DÖNEM: 23 CİLT:
22 YASAMA
YILI: 2 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 114’üncü
Birleşim 5 Haziran 2008 Perşembe İ Ç İ N D E K İ L
E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III.
- YOKLAMALAR IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI 1.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in,
Isparta ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması 2.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’nın Karataş
ilçesinde meydana gelen sel felaketine ve sonrasında yaşanan sıkıntılara
ilişkin gündem dışı konuşması 3.- Hatay
Milletvekili Mustafa Öztürk’ün, Dünya Çevre Günü’ne
ilişkin gündem dışı konuşması V.-
AÇIKLAMALAR 1.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Dünya Çevre Günü münasebetiyle açıklaması 2.- Ankara
Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcı’nın,
Anayasa Mahkemesinin türban konusunda vereceği karar ne olursa olsun tüm
kesimler ve kişilerce bu kararın saygıyla karşılanması gerektiğine ilişkin
açıklaması 3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Dünya Çevre Günü münasebetiyle
açıklaması VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin,
mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/208) 2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 39 milletvekilinin, Köye Dönüş Projesi’nin
uygulanmasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/209) 3.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman ve 39 milletvekilinin, çocuklara yönelik cinsel
istismarın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/210) VII.-
ÖNERİLER A)
DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ 1.- 240 sıra
sayılı Kanun Teklifi’nin gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2’nci sırasına alınmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ 1.- Türkiye Radyo
ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S. Sayısı: 219) IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, infaz hakimliklerinin
işlemlerine ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2888) 2.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, personel sayılarına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2889) 3.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsal’ın, BOTAŞ’ın bir ihalesine ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in
cevabı (7/3112) 4.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, bir okul müdürü hakkındaki soruşturma raporuna
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/3125) 5.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman’ın, eğitimde şiddet
uygulanmasının önlenmesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelik’in cevabı (7/3126) 6.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İzmir-Mavişehir’de okul yaptırılması amacıyla devredilen arsaya
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/3128) 7.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir okuldaki olayın
soruşturmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı
(7/3199) 8.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik’in, Siirt’teki bir termik
santralin çevreye etkilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler’in cevabı (7/3343) 9.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman’a ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/3410) 10.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri’ye
ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/3532) I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu
saat 13.03’te açılarak yedi oturum yaptı. Birinci Oturum 29/5/2008 tarihli 111’inci
Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak özetinin okunabilmesi için,
Başkanlıkça, İç Tüzük’ün 71’inci maddesi uyarınca kapalı oturuma geçilmesi
gerektiği açıklandı; saat 13.05’te açık oturuma son verildi. İkinci Oturum (Kapalıdır) Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Oturum Sivas Milletvekili
Muhsin Yazıcıoğlu, Van, Bitlis, Bingöl, Muş ve
Diyarbakır illerine yaptığı gezi ve inceleme sonucunda elde ettiği tespitlere, Uşak Milletvekili
Nuri Uslu, Orman Genel Müdürlüğünün 169’uncu kuruluş yıl dönümüne, İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar. Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, Nazım Hikmet’in
45’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşmasına Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay cevap verdi. Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz ve 27 milletvekilinin,
Gediz Nehri’ndeki kirliliğin (10/205), Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 20 milletvekilinin, Giresun ilinin ulaşım
sistemlerindeki sorunlarının (10/206), Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 19 milletvekilinin, şeker pancarı tarımındaki ve
şeker piyasasındaki sorunların (10/207), Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı. Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının: 1’inci sırasında
bulunan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı (1/541) (S. Sayısı: 219), 2’nci sırasında
bulunan, Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/568) (S.
Sayısı: 223), Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi. 3’üncü sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı’nın (1/514) (S. Sayısı: 220) görüşmeleri tamamlandı, yapılan
açık oylamadan sonra kabul edilip kanunlaştığı açıklandı. Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in istemi üzerine, komisyonlarda tasarı metninde olmayan konuların
görüşülemeyeceği ve yeni maddeler ihdas edilemeyeceği gerekçesiyle, Plan ve
Bütçe Komisyonuna iade edilen tasarının, yeniden müzakere edilmeden Genel
Kurula indirilmesinin İç Tüzük’e aykırı olduğu iddiası üzerine yapılan usul
görüşmelerinin sonunda, Başkanlıkça, Genel Kuruldaki görüşmeler sırasında bir
çerçeve madde ile birden fazla maddede değişiklik yapılması hâlinde çerçeve
maddeye bağlı maddelerin ayrı ayrı görüşüldüğü,
komisyonların da bu konuda gereken hassasiyeti göstermesi gerektiği bildirildi. 5 Haziran 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00’te toplanmak üzere birleşime
22.32’de son verildi.
No.: 161 II.- GELEN KÂĞITLAR 5
Haziran 2008 Perşembe Rapor 1.- Erişme Kontrollu Karayolları Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (1/569) (S. Sayısı: 239) (Dağıtma tarihi: 5.6.2008) (GÜNDEME) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 38 Milletvekilinin,
mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/208)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30.05.2008) 2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 39 Milletvekilinin, Köye Dönüş Projesinin
uygulanmasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/209)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30.05.2008) 3.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman ve 39 Milletvekilinin, çocuklara yönelik cinsel
istismarın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/210) (Başkanlığa geliş tarihi:
30.05.2008) Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri 1.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, yardım paketi dağıtımlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3087) 2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, mevsimlik işçi göçüne ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3088) 3.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, üniversitelerde yaşanan
bazı olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3089) 4.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, özelleştirme programındaki bir bankadan
bir grubun yüklü miktarda kredi başvurusu yaptığı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3092) 5.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul 2010 Kültür Başkenti Projesine kaynak
sağlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3096) 6.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, bir yolun asfaltlanmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3099) 7.- Adana
Milletvekili Mustafa Vural’ın, pirinç ve çeltik ithalatına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3101) 8.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Ankara ve İstanbul’da köprü ve üst
geçitlerdeki reklam panolarının kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3113) 9.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Osmaniye’de bir ilköğretim okulu binasının
başka bir okula tahsisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3115) 10.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, belediyelerin mahalli
idareler kontrolörleri ve mülkiye müfettişlerince denetlenmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3116) 11.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa’daki bir yolun onarımına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3117) 12.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van’daki bazı tarihi
yapıların korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3118) 13.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, turizm ödüllerine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3119) 14.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun,
ürün desteklemelerini alamayan çeltik üreticilerine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3120) 15.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı’nın, üniversite giriş
sınavındaki başarı durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3130) 16.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, Muğla’daki uzman doktor
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3132) 17.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, Sosyal Güvenlik
Kurumunun işitme cihazları alımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3133) 18.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldız’ın, tıp ve dal merkezlerinden istenen uygunluk belgelerine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3134) 19.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, tıp ve dal
merkezleriyle ilgili yeni düzenlemelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3135) 20.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal’ın, yerleşim alanları yakınında baz
istasyonu kurulmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3154) 5 Haziran 2008 Perşembe BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 13.06 BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp
Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN
(Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun) BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşimini
açıyorum. Toplantı yeter sayımız vardır, görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim. Gündem dışı ilk söz, Isparta ilinin sorunları hakkında söz isteyen
Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’e
aittir. Buyurun Sayın Coşkuner. (CHP
sıralarından alkışlar) IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI 1.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Isparta
ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bölgemin sorunları için söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. Konumun ana hattına geçmeden önce, Gelendost’un Balcı köyü… Bu köy
çok çalışkan bir köydür, yiğit insanların, yürekli insanların, çalışkan
insanların, üreten insanların bulunduğu bir köydür. Bu köyümüzün
kanalizasyonunun 300 metrelik kısmı bir yıldır patlamış, maalesef bugüne kadar bir
işlem yapılmamıştır ve buradaki atıklar hem evlerden çıkmaktadır hem de okulun
bahçesine akmaktadır. Fakat dün görüştüğüm Özel İdare Müdürü “Derhâl
yapacağız.” dedi. Onun için, Balcı köyünün bu sorununun, yol sorununun ve
ayrıca su sorununun çözülmesi dileklerimle konuşmama devam ediyorum. Yine, Isparta’nın Deregümü köyü vardır.
Bu köy Isparta merkezine yakın olması nedeniyle karanfil üretmektedir ve
karanfiller de Avrupa pazarlarında yok satmaktadır fakat altyapısı ve su sorunu
oluğu için köyümüz bir ara domates yetiştirmeye başlamıştır. Bu köyümüz,
devletten yardım almadan altyapı sorununu ve damlama sorununu çözmüş fakat
-biraz sonra anlatacağım- Isparta Belediye Başkanı maalesef bu üreten
insanların arazilerinden 2.500 dönümünü imara açmıştır. Ayrıca, bu köyümüz; sabahleyin çocuklarını merkezde olan okula,
Isparta’ya götürmek için köyün arabaları vardır. Belediye Başkanı bu arabaları
bağlamıştır ama Belediye Başkanı, bu çocukların nasıl okuyacağına bir çözüm
getirmemiştir. Bunların derhâl çözülmesini bekliyorum. Değerli arkadaşlarım, Hükûmet olarak
Isparta’da bugüne kadar neler yaptınız, bunu anlatmaya pek dilim varmıyor ama
Isparta’da kapattıklarınızı anlatacağım. Bir: Sümerhalı kapatılmıştır, Devlet
Malzeme Ofisi kapatılmıştır. Demireller şirketi Göltaş
hisseleri -yine ileride anlatacağım- Belediye Başkanı tarafından yabancı bir
şirkete satılmıştır. Halil Hamid Paşa Kütüphanesi
kapatılmış, kitaplara zincir vurulmuştur. Sayın Bakana burada söylememe rağmen,
kendisiyle özel görüşmeme rağmen kütüphane hâlâ açılmamıştır. Demek ki bizim
bugünkü Hükûmetimiz kitaplardan da korkmaktadır.
Kitaplara zincir vurmayı kendine görev saymıştır. Tekel iş yeri satılmıştır, Aksu Adliyesi kapatılmıştır, Şarkikaraağaç ve Yalvaç’ta Toprak Mahsulleri ofisleri kapatılmıştır,
Şarkikaraağaç Orman İşletme Müdürlüğü kapatılmıştır, Şarkikaraağaç’ta
Veterinerlik Okulu kapatılmıştır. Senirkent ve Gelendost’ta ne kadar sağlık
ocağı var ise burası kapatılmıştır. Üniversite ve asker kenti olan Isparta’da
maalesef en sonunda Pamukkale Ekspresi durdurulmuştur. Şimdi, sevgili Başbakanımız “Ben pazarlamacıyım.” diyor ve ben de
şimdi ayrıca kendi anlatımıyla “Ben iyi bir tüccarım.” diyen, Isparta’yı yakıp
kavuran, önüne gelene efelik yapan bir de Isparta Belediye Başkanını tanıtmak
istiyorum. Bu Isparta Belediye Başkanını defalarca tanıttım. İsmi Hasan Balaban
ve İstanbul’dan Isparta’ya getirilmiştir. Bu Albayraklar’dan
gelmiştir. Ben de diyorum ki kendisine: Eğer ki sen tüccarlık yapacak isen, metropollerde bu daha iyi olur ve ayrıca Albayraklar’da
da daha iyi olur diye düşünüyorum. Şimdi, Isparta Belediye Başkanı bunları yaparken şunu da
unutmamak lazım: Burada pazarlamacı İktidarın yaptıklarının yanında bu
yetmezmiş gibi, havuza su taşıyan Belediye Başkanının hünerlerini anlatmak
istiyorum ve daha önce de İçişleri Bakanına beş maddelik bir önerge verdim,
İçişleri Bakanımız bana özel kurye ile “Bunun tahkikatına gerek yoktur.” dedi
ve daha sonra da Danıştay 1. Daireden yargılanması çıkmıştır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Coşkuner. MEVLÜT COŞKUNER (Devamla) - Şimdi, bu arkadaşımız herkese elinden geleni… Burada
bulunan Akdeniz gazetesini kapatmak, insanlara işkence etmek, bunun yanında da
ayrıca Zaman gazetesi muhabirlerini dövmek ve pomzayı
satmak. Ayrıca, TMSF’den hukuk yoluyla dönen
Şevket Demirel’i, hazmedemeyip, bizim il başkanımıza “Babanıza gidin.” demek. Ayrıca da, Cumhuriyet Halk Partisinin, belediye binasında oturması
karşılığı 4 bin YTL öderken, kirasını 20 bin YTL’ye çıkarmıştır ve il başkanına
hakaret etmiştir. Ben de diyorum ki buradan: Sevgili Belediye Başkanı, senin gücün
Isparta’nın içini boşaltmaya yetti ama biz, o insanların haklarını, hukuklarını
aramaya devam edeceğiz. Ama, Cumhuriyet Halk Partisi,
senden ve senin zihniyetinden çok daha büyüktür, Cumhuriyet Halk Partisinin
hakkından gelemeyeceksin. Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Coşkuner. Gündem dışı ikinci söz, Adana’nın Karataş ilçesinde yaşanan sel
felaketi konusunda söz isteyen Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’a
aittir. Buyurun Sayın Tankut. (MHP sıralarından
alkışlar) 2.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’nın Karataş ilçesinde meydana gelen sel
felaketine ve sonrasında yaşanan sıkıntılara ilişkin gündem dışı konuşması YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Adana’mızın Karataş ilçesinde yaşanan bir felaketi ve sonrasında yaşanan
sıkıntıları ifade etmeye çalışmak için gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Adana’mızın sahil kenti olan Karataş’ta 10 Mayısta ani gelen çok
şiddetli bir yağmur ve onun akabinde, kendisini, maalesef, büyük bir felaketin
içerisinde ve ortasında bulmuştur. Sadece iki saat süren yağışla pek çok ev ve
iş yeri sel altında kalmış ve 36 bin dönüm ekili alan ise çok büyük ziyanlar
görmüştür. Adana Valimiz Sayın İlhan Atış, ilk gün olaya müdahil olarak
vatandaşlara yardımcı olmaya çalışmış ve bu ilk müdahale, kurtarma çalışmaları,
felaketin daha da büyümesini önlemiştir. Kendilerine buradan teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizler de Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, yaşanan felaketten hemen sonra acılı Karataş halkını
ziyaret ettik. İl ve ilçe teşkilatlarımızın değerli başkan ve yöneticileriyle
birlikte konut sakinlerini ve esnafı tek tek gezerek
sorunlarını ve sıkıntılarını dinledik. Köylere gidip ekili alanlardaki
felaketin izlerini bizzat yerinde gördük. Maalesef unutulmaya yüz tutan
Karataş’ta meydana gelen bu felaketin basın ve kamuoyuna yansımasından çok daha
büyük olduğunu burada huzurlarınızda ifade etmek istiyorum. Aradan bir aya
yakın bir zaman geçmesine rağmen ne yazık ki evler hâlen kullanılamaz bir
hâldedir ve beyaz eşyasından mobilyasına, yatak yorganından diğer temel
kullanım malzemelerine kadar hemen her eşya yok olmuş ve yerine konulamamıştır.
Bu konuda afete maruz kalan vatandaşlarımız devletimizden kendilerine
uzatılacak yardım elini büyük bir sabırsızlık ve ümit içerisinde
beklemektedirler. Öbür yandan zaten bütün ülke genelindeki esnaf ve çiftçilerimizin
büyük sıkıntılarla karşı karşıya bulunmalarının yanı sıra Karataş’ta yaşayan
esnaf ve çiftçilerimiz ise bu vahim felaket karşısında eğer kendilerine bir
yardım eli uzatılmaz ise tamamen yok olacaklardır. Yani yaşanan bu felaket
sonrası Karataş esnafımız büyük bir mağduriyet içerisindedir. Çiftçisinin ise
ağzını bıçak açmamaktadır. Ülkemizin hemen her yerinde olduğu gibi işsizliğin, açlığın
pençesinde kıvranan Karataş halkının büyük bir bölümü yaşanan bu afetle daha da
perişan bir hâle gelmiştir. Özellikle bütün umudunu tarlasındaki karpuzuna,
pamuğuna, buğdayına, sebzesine ve ektiği diğer ürünlere bağlayan üretici, bugün
çok acınası bir hâlde bulunmaktadır. Ekili alanlardaki ziyan en az yüzde 50’den
başlamakta ve resmî, valilik açıklamasına göre yüzde 90’ları bulmaktadır. Ancak
bizim tespitlerimize göre yüzde 100 ziyan görmüş ekili alanlar da
küçümsenemeyecek kadar fazladır. Ne yazık ki felakete maruz kalan ve şu an
hasat dönemi olan karpuz tarlalarında hasat edilecek bir tek karpuz
kalmamıştır. Bunun yanında ziyan görmemiş tarlalardan ise hasat edilen
karpuzlar maalesef İran’dan ithal edildiği iddia edilen karpuz karşısında para
etmemekte ve karpuz üreticisi bir kez daha ithalata kurban edilmektedir.
Bankalara, eşine dostuna ve tefeciye borçlanarak ektiği, ekebildiği ürünün bir
anda yok olması karşısında bölge çiftçilerimiz büyük bir yıkıntı içerisine
girmişlerdir. Sayın milletvekilleri, bugün soframızda rahatça bulup yediğimiz
her gıdanın üreticisi olan Türk çiftçisi Hükûmetten
şikâyetçidir. Son yıllarda tarıma yönelik siyasetin dışladığı bu insanlarımız
haklı olarak AKP İktidarına isyan etmektedirler. Teşvik sisteminin büyüklere göre hazırlandığını, kendi bahçesini
ya da kiraladığı tarlayı işleyerek hiç kimseye muhtaç olmadan, devlete yük
olmadan yaşama mücadelesi veren küçük çiftçilerin ise desteklerden, kredilerden
yararlandırılmadığını haykırmaktadırlar. Yine,Tarım
Sigortaları Kanunu’yla birlikte, kendilerinin özel sigorta şirketlerinin
vicdanlarına terk edildiğinden yakınmakta ve bu kanun kapsamındaki primleri
ödeyebilmelerinin ise mümkün olmadığını belirtmektedirler. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu feryatlar, bu figanlar
ülkenin en bereketli topraklarından yükselmektedir. Özelde felaketin izlerini,
acısını hâlen üzerinden atamayan Karataşlı vatandaşlarımız, genelde ise bütün
Türk çiftçisi artık yok oluşlarının feryatlarının duyulmasını beklemektedirler. Evet değerli arkadaşlar, eğer, haklı olarak yükselen bu
şikâyetler, feryatlar duyulmaz ve gerçekten önlemler alınarak çiftçilerimiz
samimi bir şekilde desteklenmezse meydana gelecek sonuçların acısını hep
birlikte yaşarız. Dün, tarımsal üretimde kendi kendine yeten sayılı ülkelerden
birisi olan ülkemiz, bu anlayışla hemen hemen bütün
temel gıda çeşitlerinde tamamen dışa bağımlı bir hâle gelebilme tehlikesiyle
karşı karşıya bulunmaktadır. Bu düşünce ise asla bir vehim ve paranoya
değildir. Avrupa Birliğinin talep ve talimatlarının bir gereği olarak, Hükûmetin, tarımdaki nüfusu, altyapısını hazırlamadan,
sosyoekonomik sıkıntılarını hesaplamadan, âdeta yok ederek, yüzde 5’lere çekme
gayretinin sonucunda tarımsal nüfusumuz ne yazık ki imha edilerek
azaltılmaktadır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Tankut. Buyurun. YILMAZ TANKUT (Devamla) – Dünyadaki gıda üretiminin stratejik bir
önem kazandığı bu süreçte AKP İktidarının Türk tarımında izlediği bu politika
bindiğimiz dalı kesmekten başka hiçbir şey değildir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; netice olarak, altı yıldır
tek başına Türk milletinin mevcudiyetine hükmeden AKP İktidarına defalarca
buradan, bu kürsüden yaptığımız gibi yeniden bir hatırlatmada bulunmak
istiyorum: Özelde acılı Karataş halkı devletinden yardım beklemektedir. Karataş
çiftçisi Tarım Bakanlığından ve İktidarın diğer yetkililerinden acilen şefkat
ve destek beklemektedirler. Genelde ise bütün üreticilerimiz, Hükûmetin, Anadolu’ya, Çukurova’ya Brüksel gözlüğüyle
bakmaktan vazgeçerek millî bir gözlükle bakmasını, Anadolu gözüyle, Çukurova
gözüyle bakmasını talep etmektedirler diyor, Hükûmetin
ve Meclisimizin Karataş’ta yaşanan bu felaket karşısında duyarsız kalmayıp,
yaralarını saracağını ümit ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tankut. Gündem dışı üçüncü söz, Çevre Haftası vesilesiyle söz isteyen
Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk’e aittir. Buyurun Sayın Öztürk. (AK Parti
sıralarından alkışlar) 3.- Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk’ün, Dünya Çevre Günü’ne ilişkin gündem dışı
konuşması MUSTAFA ÖZTÜRK (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün, Dünya Çevre Günü. 1972 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de 133
ülkenin devlet ve hükûmet başkanları tarafından kabul
edilen bir gün. Artık, havamıza, suyumuza, toprağımıza, denizimize ve sulak
alanlarımıza, ormanlarımıza sahip çıkma günü. Sularımızı kirletmeden kullanma
günü. Evsel atık sularımızı ve sanayi atık sularımızı arıtma günü. Arıtmadan
denizlere, göllere, akarsulara verdiğimiz atık suların, su kaynaklarımızı
kullanılamaz hâle getirdiğini hatırlama günü. Artık, başta belediyeler olmak
üzere, tüm sanayicilerin, organize sanayi bölgelerinin, hayvan çiftliklerinin,
atık sularını arıtmayla ilgili seferberlik ilan etme günü. Herkes bilmelidir
ki, kirlenen suyu geri kazanma maliyeti çok yüksektir. Evsel katı atıkların,
sanayi atıklarının, tehlikeli atıkların, tıbbi atıkların vahşi şekilde
depolanmasına son verelim. Çevreyle uyumlu bir şekilde bu atıkları bertaraf
edelim. Belediyeler, sanayiciler ve sağlık merkezleri, katı atıklarını ve tehlikeli
atıklarını doğaya gelişigüzel bıraktıkları zaman, toprağı, havayı, yüzeysel
suları, yer altı sularını kirlettiğini iyice düşünmeliler. Geleceklerini yok
ettiklerini unutmamalılar. Katı atıkların ve tehlikeli atıkların çevreyle
uyumlu bir şekilde bertarafında herkes üzerine düşeni
yapmalıdır. Bugün ben sevinçliyim, Hükûmetimiz Kyoto
Protokolü’ne “evet” dedi. Başta Başbakanımız olmak üzere tüm Hükûmet üyelerimizi tebrik ediyorum. Ülkemiz için hayırlı,
uğurlu olsun. Artık enerji yoğun sanayiden enerji az yoğun sanayiye geçme
zamanı. Artık su yoğun sanayiden az su kullanan sanayiye geçme zamanı. Artık
ulaştırmada -enerji yoğun kullanan ulaştırmada- kara yolu taşımacılığından
deniz yolu ve hava yolu taşımacılığına geçme zamanı. Artık ormansızlaşmaya son
verme zamanı. Artık ormanlaşma, daha fazla orman alanları yapma ve kazandırma
zamanı. Artık karbon yoğun enerji üretiminden yenilenebilir enerji kaynaklarına
geçme zamanı. Artık başta rüzgâr enerjisi olmak üzere güneş enerjisine geçme ve
diğer fosil yakıtları terk etme zamanı. Artık çöpleri kaynakta ayrı toplama
zamanı. Özellikle geri kazanılabilir atıkları tekrar üretimde kullanma zamanı.
Başta kâğıtlar olmak üzere ambalaj atıklarının tekrar değerlendirilerek
kullanma zamanı. Bir A4 kâğıdını dahi çöpe attığımız zaman bir buçuk saatlik
oksijenimizin de çöpe atıldığını unutmama zamanı. Artık sulak alanları, yer
altı sularını, su kaynaklarını doğru kullanma zamanı. Artık elektrik ve su
kaçaklarına son verme zamanı. Özellikle elektrik kaçağında yüzde 16’lara varan
bir kaçağı, özellikle su kaçaklarında yüzde 50’lere varan kaçakları azaltma
zamanı. Artık sanayide çevreyle uyumlu en iyi teknikleri kullanma zamanı. Artık
çevre haklarının da insan hakları gibi bir hak olduğunu hatırlama zamanı. Atık suların arıtımı, katı atıkların bertarafında
iyi uygulamaları yapan başta belediyelerimiz olmak üzere sanayicilerimizi
tebrik ediyor, bugününüz dünden daha temiz ve iyi olsun dilekleriyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum, gününüz aydın olsun diyorum, teşekkür ediyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öztürk. Sayın Bingöl, sisteme girmişsiniz, yerinizden bir açıklama yapmak
istiyorsunuz, buyurun efendim. V.- AÇIKLAMALAR 1.- Ankara Milletvekili Tekin
Bingöl’ün, Dünya Çevre Günü münasebetiyle açıklaması TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü. Keşke bugün, çevreyle ilgili,
yapılan olumlu çalışmalarla ilgili sağlıklı ve güzel örnekler verebilseydik ama
maalesef, son yıllarda çevreye karşı duyarsızlığımız peş peşe ciddi çevre ve
sağlık sorunlarıyla karşı karşıya bırakmıştır vatandaşlarımızı. Bunlardan bir
tanesi, geçtiğimiz günlerde yaşadığımız Aksaray, Şereflikoçhisar ve Konya’daki
salgın olayıdır. Az önceki değerli konuşmacının da bahsettiği gibi yer altı kaynak
sularının bilinçsizce kullanılması, çevreye karşı duyarsızlık çok ciddi salgın
hastalıklara yol açmıştır. Korkarım ki bu duyarsızlık önümüzdeki günlerde çok
daha ciddi, çok daha vahim sonuçları doğurabilecek çevre katliamlarına yol
açabilecektir. Bir başka somut örnek de yine son günlerde Ankara’da
yaşanmaktadır. Kızılırmak suyuyla ilgili dramatik bir olayla karşı karşıyayız.
Bu olay, maalesef, Kızılırmak’tan Ankara halkına kullanım amacıyla bilinçsizce,
vatandaşlara bilgi verilmeden, menşesi belirtilmeden kullanılan kaynak suyunun
ciddi analizlerinin yapılmaması nedeniyle ileriye dönük, önümüzdeki yıllarda
çok ciddi sağlık sorunları doğurabilecek tehlikeleri beraberinde getirmiştir.
Maalesef, Sayın Belediye Başkanı sadece ishal olayıyla özdeşleştirmiştir bu
olayı. Oysa, olay çok daha vahimdir, çok daha ciddi
sonuçlar doğurabilecek kimyasalların analizleri yapılmamıştır. Arseniğin,
kadmiyumun ve diğer birtakım kimyasalların tespitleri, analizleri yapılmadan bu
su Ankara halkının kullanımına verilmiştir. Bu çok ciddi bir çevre sorunudur. Saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Sayın Halıcı, siz de talep göndermişsiniz, yerinizden bir açıklama
yapacaksınız herhâlde. Buyurun efendim. 2.- Ankara Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcı’nın, Anayasa
Mahkemesinin türban konusunda vereceği karar ne olursa olsun tüm kesimler ve
kişilerce bu kararın saygıyla karşılanması gerektiğine ilişkin açıklaması MEHMET EMREHAN HALICI (Ankara) – Sayın Başkanım, çok teşekkür
ediyorum. Bildiğiniz gibi, bugün, Anayasa Mahkemesi türban konusunu
görüşüyor ve Millet Meclisinin önünde de basın mensupları değerli
milletvekillerine bu konuyla ilgili çeşitli sorular yöneltiyorlar. Ben de
kısaca, bu konuyla ilgili görüşlerimi açıklamak istedim Sayın Başkanım. Bir kere, bu karar ne olursa olsun sonuç ne olursa olsun
ilgili tüm kesimlerin ve kişilerin bu kararı saygıyla karşılamaları gerekir,
bunu ifade etmek istiyorum ve bu kararın neticesinde de maalesef ülkemizde uzun
müddettir devam eden üniversitelerdeki türban sorununun muhakkak çözülmesi
gerektiğini de kişisel olarak belirtmek istiyorum, çünkü inançları nedeniyle,
alışkanlıkları nedeniyle başlarını örten gençlerimizin üniversitede okuyamıyor
olmasından ben büyük bir üzüntü duyuyorum. Ancak bu sorunun çözümünde sadece birkaç parti değil, sadece sağ
partiler değil, sağlı sollu bütün partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve
üniversitelerin bir araya gelerek bu sorunu muhakkak çözmeleri gerektiğine
inanıyorum. Kararın, tekrar, hepimizin bir kavga vesilesi değil, ileride ülkemizin
sorunlarının çözümünde birlikte hareket edebileceğimiz konulardan bir tanesi
olarak ele alınması gerektiğini hatırlatıyor, size teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Halıcı. Sayın Şandır, sisteme girmişsiniz. Buyurun efendim. 3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Dünya Çevre Günü münasebetiyle açıklaması MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum. Çevre Günü dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisinin de
duyarlılığını ifade etmek için sisteme girdim. Söz verdiğiniz için çok teşekkür
ediyorum. Gerçekten, Sayın AKP Milletvekilinin ifade ettiği gibi, çevre
duyarlılığı, hepimizin ortak sorumluluğunda olmak durumunda. Çevre, doğal
çevre, bize geçmiş nesillerin, atalarımızın gelecek nesiller adına bir
emanetidir. Bunun korunması her türlü siyasetin, hassasiyetin üzerinde olmalı
ve bir ortak sorumluluk olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda Hükûmete, uygulayıcılara, bürokrasiye ve sivil topluma
gerekli uyarıları yapmalıdır. Bu noktada, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de Çevre
Günü’yle ilgili duyarlılığı tekrar topluma sunuyor ve saygılar sunuyoruz, tüm
çevrecilere de saygılar sunuyorum. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şandır. Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz. Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır. Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, önergeleri
okutuyorum: VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 38 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/208) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Mermer rezervi bakımından Dünyada önemli bir yere sahip olan
Türkiye, yüzlerce renk ve doku kalitesine sahip mermer çeşidiyle uluslar arası
pazarlarda şansı çok yüksek bir ülkedir. Ancak Türkiye ekonomisine ciddi katkı
sağlayan, 100 bin kişilik istihdam yaratan, ihracatta önemli bir gelir kaynağı
olan ve yarattığı katma değerle önemli bir yere sahip olan mermercilik sektörü,
özellikle son yıllarda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mermercilik sektörünün yaşamakta olduğu sorunların saptanması ve
çözüm yollarının bulunması amacıyla, Anayasa’nın 98’inci, TBMM İçtüzüğü’nün 104
ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla. 1) Ali Rıza Ertemür (Denizli) 2) Selçuk Ayhan (İzmir)
3) Ali Rıza Öztürk (Mersin) 4) Tacidar Seyhan (Adana) 5) Muharrem İnce (Yalova)
6) Nesrin Baytok (Ankara) 7) Orhan Ziya Diren (Tokat)
8) Ali Oksal (Mersin)
9) Tayfur Süner (Antalya) 10) Sacid Yıldız (İstanbul) 11) Abdurrezzak Erten (İzmir) 12) Abdülaziz
Yazar (Hatay)
13) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş) 14) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar) 15) Abdullah Özer (Bursa)
16) Akif Ekici (Gaziantep)
17) Hüsnü Çöllü (Antalya)
18) Hüseyin Ünsal (Amasya)
19) Bülent Baratalı (İzmir)
20) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul) 21) Mevlüt Coşkuner (Isparta) 22) Mehmet Ali Susam (İzmir)
23) Ahmet Ersin (İzmir)
24) Erol Tınastepe (Erzincan) 25) Atila Emek (Antalya) 26) Necla Arat (İstanbul)
27) Canan Arıtman (İzmir)
28) Ensar Öğüt (Ardahan) 29) Fatma Nur Serter (İstanbul) 30) Engin Altay (Sinop)
31) Tekin Bingöl (Ankara)
32) Esfender Korkmaz (İstanbul) 33) Zekeriya Akıncı (Ankara)
34) Gökhan Durgun (Hatay)
35) İsa Gök (Mersin)
36) Bayram Ali Meral (İstanbul)
37) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
38) Gürol Ergin (Muğla)
39) Atilla Kart (Konya)
Gerekçe: Mermer rezervi bakımından dünyada önemli bir yere sahip olan
Türkiye, yüzlerce renk ve doku kalitesine sahip mermer çeşidiyle, uluslararası
piyasalarda pazar şansı yüksek olan ülkelerin başında gelmektedir. Dünyadaki
mermer rezervlerinin yüzde 40'ının ülkemizde bulunduğu tahmin edilmektedir. Dünya mermer piyasası yıllık 15 milyar dolarlık bir pazar
oluşturmaktadır. Ancak bir mermer cenneti ülkemiz bu büyük pastadan potansiyeli
ölçüsünde pay alamamaktadır. Halen mermercilik sektöründe, 1500'ün üzerinde firmada ve 1000'in
üzerinde ocakta mermer üretimi yapılmaktadır. Bu işletme ve ocaklarda doğrudan
100 bin kişi istihdam edilmektedir. Son tespitlere göre ülkemizde bilinen jeolojik mermer rezervi 8
milyar metreküptür. Bu da 20 milyar ton üzerinde mermere tekabül etmektedir.
Mermerin tonunun 100 dolar olduğu varsayıldığında, bu rezervler 2 trilyon
doların üzerinde büyük bir kaynağı oluşturmaktadır. Bu denli zengin rezervlere
sahip ülkemizde, modern teknoloji kullanıldığında, doğru ve yerinde teşvik
politikaları uygulandığında, girdi fiyatları ve vergilerle ilgili yeni
düzenlemeler yapıldığında, dünya piyasalarında hak ettiğimiz yere ulaşmamız
hayal olmayacaktır. Ülkemizin mermer ihracatı ancak 1980 yılından itibaren önem
kazanmış, 1980 öncesi yıllarda 2 milyon ABD Doları seviyesinde seyreden toplam
mermer ihracatı günümüzde 1 milyar 250 milyon dolara kadar yükselmiştir. Buna
karşı Türkiye mermer üretiminde dünyada yedinci sırada, ihracatta ise sekizinci
sırada yer almaktadır. Günümüzde ise hızla gelişmekte olan bu sektörümüz ciddi
sorunlar yaşamaktadır. Döviz kurunun düşüklüğü nedeniyle tüm işletmeler şu anda zarar
etmektedir. Maliyeti etkileyen unsurların başında enerji ve akaryakıt
fiyatlarındaki yüksek artışlar gelmektedir. Bununla birlikte işveren üzerindeki
ek yükler tüm işletmeleri olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle girdi fiyatlarındaki
artışın yanında, döviz fiyatlarındaki gerileme sadece bu sektörü değil yerli
girdi ile imalat yapan gerçek ihracatçıları mağdur ederek, pek çok firmanın
kapısına kilit vurmasına neden olmaktadır. Mermer üzerinden alınan vergiler, uluslararası arenada rekabet
ettiğimiz diğer ülkelerle kıyaslanmayacak ölçüde yüksektir. Bu duruma bir de
girdi fiyatlarındaki artış eklenenince, mermer sektörümüz dünya piyasaları ile
rekabet gücünü baştan kaybetmektedir. Sektörü etkileyen bir diğer sorunsa yanlış ve yetersiz teşvik
uygulamalarıdır. Teşvikler bölgeye değil sektöre göre verilmelidir. Çünkü
mermer ocağı bulunduğu yerden başka bir yere taşınamaz. Bürokratik engeller,
kamu otoriteleri arasındaki koordinasyonsuzluk ve yerel yönetimlerden
kaynaklanan sıkıntılar ise pratikte karşılaşılan önemli sorunlar arasında yer
almaktadır. Bu gün mermer sektöründe meslek içi eğitime özel önem verilmeli
aynı zamanda üniversitelerin Mimarlık ve Mühendislik Fakültelerinde mermercilik
dersi verilmelidir. Bu sektörümüz Türkiye ekonomisinde doğrudan 100 bin kişiyi
istihdam etmekte olup, yan sektörleriyle birlikte 2,5 milyon kişinin geçimini
sağlamaktadır. Aynı zamanda ihracatının tamamı, yarattığı katma değeri net
döviz girdisi olarak ülkemize giren mermer, ekonomimizin önemli ürünlerinden
biri olma özelliğini de korumaktadır. Son yıllarda mermerciliğimizin yaşamakta
olduğu ve her geçen gün derinleşen sorunların saptanması ve bu sorunların
çözümüne dönük somut adımların atılarak, gerekli önlemlerin alınması hem
ekonomimiz hem de istihdam açısından büyük önem arz etmektedir. 2.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Köse ve 39 milletvekilinin, Köye Dönüş Projesi’nin uygulanmasında yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/209) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 1984-1998 yılları arasında, terör nedeniyle daha iyi yaşam
koşulları arayışları, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamındaki geniş
ölçekli kalkınma projeleri ve doğal afetler gibi diğer nedenlerle çok sayıda
köy ve mezra boşalmıştır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki 14 ilde bu bağlamda
yer değiştiren toplam nüfus yaklaşık 360 bin civarındadır. Kimi sivil toplum
örgütlerine göre ise bu rakam 3 milyon civarındadır. Türkiye içinde yer değiştirmiş olan nüfusa yönelik olarak
1994 yılında geliştirilen Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi; yaşadıkları
yöreleri terk etmek zorunda kalan ailelerden gönüllü olarak geri dönmek
isteyenlerin kendi köylerine veya bunların civarında veya arazisi müsait başka
yerlerde iskân edilmeleri ve gerekli sosyal ve ekonomik alt yapının tesisi ile
bu yerleşmelerde sürdürülebilir yaşam koşullarının sağlanması amacıyla
hazırlanmış olup, Proje kapsamında yer alan 14 il; Bingöl, Hakkâri, Tunceli,
Bitlis, Van, Muş, Elazığ, Adıyaman, Ağrı, Diyarbakır, Batman, Siirt, Mardin ve
Şırnak'tır. Köye Dönüş Projesi, Başbakanlık tarafından 27 Ocak 1998 tarihinde
çıkarılan Genelge kapsamı içerisindeki ilkelerden hareket edilerek
uygulanmaktadır. Bu kapsam içerisinde geriye dönen insanların bakımsızlıktan
yıkılmış, yok olmuş, tahrip edilmiş evlerinin tamiri, yaşanılabilir bir hale
dönüştürülebilmesi, köylerin altyapılarına ait çalışmalar ve bu insanlara
geçimlerini temin edecek, hayvancılık, tarımsal kredi destekleri ve kaymakamlıklar
tarafından yaşamlarını idame ettirebilecekleri akla gelebilen her türlü yardım
yapılmaya çalışılmıştır. Ancak, bütçe içerisinden aktarılan asıl meblağ altyapı
hizmetlerine harcanmıştır. GAP idaresi de çeşitli projelerle Köye Dönüş ve
Rehabilitasyon'a destek olmaya çalışmıştır. 27 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren 5233 sayılı Terör ve
Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun uygulamaya
konulmasıyla da köylerini terk etmek zorunda kalan vatandaşlarımızın
sıkıntılarının giderilmesine yönelik olarak yeni bir adım atılmış ve bu
çerçevede hukuki zemin oluşturulmuş bulunmaktadır. Köye Dönüş Projesi, ekonomik ve toplumsal bir çalışmadır. Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde tarım ve hayvancılık tüm ülkenin sanayi ve
beslenmesiyle doğrudan ilgilidir. Aynı zamanda göç alan illerde yaşanan
altyapı, barınma, istihdam gibi sorunlar da ülkemizin ekonomik gücünü sarsacak
boyutlardadır. Tüm bunlar, sosyal sorunları da tetiklemektedir. Göçler sonucu
yaşanan ekonomik sorunlar, yurttaşlar arasında yaşam farklarının artmasına
neden olmuş ve kimlik, inanç, kültür gibi konularda toplumsal sorunlar baş
göstermiştir. Köye Dönüş Projesi için yapılan çalışmaların istenen aşamaya
gelmemiş olması, ekonomik ve sosyal sorunların devam etmesi demektir. Bu
bağlamda; Köye Dönüş Projesi’nin istenen sonucu verebilmesi ve mağduriyet
yaşayan yurttaşların, bu mağduriyetlerinin giderilmesi için yapılacak
çalışmaların tespiti amacıyla Anayasa’nın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105.
maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz. 1) Şevket Köse (Adıyaman) 2) Selçuk Ayhan (İzmir)
3) Ali Rıza Öztürk (Mersin) 4) Tacidar Seyhan (Adana) 5) Nesrin Baytok (Ankara) 6) Abdullah Özer (Bursa) 7) Orhan Ziya Diren (Tokat) 8) Ali Oksal (Mersin) 9) Birgen Keleş (İstanbul) 1) Tayfur Süner (Antalya) 11) Gürol Ergin (Muğla) 12) Sacid Yıldız (İstanbul) 13) Abdurrezzak Erten (İzmir) 14) Hüsnü Çöllü (Antalya) 15) Abdülaziz Yazar (Hatay) 16) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş) 17) Hüseyin Ünsal (Amasya) 18) Bülent Baratalı (İzmir) 19) Mehmet Ali Özbolat (İstanbul) 20) Mevlüt Coşkuner (Isparta) 21) Mehmet Ali Susam (İzmir) 22) Ahmet Ersin (İzmir) 23) Erol Tınastepe (Erzincan) 24) Atila Emek (Antalya) 25) Necla Arat (İstanbul) 26) Canan Arıtman (İzmir) 27) Ensar Öğüt (Ardahan) 28) Ali Rıza Ertemür (Denizli) 29) Fatma Nur Serter (İstanbul) 30) Engin Altay (Sinop) 31) Tekin Bingöl (Ankara) 32) Akif Ekici (Gaziantep) 33) Esfender Korkmaz (İstanbul) 34) Zekeriya Akıncı (Ankara) 35) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar) 36) Gökhan Durgun (Hatay) 37) İsa Gök (Mersin) 38) Bayram Ali Meral (İstanbul) 39) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir) 40) Atilla Kart (Konya) 3.- İzmir Milletvekili Canan
Arıtman ve 39 milletvekilinin, çocuklara yönelik cinsel istismarın
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/210) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Türkiye'de çocuk ihmali ve istismarı giderek yaygınlaşmaktadır.
