DÖNEM: 23 CİLT:
23 YASAMA
YILI: 2 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 123’üncü
Birleşim 26 Haziran 2008 Perşembe İ Ç İ N D E K İ L
E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III.
- YOKLAMALAR IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları 1.-Adana
Milletvekili Necdet Ünüvar’ın, 26 Haziran Dünya
Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü’ne ilişkin gündem dışı
konuşması 2.-Malatya
Milletvekili Öznur Çalık’ın, Malatya’daki kara yolu
çalışmalarına ve ulaşım alanındaki gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması 3.-İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, Emekliler Haftası’na ilişkin gündem dışı
konuşması V.-
AÇIKLAMALAR 1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, A Millî Futbol Takımı’mızın
2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda gösterdiği başarı nedeniyle açıklaması 2.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, A Millî Futbol Takımı’mızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda gösterdiği
başarı nedeniyle açıklaması 3.- Hatay
Milletvekili Sadullah Ergin’in, A Millî Futbol Takımı’mızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda gösterdiği
başarı nedeniyle açıklaması VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Önergeler 1.-Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın (6/737), (6/754) ve (6/755)
esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/67) B) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 22
milletvekilinin, hayali ihracat ve dâhilde işleme rejimi başta olmak üzere
gümrüklerdeki yolsuzluk iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/230) 2.-Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 30 milletvekilinin,
orman yangınları konusunun araştırılarak önlenmesi ve etkin mücadele için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/231) 3.-Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış ve 34 milletvekilinin, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi
hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/232) VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Kanun Tasarı ve Teklifleri 1.- Tapu
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/568) (S. Sayısı: 223) 2.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16
Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/241) (S. Sayısı: 248) VIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Adana’da atıl
bırakılan deprem konutlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3448) 2.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, TOKİ’nin
yabancılara yönelik konut projelerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3609) 3.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Isparta
OSB’ye yatırımın özendirilmesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/3682) 4.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük’ün, Çanakkale’deki sulama
projelerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/3707) 5.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Hamzadere Barajına ek
ödenek tahsisine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3708) 6.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur’un,
bir genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3722) 7.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, tapu ve kadastro çalışanlarının özlük haklarına
ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız
Özak’ın cevabı (7/3746) 8.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Gördes Barajı su havzasına ilişkin sorusu ve Çevre
ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3748) 9.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/3828) 10.- Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncı’nın, Ali Rıza Bey
Orman’ına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/3852) I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu
saat 13.00’te açılarak beş oturum yaptı. Çankırı
Milletvekili Nurettin Akman, Kore Savaşı’nın başlamasının 48’inci yıl dönümüne, Konya
Milletvekili Faruk Bal, Akşehir Gölü’nün kıyı kenar çizgisi nedeniyle göl
çevresindeki vatandaşların yaşadığı sorunlara, İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar. Mersin
Milletvekili Vahap Seçer’in,
ülkemizde tarımsal üretimde ve tarımsal ürün pazarlamasında yaşanan sorunlara
ilişkin gündem dışı konuşmasına Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi. Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın (6/736), (6/738) esas
numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergeleri okundu; soruların
geri verildiği bildirildi. Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 22 milletvekilinin,
Adana ilinin sorunlarının araştırılarak (10/227), Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu ve 20 milletvekilinin, Saros Körfezi’nin doğal yapısını tehdit eden sorunların
araştırılarak korunması ve değerlendirilmesi için (10/228) Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan ve 19 milletvekilinin,
mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak (10/229), Alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı. Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının: 1’inci sırasında
bulunan Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın (1/568)
(S. Sayısı: 223) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddeye ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden; 2’nci sırasında
bulunan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ile Ukrayna Devlet Nükleer Düzenleme
Komitesi Arasında Nükleer Düzenleme Konularında Teknik İşbirliği ve Bilgi
Değişimi Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/356) (S. Sayısı: 233), 3’üncü sırasında
bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat
Ergün ve 16 Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/241) (S.
Sayısı: 248) görüşmelerine başlanılarak 3’üncü maddesine kadar kabul edildi.
Birleşime verilen aradan sonra, 4’üncü sırasında
bulunan Avrupa Yatırım Bankasının Türkiyede
Temsilcilikler Açmasına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Avrupa Yatırım
Bankası Arasındaki Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/592) (S. Sayısı: 247), 5’inci sırasında
bulunan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Hayvan Sağlığı ve Karantina Konusunda İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/366) (S. Sayısı: 241), İlgili komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından; Ertelendi. 26 Haziran 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00’te toplanmak üzere birleşime
18.55’te son verildi.
No.: 176 II.- GELEN KÂĞITLAR 26 Haziran 2008 Perşembe Tezkereler 1.- İstanbul
Milletvekili Necat Birinci’nin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/476) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.6.2008) 2.- Birleşmiş
Milletler Geçici Görev Gücü Bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin 5 Eylül 2008
Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha UNIFIL Harekâtına İştirak Etmesi Hususunda
Anayasanın 92 nci Maddesi Uyarınca Hükümete İzin
Verilmesine İlişkin Başbakanlık Tezkeresi (3/477) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.6.2008) Rapor 1.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında
Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan
ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/453) (S.Sayısı: 263) (Dağıtma tarihi:
26.6.2008) (GÜNDEME) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 22
Milletvekilinin, hayali ihracat ve dahilde işleme
rejimi başta olmak üzere gümrüklerdeki yolsuzluk iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi. (10/230) (Başkanlığa geliş tarihi:19.06.2008) 2- Adana
Milletvekili Hulisi Güvel
ve 30 Milletvekilinin, orman yangınları konusunun araştırılarak önlenmesi ve
etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/231) (Başkanlığa geliş
tarihi:19.06.2008) 3- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış ve 34 Milletvekilinin, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi
hastalığı konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/232) (Başkanlığa geliş
tarihi:19.06.2008) Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri 1.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Hakkari
Belediyesine yapılması gereken ödemeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3396) 2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Köye Dönüş Projesine ve 5233 sayılı Kanuna göre
yapılan ödemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3398) 3.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, AB üyelik sürecinde
açılabilen müzakere başlıklarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3399) 4.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, KKTC’deki Rum okullarının
denetimine ve Rum kesimine geçişlerdeki sorunlara ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3400) 5.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, bir AB heyetinin Gökçeada ve Bozcaada’yı
ziyaretine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3401) 6.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana-Karaisalı yolu
yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3402) 7.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana İl Özel
İdaresinin taşınmaz tasarruflarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3403) 8.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri’de
kullandırılan mikro kredilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3404) 9.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, 1 Mayıs
kutlamalarında yapılan müdahalelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3405) 10.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, 1 Mayıs kutlamalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3406) 11.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Atatürk Havalimanında
güvenlik kontrolünde ayrıcalıklı uygulama yapıldığı iddiasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3412) 12.- Bursa
Milletvekili Onur Öymen’in, tıp fakültelerinin
Devletten alacaklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3413) 13.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, çeltik açığına ve üreticilerin sorunlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3414) 14.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, hayvancılıktaki
desteklemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3415) 15.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, astsubayların özlük haklarına ilişkin
Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3416) 16.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, fosforik asit ithalatına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3422) 17.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Türk Tabipler Birliği Başkanının gözaltına
alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3423) 18.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bazı konuşmalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3424) 19.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü’nün, enflasyon
hesaplamasına ve enflasyon farkı ödemesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3425) 20.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın, Şam ziyaretine ve Büyük Ortadoğu Projesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3426) 21.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytok’un, AB Karma Komisyonu Eş
Başkanının açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3427) 22.- İstanbul
Milletvekili Ufuk Uras’ın, nişasta bazlı şeker
üretimindeki kotaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3428) 23.- İstanbul
Milletvekili Bayram Ali Meral’in, 1 Mayıs kutlamalarında çıkan olaylara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3429) 24.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner’in, Fatsa Halk Plajından kum
çekilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3432) 25.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Türk Tabipler Birliği Genel Başkanının gözaltına
alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3434) 26.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, 1 Mayıs’taki olaylarda yapılan polis müdahalesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3435) 27.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ali Özpolat’ın,
Güngören-Tozkoparan Mahallesinin kentsel dönüşüm projesi kapsamında yıkılacağı
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3437) 28.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, asayiş suçları
verilerine ve izlenen bazı oluşumlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3438) 29.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Türk Tabipler Birliği
Başkanının gözaltına alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3439) 30.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, İstanbul Valisinin adının verildiği kamu
yapılarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3440) 31.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, müdür yardımcılığı atamalarına ve ödül
belgelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3443) 32.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, derslik ihtiyacının karşılanmasına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3444) 33.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, öğretmen istihdamına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3445) 34.- Sinop
Milletvekili Engin Altay’ın, bir ilköğretim okulu yönetimiyle ilgili iddialara
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3447) 35.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bir bürokratın görevden alındığı iddiasına ve
İngilizce ifade kullanmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3449) 36.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, Kars’ta fizik tedavi
ve rehabilitasyon merkezi açılmasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3453) 37.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, bebek ve çocuk
hastalıkları ile ölümlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3454)
38.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, toplumsal olaylara
müdahalelerde biber gazı kullanılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3455) 39.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Suudi Arabistan’da idam cezasına çarptırılan bir
vatandaşımızla ilgili girişimlere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3456) 40.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, TMO’nun bazı ürünlerdeki piyasa
işlemlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3460) 41.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, uzman erbaşların özlük haklarına ilişkin
Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3462) 42.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, SPK Başkanının
bir açıklamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/3463) 43.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız’ın, GAP kapsamında toprak reformu yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3469) 44.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, AB destekli bir projeye ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3472) 45.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, enflasyon karşısında
sabit gelirlilerin aylıklarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3474) 46.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Kağıthane
Belediyesinin kiraya verdiği bir sosyal tesise ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3475) 47.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, belediyelere yapılan afet yardımlarına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3477) 48.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Muş İlindeki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3478) 49.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Siirt İlindeki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3479) 50.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Diyarbakır İlindeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3480) 51.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Van İl Emniyet Müdürlüğü personeline baskı
uygulandığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3491) 52.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Türk Tabipler Birliği
Başkanının gözaltına alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3492) 53.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Seyhan Belediyesinin
taşınmazları üzerindeki tasarruflarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3493) 54.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik’in, bir köyün su ve yol
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3494) 55.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Yenimahalle Belediyesindeki personel istihdamına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3495) 56.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Sincan Belediyesindeki personel istihdamına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3496) 57.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Mamak Belediyesindeki personel istihdamına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3497) 58.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Keçiören Belediyesindeki personel istihdamına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3498) 59.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Gölbaşı Belediyesindeki personel istihdamına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3499) 60.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Etimesgut Belediyesindeki personel istihdamına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3500) 61.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Altındağ Belediyesindeki personel istihdamına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3501) 62.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara Büyükşehir Belediyesindeki personel
istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3502) 63.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, 1 Mayıs olaylarındaki polis müdahalesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3503) 64.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kadir Has
Stadyumu ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3504) 65.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, İstanbul-Beykoz’daki
ruhsatsız yapılaşma iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3505) 66.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Antalya-Manavgat
Kaymakamına yönelik bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3506) 67.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, sağlık personeline yönelik bazı mali uygulamalara
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3510) 68.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Bodrum Devlet Hastanesi
basınç odasının hizmet verememesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3511) 69.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakır’ın, bir doktorun Kıyafet Yönetmeliğini ihlal ettiği
iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3515) 70.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, kapatılan Tarım Kredi Kooperatiflerine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3516) 71.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, çeltik üreticisinin korunmasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3517)
72.- Samsun
Milletvekili Osman Çakır’ın, çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan
borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3518) 73.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Ukrayna’dan ithal
edilen bitkisel yağ ile ilgili iddialara ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3519) 74.- İzmir
Milletvekili Recai Birgün’ün, çiftçilerin kredi
borçlarının ertelenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3520) 75.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Mardin İlindeki yatırımlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3521) 76.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmaz’ın, Akbez İlçesindeki
PTT şubesinin kapatılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3522) 77.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Mardin İlindeki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3523) 78.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Muş İlindeki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3524) 79.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Siirt İlindeki yatırımlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3525) 80.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Diyarbakır İlindeki yatırımlara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3526) 26 Haziran 2008 Perşembe BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 13.00 BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN KOTAN
(Ağrı) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123’üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim. Konuşma süreleri
beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap
verebilir, Hükûmetin konuşma süresi yirmi dakikadır. Gündem dışı ilk
söz, Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü
münasebetiyle söz isteyen Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’a
aittir. Sayın Ünüvar, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları 1.-Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ın,
26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü’ne
ilişkin gündem dışı konuşması NECDET ÜNÜVAR
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Konuyla ilgili
konuşmadan önce, dün akşam yenilmesine rağmen ülkemizin adını en iyi şekilde
temsil eden millî futbol takımımızı gönülden kutlayarak sözlerime başlıyorum.
Üzüntüm turnuvada en iyi oynadığı maçı kaybetmiş olmasına ama futbol bu. Basit
hataları yapmayacaksınız, basit golleri kaçırmayacaksınız ama her şeye rağmen
ülkemizin adını çok iyi bir şekilde duyurdular, onlarla gurur duyuyoruz. Değerli
milletvekilleri, bugün, 26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla
Mücadele Günü olarak kutlanıyor. Birleşmiş Milletler, 1987 yılında bir kararla,
dünyayı uyuşturucusuz, temiz bir toplum hedefine ulaşma ve uluslararası alanda
eylem ve iş birliğini güçlendirme konusundaki kararlılığını ortaya koymak adına
böyle bir gün tertip etti. Ben de bu vesileyle başta ülkemiz olmak üzere tüm
insanlığın bu gününü kutluyorum. Tabii, bu konu son derece önemli. Daha önce de gündeme defalarca gelmişti. Madde bağımlılığı,
dünyada olduğu gibi ülkemizde de özellikle gençler arasında, tüm insanları,
biyolojik, ruhsal ve sosyal boyutlarıyla ilgilendiren bir sağlık sorunudur ve
son yıllarda maalesef giderek artmaktadır; sadece kullananı değil çevresini de
olumsuz yönde etkileyebilme özelliğine sahiptir. Tabii, çocuklarımızı madde
kullanımından kurtarmak sadece onlara düşmüyor; bizlere, hepimize düşüyor.
Devlet olarak, millet olarak, aile olarak, hepimizin üstüne düşen görevleri
yerine getirmesi gerekiyor. Uyuşturucuyla
ilgili, dünyada, birkaç tane çarpıcı rakam vermek istiyorum: Birleşmiş
Milletlerin verdiği rapora göre, dünyada 180 milyon civarında insan uyuşturucu
kullanıyor. 141 milyonu esrar, kalanı da sentetik uyuşturucu olmak üzere dünya
nüfusunun yaklaşık yüzde 2,25’ine denk gelen bir kitle maalesef uyuşturucuyla
malul. Bunların yakınlarını da hesaba kattığımız zaman uyuşturucunun ne denli
toplumsal bir sorun olduğu net olarak ortaya konuyor. Ülkemizde
uyuşturucu madde kullanıcı sayısına yönelik çok ciddi çalışmalar olmasına
rağmen derli toplu bir çalışma maalesef yok. Sadece polis
kayıtlarına bakarak bir sayı ortaya koymak mümkün. Farklı
üniversitelerimizin, farklı bilim adamlarımızın yaptığı; Aile Araştırma Kurumu
Genel Müdürlüğümüzün yaptığı verilere bakarak şunu söyleyebiliriz: Öğrencilerin
yüzde 20 civarında bir kitlesi sigara ve alkol, yüzde 6’sı sigara ve
uyuşturucu, yüzde 5,6’sı alkol ve uyuşturucu gibi maddeleri kullanmakta.
Bunlara baktığımız zaman, belki ülkemizin durumunu diğer dünya ülkeleriyle
karşılaştırdığımızda sorunu çok ciddi görmeyebiliriz ama sorun giderek artma
eğiliminde. Zira, özellikle doğal uyuşturucular için,
doğudan, Afganistan kaynaklı uyuşturucunun batıya, sentetik uyuşturucular için
de batıdan doğuya geçişte bir yol güzergâhı üzerinde olması ülkemizin
uyuşturucuyla ilgili önemini artırıyor. Tabii, terör örgütü de maalesef bundan
çok ciddi ölçüde bir gelir elde ediyor. Dolayısıyla, ülkemizde potansiyel
olarak bu konunun artma eğilimi söz konusu. Anayasa’mızın
58’inci maddesi, devletin, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddeden,
suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için
gerekli tedbirleri alacağını ifade etmektedir. Bu amaçla devletimiz de
gerçekten bu konuya çok önem veriyor. Ülkemizde bir Başbakanlık genelgesiyle
ortaya konmuş bir strateji belgesi var. Buna istinaden bir eylem planı var.
TUBİM dediğimiz, Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi
var; şu anda Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı, KOM Dairesine bağlı bir şube
müdürlüğü olarak çalışıyor. Ülkemizde, tabii,
Meclisimiz bunu yeterli görmedi ve 22 Nisanda sizlerin de oylarıyla bir
araştırma komisyonu kurdu. Araştırma Komisyonunun Başkanlığını bendeniz
yapıyorum ve Komisyonumuz çok aktif bir şekilde çalışıyor. Yaklaşık iki aydır
yirmi üç oturum yaptı. Derik’teki bir dernekten Nimet Çubukçu Hanımefendi’ye
kadar, Gümrük Müsteşarlığından Emniyet Genel Müdürlüğüne kadar çok değişik
kişileri, kurumları, bilim adamlarını, uyuşturucu kullanıp bırakanları,
kullanıp bırakamayanları, onların ailelerini, bunlarla ilgili dernekleri
dinledi ve bunlarla ilgili bir yol haritası belirlemeye çalışıyor. İktidarıyla
muhalefetiyle konuya çok ilgi duyuyoruz. Ben, bu konuşma vesilesiyle,
Komisyonumuzu çok aktif bir şekilde çalıştıran üyelerimize, Komisyonumuza
destek veren bakanlarımıza, bakanlığımızın genel müdürlerine, müsteşarlarına
hassaten teşekkür ediyorum. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Ünüvar, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. NECDET ÜNÜVAR
(Devamla) – Biz, aslında bununla, sadece bugün değil belki bugünden daha fazla
yarınları kurtarmaya matuf bir çalışma yapıyoruz. Komisyonumuzun yaptığı
çalışmalar bittiğinde ortaya koyacağı bir raporla ülkemizdeki mevcut durumu
ortaya koymak, o mevcut durumla ilgili tedbirleri almak, ailelere, topluma,
bizlere, siyasetçilere, devleti yöneten kurumlara düşen görevler ve bunlarla
ilgili bir yol haritası ortaya koymayı planlıyoruz. Bununla, daha mutlu, daha
müreffeh, geleceğe daha umutla bakan, ülkemizin geleceğini daha iyi yönetecek
gençleri oluşturmak, bunları yetiştirmek gibi bir amacımız var. Ben, bu
vesileyle, tüm dünyanın uyuşturucudan arınmış, temiz, kaliteli, mutlu, müreffeh
bir toplum olması doğrultusunda, insanlara böyle iyi bir temenniyle sözlerimi
bitirip hepinize saygılar arz etmeyi görev addediyorum. Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Ünüvar. Gündem dışı
ikinci söz, Malatya’daki kara yolu çalışmaları hakkında söz isteyen Malatya
Milletvekili Öznur Çalık’a aittir. Sayın Çalık,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2.-Malatya Milletvekili Öznur
Çalık’ın, Malatya’daki kara yolu çalışmalarına ve ulaşım alanındaki gelişmelere
ilişkin gündem dışı konuşması ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Malatya’daki kara
yolu çalışmaları ve ulaşım alanındaki gelişmelere ilişkin şahsım adına gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce bütün heyeti saygıyla
selamlıyorum. Öncelikle, biraz
evvel Necdet Hocamın da belirtmiş olduğu gibi, dün akşam Türk futbol tarihinde
ilk kez yarı final oynayan, Avrupa'nın ilk dört takımından biri olma başarısını
gösteren ve oynadığı futbolla, son saniyelere kadar verdikleri mücadeleyle
Avrupa’ya örnek olan millîlerimizi kutluyor ve başarılarının devamını
diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Ben inanıyorum ki Türk futbolu
Avrupa'ya örnek olmuştur, bundan sonra çok daha büyük başarılara imza
atacaktır. Bu vesileyle hem Teknik Direktörümüzü hem Futbol Federasyonunu hem
de bu konuda emeği geçenleri bir kez daha kutluyorum. Bugün sizlere AK
Parti İktidarının tüm Türkiye'de yapmış olduğu yol çalışmalarıyla birlikte,
özelde Malatya’yla ilgili yapılan çalışmaları anlatmak istiyorum. Hükûmetimiz ve ilgili
Bakanlığımızca, ülkemizin kara yolları altyapı çalışmalarına yönelik bir yol
haritası çizilmiş, birçok yeni projeyle sorunların çözümüne yönelik ciddi
çalışmalar yapılmıştır. Bu kapsamda,
Malatya’da cumhuriyet tarihinde, bugüne kadar, 2002 yılına kadar toplam 32
kilometrelik yol yapılmışken 2002 yılından 2008 yılına kadar bu duble yol miktarı 151 kilometreye ulaştırılmıştır.
Malatya’da kara yollarına yönelik yapılan çalışmalar komşu illeri ve daha
genelde Doğu Anadolu Bölgesi’ni de yakından ilgilendirmektedir. Malatya, ulaşım
ve ticari güzergâhlar düşünüldüğünde coğrafi olarak Doğu Anadolu Bölgesi’nin
batı illerine açılan kapısı durumundadır. Örneğin, Ankara-Van yolu olarak
bilinen, on altı ili ilgilendiren, dokuz ili doğrudan ilgilendiren
Malatya-Darende kara yolu son derece önem arz eden bir güzergâhtır. Bu nedenle,
Malatya’nın kara yollarıyla ilgili devam eden projelerinin bir an önce
tamamlanması adına tüm gayretlerimizi sürdürmekteyiz ve bu proje bu sene 158
trilyonluk yatırım programına alındı ve ödenekleri ayrılmış vaziyette. Değerli
milletvekillerimiz, ilimizde yürütülmekte olan kara yolları çalışmalarıyla
ilgili Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım
nezdinde yapmış olduğumuz girişimler sonuç vermektedir. Bu vesileyle öncelikle
Sayın Başbakanımıza ve Sayın Bakanımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu çerçevede, Ayrıca, Beylerderesi Viyadüğü’nün 2
milyon YTL olan ödeneği 6 milyon YTL eklenerek 8 milyon YTL’ye çıkarılmıştır.
Bunu, Malatya’da yapılacak olan Beylerderesi Viyadüğü’nü daha önce yerelde “Yarım bırakıldı, devam
etmiyor.” şeklinde speküle eden arkadaşlarımız da bu
vesileyle bir kez daha duymuş olsunlar ki 6 milyon ek ödenekle Beylerderesi Viyadüğü, inşallah,
2009 yılında Malatya’nın, Doğu Anadolu’nun ve Türkiye’nin hizmetinde olacaktır.
Ayrıca, Şehrimizin prestiji açısından son derece önem arz eden Erhaç Havaalanı’na ilişkin de çalışmalarımız devam
etmektedir. Havaalanı yolunun duble yol kalitesinde,
bölünmüş yol olarak inşası için 2007 yılında, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan’ın talimatlarıyla, 28 trilyon ödenekle yapımına başlanmış ve tek şeridi
tamamlanmıştır. İkinci şeridin 2008 yılı sonuna kadar tamamlanması için 1
milyon YTL ek ödenek daha çıkarılmıştır. Yine, bu yol da Malatya’nın prestij yollarından biri olacaktır. ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Malatya-Adıyaman yolu, oraya biraz değinin. Altı yıldır bir arpa
boyu yol ileri gitmediniz. ÖZNUR ÇELİK
(Devamla) – Malatya-Adıyaman yoluyla ilgili de ödeneklerimiz çıkmış vaziyette. Havaalanımızın
beş uçak kapasiteli apron genişletme çalışmaları 17
Haziranda bitirilmiş olacak. Paralel taksi
yolunun piste dönüştürülmesi 25 milyon bedelle projenin inşası 31 Aralık
2008’de tamamlanmış olacak. Bu çalışmaların ardından, uçak iniş-kalkışlarını
aksatmayacak biçimde ana pistin bakımına başlanacak. Ayrıca, bunun
yanı sıra yolcu terminalinin kapasitesi artırılarak prefabrik terminal
binasının… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Çalık, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) -… yapımı 2008 yılı içerisinde tamamlanacak
ve umut ediyorum ki önümüzdeki yıl içerisinde de modern sistemlerle donatılmış,
altyapı çalışmalarıyla tamamlanmış, ilimize yakışan bir havaalanına
kavuşacağız. Ayrıca, bugüne
kadar, şimdiye kadar yapılan yatırımlarda maalesef istenilen ödenekler
alınmamış olsa da 2008 yılında 43,2 trilyon, kara yollarına, Malatya için
ödenek ayrılmıştır. Ben bu vesileyle, Sayın Bakanımıza, Sayın Başbakanımıza ve Hükûmetimizin bütün üyelerine teşekkürlerimi ve saygılarımı
sunuyorum. Ayrıca, Pütürge-Tepehan yoluyla ilgili çalışmalarımız tüm hızıyla devam
etmektedir. 5 kilometrelik ilave yolun, Pütürge-Tepehan
yolunun proje ihalesi de devam etmektedir. Ayrıca, Nemrut
yolunun genişletme ve iyileştirilmesine ilişkin olarak da çalışmalarımızı hızla
sürdürmekteyiz. ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Nemrut’a sahip çıkmayın, Nemrut Adıyaman’ın ha! ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) – Ben bu vesileyle bütün Meclisi saygıyla selamlıyor, teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Gündem
dışı üçüncü söz, Emekliler Haftası münasebetiyle söz isteyen İstanbul
Milletvekili Ufuk Uras’a aittir. Sayın Uras,
buyurun efendim. 3.-İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, Emekliler
Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; ben de millî takımımızı nitelikli
futbolu nedeniyle kutluyorum. Bazen sonuç kadar nasıl oynadığınız da önemlidir.
Futbol oyunu, var olan sahadaki oyunu iyi okumak kadar hayatın ondan ibaret
olmadığını futbolda bilmek de önemlidir. Futbol ile siyaset arasında böyle bir
ilişki var. Biz nasıl maçlarda kendi kalemizde gol görüyor sonra da hayat memat
meselesi diye gol atmaya çalışıyorsak, siyasette de sürekli kendi kalemize gol
atıp sonra bununla nasıl baş ederiz gibi bir sıkışıklık içerisindeyiz. Emekliler Haftası
nedeniyle söz aldım. “28 Haziran itibarıyla kutlanacak bir şey var mı niye söz
aldınız?” diye sorabilirsiniz ama bu konunun, toplumun temel meselesi olduğu
için, öncelikli bir konu hâline gelmesi önemli. İlkokullarda,
biliyorsunuz “Büyükleri saymak, küçükleri sevmek” andıyla çocuklarımız
seslenir. Büyükler deyince aklımıza emekliler geliyor. Emekli olduktan sonra
aslında hayat devam ediyor. Emeklilerimiz işlerinden emekli oluyorlar, hayattan
değil. Onları hayattan da emekli etmemek, yaşam dışı bırakmamak çok önemli,
yaşamda emekleme durumunda bırakmamak çok önemli. Kutlayacağımız bu
hafta içerisinde, bir kere daha, siyaseten, siyasette söylediklerimizle
gerçekleştirdiklerimiz arasındaki açı farkını kapatmamız gerekiyor. Hiçbir
yurttaşımız kendi başının çaresine baksın diyemeyiz, altta kalanın canı çıksın
diyemeyiz. Hiç kimse en azından ruhen yaşlanmıyor, hepimiz yaşlanmıyoruz, yaş
alıyoruz. Yaşı kemale eren yurttaşlarımızla dayanışma kültürü politikası
geliştirmek önemli oluyor ve en mağdur kesim olan 8 milyona yakın emeklimiz,
bir mağdurlar hareketi olarak tüm Emekli-Sen’i örgütlüyorlar, Emekli-Sen
kapatılıyor. Şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bunun mücadelesini
yürütüyorlar. Gelir dağılımı
bozuldukça yaşam alanlarının da ayrıştığını biliyoruz. Üst gelir grupları, tuzu
kuru olanlar kendi steril dünyalarında yaşarlarken
belki kamu hizmetlerini de talep etmiyorlar. O yüzden, kamu hizmetlerinin
çökmesi, emeklilerin, emekçilerin talepleri onları ilgilendirmiyor ama
unutmayalım ki bir gün hepimiz emekli olacağız, o yüzden emeklilerin sorunu
önemli. Türkiye’de geniş
bir kesimin siyaset dışı kaldığı bir ortamda, bir demokrasi düşünün ki
emekliler örgütlenemiyor, çiftçiler örgütlenemiyor, gençler sendikal
örgütlenmesini kuramıyor. En son, İstanbul Valiliği, Öğrenci Gençlik Sendikası
hakkında kapatma davası açıyor emeklileri kapattığı gibi. Bu tür davaların
sadece öğrencilere, emeklilere, çiftçilere açılmadığını bilmemiz gerek, bu
davalar tüm sendikalara açılmış davalardır, sendikal hak ve özgürlüklere
yönelik davalardır. Davaların dilekçesinde yer alan iddialara göre, 2821 sayılı
Sendikalar Yasası, örneğin öğrencilerin sendika kurmasına izin vermiyormuş,
emeklilerin, çiftçilerin vermediği iddia edildiği gibi. 2821 sayılı Sendikalar
Yasası, işçi sendikalarına da aslında izin vermiyor, yasaklar ve engellemeler
koyuyor. Askerî darbe ürünü olan 2821 sayılı Yasa, barajlarıyla, noter şartıyla
ve her türlü kısıtlamalarıyla, sendikaların kurulmasını ve örgütlenmesini
engelliyor. Biz her zaman
söyledik, bir kere daha tekrar ediyoruz: 2821 ve 2822 sayılı Yasalar aslında 12
Eylül rejiminin bugüne bakiyesi, deli gömleğidir. Öğrencilerin, gençlerin,
çiftçilerin, emeklilerin sendika kurma hakkı Türkiye’nin imzalamış olduğu
uluslararası sözleşmelere ve Anayasa’nın 90’ıncı maddesindeki güvenceye
dayanmaktadır. Dünyanın her yerinde bu kesimlerin sendikaları vardır. Dünyanın
her yerinde, örneğin öğrenci sendikaları okul yönetimlerine katılırlar, daha
nitelikli bir eğitim, yaşam için mücadele ederler. Venedik
Kriterlerinin konuşulduğu ve parti kapatma tartışmalarının yapıldığı günlerde
kendisine demokrasi isterken sendikaları kapatanlara, Avrupa Sosyal Şartı’nı,
Paris Antlaşması’nı ve özellikle İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni bir kere
daha hatırlatmak isterim. Sendika kurma
hakkının temel hak ve özgürlüklere ilişkin, uluslararası sözleşmelere uygun
olarak -ücretli çalışanlar dışında- emekliler, işsizler, çiftçiler ve
öğrenciler açısından da bir hak olarak tanınması doğrultusunda mücadele etmek
gerekmektedir. Bu alanda DİSK çatısı altında faaliyet gösteren Emekli-Sen ve Türkiye’nin
en genç sendikası olan Genç-Senin sendikal örgütlenme ve faaliyetlerine en
geniş desteği vermek gerekmektedir. Aslında yapılacak
iş çok basittir: Birkaç maddelik bir statü yasasıyla Türkiye’nin sendikalaşma
özgürlüğünü kısıtlayan ve sendika kapatan bir ülke ayıbından kurtarılması
mümkündür yani kendi kalemize gol atmamamız mümkündür. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Uras, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. MEHMET UFUK URAS
(Devamla) – Tamamlıyorum. Sürekli “Emeklilerin
grev hakkı olur mu?” deniyor. Yıllarca aynı gerekçeyle iktidarlar kamuda da
örgütlenme, sendika hakkının önünü kestiler. O zaman işverenler sendikası niye
var? İktidarlar ve gerekse yargı organları aynı zamanda bu konularda
zorlaştırıcı olmamalı, kolaylaştırıcı olmalıdır. Rakamlar çok
açık: 857 bin kişi altmış beş yaş üstünde, emekli maaşı alıyor. Çok geniş bir
kesimin ihtiyaçları insanca yaşam koşullarının sağlanması yönündedir. Sosyal
Güvenlik Kurumu verilerine göre 6 milyon emekli, 2 milyon dul ve yetim vardır.
Bütün bu kesimlerin acil taleplerini dikkate almazsak sonra yurttaş da
siyaseten bu talepleri dikkate almayanları emekli edebilir. Bu uyarıyı burada
yapmış olayım. Hepinize teşekkür
ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Uras. Sayın Vural,
buyurun. V.- AÇIKLAMALAR 1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, A Millî Futbol Takımı’mızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda gösterdiği
başarı nedeniyle açıklaması OKTAY VURAL
(İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Biz de Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak, 2008 Avrupa Şampiyonası’nda bizi başarıyla temsil
eden ve milletimize sevinçleri paylaşma fırsatı veren millî takımımızı
kutluyoruz. Millî Takım Teknik Direktörüne, antrenörlerine,
bütün futbolcularına, malzemecisinden tutun da tüm katkı sağlayanlara biz
teşekkür ediyoruz. Ay yıldızlı Bayrağımız her zaman zirveleri hak etmiştir.
İnşallah, bundan sonra da başarılarının devamını ve şampiyonluğa erişmelerini
diliyoruz. Teşekkür ederim
Sayın Başkanım. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Vural. Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun. 2.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun,
A Millî Futbol Takımı’mızın 2008 Avrupa Futbol
Şampiyonası’nda gösterdiği başarı nedeniyle açıklaması KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Dün millî
takımımız bize güzel bir gece yaşattı. Her ne kadar 3-2 mağlubiyet söz konusu
olduysa da çıkardıkları oyunla Avrupa’nın ve dünyanın saygın bir spor takımı
olduğunu gösterdi. Biz kendileriyle gurur duyuyoruz. Türkiye’ye gelişlerinde de
umuyorum halkımız kendilerini bağrına basacaktır. Bize sporu sevdirdikleri
için, ulusal birliğimizi sağladıkları için kendilerine yürekten teşekkür
ediyoruz CHP olarak. BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Sayın Ergin,
buyurun. 3.- Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin’in, A Millî Futbol Takımı’mızın 2008 Avrupa
Futbol Şampiyonası’nda gösterdiği başarı nedeniyle açıklaması SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ben de diğer grup başkan vekili
arkadaşlarım gibi, her şeyden önce, Türk Millî Takımımıza, malzemecisinden
Federasyon yöneticisine kadar bütün emeği geçenlere teşekkür ediyorum. En son yarı final maçında yenildik ama doğrusu, o burukluktan sonra
başımız öne düşmedi; başımız dikti ve sadece bize, Türk Milletine değil, dünya
üzerindeki Türk dünyasına, Türkiye’yi seven, milletimizi seven dünya üzerindeki
dost ve kardeş milletlere bu gururu yaşatan bu cesur yürek gençlerimize
tekraren grubum adına teşekkürü bir borç biliyorum. Bundan sonraki spor
hayatlarında onlara başarılar diliyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Ergin. Ülkemizi
centilmence temsil eden ve büyük bir başarıya imza atan, ümit ediyoruz ki -bu
başarı bizi kesmez- bundan sonra, inşallah, kupayı alarak ülkemize dönecek olan
A millîlerimizi ve emeği geçen bütün insanlarımızı canıgönülden
kutluyor ve kendilerine teşekkür ediyoruz. Saygıdeğer
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz. Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır. Sözlü soru
önergelerinin geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum: VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Önergeler 1.-Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın (6/737), (6/754) ve (6/755) esas numaralı sözlü sorularını geri
aldığına ilişkin önergesi (4/67) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Gündemin “Sözlü
Sorular” kısmının 324, 338 ve 339’uncu sıralarında yer alan 6/737, 754 ve 755
esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum. Gereğini
saygılarımla arz ederim. Alim Işık Kütahya BAŞKAN – Sözlü
soru önergeleri geri verilmiştir. Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum: B) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu
ve 22 milletvekilinin, hayali ihracat ve dâhilde işleme rejimi başta olmak
üzere gümrüklerdeki yolsuzluk iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/230) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Gümrükler her
zaman yolsuzluk olayları açısından riskli bir alan olmuştur. Bu nedenle uygar
ülkeler, gümrük uygulamaları açısından olabildiğince saydam bir yönetim
anlayışını yaşama geçirmeye çalışmaktadırlar. Ancak ülkemizde bu konuda
başarılı bir uygulamanın olmadığını biliyoruz. Özellikle son altı yılda bugüne
değin sağlıklı ve tutarlı hiçbir adımın atılmadığını da görüyoruz. Son günlerde
gümrüklerde ilginç gelişmeler olmaktadır. Basına yansıyan haberlere göre;
Gümrük Müsteşarı, Teftiş Kurulu Başkanının gümrüklerdeki parasal değeri 1
milyar doları geçen 10 yolsuzluk iddiasının soruşturulması talebine onay
vermemiş, bunun üzerine Teftiş Kurulu Başkanı Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığına 30.4.2008 tarihli yazıyla başvurmuştur. Bir yolsuzluk olayının
soruşturulmasına izin vermemek, yolsuzlukları görmezlikten gelmenin de ötesinde
yolsuzluk yapanları cesaretlendirir ve halktan toplanan vergilerin birilerine
yasadışı olarak aktarılmasına yol açar. Onay verilmeyen
soruşturma taleplerinden biri; Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize
Suçlar Daire Başkanlığınca Gümrük Teftiş Kurulu Başkanlığına intikal ettirilen
Gümrük Müsteşarı ile ilgili iddialardır. Bir Gümrük Müsteşarının kendisi ile
ilgili iddiaları kapatması değil, aksine sonuna kadar incelenmesini istemesi
gerekir. Bir başka iddia,
2004, 2005 ve 2006 yıllarında Cezayir'e yapılan hayali ihracat yolsuzluğu ile
ilgilidir. Gümrüklerimizdeki rakamlara göre, Türkiye'nin Cezayir'e toplam
ihracatı 2 milyar 627 milyon 546 bin dolar görünürken, Cezayir'in gümrük
kayıtlarında 2004, 2005 ve 2006 yıllarında Türkiye'den satın alınan malların
toplamı 1 milyar 914 milyon 796 bin dolar görünmektedir. Yani arada 719 milyon
150 bin dolar fark vardır. Bu resmi veriler incelenme talep edilen onayda
açıkça belli iken, gelen ihbarın değerlendirilmesine izin vermemek, doğrudan o
işin içinde olanları korumak anlamına geleceği açıktır. Bir başka anlatımla bu
durumda "hayali ihracat" AKP Hükümetinin resmi politikası haline
gelmiş demektir. Teftiş Kurulu
Başkanı, bunlar gibi 10 ayrı konudaki yolsuzluk iddialarının soruşturulması
için onay istemiş, fakat bırakın inceleme -soruşturma iznini vermek, aksine
soruşturma isteyen Gümrük Teftiş Kurulu Başkanı 23.5.2008 tarihinde Gümrük
Müsteşarının gördüğü lüzum üzerine Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcı tarafından görevinden alınmıştır. Bu durum açıkça, hayali ihracatçıların
AKP Hükümeti üzerindeki etkisini ve gücünü göstermektedir. Hayali ihracat
konusundaki bir diğer çarpıcı örnek de Filiz Çay San. Tic. A.Ş. ile ilgilidir.
