DÖNEM: 23                                                                                CİLT: 22                                                                                            YASAMA YILI: 2

                                                         

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

114’üncü Birleşim

5 Haziran 2008 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Isparta ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’nın Karataş ilçesinde meydana gelen sel felaketine ve sonrasında yaşanan sıkıntılara ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk’ün, Dünya Çevre Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Dünya Çevre Günü münasebetiyle açıklaması

2.- Ankara Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcı’nın, Anayasa Mahkemesinin türban konusunda vereceği karar ne olursa olsun tüm kesimler ve kişilerce bu kararın saygıyla karşılanması gerektiğine ilişkin açıklaması

3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Dünya Çevre Günü münasebetiyle açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/208)

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 39 milletvekilinin, Köye Dönüş Projesi’nin uygulanmasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/209)

3.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 39 milletvekilinin, çocuklara yönelik cinsel istismarın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/210)

 

VII.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- 240 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2’nci sırasına alınmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S. Sayısı: 219)

 

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, infaz hakimliklerinin işlemlerine ilişkin sorusu ve  Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2888)

2.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, personel sayılarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2889)

3.- Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, BOTAŞ’ın bir ihalesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı (7/3112)

4.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, bir okul müdürü hakkındaki soruşturma raporuna ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/3125)

5.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, eğitimde şiddet uygulanmasının önlenmesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/3126)

6.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İzmir-Mavişehir’de okul yaptırılması amacıyla devredilen arsaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/3128)

7.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir okuldaki olayın soruşturmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/3199)

8.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik’in, Siirt’teki bir termik santralin çevreye etkilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı (7/3343)

9.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’a ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer             Çağlayan’ın cevabı (7/3410)

10.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri’ye ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı        Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/3532)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.03’te açılarak yedi oturum yaptı.

Birinci Oturum

 

29/5/2008 tarihli 111’inci Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak özetinin okunabilmesi için, Başkanlıkça, İç Tüzük’ün 71’inci maddesi uyarınca kapalı oturuma geçilmesi gerektiği açıklandı; saat 13.05’te açık oturuma son verildi.

İkinci Oturum

(Kapalıdır)

Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Oturum

 

Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu, Van, Bitlis, Bingöl, Muş ve Diyarbakır illerine yaptığı gezi ve inceleme sonucunda elde ettiği tespitlere,

Uşak Milletvekili Nuri Uslu, Orman Genel Müdürlüğünün 169’uncu kuruluş yıl dönümüne,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, Nazım Hikmet’in 45’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşmasına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay cevap verdi.

Manisa Milletvekili Mustafa Enöz ve 27 milletvekilinin, Gediz Nehri’ndeki kirliliğin (10/205),

Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 20 milletvekilinin, Giresun ilinin ulaşım sistemlerindeki sorunlarının (10/206),

Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 19 milletvekilinin, şeker pancarı tarımındaki ve şeker piyasasındaki sorunların (10/207),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/541) (S. Sayısı: 219),

2’nci sırasında bulunan, Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/568) (S. Sayısı: 223),

Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.

3’üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın (1/514) (S. Sayısı: 220) görüşmeleri tamamlandı, yapılan açık oylamadan sonra kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in istemi üzerine, komisyonlarda tasarı metninde olmayan konuların görüşülemeyeceği ve yeni maddeler ihdas edilemeyeceği gerekçesiyle, Plan ve Bütçe Komisyonuna iade edilen tasarının, yeniden müzakere edilmeden Genel Kurula indirilmesinin İç Tüzük’e aykırı olduğu iddiası üzerine yapılan usul görüşmelerinin sonunda, Başkanlıkça, Genel Kuruldaki görüşmeler sırasında bir çerçeve madde ile birden fazla maddede değişiklik yapılması hâlinde çerçeve maddeye bağlı maddelerin ayrı ayrı görüşüldüğü, komisyonların da bu konuda gereken hassasiyeti göstermesi gerektiği bildirildi.

 

5 Haziran 2008 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00’te toplanmak üzere birleşime 22.32’de son verildi.

 

 

 

 

Eyyüp Cenap GÜLPINAR

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Murat ÖZKAN

 

Yusuf COŞKUN

 

Giresun

 

Bingöl

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

No.: 161

II.- GELEN KÂĞITLAR

5 Haziran 2008 Perşembe

Rapor

1.- Erişme Kontrollu Karayolları Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/569) (S. Sayısı: 239) (Dağıtma tarihi: 5.6.2008) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 38 Milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların  araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/208) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.05.2008)

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 39 Milletvekilinin, Köye Dönüş Projesinin uygulanmasında yaşanan sorunların  araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/209) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.05.2008)

3.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 39 Milletvekilinin, çocuklara yönelik cinsel istismarın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/210) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.05.2008)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, yardım paketi dağıtımlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3087)

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, mevsimlik işçi göçüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3088)

3.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, üniversitelerde yaşanan bazı olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3089)

4.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, özelleştirme programındaki bir bankadan bir grubun yüklü miktarda kredi başvurusu yaptığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3092)

5.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul 2010 Kültür Başkenti Projesine kaynak sağlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3096)

6.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, bir yolun asfaltlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3099)

7.- Adana Milletvekili Mustafa Vural’ın, pirinç ve çeltik ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3101)

8.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Ankara ve İstanbul’da köprü ve üst geçitlerdeki reklam panolarının kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3113)

9.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Osmaniye’de bir ilköğretim okulu binasının başka bir okula tahsisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3115)

10.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, belediyelerin mahalli idareler kontrolörleri ve mülkiye müfettişlerince denetlenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3116)

11.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa’daki bir yolun onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3117)

12.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van’daki bazı tarihi yapıların korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3118)

13.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, turizm ödüllerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3119)

14.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, ürün desteklemelerini alamayan çeltik üreticilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3120)

15.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, üniversite giriş sınavındaki başarı durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3130)

16.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Muğla’daki uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3132)

17.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, Sosyal Güvenlik Kurumunun işitme cihazları alımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3133)

18.-  İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, tıp ve dal merkezlerinden istenen uygunluk belgelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3134)

19.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, tıp ve dal merkezleriyle ilgili yeni düzenlemelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3135)

20.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, yerleşim alanları yakınında baz istasyonu kurulmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3154)

 

5 Haziran 2008 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.06

BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayımız vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Isparta ilinin sorunları hakkında söz isteyen Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’e aittir.

Buyurun Sayın Coşkuner. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Isparta ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı                 konuşması

MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölgemin sorunları için söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Konumun ana hattına geçmeden önce, Gelendost’un Balcı köyü… Bu köy çok çalışkan bir köydür, yiğit insanların, yürekli insanların, çalışkan insanların, üreten insanların bulunduğu bir köydür. Bu köyümüzün kanalizasyonunun 300 metrelik kısmı bir yıldır patlamış, maalesef bugüne  kadar bir işlem yapılmamıştır ve buradaki atıklar hem evlerden çıkmaktadır hem de okulun bahçesine akmaktadır. Fakat dün görüştüğüm Özel İdare Müdürü “Derhâl yapacağız.” dedi. Onun için, Balcı köyünün bu sorununun, yol sorununun ve ayrıca su sorununun çözülmesi dileklerimle konuşmama devam ediyorum.

Yine, Isparta’nın Deregümü köyü vardır. Bu köy Isparta merkezine yakın olması nedeniyle karanfil üretmektedir ve karanfiller de Avrupa pazarlarında yok satmaktadır fakat altyapısı ve su sorunu oluğu için köyümüz bir ara domates yetiştirmeye başlamıştır. Bu köyümüz, devletten yardım almadan altyapı sorununu ve damlama sorununu çözmüş fakat -biraz sonra anlatacağım- Isparta Belediye Başkanı maalesef bu üreten insanların arazilerinden 2.500 dönümünü imara açmıştır.

Ayrıca, bu köyümüz; sabahleyin çocuklarını merkezde olan okula, Isparta’ya götürmek için köyün arabaları vardır. Belediye Başkanı bu arabaları bağlamıştır ama Belediye Başkanı, bu çocukların nasıl okuyacağına bir çözüm getirmemiştir. Bunların derhâl çözülmesini bekliyorum.

Değerli arkadaşlarım, Hükûmet olarak Isparta’da bugüne kadar neler yaptınız, bunu anlatmaya pek dilim varmıyor ama Isparta’da kapattıklarınızı anlatacağım.

Bir: Sümerhalı kapatılmıştır, Devlet Malzeme Ofisi kapatılmıştır. Demireller şirketi Göltaş hisseleri -yine ileride anlatacağım- Belediye Başkanı tarafından yabancı bir şirkete satılmıştır. Halil Hamid Paşa Kütüphanesi kapatılmış, kitaplara zincir vurulmuştur. Sayın Bakana burada söylememe rağmen, kendisiyle özel görüşmeme rağmen kütüphane hâlâ açılmamıştır. Demek ki bizim bugünkü Hükûmetimiz kitaplardan da korkmaktadır. Kitaplara zincir vurmayı kendine görev saymıştır.

Tekel iş yeri satılmıştır, Aksu Adliyesi kapatılmıştır, Şarkikaraağaç ve Yalvaç’ta Toprak Mahsulleri ofisleri kapatılmıştır, Şarkikaraağaç Orman İşletme Müdürlüğü kapatılmıştır, Şarkikaraağaç’ta Veterinerlik Okulu kapatılmıştır. Senirkent ve Gelendost’ta ne kadar sağlık ocağı var ise burası kapatılmıştır. Üniversite ve asker kenti olan Isparta’da maalesef en sonunda Pamukkale Ekspresi durdurulmuştur.

Şimdi, sevgili Başbakanımız “Ben pazarlamacıyım.” diyor ve ben de şimdi ayrıca kendi anlatımıyla “Ben iyi bir tüccarım.” diyen, Isparta’yı yakıp kavuran, önüne gelene efelik yapan bir de Isparta Belediye Başkanını tanıtmak istiyorum. Bu Isparta Belediye Başkanını defalarca tanıttım. İsmi Hasan Balaban ve İstanbul’dan Isparta’ya getirilmiştir. Bu Albayraklar’dan gelmiştir. Ben de diyorum ki kendisine: Eğer ki sen tüccarlık yapacak isen, metropollerde bu daha iyi olur ve ayrıca Albayraklar’da da daha iyi olur diye düşünüyorum.

Şimdi, Isparta Belediye Başkanı bunları yaparken şunu da unutmamak lazım: Burada pazarlamacı İktidarın yaptıklarının yanında bu yetmezmiş gibi, havuza su taşıyan Belediye Başkanının hünerlerini anlatmak istiyorum ve daha önce de İçişleri Bakanına beş maddelik bir önerge verdim, İçişleri Bakanımız bana özel kurye ile “Bunun tahkikatına gerek yoktur.” dedi ve daha sonra da Danıştay 1. Daireden yargılanması çıkmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Coşkuner.

MEVLÜT COŞKUNER (Devamla) - Şimdi, bu arkadaşımız herkese

elinden geleni… Burada bulunan Akdeniz gazetesini kapatmak, insanlara işkence etmek, bunun yanında da ayrıca Zaman gazetesi muhabirlerini dövmek ve pomzayı satmak.

Ayrıca, TMSF’den hukuk yoluyla dönen Şevket Demirel’i, hazmedemeyip, bizim il başkanımıza “Babanıza gidin.” demek.

Ayrıca da, Cumhuriyet Halk Partisinin, belediye binasında oturması karşılığı 4 bin YTL öderken, kirasını 20 bin YTL’ye çıkarmıştır ve il başkanına hakaret etmiştir.

Ben de diyorum ki buradan: Sevgili Belediye Başkanı, senin gücün Isparta’nın içini boşaltmaya yetti ama biz, o insanların haklarını, hukuklarını aramaya devam edeceğiz. Ama, Cumhuriyet Halk Partisi, senden ve senin zihniyetinden çok daha büyüktür, Cumhuriyet Halk Partisinin hakkından gelemeyeceksin.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Coşkuner.

Gündem dışı ikinci söz, Adana’nın Karataş ilçesinde yaşanan sel felaketi konusunda söz isteyen Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’a aittir.

Buyurun Sayın Tankut. (MHP sıralarından alkışlar)

2.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’nın Karataş ilçesinde meydana gelen sel felaketine ve sonrasında yaşanan sıkıntılara ilişkin gündem dışı konuşması

YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adana’mızın Karataş ilçesinde yaşanan bir felaketi ve sonrasında yaşanan sıkıntıları ifade etmeye çalışmak için gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adana’mızın sahil kenti olan Karataş’ta 10 Mayısta ani gelen çok şiddetli bir yağmur ve onun akabinde, kendisini, maalesef, büyük bir felaketin içerisinde ve ortasında bulmuştur. Sadece iki saat süren yağışla pek çok ev ve iş yeri sel altında kalmış ve 36 bin dönüm ekili alan ise çok büyük ziyanlar görmüştür.

Adana Valimiz Sayın İlhan Atış, ilk gün olaya müdahil olarak vatandaşlara yardımcı olmaya çalışmış ve bu ilk müdahale, kurtarma çalışmaları, felaketin daha da büyümesini önlemiştir. Kendilerine buradan teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizler de Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yaşanan felaketten hemen sonra acılı Karataş halkını ziyaret ettik. İl ve ilçe teşkilatlarımızın değerli başkan ve yöneticileriyle birlikte konut sakinlerini ve esnafı tek tek gezerek sorunlarını ve sıkıntılarını dinledik. Köylere gidip ekili alanlardaki felaketin izlerini bizzat yerinde gördük. Maalesef unutulmaya yüz tutan Karataş’ta meydana gelen bu felaketin basın ve kamuoyuna yansımasından çok daha büyük olduğunu burada huzurlarınızda ifade etmek istiyorum. Aradan bir aya yakın bir zaman geçmesine rağmen ne yazık ki evler hâlen kullanılamaz bir hâldedir ve beyaz eşyasından mobilyasına, yatak yorganından diğer temel kullanım malzemelerine kadar hemen her eşya yok olmuş ve yerine konulamamıştır. Bu konuda afete maruz kalan vatandaşlarımız devletimizden kendilerine uzatılacak yardım elini büyük bir sabırsızlık ve ümit içerisinde beklemektedirler.

Öbür yandan zaten bütün ülke genelindeki esnaf ve çiftçilerimizin büyük sıkıntılarla karşı karşıya bulunmalarının yanı sıra Karataş’ta yaşayan esnaf ve çiftçilerimiz ise bu vahim felaket karşısında eğer kendilerine bir yardım eli uzatılmaz ise tamamen yok olacaklardır. Yani yaşanan bu felaket sonrası Karataş esnafımız büyük bir mağduriyet içerisindedir. Çiftçisinin ise ağzını bıçak açmamaktadır.

Ülkemizin hemen her yerinde olduğu gibi işsizliğin, açlığın pençesinde kıvranan Karataş halkının büyük bir bölümü yaşanan bu afetle daha da perişan bir hâle gelmiştir. Özellikle bütün umudunu tarlasındaki karpuzuna, pamuğuna, buğdayına, sebzesine ve ektiği diğer ürünlere bağlayan üretici, bugün çok acınası bir hâlde bulunmaktadır. Ekili alanlardaki ziyan en az yüzde 50’den başlamakta ve resmî, valilik açıklamasına göre yüzde 90’ları bulmaktadır. Ancak bizim tespitlerimize göre yüzde 100 ziyan görmüş ekili alanlar da küçümsenemeyecek kadar fazladır. Ne yazık ki felakete maruz kalan ve şu an hasat dönemi olan karpuz tarlalarında hasat edilecek bir tek karpuz kalmamıştır. Bunun yanında ziyan görmemiş tarlalardan ise hasat edilen karpuzlar maalesef İran’dan ithal edildiği iddia edilen karpuz karşısında para etmemekte ve karpuz üreticisi bir kez daha ithalata kurban edilmektedir. Bankalara, eşine dostuna ve tefeciye borçlanarak ektiği, ekebildiği ürünün bir anda yok olması karşısında bölge çiftçilerimiz büyük bir yıkıntı içerisine girmişlerdir.

Sayın milletvekilleri, bugün soframızda rahatça bulup yediğimiz her gıdanın üreticisi olan Türk çiftçisi Hükûmetten şikâyetçidir. Son yıllarda tarıma yönelik siyasetin dışladığı bu insanlarımız haklı olarak AKP İktidarına isyan etmektedirler.

Teşvik sisteminin büyüklere göre hazırlandığını, kendi bahçesini ya da kiraladığı tarlayı işleyerek hiç kimseye muhtaç olmadan, devlete yük olmadan yaşama mücadelesi veren küçük çiftçilerin ise desteklerden, kredilerden yararlandırılmadığını haykırmaktadırlar. Yine,Tarım Sigortaları Kanunu’yla birlikte, kendilerinin özel sigorta şirketlerinin vicdanlarına terk edildiğinden yakınmakta ve bu kanun kapsamındaki primleri ödeyebilmelerinin ise mümkün olmadığını belirtmektedirler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu feryatlar, bu figanlar ülkenin en bereketli topraklarından yükselmektedir. Özelde felaketin izlerini, acısını hâlen üzerinden atamayan Karataşlı vatandaşlarımız, genelde ise bütün Türk çiftçisi artık yok oluşlarının feryatlarının duyulmasını beklemektedirler.

Evet değerli arkadaşlar, eğer, haklı olarak yükselen bu şikâyetler, feryatlar duyulmaz ve gerçekten önlemler alınarak çiftçilerimiz samimi bir şekilde desteklenmezse meydana gelecek sonuçların acısını hep birlikte yaşarız.

Dün, tarımsal üretimde kendi kendine yeten sayılı ülkelerden birisi olan ülkemiz, bu anlayışla hemen hemen bütün temel gıda çeşitlerinde tamamen dışa bağımlı bir hâle gelebilme tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Bu düşünce ise asla bir vehim ve paranoya değildir.

Avrupa Birliğinin talep ve talimatlarının bir gereği olarak, Hükûmetin, tarımdaki nüfusu, altyapısını hazırlamadan, sosyoekonomik sıkıntılarını hesaplamadan, âdeta yok ederek, yüzde 5’lere çekme gayretinin sonucunda tarımsal nüfusumuz ne yazık ki imha edilerek azaltılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Tankut.

Buyurun.

YILMAZ TANKUT (Devamla) – Dünyadaki gıda üretiminin stratejik bir önem kazandığı bu süreçte AKP İktidarının Türk tarımında izlediği bu politika bindiğimiz dalı kesmekten başka hiçbir şey değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; netice olarak, altı yıldır tek başına Türk milletinin mevcudiyetine hükmeden AKP İktidarına defalarca buradan, bu kürsüden yaptığımız gibi yeniden bir hatırlatmada bulunmak istiyorum: Özelde acılı Karataş halkı devletinden yardım beklemektedir. Karataş çiftçisi Tarım Bakanlığından ve İktidarın diğer yetkililerinden acilen şefkat ve destek beklemektedirler. Genelde ise bütün üreticilerimiz, Hükûmetin, Anadolu’ya, Çukurova’ya Brüksel gözlüğüyle bakmaktan vazgeçerek millî bir gözlükle bakmasını, Anadolu gözüyle, Çukurova gözüyle bakmasını talep etmektedirler diyor, Hükûmetin ve Meclisimizin Karataş’ta yaşanan bu felaket karşısında duyarsız kalmayıp, yaralarını saracağını ümit ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tankut.

Gündem dışı üçüncü söz, Çevre Haftası vesilesiyle söz isteyen Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk’e aittir.

Buyurun Sayın Öztürk. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3.- Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk’ün, Dünya Çevre Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

MUSTAFA ÖZTÜRK (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Dünya Çevre Günü. 1972 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de 133 ülkenin devlet ve hükûmet başkanları tarafından kabul edilen bir gün.

Artık, havamıza, suyumuza, toprağımıza, denizimize ve sulak alanlarımıza, ormanlarımıza sahip çıkma günü. Sularımızı kirletmeden kullanma günü. Evsel atık sularımızı ve sanayi atık sularımızı arıtma günü. Arıtmadan denizlere, göllere, akarsulara verdiğimiz atık suların, su kaynaklarımızı kullanılamaz hâle getirdiğini hatırlama günü. Artık, başta belediyeler olmak üzere, tüm sanayicilerin, organize sanayi bölgelerinin, hayvan çiftliklerinin, atık sularını arıtmayla ilgili seferberlik ilan etme günü. Herkes bilmelidir ki, kirlenen suyu geri kazanma maliyeti çok yüksektir. Evsel katı atıkların, sanayi atıklarının, tehlikeli atıkların, tıbbi atıkların vahşi şekilde depolanmasına son verelim. Çevreyle uyumlu bir şekilde bu atıkları bertaraf edelim. Belediyeler, sanayiciler ve sağlık merkezleri, katı atıklarını ve tehlikeli atıklarını doğaya gelişigüzel bıraktıkları zaman, toprağı, havayı, yüzeysel suları, yer altı sularını kirlettiğini iyice düşünmeliler. Geleceklerini yok ettiklerini unutmamalılar. Katı atıkların ve tehlikeli atıkların çevreyle uyumlu bir şekilde bertarafında herkes üzerine düşeni yapmalıdır.

Bugün ben sevinçliyim, Hükûmetimiz Kyoto Protokolü’ne “evet” dedi. Başta Başbakanımız olmak üzere tüm Hükûmet üyelerimizi tebrik ediyorum. Ülkemiz için hayırlı, uğurlu olsun.

Artık enerji yoğun sanayiden enerji az yoğun sanayiye geçme zamanı. Artık su yoğun sanayiden az su kullanan sanayiye geçme zamanı. Artık ulaştırmada -enerji yoğun kullanan ulaştırmada- kara yolu taşımacılığından deniz yolu ve hava yolu taşımacılığına geçme zamanı. Artık ormansızlaşmaya son verme zamanı. Artık ormanlaşma, daha fazla orman alanları yapma ve kazandırma zamanı. Artık karbon yoğun enerji üretiminden yenilenebilir enerji kaynaklarına geçme zamanı. Artık başta rüzgâr enerjisi olmak üzere güneş enerjisine geçme ve diğer fosil yakıtları terk etme zamanı. Artık çöpleri kaynakta ayrı toplama zamanı. Özellikle geri kazanılabilir atıkları tekrar üretimde kullanma zamanı. Başta kâğıtlar olmak üzere ambalaj atıklarının tekrar değerlendirilerek kullanma zamanı. Bir A4 kâğıdını dahi çöpe attığımız zaman bir buçuk saatlik oksijenimizin de çöpe atıldığını unutmama zamanı. Artık sulak alanları, yer altı sularını, su kaynaklarını doğru kullanma zamanı. Artık elektrik ve su kaçaklarına son verme zamanı. Özellikle elektrik kaçağında yüzde 16’lara varan bir kaçağı, özellikle su kaçaklarında yüzde 50’lere varan kaçakları azaltma zamanı. Artık sanayide çevreyle uyumlu en iyi teknikleri kullanma zamanı. Artık çevre haklarının da insan hakları gibi bir hak olduğunu hatırlama zamanı.

Atık suların arıtımı, katı atıkların bertarafında iyi uygulamaları yapan başta belediyelerimiz olmak üzere sanayicilerimizi tebrik ediyor, bugününüz dünden daha temiz ve iyi olsun dilekleriyle hepinizi saygıyla selamlıyorum, gününüz aydın olsun diyorum, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öztürk.

Sayın Bingöl, sisteme girmişsiniz, yerinizden bir açıklama yapmak istiyorsunuz, buyurun efendim.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Dünya Çevre Günü münasebetiyle açıklaması

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü. Keşke bugün, çevreyle ilgili, yapılan olumlu çalışmalarla ilgili sağlıklı ve güzel örnekler verebilseydik ama maalesef, son yıllarda çevreye karşı duyarsızlığımız peş peşe ciddi çevre ve sağlık sorunlarıyla karşı karşıya bırakmıştır vatandaşlarımızı. Bunlardan bir tanesi, geçtiğimiz günlerde yaşadığımız Aksaray, Şereflikoçhisar ve Konya’daki salgın olayıdır.

Az önceki değerli konuşmacının da bahsettiği gibi yer altı kaynak sularının bilinçsizce kullanılması, çevreye karşı duyarsızlık çok ciddi salgın hastalıklara yol açmıştır. Korkarım ki bu duyarsızlık önümüzdeki günlerde çok daha ciddi, çok daha vahim sonuçları doğurabilecek çevre katliamlarına yol açabilecektir.

Bir başka somut örnek de yine son günlerde Ankara’da yaşanmaktadır. Kızılırmak suyuyla ilgili dramatik bir olayla karşı karşıyayız. Bu olay, maalesef, Kızılırmak’tan Ankara halkına kullanım amacıyla bilinçsizce, vatandaşlara bilgi verilmeden, menşesi belirtilmeden kullanılan kaynak suyunun ciddi analizlerinin yapılmaması nedeniyle ileriye dönük, önümüzdeki yıllarda çok ciddi sağlık sorunları doğurabilecek tehlikeleri beraberinde getirmiştir. Maalesef, Sayın Belediye Başkanı sadece ishal olayıyla özdeşleştirmiştir bu olayı. Oysa, olay çok daha vahimdir, çok daha ciddi sonuçlar doğurabilecek kimyasalların analizleri yapılmamıştır. Arseniğin, kadmiyumun ve diğer birtakım kimyasalların tespitleri, analizleri yapılmadan bu su Ankara halkının kullanımına verilmiştir. Bu çok ciddi bir çevre sorunudur.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Halıcı, siz de talep göndermişsiniz, yerinizden bir açıklama yapacaksınız herhâlde.

Buyurun efendim.

2.- Ankara Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcı’nın, Anayasa Mahkemesinin türban konusunda vereceği karar ne olursa olsun tüm kesimler ve kişilerce bu kararın saygıyla karşılanması gerektiğine ilişkin açıklaması

MEHMET EMREHAN HALICI (Ankara) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Bildiğiniz gibi, bugün, Anayasa Mahkemesi türban konusunu görüşüyor ve Millet Meclisinin önünde de basın mensupları değerli milletvekillerine bu konuyla ilgili çeşitli sorular yöneltiyorlar. Ben de kısaca, bu konuyla ilgili görüşlerimi açıklamak istedim Sayın Başkanım.

Bir kere, bu karar ne olursa olsun sonuç ne olursa olsun ilgili tüm kesimlerin ve kişilerin bu kararı saygıyla karşılamaları gerekir, bunu ifade etmek istiyorum ve bu kararın neticesinde de maalesef ülkemizde uzun müddettir devam eden üniversitelerdeki türban sorununun muhakkak çözülmesi gerektiğini de kişisel olarak belirtmek istiyorum, çünkü inançları nedeniyle, alışkanlıkları nedeniyle başlarını örten gençlerimizin üniversitede okuyamıyor olmasından ben büyük bir üzüntü duyuyorum. Ancak bu sorunun çözümünde sadece birkaç parti değil, sadece sağ partiler değil, sağlı sollu bütün partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin bir araya gelerek bu sorunu muhakkak çözmeleri gerektiğine inanıyorum.

Kararın, tekrar, hepimizin bir kavga vesilesi değil, ileride ülkemizin sorunlarının çözümünde birlikte hareket edebileceğimiz konulardan bir tanesi olarak ele alınması gerektiğini hatırlatıyor, size teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Halıcı.

Sayın Şandır, sisteme girmişsiniz.

Buyurun efendim.

3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Dünya Çevre Günü münasebetiyle açıklaması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Çevre Günü dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisinin de duyarlılığını ifade etmek için sisteme girdim. Söz verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Gerçekten, Sayın AKP Milletvekilinin ifade ettiği gibi, çevre duyarlılığı, hepimizin ortak sorumluluğunda olmak durumunda. Çevre, doğal çevre, bize geçmiş nesillerin, atalarımızın gelecek nesiller adına bir emanetidir. Bunun korunması her türlü siyasetin, hassasiyetin üzerinde olmalı ve bir ortak sorumluluk olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda Hükûmete, uygulayıcılara, bürokrasiye ve sivil topluma gerekli uyarıları yapmalıdır.

Bu noktada, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de Çevre Günü’yle ilgili duyarlılığı tekrar topluma sunuyor ve saygılar sunuyoruz, tüm çevrecilere de saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şandır.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/208)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Mermer rezervi bakımından Dünyada önemli bir yere sahip olan Türkiye, yüzlerce renk ve doku kalitesine sahip mermer çeşidiyle uluslar arası pazarlarda şansı çok yüksek bir ülkedir. Ancak Türkiye ekonomisine ciddi katkı sağlayan, 100 bin kişilik istihdam yaratan, ihracatta önemli bir gelir kaynağı olan ve yarattığı katma değerle önemli bir yere sahip olan mermercilik sektörü, özellikle son yıllarda ciddi sorunlar yaşamaktadır.

Mermercilik sektörünün yaşamakta olduğu sorunların saptanması ve çözüm yollarının bulunması amacıyla, Anayasa’nın 98’inci, TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

1) Ali Rıza Ertemür                               (Denizli)

2) Selçuk Ayhan                                   (İzmir)

3) Ali Rıza Öztürk                                (Mersin)

4) Tacidar Seyhan                                 (Adana)

5) Muharrem İnce                                 (Yalova)

6) Nesrin Baytok                                  (Ankara)

7) Orhan Ziya Diren                             (Tokat)

8) Ali Oksal                                          (Mersin)

9) Tayfur Süner                                    (Antalya)

10) Sacid Yıldız                                    (İstanbul)

11) Abdurrezzak Erten                          (İzmir)

12) Abdülaziz  Yazar                            (Hatay)

13) Durdu Özbolat                                (Kahramanmaraş)

14) Halil Ünlütepe                                (Afyonkarahisar)

15) Abdullah Özer                                (Bursa)

16) Akif Ekici                                       (Gaziantep)

17) Hüsnü Çöllü                                   (Antalya)

18) Hüseyin Ünsal                                (Amasya)

19) Bülent Baratalı                                (İzmir)

20) Mehmet Ali Özpolat                       (İstanbul)

21) Mevlüt Coşkuner                            (Isparta)

22) Mehmet Ali Susam                         (İzmir)

23) Ahmet Ersin                                   (İzmir)

24) Erol Tınastepe                                 (Erzincan)

25) Atila Emek                                      (Antalya)

26) Necla Arat                                                                                         (İstanbul)

27) Canan Arıtman                               (İzmir)

28) Ensar Öğüt                                     (Ardahan)

29) Fatma Nur Serter                            (İstanbul)

30) Engin Altay                                    (Sinop)

31) Tekin Bingöl                                   (Ankara)

32) Esfender Korkmaz                          (İstanbul)

33) Zekeriya Akıncı                              (Ankara)

34) Gökhan Durgun                             (Hatay)

35) İsa Gök                                           (Mersin)

36) Bayram Ali Meral                           (İstanbul)

37) Fehmi Murat Sönmez                     (Eskişehir)

38) Gürol Ergin                                    (Muğla)

39) Atilla Kart                                       (Konya)

Gerekçe:

Mermer rezervi bakımından dünyada önemli bir yere sahip olan Türkiye, yüzlerce renk ve doku kalitesine sahip mermer çeşidiyle, uluslararası piyasalarda pazar şansı yüksek olan ülkelerin başında gelmektedir. Dünyadaki mermer rezervlerinin yüzde 40'ının ülkemizde bulunduğu tahmin edilmektedir.

Dünya mermer piyasası yıllık 15 milyar dolarlık bir pazar oluşturmaktadır. Ancak bir mermer cenneti ülkemiz bu büyük pastadan potansiyeli ölçüsünde pay alamamaktadır.

Halen mermercilik sektöründe, 1500'ün üzerinde firmada ve 1000'in üzerinde ocakta mermer üretimi yapılmaktadır. Bu işletme ve ocaklarda doğrudan 100 bin kişi istihdam edilmektedir.

Son tespitlere göre ülkemizde bilinen jeolojik mermer rezervi 8 milyar metreküptür. Bu da 20 milyar ton üzerinde mermere tekabül etmektedir. Mermerin tonunun 100 dolar olduğu varsayıldığında, bu rezervler 2 trilyon doların üzerinde büyük bir kaynağı oluşturmaktadır. Bu denli zengin rezervlere sahip ülkemizde, modern teknoloji kullanıldığında, doğru ve yerinde teşvik politikaları uygulandığında, girdi fiyatları ve vergilerle ilgili yeni düzenlemeler yapıldığında, dünya piyasalarında hak ettiğimiz yere ulaşmamız hayal olmayacaktır.

Ülkemizin mermer ihracatı ancak 1980 yılından itibaren önem kazanmış, 1980 öncesi yıllarda 2 milyon ABD Doları seviyesinde seyreden toplam mermer ihracatı günümüzde 1 milyar 250 milyon dolara kadar yükselmiştir. Buna karşı Türkiye mermer üretiminde dünyada yedinci sırada, ihracatta ise sekizinci sırada yer almaktadır. Günümüzde ise hızla gelişmekte olan bu sektörümüz ciddi sorunlar yaşamaktadır.

Döviz kurunun düşüklüğü nedeniyle tüm işletmeler şu anda zarar etmektedir.

Maliyeti etkileyen unsurların başında enerji ve akaryakıt fiyatlarındaki yüksek artışlar gelmektedir. Bununla birlikte işveren üzerindeki ek yükler tüm işletmeleri olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle girdi fiyatlarındaki artışın yanında, döviz fiyatlarındaki gerileme sadece bu sektörü değil yerli girdi ile imalat yapan gerçek ihracatçıları mağdur ederek, pek çok firmanın kapısına kilit vurmasına neden olmaktadır.

Mermer üzerinden alınan vergiler, uluslararası arenada rekabet ettiğimiz diğer ülkelerle kıyaslanmayacak ölçüde yüksektir. Bu duruma bir de girdi fiyatlarındaki artış eklenenince, mermer sektörümüz dünya piyasaları ile rekabet gücünü baştan kaybetmektedir.

Sektörü etkileyen bir diğer sorunsa yanlış ve yetersiz teşvik uygulamalarıdır. Teşvikler bölgeye değil sektöre göre verilmelidir. Çünkü mermer ocağı bulunduğu yerden başka bir yere taşınamaz. Bürokratik engeller, kamu otoriteleri arasındaki koordinasyonsuzluk ve yerel yönetimlerden kaynaklanan sıkıntılar ise pratikte karşılaşılan önemli sorunlar arasında yer almaktadır.

Bu gün mermer sektöründe meslek içi eğitime özel önem verilmeli aynı zamanda üniversitelerin Mimarlık ve Mühendislik Fakültelerinde mermercilik dersi verilmelidir.

Bu sektörümüz Türkiye ekonomisinde doğrudan 100 bin kişiyi istihdam etmekte olup, yan sektörleriyle birlikte 2,5 milyon kişinin geçimini sağlamaktadır. Aynı zamanda ihracatının tamamı, yarattığı katma değeri net döviz girdisi olarak ülkemize giren mermer, ekonomimizin önemli ürünlerinden biri olma özelliğini de korumaktadır. Son yıllarda mermerciliğimizin yaşamakta olduğu ve her geçen gün derinleşen sorunların saptanması ve bu sorunların çözümüne dönük somut adımların atılarak, gerekli önlemlerin alınması hem ekonomimiz hem de istihdam açısından büyük önem arz etmektedir.

2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 39 milletvekilinin, Köye Dönüş Projesi’nin uygulanmasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/209)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1984-1998 yılları arasında, terör nedeniyle daha iyi yaşam koşulları arayışları, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamındaki geniş ölçekli kalkınma projeleri ve doğal afetler gibi diğer nedenlerle çok sayıda köy ve mezra boşalmıştır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki 14 ilde bu bağlamda yer değiştiren toplam nüfus yaklaşık 360 bin civarındadır. Kimi sivil toplum örgütlerine göre ise bu rakam 3 milyon civarındadır.

Türkiye içinde yer değiştirmiş olan nüfusa yönelik olarak 1994 yılında geliştirilen Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi; yaşadıkları yöreleri terk etmek zorunda kalan ailelerden gönüllü olarak geri dönmek isteyenlerin kendi köylerine veya bunların civarında veya arazisi müsait başka yerlerde iskân edilmeleri ve gerekli sosyal ve ekonomik alt yapının tesisi ile bu yerleşmelerde sürdürülebilir yaşam koşullarının sağlanması amacıyla hazırlanmış olup, Proje kapsamında yer alan 14 il; Bingöl, Hakkâri, Tunceli, Bitlis, Van, Muş, Elazığ, Adıyaman, Ağrı, Diyarbakır, Batman, Siirt, Mardin ve Şırnak'tır.

Köye Dönüş Projesi, Başbakanlık tarafından 27 Ocak 1998 tarihinde çıkarılan Genelge kapsamı içerisindeki ilkelerden hareket edilerek uygulanmaktadır. Bu kapsam içerisinde geriye dönen insanların bakımsızlıktan yıkılmış, yok olmuş, tahrip edilmiş evlerinin tamiri, yaşanılabilir bir hale dönüştürülebilmesi, köylerin altyapılarına ait çalışmalar ve bu insanlara geçimlerini temin edecek, hayvancılık, tarımsal kredi destekleri ve kaymakamlıklar tarafından yaşamlarını idame ettirebilecekleri akla gelebilen her türlü yardım yapılmaya çalışılmıştır. Ancak, bütçe içerisinden aktarılan asıl meblağ altyapı hizmetlerine harcanmıştır. GAP idaresi de çeşitli projelerle Köye Dönüş ve Rehabilitasyon'a destek olmaya çalışmıştır.