Çocuk istismarının en yüksek oranını fiziksel ve cinsel istismar türleri
oluşturmaktadır. Türkiye'de çocuklara yönelik cinsel istismar fiili için bu konuda
çalışan uzmanlar "buzdağının görünen ucu" tabirini kullanmaktadırlar.
Ülkemizde bu konuda yeterli bir veri tabanı yoktur. Genel kültürel yaklaşım bu
olayı saklama, gizli tutma şeklindedir. Mağdurlar ise yaşları küçük, güçsüz ve
korumasız durumda olup, korku ve çaresizlik içindedirler. Kamusal koruma, rehabilitasyon ve destek kurumlarının yetersizliği, kurumsal
yapının olmayışı da önemli bir sorun alanıdır. Ancak yeni ekonomik ve toplumsal
gelişmelerle birlikte bu olgunun daha çok görünür olduğu ve genişlediği
görülmektedir. Zira görüyoruz ki her gün herhangi bir günlük gazetenin bir
köşesinde cinsel istismara uğramış bir çocuğun öyküsü yayınlanıyor. Eskiden bu
kadar duyulmayan bu olgunun şimdi sıklıkla karşımıza çıkmasında Sivil Toplum
Örgütlerinin, sağlık kuruluşlarının, üniversiteler ve baroların kurduğu Çocuk
Koruma Birimlerinin ihmal ve istismar konusundaki çalışmaları, farkındalık yaratmaları etken olmaktadır. Bu örgütlerin
yaptığı araştırmalar sonucu çocukların % 4 ila % 30 arasında cinsel istismara
uğradığı tespit edilmiştir. Cinsel istismara maruz kalan çocukların % 70'i 10
yaşın altındadır. Sanılanın aksine erkek çocukların da cinsel istismar mağduru
olma oranları kız çocuklarınkine yakındır. Son yıllarda dünyada çocuk seks işçiliğinin arttığı, buna paralel
olarak Türkiye'de de gün ışığına çıkamayan ciddi bir problem haline dönüşmeye
başladığı görülmektedir. Yapılan araştırmalara göre ticari seks mağduru
çocukların % 77'sinin aile yapıları çeşitli nedenlerle kopuktur. % 23'ü
anne-babasıyla yaşamasına karşın aile içi şiddet olayının varlığı dikkat
çekmektedir. Evden kaçarak sokakta yaşamaya başlayan çocuk için sokak
yaşamındaki risklerin en tehlikelisi cinsel sömürülme olayıdır. Çocuklara yönelik cinsel sömürü ve istismara yönelik yapılan
çalışmalarda çocukların fuhuşa zorlandığı iller
sıralamasında İstanbul ve Diyarbakır başta gelmektedir. Güneydoğu illerinden
kaçırılan çocukların İstanbul'da fuhuşa zorlandığı
gözlenmektedir. Bugün net olarak Türkiye'de ticari amaçlı cinsel istismara
uğrayan ne kadar çocuk olduğu da bilinmemektedir. Yine yapılan araştırmalar
emniyete intikal eden vakaların gerçek rakamın ancak % 15'i olduğu şeklindedir.
Çocuk pornografisinin çok yaygınlaştığı ve Türkiye'de ciddi bir
probleme dönüştüğü de bilinen bir olaydır. Turizm sezonunda turistik yörelerde
çocuklara yönelik cinsel sömürü riski de artmaktadır. Çocuklara yönelik cinsel
sömürü yaşı bebeklik çağına kadar düşmüştür. SHÇEK verilerine göre ensest ve aile dışı cinsel istismar nedeniyle koruma altına
alınan çocuk oranlarında artış vardır. Çocukların cinsel istismarı psikolojik ve fiziksel ağır travmaya maruz kalmalarına, yaşam boyu sakatlanmalarına
hatta ölümlerine neden olan çok ciddi bir sağlık sorunudur. Bedensel
yaralanmalardan, cinsel yolla bulaşan hastalıklara, ağır depresyondan intihara
kadar bir dizi fiziksel ve ruhsal travmaya maruz kalan
cinsel istismar mağduru çocuklarda ayrıca madde bağımlılığı ve cinsel şiddet uygulama
oranları da çok yüksektir. Çocuğun cinsel istismarını Shergold
"ruhun ölümü" olarak tanımlar. Ülke nüfusumuzun 27 milyonu çocuktur. Böylesine büyük bir nüfusu
kapsayan sorunların çözülmemesi, önlenmemesi toplumun sosyal çöküşüne neden
olur. Çocuklarını koruyamayan, gözetemeyen toplumların geleceği olamaz. Türkiye, BM Çocuk Hakları Sözleşmesini (ÇHS) 1989'da imzalamış ve
1995'te iç hukukuna geçirmiştir. Ülkemiz ayrıca ÇHS'nin
Çocuk Satışı, Çocuk Fuhuşu ve Çocuk Pornografisi Ek
Protokolünü de 2001'de kabul ederek taraf olmuştur. BM Çocuk
Hakları Komitesi Türkiye'nin 2006 raporu hakkında; ceza kanununda yapılan
değişikliklerin yeterli olmadığı, mevcut kanunların yürütülmesinde, uygulamada
başarılı olunmadığı, özel koruma tedbirlerine ihtiyaç duyan çocuklar konusunda
gerekli tedbirlerin alınmadığı, kurumsal yapının oluşturulmadığı, faillerin
kovuşturulması ve cezalandırılması ile üstlenilen eş güdüm ve denetim
faaliyetlerinin yetersizliği, özel bir Eylem Planının olmayışı ve çocuklara
yönelik cinsel sömürü vakalarının artışından endişe duyduğuna dair nihai gözlem
raporu vermiştir. Özetle Türkiye, taraf olduğu ve üst hukuku haline
getirdiği uluslararası sözleşmeleri uygulamakta yetersiz kalmaktadır. Tüm bu gerekçelerle çocuklara yönelik cinsel istismarın önlenmesi,
nedenlerinin araştırılarak, gereken önlemlerin alınması amacıyla Anayasanın
98'inci, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması
açılması hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz. 1) Canan Arıtman (İzmir) 2) Selçuk Ayhan (İzmir)
3) Abdullah Özer (Bursa)
4) Ali Rıza Öztürk (Mersin) 5) Muharrem İnce (Yalova)
6) Birgen Keleş (İstanbul) 7) Tacidar Seyhan (Adana) 8) Nesrin Baytok (Ankara) 9) Ali Oksal (Mersin) 10) Orhan Ziya Diren (Tokat)
11) Tayfur Süner (Antalya) 12) Abdurrezzak Erten (İzmir) 13) Sacid Yıldız (İstanbul) 14) Hüsnü Çöllü (Antalya)
15) Abdülaziz Yazar (Hatay)
16) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş) 17) Hüseyin Ünsal (Amasya)
18) Bülent Baratalı (İzmir) 19) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul) 20) Mevlüt Coşkuner
(Isparta) 21) Mehmet Ali Susam (İzmir)
22) Ahmet Ersin (İzmir)
23) Erol Tınastepe (Erzincan) 24) Atila Emek (Antalya) 25) Necla Arat (İstanbul)
26) Ensar Öğüt (Ardahan) 27) Ali Rıza Ertemür (Denizli) 28) Fatma Nur Serter (İstanbul) 29) Engin Altay (Sinop)
30) Tekin Bingöl (Ankara)
31) Akif Ekici (Gaziantep)
32) Esfender Korkmaz (İstanbul) 33) Zekeriya Akıncı (Ankara) 34) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar) 35) Gökhan Durgun (Hatay)
36) İsa Gök (Mersin)
37) Bayram Ali Meral (İstanbul)
38) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
39) Gürol Ergin (Muğla) 40) Atilla Kart (Konya) BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır. Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutuyorum: VII.- ÖNERİLER A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ 1.- 240 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler” kısmının 2’nci sırasına alınmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi Danışma Kurulu Önerisi 05.06.2008 Gelen Kâğıtlar listesinde yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan 240
sıra sayılı Kanun Teklifinin 48 saat geçmeden, Gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının 2. sırasına alınması
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesinin, Genel Kurulun
onayına sunulması Danışma Kurulunca önerilmiştir.
BAŞKAN – Konuşmak isteyen yok herhâlde... Danışma Kurulu önerisini kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir. Sayın milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz. 1’inci sırada yer alan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ 1.- Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/541) (S. Sayısı:219) (x) BAŞKAN – Komisyon? Burada. Hükûmet? Burada. Geçen birleşimde 7’nci madde üzerinde soru-cevap işlemi yapılmıştı. Şimdi 7’nci madde üzerinde önerge işlemini yapacağız. (x) 219 S. Sayılı
Basmayazı 9/5/2008 tarihli
102’nci Birleşim tutanağına eklidir. Madde üzerinde üç adet önerge vardır. Sayın milletvekilleri, üç önerge aynı mahiyettedir. Bu nedenle,
önergeleri okuttuktan sonra birlikte işleme alacağım ve istemleri hâlinde
önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim. Şimdi önergeleri okutuyorum: TBMM Başkanlığına Görüşülmekte olan 219 Sıra Sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 7’nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 7- 2954 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. Madde 49 – “Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun hizmetleri;
memurlar ile kadro karşılığı sözleşmeli personel ve sözleşmeli personel eliyle
gördürülür.” Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasasının 7’nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 7 - 2954 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. Madde 49 – “Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun hizmetleri;
memurlar ile kadro karşılığı sözleşmeli personel ve sözleşmeli personel eliyle
gördürülür.” Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 7’nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Kamer
Genç Tunceli Madde 7- 2954 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. “Madde 49- Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun hizmetleri;
memurlar ile kadro karşılığı sözleşmeli personel ve sözleşmeli personel eliyle
gördürülür.” BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
– Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz efendim. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Zonguldak Milletvekili Ali Koçal konuşacak efendim. BAŞKAN – Buyurun Sayın Koçal. (CHP
sıralarından alkışlar) ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Teşekkür ediyorum. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 219 sıra
sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı’nın 7’nci maddesiyle TRT personelinin statülerinin belirlenmesi ve
geçici işçi statüsünde çalışan TRT personelinin kadro almaları için Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına verilen önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi Türkiye Radyo Televizyon
Kurumunun hizmetleri, işçi sayılmayan kadro karşılığı sözleşmeli personel ve
yine, işçi sayılmayan geçici sözleşmeli personel ve götürü bedel hizmet alımı
sözleşmesi hükümleri doğrultusunda çalıştırılan personel tarafından
yürütülmektedir. İşçi sayılmayan geçici sözleşmeli personel ile kadro karşılığı
sözleşmeli personel aynı işi yapmalarına karşın farklı ücretler almaktadırlar.
Bu yurttaşlarımızın kadroya alınması ve diğer çalışanlar ile aralarındaki ücret
ve özlük hakları farklılıklarının giderilmesi adaletin gereğidir. Basında her gün sizler de izliyorsunuz, TRT Genel Müdürünün farklı
yerlerden binlerce dolar maaş aldığına ve farklı kurumlardaki makam araçlarını
kullandığına ilişkin haberleri okuyoruz. Genel Müdürünün bu kadar yüksek bir
maaş aldığı böyle bir kurumda diğer çalışanlar ile aynı işi yapmalarına karşın
ayda 800 YTL maaşla çalışan yurttaşlarımıza kadro vermemek onları isyana teşvik
etmek demektir. Verdiğimiz önergeyle TRT personeli arasındaki bu ayrımın
kaldırılmasını istiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak tabii biz böyle
istiyoruz ama AKP kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi sürdürüyor. Değerli milletvekilleri, TRT’de geçici işçi olarak çalışan
yurttaşlarımızın kadro almaları için acaba iktidar milletvekili yakını veya
çocuğu mu olmak gerekiyor veya bakan mahdumu mu olmak gerekiyor veya enişte,
bacanak, baldız, damat olmaları mı gerekiyor bu arkadaşlarımızın? Yakın
akrabalara, danışmanlara her türlü imkân sağlanırken geçici işçilerin ihmal
edilmesi hiçbir şekilde izah edilemez. Bu mağduriyeti gidermek Hükûmetin asli görevi olmalıdır. Hükûmetin
bu görevini yapması için tekrar kendilerini göreve davet ediyoruz. Değerli milletvekilleri, tasarıya eklenen “sözleşmeli personel”
tanımı da kadro karşılığı sözleşmeli personeli kapsamamaktadır. O nedenle, bu
konuda da şimdiden Hükûmeti uyarıyoruz ve bu sorunun
giderilmesini öneriyoruz. Bu soruna çözüm bulunması gerekirken, şu anda, AKP gibi düşünmeyen
TRT çalışanlarının memur kadrosuna geçirilmekle tehdit edildiğini de hepimiz
biliyoruz. Sayın Bakan bu konuyu yakından takip ediyor diye düşünüyor ve Sayın
Bakana soruyorum: Acaba, bu tavrınızla kadro karşılığı sözleşmeli personel
statüsünde çalışanları memur kadrosuna mı atamayı düşünüyorsunuz? Bunu
gerçekten bir tehdit olarak mı kullanmak istiyorsunuz ve çalışanların size
muhtaç duruma mı getirilmesini öngörüyorsunuz? Bu nedenle mi bu maddeyi ilgili
yasaya koymadınız? Ayrıca, yine Sayın Bakana sormak istiyorum: Kadro karşılığı
sözleşmeli personel statüsünde çalışanların memur kadrolarına atanmayacağına
ilişkin bir güvence getirmeyi düşünüyor musunuz? Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine bu önergemizle götürü
bedel hizmet alımı sözleşmesiyle personel çalıştırılmasına son verilmesini
öneriyoruz. Basına yansıyan haberlerden tespit edebildiğimiz kadarıyla Sayın
İbrahim Şahin döneminde götürü bedel hizmet alımı sözleşmesiyle alınan kişi
sayısı 33’tür. Bunu daha önceki konuşmacı arkadaşlarımız da ifade ettiler. Bu
kişiler TRT’ye girmeden önce, Hükûmete yakın birtakım
medya kuruluşlarında görev almışlardır. Tabii, yine İbrahim Şahin’in bugüne kadar,
yani altı aylık döneme baktığımız zaman, başka kurumlardan nakil yoluyla 21
kişiyi, işçi sayılmayan geçici personel statüsünde 15 kişiyi de TRT’de işe
başlatmış olduğunu görüyoruz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Koçal. ALİ KOÇAL (Devamla) – Altı ayda kurum dışından 69 kişi alınmıştır.
Ancak, tabii Sayın Bakan bunları 20 kişi olarak geçenki
konuşmasında ifade ettiler. Burada da Genel Müdürün hem Bakanı hem de Meclisi
yanılttığını görüyoruz. Değerli arkadaşlar, şimdi Sayın Bakana son olarak bir soru
yöneltmek istiyorum: Acaba İbrahim Şahin döneminde TRT’de genel müdürlük uzmanı
olarak işe başlatılan AKP milletvekili danışmanı var mıdır? Var ise bu danışman
kimdir ve hangi milletvekilinin danışmanıdır? Bu kişi hâlen TRT’de görev
yapmakta mıdır, yoksa görevlendirme yoluyla tekrar Meclise gelmiş midir?
Milletvekili danışmanlarına kadro verdiğinize göre geçici işçilerimizden de
kadroyu esirgemeyeceğinizi umuyoruz ve bu doğrultuda verdiğimiz önergenin kabul
edileceğine inanıyoruz. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Koçal. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz efendim. BAŞKAN – Daha konuşacaklar efendim, konuştuktan sonra… K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yoklama istiyoruz. BAŞKAN - Oylama yok efendim, yoklama istiyorsunuz. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Oylama yapacaksınız… Oylamadan evvel
yoklama istiyoruz. BAŞKAN - Konuşturmuyor musunuz arkadaşlarınızı? Önerge sahiplerini
konuşturmak istemiyor musunuz? K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yok efendim konuşan. BAŞKAN - Onlar konuşsun, ondan sonra istersiniz. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yok konuşan. BAŞKAN - Sayın Genç sıradaydı; siz bilirsiniz, ben alırım. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Genç burada mı, geldi mi? BAŞKAN - Geldi efendim, ondan sonra da şey var efendim, DTP var
ondan sonra. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ondan sonra isteriz, peki. Konuşmak istiyor mu? BAŞKAN - Konuşmak istiyor herhâlde, konuşmaz mı! HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Uras da var. BAŞKAN - Sayın Genç, konuşacak mısınız? KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet ama önergemi okutmadınız ki, okutun
önergemi. BAŞKAN - Okuduk efendim, okuduk. Siz yokken okuduk. KAMER GENÇ (Tunceli) – Aynı mahiyette mi? BAŞKAN - Aynı mahiyette, aynı mahiyette. Buyurun. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, yeni geldim hastaneden… BAŞKAN - Geçmiş olsun. KAMER GENÇ (Tunceli) – Arkadaşları ziyarete gitmiştim de,
dinleyemedim, bir okur musunuz önergemi? (AK Parti sıralarından “Oo” sesleri, gürültüler) BAŞKAN - Önergenizi okuttuk; personel rejimiyle ilgili, 7’nci
madde. KAMER GENÇ (Tunceli) – Arkadaşlar, biz sizin gibi böyle tek bir,
yani, vatandaşın işiyle ilgilenen bir kişi değiliz. AHMET YENİ (Samsun) – Vatandaşın işine de baktığın yok ki! BAŞKAN - Mikrofonunuzu
açtım Sayın Genç. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
evvela ben size bir tavsiyede bulunuyorum: Şu TRT Genel Müdürünü buradan bir
defa bir çıkarın. (AK Parti sıralarından “Niye?” sesleri, gürültüler) AGÂH KAFKAS (Çorum) – Ayıp be! Sen kim oluyorsun! KAMER GENÇ (Devamla) – Neden? Çünkü, bu
kişi… (AK Parti sıralarından gürültüler) Bir dakika, bir defa Meclise karşı
saygılı olun. Şimdi kendi maaşıyla ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisine doğru
bilgi vermedi. Bakın, ısrarlı sormalarımıza rağmen doğru bilgi vermedi. Meclis
kapalı oturum yaptı, doğru bilgi vermedi. Şimdi, böyle bir bürokrata bu Meclis
oyuncak edilebilir mi sayın milletvekilleri? (AK Parti sıralarından gürültüler)
NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Yani, oradan cevap veremiyor diye
konuşuyorsun. KAMER GENÇ (Devamla) -
Efendim, Bakana doğru bilgi vermiyor! Bence, yani ben Meclis Başkan
Vekilimizin yerinde Başkan olsaydım, bu bürokratı bu Meclise sokmazdım. Ha onu
bilesiniz. (AK Parti sıralarından gürültüler) Çünkü, bu Meclisin saygınlığı
buna bağlı, bu Meclise gelecek her bürokratın bu Meclise karşı saygılı olması lazım,
burada milletvekillerinin soracağı sorulara doğru cevap vermesi lazım. NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Aslında saygılı olması gereken
sizsiniz! KAMER GENÇ (Devamla) -
Şimdi, değerli milletvekilleri, benim önergem… “Türkiye Radyo Televizyon
Kurumunun kamu hizmetleri, memurlar, sözleşmeli personel ve geçici personel
eliyle görülür.” Ben de diyorum ki: “Radyo ve Televizyon Kurumunun hizmetleri
memur ve kadro karşılığı sözleşmeli personel eliyle görülür.” Bu “geçici
personel”in çıkarılmasını istiyorum. Şimdi, geçici personel… İşte bu kadar çok
keyfî bir Genel Müdürün başında bulunduğu bir kurumda personelin normal
yollarla göreve alınması gerekir KPS yoluyla. Genel Müdüre o kadar böyle yetki
verilmemesi lazım. Bu, geçici personel alınması tamamen keyfî bir davranıştır.
Bu keyfî davranışların önünü kesmek lazımdır. Bu itibarla, bunun da buraya
alınacak… Artık bu TRT’nin bir çiftlik olmaktan kurtulması lazımdır. Özellikle
siyasi partilerin bir çiftliği hâline geldi. Burada maalesef hak… ORHAN KARASAYAR (Hatay) – AK Partiden önceki partiler… KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, yani AK Parti, eski partiler…
Şimdi eğer kurumları düzeltmek istiyorsanız bir memlekette her yerde her
kurumun hak ve adaletin tecelli edeceği bir yer olmasını istiyorsanız, oralara
eşitlik ilkesi kuralları dâhilinde imtihanla personel almak lazım. Yoksa ki,
genel müdürün, bakanın iki dudağı arasındaki bir sözle bunları göreve aldırma
imkânını sağladığınız zaman, bürokratlar tamamen acımasız… İşte sevgilisini
alıyor, dostunu alıyor, dostunun dostunu alıyor, ötekisini alıyor, dolayısıyla
burada hukuk işlemiyor. Onun için… Yahu sizlere doğruları söylüyorum yani.
Gidin bakın bakalım; yani orada kimlerin çalıştığına bir bakın bakalım,
kimlerin kimlerle ilişkisi olduğuna bakın. Bir de ayrıca, tabii… Bakın, geçen gün, hukuk fakültesini bitiren
2 tane genç geldi benim yanıma. Dediler ki: “Efendim, KPS imtihanında Türkiye
birincisi olan bir çocuk Türkiye’nin bir tarafında imtihana girmedi. Adli
yargıyı bir defa kazandı, idari yargıyı iki defa kazandı ve en üst puanla
kazandı, almadılar. Sonra gittik baktık ki, -GBT’ye
bakmışlar- efendim, bu, Munzur Festivali’ne katılmış.” Munzur Festivali
Tunceli’de senede bir defa yapılan bir festivaldir. Yahu beyler, bakın, ben
yıllarca burada politika yapmışım. VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – İnandın mı sen onların dediğine? KAMER GENÇ (Devamla) – İnandım. VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – İnanmadın! KAMER GENÇ (Devamla) – E, git sen bak! İşte söylüyorum, git bak! BAŞKAN – Müdahale etmeyin. KAMER GENÇ (Devamla) – Yani, bakın, zamanında Cemil Çiçek’e
telefon ettim Adalet Bakanıyken, dedim ki: “Sayın Bakan, Tuncelili bir genç üç
defa adli yargıyı kazanmış, üç defa idari yargıyı kazanmış hep üst puanlarla,
bunu göreve almamışsınız.” Gidin kendisine sorun. Bakın, çok ayrımcı bir politika izliyorsunuz, hele Tuncelili
olunca. AHMET YENİ (Samsun) – Moğultay dönemini
mi anlatıyorsun? KAMER GENÇ (Devamla) – Bir de bakın, ben, kendi… Türkiye'de
ayrımcılık yapmak istemiyorum ama, inanmanızı
istiyorum. Sizin iktidar kadar Alevi kitlesine karşı ayrımcı olan zihniyette
bir iktidar görmedim… AHMET YENİ (Samsun) – Moğultay’ı mı
anlatıyorsun. MEHMET DANİŞ (Çanakkale) – Ne alakası var? Sen yapıyorsun
ayrımcılığı. KAMER GENÇ (Devamla) – … ve orada… Yahu,
gidin bakın, personel politikalarına bakın. Benim bunları söylemek hoşuma
gitmiyor, ama gelen şikâyetleri de halkın temsilcileri olarak burada dile
getirmek zorundayız. BAŞKAN – Sayın Genç, önerge… KAMER GENÇ (Devamla) – Siz eğer ayrımcılık yapmazsanız ben sizi
tebrik ederim. Ben size isim veriyorum. Bakın, o kadar ayrımcı bir politika
izliyorsunuz ki… MEHMET DANİŞ (Çanakkale) – Çok ayıp! Sen yapıyorsun, sen. BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşur musunuz Sayın Genç. KAMER GENÇ (Devamla) – O kadar ayrımcı bir personel alımı
politikası izliyorsunuz ki… AHMET YENİ (Samsun) – Moğultay’ı mı
anlatıyorsun? KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, sizi anlatıyorum, sizi. Moğultay’ın bir suçu varsa, işte siz çoğunluktasınız, bir
soruşturma önergesi verin hakkında soruşturma açın. Yarına sizi burada
bırakırlar mı? İşte, diyorum ki, bakın, bizim özellikle üzerinde durduğumuz
husus, bu personel alımı politikasında biraz hakka, adalete, insafa sizi davet
ediyorum. İnanmanızı istiyorum… HASAN ANGI (Konya) – Sen inanılacak adam mısın? KAMER GENÇ (Devamla) – … özellikle benim
bölgemde, Tunceli bölgesinde, en üst puanları alan kişiler sözlüde
kaybettiriliyor. ORHAN KARASAYAR (Hatay) – KPSS’yi ÖSYM
yapıyor. KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, hepsini ÖSYM yapmıyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Evet, Sayın Genç, konuşmanızı tamamlayın lütfen. KAMER GENÇ (Devamla) – Hepsini ÖSYM yapmıyor, bir kısmını idare
yapıyor. ORHAN KARASAYAR (Hatay) – ÖSYM yapıyor. KAMER GENÇ (Devamla) – Özellikle bu idarenin yaptığı üst bürokrat
atamalarında, maalesef, bu konuda çok keyfî hareketler oluyor. Ben size bir milletvekili olarak düşüncelerimi söylüyorum, ister
kabul edersiniz ister etmezsiniz. Onun için Hükûmeti
de ikaz ediyorum: Bakın, bu insanlara, genç yaştayken, bu ülkeye karşı kindar
duruma sokacak uygulamalarda ve işlemlerde bulunmayın. FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – Kaç defadır aynı konuyu gündeme
getiriyorsun. KAMER GENÇ (Devamla) – Yoksa, ben size
örnek getireceğim. Diyorum işte, Türkiye’de KPSS’de
en yüksek puan alan kişiyi almıyorsunuz. Bu nasıl olur? İdari yargıda, adli
yargıda en yüksek puan alan gençleri sözlüde kaybettiriyorsunuz. Böyle bir şey
olmaz arkadaşlar! Sözlüde sorduğu ne? “Ananın adı ne, babanın adı ne, memleketin
neresi?” NURETTİN AKMAN (Çankırı) – O, sizin dönemde ya! KAMER GENÇ (Devamla) – Ya, bakın, değerli milletvekilleri,
inanmanızı istiyorum, bunlarda hiç yalan söylemiyorum. Bakın, yalan söyleyenin
de Allah kökünü kazısın. Ama size de söylüyorum, ha bakın sizi de kazısın. Eğer
sizin bürokratlar böyle davranmıyorsa, ben yalan söylüyorsam- Allah beni
cezalandırsın ama sizin bürokratlar böyle davranıyorsa siz onları… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) AHMET YENİ (Samsun) – Bürokratlar devletin bürokratı, devletin! BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Genç, süreniz doldu efendim. KAMER GENÇ (Devamla) – Evet, Saygılar sunuyorum efendim. FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – Senin oğlun nasıl girdi, söyler misin
bana! BAŞKAN – Sayın Kaplan, konuşacak mısınız? HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Uras konuşacak efendim. BAŞKAN – Buyurun Sayın Uras. (DTP sıralarından alkışlar) MEHMET UFUK URAS (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; bir
kamu görevi olarak yapılan yayıncılığın toplumun tüm renklerini ve seslerini
içermesi gerektiğini biliyoruz. Bu dikkate alındığı zaman, aslında toplumun
istediği bir yayıncılık olacak. Biliyorsunuz Montesquieu’dan
beri kuvvetler ayrımı önemli. Dördüncü kuvvet de medya, kamu yayıncılığı bu
açıdan çok önemli. Gerçi Can Yücel, kuvvetler ayrımını Türkiye’de “kara
kuvvetleri”, “deniz kuvvetleri”, “hava kuvvetleri” diye ayırmış ama bunun bir
şaka olduğunu biliyoruz. Şimdi, TRT Kurumunun bağımsızlığı ve özerkliği ile Kurum
Başkanının başka kurumlardan elde ettiği gelir ve konum birbirine uyar mı, uymaz
mı meselesi daha çok akçeli, parasal yönüyle tartışılıyor. Hâlbuki neden dolayı
gelir elde edildiği kadar, elde edilen gelirin getirdiği görevin hiyerarşik
konumu ile özerklik bağdaşır mı meselesi son derece tayin edici önemdedir. Bu
çerçevede baktığınızda bir problem olduğunu görüyorsunuz. Demin de dediğim gibi, Kurumun yapılanmasıyla bütün topluma hitap
etme arasında bir ilişki var. Bugün İnternet ortamında bile yedi yüz kırk dokuz
civarında dil var. Biz hâlâ çok dilliliğin, çok kültürlülüğün, çok kimlikliliğin
sorun olup olmadığını tartışarak aslında yüzyılın gerisine düşüyoruz. TRT’nin emekle sermaye ilişkisinde simetrik bir durumu yok.
Örneğin, Yörsan’dan sendikalı olduğu için atılan
işçilerin, Düzce’de Desa’da, TEGA’da,
TÜMTİS Sendikasında sadece sendikalaşma suçu işleyen emekçilerimizin ne zaman
haber değeri olacağını bilemiyoruz. Dolayısıyla TRT bütün bu
kesimlere ortak durum, pozisyon izlemek durumunda. Mesela, iktidardan bağımsız
bir TRT’nin, çok rahat bir, Yunus Emre yayıncılığı yapması lazım. Yapamaz
mı? “Yapar” diyorsunuz ama bakın Yunus Emre ne demiş: “Kuru idik yaş olduk,
ayak idik baş olduk.” Dolayısıyla, ayakların baş olma mücadelesinde Yunus
Emre’ye referansta bulunabilmek için yine iktidardan özerk olmanın ne kadar
önemli olduğunu görüyoruz. TRT’nin PIN kodunu değiştirmek lazım. “Demokrasi, barış, adalet”
gibi sözcüklere cevap alamıyoruz. 1 Haziranda Barış… NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – “Kuru idik yaş olduk.” değil, “Yaş idik
kuru olduk.” Düzeltin… MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Başı öyle… NECAT BİRİNCİ (İstanbul) - Ama işte o tasavvufi bir şeydir,
düzeltin. MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Biliyorum... Başı öyle… NECAT BİRİNCİ (İstanbul) - Öyle değil o. MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Ben size arada anlatırım. 1 Haziranda Barış Mitingi oldu. TRT’yi açtım, bakalım nasıl
verecek diye. TRT’de böyle bir haber söz konusu değil. Bakıyorsunuz Leyla
Gencer’in haberine, bulamıyorsunuz. Dolayısıyla, biz, TRT’de toplumdaki bütün
farklılıkları görmek istiyoruz. Eskiden böyle yapılmıştı diye de bakılamaz, başkaları
nemalandı, şimdi biz nemalanalım diye de bakılamaz. Farsçada
“nema” sözcüğü otlak alanı demek. Başkaları otlandı, şimdi de biz
otlanalım diye kamu yayıncılığı ele alınamaz. TRT hiçbir sapanın taşı olmama,
kurşunu olmama ilkesini benimsemelidir. Şimdi, TRT’dekiler bu yüzden özgür
davrandıklarını düşünüp hep kendilerinden beklendiği gibi davranıyorlar. TRT,
toplumu bir kalıba sokmanın bir aracı değildir. TRT muhabiri devlet memuru
değildir. Kamu televizyonculuğuyla devlet televizyonculuğu
ayrımı bu yüzden son derece önemli. TRT’nin genel bütçeden pay
almadığını unutmayalım. Yine “Barış” sözcüğü gibi sözcükleri kullandığı için ikramiyesi
kesilen, siciline müdahale edilen yaklaşımların, yargı kararıyla bu
yaklaşımlara müdahale edilmesi son derece önemli. Bu konuda yargı kararları
var. Yasak sözcüklerin gündemde olduğu bir TRT artık devre dışı
bırakılmalıdır. İnsanlar,
uzun yıllar boyu tarihte, güneşin dünyanın etrafında döndüğünü sandılar
bildiğiniz gibi. Neden? Çünkü ilk bakışta öyle gözüküyordu da ondan. Peki dünyanın güneşin etrafında döndüğünü düşünmeleri için
nasıl gözükmesi gerekiyordu? Demek ki sorun ne gördüğümüz değil, nasıl
gördüğümüzdür. TRT’nin, bu çerçevede bir filtreden
geçirmemesi, bütün renkleri içermemesi, doğrudan kadro yapılanması ve zihniyet
dünyasındaki değişimle ilgili bir şey. 2004 yılından beri neredeyse
değiştirilmeyen yöneticinin kalmadığını biliyoruz, hatta bunların birkaç kez
değiştirildiğini biliyoruz. Kendilerine ayak bağı gibi gördükleri deneyimli
yayıncıları önce pasif hâle getirip sonra yıldırma politikasıyla kurumdan
uzaklaştırma bu tasarı ile çok daha yaygınlaşabilir. “Sözleşmeli personel” adı altında yeni bir kadro oluşturulması
problem. Bu kişilerin sözleşmeli personel olarak Kuruma alınmasında KPSS
şartının aranmaması ve bunların -sonucu şimdiden belli olan- Kurum tarafından
sınavla alınması ciddi bir sorundur. BAŞKAN – Buyurun Sayın Uras, devam edin. MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Tasarının, bu hâliyle, TRT Genel
Müdürüne sınırsız yetkiler verdiğini vurgulamıştık. TRT Kurumunun iç işleyiş ve
yayın faaliyetinde hayati önemi olan Koordinasyon Kurulunun da ortadan
kaldırıldığı bir ortamda bütün bunlar tartışılıyor. Hep “Yabancı taklitçiliği
yapmayalım.” denir Meclisimizde ama bugün bir BBC’nin,
bir NOS’un özerk yayıncılık için örnek alınması son
derece önemli. Dolayısıyla, bu özerklik ve bağımsızlık konusunda izlenen yayın
politikası çok önemli. Yunus Emre’den başladım, bir atasözümüzle bitireyim “Akılsız
kafanın cezasını ayaklar çeker.” denir. NECAT BİRİNCİ (İstanbul) – Akılsız başın; kafanın değil. MEHMET UFUK URAS (Devamla) – “Başın cezasını ayaklar çeker.”
denir. O yüzden, bu meselelerde davranacağımız, bütün topluma hitap eden tutum,
toplumun bütün kesimi için de olumlu sonuç verecektir. Teşekkür ederim. (DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Sayın Bakanım, kısa bir açıklama yapacaksınız herhâlde… DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum. Sayın Kamer’in doğrudan doğruya Hükûmeti
hedef alarak söylediği ve kesinlikle doğru olmayan bir görüşüne cevap vermek
istiyorum. Değerli arkadaşlarım, hepimiz biliyoruz ki İslam’ın Alevi ve
Bektaşi yorumunun özünde doğruluk vardır, güzellik vardır, sevgi vardır. Bu,
hepimizin paylaştığı bu değerlerlerle ilgili hepimizin son derece açıkça
bildiği bir husustur. BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) – O zaman niye hiçbir makama
gelemiyorlar Sayın Bakan? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Bilmeden konuşma yoktur,
kasıtlı konuşma yoktur, yalan yoktur, iftira yoktur, kırma yoktur. Bırakınız
bütün bunları, Alevi, Bektaşi kültüründe incitme yoktur, incinmeye rağmen
incitme yoktur. Halis Alevi ve Bektaşi kültürü adına sizi protesto ediyorum
Sayın Genç; bu, bir. (AK Parti sıralarından alkışlar) İkincisi “Bu Hükûmet kadar Alevilere…”
diye başladınız, hilafı hakikat şeyler söylediniz; bu da yalandır ve iftiradır.