Gümrük Müsteşarlığı, söz konusu Şirket ve Sorumlu Müdürü Ali Bayramoğlu hakkında Kaçakçılıkla Mücadele Yasası ve Türk
Ceza Yasasının "evrakta sahtekarlık" hükümleri
uyarınca takibatta bulunulmasını istemiştir. 30.10.2007 tarihli soruşturma
raporunda, Filiz Çay Şirketi tarafından Türkiye'de işlendikten sonra yurtdışına
ihraç edilmesi kaydıyla getirilen çayların iç piyasaya verildiği, yurtdışına da
çay çöplerinin, çaymış gibi ihraç edilmek istendiği ortaya çıkmıştır. Ali Bayramoğlu'na ait Şirketin, TÜBİTAK'ta yapılan çay
incelemesine de, sanki Gümrükten geliyormuş gibi, Filiz Çay'da çalışan bir
personelin, yine Şirketin aracıyla TÜBİTAK'a geldiği saptanmıştır. Bu gelişmeler
üzerine halen AKP Rize Milletvekili olan Ali Bayramoğlu
6.4.2008 tarihli Hürriyet Gazetesinde yayınlanan demecinde: "Birileri
bizimle uğraşmaya devam ediyor. Benimle uğraşanlarla ben de uğraşacağım. Özel
formülümüz olduğu için açıklamıyoruz" demiştir. Gümrüklerdeki
hayali ihracat ve dahilde işleme rejimi ile ilgili
yolsuzluk iddialarının soruşturulmasının kimler tarafından hangi gerekçelerle
engellenmek istendiğinin araştırılarak açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç
vardır. Hayali ihracat ve
dahilde işleme rejiminin sağlıklı sorgulanması,
alınması gereken önlemlerin saptanması amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 1) Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul) 2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) 3) Hulusi Güvel (Adana) 4) Muharrem İnce (Yalova)
5) Tekin Bingöl (Ankara)
6) Akif Ekici (Gaziantep)
7) Gökhan Durgun (Hatay)
8) Çetin Soysal (İstanbul)
9) Birgen Keleş (İstanbul)
10) Şevket Köse (Adıyaman) 11) Abdullah Özer (Bursa) 12) M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) 13) Canan Arıtman (İzmir)
14) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
15) Turgut Dibek (Kırklareli) 16) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul) 17) Ahmet Ersin (İzmir)
18) Nesrin Baytok (Ankara) 19) Gürol Ergin (Muğla)
20) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın) 21) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
22) Mevlüt Coşkuner (Isparta) 23) Ali Rıza Ertemür (Denizli) 2.-Adana Milletvekili Hulusi Güvel
ve 30 milletvekilinin, orman yangınları konusunun araştırılarak önlenmesi ve
etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/231) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Ülkemiz orman
varlığını tehdit eden etkenlerin başında yangınlar gelmektedir. Özellikle yaz
aylarında ormanlarımız için büyük tehdit oluşturan yangınlar, yüzlerce yılda
yetişen ağaçların bir anda elden gitmesine, doğal dengenin bozulmasına, ormanda
yaşayan canlı türlerinin ve doğal yaşam ortamlarının yok olmasına, topraktaki
organik maddelerin yitirilmesine neden olmaktadır. Önümüzdeki
yıllarda küresel ısınma nedeniyle artan kuraklık ve nem azalışının orman
yangını riskini artırdığı bir gerçektir. Buna karşın orman yangınlarına
zamanında ve yeterli müdahale için hava söndürme ve keşif araçları başta olmak
üzere, personel, donanım ve altyapı alanlarında yetersizlikler olduğu
gözlenmektedir. Bu nedenle, orman
yangınlarının önlenmesi ve yangınlarla daha etkin mücadele edilmesi ile ilgili
sorunların ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci iç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz. 17.06.2008 1) Hulusi Güvel (Adana) 2) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
3) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) 4) Çetin Soysal (İstanbul)
5) Abdulaziz Yazar (Hatay) 6) Ali Oksal (Mersin) 7) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri) 8) Tayfur Süner (Antalya) 9) Birgen Keleş (İstanbul)
10) Tacidar Seyhan (Adana) 11) Mehmet Fatih Atay (Aydın)
12) Nevin Gaye Erbatur (Adana) 13) Yaşar Ağyüz (Gaziantep) 14) Muharrem İnce (Yalova)
15) Ensar Öğüt (Ardahan) 16) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul) 17) Ergün Aydoğan (Balıkesir) 18) Tekin Bingöl (Ankara)
19) Akif Ekici (Gaziantep) 20) Şevket Köse (Adıyaman)
21) Abdullah Özer (Bursa)
22) M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) 23) Canan Arıtman (İzmir) 24) Ahmet Ersin (İzmir
) 25) Mehmet Ali Susam (İzmir
) 26) Mevlüt Coşkuner (Isparta) 27) Turgut Dibek (Kırklareli) 28) Nesrin Baytok (Ankara) 29) Gürol Ergin (Muğla) 30) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın) 31) Ali Rıza Ertemür (Denizli) Gerekçe: Ülkemiz orman
varlığı 20,7 milyon hektar ile ülke yüzölçümünün %30'unu oluşturmaktadır.
Avrupa ülkelerinde bu oran ortalama %46, dünyada ise %29,4'tür. Coğrafi konum
itibariyle Akdeniz iklim kuşağında yer alan ülkemizde, özellikle Hatay’dan
başlayıp Akdeniz ve Ege sahil bölgelerinden İstanbul'a kadar uzanan kıyı
bandında yer alan ve orman varlığımızın % 58'ini oluşturan 12 milyon hektar
ormanlık alan yangına birinci derecede duyarlıdır. Çevre ve Orman
Bakanlığı tarafından bastırılan "Orman Yangınları Mücadele
Kılavuzu"na göre orman yangını mevsimi 1 Haziran'da başlamakta ve Ekim ayı
sonuna kadar sürmektedir. Aynı kılavuzda orman yangınlarında asıl tehlikenin
örtü yangınının, ağaç tepelerini yakarak ilerleyen tepe yangınına dönüşmesi
olduğu ve nispi nemin saat 10.00’da yüzde 40 ve daha düşük olması, nemin 1-2
saatte yüzde 20'den fazla düşüş göstermesi hallerinde mutlaka yangın çıktığı
belirtilmektedir. Rüzgar hızının 20 kilometre/saat ve
üzerinde olmasının, kurak geçen yaz günlerinde yangını körüklediği, doğrudan
deniz rüzgârlarına açık alanlar ve ada-yarım ada durumundaki sahalarda orman
yangınının sürat kazandığı ifade edilmektedir. Küresel ısınma
nedeniyle geçmiş yıllarda olduğu gibi 2008 yazının son derece kurak olacağı
tahmin edilmektedir. Bu itibarla içinde bulunduğumuz yılın orman yangınları
açısından daha riskli olduğu ortadadır. Ülkemizde yılda
ortalama 2 bin orman yangını çıkmaktadır. Orman yangınlarının çıkış nedenleri
%6 doğal nedenler, %94 insan kaynaklı olanlar olarak sınıflandırılabilir. İnsan kaynaklı
yangınların büyük kısmı kasıt, ihmal, dikkatsizlik ve kazalardan
kaynaklanmaktadır. Ancak, her üç yangından birinin nedeni de tam olarak
belirlenememektedir. İnsandan kaynaklanan ağırlıklı yangınların önlenmesi için
ciddi eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerine gereksinim bulunmaktadır. Orman
yangınlarını engellemek, doğal olarak söndürmekten daha kolaydır. Bu nedenle
ormanlık alanlar için risk haritaları oluşturulmalı ve önleyici tedbirler
alınmalıdır. Özellikle yukarıda anılan Akdeniz-Ege kıyı bandında daha etkin
koruma tedbirlerinin yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla ormanların
sıklık bakımları yapılmalı, gözlem kulelerinin sayıları artırılmalı, gözlem
uçağı ve helikopteri alımına öncelik verilmelidir. Orman Kanunu'nun
kabul edildiği 1937 yılından günümüze kadar yaklaşık 80 bin orman yangınında 2
milyon hektara yakın orman alanı yanmıştır. Her ne kadar yasa gereği yanan
alanların ağaçlandırılması söz konusu ise de genelde bu alanların niteliğini
kaybettiği ileri sürülerek 2/B yasası ile imara açılması önerilmektedir. Akdeniz iklim
kuşağını paylaştığımız diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, ülkemiz orman
varlığı kadar orman varlığına sahip olmayan ülkelerin bile, 2 veya 3 misli
fazla hava söndürme araçlarına sahip oldukları görülmektedir. Bu konuda,
ülkemizin Orman Genel
Müdürlüğü yangın söndürme işçileri geçici olarak işe alınmakta ve kısa bir
eğitimden geçirilmektedir. Teknik personel ve özellikle orman muhafaza
memurları azlığı nedeniyle ormanlar yangınlara, kaçak kesimlere karşı gerektiği
şekilde korunamamaktadır. Koruma etkinliğinin
sağlanabilmesi için orman muhafaza memurlarının sayısı artırılmalı, gerekli ekipmanla donatılmalıdır. Yangın keşif ve söndürülmesi
amaçlı uçak ve helikopter alımı ve kiralaması yapılması gerekmektedir. Orman
yangınlarının yayılmadan söndürülebilmesi ve zararın en aza indirilmesi
açısından erken uyarı, erken müdahale ve uzman personel ile yeterli teknik
altyapı ve donanım hayati önem taşımaktadır. Orman yangınları konusunda
toplumsal duyarlılığın artırılması ve bilinçlendirmenin sağlanması açısından
eğitimin önemi ortadadır. Yukarıda
belirtilen gerekçelerle, orman yangınlarıyla daha etkin mücadele etmek için
gerek organizasyon boyutunda gerekse kullanılan araç ve gereçlerin teknik
açıdan iyileştirilmesi ile ilgili sorunların ve alınacak tedbirlerin Yüce
Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasının yerinde
olacağı kanısını taşımaktayız. 3.-Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 34
milletvekilinin, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/232) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Dünyada ilk kez
1944 yılında Kırım'da, daha sonra 1956 yılında Kongo'da ortaya çıkan
"Kırım Kongo Kanamalı Ateşi" hastalığı, son günlerde sıkça gündeme
gelip, özellikle bahar-yaz dönemlerinde artış göstererek, kenelerden insanlara
bulaşan, kenenin ısırması ile "NAİROVİRUS" adı verilen bir RNA
virüsünün vücuda girmesi sonucu oluşan bir hastalıktır. Hastalık virüsünü taşıyan
canlıların kanı veya vücut salgılarıyla temas sonucu hastalığın bulaşabileceği,
30 kadar farklı kene türü içerisinde "Hyalomma"
cinsi kenenin "Nairovirus" virüsünü
taşıdığı uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. Bu virüslü keneler, piknik
alanlarından, ahırlardan tutun da tarlalara kadar hatta havaalanlarına kadar
her yerde karşımıza çıkabilmektedir. Hastalık; kenenin
ısırması sonucu birkaç gün içerisinde, virüs içeren kan veya vücut salgılarıyla
temas sonucu takriben 2 hafta içinde hastalık belirtileri görülmeye başlıyor.
Hastada ateş, üşüme, titreme, kas ağrıları, iştahsızlıkIa
başlayıp; bulantı kusma, ishal gibi şikayetlerle
kendini gösteren "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi" hastalığı; son 6 ay
içerisinde birçok vatandaşımızın kene tarafından ısırılması sonucu hayatını
kaybettiği, özellikle İç Anadolu, Karadeniz bölgesinde sıkça görülen Kırım
Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı nedeniyle geçen yıl içerisinde, Türkiye
genelinde 27 vatandaşımızın hayatını kaybettiği ifade edilmektedir. Vatandaşlarımız
çaresiz. Korku ve panik içerisinde, kenelerin her an kendilerini ısıracağını
beklemektedirler. Kenelerin ısırması ile artan ve kabus
haline dönen vakalar, ölümlerle sonuçlanmaya hızla devam ediyor. Özellikle
hayvancılıkla geçimini sağlayan vatandaşlarımız başta olmak üzere, toplumun her
kesiminde bu korku, huzursuzluk ve endişe had safhalara ulaşmış durumdadır. Bir taraftan
halkımızın can güvenliğini tehlikeye sokan, diğer taraftan ekonomimize de zarar
veren "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi" hastalığına karşı koyabilmek için
acilen harekete geçilmesinin kaçınılmaz olduğu herkes tarafından kabul
edilmektedir. 21. yüzyılda hâlâ insanlarımızın kene ısırması sonucu ölebildiği
bu hastalığa karşı korunamaması ülkemizin bir ayıbı olarak kaşımıza çıkıyor. Ülkemiz insanlarının canı ile ödediği "Kırım Kongo Kanamalı
Ateşi" hastalığının oluşmasına neden kenelerden korunmak ve kenelerin
sonunu getirerek tamamen ortadan kaldırılması için alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi, korku ve panik içerisinde ne yapacağının çaresizliği içerisindeki
halkımızın bilinçlendirilmesi, bu hastalığın gerçek boyutlarının ortaya
çıkarılması, tedbirler almayarak vatandaşlarımızın ölümlerine sebebiyet veren
sorumlular varsa, bu sorumluların ortaya çıkarılması ve sonuç olarak bu çağda
hâlâ kene ısırması sonucu vatandaşlarımızın ölmemesi, korku, panik ve
çaresizlikten kurtarılması için tedbir ve çözümlerinin belirlenmesi için
Anayasamızın 98, İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Araştırma
Komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz
ederiz. 1) Tansel Barış (Kırklareli) 2) Yaşar Tüzün (Bilecik) 3) Ramazan Kerim Özkan (Burdur) 4) Abdulaziz Yazar (Hatay) 5) Tayfur Süner (Antalya) 6) Ali Oksal (Mersin) 7) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri) 8) Tacidar Seyhan (Adana) 9) Eşref Karaibrahim (Giresun) 10) Ahmet Küçük (Çanakkale) 11) Ali Rıza Öztürk (Mersin) 12) Mehmet Fatih Atay (Aydın) 13) Nevin Gaye Erbatur (Adana) 14) Birgen Keleş (İstanbul) 15) Ensar Öğüt (Ardahan) 16) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul) 17) Ergün Aydoğan (Balıkesir) 18) Muharrem İnce (Yalova) 19) Tekin Bingöl (Ankara) 20) Akif Ekici (Gaziantep) 21) Gökhan Durgun (Hatay) 22) Hulusi Güvel (Adana) 23) Şevket Köse (Adıyaman) 24) Abdullah Özer (Bursa) 25) M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) 26) Canan Arıtman (İzmir) 27) Ahmet Ersin (İzmir) 28) Mevlüt Coşkuner (Isparta) 29) Mehmet Ali Susam (İzmir) 30) Turgut Dibek (Kırklareli) 31) Nesrin Baytok (Ankara) 32) Gürol Ergin (Muğla) 33) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın) 34) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) 35) Ali Rıza Ertemür (Denizli) BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur. Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır. Sayın
milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmına geçiyoruz. VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Kanun Tasarı ve Teklifleri 1.- Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı: 223) BAŞKAN - 1’inci
sırada yer alan, Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın
Adalet Komisyonuna geri verilen maddesiyle ilgili komisyon raporu
Başkanlığımıza henüz verilmediğinden, tasarının görüşmeleri ertelenmiştir. 2’nci sırada yer
alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Nihat
Ergün ve 16 Milletvekilinin; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli
Milletvekili Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve
Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/241) (S. Sayısı: 248) (x) BAŞKAN -
Komisyon? Yerinde. Hükûmet? Yerinde. 3’üncü maddeyi
okutuyorum: Payların
ayrılmasına ve gönderilmesine ilişkin esaslar MADDE 3- (1)
Paylar, Maliye Bakanlığı tarafından aylık olarak hesaplanır. Maliye Bakanlığı
büyükşehir belediye paylarını 5 inci maddede belirtilen esaslara göre
paylaştırarak bu belediyelere doğrudan, il özel idareleri ve diğer
belediyelerin paylarını ise ilgili idarelere aktarılmak üzere tahsil edilen ayı
takip eden ayın sonuna kadar İller Bankasına aktarır. İller Bankası, payları 4
üncü ve 5 inci maddelerde belirtilen esaslara göre müteakip ayın en geç onuncu
günü mesai saati sonuna kadar ilgili idarelere gönderir. (2) Belediye ve
il özel idare paylarını, Kanunda belirtilen süreler içinde ilgili idarelerin
hesaplarına yatırmayan sorumlular hakkında beş maaş tutarı kadar aylıktan kesme
cezası uygulanır. (3) İller Bankası
ve Maliye Bakanlığı yetkilileri hakkında ikinci fıkra uyarınca yapılacak
işlemler bağlı veya ilgili bulundukları bakanlıklarca yürütülür. BAŞKAN – 3’üncü
madde üzerinde gruplar adına ilk konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Amasya Milletvekili Sayın Hüseyin Ünsal. Buyurun efendim. CHP GRUBU ADINA
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlarken heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; kamu hizmetleri bilindiği üzere hem genelde hem de
yerelde devam etmekte ve çağımızda da yerel hizmetlerin önemi biraz daha ortaya
çıkmaktadır. Dolayısıyla, yerel hizmetlerle ilgili, yerel idarelere ayrılacak
paylarla ilgili bir kanun teklifinin gelmesi sevindiricidir. Dolayısıyla, çok
da olumsuz bir görüşümüz olmamasına rağmen 3’üncü madde de bunların paylarının
dağıtımıyla alakalıdır. Bu konuyla ilgili söz almış bulunuyorum. Şimdi, bu kanunda
bu dağıtımlar çıkarken göz önüne alınması gereken kriterler
bizim de ayrışık oy yazımızda zaten belirtilmiş idi. Bir nebze de buraya gelen
konuşmacı arkadaşlar, hem iktidara mensup hem de muhalefete mensup arkadaşlar,
bu kriterleri ciddiye aldıklarını, takdir ettiklerini de söylediler. Bunlardan
bir tanesi, tabii ki olmazsa olmaz nüfus kriteridir ama tek başına önemli bir kriter değildir. Bunun dışında da alınması gereken kriterler vardır. Bunlardan bir tanesi de kalkınmışlık
derecesidir yani bölgeler arası kalkınmışlıklar çok ciddi bir şekilde ele
alınması gerekiyor. Coğrafi konumdur, bu da ona bağlantılıdır. Bundan daha da
önemlisi de turistik konumdur ve mali kaynakların dağıtılmasıyla ilgili kriterlerdir. (x)
248 S. Sayılı Basmayazı 25/06/2008
tarihli 122’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir. Bu kanun bu kriterleri bir nebze ele almaya çalışmış ama tam olarak
almış diyemiyoruz çünkü büyükşehir belediyeleriyle diğer il ve ilçe
belediyeleri arasındaki makasın bu kanunla birlikte biraz daha açılmış olduğunu
görüyoruz. Tabii ki büyükşehir belediyelerinde yapılan
yatırımların güçlüğü, zorluğu ve yatırımların pahalılığı göz önüne alındığında
bu pay ayrılmalı ama esas önemli olan da Türkiye’nin en önemli sorunlarından
bir tanesi olan göç problemini ele aldığımızda sorunları il belediyelerinde,
ilçe belediyelerinde yaşayan insanlarla birlikte çözmemiz ve buraya aktarılan
kaynakları daha ciddi bir şekilde değerlendirmemiz gereği de ortaya çıkıyor. Ben burada nüfus kriteriyle ilgili bir önemli detayı da söylemek istiyorum.
Gelen konuşmacı arkadaşlarımız, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisine mensup
arkadaşlarımız burada konuşmalarını yaparken yerel yönetimlerle ilgili ne
denli, çok önemli yatırımlar yaptıklarını söylediler. Bakın, bundan, daha biraz
önce 2 binin altında kalan belediyeler ve birleştirmeyle ilgili bir yasayı hep
beraber gördük ve izledik ama görülen o ki orada alınan bir tek kriter nüfus kriteri oldu. O zaman biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak burada geldik, bunun sadece nüfus kriteri
olmaması gerektiğini, başka kriterlerin de göz önüne alınması gerektiğini,
mutlak bir şekilde göz önüne alınması gerektiğini söyledik ama bu konuda önlem
alınmadı. Ama görüyorum ki şimdi bu yasa çıkarken bir nebze turistik önemi olan
yerlere de payların biraz daha ayrılması gerektiğine inanmaya başlamış arkadaşlarımız. Değerli
arkadaşlarım, ben, tabii ki, uzun yıllar hem belediye başkanlığı yaptım, daha
sonra da Muğla ilinde başkan danışmanlığı yaptım yani profesyonel yaşamımın
neredeyse on beş yılını özellikle yerel yönetici olarak götürdüğüm bir anlayış
içerisinde, il belediyelerine ayrılan payların, ilçe belediyelerine ayrılan
payların burada çok dengeli olmadığını hep beraber görüyoruz. Bakın, pay
dağıtımına esas nüfus yaklaşık 60 milyon kişi, büyükşehir belediyelerinde 32
milyon kişi, diğer il ve ilçelerde 28 milyon kişi yaşıyor. Büyükşehir
belediyelerinin toplam nüfus oranı 53,76; diğerleri yüzde 46,26. Bugün için,
2008’de bu teklif oluştuğunda büyükşehir belediyelerine yüzde 71, diğer il ve
ilçelerine yüzde 29 gibi adaletsiz bir sonuç ortaya çıkıyor. Burada bu konuya
itiraz ettiler. Tekrar, arkadaşlarımız bu konuyla ilgili detayları Sayın Akif Hamzaçebi açıkladığı için bu detaya girmek istemiyorum. İl belediyelerine
ve ilçe belediyelerine buradan ayrılan payların, mutlak ve mutlak, tekrar, bu
değişiklik önergesiyle fazlalaştırılmasında büyük fayda olduğunu buradan tekrar
mülahaza etmek, söz etmek istiyorum. Değerli
arkadaşlarım, eğer biz büyük kentlere göçü engelleyeceksek, büyük kentlerdeki
yaşamı, refahı iyi sağlamak istiyorsak, o il ve ilçe belediyelerine daha fazla
para ayırmayı, pay ayırmayı ön plana almalıyız. Orada refahı, özellikle de
kalkınmışlık ölçeği ve bölgeler arasındaki dengesizliği de göz önüne alarak bu
konuya ağırlık vermemiz gerektiğini de bir kez daha ifade etmek istiyorum. Değerli arkadaşlarım,
tabii ki, gelen arkadaşlarımız, özellikle, burada, Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarında yerel yönetimlere ne denli önem verildiğini ve özen gösterildiğini
iddia ettiler ama tabii ki, ben hayatı belediye başkanlığıyla geçmiş insan
olarak, bizlerin bazı konuların da altını çizmesi gerekiyor. Bakın, 2003
yılında, geldiğiniz gibi, belediyelere ayrılan payları hemen yüzde 6’dan yüzde
5’e indirdiniz. Allah’tan Cumhuriyet Halk Partisi gitti Anayasa Mahkemesine
başvurdu ve bu konu geri alındı. Keza büyükşehir belediyeleriyle ilgili yüzde
4,1’den yüzde 3,5’e kadar düşürüldü, daha sonra 5216 sayılı Yasa’yla yüzde 5’e
çıkarıldı. Burada gözüken
şu: Sizlerin belediyeleri, AKP’li belediyeler azken böyle bir uygulama, AKP’li
belediyeler çokken değişik bir uygulamaya gittiniz. Burada çifte standart
uyguladınız. Bu konuyla ilgili -ben yine KİT Komisyonu üyesi olarak- İller
Bankasının hesapları denetlenirken de bunların hepsi tek tek
ortaya çıktı. Değerli
arkadaşlarım, bakın, Türkiye’de İller Bankası tüm belediyelere dağıttığı
kredilerin yüzde 53’ünü 50 tane belediyeye verdi, geri kalanı da 3.100
belediyeye dağıtıldı. Bu kadar adaletsiz bir durum var. Bazı belediyelere
-bakın, Yüksek Denetleme Kurulu raporlarından okuyorum- şu ana kadar aldıkları
payların 19 kat, 20 kat yukarısında verdiniz.” Biz bu belediyelerin ismini
istediğimizde “Bankacılık Yasası buna engel oluyor.” diyerek karşı çıkıldı.
Kimdir bu belediyeler, çok merak ediyoruz. Dolayısıyla,
Adalet ve Kalkınma Partisi bu konuyla ilgili adaletli davrandığı iddiasında
bulunuyor ise bu belediyelerle ilgili, kim bu belediyeler, bunları çok öğrenmek
istiyoruz. Bu konuyla ilgili bu iddiamızı devam ettirmek istiyoruz. Değerli
arkadaşlarım, gelen arkadaşlarımızın bir kısmı konuşurken en çok bahsettiği
şeyler, yine belediyelerle ilgili yasalar denildi. Ben, burada, biraz magazine
dönük bir şey olacak ama Ankara Büyükşehir Belediyesinin uygulamalarıyla ilgili
bir örnek, çok yakın zamanda çarpıcı bir örnek vereceğim: “Stratejik plan”
deniliyor, “stratejik çalışmalar” deniliyor, 2 binin altında kalan
belediyelerle ilgili söylerken de “fayda-maliyet analizleri yapıldı” denildi.
Şimdi, stratejik planda Ankara Büyükşehir Belediyesinin karpuz dağıtması var
mı? Böyle bir şey olabilir mi? Patates, soğan, karpuz dağıtmaya başladılar.
Sanırım, şimdi Belediye Başkanı benim bu konuşmamı dinliyordur. Benim ondan
özellikle hassaten bir ricam var: Merzifon’da, Suluova’da ve Amasya’da soğanlar
dökülüyor tarlalara, herkes soğanını döktü. Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanından rica ediyorum, bir dahakine de buraları bir dolaşsın, bu tarımda
yere dökülen, satılamayan malzemeleri de getirsin Ankara’da dar gelirlilere
dağıtmaya kalksın. Böyle bir şey var mı? Böyle bir şey olabilir mi? KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Yandaşı olursa dağıtacak. HÜSEYİN ÜNSAL
(Devamla) – Bakın, dar gelirlilere dağıtırken Ankara Büyükşehir Belediyesinin
açıklaması nedir biliyor musunuz? “Dar gelirli ailelere patates, soğan
yardımının yanı sıra -Ankara’da yaşayanlara- karpuz da dağıtacağız.” diyorlar.
Bu, bir stratejik plan gereği mi? Bunu sizin en önemli belediyenizden birisi
yapıyor değerli arkadaşlarım. Yani Avrupa’daki herhâlde belediye başkanları da
herhâlde yavaş yavaş bunu örnek almaya başlayarak
herhâlde Amsterdam Belediye Başkanı süt dağıtmaya başlayacak. Böyle bir şey
olabilir mi? Bu, bir stratejik plan ürünü müdür? Belediyenin bir çalışması
mıdır? Bunları, çok önemli detaylar olarak söylemek istiyorum. Yalnız,
belediyelerle ilgili yapacağımız en önemli şeylerden bir tanesi -ilgili sayın
arkadaşlarımız da burada, Sayın Tanrıverdi de burada-
bakın, belediyelerin katma değer vergisi alacağı var değerli arkadaşlar. Bütün
belediyeler katma değer vergisinden alacaklı. Bu belediyelerin katma değer
vergisinden olan alacakları ile belediyelerin borçlarının mahsubuyla ilgili bir
çalışmayı da burada hep beraber yapalım. Bu, çok önemli bir çalışmadır. Ben
maliyeci arkadaşlarımdan sordum, öğrendim, Avrupa’nın en uygar ülkelerinde,
Avrupa ülkelerinin hepsinde katma değer vergisi en fazla bir yıl saklı
tutuluyor, ondan sonra iade ediliyor. Ama bu belediyelerin yıllardır birikmiş
olan katma değer vergisi alacağının kapatılmasıyla ilgili, mahsup edilmesiyle
ilgili, tahkimatıyla ilgili ne gibi bir çalışma yapacaksanız Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak arkanızda olduğumuzu da bir kez daha ifade etmek
istiyorum. Ayrıca, yine,
2004 yılında, 5272 sayılı Yasa’yla hazine mallarını belediyelere devretme
kararı alınmıştı. Ama her nedense 30/12/2004’te, hemen
ondan yirmi üç gün sonra bir torba yasa içerisinde bu hak belediyelerin elinden
geri alındı. Hâlbuki, o hazine mallarının yüzde 40’ı
oranındaki hisselerin belediyelerin payı olarak ayrılması gerekiyordu. Değerli
arkadaşlarım, belediyelere, yerel yönetimlere tabii ki desteği vereceğiz. Bu
kanun, bu anlamda, önemli bir kanun olarak gelmiştir ama bu eksikleri de
tamamlamak ve bu eksikleri, yerel yönetimlerin bu ihtiyaçlarını bu yasayla
birlikte bir an evvel hafifletmek zorundayız. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Ünsal, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun efendim. HÜSEYİN ÜNSAL
(Devamla) – Tamam efendim. Değerli
arkadaşlarım, bu yasanın belediyelerimize, yerel yönetimlerimize hayırlı
olmasını diliyorum ama bu önerilerimizin de lütfen burada ciddiye alınmasını
istiyorum. Bakın, burada, değerli arkadaşlar, bu kanunla ilgili çok esastan bir
muhalefetimiz olmamasına rağmen, yapıcı bir anlayışla bakmamıza rağmen bir tane
önergemiz bile ciddiye alınmamıştır; hatta, burada
yanlış oylama, yanlış el kaldıran arkadaşlar da olmuştur. Lütfen bu konudaki
önerilerimizi ciddiye alın ve bu konuda biz de, yaklaşımlarımızla birlikte,
belediyelerin yaralarına bir nebze merhem olalım diyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Ünsal. Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik. Buyurun efendim.
(MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte
olan 248 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına görüşlerimizi bildirmek için söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Genel bütçe vergi
gelirleri tahsilat toplamından belediyelere ve özel
idarelere pay verilmesi hususu, Türkiye’de neredeyse yüz elli yıldır
konuşulmaktadır. Belediyelere kaynak yaratan Belediye Gelirleri Kanunu, vergi,
resim ve harçlar ile katılım payları ve ücretler oldukça önem arz etmektedir.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu bunu düzenlemektedir. Bütçeden ayrılan
pay ise bir transfer hükmündedir. 3’üncü madde
kapsamında transfere ilişkin hükümler ne getirmektedir, ona baktığımızda:
Birincisi, paylar Maliye Bakanlığınca aylık olarak hesaplanacak. Bakanlık
büyükşehir belediye paylarını doğrudan gönderecek. Yine Bakanlık özel idare ve
diğer belediye paylarını ise tahsilatı takip eden ayın
sonuna kadar İller Bankasına gönderecek. Ve dördüncü olarak, İller Bankası da
müteakip ayın onuncu günü akşamına kadar gönderecek. Böylece payları süresinde
göndermeyen kamu görevlileri hakkında da aylıktan kesme cezasını öngörmektedir.
Bu düzenlemeye
biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak belediyelere kaynak aktarması yönüyle
olumlu bakmakla birlikte, bu yasanın yetersiz olduğunu düşünüyoruz. Sayın
milletvekilleri, Türkiye’de ta Osmanlı döneminde, özellikle mahallî müşterek
ihtiyaçların çağın şartlarına uygun olarak karmaşıklaşması ve artması nedeniyle
belediyeler kurulması yönünde birtakım toplumsal ve diğer ihtiyaçlardan
kaynaklanan bir istem ortaya çıktı. Özellikle Osmanlının denize kıyısı olan
kentlerinde belediyecilik anlayışı yaygınlaşmaya başladı. Bilhassa, İstanbul’da
ilk belediyecilik deneyimini görüyoruz, 1855 yılında İstanbul Şehremaneti
olarak, bugünkü “büyükşehir” karşılığı. Bunun yanında 1858’de ilk defa
“belediye” ismi geçen İstanbul Altıncı Daire-i Belediyenin kurulduğunu
görüyoruz. İşte, 1855’lerden günümüze kadar geçen sürede belediyecilik
Türkiye’de sürekli olarak terakki etmekle birlikte, maalesef, yerel yönetim
hizmetlerinin sukut ettiği, yavaşladığı, kendisini yenileyemediği,
geliştiremediği dönemlere de hepimiz tanık oluyoruz. Kurtuluş
Savaşı’nı yaptığımız ve cumhuriyetimizi kurduğumuz 1923 yılında Türkiye’de 374
belediye vardı. Bu 374 belediye… En son, biliyorsunuz, 5747 sayılı Yasa
çıkıncaya kadar 3.200’ün üzerinde belediye mevcuttu ve tüzel kişiliğe sahipti.
Ancak çıkarılan bu yasayla belediyelerin 1.120 adedi söndürüldü. Şimdi, bu
belediyeleri söndürmekle aslında orada kültürü söndürdük, oradaki sosyal
ilişkileri söndürdük, oradaki insanların kendi ilinin dışında başka kentlere
göç etmesine ortam ve zemin hazırladık. Böylece özellikle “kırsal belediye”
dediğimiz 863 belediyenin kapatılması Türkiye için gerçekten şu anda bir handikaptır ve “Terakki” dediğimiz 1855’ten günümüze gelen
yerel yönetim sürecini ne yazık ki bu yasayla AKP İktidarı maalesef durdurmuş
oldu. Aslında buna şaşmamak gerekiyor. Çünkü AKP İktidarının yerel yönetim
anlayışı ilmî değil palyatif, kentleşme bilimine göre
değil arabesk, tarafsız değil, adil değil, akli değil kayırmacı, tehditkâr,
sosyal politikacı, istihdamcı değil sadakacı ve bunu daha da çoğaltabiliriz.
İşte bu belediyecilik anlayışı Türkiye’yi âdeta kıskaca alıyor. Biz mahallî
müşterek ihtiyaçlarımızı AKP’nin bu maalesef subjektif,
kayırmacı anlayışı yüzünden geliştiremiyoruz ve insanlarımızın ortak
ihtiyaçlarını karşılamaktan gittikçe uzaklaşıyoruz. Ve yine
hatiplerin ifade ettiği gibi, Ankara’daki uygulamalar ortada, İstanbul’daki
ortada. Biz istiyoruz ki, belediyecilik kent bilimine uygun olarak yapılsın her
yerde, Türkiye’mizde. Ama bu yapılmıyor. Tek uğraşılan konu, ihaleler, alt
geçit, üst geçit, karpuz dağıtma, gıda dağıtma, top dağıtma gibi çok basit ve
kent insanına bir şey vermeyen uygulamalar. Ama sosyal politikaların hepsine
biz MHP olarak yürekten katılıyoruz. Bu konuda en ufak bir gelişmeyi de
maalesef görmüş değiliz. Ve sonuçta bu
yapılan işlemlerin getirisi olarak oyu görüyorlar. Bu, kurnaz esnaf mantığının
bir göstergesidir, ilmî değildir. Ve sonuçta
mahallî idarelerden başlayarak merkezî idareye doğru devam eden bu mantık silsilesi
devleti âdeta yok ediyor ve millî devletimiz bir anlamda aşiret devletine,
süfli devlete doğru gidiyor ve hukuk devletinden de uzaklaşarak ne yazık ki
dayatmacı bir devlet anlayışına doğru yol alıyor. Evet, kent
biliminden nasibini alamamış iktidar, belediyeleri de kendisine benzetiyor.
