DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 2 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ CİLT : 22 112’nci Birleşim 3 Haziran 2008 Salı İ Ç İ N D E K İ L E R I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III.
- YOKLAMA IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI 1.- Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgün’ün, son günlerde meydana
gelen dinleme iddialarının teknik yönüne ilişkin gündem dışı konuşması ve
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 2.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Balıkesir ilinin
ulaşım sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı 3.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya Ovası’ndaki
kuraklık sorununa ve Konya Ovası Sulama Projesi eylem planı hazırlanmasına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler 1.- Tokat
Milletvekili Zeyid Aslan’ın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/136) (S. Sayısı: 173) 2.- Antalya
Milletvekili Deniz Baykal’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/137) (S. Sayısı: 174) 3.- Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmen’in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/138) (S. Sayısı: 175) 4.- Diyarbakır
Milletvekili Mehmet Mehdi Eker’in yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/139) (S. Sayısı: 176) 5.- Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün yasama dokunulmazlığının kaldırılması
hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/140) (S. Sayısı: 177) 6.- Afyonkarahisar Milletvekilleri Ahmet Koca ve Sait Açba’nın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/141) (S. Sayısı: 178) 7.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhan’ın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/142) (S.
Sayısı: 179) 8.- Karabük
Milletvekili Mehmet Ceylan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/143) (S. Sayısı: 180) 9.- Kütahya
Milletvekili Soner Aksoy’un yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/144) (S. Sayısı: 181) 10.- Kırşehir
Milletvekili Mikail Arslan’ın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/145) (S.
Sayısı: 182) 11.- Kırklareli
Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması
hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/146) (S. Sayısı: 183) 12.- Zonguldak
Milletvekili Fazlı Erdoğan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/147) (S. Sayısı: 184) 13.- Balıkesir
Milletvekili İsmail Özgün’ün yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/148) (S. Sayısı: 185) 14.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sekmen’in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/149) (S. Sayısı: 186) 15.- Eskişehir
Milletvekili Kemal Unakıtan’ın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/150) (S.
Sayısı: 187) VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Tezkereler 1.- Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türk Grubunda, Tokat
Milletvekili Orhan Ziya Diren’in istifasıyla boşalan asıl üyeliğe, CHP Grubunca
İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in
aday gösterildiğine ve bu konu hakkındaki Başkanlık Divanı kararına ilişkin
Başkanlık tezkeresi 2.- İran’a resmî
ziyarette bulunan Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız
Özak’a refakat eden heyete iştirak etmesi uygun
görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/451) 3.- Azerbaycan’a
resmî ziyarette bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e refakat
eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/452) 4.- Bazı
milletvekillerinin izinli sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/453) 5.- Sivas
Milletvekili Osman Kılıç’ın ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/454) 6.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/455) 7.- Şanlıurfa
Milletvekili Mustafa Kuş’un ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/456) 8.- İzmir
Milletvekili Tuğrul Yemişci’nin ödenek ve yolluğunun
verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/457) B) Önergeler 1.- Ankara
Milletvekili Mehmet Zekai Özcan’ın, Plan ve Bütçe
Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/54) 2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun (6/643) ve (6/648) esas numaralı sözlü sorularını
geri aldığına ilişkin önergesi (4/55) 3.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, Yükseköğretim
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/73) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/53) C) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 28 milletvekilinin,
inşaat sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/200) 2.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep ilinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/201) 3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin,
yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/202) 4.- Kocaeli
Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin, CHP Genel Sekreterinin yasa
dışı dinlendiği iddiasının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/203) 5.- Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, yasa dışı
dinleme ve takip iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/204) VII.-
ÖNERİLER A) Siyasi Parti Grubu Önerileri 1.- Genel Kurulun
3/6/2008 Salı ve 4/6/2008 Çarşamba günkü
birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 3/6/2008 tarihli birleşiminde
(10/203) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşülmesine ve bunu
müteakiben kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi ile çalışma saatlerinin
yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi VIII.-
AÇIKLAMALAR 1.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, yapmış olduğu
konuşmada gruplarla ilgili bir suçlama ve hakaret olmadığını, bazı
milletvekillerinin daha dikkatli konuşmalarını teminen
vurgulayıcı bir konuşma yaptığına ilişkin açıklaması 2.- Ankara
Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcı’nın,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin,
konuşmalarını daha dikkatli ve daha olgun bir şekilde yapması gerektiğine
ilişkin açıklaması 3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin gelen
kâğıtlarda yayımlanmadan grup önerisiyle gündeme alınıp öncelikle
görüşülmesinin mümkün olamayacağına ilişkin açıklaması IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin,
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması 2.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, konuşmasında partisine
sataşması nedeniyle konuşması 3.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması X.-
MECLİS ARAŞTIRMASI A) Ön Görüşmeler 1.- Kocaeli
Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin, CHP Genel Sekreteri Önder
Sav’ın dinlenmesi iddiasının bütün yönleriyle araştırılması ve varsa
sorumlularının ortaya çıkarılması amacıyla verdiği Meclis araştırması önergesi
(10/203) XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, kuru gıda
fiyatlarındaki artışa ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı (7/3034) 2.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner’in, Ordu’nun bazı
mahallelerinin paftalarında kıyı kenar çizgisinin iptaline ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/3041) 3.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in,
Isparta Sümer Halı Fabrikası işçilerinin durumuna ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3062) 4.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, terörle mücadelede verilen şehitlere ilişkin
sorusu ve Millî
Savunma Bakanı M. Vecdi Gönül’ün cevabı (7/3079) 5.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, yabancı şirketlerin edindikleri taşınmazlara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/3082) 6.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Türk Telekom ve Halkbankın
halka arzına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3093) 7.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Yenişehir
ilçesindeki çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3123) 8.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Sağlık 2008 Kongresine ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/3136) 9.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, tarım ürünleri fiyatlarındaki artışa, - İzmir
Milletvekili Şenol Bal’ın, TMO’nun buğday ve pirinç piyasasındaki rolüne, Zirai ilaç
kullanımına, - Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, kaçak çay ticaretine ve çay piyasasına, - Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, bazı ürünlerin rekoltelerine, - Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal’ın, TMO’nun buğday ve çeltik
stokuna, - İstanbul
Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in,
bazı tarım ürünlerinin üretim, tüketim ve dış ticaretine, - Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, arıcılıktaki
desteklemeye, - İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, TMO’nun bazı tarım ürünlerini alım ve satımına, - Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, kiralanan bir Hazine
arazisinde zeytin ağaçlarının kesilmesine, - Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, kuraklık nedeniyle çiftçilerin mağduriyetine, - Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, tahıl ve bakliyat ürünleri üretimi ve dış ticareti
ile fiyatlardaki artışa, - Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, pirinç piyasasına, - Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, pirinç
piyasasındaki gelişmelere, İlişkin soruları
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3138, 3139, 3140, 3141, 3142, 3143, 3144,
3145, 3146, 3147, 3148, 3149, 3150, 3151) 10.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, Iğdır’ın bir mahallesindeki altyapı sorununa
ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız
Özak’ın cevabı (7/3166) 11.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun’un, kiralanan bir Hazine
arazisindeki ağaç kesimlerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3168) 12.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, mevsimlik tarım işçilerine, - Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
Mustafakemalpaşa’daki meraların kullanımına, İlişkin soruları
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3212, 3213) 13.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, THY’nin kurduğu
yeni havayolu şirketine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3220) 14.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya’da kalkınma
ajansı kurulmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nazım Ekren’in cevabı (7/3232) 15.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, personel alımına, - İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, süt üreticilerinin desteklenmesine, Bitkisel yağ
üretimine, Damlama sulama
sisteminin desteklenmesine, - Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, TMO’dan pirinç alan firmalara, Damızlık sığır
ithalatına, - Bursa
Milletvekili H. Hamit Homriş’in, TMO’nun bir şirkete
pirinç satışına, - Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, çiftçilerin tarım ve
kredi kooperatiflerine borçlarına, İlişkin soruları
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3270, 3271, 3272, 3273, 3274, 3275, 3276,
3277) 16.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, KOSGEB’e personel
alımına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın
cevabı (7/3286) 17.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal’ın, Siirt’te görev yapan bir
subay hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın
cevabı (7/3306) 18.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Anamur’un bir
köyünde hayvancılık desteği uygulamasından doğan mağduriyete, - Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, çiftçilerin kredi
kullanımındaki tapu ipoteğine, - İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, kiraz üreticilerinin desteklenmesine, - İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, hayvancılıktaki bazı sorunlara, İlişkin soruları
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3314, 3315, 3316, 3317) 19.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, Mersin Limanında bekletilen atık dolu konteynırlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/3324) 20.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Cumhurbaşkanının başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu
toplantılarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/3391) 21.- Erzincan
Milletvekili Erol Tınastepe’nin, Hükûmet
üyelerinin çocuklarının kurduğu şirketlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/3394) 22.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Yağız’ın, servetine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/3395) 23.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı
çalışanlarının sorunlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/3419) 24.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bir sporcunun desteklenmesine ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu’nun cevabı (7/3461) 25.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman’ın, bir derginin
dağıtımına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/3467) 26.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, İnşaat Birim Amirliğinin harcamalarına
ve ihalelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Nevzat Pakdil’in cevabı (7/3468) 27.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, bir kışlaya verilen
ada ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönül’ün cevabı (7/3527) 28.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, yasama dokunulmazlığı ile ilgili bir başbakanlık tezkeresinin
iadesine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/3830) I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu
saat 13.00’te açılarak yedi oturum yaptı. Birinci,
İkinci ve Üçüncü Oturum İstanbul
Milletvekili Necat Birinci, İstanbul’un fethinin 555’inci yıl dönümüne, Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul, Aksaray ilinde meydana gelen su ve sağlık
sorunlarına, İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar. Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın,
son günlerde meydana gelen dinleme skandalına ilişkin gündem dışı konuşmasına
İçişleri Bakanı Beşir Atalay cevap verdi. İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin, hava ulaşımında bir marka yaratmaya çalışan Türk Hava
Yollarının kendi biletini satıp Anadolujet’le seyahat
ettirmesinin ve bu uygulamayı İzmir’de başlatmasının İzmirlilere ve Egelilere
haksızlık olduğuna, İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, İstanbul Milletvekili Necat Birinci’nin gündem dışı konuşmasında geçen bir ifadesini
açıklaması gerektiğine, İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız, Aksaray ilinde meydana
gelen su ve sağlık sorunlarına, İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile Muş Milletvekili
M. Nuri Yaman, son günlerde meydana gelen dinleme skandalına, İlişkin birer
konuşma yaptılar. İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, İçişleri Bakanı Beşir
Atalay’ın, konuşmasında partisine sataştığı iddiasıyla bir konuşma yaptı. Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, tarım ve hayvancılıkta yaşanan
sorunların (10/197), Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, işsizlik sorununun (10/198), Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 25 milletvekilinin, kimyasal gübre fiyatlarındaki
artışın (10/199), Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan’ın, Portekiz Cumhuriyet Meclisi Başkanı Jaime Gama’nın davetine icabet etmek üzere, 19-21 Haziran
2008 tarihlerinde Lizbon’da düzenlenecek Avrupa Birliği Parlamento Başkanları
Konferansı’na katılmak üzere Portekiz’e gitmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi
kabul edildi. Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının: 1’inci sırasında
bulunan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı’nın (1/541) (S. Sayısı: 219) görüşmelerine devam edilerek 5’inci
maddesi üzerinde bir süre görüşüldü. Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 19 arkadaşınca verilen, Türkiye Radyo ve
Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın
görüşmelerine, İç Tüzük’ün 70’inci maddesine göre, kapalı oturumda devam
edilmesine dair önerge okundu. Kapalı oturumda: Yeminli
stenograflar ile yeminli görevlilerin salonda kalmaları hususu kabul edildi. Saat 15.48’de
açık oturuma son verildi. Dördüncü
Oturum (Kapalıdır) Beşinci,
Altıncı ve Yedinci Oturum Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının: 1’inci sırasında
bulunan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı’nın (1/541) (S. Sayısı: 219) görüşmelerine devam edilerek 7’nci maddesine
kadar kabul edildi, 7’nci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü. TRT Kurumu
tarafından Türkçenin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılmasını
isteyen değişiklik önergesinin işleme konulmasının Anayasa’ya aykırı olduğu
gerekçesiyle açılan usul tartışması sonucunda, Oturum Başkanı, uygulamasının İç
Tüzük’e uygun olduğunu açıkladı; tutumu hakkında Genel Kurulun kararını almak
için yaptığı oylamada tutumunun usule uygun olduğu kabul edildi. Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, konuşmasında geçen bir ifadeyi açıklamak üzere konuşma
yaptı. 3 Haziran 2008
Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 20.56’da son verildi.
No.: 157 II.- GELEN KÂĞITLAR 30 Mayıs 2008 Cuma Sözlü Soru Önergeleri 1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Karadeniz Bölgesinde kanser hastalığının
çoğalmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/764) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/5/2008) 2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, hazır gıdaların sağlığa etkisine ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/765) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, küresel ısınmanın etkilerine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/766) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 4.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, yardım olarak
dağıtılan kömürlerin bedeline ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/767) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 5.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, belediyelerin sigara
yasağına yönelik hazırlıklarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/768) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 6.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, akaryakıttaki vergilerin
azaltılmasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/769) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/5/2008) 7.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış’ın, TMO’nun ithal ettiği
ekmeklik buğdaya ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/770) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 8.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van Belediyesine İller
Bankasından kredi verilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü
soru önergesi (6/771) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) Yazılı Soru Önergeleri 1.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, boşanma davalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3700) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008) 2.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mert’in, gençlerin eğitimi ve istihdamı ile ilgili bir
araştırmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3701) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/5/2008) 3.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana gezisine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3702) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 4.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mert’in, kene ile mücadeleye ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3703) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 5.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, İngiltere Kraliçesinin gemisinin Türk Bayrağı
çekmediği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3704)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 6.- İstanbul
Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in,
İstanbul’da finans merkezi olarak belirlenen alana ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3705) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 7.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Kütahya-Simav’da
yapılacak TOKİ Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3706)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 8.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük’ün, Çanakkale’deki sulama
projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3707)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 9.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Hamzadere Barajına ek
ödenek tahsisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3708) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 10.- Adana Milletvekili Nevingaye
Erbatur’un, bir genelge doğrultusunda yapılan
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3709)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008) 11.- Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncı’nın, Çubuk Barajı ve
Çayının korunmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3710)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008) 12.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, Kızılay’ın kuruluş yıldönümü resepsiyonuna ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3711) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 13.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, İskenderun ve Antakya adliye binalarının turizme
kazandırılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3712) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 14.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Hatay’daki yatırımların yeterliliğine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3713) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/5/2008) 15.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur’un,
bir genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3714) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008) 16.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, okul ulaşımında zorluk yaşayan öğrencilere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3715) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/5/2008) 17.- İzmir
Milletvekili Recai Birgün’ün, bilgisayar kullanımının
sağlığa etkilerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3716)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/5/2008) 18.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur’un,
bir genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3717) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008) 19.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Anadolu Jet Projesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3718) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/5/2008) 20.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, Anadolu Jet seferlerine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3719) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008) 21.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan’ın, bir kavşaktaki trafik güvenliğine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3720) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 22.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur’un,
iş güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3721) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008) 23.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur’un,
bir genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3722) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008) 24.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur’un,
bir genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından (Nimet
Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/3723) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008) 25.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, emekliliğin finansmanına
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/3724)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008) 26.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Hatay’daki bazı yatırım projelerine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3725)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 27.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, Bingöl M Tipi
Kapalı Cezaevi yönetimine yönelik bazı iddialara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3726) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 28.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Muğla’da ödenmeyen
arıcılık destek primlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3727) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) 29.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, “Sınırlar Arasında”
programının sonlandırılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı
soru önergesi (7/3728) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008) No.: 158 2 Haziran 2008 Pazartesi Tasarılar 1.- Çift
Kullanımlı Eşya ile Hassas Eşyanın Dış Ticaretinin Kontrole Tabi Tutulmasına
İlişkin Kanun Tasarısı (1/595) (Milli Savunma; Plan ve Bütçe ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.5.2008) 2.- Avrupa Topluluğunun Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve
Programının (2007-2013) Girişimcilik ve Yenilik Özel Programına Türkiye
Cumhuriyeti’nin Katılımı Konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Topluluğu
Arasında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/596) (Avrupa Birliği Uyum; Plan ve Bütçe ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.5.2008) Teklifler 1.- Mersin
Milletvekili Zafer Üskül ve 21 Milletvekilinin; İnsan
Hakları Komisyonu Kanunu Teklifi (2/263) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.5.2008) 2.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 24 Milletvekilinin; Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında
Kanun ve Limanlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/264)
(Adalet ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.5.2008) 3.- Şanlıurfa
Milletvekili Yahya Akman ve 7 Milletvekilinin; Şanlıurfa’ya İstiklal Madalyası
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/265) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.5.2008) 4.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Domaç’ın Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/266) (Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23.5.2008) Sözlü Soru Önergeleri 1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Şaphane İlçesindeki bazı
gölet çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/772) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, motorin zamlarına ve
vergilerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/773) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Simav İlçesinde su
kaynaklarıyla ilgili çalışmalara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/774) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Tavşanlı İlçesindeki bazı
baraj ve gölet çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/775) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 5.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Orhaneli’deki bir mermer ocağının çevreye etkisine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/776) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/5/2008) 6.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa ve
Bilecik’teki bazı köylerin su sorununa ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/777) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 7.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Gönen’de yapılması planlanan
çimento fabrikasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/778) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 8.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Doğanyurt
İlçesinin ortaöğretim kurumu ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/779) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 9.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, “Sınırlar Arasında” Programının sonlandırılmasına
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) sözlü soru önergesi (6/780)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) Yazılı Soru Önergeleri 1.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, Almanya’da yürütülen bir soruşturmaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3729) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 2.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bir holding sahibinin
yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3730)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 3.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Sultanbeyli
Belediyesine yönelik bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3731) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 4.- Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, Türk Telekom
hisselerinin satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3732)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 5.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Bor madenciliğindeki bazı gelişmelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3733) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 6.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Gümrük Müsteşarlığı
Teftiş Kurulundan ilgili Bakanın soruşturmalar hakkında bilgi istemesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3734) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 7.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, esnaf ve sanatkarlar ile küçük işletmelerin
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3735) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008) 8.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, adli emanet paralarının yatırıldığı bankaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3736) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 9.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, yat turizmi
kapsamındaki konaklamada KDV indirimi yapılmamasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3737) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 10.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, hakkında soruşturma
açılan müfettişlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3738)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 11.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, kamudaki denetimin düzenlenmesine ve bir kişi hakkındaki
soruşturmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3739) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/5/2008) 12.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bir doktorun görev yerinin değiştirilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3740) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 13.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, personelin
özlük haklarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3741)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 14.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Dışişleri Bakanının bir açıklamasına ve iadesi
istenen teröristlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3742) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/5/2008) 15.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın,
teknikerlerin unvan kullanımındaki sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3743) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 16.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, tapu ve kadastro çalışmalarına ilişkin Bayındırlık
ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3744) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 17.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, imar düzenine ve yapı denetimine ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3745) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008) 18.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, tapu ve kadastro çalışanlarının özlük haklarına
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3746)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 19.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl deprem
konutlarının altyapısına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3747) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 20.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Gördes Barajı su havzasına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3748) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 21.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Artvin’de su
kullanım hakkı anlaşmalarına konu olan ırmaklara ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3749) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 22.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, kaçakçılıkla mücadeleye ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/3750)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 23.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Gümrük Müsteşarlığı Teşkilat Yasasına ve vekaletle
yürütülen başmüdürlüklere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/3751) Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 24.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Erten’in,
serbest bölgelerdeki deri üreticilerinin bazı sorunlarına ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/3752)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 25.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, özürlülerin istihdamına ve eğitim kurumlarına
ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/3753)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 26.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, özürlülerle ilgili bazı hususlara ilişkin Devlet
Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/3754) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008) 27.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, FM Ulusal Frekans Planına ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/3755) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008) 28.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal’ın, FM Ulusal Frekans Planına
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/3756)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 29.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, bazı açıklamalarına ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3757) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 30.- Muğla
Milletvekili Gürol Ergin’in, İsrail-Suriye arasındaki arabuluculukta su
kaynakları konusunun gündeme gelip gelmediğine ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3758) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 31.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, akaryakıt kaçakçılığı ile kayıp ve kaçak elektrik
kullanımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3759) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 32.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, Mavi Hat Operasyonu
kapsamında yargılanan bazı kişilere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3760) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 33.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Isparta’ya
aktarılan KÖYDES ve BELDES ödeneklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3761) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 34.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, asayiş suçlarına ve polise karşı işlenen suçlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3762) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008) 35.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Emniyet Teşkilatı çalışanlarının özlük haklarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3763) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008) 36.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, özel harekat personeline ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3764) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 37.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, özel harekat personelinin görevlendirildiği
yerlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3765) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/5/2008) 38.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü’nün, Tekirdağ’a ayrılan
KÖYDES ödeneğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3766)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 39.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çıldır’da kum
nakliyesinden tarlaları zarar görenlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3767) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 40.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da dağıtılmayan
kömürlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3768) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/5/2008) 41.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da köy isimlerini
belirten tabelalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3769)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 42.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, çalışanların
vergi iadesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3770)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 43.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Erten’in,
finansal kiralamadaki KDV oranına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3771) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 44.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı sendikalara kesilen aidatlara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3772) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 45.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Beykoz’daki köy
sağlık ocağının personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3773) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 46.- İstanbul
Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in,
saha koordinatörlüğü uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3774) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 47.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Erten’in,
acil servislerin personel ve diğer ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3775) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 48.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, hastanelere acil servis kapatma cezası
verilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3776) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/5/2008) 49.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, bir doktorun görev
yerinin değiştirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3777) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 50.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un tarım ve
hayvancılıktaki desteklemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3778) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 51.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, sulamada kullanılan elektriğin kesilmesine
ve çiçekçilik sektörüne ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3779) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 52.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Isparta’daki
uçak kazası mağduru ailelere yardım edilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3780) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 53.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, FM Ulusal Frekans Planına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3781) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 54.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın,
öğretmenlerin ek ders ödemelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3782) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 55.- Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkun’un, KPSS sonuçlarına göre göreve başlatılan kişilere
ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı
soru önergesi (7/3783) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 56.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, fındık piyasasındaki gelişmelere ilişkin Devlet
Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi
(7/3784) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 57.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, yatırım politikasına ve proje desteklemelerine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren)
yazılı soru önergesi (7/3785) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 58.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, elektrik dağıtım
hatlarının yer altına alınmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3786) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 59.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, sulamada kullanılan elektrik borçlarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3787) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008) 60.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir göletin
tadilatına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3788)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 61.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3789) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/5/2008) 62.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TRT’deki bazı görevlendirmelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3790) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 63.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz’un, İstanbul’daki bir arazi spekülasyonuna ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3791) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 64.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, yeni hukuk
fakülteleri kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3792)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 65.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Temelli Beldesinin bazı mahallelerinin su sorununa
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3793) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 66.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/3794)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 67.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi
(7/3795) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 68.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, hakkındaki bazı iddialara ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/3796) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/5/2008) 69.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3797) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 70.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, sağlık ve
optik ödemeleri ile kurumsal yerleşmeye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3798) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 71.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3799) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/5/2008) 72.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, Yenişehir İlçesindeki bir köprü sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3800) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 73.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, bir köyün su kaynağına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3801) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 74.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, kene ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3802) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 75.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3803)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 76.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Marmaris Festivali açılış
törenine katılmamasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3804) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 77.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3805)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 78.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, İvrindi’de
ödüllendirilen personele ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3806) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 79.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3807) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/5/2008) 80.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, kene ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3808) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 81.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3809) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 82.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, kuraklıktan
etkilenen çiftçilere yapılan ödemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3810) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 83.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, kene ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3811)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 84.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3812) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/5/2008) 85.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, THY Bursa Satış
Müdürlüğünün kapatılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3813) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 86.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı
soru önergesi (7/3814) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 87.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/3815) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 88.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/3816) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/5/2008) 89.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/3817) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/5/2008) 90.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu)
yazılı soru önergesi (7/3818) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 91.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen)
yazılı soru önergesi (7/3819) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 92.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi
(7/3820) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 93.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3821) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/5/2008) 94.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3822)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 95.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3823) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/5/2008) 96.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3824) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/5/2008) 97.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3825)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 98.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3826)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 99.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3827) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 100.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon
kabulüne ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3828)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 101.- Mersin
Milletvekili İsa Gök’ün, TRT Genel Müdürü hakkındaki bazı iddialara ilişkin
Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/3829) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/5/2008) 102.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, yasama dokunulmazlığı ile ilgili bir başbakanlık
tezkeresinin iadesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı
soru önergesi (7/3830) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/5/2008) Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri 1.- Kocaeli
Milletvekili Muzaffer Baştopçu’nun, İzmit Büyükşehir
Belediyesinin eski bir Başkanı hakkındaki davalara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2662) 2.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bir dava dosyasının akibetine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2664) 3.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytok’un, TCDD’nin
taşınmazlarının satışına ve TCDD’deki bazı işlemlere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3024) 4.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Çapa Tıp
Fakültesi Kemik İliği Bankasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3028) 5.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, ÇEAŞ ve KEPEZ şirketlerine el konulması sebebiyle
açılan tahkim davalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3030) 6.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Burdur’daki bir köyün sorunlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3032) 7.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, GAP yatırımları
ile sosyal ve ekonomik projelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3033) 8.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, okul kütüphanelerindeki bazı kitaplara ve bir
grubun takibine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3035) 9.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçer’in,
Suudi Arabistan’da bir Türk vatandaşı hakkında verilen idam kararına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3036) 10.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, nüfus verileri ile ilgili iddialara
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren)
yazılı soru önergesi (7/3045) 11.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macit’in, İstanbul’daki tarihi binaların korunmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3047) 12.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, İstanbul Deniz
Otobüsleri A.Ş.’de işten çıkarılan işçilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3048) 13.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelik’in, Anamur’daki katı atık toplama sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3050) 14.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul Sulukule’de
yapılan yıkımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3051) 15.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Kongre Vadisi Projesine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3058) 16.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici’nin, Trabzon Devlet
Tiyatrosunda sergilenen bir oyunda metin değişikliği yapılmasına ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3060) 17.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, OKS sorularında
değişiklik yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3064) 18.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, okullaşma durumuna
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3066) 19.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, doktor sayılarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3067) 20.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, Tuzla’daki bir hastanenin ruhsat sorununa ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3068) 21.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özer’in, Balıkesir-Dursunbey Devlet Hastanesinin doktor
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3069) 22.- Bursa Milletvekili
Abdullah Özer’in, Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi çalışanlarının statü
değişikliğinden doğan hak kayıplarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3070) 23.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, İvrindi eski PTT
binasının durumuna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3075) 24.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, demiryollarının çift
hatlı hale getirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3076) 25.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, yirmi yaş üzeri
kamyon ve çekicilerin yurt dışına çıkış yasağına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3078) 26.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, toprak bütünlüğümüzü dikkate almayan haritalara
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3080) 27.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Ulusalcılığın Emniyet Genel Müdürlüğünce tehdit
olarak gösterildiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3086) No.: 159 3 Haziran 2008 Salı Teklifler 1.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün
Doğal Afetler (Kuraklık, Don ve Kırağı Düşmesi) Sebebi ile Zarar Gören
Çiftçilerin T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden
Kullandıkları Tarımsal Kredilerin Geri Ödemesinin Ertelenmesine İlişkin Kanun
teklifi (2/267) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.5.2008) 2.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 38 Milletvekilinin; Denizcilik Müsteşarlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/268) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
30.5.2008) 3.- Şanlıurfa
Milletvekili A. Müfit Yetkin ve 2 Milletvekilinin; Şanlıurfa’ya İstiklal
Madalyası Verilmesi Hakkında Kanun teklifi (2/269) (İçişleri Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30.5.2008) Rapor 1.- Yükseköğretim
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/591) (S. Sayısı: 238) (Dağıtma tarihi:
3.6.2008) (GÜNDEME) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 28 Milletvekilinin,
inşaat sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/200) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008) 2.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 Milletvekilinin, Gaziantep İlinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/201)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008) 3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 Milletvekilinin,
yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/202) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/5/2008) 4.- Kocaeli
Milletvekili Nihat Ergün ve 25 Milletvekilinin, CHP Genel Sekreterinin yasa
dışı dinlendiği iddiasının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/203) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/5/2008) 5.- Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, yasa dışı
dinleme ve takip iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/204) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/6/2008) 3 Haziran 2008 Salı BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.05 BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp
Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun) BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşimini açıyorum. Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim. Gündem dışı ilk
söz, son günlerde meydana gelen dinleme iddialarının teknik yönü hakkında söz
isteyen Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün’e aittir. Buyurun Sayın
Akgün. (AK Parti sıralarından alkışlar) IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları 1.- Karaman Milletvekili Mevlüt
Akgün’ün, son günlerde meydana gelen dinleme iddialarının teknik yönüne ilişkin
gündem dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı MEVLÜT AKGÜN
(Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün ülkemizin gündeminde
yoğun bir biçimde tartışılan ama esasen yıllardan beri kamuoyunu meşgul eden
yasa dışı dinleme, kısaca “telekulak” iddiaları
konusunda gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti, demokratik bir hukuk devletidir. Anayasa’mız
temel hak ve hürriyetleri teminat altına almıştır. Anayasa’mızın 22’nci maddesi
haberleşme hürriyetini düzenlemektedir. Maddeye göre, herkes haberleşme
hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Anayasa’mızda belirtilen
hâllerde kanunla yetkili kılınmış makamın yazılı emri bulunmadan ve görevli
hâkimin kararı olmadan haberleşme hürriyeti engellenemez ve gizliliğine
dokunulamaz. Yani, mahkeme kararı olmadan şahısların dinlenmesi kişi
özgürlüğüne bir müdahaledir ve bu durum suç teşkil etmektedir. Hâl böyle
olmakla birlikte, günümüze kadar yasa dışı dinlemeler sürekli olarak ülke
gündemini meşgul etmektedir. Öyle ki, bugüne kadar aralarında siyasetçi,
gazeteci, iş adamı ve hatta yargı mensuplarının da bulunduğu pek çok
vatandaşımız yasa dışı olarak dinlendikleri iddiasını dile getirmektedirler.
Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında, devlette çok önemli görevlerde
bulunmuş olan eski Bakan Sayın Hasan Celal Güzel kendisinin de dinlendiğini,
hatta şakayla karışık her telefon konuşmasında dinleyenlere küfür ettiğini,
görevli memurun gelerek “Ağabey, ne olur küfür etme, biz emir kuluyuz.” diyerek
dinlemeyi ifşa ettiğini anlatmıştır. Gerçi yüksek mahkemelerimiz yasa dışı
dinlemeyle elde edilen bilgileri hukuka aykırı yoldan elde edilmesi sebebiyle
delil olarak kabul etmemektedir. Ancak, sorun öylesine bir noktaya gelmiştir
ki, artık normal vatandaşlarımız bile dinlenildikleri endişesine kapılmaktadır.
Bu konu Türkiye
Büyük Millet Meclisinde de çeşitli vesilelerle gündeme gelmiştir. Refahyol Hükûmeti döneminde
Mecliste bir araştırma komisyonu kurulmuş, ancak, komisyon raporunun “Sonuç”
kısmında “Yapılan çalışmalar sonucunda telefonların yasa dışı dinlenildiği
yolunda yaygın bir kanaat gözlenmiş, ancak bu konuda herhangi bir kanıt elde
edilememiştir.” denilerek konu çözümsüz bırakılmıştır. Yine, kamuoyunda,
terör örgütlerini takip bahanesiyle ve istihbarat amaçlı olarak, tüm
vatandaşlarımızın özel yaşamlarını da kapsayan bir genel izleme, dinleme ve
fişleme operasyonu yapıldığına ilişkin iddialar yer almış ve bu konu Meclis
gündemine kadar taşınmıştır. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; insanların Anayasa’yla güvence altına alınmış olan
özgürlüklerinin ihlal edilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Mensubu
bulunduğum AK Parti de kurulduğu günden bu yana hep demokrasiyi, insan hak ve
özgürlüklerini kendisine ilke edinmiştir. İktidarımız döneminde yasa dışı
dinlemeler konusunda önemli çalışmalar yapılmıştır. Konuyla ilgili olarak 5397
sayılı Yasa 3/7/2005 tarihinde Mecliste kabul edilmiş
ve yürürlüğe girmiştir. Ayrıca, partimiz, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Sekreteri Sayın Önder Sav’ın dinlenilmesi iddiasıyla ilgili olarak Meclise bir
araştırma önergesi de vermiştir. Kurulacak araştırma komisyonu, Türkiye’yi
rahatlatacak şekilde, bütün telefon dinleme olaylarını kapsayacak geniş ve
derinlemesine bir araştırmanın yolunu açmalıdır diye düşünüyorum, çünkü
teknolojik gelişmeler, dinleme altyapısına sahip bütün kişi ve kurumların,
herkesin her telefonunu ve İnternet bağlantısını izleyebileceklerini ortaya
koymaktadır. Demokrasilerde
muhalifleri izlemek ve haklarında yalan yanlış raporlar yazmak veya muhalefet
edeni susturmak ve etkisiz hâle getirmek için veya iç iktidar mücadelesinin
aracı olarak dinlemenin kullanılması kabul edilebilecek bir hareket tarzı da
değildir. Değerli
arkadaşlarım, bugün, telekulak iddiaları konusunda
kamuoyunda bir bilgi kirlenmesi mevcuttur. Geldiğimiz bu aşamada tüm kamuoyunun
cevaplanmasını beklediği bazı sorular vardır. Bu konuyla ilgili akla ilk gelen
soruları huzurunuzda sormak istiyorum: 1) Cep
telefonlarıyla ilgili dinleme ve izleme nedir? Bu izlemenin usulleri nelerdir? 2) Terörle
mücadelede ve istihbarat toplama amaçlı olarak teknik takip ne anlama
gelmektedir? (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Akgün, konuşmanızı tamamlar mısınız. MEVLÜT AKGÜN
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım. 3) Bütün yasal
izleme ve takiplerle ilgili genel bir izleme zemini var mıdır? Yoksa her kurum
kendi inisiyatifiyle mi teknik takip yapmaktadır? 4) Bugüne kadar
yasa dışı dinlemelerin önüne geçmek için neler yapılmıştır? Genel olarak, yasa
dışı dinlemeyi önlemek mümkün müdür? 5) Yasal
yollardan dinleme ve teknik takibin usulleri nelerdir? 6) Açığa çıkan
yasa dışı takiplerle ilgili olarak hangi yasal işlemler yapılmaktadır? Yukarıda dile
getirdiğim sorularla ilgili olarak Ulaştırma Bakanlığımız tarafından
aydınlatıcı cevaplar verilmesinin halkımızı rahatlatacağını umuyor, daha
demokratik bir Türkiye idealinde tüm Meclisimizin buluşması dileğiyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Akgün. Gündem dışı
konuşmaya Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım
cevap verecektir. Buyurun Sayın
Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar) ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Karaman Milletvekili Mevlüt
Akgün’ün, bugünlerde kamuoyunu oldukça meşgul eden dinlenme, izlenme gibi
konularla alakalı gündem dışı konuşmasına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.
Efendim, tabii
dinleme konusu sadece ülkemizde değil, dünyanın bütün ülkelerinde zaman zaman çeşitli skandallara yol açmakta, zaman zaman da vatandaşlarda -en üst düzey yöneticiden,
siyasetçiden tutun, sade vatandaşa varıncaya kadar- dinlendiği endişesi hâkim
olmaktadır. Bu konuyla ilgili, bugünlerde de Türk kamuoyunda oldukça konuşulan
bir mesele olması dolayısıyla bu konudaki bazı teknik hususları sizlerle
paylaşmak istiyorum. Bunların başında
tabii yasal yollarla dinleme var, sinyal takibi var, bir de yasal olmayan
yollarla dinleme veya takip olabilir. İsterseniz, önce, yasal olarak dinleme
nedir, kimlerin yetkisindedir, nasıl icra edilmektedir; bunlarla ilgili
kamuoyunu bilgilendirme bakımından bazı bilgileri paylaşmak istiyorum. Değerli
milletvekilleri, bildiğiniz gibi Türkiye'nin üç tane istihbarat toplamaya
yetkili kuruluşu var. Bunlardan bir tanesi 2937 sayılı Yasa’yla kurulan Millî
İstihbarat Teşkilatı; diğeri Jandarma Genel Komutanlığı Kuruluş Yasası 2803;
Emniyet Genel Müdürlüğü Kuruluş Yasası 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu. Bu üç yasada bu kurumlarımıza iki
türlü dinleme yetkisi verilmiştir. Birinci tür dinleme yetkisi istihbarata
yönelik dinleme yetkisidir, ikincisi de adli konulara ilişkin dinleme yetkisidir.
İstihbara yönelik
dinleme yetkisinin temel dayanağı CMK 250’dir veya ondan önce geçerli olan 4422
sayılı Yasa’dır. Adli konulardaki dinlemenin yasal
dayanağı ise CMK 135’tir. Bu iki yasada esas olan konularda bu üç kurumumuz
dinleme yetkisine sahiptir kuruluş yasalarıyla. İstihbarata
yönelik dinlemeler hangi konularda olmaktadır? Devletin
birliğini ve ülke bütünlüğünü bozucu faaliyetlerin takip edilmesi, düşmanla iş
birliği yapma, devlete karşı savaşa tahrik, temel millî yararlara karşı
faaliyette bulunmak için yarar sağlama, askerî tesisleri tahrip, düşman askerî
hareketleri yararına anlaşma; düşman devlete maddi, mali yardım; Anayasa’yı
ihlal, Cumhurbaşkanına suikast ve fiilî saldırı, yasama organına karşı suç, hükûmete karşı suç, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine
karşı silahlı eylem, uluslararası casusluk, devletin güvenliğine ilişkin
belgeleri başkasına vermek, siyasal ve askerî casusluk. Liste oldukça
kapsamlı detayına girmeyeceğim. Şimdi, bununla
ilgili bu üç kuruluşumuz, Jandarma, MİT ve Emniyet, bunların mutlaka ve mutlaka
hâkim kararı almak suretiyle -dinleme değil arkadaşlar, buraya çok dikkat edin-
sinyal bilgilerini takip etme… MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - İzleme. ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - …izleme başka adıyla. İçeriye girmeden, sadece üç
ay geçerli hâkim kararı alarak bu kuruluşlar sinyal bilgilerini izlerler. Niye
izliyorlar? Kim kiminle konuşmuş, organize bir faaliyet mi var, şurada
bahsettiğim konularla ilgili istihbarat toplamak, bunu devletin yetkili
organlarıyla paylaşmak; bir bu. Bir de burada tabii, bir taraf olmadığı için,
bir müşteki olmadığı için veya bir davacı olmadığı için savcılığın devreye
girmesi söz konusu değildir. Devletin istihbarat örgütleri, iç ve dış
güvenliğinden sorumlu kuruluşlar, kuruluş kanunlarının kendilerine verdiği
yetkiye istinaden bu çalışmayı yapmaktadır. Bunları da üç ay süreyle hâkim
kararına kanun koyucu bağlamıştır. Bunun dışında yapılan işlemlerin geçerliliği
yoktur. Başka ne var? Başka da adli suçlar yani CMK 135’te bahsedilen göçmen
kaçakçılığı, insan ticareti, kasten öldürme, işkence, cinsel saldırı,
çocukların istismarı, parada sahtecilik, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet,
silahlı örgüt gibi suçları da adli dinleme kapsamında yani CMK 135 kapsamında
savcı ve hâkim kararına istinaden bu kuruluşlar yapabilirler. Şimdi, olayı
böyle tanımladıktan sonra, bu işler nasıl çalışıyor? 5397 sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun çıkmadan önce, bu kuruluşların
tamamı, hizmet veren şirketlerle yani 3 tane cep telefonu şirketi, 1 tane sabit
ve uydu şirketleri, bunlarla her kuruluş tek başına muhatap olmak suretiyle,
onlardan ister sinyal bilgisi isterse hâkim kararına istinaden dinleme
yapabiliyorlardı. Peki, bu niye değiştirilme ihtiyacı duyuldu? Yani bu, bu
şekilde devam ederken neden bundan vazgeçildi ve 5397 sayılı Kanun’a ihtiyaç
duyuldu? Bir kere, orada kamu kuruluşlarıyla özel şirketler birebir muhatap
yani suistimale, yasa dışı dinlemelere veya
izlemelere gayet açık, bir denetim mekanizması yok. İcabında, dinlemeyi ve
izlemeyi öngören kararın dışında bazı faaliyetleri de elde edebiliyorlar.
Kuruluşların birbiriyle koordinasyonu yok, birbirlerinin yetki alanına girecek
faaliyetler içerisine giriyorlar ve bu şekilde, dinlemeyle veya -teknik tabir-
sinyal takibiyle ilgili konularda gerek kurumlar arasında bir anlaşmazlık
gerekse sonuç almada fevkalade bir dağınıklık mevcuttu. Şimdi, bu şartlar
altında, 5397 sayılı Yasa’da şöyle bir kural getirildi: İşin 3 tane tarafı var.
