DÖNEM: 23                                                                YASAMA YILI: 2

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 22

 

112’nci Birleşim

3 Haziran 2008 Salı

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

 IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün’ün, son günlerde meydana gelen dinleme iddialarının teknik yönüne ilişkin gündem dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

2.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Balıkesir ilinin ulaşım sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

3.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya Ovası’ndaki kuraklık sorununa ve Konya Ovası Sulama Projesi eylem planı hazırlanmasına ilişkin gündem dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

 

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler

1.- Tokat Milletvekili Zeyid Aslan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/136) (S. Sayısı: 173)

2.- Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/137) (S. Sayısı: 174)

3.- Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen’in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/138) (S. Sayısı: 175)

4.- Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker’in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/139)     (S. Sayısı: 176)

5.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/140) (S. Sayısı: 177)

6.- Afyonkarahisar Milletvekilleri Ahmet Koca ve Sait Açba’nın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/141) (S. Sayısı: 178)

7.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/142) (S. Sayısı: 179)

8.- Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/143) (S. Sayısı: 180)

9.- Kütahya Milletvekili Soner Aksoy’un yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/144) (S. Sayısı: 181)

10.- Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/145) (S. Sayısı: 182)

11.- Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/146) (S. Sayısı: 183)

12.- Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/147) (S. Sayısı: 184)

13.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/148) (S. Sayısı: 185)

14.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sekmen’in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/149) (S. Sayısı: 186)

15.- Eskişehir Milletvekili Kemal Unakıtan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/150) (S. Sayısı: 187)

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türk Grubunda, Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren’in istifasıyla boşalan asıl üyeliğe, CHP Grubunca İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in aday gösterildiğine ve bu konu hakkındaki Başkanlık Divanı kararına ilişkin Başkanlık tezkeresi

2.- İran’a resmî ziyarette bulunan Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’a refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/451)

3.- Azerbaycan’a resmî ziyarette bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/452)

4.- Bazı milletvekillerinin izinli sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/453)

5.- Sivas Milletvekili Osman Kılıç’ın ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/454)

6.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/455)

7.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Kuş’un ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/456)

8.- İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci’nin ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/457)

B) Önergeler

1.- Ankara Milletvekili Mehmet Zekai Özcan’ın, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/54)

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun (6/643) ve (6/648) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/55)

3.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/73) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/53)

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 28 milletvekilinin, inşaat sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/200)

2.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep ilinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/201)

3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin, yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/202)

4.- Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin, CHP Genel Sekreterinin yasa dışı dinlendiği iddiasının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/203)

5.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, yasa dışı dinleme ve takip iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/204)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- Genel Kurulun 3/6/2008 Salı ve 4/6/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 3/6/2008 tarihli birleşiminde (10/203) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşülmesine ve bunu müteakiben kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi

 

VIII.- AÇIKLAMALAR

1.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, yapmış olduğu konuşmada gruplarla ilgili bir suçlama ve hakaret olmadığını, bazı milletvekillerinin daha dikkatli konuşmalarını teminen vurgulayıcı bir konuşma yaptığına ilişkin açıklaması

2.- Ankara Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcı’nın, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, konuşmalarını daha dikkatli ve daha olgun bir şekilde yapması gerektiğine ilişkin açıklaması

3.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin gelen kâğıtlarda yayımlanmadan grup önerisiyle gündeme alınıp öncelikle görüşülmesinin mümkün olamayacağına ilişkin açıklaması

 

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, konuşmasında partisine sataşması nedeniyle konuşması

3.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

X.- MECLİS ARAŞTIRMASI

A) Ön Görüşmeler

1.- Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın dinlenmesi iddiasının bütün yönleriyle araştırılması ve varsa sorumlularının ortaya çıkarılması amacıyla verdiği Meclis araştırması önergesi (10/203)

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, kuru gıda fiyatlarındaki artışa ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3034)

2.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, Ordu’nun bazı mahallelerinin paftalarında kıyı kenar çizgisinin iptaline ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/3041)

3.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner’in, Isparta Sümer Halı Fabrikası işçilerinin durumuna ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3062)

4.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, terörle mücadelede verilen şehitlere ilişkin sorusu ve  Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönül’ün cevabı (7/3079)

5.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, yabancı şirketlerin edindikleri taşınmazlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/3082)

6.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Türk Telekom ve Halkbankın halka arzına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3093)

7.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Yenişehir ilçesindeki çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3123)

8.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Sağlık 2008 Kongresine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/3136)

9.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, tarım ürünleri fiyatlarındaki artışa,

- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, TMO’nun buğday ve pirinç piyasasındaki rolüne,

Zirai ilaç kullanımına,

- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, kaçak çay ticaretine ve çay piyasasına,

- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, bazı ürünlerin rekoltelerine,

- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, TMO’nun buğday ve çeltik stokuna,

- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, bazı tarım ürünlerinin üretim, tüketim ve dış ticaretine,

- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, arıcılıktaki desteklemeye,

- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, TMO’nun bazı tarım ürünlerini alım ve satımına,

- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, kiralanan bir Hazine arazisinde zeytin ağaçlarının kesilmesine,

- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, kuraklık nedeniyle çiftçilerin mağduriyetine,

- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, tahıl ve bakliyat ürünleri üretimi ve dış ticareti ile fiyatlardaki artışa,

- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, pirinç piyasasına,

- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, pirinç piyasasındaki gelişmelere,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3138, 3139, 3140, 3141, 3142, 3143, 3144, 3145, 3146, 3147, 3148, 3149, 3150, 3151)

10.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Iğdır’ın bir mahallesindeki altyapı sorununa ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’ın cevabı (7/3166)

11.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, kiralanan bir Hazine arazisindeki ağaç kesimlerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/3168)

12.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, mevsimlik tarım işçilerine,

- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Mustafakemalpaşa’daki meraların kullanımına,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3212, 3213)

13.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, THY’nin kurduğu yeni havayolu şirketine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/3220)

14.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya’da kalkınma ajansı kurulmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in cevabı (7/3232)

15.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, personel alımına,

- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, süt üreticilerinin desteklenmesine,

Bitkisel yağ üretimine,

Damlama sulama sisteminin desteklenmesine,

- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, TMO’dan pirinç alan firmalara,

Damızlık sığır ithalatına,

- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, TMO’nun bir şirkete pirinç satışına,

- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, çiftçilerin tarım ve kredi kooperatiflerine borçlarına,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3270, 3271, 3272, 3273, 3274, 3275, 3276, 3277)

16.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, KOSGEB’e personel alımına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/3286)

17.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, Siirt’te görev yapan bir subay hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/3306)

18.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Anamur’un bir köyünde hayvancılık desteği uygulamasından doğan mağduriyete,

- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, çiftçilerin kredi kullanımındaki tapu ipoteğine,

- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, kiraz üreticilerinin desteklenmesine,

- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, hayvancılıktaki bazı sorunlara,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/3314, 3315, 3316, 3317)

19.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, Mersin Limanında bekletilen atık dolu konteynırlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/3324)

20.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Cumhurbaşkanının başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu toplantılarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/3391)

21.- Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe’nin, Hükûmet üyelerinin çocuklarının kurduğu şirketlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/3394)

22.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, servetine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/3395)

23.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı çalışanlarının sorunlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın  cevabı (7/3419)

24.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bir sporcunun desteklenmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu’nun cevabı (7/3461)

25.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, bir derginin dağıtımına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/3467)

26.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, İnşaat Birim Amirliğinin harcamalarına ve ihalelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/3468)

27.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, bir kışlaya verilen ada ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönül’ün cevabı (7/3527)

28.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, yasama dokunulmazlığı ile ilgili bir başbakanlık tezkeresinin iadesine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdil’in cevabı (7/3830)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 13.00’te açılarak yedi oturum yaptı.

 

Birinci, İkinci ve Üçüncü Oturum

 

İstanbul Milletvekili Necat Birinci, İstanbul’un fethinin 555’inci yıl dönümüne,

Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrul, Aksaray ilinde meydana gelen su ve sağlık sorunlarına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, son günlerde meydana gelen dinleme skandalına ilişkin gündem dışı konuşmasına İçişleri Bakanı Beşir Atalay cevap verdi.

 

İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, hava ulaşımında bir marka yaratmaya çalışan Türk Hava Yollarının kendi biletini satıp Anadolujet’le seyahat ettirmesinin ve bu uygulamayı İzmir’de başlatmasının İzmirlilere ve Egelilere haksızlık olduğuna,

İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, İstanbul Milletvekili Necat Birinci’nin gündem dışı konuşmasında geçen bir ifadesini açıklaması gerektiğine,

İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız, Aksaray ilinde meydana gelen su ve sağlık sorunlarına,

İzmir Milletvekili Oktay Vural ile

Muş Milletvekili M. Nuri Yaman, son günlerde meydana gelen dinleme skandalına,

İlişkin birer konuşma yaptılar.

 

İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın, konuşmasında partisine sataştığı iddiasıyla bir konuşma yaptı.

 

Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorunların (10/197),

Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, işsizlik sorununun (10/198),

Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 25 milletvekilinin, kimyasal gübre fiyatlarındaki artışın (10/199),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan’ın, Portekiz Cumhuriyet Meclisi Başkanı Jaime Gama’nın davetine icabet etmek üzere, 19-21 Haziran 2008 tarihlerinde Lizbon’da düzenlenecek Avrupa Birliği Parlamento Başkanları Konferansı’na katılmak üzere Portekiz’e gitmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın (1/541) (S. Sayısı: 219) görüşmelerine devam edilerek 5’inci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 19 arkadaşınca verilen, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine, İç Tüzük’ün 70’inci maddesine göre, kapalı oturumda devam edilmesine dair önerge okundu.

 

Kapalı oturumda:

Yeminli stenograflar ile yeminli görevlilerin salonda kalmaları hususu kabul edildi.

Saat 15.48’de açık oturuma son verildi.

 

Dördüncü Oturum

(Kapalıdır)

 

Beşinci, Altıncı ve Yedinci Oturum

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın (1/541) (S. Sayısı: 219) görüşmelerine devam edilerek 7’nci maddesine kadar kabul edildi, 7’nci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

 

TRT Kurumu tarafından Türkçenin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılmasını isteyen değişiklik önergesinin işleme konulmasının Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle açılan usul tartışması sonucunda, Oturum Başkanı, uygulamasının İç Tüzük’e uygun olduğunu açıkladı; tutumu hakkında Genel Kurulun kararını almak için yaptığı oylamada tutumunun usule uygun olduğu kabul edildi.

 

Tunceli Milletvekili Kamer Genç, konuşmasında geçen bir ifadeyi açıklamak üzere konuşma yaptı.

 

3 Haziran 2008 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 20.56’da son verildi.

 

 

 

 

Nevzat PAKDİL

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Yaşar TÜZÜN

 

Canan CANDEMİR ÇELİK

 

Bilecik

 

Bursa

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Fatoş GÜRKAN

 

 

 

Adana

 

 

 

Kâtip Üye

 

No.: 157

II.- GELEN KÂĞITLAR

30 Mayıs 2008 Cuma

 

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Karadeniz Bölgesinde kanser hastalığının çoğalmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/764) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, hazır gıdaların sağlığa etkisine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/765) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, küresel ısınmanın etkilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/766) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

4.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, yardım olarak dağıtılan kömürlerin bedeline ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/767) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

5.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, belediyelerin sigara yasağına yönelik hazırlıklarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/768) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

6.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, akaryakıttaki vergilerin azaltılmasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/769) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

7.- Karaman Milletvekili Hasan Çalış’ın, TMO’nun ithal ettiği ekmeklik buğdaya ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/770) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

8.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van Belediyesine İller Bankasından kredi verilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü soru önergesi (6/771) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, boşanma davalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3700) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)

2.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert’in, gençlerin eğitimi ve istihdamı ile ilgili bir araştırmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3701) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)

3.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana gezisine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3702) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

4.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Mert’in, kene ile mücadeleye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3703) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

5.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, İngiltere Kraliçesinin gemisinin Türk Bayrağı çekmediği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3704) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

6.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, İstanbul’da finans merkezi olarak belirlenen alana ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3705) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

7.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Kütahya-Simav’da yapılacak TOKİ Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3706) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

8.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün, Çanakkale’deki sulama projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3707) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

9.- Edirne Milletvekili Bilgin Paçarız’ın, Hamzadere Barajına ek ödenek tahsisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3708) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

10.-  Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, bir genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3709) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)

11.- Ankara Milletvekili Zekeriya Akıncı’nın, Çubuk Barajı ve Çayının korunmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3710) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)

12.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, Kızılay’ın kuruluş yıldönümü resepsiyonuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3711) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

13.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, İskenderun ve Antakya adliye binalarının turizme kazandırılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3712) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

14.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Hatay’daki yatırımların yeterliliğine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3713) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

15.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, bir genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3714) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)

16.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, okul ulaşımında zorluk yaşayan öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3715) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

17.- İzmir Milletvekili Recai Birgün’ün, bilgisayar kullanımının sağlığa etkilerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3716) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/5/2008)

18.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, bir genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3717) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)

19.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Anadolu Jet Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3718) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)

20.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, Anadolu Jet seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3719) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)

21.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhan’ın, bir kavşaktaki trafik güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3720) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

22.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, iş güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3721) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)

23.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, bir genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3722) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)

24.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, bir genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/3723) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)

25.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, emekliliğin finansmanına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/3724) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)

26.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, Hatay’daki bazı yatırım projelerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3725) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

27.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi yönetimine yönelik bazı iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3726) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

28.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Muğla’da ödenmeyen arıcılık destek primlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3727) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

29.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, “Sınırlar Arasında” programının sonlandırılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/3728) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

No.: 158

2 Haziran 2008 Pazartesi

Tasarılar

1.- Çift Kullanımlı Eşya ile Hassas Eşyanın Dış Ticaretinin Kontrole Tabi Tutulmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/595) (Milli Savunma; Plan ve Bütçe ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.5.2008)

2.- Avrupa Topluluğunun Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programının (2007-2013) Girişimcilik ve Yenilik Özel Programına Türkiye Cumhuriyeti’nin Katılımı Konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Topluluğu Arasında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/596) (Avrupa Birliği Uyum; Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.5.2008)

Teklifler

1.- Mersin Milletvekili Zafer Üskül ve 21 Milletvekilinin; İnsan Hakları Komisyonu Kanunu Teklifi (2/263) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.5.2008)

2.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 24 Milletvekilinin; Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun ve Limanlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/264) (Adalet ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.5.2008)

3.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman ve 7 Milletvekilinin; Şanlıurfa’ya İstiklal Madalyası Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/265) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2008)

4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç’ın Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/266) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.5.2008)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Şaphane İlçesindeki bazı gölet çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/772) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, motorin zamlarına ve vergilerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/773) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav İlçesinde su kaynaklarıyla ilgili çalışmalara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/774) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Tavşanlı İlçesindeki bazı baraj ve gölet çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/775) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

5.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Orhaneli’deki bir mermer ocağının çevreye etkisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/776) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

6.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa ve Bilecik’teki bazı köylerin su sorununa ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/777) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

7.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Gönen’de yapılması planlanan çimento fabrikasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/778) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

8.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Doğanyurt İlçesinin ortaöğretim kurumu ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/779) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

9.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, “Sınırlar Arasında” Programının sonlandırılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) sözlü soru önergesi (6/780) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Almanya’da yürütülen bir soruşturmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3729) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

2.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bir holding sahibinin yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3730) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

3.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Sultanbeyli Belediyesine yönelik bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3731) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

4.- Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun, Türk Telekom hisselerinin satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3732) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

5.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Bor madenciliğindeki bazı gelişmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3733) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

6.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulundan ilgili Bakanın soruşturmalar hakkında bilgi istemesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3734) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

7.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, esnaf ve sanatkarlar ile küçük işletmelerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3735) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

8.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, adli emanet paralarının yatırıldığı bankaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3736) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

9.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, yat turizmi kapsamındaki konaklamada KDV indirimi yapılmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3737) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

10.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, hakkında soruşturma açılan müfettişlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3738) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

11.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, kamudaki denetimin düzenlenmesine ve bir kişi hakkındaki soruşturmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3739) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

12.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bir doktorun görev yerinin değiştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3740) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

13.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, personelin özlük haklarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3741) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

14.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Dışişleri Bakanının bir açıklamasına ve iadesi istenen teröristlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3742) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

15.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, teknikerlerin unvan kullanımındaki sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3743) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

16.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, tapu ve kadastro çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3744) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, imar düzenine ve yapı denetimine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3745) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

18.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, tapu ve kadastro çalışanlarının özlük haklarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3746) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

19.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl deprem konutlarının altyapısına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3747) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

20.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Gördes Barajı su havzasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3748) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

21.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Artvin’de su kullanım hakkı anlaşmalarına konu olan ırmaklara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3749) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, kaçakçılıkla mücadeleye ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/3750) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

23.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Gümrük Müsteşarlığı Teşkilat Yasasına ve vekaletle yürütülen başmüdürlüklere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/3751) Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

24.- İzmir Milletvekili Abdurrezzak Erten’in, serbest bölgelerdeki deri üreticilerinin bazı sorunlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/3752) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

25.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, özürlülerin istihdamına ve eğitim kurumlarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/3753) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

26.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, özürlülerle ilgili bazı hususlara ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/3754) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

27.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, FM Ulusal Frekans Planına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/3755) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

28.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, FM Ulusal Frekans Planına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/3756) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

29.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, bazı açıklamalarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3757) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

30.- Muğla Milletvekili Gürol Ergin’in, İsrail-Suriye arasındaki arabuluculukta su kaynakları konusunun gündeme gelip gelmediğine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3758) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

31.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, akaryakıt kaçakçılığı ile kayıp ve kaçak elektrik kullanımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3759) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

32.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, Mavi Hat Operasyonu kapsamında yargılanan bazı kişilere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3760) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

33.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Isparta’ya aktarılan KÖYDES ve BELDES ödeneklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3761) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

34.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, asayiş suçlarına ve polise karşı işlenen suçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3762) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

35.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Emniyet Teşkilatı çalışanlarının özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3763) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

36.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, özel harekat personeline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3764) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

37.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, özel harekat personelinin görevlendirildiği yerlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3765) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