Tedricen gerileyen, köyleşen büyükşehirlerle ve il, ilçe belediyeleriyle acziyet ve vahamet kapımıza dayanıyor. Şunu belirtmek
lazım: Kentleri biyolojik varlık olarak gören bilim adamları, kentsel evreleri
polis, metropolis, megalopolis,
tiranapolis gibi aşamalara ayırırlar ve son aşama ise
nekropolistir. Bu, kentin bir bakımdan madden ve
manen çöküşünü ve harabeleşmesini anlatır. AKP’nin yerel yönetim başarısı olsa olsa nekropolistir. . Sayın
milletvekilleri, tekrar konuya dönersek, cumhuriyet tarihinde özellikle
1950’lerden itibaren belediyelerin yoğun bir borç batağına saplandığına
tanıklık ediyoruz. 2380 sayılı
belediye ve özel idarelere pay verilmesi hakkında Yasa’da ifade edilen rakam
genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamının brüt
olarak yüzde 9,25’iydi ve ilerleyen yıllarda, Kanun yüzde 12’ye kadar çıkmayı
öngörüyordu, şimdi bu uygulanmadı. Bakınız, özel idarelere yüzde 1,20 verilmesi
öngörülüyordu, bu da maalesef uygulanmadı ve gittikçe azaltıldı ve net olarak
özel idarelere yüzde 0,80’e düşürüldü, belediyeler yüzde 9,25’lik brütün
içinden yüzde 4,5’lara kadar inen oranda pay aldılar. Bu yeni, şu anda
gelen kanun teklifiyle belediyelere verilecek olan pay, aslında sadece matraha ÖTV’nin dâhil edilmesiyle sağlanan bir avantaj. Bunun
dışında hiçbir avantaj getirmiyor. Böyle bir yasayı niye Genel Kurula
getiriyorsunuz? Belediyelere ne gibi katkıda bulunacak? Sadece ÖTV matrahından
dolayı katkıda bulunacak, başka hiçbir şey değil. 1992’de Tahkim
Yasası çıktı, belediyelerin 5 milyar dolarlık borcu silindi ve takip eden
süreçte yine, 4769 sayılı Yasa çıkarıldı ve belediyelerin dış borçlanması
donduruldu. Şimdi, belediyeler 40 katrilyon TL kadar bir borçlanma içine
girebilmektedir. Dolayısıyla, bu yasanın belediyelere gerçek anlamda bir
avantaj sağlamayacağı ortada ama mantık olarak biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Çelik, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun efendim. BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan. …böyle bir yasaya
ihtiyaç duyulduğunu özellikle vurgulamak istiyoruz. Ama içerik olarak bu
yasanın belediyelere ve özel idarelere bir katkı sağlamayacağını özellikle
ifade etmek istiyorum. AKP idaresinin,
İktidarının devlette ehliyet ve liyakati yok etmesi, yolsuz, yiyicilik ve
kayırmacılığın had safhaya çıkmış olması, akraba kayırmacılığının ve köşe
dönmeciliğin yaygınlaşması çok net bir şekilde herkes tarafından görülüyor, ki aşikârdır. Artık yozlaşmış bir yapının sonuna
gelmiş bulunuyoruz ve maalesef AKP İktidarı yerel yönetimler anlamında da
başarısızlığını ortaya koymuş, sergilemiştir. Bu yüzden, böylece AKP İktidarı
bunu bıraksın diyoruz, yerel yönetimleri bıraksın diyoruz ve -halkımız gerçi
bunun en kısa sürede cevabını verecek- böylece kendileri de geçirmekte
oldukları travmadan kurtulacaklar diyoruz. Teşekkür ederim.
(MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Çelik. Şahsı adına Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu. Sayın
Türkmenoğlu, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Van’ın hakkını koru Kayhan. Van’ın nüfusu 500 bin,
Urfa’nın… Urfa milletvekilleri buradaydı, nereye gittiler? KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. Ülkede mahallî
idareler, il özel idareleri gerçekten zor bir görevdir. Onun içerisinde,
mutfağında yaşayanlar bunu en iyi şekilde bilir. Belediyeler
Yasası’na baktığımızda 1914, 1948, 1981, 1985 ve 1992 yıllarında çeşitli
şekilde yasalarla revize edilmiştir, çeşitli yasalar çıkmıştır. Demek ki günün
şartlarına uygun şekilde, zamanın şartlarına uygun şekilde, yasaların günü,
yeri, zamanı geldiği zaman revize edilmesi kaçınılmaz oluyor. Biz her zaman
şunu söylüyoruz: AK PARTİ İktidarı umudun ve ümidin bittiği yerde yeşil alan
oluşturmuştur. Umut bittiği anda ümit olarak AK PARTİ İktidarı bugün ülkemizi
kucaklayan bir sistemi en iyi şekilde entegre etmek
için fiiliyata geçmiştir. 2004 yılında
çıkarmış olduğumuz yasayla belediyeler asli görevlerine dönmüştür. Belediyeler
zemin üzerine oturtulmuştur. İlk kez analitik bütçe uygulaması belediyelerde
başlatılmıştır. İlk kez stratejik planlar belediyelerde gerçekleştirilmiştir. Değerli
milletvekilleri, bakın, 1985 ve 92 yılları arasında ilim Van ili, Ağrı, ona
bağlı Diyarbakır, Batman, yoğun göç alan kentlerdir. Bu yoğun göç alan
kentlerden, 82 ve 96 yılları içerisinde, sadece Van iline 3 bine yakın aile
gelmiştir. Eğer bunlar o günkü şartlar altında, o günkü zaman içerisinde, o
günkü iktidarların ve hükûmetlerin almış olduğu
önlemler çerçevesi içerisinde hâlihazır yeni yasalarla desteklenmiş olsalardı,
bugün önümüze yığınlarca sorunlarla bir belediyecilik gelmezdi. Bugün, Allah’a
hamdolsun, AK PARTİ İktidarımızda belediyelerle ilgili son derece yararlı ve
güzel çalışmalar vardır ve buna bağlı olarak Köy Hizmetlerinin ilk kez il özel
idarelerine devrolması kalkınmanın ateşidir. Bugün köylere eğer hizmet
gidiyorsa, bugün en ince kılcal damarlara kadar hizmetler götürülmeye
çalışılıyorsa, bunlar çıkarılan bu yasaların gereğidir. Şimdi, güzel bir
söz vardır: “Başarının yüzde 5’i yapmayı bilmek, yüzde 95’i yapabilmektir.”
Yapmayı bilmek herkes için geçerli olan bir kuraldır, ama önemli olan bu işi
yapabilmektir, bunu becerebilmektir, becerebilmeyi de, becereni de her zaman
için takdir etmektir. İl belediyelerimizde, mahallî idarelere baktığınızda,
Türkiye’de, gayrisafi millî hasıladan pay alan ülkeler
çerçevesi içerisinde, 95 yılında yüzde 2,4 iken bugün hangi noktalarda
olduğumuz rakamlarla bellidir. Ha, onlarla birlikte Avrupa Birliği ülkelerine
bakınız -Fransa’ya, Almanya’ya- yüzde 9, yüzde 10’lardadır payları. Bütçeden
alınan paylara baktığınızda, Türkiye’de yüzde 12’lerde iken bugün hangi
noktalara geldiği bellidir. Ha, bunlar yeterli midir? Bunlar yeterli değildir.
Elbette ki çalışma son derece yoğun bir şekilde devam etmektedir. Değerli
arkadaşlarım, bu düzenleme yapıldıktan sonra, yeni düzenlemeyle, 2007 yılı esas
alındığında, 2008 yılı için il özel idarelerinde, il belediyelerinde ve
büyükşehir belediyelerinde aşağı yukarı yüzde 40-50’ye yakın bir artış
olacaktır. Kişi başına düşen paylar ise il belediyelerinde 126 YTL’den 166
YTL’ye, il özel idarelerinde 19 YTL’den 25 YTL’ye, büyükşehir belediyelerinde
308 YTL’den 336 YTL’ye çıkacaktır. Şimdi, burada
önemli olan söylemden çok eylemi gerçekleştirmektir. Belediye gelirleri, sizler
de takdir edersiniz ki, hakikaten vergi gelirleri üzerine endekslenmiştir,
harçların, harcama katılım paylarının ve ücretlerin pek bir fonksiyonu yoktur.
Ancak, bu yeni çıkaracağımız Mahallî İdareler Yasası bizim için bir umut ve
ümit olmuştur. BAŞKAN – Sayın
Türkmenoğlu, konuşmanızı tamamlayınız lütfen. Buyurun. KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) – Bunun için, özellikle geçmişte, 2005 yılında çıkarılan
5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ve buna bağlı olarak 5393 sayılı Belediye
Kanunu, belediyelerimizin altyapı itibarıyla ve hizmet anlamında önünü
açmıştır. Bu yasa da il belediyelerimizin ve il yönetimlerimizin önünü
açacaktır. Bu kanunun
düzenlenmesinde emeği geçen bütün değerli emek sahiplerine minnet ve şükran
duygularımı ifade ediyor, yüce heyeti saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Yasamız
hayırlı olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Şahsı adına
Elâzığ Milletvekili Sayın Hamza Yanılmaz. Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) HAMZA YANILMAZ
(Elâzığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum. İl özel
idarelerine ve belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi,
verilecek bu payların uygun bir paylaşım ve bölüşüm içerisinde dağıtılmasını
içeren yasal düzenlemenin gerek il özel idarelerimizi, belediyelerimizi ve
gerek milletimizi rahatlatan olumlu yansımalar vereceği açıktır. Ekonomik ve
sosyal bakımdan geri kalmış bölgelerde bulunan belediyelerin nüfusları az
olduğu için, daha az pay aldıkları için, gelişmiş bölgelerde bulunan
belediyelerle aralarındaki mesafe her geçen gün daha fazla açılmaktadır.
Böylece, belediyelerde pay dağıtımında nüfus ağırlığı yüzde 80, gelişmişlik
endeksinin ağırlığı da yüzde 20 ağırlığa sahip olurken, il özel idarelerine
dağıtılacak olan payların kriterleri yüzde 60 nüfus
oranı, yüzde 10 ilin yüz ölçümü, yüzde 15 ilin kırsal alan nüfusu, yüzde 15
ilin gelişmişlik endeksi olarak belirlenmiştir. Bu
düzenlemelerle, belediyeler ve iller arasındaki gelişmişlik farkının her geçen
gün süratle kapatılarak ülke genelinde yerel yönetimlerde kalıcı bir denge
sağlanması hedeflenmiştir. Gelişmişlik endeksi Devlet Planlama Teşkilatının
güncel verileri esas alınarak belirlenecek. En az gelişmiş bölgelere en çok pay
ayrılırken, en çok gelişmiş bölgelere ise en az pay ayrılması yerinde ve olumlu
bir düzenleme olarak karşımızdadır. En az gelişmiş bölgeden en çok gelişmiş
bölgeye doğru eşit sayıda ilçeyi içeren beş grup hâlinde dağılım
gerçekleşmekte. Yüzde 23’ü birinci gruba, yüzde 22’si ikinci gruba, yüzde 20’si
üçe, yüzde 19’u dörde ve yüzde 17’si beşinci gruba tahsis edilerek oranlamalar
gerçekleştirilmiştir. Bu tahsisat her grup içinde, gruba giren illerin
nüfusları da esas alınarak pay edilmektedir. İl özel idareleri ve belediyelerin
payları Maliye Bakanlığı tarafından ilgili idarelere aktarılmak üzere vergi
tahsil edilen ayı takip eden ayın sonuna kadar İller Bankasına gönderilecek ve
belediye ve il özel idare payları kanunda belirtilen süreler içerisinde ilgili
idarelerin hesaplarına yatırılacaktır. Değerli
arkadaşlar, yine bu kanun teklifinin en önemli maddelerinden biri de
denkleştirme ödeneğidir. Nüfusu 10 binin altındaki belediyelerimizin gelir
oranlarındaki kayıplarını önlemek için Maliye Bakanlığı çerçevesi içerisinde
hazırlanmış olan denkleştirme ödeneği de belediyelerimizi, özellikle nüfusu
düşük olan belediyelerimizi, 10 binin altında olan belediyelerimizi rahatlatmak
için en önemli maddelerden birisidir. Artık belediye başkanlarımız, zamanlarını
bakanlıklarımızın kapılarında, onların bürokratlarının kapılarında
öldürmeyecekler ve kendi asli görevlerini yapmak için bölgelerinde vatandaşlara
hizmet etmeye vakfedeceklerdir. Değerli
arkadaşlar, amaç, siyasi istismarların önüne geçmek ve yerel bazda
hizmet üreten il özel idareleri ve belediyelerin özerkliğini artırmak, hizmette
ve mahallî kalkınmada bölgeler arasındaki dengesizlikleri gidermektir;
yöneticilerin kaynakları kullanırken, performanslarını ortaya koyarken vergi
ödeyen vatandaşlarına karşı sorumluluklarının bulunduğunu ve vatandaşların da
ödedikleri vergilerle belediye harcamalarına katkı sağladıklarının farkına
varmalarını sağlamaktır. Çünkü en başarılı hizmetler millet ve devlet
kaynaşması ile hayata geçirilebilir. Çünkü hizmetlerin en anlamlısı, insana ve
sürdürülebilir yaşamına olumlu katkı sağlamaktır. Hizmetlerin en
kalıcısı, nesilden nesile taşınabilecek kentsel ve
çevresel eserler inşa etmektir. Hizmetlerin en mükemmeli, bölgeler arasında
farklılık gözetmeden topyekûn kalkınmayı sağlayabilmektir. Bütün bunlar
kaynakların artırılması, uygun ve doğru bir sistemle yurt genelinde pay
edilmesiyle mümkündür. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Yanılmaz, konuşmanızı tamamlayınız efendim. HAMZA YANILMAZ
(Devamla) – İşte bu yasa bunu gerçekleştirmektedir. Değerli
arkadaşlar, şunu da ifade ederek sözümü tamamlamak istiyorum: Birçoğumuz belediye
kökenli milletvekilleriyiz. Burada özellikle bu madde üzerine konuşma yapan
arkadaşlarımızın da büyük ekseriyeti belediye kökenli. Şimdi, biraz önce CHP
sözcüsü satılmayan, dökülen soğanlardan bahsetti ve büyükşehir belediyesine de
bir öneride bulundu: “Bunları da alın, getirin, dağıtın.” dedi ve “Çok faydalı
bir hizmet vermiş olursunuz.” diye ifade etti. Benim de
kendilerine önerim şu: Hani ikide bir hep dile getiriyoruz ya “Bu yardımlarla
seçimi kazanıyorsunuz. Yaptığınız hizmetlerle değil, fakir fukaraya yapmış
olduğunuz yardımlarla seçim kazanıyorsunuz.” O hâlde ben de size bir öneride
bulunuyorum: Şu dökülmeye yüz tutmuş soğanları da lütfen siz alın getirin,
fakir fukaraya dağıtın, belki öyle seçimi kazanırsınız diyorum. Değerli
milletvekillerimiz… FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Çok basit Hamza Bey yani. HAMZA YANILMAZ
(Devamla) – Vallahi basit ama soğanı burada gündeme getirene verilen cevap o
ifade edilen kadar önemli. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Yazıklar olsun! Çok basit bir cevap. HAMZA YANILMAZ
(Devamla) – Bu yasa tasarısının hazırlanmasında emeği geçen tüm arkadaşlarımıza
teşekkür ediyorum. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Biz sizin gibi dışarıda yapmıyoruz. Biz gönlümüzden
yapıyoruz, kimse görmüyor Hamza Bey. HAMZA YANILMAZ
(Devamla) - Yasanın milletimize, memleketimize, belediyelerimize, il özel
idarelerimize hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Biz kimse görmeden yaparız, Allah için yaparız. HAMZA YANILMAZ
(Elâzığ) – Dağıtın öyleyse. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Biz Allah için dağıtırız. Biz gösterişle yapmayız bu işi.
HAMZA YANILMAZ
(Elâzığ) – Kimse görmüyor. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) – Gel, göstereyim sana… BAŞKAN -
Arkadaşlar, milletvekilli arkadaşlarımız soru soracaklardır, lütfen… Sayın Bulut,
buyurun efendim. AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) – Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakana soruyorum: Sayın
Bakanım, Balıkesir ilinin nüfusu 1 milyon 200 bindir, merkez nüfusu ise 241
bindir. Balıkesir ilinde kişi başına 168 YTL düşerken, Kocaeli’nde kişi başına
562 lira verilmesi Anayasa’daki eşitlik ilkesine ters düşmüyor mu? Siz
yaptığınız bu yasa ile vatandaşlar arasında ayrım yapmış olmuyor musunuz? Tasarının bütçeye
getirdiği 7,4 milyar YTL tutarındaki yükü hazine yüksek faizle borçlanarak
karşılayacaktır. Döneminizde, altı yıllık dönem içinde Türk milletini mahkûm
ettiğiniz iç ve dış borç tutarı ne kadardır? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bulut. Sayın Çalış… HASAN ÇALIŞ
(Karaman) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Aracılığınızla
Sayın Bakanıma soruyorum: Sayın Bakanım, genel bütçe vergi gelirlerinden
belediyelere ve il özel idarelerine pay verilirken, ilave kriterler ortaya
konulmasıyla beraber nüfus önemli bir kriter olmaya
devam etmektedir. Ancak ülkemizde günlük, aylık, mevsimlik değişebilen
hareketli nüfus söz konusudur. Yazın yurt dışında ve büyük şehirlerde
çalışanların tatile gelmesi nedeniyle Anadolu’da ciddi bir nüfus değişikliği
görülmektedir. Özellikle turistik bölgelerimizde ise nüfus birkaç kat daha
artabilmektedir. Senede iki üç defa nüfus tespiti yapılarak, bunun ortalaması
alınarak pay belirlemeyi düşünüyor musunuz? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Sayın Özdemir… HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Bakanım, görüşülmekte olan 248
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında “Büyükşehir
belediye sınırları içinde yapılan genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı
toplamının yüzde 5’i ile genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamı
üzerinden büyükşehir ilçe belediyelerine ayrılan payların yüzde 30’u büyükşehir
belediye payı olarak ayrılır.” denmektedir. Büyükşehir belediyelerinin gittikçe bağımsız hâle getirilmesi
ileride ülke bütünlüğüne zarar vermez mi? Soru 2: Mahallî
idareler Yasası yapılırken büyükşehir belediyeleri gözetilerek, diğer il ve
ilçe belediyelerine göre daha fazla yetki verilmiştir. Gelirler konusunda da
aynı tutum devam etmektedir. Bu durum eşitlik ilkesine aykırı değil midir? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum. Sayın İnan… MÜMİN İNAN
(Niğde) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Aracılığınızla
Sayın Bakana sormak istiyorum: Sokak aydınlatmaları konusunda belediyelerin son
derece önemli sıkıntıları vardır. Düğme kendinde olmadan, fatura kendinde
olmadan TEDAŞ belediyelere sokak aydınlatması noktasında son derece önemli
faturalar çıkarmaktadır. Şu ana kadar belediyeler bunları ödememiştir, ama
belediyelerin hanesine borç olarak yazılmıştır ve faiz işletilmektedir. Bu
konuda bir çözüm düşünüyor musunuz? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın İnan. Sayın Öztürk… HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Görüşmekte
olduğumuz maddede “Belediye ve il özel idare paylarını, Kanunda belirtilen
süreler içinde ilgili idarelerin hesaplarına yatırmayan sorumlular hakkında beş
maaş tutarı kadar aylıktan kesme cezası uygulanır.” denilmektedir. Bize göre,
öngörülen 5 kat tutarında aylıktan kesme cezası bir kamu görevlisi tarafından
ödenebilir düzeyde değildir. Ceza ödenebilir ve tahsil edilebilir düzeyde olur
ise yaptırım gücü kazanır. Bu görüşe katılır mısınız? Öngörülen cezayı
ödenebilir bir düzeye çekmek için düşürmeyi düşünür müsünüz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Öztürk. Sayın Dibek… TURGUT DİBEK
(Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Başkanım. Sayın Bakanıma şu
soruyu iletmek istiyorum: Az önce Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan
Sayın Hüseyin Ünsal da konuşmasında belirtti, Yüksek Denetleme Kurulunun
raporlarına göre -İller Bankasıyla ilgili olan bir soru soracağım- 31/12/2006 tarihi itibarıyla İller Bankasında en çok kredi
kullanan 50 belediyeye İller Bankasının kullandığı kredinin yüzde 53’ü
dağıtılmış ve bu 50 belediye de İller Bankasına en çok borçlu olan
belediyelermiş. Şimdi, Türkiye’de 3.200 civarı belediye var Sayın Bakan. Bu
belediyelerin 50 tanesi, ki İller Bankasına en çok
borcu olan belediyeler, bunlara, kullandırılan kredinin yüzde 53’ü
kullandırılmış, diğer 3.150 belediyeye de yüzde 47 gibi bir kredi
kullandırılmış. Yani İller Bankası diğer belediyeler için ne görev yapmıştır
diye merak ediyorum. Yani yılda, on iki ay onların paylarını göndermek… Maliye
Bakanlığı da bunu yapabilir. Yani İller Bankasının bu uygulamasını nasıl
karşılıyorsunuz? Böyle bir tabloda İller Bankasına ihtiyaç var mı? Bu bankayı
kapatmayı düşünüyor musunuz diye de sormak isterim Sayın Bakanım. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Sayın Bakanım,
buyurun. ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; ben kısaca suallere cevap vermeye
çalışacağım. Önce, Sayın
Bulut, özellikle Balıkesir ile Kocaeli’nden bahsederek kişi başına düşen miktar
konusunda 168 YTL ile 562 YTL arasında arada fark olduğunu ifade etti. Ancak,
tabii orada, Kocaeli’nde sanayi var. Ticaret, sanayi geliştikçe onlardan alınan
vergiler bir noktada oraya dağıtılıyor. Bunda bir adaletsizlik olduğunu
düşünmüyorum. İnşallah Balıkesir’de de bu sanayi, tarım, ticaret gelişince
onların da kişi başına düşen gelir miktarı artacaktır. Kaldı ki,
bildiğiniz gibi, biz, merkezî hükûmet borçlanmıyor
-yani geçmiş döneme göre borç miktarı çok azdır- özel sektör borçlanıyor. Yani
bir kere buradaki borçlanmanın artışını da özel sektör ile hazinenin
borçlanmasını ayırmak lazım. Özel sektörün borçlanması
kişilerin, şahısların, firmaların borcu. Burada asıl olan hazinenin borç
miktarının artıp artmadığına bakmak gerekir. Biliyorsunuz IMF’ye olan
borcumuzun da büyük miktarını ödediğimiz herkesin malumudur. Diğer bir husus
da Sayın Çalış’ın bahsettiği, özellikle, tabii ki,
bilhassa turizm alanlarında mevsimlere göre bilhassa yaz aylarında nüfusun
arttığı bilinen bir gerçektir. Ancak tabii ki bunu belirlemek, hareketli nüfusa
göre bir dağılım yapmak fevkalade zordur. Dolayısıyla, burada gelişmişlik,
nüfus ve diğer kriterleri dikkate alarak hakkaniyetli
bir dağıtım yapıldığı kanaatindeyim. Zaten orada bir gelişme varsa turistlerden
dolayı onların gelirlerinden zaten bütçeden de onlara bir pay mecburen
ayrılacaktır, ayrılmaktadır. MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Ortalama bir nüfus olacak mı Sayın Bakan? ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) –Evet, yani onu
tespit etmek fevkalade zor zaman çok değişken olduğu için. Yani belki bu konuda
ileride bir çalışma yapılabilir ama şu anda yapılması çok zor. MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Adaletli olmayacak o zaman. ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Şimdi, Sayın
Özdemir’in bahsettiği husus, özelikle büyükşehirlerin payının fazla olduğunu
Sayın Özdemir ima ediyor anladığım kadarıyla. Şimdi özetle şunu
belirteyim: Evet, büyükşehirlere fazla yetki verildi ama fazla da yük verildi
yani büyükşehirlerin yükü büyükşehirin altındaki
diğer ilçe belediyelerine göre çok fazla. Dolayısıyla ne kadar yük verilmişse,
mükellefiyeti varsa o kadar da fazla yetkisi olması ve fazla para almasının da
gayet tabii olduğu kanaatindeyim. Zaten bu konuda da tahmin ediyorum bir önerge
var büyükşehirlerde artışın yüzde 20’den fazla olması hâlinde bunun diğer
şehirlere orantılı olarak dağıtılması şeklinde. Böyle bir teklif de olacak
tahmin ediyorum, böyle bir düzenleme de arkadaşlar tarafından düşünülmekte. Sayın Öztürk’ün bahsettiği beş maaş tutarında aylıktan kesme
cezası… Şimdi, efendim, tabii bu belki büyük gözükebilir ama eğer cezalar
caydırıcı derecede büyük olmazsa o zaman bu cezayı bir şekilde ödeyerek
vazifesini yapmama gibi bir durum olabilir. Burada maksat hakikaten ihtiyacı
olan bu belediyelere zamanında bu paraların aktarılmasını sağlamaktır. Zaten
aktarıcı için, aktarırsa bir ceza yani aylıktan kesme cezası söz konusu
değildir diye düşünüyorum. Şimdi, Sayın
Dibek’in bahsettiği husus İller Bankasıyla alakalı. Şimdi, şöyle: İller
Bankası, bildiğiniz gibi geçmişte bankacılık yanında belediyelerin altyapı
hizmetleri, su, kanalizasyon, atık su arıtma, hatta otogar gibi belediyenin
bazı tesislerini de yapıyordu ama şu anda Hükûmetimizin
genel politikası, bunun tamamen bankacılık istikametine yönelmesi şeklinde bir
çalışma var. Bu konuda da İller Bankası Kanunu’nda bir değişiklik yapılması
düşünülüyor aslında, çalışmalar var. Hatta geçen dönemde de vardı ama şu anda
Plan ve Bütçe Komisyonunda bekliyor. Gayemiz, bu İller Bankası hakikaten adına
uygun olarak bankacılık hizmeti yapsın şeklinde böyle bir görüş var ama tabii
bu bir tasarıdır, yüce Meclis tabii karar verecektir. O konuda nasıl karar
verecek, onu bilemiyorum. TURGUT DİBEK
(Kırklareli) – Elli belediyenin isimleri niye açıklanmıyor? ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Tabii, elli
belediye, bunlar büyük belediyeler, diğerleri küçük belediye. Büyük
belediyelerin ihtiyacı daha büyük oluyor, yani bazı belediyelerin atık su
arıtma tesisleri -büyük şehirler- tabii oradaki miktar ile küçük, 1.500 nüfuslu
veya bin nüfuslu bir belediyenin ihtiyacı bir değil. Bazı
şehirlerin belediyeleri büyük. Bu bakımdan sebebi budur diye
düşünüyorum. Evet, çok
teşekkür ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bakanım. 3’üncü madde
üzerinde bir adet önerge vardır. Önergeyi
okutuyorum: TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan
248 sıra sayılı Tasarı’nın 3’üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki “onuncu”
ibaresinin “beşinci” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Özkan, siz mi konuşacaksınız? RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) – Evet. BAŞKAN – Buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar) RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Verdiğimiz
önergeyle, vergi gelirleri hasılatından yerel
yönetimlere aktarılan payların daha erken aktarılmasını amaçlıyoruz. Yasayla il
özel ida-re ve belediye gelirlerinde artışlar düşünülmektedir.
Bu artışları yönlendire-cek olanlardan bir tanesi
yerel yöneticilerimiz, il genel meclisi üyelerimiz, il genel meclisi
başkanlıklarımız ve belediye başkanlıklarımız. Ancak, il genel meclisi
üyelikleri, adı güzel, yerel parlamenterdir il genel meclisi üyeleri ama onlara
verdiğimiz sosyal haklarımız yeterli değildir. Burada onlardan bahsetmek
istiyorum. İl genel meclisi
üyeleri ancak oturum üzerine para alırlar. Daimî encümenler bir ücretlendirmeye
tabidir, bir de il genel meclisi başkanı ücretlendirmeye tabidir. Bunlar
trilyonlara yönlendirme yaparlar ama ne yazık ki elleri hamurdur, karınları
açtır, BAĞ-KUR primlerini dahi yatıramamaktadırlar. Ayrıca, bu il genel meclisi
üyeliklerinde bu paraları biz iyileştirme yapıyoruz, güzelleştirme yapıyoruz,
gelirlerini artırıyoruz ama ne yazık ki il genel meclisinde partizanlık bu Hükûmet döneminde de devam ediyor. Oy veren… Ellerimizde
listeler. Hâlbuki, bu toplum hepimizin. Bu soysal
adalet… Adı üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi, bu paydaları adaletli bir
şekilde dağıtması gerekiyor. Altı yıldır, benim ilimde öyle köylerimiz vardır
ki bu il özel idare bütçesinden bir kuruş para almamıştır. Demin Sayın Çalık
çok güzel bahsetti, Malatya’nın yollarından bahsetti. Mutlu oldum, ne güzel!
Yapılanları anlattı. Ama, ben Burdur’umuzda altı
yıldır… Öyle yerlerimiz var, transit yollarımız var, kara yolu ağında, köy
içlerinden geçiyor, geçen arabaların aynaları kırılıyor. Bunlar örnek Sayın
Bakanım. Çok örnek var. ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Karaçalı… RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Karaçalı. Çok teşekkür ederiz. Abdüllatif Şener
güzel bir kaynak aktardı, çevre yolu yaptık ama Hacılar’ın,
Düğer’in, Yarışlı’nın, Harmanlı’nın, Karaatlı’nın…
Bunlar Denizli’ye bağlayan ana arterimiz, Fethiye’ye ulaşan yolumuz. Hâlâ köyün
içinden bir araba zor geçiyor, maddi kayıplı kazalar, ölümlü kazalar oluyor. Bu
güzellikleri Burdur olarak bizler de almak istiyoruz. Yine, bu yerel
yöneticiler ki onlara bir iyileştirme yapıyoruz. Ama,
iki yıl önceydi, soğan gibi yumrular geldi illere, Ege’ye, Akdeniz’e,
Marmara’ya. Vatandaş sıraya geçti. Herhâlde kömür çuvalı sandı, sıraya geçti
ama içinden ne çıktı? Lale soğanı. Kütahya, Burdur, Eskişehir, Denizli,
Adapazarı… Gittiğim iller bunlar, gördüğüm iller. Bu illerde lale bahçeleri
oluştu. Sahil kentlerinde palmiye ağaçları, ekvatordan
sökülen palmiye ağaçları. Nedir bunlar? Kel başa
şimşir tarak. Hem yokluktan bahsediyoruz “Ankara’da 400 bin aileye
yardım başladı.” deniliyor, 400 bin aile… Demek ki bunlar bilinenler. Gizlileri
de var bunların ama biz palmiye ağacıyla, İtalyan mermeriyle… Türkiye bir
mermer cenneti ülke ama yollarda yabancı ülkelerden, İtalya’dan, Çin’den granit
getiriyor bu belediyelerimiz. Bunları kim denetleyecek? Palmiye ağaçları, her
biri milyar değerinde, bizim ağacımız yok… Bizim fidanlıklarımız var, orman
fidanlıklarımız var. O orman mühendislerimiz, o işçilerimiz çalışıyor,
üretiyor. Çiçek… Yine bahçelerimiz var ama bu bahçelerin ürettikleri ürünler
bırakılıyor, değişik ülkelerden dövizle palmiye ağacı getiriliyor, çam ağacı
getiriliyor, ana arterlere dikilen ağaçlar getiriliyor. Yine aynı şekilde
granit mermeri getiriliyor. Biz öyle belediyelerimize Burdur olarak, hizmet
anlamında iş adamlarımız çok düşük fiyatlara, maliyetine mermer veriyor ama
onlar tercih edilmiyor, İtalya’dan, Çin’den, değişik ülkelerden, Pakistan’dan
mermer getiriliyor. Bunları denetlememiz gerekiyor. Sayıştay denetçilerimizi
göreve davet ediyorum. Yine “Nereden
nereye geldik.” diyoruz. Gayet güzel, 2 bin 500 dolardan 9 bin 300 dolara
geldik, millî gelirimiz arttı. Ama vatandaş bize soruyor. Bizim Burdur’da tren
kaldırıldı. “Trenle mi gelecek bu para, nerede bu para? Göremedik.” diyor. MEHMET ALP
(Burdur) – Gelin, daha iyisini yapın. RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) – Sayın Alp oradan şey yapıyor. Tren yolunu kaldırdık, bir
metre tren yolu ilave edemedik. Burdur trensizlikten “Kara tren gelmez mi ola”
diye türkü yakıyor. Yine ağaç,
palmiye, fidan, gül, lale, mermer… Yazıktır! Bizim paralarımız bunlar. Buradan
bir kaynak aktarıyoruz ama bu kaynağı gerçekten il özel idarelerimiz ve
belediye başkanlıklarımız dengeli kullanmalıdır. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Özkan, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun efendim. RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Gerçekten sorun
çok ama kısa sürede… Ben önergeyle ilgili söz aldım. Bunların, il genel meclisi
üyelerinin durumlarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu belediyelerimiz…
Kapatılan belediyelerimiz var. Bakın, göç alan Ankara’mızda “400 bin aileye
yardım” diyoruz, hâlbuki bizim vatandaşımız doğduğu topraklarda doymak istiyor,
doğduğu topraklarda, beldelerinde, köylerinde bir kentli gibi yaşamak istiyor.
Mademki bu güzellik var, 9.300 dolara geldik, bunu adaletli bir şekilde dağıtalım,
vatandaşımız kent varoşlarında yoksulluğa gark edilmesin. Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Özkan. Sayın
milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Birleşime on
dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 14.39 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 14.54 BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN KOTAN
(Ağrı) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123’üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum. 248 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. Komisyon ve Hükûmet yerinde. 4’üncü maddeyi
okutuyorum: İl özel idare
paylarının tahsisine ilişkin esaslar MADDE 4- (1) 2 nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen orana göre
ayrılmış bulunan il özel idare payının; a) Yüzde 50’lik
kısmı illerin nüfusuna, b) Yüzde 10’luk
kısmı illerin yüzölçümüne, c) Yüzde 10’luk
kısmı illerin köy sayısına, ç) Yüzde 15’lik
kısmı illerin kırsal alan nüfusuna, d) Yüzde 15’lik
kısmı illerin gelişmişlik endeksine, göre İller Bankası
tarafından dağıtılır. (2) Birinci
fıkranın (d) bendinde belirtilen kriter için Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından tespit edilen en son endeks esas
alınır. Bu endeksin kullanımında iller gelişmişlik katsayılarına göre en az
gelişmiş ilden en çok gelişmiş ile doğru ve eşit sayıda ili içeren beş gruba
ayrılır. İllerin eşit sayıda beş gruba ayrılmasında eşitliği bozan il son gruba
ilave edilir. Birinci fıkranın (d) bendine göre belirlenen miktarın yüzde 23’ü
birinci gruba, yüzde 21’i ikinci gruba, yüzde 20’si üçüncü gruba, yüzde 19’u
dördüncü gruba ve yüzde 17’si beşinci gruba tahsis edilir. Bu tahsisat, her
grup içinde, gruba giren illerin nüfuslarına göre dağıtılır. BAŞKAN – Madde
üzerinde ilk konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya
Milletvekili. Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum. Değerli
milletvekilleri, 4’üncü madde il özel idarelerinin pay tahsisiyle ilgili bir
madde. Tabii, komisyonda da bu maddede çok tartıştık. Şimdi,
Türkiye'nin coğrafi gerçeği gereği eskiden tamamen nüfusa göre yapılıyordu. Ama
komisyondaki tüm arkadaşlarımız “Burada birkaç kriter
daha getirelim.” dediler. Nitekim nüfus, yüz ölçümü, köy sayısı, kırsal alan
nüfusu ve gelişmişlik endeksi geldi. Ama buna rağmen, tabii, yine yüzde 50’lik
kısmı nüfus olduğu için, örneğin İstanbul ilinin alacağı pay çok yüksek
miktarda. Örneğin Kocaeli veya diğer büyükşehirler büyükşehir olduğu için köy
kalmadı buralarda, hep büyükşehir kapsamına girdi arkadaşlar, şimdi buralarda
köy yok. Tabii, il genel meclislerinin ve özel idarelerin genel ağırlıklı
görevi, köy ve köylere hizmet yönüyleydi. Şimdi, bir tarafta imkânsız yerler
var, bir tarafta da her türlü imkâna sahip iller var. Burada yine tabii nüfus
sayımı… İstanbul nereye harcayacak bu parayı, Hakkâri nereye harcayacak? Hâlâ
daha gelişmişlik oranı az olan illerde sorun olmasına rağmen, biz burada…
Tabii, bu, mutlaka daha az gelişmiş bölgelere bir katkı sağlayacak, bir şey
demiyorum ama sanki nüfus başından o payı biraz daha düşürseydik, örneğin 40’a
düşürüp diğer kriterlere gitseydik, yani sorununu
çözmüş illerin birtakım kaynakları sorununu çözmemiş illere gitseydi belli bir
süreçte en azından onlar da sorununu çözerdi. Değerli
milletvekilleri, tabii bu kaynakların iyi harcanması gerekir. Ben şunu
söylüyorum: Bir şey üretmek çok güzel ama gidin üretilen şeylere bakın. Bir yıl
önce yapılan yollar yoksa bu kaynaklar heba ediliyor demektir. Ben
dikkatlerinizi çekiyorum. Değerli
milletvekilleri, tabii bu yasa yerele kaynak getiren bir yasa. Tamam,
katılıyorum ama dün de söyledim, objektif olmalı. Yine size rakamlar vereceğim
sayın milletvekilleri. Şimdi, tabii mutlaka, il belediyelerininki yüzde 42
oranında artıyor, diyorsunuz. Ama değerli milletvekilleri, hangi rakamın yüzde
42’si? Eğer Sinop Belediyesi 5 milyon bir para alıyorsa, bu yüzde 42 artarsa 9
milyon yapar. Eğer bir Kocaeli Belediyesi 450 trilyon alıyorsa bunu yüzde 35
artırsanız 800 trilyon yapıyor arkadaşlar. Artan rakam Sinop Belediyesinde
yüzde 42; 2 milyar-2,5 milyar, Kocaeli Belediyesinde 450 trilyon. EYÜP AYAR
(Kocaeli) – Taktın Kocaeli’ye sen. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Evet, takarım kardeşim. Hakkımızı verin. Ben bir yere
takmadım. EYÜP AYAR (Kocaeli)
– Kocaeli’nin sıkıntılarını biliyor musun? FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Daha çok verelim, Kocaeli’ye
daha çok verelim. EYÜP AYAR
(Kocaeli) – Kocaeli’nin sıkıntılarını biliyor musun? FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Beyefendi, daha çok verelim, daha çok verelim. Ben, niye
alıyorsunuz demiyorum, öbür hak edenin hakkını verin diyorum. Şanlıurfa’nın
hakkını verin diyorum, ben bunu söylüyorum. Şanlıurfa Belediyesinin, EYÜP AYAR
(Kocaeli) – İste, ama sürekli Kocaeli’yi hedef
gösterme! FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır efendim, mesele Kocaeli, mesele X, mesele Y… Siz
biliyor musunuz, biliyor musunuz arkadaşlar? Yani örnek veriyorum, Muğla
Belediyesi… Muğla Belediyesine vereceğiniz para topu topu
9 milyon, 9 milyon arkadaşlar. Muğla Belediyesi turistik bir
belediye. Buranın ihtiyacı yok mu? Buranın, yazın nüfusunun 1 milyondan
fazla olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Şimdi bir tarafta 9 milyon para
veriyorsunuz yılda Muğla Belediyesine, ama yazın nüfusunun hangi orana
geldiğini hepiniz biliyorsunuz. Bunlara bir çözüm getirelim. Yoksa,
daha çok verelim. Niye veriyorsunuz demiyorum. Kocaeli Belediyesine 750 trilyon
değil de 1,7 trilyon verin. Bunda gözümüz yok bizim. Manisa halkı hesap soracak
sizden, eğer hakkıysa… HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) – Biz hesabını veririz Manisa’nın, merak etme. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Verin efendim, hakkıysa hakkını vermek zorundasınız. HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) - Sen kendine bak! FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Arkadaş, ben hakkımı istiyorum. Şanlıurfa adına hakkımı
istiyorum. HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) – Biz herkesin hakkını teslim ettik. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Edin kardeşim, edin. Burada, niye veriyorsunuz demiyorum.