Bunun bir tarafı hâkim, savcı. Yani MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma
Komutanlığı başvuracak, izinleri alacak, TİB’e
(Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) gelecek. Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığı bir hukuki denetleme yapıyor, bir teknik tanımlama yapıyor. Ondan
sonra işletmelere bağlantı var; bu merkeze, bütün işletmelerin santrallerine
buradan bağlantı var ve oraya içerik, sinyal bilgisi, dinlenen numara sinyal
bilgisi gibi konularda tanımlama yapılıyor -gelen talep neyse, hangisini
içeriyorsa- ve bu şekilde elde edilen sonuçlar ilgili kuruluşlara veriliyor. Sistem
bu şekilde çalışıyor, yapı bu. Bu yapı içerisinde, tabii, bu, Telekomünikasyon
Kurumuna da bağlandığı için burada yasa dışı bir işlem olup olmadığının
kontrolü de her zaman, gerçek zamanlı olarak mümkün. İşte bu yapıyla
birçok olay bu dönemde anında sonuçlandırılmıştır. Bilgiler anında tespit
edilmiş, Hrant Dink
cinayeti, Karadeniz’de düşen İngiliz uçağı, Malatya’daki yayınevi cinayeti ve
benzer birçok olay, anında bu sinyal bilgileriyle sonuçlandırılmıştır, birçok
gasp olayı da bu şekilde aydınlatılmıştır. Değerli
milletvekilleri, şimdi, peki, bu yönüyle bir dinleme var, ama buna rağmen acaba
yasa dışı dinlemeler oluyor mu? Bunun tedbiri ne, çaresi ne? Ben size sadece
bir örnekle bunu açıklamak istiyorum: Değerli
arkadaşlar, Türkiye’de 185 milyon konuşma oluyor bir günde. Dakika olarak
toplamı 240 milyon dakika. Saate bölersek 4 milyon saat. Bu 4 milyon saatlik
konuşmayı tespit etmek istesek 2 milyon insanın cumartesi, pazar sekiz saat
mesai yapması lazım. Yani kamuda çalışan bütün personeli bu işe tahsis etsek
ancak işin kaydını yapıyoruz. Peki, bunu
yaptık, ne oluyor? Bunu yaptığımız zaman hiç kimse, hiçbir Allah’ın kulu
görüşme yapamaz. Çünkü onlar çalışıyor. Onlar çalıştığı için bütün santraller,
bu şebekeleri işgal edilmiş oluyor ve hiç kimsenin haberleşme yapmasına imkân
kalmıyor. Bunu niye
anlatıyorum? Hani hep “70 milyon dinleniyoruz.” diyorsunuz ya -diyoruz, hepimiz
diyoruz- bunun pratiği olmadığını söylemek istiyorum. Bu mümkün değil. Ha,
olmaz mı yasa dışı dinleme? Olur. Nasıl olur? Ortam dinlemesi olabilir. Bu
nedir, ortam dinlemesi? 3-5 kişi bir araya gelir, civarınızda bir dinleyici
yerleştirilebilir, siz dinlenebilirsiniz veya aranızda bir tanesi, bir
dinleyici bir teyp veya telefonunu açmıştır, o dinleyebilir. Bu şekilde
dinlemeler her zaman mümkündür. Nitekim, son günlerde
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterinin yaşadığı tecrübe de budur. Bunu bir
kere tespit edip ortaya koymamız lazım sorunu tartışırken. Burada Türk
Telekom abonelerine fatura gönderiyor. Bu faturalar isterseniz dökümlü geliyor,
istemezseniz dökümsüz gelebiliyor. O sizin ihtiyarınızda. Siz istediğiniz an,
ister İnternet’ten ister Türk Telekom’a müracaat ederek, sabit telefonunuzla
kimlerle görüştüğünüzü, ne kadar görüştüğünüzü, ücret bilgilerini
alabiliyorsunuz. Bu hakkınız var. Ama diyelim ki bir başka vatandaşın
telefonunun bilgilerini alamazsınız, böyle bir hakkınız yok. Onu kim alacak? O
vatandaş alacak. Diyelim ki Sayın Önder Sav’ı dinleyen, konuşan birisi, kendi
telefonuyla karşı taraftaki telefonla ne kadar görüştü, ne zaman görüştü, bunun
bilgilerini alabilir ama Sayın Sav’ın telefonunu vererek onun kimlerle, ne
zaman görüştüğü bilgisine ulaşamaz. Bu ayrıntıya özellikle dikkatinizi çekmek
istiyorum. Eğer Sayın Sav isterse bu bilgileri kendisi alabilir işletmeciden
kendi telefonuyla ilgili veya isterse Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı
marifetiyle bu bilgileri alabilir. Olay adli bir konu olduğu zaman da gayet
tabii ki cumhuriyet savcılığı, taraflar adına bu işlemleri de yapmaya mezundur,
yetkilidir. Olay budur. Peki, dinlenmeyi,
yasa dışı dinlemeyi önlemeye imkân var mı? Arkadaşlar, maalesef yok yani,
Türkiye’de de yok, dünyanın hiçbir yerinde de. Bunun tek yolu konuşmamaktır!
Yani böyle bir hayat olamayacağını da hepimiz biliyoruz veya dinlediğiniz
ortamın, burada yapıldığı gibi, frekans sinyallerini kesmektir. Çok güvenlikle
ilgili konularda kurumlarımız -burası da dâhil- önemli toplantılarda dinlemeyi
önlemenin tek yolu sinyal bilgilerinin girişine izin vermemektedir yani
karıştırıcı kullanmak suretiyle sinyal bilgilerini kesmektir. Aksi hâlde,
konuştuğunuz müddetçe mutlaka dinleniyorsunuz, ister yasal ister yasal olmayan
yollarla. Fakat işte işin pratiği bu. Bu kadar
trafiğin dinlenmesi mümkün değil arkadaşlar, teknik olarak mümkün değil,
matematiksel olarak mümkün değil. Bu dinleme maksada yönelik bir dinlemedir.
Eğer bizim yasa dışı bir faaliyetimiz yoksa bundan da endişe duymamıza, hayatı
eziyet hâline getirmemize hiçbir şekilde ihtiyacımız yok. Rahat olmamız lazım,
aksi hâlde bu bir paranoyaya dönüşür ve bunun da asla ve asla çözümü yoktur.
Kendimizi de mutsuz ederiz, birbirimize de sürekli şüphe ile bakarız. Bu da çağdaş toplumlarda olmaması gereken bir şey. Bazı şeyler var,
sadece düzeltme açısından, bilgilenmeniz açısından söylüyorum. Peki, diyelim ki
bir şekilde ortam dinlemesiyle dinlendiniz. İşte, bu 5397 sayılı Yasa buna da
çözüm getirdi. Bir yıldan üç yıla kadar, tespiti hâlinde, hapisle cezalandırıyorsunuz.
Eğer bunu basın yoluyla deşifre ettiyseniz veya kamu görevlisiyseniz bu ceza
yüzde 50 oranında artırılıyor. Ayrıca TCK 133’te de iki görüşmenin birbirini
tespiti hâlinde de benzer cezalar öngörülüyor, kayda alınması hâlinde. Bunlar
da bu işle ilgili yasal düzenlemeler. Bir güzel yanı da
-bu kanunla getirilen- bu tip dinlemeler asla ve asla mahkemelerde delil olarak
kullanılamaz. Olsa olsa siyaseten veya şantaj amaçlı
kullanılabilir. Onların da suçları var, onlar da Türk Ceza Kanunu’nda, Ceza
Muhakemeleri Kanunu’nda tadat edilmiş suçlardır, burada az önce ifade ettim. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir şey daha merak ediliyor toplumda. Şimdi, mesaj
gönderiyoruz, mesela arkadaşlar birbirlerine mesaj gönderiyor, SMS atıyor.
Bunların da aslında telefon konuşmasıyla bir farkı yok, aynı. Bunlar da, karar
olmadan bu mesajların hiçbiri muhafaza edilmiyor. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan, sözlerinizi tamamlar mısınız. ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Eğer bir mahkeme kararı varsa, iki telefon
arasındaki mesajlaşmada, sesli veya harflerle gönderilen mesajlaşmalarda eğer
bir mahkeme kararıyla tespit istenirse, o andan itibaren bunlar kayda alınıyor.
Aksi hâlde bunlarla ilgili herhangi bir kayıt tutulamıyor, tutulamaz çünkü
hiçbir işletmecinin bunları depolayacak kapasitesi yok. Aksi hâlde sistem
çalışmaz, haberleşme tamamen çöker. Bunun da bu şekilde bilinmesini ifade etmek
istiyorum. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; haberleşme en temel insan hakkıdır, hem Anayasa’mızda
hem de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde garanti altına alınmıştır,
teminat altına alınmıştır. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Bakanım,
son sözlerinizi alabilir miyim efendim. Buyurun. ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Ancak bir ülkenin devletiyle, milletiyle
bağımsızlığını, birliğini, bütünlüğünü korumaya yönelik istihbarat toplama ve
suçlarla mücadele etmek için yasal yollardan dinleme keyfiyeti de her zaman,
her ülkede mevcuttur. Türkiye’de de uygulanan bundan başka bir şey değildir. Bu duygularla
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Bakanım. Gündem dışı
ikinci söz, Balıkesir ilinin ulaşım sorunları hakkında söz isteyen Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’a aittir. Buyurun Sayın Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar) 2.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın,
Balıkesir ilinin ulaşım sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı ERGÜN AYDOĞAN
(Balıkesir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Balıkesir ilimizin ulaşım
sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. İlimiz Balıkesir,
güney Marmara’da yer almakta, hem Marmara Bölgesi hem Ege Bölgesi’nde
toprakları bulunmaktadır. İstanbul, Bursa ve İzmir güzergâhında Marmara, Ege ve
Akdeniz Bölgesi’ne bağlantıyı sağlayan kavşak noktasında köprü işlevi
görmektedir. Alan olarak ülke genelinde on üçüncü sırada, nüfus bakımından on
yedinci sıradadır. Tarımıyla, hayvancılığıyla, sanayisiyle, turizmiyle,
üniversitesiyle, sosyal yaşamıyla önemli kentlerimizdendir. Bu önemli
kentimizin en önemli sorunu ulaşımdır. 2002 seçimlerinden hemen sonra Başbakan
tarafından kamuoyuna açıklanan Acil Eylem Planı’nda 15 bin kilometrelik duble yol yapımı çalışmalarına altı aylık süre içerisinde
başlanacağı vaat edilmiştir. 60’ıncı Hükûmet
Programı’nda AKP İktidarı
döneminde yapılan yolların büyük bir kısmı göz boyamaya yönelik olarak
yapıldığı için o yollarda yeniden çalışmalar yapıldı, bakım onarım çalışmaları
yapıldı, böylece kamunun kaynakları heba edildi. Hükûmet
döneminde başlatılan KÖYDES, BELDES projeleri Kamu İhale Yasası hükümlerinden
ve Sayıştay denetimi dışında tutularak yürütüldü. İş yapmak elbette
önemlidir ama yapılan işin denetime açık olması, harcanan kamu parasının
hesabının verilebilmesi, şeffaf bir şekilde denetlenmesi elbette önemlidir.
Şeffaflık, hesap verebilirlik hem demokrasinin gereğidir hem de yolsuzlukla
mücadelenin, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmemenin en önemli yoludur. Bölünmüş yol
çalışmalarına, KÖYDES ve BELDES projelerine rağmen Balıkesir ilinin ulaşım
sorunlarını devam etmektedir. Balıkesir’in ulaşım sorunlarını yaşadıkça, Hükûmet Programı’nda açıklanan kilometrelerce yolun nereye
yapıldığını merak ediyoruz. Ödenek ihtiyacı
nedeniyle tamamlanamayan Balıkesir’in yollarıyla ilgili kısaca bilgi paylaşmak
istiyorum: Balıkesir’i Bursa’ya bağlayan 2001 yılında
inşaatına başlanan Proje uzunluğu İhalesi 2005
yılında yapılmış olan Körfez bölgesinde
daha da yakınlaşmasının sağlanması bakımından Devlet Planlama Müsteşarlığına
bildirilen Balıkesir-Körfez bölünmüş yolu, Balıkesir-Havran, (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN –
Sözlerinizi tamamlar mısınız Sayın Aydoğan. ERGÜN AYDOĞAN
(Devamla) – … geliyor olmalarından dolayı ve yaz
aylarında tarım araçlarının ve traktörlerin yollara çıkması sonrasında 86
kilometrelik yol, Balıkesir ile Körfez arasında, üç saatte alınabilmektedir.
Bir an önce Körfez yolunun yapılması aciliyet arz
etmektedir. Yine,
Erdek-Marmara arasındaki o üç saatlik yolun, Narlıköy
arasındaki mevcut yolun iyileştirilmesiyle, üç saatlik yolun kırk beş dakikada
tamamlanacağı bilinmektedir. Balıkesir
Organize Sanayi Bölgesi’nde, İstanbul-İzmir-Körfez bağlantısı yine önemlidir. Kısacası, batının
en merkezî illerinden Balıkesir ilinin en önemli sorunu ulaşımdır. Bu,
Balıkesir halkının, Balıkesir’in, Çanakkale’nin, Batı’nın bölgelerinin
karayolunun eksik olması çok ciddi bir sorundur. O nedenle,
Balıkesir karayollarının ve ulaşımının sorunlarının bir an önce giderilmesi
noktasında Hükûmetten acil destek bekliyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Aydoğan. Gündem dışı
üçüncü söz, Konya Ovası’ndaki kuraklık sorunu ve Konya Ovası Sulama Projesi
eylem planı hazırlanması hakkında söz isteyen Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’ya aittir. Buyurun Sayın
Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar) 3.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın,
Konya Ovası’ndaki kuraklık sorununa ve Konya Ovası Sulama Projesi eylem planı
hazırlanmasına ilişkin gündem dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı MUSTAFA KALAYCI
(Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konya Ovası’nda kuraklık
alarmı ve acilen KOP eylem planı hazırlanması konusunda gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, Milliyetçi Hareket Partisi ve şahsım adına
muhterem heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. 2007 yılında
ülkemizde yeterli yağışın olmaması sebebiyle, başlangıçta belirlenen
meteorolojik kuraklık daha sonra tarımsal kuraklığa dönüşmüş, kuraklığın
etkisiyle birçok üründe önemli üretim düşüşleri meydana gelmiştir. Türkiye Ziraat
Odaları Birliğinin hesaplamalarına göre, 2007 yılında kuraklığın tarıma verdiği
zarar 5 milyar YTL’ye ulaşmıştır. 2007 yılında tarımda yüzde 7’nin üzerinde bir
küçülme meydana gelmiştir. Kuraklıktan en
fazla etkilenen illerin başında Konya gelmektedir. Konya, 2008 yılında da
kuraklık tehlikesiyle baş başadır. Bu yılın 2007’den daha kurak geçeceği ve
tahılda büyük sıkıntı yaşanacağı görülmektedir. Meteoroloji Genel
Müdürlüğümüzün yaptığı haritalarda da bu çok net olarak görülüyor değerli
milletvekilleri. Konya bölgesinde de çok şiddetli bir kuraklık hissedilmektedir
ve Aydeniz metoduna göre hesaplanan rakamlara göre de
özellikle Ereğli, Cihanbeyli, Karaman çevreleri çölleşme tehlikesiyle karşı
karşıyadır. Nisan-mayıs
aylarındaki yağışlar çiftçi için son derece önemlidir. Ancak 2008 Nisan ve
Mayıs ayları beklenen yağışları alamamıştır. Alınan yağışlar da belirli
bölgelerde ve yüksek
kesimlere düşmüş ve ekilmiş arazilerin büyük bir kısmı yağmurlardan
faydalanamamıştır. Kuru tarım yapılan bölgelerdeki ekinlerde yanma ve kuruma
başlamıştır. 2007 yılında kıraç arazilerin yüzde 30’u ilâ yüzde 60’ının
kuraklıktan zarar görmesine karşın, bu yıl bu oranın ortalama yüzde 90’ı aşması
beklenmektedir. Başta Cihanbeyli, Kulu, Altınekin, Karapınar, Yunak ve Merkez
ilçelerinde olmak üzere Konya Ovası’nda sulu arazilerde yüzde 10 ilâ yüzde 30
arasında kayıp söz konusu, kıraç alanlardaki kayıp ise yüzde 100’e yakın
değerlerdedir. Örnek vermek gerekirse, Karapınar Ticaret
Borsamızın öncülüğünde ilçe tarım ve meteoroloji müdürlükleri ve muhtarlarca
arazi taramasıyla elde edilen bilgilere göre, sulu tarım yapılan 458 bin dekar
ekili arazide yüzde 25 ürün kaybı olacağı, dekara Ülkemizin buğday
deposu olarak tanımlanan Konya Ovası’nda sulanabilen arazi miktarı yüzde 20
civarındadır. Sulanabilen bölgede de bilinçsiz ve kaçak sulama nedeniyle yer
altı kaynakları hızla tüketilirken kuraklaşma eğilimi yerini çölleşme eğilimine
bırakmaktadır. Konya Ovası’nın
Akdeniz Bölgesi’ne akan sularla sulanması için getirilmiş olan Konya Ovası
Sulama Projesi ülkemizin ilk ve GAP’tan sonra en büyük sulama projesi yatırımı
olma niteliğini taşımaktadır. Konya Ovası Sulama Projesi on iki projeden
meydana gelmektedir; bünyesinde dokuz adet büyük su projesi, içme suyu
projeleri, enerji projeleri bulunmaktadır. AKP Hükûmetini uyarıyorum: Konya Ovası çölleşmeden KOP eylem
planı da acilen hazırlanmalı ve gerekli kaynak temin edilerek uygulamaya
konulmalıdır. Mavi Tünel ve Bağbaşı Barajı hızla
tamamlanmalı, Avşar ve Bozkır barajının yapımına da bir an önce
başlanılmalıdır. Hükûmetin kuraklıktan
zarar gören çiftçilerin borçlarını yapılandırmak ve çiftçilere tohumluk desteği
vermek üzere çalışma başlattığı ifade edilmektedir. Tarım Bakanının
açıklamasına göre Güneydoğu Anadolu’da dokuz ilde çiftçi bazında hasar tespit
çalışmaları yapılacağı, hasarın boyutuna göre önlemler alınacağı açıklanmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, kuraklık sorunu sadece Güneydoğuyu etkilememiştir. Konya başta
olmak üzere İç Anadolu’da da durum çok kötüdür. Geçen yıl yaşanan kuraklıktan
gereken dersler alınmalı, zarar gören çiftçilerimizin kayıplarının telafisi
için bugünden gereken tedbirler alınmalıdır. Konya bölgesinde hasar tespit
kurulu oluşturulmalı, bir an önce çalışmalarına başlamalıdır. Çiftçilerimizin
zararları ürün bazında tespit edilerek tüm üreticilerimizin zararları en kısa
zamanda karşılanmalıdır. Birçok vilayette 2007 yılı desteklemeleri, yonca, fiğ,
yem bitkileri desteklemeleri ödenmesine karşın Konya’da maalesef bugüne kadar
ödenmemiştir. Bunlar acilen ödenmelidir. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun
Sayın Kalaycı. MUSTAFA KALAYCI
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Kuraklık başta
olmak üzere tarımdan yeterli geliri elde edemeyen çiftçiler üretime devam
edebilmek için kullandığı kredinin borcunu ödeyememektedir. Bu sebeple 2007 ve
2008 yılında kredi borcunu ödemeyen tüm üreticilerin özel ve kamu bankalarına
olan kredi borçları faizsiz ertelenmelidir. Kuraklığın etkisini kısmen
azaltabilmek için üreticilerin sulama yapabilmesi çok önemlidir ancak elektrik
borçlarından dolayı icralık olan ve sayaçları kapanan üreticiler sulama
yapamamaktadır. Kesik elektrikler acilen açılmalı, icralar durdurulmalı ve
elektrik borçları yeniden yapılandırılmalıdır. Hükûmete, Sayın Başbakana
ve Sayın Tarım Bakanına sesleniyorum: Köylüye, çiftçiye kulak verin. Onların
sesini dinlemek için telekulağa, dinleme ve izleme
yapmanıza da gerek yok. Çiftçi ve köylü çok sıkıntıda. Feryatları
her yerden duyulmaktadır. Burada masal anlatmayı ve palavra sıkmayı da bir
kenara bırakın. Çiftçinin ve köylünün hâlini artık görün. Gerçi sizin, ne
Konya’dan ne de dünyadan haberiniz var. Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Kalaycı. Gündem dışı her
iki konuşmaya, birlikte, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım Bey cevap verecek. Buyurun Sayın
Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar) ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Balıkesir
Milletvekilinin gündem dışı konuşmasında Balıkesir ilinin kara yollarıyla
ilgili yapılan çalışmalar konusunda dile getirdiği hususlara cevap vermek için
huzurlarınızdayım. Balıkesir ilimiz
dâhilinde, Değerli
milletvekilleri, Hükûmetimizin ülke çapında
başlattığı bölünmüş yol projesi, Acil Eylem Planı kapsamında, beşinci yılın
sonunda 14 bin kilometreye yükselmiştir. Bu sene bu hedefi 17 bin kilometreye
çıkardık ve şu anda devam eden projelerle birlikte 2008 yılı sonunda 15 bin
kilometre hedefini aşmış olacağız. Önceliğimiz illerden illere geçiş yapan
yolların, ulusal ulaşım koridoru oluşturacak yolların açılmasıdır. Çünkü, eğer ülke çapında gelişmiş yol ağınız yoksa
ticaretinizi de artıramazsınız, üretiminizi de değerlendiremezsiniz,
insanınızın hayatını da kolaylaştıramazsınız, taşıma maliyetlerini de aşağıya
çekemezsiniz. Bildiğiniz gibi
petrol başını aldı, gitti; dünya için çok büyük tehdit. Bunun için maliyetleri
kontrol altına almanın yollarından bir tanesi de taşıma maliyetlerini gelişmiş
ulaşım altyapısıyla düşürmektir. Bunun için bölünmüş yol projesini başlattık ve
birinci dönemde de büyük oranda bu hedefe ulaştık. Sadece ekonomiyle ilgili
değil, insan hayatıyla ilgili de bu yolların çok büyük katkısı olduğunu artık
görüyoruz. Çünkü bölünmüş yollarda trafik kazaları yüzde 70 azaldı. İki gidiş,
iki geliş olduğu için hatalı sollamalar olsa bile
kafa kafaya çarpışma riskini ortadan kaldırmakta, böylece kazalarda hayatını
kaybeden vatandaşlarımızın sayısı azalmaktadır. Belki bu her şeyden daha
önemlidir çünkü insan hayatının bedeli yoktur. Değerli
milletvekilleri, Balıkesir’de devam eden birçok projemiz vardır. Bu projelerden
biri Balıkesir-Susurluk-Karacabey yolu, İşte bu nedenle,
Balıkesir içerisinde Balıkesir çevre yolu, Bigadiç-Sındırgı,
Balıkesir-Susurluk, Dursunbey-Harmancık, Bandırma-Susurluk, Havran-Edremit
yoluna toplam 40 trilyon ek ödenek tahsis edilecektir. ERGÜN AYDOĞAN
(Balıkesir) – Havran-Balıkesir arasını söylemediniz Sayın Bakan. ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Az önce söyledim. Şimdi, bu… ERGÜN AYDOĞAN
(Balıkesir) – Hayır o yok, Balıkesir-Havran arası… ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ
YILDIRIM (Devamla) – Değerli arkadaşlar, önceliklere dikkat etmemiz lazım. Siz
de ifade ettiniz, Susurluk yolu… ERGÜN AYDOĞAN
(Balıkesir) – Bandırma-Susurluk… ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Susurluk yolu, Bandırma-Susurluk ve Balıkesir-Susurluk…
Bandırma-Susurluk, aynı yolun devamı. Bu yol, trafik yoğunluğu en fazla olan
yoldur, 22 bin trafiği vardır. Ne yazık ki müteahhidin taahhüdünü yerine
getirememesi yüzünden, bu yolun, iki üç senedir, verimli şekilde yapımı
sürdürülememiştir. Ancak şimdi bu hukuki sorun da çözülmüştür. Süratli bir
çalışmayla, biz, Balıkesir-Susurluk yolunu bu sene bitiriyoruz. ERGÜN AYDOĞAN
(Balıkesir) – Balıkesir-Susurluk-Bandırma… ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Evet ikisini de kastediyorum: Balıkesir-Susurluk,
Susurluk-Bandırma. Yani Bandırma’daki feribotun İstanbul’a bağlantı yapan yolu
kastediyorum. Buna bütün gücümüzü veriyoruz, bunu bitireceğiz. Bu yol, çünkü… Değerli
arkadaşlar, Türkiye'nin iki büyük kenti arasında, İstanbul ile İzmir arasında
tam anlamıyla bir yol olduğunu söyleyemeyiz. Bunu itiraf etmeliyiz. Onun için,
önceliklerimizi iyi belirlememiz lazım. İlçeler arası bölünmüş yol yapamayız
iller arası bölünmüş yol dururken. İşte o yüzden buraya yükleniyoruz. İller… ERGÜN AYDOĞAN
(Balıkesir) – Dursunbey-Harmancık arası… ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Dursunbey-Harmancık ayrı bir güzergâhtır. O da bir
koridor olarak İzmir’e uğramadan güneyi kuzeye, Marmara’ya bağlayan önemli bir
koridordur. Buraya da ciddi anlamda, 10 trilyonluk ilave kaynak ayırdık. Bir 5
trilyonu var, 10 trilyon daha koyduk. Böylece, Balıkesir’de, başlangıçta toplam
15 milyon civarında kaynak ayırmışken, ek ödenekten verdiğimiz imkânlarla 60
trilyonluk yol yapacağız, bu sene 60 trilyonluk yol yapacağız. Ama az önce
söyledim yani bu yolların bir senede bitmesini beklemememiz lazım. ERGÜN AYDOĞAN
(Balıkesir) – Körfez yolu efendim? ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Körfez yolunu da… Orada bir sorunumuz var.
Çanakkale’den gelen kısımda, Körfez’e devam eden yerde SİT bölgesi var. Orada
bir sorunumuz var, onu aşmaya çalışıyoruz. Körfez üzerinden Balıkesir’e devam
eden güzergâhta da çalışmamız devam ediyor. Ancak dediğim gibi birinci öncelik,
Balıkesir çevre yoludur; Bigadiç-Sındırgı devam eden iştir, ikinci
önceliğimizdir; Balıkesir-Susurluk’tur, Dursunbey-Harmancık yoludur,
Bandırma-Susurluk’tur, Havran-Edremit-Ayvalık’tır. Az önce ifade ettim. ERGÜN AYDOĞAN
(Balıkesir) – Balıkesir-Körfez arası yapılmayacak mı? ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Yapılacak. Bütün yollar yapılacak ancak az önce de
ifade ettiğim gibi imkânlar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsızdır. Sınırlı imkânları
ihtiyaçların önceliklerine göre tahsis edemezsek, sadece vatandaşın beklediği
hizmet gecikmekle kalmıyor, aynı zamanda da kaynağın bir anlamda israf edilmesi
anlamına gelir. Değerli
milletvekilleri, o bakımdan, Balıkesir Milletvekilimizin özellikle Balıkesir
ili kara yolu yatırımlarıyla ilgili bu konuyu gündeme getirmesinden dolayı
kendisine teşekkür ediyorum. Bütün Balıkesir milletvekillerimiz bölgenin
yollarla ilgili altyapı standardının gelişmesi için hakikaten gayret
etmektedir. Biz de buna karşılık eldeki imkânlarla gereken her türlü desteği
vermekteyiz. Efendim, Konya
Milletvekilimiz Sayın Mustafa Kalaycı’nın, Konya
Ovası’nda yaşanan kuraklık münasebetiyle yaptığı gündem dışı konuşmaya ilgili
bakan resmî bir görevle yurt dışında olduğu için Vekil Bakan olarak ben cevap
veriyorum. Konuya onun kadar hâkim değilim. O yüzden de metinden okumamı lütfen
mazur görün. Kuraklık, son yıllarda dünyanın gündemini en önde işgal eden
konulardan bir tanesi. İklim değişimi,
küresel ısınma nedeniyle insanlar gelecekte artık dünyayı iyi günlerin
beklemediğine inanıyor. Onun için de, atmosfere neşrettiğimiz karbondioksit ve
her türlü egzoz gazının azaltılması için biliyorsunuz bir Kyoto Protokolü ve
onu izleyen anlaşmalar yapıldı. Kyoto Protokolü’nü birçok ülke kabul etti ve
nihayet Hükûmetimiz Bakanlar Kurulunda aldığı bir
kararla Kyoto Protokolü’ne taraf olmaya karar verdi. Bugünlerde yüce Meclise
gelecek ve Kyoto Protokolü’ne Türkiye taraf olacak. Çünkü Türkiye’nin taraf
olmamasının bir anlamı yok. Dünyada kişi
başına Konya’da da bir
kuraklık yaşandığı doğrudur. Yağışların normalin altında seyretmesi, su
kullanımının artması… Su medeniyettir, yani insanların, şehirleşme arttıkça, su
kullanımı da artıyor. Yer altında sürekli düşümler, havza su kaynaklarının
kullanımıyla ilgili yeni tedbirleri de beraberinde getirmektedir. Master plan çalışmalarıyla, havza yer üstü ve yer altı su
kaynaklarının yeniden tespit edilmesi ve bu kaynakların, mevcut ve tasarlanan
projelerde verimli bir şekilde kullanılması için alınması gereken tedbirler,
gayet tabii ki, ilgili bakanlık tarafından yerine getirilmektedir. Önce bir rezerv
tespitini gözden geçirmek, işin en başta yapılması gereken tarafıdır. O yüzden
de, Çevre ve Orman Bakanlığı, kuraklıkta Konya’yı pilot bölge olarak seçmiştir.
DSİ Genel
Müdürlüğü tarafından 2007 sonbaharında başlatılan yer altı suyu tespit
çalışmaları, valilik, kaymakamlık ve belediyeler, KOSKİ, MEDAŞ kurumlarıyla
beraber yürütülmüş ve 30 Nisan 2008’de tamamlanmıştır. Böylece, bölgede bulunan
27.140 adet ruhsatlı kuyu da dâhil olmak üzere, 12 Mayıs 2008 tarihi itibarıyla
92.990 adet kuyu tespiti yapılmış ve bunların 90.824 tanesi Coğrafi Bilgi
Sistemi’ne işlenmiştir. Peki, bütün
bunlardan ortaya çıkan sonuç nedir? Konya ilinin tarıma elverişli arazi
miktarı, mevcut su kaynaklarıyla sulanabilecek arazi miktarının 3 katıdır,
dolayısıyla kaynaklar yetersiz. Mevcut su kaynaklarından azami ölçüde istifade
etmek için seçilecek ürün tercihleri gözden geçirilmelidir, yani daha az su
ihtiyacı duyan ürünler… Artı, sulama metotları gözden geçirilmelidir. Açık
sulama, hem buharlaşmak suretiyle su kaybına sebep oluyor, aynı zamanda da
tuzlanmayı artırıyor. Onun için, damlama, damıtma usulü sulama şekline bu gibi
bölgelerimizde geçme kararı alınmıştır. Sulama kooperatif
ve birlikleri, maalesef, istendiği gibi görev ifa etmemektedir. Bu iş,
başlangıçta DSİ’deydi. Sulama birlikleri dedi ki:
“Biz bu işi üstlenelim, çiftçiyle biz muhatap olalım, onlara en ekonomik
şartlarda suyu verelim.” Ama uygulamada gördük ki ya sulama bedellerini
toplamıyorlar -elektriği kastediyorum terfi sulamada- veya topladıkları
paraları TEDAŞ’a ödemiyorlar, hizmet verilmediği için
de şikâyet ediyorlar. Şimdi, anlaşılan bir sistemi uygulamazsanız, işinizi
takip etmezseniz, sistemin yanlışlığını sorgulamak abesle iştigaldir. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gayet tabii ki, Hükûmetimiz,
GAP; DAP ve KOP, yani, Konya Ovası Projesi’ni birkaç gün önce Diyarbakır’da
kamuoyuna açıklamıştır. Konya Projesi’nin en önemli projesi eksik barajların
tamamlanmasıyla beraber, sulama ağının tamamlanmasıyla beraber Mavi Tünel
Projesi’dir, milyar dolarlık projedir. Yani Kahramanmaraş’tan Göksun Irmağı’nı
Konya Ovasına taşımak suretiyle Konya’nın sulamadaki eksikliğini giderme
projesidir. Bu da yılların özlenen, beklenen projesidir. Nihayet bunun yapımına
da başlanmıştır, süratle devam etmektedir. Sayın
Milletvekilimizin -tabii, burada ben tekrar etmeyeceğim- biraz, Hükûmetimize yönelik… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun
Sayın Bakanım, devam edin. ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - …insafsız değerlendirmeleri oldu, bunları tekrar
etmeyeceğim. “Konya’yı bilmeyen, dünyayı bilmeyen bu işleri bilmez.” dedi.
Konya’yı da biliyoruz, Hanya’yı da biliyoruz, dünyayı da biliyoruz. Çünkü, biz, vatandaşla telefon yoluyla haberleşmiyoruz,
vatandaşla yüz yüze haberleşiyoruz. Sayın Başbakanımız sürekli vatandaşla iç
içe. Bizler, sürekli, yurdun her köşesinde vatandaşla haşir neşir oluyoruz.
Vatandaş bize beğendiği işleri de söylüyor, beğenmediği işleri de söylüyor.
Vatandaş bu işin patronudur, efendisidir. Sandığın önüne gittik, yaptığımızı,
yapmadığımızı vatandaşa anlattık. Vatandaş da kararını verdi, o kararı da
hepimiz biliyoruz. İşte, o karardan sonra oluşan yüce Meclis de burada. Onun
için, vatandaşı yok sayan… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Bakan, sözlerinizi tamamlar mısınız lütfen. ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - ... vatandaşı ihmal eden
hiç kimsenin siyasi geleceği yoktur. Bu duygularla
tekrar yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Bakan. Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz. Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır. Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun bazı sayın milletvekillerinin
yasama dokunulmazlıkları hakkında on beş adet sıra sayısı vardır. Raporların
muhalefet şerhleri aynı olduğundan ortak muhalefet şerhi son raporun ardından
okunacaktır. Şimdi, raporları
sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım: V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler 1.- Tokat Milletvekili Zeyid
Aslan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/136) (S. Sayısı: 173) (x) 2.- Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/137) (S.
Sayısı: 174) (x) 3.- Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen’in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/138) (S. Sayısı: 175) (x) 4.- Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/139) (S. Sayısı: 176) (x) 5.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/140) (S.
Sayısı: 177) (x) 6.- Afyonkarahisar
Milletvekilleri Ahmet Koca ve Sait Açba’nın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/141) (S.
Sayısı: 178) (x) 7.- Adana Milletvekili Tacidar
Seyhan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/142) (S. Sayısı: 179) (x) 8.- Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/143) (S.
Sayısı: 180) (x) 9.- Kütahya Milletvekili Soner Aksoy’un Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/144) (S.
Sayısı: 181) (x) 10.- Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan’ın
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/145) (S.
Sayısı: 182) (x) 11.- Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/146) (S.
Sayısı: 183) (x) 12.- Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/147) (S.
Sayısı: 184) (x) 13.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/148) (S.
Sayısı: 185) (x) 14.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sekmen’in Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/149) (S. Sayısı:
186) (x) 15.- Eskişehir Milletvekili Kemal Unakıtan’ın
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/150) (S.
Sayısı: 187) (x) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına 1163 sayılı
Kooperatifler Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Tokat
Milletvekili Zeyid Aslan hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Tokat Milletvekili
Zeyid Aslan hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına 2911 sayılı
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Antalya
Milletvekili Deniz Baykal hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına
Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu,
Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Antalya
Milletvekili Deniz Baykal hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının
sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Seçim Kanununa
ayrı davranmak suçunu işlediği iddia olunan Zonguldak Milletvekili Polat
Türkmen hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma
Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmen hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının
sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görevi kötüye
kullanma suçunu işlediği iddia olunan Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık
Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun
19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Diyarbakır
Milletvekili Mehmet Mehdi Eker hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Müteselsilen görevde yetkiyi
kötüye kullanma suçunu işlediği iddia olunan Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer
Üstün hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık
Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun
19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstün hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Yetkili
mercilerin emirlerine riayetsizlik suçunu işlediği iddia olunan Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca hakkında düzenlenen
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür. Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
vermiştir. Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Yetkili mercilerin emirlerine riayetsizlik suçunu işlediği iddia
olunan Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında
görüşülmüştür. Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba
hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçunu
işlediği iddia olunan Adana Milletvekili Tacidar
Seyhan hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma
Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
Adana Milletvekili Tacidar Seyhan hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
vermiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun’a muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Karabük Milletvekili Mehmet
Ceylan hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma
Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkındaki Kanuna muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Kütahya Milletvekili
Soner Aksoy hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma
Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
Kütahya Milletvekili Soner Aksoy hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yaralamaya sebebiyet vermek
suçunu işlediği iddia olunan
Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık
Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun
19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
vermiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Seçim Propaganda Yasağına Aykırı Hareket suçunu işlediği iddia
olunan Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında
görüşülmüştür. Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 298 sayılı Seçim Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan
Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında
görüşülmüştür. Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan Komisyonumuza yazılı olarak
dokunulmazlığının dönem sonuna ertelenmesi talebini iletmiştir. Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 298 sayılı Seçim Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan
Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür. Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün Komisyonumuza yazılı olarak
savunmasını vermiştir. Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görevi ihmal suçunu işlediği iddia olunan İstanbul Milletvekili
Mehmet Sekmen hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma
Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür. Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
İstanbul Milletvekili Mehmet Sekmen hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 213 sayılı yasaya aykırılık suçunu işlediği iddia olunan Eskişehir
Milletvekili Kemal Unakıtan hakkında düzenlenen
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür. Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
Eskişehir Milletvekili Kemal Unakıtan hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
vermiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur. Burhan
Kuzu İstanbul Komisyon
Başkanı ve üyeler Muhalefet Şerhi Karma Komisyon’un, kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine dair
kararına aşağıda yazılı gerekçelerle muhalefet ediyoruz; (1) Dokunulmazlıklar
konusunda, 22. Yasama Dönemindeki temel sorun; mevcut Anayasanın 76. maddesiyle
TBMM İçtüzüğünün 131 ve devamı maddelerinin, düzenleniş amacına aykırı olarak
ve çoğunluk diktasına dayalı bir anlayışla uygulanmasından kaynaklanmaktadır. Aynı anlayış ve uygulamanın 23. Yasama Döneminde de devam edeceği
görülmektedir. Bilindiği gibi, TBMM İçtüzüğünün 131 ve müt.
maddelerindeki hükümlere göre; Karma Komisyon, olayın ve suçlamanın niteliğine göre; ya
dokunulmazlığın kaldırılmasına ya da kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine
karar verecektir. Elbette bu değerlendirmeyi yaparken, önüne gelen dosya
kapsamını da göz önünde bulunduracaktır. Dosyanın geldiği safahat, suçlamanın
niteliği gibi hususları genel olarak göz önüne alıp, keza Anayasanın 76.
maddesinde düzenlenmiş olan “Milletvekili seçilme engeli” teşkil eden bir
suçlamanın söz konusu olup olmadığını da değerlendirerek; buna göre karar
verecek ve rapor hazırlayacaktır. Bunu yaparken, bir yargıç gibi davranmamak gerektiği açıktır.
Delillerin tartışmasından özenle kaçınmak gerekmektedir. Bu âdil ve objektif yaklaşım içinde hazırlanacak olan raporun, 2
ayrı sonucu olacaktır. Karma Komisyon ise, hiçbir objektif ölçü arayışına girmeden,
Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda karar vermiştir. (2) 22. Yasama Döneminde,
kişisel kaygı ve siyasi hesaplarla Meclis iradesine tahakküm eden siyasi
iktidarın, aynı anlayış ve uygulamayı bu dönemde de devam ettirmek istediğini,
demokrasi adına endişeyle gözlemliyoruz. Bu endişe sebebiyledir ki, her zeminde
demokrasi ve hukuk adına, AKP Grubunu uyarmak gereğini duyuyoruz. Hükümet kaynaklı olarak sürdürülen bu hukuk tanımaz uygulamalar
sebebiyle; Anayasa ve İçtüzük açık bir şekilde ihlâl edilmektedir. Hukuka aykırı olan, çoğunluk diktasına dayalı olan bu yanlış
uygulamalar sebebiyledir ki; kişiler yargılanamamakta, bu durum gelişen süreçte
tıkanmalara yol açmaktadır. Bu yanlış uygulamalar ve dayatmalar sebebiyle; kamuoyunun doğru
bilgilendirilmesi mümkün olamamakta ve adli denetim süreci ihlâl edilmektedir. Dokunulmazlık kurumu ve keza soruşturma izni kavramları, Siyasi
İktidar tarafından hukuk tanımaz bir anlayışla yozlaştırıldığı ve kötüye
kullanıldığı içindir ki; TBMM belli bir süreçten sonra bazı bürokratlar ve
kanun kaçakları (58 ve 59. Hükümetler Dönemindeki Milli Eğitim Bakanlığı
Müsteşarı gibi) için bir sığınma mercii haline getirilebilmiştir. Anılan kişi hakkında, yargı kararlarını uygulamamaktan dolayı
Yargıtay 4. Ceza Dairesine intikal eden 20’ye yakın dosya mevcuttur. Bu dosya
sayısının daha da artacağı anlaşılmaktadır. Keza, AKP Mersin Milletvekili Ali Er hakkındaki dosya da üzerinde
önemle durulması gereken bir dosyadır. Anılan Milletvekili hakkında, oğlunun
yol açtığı ve ölümle sonuçlanan trafik kazasıyla ilgili olayda, sanık konumuna
girerek olayı üstlendiği iddia edilmektedir. Bu çok ağır bir iddiadır. Bir
Milletvekilinin böylesine nitelikli bir iddiayla görevini sürdürmesi ve zan
altında kalması, Milletvekilliği sıfatı ve TBMM’nin saygınlığıyla bağdaşmaz.