Ben, dört buçuk sene Diyanetten sorumlu bir Bakan olarak Türkiye genelinde
onlarca Alevi dernekleriyle saatlerce süren konuşmalar yapmışımdır, onları
dinlemişimdir; onları kardeşlik, sevgi içinde kucaklamışımdır. Sorarsınız -bu
kadar açık söylediğime göre kendime güveniyorum- bunun doğru olduğunu
öğrenirsiniz. İkincisi, sadece içeride Alevi dedelerimizle konuşmadık. Yurt
dışına, ilk defa, modern Türk tarihinde ilk defa Alevi dedelerimizi gönderdik,
oradaki Alevi vatandaşlarımız, o insanlar, onların ışığına kavuşsunlar,
onlardan yararlansınlar diye. Diyanet İşleri Başkanlığında saatlerce ortak
toplantılarımız olmuştur. Yine, ilk defa Türkiye tarihinde, modern Türkiye
tarihinde, karar verdik, ısrarla, inatla, sevgiyle de devam ettiriyoruz, Alevi,
Bektaşi kaynaklarını en mükemmel şekilde, en güzel şekilde insanımıza
kazandırıyoruz, imamımıza kazandırıyoruz, dedemize kazandırıyoruz; Alevi olan,
Sünni olan, hiçbir ayrım yapmadan vatandaşlarımıza kazandırıyoruz. Bu kitaplar
üç katlı kitaplardır Sayın Genç, öyle sıradan değil; kuşe kâğıda basılır bunlar
çünkü çok eski kaynaklardır, hırpalanmıştır, çok itinayla elde edilmesi lazım
bunların. Büyük bir kısmını Balkanlardaki tekkelerimizden çıkarıp getiriyoruz,
mukayeseli araştırmalarını, çalışmalarını yapıyoruz ve bir dizi hâlinde
çıkarıyoruz. Evvela otantik metni koyuyoruz, asıl metni koyuyoruz, onun Latin
harfleriyle yazılışını söylüyoruz, yerleştiriyoruz ve bir de bugünün
Türkçesiyle; yani Alevilik nedir, ne değildir, sadece sözlü bir kültür olmaktan
öteye bir şey midir, değil midir sorusuna ilk defa biz ciddi olarak cevap
veriyoruz ve kaynaklarıyla birlikte… KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan… (AK Parti sıralarından
“Dinle, dinle!” sesleri) DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Tekrar ediyorum, inşallah
burada lüzumsuz konuşmalarınızın bir kısmından vazgeçersiniz de o kaynakları
okursunuz da Aleviliğin yarısını bilseniz burada yaptığınızı yapmazsınız Sayın
Genç; Aleviliğin yarısını bilseniz burada yaptığınızı yapmazsınız! (AK Parti
sıralarından alkışlar) Kusura bakmayın yani, artık… Tamam, konuşun, tamam, İç
Tüzük’ün imkânlarını kullanın, ama benim de kültürüm olan, benim de kardeşim
olan Alevilerle ilgili çıkıp da “Bu iktidar döneminde şu kadar kötülük yapıldı,
bu kadar…” Bu söylenir mi hiç? Milyonlarca Alevimiz var. KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi, Sayın Bakan… BAŞKAN – Sayın Genç… KAMER GENÇ (Tunceli) –
…sizin iktidarınız döneminde Alevilere karşı personel alımında bir
ayrımcılık yok diye yemin edebilir misiniz? (AK Parti sıralarından “Otur
yerine!” sesleri) DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Orada konuştunuz, ben
dinledim; yerinize oturun konuşun. Yerinizde oturun, beni dinleyin lütfen. KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani Alevilerden kaç tane Alevi… BAŞKAN – Sayın Genç, yerinize oturun. KAMER GENÇ (Tunceli) – Millî Eğitim Bakanlığına bakın, 1 tane
Alevi müdür aldınız mı? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Ben Millî Eğitim Bakanı adına
konuşmak zorunda değilim. Ben kendi adıma… KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben sizi kastetmedim ki, ben geneli
konuştum. BAŞKAN – Sayın Genç… KAMER GENÇ (Tunceli) – Adalet Bakanlığına bakın bakalım, son
alınan hâkim ve savcılarda Alevi inançlı vatandaşlar alındı mı alınmadı mı? (AK
Parti sıralarından “Otur yerine!” sesleri) DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – “Hükûmet”
diyorsun. Sayın Genç, “Hükûmet” diyorsun. Ben Hükûmetin üyesiyim. Dört buçuk sene… KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben sizi kastetmedim ki efendim. Ben sizi
kastetmedim. DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Ama siz, hem çıkıp beni
kastetmediğinizi söylüyorsunuz… KAMER GENÇ (Tunceli) – E, tabii, ben sizi kastetmedim. DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Hükûmete
ağzınıza geleni söylüyorsunuz. Sadece benle… KAMER GENÇ (Tunceli) – “Kamu hizmetine alınmada Alevi vatandaşlara
karşı ayrımcılık yapıyorsunuz.” dedim. BAŞKAN – Sayın Genç, böyle bir usulümüz yok, lütfen... DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Ayrımcılık yapıldığı zaman
gel, söyle. BAŞKAN – Sayın Genç, oturur musunuz efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) – Yapılıyor mu, yapılmıyor mu? Efendim, kendisi
burada çıksın desin ki: “Ben yapmıyorum.” Ben yüz tane misal getireyim size. BAŞKAN – Sayın Genç… KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben size, Alevilikle ilgili söylediğiniz
güzel şeylere teşekkür ediyorum. AHMET KOCA (Afyonkarahisar) – Bölücülük
yapma. BAŞKAN – Tamam, teşekkür ediyorsanız yerinize oturun lütfen. KAMER GENÇ (Tunceli) – Ayrıca Diyanet İşleri Başkanına da bu
çalışmalarından dolayı da teşekkür ederim, ama diyorum ki: Kamu hizmetine
alımlarda da bu insanlara karşı eşit davranın. AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Böyle bir şey var mı Sayın Başkanım? (AK Parti sıralarından “Başkanvekilliği yaptınız, böyle bir şey
var mı?” sesleri) DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Bununla, bakınız… BAŞKAN – Sayın Genç, Alevi kardeşlerimizi bu kadar üzmeyelim.
Lütfen oturun yerinize, oturun. (AK Parti sıralarından alkışlar) KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, ama sataşıyor. BAŞKAN – Bunu polemik hâline
getirmeyelim. Alevi, kardeşiz, hep birlikteyiz ya! DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Sayın Başkan, sanıyorum
maksat hasıl olmuştur. Çok teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, her üç önergeyi birlikte
oylarınıza sunacağım. III.- YOKLAMA (CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı) K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yoklama istedik demin. BAŞKAN – Yoklama için, buyurun efendim, tespit yapalım. AHMET YENİ (Samsun) – MHP de iştirak etsin CHP’ye! BAŞKAN – Sayın Anadol, Sayın Baratalı,
Sayın Meral, Sayın Bingöl… OKTAY VURAL (İzmir) – DTP’yle beraber
önerge veriyorsunuz da, beraber yürüyorsunuz ya bu yollarda! vatandaş
da görüyor onu. AKİF AKKUŞ (Mersin) – Vatandaş boş sıraları görüyor. BAŞKAN – Sayın Okay, Sayın Köse, Sayın
Durmuş, Sayın Özdemir… Sayın Genç, var mısınız siz de? KAMER GENÇ (Tunceli) – Varım, varım… Ayaktayım ya işte! BAŞKAN – Sayın Genç, Sayın Yalçın, Sayın Ünsal, Sayın Köktürk,
Sayın Diren, Sayın Oyan… K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 20 oldu mu, 20? BAŞKAN – Sayın Erenkaya, Sayın Özensoy… K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 20 bitti mi, 20? Fazla yazmaya lüzum
yok. BAŞKAN – Hayır, maalesef daha var. 16 bitti, 17’de kaldık. İsterseniz okuyayım yazılanları. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Allah aşkına, vakit kazanmak için bu
kadar… BAŞKAN – Sayın Uzunırmak… K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Vakit kazanmak için yapıyorsunuz! Bu
kadar olur mu canım! Haydi! Kaç senelik memursun! Siyasetçi gibi davranıyorsunuz orada!
Bir 20 kişiyi sayamıyorsunuz! BAŞKAN – Efendim, yazılı gönderseydiniz. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Vakit geçsin! Vakit geçsin! BAŞKAN – Yazılı gönderseydiniz. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – İşiniz gücünüz o, vakit geçsin diye
yapıyorsunuz! OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Bir daha kalkalım mı Başkan! BAŞKAN – Sayın Pazarcı, Sayın Akkuş. Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum. OKTAY VURAL (İzmir) – Ad okunmak suretiyle yapın efendim, herkes
belli olsun madem kaldırıyorsunuz! (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tamam artık, süre doldu Sayın Başkan. BAŞKAN – Süre tamamlandı. Pusula almayın efendim. Pusulalara rağmen toplantı yeter sayımız yoktur. Birleşime on dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 14.23 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati:14.38 BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp
Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
114’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. Tasarının 7’nci maddesi üzerindeki önergeler oylanmadan önce
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Bu nedenle yeniden
yoklama yapacağız. III.- YOKLAMA Yoklama işlemi için üç dakika süre veriyorum. Yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır. 219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz. VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
(Devam) 1.- Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/541) (S. Sayısı:219) (Devam) BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet buradalar. Şimdi, 7’nci madde üzerindeki önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Önergeleri kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir. 7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… 7’nci madde kabul edilmiştir. 8’inci maddeyi okutuyorum: MADDE 8- 2954 sayılı Kanunun 50 nci
maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinin ikinci paragrafı aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiştir. “Ayrıca; özel bilgi ve ihtisasından yararlanmak üzere en çok on
Genel Müdür Müşaviri istihdam edilebilir.” “ı) Sözleşmeli personel; Kurumda radyo-televizyon yayın, yapım,
teknik ve bilişim hizmetlerini yürütmek ve sayısı 300’ü geçmemek üzere Kurumca
yapılacak sınavla istihdam edilen, istihdama ve sözleşmeye ilişkin usul ve
esasları Yönetim Kurulunca belirlenen personeldir. Bu şekilde çalıştırılacak
olanların ücretleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin
(B) fıkrasına göre istihdam edilenlere uygulanan sözleşme ücreti tavanının dört
katını geçemez ve bu fıkrada belirtilen ücret dışında herhangi bir ödeme
yapılamaz. Bu suretle çalıştırılacaklar, sosyal güvenlikleri bakımından 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu
hükümlerine tabidir. Yabancı uyruklular da sözleşmeli olarak istihdam edilebilir. Bu personelin
istihdam, sözleşme usul ve esasları ile ücret miktarı ve her çeşit ödemeleri
Yönetim Kurulunca tespit edilir. i) Geçici personel, sosyal güvenlik bakımından 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu hükümlerine tabi olan, bir yıldan az süreli istihdam edilen
ve işçi sayılmayan kimselerdir. Bu statüdeki personelin istihdam ve ücretlerine
ilişkin usul ve esaslar Yönetim Kurulunca tespit edilir. j) Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu personelinin yurt içinde geçici
görevle memuriyet mahalli dışına görevlendirilmesi durumunda, bu personele 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu gereğince
her yıl Bütçe Kanununda emsali devlet memuru için belirlenen gündeliklerin iki
katını geçmemek üzere Yönetim Kurulu kararı ile belirlenen tutarda gündelik
ödenir. Kurum personelinin yurt içinde geçici görevle memuriyet mahalli
dışına görevlendirilmesi halinde, 6245 sayılı Kanunun 33 üncü maddesindeki on
günlük sınırlama dikkate alınmaz. Ayrıca, yurt içi ve yurt dışında
görevlendirilenlerin konaklama yer ve ücretlerine ilişkin hususlar Yönetim
Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu şekilde tespit edilen yerlerde kalanlara
gündelikleri yüzde elli oranında azaltılarak ödenir.” BAŞKAN – Evet, madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Bülent Baratalı. Sayın Baratalı, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA BÜLENT BARATALI (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 219
sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini sunacağım.
Bu nedenle sizi ve sayın Meclisi saygıyla
selamlıyorum. Arkasından bir teşekkürüm olacaktı ama Sayın AKP Grup Başkan
Vekiline, çok sayıda milletvekiline beni dinletecekti fakat yine sıraların çok
boşaldığını görüyorum. Onun için teşekkür etmeyeceğim Nihat Bey’e. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 8’inci
madde TRT’de çalışacak olan danışman, personel, geçici personelle ve TRT’de çalışan
değerli personelin yurt içindeki hareketleriyle, yolluklarıyla, harcırahlarıyla
ilgili bir maddedir. Ancak hemen ifade etmek istiyorum ki, danışmanlardan
başlarsak, Sayın Genel Müdüre müşavir olarak 10 müşavir veriyoruz, sanıyorum
ihtiyaç var. Ancak danışmanları seçerken, benim elimdeki bilgilere göre, bence
yasalara aykırı danışman seçmemek gerekiyor. Şimdi elimde bir danışman ismi
var, Sayın Bakanın mı yoksa Sayın Genel Müdürün mü olduğunu bilemiyorum ama bu
danışmanın yargıç olduğunu söyleyen bir belge var. Eğer hakikaten bu danışman,
Sayın Genel Müdürün veya Sayın Bakanın danışmanı yargıç ise yargıçların tabi
oldukları yasalar gereğince yargıçlara yaptıkları görevlerden başka bir iş
verilemez, başka bir görev verilemez. Bu nedenle, burada dikkati çekmeye
çalışıyorum. Onun dışında, sayısı 300’ü geçmemek üzere bir geçici personel
istihdamı isteniyor. Ancak değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; yine,
“işçi sayılmayan personel” adı altında uzun süredir bu Kurumda çalışan değerli
arkadaşlarımız var. Yani “Yeni 300 personel alınacağına bunların statüleri daha
da iyileştirilerek, işçi sayılmayan ve geçicilik statüsü kaldırılarak, acaba,
bunlardan bu temin edilemez mi?” diye ben Plan ve Bütçe Komisyonunda bunu
sormuştum ama bugüne kadar bir yanıt alamadık. Zaten, yaptığımız eleştiriler,
gerek Cumhuriyet Halk Partisi veya diğer muhalefet milletvekillerinin yaptığı
eleştirilerde de şu ana kadar bir iyileştirme yapılamadı ve karşılanamadı
eleştirilerimiz. Bu da eleştirilerden biri. Ama daha
da büyük olan eleştiri, bu sınavın, yani 300 kişilik geçici sözleşmeli personel
sınavının Kurumca yapılmak istenmesidir. Değerli arkadaşlar, yine, seçme sınavı bile yapılsa sözlü
sınavlarda neler yapıldığını biz buralarda biliyoruz. 137’nci sırada kazanan
bir adayın nasıl 1’inci sıraya geldiğini sözlü sınavlarda bile biliyoruz. Bu
ortadayken ve bu kanıtlanmışken, şimdi Kurumca sınav yapılmasını biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak doğru bulmuyoruz. Bunun muhakkak değişmesi gerekmektedir.
Üstelik bu ihtiyaç varsa, bu gereksinim varsa TRT için, bu gereksinim de bugüne
kadar en az on yıldır geçici personel olarak çalışan, senede on bir ay çalışan
ve maaşları kadrolu personelin dörtte 1’i civarında olan personelin buraya
yapılacak bir sınavla getirilmesi gerekmektedir diye düşünüyorum. Yabancı uyruklular için Sayın Genel Müdür bir ihtiyaç belirtti.
Buna da Plan-Bütçe Komisyonunda karşı çıkmadık. Hakikaten ihtiyaç
hissedilebilir, gereksinme duyulabilir. Ancak (i) fıkrasında tanımlanan geçici
personelde biliyorsunuz, 22’nci Dönemde altı aydan fazla geçiciliği sürmüş olan
işçi statüsündeki
çalışanların kadroları verilmişti, burada TRT çalışanları bundan yoksun
bırakılmıştı. Şimdi zamanıdır. Hükûmette yeni bir
tasarının oluşabileceğini de düşünerek -ki böyle bir çalışmanın olduğunu biliyorum-
burada (i) fıkrasında da bu arkadaşlarımızı, daha o tasarıyı beklemeden,
geçiciliklerinin kaldırılarak işçi statüsüne alınmalarında yarar bulunmaktadır
diye düşünüyorum. Bu, on günde bir görevlendirilen, yurt içi ve yurt dışında
görevlendirilen personelin, on günde bir gelip tekrar Ankara’ya gidip gelmesine
de ihtiyaç yoktu. Bu maddeyi de destekliyoruz. Ancak harcırahlar konusunda
TRT’nin yönetim kuruluna bir yetki verilmesi şeklinde yeni bir önerimiz olacak
çünkü yasalarla bağladığımız zaman, yasanın zamanı geçiyor. Biliyorsunuz 2002
yıllarından itibaren artık, enflasyonda büyük bir rekor kırıldı, enflasyon
yüzde 11 gibi iki haneli rakama ulaştı. Bunu da burada ifade etmek istiyorum. Personeller konusunda arkadaşlarım da görüşecek. Ancak, sayın milletvekilleri,
Sayın Başkan; ben bu yasanın tümü hakkında da görüşlerimi belirtmiştim yirmi
dakika içinde. Şimdi 8’inci maddeyi görüşüyoruz. 8’inci maddeye gelinceye
kadar, tarafsızlık, idari ve mali bağımsızlık ve buna yaslı olarak editöryel bağımsızlık konusunda, hiçbir iktidar
milletvekilinin, gelip de “Biz bunu düzenledik, artık, bu konu güvence
altındadır.” demesini beklerken bunu maalesef göremedik. Bunu bırakın, bunun
yapılması konusunda Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun, İletişim
Şûrası’nın, AB ilerleme raporunun, Avrupa Parlamentosunun, Avrupa Konseyinin ve
her şeyden önemlisi Sekizinci Beş Yıllık Plan’ımızda neler yapılması gerektiği
konusunda amir hükümler varken, idari, mali ve editöryel
bağımsızlık TRT’de sağlanamamıştır değerli arkadaşlar; sağlanamadığı gibi, TRT
hâlâ daha tartışılmaktadır. TRT’nin başına genel müdür olarak atanması için
Sayın Cumhurbaşkanının seçilmesini bekleyen yönetim, TRT Genel Müdürünün
görevleri ve maaşı hakkında daha bu Meclise tam inandırıcı bir belge
verememiştir. Şimdi, dün bizim Yalova Milletvekilimiz bir açıklama yaptı. Ama
ben yine, çok eskiden tanıdığım Sayın Bakanın da bilgisine sunarak ve bu
verdiğim bilgileri Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlanan bilgilere de
dayandırarak Sayın Genel Müdürümüzün aldığı maaşlara iki maaş daha ilave etmek
istiyorum izninizle. Bunlardan bir tanesi, İnnova
Bilişim Çözümleri Anonim Şirketinde bir yönetim kurulu üyeliğidir. Bunlardan
ikincisi, Argela Yazılım ve Bilişim Şirketinde
yönetim kurulu üyeliğidir. Elbette, devlet memurlarının ülkemizin içinde
bulunduğu olanaklar ölçüsünde çok iyi şekilde ücret ve maaş almasını isteriz,
ama Sayın Genel Müdürün maaşı dün açıklanan belgelerle artık 50 milyar TL’nin
üzerine çıkmıştır. Şimdi, Sayın Genel Müdürümüz az önce söylediğim bu iki şirketten
ayda bin YTL daha maaş almaktadır değerli arkadaşlarım. Şimdi, sonuç olarak, TRT bu yasayla daha mı bağımsız hâle geliyor?
Hayır, daha bağımlı hâle geliyor. Çünkü, TRT’nin
yönetim kurulu üyelerini, artık, Bakanlar Kurulu tayin edecektir. TRT’nin yaptığı
dış ilişkiler, anlaşmalar, bizzat, ancak prezidansiyel
sistemlerde olabildiği ölçüde, Sayın Başbakanın ilgisine,
bilgisine ve onayına tabi olacaktır. Bu tür hükümleri içeriyor. Yani, TRT daha
da bağımlı hâle geliyor. Peki, TRT daha da bağımlı hâle gelirken daha mı
tarafsız hâle geliyor? Hayır. Veya TRT’nin yeni yönetimi acaba daha da iyi bir
izlenme oranı mı yakalamış? Hayır. Son yapılan araştırmalara göre, 25-50
düzeyindeki izlenme 50-75 düzeyine gelmiş ve Mayıs ayındaki iki günde izlenme, AB
grubunda 100’üncü sırayı bile işgal edememiştir. Yani, TRT’nin acilen yeniden
yapılanmasına ihtiyaç vardır. TRT ayrıca, “tarafsız mıdır?” derken TRT tarafsız olamıyor. Neden
olamıyor? Bazı belgeleri size sunmak istiyorum. Bu belgelere göre, tarafsız olamıyor.
TRT haber değil yorum yapıyor. Şimdi, bugün, yüce Anayasa
Mahkemesi, Cumhuriyet Halk Partisinin açtığı bir iptal davası konusunda bir
karar verecek. TRT “baş örtüsü” olarak nitelendiriyor
bu davayı. Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir zaman baş örtüsüyle
bir hesabı, bir karşı düşüncesi olmamıştır. O, yorum değil, ancak… (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Baratalı. BÜLENT BARATALI (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan. Bunu böyle değil “türbanla ilgili” şeklinde demesi gerekirdi. Yine, yeni bir ifade var: “Özgürlüklerin kapsamını genişleten
Anayasa değişikliği konusunda bir karar verecek Anayasa Mahkemesi.” diyor.
Cumhuriyet Halk Partisi kurulduğundan itibaren bu ülkeye özgürlükleri getiren
bir partidir değerli arkadaşlarım. Cumhuriyet Halk Partisi, özgürlükleri
genişleten hiçbir düzenleme hakkında bugüne kadar Anayasa Mahkemesine veya
diğer idari yargıya gitmemiştir. Haberi doğrudan vermek gerekiyor. Yorum
yaparak vermenin ne kadar yanlış olduğunu ifade etmeye çalıştım. Sayın Bakan, özellikle bu belgeleri sizin de bilginize sundum.
Artık, tartışılan bir genel müdürümüz var. Gönül ister ki tartışılan bir genel
müdürümüz olmasın. Şimdi, yukarıda, Plan-Bütçede yeni bir yasa görüşülüyor, TRT’nin gelirleri
daha da aşağı indirilecek; TRT’nin, sürdürülebilir, güvenceli bir geliri de
olamayacak. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Baratalı. BÜLENT BARATALI (Devamla) – Bu düşüncelerle yasanın geri
alınmasını diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Akif Akkuş. Sayın Akkuş, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 219 sıra sayılı TRT Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı’nın 8’inci maddesi üzerinde MHP Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, zaman geçiyor, teknoloji ilerliyor. Bu
ilerleyen teknolojiyle, özellikle dinleme konusunda, izleme konusunda birtakım
yeni tekniklerin uygulandığı malum ve geçtiğimiz iki günde bunları burada uzun
boylu tartıştık. Tabii, bu tekniği kullanmayacak mıyız, gelişen teknolojiden
istifade etmeyecek miyiz? Elbette edeceğiz ama bunların mutlaka kontrollü bir
şekilde yapılması gerekir diye belirtiyorum. Bugün, TRT, gerçekten birçok programa imza atan bir kurumumuz.
Şöyle bir şey hatırlıyorum: 1971 yılında bir genel müdür, Türkiye radyosunu bütün
Orta Doğu’dan dinlenebilir hâle getirmişti ve bu, Türkiye’de, Türk insanları
arasında sevindirici bir olay olarak karşılanmıştı. Yani bugün düşünün,
radyonun bütün Orta Doğu’da dinlenmesi bizi sevindiriyor idi. Elbette ki
televizyonlarımızın, TRT’nin kontrolünde olan televizyonlarımızın bütün
dünyadan izlenmesi ve dinlenmesi bizi sevindirir. Bu yasadaki 8’inci maddeyle, 2954 sayılı TRT Kanunu’nun 50’nci
maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi, ikinci paragrafının değiştirilmesi ve
(ı), (i), (j) bentlerinin eklenmesi düşünülmektedir. Şimdi, bunlar üzerinde
kısaca duracağım. (g) bendinin ikinci maddesiyle 10 genel müdür müşaviri istihdamı
getirilmektedir. Tabii bu, 10 genel
müdür müşaviri daha önceki uygulamada da mevcuttu. Bilindiği gibi müşavir, özel
bilgi ve ihtisasa sahip kişi anlamına gelir. Ancak ülkemizde müşavir çoğu zaman
özel bilgi ve becerisinden istifade edilen kişi olmayıp daha ziyade genel müdür
veya genel müdür muavinlerinin görevden alınmasıyla yargı kararlarından
kurtulmak için idarenin uyguladığı bir istihdam yolu olup genelde kızak
kadrolardır. Bunlara Maliye Bakanlığında “66 numara” adı verilmektedir. Neden
acaba? Çünkü bunlar Kızılay’daki 66 numaralı binaya gelirler, otururlar, sohbet
ederler, gazeteleri okurlar, hiçbir iş görmeden geri giderler, bu yüzden
bunlara “66 numara” adı verilmiştir. Yetişmiş insanların kızak kadroya çekilmesi, bilgi ve
becerilerinden istifade edilmemesi, âdeta kaderlerine terk edilmesi ülke
kaynaklarının uygun olmayan yerlerde heba edilmesine sebep olmaktadır. Bu
yüzden, 10 adet genel müdürlük müşaviri kadrosunun en az yarısının iptal
edilmesi ülke yararına olacak ve heba olan bilgi ve beceriden istifade
edilmesini sağlayacaktır. Ayrıca bir taraftan personel harcama kadrosu olan
müşavirlik, bir yandan da yandaş için arpalık olarak kullanılmaktadır. Kısaca,
garip gurebanın hakkı ziyan edilmektedir. Değerli milletvekilleri, bu maddeye eklenen (ı) bendi ile TRT’de
5620 sayılı Kanun’un 1’inci maddesi (a) bendine göre sözleşmeli personel
istihdamı söz konusu olabilecektir. Bunlar Kurumda radyo-televizyon yayını,
yapım, teknik ve bilişim hizmetlerini yürütmek üzere istihdam edilecek ve
sayıları 300 kadar olacak. Bu personel –dikkat edin- bu personel- Kurumca
yapılacak bir sınavla istihdam edilecektir. Değerli milletvekilleri, ülkemizde ister sürekli isterse geçici
olarak atansın, kamu personeli, ÖSYM tarafından yapılacak imtihanla tespit
edilirken, özel kanunla kurulmuş olan TRT için bu usul göz ardı edilmektedir.
Bu da, kamuoyunda, buraya alınacak personelin eş dost veya yandaş olacağı
kanaatini kuvvetlendirmektedir ki, bu, son derece sakıncalar doğuracak ve
vatandaş-devlet ilişkisini zayıflatacaktır. Dolayısıyla, imtihanın ÖSYM
tarafından yapılması yönünde bir değişiklik mutlaka getirilmelidir. ÖSYM bu
konuda, tabiri caizse, imtihanını vermiş kurumlarımızdan birisidir, bundan
istifade edilmesi gerekir. Yahut buraya alınacak personelin, TRT çalışanları
arasından bilgi, beceri ve eğitim durumu dikkate alınarak yükseltilme yoluyla
istihdam edilmesi söz konusu olmalıdır diyorum. Öte yandan, bu şekilde istihdam edilmek istenen personele ödenecek
ücret de oldukça dikkat çekicidir. Yasaya göre istihdam edileceklerin ücretleri
“657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre
istihdam edilenlere uygulanan sözleşme ücreti tavanının dört katını geçemez”
denilerek, bunlara ödenecek ücretin, sözleşme ücretinin 4 katına kadar
çıkarılabileceğini ortaya koymaktadır ki bu, âdeta ballı börek olarak
nitelendirilmekte, vatandaşlarımız arasında bu şekilde değerlendirilmektedir.
Bu kişilere ödenecek ücret herhâlde hesap edilmiştir. Ne kadar olduğunun burada
açıklanmasını talep ediyorum. Sayın Genel Müdür de burada, diğer personel de
burada, bunlar herhâlde bunu tespit etmişlerdir, bize açıklarlarsa memnun oluruz. Değerli milletvekilleri, bu şekilde istihdam edilenler, 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine tabi oluyor ancak işçi sayılmıyor. Yani
506 sayılı Sigortalar Kanunu’na tabisiniz ama işçi değilsiniz deniliyor. Bu da,
tabii pek anlaşılır gibi görünmüyor, çünkü işçi sayılmayan kişilerin sosyal
sigortalar sistemine tabi oluşları da bu şekilde oldubittiye getirilmek
isteniyor. 1990 yılında uygulamaya konulan Sözleşmeli Personel İstihdam
Kanunu birçok kamu personelinin sözleşmeli statüye yüksek ücretle geçmesine
sebep olmuş, bu da çalışanlar arasında ücret farklarının doğmasına yol açmış ve
olumsuzlukları beraberinde getirmiştir. Bu yasayla TRT ve kamuda aynı olayları
yaşamamız söz konusu olacak ve eş dost genellikle haksız bir şekilde yüksek
ücretle kamu görevine getirilecektir diyorum. Değerli milletvekilleri, birçok kurumumuzda olduğu gibi TRT’de de
personelin yurt içinde -geçici görevli- memuriyet mahalli dışında
görevlendirilmesi söz konusu olmaktadır. Birçok kurumda bunu defaatle görüyoruz. Bu yasa tasarısına göre 6245 sayılı
Kanun’un 33’üncü maddesinde “On günlük sınırlama dikkate alınmaz.” denmektedir.
Böyle bir uygulama Anayasa’nın 18’inci maddesine aykırıdır. Çünkü bu
görevlendirmeler, memuriyet mahalli dışında özellik isteyen işler olduğu ve gönül
rızası ile olduğu gibi sürgün tabir edilen ve elemanın isteği dışında yapılan
ve idarenin bir ceza uygulaması hâline de gelebilmektedir. Dolayısıyla biz burada bu şekildeki görevlendirilecek personelin
istemiyorsa gitmesine bu kanunla mâni olmalıyız. Çünkü çıkartacağımız yasalar
mutlaka vatandaşlarımızı, çalışanları memnun etmeli, onların gönüllerini hoş
etmeli. Bu yüzden, bir elemanın memuriyet mahalli dışına on günden daha fazla
gönderilmesi bir zorlama, bir angarya olacaktır. Bu da devletin gücünü elinde
bulunduran idarenin insan hak ve hukukunu, iradesini gasbetmesi
demektir. Dolayısıyla, memuriyet mahalli dışında, ilgilinin istememesi hâlinde,
on günü geçmeyecek şekilde düzenlenmesi yerinde olacaktır ve buna dikkat
etmemiz gerekiyor. Bu yasa ile yeniden yapılandırılmak istenen TRT’nin Türk
milletinin kurumu olması yerine AKP’nin kurumu hâline
getirilmesi gözetilmektedir. Sayın milletvekilleri, devletin bir kurumunun çalışanlarını
tedirgin etmeye, onların mutluluğunu örselemeye kimsenin hakkı bulunmamaktadır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Akkuş, tamamlar mısınız konuşmanızı. AKİF AKKUŞ (Devamla) – Teşekkür ederim efendim. Unutmayalım, “Sap döner keser döner, bir gün de hesap döner.” diye
bir sözümüz var. Böyle bir günde, yani o gün geldiğinde hesap veren olmamak,
başı dik, yüzü ak olmak için, bu yasada yapılmak istenen yanlışlara ortak
olmayınız diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akkuş. Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan. Sayın Kaplan, buyurun efendim. (DTP sıralarından alkışlar) DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; “Yüzyıllardır halkımın üzerine merhamet gözyaşları döken şu
sonsuz gökyüzü bir gün değişebilir. Bugün açık gözüken gökyüzü, yarın
bulutlarla kaplanabilir. Sözlerim asla yer değiştirmeyen yıldızlar gibidir.”
diyor 1854 tarihinde ilk çevre konuşmasını yapan Seattle Şefi ve arkasından “Bu
toprakların her parçası halkım için kutsaldır. Çam ağaçlarının parıldayan
iğneleri, vızıldayan böcekler, beyaz kumsallı sahiller, karanlık ormanlar ve
sabahları çayırları örten buğu, halkımın anılarının ve geçirdiği yüzlerce
yıllık deneylerin bir parçasıdır.” diyor. Bugün Dünya Çevre
Günü. Bu Dünya Çevre Günü’nü bu vesileyle kutlarken, bir şeye de dikkat
çekmek istiyorum: “Savaş, en büyük çevre ve insanlık suçudur, en büyük
kirletici.” bunu böyle der çevreciler. Doğrusu, son zamanlarda, zaman zaman
-dikkat ediyorum, Mecliste de bunun yansımaları oluyor- biraz suhuletle, daha
sakin olarak, konuları konuşamıyoruz gibi bir hava var Mecliste. Haksız
anlaşılmalar da oluyor. Biraz önce Sayın Bakanın –ki, bu dönem uzun bir süre
Diyanetten de sorumlu Bakanlık görevinde bulunduğu için- Alevilerle ilgili bir
konuda tepkisi oldu. Doğrusu, tabii, anayasal bir kuruluş, 136’ncı madde ve
devamı ve şüphesiz yasaya bağlanmış ve Anayasa Mahkemesi kararlarında da laik
cumhuriyet devletin bir kurumu olarak, Diyanet İşleri memurları olarak geçiyor.
Tabii, bu konuda ayırımcılık dile getiriliyor, başka konularda da, başka mezhep
ve dinler için de bu zaman zaman konuşuluyor, ancak,
bu sadece AKP Hükûmetinin değil, seksen sekiz yıllık
cumhuriyetin bugününe kadar bütün hükûmetlerin,
hepsinin ortak sorunudur. Elbette ki ayırımcılıkla ilgili konular vardır. Tek
mezhep, tek devlet dini anlayışı yanlıştır. Yani bunun tartışılması da doğaldır
Mecliste. Ancak, bunu da usulünde tartışmakta büyük bir yarar görüyoruz. Yani şunu açıkça ifade edelim: Neden Şafii Mezhebine mensup
olan Müslümanlar da aynı şartlarda –Hanefi Mezhebi gibi- yararlanamıyor
diyebilir birisi; Aleviler neden devletin maaşını alamıyor, devlet cemevlerini desteklemiyor diyebilir; bir başka dinin,
mezhebin mensubu da, ben de bu ülkenin yurttaşıyım, eşit ve özgür yurttaş
olarak bana da din konusunda devlet eşit davranmalıdır diyebilir. Bu konular denilecektir. Her hükûmet de
buna muhatap olacaktır, olması da demokratik bir Türkiye için kaçınılmazdır. 8’inci maddeyle ilgili TRT Kanunu’nun… Kanımca çok önemli bir madde
sözleşmeli personel konusu. Özellikle yurt dışı görevlendirmeler ve kurumun
kendi işleyişi, kurum personelinin yine geçici görevlendirilmeleri. Şimdi, bir taraftan “TRT’yi dünya markası yapacağız.” diyoruz ama
öbür taraftan, dijital dünyada, gelişen teknolojide ve bilişimde çok iyi
biliyoruz ki, öyle beyinler var ki öyle 100 bin dolar maaş dahi verseniz
böylesine ciddi devlet kurumlarında kolay kolay görev
kabul etmez. Şimdi, dünyaca tanınmış bir sanatçıya, kendi alanında dünyaca
tanınmış tonmaister bir personele, beş dil bilen ve
yayıncılık konusunda uzman olan birine “Gel kardeşim, seni sözleşmeli, ücretli
yapalım, tavanın da çalışanın 4 katı.” derseniz siz rekabet edemezsiniz. Bu
konuda TRT dünya televizyonlarıyla rekabet edemez. Açık konuşalım, dört maaşa
çalışacak teknik elemanlar, dışarıda özel televizyonlarda yüz yirmi dört maaş
alma imkânını bulurken TRT’ye gelmez, TRT de kalifiye eleman bulmaz, TRT de
kalifiye eleman bulmadığı zaman da başarılı bir çalışma yapmaz. Yani TRT
Yönetim Kuruluna biraz tolerans, biraz takdir marjı
tanımak bazı konularda, illa da, herkese, ön yargıyla “Partizanlık yapacak,
kendi adamlarını alacak.” anlayışına düşmeden biraz daha bu konuda güvenle
bakabilmek gereklidir diye düşünüyorum. Şimdi, yabancı dillerde yayın yapacak bir personel alacaksınız.
Diyelim ki birisi Orta Doğu’da otuz sene dış muhabirlik yapmış, Orta Doğu
politikalarında, yedi tane dil biliyor ve siz onu getireceksiniz yurt dışı
haberler servisine veya haberler, analizlerle ilgili programlara alacaksınız.
Böylesine bir kalifiye eleman dört tavan maaşına gelip TRT’de çalışmaz. Bunu
peşinen bir kere görelim. Yani bu konuda mevcut personelin haklarının
korunması, elbette geri adım atılmaması ve onların korunarak TRT’nin
güçlendirilmesi, gelişen dünyaya, teknolojiye uygun ve buna farklı bir yöntem
ve felsefe arayışına girmenin zamanı gelmiştir diye düşünüyoruz. Sayın Bakan, TRT’de reklam pastası da var, gelir getiriyor değil
mi? Sanatçılarımızın eserleri TRT kanalıyla evrensel olarak dünyaya
yayılabilir. Onların telif hakları, ücretleri var. Yani
böyle, ücret, maaş ilişkisinden öte yarım döner sermayesi olan bir TRT’yi de
personeline prim verecek, kendi gelirini kendi sağlayacak, kendi gelirinden pay
alacak personel sistemiyle diğer özel televizyonlarla rekabet eder duruma
getirmek, onların sosyal haklarını iyileştirmek, onların daha iyi ücret, daha
iyi çalışma imkânı ve daha iyi olanaklarla diğer medya alanlarında yarışmasını
sağlamak… Özellikle holdinglere ait televizyonların, artık çok popülist, oldukça reklama dayalı ve insanı sinir eden
yayınlarının karşısında devletin TRT’si de çıkıp adam gibi bir film seyrettirip
70 milyon vatandaşına, araya da uluslararası yayıncılık kuralları gereğince o
makul sürede reklamını yerleştirebilir. Ne yapıyor bizim o özel televizyonlarımız? Bir dizi
seyrettiriyorlar, otuz beş dakika; yüz otuz beş dakika vatandaşına reklam
izlettiriyorlar arkasından. Buna dur diyecek bir yönetim anlayışı TRT’nin
başına, devletin başına artık gelmelidir. Reklam işkencesinden insanlarımızı kurtarmanın
zamanı gelmiştir. TRT de o zaman doğru dürüst, bilimsel, sanatsal değeri olan
ve son zamanlarda yüzümüzü ağartan, Cannes’te ödül
alan filmlerimizi, Nuri Bilge Ceylanları, Akınları, Yılmaz Güneyleri, birçok
ödül almış yakın zaman filmlerimizi daha da güzel seyrettirebilir
yurttaşlarımıza. Yani sadece film değil, daha güzel türküler, sanat, kültür
yaşattırabilir, daha güzel programlar, belgeseller yaptırabilir. Bunu
yaptıracak elemanının hem sosyal güvencesini sağlamak hem mevcudu korumak hem
mevcudun imkânını geliştirmek… Bu ülke buna kadirdir, muktedirdir. Bu ülkenin
potansiyeli, bu kadroyu, bu TRT personelinin 3 katını ve çok daha güzel
yayınları kucaklama anlayış ve büyüklüğüne sahiptir. Peki, o zaman, neden büyük düşünmüyoruz, neden kucaklayıcı düşünmüyoruz?