Daha çok verelim. Ama yine söylüyorum: 340 bin nüfuslu Erzurum’a 170 trilyon
veriyorsanız… HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) – Şu güne kadar neredeydiniz? İlk defa böyle bir Gelirler
Yasası çıktı. Neredeydiniz siz? FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Anlamadım. HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) – Önce bir teşekkür et! Önce bir teşekkür et, ondan sonra… FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Geçen dönemden beri… BAŞKAN – Sayın Tanrıverdi, Sayın Aslanoğlu,
karşılıklı konuşmayalım. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Hüseyin Bey, Hüseyin Bey… HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) – Hep lafını yaptınız, ama biz icraatını yapıyoruz. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Hüseyin Bey, geçen dönemden beri haksızlık ediyorsunuz. BAŞKAN – Lütfen… FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır efendim… HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) – Hayır. Biz icraat yapıyoruz, iş yapıyoruz, lafını
etmiyoruz. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Haksızlık ediyorsunuz. Siz Hükûmetsiniz,
siz getireceksiniz. Kim getirecek? BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, siz Genel Kurula konuşun, vaktiniz geçiyor. HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) – Lafını etme, iş yap! FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Siz getireceksiniz tabii. Hükümetsiniz getirmek
zorundasınız. Evet, Hükûmetsiniz, herkesin hakkını
vermek zorundasınız, kimsenin hakkını yiyemezsiniz. HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) – Bizde hiç kimsenin hakkı kalmaz. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Yiyemezsiniz, yiyemezsiniz kimsenin hakkını, hak
yiyorsunuz burada. Şimdi, 550 bin nüfuslu bir belediyeye 60 milyon
veriyorsunuz, 340 bin nüfuslu bir belediyeye 170 milyon veriyorsan, arkadaşlar,
bu hak yemektir. Daha çok verelim,
Erzurum’a trilyon aktaralım ama bizim hakkımızı verin, Urfa’nın hakkını verin.
650 bin nüfusu var Urfa’nın, HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) – Sabırlı ol, o da gelecek. Sen sabret, biz iş yapacağız. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Neye sabırlı ol? Hayır efendim. Burada, bu kanunda
hakkımızı helal etmeyiz size yani hakkını yediğiniz vilayetlerin hakkını helal
etmeyiz size. HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) – Daha önceki haksızlıkların hesabını bizden soramazsınız.
Herkesin hakkını teslim edeceksiniz. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Efendim, düzeltmek sizin göreviniz. Gelin, bir hakkı
veriyorsanız, bu hakkın teslimini de yapmak zorundasınız, siz Hükûmetsiniz arkadaşlar. Değerli
arkadaşlarım, ayrıca, burada bir şeyi kaçırıyoruz: Geliri olan, sabit geliri
olan belediyeler var, çok yüksek geliri olan belediyeler var, tabii bir de hiç
geliri olmayanlar var. Örneğin, suyu cazibeli getirenler var, cazibesiz
getirenler var yani ayda 100 milyon yahut 100 bin lira su parası ödeyen
belediyeler var. Şimdi, tabii bazı
belediyelerin çok yüksek geliri var ama burada herkesi aynı, eşit kefeye
koyuyoruz, nüfusa göre ve diğer kriterlere göre
koyuyoruz. Tabii, onun için burada, özellikle nüfusu 5 bin ile 10 bin olan
belediyelerde sivri uçlar çıkacak yani biraz törpülememiz gerekir orayı, orada
bir kat sayı bulmamız lazım. Örneğin, nüfusu 10.001 olan belediye, 9.900 olan
belediyeden yüzde 20 daha eksik para alacak. Bunun için, özellikle nüfusu 5 bin
ile 10 bin… Örneğin, nüfusu 4.990 olan belediye, nüfusu 5.500 olan belediyeden
daha az para alacak, orada bir törpüleme yapmamız lazım değerli
milletvekilleri. Değerli
arkadaşlarım, özellikle adrese dayalı sistemde bazı illerimizin nüfusları eksik
çıkmıştır. Bu nedenle, özellikle ilçelerde ve illerde eksik çıkanın belli bir
süre sonra mutlaka bir kez daha yenilenmesi lazım ve yeni kaydolan nüfusa göre
bir kez daha dikkat edilmesi gerekir. Tabii, yine
turistik bölgelere mutlaka bir farklılık yapmamız lazım. Yani, bu yasada bunun
çözümü yok arkadaşlar. Yine örnek veriyorum: Muğla Belediyesinin, hepiniz
biliyorsunuz, alacağı para 9 milyon, tüm Muğla’nın 9 milyon liraya… İDRİS GÜLLÜCE
(İstanbul) – Kars hiç almıyor. FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Tabii efendim, oraya da verelim. Tamam, turizm bölgesiyse verelim
efendim, verelim… Şimdi,
arkadaşlar, tabii bir de bir şeyi dikkatten kaçırıyorsunuz: Şu liste
büyükşehirlere bağlı alt kademe belediyeler listesi. HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) – Artık alt kademe belediyeleri kaldırdık biliyorsunuz. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Ama, bir dakika… Şimdi, bir
buraya para veriyorsunuz, bir de şuraya para veriyorsunuz. Bakın,
büyükşehirlerde bir burada para var, bir de burada var. Şimdi bunları
topladığınız zaman… Siz diyorsunuz ki: “Büyükşehirlerde kişi başına 347 lira.”
Bu kaç lira oluyor biliyor musunuz? 450 lira oluyor. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım. BAŞKAN – Buyurun
Sayın Aslanoğlu. FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Diğer il belediyelerinde bu kaç para? 147 lira. Haksızlık
yapıyorsunuz. Biz kimsenin hakkını yiyin demiyoruz ama hak yemeyin. Adaletli
olun derken, Türkiye’de yaşayan tüm insanlar adına, eğer Şanlıurfa’nın,
Malatya’nın, Maraş’ın nüfusu mevcut büyükşehirlerden daha yüksekse bunların
hakkını size helal etmiyorum! Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar) ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) - Sayın Başkanım, 60’ıncı maddeye istinaden yerimden çok kısa bir söz
talebim var. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Yerinden çok kısa bir söz talebi arz ediyor Sayın Başkanım izin
verirseniz. ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) – Yerimden, 60’ıncı maddeye istinaden. BAŞKAN – Neyle
ilgili söz talebiniz var? MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Konuyla ilgili. ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) – Konuyla ilgili. BAŞKAN – Sayın
Çalık, şahsınız adına arkadaşlarınızdan söz talebinde bulunabilirsiniz, grup
adına konuşabilirsiniz. Şimdi bu konuyu açarsak, bunun altından çıkamayız. Onun
için beni bağışlayınız. ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
– Aleyhte değil Sayın Başkan, destekleyici mahiyette. BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşmacı, Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul. Buyurun Sayın
Ertuğrul. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük
Millet Meclisine gelen 248 sıra sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere
Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 4’üncü
maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. İl özel idaresi,
kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşlarına verilmeyen, mahallî müşterek
nitelikteki her türlü görev ve hizmeti yapar, gerekli kararları alır, uygular
ve denetler. İl özel idaresi, bu hizmetlerinden, eğitim,
sağlık, tarım, sanayi ve ticaret, ilin çevre düzeni planı, bayındırlık ve
iskân, toprağın korunması, erozyonun önlenmesi, sosyal hizmet ve yardımlar,
yoksullara mikro kredi verilmesi, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarına
ilişkin hizmetleri il sınırları içinde; imar, yol, su, kanalizasyon, katı atık,
çevre, acil yardım, kurtarma, kültür, turizm, gençlik ve spor, orman köylerinin
desteklenmesi, ağaçlandırma, park ve bahçe tesisine ilişkin hizmetleri belediye
sınırları dışında yapmakla görevli ve yetkilidir. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görev alanı ve sorumluluğu bu kadar geniş olan bir
kuruma genel bütçe vergi gelirlerinden yüzde 1,15 gibi bir pay ayrılması ve
ayrılan bu payla bu hizmetler nasıl yapılacaktır? Köylü ve çiftçilerimiz çok
büyük sıkıntı içinde yaşamaktadırlar. Üreticimiz Ziraat Bankasına ve diğer
bankalara, tarım kredi kooperatiflerine, tarım sulamalarından dolayı TEDAŞ’a olan borçlarını ödeyemez hâle gelmiştir. Dünyanın bir gıda
kaosu ve açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı
uluslararası kuruluşlar tarafından dile getirilmektedir. Hâl böyle iken ülkemiz
tarım kesimi Hükûmet tarafından destekleneceğine yok
edilmeye çalışılmaktadır. Güneydoğu’da
dokuz il kuraklıktan kurtarma projesine alınırken Anadolu’muz -Aksaray, Konya,
bu çevreler- maalesef unutuldu ve şu anda orada çiftçilerimiz maalesef
tarlalarının başında göz yaşıyla, sabırla Hükûmetin vereceği kararı bekliyorlar. Çiftçilerimizi
bilinçlendirerek toprağa uygun ürün deseninin doğru olarak tespit edilmesi,
buna yönelik proje ve planların oluşturularak uygulamaya bir an önce geçilmesi
gerekmektedir. Bazı hizmetler -yolu, suyu, elektriği, haberleşmesi, sağlığı ve
eğitimi gibi- zaruri ihtiyaçlar karşılanmadı mı köyden şehirlere göçün önlenmesi
mümkün olmaz ve bu insanlar göçtükleri şehrin varoşlarında ayrı bir geçim
telaşında o şehrin problemlerinin artmasına sebep olurlar. Eğer bu zaruri
hizmetler o köylere ulaştırılırsa oradaki insanlar köylerini terk etmeden
yaşantılarını oralarda sürdürebilirler. Özel idareler…
Köy Hizmetleri teşkilatı lağvedilip özel idareye devrinden sonra teşkilat
içinde sıkıntılar başlamış ve hâlâ sancıları devam ediyor. Valinin
sorumluluğunda seçilmiş meclis başkanı, atanmış genel sekreter ve yeni bir
teşkilat şemasıyla hizmet verme gayreti içindeler. En son kapatılan
belediyelerle birlikte 37 binden fazla köyün olduğu, ulaşımın zor olduğu,
tabiat şartlarının ağır olduğu ve bu kadar geniş bir alana, ayrılan bu
ödeneklerle nasıl hizmet edilecektir? O köylerde yaşayan insanlar nasıl
sağlıklı bir şekilde hayatlarını devam ettirebileceklerdir? Bunlara en güzel
örneklerden biri de Anadolu’nun ortasındaki Aksaray ilinin Hasandağı
eteklerindeki köyleridir. Karacaören, Dikmen,
Akçakent gibi köylerdir. İçme suları enerji yardımıyla pompalanmaktadır, ama
köylüler enerji bedelini ödeyemediklerinden icralık durumdadırlar ve işleyen
faiz neticesinde de borçları o kadar yükseldi ki, köylerini satsalar
ödeyemezler. Sosyal devlet olmanın gereğini, maalesef, bazı durumlarda yerine
getiremiyoruz. Ülkemizin genelinin dağlık ve yüksek olması, tabiat şartlarının
olumsuz geçmesi neticesinde, vatandaşlarımız bu ödenekle yeterli hizmetleri
maalesef alamazlar. Özel idarelerin
-önemli görevlerinden biri de- toprağın korunması ve erozyonun önlenmesi gibi
projeleri de vardır. Bu projeler teknik bilgi ve donanım isteyen ve maliyeti de
yüksek projelerdir. Bu kadar hizmet alanı geniş olan özel idarelere ayrılacak
bu ödenekle vatandaşa gerekli hizmetin gideceğini sanmıyorum. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; özel idarelere ayrılan bu ödeneklerin haricinde, Hükûmetin çıkardığı KÖYDES projeleri ve valilikler ve
kaymakamlılıklarda olan Köye Hizmet Götürme Birlikleri kanalıyla da ödenekler
gönderilerek hizmet verilmeye çalışılıyor. Fakat,
burada da, ödeneklerin harcanmasında İhale Yasası’nın dışında çok farklı yollar
izlenerek, personeli de sıkıntıya sokan, yapılacak hizmetleri siyasallaştıran
bir yol izleniyor. Son yıllarda köylerden çıkan oya göre hizmet veriliyor. O
hizmetin önceliğine, ihtiyacına bakılmaksızın veya önceden programda olan,
yapılacak işi, çıkan oya göre başka bir tarafa aldırmak veya iptal ettirmek
gibi örneklere şahit oluyoruz. Aksaray’ın merkez Karacaören köyünde
Milliyetçi Hareket Partisi bu seçimlerde birinci parti çıkınca buradaki
ilköğretim okulu oradan alınarak, Ağaçören ilçesi Camili kasabası Belediye
Başkanının MHP’den AKP’ye geçmesi kaydıyla o kasabaya kaydırılmıştır fakat son
sayımda kasaba da köy oldu, il genel meclis üyeleri birbirine düşünce
aralarında anlaşamadılar, bu okulun Camili kasabasından da alınarak tümden
lağvolmasına sebep oldular. Eğer, yapılacak
hizmetlere siyaset bu kadar karıştırılırsa, maalesef, vatandaşın Hükûmete de idarecilere de bakışı ve yaşantısı rahat ve
huzurlu olmayacaktır. Aksaray
bölgesinde şu anda gündemde olan çok önemli bir konu vardır. Aksaray Bölgesel
Hayvancılık Kooperatif Birliğinin cuma günü yani yarın seçimi vardır. Aksaray, süt
hayvancılığı ve besicilikte Türkiye'nin önemli merkezlerinden biridir.
Köylerde, geçimini sütçülük ve besicilikle sağlayan bu insanlar “Birlikten
kuvvet doğar.” mantığıyla kooperatifler kurarak, ürettiklerini en iyi şekilde
değerlendirme ve pazarlama gayreti içindeler; hiçbir siyasi hesap yapmadan
geçimlerinin telaşındalar ve kanun gereği Birliğin seçimini yapacaklar. AKP’li
Eskil Belediye Başkanı, İl Başkanı, İlçe Başkanı ve yetmediği yerde
milletvekilleri kooperatif başkanlarını tehdit ederek oylarını nereye
vereceklerini söylüyorlar. Eğer oy vermezlerse, belediye başkanının, kooperatif
binalarını, ahırlarını, samanlıklarını yıkacağını ve bu kooperatiflerin
büyükbaş taleplerini yerine getirmeyeceklerini söyleyerek, vatandaşın
demokratik hakkını istediği gibi kullanmasına engel oluyorlar. MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) – Somut konuş, somut! OSMAN ERTUĞRUL
(Devamla) – Somuttur bu; Eskil’i açın bakın, açın sorun, vekillerinize de
sorun, açın Belediye Başkanınıza da sorun. Burada yalan yanlış bir şey yok.
Akşam toplantı yaptı, gene tehdit etti. Yarın birde seçim başlıyor ama o
Belediye Başkanı da oralarda derebeyi gibi geziyor, hesabı sorulacaktır. MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) – Çok ayıp! OSMAN ERTUĞRUL
(Devamla) – Hesabı sorulacaktır. Ve maalesef, bu
kadar da vatandaşın oyuna tehditle hükmederek taraflı davranıp vatandaşı
huzursuz etmeye kimsenin hakkı yoktur. (Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Ertuğrul, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun efendim. OSMAN ERTUĞRUL
(Devamla) – Çevre Bakanımız burada. Diyorsunuz ki: “Belediyelerde kahramanız,
bu iş bizim işimiz.” Ama soruyorum: Yedi tane il susuzlukta acil il oldu, biri
Nevşehir. Kızılırmak Nevşehir’den geçer, gelir, müsaade etmediniz… MAHMUT DEDE
(Nevşehir) – Nevşehir’in su problemi yok. OSMAN ERTUĞRUL
(Devamla) – Müsaade etmediniz su almasına. Ankaralıyı hiç mi sevmiyorsunuz veya
Nevşehirliyi çok mu seviyorsunuz da Nevşehir’e su aldırmıyorsunuz Ankara’ya su
aldırıyorsunuz? MAHMUT DEDE
(Nevşehir) – Nevşehir’in nüfusunu bilmeden konuşma, Nevşehir’de su problemi
yok. OSMAN ERTUĞRUL
(Devamla) – Aksaray’dan su istediniz de vermedik be! Aksaray’dan su istediniz de
bizim kendi suyumuz olduğu için vermedik. MAHMUT DEDE
(Nevşehir) – Nevşehir’in su problemi yok, Aksaray’ı konuş. OSMAN ERTUĞRUL
(Devamla) - Ve “pirimiz” dediğiniz Belediye Başkanınız Melih Gökçek, bakın,
bugün şu Dikmen Kapısı’na MAHMUT DEDE
(Nevşehir) – Konuşmalarını bilerek konuş! OSMAN ERTUĞRUL
(Devamla) - Bakın, rahmetli Mehmet Altınsoy’un ve
İstanbul’da Dalan’ın yaptıklarının üstünde
oturuyorsunuz. Yirmi yılda bitirdiniz, belediyeleri bitirdiniz; elinize sağlık! İnşallah,
Milliyetçi Hareket Partisinin gelişiyle hizmetin nasıl olacağını bu millete de
size de göstereceğiz diyor, herkesi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim. MAHMUT DEDE
(Nevşehir) – Nevşehir’in su sorunu yok. OSMAN ERTUĞRUL
(Aksaray) – Nevşehirliysen gel sana söyleyeyim. BAŞKAN – Şahsı
adına Adana Milletvekili Ali Küçükaydın. Buyurun Sayın Küçükaydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) ALİ KÜÇÜKAYDIN
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 4’üncü madde
üzerinde kişisel görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Aslında, bu madde
teknik bir madde, aynı zamanda da gerçekten objektif kriterlere
bağlanmış bir madde. Dolayısıyla, bu konu üzerinde konuşan arkadaşlarımızın
aslında bu objektifliği görebilmeleri gerekiyor bana göre. Değerli
arkadaşlarım, şimdiye kadar, bizim mevcut sistemimizde pay dağıtımlarının yüzde
100’ü nüfus esasına göre yapılıyor idi. Şimdi, bu yasal düzenlemeyle, yani
özellikle bu maddeyle il özel idarelerine dağıtılan payların yüzde 50’si yine
nüfus esas alınmak suretiyle yapılıyor ama bunun yanında diğer kriterler de getiriliyor. Mesela yüzde 10, o ilin yüz ölçümü
esas alınıyor. Yine Plan Bütçede arkadaşlarımızın teklifiyle konan bir
değişiklikle yüzde 10, yine köy sayısı esas alınarak konuluyor. Bir başka
husus, kırsal kesim nüfusu burada devreye giriyor, yüzde 15 gibi bir pay orada
var. Yine illerimizin gelişmişlik endeksi esas alınmak suretiyle bir de yüzde
15 oradan veriliyor. Siz sisteminizi
eğer objektif bir kaide üzerine kurarsanız, burada kimsenin onu tenkit etme… Ya
da siyasetin işlevi artık orada biter. Çünkü siz objektif bir kriter getiriyorsunuz ve hiçbir uygulamanız da farklılık
gösteremez, yani “Şu A partisi, B partisi” ya da “A’dan
olan, B’den olan” gibi bir ayrım yapmanız da
dolayısıyla mümkün olmaz. Yani bu gerçekten, gerçekçi olalım, özellikle bu
madde tamamen, olabilenin… Yani her şeyin daha güzeli vardır, her şeyin daha
mükemmeli vardır ama bu madde çok mükemmel bir maddedir. Ben yıllarca
mülki idarede çalışmış birisi olarak konuşuyorum, bu maddeye laf söylemek
gerçekten, bu teklifi verenlere de bunun üzerinde çalışan arkadaşlarımıza da
tahmin ediyorum ki biraz haksızlık olur. Değerli
arkadaşlarım, bir başka husus: Bu gelişmişlik endeksine bağlı yüzde 15’in
dağıtımında da yine çok objektif bir kriter var.
Devlet Planlama Teşkilatının en son çıkardığı, illerimizin gelişmişliği esas
alınmak suretiyle burada pay dağıtılırken, bu yüzde 15 dağıtılırken de
illerimiz beş gruba ayrılıyor. En geri kalmış ya da en az gelişmiş illerimiz
birinci grubu oluşturuyor ki, buna yüzde 23 gibi buradan bir pay veriliyor.
İkinci gruba yüzde 21, üçüncü gruba yüzde 20, dördüncü gruba yüzde 19, beşinci
gruptaki yani gelişmiş illerimize de yüzde 17 gibi bir pay veriliyor. Şimdi, bu bir mükemmeliyetin neticesi. Elbette bizim
ülkemizdeki birçok illimiz arasında birçok farklılık var; gelişmiş illerimiz
var, az gelişmiş illerimiz var, çok geri durumda olan illerimiz var, yolları,
suyu yeterli olmayan illerimiz var, coğrafi konumu itibarıyla sıkıntılı
illerimiz var. İşte bütün bunlar düşünülerek, mükemmel bir çalışma neticesinde,
elbette Ağrı ile Adana bir tutulmayacak ya da Ağrı ile söz gelimi Afyon,
Adıyaman’ Bizim il özel
idarelerimizin bir başka tarafı şu: Bizim il özel idarelerimiz, yıllardan beri,
mükemmel, yerel yönetim birimleri olarak -birçoklarımız bunun tam farkında
değiliz- hizmet verirler. Burada iki başlı bir sistem var. Bir tarafta
seçilmişler var, bir tarafta da atanmış mülki idare amirleri var yani
valilerimiz var. Ama bu sistem -ben hep içinde oldum- hep mükemmel işler. Böyle
tenkite pek gerek yok. En son yapılan değişiklik sadece şudur: İl genel
meclisinin başkanları artık kendilerinden olsun, eskisi gibi valiler bu il
genel meclisine başkanlık yapmasınlar, yani seçilmişler olsun. Bu da
demokrasinin bir gereğidir, bunun yadırganacak bir tarafı yoktur. Yani illa
valilerimiz il genel meclisine başkanlık yaparak bir yere gidecek de
değillerdir. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Küçükaydın, konuşmanızı tamamlayınız efendim. Buyurun. ALİ KÜÇÜKAYDIN
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, bitireceğim. Şu anda
valilerimizin ya da yeni sistemimizde il genel sekreterliğine geçilmiş
olmasının, yani, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılmış olmasının sistem
içinde hiç de bir sıkıntısını görmüyoruz, tam aksine, çok mükemmeliyete doğru
gittiğini görüyoruz. Değerli
arkadaşlarım, özel idarelere günümüzde birçok hizmetler daha verildi. Elbette
bu yeni verilen hizmetlere de paralel olarak gelirinin de artırılması
gerekiyordu. İşte bu yaptığımız çalışmayla geliri de gayet güzel artmıştır. OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray)
– Sulama ile toprağı nasıl çözüyorsunuz? Hangi il genel meclisi çıkarıp da ben
bu işi yapabilirim diyebiliyor? Bana bir tane söyle Türkiye’de. Köy Hizmetleri
kapatıldı. Sulama, toprak… ALİ KÜÇÜKAYDIN
(Devamla) – Neyse, ben sistemde bir şikâyet görmüyorum. AKİF AKKUŞ
(Mersin) – Sen vatandaştan uzaklaştın, ondan. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyelim. ALİ KÜÇÜKAYDIN
(Devamla) – Sizin tabii görüşlerinize, fikirlerinize saygı duyarım. Ancak,
katılmıyorum, katılmadığımı da belirtmek istiyorum. Ben bu teklifin,
bu yasa teklifinin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Küçükaydın. Şahsı adına ikinci konuşmacı İstanbul Milletvekili İdris Güllüce. Sayın Güllüce,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İDRİS GÜLLÜCE
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yerel yönetimler, hepimiz
bilmekteyiz ki, dünyada trend yerel yönetimlerden yana
gidiyor. Uygarlığın gidişi yerel yönetimlere doğru. AK
PARTİ Hükûmeti hükûmet
olduğu günden beri yerel yönetimlerle ilgili bir hayli değişiklikler yaptı, bir
hayli güzellikler yaptı. Şu anda görüştüğümüz konu da bunlardan bir tanesi. Şu
anda yaptığımız, il özel idarelerine ve belediyelere bir miktar kaynak
aktarılıyor. Değerli
milletvekilleri, insanoğlunun kazığı çakıp da “Burası benimdir.” dediği günden
beri, dünyada paylaşımın kavgası hep olmuş ve olacaktır. Bütün ideolojiler,
bütün felsefelerin kökü “Burası benimdir.” diyen insandan sonra başlamıştır. O
paylaşımı hakça, adaletçe, dünya henüz tam bulamamış. Bütün ideolojilerin
arkasında bu var: Nasıl olacak? Şimdi, bir pay
dağıtılıyor, AK PARTİ Hükûmeti yerel yönetimlere önem
vermiş ve “Bu payı dağıtacağım.” demiş. Bu payı kendi kafasına, kendi mantığına
göre, oturmuş, en adil nasıl dağıtırım diye düşünmüş; burada, bir iki özelliğe
dikkat etmiş. Bir tanesi, ölçülebilir olması, subjektif
hiçbir şey ortaya koymamak. Bu çok önemli bir şey. Ben,
depremde Belediye Başkanıydım. Üçüncü gün bana faks geldi “İmarını durdurdum
senin.” diye ama depremde yüzlerce insanımız, binamız yıkıldı. Sonra, deprem
kat sayısı artınca da “Depremin olmadı senin.” dediler. Şimdi, bunlarla
muhatap olunmayacak bir sistem geliyor. Nüfus belli mi?
Belli. Rakamsal; yüzde 50 verilmiş, yüzde 10 demiş, yüzde 15 demiş
vesaire. Rakamlara girmek istemiyorum ama sistemi anlatmaya çalışıyorum.
Burada, sevindirecek beni bir şey -benim bu konuda kitabım da var- on beş
yıldır, nüfusun dışında bazı parametrelerin de olmasını istiyordum. Nüfusun çok
gayri adil olduğuna inanıyordum. Bu, şu anda yapılanın oldukça doğru olduğunu
ama ideali yakalayabildi mi diye bana sorarsanız, tartışılabilinir. O ideal
dağılımı hiçbir zaman yakalayamıyorsunuz. Mesela, turizm. Bir milletvekilimiz
söyledi: “Turizm bölgeleri ne olacak?” diye ama yerel yönetimlerde 3 bin küsur
tane belediye var, yüzlerce de kategori var. Hangi kategoriye nasıl
ayıracağınızı paylaştırmanız, işin içerisine subjektif
değerleri sokar değerli milletvekilleri. Eğer “turizm kat sayısı” diye bir şey
koymaya kalkarsanız -ki, ben önermiştim kendi iddiamda- o zaman, “kimin kat
sayısı ne kadar olacak”lar çıkar ortaya. Onun için, bu bir süreç. Şu anda
yapılan bana göre oldukça adil, oldukça mantıklı, oldukça doğru ve hakça. Bu
çok kategori içerisinde başka şeyler de var, askerî anlamda stratejik yerler
var, burada herkesin söylediği, yazın nüfusuyla kışın nüfusunu 5 katı
değiştiren yerler de var ama karşı düşünceler de var. Deniyor ki: Nüfusun 5
katı artıyorsa gelirlerinden turizmden kaynaklanarak artıyor. Bunlar hep
tartışılan konular ve hesaba girmeyen konular ama şu andaki tarzıyla
çözülebilir hâle gelmiştir. Malatya’yla, işte
başka illerle ilgili şeyler konuşuluyor. Malatya milletvekilleri bunu Sayın
Başbakana konuştular. Şu anda bir sistem değişikliği getirilmiyor, sadece bir
gelir aktarımı var ama büyükşehirler niye fazla alıyor, büyükşehir belediyeleri
niye fazla var, niye bunlar bir kişiye şu kadar alıyor deniyorsa AK PARTİ bu
sorunun muhatabı değil. 1984’te başlamış, en son, belli, Büyükşehir
Belediyeleri Yasası var. Yani, büyükşehir belediyeleri olmasın, bu yasa olmasın
deniyorsa onun muhatabı da, büyükşehir belediyesinin niye olduğunun muhatabı da
AK PARTİ değil, çıkaran AK PARTİ değil. Daha önlere gitmek
lazım, daha gerilere gitmek lazım. Türkiye’de sadece belli illeri
kalkındırıp da oralara göç getiren kafaları yargılamamız lazım ama kimseyi
yargılayarak bir sonuca varamayacağımız için şu andaki taksimatla yetinmeye
çalışıyoruz. Şu anda
yaptığımız bu taksimatla -sürem kısa olduğu için hızlı konuşmaya çalışıyorum-
bir şey sağlanmaya çalışılıyor: Kırsal nüfusa fazla verilerek kırsal nüfus
takviye ediliyor ve göç azaltılmaya çalışılıyor. Yüzölçümü fazla olanlardan
bugüne kadar… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Güllüce, konuşmanızı tamamlayınız . İDRİS GÜLLÜCE
(Devamla) - … fazla almış illere nazaran yüz ölçümü
fazla olan illerin kaybı telafi edilmeye çalışılıyor. Göçü azaltma ve yaygın
kalkınmayı sağlayıcı bir hamledir bu. Bu kategoriye, bu parametrelere… Mesela Karadeniz’de
yol ağlarının fazlalığı var, bir Rize’nin ağı Konya’nın 3 katına yakın ama
bunlar subjektif şeyler olduğu için bununla
yetinilmiştir. Yerel yönetimlerde bu iyileştirme süreci devam edecektir çünkü, biz, belediye başkanlığı yapan arkadaşlarımın hepsi
biliyor ve bu ülkedeki belediye başkanlarının hepsi -ama hangi partiden olursa
olsun- canhıraş bir şekilde çalışmaktadırlar, il genel meclisi arkadaşlarımız
çalışmaktadırlar. Biz, bu tip teknik konuları tartışırken de partiden daha çok
teknik konuları konuşursak, “Daha iyisini nasıl yaparız?” diye konuşursak,
ülkeye de insanlarına daha faydalı şeyler yaparız diye düşünüyorum sayın
milletvekilleri. HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) – Dinlemiyorsunuz ki! Hep CHP’yi dinliyorsunuz! İyi şeyler
yapamıyorsunuz ondan sonra. İDRİS GÜLLÜCE
(Devamla) – Ya, ben… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Güllüce, teşekkür ediyorum. İDRİS GÜLLÜCE
(Devamla) – Siz böyle derseniz… MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Ek süre verdiniz mi Sayın Başkan? BAŞKAN - Ek süre
vermiştim. Süreniz
tamamlandı. Mikrofonu açayım, teşekkür ediniz. Buyurun efendim. İDRİS GÜLLÜCE
(Devamla) – Peki efendim. Hayırlı olsun
diyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz. Sayın Barış,
buyurun efendim. TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Sayın Bakanım,
geçtiğimiz aylarda Parlamentodan geçirdiğiniz bir yasa var, nüfusu 2 binin
altında olan belde belediyelerinin kapatılmasıyla ilgili. Biraz önce AKP’li
arkadaşım demokrasinin erdemlerinden bahsetmişti. Sizler de her platformda, her
konuşmanızda demokrasinin güzelliklerinden bahsediyorsunuz ama bu yasayla,
seçilmişler yerine atanmışlar yönetici olmayacak mı? Belde halkına sorulmadan,
görüşü alınmadan ve referanduma gidilmeden belediyeler kapatılacak. Peki,
demokrasi bunun neresinde Sayın Bakanım? Sizler de acaba bu yasa çıktıktan
sonra “Keşke çıkmasaydı.” veya bir pişmanlık duyuyor musunuz? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Sayın Dibek… TURGUT DİBEK
(Kırklareli) – Sayın Bakanıma ben -bir zamanlar İSKİ’de
genel müdürlük yapmıştı kendisi- İSKİ’nin bir
ihalesiyle ilgili bir soru sormak istiyorum. Yeni yapılan ama henüz
sonuçlanmayan bir ihaleyle ilgili, İSKİ Avrupa Üçüncü Kısım Kanalizasyon
İhalesi Sayın Bakan. Bu ihaleye katılan firmalar ne ilginçtir ki –çok sayıda
firma katılmış ama- on altı firmanın teklifi kuruşu kuruşuna aynı, rakamlar her
şeyiyle aynı. Şimdi, normal
koşullarda bir ihalede iki teklifin kuruşu kuruşuna aynı olması dahi çok büyük
bir tesadüf olarak karşılanmalı ama on altı firmanın tekliflerinin kuruşuna
kadar aynı olması nasıl oluyor? Şimdi, burada
şunu sormak istiyorum: Bu ihaleyle ilgili böyle bir durum varken, bunu
soruşturulması gereken bir tablo olarak görüyor musunuz ve bu konuda ne
yapılacak Sayın Bakan? BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Dibek. Sayın Bingöl… TEKİN BİNGÖL
(Ankara) – Sayın Bakan, her zamanki gibi cevaplamayacaksınız ama ben, yine de,
ısrarla sormaya devam edeceğim. Yazılı cevap vereceksiniz ama biz ısrarımızı
sürdüreceğiz. Sayın Bakanım,
Ankara Büyükşehir Belediyesinin hazine garantili borçları ne kadardır? Bu
borçların ne kadarı ödenmiştir? Ankara Büyükşehir borçlarını ödemiyorsa, hazine
garantili borçlar hazine tarafından mı ödenmektedir? İkinci sorum
Sayın Bakan: Dün Sayın İçişleri Bakanına yöneltmiştim ama maalesef cevabını
alamamıştım. Bildiğiniz gibi Ankara’da bir doğal gaz sayaç sorunu var.
Vatandaşlarımız yüzlerce dava açtılar ve bu davaların hepsi Ankara Büyükşehir
Belediyesi aleyhine sonuçlandı. Ankara Büyükşehir Belediyesi Ankaralılara bir
doğal gaz soygunu yaşatıyor ama İçişleri Bakanlığı bu konuda hiçbir girişimde
bulunmuyor. Dün… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Bingöl, tahmin ederim Sayın Bakan anlamıştır bu ifadeyi. Sayın Çalış… HASAN ÇALIŞ
(Karaman) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Sayın Bakanım,
bütçe gelirlerinden belediyelere pay ayrılırken Kocaeli’ye
yüksek bir oran uygulanması, hangi metotla hesaplanırsa hesaplansın kamu
vicdanını yaralamış, AKP’li belediyeler arasında bile “Bu ayrımcılık niye?”
sorularını şimdiden gündeme getirmiştir. Kocaeli’ye
ayrılan payları benzer illere yaklaştırmayı düşünüyor musunuz? Bir diğer sorum:
İllerden toplanan vergi gelirlerinin miktarını da, pay ayrılırken ortaya
koyduğunuz nüfusa ilave kriterlere ilave bir kriter
olarak eklemeyi düşünüyor musunuz? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Sayın Bukan... AHMET BUKAN
(Çankırı) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Sayın Bakanıma
kendi konusuyla ilgili bir soru sormak istiyorum: Çankırı içme suyuyla ilgili
olarak, Güldürcek Barajı’ndan gelecek olan suyun
ihalesi 2006 yılında yapılmasına rağmen… Beş yüz gün müddet verilmişti ama beş
yüz gün aşıldı. Verilen ödeneklerle de bu suyun önümüzdeki senelerde dahi
gelemeyeceği kanaatindeyiz. Bu konuda sizin görüşünüz nedir? Bir de Güldürcek Barajı’nın içme suyu olarak kullanılabilmesiyle
ilgili olarak etrafındaki köylerle ve etrafını çevirerek bir tedbir alınmış
mıdır? Bunu öğrenmek istiyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bukan. Sayın Bakanım,
buyurun. ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Çok teşekkür
ediyorum. Nüfusu 2 binden
küçük olan belediyelerin kapatılmasına tabii bu yüce Meclis karar verdi. Onun
kararına saygı duymak gerekir. Esasen benim şahsi kanaatimi soruyorsanız, yani
çok küçük belediyelerin hizmet vermesi imkânı yok. Çünkü,
yeteri kadar eleman istihdam edilemiyor. Yani, gerek imar gerek diğer altyapı
hizmetleri, diğer belediyecilik hizmetlerinde yeteri kadar hizmet veremediği
için… Gelen para personelin masrafını karşılamıyor. Dolayısıyla, bunların
esasen sayısının azaltılması -bütün dünyada olduğu gibi- bana göre uygun
olmuştur diye düşünüyorum. Şimdi, Sayın
Dibek’in İSKİ’yle alakalı bir sorusu vardı. Yalnız,
bu, biliyorsunuz, tabii ki on altı firma teklifinin tıpatıp aynı olması bir
tesadüf olamaz diye düşünüyorum. Ancak, bu konuda gerek İçişleri Bakanlığımıza
gerek Kamu İhale Kurumuna gerekli şikâyet yapılmış, şu anda inceleme yapılıyor.