Ancak Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar sebebiyledir ki, çoğunluk diktası
uygulaması sonucunda, adı geçen milletvekili de “âdil yargılanma hakkını”
kullanamamaktadır. Öte yandan; haklarında zimmet, dolandırıcılık, çete kurmak, kamu
taşıma biletlerinde kalpazanlık yapmak gibi suçlamalar bulunan
Milletvekilleriyle ilgili yargılamaların yapılamaması; kamuoyunun denetim
yapması ve bilgi alması süreçlerini olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
Türkiye’nin “karanlık suç ilişkileri” dönemini teşkil eden Susurluk ve
bağlantılı dosyaların yargılaması bu yüzden uzun yıllar yapılamamıştır. Faili
meçhul cinayetlerin yoğun olarak işlendiği bir dönemi kapsayan bu olayların
gerçek boyutlarının ortaya çıkarılmamış olması sebebiyledir ki; aradan geçen 8-10
yıldan sonra benzer nitelikte olan Hrant Dink, Malatya cinayetleri, Rahip cinayetleri ve eylemleri
karşımıza çıkmıştır. Ergenekon ismiyle adlandırılan, ancak hazırlık tahkikatı
aşamasından itibaren Hükümet sözcüsü medya yapılanmasına Emniyet tarafından
servislerin yapıldığı bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz görülmektedir. Acz ifade eden ve
ibret verici olan bir diğer gelişme ise; henüz iddianamesi dahi
düzenlenmemiş olan bir soruşturma; Başbakan ve Kültür Bakanı tarafından, AKP
aleyhine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılan davayla irtibatlandırılabilmiştir. Böyle bir tablo ve sunuş, demokrasiler için utanç verici olmanın
ötesinde, demokrasinin geleceği bakımından da endişe vericidir. (3) Hükümet,
dokunulmazlıklar konusunda sıkışmış durumdadır. 22. Yasama Döneminde yarattığı
hukuk dışı uygulamalar Hükümet’i esir almıştır. Bu esaret, 23. Yasama Döneminde
yeni hukuksuzlukları beraberinde getirmektedir. Hükümet, 23. Yasama Döneminde PKK terörü sebebiyle gelişen
toplumsal ve siyasi süreci, popülist bir anlayışla
istismar etme girişimi içindedir. Çoğunluk diktasına dayalı hukuk tanımaz uygulamalar 23. Yasama
Döneminde, Meclis bünyesinde giderek tırmanmaktadır. Gelinen süreçte, kamuoyunda doğmuş olan tepki sebebiyle; AKP
Hükümeti, kendi suçluluğunu ve sorumluluğunu bertaraf edebilmek amacıyla, bilgi
kirliliği ve karartma yaratarak; DTP’li
Milletvekillerinin şahsında, dokunulmazlıkların kaldırılması uygulamasını
gerçekleştirmek suretiyle, kürsü sorumsuzluğuna müdahalenin yolunu açmaktadır. Böyle bir süreçte, Hükümet’in bazı kavramları istismar ederek bir
oldu - bitti, bir emrivaki yaratmak istediği görülmektedir. Bu girişimlere, demokrasi ve hukuk adına engel olunması
gerekmektedir. Böyle bir girişim kaçınılmaz olarak, kürsü sorumsuzluğunun ihlâli
sonucunu doğuracaktır. Faşizan yapılanmayı ve Parti Devleti yapılanmasını
kurumsallaştırma yolunda ciddi bir mesafe sağlayan siyasi iktidar; bu yolla,
yasama sorumsuzluğunun da ihlâli sürecini başlatacaktır. Anayasa’nın 83/2 ve 14. maddesiyle bağlantılı olan suçlamalar
yönünden, TBMM Başkanlığına intikal eden dosyaların akıbeti hakkında karar
verme yetkisi TBMM-Karma Komisyonuna aittir. Bu süreçte artık geçerli olan
irade, Komisyonun iradesidir. Komisyon, dosya kapsamı ve yukarıda sözü edilen
maddeler çerçevesinde değerlendirmesini yapacaktır. TBMM Başkanlığına intikal eden bazı dosyaların, Karma Komisyonda
görüşülmesine fırsat verilmeden, Hazırlık Komisyonu veya TBMM Başkanlığı
aşamasında, Mahkemelerine veya Savcılıklara iade edilmesini; Karma Komisyon ve
Meclisin iradesine müdahale olarak gördüğümüzü önemle ifade ediyoruz. (4) Açıklanan sebeplerle; AKP Grubunun, çoğunluk diktasına dayalı olarak, keyfi ve sorumsuz
bir şekilde tesis ettiği bir Komisyon iradesi söz konusudur. Demokrasi ve
kurallarla böylesine sorumsuz bir şekilde oynanması kaçınılmaz olarak adalet
kavramını zedelemektedir. Bu anlatımlarımız çerçevesinde, dokunulmazlıkların kaldırılması
konusunda “ilkeli ve tutarlı” davranılmasının önemini bir kez daha
vurguluyoruz. Hukuk, kurallarla çalışır ve işler. Toptan veya götürü usulün,
hukukta yeri yoktur. Dokunulmazlıklar konusundaki temel ve objektif ölçü ise,
Anayasanın 76 ncı maddesidir. Bu madde kapsamında kalan suçlar yönünden ayrım yapılmadan,
yargılama sürecinin devam etmesi gerekir. Çünkü bu suçlar sübut bulduğu
takdirde, nitelikleri itibariyle Milletvekilliği göreviyle bağdaşmamaktadır.
Sübut halinde sürdürülmesi mümkün olmayan Milletvekilliği görevinin devam
etmesinin hiçbir hukuki açıklaması ve tutarlılığı söz konusu olamaz. Böyle bir durum, Anayasa ve İçtüzüğün ilgili hükümlerinin ihlali
anlamına gelir. 76 ncı madde ölçütünün dışında kalan
suçlar yönünden ise; dosyası bulunan Milletvekilinin talep ve savunması da
değerlendirilerek, dosya safahatına ve içeriğine göre karar verilmelidir. Bu aşamada, diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlıklarının
bulunduğu yolundaki AKP görüşlerini değerlendirmekte yarar görüyoruz. Önemle
ifade ediyoruz; diğer kamu görevlileri hakkında dokunulmazlık söz konusu
değildir. Kamu görevlileri hakkında “soruşturma izni” kavramı söz konusudur.
Soruşturma izni ilgili amir tarafından verilmediği takdirde, idari yargı prosedürü içinde, adli kovuşturma ve yargılama süreci
başlayabilmekte, daha doğrusu yargı denetimi süreci işlemektedir. Bu sebeple,
kamu görevlilerinin dokunulmazlığı değil, belli usul dairesinde yargılanması
söz konusudur. Nitekim, yakın tarihte
rektörler, kuvvet komutanları görevde iken yargılanmışlar, tutuklu kalmışlar,
beraat etmişler veya mahkum olmuşlardır. Salt bu süreç dahi; AKP sözcülerinin
söylemlerinin gerçeklerle ve mevzuatımızla ilgisi olmadığını göstermeye yeterlidir.
Öte yandan; kamu görevlileriyle ilgili olarak bu adli sürecin dışında; görev
yeri değişikliği, disiplin uygulamaları ve tazmin sorumluluğunun varlığı da
ayrı bir gerçektir. Bir kez daha ifade ediyoruz; soruşturma izni kavramı, görevin
mahiyeti gereği uygulanan bir hukuksal durumdur. En nihayet, soruşturma izni düzenlemesinden Hükümet rahatsız ise
veya gerçekten düzeltilmesine gerek görüyor ise yahut daha seri hale getirmek
istiyorsa; bu yöndeki yasal değişiklikleri her zaman değerlendirmeye açık olduğumuzu
hep ifade ettik. Ancak burada da, Hükümetin gayri ciddi ve tutarlı olmayan
tavrı hemen ortaya çıkmıştır. Çünkü; Hükümet,
soruşturma izni kavramını ve yetkisini kendi tekelinde tutarak; siyasi ve
kişisel yaklaşımına göre, soruşturma iznini kaldırmakta ya da reddetmektedir. Soruşturma izninin kısıtlanması veya kaldırılması yönünde 22.
Yasama Döneminde başta Bursa Milletvekili Sn. Ertuğrul Yalçınbayır
tarafından sunulan kanun tekliflerinin, AKP’nin oylarıyla reddedildiğini de
önemle ifade ediyor ve vurguluyoruz. Görüldüğü gibi; Hükümet, demokrasi arayışı içinde olmayıp,
dayatmacı bir anlayışla, kişisel çıkar ilişkileri ve siyasi kaygılarla;
dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini toptan bir anlayışla engellemektedir. Böyle bir anlayış ve uygulamanın, hukukta ve anayasada yeri
yoktur. Tüm bu sebeplerle; Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar
doğrultusunda, kişisel çıkarlar ve siyasi kaygılarla, TBMM Karma Komisyonu’nun
AKP’li üyelerinin çoğunluk diktası yoluyla tesis ettikleri erteleme kararına
muhalefet ettiğimizi beyan ediyoruz.
Muhalefet Şerhi Dokunulmazlıkların kaldırılması isteğinin dönem sonuna kadar
ertelenmesine dair çoğunluk kararına muhalefet şerhimiz aşağıda arz edilmiştir. Milletvekili dokunulmazlığı birçok modern ülkede bulunduğu gibi
ülkemizde de anayasal bir hukuki müessese olarak yer almaktadır.
Milletvekillerinin görevlerinin niteliği gereği birçok haksız ve uydurma
isnatla karşılaşmaları muhtemeldir. Nitekim bu nedenle birçok suç tipi
bakımından diğer kamu görevlileri de benzer korumalara sahiptir. Ancak dokunulmazlıkla amaçlanan esas gaye milletvekillerinin
meclis kürsüsündeki konuşmaları sebebiyle sınırsız yargılanmazlık güvencesine
sahip olmaları yanında esas itibariyle iftira niteliğinde olacak ithamlardan
korunmalarını temin etmektir. Bugün ise komisyon önüne gelen dosyalardan
anlaşıldığı üzere Sayın Başbakanımız hakkında zimmet, evrakta sahtecilik, cürüm
işlemek için teşekkül oluşturmak, bazı bakanlarımız hakkında vergi usul
kanununa muhalefet ve yine partilerinde önemli görevlerinde bulunan bazı
milletvekilleri hakkında sahtecilik, halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge
farklılığı gözeterek açıkça tahrik etmek, ihaleye fesat karıştırmak, kamu
kurumlarını dolandırmak, suçu ve suçluyu övmek gibi ağır toplumca yoğun antipati duyulan mahkûmiyetleri halinde bırakınız bakan
olmayı milletvekili olmayı kamu görevi bile yapamayacak olan insanların
dokunulmazlık zırhına bürünerek bu müessesenin istismarına neden oldukları
anlaşılmaktadır. Bu durum kamu vicdanında, demokratik sisteme, siyaset kurumuna,
meclisin üstünlüğüne gölge düşürmekte, derin yaralar açmaktadır. Çağdaş demokrasilerde bırakınız mahkûm olmayı bu tür isnatlarla
karşılaşan siyasetçiler ve kamu görevlilerinin görevden ayrılmaları neredeyse
yazısız bir kural haline gelmiştir. Dokunulmazlıkların kaldırılma isteğine AKP’li üyeler yargının
siyasallaştığı hâkim savcıların bağımsızlığını kaybettiği kamu görevlilerinin
de dokunulmazlığının bulunduğu, milletvekillerinin itibarının bu şekilde
korunduğu gerekçeleri ile karşı çıkmaktadırlar. Bu gerekçelerin hiç birisi gerçekçi
bulunmamaktadır. Her kurum içerisinde hatalar yapıldığı gibi kasıtlı yanlışlar da
yapılabilmektedir. İşine geldiğinde hukuka saygı talep eden yargı kararlarını
kendisine referans gösteren iktidar hatta zaman zaman
ana muhalefetin bu tavrı bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Bu
tavrın devamı halinde hakkındaki yargı kararını beğenmeyen bütün
vatandaşlarımıza “yargı siyasallaşmıştır ben bu kararı tanımıyorum” deme imkânı
getirecektir ki bu durum kaosa yol açacaktır. AKP’nin diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlığı bulunduğu
gerekçesi samimiyetten uzaktır. Bahsedilen kamu görevlilerinin dokunulmazlığını
AKP kaldırmak istemiştir de engel olan mı olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yukarıda belirtilen suçlardan
yargılanan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının devamı ile meclisin
itibarının korunacağını düşünmüyoruz. Tam tersine bir kurum varsa içindeki
sıfatını istismar edenleri ayıklayarak itibar kazanacağına inanmaktayız. Bu sayede haklarında uydurma isnatlardan milletvekillerinin
aklanmalarının önü açılmış olacaktır. Bütün bu nedenlerle MHP olarak dokunulmazlığın anayasamızda kürsü
dokunulmazlığı şeklinde yeniden düzenlenmesinin yerinde olacağına mevcut hal
itibariyle de haklarında fezleke olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının
kaldırılarak adaletin tecellisine tevdilerine karar verilmesi gerektiği
inancıyla muhalefet şerhimizi arz ediyoruz.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır,
okutup bilgilerinize sunacağım: VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI A) Tezkereler 1.- Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türk Grubunda, Tokat Milletvekili Orhan Ziya
Diren’in istifasıyla boşalan asıl üyeliğe, CHP Grubunca İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in aday
gösterildiğine ve bu konu hakkındaki Başkanlık Divanı kararına ilişkin
Başkanlık tezkeresi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren’in Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türk Grubu asıl üyeliğinden
istifasıyla boşalan üyelik için, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 2. maddesinin (a)
fıkrası uyarınca, CHP Grup Başkanlığınca aday gösterilen İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in üyeliği
hususu, TBMM Başkanlık Divanı’nın 3.10.2007 tarih ve 5 sayılı Kararı’nı
müteakiben Genel Kurulun bilgisine sunulur. Nevzat
Pakdil Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Vekili BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Komisyondan istifa tezkeresi vardır, okutuyorum: B) Önergeler 1.- Ankara Milletvekili Mehmet Zekai Özcan’ın, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/54) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum. Gereğini
bilgilerinize saygıyla arz ederim. 27.5.2008 Mehmet
Zekai Özcan Ankara BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Meclis araştırması açılmasına ilişkin beş önerge vardır,
önergeleri okutuyorum: C) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 28 milletvekilinin, inşaat sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/200) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gerekçesini ekte sunduğumuz, ülkemiz ekonomisi için önem taşıyan
inşaat sektörünün sorunlarının tespit edilerek çözüm yollarının araştırılması
ve bunun için yapılacak yasal düzenlemeler de dahil
olmak üzere alınacak tedbirlerin tespiti için Anayasanın 98'inci İç Tüzüğün 104
ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz. 1) İsmet Büyükataman (Bursa) 2) Necati Özensoy (Bursa) 3) Zeki Ertugay (Erzurum) 4) Gürcan Dağdaş (Kars) 5) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın) 6) Kamil Erdal Sipahi (İzmir) 7) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta) 8) Atila Kaya (İstanbul) 9) Şenol Bal (İzmir) 10) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ) 11) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
12) Osman Ertuğrul (Aksaray) 13) Osman Durmuş (Kırıkkale)
14) Bekir Aksoy (Ankara)
15) Cemaleddin Uslu (Edirne) 16) Muharrem Varlı (Adana) 17) Yılmaz Tankut (Adana) 18) D. Ali Torlak (İstanbul)
19) Akif Akkuş (Mersin) 20) Metin Çobanoğlu (Kırşehir) 21) Münir Kutluata (Sakarya) 22) Cumali Durmuş (Kocaeli) 23) Recep Taner (Aydın) 24) Beytullah Asil (Eskişehir) 25) Mustafa Enöz (Manisa) 26) Hasan Çalış (Karaman) 27) Alim Işık (Kütahya) 28) Ahmet Bukan (Çankırı) 29) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
Gerekçe: 2002 sonrası ekonomik canlanma hareketi, inşaat sektörü odaklı bir
program çerçevesinde uygulanmaya konmuştur. Faizlerin aşağı çekilip cazip banka
kredisi imkânları oluşturularak faize dayalı bir finansman modeli
oluşturulmuştur. Bu şekilde bir finansman imkânı sektöre üretici ve alıcı
bazında çok ciddi ve plansız bir yönelim oluşturmuş, sektörle ilgisi olmayıp
parası olan herkes inşaat üretme iddiası ile sektöre girmiştir. Bireyler
ihtiyaçları ve imkânları ötesinde gücünü aşan alımlar yaparak büyük bir talep
oluşturmuştur. Buna kamu yatırımları ve TOKİ uygulamalarının eklenmesi,
finansman imkânları, arz ve talebin birbirini tetiklemesi ile sektörde ciddi ve
plansız bir büyüme gerçekleşmesine sebebiyet vermiştir. Plansız da olsa
gerçekleşen büyüme hedeflenen ekonomik canlanmayı görünürde sağlamış ve
istihdamı artırmıştır. Yükselen her sektörün bir iniş trendine
girmesinin doğallığı yanında 2007 yılı ortalarında patlak veren ve hâlâ da
devam eden siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, ABD'de "Mortgage”
sisteminin çöküşü, küresel krizin sonucu akaryakıt ve demir-çelik gibi hammadde
fiyatlarının artması inşaat sektörünü olumsuz etkilemiş, plansız büyüyen
sektörü aynı hızla daralmaya itmiştir. Gerek resmi kurumlara iş yapan müteahhitler
gerekse özel sektör müteahhitlerinin taahhütleri sektördeki bu fiyat
artışlarından olumsuz etkilenmektedir. Sektördeki bu kötüye gidiş yalnızca
maddi zararlarla atlatılamayacak kadar sosyal sorunları beraberinde
getirecektir. Son altı yılda köyden kente göç eden tarım işçileri inşaattaki
hızlı üretim sürecinde çalışmış ve kentlerde yaşamaya başlamıştır. Bahsedilen
olumsuzlukların yol açtığı sektördeki durgunluk, büyüme sürecinde yüksek sayıda
istihdam edilen bu bireyleri işsiz bırakacaktır. Ekonominin lokomotifi olan
inşaat sektöründeki daralma iki yüzden fazla ara sektörü olumsuz etkileyerek
genel ekonominin de daralmasına sebep olacaktır. Bu dönemde kredi ile
gayrimenkul satın alan insanların düşeceği bunalım sonucu sosyal patlama
oluşturacak bir sürece doğru gidilmektedir. Böylesi bir sonuç toplumda telafi
edilemeyecek büyük yaralara neden olacaktır. Küresel ve siyasal etkilerle beraber spekülatif
olarak da artmış olan demir fiyatları acilen olması gereken düzeye
indirilmelidir. Bunu sağlamak için demir ve hammadde ithalatında gümrük
vergileri ve KDV'de gerekli düzenlemeler yapılarak ithalat
kolaylaştırılmalıdır. Ancak ithal edilen demirlerin de kalitesi
denetlenmelidir. Türkiye AB Devletleri arasında demir-çelik üretiminde üçüncü
sırada yer alan bir ülke olarak iç piyasadaki istikrarı koruyacak tarzda
ihracat düzenlenmelidir. İnşaat sektörünün bu tarz spekülatif
gelişmelerden gelecekte etkilenmemesi için ihale yasası ve müteahhit tanımının
yeniden tarifleneceği kanuni düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Akaryakıt
ve demir-çelik ürünlerine gelen beklenmedik fiyat artışları nedeniyle fiyat
farkı kararnamesi hazırlanmalı ve inşaat firmalarının zararları önlenmelidir.
Devlet eliyle, yatırım amaçlı alınan değil barınma ihtiyacından dolayı satın
alınabilecek sosyal konutlar üretilmelidir. Ortaya koyduğu konut modeliyle
sektördeki vatandaşının ürettiği konutlara rakip oluşturmayacak modeller ve
projeler gerçekleştirilmelidir. Yerel veriler, yerel kaynaklar ve yerel işgücü
asla göz ardı edilmemelidir. Yukarıda belirtilen sorunların tespit edilerek bu sorunların
çözümü için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması
açılması gerekmektedir. 2.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep ilinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/201) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gaziantep'in Teşvik Yasasından faydalandırılmaması nedeniyle
sanayisinde, ticaretinde ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Kuraklık ve
maliyetlerin fazlalığı nedeniyle çiftçimiz zor durumdadır. GAP ve Barak Ovası
sulama projesinin uzun yıllardır hayata geçirilememesi ve büyük potansiyele
sahip olduğu inanç ve kültür turizmine teşvik verilmemesi ilimiz adına büyük
kayıptır. %6'lık nüfus artışı da işsizliği, çarpık kentleşmeyi, eğitim ve
asayiş sorunlarını ve sosyal sorunları beraberinde getirmektedir. Gaziantep ilimizin
bu çok acil ve ağır sorunlarına çözüm üretmek amacıyla Anayasa'nın 98'inci,
İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince ekteki gerekçe doğrultusunda
Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz. 1) Hasan Özdemir (Gaziantep)
2) Yılmaz Tankut (Adana) 3) Necati Özensoy (Bursa) 4) Ali Uzunırmak (Aydın) 5) Oktay Vural (İzmir)
6) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
7) Mümin İnan (Niğde)
8) Münir Kutluata (Sakarya) 9) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
10) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon) 11) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ) 12) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
13) Hasan Çalış (Karaman)
14) Recep Taner (Aydın) 15) Reşat Doğru (Tokat)
16) Mustafa Enöz (Manisa) 17) Cemaleddin Uslu (Edirne) 18) Alim Işık (Kütahya) 19) Zeki Ertugay (Erzurum) 20) Akif Akkuş (Mersin)
21) Erkan Akçay (Manisa)
Gerekçe: Gaziantep, Güneydoğu Anadolu'nun en büyük, Türkiye'nin 6. büyük
şehridir. Tarımsal alan yetersizliğinden il, sanayi ve ticarette gelişmiştir.
En fazla göç alan illerin başında gelmektedir. Yıllık nüfus artışı göçlerle
birlikte % 6 seviyesindedir. Nüfusu, 2007 nüfus sayımına göre 1.560.023
kişidir. Gaziantep'te, büyük sanayi işyerleri sayısı Türkiye toplamının %
4’ünü, küçük sanayi işyeri sayısı % 6'sını meydana getirmektedir. İlde 12
milyon metrekarelik 3 adet Organize Sanayi Bölgesi vardır. İmalat sanayi, gıda,
kimya-plastik sektörü, metal ve makine sanayi, otomotiv ve tarım makineleri vs.
konularında gelişmiş imalata sahiptir. Devlet desteği olmadan oluşturulan sanayinin gelişmesi son
yıllarda zorlaşmıştır. 1989 yılındaki "Körfez Krizi" ve uygulanan
ambargo nedeniyle 1990 yılından itibaren önemli gerilemeler yaşanmış, 1997 Asya
krizi ve 2000-2001 krizleriyle Gaziantep'teki ticari gelişme tersine dönmüştür.
Ayrıca, Gaziantep'in "Teşvik Yasası" dışında kalması, artarak devam
eden sorunlara yenilerinin eklenmesine neden olmuştur. Gaziantep'in teşvikli
kentlerle çevrilmesi ekonomisini kötü etkilemiş, ticaretteki gelişme durma
noktasından gerilemeye doğru gitmiştir. Teşvik yasası, Gaziantep'in rekabet
gücünü ortadan kaldırarak, teşvikli illerle arasında haksız rekabete yol
açmaktadır. Sanayicilerimiz, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman, Kilis,
Şanlıurfa gibi teşvik kapsamına alınan illere, hatta Suriye, Mısır gibi
ülkelere yatırım yapmaya dolaylı olarak teşvik edilmiştir. Gaziantep'teki küçük esnafımız şehir merkezlerinde sayıları artan
süpermarketler ve hipermarketler nedeniyle sıkıntı içinde olup kredi peşinden
koşmaktadır, fakat alınan kredilerin geri ödenmesinde sıkıntı yaşanmaktadır. Gaziantep, yaşanan kuraklık ve maliyetlerin fazlalığı nedeniyle
tarımda sıkıntılar yaşamaktadır. Kuraklık, ekimi yapılan hububat ürünlerinin
gelişimini engellemiş ve çok büyük verim kaybı meydana getirmiştir. Bölgemizin
yetiştirdiği buğday ve arpada yüzde 90, kırmızı mercimek de yüzde 65'lik azalma
beklenmektedir. Gaziantep Barak Ovasının sulama projesi 20 yıldır bitirilememiştir.
Bu projenin bitirilmesi ile hububat, fıstık, zeytin ve meyve üretiminde büyük
verim artışı sağlanacaktır. GAP Projesinin tamamlanmaması da ilimiz, bölgemiz
ve ülkemiz adına büyük bir kayıptır. Gaziantep, Yesemek Açık Müzesi, Zeugma,
Antik Dülük Kenti, Rum Kale, Antep Evleri, Antep
Kalesi, hanları, hamamları ve mutfağı ile inanç ve kültür turizminde önemli bir
potansiyele sahiptir. Gaziantep'in çevresindeki illerle birlikte turizmde
kalkınması, işsizliği ortadan kaldırabileceğinden teşvikle desteklenmelidir. Gaziantep'teki hızlı nüfus artışı çarpık kentleşmeyi, işsizliği ve
sosyal sorunlar ile artan asayiş sorunlarını beraberinde getirmektedir. Sonuç olarak, çok göç alan Gaziantep, teşvik yasasından
faydalandırılmaması nedeniyle sanayisinde, ticaretinde ciddi sıkıntılar
yaşamaktadır. Kuraklık ve maliyetlerin fazlalığı nedeniyle çiftçimiz zor
durumdadır. % 6'lık nüfus artışı da işsizliği, çarpık kentleşmeyi, eğitim,
asayiş sorunlarını ve sosyal sorunları beraberinde getirmektedir. Gaziantep'in
bu çok acil ve ağır sorunlarının, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulacak bir
meclis araştırma komisyonu tarafından bütün boyutlarıyla incelenmesi ve
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi hayati önem arz etmektedir. 3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin, yoksulluk sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/202) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Türkiye'de yoksulluk sınırının ve yoksulluğun boyutlarının
araştırılması, açlık ve yoksulluk sınırındaki insanların tespiti, bunlara
yapılan yardımların yeniden bir yasal statüye kavuşturulması, refahın tabana
yayılarak yoksulluğun ortadan kaldırılması için alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz. 1) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu) 2) Oktay Vural (İzmir) 3) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta) 4) Osman Ertuğrul (Aksaray) 5) Recep Taner (Aydın) 6) Erkan Akçay (Manisa) 7) Ahmet Orhan (Manisa) 8) Mustafa Enöz (Manisa) 9) Kamil Erdal Sipahi (İzmir) 10) Osman Durmuş (Kırıkkale) 11) İsmet Büyükataman (Bursa) 12) Zeki Ertugay (Erzurum) 13) Cemaleddin Uslu (Edirne) 14) Yılmaz Tankut (Adana) 15) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon) 16) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar) 17) Hasan Özdemir (Gaziantep) 18) Akif Akkuş (Mersin) 19) Hasan Çalış (Karaman) 20) Reşat Doğru (Tokat) Gerekçe: Tüm dünyada ve ülkemizde gıda fiyatlarında meydana gelen anormal
artışlar, özellikle toplumumuzun yoksul ve muhtaç kesimlerinin geçim şartlarını
daha da olumsuz duruma getirmiştir. Ekonomimizin temelinde "sosyal devlet" anlayışının terk
edilerek, dar ve sabit gelirlilere yönelik sürdürülen ekonomik politikaların
olumsuz etkisi, gıda fiyatlarındaki artışla daha da net görünür hâle gelmiştir.
Gıda fiyatlarındaki artış küresel bir açlık tehlikesini doğururken, sürekli
artış gösteren işsizlik ise, fakir fukara ve yoksulun yaygınlaşmasına yol
açmaktadır. Mayıs 2008 itibariyle dört kişilik bir aile için hesaplanan açlık
sınırı 720 YTL, yoksulluk sınırı ise 2 bin 346 YTL'dir. Aylık net asgari ücret
ise 435 YTL'dir. Bu tutar insan onurunun gerektirdiği harcamanın beş günlük
karşılığıdır. Ülkemizde özellikle son yıllarda zengin ve fakir arasındaki gelir
uçurumu artarken, kent ve kırsalda yaşayanlar arasında da gelir farkı büyüyerek
açıldı. 2005 yılında Türkiye genelinde açlık sınırında yaşayanların yüzde 54'ü
kırsal kesimde iken, 2006 yılında bu oran maalesef yüzde 97'ye yükseldi.
Günümüzde artık açlık sınırında yaşam mücadelesi veren vatandaşlarımızın
neredeyse tamamı kırsal kesimdedir. Her ülkenin temel dinamiği olan orta direk ülkemizde zor günler
geçirmektedir. Bir başka ifadeyle Türkiye'de orta direk çökmüştür. Orta direğin
çöküşü ise, çeşitli olumsuzlukları beraberinde getirmektedir. Emeklinin büyük
bir bölümü açlık sınırında, memur, işçi, çiftçi ve esnaf zor durumdadır. Dar
gelirlinin durumu her geçen gün kötüye giderken, aç ve yoksul sayısı ise her
geçen gün daha da artmakta ve dolayısıyla da bunlara yapılan gıda, yakacak gibi
yardımlar da her yıl katlanarak karşılanmaya çalışılmaktadır. Yoksul vatandaşlarımıza yardımcı olmak, maddi ve manevi destekte
bulunmak sosyal devlet olmanın vazgeçilmez gerekliliklerinden biridir. Yoksul
vatandaşlarımıza yapılan ayni ve nakdi yardımların, insan onurunu zedelemeden,
bir düzen ve statüye bağlı olarak yapılması da ayrı bir öneme sahiptir. Türkiye'de yoksulluğun resmine bakılarak; ekonominin düzeltilmesi
için ne yapılması gerektiğine karar verilmesi, tarımdan kaçan nüfus nedeniyle,
kırsal kesimde insanlarımızın aç yaşamaya mahkum
edilmelerinin önüne geçilmesi, özellikle teşvik sisteminin verimli hale
getirilerek üretim yapan, istihdamı artıran bir ülke haline gelmemiz
gerekmektedir. Ülkedeki, yoksul ve aç sayısının artması ve bunlara sağlanan
yardımlarında yıllar itibariyle artış göstermesi siyasi iktidarların ya da
başbakanların övünç kaynağı olmamalı, aksine yoksulluk ve açlığın giderilmesi
için ekonomik politikaların hayata geçirilmesine önem verilmelidir.
İnsanlarımız, hayatlarını ekmeğe-aşa, dolayısıyla yardıma muhtaç şekilde
sürdürmek zorunda bırakılmamalıdır. Ekonomik yoksulluk içinde bulunan vatandaşlarımızın temel
ihtiyaçlarının karşılanması için yapılan yardımların da belirli bir statüye
kavuşturularak, yeniden yasal bir zemine oturtulması da kaçınılamaz bir
gerekliliktir. Özellikle Büyükşehirlerde belediyelerin kaynağının nereden geldiği
belli olmayan yardımları da belirli bir denetime ve yasal bir statüye
kavuşturulmalıdır. Vatandaşı içinde bulunduğu yokluğa muhtaç bırakmak ve bundan
faydalanarak, iradesine ipotek koymak sosyal devlet anlayışı ile
bağdaşmamaktadır. İşte tüm bu nedenlerle, Türkiye'de yoksulluk sınırının ve
yoksulluğun boyutlarının araştırılması, açlık ve yoksulluk sınırındaki
insanların tespiti, bunlara yapılan yardımların yeniden bir yasal statüye
kavuşturulması, refahın tabana yayılarak yoksulluğun ortadan kaldırılması için
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu
kurulması gerekmektedir. 4.- Kocaeli Milletvekili Nihat
Ergün ve 26 milletvekilinin, CHP Genel Sekreterinin yasa dışı dinlendiği
iddiasının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/203) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Ülkemiz, demokratik bir ülkedir. Aynı zamanda bir hukuk
devletidir. Bütün demokratik devletlerde olduğu gibi ülkemizde de şahısların
mahkeme kararı olmadan dinlenmesi kişi özgürlüğüne bir müdahaledir ve suç
teşkil etmektedir. Bu durum asla kabul edilemeyeceği gibi aynı zamanda
demokrasiyi zedeleyecektir. Son günlerde gündeme gelen CHP Genel Sekreterinin
dinlenmesi iddiasının bütün yönleriyle araştırılması ve varsa sorumlularının
ortaya çıkarılması amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğümüzün 104 ve 105.
maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz. 1) Nihat Ergün (Kocaeli)
2) Bekir Bozdağ (Yozgat) 3) Sadullah Ergin (Hatay) 4) Mustafa Elitaş (Kayseri) 5) Taner Yıldız (Kayseri) 6) Ahmet Aydın (Adıyaman) 7) Mehmet Emin Ekmen (Batman)
8) Abdurrahman Kurt (Diyarbakır) 9) Ayhan Sefer Üstün (Sakarya)
10) Fatih Metin (Bolu)
11) Veysi Kaynak (Kahramanmaraş) 12) Durdu Mehmet Kastal (Osmaniye) 13) Haydar Kemal Kurt (Isparta)
14) Hayrettin Çakmak (Bursa) 15) Mehmet Cemal Öztaylan (Balıkesir) 16) Zeyid Aslan (Tokat) 17) Mustafa Cumur (Trabzon) 18) Cemal Kaya (Ağrı)
19) Ahmet İnal (Batman)
20) Özkan Öksüz (Konya)
21) Mahmut Durdu (Gaziantep)
22) Mustafa Ataş (İstanbul)
23) Faruk Septioğlu (Elâzığ) 24) Cemal Taşar (Bitlis)
25) Nurettin Canikli (Giresun) 26) Mehmet Ocakden (Bursa) 27) Yusuf Coşkun (Bingöl) Gerekçe: Bugüne kadar ülkemizde birçok kişi yasadışı dinlemelerin mağduru
olmuşlardır. Yasadışı dinlemelerden ötürü çok sayıda davalar açılmış, bu konu
sürekli tartışılmıştır. Yasadışı olarak dinlendiğini öne sürenler arasında
siyasetçiler, gazeteciler ve hatta yargı mensupları bulunmaktadır. Demokratik
bir hukuk devleti olan ülkemizde, geçmişte bu tür olayların yaşanması, toplumda
demokrasiye olan güvenin zedelenmesine yol açmıştır. Günümüze değin yasadışı dinlemeler sürekli ülke gündemini meşgul edegelmiştir. Geçmişte bazı yüksek mahkemelerimiz bu
şekilde elde edilen bilgileri hukuka aykırı yoldan elde edildiği için delil
olarak kabul etmemiştir. Yasadışı dinleme, hem Anayasa hem de insan hakları
ihlalidir. Zira Anayasamız hem kişilerin özel hayatlarının gizliliğini hem de
haberleşme hürriyetlerini güvence altına almıştır. İnsanların Anayasa ile güvence altına alınmış olan haklarının
ihlali, hiç kuşkusuz kabul edilemez. Adalet ve Kalkınma Partisi kurulduğu
günden bu yana hep demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini kendisine ilke
edinmiştir. Parti programında da bunu dile getirmiş, bunları bir davranış
biçimi haline getirip bu şekilde insan hakkı ihlallerini ortadan kaldırmayı
hedeflemiştir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa insan Hakları
Sözleşmesinin insan hakları alanında getirdiği standartları uygulamaya
geçirmeyi hedeflemiş ve bu yolda çok büyük mesafeler elde etmiştir. Yasadışı dinlemeler de bir insan hakkı ihlalidir. Hukuksuz bir
davranıştır. Esasında son 5-6 yıllık döneme baktığımızda yasadışı dinlemeler
konusunda önemli çalışmalar yapılmış ve bu konu ile ilgili 5397 sayılı yasa
03.07.2005 tarihinde Meclis'te kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir. Yapılan düzenleme ile keyfilikler giderilmiş, yanlışlıklar
önlenmiş ve bunun bir merkezden yönetilmesi, sadece yargı kararıyla olabileceği
düzenlenmiştir. Son zamanlarda ülkemizde yaşanan ve basına yansıyan CHP Genel
Sekreterinin dinlenmesi iddiaları ile tekrar gündemimize girmiştir ve bu konuda
tartışmalar yapılmaktadır. Bu konunun ayrıntılı bir şekilde araştırılmasının ve
sonucuna göre gereğinin yapılmasının doğru olacağı kanaatindeyiz. Bütün bu nedenlerden ötürü, CHP Genel Sekreterinin kanunsuz olarak
dinlenmesi iddialarına ilişkin Meclis Araştırması açılmasının gerekli olduğunu
düşünüyoruz. 5.- Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, yasa dışı dinleme ve
takip iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/204) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Son günlerde bazı kişi ve kuruluşlar hakkında
"Dinlenme", "İzlenme" ve "Dosya Oluşturma"
yapıldığı iddiaları basında ağırlıklı bir biçimde yer almaktadır. Bu konuda hemen her gün yeni bir haber gündeme getirilmektedir.
