DÖNEM: 23                                                    CİLT: 23                                              YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

123’üncü Birleşim

26 Haziran 2008 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

 IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.-Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ın, 26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

2.-Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın, Malatya’daki kara yolu çalışmalarına ve ulaşım alanındaki gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması

3.-İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, Emekliler Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, A Millî Futbol Takımı’mızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda gösterdiği başarı nedeniyle açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, A Millî Futbol Takımı’mızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda gösterdiği başarı nedeniyle açıklaması

3.- Hatay Milletvekili Sadullah Ergin’in, A Millî Futbol Takımı’mızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda gösterdiği başarı nedeniyle açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.-Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın (6/737), (6/754) ve (6/755) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/67)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 22 milletvekilinin, hayali ihracat ve dâhilde işleme rejimi başta olmak üzere gümrüklerdeki yolsuzluk iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/230)

2.-Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 30 milletvekilinin, orman yangınları konusunun araştırılarak önlenmesi ve etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/231)

3.-Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 34 milletvekilinin, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/232)

 

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı: 223)

2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/241) (S. Sayısı: 248)

 

VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Adana’da atıl bırakılan deprem konutlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3448)

2.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, TOKİ’nin yabancılara yönelik konut projelerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3609)

3.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Isparta OSB’ye yatırımın özendirilmesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/3682)

4.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün, Çanakkale’deki sulama projelerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3707)

5.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Hamzadere Barajına ek ödenek tahsisine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3708)

6.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, bir genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3722)

7.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, tapu ve kadastro çalışanlarının özlük haklarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/3746)

8.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Gördes Barajı su havzasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3748)

9.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3828)

10.- Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı’nın, Ali Rıza Bey Orman’ına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3852)

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.00’te açılarak beş oturum yaptı.

Çankırı Milletvekili Nurettin Akman, Kore Savaşı’nın başlamasının 48’inci yıl dönümüne,

Konya Milletvekili Faruk Bal, Akşehir Gölü’nün kıyı kenar çizgisi nedeniyle göl çevresindeki vatandaşların yaşadığı sorunlara,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, ülkemizde tarımsal üretimde ve tarımsal ürün pazarlamasında yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşmasına Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.

Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın (6/736), (6/738) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergeleri okundu; soruların geri verildiği bildirildi.

Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 22 milletvekilinin, Adana ilinin sorunlarının araştırılarak (10/227),

Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu ve 20 milletvekilinin, Saros Körfezi’nin doğal yapısını tehdit eden sorunların araştırılarak korunması ve değerlendirilmesi için (10/228)

Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 19 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak (10/229),

Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın (1/568) (S. Sayısı: 223) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddeye ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;

2’nci sırasında bulunan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ile Ukrayna Devlet Nükleer Düzenleme Komitesi Arasında Nükleer Düzenleme Konularında Teknik İşbirliği ve Bilgi Değişimi Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/356) (S. Sayısı: 233),

3’üncü sırasında bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/241) (S. Sayısı: 248) görüşmelerine başlanılarak 3’üncü maddesine kadar kabul edildi. Birleşime verilen aradan sonra,

4’üncü sırasında bulunan Avrupa Yatırım Bankasının Türkiyede Temsilcilikler Açmasına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Avrupa Yatırım Bankası Arasındaki Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/592) (S. Sayısı: 247),

5’inci sırasında bulunan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hayvan Sağlığı ve Karantina Konusunda İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/366) (S. Sayısı: 241),

İlgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından;

Ertelendi.

26 Haziran 2008 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00’te toplanmak üzere birleşime 18.55’te son verildi.

 

 

Nevzat PAKDİL

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Yaşar TÜZÜN

 

Fatma SALMAN KOTAN

 

Bilecik

 

Ağrı

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Canan CANDEMİR ÇELİK

 

 

 

Bursa

 

 

 

Kâtip Üye

 

No.: 176

II.- GELEN KÂĞITLAR

26 Haziran 2008 Perşembe

Tezkereler

1.- İstanbul Milletvekili Necat Birinci’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/476) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.6.2008)

2.- Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü Bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin 5 Eylül 2008 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha UNIFIL Harekâtına İştirak Etmesi Hususunda Anayasanın 92 nci Maddesi Uyarınca Hükümete İzin Verilmesine İlişkin Başbakanlık Tezkeresi (3/477) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.6.2008)

Rapor

1.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/453) (S.Sayısı: 263) (Dağıtma tarihi: 26.6.2008) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 22 Milletvekilinin, hayali ihracat ve dahilde işleme rejimi başta olmak üzere gümrüklerdeki yolsuzluk iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/230) (Başkanlığa geliş tarihi:19.06.2008)

2- Adana Milletvekili Hulisi Güvel ve 30 Milletvekilinin, orman yangınları konusunun araştırılarak önlenmesi ve etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/231) (Başkanlığa geliş tarihi:19.06.2008)

3- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 34 Milletvekilinin, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/232) (Başkanlığa geliş tarihi:19.06.2008)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Hakkari Belediyesine yapılması gereken ödemeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3396)

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Köye Dönüş Projesine ve 5233 sayılı Kanuna göre yapılan ödemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3398)

3.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, AB üyelik sürecinde açılabilen müzakere başlıklarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3399)

4.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, KKTC’deki Rum okullarının denetimine ve Rum kesimine geçişlerdeki sorunlara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3400)

5.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, bir AB heyetinin Gökçeada ve Bozcaada’yı ziyaretine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3401)

6.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana-Karaisalı yolu yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3402)

7.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana İl Özel İdaresinin taşınmaz tasarruflarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3403)

8.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri’de kullandırılan mikro kredilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3404)

9.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, 1 Mayıs kutlamalarında yapılan müdahalelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3405)

10.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, 1 Mayıs kutlamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3406)

11.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Atatürk Havalimanında güvenlik kontrolünde ayrıcalıklı uygulama yapıldığı iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3412)

12.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, tıp fakültelerinin Devletten alacaklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3413)

13.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, çeltik açığına ve üreticilerin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3414)

14.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, hayvancılıktaki desteklemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3415)

15.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, astsubayların özlük haklarına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3416)

16.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, fosforik asit ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3422)

17.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Türk Tabipler Birliği Başkanının gözaltına alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3423)

18.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bazı konuşmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3424)

19.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün, enflasyon hesaplamasına ve enflasyon farkı ödemesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3425)

20.- Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, Şam ziyaretine ve Büyük Ortadoğu Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3426)

21.- Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’un, AB Karma Komisyonu Eş Başkanının açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3427)

22.- İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın, nişasta bazlı şeker üretimindeki kotaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3428)

23.- İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral’in, 1 Mayıs kutlamalarında çıkan olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3429)

24.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, Fatsa Halk Plajından kum çekilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3432)

25.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Türk Tabipler Birliği Genel Başkanının gözaltına alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3434)

26.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, 1 Mayıs’taki olaylarda yapılan polis müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3435)

27.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Özpolat’ın, Güngören-Tozkoparan Mahallesinin kentsel dönüşüm projesi kapsamında yıkılacağı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3437)

28.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, asayiş suçları verilerine ve izlenen bazı oluşumlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3438)

29.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Türk Tabipler Birliği Başkanının gözaltına alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3439)

30.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, İstanbul Valisinin adının verildiği kamu yapılarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3440)

31.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, müdür yardımcılığı atamalarına ve ödül belgelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3443)

32.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, derslik ihtiyacının karşılanmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3444)

33.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, öğretmen istihdamına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3445)

34.- Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, bir ilköğretim okulu yönetimiyle ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3447)

35.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bir bürokratın görevden alındığı iddiasına ve İngilizce ifade kullanmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3449)

36.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kars’ta fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi açılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3453)

37.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, bebek ve çocuk hastalıkları ile ölümlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3454)

38.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, toplumsal olaylara müdahalelerde biber gazı kullanılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3455)

39.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Suudi Arabistan’da idam cezasına çarptırılan bir vatandaşımızla ilgili girişimlere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3456)

40.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, TMO’nun bazı ürünlerdeki piyasa işlemlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3460)

41.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, uzman erbaşların özlük haklarına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3462)

42.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, SPK Başkanının bir açıklamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/3463)

43.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, GAP kapsamında toprak reformu yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3469)

44.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, AB destekli bir projeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3472)

45.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, enflasyon karşısında sabit gelirlilerin aylıklarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3474)

46.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Kağıthane Belediyesinin kiraya verdiği bir sosyal tesise ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3475)

47.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, belediyelere yapılan afet yardımlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3477)

48.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Muş İlindeki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3478)

49.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Siirt İlindeki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3479)

50.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Diyarbakır İlindeki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3480)

51.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Van İl Emniyet Müdürlüğü personeline baskı uygulandığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3491)

52.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Türk Tabipler Birliği Başkanının gözaltına alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3492)

53.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan Belediyesinin taşınmazları üzerindeki tasarruflarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3493)

54.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik’in, bir köyün su ve yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3494)

55.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Yenimahalle Belediyesindeki personel istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3495)

56.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Sincan Belediyesindeki personel istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3496)

57.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Mamak Belediyesindeki personel istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3497)

58.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Keçiören Belediyesindeki personel istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3498)

59.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Gölbaşı Belediyesindeki personel istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3499)

60.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Etimesgut Belediyesindeki personel istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3500)

61.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Altındağ Belediyesindeki personel istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3501)

62.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara Büyükşehir Belediyesindeki personel istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3502)

63.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, 1 Mayıs olaylarındaki polis müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3503)

64.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kadir Has Stadyumu ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3504)

65.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, İstanbul-Beykoz’daki ruhsatsız yapılaşma iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3505)

66.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Antalya-Manavgat Kaymakamına yönelik bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3506)

67.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, sağlık personeline yönelik bazı mali uygulamalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3510)

68.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Bodrum Devlet Hastanesi basınç odasının hizmet verememesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3511)

69.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın, bir doktorun Kıyafet Yönetmeliğini ihlal ettiği iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3515)

70.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, kapatılan Tarım Kredi Kooperatiflerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3516)

71.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, çeltik üreticisinin korunmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3517)

72.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3518)

73.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Ukrayna’dan ithal edilen bitkisel yağ ile ilgili iddialara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3519)

74.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, çiftçilerin kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3520)

75.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Mardin İlindeki yatırımlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3521)

76.- Hatay Milletvekili İzzettin Yılmaz’ın, Akbez İlçesindeki PTT şubesinin kapatılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3522)

77.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Mardin İlindeki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3523)

78.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Muş İlindeki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3524)

79.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Siirt İlindeki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3525)

80.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Diyarbakır İlindeki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3526)

26 Haziran 2008 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123’üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir, Hükûmetin konuşma süresi yirmi dakikadır.

Gündem dışı ilk söz, Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü münasebetiyle söz isteyen Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’a aittir.

Sayın Ünüvar, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.-Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ın, 26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuyla ilgili konuşmadan önce, dün akşam yenilmesine rağmen ülkemizin adını en iyi şekilde temsil eden millî futbol takımımızı gönülden kutlayarak sözlerime başlıyorum. Üzüntüm turnuvada en iyi oynadığı maçı kaybetmiş olmasına ama futbol bu. Basit hataları yapmayacaksınız, basit golleri kaçırmayacaksınız ama her şeye rağmen ülkemizin adını çok iyi bir şekilde duyurdular, onlarla gurur duyuyoruz.

Değerli milletvekilleri, bugün, 26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü olarak kutlanıyor. Birleşmiş Milletler, 1987 yılında bir kararla, dünyayı uyuşturucusuz, temiz bir toplum hedefine ulaşma ve uluslararası alanda eylem ve iş birliğini güçlendirme konusundaki kararlılığını ortaya koymak adına böyle bir gün tertip etti. Ben de bu vesileyle başta ülkemiz olmak üzere tüm insanlığın bu gününü kutluyorum.

Tabii, bu konu son derece önemli. Daha önce de gündeme defalarca gelmişti. Madde bağımlılığı, dünyada olduğu gibi ülkemizde de özellikle gençler arasında, tüm insanları, biyolojik, ruhsal ve sosyal boyutlarıyla ilgilendiren bir sağlık sorunudur ve son yıllarda maalesef giderek artmaktadır; sadece kullananı değil çevresini de olumsuz yönde etkileyebilme özelliğine sahiptir. Tabii, çocuklarımızı madde kullanımından kurtarmak sadece onlara düşmüyor; bizlere, hepimize düşüyor. Devlet olarak, millet olarak, aile olarak, hepimizin üstüne düşen görevleri yerine getirmesi gerekiyor.

Uyuşturucuyla ilgili, dünyada, birkaç tane çarpıcı rakam vermek istiyorum: Birleşmiş Milletlerin verdiği rapora göre, dünyada 180 milyon civarında insan uyuşturucu kullanıyor. 141 milyonu esrar, kalanı da sentetik uyuşturucu olmak üzere dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 2,25’ine denk gelen bir kitle maalesef uyuşturucuyla malul. Bunların yakınlarını da hesaba kattığımız zaman uyuşturucunun ne denli toplumsal bir sorun olduğu net olarak ortaya konuyor.

Ülkemizde uyuşturucu madde kullanıcı sayısına yönelik çok ciddi çalışmalar olmasına rağmen derli toplu bir çalışma maalesef yok. Sadece polis kayıtlarına bakarak bir sayı ortaya koymak mümkün. Farklı üniversitelerimizin, farklı bilim adamlarımızın yaptığı; Aile Araştırma Kurumu Genel Müdürlüğümüzün yaptığı verilere bakarak şunu söyleyebiliriz: Öğrencilerin yüzde 20 civarında bir kitlesi sigara ve alkol, yüzde 6’sı sigara ve uyuşturucu, yüzde 5,6’sı alkol ve uyuşturucu gibi maddeleri kullanmakta. Bunlara baktığımız zaman, belki ülkemizin durumunu diğer dünya ülkeleriyle karşılaştırdığımızda sorunu çok ciddi görmeyebiliriz ama sorun giderek artma eğiliminde. Zira, özellikle doğal uyuşturucular için, doğudan, Afganistan kaynaklı uyuşturucunun batıya, sentetik uyuşturucular için de batıdan doğuya geçişte bir yol güzergâhı üzerinde olması ülkemizin uyuşturucuyla ilgili önemini artırıyor. Tabii, terör örgütü de maalesef bundan çok ciddi ölçüde bir gelir elde ediyor. Dolayısıyla, ülkemizde potansiyel olarak bu konunun artma eğilimi söz konusu.

Anayasa’mızın 58’inci maddesi, devletin, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddeden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alacağını ifade etmektedir. Bu amaçla devletimiz de gerçekten bu konuya çok önem veriyor. Ülkemizde bir Başbakanlık genelgesiyle ortaya konmuş bir strateji belgesi var. Buna istinaden bir eylem planı var. TUBİM dediğimiz, Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi var; şu anda Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı, KOM Dairesine bağlı bir şube müdürlüğü olarak çalışıyor.

Ülkemizde, tabii, Meclisimiz bunu yeterli görmedi ve 22 Nisanda sizlerin de oylarıyla bir araştırma komisyonu kurdu. Araştırma Komisyonunun Başkanlığını bendeniz yapıyorum ve Komisyonumuz çok aktif bir şekilde çalışıyor. Yaklaşık iki aydır yirmi üç oturum yaptı. Derik’teki bir dernekten Nimet Çubukçu Hanımefendi’ye kadar, Gümrük Müsteşarlığından Emniyet Genel Müdürlüğüne kadar çok değişik kişileri, kurumları, bilim adamlarını, uyuşturucu kullanıp bırakanları, kullanıp bırakamayanları, onların ailelerini, bunlarla ilgili dernekleri dinledi ve bunlarla ilgili bir yol haritası belirlemeye çalışıyor. İktidarıyla muhalefetiyle konuya çok ilgi duyuyoruz. Ben, bu konuşma vesilesiyle, Komisyonumuzu çok aktif bir şekilde çalıştıran üyelerimize, Komisyonumuza destek veren bakanlarımıza, bakanlığımızın genel müdürlerine, müsteşarlarına hassaten teşekkür ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ünüvar, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

NECDET ÜNÜVAR (Devamla) – Biz, aslında bununla, sadece bugün değil belki bugünden daha fazla yarınları kurtarmaya matuf bir çalışma yapıyoruz. Komisyonumuzun yaptığı çalışmalar bittiğinde ortaya koyacağı bir raporla ülkemizdeki mevcut durumu ortaya koymak, o mevcut durumla ilgili tedbirleri almak, ailelere, topluma, bizlere, siyasetçilere, devleti yöneten kurumlara düşen görevler ve bunlarla ilgili bir yol haritası ortaya koymayı planlıyoruz. Bununla, daha mutlu, daha müreffeh, geleceğe daha umutla bakan, ülkemizin geleceğini daha iyi yönetecek gençleri oluşturmak, bunları yetiştirmek gibi bir amacımız var.

Ben, bu vesileyle, tüm dünyanın uyuşturucudan arınmış, temiz, kaliteli, mutlu, müreffeh bir toplum olması doğrultusunda, insanlara böyle iyi bir temenniyle sözlerimi bitirip hepinize saygılar arz etmeyi görev addediyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ünüvar.

Gündem dışı ikinci söz, Malatya’daki kara yolu çalışmaları hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Öznur Çalık’a aittir.

Sayın Çalık, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.-Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın, Malatya’daki kara yolu çalışmalarına ve ulaşım alanındaki gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Malatya’daki kara yolu çalışmaları ve ulaşım alanındaki gelişmelere ilişkin şahsım adına gündem dışı söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce bütün heyeti saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, biraz evvel Necdet Hocamın da belirtmiş olduğu gibi, dün akşam Türk futbol tarihinde ilk kez yarı final oynayan, Avrupa'nın ilk dört takımından biri olma başarısını gösteren ve oynadığı futbolla, son saniyelere kadar verdikleri mücadeleyle Avrupa’ya örnek olan millîlerimizi kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Ben inanıyorum ki Türk futbolu Avrupa'ya örnek olmuştur, bundan sonra çok daha büyük başarılara imza atacaktır. Bu vesileyle hem Teknik Direktörümüzü hem Futbol Federasyonunu hem de bu konuda emeği geçenleri bir kez daha kutluyorum.

Bugün sizlere AK Parti İktidarının tüm Türkiye'de yapmış olduğu yol çalışmalarıyla birlikte, özelde Malatya’yla ilgili yapılan çalışmaları anlatmak istiyorum.

Hükûmetimiz ve ilgili Bakanlığımızca, ülkemizin kara yolları altyapı çalışmalarına yönelik bir yol haritası çizilmiş, birçok yeni projeyle sorunların çözümüne yönelik ciddi çalışmalar yapılmıştır.

Bu kapsamda, Malatya’da cumhuriyet tarihinde, bugüne kadar, 2002 yılına kadar toplam 32 kilometrelik yol yapılmışken 2002 yılından 2008 yılına kadar bu duble yol miktarı 151 kilometreye ulaştırılmıştır. Malatya’da kara yollarına yönelik yapılan çalışmalar komşu illeri ve daha genelde Doğu Anadolu Bölgesi’ni de yakından ilgilendirmektedir. Malatya, ulaşım ve ticari güzergâhlar düşünüldüğünde coğrafi olarak Doğu Anadolu Bölgesi’nin batı illerine açılan kapısı durumundadır. Örneğin, Ankara-Van yolu olarak bilinen, on altı ili ilgilendiren, dokuz ili doğrudan ilgilendiren Malatya-Darende kara yolu son derece önem arz eden bir güzergâhtır. Bu nedenle, Malatya’nın kara yollarıyla ilgili devam eden projelerinin bir an önce tamamlanması adına tüm gayretlerimizi sürdürmekteyiz ve bu proje bu sene 158 trilyonluk yatırım programına alındı ve ödenekleri ayrılmış vaziyette.

Değerli milletvekillerimiz, ilimizde yürütülmekte olan kara yolları çalışmalarıyla ilgili Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım nezdinde yapmış olduğumuz girişimler sonuç vermektedir. Bu vesileyle öncelikle Sayın Başbakanımıza ve Sayın Bakanımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Bu çerçevede, 92 kilometre Darende kara yolunun 7 milyon YTL ek ödeneği yeniden çıkarılmış, Adıyaman-Gölbaşı yolu için 3 milyon YTL, Malatya-Battalgazi yolu için 1,4 milyon YTL ek ödenek çıkarılmıştır.

Ayrıca, Beylerderesi Viyadüğü’nün 2 milyon YTL olan ödeneği 6 milyon YTL eklenerek 8 milyon YTL’ye çıkarılmıştır. Bunu, Malatya’da yapılacak olan Beylerderesi Viyadüğü’nü daha önce yerelde “Yarım bırakıldı, devam etmiyor.” şeklinde speküle eden arkadaşlarımız da bu vesileyle bir kez daha duymuş olsunlar ki 6 milyon ek ödenekle Beylerderesi Viyadüğü, inşallah, 2009 yılında Malatya’nın, Doğu Anadolu’nun ve Türkiye’nin hizmetinde olacaktır. Ayrıca, 24 metre genişliğinde 420 metre uzunluğundaki Beylerderesi Viyadüğü Türkiye’de emsali olmayan bir yapı olacaktır.

Şehrimizin prestiji açısından son derece önem arz eden Erhaç Havaalanı’na ilişkin de çalışmalarımız devam etmektedir. Havaalanı yolunun duble yol kalitesinde, bölünmüş yol olarak inşası için 2007 yılında, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla, 28 trilyon ödenekle yapımına başlanmış ve tek şeridi tamamlanmıştır. İkinci şeridin 2008 yılı sonuna kadar tamamlanması için 1 milyon YTL ek ödenek daha çıkarılmıştır. Yine, bu yol da Malatya’nın prestij yollarından biri olacaktır.

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Malatya-Adıyaman yolu, oraya biraz değinin. Altı yıldır bir arpa boyu yol ileri gitmediniz.

ÖZNUR ÇELİK (Devamla) – Malatya-Adıyaman yoluyla ilgili de ödeneklerimiz çıkmış vaziyette.

Havaalanımızın beş uçak kapasiteli apron genişletme çalışmaları 17 Haziranda bitirilmiş olacak.

Paralel taksi yolunun piste dönüştürülmesi 25 milyon bedelle projenin inşası 31 Aralık 2008’de tamamlanmış olacak. Bu çalışmaların ardından, uçak iniş-kalkışlarını aksatmayacak biçimde ana pistin bakımına başlanacak.

Ayrıca, bunun yanı sıra yolcu terminalinin kapasitesi artırılarak prefabrik terminal binasının…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çalık, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

ÖZNUR ÇALIK (Devamla) -… yapımı 2008 yılı içerisinde tamamlanacak ve umut ediyorum ki önümüzdeki yıl içerisinde de modern sistemlerle donatılmış, altyapı çalışmalarıyla tamamlanmış, ilimize yakışan bir havaalanına kavuşacağız.

Ayrıca, bugüne kadar, şimdiye kadar yapılan yatırımlarda maalesef istenilen ödenekler alınmamış olsa da 2008 yılında 43,2 trilyon, kara yollarına, Malatya için ödenek ayrılmıştır. Ben bu vesileyle, Sayın Bakanımıza, Sayın Başbakanımıza ve Hükûmetimizin bütün üyelerine teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.

Ayrıca, Pütürge-Tepehan yoluyla ilgili çalışmalarımız tüm hızıyla devam etmektedir. 5 kilometrelik ilave yolun, Pütürge-Tepehan yolunun proje ihalesi de devam etmektedir.

Ayrıca, Nemrut yolunun genişletme ve iyileştirilmesine ilişkin olarak da çalışmalarımızı hızla sürdürmekteyiz.

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Nemrut’a sahip çıkmayın, Nemrut Adıyaman’ın ha!

ÖZNUR ÇALIK (Devamla) – Ben bu vesileyle bütün Meclisi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Emekliler Haftası münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’a aittir.

Sayın Uras, buyurun efendim.

3.-İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, Emekliler Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET UFUK URAS (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; ben de millî takımımızı nitelikli futbolu nedeniyle kutluyorum. Bazen sonuç kadar nasıl oynadığınız da önemlidir. Futbol oyunu, var olan sahadaki oyunu iyi okumak kadar hayatın ondan ibaret olmadığını futbolda bilmek de önemlidir. Futbol ile siyaset arasında böyle bir ilişki var. Biz nasıl maçlarda kendi kalemizde gol görüyor sonra da hayat memat meselesi diye gol atmaya çalışıyorsak, siyasette de sürekli kendi kalemize gol atıp sonra bununla nasıl baş ederiz gibi bir sıkışıklık içerisindeyiz.

Emekliler Haftası nedeniyle söz aldım. “28 Haziran itibarıyla kutlanacak bir şey var mı niye söz aldınız?” diye sorabilirsiniz ama bu konunun, toplumun temel meselesi olduğu için, öncelikli bir konu hâline gelmesi önemli.

İlkokullarda, biliyorsunuz “Büyükleri saymak, küçükleri sevmek” andıyla çocuklarımız seslenir. Büyükler deyince aklımıza emekliler geliyor. Emekli olduktan sonra aslında hayat devam ediyor. Emeklilerimiz işlerinden emekli oluyorlar, hayattan değil. Onları hayattan da emekli etmemek, yaşam dışı bırakmamak çok önemli, yaşamda emekleme durumunda bırakmamak çok önemli.

Kutlayacağımız bu hafta içerisinde, bir kere daha, siyaseten, siyasette söylediklerimizle gerçekleştirdiklerimiz arasındaki açı farkını kapatmamız gerekiyor. Hiçbir yurttaşımız kendi başının çaresine baksın diyemeyiz, altta kalanın canı çıksın diyemeyiz. Hiç kimse en azından ruhen yaşlanmıyor, hepimiz yaşlanmıyoruz, yaş alıyoruz. Yaşı kemale eren yurttaşlarımızla dayanışma kültürü politikası geliştirmek önemli oluyor ve en mağdur kesim olan 8 milyona yakın emeklimiz, bir mağdurlar hareketi olarak tüm Emekli-Sen’i örgütlüyorlar, Emekli-Sen kapatılıyor. Şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bunun mücadelesini yürütüyorlar.

Gelir dağılımı bozuldukça yaşam alanlarının da ayrıştığını biliyoruz. Üst gelir grupları, tuzu kuru olanlar kendi steril dünyalarında yaşarlarken belki kamu hizmetlerini de talep etmiyorlar. O yüzden, kamu hizmetlerinin çökmesi, emeklilerin, emekçilerin talepleri onları ilgilendirmiyor ama unutmayalım ki bir gün hepimiz emekli olacağız, o yüzden emeklilerin sorunu önemli.

Türkiye’de geniş bir kesimin siyaset dışı kaldığı bir ortamda, bir demokrasi düşünün ki emekliler örgütlenemiyor, çiftçiler örgütlenemiyor, gençler sendikal örgütlenmesini kuramıyor. En son, İstanbul Valiliği, Öğrenci Gençlik Sendikası hakkında kapatma davası açıyor emeklileri kapattığı gibi. Bu tür davaların sadece öğrencilere, emeklilere, çiftçilere açılmadığını bilmemiz gerek, bu davalar tüm sendikalara açılmış davalardır, sendikal hak ve özgürlüklere yönelik davalardır. Davaların dilekçesinde yer alan iddialara göre, 2821 sayılı Sendikalar Yasası, örneğin öğrencilerin sendika kurmasına izin vermiyormuş, emeklilerin, çiftçilerin vermediği iddia edildiği gibi. 2821 sayılı Sendikalar Yasası, işçi sendikalarına da aslında izin vermiyor, yasaklar ve engellemeler koyuyor. Askerî darbe ürünü olan 2821 sayılı Yasa, barajlarıyla, noter şartıyla ve her türlü kısıtlamalarıyla, sendikaların kurulmasını ve örgütlenmesini engelliyor.

Biz her zaman söyledik, bir kere daha tekrar ediyoruz: 2821 ve 2822 sayılı Yasalar aslında 12 Eylül rejiminin bugüne bakiyesi, deli gömleğidir. Öğrencilerin, gençlerin, çiftçilerin, emeklilerin sendika kurma hakkı Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelere ve Anayasa’nın 90’ıncı maddesindeki güvenceye dayanmaktadır. Dünyanın her yerinde bu kesimlerin sendikaları vardır. Dünyanın her yerinde, örneğin öğrenci sendikaları okul yönetimlerine katılırlar, daha nitelikli bir eğitim, yaşam için mücadele ederler.

Venedik Kriterlerinin konuşulduğu ve parti kapatma tartışmalarının yapıldığı günlerde kendisine demokrasi isterken sendikaları kapatanlara, Avrupa Sosyal Şartı’nı, Paris Antlaşması’nı ve özellikle İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni bir kere daha hatırlatmak isterim.

Sendika kurma hakkının temel hak ve özgürlüklere ilişkin, uluslararası sözleşmelere uygun olarak -ücretli çalışanlar dışında- emekliler, işsizler, çiftçiler ve öğrenciler açısından da bir hak olarak tanınması doğrultusunda mücadele etmek gerekmektedir. Bu alanda DİSK çatısı altında faaliyet gösteren Emekli-Sen ve Türkiye’nin en genç sendikası olan Genç-Senin sendikal örgütlenme ve faaliyetlerine en geniş desteği vermek gerekmektedir.

Aslında yapılacak iş çok basittir: Birkaç maddelik bir statü yasasıyla Türkiye’nin sendikalaşma özgürlüğünü kısıtlayan ve sendika kapatan bir ülke ayıbından kurtarılması mümkündür yani kendi kalemize gol atmamamız mümkündür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Uras, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Tamamlıyorum.

Sürekli “Emeklilerin grev hakkı olur mu?” deniyor. Yıllarca aynı gerekçeyle iktidarlar kamuda da örgütlenme, sendika hakkının önünü kestiler. O zaman işverenler sendikası niye var? İktidarlar ve gerekse yargı organları aynı zamanda bu konularda zorlaştırıcı olmamalı, kolaylaştırıcı olmalıdır.

Rakamlar çok açık: 857 bin kişi altmış beş yaş üstünde, emekli maaşı alıyor. Çok geniş bir kesimin ihtiyaçları insanca yaşam koşullarının sağlanması yönündedir. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre 6 milyon emekli, 2 milyon dul ve yetim vardır. Bütün bu kesimlerin acil taleplerini dikkate almazsak sonra yurttaş da siyaseten bu talepleri dikkate almayanları emekli edebilir. Bu uyarıyı burada yapmış olayım.

Hepinize teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Uras.

Sayın Vural, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, A Millî Futbol Takımı’mızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda gösterdiği başarı nedeniyle açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, 2008 Avrupa Şampiyonası’nda bizi başarıyla temsil eden ve milletimize sevinçleri paylaşma fırsatı veren millî takımımızı kutluyoruz. Millî Takım Teknik Direktörüne, antrenörlerine, bütün futbolcularına, malzemecisinden tutun da tüm katkı sağlayanlara biz teşekkür ediyoruz. Ay yıldızlı Bayrağımız her zaman zirveleri hak etmiştir. İnşallah, bundan sonra da başarılarının devamını ve şampiyonluğa erişmelerini diliyoruz.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun.

2.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, A Millî Futbol Takımı’mızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda gösterdiği başarı nedeniyle açıklaması

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Dün millî takımımız bize güzel bir gece yaşattı. Her ne kadar 3-2 mağlubiyet söz konusu olduysa da çıkardıkları oyunla Avrupa’nın ve dünyanın saygın bir spor takımı olduğunu gösterdi. Biz kendileriyle gurur duyuyoruz. Türkiye’ye gelişlerinde de umuyorum halkımız kendilerini bağrına basacaktır. Bize sporu sevdirdikleri için, ulusal birliğimizi sağladıkları için kendilerine yürekten teşekkür ediyoruz CHP olarak.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Ergin, buyurun.

3.- Hatay Milletvekili Sadullah Ergin’in, A Millî Futbol Takımı’mızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda gösterdiği başarı nedeniyle açıklaması

SADULLAH ERGİN (Hatay) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ben de diğer grup başkan vekili arkadaşlarım gibi, her şeyden önce, Türk Millî Takımımıza, malzemecisinden Federasyon yöneticisine kadar bütün emeği geçenlere teşekkür ediyorum. En son yarı final maçında yenildik ama doğrusu, o burukluktan sonra başımız öne düşmedi; başımız dikti ve sadece bize, Türk Milletine değil, dünya üzerindeki Türk dünyasına, Türkiye’yi seven, milletimizi seven dünya üzerindeki dost ve kardeş milletlere bu gururu yaşatan bu cesur yürek gençlerimize tekraren grubum adına teşekkürü bir borç biliyorum. Bundan sonraki spor hayatlarında onlara başarılar diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ergin.

Ülkemizi centilmence temsil eden ve büyük bir başarıya imza atan, ümit ediyoruz ki -bu başarı bizi kesmez- bundan sonra, inşallah, kupayı alarak ülkemize dönecek olan A millîlerimizi ve emeği geçen bütün insanlarımızı canıgönülden kutluyor ve kendilerine teşekkür ediyoruz.

Saygıdeğer milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.-Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın (6/737), (6/754) ve (6/755) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/67)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 324, 338 ve 339’uncu sıralarında yer alan 6/737, 754 ve 755 esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                            Alim Işık

                                                                                                                            Kütahya

BAŞKAN – Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 22 milletvekilinin, hayali ihracat ve dâhilde işleme rejimi başta olmak üzere gümrüklerdeki yolsuzluk iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/230)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gümrükler her zaman yolsuzluk olayları açısından riskli bir alan olmuştur. Bu nedenle uygar ülkeler, gümrük uygulamaları açısından olabildiğince saydam bir yönetim anlayışını yaşama geçirmeye çalışmaktadırlar. Ancak ülkemizde bu konuda başarılı bir uygulamanın olmadığını biliyoruz. Özellikle son altı yılda bugüne değin sağlıklı ve tutarlı hiçbir adımın atılmadığını da görüyoruz. Son günlerde gümrüklerde ilginç gelişmeler olmaktadır. Basına yansıyan haberlere göre; Gümrük Müsteşarı, Teftiş Kurulu Başkanının gümrüklerdeki parasal değeri 1 milyar doları geçen 10 yolsuzluk iddiasının soruşturulması talebine onay vermemiş, bunun üzerine Teftiş Kurulu Başkanı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına 30.4.2008 tarihli yazıyla başvurmuştur. Bir yolsuzluk olayının soruşturulmasına izin vermemek, yolsuzlukları görmezlikten gelmenin de ötesinde yolsuzluk yapanları cesaretlendirir ve halktan toplanan vergilerin birilerine yasadışı olarak aktarılmasına yol açar.

Onay verilmeyen soruşturma taleplerinden biri; Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığınca Gümrük Teftiş Kurulu Başkanlığına intikal ettirilen Gümrük Müsteşarı ile ilgili iddialardır. Bir Gümrük Müsteşarının kendisi ile ilgili iddiaları kapatması değil, aksine sonuna kadar incelenmesini istemesi gerekir.

Bir başka iddia, 2004, 2005 ve 2006 yıllarında Cezayir'e yapılan hayali ihracat yolsuzluğu ile ilgilidir. Gümrüklerimizdeki rakamlara göre, Türkiye'nin Cezayir'e toplam ihracatı 2 milyar 627 milyon 546 bin dolar görünürken, Cezayir'in gümrük kayıtlarında 2004, 2005 ve 2006 yıllarında Türkiye'den satın alınan malların toplamı 1 milyar 914 milyon 796 bin dolar görünmektedir. Yani arada 719 milyon 150 bin dolar fark vardır. Bu resmi veriler incelenme talep edilen onayda açıkça belli iken, gelen ihbarın değerlendirilmesine izin vermemek, doğrudan o işin içinde olanları korumak anlamına geleceği açıktır. Bir başka anlatımla bu durumda "hayali ihracat" AKP Hükümetinin resmi politikası haline gelmiş demektir.