Gerekirse gereği yapılacaktır tabii ki. Sayın Bingöl’ün
suali vardı. Şimdi, tabii ki Ankara Büyükşehir Belediyesinin hazine garantili
borçlarının ne kadar olduğunu şu anda benim bilmem mümkün değil, takdir
buyurursunuz. Ancak bu konuyu, sizin suallerinize… TEKİN BİNGÖL
(Ankara) – Yazılı cevap vereceksiniz! ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – …arkadaşlarımız
not aldı, yazılı olarak cevap verelim, uygun görürseniz. TEKİN BİNGÖL
(Ankara) – Her zamanki gibi Sayın Bakan. ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Şimdi, Sayın
Çalış, tabii ki Kocaeli’de yüksek bir pay olmasının
sebebi oradaki sanayiden kaynaklanıyor. Zaten şunu özetle belirteyim: Bakın,
değerli dostlar, daha önce sadece nüfus kriteri vardı
ama şu anda, az önce bazı vekillerimizin de ifade ettiği gibi, nüfus kriteri
yanına -bana göre yıllardan beri özlemini çektiğimiz- özellikle ilin yüzölçümü,
köy sayısı, kırsal alan nüfusu, bir de gelişmişlik derecesinin eklenmesi bana
göre çok büyük bir isabettir. Daha ideali olabilir mi? Tabii olabilir ama
çalışmak lazım. Ama en azından bu ideale yakın olduğu kanaatindeyim. Belki
turizm alanlarıyla, turistik bölgelerle ilgili ileride bir çalışma yapılarak bu
da değerlendirilebilir ama en azından bu şekilde bir adım atılmış olması bence
belediyecilik açısından fevkalade önemlidir. Ayrıca, benim
yaptığım hesaplara göre, şu anda ilçe belediyeleri, büyükşehir belediyeleri, il
özel idarelerindeki gelir artışı yaklaşık olarak yüzde 44 olacaktır. Yüzde 44
de gerçekten önemli bir rakamdır. O bakımdan bunu takdirlerinize arz ediyorum. Şimdi, Sayın Bukan’ın suali vardı. Bildiğiniz gibi, Çankırı’yla ilgili
olarak talep bize çok geç geldi. Ben Devlet Su İşleri Genel Müdürüyken sadece
Çankırı’yı değil, o civardaki yaklaşık on iki ilçe ve beldenin de sularını
birlikte halledelim diye bir proje geliştirdik, bizzat yerine de giderek. Şöyle: Aslında proje güzel. Güldürcek
Barajı’ndan bir isale hattıyla çok modern bir içme suyu arıtma tesisine
-projesi çok muhteşemdir- geliyor ve oradan bir isale hattıyla dağıtılıyor.
Yalnız, özellikle arazideki birtakım sıkıntılardan dolayı, güzergâh
değişikliğinden dolayı bir miktar gecikti ama ödeneği ayırıyoruz. En kısa
zamanda, ben de takip ediyorum, onu bitireceğiz. Yani Çankırı’nın suyunun
önemli olduğunu biliyorum. AHMET BUKAN
(Çankırı) – Ek ödenek istiyor. ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Ek ödenek de
vereceğiz ona, kesinlikle. Müteahhide zaten talimat verdik yıldırım hızıyla
çalışın diye, onun müjdesini vereyim. Ayrıca, tabii, Güldürcek Barajı etrafında her ne kadar… Güldürcek Barajı kirlenmiyor, gerçekten memba suyu, gayet
temiz ama köylerle ilgili de tedbirler alınacak. Şu anda biz arıtma tesisi ve
isale hattının hızla bitirilmesi üzerine yoğunlaştık. Bu Güldürcek
Barajı’nın etrafının ağaçlandırılması, erozyon kontrolü ve köylerdeki atık
suların kontrolü için gerekirse arıtma tesisini bizzat biz yapacağız, o
meseleyi de çözeceğiz. Teşekkür ediyorum
efendim, hepinize saygılar sunarım. BAŞKAN – Sayın
Bakanım, çok az bir süre kaldı ama Sayın Şevket Köse’ye de bir söz vereceğim, o
da sorusunu sorsun. Sayın Köse,
buyurun efendim. Çok kısa olursa, Sayın Bakanım da size cevap verir. Son olarak
size bu hakkı tanıdım. ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. GAP ile ilgili
soru soracağım Sayın Bakanıma. Biliyorsunuz Atatürk Barajı on beş belediye
tarafından atık sular ve sanayi atıkları tarafından kirletilmektedir.
Bakanlığınızın bu konuda bir çalışması var mıdır? Varsa hangi aşamadadır? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Köse. Sayın Bakanım,
var mı bu hususta bir izahatınız? ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Evet, şöyle:
Sadece Atatürk Barajı değil, şu anda biz, bütün Türkiye’de, tesadüfen dün akşam
da bu Çevre Koruma, Atık Su Eylem Planı’yla ilgili bir hazırlık yaptık,
arkadaşlar sunum yaptılar. Tabii, bu konuda acil olan yerlerde, bilhassa içme
suyu temin edilen havzalardan başlayarak, her ne kadar belediyelerin yapması,
kanuna göre mükellefiyetinde olmasına rağmen, biz de Bakanlık olarak destek
vereceğiz; onu da özetle belirteyim. Atatürk Barajı için de ve diğer barajlarla
ilgili de çalışmalar devam ediyor. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakanım. Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde dört adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
248 sayılı Tasarı’nın 4. ncü maddesinin 1 numaralı
fıkrasında yer alan “c) yüzde 10’luk” ibaresinin “c)
yüzde 5’lik” ve “d) yüzde 15’lik” ibaresinin de “d) yüzde 20’lik” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
248 sıra sayılı yasa teklifinin 4. maddesinin (a) bendindeki % 50 ibaresinin %
40’a ve (b) bendindeki % 10 ibaresinin % 20’ye biçiminde değiştirilmesini
saygılarımla arz ederim. Kamer
Genç Tunceli Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 4 üncü maddesine birinci fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini, fıkra numaralarının buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
“(2) Birinci
fıkranın (c) bendinde belirtilen köy sayısı, İçişleri Bakanlığı tarafından her
yılın ocak ayından geçerli olmak üzere İller Bankasına bildirilir” Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
“İl Özel İdareleri ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi”nin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ederiz. Harun
Öztürk İzmir BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz Başkanım. BAŞKAN - Hükûmet? ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Sayın Öztürk, buyurun efendim. HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti
adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli
milletvekilleri, Hükûmet 22’nci Yasama Döneminde
yasalaştıramadığı İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanun Tasarısı’nı 24
Ocak 2008 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine yeniden sunmuştu. Daha sonra
bu tasarının alt komisyonda görüşülmesi devam ederken, Hükûmet
tasarıyı çekti ve görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, AKP’ye mensup
milletvekili arkadaşlarımız tarafından verildi. Tasarı ile kanun
teklifi arasındaki fark, tasarıda belediyelere daha fazla kaynak aktarabilmek
için vergi ve benzeri yükümlülükler de öngörülürken, kanun teklifinde vergi ve
benzeri yükümlülüklere yer verilmemiştir. Ocak ile mayıs ayı arasında ne
olmuştur da, Hükûmet tasarıyı çekip yerine vergi ve
benzeri yükümlülük öngörmeyen bu kanun teklifini getirmiştir? Arada yaşanan
önemli olay, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Anayasa Mahkemesi nezdinde AKP
hakkında kapatma istemiyle dava açılmış olmasıdır. Bu davayla birlikte yerel ve
erken genel seçimi birlikte yapmayı düşünen Hükûmet,
vatandaşa yük getiren hükümleri çıkararak, belediyeler ile il özel idarelerine
bütçe gelirlerinden daha fazla pay verilmesine karar vermiştir. Bu davranış
geçmişte “Seçime giderken vergi koyacak kadar saf değiliz.” diyen
politikacıları hatırlatmaktadır. Değerli
milletvekilleri, söz konusu davadan sonra Hükûmetin
bütçe gelir tarafını ihmal eden benzer tasarrufları da dikkat çekmektedir.
Sayın Başbakan, ödenek artışı isteyen müteahhitlerle
yaptığı toplantıda, DPT uzmanları karşı çıkmış olacaklar ki, DPT’yi kapatıp
yetkilerini yatırımcı kuruluşlara, yatırımcı bakanlıklara devretmekten söz
etmiştir. Sayın Başbakan, 222,6 milyar YTL tutarındaki bütçeden kamu
yatırımları için sadece 11,8 milyar YTL civarında bir kaynak ayırdığını, ödenek
artışı için geliriyle birlikte ya da bütçe açığının artmasını göze alıp yeni
borçlanmaya giderek Türkiye Büyük Millet Meclisinden yetki alması gerektiğini
de unutmuş görünüyor ya da bilmiyor. Bilmemek ayıp değil, parti ya da Hükûmet içinde bilenlere sormamak ve danışmamak ayıp.
İnsanların, bilmediğini bilme erdemine sahip olması gerekmektedir. Bu konuda
çok güzel bir tekerlemeyi birlikte tekrar hatırlayalım: “Bilirsin ki bilmezsin,
bir bilene sormazsın; bilirsin ki sorarsan, bilmediğini bilirler.” Değerli
milletvekilleri, makroekonomik dengelerin bozulmakta olduğu ve ekonomimizin
bıçak sırtında seyrettiği bugünlerde, ekonomiden sorumlu bakanların ve partinin
ekonomi uzmanlarının ne yapıp edip Sayın Başbakanın ekonomiyi yönetme hevesine
engel olmaları acil bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır. Evet, önergemize
dönecek olur isek: Hükûmet tasarısında ve kanun
teklifinde yer almayan, il özel idareleri ve belediyelere pay dağıtımında
kırsal kesimi dikkate alan kriterin yanına köy sayısı
komisyonda ilave edildi. Dolayısıyla, köy sayısı ve kırsal kesim kriterlerinin birbirlerinin tamamlayıcısı olduklarını
dikkatlerinize sunuyorum. Önergeme destek
vermenizi talep eder, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Öztürk. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 4 üncü maddesine birinci fıkradan sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini, fıkra numaralarının buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz. Hüseyin
Tanrıverdi (Manisa) ve arkadaşları “(2) Birinci
fıkranın (c) bendinde belirtilen köy sayısı, İçişleri Bakanlığı tarafından her
yılın ocak ayından geçerli olmak üzere İller Bankasına bildirilir” BAŞKAN – Sayın
Komisyon önergeye katılıyor musunuz? PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Uygun görüşle takdire bırakıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılıyoruz
efendim. SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Gerekçe okunsun. BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Pay dağıtım kriterleri arasında yer alan köy sayısının tespitinde esas alınacak
usul belirlenmektedir. BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
248 sıra sayılı yasa teklifinin 4. maddesinin (a) bendindeki % 50 ibaresinin %
40’a ve (b) bendindeki % 10 ibaresinin % 20’ye biçiminde değiştirilmesini
saygılarımla arz ederim. Kamer
Genç Tunceli BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz
Sayın Başkanım. BAŞKAN – Sayın
Genç, buyurun. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248 sıra sayılı Yasa
Teklifi’nin 4’üncü maddesindeki “İl özel idare paylarının tahsisine ilişkin esaslar”a bir değişiklik getirilmesine ilişkin olarak
verdiğim önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın
milletvekilleri, önergenin mahiyeti şu: Biliyorsunuz, genel bütçe gelir tahsilatının yüzde 15’inin il özel idarelerine verilmesi
öngörülmüş, ama bunların illere dağıtılmasında yüzde 50’lik kısmının illerin
nüfusuna, yüzde 10’luk kısmının da illerin yüz ölçümüne göre verilmesi
belirtilmiş yasa teklifinde. Ben, bu yüzde 50’lik, yani nüfusa ilişkin kısmının
yüzde 40’a, indirilmesini, yüz ölçümüne ilişkin kısmının da yüzde 20’ye
çıkarılmasını önerdim. Bunun şu faydası
var: Biliyorsunuz birçok ilimizde -özellikle Güneydoğu’da, Doğu’da- benim kendi
ilimde büyük bir terör olayı var. Bu terör olayı nedeniyle, mesela 1990 yılında
Tunceli ilinin nüfusu 180 bindi, şimdi 80 binlere indi, ama Tunceli ilinin o
kadar çok geniş bir coğrafya alanı var ki. Mesela, biraz önce Malatya
Milletvekili burada konuştu, dedi ki: “Efendim, Karayolları bizim memleketimize
50 küsur trilyon lira ödenek ayırmış.” Hâlbuki Malatya ile Tunceli aynı,
Elâzığ’daki Bölge Müdürlüğüne bağlı iki ildir. Tunceli’nin ilçe yollarının
birazı asfalt ama çok da iyi değil, nahiye yollarının hepsi stabilize.
Stabilize bile değil. Ayrıca da kara yollarımız o kadar kötü bir durumdaki…
Karayolları aynı bölgenin iki ilinden birisine 59 trilyon lira veriyor,
ötekisine 1 trilyon bile vermiyor. İnceleyebilirsiniz ve defalarca Karayolları
Bölge Müdürünü “Şu nahiye yollarını, lütfen, sizden rica ediyorum, asfalt
yapın.” diye aradım, yapmıyor. Yani, tabii siyasi iktidarın bölgelere bakış
açısı böyle. Böyle olunca, hiç olmazsa burada yüz ölçümüne göre bir para
dağıtılırsa buradan bu Tunceli gibi veyahut da Doğu ve Güneydoğu’daki nüfusu az
ama hizmet yoksunu hâle gelmiş olan birçok ilimizin de bu haktan yararlanması
gerektiğine inanıyorum. Tabii, işte,
burada AKP’li bakanlara soruyoruz. Üç birleşimdir burada konuşma yapıyoruz, “Şu
Ankara Belediyesinin, İstanbul Belediyesinin ve İzmit Belediyesinin devlete ne
kadar borcu var?” diyoruz. Burada Bakan “Ben bilemem.” diyor. Üç birleşimdir
size soruyoruz. Gazeteler yazıyor: “Ankara Belediyesinin devlete borcu 3,9
katrilyon” diyor. Doğru mu, yanlış mı? Niye inkâr ediyorsunuz? “Efendim, yazılı
bildireceğiz.” Siz kamuoyu önünde, kürsüde, burada söylemekten çekiniyorsunuz
çünkü halk burayı dinliyor. Sonra özel bir yazıyla gönderiyorsunuz, onu zaten
basın da yazmıyor. Bakın, açık
olalım, doğruları söyleyelim. 4 katrilyon Ankara Belediyesinin borcu var bu Hükûmete. KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Trabzon) – 4 katrilyon değil. KAMER GENÇ
(Devamla) – 4 katrilyon… 4 katrilyon... Neyse… Bakın, devlet
borçlanmak için yüzde 22 faiz alıyor. Bu yüzde 22 faizi de katarsanız aşağı
yukarı 5 katrilyon. Şimdi, Ankara Belediyesinde,
her gün, bakıyorsunuz, ağaçlar dikiliyor sökülüyor, çimler ekiliyor sökülüyor.
İstanbul Belediyesi 570 trilyon laleye para veriyor. KEMALETTİN GÖKTAŞ
(Trabzon) – Çiçek… RECEP KORAL
(İstanbul) – Yanlış o, yanlış. Bilmiyorsun… İstanbul’a hiç gitmemişsin sen! KAMER GENÇ
(Devamla) – Şimdi, değerli milletvekilleri, yani bu memlekette insanlar aç,
insanlar ekmek bulamazken, insanlar yoksulluk içindeyken 570 milyonu kendi
yandaşı olan müteahhitlere sırf para kazandırmak için
veren zihniyetin Allah belasını versin! MAHMUT DEDE
(Nevşehir) – Adam gibi konuş, doğru konuş! KAMER GENÇ
(Devamla) - Şimdi, sizin içinizden birileri çıkıyor Atatürk’ün devrimlerini travma kabul ediyor ve diyor ki: “Bunlar devrim kanunlarını
okumamışlar. Okumuşlarsa Meclisin içinde anıracağım.” Bu Meclisin içi anırılacak bir yer mi arkadaşlar? Bu, Atatürk’ün bu
kuruluna bir hakarettir. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar) ERTEKİN ÇOLAK
(Artvin) – Boş boş konuşuyorsun ya! Hikâye
anlatıyorsun. KAMER GENÇ
(Devamla) – Anırılacak yer belli, anırılacak
yer ahırlar, niye Meclisin meydanı olsun? Yani böyle bir şey olur mu? Bu dahi,
bu Meclise karşı, cumhuriyetin kurumlarına karşı belirli bir benzetme
yapılıyor. MAHMUT DEDE
(Nevşehir) – Ne konuştuğunu biliyor musun sen? KAMER GENÇ
(Devamla) - Ya, değerli milletvekilleri, gerçekten Türkiye’yi çok hor
yönetiyorsunuz, çok keyfî yönetiyorsunuz. Hükûmetiniz
bir şey bilmiyor. Çıkıyor burada İçişleri Bakanına soru soruyoruz, cevap verin
bize. Cevap verilmediği takdirde, o zaman neden kaçınıyorsunuz? Niye gerçekleri
inkâr ediyorsunuz? İşte sizin kendi milletvekilleriniz çıkıyor, Hükûmete teşekkür ediyor. Benim Tunceli’de iki tane hizmet
yapın ben de size teşekkür edeyim. RECEP KORAL
(İstanbul) – Kaç iki tane var! KAMER GENÇ
(Devamla) - Efendim, yapmıyorsunuz. Gelin, gelin… Şimdi bakın, ben… (AK Parti
sıralarından gürültüler) (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) AHMET YENİ
(Samsun) – Otuz senedir ne yaptın, otuz senedir? BAŞKAN –
Konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun efendim. AHMET YENİ
(Samsun) – Otuz senedir ne yaptın Tunceli’ye? KAMER GENÇ
(Devamla) – Ben otuz senedir… Altı senedir
iktidardasınız. Bakın, size ben tavsiyede bulunayım: Pertek Köprüsü’nü yapın,
Pülümür kara yolunu açın, kara yolunu asfaltlayın. Bakın, bir hizmet
yaptığınızda ben burada size teşekkür ederim. ORHAN KARASAYAR
(Hatay) – Ne yaptın Tunceli’ye? KAMER GENÇ
(Devamla) - Tunceli doğumlu insanları kamu hizmetine almıyorsunuz. Böyle bir
zihniyet olmaz, böyle ayrımcı bir zihniyet olmaz, böyle ikilemci bir zihniyet
olmaz. Haa, Tunceli Belediyesini almayı kafanıza
koymuşsanız oraya biraz hizmet getirin. Bakın, orada milletvekili
çıkaramadınız, ben size işte tüyo veriyorum, kopya veriyorum, diyorum ki:
“Gelin bu hizmetleri yapın, gelin siz kazanın.” Ben kendi aleyhime konuşuyorum.
Eğer o hizmetleri getirirseniz, Pertek Köprüsü’nün temelini atarsanız, ben de
çıkarım burada size teşekkür ederim. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Ayıp ya! Küfretmeden konuş. KAMER GENÇ
(Devamla) – Yok, niye küfredeyim ya! Küfretmem canım, teşekkür ederim. Teşekkür
ederim canım, teşekkür ederim. Niye küfredeyim ki yani? LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) – Tatlı bir laf çıksın ağzından ya! KAMER GENÇ
(Devamla) - Dolayısıyla, bak size tüyo veririm. Bunları, bakın… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyiniz. Sayın Genç,
teşekkür ederim. KAMER GENÇ
(Devamla) – Sayın Başkan, ben sizden rica ediyorum, bu kürsüye çıktığım zaman
yapılan konuşmaları tutanaklardan bir takip edin bakalım; ben bir cümle
söylüyorum, AKP’liler üç tane cümle söylüyorlar! Saygılar
sunuyorum, bir de karar yeter sayısı istiyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim, tamam. Sayın
milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter
sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 16.01 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 16.15 BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN KOTAN
(Ağrı) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123’üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum. 248 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. Komisyon ve Hükûmet yerinde. 4’üncü madde
üzerinde verilmiş olan önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan
248 sayılı Tasarı’nın 4 üncü maddesinin 1 numaralı fıkrasında yer alan “c) Yüzde 10’luk” ibaresinin “c) Yüzde 5’lik” ve “d) Yüzde
15’lik” ibaresinin de “d) Yüzde 20’lik” olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz Başkanım. BAŞKAN - Hükûmet? ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) -
Katılamıyoruz. BAŞKAN – Sayın Bingöl,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar) TEKİN BİNGÖL
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum. Aslında yapacağım
bu konuşmayı Sayın İçişleri Bakanının dinlemesini isterdim, zira değineceğim
konunun muhtevasında ve onunla özdeşleşen belgede Sayın İçişleri Bakanının
imzası var. Ama umut ediyorum ki Sayın İçişleri Bakanı bu yazıyı imzalarken
gözünden kaçmıştır ya da farkında ol-madan
imzalamıştır diye düşünüyorum. Değerli
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kurumlarında, bütün birimlerinde
çalışanlar bir devlet adabı ciddiyetiyle yazışmalarda bulunurlar. Yazışmaların
içeriğinde bir üslup vardır, bir geleneksel tarz vardır. Hiç kimse, hiçbir
yetkili, makam ve mevkisi ne olursa olsun kendi kişisel hırsını, çıkarlarını o
resmî yazışmalara yansıtamaz. Hiç kimse, Türkiye Cumhuriyeti’nin
Parlamentosunun saygınlığına leke düşürecek bir davranış sergileyemez değerli
milletvekilleri. Buna hepimizin çok önem göstermesi gerekiyor. Bu önemi en
fazla da iktidar partisinin milletvekillerinin göstermesi gerekir diye
düşünüyorum. Eğer kendi
yandaşımızın ya da kendi bürokratımızın ya da siyasetçimizin yapmış olduğu bu
yanlışı hoşgörürsek, görmezlikten gelirsek, bu
Parlamentonun saygınlığına gölge düşürmüş oluruz. O takdirde, iktidar partisi
de bundan sonraki gelişmelerde Parlamentoya ve kendilerine karşı yapılacak bir
saygısızlığı hiçbir zaman bir kavga aracı olarak kullanamazlar. Bundan
kendilerine göre bir şey çıkarma şanslarına sahip olamazlar. Değerli
milletvekilleri, bir milletvekilinin İçişleri Bakanlığına hitaben yazmış olduğu
bir yazılı soru önergesine bir cevap veriliyor. Bu cevapta çok ilginç birtakım
tespitler var. Değerli
milletvekilleri, konuşmamın başında bahsettiğim gibi, hiç kimse, makamı ne
olursa olsun hiç kimse, kişisel hırslarını, siyasi kavgalarını bu ciddi
yazışmalara ve çok önemsediğimiz bu Parlamento içindeki çalışmalara yansıtamaz.
Böyle bir hakkı yoktur. Bu, son derece düzeysiz bir davranıştır. Son derece
çirkin bir davranıştır. Bakınız değerli
milletvekilleri, bu yazıda, yazıya cevap verirken kullanılan üsluba bakın:
Deniyor ki: “Siyasi muarızlarım…” Ve karşı bir belediye kastedilerek “Bu
semtlere siyasi nedenlerden dolayı hizmet götürmediğimi…” bahsederek “Bana,
muarızlarım bunu öngörüyor, bu soruları sorduruyorlar…” Hiç kimse kendi siyasi
anlayışını bu tür resmî yazışmalara dökemez. Çok daha vahim cevaplar var
değerli milletvekilleri. Bakınız ne diyor? ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) – Sayın Bakan dinlemiyor. TEKİN BİNGÖL
(Devamla) – Bir milletvekiline hitaben “Onun, o milletvekilinin soru önergesine
ihtiyacımız yoktur.” Değerli
milletvekilleri, soruyorum: Hangimizin sorusu soru sormaya layık değildir.
Bunun adı terbiyesizliktir, bunun adı ahlaksızlıktır. YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Ne yazıyor? TEKİN BİNGÖL
(Devamla) – Hiç kimse, bir milletvekilinin sormuş olduğu soruya “İhtiyacımız
yoktur.” diye cevap veremez. Zira, sorulan bu sorunun
tamamında son derece düzeyli, son derece ilkeli ve son derece somut sorular
sorulmuştur. Ben… YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Cümlenin tamamını bir okuyun. TEKİN BİNGÖL
(Devamla) – Siz, lütfen… Lütfen bir sakin olun. YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Sadece bir kelime alıyorsunuz. TEKİN BİNGÖL
(Devamla) – Tamam, sakin olun, çıkar cevap verirsiniz. BAŞKAN – Sayın
Tunç… TEKİN BİNGÖL (Devamla)
– Çıkar cevap verirsiniz. Çıkar cevap verirsiniz. Çıkar cevap verirsiniz. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… Arkadaşlar, karşılıklı konuşmayın. YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Konuyu anlayalım. TEKİN BİNGÖL
(Devamla) – Anlayacaksınız konuyu, müsaade edin anlayacaksınız. BAŞKAN - Sayın
Bingöl, Genel Kurula hitap ediniz. TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Bu, belediyelerle ilgili, belediye
başkanlarının anlayışıyla ilgili. Müsaade edin,
dinleyin lütfen. Bakın, aynı davranışı sergiliyorsunuz. Burada yapılmak
istenen son derece yanlış bir davranış var değerli arkadaşlar. Biz, özellikle
Parlamentonun saygısını korumakla yükümlüyüz. Şimdi burada… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Bingöl, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun efendim. TEKİN BİNGÖL (Devamla)
– Sayın İçişleri Bakanı, bu soru önergesine verilen cevapların üslubu bundan
daha da ağır, içeriklerinde çok daha farklı birtakım belirlemeler var. Onları
bu kürsüden söylemek istemiyorum ve Sayın İçişleri Bakanı maalesef bu cevabın
üstüne üst yazı yazarak imzalayıp bir milletvekiline gönderebiliyor. Ben, bu
metinleri götürüp Sayın Bakana vermeyeceğim. Zira Sayın Bakan karşılaştırıp
okuduğu zaman “Hoş bir davranış değil, şık olmamış.” deyip geçiştirebilir. Bunu
ben bir yazılı üst yazıyla hem Meclis Başkanlığına sunacağım. Çünkü bunun
muhatabı Meclis Başkanlığı. Bunun cevabını Meclis Başkanlığı vermeli ve aynı
şekilde Sayın İçişleri Bakanına bunu bir üst yazıyla kendisine sunacağım. Sayın
İçişleri Bakanının bunun mutlaka gereğini yapmasını bekliyorum. Çünkü biz bu
kürsüye çıkarken sayın Meclis Başkanlığına,
milletvekillerimize ve sayın bakanlarımıza mutlaka “sayın” diye hitap ediyoruz.
O hitap tarzımız, hem milletvekillerimizin şahsına hem de bu Parlamentoya ve o
makamlara olan saygımızın gereğidir. Bunu biz azami ölçüde koruyup kollamak
zorundayız. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Bingöl, cümlenizi tamamlayınız. TEKİN BİNGÖL
(Devamla) - Umut ediyorum ki, Sayın İçişleri Bakanı da bu metni aldığında
-konuşmamın başında söylediğim gibi- gözünden kaçtığını ifade ederek gereğini
yapacaktır. Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim. SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Kıymetli Hatip’in sözlerine yerimden kısa bir açıklama hakkı
istiyorum İç Tüzük’e göre. BAŞKAN – Efendim… SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Kürsüde konuşan hatibin sözlerine karşı yerimden kısa bir açıklama
yapma hakkımı kullanmak istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Peki,
buyurun. SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Önerge hakkında
konuşan Değerli Hatip, kim hakkında konuştuğunu, sık sık
İçişleri Bakanımızın adını söylemek suretiyle, unvanını söylemek suretiyle bir
eleştiride bulundu. Doğrusu, bulunduğu eleştiri… (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) BAŞKAN –
Arkadaşlar, lütfen dinleyelim. Bakın Grup Başkan Vekilimiz konuşuyor. TEKİN BİNGÖL
(Ankara) – İçişleri Bakanını kastetmedim. SADULLAH ERGİN
(Hatay) – Kastetmemiş olabilirsiniz. Ama yanlış anlaşılma varsa, bunların
giderilmesi lazım. TEKİN BİNGÖL
(Ankara) – Ankara Büyükşehir Belediye Başkanını kastettim. SADULLAH ERGİN
(Hatay) – İç Tüzük 67’ye göre, bu kürsüde konuşacak olan hatibin de İç
Tüzük’teki 67’nci madde muvacehesinde Genel Kurulda kaba ve yaralayıcı sözler
söylememesi ve bu kürsünün gerektirdiği şekilde konuşması gerekiyor. Elbette
ki, o cevapta bahsettiği hususlarda kendisinin incindiği, muhatapların
incindiği hususlar olabilir. Bunların şikâyet mercileri vardır. Ama bu kürsüde
-eğer orada, cevapta yanlışlık yapılmışsa- aynı yanlışı yapma hakkı yoktur.
Dolayısıyla meramını tam anlatamamış olabilir, biz yanlış anlamış olabiliriz.
Ama İçişleri Bakanımızla ilgili kullanıldığı şeklinde bir anlaşılma oldu. O
kullanılan sözlerin bu kürsüye yakışmadığını ifade ediyorum. TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın Başkan, cevap verebilir miyim. BAŞKAN – Sayın
Bingöl, mikrofonunuzu açtıracağım yerinizden efendim. Buyurun. TEKİN BİNGÖL
(Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Grup Başkan
Vekili beni ya iyi dinlememiş ya da herhâlde meramımı tam anlatamadım ben.
Sayın İçişleri Bakanını kesinlikle suçlamadım ve hep, iki kez, üç kez
vurguladım. “Sayın İçişleri Bakanının gözünden kaçmış olabilir, umut ediyorum
ki böyledir. Sayın İçişleri Bakanı bu tür bir yazıya imza atarak göndermez.”
diye de söyledim, tutanaklarda var. Benim kastettiğim, bu Parlamentoya
saygısızlığı yapan kişi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanıdır ve bu da çok
anlaşılır bir şekilde ifade edilmiştir. Çok düzeyli bir şekilde Ankara’nın
sorunlarıyla ilgili beş yüze yakın mail ve fakslarla gelen yazılara istinaden
birtakım sorular sorulmuştur. O soruların cevabı verilirken, böyle son derece
düzeysiz cevaplar verilmiştir. Muhtemeldir ki,
İçişleri Bakanı da… Bu, ya gözünden kaçmış olabilir ya yoğunluk sırasında
imzalamış olabilir. Bunu kendisine bir yazıyla iade edeceğim ve gereğini
yapacağını da düşünüyorum diye bekledim, söyledim, ifade ettim. BAŞKAN – Tamam,
teşekkür ederim Sayın Bingöl. Evet, saygıdeğer
arkadaşlarım, buradan anlaşılıyor ki, yazışmalarımızda daha itinalı, daha
üslubumuza dikkat eder, daha özenli olmamız gerekmektedir. ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan… BAŞKAN – Buyurun
Sayın Bakan. ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Bir yanlışlık
var. Onu da müsaade ederseniz kayıtlara geçmesi için… BAŞKAN – Buyurun,
yerinizden açıklayın Sayın Bakanım. ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Şimdi
efendim, Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; az önce Sayın Kamer Genç,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin laleler için 560 trilyon TL harcadığını
söyledi. Şu anda rakamı aldık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2008 yılında
lalelere 2 milyon 400 bin YTL, yani 2,4 trilyon harcamış. Bir yanlışlık var,
onu düzeltiyorum. Ancak, hakikaten bu laleler turistler için, yurt dışından
gelenler için şehir hakkında intiba vermesi, güzel bir intiba vermesi açısından
faydalı. Yani, fazla bir para değil, kıymetiharbiyesi
yok, onu ifade edeyim. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakanım. Önergeyi
oylarınız sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Kabul edilen
önergeyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 5’inci maddeyi
okutuyorum: Belediye
paylarının tahsisine ilişkin esaslar MADDE 5- (1) 2 nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen orana göre
ayrılan belediye payının; yüzde 80’lik kısmı belediyelerin nüfusuna ve yüzde
20’lik kısmı gelişmişlik endeksine göre İller Bankası tarafından belediyelere
dağıtılır. (2) Birinci
fıkrada belirtilen gelişmişlik endeksine göre dağıtılacak miktar için Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından tespit edilen en son veriler esas
alınır. Bu endeksin kullanımında, ilçeler gelişmişlik katsayılarına göre en az
gelişmiş ilçeden en çok gelişmiş ilçeye doğru ve eşit sayıda ilçeyi içeren beş
gruba ayrılır. Eşitliği bozan ilçe son gruba ilave edilir. Belde belediyelerine
bağlı bulundukları ilçenin endeks değeri uygulanır. Birinci fıkraya göre
belirlenen miktarın yüzde 23’ü birinci gruba, yüzde 21’i ikinci gruba, yüzde
20’si üçüncü gruba, yüzde 19’u dördüncü gruba ve yüzde 17’si beşinci gruba
tahsis edilir. Bu tahsisat, her grup içinde, gruba giren belediyelerin
nüfuslarına göre dağıtılır. (3) 2 nci maddenin ikinci fıkrasına göre ayrılan büyükşehir ilçe
belediyeleri payı, nüfus esasına göre dağıtılır. Hesaplanan tutardan yüzde
30’luk büyükşehir belediyesi payı ayrıldıktan sonra kalan miktar büyükşehir
ilçe belediyelerinin hesabına İller Bankası tarafından aktarılır. (4) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan büyükşehir
belediye payının; yüzde 70’i doğrudan ilgili büyükşehir belediyesi hesabına
aktarılır. Kalan yüzde 30’luk kısmı ise büyükşehir belediyeleri arasında nüfus
esasına göre dağıtılır. (5) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan ve bu maddenin
üçüncü ve dördüncü fıkralarına göre dağıtılan büyükşehir belediye payları, bir
önceki yılın aynı ayında tahakkuk eden tutarların yüzde 20’sinden fazla olamaz.
Fazla olan tutarlar, artış oranı yüzde 20’den az olan büyükşehir belediyelerine
bu oranı aşmamak üzere, nüfus esasına göre dağıtılır. Bakanlar Kurulu bu oranı
bir katına kadar artırmaya veya kanuni haddine indirmeye yetkilidir. BAŞKAN – Madde
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili Sayın Rasim
Çakır. Buyurun Sayın
Çakır. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA
RASİM ÇAKIR (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesi üzerine
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli arkadaşlarımız, kanunun geneli ile ilgili ifade etmek
gerekirse demokrasinin beşiği olan yerel yönetimlerin, genel bütçeden almış
oldukları payların artırılması ve onların halka olan hizmetlerinin devamlılığının
sağlanması noktasında bir olumluluk söz konusu iken, bütün eksikliklerine
rağmen, iktidar partisine mensup değerli arkadaşlarım, bu kanunu ve maddelerini
bu kürsüde savunurken hepsi ağız birliği yapmışçasına iktidar partisinin ve Hükûmetin kanunun uygulanmasında Türkiye’deki bütün yerel
yönetimlere adaletli, eşit, hakkaniyetli ve siyaset gözetmeksizin, siyasi parti
ayrımı yapmaksızın davrandıklarını ifade etme gayreti içerisinde oldular. İzin verirseniz ben, bunun böyle olmadığını kendi bölgemde, kendi
seçim bölgemde yaşadıklarımla sizlere aktarmaya gayret edeyim. Değerli
arkadaşlarım, Edirne Keşan ilçesinde Keşan Belediyemiz; Halkımızın seçtiği bir
yerel yönetim; toptancı halinin yerinin değiştirilmesi ve yeni bir toptancı
hali yapılmasıyla ilgili belediye meclisimiz bir karar alıyor. Belediye bütçesi
bu inşaatın yapılmasında yeterli olmadığı için İller Bankasından kredi
talebinde bulunuyor. Yapılacak olan toptancı hali sadece Keşan’a değil bölgeye
hitap edebilecek A sınıfı bir toptancı hali. İller Bankası, yasal prosedürleri yerine getiriyor, belediyenin bütçesini,
gelirini giderini inceliyor ve Keşan Belediyesinin bu kredi talebine onay
veriyor. Tam para çıkmış, bankaya gelmiş iken çok değerli Keşan Kaymakamı Bölge
İdare Mahkemesine müracaat ederek bu belediyenin bu borcu ödeyemeyeceğini
bahisle bu kredinin durdurulması yönünde bir karar çıkarma gayreti içerisinde
oluyor. Şimdi, sevgili
arkadaşlarım, içimizde, yıllarca kaymakamlık, valilik ve belediye başkanlığı
yapan arkadaşlarımız var. İçimizden herhangi biri bu görevleri yaptığı esnada
böyle bir uygulamayla karşı karşıya kaldı mı? Gerek kaymakamken gerek valiyken
gerekse belediye başkanıyken bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin herhangi bir
belediyesinde veya herhangi bir kaymakamlığında böyle bir uygulama yapıldı mı? Aynı şekilde, çok değerli Kaymakamımız, Sayın Kaymakamımız Keşan
Belediyesinin mücavir alanları içerisinde olan yayla sahilinde, yerel halkın da
katkısıyla, arıtma tesisi yapmak ve kanalizasyon yapmak üzere harekete geçiyor,
kanalizasyon inşaatlarını bitiriyor ama bu esnada Kaymakamlık, foseptiklerin boşaltılması noktasında yer gösterimi
konusunda belediyenin sorumlu olduğunu iddia ederek “Belediyeye yer gösterin.”