Güvenlik güçlerinin yanında bazı merkezlerin ve/veya kişilerin, bazı ileri
teknik cihazlar kullanarak çok yaygın "telefon dinlemesi" veya
"ortam dinlemesi" yaptığı ve yapıldığı yönünde kuşkular artmaktadır. Anayasa, özel hayatın gizliliği, aile hayatına saygı, haberleşme
hürriyeti gibi temel hak ve özgürlükleri teminat altına almıştır. Basında yer alan bu haberler, bu temel hak ve özgürlüklerin ihlal
edildiği, özel hayatın hukuk dışı yollarla dinlendiği ve gerektiğinde kullanılmak
üzere dosyalandığı yönünde endişeleri geliştirmiştir. Bu gelişmeler karşısında yeterince tedbir alamayan AKP Hükümetinin
yönetiminde ülkenin hızla totaliter bir yapıya sürüklendiği, demokratik
rejimimizin artık halkını koruyan ve kollayan değil, halkını gözetleyen,
izleyen ve fişleyen bir şekle büründüğü duygusu yaygınlaşmaktadır. Suçla mücadele yapılırken dinleme ve takip yapılması yöntemleri ve
şekli yasalarımızda tanımlanmaktadır. Buna rağmen, bazı uygulamalarla hukuk
istismar edilerek vatandaşımızın üzerinde yasa dışı tahakküm ve baskı
yaratılmak istendiği kuşkuları artmıştır. Bu durum, güven ortamını tamamen sarsacağı, vahim gelişmelere
sebep olacağı hususunda kamuoyunda derin bir endişe oluşturmuştur. Anayasa'da tanımını bulan "Özel hayatın gizliliği" ve
"Haberleşme hürriyeti", Demokratik Parlamenter Rejimin ve İnsan
Haklarına dayalı Hukuk Devletinin geleceği açısından vazgeçilmez bir temel
değerdir. Vatandaşlarımızın vazgeçilmez bu temel hak ve özgürlüklerini
korumak, geliştirmek ve bu alana yönelik tehditleri ve istismarları önlemek,
iktidarlar için en önemli sorumluluk ve görevdir. Bu konuda alınması gereken yasal tedbirleri araştırmak TBMM'nin
görevidir. Bu gerekçe ile Anayasanın 98 ve içtüzüğün 104 ve 105 maddesi
uyarınca Meclis Araştırması açılmasını TBMM'de Grubu bulunan Siyasi Partilerden
alınacak eşit sayıda Milletvekili ile bir Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır. Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair bir önerge vardır,
okutuyorum: B) Önergeler (Devam) 2.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun (6/643) ve (6/648) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına
ilişkin önergesi (4/55) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gündemin sözlü sorular kısmının 279 uncu ve 284 üncü sıralarında
yer alan (6/643) ve (6/648) esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri
alıyorum. Gereğini saygılarımla arz ederim. Reşat
Doğru Tokat BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir. Başbakanlığın Anayasa’nın 82’nci maddesine göre verilmiş iki
tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım: A) Tezkereler (Devam) 2.- İran’a resmî ziyarette bulunan
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’a refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/451) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak’ın, 12-14 Mayıs 2008 tarihlerinde Tahran’da düzenlenen
“İskan ve Kentsel Gelişim Konusunda 2. Asya-Pasifik Bakanlar Konferansı”na
katılmak üzere, 11-15 Mayıs 2008 tarihleri arasında İran’a yaptığı resmi
ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir. Anayasanın 82 nci maddesine göre
gereğini arz ederim. Recep
Tayyip Erdoğan Başbakan Liste: İrfan Gündüz İstanbul
Milletvekili Taner Yıldız Kayseri
Milletvekili HASAN MACİT (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyorum. BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım efendim. Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
yoktur. Birleşime on dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 16.59 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 17.16 BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp
Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN
(Bingöl), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
112’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. Başbakanlık tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım. Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
vardır, tezkere kabul edilmiştir. Diğer tezkereyi okutuyorum: 3.- Azerbaycan’a resmî ziyarette
bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e refakat eden heyete
iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/452) 28/5/2008 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in, temaslarda
bulunmak üzere bir heyetle birlikte 22-25 Nisan 2008 tarihlerinde Azerbaycan’a
yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak
etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir. Anayasanın 82 nci maddesine göre
gereğini arz ederim. Recep
Tayyip Erdoğan Başbakan Liste: Abdurrahman Arıcı Antalya Milletvekili Ali Güner Iğdır Milletvekili BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Tezkere kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına dair bir tezkeresi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım: 4.- Bazı milletvekillerinin izinli
sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/453) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Aşağıda adları yazılı sayın milletvekillerinin hastalıkları nedeniyle hizalarında
gösterilen süre ile izinli sayılmaları Başkanlık Divanının 14 Mayıs 2008
tarihli toplantısında uygun görülmüştür. Genel Kurulun onayına sunulur. Nevzat
Pakdil Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
V. "Rize Milletvekili Bayram Ali Bayramoğlu,
11/02/2008 tarihinden itibaren 22 gün ve 28/04/2008
tarihinden itibaren de 20 gün olmak üzere toplam 42 gün," BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir. "İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci,
12/02/2008 tarihinden itibaren 70 gün," BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. "Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Kuş, 19/02/2008
tarihinden itibaren 3 ay," BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. "Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk,
20/02/2008 tarihinden itibaren 20 gün," BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. "Sinop Milletvekili Kadir Tıngıroğlu,
25/02/2008 tarihinden itibaren 1 ay," BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. "Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut, 27/02/2008
tarihinden itibaren 67 gün," BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. "Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey,
02/04/2008 tarihinden itibaren 23 gün," BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. "Bayburt Milletvekili Fetani
Battal, 04/04/2008 tarihinden itibaren 40 gün," BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. "Bursa Milletvekili Necati Özensoy,
05/04/2008 tarihinden itibaren 22 gün," BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. "Konya Milletvekili Abdullah Çetinkaya,
09/04/2008 tarihinden itibaren 20 gün," BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. “Sivas Milletvekili Osman Kılıç, 18/04/2008
tarihinden itibaren 94 gün,” BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. “Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay, 28/04/2008 tarihinden itibaren 21 gün.” BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bazı milletvekillerine
ödenek ve yolluğunun verilebilmesi için dört tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım: 5.- Sivas Milletvekili Osman
Kılıç’ın ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/454) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında aralıksız iki aydan fazla
izin alan Sivas Milletvekili Osman Kılıç’ın İçtüzüğün 154 üncü maddesi
gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi, Başkanlık Divanının 14 Mayıs 2008
tarihli toplantısında uygun görülmüştür. Genel Kurulun onayına sunulur. Nevzat
Pakdil Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
V. BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 6.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Duran Bulut’un ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/455) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında aralıksız iki aydan fazla
izin alan Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un İçtüzüğün 154 üncü
maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi, Başkanlık Divanının 14
Mayıs 2008 tarihli toplantısında uygun görülmüştür. Genel Kurulun onayına sunulur. Nevzat
Pakdil Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
V. BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 7.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa
Kuş’un ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/456) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında aralıksız iki aydan fazla
izin alan Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Kuş’un İçtüzüğün 154 üncü maddesi
gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi, Başkanlık Divanının 14 Mayıs 2008
tarihli toplantısında uygun görülmüştür. Genel Kurulun onayına sunulur. Nevzat
Pakdil Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
V. BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 8.- İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci’nin ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/457) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında aralıksız iki aydan fazla
izin alan İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci’nin
İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi,
Başkanlık Divanının 14 Mayıs 2008 tarihli toplantısında uygun görülmüştür. Genel Kurulun onayına sunulur. Nevzat
Pakdil Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
V. BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine
göre verilmiş bir önergesi vardır, okutup oylarınıza sunacağım: VII.- ÖNERİLER A) Siyasi Parti Grubu Önerileri 1.- Genel Kurulun 3/6/2008 Salı ve 4/6/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde
sözlü soruların görüşülmemesine; 3/6/2008 tarihli birleşiminde (10/203) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşülmesine ve bunu müteakiben kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi ile çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi 03/06/2008 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Danışma Kurulu, 03.06.2008 Salı günü (Bugün) toplanamadığından
yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından,
TBMM İçtüzüğünün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin
Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim. Nihat
Ergün Kocaeli AK
Parti Grup Başkan Vekili Öneri: Genel Kurulun 3.6.2008 Salı ve 4.6.2008 Çarşamba günkü
Birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi, Genel Kurulun 3.6.2008 tarihli Birleşiminde; 10/203 esas numaralı
CHP Genel Sekreterinin dinlenmesi iddiasının bütün yönleriyle araştırılması ve
varsa sorumluların ortaya çıkarılması amacıyla ilgili Meclis araştırması
önergesinin görüşülmesi ve bunu müteakiben Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesi, Çalışma saatlerinin, 3.6.2008 Salı günü 15:00-23:00; 4.6.2008 Çarşamba günü 13:00-23:00 5.6.2008 Perşembe günü 13:00-21:00 saatleri arasında
çalışmalarını sürdürmesi, Önerilmiştir. BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lehte ve aleyhte söz isteyen
arkadaşlarımızın sayısı fazla olduğu için kura çekeceğiz. Lehte Hasan Macit Bey ve Nurettin Canikli. Aleyhte de çekiyoruz efendim. İlk söz, Hasan Macit’e aittir. H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Aleyhte kim çıktı efendim? BAŞKAN – Kamer Genç ve Tayfun İçli aleyhte. Sayın Macit, lehte söz istemişlerdir. Buyurun Sayın Macit. (DSP sıralarından alkışlar) Süreniz on dakika. HASAN MACİT (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti adına saygılarımla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, biraz önce bir karar yeter sayısı istendi ve
Mecliste 139 milletvekili arkadaşın bulunmadığı tespit edilerek on dakika ara
verildi. Danışma Kurulunun anlaşamaması sonucu Grup Başkanlığının vermiş olduğu
önergede Meclisin çalışma sürelerinin uzatılması öneriliyor. Buna katılıyoruz,
evet Meclis gerçekten mesaisini gerektiğinde uzatmalı, gerektiğinde öncelikli,
acil olan yasaları veyahut da araştırma konularını görüşmeli ama bunu
görüşürken de burada yeterli çoğunluğu mutlaka bulundurmalı diye düşünüyorum. Değerli arkadaşlar, geçen haftalarda da bu Meclisin çalışma
sürelerinin uzatılması sonucu burada zaman zaman
karar yeter sayısı veyahut da toplantı yeter sayısı bulunamadığı görüldü. Bu
Meclisimizin saygınlığına gölge düşüren hareketlerdir. Burada sayın iktidar
partisi milletvekili 339 tane arkadaşımızın olduğunu ama burada karar yeter
sayısı olarak 139 kişinin bulunması gerektiğini hepimiz biliyoruz ve
biliyorsunuz. O zaman, 339 milletvekili olan bir partinin burada lütfen 139
arkadaşı bulundurarak yani en alt yasal bir şekilde çoğunluğun bulundurulması
gerekir diye düşünüyorum. Yoksa hepsinin bulunması, iktidar ve muhalefette olan
bütün milletvekillerinin burada görüşülen, müzakere edilen konularla ilgili
katkılarının konulması en güzel bir çalışma sistemi. Ama hiç olmazsa, asgari
istenen rakamın bulunması gerekir. Değerli arkadaşlar, biz zaman zaman
Türkiye’nin lehine olan yasal düzenlemelere destek oluyoruz ve bu nedenledir ki
karar yeter sayısı istemiyoruz. Ama bunu da istismar ederek burada 20-30
kişiyle eğer yasal düzenlemeler yapılır ve çıkarılırsa -bu da bizi izleyen
kişiler tarafından, izleyicilerimiz tarafından- bu Meclisin, yüce Meclisin
saygınlığına gölge düşer diye düşünüyorum. Bu nedenle, burada gerekli
çoğunluğun mutlaka ve mutlaka bulundurulması zarureti vardır. Bunu, sayın grup
başkan vekili arkadaşlarımızın vermiş olduğu önergeleri… Gerçekten bu süreler
güzel, uzasın ama burada da yeterli çoğunluk mutlaka bulunsun. Biz, eğer her zaman bu karar yeter sayısını istemiyor isek
engellenmesini istemediğimizden dolayı istemiyoruz ama biraz önce, konuşmayı
istediğim için, bunu konuşabilmem için karar yeter sayısı istedim, bazı
arkadaşlarımız da bu konuda gücendiler. Gücenmesinler. Burada biz geçen
dönemlerde nasıl çalışıldığını, AKP’li milletvekili arkadaşların burada nasıl
muhalefet ettiğini, nasıl karar yeter sayısı ve toplantı yeter sayısı isteyerek
Meclisi tıkama noktasındaki gayretlerini yaşadık, gördük. Saygı duyuyoruz ve
bizim de bu tür davranışlarımıza lütfen iktidar partisi saygı duysun diye
düşünüyorum. Değerli arkadaşlar, burada grup önerisinde Meclis araştırması
komisyonu kurulması veyahut da Meclis araştırmasıyla ilgili bir öneri söz
konusu. Bunu da destekliyoruz ama bu öneri bence eksik bir öneridir. Değerli arkadaşlar, sadece burada söz konusu olan arkadaşımızın,
milletvekili arkadaşımızın dinlenmesi veyahut da onunla ilgili iddialar kamuoyunda
dolaşmıyor. Bence en önemli bir konu da kamuoyunda konuşulan, tartışılan
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekilinin dinlenmesi veyahut da izlenmesi olayıdır.
Niçin bu konu buraya eklenmiyor? Bir diğer konu: Bugün eğer gazeteleri okumuşsanız -ki hepinizin okuduğuna
inanıyorum- emniyetten bir yetkili, 70 milyon insanın cep telefonlarının
dinlendiğiyle ilgili mahkeme kararı çıkardıklarını, bunun Anayasa’nın 22’nci
maddesindeki haberleşmenin gizliliği esasına dayanarak kamuoyuyla
paylaşmayacakları garantisini vererek bu kararı çıkardıklarını söylüyor. Değerli arkadaşlar, bunları gerçekten Türkiye Büyük Millet
Meclisinin enine boyuna
araştırması gerekir. Kamuoyunu tatmin etmek adına, kamuoyunda bu
tartışmaların selameti, doğruluğu adına ve birtakım zan altında kalmaları
önlemek adına bunun tartışılması gerekir. Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Arkadaşımızın vermiş olduğu önergede bu detaylar yazılmış. Gelin
onu da bu önergeyle birleştirerek geniş bir araştırma isteyelim ve bu konu
geniş bir şekilde araştırılsın. Sadece bir olaya bağlı olarak kalınmasın ve
detaylı bir araştırma, kamuoyunu tatmin eden bir araştırma komisyonu kuralım ve
bu arkadaşlarımız çalışsın, bize kamuoyundaki bu tartışmalarla ilgili kamuoyunu
tatmin edecek, bizleri tatmin edecek gerekli sonucu açıklasınlar diye
düşünüyorum ve bu nedenle buradaki araştırma komisyonuyla ilgili olan öneri
eksiktir diyorum. Daha geniş, daha detaylı bir komisyonun kurulması gerekir. Değerli arkadaşlar, sabahleyin haberleri izlerken Sayın Maliye
Bakanının bir açıklaması gözüme takıldı. Sayın Maliye Bakanı, esnaflarla ilgili
vergi indirimi yapacağını, iyileştirme yapacağını söyledi. Teşekkür ederiz
kendisine ama arkasından devam etti, leasing usulü uçak alan esnaflara KDV’nin
yüzde 1’e indirilmesini söyledi. Değerli arkadaşlar, acaba Türkiye’de leasing usulüyle kaç tane
esnaf uçak almaktadır? Eğer esnaflarla ilgili bir iyileştirme, bir vergi
iyileştirmesi düşünülüyorsa, bugün kepenk kapayan esnaflarımızın durumunun
iyileştirilmesi gerekir. Bugün küçük esnaflarımızın yaşadığı sıkıntıları,
yaşadığı sorunları çözme adına bir iyileştirme yapılması gerekir. Üst düzeyde
veyahut da çok elit bir kısmın yararlanacağı bir düzenlemenin kamuoyuna âdeta
tüm esnafların yararlanacağı şekilde bir iyileştirme olarak sunulması kamuoyunu
yanıltmadır, kandırmadır diye düşünüyorum. Değerli arkadaşlar, bugün Türkiye’de esnaflarımız siftah edemeden
dükkân kapamaktadır ve gerçekten sorunları çok büyüktür, masraflarını dahi
çıkaramamaktadır ve bu nedenle esnaflarımız kepenk indirmektedir.
Esnaflarımızın sorunlarını çözmek için, iyileştirme yapmak için esas sıkıntıda
olan esnaflarla ilgili düzenlemelerin yapılması daha sağlıklı olur, daha
yararlı olur, kamuoyunu tatmin eder diye düşünüyorum. Yoksa üç beş firmanın
alacağı uçaklardaki KDV indirimi çok fazla bir iyileştirme, rahatlama
getirmeyecektir diye düşünüyorum. Bunun arkasından da düşünmeden edemiyorum:
Acaba Sayın Maliye Bakanının oğulları uçak işine mi girecek diye de
kaygılanmıyor değilim çünkü geçmişte bir gıda ile ilgili KDV indirimlerinde bu
tür olaylara rastlamıştık. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yumurta, yumurta… Mısır… HASAN MACİT (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bir diğer konu:
Gerçekten grup önerisindeki bu Meclisin çalışma saatlerinin uzatılması doğru.
Ama bazı konular, bazı doğrular da var: Sayın Dışişleri Bakanımız, Avrupa Parlamentosu Dışişleri
Komisyonunda yaptığı bir görüşmede “Türkiye’de sadece gayrimüslim azınlıklar
değil Müslüman çoğunluk da dinî özgürlükleriyle ilgili sorunlar yaşıyor.” diye
bir açıklama, Türkiye'nin dışında, Türkiye'nin yönetimiyle ilgili, bir
jurnallemeyle ilgili bir söz sarf etmiştir. Sayın Dışişleri Bakanımız bunu
niçin söylemiştir, neden söylemiştir bilemiyorum ama Sayın Dışişleri
Bakanımızın bu konuyla ilgili bir açıklama yapması gerekir diye düşünüyorum ve
Türkiye’den, Türk milletinden özür dilemesi gerekir diye düşünüyorum. Bugün
Türkiye’de dinî inançlarını yerine getirmeyle ilgili acaba Sayın Dışişleri
Bakanının bir kaygısı, bir tespiti mi vardır? Değerli arkadaşlar, eğer Afganistan’daki Taliban’ın uygulamak
istediği dinî inançları yerine getirmeyle ilgili, sistemle ilgili bir
benzetmesi söz konusuysa diyecek bir şey yok. Ama bugün Türkiye’de “Ben
Müslüman’ım” diyen “İnancımın gereği ibadetimi yapıyorum ve şu şekilde
yapacağım” diyen hiçbir Müslüman yurttaşımıza bir engelleme söz konusu
değildir. Eğer varsa bir engelleme… METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Mars’ta mı yaşıyorsun sen? Orada öyle
istediğin gibi konuşamazsın. HASAN MACİT (Devamla) – Sayın Milletvekili, kürsü burada… BAŞKAN – Lütfen… HASAN MACİT (Devamla) – Sayın milletvekili, kürsü burada, varsa
bir düşüncen, gelir burada açıklarsın, oradan sataşmayla olmaz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Milletin önünde öyle istediğin gibi
konuşamazsın. BAŞKAN – Dinler misiniz Sayın Milletvekili. Sayın Macit, son dakikanızı veriyorum. Lütfen konuşmanızı
tamamlayın. Biraz önerge üzerinde konuşsanız daha iyi olur efendim. Buyurun. METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Önerge üzerinde konuş. HASAN MACİT (Devamla) – Ben, önerge üzerinde konuşuyorum ve
önergenin lehinde olduğumu, önergeye Meclisin çalışma saatlerinin uzatılmasıyla
ilgili destek olduğumu söylüyorum. Ama, bunun yanı sıra,
Türkiye sınırları dışında söz sarf eden Sayın Dışişleri Bakanının sarf ettiği
sözleri Türk kamuoyuna açıklaması, niçin böyle yapıldığını söylemesi
gerektiğini de bir milletvekili olarak buradan, kürsüden söylüyorum. Kürsüden bir milletvekili kendi düşüncelerini ifade etmek
durumundadır. Siz “Her şeyi söyleyemezsiniz.” diyorsunuz, siz her şeye baskı
yapıyorsunuz. METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Ağzına geldiği gibi konuşamazsın! HASAN MACİT (Devamla) - Ama, ben ağzımdan
çıkanı biliyorum. Bildiğim için de böyle konuşuyorum. Değerli arkadaşlar, siz özgürlükler diye, demokrasi diye baskı
sisteminizi götürürseniz… Dün Flash TV’de bir
programı kaldırttınız. Niçin kaldırtıldığının
kamuoyuna açıklanması ve kamuoyunun bilmesi gerekir. Acaba, o vatandaşın orada
sarf ettiği sözlerden dolayı mı kaldırıldı, Türk kamuoyunun bilinçlendirilmesi
yönündeki kaygılardan dolayı mı kaldırıldı, Türk kamuoyunun bunu bilmesi
gerekiyor. Hepinize saygılar sunarım. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Macit. Önerinin aleyhinde, Tunceli Milletvekili Kamer Genç. Sayın Genç, buyurun. Süreniz on dakikadır. KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Meclisin çalışmasıyla ilgili olarak AKP Grubunun düzenlediği grup önerisi
üzerinde aleyhte söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum. Değerli milletvekilleri, tabii ki, Meclisin çalışması
gerekli. Ama, on saat Meclis çalışamaz. Yani,
bir kanun çıkarıp da bu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda, çıkan
kanunları kaç tane milletvekili arkadaşımız biliyor? Mahiyetini… VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Hepsi biliyor. KAMER GENÇ (Devamla) – Sen Grup Başkan Vekilisin, sen bile
bilmiyorsun. Her yerde seninle tartışabilirim Mustafa Elitaş, tamam mı. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ben bir şey söylemedim. BAŞKAN – Lütfen, laf atmayın; dinler misiniz efendim. KAMER GENÇ (Devamla) – Yani, ondan sonra, senin çıkardığın
kanunlarla gel televizyonlarda seninle tartışalım ve bilmiyorsun. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ne yaptığını bilmiyorsun. Ağzından
çıkanı bilmiyorsun, ben söylemedim. Kime ne yapacağını bilmiyor, şaşırmış. KAMER GENÇ (Devamla) -
Üstelik de buraya devletin aleyhinde bu devleti trilyonlarca lira zarara
sokan korsan önergeleri son anda veriyorsun. BAŞKAN – Yani, Sayın Genç
deyince doğru mu oluyor yani; doğru değil ki. Dinleyin şimdi. Dinleyin, lütfen
dinleyin. KAMER GENÇ (Devamla) – Ve devletin maliyesini iflasa getiren grup
başkan vekillerinden de sensin. BAŞKAN – Sayın Genç, karşılıklı konuşmayalım. KAMER GENÇ (Devamla) - O
son zaman, geçen hafta verdiğiniz o dövizle yapılan ihalelerden hangi müteahhitler lehine verdiğiniz o önergelerde hangi
müteahhitlerin ne kadar para alacağını sonra çıkaracağız, irtibatları da tespit
edeceğiz, bunları da bilesiniz. Şimdi, değerli milletvekilleri, gerçekten bu Parlamentoda yani en
fazla bakın, ben Danışma Meclisi üyeliğinde çalıştım. Ama bu Parlamentoda
üzerimde hissettiğim baskıyı hiçbir yerde hissetmedim. Ben kürsüye çıktığım
zaman asker yönetime karşı da çok sert eleştiriler yaptım. Ama,
burada çıkıyoruz, düşüncelerimizi söylüyoruz. Sizin arkadaşlarınız da zaman zaman karşımıza çıkıyor, tehdit ediyorlar. Bakın, ben tehditlere pabuç bırakacak bir insan değilim, onu
bilesiniz ve benim arkamda Tunceli halkı var ve benim arkamda kamuoyu var.
İsterseniz denersiniz, onu da bilesiniz. METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Değmez… KAMER GENÇ (Devamla) – Onun için, yani ben tehdide gelen bir insan
değilim. Bunu bilesiniz. Siz dürüst çalışın, ben de sizin dürüstlüğünüzü çıkıp
burada öveyim ama her hareketinizde bir suistimal
var. İşte, gazetede bugün yazıyor. Karakoçan Kaymakamı orada kız öğrencilere
vasıta tahsis etmiyor ve onu söyleyen Elâzığ Milletvekili -kendisine saygılar
sunuyorum- Feyzi İşbaşaran Bey müdahale ediyor. “Yahu
Sayın Milletvekilim, bunlar Alevi” diyor. Yani, işte kaymakamlarınızın… Ve bu
İçişleri Bakanı da bu kaymakamı koruyor. ASIM AYKAN (Trabzon) – Bölücülük yapıyorsun. KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın beyler, bu Parlamentoda bölücülük
yapmayan tek insan benim. ASIM AYKAN (Trabzon) – Sensin, sen. KAMER GENÇ (Devamla) - Ben mümkün olduğu kadar, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bölünmez bütünlüğünü savunan ve burada hiçbir zaman
bölücülük yapmak istemeyen benim. ASIM AYKAN (Trabzon) – Söyledin demin! KAMER GENÇ (Devamla) – Ama maalesef siz bölücülüğün daniskasını
yapıyorsunuz. ORHAN KARASAYAR (Hatay) – Sen yapıyorsun! KAMER GENÇ (Devamla) – Bolu Valisini niye görevden aldınız? Alevi
olduğu için görevden aldınız. BAŞKAN – Sayın Genç, bakar mısınız? KAMER GENÇ (Devamla) – Size bir tek örnek vermek istiyorum. BAŞKAN – Sayın Genç, niçin söz aldınız siz? KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, Parlamento çalışmalarıyla ilgili. BAŞKAN – Lütfen… Hayır, Parlamentoyla ilgili değil. KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, Parlamentoyu ilgilendiriyor. BAŞKAN – Hükûmetin icraatları, onların
hesabını Hükûmet verecek, Hükûmet
verir efendim. KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, şimdi, bakın, bunlar… Ben bu
vesileyle konuşacağım yani. BAŞKAN – Hayır, siz öneri üzerinde söz aldınız, öneri için… KAMER GENÇ (Devamla) – Parlamento bugün… Eğer Hükûmet
bu memlekette ayrımcılık yapıyorsa, birtakım öğrenciler Alevi olduğu için kamu
hizmetlerinden mahrum ediliyorsa çıksın desin ki, ben bunu böyle yapmadım. Ben size sormak istiyorum: Hükûmetiniz
zamanında, efendim, üst bürokratlığa getirdiğiniz bir tane Alevi inançlı
müsteşar var mı? Yani, bir tane vali vardı herhâlde, onu da aldınız. LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Mezhep kışkırtıcılığı yapıyor! BAŞKAN – Dinleyelim efendim. KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, bakın değerli milletvekilleri,
şimdi, burada ben halkın temsilcisiyim, milletvekiliyim. Burada düşüncelerimizi
söylüyoruz. Bizi burada baskı altında tutarak, laf atarak bizi susturamazsınız.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – “Türk devletinin valisi değil.” diyorsun! KAMER GENÇ (Devamla) – Size müşahhas örnek veriyorum efendim,
müşahhas örnek veriyorum. Şimdi, getirdiniz, “GAP’la 3 milyon 800 bin kişiye iş bulacağız…”
Bundan daha büyük bir yalan olur mu yahu? VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Bulundu, bulundu! KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, benim ilim de Tunceli. Allah rızası
için gidin, bir nahiye yolu asfalt değil. Hiçbir, doğru dürüst hizmet gelmiyor.
Yani, efendim, köy yollarımızın hâli ortada, gelen paralar ortada. METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Çalışmıyorsun demek ki! Hiçbir şey
yapmıyorsun! KAMER GENÇ (Devamla) – Ben ne çalışacağım yahu? Ben ne
çalışacağım? METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Ne demek “Ne çalışacağım?” Burada car car car konuşacağına git iline
hizmet et! KAMER GENÇ (Devamla) – Hükûmet sizsiniz,
altı senedir oradasınız ve bu Hükûmetten hizmet
bekliyorum. METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Hizmet et o zaman! BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… KAMER GENÇ (Devamla) – Kendi ilinize getirip de katrilyonlar
vereceğinize… Ben Rize’ye yapılan yatırımla Tunceli’ye yapılan yatırımları
mukayese etmek istiyorum. METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Ne yatırımı! KAMER GENÇ (Devamla) – Buyurun,
siz, ben… Rize milletvekili bir gün, televizyon kanalında geçen konuşurken 800
trilyon lira nasıl orada yatırım yapıldığını anlattı. METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Car car car burada öteceğine gidip ilinde çalışsana! KAMER GENÇ (Devamla) – Ben de kendi ilimde birtakım yatırımlar
yapılmasını istiyorum. Dolayısıyla burada… METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Geziyorsun, beş yıldızlı otellerden
indiğin yok aşağıya! KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, yarası olan gocunur. BAŞKAN – Sayın milletvekili, lütfen… Böyle bir usul yok. Dinler misiniz. Cevap verirsiniz siz. KAMER GENÇ (Devamla) – Eğer dürüst çalışılsa, memleketin birliğine
ve bütünlüğüne uygun hareket edilse ondan sonra böyle hareket edilmez. METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Öneriyle ilgili konuşsun Sayın Başkanım. BAŞKAN – Cevap verirsiniz efendim. METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Zaman israfı yapıyor Sayın Başkanım,
Meclisin zamanını israf ettirmeyin! KAMER GENÇ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, ben İçişleri
Bakanından bu Karakoçan Kaymakamı hakkında ne işlem yaptığını öğrenmek
istiyorum. Daha Karakoçan Kaymakamı zihniyetinde belki onlarca, yüzlerce
kaymakam var çünkü bunlar, gücünü, sırtını bu zihniyetteki Hükûmete
dayamışlar da onun için. METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Hangi zihniyet? KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, efendim, Dışişleri Bakanı Ali
Babacan diye… Geçen, burada biraz konuştum, dedim ki: “Muhakkak Avrupa
bakanları, bunu yılın dışişleri bakanı seçer. Herhâlde yakında ödüle de layık
görürler.” OKTAY VURAL (İzmir) – Bush’a söyle, Bush’a! KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi bakın, bunları iyi anlamanız lazım.
Eğer siz, bu memleketi dışarıda kötüleyen insanlara karşı… Eğer bu insanları
metheden kişiler Avrupalılar tarafından tutuluyorsa, demek ki bu Türkiye'nin
lehine olan bir davranış biçimi değildir. Şimdi, gazeteler yazıyor: “Diyanet İşleri Başkanlığı, Müslümanlığı
yeniden yorumlayan bir sistem getiriyor.” Bunu biri çıksın söylesin. Yani,
bunlar önemli şeyler. Yani İslam’ı modern esaslara göre yorumlayan bir yorum
getiriyor. Şimdi, dünkü gazetelerde vardı. Abdullah Gül’ün 1995 yılında verdiği
beyanat var, diyor ki: “Efendim, İslam’ı cami içinde hapsetmeye çalışıyorlar.
Hâlbuki bu millet, İslam’ı bütün hayatında yaşamak istiyor.” Bunun anlamı ne?
Yani, bunun anlamı ne? “Sokakta benim giyimim…” diyor… Git, işte, Suudi
Arabistan Kralı gibi giyin, Kuveyt Kralı gibi giyin; o uzun entarileri giy,
çık. Yani, yalnız hanımların başını örtmekle bir yere varılmaz ki… NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Entari sana yakışır! Çok güzel olur,
sen giyin! Sana yakışır, sana! KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, birileri başlarını örtüyor ama
gidip bir başka cumhurbaşkanlarının koluna giriyorlar. Birileri başlarını
örtüyorlar ama gidip de Yunanistan Başbakanına kendisini öptürüyorlar. Ben
anlamıyorum. Böyle bir anlayış biçimini… METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Sen anlamazsın! KAMER GENÇ (Devamla) - … ben anlamadım
arkadaşlar. Böyle bir şey olur mu yani? MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Anlasan şaşırırdık zaten! KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi bakın, işin esasına da geleyim.
Bakın, şimdi, yani burada bir araştırma önergesi verilmiş. Araştırma
önergelerinin ne olduğunu biliyoruz. Araştırma önergelerinin amacı, bu işi
sürüncemeye bırakmak. BAŞKAN – Gündeme geldiniz… KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, bunun en etkili şeyi… Şimdi
arkadaşlar, bakın, gazeteler yazıyor, siz de bunların hepsini çok iyi
biliyorsunuz. Şimdi, en etkili dinleme aracı, bugün, örgütü, Başbakanlıkta
kurulmuştur. Başına da bir tarikat liderinin adamı getirilmiştir. Bunu, hepsi
de yazıyor bunu. VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Mahkeme kararı var. KAMER GENÇ (Devamla) – Ondan sonra, şimdi, bugün gazete yine
yazıyor. MEHMET OCAKDEN (Bursa) – Ayıp, ayıp! Çok ayıp! KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, 2007 seçimlerinde bir mahkemeye
başvuruluyor, “Efendim, cumhurbaşkanı ile milletvekili seçimlerinde anormal
olaylar olur, dinleme kararı…” Bütün Türkiye’de kamu hizmetleri hariç, bütün
Türkiye’yle ilgili dinleme kararı alınıyor. E peki, dokuz ay geçti, niye bu
dinleme kararını kaldırmıyorsunuz, niye? Adalet Bakanı hani nerede? Yargıya
“Dam üstünde saksağan, vur beline kazma.” diyen bir kişinin zaten kişiliği de
belli, ortada. Dolayısıyla, o zaman kaldırın bunu! Niye yani… Bugün yine gazetenin birisinde yazdığına göre, tabii, efendim,
güya jandarmanın istihbarat yapması, dinlemesi kaldırılmış da, polisle MİT’in
kaldırılmamış. METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Bak öyle her gazetenin yazdığına itimat
etme, sonra Önder Sav’ın durumuna düşersin. Sen suyunu iç, bir an önce ayrıl
kürsüden. ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Bak, burada olmayan adamlara laf
atmayacaksın! KAMER GENÇ (Devamla) – Bunlarla kimler bunu şey ediyor… METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Bak aynı duruma düşersin sonra, öyle her
gazetenin haberine şey yapma. BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu, lütfen… KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, bakın, burada işte Hükûmet sıraları bomboş, kimse yok. Bu Hükûmet,
maalesef Parlamentoya saygısını kaybetmiş, enerjisini kaybetmiş, çalışma azmini
kaybetmiş bir Hükûmet. Memlekette her gün bir skandal
oluyor ve her bir gün skandal açıklanamıyor. Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin
bu duruma düşürülmemesi lazımdı ve dolayısıyla bu durumla… Yani bunu ben size,
bunları ikaz edesiniz diye söylüyorum. Yoksa iktidar sizsiniz, yarın öbür gün
kimin başına ne geleceği belli olmaz. Türkiye çok ciddi sıkıntılar içindedir, vatandaş
büyük bir korku içindedir, bir yanda ekonomik sıkıntı had safhadadır, bir yanda
da can güvenliği, mal güvenliği diye bir şey kalmamıştır. Ama sizin bütün
kafanızdan geçen, işte bu Atatürk’ün kurduğu eserleri ortadan yok edip yerine
Osmanlı eserlerini getirmek. Çankaya Köşkü’nü niye acaba… O 30 trilyon lirayla Çankaya Köşkü
niye birdenbire yıkılıp da değiştiriliyor? Herhâlde oradaki Atatürk’ün izlerini
kaybetmek için yapılıyor, başka ne için yapılıyor? ASIM AYKAN (Trabzon) – Kamer Bey, etme! KAMER GENÇ (Devamla) – Niye acaba Dolmabahçe Sarayı’ndaki eşyalar
getiriliyor Köşk’e konuluyor? E tabii, Osmanlının oradaki şeylerini buraya
taşıyıp… Hâlâ sizin içinizdeki bazı zihniyetler, bu Atatürk’ün getirdiği çağdaş,
laik, Türkiye Cumhuriyeti’ni benimsemediniz, özümsemediniz. ASIM AYKAN (Trabzon) – Akla ziyan, akla ziyan! KAMER GENÇ (Devamla) - Her vesileyle bunu değiştirmek için,
bununla mücadele etmek için mücadele veriyorsunuz. Şimdi, bu kimseye bir fayda
getirmez. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız. KAMER GENÇ (Devamla) – Tamam efendim. Bu Türkiye Cumhuriyeti devleti hepimizin devletidir. Akıl ve
mantığın yolu birdir. Eğer bir Tayyip Erdoğan, Başbakanlık
makamını kullanarak, kendi damadının olduğu şirkete 750 milyon dolar para
verdiriyorsa, eğer kendi damadının şirketine gidip de Katar’dan 350 milyon
dolar -o paranın da kime ait olduğu belli değil, acaba Türkiye’den giden kara
para mıdır veyahut da özelleştirmelerden oraya kaçırılan paralar mıdır?- o
paralarla alınıyorsa sizin, sorumluluk duygusu olarak, evvela grupta bunun
hesabını sormanız lazım. Siz eğer grubunuzda bunları soramazsanız biz bu
halkın temsilcileri olarak Genel Kurulda soracağız. FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Sana hesap soracağız, sana! KAMER GENÇ (Devamla) – Siz zannediyorsunuz ki bugünler hep böyle
gider. Bugünlerin sonu sizin için felakettir, onu bilesiniz. Halkının hakkını
sormayan insanların sonu hiçbir zaman selamet değildir. Şimdi bana laf atabilirsiniz, ben bir tek kişiyim, bağımsızım, ama
ben halkın sözüyüm, halkın sesiyim. Onu bilmenizi istiyorum. (AK Parti
sıralarından gürültüler) (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Halk sana lanet okuyor, lanet! KAMER GENÇ (Devamla) – Gücünüz varsa gelin halkın karşısına
gidelim. BAŞKAN – Konuşmanız tamamlandı, süreniz doldu Sayın Genç. METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Haydi, haydi, haydi! KAMER GENÇ (Devamla) – Taksim’de yürüyelim, bakalım halk sizin
yüzünüze nasıl bakar, göreceğiz. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen kürsüyü terk eder misiniz. FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Millet sana lanet okuyor, lanet! BAŞKAN – Önerinin lehinde, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli. Sayın Canikli, buyurun efendim. (AK
Parti sıralarından alkışlar) NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; AK Parti grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Grup önerimizde, bu hafta Meclisin çalışma saatleri ve çalışma
içeriği konusunda önerimiz var. İnşallah biraz sonra oylayacağız ve yüce
heyetin tasvibine sunacağız. Tabii, değerli arkadaşlar, bu kürsüden önemli konuşmalar yapılıyor
ve gerçekten zaman zaman, çok saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarımız çok katkı sağlayıcı görüşlerini ifade ediyorlar. Bunlar elbette
takdire şayan, elbette onlara saygı duyuyoruz. Ama zaman zaman
da içinde zerre kadar zekâ kırıntısı bulunmayan, içi boş, anlamsız, saçma
sapan, tahrik edici konuşmalar yapılıyor. Bunları, tabii, milletimiz izliyor.
Bunları milletimiz… KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan… NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Takdiri elbette millete bırakıyoruz. KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok özür dilerim… NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Her şeyden önce, burada, bir kişinin,
herhangi bir grubu ya da kişiyi itham edebilmesi için elinde somut delil olması
lazım. KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hiçbir parlamenter, orada
konuşurken “içinde zekâ kırıntısı yoktur” diyemez! Böyle bir şey olamaz! H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) - Partiyi itham ediyor. BAŞKAN – Kimseyi itham etmedi efendim, itham etmedi kimseyi. NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Somut deliller çerçevesinde konuşması
gerekir… BAŞKAN – Sayın Canikli, devam eder
misiniz efendim. KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Böyle bir şey olamaz! CANAN ARITMAN (İzmir) – Sözünü geri alması lazım. BAŞKAN – Demin kalkmadınız, Sayın Genç konuşurken hiç müdahale
etmediniz, hemen ufak bir şeyde müdahale ediyorsunuz. NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - … ve somut
delil olmadığı hâlde sadece karalama amacıyla… BAŞKAN – Dinleyelim efendim. Varsa sözünüz, sonra… KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Müdahale edin efendim, hakaret
içeren bir söz söyleyemez burada. NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - … tahrik
etmek amacıyla, bu Meclis çalışmalarını sabote etmek amacıyla… BAŞKAN – Duyamıyorum sizi, her kafadan konuşuyorsunuz. NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
… çıkıp burada birtakım konuşmalar yapıyorsa,
bu, gerçekten, en hafif ifadeyle ahlaksızlıktır! Eğer bir iddianız varsa gelin
ispat edin milletin kürsüsünden. Soyut şeylerle kimseyi itham edemezsiniz! MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hangi soyut şey? Söylenenlerin
hepsi doğru. NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın, şimdi, biraz önce burada ifade
edildi. Bir örnek vereyim. MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ona buna “geri zekâlı” demeye hakkın
yok senin! NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Dinleyin arkadaşlar, ifade edeyim.
Biraz önce… MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Önce Meclise saygılı ol! Terbiyesiz
herif! NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Müsaade ederseniz ifade edeceğim
size. CANAN ARITMAN (İzmir) – Milletvekiline saygılı ol! NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Diyor ki: Efendim, kısa bir süre
önce, Meclisimiz… Biliyorsunuz, müteahhitlerle ilgili
sıkıntılar var. Bunu hepimiz biliyoruz. Diğer partilerin de desteklediği, en
azından bazı partilerin desteklediği, özellikle demir fiyatları, çimento
fiyatlarıyla ilgili yüksek artıştan, dışarıdan kaynaklanan yüksek artış
nedeniyle zora giren bu insanların sıkıntılarını gidermek amacıyla burada bir
düzenleme yapıldı. Çıktı burada, bu düzenlemeden yola çıkılarak, AK Parti Grubu
hedef alınarak… KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye yalnız onu getirdiniz? BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen… NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – … işte “Bazı
müteahhitler özellikle kurtarılmak amacıyla…” ve bağlantı kurularak töhmet
altında bırakıldı. Bu çok ciddi bir töhmettir değerli arkadaşlar. Eğer böyle
bir deliliniz varsa, böyle bir belgeniz varsa bunu ortaya koyun; koyamazsanız,
ahlaksızlıktır bu, haksızlıktır bu! (AK Parti sıralarından alkışlar) Hükûmetimiz dimdik ayakta ve
milletin sorunlarını çözmek için elinden gelen her türlü gayreti sarf ediyor.
Daha kısa bir süre önce, esnafın sorununu çözmek için Sosyal Sigortalar prim
borçları ve BAĞ-KUR prim borçlarının ödenebilir bir duruma getirilmesi
konusunda düzenleme yapmadı mı bu Meclis? Bu tasarıyı Hükûmet
getirmedi mi değerli arkadaşlar? Her gün buna benzer bir düzenleme getiriyoruz
ve çok üzücü konuşmalar yapılıyor değerli arkadaşlar, deniliyor ki: “AK Parti Hükûmeti döneminde üst düzey Alevi bürokrat atandı mı,
atanmadı mı?” diye buradan soruluyor. Biz, bunların kaydını tutmuyoruz değerli
arkadaşlar. Biz, göreve getirdiğimiz vatandaşımızın bu şekilde bir kaydını
tutmuyoruz. Bunu buradan konuşmak bile aslında çok ayıptır, ifade etmek bile ayıptır.
Ama birilerinin aklında hep bu var. Biz, liyakat kimdeyse, kim layıksa onu
getiriyoruz, onlarla görev yapıyoruz. Elbette böyle bir kaydımız yok. Sizin
böyle kaydınız ya da buna benzer ayırıcı, bölücü bir kaydınız olabilir,
anlayışınız olabilir ancak AK Parti sadece layık olanı getiriyor ve onlarla
çalışıyor. O konuşmayı yapan kimse, bu sözünü geriye alması ve milletten özür
dilemesi gerekir. Nasıl böyle bir tavır içerisinde olabilirsiniz? Yani sizler
ya da başkaları, bu şekilde hareket edenler, atama yaparken böyle bir tasnife
mi tabi tutuluyor, Alevidir ya da başka bir şeydir diye. Böyle bir şey olabilir
mi. 70 milyon millet hepimizindir, insanımız hepimizindir ve biz, AK Parti Hükûmetleri olarak, 70 milyon insana hizmet ediyoruz hiçbir
ayrıma tabi tutmadan değerli arkadaşlar. CANAN ARITMAN (İzmir) – Kendi milletvekiliniz kendi bakanınızla
kavga ediyor. NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Esnaftan bahsediliyor. Unutuldu… BAŞKAN – Sayın Arıtman, lütfen… NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – 2003 yılından önce esnafın belini
büken bir düzenleme vardı, bir vergi uygulaması vardı değerli arkadaşlar,
hepiniz hatırlarsınız “Kelle vergisi” diye bilinen, hayat standardı uygulaması
vardı. Tabii, beş yıldan sonra insanlar çabuk unutabiliyorlar. Kazanandan da
alınan, kazanmayandan da alınan Deli Dumrul vergisi
vardı, kelle vergisi, esnafı mahveden, esnafı sıkıntıya sokan. Yıllardan beri
bu eleştirildi. Kim kaldırdı bunu? Yirmi yıl uygulandı değerli arkadaşlar,
yirmi yıl. Yirmi yıl kim iktidardaydı? Hiçbiri kaldıramadı ve AK Parti kaldırdı
2003 yılında, biz kaldırdık, daha doğrusu Hükûmetimizin
desteğiyle… CANAN ARITMAN (İzmir) – Benzindeki, mazottaki zamdan bahset. OKTAY VURAL (İzmir) – Meclis kaldırdı, Meclis. NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Elbette sonuçta Meclis kaldırdı ancak
bütün bunların sorumluluğu Hükûmetimizde. Sadece onlar mı? Gelir vergisi dilimlerini kim indirdi değerli
arkadaşlar? Başkaları yükseltti, biz indirdik. Kurumlar vergisinde, katma değer
vergisinde oranları kim indirdi? Bunlar kime yarıyor? Bunların hepsi esnafımıza
yarıyor, dar gelirli vatandaşımıza yarıyor. CANAN ARITMAN (İzmir) – Benzindeki, mazottaki zamdan bahset. K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Telekom’u sattıktan sonra… NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Kendi iktidar oldukları dönemde
millet adına, esnaf adına, dar gelirli vatandaş adına hiçbir katkı sağlamayan,
tam aksine hayatlarını çekilmez bir noktaya getiren partilerin sözcüleri burada
çıkıp utanmadan konuşma yapıyorlar değerli arkadaşlar ve AK Partiyi
eleştiriyorlar. (CHP, MHP ve DSP sıralarından gürültüler) KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan… OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi partiyse söyle. Sayın Başkan, sözünü geri alsın. Kendi partisi hakkında konuşurken “AKP” desin. Böyle bir şey olur
mu, sözünü geri alsın. NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Onlar artırdı, biz indirdik değerli
arkadaşlar. (CHP, MHP ve DSP sıralarından gürültüler) HASAN MACİT (İstanbul) – Sözünü geri alsın BAŞKAN – Bir dakika… Bir dakika, susar mısınız. Sayın Canikli… Sayın Canikli…(AK
Parti sıralarından alkışlar) OKTAY VURAL (İzmir) – Neyini alkışlıyorsunuz? Sayın Başkan, sözünü geri alsın. Kendi partisi hakkında konuşurken
“AKP” desin. Böyle şey olur mu? NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar… Değerli
arkadaşlar… BAŞKAN – Sayın Canikli, lütfen… Sözünüzü
kestim. HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, sözünü geri alsın.