27 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun uygulamaya konulmasıyla da köylerini terk etmek zorunda kalan vatandaşlarımızın sıkıntılarının giderilmesine yönelik olarak yeni bir adım atılmış ve bu çerçevede hukuki zemin oluşturulmuş bulunmaktadır.

Köye Dönüş Projesi, ekonomik ve toplumsal bir çalışmadır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde tarım ve hayvancılık tüm ülkenin sanayi ve beslenmesiyle doğrudan ilgilidir. Aynı zamanda göç alan illerde yaşanan altyapı, barınma, istihdam gibi sorunlar da ülkemizin ekonomik gücünü sarsacak boyutlardadır. Tüm bunlar, sosyal sorunları da tetiklemektedir. Göçler sonucu yaşanan ekonomik sorunlar, yurttaşlar arasında yaşam farklarının artmasına neden olmuş ve kimlik, inanç, kültür gibi konularda toplumsal sorunlar baş göstermiştir.

Köye Dönüş Projesi için yapılan çalışmaların istenen aşamaya gelmemiş olması, ekonomik ve sosyal sorunların devam etmesi demektir. Bu bağlamda; Köye Dönüş Projesi’nin istenen sonucu verebilmesi ve mağduriyet yaşayan yurttaşların, bu mağduriyetlerinin giderilmesi için yapılacak çalışmaların tespiti amacıyla Anayasa’nın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Şevket Köse                                     (Adıyaman)

2) Selçuk Ayhan                                   (İzmir)

3) Ali Rıza Öztürk                                (Mersin)

4) Tacidar Seyhan                                 (Adana)

5) Nesrin Baytok                                  (Ankara)

6) Abdullah Özer                                  (Bursa)

7) Orhan Ziya Diren                             (Tokat)

8) Ali Oksal                                          (Mersin)

9) Birgen Keleş                                     (İstanbul)

1) Tayfur Süner                                    (Antalya)

11) Gürol Ergin                                    (Muğla)

12) Sacid Yıldız                                    (İstanbul)

13) Abdurrezzak Erten                          (İzmir)

14) Hüsnü Çöllü                                   (Antalya)

15) Abdülaziz Yazar                             (Hatay)

16) Durdu Özbolat                                (Kahramanmaraş)

17) Hüseyin Ünsal                                (Amasya)

18) Bülent Baratalı                                (İzmir)

19) Mehmet Ali Özbolat                       (İstanbul)

20) Mevlüt Coşkuner                            (Isparta)

21) Mehmet Ali Susam                         (İzmir)

22) Ahmet Ersin                                   (İzmir)

23) Erol Tınastepe                                 (Erzincan)

24) Atila Emek                                      (Antalya)

25) Necla Arat                                         (İstanbul)

26) Canan Arıtman                               (İzmir)

27) Ensar Öğüt                                     (Ardahan)

28) Ali Rıza Ertemür                             (Denizli)

29) Fatma Nur Serter                            (İstanbul)

30) Engin Altay                                    (Sinop)

31) Tekin Bingöl                                   (Ankara)

32) Akif Ekici                                       (Gaziantep)

33) Esfender Korkmaz                          (İstanbul)

34) Zekeriya Akıncı                              (Ankara)

35) Halil Ünlütepe                                (Afyonkarahisar)

36) Gökhan Durgun                             (Hatay)

37) İsa Gök                                           (Mersin)

38) Bayram Ali Meral                           (İstanbul)

39) Fehmi Murat Sönmez                     (Eskişehir)

40) Atilla Kart                                       (Konya)

3.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 39 milletvekilinin, çocuklara yönelik cinsel istismarın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/210)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'de çocuk ihmali ve istismarı giderek yaygınlaşmaktadır. Çocuk istismarının en yüksek oranını fiziksel ve cinsel istismar türleri oluşturmaktadır.

Türkiye'de çocuklara yönelik cinsel istismar fiili için bu konuda çalışan uzmanlar "buzdağının görünen ucu" tabirini kullanmaktadırlar. Ülkemizde bu konuda yeterli bir veri tabanı yoktur. Genel kültürel yaklaşım bu olayı saklama, gizli tutma şeklindedir. Mağdurlar ise yaşları küçük, güçsüz ve korumasız durumda olup, korku ve çaresizlik içindedirler. Kamusal koruma, rehabilitasyon ve destek kurumlarının yetersizliği, kurumsal yapının olmayışı da önemli bir sorun alanıdır. Ancak yeni ekonomik ve toplumsal gelişmelerle birlikte bu olgunun daha çok görünür olduğu ve genişlediği görülmektedir. Zira görüyoruz ki her gün herhangi bir günlük gazetenin bir köşesinde cinsel istismara uğramış bir çocuğun öyküsü yayınlanıyor. Eskiden bu kadar duyulmayan bu olgunun şimdi sıklıkla karşımıza çıkmasında Sivil Toplum Örgütlerinin, sağlık kuruluşlarının, üniversiteler ve baroların kurduğu Çocuk Koruma Birimlerinin ihmal ve istismar konusundaki çalışmaları, farkındalık yaratmaları etken olmaktadır. Bu örgütlerin yaptığı araştırmalar sonucu çocukların % 4 ila % 30 arasında cinsel istismara uğradığı tespit edilmiştir. Cinsel istismara maruz kalan çocukların % 70'i 10 yaşın altındadır. Sanılanın aksine erkek çocukların da cinsel istismar mağduru olma oranları kız çocuklarınkine yakındır.

Son yıllarda dünyada çocuk seks işçiliğinin arttığı, buna paralel olarak Türkiye'de de gün ışığına çıkamayan ciddi bir problem haline dönüşmeye başladığı görülmektedir. Yapılan araştırmalara göre ticari seks mağduru çocukların % 77'sinin aile yapıları çeşitli nedenlerle kopuktur. % 23'ü anne-babasıyla yaşamasına karşın aile içi şiddet olayının varlığı dikkat çekmektedir. Evden kaçarak sokakta yaşamaya başlayan çocuk için sokak yaşamındaki risklerin en tehlikelisi cinsel sömürülme olayıdır.

Çocuklara yönelik cinsel sömürü ve istismara yönelik yapılan çalışmalarda çocukların fuhuşa zorlandığı iller sıralamasında İstanbul ve Diyarbakır başta gelmektedir. Güneydoğu illerinden kaçırılan çocukların İstanbul'da fuhuşa zorlandığı gözlenmektedir. Bugün net olarak Türkiye'de ticari amaçlı cinsel istismara uğrayan ne kadar çocuk olduğu da bilinmemektedir. Yine yapılan araştırmalar emniyete intikal eden vakaların gerçek rakamın ancak % 15'i olduğu şeklindedir.

Çocuk pornografisinin çok yaygınlaştığı ve Türkiye'de ciddi bir probleme dönüştüğü de bilinen bir olaydır. Turizm sezonunda turistik yörelerde çocuklara yönelik cinsel sömürü riski de artmaktadır. Çocuklara yönelik cinsel sömürü yaşı bebeklik çağına kadar düşmüştür. SHÇEK verilerine göre ensest ve aile dışı cinsel istismar nedeniyle koruma altına alınan çocuk oranlarında artış vardır.

Çocukların cinsel istismarı psikolojik ve fiziksel ağır travmaya maruz kalmalarına, yaşam boyu sakatlanmalarına hatta ölümlerine neden olan çok ciddi bir sağlık sorunudur. Bedensel yaralanmalardan, cinsel yolla bulaşan hastalıklara, ağır depresyondan intihara kadar bir dizi fiziksel ve ruhsal travmaya maruz kalan cinsel istismar mağduru çocuklarda ayrıca madde bağımlılığı ve cinsel şiddet uygulama oranları da çok yüksektir. Çocuğun cinsel istismarını Shergold "ruhun ölümü" olarak tanımlar.

Ülke nüfusumuzun 27 milyonu çocuktur. Böylesine büyük bir nüfusu kapsayan sorunların çözülmemesi, önlenmemesi toplumun sosyal çöküşüne neden olur. Çocuklarını koruyamayan, gözetemeyen toplumların geleceği olamaz.

Türkiye, BM Çocuk Hakları Sözleşmesini (ÇHS) 1989'da imzalamış ve 1995'te iç hukukuna geçirmiştir. Ülkemiz ayrıca ÇHS'nin Çocuk Satışı, Çocuk Fuhuşu ve Çocuk Pornografisi Ek Protokolünü de 2001'de kabul ederek taraf olmuştur.

BM Çocuk Hakları Komitesi Türkiye'nin 2006 raporu hakkında; ceza kanununda yapılan değişikliklerin yeterli olmadığı, mevcut kanunların yürütülmesinde, uygulamada başarılı olunmadığı, özel koruma tedbirlerine ihtiyaç duyan çocuklar konusunda gerekli tedbirlerin alınmadığı, kurumsal yapının oluşturulmadığı, faillerin kovuşturulması ve cezalandırılması ile üstlenilen eş güdüm ve denetim faaliyetlerinin yetersizliği, özel bir Eylem Planının olmayışı ve çocuklara yönelik cinsel sömürü vakalarının artışından endişe duyduğuna dair nihai gözlem raporu vermiştir. Özetle Türkiye, taraf olduğu ve üst hukuku haline getirdiği uluslararası sözleşmeleri uygulamakta yetersiz kalmaktadır.

Tüm bu gerekçelerle çocuklara yönelik cinsel istismarın önlenmesi, nedenlerinin araştırılarak, gereken önlemlerin alınması amacıyla Anayasanın 98'inci, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılması hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz.

1) Canan Arıtman                                 (İzmir)

2) Selçuk Ayhan                                   (İzmir)

3) Abdullah Özer                                  (Bursa)

4) Ali Rıza Öztürk                                (Mersin)

5) Muharrem İnce                                 (Yalova)

6) Birgen Keleş                                     (İstanbul)

7) Tacidar Seyhan                                 (Adana)

8) Nesrin Baytok                                  (Ankara)

9) Ali Oksal                                         (Mersin)

10) Orhan Ziya Diren                           (Tokat)

11) Tayfur Süner                                  (Antalya)

12) Abdurrezzak Erten                          (İzmir)

13) Sacid Yıldız                                    (İstanbul)

14) Hüsnü Çöllü                                   (Antalya)

15) Abdülaziz Yazar                             (Hatay)

16) Durdu Özbolat                                (Kahramanmaraş)

17) Hüseyin Ünsal                                (Amasya)

18) Bülent Baratalı                                (İzmir)

19) Mehmet Ali Özpolat                       (İstanbul)

20) Mevlüt Coşkuner                            (Isparta)

21) Mehmet Ali Susam                         (İzmir)

22) Ahmet Ersin                                   (İzmir)

23) Erol Tınastepe                                 (Erzincan)

24) Atila Emek                                      (Antalya)

25) Necla Arat                                      (İstanbul)

26) Ensar Öğüt                                     (Ardahan)

27) Ali Rıza Ertemür                             (Denizli)

28) Fatma Nur Serter                            (İstanbul)

29) Engin Altay                                    (Sinop)

30) Tekin Bingöl                                   (Ankara)

31) Akif Ekici                                       (Gaziantep)

32) Esfender Korkmaz                          (İstanbul)

33) Zekeriya Akıncı                              (Ankara)

34) Halil Ünlütepe                                (Afyonkarahisar)

35) Gökhan Durgun                             (Hatay)

36) İsa Gök                                           (Mersin)

37) Bayram Ali Meral                           (İstanbul)

38) Fehmi Murat Sönmez                     (Eskişehir)

39) Gürol Ergin                                    (Muğla)

40) Atilla Kart                                       (Konya)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutuyorum:

VII.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- 240 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2’nci sırasına alınmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

                                                                                                                        05.06.2008

Gelen Kâğıtlar listesinde yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan 240 sıra sayılı Kanun Teklifinin 48 saat geçmeden, Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının 2. sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesinin, Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca önerilmiştir.

 

 

Nevzat Pakdil

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı Vekili

 

 

Nihat Ergün

 

Kemal Anadol

 

Adalet ve Kalkınma Partisi

 

Cumhuriyet Halk  Partisi

 

Grubu Başkan Vekili

 

Grubu Başkan Vekili

 

Mehmet Şandır

 

Hasip Kaplan

 

Milliyetçi Hareket Partisi

 

Demokratik Toplum Partisi

 

Grubu Başkan Vekili

 

Grubu Temsilcisi

BAŞKAN – Konuşmak isteyen yok herhâlde...

Danışma Kurulu önerisini kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S. Sayısı:219) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Geçen birleşimde 7’nci madde üzerinde soru-cevap işlemi yapılmıştı.

Şimdi 7’nci madde üzerinde önerge işlemini yapacağız.

                          

(x) 219 S. Sayılı Basmayazı 9/5/2008 tarihli 102’nci Birleşim tutanağına eklidir.

Madde üzerinde üç adet önerge vardır.

Sayın milletvekilleri, üç önerge aynı mahiyettedir. Bu nedenle, önergeleri okuttuktan sonra birlikte işleme alacağım ve istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

Şimdi önergeleri okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 219 Sıra Sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 7’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sırrı Sakık

Hasip Kaplan

Nuri Yaman

 

Muş

Şırnak

Muş

 

Akın Birdal

Şerafettin Halis

Ufuk Uras

 

Diyarbakır

Tunceli

İstanbul

Madde 7- 2954 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 49 – “Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun hizmetleri; memurlar ile kadro karşılığı sözleşmeli personel ve sözleşmeli personel eliyle gördürülür.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasasının 7’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Halil Ünlütepe

 

İzmir

Malatya

Afyonkarahisar

 

Enis Tütüncü

Turgut Dibek

Ali Koçal

 

Tekirdağ

Kırklareli

Zonguldak

 

 

Ali İhsan Köktürk

 

 

 

Zonguldak

 

Madde 7 - 2954 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 49 – “Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun hizmetleri; memurlar ile kadro karşılığı sözleşmeli personel ve sözleşmeli personel eliyle gördürülür.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun  Tasarısının 7’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

Madde 7- 2954 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Madde 49- Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun hizmetleri; memurlar ile kadro karşılığı sözleşmeli personel ve sözleşmeli personel eliyle gördürülür.”

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Zonguldak Milletvekili Ali Koçal konuşacak efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Koçal. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 7’nci maddesiyle TRT personelinin statülerinin belirlenmesi ve geçici işçi statüsünde çalışan TRT personelinin kadro almaları için Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına verilen önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun hizmetleri, işçi sayılmayan kadro karşılığı sözleşmeli personel ve yine, işçi sayılmayan geçici sözleşmeli personel ve götürü bedel hizmet alımı sözleşmesi hükümleri doğrultusunda çalıştırılan personel tarafından yürütülmektedir. İşçi sayılmayan geçici sözleşmeli personel ile kadro karşılığı sözleşmeli personel aynı işi yapmalarına karşın farklı ücretler almaktadırlar. Bu yurttaşlarımızın kadroya alınması ve diğer çalışanlar ile aralarındaki ücret ve özlük hakları farklılıklarının giderilmesi adaletin gereğidir.

Basında her gün sizler de izliyorsunuz, TRT Genel Müdürünün farklı yerlerden binlerce dolar maaş aldığına ve farklı kurumlardaki makam araçlarını kullandığına ilişkin haberleri okuyoruz. Genel Müdürünün bu kadar yüksek bir maaş aldığı böyle bir kurumda diğer çalışanlar ile aynı işi yapmalarına karşın ayda 800 YTL maaşla çalışan yurttaşlarımıza kadro vermemek onları isyana teşvik etmek demektir. Verdiğimiz önergeyle TRT personeli arasındaki bu ayrımın kaldırılmasını istiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak tabii biz böyle istiyoruz ama AKP kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi sürdürüyor.

Değerli milletvekilleri, TRT’de geçici işçi olarak çalışan yurttaşlarımızın kadro almaları için acaba iktidar milletvekili yakını veya çocuğu mu olmak gerekiyor veya bakan mahdumu mu olmak gerekiyor veya enişte, bacanak, baldız, damat olmaları mı gerekiyor bu arkadaşlarımızın? Yakın akrabalara, danışmanlara her türlü imkân sağlanırken geçici işçilerin ihmal edilmesi hiçbir şekilde izah edilemez. Bu mağduriyeti gidermek Hükûmetin asli görevi olmalıdır. Hükûmetin bu görevini yapması için tekrar kendilerini göreve davet ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, tasarıya eklenen “sözleşmeli personel” tanımı da kadro karşılığı sözleşmeli personeli kapsamamaktadır. O nedenle, bu konuda da şimdiden Hükûmeti uyarıyoruz ve bu sorunun giderilmesini öneriyoruz.

Bu soruna çözüm bulunması gerekirken, şu anda, AKP gibi düşünmeyen TRT çalışanlarının memur kadrosuna geçirilmekle tehdit edildiğini de hepimiz biliyoruz. Sayın Bakan bu konuyu yakından takip ediyor diye düşünüyor ve Sayın Bakana soruyorum: Acaba, bu tavrınızla kadro karşılığı sözleşmeli personel statüsünde çalışanları memur kadrosuna mı atamayı düşünüyorsunuz? Bunu gerçekten bir tehdit olarak mı kullanmak istiyorsunuz ve çalışanların size muhtaç duruma mı getirilmesini öngörüyorsunuz? Bu nedenle mi bu maddeyi ilgili yasaya koymadınız?

Ayrıca, yine Sayın Bakana sormak istiyorum: Kadro karşılığı sözleşmeli personel statüsünde çalışanların memur kadrolarına atanmayacağına ilişkin bir güvence getirmeyi düşünüyor musunuz?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine bu önergemizle götürü bedel hizmet alımı sözleşmesiyle personel çalıştırılmasına son verilmesini öneriyoruz. Basına yansıyan haberlerden tespit edebildiğimiz kadarıyla Sayın İbrahim Şahin döneminde götürü bedel hizmet alımı sözleşmesiyle alınan kişi sayısı 33’tür. Bunu daha önceki konuşmacı arkadaşlarımız da ifade ettiler. Bu kişiler TRT’ye girmeden önce, Hükûmete yakın birtakım medya kuruluşlarında görev almışlardır. Tabii, yine İbrahim Şahin’in bugüne kadar, yani altı aylık döneme baktığımız zaman, başka kurumlardan nakil yoluyla 21 kişiyi, işçi sayılmayan geçici personel statüsünde 15 kişiyi de TRT’de işe başlatmış olduğunu görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Koçal.

ALİ KOÇAL (Devamla) – Altı ayda kurum dışından 69 kişi alınmıştır. Ancak, tabii Sayın Bakan bunları 20 kişi olarak geçenki konuşmasında ifade ettiler. Burada da Genel Müdürün hem Bakanı hem de Meclisi yanılttığını görüyoruz.

Değerli arkadaşlar, şimdi Sayın Bakana son olarak bir soru yöneltmek istiyorum: Acaba İbrahim Şahin döneminde TRT’de genel müdürlük uzmanı olarak işe başlatılan AKP milletvekili danışmanı var mıdır? Var ise bu danışman kimdir ve hangi milletvekilinin danışmanıdır? Bu kişi hâlen TRT’de görev yapmakta mıdır, yoksa görevlendirme yoluyla tekrar Meclise gelmiş midir? Milletvekili danışmanlarına kadro verdiğinize göre geçici işçilerimizden de kadroyu esirgemeyeceğinizi umuyoruz ve bu doğrultuda verdiğimiz önergenin kabul edileceğine inanıyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Koçal.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz efendim.

BAŞKAN – Daha konuşacaklar efendim, konuştuktan sonra…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN - Oylama yok efendim, yoklama istiyorsunuz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Oylama yapacaksınız… Oylamadan evvel yoklama istiyoruz.

BAŞKAN - Konuşturmuyor musunuz arkadaşlarınızı? Önerge sahiplerini konuşturmak istemiyor musunuz?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yok efendim konuşan.

BAŞKAN - Onlar konuşsun, ondan sonra istersiniz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yok konuşan.

BAŞKAN - Sayın Genç sıradaydı; siz bilirsiniz, ben alırım.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Genç burada mı, geldi mi?

BAŞKAN - Geldi efendim, ondan sonra da şey var efendim, DTP var ondan sonra.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ondan sonra isteriz, peki.

Konuşmak istiyor mu?

BAŞKAN - Konuşmak istiyor herhâlde, konuşmaz mı!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Uras da var.

BAŞKAN - Sayın Genç, konuşacak mısınız?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet ama önergemi okutmadınız ki, okutun önergemi.

BAŞKAN - Okuduk efendim, okuduk. Siz yokken okuduk.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Aynı mahiyette mi?

BAŞKAN - Aynı mahiyette, aynı mahiyette.

Buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, yeni geldim hastaneden…

BAŞKAN - Geçmiş olsun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Arkadaşları ziyarete gitmiştim de, dinleyemedim, bir okur musunuz önergemi? (AK Parti sıralarından “Oo” sesleri, gürültüler)

BAŞKAN - Önergenizi okuttuk; personel rejimiyle ilgili, 7’nci madde.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Arkadaşlar, biz sizin gibi böyle tek bir, yani, vatandaşın işiyle ilgilenen bir kişi değiliz.

AHMET YENİ (Samsun) – Vatandaşın işine de baktığın yok ki!

BAŞKAN -  Mikrofonunuzu açtım Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evvela ben size bir tavsiyede bulunuyorum: Şu TRT Genel Müdürünü buradan bir defa bir çıkarın. (AK Parti sıralarından “Niye?” sesleri, gürültüler)

AGÂH KAFKAS (Çorum) – Ayıp be! Sen kim oluyorsun!

KAMER GENÇ (Devamla) – Neden? Çünkü, bu kişi… (AK Parti sıralarından gürültüler) Bir dakika, bir defa Meclise karşı saygılı olun. Şimdi kendi maaşıyla ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisine doğru bilgi vermedi. Bakın, ısrarlı sormalarımıza rağmen doğru bilgi vermedi. Meclis kapalı oturum yaptı, doğru bilgi vermedi. Şimdi, böyle bir bürokrata bu Meclis oyuncak edilebilir mi sayın milletvekilleri? (AK Parti sıralarından gürültüler)

NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Yani, oradan cevap veremiyor diye konuşuyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) -  Efendim, Bakana doğru bilgi vermiyor! Bence, yani ben Meclis Başkan Vekilimizin yerinde Başkan olsaydım, bu bürokratı bu Meclise sokmazdım. Ha onu bilesiniz. (AK Parti sıralarından gürültüler) Çünkü, bu Meclisin saygınlığı buna bağlı, bu Meclise gelecek her bürokratın bu  Meclise karşı saygılı olması lazım, burada milletvekillerinin soracağı sorulara doğru cevap vermesi  lazım.

NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Aslında saygılı olması gereken sizsiniz!

KAMER GENÇ (Devamla) -  Şimdi, değerli milletvekilleri, benim önergem… “Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun kamu hizmetleri, memurlar, sözleşmeli personel ve geçici personel eliyle görülür.” Ben de diyorum ki: “Radyo ve Televizyon Kurumunun hizmetleri memur ve kadro karşılığı sözleşmeli personel eliyle görülür.” Bu “geçici personel”in çıkarılmasını istiyorum. Şimdi, geçici personel… İşte bu kadar çok keyfî bir Genel Müdürün başında bulunduğu bir kurumda personelin normal yollarla göreve alınması gerekir KPS yoluyla. Genel Müdüre o kadar böyle yetki verilmemesi lazım. Bu, geçici personel alınması tamamen keyfî bir davranıştır. Bu keyfî davranışların önünü kesmek lazımdır. Bu itibarla, bunun da buraya alınacak…

Artık bu TRT’nin bir çiftlik olmaktan kurtulması lazımdır. Özellikle siyasi partilerin bir çiftliği hâline geldi. Burada maalesef hak…

ORHAN KARASAYAR (Hatay) – AK Partiden önceki partiler…

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, yani AK Parti, eski partiler… Şimdi eğer kurumları düzeltmek istiyorsanız bir memlekette her yerde her kurumun hak ve adaletin tecelli edeceği bir yer olmasını istiyorsanız, oralara eşitlik ilkesi kuralları dâhilinde imtihanla personel almak lazım. Yoksa ki, genel müdürün, bakanın iki dudağı arasındaki bir sözle bunları göreve aldırma imkânını sağladığınız zaman, bürokratlar tamamen acımasız… İşte sevgilisini alıyor, dostunu alıyor, dostunun dostunu alıyor, ötekisini alıyor, dolayısıyla burada hukuk işlemiyor. Onun için… Yahu sizlere doğruları söylüyorum yani. Gidin bakın bakalım; yani orada kimlerin çalıştığına bir bakın bakalım, kimlerin kimlerle ilişkisi olduğuna bakın.

Bir de ayrıca, tabii… Bakın, geçen gün, hukuk fakültesini bitiren 2 tane genç geldi benim yanıma. Dediler ki: “Efendim, KPS imtihanında Türkiye birincisi olan bir çocuk Türkiye’nin bir tarafında imtihana girmedi. Adli yargıyı bir defa kazandı, idari yargıyı iki defa kazandı ve en üst puanla kazandı, almadılar. Sonra gittik baktık ki, -GBT’ye bakmışlar- efendim, bu, Munzur Festivali’ne katılmış.” Munzur Festivali Tunceli’de senede bir defa yapılan bir festivaldir. Yahu beyler, bakın, ben yıllarca burada politika yapmışım.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – İnandın mı sen onların dediğine?

KAMER GENÇ (Devamla) – İnandım.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – İnanmadın!

KAMER GENÇ (Devamla) – E, git sen bak! İşte söylüyorum, git bak!

BAŞKAN – Müdahale etmeyin.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani, bakın, zamanında Cemil Çiçek’e telefon ettim Adalet Bakanıyken, dedim ki: “Sayın Bakan, Tuncelili bir genç üç defa adli yargıyı kazanmış, üç defa idari yargıyı kazanmış hep üst puanlarla, bunu göreve almamışsınız.” Gidin kendisine sorun.

Bakın, çok ayrımcı bir politika izliyorsunuz, hele Tuncelili olunca.

AHMET YENİ (Samsun) – Moğultay dönemini mi anlatıyorsun?

KAMER GENÇ (Devamla) – Bir de bakın, ben, kendi… Türkiye'de ayrımcılık yapmak istemiyorum ama, inanmanızı istiyorum. Sizin iktidar kadar Alevi kitlesine karşı ayrımcı olan zihniyette bir iktidar görmedim…

AHMET YENİ (Samsun) – Moğultay’ı mı anlatıyorsun.

MEHMET DANİŞ (Çanakkale) – Ne alakası var? Sen yapıyorsun ayrımcılığı.

KAMER GENÇ (Devamla) – … ve orada… Yahu, gidin bakın, personel politikalarına bakın. Benim bunları söylemek hoşuma gitmiyor, ama gelen şikâyetleri de halkın temsilcileri olarak burada dile getirmek zorundayız.

BAŞKAN – Sayın Genç, önerge…

KAMER GENÇ (Devamla) – Siz eğer ayrımcılık yapmazsanız ben sizi tebrik ederim. Ben size isim veriyorum. Bakın, o kadar ayrımcı bir politika izliyorsunuz ki…

MEHMET DANİŞ (Çanakkale) – Çok ayıp! Sen yapıyorsun, sen.

BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşur musunuz Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) – O kadar ayrımcı bir personel alımı politikası izliyorsunuz ki…

AHMET YENİ (Samsun) – Moğultay’ı mı anlatıyorsun?

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, sizi anlatıyorum, sizi. Moğultay’ın bir suçu varsa, işte siz çoğunluktasınız, bir soruşturma önergesi verin hakkında soruşturma açın. Yarına sizi burada bırakırlar mı?

İşte, diyorum ki, bakın, bizim özellikle üzerinde durduğumuz husus, bu personel alımı politikasında biraz hakka, adalete, insafa sizi davet ediyorum. İnanmanızı istiyorum…

HASAN ANGI (Konya) – Sen inanılacak adam mısın?

KAMER GENÇ (Devamla) – … özellikle benim bölgemde, Tunceli bölgesinde, en üst puanları alan kişiler sözlüde kaybettiriliyor.

ORHAN KARASAYAR (Hatay) – KPSS’yi ÖSYM yapıyor.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, hepsini ÖSYM yapmıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, Sayın Genç, konuşmanızı tamamlayın lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) – Hepsini ÖSYM yapmıyor, bir kısmını idare yapıyor.

ORHAN KARASAYAR (Hatay) – ÖSYM yapıyor.

KAMER GENÇ (Devamla) – Özellikle bu idarenin yaptığı üst bürokrat atamalarında, maalesef, bu konuda çok keyfî hareketler oluyor.

Ben size bir milletvekili olarak düşüncelerimi söylüyorum, ister kabul edersiniz ister etmezsiniz. Onun için Hükûmeti de ikaz ediyorum: Bakın, bu insanlara, genç yaştayken, bu ülkeye karşı kindar duruma sokacak uygulamalarda ve işlemlerde bulunmayın.

FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – Kaç defadır aynı konuyu gündeme getiriyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yoksa, ben size örnek getireceğim. Diyorum işte, Türkiye’de KPSS’de en yüksek puan alan kişiyi almıyorsunuz. Bu nasıl olur? İdari yargıda, adli yargıda en yüksek puan alan gençleri sözlüde kaybettiriyorsunuz. Böyle bir şey olmaz arkadaşlar! Sözlüde sorduğu ne? “Ananın adı ne, babanın adı ne, memleketin neresi?”

NURETTİN AKMAN (Çankırı) – O, sizin dönemde ya!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ya, bakın, değerli milletvekilleri, inanmanızı istiyorum, bunlarda hiç yalan söylemiyorum. Bakın, yalan söyleyenin de Allah kökünü kazısın. Ama size de söylüyorum, ha bakın sizi de kazısın. Eğer sizin bürokratlar böyle davranmıyorsa, ben yalan söylüyorsam- Allah beni cezalandırsın ama sizin bürokratlar böyle davranıyorsa siz onları…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET YENİ (Samsun) – Bürokratlar devletin bürokratı, devletin!

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Genç, süreniz doldu efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Evet, Saygılar sunuyorum efendim.

FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – Senin oğlun nasıl girdi, söyler misin bana!

BAŞKAN – Sayın Kaplan, konuşacak mısınız?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Uras konuşacak efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Uras. (DTP sıralarından alkışlar)

MEHMET UFUK URAS (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; bir kamu görevi olarak yapılan yayıncılığın toplumun tüm renklerini ve seslerini içermesi gerektiğini biliyoruz. Bu dikkate alındığı zaman, aslında toplumun istediği bir yayıncılık olacak. Biliyorsunuz Montesquieu’dan beri kuvvetler ayrımı önemli. Dördüncü kuvvet de medya, kamu yayıncılığı bu açıdan çok önemli. Gerçi Can Yücel, kuvvetler ayrımını Türkiye’de “kara kuvvetleri”, “deniz kuvvetleri”, “hava kuvvetleri” diye ayırmış ama bunun bir şaka olduğunu biliyoruz.

Şimdi, TRT Kurumunun bağımsızlığı ve özerkliği ile Kurum Başkanının başka kurumlardan elde ettiği gelir ve konum birbirine uyar mı, uymaz mı meselesi daha çok akçeli, parasal yönüyle tartışılıyor. Hâlbuki neden dolayı gelir elde edildiği kadar, elde edilen gelirin getirdiği görevin hiyerarşik konumu ile özerklik bağdaşır mı meselesi son derece tayin edici önemdedir. Bu çerçevede baktığınızda bir problem olduğunu görüyorsunuz.

Demin de dediğim gibi, Kurumun yapılanmasıyla bütün topluma hitap etme arasında bir ilişki var. Bugün İnternet ortamında bile yedi yüz kırk dokuz civarında dil var. Biz hâlâ çok dilliliğin, çok kültürlülüğün, çok kimlikliliğin sorun olup olmadığını tartışarak aslında yüzyılın gerisine düşüyoruz.

TRT’nin emekle sermaye ilişkisinde simetrik bir durumu yok. Örneğin, Yörsan’dan sendikalı olduğu için atılan işçilerin, Düzce’de Desa’da, TEGA’da, TÜMTİS Sendikasında sadece sendikalaşma suçu işleyen emekçilerimizin ne zaman haber değeri olacağını bilemiyoruz. Dolayısıyla TRT bütün bu kesimlere ortak durum, pozisyon izlemek durumunda. Mesela, iktidardan bağımsız bir TRT’nin, çok rahat bir, Yunus Emre yayıncılığı yapması lazım. Yapamaz mı? “Yapar” diyorsunuz ama bakın Yunus Emre ne demiş: “Kuru idik yaş olduk, ayak idik baş olduk.” Dolayısıyla, ayakların baş olma mücadelesinde Yunus Emre’ye referansta bulunabilmek için yine iktidardan özerk olmanın ne kadar önemli olduğunu görüyoruz.

TRT’nin PIN kodunu değiştirmek lazım. “Demokrasi, barış, adalet” gibi sözcüklere cevap alamıyoruz. 1 Haziranda Barış…

NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – “Kuru idik yaş olduk.” değil, “Yaş idik kuru olduk.” Düzeltin…

MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Başı öyle…

NECAT BİRİNCİ (İstanbul) - Ama işte o tasavvufi bir şeydir, düzeltin.

MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Biliyorum... Başı öyle…

NECAT BİRİNCİ (İstanbul) - Öyle değil o.

MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Ben size arada anlatırım.

1 Haziranda Barış Mitingi oldu. TRT’yi açtım, bakalım nasıl verecek diye. TRT’de böyle bir haber söz konusu değil. Bakıyorsunuz Leyla Gencer’in haberine, bulamıyorsunuz. Dolayısıyla, biz, TRT’de toplumdaki bütün farklılıkları görmek istiyoruz. Eskiden böyle yapılmıştı diye de bakılamaz, başkaları nemalandı, şimdi biz nemalanalım diye de bakılamaz. Farsçada “nema” sözcüğü otlak alanı demek. Başkaları otlandı, şimdi de biz otlanalım diye kamu yayıncılığı ele alınamaz. TRT hiçbir sapanın taşı olmama, kurşunu olmama ilkesini benimsemelidir. Şimdi, TRT’dekiler bu yüzden özgür davrandıklarını düşünüp hep kendilerinden beklendiği gibi davranıyorlar. TRT, toplumu bir kalıba sokmanın bir aracı değildir. TRT muhabiri devlet memuru değildir. Kamu televizyonculuğuyla devlet televizyonculuğu ayrımı bu yüzden son derece önemli. TRT’nin genel bütçeden pay almadığını unutmayalım.

Yine “Barış” sözcüğü gibi sözcükleri kullandığı için ikramiyesi kesilen, siciline müdahale edilen yaklaşımların, yargı kararıyla bu yaklaşımlara müdahale edilmesi son derece önemli. Bu konuda yargı kararları var. Yasak sözcüklerin gündemde olduğu bir TRT artık devre dışı bırakılmalıdır.              İnsanlar, uzun yıllar boyu tarihte, güneşin dünyanın etrafında döndüğünü sandılar bildiğiniz gibi. Neden? Çünkü ilk bakışta öyle gözüküyordu da ondan. Peki dünyanın güneşin etrafında döndüğünü düşünmeleri için nasıl gözükmesi gerekiyordu? Demek ki sorun ne gördüğümüz değil, nasıl gördüğümüzdür. TRT’nin, bu çerçevede bir filtreden geçirmemesi, bütün renkleri içermemesi, doğrudan kadro yapılanması ve zihniyet dünyasındaki değişimle ilgili bir şey. 2004 yılından beri neredeyse değiştirilmeyen yöneticinin kalmadığını biliyoruz, hatta bunların birkaç kez değiştirildiğini biliyoruz. Kendilerine ayak bağı gibi gördükleri deneyimli yayıncıları önce pasif hâle getirip sonra yıldırma politikasıyla kurumdan uzaklaştırma bu tasarı ile çok daha yaygınlaşabilir.

“Sözleşmeli personel” adı altında yeni bir kadro oluşturulması problem. Bu kişilerin sözleşmeli personel olarak Kuruma alınmasında KPSS şartının aranmaması ve bunların -sonucu şimdiden belli olan- Kurum tarafından sınavla alınması ciddi bir sorundur.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Uras, devam edin.

MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Tasarının, bu hâliyle, TRT Genel Müdürüne sınırsız yetkiler verdiğini vurgulamıştık. TRT Kurumunun iç işleyiş ve yayın faaliyetinde hayati önemi olan Koordinasyon Kurulunun da ortadan kaldırıldığı bir ortamda bütün bunlar tartışılıyor. Hep “Yabancı taklitçiliği yapmayalım.” denir Meclisimizde ama bugün bir BBC’nin, bir NOS’un özerk yayıncılık için örnek alınması son derece önemli. Dolayısıyla, bu özerklik ve bağımsızlık konusunda izlenen yayın politikası çok önemli.

Yunus Emre’den başladım, bir atasözümüzle bitireyim “Akılsız kafanın cezasını ayaklar çeker.” denir.

NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Akılsız başın; kafanın değil.

MEHMET UFUK URAS (Devamla) – “Başın cezasını ayaklar çeker.” denir. O yüzden, bu meselelerde davranacağımız, bütün topluma hitap eden tutum, toplumun bütün kesimi için de olumlu sonuç verecektir.

Teşekkür ederim. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakanım, kısa bir açıklama yapacaksınız herhâlde…

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Kamer’in doğrudan doğruya Hükûmeti hedef alarak söylediği ve kesinlikle doğru olmayan bir görüşüne cevap vermek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, hepimiz biliyoruz ki İslam’ın Alevi ve Bektaşi yorumunun özünde doğruluk vardır, güzellik vardır, sevgi vardır. Bu, hepimizin paylaştığı bu değerlerlerle ilgili hepimizin son derece açıkça bildiği bir husustur.

BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) – O zaman niye hiçbir makama gelemiyorlar Sayın Bakan?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Bilmeden konuşma yoktur, kasıtlı konuşma yoktur, yalan yoktur, iftira yoktur, kırma yoktur. Bırakınız bütün bunları, Alevi, Bektaşi kültüründe incitme yoktur, incinmeye rağmen incitme yoktur. Halis Alevi ve Bektaşi kültürü adına sizi protesto ediyorum Sayın Genç; bu, bir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İkincisi “Bu Hükûmet kadar Alevilere…” diye başladınız, hilafı hakikat şeyler söylediniz; bu da yalandır ve iftiradır. Ben, dört buçuk sene Diyanetten sorumlu bir Bakan olarak Türkiye genelinde onlarca Alevi dernekleriyle saatlerce süren konuşmalar yapmışımdır, onları dinlemişimdir; onları kardeşlik, sevgi içinde kucaklamışımdır. Sorarsınız -bu kadar açık söylediğime göre kendime güveniyorum- bunun doğru olduğunu öğrenirsiniz.

İkincisi, sadece içeride Alevi dedelerimizle konuşmadık. Yurt dışına, ilk defa, modern Türk tarihinde ilk defa Alevi dedelerimizi gönderdik, oradaki Alevi vatandaşlarımız, o insanlar, onların ışığına kavuşsunlar, onlardan yararlansınlar diye. Diyanet İşleri Başkanlığında saatlerce ortak toplantılarımız olmuştur. Yine, ilk defa Türkiye tarihinde, modern Türkiye tarihinde, karar verdik, ısrarla, inatla, sevgiyle de devam ettiriyoruz, Alevi, Bektaşi kaynaklarını en mükemmel şekilde, en güzel şekilde insanımıza kazandırıyoruz, imamımıza kazandırıyoruz, dedemize kazandırıyoruz; Alevi olan, Sünni olan, hiçbir ayrım yapmadan vatandaşlarımıza kazandırıyoruz. Bu kitaplar üç katlı kitaplardır Sayın Genç, öyle sıradan değil; kuşe kâğıda basılır bunlar çünkü çok eski kaynaklardır, hırpalanmıştır, çok itinayla elde edilmesi lazım bunların. Büyük bir kısmını Balkanlardaki tekkelerimizden çıkarıp getiriyoruz, mukayeseli araştırmalarını, çalışmalarını yapıyoruz ve bir dizi hâlinde çıkarıyoruz. Evvela otantik metni koyuyoruz, asıl metni koyuyoruz, onun Latin harfleriyle yazılışını söylüyoruz, yerleştiriyoruz ve bir de bugünün Türkçesiyle; yani Alevilik nedir, ne değildir, sadece sözlü bir kültür olmaktan öteye bir şey midir, değil midir sorusuna ilk defa biz ciddi olarak cevap veriyoruz ve kaynaklarıyla birlikte…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan… (AK Parti sıralarından “Dinle, dinle!” sesleri) 

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Tekrar ediyorum, inşallah burada lüzumsuz konuşmalarınızın bir kısmından vazgeçersiniz de o kaynakları okursunuz da Aleviliğin yarısını bilseniz burada yaptığınızı yapmazsınız Sayın Genç; Aleviliğin yarısını bilseniz burada yaptığınızı yapmazsınız! (AK Parti sıralarından alkışlar) Kusura bakmayın yani, artık… Tamam, konuşun, tamam, İç Tüzük’ün imkânlarını kullanın, ama benim de kültürüm olan, benim de kardeşim olan Alevilerle ilgili çıkıp da “Bu iktidar döneminde şu kadar kötülük yapıldı, bu kadar…” Bu söylenir mi hiç? Milyonlarca Alevimiz var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi, Sayın Bakan…

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) –  …sizin iktidarınız döneminde Alevilere karşı personel alımında bir ayrımcılık yok diye yemin edebilir misiniz? (AK Parti sıralarından “Otur yerine!” sesleri) 

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Orada konuştunuz, ben dinledim; yerinize oturun konuşun. Yerinizde oturun, beni dinleyin lütfen.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani Alevilerden kaç tane Alevi…

BAŞKAN – Sayın Genç, yerinize oturun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Millî Eğitim Bakanlığına bakın, 1 tane Alevi müdür aldınız mı?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Ben Millî Eğitim Bakanı adına konuşmak zorunda değilim. Ben kendi adıma…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben sizi kastetmedim ki, ben geneli konuştum.

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Adalet Bakanlığına bakın bakalım, son alınan hâkim ve savcılarda Alevi inançlı vatandaşlar alındı mı alınmadı mı? (AK Parti sıralarından “Otur yerine!” sesleri)

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – “Hükûmet” diyorsun. Sayın Genç, “Hükûmet” diyorsun. Ben Hükûmetin üyesiyim. Dört buçuk sene…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben sizi kastetmedim ki efendim. Ben sizi kastetmedim.

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Ama siz, hem çıkıp beni kastetmediğinizi söylüyorsunuz…

KAMER GENÇ (Tunceli) – E, tabii, ben sizi kastetmedim.

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Hükûmete ağzınıza geleni söylüyorsunuz. Sadece benle…

KAMER GENÇ (Tunceli) – “Kamu hizmetine alınmada Alevi vatandaşlara karşı ayrımcılık yapıyorsunuz.” dedim.

BAŞKAN – Sayın Genç, böyle bir usulümüz yok, lütfen...

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Ayrımcılık yapıldığı zaman gel, söyle.

BAŞKAN – Sayın Genç, oturur musunuz efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yapılıyor mu, yapılmıyor mu? Efendim, kendisi burada çıksın desin ki: “Ben yapmıyorum.” Ben yüz tane misal getireyim size.

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben size, Alevilikle ilgili söylediğiniz güzel şeylere teşekkür ediyorum.

AHMET KOCA (Afyonkarahisar) – Bölücülük yapma.

BAŞKAN – Tamam, teşekkür ediyorsanız yerinize oturun lütfen.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ayrıca Diyanet İşleri Başkanına da bu çalışmalarından dolayı da teşekkür ederim, ama diyorum ki: Kamu hizmetine alımlarda da bu insanlara karşı eşit davranın.

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Böyle bir şey var mı Sayın Başkanım?

(AK Parti sıralarından “Başkanvekilliği yaptınız, böyle bir şey var mı?” sesleri)

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Bununla, bakınız…

BAŞKAN – Sayın Genç, Alevi kardeşlerimizi bu kadar üzmeyelim. Lütfen oturun yerinize, oturun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, ama sataşıyor.

BAŞKAN – Bunu polemik hâline getirmeyelim. Alevi, kardeşiz, hep birlikteyiz ya!

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Sayın Başkan, sanıyorum maksat hasıl olmuştur.

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, her üç önergeyi birlikte oylarınıza sunacağım.

III.- YOKLAMA

(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yoklama istedik demin.

BAŞKAN – Yoklama için, buyurun efendim, tespit yapalım.

AHMET YENİ (Samsun) – MHP de iştirak etsin CHP’ye!

BAŞKAN – Sayın Anadol, Sayın Baratalı, Sayın Meral, Sayın Bingöl…

OKTAY VURAL (İzmir) – DTP’yle beraber önerge veriyorsunuz da, beraber yürüyorsunuz ya bu yollarda! vatandaş da görüyor onu.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Vatandaş boş sıraları görüyor.

BAŞKAN – Sayın Okay, Sayın Köse, Sayın Durmuş, Sayın Özdemir…

Sayın Genç, var mısınız siz de?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Varım, varım… Ayaktayım ya işte!

BAŞKAN – Sayın Genç, Sayın  Yalçın, Sayın Ünsal, Sayın Köktürk, Sayın Diren, Sayın Oyan…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 20 oldu mu, 20?

BAŞKAN – Sayın Erenkaya, Sayın Özensoy

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 20 bitti mi, 20? Fazla yazmaya lüzum yok.

BAŞKAN – Hayır, maalesef daha var. 16 bitti, 17’de kaldık.  İsterseniz okuyayım yazılanları.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Allah aşkına, vakit kazanmak için bu kadar…

BAŞKAN – Sayın Uzunırmak

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Vakit kazanmak için yapıyorsunuz! Bu kadar olur mu canım!

Haydi! Kaç senelik memursun! Siyasetçi gibi davranıyorsunuz orada! Bir 20 kişiyi sayamıyorsunuz!

BAŞKAN – Efendim, yazılı gönderseydiniz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Vakit geçsin! Vakit geçsin!

BAŞKAN – Yazılı gönderseydiniz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – İşiniz gücünüz o, vakit geçsin diye yapıyorsunuz!

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Bir daha kalkalım mı Başkan!

BAŞKAN – Sayın Pazarcı, Sayın Akkuş.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ad okunmak suretiyle yapın efendim, herkes belli olsun madem kaldırıyorsunuz!

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tamam artık, süre doldu Sayın Başkan.

BAŞKAN – Süre tamamlandı. Pusula almayın efendim.

Pusulalara rağmen toplantı yeter sayımız yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

                                                                       

 

Kapanma Saati: 14.23

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati:14.38

BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Tasarının 7’nci maddesi üzerindeki önergeler oylanmadan önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Bu nedenle yeniden yoklama yapacağız.

III.- YOKLAMA

Yoklama işlemi için üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

 GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)

1.- Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S. Sayısı:219) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet buradalar.

Şimdi, 7’nci madde üzerindeki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Önergeleri kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 7’nci madde kabul edilmiştir.

8’inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8- 2954 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinin ikinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiştir.

“Ayrıca; özel bilgi ve ihtisasından yararlanmak üzere en çok on Genel Müdür Müşaviri istihdam edilebilir.”

“ı) Sözleşmeli personel; Kurumda radyo-televizyon yayın, yapım, teknik ve bilişim hizmetlerini yürütmek ve sayısı 300’ü geçmemek üzere Kurumca yapılacak sınavla istihdam edilen, istihdama ve sözleşmeye ilişkin usul ve esasları Yönetim Kurulunca belirlenen personeldir. Bu şekilde çalıştırılacak olanların ücretleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilenlere uygulanan sözleşme ücreti tavanının dört katını geçemez ve bu fıkrada belirtilen ücret dışında herhangi bir ödeme yapılamaz. Bu suretle çalıştırılacaklar, sosyal güvenlikleri bakımından 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine tabidir.

Yabancı uyruklular da sözleşmeli olarak istihdam edilebilir. Bu personelin istihdam, sözleşme usul ve esasları ile ücret miktarı ve her çeşit ödemeleri Yönetim Kurulunca tespit edilir.

i) Geçici personel, sosyal güvenlik bakımından 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine tabi olan, bir yıldan az süreli istihdam edilen ve işçi sayılmayan kimselerdir. Bu statüdeki personelin istihdam ve ücretlerine ilişkin usul ve esaslar Yönetim Kurulunca tespit edilir.

j) Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu personelinin yurt içinde geçici görevle memuriyet mahalli dışına görevlendirilmesi durumunda, bu personele 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu gereğince her yıl Bütçe Kanununda emsali devlet memuru için belirlenen gündeliklerin iki katını geçmemek üzere Yönetim Kurulu kararı ile belirlenen tutarda gündelik ödenir.

Kurum personelinin yurt içinde geçici görevle memuriyet mahalli dışına görevlendirilmesi halinde, 6245 sayılı Kanunun 33 üncü maddesindeki on günlük sınırlama dikkate alınmaz. Ayrıca, yurt içi ve yurt dışında görevlendirilenlerin konaklama yer ve ücretlerine ilişkin hususlar Yönetim Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu şekilde tespit edilen yerlerde kalanlara gündelikleri yüzde elli oranında azaltılarak ödenir.”

BAŞKAN – Evet, madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Bülent Baratalı.

Sayın Baratalı, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BÜLENT BARATALI (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini sunacağım. Bu nedenle sizi ve sayın Meclisi saygıyla selamlıyorum. Arkasından bir teşekkürüm olacaktı ama Sayın AKP Grup Başkan Vekiline, çok sayıda milletvekiline beni dinletecekti fakat yine sıraların çok boşaldığını görüyorum. Onun için teşekkür etmeyeceğim Nihat Bey’e.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 8’inci madde TRT’de çalışacak olan danışman, personel, geçici personelle ve TRT’de çalışan değerli personelin yurt içindeki hareketleriyle, yolluklarıyla, harcırahlarıyla ilgili bir maddedir. Ancak hemen ifade etmek istiyorum ki, danışmanlardan başlarsak, Sayın Genel Müdüre müşavir olarak 10 müşavir veriyoruz, sanıyorum ihtiyaç var. Ancak danışmanları seçerken, benim elimdeki bilgilere göre, bence yasalara aykırı danışman seçmemek gerekiyor. Şimdi elimde bir danışman ismi var, Sayın Bakanın mı yoksa Sayın Genel Müdürün mü olduğunu bilemiyorum ama bu danışmanın yargıç olduğunu söyleyen bir belge var. Eğer hakikaten bu danışman, Sayın Genel Müdürün veya Sayın Bakanın danışmanı yargıç ise yargıçların tabi oldukları yasalar gereğince yargıçlara yaptıkları görevlerden başka bir iş verilemez, başka bir görev verilemez. Bu nedenle, burada dikkati çekmeye çalışıyorum.

Onun dışında, sayısı 300’ü geçmemek üzere bir geçici personel istihdamı isteniyor. Ancak değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; yine, “işçi sayılmayan personel” adı altında uzun süredir bu Kurumda çalışan değerli arkadaşlarımız var. Yani “Yeni 300 personel alınacağına bunların statüleri daha da iyileştirilerek, işçi sayılmayan ve geçicilik statüsü kaldırılarak, acaba, bunlardan bu temin edilemez mi?” diye ben Plan ve Bütçe Komisyonunda bunu sormuştum ama bugüne kadar bir yanıt alamadık. Zaten, yaptığımız eleştiriler, gerek Cumhuriyet Halk Partisi veya diğer muhalefet milletvekillerinin yaptığı eleştirilerde de şu ana kadar bir iyileştirme yapılamadı ve karşılanamadı eleştirilerimiz. Bu da eleştirilerden biri. Ama daha da büyük olan eleştiri, bu sınavın, yani 300 kişilik geçici sözleşmeli personel sınavının Kurumca yapılmak istenmesidir.

Değerli arkadaşlar, yine, seçme sınavı bile yapılsa sözlü sınavlarda neler yapıldığını biz buralarda biliyoruz. 137’nci sırada kazanan bir adayın nasıl 1’inci sıraya geldiğini sözlü sınavlarda bile biliyoruz. Bu ortadayken ve bu kanıtlanmışken, şimdi Kurumca sınav yapılmasını biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak doğru bulmuyoruz. Bunun muhakkak değişmesi gerekmektedir. Üstelik bu ihtiyaç varsa, bu gereksinim varsa TRT için, bu gereksinim de bugüne kadar en az on yıldır geçici personel olarak çalışan, senede on bir ay çalışan ve maaşları kadrolu personelin dörtte 1’i civarında olan personelin buraya yapılacak bir sınavla getirilmesi gerekmektedir diye düşünüyorum.

Yabancı uyruklular için Sayın Genel Müdür bir ihtiyaç belirtti. Buna da Plan-Bütçe Komisyonunda karşı çıkmadık. Hakikaten ihtiyaç hissedilebilir, gereksinme duyulabilir. Ancak (i) fıkrasında tanımlanan geçici personelde biliyorsunuz, 22’nci Dönemde altı aydan fazla geçiciliği sürmüş olan işçi  statüsündeki çalışanların kadroları verilmişti, burada TRT çalışanları bundan yoksun bırakılmıştı. Şimdi zamanıdır. Hükûmette yeni bir tasarının oluşabileceğini de düşünerek -ki böyle bir çalışmanın olduğunu biliyorum- burada (i) fıkrasında da bu arkadaşlarımızı, daha o tasarıyı beklemeden, geçiciliklerinin kaldırılarak işçi statüsüne alınmalarında yarar bulunmaktadır diye düşünüyorum.

Bu, on günde bir görevlendirilen, yurt içi ve yurt dışında görevlendirilen personelin, on günde bir gelip tekrar Ankara’ya gidip gelmesine de ihtiyaç yoktu. Bu maddeyi de destekliyoruz. Ancak harcırahlar konusunda TRT’nin yönetim kuruluna bir yetki verilmesi şeklinde yeni bir önerimiz olacak çünkü yasalarla bağladığımız zaman, yasanın zamanı geçiyor. Biliyorsunuz 2002 yıllarından itibaren artık, enflasyonda büyük bir rekor kırıldı, enflasyon yüzde 11 gibi iki haneli rakama ulaştı. Bunu da burada ifade etmek istiyorum.

Personeller konusunda arkadaşlarım da görüşecek. Ancak, sayın milletvekilleri, Sayın Başkan; ben bu yasanın tümü hakkında da görüşlerimi belirtmiştim yirmi dakika içinde. Şimdi 8’inci maddeyi görüşüyoruz. 8’inci maddeye gelinceye kadar, tarafsızlık, idari ve mali bağımsızlık ve buna yaslı olarak editöryel bağımsızlık konusunda, hiçbir iktidar milletvekilinin, gelip de “Biz bunu düzenledik, artık, bu konu güvence altındadır.” demesini beklerken bunu maalesef göremedik. Bunu bırakın, bunun yapılması konusunda Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun, İletişim Şûrası’nın, AB ilerleme raporunun, Avrupa Parlamentosunun, Avrupa Konseyinin ve her şeyden önemlisi Sekizinci Beş Yıllık Plan’ımızda neler yapılması gerektiği konusunda amir hükümler varken, idari, mali ve editöryel bağımsızlık TRT’de sağlanamamıştır değerli arkadaşlar; sağlanamadığı gibi, TRT hâlâ daha tartışılmaktadır. TRT’nin başına genel müdür olarak atanması için Sayın Cumhurbaşkanının seçilmesini bekleyen yönetim, TRT Genel Müdürünün görevleri ve maaşı hakkında daha bu Meclise tam inandırıcı bir belge verememiştir. Şimdi, dün bizim Yalova Milletvekilimiz bir açıklama yaptı. Ama ben yine, çok eskiden tanıdığım Sayın Bakanın da bilgisine sunarak ve bu verdiğim bilgileri Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlanan bilgilere de dayandırarak Sayın Genel Müdürümüzün aldığı maaşlara iki maaş daha ilave etmek istiyorum izninizle. Bunlardan bir tanesi, İnnova Bilişim Çözümleri Anonim Şirketinde bir yönetim kurulu üyeliğidir. Bunlardan ikincisi, Argela Yazılım ve Bilişim Şirketinde yönetim kurulu üyeliğidir. Elbette, devlet memurlarının ülkemizin içinde bulunduğu olanaklar ölçüsünde çok iyi şekilde ücret ve maaş almasını isteriz, ama Sayın Genel Müdürün maaşı dün açıklanan belgelerle artık 50 milyar TL’nin üzerine çıkmıştır. Şimdi, Sayın Genel Müdürümüz az önce söylediğim bu iki şirketten ayda bin YTL daha maaş almaktadır değerli arkadaşlarım.

Şimdi, sonuç olarak, TRT bu yasayla daha mı bağımsız hâle geliyor? Hayır, daha bağımlı hâle geliyor. Çünkü, TRT’nin yönetim kurulu üyelerini, artık, Bakanlar Kurulu tayin edecektir. TRT’nin yaptığı dış ilişkiler, anlaşmalar, bizzat, ancak prezidansiyel sistemlerde olabildiği ölçüde, Sayın            Başbakanın ilgisine, bilgisine ve onayına tabi olacaktır. Bu tür hükümleri içeriyor. Yani, TRT daha da bağımlı hâle geliyor. Peki, TRT daha da bağımlı hâle gelirken daha mı tarafsız hâle geliyor? Hayır. Veya TRT’nin yeni yönetimi acaba daha da iyi bir izlenme oranı mı yakalamış? Hayır. Son yapılan araştırmalara göre, 25-50 düzeyindeki izlenme 50-75 düzeyine gelmiş ve Mayıs ayındaki iki günde izlenme, AB grubunda 100’üncü sırayı bile işgal edememiştir. Yani, TRT’nin acilen yeniden yapılanmasına ihtiyaç vardır.

TRT ayrıca, “tarafsız mıdır?” derken TRT tarafsız olamıyor. Neden olamıyor? Bazı belgeleri size sunmak istiyorum. Bu belgelere göre, tarafsız olamıyor.

TRT haber değil yorum yapıyor. Şimdi, bugün, yüce Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Halk Partisinin açtığı bir iptal davası konusunda bir karar verecek. TRT “baş örtüsü” olarak nitelendiriyor bu davayı. Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir zaman baş örtüsüyle bir hesabı, bir karşı düşüncesi olmamıştır. O, yorum değil, ancak…

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Baratalı.

BÜLENT BARATALI (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Bunu böyle değil “türbanla ilgili” şeklinde demesi gerekirdi.

Yine, yeni bir ifade var: “Özgürlüklerin kapsamını genişleten Anayasa değişikliği konusunda bir karar verecek Anayasa Mahkemesi.” diyor. Cumhuriyet Halk Partisi kurulduğundan itibaren bu ülkeye özgürlükleri getiren bir partidir değerli arkadaşlarım. Cumhuriyet Halk Partisi, özgürlükleri genişleten hiçbir düzenleme hakkında bugüne kadar Anayasa Mahkemesine veya diğer idari yargıya gitmemiştir. Haberi doğrudan vermek gerekiyor. Yorum yaparak vermenin ne kadar yanlış olduğunu ifade etmeye çalıştım.

Sayın Bakan, özellikle bu belgeleri sizin de bilginize sundum. Artık, tartışılan bir genel müdürümüz var. Gönül ister ki tartışılan bir genel müdürümüz olmasın.

Şimdi, yukarıda, Plan-Bütçede yeni bir yasa görüşülüyor, TRT’nin gelirleri daha da aşağı indirilecek; TRT’nin, sürdürülebilir, güvenceli bir geliri de olamayacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Baratalı.

BÜLENT BARATALI (Devamla) – Bu düşüncelerle yasanın geri alınmasını diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Akif Akkuş.

Sayın Akkuş, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 219 sıra sayılı TRT Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 8’inci maddesi üzerinde MHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, zaman geçiyor, teknoloji ilerliyor. Bu ilerleyen teknolojiyle, özellikle dinleme konusunda, izleme konusunda birtakım yeni tekniklerin uygulandığı malum ve geçtiğimiz iki günde bunları burada uzun boylu tartıştık. Tabii, bu tekniği kullanmayacak mıyız, gelişen teknolojiden istifade etmeyecek miyiz? Elbette edeceğiz ama bunların mutlaka kontrollü bir şekilde yapılması gerekir diye belirtiyorum.

Bugün, TRT, gerçekten birçok programa imza atan bir kurumumuz. Şöyle bir şey hatırlıyorum: 1971 yılında bir genel müdür, Türkiye radyosunu bütün Orta Doğu’dan dinlenebilir hâle getirmişti ve bu, Türkiye’de, Türk insanları arasında sevindirici bir olay olarak karşılanmıştı. Yani bugün düşünün, radyonun bütün Orta Doğu’da dinlenmesi bizi sevindiriyor idi. Elbette ki televizyonlarımızın, TRT’nin kontrolünde olan televizyonlarımızın bütün dünyadan izlenmesi ve dinlenmesi bizi sevindirir.

Bu yasadaki 8’inci maddeyle, 2954 sayılı TRT Kanunu’nun 50’nci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi, ikinci paragrafının değiştirilmesi ve (ı), (i), (j) bentlerinin eklenmesi düşünülmektedir. Şimdi, bunlar üzerinde kısaca duracağım.

(g) bendinin ikinci maddesiyle 10 genel müdür müşaviri istihdamı getirilmektedir.  Tabii bu, 10 genel müdür müşaviri daha önceki uygulamada da mevcuttu. Bilindiği gibi müşavir, özel bilgi ve ihtisasa sahip kişi anlamına gelir. Ancak ülkemizde müşavir çoğu zaman özel bilgi ve becerisinden istifade edilen kişi olmayıp daha ziyade genel müdür veya genel müdür muavinlerinin görevden alınmasıyla yargı kararlarından kurtulmak için idarenin uyguladığı bir istihdam yolu olup genelde kızak kadrolardır. Bunlara Maliye Bakanlığında “66 numara” adı verilmektedir. Neden acaba? Çünkü bunlar Kızılay’daki 66 numaralı binaya gelirler, otururlar, sohbet ederler, gazeteleri okurlar, hiçbir iş görmeden geri giderler, bu yüzden bunlara “66 numara” adı verilmiştir.

Yetişmiş insanların kızak kadroya çekilmesi, bilgi ve becerilerinden istifade edilmemesi, âdeta kaderlerine terk edilmesi ülke kaynaklarının uygun olmayan yerlerde heba edilmesine sebep olmaktadır. Bu yüzden, 10 adet genel müdürlük müşaviri kadrosunun en az yarısının iptal edilmesi ülke yararına olacak ve heba olan bilgi ve beceriden istifade edilmesini sağlayacaktır. Ayrıca bir taraftan personel harcama kadrosu olan müşavirlik, bir yandan da yandaş için arpalık olarak kullanılmaktadır. Kısaca, garip gurebanın hakkı ziyan edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu maddeye eklenen (ı) bendi ile TRT’de 5620 sayılı Kanun’un 1’inci maddesi (a) bendine göre sözleşmeli personel istihdamı söz konusu olabilecektir. Bunlar Kurumda radyo-televizyon yayını, yapım, teknik ve bilişim hizmetlerini yürütmek üzere istihdam edilecek ve sayıları 300 kadar olacak. Bu personel –dikkat edin- bu personel- Kurumca yapılacak bir sınavla istihdam edilecektir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde ister sürekli isterse geçici olarak atansın, kamu personeli, ÖSYM tarafından yapılacak imtihanla tespit edilirken, özel kanunla kurulmuş olan TRT için bu usul göz ardı edilmektedir. Bu da, kamuoyunda, buraya alınacak personelin eş dost veya yandaş olacağı kanaatini kuvvetlendirmektedir ki, bu, son derece sakıncalar doğuracak ve vatandaş-devlet ilişkisini zayıflatacaktır. Dolayısıyla, imtihanın ÖSYM tarafından yapılması yönünde bir değişiklik mutlaka getirilmelidir. ÖSYM bu konuda, tabiri caizse, imtihanını vermiş kurumlarımızdan birisidir, bundan istifade edilmesi gerekir. Yahut buraya alınacak personelin, TRT çalışanları arasından bilgi, beceri ve eğitim durumu dikkate alınarak yükseltilme yoluyla istihdam edilmesi söz konusu olmalıdır diyorum.

Öte yandan, bu şekilde istihdam edilmek istenen personele ödenecek ücret de oldukça dikkat çekicidir. Yasaya göre istihdam edileceklerin ücretleri “657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilenlere uygulanan sözleşme ücreti tavanının dört katını geçemez” denilerek, bunlara ödenecek ücretin, sözleşme ücretinin 4 katına kadar çıkarılabileceğini ortaya koymaktadır ki bu, âdeta ballı börek olarak nitelendirilmekte, vatandaşlarımız arasında bu şekilde değerlendirilmektedir. Bu kişilere ödenecek ücret herhâlde hesap edilmiştir. Ne kadar olduğunun burada açıklanmasını talep ediyorum. Sayın Genel Müdür de burada, diğer personel de burada, bunlar herhâlde bunu tespit etmişlerdir, bize açıklarlarsa memnun oluruz.

Değerli milletvekilleri, bu şekilde istihdam edilenler, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine tabi oluyor ancak işçi sayılmıyor. Yani 506 sayılı Sigortalar Kanunu’na tabisiniz ama işçi değilsiniz deniliyor. Bu da, tabii pek anlaşılır gibi görünmüyor, çünkü işçi sayılmayan kişilerin sosyal sigortalar sistemine tabi oluşları da bu şekilde oldubittiye getirilmek isteniyor.

1990 yılında uygulamaya konulan Sözleşmeli Personel İstihdam Kanunu birçok kamu personelinin sözleşmeli statüye yüksek ücretle geçmesine sebep olmuş, bu da çalışanlar arasında ücret farklarının doğmasına yol açmış ve olumsuzlukları beraberinde getirmiştir. Bu yasayla TRT ve kamuda aynı olayları yaşamamız söz konusu olacak ve eş dost genellikle haksız bir şekilde yüksek ücretle kamu görevine getirilecektir diyorum.

Değerli milletvekilleri, birçok kurumumuzda olduğu gibi TRT’de de personelin yurt içinde -geçici görevli- memuriyet mahalli dışında görevlendirilmesi söz konusu olmaktadır. Birçok kurumda bunu defaatle görüyoruz. Bu yasa tasarısına göre 6245 sayılı Kanun’un 33’üncü maddesinde “On günlük sınırlama dikkate alınmaz.” denmektedir. Böyle bir uygulama Anayasa’nın 18’inci maddesine aykırıdır. Çünkü bu görevlendirmeler, memuriyet mahalli dışında özellik isteyen işler olduğu ve gönül rızası ile olduğu gibi sürgün tabir edilen ve elemanın isteği dışında yapılan ve idarenin bir ceza uygulaması hâline de gelebilmektedir.

Dolayısıyla biz burada bu şekildeki görevlendirilecek personelin istemiyorsa gitmesine bu kanunla mâni olmalıyız. Çünkü çıkartacağımız yasalar mutlaka vatandaşlarımızı, çalışanları memnun etmeli, onların gönüllerini hoş etmeli. Bu yüzden, bir elemanın memuriyet mahalli dışına on günden daha fazla gönderilmesi bir zorlama, bir angarya olacaktır. Bu da devletin gücünü elinde bulunduran idarenin insan hak ve hukukunu, iradesini gasbetmesi demektir. Dolayısıyla, memuriyet mahalli dışında, ilgilinin istememesi hâlinde, on günü geçmeyecek şekilde düzenlenmesi yerinde olacaktır ve buna dikkat etmemiz gerekiyor.

Bu yasa ile yeniden yapılandırılmak istenen TRT’nin Türk milletinin kurumu olması yerine AKP’nin kurumu hâline getirilmesi gözetilmektedir.

Sayın milletvekilleri, devletin bir kurumunun çalışanlarını tedirgin etmeye, onların mutluluğunu örselemeye kimsenin hakkı bulunmamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akkuş, tamamlar mısınız konuşmanızı.

AKİF AKKUŞ (Devamla) – Teşekkür ederim efendim.

Unutmayalım, “Sap döner keser döner, bir gün de hesap döner.” diye bir sözümüz var. Böyle bir günde, yani o gün geldiğinde hesap veren olmamak, başı dik, yüzü ak olmak için, bu yasada yapılmak istenen yanlışlara ortak olmayınız diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akkuş.

Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.

Sayın Kaplan, buyurun efendim. (DTP sıralarından alkışlar)

DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; “Yüzyıllardır halkımın üzerine merhamet gözyaşları döken şu sonsuz gökyüzü bir gün değişebilir. Bugün açık gözüken gökyüzü, yarın bulutlarla kaplanabilir. Sözlerim asla yer değiştirmeyen yıldızlar gibidir.” diyor 1854 tarihinde ilk çevre konuşmasını yapan Seattle Şefi ve arkasından “Bu toprakların her parçası halkım için kutsaldır. Çam ağaçlarının parıldayan iğneleri, vızıldayan böcekler, beyaz kumsallı sahiller, karanlık ormanlar ve sabahları çayırları örten buğu, halkımın anılarının ve geçirdiği yüzlerce yıllık deneylerin bir parçasıdır.” diyor. Bugün Dünya Çevre Günü. Bu Dünya Çevre Günü’nü bu vesileyle kutlarken, bir şeye de dikkat çekmek istiyorum: “Savaş, en büyük çevre ve insanlık suçudur, en büyük kirletici.” bunu böyle der çevreciler.

Doğrusu, son zamanlarda, zaman zaman -dikkat ediyorum, Mecliste de bunun yansımaları oluyor- biraz suhuletle, daha sakin olarak, konuları konuşamıyoruz gibi bir hava var Mecliste. Haksız anlaşılmalar da oluyor. Biraz önce Sayın Bakanın –ki, bu dönem uzun bir süre Diyanetten de sorumlu Bakanlık görevinde bulunduğu için- Alevilerle ilgili bir konuda tepkisi oldu. Doğrusu, tabii, anayasal bir kuruluş, 136’ncı madde ve devamı ve şüphesiz yasaya bağlanmış ve Anayasa Mahkemesi kararlarında da laik cumhuriyet devletin bir kurumu olarak, Diyanet İşleri memurları olarak geçiyor. Tabii, bu konuda ayırımcılık dile getiriliyor, başka konularda da, başka mezhep ve dinler için de bu zaman zaman konuşuluyor, ancak, bu sadece AKP Hükûmetinin değil, seksen sekiz yıllık cumhuriyetin bugününe kadar bütün hükûmetlerin, hepsinin ortak sorunudur. Elbette ki ayırımcılıkla ilgili konular vardır. Tek mezhep, tek devlet dini anlayışı yanlıştır. Yani bunun tartışılması da doğaldır Mecliste. Ancak, bunu da usulünde tartışmakta büyük bir yarar görüyoruz.

Yani şunu açıkça ifade edelim: Neden Şafii Mezhebine mensup olan Müslümanlar da aynı şartlarda –Hanefi Mezhebi gibi- yararlanamıyor diyebilir birisi; Aleviler neden devletin maaşını alamıyor, devlet cemevlerini desteklemiyor diyebilir; bir başka dinin, mezhebin mensubu da, ben de bu ülkenin yurttaşıyım, eşit ve özgür yurttaş olarak bana da din konusunda devlet eşit davranmalıdır diyebilir. Bu konular denilecektir. Her hükûmet de buna muhatap olacaktır, olması da demokratik bir Türkiye için kaçınılmazdır.

8’inci maddeyle ilgili TRT Kanunu’nun… Kanımca çok önemli bir madde sözleşmeli personel konusu. Özellikle yurt dışı görevlendirmeler ve kurumun kendi işleyişi, kurum personelinin yine geçici görevlendirilmeleri.

Şimdi, bir taraftan “TRT’yi dünya markası yapacağız.” diyoruz ama öbür taraftan, dijital dünyada, gelişen teknolojide ve bilişimde çok iyi biliyoruz ki, öyle beyinler var ki öyle 100 bin dolar maaş dahi verseniz böylesine ciddi devlet kurumlarında kolay kolay görev kabul etmez.

Şimdi, dünyaca tanınmış bir sanatçıya, kendi alanında dünyaca tanınmış tonmaister bir personele, beş dil bilen ve yayıncılık konusunda uzman olan birine “Gel kardeşim, seni sözleşmeli, ücretli yapalım, tavanın da çalışanın 4 katı.” derseniz siz rekabet edemezsiniz. Bu konuda TRT dünya televizyonlarıyla rekabet edemez. Açık konuşalım, dört maaşa çalışacak teknik elemanlar, dışarıda özel televizyonlarda yüz yirmi dört maaş alma imkânını bulurken TRT’ye gelmez, TRT de kalifiye eleman bulmaz, TRT de kalifiye eleman bulmadığı zaman da başarılı bir çalışma yapmaz. Yani TRT Yönetim Kuruluna biraz tolerans, biraz takdir marjı tanımak bazı konularda, illa da, herkese, ön yargıyla “Partizanlık yapacak, kendi adamlarını alacak.” anlayışına düşmeden biraz daha bu konuda güvenle bakabilmek gereklidir diye düşünüyorum.

Şimdi, yabancı dillerde yayın yapacak bir personel alacaksınız. Diyelim ki birisi Orta Doğu’da otuz sene dış muhabirlik yapmış, Orta Doğu politikalarında, yedi tane dil biliyor ve siz onu getireceksiniz yurt dışı haberler servisine veya haberler, analizlerle ilgili programlara alacaksınız. Böylesine bir kalifiye eleman dört tavan maaşına gelip TRT’de çalışmaz. Bunu peşinen bir kere görelim. Yani bu konuda mevcut personelin haklarının korunması, elbette geri adım atılmaması ve onların korunarak TRT’nin güçlendirilmesi, gelişen dünyaya, teknolojiye uygun ve buna farklı bir yöntem ve felsefe arayışına girmenin zamanı gelmiştir diye düşünüyoruz.

Sayın Bakan, TRT’de reklam pastası da var, gelir getiriyor değil mi? Sanatçılarımızın eserleri TRT kanalıyla evrensel olarak dünyaya yayılabilir. Onların telif hakları, ücretleri var. Yani böyle, ücret, maaş ilişkisinden öte yarım döner sermayesi olan bir TRT’yi de personeline prim verecek, kendi gelirini kendi sağlayacak, kendi gelirinden pay alacak personel sistemiyle diğer özel televizyonlarla rekabet eder duruma getirmek, onların sosyal haklarını iyileştirmek, onların daha iyi ücret, daha iyi çalışma imkânı ve daha iyi olanaklarla diğer medya alanlarında yarışmasını sağlamak… Özellikle holdinglere ait televizyonların, artık çok popülist, oldukça reklama dayalı ve insanı sinir eden yayınlarının karşısında devletin TRT’si de çıkıp adam gibi bir film seyrettirip 70 milyon vatandaşına, araya da uluslararası yayıncılık kuralları gereğince o makul sürede reklamını yerleştirebilir.