Neden, her gelenin -illa kafasında partizanlık, kadrolaşma- sanki bu dünyaya
çivi çakacak, bırak onu da yüce Meclise çivi çakacak, gitmeyecek gibi bakması
kadar büyük hata var mı? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kaplan, konuşmanızı tamamlar mısınız. HASİP KAPLAN (Devamla) – Evet, bizim bu konuda bir önergemiz oldu,
benzer konularda da önergeler var. Özellikle de sosyal güvenlikler bakımından,
güvenceler açısından, yine Harcırah Kanunu açısından, yine yurt dışı personelle
ilgili, dar da olsa kapsamı itibarıyla bir önergemiz var. Ancak bu önergelerin
de ötesinde TRT’nin felsefesini, TRT’nin yayın politikasını, TRT’nin güzelim
Türkiye'nin gerçeklerine uygunluğunu hayata geçirecek büyük projeleri, büyük
düşünmeleri artık yaşama geçirmenin zamanıdır. Bunun yaşama geçmesi için,
mutlaka, TRT’yi özel televizyonlarla rekabet edebilir konuma getirmek ve o
gelirlerinden personeline pay vermek, prim vermek, teşvik etmek gerekir diye
düşünüyorum. Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaplan. Şahısları adına ilk söz, Çorum Milletvekili Cahit Bağcı’ya aittir. Sayın Bağcı, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar) CAHİT BAĞCI (Çorum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 219
sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı’nın 8’inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, sözlerime 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü
kutlayarak başlamak istiyorum. Zira bugün, ülkemizin her köşesinde çevrenin
önemine vurgu yapan bilinç artırıcı etkinlikler, sivil toplum örgütlerimiz,
yerel yönetimler ve üniversitelerimiz tarafından düzenlenmekte, bireysel ve
kurumsal sorumluluklara dikkat çekilmektedir. Hepimizi, yerküremizi
ilgilendiren son derece önemli bir alanda, yayın kuruluşlarına da sosyal
sorumluluk gereği büyük görevler düştüğünü hatırlatmak istiyorum. Değerli milletvekilleri, bilgi ve iletişim teknolojilerinde
yaşanan gelişmelerle, bugün, ses ve görüntülerin çeşitli yollarla dağıtılması
çok daha kolay hâle gelmiştir. Bu süreç, başta ekonomik alan olmak üzere,
sosyal ve kültürel alanlarda çok etkili olmuştur. Diğer taraftan, iyi
eğitilmiş, bilgi teknolojilerini kullanabilen, üretkenliği yüksek, nitelikli iş
gücü olarak insanın kalkınma sürecindeki rolü devamlı olarak artmıştır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugünün şartları içerisinde
kamu yayıncılığının ne kadar önemli olduğu sadece bizim ülkemizde değil
gelişmiş ülkelerde de önemli tartışma gündemini oluşturmuştur. Dünya üzerindeki
tüm devletler, rekabet avantajı sağlayabilmek için, yeni projeleri,
düzenlemeleri şekillendirerek desteklemek zorundadırlar. Bu bağlamda, Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumunun hizmetlerini nasıl daha iyi yapacağı konusundaki
çalışmalar hızla yürütülmüş ve inanıyorum ki sürekli kendini yenileyecektir. TRT’nin, dünyadaki benzerleriyle karşılaştırıldığında hepsinden
daha büyük ve kapsamlı görevlerle yükümlü bir kurum, bir kamu yayın kuruluşu olması
hasebiyle dikkat çekmektedir. Bu nedenle, Türkiye Radyo-Televizyonunun sabit
bir yere saplanıp kalması düşünülemez, düşünülmemelidir de. TRT’nin yeniden yapılanması hususu gerek kalkınma planlarında
gerekse 2008 yılı programında yer almıştır. Bu çerçevede, görev ve
fonksiyonlarının gözden geçirilerek misyonunun
belirlenmesi gerekmiştir. Böylelikle, hem Kurumun birikim ve
tecrübesini hem çağdaş ihtiyaç ve değişimleri hem de gelişmiş ülkelerdeki
benzer kurumların yenilenme çabalarını dikkate alarak yapılan bu son
düzenlemede tasarının 8’inci maddesi, yayın, yapım, teknik ve bilişim
hizmetlerini çağdaş yayıncılık anlayışının gerektirdiği şekilde yürütmek üzere
sözleşmeli personel istihdam edilmesiyle geçici personelin tanımlanması ve
Kurum personelinin yurt içi ve dışındaki geçici görevle memuriyet mahalli
dışında görevlendirilmesi durumunda verilecek gündelik ve harcıraha ilişkin
düzenleme getirmektedir. Değerli milletvekilleri, bu doğrultuda atılan adımlar
desteklenmelidir. Çünkü radyo ve televizyon yayıncılığında TRT’ye düşen son
derece büyük ve önemli görevler vardır. Bunlar, başta ülkemizin tanıtılması
olmak üzere, millî ve manevi değerlerin tanıtımı, yayını ve korunması ve
gelecek nesillere aktarılması, Türkçenin korunması ve en güzel şekilde kullanımının
yayınlarda sergilenmesidir. TRT yayınlarının hedef kitlesi de dikkate
alındığında, özellikle yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız için Türk
kültürünün sergilenişi ve Türkçenin etkin ve güzel bir şekilde kullanılması
bakımından TRT yayınları son derece önemlidir. Sözlerimi bitirirken, 21’inci yüzyılın kurumlarının bu yüzyıla ve
dünya normlarına yakışır bir kaliteye kavuşmasının sağlanmasına yönelik
yapılacak düzenlemelerin desteklenmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. Bu düşüncelerle 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın milletimize ve
ülkemize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bağcı. Şahısları adına ikinci söz, Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’e
aittir. Sayın Öz, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar) ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nun ilgili maddelerinde
değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının 8’inci maddesi üzerinde şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. 8’inci maddede sözleşmeli personel ve geçici personelin tanımı
yapılmakta; yayın, yapım, teknik ve bilişim hizmetlerini çağdaş yayıncılık
anlayışının gerektirdiği şekilde yürütmek üzere sözleşmeli ve yabancı uyruklu
personel istihdamını sağlayıcı hükümlere yer verilmektedir. Geçici personelin de “Sosyal güvenlik bakımından 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu hükümlerine tabi olan, bir yıldan az süreli istihdam edilen,
işçi sayılmayan kimseler” olarak tanımı yapılmıştır. Diğer bir konu da şudur: Personelin yurt içi ve yurt dışı geçici
görevle memuriyet mahalli dışında görevlendirilmesi durumunda ortaya çıkan
iaşe, ibate, konaklama gibi hususlarda ortaya çıkan harcırahla ilgili
sorunların giderilmesine imkân verilmektedir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim burada ayrıyeten üzerinde durmak istediğim bir konu var. Ülkemizde
tarımla ilgili bugüne kadar bir televizyon kanalının olmamasının eksikliğini
belirtmek istiyorum. AB sürecinde Türkiye’yi en fazla zorlayacak konuların
başında tarım gelirken, bu konuda herkesin bilgi ve fikir sahibi olmasının
gerekliliği kaçınılmazdır. “Türkiye tarımını kalkındırmak ve millileştirmek”
çıkış noktasıyla ülke politikasında önemli bir yere sahip olan tarımsal
kalkınma projelerinin en önemlilerinden birisi de bir tarım TV’nin
kurulmasıdır. Bu nedenle, özellikle Avrupa Birliği tarımı ile Türk tarımı
arasındaki farklılıkların ve sağlanması istenen uyum konularının tartışıldığı
bir televizyon kanalı, tarafları ortak platformda toplamak için çok faydalı
olacaktır. Bu televizyon kanalının devlet kanalı olması, ilgili kurumlardaki
bilgi birikiminin aktarılması konusunda zenginlik sağlayacaktır. Bunun yanında,
her ülkenin tarım politikası olması gerekliliğinin öneminden yola çıkarsak bu
televizyon sayesinde devletin bu politikasını kamuoyuna açıklayıp bilgilendirme
durumu ortaya çıkacaktır. Devlet inisiyatifinde kurulacak
bir televizyonda mesleki ve sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu bir kurulun
söz hakkı ve yetkililerinin bulunması ortak doğruların bulunmasını
sağlayacaktır diye düşünüyorum. Unutulmamalıdır ki Türkiye, imkânlar bulduğunda hızla kalkınmayı
gerçekleştirebilecek insan kalitesine ve doğal kaynaklara sahiptir. Günümüzde
70 milyon nüfusumuzun tüm gıda ihtiyacını karşılamak için ithalat yapmak
durumunda kalsak millî gelirimizin en az üçte 1’ini harcamamız gerekecektir.
Dünyadaki kültür tarımı yapılan bitkilerin yüzde 90’ının anavatanı Mezopotamya,
Kafkasya ve Anadolu bölgeleridir. Türkiye, günümüzde, dünyanın en zengin
bitkisel gen kaynaklarına sahip ülkelerden birisidir. Uzun vadeli projeleri
açıklanmış, özel sektörü yönlendirici kalkınma ve tarım politikasının ortaya
konulmasıyla tarımsal kalkınmanın önü açılacaktır. Tarımsal kalkınma yolunda tarımla ilgili gelişmeler, güncel
konular ve özellikle kırsal yaşama dair bilgilerin paylaşımı açısından da tarım
TV’nin gerekliliği aşikârdır. Tarımsal gelişimin kırsal kalkınmayla birlikte
yürütülmesini hedef alan Avrupa Birliği tarım politikaları ve destekleme
sistemine uyum çerçevesinde piyasa koşullarında tarımsal üretime uygun
destekleme araçlarını hayata geçiren, tarım sektörüyle ilgili temel tarafların
kurumsallaşmasına önem veren ve tarım sektörüne ilişkin politika, program,
proje ve faaliyetlerin gerçekleştirilmesi, yürütülmesi ve izlenmesi amacına da
hizmet edecektir. Buna ek olarak,
unutulmamalıdır ki, daha önce çıkmış olan Organik Tarım Kanunu’nun 8’inci
maddesinde de Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yayın yapan ulusal, bölgesel,
yerel radyo ve televizyonların, üretici ve tüketicilerin bilinçlendirilmesi
amacıyla, organik tarımla ilgili ayda en az otuz dakika eğitici yayın yapma
zorunluluğu da getirilmekteydi. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Öz. ÖMER FARUK ÖZ (Devamla) - Bunun yanında, Amerika’da 1905’li
yıllardan beri tarımla ilgili yayın yapan yayın organları mevcuttur. Yine,
Hindistan, Çin, Hollanda, İsrail gibi tarım konusunda önde olan ülkelerde de
tarımla ilgili gerekli yayınlara imkân verilmektedir. Ben, bu kanun tasarısının, ülkemize, milletimize hayırlar
getirmesini; değerlerimize bilinçli olarak sahip çıkan, daha bilgili, daha
uygar ve daha gelişmiş bir toplum olma yolunda ilerlememize vesile olmasını
içtenlikle diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öz. Sayın milletvekilleri, madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır. Soru-cevap işlemine başlayacağız. Ancak çok fazla sorusu olan
arkadaşımız olduğundan -toplam süremiz on dakikadır- bu bakımdan, her soruyu
bir dakikayla sınırlayacağım efendim. Sayın Özdemir, buyurun efendim. HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, Sayın Bakana soruyorum:
Ülkemizin birçok yöresinden vatandaşlarımız merak edip bizlere soruyorlar,
TRT’ye bağlı bölge müdürlükleri kaldırılacak mıdır? Kaldırılacaksa, bunlar
hangi bölge müdürlükleridir? Bunların görevlerini hangi birimlerinizle yapmayı
düşünüyorsunuz? Soru 2: TRT’nin muhalefet tarafından izlenme oranı nedir? Bu
konuda bir istatistik var mıdır? Muhalefet sözcülerine fazla yer verilmemesi bu
oranın düşük olduğuna sebep olmakta mıdır? TRT’yi Hükûmetin
sesi olma ithamından kurtarmayı düşünüyor musunuz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler. Sayın Işık… ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Bakanım, hâlen TRT’de 4/B kapsamında çalışanlar için
uygulanan sözleşme ücreti tavanı ne kadardır? Hâlen TRT’de yabancı uyruklu kaç
kişi sözleşmeli olarak çalışmaktadır? Yabancı uyruklu personel ihtiyacı var
mıdır? Bu tasarı yasalaştığında sözleşme tavan ücretinin 4 katına kadar varan
ücretlerle kaç kişinin daha istihdam edilmesi planlanmaktadır, bunlara hangi
görevler verilecektir? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık. Sayın Köse… ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakana sormak istiyorum: TRT’de yayınlanan Alaturka Solist
Yarışması programının yapımcı şirketinin adı nedir? Bu şirkete bölüm başına ne
kadar ücret ödenmektedir? Jüri üyelerine ne kadar ücret ödenmektedir? Jüri
üyelerinin ücreti TRT tarafından mı, yapımcı şirket tarafından mı ödenmektedir?
TRT’nin bu programı kendi olanaklarıyla yapabilecek kadrosu yok mudur? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Köse. Sayın Barış… TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Bakanım, müzik kültürümüzün korunması, geliştirilmesi,
gelecek kuşaklara aktarılması ve tüm dünyaya tanıtılması TRT’nin en büyük
görevlerinden bir tanesidir. Hâl böyle iken “Kadrolu TRT sanatçıları Kültür
Bakanlığına, daha sonra il özel idarelerine devredilecek.” diye iddia vardır.
Bu iddialar doğru mudur, doğru ise gerekçeleri nelerdir? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Barış. Sayın Dibek… TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Başkanım, teşekkür ediyorum. Ben de Sayın Bakanıma üç soru soracağım: Birincisi, TRT Genel
Müdürünün kullanmış olduğu makam aracı -ki plakayı da verebilirim: Audi A6
model 06 TJL 73 plakalı araç- TRT’ye mi aittir yoksa Telekom’a mı aittir? İkinci sorum: Bu aracı kullanan Musa Varol TRT’nin personeli
midir? Bir sorum daha var: 12-14 Mart tarihlerinde İngiltere’de yapılan World Forum toplantısına gerek Genel Müdür gerek Genel
Müdür Yardımcısı Ahmet Koyuncu ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Sibel Demiralp
katılmıştı. Katılınan bu toplantının masraflarının
bizzat Telekom tarafından karşılandığı Genel Müdür tarafından açıklanmıştı. Bu
toplantı için, bu toplantıya katılanlar TRT’den bir harcırah almışlar mıdır? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Dibek. Sayın Doğru… REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim. TRT’de sabah haberleri programlarında gazete başlıkları okunurken
her zaman aynı gazetelerle başlanıp devam ediliyor. Ortadoğu gazetesi gibi
büyük kitleler tarafından okunan gazetelere hiç yer verilmiyor. Gazete
haberleri okunurken hangi kıstaslara göre seçiliyor? İkinci sorum: Anayasa’nın 133’üncü maddesi ile TRT’nin özerkliği
ve yayınların tarafsızlığı hükme bağlanmışken bazı yayınlarda iktidar yönünden
taraflılık görülmektedir. Geçmişte taraf yayından dolayı açılmış soruşturmalar
var mıdır, varsa sonuçları hakkında bilgi verebilir misiniz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Sayın Çalış… HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Bakanım, TRT Genel Müdürünün maaş ve
gelirleri gazetelerde tartışılmaya devam ediyor. Sayın Genel Müdürün RTÜK’e
maaşı dışında geliri olmadığına dair belge verdiği doğru mudur? Doğruysa mevcut
durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir diğer sorum: Sayın Genel Müdürün TRT gibi çok önemli bir
kurumun genel müdürlüğü dışında başka görev ve gelirleri olmasını toplumsal
ahlak ve yasalar yönünden nasıl değerlendiriyorsunuz? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Sayın Serdaroğlu… MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkanım, Sayın Bakanım;
ısrarlı ikazlarımıza rağmen TRT çok dilli yayıncılığı benimsemiştir. Türkiye’de
konuşulan her dilde, her lehçe ve ağızda radyo ve televizyon yayınları yapmak
her şeyden önce ilmî temellere dayanmalıdır. Devlet kurumları bu ağızlarda bir
sözlüğe sahip midir? Birinci sorum bu. Yoksa bu
yayınları neye göre yapacaksınız? Her bölgede farklı konuşulan ağızlar
birleştirilip tıpkı İstanbul Türkçesi gibi bir ortak yazı ve konuşma dili mi
oluşturulacaktır? Oluşmaması gerektiğine göre çok dilli yayından vazgeçmenin
daha hayırlı olacağını düşünüyor musunuz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Son soru… Sayın Vural, buyurun efendim. OKTAY VURAL (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Burada yabancı uyrukluların sözleşmeli olarak istihdam
edilebileceği ifade ediliyor. Bunlar kamu görevlileri. Anayasa’mıza göre kamu
hizmeti görevlileriyle ilgili husus 128’inci maddede belirtilmiş ve Türk
vatandaşlarının kamu hizmetlerine girme hakkı olduğu ifade ediliyor.
Dolayısıyla, sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin esaslarda da burada
da herhangi bir hüküm yok. Dolayısıyla, yabancı uyrukluları istihdam etmek bu
memleketin işsiz kalan insanları, gerçekleri karşısında ne anlam ifade ediyor?
Bu konuda bir açıklama rica ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Vural. Sayın Bakanım, cevap verebilirsiniz, sorular bitti. DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Sayın Başkan, çok teşekkür
ediyorum. Ancak şu anda soru soran arkadaşlarımdan özür dileyerek bir konuya
dikkatinizi çekeceğim çünkü şu sıcak sorulara hemen cevap verirsem, yine bir
konu, bu maaş konusu yanlış anlaşılacak. Bir sonraki madde geldiğinde bunların
teker teker hepsini cevaplandıracağım, bir kısmını
zaten daha önce cevaplandırmıştım. Ama şu maaş konusunu hem konuşan
arkadaşlarımız hem de soru soran arkadaşlarımız yeniden gündeme getirdiler. Arkadaşlar, eğer belgelere göre konuşacak olursak, bir defa,
müsaade ederseniz, belgeler teker teker elimde. Zaten
Telekom’dan aldığı maaşı söylemiştik, daha doğrusu huzur hakkını söylemiştim;
onu hatırlarsınız ve dolayısıyla, bir, genel müdür olarak aldığı maaş, bir de
Telekom’dan aldığı huzur hakkı ama iki gündür… Zaten basına da intikal etmiş
bugün, bugün arkadaşlarımız da sordular. Şimdi, elimde benim beş tane feragatname var. Bunlar kurumların
genel müdürleri tarafından bize iletildi. Bunlardan ilki, AssisTT
Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri Anonim Şirketi, herhangi bir şey almadığına
dair bir belge, daha doğrusu herhangi bir şey almayacağına dair bizatihi Sayın
Şahin’den alınan bir feragat belgesi. Bunu buraya koyuyorum. OKTAY VURAL (İzmir) – Ne zaman? REŞAT DOĞRU (Tokat) – Hangi tarihte? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Tarih olarak… Hayır alınmıyor da… Kurulduğundan beri, zaten şirketler
yeni, kurulduğundan beri böyle bir maaş alınmamış yani. Daha doğrusu o göreve
geldiği zaman böyle bir belgeyle zaten… TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Tarihi ne Sayın Bakanım? HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Bakan, karıştırdıkça bir şey
çıkıyor. DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Ben, bunları, müsaade
ederseniz, zamanım geçiyor, o şeyi üzerimden atayım. Bir, Argela Yazılım Bilişim
Teknolojileri, Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, aynı şekilde herhangi bir şey
almadığına bir feragatname var, bir belge var. AKİF AKKUŞ (Mersin) – Peki, ortak mı acaba? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Lütfen… Bitireyim şunu. Ayrıca, İnnova Bilişim Çözümleri Anonim
Şirketi, yine aynı şekilde bir feragatname var herhangi bir şey almadığına
dair. Ayrıca, Avea İletişim Hizmetleri Anonim
Şirketi, yine herhangi bir ödeme olmadığına dair bir belge. TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Maşallah, bu kadar görevi nasıl kabul
ediyor? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Ve en son, SEBİT Eğitim ve
Bilgi Teknolojisi Anonim Şirketi. “Belge” dediniz işte belge veriyorum. AKİF AKKUŞ (Mersin) – Bu görevleri yapacak başka kimse yok mu? OKTAY VURAL (İzmir) – Angarya yasaktır Sayın Bakanım, bu kadar
görevden sonra maaş alınmıyorsa! Yani Sayın Bakanım, bu kadar görev, bu kadar
sorumluluk… Sorum zaten maaş… DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – O ayrı. Bakın, ben şimdi
maaşlarla ilgili konuşuyorum. AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Bakan, bu ülkede başka kimse yok mu? NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, Sayın Bakanı dinleyelim
lütfen. BAŞKAN – Sayın Vural, böyle bir tekrar soru sorma şeyiniz yok
efendim. DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Görevlerin çokluğu gündeme
gelecekse onu ayrıca konuşalım. Ama, şimdi, önemli
olan burada, en son galiba bir… Şimdi, bir de başka şey, müsaade ederseniz onu
da hemen dikkatinize sunayım. Bütün bu iddialardan dolayı Sayın Genel Müdür
bugün itibarıyla zaten bütün bu iddialarla ilgili Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi
Sayın Hâkimliğine dava açmıştır. Dolayısıyla, eğer, hâlâ tereddüdümüz varsa bu
dava neticesinde de zaten her şey apaçık bir biçimde ortaya çıkacak. Ama eğer
tabii herhangi böyle bir şey yoksa da ve bu iddiaların da yani bu şekilde bir
belgeye dayanmayan iddiaların da herhâlde hukuk karşısında ayrıca bir
değerlendirilmesi yapılacaktır. Vaktim varsa devam edeyim. BAŞKAN – Süreniz doldu efendim. DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Çok teşekkür ederim. BAŞKAN – Süreniz doldu efendim. OKTAY VURAL (İzmir) – Bunun için kapalı oturuma da gerek yoktu, bu
belgeleri getirmek için. DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Çok haklısınız. OKTAY VURAL (İzmir) – Neden daha önce getirmediniz? BAŞKAN – Sayın Bakanım… OKTAY VURAL (İzmir) – Yani böyle bir şey olabilir mi? BAŞKAN – Sayın Vural… OKTAY VURAL (İzmir) – Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekilleri
soru soruyor, bir kapalı oturum oluyor, o zaman bu belgeler sunulmuyor ama
şimdi sunuluyor. DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Hayır, kapalı oturumda… OKTAY VURAL (İzmir) – Milletvekillerimizin soru sorması bir şeyin
olup olmadığına ilişkin. DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Sayın Vural, kapalı oturumda
bunu bir devlet sırrı gibi söylememin… Çünkü açılması lazım ki bütün millet
duysun, onun için kapalı oturumda söylemeye hiç ihtiyaç hissetmedim. OKTAY VURAL (İzmir) – Niye bu kadar beklediniz? BAŞKAN – Sayın Bakanım, dinler misiniz beni. DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Tamam efendim, bitti. BAŞKAN – Biliyorum. Diğer sorulara yazılı mı cevap vereceksiniz
efendim? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Veremediğim her soruya zaten
yazılı olarak cevap vereceğim. Ama bundan sonraki şeyde bir kısmına cevap
vereceğim efendim. BAŞKAN – Tamam, teşekkür ederim. Sayın milletvekilleri, madde üzerinde beş önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 8 inci maddesi ile değiştirilen
2954 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci
fıkrasının (g) bendinin ikinci paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
“Ayrıca; özel bilgi ve ihtisasından yararlanmak üzere en çok on
Genel Müdür Müşaviri istihdam edilebilir. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu
personeli, Başbakanlık Merkez Teşkilatında çalışan personelin aylık ücretleri
dışında yararlandığı fazla çalışma ücreti ve benzeri diğer mali haklarından
aynen yararlanırlar. Ayrıca, Kurum’da çalıştırılan personelin kadro unvanları,
sayısı, değişiklikleri, ücretleri, aylıkları, kadrolara uygulanacak ek
göstergeler, personele sağlanacak sosyal yardımlar, makam tazminatı ve diğer
mali hakları ile intibak ve diğer özlük haklarının tespit ve kullanılması ile
ilgili yetkiler Genel Müdürün teklifi üzerine Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna
aittir.” Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 219 Sıra Sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 8'inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 8- 2954 sayılı Kanunun 50 nci
maddesine aşağıdaki bentler eklenmiştir. “ı) Sözleşmeli personel; Kurumun yabancı dilde yaptığı yayınlarda
hizmetlerinden yararlanmak üzere ilgili ünitelerde istihdam edilen personeldir.
Bu personelin sayısı, görevlendirildikleri ünitede çalışan kadrolu personel
sayısından fazla olamaz. Bu personele, emsali kadrolu personel ile aynı ücret
ödenir. Sözleşmeli personelin sınavı ve istihdamına ilişkin düzenleme
yönetmelik ile yapılır. Bu suretle çalıştırılacaklar, sosyal güvenlikleri bakımından 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu
hükümlerine tabidir. Yabancı uyruklular da sözleşmeli olarak istihdam edilebilir. Bu
personelin sözleşme usul ve esasları Yönetim Kurulunca tespit edilir. i) Türkiye Radyo – Televizyon Kurumu 6245 sayılı Harcırah Kanununa
tabi değildir. Harcırah ve konaklama ile ilgili düzenlemeler Genel Müdürün
teklifi, Yönetim Kurulunun onayı ile yapılır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 8’inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 8- 2954 Kanunun 50 nci maddesine
aşağıdaki bentler eklenmiştir. “ı) Sözleşmeli personel; Kurumun yabancı dilde yaptığı yayınlarda
hizmetlerinden yararlanmak üzere ilgili ünitelerde istihdam edilen personeldir.
Bu personelin sayısı, görevlendirildikleri ünitede çalışan kadrolu personel
sayısından fazla olamaz ve başka ünitelerde çalıştırılamaz. Bu personele,
emsali kadrolu personel ile aynı ücret ödenir. İlk defa devlet memuriyetine alınacaklar için, KPSS’ye
(Kamu Personeli Seçme Sınavı) girenlerden, açık ilan yoluyla, Kurum tarafından
belirlenecek puanlara sahip olanlar arasında, Kurumca yapılacak yarışma ve
yeterlik sınavında veya sınavlarında başarılı olmaları kaydıyla personel alımı
yapılır. Sözleşmeli personelin sınavı ve istihdamına ilişkin düzenleme
yönetmelik ile yapılır. Bu suretle çalıştırılacaklar, sosyal güvenlikleri bakımından 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu
hükümlerine tabidir. Yabancı uyruklular da sözleşmeli olarak istihdam edilebilir. Bu
personelin sözleşme usul ve esasları Yönetim Kurulunca tespit edilir. i) Türkiye Radyo – Televizyon Kurumu 6245 sayılı Harcırah Kanununa
tabi değildir. Harcırah ve konaklama ile ilgili düzenlemeler Genel Müdürün
teklifi, Yönetim Kurulunun onayı ile yapılır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 8’inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Kamer
Genç Tunceli Madde 8 – 2954 sayılı Kanunun 50 nci
maddesine aşağıdaki bentler eklenmiştir. “ı) Sözleşmeli personel; Kurumun yabancı dilde yaptığı yayınlarda
hizmetlerinden yararlanmak üzere ilgili ünitelerde istihdam edilen personeldir.
Bu personelin sayısı, görevlendirildikleri ünitede çalışan kadrolu personel
sayısından fazla olamaz ve başka ünitelerde çalıştırılamaz. Bu personele,
emsali kadrolu personel ile aynı ücret ödenir. İlk defa devlet memuriyetine alınacaklar için, KPSS’ye
(Kamu Personeli Seçme Sınavı) girenlerden, açık ilan yoluyla, Kurum tarafından
belirlenecek puanlara sahip olanlar arasında, Kurumca yapılacak yarışma ve
yeterlik sınavında veya sınavlarında başarılı olmaları kaydıyla personel alımı
yapılır. Sözleşmeli personelin sınavı ve istihdamına ilişkin düzenleme
yönetmelik ile yapılır. Bu suretle çalıştırılacaklar, sosyal güvenlikleri bakımından 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu
hükümlerine tabidir. Yabancı uyruklular da sözleşmeli olarak istidam edilebilir. Bu
personelin sözleşme usul ve esasları Yönetim Kurulunca tespit edilir. i) Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu 6245 sayılı Harcırah Kanununa
tabi değildir. Harcırah ve konaklama ile ilgili düzenlemeler Genel Müdürün
teklifi, Yönetim Kurulunun onayı ile yapılır. BAŞKAN - Şimdi, maddeye en
aykırı önergeyi okutup işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı
“Türkiye Radyo-Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın
çerçeve 8 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Komisyon katılıyor
mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) – Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Hükûmet? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okuyacağız? Sayın Öztürk? Sayın Vural? Gerekçeyi okutuyorum: Gerkçe: Kadro karşılığı sözleşmeli personel istihdamını yürürlükten
kaldıran, personel fazlalığından yakınırken yeni 300 sözleşmeli personel
kadrosu ihdasını öngören maddenin tasarı metninden çıkarılması önerilmektedir. III.- YOKLAMA (Bir grup milletvekili ayağa kalktı) OKTAY VURAL (İzmir) – Toplantı yeter sayısı yoktur. BAŞKAN – Sayın Vural, Sayın Köse, Sayın Doğru, Sayın Akcan, Sayın
Sipahi, Sayın Yalçın, Sayın Okay, Sayın Meral, Sayın
Işık, Sayın Paksoy, Sayın Orhan, Sayın Coşkunoğlu, Sayın Oyan, Sayın Ünsal, Sayın Dibek, Sayın Koçal, Sayın Sönmez, Sayın Özer, Sayın Yıldız, Sayın Bukan. Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakika süre veriyorum ve
yoklamayı başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız yoktur. Birleşime on beş dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 15.56 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 16.18 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN
(Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
114’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. III.- YOKLAMA BAŞKAN - Tasarının 8’inci maddesi üzerindeki önerge oylanmadan
önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Bu nedenle yeniden
yoklama yapacağız. Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır. 219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz. VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam) A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
(Devam) 1.- Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/541) (S. Sayısı:219) (Devam) BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet buradalar. Şimdi, 8’inci madde üzerinde, Sayın Harun Öztürk’ün
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir. Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Bu nedenle, önergeleri okuttuktan sonra birlikte işleme alacağım
ve istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz
vereceğim. Şimdi, önergeleri okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 8’inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Kamer
Genç Tunceli Madde 8 – 2954 sayılı Kanunun 50 nci
maddesine aşağıdaki bentler eklenmiştir. “ı) Sözleşmeli personel; Kurumun yabancı dilde yaptığı yayınlarda
hizmetlerinden yararlanmak üzere ilgili ünitelerde istihdam edilen personeldir.
Bu personelin sayısı, görevlendirildikleri ünitede çalışan kadrolu personel
sayısından fazla olamaz ve başka ünitelerde çalıştırılamaz. Bu personele,
emsali kadrolu personel ile aynı ücret ödenir. İlk defa devlet memuriyetine alınacaklar için, KPSS’ye
(Kamu Personeli Seçme Sınavı) girenlerden, açık ilan yoluyla, Kurum tarafından
belirlenecek puanlara sahip olanlar arasında, Kurumca yapılacak yarışma ve
yeterlik sınavında veya sınavlarında başarılı olmaları kaydıyla personel alımı
yapılır. Sözleşmeli personelin sınavı ve istihdamına ilişkin düzenleme
yönetmelik ile yapılır. Bu suretle çalıştırılacaklar, sosyal güvenlikleri bakımından 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu
hükümlerine tabidir. Yabancı uyruklular da sözleşmeli olarak istidam edilebilir. Bu
personelin sözleşme usul ve esasları Yönetim Kurulunca tespit edilir. i) Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu 6245 sayılı Harcırah Kanununa
tabi değildir. Harcırah ve konaklama ile ilgili düzenlemeler Genel Müdürün
teklifi, Yönetim Kurulunun onayı ile yapılır.” BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, diğer önerge de aynı mahiyette
olduğu için sadece imzaları okutacağım. Enis
Tütüncü (Tekirdağ) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
– Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN – Sayın Genç yoklar efendim. Gerekçesini okutalım. Gerekçe: Kurumun ihtiyaç duyduğu geçici personel ile ilgili yasal dayanak
oluşturulması amaçlanmıştır. Ayrıca yurt içi ve yurt dışında geçici
görevlendirmelerde, Kurumun gördüğü hizmetin kendine özgü koşullarına uygun
düzenleme yapılması amaçlanmıştır. BAŞKAN – Diğer önerge… Kim konuşacak efendim? HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Ali Koçal. BAŞKAN – Sayın Koçal, buyurun efendim. ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 219 sıra sayılı TRT Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı’nın 8’inci maddesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi olarak
verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, tabii biraz önce soru-cevap bölümünde Sayın
TRT Genel Müdürümüzün ne kadar çok yetenekli olduğunu ve ne kadar çok kurum ve
kuruluşta görev aldığını bir kere daha öğrenmiş olduk. Böylelikle herhâlde
TRT’ye zaman ayıramıyor Sayın Genel Müdürümüz. Zaman ayıramadığı için de TRT’de
birtakım sıkıntıların olduğunu biraz sonra konuşmamda ifade edeceğim. Değerli arkadaşlar, bu önergemizle Kurumun ihtiyaç duyduğu geçici
personel ile ilgili olarak yasal dayanak oluşturulması amaçlanmıştır. Ayrıca
yurt içi ve yurt dışında geçici görevlendirmelerde Kurumun gördüğü hizmetin
kendine özgü koşullarına uygun düzenleme yapılması amaçlanmıştır. Önerimiz,
Kurumun personel ihtiyacının karşılanmasını içeren 8’inci maddenin (ı) bendinin
kamu personeli seçme sınavı ve Kurumun hâlen yürürlükte olan mevzuatına uygun
koşullar çerçevesinde yeniden düzenlenmesi yönündedir. 8’inci maddenin (i) bendi ise işçi sayılmayan
geçici personelin istihdamıyla ilgilidir. Buradaki önerimiz, işçi sayılmayan
geçici personelin kanunda sayılan istihdam şekillerinden olan işçi sayılmayan
sözleşmeli personel kadrolarına aktarılması yönündedir. Değerli milletvekilleri, bu tasarı hazırlanırken tasarının
gerekçesinde Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında yer alan önerilerin dikkate
alınacağı ifade edilmiş. Ancak Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun 2006 yılı
raporunda yer alan önerilerin alt komisyon üyeleri tarafından da uygun görülmesine
karşın tasarıya dâhil edilmediğini görüyoruz. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporundan söz etmişken bu
raporda neler vardı onlara bir göz atalım isterseniz. AKP döneminde TRT’de
yapılan kadrolaşmanın hangi boyutlara ulaştığını ve bu kadrolaşma hareketinin
devletin resmî belgelerine nasıl girdiğini bu raporla görmüş oluyoruz. 2007
Ekim ayında kaleme alınan Başbakanlık Yüksek Denetleme raporunda yazılanların
bazılarını, ifade edilenlerin bazılarını bilgilerinize sunmak istiyorum. Burada
şöyle diyor denetim kurulu üyeleri: “TRT Kurumunda, son yıllarda müdür
yardımcısından genel müdüre birçok görevin vekâleten yürütülmesi uygulamasının
sürekli hâle dönüştürüldüğü görülmektedir.” diyor raporda ve yine devam ediyor:
“Vekâlet uygulamasının uzun sürelerle yapıldığı; örneğin, bir müdürlüğe, daire
başkanlığına -yardımcıları varken tabii- alt unvanlardaki personele vekâlet
görevlerinin verildiği, bir müdürün daire başkanlığına vekâlet ettirildiği,
aynı müdüre başkasının vekâlet ettirildiği görülmektedir.” diyor Yüksek
Denetleme Kurulu raporunda ve buna karşılık da öneri getiriyor: “TRT Kurumunda
zorunlu hâller dışında yönetim kadrolarında vekâleten görevlendirme
uygulamasına son verilmesi, bu kadrolara asaleten atama yapılması, vekâleten
görevlendirmenin zorunlu olarak uygulanması durumunda hiyerarşik sıralamaya
uyulması önerilmektedir.” diyor Yüksek Denetleme Kurulu raporunda ve yine
ayrıca bu 2007’nin Ekim ayında yazılan raporunda “TRT Genel Müdürlüğü
personelinin Görevde Yükselme Yönetmeliği’nde TRT Yönetim Kurulu kararlarıyla
sürekli değişiklikler yapıldığı, atama şartlarının sürekli değiştirildiği,
öğrenim düzeyi, önceki unvanı ve çalışma süresi vesaire gibi kriterlerde
değişiklikler yapılarak kişiye özel uygulamalar yapıldığı görülmektedir. Bu
uygulama ise Kurumda, görev yükselmesinde kariyer ve liyakat ilkesinden
uzaklaşılmasına neden olmaktadır.” şeklinde bir eleştiri var. Yine aynı raporda, YDK raporunda, TRT ile RTÜK arasındaki tüm
organik bağların gözden geçirilerek RTÜK’ün, TRT karşısında özel kesim radyo ve
televizyon kuruluşlarıyla aynı mesafede olmasının sağlanması önerilmektedir. Yine bu raporda: “Bakanlar Kurulunca yayınlanan Kamu Konutları
Yönetmeliği’ne göre sadece kurum personeline… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Koçal, konuşmanızı
tamamlar mısınız. ALİ KOÇAL (Devamla) – …konut tahsisi yapılabilmektedir. Buna
karşılık başka bir kamu kuruluşu personeli olan bir yönetim kurulu üyesine
lojman tahsis edildiği ve personel tarifesi uygulandığı görülmektedir.”
denilmektedir raporda. Bu yönetim kurulu üyesi, hâlâ aynı lojmanda
oturmaktadır. Bununla ilgili herhangi bir inceleme ve soruşturma da yapılmadığı
görülmektedir. Değerli milletvekilleri, tabii TRT’yle ilgili bu bizim
eleştirilerimizin dışında, ben sizlere Yüksek Denetleme Kurulunun
eleştirilerini de sunmuş oldum. Bu eleştiriler de göz önüne alınarak
önergemizin kabul edilmesini diliyoruz ve yüce heyetinize saygılar sunuyoruz. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Koçal. Her iki önergeyi birlikte oylarınıza sunuyorum: Önergeleri kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 219 Sıra Sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 8'inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Sırrı Sakık
(Muş) ve arkadaşları Madde 8- 2954 sayılı Kanunun 50 nci
maddesine aşağıdaki bentler eklenmiştir. “ı) Sözleşmeli personel; Kurumun yabancı dilde yaptığı yayınlarda
hizmetlerinden yararlanmak üzere ilgili ünitelerde istihdam edilen personeldir.