“Utanmazlık” sözünü geri alsın, özür dilesin. BAŞKAN – Bir dakika susar mısın. OKTAY VURAL (İzmir) – Sözünü geri alacak. HASAN MACİT (İstanbul) – Sözünü geri alsın. BAŞKAN – Tamam anladık. Anladık. Allah Allah…
(Gürültüler) HASAN MACİT (İstanbul) – Özür dilesin, sözünü geri alsın. BAŞKAN – Susun, söyleyelim o zaman. Susar
mısınız… Susar mısınız bir dakika… Anladık… Hepiniz aynı şeyi
söylüyorsunuz. Sayın Canikli… HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, özür dilesin ve sözünü geri
alsın. Sayın Başkan, özür dilesin ve sözünü geri alsın. BAŞKAN – Tamam, anladık. Söyleyelim kendisine. Bir
dakika oturur musunuz. Yeter ya! NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, yine Antalya
milletvekilimizin bir.. BAŞKAN – Sayın Canikli…Sayın Canikli… NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Buyurun Sayın Başkanım. BAŞKAN – Lütfen… Lütfen… Yani, rahatsız edici kelimeler
kullanmayalım lütfen. NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
bakın… (Gürültüler) BAŞKAN – Bir dakika efendim… Bir dakika efendim... NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bir hakaret ifadesi değil, bu bir. İkincisi, burada hedef bellidir. Üçüncüsü, bu ikazın Sayın Başkan,
AK Parti Grubu ve AK Parti milletvekilleri, Hükûmeti,
bakanlarımız, burada olmayan bakanlarımız hakarete uğrarken bu ikazın yapılması
gerekirdi. Bu hassasiyeti olan arkadaşların bu hassasiyetlerini o zaman
göstermesi gerekirdi. Bu sözde bir hakaret yoktur. Bu sözde bir tahrik ifadesi
yoktur değerli arkadaşlar. MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sen saygılı olmak zorundasın. HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, özür dileyecek ve sözünü
geri alacak. NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Burada bir hakaret ifadesi yoktur,
tekrar söylüyorum değerli arkadaşlar, hiç kimseye hakaret etmiyoruz. Biz
konuşmalarımıza dikkat ediyoruz ve burada bu açıklamanın da hedefi bellidir. HASAN MACİT (İstanbul) – Belirli bir üslup içerisinde eleştirin
ama deminki söylediğiniz sözü geri alın. OKTAY VURAL (İzmir) – Belli ise ismini kullan. İsmini kullanacak
kadar cesaretin yok mu? NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – İsteyen üzerine alır değerli
arkadaşlar, isteyen üzerine alınır. Sayın Başkan, değerli arkadaşlar… BAŞKAN – Bakın, konuşmacı diyor ki: “Ben kimseyi itham ederek
söylemedim.” Yani parti itham etmemiş efendim. HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, lütfen sözünü geri alsın. OKTAY VURAL (İzmir) – Partiler hakkındaki genel ifadesini geri
alsın. MEHMET GÜNAL (Antalya) – Geri almıyorsanız sizi de utanmaz ilan
ediyoruz. NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Sayın Başkan, grup önerimizle ilgili
olarak yüce Meclisin onayını tasvip ediyor ve çalışmalarınızda başarılar
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, o sözünü geri alacak ve
özür dileyecek. BAŞKAN – Önerinin aleyhinde Sayın Tayfun İçli. Tayfun İçli Bey geliyor ve konuşacak şimdi. HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, söylediği o sözü geri
alacak ve özür dileyecek. BAŞKAN – Zorla mı aldıralım efendim? Zorla mı aldıralım?
Söylüyoruz kendisine kullanmasın diye… HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, bu Meclise hakaret edilen
bir sözdür. Sözünü geri alacak ve özür dileyecek. BAŞKAN – Efendim, kastı olmadığını söylüyor. OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, partimiz hakkında bu ifadeyi
kabul etmiyoruz. BAŞKAN – Etmeyin tamam, tamam. H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Benim konuşmamdan sonra tutanak
gelsin Sayın Başkan. BAŞKAN – Tamam, tutanaklara bakayım efendim, getirsinler. Başlar mısınız efendim. MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, siz dinlediniz ama
konuşmayı. BAŞKAN – Efendim, dinledim, hakkım değil mi yani tutanakları
okumak? MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Tutanağın nesine bakacaksınız? BAŞKAN – Bakalım kimi kastetmiş efendim? KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Parlamentodaki bütün partileri… MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Siyasi partileri, grupları kastetti. BAŞKAN – O zaman bizi de mi kastetti? MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bütün partileri kastetti. CANAN ARITMAN (İzmir) - Böyle bir usul olmaz ya! Yoksa herkese
hakaret edilir. MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın İçli, o sözden sonra bu kürsüde
konuşulmaz. OKTAY VURAL (İzmir) – O lafı aynen kendisine iade ediyoruz. OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Ben on katıyla iade ediyorum. H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Ben, tutanağı isteyeceğim şimdi. MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bu Genel Kurula hakaret edildikten sonra! OKTAY VURAL (İzmir) – Partilere hakaret etmeye ne hakkınız var
sizin? Böyle şey olur mu ya! (Gürültüler) H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, değerli… (Gürültüler) Sayın Başkan, sükûneti sağlayın öyle konuşayım. BAŞKAN – Buyurun. H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti adına saygıyla
selamlıyorum. (Gürültüler) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oturur musunuz. Bakın, hatip konuşuyor efendim, Hatibi dinler misiniz efendim. H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Sükûneti sağlayın ve… MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Efendim, yani söylenen söz ortada kaldığı
sürece burada görüşmelere devam etmenin bir anlamı yok. BAŞKAN – Konuşmak istemiyor musunuz efendim? MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Partilere hakaret etti efendim. H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Sayın Başkanım, bakın, tutanağın
getirilmesini istiyoruz. BAŞKAN – Tamam, ben de aynı şeyi söylüyorum. H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Burada, AKP Grup Başkan Vekili açıkça
hakaret etti. BAŞKAN – Tamam, ben de aynı şeyi diyorum. H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Tutanağı getirtin… BAŞKAN – Tamam, getirtiyorum. H.TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Benim konuşmam bittikten sonra, bu
konuda tutanak geldikten sonra hakaretamiz sözlerle ilgili görüşlerimi ifade
etmek istiyorum. BAŞKAN – Tutanak geliyor efendim, siz devam edin. H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Ama, sükûneti
sağlayın Sayın Başkan. Sükûnet sağlanmadan benim konuşmam mümkün değil. BAŞKAN – Birleşime beş dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 18.00 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 18.15 BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp
Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum. Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu önerisinin üzerinde görüşmelere devam edeceğiz. Yalnız,
bu arada, Sayın Canikli, sisteme girerek söz
istemişlerdir. Yerinizden kısa
bir açıklama yaparsanız memnun olurum. Buyurun Sayın Canikli. VIII.- AÇIKLAMALAR 1.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin,
yapmış olduğu konuşmada gruplarla ilgili bir suçlama ve hakaret olmadığını,
bazı milletvekillerinin daha dikkatli konuşmalarını teminen
vurgulayıcı bir konuşma yaptığına ilişkin açıklaması NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Biraz önce
yaptığım konuşmada… Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor: Burada, o cevap, burada
grubu bulunan partilerle alakalı değil doğal olarak, çünkü benden önce konuşma
yapan arkadaşlarla alakalı, yaptığım konuşmaların içeriğinin tamamı benden önce
konuşan arkadaşlarla alakalı; önce bunun altını çizmek istiyorum. Dolayısıyla,
grubu bulunan partiler, doğal olarak, orada konuşma da olmadığı için, onlar bu
konuşma içerisinde yer almamaktadırlar ya da onlarla ilgili herhangi bir durum
ya da bir konuşma içerisinde bir atıf söz konusu değildir. İkincisi, hakaret
kastı yoktur. Sadece çıkıp konuşan arkadaşların -daha dikkatli, daha düzgün-
töhmet edici konuşmalar -ve bunu çok sık yapıyor bazı arkadaşlarımız-
yapmamalarını teminen biraz vurgulayıcı konuştum,
yoksa bir hakaret yoktur, çünkü “Belli şartlar gerçekleştiği takdirde olur.”
gibi ifadeleri vardır. Yani, herhangi bir ispat edici vesika olmadığı hâlde,
tahrik eden, karalayan, iftira edenler için o ifade kullanılmıştır. BAŞKAN –
Anlaşıldı efendim. NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) - Dolayısıyla, tekrar söylüyorum, bir grupla ilgili, gruplarla ilgili
herhangi bir suçlama söz konusu değildir, ikincisi de hakaret söz konusu
değildir. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Canikli. H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkan, izin verir misiniz… BAŞKAN – Sayın
İçli, buyurun, söz sırası sizde. H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Oraya geleceğim ama Sayın Grup Başkan Vekili… (AK Parti
sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Buyurun.
Lütfen sataşmaya
mahal vermeyin. Buyurun, sürenizi
vereceğim. Önerinin
aleyhinde Sayın Tayfun İçli… H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Hayır efendim, bakın, aleyhinde değil. Sayın Grup Başkan
Vekili… BAŞKAN –
Aleyhinde değil mi? H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir)
– Hayır, bakın, oraya değil… “Grubu olan partileri kastetmiyorum.” dedi, bizim
grubumuz yok… BAŞKAN – Sizi
kastetmedi, hayır efendim, o anlamın manası o şekilde çıkıyor. Bunu uzatmak… H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Efendim, yapmayın, bizim grubumuz… BAŞKAN - Sayın
DSP için mi kullandı? Ne alakası var ya! H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Bakın, efendim, orada bizim Genel Başkan Yardımcımız Hasan Macit
de konuştu. “Grubu olan partiyi kastetmiyorum.” deyince, Demokratik Sol
Partinin sözlerine karşı… BAŞKAN – Buyurun,
sürenizi açıyorum efendim. H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Özür dilemesi lazım, özür dilemiyor. BAŞKAN – Sürenizi açıyorum efendim, konuşur musunuz. VII.- ÖNERİLER (Devam) A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam) 1.- Genel Kurulun 3/6/2008 Salı ve
4/6/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine;
3/6/2008 tarihli birleşiminde (10/203) esas numaralı Meclis araştırması
önergesinin görüşülmesine ve bunu müteakiben kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi
ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
(Devam) H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum her şeyden önce. Bir kere,
yönetiminiz adil değil Sayın Başkan. BAŞKAN –
Olabilir. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Eğer bir milletvekili Genel Kurulda saygısızca konuşursa, onun,
derhâl müdahale edip sözünü kesmeniz lazım. BAŞKAN – O zaman,
her konuşanın sözünü kesmem lazım. (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar) H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Bir kere, İç Tüzük’ün bu hükmünü ihlal ediyorsunuz. BAŞKAN – Ben de
aynı kanaatteyim. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Bakın, Sayın Canikli ifadesinde akıl
kırıntısından yoksun kimi milletvekillerinin burada konuşma yaptığını ifade
etti. Tutanağı getireceksiniz. Ona bakacağız. İki: “Ahlaksızca” ifadesini
kullandı. Bakın, Anadolu’da
kahvelerde bile vatandaşlarımız birbiriyle konuşurken saygılı konuşurlar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi saygısızlığa, her türlü saygısızlığa açık bir
mekân değildir. METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Anadolu’daki kahvelere niye hakaret ediyorsun? H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Burada 340 kişisiniz, 340 kişi… (AK Parti sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen dinleyelim. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – İktidar partisindeki arkadaşlar -Genel Başkan Yardımcısısınız- ruh
hâliniz hiç iyi değil, hiç iyi değil. Kızılcahamam kampı size yaramamış. Hem
sizin ruh sağlığınız için hem Türkiye’nin sağlığı için sizin sürekli kampa
alınmanız lazım. Sürekli kampa alınmanız lazım. (AK Parti sıralarından
gürültüler) BAŞKAN – Sayın
Grup Başkan Vekili, lütfen müdahale eder misiniz…Laf
attırmayın lütfen. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Siz burada, bakın, birkaç, bağımsız 13 arkadaşız, onlara bile
tahammül gösteremiyorsunuz. Bakın, hep
işinize geldiği gibi konuşuyorsunuz. Hep Türkiye’nin geçmişini 2002’den önce ve
2002’de sonra diye anlatmaya çalışıyorsunuz. Değerli
arkadaşlarım, arkamdaki Sayın Meclis Başkan Vekili hangi partide bakanlık
yaptı, hangi partide üyeydi? ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) – O bir zamanlardı. KAMER GENÇ (Tunceli) – Hepsinde. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Sayın Çiçek, hangi partideydi; hangi partilerden geldi geçti? Sayın
Ertuğrul Günay, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Sekreterliği görevinde değil miydi? Sayın Millî Eğitim Bakanınız Doğru Yol
Partili değil miydi? Bu sıralarda oturan bir sürü bürokrat AKP’li, MHP’li,
DYP’li değil miydi? İşinize geldiği konuları… Bankada bürokratlık yapan çok değerli
milletvekili arkadaşlarımız var. İşinize geldiğiniz konuları, sanki milattan
önce gibi “2002’den önce.” deyip “2002’de bunlar yapıldı, sonra bunlar
yapıldı.” diye işinize geldiği gibi anlatmaya çalışıyorsunuz. İSMAİL BİLEN
(Manisa) – Niye rahatsız oluyorsunuz? H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Siz gökten gelmediniz, siz sıfır yaşınızda değilsiniz; burada,
hepsi, kelli felli arkadaşlarım oturuyor. Onun için, eleştiriler yaparken bir
kere mantıklı olmak lazım. Tabii, burada Refah Partisi, Fazilet Partisinde
görev yapan millî görüşçü arkadaşlarımız da var. Komisyon başkanı
arkadaşlarımız var. Değerli dostum Sayın İyimaya
Doğru Yol Partisinin milletvekili değil miydi? Yani, geçmiş partilerde hizmet
yaptığınız zaman bu birtakım sıkıntıları nasıl elinizin tersiyle atıyorsunuz,
kurnazca Türk halkına yutturmaya çalışıyorsunuz. Ben bunu yemem, Türk halkı da
bunu yemiyor. Gelelim başka bir
konuya: Geçen hafta yine AKP Grup Başkan Vekili arkadaşım, Mustafa Elitaş arkadaşım, birtakım verilerden hareketle 18’inci,
19’uncu, 20’nci Dönemlerden de birtakım veriler verdi ve benim doğru
konuşmadığım, isim vermemekle birlikte bu kürsüye çıkan arkadaşların doğru
bilgiler vermediği ithamında bulundu. Sayın Elitaş, bakın, bugün kaçıncı birleşimdeyiz biz? 112’nci
Birleşimde, değil mi? Kanunlar Kararlardan aldım, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden aldım. Siz rakamlar verdiniz de ben de size rakamlar vereyim. 22
Temmuzda seçim yapıldı mı? Yapıldı. Bugün ayın kaçı, hangi aydayız? On aydır
değil mi Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışıyor. Soru konularını, soru
meselesini, sözlü soruları Türkiye Büyük Millet Meclisi kaç birleşimde
görüşmüş, biliyor musunuz? MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Söyle. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Biliyor musunuz? Bilmeniz lazım, bilmiyorsunuz. On beş birleşimde
değerli milletvekili arkadaşlarım. ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Az mı? H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Bakın, geliyorum, değerli arkadaşlarım, geliyorum. “Az mı?”
diyorsunuz, 112 birleşimde 15 birleşim! Birleşimlerde bir saat… Bakın, İç
Tüzük’ün 98’inci maddesi ne diyor? Bakın, bu Anayasa hükmü. Anayasa’nın 98’inci
maddesi ve İç Tüzük’ün… Bakın, ikinci fıkra: “…haftanın en az iki gününde,
birleşimin başında ve birer saatten az olmamak kaydıyla, Danışma Kurulunun
önerisiyle sözlü sorular görüşülür.” diyor İç Tüzük. Siz de buna dayanarak ne
yaptınız? Danışma Kurulu olarak, bütün partiler, oy birliğiyle bir karar
aldınız. Aldığınız karar hangi tarihli? 3/10/2007. Bakın “Salı ve
Çarşamba günlerinde birleşimin başında bir saat süre ile sözlü soruların görüşülmesi”ni Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına
sunuyorsunuz ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir karar alıyorsunuz, sonra,
bu aldığınız kararı işinize geldiği gibi yorumlamaya kalkıyorsunuz. Değerli
arkadaşlarım, bugün grup öneriyse ne yapıyorsunuz? Meclisin çalışmasını saat
13.00’le 21.00’e alıyorsunuz, 23.00’e kadar uzatıyorsunuz. Sonra, ben “Bu sözlü
soruları niye Türkiye Büyük Millet Meclisinden kaçırıyorsunuz?” dediğim zaman
da, bu kaçırma isteminize, “İktidar bizim eleştirilerimizden korktuğu için
kaçıyor!” dediğim zaman da siz, bizi yanlış bilgi vermekle suçluyorsunuz.
İsterseniz saat 24.00’e kadar yapalım bu çalışmayı. Bakın, Genel
Kurulun… Salı ve çarşamba günleri, hem İç Tüzük hem Anayasa hem de aldığınız
Türkiye Büyük Millet Meclisi kararı gereğince siz burada sözlü soruları
sordurmak durumundasınız, iktidar da Hükûmet de
burada milletvekillerine hesap verme durumunda. Onun için, bu konuları lütfen
açık olarak söyleyelim. Buralarda kime kurnazlık yapıyoruz biz? Kimi aldatıyoruz?
Kendimizi aldatıyoruz. Onun için, bu konuya da değineyim. Bir de değerli
arkadaşlar, Demokratik Sol Partinin grubu yok. AKP olarak… Bakan olarak
yirmi dakika konuşuyor, bir beş dakikaya yirmi dakika konuşuyor, grup olarak
konuşuyorsunuz. Kanun tasarı ve tekliflerinde, AKP olarak, kilitlemek
suretiyle, hem genel görüşmeler hem de maddelerde “grubu olmayan siyasi
partiler konuşmasın” diye tıkıyorsunuz. Tek konuşabildiğimiz yer bu Danışma
Kurulu önerilerinin geldiği zamandır. Bakın, birazdan
Meclis araştırması görüşülecek. Grubumuz olmadığı için bizim kendimizi ifade
etme hakkımız yok. Peki, biz milletvekili değil miyiz? (AK Parti sıralarından
gürültüler) ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Seçime girseydiniz! Niye girmediniz? H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Bir dakika, bir dakika, bir dakika. (AK Parti sıralarından
gürültüler) Onlara geleceğim,
geleceğim, sonra geleceğim. Bakın, değerli
arkadaşlarım… (AK Parti sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen… H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Bakın, korkunun ecele faydası yok. BAŞKAN – Sayın
İçli… METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Niye yüzde 10 oy alamadın? H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Bu korku sizin ruh hâlinizi iyice bozmuş. İktidar olmanıza rağmen
tahammülsüzsünüz. (AK Parti sıralarından gürültüler) Bakın, geliyorum…
Bu korku öylesine sizin ruh sağlığınızı etkilemiş ki artık herkesi dinlemekte,
herkesten şüphe duymaktasınız. METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Hayır. Siz, 20 milletvekili bile… BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu, lütfen… Geride oturun efendim; dayanamıyorsunuz,
geride oturun! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Onun için, bakın, şu getirdiğiniz Meclis araştırması… BAŞKAN - Geride
oturun ya! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Sayın Başkan… METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Sen zamanında pazarlığını iyi yapma!.. BAŞKAN - Laf
atmayın… Lütfen laf atmayın, hoş bir şey değil bu yani. Bırakın, konuşsun
Hatibimiz. METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Ama gerçeklerin aydınlanmasını istiyoruz. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Bakın, gerçekleri konuşuyorum. Bakın, şimdi Meclis araştırması
veriyorsunuz. METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Sen zamanında CHP’yle pazarlığını iyi yapsaydın grubun olmaz mıydı? H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Meclis araştırmasında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Sayın
Sav’ın telefonunun dinlenmesini yapıyorsunuz. METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Sen pazarlığını CHP’yle iyi yapmamışsın, bize çatıyorsun! BAŞKAN – Allah Allah! Bu da hâkimlik, savcılık yapmış ya! H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Değerli arkadaşlarım, samimi olun. Şimdi, CHP Genel Sekreteri Sayın
Sav’ın telefonunun dinlenip dinlenmediği konusunda Meclis araştırması
vereceğinize, Türkiye’deki gerçek diğer dinlemeleri de katsaydınız ya buraya! METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Hepsi var orada. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Neden korkuyorsunuz? Sizden olan Sayın İçişleri Bakanı sizi bu
konuda bilgilendirmedi mi de Meclis araştırması istiyorsunuz? Meclis
araştırması nedir? Milletvekillerinin bir konu hakkında bilgi edinmesidir,
değil mi? Demek ki Sayın İçişleri Bakanı size yeterince bilgi vermiyor ya da
siz burada samimi değilsiniz, yasak savmak, Türkiye'nin gündemini başka yere
çekmek için bunu veriyorsunuz. Bakın, Kara Harp
Okulunda bir generalin telefonunun dinlendiği yazdı geçmişte gazetelerde,
Genelkurmayda bu operasyonlarla ilgili, generalin telefonunun dinlendiği, keza
Ankara Cumhuriyet Savcısının telefonunun dinlendiği, hatta “Youtube”a
düştüğü, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekilinin izlendiği ve dinlendiği gazetelerde
yazıldı, çizildi. Neden korkuyorsunuz da önergenin içine bunları dâhil
etmediniz? Neden sadece…. METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – İşinize geldiği gibi konuşuyorsunuz. BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu, lütfen müdahale etmeyin. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Şimdi, burada… Siz işi… Siz buradan kaçmaya kalkıyorsunuz değerli
arkadaşlarım. METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – İşinize geldiği gibi konuşuyorsunuz. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlarım, Anayasa’nın 20’nci maddesi… BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu, laf anlamıyor musun, lütfen ya! Allah Allah! Bu kadar da olmaz! Devam edin Sayın
İçli. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Evet, Sayın Başkanım, yani dikkatimi dağıtmak ve söylemek
istediklerimi bozmak, insicamımı bozmak için özellikle belirli milletvekili
arkadaşlar görevlendirilmiş herhâlde. Bakın,
Anayasa’nın 20’nci maddesinde “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının
gizliliğine dokunulamaz.” şeklinde Anayasa’nın amir hükmü vardır. Yine
Anayasa’nın temel haklarla ilgili birçok amir hükmü, son dönemlerde, AKP
İktidarında, Türkiye’de yaşananları sanki önceden görmüşçesine düzenlenen amir
hükümlerdir. Ama ilginçtir, AKP İktidarında bir korku, baskı iktidarı
yaratılmaya çalışılıyor. Değerli
arkadaşlarım, sadece siyasilerin dinlenmesi değil, iş adamları bu kaygı
içerisindeler, iş bağlantılarıyla ilgili telefonlarının dinlendiği, birtakım
şantajlara maruz olduğu şüphesi içindeler. Gazeteler bunları yazıyor, sadece
siyasiler değil. Bu nasıl bir şey? Bu nasıl bir olay ki, hangi anlayıştır ki
insanların telefonlarını dinleme cüretini gösterebiliyorlar? Yine bugün
gazetelerden, emniyetin sınırsız dinleme talebi kabul edilmiş, jandarmanın
talebi konusunda… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
İçli, konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen. H. TAYFUN İÇLİ
(Devamla) – Peki Sayın Başkanım. … Adalet
Bakanlığının itiraz ettiği, daha sonra da yazılı emri bozma yoluyla bu itirazı Yargıtaya taşıdığını öğrenmiş bulunmaktayız. Değerli
arkadaşlarım, nasıl bir çifte standart bu? Emniyet kuvvetlerine… Tabii ki,
jandarma da emniyet kuvvetleri de bizim birimlerimiz ama,
bir birime güvenmiyorsunuz, jandarmayla ilgili bir güvensizlik yaşıyorsunuz. Aslında
bütün bunların bir oyalama taktiğinin bir parçası olduğuna ben inanıyorum. Değerli
arkadaşlarım, biraz evvel enflasyon rakamları açıklandı: TÜFE’de
10,74, yani yüzde 11,00; ÜFE’de 16,53, yani yüzde 17.
Ama, Hükûmetin açıkladığı
daha önceki rakamda da “yüzde (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
İçli, süreniz tamam oldu efendim, süreniz doldu; teşekkür ederim Sayın İçli. METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Paraları bozdur bozdur harca! H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) – Siz bunlara gülün, bakalım halk size nasıl gülecek? (DSP
sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen susar mısınız… Sayın Macit,
sisteme girmişsiniz… OKTAY VURAL (İzmir)
– Sayın Başkan… BAŞKAN – Bir
dakika Sayın Vural… HASAN MACİT
(İstanbul) – Sayın Başkan, biraz önce Sayın Grup Başkan Vekilinin sarf ettiği
sözlerle ilgili bir söz istiyorum. BAŞKAN – Neyle
ilgili, ne söyledi? HASAN MACİT
(İstanbul) – Biraz önce Sayın Grup Başkan Vekili “Grubu olan siyasi partileri
kastetmedim.” dedi. BAŞKAN – Evet,
siz siyasi parti değil misiniz? Sizi de kastetmemiştir ya, Allah, Allah! (AKP
sıralarından gülüşmeler) HASAN MACİT
(İstanbul) – Sayın Başkan, “Grubu olan siyasi partileri kastetmedim.” dedi ama… BAŞKAN – Sayın
Macit, uzatmayalım meseleyi. Açıklığa kavuştu artık. Sayın Canikli
de konuştu, size ait bir şey söylemedi… HASAN MACİT
(İstanbul) – Sayın Başkan… BAŞKAN – Buyurun
Sayın Emrehan Halıcı, siz ne diyorsunuz efendim,
sizin görüşünüz ne? HASAN MACİT
(İstanbul) – Sayın Başkan, daha tutanaklar çıkmadı… BAŞKAN – Bakın,
ben sizin tutanakları demiyorum. Ben sizin konuşmanızı hiç kesmedim. On dakika
burada konuştunuz, yani bundan sonra anlatacak neyiniz kaldı? (AK Parti ve CHP
sıralarından gülüşmeler) HASAN MACİT
(İstanbul) – Efendim, o benim hakkım, aldığım söz hakkım. Onunla ilgili, ondan
sonra Sayın Grup Başkan Vekilinin sarf ettiği sözlerle ilgili… BAŞKAN – Peki,
ben size bir dakika veriyorum, siyasi parti olduğunuzu anlatın efendim. (AK
Parti ve CHP sıralarından gülüşmeler) Buyurun Sayın
Macit. IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, konuşmasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması HASAN MACİT
(İstanbul) – Sayın Başkan, bu tutumunuz, Meclisi yönetim anlayışınız… BAŞKAN – Çok
güzel oluyor, evet…. [AK
Parti sıralarından alkışlar (!) CHP sıralarından alkışlar ve gülüşmeler] HASAN MACİT
(İstanbul) – … burada gerginliğe sebep olmaktadır. BAŞKAN – Hayır
efendim, hayır! Gerginliği yaratan sizlersiniz, laf atmazsanız hiçbir şey
olmaz, herkes üslubuyla konuşursa hiçbir şey olmaz. HASAN MACİT
(İstanbul) – Sayın Başkan, o zaman Grup Başkan Vekili “zekâ kırıntısı” diyecek,
“ahlaksız” diyecek, biz buradan söz isteyemeyeceğiz, öyle mi Sayın Başkan! BAŞKAN –
Üslubunuza dikkat edin efendim, üslubunuza dikkat edin, yüce Meclis burası,
yüce Meclis! Daha yeni geldin! HASAN MACİT
(İstanbul) – Burada sadece AKP Grubu mu var? Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde tek bir parti mi var? Sayın Başkan,
Grup Başkan Vekili biraz önce şunu söyledi… BAŞKAN – Bu lafı
herkese söyleyebilirsiniz ama bana diyemezsiniz. Çünkü ben partizanlık yapmam,
bunu bilesiniz! HASAN MACİT
(İstanbul) – Sayın Başkan, ben konuşmayacak mıyım? BAŞKAN – Buyurun,
buyurun… HASAN MACİT
(İstanbul) – Sayın Başkan, biraz önce Sayın Grup Başkan Vekili sözlerinde
“Grubu olan siyasi partileri kastetmedim.” dedi ve “Benden önce konuşan
milletvekillerini kastettim.” dedi ve ondan önce konuşan milletvekilleri ben ve
Sayın Kamer Genç varız. O zaman, bizim Demokratik Sol Parti olarak grubumuz yok
ve bizi, beni ve Sayın Genç’i kastetmiş durumdadır. Tutanaklar
çıktıktan sonra zekâ kırıntısı ve ahlaksızlıkla ilgili sözlerinden dolayı
tekrar söz isteyeceğim ve bu sözlerini Sayın Grup Başkan Vekilinin geri
almasını ve özür dilemesini istiyorum efendim. BAŞKAN – Oldu. Sayın Halıcı,
buyurun efendim, siz ne diyorsunuz? VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam) 2.- Ankara Milletvekili Mehmet Emrehan
Halıcı’nın, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, konuşmalarını daha dikkatli ve daha olgun bir
şekilde yapması gerektiğine ilişkin açıklaması MEHMET EMREHAN
HALICI (Ankara) – Sayın
Başkan, söz verdiğiniz için teşekkür ederim. Özür dileyebilmek
bir erdemdir. Sayın Canikli biraz önce söz istedi ve
çok sade, net bir biçimde özür dilemesi gerekirken, ilk baştaki kabahatinden
çok daha büyük bir kabahat işledi. Bu Mecliste
milletvekillerinin hepsi eşittir Sayın Başkanım. Grup üyesi olan
milletvekilleri, grup üyesi olmayan milletvekilleri gibi bir ayrım yoktur. BAŞKAN – Tabii, tabii. MEHMET EMREHAN
HALICI (Ankara) – Dolayısıyla, bence maksadını aşan sözler sarf eden Sayın Canikli, özür dilerken, bir grup üyesi veyahut grup üyesi
olmayan milletvekilleri ayrımına girerek çok büyük bir hata işledi. Milletvekillerinin
hepsi saygı görmeye layıktır. Sayın Canikli sıkça,
saygı sınırlarını zorlayan konuşmalar yapmasına rağmen, Sayın Canikli de saygı görmeye layıktır. Ama ben onu, hem
kendisine duyduğum hem de bütün milletvekillerine duyduğum saygıdan ötürü,
bundan sonraki konuşmalarında daha sakin, daha ciddi ve daha olgun konuşmaya
davet ediyorum. Size de teşekkür
ediyorum. BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Halıcı. Sayın Vural,
buyurun. 3.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergenin gelen kâğıtlarda yayımlanmadan grup önerisiyle
gündeme alınıp öncelikle görüşülmesinin mümkün olamayacağına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkanım, herhâlde biraz sonra Danışma Kurulu kararını
oylayacaksınız. BAŞKAN –
Oylayacağız, evet. OKTAY VURAL
(İzmir) – Şimdi, Sayın Başkanım, Danışma Kurulunda araştırma önergesinin
gündeme alınması isteniyor. Fakat bu araştırma önergesi gelen kâğıtlarda
dağıtılmadı. Bizim İç Tüzük’ümüze göre, Meclis araştırması önergeleri genel
görüşme usulüne göre yapılır ve gelen kâğıtlarda yayımlandıktan sonra olur. Şimdi, elimizde
gelen kâğıtlar var ve İnternetteki, gelen kâğıtlarda da bu Meclis araştırması
önergesi yer almamış. Üstelik, esas numarası
belirtiliyor. Bu esas numarasını kim verdi? Dolayısıyla, böyle bir önergenin
gelen kâğıtlarda yayımlanmadan, milletvekillerimizin bilgisi olmadan gündeme
alınıp öncelikli görüşülmesini temin etmek mümkün değil. Gelen kâğıtlar yok.
Dolayısıyla, gelen kâğıtlarda yayımlanmayan Meclis araştırma önergeleriyle
ilgili gündem oluşturulamaz. BAŞKAN – Bugünkü
Gelen Kâğıtlara alınmıştır efendim. OKTAY VURAL
(İzmir) – Yok efendim, gösterelim, yok. BAŞKAN – Yok mu? MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Yok efendim. BAŞKAN –
“Bastırılıp dağıtılmıştır.” diyor Kanunlar Dairesi. OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır efendim, yok. Bakın, saat 13.30’da Meclis toplandı ve bu amaçla
toplandı. 13.30’dan sonra basılacak olan bir gelen kâğıtlarla ilgili bir husus
Meclis Başkanlığını âdeta bir partinin yönetmesi demektir ki bu kabul edilemez.
Bakın, saat 13.30’da toplandık. 13.30’a kadar basılmamıştı. Basılmamış bir
gelen kâğıtla ilgili bir önergeyi alamayız. Ayrıca, bizim de bir önergemiz var,
Sayın Başkan. Bu önergelerin birleştirilerek görüşülmesi konusunda Başkanlığın
bir görüşünün oluşması gerekmektedir. BAŞKAN – Siz
toplandınız galiba bugün. Öneri getirdiniz mi? Danışma Kurulunda toplantı
yapmadınız mı efendim? MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Yapıldı. BAŞKAN – Yani,
orada öneriniz oldu mu? OKTAY VURAL
(İzmir) – Grup önerisi getirdi arkadaşlar, ama bu konuda bizim de bir önergemiz
var. BAŞKAN – Hayır,
ben şunu soruyorum size: Birlikte görüşelim diye bir öneri getirdiniz mi? OKTAY VURAL
(İzmir) – Getirdik, evet. BAŞKAN – Kabul mü
edilmedi? Bilmiyorum onu, haberim yok. HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Aynı konudalar. BAŞKAN – “Konular
aynı.” diyorsunuz. OKTAY VURAL
(İzmir) – Gelen kâğıtlarda yer almamıştır. Gelen kâğıtlar buradadır. En son
156’dır. 157 de ne zaman basılmıştır bilmiyorum, ama eğer 13.30’dan sonra
basılıp da yapılmışsa, bunun kabul edilmesi mümkün değil. K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Okunmadan basılıyor o zaman. BAŞKAN – Sayın
Vural, on dakika birleşime ara vereceğim. Buyurun, konuşalım efendim, grup
başkan vekilleri de buyursunlar efendim. Kapanma Saati: 18.37 DÖRDÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 18.56 BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp
Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum. VII.- ÖNERİLER (Devam) A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam) 1.- Genel Kurulun 3/6/2008 Salı ve
4/6/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine;
3/6/2008 tarihli birleşiminde (10/203) esas numaralı Meclis araştırması
önergesinin görüşülmesine ve bunu müteakiben kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi
ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
(Devam) BAŞKAN - Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu önerisi üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır. III.- YOKLAMA (CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı) K. KEMAL ANADOL
(İzmir) - Sayın Başkan, yoklama
istiyoruz oylamadan önce. BAŞKAN – Yoklama
talebinde bulunan arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim: Sayın Anadol, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın
Okay, Sayın Arvas, Sayın
Küçük, Sayın Ersin, Sayın İnce, Sayın Mengü, Sayın Selvi, Sayın Emek, Sayın Oyan, Sayın Macit, Sayın Genç,
Sayın Kaptan, Sayın Erdem, Sayın Ünsal, Sayın Bingöl, Sayın Aydoğan,
Sayın Erenkaya. Sayın
milletvekilleri… KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, çalışma süresi bitti. Yoklama yapamazsınız! BAŞKAN – İki
dakika süre vereceğim, yoklama başlamıştır efendim. Buyurun iki dakika süreniz
var. (Elektronik
cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır. VII.- ÖNERİLER (Devam) A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam) 1.- Genel Kurulun 3/6/2008 Salı ve
4/6/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine;
3/6/2008 tarihli birleşiminde (10/203) esas numaralı Meclis araştırması
önergesinin görüşülmesine ve bunu müteakiben kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi
ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
(Devam) BAŞKAN - AK Parti
Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar) Birleşime bir
saat ara veriyorum. Kapanma Saati: 19.00 BEŞİNCİ OTURUM Açılma Saati: 20.07 BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp
Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum. Başkanlığın Genel
Kurula sunuşlarına devam edeceğiz. İç Tüzük’ün
37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım: VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) B) Önergeler (Devam) 3.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin,
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/73)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/53) Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına 2/73 esas
numaralı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim
havale edildiği Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda 45 gün
içerisinde görüşülmediğinden İçtüzüğün 37 nci maddesine
göre doğrudan Genel kurul gündemine alınarak görüşüldü. 19 Şubat 2008 tarihinde
reddedilmiş olduğundan İçtüzüğün 37 nci maddesine
göre tekrar Genel Kurul gündemine alınması hususunda gereğini rica ederim. Hasan
Erçelebi Denizli BAŞKAN – Sayın
Hasan Erçelebi, buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar) Süreniz beş
dakika Sayın Erçelebi. HASAN ERÇELEBİ
(Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kurumu
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifimiz için söz aldım. Yüce
heyetinizi Demokratik Sol Parti ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum. Sözlerime
başlarken, bugüne kadar vatanımızın bölünmez bütünlüğü için can veren
şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum; bu vatanın topraklarına kan veren
gazilerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Yasa teklifimizin
amacı, şehitlerimizin çocuklarına, gazilerimize ve gazilerimizin çocuklarına
sınavsız üniversite hakkının verilmesidir. Yasa teklifimizin 19 Şubat 2008
günlü görüşmelerinde Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik “…şehitlerimiz
hepimizin başının tacıdır. Onların çocukları, onların dulları, yetimleri de
onların bize bırakmış oldukları aziz emanetlerdir. Ancak sınavla, bilgiye
dayalı olarak yapılan bir seçme esnasında, bir sınav esnasında bunların sınava
tabi tutulmaması, kesinlikle, özellikle üniversite giriş sistemi açısından,
bütün görüşlerine başvurulan uzmanlar tarafından da doğru bulunmamaktadır.”
demiştir. Sayın Bakan şu
anda yok. Sayın Bakan, şehitlerimiz ve gazilerimizin ailelerinin başımızın tacı
olduğuna inanarak söylüyorsanız bu teklifimize destek olunuz. Gelin, bu tacı
içi boş laflarla değil, anlamlı bir hâle getirerek başımıza koyalım. Üniversiteye
girmenin ön koşulu ÖSS değildir, liseyi bitirmektir. Siz Millî Eğitim Bakanı
olarak on iki yılda okullarımızda verdiğiniz bilgilere güvenmiyorsunuz da yüz
doksan beş dakikalık, hiçbir bilimsel temele dayanmayan, gençlerimizi örseleyen
ÖSS’ye mi güveniyorsunuz? Bugün hiçbir eğitim bilimci uzman ÖSS’yi savunmuyor.
Eğer ÖSS’yi savunan uzman varsa, lütfen bize ismini ve telefonunu veriniz. YÖK, 27 Mayıs
2008 tarihinde yaptığı toplantıda, ÖSYS kontenjanlarını yüzde 40’a varan bir
oranda artırmıştır. Bu kararı alanları kutluyorum. ÖSS’de kaç puan alırsa alsın
hepsi bizim gençlerimiz, hepsi bizim geleceğimizdir. Üniversitelerimizin
öğrenci kapasitelerini artırmak için öğretim elemanları ile fiziksel
olanaklarını artırmak gerekir. Yasa teklifimizin
2’nci maddesinde “Şehit çocukları ve gaziler ile gazi çocuklarının sınavsız
olarak üniversiteye yerleştirilme koşulları Yükseköğretim Kurumu tarafından
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” diyoruz. Bu çıkarılacak
yönetmelikte şehit çocukları, gaziler ve gazi çocukları için yüzde 1 kontenjan
ayıralım, yetip artacaktır; kimse buna karşı da çıkmayacaktır. Vakıf
üniversitelerimiz bu konuda öncü olabilirler. Mütevelli heyetlerinin alacağı
kararla burslu öğrencilerinin yüzde 1’ini şehit çocuklarına, gazi ve gazi
çocuklarına ayırabilirlerse milletimiz de bu kararı ayakta alkışlar ve bu
davranış vakıf üniversitelerinin kuruluş gerekçelerine de uygun düşer. Bu yasa
teklifimizin siz değerli milletvekilleri tarafından kabulü ile sadece
şehitlerimizin ve gazilerimizin aileleri değil tüm toplum moral kazanacaktır.