Teftiş Kurulu Başkanı, bunlar gibi 10 ayrı konudaki yolsuzluk iddialarının soruşturulması için onay istemiş, fakat bırakın inceleme -soruşturma iznini vermek, aksine soruşturma isteyen Gümrük Teftiş Kurulu Başkanı 23.5.2008 tarihinde Gümrük Müsteşarının gördüğü lüzum üzerine Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı tarafından görevinden alınmıştır. Bu durum açıkça, hayali ihracatçıların AKP Hükümeti üzerindeki etkisini ve gücünü göstermektedir.

Hayali ihracat konusundaki bir diğer çarpıcı örnek de Filiz Çay San. Tic. A.Ş. ile ilgilidir. Gümrük Müsteşarlığı, söz konusu Şirket ve Sorumlu Müdürü Ali Bayramoğlu hakkında Kaçakçılıkla Mücadele Yasası ve Türk Ceza Yasasının "evrakta sahtekarlık" hükümleri uyarınca takibatta bulunulmasını istemiştir. 30.10.2007 tarihli soruşturma raporunda, Filiz Çay Şirketi tarafından Türkiye'de işlendikten sonra yurtdışına ihraç edilmesi kaydıyla getirilen çayların iç piyasaya verildiği, yurtdışına da çay çöplerinin, çaymış gibi ihraç edilmek istendiği ortaya çıkmıştır. Ali Bayramoğlu'na ait Şirketin, TÜBİTAK'ta yapılan çay incelemesine de, sanki Gümrükten geliyormuş gibi, Filiz Çay'da çalışan bir personelin, yine Şirketin aracıyla TÜBİTAK'a geldiği saptanmıştır. Bu gelişmeler üzerine halen AKP Rize Milletvekili olan Ali Bayramoğlu 6.4.2008 tarihli Hürriyet Gazetesinde yayınlanan demecinde: "Birileri bizimle uğraşmaya devam ediyor. Benimle uğraşanlarla ben de uğraşacağım. Özel formülümüz olduğu için açıklamıyoruz" demiştir.

Gümrüklerdeki hayali ihracat ve dahilde işleme rejimi ile ilgili yolsuzluk iddialarının soruşturulmasının kimler tarafından hangi gerekçelerle engellenmek istendiğinin araştırılarak açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç vardır.

Hayali ihracat ve dahilde işleme rejiminin sağlıklı sorgulanması, alınması gereken önlemlerin saptanması amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Kemal Kılıçdaroğlu                    (İstanbul)

2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu              (Malatya)

3) Hulusi Güvel                              (Adana)

4) Muharrem İnce                           (Yalova)

5) Tekin Bingöl                               (Ankara)

6) Akif Ekici                                   (Gaziantep)

7) Gökhan Durgun                         (Hatay)

8) Çetin Soysal                               (İstanbul)

9) Birgen Keleş                               (İstanbul)

10) Şevket Köse                             (Adıyaman)

11) Abdullah Özer                          (Bursa)

12) M. Akif Hamzaçebi                  (Trabzon)

13) Canan Arıtman                         (İzmir)

14) Ramazan Kerim Özkan             (Burdur)

15) Turgut Dibek                            (Kırklareli)

16) Mehmet Ali Özpolat                 (İstanbul)

17) Ahmet Ersin                             (İzmir)

18) Nesrin Baytok                          (Ankara)

19) Gürol Ergin                              (Muğla)

20) Muhammet Rıza Yalçınkaya     (Bartın)

21) Halil Ünlütepe                          (Afyonkarahisar)

22) Mevlüt Coşkuner                      (Isparta)

23) Ali Rıza Ertemür                       (Denizli)

2.-Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 30 milletvekilinin, orman yangınları konusunun araştırılarak önlenmesi ve etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/231)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemiz orman varlığını tehdit eden etkenlerin başında yangınlar gelmektedir. Özellikle yaz aylarında ormanlarımız için büyük tehdit oluşturan yangınlar, yüzlerce yılda yetişen ağaçların bir anda elden gitmesine, doğal dengenin bozulmasına, ormanda yaşayan canlı türlerinin ve doğal yaşam ortamlarının yok olmasına, topraktaki organik maddelerin yitirilmesine neden olmaktadır.

Önümüzdeki yıllarda küresel ısınma nedeniyle artan kuraklık ve nem azalışının orman yangını riskini artırdığı bir gerçektir. Buna karşın orman yangınlarına zamanında ve yeterli müdahale için hava söndürme ve keşif araçları başta olmak üzere, personel, donanım ve altyapı alanlarında yetersizlikler olduğu gözlenmektedir.

Bu nedenle, orman yangınlarının önlenmesi ve yangınlarla daha etkin mücadele edilmesi ile ilgili sorunların ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci iç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz. 17.06.2008

1) Hulusi Güvel                             (Adana)

2) Ramazan Kerim Özkan              (Burdur)

3) Ferit Mevlüt Aslanoğlu             (Malatya)

4) Çetin Soysal                              (İstanbul)

5) Abdulaziz Yazar                        (Hatay)

6) Ali Oksal                                   (Mersin)

7) Mehmet Şevki Kulkuloğlu        (Kayseri)

8) Tayfur Süner                             (Antalya)

9) Birgen Keleş                              (İstanbul)

10) Tacidar Seyhan                        (Adana)

11) Mehmet Fatih Atay                  (Aydın)

12) Nevin Gaye Erbatur                 (Adana)

13) Yaşar Ağyüz                           (Gaziantep)

14) Muharrem İnce                        (Yalova)

15) Ensar Öğüt                              (Ardahan)

16) Mehmet Ali Özpolat                (İstanbul)

17) Ergün Aydoğan                       (Balıkesir)

18) Tekin Bingöl                            (Ankara)

19) Akif Ekici                                (Gaziantep)

20) Şevket Köse                            (Adıyaman)

21) Abdullah Özer                         (Bursa)

22) M. Akif Hamzaçebi                 (Trabzon)

23) Canan Arıtman                        (İzmir)

24) Ahmet Ersin                            (İzmir )

25) Mehmet Ali Susam                  (İzmir )

26) Mevlüt Coşkuner                     (Isparta)

27) Turgut Dibek                           (Kırklareli)

28) Nesrin Baytok                         (Ankara)

29) Gürol Ergin                             (Muğla)

30) Muhammet Rıza Yalçınkaya    (Bartın)

31) Ali Rıza Ertemür                      (Denizli)

Gerekçe:

Ülkemiz orman varlığı 20,7 milyon hektar ile ülke yüzölçümünün %30'unu oluşturmaktadır. Avrupa ülkelerinde bu oran ortalama %46, dünyada ise %29,4'tür. Coğrafi konum itibariyle Akdeniz iklim kuşağında yer alan ülkemizde, özellikle Hatay’dan başlayıp Akdeniz ve Ege sahil bölgelerinden İstanbul'a kadar uzanan kıyı bandında yer alan ve orman varlığımızın % 58'ini oluşturan 12 milyon hektar ormanlık alan yangına birinci derecede duyarlıdır.

Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından bastırılan "Orman Yangınları Mücadele Kılavuzu"na göre orman yangını mevsimi 1 Haziran'da başlamakta ve Ekim ayı sonuna kadar sürmektedir. Aynı kılavuzda orman yangınlarında asıl tehlikenin örtü yangınının, ağaç tepelerini yakarak ilerleyen tepe yangınına dönüşmesi olduğu ve nispi nemin saat 10.00’da yüzde 40 ve daha düşük olması, nemin 1-2 saatte yüzde 20'den fazla düşüş göstermesi hallerinde mutlaka yangın çıktığı belirtilmektedir. Rüzgar hızının 20 kilometre/saat ve üzerinde olmasının, kurak geçen yaz günlerinde yangını körüklediği, doğrudan deniz rüzgârlarına açık alanlar ve ada-yarım ada durumundaki sahalarda orman yangınının sürat kazandığı ifade edilmektedir.

Küresel ısınma nedeniyle geçmiş yıllarda olduğu gibi 2008 yazının son derece kurak olacağı tahmin edilmektedir. Bu itibarla içinde bulunduğumuz yılın orman yangınları açısından daha riskli olduğu ortadadır.

Ülkemizde yılda ortalama 2 bin orman yangını çıkmaktadır. Orman yangınlarının çıkış nedenleri %6 doğal nedenler, %94 insan kaynaklı olanlar olarak sınıflandırılabilir.

İnsan kaynaklı yangınların büyük kısmı kasıt, ihmal, dikkatsizlik ve kazalardan kaynaklanmaktadır. Ancak, her üç yangından birinin nedeni de tam olarak belirlenememektedir. İnsandan kaynaklanan ağırlıklı yangınların önlenmesi için ciddi eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerine gereksinim bulunmaktadır.

Orman yangınlarını engellemek, doğal olarak söndürmekten daha kolaydır. Bu nedenle ormanlık alanlar için risk haritaları oluşturulmalı ve önleyici tedbirler alınmalıdır. Özellikle yukarıda anılan Akdeniz-Ege kıyı bandında daha etkin koruma tedbirlerinin yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla ormanların sıklık bakımları yapılmalı, gözlem kulelerinin sayıları artırılmalı, gözlem uçağı ve helikopteri alımına öncelik verilmelidir.

Orman Kanunu'nun kabul edildiği 1937 yılından günümüze kadar yaklaşık 80 bin orman yangınında 2 milyon hektara yakın orman alanı yanmıştır. Her ne kadar yasa gereği yanan alanların ağaçlandırılması söz konusu ise de genelde bu alanların niteliğini kaybettiği ileri sürülerek 2/B yasası ile imara açılması önerilmektedir.

Akdeniz iklim kuşağını paylaştığımız diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, ülkemiz orman varlığı kadar orman varlığına sahip olmayan ülkelerin bile, 2 veya 3 misli fazla hava söndürme araçlarına sahip oldukları görülmektedir. Bu konuda, ülkemizin 20.700.000 ha orman alanına 11 uçak ve 24 helikopter ile müdahale ederken komşumuz Yunanistan'ın 6.500.000 ha orman alanına 45 uçak ve 14 helikopterle müdahale etmesi örnek verilebilir.

Orman Genel Müdürlüğü yangın söndürme işçileri geçici olarak işe alınmakta ve kısa bir eğitimden geçirilmektedir. Teknik personel ve özellikle orman muhafaza memurları azlığı nedeniyle ormanlar yangınlara, kaçak kesimlere karşı gerektiği şekilde korunamamaktadır.

Koruma etkinliğinin sağlanabilmesi için orman muhafaza memurlarının sayısı artırılmalı, gerekli ekipmanla donatılmalıdır. Yangın keşif ve söndürülmesi amaçlı uçak ve helikopter alımı ve kiralaması yapılması gerekmektedir.

Orman yangınlarının yayılmadan söndürülebilmesi ve zararın en aza indirilmesi açısından erken uyarı, erken müdahale ve uzman personel ile yeterli teknik altyapı ve donanım hayati önem taşımaktadır. Orman yangınları konusunda toplumsal duyarlılığın artırılması ve bilinçlendirmenin sağlanması açısından eğitimin önemi ortadadır.

Yukarıda belirtilen gerekçelerle, orman yangınlarıyla daha etkin mücadele etmek için gerek organizasyon boyutunda gerekse kullanılan araç ve gereçlerin teknik açıdan iyileştirilmesi ile ilgili sorunların ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasının yerinde olacağı kanısını taşımaktayız.

3.-Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 34 milletvekilinin, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/232)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Dünyada ilk kez 1944 yılında Kırım'da, daha sonra 1956 yılında Kongo'da ortaya çıkan "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi" hastalığı, son günlerde sıkça gündeme gelip, özellikle bahar-yaz dönemlerinde artış göstererek, kenelerden insanlara bulaşan, kenenin ısırması ile "NAİROVİRUS" adı verilen bir RNA virüsünün vücuda girmesi sonucu oluşan bir hastalıktır. Hastalık virüsünü taşıyan canlıların kanı veya vücut salgılarıyla temas sonucu hastalığın bulaşabileceği, 30 kadar farklı kene türü içerisinde "Hyalomma" cinsi kenenin "Nairovirus" virüsünü taşıdığı uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. Bu virüslü keneler, piknik alanlarından, ahırlardan tutun da tarlalara kadar hatta havaalanlarına kadar her yerde karşımıza çıkabilmektedir.

Hastalık; kenenin ısırması sonucu birkaç gün içerisinde, virüs içeren kan veya vücut salgılarıyla temas sonucu takriben 2 hafta içinde hastalık belirtileri görülmeye başlıyor. Hastada ateş, üşüme, titreme, kas ağrıları, iştahsızlıkIa başlayıp; bulantı kusma, ishal gibi şikayetlerle kendini gösteren "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi" hastalığı; son 6 ay içerisinde birçok vatandaşımızın kene tarafından ısırılması sonucu hayatını kaybettiği, özellikle İç Anadolu, Karadeniz bölgesinde sıkça görülen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı nedeniyle geçen yıl içerisinde, Türkiye genelinde 27 vatandaşımızın hayatını kaybettiği ifade edilmektedir.

Vatandaşlarımız çaresiz. Korku ve panik içerisinde, kenelerin her an kendilerini ısıracağını beklemektedirler. Kenelerin ısırması ile artan ve kabus haline dönen vakalar, ölümlerle sonuçlanmaya hızla devam ediyor. Özellikle hayvancılıkla geçimini sağlayan vatandaşlarımız başta olmak üzere, toplumun her kesiminde bu korku, huzursuzluk ve endişe had safhalara ulaşmış durumdadır.

Bir taraftan halkımızın can güvenliğini tehlikeye sokan, diğer taraftan ekonomimize de zarar veren "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi" hastalığına karşı koyabilmek için acilen harekete geçilmesinin kaçınılmaz olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. 21. yüzyılda hâlâ insanlarımızın kene ısırması sonucu ölebildiği bu hastalığa karşı korunamaması ülkemizin bir ayıbı olarak kaşımıza çıkıyor. Ülkemiz insanlarının canı ile ödediği "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi" hastalığının oluşmasına neden kenelerden korunmak ve kenelerin sonunu getirerek tamamen ortadan kaldırılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi, korku ve panik içerisinde ne yapacağının çaresizliği içerisindeki halkımızın bilinçlendirilmesi, bu hastalığın gerçek boyutlarının ortaya çıkarılması, tedbirler almayarak vatandaşlarımızın ölümlerine sebebiyet veren sorumlular varsa, bu sorumluların ortaya çıkarılması ve sonuç olarak bu çağda hâlâ kene ısırması sonucu vatandaşlarımızın ölmemesi, korku, panik ve çaresizlikten kurtarılması için tedbir ve çözümlerinin belirlenmesi için Anayasamızın 98, İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Tansel Barış                               (Kırklareli)

2) Yaşar Tüzün                              (Bilecik)

3) Ramazan Kerim Özkan              (Burdur)

4) Abdulaziz Yazar                        (Hatay)

5) Tayfur Süner                             (Antalya)

6) Ali Oksal                                   (Mersin)

7) Mehmet Şevki Kulkuloğlu        (Kayseri)

8) Tacidar Seyhan                          (Adana)

9) Eşref Karaibrahim                     (Giresun)

10) Ahmet Küçük                          (Çanakkale)

11) Ali Rıza Öztürk                       (Mersin)

12) Mehmet Fatih Atay                  (Aydın)

13) Nevin Gaye Erbatur                 (Adana)

14) Birgen Keleş                            (İstanbul)

15) Ensar Öğüt                              (Ardahan)

16) Mehmet Ali Özpolat                (İstanbul)

17) Ergün Aydoğan                       (Balıkesir)

18) Muharrem İnce                        (Yalova)

19) Tekin Bingöl                            (Ankara)

20) Akif Ekici                                (Gaziantep)

21) Gökhan Durgun                      (Hatay)

22) Hulusi Güvel                           (Adana)

23) Şevket Köse                            (Adıyaman)

24) Abdullah Özer                         (Bursa)

25) M. Akif Hamzaçebi                 (Trabzon)

26) Canan Arıtman                        (İzmir)

27) Ahmet Ersin                            (İzmir)

28) Mevlüt Coşkuner                     (Isparta)

29) Mehmet Ali Susam                  (İzmir)

30) Turgut Dibek                           (Kırklareli)

31) Nesrin Baytok                         (Ankara)

32) Gürol Ergin                             (Muğla)

33) Muhammet Rıza Yalçınkaya    (Bartın)

34) Ferit Mevlüt Aslanoğlu           (Malatya)

35) Ali Rıza Ertemür                      (Denizli)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı: 223)

BAŞKAN - 1’inci sırada yer alan, Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın Adalet Komisyonuna geri verilen maddesiyle ilgili komisyon raporu Başkanlığımıza henüz verilmediğinden, tasarının görüşmeleri ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/241) (S. Sayısı: 248) (x)

BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

Payların ayrılmasına ve gönderilmesine ilişkin esaslar

MADDE 3- (1) Paylar, Maliye Bakanlığı tarafından aylık olarak hesaplanır. Maliye Bakanlığı büyükşehir belediye paylarını 5 inci maddede belirtilen esaslara göre paylaştırarak bu belediyelere doğrudan, il özel idareleri ve diğer belediyelerin paylarını ise ilgili idarelere aktarılmak üzere tahsil edilen ayı takip eden ayın sonuna kadar İller Bankasına aktarır. İller Bankası, payları 4 üncü ve 5 inci maddelerde belirtilen esaslara göre müteakip ayın en geç onuncu günü mesai saati sonuna kadar ilgili idarelere gönderir.

(2) Belediye ve il özel idare paylarını, Kanunda belirtilen süreler içinde ilgili idarelerin hesaplarına yatırmayan sorumlular hakkında beş maaş tutarı kadar aylıktan kesme cezası uygulanır.

(3) İller Bankası ve Maliye Bakanlığı yetkilileri hakkında ikinci fıkra uyarınca yapılacak işlemler bağlı veya ilgili bulundukları bakanlıklarca yürütülür.

BAŞKAN – 3’üncü madde üzerinde gruplar adına ilk konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Amasya Milletvekili Sayın Hüseyin Ünsal.

Buyurun efendim.

CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; kamu hizmetleri bilindiği üzere hem genelde hem de yerelde devam etmekte ve çağımızda da yerel hizmetlerin önemi biraz daha ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, yerel hizmetlerle ilgili, yerel idarelere ayrılacak paylarla ilgili bir kanun teklifinin gelmesi sevindiricidir. Dolayısıyla, çok da olumsuz bir görüşümüz olmamasına rağmen 3’üncü madde de bunların paylarının dağıtımıyla alakalıdır. Bu konuyla ilgili söz almış bulunuyorum.

Şimdi, bu kanunda bu dağıtımlar çıkarken göz önüne alınması gereken kriterler bizim de ayrışık oy yazımızda zaten belirtilmiş idi. Bir nebze de buraya gelen konuşmacı arkadaşlar, hem iktidara mensup hem de muhalefete mensup arkadaşlar, bu kriterleri ciddiye aldıklarını, takdir ettiklerini de söylediler. Bunlardan bir tanesi, tabii ki olmazsa olmaz nüfus kriteridir ama tek başına önemli bir kriter değildir. Bunun dışında da alınması gereken kriterler vardır. Bunlardan bir tanesi de kalkınmışlık derecesidir yani bölgeler arası kalkınmışlıklar çok ciddi bir şekilde ele alınması gerekiyor. Coğrafi konumdur, bu da ona bağlantılıdır. Bundan daha da önemlisi de turistik konumdur ve mali kaynakların dağıtılmasıyla ilgili kriterlerdir.

            

(x) 248 S. Sayılı Basmayazı 25/06/2008 tarihli 122’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

Bu kanun bu kriterleri bir nebze ele almaya çalışmış ama tam olarak almış diyemiyoruz çünkü büyükşehir belediyeleriyle diğer il ve ilçe belediyeleri arasındaki makasın bu kanunla birlikte biraz daha açılmış olduğunu görüyoruz. Tabii ki büyükşehir belediyelerinde yapılan yatırımların güçlüğü, zorluğu ve yatırımların pahalılığı göz önüne alındığında bu pay ayrılmalı ama esas önemli olan da Türkiye’nin en önemli sorunlarından bir tanesi olan göç problemini ele aldığımızda sorunları il belediyelerinde, ilçe belediyelerinde yaşayan insanlarla birlikte çözmemiz ve buraya aktarılan kaynakları daha ciddi bir şekilde değerlendirmemiz gereği de ortaya çıkıyor.

Ben burada nüfus kriteriyle ilgili bir önemli detayı da söylemek istiyorum. Gelen konuşmacı arkadaşlarımız, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisine mensup arkadaşlarımız burada konuşmalarını yaparken yerel yönetimlerle ilgili ne denli, çok önemli yatırımlar yaptıklarını söylediler. Bakın, bundan, daha biraz önce 2 binin altında kalan belediyeler ve birleştirmeyle ilgili bir yasayı hep beraber gördük ve izledik ama görülen o ki orada alınan bir tek kriter nüfus kriteri oldu. O zaman biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak burada geldik, bunun sadece nüfus kriteri olmaması gerektiğini, başka kriterlerin de göz önüne alınması gerektiğini, mutlak bir şekilde göz önüne alınması gerektiğini söyledik ama bu konuda önlem alınmadı. Ama görüyorum ki şimdi bu yasa çıkarken bir nebze turistik önemi olan yerlere de payların biraz daha ayrılması gerektiğine inanmaya başlamış arkadaşlarımız.

Değerli arkadaşlarım, ben, tabii ki, uzun yıllar hem belediye başkanlığı yaptım, daha sonra da Muğla ilinde başkan danışmanlığı yaptım yani profesyonel yaşamımın neredeyse on beş yılını özellikle yerel yönetici olarak götürdüğüm bir anlayış içerisinde, il belediyelerine ayrılan payların, ilçe belediyelerine ayrılan payların burada çok dengeli olmadığını hep beraber görüyoruz.

Bakın, pay dağıtımına esas nüfus yaklaşık 60 milyon kişi, büyükşehir belediyelerinde 32 milyon kişi, diğer il ve ilçelerde 28 milyon kişi yaşıyor. Büyükşehir belediyelerinin toplam nüfus oranı 53,76; diğerleri yüzde 46,26. Bugün için, 2008’de bu teklif oluştuğunda büyükşehir belediyelerine yüzde 71, diğer il ve ilçelerine yüzde 29 gibi adaletsiz bir sonuç ortaya çıkıyor. Burada bu konuya itiraz ettiler. Tekrar, arkadaşlarımız bu konuyla ilgili detayları Sayın Akif Hamzaçebi açıkladığı için bu detaya girmek istemiyorum.

İl belediyelerine ve ilçe belediyelerine buradan ayrılan payların, mutlak ve mutlak, tekrar, bu değişiklik önergesiyle fazlalaştırılmasında büyük fayda olduğunu buradan tekrar mülahaza etmek, söz etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, eğer biz büyük kentlere göçü engelleyeceksek, büyük kentlerdeki yaşamı, refahı iyi sağlamak istiyorsak, o il ve ilçe belediyelerine daha fazla para ayırmayı, pay ayırmayı ön plana almalıyız. Orada refahı, özellikle de kalkınmışlık ölçeği ve bölgeler arasındaki dengesizliği de göz önüne alarak bu konuya ağırlık vermemiz gerektiğini de bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabii ki, gelen arkadaşlarımız, özellikle, burada, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarında yerel yönetimlere ne denli önem verildiğini ve özen gösterildiğini iddia ettiler ama tabii ki, ben hayatı belediye başkanlığıyla geçmiş insan olarak, bizlerin bazı konuların da altını çizmesi gerekiyor.

Bakın, 2003 yılında, geldiğiniz gibi, belediyelere ayrılan payları hemen yüzde 6’dan yüzde 5’e indirdiniz. Allah’tan Cumhuriyet Halk Partisi gitti Anayasa Mahkemesine başvurdu ve bu konu geri alındı. Keza büyükşehir belediyeleriyle ilgili yüzde 4,1’den yüzde 3,5’e kadar düşürüldü, daha sonra 5216 sayılı Yasa’yla yüzde 5’e çıkarıldı.

Burada gözüken şu: Sizlerin belediyeleri, AKP’li belediyeler azken böyle bir uygulama, AKP’li belediyeler çokken değişik bir uygulamaya gittiniz. Burada çifte standart uyguladınız. Bu konuyla ilgili -ben yine KİT Komisyonu üyesi olarak- İller Bankasının hesapları denetlenirken de bunların hepsi tek tek ortaya çıktı.

Değerli arkadaşlarım, bakın, Türkiye’de İller Bankası tüm belediyelere dağıttığı kredilerin yüzde 53’ünü 50 tane belediyeye verdi, geri kalanı da 3.100 belediyeye dağıtıldı. Bu kadar adaletsiz bir durum var. Bazı belediyelere -bakın, Yüksek Denetleme Kurulu raporlarından okuyorum- şu ana kadar aldıkları payların 19 kat, 20 kat yukarısında verdiniz.” Biz bu belediyelerin ismini istediğimizde “Bankacılık Yasası buna engel oluyor.” diyerek karşı çıkıldı. Kimdir bu belediyeler, çok merak ediyoruz.

Dolayısıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi bu konuyla ilgili adaletli davrandığı iddiasında bulunuyor ise bu belediyelerle ilgili, kim bu belediyeler, bunları çok öğrenmek istiyoruz. Bu konuyla ilgili bu iddiamızı devam ettirmek istiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, gelen arkadaşlarımızın bir kısmı konuşurken en çok bahsettiği şeyler, yine belediyelerle ilgili yasalar denildi. Ben, burada, biraz magazine dönük bir şey olacak ama Ankara Büyükşehir Belediyesinin uygulamalarıyla ilgili bir örnek, çok yakın zamanda çarpıcı bir örnek vereceğim: “Stratejik plan” deniliyor, “stratejik çalışmalar” deniliyor, 2 binin altında kalan belediyelerle ilgili söylerken de “fayda-maliyet analizleri yapıldı” denildi. Şimdi, stratejik planda Ankara Büyükşehir Belediyesinin karpuz dağıtması var mı? Böyle bir şey olabilir mi? Patates, soğan, karpuz dağıtmaya başladılar. Sanırım, şimdi Belediye Başkanı benim bu konuşmamı dinliyordur. Benim ondan özellikle hassaten bir ricam var: Merzifon’da, Suluova’da ve Amasya’da soğanlar dökülüyor tarlalara, herkes soğanını döktü. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanından rica ediyorum, bir dahakine de buraları bir dolaşsın, bu tarımda yere dökülen, satılamayan malzemeleri de getirsin Ankara’da dar gelirlilere dağıtmaya kalksın. Böyle bir şey var mı? Böyle bir şey olabilir mi?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Yandaşı olursa dağıtacak.

HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla) – Bakın, dar gelirlilere dağıtırken Ankara Büyükşehir Belediyesinin açıklaması nedir biliyor musunuz? “Dar gelirli ailelere patates, soğan yardımının yanı sıra -Ankara’da yaşayanlara- karpuz da dağıtacağız.” diyorlar. Bu, bir stratejik plan gereği mi? Bunu sizin en önemli belediyenizden birisi yapıyor değerli arkadaşlarım. Yani Avrupa’daki herhâlde belediye başkanları da herhâlde yavaş yavaş bunu örnek almaya başlayarak herhâlde Amsterdam Belediye Başkanı süt dağıtmaya başlayacak. Böyle bir şey olabilir mi? Bu, bir stratejik plan ürünü müdür? Belediyenin bir çalışması mıdır? Bunları, çok önemli detaylar olarak söylemek istiyorum.

Yalnız, belediyelerle ilgili yapacağımız en önemli şeylerden bir tanesi -ilgili sayın arkadaşlarımız da burada, Sayın Tanrıverdi de burada- bakın, belediyelerin katma değer vergisi alacağı var değerli arkadaşlar. Bütün belediyeler katma değer vergisinden alacaklı. Bu belediyelerin katma değer vergisinden olan alacakları ile belediyelerin borçlarının mahsubuyla ilgili bir çalışmayı da burada hep beraber yapalım. Bu, çok önemli bir çalışmadır. Ben maliyeci arkadaşlarımdan sordum, öğrendim, Avrupa’nın en uygar ülkelerinde, Avrupa ülkelerinin hepsinde katma değer vergisi en fazla bir yıl saklı tutuluyor, ondan sonra iade ediliyor. Ama bu belediyelerin yıllardır birikmiş olan katma değer vergisi alacağının kapatılmasıyla ilgili, mahsup edilmesiyle ilgili, tahkimatıyla ilgili ne gibi bir çalışma yapacaksanız Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak arkanızda olduğumuzu da bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Ayrıca, yine, 2004 yılında, 5272 sayılı Yasa’yla hazine mallarını belediyelere devretme kararı alınmıştı. Ama her nedense 30/12/2004’te, hemen ondan yirmi üç gün sonra bir torba yasa içerisinde bu hak belediyelerin elinden geri alındı. Hâlbuki, o hazine mallarının yüzde 40’ı oranındaki hisselerin belediyelerin payı olarak ayrılması gerekiyordu.

Değerli arkadaşlarım, belediyelere, yerel yönetimlere tabii ki desteği vereceğiz. Bu kanun, bu anlamda, önemli bir kanun olarak gelmiştir ama bu eksikleri de tamamlamak ve bu eksikleri, yerel yönetimlerin bu ihtiyaçlarını bu yasayla birlikte bir an evvel hafifletmek zorundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ünsal, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla) – Tamam efendim.

Değerli arkadaşlarım, bu yasanın belediyelerimize, yerel yönetimlerimize hayırlı olmasını diliyorum ama bu önerilerimizin de lütfen burada ciddiye alınmasını istiyorum. Bakın, burada, değerli arkadaşlar, bu kanunla ilgili çok esastan bir muhalefetimiz olmamasına rağmen, yapıcı bir anlayışla bakmamıza rağmen bir tane önergemiz bile ciddiye alınmamıştır; hatta, burada yanlış oylama, yanlış el kaldıran arkadaşlar da olmuştur. Lütfen bu konudaki önerilerimizi ciddiye alın ve bu konuda biz de, yaklaşımlarımızla birlikte, belediyelerin yaralarına bir nebze merhem olalım diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ünsal.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.

Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan 248 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına görüşlerimizi bildirmek için söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamından belediyelere ve özel idarelere pay verilmesi hususu, Türkiye’de neredeyse yüz elli yıldır konuşulmaktadır. Belediyelere kaynak yaratan Belediye Gelirleri Kanunu, vergi, resim ve harçlar ile katılım payları ve ücretler oldukça önem arz etmektedir. 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu bunu düzenlemektedir. Bütçeden ayrılan pay ise bir transfer hükmündedir.

3’üncü madde kapsamında transfere ilişkin hükümler ne getirmektedir, ona baktığımızda: Birincisi, paylar Maliye Bakanlığınca aylık olarak hesaplanacak. Bakanlık büyükşehir belediye paylarını doğrudan gönderecek. Yine Bakanlık özel idare ve diğer belediye paylarını ise tahsilatı takip eden ayın sonuna kadar İller Bankasına gönderecek. Ve dördüncü olarak, İller Bankası da müteakip ayın onuncu günü akşamına kadar gönderecek. Böylece payları süresinde göndermeyen kamu görevlileri hakkında da aylıktan kesme cezasını öngörmektedir.

Bu düzenlemeye biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak belediyelere kaynak aktarması yönüyle olumlu bakmakla birlikte, bu yasanın yetersiz olduğunu düşünüyoruz.

Sayın milletvekilleri, Türkiye’de ta Osmanlı döneminde, özellikle mahallî müşterek ihtiyaçların çağın şartlarına uygun olarak karmaşıklaşması ve artması nedeniyle belediyeler kurulması yönünde birtakım toplumsal ve diğer ihtiyaçlardan kaynaklanan bir istem ortaya çıktı. Özellikle Osmanlının denize kıyısı olan kentlerinde belediyecilik anlayışı yaygınlaşmaya başladı. Bilhassa, İstanbul’da ilk belediyecilik deneyimini görüyoruz, 1855 yılında İstanbul Şehremaneti olarak, bugünkü “büyükşehir” karşılığı. Bunun yanında 1858’de ilk defa “belediye” ismi geçen İstanbul Altıncı Daire-i Belediyenin kurulduğunu görüyoruz. İşte, 1855’lerden günümüze kadar geçen sürede belediyecilik Türkiye’de sürekli olarak terakki etmekle birlikte, maalesef, yerel yönetim hizmetlerinin sukut ettiği, yavaşladığı, kendisini yenileyemediği, geliştiremediği dönemlere de hepimiz tanık oluyoruz.

Kurtuluş Savaşı’nı yaptığımız ve cumhuriyetimizi kurduğumuz 1923 yılında Türkiye’de 374 belediye vardı. Bu 374 belediye… En son, biliyorsunuz, 5747 sayılı Yasa çıkıncaya kadar 3.200’ün üzerinde belediye mevcuttu ve tüzel kişiliğe sahipti. Ancak çıkarılan bu yasayla belediyelerin 1.120 adedi söndürüldü. Şimdi, bu belediyeleri söndürmekle aslında orada kültürü söndürdük, oradaki sosyal ilişkileri söndürdük, oradaki insanların kendi ilinin dışında başka kentlere göç etmesine ortam ve zemin hazırladık. Böylece özellikle “kırsal belediye” dediğimiz 863 belediyenin kapatılması Türkiye için gerçekten şu anda bir handikaptır ve “Terakki” dediğimiz 1855’ten günümüze gelen yerel yönetim sürecini ne yazık ki bu yasayla AKP İktidarı maalesef durdurmuş oldu. Aslında buna şaşmamak gerekiyor. Çünkü AKP İktidarının yerel yönetim anlayışı ilmî değil palyatif, kentleşme bilimine göre değil arabesk, tarafsız değil, adil değil, akli değil kayırmacı, tehditkâr, sosyal politikacı, istihdamcı değil sadakacı ve bunu daha da çoğaltabiliriz. İşte bu belediyecilik anlayışı Türkiye’yi âdeta kıskaca alıyor. Biz mahallî müşterek ihtiyaçlarımızı AKP’nin bu maalesef subjektif, kayırmacı anlayışı yüzünden geliştiremiyoruz ve insanlarımızın ortak ihtiyaçlarını karşılamaktan gittikçe uzaklaşıyoruz.

Ve yine hatiplerin ifade ettiği gibi, Ankara’daki uygulamalar ortada, İstanbul’daki ortada. Biz istiyoruz ki, belediyecilik kent bilimine uygun olarak yapılsın her yerde, Türkiye’mizde. Ama bu yapılmıyor. Tek uğraşılan konu, ihaleler, alt geçit, üst geçit, karpuz dağıtma, gıda dağıtma, top dağıtma gibi çok basit ve kent insanına bir şey vermeyen uygulamalar. Ama sosyal politikaların hepsine biz MHP olarak yürekten katılıyoruz. Bu konuda en ufak bir gelişmeyi de maalesef görmüş değiliz.

Ve sonuçta bu yapılan işlemlerin getirisi olarak oyu görüyorlar. Bu, kurnaz esnaf mantığının bir göstergesidir, ilmî değildir.

Ve sonuçta mahallî idarelerden başlayarak merkezî idareye doğru devam eden bu mantık silsilesi devleti âdeta yok ediyor ve millî devletimiz bir anlamda aşiret devletine, süfli devlete doğru gidiyor ve hukuk devletinden de uzaklaşarak ne yazık ki dayatmacı bir devlet anlayışına doğru yol alıyor.

Evet, kent biliminden nasibini alamamış iktidar, belediyeleri de kendisine benzetiyor. Tedricen gerileyen, köyleşen büyükşehirlerle ve il, ilçe belediyeleriyle acziyet ve vahamet kapımıza dayanıyor.

Şunu belirtmek lazım: Kentleri biyolojik varlık olarak gören bilim adamları, kentsel evreleri polis, metropolis, megalopolis, tiranapolis gibi aşamalara ayırırlar ve son aşama ise nekropolistir. Bu, kentin bir bakımdan madden ve manen çöküşünü ve harabeleşmesini anlatır. AKP’nin yerel yönetim başarısı olsa olsa nekropolistir. .