Bu personelin sayısı, görevlendirildikleri ünitede çalışan kadrolu personel
sayısından fazla olamaz. Bu personele, emsali kadrolu personel ile aynı ücret
ödenir. Sözleşmeli personelin sınavı ve istihdamına ilişkin düzenleme
yönetmelik ile yapılır. Bu suretle çalıştırılacaklar, sosyal güvenlikleri bakımından 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu
hükümlerine tabidir. Yabancı uyruklular da sözleşmeli olarak istihdam edilebilir. Bu
personelin sözleşme usul ve esasları Yönetim Kurulunca tespit edilir. i) Türkiye Radyo–Televizyon Kurumu 6245 sayılı Harcırah Kanununa
tabi değildir. Harcırah ve konaklama ile ilgili düzenlemeler Genel Müdürün
teklifi, Yönetim Kurulunun onayı ile yapılır.” BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) –
Katılmıyoruz. BAŞKAN - Hükûmet? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutalım? HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, gerekçe… BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Kurumun ihtiyaç duyduğu geçici personel ile ilgili yasal dayanak
oluşturulması amaçlanmıştır. Ayrıca yurt içi ve yurt dışında geçici
görevlendirmelerde, Kurumun gördüğü hizmetin kendine özgü koşullarına uygun
düzenleme yapılması amaçlanmıştır. ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) –
Karar yeter sayısı Sayın Başkan… BAŞKAN – Arayacağım Sayın Akcan. Önergeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısı arayacağım. Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Var, var Sayın Başkanım. Kâtip üyelere
sorun. Biri “Var.” diyor, biri “Yok.” diyor. BAŞKAN – Kâtip üyeler arasında ihtilaf olduğundan oylamayı
elektronik cihazla yapacağım. İki dakika süre veriyorum. (Elektronik cihazla oylamaya başlandı) OKTAY VURAL (İzmir) – “Vardır.” diyen mi var kâtiplerden? Yani
buna da “Vardır.” deniliyorsa Sayın Başkanım, olmaz. HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Başkanım, siz inisiyatif
koyardınız bence, sizin inisiyatif koymanız lazımdı. Bizim için değil ama size
ayıp oldu. (Elektronik cihazla oylamaya devam edildi) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur. Birleşime on dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 16.36 DÖRDÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 16.50 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN
(Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
114’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum. 219 sıra sayılı Tasarı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz. Komisyon ve Hükûmet yerinde. 8’inci madde üzerinde Hasip Kaplan ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi,
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım. Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
vardır, önerge reddedilmiştir. Diğer önergeyi okutuyorum efendim: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 8 inci maddesi ile değiştirilen
2954 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci
fıkrasının (g) bendinin ikinci paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları “Ayrıca; özel bilgi ve ihtisasından yararlanmak üzere en çok on
Genel Müdür Müşaviri istihdam edilebilir. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
personeli, Başbakanlık Merkez Teşkilatında çalışan personelin aylık ücretleri
dışında yararlandığı fazla çalışma ücreti ve benzeri diğer mali haklarından
aynen yararlanır. Ayrıca, Kurum’da çalıştırılan personelin kadro unvanları,
sayısı, değişiklikleri, ücretleri, aylıkları, kadrolara uygulanacak ek
göstergeler, personele sağlanacak sosyal yardımlar, makam tazminatı ve diğer
mali hakları ile intibak ve diğer özlük haklarının tespit ve kullanılması ile
ilgili yetkiler Genel Müdürün teklifi üzerine Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna
aittir.” BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
– Katılmıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz. BAŞKAN – Sayın Vural? OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe okunsun. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Bu düzenlemede; Tasarının 1 inci maddesinde de açıkça belirtildiği
üzere, Kurumun Anayasa ile teminat altına alınan özerk yapısının gerektirdiği
bir düzenleme öngörülmüştür. Kaldı ki, aynı konu hakkındaki yasal düzenleme,
3984 sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesinde yer almakta olup, bu madde; “2954
sayılı Kanunda yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar…” hükmünü amirdir. Söz
konusu Tasarı ile 2954 sayılı Kanunda değişiklik yapıldığına göre 3984 sayılı Kanunun
geçici 8 inci maddesinin amir hükmü gereği bu Tasarıda anılan konuya yönelik
düzenleme yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte, mali bakımdan Kurumda halen 2954 sayılı Kanunun
50 nci maddesinin (g) fıkrası çerçevesinde kadro
karşılığı sözleşmeli personel istihdam edilmektedir. Bu bakımdan önergenin
kabulü hâlinde, mevcut ücretlerde herhangi değişiklik (araş veya azalma) söz
konusu olmayacaktır. Düzenleme ile, kadro karşılığı
sözleşmeli personel istihdam edilmesi sebebiyle mevcut ücretlere herhangi bir
etkisi bulunmayan ek gösterge rakamları ile bu ek göstergelere tekabül etmesi
gerekirken etmeyen ve 3984 sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesinde açıkça
düzenlenmediği için hukuki ihtilaflar doğuran ve idari yargıda dava konusu olan
tazminatlar konusundaki belirsizlikler giderilmiş olacaktır. Bu husus emekli
aylıklarına etki etmektedir. Söz konusu belirsizliğin giderilmesi, emekliliğe
ayrılmak isteyen ancak tazminat konusundaki belirsizlik sebebiyle emekliliğe
ayrılamayan personeli emekliliğe teşvik edecek ve uzun vadede kuruma mali
tasarruf sağlayacak, kadro hareketleri sebebiyle de rasyonel hizmet
üretilebilecektir. Örneğin, kamu kurum ve kuruluşlarındaki I. Hukuk Müşaviri
için makam tazminatı öngörülmesine rağmen Kurumda aynı hizmeti yürüten Başhukuk Müşaviri emeklilik yönüyle bu haktan
yararlanamamaktadır. Kurum Genel Sekreteri, Televizyon Müdürleri, eski Bölge
Müdürleri ile aynı ücret sistemine tabi RTÜK'teki Bölge Müdürleri için de aynı
durum söz konusudur. Bazı unvanlarda da belirlenen ek gösterge rakamları ile
tazminat rakamları arasında eşitsizlikler söz konusudur. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 8’inci madde kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, çerçeve madde 9’a bağlı geçici 11’inci
maddeyi okutuyorum: MADDE 9- 2954 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir. "GEÇİCİ MADDE 11- Bu Kanunda öngörülen yeni teşkilat
düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı
değiştirilen birimlerde unvanlı/unvansız olmak üzere; Daire Başkanı, Başkan,
Üye, Başkan Yardımcısı, Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube
Müdürü, Müdür Yardımcısı, Başuzman, Uzman (Teknik Hizmetler Sınıfı hariç)
kadrolarında bulunanların görevleri ile Kurum Genel Müdür Uzmanlarının
görevleri, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içinde sona erer
ve aynı derece/kademeli Araştırmacı unvanlı kadrolara atanırlar. Söz konusu personel, Kurumca ihtiyaç duyulan hizmetlerde
görevlendirilebilir. Bu personelin; en son görev yaptığı
kadroya ilişkin olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte almakta olduğu
ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı toplam net tutarının
(bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); atandığı yeni kadronun ücret
(fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı vb. adlarla yapılan her
türlü ödemelerin toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark
tutarı, fark kapanıncaya kadar herhangi bir vergi ve kesintiye tabi
tutulmaksızın ayrıca tazminat olarak ödenir. İsteğe bağlı unvan
değişikliği olanlar ile başka kurum ve kuruluşlara geçenlere fark tazminatı
ödenmesine son verilir. Kurumun hizmet birimleri, yeni teşkilat düzenlemeleri yapılıncaya
kadar mevcut görevlerini yürütmeye devam eder. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görev yapan Kurum
personelinden (geçici personel hariç); 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununa göre emeklilik hakkını kazanmış olanlara bu maddenin yayımı
tarihinden itibaren üç ay, bu hakkı 2008 yılı sonuna kadar kazanacak olanlara
da kazandıkları tarihten itibaren iki ay içinde emeklilik başvurusunda
bulunmaları halinde, emekli ikramiyeleri % 30 fazlasıyla ödenir. Ancak, bu kapsamda emekli olan personel, emekli oldukları tarihten
itibaren üç yıl içinde Kurumda yeniden istihdam edilemez.” BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Bayram Meral. Sayın Meral, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) – Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın
9’uncu maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. Saygıdeğer arkadaşlar, bu yüce Mecliste çok önemli yasaların biri
görüşülüyor. Ne yazık ki, yasa görüşülürken çok önemli maddeler gözden kaçıyor,
genelde TRT Genel Müdürünün almış olduğu aylık birinci sırayı teşkil
ediyor. Değerli arkadaşlarım, Genel Müdür zoraki almıyor. Burada Genel
Müdüre bu yolu açan Hükûmet; ama ne yazık ki, Genel
Müdür de eziliyor büzülüyor “Veriyorlar, ben de alıyorum.” diyemiyor. Değerli arkadaşlarım, işin aslı şudur: AK Parti, genel müdürlere
karşı çok eşit davranır, bölüşümde bir yanlışlık, eksiklik yapmaz.
Milletvekillerinin bir bölümü için de belki yapmaz, ama milletvekillerinin bir
bölümü ay sonunda sinek avlarlar değerli arkadaşlarım; o, gözden kaçar. Değerli arkadaşlarım, TRT, ülkemizin gözüdür, kulağıdır. Bu gözü
kulağı olan TRT, acaba halkımızın sorunlarını dile getiriyor mu getirmiyor mu
buna bakmak lazım. Biliyorsunuz ülkemizde acımasızca bir özelleştirme yaşandı.
Talanın, vurgunun, soygunun daniskası yapıldı. Binlerce insan işten atıldı ve
bunların bir bölümü 4/C maddesi adı altında işe alındı; kıdem tazminatı hakları
elinden alındı, yıllık izin hakları elinden alındı. Kısacası, değerli
arkadaşlarım, ücretleri büyük ölçüde makaslandı. TRT, acaba bu ağlayan sızlayan
insanların sorunlarını bir gün olsun gündemine getirdi mi değerli arkadaşlarım,
ekranlarına getirdi mi? Yine, Türkiye’de 8,5 milyon emekli var. Bu emeklilerin bir çoğu ucuz ekmek kuyruğunda nöbet tutmaktadır. Avrupalı
emekli Türkiye’ye tatile gelir, bizim emeklimiz de o otellerin kapısında
bekçilik yapar, inşaatlarda bekçilik yapar. Acaba bu insanların sorunlarını,
sıkıntılarını TRT bir gün gündeme getirdi mi, ekranlarda getirdi mi? Değerli arkadaşlarım, bugün çiftçi, ektiğine, biçtiğine pişman.
Kaldırdığı mahsulü satsa dahi değerli arkadaşlarım, mazot parası ve diğer
giderlerini karşılamamaktadır. Çiftçiler bugün feryat etmektedir. TRT’nin
uzaktan yakından çiftçilerle ilgisi yoktur. Bugün esnaf, sizin de gözleriniz önünde, bizim de gözlerimiz
önünde kan ağlamaktadır. Her ay binlerce esnaf iş yerini kapatmaktadır. Değerli
arkadaşlarım, binlerce senet, karşılıksızdır, protesto olmaktadır. TRT bir gün
bu insanların içine girip de “Sorununuz nedir, sıkıntınız nedir?” diye dile
getirdiğiniz var mı? Değerli arkadaşlarım, dahası var. Çifte diplomalı gençler işsiz
gezmektedir. Bu ülkede tek bir çivi çakılmamaktadır. Üretime yönelik hiçbir
icraat yoktur ve bu insanlar artık ümidini kesmiştir. Okula giden gençler,
“Okusak ne olur, okumasak ne olur…” Bir de paralı okullar vardır, paralı;
ateşten gömlek veliler için. Bunlarla ilgili herhangi bir icraat, bir şey yapılıyor
mu Sayın Genel Müdür? Diğer bir konu, ne yapıyorsunuz bakın değerli arkadaşlarım:
Geçmişte bir yanlışlık daha yaptık, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünü ortadan
kaldırdık. Orada, binlerce teknik vasıflı mühendisi, teknikeri, merkez valisi
gibi, bir yerde oturtturduk. Kimin kaybı oldu? Ülkenin. Bugün bunu TRT’de
yapıyoruz. Ne yapıyoruz? Yeniden, kendi insanlarını, kendi yandaşlarını işe
alabilmek için kolay yolu seçiyorsunuz. Nedir bu yol? Bazı genel müdürlükler
kalksın, bazı daire başkanlıkları kapansın. Ne olacak o zaman? TRT’de de bugün
bu yapılıyor değerli arkadaşlarım. Daire başkanları, başkan yardımcıları, bölge
müdürleri, müdür yardımcıları, şube müdürleri,
müdür yardımcıları, değerli arkadaşlarım, birçok yönetici, vasıflı insan
görevden alınıyor, bir tarafa koyuluyor ve bunlara diyorlar ki: “Efendim,
isterseniz emekli olun.” Ne olacak emekli olacaksanız? ”Size yüzde 30 fazla
tazminat primi öderiz.” Değerli arkadaşlarım, Türkiye’de bu durumda olan binlerce insan
var. Sizin bugün getirdiğiniz, makama getirdiğiniz birçok insan da emekliliğini
dolduruyor; onlara niye bu işi uygulamıyorsunuz? Uygulamıyorsunuz. Hani eşit
davranıyorduk? Eşit davranmak bu mu değerli arkadaşlarım? Ne oluyor bu
insanlar? Bir tarafa çekiliyor ve bunların ücretleri de donduruluyor değerli
arkadaşlarım. Bakınız, şurada, elimde… Sayın Genel Müdür geldikten sonra kimler
işe alınmış? Sayın Genel Müdür geldikten sonra üst düzeyde 21 vatandaş işe
alınmış. Doğaldır, bir genel müdür gelmişse genel müdür yardımcılarını, kendi
çalışacağı insanları ataması doğaldır. Ama sen, ta neredeyse odacıya yakın
vasıftaki insanlara inersen, işte bunun adına “particilik” derler değerli
arkadaşlarım. Sayın Genel Müdür teşkilat içerisinde 53 kişinin yerini
değiştirmiş; makamdaki, mevkideki insanları daha pasif görevlere getirmiştir.
Bunların hepsinin isimleri var, değerli arkadaşlarım, burada. Yani sanmayın ki
sırf söz olsun diye konuşuyorum. Burada hepsinin listesi var; adı, unvanı var.
Yine Sayın Genel Müdür 23 kişiyi görevden almış, bunları da değişik yerlere
atamış. Burada önemli bir konu var değerli arkadaşlarım. Bakın,
arkadaşlarım da söyledi. Şimdi, Sayın Genel Müdür, götürü usulü -artık adına ne
derseniz deyin- hizmet alım sözleşmesi… Burada birçok kuruma, kanala görev
vermiş. Aksiyon dergisi, Samanyolu kanalı, yine Samanyolu TV, Cihan Haber
Ajansı, Kanal 7, Kanal A, Milletin Sesi gazetesi, Cihan Haber Ajansı. Yani, hep
Cihan Haber Ajansı’na gidiyor. Sayın Genel Müdürüm, değerli arkadaşlarım; eğer hakikaten adil
davranıyorsanız diğer kanallar niye hiç yok? Sayın Bakanım, biraz önce adil
davrandığından bahsettin. O zaman bir tane de Cem TV’den alsaydın ya, neden
almadın? Yani bunun adı “particilik” değil de nedir değerli arkadaşlarım?
Yapmayın bu kadarını, bu kadarını yapmayın. Bakınız, burada 15 kişi de ayrıca
otomatikman işe alınmış. Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanımın bir ifadesi beni
duygulandırdı, kendisine teşekkür ediyorum. Ben bu konuyla ilgili Sayın Yozgat
Milletvekilimiz Mehmet Çiçek Bey’le de oturdum, tartıştım. Sayın Bakanımızın
tarihî derinliklere dayalı, genelde Emevi kültürünü, Emevi zulmünü veya haksızlığını ortaya koyan çok önemli bir
kitap bastırdığını, ben, Mehmet Bey’den öğrendim. Sayın Bakanım, ben, yıllardır
bir toplumu temsil ettim, hiçbir zaman insanlar arasında ayrım yapmadım,
yapılmasını da doğru bulmuyorum. Ama bir gerçek var, bunu kabul edip çözmek
zorundayız. Bu, ülkenin önemli sorunlarından birisidir. Şimdi bu kitabı
bastırdınız, çok teşekkür ederim. Bu kitapta şu var değerli arkadaşlarım, benim
arkadaştan edindiğim bilgi: Emevi’nin Peygamber
Efendimizin soyuna, yani ehlibeyte yaptığı zulmü haksız bulan, onu kınayan,
yersiz olduğunu söyleyen, açıklayan detaylı bir kitap; bana arkadaşımın
aktardığı doğruysa. Şimdi, Sayın Bakanım, acaba, bu kitabı bastırdın, raflarda mı duracak
yoksa bu ülkenin arasındaki en önemli sorunlardan birisi olan o Muaviye’nin, Yezid’in, Mervan’ın zulmünü, haksızlığını, ehlibeyte yaptığı
haksızlığını acaba televizyon kanallarında halka aktaracak mısın? Aktaracaksan
bu kitap önemlidir, bir yarayı saracaktır, size teşekkür ederim. Yok eğer “Dostlar beni alışverişte görsün. Ben bunu
bastırdım, birkaç tanesini de dağıttım, diğerleri de raflarda dursun.”
diyorsan, buna yapılan emeğe, alın teri göz nuruna da yazık ve devletin buna
yaptığı masrafa da yazık. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Meral, konuşmanızı tamamlayınız. BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Ben umuyorum ve diliyorum ki bu kitap
raflarda kalmaz. Değerli arkadaşlarım, halkın çok ciddi bir sorunu olan bazı
şeyleri kabul edin; edin, çözüm bulun. Bazen burada, arkadaşlarımızın
söyledikleri lafın tümü yalan ve yanlış değil. ÜNAL KACIR (İstanbul) – Bazısı mı? BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Bunların gerçek olduğunu, birçoğunu
siz de biliyorsunuz muhterem arkadaşlarım. Bunlara çözüm bulun, çözüm bulun.
Dışlamak, adam yerine koymamak; bunlar hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Hepimiz
bu ülkenin insanlarıyız. Bu ülkede ayrım yapmak son derece hatadır. Kim olursa
olsun, Kürt inancına sahip insanlar da olur, Alevi inancına sahip insanlar da olur, Sünni
de olur; bu ülkede birlikte mücadele etmiş insanlarız. Onun için, ayrımı
bırakın, halkı kucaklayın. Bu yasa, değerli arkadaşlarım, AK Partinin yeniden kadrolaşma
yasasıdır. Umuyorum ki Cumhuriyet Halk Partisi buna “hayır” diyecektir. Eğer
hakikaten bu ülkede eşitlik istiyorsanız sizin de bu yasaya “hayır” demenizi
bekliyorum. Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Meral. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Alim Işık. Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) –
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 219 sıra sayılı
TRT Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın çerçeve 9’uncu maddesine
bağlı geçici 11’inci maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Grubum ve şahsım adına hepinizi saygılarımla selamlarım. Sözlerimin başında, Çevre Haftası nedeniyle ülkemiz çevre koruma
ve geliştirme hizmetleri camiasında görev alan tüm vatandaşlarımızı kutlar,
daha temiz bir çevre temennisinde bulunarak saygıyla sözlerime başlarım. Değerli milletvekilleri, doğrusu, bu tasarıyı ilk elime alıp
okuduğumda, 2954 sayılı mevcut TRT Yasası Hükûmetin
hangi faaliyetleri yapmasını engelliyor da bu tasarıya ihtiyaç duyduğunu kendi
kendime sordum ve merakla cevabını aradım ancak cevabını bulamamıştım. Fakat ne
yazık ki geçen hafta perşembe günü gerek AKP gerekse DTP gruplarına ait değerli
milletvekillerimizin son dakika önergeleriyle amaçlarına ulaştığını gördüm ve
merakım sona ermiş oldu. Bu önergeyle, bildiğiniz gibi, TRT’de Türkçenin
dışında diğer dil ve lehçelerde televizyon yayını yapılmasının önü açılmış,
böylece çözümünü zamanla göreceğimiz ve kimin haklı çıkacağını milletimizin
takdir edeceği bir değişikliği gerçekleştirmiş bulunmakta yüce Meclisimiz.
Bunun uygulamasını yakın zamanda göreceğiz. Milletin bir vekili olarak, alt komisyon ve üst komisyonda
reddedilmiş olan bir konunun hiç tartışılmadan, son dakika önergesiyle buradan
geçirilmiş olmasını yüce Meclis adına bir talihsizlik olarak değerlendiriyorum.
Bunun yerine gerekli tartışmalar yapılıp RTÜK nezdinde düzenlemelerin yapılması
herhâlde milletimizin daha çok içine sinecek bir uygulama olurdu. Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla 2954 sayılı Kanun’a
eklenmesi öngörülen geçici 11’inci madde, yeni düzenlemeyle kaldırılan,
birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen TRT birimlerinde çalışan
personelin, yürürlük tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde görevlerinin
sona ermesini ve aynı derece ve kademedeki araştırmacı unvanlı kadrolara
atanmalarını öngörmektedir. Maddede, ayrıca, söz konusu personelin hâlen aldığı
net ücretin atandığı yeni kadroda alacağı ücretten fazla ise aradaki fark
tutarının fark kapanıncaya kadar tazminat olarak ödenmesi, isteğe bağlı unvan
değişikliği olanlar ile başka kurum ve kuruluşlara geçenlere fark tazminatı
ödenmesine son verilmesi öngörülmektedir. Yani birçok TRT çalışanı, gelecek
yıllarda gerek enflasyon gerekse refah payı nedeniyle ortaya çıkacak ücret
artışlarından yararlanamayacak ve âdeta emekli olmaya mecbur edileceklerdir. Maddenin üçüncü bendinde, hâlen görev yapan Kurum
personelinden emekliliği gelmiş ya da 2008 yılı sonuna kadar emeklilik hakkını
kazanacak olanlardan yürürlük tarihinden itibaren üç veya iki ay içinde
emeklilik başvurusunda bulunanların emeklilik ikramiyelerinin yüzde 30
fazlasıyla ödenmesi ve bu kapsamda emekli olacakların üç yıl geçmeden Kurumda
tekrar istihdam edilemeyeceği hükme bağlanmaktadır. Başka bir ifadeyle Kurumda çalışanlar erken emekliliğe teşvik
edilerek Kurumla ilişkilerinin kesilmesi hedeflenmektedir. Çalışanların en
doğal ve yasal haklarından birisi olan emeklilik hakkının, Türkiye’nin zor
şartlarını da fırsat bilerek yüzde 30 oranında fazla ödemeyle özendirip erken
kullandırılması, Kurumdaki çok sayıdaki tecrübeli personelin Kurumdan
ayrılmasına şüphesiz ki neden olacaktır. Sayın Bakanım, bu uygulamayla kaç kişinin emekli olması
beklenmektedir? Kurumda personel fazlalığı var mıdır? Erken emekli olarak
Kurumdan ayrılacak olanların yerine yeni personel alınacak mıdır? Eğer personel
fazlalılığı varsa altı yıla yakın AKP İktidarları döneminde bu personelin daha
verimli ve kaliteli hizmet vermelerini sağlayacak bir personel yönetimi modeli
uygulanmış mıdır, denenmiş midir? Bu yeni düzenlemeyle nasıl bir verimlilik
artırma ve personel yönetimi modeli uygulanması düşünülmektedir? Yoksa amaç,
birçok değerli milletvekilinin de dile getirdiği gibi, birkaç bürokrata ve bazı
yakınlara yeni yer bulmaya yönelik düzenlemeleri bu yüce Meclis aracılığıyla
yapmak mıdır? Yüce milletimizin ve kamuoyunun bu endişelerden mutlaka
arındırılması gerekmektedir. Bu tasarı kanunlaşıp yürürlüğe girdiğinde daire başkanı, başkan,
üye, başkan yardımcısı, bölge müdürü, bölge müdür yardımcısı, müdür, şube
müdürü, müdür yardımcıları, başuzman, teknik hizmetler sınıfı dışındaki uzman
ile Kurum genel müdürlüğü uzmanları kadrolarında görevli olan kişilerin
araştırmacı kadrosuna atanması gerçekleşecektir. Acaba, bu kadrolardaki çalışan
toplam kaç kişi araştırmacı kadrosuna atanmış olacaktır? Şimdiye kadar, bölge
müdürü, müdür muavini olarak görev yapmış arkadaşların eline kamera verip bir
haber muhabiri olarak çalışması mümkün müdür? Bu nasıl sağlanacaktır? Bunların
mutlaka çözülmesi gerekir. Yeni hâliyle araştırmacı kadrosunda görevlendirilen
Kurum personeli, Kurumca ihtiyaç duyulan hangi hizmetlerde araştırmacı olarak
görevlendirilecektir? Araştırmacı personelin görev ve sorumlulukları açıkça
mutlaka belirtilmelidir. Tasarıda, bunun yönetmelikle belirleneceğine dair
herhangi bir hüküm de yer almamaktadır. Bu eksikliklerin mutlaka giderilmesi
gerekir. Aksi takdirde, uygulamada, kurum personelinde keyfi ve haksız
görevlendirmeler kaçınılmaz olacaktır. Değerli milletvekilleri, bu vesileyle, daha önce özelleştirme
kapsamında olan kurum ve kuruluşlarda görevliyken başka kurum ve kuruluşlara
araştırmacı olarak görevlendirilmiş birçok vatandaşımızın hangi şartlarda
çalıştıklarını ve içinde bulunduğu psikolojik durumu anlamanızı, bundan sonra
da TRT personelinin benzer bir psikolojiye gireceğinin hatırlatılmasını kendime
görev biliyorum. Hâlen 4/C kapsamında çalışan birçok insanımızın içinde bulunduğu
sıkıntılı durum çözülmemişken, işçilerin, memurların ve emeklilerin gittikçe
kötüleşen durumuna çare bulunmamışken, esnafın ve çiftçinin kararan yüzü
güldürülmemişken, ne acelesi vardı da böyle bir yasa tasarısı gündeme
getirilmişti, bunu, Sayın Bakanımın, açıkça, açık yüreklilikle
cevaplandırmasını canı gönülden diliyorum. Birçok TRT çalışanını ve vatandaşımızı tedirgin eden bu yasa
tasarısına Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ve şahsım adıma destek
vermeyeceğimizi belirtir, hepinize saygılarımı sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık. BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Biraz CHP’den farklı bir şey söyleseniz
iyi olurdu! BAŞKAN – Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Bitlis
Milletvekili Nezir Karabaş. Sayın Karabaş, buyurun efendim. ALİM IŞIK (Kütahya) –
Siz çıkın, onu söyleyin. Bildiğiniz varsa çıkarsınız, cevabını verirsiniz; oturun! BAŞKAN – Sayın Işık, lütfen… BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Çıkar cevabını veririz. NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Siz de DTP’den
farklı bir şeyler yapın! AHMET ERSİN (İzmir) – Aranıza bizi karıştırmayın. BAŞKAN – Evet, buyurun. DTP GRUBU ADINA MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 9’uncu madde üzerinde Demokratik Toplum Partisi adına
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın milletvekilleri, daha önce de dile getirdik. Bugün TRT
Yasası’nı görüşüyoruz. TRT Yasası ile ilgili daha önce ortak bir önerge
verildi. Biraz önce sayın hatibin de dile getirdiği, Başbakanın daha önce
söylediği ve Diyarbakır’da ilan ettiği TRT’nin bir kanalı yirmi dört saat
Kürkçe yayın yapma kararı aldık. Şimdi, hepinizin bildiği gibi 12 Eylülde bir askerî darbe yapıldı,
Meclis kapatıldı. Tüm sivil demokratik yapıların yasaklandığını, çiğnendiğini
ve ardından da bir Anayasa’nın çıkarıldığını hepimiz biliyoruz. Bugüne kadarki hükûmetler seçimden önce halka şu vaatte bulundular:
Türkiye’de demokratikleşmeyi gerçekleştireceğiz, 12 Eylül darbeci Anayasa’sını
değiştireceğiz. AK Partinin de hem 2002 seçimleri öncesinde hem 22 Temmuz 2007
seçimleri öncesinde en büyük argümanlarından biri
buydu. Yeni bir anayasa, demokratikleşmeye yönelik, Avrupa Birliğiyle
bütünleşmeye yönelik yasalar. Ancak -geçmiş hükûmetler döneminde olduğu gibi AK Parti de- ciddi,
toplumun beklentilerine denk yasalar çıkaran, bir anayasa ve ona denk yasaları
düzenleme -Siyasi Partiler Yasası, Ceza Yasası, Seçim Yasası’nı değiştirme-
genel yasal değişiklik yerine, o anda, o günün koşullarına uygun ya iç ve dış
baskılar veya mevcut konumda kendi siyasi çıkarlarına veya beklentilerine denk
yasaları parça parça çıkarıyoruz. Ondan sonra
toplumda, pratik yaşamda garabetler yaşanıyor. Şimdi, biz, 29 Mayısta burada bu yasa görüşülüyorken ve verilen
bir ortak önergeyle TRT’nin bir kanalının yirmi dört saat Kürtçe yayın yapması
kararı alınmışken, oy çokluğuyla böyle bir karar verilmişken, Urfa’nın Siverek
ilçesinde de Asliye Ceza Mahkemesi bir karar verdi. Bu karar, şu anda Urfa İl
Başkanımız olan, 22 Temmuz öncesinde de Urfa’da bağımsız aday olan Sayın
İbrahim Ayhan’la ilgilidir. Şimdi, iddia makamının esas hakkındaki mütalaasına bakalım:
“22’nci Dönem Milletvekilliği Genel Seçimi’nde Şanlıurfa ilinde bağımsız aday
olan sanık İbrahim Ayhan, Siverek ilçe merkezinde propagandada kullandığı
minibüste Türkçe dışında bir dil olan Kürtçe ile müzik çalarak Seçim Kanunu’nun
58’inci maddesine aykırı hareketle üzerine atılı suçu işlediği sabit olmakla, sanığın
eylemine uyan Seçim Kanunu’nun 58’inci maddesi delaletiyle 5728 sayılı Yasa ile
değişik aynı Yasanın 151/2, TCK’nın 53’üncü maddeleri
gereğince cezalandırılmasına karar verilmesini kamu adına talep ediyorum.”diyor
ve kararda da “Sanık İbrahim Ayhan’ın, sübut bulan 298 sayılı Yasa’ya muhalefet
etmek suçundan eylemine uyan 5728 sayılı Yasa’nın 300’üncü maddesi ile değişik
298 sayılı Yasa’nın 151/2’nci madde ve fıkrası gereğince suçun işlenmesindeki
şekil ve özellikler sanığın kişiliği, kastı dikkate alınarak takdiren altı ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına.” diyor
ve ardından da iyi hâl ve mahkemedeki davranışı dikkate alınarak, cezası altıda
1 oranında indiriliyor, beş ay ceza veriliyor. Peki, bu tür bir garabeti, bu tür bir ikiyüzlülüğü bu topluma
nasıl anlatacağız, dünyaya nasıl anlatacağız? Yani siz, TRT’nin bir kanalında
yirmi dört saat Kürtçe yayın yapacaksınız… TRT’de şimdi, kırk beş dakika bile
olsa günde, Kürtçe yayın yapılacak ve müzik çalınacak. Diğer tüm siyasi
partiler, şu anda CHP’nin bölgedeki programından dolayı, ben Siverek’teyken
yayın aracı, anons aracı geziyordu, Kürt sanatçı Aynur Doğan’ın “Keça Kurda” parçasını çalıyordu. Şimdi, bu yasaları
bırakacaksınız, bazı savcılar, hâkimler işlerine geldiğinde bazı kişilere
yönelik kararlar verecek, cezalar verecek ve siz “Türkiye bir hukuk devletidir,
hukuk herkes için eşit bir şekilde uygulanır.” diyeceksiniz. Bunu kime
anlatacaksınız? Buna kim inanacak? Halk nasıl buna inanacak? Avrupa buna nasıl
inanacak? Dünya buna nasıl inanacak? Onun için… Elbette ki, birçok zaman buraya getirilen yasa tasarılarının,
değişikliklerin birçoğu Türkiye’de acil olarak değiştirilmesi gereken
yasalardır. O yasaların, o yasa maddelerinin elbette değiştirilmesi gerekir.
Ancak, biz, Türkiye’de ciddi bir Anayasa değişikliği, ona bağlı olarak Ceza
Kanunu’ndan tutun, Siyasi Partiler, Seçim Kanunu ve diğer tüm yasalara kadar,
mevcut, günümüz koşullarına denk -Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde-
yeni yasa düzenlemeleri yapmasak, sürekli bu tür olumsuzluklarla
karşılaşacağız, sürekli bu tür garabetlerle karşılaşacağız. Şimdi, peki, Sayın İbrahim Ayhan bir partinin il başkanıdır,
geçmişte de 22 Temmuzda milletvekili adayı olmuş, seçilseydi şu anda bu kürsüde
olacaktı, çok az oyla da kaybetmiş. Bizler seçilip bu Parlamentoya geldik.
Hepimiz seçim propagandalarımızda Kürtçe müzik çaldırdık. Hepimiz köylere
gittiğimizde Kürtçe konuştuk, çünkü o köylerde insanlar başka bir dili
bilmiyor. Sadece bizler değil, diğer siyasi partiler, AK Partiden tutun CHP’ye,
hatta, MHP’nin bazı yerlerdeki örgütlerine kadar. Çünkü, bir köye gittiğinizde, orada çalışma yürüttüğünüzde
eğer onlara kendi politikalarınızı anlatmak isterseniz başka bir dili bilmiyor
o insanlar. Onun için, bu yasa görüşülürken, bu kararı da iletip, özellikle bizlerin
bundan sonra Türkiye’de ciddi olarak sorunları kökten çözen bir programı
karşımıza koymamız gerektiği inancıyla bu düşünceleri dile getirdim. Şimdi, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nun 9’uncu maddesinde
bir geçici değişiklik maddesi var ve bu maddeyle daire başkanlıklarının birçoğu
kapatılıyor veya adı değiştiriliyor. Bölge müdürlükleri kapatılıyor ve tüm bu
kapatılan veya adı değiştirilen müdürlüklerde çalışan yönetici personel
araştırmacı kadrosuna alınıyor. Yine yönetici pozisyonunda olmayan uzmanlar
araştırmacı kadrosuna alınıyor. Yayın Denetleme Kurulunun adı değiştirilip bu
kurulun üyeleri araştırmacı kadrosuna atanıyor ve bu yasa değişikliğinde de
“Araştırmacı kadrosuna alınan bu personel idare tarafından istenilen yerde
çalıştırılabilir.” diyor. Şimdi, diyelim ki ihtiyaç duyulur bazen bir kurumda bazı birimler
kapatılabilir, ihtiyaç duyulur bazen o birimin adı değiştirilebilir. Peki, bu
yapılıyorken, “birleştirilen kurumlarda çalışan personelin yine o kurumlarda
çalıştırılması, artan bir kadro varsa pozisyonuna uygun bir yerde
çalıştırılması” kararı yerine, “tüm bunlar araştırmacı kadrosuna alınır ve
istenilen yerde çalıştırılır” kararı kadrolaşmaktan başka hangi amacı ifade
ediyor? Yani zaten mevcut işleyen bir kurum var, işleyen bir yapı var; bir
mekanizma var, ihtiyaç duyup bazı birimleri birleştirebilirsiniz, ihtiyaç duyup
bazı birimlerin adını değiştirebilirsiniz, bazı birimleri ortadan
kaldırabilirsiniz ama -buradaki personel uygulamasını da- mevcut personel
çalıştırılır, birleştirilen kurumlara da artan personel varsa aktarılır. Şimdi,
bu düzenlemede ise “tüm personelin araştırmacı kadrosuna alınmasına ve oradaki
Genel Müdür ve diğer idarenin, personeli istediği yerde, normal, yasal olarak,
Türkiye’deki yasal işleyiş çerçevesinde atayamayacağı, yasal olarak verse bile
dava sonucu dönebilecek kesimleri istediği yere verme, onun yerine yenisini
atama” maddesidir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Karabaş, konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen. MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) - Bu maddeye en azından ek bir
madde eklenerek, yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan birimlerde
çalışanlar öncelikle kurum mevzuatı çerçevesinde pozisyonlarına uygun yere
atanmalıdır. İkincisi: Yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle birleştirilen
birimlerde çalışanların öncelikle o birleştirilen birimlerde yer almalarını,
personel fazlası olduğu durumda da bunların, pozisyonuna uygun görevlerde
görevlendirilmelerini talep ediyoruz. Bu, en azından, oradaki personelin
mağduriyetini asgariye indirecektir diyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Karabaş. Şahısları adına ilk söz Tokat Milletvekili Hüseyin Gülsün’e
aittir. Sayın Gülsün, buyurun efendim. HÜSEYİN GÜLSÜN (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 9’uncu maddesi üzerinde şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetimizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT)
Türkiye'nin kamu yayıncılığı yapmakla görevlendirilen tek yayın kuruluşu
olarak, millî, manevi değerlere bağlı, Atatürk ilke ve inkılapları
doğrultusunda tarafsız yayıncılığı hedef edinmiştir. TRT, tarafsız yayın
yapmakla birlikte bir şeye taraftır, o da ülkenin birlik ve beraberliği ile
millî ve manevi değerlerinin korunmasında taraftır. TRT, bugün gerçekleştirdiği ulusal, uluslararası ve uydu
yayıncılığıyla dünyanın sayılı yayın kuruluşları arasında yer almaktadır. 7
televizyon kanalı ve 4 ulusal, 8 bölgesel, 1 il ve 1 turizm radyosu olmak üzere
14 ayrı radyo kanalından gerçekleştirdiği yayınlarıyla Türk toplumumun
hizmetindedir. Değerli milletvekilleri, 2954 sayılı Kanun, Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumunun teşkilat yapısında değişime kapalı, günümüz
teknolojik gelişmeleri karşısında doğru, çabuk ve etkin karar almayı sağlayacak
mekanizmalardan yoksun hükümler içermektedir. Hâlbuki yaşanan gelişmeler
sonucu, Batı ülkelerindeki kamu yayını yapan kuruluşlar yapılarını çağın
anlayışına uygun hâle getirmişlerdir. TRT’nin kendisine verilen kamusal görevi
yerine getirebilmesi için, kamu yararını gözeten çağdaş bir yayıncılığı mümkün
kılacak, baskılardan uzak, özerk ve esnek bir yapıya gitmesi kaçınılmaz bir
hâle gelmiştir. TRT’nin idari yapısının günümüz çağdaş yayıncılık anlayışından
uzak, karmaşık ve hantal; Kurumun ihtiyacı olan yayın personelinin yetersiz,
buna karşılık yayıncılık vasfı bulunmayan personelin fazla olması gerçeği
karşısında, yeni, çağdaş yapılanmaya gidilmesi kaçınılmaz ve ertelenemez bir
hâl almıştır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2954 sayılı Kanun’un
14’üncü maddesinde yapılacak değişiklik sonrası yeni bir organizasyon yapmayı
gerektiren bir yapı ortaya çıkmıştır. Maddeyle, bu yapının gerektirdiği kadro
hareketlerinin sağlıklı yapılmasına, görevi sona eren personelin mali ve sosyal
haklarının korunmasına azami özen gösterilmiştir. Ayrıca, emekliliğin özendirilmesi bakımından, kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte görev yapan kamu personeline -geçici personel hariç-
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’na göre emeklilik hakkını
kazanmış olanlar bu kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay, bu hakkı 2008
yılı sonuna kadar kazanacak olanlara da kazandıkları tarihten itibaren iki ay
içerisinde emeklilik başvurusunda bulunmaları hâlinde emekli ikramiyelerinin
yüzde 30 fazlasıyla ödenmesine ilişkin düzenleme getirilmiştir. Değerli milletvekilleri, konuşmama son verirken, bu kanunun daha
etkin, daha verimli, daha dinamik bir radyo ve televizyon teşkilatı ve
yayıncılığının oluşturulmasına vesile olmasını diler, selam ve saygılarımı
sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Gülsün. Şahısları adına ikinci söz Bitlis Milletvekili Cemal Taşar’a aittir. Buyurun Sayın Taşar. (AK Parti sıralarından alkışlar) CEMAL TAŞAR (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 219
sıra sayılı TRT Kanunu’yla ilgili tasarının 9’uncu maddesiyle eklenen geçici
11’inci madde üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, millet
iradesinin temsil edildiği yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Özellikle son dönemlerde TRT’de halkımız tarafından beğeniyle
izlenen ve dinlenen, tarafsız, ilkeli, özgür, kaliteli ve kapsamlı yayınlarıyla
milletimizin hassasiyetlerini gözeten, modern ve çağdaş yayıncılık anlayışı
hâkim olmuştur. TRT’nin dünyada ve Türkiye’de hak ettiği yere oturması için
günün ve çağın şartlarına uygun olarak yapılanması da kaçınılmazdır. Değişim ve
dönüşüme direnmek, statükoyu korumaya yönelik
gayretleri anlamak mümkün değildir. Medya dünyasındaki gelişmelere paralel
olarak TRT’nin de buna uyması, hatta bir adım önde olması gerekmez mi? Değerli arkadaşlar, bilgi, bilişim, iletişim ve yayın
teknolojisinde meydana gelen gelişmelere göre TRT’de organizasyonal
yapılanmanın bir an önce gerçekleşmesi elzem olmuştur. Onun için bu kanun değişikliği
gündeme gelmiştir. Ama maalesef, bu kanunun gündeme geldiği günden bugüne kadar
bu kanunun kişiselleştirildiğini esefle izliyoruz. Sanki bu kanun TRT kanunu
değil de İbrahim Şahin kanunuymuş gibi, bazı değerli muhalefet sözcülerinin
maksadı aşan kem sözlerini kabul etmek mümkün değildir. Meclis çatısı altında
savunma hakkı olmayan bir bürokrata bunların yapılmasını da kınıyorum. ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Yapma yahu! CEMAL TAŞAR (Devamla) – Dinlemesini öğren. ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Ne güzel gidiyorduk. Kınama mınama nereden çıktı? CEMAL TAŞAR (Devamla) – Başarılı, çalışkan, dürüst kişiliğiyle
tanınan İbrahim Şahin bugüne kadar birçok kritik ve önemli makamlarda çalışmış,
çalıştığı kurumlara katma değer katmıştır. ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Akraba mısınız siz? BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyin lütfen. CEMAL TAŞAR (Devamla) – Güzelliğini anlatıyorum. Kendisini
ispatlamıştır. NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Ne kadar sahip çıktığınız sıralardan
belli! CEMAL TAŞAR (Devamla) – Burada bir yolsuzluk, burada bir
usulsüzlük, bir gayrimeşruluk varsa, gelin, hep birlikte tartışalım. NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Göbek bağınız mı var? AHMET ORHAN (Manisa) – Gittiğinizde belli olacak. CEMAL TAŞAR (Devamla) – Gelin, hep birlikte tartışalım. Öyle
rastgele laf atmanın, rastgele konuşmanın bir anlamı yok değerli arkadaşlar. ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Rastgele konuşuyorsun, rastgele
konuşulunca laf atılır. CEMAL TAŞAR (Devamla) – Gözlerinizi kapatmakla kendi dünyanızı
karartıyorsunuz. AKİF AKKUŞ (Mersin) – Keser dönüyor, keser! BAŞKAN – Hatibi dinler misiniz lütfen. CEMAL TAŞAR (Devamla) – Burada tekrar ediyorum. Bir yanlışlık
varsa, yanlışın arkasında değiliz. Ama kendisini milletine adayan, kendisini
görevine adayan bir bürokratımıza da, bir değerli Genel Müdürümüze de her
kalkanın “Efendim şu olmuş, bu olmuş.” demesine hakkı yoktur, kem söz söylemeye
hakkı yoktur. AHMET ERSİN (İzmir) – Bakan burada, savunur onu; orada konuşma boş
yere. CEMAL TAŞAR (Devamla) – Milletin adına savunuyorum. Konuşma!