Halkın moral gücü artacak, devletin terörle mücadeledeki kararlılığı Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından desteklenmiş olacaktır. Gelin hep beraber
milletimizden bir alkış alalım. Türkiye Büyük Millet Meclisinden insanlarımızı
rahatlatan yasalar da çıkabilecek dedirtelim. Biliyorum hepinizin yüreği
bizimle beraber, elleriniz de yüreğiniz de beraber olsun diyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (DSP, CHP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Erçelebi. Bir milletvekili
olarak Amasya Milletvekili Avni Erdemir. Sayın Erdemir, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar) AVNİ ERDEMİR
(Amasya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şehit ve gazilerimizin
çocuklarının üniversiteye sınavsız girişlerini sağlamayı öngören kanun teklifi
üzerine söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken şehitlerimizin aziz hatırası
önünde tazimle eğiliyor, gazilerimize ve yüce heyetinize saygılarımı sunuyorum. Değerli
arkadaşlarım, vatan savunmasında şehit düşen her evladımız ve her gazimiz bizim
için saygı duyulması gereken en yüce değerdir. Zira,
onlar vatanımızın birlik ve bütünlüğü, devletimizin ebediyete kadar yaşaması
için vatan savunmasına el vermişler, gönül vermişler, omuz vermişler, her
şeyden önemlisi can vermişlerdir. Şehit ve gazilerimizin eşi, annesi, babası ve
evlatları bize bıraktıkları en önemli emanetlerdir. Şehitlerimizin ve
gazilerimizin çocuklarını kendi çocuklarımızdan ayrı tutmamamız, onlarla ilgili
heyecan duymamız, hatta onlara kendi çocuklarımızdan daha fazla şefkat ve ilgi
gösterme, imkân sunma zorunluluğumuz vardır. Bu evlatlarımızı her türlü eğitim
imkânıyla donatmak ve onları hayata hazırlamak elbette devletimizin en önemli
görevleri arasındadır. Değerli
arkadaşlarım, bildiğiniz gibi bugün devletimiz şehit çocuklarına gereken ilgi
ve şefkati onlardan esirgememeye çalışıyor. Devletimize müracaat eden her
evladımıza karşılıksız burs veriliyor, isteyen evlatlarımız Kredi ve Yurtlar
Kurumuna ait yurtlarda ücretsiz barınıyor ve üniversite hayatları boyunca
kendilerinden üniversite harcı alınmıyor. Bu yönüyle, onlara layık oldukları
pozitif ayrımcılık yapılmaya çalışılıyor. Bundan sonra da bu yapılmaya elbette
devam edilmelidir. Nitekim, mayıs ayı içerisinde
çıkardığımız istihdam paketi içerisinde kamuda şehit yakınları için binde 7
olan yerleştirme kontenjanı yüzde 1’e çıkarılmış ve her şehit evladı bugün
kamuda işe yerleştirilme imkânına kavuşmuştur. Değerli
arkadaşlarım, iyi niyetle hazırlanmış ancak sonu şehit ve gazi çocuklarımızı
zor durumda bırakabilecek bir kanun teklifini görüşüyoruz. Zira şehit ve gazi
çocuklarını sınavsız olarak üniversitelere yerleştirmekle bu yavrularımıza
iyilik etmiş olmayız. Bu durum pedagojik bakımdan birçok sakınca
barındırmaktadır. Gerekli bilgi birikimine ve donanımına sahip olmayan bu
yavrularımızı akranları içinde psikolojik bunalıma sokarız, onları kaybederiz
endişesini taşıyorum. Zira, taşıyamayacakları bir yükü
bunların omuzlarına yüklemiş oluruz. Unutmayalım, bu yavrularımızı tıp
fakültesine yerleştirmekle doktor, mühendislik fakültesine yerleştirmekle
mühendis, hukuk fakültesine yerleştirmekle avukat, hâkim, savcı yapamayız.
Korkarım ki, bu yavrularımızı işte o zaman kaybederiz. Zira,
farklı bilgi birikimine sahip bu yavrularımızın aynı kulvarda yarışmalarıyla
karşılaşacakları problemleri çok iyi düşünmemiz gerekiyor. Bunun yerine
ilköğretimde ve ortaöğretimde bu yavrularımıza sahip çıkarak onların üniversite
sınavlarında başarılı olmalarını sağlayacak imkânları sunmak asıl görevimiz
olmalıdır. Ey makamların en
şereflilerine kavuşmuş olan şehitlerimiz ve gazilerimiz, evlatlarınız
evlatlarımızdır. Devletimizin gücü, milletimizin şefkati evlatlarınızı her
zaman kucaklamaya devam edecektir. Siz her türlü övgüye, evlatlarınız her türlü
imkâna layıktır. Önünüzde tekrar tazimle eğiliyorum. Şehitlerimize
Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlık ve mutluluk dileklerimi sunuyorum, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Erdemir. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir. Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor, gündemin “Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmına
geçiyoruz. Alınan karar
gereğince, bugün okunarak bilgiye sunulan Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve
25 milletvekilinin Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterinin yasa dışı
dinlendiği iddiasının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.
X.- MECLİS ARAŞTIRMASI A) Ön Görüşmeler 1.- Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin,
CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın dinlenmesi iddiasının bütün yönleriyle
araştırılması ve varsa sorumlularının ortaya çıkarılması amacıyla verdiği
Meclis araştırması önergesi (10/203) BAŞKAN – Hükûmet? Burada. İç Tüzük’ümüze
göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda sırasıyla Hükûmete, siyasi parti gruplarına ve önergedeki birinci
imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir. Konuşma süreleri Hükûmet ve gruplar için yirmişer dakika, önerge sahipleri
için on dakikadır. Şimdi, söz alan
sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Hükûmet adına
İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay; gruplar adına, Demokratik Toplum Partisi
Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural;
önerge sahibi olarak da Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Ocakden. İlk söz Hükûmete aittir. İçişleri Bakanı
Sayın Beşir Atalay, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar) Süreniz 20
dakika. İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK Parti Grup
Başkan Vekilleri Sayın Nihat Ergün, Sayın Bekir Bozdağ,
Sayın Sadullah Ergin ve 20 sayın
AK Parti milletvekilinin Meclis araştırması açılması taleplerine ilişkin olarak
Hükûmetimizin görüşlerini açıklamak üzere
huzurlarınızdayım. Sözlerime başlarken hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Bilindiği gibi,
Meclis araştırması talebinin, son günlerde gündeme gelen Cumhuriyet Halk
Partisinin Genel Sekreterinin dinlenmesi iddiasının bütün yönleriyle
araştırılması ve varsa sorumlularının ortaya çıkarılması amacıyla verildiği
bilinmektedir. Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Sekreteri Sayın Önder Sav’ın Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Merkezindeki odasının veya telefonlarının dinlendiği iddiaları üzerine bir
süredir kamuoyunda çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır ve hâlen de
yapılmaktadır. İşte, bu konuda büyük bir duyarlılık gösteren
hem Hükûmetimiz hem partimiz, Ana Muhalefet
Partimizin Genel Sekreteriyle ilgili böyle bir dinleme iddiasını çok önemsemiş,
hem yapılması gereken çalışmaları yaparken bir yandan da böyle bir araştırma
önergesi vererek yüce Meclisin de bir komisyon kurarak bu konuyu sonuna kadar
araştırmasını ve bütün boyutlarının açığa çıkarılmasını arzu etmiştir. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biz ilk günden itibaren, Sayın Başbakanımız başta
olmak üzere, konunun bir an önce açığa kavuşturulması için gerekli tüm dikkat
ve özeni gösteriyoruz, Hükûmet olarak bunu
hassasiyetle takip ediyoruz, onu da ifade etmek istiyorum. On gündür bu süreçle
ilgili gelişmeleri şöyle bir gözden geçirirsek, kısaca bir hatırlarsak zaten bu
görülecektir. Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı Sayın Baykal’ın açıklamalarına göre, Sayın Genel Sekreter
23 Mayıs 2008 Cuma günü Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezindeki odasında bir
merkez valisiyle görüşmüştür ve bu görüşme ile ilgili bir gazetede -daha sonra-
üç gün sonra bazı haberler ve yayınlar çıkmıştır. 28 Mayıs Çarşamba günü
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Baykal yaptığı basın toplantısında,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinin güvenlik güçleri tarafından dinlendiği
iddiasında bulunarak Hükûmetimizi ve Bakanlığımızı
suçlamıştır. Doğrusu -biz o
gün de ifade ettik, daha önceki, burada, Mecliste, huzurlarınızda gündem dışı
konuşmaya cevap verirken de ifade etmiştim- bu çok ileri bir suçlama olmuştur,
acele edilmiştir, tedbirsizlik gösterilmiştir. Olayın hiçbir boyutu
aydınlatılmadan, hiçbir boyutu araştırılmadan, hiçbir tespit yapılmadan Hükûmetimize, Bakanlığıma ve güvenlik birimlerine bu ön
yargılı, acele suçlama bizi üzmüştür. Ben hemen o gün
-biliyorsunuz- Sayın Baykal’ın basın toplantısından iki saat sonra basın
toplantısı yaptım, hatta bir duygumu da şöyle burada paylaşayım sizlerle: O gün
yurt dışındaydım. Acele geldim ve uçakta gelirken niyetim “Bu önemli bir
konudur, ana muhalefet partisi Sayın Genel Başkanını veya genel başkan yardımcılarını
arayayım, gerekirse ziyaret edeyim.” diye düşünceler içindeydim doğrusu. Ama
havaalanına geldim, havaalanında basın toplantısını izledim. Zehir zemberek
suçlamalarla dolu bir basın toplantısıydı ve onun üzerine de biz o basın
toplantısını yaptık ama ben ne yaptım? Cumhuriyet savcılarını göreve çağırdım,
Ankara Valisine yazılı suç duyurusunda bulunması için talimat verdim, kendim
Bakanlıkta görevlendirme yaptım bu konunun araştırılması için ve orada da şunu
söyledik: “Bunun faillerini hep birlikte bulalım. Bunu birlikte araştıralım.
Biz bunu sonuna kadar araştıracağız. Siz takip etmeseniz bile biz bunu takip
edeceğiz. Bu önemli bir konudur.” diye de ifade ettik ve işte, aynı çizgide
devam ediyoruz. Şimdi de partimizin grup başkan vekilleri ve milletvekillerinin
verdiği araştırma önergesiyle bu konuda sizleri bu önergeye desteğe
çağırıyorum. Biz, Hükûmet olarak bu önergeyi
destekliyoruz, araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz ve bu araştırma
komisyonuna da her tür desteği vereceğimizi ifade ediyoruz. Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önce ifade ettiğim gibi, bizim ülkemizi,
insanımızı, kurumlarımızı rahatsız eden her konuya ciddiyetle eğildiğimizi
sizler de biliyorsunuz. Tüm şüpheleri gidermek, varsa sorumluları tespit etmek
ve haklarında işlem yapmak, kısaca vatandaşlarımızın devlete olan güvenini
pekiştirmek hepimizin öncelikli hedefidir. Biz “Devlet millete hizmet için
vardır.” felsefesini bütün yönetim anlayışımızda zaten benimsiyoruz ve şunu da
tekrar ifade ediyorum huzurlarınızda ve bunu yüksek sesle ifade ediyorum:
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Devlet düzeninde kurallar
belirlenmiş, sınırlar çizilmiştir, insan hak ve özgürlükleri Anayasa güvencesi
altına alınmıştır, kişi hak ve hürriyetleri konusunda ciddi koruyucu düzenlemeler
getirilmiştir; aksine davranışlara ve uygulamalara karşı da ciddi cezai
müeyyideler getirilmiştir. İşte, hukuk devleti olmanın bir şartı olarak her tür
iddiayı araştırmak, aydınlatmak, faillerini bulmak ve cezalandırmak da bizim
görevimizdir. AK Parti hükûmetleri döneminde -bunu da bu vesileyle ifade edeyim-
faili meçhul hiçbir olay kalmamıştır. Sadece, 2002 yılında Hablemitoğlu
cinayeti dışında, bizim dönemimizde faili meçhul hiçbir olay kalmamıştır. Bunu,
burada açıkça ifade ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bakın, biz
hiçbir olayı örtmedik, örtmüyoruz, her olayın üzerine cesaretle gidiyoruz, daha
da gideceğiz ve hatta şunu da ifade edeyim bu vesileyle, hem emniyet
görevlilerimize, güvenlik görevlilerimize de teşekkür ederek: AK Parti dönemi,
çetelerin, organize suç örgütlerinin âdeta çökertildiği bir dönem olmuştur.
Değerli arkadaşlar, buna Meclis olarak hepimiz memnun olmalıyız, bütün
arkadaşlar. Türkiye’de âdeta çeteleşme her tarafı sarmıştı arkadaşlar, her
alanda organize suç örgütleri… Biz cesaretle onların üzerine gidiyoruz. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hablemitoğlu önemli Sayın
Bakanım. O konuda biraz daha çaba harcamanızı bekleriz. İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Devamla) – Onların üzerinde de duruyoruz hâlen. Bu konuda da değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri;
biliyorsunuz bizim idari soruşturmamız sürüyor, cumhuriyet savcılığının
soruşturması devam ediyor ve biz kısa sürede sonuçlanmasını bekliyoruz ve şimdi
de grup başkan vekillerimiz ve milletvekillerimiz tarafından verilen araştırma
önergesiyle ilgili görüşmeyi bugün yapıyoruz, bir an önce bu komisyonun
kurulmasını ve bu konuya başlamasını diliyoruz. Ülkemizin
gündemini bir süredir meşgul eden ve kamuoyunda çeşitli yönleriyle ele alınarak
tartışılan dinleme iddialarına ilişkin olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından Meclis araştırması açılmasının yararlı olacağını düşünüyoruz. Bu
önergede imzası olan bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ve hepinizi de bu
önergeye destek vermeye davet ediyorum. Meclis araştırması başlatılması
durumunda da Hükûmet ve Bakanlık olarak her türlü
katkıyı sağlayacağımızı bu vesileyle ilan ediyorum. Değerli
arkadaşlarım, biz bu Meclis araştırmasından ne bekliyoruz, onu da kısaca şöyle
ifade etmek istiyorum: Bir defa, tabii, Sayın Sav’ın olayıyla ilgili, tekrar
bütün boyutları ele alınsın, değerlendirilsin. Zaten
arkadaşlarımızın verdiği araştırma önergesi bunu ifade ediyor ama ben, burada,
biraz daha genişleterek şimdiden, Meclisimize ve kurulacak komisyona daha açık
yüreklilikle bir çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin, bu vesileyle, Türkiye’deki
yasal durumu, bu konudaki yasal durumu, bütün mevzuatı ve bütün uygulamayı
tekrar ele alsın bu komisyon ve sadece bu olayla sınırlı kalmasın. Ama,
sürekli geçmişe dönük tartışmaları gündeme getirme yerine, başta Sayın Genel
Sekreterle ilgili boyut olmak üzere, bundan sonrasına dönük de değerlendirmeler
yapsın, teklifler getirsin, Hükûmete ve kurumlara
tavsiyelerde bulunsun, Meclise yeni yasal düzenlemeler için tavsiyede bulunsun.
Bu kadar geniş
bir şekilde bu konuyu biz gündemimize getiriyoruz ve hiçbir şekilde bundan
kaçmıyoruz, korkmuyoruz. Bu vesileyle, ülkemizde çok önemli bir konu olan,
güvenlik amaçlı, terör amaçlı, organize suç örgütleri amaçlı, suçu önleme
amaçlı bu uygulamanın tekrar gözden geçirilmesini, eksiği varsa giderilmesini
de burada ben teklif ediyorum. Hatta şunu ifade
ediyorum: Gelin, bütün sistemi tekrar gözden geçirelim. Daha yeni yapıldı, bu
Meclis -biliyorsunuz- yasalaştırdı, 2006 yılında, bu konuda bugün Ulaştırma
Bakanımızın burada gündem dışı konuşmaya cevap verirken açıkladığı hususları bu
Meclis gerçekleştirdi. Ana muhalefet partimiz de ona katkı verdi, destek verdi.
Türkiye’de çok ciddi bir yenilik olarak bunu geliştirdik. Gerçekten, dağınık
yapıyı derledik toparladık, tek bir kurum bunu organize eder hâle getirdik. Ha, şimdi, eğer
bu da eksikse, bunun da eksikleri varsa, daha yeni olumsuzluklar falan tespit
ediyorsak veya olumlu katkılarımız olacaksa bu komisyona bütün partiler
katılsın, iyi bir komisyon kuralım ve burada bütün boyutlarıyla
değerlendirelim. Biz de yürütme kısmı olarak, uygulama kısmı olarak her desteği
vereceğiz, her açıklamayı vereceğiz, her konuda komisyonun çalışmasını
kolaylaştıracağız. Bunu da açıkça Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı olarak
huzurunuzda ifade ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bu hayırlı bir
çalışma olur. Bu vesileyle bu tartışmaları bitiririz ve bu konuda gerçekten hem
kendimiz ikna oluruz hem de toplumumuza olumlu mesajlar vermiş oluruz. Bakın, değerli arkadaşlar,
bizim amacımız meyve yemek. Biz iyi işler yapılsın istiyoruz, bundan sonrası
için teklifler geliştirelim istiyoruz ve bunu açık yürekle söylüyoruz.
Siyasetçilerimiz de bundan etkilensin, tutumlarını irdelesinler. Hemen, Hükûmeti suçlayan, doğru bilgiyi beklemeyen, ön yargıyla
hareket eden tutumlarını bıraksınlar. Biz, bakın, ön yargıyla hareket
etmiyoruz, araştıralım diyoruz, daha iyisini bulalım diyoruz. Bu vesileyle
demokratikleşme sürecimizi, insan hakları sürecimizi, kişinin özel hayatına verdiğimiz
önemi, haberleşme, iletişim özgürlüğüne verdiğimiz önemi de bir defa daha
burada Meclis olarak ortaya koyalım istiyoruz. Değerli
arkadaşlar, diğer bir boyutu da toplumumuzla ilgili. Bakın, şu günlere
sorumluluk sahibi kişiler olarak bakalım, şöyle geriye dönüp bakalım,
bugünlerdeki tartışmalar ve tabii medyanın bu ortamda yaptığı yayınlar
toplumumuza nelere mal oldu bir bakalım. Âdeta herkesi dinleme korkusu altında
tutan, endişeye sokan bir ortama soktu. (CHP sıralarından gürültüler) KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) – Sayın Bakan, Ulaştırma Bakanı söyledi efendim. İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şimdi, bakın, insafla herkes düşünsün. Bu konuyu sırf
böyle siyasetin malzemesi yaparak, efendim, siyasette bir üstünlük sağlayayım,
bu vesileyle iktidarı da bir yıpratayım diye ele alarak bu kadar istismar
etmeseydik toplumu bu şekle getirmezdik. Açıkça söylüyorum ben. ALİ KOÇAL
(Zonguldak) – Buna kimse inanmaz. İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın, ben toplumumuza da buradan çağrıda bulunuyorum:
Değerli vatandaşlarım, özgürce yaşayın. Türkiye bir hukuk
devleti. Bu dinleme falan gibi konulara hiç bu şekilde aldanmayın. ALİ KOÇAL
(Zonguldak) – Buna kimse inanmaz, inandıracaksınız. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Ulaştırma Bakanı tam aksini söylüyor. İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Devamla) – Hiç böyle yazıldığı gibi, söylendiği gibi değil.
Türkiye’de hepsi mahkeme kararıyla, hukuk süreci içinde cereyan etmektedir ve
çetelerle, terörle, organize suçlarla ilgisi olmayan hiç kimse için böyle bir endişe
de söz konusu değildir. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Bakanım, Ulaştırma Bakanı tam aksini söylüyor. İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın… Bakın… NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Ön yargınız var Sayın Bakan. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Ulaştırma Bakanına sorun Sayın Bakanım, biraz önce
söyledi. BAŞKAN –
Dinleyelim efendim. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Ulaştırma Bakanı dinleme olduğunu söyledi. BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu,
dinleyelim. Kendi görüşlerini
anlatıyor efendim, oradan müdahale etmekle değişmez ki. İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Devamla) – Tabii, son günlerde şöyle bir şey… Bugün daha ana
muhalefet partisi liderinin ağzından duydum “70 milyon kişi dinleniyormuş.”
diye. (CHP sıralarından “Doğru” sesleri) KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) – İzleniyor efendim. İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Devamla) – Böyle bir iftira, böyle bir rahatsız edici, topluma
endişe verici, toplumu korkutucu ifade olamaz. Bakın değerli
milletvekilleri, böyle bir şey söz konusu değil. Dinleme, dinleme, birebir, birebir kişiyle ilgili, ancak yargı
kararıyla olur. Bunun süresi olur, konusu olur ve işte bugün Ulaştırma
Bakanımızın bilgi verdiği Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kanalıyla olur,
eskisi gibi darmadağınık değil. Güven içinde ve kontrol içinde ve tekrar orada
hukuki denetimden geçerek olur. Ve öbürü… Emniyet Genel Müdürlüğümüz açıkladı,
öbürü, sözü edilen bir mahkeme kararı yayınlandı gazetelerde, bunu önemle ifade
ediyorum değerli milletvekilleri, bu dinleme değildir. (CHP ve MHP sıralarından
“İzleme” sesleri) Katiyen dinleme değildir. Sadece şöyle bir izindir: Yine
yargı kararıyla, çok yoğun şekilde şüphe edilen terör veya organize suçlarla
ilgili kişilerin telefon trafiğinin sadece bilgisinin bu Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığından alınmasıdır. Sadece kiminle, nerelerle konuştu, bu
trafiğin alınmasıdır. K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Daha ne olacak ya! İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bir anlamda fatura bilgisidir. Katiyen dinleme
değildir. Israrla, kimisi bilmediğinden, kimisi inatla “dinleme” diyor buna. Bakın değerli
milletvekilleri, bunu, bir şeyi savunmak için… K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – İzleme dedik, izleme! İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bunu bir şeyi savunmak için söylemiyorum. İnsan
özgürlüğünü, bireyin özel hayatını, demokrasiyi, açık toplumu her zerresine
kadar savunan, bunun için çalışan birisi olarak söylüyorum, bir birey olarak
bunu söylüyorum ve ben günlerdir bu konunun bütün boyutlarını araştırıyorum. Gelin
araştıralım. Basınımız çok yanlış bilgiler yazıyor bakın ve buralarda çok
yanlış şeyler konuşuluyor. Hiç incelemeden, araştırmadan, gerçek tespit
edilmeden ileri hükümler veriliyor. Bilgi isteyin bilgi verelim, bilgi sunalım.
Vatandaşımızı bu duruma düşürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Vatandaşımızı
böyle korku, endişe içinde yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur. Devletin görevi,
vatandaşını korkusuz yaşatmaktır. Biz bunun için çalışıyoruz ama birileri
bundan rahatsız, körüklüyor, siyasi iktidara burada ben birazcık acaba bir şey
söylemek için bunu da kullanabilir miyim diye. Ama çok tehlikeli, çok yanlış
bir enstrüman kullanıyorsunuz. Değerli
arkadaşlar, bunu yapmayalım ülkemize, vatandaşımıza yapmayalım bunu. Bakın, bu
konuda arkadaşlarımız araştırma yapsınlar, Türkiye'nin sistemini, dünyada
uygulanan sistemi mukayese etsinler. Biz, bu mukayeseleri… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Bakan, konuşmanızı tamamlar mısınız efendim. NESRİN BAYTOK
(Ankara) – Sayın Bakan, 5 bin kişi kaç bin kişiyi dinliyor? BAŞKAN - Müdahale
etmeyelim efendim, bitiyor zaten. İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ben, burada samimiyetle, açık yüreklilikle bilgiler
veriyorum. ABDULLAH ÖZER
(Bursa) – Doğru bilgi verilmiyor. İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Devamla) – Öyle o dediğiniz yalan yanlış bilgiler. Benim
tavsiyem, ne olur araştırın, bizden isteyin, kurumlarımızdan isteyin, size her
bilgiyi verelim ama bu iftirayı, karalama kampanyasını, yanlış bilgilendirmeyi
bırakın. Ortalık kirlendi, çok kirli bu konuda. ABDULLAH ÖZER
(Bursa) – Sayenizde kirlendi! İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Devamla) – Gelin, bu ortalığı temizleyelim, bu komisyonu kuralım
ve bu ortalığı temizleyelim. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bizim çağrımız,
bakın… ABDULLAH ÖZER
(Bursa) – Altı senedir siz Hükûmettiniz… BAŞKAN – Sayın Milletvekili,
lütfen… İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Devamla) – Biz, çağrı yapıyoruz, bir şeyden kaçmıyoruz. Gelin, hep
birlikte -işte yüce Meclis burası, yasaları burası yapıyor- konuyu önce
araştıralım, eksiğimiz var mı onu tespit edelim, sonra da yeniden düzenleyelim.
İşte, hodri meydan! Bizim çağrımız bu Hükûmet olarak.
(AK Parti sıralarından alkışlar) Ben… BAŞKAN – Sayın
Bakanım, süreniz doldu. MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) – Yolsuzluklar konusunda da aynı hodri meydanı aynı
yüreklilikle çekebiliyor musunuz Sayın Bakan? İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Devamla) – Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Bakanım, teşekkür ederim. Demokratik Toplum
Partisi adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan. Sayın Kaplan,
buyurun efendim. DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün gizli
dinlemeyle ilgili, telekulakla ilgili verilen bu
araştırma önergesi konusunda hepimizin gerekli hassasiyeti göstermemiz
gerekiyor. Eğer bir ülkede Anayasa Mahkemesi yargıçları dinleniyorsa, bakanlar
dinleniyorsa, siyasiler dinleniyorsa ve açılan davaların skandallarında
bunların hepsi yer alıyorsa, o zaman gerçekten yüce Meclisin bu olaya el atması
ve tüm siyasi partilerin de bu konuda bir konsensüs
sağlaması gerekiyor. Şüphesiz, verilen
önergeye baktığımız zaman araştırma önergesinin sadece Sayın Önder Sav’ın
dinlenmesiyle ilgili olması, bu yönde bir araştırma komisyonu gibi olayı
daraltan, amacından saptıran ve hiçbir işlev görmeyecek bir araştırma
önergesine bizim “evet” dememiz mümkün değil. Ancak Sayın Bakan demin kürsüde
yaptığı konuşmada “hodri meydan” dedi. Açık açık dedi
ki: “Bu dinleme olayı bir vakıa ve herkesi huzursuz ediyor. Gelin, birlikte bir
komisyon kuralım ve bu konuyu aydınlığa kavuşturalım.” Şimdi,
bu önergenin sahibi kendi partilileri. Sayın Bakan da bu önergeyi çok
dar ve işlevsiz görmüş olmalı ki böylesi bir açılımda bulundu. Bu nedenle Sayın
Bakan “hodri meydan” demiştir, biz de muhalefet olarak, sizin yaptığınız
çağrıya “evet” diyoruz. Gelin, gizli dinlemeyi, telekulak
olaylarını bütün boyutlarıyla birlikte inceleyelim ama sağlıklı inceleyelim, 70
milyon insanımıza da bu konuda çok kısa bir sürede yüce Meclis bir veri versin.
Nedir bu? Örneğin, bir araştırma önergesi daha var Milliyetçi Hareket Partisinin.
Sanıyorum, daha sonraki günlerde aynı konu da görüşülecek ama orada farklı bir
önergede bir istek var: Komisyonu oluşturacak kişilerin sayısı. Sayın Bakan,
teklifiniz konusunda samimi olduğunuza inanıyoruz. Not aldık, çağrınızı
samimiyetle karşılıyoruz. Milletvekillerinizin de bu samimiyetinize
katılacağına inanıyoruz. Çünkü böyle bir araştırma önergesinin kapsamını bu
şekilde koyduğunuz zaman anlam ifade edebilir. Yoksa “Sayın Sav dinleniyor,
dinlenmiyor.” diye bir araştırma komisyonu kurmak, olsa olsa
komik bir yaklaşım olurdu. Ülkenin sorunu, gizli dinlemenin sorunu, kişilik
haklarının sorunu, haberleşme özgürlüğünün sorunu, konut haklarının sorunu ve
en başta Anayasa’nın 20’nci maddesinin açıkça belirttiği hak ve yükümlülüklerin
aykırı davranılmasının hoş görülecek hiçbir yanı bir hukuk devletinde olamaz. O
zaman komisyona “evet” diyoruz. Her gruptan 3’er tane bu alanda uzman, hukukçu
veya araştırmacı veya teknik anlamda 3 kişi komisyonda yer alsın. Ayrıca, grubu
olmayan partilerimiz var, DSP var, ÖDP var, Büyük Birlik Partisi var, eski
başbakanlar var. Onlar da katılmak istiyorlarsa bu komisyonu kuralım. Bu
önergeyi de bu şekilde önerge sahipleri düzeltir ve Sayın Bakanın yaptığı çağrı
doğrultusunda düzeltirse evet, bir anlam ifade eder, ona varız. Umarım,
inanıyorum ki diğer arkadaşlar, diğer partiler de buna “evet” diyecekler. Çünkü
bu telekulak olayı, bu gizli dinleme olayı çığırından
çıktı, çığırından. Nasıl çıktı? Çok basit söyleyeyim: Bunun çıkışını biraz
uzaklarda da aramayın, önerge sahipleri uzaklarda aramayın. Gizli dinlemeyi
yapan kurumlar belli, Millî İstihbarat Teşkilatı. Kime bağlı? Başbakana.
Başbakan gereğini yapsın. Genelkurmay Başkanlığı istihbaratı kime bağlı?
Başbakana. Başbakan görevini yapsın. Emniyet ve Jandarma istihbaratı kime
bağlı? Sayın Bakanımıza bağlı. Şimdi bakın, farklı istihbarat birimleri farklı
makamlara bağlı. O zaman, bütün bu makamlar… Peki, bu yasa
dışı dinlemeyi yapma zeminini kim sağlıyor? O da, Sayın Adalet Bakanı; çıkıp bu
kürsüde açıklama yapması lazım. Sayın Adalet Bakanı; çıkıp Diyarbakır Ağır Ceza
Mahkemesinin, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin, İstanbul özel ağır ceza
mahkemelerinin sınırsız, sorumsuz ve süresiz verdiği kaç tane mahkeme kararı
olduğunu buraya getirip 70 milyon insanımıza açıklamak zorundadır. Biliyor musunuz,
ben Diyarbakır’da kendim tanık oldum bir hukukçu olarak. Bir mahkeme kararı
polisin cebinde, çıkarıyor, diyor ki: “Hasip Bey biz
yasa dışı bir şey yapmıyoruz ki. Buyurun.” Şaştım, okudum ki iki sayfa bir
mahkeme kararı: Sınırsız, sorumsuz, bir hafta boyunca bütün Diyarbakır’ın
aranmasına, dinlenmesine, takip edilmesine, izlenmesine… Bir hukuk devletinde
bu olur mu? E, bu olmaz. Kaç tane bundan karar var biliyor musunuz? Çıkarın bu
kararları, Adalet Bakanının bundan haberi yoksa… En başta sorumlu
makam. Yargıyı bu yasa dışı suç ortaklığına iten, buna cüretlendiren, bu yasa dışı dinlemeyi yapanlara bu cüreti
yasal kılıf olarak verenler sorumlu değil mi? Peki, 2005
yılında 2 ve 3 Temmuzda torba yasayla Meclisten geçirilen kanunların içindeki Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığının kurulması da AK Parti Hükûmeti
döneminde olmadı mı? Peki, soruyorum 3713 sayılı Yasa’da
Terörle Mücadele Yasası’nı değiştirerek düşünce özgürlüğünü, gösteri haklarını,
diğerlerinin sınırlarını tamamen geri alan uyum paketlerindeki reformlardan
geri dönen kim? Yine AK Parti Hükûmeti değil mi.
Peki, Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nu değiştirip
kişilerin özgürlük alanına girmelerini sağlayan, bunu getiren kim? AK Parti Hükûmeti değil mi. Peki, hiç birimiz
bu konuda sütten
çıkmış ak kaşık değiliz. Sorumluluklarımızı önümüze koyacağız, yüreklice
koyacağız, samimi olacağız tekliflerimizde ve samimi bir şekilde omuz omuza
vereceğiz. O zaman ülkeyi karanlıklardan kurtarabiliriz. Hrant Dink cinayetinde tam altı ay telefonlar susmadı. Hrant Dink cinayetinde altı ay
kurulan planlar, kullanılacak katiller hepsi dinlemedeydi. Sayın Bakan, neden
bu cinayet bile bile geldi Türkiye’de? Sizin döneminizde
aydınlatılan cinayetler elbette olabilir, şüphesiz. Yanınızda oturan Sayın
Sağlık Bakanının odasında bulunan böceklerden de haber var, kendileri buldular.
Belki çok ilkel bulmuşlardır, o zaman o bulunan böcekleri ancak on adet böcek
bulunmuştu sizin de makamınızda. MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) – Hamam böcekleri! HASİP KAPLAN
(Devamla) - Neşter operasyonları… Sauna çetesinde
hangi bakanların ve bürokratların dinlendiğini de biliyoruz. Bırakın ötesini,
güvenliği konuşalım, özgürlüğü hep konuşuyorum. Kara operasyonu öncesi iki gün
önceden Genelkurmayı kim dinledi, kim YouTube’a verdi
bu dinlemeleri? Bunu kim takip edecek? Eğer Anayasa Mahkemesi yargıcı koskoca
kamyonlarla takip edilip, izlenip dinleniyorsa bu ülkede, ülkenin yargıcının
güvencesi yoksa Ergenekon çetesinin soruşturmasını yapan savcıya bozuk 60 model
Ford zırhlı aracı gönderirseniz, Ankara’dan giden araç 3 defa su kaynatırsa bu
ülkede hukuku sağlayamazsınız. Bu ülkede hukuk AKP’ye de lazım, ana muhalefete
de lazım. Ben istiyordum ki ana muhalefet Sayın Sav nedeniyle bu gizli
dinlemeleri getirmesin. Kişisel sorunu olarak bu Meclise bunu getirmesi en
büyük yanlışı olmuştur. Gizli dinleme bir
vatandaşlık hak hukukudur, gizli dinleme bir özgürlük sorunudur, gizli dinleme
bir kişilik ve özel hayatın ta kendisidir. İnsanlar telefonda eşlerine “Seni
seviyorum” diyemiyor artık, insanlar telefonlarda eşlerine “Mutfak için ne
alışveriş yapayım?” bile diyemez duruma düştüler. Çünkü o kadar yaygınlaştı ki
gizli dinleme, o kadar yaygınlaştı ki gizli dinleme, bakıyorsunuz ki cep
telefonundan IMEI yazılımından her cep telefonu bir potansiyel dinleme.
Herkeste cep telefonu var, herkeste var. Ortam dinleme, klasik dinleme, soğuk
harp döneminden kalkıp konferans sistemiyle -hani ilkel filmleri, eski filmleri
biraz izleyin veya o soğuk harp döneminin- işte, kablo eve gidiyor, o kabloyu,
giden eve bir bağlantı yapıp dinleme sistemi… E, şimdi çok gelişti bu. Toplu
iğne ucu kadar, toplu iğne ucu kadar bir metalik olayla herkes 300 metreden
dinleme yapıyor. Ben Türkiye'nin,
son otuz yılda, en büyük, en hassas davalarına girdim ve Amerika’nın,
Fransa’nın, İngiltere’nin, Almanya’nın hepsinin sivil istihbaratları ve
ajanları benim büronun sokaklarında cirit atıyorlardı ve ben bunu bizzat
konuştuğumda akıl durduracak kadar rahatlık vardı. Şimdi, bu dinlemeleri… Sayın
Paksüt’ün, Anayasa Mahkemesi üyesinin olayı değil,
ama bu gizli kulak skandalıyla ilgili yapılan araştırmalara baktığımız zaman
çok daha vahim şeyler çıkıyor ortaya. Bir kere, çetelerin çıkarılması, organize
suçluların yakalanması, hukuka uygun olarak aramaların yapılması, dinlemenin
yapılması… Ne diyor Anayasa’da? Çok açık hüküm var, Anayasa: “Buna yargı karar
verir” diyor. Sonra, bu dinlemenin verilerini getirirsiniz, yetkili mercinin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur
ve hâkim, kararını el koymadan itibaren kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi
hâlde, el koyma kendiliğinden kalkar, diyor. Suç delili. Yani toplanan delilin
hukuki, meşru olması da o delilin geçerli sayılması için baş koşullardan
birisidir. Şimdi, bunu niye
böyle diyoruz? Guantanamo yargılamalarında bile,
ABD’de 11 Eylül terörizm saldırısından sonra, bu hukuksuzluk işleyemedi. Bakın, Detroit’te
bir açıklama yapıyor yargıç Anna Diggs
Taylor ve diyor ki: “Ulusal güvenlik örgütünün terörist gözetim programı adı
altında ürettiği dinleme ve izleme faaliyetlerinin derhâl son bulmasını
istiyorum.” Bir hukuk devletinde hukuk varsa, bir yargıç çıkar, bunu söyler. Ama, benim yargıcım Anayasa Mahkemesi yargıcıysa kendinden
korkuyorsa, izleme altındaysa, eğer benim savcım en büyük çete
organizasyonlarını açığa çıkarıyorsa ve o devlet ona bozuk zırhlı bir araç
gönderiyorsa, o ayıp o savcının değil, o ayıp o adaletin değil, o ayıp o
yargının değil, o ayıp iktidarındır en başta. Yoksa,
bir zırhlı araç alacak paranız, verecek yetkiniz… Bu 70 milyon insan, bunun 100
bin katını da karşılar, karşılayabilir. İnanın bu halk, 70 milyon insan bu
karanlık tezgâhların önlenmesi için bir an önce bunun yapılmasını ister. O
zaman, halkın istediğini, yurttaşın istediğini biz, yüce Meclis olarak yerine
getirmek durumundayız. Biz bundan kaçamayız. Biz, bu gizli dinlemeleri hukuka
bağlamak zorundayız. Eğer hukuka bağlayamazsak, inanıyorum ki, herkesin yaşam
hakkı risk altındadır; kişilik hakkı demiyorum, haberleşme demiyorum, özgürlüğü
demiyorum. Şimdi, bu
noktadan baktığımız zaman, bu gizli kulak skandallarını çok daha enteresan
boyutlarıyla, Diyanetten biraz, Sayın Bakan, isterseniz bahsedelim. İlahiyat
profesörleri ne diyor gizli dinlemeyle ilgili? MUHARREM İNCE
(Yalova) – Haram diyorlar mı, haram? HASİP KAPLAN
(Devamla) - “Caiz değil” diyor birisi. “Telekulaklar din ve ahlaka tamamen aykırıdır,
ahlaksızdırlar” diyor birisi. “Başkalarının mahrem, özel hayatlarına girmek
İslam dinine göre caiz değildir.” Bir başka öğretim üyesi daha ağır şeyler
söylüyor. Ee, yani dinde bu kadar mekruh, haram,
günah olan şeyleri de, bakıyoruz ki, birileri insanlığa karşı kullanıyor. Dinen
caiz değil, mekruh, günah. Yasal olarak suç yeni Türk Ceza
Kanunu’nda. Ahlaki değil, etik değil, ama organize işlerin bir numarası
olmuş. “Evet -gizli dinlemeyle ilgili reklamlara
baktığımız zaman- izleme vardı, Başbakana suikastı önledik.” diyor. Bunları kamuoyuyla paylaşmak lazım. Yine, izlemeye
ilişkin yetkililerin açıklamaları oldu yakın zamanda. Bu açıklamalar dehşet
vericiydi: “5 bin kişiyi dinliyoruz.” Hangi 5 bin kişinin hangi yargı kararıyla
dinlendiğini o 5 bin kişinin, o yurttaşların bilme hakkı vardır. Evet, sormak
lazım: Nasıl dinliyorsunuz? Telefondan, ortamdan, SMS takibinden veya görüntülü
MMS’ler çıkmış, ondan, yer tespitinden, arama
kaydından, SIM değişikliğinden, IMEI numarasından. Şimdi, bu kadar yaygınlık
içinde bazı uyanık şirketler de çıkmış diyor ki: Biz de sizi koruyacağız bu
konuda… Piyasada şeyler sağlanıyor. Evet, YouTube’da yayınlanan, devletin güvenliği söz konusu olunca
güvenlik boyutuyla sakıncalı, özgürlük boyutuyla sakıncalı, yine Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinde Türkiye’nin defalarca mahkûm olduğu gizli dinleme olayı
var. Facianın boyutları çok. Eğer bunu biz
aydınlığa kavuşturmazsak 2005’te AK Parti Hükûmetinin
çıkardığı ve çıkardığı yasayla görev verdiği Genelkurmay, MİT, Emniyet Genel
Müdürlüğü, Jandarma İstihbaratı, Jandarmayı siz zan altından kurtaramazsınız
çünkü bu çıkarılan yasayla Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının yetki
verdiği, sorumluluk verdiği alanlar bunlar. Ama bir noktada
daha bütün yargıçlarımıza yaptıkları konusunda bu kürsüden bir uyarıda bulunmak
istiyorum: Sınırsız, sorumsuz, hangi suç olursa olsun sabit, somut, bu konuda
suç karinesi olmayan, ciddi şüphesi olmayan konularda verilen bütün mahkeme
kararları bu tür gizli dinlemelerin payandası yapılmaktadır. Yargı bu kirli
oyuna alet olmamalıdır. O zaman biz, yüce Meclis olarak telekulağa
karşı, birileri casus avcılarını teknik olarak buluyor… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN –
Konuşmanızı lütfen tamamlayın efendim. HASİP KAPLAN
(Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan. Bizim görevimiz,
o zaman, yüce Meclis olarak birlikte, birlik olarak bu önergeye değil -bu
önerge sınırlıdır, bu önerge Sayın Sav’la ilgilidir- bu önergenin dışında,
Sayın Bakanın çağrı yaptığı gibi -o çağrıya katılıyoruz- gizli dinleme
konusunda, telekulak konusunda, bütün partilerin yer
alacağı bir komisyona, araştırma komisyonu kurulmasına “evet” diyoruz. Burada
“Hodri meydan!” demeye gerek yok. Bu konuda hepimiz vicdanen sorumluyuz. İnsan
olarak sorumluyuz, seçilmiş milletvekilleri olarak sorumluyuz, 23'üncü Dönem
Meclisi olarak sorumluyuz ve biz bunu mutlaka çözmek zorundayız. Bu sorumluluk
bizim. Bunun için bizi Meclise gönderdiler. Bu konuda “evet” ama araştırma
önergesine “hayır” diyoruz. Bu konuda herkesin katkı sunmasını bekliyoruz. Teşekkür
ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar) BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Kaplan. Milliyetçi Hareket Partisi adına İzmir Milletvekili Oktay Vural. Sayın Vural,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA
OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Çok değerli
milletvekili arkadaşlarım, AKP grup başkan vekillerinin Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Sekreterinin dinlenmesi konusunda vermiş olduğu araştırma önergesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisinin görüş ve düşüncelerini sizlerle
paylaşmak üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. Sayın
milletvekilleri, aslında bugün, biraz önce Sayın Bakanın da ifade ettiği ve bir
yargı sürecine de intikal etmiş bir konu hakkında, biz bir araştırma önergesini
görüşüyoruz. Dolayısıyla, bu konunun aslında çok yönlü, hukuki, idari ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ele alınması gerçekten son derece
önemli. Ancak sadece adli bir olay, sadece bir kişinin dinlemesine ilişkin bir
araştırma önergesi, gerçekten, aslında bizim korumamız gereken ve
milletvekillerinin sorumlu olduğu milletin değerlerini, hangi değerlerini
korumamız gerektiğine ilişkin yeterince bir açıklık vermemektedir. Şimdi, biz burada
neyi arıyoruz? Biz burada milletimizin hangi hakkının, hangi hukukunun, hangi
özgürlüğünün peşindeyiz? Bizim, sadece bir olayı, bir dinleme olayının olup
olmadığını araştırmaktan öteye, böyle bir olay ekseninde milletimizin
Anayasa’da, çeşitli kanunlarda bahsedilen özgürlüğüne yönelik bir tehdit var
mıdır yok mudur, bunu değerlendirmemiz lazım; bizim, milletvekilleri olarak
aradığımız budur. Millet için burada bir soruşturma yapıyoruz, bir araştırma
yapıyoruz. O zaman millet için anlamı nedir, bunu ortaya koymak lazım. Sadece
bir olayın olup olmadığını ifade etmek, doğrusu böyle bir olayı yeterince
algılamadığımızı, bunun sebep ve sonuç ilişkilerini yeterince ortaya
koyamadığımızı ifade eder ve maalesef böyle bir olay münasebetiyle sorun… İki
parti arasındaki bir tahterevalli siyasetinin malzemesi olarak kullanılması
gibi bir yanlışla karşı karşıyayız, meseleye böyle bakmamamız gerekiyor.