Ne yapıyor bizim o özel televizyonlarımız? Bir dizi seyrettiriyorlar, otuz beş dakika; yüz otuz beş dakika vatandaşına reklam izlettiriyorlar arkasından. Buna dur diyecek bir yönetim anlayışı TRT’nin başına, devletin başına artık gelmelidir. Reklam işkencesinden insanlarımızı kurtarmanın zamanı gelmiştir. TRT de o zaman doğru dürüst, bilimsel, sanatsal değeri olan ve son zamanlarda yüzümüzü ağartan, Cannes’te ödül alan filmlerimizi, Nuri Bilge Ceylanları, Akınları, Yılmaz Güneyleri, birçok ödül almış yakın zaman filmlerimizi daha da güzel seyrettirebilir yurttaşlarımıza. Yani sadece film değil, daha güzel türküler, sanat, kültür yaşattırabilir, daha güzel programlar, belgeseller yaptırabilir. Bunu yaptıracak elemanının hem sosyal güvencesini sağlamak hem mevcudu korumak hem mevcudun imkânını geliştirmek… Bu ülke buna kadirdir, muktedirdir. Bu ülkenin potansiyeli, bu kadroyu, bu TRT personelinin 3 katını ve çok daha güzel yayınları kucaklama anlayış ve büyüklüğüne sahiptir.

Peki, o zaman, neden büyük düşünmüyoruz, neden kucaklayıcı düşünmüyoruz? Neden, her gelenin -illa kafasında partizanlık, kadrolaşma- sanki bu dünyaya çivi çakacak, bırak onu da yüce Meclise çivi çakacak, gitmeyecek gibi bakması kadar büyük hata var mı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kaplan, konuşmanızı tamamlar mısınız.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Evet, bizim bu konuda bir önergemiz oldu, benzer konularda da önergeler var. Özellikle de sosyal güvenlikler bakımından, güvenceler açısından, yine Harcırah Kanunu açısından, yine yurt dışı personelle ilgili, dar da olsa kapsamı itibarıyla bir önergemiz var. Ancak bu önergelerin de ötesinde TRT’nin felsefesini, TRT’nin yayın politikasını, TRT’nin güzelim Türkiye'nin gerçeklerine uygunluğunu hayata geçirecek büyük projeleri, büyük düşünmeleri artık yaşama geçirmenin zamanıdır. Bunun yaşama geçmesi için, mutlaka, TRT’yi özel televizyonlarla rekabet edebilir konuma getirmek ve o gelirlerinden personeline pay vermek, prim vermek, teşvik etmek gerekir diye düşünüyorum.

Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaplan.

Şahısları adına ilk söz, Çorum Milletvekili Cahit Bağcı’ya aittir.

Sayın Bağcı, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

CAHİT BAĞCI (Çorum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 8’inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sözlerime 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü kutlayarak başlamak istiyorum. Zira bugün, ülkemizin her köşesinde çevrenin önemine vurgu yapan bilinç artırıcı etkinlikler, sivil toplum örgütlerimiz, yerel yönetimler ve üniversitelerimiz tarafından düzenlenmekte, bireysel ve kurumsal sorumluluklara dikkat çekilmektedir. Hepimizi, yerküremizi ilgilendiren son derece önemli bir alanda, yayın kuruluşlarına da sosyal sorumluluk gereği büyük görevler düştüğünü hatırlatmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle, bugün, ses ve görüntülerin çeşitli yollarla dağıtılması çok daha kolay hâle gelmiştir. Bu süreç, başta ekonomik alan olmak üzere, sosyal ve kültürel alanlarda çok etkili olmuştur. Diğer taraftan, iyi eğitilmiş, bilgi teknolojilerini kullanabilen, üretkenliği yüksek, nitelikli iş gücü olarak insanın kalkınma sürecindeki rolü devamlı olarak artmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugünün şartları içerisinde kamu yayıncılığının ne kadar önemli olduğu sadece bizim ülkemizde değil gelişmiş ülkelerde de önemli tartışma gündemini oluşturmuştur. Dünya üzerindeki tüm devletler, rekabet avantajı sağlayabilmek için, yeni projeleri, düzenlemeleri şekillendirerek desteklemek zorundadırlar. Bu bağlamda, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun hizmetlerini nasıl daha iyi yapacağı konusundaki çalışmalar hızla yürütülmüş ve inanıyorum ki sürekli kendini yenileyecektir.

TRT’nin, dünyadaki benzerleriyle karşılaştırıldığında hepsinden daha büyük ve kapsamlı görevlerle yükümlü bir kurum, bir kamu yayın kuruluşu olması hasebiyle dikkat çekmektedir. Bu nedenle, Türkiye Radyo-Televizyonunun sabit bir yere saplanıp kalması düşünülemez, düşünülmemelidir de.

TRT’nin yeniden yapılanması hususu gerek kalkınma planlarında gerekse 2008 yılı programında yer almıştır. Bu çerçevede, görev ve fonksiyonlarının gözden geçirilerek misyonunun belirlenmesi gerekmiştir. Böylelikle, hem Kurumun birikim ve tecrübesini hem çağdaş ihtiyaç ve değişimleri hem de gelişmiş ülkelerdeki benzer kurumların yenilenme çabalarını dikkate alarak yapılan bu son düzenlemede tasarının 8’inci maddesi, yayın, yapım, teknik ve bilişim hizmetlerini çağdaş yayıncılık anlayışının gerektirdiği şekilde yürütmek üzere sözleşmeli personel istihdam edilmesiyle geçici personelin tanımlanması ve Kurum personelinin yurt içi ve dışındaki geçici görevle memuriyet mahalli dışında görevlendirilmesi durumunda verilecek gündelik ve harcıraha ilişkin düzenleme getirmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu doğrultuda atılan adımlar desteklenmelidir. Çünkü radyo ve televizyon yayıncılığında TRT’ye düşen son derece büyük ve önemli görevler vardır. Bunlar, başta ülkemizin tanıtılması olmak üzere, millî ve manevi değerlerin tanıtımı, yayını ve korunması ve gelecek nesillere aktarılması, Türkçenin korunması ve en güzel şekilde kullanımının yayınlarda sergilenmesidir. TRT yayınlarının hedef kitlesi de dikkate alındığında, özellikle yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız için Türk kültürünün sergilenişi ve Türkçenin etkin ve güzel bir şekilde kullanılması bakımından TRT yayınları son derece önemlidir.

Sözlerimi bitirirken, 21’inci yüzyılın kurumlarının bu yüzyıla ve dünya normlarına yakışır bir kaliteye kavuşmasının sağlanmasına yönelik yapılacak düzenlemelerin desteklenmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Bu düşüncelerle 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bağcı.

Şahısları adına ikinci söz, Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’e aittir.

Sayın Öz, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nun ilgili maddelerinde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının 8’inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

8’inci maddede sözleşmeli personel ve geçici personelin tanımı yapılmakta; yayın, yapım, teknik ve bilişim hizmetlerini çağdaş yayıncılık anlayışının gerektirdiği şekilde yürütmek üzere sözleşmeli ve yabancı uyruklu personel istihdamını sağlayıcı hükümlere yer verilmektedir.

Geçici personelin de “Sosyal güvenlik bakımından 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine tabi olan, bir yıldan az süreli istihdam edilen, işçi sayılmayan kimseler” olarak tanımı           yapılmıştır.

Diğer bir konu da şudur: Personelin yurt içi ve yurt dışı geçici görevle memuriyet mahalli dışında görevlendirilmesi durumunda ortaya çıkan iaşe, ibate, konaklama gibi hususlarda ortaya çıkan harcırahla ilgili sorunların giderilmesine imkân verilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim burada ayrıyeten üzerinde durmak istediğim bir konu var. Ülkemizde tarımla ilgili bugüne kadar bir televizyon kanalının olmamasının eksikliğini belirtmek istiyorum. AB sürecinde Türkiye’yi en fazla zorlayacak konuların başında tarım gelirken, bu konuda herkesin bilgi ve fikir sahibi olmasının gerekliliği kaçınılmazdır. “Türkiye tarımını kalkındırmak ve millileştirmek” çıkış noktasıyla ülke politikasında önemli bir yere sahip olan tarımsal kalkınma projelerinin en önemlilerinden birisi de bir tarım TV’nin kurulmasıdır. Bu nedenle, özellikle Avrupa Birliği tarımı ile Türk tarımı arasındaki farklılıkların ve sağlanması istenen uyum konularının tartışıldığı bir televizyon kanalı, tarafları ortak platformda toplamak için çok faydalı olacaktır. Bu televizyon kanalının devlet kanalı olması, ilgili kurumlardaki bilgi birikiminin aktarılması konusunda zenginlik sağlayacaktır. Bunun yanında, her ülkenin tarım politikası olması gerekliliğinin öneminden yola çıkarsak bu televizyon sayesinde devletin bu politikasını kamuoyuna açıklayıp bilgilendirme durumu ortaya çıkacaktır. Devlet inisiyatifinde kurulacak bir televizyonda mesleki ve sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu bir kurulun söz hakkı ve yetkililerinin bulunması ortak doğruların bulunmasını sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Unutulmamalıdır ki Türkiye, imkânlar bulduğunda hızla kalkınmayı gerçekleştirebilecek insan kalitesine ve doğal kaynaklara sahiptir. Günümüzde 70 milyon nüfusumuzun tüm gıda ihtiyacını karşılamak için ithalat yapmak durumunda kalsak millî gelirimizin en az üçte 1’ini harcamamız gerekecektir. Dünyadaki kültür tarımı yapılan bitkilerin yüzde 90’ının anavatanı Mezopotamya, Kafkasya ve Anadolu bölgeleridir. Türkiye, günümüzde, dünyanın en zengin bitkisel gen kaynaklarına sahip ülkelerden birisidir. Uzun vadeli projeleri açıklanmış, özel sektörü yönlendirici kalkınma ve tarım politikasının ortaya konulmasıyla tarımsal kalkınmanın önü açılacaktır.

Tarımsal kalkınma yolunda tarımla ilgili gelişmeler, güncel konular ve özellikle kırsal yaşama dair bilgilerin paylaşımı açısından da tarım TV’nin gerekliliği aşikârdır.

Tarımsal gelişimin kırsal kalkınmayla birlikte yürütülmesini hedef alan Avrupa Birliği tarım politikaları ve destekleme sistemine uyum çerçevesinde piyasa koşullarında tarımsal üretime uygun destekleme araçlarını hayata geçiren, tarım sektörüyle ilgili temel tarafların kurumsallaşmasına önem veren ve tarım sektörüne ilişkin politika, program, proje ve faaliyetlerin gerçekleştirilmesi, yürütülmesi ve izlenmesi amacına da hizmet edecektir. Buna ek olarak, unutulmamalıdır ki, daha önce çıkmış olan Organik Tarım Kanunu’nun 8’inci maddesinde de Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yayın yapan ulusal, bölgesel, yerel radyo ve televizyonların, üretici ve tüketicilerin bilinçlendirilmesi amacıyla, organik tarımla ilgili ayda en az otuz dakika eğitici yayın yapma zorunluluğu da getirilmekteydi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Öz.

ÖMER FARUK ÖZ (Devamla) - Bunun yanında, Amerika’da 1905’li yıllardan beri tarımla ilgili yayın yapan yayın organları mevcuttur. Yine, Hindistan, Çin, Hollanda, İsrail gibi tarım konusunda önde olan ülkelerde de tarımla ilgili gerekli yayınlara imkân verilmektedir.

Ben, bu kanun tasarısının, ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini; değerlerimize bilinçli olarak sahip çıkan, daha bilgili, daha uygar ve daha gelişmiş bir toplum olma yolunda ilerlememize vesile olmasını içtenlikle diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öz.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.

Soru-cevap işlemine başlayacağız. Ancak çok fazla sorusu olan arkadaşımız olduğundan -toplam süremiz on dakikadır- bu bakımdan, her soruyu bir dakikayla sınırlayacağım efendim.

Sayın Özdemir, buyurun efendim.

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, Sayın Bakana soruyorum: Ülkemizin birçok yöresinden vatandaşlarımız merak edip bizlere soruyorlar, TRT’ye bağlı bölge müdürlükleri kaldırılacak mıdır? Kaldırılacaksa, bunlar hangi bölge müdürlükleridir? Bunların görevlerini hangi birimlerinizle yapmayı düşünüyorsunuz?

Soru 2: TRT’nin muhalefet tarafından izlenme oranı nedir? Bu konuda bir istatistik var mıdır? Muhalefet sözcülerine fazla yer verilmemesi bu oranın düşük olduğuna sebep olmakta mıdır? TRT’yi Hükûmetin sesi olma ithamından kurtarmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, hâlen TRT’de 4/B kapsamında çalışanlar için uygulanan sözleşme ücreti tavanı ne kadardır? Hâlen TRT’de yabancı uyruklu kaç kişi sözleşmeli olarak çalışmaktadır? Yabancı uyruklu personel ihtiyacı var mıdır? Bu tasarı yasalaştığında sözleşme tavan ücretinin 4 katına kadar varan ücretlerle kaç kişinin daha istihdam edilmesi planlanmaktadır, bunlara hangi görevler verilecektir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.

Sayın Köse…

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakana sormak istiyorum: TRT’de yayınlanan Alaturka Solist Yarışması programının yapımcı şirketinin adı nedir? Bu şirkete bölüm başına ne kadar ücret ödenmektedir? Jüri üyelerine ne kadar ücret ödenmektedir? Jüri üyelerinin ücreti TRT tarafından mı, yapımcı şirket tarafından mı ödenmektedir? TRT’nin bu programı kendi olanaklarıyla yapabilecek kadrosu yok mudur?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Köse.

Sayın Barış…

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, müzik kültürümüzün korunması, geliştirilmesi, gelecek kuşaklara aktarılması ve tüm dünyaya tanıtılması TRT’nin en büyük görevlerinden bir tanesidir. Hâl böyle iken “Kadrolu TRT sanatçıları Kültür Bakanlığına, daha sonra il özel idarelerine devredilecek.” diye iddia vardır. Bu iddialar doğru mudur, doğru ise gerekçeleri nelerdir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Barış.

Sayın Dibek…

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Başkanım, teşekkür ediyorum.

Ben de Sayın Bakanıma üç soru soracağım: Birincisi, TRT Genel Müdürünün kullanmış olduğu makam aracı -ki plakayı da verebilirim: Audi A6 model 06 TJL 73 plakalı araç- TRT’ye mi aittir yoksa Telekom’a mı aittir?

İkinci sorum: Bu aracı kullanan Musa Varol TRT’nin personeli midir?

Bir sorum daha var: 12-14 Mart tarihlerinde İngiltere’de yapılan World Forum toplantısına gerek Genel Müdür gerek Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Koyuncu ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Sibel Demiralp katılmıştı. Katılınan bu toplantının masraflarının bizzat Telekom tarafından karşılandığı Genel Müdür tarafından açıklanmıştı. Bu toplantı için, bu toplantıya katılanlar TRT’den bir harcırah almışlar mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Dibek.

Sayın Doğru…

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim.

TRT’de sabah haberleri programlarında gazete başlıkları okunurken her zaman aynı gazetelerle başlanıp devam ediliyor. Ortadoğu gazetesi gibi büyük kitleler tarafından okunan gazetelere hiç yer verilmiyor. Gazete haberleri okunurken hangi kıstaslara göre seçiliyor?

İkinci sorum: Anayasa’nın 133’üncü maddesi ile TRT’nin özerkliği ve yayınların tarafsızlığı hükme bağlanmışken bazı yayınlarda iktidar yönünden taraflılık görülmektedir. Geçmişte taraf yayından dolayı açılmış soruşturmalar var mıdır, varsa sonuçları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Çalış…

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Bakanım, TRT Genel Müdürünün maaş ve gelirleri gazetelerde tartışılmaya devam ediyor. Sayın Genel Müdürün RTÜK’e maaşı dışında geliri olmadığına dair belge verdiği doğru mudur? Doğruysa mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir diğer sorum: Sayın Genel Müdürün TRT gibi çok önemli bir kurumun genel müdürlüğü dışında başka görev ve gelirleri olmasını toplumsal ahlak ve yasalar yönünden nasıl değerlendiriyorsunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Serdaroğlu

MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkanım, Sayın Bakanım; ısrarlı ikazlarımıza rağmen TRT çok dilli yayıncılığı benimsemiştir. Türkiye’de konuşulan her dilde, her lehçe ve ağızda radyo ve televizyon yayınları yapmak her şeyden önce ilmî temellere dayanmalıdır. Devlet kurumları bu ağızlarda bir sözlüğe sahip midir? Birinci sorum bu. Yoksa bu yayınları neye göre yapacaksınız? Her bölgede farklı konuşulan ağızlar birleştirilip tıpkı İstanbul Türkçesi gibi bir ortak yazı ve konuşma dili mi oluşturulacaktır? Oluşmaması gerektiğine göre çok dilli yayından vazgeçmenin daha hayırlı olacağını düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Son soru… Sayın Vural, buyurun efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Burada yabancı uyrukluların sözleşmeli olarak istihdam edilebileceği ifade ediliyor. Bunlar kamu görevlileri. Anayasa’mıza göre kamu hizmeti görevlileriyle ilgili husus 128’inci maddede belirtilmiş ve Türk vatandaşlarının kamu hizmetlerine girme hakkı olduğu ifade ediliyor. Dolayısıyla, sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin esaslarda da burada da herhangi bir hüküm yok. Dolayısıyla, yabancı uyrukluları istihdam etmek bu memleketin işsiz kalan insanları, gerçekleri karşısında ne anlam ifade ediyor? Bu konuda bir açıklama rica ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Vural.

Sayın Bakanım, cevap verebilirsiniz, sorular bitti.

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum. Ancak şu anda soru soran arkadaşlarımdan özür dileyerek bir konuya dikkatinizi çekeceğim çünkü şu sıcak sorulara hemen cevap verirsem, yine bir konu, bu maaş konusu yanlış anlaşılacak. Bir sonraki madde geldiğinde bunların teker teker hepsini cevaplandıracağım, bir kısmını zaten daha önce cevaplandırmıştım. Ama şu maaş konusunu hem konuşan arkadaşlarımız hem de soru soran arkadaşlarımız yeniden gündeme getirdiler.

Arkadaşlar, eğer belgelere göre konuşacak olursak, bir defa, müsaade ederseniz, belgeler teker teker elimde. Zaten Telekom’dan aldığı maaşı söylemiştik, daha doğrusu huzur hakkını söylemiştim; onu hatırlarsınız ve dolayısıyla, bir, genel müdür olarak aldığı maaş, bir de Telekom’dan aldığı huzur hakkı ama iki gündür… Zaten basına da intikal etmiş bugün, bugün arkadaşlarımız da sordular.

Şimdi, elimde benim beş tane feragatname var. Bunlar kurumların genel müdürleri tarafından bize iletildi. Bunlardan ilki, AssisTT Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri Anonim Şirketi, herhangi bir şey almadığına dair bir belge, daha doğrusu herhangi bir şey almayacağına dair bizatihi Sayın Şahin’den alınan bir feragat belgesi. Bunu buraya koyuyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne zaman?

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Hangi tarihte?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Tarih olarak… Hayır alınmıyor da… Kurulduğundan beri, zaten şirketler yeni, kurulduğundan beri böyle bir maaş alınmamış yani. Daha doğrusu o göreve geldiği zaman böyle bir belgeyle zaten…

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Tarihi ne Sayın Bakanım?

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Bakan, karıştırdıkça bir şey çıkıyor.

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Ben, bunları, müsaade ederseniz, zamanım geçiyor, o şeyi üzerimden atayım.

Bir, Argela Yazılım Bilişim Teknolojileri, Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, aynı şekilde herhangi bir şey almadığına bir feragatname var, bir belge var.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Peki, ortak mı acaba?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Lütfen… Bitireyim şunu.

Ayrıca, İnnova Bilişim Çözümleri Anonim Şirketi, yine aynı şekilde bir feragatname var herhangi bir şey almadığına dair.

Ayrıca, Avea İletişim Hizmetleri Anonim Şirketi, yine herhangi bir ödeme olmadığına dair bir belge.

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Maşallah, bu kadar görevi nasıl kabul ediyor?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Ve en son, SEBİT Eğitim ve Bilgi Teknolojisi Anonim Şirketi. “Belge” dediniz işte belge veriyorum.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Bu görevleri yapacak başka kimse yok mu?

OKTAY VURAL (İzmir) – Angarya yasaktır Sayın Bakanım, bu kadar görevden sonra maaş alınmıyorsa! Yani Sayın Bakanım, bu kadar görev, bu kadar sorumluluk… Sorum zaten maaş…

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – O ayrı. Bakın, ben şimdi maaşlarla ilgili konuşuyorum.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Bakan, bu ülkede başka kimse yok mu?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, Sayın Bakanı dinleyelim lütfen.

BAŞKAN – Sayın Vural, böyle bir tekrar soru sorma şeyiniz yok efendim.

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Görevlerin çokluğu gündeme gelecekse onu ayrıca konuşalım. Ama, şimdi, önemli olan burada, en son galiba bir… Şimdi, bir de başka şey, müsaade ederseniz onu da hemen dikkatinize sunayım. Bütün bu iddialardan dolayı Sayın Genel Müdür bugün itibarıyla zaten bütün bu iddialarla ilgili Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi Sayın Hâkimliğine dava açmıştır. Dolayısıyla, eğer, hâlâ tereddüdümüz varsa bu dava neticesinde de zaten her şey apaçık bir biçimde ortaya çıkacak. Ama eğer tabii herhangi böyle bir şey yoksa da ve bu iddiaların da yani bu şekilde bir belgeye dayanmayan iddiaların da herhâlde hukuk karşısında ayrıca bir değerlendirilmesi yapılacaktır.

Vaktim varsa devam edeyim.

BAŞKAN – Süreniz doldu efendim.

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Çok teşekkür ederim.

BAŞKAN – Süreniz doldu efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bunun için kapalı oturuma da gerek yoktu, bu belgeleri getirmek için.

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Çok haklısınız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Neden daha önce getirmediniz?

BAŞKAN – Sayın Bakanım…

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani böyle bir şey olabilir mi?

BAŞKAN – Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekilleri soru soruyor, bir kapalı oturum oluyor, o zaman bu belgeler sunulmuyor ama şimdi sunuluyor.

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Hayır, kapalı oturumda…

OKTAY VURAL (İzmir) – Milletvekillerimizin soru sorması bir şeyin olup olmadığına ilişkin.

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Sayın Vural, kapalı oturumda bunu bir devlet sırrı gibi söylememin… Çünkü açılması lazım ki bütün millet duysun, onun için kapalı oturumda söylemeye hiç ihtiyaç hissetmedim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Niye bu kadar beklediniz?

BAŞKAN – Sayın Bakanım, dinler misiniz beni.

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Tamam efendim, bitti.

BAŞKAN – Biliyorum. Diğer sorulara yazılı mı cevap vereceksiniz efendim?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Veremediğim her soruya zaten yazılı olarak cevap vereceğim. Ama bundan sonraki şeyde bir kısmına cevap vereceğim efendim.

BAŞKAN – Tamam, teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde beş önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 8 inci maddesi ile değiştirilen 2954 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinin ikinci paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Şandır

Mehmet Günal

Hasan Çalış

 

Mersin

Antalya

Karaman

 

Mustafa Enöz

 

S. Nevzat Korkmaz

 

Manisa

 

Isparta

“Ayrıca; özel bilgi ve ihtisasından yararlanmak üzere en çok on Genel Müdür Müşaviri istihdam edilebilir. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu personeli, Başbakanlık Merkez Teşkilatında çalışan personelin aylık ücretleri dışında yararlandığı fazla çalışma ücreti ve benzeri diğer mali haklarından aynen yararlanırlar. Ayrıca, Kurum’da çalıştırılan personelin kadro unvanları, sayısı, değişiklikleri, ücretleri, aylıkları, kadrolara uygulanacak ek göstergeler, personele sağlanacak sosyal yardımlar, makam tazminatı ve diğer mali hakları ile intibak ve diğer özlük haklarının tespit ve kullanılması ile ilgili yetkiler Genel Müdürün teklifi üzerine Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna aittir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 219 Sıra Sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 8'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sırrı Sakık

Hasip Kaplan

Nuri Yaman

 

Muş

Şırnak

Muş

 

Akın Birdal

 

Şerafettin Halis

 

Diyarbakır

 

Tunceli

Madde 8- 2954 sayılı Kanunun 50 nci maddesine aşağıdaki bentler eklenmiştir.

“ı) Sözleşmeli personel; Kurumun yabancı dilde yaptığı yayınlarda hizmetlerinden yararlanmak üzere ilgili ünitelerde istihdam edilen personeldir. Bu personelin sayısı, görevlendirildikleri ünitede çalışan kadrolu personel sayısından fazla olamaz. Bu personele, emsali kadrolu personel ile aynı ücret ödenir.

Sözleşmeli personelin sınavı ve istihdamına ilişkin düzenleme yönetmelik ile yapılır.

Bu suretle çalıştırılacaklar, sosyal güvenlikleri bakımından 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine tabidir.

Yabancı uyruklular da sözleşmeli olarak istihdam edilebilir. Bu personelin sözleşme usul ve esasları Yönetim Kurulunca tespit edilir.

i) Türkiye Radyo – Televizyon Kurumu 6245 sayılı Harcırah Kanununa tabi değildir. Harcırah ve konaklama ile ilgili düzenlemeler Genel Müdürün teklifi, Yönetim Kurulunun onayı ile yapılır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 8’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Halil Ünlütepe

Enis Tütüncü

 

Malatya

Afyonkarahisar

Tekirdağ

 

Turgut Dibek

Ali Koçal

Bülent Baratalı

 

Kırklareli

Zonguldak

İzmir

Madde 8- 2954 Kanunun 50 nci maddesine aşağıdaki bentler eklenmiştir.

“ı) Sözleşmeli personel; Kurumun yabancı dilde yaptığı yayınlarda hizmetlerinden yararlanmak üzere ilgili ünitelerde istihdam edilen personeldir. Bu personelin sayısı, görevlendirildikleri ünitede çalışan kadrolu personel sayısından fazla olamaz ve başka ünitelerde çalıştırılamaz. Bu personele, emsali kadrolu personel ile aynı ücret ödenir.

İlk defa devlet memuriyetine alınacaklar için, KPSS’ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) girenlerden, açık ilan yoluyla, Kurum tarafından belirlenecek puanlara sahip olanlar arasında, Kurumca yapılacak yarışma ve yeterlik sınavında veya sınavlarında başarılı olmaları kaydıyla personel alımı yapılır.

Sözleşmeli personelin sınavı ve istihdamına ilişkin düzenleme yönetmelik ile yapılır.

Bu suretle çalıştırılacaklar, sosyal güvenlikleri bakımından 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine tabidir.

Yabancı uyruklular da sözleşmeli olarak istihdam edilebilir. Bu personelin sözleşme usul ve esasları Yönetim Kurulunca tespit edilir.

i) Türkiye Radyo – Televizyon Kurumu 6245 sayılı Harcırah Kanununa tabi değildir. Harcırah ve konaklama ile ilgili düzenlemeler Genel Müdürün teklifi, Yönetim Kurulunun onayı ile yapılır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 8’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

Madde 8 – 2954 sayılı Kanunun 50 nci maddesine aşağıdaki bentler eklenmiştir.

“ı) Sözleşmeli personel; Kurumun yabancı dilde yaptığı yayınlarda hizmetlerinden yararlanmak üzere ilgili ünitelerde istihdam edilen personeldir. Bu personelin sayısı, görevlendirildikleri ünitede çalışan kadrolu personel sayısından fazla olamaz ve başka ünitelerde çalıştırılamaz. Bu personele, emsali kadrolu personel ile aynı ücret ödenir.

İlk  defa devlet memuriyetine alınacaklar için, KPSS’ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) girenlerden, açık ilan yoluyla, Kurum tarafından belirlenecek puanlara sahip olanlar arasında, Kurumca yapılacak yarışma ve yeterlik sınavında veya sınavlarında başarılı olmaları kaydıyla personel alımı yapılır.

Sözleşmeli personelin sınavı ve istihdamına ilişkin düzenleme yönetmelik ile yapılır.

Bu suretle çalıştırılacaklar, sosyal güvenlikleri bakımından 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine tabidir.

Yabancı uyruklular da sözleşmeli olarak istidam edilebilir. Bu personelin sözleşme usul ve esasları Yönetim Kurulunca tespit edilir.

i) Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu 6245 sayılı Harcırah Kanununa tabi değildir. Harcırah ve konaklama ile ilgili düzenlemeler Genel Müdürün teklifi, Yönetim Kurulunun onayı ile yapılır.

BAŞKAN -  Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı  “Türkiye Radyo-Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın çerçeve 8 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Harun Öztürk

 

Mustafa Vural

 

İzmir

 

Adana

BAŞKAN -  Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN -  Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN -  Gerekçeyi mi okuyacağız? Sayın Öztürk? Sayın Vural?

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerkçe:

Kadro karşılığı sözleşmeli personel istihdamını yürürlükten kaldıran, personel fazlalığından yakınırken yeni 300 sözleşmeli personel kadrosu ihdasını öngören maddenin tasarı metninden çıkarılması önerilmektedir.

III.- YOKLAMA

(Bir grup milletvekili ayağa kalktı)

OKTAY VURAL (İzmir) – Toplantı yeter sayısı yoktur.

BAŞKAN – Sayın Vural, Sayın Köse, Sayın Doğru, Sayın Akcan, Sayın Sipahi, Sayın Yalçın, Sayın Okay, Sayın Meral, Sayın Işık, Sayın Paksoy, Sayın Orhan, Sayın Coşkunoğlu, Sayın Oyan, Sayın Ünsal, Sayın Dibek, Sayın Koçal, Sayın Sönmez, Sayın Özer, Sayın Yıldız, Sayın Bukan.

Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati: 15.56

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.18

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Tasarının 8’inci maddesi üzerindeki önerge oylanmadan önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Bu nedenle yeniden yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)

1.- Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S. Sayısı:219) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet buradalar.

Şimdi, 8’inci madde üzerinde, Sayın Harun Öztürk’ün önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu nedenle, önergeleri okuttuktan sonra birlikte işleme alacağım ve istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

Şimdi, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 8’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

Madde 8 – 2954 sayılı Kanunun 50 nci maddesine aşağıdaki bentler eklenmiştir.

“ı) Sözleşmeli personel; Kurumun yabancı dilde yaptığı yayınlarda hizmetlerinden yararlanmak üzere ilgili ünitelerde istihdam edilen personeldir. Bu personelin sayısı, görevlendirildikleri ünitede çalışan kadrolu personel sayısından fazla olamaz ve başka ünitelerde çalıştırılamaz. Bu personele, emsali kadrolu personel ile aynı ücret ödenir.

İlk  defa devlet memuriyetine alınacaklar için, KPSS’ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) girenlerden, açık ilan yoluyla, Kurum tarafından belirlenecek puanlara sahip olanlar arasında, Kurumca yapılacak yarışma ve yeterlik sınavında veya sınavlarında başarılı olmaları kaydıyla personel alımı yapılır.

Sözleşmeli personelin sınavı ve istihdamına ilişkin düzenleme yönetmelik ile yapılır.

Bu suretle çalıştırılacaklar, sosyal güvenlikleri bakımından 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine tabidir.

Yabancı uyruklular da sözleşmeli olarak istidam edilebilir. Bu personelin sözleşme usul ve esasları Yönetim Kurulunca tespit edilir.

i) Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu 6245 sayılı Harcırah Kanununa tabi değildir. Harcırah ve konaklama ile ilgili düzenlemeler Genel Müdürün teklifi, Yönetim Kurulunun onayı ile yapılır.”

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, diğer önerge de aynı mahiyette olduğu için sadece imzaları okutacağım.

                                                                                         Enis Tütüncü (Tekirdağ) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Genç yoklar efendim. Gerekçesini okutalım.

Gerekçe:

Kurumun ihtiyaç duyduğu geçici personel ile ilgili yasal dayanak oluşturulması amaçlanmıştır. Ayrıca yurt içi ve yurt dışında geçici görevlendirmelerde, Kurumun gördüğü hizmetin kendine özgü koşullarına uygun düzenleme yapılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Diğer önerge… Kim konuşacak efendim?

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Ali Koçal.

BAŞKAN – Sayın Koçal, buyurun efendim.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 219 sıra sayılı TRT Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 8’inci maddesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi olarak verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii biraz önce soru-cevap bölümünde Sayın TRT Genel Müdürümüzün ne kadar çok yetenekli olduğunu ve ne kadar çok kurum ve kuruluşta görev aldığını bir kere daha öğrenmiş olduk. Böylelikle herhâlde TRT’ye zaman ayıramıyor Sayın Genel Müdürümüz. Zaman ayıramadığı için de TRT’de birtakım sıkıntıların olduğunu biraz sonra konuşmamda ifade edeceğim.

Değerli arkadaşlar, bu önergemizle Kurumun ihtiyaç duyduğu geçici personel ile ilgili olarak yasal dayanak oluşturulması amaçlanmıştır. Ayrıca yurt içi ve yurt dışında geçici görevlendirmelerde Kurumun gördüğü hizmetin kendine özgü koşullarına uygun düzenleme yapılması amaçlanmıştır. Önerimiz, Kurumun personel ihtiyacının karşılanmasını içeren 8’inci maddenin (ı) bendinin kamu personeli seçme sınavı ve Kurumun hâlen yürürlükte olan mevzuatına uygun koşullar çerçevesinde yeniden düzenlenmesi yönündedir.  8’inci maddenin (i) bendi ise işçi sayılmayan geçici personelin istihdamıyla ilgilidir. Buradaki önerimiz, işçi sayılmayan geçici personelin kanunda sayılan istihdam şekillerinden olan işçi sayılmayan sözleşmeli personel kadrolarına aktarılması yönündedir.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı hazırlanırken tasarının gerekçesinde Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında yer alan önerilerin dikkate alınacağı ifade edilmiş. Ancak Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun 2006 yılı raporunda yer alan önerilerin alt komisyon üyeleri tarafından da uygun görülmesine karşın tasarıya dâhil edilmediğini görüyoruz.

Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporundan söz etmişken bu raporda neler vardı onlara bir göz atalım isterseniz. AKP döneminde TRT’de yapılan kadrolaşmanın hangi boyutlara ulaştığını ve bu kadrolaşma hareketinin devletin resmî belgelerine nasıl girdiğini bu raporla görmüş oluyoruz. 2007 Ekim ayında kaleme alınan Başbakanlık Yüksek Denetleme raporunda yazılanların bazılarını, ifade edilenlerin bazılarını bilgilerinize sunmak istiyorum. Burada şöyle diyor denetim kurulu üyeleri: “TRT Kurumunda, son yıllarda müdür yardımcısından genel müdüre birçok görevin vekâleten yürütülmesi uygulamasının sürekli hâle dönüştürüldüğü görülmektedir.” diyor raporda ve yine devam ediyor: “Vekâlet uygulamasının uzun sürelerle yapıldığı; örneğin, bir müdürlüğe, daire başkanlığına -yardımcıları varken tabii- alt unvanlardaki personele vekâlet görevlerinin verildiği, bir müdürün daire başkanlığına vekâlet ettirildiği, aynı müdüre başkasının vekâlet ettirildiği görülmektedir.” diyor Yüksek Denetleme Kurulu raporunda ve buna karşılık da öneri getiriyor: “TRT Kurumunda zorunlu hâller dışında yönetim kadrolarında vekâleten görevlendirme uygulamasına son verilmesi, bu kadrolara asaleten atama yapılması, vekâleten görevlendirmenin zorunlu olarak uygulanması durumunda hiyerarşik sıralamaya uyulması önerilmektedir.” diyor Yüksek Denetleme Kurulu raporunda ve yine ayrıca bu 2007’nin Ekim ayında yazılan raporunda “TRT Genel Müdürlüğü personelinin Görevde Yükselme Yönetmeliği’nde TRT Yönetim Kurulu kararlarıyla sürekli değişiklikler yapıldığı, atama şartlarının sürekli değiştirildiği, öğrenim düzeyi, önceki unvanı ve çalışma süresi vesaire gibi kriterlerde değişiklikler yapılarak kişiye özel uygulamalar yapıldığı görülmektedir. Bu uygulama ise Kurumda, görev yükselmesinde kariyer ve liyakat ilkesinden uzaklaşılmasına neden olmaktadır.” şeklinde bir eleştiri var.

Yine aynı raporda, YDK  raporunda, TRT ile RTÜK arasındaki tüm organik bağların gözden geçirilerek RTÜK’ün, TRT karşısında özel kesim radyo ve televizyon kuruluşlarıyla aynı mesafede olmasının sağlanması önerilmektedir.

Yine bu raporda: “Bakanlar Kurulunca yayınlanan Kamu Konutları Yönetmeliği’ne göre sadece kurum personeline…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Koçal, konuşmanızı tamamlar mısınız.

ALİ KOÇAL (Devamla) – …konut tahsisi yapılabilmektedir. Buna karşılık başka bir kamu kuruluşu personeli olan bir yönetim kurulu üyesine lojman tahsis edildiği ve personel tarifesi uygulandığı görülmektedir.” denilmektedir raporda. Bu yönetim kurulu üyesi, hâlâ aynı lojmanda oturmaktadır. Bununla ilgili herhangi bir inceleme ve soruşturma da yapılmadığı görülmektedir.

Değerli milletvekilleri, tabii TRT’yle ilgili bu bizim eleştirilerimizin dışında, ben sizlere Yüksek Denetleme Kurulunun eleştirilerini de sunmuş oldum. Bu eleştiriler de göz önüne alınarak önergemizin kabul edilmesini diliyoruz ve yüce heyetinize saygılar sunuyoruz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Koçal.

