BASIN BİLDİRİLERİ

Akdeniz PA, 31.01.2009
Akdeniz Parlamenter Asamblesi (Akdeniz PA) 30 Ocak 2009 tarihinde İstanbul'da toplandı.

Akdeniz Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanı Doç. Dr. Aşkın Asan açılış konuşması:

Sayın Başkan,

Sayın Genel Sekreter,

Değerli Temsilciler,

Saygıdeğer Konuklar,

Sizleri ülkemizde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Hepinize Türkiye’ye, İstanbul’a “hoş geldiniz” diyorum. Sözlerimin başında sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Akdeniz’in en özgün avantajı üç kıtanın kesiştiği bir yerde bulunması. Tabi bu coğrafi ayrıcalık birçok kültürel avantajı da beraberinde getirmiştir. Akdeniz tarih boyunca insanların etkileşimi ile beraber büyük medeniyetlerin beşiği olmuştur. İnanılmaz etkileşim meydana geldi. Genel bir kültür, ruh ve değerler ortaya çıktı. Gemiciler her iki kıyı arasında gezinirken beraberlerinde adetler, etkiler taşıdılar ve Akdenizi ortak bir çanak haline getirdiler. Akdenizli olmak bambaşka bir şey. Akdenizli olmakla gurur duyuyoruz.

Ancak Akdeniz bakıldığında politik, ekonomik ve kültürel açıdan sorunların bulunduğunu görmekteyiz. Politik açıdan bakıldığında bölgenin tansiyonunun oldukça yüksek olduğunu görüyoruz. Orta doğudaki karmaşanın etkisi oldukça geniş. Son zamanlarda meydana gelen durum ise oldukça kaygı verici. Geleceğe dair umutlarımızı adeta yok eder durumda.

Ortadoğu’da yaşanan dramın bugünkü çalışmamızda acı bir örnek olay olarak kullanılacağı beni üzüyor doğrusu. 27 Aralık 2008 tarihinde başlayan İsrail’in Gazze saldırılarında 300’e yakın çocuk öldü. Toplam ölenlerin % 75’inden fazlası sivil. BM’in uyarısına rağmen okullar ve sivil hedefler vuruldu.

Hamas’ın saldırıları da ne yöntem ne de felsefe olarak tasvip edilemez. Hiç tereddütsüz İsrail’in de vatandaşlarını koruma hakkı bulunmaktadır. Burada sorulacak soru şu dur: İsrail ve Hamas hangi araçları kullanarak, ne şekilde kendisini korumaya çalışmaktadır? Devletleri terör örgütlerinden ayıran nokta mücadelelerinde meşru ve uygun araçlar kullanmak suretiyle hukukun temel prensiplerine saygı göstermeleridir. Hukukun prensiplerinden herhangi bir nedenle taviz veren her devlet terörle mücadelesinde zafiyete uğrar. Peki, İsrail bugün ne yapmaktadır? Hangi araçlarla kime karşı mücadele vermektedir. İsrail BM okullarını ve birçok çocuk ve kadına barınak olan mülteci kamplarını vurmaya başlamıştır. Bu tarz bir cezalandırma yöntemi hiçbir şekilde evrensel insan hakları standartları ve orantılılık ilkesi ile bağdaşamaz.

Bizlerin, meseleye müdahil olması gereken nokta işte tam da burasıdır. Hepimiz hukukun üstünlüğüne inanıyoruz ve hepimiz evrensel insan haklarına sadık olduğumuzu beyan ediyoruz. İsrail orantısız güç kullanmak suretiyle bir trajediye sebep olmaktadır. Kınanması gerekmektedir. Masum sivil halkın, çocukların ve bebeklerin katledilmesi, hiçbir politik gerekçe öne sürülerek mazur gösterilemez, izah edilemez.

Bugün burada çok kıymetli misafirlerimiz de var. Hepsi bizimle değerli görüşlerini paylaşacaklar. Ama lütfen şu noktayı gözden kaçırmayalım: insanların çok haklı nedenleri olabilir, fakat bu nedenlerin hiç biri masumları hedef almayı meşru göstermez.

İnsanların, devletlerin kendilerini düşman taaruzuna karşı savunmaları tabiki en doğal haklarıdır. Ama verilen mücadele teröristlerin stratejileri ile örtüşmemelidir.

Bir mücadeleyi meşru kılan en önemli etmen, mücadelenin bir savaş hukuku içersinde gerçekleştirilmesi ve halk desteğinin meşru meclis tarafından sağlanmış olmasıdır. Bu mücadelede sivillerin kasıtlı hedef alınması, masumların öldürülmesi söz konusu değildir.

Artık Akdeniz’de kargaşa ve savaş istemiyoruz. Akdeniz barış ve kardeşliğin denizi olmalıdır. Bence çekilen bunca acı artık fazladır.

APA Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler parlamento üyelerinin bölgenin kronikleşmiş sorunlarının çözümünde daha etkili olabileceği inancı ile kurulmuş bir birliktir. Dialoğu geliştirmek ve fikirlerin paylaşımı ile ortak çözüm üretmek amaçlarımızda biridir. Bugün bunun için buradayız. “Terörizmin Tanımlanması” adlı çalışma toplantısı Akdenizin en kronik sorunlarından birini masaya yatıracaktır. Hatıralayacağınız gibi bu ilk çalışma değil.

“Terörizmin Tanımlanması” adlı raporun tekrar incelenmesi ve daha detaylı tartışılması için buradayız. Hepimizin hatırlayacağı gibi 18 Eylül 2008 tarihinde Malta’da Siyasi ve Güvenlikle İlgili İşbirliği Komitesi 3. toplantısında terörizmin tanımlanması ile ilgili ilk raporu sunmuştum. O toplantıda da vurguladığım gibi 1920’lerden beri terörizmin tanımlanması ile ilgili birçok çalışma yürütülmüş ve ne yazık ki ortak bir tanım üzerinde uzlaşılamamıştır. Ben 18 Eylül 2008’de sunmuş olduğum ilk raporu APA tarafından yürütülecek “Terörizmin Tanımlanması” çalışmalarının başlangıcı olarak kabul ediyorum. Bugün sizlere burada sizlerden aldığım geri bildirimler ışığında yeni bir çalışmayı ve ardından da bir tanımı sunacağım. Toplantının sonunda bu tanımın tarafınızdan kabul edilmesini umuyorum.

Ben tekrar hepinize İstanbul’a hoş geldiniz der, toplantımızın faydalı olmasını dilerim.

 

Ana Sayfa Hakkında İç Tüzük Türk Grubu Toplantılar Fotoğraf Albümü Bağlantılar Sekretarya