Sayın milletvekilleri, tekrar konuya dönersek, cumhuriyet tarihinde özellikle 1950’lerden itibaren belediyelerin yoğun bir borç batağına saplandığına tanıklık ediyoruz.

2380 sayılı belediye ve özel idarelere pay verilmesi hakkında Yasa’da ifade edilen rakam genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamının brüt olarak yüzde 9,25’iydi ve ilerleyen yıllarda, Kanun yüzde 12’ye kadar çıkmayı öngörüyordu, şimdi bu uygulanmadı. Bakınız, özel idarelere yüzde 1,20 verilmesi öngörülüyordu, bu da maalesef uygulanmadı ve gittikçe azaltıldı ve net olarak özel idarelere yüzde 0,80’e düşürüldü, belediyeler yüzde 9,25’lik brütün içinden yüzde 4,5’lara kadar inen oranda pay aldılar.

Bu yeni, şu anda gelen kanun teklifiyle belediyelere verilecek olan pay, aslında sadece matraha ÖTV’nin dâhil edilmesiyle sağlanan bir avantaj. Bunun dışında hiçbir avantaj getirmiyor. Böyle bir yasayı niye Genel Kurula getiriyorsunuz? Belediyelere ne gibi katkıda bulunacak? Sadece ÖTV matrahından dolayı katkıda bulunacak, başka hiçbir şey değil.

1992’de Tahkim Yasası çıktı, belediyelerin 5 milyar dolarlık borcu silindi ve takip eden süreçte yine, 4769 sayılı Yasa çıkarıldı ve belediyelerin dış borçlanması donduruldu. Şimdi, belediyeler 40 katrilyon TL kadar bir borçlanma içine girebilmektedir. Dolayısıyla, bu yasanın belediyelere gerçek anlamda bir avantaj sağlamayacağı ortada ama mantık olarak biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çelik, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

…böyle bir yasaya ihtiyaç duyulduğunu özellikle vurgulamak istiyoruz. Ama içerik olarak bu yasanın belediyelere ve özel idarelere bir katkı sağlamayacağını özellikle ifade etmek istiyorum.

AKP idaresinin, İktidarının devlette ehliyet ve liyakati yok etmesi, yolsuz, yiyicilik ve kayırmacılığın had safhaya çıkmış olması, akraba kayırmacılığının ve köşe dönmeciliğin yaygınlaşması çok net bir şekilde herkes tarafından görülüyor, ki aşikârdır. Artık yozlaşmış bir yapının sonuna gelmiş bulunuyoruz ve maalesef AKP İktidarı yerel yönetimler anlamında da başarısızlığını ortaya koymuş, sergilemiştir. Bu yüzden, böylece AKP İktidarı bunu bıraksın diyoruz, yerel yönetimleri bıraksın diyoruz ve -halkımız gerçi bunun en kısa sürede cevabını verecek- böylece kendileri de geçirmekte oldukları travmadan kurtulacaklar diyoruz.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.

Şahsı adına Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu.

Sayın Türkmenoğlu, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Van’ın hakkını koru Kayhan. Van’ın nüfusu 500 bin, Urfa’nın… Urfa milletvekilleri buradaydı, nereye gittiler?

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Ülkede mahallî idareler, il özel idareleri gerçekten zor bir görevdir. Onun içerisinde, mutfağında yaşayanlar bunu en iyi şekilde bilir.

Belediyeler Yasası’na baktığımızda 1914, 1948, 1981, 1985 ve 1992 yıllarında çeşitli şekilde yasalarla revize edilmiştir, çeşitli yasalar çıkmıştır. Demek ki günün şartlarına uygun şekilde, zamanın şartlarına uygun şekilde, yasaların günü, yeri, zamanı geldiği zaman revize edilmesi kaçınılmaz oluyor.

Biz her zaman şunu söylüyoruz: AK PARTİ İktidarı umudun ve ümidin bittiği yerde yeşil alan oluşturmuştur. Umut bittiği anda ümit olarak AK PARTİ İktidarı bugün ülkemizi kucaklayan bir sistemi en iyi şekilde entegre etmek için fiiliyata geçmiştir.

2004 yılında çıkarmış olduğumuz yasayla belediyeler asli görevlerine dönmüştür. Belediyeler zemin üzerine oturtulmuştur. İlk kez analitik bütçe uygulaması belediyelerde başlatılmıştır. İlk kez stratejik planlar belediyelerde gerçekleştirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, bakın, 1985 ve 92 yılları arasında ilim Van ili, Ağrı, ona bağlı Diyarbakır, Batman, yoğun göç alan kentlerdir. Bu yoğun göç alan kentlerden, 82 ve 96 yılları içerisinde, sadece Van iline 3 bine yakın aile gelmiştir. Eğer bunlar o günkü şartlar altında, o günkü zaman içerisinde, o günkü iktidarların ve hükûmetlerin almış olduğu önlemler çerçevesi içerisinde hâlihazır yeni yasalarla desteklenmiş olsalardı, bugün önümüze yığınlarca sorunlarla bir belediyecilik gelmezdi. Bugün, Allah’a hamdolsun, AK PARTİ İktidarımızda belediyelerle ilgili son derece yararlı ve güzel çalışmalar vardır ve buna bağlı olarak Köy Hizmetlerinin ilk kez il özel idarelerine devrolması kalkınmanın ateşidir. Bugün köylere eğer hizmet gidiyorsa, bugün en ince kılcal damarlara kadar hizmetler götürülmeye çalışılıyorsa, bunlar çıkarılan bu yasaların gereğidir.

Şimdi, güzel bir söz vardır: “Başarının yüzde 5’i yapmayı bilmek, yüzde 95’i yapabilmektir.” Yapmayı bilmek herkes için geçerli olan bir kuraldır, ama önemli olan bu işi yapabilmektir, bunu becerebilmektir, becerebilmeyi de, becereni de her zaman için takdir etmektir. İl belediyelerimizde, mahallî idarelere baktığınızda, Türkiye’de, gayrisafi millî hasıladan pay alan ülkeler çerçevesi içerisinde, 95 yılında yüzde 2,4 iken bugün hangi noktalarda olduğumuz rakamlarla bellidir. Ha, onlarla birlikte Avrupa Birliği ülkelerine bakınız -Fransa’ya, Almanya’ya- yüzde 9, yüzde 10’lardadır payları. Bütçeden alınan paylara baktığınızda, Türkiye’de yüzde 12’lerde iken bugün hangi noktalara geldiği bellidir. Ha, bunlar yeterli midir? Bunlar yeterli değildir. Elbette ki çalışma son derece yoğun bir şekilde devam etmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu düzenleme yapıldıktan sonra, yeni düzenlemeyle, 2007 yılı esas alındığında, 2008 yılı için il özel idarelerinde, il belediyelerinde ve büyükşehir belediyelerinde aşağı yukarı yüzde 40-50’ye yakın bir artış olacaktır. Kişi başına düşen paylar ise il belediyelerinde 126 YTL’den 166 YTL’ye, il özel idarelerinde 19 YTL’den 25 YTL’ye, büyükşehir belediyelerinde 308 YTL’den 336 YTL’ye çıkacaktır.

Şimdi, burada önemli olan söylemden çok eylemi gerçekleştirmektir. Belediye gelirleri, sizler de takdir edersiniz ki, hakikaten vergi gelirleri üzerine endekslenmiştir, harçların, harcama katılım paylarının ve ücretlerin pek bir fonksiyonu yoktur. Ancak, bu yeni çıkaracağımız Mahallî İdareler Yasası bizim için bir umut ve ümit olmuştur.

BAŞKAN – Sayın Türkmenoğlu, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

Buyurun.

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Devamla) – Bunun için, özellikle geçmişte, 2005 yılında çıkarılan 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ve buna bağlı olarak 5393 sayılı Belediye Kanunu, belediyelerimizin altyapı itibarıyla ve hizmet anlamında önünü açmıştır. Bu yasa da il belediyelerimizin ve il yönetimlerimizin önünü açacaktır.

Bu kanunun düzenlenmesinde emeği geçen bütün değerli emek sahiplerine minnet ve şükran duygularımı ifade ediyor, yüce heyeti saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Yasamız hayırlı olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şahsı adına Elâzığ Milletvekili Sayın Hamza Yanılmaz.

Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAMZA YANILMAZ (Elâzığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İl özel idarelerine ve belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi, verilecek bu payların uygun bir paylaşım ve bölüşüm içerisinde dağıtılmasını içeren yasal düzenlemenin gerek il özel idarelerimizi, belediyelerimizi ve gerek milletimizi rahatlatan olumlu yansımalar vereceği açıktır. Ekonomik ve sosyal bakımdan geri kalmış bölgelerde bulunan belediyelerin nüfusları az olduğu için, daha az pay aldıkları için, gelişmiş bölgelerde bulunan belediyelerle aralarındaki mesafe her geçen gün daha fazla açılmaktadır. Böylece, belediyelerde pay dağıtımında nüfus ağırlığı yüzde 80, gelişmişlik endeksinin ağırlığı da yüzde 20 ağırlığa sahip olurken, il özel idarelerine dağıtılacak olan payların kriterleri yüzde 60 nüfus oranı, yüzde 10 ilin yüz ölçümü, yüzde 15 ilin kırsal alan nüfusu, yüzde 15 ilin gelişmişlik endeksi olarak belirlenmiştir.

Bu düzenlemelerle, belediyeler ve iller arasındaki gelişmişlik farkının her geçen gün süratle kapatılarak ülke genelinde yerel yönetimlerde kalıcı bir denge sağlanması hedeflenmiştir. Gelişmişlik endeksi Devlet Planlama Teşkilatının güncel verileri esas alınarak belirlenecek. En az gelişmiş bölgelere en çok pay ayrılırken, en çok gelişmiş bölgelere ise en az pay ayrılması yerinde ve olumlu bir düzenleme olarak karşımızdadır. En az gelişmiş bölgeden en çok gelişmiş bölgeye doğru eşit sayıda ilçeyi içeren beş grup hâlinde dağılım gerçekleşmekte. Yüzde 23’ü birinci gruba, yüzde 22’si ikinci gruba, yüzde 20’si üçe, yüzde 19’u dörde ve yüzde 17’si beşinci gruba tahsis edilerek oranlamalar gerçekleştirilmiştir. Bu tahsisat her grup içinde, gruba giren illerin nüfusları da esas alınarak pay edilmektedir. İl özel idareleri ve belediyelerin payları Maliye Bakanlığı tarafından ilgili idarelere aktarılmak üzere vergi tahsil edilen ayı takip eden ayın sonuna kadar İller Bankasına gönderilecek ve belediye ve il özel idare payları kanunda belirtilen süreler içerisinde ilgili idarelerin hesaplarına yatırılacaktır.

Değerli arkadaşlar, yine bu kanun teklifinin en önemli maddelerinden biri de denkleştirme ödeneğidir. Nüfusu 10 binin altındaki belediyelerimizin gelir oranlarındaki kayıplarını önlemek için Maliye Bakanlığı çerçevesi içerisinde hazırlanmış olan denkleştirme ödeneği de belediyelerimizi, özellikle nüfusu düşük olan belediyelerimizi, 10 binin altında olan belediyelerimizi rahatlatmak için en önemli maddelerden birisidir. Artık belediye başkanlarımız, zamanlarını bakanlıklarımızın kapılarında, onların bürokratlarının kapılarında öldürmeyecekler ve kendi asli görevlerini yapmak için bölgelerinde vatandaşlara hizmet etmeye vakfedeceklerdir.

Değerli arkadaşlar, amaç, siyasi istismarların önüne geçmek ve yerel bazda hizmet üreten il özel idareleri ve belediyelerin özerkliğini artırmak, hizmette ve mahallî kalkınmada bölgeler arasındaki dengesizlikleri gidermektir; yöneticilerin kaynakları kullanırken, performanslarını ortaya koyarken vergi ödeyen vatandaşlarına karşı sorumluluklarının bulunduğunu ve vatandaşların da ödedikleri vergilerle belediye harcamalarına katkı sağladıklarının farkına varmalarını sağlamaktır. Çünkü en başarılı hizmetler millet ve devlet kaynaşması ile hayata geçirilebilir. Çünkü hizmetlerin en anlamlısı, insana ve sürdürülebilir yaşamına olumlu katkı sağlamaktır.

Hizmetlerin en kalıcısı, nesilden nesile taşınabilecek kentsel ve çevresel eserler inşa etmektir. Hizmetlerin en mükemmeli, bölgeler arasında farklılık gözetmeden topyekûn kalkınmayı sağlayabilmektir. Bütün bunlar kaynakların artırılması, uygun ve doğru bir sistemle yurt genelinde pay edilmesiyle mümkündür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yanılmaz, konuşmanızı tamamlayınız efendim.

HAMZA YANILMAZ (Devamla) – İşte bu yasa bunu gerçekleştirmektedir.

Değerli arkadaşlar, şunu da ifade ederek sözümü tamamlamak istiyorum: Birçoğumuz belediye kökenli milletvekilleriyiz. Burada özellikle bu madde üzerine konuşma yapan arkadaşlarımızın da büyük ekseriyeti belediye kökenli. Şimdi, biraz önce CHP sözcüsü satılmayan, dökülen soğanlardan bahsetti ve büyükşehir belediyesine de bir öneride bulundu: “Bunları da alın, getirin, dağıtın.” dedi ve “Çok faydalı bir hizmet vermiş olursunuz.” diye ifade etti.

Benim de kendilerine önerim şu: Hani ikide bir hep dile getiriyoruz ya “Bu yardımlarla seçimi kazanıyorsunuz. Yaptığınız hizmetlerle değil, fakir fukaraya yapmış olduğunuz yardımlarla seçim kazanıyorsunuz.” O hâlde ben de size bir öneride bulunuyorum: Şu dökülmeye yüz tutmuş soğanları da lütfen siz alın getirin, fakir fukaraya dağıtın, belki öyle seçimi kazanırsınız diyorum.

Değerli milletvekillerimiz…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Çok basit Hamza Bey yani.

HAMZA YANILMAZ (Devamla) – Vallahi basit ama soğanı burada gündeme getirene verilen cevap o ifade edilen kadar önemli.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yazıklar olsun! Çok basit bir cevap.

HAMZA YANILMAZ (Devamla) – Bu yasa tasarısının hazırlanmasında emeği geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Biz sizin gibi dışarıda yapmıyoruz. Biz gönlümüzden yapıyoruz, kimse görmüyor Hamza Bey.

HAMZA YANILMAZ (Devamla) - Yasanın milletimize, memleketimize, belediyelerimize, il özel idarelerimize hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Biz kimse görmeden yaparız, Allah için yaparız.

HAMZA YANILMAZ (Elâzığ) – Dağıtın öyleyse.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Biz Allah için dağıtırız. Biz gösterişle yapmayız bu işi.

HAMZA YANILMAZ (Elâzığ) – Kimse görmüyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Gel, göstereyim sana…

BAŞKAN - Arkadaşlar, milletvekilli arkadaşlarımız soru soracaklardır, lütfen…

Sayın Bulut, buyurun efendim.

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakana soruyorum: Sayın Bakanım, Balıkesir ilinin nüfusu 1 milyon 200 bindir, merkez nüfusu ise 241 bindir. Balıkesir ilinde kişi başına 168 YTL düşerken, Kocaeli’nde kişi başına 562 lira verilmesi Anayasa’daki eşitlik ilkesine ters düşmüyor mu? Siz yaptığınız bu yasa ile vatandaşlar arasında ayrım yapmış olmuyor musunuz?

Tasarının bütçeye getirdiği 7,4 milyar YTL tutarındaki yükü hazine yüksek faizle borçlanarak karşılayacaktır. Döneminizde, altı yıllık dönem içinde Türk milletini mahkûm ettiğiniz iç ve dış borç tutarı ne kadardır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bulut.

Sayın Çalış…

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Aracılığınızla Sayın Bakanıma soruyorum: Sayın Bakanım, genel bütçe vergi gelirlerinden belediyelere ve il özel idarelerine pay verilirken, ilave kriterler ortaya konulmasıyla beraber nüfus önemli bir kriter olmaya devam etmektedir. Ancak ülkemizde günlük, aylık, mevsimlik değişebilen hareketli nüfus söz konusudur. Yazın yurt dışında ve büyük şehirlerde çalışanların tatile gelmesi nedeniyle Anadolu’da ciddi bir nüfus değişikliği görülmektedir. Özellikle turistik bölgelerimizde ise nüfus birkaç kat daha artabilmektedir. Senede iki üç defa nüfus tespiti yapılarak, bunun ortalaması alınarak pay belirlemeyi düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Özdemir…

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Bakanım, görüşülmekte olan 248 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında “Büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamının yüzde 5’i ile genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamı üzerinden büyükşehir ilçe belediyelerine ayrılan payların yüzde 30’u büyükşehir belediye payı olarak ayrılır.” denmektedir. Büyükşehir belediyelerinin gittikçe bağımsız hâle getirilmesi ileride ülke bütünlüğüne zarar vermez mi?

Soru 2: Mahallî idareler Yasası yapılırken büyükşehir belediyeleri gözetilerek, diğer il ve ilçe belediyelerine göre daha fazla yetki verilmiştir. Gelirler konusunda da aynı tutum devam etmektedir. Bu durum eşitlik ilkesine aykırı değil midir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın İnan…

MÜMİN İNAN (Niğde) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum: Sokak aydınlatmaları konusunda belediyelerin son derece önemli sıkıntıları vardır. Düğme kendinde olmadan, fatura kendinde olmadan TEDAŞ belediyelere sokak aydınlatması noktasında son derece önemli faturalar çıkarmaktadır. Şu ana kadar belediyeler bunları ödememiştir, ama belediyelerin hanesine borç olarak yazılmıştır ve faiz işletilmektedir. Bu konuda bir çözüm düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnan.

Sayın Öztürk

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Görüşmekte olduğumuz maddede “Belediye ve il özel idare paylarını, Kanunda belirtilen süreler içinde ilgili idarelerin hesaplarına yatırmayan sorumlular hakkında beş maaş tutarı kadar aylıktan kesme cezası uygulanır.” denilmektedir. Bize göre, öngörülen 5 kat tutarında aylıktan kesme cezası bir kamu görevlisi tarafından ödenebilir düzeyde değildir. Ceza ödenebilir ve tahsil edilebilir düzeyde olur ise yaptırım gücü kazanır. Bu görüşe katılır mısınız? Öngörülen cezayı ödenebilir bir düzeye çekmek için düşürmeyi düşünür müsünüz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.

Sayın Dibek…

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Sayın Bakanıma şu soruyu iletmek istiyorum: Az önce Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Sayın Hüseyin Ünsal da konuşmasında belirtti, Yüksek Denetleme Kurulunun raporlarına göre -İller Bankasıyla ilgili olan bir soru soracağım- 31/12/2006 tarihi itibarıyla İller Bankasında en çok kredi kullanan 50 belediyeye İller Bankasının kullandığı kredinin yüzde 53’ü dağıtılmış ve bu 50 belediye de İller Bankasına en çok borçlu olan belediyelermiş. Şimdi, Türkiye’de 3.200 civarı belediye var Sayın Bakan. Bu belediyelerin 50 tanesi, ki İller Bankasına en çok borcu olan belediyeler, bunlara, kullandırılan kredinin yüzde 53’ü kullandırılmış, diğer 3.150 belediyeye de yüzde 47 gibi bir kredi kullandırılmış. Yani İller Bankası diğer belediyeler için ne görev yapmıştır diye merak ediyorum. Yani yılda, on iki ay onların paylarını göndermek… Maliye Bakanlığı da bunu yapabilir. Yani İller Bankasının bu uygulamasını nasıl karşılıyorsunuz? Böyle bir tabloda İller Bankasına ihtiyaç var mı? Bu bankayı kapatmayı düşünüyor musunuz diye de sormak isterim Sayın Bakanım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.       

Sayın Bakanım, buyurun.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; ben kısaca suallere cevap vermeye çalışacağım.

Önce, Sayın Bulut, özellikle Balıkesir ile Kocaeli’nden bahsederek kişi başına düşen miktar konusunda 168 YTL ile 562 YTL arasında arada fark olduğunu ifade etti. Ancak, tabii orada, Kocaeli’nde sanayi var. Ticaret, sanayi geliştikçe onlardan alınan vergiler bir noktada oraya dağıtılıyor. Bunda bir adaletsizlik olduğunu düşünmüyorum. İnşallah Balıkesir’de de bu sanayi, tarım, ticaret gelişince onların da kişi başına düşen gelir miktarı artacaktır.

Kaldı ki, bildiğiniz gibi, biz, merkezî hükûmet borçlanmıyor -yani geçmiş döneme göre borç miktarı çok azdır- özel sektör borçlanıyor. Yani bir kere buradaki borçlanmanın artışını da özel sektör ile hazinenin borçlanmasını ayırmak lazım. Özel sektörün borçlanması kişilerin, şahısların, firmaların borcu. Burada asıl olan hazinenin borç miktarının artıp artmadığına bakmak gerekir. Biliyorsunuz IMF’ye olan borcumuzun da büyük miktarını ödediğimiz herkesin malumudur.

Diğer bir husus da Sayın Çalış’ın bahsettiği, özellikle, tabii ki, bilhassa turizm alanlarında mevsimlere göre bilhassa yaz aylarında nüfusun arttığı bilinen bir gerçektir. Ancak tabii ki bunu belirlemek, hareketli nüfusa göre bir dağılım yapmak fevkalade zordur. Dolayısıyla, burada gelişmişlik, nüfus ve diğer kriterleri dikkate alarak hakkaniyetli bir dağıtım yapıldığı kanaatindeyim. Zaten orada bir gelişme varsa turistlerden dolayı onların gelirlerinden zaten bütçeden de onlara bir pay mecburen ayrılacaktır, ayrılmaktadır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ortalama bir nüfus olacak mı Sayın Bakan?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) –Evet, yani onu tespit etmek fevkalade zor zaman çok değişken olduğu için. Yani belki bu konuda ileride bir çalışma yapılabilir ama şu anda yapılması çok zor.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Adaletli olmayacak o zaman.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Şimdi, Sayın Özdemir’in bahsettiği husus, özelikle büyükşehirlerin payının fazla olduğunu Sayın Özdemir ima ediyor anladığım kadarıyla.

Şimdi özetle şunu belirteyim: Evet, büyükşehirlere fazla yetki verildi ama fazla da yük verildi yani büyükşehirlerin yükü büyükşehirin altındaki diğer ilçe belediyelerine göre çok fazla. Dolayısıyla ne kadar yük verilmişse, mükellefiyeti varsa o kadar da fazla yetkisi olması ve fazla para almasının da gayet tabii olduğu kanaatindeyim. Zaten bu konuda da tahmin ediyorum bir önerge var büyükşehirlerde artışın yüzde 20’den fazla olması hâlinde bunun diğer şehirlere orantılı olarak dağıtılması şeklinde. Böyle bir teklif de olacak tahmin ediyorum, böyle bir düzenleme de arkadaşlar tarafından düşünülmekte.

Sayın Öztürk’ün bahsettiği beş maaş tutarında aylıktan kesme cezası… Şimdi, efendim, tabii bu belki büyük gözükebilir ama eğer cezalar caydırıcı derecede büyük olmazsa o zaman bu cezayı bir şekilde ödeyerek vazifesini yapmama gibi bir durum olabilir. Burada maksat hakikaten ihtiyacı olan bu belediyelere zamanında bu paraların aktarılmasını sağlamaktır. Zaten aktarıcı için, aktarırsa bir ceza yani aylıktan kesme cezası söz konusu değildir diye düşünüyorum.

Şimdi, Sayın Dibek’in bahsettiği husus İller Bankasıyla alakalı. Şimdi, şöyle: İller Bankası, bildiğiniz gibi geçmişte bankacılık yanında belediyelerin altyapı hizmetleri, su, kanalizasyon, atık su arıtma, hatta otogar gibi belediyenin bazı tesislerini de yapıyordu ama şu anda Hükûmetimizin genel politikası, bunun tamamen bankacılık istikametine yönelmesi şeklinde bir çalışma var. Bu konuda da İller Bankası Kanunu’nda bir değişiklik yapılması düşünülüyor aslında, çalışmalar var. Hatta geçen dönemde de vardı ama şu anda Plan ve Bütçe Komisyonunda bekliyor. Gayemiz, bu İller Bankası hakikaten adına uygun olarak bankacılık hizmeti yapsın şeklinde böyle bir görüş var ama tabii bu bir tasarıdır, yüce Meclis tabii karar verecektir. O konuda nasıl karar verecek, onu bilemiyorum.

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Elli belediyenin isimleri niye açıklanmıyor?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Tabii, elli belediye, bunlar büyük belediyeler, diğerleri küçük belediye. Büyük belediyelerin ihtiyacı daha büyük oluyor, yani bazı belediyelerin atık su arıtma tesisleri -büyük şehirler- tabii oradaki miktar ile küçük, 1.500 nüfuslu veya bin nüfuslu bir belediyenin ihtiyacı bir değil. Bazı şehirlerin belediyeleri büyük. Bu bakımdan sebebi budur diye düşünüyorum.

Evet, çok teşekkür ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

3’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır.

Önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 248 sıra sayılı Tasarı’nın 3’üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki “onuncu” ibaresinin “beşinci” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

R. Kerim Özkan

 

Trabzon

Malatya

Burdur

 

Akif Ekici

 

Hikmet Erenkaya

 

Gaziantep

 

Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Özkan, siz mi konuşacaksınız?

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Verdiğimiz önergeyle, vergi gelirleri hasılatından yerel yönetimlere aktarılan payların daha erken aktarılmasını amaçlıyoruz. Yasayla il özel ida-re ve belediye gelirlerinde artışlar düşünülmektedir. Bu artışları yönlendire-cek olanlardan bir tanesi yerel yöneticilerimiz, il genel meclisi üyelerimiz, il genel meclisi başkanlıklarımız ve belediye başkanlıklarımız. Ancak, il genel meclisi üyelikleri, adı güzel, yerel parlamenterdir il genel meclisi üyeleri ama onlara verdiğimiz sosyal haklarımız yeterli değildir. Burada onlardan bahsetmek istiyorum.

İl genel meclisi üyeleri ancak oturum üzerine para alırlar. Daimî encümenler bir ücretlendirmeye tabidir, bir de il genel meclisi başkanı ücretlendirmeye tabidir. Bunlar trilyonlara yönlendirme yaparlar ama ne yazık ki elleri hamurdur, karınları açtır, BAĞ-KUR primlerini dahi yatıramamaktadırlar. Ayrıca, bu il genel meclisi üyeliklerinde bu paraları biz iyileştirme yapıyoruz, güzelleştirme yapıyoruz, gelirlerini artırıyoruz ama ne yazık ki il genel meclisinde partizanlık bu Hükûmet döneminde de devam ediyor. Oy veren… Ellerimizde listeler. Hâlbuki, bu toplum hepimizin. Bu soysal adalet… Adı üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi, bu paydaları adaletli bir şekilde dağıtması gerekiyor. Altı yıldır, benim ilimde öyle köylerimiz vardır ki bu il özel idare bütçesinden bir kuruş para almamıştır. Demin Sayın Çalık çok güzel bahsetti, Malatya’nın yollarından bahsetti. Mutlu oldum, ne güzel! Yapılanları anlattı. Ama, ben Burdur’umuzda altı yıldır… Öyle yerlerimiz var, transit yollarımız var, kara yolu ağında, köy içlerinden geçiyor, geçen arabaların aynaları kırılıyor. Bunlar örnek Sayın Bakanım. Çok örnek var.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Karaçalı…

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Karaçalı. Çok teşekkür ederiz. Abdüllatif Şener güzel bir kaynak aktardı, çevre yolu yaptık ama Hacılar’ın, Düğer’in, Yarışlı’nın, Harmanlı’nın, Karaatlı’nın… Bunlar Denizli’ye bağlayan ana arterimiz, Fethiye’ye ulaşan yolumuz. Hâlâ köyün içinden bir araba zor geçiyor, maddi kayıplı kazalar, ölümlü kazalar oluyor. Bu güzellikleri Burdur olarak bizler de almak istiyoruz.

Yine, bu yerel yöneticiler ki onlara bir iyileştirme yapıyoruz. Ama, iki yıl önceydi, soğan gibi yumrular geldi illere, Ege’ye, Akdeniz’e, Marmara’ya. Vatandaş sıraya geçti. Herhâlde kömür çuvalı sandı, sıraya geçti ama içinden ne çıktı? Lale soğanı. Kütahya, Burdur, Eskişehir, Denizli, Adapazarı… Gittiğim iller bunlar, gördüğüm iller. Bu illerde lale bahçeleri oluştu. Sahil kentlerinde palmiye ağaçları, ekvatordan sökülen palmiye ağaçları. Nedir bunlar? Kel başa şimşir tarak. Hem yokluktan bahsediyoruz “Ankara’da 400 bin aileye yardım başladı.” deniliyor, 400 bin aile… Demek ki bunlar bilinenler. Gizlileri de var bunların ama biz palmiye ağacıyla, İtalyan mermeriyle… Türkiye bir mermer cenneti ülke ama yollarda yabancı ülkelerden, İtalya’dan, Çin’den granit getiriyor bu belediyelerimiz. Bunları kim denetleyecek? Palmiye ağaçları, her biri milyar değerinde, bizim ağacımız yok… Bizim fidanlıklarımız var, orman fidanlıklarımız var. O orman mühendislerimiz, o işçilerimiz çalışıyor, üretiyor. Çiçek… Yine bahçelerimiz var ama bu bahçelerin ürettikleri ürünler bırakılıyor, değişik ülkelerden dövizle palmiye ağacı getiriliyor, çam ağacı getiriliyor, ana arterlere dikilen ağaçlar getiriliyor.

Yine aynı şekilde granit mermeri getiriliyor. Biz öyle belediyelerimize Burdur olarak, hizmet anlamında iş adamlarımız çok düşük fiyatlara, maliyetine mermer veriyor ama onlar tercih edilmiyor, İtalya’dan, Çin’den, değişik ülkelerden, Pakistan’dan mermer getiriliyor. Bunları denetlememiz gerekiyor. Sayıştay denetçilerimizi göreve davet ediyorum.

Yine “Nereden nereye geldik.” diyoruz. Gayet güzel, 2 bin 500 dolardan 9 bin 300 dolara geldik, millî gelirimiz arttı. Ama vatandaş bize soruyor. Bizim Burdur’da tren kaldırıldı. “Trenle mi gelecek bu para, nerede bu para? Göremedik.” diyor.

MEHMET ALP (Burdur) – Gelin, daha iyisini yapın.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Sayın Alp oradan şey yapıyor. Tren yolunu kaldırdık, bir metre tren yolu ilave edemedik. Burdur trensizlikten “Kara tren gelmez mi ola” diye türkü yakıyor.

Yine ağaç, palmiye, fidan, gül, lale, mermer… Yazıktır! Bizim paralarımız bunlar. Buradan bir kaynak aktarıyoruz ama bu kaynağı gerçekten il özel idarelerimiz ve belediye başkanlıklarımız dengeli kullanmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özkan, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Gerçekten sorun çok ama kısa sürede… Ben önergeyle ilgili söz aldım. Bunların, il genel meclisi üyelerinin durumlarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu belediyelerimiz… Kapatılan belediyelerimiz var. Bakın, göç alan Ankara’mızda “400 bin aileye yardım” diyoruz, hâlbuki bizim vatandaşımız doğduğu topraklarda doymak istiyor, doğduğu topraklarda, beldelerinde, köylerinde bir kentli gibi yaşamak istiyor. Mademki bu güzellik var, 9.300 dolara geldik, bunu adaletli bir şekilde dağıtalım, vatandaşımız kent varoşlarında yoksulluğa gark edilmesin.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özkan.

Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.39

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.54

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

248 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

İl özel idare paylarının tahsisine ilişkin esaslar

MADDE 4- (1) 2 nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen orana göre ayrılmış bulunan il özel idare payının;

a) Yüzde 50’lik kısmı illerin nüfusuna,

b) Yüzde 10’luk kısmı illerin yüzölçümüne,

c) Yüzde 10’luk kısmı illerin köy sayısına,

ç) Yüzde 15’lik kısmı illerin kırsal alan nüfusuna,

d) Yüzde 15’lik kısmı illerin gelişmişlik endeksine,

göre İller Bankası tarafından dağıtılır.

(2) Birinci fıkranın (d) bendinde belirtilen kriter için Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından tespit edilen en son endeks esas alınır. Bu endeksin kullanımında iller gelişmişlik katsayılarına göre en az gelişmiş ilden en çok gelişmiş ile doğru ve eşit sayıda ili içeren beş gruba ayrılır. İllerin eşit sayıda beş gruba ayrılmasında eşitliği bozan il son gruba ilave edilir. Birinci fıkranın (d) bendine göre belirlenen miktarın yüzde 23’ü birinci gruba, yüzde 21’i ikinci gruba, yüzde 20’si üçüncü gruba, yüzde 19’u dördüncü gruba ve yüzde 17’si beşinci gruba tahsis edilir. Bu tahsisat, her grup içinde, gruba giren illerin nüfuslarına göre dağıtılır.

BAŞKAN – Madde üzerinde ilk konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.

Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, 4’üncü madde il özel idarelerinin pay tahsisiyle ilgili bir madde. Tabii, komisyonda da bu maddede çok tartıştık.

Şimdi, Türkiye'nin coğrafi gerçeği gereği eskiden tamamen nüfusa göre yapılıyordu. Ama komisyondaki tüm arkadaşlarımız “Burada birkaç kriter daha getirelim.” dediler. Nitekim nüfus, yüz ölçümü, köy sayısı, kırsal alan nüfusu ve gelişmişlik endeksi geldi. Ama buna rağmen, tabii, yine yüzde 50’lik kısmı nüfus olduğu için, örneğin İstanbul ilinin alacağı pay çok yüksek miktarda. Örneğin Kocaeli veya diğer büyükşehirler büyükşehir olduğu için köy kalmadı buralarda, hep büyükşehir kapsamına girdi arkadaşlar, şimdi buralarda köy yok. Tabii, il genel meclislerinin ve özel idarelerin genel ağırlıklı görevi, köy ve köylere hizmet yönüyleydi. Şimdi, bir tarafta imkânsız yerler var, bir tarafta da her türlü imkâna sahip iller var. Burada yine tabii nüfus sayımı… İstanbul nereye harcayacak bu parayı, Hakkâri nereye harcayacak? Hâlâ daha gelişmişlik oranı az olan illerde sorun olmasına rağmen, biz burada… Tabii, bu, mutlaka daha az gelişmiş bölgelere bir katkı sağlayacak, bir şey demiyorum ama sanki nüfus başından o payı biraz daha düşürseydik, örneğin 40’a düşürüp diğer kriterlere gitseydik, yani sorununu çözmüş illerin birtakım kaynakları sorununu çözmemiş illere gitseydi belli bir süreçte en azından onlar da sorununu çözerdi.

Değerli milletvekilleri, tabii bu kaynakların iyi harcanması gerekir. Ben şunu söylüyorum: Bir şey üretmek çok güzel ama gidin üretilen şeylere bakın. Bir yıl önce yapılan yollar yoksa bu kaynaklar heba ediliyor demektir. Ben dikkatlerinizi çekiyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii bu yasa yerele kaynak getiren bir yasa. Tamam, katılıyorum ama dün de söyledim, objektif olmalı. Yine size rakamlar vereceğim sayın milletvekilleri. Şimdi, tabii mutlaka, il belediyelerininki yüzde 42 oranında artıyor, diyorsunuz. Ama değerli milletvekilleri, hangi rakamın yüzde 42’si? Eğer Sinop Belediyesi 5 milyon bir para alıyorsa, bu yüzde 42 artarsa 9 milyon yapar. Eğer bir Kocaeli Belediyesi 450 trilyon alıyorsa bunu yüzde 35 artırsanız 800 trilyon yapıyor arkadaşlar. Artan rakam Sinop Belediyesinde yüzde 42; 2 milyar-2,5 milyar, Kocaeli Belediyesinde 450 trilyon.