Her iki önergeyi birlikte oylarınıza sunuyorum: Önergeleri kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 219 Sıra Sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 8'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                   Sırrı Sakık (Muş) ve arkadaşları

Madde 8- 2954 sayılı Kanunun 50 nci maddesine aşağıdaki bentler eklenmiştir.

“ı) Sözleşmeli personel; Kurumun yabancı dilde yaptığı yayınlarda hizmetlerinden yararlanmak üzere ilgili ünitelerde istihdam edilen personeldir. Bu personelin sayısı, görevlendirildikleri ünitede çalışan kadrolu personel sayısından fazla olamaz. Bu personele, emsali kadrolu personel ile aynı ücret ödenir.

Sözleşmeli personelin sınavı ve istihdamına ilişkin düzenleme yönetmelik ile yapılır.

Bu suretle çalıştırılacaklar, sosyal güvenlikleri bakımından 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine tabidir.

Yabancı uyruklular da sözleşmeli olarak istihdam edilebilir. Bu personelin sözleşme usul ve esasları Yönetim Kurulunca tespit edilir.

i) Türkiye Radyo–Televizyon Kurumu 6245 sayılı Harcırah Kanununa tabi değildir. Harcırah ve konaklama ile ilgili düzenlemeler Genel Müdürün teklifi, Yönetim Kurulunun onayı ile yapılır.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA  (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutalım?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kurumun ihtiyaç duyduğu geçici personel ile ilgili yasal dayanak oluşturulması amaçlanmıştır. Ayrıca yurt içi ve yurt dışında geçici görevlendirmelerde, Kurumun gördüğü hizmetin kendine özgü koşullarına uygun düzenleme yapılması amaçlanmıştır.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Karar yeter sayısı Sayın Başkan…

BAŞKAN – Arayacağım Sayın Akcan.

Önergeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Var, var Sayın Başkanım. Kâtip üyelere sorun. Biri “Var.” diyor, biri “Yok.” diyor.

BAŞKAN – Kâtip üyeler arasında ihtilaf olduğundan oylamayı elektronik cihazla yapacağım.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

OKTAY VURAL (İzmir) – “Vardır.” diyen mi var kâtiplerden? Yani buna da “Vardır.” deniliyorsa Sayın Başkanım, olmaz.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Başkanım, siz inisiyatif koyardınız bence, sizin inisiyatif koymanız lazımdı. Bizim için değil ama size ayıp oldu.

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

                                                                       

 

Kapanma Saati: 16.36

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.50

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

219 sıra sayılı Tasarı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

8’inci madde üzerinde Hasip Kaplan ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 8 inci maddesi ile değiştirilen 2954 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinin ikinci paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                         Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları

“Ayrıca; özel bilgi ve ihtisasından yararlanmak üzere en çok on Genel Müdür Müşaviri istihdam edilebilir. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu personeli, Başbakanlık Merkez Teşkilatında çalışan personelin aylık ücretleri dışında yararlandığı fazla çalışma ücreti ve benzeri diğer mali haklarından aynen yararlanır. Ayrıca, Kurum’da çalıştırılan personelin kadro unvanları, sayısı, değişiklikleri, ücretleri, aylıkları, kadrolara uygulanacak ek göstergeler, personele sağlanacak sosyal yardımlar, makam tazminatı ve diğer mali hakları ile intibak ve diğer özlük haklarının tespit ve kullanılması ile ilgili yetkiler Genel Müdürün teklifi üzerine Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna aittir.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Vural?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu düzenlemede; Tasarının 1 inci maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, Kurumun Anayasa ile teminat altına alınan özerk yapısının gerektirdiği bir düzenleme öngörülmüştür. Kaldı ki, aynı konu hakkındaki yasal düzenleme, 3984 sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesinde yer almakta olup, bu madde; “2954 sayılı Kanunda yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar…” hükmünü amirdir. Söz konusu Tasarı ile 2954 sayılı Kanunda değişiklik yapıldığına göre 3984 sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesinin amir hükmü gereği bu Tasarıda anılan konuya yönelik düzenleme yapılması gerekmektedir.

Bununla birlikte, mali bakımdan Kurumda halen 2954 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin (g) fıkrası çerçevesinde kadro karşılığı sözleşmeli personel istihdam edilmektedir. Bu bakımdan önergenin kabulü hâlinde, mevcut ücretlerde herhangi değişiklik (araş veya azalma) söz konusu olmayacaktır. Düzenleme ile, kadro karşılığı sözleşmeli personel istihdam edilmesi sebebiyle mevcut ücretlere herhangi bir etkisi bulunmayan ek gösterge rakamları ile bu ek göstergelere tekabül etmesi gerekirken etmeyen ve 3984 sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesinde açıkça düzenlenmediği için hukuki ihtilaflar doğuran ve idari yargıda dava konusu olan tazminatlar konusundaki belirsizlikler giderilmiş olacaktır. Bu husus emekli aylıklarına etki etmektedir. Söz konusu belirsizliğin giderilmesi, emekliliğe ayrılmak isteyen ancak tazminat konusundaki belirsizlik sebebiyle emekliliğe ayrılamayan personeli emekliliğe teşvik edecek ve uzun vadede kuruma mali tasarruf sağlayacak, kadro hareketleri sebebiyle de rasyonel hizmet üretilebilecektir. Örneğin, kamu kurum ve kuruluşlarındaki I. Hukuk Müşaviri için makam tazminatı öngörülmesine rağmen Kurumda aynı hizmeti yürüten Başhukuk Müşaviri emeklilik yönüyle bu haktan yararlanamamaktadır. Kurum Genel Sekreteri, Televizyon Müdürleri, eski Bölge Müdürleri ile aynı ücret sistemine tabi RTÜK'teki Bölge Müdürleri için de aynı durum söz konusudur. Bazı unvanlarda da belirlenen ek gösterge rakamları ile tazminat rakamları arasında eşitsizlikler söz konusudur.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza  sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 8’inci madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, çerçeve madde 9’a bağlı geçici 11’inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 9- 2954 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 11- Bu Kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde unvanlı/unvansız olmak üzere; Daire Başkanı, Başkan, Üye, Başkan Yardımcısı, Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube Müdürü, Müdür Yardımcısı, Başuzman, Uzman (Teknik Hizmetler Sınıfı hariç) kadrolarında bulunanların görevleri ile Kurum Genel Müdür Uzmanlarının görevleri, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içinde sona erer ve aynı derece/kademeli Araştırmacı unvanlı kadrolara atanırlar. Söz konusu personel, Kurumca ihtiyaç duyulan hizmetlerde görevlendirilebilir. Bu personelin; en son görev yaptığı kadroya ilişkin olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte almakta olduğu ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); atandığı yeni kadronun ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı vb. adlarla yapılan her türlü ödemelerin toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, fark kapanıncaya kadar herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ayrıca tazminat olarak ödenir. İsteğe bağlı unvan değişikliği olanlar ile başka kurum ve kuruluşlara geçenlere fark tazminatı ödenmesine son verilir.

Kurumun hizmet birimleri, yeni teşkilat düzenlemeleri yapılıncaya kadar mevcut görevlerini yürütmeye devam eder.

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görev yapan Kurum personelinden (geçici personel hariç); 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa göre emeklilik hakkını kazanmış olanlara bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç ay, bu hakkı 2008 yılı sonuna kadar kazanacak olanlara da kazandıkları tarihten itibaren iki ay içinde emeklilik başvurusunda bulunmaları halinde, emekli ikramiyeleri % 30 fazlasıyla ödenir. Ancak, bu kapsamda emekli olan personel, emekli oldukları tarihten itibaren üç yıl içinde Kurumda yeniden istihdam edilemez.”

BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Bayram Meral.

Sayın Meral, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 9’uncu maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer arkadaşlar, bu yüce Mecliste çok önemli yasaların biri görüşülüyor. Ne yazık ki, yasa görüşülürken çok önemli maddeler gözden kaçıyor, genelde TRT Genel Müdürünün almış olduğu aylık birinci sırayı teşkil ediyor. 

Değerli arkadaşlarım, Genel Müdür zoraki almıyor. Burada Genel Müdüre bu yolu açan Hükûmet; ama ne yazık ki, Genel Müdür de eziliyor büzülüyor “Veriyorlar, ben de alıyorum.” diyemiyor.

Değerli arkadaşlarım, işin aslı şudur: AK Parti, genel müdürlere karşı çok eşit davranır, bölüşümde bir yanlışlık, eksiklik yapmaz. Milletvekillerinin bir bölümü için de belki yapmaz, ama milletvekillerinin bir bölümü ay sonunda sinek avlarlar değerli arkadaşlarım; o, gözden kaçar.

Değerli arkadaşlarım, TRT, ülkemizin gözüdür, kulağıdır. Bu gözü kulağı olan TRT, acaba halkımızın sorunlarını dile getiriyor mu getirmiyor mu buna bakmak lazım.

Biliyorsunuz ülkemizde acımasızca bir özelleştirme yaşandı. Talanın, vurgunun, soygunun daniskası yapıldı. Binlerce insan işten atıldı ve bunların bir bölümü 4/C maddesi adı altında işe alındı; kıdem tazminatı hakları elinden alındı, yıllık izin hakları elinden alındı. Kısacası, değerli arkadaşlarım, ücretleri büyük ölçüde makaslandı. TRT, acaba bu ağlayan sızlayan insanların sorunlarını bir gün olsun gündemine getirdi mi değerli arkadaşlarım, ekranlarına getirdi mi?

Yine, Türkiye’de 8,5 milyon emekli var. Bu emeklilerin bir çoğu ucuz ekmek kuyruğunda nöbet tutmaktadır. Avrupalı emekli Türkiye’ye tatile gelir, bizim emeklimiz de o otellerin kapısında bekçilik yapar, inşaatlarda bekçilik yapar. Acaba bu insanların sorunlarını, sıkıntılarını TRT bir gün gündeme getirdi mi, ekranlarda getirdi mi?

Değerli arkadaşlarım, bugün çiftçi, ektiğine, biçtiğine pişman. Kaldırdığı mahsulü satsa dahi değerli arkadaşlarım, mazot parası ve diğer giderlerini karşılamamaktadır. Çiftçiler bugün feryat etmektedir. TRT’nin uzaktan yakından çiftçilerle ilgisi yoktur.

Bugün esnaf, sizin de gözleriniz önünde, bizim de gözlerimiz önünde kan ağlamaktadır. Her ay binlerce esnaf iş yerini kapatmaktadır. Değerli arkadaşlarım, binlerce senet, karşılıksızdır, protesto olmaktadır. TRT bir gün bu insanların içine girip de “Sorununuz nedir, sıkıntınız nedir?” diye dile getirdiğiniz var mı?

Değerli arkadaşlarım, dahası var. Çifte diplomalı gençler işsiz gezmektedir. Bu ülkede tek bir çivi çakılmamaktadır. Üretime yönelik hiçbir icraat yoktur ve bu insanlar artık ümidini kesmiştir. Okula giden gençler, “Okusak ne olur, okumasak ne olur…” Bir de paralı okullar vardır, paralı; ateşten gömlek veliler için. Bunlarla ilgili herhangi bir icraat, bir şey yapılıyor mu Sayın Genel Müdür?

Diğer bir konu, ne yapıyorsunuz bakın değerli arkadaşlarım: Geçmişte bir yanlışlık daha yaptık, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü ortadan kaldırdık. Orada, binlerce teknik vasıflı mühendisi, teknikeri, merkez valisi gibi, bir yerde oturtturduk. Kimin kaybı oldu? Ülkenin. Bugün bunu TRT’de yapıyoruz. Ne yapıyoruz? Yeniden, kendi insanlarını, kendi yandaşlarını işe alabilmek için kolay yolu seçiyorsunuz. Nedir bu yol? Bazı genel müdürlükler kalksın, bazı daire başkanlıkları kapansın. Ne olacak o zaman? TRT’de de bugün bu yapılıyor değerli arkadaşlarım. Daire başkanları, başkan yardımcıları, bölge müdürleri, müdür yardımcıları, şube müdürleri,  müdür yardımcıları, değerli arkadaşlarım, birçok yönetici, vasıflı insan görevden alınıyor, bir tarafa koyuluyor ve bunlara diyorlar ki: “Efendim, isterseniz emekli olun.” Ne olacak emekli olacaksanız? ”Size yüzde 30 fazla tazminat primi öderiz.”

Değerli arkadaşlarım, Türkiye’de bu durumda olan binlerce insan var. Sizin bugün getirdiğiniz, makama getirdiğiniz birçok insan da emekliliğini dolduruyor; onlara niye bu işi uygulamıyorsunuz? Uygulamıyorsunuz. Hani eşit davranıyorduk? Eşit davranmak bu mu değerli arkadaşlarım? Ne oluyor bu insanlar? Bir tarafa çekiliyor ve bunların ücretleri de donduruluyor değerli arkadaşlarım.

Bakınız, şurada, elimde… Sayın Genel Müdür geldikten sonra kimler işe alınmış? Sayın Genel Müdür geldikten sonra üst düzeyde 21 vatandaş işe alınmış. Doğaldır, bir genel müdür gelmişse genel müdür yardımcılarını, kendi çalışacağı insanları ataması doğaldır. Ama sen, ta neredeyse odacıya yakın vasıftaki insanlara inersen, işte bunun adına “particilik” derler değerli arkadaşlarım.

Sayın Genel Müdür teşkilat içerisinde 53 kişinin yerini değiştirmiş; makamdaki, mevkideki insanları daha pasif görevlere getirmiştir. Bunların hepsinin isimleri var, değerli arkadaşlarım, burada. Yani sanmayın ki sırf söz olsun diye konuşuyorum. Burada hepsinin listesi var; adı, unvanı var. Yine Sayın Genel Müdür 23 kişiyi görevden almış, bunları da değişik yerlere atamış.

Burada önemli bir konu var değerli arkadaşlarım. Bakın, arkadaşlarım da söyledi. Şimdi, Sayın Genel Müdür, götürü usulü -artık adına ne derseniz deyin- hizmet alım sözleşmesi… Burada birçok kuruma, kanala görev vermiş. Aksiyon dergisi, Samanyolu kanalı, yine Samanyolu TV, Cihan Haber Ajansı, Kanal 7, Kanal A, Milletin Sesi gazetesi, Cihan Haber Ajansı. Yani, hep Cihan Haber Ajansı’na gidiyor.

Sayın Genel Müdürüm, değerli arkadaşlarım; eğer hakikaten adil davranıyorsanız diğer kanallar niye hiç yok? Sayın Bakanım, biraz önce adil davrandığından bahsettin. O zaman bir tane de Cem TV’den alsaydın ya, neden almadın? Yani bunun adı “particilik” değil de nedir değerli arkadaşlarım? Yapmayın bu kadarını, bu kadarını yapmayın. Bakınız, burada 15 kişi de ayrıca otomatikman işe alınmış.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanımın bir ifadesi beni duygulandırdı, kendisine teşekkür ediyorum. Ben bu konuyla ilgili Sayın Yozgat Milletvekilimiz Mehmet Çiçek Bey’le de oturdum, tartıştım. Sayın Bakanımızın tarihî derinliklere dayalı, genelde Emevi kültürünü, Emevi zulmünü veya haksızlığını ortaya koyan çok önemli bir kitap bastırdığını, ben, Mehmet Bey’den öğrendim. Sayın Bakanım, ben, yıllardır bir toplumu temsil ettim, hiçbir zaman insanlar arasında ayrım yapmadım, yapılmasını da doğru bulmuyorum. Ama bir gerçek var, bunu kabul edip çözmek zorundayız. Bu, ülkenin önemli sorunlarından birisidir. Şimdi bu kitabı bastırdınız, çok teşekkür ederim. Bu kitapta şu var değerli arkadaşlarım, benim arkadaştan edindiğim bilgi: Emevi’nin Peygamber Efendimizin soyuna, yani ehlibeyte yaptığı zulmü haksız bulan, onu kınayan, yersiz olduğunu söyleyen, açıklayan detaylı bir kitap; bana arkadaşımın aktardığı doğruysa.

Şimdi, Sayın Bakanım, acaba, bu kitabı bastırdın, raflarda mı duracak yoksa bu ülkenin arasındaki en önemli sorunlardan birisi olan o Muaviye’nin, Yezid’in, Mervan’ın zulmünü, haksızlığını, ehlibeyte yaptığı haksızlığını acaba televizyon kanallarında halka aktaracak mısın? Aktaracaksan bu kitap önemlidir, bir yarayı saracaktır, size teşekkür ederim. Yok eğer “Dostlar beni alışverişte görsün. Ben bunu bastırdım, birkaç tanesini de dağıttım, diğerleri de raflarda dursun.” diyorsan, buna yapılan emeğe, alın teri göz nuruna da yazık ve devletin buna yaptığı masrafa da yazık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Meral, konuşmanızı tamamlayınız.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Ben umuyorum ve diliyorum ki bu kitap raflarda kalmaz.

Değerli arkadaşlarım, halkın çok ciddi bir sorunu olan bazı şeyleri kabul edin; edin, çözüm bulun. Bazen burada, arkadaşlarımızın söyledikleri lafın tümü yalan ve yanlış değil.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Bazısı mı?

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Bunların gerçek olduğunu, birçoğunu siz de biliyorsunuz muhterem arkadaşlarım. Bunlara çözüm bulun, çözüm bulun. Dışlamak, adam yerine koymamak; bunlar hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Hepimiz bu ülkenin insanlarıyız. Bu ülkede ayrım yapmak son derece hatadır. Kim olursa olsun, Kürt inancına sahip insanlar da olur, Alevi  inancına sahip insanlar da olur, Sünni de olur; bu ülkede birlikte mücadele etmiş insanlarız. Onun için, ayrımı bırakın, halkı kucaklayın.

Bu yasa, değerli arkadaşlarım, AK Partinin yeniden kadrolaşma yasasıdır. Umuyorum ki Cumhuriyet Halk Partisi buna “hayır” diyecektir. Eğer hakikaten bu ülkede eşitlik istiyorsanız sizin de bu yasaya “hayır” demenizi bekliyorum.

Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Meral.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Alim Işık.

Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 219 sıra sayılı TRT Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın çerçeve 9’uncu maddesine bağlı geçici 11’inci maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunmaktayım. Grubum ve şahsım adına hepinizi saygılarımla selamlarım.

Sözlerimin başında, Çevre Haftası nedeniyle ülkemiz çevre koruma ve geliştirme hizmetleri camiasında görev alan tüm vatandaşlarımızı kutlar, daha temiz bir çevre temennisinde bulunarak saygıyla sözlerime başlarım. 

Değerli milletvekilleri, doğrusu, bu tasarıyı ilk elime alıp okuduğumda, 2954 sayılı mevcut TRT Yasası Hükûmetin hangi faaliyetleri yapmasını engelliyor da bu tasarıya ihtiyaç duyduğunu kendi kendime sordum ve merakla cevabını aradım ancak cevabını bulamamıştım. Fakat ne yazık ki geçen hafta perşembe günü gerek AKP gerekse DTP gruplarına ait değerli milletvekillerimizin son dakika önergeleriyle amaçlarına ulaştığını gördüm ve merakım sona ermiş oldu. Bu önergeyle, bildiğiniz gibi, TRT’de Türkçenin dışında diğer dil ve lehçelerde televizyon yayını yapılmasının önü açılmış, böylece çözümünü zamanla göreceğimiz ve kimin haklı çıkacağını milletimizin takdir edeceği bir değişikliği gerçekleştirmiş bulunmakta yüce Meclisimiz. Bunun uygulamasını yakın zamanda göreceğiz.

Milletin bir vekili olarak, alt komisyon ve üst komisyonda reddedilmiş olan bir konunun hiç tartışılmadan, son dakika önergesiyle buradan geçirilmiş olmasını yüce Meclis adına bir talihsizlik olarak değerlendiriyorum. Bunun yerine gerekli tartışmalar yapılıp RTÜK nezdinde düzenlemelerin yapılması herhâlde milletimizin daha çok içine sinecek bir uygulama olurdu.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla 2954 sayılı Kanun’a eklenmesi öngörülen geçici 11’inci madde, yeni düzenlemeyle kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen TRT birimlerinde çalışan personelin, yürürlük tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde görevlerinin sona ermesini ve aynı derece ve kademedeki araştırmacı unvanlı kadrolara atanmalarını öngörmektedir. Maddede, ayrıca, söz konusu personelin hâlen aldığı net ücretin atandığı yeni kadroda alacağı ücretten fazla ise aradaki fark tutarının fark kapanıncaya kadar tazminat olarak ödenmesi, isteğe bağlı unvan değişikliği olanlar ile başka kurum ve kuruluşlara geçenlere fark tazminatı ödenmesine son verilmesi öngörülmektedir. Yani birçok TRT çalışanı, gelecek yıllarda gerek enflasyon gerekse refah payı nedeniyle ortaya çıkacak ücret artışlarından yararlanamayacak ve âdeta emekli olmaya mecbur edileceklerdir.

Maddenin üçüncü bendinde, hâlen görev yapan Kurum personelinden emekliliği gelmiş ya da 2008 yılı sonuna kadar emeklilik hakkını kazanacak olanlardan yürürlük tarihinden itibaren üç veya iki ay içinde emeklilik başvurusunda bulunanların emeklilik ikramiyelerinin yüzde 30 fazlasıyla ödenmesi ve bu kapsamda emekli olacakların üç yıl geçmeden Kurumda tekrar istihdam edilemeyeceği hükme bağlanmaktadır. Başka bir ifadeyle Kurumda çalışanlar erken emekliliğe teşvik edilerek Kurumla ilişkilerinin kesilmesi hedeflenmektedir. Çalışanların en doğal ve yasal haklarından birisi olan emeklilik hakkının, Türkiye’nin zor şartlarını da fırsat bilerek yüzde 30 oranında fazla ödemeyle özendirip erken kullandırılması, Kurumdaki çok sayıdaki tecrübeli personelin Kurumdan ayrılmasına şüphesiz ki neden olacaktır.

Sayın Bakanım, bu uygulamayla kaç kişinin emekli olması beklenmektedir? Kurumda personel fazlalığı var mıdır? Erken emekli olarak Kurumdan ayrılacak olanların yerine yeni personel alınacak mıdır? Eğer personel fazlalılığı varsa altı yıla yakın AKP İktidarları döneminde bu personelin daha verimli ve kaliteli hizmet vermelerini sağlayacak bir personel yönetimi modeli uygulanmış mıdır, denenmiş midir? Bu yeni düzenlemeyle nasıl bir verimlilik artırma ve personel yönetimi modeli uygulanması düşünülmektedir? Yoksa amaç, birçok değerli milletvekilinin de dile getirdiği gibi, birkaç bürokrata ve bazı yakınlara yeni yer bulmaya yönelik düzenlemeleri bu yüce Meclis aracılığıyla yapmak mıdır? Yüce milletimizin ve kamuoyunun bu endişelerden mutlaka arındırılması gerekmektedir.

Bu tasarı kanunlaşıp yürürlüğe girdiğinde daire başkanı, başkan, üye, başkan yardımcısı, bölge müdürü, bölge müdür yardımcısı, müdür, şube müdürü, müdür yardımcıları, başuzman, teknik hizmetler sınıfı dışındaki uzman ile Kurum genel müdürlüğü uzmanları kadrolarında görevli olan kişilerin araştırmacı kadrosuna atanması gerçekleşecektir. Acaba, bu kadrolardaki çalışan toplam kaç kişi araştırmacı kadrosuna atanmış olacaktır? Şimdiye kadar, bölge müdürü, müdür muavini olarak görev yapmış arkadaşların eline kamera verip bir haber muhabiri olarak çalışması mümkün müdür? Bu nasıl sağlanacaktır? Bunların mutlaka çözülmesi gerekir. Yeni hâliyle araştırmacı kadrosunda görevlendirilen Kurum personeli, Kurumca ihtiyaç duyulan hangi hizmetlerde araştırmacı olarak görevlendirilecektir? Araştırmacı personelin görev ve sorumlulukları açıkça mutlaka belirtilmelidir. Tasarıda, bunun yönetmelikle belirleneceğine dair herhangi bir hüküm de yer almamaktadır. Bu eksikliklerin mutlaka giderilmesi gerekir. Aksi takdirde, uygulamada, kurum personelinde keyfi ve haksız görevlendirmeler kaçınılmaz olacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu vesileyle, daha önce özelleştirme kapsamında olan kurum ve kuruluşlarda görevliyken başka kurum ve kuruluşlara araştırmacı olarak görevlendirilmiş birçok vatandaşımızın hangi şartlarda çalıştıklarını ve içinde bulunduğu psikolojik durumu anlamanızı, bundan sonra da TRT personelinin benzer bir psikolojiye gireceğinin hatırlatılmasını kendime görev biliyorum.

Hâlen 4/C kapsamında çalışan birçok insanımızın içinde bulunduğu sıkıntılı durum çözülmemişken, işçilerin, memurların ve emeklilerin gittikçe kötüleşen durumuna çare bulunmamışken, esnafın ve çiftçinin kararan yüzü güldürülmemişken, ne acelesi vardı da böyle bir yasa tasarısı gündeme getirilmişti, bunu, Sayın Bakanımın, açıkça, açık yüreklilikle cevaplandırmasını canı gönülden diliyorum.

Birçok TRT çalışanını ve vatandaşımızı tedirgin eden bu yasa tasarısına Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ve şahsım adıma destek vermeyeceğimizi belirtir, hepinize saygılarımı sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Biraz CHP’den farklı bir şey söyleseniz iyi olurdu!

BAŞKAN – Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Nezir Karabaş.

Sayın Karabaş, buyurun efendim.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Siz çıkın, onu söyleyin.

Bildiğiniz varsa çıkarsınız, cevabını verirsiniz; oturun!

BAŞKAN – Sayın Işık, lütfen…

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Çıkar cevabını veririz.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Siz de DTP’den farklı bir şeyler yapın!

AHMET ERSİN (İzmir) – Aranıza bizi karıştırmayın.

BAŞKAN – Evet, buyurun.

DTP GRUBU ADINA MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 9’uncu madde üzerinde Demokratik Toplum Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, daha önce de dile getirdik. Bugün TRT Yasası’nı görüşüyoruz. TRT Yasası ile ilgili daha önce ortak bir önerge verildi. Biraz önce sayın hatibin de dile getirdiği, Başbakanın daha önce söylediği ve Diyarbakır’da ilan ettiği TRT’nin bir kanalı yirmi dört saat Kürkçe yayın yapma kararı aldık.

Şimdi, hepinizin bildiği gibi 12 Eylülde bir askerî darbe yapıldı, Meclis kapatıldı. Tüm sivil demokratik yapıların yasaklandığını, çiğnendiğini ve ardından da bir Anayasa’nın çıkarıldığını hepimiz biliyoruz. Bugüne kadarki hükûmetler seçimden önce halka şu vaatte bulundular: Türkiye’de demokratikleşmeyi gerçekleştireceğiz, 12 Eylül darbeci Anayasa’sını değiştireceğiz. AK Partinin de hem 2002 seçimleri öncesinde hem 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesinde en büyük argümanlarından biri buydu. Yeni bir anayasa, demokratikleşmeye yönelik, Avrupa Birliğiyle bütünleşmeye yönelik yasalar. Ancak -geçmiş hükûmetler döneminde olduğu gibi AK Parti de- ciddi, toplumun beklentilerine denk yasalar çıkaran, bir anayasa ve ona denk yasaları düzenleme -Siyasi Partiler Yasası, Ceza Yasası, Seçim Yasası’nı değiştirme- genel yasal değişiklik yerine, o anda, o günün koşullarına uygun ya iç ve dış baskılar veya mevcut konumda kendi siyasi çıkarlarına veya beklentilerine denk yasaları parça parça çıkarıyoruz. Ondan sonra toplumda, pratik yaşamda garabetler yaşanıyor.

Şimdi, biz, 29 Mayısta burada bu yasa görüşülüyorken ve verilen bir ortak önergeyle TRT’nin bir kanalının yirmi dört saat Kürtçe yayın yapması kararı alınmışken, oy çokluğuyla böyle bir karar verilmişken, Urfa’nın Siverek ilçesinde de Asliye Ceza Mahkemesi bir karar verdi. Bu karar, şu anda Urfa İl Başkanımız olan, 22 Temmuz öncesinde de Urfa’da bağımsız aday olan Sayın İbrahim Ayhan’la ilgilidir.

Şimdi, iddia makamının esas hakkındaki mütalaasına bakalım: “22’nci Dönem Milletvekilliği Genel Seçimi’nde Şanlıurfa ilinde bağımsız aday olan sanık İbrahim Ayhan, Siverek ilçe merkezinde propagandada kullandığı minibüste Türkçe dışında bir dil olan Kürtçe ile müzik çalarak Seçim Kanunu’nun 58’inci maddesine aykırı hareketle üzerine atılı suçu işlediği sabit olmakla, sanığın eylemine uyan Seçim Kanunu’nun 58’inci maddesi delaletiyle 5728 sayılı Yasa ile değişik aynı Yasanın 151/2, TCK’nın 53’üncü maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesini kamu adına talep ediyorum.”diyor ve kararda da “Sanık İbrahim Ayhan’ın, sübut bulan 298 sayılı Yasa’ya muhalefet etmek suçundan eylemine uyan 5728 sayılı Yasa’nın 300’üncü maddesi ile değişik 298 sayılı Yasa’nın 151/2’nci madde ve fıkrası gereğince suçun işlenmesindeki şekil ve özellikler sanığın kişiliği, kastı dikkate alınarak takdiren altı ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına.” diyor ve ardından da iyi hâl ve mahkemedeki davranışı dikkate alınarak, cezası altıda 1 oranında indiriliyor, beş ay ceza veriliyor.

Peki, bu tür bir garabeti, bu tür bir ikiyüzlülüğü bu topluma nasıl anlatacağız, dünyaya nasıl anlatacağız? Yani siz, TRT’nin bir kanalında yirmi dört saat Kürtçe yayın yapacaksınız… TRT’de şimdi, kırk beş dakika bile olsa günde, Kürtçe yayın yapılacak ve müzik çalınacak. Diğer tüm siyasi partiler, şu anda CHP’nin bölgedeki programından dolayı, ben Siverek’teyken yayın aracı, anons aracı geziyordu, Kürt sanatçı Aynur Doğan’ın “Keça Kurda” parçasını çalıyordu. Şimdi, bu yasaları bırakacaksınız, bazı savcılar, hâkimler işlerine geldiğinde bazı kişilere yönelik kararlar verecek, cezalar verecek ve siz “Türkiye bir hukuk devletidir, hukuk herkes için eşit bir şekilde uygulanır.” diyeceksiniz. Bunu kime anlatacaksınız? Buna kim inanacak? Halk nasıl buna inanacak? Avrupa buna nasıl inanacak? Dünya buna nasıl inanacak? Onun için…

Elbette ki, birçok zaman buraya getirilen yasa tasarılarının, değişikliklerin birçoğu Türkiye’de acil olarak değiştirilmesi gereken yasalardır. O yasaların, o yasa maddelerinin elbette değiştirilmesi gerekir. Ancak, biz, Türkiye’de ciddi bir Anayasa değişikliği, ona bağlı olarak Ceza Kanunu’ndan tutun, Siyasi Partiler, Seçim Kanunu ve diğer tüm yasalara kadar, mevcut, günümüz koşullarına denk -Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde- yeni yasa düzenlemeleri yapmasak, sürekli bu tür olumsuzluklarla karşılaşacağız, sürekli bu tür garabetlerle karşılaşacağız.

Şimdi, peki, Sayın İbrahim Ayhan bir partinin il başkanıdır, geçmişte de 22 Temmuzda milletvekili adayı olmuş, seçilseydi şu anda bu kürsüde olacaktı, çok az oyla da kaybetmiş. Bizler seçilip bu Parlamentoya geldik. Hepimiz seçim propagandalarımızda Kürtçe müzik çaldırdık. Hepimiz köylere gittiğimizde Kürtçe konuştuk, çünkü o köylerde insanlar başka bir dili bilmiyor. Sadece bizler değil, diğer siyasi partiler, AK Partiden tutun CHP’ye, hatta, MHP’nin bazı yerlerdeki örgütlerine kadar. Çünkü, bir köye gittiğinizde, orada çalışma yürüttüğünüzde eğer onlara kendi politikalarınızı anlatmak isterseniz başka bir dili bilmiyor o insanlar.

Onun için, bu yasa görüşülürken, bu kararı da iletip, özellikle bizlerin bundan sonra Türkiye’de ciddi olarak sorunları kökten çözen bir programı karşımıza koymamız gerektiği inancıyla bu düşünceleri dile getirdim.

Şimdi, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nun 9’uncu maddesinde bir geçici değişiklik maddesi var ve bu maddeyle daire başkanlıklarının birçoğu kapatılıyor veya adı değiştiriliyor. Bölge müdürlükleri kapatılıyor ve tüm bu kapatılan veya adı değiştirilen müdürlüklerde çalışan yönetici personel araştırmacı kadrosuna alınıyor. Yine yönetici pozisyonunda olmayan uzmanlar araştırmacı kadrosuna alınıyor. Yayın Denetleme Kurulunun adı değiştirilip bu kurulun üyeleri araştırmacı kadrosuna atanıyor ve bu yasa değişikliğinde de “Araştırmacı kadrosuna alınan bu personel idare tarafından istenilen yerde çalıştırılabilir.” diyor.

Şimdi, diyelim ki ihtiyaç duyulur bazen bir kurumda bazı birimler kapatılabilir, ihtiyaç duyulur bazen o birimin adı değiştirilebilir. Peki, bu yapılıyorken, “birleştirilen kurumlarda çalışan personelin yine o kurumlarda çalıştırılması, artan bir kadro varsa pozisyonuna uygun bir yerde çalıştırılması” kararı yerine, “tüm bunlar araştırmacı kadrosuna alınır ve istenilen yerde çalıştırılır” kararı kadrolaşmaktan başka hangi amacı ifade ediyor? Yani zaten mevcut işleyen bir kurum var, işleyen bir yapı var; bir mekanizma var, ihtiyaç duyup bazı birimleri birleştirebilirsiniz, ihtiyaç duyup bazı birimlerin adını değiştirebilirsiniz, bazı birimleri ortadan kaldırabilirsiniz ama -buradaki personel uygulamasını da- mevcut personel çalıştırılır, birleştirilen kurumlara da artan personel varsa aktarılır. Şimdi, bu düzenlemede ise “tüm personelin araştırmacı kadrosuna alınmasına ve oradaki Genel Müdür ve diğer idarenin, personeli istediği yerde, normal, yasal olarak, Türkiye’deki yasal işleyiş çerçevesinde atayamayacağı, yasal olarak verse bile dava sonucu dönebilecek kesimleri istediği yere verme, onun yerine yenisini atama” maddesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Karabaş, konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) - Bu maddeye en azından ek bir madde eklenerek, yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan birimlerde çalışanlar öncelikle kurum mevzuatı çerçevesinde pozisyonlarına uygun yere atanmalıdır.

İkincisi: Yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle birleştirilen birimlerde çalışanların öncelikle o birleştirilen birimlerde yer almalarını, personel fazlası olduğu durumda da bunların, pozisyonuna uygun görevlerde görevlendirilmelerini talep ediyoruz. Bu, en azından, oradaki personelin mağduriyetini asgariye indirecektir diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Karabaş.

Şahısları adına ilk söz Tokat Milletvekili Hüseyin Gülsün’e aittir.

Sayın Gülsün, buyurun efendim.

HÜSEYİN GÜLSÜN (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 9’uncu maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) Türkiye'nin kamu yayıncılığı yapmakla görevlendirilen tek yayın kuruluşu olarak, millî, manevi değerlere bağlı, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda tarafsız yayıncılığı hedef edinmiştir. TRT, tarafsız yayın yapmakla birlikte bir şeye taraftır, o da ülkenin birlik ve beraberliği ile millî ve manevi değerlerinin korunmasında taraftır.

TRT, bugün gerçekleştirdiği ulusal, uluslararası ve uydu yayıncılığıyla dünyanın sayılı yayın kuruluşları arasında yer almaktadır. 7 televizyon kanalı ve 4 ulusal, 8 bölgesel, 1 il ve 1 turizm radyosu olmak üzere 14 ayrı radyo kanalından gerçekleştirdiği yayınlarıyla Türk toplumumun hizmetindedir.

Değerli milletvekilleri, 2954 sayılı Kanun, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun teşkilat yapısında değişime kapalı, günümüz teknolojik gelişmeleri karşısında doğru, çabuk ve etkin karar almayı sağlayacak mekanizmalardan yoksun hükümler içermektedir. Hâlbuki yaşanan gelişmeler sonucu, Batı ülkelerindeki kamu yayını yapan kuruluşlar yapılarını çağın anlayışına uygun hâle getirmişlerdir. TRT’nin kendisine verilen kamusal görevi yerine getirebilmesi için, kamu yararını gözeten çağdaş bir yayıncılığı mümkün kılacak, baskılardan uzak, özerk ve esnek bir yapıya gitmesi kaçınılmaz bir hâle gelmiştir. TRT’nin idari yapısının günümüz çağdaş yayıncılık anlayışından uzak, karmaşık ve hantal; Kurumun ihtiyacı olan yayın personelinin yetersiz, buna karşılık yayıncılık vasfı bulunmayan personelin fazla olması gerçeği karşısında, yeni, çağdaş yapılanmaya gidilmesi kaçınılmaz ve ertelenemez bir hâl almıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2954 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinde yapılacak değişiklik sonrası yeni bir organizasyon yapmayı gerektiren bir yapı ortaya çıkmıştır. Maddeyle, bu yapının gerektirdiği kadro hareketlerinin sağlıklı yapılmasına, görevi sona eren personelin mali ve sosyal haklarının korunmasına azami özen gösterilmiştir.