38.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün, Tekirdağ’a ayrılan KÖYDES ödeneğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3766) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

39.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çıldır’da kum nakliyesinden tarlaları zarar görenlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3767) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

40.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da dağıtılmayan kömürlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3768) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

41.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da köy isimlerini belirten tabelalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3769) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

42.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, çalışanların vergi iadesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3770) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

43.- İzmir Milletvekili Abdurrezzak Erten’in, finansal kiralamadaki KDV oranına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3771) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

44.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı sendikalara kesilen aidatlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3772) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

45.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, Beykoz’daki köy sağlık ocağının personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3773) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

46.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, saha koordinatörlüğü uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3774) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

47.- İzmir Milletvekili Abdurrezzak Erten’in, acil servislerin personel ve diğer ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3775) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

48.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, hastanelere acil servis kapatma cezası verilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3776) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

49.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, bir doktorun görev yerinin değiştirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3777) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

50.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un tarım ve hayvancılıktaki desteklemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3778) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

51.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, sulamada kullanılan elektriğin kesilmesine ve çiçekçilik sektörüne ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3779) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

52.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Isparta’daki uçak kazası mağduru ailelere yardım edilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3780) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

53.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, FM Ulusal Frekans Planına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3781) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

54.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, öğretmenlerin ek ders ödemelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3782) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

55.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun’un, KPSS sonuçlarına göre göreve başlatılan kişilere ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/3783) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

56.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, fındık piyasasındaki gelişmelere ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/3784) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

57.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, yatırım politikasına ve proje desteklemelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/3785) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

58.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, elektrik dağıtım hatlarının yer altına alınmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3786) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

59.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, sulamada kullanılan elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3787) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

60.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir göletin tadilatına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3788) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

61.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3789) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

62.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TRT’deki bazı görevlendirmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3790) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

63.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, İstanbul’daki bir arazi spekülasyonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3791) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

64.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, yeni hukuk fakülteleri kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3792) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

65.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Temelli Beldesinin bazı mahallelerinin su sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3793) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

66.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/3794) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

67.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/3795) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

68.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, hakkındaki bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/3796) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)

69.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3797) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

70.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, sağlık ve optik ödemeleri ile kurumsal yerleşmeye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3798) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

71.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3799) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

72.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Yenişehir İlçesindeki bir köprü sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3800) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

73.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, bir köyün su kaynağına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3801) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

74.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, kene ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3802) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

75.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3803) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

76.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Marmaris Festivali açılış törenine katılmamasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3804) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

77.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3805) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

78.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, İvrindi’de ödüllendirilen personele ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3806) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

79.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3807) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

80.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, kene ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3808) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

81.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3809) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

82.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, kuraklıktan etkilenen çiftçilere yapılan ödemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3810) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

83.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, kene ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3811) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

84.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3812) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

85.- Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, THY Bursa Satış Müdürlüğünün kapatılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3813) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

86.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/3814) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

87.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/3815) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

88.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/3816) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

89.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/3817) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

90.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/3818) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

91.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/3819) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

92.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/3820) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

93.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3821) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

94.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3822) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

95.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3823) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

96.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3824) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

97.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3825) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

98.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3826) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

99.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3827) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

100.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3828) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

101.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, TRT Genel Müdürü hakkındaki bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/3829) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

102.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, yasama dokunulmazlığı ile ilgili bir başbakanlık tezkeresinin iadesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/3830) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/5/2008)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Kocaeli Milletvekili Muzaffer Baştopçu’nun, İzmit Büyükşehir Belediyesinin eski bir Başkanı hakkındaki davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2662)

2.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bir dava dosyasının akibetine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2664)

3.- Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’un, TCDD’nin taşınmazlarının satışına ve TCDD’deki bazı işlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3024)

4.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, Çapa Tıp Fakültesi Kemik İliği Bankasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3028)

5.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, ÇEAŞ ve KEPEZ şirketlerine el konulması sebebiyle açılan tahkim davalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3030)

6.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Burdur’daki bir köyün sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3032)

7.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, GAP yatırımları ile sosyal ve ekonomik projelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3033)

8.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, okul kütüphanelerindeki bazı kitaplara ve bir grubun takibine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3035)

9.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, Suudi Arabistan’da bir Türk vatandaşı hakkında verilen idam kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3036)

10.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, nüfus verileri ile ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/3045)

11.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, İstanbul’daki tarihi binaların korunmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3047)

12.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş.’de işten çıkarılan işçilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3048)

13.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Anamur’daki katı atık toplama sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3050)

14.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul Sulukule’de yapılan yıkımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3051)

15.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Kongre Vadisi Projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3058)

16.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, Trabzon Devlet Tiyatrosunda sergilenen bir oyunda metin değişikliği yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3060)

17.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, OKS sorularında değişiklik yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3064)

18.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, okullaşma durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3066)

19.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, doktor sayılarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3067)

20.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Tuzla’daki bir hastanenin ruhsat sorununa ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3068)

21.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Balıkesir-Dursunbey Devlet Hastanesinin doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3069)

22.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi çalışanlarının statü değişikliğinden doğan hak kayıplarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3070)

23.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, İvrindi eski PTT binasının durumuna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3075)

24.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, demiryollarının çift hatlı hale getirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3076)

25.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, yirmi yaş üzeri kamyon ve çekicilerin yurt dışına çıkış yasağına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3078)

26.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, toprak bütünlüğümüzü dikkate almayan haritalara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3080)

27.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Ulusalcılığın Emniyet Genel Müdürlüğünce tehdit olarak gösterildiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3086)

No.: 159

3 Haziran 2008 Salı

Teklifler

1.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün Doğal Afetler (Kuraklık, Don ve Kırağı Düşmesi) Sebebi ile Zarar Gören Çiftçilerin T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden Kullandıkları Tarımsal Kredilerin Geri Ödemesinin Ertelenmesine İlişkin Kanun teklifi (2/267) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.5.2008)

2.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 38 Milletvekilinin; Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/268) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.5.2008)

3.- Şanlıurfa Milletvekili A. Müfit Yetkin ve 2 Milletvekilinin; Şanlıurfa’ya İstiklal Madalyası Verilmesi Hakkında Kanun teklifi (2/269) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.5.2008)

Rapor

1.- Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/591) (S. Sayısı: 238) (Dağıtma tarihi: 3.6.2008) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 28 Milletvekilinin, inşaat sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/200) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)

2.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 Milletvekilinin, Gaziantep İlinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/201) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)

3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 Milletvekilinin, yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/202) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/5/2008)

4.- Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 25 Milletvekilinin, CHP Genel Sekreterinin yasa dışı dinlendiği iddiasının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/203) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/5/2008)

5.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, yasa dışı dinleme ve takip iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/204) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/6/2008)

3 Haziran 2008 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.05

BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, son günlerde meydana gelen dinleme iddialarının teknik yönü hakkında söz isteyen Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün’e aittir.

Buyurun Sayın Akgün. (AK Parti sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün’ün, son günlerde meydana gelen dinleme iddialarının teknik yönüne ilişkin gündem dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

MEVLÜT AKGÜN (Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün ülkemizin gündeminde yoğun bir biçimde tartışılan ama esasen yıllardan beri kamuoyunu meşgul eden yasa dışı dinleme, kısaca “telekulak” iddiaları konusunda gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti, demokratik bir hukuk devletidir. Anayasa’mız temel hak ve hürriyetleri teminat altına almıştır. Anayasa’mızın 22’nci maddesi haberleşme hürriyetini düzenlemektedir. Maddeye göre, herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Anayasa’mızda belirtilen hâllerde kanunla yetkili kılınmış makamın yazılı emri bulunmadan ve görevli hâkimin kararı olmadan haberleşme hürriyeti engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yani, mahkeme kararı olmadan şahısların dinlenmesi kişi özgürlüğüne bir müdahaledir ve bu durum suç teşkil etmektedir. Hâl böyle olmakla birlikte, günümüze kadar yasa dışı dinlemeler sürekli olarak ülke gündemini meşgul etmektedir. Öyle ki, bugüne kadar aralarında siyasetçi, gazeteci, iş adamı ve hatta yargı mensuplarının da bulunduğu pek çok vatandaşımız yasa dışı olarak dinlendikleri iddiasını dile getirmektedirler. Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında, devlette çok önemli görevlerde bulunmuş olan eski Bakan Sayın Hasan Celal Güzel kendisinin de dinlendiğini, hatta şakayla karışık her telefon konuşmasında dinleyenlere küfür ettiğini, görevli memurun gelerek “Ağabey, ne olur küfür etme, biz emir kuluyuz.” diyerek dinlemeyi ifşa ettiğini anlatmıştır. Gerçi yüksek mahkemelerimiz yasa dışı dinlemeyle elde edilen bilgileri hukuka aykırı yoldan elde edilmesi sebebiyle delil olarak kabul etmemektedir. Ancak, sorun öylesine bir noktaya gelmiştir ki, artık normal vatandaşlarımız bile dinlenildikleri endişesine kapılmaktadır.

Bu konu Türkiye Büyük Millet Meclisinde de çeşitli vesilelerle gündeme gelmiştir. Refahyol Hükûmeti döneminde Mecliste bir araştırma komisyonu kurulmuş, ancak, komisyon raporunun “Sonuç” kısmında “Yapılan çalışmalar sonucunda telefonların yasa dışı dinlenildiği yolunda yaygın bir kanaat gözlenmiş, ancak bu konuda herhangi bir kanıt elde edilememiştir.” denilerek konu çözümsüz bırakılmıştır.

Yine, kamuoyunda, terör örgütlerini takip bahanesiyle ve istihbarat amaçlı olarak, tüm vatandaşlarımızın özel yaşamlarını da kapsayan bir genel izleme, dinleme ve fişleme operasyonu yapıldığına ilişkin iddialar yer almış ve bu konu Meclis gündemine kadar taşınmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insanların Anayasa’yla güvence altına alınmış olan özgürlüklerinin ihlal edilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Mensubu bulunduğum AK Parti de kurulduğu günden bu yana hep demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini kendisine ilke edinmiştir. İktidarımız döneminde yasa dışı dinlemeler konusunda önemli çalışmalar yapılmıştır. Konuyla ilgili olarak 5397 sayılı Yasa 3/7/2005 tarihinde Mecliste kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir. Ayrıca, partimiz, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Sayın Önder Sav’ın dinlenilmesi iddiasıyla ilgili olarak Meclise bir araştırma önergesi de vermiştir. Kurulacak araştırma komisyonu, Türkiye’yi rahatlatacak şekilde, bütün telefon dinleme olaylarını kapsayacak geniş ve derinlemesine bir araştırmanın yolunu açmalıdır diye düşünüyorum, çünkü teknolojik gelişmeler, dinleme altyapısına sahip bütün kişi ve kurumların, herkesin her telefonunu ve İnternet bağlantısını izleyebileceklerini ortaya koymaktadır.

Demokrasilerde muhalifleri izlemek ve haklarında yalan yanlış raporlar yazmak veya muhalefet edeni susturmak ve etkisiz hâle getirmek için veya iç iktidar mücadelesinin aracı olarak dinlemenin kullanılması kabul edilebilecek bir hareket tarzı da değildir.

Değerli arkadaşlarım, bugün, telekulak iddiaları konusunda kamuoyunda bir bilgi kirlenmesi mevcuttur. Geldiğimiz bu aşamada tüm kamuoyunun cevaplanmasını beklediği bazı sorular vardır. Bu konuyla ilgili akla ilk gelen soruları huzurunuzda sormak istiyorum:

1) Cep telefonlarıyla ilgili dinleme ve izleme nedir? Bu izlemenin usulleri nelerdir?

2) Terörle mücadelede ve istihbarat toplama amaçlı olarak teknik takip ne anlama gelmektedir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akgün, konuşmanızı tamamlar mısınız.

MEVLÜT AKGÜN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

3) Bütün yasal izleme ve takiplerle ilgili genel bir izleme zemini var mıdır? Yoksa her kurum kendi inisiyatifiyle mi teknik takip yapmaktadır?

4) Bugüne kadar yasa dışı dinlemelerin önüne geçmek için neler yapılmıştır? Genel olarak, yasa dışı dinlemeyi önlemek mümkün müdür?

5) Yasal yollardan dinleme ve teknik takibin usulleri nelerdir?

6) Açığa çıkan yasa dışı takiplerle ilgili olarak hangi yasal işlemler yapılmaktadır?

Yukarıda dile getirdiğim sorularla ilgili olarak Ulaştırma Bakanlığımız tarafından aydınlatıcı cevaplar verilmesinin halkımızı rahatlatacağını umuyor, daha demokratik bir Türkiye idealinde tüm Meclisimizin buluşması dileğiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akgün.

Gündem dışı konuşmaya Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım cevap verecektir.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün’ün, bugünlerde kamuoyunu oldukça meşgul eden dinlenme, izlenme gibi konularla alakalı gündem dışı konuşmasına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.

Efendim, tabii dinleme konusu sadece ülkemizde değil, dünyanın bütün ülkelerinde zaman zaman çeşitli skandallara yol açmakta, zaman zaman da vatandaşlarda -en üst düzey yöneticiden, siyasetçiden tutun, sade vatandaşa varıncaya kadar- dinlendiği endişesi hâkim olmaktadır. Bu konuyla ilgili, bugünlerde de Türk kamuoyunda oldukça konuşulan bir mesele olması dolayısıyla bu konudaki bazı teknik hususları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bunların başında tabii yasal yollarla dinleme var, sinyal takibi var, bir de yasal olmayan yollarla dinleme veya takip olabilir. İsterseniz, önce, yasal olarak dinleme nedir, kimlerin yetkisindedir, nasıl icra edilmektedir; bunlarla ilgili kamuoyunu bilgilendirme bakımından bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi Türkiye'nin üç tane istihbarat toplamaya yetkili kuruluşu var. Bunlardan bir tanesi 2937 sayılı Yasa’yla kurulan Millî İstihbarat Teşkilatı; diğeri Jandarma Genel Komutanlığı Kuruluş Yasası 2803; Emniyet Genel Müdürlüğü Kuruluş Yasası 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu. Bu üç yasada bu kurumlarımıza iki türlü dinleme yetkisi verilmiştir. Birinci tür dinleme yetkisi istihbarata yönelik dinleme yetkisidir, ikincisi de adli konulara ilişkin dinleme yetkisidir.

İstihbara yönelik dinleme yetkisinin temel dayanağı CMK 250’dir veya ondan önce geçerli olan 4422 sayılı Yasa’dır. Adli konulardaki dinlemenin yasal dayanağı ise CMK 135’tir. Bu iki yasada esas olan konularda bu üç kurumumuz dinleme yetkisine sahiptir kuruluş yasalarıyla.

İstihbarata yönelik dinlemeler hangi konularda olmaktadır? Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozucu faaliyetlerin takip edilmesi, düşmanla iş birliği yapma, devlete karşı savaşa tahrik, temel millî yararlara karşı faaliyette bulunmak için yarar sağlama, askerî tesisleri tahrip, düşman askerî hareketleri yararına anlaşma; düşman devlete maddi, mali yardım; Anayasa’yı ihlal, Cumhurbaşkanına suikast ve fiilî saldırı, yasama organına karşı suç, hükûmete karşı suç, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine karşı silahlı eylem, uluslararası casusluk, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri başkasına vermek, siyasal ve askerî casusluk. Liste oldukça kapsamlı detayına girmeyeceğim.

Şimdi, bununla ilgili bu üç kuruluşumuz, Jandarma, MİT ve Emniyet, bunların mutlaka ve mutlaka hâkim kararı almak suretiyle -dinleme değil arkadaşlar, buraya çok dikkat edin- sinyal bilgilerini takip etme…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İzleme.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - …izleme başka adıyla. İçeriye girmeden, sadece üç ay geçerli hâkim kararı alarak bu kuruluşlar sinyal bilgilerini izlerler. Niye izliyorlar? Kim kiminle konuşmuş, organize bir faaliyet mi var, şurada bahsettiğim konularla ilgili istihbarat toplamak, bunu devletin yetkili organlarıyla paylaşmak; bir bu. Bir de burada tabii, bir taraf olmadığı için, bir müşteki olmadığı için veya bir davacı olmadığı için savcılığın devreye girmesi söz konusu değildir. Devletin istihbarat örgütleri, iç ve dış güvenliğinden sorumlu kuruluşlar, kuruluş kanunlarının kendilerine verdiği yetkiye istinaden bu çalışmayı yapmaktadır. Bunları da üç ay süreyle hâkim kararına kanun koyucu bağlamıştır. Bunun dışında yapılan işlemlerin geçerliliği yoktur. Başka ne var? Başka da adli suçlar yani CMK 135’te bahsedilen göçmen kaçakçılığı, insan ticareti, kasten öldürme, işkence, cinsel saldırı, çocukların istismarı, parada sahtecilik, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet, silahlı örgüt gibi suçları da adli dinleme kapsamında yani CMK 135 kapsamında savcı ve hâkim kararına istinaden bu kuruluşlar yapabilirler.

Şimdi, olayı böyle tanımladıktan sonra, bu işler nasıl çalışıyor? 5397 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun çıkmadan önce, bu kuruluşların tamamı, hizmet veren şirketlerle yani 3 tane cep telefonu şirketi, 1 tane sabit ve uydu şirketleri, bunlarla her kuruluş tek başına muhatap olmak suretiyle, onlardan ister sinyal bilgisi isterse hâkim kararına istinaden dinleme yapabiliyorlardı. Peki, bu niye değiştirilme ihtiyacı duyuldu? Yani bu, bu şekilde devam ederken neden bundan vazgeçildi ve 5397 sayılı Kanun’a ihtiyaç duyuldu? Bir kere, orada kamu kuruluşlarıyla özel şirketler birebir muhatap yani suistimale, yasa dışı dinlemelere veya izlemelere gayet açık, bir denetim mekanizması yok. İcabında, dinlemeyi ve izlemeyi öngören kararın dışında bazı faaliyetleri de elde edebiliyorlar. Kuruluşların birbiriyle koordinasyonu yok, birbirlerinin yetki alanına girecek faaliyetler içerisine giriyorlar ve bu şekilde, dinlemeyle veya -teknik tabir- sinyal takibiyle ilgili konularda gerek kurumlar arasında bir anlaşmazlık gerekse sonuç almada fevkalade bir dağınıklık mevcuttu.