Dolayısıyla biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu sorun ekseninde… Biraz
önce ifade edildi ve Sayın Bakan “Hodri meydan!” dedi. Aslında biz “Hodri
meydan”ı yediden önce yapmıştık, “Birleştirilsin.” demiştik. Ama maalesef bu
iki araştırma önergesi, Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği araştırma
önergesi, Türkiye’de milletin hakkını, hukukunu korumayı; özgürlüğünü korumayı;
demokrasi ve insan hakları ekseninde oluşan tehditleri ortaya koyup bunların
çözüm yollarını, bu tehditleri ortadan kaldıracak çözüm yollarını araştırmaya
ilişkin bir önergemiz maalesef kabul edilmedi. O zaman buradan siyaseten ne
hedefliyoruz biz? Hepimizin peşinde koştuğu siyaset nedir? Bu milletin hakkını,
hukukunu bu eksende araştırmamız gerekirken maalesef bu araştırma önergeleri
birleştirilememiş ve bu yönüyle olay sadece bu eksende değerlendirilmiştir.
Burada biraz önce Sayın Bakanın ifade ettiği “Hodri meydan!”, zaten bizim
araştırma önergemiz hazır, işte gündemde. Yapılacak bir tek iş var: Bu
araştırma önergelerinin birlikte görüşülmesini temin etmek. Değerli
arkadaşlarım, dolayısıyla, bugün burada böyle bir olayda Sayın Bakan “Hodri
meydan!” dedi, biz de açıkça bu sözün tutulmasına davet ediyoruz. Biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yarın buradayız. Danışma Kurulu toplantısına
da buyurunuz, beraber ve birlikte imza atalım, yarın da bu araştırma
komisyonunu hep beraber, birlikte kuralım ve milletimizin gerçek manada
hakkını, hukukunu, özgürlüğünü koruyacak tedbirlerin neler olduğunu
araştıralım. O bakımdan, bugün burada böyle bir vesileyle Sayın Bakanın
meseleye daha kapsamlı bakılması gerektiği düşüncesini paylaşıyoruz, ama bu düşüncesini
çok değerli AKP grup yöneticilerinin hayata geçirmesini de bekliyoruz. Şimdi, Sayın
Bakan araştırma önergesiyle ilgili yaptığı konuşmada “Böyle bir dinleme
yoktur.” diye ifade etti. Değerli arkadaşlarım, araştırma önergesinin
gerekçesi, birinci cümle: “Bugüne kadar ülkemizde birçok kişi yasa dışı
dinlemelerin mağduru olmuşlardır.” Araştırma önergesi bunu söylüyor ve “Bugüne
kadar…” diyor. Demek ki yasa dışı dinlemeler olmuştur. Şimdi bunun mağduru
kimdir, sorumlusu kimdir? Sorumluların cezalandırıldığını duyduk mu, mağdurlar
var da cezalandırılanı duyduk mu? Duymadık. Dolayısıyla, yasa dışı dinlemelerle
ilgili mağduru olduğuna ilişkin hüküm cümlesi, Sayın Bakanın “olmadığı”
şeklindeki bir yaklaşım tarzıyla tamamen çelişmektedir. O zaman yapılması
gereken husus, bugüne kadar bu mağdurların hepsinin neden mağdur olduğunu,
kimlerin dinlediğini, hangi mekanizmalarca dinlendiğini ortaya koymaktır.
Mesele sadece bir partinin genel sekreterinin dinlenmesi değildir. O bakımdan
bizim, böyle bir konuyla ilgili meseleye bakarken olay bazında değil, bunu
siyaseten kullanmak ve işte gaflet ya da fırsatçılık ekseni etrafında
değerlendirmek için değil, gerçekten değerli milletimizin, kurumlarımızın bu
konuda endişelerini ortadan kaldıracak tarzda meseleye bakmamız gerekir. Biz
bunun peşinde olmalıyız. Onun için, umut ediyorum ki bu konuyla ilgili
Milliyetçi Hareket Partisinin önergesi kabul edilir. Esasen, yani bu
endişenin kaynağı sadece bir şahıstan da kaynaklanmadı. Değerli arkadaşlarım,
çok kimsenin görüntüleri, sesleri, çeşitli iletişim kanallarında yayınlandı,
yayınlanmadı mı? Hepsi yayınlandı. Kim dinledi bunları? Şimdi, kanunumuza göre,
yasal mercilerin dışında birtakım yerler dinleyemeyeceğine göre, o zaman
“Bunları kim dinledi?” sorusunun cevabını milletimize vermemiz gerekir. Şimdi
bütün milletvekillerimizin kafasında vardır, gerçekten, bunlar çeşitli, YouTube’da, burada yayınlanıyorsa bunları kim dinledi, kim
servis yaptı? Bunlar hakkında ne soruşturma açtınız, ne tedbir aldınız? MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Niye engellenmedi? OKTAY VURAL
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu soruların cevapları ortada kalırsa, bir
parti genel sekreterinin dinlenmesi ekseninde olayı ele alırsak bu iş sadece
siyasi partiler arasında kullanılan bir malzemeye dönüşür. Oysa sorun,
demokrasi, özgürlük, insan hakları, yönetim anlayışı ve siyaset anlayışıyla
ilgilidir. Bütün bunları dikkate alacak şekilde bu meseleye bakmamız
gerekmektedir. Bu bakımdan,
Sayın Genel Başkanımız, 20 Mayısta grup toplantısında -daha böyle bir olay
yoktu- bütün bu olaylarla ilgili çeşitli kanallarda yayınlanan kişi ve
kurumların temsilcilerinin ses ve görüntülerinin yayınlanması üzerine ortaya
koyduğu görüş ve düşünce, esasen bu konudaki endişelerin giderek arttığını ve
tedbir alınması gerektiğini söyledi ve nitekim ondan sonra kamuoyunda şu ya da
bu şekilde CHP Genel Sekreterinin dinlendiğine ilişkin iddialar ortaya çıktı. Ama o
güne kadar ne yaptık biz? Ne yaptınız? Ne yaptınız? Dolayısıyla, YÖK Başkanı
Erdoğan Teziç’le ilgili, GES Başkanıyla ilgili,
savcılarla ilgili, her yerle ilgili değerli arkadaşlarım… Şimdi, bir merkez
var, birileri dinliyor değerli arkadaşlarım. Şimdi, devlet diyemez ki “Kanuni
dinleme benimdir, bunlar kanunsuz dinlemedir.”
Devlet kanunsuz dinlemeleri de takip edecek ve benim güvenliğimi
koruyacak. “Bunlar nasıl dinlemiş?” diyemezsiniz. Beni korumak, insanlarımızı,
kişilerimizi, kurumlarımızı korumak zorundayız. O bakımdan,
korunması gereken değerler ekseninde sorunu ele almak ve bu yönüyle korumamız
gerekenin demokrasi, hürriyet, insan, aile ve hukukun üstünlüğü olduğunu
düşünüyoruz. Tabii, özellikle
küreselleşme süreciyle birlikte bu enformasyon teknolojileri vasıtasıyla
gerçekten insan toplum ve birey işleyişi çok kritik bir öneme sahip olmuştur
değerli arkadaşlarım. Bugün haberleşme demokrasinin altyapısıdır ve bütün bu
gelişmelerle birlikte millî güvenliğin de en önemli unsuru hâline gelmiştir.
Günümüzde artık bilgi savaşları olmakta, haberleşme kanallarına, iletişim
kanallarına hâkim olmayla ilgili çeşitli dış müdahaleler oluşmaktadır. Bugün
sadece bir telefon dinlemesinden bahsediyoruz değerli arkadaşlarım.
Telekomünikasyonun içerisinde ses var, görüntü var, veri var, semboller var, her
şey var. O zaman sormamız gereken husus, bizim bu bilgimizi, düşüncelerimizi
ifadelerimizi yaydığımız bu iletişim kanallarının güvenliği nedir peki? Bunu
kim koruyacak? Değerli
arkadaşlarım, bunu kim koruyacak? Devlet koruyacak. Devletin
koruması lazım. Gerçekten bu konuda en önemli sorunlardan biri,
kanaatimize göre, bu bizim haberleşmeyle ilgili altyapımızın açık müdahalelere
açık olmasıdır. Düşünün, eğer birileri dinliyorsa, Türkiye üzerinde başka
emelleri olanlar da bu haberleşme ve telekomünikasyon şebekeleri aracılığıyla
verilerimize, sembollerimize, seslerimize ulaşabiliyorsa, bu sorun bir millî
güvenlik sorunudur. Girilebildiğine göre, dinlenebildiğine göre güvenliğimiz
nerede? O bakımdan, bu güvenlik konusu gerçekten son derece önemlidir ve boyutu
bu anlamda almak lazım. Değerli
arkadaşlarım, biz, bilgisayarlarınızda bir sürü dosyalarınız var, verileri
iletiyoruz, sesi de iletiyoruz. Nereye gidiyor, ne yapıyor, kim takip ediyor? Şimdi, size
söylüyorum: Avrupa Birliğinde, şu ülkelerde, bu ülkelerde, çeşitli yazılım
programları ve dinlemeyle ilgili hususlar konusunda Meclis ayağa kalkıyor,
yapamazsın diyor, bunları sokmayalım diye söylüyor. Peki, biz neyi koruyoruz?
Şu dinlenmiş mi, bu dinlenmemiş mi… Dinlenme bir sonuçtur. Bunun sebeplerini
araştırmak, bu sorunun köküne inmemiz gerekmektedir. Buna inemezsek değerli
arkadaşlarım, bu tehdidin boyutunu algılayamayız ve gerçekten çok ciddi, büyük
bir eksiklik olur. Biraz önce ifade
ettiğim gibi, haberleşme, demokrasinin bir temel altyapısıdır. Şüphesiz düşünce
ve ifadeyi yaydığımız bu altyapı, hem altyapının olması hem altyapının
güvenilir olması gerekmektedir. Bu bakımdan, kanuni sebepler dışında
kullanılamayacağı temin edilmelidir. Değerli
arkadaşlarım, demokraside vatandaşımız devletine, kurumlarına güvenmelidir. Ben
bir işletmeden bir hizmet alıyorsam, bir milletvekilimiz burada bir hizmet
alıyorsa, bu hizmeti aldığı yer ve bu hizmetin verildiği kuruma güven
olmalıdır. Güven olmazsa, değerli arkadaşlarım, nasıl birbirimizle
haberleşeceğiz, nasıl özgürlüğümüzü kullanacağız, nasıl insan haklarını daha
yüksek seviyelere getirebileceğiz? O bakımdan, bugün, bu sorunun doğurduğu bir
başka sorun da en büyük sorun da haberleşmemizi güven altına alması gereken
kurumlara olan güvenin zedelenmesidir değerli arkadaşlar. Düşününüz, sizi
koruması gerekenler, sizin iletişiminize müdahaleyi koruması gerekenler eğer
iletişime müdahalenin odağı oluyorsa, kurumlara olan güven olduğu zaman
vatandaş demokrasiden, yönetimden uzaklaşır, sadece elitler ve özel menfaatler
hâkim olur oraya. Değerli
arkadaşlarım, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, bu şekilde birtakım özel menfaat gruplarının ya da çeşitli
vesilelerle siyasi güç gruplarının bu tür etkinlikle bu araçlara sahip olması
konusunu gerçekten çok iyi değerlendirmemiz gerekir. Millette korumamız gereken
değer onun özgürlüğüyken, maalesef, burada hiyerarşik yapı içerisinde kendi
hiyerarşisindekilere hizmet etmek ön planda olur. Kime servis yapmak lazım?
Amirine servis yapayım. Kimin hakkında? Muhalifi hakkında,
onu sevmeyeni hakkında. Böyle demokrasi olmaz değerli arkadaşlarım.
Böyle bir demokrasi altyapısı olmaz. Onun için bu tartışmalarda biraz önce
Sayın Bakanın ifade ettiği, gerçekten bu endişe ve kuşku, demokrasimiz
açısından gerçekten büyük bir tehdittir. Bugün, ne hazindir ki Türkiye Büyük
Millet Meclisinin güvenliğiyle ilgili milletvekillerimizin soruları oluyor,
telefonlarıyla ilgili soruları oluyor. Bütün bunların hepsini dikkate alacak
şekilde meseleye bakmamızda büyük fayda görüyorum. O bakımdan, bu kurumlara
olan güvenin azalmasını bir tehdit olarak görmek lazım. Bu basit bir tartışma
değildir. Değerli
arkadaşlarım, kanuni yetkileri elinde bulunduranlar hakkında eğer şüphelerimiz
kanaatleşirse yalnızlaşırız ve böyle bir toplum içerisinde giderek yaşanmaz,
giderek huzursuz bir toplum hâline, birbirinden şüphe edenlerin oluştuğu bir
toplum hâline dönüşürüz. Demokrasi böyle gelişmez. O bakımdan, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz konunun bu boyutta ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Haberleşme
özgürlüğü kişilerin birbirleriyle, toplumla her türlü kuracağı iletişimin
özgürlüğünü ifade eder, özel hayatın gizliliğini, ifade özgürlüğünü de kapsar.
Aslında Anayasa’mızın, kanunlarımızın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin
bununla ilgili normatif hükümleri var. Sorun normlarda değildir Sayın Bakanım.
Kanunlarda vardır elbette, kanunda var ama asıl sorun kanuni yetkiyi, gücü
elinde bulunduranların bunu kullanması ve denetlenmesiyle ilgili sorundur. O
bakımdan, normatif anlamlı bir değerlendirme yapmak yerine bunun gerçek hayatta
nasıl kullanıldığını, neden kullanıldığını ortaya koymak gerekir. O bakımdan,
haberleşme teknolojilerindeki bütün bu gelişmeler aslında düşünce ifade
hürriyetiyle, demokrasiyle çok ilişkili ama değerli arkadaşlarım, bu
enformasyon teknolojileri suç ve suçluyla mücadele konusunu da çok
zorlaştırıyor. O bakımdan, bu konularda muhakkak bir denetleme, muhakkak suç ve
suçluyla mücadelede bu teknolojileri kullananlarla mücadele etmemiz de
gerekiyor. Bir taraftan özgürlük diğer taraftan da güvenlik. Bu
dengeyi nasıl kuracağız, nasıl güveneceğiz ve nasıl özgürlüğümüzü kullanacağız?
O bakımdan, yasa dışı müdahaleleri tespit etmemiz ve açıkçası, bu konuda
sorumluları ortaya çıkarmamız gerekmektedir. Şimdi, son bir
yılda kamuoyuna yansıyan izinsiz ve gizli dinlemelerin açıkça ortaya çıkmasına,
basın-yayın organlarında açıkça yayınlanmasına rağmen TCK 132’ye göre suç olan
bu eylemlerden hiçbir soruşturma yapılmamış olması bu tür kanunsuzluklara
cesaret vermiştir. Bugün herkes kendisinin dinlendiği kuşkusunu taşımakta ve
kaygı giderek bir korku imparatorluğu psikolojisine yol açmaktadır. Bakınız, biraz
önce Sayın Ulaştırma Bakanı söyledi. Dedi ki: ”Dinlenir.” dedi, “Tedbir
alamazsınız.” dedi, “En iyisi konuşmamak.” Düşünebiliyor musunuz değerli
arkadaşlarım, konuşmamayı bir tedbir olarak öngörüyoruz. Nasıl bir anlayıştır
değerli arkadaşlarım? Ne demek? “Kırıcılar alın.” diyor. Hepimiz evimizin
çevresine birtakım kırıcılar mı alacağız? Peki, kurumlarımız nerede, devletimiz
nerede, bu devlet niye var, kurumlar niye var, Telekomünikasyon Başkanlığını
niye kurdunuz? Niye yaptınız bunları? “En iyisi konuşmamak…” Değerli
arkadaşlar, acaba, arzu edilen konuşmamak mı? Bakın, ABD’nin özgürlükler
raporunda, zannederim bu ülkenin özgürlükler raporunda diyor ki: “Bireyler
misilleme korkusundan dolayı hükûmeti
eleştirememiştir.” Bakın, ülke raporuna giriyor. “Evet, düşünce ve ifade
özgürlüğüyle ilgili hükümler vardır ama hükûmet
gazetecilere otosansür uygulanması konusunda baskı
yapmıştır.” diyor. Bunlar olmadı mı? Bunlar oldu, bunlar yaşandı. Şimdi, değerli
arkadaşlarım, o zaman ne yapılmak isteniyor? “En iyisi konuşmamaktır.” de,
herkes korksun. Değerli arkadaşlarım, aman ha, aman ha, herkes korksun! Arzu
edilen, muhalefeti, kendisine muhalif olanları, kişi ya da kurumları sindirmek,
yıldırmak, suskunluğa mı itmektir? İşte bunu diyoruz. Böyle demokrasi olmaz;
bu, diktatörlük; bu, totaliter rejim. Seçim yapmaya da gerek yok bunun için.
Onun için bu vahim bir hatadır ve bu ifade “En iyisi konuşmamaktır.” demek,
biraz önce Sayın Bakanın şikâyet ettiği… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın
Vural, konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen. OKTAY VURAL
(Devamla) – Sayın Bakanın ifade ettiği, işte korkular, endişeler, bunlar olmaz
filan diyor ama bizatihi Ulaştırma Bakanının tavsiyesi… Şimdi,
herkesin kulağında küpe: “En iyisi konuşmamak.” Kim söyledi? Ulaştırma
Bakanı. “Susun… Susun… Susun…” (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) Ama, biz haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmadık.
Bazılarının gözleri olur, görmez; kulakları olur, duymaz; ağızları olur,
konuşmaz; kalbi vardır ama mühürlüdür. Ama Allah’a şükür biz bunlardan olmadık,
olmayacağız. (MHP sıralarından alkışlar) O zaman, yapılması gereken şey, bu
konunun açığa çıkması için sonuna kadar, Meclis araştırmasıysa Meclis
araştırması, Meclis soruşturmasıysa Meclis soruşturması, sonuna kadar
gideceğiz. Ama biliyoruz ki, biz asıl sonu Milliyetçi Hareket Partisinin
iktidarında göstereceğiz, kimin ne yaptığını. Hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Vural. (AK Parti
sıralarından gürültüler) Sayın Vural teşekkür ederim. OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır, ben, Ulaştırma Bakanıyken -söyletmediniz bakın- 2001 yılında
iki defa habersiz denetim yaptım. Sayın Bakan bugüne kadar bu kurumlarla ilgili
hiçbir habersiz denetim yapmamıştır. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Vural… Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili ve Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay. Buyurun Sayın Okay. (CHP sıralarından alkışlar) CHP GRUBU ADINA HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AKP grup başkan vekilleri ve bir kısım AKP’li milletvekili
arkadaşımız tarafından Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Sekreteri Önder
Sav’ın dinlenmesi iddiasıyla ilgili, bütün yönlerinin araştırılması ve varsa
sorumluların çıkarılmasına ilişkin araştırma önergesi hakkında Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan,
öncelikle bir hususu ifade etmek istiyorum: Malum, bu araştırma önergesi “Gelen
Kâğıtlar” arasında yer almamış idi. Bu araştırma önergesi, bugün okundu ve grup
önerisi olarak da bugün görüşülmesine karar verildi. Bu husus Cumhuriyet Halk
Partisinin Genel Sekreteriyle ilgili olduğu için biz bunu, bugün görüşülmesini
anlayışla karşılıyoruz. Ancak, bu, Meclis İç Tüzük’üne aykırı olan uygulamanın,
bunu bir ilk olarak alıp bundan sonra teamül hâlinde sürdürüleceği gibi Meclis
Başkanlık Divanında bir kanı oluşmaması için bu düşüncemizi tutanaklara
geçirtmek istiyoruz. Değerli
arkadaşlarım, Meclis Başkanlığına da sunulan araştırma önergesinin sunum
yazısında “Mahkeme kararı olmadan dinlenilmesi kişi özgürlüğüne bir müdahaledir
ve suç teşkil etmektedir. Bu durum asla kabul edilemeyeceği gibi, aynı zamanda
demokrasiyi de zedeleyecektir.” deniliyor. Bu düşüncelere ve keza araştırma
önergesinin gerekçesinde yer alan ilk üç paragraftaki AKP grup başkan
vekillerinin ifadelerine aynen katılıyorum. Nitekim bu ifadelerin bir büyük
çoğunluğu geçen perşembe günü gündem dışı söz aldığımda benim de ifade ettiğim
hususlardır. Bunlar, birçok kişinin yasa dışı dinlenildiği ve
yasa dışı dinlemeden mağdur olduğu, yasa dışı dinlenenler arasında
siyasetçiler, gazeteciler, yargı mensupları olduğu, bu yasa dışı dinlemenin
Türkiye’de güven zedelenmesine yol açtığı, bu yasa dışı dinlemenin Anayasa’ya,
yasalarımıza, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’ne, Avrupa insan hakları
sözleşmelerine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı olduğu, özel
hayatın gizliliğini ortadan kaldırdığı ve haberleşme özgürlüğünü ortadan
kaldırdığı ve temel hak ve hürriyetlere doğrudan bir saldırı olduğu kabul
edilen bir husustur. Yasa dışı dinlemeler insan hakları ihlalidir.”
Bunlar araştırma önergesinde yer alıyor. Bunlar, geçen perşembe günü
konuşmalarımda da üzerinde durduğum hususlar idi. Ancak daha sonraki bölümde
“Yapılan düzenlemelerle keyfîlik giderilmiş, yanlışlıklar önlenmiş ve bunun bir
merkezden yönetilmesi sadece yargı kararıyla olabileceği düzenlenmiştir.”
deniliyor. Yani, AKP’li arkadaşlarım, 5397 sayılı 2005 yılında çıkan Yasa’yla
bu sorunların tamamının hallolduğunu ifade ediyorlar ve devamında da diyorlar
ki: Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri nasıl dinlenmiştir? Kanunsuz
dinlenme iddiası vardır. Sadece ve sadece Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Sekreterinin kanunsuz dinlenmesini, Meclis olarak bir komisyon kuralım ve
araştıralım. Değerli arkadaşlarım, perşembe günü gündem dışı konuşmama cevap
veren Sayın İçişleri Bakanı da bu konunun bir araştırma önergesiyle bir
araştırma komisyonu kurularak halledilmesini ve bunun ortak yapılmasını ifade
ettiler ve bugün Milliyetçi Hareket Partisinin de bu yönde bir araştırma
önergesi vardı ama her ikisinin birden, hem Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Sekreterinin hem de Türkiye’deki tüm yasa dışı dinlemelerin araştırma komisyonu
tarafından incelenmesini, değerlendirmesini ifade ettiler. Bugün burada
düşüncelerini ifade eden Sayın İçişleri Bakanımız “Bütün yasal olmayan
dinlemeleri, bundan sonraki yasal düzenlemeleri ve gerekirse tüm sistemi gözden
geçirelim, gelin, bu araştırma önergesini böylesine genişletelim.” türünden bir
açılım getirmek istedi. Tabii geçmişte de bu yönde araştırma önergesi var ve bu
araştırma önergesinde de bir çalışma yapılmış. Bu araştırma önergesinin sadece
son sayfasında, “sonuç” bölümünde şu ifade ediliyor: “Komisyonumuzun yaptığı
çalışmalar sonunda telefonların yasa dışı dinlediği yolundaki yaygın kanaat
gözlemlenmiş ancak bu konuda kanıt elde edilememiştir.” Yani, Parlamentonun araştırma
önergesiyle vardığı nokta budur. Ancak, tabii Sayın Başbakan Yardımcımız Sayın
Çiçek’in bu araştırma komisyonu önergesi sonrasında yasal düzenleme yapıldığını
ifade ettiğini ve bunun önemli bir çalışma olduğunu ama kanıt elde edilemeyen
bir çalışma olduğunu görüyoruz. Değerli arkadaşlarım, evet bu önemli bir çalışma olabilir bir
satır da olsa sonucu ama şuna cevap bulmamız lazım: Madem bu böylesine
önemliydi, Türkiye’de yasa dışı dinlemeler olmuyordu, dinlemeler bir sisteme
oturtulmuştu, o zaman 2006 Martında AKP’li arkadaşlarımız yine Sayın Başbakanla
Kızılcahamam kampındayken Sayın Başbakan “Dikkat edin, telefonlarınız
dinleniyor.” diye niye sizleri ikaz etti? Belki bunu hatırlamayacaksınız ama bunu hatırlayan ve bu yönde
soru önergesi veren Ahmet Ersin arkadaşım aramızda, “Sayın Başbakan, kendi
milletvekillerinizi ikaz ediyorsunuz. Biz ne yapacağız?” diye soru önergesi
verdi. FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) – Siz orada mıydınız? Nereden biliyorsunuz? MUHARREM İNCE
(Yalova) – Geçen gün minibüsü bastınız ya! HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) – Şimdi, bu dinleme olayı Türkiye’de bir paranoya hâline geldi.
Cumartesi günü Sayın İnce’nin ifade ettiği gibi
“Acaba dinleniyor muyuz?” diye bir minibüs çevrildi, el atıldı, inceleme
yapıldı. Türkiye’de yasa
dışı bir dinleme olduğu artık tartışmasız bir vakıa. Şimdi, bunun tartışmasız
vakıa olduğunu herkes kabul ediyor ama bu yasa dışı dinlemeyi birileri
önlemekle yükümlü. Biz, bugün “Gündem dışı konuşmaya cevap” adı altında Sayın
Ulaştırma Bakanını dinledik. Sayın Bakan ne dediler? “Bir günde 185 milyon
konuşma oluyor, 4 milyon saat konuşuluyor ve işte üç tane birim tarafından
dinleniyor. Bunlar MİT, Jandarma, Emniyet.” dedi, Genelkurmayı ifade etmedi.
Sonucu itibarıyla, Türkiye’de, hani o basına da yansıyan yargı kararlarıyla da
70 milyonun izlendiğini kabul etti, “Dinlemeden kurtulabilmek için
konuşmamalıyız.” dedi. Oysa Sayın İçişleri Bakanımız bir bilgi kirliliğinden ve
insanların bundan sonraki yaşamının güvenceyle götürülmesi gerektiğinden
bahsediyor. Şimdi, hangi Sayın Bakana inanacağız? İçişleri Bakanımıza inanıp
konuşacak mıyız? Ulaştırma Bakanımıza inanıp konuşmayacak mıyız? Burada ciddi
anlamda bir tercihte bulunma zorunluluğu var. Kaldı ki değerli
arkadaşlarım, araştırma önergesinin konusu, Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın
Genel Sekreteri. Bu gizli dinleme veya iddia edilen dinleme, gizli olduğu iddia
edilen dinleme 23 Mayıs 2008 günü gerçekleşiyor. 23 Mayıs
2008’den sonra, o herkesin marufu militan gazete, 26 Mayıs Pazartesi günü bu
dinlemenin belirli bir bölümünü tutanaklaştırarak gazetesinde yer veriyor ve
öyle becerikli bir tutanaklaştırma var ki sanki emniyet tutanağı gibi “Sav”,
“Vali”, “Sav”, “Vali” diye ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda, Cumhuriyet Halk
Partisinin Sayın Genel Başkanı salı günü saat 13.30’da başlayan grup
toplantısında bu konuyu dikkatlere sundu ve dedi ki: “Watergate
skandalı.” Yani Cumhuriyet Halk Partisi çok ciddi hassasiyet ve dikkat
içerisinde, bu konuda, pazartesi, salı ve çarşamba günü Hükûmetten,
yetkililerden bir tepki bekledi ve bu tepki ile konunun üzerine gidilebileceği
imajını yaratmalarını bekledi, gidilmese dahi. Sayın Bakan “Yurt dışındaydım.”
diyor. İletişimin, telekomünikasyonun böylesine geliştiği boyutlarda Sayın
Bakan bundan bihaber miydi? Yurt dışından Türkiye’ye geldiğinde mi öğrendi?
Yurt dışından bununla ilgili gerekli açıklamayı veya müdahaleyi yapamaz mıydı? Ama o gün Sayın Bakanın, konunun aydınlanması için, yani çarşamba
günü, Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekillerinin, Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanının açıklamalarından sonra “Gerekli talimatı verdim.” demesinin
sonrasında, yine AKP’nin bir yetkilisinin basına yaptığı açıklamada “Bugünkü
teknik şartlar içinde yasal olmayan dinlemelerin yapılamayacağı kanısında
değiliz, her an yapılabilir, maalesef yapılmaktadır da. Bunu Youtube gibi birçok elektronik alanlarda izliyoruz ve
üzülüyoruz.” dedi. Aslında, bu tür dinlemeler, kimi hükûmet
yetkililerinin kimi açıklamalarında “Bunlar dinlenme ortamlarında olmuştur.”
türünden de açıklamalarla kamuoyunun gündemine geldi. Sayın Önder Sav’ın
dinlenme olayı bardağı taşıran son damla oldu. Çünkü Türkiye’de bugüne değin,
bu tür yasa dışı dinlemeler veyahut da yasal olup servis edilen dinlemeler -bir
meçhul bizler için- Türkiye’nin gündeminden hiç çıkmadı. Ama,
bu dönemde bunu yok farz edip, sadece ve sadece bu tür dinlemeleri bir
bütünlükten çıkarıp, bir araştırma önergesiyle ve de bunu sadece Sayın Önder
Sav’ın dinlenmesine özgüleyip bu işin içinden sıyrılmak çok kolay değil,
Türkiye’de çok ciddi bir dinleme skandalı var. Aslında, bizlerin
kafasındaki tereddüdün temel nedeni ne diye baktığınızda, dinleyen gazetenin,
tutanakları veren gazetenin siyasal iktidarla iç içe olduğu endişesini yaratan
açıklamalara muhatap olduk. Sayın İçişleri Bakanı, perşembe günü sabahleyin, Plan
ve Bütçe Komisyonunda, bu konu iletildiğinde “Mahcup olacaksınız.” dedi, tepki
üzerine “Mahcup olabilirsiniz.” dedi. Yani, Vakit gazetesiyle Sayın Bakan bunu
görüştü mü bire bir? Perşembe günü öğleden sonraki bu kürsüden yaptığı
konuşmada yine bir mahcubiyet söylemi içerisindeydi ve işin enteresanı,
geçerliliği tartışmalı olan o Telekom belgesini alan Vakit gazetesinin
muhabiri, köşe yazarı -her neyse- o yazıyı alır almaz, ilk işi, AKP Genel
Merkezi MYK toplantısına götürdü ve oradan çıkarken basınla sohbet etti. Şimdi, değerli
arkadaşlarım, bu dinleme olayı sadece Cumhuriyet Halk Partisinin başına
gelmedi. Sayın Bakanın çağrısı üzerine, bir siyasi partimizin genel başkan
yardımcısı, Bakanlığa 4 tane ayrı belge sunduklarını söylüyor ve bu, dünkü
Anadolu Ajansı haberi. Bu dinleme olayları devam ediyor ama bu dinlemelere
karşı hep duyarsız kaldık. Sayın Grup Başkan Vekilimiz Sayın Kemal Anadol’un 25/3/2008 tarihli soru
önergesi var, buna da duyarsız kaldık. Ama sonucunda “Kim yapıyor bu
dinlemeleri? Nasıl yapıyor?” diyorsak o zaman basına da yansıyan bir evrak var.
O evrakta diyor ki: “Bilindiği üzere Gülen grubu, emniyet içerisindeki
etkinliğini özellikle İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Daire Başkanlığı üzerinde
yoğunlaştırıyor.” Bu da basına da yansıyan bir belgeden alıntı.
Sonuç: Şimdi, olayın, Sayın Sav’ın telefonunun “yes”
veya “no” tuşuna basılarak bundan kaynaklanan bir dinleme olduğu ifade
ediliyor. AVNİ DOĞAN
(Kahramanmaraş) – Yani olmuş mu, olmamış mı? HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu konuda teknoloji öyle gelişti ki… Bize
burada, Amerika Birleşik Devletleri-Türkiye arasındaki bir ikili iş birliği
anlaşmasında, o F-35 uçaklarıyla ilgili, o uçak içerisinde 15 milyon yazılım
olduğu söylendi. Şimdi, bilesiniz ki gelişen teknolojik koşullarda o “yes”e, “no”ya da hiç ihtiyaç yok.
Birileri bir biçimde bir yardım alırsa eğer, “yes”e,
“no”ya da ihtiyaç olmadan o yazılımla çok kolay
dinler. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Önder Sav’ı koymayız oraya. HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) – Kaldı ki, bu nasıl dinleme ki -bunlar tabii yargı sürecinde göz
önünde tutulacak- iki kişi karşı karşıya, birinin cebinde veya bir başka
yerinde, ama a’dan z’ye her
şeyi tek tek alan bir dinleme. Ve bakın ne diyor:
“Uzmanlar, kişilerin bilgileri dışında yüklenen bir yazılımın, cep telefonu
kapalı olsa bile cihazın bulunduğu ortamın dinlenmesini sağladığını
belirtiyor.” Ve devam ediyor bu. Şimdi, teknoloji bu. Bu teknoloji
içerisinde, hiç kimsenin, olayı sıradan, bir cep telefonunun “yes”, “no”suna basıldı diye,
böylesine suç olan bir fiili göz ardı ederek suçu övmeye kalkışması, suçu
gizlemeye kalkması Türkiye’nin ne demokrasisine ne kişilerin demokratik yaşam
hakkına ne demokratik toplum gereklerine uyar ne de bundan birileri istifade
eder. Eğer bu göz ardı edilirse bilesiniz ki Kızılcahamam kamplarında bundan
sonra her gördüğünüz minibüsü aramak istersiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Değerli
arkadaşlarım, “Bu meseleyi araştırma önergesi yapalım, bunu araştırma
önergesiyle çözelim, Önder Sav’ın cep telefonundan dinlenmesini araştırma önergesiyle
çözelim…” Bu konuda kimi araştırma önergeleri var ki hiçbir sonuç elde
edilmemiş ve bazıları görüşülmemiş dahi. Yani, bazı girişimcilerin “holding”
adı altında -hani İslami holdinglerin- izinsiz halka arz yoluyla vurgunu hiç
görüşülmemiş bile. Yasama dokunulmazlığı konusundaki araştırma komisyonu… Hangi
sonuç alındı? Şimdi, bunları yok farz edip işi sadece bir
araştırma komisyonuna havale ederek ve sıradan polisiye bir olaymış gibi
görerek bununla ilgili Telekom’dan şu belge geldi, Turkcell’den
bu belge geldi diye 15 kişilik bir komisyonu çalıştırmak yerine, bu da dâhil
ama gelin tüm Türkiye’deki bu gizli dinlemeyle ilgili sorunların çözümünün
bulunabileceği bir araştırma komisyonunu kuralım. (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Okay, konuşmanızı
tamamlar mısınız. HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) – Tamamlayacağım Sayın Başkanım. Ama mesele,
araştırma komisyonuyla sorunu çözmek düşüncesinde misiniz değil misiniz, burada
bir samimiyet testine tabi olacaksınız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak, bu araştırma önergesinin olayı çözmeye yeterli olmadığını bildiğimiz
hâlde, olayın temel sorunu aşmakta katkısı olmayacağını bildiğimiz hâlde, Sayın
Sav’ın olayının idari tahkikatla, yargı tahkikatıyla çözülebilirliği ortadayken
bu araştırma önergesine destek vereceğiz. Yarın geleceğiz, MHP’nin önergesine
de destek vereceğiz ama sonuç almak istiyorsak belli bir konuda
bilgilenilmekten ibaret olan araştırma yerine, gelin, Cumhuriyet Halk
Partisinin vereceği soruşturma önergesine sizler destek verin ki sizin
samimiyetinizi göreyim diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Okay. AK Parti Grubu
adına Grup Başkan Vekili ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ. Sayın Bozdağ, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU
ADINA BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP Genel
Sekreteri Önder Sav’ın dinlenilmesi iddiasının araştırılması üzerine AK Parti
grup başkan vekilleri ve milletvekillerinin verdiği Meclis araştırma komisyonu
kurulmasına dair önerge üzerinde AK Parti Grubunun görüşlerini açıklamak üzere
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli
milletvekilleri, Türkiye bir haftadır önemli bir konuyu tartışıyor. Konu,
Cumhuriyet Halk Partisinin “CHP’yi hükûmet dinliyor. AK
Partinin derin devleti dinledi. Devlet suçüstü yakalandı. Devlet dinledi ve
dinci bir gazeteye servis yaptı. İktidar kontrolü altında dinleme. AK Parti
devleti röntgenci yaptı. Röntgenci iktidar istifa etmeli.” başlıklarıyla
kamuoyunda yer aldı. Hem savcı edasıyla iddia hem de hâkim edasıyla yargılama
yapmaksızın karar veren anlayışla tahmine dayalı cümlelerle de değil, çok net,
hüküm içeren cümlelerle: “AK Parti yaptı. Devlet yaptı. Derin devlet yaptı.
Kendi derin devletini oluşturdu.” İddiayı ortaya attı, yargıladı, kararını
verdi ve mahkûm etti. Peki doğrusu bu mu? Ben bilirim,
buradaki herkes benden daha iyi bilir: Siyasetçinin iyisi, aklına geleni
geldiği şekliyle konuşan değildir, sıkıntı çıkar… SELÇUK AYHAN
(İzmir) – O zaman en kötüsü Başbakan! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – …veyahut da gördüğü her şeyi doğru mudur eğri midir demeksizin
hakikat yerine koyup topluma bunu anlatan da değildir. İşin aslına inip,
araştırıp, doğru mu eğri mi diye tahkik edip ona göre karar vermesi lazım. Bu
iddiayı ortaya atanlar, kamuoyuna, bu kanaate sahiplerse kendilerinde bu
kanaati doğuran belgeleri kamuoyuyla paylaşmaları, bulguları paylaşmaları,
delilleri sunmaları ve bu deliller çerçevesinde gereğini yapmalarını istemeleri
icap etmez miydi? Yakışır mı, Türkiye'nin iktidarına talip ana muhalefet
partisine yalan yanlış bilgilerle ulu orta konuşmak, manipüle edilebilir bir
yapı ortaya koymak doğru olabilir mi, yakışık alır mı böyle bir şey? Almaz.
Hele hele AK Partiyi bu konuda itham etmek,
haksızlığın en büyüğüdür. Biz, burada bir
konuyu belki doğru da tartışmıyoruz. Bu konu ne için gündeme geldi? Önder
Sav’ın dinlenildiği iddiası nedeniyle gündeme geldi. O zaman AK Partiye ilişkin
birtakım eleştirilerde bulunulduğu zaman bir şeyi görmek lazım. AK Parti,
demokrasinin kökleşmesi için, hukuk devletinin güçlenmesi için, iktidar
döneminde büyük güzelliklere imza altmış, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi
Kanunu, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının Kurulmasına Dair Kanun’la büyük
değişimler, dönüşümler yapmıştır. Bakın, şimdi,
bizim mevzuatımızda özel hayatın gizliliğini ihlal daha önce suç değildi,
Anayasa koruma altına almış ama ceza mevzuatında suç değil, suç hâline
getirdik. Yine kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi bizim dönemimizde suç
hâline getirildi. Anayasa teminatı altında ama ceza hukukunda karşılığı yok.