Ayrıca, emekliliğin özendirilmesi bakımından, kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görev yapan kamu personeline -geçici personel hariç- 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’na göre emeklilik hakkını kazanmış olanlar bu kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay, bu hakkı 2008 yılı sonuna kadar kazanacak olanlara da kazandıkları tarihten itibaren iki ay içerisinde emeklilik başvurusunda bulunmaları hâlinde emekli ikramiyelerinin yüzde 30 fazlasıyla ödenmesine ilişkin düzenleme getirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, konuşmama son verirken, bu kanunun daha etkin, daha verimli, daha dinamik bir radyo ve televizyon teşkilatı ve yayıncılığının oluşturulmasına vesile olmasını diler, selam ve saygılarımı sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Gülsün.

Şahısları adına ikinci söz Bitlis Milletvekili Cemal Taşar’a aittir.

Buyurun Sayın Taşar. (AK Parti sıralarından alkışlar)

CEMAL TAŞAR (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 219 sıra sayılı TRT Kanunu’yla ilgili tasarının 9’uncu maddesiyle eklenen geçici 11’inci madde üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, millet iradesinin temsil edildiği yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Özellikle son dönemlerde TRT’de halkımız tarafından beğeniyle izlenen ve dinlenen, tarafsız, ilkeli, özgür, kaliteli ve kapsamlı yayınlarıyla milletimizin hassasiyetlerini gözeten, modern ve çağdaş yayıncılık anlayışı hâkim olmuştur. TRT’nin dünyada ve Türkiye’de hak ettiği yere oturması için günün ve çağın şartlarına uygun olarak yapılanması da kaçınılmazdır. Değişim ve dönüşüme direnmek, statükoyu korumaya yönelik gayretleri anlamak mümkün değildir. Medya dünyasındaki gelişmelere paralel olarak TRT’nin de buna uyması, hatta bir adım önde olması gerekmez mi?

Değerli arkadaşlar, bilgi, bilişim, iletişim ve yayın teknolojisinde meydana gelen gelişmelere göre TRT’de organizasyonal yapılanmanın bir an önce gerçekleşmesi elzem olmuştur. Onun için bu kanun değişikliği gündeme gelmiştir. Ama maalesef, bu kanunun gündeme geldiği günden bugüne kadar bu kanunun kişiselleştirildiğini esefle izliyoruz. Sanki bu kanun TRT kanunu değil de İbrahim Şahin kanunuymuş gibi, bazı değerli muhalefet sözcülerinin maksadı aşan kem sözlerini kabul etmek mümkün değildir. Meclis çatısı altında savunma hakkı olmayan bir bürokrata bunların yapılmasını da kınıyorum.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Yapma yahu!

CEMAL TAŞAR (Devamla) – Dinlemesini öğren.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Ne güzel gidiyorduk. Kınama mınama nereden çıktı?

CEMAL TAŞAR (Devamla) – Başarılı, çalışkan, dürüst kişiliğiyle tanınan İbrahim Şahin bugüne kadar birçok kritik ve önemli makamlarda çalışmış, çalıştığı kurumlara katma değer katmıştır.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Akraba mısınız siz?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyin lütfen.

CEMAL TAŞAR (Devamla) – Güzelliğini anlatıyorum. Kendisini ispatlamıştır.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Ne kadar sahip çıktığınız sıralardan belli!

CEMAL TAŞAR (Devamla) – Burada bir yolsuzluk, burada bir usulsüzlük, bir gayrimeşruluk varsa, gelin, hep birlikte tartışalım.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Göbek bağınız mı var?

AHMET ORHAN (Manisa) – Gittiğinizde belli olacak.

CEMAL TAŞAR (Devamla) – Gelin, hep birlikte tartışalım. Öyle rastgele laf atmanın, rastgele konuşmanın bir anlamı yok değerli arkadaşlar.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Rastgele konuşuyorsun, rastgele konuşulunca laf atılır.

CEMAL TAŞAR (Devamla) – Gözlerinizi kapatmakla kendi dünyanızı karartıyorsunuz.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Keser dönüyor, keser!

BAŞKAN – Hatibi dinler misiniz lütfen.

CEMAL TAŞAR (Devamla) – Burada tekrar ediyorum. Bir yanlışlık varsa, yanlışın arkasında değiliz. Ama kendisini milletine adayan, kendisini görevine adayan bir bürokratımıza da, bir değerli Genel Müdürümüze de her kalkanın “Efendim şu olmuş, bu olmuş.” demesine hakkı yoktur, kem söz söylemeye hakkı yoktur.

AHMET ERSİN (İzmir) – Bakan burada, savunur onu; orada konuşma boş yere.

CEMAL TAŞAR (Devamla) – Milletin adına savunuyorum. Konuşma! Milletin adına savunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Ersin…

CEMAL TAŞAR (Devamla) – Malumlarınız olduğu üzere, geçmiş dönemlerde değişik mülahazalarla Kurum ihtiyacının çok üzerinde personel alınmıştır. Bunu siz çok iyi biliyorsunuz. Binlerce… Eleman fazlalığı olmasına rağmen, maalesef, teknik ve nitelikli personel ihtiyacı karşılanamamış, bugün de sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu nedenle Kurumda hantal bir yapı oluşmuş, bu yapının dinamik ve işlevsel hâle gelmesi gerekmektedir. Buna direnmenin bir anlamı yok. Dünya değişiyor, siz hâlen yerinizde sayıyorsunuz.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – TRT’nin ön saflarda görünmesini istiyoruz.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Ne yönde değiştiriyorsunuz ama?

CEMAL TAŞAR (Devamla) – Kurumun teşkilat yapısında değişime açık, günümüzün teknolojik gelişmeleri karşısında doğru, çabuk ve etkin karar alınmasını sağlayacak mekanizmaları oluşturacak hükümlerin bu yasayla gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Altı yıldır neredeydiniz?

CEMAL TAŞAR (Devamla) – Böylece, TRT, Anayasa ile kendisine verilen görevin ifasına, baskılardan uzak, kamu yararını gözeten, çağdaş bir yayıncılığı mümkün kılacak; özerk, tarafsız ve esnek bir yapılanma sağlanmış olacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu yeniden yapılanma içinde, takdir edersiniz ki, kaldırılacak, değiştirilecek ve birleştirilecek birimlerin olması da doğaldır. Yine, taşra teşkilatında da değişik görevlerin ve fonksiyonların gözden geçirilmesi, strateji ve politika üreten ve uygulayan yönetim birimlerinin oluşturulması sağlanmış olacaktır. Yapılacak değişiklik sonrası da yeni bir organizasyonel yapı ortaya çıkacaktır. Bu yapının gerektirdiği kadro hareketlerinin sağlıklı şekilde yapılması, görevi sona eren personelin mali ve özlük haklarının korunmasına yönelik düzenlemeler hedeflenmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Taşar, konuşmanızı tamamlar mısınız.

CEMAL TAŞAR (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugüne kadar, iktidarımız, uyguladığı personel rejimiyle çalışanların haklarını en üst düzeyde korumuş, personelin iş ve işlemleri şeffaf ve adil bir ortamda cereyan etmiştir. Bundan dolayıdır ki, milletimiz her seçimde bunun karşılığını vermiştir.

TRT daha verimli hâle gelecek, çağın ihtiyaçlarına cevap verecek, kaynaklarını Kurumun gelişmesine yönelik olarak kullanabilecek, kendisine yıllarca hizmet eden çalışanlarını da mağdur etmeden haklarını da korumuş olacaktır bu kanunla.

Bu nedenle, bu tasarının hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyor, tasarının ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini diliyor, sözlerime son verirken, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Taşar.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi soru-cevap işlemine başlıyoruz.

Sayın Ersin, buyurun efendim.

AHMET ERSİN (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, aracılığınızla sormak istiyorum Sayın Bakana: İnnova Bilişim Çözümleri Anonim Şirketi ve Argela Bilişim ve Yazılım Şirketlerinde Yönetim Kurulu Üyesi olan Sayın TRT Genel Müdürü Anayasa’nın 133’üncü maddesine göre bu görevleri yapabilir mi? Çünkü bildiğiniz gibi bu görevlerde bulunanlar Ulaştırma Bakanlığının temsilcileridir, dolayısıyla Genel Müdür hâlen Ulaştırma Bakanının memuru olabilir mi?

Bir diğer sorum, Sayın Genel Müdür bazı maaşlarından feragat ettiğini söylüyor, feragat belgelerini acaba milletvekillerine ya da kamuoyuna açıklar mı?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Çalış…

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, tasarının geneline bakılınca TRT’de personel fazlalığı olduğu, bir kısım personel emekliliğe teşvik edilirken bazı personelin de diğer kurumlara gönderilmeye çalışıldığı görülmektedir. Önceki görüşmelerde sorulara verilen cevaplarda 2.734 boş kadro olduğu, yeni uygulamalar ve emekli olanlardan sonra boşalacak kadrolardan yüzde 10’unun TRT’ce de kullanılacağı göz önüne alınınca önemli miktarda ayrıca boş kadro ortaya çıkacağı görülmektedir. Boş ve boşalacak kadroları Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığına iade edecek misiniz?

İkinci sorum: Bu tablo ortada iken 10 genel müdür müşaviri artı 300 kadro niçin istenmektedir, bu bir tezat değil midir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çalış.

Sayın Akkuş…

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, 9’uncu maddeye bağlı ek madde 11 ile bir kısım personel emekliliğe teşvik ediliyor ve maddenin yürürlüğe giriş tarihinden itibaren emekliliği gelenlerin üç ay içinde emeklilik hakkının 2008 yılı sonuna kadar, kazananların ise iki ay içinde emekliliğe müracaatları hâlinde ikramiyelerinin yüzde 30 fazlası ile ödeneceği belirtiliyor. Bir yandan da Kurumda personel azlığı var diye yeni eleman alınmaya çalışılıyor. O zaman, yüzde 30 ikramiye fazlası ile dişinize dokunan bazı personeli kurumdan uzaklaştırmaya mı çalışıyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akkuş.

Sayın Paksoy...

MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, işçi sayılmayan 450 geçici personel az bir ücretle yaklaşık on beş yıldır en önemli birimlerde çalışırken bunları kadroya geçirecek misiniz?

İkinci sorum: TRT’de Genel Müdürler yaptıkları programla anılırlar. Mesela, Tunca Toskay döneminde “Küçük Ağa”, “Osmancık”, “Kuruluş” gibi eserler ortaya konuldu. Sayın Genel Müdürün Türk milletinin kültürünü, dilini, tarihini, kısaca millî ve manevi kimliğini ortaya koyacak, toplumu TRT’ye bağlayacak bir eser konusunda hazırlığı var mıdır?

Diğer sorum: “Hizmet alımı” adı altında bugüne kadar kaç kişiyi işe başlattınız? Bunları alma kıstasınız nedir? Ne kadar maaş veriyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Paksoy.

Sayın Doğru…

REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakana sormak istiyorum: Radyo-Televizyon Kurumu televizyon kanallarının madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıklar, çocuk ve eğitim programları gibi yayın yapmak mecburiyetinde olunan programlarla ilgili denetleme görevini yapmakta mıdır?

Ayrıca, özellikle bazı kanalların bu konularla ilgili yayınları izlenme oranları çok düşük olan gece geç saatlerde yapması doğru mudur? Bu konularla ilgili soruşturmalar, verilen cezalar var mıdır? Sonuçları hakkında bilgi almak istiyorum.

Ayrıca, cezaların miktarı da ne kadardır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Doğru.

Sayın Köse…

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Son günlerde Resmî Gazete’de TRT’nin bazı yönetmeliklerinin yürürlükten kaldırıldığına ilişkin ilanlar yayınlanıyor. Ancak ilginçtir, kaldırılan bu yönetmeliklerin yerine yenileri yayınlanmıyor. Kaldırılan bu yönetmeliklerin yerine ne konuluyor? Bu yönetmeliklerin kaldırılması ve yeni yürürlüğe girecek yönetmeliklerle ilgili olarak koordinasyon kurulundan karar alınmış mıdır?

Ayrıca, Sayın İbrahim Şahin’in TRT Genel Müdürü olmasından sonra işçi sayılmayan geçici personel statüsünde kaç kişi alınmıştır? Bunlar hangi ünitelerde, hangi görevle çalıştırılmaktadır? Bu kişilere ne kadar ücret ödenmektedir?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Fındıklı…

M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) – Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk  Partisi ile Kanaltürk’ün para ilişkisi bugünlerde gazetelerde belgeleriyle yayınlanıyor. Kanaltürk’ün eski patronu Tuncay Özkan CHP belgeseli için “TRT’den arşiv satın aldım, 500 bin dolara yakın da para ödedim.” diyor. Böyle bir kiralama veya arşiv kullandırma ve bunun karşılığında da bir para ödemesi var mı?

Saygılarımla.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Son soru, Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, bu tasarıyla kapatılması düşünülen bölge müdürlüklerinde çalışan elemanlarca yıllardır ülkemizin değişik illerinden sağlanan tarafsız ve hızlı haber akışı, tasarı yürürlüğe girdikten sonra azalacak personel sayısı ve yapı değişikliği sonucunda nasıl sağlanacaktır? Bu amaçla özel haber ajanslarından hizmet alımına mı gidilecektir? Şimdiye kadar hangi özel haber ajanslarından hizmet alımı yapılmıştır ve bu amaçla ne kadar harcama yapılmıştır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Bakanım, cevap verebilirsiniz, sorular bitti.

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ersin Bey’in sorusuna… Şimdi, kamu hisselerini temsilen zaten bulunuyor ama Anayasa’ya, bugüne kadarki uygulamada… Çünkü o zaman müsteşar olarak Sayın Genel Müdür zaten bu görevi yapıyor idi. Dolayısıyla, hem devlet memuru hem de bu işi yapması bir sıkıntı doğursaydı, zannediyorum bunun çok önceden zaten ortaya çıkmış olması gerekirdi. Ama yine de, dediğim gibi, yani Anayasa’nın bahsettiğiniz maddesine aykırılık var mı sorusuna, bir daha, yeniden, tekrar bakalım ama şu ana kadar öyle bir hukuki durum ortaya çıkmadı.

Bu personelle ilgili bir arkadaşımız sordu -kusura bakmayın, geneline cevap veriyorum- diğer kurumlara gönderilecek mi? Hayır, bu tasarıda diğer kurumlara personel göndermeyle ilgili herhangi bir husus söz konusu değil.

Ayrıca, bu çalışanların sayısıyla ilgili, fazlalığıyla ilgili daha önceki sorulara cevap verirken söyledim. Bizim TRT’deki sıkıntımız esasında haber alanıyla ilgili, teknik yani TRT açısından baktığımızda teknik alanla ilgili personel sayısında sıkıntı var; yoksa, genel idari hizmetlerle ilgili herhangi bir sıkıtı yok. Orada, açıkça söyleyeyim, fazlası var. Zaten yine bir arkadaşımızın sorusu vardı. Bu yüzde 30 teşvik de -keşke daha fazla verebilseydik- zaten emekli olurlarsa bunun içindir. Bütün dünyada TRT’ye benzeyen kamu yayın organları, büyük kamu yayın organlarıyla mukayese edildiğinde, biz o alanda biraz ipin ucunu kaçırmışız açıkçası. Her dönemde fazla personel almışız, dolayısıyla denge bozulmuş. Yani, o büyük kamu yayını yapan kuruluşlarda teknik eleman sayısı daha ileride, haberleşme, komünikasyon ve benzeri alanlarda çalışanların sayısı daha fazla ama idari personele gelince daha az. Bizde durum tam tersi.

Bu 10 müşavir konusu: Burada konuşan arkadaşlarımız, -yanılmıyorsam Sayın Baratalı da zaten söyledi- yani bir genel müdürün, gerçekten böyle bir zor işi yapan bir genel müdürün, çeşitli alanlarda uzmanlığı olan müşavir alması bence biraz hizmetin de bilimin de bir gereğidir. Onun için bu tasarıda o var ama onu, doğrusunu isterseniz, bir kadrolaşma bağlamında falan görmüyoruz zaten. Kaldı ki, evet yürürlükte olan kadroda da bu var zaten. Yani sadece burada tekrar ediliyor o, yeni bir konu değil o.

Efendime söyleyeyim “Bu kadroya alacak mısınız?” sorusu: Bir sonraki maddeye onu bırakayım. Çünkü onunla ilgili iki grubumuzdan zannediyorum önerge var. O konuda ben başından beri olumlu düşünüyorum. O istikamette de bir kararın çıkacağını tahmin ediyorum. Karar yüce heyetindir.

Çok hızlı bir biçimde, söz verdiğim için Sayın Başkan, bir iki dakika daha verirseniz… Çünkü bir önceki soruların bir kısmını cevaplandırmadım, “Cevaplandıracağım” dedim. Yine hepsini cevaplandıramam ama sözüm yerine gelsin. Bölge müdürlükleri kaldırılıyor ama o görevi yapacak yine haber müdürlükleri ve bürolar zaten devam edecek, yani bizim taşrayla –tabir yerindeyse- ilişkimizi kesmiyoruz.

Bu, yabancı istihdamı meselesine gelince, yirmi dokuz dilde yayın yapılıyor. Zaten burada açıkçası çok böyle, mesela Bangladeş’te konuşulan Peştuca ile ilgili. Yoksa durup dururken biz, bu kadar zaten istihdam sıkıntısı çekerken dışarıdan eleman getirecek, davet edecek hâlimiz yok. Bu, Türkiye’de hemen hemen hiç okullarımızda öğretemediğimiz, öğretmediğimiz diller var. Bu dillerde eğer yayın yapılacaksa şu veya bu ölçekte, şu veya bu sürede, onlarla ilgili bir şeydir. Zaten fiilen öteki kurumlarımızda da var. Mesela şu anda Basın Yayın Genel Müdürlüğünde zaten sözleşmeli olarak yabancı istihdamı söz konusu.

Bu, Alaturka’yla ilgili bir soru sorulmuştu. O, Mavi Medya adlı şirketle gerçekleştiriliyor ve firmaya 170,300 YTL de ödeme yapılıyor. Yani bölüm başına öyle bir ödeme yapılıyor.

Gazete başlıklarını söyledim sabah haberlerinden sonra okunmasıyla ilgili. Bir daha tekrar edeyim: Şu anda elimizde tek elle tutulur ölçüt, kriter açıkçası tirajdır. Tirajın da arkasına düşüp hangi gazete ne kadarını parayla satıyor, ne kadarını parasız veriyor, onu bilecek konumda da değiliz. O bakımdan, şu anda elimizdeki ölçüt tiraj olduğu için onunla başlıyor ve onunla devam ediyor. 50 bin ve üzeri tirajı olanlar bu listeye giriyor.

Bu 4/B kapsamında personel zaten TRT’de çalıştırılmıyor.

Bölge müdürlükleriyle ilgili olan şeyini söyledim.

Bir de yine bir arkadaşımız… Bu Hâkim Mehmet Yılmaz Küçük 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilat Kanunu’nun 36’ncı maddesi gereğince Başbakanlıkta geçici görevlendiriliyor, doğrudan TRT’de değil. Başbakanlıkta görevlendiriliyor ama TRT’yle Başbakanlığın ilişkilerini, dolayısıyla benim ilişkilerimi… Daha önce söyledim hatırlarsınız, özellikle ihale konusunda, hukuk konusunda açıkçası benim… Devlet bakanlıklarını biliyorsunuz, bir altyapısı yoktur oranın. Dolayısıyla böyle bir ihtiyacım vardı benim. Zaten benimle çalışan danışmanların tamamı Başbakanlık danışmanıdır, o kadrodadır. Bu arkadaşımız da o şekilde bir göreve getirilmiştir.

Kurumda emeklilik hakkını kazanan personel sayısı 2.313. Bunlardan ne kadar arkadaşımız, personelimiz bu yüzde 30’u da dikkate alarak emeklilik için başvurur şu anda tabii tahmin etmek mümkün değil.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

AHMET ERSİN (İzmir) – Sayın Bakanım, benim soruma, araştırdıktan sonra yazılı olarak cevap verir misiniz?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Yazılı olarak cevap vereceğim.

AHMET ERSİN (İzmir) – Teşekkür ederim.

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Rica ederim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – 137 mi dediniz, affedersiniz?

AHMET ERSİN (İzmir) – 133...

BAŞKAN – Madde üzerinde yedi önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

210 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu maddesine bağlı geçici 11 inci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Rıdvan Yalçın

Mehmet Şandır

Reşat Doğru

 

Ordu

Mersin

Tokat

 

Kamil Erdal Sipahi

 

Abdülkadir Akcan

 

İzmir

 

Afyonkarahisar

"Geçici Madde 11- Bu Kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde unvanlı/unvansız olmak üzere; Daire Başkanı, Başkan, Üye, Başkan Yardımcısı, Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube Müdürü, Müdür Yardımcısı, Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreteri, Başuzman, Uzman (Teknik Hizmetler Sınıfı hariç) kadrolarında bulunanların görevleri ile Kurum Genel Müdür Uzmanlarının görevleri, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içinde sona erer ve eşit dereceli Araştırmacı unvanlı kadrolara atanırlar. Söz konusu personel, Kurumca ihtiyaç duyulan hizmetlerde görevlendirilebilir. Anılan personelin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihteki unvanları esas alınarak 15.1.2008 tarihi itibariyle bu unvana göre belirlenmiş olan ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); atandığı yeni kadronun ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı vb. adlarla yapılan her türlü ödemelerin toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, fark kapanıncaya kadar herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ayrıca tazminat olarak ödenir. İsteğe bağlı unvan değişikliği olanlar ile başka kurum ve kuruluşlara geçenlere fark taz-minatı ödenmesine son verilir. En son görev yapılan kadroya ilişkin olarak ek gösterge ve/veya makam tazminatını hak edemeyen personelin atandığı yeni kadroda geçirdiği süreler 5434 sayılı Kanunun ek 68 inci ve ek 73 üncü maddelerinde belirtilen sürelerin hesabında dikkate alınır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Kurumda görev yapan işçi sayılmayan geçici personel bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde bu Kanunun 50 nci maddesinin (ı) bendi hükümlerine göre istihdam edilmek ve yine anılan bentte yer alan sözleşmeli personel sayısına ilişkin hüküm saklı kalmak üzere Kurum tarafından uygun görülen pozisyonlara atanırlar.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9 uncu maddesi ile 2954 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 11 in birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Elitaş

Fatih Öztürk

İhsan Koca

 

Kayseri

Samsun

Malatya

 

Aşkın Hasan

Mehmet Ceylan

Cumhur Ünal

 

Ankara

Karabük

Karabük

“Bu Kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde unvanlı/unvansız olmak üzere; Daire Başkanı, Başkan, Üye, Başkan Yardımcısı, Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube Müdürü, Müdür Yardımcısı, Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreteri, Başuzman ve Uzman (Teknik Hizmetler Sınıfı Hariç) kadrolarında bulunanların görevleri ile Kurum Genel Müdür Uzmanlarının görevleri, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içinde sona erer ve eşit dereceli Araştırmacı unvanlı kadrolara atanırlar. Söz konusu personel, Kurumca ihtiyaç duyulan hizmetlerde görevlendirilebilir. Anılan personelin; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihteki unvanları esas alınarak 15/01/2008 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); atandığı yeni kadronun ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin toplam net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarı, fark kapanıncaya kadar herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ayrıca tazminat olarak ödenir. İsteğe bağlı unvan değişikliği olanlar ile başka kurum ve kuruluşlara geçenlere fark tazminatı ödenmesine son verilir. En son görev yapılan kadroya ilişkin olarak ek gösterge ve/veya makam tazminatını hak edemeyen personelin atandığı yeni kadroda geçirdiği süreler, 5434 sayılı Kanunun ek 68 inci ve ek 73 üncü maddelerinde belirtilen sürelerin hesabında dikkate alınır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Kurumda görev yapan işçi sayılmayan geçici personel, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde, bu Kanunun 50 nci maddesinin (ı) bendi hükümlerine göre istihdam edilmek ve yine anılan bentte yer alan sözleşmeli personel sayısına ilişkin hüküm saklı kalmak üzere Kurum tarafından uygun görülen pozisyonlara atanırlar."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9 uncu maddesi ile 2954 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 11 in birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz ve maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.

 

Mehmet Günal

Muharrem Varlı

Cemaleddin Uslu

 

Antalya

Adana

Edirne

 

Süleyman L. Yunusoğlu

 

Yılmaz Tankut

 

Trabzon

 

Adana

“Bu Kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde unvanlı/unvansız olmak üzere; Daire Başkanı, Başkan, Üye, Başkan Yardımcısı, Bölge müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube Müdürü, Müdür Yardımcısı, Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreteri, Başuzman ve Uzman (Program Haber Hizmetler Sınıfı Hariç) kadrolarında bulunanların görevleri ile Kurum Genel Müdür Uzmanlarının görevleri, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içinde sona erer ve eşit dereceli Araştırmacı unvanlı kadrolara atanırlar. Söz konusu personel, Kurumca ihtiyaç duyulan hizmetlerde görevlendirilebilir. Anılan personelin; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihteki unvanları esas alınarak 15/01/2008 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); atandığı yeni kadronun ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, fark kapanıncaya kadar herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ayrıca tazminat olarak ödenir. İsteğe bağlı unvan değişikliği olanlar ile başka kurum ve kuruluşlara geçenlere fark tazminatı ödenmesine son verilir. En son görev yapılan kadroya ilişkin olarak ek gösterge ve/veya makam tazminatını hak edemeyen personelin atandığı yeni kadroda geçirdiği süreler, 5434 sayılı Kanunun ek 68 inci ve ek 73 üncü maddelerinde belirtilen sürelerin hesabında dikkate alınır.”

“Kurumda memur statüsünde görev yapan personelden ek göstergesi 5300 ve daha yukarı olanlara; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süre ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 26 ncı maddesi çerçevesinde ve yine anılan Kanuna ekli IV sayılı Makam Tazminatı Cetvelinde ilgililerin ek gösterge rakamlarına tekabül eden tazminat göstergeleri dikkate alınarak makam tazminatı ödenir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9’uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Halil Ünlütepe

 

İzmir

Malatya

Afyonkarahisar

 

Enis Tütüncü

Turgut Dibek

Ali İhsan Köktürk

 

Tekirdağ

Kırklareli

Zonguldak

Madde 9 – 2954 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Maddeler eklenmiştir.

“Geçici Madde 11 – Yeni Teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birimlerde çalışanlar öncelikle kurum mevzuatı çerçevesinde pozisyonlarına uygun kadrolara atanırlar.

Yeni Teşkilat düzenlemeleri nedeniyle, birleştirilen birimlerde çalışanlar öncelikle birleştirilen, ünitelerde istihdam edilir. İstihdam fazlası personel ise kurum mevzuatı çerçevesinde pozisyonlarına uygun kadrolara atanırlar.

Kurumun hizmet birimleri, yeni teşkilat düzenlemeleri yapılıncaya kadar mevcut görevlerini yürütmeye devam eder.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9’uncu maddesine bağlı geçici 11’inci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                              Kamer Genç

                                                                                                                  Tunceli

Madde 9- 2954 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Maddeler eklenmiştir.

“Geçici Madde 11- Yeni Teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birimlerde çalışanlar öncelikle kurum mevzuatı çerçevesinde pozisyonlarına uygun kadrolara atanır.

Yeni Teşkilat düzenlemeleri nedeniyle, birleştirilen birimlerde çalışanlar öncelikle birleştirilen, ünitelerde istihdamı edilir. İstihdam fazlası personel ise kurum mevzuatı çerçevesinde pozisyonlarına uygun kadrolara atanırlar.

Kurumun hizmet birimleri, yeni teşkilat düzenlemeleri yapılıncaya kadar mevcut görevlerini yürütmeye devam eder.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9’uncu maddesine bağlı geçici 11’inci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Hasip Kaplan

Sırrı Sakık

Şerafettin Halis

 

Şırnak

Muş

Tunceli

 

Akın Birdal

 

Nuri Yaman

 

Diyarbakır

 

Muş

“Geçici Madde 11– Yeni Teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birleştirilen, ismi ve yapısı değiştirilen birimlerde çalışanlar (unvanlı/unvansız) öncelikle birleştirilen, ismi ve yapısı değiştirilen ünitelerde istihdamı edilir. Kaldırılan birimlerdeki personel de, kurum mevzuatı çerçevesinde unvanlarına uygun görevlere atanır.

Kurumun hizmet birimleri, yeni teşkilat düzenlemeleri yapılıncaya kadar mevcut görevlerini yürütmeye devam eder.

BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı “Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın çerçeve 9 uncu maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Harun Öztürk

 

Mustafa Vural

 

İzmir

 

Adana

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri… Yoklar efendim.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Siyasi kadrolaşmaya zemin hazırlayan maddenin tasarı metninden çıkarılması önerilmektedir.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

ZEYİD ASLAN (Tokat) – Yoklama iste, yoklama! Yanlış istiyorsun…

BAŞKAN – Önergeyi oylarımıza sunup karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler…

ZEYİD ASLAN (Tokat) – Elini kaldırsana!

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Sana ne!

BAŞKAN – Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

                                                                       

 

Kapanma Saati: 18.03

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.19

BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet buradalar.

Tasarının 9’uncu maddesine bağlı geçici 11’nci maddesinde İzmir Milletvekili Harun Öztürk’ün önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, bundan sonra okutacağım üç önergenin mahiyeti aynı olduğundan birlikte işleme alıp birlikte oylayacağım ve istemleri hâlinde önerge sahiplerine söz vereceğim efendim.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9’uncu maddesine bağlı geçici 11’inci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                           Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları

Geçici madde 11 – Yeni Teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birleştirilen, ismi ve yapısı değiştirilen birimlerde çalışanlar (unvanlı/unvansız) öncelikle birleştirilen, ismi ve yapısı değiştirilen ünitelerde istihdamı edilir. Kaldıran birimlerdeki personel de, kurum mevzuatı çerçevesinde unvanlarına uygun görevlere atanır.

Kurumun hizmet birimleri, yeni teşkilat düzenlemeleri yapılıncaya kadar mevcut görevlerini yürütmeye devam eder.

Diğer önergeler imza sahipleri:

Kamer Genç (Tunceli)

Enis Tütüncü (Tekirdağ) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Konuşmak isteyen var mı efendim? Yok.

Gerekçeleri okutuyorum:

Gerekçe: Yeni teşkilat yapılanması nedeniyle personelin mağdur edilmeden kurum mevzuatı çerçevesinde uygun kadrolara atanması amaçlamıştır.

BAŞKAN – Diğer önergelerin gerekçeleri aynı.

Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9 uncu maddesi ile 2954 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 11 in birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz ve maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.

                                                                                         Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

“Bu Kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde unvanlı/unvansız olmak üzere; Daire Başkanı, Başkan, Üye, Başkan Yardımcısı, Bölge müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube Müdürü, Müdür Yardımcısı, Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreteri, Başuzman ve Uzman (Program Haber Hizmetler Sınıfı Hariç) kadrolarında bulunanların görevleri ile Kurum Genel Müdür Uzmanlarının görevleri, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içinde sona erer ve eşit dereceli Araştırmacı unvanlı kadrolara atanırlar. Söz konusu personel, Kurumca ihtiyaç duyulan hizmetlerde görevlendirilebilir. Anılan personelin; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihteki unvanları esas alınarak 15/01/2008 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); atandığı yeni kadronun ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, fark kapanıncaya kadar herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ayrıca tazminat olarak ödenir. İsteğe bağlı unvan değişikliği olanlar ile başka kurum ve kuruluşlara geçenlere fark tazminatı ödenmesine son verilir. En son görev yapılan kadroya ilişkin olarak ek gösterge ve/veya makam tazminatını hak edemeyen personelin atandığı yeni kadroda geçirdiği süreler, 5434 sayılı Kanunun ek 68 inci ve ek 73 üncü maddelerinde belirtilen sürelerin hesabında dikkate alınır.”

“Kurumda memur statüsünde görev yapan personelden ek göstergesi 5300 ve daha yukarı olanlara; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süre ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 26 ncı maddesi çerçevesinde ve yine anılan Kanuna ekli IV sayılı Makam Tazminatı Cetvelinde ilgililerin ek gösterge rakamlarına tekabül eden tazminat göstergeleri dikkate alınarak makam tazminatı ödenir.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Konuşmacı var mı?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

“Gerekçe:

Bu düzenlemede; Tasarının 1 inci maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, Kurumun Anayasa ile teminat altına alınan özerk yapısının gerektirdiği bir düzenleme öngörülmüştür. Kaldı ki, aynı konu hakkındaki yasal düzenleme, 3984 sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesinde yer almakta olup, bu madde; "2954 sayılı Kanunda yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar..." hükmünü amirdir. Söz konusu Tasarı ile 2954 sayılı Kanunda değişiklik yapıldığına göre 3984 sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesinin amir hükmü gereği bu Tasarıda anılan konuya yönelik düzenleme yapılması gerekmektedir.

Bununla birlikte, mali bakımdan Kurumda halen 2954 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin (g) fıkrası çerçevesinde kadro karşılığı sözleşmeli personel istihdam edilmektedir. Bu bakımdan önergenin kabulü halinde, mevcut ücretlerde herhangi değişiklik (artış veya azalma) söz konusu olmayacaktır. Düzenleme ile, kadro karşılığı sözleşmeli personel istihdam edilmesi sebebiyle mevcut ücretlere herhangi bir etkisi bulunmayan ek gösterge rakamları ile bu ek göstergelere tekabül etmesi gerekirken etmeyen ve 3984 sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesinde açıkça düzenlenmediği için hukuki ihtilaflar doğuran ve idari yargıda dava konusu olan tazminatlar konusundaki belirsizlikler giderilmiş olacaktır. Bu husus emekli aylıklarına etki etmektedir. Söz konusu belirsizliğin giderilmesi, emekliliğe ayrılmak isteyen ancak tazminat konusundaki belirsizlik sebebiyle emekliliğe ayrılamayan personeli emekliliğe teşvik edecek ve uzun vadede kuruma mali tasarruf sağlayacak, kadro hareketleri sebebiyle de rasyonel hizmet üretilebilecektir.

Savunma Sekreterliği kaldırıldığından, Genel Sekreterliğin de yapısı değiştiğinden (bünyesinde bulunan dış ilişkiler birimi müstakil daire başkanlığına dönüşmektedir) Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreterinin görevlerine son verilmesi gerekmektedir.

Önergenin kabulü halinde ilgililerin 15/01/2008 tarihi itibarıyla unvanlarına göre belirlenmiş olan ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatları dikkate alınacağından personel lehine ilave mali hak doğacaktır.

Bununla birlikte, Araştırmacı kadrosuna atanan personelden ek gösterge ve makam tazminatı hususunda diğer mevzuatta öngörülen 6 ay ve 2 yıllık süreleri tamamlayamayan personelin mağduriyetleri önlenmiş olacaktır.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge  kabul edilmemiştir.

Son iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağız. Birini okutup diğerinin imzalarını okuyacağız ve istemleri hâlinde söz vereceğim efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9 uncu maddesi ile 2954 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 11 inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.                          

                                                                                         Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları

Bu Kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde unvanlı/unvansız olmak üzere; Daire Başkanı, Başkan, Üye, Başkan Yardımcısı, Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube Müdürü, Müdür Yardımcısı, Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreteri, Başuzman ve Uzman (Teknik Hizmetler Sınıfı Hariç) kadrolarında bulunanların görevleri ile Kurum Genel Müdür Uzmanlarının görevleri, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içinde sona erer ve eşit dereceli Araştırmacı unvanlı kadrolara atanırlar. Söz konusu personel, Kurumca ihtiyaç duyulan hizmetlerde görevlendirilebilir. Anılan personelin; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihteki unvanları esas alınarak 15/01/2008 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); atandığı yeni kadronun ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, fark kapanıncaya kadar herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ayrıca tazminat olarak ödenir. İsteğe bağlı unvan değişikliği olanlar ile başka kurum ve kuruluşlara geçenlere fark tazminatı ödenmesine son verilir. En son görev yapılan kadroya ilişkin olarak ek gösterge ve/veya makam tazminatını hak edemeyen personelin atandığı yeni kadroda geçirdiği süreler, 5434 sayılı Kanunun ek 68 inci ve ek 73 üncü maddelerinde belirtilen sürelerin hesabında dikkate alınır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Kurumda görev yapan işçi sayılmayan geçici personel, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde, bu Kanunun 50 nci maddesinin (ı) bendi hükümlerine göre istihdam edilmek ve yine anılan bentte yer alan sözleşmeli personel sayısına ilişkin hüküm saklı kalmak üzere Kurum tarafından uygun görülen pozisyonlara atanırlar."

Diğer önergenin imza sahipleri:

                                                                                             Rıdvan Yalçın (Ordu) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Efendim, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Şandır?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Kısa bir konuşma yapacağım.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim. Yüce Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Tabii kabul edilen bir önergenin sahibi olarak teşekkür konuşması yapmam lazım. Gerçekten bugün hem Hükûmetin katıldığı, Komisyonun katıldığı, iktidar partisi grubunun da ayrıca verdiği birbirinin aynı olan iki önergeyle bir haksızlığı, bir adaletsizliği ortadan kaldırdık. Bu önemliydi.