Şimdi, bu şartlar altında, 5397 sayılı Yasa’da şöyle bir kural getirildi: İşin 3 tane tarafı var. Bunun bir tarafı hâkim, savcı. Yani MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Komutanlığı başvuracak, izinleri alacak, TİB’e (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) gelecek. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı bir hukuki denetleme yapıyor, bir teknik tanımlama yapıyor. Ondan sonra işletmelere bağlantı var; bu merkeze, bütün işletmelerin santrallerine buradan bağlantı var ve oraya içerik, sinyal bilgisi, dinlenen numara sinyal bilgisi gibi konularda tanımlama yapılıyor -gelen talep neyse, hangisini içeriyorsa- ve bu şekilde elde edilen sonuçlar ilgili kuruluşlara veriliyor. Sistem bu şekilde çalışıyor, yapı bu. Bu yapı içerisinde, tabii, bu, Telekomünikasyon Kurumuna da bağlandığı için burada yasa dışı bir işlem olup olmadığının kontrolü de her zaman, gerçek zamanlı olarak mümkün.

İşte bu yapıyla birçok olay bu dönemde anında sonuçlandırılmıştır. Bilgiler anında tespit edilmiş, Hrant Dink cinayeti, Karadeniz’de düşen İngiliz uçağı, Malatya’daki yayınevi cinayeti ve benzer birçok olay, anında bu sinyal bilgileriyle sonuçlandırılmıştır, birçok gasp olayı da bu şekilde aydınlatılmıştır.

Değerli milletvekilleri, şimdi, peki, bu yönüyle bir dinleme var, ama buna rağmen acaba yasa dışı dinlemeler oluyor mu? Bunun tedbiri ne, çaresi ne? Ben size sadece bir örnekle bunu açıklamak istiyorum:

Değerli arkadaşlar, Türkiye’de 185 milyon konuşma oluyor bir günde. Dakika olarak toplamı 240 milyon dakika. Saate bölersek 4 milyon saat. Bu 4 milyon saatlik konuşmayı tespit etmek istesek 2 milyon insanın cumartesi, pazar sekiz saat mesai yapması lazım. Yani kamuda çalışan bütün personeli bu işe tahsis etsek ancak işin kaydını yapıyoruz.

Peki, bunu yaptık, ne oluyor? Bunu yaptığımız zaman hiç kimse, hiçbir Allah’ın kulu görüşme yapamaz. Çünkü onlar çalışıyor. Onlar çalıştığı için bütün santraller, bu şebekeleri işgal edilmiş oluyor ve hiç kimsenin haberleşme yapmasına imkân kalmıyor.

Bunu niye anlatıyorum? Hani hep “70 milyon dinleniyoruz.” diyorsunuz ya -diyoruz, hepimiz diyoruz- bunun pratiği olmadığını söylemek istiyorum. Bu mümkün değil. Ha, olmaz mı yasa dışı dinleme? Olur. Nasıl olur? Ortam dinlemesi olabilir. Bu nedir, ortam dinlemesi? 3-5 kişi bir araya gelir, civarınızda bir dinleyici yerleştirilebilir, siz dinlenebilirsiniz veya aranızda bir tanesi, bir dinleyici bir teyp veya telefonunu açmıştır, o dinleyebilir. Bu şekilde dinlemeler her zaman mümkündür. Nitekim, son günlerde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterinin yaşadığı tecrübe de budur. Bunu bir kere tespit edip ortaya koymamız lazım sorunu tartışırken.

Burada Türk Telekom abonelerine fatura gönderiyor. Bu faturalar isterseniz dökümlü geliyor, istemezseniz dökümsüz gelebiliyor. O sizin ihtiyarınızda. Siz istediğiniz an, ister İnternet’ten ister Türk Telekom’a müracaat ederek, sabit telefonunuzla kimlerle görüştüğünüzü, ne kadar görüştüğünüzü, ücret bilgilerini alabiliyorsunuz. Bu hakkınız var. Ama diyelim ki bir başka vatandaşın telefonunun bilgilerini alamazsınız, böyle bir hakkınız yok. Onu kim alacak? O vatandaş alacak. Diyelim ki Sayın Önder Sav’ı dinleyen, konuşan birisi, kendi telefonuyla karşı taraftaki telefonla ne kadar görüştü, ne zaman görüştü, bunun bilgilerini alabilir ama Sayın Sav’ın telefonunu vererek onun kimlerle, ne zaman görüştüğü bilgisine ulaşamaz. Bu ayrıntıya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Eğer Sayın Sav isterse bu bilgileri kendisi alabilir işletmeciden kendi telefonuyla ilgili veya isterse Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı marifetiyle bu bilgileri alabilir. Olay adli bir konu olduğu zaman da gayet tabii ki cumhuriyet savcılığı, taraflar adına bu işlemleri de yapmaya mezundur, yetkilidir. Olay budur.

Peki, dinlenmeyi, yasa dışı dinlemeyi önlemeye imkân var mı? Arkadaşlar, maalesef yok yani, Türkiye’de de yok, dünyanın hiçbir yerinde de. Bunun tek yolu konuşmamaktır! Yani böyle bir hayat olamayacağını da hepimiz biliyoruz veya dinlediğiniz ortamın, burada yapıldığı gibi, frekans sinyallerini kesmektir. Çok güvenlikle ilgili konularda kurumlarımız -burası da dâhil- önemli toplantılarda dinlemeyi önlemenin tek yolu sinyal bilgilerinin girişine izin vermemektedir yani karıştırıcı kullanmak suretiyle sinyal bilgilerini kesmektir. Aksi hâlde, konuştuğunuz müddetçe mutlaka dinleniyorsunuz, ister yasal ister yasal olmayan yollarla. Fakat işte işin pratiği bu. Bu kadar trafiğin dinlenmesi mümkün değil arkadaşlar, teknik olarak mümkün değil, matematiksel olarak mümkün değil. Bu dinleme maksada yönelik bir dinlemedir. Eğer bizim yasa dışı bir faaliyetimiz yoksa bundan da endişe duymamıza, hayatı eziyet hâline getirmemize hiçbir şekilde ihtiyacımız yok. Rahat olmamız lazım, aksi hâlde bu bir paranoyaya dönüşür ve bunun da asla ve asla çözümü yoktur. Kendimizi de mutsuz ederiz, birbirimize de sürekli şüphe ile bakarız. Bu da çağdaş toplumlarda olmaması gereken bir şey.

Bazı şeyler var, sadece düzeltme açısından, bilgilenmeniz açısından söylüyorum. Peki, diyelim ki bir şekilde ortam dinlemesiyle dinlendiniz. İşte, bu 5397 sayılı Yasa buna da çözüm getirdi. Bir yıldan üç yıla kadar, tespiti hâlinde, hapisle cezalandırıyorsunuz. Eğer bunu basın yoluyla deşifre ettiyseniz veya kamu görevlisiyseniz bu ceza yüzde 50 oranında artırılıyor. Ayrıca TCK 133’te de iki görüşmenin birbirini tespiti hâlinde de benzer cezalar öngörülüyor, kayda alınması hâlinde. Bunlar da bu işle ilgili yasal düzenlemeler.

Bir güzel yanı da -bu kanunla getirilen- bu tip dinlemeler asla ve asla mahkemelerde delil olarak kullanılamaz. Olsa olsa siyaseten veya şantaj amaçlı kullanılabilir. Onların da suçları var, onlar da Türk Ceza Kanunu’nda, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda tadat edilmiş suçlardır, burada az önce ifade ettim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir şey daha merak ediliyor toplumda. Şimdi, mesaj gönderiyoruz, mesela arkadaşlar birbirlerine mesaj gönderiyor, SMS atıyor. Bunların da aslında telefon konuşmasıyla bir farkı yok, aynı. Bunlar da, karar olmadan bu mesajların hiçbiri muhafaza edilmiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan, sözlerinizi tamamlar mısınız.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Eğer bir mahkeme kararı varsa, iki telefon arasındaki mesajlaşmada, sesli veya harflerle gönderilen mesajlaşmalarda eğer bir mahkeme kararıyla tespit istenirse, o andan itibaren bunlar kayda alınıyor. Aksi hâlde bunlarla ilgili herhangi bir kayıt tutulamıyor, tutulamaz çünkü hiçbir işletmecinin bunları depolayacak kapasitesi yok. Aksi hâlde sistem çalışmaz, haberleşme tamamen çöker. Bunun da bu şekilde bilinmesini ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; haberleşme en temel insan hakkıdır, hem Anayasa’mızda hem de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde garanti altına alınmıştır, teminat altına alınmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakanım, son sözlerinizi alabilir miyim efendim.

Buyurun.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Ancak bir ülkenin devletiyle, milletiyle bağımsızlığını, birliğini, bütünlüğünü korumaya yönelik istihbarat toplama ve suçlarla mücadele etmek için yasal yollardan dinleme keyfiyeti de her zaman, her ülkede mevcuttur. Türkiye’de de uygulanan bundan başka bir şey değildir.

Bu duygularla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakanım.

Gündem dışı ikinci söz, Balıkesir ilinin ulaşım sorunları hakkında söz isteyen Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’a aittir.

Buyurun Sayın Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Balıkesir ilinin ulaşım sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Balıkesir ilimizin ulaşım sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

İlimiz Balıkesir, güney Marmara’da yer almakta, hem Marmara Bölgesi hem Ege Bölgesi’nde toprakları bulunmaktadır. İstanbul, Bursa ve İzmir güzergâhında Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgesi’ne bağlantıyı sağlayan kavşak noktasında köprü işlevi görmektedir. Alan olarak ülke genelinde on üçüncü sırada, nüfus bakımından on yedinci sıradadır. Tarımıyla, hayvancılığıyla, sanayisiyle, turizmiyle, üniversitesiyle, sosyal yaşamıyla önemli kentlerimizdendir.

Bu önemli kentimizin en önemli sorunu ulaşımdır. 2002 seçimlerinden hemen sonra Başbakan tarafından kamuoyuna açıklanan Acil Eylem Planı’nda 15 bin kilometrelik duble yol yapımı çalışmalarına altı aylık süre içerisinde başlanacağı vaat edilmiştir. 60’ıncı Hükûmet Programı’nda 6.700 kilometre bölünmüş yol yapıldığı Başbakan tarafından açıkladı. Hedeflerinin, 15 bin kilometre bölünmüş yol yapılacağı vaadi… Beş yıl geçti vaatler değişmedi.

AKP İktidarı döneminde yapılan yolların büyük bir kısmı göz boyamaya yönelik olarak yapıldığı için o yollarda yeniden çalışmalar yapıldı, bakım onarım çalışmaları yapıldı, böylece kamunun kaynakları heba edildi. Hükûmet döneminde başlatılan KÖYDES, BELDES projeleri Kamu İhale Yasası hükümlerinden ve Sayıştay denetimi dışında tutularak yürütüldü.

İş yapmak elbette önemlidir ama yapılan işin denetime açık olması, harcanan kamu parasının hesabının verilebilmesi, şeffaf bir şekilde denetlenmesi elbette önemlidir. Şeffaflık, hesap verebilirlik hem demokrasinin gereğidir hem de yolsuzlukla mücadelenin, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmemenin en önemli yoludur.

Bölünmüş yol çalışmalarına, KÖYDES ve BELDES projelerine rağmen Balıkesir ilinin ulaşım sorunlarını devam etmektedir. Balıkesir’in ulaşım sorunlarını yaşadıkça, Hükûmet Programı’nda açıklanan kilometrelerce yolun nereye yapıldığını merak ediyoruz.

Ödenek ihtiyacı nedeniyle tamamlanamayan Balıkesir’in yollarıyla ilgili kısaca bilgi paylaşmak istiyorum: Balıkesir’i Bursa’ya bağlayan 86 kilometre uzunluğundaki Balıkesir-Susurluk-Karacabey bölünmüş yolunun Sultançayırı- Susurluk arasındaki 10 kilometrelik kesimi hâlâ bitirilememiştir.

35 kilometre uzunluğundaki Susurluk-Bandırma bölünmüş yol inşaatına 2003 yılında başlanmış, 2 defa müteahhit terk etmiş ve hâlâ o tek şeritli yol kullanılmaktadır.

2001 yılında inşaatına başlanan 28 kilometre uzunluğundaki Dursunbey-Gökçedağ, yine trafiğe açılabilmesi için 8 milyon 789 bin 358 YTL ödenek gerekmektedir.

Proje uzunluğu 13 kilometre olan Balıkesir-Bigadiç yolunun yapılabilmesi için 9.700 YTL ödenek gerekmektedir.

32 kilometre uzunluğunda Balıkesir-Sındırgı yolunun sathi kaplama seviyesinde tamamlanarak trafiğe açılabilmesi için 900 bin YTL gerekmektedir.

İhalesi 2005 yılında yapılmış olan 21 kilometre uzunluğunda bölünmüş yol sathında Gönen-Buğdaylı yolunun sathi kaplama seviyesinde tamamlanarak trafiğe açılabilmesi için 2 milyon 955 bin YTL ödenek gerekmektedir.

86 kilometre uzunluğundaki Balıkesir-Edremit kara yolunda özellikle yaz aylarında İstanbul-Bandırma hızlı feribotuyla gelen araç sayısının da eklenmesi ile yoğun bir trafik artmaktadır. Her gün çeşitli trafik kazaları can ve mal kayıplarına neden olmaktadır.

Körfez bölgesinde daha da yakınlaşmasının sağlanması bakımından Devlet Planlama Müsteşarlığına bildirilen Balıkesir-Körfez bölünmüş yolu, Balıkesir-Havran, 77 kilometre, 2006 yılında yatırım programına alınmasına rağmen, ödenek verilmediği için ihalesi yapılamamıştır. Özellikle yaz aylarında, turizm mevsiminde Balıkesir ile Körfez’i birbirine bağlayan yolda her gün ve hafta sonlarında can ve mal kayıpları artmaktadır. Biraz önce de söylediğim gibi, Bandırma feribotuyla İstanbul’dan bölgemize gelen tatilcilerimizin tatil ve dinlence nedeniyle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlar mısınız Sayın Aydoğan.

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) – … geliyor olmalarından dolayı ve yaz aylarında tarım araçlarının ve traktörlerin yollara çıkması sonrasında 86 kilometrelik yol, Balıkesir ile Körfez arasında, üç saatte alınabilmektedir. Bir an önce Körfez yolunun yapılması aciliyet arz etmektedir.

Yine, Erdek-Marmara arasındaki o üç saatlik yolun, Narlıköy arasındaki mevcut yolun iyileştirilmesiyle, üç saatlik yolun kırk beş dakikada tamamlanacağı bilinmektedir.

Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi’nde, İstanbul-İzmir-Körfez bağlantısı yine önemlidir.

Kısacası, batının en merkezî illerinden Balıkesir ilinin en önemli sorunu ulaşımdır. Bu, Balıkesir halkının, Balıkesir’in, Çanakkale’nin, Batı’nın bölgelerinin karayolunun eksik olması çok ciddi bir sorundur.

O nedenle, Balıkesir karayollarının ve ulaşımının sorunlarının bir an önce giderilmesi noktasında Hükûmetten acil destek bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aydoğan.

Gündem dışı üçüncü söz, Konya Ovası’ndaki kuraklık sorunu ve Konya Ovası Sulama Projesi eylem planı hazırlanması hakkında söz isteyen Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’ya aittir.

Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)

3.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya Ovası’ndaki kuraklık sorununa ve Konya Ovası Sulama Projesi eylem planı hazırlanmasına ilişkin gündem dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konya Ovası’nda kuraklık alarmı ve acilen KOP eylem planı hazırlanması konusunda gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Milliyetçi Hareket Partisi ve şahsım adına muhterem heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

2007 yılında ülkemizde yeterli yağışın olmaması sebebiyle, başlangıçta belirlenen meteorolojik kuraklık daha sonra tarımsal kuraklığa dönüşmüş, kuraklığın etkisiyle birçok üründe önemli üretim düşüşleri meydana gelmiştir.

Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin hesaplamalarına göre, 2007 yılında kuraklığın tarıma verdiği zarar 5 milyar YTL’ye ulaşmıştır. 2007 yılında tarımda yüzde 7’nin üzerinde bir küçülme meydana gelmiştir.

Kuraklıktan en fazla etkilenen illerin başında Konya gelmektedir. Konya, 2008 yılında da kuraklık tehlikesiyle baş başadır. Bu yılın 2007’den daha kurak geçeceği ve tahılda büyük sıkıntı yaşanacağı görülmektedir. Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzün yaptığı haritalarda da bu çok net olarak görülüyor değerli milletvekilleri. Konya bölgesinde de çok şiddetli bir kuraklık hissedilmektedir ve Aydeniz metoduna göre hesaplanan rakamlara göre de özellikle Ereğli, Cihanbeyli, Karaman çevreleri çölleşme tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Nisan-mayıs aylarındaki yağışlar çiftçi için son derece önemlidir. Ancak 2008 Nisan ve Mayıs ayları beklenen yağışları alamamıştır. Alınan yağışlar da belirli bölgelerde ve yüksek  kesimlere düşmüş ve ekilmiş arazilerin büyük bir kısmı yağmurlardan faydalanamamıştır. Kuru tarım yapılan bölgelerdeki ekinlerde yanma ve kuruma başlamıştır. 2007 yılında kıraç arazilerin yüzde 30’u ilâ yüzde 60’ının kuraklıktan zarar görmesine karşın, bu yıl bu oranın ortalama yüzde 90’ı aşması beklenmektedir. Başta Cihanbeyli, Kulu, Altınekin, Karapınar, Yunak ve Merkez ilçelerinde olmak üzere Konya Ovası’nda sulu arazilerde yüzde 10 ilâ yüzde 30 arasında kayıp söz konusu, kıraç alanlardaki kayıp ise yüzde 100’e yakın değerlerdedir. Örnek vermek gerekirse, Karapınar Ticaret Borsamızın öncülüğünde ilçe tarım ve meteoroloji müdürlükleri ve muhtarlarca arazi taramasıyla elde edilen bilgilere göre, sulu tarım yapılan 458 bin dekar ekili arazide yüzde 25 ürün kaybı olacağı, dekara 500 kilogram verim alınırken, bu yıl 350-375 kilogram arasında verim alınmasının beklendiği; ekim yapılan 332 bin kıraç alanda ise artık, çiftçilerin tarlalarını koyunlara otlattığı, tekrar nadasa bıraktıkları; arpa ekiminde yüzde 90, buğdayda ise yüzde 80’inin hasadı yapılamayacak durumda olduğu tespit edilmiştir. Bu bir afettir. Bölgenin bir an önce afet bölgesi ilan edilmesi gerekiyor.