şeklinde halk ile belediyeyi karşı karşıya getiriyor. Bugüne kadar bütün
sahillerde bu görevi kaymakamlık ve onun adına sağlık grup başkanlığı yapmış ve
yapıyorken, bu görev kendisinin yükümlülüğü ve sorumluluğu içerisindeyken kendi
sorumluluğunu yerine getirmeyip bu sorumluluğun yerel yönetime ait olduğundan
bahisle bir bölgede yaşayan insanları pisliğe, kokuya ve hatta daha ileri
noktada bulaşıcı hastalıklara mahkûm etmek ve bu amaçla “Bu yerel yönetim
görevini yapmadığı için siz pis kokuyorsunuz.” iddiasıyla devleti halkla karşı
karşıya getirmek bir kaymakamın görevi içerisinde midir? Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakanım; bu ve buna benzer bir sürü icraatlar,
seçilmişleri, halkın seçtiklerini yok sayan, hiçe sayan icraatlar neticesinde
Keşan’da bütün sivil toplum örgütleri gazetelere bir açıklama yaparak “Biz
devletle karşı karşıya gelmek istemiyoruz, barış istiyoruz. Keşan’ın geleceği
barıştadır.” diyerek açıklamalarda bulunuyor. Şimdi, ben bu
talebimi Değerli İçişleri Bakanım burada olsaydı ondan yapmak durumundaydım ama
temsilen Çevre Bakanımız burada olduğu için yine talebimi bu kürsüde, millet
adına dile getirmek istiyorum, kimin haklı veya haksız olduğu da bir tarafa.
Ama devlet ile halkı karşı kaşıya getirme noktasında böyle icraatlar içerisinde
olan bir sayın kaymakamın artık o ilçede görev yapabilmesi mümkün değildir.
Derhâl, o ilçenin gelişmesi, huzurunun, mutluluğunun artması ve geleceğinin
umutlanması adına bu Sayın Kaymakamın… Sizler iktidarsınız, eğer arzu
ediyorsanız bir başka yere vali olarak… Ona söyleyecek sözümüz yok ama halkla
çatışma içerisinde olan böyle bir kaymakamımızın bu bölgede daha uzun süreli
görev yapması sadece sizin, sadece devlet kurumlarının yıpranması değil, bölge
insanının huzuru, mutluluğu ve geleceği açısından da önemlidir. Bizler, vaktiyle
ciddi bir yanlış yapan kaymakamın yanlışının neticesinde ayaklanıp
“Kaymakamlığa siyah çelenk koyalım.” denildiği bir noktada, “Kaymakam yanlış
yapabilir ama kaymakamlığa siyah çelenk koyamayız çünkü o kaymakamlık bizim
kaymakamlığımızdır.” anlayışıyla, kültürüyle yetişmiş, terbiyesiyle yetişmiş
bir bölgenin insanlarıyız. Onun için, bu talebimizi siyasi bir talep olarak
değil, sadece ve sadece bölge insanının yarınlarının mutluluğu ve huzuruyla
ilgili bir talep olarak görmenizi istirham ediyorum. Bunun yanında,
değerli arkadaşlarım, Edirne Belediyesi… Uzun zamandan beri, çok değerli Maliye
Bakanımız… Az önce, Ankara Milletvekilimiz “Ankara Büyükşehir Belediyemizin
devlet, hazine destekli borçları ne kadardır? Hatırlıyorsunuz, geçen dönem çok
önemli bir borcunu, 4 katrilyon borcunu hazine zararı olarak affetmiştik.” diye
sordu, bir yanıt alamadık, inşallah alacağız. Uzun zamandır
Edirne Belediyesinde SSK borcu, prim borcu, vergi borcu diyerek, bütün
belediyenin hesaplarına el konularak, belediyeyi çalışamaz hâle getirerek,
belediyeyi halka hizmet edemez hâle getirerek, Edirnelilerin seçmiş olduğu
belediyenin Edirnelilere hizmet verememesi için planlı, programlı bir gayret ve
çalışma götürüldü. Yapılmak istenilen her şeyin karşısında, iktidar partisinin
milletvekili, bakanı, valisi ve bürokratları, kale gibi, duvar gibi örüldü. Neticede, şu an
Edirne Belediye Başkanımız tutuklu. İşin hukuki boyutu beni ilgilendirmez,
mahkemenin vereceği karara karşı boynumuz kıldan ince. Ama Belediye Başkanımız
tutuklu olmasına rağmen yerine, kanun ve kurallara göre, Belediye Meclisi bir
belediye başkanı seçmiştir. O arkadaşımız görevinin başındadır, Edirne halkı
adına görevinin başındadır ve görevi de Edirnelilere hizmet etmektir. Belediye
Başkanımızın tutuklanmasının üzerinden üç ay zaman geçmiş olmasına rağmen, hâlâ,
Edirne’de ifadesi alınmayan vatandaş kalmadı, Edirne’de ifadesi alınmayan
belediyede çalışan memur kalmadı, ifadesi alınmayan işçi kalmadı. Yani Edirne
Emniyetinin bütün Edirnelilere potansiyel suçlu gibi muamele ederek, bütün
Edirnelileri her sabah, sanki bir görevmiş gibi… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Çakır, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun efendim. RASİM ÇAKIR
(Devamla) - …Emniyete davet edip maksatlı, kasıtlı ve zorlayarak ifadelerini
aldırmaya çalışmakla sizler nereye varmak istiyorsunuz? Bir tane memur
bir evraka imza atmak istemiyor, bir tane işçi bir iş yapmak istemiyor; herkes
“Acaba bir şey yaparsam başıma ne gelir?” diye korkuyor. Bir ihaleye bir müteahhit katılmıyor ve Edirne Belediyesinin fonksiyonlarını,
hizmetlerini durdurarak, engelleyerek ve ondan sonra da onu başarısız ilan edip
“Edirne Belediyesini bize ver.” mantığıyla hareket ederseniz, biliniz ki halkın
size vermiş olduğu iktidar silahını ayağınıza değil şakağınıza sıkıyorsunuz. Uzunköprü 70 bin
nüfuslu bir ilçe, bir kültür merkezi yok ama öbür tarafta, Sayın Maliye
Bakanımız kendi köyüne kapalı spor salonu yapıyor. Yani sizlerin de ifade
ettiği gibi, ne kadar adaletli, ne kadar adil bir davranış içerisine giriyor. Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Çakır. İkinci konuşmacı,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Çankırı Milletvekili Sayın Ahmet Bukan. Buyurun Sayın Bukan (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA
AHMET BUKAN (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 248 sıra sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 5’nci maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. Değerli
milletvekilleri, 2380 sayılı Kanun’da belediyelere genel bütçe vergi gelirleri
üzerinden ayrılan payın sadece nüfus esasına göre dağıtılmış olması ciddi
eleştirilere neden olmaktaydı. Nüfus kriterlerinin esas alınması il özel
idarelerinde olduğu gibi, belediyeler arasındaki gelişmişlik farklarının da
ortadan kaldırılmasına yetmemekte, nüfusu fazla olan belediyeler daha çok pay
alırken, ekonomik ve sosyal bakımdan geri kalmış bölgelerde bulunan belediyeler
nüfusları az olduğu için daha az pay almakta ve gelişmiş bölgelerde bulunan
belediyeler ile aradaki makas açılmakta idi. Yapılan düzenleme ile nüfus
kriterlerinin yanına diğer bir önemli kriter olarak da
gelişmişlik endeksi getirilmiştir. Buna göre pay dağılımında nüfusun ağırlığı
yüzde 80, gelişmişlik endeksinin ağırlığı da yüzde 20 olacaktır. Bu düzenlemelerle
belediyeler arasındaki gelişmişlik farkının kapatılarak ülke genelinde bir
denge sağlanması hedeflenmektedir. Gelişmişlik endeksine göre dağıtılacak
miktar için Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından tespit edilen en
son veriler esas alınacaktır. Bu endeksin kullanımında ilçeler gelişmişlik kat
sayısına göre en az gelişmiş ilçeden en çok gelişmiş ilçeye doğru ve eşit
sayıda ilçeyi içeren beş gruba ayrılacak ve eşitliği bozan ilçe son gruba ilave
edilecektir. Belde belediyelerine bağlı bulundukları ilçenin endeks değeri
uygulanacaktır. Gelişmişlik endeksine göre dağıtılacak miktarın yüzde 23’ü
birinci gruba, yüzde 21’i ikinci gruba, yüzde 20’si üçüncü gruba, yüzde 19’u
dördüncü gruba ve yüzde 17’si beşinci gruba tahsis edilecek; bu tahsilat her grup için gruba giren illerin nüfuslarına göre
dağıtılacaktır. Büyükşehir
belediyeleri ve büyükşehir ilçe belediyelerine sadece nüfus kriterleri
esas olurken belediye ve il özel idarelerine genel bütçe vergi gelirlerinden
ayrılan payın dağıtımında nüfusun yanı sıra gelişmişlik seviyesi, kırsal alan
nüfusu, yüz ölçümü, köy sayısı da dikkate alınacaktır. Pay dağıtımında nüfus kriterleri yüzde 50, ilin yüz ölçümü yüzde 10, ilin kırsal
alan nüfusu yüzde 15, köy sayısı yüzde 10, illerin gelişmişlik endeksinin yüzde
15 oranında ağırlıkları olacaktır. Hükûmet ve teklif
sahipleri kendi parti mensubu belediye başkanlarının haksızlıklar karşısında
uyarılarını dikkate almamışlardır. İktidar partisi belediye başkanlarının
“Teklifin mevcut hâliyle kanunlaşması hâlinde Anayasa ve hukukun eşitlik,
adalet ilkelerine, Anayasa’nın 127’nci maddesindeki ‘Mahallî idarelere
görevleriyle orantılı gelir kaynakları sağlanır.’ hükmüne aykırı olacaktır.”
demeleri bile dikkate alınmaya değer görülmemiştir. Bu teklif hâlen
var olan eşitsizliği gidermek yerine daha da artırmaktadır. İçişleri
Bakanlığının dağıttığı tablolardan anlaşıldığı kadarıyla teklif yürürlüğe
girdiği takdirde 2008 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesine kişi başına 328
YTL pay verilirken Çankırı ilimize bunun üçte 1’i kadar yani 168 YTL pay
ayrılmaktadır. Buna karşılık Kocaeli Belediyesine de Çankırı’nın yaklaşık 5
katı, Ankara’nın da 3 katına yakın pay ayrılmaktadır. Örnek olarak verirsek
gelişmişlik grubu listesine bakıldığında Çankırı beşinci grupta yani en üst
seviyede, Amasya dördüncü grupta, Muş ikinci grupta, Tokat dördüncü grupta yer
almaktadır. Gerek il özel
idarelerinin gerekse belediyeler için gelişmişlik endeksi, pay dağıtımında esas
olacak kriterler arasında yer almaktadır. 5’inci
maddenin 2’nci fıkrasında yer alan oranlar, eski tasarıda yer aldığı hâliyle
korunmuştur. Oysa adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarında, 2007 yılı
sonu itibarıyla, 2000 yılı nüfus sayımına göre iki bin iki yüz on üç
belediyenin nüfusunun azaldığı gösterilmektedir. Tasarıda yer alan kat sayılar,
pay dağıtımında belediyeler arasında önemli düzeyde eşitsizlikler ortaya
çıkaracaktır. Özellikle belde belediyelerinin de ilçe belediyelerine
bağlandıkları dikkate alındığında bu eşitsizlik göreceli olarak daha da
artacaktır. Örneğin, Çankırı
devamlı göç vermiş, nüfusu 2000 yılına göre 96 bin düşmüş, on dokuz tane belde
belediyesinin tamamının kapatma kararı alınmış, ekonomisi gün geçtikçe
kötüleyen, iş yerlerinin birer birer kapandığı,
karşılıksız çek ve protestolu senetlerin gün geçtikçe arttığı bir il iken
gelişmişlik endeksindeki en yüksek grupta olması hangi kriterlere
göre tespit edilmiş, bunu anlamak mümkün değildir. Çankırı’nın, gelişmişlik
grupları içerisinde ikinci sırada veyahut birinci sırada olması gerekmektedir. Büyükşehir
sınırları içerisinde toplanan genel bütçe vergilerinden ayrılan yüzde 5’lik
büyükşehir belediye payının yüzde 70’i doğrudan ilgili büyükşehir belediyesi
hesabına aktarılacak ve kalan yüzde 30’luk kısmı ise büyükşehir belediyeleri
arasında nüfus esasına göre dağıtılacaktır. Büyükşehir pay dağıtım sisteminde
mevcut yanlış uygulama yeni tasarıyla devam etmiştir. Öncelikle belirtmek
gerekir ki büyükşehir belediyeleri pay dağıtım sisteminde konu olan ve
büyükşehir alanlarındaki tahsilatın belirlendiği vergi
idaresi sınırlarına ilişkin bilgi yoktur, süreç şeffaf değildir. Mevcut büyükşehir
pay dağıtım sistemi, alan tahsilatı esasına
dayanmaktadır. Ancak, özellikle Ankara ve İstanbul’un KİT ve büyük vergi
mükelleflerinin merkezi olması pay dağıtımında adaletsizliği ortaya
çıkartmaktadır. Örneğin kurumlar vergisinin yaklaşık yüzde 35’ini ödeyen mali
sektörün merkezleri İstanbul’da, kamu bankaları Ankara’da bulunmaktadır. Oysa
bu bankalar tüm ülke çapında faaliyet göstermektedir. Bazı fabrikaların çeşitli
illerde üretimde bulunmasına rağmen verginin ödendiği merkez genelde İstanbul
ve Ankara olmaktadır. Bu sistemin yeni tasarıda korunmasının yanı sıra genel
bütçe vergi payına konu olan bazın da geliştirilmesi adaletsizliği daha da
artıracaktır. Ayrıca, alan tahsilatında pay verilmesi genelde eyalet sisteminde
uygulandığı için yanlış ve tehlikeli çağrışımlara da yol açabilmektedir.
Komisyonda kabul edilen tasarı büyükşehir içerisinde adaletsizliği artırmanın
yanı sıra büyükşehir belediyeleri ile diğer belediyeler arasındaki makasın
açılmasına neden olacaktır. Büyükşehir belediyeleri petrol ürünleri üzerinden
alınan ÖTV, tütün ve alkollü ürünler üzerinden alınan ÖTV ve özel iletişim
vergilerinin matraha dâhil edilmesi nedeniyle taslağın genelinde hedeflenen
artıştan daha fazla bir pay artışına kavuşacaklardır. Büyükşehir belediyelerine
de ilçe belediyelerinden pay verilmesi uygulaması, pay dağıtım sistemini
karmaşık hâle getirmektedir. Değerli
milletvekilleri, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi mahallî idarelere ilave kaynak
sağlanması açısından olumludur. Bununla birlikte mahallî
idareler arasında hâlen var olan adaletsizliği daha da artırmasına ilave
olarak, hedeflenen 2008 yılı programı uygulamasından bir sapma meydana
getirmesinin kaçınılmaz olması, merkezî yönetim bütçesi gelirlerinden alınan
kaynağın nasıl telafi edileceği ve mahallî idare harcamalarında da
makroekonomik açıdan hangi etkiler yapacağına dair yeterli açıklamaların
yapılmaması nedeniyle, teklifin geri çekilerek komisyonda detaylı bir şekilde
görüşülüp yeniden Meclise getirilmesinin uygun olacağını düşünüyor; bu
vesileyle yeniden düzenlenip gelecek olan il özel idarelerine ve belediyelere
genel bütçeden, vergi gelirlerinden pay verilmesi hakkındaki kanunun hayırlı
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bukan. Şahsı adına Nevşehir Milletvekili Mahmut Dede. Buyurun Sayın
Dede. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) MAHMUT DEDE
(Nevşehir) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; kanun teklifinin 5’inci maddesi
üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum ve yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. 2380 sayılı
Kanun’da belediyelere genel bütçe vergi gelirleri üzerinden ayrılan payın
sadece nüfus esasına göre dağıtılması ciddi eleştirilere neden olmaktaydı. Nüfus
kriterinin esas alınması il özel idarelerinde olduğu
gibi belediyeler arasındaki gelişmişlik farklarının da ortadan kaldırılmasına
yetmemekte, nüfusu fazla olan belediyeler daha çok pay alırken ekonomik ve
sosyal bakımdan geri kalmış bölgelerde bulunan belediyelerimiz nüfusları az
olduğu için daha az pay almakta ve gelişmiş bölgelerde bulunan belediyeler ile
aralarındaki makas açılmaktaydı. Ülkemizde nüfus gibi tek bir ölçüte dayalı
olarak gerçekleştirilen transfer sistemi, belediye yönetimini, mali kaynakları
ve performansı geliştirici yönde teşvik etmemekte, idareler arasında yatay ve
dikey eşitliği sağlayamamaktadır. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; nüfus kriteri, ayrıca, değişken nüfuslu Antalya,
Alanya, Bodrum, Marmaris, Didim ve Nevşehir gibi turizm bölgeleri ile Eminönü,
Taksim gibi iş ve ticaret merkezlerinde objektif bir kriter
olma özelliğini kaybetmişti. Bu nedenle, yerel yönetimlere yapılan yardımların,
ideal olarak, gelir kapasitesindeki farklılığı, gelir eşitsizliğini, bölgeler
arasındaki gelişmişlik farkından kaynaklanan ihtiyaç farklılığını, beldenin
mevsimler ile gece ve gündüz arasındaki nüfus farklılığından kaynaklanan
sorunlarını giderici nitelikte olması gerekmektedir. Yasanın mevcuda
kıyasla getirmiş olduğu üç yenilik vardır. Bunlar: Birincisi: Genel
bütçe vergi gelirlerinden yerel yönetimlere aktarılan payların artırılması. İkincisi: Nüfusu
10 binin altında kalan belediyelerimizin gelirlerinin iyileştirilmesi amacıyla
“mali denkleştirme” adı altında bir mekanizmanın getirilmesi. Üçüncüsü de
payların dağıtımında nüfus kriterinin yanında
gelişmişlik endeksinin de dikkate alınmasıydı. Yapılan
düzenlemeyle, nüfus kriterinin yanında diğer önemli bir kriter
olarak da gelişmişlik endeksi getirilmiştir. Buna göre, nüfus ağırlık oranı yüzde
80, gelişmişlik oranı olarak da yüzde 20 orana sahip olacaktır. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gelişmişlik endeksine göre dağıtılacak miktar Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından tespit edilen en son verilere göre
uygulanacaktır. Bu endeksin kullanımında ilçeler, gelişmişlik
kat sayılarına göre en az gelişmiş ilçeden en çok gelişmiş ilçeye doğru ve eşit
sayıda ilçeyi içeren beş gruba ayrılacak ve eşitliği bozan ilçe en son gruba
dâhil edilecektir ve burada biz beldelerimizi de bu gelişmişlik endeksine tabi
tutmak gerektiğini düşündük ve burada da beldelerimizi, bağlı bulundukları
ilçelerin gelişmişlik endeksine göre değerlendireceğiz. Burada önemli bir
hüküm de büyükşehir belediye paylarının bir önceki yılda aylık olarak tahakkuk
eden tutarların yüzde 30’undan az yüzde 40’ından fazla olamayacağı hükmüdür.
Buna göre yüzde 40’ı aşan tutarlar, artış oranı yüzde 40’ın altında olan
belediyelerimize bu oranı aşmamak üzere dağıtılacaktır. Değerli
arkadaşlar, kanun hazırlanırken merkezî idareden yapılan transferlerin mahallî
idare özerkliğini zedelemeyecek şekilde koşulsuz olması öngörülmüştür. Yine bilindiği
gibi çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerine konulan özel hesaplardan
mahallî idarelere projeye bağlı olarak ve şartsız aktarılan kaynaklar bu
idareler arasında eşitsizliklere yol açmaktadır. Diğer taraftan, nüfusu 10 bin
ve altında olan belediyeler diğerlerine göre fazla kaynak sıkıntısı
çekmektedir. Hem bu eşitsizliğin önüne geçilmesi hem de nüfusu 10 binin altında
olan belediyelere ek kaynak aktarılabilmesi için özel hesapların tamamı
kaldırılmış ve yukarıda sayılanlardan ayrı olarak her yıl Maliye Bakanlığı
bütçesine konulacak bir özel ödeneğin “denkleştirme ödeneği” adı altında bu
belediyelere eşit şekilde dağıtılması öngörülmüştür. Mevcut uygulama ile yeni
düzenleme karşılaştırıldığında, kişi başına düşen pay miktarı belediyelerde 126
YTL’den 166 YTL’ye… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Dede, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. MAHMUT DEDE (Devamla)
-… il özel idarelerinde 19 YTL’den 25 YTL’ye ve ilçe
belediyesi dâhil olmak üzere büyükşehir belediyelerde 308 YTL’den 336 YTL’ye
çıkarılarak gerek belediyelerimizin gerekse il özel idarelerimizin gelirlerinde
önemli artışlar sağlanmıştır. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’mizin
ülkemize, yerel yönetimlerimize hayırlı olmasını temenni eder, yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Dede. Şahsı adına
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Sekmen. Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) MEHMET SEKMEN
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere
Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 5’inci
maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Dünyadaki
gelişmelere paralel olarak ülkemizde de yerel yönetimler merkeziyetçi yapıdan
uzaklaşmış, değişen şartlara ve vatandaşın beklentilerine daha hızlı cevap
verebilen bir yapıya kavuşmuştur. AK PARTİ İktidarıyla ortaya çıkan yerel
yönetimler anlayışı, kamusal hizmetlerin sunumunda hizmetten yararlananların
memnuniyetini, yönetimde etkinlik ve verimliği esas almaktadır. Amacımız, her
zaman yerel yönetimlerde hesap vermeye açık olma, hızlı karar alma, sorunlara
uygun çözüm bulma, değişime uyum sağlama esnekliğine sahip olmayı
gerektirmektedir. Yani herhangi bir hizmetin en az kaynak kullanımıyla, en kısa
sürede başarılması prensibine uygun hareket etme anlayışı ön plana
çıkarılmaktadır. Sizlerin de
bildiği gibi, geçen dönem çıkarmaya başladığımız yerel yönetim reform
yasalarıyla, yerel yönetimlerin yetkilerinin ve etkinliğinin artırılması
hedeflenmiştir. Buna göre, merkezî idarenin görev ve işlevleri belirlendikten
sonra geriye kalan her türlü mahallî nitelikli görev ve hizmetleri yerel
yönetimlerin sorumluluğuna bıraktık. Yaptığımız bu yasal düzenlemeler ile
görev, yetki ve sorumlulukları genişletilen yerel yönetimlerin bunlara paralel
olarak kaynak ihtiyaçları da gittikçe artmaktadır. Madde 5’le
getirilen husus, belediye paylarının tahsisine ilişkin esasları içermektedir. 2’nci maddenin
ikinci fıkrasında belirlenen orana göre ayrılan belediye payının; yüzde 80’lik
kısmı belediyelerin nüfusuna ve yüzde 20’lik kısmı da gelişmişlik endeksine
göre İller Bankası tarafından belediyelere dağıtılır. Birinci fıkrada
belirtilen gelişmişlik endeksine göre dağıtılacak miktar için Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından tespit edilen en son veriler esas alınır.
İlçeler en az gelişmiş ilçeden en çok gelişmiş ilçeye göre bir sıralama
yapılarak beş gruba ayrılır. Birinci
fıkrasının (b) bendine göre belirlenen miktarın yüzde 23’ü birinci gruba, yüzde
21’i ikinci gruba, yüzde 20’lik kısmı üçüncü gruba, yüzde 19’luk kısmı dördüncü
gruba, yüzde 17’lik kısmı beşinci gruba tahsis edilir. Bu tahsisat, nüfus kriterlerine göre dağıtılır. 2’nci maddenin
ikinci fıkrasına göre ayrılan büyükşehir ilçe belediyeleri payı, nüfus esasına
göre dağıtılır. Hesaplanan tutardan yüzde 30’luk büyükşehir payı ayrıldıktan
sonra kalan miktar kalan miktar ilçe belediyelerinin hesabına İller Bankası
tarafından aktarılır. 2’nci maddenin
üçüncü fıkrasına göre ayrılan büyükşehir belediye payının; yüzde 70’lik kısmı
doğrudan ilgili büyükşehire kalan yüzde 30’luk kısmı
da büyükşehir belediyelerine nüfusuna göre dağıtılır. 2’nci maddenin
üçüncü fıkrasına göre ayrılan ve bu maddenin üç ve dördüncü fıkralarına göre dağıtılan
büyükşehir payları, bir önceki yılın aynı ayında tahakkuk eden tutarların yüzde
20’den fazlası olamaz. Fazla olan tutarlar, artış oranı yüzde 20’den az olan
büyükşehir belediyeleri nüfusu oranına göre dağıtılır. Bakanlar Kurulu bunu bir
kata kadar artırmaya ve eksiltmeye yetkilidir. Sonuç olarak,
görüşmekte olduğumuz bu kanunla, yerel yönetimlere, tüm Batı ülkelerinde olduğu
gibi, hizmette öncelik tanıyıp, onların gerekli kamu hizmetlerini verebilmeleri
için bütçe harcama kalemlerinde gerekli reform niteliğindeki düzenlemeleri
yapmanın gururu içerisindeyiz. Bu vesileyle,
kanunun milletimiz için hayırlı olmasını temenni eder, yüce heyetinizi sevgi ve
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Sekmen. Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz. Sayın Ağyüz… YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakanım, bu
yasa olumlu bir başlangıç ama yetersiz. Büyükşehir belediyelerini de ekonomik
olarak imparator hâline getiren bir yasa. Son yıllarda,
özellikle belediyelerimizde yeşil alanları tadil etmek moda ve yanlış bir
alışkanlık hâline geldi. Siz de Çevre Bakanı olarak, Bakanlığınıza intikal
eden, bu konuda soruşturmaya uğramış, yargıya başvurmuş belediye sayısı belli
midir, yeşil alan tadilatı? Bunun için Çevre Bakanı olarak bir davranış biçimi
ortaya koymayı düşünüyor musunuz? Ayrıca, seçim
bölgem Gaziantep’te bir yeşil alan ortadan kaldırılarak -sit koruma alanı
içerisinde olan bir bölge- eğlence parkı yapılıp, ihalesi çok ciddiyetsiz bir
şekilde verildi. Bu, Hürriyet gazetesine de yansıdı ve bir mahallî gazete çok
ciddi olarak üzerinde durdu. Loftus denen bir firma,
yerli ortaklık kurdu 5 bin YTL sermayeyle ve 10 milyon 158 bin euroluk ihaleyi aldı. Ben, bu ihalenin yasal olmadığı
boyutunu gazetelerden de takip ettim, kendim de gündeme getirdim. Belediye… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ağyüz. Sayın Işık… ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Aracılığınızla
Sayın Bakanımıza sormak istiyorum. Sayın Bakanım,
genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılacak payların il özel idareleri ve
belediyelere İller Bankası tarafından dağıtılmasında dikkate alınacak
parametrelerden birisi olan gelişmişlik endeksi değerlerinin hesaplanmasında
hangi değişkenler dikkate alınmaktadır? 2008 yılı paylarının dağıtılmasında
hangi yıla ait endeks değerleri kullanılmaktadır? Bu endeks değerlerini
gerçekçi buluyor musunuz? Örneğin Kütahya, Afyonkarahisar,
Artvin, Tunceli, Burdur gibi illerimiz beşinci grupta ve en gelişmiş iller
durumundadır. Siz buna inanıyor musunuz bir Afyonkarahisar
Milletvekili olarak? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Sayın Paksoy… MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Bakanım,
konuyla direkt ilgili birisi olarak Ankara’ya getirilen Kızılırmak suyu
konusunda çok spekülasyonlar yapılmaktadır. Bu konuda
içme suyu pazarlayan firmaların mı etkisi vardır? Ankara’da yaşayan insanların
çoğu şişe suyu içmektedir. Bu konuda halkımız Melih Gökçek’e inanmamaktadır.
Siz Hükûmet olarak inandırıcı bir açıklama yaparak
vatandaşlarımızı rahatlatır mısınız? İkinci sorum:
Devlete borçlu oldukları gerekçesiyle kapatılan 864 belde belediyesinin
borçları toplamından çok daha fazla borcu olan Ankara Büyükşehir Belediyesinin
borçlarının tahsili konusunda Hükûmetiniz tarafından
ne gibi işlem yapılmıştır? Hâlen devletin, bilhassa BOTAŞ’ın ne kadar alacağı
vardır? Bu zamana kadar belediyeden ne kadar para tahsil edilmiştir? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum. Sayın Bukan… AHMET BUKAN
(Çankırı) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Dün Değerli
Bakanımız Mehmet Ali Şahin Bey burada soruları cevaplarken -İstanbul’da
ihalelerde kayırma olduğu söylenmişti- “Böyle bir kayırma varsa bunu bize
bildirin biz de üzerine gidelim.” dediler. Ben de buna istinaden… Çankırı
Belediyesi, daha önce pazar yeri olarak istimlak
edilmiş ve pazar yeri olarak kullanılmakta iken 10 dönüm yerin il iş merkezi
yapılmasıyla ilgili olarak ihale yapmıştır. İhale yapılırken yoğunluk yüzde 40,
kat adedi 3 iken; ihaleden sonra Meclis kararıyla yoğunluk yüzde 100’e
çıkartılmış, kat adedi de serbest bırakılmıştır. Bununla ilgili İçişleri
Bakanlığına şikâyette bulunulmuş ama “Soruşturmaya gerek yoktur.” şeklinde
cevap gelmiştir. Bu konu üzerine yeniden dikkatlerinizi çekip soruşturma
yapılmasını, eğer bir haksızlık ve yolsuzluk yoksa da belediyemizin temize
çıkmasını istiyoruz. BAŞKAN – Sayın
Çalış… HASAN ÇALIŞ
(Karaman) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Sayın Bakanım,
hazine garantili dış kredilerini ödemediği için borçları hazinece ödenen hangi
belediyeler vardır? Bu belediyelerden hangi belediyelere borçlarının tahsiliyle
ilgili ne tür yaptırımlar uygulanmıştır? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum. Son olarak Sayın
İnan… MÜMİN İNAN
(Niğde) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Sayın Bakanım, il
özel idarelerinin yapmış oldukları köy yollarındaki asfaltlarda, altyapıları
doğru hazırlanmadan toprak üzerine atılması dolayısıyla çok ciddi anlamda,
üzerinden bir kış geçmeden bile bozulmalar olmaktadır. Bu, ciddi bir kaynak
israfıdır. Bu konuların ciddi olarak denetlendiğine inanıyor musunuz? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın İnan. Sayın Bakanım,
buyurun. ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Sayın Ağyüz’ün
suali: Tabii, ne kadar yeşil alan imar değişikliğiyle başka bir maksatla
kullanıma açıldı? Ona müsaade ederseniz yazılı olarak cevap verelim, onları
belediyelerden alalım. Gaziantep’teki
durumla ilgili konu incelenecektir diye tahmin ediyorum, zaten basına da
intikal etti. Sayın Işık’ın
sualiyle ilgili… Tabii, gelişmişlik endeksi Devlet Planlama Teşkilatı
tarafından belirleniyor. Yani tabii ki 2004’te yapılmış ama bunun belki şu anda
yenisi hazırlanıyor. Belki 2004’te yapılanda, sizin de buyurduğunuz gibi,
birtakım eksiklikler olabilir. Yenisi yapılınca bunu hep beraber inceleyeceğiz.
İnşallah, daha akılcı bir değerlendirme yapılır, endeks böylece belirlenir. Sayın Paksoy’un özellikle Kızılırmak suyuyla alakalı bir suali
var. Ben şunu açıkça belirteyim: Kızılırmak suyuyla alakalı hem İvedik Arıtma Tesisine girişte hem çıkışta hem Refik Saydam
Hıfzıssıhha Enstitüsü hem de Bakanlığım numuneler aldı, bunu takip ediyoruz.
Orada, özellikle sülfat ve arsenikten bahsedildi. Bakın, ben arsenikle ilgili
bilgi vereyim. Şu anda arsenik konsantrasyonu standart
olarak 10 mikrogram/litredir. Yani litrede 10 mikrogramı aşmaması tavsiye
ediliyor; standarttır, içme suyu standardı. Aslında, daha önce bu 40-50
mikrogram/litreyken 10 mikrogram/litreye indirilmiştir. Sıkı bir standarttır.
Şu anda, bizim yaptığımız ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünün yaptığı
değerlere göre 10 mikrogram/litrenin çok altındadır bu sular, şebekedeki sular;
3 ile 4 mikrogram/litre arasında değişmektedir. Sülfat konsantrasyonu
da kesinlikle standartların altındadır. Bunu hem Sağlık Bakanlığı hem Çevre ve
Orman Bakanlığı olarak biz sürekli kontrol ediyoruz. Bu bakımdan, ben çok
rahatlıkla söyleyebilirim: Ankara’daki şebeke suyu standartlara uygundur, rahat
bir şekilde içilebilir şu anda su. Tabii, bununla
ilgili şunu belirteyim: Bazı şişe suyu satanlar, maalesef, bunu bir pazar
olarak, pazar artışı için kullanmaktadır ve bu da doğru bir şey değildir.
Dolayısıyla, biz bunu ilan ettik zaten, Sağlık Bakanımız da ilan etti, ben de
ilan ettim, vatandaşlarımızın bizim, sözümüze inanacaklarını ümit ediyorum. Tabii, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin hazineye olan borçları ve BOTAŞ’a olan borçları daha
önce zaten soruldu. Bunu yazılı olarak bildireceğiz. Sayın Bukan’ın bahsettiği konu… Zaten, İçişleri Bakanlığı
soruşturmaya gitmiş -herhâlde şikâyet mevzu oldu- ve soruşturmaya gerek
olmadığı kanaatine ulaşmış. Ama bunu, tekrar, arkadaşlarımız zaten ele
alacaklar, itiraz da mümkün. Yani eğer bir şey varsa itiraz edip tekrar
incelemek mümkündür. Sayın Çalış’ın söylediği hususu da… Zaten hazine garantili olup
da birtakım belediyelerin borçları, bunları ödemeyenler, miktarları hakkında
liste zaten diğer arkadaşlarımızın sorularına paralel olarak bu da yazılı
olarak verilecek. Sayın İnan köy
yollarının, özellikle özel idareler tarafından yapılan KÖYDES kapsamındaki köy
yollarının altyapısı sağlıklı yapılmadığı için kısa zamanda üst yapısının
bozulduğunu söyledi. Bu konuda belki sizin bu tavsiyenizi dikkate alarak daha
sıkı bir denetim yapılması konusunda biz İçişleri Bakanlığına bu konuyu
iletelim. MÜMİN İNAN
(Niğde) – Teşekkür ederim. ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Ben teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakanım. AHMET BUKAN
(Çankırı) – Bizde yalnız müfettiş gelmeden reddedildi Sayın Bakanım, onu ifade
edeyim de. BAŞKAN – Madde
üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
“İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi”nin 5 inci maddesinin beşinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“5) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan ve bu maddenin
üçüncü ve dördüncü fıkralarına göre dağıtılan büyükşehir belediye paylarındaki
artış, bir önceki yılın aynı ayında tahakkuk eden tutarların yüzde 20’sinden
fazla olamaz. Fazla olan tutarlar, artış oranı yüzde 20’den az olan büyükşehir
belediyelerine bu oranı aşmamak üzere, nüfus esasına göre dağıtılır. Bakanlar
Kurulu bu oranı bir katına kadar artırmaya veya kanuni haddine indirmeye
yetkilidir.” Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
“İl Özel İdareleri ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi”nin 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki
“yüzde 30’luk” ibaresinin “yüzde 25’lik” şeklinde, dördüncü fıkrasındaki “yüzde
70’i” ibaresinin “yüzde 65’i” ve “yüzde 30’luk” ibaresinin de “yüzde 35’lik”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Harun
Öztürk İzmir Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
248 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 5 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki
“yüzde 80’lik” ve “yüzde 20’lik” ibarelerinin sırasıyla “yüzde 70’lik” ve
“yüzde 30’luk” olarak, dördüncü fıkrasının ise aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“(4) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan yüzde 5’lik
büyükşehir belediye payının yüzde 60’ı doğrudan ilgili büyükşehir belediyesi
hesabına aktarılır. Kalan yüzde 40’lık kısmın yüzde 70’i nüfus, yüzde 30’u
gelişmişlik endeksi esas alınarak büyükşehir belediyeleri arasında dağıtılır.” BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan. BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu? KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Süner konuşacak. BAŞKAN – Buyurun
efendim. TAYFUR SÜNER
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin
5’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Hemen hemen bütün ülkelerde merkezî yönetim gelirlerinden yerel
yönetimlere pay aktarılmaktadır. Yerel yönetimler de kamu hizmeti gördüğüne
göre bu hizmetleri karşılayacak gelir kaynaklarının olması gerekmektedir. Bu
yönetimlere tahsis edilmiş olan gelirlerin de onlara verilmiş olan görevleri
karşılayacak düzeyde olması gerekir. İşte, bu noktada, gelir kaynaklarının ya
da ülkenin gelir kapasitesinin merkezî yönetim ile yerel yönetimler arasında
paylaştırılması sorunu ortaya çıkmaktadır. Hizmetlerin
paylaşılmasına paralel olarak gelirlerin paylaşılması sorunu ciddi bir
sorundur. Bu sorunu, sadece genel bütçenin vergi gelirlerinin belirli bir
kısmının belediyelere basit bir işlemle aktarılması olarak görmemek gerekir. Gelir
paylaşımının dayanacağı esaslar ülke gerçeklerine, vatandaşların ihtiyaçlarına
uygun olarak tespit edilmezse çok büyük sıkıntılarla karşılaşılır. Bu teklifte
iyileştirme yönünde bazı düzenlemeler yapılırken objektif olmayan bazı
düzenlemelere de yer verilmiş, bazı belediyeler için âdeta özel düzenlemeler
getirilmiştir. Bu kanun teklifi
önemli bazı konularda eksik düzenlemelere sahip olup adaletsiz sonuçlar
yaratmaktadır. Değerli
milletvekilleri, bu adaletsizliğe bir örnek vermek gerekirse: Görüştüğümüz
teklifte, turistik yörelerdeki belediyelerin kış ve yaz mevsimleri arasındaki
nüfus farklılıklarından kaynaklanan sorunları hiçbir şekilde dikkate
alınmamıştır. Özellikle turizmin başkenti Antalya, İzmir, Bodrum, Marmaris,
Fethiye, Kuşadası ve daha birçok turistik beldemizde kış ve yaz nüfusu arasında
ciddi farklar vardır. Örneğin, kış nüfusu yaklaşık 2 milyon olan Antalya’nın
yaz nüfusu 10 milyondur. 2 milyonluk nüfusa göre kurgulanmış bir pay dağıtım
sistemiyle yazın 10 milyon kişinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir hizmet
sunmak mümkün değildir. Bunun yanında,
İstanbul’un konut yoğun ilçelerinden olan Bakırköy’de gece nüfusu 1 milyon iken
gündüz nüfusu 3 milyona yaklaşmaktadır. Burada alışveriş merkezi, oteller,
havalimanı bulunmaktadır. Gündüz nüfusu gece nüfusunun yaklaşık 3 katı
olmaktadır. Bu ve benzeri ilçelerimize kaynak aktarımının bu durumları göz
önüne alarak yapılması gerektiğini düşünüyorum. Teklif, bu türdeki belediyeleri
görmezden gelmektedir. Bu sorunları
çözmek için, önergemizde de belirttiğimiz gibi, görüştüğümüz maddeye,
kesinleşmiş en son genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı
toplamının ayrıca binde 5’inin Maliye Bakanlığı bütçesine turizm kapasitesi
yüksek belediyelere denkleştirme ödeneği olarak konulmasını teklif etmekteyiz.