Değerli milletvekilleri, burada aldığımız kararların toplum tarafından, halkımız, milletimiz tarafından benimsenmesi, sahiplenilmesi çok değerli, çok önemli. Buranın kutsiyetini, buranın egemenliğini korumak biraz da bizim sorumluluğumuzda. Burası, Türkiye’nin yönetiminde en üst organ. Bunu herkes kabul etmeli. İşte burada aldığımız kararlar bu anlamda da önemli. Bu karlar adil olmalı, adaletli olmalı. Halkın sahiplenmesi, benimsemesi için bizim burada kurduğumuz hukuk, adaleti temin etmeli.

Şimdi bugün bu önergeyle, bir hukuksuzluğu veya bir adaletsizliği ortadan kaldırıp adaleti temin eden bir hukuk kurduk. TRT Kanunu’nda daha önceki dönemlerde çıkarılan bir düzenlemeyle işçi sayılmayan geçici personel –memur da sayılmıyor aslında bunlar- ama diğer görevlilerle aynı görevi yapan, aynı yükümlülükleri taşıyan, buna rağmen bazı haklardan da faydalanamayan, maaşı çok daha az, 7 bin kişilik TRT personeli içerisinde yaklaşık 500 kişi olan ama böyle dışlanan, göz göre göre haksızlığa maruz bırakılan bir grup devlet görevlisinin, memurunun uğradığı bu haksızlığı, bu mağduriyeti bu önergelerle, bu iki önergeyle ortadan kaldırmış oluyoruz. İşçi sayılmayan geçici personelin sözleşmeli personel statüsüne geçirilmesini bu önergelerle gerçekleştirmiş olacağız. Bence, çok doğru bir iş yaptık. Yaptığımız iş biraz da Türkiye Büyük Millet Meclisinin egemenlik haklarının korunması noktasında bir hassasiyeti de toplumsallaştırmak, topluma mal etmek açısından önemli olmuştur.

Değerli milletvekilleri, bakınız, bu anlamda bir başka hususu da ifade etmek lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışanları arasında da benzer bir adaletsizliği, maalesef, kendi kurumumuzda bu adaletsizliği bile bile, her dönemde konuşulmuş olmasına, her Meclis Başkanının gündeminde birinci sırada yer almasına rağmen maalesef ısrarla devam ettiriyoruz. 4/C’liler dediğimiz ve her birinizin ya sekreteri ya kat görevlisi olarak, hatta sosyal hizmetlerde sizlere hizmet veren insanların bu haksızlığına da bigâne kalamayız. TRT’de düzelttiğimiz bu hususu işte, Türkiye Büyük Millet Meclisinde de düzeltmemiz lazım. Adama demezler mi ki: “Siz evinizin içinden sorumlusunuz, orayı düzeltmeden bize nasıl ahkâm kesiyorsunuz?” diyemezler mi, deseler haksız mı olurlar? Bu 4/C’liler bu Mecliste diğer personel gibi aynı hizmetleri üretiyor, aynı yükümlülükleri var ama hem maaş itibarıyla hem de hizmetler itibarıyla çok daha kısıtlı imkânlara sahipler. Bunun da düzeltilmesi lazım.

Geçen dönemde çıkartılan geçici işçilerin kadroya alınmasında, maalesef, TRT’de çalışanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışanlar ve orman teşkilatında yangıncılık yapan bazı geçici işçiler bu haktan mahrum bırakıldılar. Bu bir adaletsizlik, bu bir haksızlık. Adaleti tesis etmek, haksızlığı ortadan kaldırmak burada hepimizin, millet adına görev yapan hepimizin sorumluluğundadır.

Ümit ediyorum ki bugün TRT’de temin ettiğimiz bu uzlaşmayı, TRT Kanunu’nda temin ettiğimiz bu uzlaşmayı diğer konularda da temin eder, hem Türkiye Büyük Millet Meclisinde hem de geçici işçilerin genelinde temin edilmeyen bu farklılığı ortadan kaldırırız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır, devam edebilirsiniz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Buna onay veren Sayın Hükûmetimize, Sayın Bakana ve Sayın Komisyona çok teşekkür ediyor, hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şandır.

Her iki önergeyi birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, çerçeve 9’uncu maddeye bağlı geçici 11’inci maddeyi kabul edilen önergelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Çerçeve 9’uncu maddeye bağlı geçici 12’nci maddeyi okutuyorum:

“GEÇİCİ MADDE 12- “Kurumda istihdam edilen ve işçi sayılmayan sözleşmeli personelin is-tihdamlarına mevcut statüleri ile devam olunur.”

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili Ali Koçal.

Buyurun Sayın Koçal. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın geçici 12’nci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin kamu yayıncılığı yapmakla görevli tek kuruluşu olan TRT, 1990’lı yılların başında ilk özel televizyon kanalı ve özel radyo kanalı yayına girinceye kadar Türkiye’de radyo-televizyon yayıncılığı yapan tek kurum olarak hizmet vermiştir. Bugün TRT yirmi dört saat yedi ayrı kanaldan televizyon yayınını gerçekleştirmekte, ek olarak GAP TV kanalıyla da Güneydoğu illerine özel yayın yapmaktadır. Radyo yayıncılığı olarak altı ayrı kanaldan izleyicilerine ulaşmakta, yine yirmi yedi ayrı dilde dış ülkelerdeki izleyicilerine yönelmektedir.

Ulusumuzun gözü, kulağı, dili olan TRT’nin yayın politikalarının hükûmet tarafından yönlendirildiği bilinmektedir. Oysa kamu hizmeti yayıncılığı, demokratik bir kamuoyu oluşturulması, kitlelerin doğru bilgi almasının sağlanması, halkın etik ve estetik değerlerinin geliştirilmesi ve toplumun tüm renklerinin, seslerinin, farklı görüşlerinin duyurulmasını sağlamak olmalıdır. TRT’deki işleyişe baktığımızda, bugün yapılan yayının kamu hizmeti yayıncılığı değil siyasi iktidarın güdümündeki kamu yayıncılığı olduğu gayet net olarak görülmektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de siyasal ve sosyal yapı bir süredir hızla muhafazakâr çizgiye doğru kaymakta ve bu durum TRT’nin yayın politikasında da gözlenmektedir. Bu durumu görmek için son birkaç yılın basına yansıyan TRT haberlerine göz atmak bile yeterli olacaktır diye düşünüyorum.

Bilindiği kadarıyla bazı programların sunucuları zaman zaman istifa etmiş, Uğur Mumcu’nun sözleri, Aziz Nesin’in öyküleri, muhalif gazetecilerin TRT’ye konuk olmaları engellenmiştir. Nükleer santrale karşı demeç veren profesörün beyanatı kesilmiş, çekimi tamamlanmış olan bazı belgeler rafa kaldırılmıştır.

İşin habercilik boyutunda da bir dizi sorun yaşandı, yaşanıyor. Örneğin, Başbakan Sayın Erdoğan’ın Mersin’de “Kemal Öncel” adlı çiftçiye “Hadi ananı da al git.” çıkışı, TRT Genel Müdür Vekilinin tabiriyle haber değeri taşımadığından yayımlanmadı.

Sözü edilen gelişmeler birçok TRT çalışanını rahatsız etti ve bunun üzerine TRT çalışanları sansür ve propagandaya karşı eylem yaptılar biliyorsunuz. TRT yönetimi, eylemi elektrikleri keserek sansürlemeye çalışmış ve görüşmekte olduğumuz TRT Yasası’na karşı direnen emekçilerin eylemleri yine kendi televizyon ve radyo kanallarında sansürlenmeye devam etmektedir.

TRT ekranlarında muhafazakâr kanallardan, gazetelerden transfer edilen isimler boy gösteriyor, bildiğiniz gibi. Siyasi yorumlardan eğlence programlarına kadar çok sayıda programı hazırlayıp sunuyorlar bu arkadaşlarımız. Programcılar arasında Fethullah Gülen’in şiirlerini ve metinlerini seslendirenlerin yanı sıra, daha önce Samanyolu ve Kanal 7 gibi televizyonlarda görev yapan isimler de yer alıyor. Bu programların yapımcı ve sunucularının daha fazla ücret aldığı haberleri basında yer buldu ve bulmaya devam ediyor. Ancak, TRT’nin üst kademe yöneticileri tüm bu iddiaları reddetmekle kalıyorlar.

Değerli milletvekilleri, TRT yönetiminin kamuya verdiği rahatsızlığı ifade etmek için farklı bir örnek daha vermek istiyorum. Örneğin, 22’nci Dönem milletvekillerimiz TRT hakkında 148 yazılı, 10 sözlü olmak üzere toplam 158 önerge vermişler, tabii bu önergelerde yüzlerce soru var. Bu dönemde ise, 23’üncü Dönemdeki milletvekilleri ise sekiz aylık dilimde 45 adet yazılı, 8 adet sözlü olmak üzere 53 önergeyle toplam 310 soru sormuşlardır. Demek oluyor ki, ateş yanmayan yerden duman tütmez. Bu tablo, TRT’nin tartışılır duruma geldiğinin somut göstergesidir diye düşünüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; radyo televizyon yayınlarını denetleyen RTÜK, ne yazık ki tarafsız olma ilkesini sıkça ihlal etmekte, iktidarı eleştiren kanalların üzerinde Demoklesin kılıcı gibi sallanmaktadır. Bu kurumumuz âdeta Hükûmetin sansür makamı gibi görev yapmaktadır.

Bakınız, özel kanallara ceza yağdıran Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, TRT’de laik düzene, cumhuriyet değerlerine karşı yapılan yayınlara âdeta gözlerini kapamaktadır, görmezden gelmektedir. Bir taraftan özel kanallardaki spor programlarına bile müdahale edeceksiniz, öte yandan cumhuriyetin temel niteliklerini eleştiren programlara dokunmayacaksınız.

Şimdi, bunlar yetmezmiş gibi, yeni yasa tasarısıyla da TRT’nin okul olma özelliğini de yok etmeye çalışacaksınız.

Getirdiğiniz yasayla TRT emekçileri zor duruma düşürülüyor, tasfiye süreci başlatılmış oluyor. Kamu yayıncılığını propaganda zincirinden kurtarmak daha özgür, daha duyarlı, daha kaliteli yayınlar izlemek için hep birlikte elimizi taşın altına koyup TRT emekçilerinin sorunlarını da çözme çalışmaları içerisinde olmamız gerekmektedir.

Söz almış olduğum geçici 12’nci maddede de yer alan işçi  sayılmayan geçici personelin durumuna baktığımızda, 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Kanunu’nun 49’uncu maddesine dayanılarak hazırlanan İşçi Sayılmayan Geçici Personel Yönetmeliği 27 Nisan 2001 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanmış, bu tarihten itibaren daha önce hiçbir sosyal güvenliği olmayan personelin bir kısmı sosyal güvenlik mevzuatı yönünden 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine tabi kılınmıştır.

Şu anda TRT’de işçi sayılmayan geçici personel statüsünde ise 500 civarında personel olduğu söylenmektedir. Bu statüdekiler arasında on yılı aşkın bir süreden beri çalışanların olduğu da bilinmektedir. İşçi sayılmayan geçici personel, Kurumun kadrolu personeliyle birlikte gece-gündüz, bayram, tatil demeden çalışmakta, Kurum mevzuatında kadrolu personel tarafından yürütülmesi gereken işlerin de önemli bir bölümünü yerine getirmektedirler. Ancak bu statüdeki personel ne memur ne de işçi olarak kabul edilmektedir. Düşük maaş ve iş güvencesi olmaksızın çalıştırılmalarının yanı sıra Kurumdaki kadrolu personelin sahip olduğu birçok haktan da yararlanamamaktadırlar. İşçi sayılmayan geçici personel yılda on bir ay çalıştırılmakta, kıdem tazminatına hak kazanmamaları için sözleşmeleri bir ay feshedilmekte ve yeni sözleşmeleri bir ay sonra yapılmaktadır. Bu bir aylık sürede kimi zorunlu olarak kimi de işimizi kaybederiz korkusuyla gönüllü olarak ücret almadan çalışmaktadırlar. Söz konusu personel çalıştığı her dört ay için en fazla üç gün ücretli izin kullanabilmekte, yılda on bir ay çalıştığı için de birim amirlerinin inisiyatifi ile yılda en fazla altı gün izin kullanabilmektedirler.

Değerli milletvekilleri, eğer Kurumun personel ihtiyacı karşılanmak isteniyorsa Kurumda yıllardır yayında çalışan, hazır yetişmiş, işçi sayılmayan geçici personel kadroya alınmalı ve TRT Yasası’nın 49’uncu maddesindeki geçici personel düzenlemesi kaldırılmalı. Bunun yerine “Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun hizmetleri memurlar, kadro karşılığı sözleşmeli personel ve sözleşmeli personel eliyle gördürülür.” şeklinde düzenlenmelidir diye düşünüyoruz. 2007 yılında, toplam 245 kişiyi sınavla almak için Hazine Müsteşarlığından alınan izin kullanılarak sınav açılmalı ve kadrolu personel alınmalıdır diye düşünüyoruz.

Değerli milletvekilleri, yayıncılık ilkeleri, tarafsızlığı, deneyimiyle ülkemizin göz bebeği olan bir kurum âdeta bize göre bu yasayla yok ediliyor. Bu koca çınar yıllarca halkımızın gözü, kulağı ve yüreği olmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Koçal, konuşmanızı tamamlar mısınız.

ALİ KOÇAL (Devamla) – Dileğimiz, iktidarın getirdiği bu yasayı tekrar gözden geçirmesi ve böylesine önemli bir kurumla ilgili muhalefetin söylediklerini de dikkate almalıdır diye düşünüyoruz.

Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminin tamamında, TRT’de müdür yardımcıları dâhil, değişmeyen yönetici kalmamıştır, hatta bunlar birkaç kez değiştirilmiştir.

Şimdi, Sayın Bakana sormak istiyorum: 12 Ocak 2004 tarihinden bu yana, TRT’de 420 yöneticiden değiştirilmeyen kimse var mıdır? Evet, değiştirilen değil değiştirilmeyen kimse var mıdır? Bunu sormak istiyorum. Çünkü, daha kolay olacaktır diye düşünüyorum.

Böylece, bugüne kadar TRT’ye emeği geçenleri buradan bir kez daha minnetle anıyorum.

Hepinizi şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Koçal.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Necati Özensoy.

Buyurun Sayın Özensoy. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 9’uncu maddesinin ek 12’nci maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Bu madde, burada bahsedildiği gibi, Kurumdaki sadece 4 kişiyi ilgilendiriyor. Yani Kurumda istihdam edilen işçi sayılmayan sözleşmeli personelin istihdam sayısı yalnızca 4. Tabii, TRT Kanunu olarak burada görüştüğümüz kanun, her ne kadar gerekçelerine baktığımızda daha geniş kapsamlı olması, daha geniş kapsamlı birtakım konuların görüşülmesinin gerekmesine rağmen, maalesef, 6’ncı madde dışında, personel kanununa dönüşmüş bir şekilde, sadece personelle ilgili konuları görüşüyoruz.

Burada gerekçelerden de görüldüğü gibi “Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun şu anki idari yapılanmasının temeli ise, radyo televizyon yayıncılığının tek elden yürütülmesi esasına dayandırılmış olup, bu yapı, radyo ve televizyon yayıncılığının gerek ülkemizde gerekse uluslararası alanda yaşanan gelişmeler karşısında bugün için kamu yayıncılığı görevini sağlıklı ve etkin bir şekilde yürütülmesinde yetersiz kalmıştır.” deniliyor.  Devamında “Nitekim, bu zorunluluk, TBMM Genel Kurulu tarafından da kabul edilmiş ve 27/6/2000 tarihli 199’uncu Birleşimde onaylanarak yürürlüğe giren ‘Uzun Vadeli ve Strateji ve Sekizinci Beş Yılık (2001-2005) Kalkınma Planı’nda ‘TRT’nin yeniden yapılandırılması sağlıklı bir mali yapıya kavuşturulması kapsamında gerekli hukuki düzenlemeler yapılacaktır.’ şeklinde  yer almıştır.”

Bakın, burada altı çizilen önemli konulardan bir tanesi de “Sağlıklı bir mali yapıya kavuşturulması” deniliyor. Yine, devamında bahisle “...TRT’nin kamu hizmeti yayıncılığı kapsamındaki rolünün belirlenerek yeniden yapılandırılması ve sağlıklı bir mali yapıya kavuşturulması amacıyla 2954 sayılı Kanun’da gerekli değişiklikler yapılacaktır. Yapılacak düzenlemelerde Kuruluşun Anayasal özerkliğini zedelemeyecek, ancak hesap verilebilirliği tesis edecek bir yapının oluşturulmasına önem verilecektir.” denilmiştir. Yani bu gerekçelerle bu ortaya konulan kanunlar birbirini ne kadar destekliyor, bunu burada iyi düşünmek lazım diye düşünüyorum.

TRT, hepinizin bildiği gibi, bir kamu iktisadi teşebbüsü, yani KİT kuruluşu. TRT, her yıl belirli zamanlarda hem alt komisyonda hem üst komisyonlarda denetlenir. Bu denetlemeler sadece gelirlerinin, giderlerinin denetlenmesi şeklinde değil, Kurumun içinde bulunduğu durumun zorlukları varsa bunların aşılması doğrultusunda, yanlış giden birtakım işler varsa bunların da düzeltilmesi anlamında denetlemeler yapılır. Yine, Başbakanlık Denetleme Kurulunun üyelerinin dışında Meclis üyelerinin, KİT Komisyonu üyelerinin de denetlemesinde ve görüşmesinde birtakım şeyler ortaya çıkar.

Bakın, bu önerilerden birkaç tanesini burada ifade etmek gerekirse -ki bunlar sürekli olarak bugüne kadar gelmiş öneriler- yine “TRT Kanunu’nda özel kesim radyo ve televizyon kuruluşları ile RTÜK’ün aynı mesafede olmasıyla alakalı TRT Kurumunun kurumsal özerkliğini zedeleyici RTÜK’ün idari vesayetinin görüntüsünün kaldırılması” şeklinde bir öneri var ama burada bu konu hiç gündeme bile gelmiyor.

Yine, bu kanun taslağının hazırlanması hep KİT Komisyonunda her yıl tekrarlanmış ancak kapsamlı bir kanun olmadığı yine gündeme getirilmiş. Yine, “Kamu yayın kuruluşu olarak TRT’nin uluslararası normlarda öngörüldüğü biçimde özerklik ve yayınlarda tarafsızlık kriterlerine göre, finans kaynaklarının garanti altına alınması ilkesi doğrultusunda kamu yayıncılığı faaliyetini sürdürebilmesi için yasal  düzenleme ile devamlı bir finansman kaynağına kavuşturulması” deniyor. Bunun da altı özellikle çizilmiş.

“TRT Kurumunda yerli ve yabancı program ile film yapım alımlarıyla ilgili olarak çerçeve bir yönetmeliğin hazırlanması” denmiş, “Eski teknoloji ürünlerinin yenilenmesi” denmiş; daha devam eden, burada birçok öneriler göze çarpmakta.

Tabii, Kurumun mali sıkıntılarına baktığımızda, finansman yapısına baktığımızda da yine, “TRT vericilerinin Türk Telekom AŞ’ye devrine karşılık reklam piyasasındaki payının azalması ve elektrik enerji payı sisteminde ilk uygulamalarında bu payın tahsilindeki aksaklıklar nedeniyle 2000’li yıllara kadar devamlı kaynak sıkıntısı çekmiştir. Her ne kadar 1990-1993 yılları arasında finansman açığı, 1994 yılından sonra finansman fazlasına dönüşmüşse de TRT, kaynak harcama dengesi yaptırımlarını kısarak sürdürmüştür. TRT, çeşitli yıllar finansman ihtiyacı için genel bütçeden pay almış, bazı gayrimenkullerini satmak zorunda kalmış, Türk Telekom AŞ’den vericilerin tekrar devri sonucu Türk Telekom AŞ’nin brüt satış hasılatından 2,5 pay almış, ancak bütün bu uygulamaların getirdiği gelir fazlası, 2003 yılında, TRT Kurumunun en önemli gelir kaynağı olan elektrik enerji payının Bakanlar Kurulu kararıyla yüzde 3,5’tan 2’ye indirilmesi sonucunda giderek tükenmiş, kuruluş, son iki yılda zarar ederek likidite bulmakta zor durumda kalmıştır. Yine, TRT Kurumunun elektrik enerjisinden aldığı pay her zaman tartışmalara neden olmuştur. Bu konuda, 2003 yılından başlayarak TRT’ce çeşitli alternatif kaynak arayışları sürdürülmüş ve ilgili makamlar nezdinde girişimler yapılmışsa da 2006 yılı içinde de TRT’nin finansman sorununa bir çözüm getirilememiştir.” diyor KİT raporlarında, komisyon raporlarında; bu tür raporların maddelerine rastlıyoruz.

Yine, bakın bu kanun çalışmasıyla ilgili çok öncelerden başlayan, ta 1998 yılında başlayan, TRT Yönetim Kurulunun 136 sayılı Kararı’yla TRT’nin yeniden yapılandırılması amacıyla, Başarılı Bir Gelecek İçin Değişim Programı kabul edilmiş, Yönetim Kurulunun 19/6/1998 gün, 182 sayılı Kararı’yla, danışmanlık hizmeti satın alınması kararlaştırılmış, firma, hazırladığı “Başarılı Bir Gelecek İçin Değişim Programı Tasarımı” adlı TRT teşhis raporunu da Kasım 1998 tarihinde Kuruma sunmuş, TRT Yönetim Kurulunun 15/2/1998 gün ve 358 sayılı Kararı’yla raporda yer alan TRT’nin yeniden yapılandırılmasına yönelik öneriler olduğu gibi kabul edilmiş, bu amaçla, değişim ofisi kurulmasına yönelik çalışmaların başlatılması kararlaştırılmış. Burada birçok öneriler var. Yine, bu değişim ofisinin görev verdiği bir firmanın önerilerine baktığımızda, maalesef, bugün buraya gelen bu kanunun bu öneriler doğrultusunda bile genişletilmediğini, özgün bir şey ortaya konulmadığını görüyoruz.

Buradaki değişim ofisinin önerilerinin başlıcaları, organizasyon yapısının geliştirilmesi ve üretim süreçlerinin yeniden tanımlanması, mevcut yönetmeliklerin üretim süreçlerine göre yeniden düzenlenmesi, maliyet muhasebesi ve yönetim bilgi sistemlerinin kurulması, kanal kimliklerinin belirlenmesi ve program seçimiyle, yayın akışı düzenlemelerine yönelik kısa ve uzun vadeli planların hazırlanması gibi öneriler var.

Yine bu özel kuruluşun özellikle belirttiği, TRT’nin personel azaltılması dâhil olmak üzere, küçültülerek yönetilebilir boyutlara getirilmesi, bölge teşkilatlarının kaldırılması, sosyal hizmetlerin özelleştirilmesi, sanatçıların Kültür Bakanlığına devredilmesi ta 1999 veya 2000’li yıllarda önerilen, ancak bugün ortaya getirilen kanunda birebir sanki bunlardan kopya çekilmiş bir kanun olarak Meclisin önüne gelen, ancak sadece ve sadece personel değişiklikleriyle alakalı bir kanunu burada konuşuyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özensoy, konuşmanızı tamamlar mısınız.

NECATİ ÖZENSOY (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Buraya gelen çeşitli konuşmacılar, buradaki değerli hatipler bu kanunla alakalı birçok eleştirilerde bulundular, kadrolaşmadan söz edildi. Elbette ortaya konan kanun sadece kadrolarla ilgili olduğu için, ihdas edilen o kadrolara 300 kişinin tekrar alınmasıyla alakalı birtakım kanunlar olduğu, yeniden yapılandırmanın içerisinde sadece ve sadece personel alımları ve personelin statüsü olduğu için de bunlar konuşulacaktır.

Sonuç olarak, şunu ifade etmek istiyorum: Ortaya konan bu kanun, TRT’nin belki ileriki günlerde birtakım gelişmelerinde faydaları olabilecektir ama kesinlikle TRT’nin kalıcı bir işlevine veya gelişmesine fayda sağlamayacağı kanaatindeyiz.

İnşallah, TRT’nin daha hayırlı hizmetlerle, daha iyi yayınlarla yayın yapmasını dileyerek hepinize saygılar sunuyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özensoy.

Şahısları adına ilk söz Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’e aittir.

Buyurun Sayın Özgün. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan TRT Kanunu’nun 9’uncu maddesinde kişisel söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, kanun tasarısı hakkında muhalefet sözcülerini dikkatle dinliyoruz. Burada ifade edilen hususları, gerçekten zaman zaman hayrete düşerek izliyoruz, dinliyoruz. Bu kanun tasarısının AK Parti Hükûmetinin bir kadrolaşma kanunu olduğu yönünde, bir kadrolaşmadan söz edilerek suçlamalarda bulunulmaya çalışılıyor. Hâlbuki geçmiş dönemlere baktığımız zaman, bir de bugüne kıyasladığımız zaman kimin nasıl bir kadrolaşma içerisinde olduğu gayet açık bir şekilde görülmektedir.

Şimdiki Sayın Genel Müdürümüz döneminde alınmış olan 21 personelin, kalkıp burada bir kadrolaşma hareketi gibi gösterilmiş olması fevkalade üzücüdür. Hâlbuki geçtiğimiz yıllara, geçtiğimiz dönemlere baktığımız zaman çok daha fazla, üstelik de Kurumun işine yaramayan vasıfsız elemanlarla Kurumun doldurulmuş olması, bugün, Kurumun en büyük sıkıntısı olarak önümüze gelmiştir.

Geçmiş yıllara bir bakın, geçmiş TRT genel müdürleri döneminde alınmış olan personelin sayısına bir bakın, o sayılarla bugünü kıyasladığınız zaman hiç de böyle bir kadrolaşma hareketinin olmadığı gayet açık bir şekilde ortada görülmektedir. Bakınız, Yücel Yener döneminde 1.768, Tayfun Akgüner döneminde 363, Kerim Aydın Erdem döneminde 887, Tunca Toskay döneminde 2.303, Musa Öğün döneminde 1.673... Bunları çoğaltabiliriz. Aşağı yukarı 6.700’ün üzerinde personel alınmış, ama AK Parti Hükûmetleri döneminde alınmış olan personel sadece 80’le sınırlı.

İşte, bu rakamlar gösteriyor ki burada bir kadrolaşma söz konusu değildir. TRT tarafsız, çağdaş bir yayın yapmak durumundadır ve getirilen düzenleme de TRT’nin bu yönde personel eksiğinin giderilmesi ve vasıfsız personelin bir şekilde elimine edilmesini gerektiren bir durumdur.

Tasarının 9’uncu maddesi, biraz önce de ifade edildiği gibi, TRT’de çalışmakta olan işçi sayılmayan sözleşmeli personelle ilgilidir. Bunun da sayısı zaten çok azdır, 4 kişi bu şekilde çalışmaktadır. Getirdiğimiz tasarıyla bu statüyü ortadan kaldırmış bulunuyoruz. Bu arkadaşlarımızın mağduriyete uğramaması için yine bu statüdeki bu 4 kişi çalışmasına devam edecek. Yani onları zor duruma sokmamak için böyle bir düzenleme getirilmiş bulunmaktadır.

Bu kanun TRT’nin önümüzdeki yıllarda, önümüzdeki dönemde, biraz önce söylediğim gibi, tarafsız, yeni teknolojik gelişmelere açık ve çağdaş bir kamu yayıncılığı yapmasının önünü açacak bir düzenlemedir. Biraz önce söylendiği gibi, Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında, kalkınma planlarında bu konulara hep vurgu yapılmıştır ve buradan hareket edilerek de Hükûmetimiz böyle bir kanun tasarısını Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmiş bulunmaktadır.

Ben Sayın Genel Müdürümüze çalışmalarında başarılar diliyorum ve inşallah TRT’nin yarını bugününden daha iyi olacak, daha güzel, daha çağdaş programlara hep beraber kavuşacağız diyorum.

Hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum. Kanunun hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özgün.

Şahısları adına ikinci söz Siirt Milletvekili Yılmaz Helvacıoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Helvacıoğlu.

Yoklar mı?

Başka konuşmacı var mı? Yok.

Soru-cevap işlemine başlıyoruz.

Sayın Sipahi, buyurun.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, geçtiğimiz hafta sonunda TRT 1’de bir tartışma programı, bir bayan milletvekilimizin profesör eşinin katıldığı bir tartışma programı… Bir gazete haberi üzerine, cumhuriyet döneminde imamlar mı kazandı öğretmenler mi kaybetti, tartışma konusu bu. Burası TRT, devlet televizyonu. Bakın, bırakın toplumu, bu değerli Mecliste aramızda kıymetli din adamlarımız da var, değerli öğretmenlerimiz ve öğretim üyelerimiz de var. Bu nasıl bir devlet ciddiyetidir? Ne kadar seviyesiz bir bölücülük ve ayrımcılıktır? Bilmiyorum bu programı izlediniz mi? Dünyanın başka herhangi bir ülkesinde, bırakın devlet televizyonunu, herhangi bir ciddi özel televizyon kanalında, imamlar mı kazandı öğretmenler mi kaybetti veya Avrupa’da papazlar mı kazandı öğretmenler mi kaybetti… Böyle bir gayri ciddi konuyu TRT’ye ben yakıştıramadım. Bilmiyorum bu program hakkında herhangi bir işlem yapıldı mı ve bu seviyesiz program aynı kişilerle devam edecek mi etmeyecek mi?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Barış, buyurun.

TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, 2007 yılında yayınlanan “Kınalı Kuzular” adlı dizinin her bölümü için yapımcı şirkete 350 bin YTL verildiği doğru mudur? TRT, 4 milyon 550 bin YTL’ye mal olan on üç bölümlük dizinin DVD ve VCD satış hakkını iki yıllığına 37.800 dolara aynı şirkete devretmiş midir? Bu devir işleminde kurumun zarara uğratıldığı yönünde iddialar incelenmiş midir?

Bu yapımcı şirket tarafından çekilen ve şu anda TRT’de yayınlanan başka bir dizi var mıdır? Bu dizinin bölüm başına TRT’ye maliyeti kaç YTL’dir? Bu dizinin de VCD ve DVD hakkı yine şirkete devredilecek midir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Köse…

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakana soruyorum: 2005-2008 döneminde Eğitim Dairesi Başkanı olarak görev yapan İsmail Sert, Kırgızistan’a temsilci olarak atandı mı? İsmail Sert’in Eğitim Dairesi Başkanı olduğu 2005-2008 döneminde gerçekleştirilen iki kurum içi sınavda usulsüzlük yapıldı mı? Bu sınavlardan birisinin tamamen iptal edildiği ve yenilenmediği, diğerinde ise sınava usulsüz giren 2 kişinin sınavının geçersiz sayıldığı doğru mu? İsmail Sert hakkında sınavlarda yaşanan usulsüzlükler nedeniyle bir soruşturma açıldı mı? Soruşturmanın sonucunda İsmail Sert’in görevden alındığı doğru mu? Daire Başkanlığı döneminde başarısız olan ve görevinden alınan bir kişinin TRT temsilcisi olarak atanması doğru mu?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, anlaşıldığı kadarıyla bu tasarıyla TRT’de personel yönünden küçülmeye gidilmesi planlanmaktadır. Bu durumda gerek hâlen boş kadroların gerekse erken emeklilik nedeniyle oluşacak kadroların Başbakanlık Personel Başkanlığına iadesi yapılacak mıdır?

Yaklaşık bir ay önce çıkartılan Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda emeklilik yaşı yükseltilmişken bu tasarıyla özendirilen erken emeklilik uygulaması birbiriyle tezat değil midir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.

Sayın Özer…

ABDULLAH ÖZER (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

TRT Genel Müdürünün 2 danışmanıyla ilgili sorulan soruya Sayın Mehmet Aydın, 2 danışmanın 36’ncı maddeye göre çalıştığını söyledi. Bu 36’ıncı maddenin hangi kanunun maddesi olduğunu açıklar mısınız? Çünkü ben 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na baktım, TRT Kanunu’na baktım, bu kanunların 36’ncı maddeleri danışman görevlendirmeyle ilgili değil. Bu 2 danışmandan Mehmet Yılmaz Küçük hâkim. Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun “Başka iş ve görevler” başlıklı 48’inci maddesinde aynen şöyle yazıyor: “Hakim ve savcılar, kanunlarda belirlenenlerden başka, resmi ve özel hiçbir görev alamazlar, kazanç getirici faaliyetlerde bulunamazlar. Eşlerinin, reşit olmayan veya kısıtlanmış çocuklarının kazanç getiren sürekli faaliyetlerini Adalet Bakanlığına onbeş gün içinde bildirmekle yükümlüdürler.”

Yasanın açık hükmüne rağmen, bir hâkim nasıl TRT Genel Müdürünün danışmanı oluyor?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, sorular tamam, cevap verecek misiniz?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Sipahi’nin sorduğu soruya muttali değilim. Tabii, onun bir incelenmesi lazım. Doğrusu, kabul edilebilir de değildir bu ifade edildiği şekliyle.

“Kınalı Kuzular”la ilgili bana şu anda verilen bilgiye göre, bölüm başı 168 bin YTL’ye… Yani “350 bin” diye ifade edildi zannediyorum, 168 binmiş, onu düzeltmiş olayım.

2 danışmanla ilgili Sayın Özer’in sorusu… Başbakanlığın teşkilat kanunu var, 3056. Onun 36’ncı maddesinin ikinci fıkrası… Şahısların özel durumlarıyla ilgili hususu ayrıca incelemek lazım. Zannediyorum, orada bir hata yapılmış olması mümkün değildir.

Diğer sorulara yazılı olarak cevap vereceğim.

Arz ederim efendim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakanım.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna mensup milletvekillerinin ve Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in birer önergeleri vardır. Aynı mahiyetteki önergeler geçici personelin sözleşmeli personel pozisyonlarına atanmasını öngörmektedir. Buna yönelik bir düzenleme bir önceki maddede kabul edilmiştir. Bu nedenle, her iki önergeyi işleme alamıyorum.

Birleşime beş dakika ara veriyorum efendim.

 

 

Kapanma Saati: 19.12

 

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 19.21

BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet buradalar.

9’uncu maddeye bağlı geçici 12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Çerçeve 9’uncu maddeyi kabul edilen maddelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

10’uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 10- 2954 sayılı Kanunun; 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentleri, 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi; 13 üncü maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi, 14 üncü ve 25 inci maddeleri ile 13/04/1994 tarihli 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hak-kında Kanunun 24 üncü maddesinin dördüncü fıkrası ve Geçici 8 inci maddesinin birinci fıkrası yürür-lükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Gruplar adına, Cumhuriyet Halk Parti Grubu adına Manisa Milletvekili Şahin Mengü; buyurun.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Oğuz Oyan efendim.

BAŞKAN – Şahin Mengü efendim burada. Niye değiştirmediniz?

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Onun yerine Oğuz Oyan konuşacak efendim.

BAŞKAN – Efendim, burada “Sayın Mengü” yazıyor.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Oğuz Oyan konuşacak efendim.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Grup başkan vekili yok efendim, kim karar veriyor? Oğuz Oyan konuşamaz.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Ünal Bey, her yere karışıyorsunuz. Yani bu kadar şey olmaz!

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Efendim, grup başkan vekili yok ki orada, kim verecek görevi? (CHP sıralarından gürültüler)

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Bu görevi siz mi veriyorsunuz Ünal Bey?

BAŞKAN – Grup başkan vekilinden yetkiniz var mı efendim? (AK Parti sıralarından “Yok, yok” sesleri)

OĞUZ OYAN (İzmir) – Vekâlet ediyor efendim.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Efendim, ben vekâlet ediyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hani grup başkan vekili?

BAŞKAN – Bir kâğıt gönderir misiniz efendim.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Gönderdik efendim.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kim gönderecek efendim, grup başkan vekili yok ki orada.

BAŞKAN – Konuşsun, ne olacak, konuşsun. Sanki bir şey var!

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Gönderdim, kâğıt vardı orada, olması lazım.

OĞUZ OYAN (İzmir) – Bir daha yazın gönderin.

BAŞKAN – Tamam, buyurun Sayın Oyan.

Bu kadar da şey yapmayalım.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Kâğıt gönderiyoruz efendim. (AK Parti sıralarından gürültüler)

CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…

BAŞKAN - Size de eğlence lazım yani!

OĞUZ OYAN (Devamla) - AKP grubunun bugün biraz eğlenmeye ihtiyacı var doğrusu.

BAŞKAN – Herhâlde.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım… (AK Parti sıralarından “O ne biçim laf?” sesleri, gürültüler)

ZEYİD ASLAN (Tokat) – Ne demek eğlence? Ne biçim konuşuyorsun? Burası eğlence yeri mi?

BAŞKAN – Sayın Oyan, lütfen…

ZEYİD ASLAN (Tokat) – Yakışıyor mu senin gibi bir adama?

OĞUZ OYAN (Devamla) – Çok ayıp!

ZEYİD ASLAN (Tokat) – Hayır, size yakışıyor mu?

BAŞKAN – Sayın Oyan, madde üzerinde konuşun lütfen.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Çok ayıp, çok ayıp!

Eğlenmek istediniz eğlendiniz. (AK Parti sıralarından “Ayıp, ayıp” sesleri, gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Oyan…

OĞUZ OYAN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım…

ZEYİD ASLAN (Tokat) – Yani siyaseten tecrübeniz var, yakışıyor mu sana?

OĞUZ OYAN (Devamla) – Başkan, lütfen müdahale eder misiniz.

BAŞKAN – Siz sataşmaya mahal vermeyin efendim.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Hayır efendim…

BAŞKAN – Böyle mi başlanır yani konuşmaya?