Ülkemizin buğday deposu olarak tanımlanan Konya Ovası’nda sulanabilen arazi miktarı yüzde 20 civarındadır. Sulanabilen bölgede de bilinçsiz ve kaçak sulama nedeniyle yer altı kaynakları hızla tüketilirken kuraklaşma eğilimi yerini çölleşme eğilimine bırakmaktadır.

Konya Ovası’nın Akdeniz Bölgesi’ne akan sularla sulanması için getirilmiş olan Konya Ovası Sulama Projesi ülkemizin ilk ve GAP’tan sonra en büyük sulama projesi yatırımı olma niteliğini taşımaktadır. Konya Ovası Sulama Projesi on iki projeden meydana gelmektedir; bünyesinde dokuz adet büyük su projesi, içme suyu projeleri, enerji projeleri bulunmaktadır.

AKP Hükûmetini uyarıyorum: Konya Ovası çölleşmeden KOP eylem planı da acilen hazırlanmalı ve gerekli kaynak temin edilerek uygulamaya konulmalıdır. Mavi Tünel ve Bağbaşı Barajı hızla tamamlanmalı, Avşar ve Bozkır barajının yapımına da bir an önce başlanılmalıdır.

Hükûmetin kuraklıktan zarar gören çiftçilerin borçlarını yapılandırmak ve çiftçilere tohumluk desteği vermek üzere çalışma başlattığı ifade edilmektedir. Tarım Bakanının açıklamasına göre Güneydoğu Anadolu’da dokuz ilde çiftçi bazında hasar tespit çalışmaları yapılacağı, hasarın boyutuna göre önlemler alınacağı açıklanmıştır.

Değerli arkadaşlarım, kuraklık sorunu sadece Güneydoğuyu etkilememiştir. Konya başta olmak üzere İç Anadolu’da da durum çok kötüdür. Geçen yıl yaşanan kuraklıktan gereken dersler alınmalı, zarar gören çiftçilerimizin kayıplarının telafisi için bugünden gereken tedbirler alınmalıdır. Konya bölgesinde hasar tespit kurulu oluşturulmalı, bir an önce çalışmalarına başlamalıdır. Çiftçilerimizin zararları ürün bazında tespit edilerek tüm üreticilerimizin zararları en kısa zamanda karşılanmalıdır. Birçok vilayette 2007 yılı desteklemeleri, yonca, fiğ, yem bitkileri desteklemeleri ödenmesine karşın Konya’da maalesef bugüne kadar ödenmemiştir. Bunlar acilen ödenmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kalaycı.

MUSTAFA KALAYCI (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Kuraklık başta olmak üzere tarımdan yeterli geliri elde edemeyen çiftçiler üretime devam edebilmek için kullandığı kredinin borcunu ödeyememektedir. Bu sebeple 2007 ve 2008 yılında kredi borcunu ödemeyen tüm üreticilerin özel ve kamu bankalarına olan kredi borçları faizsiz ertelenmelidir. Kuraklığın etkisini kısmen azaltabilmek için üreticilerin sulama yapabilmesi çok önemlidir ancak elektrik borçlarından dolayı icralık olan ve sayaçları kapanan üreticiler sulama yapamamaktadır. Kesik elektrikler acilen açılmalı, icralar durdurulmalı ve elektrik borçları yeniden yapılandırılmalıdır.

Hükûmete, Sayın Başbakana ve Sayın Tarım Bakanına sesleniyorum: Köylüye, çiftçiye kulak verin. Onların sesini dinlemek için telekulağa, dinleme ve izleme yapmanıza da gerek yok. Çiftçi ve köylü çok sıkıntıda. Feryatları her yerden duyulmaktadır. Burada masal anlatmayı ve palavra sıkmayı da bir kenara bırakın. Çiftçinin ve köylünün hâlini artık görün. Gerçi sizin, ne Konya’dan ne de dünyadan haberiniz var.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kalaycı.

Gündem dışı her iki konuşmaya, birlikte, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım Bey cevap verecek.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Balıkesir Milletvekilinin gündem dışı konuşmasında Balıkesir ilinin kara yollarıyla ilgili yapılan çalışmalar konusunda dile getirdiği hususlara cevap vermek için huzurlarınızdayım.

Balıkesir ilimiz dâhilinde, 583 kilometre devlet yolu, 540 kilometre il yolu olmak üzere 1.123 kilometre yol ağı vardır. Bu yolların, 148 kilometresi bölünmüş yol, bunların da 71 kilometresi sıcak karışım, bitümlü sıcak karışım şeklindedir; 1.036 kilometresi sathi kaplama, 6 kilometresi beton, parke, 10 kilometresi de diğer yollardan oluşmaktadır. Balıkesir’de başlayıp 2002 yılına kadar yapılan bölünmüş yol miktarı 63 kilometre. 2002-2007 yılları arasında yapılan bölünmüş yol miktarı da 81 kilometredir.

Değerli milletvekilleri, Hükûmetimizin ülke çapında başlattığı bölünmüş yol projesi, Acil Eylem Planı kapsamında, beşinci yılın sonunda 14 bin kilometreye yükselmiştir. Bu sene bu hedefi 17 bin kilometreye çıkardık ve şu anda devam eden projelerle birlikte 2008 yılı sonunda 15 bin kilometre hedefini aşmış olacağız. Önceliğimiz illerden illere geçiş yapan yolların, ulusal ulaşım koridoru oluşturacak yolların açılmasıdır. Çünkü, eğer ülke çapında gelişmiş yol ağınız yoksa ticaretinizi de artıramazsınız, üretiminizi de değerlendiremezsiniz, insanınızın hayatını da kolaylaştıramazsınız, taşıma maliyetlerini de aşağıya çekemezsiniz.

Bildiğiniz gibi petrol başını aldı, gitti; dünya için çok büyük tehdit. Bunun için maliyetleri kontrol altına almanın yollarından bir tanesi de taşıma maliyetlerini gelişmiş ulaşım altyapısıyla düşürmektir. Bunun için bölünmüş yol projesini başlattık ve birinci dönemde de büyük oranda bu hedefe ulaştık. Sadece ekonomiyle ilgili değil, insan hayatıyla ilgili de bu yolların çok büyük katkısı olduğunu artık görüyoruz. Çünkü bölünmüş yollarda trafik kazaları yüzde 70 azaldı. İki gidiş, iki geliş olduğu için hatalı sollamalar olsa bile kafa kafaya çarpışma riskini ortadan kaldırmakta, böylece kazalarda hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı azalmaktadır. Belki bu her şeyden daha önemlidir çünkü insan hayatının bedeli yoktur.

Değerli milletvekilleri, Balıkesir’de devam eden birçok projemiz vardır. Bu projelerden biri Balıkesir-Susurluk-Karacabey yolu, 93 kilometre. Bu projenin 2003 yılından önce 11,5 kilometresi sıcak karışım; 7,5 kilometresi sathi kaplama olmak üzere 19 kilometresi yapılmış. 2003-2007 arasında sathi kaplama olarak buna 26 kilometre ilave etmişiz. Bu projenin 2008 ödeneği 5 trilyon olup yolun bitirilmesi için Balıkesir il sınırları içerisinde bu 5 trilyona ilaveten 18 trilyona daha ihtiyaç vardır. Bildiğiniz gibi, kısa bir süre önce devam eden bölünmüş yolların, devlet yollarının, otoyolların tamamlanması için Hükûmetimiz bir karar almıştır ve Karayollarına 3 milyar 100 milyon ek ödenek ayırmıştır. Bunun 2,5 milyarlık kısmı güneydoğu dışında devam eden projeler, 600 milyonu ise güneydoğu bölgesinde Güneydoğu Anadolu Projesi içerisindeki kaynaktır. Bununla birlikte 3 bin kilometrenin üzerinde yolu bu sene tamamlamış olacağız.

İşte bu nedenle, Balıkesir içerisinde Balıkesir çevre yolu, Bigadiç-Sındırgı, Balıkesir-Susurluk, Dursunbey-Harmancık, Bandırma-Susurluk, Havran-Edremit yoluna toplam 40 trilyon ek ödenek tahsis edilecektir.

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Havran-Balıkesir arasını söylemediniz Sayın Bakan.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Az önce söyledim. Şimdi, bu…

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Hayır o yok, Balıkesir-Havran arası…

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Değerli arkadaşlar, önceliklere dikkat etmemiz lazım. Siz de ifade ettiniz, Susurluk yolu…

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Bandırma-Susurluk…

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Susurluk yolu, Bandırma-Susurluk ve Balıkesir-Susurluk… Bandırma-Susurluk, aynı yolun devamı. Bu yol, trafik yoğunluğu en fazla olan yoldur, 22 bin trafiği vardır. Ne yazık ki müteahhidin taahhüdünü yerine getirememesi yüzünden, bu yolun, iki üç senedir, verimli şekilde yapımı sürdürülememiştir. Ancak şimdi bu hukuki sorun da çözülmüştür. Süratli bir çalışmayla, biz, Balıkesir-Susurluk yolunu bu sene bitiriyoruz.

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Balıkesir-Susurluk-Bandırma…

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Evet ikisini de kastediyorum: Balıkesir-Susurluk, Susurluk-Bandırma. Yani Bandırma’daki feribotun İstanbul’a bağlantı yapan yolu kastediyorum. Buna bütün gücümüzü veriyoruz, bunu bitireceğiz. Bu yol, çünkü…

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin iki büyük kenti arasında, İstanbul ile İzmir arasında tam anlamıyla bir yol olduğunu söyleyemeyiz. Bunu itiraf etmeliyiz. Onun için, önceliklerimizi iyi belirlememiz lazım. İlçeler arası bölünmüş yol yapamayız iller arası bölünmüş yol dururken. İşte o yüzden buraya yükleniyoruz. İller…

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Dursunbey-Harmancık arası…

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Dursunbey-Harmancık ayrı bir güzergâhtır. O da bir koridor olarak İzmir’e uğramadan güneyi kuzeye, Marmara’ya bağlayan önemli bir koridordur. Buraya da ciddi anlamda, 10 trilyonluk ilave kaynak ayırdık. Bir 5 trilyonu var, 10 trilyon daha koyduk. Böylece, Balıkesir’de, başlangıçta toplam 15 milyon civarında kaynak ayırmışken, ek ödenekten verdiğimiz imkânlarla 60 trilyonluk yol yapacağız, bu sene 60 trilyonluk yol yapacağız. Ama az önce söyledim yani bu yolların bir senede bitmesini beklemememiz lazım. 1.123 kilometre yol var. Fakat büyük oranda tıkanıklıkların yaşandığı yolları rahatlatmış olacağız. Bunu ifade etmek istiyorum.

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Körfez yolu efendim?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Körfez yolunu da… Orada bir sorunumuz var. Çanakkale’den gelen kısımda, Körfez’e devam eden yerde SİT bölgesi var. Orada bir sorunumuz var, onu aşmaya çalışıyoruz. Körfez üzerinden Balıkesir’e devam eden güzergâhta da çalışmamız devam ediyor. Ancak dediğim gibi birinci öncelik, Balıkesir çevre yoludur; Bigadiç-Sındırgı devam eden iştir, ikinci önceliğimizdir; Balıkesir-Susurluk’tur, Dursunbey-Harmancık yoludur, Bandırma-Susurluk’tur, Havran-Edremit-Ayvalık’tır. Az önce ifade ettim.

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Balıkesir-Körfez arası yapılmayacak mı?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Yapılacak. Bütün yollar yapılacak ancak az önce de ifade ettiğim gibi imkânlar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsızdır. Sınırlı imkânları ihtiyaçların önceliklerine göre tahsis edemezsek, sadece vatandaşın beklediği hizmet gecikmekle kalmıyor, aynı zamanda da kaynağın bir anlamda israf edilmesi anlamına gelir.

Değerli milletvekilleri, o bakımdan, Balıkesir Milletvekilimizin özellikle Balıkesir ili kara yolu yatırımlarıyla ilgili bu konuyu gündeme getirmesinden dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Bütün Balıkesir milletvekillerimiz bölgenin yollarla ilgili altyapı standardının gelişmesi için hakikaten gayret etmektedir. Biz de buna karşılık eldeki imkânlarla gereken her türlü desteği vermekteyiz.

Efendim, Konya Milletvekilimiz Sayın Mustafa Kalaycı’nın, Konya Ovası’nda yaşanan kuraklık münasebetiyle yaptığı gündem dışı konuşmaya ilgili bakan resmî bir görevle yurt dışında olduğu için Vekil Bakan olarak ben cevap veriyorum. Konuya onun kadar hâkim değilim. O yüzden de metinden okumamı lütfen mazur görün.

Kuraklık, son yıllarda dünyanın gündemini en önde işgal eden konulardan bir tanesi. İklim değişimi, küresel ısınma nedeniyle insanlar gelecekte artık dünyayı iyi günlerin beklemediğine inanıyor. Onun için de, atmosfere neşrettiğimiz karbondioksit ve her türlü egzoz gazının azaltılması için biliyorsunuz bir Kyoto Protokolü ve onu izleyen anlaşmalar yapıldı. Kyoto Protokolü’nü birçok ülke kabul etti ve nihayet Hükûmetimiz Bakanlar Kurulunda aldığı bir kararla Kyoto Protokolü’ne taraf olmaya karar verdi. Bugünlerde yüce Meclise gelecek ve Kyoto Protokolü’ne Türkiye taraf olacak. Çünkü Türkiye’nin taraf olmamasının bir anlamı yok.

Dünyada kişi başına 11 kilogram gaz emisyonu atmosfere, ortalama, verilirken Türkiye’de bu rakam 4 kilonun altındadır, Amerika’da 22 kiloyla rekor seviyededir. O yüzden, çevreyi kim fazla kirletiyor sorusu sorulduğunda verilecek cevap açık: En fazla endüstrilerini geliştirmiş ülkeler fazla kirletiyor. Dolayısıyla, daha fazla sorumluluk onlara aittir. Onlar daha önce tedbirleri almak durumundadır. O yüzden de bizim bu protokole taraf olmamamızın bir anlamı yoktur. Kaldı ki, geleceğimizi kurtarmak buna bağlıdır. Buna neden girdim? Çünkü, bu kuraklık işi, bu işin doğal sonucudur.

Konya’da da bir kuraklık yaşandığı doğrudur. Yağışların normalin altında seyretmesi, su kullanımının artması… Su medeniyettir, yani insanların, şehirleşme arttıkça, su kullanımı da artıyor. Yer altında sürekli düşümler, havza su kaynaklarının kullanımıyla ilgili yeni tedbirleri de beraberinde getirmektedir. Master plan çalışmalarıyla, havza yer üstü ve yer altı su kaynaklarının yeniden tespit edilmesi ve bu kaynakların, mevcut ve tasarlanan projelerde verimli bir şekilde kullanılması için alınması gereken tedbirler, gayet tabii ki, ilgili bakanlık tarafından yerine getirilmektedir.

Önce bir rezerv tespitini gözden geçirmek, işin en başta yapılması gereken tarafıdır. O yüzden de, Çevre ve Orman Bakanlığı, kuraklıkta Konya’yı pilot bölge olarak seçmiştir.

DSİ Genel Müdürlüğü tarafından 2007 sonbaharında başlatılan yer altı suyu tespit çalışmaları, valilik, kaymakamlık ve belediyeler, KOSKİ, MEDAŞ kurumlarıyla beraber yürütülmüş ve 30 Nisan 2008’de tamamlanmıştır. Böylece, bölgede bulunan 27.140 adet ruhsatlı kuyu da dâhil olmak üzere, 12 Mayıs 2008 tarihi itibarıyla 92.990 adet kuyu tespiti yapılmış ve bunların 90.824 tanesi Coğrafi Bilgi Sistemi’ne işlenmiştir.

Peki, bütün bunlardan ortaya çıkan sonuç nedir? Konya ilinin tarıma elverişli arazi miktarı, mevcut su kaynaklarıyla sulanabilecek arazi miktarının 3 katıdır, dolayısıyla kaynaklar yetersiz. Mevcut su kaynaklarından azami ölçüde istifade etmek için seçilecek ürün tercihleri gözden geçirilmelidir, yani daha az su ihtiyacı duyan ürünler… Artı, sulama metotları gözden geçirilmelidir. Açık sulama, hem buharlaşmak suretiyle su kaybına sebep oluyor, aynı zamanda da tuzlanmayı artırıyor. Onun için, damlama, damıtma usulü sulama şekline bu gibi bölgelerimizde geçme kararı alınmıştır.

Sulama kooperatif ve birlikleri, maalesef, istendiği gibi görev ifa etmemektedir. Bu iş, başlangıçta DSİ’deydi. Sulama birlikleri dedi ki: “Biz bu işi üstlenelim, çiftçiyle biz muhatap olalım, onlara en ekonomik şartlarda suyu verelim.” Ama uygulamada gördük ki ya sulama bedellerini toplamıyorlar -elektriği kastediyorum terfi sulamada- veya topladıkları paraları TEDAŞ’a ödemiyorlar, hizmet verilmediği için de şikâyet ediyorlar. Şimdi, anlaşılan bir sistemi uygulamazsanız, işinizi takip etmezseniz, sistemin yanlışlığını sorgulamak abesle iştigaldir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gayet tabii ki, Hükûmetimiz, GAP; DAP ve KOP, yani, Konya Ovası Projesi’ni birkaç gün önce Diyarbakır’da kamuoyuna açıklamıştır. Konya Projesi’nin en önemli projesi eksik barajların tamamlanmasıyla beraber, sulama ağının tamamlanmasıyla beraber Mavi Tünel Projesi’dir, milyar dolarlık projedir. Yani Kahramanmaraş’tan Göksun Irmağı’nı Konya Ovasına taşımak suretiyle Konya’nın sulamadaki eksikliğini giderme projesidir. Bu da yılların özlenen, beklenen projesidir. Nihayet bunun yapımına da başlanmıştır, süratle devam etmektedir.