EYÜP AYAR (Kocaeli) – Taktın Kocaeli’ye sen.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Evet, takarım kardeşim. Hakkımızı verin. Ben bir yere takmadım.

EYÜP AYAR (Kocaeli) – Kocaeli’nin sıkıntılarını biliyor musun?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Daha çok verelim, Kocaeli’ye daha çok verelim.

EYÜP AYAR (Kocaeli) – Kocaeli’nin sıkıntılarını biliyor musun?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Beyefendi, daha çok verelim, daha çok verelim. Ben, niye alıyorsunuz demiyorum, öbür hak edenin hakkını verin diyorum. Şanlıurfa’nın hakkını verin diyorum, ben bunu söylüyorum. Şanlıurfa Belediyesinin, 20 kilometre genişlet, nüfusu ne oluyorsa… Nüfusu ne oluyorsa 20 kilometre genişlet…

EYÜP AYAR (Kocaeli) – İste, ama sürekli Kocaeli’yi hedef gösterme!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır efendim, mesele Kocaeli, mesele X, mesele Y… Siz biliyor musunuz, biliyor musunuz arkadaşlar? Yani örnek veriyorum, Muğla Belediyesi… Muğla Belediyesine vereceğiniz para topu topu 9 milyon, 9 milyon arkadaşlar. Muğla Belediyesi turistik bir belediye. Buranın ihtiyacı yok mu? Buranın, yazın nüfusunun 1 milyondan fazla olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Şimdi bir tarafta 9 milyon para veriyorsunuz yılda Muğla Belediyesine, ama yazın nüfusunun hangi orana geldiğini hepiniz biliyorsunuz. Bunlara bir çözüm getirelim. Yoksa, daha çok verelim. Niye veriyorsunuz demiyorum. Kocaeli Belediyesine 750 trilyon değil de 1,7 trilyon verin. Bunda gözümüz yok bizim. Manisa halkı hesap soracak sizden, eğer hakkıysa…

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Biz hesabını veririz Manisa’nın, merak etme.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Verin efendim, hakkıysa hakkını vermek zorundasınız.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Sen kendine bak!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Arkadaş, ben hakkımı istiyorum. Şanlıurfa adına hakkımı istiyorum.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Biz herkesin hakkını teslim ettik.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Edin kardeşim, edin. Burada, niye veriyorsunuz demiyorum. Daha çok verelim. Ama yine söylüyorum: 340 bin nüfuslu Erzurum’a 170 trilyon veriyorsanız…

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Şu güne kadar neredeydiniz? İlk defa böyle bir Gelirler Yasası çıktı. Neredeydiniz siz?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Anlamadım.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Önce bir teşekkür et! Önce bir teşekkür et, ondan sonra…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Geçen dönemden beri…

BAŞKAN – Sayın Tanrıverdi, Sayın Aslanoğlu, karşılıklı konuşmayalım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hüseyin Bey, Hüseyin Bey…

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Hep lafını yaptınız, ama biz icraatını yapıyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Hüseyin Bey, geçen dönemden beri haksızlık ediyorsunuz.

BAŞKAN – Lütfen…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır efendim…

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Hayır. Biz icraat yapıyoruz, iş yapıyoruz, lafını etmiyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Haksızlık ediyorsunuz. Siz Hükûmetsiniz, siz getireceksiniz. Kim getirecek?

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, siz Genel Kurula konuşun, vaktiniz geçiyor.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Lafını etme, iş yap!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Siz getireceksiniz tabii. Hükümetsiniz getirmek zorundasınız. Evet, Hükûmetsiniz, herkesin hakkını vermek zorundasınız, kimsenin hakkını yiyemezsiniz.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Bizde hiç kimsenin hakkı kalmaz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Yiyemezsiniz, yiyemezsiniz kimsenin hakkını, hak yiyorsunuz burada. Şimdi, 550 bin nüfuslu bir belediyeye 60 milyon veriyorsunuz, 340 bin nüfuslu bir belediyeye 170 milyon veriyorsan, arkadaşlar, bu hak yemektir.

Daha çok verelim, Erzurum’a trilyon aktaralım ama bizim hakkımızı verin, Urfa’nın hakkını verin. 650 bin nüfusu var Urfa’nın, 20 kilometre genişlet.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Sabırlı ol, o da gelecek. Sen sabret, biz iş yapacağız.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Neye sabırlı ol? Hayır efendim. Burada, bu kanunda hakkımızı helal etmeyiz size yani hakkını yediğiniz vilayetlerin hakkını helal etmeyiz size.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Daha önceki haksızlıkların hesabını bizden soramazsınız. Herkesin hakkını teslim edeceksiniz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Efendim, düzeltmek sizin göreviniz. Gelin, bir hakkı veriyorsanız, bu hakkın teslimini de yapmak zorundasınız, siz Hükûmetsiniz arkadaşlar.

Değerli arkadaşlarım, ayrıca, burada bir şeyi kaçırıyoruz: Geliri olan, sabit geliri olan belediyeler var, çok yüksek geliri olan belediyeler var, tabii bir de hiç geliri olmayanlar var. Örneğin, suyu cazibeli getirenler var, cazibesiz getirenler var yani ayda 100 milyon yahut 100 bin lira su parası ödeyen belediyeler var.

Şimdi, tabii bazı belediyelerin çok yüksek geliri var ama burada herkesi aynı, eşit kefeye koyuyoruz, nüfusa göre ve diğer kriterlere göre koyuyoruz. Tabii, onun için burada, özellikle nüfusu 5 bin ile 10 bin olan belediyelerde sivri uçlar çıkacak yani biraz törpülememiz gerekir orayı, orada bir kat sayı bulmamız lazım. Örneğin, nüfusu 10.001 olan belediye, 9.900 olan belediyeden yüzde 20 daha eksik para alacak. Bunun için, özellikle nüfusu 5 bin ile 10 bin… Örneğin, nüfusu 4.990 olan belediye, nüfusu 5.500 olan belediyeden daha az para alacak, orada bir törpüleme yapmamız lazım değerli milletvekilleri.

Değerli arkadaşlarım, özellikle adrese dayalı sistemde bazı illerimizin nüfusları eksik çıkmıştır. Bu nedenle, özellikle ilçelerde ve illerde eksik çıkanın belli bir süre sonra mutlaka bir kez daha yenilenmesi lazım ve yeni kaydolan nüfusa göre bir kez daha dikkat edilmesi gerekir.

Tabii, yine turistik bölgelere mutlaka bir farklılık yapmamız lazım. Yani, bu yasada bunun çözümü yok arkadaşlar. Yine örnek veriyorum: Muğla Belediyesinin, hepiniz biliyorsunuz, alacağı para 9 milyon, tüm Muğla’nın 9 milyon liraya…

İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Kars hiç almıyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Tabii efendim, oraya da verelim. Tamam, turizm bölgesiyse verelim efendim, verelim…

Şimdi, arkadaşlar, tabii bir de bir şeyi dikkatten kaçırıyorsunuz: Şu liste büyükşehirlere bağlı alt kademe belediyeler listesi.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Artık alt kademe belediyeleri kaldırdık biliyorsunuz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ama, bir dakika… Şimdi, bir buraya para veriyorsunuz, bir de şuraya para veriyorsunuz. Bakın, büyükşehirlerde bir burada para var, bir de burada var. Şimdi bunları topladığınız zaman… Siz diyorsunuz ki: “Büyükşehirlerde kişi başına 347 lira.” Bu kaç lira oluyor biliyor musunuz? 450 lira oluyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Diğer il belediyelerinde bu kaç para? 147 lira. Haksızlık yapıyorsunuz. Biz kimsenin hakkını yiyin demiyoruz ama hak yemeyin. Adaletli olun derken, Türkiye’de yaşayan tüm insanlar adına, eğer Şanlıurfa’nın, Malatya’nın, Maraş’ın nüfusu mevcut büyükşehirlerden daha yüksekse bunların hakkını size helal etmiyorum!

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Sayın Başkanım, 60’ıncı maddeye istinaden yerimden çok kısa bir söz talebim var.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yerinden çok kısa bir söz talebi arz ediyor Sayın Başkanım izin verirseniz.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Yerimden, 60’ıncı maddeye istinaden.

BAŞKAN – Neyle ilgili söz talebiniz var?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Konuyla ilgili.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Konuyla ilgili.

BAŞKAN – Sayın Çalık, şahsınız adına arkadaşlarınızdan söz talebinde bulunabilirsiniz, grup adına konuşabilirsiniz. Şimdi bu konuyu açarsak, bunun altından çıkamayız. Onun için beni bağışlayınız.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Aleyhte değil Sayın Başkan, destekleyici mahiyette.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşmacı, Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrul.

Buyurun Sayın Ertuğrul. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen 248 sıra sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

İl özel idaresi, kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşlarına verilmeyen, mahallî müşterek nitelikteki her türlü görev ve hizmeti yapar, gerekli kararları alır, uygular ve denetler. İl özel idaresi, bu hizmetlerinden, eğitim, sağlık, tarım, sanayi ve ticaret, ilin çevre düzeni planı, bayındırlık ve iskân, toprağın korunması, erozyonun önlenmesi, sosyal hizmet ve yardımlar, yoksullara mikro kredi verilmesi, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarına ilişkin hizmetleri il sınırları içinde; imar, yol, su, kanalizasyon, katı atık, çevre, acil yardım, kurtarma, kültür, turizm, gençlik ve spor, orman köylerinin desteklenmesi, ağaçlandırma, park ve bahçe tesisine ilişkin hizmetleri belediye sınırları dışında yapmakla görevli ve yetkilidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görev alanı ve sorumluluğu bu kadar geniş olan bir kuruma genel bütçe vergi gelirlerinden yüzde 1,15 gibi bir pay ayrılması ve ayrılan bu payla bu hizmetler nasıl yapılacaktır? Köylü ve çiftçilerimiz çok büyük sıkıntı içinde yaşamaktadırlar. Üreticimiz Ziraat Bankasına ve diğer bankalara, tarım kredi kooperatiflerine, tarım sulamalarından dolayı TEDAŞ’a olan borçlarını ödeyemez hâle gelmiştir.

Dünyanın bir gıda kaosu ve açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı uluslararası kuruluşlar tarafından dile getirilmektedir. Hâl böyle iken ülkemiz tarım kesimi Hükûmet tarafından destekleneceğine yok edilmeye çalışılmaktadır.

Güneydoğu’da dokuz il kuraklıktan kurtarma projesine alınırken Anadolu’muz -Aksaray, Konya, bu çevreler- maalesef unutuldu ve şu anda orada çiftçilerimiz maalesef tarlalarının başında göz yaşıyla, sabırla Hükûmetin vereceği kararı bekliyorlar.

Çiftçilerimizi bilinçlendirerek toprağa uygun ürün deseninin doğru olarak tespit edilmesi, buna yönelik proje ve planların oluşturularak uygulamaya bir an önce geçilmesi gerekmektedir. Bazı hizmetler -yolu, suyu, elektriği, haberleşmesi, sağlığı ve eğitimi gibi- zaruri ihtiyaçlar karşılanmadı mı köyden şehirlere göçün önlenmesi mümkün olmaz ve bu insanlar göçtükleri şehrin varoşlarında ayrı bir geçim telaşında o şehrin problemlerinin artmasına sebep olurlar. Eğer bu zaruri hizmetler o köylere ulaştırılırsa oradaki insanlar köylerini terk etmeden yaşantılarını oralarda sürdürebilirler.

Özel idareler… Köy Hizmetleri teşkilatı lağvedilip özel idareye devrinden sonra teşkilat içinde sıkıntılar başlamış ve hâlâ sancıları devam ediyor. Valinin sorumluluğunda seçilmiş meclis başkanı, atanmış genel sekreter ve yeni bir teşkilat şemasıyla hizmet verme gayreti içindeler. En son kapatılan belediyelerle birlikte 37 binden fazla köyün olduğu, ulaşımın zor olduğu, tabiat şartlarının ağır olduğu ve bu kadar geniş bir alana, ayrılan bu ödeneklerle nasıl hizmet edilecektir? O köylerde yaşayan insanlar nasıl sağlıklı bir şekilde hayatlarını devam ettirebileceklerdir?

Bunlara en güzel örneklerden biri de Anadolu’nun ortasındaki Aksaray ilinin Hasandağı eteklerindeki köyleridir. Karacaören, Dikmen, Akçakent gibi köylerdir. İçme suları enerji yardımıyla pompalanmaktadır, ama köylüler enerji bedelini ödeyemediklerinden icralık durumdadırlar ve işleyen faiz neticesinde de borçları o kadar yükseldi ki, köylerini satsalar ödeyemezler. Sosyal devlet olmanın gereğini, maalesef, bazı durumlarda yerine getiremiyoruz. Ülkemizin genelinin dağlık ve yüksek olması, tabiat şartlarının olumsuz geçmesi neticesinde, vatandaşlarımız bu ödenekle yeterli hizmetleri maalesef alamazlar.

Özel idarelerin -önemli görevlerinden biri de- toprağın korunması ve erozyonun önlenmesi gibi projeleri de vardır. Bu projeler teknik bilgi ve donanım isteyen ve maliyeti de yüksek projelerdir. Bu kadar hizmet alanı geniş olan özel idarelere ayrılacak bu ödenekle vatandaşa gerekli hizmetin gideceğini sanmıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özel idarelere ayrılan bu ödeneklerin haricinde, Hükûmetin çıkardığı KÖYDES projeleri ve valilikler ve kaymakamlılıklarda olan Köye Hizmet Götürme Birlikleri kanalıyla da ödenekler gönderilerek hizmet verilmeye çalışılıyor. Fakat, burada da, ödeneklerin harcanmasında İhale Yasası’nın dışında çok farklı yollar izlenerek, personeli de sıkıntıya sokan, yapılacak hizmetleri siyasallaştıran bir yol izleniyor. Son yıllarda köylerden çıkan oya göre hizmet veriliyor. O hizmetin önceliğine, ihtiyacına bakılmaksızın veya önceden programda olan, yapılacak işi, çıkan oya göre başka bir tarafa aldırmak veya iptal ettirmek gibi örneklere şahit oluyoruz.

Aksaray’ın merkez Karacaören köyünde Milliyetçi Hareket Partisi bu seçimlerde birinci parti çıkınca buradaki ilköğretim okulu oradan alınarak, Ağaçören ilçesi Camili kasabası Belediye Başkanının MHP’den AKP’ye geçmesi kaydıyla o kasabaya kaydırılmıştır fakat son sayımda kasaba da köy oldu, il genel meclis üyeleri birbirine düşünce aralarında anlaşamadılar, bu okulun Camili kasabasından da alınarak tümden lağvolmasına sebep oldular. Eğer, yapılacak hizmetlere siyaset bu kadar karıştırılırsa, maalesef, vatandaşın Hükûmete de idarecilere de bakışı ve yaşantısı rahat ve huzurlu olmayacaktır.

Aksaray bölgesinde şu anda gündemde olan çok önemli bir konu vardır. Aksaray Bölgesel Hayvancılık Kooperatif Birliğinin cuma günü yani yarın seçimi vardır.

Aksaray, süt hayvancılığı ve besicilikte Türkiye'nin önemli merkezlerinden biridir. Köylerde, geçimini sütçülük ve besicilikle sağlayan bu insanlar “Birlikten kuvvet doğar.” mantığıyla kooperatifler kurarak, ürettiklerini en iyi şekilde değerlendirme ve pazarlama gayreti içindeler; hiçbir siyasi hesap yapmadan geçimlerinin telaşındalar ve kanun gereği Birliğin seçimini yapacaklar. AKP’li Eskil Belediye Başkanı, İl Başkanı, İlçe Başkanı ve yetmediği yerde milletvekilleri kooperatif başkanlarını tehdit ederek oylarını nereye vereceklerini söylüyorlar. Eğer oy vermezlerse, belediye başkanının, kooperatif binalarını, ahırlarını, samanlıklarını yıkacağını ve bu kooperatiflerin büyükbaş taleplerini yerine getirmeyeceklerini söyleyerek, vatandaşın demokratik hakkını istediği gibi kullanmasına engel oluyorlar.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Somut konuş, somut!

OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) – Somuttur bu; Eskil’i açın bakın, açın sorun, vekillerinize de sorun, açın Belediye Başkanınıza da sorun. Burada yalan yanlış bir şey yok. Akşam toplantı yaptı, gene tehdit etti. Yarın birde seçim başlıyor ama o Belediye Başkanı da oralarda derebeyi gibi geziyor, hesabı sorulacaktır.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Çok ayıp!

OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) – Hesabı sorulacaktır.

Ve maalesef, bu kadar da vatandaşın oyuna tehditle hükmederek taraflı davranıp vatandaşı huzursuz etmeye kimsenin hakkı yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ertuğrul, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) – Çevre Bakanımız burada. Diyorsunuz ki: “Belediyelerde kahramanız, bu iş bizim işimiz.” Ama soruyorum: Yedi tane il susuzlukta acil il oldu, biri Nevşehir. Kızılırmak Nevşehir’den geçer, gelir, müsaade etmediniz…

MAHMUT DEDE (Nevşehir) – Nevşehir’in su problemi yok.

OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) – Müsaade etmediniz su almasına. Ankaralıyı hiç mi sevmiyorsunuz veya Nevşehirliyi çok mu seviyorsunuz da Nevşehir’e su aldırmıyorsunuz Ankara’ya su aldırıyorsunuz?

MAHMUT DEDE (Nevşehir) – Nevşehir’in nüfusunu bilmeden konuşma, Nevşehir’de su problemi yok.

OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) – Aksaray’dan su istediniz de vermedik be! Aksaray’dan su istediniz de bizim kendi suyumuz olduğu için vermedik.

MAHMUT DEDE (Nevşehir) – Nevşehir’in su problemi yok, Aksaray’ı konuş.

OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) - Ve “pirimiz” dediğiniz Belediye Başkanınız Melih Gökçek, bakın, bugün şu Dikmen Kapısı’na 2 kilometre asfalt döşüyor, on beş gün içinde asfaltını atamadı.

MAHMUT DEDE (Nevşehir) – Konuşmalarını bilerek konuş!

OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) - Bakın, rahmetli Mehmet Altınsoy’un ve İstanbul’da Dalan’ın yaptıklarının üstünde oturuyorsunuz. Yirmi yılda bitirdiniz, belediyeleri bitirdiniz; elinize sağlık!

İnşallah, Milliyetçi Hareket Partisinin gelişiyle hizmetin nasıl olacağını bu millete de size de göstereceğiz diyor, herkesi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MAHMUT DEDE (Nevşehir) – Nevşehir’in su sorunu yok.

OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Nevşehirliysen gel sana söyleyeyim.

BAŞKAN – Şahsı adına Adana Milletvekili Ali Küçükaydın.

Buyurun Sayın Küçükaydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ KÜÇÜKAYDIN (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 4’üncü madde üzerinde kişisel görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.

Aslında, bu madde teknik bir madde, aynı zamanda da gerçekten objektif kriterlere bağlanmış bir madde. Dolayısıyla, bu konu üzerinde konuşan arkadaşlarımızın aslında bu objektifliği görebilmeleri gerekiyor bana göre.

Değerli arkadaşlarım, şimdiye kadar, bizim mevcut sistemimizde pay dağıtımlarının yüzde 100’ü nüfus esasına göre yapılıyor idi. Şimdi, bu yasal düzenlemeyle, yani özellikle bu maddeyle il özel idarelerine dağıtılan payların yüzde 50’si yine nüfus esas alınmak suretiyle yapılıyor ama bunun yanında diğer kriterler de getiriliyor. Mesela yüzde 10, o ilin yüz ölçümü esas alınıyor. Yine Plan Bütçede arkadaşlarımızın teklifiyle konan bir değişiklikle yüzde 10, yine köy sayısı esas alınarak konuluyor. Bir başka husus, kırsal kesim nüfusu burada devreye giriyor, yüzde 15 gibi bir pay orada var. Yine illerimizin gelişmişlik endeksi esas alınmak suretiyle bir de yüzde 15 oradan veriliyor.

Siz sisteminizi eğer objektif bir kaide üzerine kurarsanız, burada kimsenin onu tenkit etme… Ya da siyasetin işlevi artık orada biter. Çünkü siz objektif bir kriter getiriyorsunuz ve hiçbir uygulamanız da farklılık gösteremez, yani “Şu A partisi, B partisi” ya da “A’dan olan, B’den olan” gibi bir ayrım yapmanız da dolayısıyla mümkün olmaz. Yani bu gerçekten, gerçekçi olalım, özellikle bu madde tamamen, olabilenin… Yani her şeyin daha güzeli vardır, her şeyin daha mükemmeli vardır ama bu madde çok mükemmel bir maddedir.

Ben yıllarca mülki idarede çalışmış birisi olarak konuşuyorum, bu maddeye laf söylemek gerçekten, bu teklifi verenlere de bunun üzerinde çalışan arkadaşlarımıza da tahmin ediyorum ki biraz haksızlık olur.

Değerli arkadaşlarım, bir başka husus: Bu gelişmişlik endeksine bağlı yüzde 15’in dağıtımında da yine çok objektif bir kriter var. Devlet Planlama Teşkilatının en son çıkardığı, illerimizin gelişmişliği esas alınmak suretiyle burada pay dağıtılırken, bu yüzde 15 dağıtılırken de illerimiz beş gruba ayrılıyor. En geri kalmış ya da en az gelişmiş illerimiz birinci grubu oluşturuyor ki, buna yüzde 23 gibi buradan bir pay veriliyor. İkinci gruba yüzde 21, üçüncü gruba yüzde 20, dördüncü gruba yüzde 19, beşinci gruptaki yani gelişmiş illerimize de yüzde 17 gibi bir pay veriliyor. Şimdi, bu bir mükemmeliyetin neticesi. Elbette bizim ülkemizdeki birçok illimiz arasında birçok farklılık var; gelişmiş illerimiz var, az gelişmiş illerimiz var, çok geri durumda olan illerimiz var, yolları, suyu yeterli olmayan illerimiz var, coğrafi konumu itibarıyla sıkıntılı illerimiz var. İşte bütün bunlar düşünülerek, mükemmel bir çalışma neticesinde, elbette Ağrı ile Adana bir tutulmayacak ya da Ağrı ile söz gelimi Afyon, Adıyaman’la Bursa bir tutulmayacak. Değerli arkadaşlarım, buradaki farklılıklar dikkate alınmak suretiyle bir çalışma yürütülüyor.

Bizim il özel idarelerimizin bir başka tarafı şu: Bizim il özel idarelerimiz, yıllardan beri, mükemmel, yerel yönetim birimleri olarak -birçoklarımız bunun tam farkında değiliz- hizmet verirler. Burada iki başlı bir sistem var. Bir tarafta seçilmişler var, bir tarafta da atanmış mülki idare amirleri var yani valilerimiz var. Ama bu sistem -ben hep içinde oldum- hep mükemmel işler. Böyle tenkite pek gerek yok. En son yapılan değişiklik sadece şudur: İl genel meclisinin başkanları artık kendilerinden olsun, eskisi gibi valiler bu il genel meclisine başkanlık yapmasınlar, yani seçilmişler olsun. Bu da demokrasinin bir gereğidir, bunun yadırganacak bir tarafı yoktur. Yani illa valilerimiz il genel meclisine başkanlık yaparak bir yere gidecek de değillerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Küçükaydın, konuşmanızı tamamlayınız efendim.

Buyurun.

ALİ KÜÇÜKAYDIN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, bitireceğim.

Şu anda valilerimizin ya da yeni sistemimizde il genel sekreterliğine geçilmiş olmasının, yani, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılmış olmasının sistem içinde hiç de bir sıkıntısını görmüyoruz, tam aksine, çok mükemmeliyete doğru gittiğini görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, özel idarelere günümüzde birçok hizmetler daha verildi. Elbette bu yeni verilen hizmetlere de paralel olarak gelirinin de artırılması gerekiyordu. İşte bu yaptığımız çalışmayla geliri de gayet güzel artmıştır.

OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Sulama ile toprağı nasıl çözüyorsunuz? Hangi il genel meclisi çıkarıp da ben bu işi yapabilirim diyebiliyor? Bana bir tane söyle Türkiye’de. Köy Hizmetleri kapatıldı. Sulama, toprak…

ALİ KÜÇÜKAYDIN (Devamla) – Neyse, ben sistemde bir şikâyet görmüyorum.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sen vatandaştan uzaklaştın, ondan.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyelim.

ALİ KÜÇÜKAYDIN (Devamla) – Sizin tabii görüşlerinize, fikirlerinize saygı duyarım. Ancak, katılmıyorum, katılmadığımı da belirtmek istiyorum.

Ben bu teklifin, bu yasa teklifinin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Küçükaydın.

Şahsı adına ikinci konuşmacı İstanbul Milletvekili İdris Güllüce.

Sayın Güllüce, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yerel yönetimler, hepimiz bilmekteyiz ki, dünyada trend yerel yönetimlerden yana gidiyor. Uygarlığın gidişi yerel yönetimlere doğru. AK PARTİ Hükûmeti hükûmet olduğu günden beri yerel yönetimlerle ilgili bir hayli değişiklikler yaptı, bir hayli güzellikler yaptı. Şu anda görüştüğümüz konu da bunlardan bir tanesi. Şu anda yaptığımız, il özel idarelerine ve belediyelere bir miktar kaynak aktarılıyor.

Değerli milletvekilleri, insanoğlunun kazığı çakıp da “Burası benimdir.” dediği günden beri, dünyada paylaşımın kavgası hep olmuş ve olacaktır. Bütün ideolojiler, bütün felsefelerin kökü “Burası benimdir.” diyen insandan sonra başlamıştır. O paylaşımı hakça, adaletçe, dünya henüz tam bulamamış. Bütün ideolojilerin arkasında bu var: Nasıl olacak?

Şimdi, bir pay dağıtılıyor, AK PARTİ Hükûmeti yerel yönetimlere önem vermiş ve “Bu payı dağıtacağım.” demiş. Bu payı kendi kafasına, kendi mantığına göre, oturmuş, en adil nasıl dağıtırım diye düşünmüş; burada, bir iki özelliğe dikkat etmiş. Bir tanesi, ölçülebilir olması, subjektif hiçbir şey ortaya koymamak. Bu çok önemli bir şey. Ben, depremde Belediye Başkanıydım. Üçüncü gün bana faks geldi “İmarını durdurdum senin.” diye ama depremde yüzlerce insanımız, binamız yıkıldı. Sonra, deprem kat sayısı artınca da “Depremin olmadı senin.” dediler.

Şimdi, bunlarla muhatap olunmayacak bir sistem geliyor. Nüfus belli mi? Belli. Rakamsal; yüzde 50 verilmiş, yüzde 10 demiş, yüzde 15 demiş vesaire. Rakamlara girmek istemiyorum ama sistemi anlatmaya çalışıyorum. Burada, sevindirecek beni bir şey -benim bu konuda kitabım da var- on beş yıldır, nüfusun dışında bazı parametrelerin de olmasını istiyordum. Nüfusun çok gayri adil olduğuna inanıyordum. Bu, şu anda yapılanın oldukça doğru olduğunu ama ideali yakalayabildi mi diye bana sorarsanız, tartışılabilinir. O ideal dağılımı hiçbir zaman yakalayamıyorsunuz. Mesela, turizm. Bir milletvekilimiz söyledi: “Turizm bölgeleri ne olacak?” diye ama yerel yönetimlerde 3 bin küsur tane belediye var, yüzlerce de kategori var. Hangi kategoriye nasıl ayıracağınızı paylaştırmanız, işin içerisine subjektif değerleri sokar değerli milletvekilleri. Eğer “turizm kat sayısı” diye bir şey koymaya kalkarsanız -ki, ben önermiştim kendi iddiamda- o zaman, “kimin kat sayısı ne kadar olacak”lar çıkar ortaya. Onun için, bu bir süreç. Şu anda yapılan bana göre oldukça adil, oldukça mantıklı, oldukça doğru ve hakça. Bu çok kategori içerisinde başka şeyler de var, askerî anlamda stratejik yerler var, burada herkesin söylediği, yazın nüfusuyla kışın nüfusunu 5 katı değiştiren yerler de var ama karşı düşünceler de var. Deniyor ki: Nüfusun 5 katı artıyorsa gelirlerinden turizmden kaynaklanarak artıyor. Bunlar hep tartışılan konular ve hesaba girmeyen konular ama şu andaki tarzıyla çözülebilir hâle gelmiştir.

Malatya’yla, işte başka illerle ilgili şeyler konuşuluyor. Malatya milletvekilleri bunu Sayın Başbakana konuştular. Şu anda bir sistem değişikliği getirilmiyor, sadece bir gelir aktarımı var ama büyükşehirler niye fazla alıyor, büyükşehir belediyeleri niye fazla var, niye bunlar bir kişiye şu kadar alıyor deniyorsa AK PARTİ bu sorunun muhatabı değil. 1984’te başlamış, en son, belli, Büyükşehir Belediyeleri Yasası var. Yani, büyükşehir belediyeleri olmasın, bu yasa olmasın deniyorsa onun muhatabı da, büyükşehir belediyesinin niye olduğunun muhatabı da AK PARTİ değil, çıkaran AK PARTİ değil. Daha önlere gitmek lazım, daha gerilere gitmek lazım. Türkiye’de sadece belli illeri kalkındırıp da oralara göç getiren kafaları yargılamamız lazım ama kimseyi yargılayarak bir sonuca varamayacağımız için şu andaki taksimatla yetinmeye çalışıyoruz.

Şu anda yaptığımız bu taksimatla -sürem kısa olduğu için hızlı konuşmaya çalışıyorum- bir şey sağlanmaya çalışılıyor: Kırsal nüfusa fazla verilerek kırsal nüfus takviye ediliyor ve göç azaltılmaya çalışılıyor. Yüzölçümü fazla olanlardan bugüne kadar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Güllüce, konuşmanızı tamamlayınız .

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) - … fazla almış illere nazaran yüz ölçümü fazla olan illerin kaybı telafi edilmeye çalışılıyor. Göçü azaltma ve yaygın kalkınmayı sağlayıcı bir hamledir bu. Bu kategoriye, bu parametrelere… Mesela Karadeniz’de yol ağlarının fazlalığı var, bir Rize’nin ağı Konya’nın 3 katına yakın ama bunlar subjektif şeyler olduğu için bununla yetinilmiştir. Yerel yönetimlerde bu iyileştirme süreci devam edecektir çünkü, biz, belediye başkanlığı yapan arkadaşlarımın hepsi biliyor ve bu ülkedeki belediye başkanlarının hepsi -ama hangi partiden olursa olsun- canhıraş bir şekilde çalışmaktadırlar, il genel meclisi arkadaşlarımız çalışmaktadırlar. Biz, bu tip teknik konuları tartışırken de partiden daha çok teknik konuları konuşursak, “Daha iyisini nasıl yaparız?” diye konuşursak, ülkeye de insanlarına daha faydalı şeyler yaparız diye düşünüyorum sayın milletvekilleri.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Dinlemiyorsunuz ki! Hep CHP’yi dinliyorsunuz! İyi şeyler yapamıyorsunuz ondan sonra.

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Ya, ben…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Güllüce, teşekkür ediyorum.

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Siz böyle derseniz…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ek süre verdiniz mi Sayın Başkan?

BAŞKAN - Ek süre vermiştim.

Süreniz tamamlandı. Mikrofonu açayım, teşekkür ediniz.

Buyurun efendim.

İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) – Peki efendim.

Hayırlı olsun diyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Barış, buyurun efendim.

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, geçtiğimiz aylarda Parlamentodan geçirdiğiniz bir yasa var, nüfusu 2 binin altında olan belde belediyelerinin kapatılmasıyla ilgili. Biraz önce AKP’li arkadaşım demokrasinin erdemlerinden bahsetmişti. Sizler de her platformda, her konuşmanızda demokrasinin güzelliklerinden bahsediyorsunuz ama bu yasayla, seçilmişler yerine atanmışlar yönetici olmayacak mı? Belde halkına sorulmadan, görüşü alınmadan ve referanduma gidilmeden belediyeler kapatılacak. Peki, demokrasi bunun neresinde Sayın Bakanım? Sizler de acaba bu yasa çıktıktan sonra “Keşke çıkmasaydı.” veya bir pişmanlık duyuyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Dibek…

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Sayın Bakanıma ben -bir zamanlar İSKİ’de genel müdürlük yapmıştı kendisi- İSKİ’nin bir ihalesiyle ilgili bir soru sormak istiyorum. Yeni yapılan ama henüz sonuçlanmayan bir ihaleyle ilgili, İSKİ Avrupa Üçüncü Kısım Kanalizasyon İhalesi Sayın Bakan. Bu ihaleye katılan firmalar ne ilginçtir ki –çok sayıda firma katılmış ama- on altı firmanın teklifi kuruşu kuruşuna aynı, rakamlar her şeyiyle aynı.

Şimdi, normal koşullarda bir ihalede iki teklifin kuruşu kuruşuna aynı olması dahi çok büyük bir tesadüf olarak karşılanmalı ama on altı firmanın tekliflerinin kuruşuna kadar aynı olması nasıl oluyor?

Şimdi, burada şunu sormak istiyorum: Bu ihaleyle ilgili böyle bir durum varken, bunu soruşturulması gereken bir tablo olarak görüyor musunuz ve bu konuda ne yapılacak Sayın Bakan?

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dibek.

Sayın Bingöl…

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın Bakan, her zamanki gibi cevaplamayacaksınız ama ben, yine de, ısrarla sormaya devam edeceğim. Yazılı cevap vereceksiniz ama biz ısrarımızı sürdüreceğiz.

Sayın Bakanım, Ankara Büyükşehir Belediyesinin hazine garantili borçları ne kadardır? Bu borçların ne kadarı ödenmiştir? Ankara Büyükşehir borçlarını ödemiyorsa, hazine garantili borçlar hazine tarafından mı ödenmektedir?

İkinci sorum Sayın Bakan: Dün Sayın İçişleri Bakanına yöneltmiştim ama maalesef cevabını alamamıştım. Bildiğiniz gibi Ankara’da bir doğal gaz sayaç sorunu var. Vatandaşlarımız yüzlerce dava açtılar ve bu davaların hepsi Ankara Büyükşehir Belediyesi aleyhine sonuçlandı. Ankara Büyükşehir Belediyesi Ankaralılara bir doğal gaz soygunu yaşatıyor ama İçişleri Bakanlığı bu konuda hiçbir girişimde bulunmuyor. Dün…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bingöl, tahmin ederim Sayın Bakan anlamıştır bu ifadeyi.

Sayın Çalış…

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, bütçe gelirlerinden belediyelere pay ayrılırken Kocaeli’ye yüksek bir oran uygulanması, hangi metotla hesaplanırsa hesaplansın kamu vicdanını yaralamış, AKP’li belediyeler arasında bile “Bu ayrımcılık niye?” sorularını şimdiden gündeme getirmiştir. Kocaeli’ye ayrılan payları benzer illere yaklaştırmayı düşünüyor musunuz?

Bir diğer sorum: İllerden toplanan vergi gelirlerinin miktarını da, pay ayrılırken ortaya koyduğunuz nüfusa ilave kriterlere ilave bir kriter olarak eklemeyi düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bukan...

AHMET BUKAN (Çankırı) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanıma kendi konusuyla ilgili bir soru sormak istiyorum: Çankırı içme suyuyla ilgili olarak, Güldürcek Barajı’ndan gelecek olan suyun ihalesi 2006 yılında yapılmasına rağmen… Beş yüz gün müddet verilmişti ama beş yüz gün aşıldı. Verilen ödeneklerle de bu suyun önümüzdeki senelerde dahi gelemeyeceği kanaatindeyiz. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?

Bir de Güldürcek Barajı’nın içme suyu olarak kullanılabilmesiyle ilgili olarak etrafındaki köylerle ve etrafını çevirerek bir tedbir alınmış mıdır? Bunu öğrenmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bukan.