Başlayın efendim, buyurun.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Efendim, konuşmalar büyük bir istihzayla başlıyor.

BAŞKAN – Saygı sunmayı yapmadınız, bir şey yapmadınız, hemen başladınız efendim.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Saygı sundum, ama Sayın Başkan, burada bir konuşmacıya böyle alay eder gibi, başlangıçta, davranılamaz.

BAŞKAN – Ama siz de manalı söylüyorsunuz.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Ben ona cevaben söyledim.

BAŞKAN – Niye söylediniz o zaman? Açıklayın.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Yani burada büyük bir gülüşme ve istihzayla karşılanılan bir…

BAŞKAN – Bakın, ben size söz verdim. Aslında söz vermeyebilirdim.

Lütfen devam edin.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Sayın Başkan, saati başa alır mısınız lütfen.

BAŞKAN – Hayır efendim, siz sebep oldunuz. Almam efendim.

Buyurun, devam edin.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Şimdi burada bir TRT yasa tasarısı görüşüyoruz.  Daha önceki konuşmalarımda belirttiğim bir şey vardı. Geçmişte birtakım yasalar yarı mamul çıkardı, yani yasa çıkar ama Bakanlar Kuruluna ya da bakanlara büyük yetkiler verilirdi. Şimdi, burada AKP döneminde gördüğümüz bir tasarı yapma usulüyle karşı karşıyayız. 5 maddelik bir hükûmet tasarısı komisyona geliyor, bunun 1 maddesi –ki o 1 madde çok uzun bir maddedir- geri çekiliyor, geriye 4  madde kalıyor. Şimdi, bu 4 maddeyi biz 12 madde olarak görüşüyoruz. Burada yürütme ve yürürlüğü çıkarırsanız, yetkiyi çıkarırsanız, 2 maddeden toplam 10 maddeye çıkan, yani 8 maddenin eklendiği bir süreç… Komisyon, 2 ana maddeye 8 madde ekleyerek önümüze getiriyor, yani 5 katı arttırıyor.

Değerli arkadaşlarım, yani bir hükûmet, tasarısını mamul olarak komisyona sunar, burada değişiklik olacaksa en fazla bir maddede olur ama bu kadar büyük bir değişiklikle de herhâlde bir tasarı gelmez.

Tabii bu arada, bu sürecin nasıl antidemokratik olduğunu anlatmaya gerek yok. Hiçbir demokratik kitle örgütünden, hiçbir sivil toplum kuruluşundan, kamuoyunun bilgisinden yararlanılmadığı gibi, bizzat TRT’nin kendi çalışanlarından, TRT’de Haber-Sen gibi bir sendikal yapılanmadan hiçbir katkı alınmaz ama bu arada başka şeyler yapılır. Mesela, burada bu kanun tasarısının ilk görüşüldüğü gün, Genel Kurulda geneli üzerinde görüşüldüğü gün bir arkadaşımız, TRT’nin bir çalışanı, İstanbul Radyosunun bir muhabiri burada bulunur -ama, aynı zamanda kendisi Haber-Sen Yönetim Kurulundadır- kendisi hakkında “Burada görüldüğüne dair” tutanak tutulur ve kendisinden savunma istenir.

Değerli arkadaşlarım, bir Başbakanlık genelgesi -bu arkadaşın adını da söyleyeyim, Mehmet Demir- vardır ve bu Başbakanlık genelgesine göre, sendika yöneticileri –ki arkadaşımızın durumu buna uyuyor, MYK üyesidir bu sendikada- il dışına çıkışlarında izin almak durumunda değillerdir. Dolayısıyla, burada böyle bir meseleyi de hatırlatarak başlayayım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada bir tasarı görüşüyoruz. Bu tasarı, aslında, Türkiye'nin en önemli kamu yayın hizmet kuruluşuyla ilgili, TRT’yle ilgili. Aslında, medyanın kendisi bir toplumda ideoloji oluşturmada çok temel bir araçtır. Bu, aynı zamanda, bu ideolojinin oluşturulmasında bir ideoloji yayın merkezi olarak da çalışır.

Şimdi, biz, devri AKP’ye bakıyoruz, ne oldu? Bir kere, sadece kamu yayın kuruluşlarıyla -TRT’dir, Anadolu Ajansıdır- sınırlı olmayan bir medya hâkimiyeti tesis etme sürecinden geçiyoruz. Bakınız, bu ideolojinin, bu iktidarın Türkiye’ye getirmek istediği yeni ideolojinin nasıl ilmik ilmik örüldüğüne dair çok yaygın bir -artık burada dile getirilen- örnekler dizisi var. Ama değerli arkadaşlarım, bakınız, sadece TRT’den, sadece kamu yayın kuruluşlarından bahsetmiyoruz. Bu dönem içinde bir TMSF medyası türedi. Yani bu “TMSF medyası” dediğimiz, ki bugün büyük ölçüde el değiştirdi…          Bu TMSF’nin yönetiminde olduğu süre içinde, âdeta iktidarın borazanı hâline dönüştürüldüler gerek basılı gerekse görsel yayın organları. Yani bunların örneklerini size sıralamayayım. Ama, bunların, aynı zamanda, özelleştirilmeleri -satılmaları daha doğrusu, zaten özeldiler, kamulaştırılmışlar- bunların satılma süreçleri de son derece şaibeli bir şekilde oldu. Star örneği var, Sabah-ATV örneği var, diğerleri var. Dolayısıyla, benim, burada… (AK Parti sıralarından “Kanaltürk örneği de var.” sesleri)

Değerli arkadaşlarım, bakın, laf atıyorsunuz, Türkiye’de son beş yılda -2002 ile 2007 arasında- yani iktidarınızın birinci döneminde, AKP yanlısı medyayı bir orana vursanız yüzde 95’leri vurur. Yani bunun içine holdinglerin medyası da dâhildir. Bütün bir kamu tekelini zaten kullanıyorsunuz, bütün bir bu TMSF medyasını ve şimdi el değiştirmiş şekliyle yandaş medyasını zaten kullanıyorsunuz. Ama aynı zamanda, sizin için bu dikensiz gül bahçesi oluşturma sürecinde, çok küçük birtakım sizi eleştiren dikenleri de… Yani güllerin, bahçenin tümü dikensiz hâle geldi de birkaç tane gülde diken kaldı, bu da çok büyük, çok önemli bir olay olarak, CHP meselesi değil, iktidarın eleştirilebilir olması hâlâ çok büyük bir sorun. Orada sorun edecekseniz, bir bağımsız yayın organı olarak artık Kanaltürk’ün olmadığını ve bir iktidar medyası hâline dönüştüğünü hatırlatmak isterim size.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, Türkiye böylesine bir medya üzerine hâkimiyet döneminden geçmektedir. Bunun sonucundaki esas amaç bir mutlak iktidar özlemidir. Mutlak iktidar özlemidir ki böyle bir amaca dönük bir medya kuşatmasını getiriyor. Biz bunun Türkiye tarihinde başka örneklerini gördük. Türkiye’de 1950’lerin sonlarına doğru, gene bu kamu yayıncılığı yapan kurumların, radyonun nasıl vatan cephesini her gün listeler hâlinde yayınladıklarını gördük, nasıl Türkiye’de medyanın yönlendirildiğini gördük ama hiçbir dönemde, bu kadar gelişkin hâle gelmiş, bu kadar çeşitlenmiş, dallanmış budaklanmış bir medyanın bu kadar iktidar yanlısı olduğunu görmedik.

Değerli arkadaşlarım, bu yasa bir kadrolaşma yasasıdır. Burada defalarca dile getirildi, bunu ben bir kez daha dile getirmek istiyorum. Bu yasanın kadrolaşma yasası olmasına çeşitli örnekler verildi, bir örnek de ben vereyim. Bakınız, örnek şu: Danıştayın 1. Dairesi, TMSF tarafından atanan Star gazetesi yöneticileriyle ilgili istenen bir soruşturmaya TMSF idaresi izin vermeyince bunu yeniden soruşturmaya izin vermeme kararının kaldırılmasına gitti ve bu şey yürürlükte. 9 tane Star yöneticisi bu anlamda, geçtiğimiz eylül ayından bu yana yargılanmakta. Şimdi, hangi konulardan yargılanıyorlar? Bunlar bu kurumu özelleştirmeye hazırlamak üzere oraya gelmişler ama ne yapmışlar? Kendilerine 20-25 milyar lira düzeyinde aylık bağlamışlar mesela. Bu yöneticilerin yaptıkları en büyük maharetlerden biri bu. Cannes Film Festivalinden piyasa fiyatlarının üzerinde film satın almışlar, asli görevleri medya grubunun satışa hazırlanması olduğu hâlde uzun vadeli harcama programlarına gitmişler, birtakım usulsüz işten çıkarmalara gitmişler, kendileri için yeterli araç-gereç varken, otomobil varken yeni otomobiller almışlar falan… Böyle bir tuhaflıklar zinciri. Bu konuda yargılananlardan bir tanesi -adını da verelim- Zeynel Koç, kendisi bugün, şu anda TRT’de mali işlerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olabiliyor. Yani nasıl birtakım atamaların yapıldığını, yargılanan kişilerin ve o yargılama sonucunda hangi cezaları alacakları da çok belli olmayan –henüz- kişilerin böylesine önemli görevlere getirilmeleri, doğrusu ibretlik bir durumdur.

Değerli arkadaşlarım, burada bu getirilen yasayla kadrolaşma konusunda Genel Müdüre sınırsız bir yetki veriliyor, Genel Müdüre yer ve unvan değişikliği konusunda sınırsız bir yetki veriliyor. Aslında, uzmanların, tabii, araştırmacı unvanına düşürülmesiyle keyfî bir kadrolaşmanın önü bir kez daha açılıyor ama ben burada -bu genel müdür meselesi çok işlendi de genel müdür maaşı beni ilgilendirmiyor ama Türkiye toplumunu, Türk toplumunu ilgilendiriyor- başka bir şeyden söz edeceğim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Oyan, devam edin, sözünüzü tamamlar mısınız.

OĞUZ OYAN (Devamla) – Lütfen…

Şimdi, bu Sayın Genel Müdür, kendisinin çok sayıda görev alma iştahı olabilir. Bu iştahı frenlemek siyasetin görevidir. Bir genel müdürün böylesine frenlenemez bir iştahının olması beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren, siyaseten sorumlu olanların buna “dur” diyememeleri sorunudur. Dolayısıyla, biz burada siyaseten bunun hesabını soruyoruz. Ama çok tipik bazı görevler var, yani “Türk Telekom” adlı özel yabancı şirketi, onu özelleştirdiniz. Çoğunluk hissesi yabancı şirkette. Dolayısıyla, böyle bir şirkette TRT Genel Müdürünün işi ne? Oradaki kamu hisselerini biri temsil edecekse o TRT Genel Müdürü mü olmalıdır? Yani bu çok kritik bir konudur çünkü burada siyasi bir sorumluluk var. Biz, TRT’ye ait arşiv bilgilerinin, TRT’nin teknolojik altyapısının, TRT’nin maddi kaynaklarının, böyle bir özel yabancı şirketin de bilgisi dâhiline girebileceği kuşkularını eğer taşıyabiliyorsak, eğer orada özel ve kamu çıkarları arasında çatışma ortaya çıkacak ve hangisinin seçileceği kesin değilse o zaman bu atamanın mutlaka hemen son bulması gerektiğini burada belirtmek isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Oyan, süreniz tamamlandı.

OĞUZ OYAN (Devamla) –  Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Tokat Milletvekili Reşat Doğru.

Buyurun Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 10’uncu maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, 5 Haziran Çevre Günü’nü kutluyorum. Çevre demek, sağlık demek, çocuklarımızın geleceği demektir. Tüm insanlarımızı, çevreye duyarlı şekilde sahip çıkmaya davet ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda TRT’nin yeniden yapılandırılması ve sağlıklı bir yapıya kavuşturulması kapsamında bu kanun Meclisimize gelmiş ve görüşmeler yapılıyor. Çıkarılmakta olan kanunla yeni bir personel düzenlemesi ve yapılandırılması yapılmaktadır. Görüşmekte olduğumuz bu kanun, yeni personel yapılandırılması yapıyor. Ülkemiz ve milletimizin bekası için bazı düzenlemeleri de bundan sonra getireceğimiz kanunlarla yapmalıyız.

TRT Kurumu, yüce Atatürk’ün ortaya koyduğu ilkeler doğrultusunda kurulmuş, gelişen, demokratik, üniter devlet yapımızın, toplumsal barışın, birlik ve beraberliğimizin teminatı kuruluşlar arasında önemli bir yere sahip, anayasal bir kuruluştur. Bu Kurum, Anayasa’mızdan alınan yetkiler çerçevesinde kurulmuş ve çalışmalarını yapmaktadır. Kuruluş, bu yönde bakılınca, Anayasa’mızın değiştirilemez 3’üncü maddesi olan “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” hükmüne göre çalışma yapması gerekir.

Sayın milletvekilleri, tarihini bilmeyenlerin coğrafyasını başkaları çizer. Dününü bilmeyenlerin de sonunu en yakın sandık belirleyecektir. 2002 yılında Milliyetçi Hareket Partisinin bütün itirazlarına rağmen, oluşan seçim ortamında, bugünkü bazı vekillerin de iştirakiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki gökkuşağı koalisyonu sayesinde idam kaldırılmış, vakıflarla ilgili düzenlemeler yapılmış, ana dilde yayın konusunda da düzenlemeler yapılmıştır. Avrupa Birliği dayatmaları neticesinde yapılan bu düzenlemeler vatandaşlarımız tarafından rağbet görmemiş, açılan farklı dilde öğretim kursları kapanmış, bu konuda yapılan TV yayınları rağbet görmemiştir. Vatandaşlarımızın günlük yaşamında ana dillerini kullanmalarıyla ilgili bir sıkıntıları bulunmamaktadır. Bu topraklarda birlik ve beraberlik içerisinde yaşamalarıyla ilgili bir sıkıntıları da yoktur ancak geçen süre içerisinde görülmüştür ki birlik ve beraberliğimizden rahatsız olan bizim kardeşlerimiz değil, Avrupa Birliği komiserleri ile onların emirlerini yerine getirenlerdir. Önceki düzenlemeler ile birlik ve beraberliğimizin bozulmayacağını anlayan kimileri yeni dayatmalar ileri sürüyorlar. Ana dilde yayınla ilgili herhangi bir sıkıntı yok iken TRT Yasası içerisine bu yönde hüküm konmasının iyi niyetli olmadığını düşünüyorum. Nedir bu zorlama? Bu yasa örnek gösterilerek başka kanunlarla da benzer düzenlemelerin gündeme getirileceğinin işaretleri bu tür uygulamalardır.

Sayın milletvekilleri, TRT’nin bir görevi de Türkçenin en iyi şekilde korunması ve kullanılmasıdır. Türkçemiz tüm programlarda, diziler ve filimler dâhil, çok dikkatli ve güzel bir şekilde kullanılmalıdır. Ayrıca, TRT sadece Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde değil, 300 milyonluk Türk dünyasına dilimizin, kültürümüzün ve milletimizin değerlerinin anlatılması, anlaşılmasından da sorumludur. 300 milyon nüfusla bütün Türk dünyasına uzanan, onlara milletimizin her türlü güzelliklerini anlatan, sevdiren politikaların da sahibi olunması gerekmektedir.

Bakınız, bugün Azerbaycan’ın her tarafında, TRT 1’le yapılan anlaşma neticesinde, karasal yayında izlenmektedir. Bu yayınlar neticesinde Azerbaycan Türkçesiyle Türkiye Türkçesi arasındaki yakınlaşma daha fazla olmuş, anlaşmalarda bir problem de kalmamıştır. Önümüzdeki beş on yıl içerisinde Bakü’deki bir Türk’le Tokat’taki bir Türk’ün konuşmasında, aksanında hiçbir fark kalmayacaktır. Aynı durumu neden Türk dünyasının diğer devletleriyle yapmıyoruz. Azerbaycan ile yapılan TRT yayın anlaşması yıllık 1 milyon dolardır. Bu yönlü olarak bugün de Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan devletleri ile de yapılması o kadar zor mudur? İşte o zaman ortak dilin oluşmasında mesafe alırız. “Uydudan yayın yapılıyor.” denilecektir ancak takdir edersiniz ki Türk dünyasının birçok ülkesinde halk çok fakirdir, uydu anteni temin etme şeklinde imkânlara sahip değillerdir, karasal yayınla evlerinde TV izliyorlar. Yapılan karasal yayın saatleri de yetersizdir ve devamlı olmalıdır. Yapılan yayınların ayrıca dolu dolu olmasını, tarih ve kültürel doku şeklinde de programların konmasını bekliyoruz.

Dil birliğinin tam sağlandığı yerde iş birliği de beraberinde sağlanacaktır. Büyük Türk yazar İsmail Gaspıralı’nın “İşte, dilde, fikirde iş birliği” ideali işte o zaman gerçekleşme zemini bulacaktır. Türk insanına dünyayla ilgili alışılmışın dışında bilgi vererek dağarcığını genişleten Sayın Banu Avar Hanım’ın yaptığı “Sınırlar Arasında” programının yayından kaldırılması Türkiye ve Türk dünyası için iyi olmamıştır. Bu durum, Türk dünyası için dış güçlere taviz anlamına gelen bir eksiklik, bir kayıptır. Bu kanun görüşülürken neden bu programı kaldırdığınızı da lütfen açıklayınız.  Yayın tekrar başlamalı, hatta yoğun bir şekilde izlenebilir saatlere alınmasını milletimizin isteği olarak değerlendirilmesini de bu kürsüden bekliyoruz. Çünkü Banu Avar, Türk milletine kurulan tuzakları göstermeye çalışıyor, “Yurtta barış, dünyada barış.” felsefesiyle Türk’ün değerlerine, tarihine, her türlü değerin özelliklerine, kültür değerlerine sahip çıkıyor.

Değerli milletvekilleri, Türk milletine sahip çıkmak suç mudur? Acaba Banu Avar, AB’yi, ABD’yi öven programlar yapsaydı TRT’den atılabilir miydi? Büyük Orta Doğu ve Asya projesinin gerçek yüzünün anlatılması ve sonuçta işe son verilmesi, çok ama çok dikkat çekicidir. 

Sayın milletvekilleri, TRT ülkemizin şarkısıdır, türküsüdür, neşesidir, hüznüdür; nine ile torunu, Erzincan ile Edirne’yi, Artvin ile Tokat’ı, dün ile bugünü, yarını bağlayan köprüdür. Bütün vatandaşlarımız TRT ekranlarında ve mikrofonlarında kendileri için bir ses, bir görüntü bulmalıdır.                  Ülkemizin meselelerinin tartışıldığı, çözüm önerilerinin sunulduğu, ülke neslinin korunması, sağlıklı bir nesil yetişmesi için de TV programlarının yapılması da  sağlanmalıdır. Bu amaçlarla Türk aile yapısı korunacak ve gençlerimizi her türlü kötü alışkanlıklardan koruyacak yayınlar da yapılmalıdır. Bugün bazı TV dizileri, madde bağımlılığından tutun da birçok kötü alışkanlıkların sebebi olabilecek durumdadır. Ülkemizin geleceği de unutulmamalıdır ki gençlerimizdir. Özellikle son yıllarda madde bağımlılığı ve uyuşturucuyla ilgili çok ciddi problemlerle karşı karşıyayız. Hatta sadece Türkiye’miz de değildir, Türkiye’nin dışındaki 3,5 milyonluk Avrupa Türklüğüne şöyle bir bakmış olduğumuz zaman bu gençlerimizin de çok süratli bir şekilde çıkartacağımız kanunlarla sahip çıkılması noktasında da çalışmaların yapılması gerekir.

Bakınız, TRT olsun veyahut da diğer özel televizyonlar olsun bazı konularda yayın yapmakla mükelleftirler. O yayınların tam olarak yapılmış olduğunu biz göremiyoruz Bu noktalarda da kötü alışkanlıklar olsun, çocuklara yönelik programlar olsun veyahut diğer eğitimle ilgili programlar olsun, bunların saatleri bazen gece yarılarına konuyor ve gece yarılarına konan bu yayınların da çok fazla izlenme oranının olmuş olduğunu da söyleyemeyiz.

Batı gençliğinin en büyük sorunu olan kötü madde kullanımı, uyuşturucu gibi alışkanlıklar konusunda duyarlı olmamız gerekmektedir. Özendirici programlar dikkatle izlenmeli ve yayından da mutlaka kaldırılmalı ve beraberinde de süzgeçten geçirilmelidir. Ayrıca, bunun yanında, gençlerimizi bilgilendirecek, zararları gösterecek eğitici programlara da çok geniş şekilde yer vermek mecburiyetindeyiz çünkü gençlerimiz bizim her şeyimizdir. Gençlere sahip çıkmayan milletler her zaman yok olmaya mahkûmdur.

TRT, millî birliğimizin ve millî kültürümüzün yayın organı olduğuna göre, günlük siyasi tartışmaların içine girmeden yayın yapmalıdır. Yayınlarında Anayasa’mızın temel ilkelerini hiçbir zaman göz ardı etmemesi gerekir. Milletimizin çocukları, millî gurur ve iftiharla yayın yapan bir TRT istemektedir.

Bu kanun, milletimizin birlik ve beraberliğine zarar verebilecek bazı maddelerin olmasından dolayı bizim için mahzur teşkil etmektedir. Bundan dolayı da Milliyetçi Hareket Partisi olarak ret oyu vereceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Doğru.

Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Osman Özçelik.

Buyurun Sayın Özçelik. (DTP sıralarından alkışlar)

DTP GRUBU ADINA OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Sayın Başkan, değerli üyeler; görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 10’uncu maddesi üzerin söz aldım, saygılar sunuyorum.

Konuşmama başlamadan önce, bugün Anayasa Mahkemesinin türbana ilişkin aldığı kararın insan hakları ve demokrasi açısından üzüntü verici olduğunu, millet egemenliğinin zaafa uğratılmış olmasından kaygı duyduğumu ifade etmek istiyorum.

Çağımız iletişim çağı. İletişim teknolojisinin gelişmesine bağlı olarak dünya küçülmekte, dünyanın bir ucunda gelişen bir olay dünyanın diğer noktalarında yaşayan insanları derinden etkileyebilmektedir. Büyük şair Nazım Hikmet “Cezaevinde Yatacaklara Tavsiyeler” şiirinde “Sen ürpermelisin içeride/ Dışarıda, kırk günlük yerde yaprak kıpırdasa.” demektedir. Dünyanın öbür ucunda yaprak kıpırdasa artık biz bunu karasal sistemler, uydular, kablolu yayınlar, telefon hatları ve İnternet üzerinden duyabiliyor, alabiliyoruz. Ne dünya seksen yıl öncesinin dünyası ne de Türkiye seksen yıl öncesinin Türkiye’si. Bunun ayırdına varılmadan, bu ülke nasıl doğru yönetilebilir? Gerçek bir değişim, dönüşümü duyumsamadan, içselleştirmeden çağdaş dünyaya uyum sağlanabilir mi?

TRT Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı gerekçesinde, TRT’nin görevinin sağlıklı ve etkin bir şekilde yürütülmesinde yetersiz kaldığı, bu nedenle Kurumun mali yapısının ve özerkliğinin güçlendirileceği ifade edilmektedir. Tasarıda mali yapının ve özerkliğin nasıl güçlendirileceği konusunda somut bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Yapılan şey, kadrosal düzenlemelerle kilit noktalara yandaşların getirilmesine olanak sağlayan düzenlemelerdir. Ne yazık ki her iktidar benzer şey yapmaktadır. Kurumların eşit, adil ve daha etkili kamu hizmeti vermesi, ülkenin demokratikleşmesinde ilgili kurumun rolünün artırılması, statükocu düşünce kalıplarının aşılması, ülke realitesi ve değişen dünya koşullarına uyum, geçmişle korkusuzca yüzleşme gibi cesaretli adımlar atmak yerine, pastadan pay kapma, parti iktidarı ömrünü uzatma ve kişisel konumunu güçlendirme düşüncesiyle davranılmaktadır.

Sayın milletvekilleri, bu yasa tasarısının da aynı anlayışla getirildiğini gördük. Radyo ve televizyon yayıncılığında devlet tekelinin kaldırılmasını sağlayan Anayasa’nın 133’üncü maddesinde yapılan değişiklik, Türkiye’nin dış dünyaya açılmasına ve bu konuda önünün açılmasına neden olan girişimlerden biri olmuştur. 1991 tarihinde 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun ilgili 23/e bendinin yürürlükten kaldırılması ile Kütçe müzik albümleri ve Kürt sinemasıyla ilgili kısıtlamalar ortadan kaldırılarak Türkiye’yi bir utançtan kurtarma amaçlanmıştır. Ancak yasal değişikliklere paralel zihniyet değişikliği gerçekleşmediğinden bu konuda sorun yaşamaya devam etmekteyiz.

Türkiye’nin Avrupa Birliğine katılma süreci çerçevesinde Altıncı Uyum Paketi’nde yer alan ilgili bölümde Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesi tekrar düzenlenerek Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde radyo ve televizyon yayınına olanak tanındı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkili organ olarak belirlendi.

Kuşkusuz bunu bir tabunun kırılması açısından çok önemli bir gelişme olarak değerlendirmekteyiz. Ne var ki Radyo ve Televizyon Üst Kurulunca yürürlüğe konulan yönetmelik yasal olarak kazanılmış bir hakkın kullanımını zorlaştıran, bu hakkın kullanımını âdeta ortadan kaldıran bir yönetmeliktir. Yönetmelikte “Bu dil ve lehçelerde sadece yetişkinler için haber, müzik ve geleneksel kültürün tanıtımına yönelik yayınlar yapılabilir.” denilmekte ve televizyonda günde kırk beş dakikadan fazla yayın yapılamayacağını ifade etmektedir. Gerçi değiştirildi şimdi. Yani kırk beş dakikada hem haber hem müzik hem de yerel kültür tanıtımı yapılacak. Neden yayın gün boyu değil? Neden çocuk programları kapsam dışında tutuluyor? Korkulan nedir? Meclisin süre kısıtlamasını kaldıran kararını olumlu buluyor, katkı sağlayanlara teşekkür ediyoruz.

Yönetmelikte yine “Bu dil ve lehçelerin öğretilmesine yönelik yayın yapılamaz.” denilmekte.

Bu dil ve lehçeleri kullananlar bu ülkenin yurttaşı değiller mi, vergi vermiyorlar mı, askerlik yapmıyorlar mı? Neden dillerini devlet okullarında, televizyondan ve olanaklı olan her fırsatta öğrenmesinler, geliştirmesinler?

Yönetmeliğin bir başka maddesinde “Bu dil ve lehçelerde yeniden iletim konusu yayınlar dahil, televizyon yayını yapan kuruluşlar bu yayınlarını içerik ve süre açısından bire bir olmak kaydıyla Türkçe alt yazıyla vermekle ve hemen akabinde Türkçe tercümesini yayınlamakla yükümlüdürler.” denmektedir. Bu sınırlama canlı yayını olanaksız kılmaktadır. Haberin hazırlanması, Türkçe alt yazının düzenlenmesi veya bire bir Türkçe tercümesinin yayınlanması hazırlıkları geniş bir kadro gerektirmekte ve zaman almakta, haber güncelliğini yitirmektedir.

Kürtçe bir müzik parçasının bire bir Türkçesinin verilmesi nasıl şart koşulabilir? Kürtçe müzik yapılamaz anlamına gelmez mi bu? Kürtçe çekilmiş bir filme Türkçe dublajın şart koşulması, film yapmayın anlamına gelmiyor mu?

TRT’nin Kürtçe yayınları televizyonların en az izlendiği saatlere konuyor. Kürtçede, Türkçede olduğu gibi Latin alfabesi kullanılıyor. Ancak, Kürtçede olup da Türkçede olmayan bazı sesler var. İşte, bu farklı sesler, Latin alfabesiyle kullanılarak farklı harflerle, farklı işaretlerle, sembollerle gösteriliyor, w, q, x gibi. Bunların Kürtçe karşılıkları w, q, x sesleridir. Bu sesler kullanılmadan bir dil anlaşılır hâle gelebilir mi? Bu seslerin yazılı hâle getirilmesi için ilgili işaretlerin kullanılması bir dilin gereği değil midir? Televizyon yayınlarında bu harflerin kullanımı yasak. Yanlış harfler… Yerine yanlış harfler konuluyor alt yazılarda. Yanlış harfler yanlış seslere, yanlış sesler yanlış anlamlara tekabül ediyor ve konuşma, yazı anlaşılmaz hâle geliyor.

RTÜK, Kürtçe yayın yapmak üzere iki yerel televizyona, Gün Televizyonu ile Söz Televizyonuna ve bir de radyo istasyonuna Medya FM’e yayın lisansı verdi. Bugün sadece Gün-TV yayın yapabilmekte, kırk beş dakikalık yayını, sadece bu engeller nedeniyle büyük bir fedakârlıkla bu yayını yapabilmektedir.

RTÜK yönetmeliği derhal değiştirmelidir. Hazır Meclisimiz de yayın süresine ilişkin kısıtlamayı da kaldırmışken bu yönetmelik de mutlaka ele alınmalı ve yeniden düzenlenmelidir.

Alınan karar gereği, tam gün Kürtçe yayın yapan bir televizyon kanalı yayına hemen başlamalıdır. Bunun için TRT bünyesinde Kürtçe yayınlar dairesi müdürlüğü ve yeterli personel ile yeterli bütçe sağlanmalıdır.

Türkçe ve Türk kültürüne gösterilen özen Kürt kültürü ve Kürtçeye de gösterilmelidir. Bu, demokrasinin gereği olduğu gibi, bir arada, gönüllü yaşama istencinin güçlenmesine katkı sağlayacaktır.

Ayrıca, TRT’de yayınlanan kimi film ve programlarda Kürtleri aşağılayıcı, küçük düşürücü, toplumun dışına itici yayınlar, konuşmalara da son verilmelidir.

Saygılar sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özçelik.

Şahısları adına ilk söz Bursa Milletvekili Mehmet Ocakden’e aittir.

Buyurun Sayın Ocakden. Yoklar.

İkinci söz Samsun Milletvekili Fatih Öztürk’e aittir.

Sayın Öztürk, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 10’uncu maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle de yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tasarının 10’uncu maddesi, 2954 sayılı Kanun ile 3984 sayılı Kanun’un bazı maddelerinin tasarıyla yapılan değişikliklere paralel olarak yürürlükten kaldırılmasını öngörmüştür. 2954 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile 14’üncü maddede düzenlenen Koordinasyon Kurulu kaldırılmaktadır.

Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun kurum faaliyetleri hakkındaki 2006 yılı raporunda Koordinasyon Kurulu bir danışma servisi olarak nitelendirilmiş ve bu başlık altında da incelenmiştir. Raporun 21’inci sayfasında özetle “Koordinasyon Kurulunun tüm kararları sonuç itibarıyla Yönetim Kurulu kararı hâline dönüştürülmekte, bu nedenle de aynı konu hem Koordinasyon Kurulunda hem de Yönetim Kurulunda görüşülmektedir. Diğer kamu kuruluşlarında bu tip bir organ örneği de görülmemektedir. 2954 sayılı Kanun’un yeniden düzenlenmesi çalışmaları sırasında Koordinasyon Kurulunun işlevi ve varlığının değerlendirilmesi önerilir.” denilmektedir. Kısacası, Koordinasyon Kurulu, çağın getirdiği hızlı ve her gün ortaya çıkan yeni gelişmelere ayak uydurabilen bir kurum olmanın gerektirdiği kararların alınmasını yavaşlatan bir mekanizma olmanın ötesine de geçememektedir.

Belirtilen nedenlerle, bugüne kadar daha çok formalite görevi yapan Koordinasyon Kurulunun varlığına son verilmek üzere, 2954 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesinin (c) bendi ve Koordinasyon Kurulunun düzenlendiği 14’üncü maddenin kaldırılması da öngörülmektedir. Ayrıca, başta yayına ilişkin hususlar olmak üzere, kurul düzeyinde ele alınması gereken konularda Kanun’un 15’inci maddesindeki prosedür işletilerek çeşitli geçici kurullar oluşturulması ve bunlardan yararlanılması her zaman da mümkündür. Bu yönüyle, Koordinasyon Kurulunun kaldırılmasında bir eksiklik de teşkil etmemektedir.

Değerli arkadaşlar, yine 2954 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesinin beşinci fıkrasının yürürlükten kaldırılmasıyla genel müdür olmak için aranan kırk yaş şartı yürürlükten kaldırılmış, genel mevzuata uygun hâle getirilmiştir. Değiştirilen hâliyle, genel müdür atamasında yaş şartı aranmayacak olup genel mevzuata uygun, liyakatli ve genç, dinamik bürokratlarımızın da daha erken atanabilmesinin yolu açılmıştır. Bu önemli bir gelişmedir. Zaten üst kadrolara atamada belirli sürede çalışma şartı bulunduğundan, genel müdür ve genel müdür yardımcısı olmak için hizmet yılı ve genel memuriyet şartlarının aranması cihetine de gidilmiştir.

3984 sayılı Kanun’un 24’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi yayınlarıyla açık öğretim yayınlarının TRT’de yayınlanma esasları da düzenlenmiştir. Oysaki bu esaslar, yeni tasarının 6’ncı maddesiyle 2954 sayılı Kanun’un 21’inci maddesine dercedilerek yeni bir düzenlemeye de gidilmiştir.

Yine 3984 sayılı Kanun’un geçici 8’inci maddesinin birinci fıkrası -yurt dışı teşkilatı kurulmasına ilişkin düzenleme- tasarının 5’inci maddesiyle Kanun’un 16’ncı maddesine de dercedilmektedir.

Değerli arkadaşlar, 2954 sayılı Kanun, Kurumun teşkilat yapısında değişime kapalı, günümüz teknolojik gelişmeleri karşısında doğru, çabuk ve etkin karar alınmasını sağlayacak mekanizmaları oluşturmaya imkân vermeyen hükümler içermektedir. Hâlbuki yaşanan gelişmeler sonucu, diğer ülkelerdeki pek çok kamu yayın kuruluşu yapılarını çağın gereklerine uygun hâle getirmiştir. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun da Anayasa’yla kendisine verilen kamusal görevini yerine getirebilmesi için kendisine yöneltilebilecek baskılardan uzak, yalnızca kamu yararını gözetecek, çağdaş yayıncılığı mümkün kılacak özerk ve esnek bir yapılanmaya gidilmesi gerekmektedir. Bu konuda, daha önceki maddelerde, Avrupa’da pek çok kanalla alakalı görüşlerimizi ortaya koymuştuk.

Görüleceği üzere, yapılan değişiklikler tamamen bir gereksinim sonucu yapılmaktadır. Mücadelemiz ve hedefimiz Türkiye radyo ve televizyonlarımızın tamamen özerk bir yapıya kavuşması, dünya televizyonları ve özel televizyonlarla rekabet edebilir hâle gelmesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edebilirsiniz efendim.

FATİH ÖZTÜRK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Son olarak, değerli arkadaşlar, kanun tasarısına katkılarınızı sağlayarak gerekli desteği vereceğiniz ümidimizle yüce heyetinizi şahsım adına saygıyla selamlıyor, katkılarınızla çıkacak kanunun ülkemize ve aziz milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Saygılarımla. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde İç Tüzük’ün 72’nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır. Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

219 S. Sayılı Kanun Tasarısının 10. maddesinin görüşmelerinin İçtüzüğün 72. maddesi uyarınca devam etmesini arz ederiz.

 

Oktay Vural

Hasan Çalış

Mustafa Enöz

 

İzmir

Karaman

Manisa

 

Reşat Doğru

 

K. Erdal Sipahi

 

Tokat

 

İzmir

                                                                 III.- YOKLAMA

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, yoklama talebimiz var.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunmadan önce yazılı bir yoklama talebi vardır.

Şahısları okuyup sayın milletvekillerinin burada olup olmadığını arayacağım:

Sayın Mehmet Şandır? Buradalar.

Sayın Oktay Vural? Buradalar.

Sayın Metin Ergun? Buradalar.

Sayın Necati Özensoy? Buradalar.

Sayın Hasan Çalış? Buradalar.

Sayın Mustafa Enöz? Buradalar.

Sayın Reşat Doğru? Buradalar.

Sayın Erdal Sipahi? Buradalar.

Sayın Behiç Çelik? Buradalar.

Sayın Süleyman Latif Yunusoğlu? Buradalar.

Sayın Alim Işık? Buradalar.

Sayın Ahmet Orhan? Buradalar.

Sayın Recep Taner? Buradalar.

Sayın Ahmet Duran Bulut? Buradalar.

Sayın Akif Akkuş? Buradalar.

Sayın Mehmet Akif Paksoy? Buradalar.

Sayın Hamza Hamit Homriş? Buradalar.

Sayın Ali Torlak? Buradalar.

Sayın Hüseyin Yıldız? Buradalar.

Sayın Kemalettin Nalcı? Buradalar.

Sayın milletvekilleri, yoklama için dört dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

Pusula gönderen arkadaşlar lütfen Genel Kurulu terk etmesinler efendim.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

                       

 

Kapanma Saati: 20.06

 

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.19

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

10’uncu maddede verilen -görüşmelerin devamına yönelik- önergenin oylamasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Bu nedenle yeniden yoklama yapacağız.

III.- YOKLAMA

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamamıştır.

Sözlü soru önergeleriyle diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için 10 Haziran 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

                       

 

Kapanma Saati: 20.23

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.