Milletin adına savunuyorum. BAŞKAN – Sayın Ersin… CEMAL TAŞAR (Devamla) – Malumlarınız olduğu üzere, geçmiş
dönemlerde değişik mülahazalarla Kurum ihtiyacının çok üzerinde personel
alınmıştır. Bunu siz çok iyi biliyorsunuz. Binlerce… Eleman fazlalığı olmasına
rağmen, maalesef, teknik ve nitelikli personel ihtiyacı karşılanamamış, bugün
de sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu nedenle Kurumda hantal bir yapı oluşmuş, bu
yapının dinamik ve işlevsel hâle gelmesi gerekmektedir. Buna direnmenin bir
anlamı yok. Dünya değişiyor, siz hâlen yerinizde sayıyorsunuz. RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – TRT’nin ön saflarda görünmesini
istiyoruz. ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Ne yönde değiştiriyorsunuz ama? CEMAL TAŞAR (Devamla) – Kurumun teşkilat yapısında değişime açık,
günümüzün teknolojik gelişmeleri karşısında doğru, çabuk ve etkin karar
alınmasını sağlayacak mekanizmaları oluşturacak hükümlerin bu yasayla
gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Altı yıldır neredeydiniz? CEMAL TAŞAR (Devamla) – Böylece, TRT, Anayasa ile kendisine verilen
görevin ifasına, baskılardan uzak, kamu yararını gözeten, çağdaş bir
yayıncılığı mümkün kılacak; özerk, tarafsız ve esnek bir yapılanma sağlanmış
olacaktır. Değerli milletvekilleri, bu yeniden yapılanma içinde, takdir
edersiniz ki, kaldırılacak, değiştirilecek ve birleştirilecek birimlerin olması
da doğaldır. Yine, taşra teşkilatında da değişik görevlerin ve fonksiyonların
gözden geçirilmesi, strateji ve politika üreten ve uygulayan yönetim
birimlerinin oluşturulması sağlanmış olacaktır. Yapılacak değişiklik sonrası da
yeni bir organizasyonel yapı ortaya çıkacaktır. Bu
yapının gerektirdiği kadro hareketlerinin sağlıklı şekilde yapılması, görevi
sona eren personelin mali ve özlük haklarının korunmasına yönelik düzenlemeler
hedeflenmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Taşar, konuşmanızı tamamlar mısınız. CEMAL TAŞAR (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Bugüne kadar, iktidarımız, uyguladığı personel rejimiyle
çalışanların haklarını en üst düzeyde korumuş, personelin iş ve işlemleri
şeffaf ve adil bir ortamda cereyan etmiştir. Bundan dolayıdır ki, milletimiz
her seçimde bunun karşılığını vermiştir. TRT daha verimli hâle gelecek, çağın ihtiyaçlarına cevap verecek,
kaynaklarını Kurumun gelişmesine yönelik olarak kullanabilecek, kendisine
yıllarca hizmet eden çalışanlarını da mağdur etmeden haklarını da korumuş
olacaktır bu kanunla. Bu nedenle, bu tasarının hazırlanmasında emeği geçen herkese
teşekkür ediyor, tasarının ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini diliyor,
sözlerime son verirken, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Taşar. Sayın milletvekilleri, madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır. Şimdi soru-cevap işlemine başlıyoruz. Sayın Ersin, buyurun efendim. AHMET ERSİN (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Başkanım, aracılığınızla sormak istiyorum Sayın
Bakana: İnnova Bilişim Çözümleri Anonim Şirketi ve Argela Bilişim ve Yazılım Şirketlerinde Yönetim Kurulu
Üyesi olan Sayın TRT Genel Müdürü Anayasa’nın 133’üncü maddesine göre bu
görevleri yapabilir mi? Çünkü bildiğiniz gibi bu görevlerde bulunanlar
Ulaştırma Bakanlığının temsilcileridir, dolayısıyla Genel Müdür hâlen Ulaştırma
Bakanının memuru olabilir mi? Bir diğer sorum, Sayın Genel Müdür bazı maaşlarından feragat
ettiğini söylüyor, feragat belgelerini acaba milletvekillerine ya da kamuoyuna
açıklar mı? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler. Sayın Çalış… HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Sayın Bakanım, tasarının geneline bakılınca TRT’de personel
fazlalığı olduğu, bir kısım personel emekliliğe teşvik edilirken bazı
personelin de diğer kurumlara gönderilmeye çalışıldığı görülmektedir. Önceki
görüşmelerde sorulara verilen cevaplarda 2.734 boş kadro olduğu, yeni uygulamalar
ve emekli olanlardan sonra boşalacak kadrolardan yüzde 10’unun TRT’ce de
kullanılacağı göz önüne alınınca önemli miktarda ayrıca boş kadro ortaya
çıkacağı görülmektedir. Boş ve boşalacak kadroları Başbakanlık Devlet Personel
Başkanlığına iade edecek misiniz? İkinci sorum: Bu tablo ortada iken 10 genel müdür müşaviri artı
300 kadro niçin istenmektedir, bu bir tezat değil midir? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çalış. Sayın Akkuş… AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, 9’uncu maddeye bağlı ek
madde 11 ile bir kısım personel emekliliğe teşvik ediliyor ve maddenin
yürürlüğe giriş tarihinden itibaren emekliliği gelenlerin üç ay içinde
emeklilik hakkının 2008 yılı sonuna kadar, kazananların ise iki ay içinde
emekliliğe müracaatları hâlinde ikramiyelerinin yüzde 30 fazlası ile ödeneceği
belirtiliyor. Bir yandan da Kurumda personel
azlığı var diye yeni eleman alınmaya çalışılıyor. O zaman, yüzde 30 ikramiye
fazlası ile dişinize dokunan bazı personeli kurumdan uzaklaştırmaya mı
çalışıyorsunuz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akkuş. Sayın Paksoy... MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. Sayın Bakanım, işçi sayılmayan 450 geçici personel az bir ücretle
yaklaşık on beş yıldır en önemli birimlerde çalışırken bunları kadroya
geçirecek misiniz? İkinci sorum: TRT’de Genel Müdürler yaptıkları programla
anılırlar. Mesela, Tunca Toskay döneminde “Küçük
Ağa”, “Osmancık”, “Kuruluş” gibi eserler ortaya konuldu. Sayın Genel Müdürün
Türk milletinin kültürünü, dilini, tarihini, kısaca millî ve manevi kimliğini
ortaya koyacak, toplumu TRT’ye bağlayacak bir eser konusunda hazırlığı var
mıdır? Diğer sorum: “Hizmet alımı” adı altında bugüne kadar kaç kişiyi
işe başlattınız? Bunları alma kıstasınız nedir? Ne kadar maaş veriyorsunuz? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Paksoy. Sayın Doğru… REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakana sormak istiyorum: Radyo-Televizyon Kurumu televizyon
kanallarının madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıklar, çocuk ve eğitim
programları gibi yayın yapmak mecburiyetinde olunan programlarla ilgili
denetleme görevini yapmakta mıdır? Ayrıca, özellikle bazı kanalların bu konularla ilgili yayınları
izlenme oranları çok düşük olan gece geç saatlerde yapması doğru mudur? Bu
konularla ilgili soruşturmalar, verilen cezalar var mıdır? Sonuçları hakkında
bilgi almak istiyorum. Ayrıca, cezaların miktarı da ne kadardır? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Doğru. Sayın Köse… ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Son günlerde Resmî Gazete’de TRT’nin bazı yönetmeliklerinin
yürürlükten kaldırıldığına ilişkin ilanlar yayınlanıyor. Ancak ilginçtir,
kaldırılan bu yönetmeliklerin yerine yenileri yayınlanmıyor. Kaldırılan bu
yönetmeliklerin yerine ne konuluyor? Bu yönetmeliklerin kaldırılması ve yeni
yürürlüğe girecek yönetmeliklerle ilgili olarak koordinasyon kurulundan karar
alınmış mıdır? Ayrıca, Sayın İbrahim Şahin’in TRT Genel Müdürü olmasından sonra
işçi sayılmayan geçici personel statüsünde kaç kişi alınmıştır? Bunlar hangi
ünitelerde, hangi görevle çalıştırılmaktadır? Bu kişilere ne kadar ücret
ödenmektedir? BAŞKAN – Teşekkür ederim. Sayın Fındıklı… M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) – Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi ile Kanaltürk’ün para ilişkisi bugünlerde gazetelerde
belgeleriyle yayınlanıyor. Kanaltürk’ün eski patronu
Tuncay Özkan CHP belgeseli için “TRT’den arşiv satın aldım, 500 bin dolara
yakın da para ödedim.” diyor. Böyle bir kiralama veya arşiv kullandırma ve
bunun karşılığında da bir para ödemesi var mı? Saygılarımla. BAŞKAN – Teşekkürler. Son soru, Sayın Işık… ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Bakanım, bu tasarıyla kapatılması düşünülen bölge
müdürlüklerinde çalışan elemanlarca yıllardır ülkemizin değişik illerinden
sağlanan tarafsız ve hızlı haber akışı, tasarı yürürlüğe girdikten sonra
azalacak personel sayısı ve yapı değişikliği sonucunda nasıl sağlanacaktır? Bu
amaçla özel haber ajanslarından hizmet alımına mı gidilecektir? Şimdiye kadar
hangi özel haber ajanslarından hizmet alımı yapılmıştır ve bu amaçla ne kadar
harcama yapılmıştır? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler. Sayın Bakanım, cevap verebilirsiniz, sorular bitti. DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. Ersin Bey’in sorusuna… Şimdi, kamu hisselerini temsilen zaten
bulunuyor ama Anayasa’ya, bugüne kadarki uygulamada… Çünkü o zaman müsteşar
olarak Sayın Genel Müdür zaten bu görevi yapıyor idi. Dolayısıyla, hem devlet
memuru hem de bu işi yapması bir sıkıntı doğursaydı, zannediyorum bunun çok önceden
zaten ortaya çıkmış olması gerekirdi. Ama yine de, dediğim gibi, yani
Anayasa’nın bahsettiğiniz maddesine aykırılık var mı sorusuna, bir daha,
yeniden, tekrar bakalım ama şu ana kadar öyle bir hukuki durum ortaya çıkmadı. Bu personelle ilgili bir arkadaşımız sordu -kusura bakmayın,
geneline cevap veriyorum- diğer kurumlara gönderilecek mi? Hayır, bu tasarıda
diğer kurumlara personel göndermeyle ilgili herhangi bir husus söz konusu
değil. Ayrıca, bu çalışanların sayısıyla ilgili, fazlalığıyla ilgili daha
önceki sorulara cevap verirken söyledim. Bizim TRT’deki sıkıntımız esasında
haber alanıyla ilgili, teknik yani TRT açısından baktığımızda teknik alanla
ilgili personel sayısında sıkıntı var; yoksa, genel
idari hizmetlerle ilgili herhangi bir sıkıtı yok. Orada, açıkça söyleyeyim,
fazlası var. Zaten yine bir arkadaşımızın sorusu vardı. Bu yüzde 30 teşvik de
-keşke daha fazla verebilseydik- zaten emekli olurlarsa bunun içindir. Bütün
dünyada TRT’ye benzeyen kamu yayın organları, büyük kamu yayın organlarıyla
mukayese edildiğinde, biz o alanda biraz ipin ucunu kaçırmışız açıkçası. Her
dönemde fazla personel almışız, dolayısıyla denge bozulmuş. Yani, o büyük kamu
yayını yapan kuruluşlarda teknik eleman sayısı daha ileride, haberleşme,
komünikasyon ve benzeri alanlarda çalışanların sayısı daha fazla ama idari
personele gelince daha az. Bizde durum tam tersi. Bu 10 müşavir konusu: Burada konuşan arkadaşlarımız,
-yanılmıyorsam Sayın Baratalı da zaten söyledi- yani bir genel müdürün,
gerçekten böyle bir zor işi yapan bir genel müdürün, çeşitli alanlarda
uzmanlığı olan müşavir alması bence biraz hizmetin de bilimin de bir gereğidir.
Onun için bu tasarıda o var ama onu, doğrusunu isterseniz, bir kadrolaşma
bağlamında falan görmüyoruz zaten. Kaldı ki, evet yürürlükte olan kadroda da bu
var zaten. Yani sadece burada tekrar ediliyor o, yeni bir konu değil o. Efendime söyleyeyim “Bu kadroya alacak mısınız?” sorusu: Bir
sonraki maddeye onu bırakayım. Çünkü onunla ilgili iki grubumuzdan zannediyorum
önerge var. O konuda ben başından beri olumlu düşünüyorum. O istikamette de bir
kararın çıkacağını tahmin ediyorum. Karar yüce heyetindir. Çok hızlı bir biçimde, söz verdiğim için Sayın Başkan, bir iki
dakika daha verirseniz… Çünkü bir önceki soruların bir kısmını cevaplandırmadım,
“Cevaplandıracağım” dedim. Yine hepsini cevaplandıramam ama sözüm yerine
gelsin. Bölge müdürlükleri kaldırılıyor ama o görevi yapacak yine haber
müdürlükleri ve bürolar zaten devam edecek, yani bizim taşrayla –tabir
yerindeyse- ilişkimizi kesmiyoruz. Bu, yabancı istihdamı meselesine gelince, yirmi dokuz dilde yayın
yapılıyor. Zaten burada açıkçası çok böyle, mesela Bangladeş’te konuşulan
Peştuca ile ilgili. Yoksa durup dururken biz, bu kadar zaten istihdam sıkıntısı
çekerken dışarıdan eleman getirecek, davet edecek hâlimiz yok. Bu, Türkiye’de
hemen hemen hiç okullarımızda öğretemediğimiz,
öğretmediğimiz diller var. Bu dillerde eğer yayın yapılacaksa şu veya bu
ölçekte, şu veya bu sürede, onlarla ilgili bir şeydir. Zaten fiilen öteki
kurumlarımızda da var. Mesela şu anda Basın Yayın Genel Müdürlüğünde zaten
sözleşmeli olarak yabancı istihdamı söz konusu. Bu, Alaturka’yla ilgili bir soru sorulmuştu. O, Mavi Medya adlı
şirketle gerçekleştiriliyor ve firmaya 170,300 YTL de ödeme yapılıyor. Yani
bölüm başına öyle bir ödeme yapılıyor. Gazete başlıklarını söyledim sabah haberlerinden sonra okunmasıyla
ilgili. Bir daha tekrar edeyim: Şu anda elimizde tek elle tutulur ölçüt, kriter açıkçası tirajdır. Tirajın da arkasına düşüp hangi
gazete ne kadarını parayla satıyor, ne kadarını parasız veriyor, onu bilecek
konumda da değiliz. O bakımdan, şu anda elimizdeki ölçüt tiraj
olduğu için onunla başlıyor ve onunla devam ediyor. 50 bin ve üzeri tirajı olanlar bu listeye giriyor. Bu 4/B kapsamında personel zaten TRT’de çalıştırılmıyor. Bölge müdürlükleriyle ilgili olan şeyini söyledim. Bir de yine bir arkadaşımız… Bu Hâkim Mehmet Yılmaz Küçük 3056
sayılı Başbakanlık Teşkilat Kanunu’nun 36’ncı maddesi gereğince Başbakanlıkta
geçici görevlendiriliyor, doğrudan TRT’de değil. Başbakanlıkta
görevlendiriliyor ama TRT’yle Başbakanlığın ilişkilerini, dolayısıyla benim
ilişkilerimi… Daha önce söyledim hatırlarsınız, özellikle ihale konusunda,
hukuk konusunda açıkçası benim… Devlet bakanlıklarını biliyorsunuz, bir
altyapısı yoktur oranın. Dolayısıyla böyle bir ihtiyacım vardı benim. Zaten
benimle çalışan danışmanların tamamı Başbakanlık danışmanıdır, o kadrodadır. Bu
arkadaşımız da o şekilde bir göreve getirilmiştir. Kurumda emeklilik hakkını kazanan personel sayısı 2.313. Bunlardan
ne kadar arkadaşımız, personelimiz bu yüzde 30’u da dikkate alarak emeklilik
için başvurur şu anda tabii tahmin etmek mümkün değil. Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan. AHMET ERSİN (İzmir) – Sayın Bakanım, benim soruma, araştırdıktan
sonra yazılı olarak cevap verir misiniz? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Yazılı olarak cevap
vereceğim. AHMET ERSİN (İzmir) – Teşekkür ederim. DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Rica ederim. BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – AHMET ERSİN (İzmir) – 133... BAŞKAN – Madde üzerinde yedi önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecesine göre işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 210 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu maddesine bağlı
geçici 11 inci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
"Geçici Madde 11- Bu Kanunda öngörülen yeni teşkilat
düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı
değiştirilen birimlerde unvanlı/unvansız olmak üzere; Daire Başkanı, Başkan,
Üye, Başkan Yardımcısı, Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube
Müdürü, Müdür Yardımcısı, Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma
Sekreteri, Başuzman, Uzman (Teknik Hizmetler Sınıfı hariç) kadrolarında
bulunanların görevleri ile Kurum Genel Müdür Uzmanlarının görevleri, bu
maddenin yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içinde sona erer ve eşit
dereceli Araştırmacı unvanlı kadrolara atanırlar. Söz konusu personel, Kurumca ihtiyaç duyulan hizmetlerde
görevlendirilebilir. Anılan personelin bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihteki unvanları esas alınarak 15.1.2008 tarihi itibariyle bu unvana
göre belirlenmiş olan ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı
toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); atandığı
yeni kadronun ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı vb.
adlarla yapılan her türlü ödemelerin toplam net tutarından fazla olması halinde
aradaki fark tutarı, fark kapanıncaya kadar herhangi bir vergi ve kesintiye tabi
tutulmaksızın ayrıca tazminat olarak ödenir. İsteğe bağlı unvan
değişikliği olanlar ile başka kurum ve kuruluşlara geçenlere fark taz-minatı ödenmesine son
verilir. En son görev yapılan kadroya ilişkin olarak ek gösterge ve/veya makam
tazminatını hak edemeyen personelin atandığı yeni kadroda geçirdiği süreler
5434 sayılı Kanunun ek 68 inci ve ek 73 üncü maddelerinde belirtilen sürelerin
hesabında dikkate alınır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihte Kurumda görev yapan işçi sayılmayan geçici personel bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde bu Kanunun 50 nci maddesinin (ı) bendi hükümlerine göre istihdam edilmek
ve yine anılan bentte yer alan sözleşmeli personel sayısına ilişkin hüküm saklı
kalmak üzere Kurum tarafından uygun görülen pozisyonlara atanırlar.” Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9 uncu maddesi ile 2954 sayılı
Kanuna eklenen Geçici Madde
“Bu Kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle
kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde
unvanlı/unvansız olmak üzere; Daire Başkanı, Başkan, Üye, Başkan Yardımcısı,
Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube Müdürü, Müdür Yardımcısı,
Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreteri, Başuzman ve Uzman
(Teknik Hizmetler Sınıfı Hariç) kadrolarında bulunanların görevleri ile Kurum
Genel Müdür Uzmanlarının görevleri, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en
geç üç ay içinde sona erer ve eşit dereceli Araştırmacı unvanlı kadrolara
atanırlar. Söz konusu personel, Kurumca
ihtiyaç duyulan hizmetlerde görevlendirilebilir. Anılan personelin; bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihteki unvanları esas alınarak 15/01/2008
tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret (fazla mesai ücreti
hariç) ve özel hizmet tazminatı toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer
olarak esas alınır); atandığı yeni kadronun ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve
özel hizmet tazminatı ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin toplam
net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarı, fark kapanıncaya kadar
herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ayrıca tazminat olarak
ödenir. İsteğe bağlı unvan değişikliği olanlar ile başka kurum ve kuruluşlara
geçenlere fark tazminatı ödenmesine son verilir. En son görev yapılan kadroya
ilişkin olarak ek gösterge ve/veya makam tazminatını hak edemeyen personelin
atandığı yeni kadroda geçirdiği süreler, 5434 sayılı Kanunun ek 68 inci ve ek
73 üncü maddelerinde belirtilen sürelerin hesabında dikkate alınır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Kurumda görev yapan işçi
sayılmayan geçici personel, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç
ay içerisinde, bu Kanunun 50 nci maddesinin (ı) bendi
hükümlerine göre istihdam edilmek ve yine anılan bentte yer alan sözleşmeli
personel sayısına ilişkin hüküm saklı kalmak üzere Kurum tarafından uygun
görülen pozisyonlara atanırlar." Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve
Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9 uncu maddesi ile 2954
sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde
“Bu Kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle
kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde
unvanlı/unvansız olmak üzere; Daire Başkanı, Başkan, Üye, Başkan Yardımcısı,
Bölge müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube Müdürü, Müdür Yardımcısı,
Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreteri, Başuzman ve Uzman
(Program Haber Hizmetler Sınıfı Hariç) kadrolarında bulunanların görevleri ile
Kurum Genel Müdür Uzmanlarının görevleri, bu maddenin yayımı tarihinden
itibaren en geç üç ay içinde sona erer ve eşit dereceli Araştırmacı unvanlı
kadrolara atanırlar. Söz konusu
personel, Kurumca ihtiyaç duyulan hizmetlerde görevlendirilebilir. Anılan
personelin; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihteki unvanları esas alınarak 15/01/2008 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan
ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı toplam net tutarının
(bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); atandığı yeni kadronun ücret
(fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı ve benzeri adlarla yapılan
her türlü ödemelerin toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark
tutarı, fark kapanıncaya kadar herhangi bir vergi ve kesintiye tabi
tutulmaksızın ayrıca tazminat olarak ödenir. İsteğe bağlı unvan değişikliği
olanlar ile başka kurum ve kuruluşlara geçenlere fark tazminatı ödenmesine son
verilir. En son görev yapılan kadroya ilişkin olarak ek gösterge ve/veya makam
tazminatını hak edemeyen personelin atandığı yeni kadroda geçirdiği süreler,
5434 sayılı Kanunun ek 68 inci ve ek 73 üncü maddelerinde belirtilen sürelerin
hesabında dikkate alınır.” “Kurumda memur statüsünde görev yapan personelden ek
göstergesi 5300 ve daha yukarı olanlara; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren üç yıl süre ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 26 ncı maddesi çerçevesinde ve yine anılan Kanuna ekli IV
sayılı Makam Tazminatı Cetvelinde ilgililerin ek gösterge rakamlarına tekabül
eden tazminat göstergeleri dikkate alınarak makam tazminatı ödenir.” Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9’uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 9 – 2954 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Maddeler
eklenmiştir. “Geçici Madde 11 – Yeni Teşkilat düzenlemeleri nedeniyle
kaldırılan, birimlerde çalışanlar öncelikle kurum mevzuatı çerçevesinde
pozisyonlarına uygun kadrolara atanırlar. Yeni Teşkilat düzenlemeleri nedeniyle, birleştirilen birimlerde
çalışanlar öncelikle birleştirilen, ünitelerde istihdam edilir. İstihdam fazlası
personel ise kurum mevzuatı çerçevesinde pozisyonlarına uygun kadrolara
atanırlar. Kurumun hizmet birimleri, yeni teşkilat düzenlemeleri yapılıncaya
kadar mevcut görevlerini yürütmeye devam eder. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9’uncu maddesine bağlı
geçici 11’inci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim. Kamer
Genç Tunceli Madde 9- 2954 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Maddeler eklenmiştir. “Geçici Madde 11- Yeni Teşkilat düzenlemeleri nedeniyle
kaldırılan, birimlerde çalışanlar öncelikle kurum mevzuatı çerçevesinde
pozisyonlarına uygun kadrolara atanır. Yeni Teşkilat düzenlemeleri nedeniyle, birleştirilen birimlerde
çalışanlar öncelikle birleştirilen, ünitelerde istihdamı edilir. İstihdam
fazlası personel ise kurum mevzuatı çerçevesinde pozisyonlarına uygun kadrolara
atanırlar. Kurumun hizmet birimleri, yeni teşkilat düzenlemeleri yapılıncaya
kadar mevcut görevlerini yürütmeye devam eder. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9’uncu maddesine bağlı
geçici 11’inci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
“Geçici Madde 11– Yeni Teşkilat düzenlemeleri nedeniyle
kaldırılan, birleştirilen, ismi ve yapısı değiştirilen birimlerde çalışanlar
(unvanlı/unvansız) öncelikle birleştirilen, ismi ve yapısı değiştirilen
ünitelerde istihdamı edilir. Kaldırılan birimlerdeki personel de, kurum
mevzuatı çerçevesinde unvanlarına uygun görevlere atanır. Kurumun hizmet birimleri, yeni teşkilat düzenlemeleri yapılıncaya
kadar mevcut görevlerini yürütmeye devam eder. BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı “Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın çerçeve 9 uncu maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) – Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN – Önerge sahipleri… Yoklar efendim. Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Siyasi kadrolaşmaya zemin hazırlayan maddenin tasarı metninden
çıkarılması önerilmektedir. ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Karar yeter sayısı istiyoruz. ZEYİD ASLAN (Tokat) – Yoklama iste, yoklama! Yanlış istiyorsun… BAŞKAN – Önergeyi oylarımıza sunup karar yeter sayısı arayacağım. Önergeyi kabul edenler… ZEYİD ASLAN (Tokat) – Elini kaldırsana! NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Sana ne! BAŞKAN – Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur. Birleşime on dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 18.03 BEŞİNCİ OTURUM Açılma Saati: 18.19 BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp
Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
114’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum. 219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz. Komisyon ve Hükûmet buradalar. Tasarının 9’uncu maddesine bağlı geçici 11’nci maddesinde İzmir
Milletvekili Harun Öztürk’ün önergesinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım. Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
vardır, kabul edilmemiştir. Sayın milletvekilleri, bundan sonra okutacağım üç önergenin mahiyeti
aynı olduğundan birlikte işleme alıp birlikte oylayacağım ve istemleri hâlinde
önerge sahiplerine söz vereceğim efendim. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9’uncu maddesine bağlı
geçici 11’inci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları Geçici madde 11 – Yeni Teşkilat düzenlemeleri nedeniyle
kaldırılan, birleştirilen, ismi ve yapısı değiştirilen birimlerde çalışanlar
(unvanlı/unvansız) öncelikle birleştirilen, ismi ve yapısı değiştirilen
ünitelerde istihdamı edilir. Kaldıran birimlerdeki personel de, kurum mevzuatı
çerçevesinde unvanlarına uygun görevlere atanır. Kurumun hizmet birimleri, yeni teşkilat düzenlemeleri yapılıncaya
kadar mevcut görevlerini yürütmeye devam eder. Diğer önergeler imza sahipleri: Kamer Genç (Tunceli) Enis Tütüncü (Tekirdağ) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞOĞLU
(Bursa) – Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN – Konuşmak isteyen var mı efendim? Yok. Gerekçeleri okutuyorum: Gerekçe: Yeni teşkilat yapılanması nedeniyle personelin mağdur
edilmeden kurum mevzuatı çerçevesinde uygun kadrolara atanması amaçlamıştır. BAŞKAN – Diğer önergelerin gerekçeleri aynı. Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önergeler kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve
Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9 uncu maddesi ile 2954
sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları “Bu Kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle
kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde
unvanlı/unvansız olmak üzere; Daire Başkanı, Başkan, Üye, Başkan Yardımcısı,
Bölge müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube Müdürü, Müdür Yardımcısı,
Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreteri, Başuzman ve Uzman
(Program Haber Hizmetler Sınıfı Hariç) kadrolarında bulunanların görevleri ile
Kurum Genel Müdür Uzmanlarının görevleri, bu maddenin yayımı tarihinden
itibaren en geç üç ay içinde sona erer ve eşit dereceli Araştırmacı unvanlı
kadrolara atanırlar. Söz konusu
personel, Kurumca ihtiyaç duyulan hizmetlerde görevlendirilebilir. Anılan
personelin; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihteki unvanları esas alınarak 15/01/2008 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan
ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı toplam net tutarının
(bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); atandığı yeni kadronun ücret
(fazla mesai ücreti hariç) ve özel hizmet tazminatı ve benzeri adlarla yapılan
her türlü ödemelerin toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark
tutarı, fark kapanıncaya kadar herhangi bir vergi ve kesintiye tabi
tutulmaksızın ayrıca tazminat olarak ödenir. İsteğe bağlı unvan değişikliği
olanlar ile başka kurum ve kuruluşlara geçenlere fark tazminatı ödenmesine son
verilir. En son görev yapılan kadroya ilişkin olarak ek gösterge ve/veya makam
tazminatını hak edemeyen personelin atandığı yeni kadroda geçirdiği süreler,
5434 sayılı Kanunun ek 68 inci ve ek 73 üncü maddelerinde belirtilen sürelerin
hesabında dikkate alınır.” “Kurumda memur statüsünde görev yapan personelden ek
göstergesi 5300 ve daha yukarı olanlara; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren üç yıl süre ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 26 ncı maddesi çerçevesinde ve yine anılan Kanuna ekli IV
sayılı Makam Tazminatı Cetvelinde ilgililerin ek gösterge rakamlarına tekabül
eden tazminat göstergeleri dikkate alınarak makam tazminatı ödenir.” BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) – Katılamıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN – Konuşmacı var mı? MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe… BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum: “Gerekçe: Bu düzenlemede; Tasarının 1 inci maddesinde de açıkça belirtildiği
üzere, Kurumun Anayasa ile teminat altına alınan özerk yapısının gerektirdiği
bir düzenleme öngörülmüştür. Kaldı ki, aynı konu hakkındaki yasal düzenleme,
3984 sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesinde yer almakta olup, bu madde;
"2954 sayılı Kanunda yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar..." hükmünü
amirdir. Söz konusu Tasarı ile 2954 sayılı Kanunda değişiklik yapıldığına göre
3984 sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesinin amir hükmü gereği bu Tasarıda
anılan konuya yönelik düzenleme yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte, mali bakımdan Kurumda halen 2954 sayılı Kanunun
50 nci maddesinin (g) fıkrası çerçevesinde kadro
karşılığı sözleşmeli personel istihdam edilmektedir. Bu bakımdan önergenin
kabulü halinde, mevcut ücretlerde herhangi değişiklik (artış veya azalma) söz
konusu olmayacaktır. Düzenleme ile, kadro karşılığı
sözleşmeli personel istihdam edilmesi sebebiyle mevcut ücretlere herhangi bir
etkisi bulunmayan ek gösterge rakamları ile bu ek göstergelere tekabül etmesi
gerekirken etmeyen ve 3984 sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesinde açıkça
düzenlenmediği için hukuki ihtilaflar doğuran ve idari yargıda dava konusu olan
tazminatlar konusundaki belirsizlikler giderilmiş olacaktır. Bu husus emekli
aylıklarına etki etmektedir. Söz konusu belirsizliğin giderilmesi, emekliliğe
ayrılmak isteyen ancak tazminat konusundaki belirsizlik sebebiyle emekliliğe
ayrılamayan personeli emekliliğe teşvik edecek ve uzun vadede kuruma mali
tasarruf sağlayacak, kadro hareketleri sebebiyle de rasyonel hizmet
üretilebilecektir. Savunma Sekreterliği
kaldırıldığından, Genel Sekreterliğin de yapısı değiştiğinden (bünyesinde
bulunan dış ilişkiler birimi müstakil daire başkanlığına dönüşmektedir) Genel
Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreterinin görevlerine son
verilmesi gerekmektedir. Önergenin kabulü halinde ilgililerin 15/01/2008
tarihi itibarıyla unvanlarına göre belirlenmiş olan ücret (fazla mesai ücreti
hariç) ve özel hizmet tazminatları dikkate alınacağından personel lehine ilave
mali hak doğacaktır. Bununla birlikte, Araştırmacı kadrosuna atanan personelden ek
gösterge ve makam tazminatı hususunda diğer mevzuatta öngörülen 6 ay ve 2
yıllık süreleri tamamlayamayan personelin mağduriyetleri önlenmiş olacaktır.” BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) – Katılamıyoruz efendim. BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir. Son iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağız.