Sayın Bakanım, buyurun.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Çok teşekkür ediyorum.

Nüfusu 2 binden küçük olan belediyelerin kapatılmasına tabii bu yüce Meclis karar verdi. Onun kararına saygı duymak gerekir. Esasen benim şahsi kanaatimi soruyorsanız, yani çok küçük belediyelerin hizmet vermesi imkânı yok. Çünkü, yeteri kadar eleman istihdam edilemiyor. Yani, gerek imar gerek diğer altyapı hizmetleri, diğer belediyecilik hizmetlerinde yeteri kadar hizmet veremediği için… Gelen para personelin masrafını karşılamıyor. Dolayısıyla, bunların esasen sayısının azaltılması -bütün dünyada olduğu gibi- bana göre uygun olmuştur diye düşünüyorum.

Şimdi, Sayın Dibek’in İSKİ’yle alakalı bir sorusu vardı. Yalnız, bu, biliyorsunuz, tabii ki on altı firma teklifinin tıpatıp aynı olması bir tesadüf olamaz diye düşünüyorum. Ancak, bu konuda gerek İçişleri Bakanlığımıza gerek Kamu İhale Kurumuna gerekli şikâyet yapılmış, şu anda inceleme yapılıyor. Gerekirse gereği yapılacaktır tabii ki.

Sayın Bingöl’ün suali vardı. Şimdi, tabii ki Ankara Büyükşehir Belediyesinin hazine garantili borçlarının ne kadar olduğunu şu anda benim bilmem mümkün değil, takdir buyurursunuz. Ancak bu konuyu, sizin suallerinize…

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Yazılı cevap vereceksiniz!

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – …arkadaşlarımız not aldı, yazılı olarak cevap verelim, uygun görürseniz.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Her zamanki gibi Sayın Bakan.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Şimdi, Sayın Çalış, tabii ki Kocaeli’de yüksek bir pay olmasının sebebi oradaki sanayiden kaynaklanıyor. Zaten şunu özetle belirteyim: Bakın, değerli dostlar, daha önce sadece nüfus kriteri vardı ama şu anda, az önce bazı vekillerimizin de ifade ettiği gibi, nüfus kriteri yanına -bana göre yıllardan beri özlemini çektiğimiz- özellikle ilin yüzölçümü, köy sayısı, kırsal alan nüfusu, bir de gelişmişlik derecesinin eklenmesi bana göre çok büyük bir isabettir. Daha ideali olabilir mi? Tabii olabilir ama çalışmak lazım. Ama en azından bu ideale yakın olduğu kanaatindeyim. Belki turizm alanlarıyla, turistik bölgelerle ilgili ileride bir çalışma yapılarak bu da değerlendirilebilir ama en azından bu şekilde bir adım atılmış olması bence belediyecilik açısından fevkalade önemlidir.

Ayrıca, benim yaptığım hesaplara göre, şu anda ilçe belediyeleri, büyükşehir belediyeleri, il özel idarelerindeki gelir artışı yaklaşık olarak yüzde 44 olacaktır. Yüzde 44 de gerçekten önemli bir rakamdır. O bakımdan bunu takdirlerinize arz ediyorum.

Şimdi, Sayın Bukan’ın suali vardı. Bildiğiniz gibi, Çankırı’yla ilgili olarak talep bize çok geç geldi. Ben Devlet Su İşleri Genel Müdürüyken sadece Çankırı’yı değil, o civardaki yaklaşık on iki ilçe ve beldenin de sularını birlikte halledelim diye bir proje geliştirdik, bizzat yerine de giderek. Şöyle: Aslında proje güzel. Güldürcek Barajı’ndan bir isale hattıyla çok modern bir içme suyu arıtma tesisine -projesi çok muhteşemdir- geliyor ve oradan bir isale hattıyla dağıtılıyor. Yalnız, özellikle arazideki birtakım sıkıntılardan dolayı, güzergâh değişikliğinden dolayı bir miktar gecikti ama ödeneği ayırıyoruz. En kısa zamanda, ben de takip ediyorum, onu bitireceğiz. Yani Çankırı’nın suyunun önemli olduğunu biliyorum.

AHMET BUKAN (Çankırı) – Ek ödenek istiyor.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Ek ödenek de vereceğiz ona, kesinlikle. Müteahhide zaten talimat verdik yıldırım hızıyla çalışın diye, onun müjdesini vereyim.

Ayrıca, tabii, Güldürcek Barajı etrafında her ne kadar… Güldürcek Barajı kirlenmiyor, gerçekten memba suyu, gayet temiz ama köylerle ilgili de tedbirler alınacak. Şu anda biz arıtma tesisi ve isale hattının hızla bitirilmesi üzerine yoğunlaştık. Bu Güldürcek Barajı’nın etrafının ağaçlandırılması, erozyon kontrolü ve köylerdeki atık suların kontrolü için gerekirse arıtma tesisini bizzat biz yapacağız, o meseleyi de çözeceğiz.

Teşekkür ediyorum efendim, hepinize saygılar sunarım.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, çok az bir süre kaldı ama Sayın Şevket Köse’ye de bir söz vereceğim, o da sorusunu sorsun.

Sayın Köse, buyurun efendim. Çok kısa olursa, Sayın Bakanım da size cevap verir. Son olarak size bu hakkı tanıdım.

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

GAP ile ilgili soru soracağım Sayın Bakanıma. Biliyorsunuz Atatürk Barajı on beş belediye tarafından atık sular ve sanayi atıkları tarafından kirletilmektedir. Bakanlığınızın bu konuda bir çalışması var mıdır? Varsa hangi aşamadadır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Köse.

Sayın Bakanım, var mı bu hususta bir izahatınız?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Evet, şöyle: Sadece Atatürk Barajı değil, şu anda biz, bütün Türkiye’de, tesadüfen dün akşam da bu Çevre Koruma, Atık Su Eylem Planı’yla ilgili bir hazırlık yaptık, arkadaşlar sunum yaptılar. Tabii, bu konuda acil olan yerlerde, bilhassa içme suyu temin edilen havzalardan başlayarak, her ne kadar belediyelerin yapması, kanuna göre mükellefiyetinde olmasına rağmen, biz de Bakanlık olarak destek vereceğiz; onu da özetle belirteyim. Atatürk Barajı için de ve diğer barajlarla ilgili de çalışmalar devam ediyor.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde dört adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 248 sayılı Tasarı’nın 4. ncü maddesinin 1 numaralı fıkrasında yer alan “c) yüzde 10’luk” ibaresinin “c) yüzde 5’lik” ve “d) yüzde 15’lik” ibaresinin de “d) yüzde 20’lik” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Tekin Bingöl

Çetin Soysal

 

Trabzon

Ankara

İstanbul

 

Hikmet Erenkaya

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Kocaeli

 

Malatya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 248 sıra sayılı yasa teklifinin 4. maddesinin (a) bendindeki % 50 ibaresinin % 40’a ve (b) bendindeki % 10 ibaresinin % 20’ye biçiminde değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                         Kamer Genç

                                                                                                                             Tunceli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 4 üncü maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini, fıkra numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Hüseyin Tanrıverdi

Hamza Yanılmaz

Mehmet Sekmen

 

Manisa

Elâzığ

İstanbul

 

Recep Koral

 

A. Sibel Gönül

 

İstanbul

 

Kocaeli

“(2) Birinci fıkranın (c) bendinde belirtilen köy sayısı, İçişleri Bakanlığı tarafından her yılın ocak ayından geçerli olmak üzere İller Bankasına bildirilir”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “İl Özel İdareleri ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi”nin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ederiz.

                                                                                                                        Harun Öztürk

                                                                                                                               İzmir

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Öztürk, buyurun efendim.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Hükûmet 22’nci Yasama Döneminde yasalaştıramadığı İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanun Tasarısı’nı 24 Ocak 2008 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine yeniden sunmuştu. Daha sonra bu tasarının alt komisyonda görüşülmesi devam ederken, Hükûmet tasarıyı çekti ve görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, AKP’ye mensup milletvekili arkadaşlarımız tarafından verildi.

Tasarı ile kanun teklifi arasındaki fark, tasarıda belediyelere daha fazla kaynak aktarabilmek için vergi ve benzeri yükümlülükler de öngörülürken, kanun teklifinde vergi ve benzeri yükümlülüklere yer verilmemiştir. Ocak ile mayıs ayı arasında ne olmuştur da, Hükûmet tasarıyı çekip yerine vergi ve benzeri yükümlülük öngörmeyen bu kanun teklifini getirmiştir? Arada yaşanan önemli olay, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Anayasa Mahkemesi nezdinde AKP hakkında kapatma istemiyle dava açılmış olmasıdır. Bu davayla birlikte yerel ve erken genel seçimi birlikte yapmayı düşünen Hükûmet, vatandaşa yük getiren hükümleri çıkararak, belediyeler ile il özel idarelerine bütçe gelirlerinden daha fazla pay verilmesine karar vermiştir. Bu davranış geçmişte “Seçime giderken vergi koyacak kadar saf değiliz.” diyen politikacıları hatırlatmaktadır.

Değerli milletvekilleri, söz konusu davadan sonra Hükûmetin bütçe gelir tarafını ihmal eden benzer tasarrufları da dikkat çekmektedir. Sayın Başbakan, ödenek artışı isteyen müteahhitlerle yaptığı toplantıda, DPT uzmanları karşı çıkmış olacaklar ki, DPT’yi kapatıp yetkilerini yatırımcı kuruluşlara, yatırımcı bakanlıklara devretmekten söz etmiştir. Sayın Başbakan, 222,6 milyar YTL tutarındaki bütçeden kamu yatırımları için sadece 11,8 milyar YTL civarında bir kaynak ayırdığını, ödenek artışı için geliriyle birlikte ya da bütçe açığının artmasını göze alıp yeni borçlanmaya giderek Türkiye Büyük Millet Meclisinden yetki alması gerektiğini de unutmuş görünüyor ya da bilmiyor. Bilmemek ayıp değil, parti ya da Hükûmet içinde bilenlere sormamak ve danışmamak ayıp. İnsanların, bilmediğini bilme erdemine sahip olması gerekmektedir. Bu konuda çok güzel bir tekerlemeyi birlikte tekrar hatırlayalım: “Bilirsin ki bilmezsin, bir bilene sormazsın; bilirsin ki sorarsan, bilmediğini bilirler.”

Değerli milletvekilleri, makroekonomik dengelerin bozulmakta olduğu ve ekonomimizin bıçak sırtında seyrettiği bugünlerde, ekonomiden sorumlu bakanların ve partinin ekonomi uzmanlarının ne yapıp edip Sayın Başbakanın ekonomiyi yönetme hevesine engel olmaları acil bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır.

Evet, önergemize dönecek olur isek: Hükûmet tasarısında ve kanun teklifinde yer almayan, il özel idareleri ve belediyelere pay dağıtımında kırsal kesimi dikkate alan kriterin yanına köy sayısı komisyonda ilave edildi. Dolayısıyla, köy sayısı ve kırsal kesim kriterlerinin birbirlerinin tamamlayıcısı olduklarını dikkatlerinize sunuyorum.

Önergeme destek vermenizi talep eder, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 4 üncü maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini, fıkra numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                              Hüseyin Tanrıverdi (Manisa) ve arkadaşları

“(2) Birinci fıkranın (c) bendinde belirtilen köy sayısı, İçişleri Bakanlığı tarafından her yılın ocak ayından geçerli olmak üzere İller Bankasına bildirilir”

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılıyoruz efendim.

SADULLAH ERGİN (Hatay) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Pay dağıtım kriterleri arasında yer alan köy sayısının tespitinde esas alınacak usul belirlenmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 248 sıra sayılı yasa teklifinin 4. maddesinin (a) bendindeki % 50 ibaresinin % 40’a ve (b) bendindeki % 10 ibaresinin % 20’ye biçiminde değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                         Kamer Genç

                                                                                                                             Tunceli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin 4’üncü maddesindeki “İl özel idare paylarının tahsisine ilişkin esaslar”a bir değişiklik getirilmesine ilişkin olarak verdiğim önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, önergenin mahiyeti şu: Biliyorsunuz, genel bütçe gelir tahsilatının yüzde 15’inin il özel idarelerine verilmesi öngörülmüş, ama bunların illere dağıtılmasında yüzde 50’lik kısmının illerin nüfusuna, yüzde 10’luk kısmının da illerin yüz ölçümüne göre verilmesi belirtilmiş yasa teklifinde. Ben, bu yüzde 50’lik, yani nüfusa ilişkin kısmının yüzde 40’a, indirilmesini, yüz ölçümüne ilişkin kısmının da yüzde 20’ye çıkarılmasını önerdim.

Bunun şu faydası var: Biliyorsunuz birçok ilimizde -özellikle Güneydoğu’da, Doğu’da- benim kendi ilimde büyük bir terör olayı var. Bu terör olayı nedeniyle, mesela 1990 yılında Tunceli ilinin nüfusu 180 bindi, şimdi 80 binlere indi, ama Tunceli ilinin o kadar çok geniş bir coğrafya alanı var ki. Mesela, biraz önce Malatya Milletvekili burada konuştu, dedi ki: “Efendim, Karayolları bizim memleketimize 50 küsur trilyon lira ödenek ayırmış.” Hâlbuki Malatya ile Tunceli aynı, Elâzığ’daki Bölge Müdürlüğüne bağlı iki ildir. Tunceli’nin ilçe yollarının birazı asfalt ama çok da iyi değil, nahiye yollarının hepsi stabilize. Stabilize bile değil. Ayrıca da kara yollarımız o kadar kötü bir durumdaki… Karayolları aynı bölgenin iki ilinden birisine 59 trilyon lira veriyor, ötekisine 1 trilyon bile vermiyor. İnceleyebilirsiniz ve defalarca Karayolları Bölge Müdürünü “Şu nahiye yollarını, lütfen, sizden rica ediyorum, asfalt yapın.” diye aradım, yapmıyor. Yani, tabii siyasi iktidarın bölgelere bakış açısı böyle. Böyle olunca, hiç olmazsa burada yüz ölçümüne göre bir para dağıtılırsa buradan bu Tunceli gibi veyahut da Doğu ve Güneydoğu’daki nüfusu az ama hizmet yoksunu hâle gelmiş olan birçok ilimizin de bu haktan yararlanması gerektiğine inanıyorum.

Tabii, işte, burada AKP’li bakanlara soruyoruz. Üç birleşimdir burada konuşma yapıyoruz, “Şu Ankara Belediyesinin, İstanbul Belediyesinin ve İzmit Belediyesinin devlete ne kadar borcu var?” diyoruz. Burada Bakan “Ben bilemem.” diyor. Üç birleşimdir size soruyoruz. Gazeteler yazıyor: “Ankara Belediyesinin devlete borcu 3,9 katrilyon” diyor. Doğru mu, yanlış mı? Niye inkâr ediyorsunuz? “Efendim, yazılı bildireceğiz.” Siz kamuoyu önünde, kürsüde, burada söylemekten çekiniyorsunuz çünkü halk burayı dinliyor. Sonra özel bir yazıyla gönderiyorsunuz, onu zaten basın da yazmıyor.

Bakın, açık olalım, doğruları söyleyelim. 4 katrilyon Ankara Belediyesinin borcu var bu Hükûmete.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – 4 katrilyon değil.

KAMER GENÇ (Devamla) – 4 katrilyon… 4 katrilyon... Neyse…

Bakın, devlet borçlanmak için yüzde 22 faiz alıyor. Bu yüzde 22 faizi de katarsanız aşağı yukarı 5 katrilyon.

Şimdi, Ankara Belediyesinde, her gün, bakıyorsunuz, ağaçlar dikiliyor sökülüyor, çimler ekiliyor sökülüyor. İstanbul Belediyesi 570 trilyon laleye para veriyor.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Çiçek…

RECEP KORAL (İstanbul) – Yanlış o, yanlış. Bilmiyorsun… İstanbul’a hiç gitmemişsin sen!

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, değerli milletvekilleri, yani bu memlekette insanlar aç, insanlar ekmek bulamazken, insanlar yoksulluk içindeyken 570 milyonu kendi yandaşı olan müteahhitlere sırf para kazandırmak için veren zihniyetin Allah belasını versin!

MAHMUT DEDE (Nevşehir) – Adam gibi konuş, doğru konuş!

KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, sizin içinizden birileri çıkıyor Atatürk’ün devrimlerini travma kabul ediyor ve diyor ki: “Bunlar devrim kanunlarını okumamışlar. Okumuşlarsa Meclisin içinde anıracağım.” Bu Meclisin içi anırılacak bir yer mi arkadaşlar? Bu, Atatürk’ün bu kuruluna bir hakarettir. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) – Boş boş konuşuyorsun ya! Hikâye anlatıyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Anırılacak yer belli, anırılacak yer ahırlar, niye Meclisin meydanı olsun? Yani böyle bir şey olur mu? Bu dahi, bu Meclise karşı, cumhuriyetin kurumlarına karşı belirli bir benzetme yapılıyor.

MAHMUT DEDE (Nevşehir) – Ne konuştuğunu biliyor musun sen?

KAMER GENÇ (Devamla) - Ya, değerli milletvekilleri, gerçekten Türkiye’yi çok hor yönetiyorsunuz, çok keyfî yönetiyorsunuz. Hükûmetiniz bir şey bilmiyor. Çıkıyor burada İçişleri Bakanına soru soruyoruz, cevap verin bize. Cevap verilmediği takdirde, o zaman neden kaçınıyorsunuz? Niye gerçekleri inkâr ediyorsunuz? İşte sizin kendi milletvekilleriniz çıkıyor, Hükûmete teşekkür ediyor. Benim Tunceli’de iki tane hizmet yapın ben de size teşekkür edeyim.

RECEP KORAL (İstanbul) – Kaç iki tane var!

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, yapmıyorsunuz. Gelin, gelin… Şimdi bakın, ben… (AK Parti sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET YENİ (Samsun) – Otuz senedir ne yaptın, otuz senedir?

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

AHMET YENİ (Samsun) – Otuz senedir ne yaptın Tunceli’ye?

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben otuz senedir…

Altı senedir iktidardasınız. Bakın, size ben tavsiyede bulunayım: Pertek Köprüsü’nü yapın, Pülümür kara yolunu açın, kara yolunu asfaltlayın. Bakın, bir hizmet yaptığınızda ben burada size teşekkür ederim.

ORHAN KARASAYAR (Hatay) – Ne yaptın Tunceli’ye?

KAMER GENÇ (Devamla) - Tunceli doğumlu insanları kamu hizmetine almıyorsunuz. Böyle bir zihniyet olmaz, böyle ayrımcı bir zihniyet olmaz, böyle ikilemci bir zihniyet olmaz. Haa, Tunceli Belediyesini almayı kafanıza koymuşsanız oraya biraz hizmet getirin. Bakın, orada milletvekili çıkaramadınız, ben size işte tüyo veriyorum, kopya veriyorum, diyorum ki: “Gelin bu hizmetleri yapın, gelin siz kazanın.” Ben kendi aleyhime konuşuyorum. Eğer o hizmetleri getirirseniz, Pertek Köprüsü’nün temelini atarsanız, ben de çıkarım burada size teşekkür ederim.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Ayıp ya! Küfretmeden konuş.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yok, niye küfredeyim ya! Küfretmem canım, teşekkür ederim. Teşekkür ederim canım, teşekkür ederim. Niye küfredeyim ki yani?

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Tatlı bir laf çıksın ağzından ya!

KAMER GENÇ (Devamla) - Dolayısıyla, bak size tüyo veririm. Bunları, bakın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyiniz.

Sayın Genç, teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, ben sizden rica ediyorum, bu kürsüye çıktığım zaman yapılan konuşmaları tutanaklardan bir takip edin bakalım; ben bir cümle söylüyorum, AKP’liler üç tane cümle söylüyorlar!

Saygılar sunuyorum, bir de karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim, tamam.

Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yeter sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.01

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.15

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

248 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

4’üncü madde üzerinde verilmiş olan önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 248 sayılı Tasarı’nın 4 üncü maddesinin 1 numaralı fıkrasında yer alan “c) Yüzde 10’luk” ibaresinin “c) Yüzde 5’lik” ve “d) Yüzde 15’lik” ibaresinin de “d) Yüzde 20’lik” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                              M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Bingöl, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Aslında yapacağım bu konuşmayı Sayın İçişleri Bakanının dinlemesini isterdim, zira değineceğim konunun muhtevasında ve onunla özdeşleşen belgede Sayın İçişleri Bakanının imzası var. Ama umut ediyorum ki Sayın İçişleri Bakanı bu yazıyı imzalarken gözünden kaçmıştır ya da farkında ol-madan imzalamıştır diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kurumlarında, bütün birimlerinde çalışanlar bir devlet adabı ciddiyetiyle yazışmalarda bulunurlar. Yazışmaların içeriğinde bir üslup vardır, bir geleneksel tarz vardır. Hiç kimse, hiçbir yetkili, makam ve mevkisi ne olursa olsun kendi kişisel hırsını, çıkarlarını o resmî yazışmalara yansıtamaz. Hiç kimse, Türkiye Cumhuriyeti’nin Parlamentosunun saygınlığına leke düşürecek bir davranış sergileyemez değerli milletvekilleri. Buna hepimizin çok önem göstermesi gerekiyor. Bu önemi en fazla da iktidar partisinin milletvekillerinin göstermesi gerekir diye düşünüyorum.

Eğer kendi yandaşımızın ya da kendi bürokratımızın ya da siyasetçimizin yapmış olduğu bu yanlışı hoşgörürsek, görmezlikten gelirsek, bu Parlamentonun saygınlığına gölge düşürmüş oluruz. O takdirde, iktidar partisi de bundan sonraki gelişmelerde Parlamentoya ve kendilerine karşı yapılacak bir saygısızlığı hiçbir zaman bir kavga aracı olarak kullanamazlar. Bundan kendilerine göre bir şey çıkarma şanslarına sahip olamazlar.

Değerli milletvekilleri, bir milletvekilinin İçişleri Bakanlığına hitaben yazmış olduğu bir yazılı soru önergesine bir cevap veriliyor. Bu cevapta çok ilginç birtakım tespitler var.

Değerli milletvekilleri, konuşmamın başında bahsettiğim gibi, hiç kimse, makamı ne olursa olsun hiç kimse, kişisel hırslarını, siyasi kavgalarını bu ciddi yazışmalara ve çok önemsediğimiz bu Parlamento içindeki çalışmalara yansıtamaz. Böyle bir hakkı yoktur. Bu, son derece düzeysiz bir davranıştır. Son derece çirkin bir davranıştır.

Bakınız değerli milletvekilleri, bu yazıda, yazıya cevap verirken kullanılan üsluba bakın: Deniyor ki: “Siyasi muarızlarım…” Ve karşı bir belediye kastedilerek “Bu semtlere siyasi nedenlerden dolayı hizmet götürmediğimi…” bahsederek “Bana, muarızlarım bunu öngörüyor, bu soruları sorduruyorlar…” Hiç kimse kendi siyasi anlayışını bu tür resmî yazışmalara dökemez. Çok daha vahim cevaplar var değerli milletvekilleri. Bakınız ne diyor?

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan dinlemiyor.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Bir milletvekiline hitaben “Onun, o milletvekilinin soru önergesine ihtiyacımız yoktur.”

Değerli milletvekilleri, soruyorum: Hangimizin sorusu soru sormaya layık değildir. Bunun adı terbiyesizliktir, bunun adı ahlaksızlıktır.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Ne yazıyor?

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Hiç kimse, bir milletvekilinin sormuş olduğu soruya “İhtiyacımız yoktur.” diye cevap veremez. Zira, sorulan bu sorunun tamamında son derece düzeyli, son derece ilkeli ve son derece somut sorular sorulmuştur. Ben…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Cümlenin tamamını bir okuyun.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Siz, lütfen… Lütfen bir sakin olun.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sadece bir kelime alıyorsunuz.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Tamam, sakin olun, çıkar cevap verirsiniz.

BAŞKAN – Sayın Tunç…

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Çıkar cevap verirsiniz. Çıkar cevap verirsiniz. Çıkar cevap verirsiniz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Arkadaşlar, karşılıklı konuşmayın.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Konuyu anlayalım.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Anlayacaksınız konuyu, müsaade edin anlayacaksınız.

BAŞKAN - Sayın Bingöl, Genel Kurula hitap ediniz.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Bu, belediyelerle ilgili, belediye başkanlarının anlayışıyla ilgili. Müsaade edin, dinleyin lütfen. Bakın, aynı davranışı sergiliyorsunuz.

Burada yapılmak istenen son derece yanlış bir davranış var değerli arkadaşlar. Biz, özellikle Parlamentonun saygısını korumakla yükümlüyüz. Şimdi burada…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bingöl, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Sayın İçişleri Bakanı, bu soru önergesine verilen cevapların üslubu bundan daha da ağır, içeriklerinde çok daha farklı birtakım belirlemeler var. Onları bu kürsüden söylemek istemiyorum ve Sayın İçişleri Bakanı maalesef bu cevabın üstüne üst yazı yazarak imzalayıp bir milletvekiline gönderebiliyor. Ben, bu metinleri götürüp Sayın Bakana vermeyeceğim. Zira Sayın Bakan karşılaştırıp okuduğu zaman “Hoş bir davranış değil, şık olmamış.” deyip geçiştirebilir. Bunu ben bir yazılı üst yazıyla hem Meclis Başkanlığına sunacağım. Çünkü bunun muhatabı Meclis Başkanlığı. Bunun cevabını Meclis Başkanlığı vermeli ve aynı şekilde Sayın İçişleri Bakanına bunu bir üst yazıyla kendisine sunacağım. Sayın İçişleri Bakanının bunun mutlaka gereğini yapmasını bekliyorum. Çünkü biz bu kürsüye çıkarken sayın Meclis Başkanlığına, milletvekillerimize ve sayın bakanlarımıza mutlaka “sayın” diye hitap ediyoruz. O hitap tarzımız, hem milletvekillerimizin şahsına hem de bu Parlamentoya ve o makamlara olan saygımızın gereğidir. Bunu biz azami ölçüde koruyup kollamak zorundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bingöl, cümlenizi tamamlayınız.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Umut ediyorum ki, Sayın İçişleri Bakanı da bu metni aldığında -konuşmamın başında söylediğim gibi- gözünden kaçtığını ifade ederek gereğini yapacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

SADULLAH ERGİN (Hatay) – Kıymetli Hatip’in sözlerine yerimden kısa bir açıklama hakkı istiyorum İç Tüzük’e göre.

BAŞKAN – Efendim…

SADULLAH ERGİN (Hatay) – Kürsüde konuşan hatibin sözlerine karşı yerimden kısa bir açıklama yapma hakkımı kullanmak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki, buyurun.

SADULLAH ERGİN (Hatay) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Önerge hakkında konuşan Değerli Hatip, kim hakkında konuştuğunu, sık sık İçişleri Bakanımızın adını söylemek suretiyle, unvanını söylemek suretiyle bir eleştiride bulundu. Doğrusu, bulunduğu eleştiri… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen dinleyelim. Bakın Grup Başkan Vekilimiz konuşuyor.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – İçişleri Bakanını kastetmedim.

SADULLAH ERGİN (Hatay) – Kastetmemiş olabilirsiniz. Ama yanlış anlaşılma varsa, bunların giderilmesi lazım.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Ankara Büyükşehir Belediye Başkanını kastettim.

SADULLAH ERGİN (Hatay) – İç Tüzük 67’ye göre, bu kürsüde konuşacak olan hatibin de İç Tüzük’teki 67’nci madde muvacehesinde Genel Kurulda kaba ve yaralayıcı sözler söylememesi ve bu kürsünün gerektirdiği şekilde konuşması gerekiyor. Elbette ki, o cevapta bahsettiği hususlarda kendisinin incindiği, muhatapların incindiği hususlar olabilir. Bunların şikâyet mercileri vardır. Ama bu kürsüde -eğer orada, cevapta yanlışlık yapılmışsa- aynı yanlışı yapma hakkı yoktur. Dolayısıyla meramını tam anlatamamış olabilir, biz yanlış anlamış olabiliriz. Ama İçişleri Bakanımızla ilgili kullanıldığı şeklinde bir anlaşılma oldu. O kullanılan sözlerin bu kürsüye yakışmadığını ifade ediyorum.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın Başkan, cevap verebilir miyim.

BAŞKAN – Sayın Bingöl, mikrofonunuzu açtıracağım yerinizden efendim.

Buyurun.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Grup Başkan Vekili beni ya iyi dinlememiş ya da herhâlde meramımı tam anlatamadım ben. Sayın İçişleri Bakanını kesinlikle suçlamadım ve hep, iki kez, üç kez vurguladım. “Sayın İçişleri Bakanının gözünden kaçmış olabilir, umut ediyorum ki böyledir. Sayın İçişleri Bakanı bu tür bir yazıya imza atarak göndermez.” diye de söyledim, tutanaklarda var. Benim kastettiğim, bu Parlamentoya saygısızlığı yapan kişi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanıdır ve bu da çok anlaşılır bir şekilde ifade edilmiştir. Çok düzeyli bir şekilde Ankara’nın sorunlarıyla ilgili beş yüze yakın mail ve fakslarla gelen yazılara istinaden birtakım sorular sorulmuştur. O soruların cevabı verilirken, böyle son derece düzeysiz cevaplar verilmiştir.

Muhtemeldir ki, İçişleri Bakanı da… Bu, ya gözünden kaçmış olabilir ya yoğunluk sırasında imzalamış olabilir. Bunu kendisine bir yazıyla iade edeceğim ve gereğini yapacağını da düşünüyorum diye bekledim, söyledim, ifade ettim.

BAŞKAN – Tamam, teşekkür ederim Sayın Bingöl.

Evet, saygıdeğer arkadaşlarım, buradan anlaşılıyor ki, yazışmalarımızda daha itinalı, daha üslubumuza dikkat eder, daha özenli olmamız gerekmektedir.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Bir yanlışlık var. Onu da müsaade ederseniz kayıtlara geçmesi için…

BAŞKAN – Buyurun, yerinizden açıklayın Sayın Bakanım.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Şimdi efendim, Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; az önce Sayın Kamer Genç, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin laleler için 560 trilyon TL harcadığını söyledi. Şu anda rakamı aldık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2008 yılında lalelere 2 milyon 400 bin YTL, yani 2,4 trilyon harcamış. Bir yanlışlık var, onu düzeltiyorum. Ancak, hakikaten bu laleler turistler için, yurt dışından gelenler için şehir hakkında intiba vermesi, güzel bir intiba vermesi açısından faydalı. Yani, fazla bir para değil, kıymetiharbiyesi yok, onu ifade edeyim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Önergeyi oylarınız sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Kabul edilen önergeyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

5’inci maddeyi okutuyorum:

Belediye paylarının tahsisine ilişkin esaslar

MADDE 5- (1) 2 nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen orana göre ayrılan belediye payının; yüzde 80’lik kısmı belediyelerin nüfusuna ve yüzde 20’lik kısmı gelişmişlik endeksine göre İller Bankası tarafından belediyelere dağıtılır.

(2) Birinci fıkrada belirtilen gelişmişlik endeksine göre dağıtılacak miktar için Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından tespit edilen en son veriler esas alınır. Bu endeksin kullanımında, ilçeler gelişmişlik katsayılarına göre en az gelişmiş ilçeden en çok gelişmiş ilçeye doğru ve eşit sayıda ilçeyi içeren beş gruba ayrılır. Eşitliği bozan ilçe son gruba ilave edilir. Belde belediyelerine bağlı bulundukları ilçenin endeks değeri uygulanır. Birinci fıkraya göre belirlenen miktarın yüzde 23’ü birinci gruba, yüzde 21’i ikinci gruba, yüzde 20’si üçüncü gruba, yüzde 19’u dördüncü gruba ve yüzde 17’si beşinci gruba tahsis edilir. Bu tahsisat, her grup içinde, gruba giren belediyelerin nüfuslarına göre dağıtılır.

(3) 2 nci maddenin ikinci fıkrasına göre ayrılan büyükşehir ilçe belediyeleri payı, nüfus esasına göre dağıtılır. Hesaplanan tutardan yüzde 30’luk büyükşehir belediyesi payı ayrıldıktan sonra kalan miktar büyükşehir ilçe belediyelerinin hesabına İller Bankası tarafından aktarılır.

(4) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan büyükşehir belediye payının; yüzde 70’i doğrudan ilgili büyükşehir belediyesi hesabına aktarılır. Kalan yüzde 30’luk kısmı ise büyükşehir belediyeleri arasında nüfus esasına göre dağıtılır.

(5) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan ve bu maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına göre dağıtılan büyükşehir belediye payları, bir önceki yılın aynı ayında tahakkuk eden tutarların yüzde 20’sinden fazla olamaz. Fazla olan tutarlar, artış oranı yüzde 20’den az olan büyükşehir belediyelerine bu oranı aşmamak üzere, nüfus esasına göre dağıtılır. Bakanlar Kurulu bu oranı bir katına kadar artırmaya veya kanuni haddine indirmeye yetkilidir.

BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili Sayın Rasim Çakır.

Buyurun Sayın Çakır. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA RASİM ÇAKIR (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarımız, kanunun geneli ile ilgili ifade etmek gerekirse demokrasinin beşiği olan yerel yönetimlerin, genel bütçeden almış oldukları payların artırılması ve onların halka olan hizmetlerinin devamlılığının sağlanması noktasında bir olumluluk söz konusu iken, bütün eksikliklerine rağmen, iktidar partisine mensup değerli arkadaşlarım, bu kanunu ve maddelerini bu kürsüde savunurken hepsi ağız birliği yapmışçasına iktidar partisinin ve Hükûmetin kanunun uygulanmasında Türkiye’deki bütün yerel yönetimlere adaletli, eşit, hakkaniyetli ve siyaset gözetmeksizin, siyasi parti ayrımı yapmaksızın davrandıklarını ifade etme gayreti içerisinde oldular. İzin verirseniz ben, bunun böyle olmadığını kendi bölgemde, kendi seçim bölgemde yaşadıklarımla sizlere aktarmaya gayret edeyim.

Değerli arkadaşlarım, Edirne Keşan ilçesinde Keşan Belediyemiz; Halkımızın seçtiği bir yerel yönetim; toptancı halinin yerinin değiştirilmesi ve yeni bir toptancı hali yapılmasıyla ilgili belediye meclisimiz bir karar alıyor. Belediye bütçesi bu inşaatın yapılmasında yeterli olmadığı için İller Bankasından kredi talebinde bulunuyor. Yapılacak olan toptancı hali sadece Keşan’a değil bölgeye hitap edebilecek A sınıfı bir toptancı hali. İller Bankası, yasal prosedürleri yerine getiriyor, belediyenin bütçesini, gelirini giderini inceliyor ve Keşan Belediyesinin bu kredi talebine onay veriyor. Tam para çıkmış, bankaya gelmiş iken çok değerli Keşan Kaymakamı Bölge İdare Mahkemesine müracaat ederek bu belediyenin bu borcu ödeyemeyeceğini bahisle bu kredinin durdurulması yönünde bir karar çıkarma gayreti içerisinde oluyor.

Şimdi, sevgili arkadaşlarım, içimizde, yıllarca kaymakamlık, valilik ve belediye başkanlığı yapan arkadaşlarımız var. İçimizden herhangi biri bu görevleri yaptığı esnada böyle bir uygulamayla karşı karşıya kaldı mı? Gerek kaymakamken gerek valiyken gerekse belediye başkanıyken bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin herhangi bir belediyesinde veya herhangi bir kaymakamlığında böyle bir uygulama yapıldı mı?