Sayın Milletvekilimizin -tabii, burada ben tekrar etmeyeceğim- biraz, Hükûmetimize yönelik…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakanım, devam edin.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - …insafsız değerlendirmeleri oldu, bunları tekrar etmeyeceğim. “Konya’yı bilmeyen, dünyayı bilmeyen bu işleri bilmez.” dedi. Konya’yı da biliyoruz, Hanya’yı da biliyoruz, dünyayı da biliyoruz. Çünkü, biz, vatandaşla telefon yoluyla haberleşmiyoruz, vatandaşla yüz yüze haberleşiyoruz. Sayın Başbakanımız sürekli vatandaşla iç içe. Bizler, sürekli, yurdun her köşesinde vatandaşla haşir neşir oluyoruz. Vatandaş bize beğendiği işleri de söylüyor, beğenmediği işleri de söylüyor. Vatandaş bu işin patronudur, efendisidir. Sandığın önüne gittik, yaptığımızı, yapmadığımızı vatandaşa anlattık. Vatandaş da kararını verdi, o kararı da hepimiz biliyoruz. İşte, o karardan sonra oluşan yüce Meclis de burada. Onun için, vatandaşı yok sayan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, sözlerinizi tamamlar mısınız lütfen.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - ... vatandaşı ihmal eden hiç kimsenin siyasi geleceği yoktur.

Bu duygularla tekrar yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında on beş adet sıra sayısı vardır. Raporların muhalefet şerhleri aynı olduğundan ortak muhalefet şerhi son raporun ardından okunacaktır.

Şimdi, raporları sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım:

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler

1.- Tokat Milletvekili Zeyid Aslan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/136) (S. Sayısı: 173) (x)

2.- Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/137) (S. Sayısı: 174) (x)

3.- Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/138) (S. Sayısı: 175) (x)

4.- Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/139) (S. Sayısı: 176) (x)

5.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/140) (S. Sayısı: 177) (x)

6.- Afyonkarahisar Milletvekilleri Ahmet Koca ve Sait Açba’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/141) (S. Sayısı: 178) (x)

7.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/142) (S. Sayısı: 179) (x)

8.- Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/143) (S. Sayısı: 180) (x)

9.- Kütahya Milletvekili Soner Aksoy’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/144) (S. Sayısı: 181) (x)

10.- Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/145) (S. Sayısı: 182) (x)

11.- Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/146) (S. Sayısı: 183) (x)

12.- Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/147) (S. Sayısı: 184) (x)

13.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/148) (S. Sayısı: 185) (x)

14.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sekmen’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/149) (S. Sayısı: 186) (x)

15.- Eskişehir Milletvekili Kemal Unakıtan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/150) (S. Sayısı: 187) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1163 sayılı Kooperatifler Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Tokat Milletvekili Zeyid Aslan hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Tokat Milletvekili Zeyid Aslan hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                        Burhan Kuzu

                                                                                                            İstanbul

                                                                                            Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet  suçunu işlediği iddia olunan Antalya Milletvekili Deniz Baykal hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Antalya Milletvekili Deniz Baykal hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                       Burhan Kuzu

                                                                                                           İstanbul

                                                                                           Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Seçim Kanununa ayrı davranmak suçunu işlediği iddia olunan Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                             Burhan Kuzu

                                                                                                                 İstanbul

                                                                                                 Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddia olunan Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                            Burhan Kuzu

                                                                                                                İstanbul

                                                                                                Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Müteselsilen görevde yetkiyi kötüye kullanma suçunu işlediği iddia olunan Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                          Burhan Kuzu

                                                                                                              İstanbul

                                                                                              Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yetkili mercilerin emirlerine riayetsizlik suçunu işlediği iddia olunan Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                            Burhan Kuzu

                                                                                                                İstanbul

                                                                                                Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yetkili mercilerin emirlerine riayetsizlik suçunu işlediği iddia olunan Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                            Burhan Kuzu

                                                                                                                İstanbul

                                                                                                Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçunu işlediği iddia olunan Adana Milletvekili Tacidar Seyhan hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Adana Milletvekili Tacidar Seyhan hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                            Burhan Kuzu

                                                                                                                İstanbul

                                                                                                Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’a muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.   

                                                                                                            Burhan Kuzu

                                                                                                                İstanbul

                                                                                                Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanuna muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Kütahya Milletvekili Soner Aksoy hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Kütahya Milletvekili Soner Aksoy hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                            Burhan Kuzu

                                                                                                                İstanbul

                                                                                                Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yaralamaya sebebiyet vermek suçunu işlediği iddia olunan  Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan  hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                            Burhan Kuzu

                                                                                                                İstanbul

                                                                                                Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Seçim Propaganda Yasağına Aykırı Hareket suçunu işlediği iddia olunan Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19  Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                            Burhan Kuzu

                                                                                                                İstanbul

                                                                                                Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

298 sayılı Seçim Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19  Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının dönem sonuna ertelenmesi talebini iletmiştir.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                            Burhan Kuzu

                                                                                                                İstanbul

                                                                                                Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

298 sayılı Seçim Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün Komisyonumuza yazılı olarak savunmasını vermiştir.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                            Burhan Kuzu

                                                                                                                İstanbul

                                                                                                Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görevi ihmal suçunu işlediği iddia olunan İstanbul Milletvekili Mehmet Sekmen hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak İstanbul Milletvekili Mehmet Sekmen hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                            Burhan Kuzu

                                                                                                                İstanbul

                                                                                                Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

213 sayılı yasaya aykırılık suçunu işlediği iddia olunan Eskişehir Milletvekili Kemal Unakıtan hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Eskişehir Milletvekili Kemal Unakıtan hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                            Burhan Kuzu

                                                                                                                İstanbul

                                                                                                Komisyon Başkanı ve üyeler

Muhalefet Şerhi

Karma Komisyon’un, kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine dair kararına aşağıda yazılı gerekçelerle muhalefet ediyoruz;

 (1) Dokunulmazlıklar konusunda, 22. Yasama Dönemindeki temel sorun; mevcut Anayasanın 76. maddesiyle TBMM İçtüzüğünün 131 ve devamı maddelerinin, düzenleniş amacına aykırı olarak ve çoğunluk diktasına dayalı bir anlayışla uygulanmasından kaynaklanmaktadır.

Aynı anlayış ve uygulamanın 23. Yasama Döneminde de devam edeceği görülmektedir.

Bilindiği gibi, TBMM İçtüzüğünün 131 ve müt. maddelerindeki hükümlere göre;

Karma Komisyon, olayın ve suçlamanın niteliğine göre; ya dokunulmazlığın kaldırılmasına ya da kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine karar verecektir. Elbette bu değerlendirmeyi yaparken, önüne gelen dosya kapsamını da göz önünde bulunduracaktır. Dosyanın geldiği safahat, suçlamanın niteliği gibi hususları genel olarak göz önüne alıp, keza Anayasanın 76. maddesinde düzenlenmiş olan “Milletvekili seçilme engeli” teşkil eden bir suçlamanın söz konusu olup olmadığını da değerlendirerek; buna göre karar verecek ve rapor hazırlayacaktır.

Bunu yaparken, bir yargıç gibi davranmamak gerektiği açıktır. Delillerin tartışmasından özenle kaçınmak gerekmektedir.

Bu âdil ve objektif yaklaşım içinde hazırlanacak olan raporun, 2 ayrı sonucu olacaktır.

Karma Komisyon ise, hiçbir objektif ölçü arayışına girmeden, Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda karar vermiştir.

 (2) 22. Yasama Döneminde, kişisel kaygı ve siyasi hesaplarla Meclis iradesine tahakküm eden siyasi iktidarın, aynı anlayış ve uygulamayı bu dönemde de devam ettirmek istediğini, demokrasi adına endişeyle gözlemliyoruz. Bu endişe sebebiyledir ki, her zeminde demokrasi ve hukuk adına, AKP Grubunu uyarmak gereğini duyuyoruz.

Hükümet kaynaklı olarak sürdürülen bu hukuk tanımaz uygulamalar sebebiyle; Anayasa ve İçtüzük açık bir şekilde ihlâl edilmektedir.

Hukuka aykırı olan, çoğunluk diktasına dayalı olan bu yanlış uygulamalar sebebiyledir ki; kişiler yargılanamamakta, bu durum gelişen süreçte tıkanmalara yol açmaktadır.

Bu yanlış uygulamalar ve dayatmalar sebebiyle; kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi mümkün olamamakta ve adli denetim süreci ihlâl edilmektedir.

Dokunulmazlık kurumu ve keza soruşturma izni kavramları, Siyasi İktidar tarafından hukuk tanımaz bir anlayışla yozlaştırıldığı ve kötüye kullanıldığı içindir ki; TBMM belli bir süreçten sonra bazı bürokratlar ve kanun kaçakları (58 ve 59. Hükümetler Dönemindeki Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı gibi) için bir sığınma mercii haline getirilebilmiştir.

Anılan kişi hakkında, yargı kararlarını uygulamamaktan dolayı Yargıtay 4. Ceza Dairesine intikal eden 20’ye yakın dosya mevcuttur. Bu dosya sayısının daha da artacağı anlaşılmaktadır.

Keza, AKP Mersin Milletvekili Ali Er hakkındaki dosya da üzerinde önemle durulması gereken bir dosyadır. Anılan Milletvekili hakkında, oğlunun yol açtığı ve ölümle sonuçlanan trafik kazasıyla ilgili olayda, sanık konumuna girerek olayı üstlendiği iddia edilmektedir. Bu çok ağır bir iddiadır. Bir Milletvekilinin böylesine nitelikli bir iddiayla görevini sürdürmesi ve zan altında kalması, Milletvekilliği sıfatı ve TBMM’nin saygınlığıyla bağdaşmaz. Ancak Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar sebebiyledir ki, çoğunluk diktası uygulaması sonucunda, adı geçen milletvekili de “âdil yargılanma hakkını” kullanamamaktadır.

Öte yandan; haklarında zimmet, dolandırıcılık, çete kurmak, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık yapmak gibi suçlamalar bulunan Milletvekilleriyle ilgili yargılamaların yapılamaması; kamuoyunun denetim yapması ve bilgi alması süreçlerini olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Türkiye’nin “karanlık suç ilişkileri” dönemini teşkil eden Susurluk ve bağlantılı dosyaların yargılaması bu yüzden uzun yıllar yapılamamıştır. Faili meçhul cinayetlerin yoğun olarak işlendiği bir dönemi kapsayan bu olayların gerçek boyutlarının ortaya çıkarılmamış olması sebebiyledir ki;

aradan geçen 8-10 yıldan sonra benzer nitelikte olan Hrant Dink, Malatya cinayetleri, Rahip cinayetleri ve eylemleri karşımıza çıkmıştır. Ergenekon ismiyle adlandırılan, ancak hazırlık tahkikatı aşamasından itibaren Hükümet sözcüsü medya yapılanmasına Emniyet tarafından servislerin yapıldığı bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz görülmektedir.

Acz ifade eden ve ibret verici olan bir diğer gelişme ise;

henüz iddianamesi dahi düzenlenmemiş olan bir soruşturma; Başbakan ve Kültür Bakanı tarafından, AKP aleyhine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılan davayla irtibatlandırılabilmiştir.

Böyle bir tablo ve sunuş, demokrasiler için utanç verici olmanın ötesinde, demokrasinin geleceği bakımından da endişe vericidir.

 (3) Hükümet, dokunulmazlıklar konusunda sıkışmış durumdadır. 22. Yasama Döneminde yarattığı hukuk dışı uygulamalar Hükümet’i esir almıştır. Bu esaret, 23. Yasama Döneminde yeni hukuksuzlukları beraberinde getirmektedir.

Hükümet, 23. Yasama Döneminde PKK terörü sebebiyle gelişen toplumsal ve siyasi süreci, popülist bir anlayışla istismar etme girişimi içindedir.

Çoğunluk diktasına dayalı hukuk tanımaz uygulamalar 23. Yasama Döneminde, Meclis bünyesinde giderek tırmanmaktadır.

Gelinen süreçte, kamuoyunda doğmuş olan tepki sebebiyle; AKP Hükümeti, kendi suçluluğunu ve sorumluluğunu bertaraf edebilmek amacıyla, bilgi kirliliği ve karartma yaratarak; DTP’li Milletvekillerinin şahsında, dokunulmazlıkların kaldırılması uygulamasını gerçekleştirmek suretiyle, kürsü sorumsuzluğuna müdahalenin yolunu açmaktadır.

Böyle bir süreçte, Hükümet’in bazı kavramları istismar ederek bir oldu - bitti, bir emrivaki yaratmak istediği görülmektedir.

Bu girişimlere, demokrasi ve hukuk adına engel olunması gerekmektedir.

Böyle bir girişim kaçınılmaz olarak, kürsü sorumsuzluğunun ihlâli sonucunu doğuracaktır. Faşizan yapılanmayı ve Parti Devleti yapılanmasını kurumsallaştırma yolunda ciddi bir mesafe sağlayan siyasi iktidar; bu yolla, yasama sorumsuzluğunun da ihlâli sürecini başlatacaktır.

Anayasa’nın 83/2 ve 14. maddesiyle bağlantılı olan suçlamalar yönünden, TBMM Başkanlığına intikal eden dosyaların akıbeti hakkında karar verme yetkisi TBMM-Karma Komisyonuna aittir. Bu süreçte artık geçerli olan irade, Komisyonun iradesidir. Komisyon, dosya kapsamı ve yukarıda sözü edilen maddeler çerçevesinde değerlendirmesini yapacaktır.

TBMM Başkanlığına intikal eden bazı dosyaların, Karma Komisyonda görüşülmesine fırsat verilmeden, Hazırlık Komisyonu veya TBMM Başkanlığı aşamasında, Mahkemelerine veya Savcılıklara iade edilmesini; Karma Komisyon ve Meclisin iradesine müdahale olarak gördüğümüzü önemle ifade ediyoruz.

(4) Açıklanan sebeplerle;

AKP Grubunun, çoğunluk diktasına dayalı olarak, keyfi ve sorumsuz bir şekilde tesis ettiği bir Komisyon iradesi söz konusudur. Demokrasi ve kurallarla böylesine sorumsuz bir şekilde oynanması kaçınılmaz olarak adalet kavramını zedelemektedir.

Bu anlatımlarımız çerçevesinde, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda “ilkeli ve tutarlı” davranılmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.

Hukuk, kurallarla çalışır ve işler. Toptan veya götürü usulün, hukukta yeri yoktur.

Dokunulmazlıklar konusundaki temel ve objektif ölçü ise, Anayasanın 76 ncı maddesidir.

Bu madde kapsamında kalan suçlar yönünden ayrım yapılmadan, yargılama sürecinin devam etmesi gerekir. Çünkü bu suçlar sübut bulduğu takdirde, nitelikleri itibariyle Milletvekilliği göreviyle bağdaşmamaktadır. Sübut halinde sürdürülmesi mümkün olmayan Milletvekilliği görevinin devam etmesinin hiçbir hukuki açıklaması ve tutarlılığı söz konusu olamaz.

Böyle bir durum, Anayasa ve İçtüzüğün ilgili hükümlerinin ihlali anlamına gelir.

76 ncı madde ölçütünün dışında kalan suçlar yönünden ise; dosyası bulunan Milletvekilinin talep ve savunması da değerlendirilerek, dosya safahatına ve içeriğine göre karar verilmelidir.

Bu aşamada, diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlıklarının bulunduğu yolundaki AKP görüşlerini değerlendirmekte yarar görüyoruz. Önemle ifade ediyoruz; diğer kamu görevlileri hakkında dokunulmazlık söz konusu değildir. Kamu görevlileri hakkında “soruşturma izni” kavramı söz konusudur. Soruşturma izni ilgili amir tarafından verilmediği takdirde, idari yargı prosedürü içinde, adli kovuşturma ve yargılama süreci başlayabilmekte, daha doğrusu yargı denetimi süreci işlemektedir. Bu sebeple, kamu görevlilerinin dokunulmazlığı değil, belli usul dairesinde yargılanması söz konusudur.

Nitekim, yakın tarihte rektörler, kuvvet komutanları görevde iken yargılanmışlar, tutuklu kalmışlar, beraat etmişler veya mahkum olmuşlardır. Salt bu süreç dahi; AKP sözcülerinin söylemlerinin gerçeklerle ve mevzuatımızla ilgisi olmadığını göstermeye yeterlidir. Öte yandan; kamu görevlileriyle ilgili olarak bu adli sürecin dışında; görev yeri değişikliği, disiplin uygulamaları ve tazmin sorumluluğunun varlığı da ayrı bir gerçektir.

Bir kez daha ifade ediyoruz; soruşturma izni kavramı, görevin mahiyeti gereği uygulanan bir hukuksal durumdur.

En nihayet, soruşturma izni düzenlemesinden Hükümet rahatsız ise veya gerçekten düzeltilmesine gerek görüyor ise yahut daha seri hale getirmek istiyorsa; bu yöndeki yasal değişiklikleri her zaman değerlendirmeye açık olduğumuzu hep ifade ettik. Ancak burada da, Hükümetin gayri ciddi ve tutarlı olmayan tavrı hemen ortaya çıkmıştır. Çünkü; Hükümet, soruşturma izni kavramını ve yetkisini kendi tekelinde tutarak; siyasi ve kişisel yaklaşımına göre, soruşturma iznini kaldırmakta ya da reddetmektedir.

Soruşturma izninin kısıtlanması veya kaldırılması yönünde 22. Yasama Döneminde başta Bursa Milletvekili Sn. Ertuğrul Yalçınbayır tarafından sunulan kanun tekliflerinin, AKP’nin oylarıyla reddedildiğini de önemle ifade ediyor ve vurguluyoruz.

Görüldüğü gibi; Hükümet, demokrasi arayışı içinde olmayıp, dayatmacı bir anlayışla, kişisel çıkar ilişkileri ve siyasi kaygılarla; dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini toptan bir anlayışla engellemektedir.

Böyle bir anlayış ve uygulamanın, hukukta ve anayasada yeri yoktur.