Arkasından, kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme
ve ele geçirme de ilk defa suç hâline getirildi ve yine yetinmedik, Ceza
Muhakemesi Kanunu’nun 140’ıncı maddesinde de bu konularla ilgili usul ve
esaslar belirlendi. Nedir o? Bir, şüphe. Bir kişinin suç işlediğine dair
kuvvetli bir şüphe olacak. Arkasından daha ne olacak? Başka türlü delil elde
etme imkânı da bulunmayacak. Bu şartı da getirip koyduk. Peki, bunların
düzenlemesini yapan AK Parti bununla yetindi mi? Yetinmedi, bir başka şey
yaptı. O da Telekomünikasyon İletişim Kurumunu kurdu ve eskiden Jandarma Genel
Komutanlığı ayrı dinliyordu, Millî İstihbarat Teşkilatı ayrı dinliyordu,
Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı ayrı dinliyordu, kayıtlarını kendileri
tutuyordu. Kimde hangi bilgi var, hangi bulgu var, hangi veri var takip etme
imkânınız yoktu. İstedikleri gibi kullanıyordu ve toplum geçmişte bunun örneklerine
çok şahit oldu. Bu Mecliste de komisyonlar kuruldu, Sayın Okay
biraz önce bahsetti. Peki, biz ne
yaptık? 1)
Telekomünikasyon İletişim Kurumu Başkanlığını kurduk. 2) Hem Emniyet
İstihbarat Daire Başkanlığının hem Jandarma Genel Komutanlığının hem Millî
İstihbarat Teşkilatı Başkanlığının dinleme yapmasını mahkeme kararına bağladık.
Eğer hâkim kararı alma imkânı yoksa ilgili genel müdür veya Jandarma Genel
Komutanı veya Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı veyahut da bunların daire
başkanı yardımcıları karar veriyor, yirmi dört saat içerisinde hâkime gidiyor
bu konu, hâkim onayı alınıyor ve bu konuda dinleme yapılması tamamıyla bütün
konularda hâkimin kararına bağlı. 3) Bütün suçlarla
ilgili dinleme yok. Yasa saymış: “Falan falan
suçlarda dinleme yaparsınız.” 4) Hangi
telefonun dinleneceği, mahkeme kararında kişinin kimliği, bilgisi, her şeyi
detay olarak da yazıyor. Öyle genel anlamda bütün telefonları dinleme şeklinde
bir olay da söz konusu kesinlikle değil. HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Son kararları çıkarsın Adalet Bakanı, ben kendim okudum. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – O zaman buradan “Jandarma Genel Komutanlığı veya herhangi bir birim
bütün Türkiye’yi dinliyor.” diye karar aldığını söylemek, bu kanunları okumadan
milletin kürsüsünde milleti aldatmaktır. HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sınırsız sorumsuz dinleme kararı veriyorlar. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Hiç kimse milleti aldatmasın. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Arkasından, bakın, yine Telekomünikasyon İletişim Kurumu Başkanlığı, efendim
sadece Emniyet, Jandarma Genel Komutanlığının dinleme talebine itiraz etmiş,
diğerlerinkine itiraz etmemiş. Burada da bir başka yanlış bilgi veriliyor. Hem
jandarma Genel Komutanlığının hem Emniyet teşkilatının hem de Millî İstihbarat
Teşkilatının yasalara aykırı her türlü dinlemesine itiraz etmiştir. İşte
onlarla ilgili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde alınan bir karara, Diyarbakır
6. Ağır Ceza Mahkemesince alınan bir karara da itiraz edilmiştir. Burada
Telekomünikasyon İletişim Kurumu Başkanlığı bir teminattır, yargı bir teminattır,
teminat olsun diye yapıldı. Şimdi, bu
dinlemelerde siyasi iktidarın bir dahli yok, yargı
kendi sürecinde işliyor, kararları kendi veriyor. Taleplere, idareden talep
eden bile olsa hâkim karar veriyor. Biz hepimiz demiyor muyuz “Hâkimin
güvencesi altında olsun, mahkemenin güvencesi altında olsun.” Ondan sonra da
burada çıkıp hâkimin verdiği kararla, mahkemenin verdiği kararla yapılan
işlemleri Anayasa ve hukuka aykırı gösterip bu görevi yapanları töhmet altında
bırakmak doğru bir şey değildir. Bu bir güvencedir, hukuka uygun bir
yaklaşımdır. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bir başka konu, o
da şu: Değerli arkadaşlarım, “Efendim, dinlemeler oldu, soruşturma niye
yapılmadı?” Peki, ben sorarım: Soruşturmayı, adli soruşturmayı hükûmet mi yapar? KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) – İdari soruşturma… BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Kim yapar? Savcılar yapar, adli teşkilat yapar bu konularda. Peki,
nasıl yapar? KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – İdari soruşturmayı kim yapar? BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Bakıyorum şimdi Ceza Kanunu’na. Efendim bunlarla ilgili niye
yapılmadı? Şimdi bakıyorum
Türk Ceza Kanunu’na: Haberleşmenin gizliliğini ihlal, madde 132. OKTAY VURAL
(İzmir) – Yazılı emir verseydi Bakan. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Takip şikâyete bağlı, birisi şikâyet ederse soruşturma yapılır.
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi, kayda alınması şikâyete bağlı.
Şikâyet ederse savcı soruşturma başlatır, tahkikat yapar. HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Şikâyete bağlı değil, yanlışlık var. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Özel hayatın gizliliğini
ihlal şikâyete bağlı bir suç. Sayın Teziç veya bir başkaları dinlendi de cumhuriyet
başsavcılığına şikâyette bulundu, savcılık gereğini yapmadıysa o zaman orada
hukuka aykırılık vardır. OKTAY VURAL
(İzmir) – Şimdi niye şikâyet konusu da neyi araştırıyoruz o zaman? BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Bunlar yasayla teminat altına alınmış konular. Ancak konuyu, yasayı
bilmeden, ne getirip ne götürdüğünü bilmeden… OKTAY VURAL
(İzmir) – Şimdi niye araştırıyorsunuz? Şimdi niye “Savcılığa talimat verdik.”
diyor bakan? BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - …hangi konuda tahkikat resen yapılır, hangi konuda şikâyeten yapılır, bunu bilmeden burada millete anlatmak ve
aldatmak, millete korku salmak yanlıştır, milleti aldatmayın. HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Şikâyete bağlı değil, yanlışlık var. K.KEMAL ANADOL
(İzmir) – Bakan “Savcılığa talimat verdik.” diyor. HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Teftiş kurulu var, Devlet Denetleme Kurulu var. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Peki, bir başka şey: Bizim… “AK Parti dinledi.” diyor. ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak) – Anayasa Mahkemesini dinliyorsunuz. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Bakın değerli dostlarım, AK Partinin veya Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin CHP’yi dinleyecek hiçbir ihtiyacı yok. Neden?
Biz parti olarak biliyoruz, CHP bize karşı, politikalarımıza karşı. Alenen konuşuyor,
söylüyor. AK Parti Hükümetine karşı, politikalarına karşı alenen konuşuyor,
söylüyor. Milletin değerleriyle kavgalı, inançlarıyla alay ediyor; millet bunu
görüyor, alenen biliyor. Millet de dinlemiyor. (AK Parti sıralarından alkışlar;
CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler.) K.KEMAL ANADOL
(İzmir) – Olmadı… Olmadı… KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan… BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Şimdi bakın, biz niye dinleyelim, bizim için gizli olan ne var… (AK
Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan… BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Şimdi, bakın değerli arkadaşlar, burada bir şey daha söyleyeceğim,
o da şu… KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan… BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, bir dakika… ATİLA EMEK (Antalya)
– Sayın Başkan, müdahale etmiyorsunuz. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Bakın, millet, Cumhuriyet Halk Partisinin, iki kişinin bir arada
konuşmasını değil, aleni konuşmasını bile dinlemiyor, gizli konuşmasını niye
dinlesin bunların? (CHP sıralarından gürültüler) Yok öyle bir şey, yok öyle bir
şey! (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar, gürültüler) BAŞKAN – Sayın Bozdağ… BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Peki, bir başka şey… Bizim ayrıca CHP’nin konuştuklarına, bilgisine
de ihtiyacımız yok. Neden? (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler) (Mikrofon Başkan
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Bozdağ, dinler misiniz bir dakika… Kestim lafınızı. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Sayın Başkan, konuşmama…(CHP sıralarından gürültüler) KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır efendim, konuşamazsınız, öyle konuşamazsınız. BAŞKAN – Efendim,
hep geriyorsunuz, yapmayın bunu ya, Allah aşkına yapmayın ya! KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Eleştiri dozunu aşamazsınız. BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu… Sayın Kılıçdaroğlu… KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Partiye hakaret edemezsiniz. Hayır
efendim, yapamazsınız. BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen bakar mısınız? BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Sayın Başkanım, müdahale edin efendim. HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Gizli dinlemeyi gayrimeşru yapıyorsunuz. BAŞKAN –
Konuşmasını bitirsin sizi dinleyeceğim efendim, dinleyeceğim sizi. HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Gizli dinleme suçtur, gayrimeşrudur, yasa dışıdır. BAŞKAN – Tamam,
konuşmasını bitirsin efendim. Buyurun. HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Ona dayanarak burada siyaset yapamazsınız. O zaman bu araştırma
önergesinin ne anlamı var? Bu yaptığınız yanlış. Demek ki bu gayrimeşru da olsa
bunu kullanacaksınız demektir. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim CHP’den alacak bilgiye
de ihtiyacımız yok…(CHP sıralarından gürültüler) (Mikrofon Başkan
tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Bir
dakika… Bir dakika… Saati ayarlıyorum. ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) – Dokuz dakika vardı Başkan. METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – On yedi dakika vardı Başkanım. BAŞKAN – On bir
dakikası var. METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – On yedi, on yedi Başkanım. BAŞKAN - Buyurun. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Değerli milletvekilleri, biz 2008’de yaşıyoruz. 1940’a takvimler
takılmış, oranın gözüyle, oranın düşüncesiyle, oranın bakışıyla 2008’i
okumuyor, 2008’i yazmıyoruz. Biz, Atatürk’ün dediği muasır medeniyete
kilitlenmiş Avrupa’ya doğru gidiyoruz. (CHP sıralarından gürültüler) Onlar
1940’lara doğru gitsinler. Bizim o bilgiye de ihtiyacımız yok. (AK Parti sıralarından
“Bravo” sesleri, alkışlar) ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) – Allah çarpar! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Bakın bir başka şey o da şu: Bu konu ne zaman gündeme geldi -burada
Sayın Okay da söyledi- 23 Mayıs 2008’de Cuma günü
dinleme olmuş. Şimdi Sayın Sav’ın bilgisi var, CHP’nin de muhtemelen var.
Hiçbir açıklama duydunuz mu? Yok. (AK Parti sıralarından “Yok” sesleri)
Pazartesi günü gazete bunu yazmış, bir açıklama duydunuz mu? Yok. (AK Parti
sıralarından “Yok” sesleri) KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Bekliyoruz, bekliyoruz! Hükûmetten
bekliyoruz! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Salı günü CHP’nin grup toplantısı var. Sayın Baykal destan gibi
konuşuyor, konuşmasında tek satır var mı? Yok. (AK Parti sıralarından “Yok”
sesleri) SELÇUK AYHAN
(İzmir) – Sizden
beklemiş, devlet ağırlığını beklemiş, adam gibi beklemiş! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Ama gün Çarşamba oluyor, Türkiye’de kıyamet kopuyor... (CHP
sıralarından gürültüler)… Birdenbire, bakıyorsunuz, grup başkan vekilleri,
Genel Başkanı, MYK toplantısından önce-sonra açıklamalar… Türkiye birden
karışıyor. Ben şimdi buradan
şunu sormak istiyorum, Allah aşkına herkes elini vicdanına koysun cevap versin:
Bu işte zamanında tepkiyi vermeyen, tavrı koymayan; hukuka aykırı, hukuk dışı,
Anayasa’ya aykırı insan hakkı ihlaline tavır koymayan kim; sesini çıkarmayan
kim; olay ortaya çıkmasın diye gayret gösteren kim? KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – AKP! AKP! AKP! K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Siz! Siz! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Ama olay örtülemez bir noktaya geldikten sonra kamuoyuyla paylaşılmıştır
ama bir şeye bakın, AK Parti aynı gün tavrını koymuştur. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır efendim! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek’in açıklaması vardır. Genel
Başkan Yardımcımız Sayın Dengir Fırat’ın açıklaması vardır.
Grup başkan vekilleri olarak, Nihat Ergün Bey açıklama yaptı, araştırma
önergesi verdik. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Üç
buçuk gün sonra! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - İçişleri
Bakanımızın açıklaması vardır. SELÇUK AYHAN
(İzmir) – Kaç gün sonra? BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - AK Parti tavrını koydu ve bu konuyla ilgili bununla da yetinmedik
biz. Ne yaptık? Savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Ne yaptık? İçişleri
Bakanlığı mülkiye müfettişlerini harekete geçirdi, soruşturma yaptı. Bugün de
AK Partinin tepkisinin, tavrının bir sonucunu gösteriyoruz. ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) – Atma, atma! Çok atıyorsun. Paksüt’e gel, Paksüt’ü anlat. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Bu kadar iddia edenler niye vaktinde cumhuriyet savcısına suç
duyurusunda bulunmadınız? Niye Meclise araştırma önergesi vermediniz? Hani
gensoru verecektiniz, ne oldu? (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar) METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Sayın Başkanım, bu kadar ezme! Onlar da insan Başkanım! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Peki, bunlar olmadı. Bakın, siyasette işin aslını araştırmak lazım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, daha sonra ne oldu? Gazete bir açıklama yaptı, dedi
ki: “Bu telefon açık kaldı, dinleme öyle olmuş.” FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) – Kendileri istifa etsin. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Arkasından bugün Turkcell de bir açıklama
yaptı, dedi ki: “Buradaki arama Ankara’daki bir telefondan olmuş.” Turkcell de bunu doğruladı. Şimdi bu bilgiler karşısında, Hükûmetimize, partimize bühtanda bulunanların çıkıp da
milletten özür dilemesi icap etmez mi? (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar) Eder. Buradan Sayın İçişleri Bakanını istifaya çağıranlar, Sayın
Başbakanı istifaya çağıranlar, bu bühtanı yapanlar, işin hakikati ortaya
çıkınca Sayın Sav’a “Siz bizi bu kadar rezalet bir skandalın içerisine düşürdünüz.
İstifayı düşünmüyor musunuz?” diye sormazlar mı? (AK Parti sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar) HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) – Daha çıkmadı. Bekle, bekle… BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Sormaları lazım ama belki bir soruşturmaya CHP’nin içinde ihtiyaç
vardır ki kirli bilgiden temiz bilgiye doğru her taraf düzenlensin, her taraf
aydınlansın. Kirletildi her taraf. Değerli
dostlarım, sadece bu değil. Burada özür dileme olayına… Bakın, Sayın Önder
Sav’ın üç hafta içerisinde kahraman olduğu olaylara bir bakın. Bir yerde hacca
gideceğini söyleyen bir partilisiyle sohbetinde, Âlemlerin Serveri
Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e edep dışı, terbiye dışı bir ithamda bulunuyor.
(AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler) ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) – Hop, hop! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Böyle şey olabilir mi? Herkes birbirine “Sayın” diye hitap ediyor
ve İslam’ın Peygamberine karşı şaka yollu da olsa konuşamaz. BAŞKAN – Sayın Bozdağ… KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Bunu yapamaz efendim, bu ifadeyi kullanamaz efendim. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Bakın, orada bir olay var, bunun arkası gelmedi. Şimdi, bakın
burada telefon hadisesi var, aslı astarı olmadığı çıktı ortaya. Yine ses yok. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Bunu söylemeye hakkı ve yetkisi yoktur, yoktur
efendim. Bunu söyleyen insanlar… BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Özür dilemek sizin boynunuza borçtur. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır, hayır, bunu söyleyemez efendim. Bunu söylemeye
hakkın yoktur senin! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – CHP’nin çıkıp demesi lazım: Bu Müslümanların Peygamberine benim bir
milletvekilim de hakaret edemez. KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Kim hakaret
etti? BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - O özür dilemiyorsa, sizin dilemeniz lazım. Niye dilemediniz? (AK
Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Öyle alay konusu
olamaz, şaka konusu edilemez. Hem olur olmaz şeyleri ortaya koyacaksınız, sonra
kalkıp burada şey yapacaksınız. (CHP sıralarından gürültüler) KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Bunu söylemeye hakkınız yok sizin. BAŞKAN – Sayın Bozdağ… BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Öyle şey yok! (CHP sıralarından gürültüler) SUAT BİNİCİ
(Samsun) – Memlekette bir tek Müslüman sen misin? METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Nereye gidiyorsun? Gel! Gel! (AK Parti ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar, kürsü önünde toplanmalar) BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Milletin değerleriyle hiç kimsenin alay etmeye hakkı yoktur. BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 22.06 ALTINCI OTURUM Açılma Saati: 22.18 BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp
Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Yusuf COŞKUN (Bingöl) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum. Meclis
araştırması önergesini görüşmeye devam edeceğiz. Hûkümet buradalar. Sayın Bekir Bozdağ’ı konuşmasını tamamlamak üzere kürsüye davet
ediyorum. Buyurun Sayın Bozdağ. (AK Parti sıralarından alkışlar) Üç dakikanız var
efendim, süreniz üç dakika kalmıştı. MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Beş dakika otuz sekiz saniye yazıyor. 5.38’de kalmış. BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, beş dakika… BAŞKAN – Üç dakika konuşun efendim, ek süre de
vereceğim. Üç dakika efendim. BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, özür dilemek herkesi
büyütür. Biz isterdik ki, buradan özür dilensin, AK Parti Grubu ayakta CHP’yi
alkışlasın. ATİLA EMEK
(Antalya) – Sen önce bir özür dile! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Eminim, eminim Türk milleti de alkışlardı, eminim herkes
alkışlardı. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Önce özür dileyeceksin Cumhuriyet Halk Partisinden,
CHP Grubundan. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Benim söylemek istediğim şey
bu. BAŞKAN – Sayın Bozdağ, bakın tekrar aynı şeyi konuşuyorsunuz, başka bir
konu konuşun şimdi ya! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Siz özür dilemediğiniz sürece bu konu sizi takip edecektir. BAŞKAN – Allah Allah. Aynı şeyden devam ediyorsunuz. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Bir başka konu, o da şu: Bu dinleme olayından hepimizin alacağı
dersler var, çok önemli dersler var. Siyasetçilerin alacağı ders var, basının
alacağı ders var, Hükûmetin alacağı ders var,
herkesin alacağı ders var. Bir defa bizim
siyasetçi olarak alacağımız ders şu: Bir olay önümüze geldiği zaman, önce, biz
bunu bir araştırmamız lazım. Nedir ne değildir, doğru mudur eğri midir buna
vâkıf olmak lazım, hataya düşmemek lazım; yanlış olur. İki: Basının
alacağı bir ders vardır. İnsanlar dinlenebilir, birileri yanlış yapabilir;
hukuka aykırı, ahlaka, basın ahlakına aykırı davranışta bulunup birilerini
rızasına rağmen dinleyip kayda alabilir. Basın, bu basın ahlakına riayet
etmeyen insanların yayınladıklarına itibar etmeyecek, onları kenarda bırakacak.
(AK Parti sıralarından alkışlar) Eğer biz bu dersi çıkarıp hem basın olarak hem
siyasetçi olarak, bu ahlaksızlığı yapanlara karşı, bir ahlakın gereği, hukukun
gereği gerekli tavrı koyarsak bu kadar meydanı boş bulamazlar. Onu yapmadık. Meclisin de
alması gereken görevler var, ders var. İşte bu araştırma önergesi tam da bunun
için verilmiştir. Bu incelensin, detaylı bir biçimde değerlendirilsin. Meclis
duruma vaziyet etsin, teknik olarak baksın bu dinlemeler nasıl oluyor, yasal
mevzuatı incelesin; bu yasal mevzuat nasıl, Avrupa’da durum nasıl ve bu olayın
aslı nedir. Bundan sonra böylesi hadiselerin yaşanmaması için eğer Hükûmetin alması gereken tedbirler varsa öneri, teklif
doğrultusunda Hükûmet gereğini yapar. Meclisin alması
gereken tedbirler varsa Meclis de gereğini yapar, bu konulardaki yasal
düzenlemeleri yapar. Onun için biz bu
araştırma önergesinin de kapsamını dar tuttuk, sulandırılmasın,
genişletilmesin… ATİLA EMEK
(Antalya) – Açığa çıkmasın! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Meclis bunun şahididir. Geçmişte mal varlıklarını araştırma
komisyonu vardı. 1 kişi, 2 kişi için geldi, her şey işin içerisine dâhil
edildi, hiçbir şey araştırılamadı. Onun için bizim
derdimiz çözümdür. Bizim derdimiz, Türkiye hukuk devleti olarak, demokrasisini
güçlendiren bir ülke olarak bundan sonra böyle olaylarla gününü geçirmesin,
enerjisini boşa harcamasın. Onun için biz bu araştırma komisyonuna değer
veriyoruz, önem veriyoruz. İnşallah faydalı sonuçlar da elde edilecektir. Tabii, teknoloji
çok ilerledi, çok ileri noktalara geldi. Bizim de ileri teknolojiyi kullanırken
bu teknolojinin de bilgisine vâkıf olmamız lazım. Tuşları da doğru kullanmamız
lazım. (AK Parti sıralarından alkışlar) Eğer elimizdeki telefonları kullanırken
tuşları doğru kullanmazsak o zaman siyasetçiler hakkında millet kötü düşünür.
Şöyle diyebilirler: “Bunlar daha
elindeki telefonu idare edemiyorlar, Türkiye’yi nasıl idare edecekler?”
diyebilirler. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Böyle bir duruma düşmemek için, bütün milletvekillerinin, “Bir
milletvekili telefonunu kullanamıyor, benim ilimi, milletimi nasıl temsil
eder?” diye soru sorup düşünmemesi için, hepimizi daha dikkatli olmaya davet
ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar) HÜSEYİN ÜNSAL
(Amasya) – Ayıp be! ALİ KOÇAL
(Zonguldak) – Çocuksun sen yahu! KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Söz istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN – Buyurun
Sayın Kılıçdaroğlu. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisine Türkiye Büyük
Millet Meclisi kürsüsünden sataşma yapılmıştır. Söz istiyorum. (AK Parti
sıralarından “Ne sataşması?” sesleri) FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) – Ne dedi? KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Her şey söylendi efendim. BAŞKAN – Size iki
dakika söz vereceğim ama yeni bir sataşmaya mahal vermeyin efendim. Buyurun, Grup
Başkan Vekili olarak konuşun efendim. (CHP sıralarından alkışlar) Lütfen, gecenin
bu saatinde germeyelim birbirimizi. IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam) 2.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun,
Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, konuşmasında
partisine sataşması nedeniyle konuşması KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (AK Parti
sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Arkadaşlar, dinler misiniz. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu Parlamento kürsüsünden
bizim temel görevimiz, yurttaşların sorununu çözmektir, eğer yasa dışı işlemler
varsa yasa dışı işlemlerin üzerine gitmektir. Bugün bir araştırma önergesi
verilmiştir. Araştırma önergesiyle, bir yasa dışı dinlemenin olup olmadığı
araştırılacaktır. Ama bu Parlamento kürsüsü, dini siyasete alet etme kürsüsü
değildir. (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler) ALİ KOYUNCU
(Bursa) – Ne ilgisi var? KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Eğer Hazreti Muhammed’e saygı duyuyorsanız, Hazreti
Muhammed’in adını siyasette malzeme yapmazsınız. (AK Parti sıralarından
gürültüler) FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) – Milletin inancına hakaret edenler… KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Kutsal Peygamberin adını Türkiye Büyük Millet Meclisi
kürsüsünde siyasete malzeme yapanlar bu topluma iyi davranmıyorlardır. (AK
Parti sıralarından gürültüler) FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) – Milletin inancına hakaret edenleri gördük burada. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Bu kürsü, tarikat militanlarının kürsüsü değildir. FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) - Ne ilgisi var? Ne ilgisi var? KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bu kürsüde, tarikat militanları gelip burada
konuşamazlar. FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) – Yazıklar olsun size! KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Bu kürsüde biz, laik, demokratik, sosyal hukuk
devletine yemin ettik. Tefecilik yapacaksınız, yolsuzluk yapacaksınız… ALİ KOYUNCU
(Bursa) – Kim yapıyor? METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – İspat edemeyen
şerefsizdir! İspat edemeyen şerefsizdir! Şerefsizdir ispat edemeyen! KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - …fakir
fukaranın çocuğu devlete memur olmazken kendi çocuklarınızı götürüp
yerleştireceksiniz, gelip buradan bize İslamiyet dersi vereceksiniz. Hadi
canım! Siz kimsiniz? Böyle bir şey yapamazsınız, buna hakkınız da yoktur. FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik)- Peygambere hakaret ediyor. Hayret bir şey ya! FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) – Özür dilemen gerekirken, oradan konuşuyorsun. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - 1940’lı yıllardan medet umuyorsunuz, 1940’lı yılların
haysiyeti vardı, 1940’lı yıllarda insanların onuru vardı. METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Sen git o yıllarda yaşa. Sen git o yıllarda yaşa! Hadi oradan.
Manyetolu telefon lazım size! KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - 1940’lı yıllarda bu ülkede sizin dediğiniz telefonlar
dinlenmiyordu, insanlara saygı gösteriliyordu. Geldiniz buraya ne yaptınız, ne
yaptınız bu ülkeye? Bu ülkeyi götürdünüz yabancılara teslim ettiniz, bu ülkeyi
götürdünüz militanlara teslim… (Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı) METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) – Senin yüzünden karanlıkta kaldı bu ülke, senin ve senin zihniyetin
yüzünden. O karanlık günler geride kaldı artık. BAŞKAN – Süreniz
doldu efendim. Sayın Kılıçdaroğlu, süreniz doldu. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, bir dakika… BAŞKAN - Hayır efendim, hiç uzatamam. Hayır efendim, hayır. Öyle bir şeyim yok efendim, uzatamam. Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen… KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Parlamento kürsüsünden eleştiriye “evet” deriz ama
eleştiriyi sorumsuzca yapmaya “hayır” deriz. Doğru değildir. Herkes haddini
bilecek ve ona göre konuşacak. BAŞKAN – Sesiniz
duyulmuyor efendim, gerek yok yani o kadar konuşmaya. Duyulmuyor sesiniz.
Buyurun. FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) – Özür dileyeceksin önce. Önce özür dile. Milletten özür
dileyin önce. BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan… BAŞKAN – Evet,
Sayın Bozdağ, buyurun. BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Hatip kürsüde beni işaret ederek, dini siyasete alet etmekle
itham etti. (CHP sıralarından gürültüler) K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Ne alakası var ya! KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Dini siyasete alet ettiniz. BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, böyle bir şey olamaz. Burada kürsüden ithamda bulundu. BAŞKAN – Bir
dakika efendim, bir dakika. Yani ben o konuşmayı abes buldum. Yani şöyle
söyleyeyim, bakın bir dakika: Hazreti Muhammed siyasete alet edilecek bir kişi
değil, onun için bence hiç gerek yok cevap vermenize efendim, gerek yok.
Tutanaklara geçti. Siyasete alet edemezsiniz. Zaten olmaz efendim. BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ü işletmenizi istiyorum efendim. Benim açıklama hakkım var. BAŞKAN - Ne
diyeceksiniz peki? “Dini siyasete alet etmiyorum.” diyeceksiniz, tamam.
Tutanağa geçti işte. Tamam efendim, oturun! Yeter ya
bu saatte! BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, “tarikat militanı” diye ithamda bulunuyor bana! BAŞKAN – Önerge
sahipleri adına, Bursa Milletvekili Mehmet Ocakden,
buyurun efendim. BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkanım… Sayın Başkanım, lütfen İç Tüzük’e uyun efendim! İç
Tüzük’e uyun lütfen! BAŞKAN – Ne
diyorsunuz? BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkanım, bana “tarikat militanı” diye ithamda bulunuyor,
“Dini siyasete alet ediyor.” diyor. ABDULLAH ÖZER
(Bursa) – Doğru söylüyor canım, doğru söylüyor. Yalan değil! (AK Parti
sıralarından gürültüler) BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, böyle bir ithamınız var mı? Bir dakika… Sayın Kılıçdaroğlu, böyle bir ithamda mı bulundunuz siz? (AK Parti sıralarından “Bulundu.” Sesleri) ABDULLAH ÖZER
(Bursa) – Yalan değil ki doğru söylüyor! KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Ben, Parlamento kürsüsünün bir tarikat militanının
kürsüsü olmadığını söyledim. BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, efendim ne demek bu? KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Eğer kendisi bir tarikat militanıysa çıkıp konuşsun! BAŞKAN – O zaman
buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar) K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Niye “buyurun” diyorsunuz? Daha şimdi konuştu. Hayret bir şey! BAŞKAN –
Söylemeseydi efendim, ne yapalım? Şimdi Bekir Bey
de söyleyecek, şimdi Kılıçdaroğlu cevap verecek,
tamam. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan… BAŞKAN – Saati
doldururuz efendim, bir şey olmaz, saat on bire kadar doldururuz. Karşılıklı,
haydi… KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, bu sözü verdiğiniz andan itibaren artık
kendisi tarikat militanıdır! BAŞKAN – Buyurun
Sayın Bozdağ. Bakın, tekrar,
lütfen rica ediyorum. Sizin konuşma tarzınız herhâlde biraz dikkati çekiyor.
(AK Parti sıralarından gülüşmeler) Onun için, lütfen sakin olun ve sakin
konuşun. Ne olacak yani burada, bir şey yok ki! Buyurun, iki
dakika veriyorum. Lütfen maksadınızı açıklayın efendim. 3.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın,
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun,
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Hatip, kürsüde dini
siyasete alet etmekle, bir tarikatın militanlığıyla burada itham etti; herkes
şahit oldu. Şimdi, bakın,
değerli arkadaşlar, ben burada dini siyasete alet etmedim. Türk Ceza Kanunu’nda
toplumun din değerlerini, inanç değerlerini aşağılamak, hakaret etmek suçtur.
Ceza Kanunu bunu koruyor. Benim yaptığım şey, Ceza Kanunu’nun kamu düzeninin
gereği olarak suç olarak vasıflandırdığı cezai yaptırıma bağladığı bir konuda,
“Bu değerler korunmaya değerdir.” dediği bir konuda bir siyasetçinin hem de bir
partinin genel sekreteri olan kişinin bu milletin Peygamberiyle ilgili
konuşmasına benim işaret yapmamdır. (CHP sıralarından gürültüler) K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Ne alakası var? HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) – Ne alakası var Sayın Başkan? Yeniden sataşmaya sebebiyet veriyor! KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, böyle bir şey yok! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Burada, bu, dini siyasete alet etmek değildir; bu, dini siyasete
alet etmek değildir. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, böyle bir şey yok! Bunu söyleyen kişi
tarikat militanıdır! BAŞKAN – Bir
dakika efendim… Konuşmasını tamamlıyor, tamam. BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Bu, bir eleştiridir. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Bu kürsü tarikat militanlarının kürsüsü değildir! Bu
kürsü, laik, demokratik sosyal devletin kürsüsüdür! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – İkincisi: Benim burada tarikat militanı olduğumu söyleyenler bunu
ispat etmezlerse müfteridirler. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Aynen ispat edeceğim! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - İddialarını ispata davet ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Varsa, bu Meclisin kürsüsü size aittir, buyurun, getirin, burada konuşun. (AK
Parti sıralarından alkışlar) KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Aynen ispat edeceğim! BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Ama, bu milletin değerleriyle alay
etmenize de müsaade etmeyiz. Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan… BAŞKAN – Evet
Sayın Kılıçdaroğlu… KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Beyefendi dedi ki… İspat etmemi istedi. Dini siyasete
alet etme konusunda ispat etmemi istedi. Orada, şimdi gelip, nasıl ispat
edeceğim dinin siyasete alet edildiğini. BAŞKAN – Efendim,
burada, bu kürsüde ispat edin demedi size efendim, dışarıda ispat edersiniz. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır efendim. BAŞKAN - Dışarıda
ispat edersiniz. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır efendim. BAŞKAN - Başka
platformda edersiniz. Lütfen efendim, hayır… Elinizde delil yok, bir şey yok. KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Kendisi, kürsüde dini siyasete alet etmeyi ispat
etmemi istedi efendim. X.- MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam) A) Ön Görüşmeler
(Devam) 1.- Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin,
CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın dinlenmesi iddiasının bütün yönleriyle
araştırılması ve varsa sorumlularının ortaya çıkarılması amacıyla verdiği
Meclis araştırması önergesi (10/203) (Devam) BAŞKAN – Önerge
sahibi adına Mehmet Ocakden, Bursa Milletvekili. Buyurun Sayın Ocakden. (AK Parti sıralarından alkışlar) MEHMET OCAKDEN
(Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP Genel Sekreteri Sayın
Önder Sav’ın dinlenmesi iddiaları konusunda 20 AK Parti milletvekili tarafından
verilen Meclis araştırmasıyla ilgili önerge sahipleri adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Türkiye, on
gündür tuhaf bir tartışmayı yaşıyor. İşin özeti şu: CHP Genel Sekreteri Sayın
Önder Sav bir valiyle parti odasında görüşme yapıyor. Bu tuhaf görüşme,
kelimesi kelimesine Vakit gazetesinde yayınlanıyor. CHP önce sükût ediyor,
hiçbir şekilde savcılığa suç duyurusunda bulunma ihtiyacını bile hissetmiyor
ama sonra, birden “Telefonlarımız dinleniyor.” diye yeri göğü inletiyor.
Hadisenin ne olduğunu zerre kadar araştırmaya gerek duymaksızın, daha baştan
kesin hükmünü vererek gündemi telekulak bağcığıyla
kundaklayan Sayın CHP Genel Başkanı şöyle diyor: “CHP’yi AKP’nin derin devleti
dinledi. Bu bir ortam dinlemesidir. Dinlemenin servis edildiği dinci gazete ile
devlet içindeki bu yapılanma arasında çok yakın bir bağ var.” Daha geçen hafta,
Sayın Önder Sav, siyaset hayatının en vahim hatalarından birini yapmış, hacca
gidecek bir CHP’li vatandaşımızın şahsında Danimarkalıları aratmayacak bir
üslupla bütün Müslümanları incitmişti. (CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar) ALİ KOÇAL
(Zonguldak) – Allah Allah! Sana ne ya! MEHMET OCAKDEN
(Devamla) – Oysa kamuoyu basit bir özür bekliyordu. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar) AFİF DEMİRKIRAN
(Siirt) – Devam et… MEHMET OCAKDEN
(Devamla) – Ya Sayın Sav ya da Sayın Baykal bir şeyler söylemeli, kamuoyunu rahatlatmalıydı.
(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) Ama Sayın Önder Sav ve CHP öyle
yapmadı ve tele kulak savıyla taarruza geçti. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar) BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu… MEHMET OCAKDEN
(Devamla) – Ancak bugün çok net olarak anlaşılmıştır ki “telekulak”
diye nakledilen olay çok basit. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen… (CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar) MEHMET OCAKDEN
(Devamla) – Önder Sav Vali Bey’den “Ne olacak bu CHP’nin hâli?” başlıklı brifingi alırken… (CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar) BAŞKAN – Sayın Ocakden, bir dakika
müsaade eder misiniz… Müsaade eder misiniz… (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) MEHMET OCAKDEN
(Devamla) – …kendini arayan muhabire “bir dakika” dedikten sonra telefonunu
açık unutarak kırk dört dakikalık tuhaf bir röportaj imkânı sunmuş. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, AK Parti sıralarından alkışlar) HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Tiyatroya döndü burası, lütfen müdahale edin. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar) BAŞKAN – Yahu,
bir şey anlamıyorum. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) SEVAHİR BAYINDIR
(Şırnak) – Ara verin Sayın Başkan. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) MEHMET OCAKDEN
(Devamla) – Bu durum Telekom’un verdiği… (CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar) BAŞKAN –
Birleşime beş dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 22.34 YEDİNCİ OTURUM Açılma Saati: 22.38 BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp
Cenap GÜLPINAR KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Yusuf COŞKUN (Bingöl) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin Yedinci
Oturumunu açıyorum. Meclis
araştırması önergesinin görüşmelerine devam edeceğiz. Hükûmet burada. Önerge sahipleri
adına konuşmasını tamamlamak üzere, Bursa Milletvekili Mehmet Ocakden’i kürsüye davet ediyorum. Buyurun Sayın Ocakden. Süreniz yedi
dakika kalmıştı efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar) İSMAİL ÖZGÜN
(Balıkesir) – Ne oluyor? (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) MEHMET OCAKDEN
(Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri… (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar) AHMET YENİ
(Samsun) – Sayın Başkan! (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Yakışıyor mu! (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu…(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) MEHMET OCAKDEN
(Devamla) – CHP’nin Grup Başkan Vekili kitabı fena hâlde şey yapacak anlaşılan.
(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) Peki, bundan
sonraki süreçte ne olacak? (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) Önce olayın
siyasi sorumlularının yapması gereken şeyler var, sonra medyanın. Sayın Önder
Sav’ı geçen hafta yapacağı bir açıklama kurtaracaktı. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar) Şimdi özür ne
Sayın Sav’ı kurtarır ne de CHP’yi kurtarır. (CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar) BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, cihazlar zarar görüyor efendim. Cihazları
bozuyorsunuz. Cihazları bozuyorsunuz efendim. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar) Ne manası var
şimdi? Ne manası var? Peki, devam edin. (CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar) MEHMET OCAKDEN
(Devamla) – Ülkeyi bir kaosa sürüklercesine yaptığı “dinleniyorum”
açıklamasının bir unutkanlığa dayandığı ancak bu iddia yüzünden toplumsal
gerginliğin zirve yaptığı düşünülürse, tek çare kalıyor: İstifa…(CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) Yılların
siyasetçisi Sayın Deniz Baykal da bu olayda üzücü hatalar yapmıştır. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) Çok uzun zamandır
asabı bozuk siyasetçi rolünde görülen Sayın Baykal’ın bazı açıklamalarını
hayretle izliyoruz. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) (Başkan
tarafından mikrofon kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Ocakden, bir dakika durun. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar) Sayın Kılıçdaroğlu, dinler misiniz efendim… Lütfen
dinler misiniz. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) Efendim,
cihazlara zarar veriyorsunuz, yazık yani, cihazları bozacaksınız. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) Buyurun Sayın Ocakden, mikrofonunuzu açtım. MEHMET OCAKDEN
(Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülkenin insanları nasıl
ülkeyi yönetenlerin sözlerine güvenme ihtiyacındaysa Ana Muhalefet Partisinin
Genel Sekreterine ve Genel Başkanına da güvenme ihtiyacındadır. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) CHP’nin toplumsal
gerilimi artıran fanteziler üretmesinin aslında bir tek nedeni vardır: Yeni
politikalar üretememesinin, iyice hantallaşmasının, halkla hiçbir bağının
kalmamasının, parti içi iktidar kavgalarına boğulmasının…(CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar) BAŞKAN – Sayın
Grup Başkan Vekili… (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) MEHMET OCAKDEN
(Devamla) – …sıkıntılarını yaşamaktadır. (CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar) Dolayısıyla,
parti içi sıkıntılarını, tıpkı 22 Temmuz seçimleri öncesinde olduğu gibi,
ürettiği 367 fantezisinde olduğu gibi bugün de telekulak
fantezileri üreterek geçiştirmeye çalışmaktadır. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar) İçinde pek çok
güvenlik uzmanı da barındıran bir ana muhalefet partisinin böyle bir suçlamayı
derin bir araştırma yapmadan ve Türk Telekom’a sormadan kamuoyunun önüne
sürmesi, kelimenin tam anlamıyla ciddiyetsizliktir. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; her şeyden önce telefon dinleme, yani insanın
mahremiyetini ihlal çirkin bir olaydır. (CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar) (Başkan
tarafından mikrofon kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Ocakden, bakar mısınız efendim, yani sonuna kadar
konuşmanız şart mı? Ne olacak yani, iki dakika evvel bitirin, sayın millet de
rahatlasın. İlla bitirecek misiniz yani? (CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar) MEHMET OCAKDEN
(Devamla) – Peki. BAŞKAN – Buyurun,
devam edin ama, lütfen... (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar) MEHMET OCAKDEN
(Devamla) – Şimdi, anladığım kadarıyla Cumhuriyet Halk Partisi içine düştüğü bu
derin sıkıntıdan kurtulabilmesinin çaresini sıra kapaklarına vurarak temin
etmektedir. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) Bunu Türk halkı
takdir edecektir. (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) Ve inşallah
gelecek seçimlerde bu sıra kapaklarına vurmanın hesabını sizden Türk halkı
soracaktır. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar) BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın Ocakden. Teşekkür ederim. Sayın
milletvekilleri, Meclis araştırması önergesi üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Şimdi Meclis
araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım. Meclis araştırması
açılmasını kabul edenler… Kabul etmeyenler… Meclis araştırması önergesi kabul
edilmiştir. (CHP sıralarından “Yolsuzlukları da getirin yalnız.” sesleri,
gürültüler) K. KEMAL ANADOL
(İzmir) – Yolsuzlukları da kabul ediyoruz! BAŞKAN – Dinler
misiniz efendim… Daha devam ediyoruz, devamı var. (CHP sıralarından gürültüler) ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) – Dokunulmazlıkları da getirin! BAŞKAN - Meclis
araştırmasını yapacak komisyonun 16 üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) – Evet, kalpazanlığı da kabul ediyoruz, kalpazanlık dosyasını
da kabul ediyoruz, ihaleye fesat karıştırmayı da kabul ediyoruz… FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) – Söylenme söylenme, önce bir özür dile! BAŞKAN –
Komisyonun çalışma süresinin başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimi
tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Komisyonun
gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Sayın
milletvekilleri, çalışma saatimiz dolmak üzeredir. Alınan karar gereğince kanun
tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 4 Haziran 2008 Çarşamba günü
saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati: 22.44 |
|