Aynı şekilde, çok değerli Kaymakamımız, Sayın Kaymakamımız Keşan Belediyesinin mücavir alanları içerisinde olan yayla sahilinde, yerel halkın da katkısıyla, arıtma tesisi yapmak ve kanalizasyon yapmak üzere harekete geçiyor, kanalizasyon inşaatlarını bitiriyor ama bu esnada Kaymakamlık, foseptiklerin boşaltılması noktasında yer gösterimi konusunda belediyenin sorumlu olduğunu iddia ederek “Belediyeye yer gösterin.” şeklinde halk ile belediyeyi karşı karşıya getiriyor. Bugüne kadar bütün sahillerde bu görevi kaymakamlık ve onun adına sağlık grup başkanlığı yapmış ve yapıyorken, bu görev kendisinin yükümlülüğü ve sorumluluğu içerisindeyken kendi sorumluluğunu yerine getirmeyip bu sorumluluğun yerel yönetime ait olduğundan bahisle bir bölgede yaşayan insanları pisliğe, kokuya ve hatta daha ileri noktada bulaşıcı hastalıklara mahkûm etmek ve bu amaçla “Bu yerel yönetim görevini yapmadığı için siz pis kokuyorsunuz.” iddiasıyla devleti halkla karşı karşıya getirmek bir kaymakamın görevi içerisinde midir?

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanım; bu ve buna benzer bir sürü icraatlar, seçilmişleri, halkın seçtiklerini yok sayan, hiçe sayan icraatlar neticesinde Keşan’da bütün sivil toplum örgütleri gazetelere bir açıklama yaparak “Biz devletle karşı karşıya gelmek istemiyoruz, barış istiyoruz. Keşan’ın geleceği barıştadır.” diyerek açıklamalarda bulunuyor.

Şimdi, ben bu talebimi Değerli İçişleri Bakanım burada olsaydı ondan yapmak durumundaydım ama temsilen Çevre Bakanımız burada olduğu için yine talebimi bu kürsüde, millet adına dile getirmek istiyorum, kimin haklı veya haksız olduğu da bir tarafa. Ama devlet ile halkı karşı kaşıya getirme noktasında böyle icraatlar içerisinde olan bir sayın kaymakamın artık o ilçede görev yapabilmesi mümkün değildir. Derhâl, o ilçenin gelişmesi, huzurunun, mutluluğunun artması ve geleceğinin umutlanması adına bu Sayın Kaymakamın… Sizler iktidarsınız, eğer arzu ediyorsanız bir başka yere vali olarak… Ona söyleyecek sözümüz yok ama halkla çatışma içerisinde olan böyle bir kaymakamımızın bu bölgede daha uzun süreli görev yapması sadece sizin, sadece devlet kurumlarının yıpranması değil, bölge insanının huzuru, mutluluğu ve geleceği açısından da önemlidir.

Bizler, vaktiyle ciddi bir yanlış yapan kaymakamın yanlışının neticesinde ayaklanıp “Kaymakamlığa siyah çelenk koyalım.” denildiği bir noktada, “Kaymakam yanlış yapabilir ama kaymakamlığa siyah çelenk koyamayız çünkü o kaymakamlık bizim kaymakamlığımızdır.” anlayışıyla, kültürüyle yetişmiş, terbiyesiyle yetişmiş bir bölgenin insanlarıyız. Onun için, bu talebimizi siyasi bir talep olarak değil, sadece ve sadece bölge insanının yarınlarının mutluluğu ve huzuruyla ilgili bir talep olarak görmenizi istirham ediyorum.

Bunun yanında, değerli arkadaşlarım, Edirne Belediyesi… Uzun zamandan beri, çok değerli Maliye Bakanımız… Az önce, Ankara Milletvekilimiz “Ankara Büyükşehir Belediyemizin devlet, hazine destekli borçları ne kadardır? Hatırlıyorsunuz, geçen dönem çok önemli bir borcunu, 4 katrilyon borcunu hazine zararı olarak affetmiştik.” diye sordu, bir yanıt alamadık, inşallah alacağız.

Uzun zamandır Edirne Belediyesinde SSK borcu, prim borcu, vergi borcu diyerek, bütün belediyenin hesaplarına el konularak, belediyeyi çalışamaz hâle getirerek, belediyeyi halka hizmet edemez hâle getirerek, Edirnelilerin seçmiş olduğu belediyenin Edirnelilere hizmet verememesi için planlı, programlı bir gayret ve çalışma götürüldü. Yapılmak istenilen her şeyin karşısında, iktidar partisinin milletvekili, bakanı, valisi ve bürokratları, kale gibi, duvar gibi örüldü.

Neticede, şu an Edirne Belediye Başkanımız tutuklu. İşin hukuki boyutu beni ilgilendirmez, mahkemenin vereceği karara karşı boynumuz kıldan ince. Ama Belediye Başkanımız tutuklu olmasına rağmen yerine, kanun ve kurallara göre, Belediye Meclisi bir belediye başkanı seçmiştir. O arkadaşımız görevinin başındadır, Edirne halkı adına görevinin başındadır ve görevi de Edirnelilere hizmet etmektir.

Belediye Başkanımızın tutuklanmasının üzerinden üç ay zaman geçmiş olmasına rağmen, hâlâ, Edirne’de ifadesi alınmayan vatandaş kalmadı, Edirne’de ifadesi alınmayan belediyede çalışan memur kalmadı, ifadesi alınmayan işçi kalmadı. Yani Edirne Emniyetinin bütün Edirnelilere potansiyel suçlu gibi muamele ederek, bütün Edirnelileri her sabah, sanki bir görevmiş gibi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çakır, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

RASİM ÇAKIR (Devamla) - …Emniyete davet edip maksatlı, kasıtlı ve zorlayarak ifadelerini aldırmaya çalışmakla sizler nereye varmak istiyorsunuz?

Bir tane memur bir evraka imza atmak istemiyor, bir tane işçi bir iş yapmak istemiyor; herkes “Acaba bir şey yaparsam başıma ne gelir?” diye korkuyor. Bir ihaleye bir müteahhit katılmıyor ve Edirne Belediyesinin fonksiyonlarını, hizmetlerini durdurarak, engelleyerek ve ondan sonra da onu başarısız ilan edip “Edirne Belediyesini bize ver.” mantığıyla hareket ederseniz, biliniz ki halkın size vermiş olduğu iktidar silahını ayağınıza değil şakağınıza sıkıyorsunuz.

Uzunköprü 70 bin nüfuslu bir ilçe, bir kültür merkezi yok ama öbür tarafta, Sayın Maliye Bakanımız kendi köyüne kapalı spor salonu yapıyor. Yani sizlerin de ifade ettiği gibi, ne kadar adaletli, ne kadar adil bir davranış içerisine giriyor.

Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çakır.

İkinci konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Çankırı Milletvekili Sayın Ahmet Bukan.

Buyurun Sayın Bukan (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA AHMET BUKAN (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 248 sıra sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 5’nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 2380 sayılı Kanun’da belediyelere genel bütçe vergi gelirleri üzerinden ayrılan payın sadece nüfus esasına göre dağıtılmış olması ciddi eleştirilere neden olmaktaydı. Nüfus kriterlerinin esas alınması il özel idarelerinde olduğu gibi, belediyeler arasındaki gelişmişlik farklarının da ortadan kaldırılmasına yetmemekte, nüfusu fazla olan belediyeler daha çok pay alırken, ekonomik ve sosyal bakımdan geri kalmış bölgelerde bulunan belediyeler nüfusları az olduğu için daha az pay almakta ve gelişmiş bölgelerde bulunan belediyeler ile aradaki makas açılmakta idi. Yapılan düzenleme ile nüfus kriterlerinin yanına diğer bir önemli kriter olarak da gelişmişlik endeksi getirilmiştir. Buna göre pay dağılımında nüfusun ağırlığı yüzde 80, gelişmişlik endeksinin ağırlığı da yüzde 20 olacaktır.

Bu düzenlemelerle belediyeler arasındaki gelişmişlik farkının kapatılarak ülke genelinde bir denge sağlanması hedeflenmektedir. Gelişmişlik endeksine göre dağıtılacak miktar için Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından tespit edilen en son veriler esas alınacaktır. Bu endeksin kullanımında ilçeler gelişmişlik kat sayısına göre en az gelişmiş ilçeden en çok gelişmiş ilçeye doğru ve eşit sayıda ilçeyi içeren beş gruba ayrılacak ve eşitliği bozan ilçe son gruba ilave edilecektir. Belde belediyelerine bağlı bulundukları ilçenin endeks değeri uygulanacaktır. Gelişmişlik endeksine göre dağıtılacak miktarın yüzde 23’ü birinci gruba, yüzde 21’i ikinci gruba, yüzde 20’si üçüncü gruba, yüzde 19’u dördüncü gruba ve yüzde 17’si beşinci gruba tahsis edilecek; bu tahsilat her grup için gruba giren illerin nüfuslarına göre dağıtılacaktır.

Büyükşehir belediyeleri ve büyükşehir ilçe belediyelerine sadece nüfus kriterleri esas olurken belediye ve il özel idarelerine genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan payın dağıtımında nüfusun yanı sıra gelişmişlik seviyesi, kırsal alan nüfusu, yüz ölçümü, köy sayısı da dikkate alınacaktır. Pay dağıtımında nüfus kriterleri yüzde 50, ilin yüz ölçümü yüzde 10, ilin kırsal alan nüfusu yüzde 15, köy sayısı yüzde 10, illerin gelişmişlik endeksinin yüzde 15 oranında ağırlıkları olacaktır.

Hükûmet ve teklif sahipleri kendi parti mensubu belediye başkanlarının haksızlıklar karşısında uyarılarını dikkate almamışlardır. İktidar partisi belediye başkanlarının “Teklifin mevcut hâliyle kanunlaşması hâlinde Anayasa ve hukukun eşitlik, adalet ilkelerine, Anayasa’nın 127’nci maddesindeki ‘Mahallî idarelere görevleriyle orantılı gelir kaynakları sağlanır.’ hükmüne aykırı olacaktır.” demeleri bile dikkate alınmaya değer görülmemiştir.

Bu teklif hâlen var olan eşitsizliği gidermek yerine daha da artırmaktadır. İçişleri Bakanlığının dağıttığı tablolardan anlaşıldığı kadarıyla teklif yürürlüğe girdiği takdirde 2008 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesine kişi başına 328 YTL pay verilirken Çankırı ilimize bunun üçte 1’i kadar yani 168 YTL pay ayrılmaktadır. Buna karşılık Kocaeli Belediyesine de Çankırı’nın yaklaşık 5 katı, Ankara’nın da 3 katına yakın pay ayrılmaktadır. Örnek olarak verirsek gelişmişlik grubu listesine bakıldığında Çankırı beşinci grupta yani en üst seviyede, Amasya dördüncü grupta, Muş ikinci grupta, Tokat dördüncü grupta yer almaktadır.

Gerek il özel idarelerinin gerekse belediyeler için gelişmişlik endeksi, pay dağıtımında esas olacak kriterler arasında yer almaktadır. 5’inci maddenin 2’nci fıkrasında yer alan oranlar, eski tasarıda yer aldığı hâliyle korunmuştur. Oysa adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarında, 2007 yılı sonu itibarıyla, 2000 yılı nüfus sayımına göre iki bin iki yüz on üç belediyenin nüfusunun azaldığı gösterilmektedir. Tasarıda yer alan kat sayılar, pay dağıtımında belediyeler arasında önemli düzeyde eşitsizlikler ortaya çıkaracaktır. Özellikle belde belediyelerinin de ilçe belediyelerine bağlandıkları dikkate alındığında bu eşitsizlik göreceli olarak daha da artacaktır.

Örneğin, Çankırı devamlı göç vermiş, nüfusu 2000 yılına göre 96 bin düşmüş, on dokuz tane belde belediyesinin tamamının kapatma kararı alınmış, ekonomisi gün geçtikçe kötüleyen, iş yerlerinin birer birer kapandığı, karşılıksız çek ve protestolu senetlerin gün geçtikçe arttığı bir il iken gelişmişlik endeksindeki en yüksek grupta olması hangi kriterlere göre tespit edilmiş, bunu anlamak mümkün değildir. Çankırı’nın, gelişmişlik grupları içerisinde ikinci sırada veyahut birinci sırada olması gerekmektedir.

Büyükşehir sınırları içerisinde toplanan genel bütçe vergilerinden ayrılan yüzde 5’lik büyükşehir belediye payının yüzde 70’i doğrudan ilgili büyükşehir belediyesi hesabına aktarılacak ve kalan yüzde 30’luk kısmı ise büyükşehir belediyeleri arasında nüfus esasına göre dağıtılacaktır. Büyükşehir pay dağıtım sisteminde mevcut yanlış uygulama yeni tasarıyla devam etmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki büyükşehir belediyeleri pay dağıtım sisteminde konu olan ve büyükşehir alanlarındaki tahsilatın belirlendiği vergi idaresi sınırlarına ilişkin bilgi yoktur, süreç şeffaf değildir.

Mevcut büyükşehir pay dağıtım sistemi, alan tahsilatı esasına dayanmaktadır. Ancak, özellikle Ankara ve İstanbul’un KİT ve büyük vergi mükelleflerinin merkezi olması pay dağıtımında adaletsizliği ortaya çıkartmaktadır. Örneğin kurumlar vergisinin yaklaşık yüzde 35’ini ödeyen mali sektörün merkezleri İstanbul’da, kamu bankaları Ankara’da bulunmaktadır. Oysa bu bankalar tüm ülke çapında faaliyet göstermektedir. Bazı fabrikaların çeşitli illerde üretimde bulunmasına rağmen verginin ödendiği merkez genelde İstanbul ve Ankara olmaktadır. Bu sistemin yeni tasarıda korunmasının yanı sıra genel bütçe vergi payına konu olan bazın da geliştirilmesi adaletsizliği daha da artıracaktır.

Ayrıca, alan tahsilatında pay verilmesi genelde eyalet sisteminde uygulandığı için yanlış ve tehlikeli çağrışımlara da yol açabilmektedir. Komisyonda kabul edilen tasarı büyükşehir içerisinde adaletsizliği artırmanın yanı sıra büyükşehir belediyeleri ile diğer belediyeler arasındaki makasın açılmasına neden olacaktır. Büyükşehir belediyeleri petrol ürünleri üzerinden alınan ÖTV, tütün ve alkollü ürünler üzerinden alınan ÖTV ve özel iletişim vergilerinin matraha dâhil edilmesi nedeniyle taslağın genelinde hedeflenen artıştan daha fazla bir pay artışına kavuşacaklardır. Büyükşehir belediyelerine de ilçe belediyelerinden pay verilmesi uygulaması, pay dağıtım sistemini karmaşık hâle getirmektedir.

Değerli milletvekilleri, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi mahallî idarelere ilave kaynak sağlanması açısından olumludur. Bununla birlikte mahallî idareler arasında hâlen var olan adaletsizliği daha da artırmasına ilave olarak, hedeflenen 2008 yılı programı uygulamasından bir sapma meydana getirmesinin kaçınılmaz olması, merkezî yönetim bütçesi gelirlerinden alınan kaynağın nasıl telafi edileceği ve mahallî idare harcamalarında da makroekonomik açıdan hangi etkiler yapacağına dair yeterli açıklamaların yapılmaması nedeniyle, teklifin geri çekilerek komisyonda detaylı bir şekilde görüşülüp yeniden Meclise getirilmesinin uygun olacağını düşünüyor; bu vesileyle yeniden düzenlenip gelecek olan il özel idarelerine ve belediyelere genel bütçeden, vergi gelirlerinden pay verilmesi hakkındaki kanunun hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bukan.

Şahsı adına Nevşehir Milletvekili Mahmut Dede.

Buyurun Sayın Dede. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MAHMUT DEDE (Nevşehir) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; kanun teklifinin 5’inci maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

2380 sayılı Kanun’da belediyelere genel bütçe vergi gelirleri üzerinden ayrılan payın sadece nüfus esasına göre dağıtılması ciddi eleştirilere neden olmaktaydı. Nüfus kriterinin esas alınması il özel idarelerinde olduğu gibi belediyeler arasındaki gelişmişlik farklarının da ortadan kaldırılmasına yetmemekte, nüfusu fazla olan belediyeler daha çok pay alırken ekonomik ve sosyal bakımdan geri kalmış bölgelerde bulunan belediyelerimiz nüfusları az olduğu için daha az pay almakta ve gelişmiş bölgelerde bulunan belediyeler ile aralarındaki makas açılmaktaydı. Ülkemizde nüfus gibi tek bir ölçüte dayalı olarak gerçekleştirilen transfer sistemi, belediye yönetimini, mali kaynakları ve performansı geliştirici yönde teşvik etmemekte, idareler arasında yatay ve dikey eşitliği sağlayamamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; nüfus kriteri, ayrıca, değişken nüfuslu Antalya, Alanya, Bodrum, Marmaris, Didim ve Nevşehir gibi turizm bölgeleri ile Eminönü, Taksim gibi iş ve ticaret merkezlerinde objektif bir kriter olma özelliğini kaybetmişti. Bu nedenle, yerel yönetimlere yapılan yardımların, ideal olarak, gelir kapasitesindeki farklılığı, gelir eşitsizliğini, bölgeler arasındaki gelişmişlik farkından kaynaklanan ihtiyaç farklılığını, beldenin mevsimler ile gece ve gündüz arasındaki nüfus farklılığından kaynaklanan sorunlarını giderici nitelikte olması gerekmektedir.

Yasanın mevcuda kıyasla getirmiş olduğu üç yenilik vardır. Bunlar:

Birincisi: Genel bütçe vergi gelirlerinden yerel yönetimlere aktarılan payların artırılması.

İkincisi: Nüfusu 10 binin altında kalan belediyelerimizin gelirlerinin iyileştirilmesi amacıyla “mali denkleştirme” adı altında bir mekanizmanın getirilmesi.

Üçüncüsü de payların dağıtımında nüfus kriterinin yanında gelişmişlik endeksinin de dikkate alınmasıydı.

Yapılan düzenlemeyle, nüfus kriterinin yanında diğer önemli bir kriter olarak da gelişmişlik endeksi getirilmiştir. Buna göre, nüfus ağırlık oranı yüzde 80, gelişmişlik oranı olarak da yüzde 20 orana sahip olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelişmişlik endeksine göre dağıtılacak miktar Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından tespit edilen en son verilere göre uygulanacaktır. Bu endeksin kullanımında ilçeler, gelişmişlik kat sayılarına göre en az gelişmiş ilçeden en çok gelişmiş ilçeye doğru ve eşit sayıda ilçeyi içeren beş gruba ayrılacak ve eşitliği bozan ilçe en son gruba dâhil edilecektir ve burada biz beldelerimizi de bu gelişmişlik endeksine tabi tutmak gerektiğini düşündük ve burada da beldelerimizi, bağlı bulundukları ilçelerin gelişmişlik endeksine göre değerlendireceğiz.

Burada önemli bir hüküm de büyükşehir belediye paylarının bir önceki yılda aylık olarak tahakkuk eden tutarların yüzde 30’undan az yüzde 40’ından fazla olamayacağı hükmüdür. Buna göre yüzde 40’ı aşan tutarlar, artış oranı yüzde 40’ın altında olan belediyelerimize bu oranı aşmamak üzere dağıtılacaktır.

Değerli arkadaşlar, kanun hazırlanırken merkezî idareden yapılan transferlerin mahallî idare özerkliğini zedelemeyecek şekilde koşulsuz olması öngörülmüştür.

Yine bilindiği gibi çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerine konulan özel hesaplardan mahallî idarelere projeye bağlı olarak ve şartsız aktarılan kaynaklar bu idareler arasında eşitsizliklere yol açmaktadır. Diğer taraftan, nüfusu 10 bin ve altında olan belediyeler diğerlerine göre fazla kaynak sıkıntısı çekmektedir. Hem bu eşitsizliğin önüne geçilmesi hem de nüfusu 10 binin altında olan belediyelere ek kaynak aktarılabilmesi için özel hesapların tamamı kaldırılmış ve yukarıda sayılanlardan ayrı olarak her yıl Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak bir özel ödeneğin “denkleştirme ödeneği” adı altında bu belediyelere eşit şekilde dağıtılması öngörülmüştür. Mevcut uygulama ile yeni düzenleme karşılaştırıldığında, kişi başına düşen pay miktarı belediyelerde 126 YTL’den 166 YTL’ye…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Dede, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MAHMUT DEDE (Devamla) -… il özel idarelerinde 19 YTL’den 25 YTL’ye ve ilçe belediyesi dâhil olmak üzere büyükşehir belediyelerde 308 YTL’den 336 YTL’ye çıkarılarak gerek belediyelerimizin gerekse il özel idarelerimizin gelirlerinde önemli artışlar sağlanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’mizin ülkemize, yerel yönetimlerimize hayırlı olmasını temenni eder, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Dede.

Şahsı adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Sekmen.

Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET SEKMEN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünyadaki gelişmelere paralel olarak ülkemizde de yerel yönetimler merkeziyetçi yapıdan uzaklaşmış, değişen şartlara ve vatandaşın beklentilerine daha hızlı cevap verebilen bir yapıya kavuşmuştur. AK PARTİ İktidarıyla ortaya çıkan yerel yönetimler anlayışı, kamusal hizmetlerin sunumunda hizmetten yararlananların memnuniyetini, yönetimde etkinlik ve verimliği esas almaktadır.

Amacımız, her zaman yerel yönetimlerde hesap vermeye açık olma, hızlı karar alma, sorunlara uygun çözüm bulma, değişime uyum sağlama esnekliğine sahip olmayı gerektirmektedir. Yani herhangi bir hizmetin en az kaynak kullanımıyla, en kısa sürede başarılması prensibine uygun hareket etme anlayışı ön plana çıkarılmaktadır.

Sizlerin de bildiği gibi, geçen dönem çıkarmaya başladığımız yerel yönetim reform yasalarıyla, yerel yönetimlerin yetkilerinin ve etkinliğinin artırılması hedeflenmiştir. Buna göre, merkezî idarenin görev ve işlevleri belirlendikten sonra geriye kalan her türlü mahallî nitelikli görev ve hizmetleri yerel yönetimlerin sorumluluğuna bıraktık. Yaptığımız bu yasal düzenlemeler ile görev, yetki ve sorumlulukları genişletilen yerel yönetimlerin bunlara paralel olarak kaynak ihtiyaçları da gittikçe artmaktadır.

Madde 5’le getirilen husus, belediye paylarının tahsisine ilişkin esasları içermektedir.

2’nci maddenin ikinci fıkrasında belirlenen orana göre ayrılan belediye payının; yüzde 80’lik kısmı belediyelerin nüfusuna ve yüzde 20’lik kısmı da gelişmişlik endeksine göre İller Bankası tarafından belediyelere dağıtılır.

Birinci fıkrada belirtilen gelişmişlik endeksine göre dağıtılacak miktar için Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından tespit edilen en son veriler esas alınır. İlçeler en az gelişmiş ilçeden en çok gelişmiş ilçeye göre bir sıralama yapılarak beş gruba ayrılır.

Birinci fıkrasının (b) bendine göre belirlenen miktarın yüzde 23’ü birinci gruba, yüzde 21’i ikinci gruba, yüzde 20’lik kısmı üçüncü gruba, yüzde 19’luk kısmı dördüncü gruba, yüzde 17’lik kısmı beşinci gruba tahsis edilir. Bu tahsisat, nüfus kriterlerine göre dağıtılır.

2’nci maddenin ikinci fıkrasına göre ayrılan büyükşehir ilçe belediyeleri payı, nüfus esasına göre dağıtılır. Hesaplanan tutardan yüzde 30’luk büyükşehir payı ayrıldıktan sonra kalan miktar kalan miktar ilçe belediyelerinin hesabına İller Bankası tarafından aktarılır.

2’nci maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan büyükşehir belediye payının; yüzde 70’lik kısmı doğrudan ilgili büyükşehire kalan yüzde 30’luk kısmı da büyükşehir belediyelerine nüfusuna göre dağıtılır.

2’nci maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan ve bu maddenin üç ve dördüncü fıkralarına göre dağıtılan büyükşehir payları, bir önceki yılın aynı ayında tahakkuk eden tutarların yüzde 20’den fazlası olamaz. Fazla olan tutarlar, artış oranı yüzde 20’den az olan büyükşehir belediyeleri nüfusu oranına göre dağıtılır. Bakanlar Kurulu bunu bir kata kadar artırmaya ve eksiltmeye yetkilidir.

Sonuç olarak, görüşmekte olduğumuz bu kanunla, yerel yönetimlere, tüm Batı ülkelerinde olduğu gibi, hizmette öncelik tanıyıp, onların gerekli kamu hizmetlerini verebilmeleri için bütçe harcama kalemlerinde gerekli reform niteliğindeki düzenlemeleri yapmanın gururu içerisindeyiz.

Bu vesileyle, kanunun milletimiz için hayırlı olmasını temenni eder, yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sekmen.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Ağyüz

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, bu yasa olumlu bir başlangıç ama yetersiz. Büyükşehir belediyelerini de ekonomik olarak imparator hâline getiren bir yasa.

Son yıllarda, özellikle belediyelerimizde yeşil alanları tadil etmek moda ve yanlış bir alışkanlık hâline geldi. Siz de Çevre Bakanı olarak, Bakanlığınıza intikal eden, bu konuda soruşturmaya uğramış, yargıya başvurmuş belediye sayısı belli midir, yeşil alan tadilatı? Bunun için Çevre Bakanı olarak bir davranış biçimi ortaya koymayı düşünüyor musunuz?

Ayrıca, seçim bölgem Gaziantep’te bir yeşil alan ortadan kaldırılarak -sit koruma alanı içerisinde olan bir bölge- eğlence parkı yapılıp, ihalesi çok ciddiyetsiz bir şekilde verildi. Bu, Hürriyet gazetesine de yansıdı ve bir mahallî gazete çok ciddi olarak üzerinde durdu. Loftus denen bir firma, yerli ortaklık kurdu 5 bin YTL sermayeyle ve 10 milyon 158 bin euroluk ihaleyi aldı. Ben, bu ihalenin yasal olmadığı boyutunu gazetelerden de takip ettim, kendim de gündeme getirdim. Belediye…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Aracılığınızla Sayın Bakanımıza sormak istiyorum.

Sayın Bakanım, genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılacak payların il özel idareleri ve belediyelere İller Bankası tarafından dağıtılmasında dikkate alınacak parametrelerden birisi olan gelişmişlik endeksi değerlerinin hesaplanmasında hangi değişkenler dikkate alınmaktadır? 2008 yılı paylarının dağıtılmasında hangi yıla ait endeks değerleri kullanılmaktadır? Bu endeks değerlerini gerçekçi buluyor musunuz? Örneğin Kütahya, Afyonkarahisar, Artvin, Tunceli, Burdur gibi illerimiz beşinci grupta ve en gelişmiş iller durumundadır. Siz buna inanıyor musunuz bir Afyonkarahisar Milletvekili olarak?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Paksoy

MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, konuyla direkt ilgili birisi olarak Ankara’ya getirilen Kızılırmak suyu konusunda çok spekülasyonlar yapılmaktadır. Bu konuda içme suyu pazarlayan firmaların mı etkisi vardır? Ankara’da yaşayan insanların çoğu şişe suyu içmektedir. Bu konuda halkımız Melih Gökçek’e inanmamaktadır. Siz Hükûmet olarak inandırıcı bir açıklama yaparak vatandaşlarımızı rahatlatır mısınız?

İkinci sorum: Devlete borçlu oldukları gerekçesiyle kapatılan 864 belde belediyesinin borçları toplamından çok daha fazla borcu olan Ankara Büyükşehir Belediyesinin borçlarının tahsili konusunda Hükûmetiniz tarafından ne gibi işlem yapılmıştır? Hâlen devletin, bilhassa BOTAŞ’ın ne kadar alacağı vardır? Bu zamana kadar belediyeden ne kadar para tahsil edilmiştir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bukan

AHMET BUKAN (Çankırı) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Dün Değerli Bakanımız Mehmet Ali Şahin Bey burada soruları cevaplarken -İstanbul’da ihalelerde kayırma olduğu söylenmişti- “Böyle bir kayırma varsa bunu bize bildirin biz de üzerine gidelim.” dediler. Ben de buna istinaden… Çankırı Belediyesi, daha önce pazar yeri olarak istimlak edilmiş ve pazar yeri olarak kullanılmakta iken 10 dönüm yerin il iş merkezi yapılmasıyla ilgili olarak ihale yapmıştır. İhale yapılırken yoğunluk yüzde 40, kat adedi 3 iken; ihaleden sonra Meclis kararıyla yoğunluk yüzde 100’e çıkartılmış, kat adedi de serbest bırakılmıştır. Bununla ilgili İçişleri Bakanlığına şikâyette bulunulmuş ama “Soruşturmaya gerek yoktur.” şeklinde cevap gelmiştir. Bu konu üzerine yeniden dikkatlerinizi çekip soruşturma yapılmasını, eğer bir haksızlık ve yolsuzluk yoksa da belediyemizin temize çıkmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Çalış…

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, hazine garantili dış kredilerini ödemediği için borçları hazinece ödenen hangi belediyeler vardır? Bu belediyelerden hangi belediyelere borçlarının tahsiliyle ilgili ne tür yaptırımlar uygulanmıştır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Son olarak Sayın İnan…

MÜMİN İNAN (Niğde) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, il özel idarelerinin yapmış oldukları köy yollarındaki asfaltlarda, altyapıları doğru hazırlanmadan toprak üzerine atılması dolayısıyla çok ciddi anlamda, üzerinden bir kış geçmeden bile bozulmalar olmaktadır. Bu, ciddi bir kaynak israfıdır. Bu konuların ciddi olarak denetlendiğine inanıyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnan.

Sayın Bakanım, buyurun.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Sayın Ağyüz’ün suali: Tabii, ne kadar yeşil alan imar değişikliğiyle başka bir maksatla kullanıma açıldı? Ona müsaade ederseniz yazılı olarak cevap verelim, onları belediyelerden alalım.

Gaziantep’teki durumla ilgili konu incelenecektir diye tahmin ediyorum, zaten basına da intikal etti.

Sayın Işık’ın sualiyle ilgili… Tabii, gelişmişlik endeksi Devlet Planlama Teşkilatı tarafından belirleniyor. Yani tabii ki 2004’te yapılmış ama bunun belki şu anda yenisi hazırlanıyor. Belki 2004’te yapılanda, sizin de buyurduğunuz gibi, birtakım eksiklikler olabilir. Yenisi yapılınca bunu hep beraber inceleyeceğiz. İnşallah, daha akılcı bir değerlendirme yapılır, endeks böylece belirlenir.

Sayın Paksoy’un özellikle Kızılırmak suyuyla alakalı bir suali var. Ben şunu açıkça belirteyim: Kızılırmak suyuyla alakalı hem İvedik Arıtma Tesisine girişte hem çıkışta hem Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü hem de Bakanlığım numuneler aldı, bunu takip ediyoruz. Orada, özellikle sülfat ve arsenikten bahsedildi. Bakın, ben arsenikle ilgili bilgi vereyim. Şu anda arsenik konsantrasyonu standart olarak 10 mikrogram/litredir. Yani litrede 10 mikrogramı aşmaması tavsiye ediliyor; standarttır, içme suyu standardı. Aslında, daha önce bu 40-50 mikrogram/litreyken 10 mikrogram/litreye indirilmiştir. Sıkı bir standarttır. Şu anda, bizim yaptığımız ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünün yaptığı değerlere göre 10 mikrogram/litrenin çok altındadır bu sular, şebekedeki sular; 3 ile 4 mikrogram/litre arasında değişmektedir. Sülfat konsantrasyonu da kesinlikle standartların altındadır. Bunu hem Sağlık Bakanlığı hem Çevre ve Orman Bakanlığı olarak biz sürekli kontrol ediyoruz. Bu bakımdan, ben çok rahatlıkla söyleyebilirim: Ankara’daki şebeke suyu standartlara uygundur, rahat bir şekilde içilebilir şu anda su.

Tabii, bununla ilgili şunu belirteyim: Bazı şişe suyu satanlar, maalesef, bunu bir pazar olarak, pazar artışı için kullanmaktadır ve bu da doğru bir şey değildir. Dolayısıyla, biz bunu ilan ettik zaten, Sağlık Bakanımız da ilan etti, ben de ilan ettim, vatandaşlarımızın bizim, sözümüze inanacaklarını ümit ediyorum.

Tabii, Ankara Büyükşehir Belediyesinin hazineye olan borçları ve BOTAŞ’a olan borçları daha önce zaten soruldu. Bunu yazılı olarak bildireceğiz.

Sayın Bukan’ın bahsettiği konu… Zaten, İçişleri Bakanlığı soruşturmaya gitmiş -herhâlde şikâyet mevzu oldu- ve soruşturmaya gerek olmadığı kanaatine ulaşmış. Ama bunu, tekrar, arkadaşlarımız zaten ele alacaklar, itiraz da mümkün. Yani eğer bir şey varsa itiraz edip tekrar incelemek mümkündür.

Sayın Çalış’ın söylediği hususu da… Zaten hazine garantili olup da birtakım belediyelerin borçları, bunları ödemeyenler, miktarları hakkında liste zaten diğer arkadaşlarımızın sorularına paralel olarak bu da yazılı olarak verilecek.

Sayın İnan köy yollarının, özellikle özel idareler tarafından yapılan KÖYDES kapsamındaki köy yollarının altyapısı sağlıklı yapılmadığı için kısa zamanda üst yapısının bozulduğunu söyledi. Bu konuda belki sizin bu tavsiyenizi dikkate alarak daha sıkı bir denetim yapılması konusunda biz İçişleri Bakanlığına bu konuyu iletelim.

MÜMİN İNAN (Niğde) – Teşekkür ederim.

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Ben teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

AHMET BUKAN (Çankırı) – Bizde yalnız müfettiş gelmeden reddedildi Sayın Bakanım, onu ifade edeyim de.

BAŞKAN – Madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi”nin 5 inci maddesinin beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Hüseyin Tanrıverdi

Hamza Yanılmaz

Kayhan Türkmenoğlu

 

Manisa

Elâzığ

Van

 

Recep Koral

 

Mehmet Şahin

 

İstanbul

 

Malatya

“5) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan ve bu maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına göre dağıtılan büyükşehir belediye paylarındaki artış, bir önceki yılın aynı ayında tahakkuk eden tutarların yüzde 20’sinden fazla olamaz. Fazla olan tutarlar, artış oranı yüzde 20’den az olan büyükşehir belediyelerine bu oranı aşmamak üzere, nüfus esasına göre dağıtılır. Bakanlar Kurulu bu oranı bir katına kadar artırmaya veya kanuni haddine indirmeye yetkilidir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “İl Özel İdareleri ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi”nin 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki “yüzde 30’luk” ibaresinin “yüzde 25’lik” şeklinde, dördüncü fıkrasındaki “yüzde 70’i” ibaresinin “yüzde 65’i” ve “yüzde 30’luk” ibaresinin de “yüzde 35’lik” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                        Harun Öztürk

                                                                                                                               İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 248 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 5 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki “yüzde 80’lik” ve “yüzde 20’lik” ibarelerinin sırasıyla “yüzde 70’lik” ve “yüzde 30’luk” olarak, dördüncü fıkrasının ise aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Hüseyin Ünsal

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Trabzon

Amasya

Malatya

 

Yaşar Tüzün

Hikmet Erenkaya

Gürol Ergin

 

Bilecik

Kocaeli

Muğla

 

 

R. Kerim Özkan

 

 

 

Burdur

 

“(4) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan yüzde 5’lik büyükşehir belediye payının yüzde 60’ı doğrudan ilgili büyükşehir belediyesi hesabına aktarılır. Kalan yüzde 40’lık kısmın yüzde 70’i nüfus, yüzde 30’u gelişmişlik endeksi esas alınarak büyükşehir belediyeleri arasında dağıtılır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Süner konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

TAYFUR SÜNER (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin 5’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hemen hemen bütün ülkelerde merkezî yönetim gelirlerinden yerel yönetimlere pay aktarılmaktadır. Yerel yönetimler de kamu hizmeti gördüğüne göre bu hizmetleri karşılayacak gelir kaynaklarının olması gerekmektedir. Bu yönetimlere tahsis edilmiş olan gelirlerin de onlara verilmiş olan görevleri karşılayacak düzeyde olması gerekir. İşte, bu noktada, gelir kaynaklarının ya da ülkenin gelir kapasitesinin merkezî yönetim ile yerel yönetimler arasında paylaştırılması sorunu ortaya çıkmaktadır.