Tüm bu sebeplerle; Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda, kişisel çıkarlar ve siyasi kaygılarla, TBMM Karma Komisyonu’nun AKP’li üyelerinin çoğunluk diktası yoluyla tesis ettikleri erteleme kararına muhalefet ettiğimizi beyan ediyoruz.

 

Halil Ünlütepe

Turgut Dibek

Atilla Kart

 

Afyonkarahisar

Kırklareli

Konya

 

Şahin Mengü

Ali Rıza Öztürk

İsa Gök

 

Manisa

Mersin

Mersin

 

Rahmi Güner

Ali İhsan Köktürk

 

 

Ordu

Zonguldak

 

Muhalefet Şerhi

Dokunulmazlıkların kaldırılması isteğinin dönem sonuna kadar ertelenmesine dair çoğunluk kararına muhalefet şerhimiz aşağıda arz edilmiştir.

Milletvekili dokunulmazlığı birçok modern ülkede bulunduğu gibi ülkemizde de anayasal bir hukuki müessese olarak yer almaktadır. Milletvekillerinin görevlerinin niteliği gereği birçok haksız ve uydurma isnatla karşılaşmaları muhtemeldir. Nitekim bu nedenle birçok suç tipi bakımından diğer kamu görevlileri de benzer korumalara sahiptir.

Ancak dokunulmazlıkla amaçlanan esas gaye milletvekillerinin meclis kürsüsündeki konuşmaları sebebiyle sınırsız yargılanmazlık güvencesine sahip olmaları yanında esas itibariyle iftira niteliğinde olacak ithamlardan korunmalarını temin etmektir. Bugün ise komisyon önüne gelen dosyalardan anlaşıldığı üzere Sayın Başbakanımız hakkında zimmet, evrakta sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, bazı bakanlarımız hakkında vergi usul kanununa muhalefet ve yine partilerinde önemli görevlerinde bulunan bazı milletvekilleri hakkında sahtecilik, halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek açıkça tahrik etmek, ihaleye fesat karıştırmak, kamu kurumlarını dolandırmak, suçu ve suçluyu övmek gibi ağır toplumca yoğun antipati duyulan mahkûmiyetleri halinde bırakınız bakan olmayı milletvekili olmayı kamu görevi bile yapamayacak olan insanların dokunulmazlık zırhına bürünerek bu müessesenin istismarına neden oldukları anlaşılmaktadır.

Bu durum kamu vicdanında, demokratik sisteme, siyaset kurumuna, meclisin üstünlüğüne gölge düşürmekte, derin yaralar açmaktadır.

Çağdaş demokrasilerde bırakınız mahkûm olmayı bu tür isnatlarla karşılaşan siyasetçiler ve kamu görevlilerinin görevden ayrılmaları neredeyse yazısız bir kural haline gelmiştir.

Dokunulmazlıkların kaldırılma isteğine AKP’li üyeler yargının siyasallaştığı hâkim savcıların bağımsızlığını kaybettiği kamu görevlilerinin de dokunulmazlığının bulunduğu, milletvekillerinin itibarının bu şekilde korunduğu gerekçeleri ile karşı çıkmaktadırlar. Bu gerekçelerin hiç birisi gerçekçi bulunmamaktadır.

Her kurum içerisinde hatalar yapıldığı gibi kasıtlı yanlışlar da yapılabilmektedir. İşine geldiğinde hukuka saygı talep eden yargı kararlarını kendisine referans gösteren iktidar hatta zaman zaman ana muhalefetin bu tavrı bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Bu tavrın devamı halinde hakkındaki yargı kararını beğenmeyen bütün vatandaşlarımıza “yargı siyasallaşmıştır ben bu kararı tanımıyorum” deme imkânı getirecektir ki bu durum kaosa yol açacaktır.

AKP’nin diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesi samimiyetten uzaktır. Bahsedilen kamu görevlilerinin dokunulmazlığını AKP kaldırmak istemiştir de engel olan mı olmuştur.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak yukarıda belirtilen suçlardan yargılanan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının devamı ile meclisin itibarının korunacağını düşünmüyoruz. Tam tersine bir kurum varsa içindeki sıfatını istismar edenleri ayıklayarak itibar kazanacağına inanmaktayız.

Bu sayede haklarında uydurma isnatlardan milletvekillerinin aklanmalarının önü açılmış olacaktır.

Bütün bu nedenlerle MHP olarak dokunulmazlığın anayasamızda kürsü dokunulmazlığı şeklinde yeniden düzenlenmesinin yerinde olacağına mevcut hal itibariyle de haklarında fezleke olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak adaletin tecellisine tevdilerine karar verilmesi gerektiği inancıyla muhalefet şerhimizi arz ediyoruz.

 

Rıdvan Yalçın

Metin Çobanoğlu

Osman Ertuğrul

 

Ordu

Kırşehir

Aksaray

 

Faruk Bal

S. Nevzat Korkmaz

Behiç Çelik

 

Konya

Isparta

Mersin

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türk Grubunda, Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren’in istifasıyla boşalan asıl üyeliğe, CHP Grubunca İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in aday gösterildiğine ve bu konu hakkındaki Başkanlık Divanı kararına ilişkin Başkanlık tezkeresi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren’in Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türk Grubu asıl üyeliğinden istifasıyla boşalan üyelik için, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 2. maddesinin (a) fıkrası uyarınca, CHP Grup Başkanlığınca aday gösterilen İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in üyeliği hususu, TBMM Başkanlık Divanı’nın 3.10.2007 tarih ve 5 sayılı Kararı’nı müteakiben Genel Kurulun bilgisine sunulur.

                                                                                                           Nevzat Pakdil

                                                                                               Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                           Başkanı Vekili

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Komisyondan istifa tezkeresi vardır, okutuyorum:

B) Önergeler

1.- Ankara Milletvekili Mehmet Zekai Özcan’ın, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/54)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum. Gereğini bilgilerinize saygıyla arz ederim. 27.5.2008

                                                                                                      Mehmet Zekai Özcan

                                                                                                                 Ankara

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin beş önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 28 milletvekilinin, inşaat sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/200)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçesini ekte sunduğumuz, ülkemiz ekonomisi için önem taşıyan inşaat sektörünün sorunlarının tespit edilerek çözüm yollarının araştırılması ve bunun için yapılacak yasal düzenlemeler de dahil olmak üzere alınacak tedbirlerin tespiti için Anayasanın 98'inci İç Tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1) İsmet Büyükataman                            (Bursa)

2) Necati Özensoy                                   (Bursa)

3) Zeki Ertugay                                       (Erzurum)

4) Gürcan Dağdaş                                   (Kars)

5) Ertuğrul Kumcuoğlu                           (Aydın)

6) Kamil Erdal Sipahi                              (İzmir)

7) Süleyman Nevzat Korkmaz                (Isparta)

8) Atila Kaya                                           (İstanbul)

9) Şenol Bal                                            (İzmir)

10) Kemalettin Nalcı                               (Tekirdağ)

11) Abdülkadir Akcan                            (Afyonkarahisar)

12) Osman Ertuğrul                                (Aksaray)

13) Osman Durmuş                                (Kırıkkale)

14) Bekir Aksoy                                     (Ankara)

15) Cemaleddin Uslu                              (Edirne)

16) Muharrem Varlı                                (Adana)

17) Yılmaz Tankut                                  (Adana)

18) D. Ali Torlak                                    (İstanbul)

19) Akif Akkuş                                       (Mersin)

20) Metin Çobanoğlu                              (Kırşehir)

21) Münir Kutluata                                 (Sakarya)

22) Cumali Durmuş                                (Kocaeli)

23) Recep Taner                                      (Aydın)

24) Beytullah Asil                                   (Eskişehir)

25) Mustafa Enöz                                    (Manisa)

26) Hasan Çalış                                       (Karaman)

27) Alim Işık                                           (Kütahya)

28) Ahmet Bukan                                    (Çankırı)

29) Mustafa Kemal Cengiz                     (Çanakkale)

Gerekçe:

2002 sonrası ekonomik canlanma hareketi, inşaat sektörü odaklı bir program çerçevesinde uygulanmaya konmuştur. Faizlerin aşağı çekilip cazip banka kredisi imkânları oluşturularak faize dayalı bir finansman modeli oluşturulmuştur. Bu şekilde bir finansman imkânı sektöre üretici ve alıcı bazında çok ciddi ve plansız bir yönelim oluşturmuş, sektörle ilgisi olmayıp parası olan herkes inşaat üretme iddiası ile sektöre girmiştir. Bireyler ihtiyaçları ve imkânları ötesinde gücünü aşan alımlar yaparak büyük bir talep oluşturmuştur. Buna kamu yatırımları ve TOKİ uygulamalarının eklenmesi, finansman imkânları, arz ve talebin birbirini tetiklemesi ile sektörde ciddi ve plansız bir büyüme gerçekleşmesine sebebiyet vermiştir. Plansız da olsa gerçekleşen büyüme hedeflenen ekonomik canlanmayı görünürde sağlamış ve istihdamı artırmıştır.

Yükselen her sektörün bir iniş trendine girmesinin doğallığı yanında 2007 yılı ortalarında patlak veren ve hâlâ da devam eden siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, ABD'de "Mortgage” sisteminin çöküşü, küresel krizin sonucu akaryakıt ve demir-çelik gibi hammadde fiyatlarının artması inşaat sektörünü olumsuz etkilemiş, plansız büyüyen sektörü aynı hızla daralmaya itmiştir.

Gerek resmi kurumlara iş yapan müteahhitler gerekse özel sektör müteahhitlerinin taahhütleri sektördeki bu fiyat artışlarından olumsuz etkilenmektedir. Sektördeki bu kötüye gidiş yalnızca maddi zararlarla atlatılamayacak kadar sosyal sorunları beraberinde getirecektir. Son altı yılda köyden kente göç eden tarım işçileri inşaattaki hızlı üretim sürecinde çalışmış ve kentlerde yaşamaya başlamıştır. Bahsedilen olumsuzlukların yol açtığı sektördeki durgunluk, büyüme sürecinde yüksek sayıda istihdam edilen bu bireyleri işsiz bırakacaktır. Ekonominin lokomotifi olan inşaat sektöründeki daralma iki yüzden fazla ara sektörü olumsuz etkileyerek genel ekonominin de daralmasına sebep olacaktır. Bu dönemde kredi ile gayrimenkul satın alan insanların düşeceği bunalım sonucu sosyal patlama oluşturacak bir sürece doğru gidilmektedir. Böylesi bir sonuç toplumda telafi edilemeyecek büyük yaralara neden olacaktır.

Küresel ve siyasal etkilerle beraber spekülatif olarak da artmış olan demir fiyatları acilen olması gereken düzeye indirilmelidir. Bunu sağlamak için demir ve hammadde ithalatında gümrük vergileri ve KDV'de gerekli düzenlemeler yapılarak ithalat kolaylaştırılmalıdır. Ancak ithal edilen demirlerin de kalitesi denetlenmelidir. Türkiye AB Devletleri arasında demir-çelik üretiminde üçüncü sırada yer alan bir ülke olarak iç piyasadaki istikrarı koruyacak tarzda ihracat düzenlenmelidir. İnşaat sektörünün bu tarz spekülatif gelişmelerden gelecekte etkilenmemesi için ihale yasası ve müteahhit tanımının yeniden tarifleneceği kanuni düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Akaryakıt ve demir-çelik ürünlerine gelen beklenmedik fiyat artışları nedeniyle fiyat farkı kararnamesi hazırlanmalı ve inşaat firmalarının zararları önlenmelidir. Devlet eliyle, yatırım amaçlı alınan değil barınma ihtiyacından dolayı satın alınabilecek sosyal konutlar üretilmelidir. Ortaya koyduğu konut modeliyle sektördeki vatandaşının ürettiği konutlara rakip oluşturmayacak modeller ve projeler gerçekleştirilmelidir. Yerel veriler, yerel kaynaklar ve yerel işgücü asla göz ardı edilmemelidir.

Yukarıda belirtilen sorunların tespit edilerek bu sorunların çözümü için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.

2.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep ilinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/201)

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığına

Gaziantep'in Teşvik Yasasından faydalandırılmaması nedeniyle sanayisinde, ticaretinde ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Kuraklık ve maliyetlerin fazlalığı nedeniyle çiftçimiz zor durumdadır. GAP ve Barak Ovası sulama projesinin uzun yıllardır hayata geçirilememesi ve büyük potansiyele sahip olduğu inanç ve kültür turizmine teşvik verilmemesi ilimiz adına büyük kayıptır. %6'lık nüfus artışı da işsizliği, çarpık kentleşmeyi, eğitim ve asayiş sorunlarını ve sosyal sorunları beraberinde getirmektedir. Gaziantep ilimizin bu çok acil ve ağır sorunlarına çözüm üretmek amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince ekteki gerekçe doğrultusunda Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Hasan Özdemir                              (Gaziantep)

2) Yılmaz Tankut                               (Adana)

3) Necati Özensoy                              (Bursa)

4) Ali Uzunırmak                               (Aydın)

5) Oktay Vural                                   (İzmir)

6) Süleyman Nevzat Korkmaz           (Isparta)

7) Mümin İnan                                   (Niğde)

8) Münir Kutluata                              (Sakarya)

9) Abdülkadir Akcan                         (Afyonkarahisar)

10) Süleyman Latif Yunusoğlu          (Trabzon)

11) Kemalettin Nalcı                          (Tekirdağ)

12) Kamil Erdal Sipahi                       (İzmir)

13) Hasan Çalış                                  (Karaman)

14) Recep Taner                                 (Aydın)

15) Reşat Doğru                                 (Tokat)

16) Mustafa Enöz                               (Manisa)

17) Cemaleddin Uslu                         (Edirne)

18) Alim Işık                                      (Kütahya)

19) Zeki Ertugay                                (Erzurum)

20) Akif Akkuş                                  (Mersin)

21) Erkan Akçay                                (Manisa)

Gerekçe:

Gaziantep, Güneydoğu Anadolu'nun en büyük, Türkiye'nin 6. büyük şehridir. Tarımsal alan yetersizliğinden il, sanayi ve ticarette gelişmiştir. En fazla göç alan illerin başında gelmektedir. Yıllık nüfus artışı göçlerle birlikte % 6 seviyesindedir. Nüfusu, 2007 nüfus sayımına göre 1.560.023 kişidir.

Gaziantep'te, büyük sanayi işyerleri sayısı Türkiye toplamının % 4’ünü, küçük sanayi işyeri sayısı % 6'sını meydana getirmektedir. İlde 12 milyon metrekarelik 3 adet Organize Sanayi Bölgesi vardır. İmalat sanayi, gıda, kimya-plastik sektörü, metal ve makine sanayi, otomotiv ve tarım makineleri vs. konularında gelişmiş imalata sahiptir.

Devlet desteği olmadan oluşturulan sanayinin gelişmesi son yıllarda zorlaşmıştır. 1989 yılındaki "Körfez Krizi" ve uygulanan ambargo nedeniyle 1990 yılından itibaren önemli gerilemeler yaşanmış, 1997 Asya krizi ve 2000-2001 krizleriyle Gaziantep'teki ticari gelişme tersine dönmüştür. Ayrıca, Gaziantep'in "Teşvik Yasası" dışında kalması, artarak devam eden sorunlara yenilerinin eklenmesine neden olmuştur. Gaziantep'in teşvikli kentlerle çevrilmesi ekonomisini kötü etkilemiş, ticaretteki gelişme durma noktasından gerilemeye doğru gitmiştir. Teşvik yasası, Gaziantep'in rekabet gücünü ortadan kaldırarak, teşvikli illerle arasında haksız rekabete yol açmaktadır. Sanayicilerimiz, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman, Kilis, Şanlıurfa gibi teşvik kapsamına alınan illere, hatta Suriye, Mısır gibi ülkelere yatırım yapmaya dolaylı olarak teşvik edilmiştir.

Gaziantep'teki küçük esnafımız şehir merkezlerinde sayıları artan süpermarketler ve hipermarketler nedeniyle sıkıntı içinde olup kredi peşinden koşmaktadır, fakat alınan kredilerin geri ödenmesinde sıkıntı yaşanmaktadır.

Gaziantep, yaşanan kuraklık ve maliyetlerin fazlalığı nedeniyle tarımda sıkıntılar yaşamaktadır. Kuraklık, ekimi yapılan hububat ürünlerinin gelişimini engellemiş ve çok büyük verim kaybı meydana getirmiştir. Bölgemizin yetiştirdiği buğday ve arpada yüzde 90, kırmızı mercimek de yüzde 65'lik azalma beklenmektedir.

Gaziantep Barak Ovasının sulama projesi 20 yıldır bitirilememiştir. Bu projenin bitirilmesi ile hububat, fıstık, zeytin ve meyve üretiminde büyük verim artışı sağlanacaktır. GAP Projesinin tamamlanmaması da ilimiz, bölgemiz ve ülkemiz adına büyük bir kayıptır.

Gaziantep, Yesemek Açık Müzesi, Zeugma, Antik Dülük Kenti, Rum Kale, Antep Evleri, Antep Kalesi, hanları, hamamları ve mutfağı ile inanç ve kültür turizminde önemli bir potansiyele sahiptir. Gaziantep'in çevresindeki illerle birlikte turizmde kalkınması, işsizliği ortadan kaldırabileceğinden teşvikle desteklenmelidir.

Gaziantep'teki hızlı nüfus artışı çarpık kentleşmeyi, işsizliği ve sosyal sorunlar ile artan asayiş sorunlarını beraberinde getirmektedir.

Sonuç olarak, çok göç alan Gaziantep, teşvik yasasından faydalandırılmaması nedeniyle sanayisinde, ticaretinde ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Kuraklık ve maliyetlerin fazlalığı nedeniyle çiftçimiz zor durumdadır. % 6'lık nüfus artışı da işsizliği, çarpık kentleşmeyi, eğitim, asayiş sorunlarını ve sosyal sorunları beraberinde getirmektedir. Gaziantep'in bu çok acil ve ağır sorunlarının, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulacak bir meclis araştırma komisyonu tarafından bütün boyutlarıyla incelenmesi ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi hayati önem arz etmektedir.