Bu ödeneğin de nüfus sayımında tespit edilen nüfusa kıyasla çeşitli mevsimlerde
en az 2 katını aşan oranda nüfus barındıran belediyelere dağıtılmasını
öngörmekteyiz. Biz, sorunu bu yolla çözmeyi hedeflemekteyiz. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüştüğümüz 6’ncı maddeye göre, bu kanunla öngörülen
paylar dışında mahallî idarelere yardım amacıyla hiçbir kamu kurum ve
kuruluşunun bütçelerine pay, fon veya özel hesap adı altında ödenek
konulamayacağı öngörülmüştür. Aynı zamanda yine
bu teklifin geçici 1’inci maddesiyle, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün il özel
idarelerine devredilmesi gerekçesine dayanılarak personel ve cari giderlerinde
kullanılmak üzere Maliye Bakanlığı bütçesine ödenek konulması öngörülmektedir. Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüğünün kapatılmasını ve il özel idarelerine devrini içeren söz
konusu düzenlemeden sonra aktarılan personelin il özel idarelerine yükü de göz
önünde tutularak, bu idarelere genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan payın
oranının artırılması gerekmekteydi. Ancak bütçeye ek ödenek konulmayarak yanlış
yapılmıştır. Köy Hizmetleri kapatılmıştır, bunu tasvip etmememize rağmen
anladık. Burada çalışan personel il özel idarelerine aktarılmıştır, bunu da
anladık. Ancak buradaki personel için ek ödenek konulması gerekirken bu es
geçilmiştir. Bunu anlamak mümkün değildir. Buradaki düzenlemeyi mutlaka düzeltmemiz
gerekmektedir. Bu kanun
teklifiyle birlikte yerel yönetimlere yapılan transferler artışının büyükşehir
belediyelerinde yüzde 30’lar, diğer belediyelerde ise yaklaşık yüzde 25’ler
oranında olması öngörülmektedir. Yani merkezî yönetim bütçesinden yapılan
transferlerde artış, daha çok, büyükşehir belediyelerinin lehine kullanılmış
olacaktır. Böyle bir durum, uygulanmak istenen politikanın şehirler ve bölgeler
arasındaki gelir ve gelişmişlik farklarını gidermeye yönelik olmadığını
göstermektedir. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun
Sayın Süner. TAYFUN SÜNER
(Devamla) – Oysa maliye politikasının temel amacı, “gelirlerin yeniden
dağıtılması” ilkesi çerçevesinde, transferlerle bölgeler ve şehirler
arasında gelir ve gelişmişlik farklarını gidermek olmalıdır. Buna göre
yapılması gereken, az gelişmiş bölgeleri, kendi öz gelirini artırma potansiyeli
zayıf olan belediyeleri mali olarak diğer belediyelere göre biraz daha fazla
desteklemek olmalıdır. Sayın
milletvekilleri, İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve diğer birçok büyük
kentimiz hızlı ve düzensiz göç hareketi ve yoğun nüfus artışı sebebiyle bugün
sayıları milyonları aşan bir nüfus kütlesi barındırmak zorunda kalmaktadır. Her
gün nüfusu daha da artan bu şehirler sınırlı kaynakları ile vatandaşlara modern
bir kente yaraşır bir kamu hizmeti sunamamaktadırlar. Bu teklifin
kabulü, sizin de Hükûmet politikanızda yer alan
köyden kente göçü azaltmak yerine artıracaktır. Bunları Sayın İçişleri Bakanına
teklifin tümünün görüşmeleri esnasında soru olarak iletmiştim ancak yanıtını
alamamıştım. Burada tekrar soruyorum: Sizin Hükûmet
politikanız köyden kente göçü yavaşlatmak değil midir? Eğer öyle ise neden kıt
olan kaynaklarımızı büyükşehir belediyelerine daha fazla aktarıyorsunuz? Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Sayın Başkan,
önergeyle ilgili karar yeter sayısı istiyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Süner. Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım. Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur. Birleşime on
dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 17.23 DÖRDÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 17.42 BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN KOTAN
(Ağrı) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123’üncü Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum. 248 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. Komisyon ve Hükûmet yerinde. Teklifin 5’inci
maddesi üzerinde verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım. Önergeyi kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı
vardır. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
“İl Özel İdareleri ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi”nin 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki
“yüzde 30’luk” ibaresinin “yüzde 25’lik” şeklinde, dördüncü fıkrasındaki “yüzde
70’i” ibaresinin “yüzde 65’i” ve “yüzde 30’luk” ibaresinin de “yüzde 35’lik”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Harun
Öztürk İzmir BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? DEVLET BAKANI
MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım. BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim. HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti
adına, tekrar, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli
milletvekilleri, kanun teklifi tamamen siyasi bir girişim olmakla birlikte,
teklifin belediye ve il özel idareleri paylarını artıran hükümleri hem yerinden
yönetimin etkinliğinin artırılması hem de son yıllarda merkezî yönetimden bu
idarelere aktarılan görev ve yetkiler nedeniyle gerekli görülmektedir. Ancak
bütçe gelirlerinden mahallî idarelere daha fazla kaynak aktarılırken,
aktarılacak kaynağın sağlam bütçe gelirlerine dayandırılması doğru olurdu.
Kanun teklifini bu nedenle 2008 yılı bütçe rakamlarını irdeleyerek
değerlendirmek gerekir. 2008 merkezî
yönetim bütçesi 18 milyar YTL tutarında bir açıkla yasalaşmıştır. Hükûmetin orta vadeli mali çerçevede ortaya koyduğu vergi
ve vergi dışı gelir hedeflerine göre 2008 bütçe gelirleri başlangıçta
öngörülenden 11-12 milyar YTL daha düşük gerçekleşecektir. Burada ifade
etmeliyim ki ekonomide yaşanan durgunluk önümüzdeki yıl vergi gelirlerini de
olumsuz etkileyecektir. Bu gelir azalması nedeniyle bütçe harcama kalemlerinde
herhangi bir indirime gidilmez ise 2008 yılı merkezî yönetim bütçesinin
başlangıçta öngörülen 18 milyar YTL tutarında açıkta tutulması mümkün değildir.
Gerçekten de bütçenin harcama kalemlerinde bu ölçüde bir indirim yapma şansı
var mı ona bakalım. Artan enflasyon nedeniyle personel harcamalarında böyle bir
indirime gidilmesi mümkün değildir. Aksine bu harcama kaleminde düşüş değil,
biraz önce ifade edilen açığı daha da yukarıya çekecek bir artış kaçınılmaz
olacaktır. Diğer harcama kalemlerinden cari transferler içinde üniversiteler
başta olmak üzere özel bütçeli kuruluşlara yapılan hazine yardımları, sosyal
güvenlik açıkları için yapılan transferler, tarımsal destekler ve görev
zararları yer almaktadır. Bu kalemlerde de herhangi bir azaltmaya
gidilemeyeceği anlaşılmaktadır. Yeni yasalaştırılan sosyal güvenlik
düzenlemesinin de kısa vadede sosyal güvenlik kurumlarına yapılan transferleri
azaltıcı bir etkisi olmayacağı hepinizin malumudur. Başlangıçta zaten
yetersiz tespit edilen yatırım harcamaları ile mal ve hizmet alımlarında da bu
ölçüde bir tasarruf sağlanması mümkün değildir. Geriye faiz harcamalarında bir
indirim sağlanıp sağlanamayacağı konusu kalmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda
borçlanma faiz oranlarında ve vadelerinde nispeten sağlanan iyileşme nedeniyle
2008 yılının ilk aylarında gözlenen düşüş bizi yanıltmamalıdır. Yılın ikinci
yarısında faiz ödemelerinde meydana gelecek muhtemel artış bütçede öngörülen 56
milyar YTL’nin yeterliliğini dahi tartışmalı hâle getirecektir. Bu nedenle, bu
kalemden de bir tasarruf yapılması mümkün görülmemektedir. Bu arada yükselen
enflasyon nedeniyle hazinenin borçlanma maliyetinin artacağını ve vadelerin
kısalacağını da unutmamalıyız. Bunun etkisini de önümüzdeki yıllardan itibaren
olumsuz olarak hissedeceğiz. Mevcut bütçe
yapısı içinde bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra son aylarda Hükûmetin gelir tarafını düşünmeden bütçeye getirdiği ilave
yüklere biraz göz atalım. İstihdam paketi
ile işveren sigorta priminin yüzde 5’inin hazine tarafından ödenmesi bütçeye
yaklaşık 4 milyar YTL tutarında ek yük getirecektir. Görüştüğümüz teklifin
yıllık yükü 7,4 milyar YTL’dir. Özelleştirme gelirlerinin bir kısmının GAP
yatırımlarına başta olmak üzere bazı enerji ve ulaştırma yatırımlarına
aktarılacak olması da bütçenin gelir kalemleri üzerinde ve borçların
ödenmesinde ek olumsuzluklar yaratacaktır. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun
Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız. HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan. Değerli
milletvekilleri, gerek özelleştirme gelirlerinin bazı yatırımlar için ayrılması
gerekse faiz dışı fazlanın azaltılmış olması 2008 yılı finansman programını
doğrudan etkileyecektir. 2008 finansman açığının öz kaynaklarla finansmanında
kullanılan bu iki kalemdeki azalma otomatik olarak daha fazla borçlanmaya
başvurulması sonucunu doğuracaktır. Faizlerin arttığı bir dönemde bu tercihin
de doğru bir tercih olmadığı açıktır. Sırada bekleyen kamu ihalelerine fiyat
farkı ödemeleri keza bütçe harcamalarını artıran unsur olarak karşımıza
gelecektir. Söz konusu harcama artışları nedeniyle Hükûmetin
ek bütçe talebiyle huzurlarınıza gelmesi de kuvvetle muhtemeldir. Tasarının hayırlı
olmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Öztürk. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
“İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi”nin 5 inci maddesinin beşinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Hüseyin
Tanrıverdi (Manisa) ve arkadaşları “5) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan ve bu maddenin
üçüncü ve dördüncü fıkralarına göre dağıtılan büyükşehir belediye paylarındaki
artış, bir önceki yılın aynı ayında tahakkuk eden tutarların yüzde 20’sinden
fazla olamaz. Fazla olan tutarlar, artış oranı yüzde 20’den az olan büyükşehir
belediyelerine bu oranı aşmamak üzere, nüfus esasına göre dağıtılır. Bakanlar
Kurulu bu oranı bir katına kadar artırmaya veya kanuni haddine indirmeye
yetkilidir.” BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? DEVLET BAKANI
MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) – Katılıyoruz. BAŞKAN – Sayın Tanrıverdi? HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) – Gerekçe. BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Teklife
göre dağıtılacak büyükşehir belediyesi paylarının dağıtımında, büyükşehir
belediyeleri arasında adil bir paylaşımın sağlanması amaçlanmıştır. BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Kabul edilen
önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. 6’ncı maddeyi
okutuyorum: Denkleştirme
ödeneği MADDE 6- (1)
Kesinleşmiş en son genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamının binde biri
Maliye Bakanlığı bütçesine belediyeler denkleştirme ödeneği olarak konulur.
Maliye Bakanlığı, bu ödeneği, mart ve temmuz aylarında iki eşit taksit halinde
dağıtılmak üzere, İller Bankası hesabına aktarır. Bu ödeneğin yüzde 60’ı,
nüfusu 5.000’e kadar olan belediyelere, yüzde 40’ı ise nüfusu 5.001 – 9.999
arasında olan belediyelere eşit şekilde dağıtılır. (2) Bu Kanunda
ayrılması öngörülen paylar ile birinci fıkrada belirtilen ödenek dışında,
mahalli idarelere yardım amacıyla, bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kurum ve
kuruluşların bütçelerine pay, fon veya özel hesap gibi adlarla başka bir ödenek
konulamaz. BAŞKAN - Gruplar
adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mümin
İnan, Niğde Milletvekili; şahıslar adına, Metin Kaşıkoğlu,
Düzce; Recep Koral, İstanbul Milletvekilleri. İlk konuşmacı
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Değerli
milletvekilleri, dünkü görüşmeler sırasında İstanbul Milletvekilimiz Sayın Sacid Yıldız Sayın Bakana bir soru sorarak, özellikle
İstanbul’da yapılan ihalelerde ciddi kayırmaların olduğunu ve bu çerçevede buna
karşılık bir önlem alınıp alınmadığını Sayın Bakana sormuştu. Sayın Bakanın verdiği yanıtı, izin verirseniz, sizlere aynen okumak
isterim: “Sayın Yıldız, eğer İstanbul Büyükşehir Belediyesinin hangi ihalesi,
hangi işi, hangi yapım ihalesi, hangi yandaşa verilmiştir; bu konuyla ilgili bizi
bilgilendirirlerse, ben bir bakan arkadaşınız olarak, eğer bir yanlışlık
olduğunu, bir kayırma olduğunu iddia ediyorsanız, bunun üzerine gideceğimi,
burada Genel Kurulda altını çizerek ifade ediyorum. Lütfen delilli
olarak, falan tarihte falan iş falan yandaşa yasalara aykırı olarak verilmiştir
diye buraya örnek, misal getirin. Yuvarlak, suçlayıcı, tamamen belediyenin
işlerinin şaibe altında olduğu intibaını doğuracak bu tür soruları sorarsanız
haksızlık yapmış olursunuz diye düşünüyorum. Çünkü,
Türkiye bir hukuk devletidir. Her kişi ve her kurum yaptığı işlerden dolayı
mutlaka bir denetime tabidir. İçişleri Bakanlığının müfettişleri,
belediyelerimizi zaman zaman rutin veya rutin dışı
denetlemektedirler.” Şimdi, değerli
arkadaşlar, Sayın Bakan eğer bir hukuk devletinden söz ediyorsa, eğer bu hukuk
devletini uygulamakla görevli bir iktidar varsa ve Sayın Bakan “Bana açık ve
net belge, bilgi getirin.” diyorsa ben şimdi o belge ve bilgileri Sayın Bakana,
Sayın İçişleri Bakanına, Sayın Adalet Bakanına sunuyorum. Bunlar, değerli
milletvekilleri, Kamu İhale Kurumunun kararları, İstanbul Büyükşehir
Belediyesiyle ilgili. Bu kararların tamamı Kamu İhale Kurumu tarafından
görüşülmüş, önemli bir kısmı iptal edilmiştir. Bir kısmı da hukuka aykırı
olduğu yazıldıktan sonra maalesef bizim bununla ilgili iptal yetkimiz yoktur
ama ilgili idareye bunu göndereceğiz demektedir. Değerli
milletvekilleri, bu ihalelerle ilgili davayı açan kişi Prof. Dr. Recep Seymen; dürüst, namuslu bir profesör,
İstanbul Üniversitesinde çalışıyor, görev yapıyor. Ama yapılan yolsuzluklara
tahammül edemediği için Türkiye Cumhuriyeti’nin sorumlu bir yurttaşı olarak
Kamu İhale Kurumuna şikâyette bulunuyor, “Burada ihaleler yolsuz yapılıyor,
hukuksuz yapılıyor, lütfen bunlara müdahale edin.” diyor ve bunun üzerine de bu
kararlar çıkıyor. ASIM AYKAN
(Trabzon) – Eksiklik ile yolsuzluk farklı, lütfen… Eksiklik
ayrı bir şey, yolsuzluk ayrı bir şey. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, yine aynı şekilde az önce
bir arkadaşımız, Sayın Dibek Sayın Bakana bir soru sordu: “İstanbul
Belediyesinin yaptığı bir ihalede, kanalizasyon ihalesinde nasıl oluyor da bir
teklife 16 kişi kuruşu kuruşuna aynı rakamı veriyor?” Milyonda bir
ihtimal 2 kişi aynı rakamı verir, burada 16 kişi veriyor. Sayın Bakan ne
söyledi? “Bunun olmaması lazım.” dedi. Ama bunun Kamu İhale Kurumu tarafından
incelenmesi gerekiyor. Sonra da gerekirse İçişleri Bakanı buna müdahale edecek. Sayın Bakan ne
diyordu? “Bana bildirin.” diyordu. İşte bildirdik size, Kamu İhale Kurumunun
kararları. Şimdi, değerli
arkadaşlar, ben şunu kabul ederim: Bir yanlışlık olabilir, Kamu İhale Kurumu
gider, der ki: “Yahu, burada yanlışlık vardır. Siz bunu böyle yapmamanız
lazım.” Güzel… Onlar da derler ki: “Evet, bunu böyle yapmamak lazım.” Ama Kamu İhale
Kurumu kararına rağmen aynı işi sürekli yaparsanız, aynı işi, ben bildiğimi
okurum derseniz, burada haklı olarak bizim aklımıza şu gelir: Niçin acaba, Kamu
İhale Kurumunun kararına rağmen İstanbul Büyükşehir Belediyesi bildiğini
okuyor? Peki, ben bunu
sormayacağım da değerli milletvekilleri, İstanbul milletvekili olarak bunu ben
sormayacağım da bunu kim soracak? HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) – Sor da yolsuzluk yapılıyor deme Sayın Grup Başkan Vekilim. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Efendim, ben size söylüyorum: Eğer, Sayın İstanbul
Belediye Başkanı “Ben bunları bile bile yapıyorum.”
diyor ise, bunun arkasında bir şey var! Niçin yapıyor? Çıkıp bize birileri,
Sayın Bakan çıkıp şunu söylesin: “Şu gerekçe ile biz bunu yapıyoruz.” desin
“Hayır, o gerekçe değil de şu gerekçeyle yapıyoruz.” desin. Biz de bakalım,
hangi gerekçeyle yapılıyor bunlar. Bakın, değerli
milletvekilleri, ben size başka bir örnek vereyim: Kültür AŞ. Bir ihale
yapılıyor, bir firmaya veriliyor. Sonra onun şaibeli olduğu ortaya çıkıyor,
“Söz, bir daha vermeyeceğiz.” diyorlar. Aynı adamlar yeni bir şirket
kuruyorlar, şirketin adı farklı, aynı iş tekrar o şirkete veriliyor. Şimdi,
sizin aklınıza ne gelir arkadaşlar? Hadi biz iyi niyetli olarak diyelim ki “Ya,
burada yolsuzluk yok, ama bu işi yapan adamların gözü kapalı idi ama bile bile bunu yapmak istemediler ama tesadüfen oldu.” Buna da
kargalar güler, yani biz buna evet mi diyeceğiz? Şimdi, değerli
arkadaşlar, hukuk devletinden söz ediyorsak, İçişleri Bakanlığının devreye
girmesi lazım. İçişleri Bakanlığının hemen müfettiş gönderip “Kardeşim ne
oluyor orada?” demesi lazım. “Niçin bunu ısrarla böyle yapıyorsunuz?” demesi
lazım. Bu söylenmediği için biz rahatsız oluyoruz. İktidar
kanadından istediğimiz şu değerli milletvekilleri: Biz istiyoruz ki, eğer bu
belgeler buraya geliyorsa ve bu ülkenin bir bakanı, Adalet Bakanı “Söz
veriyorum.” diyor burada, “Bana belge getirin.” diyorsa, “Kime veriliyor?”
diyorsa, “Belgelerle ortaya koyarsanız, söz veriyorum bir Bakan olarak üzerine
gideceğim.” diyorsa, işte getiriyoruz. Hatta Bakan Bey belki bize
güvenmeyebilir, diyebilir ki “Siz muhalefet milletvekilisiniz, ben size
güvenmiyorum. Getirdiğiniz belgeye de güvenmiyorum.” Biz de kendisine diyoruz
ki İstanbul Üniversitesinde Prof. Dr. Recep Seymen var,
gidin Recep Seymen’e başvurun, Sayın Recep Seymen size buradaki belgelerden çok daha fazla, diğer
dokümanlarla beraber yolsuzlukların kanıtlarını Sayın Bakana verecektir. Ben
size isim veriyorum… HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) – Onu takip edecek olan Sayın Bakan değildir, savcı takip edecektir. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – İsim veriyorum ve bu konuda kendisini yolsuzluklara
adamış olan bir öğretim üyesinin ismini veriyorum değerli arkadaşlar. Ben size
başka bir şey daha… (AK PARTİ sıralarından “Savcıya git.” sesleri) AHMET GÖKHAN
SARIÇAM (Kırklareli) – Savcının adresini bilmiyor mu, adresi yok mu, öğretim
üyesi olmuş?! KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Hangi savcı? Hangi savcı arkadaşlar? Hangi savcı? Biz,
defalarca şu kürsüden, elli sefer, altmış sefer, yüz sefer bu ülkenin
savcılarına seslendik. Hangi savcıdan söz ediyorsunuz siz? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) AHMET GÖKHAN
SARIÇAM (Kırklareli) – Ya savcıya sen belge götürürsün. Böyle bir usul var mı? Savcı gelip ayağına mı.. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Ben size bir şey daha söyleyeyim: Şu kürsüden… (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) – Sayın Başkan… BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen… MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) – Ya hiçbir şeye de tahammül edemiyorsunuz! HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) – Hayır, savcılığa gidin, savcı… ASIM AYKAN
(Trabzon) – İşinize gelince iyi savcı, işinize gelmeyince hangi savcı. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, itiraz edebilirsiniz, sizin
itirazlarınıza saygı da gösteriyorum. Çünkü yolsuzluğa ortak olanlar, suistimale ortak olanlar buna tahammül edemezler ama biz
sizden tahammül bekliyoruz. Biz size diyoruz ki bu olayların üzerine el
birliğiyle gidelim, eğer bir şey varsa üstüne gidelim. Bakın, bugün
burada bir araştırma önergemiz görüşüldü, araştırma önergesi sunduk. Bu ülkede
hayali ihracat var. Hayali ihracat yapanları aranızda barındırmayacaksınız.
Barındırırsanız bunun gelip burada hesabını soracağız. Bu bizim görevimizdir.
Efendim, biz… HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) – 4 milyon YTL’nin hesabını ver önce o zaman parti olarak! KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bakın değerli milletvekilleri, bir hata daha
yapıyorsunuz… HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) – Millete,
millete… KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Tabii tabii. Bakın, bir hata
daha yapıyorsunuz, hata şu: Sanki biz iktidarmışız gibi diyorsunuz ki “Bunun
hesabını niye sormuyorsunuz?” Kardeşim, iktidar olan sizsiniz, iktidar olan
sizsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) AHMET GÖKHAN
SARIÇAM (Kırklareli) – Siz, bir siyasi parti olarak millete hesabını verin!
Onun hesabı sorulacak, siz millete hesabınızı verin! MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) – Sen yolsuzluğunun hesabını ver! KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Eğer siz bir yolsuzluk görüp de üzerine gitmezseniz
namertsiniz! Şu kürsüden söylüyoruz size. Hesabını sormazsanız namertsiniz
diyoruz size. Onun için yürekli olalım, dürüst olalım, söylediğimiz sözün
arkasında duralım. Biz sözümüzün arkasında duruyoruz, söylüyoruz. Varsa bir
yerde üstüne hep beraber gidelim, sonuna kadar gidelim. Varsa bir yanlışlık onu
düzeltelim. Bakın,
Parlamentonun görevi, belli kişileri, grupları korumak değildir değerli
arkadaşlar. Biz yasama organıyız. Yürütme organının eksikliği varsa burada
söyleyelim, yanlışlığı varsa burada söyleyelim. Bunu biz sadece muhalefet olarak
değil, iktidar olarak sizler de söyleyeceksiniz ki sayın bakanlar bir
yanlışlığın içine düşmesinler. Sayın bakanları uyarmak bizim görevimizidir. Biz
eğer yürütme organının emrinde bir yan kuruluş gibi durursak, bu yanlış olur.
Elbette ki siz iktidar kanadını destekleyeceksiniz, buna biz saygı da duyarız,
gelen yasaları elbette destekleyeceksiniz ama, değerli
arkadaşlar, yasaların toplumun lehine olup olmadığı gibi bir mihenk taşında
denemek zorundasınız. Bunu deneyeceksiniz ki bu Parlamentodan çıkan yasalar
belli kişilere değil, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına eşit sayıda, eşit
koşullarda yarar getirecektir diye düşüneceğiz, o mantıkla götüreceğiz. YAŞAR KARAYEL
(Kayseri) – Başkanım, “savcı” lafını tashih et. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Efendim, saygıdeğer savcılarımıza her zaman saygımız
vardır. Bakın, şu kürsüde, doğrudur… ASIM AYKAN
(Trabzon) – Güzel. YAŞAR KARAYEL
(Kayseri) – Böyle düzeltmeniz yakışır size. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Bu kürsüde, değerli arkadaşlar, ben Hükûmet Programı’nı eleştirirken yargı bağımsızlığına
özellikle vurgu yapmıştım ve Türkiye’de yargı bağımsızlığının olmadığını
söylemiştim. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun efendim. KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) – Bağlıyorum Sayın Başkan. Yargının bağımsız
olmadığı bir ülkede savcılar da yargıçlar da tartışma konusu olurlar. Zaten
tereddüdümüz de buradan çıkıyor. Değerli
arkadaşlar, gelin, Parlamentoda eğer güçler ayrımı ilkesine inanıyorsak,
güveniyorsak, Batı’daki gibi, Avrupa Birliğindeki gibi yargının bağımsızlığıyla
ilgili kuralları getirelim, o zaman bakalım nasıl gidiyor bu sistem. ASIM AYKAN
(Trabzon) – Bağımsız ve tarafsız olsun. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - O zaman biz anlarız ki yargının bağımsızlığına biz de
saygı gösteririz, sizler de saygı gösterirsiniz. Ama bakın, Değerli
Milletvekilimiz ne diyor. Tarafsızlıktan söz ediyor. Kimin
tarafsızlığından-taraflılığından? Yargının değil mi? ASIM AYKAN
(Trabzon) – Yasadan yana olacak. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Evet, yargı yasadan olmak zorundadır. Yasalara aykırı
bir işlem zaten kimse yapamaz. Ama hiçbir zaman unutmayın değerli
milletvekilleri, yasama organına verilmeyen bir görev bütün dünyada yargıya
verilmiştir. Medeni Kanun’u açıp baktığınız zaman der ki: Eğer bir boşluk varsa
kendisini kanun koyucunun yerine koyan tek bir organ vardır, o da yargı
organıdır. ASIM AYKAN
(Trabzon) – İstisnadır bu. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Bu da istisnadır elbette. Çünkü yasama organı bütün
olayları kavrayamaz. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Ama eğer buranın niyetine, amacına doğru bir düzenleme
yaparsa o düzenlemeye bizler de elbette saygı duyarız. Sayın Bakandan
özellikle istirham ediyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Kamu İhale
Kurumuyla ilgili olarak dosyaları buradadır. Lütfedip İçişleri Bakanlığını
harekete geçirirseniz bundan sadece mutluluk duyarız. Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Mümin İnan. Sayın İnan,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA
MÜMİN İNAN (Niğde) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; İl
Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlarım. Modern
yönetimlerde kamu hizmetleri, malum olduğu üzere, hem merkezî hem de mahallî
idareler tarafından görülmektedir. Köy idaresi, il özel idaresi ve belediye
idaresi olarak bölümlere ayrılan mahallî idarelerde belediyeler özel bir öneme
sahiptir. Türkiye nüfusunun
yüzde 80’lere varan bir bölümü belediye sınırları içerisinde yaşamaktadır.
Halkın mahallî ve müşterek ihtiyaçlarına yönelik hizmetleri yürüten ve halkın
beklentilerine cevap veren en yakın birim belediyelerdir. Yönetimin yönetilene
yakın olması, halkın ve sivil toplum kuruluşlarının yönetime baskı yapabilmesinin
yanı sıra, karar alma mekanizmasına daha etkin katılımını sağlamaktadır.
Belediyeler, vatandaşla merkezî idare arasındaki iletişimde en uygun köprü
vazifesini de görmektedirler. İnsanların bir
arada yaşama kültüründen kaynaklanan ortak ihtiyaçlarının giderilmesi ve günlük
hayatlarının kolaylaştırılması görevleri, Anayasa’mız ve yasalarımızla mahallî
idarelere verilmiştir. Aynı zamanda, Türkiye’nin bazı maddelerini kabul ettiği
Avrupa Özerklik Şartı’nda da bu görevler belirtilmiştir. Merkezî idare ile
mahallî idareler arasındaki yetkiler belirlenirken millî gelir kaynaklarının da
doğru belirlenmesi ve dağıtılması gerekmektedir. Millî gelirden mahallî
idarelerin aldıkları payların, verdikleri hizmetlerle doğru orantılı olması
birinci öncelik olmalıdır. Mahallî
idarelerin gelirlerini, öz kaynaklar, merkezî bütçeden ayrılan paylar ve
borçlanma olarak gösterebiliriz. Öz kaynaklarının yetersizliği, merkezî
bütçeden aldıkları payların azlığı belediyeleri borçlanmaya yöneltmiş, bilinçli
ya da bilinçsiz borçlanmalar hem belediyeleri hem de merkezî yönetimleri zor
durumda bırakmıştır. Küçük il, ilçe ve belde belediyeleri, su ve diğer
hizmetlerden dolayı kamu kurumlarından ve okullardan alacaklarını alamamakta,
konu merkezî idareye intikal ettirildiğinde ödenek yokluğu gibi gerekçelerle
problemin yerel imkânlarla çözülmesi istenmekte ve süregelen yazışmalarla zaman
kaybedilerek mahallî idareler mağdur edilmektedir. Borcundan dolayı o kuruma
verilen hizmetin kesilmesi ise daha büyük bir soruna yol açmaktadır. Kamu kurumlarının
yerel yönetimlere olan borçlarının ödenmesi için sağlam temellere dayanan bir
ödeme sistemi oluşturulmalıdır. Belediyelerin vergi ve harçlardan oluşan
gelirlerinin yetersiz kalması ve bunların tahsilatlarının
tam manasıyla yapılamaması belediyeleri genel bütçeden gelecek paylara mahkûm
etmiştir. Buna bağlı olarak da il özel idarelerinin ve belediyelerin
gelirlerinin en önemli kısmını merkezî idare vergi gelirlerinden ayrılan paylar
oluşturmaktadır. Genel maksatlı bu payların yanı sıra, Bayındırlık, Kültür ve
Çevre Bakanlıkları gibi farklı merkezî kuruluşlar tarafından da şartlı
ödenekler gönderilmektedir. Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; yıllardan beri belediye başkanlarının en
temel düşüncesi, o ayki İller Bankası paylarının ne kadar olduğu, kesinti olup
olmadığı ile ilgilidir çünkü gelecek olan ödenek halkın o günkü yaşantısının
kalitesini belirler, gelen paranın verilecek hizmetle doğrudan ilişkisi vardır.
Temelde
belediyelerin harcamaları yatırım, borç ödeme ve cari harcamalardan
oluşmaktadır. Bugün Türkiye’deki belediyelerin genelini mercek altına
aldığımızda ortaya çıkan durumun içler acısı olduğunu görebiliriz çünkü
tamamına yakını iç ve dış borç batağı ve kıskacı altındadır. İster kendi
dönemlerindeki ister geçmiş dönemlerden gelen borçlar her zaman belediye
başkalarının uykularını kaçırmaktadır. Belediye
başkanlarının yıllardır konuştuğu konu, borç yapılandırması ve belediye
gelirlerinin artırılmasıdır. Belediye başkanları, yatırımlarına ve cari
harcamalarına kaynak bulabilmek için Ankara’da bu nedenle aşındırmadık kapı da
bırakmamıştır. Çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerine şartlı veya
şartsız konulan kaynaklardan pay talepleri olurken bu kaynakların dağıtımında
genel, objektif bir ölçü olmadığı için para haksız ve adil olmayan bir şekilde
kapanın elinde kalmaktadır. Belediye
gelirleri, belediye yapısının büyüklüğü, bölge ve farklı özelliklere göre de
değişebilmektedir. Belediyeler arasında kaynak sıkıntısını en çok küçük
belediyeler çekmektedir. Geçtiğimiz aylarda bizlerin karşı çıkmasına rağmen
kapatılma kararı çıkarılan belediyelerin kaynak sıkıntısı çekmelerinden dolayı
kapatıldığı kanun gerekçelerinde de belirtilmiştir. Ülkemizde çok
sayıda belediye başkanının çaresizlik içerisinde kıvrandığını, halkına verdiği
sözlerini yerine getirememiş olmaktan dolayı mahcup olduğunu biliyoruz. Farklı
kurumlardan verilen payların nasıl dağıtıldığı herkes tarafından bilinmektedir.
Farklı partilerden seçilen belediye başkanlarının psikolojik baskı altına alınmaları
bilinen bir gerçektir. Zaman zaman, bu konuda, farklı
siyasi partilerden seçilmiş belde ve ilçe belediye başkanlarıyla yöre insanları
arasında iktidar partisine geçmeleri konusunda tartışmalar da yaşanmaktadır.
“İktidar partisinden seçilirseniz ya da iktidarda olan partiye geçerseniz daha
çok imkâna kavuşursunuz” gibi söylemlerin artık hiç kimse tarafından dile
getirilmesine fırsat vermeyecek şekilde, kanun ve kurallarla dağıtımın
yapılması gerekmektedir. Bu tasarının
kanun ve madde gerekçelerinin birçok yerinde haksızlık ve eşitsizlikten
bahsedilmektedir ki bu da bilinen bir gerçektir. Yöre insanının seçtiği bir
belediye başkanını farklı kurumlardan birkaç kuruş alma uğruna boyun bükmekten
kurtararak kanunlar karşısında herkesin ve her partili belediye başkanının eşit
olduğunu hissettirecek düzenlemeleri bu Meclis yapmalıdır. Bunun tersini
yapmakla, esasen, farklı siyasi görüşe ve partiye mensup olan belediye
başkanının hakkını elinden almayı değil, o beldenin tamamını
cezalandırmaktayız. Bu kanunun 6’ncı
maddesi yeni bir ödeme sistemi getirmektedir. Yukarıda belirttiğimiz
olumsuzlukları ve adaletsizliği ortadan kaldırmasını amaçlayan bir madde
olmasını temenni ediyorum. Eşitsizliği ve adaletsizliği Hükûmet
tarafından da kabul edilen bu dağıtım sisteminin kaldırılarak kaynakların
yerinde kullanılması, zamanlı ve planlı bir ödeme yapılması imkânına
kavuşturulması bakımından doğru bulmaktayız. Bu paraların, denkleştirme ödeneği
olarak senede 5 defa ve zamanı belli olarak verilmesi küçük belediyelerin bütçelerindeki
hesaplamaları da buna göre yapmalarına imkân sağlayabilir. Bu tasarıya genel
itibarıyla baktığımızda, daha önce mahallî idarelere ayrılan paya dâhil
edilmeyen genel bütçe vergi gelirlerinin bir kısmının daha matraha dâhil
edilerek belediyelere ayrılan pay havuzunun büyütülüyor olmasını da olumlu
buluyoruz. İl özel
idarelerine merkezî idareden gelen payların ölçümlenmesinde nüfusun yanı sıra
yüz ölçümü, kırsal alan nüfusu ve illerin gelişmişlik endeksi gibi kriterlerin
olmasını olumlu bulmakla birlikte, belediyelere pay ayrılırken genel nüfus
sayısının yanı sıra yaz ve kış mevsimindeki nüfus değişikliği, iş merkezlerinin
yoğun olduğu metropol ilçelerimizde gece ve gündüz çok
farklı nüfus yoğunluğunun olması, yeni kurulan belediyelerin temel altyapı
yatırımlarına olan ihtiyaçları ve belediyelerin yerleşmiş olduğu coğrafi
şartlar gibi kriterlerin de dikkate alınması gerektiğini düşünmekteyiz. Bizden önceki
bütün konuşmacıların da dikkat çektiği bir konu, büyükşehir ve normal
belediyeler arasındaki pay dağıtımında bir eşitsizlik olduğu görülmektedir.