Hizmetlerin paylaşılmasına paralel olarak gelirlerin paylaşılması sorunu ciddi bir sorundur. Bu sorunu, sadece genel bütçenin vergi gelirlerinin belirli bir kısmının belediyelere basit bir işlemle aktarılması olarak görmemek gerekir.

Gelir paylaşımının dayanacağı esaslar ülke gerçeklerine, vatandaşların ihtiyaçlarına uygun olarak tespit edilmezse çok büyük sıkıntılarla karşılaşılır.

Bu teklifte iyileştirme yönünde bazı düzenlemeler yapılırken objektif olmayan bazı düzenlemelere de yer verilmiş, bazı belediyeler için âdeta özel düzenlemeler getirilmiştir.

Bu kanun teklifi önemli bazı konularda eksik düzenlemelere sahip olup adaletsiz sonuçlar yaratmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu adaletsizliğe bir örnek vermek gerekirse: Görüştüğümüz teklifte, turistik yörelerdeki belediyelerin kış ve yaz mevsimleri arasındaki nüfus farklılıklarından kaynaklanan sorunları hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır. Özellikle turizmin başkenti Antalya, İzmir, Bodrum, Marmaris, Fethiye, Kuşadası ve daha birçok turistik beldemizde kış ve yaz nüfusu arasında ciddi farklar vardır. Örneğin, kış nüfusu yaklaşık 2 milyon olan Antalya’nın yaz nüfusu 10 milyondur. 2 milyonluk nüfusa göre kurgulanmış bir pay dağıtım sistemiyle yazın 10 milyon kişinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir hizmet sunmak mümkün değildir.

Bunun yanında, İstanbul’un konut yoğun ilçelerinden olan Bakırköy’de gece nüfusu 1 milyon iken gündüz nüfusu 3 milyona yaklaşmaktadır. Burada alışveriş merkezi, oteller, havalimanı bulunmaktadır. Gündüz nüfusu gece nüfusunun yaklaşık 3 katı olmaktadır. Bu ve benzeri ilçelerimize kaynak aktarımının bu durumları göz önüne alarak yapılması gerektiğini düşünüyorum. Teklif, bu türdeki belediyeleri görmezden gelmektedir.

Bu sorunları çözmek için, önergemizde de belirttiğimiz gibi, görüştüğümüz maddeye, kesinleşmiş en son genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamının ayrıca binde 5’inin Maliye Bakanlığı bütçesine turizm kapasitesi yüksek belediyelere denkleştirme ödeneği olarak konulmasını teklif etmekteyiz. Bu ödeneğin de nüfus sayımında tespit edilen nüfusa kıyasla çeşitli mevsimlerde en az 2 katını aşan oranda nüfus barındıran belediyelere dağıtılmasını öngörmekteyiz. Biz, sorunu bu yolla çözmeyi hedeflemekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz 6’ncı maddeye göre, bu kanunla öngörülen paylar dışında mahallî idarelere yardım amacıyla hiçbir kamu kurum ve kuruluşunun bütçelerine pay, fon veya özel hesap adı altında ödenek konulamayacağı öngörülmüştür.

Aynı zamanda yine bu teklifin geçici 1’inci maddesiyle, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün il özel idarelerine devredilmesi gerekçesine dayanılarak personel ve cari giderlerinde kullanılmak üzere Maliye Bakanlığı bütçesine ödenek konulması öngörülmektedir.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılmasını ve il özel idarelerine devrini içeren söz konusu düzenlemeden sonra aktarılan personelin il özel idarelerine yükü de göz önünde tutularak, bu idarelere genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan payın oranının artırılması gerekmekteydi. Ancak bütçeye ek ödenek konulmayarak yanlış yapılmıştır. Köy Hizmetleri kapatılmıştır, bunu tasvip etmememize rağmen anladık. Burada çalışan personel il özel idarelerine aktarılmıştır, bunu da anladık. Ancak buradaki personel için ek ödenek konulması gerekirken bu es geçilmiştir. Bunu anlamak mümkün değildir. Buradaki düzenlemeyi mutlaka düzeltmemiz gerekmektedir.

Bu kanun teklifiyle birlikte yerel yönetimlere yapılan transferler artışının büyükşehir belediyelerinde yüzde 30’lar, diğer belediyelerde ise yaklaşık yüzde 25’ler oranında olması öngörülmektedir. Yani merkezî yönetim bütçesinden yapılan transferlerde artış, daha çok, büyükşehir belediyelerinin lehine kullanılmış olacaktır. Böyle bir durum, uygulanmak istenen politikanın şehirler ve bölgeler arasındaki gelir ve gelişmişlik farklarını gidermeye yönelik olmadığını göstermektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Süner.

TAYFUN SÜNER (Devamla) – Oysa maliye politikasının temel amacı, “gelirlerin yeniden dağıtılması” ilkesi çerçevesinde, transferlerle bölgeler ve şehirler arasında gelir ve gelişmişlik farklarını gidermek olmalıdır. Buna göre yapılması gereken, az gelişmiş bölgeleri, kendi öz gelirini artırma potansiyeli zayıf olan belediyeleri mali olarak diğer belediyelere göre biraz daha fazla desteklemek olmalıdır.

Sayın milletvekilleri, İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve diğer birçok büyük kentimiz hızlı ve düzensiz göç hareketi ve yoğun nüfus artışı sebebiyle bugün sayıları milyonları aşan bir nüfus kütlesi barındırmak zorunda kalmaktadır. Her gün nüfusu daha da artan bu şehirler sınırlı kaynakları ile vatandaşlara modern bir kente yaraşır bir kamu hizmeti sunamamaktadırlar.

Bu teklifin kabulü, sizin de Hükûmet politikanızda yer alan köyden kente göçü azaltmak yerine artıracaktır. Bunları Sayın İçişleri Bakanına teklifin tümünün görüşmeleri esnasında soru olarak iletmiştim ancak yanıtını alamamıştım. Burada tekrar soruyorum: Sizin Hükûmet politikanız köyden kente göçü yavaşlatmak değil midir? Eğer öyle ise neden kıt olan kaynaklarımızı büyükşehir belediyelerine daha fazla aktarıyorsunuz?

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, önergeyle ilgili karar yeter sayısı istiyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Süner.

Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.23

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.42

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

248 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Teklifin 5’inci maddesi üzerinde verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “İl Özel İdareleri ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi”nin 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki “yüzde 30’luk” ibaresinin “yüzde 25’lik” şeklinde, dördüncü fıkrasındaki “yüzde 70’i” ibaresinin “yüzde 65’i” ve “yüzde 30’luk” ibaresinin de “yüzde 35’lik” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                        Harun Öztürk

                                                                                                                               İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına, tekrar, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifi tamamen siyasi bir girişim olmakla birlikte, teklifin belediye ve il özel idareleri paylarını artıran hükümleri hem yerinden yönetimin etkinliğinin artırılması hem de son yıllarda merkezî yönetimden bu idarelere aktarılan görev ve yetkiler nedeniyle gerekli görülmektedir. Ancak bütçe gelirlerinden mahallî idarelere daha fazla kaynak aktarılırken, aktarılacak kaynağın sağlam bütçe gelirlerine dayandırılması doğru olurdu. Kanun teklifini bu nedenle 2008 yılı bütçe rakamlarını irdeleyerek değerlendirmek gerekir.

2008 merkezî yönetim bütçesi 18 milyar YTL tutarında bir açıkla yasalaşmıştır. Hükûmetin orta vadeli mali çerçevede ortaya koyduğu vergi ve vergi dışı gelir hedeflerine göre 2008 bütçe gelirleri başlangıçta öngörülenden 11-12 milyar YTL daha düşük gerçekleşecektir.

Burada ifade etmeliyim ki ekonomide yaşanan durgunluk önümüzdeki yıl vergi gelirlerini de olumsuz etkileyecektir. Bu gelir azalması nedeniyle bütçe harcama kalemlerinde herhangi bir indirime gidilmez ise 2008 yılı merkezî yönetim bütçesinin başlangıçta öngörülen 18 milyar YTL tutarında açıkta tutulması mümkün değildir. Gerçekten de bütçenin harcama kalemlerinde bu ölçüde bir indirim yapma şansı var mı ona bakalım. Artan enflasyon nedeniyle personel harcamalarında böyle bir indirime gidilmesi mümkün değildir. Aksine bu harcama kaleminde düşüş değil, biraz önce ifade edilen açığı daha da yukarıya çekecek bir artış kaçınılmaz olacaktır. Diğer harcama kalemlerinden cari transferler içinde üniversiteler başta olmak üzere özel bütçeli kuruluşlara yapılan hazine yardımları, sosyal güvenlik açıkları için yapılan transferler, tarımsal destekler ve görev zararları yer almaktadır. Bu kalemlerde de herhangi bir azaltmaya gidilemeyeceği anlaşılmaktadır. Yeni yasalaştırılan sosyal güvenlik düzenlemesinin de kısa vadede sosyal güvenlik kurumlarına yapılan transferleri azaltıcı bir etkisi olmayacağı hepinizin malumudur.

Başlangıçta zaten yetersiz tespit edilen yatırım harcamaları ile mal ve hizmet alımlarında da bu ölçüde bir tasarruf sağlanması mümkün değildir. Geriye faiz harcamalarında bir indirim sağlanıp sağlanamayacağı konusu kalmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda borçlanma faiz oranlarında ve vadelerinde nispeten sağlanan iyileşme nedeniyle 2008 yılının ilk aylarında gözlenen düşüş bizi yanıltmamalıdır. Yılın ikinci yarısında faiz ödemelerinde meydana gelecek muhtemel artış bütçede öngörülen 56 milyar YTL’nin yeterliliğini dahi tartışmalı hâle getirecektir. Bu nedenle, bu kalemden de bir tasarruf yapılması mümkün görülmemektedir. Bu arada yükselen enflasyon nedeniyle hazinenin borçlanma maliyetinin artacağını ve vadelerin kısalacağını da unutmamalıyız. Bunun etkisini de önümüzdeki yıllardan itibaren olumsuz olarak hissedeceğiz.

Mevcut bütçe yapısı içinde bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra son aylarda Hükûmetin gelir tarafını düşünmeden bütçeye getirdiği ilave yüklere biraz göz atalım.

İstihdam paketi ile işveren sigorta priminin yüzde 5’inin hazine tarafından ödenmesi bütçeye yaklaşık 4 milyar YTL tutarında ek yük getirecektir. Görüştüğümüz teklifin yıllık yükü 7,4 milyar YTL’dir. Özelleştirme gelirlerinin bir kısmının GAP yatırımlarına başta olmak üzere bazı enerji ve ulaştırma yatırımlarına aktarılacak olması da bütçenin gelir kalemleri üzerinde ve borçların ödenmesinde ek olumsuzluklar yaratacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız.

HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, gerek özelleştirme gelirlerinin bazı yatırımlar için ayrılması gerekse faiz dışı fazlanın azaltılmış olması 2008 yılı finansman programını doğrudan etkileyecektir. 2008 finansman açığının öz kaynaklarla finansmanında kullanılan bu iki kalemdeki azalma otomatik olarak daha fazla borçlanmaya başvurulması sonucunu doğuracaktır. Faizlerin arttığı bir dönemde bu tercihin de doğru bir tercih olmadığı açıktır. Sırada bekleyen kamu ihalelerine fiyat farkı ödemeleri keza bütçe harcamalarını artıran unsur olarak karşımıza gelecektir. Söz konusu harcama artışları nedeniyle Hükûmetin ek bütçe talebiyle huzurlarınıza gelmesi de kuvvetle muhtemeldir.

Tasarının hayırlı olmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi”nin 5 inci maddesinin beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                Hüseyin Tanrıverdi (Manisa) ve arkadaşları

“5) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan ve bu maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına göre dağıtılan büyükşehir belediye paylarındaki artış, bir önceki yılın aynı ayında tahakkuk eden tutarların yüzde 20’sinden fazla olamaz. Fazla olan tutarlar, artış oranı yüzde 20’den az olan büyükşehir belediyelerine bu oranı aşmamak üzere, nüfus esasına göre dağıtılır. Bakanlar Kurulu bu oranı bir katına kadar artırmaya veya kanuni haddine indirmeye yetkilidir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) – Katılıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Tanrıverdi?

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Teklife göre dağıtılacak büyükşehir belediyesi paylarının dağıtımında, büyükşehir belediyeleri arasında adil bir paylaşımın sağlanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

6’ncı maddeyi okutuyorum:

Denkleştirme ödeneği

MADDE 6- (1) Kesinleşmiş en son genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamının binde biri Maliye Bakanlığı bütçesine belediyeler denkleştirme ödeneği olarak konulur. Maliye Bakanlığı, bu ödeneği, mart ve temmuz aylarında iki eşit taksit halinde dağıtılmak üzere, İller Bankası hesabına aktarır. Bu ödeneğin yüzde 60’ı, nüfusu 5.000’e kadar olan belediyelere, yüzde 40’ı ise nüfusu 5.001 – 9.999 arasında olan belediyelere eşit şekilde dağıtılır.

(2) Bu Kanunda ayrılması öngörülen paylar ile birinci fıkrada belirtilen ödenek dışında, mahalli idarelere yardım amacıyla, bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kurum ve kuruluşların bütçelerine pay, fon veya özel hesap gibi adlarla başka bir ödenek konulamaz.

BAŞKAN - Gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mümin İnan, Niğde Milletvekili; şahıslar adına, Metin Kaşıkoğlu, Düzce; Recep Koral, İstanbul Milletvekilleri.

İlk konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili Sayın Kemal Kılıçdaroğlu.

Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, dünkü görüşmeler sırasında İstanbul Milletvekilimiz Sayın Sacid Yıldız Sayın Bakana bir soru sorarak, özellikle İstanbul’da yapılan ihalelerde ciddi kayırmaların olduğunu ve bu çerçevede buna karşılık bir önlem alınıp alınmadığını Sayın Bakana sormuştu. Sayın Bakanın verdiği yanıtı, izin verirseniz, sizlere aynen okumak isterim: “Sayın Yıldız, eğer İstanbul Büyükşehir Belediyesinin hangi ihalesi, hangi işi, hangi yapım ihalesi, hangi yandaşa verilmiştir; bu konuyla ilgili bizi bilgilendirirlerse, ben bir bakan arkadaşınız olarak, eğer bir yanlışlık olduğunu, bir kayırma olduğunu iddia ediyorsanız, bunun üzerine gideceğimi, burada Genel Kurulda altını çizerek ifade ediyorum. Lütfen delilli olarak, falan tarihte falan iş falan yandaşa yasalara aykırı olarak verilmiştir diye buraya örnek, misal getirin. Yuvarlak, suçlayıcı, tamamen belediyenin işlerinin şaibe altında olduğu intibaını doğuracak bu tür soruları sorarsanız haksızlık yapmış olursunuz diye düşünüyorum. Çünkü, Türkiye bir hukuk devletidir. Her kişi ve her kurum yaptığı işlerden dolayı mutlaka bir denetime tabidir. İçişleri Bakanlığının müfettişleri, belediyelerimizi zaman zaman rutin veya rutin dışı denetlemektedirler.”

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Bakan eğer bir hukuk devletinden söz ediyorsa, eğer bu hukuk devletini uygulamakla görevli bir iktidar varsa ve Sayın Bakan “Bana açık ve net belge, bilgi getirin.” diyorsa ben şimdi o belge ve bilgileri Sayın Bakana, Sayın İçişleri Bakanına, Sayın Adalet Bakanına sunuyorum. Bunlar, değerli milletvekilleri, Kamu İhale Kurumunun kararları, İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle ilgili. Bu kararların tamamı Kamu İhale Kurumu tarafından görüşülmüş, önemli bir kısmı iptal edilmiştir. Bir kısmı da hukuka aykırı olduğu yazıldıktan sonra maalesef bizim bununla ilgili iptal yetkimiz yoktur ama ilgili idareye bunu göndereceğiz demektedir.

Değerli milletvekilleri, bu ihalelerle ilgili davayı açan kişi Prof. Dr. Recep Seymen; dürüst, namuslu bir profesör, İstanbul Üniversitesinde çalışıyor, görev yapıyor. Ama yapılan yolsuzluklara tahammül edemediği için Türkiye Cumhuriyeti’nin sorumlu bir yurttaşı olarak Kamu İhale Kurumuna şikâyette bulunuyor, “Burada ihaleler yolsuz yapılıyor, hukuksuz yapılıyor, lütfen bunlara müdahale edin.” diyor ve bunun üzerine de bu kararlar çıkıyor.

ASIM AYKAN (Trabzon) – Eksiklik ile yolsuzluk farklı, lütfen… Eksiklik ayrı bir şey, yolsuzluk ayrı bir şey.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, yine aynı şekilde az önce bir arkadaşımız, Sayın Dibek Sayın Bakana bir soru sordu: “İstanbul Belediyesinin yaptığı bir ihalede, kanalizasyon ihalesinde nasıl oluyor da bir teklife 16 kişi kuruşu kuruşuna aynı rakamı veriyor?”

Milyonda bir ihtimal 2 kişi aynı rakamı verir, burada 16 kişi veriyor. Sayın Bakan ne söyledi? “Bunun olmaması lazım.” dedi. Ama bunun Kamu İhale Kurumu tarafından incelenmesi gerekiyor. Sonra da gerekirse İçişleri Bakanı buna müdahale edecek.

Sayın Bakan ne diyordu? “Bana bildirin.” diyordu. İşte bildirdik size, Kamu İhale Kurumunun kararları.

Şimdi, değerli arkadaşlar, ben şunu kabul ederim: Bir yanlışlık olabilir, Kamu İhale Kurumu gider, der ki: “Yahu, burada yanlışlık vardır. Siz bunu böyle yapmamanız lazım.” Güzel… Onlar da derler ki: “Evet, bunu böyle yapmamak lazım.”

Ama Kamu İhale Kurumu kararına rağmen aynı işi sürekli yaparsanız, aynı işi, ben bildiğimi okurum derseniz, burada haklı olarak bizim aklımıza şu gelir: Niçin acaba, Kamu İhale Kurumunun kararına rağmen İstanbul Büyükşehir Belediyesi bildiğini okuyor?

Peki, ben bunu sormayacağım da değerli milletvekilleri, İstanbul milletvekili olarak bunu ben sormayacağım da bunu kim soracak?

HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) – Sor da yolsuzluk yapılıyor deme Sayın Grup Başkan Vekilim.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Efendim, ben size söylüyorum: Eğer, Sayın İstanbul Belediye Başkanı “Ben bunları bile bile yapıyorum.” diyor ise, bunun arkasında bir şey var! Niçin yapıyor? Çıkıp bize birileri, Sayın Bakan çıkıp şunu söylesin: “Şu gerekçe ile biz bunu yapıyoruz.” desin “Hayır, o gerekçe değil de şu gerekçeyle yapıyoruz.” desin. Biz de bakalım, hangi gerekçeyle yapılıyor bunlar.

Bakın, değerli milletvekilleri, ben size başka bir örnek vereyim: Kültür AŞ. Bir ihale yapılıyor, bir firmaya veriliyor. Sonra onun şaibeli olduğu ortaya çıkıyor, “Söz, bir daha vermeyeceğiz.” diyorlar. Aynı adamlar yeni bir şirket kuruyorlar, şirketin adı farklı, aynı iş tekrar o şirkete veriliyor. Şimdi, sizin aklınıza ne gelir arkadaşlar? Hadi biz iyi niyetli olarak diyelim ki “Ya, burada yolsuzluk yok, ama bu işi yapan adamların gözü kapalı idi ama bile bile bunu yapmak istemediler ama tesadüfen oldu.” Buna da kargalar güler, yani biz buna evet mi diyeceğiz?

Şimdi, değerli arkadaşlar, hukuk devletinden söz ediyorsak, İçişleri Bakanlığının devreye girmesi lazım. İçişleri Bakanlığının hemen müfettiş gönderip “Kardeşim ne oluyor orada?” demesi lazım. “Niçin bunu ısrarla böyle yapıyorsunuz?” demesi lazım. Bu söylenmediği için biz rahatsız oluyoruz.

İktidar kanadından istediğimiz şu değerli milletvekilleri: Biz istiyoruz ki, eğer bu belgeler buraya geliyorsa ve bu ülkenin bir bakanı, Adalet Bakanı “Söz veriyorum.” diyor burada, “Bana belge getirin.” diyorsa, “Kime veriliyor?” diyorsa, “Belgelerle ortaya koyarsanız, söz veriyorum bir Bakan olarak üzerine gideceğim.” diyorsa, işte getiriyoruz. Hatta Bakan Bey belki bize güvenmeyebilir, diyebilir ki “Siz muhalefet milletvekilisiniz, ben size güvenmiyorum. Getirdiğiniz belgeye de güvenmiyorum.” Biz de kendisine diyoruz ki İstanbul Üniversitesinde Prof. Dr. Recep Seymen var, gidin Recep Seymen’e başvurun, Sayın Recep Seymen size buradaki belgelerden çok daha fazla, diğer dokümanlarla beraber yolsuzlukların kanıtlarını Sayın Bakana verecektir. Ben size isim veriyorum…

HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) – Onu takip edecek olan Sayın Bakan değildir, savcı takip edecektir.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – İsim veriyorum ve bu konuda kendisini yolsuzluklara adamış olan bir öğretim üyesinin ismini veriyorum değerli arkadaşlar. Ben size başka bir şey daha… (AK PARTİ sıralarından “Savcıya git.” sesleri)

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) – Savcının adresini bilmiyor mu, adresi yok mu, öğretim üyesi olmuş?!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Hangi savcı? Hangi savcı arkadaşlar? Hangi savcı? Biz, defalarca şu kürsüden, elli sefer, altmış sefer, yüz sefer bu ülkenin savcılarına seslendik. Hangi savcıdan söz ediyorsunuz siz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) – Ya savcıya sen belge götürürsün. Böyle bir usul var mı? Savcı gelip ayağına mı..

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Ben size bir şey daha söyleyeyim: Şu kürsüden… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Ya hiçbir şeye de tahammül edemiyorsunuz!

HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) – Hayır, savcılığa gidin, savcı…

ASIM AYKAN (Trabzon) – İşinize gelince iyi savcı, işinize gelmeyince hangi savcı.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, itiraz edebilirsiniz, sizin itirazlarınıza saygı da gösteriyorum. Çünkü yolsuzluğa ortak olanlar, suistimale ortak olanlar buna tahammül edemezler ama biz sizden tahammül bekliyoruz. Biz size diyoruz ki bu olayların üzerine el birliğiyle gidelim, eğer bir şey varsa üstüne gidelim.

Bakın, bugün burada bir araştırma önergemiz görüşüldü, araştırma önergesi sunduk. Bu ülkede hayali ihracat var. Hayali ihracat yapanları aranızda barındırmayacaksınız. Barındırırsanız bunun gelip burada hesabını soracağız. Bu bizim görevimizdir. Efendim, biz…

HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) – 4 milyon YTL’nin hesabını ver önce o zaman parti olarak!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bakın değerli milletvekilleri, bir hata daha yapıyorsunuz…

 HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) – Millete, millete…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Tabii tabii.

Bakın, bir hata daha yapıyorsunuz, hata şu: Sanki biz iktidarmışız gibi diyorsunuz ki “Bunun hesabını niye sormuyorsunuz?” Kardeşim, iktidar olan sizsiniz, iktidar olan sizsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) – Siz, bir siyasi parti olarak millete hesabını verin! Onun hesabı sorulacak, siz millete hesabınızı verin!

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sen yolsuzluğunun hesabını ver!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Eğer siz bir yolsuzluk görüp de üzerine gitmezseniz namertsiniz! Şu kürsüden söylüyoruz size. Hesabını sormazsanız namertsiniz diyoruz size. Onun için yürekli olalım, dürüst olalım, söylediğimiz sözün arkasında duralım. Biz sözümüzün arkasında duruyoruz, söylüyoruz. Varsa bir yerde üstüne hep beraber gidelim, sonuna kadar gidelim. Varsa bir yanlışlık onu düzeltelim.

Bakın, Parlamentonun görevi, belli kişileri, grupları korumak değildir değerli arkadaşlar. Biz yasama organıyız. Yürütme organının eksikliği varsa burada söyleyelim, yanlışlığı varsa burada söyleyelim. Bunu biz sadece muhalefet olarak değil, iktidar olarak sizler de söyleyeceksiniz ki sayın bakanlar bir yanlışlığın içine düşmesinler. Sayın bakanları uyarmak bizim görevimizidir. Biz eğer yürütme organının emrinde bir yan kuruluş gibi durursak, bu yanlış olur. Elbette ki siz iktidar kanadını destekleyeceksiniz, buna biz saygı da duyarız, gelen yasaları elbette destekleyeceksiniz ama, değerli arkadaşlar, yasaların toplumun lehine olup olmadığı gibi bir mihenk taşında denemek zorundasınız. Bunu deneyeceksiniz ki bu Parlamentodan çıkan yasalar belli kişilere değil, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına eşit sayıda, eşit koşullarda yarar getirecektir diye düşüneceğiz, o mantıkla götüreceğiz.

YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Başkanım, “savcı” lafını tashih et.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Efendim, saygıdeğer savcılarımıza her zaman saygımız vardır. Bakın, şu kürsüde, doğrudur…

ASIM AYKAN (Trabzon) – Güzel.

YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Böyle düzeltmeniz yakışır size.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Bu kürsüde, değerli arkadaşlar, ben Hükûmet Programı’nı eleştirirken yargı bağımsızlığına özellikle vurgu yapmıştım ve Türkiye’de yargı bağımsızlığının olmadığını söylemiştim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Bağlıyorum Sayın Başkan.

Yargının bağımsız olmadığı bir ülkede savcılar da yargıçlar da tartışma konusu olurlar. Zaten tereddüdümüz de buradan çıkıyor.

Değerli arkadaşlar, gelin, Parlamentoda eğer güçler ayrımı ilkesine inanıyorsak, güveniyorsak, Batı’daki gibi, Avrupa Birliğindeki gibi yargının bağımsızlığıyla ilgili kuralları getirelim, o zaman bakalım nasıl gidiyor bu sistem.

ASIM AYKAN (Trabzon) – Bağımsız ve tarafsız olsun.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - O zaman biz anlarız ki yargının bağımsızlığına biz de saygı gösteririz, sizler de saygı gösterirsiniz. Ama bakın, Değerli Milletvekilimiz ne diyor. Tarafsızlıktan söz ediyor. Kimin tarafsızlığından-taraflılığından? Yargının değil mi?

ASIM AYKAN (Trabzon) – Yasadan yana olacak.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Evet, yargı yasadan olmak zorundadır. Yasalara aykırı bir işlem zaten kimse yapamaz. Ama hiçbir zaman unutmayın değerli milletvekilleri, yasama organına verilmeyen bir görev bütün dünyada yargıya verilmiştir. Medeni Kanun’u açıp baktığınız zaman der ki: Eğer bir boşluk varsa kendisini kanun koyucunun yerine koyan tek bir organ vardır, o da yargı organıdır.

ASIM AYKAN (Trabzon) – İstisnadır bu.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Bu da istisnadır elbette. Çünkü yasama organı bütün olayları kavrayamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Ama eğer buranın niyetine, amacına doğru bir düzenleme yaparsa o düzenlemeye bizler de elbette saygı duyarız.

Sayın Bakandan özellikle istirham ediyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Kamu İhale Kurumuyla ilgili olarak dosyaları buradadır. Lütfedip İçişleri Bakanlığını harekete geçirirseniz bundan sadece mutluluk duyarız.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Mümin İnan.

Sayın İnan, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MÜMİN İNAN (Niğde) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarım.

Modern yönetimlerde kamu hizmetleri, malum olduğu üzere, hem merkezî hem de mahallî idareler tarafından görülmektedir. Köy idaresi, il özel idaresi ve belediye idaresi olarak bölümlere ayrılan mahallî idarelerde belediyeler özel bir öneme sahiptir.

Türkiye nüfusunun yüzde 80’lere varan bir bölümü belediye sınırları içerisinde yaşamaktadır. Halkın mahallî ve müşterek ihtiyaçlarına yönelik hizmetleri yürüten ve halkın beklentilerine cevap veren en yakın birim belediyelerdir. Yönetimin yönetilene yakın olması, halkın ve sivil toplum kuruluşlarının yönetime baskı yapabilmesinin yanı sıra, karar alma mekanizmasına daha etkin katılımını sağlamaktadır. Belediyeler, vatandaşla merkezî idare arasındaki iletişimde en uygun köprü vazifesini de görmektedirler.

İnsanların bir arada yaşama kültüründen kaynaklanan ortak ihtiyaçlarının giderilmesi ve günlük hayatlarının kolaylaştırılması görevleri, Anayasa’mız ve yasalarımızla mahallî idarelere verilmiştir. Aynı zamanda, Türkiye’nin bazı maddelerini kabul ettiği Avrupa Özerklik Şartı’nda da bu görevler belirtilmiştir.

Merkezî idare ile mahallî idareler arasındaki yetkiler belirlenirken millî gelir kaynaklarının da doğru belirlenmesi ve dağıtılması gerekmektedir. Millî gelirden mahallî idarelerin aldıkları payların, verdikleri hizmetlerle doğru orantılı olması birinci öncelik olmalıdır.

Mahallî idarelerin gelirlerini, öz kaynaklar, merkezî bütçeden ayrılan paylar ve borçlanma olarak gösterebiliriz. Öz kaynaklarının yetersizliği, merkezî bütçeden aldıkları payların azlığı belediyeleri borçlanmaya yöneltmiş, bilinçli ya da bilinçsiz borçlanmalar hem belediyeleri hem de merkezî yönetimleri zor durumda bırakmıştır. Küçük il, ilçe ve belde belediyeleri, su ve diğer hizmetlerden dolayı kamu kurumlarından ve okullardan alacaklarını alamamakta, konu merkezî idareye intikal ettirildiğinde ödenek yokluğu gibi gerekçelerle problemin yerel imkânlarla çözülmesi istenmekte ve süregelen yazışmalarla zaman kaybedilerek mahallî idareler mağdur edilmektedir. Borcundan dolayı o kuruma verilen hizmetin kesilmesi ise daha büyük bir soruna yol açmaktadır.

Kamu kurumlarının yerel yönetimlere olan borçlarının ödenmesi için sağlam temellere dayanan bir ödeme sistemi oluşturulmalıdır. Belediyelerin vergi ve harçlardan oluşan gelirlerinin yetersiz kalması ve bunların tahsilatlarının tam manasıyla yapılamaması belediyeleri genel bütçeden gelecek paylara mahkûm etmiştir. Buna bağlı olarak da il özel idarelerinin ve belediyelerin gelirlerinin en önemli kısmını merkezî idare vergi gelirlerinden ayrılan paylar oluşturmaktadır. Genel maksatlı bu payların yanı sıra, Bayındırlık, Kültür ve Çevre Bakanlıkları gibi farklı merkezî kuruluşlar tarafından da şartlı ödenekler gönderilmektedir.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; yıllardan beri belediye başkanlarının en temel düşüncesi, o ayki İller Bankası paylarının ne kadar olduğu, kesinti olup olmadığı ile ilgilidir çünkü gelecek olan ödenek halkın o günkü yaşantısının kalitesini belirler, gelen paranın verilecek hizmetle doğrudan ilişkisi vardır.

Temelde belediyelerin harcamaları yatırım, borç ödeme ve cari harcamalardan oluşmaktadır. Bugün Türkiye’deki belediyelerin genelini mercek altına aldığımızda ortaya çıkan durumun içler acısı olduğunu görebiliriz çünkü tamamına yakını iç ve dış borç batağı ve kıskacı altındadır. İster kendi dönemlerindeki ister geçmiş dönemlerden gelen borçlar her zaman belediye başkalarının uykularını kaçırmaktadır.

Belediye başkanlarının yıllardır konuştuğu konu, borç yapılandırması ve belediye gelirlerinin artırılmasıdır. Belediye başkanları, yatırımlarına ve cari harcamalarına kaynak bulabilmek için Ankara’da bu nedenle aşındırmadık kapı da bırakmamıştır. Çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerine şartlı veya şartsız konulan kaynaklardan pay talepleri olurken bu kaynakların dağıtımında genel, objektif bir ölçü olmadığı için para haksız ve adil olmayan bir şekilde kapanın elinde kalmaktadır.

Belediye gelirleri, belediye yapısının büyüklüğü, bölge ve farklı özelliklere göre de değişebilmektedir. Belediyeler arasında kaynak sıkıntısını en çok küçük belediyeler çekmektedir. Geçtiğimiz aylarda bizlerin karşı çıkmasına rağmen kapatılma kararı çıkarılan belediyelerin kaynak sıkıntısı çekmelerinden dolayı kapatıldığı kanun gerekçelerinde de belirtilmiştir.

Ülkemizde çok sayıda belediye başkanının çaresizlik içerisinde kıvrandığını, halkına verdiği sözlerini yerine getirememiş olmaktan dolayı mahcup olduğunu biliyoruz. Farklı kurumlardan verilen payların nasıl dağıtıldığı herkes tarafından bilinmektedir. Farklı partilerden seçilen belediye başkanlarının psikolojik baskı altına alınmaları bilinen bir gerçektir. Zaman zaman, bu konuda, farklı siyasi partilerden seçilmiş belde ve ilçe belediye başkanlarıyla yöre insanları arasında iktidar partisine geçmeleri konusunda tartışmalar da yaşanmaktadır. “İktidar partisinden seçilirseniz ya da iktidarda olan partiye geçerseniz daha çok imkâna kavuşursunuz” gibi söylemlerin artık hiç kimse tarafından dile getirilmesine fırsat vermeyecek şekilde, kanun ve kurallarla dağıtımın yapılması gerekmektedir.

Bu tasarının kanun ve madde gerekçelerinin birçok yerinde haksızlık ve eşitsizlikten bahsedilmektedir ki bu da bilinen bir gerçektir. Yöre insanının seçtiği bir belediye başkanını farklı kurumlardan birkaç kuruş alma uğruna boyun bükmekten kurtararak kanunlar karşısında herkesin ve her partili belediye başkanının eşit olduğunu hissettirecek düzenlemeleri bu Meclis yapmalıdır. Bunun tersini yapmakla, esasen, farklı siyasi görüşe ve partiye mensup olan belediye başkanının hakkını elinden almayı değil, o beldenin tamamını cezalandırmaktayız.

Bu kanunun 6’ncı maddesi yeni bir ödeme sistemi getirmektedir. Yukarıda belirttiğimiz olumsuzlukları ve adaletsizliği ortadan kaldırmasını amaçlayan bir madde olmasını temenni ediyorum. Eşitsizliği ve adaletsizliği Hükûmet tarafından da kabul edilen bu dağıtım sisteminin kaldırılarak kaynakların yerinde kullanılması, zamanlı ve planlı bir ödeme yapılması imkânına kavuşturulması bakımından doğru bulmaktayız. Bu paraların, denkleştirme ödeneği olarak senede 5 defa ve zamanı belli olarak verilmesi küçük belediyelerin bütçelerindeki hesaplamaları da buna göre yapmalarına imkân sağlayabilir.

Bu tasarıya genel itibarıyla baktığımızda, daha önce mahallî idarelere ayrılan paya dâhil edilmeyen genel bütçe vergi gelirlerinin bir kısmının daha matraha dâhil edilerek belediyelere ayrılan pay havuzunun büyütülüyor olmasını da olumlu buluyoruz.