3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin, yoksulluk sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/202)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'de yoksulluk sınırının ve yoksulluğun boyutlarının araştırılması, açlık ve yoksulluk sınırındaki insanların tespiti, bunlara yapılan yardımların yeniden bir yasal statüye kavuşturulması, refahın tabana yayılarak yoksulluğun ortadan kaldırılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mehmet Serdaroğlu                              (Kastamonu)

2) Oktay Vural                                          (İzmir)

3) Süleyman Nevzat Korkmaz                  (Isparta)

4) Osman Ertuğrul                                    (Aksaray)

5) Recep Taner                                          (Aydın)

6) Erkan Akçay                                         (Manisa)

7) Ahmet Orhan                                        (Manisa)

8) Mustafa Enöz                                        (Manisa)

9) Kamil Erdal Sipahi                                (İzmir)

10) Osman Durmuş                                  (Kırıkkale)

11) İsmet Büyükataman                            (Bursa)

12) Zeki Ertugay                                       (Erzurum)

13) Cemaleddin Uslu                                (Edirne)

14) Yılmaz Tankut                                    (Adana)

15) Süleyman Latif Yunusoğlu                 (Trabzon)

16) Abdülkadir Akcan                              (Afyonkarahisar)

17) Hasan Özdemir                                   (Gaziantep)

18) Akif Akkuş                                         (Mersin)

19) Hasan Çalış                                         (Karaman)

20) Reşat Doğru                                        (Tokat)

 

Gerekçe:

Tüm dünyada ve ülkemizde gıda fiyatlarında meydana gelen anormal artışlar, özellikle toplumumuzun yoksul ve muhtaç kesimlerinin geçim şartlarını daha da olumsuz duruma getirmiştir.

Ekonomimizin temelinde "sosyal devlet" anlayışının terk edilerek, dar ve sabit gelirlilere yönelik sürdürülen ekonomik politikaların olumsuz etkisi, gıda fiyatlarındaki artışla daha da net görünür hâle gelmiştir. Gıda fiyatlarındaki artış küresel bir açlık tehlikesini doğururken, sürekli artış gösteren işsizlik ise, fakir fukara ve yoksulun yaygınlaşmasına yol açmaktadır.

Mayıs 2008 itibariyle dört kişilik bir aile için hesaplanan açlık sınırı 720 YTL, yoksulluk sınırı ise 2 bin 346 YTL'dir. Aylık net asgari ücret ise 435 YTL'dir. Bu tutar insan onurunun gerektirdiği harcamanın beş günlük karşılığıdır.

Ülkemizde özellikle son yıllarda zengin ve fakir arasındaki gelir uçurumu artarken, kent ve kırsalda yaşayanlar arasında da gelir farkı büyüyerek açıldı. 2005 yılında Türkiye genelinde açlık sınırında yaşayanların yüzde 54'ü kırsal kesimde iken, 2006 yılında bu oran maalesef yüzde 97'ye yükseldi. Günümüzde artık açlık sınırında yaşam mücadelesi veren vatandaşlarımızın neredeyse tamamı kırsal kesimdedir.

Her ülkenin temel dinamiği olan orta direk ülkemizde zor günler geçirmektedir. Bir başka ifadeyle Türkiye'de orta direk çökmüştür. Orta direğin çöküşü ise, çeşitli olumsuzlukları beraberinde getirmektedir. Emeklinin büyük bir bölümü açlık sınırında, memur, işçi, çiftçi ve esnaf zor durumdadır. Dar gelirlinin durumu her geçen gün kötüye giderken, aç ve yoksul sayısı ise her geçen gün daha da artmakta ve dolayısıyla da bunlara yapılan gıda, yakacak gibi yardımlar da her yıl katlanarak karşılanmaya çalışılmaktadır.

Yoksul vatandaşlarımıza yardımcı olmak, maddi ve manevi destekte bulunmak sosyal devlet olmanın vazgeçilmez gerekliliklerinden biridir. Yoksul vatandaşlarımıza yapılan ayni ve nakdi yardımların, insan onurunu zedelemeden, bir düzen ve statüye bağlı olarak yapılması da ayrı bir öneme sahiptir.

Türkiye'de yoksulluğun resmine bakılarak; ekonominin düzeltilmesi için ne yapılması gerektiğine karar verilmesi, tarımdan kaçan nüfus nedeniyle, kırsal kesimde insanlarımızın aç yaşamaya mahkum edilmelerinin önüne geçilmesi, özellikle teşvik sisteminin verimli hale getirilerek üretim yapan, istihdamı artıran bir ülke haline gelmemiz gerekmektedir.

Ülkedeki, yoksul ve aç sayısının artması ve bunlara sağlanan yardımlarında yıllar itibariyle artış göstermesi siyasi iktidarların ya da başbakanların övünç kaynağı olmamalı, aksine yoksulluk ve açlığın giderilmesi için ekonomik politikaların hayata geçirilmesine önem verilmelidir. İnsanlarımız, hayatlarını ekmeğe-aşa, dolayısıyla yardıma muhtaç şekilde sürdürmek zorunda bırakılmamalıdır.

Ekonomik yoksulluk içinde bulunan vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarının karşılanması için yapılan yardımların da belirli bir statüye kavuşturularak, yeniden yasal bir zemine oturtulması da kaçınılamaz bir gerekliliktir. Özellikle Büyükşehirlerde belediyelerin kaynağının nereden geldiği belli olmayan yardımları da belirli bir denetime ve yasal bir statüye kavuşturulmalıdır. Vatandaşı içinde bulunduğu yokluğa muhtaç bırakmak ve bundan faydalanarak, iradesine ipotek koymak sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmamaktadır.

İşte tüm bu nedenlerle, Türkiye'de yoksulluk sınırının ve yoksulluğun boyutlarının araştırılması, açlık ve yoksulluk sınırındaki insanların tespiti, bunlara yapılan yardımların yeniden bir yasal statüye kavuşturulması, refahın tabana yayılarak yoksulluğun ortadan kaldırılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması gerekmektedir.

4.- Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin, CHP Genel Sekreterinin yasa dışı dinlendiği iddiasının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/203)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemiz, demokratik bir ülkedir. Aynı zamanda bir hukuk devletidir. Bütün demokratik devletlerde olduğu gibi ülkemizde de şahısların mahkeme kararı olmadan dinlenmesi kişi özgürlüğüne bir müdahaledir ve suç teşkil etmektedir. Bu durum asla kabul edilemeyeceği gibi aynı zamanda demokrasiyi zedeleyecektir. Son günlerde gündeme gelen CHP Genel Sekreterinin dinlenmesi iddiasının bütün yönleriyle araştırılması ve varsa sorumlularının ortaya çıkarılması amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Nihat Ergün                                   (Kocaeli)

2) Bekir Bozdağ                                 (Yozgat)

3) Sadullah Ergin                               (Hatay)

4) Mustafa Elitaş                                (Kayseri)

5) Taner Yıldız                                   (Kayseri)

6) Ahmet Aydın                                 (Adıyaman)

7) Mehmet Emin Ekmen                    (Batman)

8) Abdurrahman Kurt                        (Diyarbakır)

9) Ayhan Sefer Üstün                        (Sakarya)

10) Fatih Metin                                  (Bolu)

11) Veysi Kaynak                              (Kahramanmaraş)

12) Durdu Mehmet Kastal                 (Osmaniye)

13) Haydar Kemal Kurt                     (Isparta)

14) Hayrettin Çakmak                        (Bursa)

15) Mehmet Cemal Öztaylan             (Balıkesir)

16) Zeyid Aslan                                 (Tokat)

17) Mustafa Cumur                           (Trabzon)

18) Cemal Kaya                                 (Ağrı)

19) Ahmet İnal                                   (Batman)

20) Özkan Öksüz                               (Konya)

21) Mahmut Durdu                            (Gaziantep)

22) Mustafa Ataş                               (İstanbul)

23) Faruk Septioğlu                           (Elâzığ)

24) Cemal Taşar                                 (Bitlis)

25) Nurettin Canikli                           (Giresun)

26) Mehmet Ocakden                        (Bursa)

27) Yusuf Coşkun                             (Bingöl)

 

Gerekçe:

Bugüne kadar ülkemizde birçok kişi yasadışı dinlemelerin mağduru olmuşlardır. Yasadışı dinlemelerden ötürü çok sayıda davalar açılmış, bu konu sürekli tartışılmıştır. Yasadışı olarak dinlendiğini öne sürenler arasında siyasetçiler, gazeteciler ve hatta yargı mensupları bulunmaktadır. Demokratik bir hukuk devleti olan ülkemizde, geçmişte bu tür olayların yaşanması, toplumda demokrasiye olan güvenin zedelenmesine yol açmıştır.

Günümüze değin yasadışı dinlemeler sürekli ülke gündemini meşgul edegelmiştir. Geçmişte bazı yüksek mahkemelerimiz bu şekilde elde edilen bilgileri hukuka aykırı yoldan elde edildiği için delil olarak kabul etmemiştir. Yasadışı dinleme, hem Anayasa hem de insan hakları ihlalidir. Zira Anayasamız hem kişilerin özel hayatlarının gizliliğini hem de haberleşme hürriyetlerini güvence altına almıştır.

İnsanların Anayasa ile güvence altına alınmış olan haklarının ihlali, hiç kuşkusuz kabul edilemez. Adalet ve Kalkınma Partisi kurulduğu günden bu yana hep demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini kendisine ilke edinmiştir. Parti programında da bunu dile getirmiş, bunları bir davranış biçimi haline getirip bu şekilde insan hakkı ihlallerini ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa insan Hakları Sözleşmesinin insan hakları alanında getirdiği standartları uygulamaya geçirmeyi hedeflemiş ve bu yolda çok büyük mesafeler elde etmiştir.

Yasadışı dinlemeler de bir insan hakkı ihlalidir. Hukuksuz bir davranıştır. Esasında son 5-6 yıllık döneme baktığımızda yasadışı dinlemeler konusunda önemli çalışmalar yapılmış ve bu konu ile ilgili 5397 sayılı yasa 03.07.2005 tarihinde Meclis'te kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir.

Yapılan düzenleme ile keyfilikler giderilmiş, yanlışlıklar önlenmiş ve bunun bir merkezden yönetilmesi, sadece yargı kararıyla olabileceği düzenlenmiştir.

Son zamanlarda ülkemizde yaşanan ve basına yansıyan CHP Genel Sekreterinin dinlenmesi iddiaları ile tekrar gündemimize girmiştir ve bu konuda tartışmalar yapılmaktadır. Bu konunun ayrıntılı bir şekilde araştırılmasının ve sonucuna göre gereğinin yapılmasının doğru olacağı kanaatindeyiz.

Bütün bu nedenlerden ötürü, CHP Genel Sekreterinin kanunsuz olarak dinlenmesi iddialarına ilişkin Meclis Araştırması açılmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz.

5.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, yasa dışı dinleme ve takip iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/204)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son günlerde bazı kişi ve kuruluşlar hakkında "Dinlenme", "İzlenme" ve "Dosya Oluşturma" yapıldığı iddiaları basında ağırlıklı bir biçimde yer almaktadır.

Bu konuda hemen her gün yeni bir haber gündeme getirilmektedir. Güvenlik güçlerinin yanında bazı merkezlerin ve/veya kişilerin, bazı ileri teknik cihazlar kullanarak çok yaygın "telefon dinlemesi" veya "ortam dinlemesi" yaptığı ve yapıldığı yönünde kuşkular artmaktadır.

Anayasa, özel hayatın gizliliği, aile hayatına saygı, haberleşme hürriyeti gibi temel hak ve özgürlükleri teminat altına almıştır.

Basında yer alan bu haberler, bu temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği, özel hayatın hukuk dışı yollarla dinlendiği ve gerektiğinde kullanılmak üzere dosyalandığı yönünde endişeleri geliştirmiştir.

Bu gelişmeler karşısında yeterince tedbir alamayan AKP Hükümetinin yönetiminde ülkenin hızla totaliter bir yapıya sürüklendiği, demokratik rejimimizin artık halkını koruyan ve kollayan değil, halkını gözetleyen, izleyen ve fişleyen bir şekle büründüğü duygusu yaygınlaşmaktadır.

Suçla mücadele yapılırken dinleme ve takip yapılması yöntemleri ve şekli yasalarımızda tanımlanmaktadır. Buna rağmen, bazı uygulamalarla hukuk istismar edilerek vatandaşımızın üzerinde yasa dışı tahakküm ve baskı yaratılmak istendiği kuşkuları artmıştır.

Bu durum, güven ortamını tamamen sarsacağı, vahim gelişmelere sebep olacağı hususunda kamuoyunda derin bir endişe oluşturmuştur.

Anayasa'da tanımını bulan "Özel hayatın gizliliği" ve "Haberleşme hürriyeti", Demokratik Parlamenter Rejimin ve İnsan Haklarına dayalı Hukuk Devletinin geleceği açısından vazgeçilmez bir temel değerdir.

Vatandaşlarımızın vazgeçilmez bu temel hak ve özgürlüklerini korumak, geliştirmek ve bu alana yönelik tehditleri ve istismarları önlemek, iktidarlar için en önemli sorumluluk ve görevdir.

Bu konuda alınması gereken yasal tedbirleri araştırmak TBMM'nin görevidir.

Bu gerekçe ile Anayasanın 98 ve içtüzüğün 104 ve 105 maddesi uyarınca Meclis Araştırması açılmasını TBMM'de Grubu bulunan Siyasi Partilerden alınacak eşit sayıda Milletvekili ile bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.

 

Oktay Vural

Mehmet Şandır

 

İzmir

Mersin

 

MHP Grup Başkanvekili

MHP Grup Başkanvekili

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:

B) Önergeler (Devam)

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun (6/643) ve (6/648) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/55)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin sözlü sorular kısmının 279 uncu ve 284 üncü sıralarında yer alan (6/643) ve (6/648) esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Reşat Doğru

                                                                                                                  Tokat            

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Başbakanlığın Anayasa’nın 82’nci maddesine göre verilmiş iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:

A) Tezkereler (Devam)

2.- İran’a resmî ziyarette bulunan Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak’a refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/451)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak’ın, 12-14 Mayıs 2008 tarihlerinde Tahran’da düzenlenen “İskan ve Kentsel Gelişim Konusunda 2. Asya-Pasifik Bakanlar Konferansı”na katılmak üzere, 11-15 Mayıs 2008 tarihleri arasında İran’a yaptığı resmi ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                                                                                    Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                               Başbakan

Liste:

İrfan Gündüz                            İstanbul Milletvekili

Taner Yıldız                              Kayseri Milletvekili

HASAN MACİT (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım efendim.

Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.                                                              

Kapanma Saati: 16.59

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.16

BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Başbakanlık tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, tezkere kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3.- Azerbaycan’a resmî ziyarette bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/452)

                                                                                                              28/5/2008

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in, temaslarda bulunmak üzere bir heyetle birlikte 22-25 Nisan 2008 tarihlerinde Azerbaycan’a yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                                                                                    Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                               Başbakan

Liste:

Abdurrahman Arıcı                        Antalya Milletvekili

Ali Güner                                       Iğdır Milletvekili

BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tezkere kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına dair bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:

4.- Bazı milletvekillerinin izinli sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/453)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Aşağıda adları yazılı sayın milletvekillerinin  hastalıkları nedeniyle hizalarında gösterilen süre ile izinli sayılmaları Başkanlık Divanının 14 Mayıs 2008 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

                                                                                                           Nevzat Pakdil

                                                                                               Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                              Başkanı V.

"Rize Milletvekili Bayram Ali Bayramoğlu, 11/02/2008 tarihinden itibaren 22 gün ve 28/04/2008 tarihinden itibaren de 20 gün olmak üzere toplam 42 gün,"

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

"İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci, 12/02/2008 tarihinden itibaren 70 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

"Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Kuş, 19/02/2008 tarihinden itibaren 3 ay,"

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

"Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, 20/02/2008 tarihinden itibaren 20 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

"Sinop Milletvekili Kadir Tıngıroğlu, 25/02/2008 tarihinden itibaren 1 ay,"

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

"Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut, 27/02/2008 tarihinden itibaren 67 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

"Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey, 02/04/2008 tarihinden itibaren 23 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

"Bayburt Milletvekili Fetani Battal, 04/04/2008 tarihinden itibaren 40 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

"Bursa Milletvekili Necati Özensoy, 05/04/2008 tarihinden itibaren 22 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

"Konya Milletvekili Abdullah Çetinkaya, 09/04/2008 tarihinden itibaren 20 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

“Sivas Milletvekili Osman Kılıç, 18/04/2008 tarihinden itibaren 94 gün,”

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

“Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay, 28/04/2008 tarihinden itibaren 21 gün.”

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bazı milletvekillerine ödenek ve yolluğunun verilebilmesi için dört tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:

5.- Sivas Milletvekili Osman Kılıç’ın ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/454)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında aralıksız iki aydan fazla izin alan Sivas Milletvekili Osman Kılıç’ın İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi, Başkanlık Divanının 14 Mayıs 2008 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

                                                                                                           Nevzat Pakdil

                                                                                               Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                              Başkanı V.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

6.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/455)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında aralıksız iki aydan fazla izin alan Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi, Başkanlık Divanının 14 Mayıs 2008 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

                                                                                                           Nevzat Pakdil

                                                                                               Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                              Başkanı V.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

7.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Kuş’un ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/456)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında aralıksız iki aydan fazla izin alan Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Kuş’un İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi, Başkanlık Divanının 14 Mayıs 2008 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

                                                                                                           Nevzat Pakdil

                                                                                               Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                              Başkanı V.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

8.- İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci’nin ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/457)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında aralıksız iki aydan fazla izin alan İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci’nin İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi, Başkanlık Divanının 14 Mayıs 2008 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

                                                                                                           Nevzat Pakdil

                                                                                               Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                              Başkanı V.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önergesi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- Genel Kurulun 3/6/2008 Salı ve 4/6/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 3/6/2008 tarihli birleşiminde (10/203) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşülmesine ve bunu müteakiben kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi

                                                                                                             03/06/2008

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu, 03.06.2008 Salı günü (Bugün) toplanamadığından yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, TBMM İçtüzüğünün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                             Nihat Ergün

                                                                                                                Kocaeli

                                                                                               AK Parti Grup Başkan Vekili

Öneri:

Genel Kurulun 3.6.2008 Salı ve 4.6.2008 Çarşamba günkü Birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi,

Genel Kurulun 3.6.2008 tarihli Birleşiminde; 10/203 esas numaralı CHP Genel Sekreterinin dinlenmesi iddiasının bütün yönleriyle araştırılması ve varsa sorumluların ortaya çıkarılması amacıyla ilgili Meclis araştırması önergesinin görüşülmesi ve bunu müteakiben Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,

Çalışma saatlerinin,

3.6.2008 Salı günü 15:00-23:00;

4.6.2008 Çarşamba günü 13:00-23:00

5.6.2008 Perşembe günü 13:00-21:00

saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi,

Önerilmiştir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lehte ve aleyhte söz isteyen arkadaşlarımızın sayısı fazla olduğu için kura çekeceğiz.