Bunun da düzeltilmesinin eşitlik bakımından, adalet bakımından son derece uygun
olacağı kanaati ve düşüncesindeyiz. Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum, kanunun hayırlı ve
uğurlu olmasını temenni ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın İnan. Şahsı adına Düzce
Milletvekili Sayın Metin Kaşıkoğlu. Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248 sıra sayılı İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi selamlıyorum. Yerel yönetim
geleneği, demokratik yaşamı ve siyasal katılımı, tek kelimeyle yurttaşlık
bilincini yerleştiren bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır. Güçlü bir yerel
yönetim sadece kentlerin ve köylerin bayındırlığını ve sağlık yaşamını sağlayan
bir örgüt demek değildir. Ön planda sağlam bir demokratik yapının yerleşmesini
hazırlayan demokrasinin en önemli unsurlarından da birini teşkil etmektedir. Değerli
milletvekilleri, genel anlamda Türkiye’de yerel yönetim bir Anayasa kurumudur.
Anayasa’ya göre idarenin kuruluş ve görevlerinin merkezden yönetim ve yerinden
yönetim esaslarına dayandığı madde 133’te belirlenmiştir. Tabiatıyla,
Türkiye’de yönetim sistemi içerisinde en belirgin sorunları yerel yönetimler
oluşturmaktadır. Bu sorunların esas itibarıyla iki başlık altında toplandığını
görmekteyiz. Birincisi, yerel yönetimlerin toplumda istenen düzeyde kaliteli,
hızlı ve aynı zamanda ekonomi ölçülerine uygun hizmet üretememeleridir.
İkincisi, yerel yönetimlerin evrensel niteliklerinin en önemlisini oluşturan
özerk, güçlü ve demokratik bir kurum olma niteliğinden de yoksun
bulunmalarıdır. İşte bizler, AK
PARTİ İktidarı olarak Türkiye’de süregelen klasik yerel yönetim anlayışını,
merkezî hükûmet ile yerel yönetimler arasında açıkça
fark edilen hiyerarşi yapısını yeniden inşa etmeye ve geliştirmeye
uğraşmaktayız. Batılı ve gelişmiş ülkelerdeki demokrasi kültürünü, yerel
yönetimlere tanınması gereken hak ve ayrıcalıklara giden yolda bir araç olarak
görüyoruz. Sevgili
milletvekilleri, bu bağlamda şu an gündemimizde bulunan 248 sıra sayılı Kanun
Teklifi, halka en yakın yönetim birimi olan yerel yönetimlerin gelişmesi,
vatandaşlara daha iyi hizmet verebilmenin ötesinde daha demokratik, daha
katılımcı bir yönetimin benimsenmesi ve desteklenmesi adına büyük önem
taşımaktadır. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 6’ncı maddesi, sistemimize
ilk kez girecek olan denkleştirme ödeneğini karşımıza çıkarmaktadır. Hepimizin
bildiği gibi, mahallî idarelerde mali kaynakların yetersizliği ve dağılımında
büyük eşitsizlikler uzun bir zamandır devam etmektedir. Birçoğumuz
biliriz ki milletvekilleri olarak, irili ufaklı, küçük büyük demeden tüm
belediye başkanları, bakanlıkların ve bağlı kuruluşların mahallî idarelere
yardım, fon, pay, özel hesap gibi birtakım kalemlerde bulunan ödeneklerini almak
için Ankara’ya gelirler, milletvekillerini yanına alabilenler bu kurumları
sabah akşam, gece gündüz demeden dolaşırlar ve oradaki bu kaynaklardan en azami
derecede istifade etmeye çalışırlardı. Bu, hem zaman israfı hem de
milletvekillerimizin asli görevlerinden kısmen uzaklaşmasına da neden
olmaktaydı. Dolayısıyla, bu yapıya baktığımızda, genel bütçe vergi gelirlerinin
binde 1’inin “denkleştirme ödeneği” adı altında Maliye bütçesine konulması, son
derece objektif kıstaslar dâhilinde bunun dağıtımının yapılması da bugüne kadar
süregelen bu eksikliklerin giderilmesi anlamında önemli bir görev ifa
edecektir. Denkleştirme ödeneği bu kanunla gündemimize girecek ve ben
inanıyorum ki bundan sonra birçok haksız uygulama da son bulmuş olacaktır. Burada birçok konuşmacının,
özellikle muhalefet grubuna mensup milletvekili arkadaşlarımızın, hatta biraz
daha ileri gidelim, iktidar grubuna mensup değerli milletvekili arkadaşlarımın
da çoğu zaman şikâyet ettikleri bir sorun kalıcı bir biçimde ortadan
kalkmaktadır. Eğer o bölgedense bölgecilik, kişisel tercihler gibi birtakım
-belki de çok subjektif- kıstaslar göz önüne alınmak
suretiyle bu paraların paylaşılmasında vaki bir adaletsiz durum vardı. İşte
bunlar bugün ortadan kaldırılmakta, nüfusu 5 bine kadar olan belediyelere İller
Bankası tarafından ödenmek suretiyle mart ve temmuz aylarında olmak üzere iki
taksit hâlinde yaklaşık 41 bin YTL’nin ödenmesi prensibi gelmektedir. Diğer
taraftan 5 binden 10 bine kadar nüfusu olan belediyelerimize de 151 bin gibi
bir miktarın ödenmesi söz konusu olacaktır. Değerli
arkadaşlar, burada adaletsizlikten bahsedildi. İktidar partisinin
belediyelerinin muhalefet partisi belediyelerinden ayrı tutulduğu söylendi.
Zannediyorum bu, daha önceden bu siyaseti yaşamış milletvekillerimizin algılamakta
ve inanmakta zorluk çektikleri bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Velev ki bu
iktidar bu düşüncede olmuş olsaydı elinde en güzel kullanabileceği kaynak
olarak, işte bugün denkleştirme ödeneği olmadan… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) – Ankara Belediyesinin ne kadar borcu var, diğer belediyelerin ne
kadar? BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun. METİN KAŞIKOĞLU
(Devamla) – Tüm bu bakanlık ve bağlı kuruluşların sonuçta iktidar partisine
mensup belediyelere dağıtılma imkânı var mıdır? Eğer geçmiş gibi uygulama
yapılmış olsaydı, hiç kimse bunun hesabını soramadan bu para istediği gibi
dağıtılırdı ama geçmişte böyle yapanlar maalesef hem yerel seçimlerde hem de
yapılan genel seçimlerde bunların çok acı faturasıyla karşı karşıya
kalmışlardır. O nedenle,
belediyecilikten genel, merkezî iktidara ulaşmış bir siyasi anlayışın
tezahüründe de bu adaletsizliklere yer verilmemeliydi düşüncesinden yola
çıkarak bugün bu adaletsizliğin kaldırılmasından mutluluk duyduğumu ifade
ediyor, bu yasanın vatanımıza, milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Kaşıkoğlu. Şahsı adına
İstanbul Milletvekili Sayın Recep Koral. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) RECEP KORAL
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 6’ncı maddeyle
nüfusu 10 binin altında olan belediyelere ilave bir kaynak getirilmektedir ve
kesinleşmiş son vergi gelirinin binde 1’i oranında bir kaynak, yüzde 60’ı 5
binin altında nüfusu olan belediyelere, yüzde 40’ı da 5 bin ile 10 bin arasında
nüfusu olan belediyelere dağıtılmaktadır. Bu fevkalade olumlu bir katkıdır.
Aynı zamanda havuzun da büyümüş olması nedeniyle belediyelerimizin bu dönemde
alacakları paylar artırılmış olacaktır. 1948’den beri
belediyelerin kaynaklarının yetersiz olduğunu, bir türlü düzenleme
yapılmadığını ifade eden arkadaşlarımız oldu. Bu düzenlemeyle şimdiye kadar
yetki bakımından -son altı yıl içerisinde- önemli görevler verdiğimiz
belediyelerimize kaynak da aktarmanın imkânını getirmiş bulunuyoruz. Aslında bu bile
gecikmiştir. Arkadaşlarımızın bu konuda söyledikleri fevkalade olumlu
şeylerdir. Bundan dolayı da teşekkür ediyorum. Ancak İstanbul Milletvekili
olarak değerli kardeşimiz -tabii Grup Başkan Vekili olması dolayısıyla
İstanbul’a pek sık gidemiyor herhâlde- Büyükşehir Belediyesiyle ilgili
gerçekten Sayın Bakana çok önemli evraklar sunacağını ifade etti, biraz evvel
de burada bir iki konuyu dile getirdi. Geçmişteki görevi itibarıyla fevkalade
dikkatli olması gerektiğini bildiğim bu kardeşimizin söylemiş olduğu şeyler
beni tatmin etmedi. Neden? Çünkü bir İhale Kanunu var. Hiç kimse bu İhale
Kanunu’na aykırı hareket edemez. İhale Kanunu şahıslara yasak getirmiyor ise, o
şahıslar değişik bir şirket kurarak ihale alabiliyorlarsa, gelip bunu buradan
bir suçmuş gibi ifade etmek fevkalade olumsuzdur. İhale Kanunu’nun getirdiği
yasaklar çerçevesinde zaten siz o firmaya, o insanlara yasak getirmezseniz işte
İhale Kurumu tepenize biner. İhale yürürlüğe girmez. İhale Kuruluna yapılan
itirazlar eğer kabul edilirse o ihale yapılmamış demektir. Yani, bunu
bildiğiniz hâlde bunun tersini buradan söylemeye kalkarsanız o zaman insanların
kafasını karıştırmaktan başka bir şey yapmamış olursunuz. Efendim, on altı
tane firmanın teklifiyle ilgili fevkalade şaşırtıcı bir örnek. Ama burada acaba
sorumlu kim? Göreve davet ediyoruz biz de. Yani, müteahhitler
anlaşarak mı bu teklifi yazıp bir ortalama tutturma, ihaleyi bir tarafa
yönlendirme gayreti içerisinde oldular, yoksa idareden bir sızma mı var? Bu fevkalade önemli. Yani bunun mutlaka bakanlık tarafından
incelenmesi lazım. Ama bunu belediye başkanına mal etmeye kalkan ve dolayısıyla
AK PARTİ’yi yıpratma maksatlı bir söz söylediğiniz
zaman bunun da pek hoş olmadığını buradan özellikle ifade ediyorum. TURGUT DİBEK
(Kırklareli) – Size hiçbir şey söylemeyeceğiz! RECEP KORAL
(Devamla) – Sayın Mustafa Bey de bu konuları gayet iyi bilmektedir. MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) – Uzaydan gelenler mi yapıyor bunları? RECEP KORAL
(Devamla) – Ama, bildiği hâlde bunların burada
konuşulmasına maalesef kimse ses çıkaramıyor. Lütfen, konuştuklarımıza dikkat
edelim. Halkımızın, insanımızın kafasını karıştırmayalım. Çünkü,
bir grup başkan vekili sözlerine fevkalade itibar ettiğimiz insanlardır ama
İhale Kanunu’nda yasak olmayan insanlara niye ihale veriyorsunuz diye
sorarsanız o güveni kaybedersiniz. YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – İhaleyi onaylayan belediye başkanı değil mi? RECEP KORAL (Devamla)
– Niye bunu müteahhitler yaptı demeyip de belediye
başkanına vermeye kalkarsanız, o da… YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Niye gerçekleri söylemiyorsunuz? RECEP KORAL
(Devamla) – Ayrıca İhale Kurumunun iptal kararı varsa zaten o ihale yürürlüğe
giremeyecektir. Bunu gayet iyi bilirler. İptal kararı değil de bir itiraza veya
bir şahsın müracaatına bir cevap niteliğinde ise onların da hiçbir kıymeti harbiyesi olmaz, çünkü esas olan İhale Kanunu’dur. İhale
Kanunu, ihaleyi veren kuruluşu, ihale komisyonlarını bağlayıcıdır. Bu
komisyonlar sorumludur. Dolayısıyla, bunları göz ardı ederek konuşursanız biz
de size fazla bir şey söyleyemeyiz. TURGUT DİBEK
(Kırklareli) – Siyaseten kim sorumlu, siyaseten? RECEP KORAL
(Devamla) – Bu kanun ile özel idare paylarının artırılmasıyla, arkadaşlarımız
“Kırsaldan nüfus kayması olacak.” diyor. Fevkalade yanlış. Çünkü özel idareler
artık belediye gibi çalışmaktadır ve dolayısıyla özel idare paylarını da
fevkalade, belediyelerden fazla artıran bu kanunla da kırsalın orada daha fazla
hizmet almasını ve yerleşmesini sağlayacaktır. Bu görüşler fevkalade yanlıştır.
Biraz evvel
konuşan Niğdeli Arkadaşımıza katılıyorum. O, gerçekten kanunun özüyle ilgili
güzel tespitler yaptı. Kendisine de teşekkür ediyorum. Benim de o kanunla
ilgili duygularımı ifade etti, o kısmını atlıyorum dolayısıyla. Arkadaşlar, emin
olun ki burada bulunan iktidarıyla muhalefetiyle bütün arkadaşlarımız
şehirlerimizin çiçek gibi olmasını istiyor, insanca yaşanır mekânlar olmasını
istiyor, rahat nefes alınan çevreler, çocuklarımızın geleceğe güzel
hazırlandığı mekânlar olsun istiyor. Bunun için gayret ediyoruz. Ama bunu
siyaset katar da belediyelerimizi yıpratmak için kullanırsanız bunda başarılı
olamazsınız çünkü meydan orada. İstanbul bugüne kadar… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Koral, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun efendim. RECEP KORAL
(Devamla) – Teşekkür ediyorum. Dünyaya örnek
şehirler oluşturuyoruz. İstanbul dünya başkenti, dünyanın örnek şehri, çiçek
gibi kokuyor her yeri. O pis kokular gitti. İstanbullu bunu yaşıyor, İstanbullu
yaşıyor. (CHP sıralarından gülüşmeler) ZEKERİYA AKINCI
(Ankara) – Laleler soldu! RECEP KORAL
(Devamla) – Laleleriyle yaşıyor, çiçekleriyle yaşıyor. Yeşil istiyordunuz
İstanbul’da, yeşili geçtik beyler, artık çiçekler, çiçekler açtı. ZEKERİYA AKINCI
(Ankara) – Bunu mısralara dökün isterseniz! RECEP KORAL
(Devamla) – Her mevsim değişik çiçekler ve bunlar artık evinizin bahçesindeki
çiçeklerden daha da hoş, daha da güzel kokuyor. S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Çiçekler değişiyor da çiçek satıcıları değişmiyor. Sıkıntı burada. RECEP KORAL
(Devamla) – Ama siz başka kokulara alışmışsınız, çöp dağlarının kokularına
alışmışsınız, ne diyelim size? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onları ortadan
kaldırdık. Dolayısıyla, rahatsız olmayın. OKTAY VURAL
(İzmir) – Dilara’nın düştüğü kuyu neredeydi? ZEKERİYA AKINCI
(Ankara) - İstanbul’dan gelen öbür pis kokuları da bir söyleseniz! RECEP KORAL
(Devamla) – Çok mesafeler aldık, belediyelerimize yetki verdik, çok mesafeler
aldık. Biz belediyelerimizi hep… OKTAY VURAL
(İzmir) – Dilara hangi çukura düştü? RECEP KORAL
(Devamla) – Ama denetim mekanizmalarını da koyduk. Belediyelerimizi küçüklü
büyüklü hepsini denetleyeceğiz. ZEKERİYA AKINCI
(Ankara) – İstanbul’dan gelen öbür pis kokuları da bir söyleseniz! RECEP KORAL
(Devamla) – Türkiye'nin başkentine çok kaynak veriliyor diye bu milletvekilleri
şikâyet ediyor. Ankara Belediyesi size su içiriyor, Ankara Belediyesi hizmet
ediyor. ZEKERİYA AKINCI
(Ankara) – Havuz kokularından bahsetseniz! RECEP KORAL
(Devamla) – Başkenttir, başkentin hizmeti için verilen paraları niçin çok
görüyorsunuz Ankaralılara? Siz Ankaralısınız, bir ayağınız Ankara’da. İstanbul
seksen ilin başkenti, seksen ilin… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Koral, teşekkür ediyorum. OKTAY VURAL
(İzmir) – Senin bir ayağın nerede? RECEP KORAL
(Devamla) – Bir ayağım İstanbul’da. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim. MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul)
– Yeteri kadar methettiniz, yeter artık! BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz. Sayın Çalış,
buyurun efendim. HASAN ÇALIŞ
(Karaman) – Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakanıma soruyorum: Çıkarmakta
olduğumuz kanunla yerel yönetimlerin gelirlerinin artmasını ve bunların halka
daha iyi hizmet olarak yansıması ümidini destekliyoruz. Hazinece yerel
yönetimlere aktarılacak payın petrol ürünleri, motorlu taşıtlardan alınan,
alkollü ve gazlı içeceklerden alınan ÖTV üzerinden ve özel iletişim vergisi ve
şans oyunları üzerinden alınacak vergilerden elde edileceği görülmektedir. 2008
yılı bütçesine bakınca da bu amaçla konulmuş herhangi bir ödenek
görülmemektedir. Temin edilen kaynak, vatandaşa artan vergi ve yeni zam olarak
yansıyacak mı Sayın Bakanım? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Çalış. Sayın Vural… OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkanım, sorum size: Bütçe Kanunu gereğince hem harcamalar hem
de gelirler belirlendi ve bu çerçevede Hükûmete
ödenek ve vergi toplama yetkisi verdik. Şimdi, Anayasa’mızın 163’üncü maddesi
diyor ki: “Cari yıl bütçesindeki ödenek artışını öngören değişiklik
tasarılarında ve carî ve ileriki yıl bütçelerine malî
yük getirecek nitelikteki kanun tasarı ve tekliflerinde, belirtilen giderleri
karşılayabilecek malî kaynak gösterilmesi zorunludur.” diyor. Bu teklifte mali
kaynak söz konusu değildir ama merkezî yönetim bütçesine yük getirmektedir.
Dolayısıyla “mali kaynak zorunludur” Anayasa gereği, zorunlu olmadığına göre
böyle bir teklifi nasıl görüşebiliyoruz Anayasa’ya açık bir aykırılık var iken? BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Vural. Sayın İnan… MÜMİN İNAN
(Niğde) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Sayın Bakanım,
Türkiye'nin bir enerji sıkıntısı içerisinde olduğunu biliyoruz. Fakat büyükşehirlerde
özellikle gece aydınlatmalarında son derece bir enerji israfı görülmektedir.
Ayrıca bu fazla ışık kullanımı bir ışık kirliliğine de yol açmaktadır. Bu
konuyla ilgili bir tedbir almayı düşünüyor musunuz? Teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın İnan. Sayın Özdemir… HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) – Sayın Bakanım, nüfusu 2 binin altında kaldığı ve kamuya borçlu
oldukları gerekçesiyle kapatılan belde belediyelerinde çalışanlar
geleceklerinin ne olacağı konusunda endişe içerisindedirler. Bu çalışanların
diğer kamu kurum ve kuruluşlarına geçişleri serbest bırakılacak mıdır?
Bırakılmadıysa ne zaman bırakılacaktır? Diğer kurumlara geçişleri hangi kriterlere göre yapılacaktır? İkinci sorum, son
altı yıllık iktidarlarınız döneminde büyükşehir belediyelerine, farklı şikâyet
konularını incelemek üzere kaç mülkiye müfettişi görevlendirilmiştir? Bunların
soruşturmaları neticesinde kaç konu mahkemeye intikal etmiştir? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Sayın Işık… ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Bakanım, İçişleri Bakanlığı Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü
son verilerine göre yerel yönetimlerin İller Bankası, diğer kurumlar ve
hazineye olan toplam 21,5 milyar YTL dolayındaki borçlarının yaklaşık 4 milyar
YTL’sini yatırım borçları, 6 milyar YTL’sini hazine borçları, 11,5 milyar
YTL’sini de diğer kurum ve fonlara olan borçlar oluşturmaktadır. Son gruptaki 11,5 milyar YTL’lik borcun yaklaşık 9,5 milyar
YTL’sini ise uzlaşmaya giren borçlar oluşturmaktadır. Uzlaşmaya giden yerel
yönetimler hangileridir? Bu borçların tahsili konusunda hangi tedbirler alınmış
ve alınmaktadır? Borçsuz olan ve borcunu zamanında ödeyen yerel yönetimlere
ayrı bir özendirme ödeneği verilmesi düşünülmekte midir? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum. Sayın Genç,
buyurun. KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Kanunun
müzakeresinde İçişleri Bakanı vardı, sonra bir bakan daha geldi, sonra bir
bakan daha geldi, sonra bir bakan daha geldi. Şimdi, bir defa sorduğumuz
sorular doğru dürüst cevaplandırılmıyor. Şimdi Sayın Bakan, eski Diyanet İşleri
Başkanı. Ben şimdi burada tabii Diyanetle ilgili bir soru da sormak
istemiyorum, çünkü konu dışında. Onun dışında da Sayın Bakanın doğru dürüst
cevap vereceğine de inanmıyorum. Şimdi, biz burada
dünden beri soru soruyoruz, diyoruz ki: Kardeşim, bakın, bu belediyeler
ihaleleri hangi usullerle, kimlere veriyorlar? Bunların üzerinde bir denetim
yok. Şimdi, çıkıyorlar
AKP’li milletvekilleri, sanki biz belediyelerin yaptıkları hizmetlere karşıyız.
Biz bu hizmetlere karşı değiliz. Önemli olan, burada yapılan israf, burada
yapılan soygundur. Biz bunu önlemek istiyoruz. Yoksa ki Ankara, İstanbul,
Türkiye'nin her şehrinde pırıl pırıl hizmet
yapılmasını tebrik ediyoruz, destekliyoruz, ama ben diyorum ki getirip de lale
için İstanbul Belediyesine üç yılda 570 trilyon… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Bakanım, buyurun. DEVLET BAKANI
MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
elbette her yasa daha iyi hizmet vermek amacına yönelik olarak çıkarılır. Bu
yasanın çıkarılış sebebi, gerekçesi de mevcut hizmetleri çok daha ileri bir
noktaya getirmektir, bundan hiç kimsenin şüphesi zaten yok. Bu yasanın
incelenmesi sonucunda genelde şu ifade edilebilir: Zam olarak herhangi bir
yansıma da söz konusu değildir. Gece
aydınlatmalarıyla ilgili değerli bir arkadaşımızın sorusu oldu veyahut da bir
tespiti oldu. Elbette şehirlerimizin görünümü önemlidir. Gece aydınlatması da
önemli bir husustur. Bunun tekniğine göre yapılması lazım. Güvenlik açısından
da önemli bir husustur. Şayet gece aydınlatmalarında sıkıntılı bir durum varsa
bunun elbette belediyelerimiz tarafından, ilgili kuruluşlarımız tarafından
mutlaka gözden geçirilmesi gerekir. Daha iyi bir aydınlatmanın, daha iyi bir
görüntünün sağlanması gerekir. Değerli arkadaşımıza duyarlılığı için teşekkür
ediyorum. Diğer hususlarla
ilgili, teknik ayrıntıları ihtiva ettiği için yazılı olarak
cevaplandırılacaktır. Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum. PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Sayın Başkanım… BAŞKAN – Buyurun. PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Bütçeyle ilgili Sayın Oktay
Vural’ın sorusuna ben bir cevap vermek istiyorum izninizle. OKTAY VURAL
(İzmir) – Ben Başkanlığa sordum efendim. BAŞKAN – Buyurun,
siz açıklama yapın, biz de yapalım. PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Sayın Vural, sizler de
biliyorsunuz ki Bütçe Kanunu’nda bir değişiklik olmuyor, bütçe aynen devam
ediyor. Yalnız bütçenin içerisindeki birtakım değişiklikleri kendi içerisinde
yapıyoruz. OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır efendim, merkezî bütçeden kaynak aktarıyorsunuz bir kere. PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Bütçe Kanunu’nda hiçbir
değişiklik yapılmıyor, kendi içerisindeki değişikliklerle bu iş yürüyor. OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, hayır, hayır. Öyle şey olur mu? Merkezî yönetim bütçesiyle bir mi yani bu? Para
aktarıyorsunuz, genel bütçeden diğerine para aktarıyorsunuz. Kaynağınız nerede?
Evet, Sayın
Başkanım. BAŞKAN – Sayın
Vural, burada komisyon… S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Zaman varsa soru sorabilir miyim? TURGUT DİBEK
(Kırklareli) – Süre var Sayın Başkan, sırayla biz de soralım sorumuzu. BAŞKAN - Bir tek
soru alabiliriz, yani bir soru soracaksanız, o kadar. Sıra sizdeymiş,
buyurun Sayın Korkmaz. S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Evet, Sayın Bakana şu soruyu yöneltmek istiyorum. Tabii gönül
isterdi ki orada İçişleri Bakanımız otursaydı, herkes dile getirdi ama hâlâ son
dakikaya kadar gelebileceği konusunda ümidimi taşıyorum. İçişleri Bakanlığı devletimizin omurgası. Hakikaten çok kaliteli bir personelle… Başta mülki idare amirleri
olmak üzere, emniyet, jandarma, belediye çalışanlarını da kapsamak üzere genel
idare çalışanları… Sayın Bakan ve Hükûmet defalarca söz verdi, özellikle genel idare
çalışanları, belediye çalışanlarını da barındırmak üzere ve güvenlik güçlerinin
mali durumlarını iyileştireceği konusunda. Şimdi soruyorum: Bu tasarı yeni
kaynaklar getiriyor belediyelere. Özellikle bu getirilen kaynaklardan belediye
çalışanlarının durumunu düzeltmeyi düşünüyor musunuz? İkinci sorum:
İçişleri Bakanlığı genel idare çalışanlarının ve güvenlik güçlerinin mali
durumunu iyileştirmeyi düşünüyor musunuz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Sayın
Bakanım, buyurun. DEVLET BAKANI
MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) – Değerli arkadaşlar, İçişleri Bakanımız,
bildiğiniz gibi, bugün Millî Güvenlik Kurulu toplantısındadır, başka bir
meşgalesi yoktur. Onun için, bu toplantılarda, bu oturumda bulunamadı. Yasanın
devam etmesi açısından böyle bir karar verildi ve yasa çalışmalarını
sürdürüyoruz. Belediye
çalışanlarının durumlarının düzeltilmesiyle ilgili bir çalışma var ama şu anda
net bir şey söylemek durumunda değilim. Netleştiği zaman hep birlikte onu da
görmüş olacağız. Teşekkür ederim
Sayın Başkan. BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Sayın Vural,
60’ıncı maddedeki hüküm burada belli. Yani yerinden soru soracak olan
arkadaşlarımızın, buradaki -genel itibarıyla- Komisyon ve Hükûmet
bu soruların muhatabıdır. Ama şu anda bütçede herhangi bir artış söz konusu
değildir, dolayısıyla, yaptığımız işlemin bir aykırılığı söz konusu değildir,
yasaya ve İç Tüzük’e uygundur. OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkanım, Anayasa’mızın amir hükmü, mali kaynakları
belirtmeleri gerekiyor. Bu, gelirleri azaltan ve merkezî yönetim bütçesinde
daha önce belirlenmiş bütçe açığını da artıran bir husustur. Bu ya vergiyle ya
borçla kapatılacaktır. Dolayısıyla, bu kaynaklarını göstermesi gerekiyor,
zorunludur. Diğer taraftan,
mali giderleri olmadığına ilişkin düşünce de doğru değil çünkü burada personel
ödeneklerinin artırılmasıyla ilgili hüküm de vardır. Dolayısıyla, bütün bunlar
varken Hükûmet ivedilikle bu kaynağı nereden
bulacağına, nereden sağlayacağına ilişkin yeni bir hüküm getirmelidir.
“Görüşülmesi mümkün değil.” O zaman bütçenin anlamı kalmıyor, yani bütçeyi
görüşmenin anlamı kalmıyor o zaman. BAŞKAN – Sayın
Vural, bu, Komisyonda görüşüldü, Komisyondan Genel Kurula indi. Bu husustaki
Anayasa’daki ve İç Tüzük’teki denetim hususları belirlidir. Burada böyle bir
iddia şu ana kadar söz konusu olmadı, siz getirdiniz. Eğer böyle bir iddianın
sahibiyseniz, bunun gideceği yer, Anayasa’ya aykırılık söz konusuysa, Anayasa
Mahkemesine götürülür. OKTAY VURAL
(İzmir) – Bakın Sayın Başkanım, ben böyle bir iddianın… Anayasa’yı yürütmesi
gereken zatıaliniz ve Başkanlıktır aynı zamanda. BAŞKAN – Tamam. OKTAY VURAL
(İzmir) – Böyle bir şey olabilir mi? Açıkça zorunlu olan, görünen bir hususta,
olmamasına rağmen nasıl... Bakın, bu safhada
tekrar söyleyeyim: Geçici madde 1’de Bakanlar Kuruluna ödenekleri beş yıl
süreyle artırma imkânı veriliyor. Gene 163’te diyor ki: “Harcanabilecek miktar
sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm
konulamaz. Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapmak yetkisi verilemez.” Bakanlar Kuruluna burada 2005 yılındaki Köy
Hizmetleri bütçesinin ödeneği kadar beş yıl müddetçe artırılabileceğine dair
hüküm mü koyuyorsunuz? Bu da açıkça Anayasa’ya aykırıdır. Bunlar açıkça
Anayasa’ya aykırıdır. BAŞKAN – Sayın
Vural, bu hususta görüşleriniz varsa o husustaki Anayasa denetimi açıktır,
yaparsınız. Bizim Başkanlık olarak tutumumuz İç Tüzük’e ve Anayasa’ya uygundur
kanaatini muhafaza ediyoruz. Teşekkür
ediyorum. Evet, madde üzerinde
bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
248 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin "Denkleştirme ödeneği” başlıklı 6 ncı maddesine (2) numaralı fıkra olarak aşağıdaki fıkranın
ilavesi ile mevcut (2) numaralı fıkranın numarasının (3) olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(2)
Kesinleşmiş en son genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı
toplamının ayrıca binde O,5'i Maliye Bakanlığı bütçesine turizm kapasitesi
yüksek belediyeler denkleştirme ödeneği olarak konulur. Bu ödenek nüfus
sayımına göre tespit edilen nüfusuna kıyasla çeşitli mevsimlerde en az iki katı
aşan oranda nüfus barındıran belediyelere dağıtılır. Nüfus sayımında tespit
edilen nüfusa kıyasla çeşitli mevsimlerde en az iki katı aşan oranda nüfus
barındıran belediyelerin tespiti ile dağıtımda uygulanacak esas ve usuller
gerektiğinde bina ve bağımsız bölüm, otel yatağı, su ve elektrik abone sayıları
gibi unsurlar da dikkate alınmak suretiyle Bakanlar Kurulu tarafından
belirlenir. Maliye Bakanlığı bu ödeneği mart ve temmuz aylarında iki eşit taksit
halinde dağıtılmak üzere iller Bankası hesabına aktarır." BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılmıyoruz Başkanım. BAŞKAN – Hükûmet? DEVLET BAKANI
MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Sayın
Köse, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar) ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin 7’nci maddesinin (5) numaralı fıkrasında değişiklik yapmak üzere
verilen önerge hakkında konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce heyetinize saygılarımı sunarım. Değerli
milletvekilleri, yerel yönetimlere ilişkin yasal bir düzenleme yapılacağı zaman
dikkatli davranmak gerekir, çünkü yerel yönetimler yurttaşlarımızın yönetime
katıldığı ve sorunlarının çözüldüğü kendisine en yakın yerlerdir. Eğer yerel
yönetimleri güçlendirmezsek, halkın yönetime katılımını da engellemiş oluruz. Üzerinde
konuştuğumuz yasa teklifinin 7’nci maddesinde, kamu alacakları, vergi hükmünde
olan kesintilerle ilgili düzenleme bulunmaktadır. Maddenin beşinci
fıkrasına göre, kesintilerin oranlarını, alacakların çeşidine göre ayrı ayrı ya da topluca belirlemeye, kesinti ve mahsup
işlemlerine ilişkin diğer usul ve esasları tespit etmeye Hazine Müsteşarlığının
bağlı olduğu bakan yetkilidir. Oysa, vergi borçları da
dâhil olmak üzere devlete ait olup zamanında ödenmeyen kamu alacaklarının takip
ve tahsilinde yetkili kuruluş Maliye Bakanlığına bağlı vergi daireleridir. 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre yetkili olan kurum
yine vergi daireleridir. Teklifte ise
nedeni anlaşılmaz bir şekilde bu yetki Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu
bakana verilmiştir. Bu yanlışlık düzeltilmelidir. Verdiğimiz önergenin Hükûmet tarafından dikkate alınması gerekir diye
düşünüyorum. Değerli
arkadaşlar, biliyorsunuz Hükûmetin belediyelere
gönderdiği ödenek adrese dayalı nüfus rakamlarına göre değil, eski sayımdaki
nüfus rakamına göre gönderilecektir. Seçim yapılana kadar bu uygulamaya devam
edileceği de söylendi, ancak BELDES’le ilgili
ödemelerin yeni nüfusa göre yapıldığını öğrendim. Örneğin Adıyaman’ın Tut
ilçesi BELDES’ine 2007 yılında 173 bin YTL para
gönderilmiştir, nüfusu ise 7.213 olarak belirtilmiştir. Bu rakam, eski nüfus
sayımına göre çıkan sonuçtur. 2008 yılı için Tut ilçe
belediyemize ayrılan para ise 108 bin YTL’dir, adrese dayalı nüfus sistemine
göre Tut Belediyesinin nüfusu ise 4.369’dur. Sorun sadece
Adıyaman Tut Belediyesinde değil, diğer belediyelerimizde de görülmektedir.
Belediyelere gönderilecek paylar eski nüfus sistemine göre gönderiliyorsa,
BELDES için gönderilen paylar da eski nüfus sistemine göre gönderilmelidir.
Belediyelerimizin mağdur olmaması amacıyla, Hükûmetin
BELDES kapsamında ayırdığı paylar eski nüfus sayımı sonuçlarına göre
ayarlanmalıdır. Belediyelerimizin borçları nedeniyle yapılan kesintiler
belediyelerimizi gerçekten sıkıntı içerisine sokmaktadır. Bu açıdan, yüzde 40’a
varan kesintiler Adıyaman Belediyesini ve yine birçok belediyeyi zor duruma
düşürmektedir. İktidar, bu konuda kesinti oranlarının düşürülmesi ya da bu
kesintilerin belediye başkanının görev süresine göre ayarlayarak zamana
yayılması gibi yöntemler izleyebilir. Değerli üyeler,
Adıyaman ilinde bulunan Yaylakonak beldesinin ciddi
sorunları bulunmaktadır. Örneğin, beldeyi şehir merkezine bağlayan 6,5
kilometrelik yol asfaltlanmamıştır. Bu yolun 4,5 kilometrelik altyapı çalışması
Yaylakonak Belediyesi tarafından yapılmıştır. Şimdi
gereken ise bu yolun bir an önce asfaltlanmasıdır. Yine, Yaylakonak beldesini çevre köylere bağlayan Çat Köprüsü
yapılmayı beklemektedir. Köprü yapılmadıkça belde sakinlerinin can güvenliği
tehlikede olacaktır. Çünkü, bölgede kış şartları ağır
olduğundan, belde merkezi ile köyler arasında bağlantı kesilmektedir. Taşımalı
eğitimden dolayı büyük bir tehlike oluşmaktadır. Çat Köprüsü, sadece belde
halkının can güvenliği için değil, köylere ulaşım için de büyük bir önem
taşımaktadır. Yaylakonak belde halkı hem yollarının
hem de köprülerinin yapılmasını dört gözle beklemektedir. Değerli
milletvekilleri, sözlerime son verirken sunduğum önergenin kabul edilmesini
diliyorum. Hepinize sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Köse. Sayın
milletvekilleri… III.- YOKLAMA KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) – Toplantı yeter sayısının aranmasını istiyoruz. BAŞKAN –
Önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır. Yoklama talebinde
bulunan milletvekili arkadaşlarımın Genel Kurulda olup olmadıklarını tespit
edeceğim. Yeterli sayı varsa, toplantı yeter sayısını arayacağım. Sayın Kılıçdaroğlu? Burada. Sayın Özyürek? Burada. Sayın Dibek?
Burada. Sayın Esfender Korkmaz? Burada. Sayın Ali Rıza Öztürk? Burada. Sayın Selçuk
Ayhan? Burada. Sayın Şevket
Köse? Burada. Sayın Rahmi Güner? Burada. Sayın Zekeriya
Akıncı? Burada. Sayın Tayfur Süner? Burada. Sayın Atila Emek? Burada. Sayın Mevlüt Coşkuner? Burada. Sayın Ergün Aydoğan? Burada. Sayın Vahap Seçer? Burada. Sayın Yaşar Ağyüz? Burada. Sayın Tansel
Barış? Burada. Sayın Ali Rıza Yalçınkaya? Burada. Sayın Algan Hacaloğlu? Burada. Sayın Abdülkadir Akcan? Yok. ALİ KOÇAL
(Zonguldak) – Beni yazın. BAŞKAN – Sayın
Ali Koçal kabul ediyorlar. Sayın Beytullah Asil? Burada. Sayın Bayram
Meral? Burada. Sayın
milletvekilleri, ismini okumuş olduğum arkadaşlarımın lütfen cihaza
girmemelerini rica ediyorum. Evet, elektronik
cihazla yoklama yapacağız. Yoklama için üç
dakika süre vereceğim. Yoklama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik
cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur. Birleşime on
dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 18.52 BEŞİNCİ OTURUM Açılma Saati: 19.04 BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN KOTAN
(Ağrı) BAŞKAN –
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123’üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum. III.- Y O K L A M A BAŞKAN - Teklifin
6’ncı maddesi üzerinde verilen önergenin oylanmasından önce yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Bu nedenle, yeniden yoklama yapacağız. Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik
cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN –
Saygıdeğer milletvekilleri, ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı
bulunamamıştır. (9/2) esas
numaralı Meclis soruşturması önergesi ile kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 1 Temmuz 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum, hayırlı akşamlar diliyorum. Kapanma Saati: 19.09 |
|