Birini okutup diğerinin imzalarını okuyacağız ve istemleri hâlinde söz
vereceğim efendim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9 uncu maddesi ile 2954 sayılı
Kanuna eklenen Geçici Madde 11 inci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları Bu Kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle
kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde
unvanlı/unvansız olmak üzere; Daire Başkanı, Başkan, Üye, Başkan Yardımcısı,
Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube Müdürü, Müdür Yardımcısı,
Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreteri, Başuzman ve Uzman
(Teknik Hizmetler Sınıfı Hariç) kadrolarında bulunanların görevleri ile Kurum
Genel Müdür Uzmanlarının görevleri, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en
geç üç ay içinde sona erer ve eşit dereceli Araştırmacı unvanlı kadrolara
atanırlar. Söz konusu personel, Kurumca
ihtiyaç duyulan hizmetlerde görevlendirilebilir. Anılan personelin; bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihteki unvanları esas alınarak 15/01/2008
tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret (fazla mesai ücreti
hariç) ve özel hizmet tazminatı toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer
olarak esas alınır); atandığı yeni kadronun ücret (fazla mesai ücreti hariç) ve
özel hizmet tazminatı ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin toplam
net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, fark kapanıncaya kadar
herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ayrıca tazminat olarak
ödenir. İsteğe bağlı unvan değişikliği olanlar ile başka kurum ve kuruluşlara
geçenlere fark tazminatı ödenmesine son verilir. En son görev yapılan kadroya
ilişkin olarak ek gösterge ve/veya makam tazminatını hak edemeyen personelin
atandığı yeni kadroda geçirdiği süreler, 5434 sayılı Kanunun ek 68 inci ve ek
73 üncü maddelerinde belirtilen sürelerin hesabında dikkate alınır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Kurumda görev yapan işçi
sayılmayan geçici personel, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç
ay içerisinde, bu Kanunun 50 nci maddesinin (ı) bendi
hükümlerine göre istihdam edilmek ve yine anılan bentte yer alan sözleşmeli
personel sayısına ilişkin hüküm saklı kalmak üzere Kurum tarafından uygun
görülen pozisyonlara atanırlar." Diğer önergenin imza sahipleri: Rıdvan Yalçın (Ordu) ve arkadaşları BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) – Efendim, takdire bırakıyoruz. BAŞKAN – Hükûmet? DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılıyoruz efendim. BAŞKAN – Sayın Şandır? MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Kısa bir konuşma yapacağım. BAŞKAN – Buyurun efendim. MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim. Yüce
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. Tabii kabul edilen bir önergenin sahibi olarak teşekkür konuşması
yapmam lazım. Gerçekten bugün hem Hükûmetin
katıldığı, Komisyonun katıldığı, iktidar partisi grubunun da ayrıca verdiği
birbirinin aynı olan iki önergeyle bir haksızlığı, bir adaletsizliği ortadan
kaldırdık. Bu önemliydi. Değerli milletvekilleri, burada aldığımız kararların toplum
tarafından, halkımız, milletimiz tarafından benimsenmesi, sahiplenilmesi çok
değerli, çok önemli. Buranın kutsiyetini, buranın egemenliğini korumak biraz da
bizim sorumluluğumuzda. Burası, Türkiye’nin yönetiminde en
üst organ. Bunu herkes kabul etmeli. İşte burada aldığımız kararlar bu
anlamda da önemli. Bu karlar adil olmalı, adaletli olmalı. Halkın sahiplenmesi,
benimsemesi için bizim burada kurduğumuz hukuk, adaleti temin etmeli. Şimdi bugün bu önergeyle, bir hukuksuzluğu veya bir adaletsizliği
ortadan kaldırıp adaleti temin eden bir hukuk kurduk. TRT
Kanunu’nda daha önceki dönemlerde çıkarılan bir düzenlemeyle işçi sayılmayan
geçici personel –memur da sayılmıyor aslında bunlar- ama diğer görevlilerle
aynı görevi yapan, aynı yükümlülükleri taşıyan, buna rağmen bazı haklardan da
faydalanamayan, maaşı çok daha az, 7 bin kişilik TRT personeli içerisinde
yaklaşık 500 kişi olan ama böyle dışlanan, göz göre göre
haksızlığa maruz bırakılan bir grup devlet görevlisinin, memurunun uğradığı bu
haksızlığı, bu mağduriyeti bu önergelerle, bu iki önergeyle ortadan kaldırmış
oluyoruz. İşçi sayılmayan geçici personelin sözleşmeli personel
statüsüne geçirilmesini bu önergelerle gerçekleştirmiş olacağız. Bence, çok
doğru bir iş yaptık. Yaptığımız iş biraz da Türkiye Büyük Millet Meclisinin
egemenlik haklarının korunması noktasında bir hassasiyeti de
toplumsallaştırmak, topluma mal etmek açısından önemli olmuştur. Değerli milletvekilleri, bakınız, bu anlamda bir başka hususu da
ifade etmek lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışanları arasında da benzer
bir adaletsizliği, maalesef, kendi kurumumuzda bu adaletsizliği bile bile, her dönemde konuşulmuş olmasına, her Meclis
Başkanının gündeminde birinci sırada yer almasına rağmen maalesef ısrarla devam
ettiriyoruz. 4/C’liler dediğimiz ve her birinizin ya
sekreteri ya kat görevlisi olarak, hatta sosyal hizmetlerde sizlere hizmet
veren insanların bu haksızlığına da bigâne kalamayız. TRT’de düzelttiğimiz bu
hususu işte, Türkiye Büyük Millet Meclisinde de düzeltmemiz lazım. Adama
demezler mi ki: “Siz evinizin içinden sorumlusunuz, orayı düzeltmeden bize
nasıl ahkâm kesiyorsunuz?” diyemezler mi, deseler haksız mı olurlar? Bu 4/C’liler bu Mecliste diğer personel gibi aynı hizmetleri
üretiyor, aynı yükümlülükleri var ama hem maaş itibarıyla hem de hizmetler
itibarıyla çok daha kısıtlı imkânlara sahipler. Bunun da düzeltilmesi lazım. Geçen dönemde çıkartılan geçici işçilerin kadroya alınmasında,
maalesef, TRT’de çalışanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışanlar ve orman
teşkilatında yangıncılık yapan bazı geçici işçiler bu haktan mahrum
bırakıldılar. Bu bir adaletsizlik, bu bir haksızlık. Adaleti
tesis etmek, haksızlığı ortadan kaldırmak burada hepimizin, millet adına görev
yapan hepimizin sorumluluğundadır. Ümit ediyorum ki bugün TRT’de temin ettiğimiz bu uzlaşmayı, TRT
Kanunu’nda temin ettiğimiz bu uzlaşmayı diğer konularda da temin eder, hem
Türkiye Büyük Millet Meclisinde hem de geçici işçilerin genelinde temin
edilmeyen bu farklılığı ortadan kaldırırız. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır, devam edebilirsiniz. MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Buna onay veren Sayın Hükûmetimize, Sayın Bakana ve Sayın Komisyona çok teşekkür
ediyor, hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şandır. Her iki önergeyi birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, çerçeve 9’uncu maddeye bağlı geçici 11’inci
maddeyi kabul edilen önergelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Çerçeve 9’uncu maddeye bağlı geçici 12’nci maddeyi okutuyorum: “GEÇİCİ MADDE 12- “Kurumda istihdam edilen ve işçi sayılmayan
sözleşmeli personelin is-tihdamlarına mevcut statüleri
ile devam olunur.” BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Zonguldak Milletvekili Ali Koçal. Buyurun Sayın Koçal. (CHP sıralarından
alkışlar) CHP GRUBU ADINA ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. Değerli milletvekilleri, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın geçici 12’nci maddesi üzerine
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Ülkemizin kamu yayıncılığı yapmakla görevli tek kuruluşu olan TRT,
1990’lı yılların başında ilk özel televizyon kanalı ve özel radyo kanalı yayına
girinceye kadar Türkiye’de radyo-televizyon yayıncılığı yapan tek kurum olarak
hizmet vermiştir. Bugün TRT yirmi dört saat yedi ayrı kanaldan televizyon
yayınını gerçekleştirmekte, ek olarak GAP TV kanalıyla da Güneydoğu illerine
özel yayın yapmaktadır. Radyo yayıncılığı olarak altı ayrı kanaldan
izleyicilerine ulaşmakta, yine yirmi yedi ayrı dilde dış ülkelerdeki
izleyicilerine yönelmektedir. Ulusumuzun gözü, kulağı, dili olan TRT’nin yayın politikalarının hükûmet tarafından yönlendirildiği bilinmektedir. Oysa kamu
hizmeti yayıncılığı, demokratik bir kamuoyu oluşturulması, kitlelerin doğru
bilgi almasının sağlanması, halkın etik ve estetik değerlerinin geliştirilmesi
ve toplumun tüm renklerinin, seslerinin, farklı görüşlerinin duyurulmasını
sağlamak olmalıdır. TRT’deki işleyişe baktığımızda, bugün yapılan yayının kamu
hizmeti yayıncılığı değil siyasi iktidarın güdümündeki kamu yayıncılığı olduğu
gayet net olarak görülmektedir. Değerli milletvekilleri, Türkiye’de siyasal ve sosyal yapı bir
süredir hızla muhafazakâr çizgiye doğru kaymakta ve bu durum TRT’nin yayın
politikasında da gözlenmektedir. Bu durumu görmek için son birkaç yılın basına
yansıyan TRT haberlerine göz atmak bile yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Bilindiği kadarıyla bazı programların sunucuları zaman zaman istifa etmiş, Uğur Mumcu’nun sözleri, Aziz Nesin’in
öyküleri, muhalif gazetecilerin TRT’ye konuk olmaları engellenmiştir. Nükleer
santrale karşı demeç veren profesörün beyanatı kesilmiş, çekimi tamamlanmış
olan bazı belgeler rafa kaldırılmıştır. İşin habercilik boyutunda da bir dizi sorun yaşandı, yaşanıyor.
Örneğin, Başbakan Sayın Erdoğan’ın Mersin’de “Kemal Öncel” adlı çiftçiye “Hadi
ananı da al git.” çıkışı, TRT Genel Müdür Vekilinin tabiriyle haber değeri
taşımadığından yayımlanmadı. Sözü edilen gelişmeler birçok TRT çalışanını rahatsız etti ve
bunun üzerine TRT çalışanları sansür ve propagandaya karşı eylem yaptılar
biliyorsunuz. TRT yönetimi, eylemi elektrikleri keserek sansürlemeye çalışmış
ve görüşmekte olduğumuz TRT Yasası’na karşı direnen emekçilerin eylemleri yine
kendi televizyon ve radyo kanallarında sansürlenmeye devam etmektedir. TRT ekranlarında muhafazakâr kanallardan, gazetelerden transfer
edilen isimler boy gösteriyor, bildiğiniz gibi. Siyasi yorumlardan eğlence
programlarına kadar çok sayıda programı hazırlayıp sunuyorlar bu
arkadaşlarımız. Programcılar arasında Fethullah Gülen’in şiirlerini ve metinlerini seslendirenlerin yanı
sıra, daha önce Samanyolu ve Kanal 7 gibi televizyonlarda görev yapan isimler
de yer alıyor. Bu programların yapımcı ve sunucularının daha fazla ücret aldığı
haberleri basında yer buldu ve bulmaya devam ediyor. Ancak, TRT’nin üst kademe
yöneticileri tüm bu iddiaları reddetmekle kalıyorlar. Değerli milletvekilleri, TRT yönetiminin kamuya verdiği
rahatsızlığı ifade etmek için farklı bir örnek daha vermek istiyorum. Örneğin,
22’nci Dönem milletvekillerimiz TRT hakkında 148 yazılı, 10 sözlü olmak üzere
toplam 158 önerge vermişler, tabii bu önergelerde yüzlerce soru var. Bu dönemde
ise, 23’üncü Dönemdeki milletvekilleri ise sekiz aylık dilimde 45 adet yazılı,
8 adet sözlü olmak üzere 53 önergeyle toplam 310 soru sormuşlardır. Demek
oluyor ki, ateş yanmayan yerden duman tütmez. Bu tablo, TRT’nin tartışılır
duruma geldiğinin somut göstergesidir diye düşünüyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; radyo televizyon
yayınlarını denetleyen RTÜK, ne yazık ki tarafsız olma ilkesini sıkça ihlal
etmekte, iktidarı eleştiren kanalların üzerinde Demoklesin
kılıcı gibi sallanmaktadır. Bu kurumumuz âdeta Hükûmetin
sansür makamı gibi görev yapmaktadır. Bakınız, özel kanallara ceza yağdıran Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu, TRT’de laik düzene, cumhuriyet değerlerine karşı yapılan yayınlara
âdeta gözlerini kapamaktadır, görmezden gelmektedir. Bir taraftan özel
kanallardaki spor programlarına bile müdahale edeceksiniz, öte yandan
cumhuriyetin temel niteliklerini eleştiren programlara dokunmayacaksınız. Şimdi, bunlar yetmezmiş gibi, yeni yasa tasarısıyla da TRT’nin
okul olma özelliğini de yok etmeye çalışacaksınız. Getirdiğiniz yasayla TRT emekçileri zor duruma düşürülüyor,
tasfiye süreci başlatılmış oluyor. Kamu yayıncılığını propaganda zincirinden kurtarmak
daha özgür, daha duyarlı, daha kaliteli yayınlar izlemek için hep birlikte
elimizi taşın altına koyup TRT emekçilerinin sorunlarını da çözme çalışmaları
içerisinde olmamız gerekmektedir. Söz almış olduğum geçici 12’nci maddede de yer alan işçi sayılmayan
geçici personelin durumuna baktığımızda, 2954 sayılı Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumu Kanunu’nun 49’uncu maddesine dayanılarak hazırlanan İşçi
Sayılmayan Geçici Personel Yönetmeliği 27 Nisan 2001 tarihinde Resmî Gazete’de
yayınlanmış, bu tarihten itibaren daha önce hiçbir sosyal güvenliği olmayan
personelin bir kısmı sosyal güvenlik mevzuatı yönünden 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu hükümlerine tabi kılınmıştır. Şu anda TRT’de işçi sayılmayan geçici personel statüsünde ise 500
civarında personel olduğu söylenmektedir. Bu statüdekiler arasında on yılı
aşkın bir süreden beri çalışanların olduğu da bilinmektedir. İşçi sayılmayan
geçici personel, Kurumun kadrolu personeliyle birlikte gece-gündüz, bayram,
tatil demeden çalışmakta, Kurum mevzuatında kadrolu personel tarafından
yürütülmesi gereken işlerin de önemli bir bölümünü yerine getirmektedirler.
Ancak bu statüdeki personel ne memur ne de işçi olarak kabul edilmektedir.
Düşük maaş ve iş güvencesi olmaksızın çalıştırılmalarının yanı sıra Kurumdaki
kadrolu personelin sahip olduğu birçok haktan da yararlanamamaktadırlar. İşçi
sayılmayan geçici personel yılda on bir ay çalıştırılmakta, kıdem tazminatına
hak kazanmamaları için sözleşmeleri bir ay feshedilmekte ve yeni sözleşmeleri
bir ay sonra yapılmaktadır. Bu bir aylık sürede kimi zorunlu olarak kimi de
işimizi kaybederiz korkusuyla gönüllü olarak ücret almadan çalışmaktadırlar.
Söz konusu personel çalıştığı her dört ay için en fazla üç gün ücretli izin
kullanabilmekte, yılda on bir ay çalıştığı için de birim amirlerinin inisiyatifi ile yılda en fazla altı gün izin
kullanabilmektedirler. Değerli milletvekilleri, eğer Kurumun personel ihtiyacı
karşılanmak isteniyorsa Kurumda yıllardır yayında çalışan, hazır yetişmiş, işçi
sayılmayan geçici personel kadroya alınmalı ve TRT Yasası’nın 49’uncu
maddesindeki geçici personel düzenlemesi kaldırılmalı. Bunun yerine “Türkiye
Radyo ve Televizyon Kurumunun hizmetleri memurlar, kadro karşılığı sözleşmeli
personel ve sözleşmeli personel eliyle gördürülür.” şeklinde düzenlenmelidir
diye düşünüyoruz. 2007 yılında, toplam 245 kişiyi sınavla almak için Hazine
Müsteşarlığından alınan izin kullanılarak sınav açılmalı ve kadrolu personel
alınmalıdır diye düşünüyoruz. Değerli milletvekilleri, yayıncılık ilkeleri, tarafsızlığı,
deneyimiyle ülkemizin göz bebeği olan bir kurum âdeta bize göre bu yasayla yok
ediliyor. Bu koca çınar yıllarca halkımızın gözü, kulağı ve yüreği olmuştur. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Koçal, konuşmanızı
tamamlar mısınız. ALİ KOÇAL (Devamla) – Dileğimiz, iktidarın getirdiği bu yasayı
tekrar gözden geçirmesi ve böylesine önemli bir kurumla ilgili muhalefetin
söylediklerini de dikkate almalıdır diye düşünüyoruz. Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminin
tamamında, TRT’de müdür yardımcıları dâhil, değişmeyen yönetici kalmamıştır,
hatta bunlar birkaç kez değiştirilmiştir. Şimdi, Sayın Bakana sormak istiyorum: 12 Ocak 2004 tarihinden bu
yana, TRT’de 420 yöneticiden değiştirilmeyen kimse var mıdır? Evet, değiştirilen
değil değiştirilmeyen kimse var mıdır? Bunu sormak istiyorum. Çünkü, daha kolay olacaktır diye düşünüyorum. Böylece, bugüne kadar TRT’ye emeği geçenleri buradan bir kez daha
minnetle anıyorum. Hepinizi şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla
selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Koçal. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Necati Özensoy. Buyurun Sayın Özensoy. (MHP sıralarından
alkışlar) MHP GRUBU ADINA NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve
9’uncu maddesinin ek 12’nci maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Bu madde, burada bahsedildiği gibi, Kurumdaki sadece 4 kişiyi
ilgilendiriyor. Yani Kurumda istihdam edilen işçi sayılmayan
sözleşmeli personelin istihdam sayısı yalnızca 4. Tabii, TRT Kanunu olarak
burada görüştüğümüz kanun, her ne kadar gerekçelerine baktığımızda daha geniş
kapsamlı olması, daha geniş kapsamlı birtakım konuların görüşülmesinin
gerekmesine rağmen, maalesef, 6’ncı madde dışında, personel kanununa dönüşmüş
bir şekilde, sadece personelle ilgili konuları görüşüyoruz. Burada gerekçelerden de görüldüğü gibi “Türkiye Radyo
Televizyon Kurumunun şu anki idari yapılanmasının temeli ise, radyo televizyon
yayıncılığının tek elden yürütülmesi esasına dayandırılmış olup, bu yapı, radyo
ve televizyon yayıncılığının gerek ülkemizde gerekse uluslararası alanda
yaşanan gelişmeler karşısında bugün için kamu yayıncılığı görevini sağlıklı ve
etkin bir şekilde yürütülmesinde yetersiz kalmıştır.” deniliyor. Devamında
“Nitekim, bu zorunluluk, TBMM Genel Kurulu tarafından da kabul edilmiş ve
27/6/2000 tarihli 199’uncu Birleşimde onaylanarak yürürlüğe giren ‘Uzun Vadeli
ve Strateji ve Sekizinci Beş Yılık (2001-2005) Kalkınma Planı’nda ‘TRT’nin
yeniden yapılandırılması sağlıklı bir mali yapıya kavuşturulması kapsamında
gerekli hukuki düzenlemeler yapılacaktır.’ şeklinde yer almıştır.” Bakın, burada altı çizilen önemli konulardan bir tanesi de
“Sağlıklı bir mali yapıya kavuşturulması” deniliyor. Yine, devamında bahisle
“...TRT’nin kamu hizmeti yayıncılığı kapsamındaki rolünün belirlenerek yeniden
yapılandırılması ve sağlıklı bir mali yapıya kavuşturulması amacıyla 2954
sayılı Kanun’da gerekli değişiklikler yapılacaktır. Yapılacak düzenlemelerde
Kuruluşun Anayasal özerkliğini zedelemeyecek, ancak hesap verilebilirliği tesis
edecek bir yapının oluşturulmasına önem verilecektir.” denilmiştir. Yani bu
gerekçelerle bu ortaya konulan kanunlar birbirini ne kadar destekliyor, bunu
burada iyi düşünmek lazım diye düşünüyorum. TRT, hepinizin bildiği gibi, bir kamu iktisadi teşebbüsü,
yani KİT kuruluşu. TRT, her yıl belirli
zamanlarda hem alt komisyonda hem üst komisyonlarda denetlenir. Bu denetlemeler
sadece gelirlerinin, giderlerinin denetlenmesi şeklinde değil, Kurumun içinde
bulunduğu durumun zorlukları varsa bunların aşılması doğrultusunda, yanlış
giden birtakım işler varsa bunların da düzeltilmesi anlamında denetlemeler
yapılır. Yine, Başbakanlık Denetleme Kurulunun üyelerinin dışında Meclis
üyelerinin, KİT Komisyonu üyelerinin de denetlemesinde ve görüşmesinde birtakım
şeyler ortaya çıkar. Bakın, bu önerilerden birkaç tanesini burada ifade etmek
gerekirse -ki bunlar sürekli olarak bugüne kadar gelmiş öneriler- yine “TRT
Kanunu’nda özel kesim radyo ve televizyon kuruluşları ile RTÜK’ün aynı mesafede
olmasıyla alakalı TRT Kurumunun kurumsal özerkliğini zedeleyici RTÜK’ün idari
vesayetinin görüntüsünün kaldırılması” şeklinde bir öneri var ama burada bu
konu hiç gündeme bile gelmiyor. Yine, bu kanun taslağının hazırlanması hep KİT Komisyonunda her
yıl tekrarlanmış ancak kapsamlı bir kanun olmadığı yine gündeme getirilmiş.
Yine, “Kamu yayın kuruluşu olarak TRT’nin uluslararası normlarda öngörüldüğü
biçimde özerklik ve yayınlarda tarafsızlık kriterlerine göre, finans
kaynaklarının garanti altına alınması ilkesi doğrultusunda kamu yayıncılığı
faaliyetini sürdürebilmesi için yasal düzenleme ile devamlı bir finansman
kaynağına kavuşturulması” deniyor. Bunun da altı özellikle çizilmiş. “TRT Kurumunda yerli ve yabancı program ile film yapım alımlarıyla
ilgili olarak çerçeve bir yönetmeliğin hazırlanması” denmiş, “Eski teknoloji ürünlerinin
yenilenmesi” denmiş; daha devam eden, burada birçok öneriler göze çarpmakta. Tabii, Kurumun mali sıkıntılarına baktığımızda, finansman yapısına
baktığımızda da yine, “TRT vericilerinin Türk Telekom AŞ’ye devrine karşılık
reklam piyasasındaki payının azalması ve elektrik enerji payı sisteminde ilk
uygulamalarında bu payın tahsilindeki aksaklıklar nedeniyle 2000’li yıllara
kadar devamlı kaynak sıkıntısı çekmiştir. Her ne kadar 1990-1993 yılları
arasında finansman açığı, 1994 yılından sonra finansman fazlasına dönüşmüşse de
TRT, kaynak harcama dengesi yaptırımlarını kısarak sürdürmüştür. TRT, çeşitli
yıllar finansman ihtiyacı için genel bütçeden pay almış, bazı gayrimenkullerini
satmak zorunda kalmış, Türk Telekom AŞ’den vericilerin tekrar devri sonucu Türk
Telekom AŞ’nin brüt satış hasılatından 2,5 pay almış,
ancak bütün bu uygulamaların getirdiği gelir fazlası, 2003 yılında, TRT
Kurumunun en önemli gelir kaynağı olan elektrik enerji payının Bakanlar Kurulu
kararıyla yüzde 3,5’tan 2’ye indirilmesi sonucunda giderek tükenmiş, kuruluş,
son iki yılda zarar ederek likidite bulmakta zor durumda kalmıştır. Yine, TRT
Kurumunun elektrik enerjisinden aldığı pay her zaman tartışmalara neden
olmuştur. Bu konuda, 2003 yılından başlayarak TRT’ce çeşitli alternatif kaynak
arayışları sürdürülmüş ve ilgili makamlar nezdinde girişimler yapılmışsa da
2006 yılı içinde de TRT’nin finansman sorununa bir çözüm getirilememiştir.”
diyor KİT raporlarında, komisyon raporlarında; bu tür raporların maddelerine
rastlıyoruz. Yine, bakın bu kanun çalışmasıyla ilgili çok öncelerden başlayan,
ta 1998 yılında başlayan, TRT Yönetim Kurulunun 136 sayılı Kararı’yla TRT’nin
yeniden yapılandırılması amacıyla, Başarılı Bir Gelecek İçin Değişim Programı
kabul edilmiş, Yönetim Kurulunun 19/6/1998 gün, 182
sayılı Kararı’yla, danışmanlık hizmeti satın alınması kararlaştırılmış, firma,
hazırladığı “Başarılı Bir Gelecek İçin Değişim Programı Tasarımı” adlı TRT
teşhis raporunu da Kasım 1998 tarihinde Kuruma sunmuş, TRT Yönetim Kurulunun
15/2/1998 gün ve 358 sayılı Kararı’yla raporda yer alan TRT’nin yeniden
yapılandırılmasına yönelik öneriler olduğu gibi kabul edilmiş, bu amaçla,
değişim ofisi kurulmasına yönelik çalışmaların başlatılması kararlaştırılmış.
Burada birçok öneriler var. Yine, bu değişim ofisinin görev verdiği bir
firmanın önerilerine baktığımızda, maalesef, bugün buraya gelen bu kanunun bu
öneriler doğrultusunda bile genişletilmediğini, özgün bir şey ortaya
konulmadığını görüyoruz. Buradaki değişim ofisinin önerilerinin başlıcaları,
organizasyon yapısının geliştirilmesi ve üretim süreçlerinin yeniden
tanımlanması, mevcut yönetmeliklerin üretim süreçlerine göre yeniden
düzenlenmesi, maliyet muhasebesi ve yönetim bilgi sistemlerinin kurulması,
kanal kimliklerinin belirlenmesi ve program seçimiyle, yayın akışı
düzenlemelerine yönelik kısa ve uzun vadeli planların hazırlanması gibi
öneriler var. Yine bu özel kuruluşun özellikle belirttiği, TRT’nin
personel azaltılması dâhil olmak üzere, küçültülerek yönetilebilir boyutlara
getirilmesi, bölge teşkilatlarının kaldırılması, sosyal hizmetlerin
özelleştirilmesi, sanatçıların Kültür Bakanlığına devredilmesi ta 1999 veya
2000’li yıllarda önerilen, ancak bugün ortaya getirilen kanunda birebir sanki
bunlardan kopya çekilmiş bir kanun olarak Meclisin önüne gelen, ancak sadece ve
sadece personel değişiklikleriyle alakalı bir kanunu burada konuşuyoruz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Özensoy,
konuşmanızı tamamlar mısınız. NECATİ ÖZENSOY (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Buraya gelen çeşitli konuşmacılar, buradaki değerli hatipler bu
kanunla alakalı birçok eleştirilerde bulundular, kadrolaşmadan söz edildi.
Elbette ortaya konan kanun sadece kadrolarla ilgili olduğu için, ihdas edilen o
kadrolara 300 kişinin tekrar alınmasıyla alakalı birtakım kanunlar olduğu,
yeniden yapılandırmanın içerisinde sadece ve sadece personel alımları ve
personelin statüsü olduğu için de bunlar konuşulacaktır. Sonuç olarak, şunu ifade etmek istiyorum: Ortaya konan bu kanun,
TRT’nin belki ileriki günlerde birtakım gelişmelerinde faydaları olabilecektir
ama kesinlikle TRT’nin kalıcı bir işlevine veya gelişmesine fayda sağlamayacağı
kanaatindeyiz. İnşallah, TRT’nin daha hayırlı hizmetlerle, daha iyi yayınlarla
yayın yapmasını dileyerek hepinize saygılar sunuyoruz. (MHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özensoy. Şahısları adına ilk söz Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’e
aittir. Buyurun Sayın Özgün. (AK Parti sıralarından alkışlar) İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan TRT Kanunu’nun 9’uncu maddesinde kişisel söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, kanun tasarısı hakkında muhalefet sözcülerini
dikkatle dinliyoruz. Burada ifade edilen hususları, gerçekten zaman zaman hayrete düşerek izliyoruz, dinliyoruz. Bu kanun
tasarısının AK Parti Hükûmetinin bir kadrolaşma
kanunu olduğu yönünde, bir kadrolaşmadan söz edilerek suçlamalarda bulunulmaya
çalışılıyor. Hâlbuki geçmiş dönemlere baktığımız zaman, bir de bugüne
kıyasladığımız zaman kimin nasıl bir kadrolaşma içerisinde olduğu gayet açık
bir şekilde görülmektedir. Şimdiki Sayın Genel Müdürümüz döneminde alınmış olan 21
personelin, kalkıp burada bir kadrolaşma hareketi gibi gösterilmiş olması
fevkalade üzücüdür. Hâlbuki geçtiğimiz yıllara, geçtiğimiz dönemlere baktığımız
zaman çok daha fazla, üstelik de Kurumun işine yaramayan vasıfsız elemanlarla
Kurumun doldurulmuş olması, bugün, Kurumun en büyük sıkıntısı olarak önümüze
gelmiştir. Geçmiş yıllara bir bakın, geçmiş TRT genel müdürleri döneminde
alınmış olan personelin sayısına bir bakın, o sayılarla bugünü kıyasladığınız
zaman hiç de böyle bir kadrolaşma hareketinin olmadığı gayet açık bir şekilde
ortada görülmektedir. Bakınız, Yücel Yener döneminde 1.768, Tayfun Akgüner döneminde 363, Kerim Aydın Erdem döneminde 887,
Tunca Toskay döneminde 2.303, Musa Öğün döneminde
1.673... Bunları çoğaltabiliriz. Aşağı yukarı 6.700’ün üzerinde personel
alınmış, ama AK Parti Hükûmetleri döneminde alınmış
olan personel sadece 80’le sınırlı. İşte, bu rakamlar gösteriyor ki burada bir kadrolaşma söz konusu
değildir. TRT tarafsız, çağdaş bir yayın yapmak durumundadır ve getirilen
düzenleme de TRT’nin bu yönde personel eksiğinin giderilmesi ve vasıfsız
personelin bir şekilde elimine edilmesini gerektiren bir durumdur. Tasarının 9’uncu maddesi, biraz önce de ifade edildiği gibi,
TRT’de çalışmakta olan işçi sayılmayan sözleşmeli personelle ilgilidir. Bunun
da sayısı zaten çok azdır, 4 kişi bu şekilde çalışmaktadır. Getirdiğimiz
tasarıyla bu statüyü ortadan kaldırmış bulunuyoruz. Bu arkadaşlarımızın
mağduriyete uğramaması için yine bu statüdeki bu 4 kişi çalışmasına devam
edecek. Yani onları zor duruma sokmamak için böyle bir düzenleme getirilmiş
bulunmaktadır. Bu kanun TRT’nin önümüzdeki yıllarda, önümüzdeki dönemde, biraz
önce söylediğim gibi, tarafsız, yeni teknolojik gelişmelere açık ve çağdaş bir
kamu yayıncılığı yapmasının önünü açacak bir düzenlemedir. Biraz önce
söylendiği gibi, Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında, kalkınma planlarında bu
konulara hep vurgu yapılmıştır ve buradan hareket edilerek de Hükûmetimiz böyle bir kanun tasarısını Türkiye Büyük Millet
Meclisine getirmiş bulunmaktadır. Ben Sayın Genel Müdürümüze çalışmalarında başarılar diliyorum ve
inşallah TRT’nin yarını bugününden daha iyi olacak, daha güzel, daha çağdaş
programlara hep beraber kavuşacağız diyorum. Hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum. Kanunun hayırlı, uğurlu
olmasını temenni ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özgün. Şahısları adına ikinci söz Siirt Milletvekili Yılmaz Helvacıoğlu’na aittir. Buyurun Sayın Helvacıoğlu. Yoklar mı? Başka konuşmacı var mı? Yok. Soru-cevap işlemine başlıyoruz. Sayın Sipahi, buyurun. KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakanım, geçtiğimiz hafta sonunda TRT 1’de bir tartışma
programı, bir bayan milletvekilimizin profesör eşinin katıldığı bir tartışma
programı… Bir gazete haberi üzerine, cumhuriyet döneminde imamlar mı kazandı
öğretmenler mi kaybetti, tartışma konusu bu. Burası TRT,
devlet televizyonu. Bakın, bırakın toplumu, bu değerli Mecliste aramızda
kıymetli din adamlarımız da var, değerli öğretmenlerimiz ve öğretim üyelerimiz
de var. Bu nasıl bir devlet ciddiyetidir? Ne kadar seviyesiz bir bölücülük ve
ayrımcılıktır? Bilmiyorum bu programı izlediniz mi? Dünyanın başka herhangi bir
ülkesinde, bırakın devlet televizyonunu, herhangi bir ciddi özel televizyon
kanalında, imamlar mı kazandı öğretmenler mi kaybetti veya Avrupa’da papazlar
mı kazandı öğretmenler mi kaybetti… Böyle bir gayri ciddi konuyu TRT’ye ben
yakıştıramadım. Bilmiyorum bu program hakkında herhangi bir işlem yapıldı mı ve
bu seviyesiz program aynı kişilerle devam edecek mi etmeyecek mi? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Sayın Barış, buyurun. TANSEL BARIŞ (Kırklareli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Bakanım, 2007 yılında yayınlanan “Kınalı Kuzular” adlı
dizinin her bölümü için yapımcı şirkete 350 bin YTL verildiği doğru mudur? TRT,
4 milyon 550 bin YTL’ye mal olan on üç bölümlük dizinin DVD ve VCD satış
hakkını iki yıllığına 37.800 dolara aynı şirkete devretmiş midir? Bu devir
işleminde kurumun zarara uğratıldığı yönünde iddialar incelenmiş midir? Bu yapımcı şirket tarafından çekilen ve şu anda TRT’de yayınlanan
başka bir dizi var mıdır? Bu dizinin bölüm başına TRT’ye maliyeti kaç YTL’dir?
Bu dizinin de VCD ve DVD hakkı yine şirkete devredilecek midir? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler. Sayın Köse… ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakana soruyorum: 2005-2008 döneminde Eğitim Dairesi Başkanı
olarak görev yapan İsmail Sert, Kırgızistan’a temsilci olarak atandı mı? İsmail
Sert’in Eğitim Dairesi Başkanı olduğu 2005-2008 döneminde gerçekleştirilen iki
kurum içi sınavda usulsüzlük yapıldı mı? Bu sınavlardan birisinin tamamen iptal
edildiği ve yenilenmediği, diğerinde ise sınava usulsüz giren 2 kişinin
sınavının geçersiz sayıldığı doğru mu? İsmail Sert hakkında sınavlarda yaşanan
usulsüzlükler nedeniyle bir soruşturma açıldı mı? Soruşturmanın sonucunda
İsmail Sert’in görevden alındığı doğru mu? Daire Başkanlığı döneminde başarısız
olan ve görevinden alınan bir kişinin TRT temsilcisi olarak atanması doğru mu? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler. Sayın Işık… ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Bakanım, anlaşıldığı kadarıyla bu tasarıyla TRT’de personel
yönünden küçülmeye gidilmesi planlanmaktadır. Bu durumda gerek hâlen boş
kadroların gerekse erken emeklilik nedeniyle oluşacak kadroların Başbakanlık
Personel Başkanlığına iadesi yapılacak mıdır? Yaklaşık bir ay önce çıkartılan Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu’nda emeklilik yaşı yükseltilmişken bu tasarıyla özendirilen
erken emeklilik uygulaması birbiriyle tezat değil midir? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık. Sayın Özer… ABDULLAH ÖZER (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. TRT Genel Müdürünün 2 danışmanıyla ilgili sorulan soruya Sayın
Mehmet Aydın, 2 danışmanın 36’ncı maddeye göre çalıştığını söyledi. Bu 36’ıncı
maddenin hangi kanunun maddesi olduğunu açıklar mısınız? Çünkü ben 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu’na baktım, TRT Kanunu’na baktım, bu kanunların 36’ncı
maddeleri danışman görevlendirmeyle ilgili değil. Bu 2 danışmandan Mehmet
Yılmaz Küçük hâkim. Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun “Başka iş ve görevler” başlıklı
48’inci maddesinde aynen şöyle yazıyor: “Hakim ve
savcılar, kanunlarda belirlenenlerden başka, resmi ve özel hiçbir görev
alamazlar, kazanç getirici faaliyetlerde bulunamazlar. Eşlerinin, reşit olmayan
veya kısıtlanmış çocuklarının kazanç getiren sürekli faaliyetlerini Adalet
Bakanlığına onbeş gün içinde bildirmekle
yükümlüdürler.” Yasanın açık hükmüne rağmen, bir hâkim nasıl TRT Genel Müdürünün
danışmanı oluyor? Teşekkür ederim. BAŞKAN – Sayın Bakanım, sorular tamam, cevap verecek misiniz? MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan. Sayın Sipahi’nin sorduğu soruya muttali değilim. Tabii, onun bir
incelenmesi lazım. Doğrusu, kabul edilebilir de değildir bu ifade edildiği
şekliyle. “Kınalı Kuzular”la ilgili bana şu anda
verilen bilgiye göre, bölüm başı 168 bin YTL’ye… Yani “350 bin” diye ifade
edildi zannediyorum, 168 binmiş, onu düzeltmiş olayım. 2 danışmanla ilgili Sayın Özer’in sorusu… Başbakanlığın teşkilat
kanunu var, 3056. Onun 36’ncı maddesinin ikinci fıkrası… Şahısların
özel durumlarıyla ilgili hususu ayrıca incelemek lazım. Zannediyorum,
orada bir hata yapılmış olması mümkün değildir. Diğer sorulara yazılı olarak cevap vereceğim. Arz ederim efendim. BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakanım. Sayın milletvekilleri, madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubuna mensup milletvekillerinin ve Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in birer
önergeleri vardır. Aynı mahiyetteki önergeler geçici personelin sözleşmeli
personel pozisyonlarına atanmasını öngörmektedir. Buna yönelik bir düzenleme
bir önceki maddede kabul edilmiştir. Bu nedenle, her iki önergeyi işleme
alamıyorum. Birleşime beş dakika ara veriyorum efendim. Kapanma Saati: 19.12 ALTINCI OTURUM Açılma Saati: 19.21 BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp
Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ
(Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
114’üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum. 219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz. Komisyon ve Hükûmet buradalar. 9’uncu maddeye bağlı geçici 12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Çerçeve 9’uncu maddeyi kabul edilen maddelerle birlikte oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 10’uncu maddeyi okutuyorum: MADDE 10- 2954 sayılı Kanunun; 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (d) ve (e) bentleri, 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendi; 13 üncü maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi, 14 üncü ve 25 inci
maddeleri ile 13/04/1994 tarihli 3984 sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hak-kında Kanunun 24 üncü maddesinin
dördüncü fıkrası ve Geçici 8 inci maddesinin birinci fıkrası yürür-lükten
kaldırılmıştır. BAŞKAN – Gruplar adına, Cumhuriyet Halk Parti Grubu adına Manisa
Milletvekili Şahin Mengü; buyurun. ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Oğuz Oyan efendim. BAŞKAN – Şahin Mengü efendim burada.
Niye değiştirmediniz? ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Onun yerine Oğuz Oyan konuşacak efendim. BAŞKAN – Efendim, burada “Sayın Mengü”
yazıyor. ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Oğuz Oyan konuşacak efendim. ÜNAL KACIR (İstanbul) – Grup başkan vekili yok efendim, kim karar
veriyor? Oğuz Oyan konuşamaz. ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Ünal Bey, her yere karışıyorsunuz. Yani bu
kadar şey olmaz! ÜNAL KACIR (İstanbul) – Efendim, grup başkan vekili yok ki orada,
kim verecek görevi? (CHP sıralarından gürültüler) ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Bu görevi siz mi veriyorsunuz Ünal Bey? BAŞKAN – Grup başkan vekilinden yetkiniz var mı efendim? (AK Parti
sıralarından “Yok, yok” sesleri) OĞUZ OYAN (İzmir) – Vekâlet ediyor efendim. ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Efendim, ben vekâlet ediyorum. ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hani grup başkan vekili? BAŞKAN – Bir kâğıt gönderir misiniz efendim. ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Gönderdik efendim. ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kim gönderecek efendim, grup başkan vekili
yok ki orada. BAŞKAN – Konuşsun, ne olacak, konuşsun. Sanki bir şey var! ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Gönderdim, kâğıt vardı orada, olması
lazım. OĞUZ OYAN (İzmir) – Bir daha yazın gönderin. BAŞKAN – Tamam, buyurun Sayın Oyan. Bu kadar da şey yapmayalım. ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Kâğıt gönderiyoruz efendim. (AK Parti
sıralarından gürültüler) CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri… BAŞKAN - Size de eğlence lazım yani! OĞUZ OYAN (Devamla) - AKP grubunun bugün biraz eğlenmeye ihtiyacı
var doğrusu. BAŞKAN – Herhâlde. OĞUZ OYAN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım… (AK Parti sıralarından
“O ne biçim laf?” sesleri, gürültüler) ZEYİD ASLAN (Tokat) – Ne demek eğlence? Ne biçim konuşuyorsun? Burası
eğlence yeri mi? BAŞKAN – Sayın Oyan, lütfen… ZEYİD ASLAN (Tokat) – Yakışıyor mu senin gibi bir adama? OĞUZ OYAN (Devamla) – Çok ayıp! ZEYİD ASLAN (Tokat) – Hayır, size yakışıyor mu? BAŞKAN – Sayın Oyan, madde üzerinde konuşun lütfen. OĞUZ OYAN (Devamla) – Çok ayıp, çok ayıp! Eğlenmek istediniz eğlendiniz. (AK Parti sıralarından “Ayıp, ayıp”
sesleri, gürültüler) BAŞKAN – Sayın Oyan… OĞUZ OYAN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım… ZEYİD ASLAN (Tokat) – Yani siyaseten tecrübeniz var, yakışıyor mu
sana? OĞUZ OYAN (Devamla) – Başkan, lütfen müdahale eder misiniz. BAŞKAN – Siz sataşmaya mahal vermeyin efendim. OĞUZ OYAN (Devamla) – Hayır efendim… BAŞKAN – Böyle mi başlanır yani konuşmaya? Başlayın efendim, buyurun. OĞUZ OYAN (Devamla) – Efendim, konuşmalar büyük bir istihzayla
başlıyor. BAŞKAN – Saygı sunmayı yapmadınız, bir şey yapmadınız, hemen
başladınız efendim. OĞUZ OYAN (Devamla) – Saygı sundum, ama Sayın Başkan, burada bir
konuşmacıya böyle alay eder gibi, başlangıçta, davranılamaz. BAŞKAN – Ama siz de manalı söylüyorsunuz. OĞUZ OYAN (Devamla) – Ben ona cevaben söyledim. BAŞKAN – Niye söylediniz o zaman? Açıklayın. OĞUZ OYAN (Devamla) – Yani burada büyük bir gülüşme ve istihzayla
karşılanılan bir… BAŞKAN – Bakın, ben size söz verdim. Aslında söz vermeyebilirdim. Lütfen devam edin. OĞUZ OYAN (Devamla) – Sayın Başkan, saati başa alır mısınız
lütfen. BAŞKAN – Hayır efendim, siz sebep oldunuz. Almam efendim. Buyurun, devam edin. OĞUZ OYAN (Devamla) – Şimdi burada bir TRT yasa tasarısı
görüşüyoruz. Daha önceki konuşmalarımda
belirttiğim bir şey vardı. Geçmişte birtakım yasalar yarı mamul çıkardı, yani
yasa çıkar ama Bakanlar Kuruluna ya da bakanlara büyük yetkiler verilirdi.