İl özel idarelerine merkezî idareden gelen payların ölçümlenmesinde nüfusun yanı sıra yüz ölçümü, kırsal alan nüfusu ve illerin gelişmişlik endeksi gibi kriterlerin olmasını olumlu bulmakla birlikte, belediyelere pay ayrılırken genel nüfus sayısının yanı sıra yaz ve kış mevsimindeki nüfus değişikliği, iş merkezlerinin yoğun olduğu metropol ilçelerimizde gece ve gündüz çok farklı nüfus yoğunluğunun olması, yeni kurulan belediyelerin temel altyapı yatırımlarına olan ihtiyaçları ve belediyelerin yerleşmiş olduğu coğrafi şartlar gibi kriterlerin de dikkate alınması gerektiğini düşünmekteyiz.

Bizden önceki bütün konuşmacıların da dikkat çektiği bir konu, büyükşehir ve normal belediyeler arasındaki pay dağıtımında bir eşitsizlik olduğu görülmektedir. Bunun da düzeltilmesinin eşitlik bakımından, adalet bakımından son derece uygun olacağı kanaati ve düşüncesindeyiz.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum, kanunun hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnan.

Şahsı adına Düzce Milletvekili Sayın Metin Kaşıkoğlu.

Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248 sıra sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi selamlıyorum.

Yerel yönetim geleneği, demokratik yaşamı ve siyasal katılımı, tek kelimeyle yurttaşlık bilincini yerleştiren bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır. Güçlü bir yerel yönetim sadece kentlerin ve köylerin bayındırlığını ve sağlık yaşamını sağlayan bir örgüt demek değildir. Ön planda sağlam bir demokratik yapının yerleşmesini hazırlayan demokrasinin en önemli unsurlarından da birini teşkil etmektedir.

Değerli milletvekilleri, genel anlamda Türkiye’de yerel yönetim bir Anayasa kurumudur. Anayasa’ya göre idarenin kuruluş ve görevlerinin merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayandığı madde 133’te belirlenmiştir. Tabiatıyla, Türkiye’de yönetim sistemi içerisinde en belirgin sorunları yerel yönetimler oluşturmaktadır. Bu sorunların esas itibarıyla iki başlık altında toplandığını görmekteyiz. Birincisi, yerel yönetimlerin toplumda istenen düzeyde kaliteli, hızlı ve aynı zamanda ekonomi ölçülerine uygun hizmet üretememeleridir. İkincisi, yerel yönetimlerin evrensel niteliklerinin en önemlisini oluşturan özerk, güçlü ve demokratik bir kurum olma niteliğinden de yoksun bulunmalarıdır.

İşte bizler, AK PARTİ İktidarı olarak Türkiye’de süregelen klasik yerel yönetim anlayışını, merkezî hükûmet ile yerel yönetimler arasında açıkça fark edilen hiyerarşi yapısını yeniden inşa etmeye ve geliştirmeye uğraşmaktayız. Batılı ve gelişmiş ülkelerdeki demokrasi kültürünü, yerel yönetimlere tanınması gereken hak ve ayrıcalıklara giden yolda bir araç olarak görüyoruz.

Sevgili milletvekilleri, bu bağlamda şu an gündemimizde bulunan 248 sıra sayılı Kanun Teklifi, halka en yakın yönetim birimi olan yerel yönetimlerin gelişmesi, vatandaşlara daha iyi hizmet verebilmenin ötesinde daha demokratik, daha katılımcı bir yönetimin benimsenmesi ve desteklenmesi adına büyük önem taşımaktadır. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 6’ncı maddesi, sistemimize ilk kez girecek olan denkleştirme ödeneğini karşımıza çıkarmaktadır. Hepimizin bildiği gibi, mahallî idarelerde mali kaynakların yetersizliği ve dağılımında büyük eşitsizlikler uzun bir zamandır devam etmektedir. Birçoğumuz biliriz ki milletvekilleri olarak, irili ufaklı, küçük büyük demeden tüm belediye başkanları, bakanlıkların ve bağlı kuruluşların mahallî idarelere yardım, fon, pay, özel hesap gibi birtakım kalemlerde bulunan ödeneklerini almak için Ankara’ya gelirler, milletvekillerini yanına alabilenler bu kurumları sabah akşam, gece gündüz demeden dolaşırlar ve oradaki bu kaynaklardan en azami derecede istifade etmeye çalışırlardı. Bu, hem zaman israfı hem de milletvekillerimizin asli görevlerinden kısmen uzaklaşmasına da neden olmaktaydı. Dolayısıyla, bu yapıya baktığımızda, genel bütçe vergi gelirlerinin binde 1’inin “denkleştirme ödeneği” adı altında Maliye bütçesine konulması, son derece objektif kıstaslar dâhilinde bunun dağıtımının yapılması da bugüne kadar süregelen bu eksikliklerin giderilmesi anlamında önemli bir görev ifa edecektir. Denkleştirme ödeneği bu kanunla gündemimize girecek ve ben inanıyorum ki bundan sonra birçok haksız uygulama da son bulmuş olacaktır.

Burada birçok konuşmacının, özellikle muhalefet grubuna mensup milletvekili arkadaşlarımızın, hatta biraz daha ileri gidelim, iktidar grubuna mensup değerli milletvekili arkadaşlarımın da çoğu zaman şikâyet ettikleri bir sorun kalıcı bir biçimde ortadan kalkmaktadır. Eğer o bölgedense bölgecilik, kişisel tercihler gibi birtakım -belki de çok subjektif- kıstaslar göz önüne alınmak suretiyle bu paraların paylaşılmasında vaki bir adaletsiz durum vardı. İşte bunlar bugün ortadan kaldırılmakta, nüfusu 5 bine kadar olan belediyelere İller Bankası tarafından ödenmek suretiyle mart ve temmuz aylarında olmak üzere iki taksit hâlinde yaklaşık 41 bin YTL’nin ödenmesi prensibi gelmektedir. Diğer taraftan 5 binden 10 bine kadar nüfusu olan belediyelerimize de 151 bin gibi bir miktarın ödenmesi söz konusu olacaktır.

Değerli arkadaşlar, burada adaletsizlikten bahsedildi. İktidar partisinin belediyelerinin muhalefet partisi belediyelerinden ayrı tutulduğu söylendi. Zannediyorum bu, daha önceden bu siyaseti yaşamış milletvekillerimizin algılamakta ve inanmakta zorluk çektikleri bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Velev ki bu iktidar bu düşüncede olmuş olsaydı elinde en güzel kullanabileceği kaynak olarak, işte bugün denkleştirme ödeneği olmadan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Ankara Belediyesinin ne kadar borcu var, diğer belediyelerin ne kadar?

BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

METİN KAŞIKOĞLU (Devamla) – Tüm bu bakanlık ve bağlı kuruluşların sonuçta iktidar partisine mensup belediyelere dağıtılma imkânı var mıdır? Eğer geçmiş gibi uygulama yapılmış olsaydı, hiç kimse bunun hesabını soramadan bu para istediği gibi dağıtılırdı ama geçmişte böyle yapanlar maalesef hem yerel seçimlerde hem de yapılan genel seçimlerde bunların çok acı faturasıyla karşı karşıya kalmışlardır.

O nedenle, belediyecilikten genel, merkezî iktidara ulaşmış bir siyasi anlayışın tezahüründe de bu adaletsizliklere yer verilmemeliydi düşüncesinden yola çıkarak bugün bu adaletsizliğin kaldırılmasından mutluluk duyduğumu ifade ediyor, bu yasanın vatanımıza, milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaşıkoğlu.

Şahsı adına İstanbul Milletvekili Sayın Recep Koral. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RECEP KORAL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

6’ncı maddeyle nüfusu 10 binin altında olan belediyelere ilave bir kaynak getirilmektedir ve kesinleşmiş son vergi gelirinin binde 1’i oranında bir kaynak, yüzde 60’ı 5 binin altında nüfusu olan belediyelere, yüzde 40’ı da 5 bin ile 10 bin arasında nüfusu olan belediyelere dağıtılmaktadır. Bu fevkalade olumlu bir katkıdır. Aynı zamanda havuzun da büyümüş olması nedeniyle belediyelerimizin bu dönemde alacakları paylar artırılmış olacaktır.

1948’den beri belediyelerin kaynaklarının yetersiz olduğunu, bir türlü düzenleme yapılmadığını ifade eden arkadaşlarımız oldu. Bu düzenlemeyle şimdiye kadar yetki bakımından -son altı yıl içerisinde- önemli görevler verdiğimiz belediyelerimize kaynak da aktarmanın imkânını getirmiş bulunuyoruz.

Aslında bu bile gecikmiştir. Arkadaşlarımızın bu konuda söyledikleri fevkalade olumlu şeylerdir. Bundan dolayı da teşekkür ediyorum. Ancak İstanbul Milletvekili olarak değerli kardeşimiz -tabii Grup Başkan Vekili olması dolayısıyla İstanbul’a pek sık gidemiyor herhâlde- Büyükşehir Belediyesiyle ilgili gerçekten Sayın Bakana çok önemli evraklar sunacağını ifade etti, biraz evvel de burada bir iki konuyu dile getirdi. Geçmişteki görevi itibarıyla fevkalade dikkatli olması gerektiğini bildiğim bu kardeşimizin söylemiş olduğu şeyler beni tatmin etmedi. Neden? Çünkü bir İhale Kanunu var. Hiç kimse bu İhale Kanunu’na aykırı hareket edemez. İhale Kanunu şahıslara yasak getirmiyor ise, o şahıslar değişik bir şirket kurarak ihale alabiliyorlarsa, gelip bunu buradan bir suçmuş gibi ifade etmek fevkalade olumsuzdur. İhale Kanunu’nun getirdiği yasaklar çerçevesinde zaten siz o firmaya, o insanlara yasak getirmezseniz işte İhale Kurumu tepenize biner. İhale yürürlüğe girmez. İhale Kuruluna yapılan itirazlar eğer kabul edilirse o ihale yapılmamış demektir. Yani, bunu bildiğiniz hâlde bunun tersini buradan söylemeye kalkarsanız o zaman insanların kafasını karıştırmaktan başka bir şey yapmamış olursunuz.

Efendim, on altı tane firmanın teklifiyle ilgili fevkalade şaşırtıcı bir örnek. Ama burada acaba sorumlu kim? Göreve davet ediyoruz biz de. Yani, müteahhitler anlaşarak mı bu teklifi yazıp bir ortalama tutturma, ihaleyi bir tarafa yönlendirme gayreti içerisinde oldular, yoksa idareden bir sızma mı var? Bu fevkalade önemli. Yani bunun mutlaka bakanlık tarafından incelenmesi lazım. Ama bunu belediye başkanına mal etmeye kalkan ve dolayısıyla AK PARTİ’yi yıpratma maksatlı bir söz söylediğiniz zaman bunun da pek hoş olmadığını buradan özellikle ifade ediyorum.

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Size hiçbir şey söylemeyeceğiz!

RECEP KORAL (Devamla) – Sayın Mustafa Bey de bu konuları gayet iyi bilmektedir.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Uzaydan gelenler mi yapıyor bunları?

RECEP KORAL (Devamla) – Ama, bildiği hâlde bunların burada konuşulmasına maalesef kimse ses çıkaramıyor. Lütfen, konuştuklarımıza dikkat edelim. Halkımızın, insanımızın kafasını karıştırmayalım. Çünkü, bir grup başkan vekili sözlerine fevkalade itibar ettiğimiz insanlardır ama İhale Kanunu’nda yasak olmayan insanlara niye ihale veriyorsunuz diye sorarsanız o güveni kaybedersiniz.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – İhaleyi onaylayan belediye başkanı değil mi?

RECEP KORAL (Devamla) – Niye bunu müteahhitler yaptı demeyip de belediye başkanına vermeye kalkarsanız, o da…

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Niye gerçekleri söylemiyorsunuz?

RECEP KORAL (Devamla) – Ayrıca İhale Kurumunun iptal kararı varsa zaten o ihale yürürlüğe giremeyecektir. Bunu gayet iyi bilirler. İptal kararı değil de bir itiraza veya bir şahsın müracaatına bir cevap niteliğinde ise onların da hiçbir kıymeti harbiyesi olmaz, çünkü esas olan İhale Kanunu’dur. İhale Kanunu, ihaleyi veren kuruluşu, ihale komisyonlarını bağlayıcıdır. Bu komisyonlar sorumludur. Dolayısıyla, bunları göz ardı ederek konuşursanız biz de size fazla bir şey söyleyemeyiz.

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Siyaseten kim sorumlu, siyaseten?

RECEP KORAL (Devamla) – Bu kanun ile özel idare paylarının artırılmasıyla, arkadaşlarımız “Kırsaldan nüfus kayması olacak.” diyor. Fevkalade yanlış. Çünkü özel idareler artık belediye gibi çalışmaktadır ve dolayısıyla özel idare paylarını da fevkalade, belediyelerden fazla artıran bu kanunla da kırsalın orada daha fazla hizmet almasını ve yerleşmesini sağlayacaktır. Bu görüşler fevkalade yanlıştır.

Biraz evvel konuşan Niğdeli Arkadaşımıza katılıyorum. O, gerçekten kanunun özüyle ilgili güzel tespitler yaptı. Kendisine de teşekkür ediyorum. Benim de o kanunla ilgili duygularımı ifade etti, o kısmını atlıyorum dolayısıyla.

Arkadaşlar, emin olun ki burada bulunan iktidarıyla muhalefetiyle bütün arkadaşlarımız şehirlerimizin çiçek gibi olmasını istiyor, insanca yaşanır mekânlar olmasını istiyor, rahat nefes alınan çevreler, çocuklarımızın geleceğe güzel hazırlandığı mekânlar olsun istiyor. Bunun için gayret ediyoruz. Ama bunu siyaset katar da belediyelerimizi yıpratmak için kullanırsanız bunda başarılı olamazsınız çünkü meydan orada. İstanbul bugüne kadar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Koral, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

RECEP KORAL (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Dünyaya örnek şehirler oluşturuyoruz. İstanbul dünya başkenti, dünyanın örnek şehri, çiçek gibi kokuyor her yeri. O pis kokular gitti. İstanbullu bunu yaşıyor, İstanbullu yaşıyor. (CHP sıralarından gülüşmeler)

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Laleler soldu!

RECEP KORAL (Devamla) – Laleleriyle yaşıyor, çiçekleriyle yaşıyor. Yeşil istiyordunuz İstanbul’da, yeşili geçtik beyler, artık çiçekler, çiçekler açtı.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Bunu mısralara dökün isterseniz!

RECEP KORAL (Devamla) – Her mevsim değişik çiçekler ve bunlar artık evinizin bahçesindeki çiçeklerden daha da hoş, daha da güzel kokuyor.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Çiçekler değişiyor da çiçek satıcıları değişmiyor. Sıkıntı burada.

RECEP KORAL (Devamla) – Ama siz başka kokulara alışmışsınız, çöp dağlarının kokularına alışmışsınız, ne diyelim size? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onları ortadan kaldırdık. Dolayısıyla, rahatsız olmayın.

OKTAY VURAL (İzmir) – Dilara’nın düştüğü kuyu neredeydi?

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - İstanbul’dan gelen öbür pis kokuları da bir söyleseniz!

RECEP KORAL (Devamla) – Çok mesafeler aldık, belediyelerimize yetki verdik, çok mesafeler aldık. Biz belediyelerimizi hep…

OKTAY VURAL (İzmir) – Dilara hangi çukura düştü?

RECEP KORAL (Devamla) – Ama denetim mekanizmalarını da koyduk. Belediyelerimizi küçüklü büyüklü hepsini denetleyeceğiz.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – İstanbul’dan gelen öbür pis kokuları da bir söyleseniz!

RECEP KORAL (Devamla) – Türkiye'nin başkentine çok kaynak veriliyor diye bu milletvekilleri şikâyet ediyor. Ankara Belediyesi size su içiriyor, Ankara Belediyesi hizmet ediyor.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Havuz kokularından bahsetseniz!

RECEP KORAL (Devamla) – Başkenttir, başkentin hizmeti için verilen paraları niçin çok görüyorsunuz Ankaralılara? Siz Ankaralısınız, bir ayağınız Ankara’da. İstanbul seksen ilin başkenti, seksen ilin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Koral, teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Senin bir ayağın nerede?

RECEP KORAL (Devamla) – Bir ayağım İstanbul’da.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Yeteri kadar methettiniz, yeter artık!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Çalış, buyurun efendim.

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakanıma soruyorum: Çıkarmakta olduğumuz kanunla yerel yönetimlerin gelirlerinin artmasını ve bunların halka daha iyi hizmet olarak yansıması ümidini destekliyoruz. Hazinece yerel yönetimlere aktarılacak payın petrol ürünleri, motorlu taşıtlardan alınan, alkollü ve gazlı içeceklerden alınan ÖTV üzerinden ve özel iletişim vergisi ve şans oyunları üzerinden alınacak vergilerden elde edileceği görülmektedir. 2008 yılı bütçesine bakınca da bu amaçla konulmuş herhangi bir ödenek görülmemektedir. Temin edilen kaynak, vatandaşa artan vergi ve yeni zam olarak yansıyacak mı Sayın Bakanım?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çalış.

Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, sorum size: Bütçe Kanunu gereğince hem harcamalar hem de gelirler belirlendi ve bu çerçevede Hükûmete ödenek ve vergi toplama yetkisi verdik. Şimdi, Anayasa’mızın 163’üncü maddesi diyor ki: “Cari yıl bütçesindeki ödenek artışını öngören değişiklik tasarılarında ve carî ve ileriki yıl bütçelerine malî yük getirecek nitelikteki kanun tasarı ve tekliflerinde, belirtilen giderleri karşılayabilecek malî kaynak gösterilmesi zorunludur.” diyor. Bu teklifte mali kaynak söz konusu değildir ama merkezî yönetim bütçesine yük getirmektedir. Dolayısıyla “mali kaynak zorunludur” Anayasa gereği, zorunlu olmadığına göre böyle bir teklifi nasıl görüşebiliyoruz Anayasa’ya açık bir aykırılık var iken?

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

Sayın İnan…

MÜMİN İNAN (Niğde) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, Türkiye'nin bir enerji sıkıntısı içerisinde olduğunu biliyoruz. Fakat büyükşehirlerde özellikle gece aydınlatmalarında son derece bir enerji israfı görülmektedir. Ayrıca bu fazla ışık kullanımı bir ışık kirliliğine de yol açmaktadır. Bu konuyla ilgili bir tedbir almayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnan.

Sayın Özdemir…

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Bakanım, nüfusu 2 binin altında kaldığı ve kamuya borçlu oldukları gerekçesiyle kapatılan belde belediyelerinde çalışanlar geleceklerinin ne olacağı konusunda endişe içerisindedirler. Bu çalışanların diğer kamu kurum ve kuruluşlarına geçişleri serbest bırakılacak mıdır? Bırakılmadıysa ne zaman bırakılacaktır? Diğer kurumlara geçişleri hangi kriterlere göre yapılacaktır?

İkinci sorum, son altı yıllık iktidarlarınız döneminde büyükşehir belediyelerine, farklı şikâyet konularını incelemek üzere kaç mülkiye müfettişi görevlendirilmiştir? Bunların soruşturmaları neticesinde kaç konu mahkemeye intikal etmiştir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, İçişleri Bakanlığı Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü son verilerine göre yerel yönetimlerin İller Bankası, diğer kurumlar ve hazineye olan toplam 21,5 milyar YTL dolayındaki borçlarının yaklaşık 4 milyar YTL’sini yatırım borçları, 6 milyar YTL’sini hazine borçları, 11,5 milyar YTL’sini de diğer kurum ve fonlara olan borçlar oluşturmaktadır. Son gruptaki 11,5 milyar YTL’lik borcun yaklaşık 9,5 milyar YTL’sini ise uzlaşmaya giren borçlar oluşturmaktadır. Uzlaşmaya giden yerel yönetimler hangileridir? Bu borçların tahsili konusunda hangi tedbirler alınmış ve alınmaktadır? Borçsuz olan ve borcunu zamanında ödeyen yerel yönetimlere ayrı bir özendirme ödeneği verilmesi düşünülmekte midir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kanunun müzakeresinde İçişleri Bakanı vardı, sonra bir bakan daha geldi, sonra bir bakan daha geldi, sonra bir bakan daha geldi. Şimdi, bir defa sorduğumuz sorular doğru dürüst cevaplandırılmıyor. Şimdi Sayın Bakan, eski Diyanet İşleri Başkanı. Ben şimdi burada tabii Diyanetle ilgili bir soru da sormak istemiyorum, çünkü konu dışında. Onun dışında da Sayın Bakanın doğru dürüst cevap vereceğine de inanmıyorum.

Şimdi, biz burada dünden beri soru soruyoruz, diyoruz ki: Kardeşim, bakın, bu belediyeler ihaleleri hangi usullerle, kimlere veriyorlar? Bunların üzerinde bir denetim yok.

Şimdi, çıkıyorlar AKP’li milletvekilleri, sanki biz belediyelerin yaptıkları hizmetlere karşıyız. Biz bu hizmetlere karşı değiliz. Önemli olan, burada yapılan israf, burada yapılan soygundur. Biz bunu önlemek istiyoruz. Yoksa ki Ankara, İstanbul, Türkiye'nin her şehrinde pırıl pırıl hizmet yapılmasını tebrik ediyoruz, destekliyoruz, ama ben diyorum ki getirip de lale için İstanbul Belediyesine üç yılda 570 trilyon…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakanım, buyurun.

DEVLET BAKANI MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; elbette her yasa daha iyi hizmet vermek amacına yönelik olarak çıkarılır. Bu yasanın çıkarılış sebebi, gerekçesi de mevcut hizmetleri çok daha ileri bir noktaya getirmektir, bundan hiç kimsenin şüphesi zaten yok. Bu yasanın incelenmesi sonucunda genelde şu ifade edilebilir: Zam olarak herhangi bir yansıma da söz konusu değildir.

Gece aydınlatmalarıyla ilgili değerli bir arkadaşımızın sorusu oldu veyahut da bir tespiti oldu. Elbette şehirlerimizin görünümü önemlidir. Gece aydınlatması da önemli bir husustur. Bunun tekniğine göre yapılması lazım. Güvenlik açısından da önemli bir husustur. Şayet gece aydınlatmalarında sıkıntılı bir durum varsa bunun elbette belediyelerimiz tarafından, ilgili kuruluşlarımız tarafından mutlaka gözden geçirilmesi gerekir. Daha iyi bir aydınlatmanın, daha iyi bir görüntünün sağlanması gerekir. Değerli arkadaşımıza duyarlılığı için teşekkür ediyorum.

Diğer hususlarla ilgili, teknik ayrıntıları ihtiva ettiği için yazılı olarak cevaplandırılacaktır.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Bütçeyle ilgili Sayın Oktay Vural’ın sorusuna ben bir cevap vermek istiyorum izninizle.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben Başkanlığa sordum efendim.

BAŞKAN – Buyurun, siz açıklama yapın, biz de yapalım.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Sayın Vural, sizler de biliyorsunuz ki Bütçe Kanunu’nda bir değişiklik olmuyor, bütçe aynen devam ediyor. Yalnız bütçenin içerisindeki birtakım değişiklikleri kendi içerisinde yapıyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim, merkezî bütçeden kaynak aktarıyorsunuz bir kere.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Bütçe Kanunu’nda hiçbir değişiklik yapılmıyor, kendi içerisindeki değişikliklerle bu iş yürüyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, hayır, hayır. Öyle şey olur mu? Merkezî yönetim bütçesiyle bir mi yani bu? Para aktarıyorsunuz, genel bütçeden diğerine para aktarıyorsunuz. Kaynağınız nerede?

Evet, Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Vural, burada komisyon…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Zaman varsa soru sorabilir miyim?

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Süre var Sayın Başkan, sırayla biz de soralım sorumuzu.

BAŞKAN - Bir tek soru alabiliriz, yani bir soru soracaksanız, o kadar.

Sıra sizdeymiş, buyurun Sayın Korkmaz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Evet, Sayın Bakana şu soruyu yöneltmek istiyorum. Tabii gönül isterdi ki orada İçişleri Bakanımız otursaydı, herkes dile getirdi ama hâlâ son dakikaya kadar gelebileceği konusunda ümidimi taşıyorum.

İçişleri Bakanlığı devletimizin omurgası. Hakikaten çok kaliteli bir personelle… Başta mülki idare amirleri olmak üzere, emniyet, jandarma, belediye çalışanlarını da kapsamak üzere genel idare çalışanları…

Sayın Bakan ve Hükûmet defalarca söz verdi, özellikle genel idare çalışanları, belediye çalışanlarını da barındırmak üzere ve güvenlik güçlerinin mali durumlarını iyileştireceği konusunda. Şimdi soruyorum: Bu tasarı yeni kaynaklar getiriyor belediyelere. Özellikle bu getirilen kaynaklardan belediye çalışanlarının durumunu düzeltmeyi düşünüyor musunuz?

İkinci sorum: İçişleri Bakanlığı genel idare çalışanlarının ve güvenlik güçlerinin mali durumunu iyileştirmeyi düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, buyurun.

DEVLET BAKANI MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) – Değerli arkadaşlar, İçişleri Bakanımız, bildiğiniz gibi, bugün Millî Güvenlik Kurulu toplantısındadır, başka bir meşgalesi yoktur. Onun için, bu toplantılarda, bu oturumda bulunamadı. Yasanın devam etmesi açısından böyle bir karar verildi ve yasa çalışmalarını sürdürüyoruz.

Belediye çalışanlarının durumlarının düzeltilmesiyle ilgili bir çalışma var ama şu anda net bir şey söylemek durumunda değilim. Netleştiği zaman hep birlikte onu da görmüş olacağız.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Vural, 60’ıncı maddedeki hüküm burada belli. Yani yerinden soru soracak olan arkadaşlarımızın, buradaki -genel itibarıyla- Komisyon ve Hükûmet bu soruların muhatabıdır. Ama şu anda bütçede herhangi bir artış söz konusu değildir, dolayısıyla, yaptığımız işlemin bir aykırılığı söz konusu değildir, yasaya ve İç Tüzük’e uygundur.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, Anayasa’mızın amir hükmü, mali kaynakları belirtmeleri gerekiyor. Bu, gelirleri azaltan ve merkezî yönetim bütçesinde daha önce belirlenmiş bütçe açığını da artıran bir husustur. Bu ya vergiyle ya borçla kapatılacaktır. Dolayısıyla, bu kaynaklarını göstermesi gerekiyor, zorunludur.

Diğer taraftan, mali giderleri olmadığına ilişkin düşünce de doğru değil çünkü burada personel ödeneklerinin artırılmasıyla ilgili hüküm de vardır. Dolayısıyla, bütün bunlar varken Hükûmet ivedilikle bu kaynağı nereden bulacağına, nereden sağlayacağına ilişkin yeni bir hüküm getirmelidir. “Görüşülmesi mümkün değil.” O zaman bütçenin anlamı kalmıyor, yani bütçeyi görüşmenin anlamı kalmıyor o zaman.

BAŞKAN – Sayın Vural, bu, Komisyonda görüşüldü, Komisyondan Genel Kurula indi. Bu husustaki Anayasa’daki ve İç Tüzük’teki denetim hususları belirlidir. Burada böyle bir iddia şu ana kadar söz konusu olmadı, siz getirdiniz. Eğer böyle bir iddianın sahibiyseniz, bunun gideceği yer, Anayasa’ya aykırılık söz konusuysa, Anayasa Mahkemesine götürülür.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın Sayın Başkanım, ben böyle bir iddianın… Anayasa’yı yürütmesi gereken zatıaliniz ve Başkanlıktır aynı zamanda.

BAŞKAN – Tamam.

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir şey olabilir mi? Açıkça zorunlu olan, görünen bir hususta, olmamasına rağmen nasıl...

Bakın, bu safhada tekrar söyleyeyim: Geçici madde 1’de Bakanlar Kuruluna ödenekleri beş yıl süreyle artırma imkânı veriliyor. Gene 163’te diyor ki: “Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz. Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez.” Bakanlar Kuruluna burada 2005 yılındaki Köy Hizmetleri bütçesinin ödeneği kadar beş yıl müddetçe artırılabileceğine dair hüküm mü koyuyorsunuz? Bu da açıkça Anayasa’ya aykırıdır. Bunlar açıkça Anayasa’ya aykırıdır.

BAŞKAN – Sayın Vural, bu hususta görüşleriniz varsa o husustaki Anayasa denetimi açıktır, yaparsınız. Bizim Başkanlık olarak tutumumuz İç Tüzük’e ve Anayasa’ya uygundur kanaatini muhafaza ediyoruz.

Teşekkür ediyorum.

Evet, madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 248 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin "Denkleştirme ödeneği” başlıklı 6 ncı maddesine (2) numaralı fıkra olarak aşağıdaki fıkranın ilavesi ile mevcut (2) numaralı fıkranın numarasının (3) olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Gürol Ergin

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Trabzon

Muğla

Malatya

 

Yaşar Tüzün

Hüseyin Ünsal

Hikmet Erenkaya

 

Bilecik

Amasya

Kocaeli

 

Tayfur Süner

 

R. Kerim Özkan

 

Antalya

 

Burdur

"(2) Kesinleşmiş en son genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamının ayrıca binde O,5'i Maliye Bakanlığı bütçesine turizm kapasitesi yüksek belediyeler denkleştirme ödeneği olarak konulur. Bu ödenek nüfus sayımına göre tespit edilen nüfusuna kıyasla çeşitli mevsimlerde en az iki katı aşan oranda nüfus barındıran belediyelere dağıtılır. Nüfus sayımında tespit edilen nüfusa kıyasla çeşitli mevsimlerde en az iki katı aşan oranda nüfus barındıran belediyelerin tespiti ile dağıtımda uygulanacak esas ve usuller gerektiğinde bina ve bağımsız bölüm, otel yatağı, su ve elektrik abone sayıları gibi unsurlar da dikkate alınmak suretiyle Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. Maliye Bakanlığı bu ödeneği mart ve temmuz aylarında iki eşit taksit halinde dağıtılmak üzere iller Bankası hesabına aktarır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Köse, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesinin (5) numaralı fıkrasında değişiklik yapmak üzere verilen önerge hakkında konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinize saygılarımı sunarım.

Değerli milletvekilleri, yerel yönetimlere ilişkin yasal bir düzenleme yapılacağı zaman dikkatli davranmak gerekir, çünkü yerel yönetimler yurttaşlarımızın yönetime katıldığı ve sorunlarının çözüldüğü kendisine en yakın yerlerdir. Eğer yerel yönetimleri güçlendirmezsek, halkın yönetime katılımını da engellemiş oluruz.

Üzerinde konuştuğumuz yasa teklifinin 7’nci maddesinde, kamu alacakları, vergi hükmünde olan kesintilerle ilgili düzenleme bulunmaktadır.

Maddenin beşinci fıkrasına göre, kesintilerin oranlarını, alacakların çeşidine göre ayrı ayrı ya da topluca belirlemeye, kesinti ve mahsup işlemlerine ilişkin diğer usul ve esasları tespit etmeye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu bakan yetkilidir. Oysa, vergi borçları da dâhil olmak üzere devlete ait olup zamanında ödenmeyen kamu alacaklarının takip ve tahsilinde yetkili kuruluş Maliye Bakanlığına bağlı vergi daireleridir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre yetkili olan kurum yine vergi daireleridir.

Teklifte ise nedeni anlaşılmaz bir şekilde bu yetki Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu bakana verilmiştir. Bu yanlışlık düzeltilmelidir. Verdiğimiz önergenin Hükûmet tarafından dikkate alınması gerekir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz Hükûmetin belediyelere gönderdiği ödenek adrese dayalı nüfus rakamlarına göre değil, eski sayımdaki nüfus rakamına göre gönderilecektir. Seçim yapılana kadar bu uygulamaya devam edileceği de söylendi, ancak BELDES’le ilgili ödemelerin yeni nüfusa göre yapıldığını öğrendim. Örneğin Adıyaman’ın Tut ilçesi BELDES’ine 2007 yılında 173 bin YTL para gönderilmiştir, nüfusu ise 7.213 olarak belirtilmiştir. Bu rakam, eski nüfus sayımına göre çıkan sonuçtur. 2008 yılı için Tut ilçe belediyemize ayrılan para ise 108 bin YTL’dir, adrese dayalı nüfus sistemine göre Tut Belediyesinin nüfusu ise 4.369’dur.

Sorun sadece Adıyaman Tut Belediyesinde değil, diğer belediyelerimizde de görülmektedir. Belediyelere gönderilecek paylar eski nüfus sistemine göre gönderiliyorsa, BELDES için gönderilen paylar da eski nüfus sistemine göre gönderilmelidir. Belediyelerimizin mağdur olmaması amacıyla, Hükûmetin BELDES kapsamında ayırdığı paylar eski nüfus sayımı sonuçlarına göre ayarlanmalıdır. Belediyelerimizin borçları nedeniyle yapılan kesintiler belediyelerimizi gerçekten sıkıntı içerisine sokmaktadır. Bu açıdan, yüzde 40’a varan kesintiler Adıyaman Belediyesini ve yine birçok belediyeyi zor duruma düşürmektedir. İktidar, bu konuda kesinti oranlarının düşürülmesi ya da bu kesintilerin belediye başkanının görev süresine göre ayarlayarak zamana yayılması gibi yöntemler izleyebilir.

Değerli üyeler, Adıyaman ilinde bulunan Yaylakonak beldesinin ciddi sorunları bulunmaktadır. Örneğin, beldeyi şehir merkezine bağlayan 6,5 kilometrelik yol asfaltlanmamıştır. Bu yolun 4,5 kilometrelik altyapı çalışması Yaylakonak Belediyesi tarafından yapılmıştır. Şimdi gereken ise bu yolun bir an önce asfaltlanmasıdır.

Yine, Yaylakonak beldesini çevre köylere bağlayan Çat Köprüsü yapılmayı beklemektedir. Köprü yapılmadıkça belde sakinlerinin can güvenliği tehlikede olacaktır. Çünkü, bölgede kış şartları ağır olduğundan, belde merkezi ile köyler arasında bağlantı kesilmektedir. Taşımalı eğitimden dolayı büyük bir tehlike oluşmaktadır. Çat Köprüsü, sadece belde halkının can güvenliği için değil, köylere ulaşım için de büyük bir önem taşımaktadır. Yaylakonak belde halkı hem yollarının hem de köprülerinin yapılmasını dört gözle beklemektedir.

Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken sunduğum önergenin kabul edilmesini diliyorum.

Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Köse.

Sayın milletvekilleri…

III.- YOKLAMA

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Toplantı yeter sayısının aranmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır.

Yoklama talebinde bulunan milletvekili arkadaşlarımın Genel Kurulda olup olmadıklarını tespit edeceğim. Yeterli sayı varsa, toplantı yeter sayısını arayacağım.

Sayın Kılıçdaroğlu? Burada.

Sayın Özyürek? Burada.

Sayın Dibek? Burada.

Sayın Esfender Korkmaz? Burada.

Sayın Ali Rıza Öztürk? Burada.

Sayın Selçuk Ayhan? Burada.

Sayın Şevket Köse? Burada.

Sayın Rahmi Güner? Burada.

Sayın Zekeriya Akıncı? Burada.

Sayın Tayfur Süner? Burada.

Sayın Atila Emek? Burada.

Sayın Mevlüt Coşkuner? Burada.

Sayın Ergün Aydoğan? Burada.

Sayın Vahap Seçer? Burada.

Sayın Yaşar Ağyüz? Burada.

Sayın Tansel Barış? Burada.

Sayın Ali Rıza Yalçınkaya? Burada.

Sayın Algan Hacaloğlu? Burada.

Sayın Abdülkadir Akcan? Yok.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Beni yazın.

BAŞKAN – Sayın Ali Koçal kabul ediyorlar.

Sayın Beytullah Asil? Burada.

Sayın Bayram Meral? Burada.

Sayın milletvekilleri, ismini okumuş olduğum arkadaşlarımın lütfen cihaza girmemelerini rica ediyorum.

Evet, elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.52

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN - Teklifin 6’ncı maddesi üzerinde verilen önergenin oylanmasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Bu nedenle, yeniden yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamamıştır.

(9/2) esas numaralı Meclis soruşturması önergesi ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 1 Temmuz 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum, hayırlı akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 19.09

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.