Şimdi, burada AKP döneminde gördüğümüz bir tasarı yapma usulüyle karşı
karşıyayız. 5 maddelik bir hükûmet tasarısı komisyona
geliyor, bunun 1 maddesi –ki o 1 madde çok uzun bir maddedir- geri çekiliyor,
geriye 4 madde
kalıyor. Şimdi, bu 4 maddeyi biz 12 madde olarak görüşüyoruz. Burada yürütme ve
yürürlüğü çıkarırsanız, yetkiyi çıkarırsanız, 2 maddeden toplam 10 maddeye
çıkan, yani 8 maddenin eklendiği bir süreç… Komisyon, 2 ana maddeye 8 madde
ekleyerek önümüze getiriyor, yani 5 katı arttırıyor. Değerli arkadaşlarım, yani bir hükûmet,
tasarısını mamul olarak komisyona sunar, burada değişiklik olacaksa en fazla
bir maddede olur ama bu kadar büyük bir değişiklikle de herhâlde bir tasarı
gelmez. Tabii bu arada, bu sürecin nasıl antidemokratik olduğunu anlatmaya
gerek yok. Hiçbir demokratik kitle örgütünden, hiçbir sivil toplum
kuruluşundan, kamuoyunun bilgisinden yararlanılmadığı gibi, bizzat TRT’nin
kendi çalışanlarından, TRT’de Haber-Sen gibi bir sendikal yapılanmadan hiçbir
katkı alınmaz ama bu arada başka şeyler yapılır. Mesela, burada bu kanun
tasarısının ilk görüşüldüğü gün, Genel Kurulda geneli üzerinde görüşüldüğü gün
bir arkadaşımız, TRT’nin bir çalışanı, İstanbul Radyosunun bir muhabiri burada
bulunur -ama, aynı zamanda kendisi Haber-Sen Yönetim
Kurulundadır- kendisi hakkında “Burada görüldüğüne dair” tutanak tutulur ve
kendisinden savunma istenir. Değerli arkadaşlarım, bir Başbakanlık genelgesi -bu arkadaşın
adını da söyleyeyim, Mehmet Demir- vardır ve bu Başbakanlık genelgesine göre,
sendika yöneticileri –ki arkadaşımızın durumu buna uyuyor, MYK üyesidir bu
sendikada- il dışına çıkışlarında izin almak durumunda değillerdir.
Dolayısıyla, burada böyle bir meseleyi de hatırlatarak başlayayım. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada bir tasarı
görüşüyoruz. Bu tasarı, aslında, Türkiye'nin en önemli kamu yayın hizmet
kuruluşuyla ilgili, TRT’yle ilgili. Aslında, medyanın kendisi bir toplumda
ideoloji oluşturmada çok temel bir araçtır. Bu, aynı zamanda, bu ideolojinin
oluşturulmasında bir ideoloji yayın merkezi olarak da çalışır. Şimdi, biz, devri AKP’ye bakıyoruz, ne oldu? Bir kere, sadece kamu
yayın kuruluşlarıyla -TRT’dir, Anadolu Ajansıdır- sınırlı olmayan bir medya
hâkimiyeti tesis etme sürecinden geçiyoruz. Bakınız, bu ideolojinin, bu
iktidarın Türkiye’ye getirmek istediği yeni ideolojinin nasıl ilmik ilmik örüldüğüne dair çok yaygın bir -artık burada dile
getirilen- örnekler dizisi var. Ama değerli arkadaşlarım, bakınız, sadece
TRT’den, sadece kamu yayın kuruluşlarından bahsetmiyoruz. Bu dönem içinde bir
TMSF medyası türedi. Yani bu “TMSF medyası” dediğimiz,
ki bugün büyük ölçüde el değiştirdi…
Bu TMSF’nin yönetiminde olduğu süre içinde,
âdeta iktidarın borazanı hâline dönüştürüldüler gerek basılı gerekse görsel
yayın organları. Yani bunların örneklerini size sıralamayayım. Ama, bunların, aynı zamanda, özelleştirilmeleri -satılmaları
daha doğrusu, zaten özeldiler, kamulaştırılmışlar- bunların satılma süreçleri
de son derece şaibeli bir şekilde oldu. Star örneği var, Sabah-ATV örneği var,
diğerleri var. Dolayısıyla, benim, burada… (AK Parti sıralarından “Kanaltürk örneği de var.” sesleri) Değerli arkadaşlarım, bakın, laf atıyorsunuz, Türkiye’de son beş
yılda -2002 ile 2007 arasında- yani iktidarınızın birinci döneminde, AKP
yanlısı medyayı bir orana vursanız yüzde 95’leri vurur. Yani bunun içine
holdinglerin medyası da dâhildir. Bütün bir kamu tekelini zaten
kullanıyorsunuz, bütün bir bu TMSF medyasını ve şimdi el değiştirmiş şekliyle
yandaş medyasını zaten kullanıyorsunuz. Ama aynı zamanda, sizin için bu
dikensiz gül bahçesi oluşturma sürecinde, çok küçük birtakım sizi eleştiren
dikenleri de… Yani güllerin, bahçenin tümü dikensiz hâle geldi de birkaç tane
gülde diken kaldı, bu da çok büyük, çok önemli bir olay olarak, CHP meselesi
değil, iktidarın eleştirilebilir olması hâlâ çok büyük bir sorun. Orada sorun
edecekseniz, bir bağımsız yayın organı olarak artık Kanaltürk’ün
olmadığını ve bir iktidar medyası hâline dönüştüğünü hatırlatmak isterim size. Değerli arkadaşlarım, bakınız, Türkiye böylesine bir medya üzerine
hâkimiyet döneminden geçmektedir. Bunun sonucundaki esas amaç bir mutlak
iktidar özlemidir. Mutlak iktidar özlemidir ki böyle bir amaca dönük bir medya
kuşatmasını getiriyor. Biz bunun Türkiye tarihinde başka örneklerini gördük.
Türkiye’de 1950’lerin sonlarına doğru, gene bu kamu yayıncılığı yapan
kurumların, radyonun nasıl vatan cephesini her gün listeler hâlinde
yayınladıklarını gördük, nasıl Türkiye’de medyanın yönlendirildiğini gördük ama
hiçbir dönemde, bu kadar gelişkin hâle gelmiş, bu kadar çeşitlenmiş, dallanmış
budaklanmış bir medyanın bu kadar iktidar yanlısı olduğunu görmedik. Değerli arkadaşlarım, bu yasa bir kadrolaşma yasasıdır. Burada
defalarca dile getirildi, bunu ben bir kez daha dile getirmek istiyorum. Bu
yasanın kadrolaşma yasası olmasına çeşitli örnekler verildi, bir örnek de ben
vereyim. Bakınız, örnek şu: Danıştayın 1. Dairesi,
TMSF tarafından atanan Star gazetesi yöneticileriyle ilgili istenen bir
soruşturmaya TMSF idaresi izin vermeyince bunu yeniden soruşturmaya izin
vermeme kararının kaldırılmasına gitti ve bu şey yürürlükte. 9 tane Star
yöneticisi bu anlamda, geçtiğimiz eylül ayından bu yana yargılanmakta. Şimdi,
hangi konulardan yargılanıyorlar? Bunlar bu kurumu özelleştirmeye hazırlamak
üzere oraya gelmişler ama ne yapmışlar? Kendilerine 20-25 milyar lira düzeyinde
aylık bağlamışlar mesela. Bu yöneticilerin yaptıkları en
büyük maharetlerden biri bu. Cannes Film Festivalinden piyasa
fiyatlarının üzerinde film satın almışlar, asli görevleri medya grubunun satışa
hazırlanması olduğu hâlde uzun vadeli harcama programlarına gitmişler, birtakım
usulsüz işten çıkarmalara gitmişler, kendileri için yeterli araç-gereç varken,
otomobil varken yeni otomobiller almışlar falan… Böyle bir tuhaflıklar zinciri.
Bu konuda yargılananlardan bir tanesi -adını da verelim- Zeynel Koç, kendisi
bugün, şu anda TRT’de mali işlerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olabiliyor.
Yani nasıl birtakım atamaların yapıldığını, yargılanan kişilerin ve o yargılama
sonucunda hangi cezaları alacakları da çok belli olmayan –henüz- kişilerin
böylesine önemli görevlere getirilmeleri, doğrusu ibretlik bir durumdur. Değerli arkadaşlarım, burada bu getirilen yasayla kadrolaşma
konusunda Genel Müdüre sınırsız bir yetki veriliyor, Genel Müdüre yer ve unvan
değişikliği konusunda sınırsız bir yetki veriliyor. Aslında, uzmanların, tabii,
araştırmacı unvanına düşürülmesiyle keyfî bir kadrolaşmanın önü bir kez daha
açılıyor ama ben burada -bu genel müdür meselesi çok işlendi de genel müdür
maaşı beni ilgilendirmiyor ama Türkiye toplumunu, Türk toplumunu
ilgilendiriyor- başka bir şeyden söz edeceğim. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Oyan, devam edin, sözünüzü tamamlar
mısınız. OĞUZ OYAN (Devamla) – Lütfen… Şimdi, bu Sayın Genel Müdür, kendisinin çok sayıda görev alma
iştahı olabilir. Bu iştahı frenlemek siyasetin görevidir. Bir genel müdürün
böylesine frenlenemez bir iştahının olması beni ilgilendirmiyor. Beni
ilgilendiren, siyaseten sorumlu olanların buna “dur” diyememeleri sorunudur.
Dolayısıyla, biz burada siyaseten bunun hesabını soruyoruz. Ama çok tipik bazı
görevler var, yani “Türk Telekom” adlı özel yabancı şirketi, onu
özelleştirdiniz. Çoğunluk hissesi yabancı şirkette. Dolayısıyla,
böyle bir şirkette TRT Genel Müdürünün işi ne? Oradaki kamu hisselerini biri
temsil edecekse o TRT Genel Müdürü mü olmalıdır? Yani bu çok kritik bir konudur
çünkü burada siyasi bir sorumluluk var. Biz, TRT’ye ait arşiv
bilgilerinin, TRT’nin teknolojik altyapısının, TRT’nin maddi kaynaklarının,
böyle bir özel yabancı şirketin de bilgisi dâhiline girebileceği kuşkularını
eğer taşıyabiliyorsak, eğer orada özel ve kamu çıkarları arasında çatışma
ortaya çıkacak ve hangisinin seçileceği kesin değilse o zaman bu atamanın
mutlaka hemen son bulması gerektiğini burada belirtmek isterim. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Oyan, süreniz tamamlandı. OĞUZ OYAN (Devamla) –
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Tokat
Milletvekili Reşat Doğru. Buyurun Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 10’uncu maddesi hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi en
derin saygılarımla selamlıyorum. Sözlerime başlamadan önce, 5 Haziran Çevre Günü’nü kutluyorum.
Çevre demek, sağlık demek, çocuklarımızın geleceği demektir. Tüm insanlarımızı,
çevreye duyarlı şekilde sahip çıkmaya davet ediyorum. Sayın milletvekilleri, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda
TRT’nin yeniden yapılandırılması ve sağlıklı bir yapıya kavuşturulması
kapsamında bu kanun Meclisimize gelmiş ve görüşmeler yapılıyor. Çıkarılmakta
olan kanunla yeni bir personel düzenlemesi ve yapılandırılması yapılmaktadır.
Görüşmekte olduğumuz bu kanun, yeni personel yapılandırılması yapıyor. Ülkemiz
ve milletimizin bekası için bazı düzenlemeleri de bundan sonra getireceğimiz
kanunlarla yapmalıyız. TRT Kurumu, yüce Atatürk’ün ortaya koyduğu ilkeler doğrultusunda
kurulmuş, gelişen, demokratik, üniter devlet
yapımızın, toplumsal barışın, birlik ve beraberliğimizin teminatı kuruluşlar
arasında önemli bir yere sahip, anayasal bir kuruluştur. Bu Kurum,
Anayasa’mızdan alınan yetkiler çerçevesinde kurulmuş ve çalışmalarını
yapmaktadır. Kuruluş, bu yönde bakılınca, Anayasa’mızın değiştirilemez 3’üncü
maddesi olan “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili
Türkçedir.” hükmüne göre çalışma yapması gerekir. Sayın milletvekilleri, tarihini bilmeyenlerin coğrafyasını
başkaları çizer. Dününü bilmeyenlerin de sonunu en yakın sandık
belirleyecektir. 2002 yılında Milliyetçi Hareket Partisinin bütün itirazlarına
rağmen, oluşan seçim ortamında, bugünkü bazı vekillerin de iştirakiyle, Türkiye
Büyük Millet Meclisindeki gökkuşağı koalisyonu sayesinde idam kaldırılmış,
vakıflarla ilgili düzenlemeler yapılmış, ana dilde yayın konusunda da
düzenlemeler yapılmıştır. Avrupa Birliği dayatmaları neticesinde yapılan bu
düzenlemeler vatandaşlarımız tarafından rağbet görmemiş, açılan farklı dilde
öğretim kursları kapanmış, bu konuda yapılan TV yayınları rağbet görmemiştir.
Vatandaşlarımızın günlük yaşamında ana dillerini kullanmalarıyla ilgili bir
sıkıntıları bulunmamaktadır. Bu topraklarda birlik ve beraberlik içerisinde
yaşamalarıyla ilgili bir sıkıntıları da yoktur ancak geçen süre içerisinde
görülmüştür ki birlik ve beraberliğimizden rahatsız olan bizim kardeşlerimiz
değil, Avrupa Birliği komiserleri ile onların emirlerini yerine getirenlerdir.
Önceki düzenlemeler ile birlik ve beraberliğimizin bozulmayacağını anlayan
kimileri yeni dayatmalar ileri sürüyorlar. Ana dilde yayınla ilgili herhangi
bir sıkıntı yok iken TRT Yasası içerisine bu yönde hüküm konmasının iyi niyetli
olmadığını düşünüyorum. Nedir bu zorlama? Bu yasa örnek gösterilerek başka
kanunlarla da benzer düzenlemelerin gündeme getirileceğinin işaretleri bu tür
uygulamalardır. Sayın milletvekilleri, TRT’nin bir görevi de Türkçenin en iyi
şekilde korunması ve kullanılmasıdır. Türkçemiz tüm programlarda, diziler ve
filimler dâhil, çok dikkatli ve güzel bir şekilde kullanılmalıdır. Ayrıca, TRT
sadece Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde değil, 300 milyonluk Türk
dünyasına dilimizin, kültürümüzün ve milletimizin değerlerinin anlatılması,
anlaşılmasından da sorumludur. 300 milyon nüfusla bütün Türk dünyasına uzanan,
onlara milletimizin her türlü güzelliklerini anlatan, sevdiren politikaların da
sahibi olunması gerekmektedir. Bakınız, bugün Azerbaycan’ın her tarafında, TRT 1’le yapılan
anlaşma neticesinde, karasal yayında izlenmektedir. Bu yayınlar neticesinde
Azerbaycan Türkçesiyle Türkiye Türkçesi arasındaki yakınlaşma daha fazla olmuş,
anlaşmalarda bir problem de kalmamıştır. Önümüzdeki beş on yıl içerisinde
Bakü’deki bir Türk’le Tokat’taki bir Türk’ün konuşmasında, aksanında hiçbir
fark kalmayacaktır. Aynı durumu neden Türk dünyasının diğer devletleriyle
yapmıyoruz. Azerbaycan ile yapılan TRT yayın anlaşması yıllık 1 milyon
dolardır. Bu yönlü olarak bugün de Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan,
Özbekistan devletleri ile de yapılması o kadar zor mudur? İşte o zaman ortak
dilin oluşmasında mesafe alırız. “Uydudan yayın yapılıyor.” denilecektir ancak
takdir edersiniz ki Türk dünyasının birçok ülkesinde halk çok fakirdir, uydu
anteni temin etme şeklinde imkânlara sahip değillerdir, karasal yayınla
evlerinde TV izliyorlar. Yapılan karasal yayın saatleri de yetersizdir ve
devamlı olmalıdır. Yapılan yayınların ayrıca dolu dolu
olmasını, tarih ve kültürel doku şeklinde de programların konmasını bekliyoruz.
Dil birliğinin tam sağlandığı yerde iş birliği de beraberinde
sağlanacaktır. Büyük Türk yazar İsmail Gaspıralı’nın
“İşte, dilde, fikirde iş birliği” ideali işte o zaman gerçekleşme zemini
bulacaktır. Türk insanına dünyayla ilgili alışılmışın dışında bilgi vererek
dağarcığını genişleten Sayın Banu Avar Hanım’ın yaptığı “Sınırlar Arasında”
programının yayından kaldırılması Türkiye ve Türk dünyası için iyi olmamıştır.
Bu durum, Türk dünyası için dış güçlere taviz anlamına gelen bir eksiklik, bir
kayıptır. Bu kanun görüşülürken neden bu programı kaldırdığınızı da lütfen
açıklayınız. Yayın tekrar başlamalı,
hatta yoğun bir şekilde izlenebilir saatlere alınmasını milletimizin isteği
olarak değerlendirilmesini de bu kürsüden bekliyoruz. Çünkü Banu Avar, Türk
milletine kurulan tuzakları göstermeye çalışıyor, “Yurtta barış, dünyada
barış.” felsefesiyle Türk’ün değerlerine, tarihine, her türlü değerin
özelliklerine, kültür değerlerine sahip çıkıyor. Değerli milletvekilleri, Türk milletine sahip çıkmak suç mudur?
Acaba Banu Avar, AB’yi, ABD’yi öven programlar yapsaydı TRT’den atılabilir
miydi? Büyük Orta Doğu ve Asya projesinin gerçek yüzünün anlatılması ve sonuçta
işe son verilmesi, çok ama çok dikkat çekicidir. Sayın milletvekilleri, TRT ülkemizin şarkısıdır, türküsüdür,
neşesidir, hüznüdür; nine ile torunu, Erzincan ile Edirne’yi, Artvin ile Tokat’ı,
dün ile bugünü, yarını bağlayan köprüdür. Bütün vatandaşlarımız TRT
ekranlarında ve mikrofonlarında kendileri için bir ses, bir görüntü
bulmalıdır. Ülkemizin
meselelerinin tartışıldığı, çözüm önerilerinin sunulduğu, ülke neslinin korunması,
sağlıklı bir nesil yetişmesi için de TV programlarının yapılması da sağlanmalıdır. Bu
amaçlarla Türk aile yapısı korunacak ve gençlerimizi her türlü kötü
alışkanlıklardan koruyacak yayınlar da yapılmalıdır. Bugün bazı TV dizileri,
madde bağımlılığından tutun da birçok kötü alışkanlıkların sebebi olabilecek
durumdadır. Ülkemizin geleceği de unutulmamalıdır ki gençlerimizdir. Özellikle
son yıllarda madde bağımlılığı ve uyuşturucuyla ilgili çok ciddi problemlerle
karşı karşıyayız. Hatta sadece Türkiye’miz de değildir, Türkiye’nin dışındaki
3,5 milyonluk Avrupa Türklüğüne şöyle bir bakmış olduğumuz zaman bu
gençlerimizin de çok süratli bir şekilde çıkartacağımız kanunlarla sahip
çıkılması noktasında da çalışmaların yapılması gerekir. Bakınız, TRT olsun veyahut da diğer özel televizyonlar olsun bazı
konularda yayın yapmakla mükelleftirler. O yayınların tam olarak yapılmış
olduğunu biz göremiyoruz Bu noktalarda da kötü alışkanlıklar olsun, çocuklara
yönelik programlar olsun veyahut diğer eğitimle ilgili programlar olsun,
bunların saatleri bazen gece yarılarına konuyor ve gece yarılarına konan bu
yayınların da çok fazla izlenme oranının olmuş olduğunu da söyleyemeyiz. Batı gençliğinin en büyük sorunu olan kötü madde kullanımı,
uyuşturucu gibi alışkanlıklar konusunda duyarlı olmamız gerekmektedir.
Özendirici programlar dikkatle izlenmeli ve yayından da mutlaka kaldırılmalı ve
beraberinde de süzgeçten geçirilmelidir. Ayrıca, bunun yanında, gençlerimizi
bilgilendirecek, zararları gösterecek eğitici programlara da çok geniş şekilde
yer vermek mecburiyetindeyiz çünkü gençlerimiz bizim her şeyimizdir. Gençlere
sahip çıkmayan milletler her zaman yok olmaya mahkûmdur. TRT, millî birliğimizin ve millî kültürümüzün yayın organı
olduğuna göre, günlük siyasi tartışmaların içine girmeden yayın yapmalıdır.
Yayınlarında Anayasa’mızın temel ilkelerini hiçbir zaman göz ardı etmemesi
gerekir. Milletimizin çocukları, millî gurur ve iftiharla yayın yapan bir TRT
istemektedir. Bu kanun, milletimizin birlik ve beraberliğine zarar verebilecek
bazı maddelerin olmasından dolayı bizim için mahzur teşkil etmektedir. Bundan
dolayı da Milliyetçi Hareket Partisi olarak ret oyu vereceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Doğru. Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Osman Özçelik. Buyurun Sayın Özçelik. (DTP sıralarından
alkışlar) DTP GRUBU ADINA OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Sayın Başkan, değerli
üyeler; görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 10’uncu maddesi üzerin söz
aldım, saygılar sunuyorum. Konuşmama başlamadan önce, bugün Anayasa Mahkemesinin türbana
ilişkin aldığı kararın insan hakları ve demokrasi açısından üzüntü verici
olduğunu, millet egemenliğinin zaafa uğratılmış olmasından kaygı duyduğumu
ifade etmek istiyorum. Çağımız iletişim çağı. İletişim teknolojisinin gelişmesine bağlı
olarak dünya küçülmekte, dünyanın bir ucunda gelişen bir olay dünyanın diğer
noktalarında yaşayan insanları derinden etkileyebilmektedir. Büyük şair Nazım
Hikmet “Cezaevinde Yatacaklara Tavsiyeler” şiirinde “Sen ürpermelisin içeride/
Dışarıda, kırk günlük yerde yaprak kıpırdasa.” demektedir. Dünyanın öbür ucunda
yaprak kıpırdasa artık biz bunu karasal sistemler, uydular, kablolu yayınlar,
telefon hatları ve İnternet üzerinden duyabiliyor, alabiliyoruz. Ne dünya
seksen yıl öncesinin dünyası ne de Türkiye seksen yıl öncesinin Türkiye’si.
Bunun ayırdına varılmadan, bu ülke nasıl doğru
yönetilebilir? Gerçek bir değişim, dönüşümü duyumsamadan, içselleştirmeden
çağdaş dünyaya uyum sağlanabilir mi? TRT Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
gerekçesinde, TRT’nin görevinin sağlıklı ve etkin bir şekilde yürütülmesinde
yetersiz kaldığı, bu nedenle Kurumun mali yapısının ve özerkliğinin
güçlendirileceği ifade edilmektedir. Tasarıda mali yapının ve özerkliğin nasıl
güçlendirileceği konusunda somut bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Yapılan
şey, kadrosal düzenlemelerle kilit noktalara yandaşların getirilmesine olanak
sağlayan düzenlemelerdir. Ne yazık ki her iktidar benzer şey yapmaktadır.
Kurumların eşit, adil ve daha etkili kamu hizmeti vermesi, ülkenin
demokratikleşmesinde ilgili kurumun rolünün artırılması, statükocu
düşünce kalıplarının aşılması, ülke realitesi ve değişen dünya koşullarına
uyum, geçmişle korkusuzca yüzleşme gibi cesaretli adımlar atmak yerine,
pastadan pay kapma, parti iktidarı ömrünü uzatma ve kişisel konumunu
güçlendirme düşüncesiyle davranılmaktadır. Sayın milletvekilleri, bu yasa tasarısının da aynı anlayışla
getirildiğini gördük. Radyo ve televizyon yayıncılığında devlet tekelinin
kaldırılmasını sağlayan Anayasa’nın 133’üncü maddesinde yapılan değişiklik,
Türkiye’nin dış dünyaya açılmasına ve bu konuda önünün açılmasına neden olan
girişimlerden biri olmuştur. 1991 tarihinde 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanunu’nun ilgili 23/e bendinin yürürlükten kaldırılması ile Kütçe müzik
albümleri ve Kürt sinemasıyla ilgili kısıtlamalar ortadan kaldırılarak Türkiye’yi
bir utançtan kurtarma amaçlanmıştır. Ancak yasal değişikliklere paralel
zihniyet değişikliği gerçekleşmediğinden bu konuda sorun yaşamaya devam
etmekteyiz. Türkiye’nin Avrupa Birliğine katılma süreci çerçevesinde
Altıncı Uyum Paketi’nde yer alan ilgili bölümde Radyo ve Televizyon Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesi tekrar düzenlenerek Türk
vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil
ve lehçelerde radyo ve televizyon yayınına olanak tanındı, Radyo ve Televizyon
Üst Kurulu yetkili organ olarak belirlendi. Kuşkusuz bunu bir tabunun kırılması açısından çok önemli bir
gelişme olarak değerlendirmekteyiz. Ne var ki Radyo ve Televizyon Üst Kurulunca
yürürlüğe konulan yönetmelik yasal olarak kazanılmış bir hakkın kullanımını
zorlaştıran, bu hakkın kullanımını âdeta ortadan kaldıran bir yönetmeliktir.
Yönetmelikte “Bu dil ve lehçelerde sadece yetişkinler için haber, müzik ve
geleneksel kültürün tanıtımına yönelik yayınlar yapılabilir.” denilmekte ve
televizyonda günde kırk beş dakikadan fazla yayın yapılamayacağını ifade
etmektedir. Gerçi değiştirildi şimdi. Yani kırk beş dakikada hem haber hem
müzik hem de yerel kültür tanıtımı yapılacak. Neden yayın gün boyu değil? Neden
çocuk programları kapsam dışında tutuluyor? Korkulan nedir? Meclisin süre
kısıtlamasını kaldıran kararını olumlu buluyor, katkı sağlayanlara teşekkür
ediyoruz. Yönetmelikte yine “Bu dil ve lehçelerin öğretilmesine yönelik
yayın yapılamaz.” denilmekte. Bu dil ve lehçeleri kullananlar bu ülkenin yurttaşı değiller mi,
vergi vermiyorlar mı, askerlik yapmıyorlar mı? Neden dillerini devlet
okullarında, televizyondan ve olanaklı olan her fırsatta öğrenmesinler,
geliştirmesinler? Yönetmeliğin bir başka maddesinde “Bu dil ve lehçelerde yeniden iletim
konusu yayınlar dahil, televizyon yayını yapan
kuruluşlar bu yayınlarını içerik ve süre açısından bire bir olmak kaydıyla
Türkçe alt yazıyla vermekle ve hemen akabinde Türkçe tercümesini yayınlamakla
yükümlüdürler.” denmektedir. Bu sınırlama canlı yayını olanaksız kılmaktadır.
Haberin hazırlanması, Türkçe alt yazının düzenlenmesi veya bire bir Türkçe
tercümesinin yayınlanması hazırlıkları geniş bir kadro gerektirmekte ve zaman
almakta, haber güncelliğini yitirmektedir. Kürtçe bir müzik parçasının bire bir Türkçesinin verilmesi nasıl
şart koşulabilir? Kürtçe müzik yapılamaz anlamına gelmez mi bu? Kürtçe çekilmiş
bir filme Türkçe dublajın şart koşulması, film yapmayın anlamına gelmiyor mu? TRT’nin Kürtçe yayınları televizyonların en az izlendiği saatlere
konuyor. Kürtçede, Türkçede olduğu gibi Latin alfabesi kullanılıyor. Ancak,
Kürtçede olup da Türkçede olmayan bazı sesler var. İşte, bu farklı sesler,
Latin alfabesiyle kullanılarak farklı harflerle, farklı işaretlerle,
sembollerle gösteriliyor, w, q, x gibi. Bunların Kürtçe karşılıkları w, q, x
sesleridir. Bu sesler kullanılmadan bir dil anlaşılır hâle gelebilir mi? Bu
seslerin yazılı hâle getirilmesi için ilgili işaretlerin kullanılması bir dilin
gereği değil midir? Televizyon yayınlarında bu harflerin kullanımı
yasak. Yanlış harfler… Yerine yanlış harfler konuluyor alt yazılarda.
Yanlış harfler yanlış seslere, yanlış sesler yanlış anlamlara tekabül ediyor ve
konuşma, yazı anlaşılmaz hâle geliyor. RTÜK, Kürtçe yayın yapmak üzere iki yerel televizyona, Gün
Televizyonu ile Söz Televizyonuna ve bir de radyo istasyonuna Medya FM’e yayın
lisansı verdi. Bugün sadece Gün-TV yayın yapabilmekte, kırk beş dakikalık
yayını, sadece bu engeller nedeniyle büyük bir fedakârlıkla bu yayını
yapabilmektedir. RTÜK yönetmeliği derhal değiştirmelidir. Hazır Meclisimiz de yayın
süresine ilişkin kısıtlamayı da kaldırmışken bu yönetmelik de mutlaka ele
alınmalı ve yeniden düzenlenmelidir. Alınan karar gereği, tam gün Kürtçe yayın yapan bir televizyon
kanalı yayına hemen başlamalıdır. Bunun için TRT bünyesinde Kürtçe yayınlar
dairesi müdürlüğü ve yeterli personel ile yeterli bütçe sağlanmalıdır. Türkçe ve Türk kültürüne gösterilen özen Kürt kültürü ve Kürtçeye
de gösterilmelidir. Bu, demokrasinin gereği olduğu gibi, bir arada, gönüllü
yaşama istencinin güçlenmesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca, TRT’de yayınlanan kimi film ve programlarda Kürtleri
aşağılayıcı, küçük düşürücü, toplumun dışına itici yayınlar, konuşmalara da son
verilmelidir. Saygılar sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özçelik. Şahısları adına ilk söz Bursa Milletvekili Mehmet Ocakden’e aittir. Buyurun Sayın Ocakden. Yoklar. İkinci söz Samsun Milletvekili Fatih Öztürk’e
aittir. Sayın Öztürk, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar) FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı’nın 10’uncu maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle de yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, tasarının 10’uncu maddesi, 2954 sayılı Kanun
ile 3984 sayılı Kanun’un bazı maddelerinin tasarıyla yapılan değişikliklere
paralel olarak yürürlükten kaldırılmasını öngörmüştür. 2954 sayılı Kanun’un
10’uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile 14’üncü maddede düzenlenen
Koordinasyon Kurulu kaldırılmaktadır. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun kurum faaliyetleri
hakkındaki 2006 yılı raporunda Koordinasyon Kurulu bir danışma servisi olarak
nitelendirilmiş ve bu başlık altında da incelenmiştir. Raporun 21’inci
sayfasında özetle “Koordinasyon Kurulunun tüm kararları sonuç itibarıyla
Yönetim Kurulu kararı hâline dönüştürülmekte, bu nedenle de aynı konu hem
Koordinasyon Kurulunda hem de Yönetim Kurulunda görüşülmektedir. Diğer kamu
kuruluşlarında bu tip bir organ örneği de görülmemektedir. 2954 sayılı Kanun’un
yeniden düzenlenmesi çalışmaları sırasında Koordinasyon Kurulunun işlevi ve
varlığının değerlendirilmesi önerilir.” denilmektedir. Kısacası, Koordinasyon
Kurulu, çağın getirdiği hızlı ve her gün ortaya çıkan yeni gelişmelere ayak
uydurabilen bir kurum olmanın gerektirdiği kararların alınmasını yavaşlatan bir
mekanizma olmanın ötesine de geçememektedir. Belirtilen nedenlerle, bugüne kadar daha çok formalite görevi
yapan Koordinasyon Kurulunun varlığına son verilmek üzere, 2954 sayılı Kanun’un
10’uncu maddesinin (c) bendi ve Koordinasyon Kurulunun düzenlendiği 14’üncü
maddenin kaldırılması da öngörülmektedir. Ayrıca, başta yayına ilişkin hususlar
olmak üzere, kurul düzeyinde ele alınması gereken konularda Kanun’un 15’inci
maddesindeki prosedür işletilerek çeşitli geçici
kurullar oluşturulması ve bunlardan yararlanılması her zaman da mümkündür. Bu
yönüyle, Koordinasyon Kurulunun kaldırılmasında bir eksiklik de teşkil
etmemektedir. Değerli arkadaşlar, yine 2954 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesinin
beşinci fıkrasının yürürlükten kaldırılmasıyla genel müdür olmak için aranan
kırk yaş şartı yürürlükten kaldırılmış, genel mevzuata uygun hâle
getirilmiştir. Değiştirilen hâliyle, genel müdür atamasında yaş şartı
aranmayacak olup genel mevzuata uygun, liyakatli ve genç, dinamik
bürokratlarımızın da daha erken atanabilmesinin yolu açılmıştır. Bu önemli bir
gelişmedir. Zaten üst kadrolara atamada belirli sürede çalışma şartı
bulunduğundan, genel müdür ve genel müdür yardımcısı olmak için hizmet yılı ve
genel memuriyet şartlarının aranması cihetine de gidilmiştir. 3984 sayılı Kanun’un 24’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında,
Türkiye Büyük Millet Meclisi yayınlarıyla açık öğretim yayınlarının TRT’de
yayınlanma esasları da düzenlenmiştir. Oysaki bu esaslar, yeni tasarının 6’ncı
maddesiyle 2954 sayılı Kanun’un 21’inci maddesine dercedilerek
yeni bir düzenlemeye de gidilmiştir. Yine 3984 sayılı Kanun’un geçici 8’inci maddesinin birinci fıkrası
-yurt dışı teşkilatı kurulmasına ilişkin düzenleme- tasarının 5’inci maddesiyle
Kanun’un 16’ncı maddesine de dercedilmektedir. Değerli arkadaşlar, 2954 sayılı Kanun, Kurumun teşkilat yapısında
değişime kapalı, günümüz teknolojik gelişmeleri karşısında doğru, çabuk ve
etkin karar alınmasını sağlayacak mekanizmaları oluşturmaya imkân vermeyen
hükümler içermektedir. Hâlbuki yaşanan gelişmeler sonucu, diğer ülkelerdeki pek
çok kamu yayın kuruluşu yapılarını çağın gereklerine uygun hâle getirmiştir.
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun da Anayasa’yla kendisine verilen kamusal
görevini yerine getirebilmesi için kendisine yöneltilebilecek baskılardan uzak,
yalnızca kamu yararını gözetecek, çağdaş yayıncılığı mümkün kılacak özerk ve
esnek bir yapılanmaya gidilmesi gerekmektedir. Bu konuda, daha önceki
maddelerde, Avrupa’da pek çok kanalla alakalı görüşlerimizi ortaya koymuştuk. Görüleceği üzere, yapılan değişiklikler tamamen bir gereksinim
sonucu yapılmaktadır. Mücadelemiz ve hedefimiz Türkiye radyo ve
televizyonlarımızın tamamen özerk bir yapıya kavuşması, dünya televizyonları ve
özel televizyonlarla rekabet edebilir hâle gelmesidir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Devam edebilirsiniz efendim. FATİH ÖZTÜRK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Son olarak, değerli arkadaşlar, kanun tasarısına katkılarınızı
sağlayarak gerekli desteği vereceğiniz ümidimizle yüce heyetinizi şahsım adına
saygıyla selamlıyor, katkılarınızla çıkacak kanunun ülkemize ve aziz
milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Saygılarımla. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk. Sayın milletvekilleri, madde üzerinde İç Tüzük’ün 72’nci maddesine
göre verilmiş bir önerge vardır. Önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 219 S. Sayılı Kanun Tasarısının 10. maddesinin görüşmelerinin
İçtüzüğün 72. maddesi uyarınca devam etmesini arz ederiz.
III.- YOKLAMA OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, yoklama talebimiz var. BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunmadan önce yazılı bir yoklama
talebi vardır. Şahısları okuyup sayın milletvekillerinin burada olup olmadığını
arayacağım: Sayın Mehmet Şandır? Buradalar. Sayın Oktay Vural? Buradalar. Sayın Metin Ergun? Buradalar. Sayın Necati Özensoy? Buradalar. Sayın Hasan Çalış? Buradalar. Sayın Mustafa Enöz? Buradalar. Sayın Reşat Doğru? Buradalar. Sayın Erdal Sipahi? Buradalar. Sayın Behiç Çelik? Buradalar. Sayın Süleyman Latif Yunusoğlu?
Buradalar. Sayın Alim Işık? Buradalar. Sayın Ahmet Orhan? Buradalar. Sayın Recep Taner? Buradalar. Sayın Ahmet Duran Bulut? Buradalar. Sayın Akif Akkuş? Buradalar. Sayın Mehmet Akif Paksoy? Buradalar. Sayın Hamza Hamit Homriş? Buradalar. Sayın Ali Torlak? Buradalar. Sayın Hüseyin Yıldız? Buradalar. Sayın Kemalettin Nalcı? Buradalar. Sayın milletvekilleri, yoklama için dört dakika süre veriyorum ve
yoklamayı başlatıyorum. Pusula gönderen arkadaşlar lütfen Genel Kurulu terk etmesinler
efendim. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız yoktur. Birleşime beş dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 20.06 YEDİNCİ OTURUM Açılma Saati: 20.19 BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl),
Murat ÖZKAN (Giresun) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
114’üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum. 10’uncu maddede verilen -görüşmelerin devamına yönelik- önergenin
oylamasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Bu
nedenle yeniden yoklama yapacağız. III.- YOKLAMA Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yapılan ikinci yoklamada da
toplantı yeter sayısı bulunamamıştır. Sözlü soru önergeleriyle diğer denetim konularını sırasıyla
görüşmek için 10 Haziran 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum. Kapanma Saati: 20.23 |
|