Lehte Hasan Macit Bey ve Nurettin Canikli.

Aleyhte de çekiyoruz efendim.

İlk söz, Hasan Macit’e aittir.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Aleyhte kim çıktı efendim?

BAŞKAN – Kamer Genç ve Tayfun İçli aleyhte.

Sayın Macit, lehte söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Macit. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

HASAN MACİT (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti adına saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, biraz önce bir karar yeter sayısı istendi ve Mecliste 139 milletvekili arkadaşın bulunmadığı tespit edilerek on dakika ara verildi. Danışma Kurulunun anlaşamaması sonucu Grup Başkanlığının vermiş olduğu önergede Meclisin çalışma sürelerinin uzatılması öneriliyor. Buna katılıyoruz, evet Meclis gerçekten mesaisini gerektiğinde uzatmalı, gerektiğinde öncelikli, acil olan yasaları veyahut da araştırma konularını görüşmeli ama bunu görüşürken de burada yeterli çoğunluğu mutlaka bulundurmalı diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, geçen haftalarda da bu Meclisin çalışma sürelerinin uzatılması sonucu burada zaman zaman karar yeter sayısı veyahut da toplantı yeter sayısı bulunamadığı görüldü. Bu Meclisimizin saygınlığına gölge düşüren hareketlerdir. Burada sayın iktidar partisi milletvekili 339 tane arkadaşımızın olduğunu ama burada karar yeter sayısı olarak 139 kişinin bulunması gerektiğini hepimiz biliyoruz ve biliyorsunuz. O zaman, 339 milletvekili olan bir partinin burada lütfen 139 arkadaşı bulundurarak yani en alt yasal bir şekilde çoğunluğun bulundurulması gerekir diye düşünüyorum. Yoksa hepsinin bulunması, iktidar ve muhalefette olan bütün milletvekillerinin burada görüşülen, müzakere edilen konularla ilgili katkılarının konulması en güzel bir çalışma sistemi. Ama hiç olmazsa, asgari istenen rakamın bulunması gerekir.

Değerli arkadaşlar, biz zaman zaman Türkiye’nin lehine olan yasal düzenlemelere destek oluyoruz ve bu nedenledir ki karar yeter sayısı istemiyoruz. Ama bunu da istismar ederek burada 20-30 kişiyle eğer yasal düzenlemeler yapılır ve çıkarılırsa -bu da bizi izleyen kişiler tarafından, izleyicilerimiz tarafından- bu Meclisin, yüce Meclisin saygınlığına gölge düşer diye düşünüyorum. Bu nedenle, burada gerekli çoğunluğun mutlaka ve mutlaka bulundurulması zarureti vardır. Bunu, sayın grup başkan vekili arkadaşlarımızın vermiş olduğu önergeleri… Gerçekten bu süreler güzel, uzasın ama burada da yeterli çoğunluk mutlaka bulunsun.

Biz, eğer her zaman bu karar yeter sayısını istemiyor isek engellenmesini istemediğimizden dolayı istemiyoruz ama biraz önce, konuşmayı istediğim için, bunu konuşabilmem için karar yeter sayısı istedim, bazı arkadaşlarımız da bu konuda gücendiler. Gücenmesinler. Burada biz geçen dönemlerde nasıl çalışıldığını, AKP’li milletvekili arkadaşların burada nasıl muhalefet ettiğini, nasıl karar yeter sayısı ve toplantı yeter sayısı isteyerek Meclisi tıkama noktasındaki gayretlerini yaşadık, gördük. Saygı duyuyoruz ve bizim de bu tür davranışlarımıza lütfen iktidar partisi saygı duysun diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, burada grup önerisinde Meclis araştırması komisyonu kurulması veyahut da Meclis araştırmasıyla ilgili bir öneri söz konusu. Bunu da destekliyoruz ama bu öneri bence eksik bir öneridir.

Değerli arkadaşlar, sadece burada söz konusu olan arkadaşımızın, milletvekili arkadaşımızın dinlenmesi veyahut da onunla ilgili iddialar kamuoyunda dolaşmıyor. Bence en önemli bir konu da kamuoyunda konuşulan, tartışılan Anayasa Mahkemesi Başkan Vekilinin dinlenmesi veyahut da izlenmesi olayıdır. Niçin bu konu buraya eklenmiyor?

Bir diğer konu: Bugün eğer gazeteleri okumuşsanız -ki hepinizin okuduğuna inanıyorum- emniyetten bir yetkili, 70 milyon insanın cep telefonlarının dinlendiğiyle ilgili mahkeme kararı çıkardıklarını, bunun Anayasa’nın 22’nci maddesindeki haberleşmenin gizliliği esasına dayanarak kamuoyuyla paylaşmayacakları garantisini vererek bu kararı çıkardıklarını söylüyor.

Değerli arkadaşlar, bunları gerçekten Türkiye Büyük Millet Meclisinin enine boyuna  araştırması gerekir. Kamuoyunu tatmin etmek adına, kamuoyunda bu tartışmaların selameti, doğruluğu adına ve birtakım zan altında kalmaları önlemek adına bunun tartışılması gerekir. Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Arkadaşımızın vermiş olduğu önergede bu detaylar yazılmış. Gelin onu da bu önergeyle birleştirerek geniş bir araştırma isteyelim ve bu konu geniş bir şekilde araştırılsın. Sadece bir olaya bağlı olarak kalınmasın ve detaylı bir araştırma, kamuoyunu tatmin eden bir araştırma komisyonu kuralım ve bu arkadaşlarımız çalışsın, bize kamuoyundaki bu tartışmalarla ilgili kamuoyunu tatmin edecek, bizleri tatmin edecek gerekli sonucu açıklasınlar diye düşünüyorum ve bu nedenle buradaki araştırma komisyonuyla ilgili olan öneri eksiktir diyorum. Daha geniş, daha detaylı bir komisyonun kurulması gerekir.

Değerli arkadaşlar, sabahleyin haberleri izlerken Sayın Maliye Bakanının bir açıklaması gözüme takıldı. Sayın Maliye Bakanı, esnaflarla ilgili vergi indirimi yapacağını, iyileştirme yapacağını söyledi. Teşekkür ederiz kendisine ama arkasından devam etti, leasing usulü uçak alan esnaflara KDV’nin yüzde 1’e indirilmesini söyledi.

Değerli arkadaşlar, acaba Türkiye’de leasing usulüyle kaç tane esnaf uçak almaktadır? Eğer esnaflarla ilgili bir iyileştirme, bir vergi iyileştirmesi düşünülüyorsa, bugün kepenk kapayan esnaflarımızın durumunun iyileştirilmesi gerekir. Bugün küçük esnaflarımızın yaşadığı sıkıntıları, yaşadığı sorunları çözme adına bir iyileştirme yapılması gerekir. Üst düzeyde veyahut da çok elit bir kısmın yararlanacağı bir düzenlemenin kamuoyuna âdeta tüm esnafların yararlanacağı şekilde bir iyileştirme olarak sunulması kamuoyunu yanıltmadır, kandırmadır diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün Türkiye’de esnaflarımız siftah edemeden dükkân kapamaktadır ve gerçekten sorunları çok büyüktür, masraflarını dahi çıkaramamaktadır ve bu nedenle esnaflarımız kepenk indirmektedir. Esnaflarımızın sorunlarını çözmek için, iyileştirme yapmak için esas sıkıntıda olan esnaflarla ilgili düzenlemelerin yapılması daha sağlıklı olur, daha yararlı olur, kamuoyunu tatmin eder diye düşünüyorum. Yoksa üç beş firmanın alacağı uçaklardaki KDV indirimi çok fazla bir iyileştirme, rahatlama getirmeyecektir diye düşünüyorum. Bunun arkasından da düşünmeden edemiyorum: Acaba Sayın Maliye Bakanının oğulları uçak işine mi girecek diye de kaygılanmıyor değilim çünkü geçmişte bir gıda ile ilgili KDV indirimlerinde bu tür olaylara rastlamıştık.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yumurta, yumurta… Mısır…

HASAN MACİT (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bir diğer konu: Gerçekten grup önerisindeki bu Meclisin çalışma saatlerinin uzatılması doğru. Ama bazı konular, bazı doğrular da var:

Sayın Dışişleri Bakanımız, Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonunda yaptığı bir görüşmede “Türkiye’de sadece gayrimüslim azınlıklar değil Müslüman çoğunluk da dinî özgürlükleriyle ilgili sorunlar yaşıyor.” diye bir açıklama, Türkiye'nin dışında, Türkiye'nin yönetimiyle ilgili, bir jurnallemeyle ilgili bir söz sarf etmiştir. Sayın Dışişleri Bakanımız bunu niçin söylemiştir, neden söylemiştir bilemiyorum ama Sayın Dışişleri Bakanımızın bu konuyla ilgili bir açıklama yapması gerekir diye düşünüyorum ve Türkiye’den, Türk milletinden özür dilemesi gerekir diye düşünüyorum. Bugün Türkiye’de dinî inançlarını yerine getirmeyle ilgili acaba Sayın Dışişleri Bakanının bir kaygısı, bir tespiti mi vardır?

Değerli arkadaşlar, eğer Afganistan’daki Taliban’ın uygulamak istediği dinî inançları yerine getirmeyle ilgili, sistemle ilgili bir benzetmesi söz konusuysa diyecek bir şey yok. Ama bugün Türkiye’de “Ben Müslüman’ım” diyen “İnancımın gereği ibadetimi yapıyorum ve şu şekilde yapacağım” diyen hiçbir Müslüman yurttaşımıza bir engelleme söz konusu değildir. Eğer varsa bir engelleme…

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Mars’ta mı yaşıyorsun sen? Orada öyle istediğin gibi konuşamazsın.

HASAN MACİT (Devamla) – Sayın Milletvekili, kürsü burada…

BAŞKAN – Lütfen…

HASAN MACİT (Devamla) – Sayın milletvekili, kürsü burada, varsa bir düşüncen, gelir burada açıklarsın, oradan sataşmayla olmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Milletin önünde öyle istediğin gibi konuşamazsın.

BAŞKAN – Dinler misiniz Sayın Milletvekili.

Sayın Macit, son dakikanızı veriyorum. Lütfen konuşmanızı tamamlayın. Biraz önerge üzerinde konuşsanız daha iyi olur efendim.

Buyurun.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Önerge üzerinde konuş.

HASAN MACİT (Devamla) – Ben, önerge üzerinde konuşuyorum ve önergenin lehinde olduğumu, önergeye Meclisin çalışma saatlerinin uzatılmasıyla ilgili destek olduğumu söylüyorum.

Ama, bunun yanı sıra, Türkiye sınırları dışında söz sarf eden Sayın Dışişleri Bakanının sarf ettiği sözleri Türk kamuoyuna açıklaması, niçin böyle yapıldığını söylemesi gerektiğini de bir milletvekili olarak buradan, kürsüden söylüyorum.

Kürsüden bir milletvekili kendi düşüncelerini ifade etmek durumundadır. Siz “Her şeyi söyleyemezsiniz.” diyorsunuz, siz her şeye baskı yapıyorsunuz.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Ağzına geldiği gibi konuşamazsın!

HASAN MACİT (Devamla) - Ama, ben ağzımdan çıkanı biliyorum. Bildiğim için de böyle konuşuyorum.

Değerli arkadaşlar, siz özgürlükler diye, demokrasi diye baskı sisteminizi götürürseniz… Dün Flash TV’de bir programı kaldırttınız. Niçin kaldırtıldığının kamuoyuna açıklanması ve kamuoyunun bilmesi gerekir. Acaba, o vatandaşın orada sarf ettiği sözlerden dolayı mı kaldırıldı, Türk kamuoyunun bilinçlendirilmesi yönündeki kaygılardan dolayı mı kaldırıldı, Türk kamuoyunun bunu bilmesi gerekiyor.

Hepinize saygılar sunarım. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Macit.

Önerinin aleyhinde, Tunceli Milletvekili Kamer Genç.

Sayın Genç, buyurun.

Süreniz on dakikadır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisin çalışmasıyla ilgili olarak AKP Grubunun düzenlediği grup önerisi üzerinde aleyhte söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii ki, Meclisin çalışması gerekli. Ama, on saat Meclis çalışamaz. Yani, bir kanun çıkarıp da bu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda, çıkan kanunları kaç tane milletvekili arkadaşımız biliyor? Mahiyetini…

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Hepsi biliyor.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sen Grup Başkan Vekilisin, sen bile bilmiyorsun. Her yerde seninle tartışabilirim Mustafa Elitaş, tamam mı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ben bir şey söylemedim.

BAŞKAN – Lütfen, laf atmayın; dinler misiniz efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani, ondan sonra, senin çıkardığın kanunlarla gel televizyonlarda seninle tartışalım ve bilmiyorsun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ne yaptığını bilmiyorsun. Ağzından çıkanı bilmiyorsun, ben söylemedim. Kime ne yapacağını bilmiyor, şaşırmış.

KAMER GENÇ (Devamla) -  Üstelik de buraya devletin aleyhinde bu devleti trilyonlarca lira zarara sokan korsan önergeleri son anda veriyorsun.

BAŞKAN –  Yani, Sayın Genç deyince doğru mu oluyor yani; doğru değil ki. Dinleyin şimdi. Dinleyin, lütfen dinleyin.

KAMER GENÇ (Devamla) – Ve devletin maliyesini iflasa getiren grup başkan vekillerinden de sensin.

BAŞKAN – Sayın Genç, karşılıklı konuşmayalım.

KAMER GENÇ (Devamla) -  O son zaman, geçen hafta verdiğiniz o dövizle yapılan ihalelerden hangi müteahhitler lehine verdiğiniz o önergelerde hangi müteahhitlerin ne kadar para alacağını sonra çıkaracağız, irtibatları da tespit edeceğiz, bunları da bilesiniz.

Şimdi, değerli milletvekilleri, gerçekten bu Parlamentoda yani en fazla bakın, ben Danışma Meclisi üyeliğinde çalıştım. Ama bu Parlamentoda üzerimde hissettiğim baskıyı hiçbir yerde hissetmedim. Ben kürsüye çıktığım zaman asker yönetime karşı da çok sert eleştiriler yaptım. Ama, burada çıkıyoruz, düşüncelerimizi söylüyoruz. Sizin arkadaşlarınız da zaman zaman karşımıza çıkıyor, tehdit ediyorlar.

Bakın, ben tehditlere pabuç bırakacak bir insan değilim, onu bilesiniz ve benim arkamda Tunceli halkı var ve benim arkamda kamuoyu var. İsterseniz denersiniz, onu da bilesiniz.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Değmez…

KAMER GENÇ (Devamla) – Onun için, yani ben tehdide gelen bir insan değilim. Bunu bilesiniz. Siz dürüst çalışın, ben de sizin dürüstlüğünüzü çıkıp burada öveyim ama her hareketinizde bir suistimal var. İşte, gazetede bugün yazıyor. Karakoçan Kaymakamı orada kız öğrencilere vasıta tahsis etmiyor ve onu söyleyen Elâzığ Milletvekili -kendisine saygılar sunuyorum- Feyzi İşbaşaran Bey müdahale ediyor. “Yahu Sayın Milletvekilim, bunlar Alevi” diyor. Yani, işte kaymakamlarınızın… Ve bu İçişleri Bakanı da bu kaymakamı koruyor.

ASIM AYKAN (Trabzon) – Bölücülük yapıyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın beyler, bu Parlamentoda bölücülük yapmayan tek insan benim.

ASIM AYKAN (Trabzon) – Sensin, sen.

KAMER GENÇ (Devamla) - Ben mümkün olduğu kadar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bölünmez bütünlüğünü savunan ve burada hiçbir zaman bölücülük yapmak istemeyen benim.

ASIM AYKAN (Trabzon) – Söyledin demin!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ama maalesef siz bölücülüğün daniskasını yapıyorsunuz.

ORHAN KARASAYAR (Hatay) – Sen yapıyorsun!

KAMER GENÇ (Devamla) – Bolu Valisini niye görevden aldınız? Alevi olduğu için görevden aldınız.

BAŞKAN – Sayın Genç, bakar mısınız?

KAMER GENÇ (Devamla) – Size bir tek örnek vermek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç, niçin söz aldınız siz?

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, Parlamento çalışmalarıyla ilgili.

BAŞKAN – Lütfen… Hayır, Parlamentoyla ilgili değil.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, Parlamentoyu ilgilendiriyor.

BAŞKAN – Hükûmetin icraatları, onların hesabını Hükûmet verecek, Hükûmet verir efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, şimdi, bakın, bunlar… Ben bu vesileyle konuşacağım yani.

BAŞKAN – Hayır, siz öneri üzerinde söz aldınız, öneri için…

KAMER GENÇ (Devamla) – Parlamento bugün… Eğer Hükûmet bu memlekette ayrımcılık yapıyorsa, birtakım öğrenciler Alevi olduğu için kamu hizmetlerinden mahrum ediliyorsa çıksın desin ki, ben bunu böyle yapmadım.

Ben size sormak istiyorum: Hükûmetiniz zamanında, efendim, üst bürokratlığa getirdiğiniz bir tane Alevi inançlı müsteşar var mı? Yani, bir tane vali vardı herhâlde, onu da aldınız.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Mezhep kışkırtıcılığı yapıyor!

BAŞKAN – Dinleyelim efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, bakın değerli milletvekilleri, şimdi, burada ben halkın temsilcisiyim, milletvekiliyim. Burada düşüncelerimizi söylüyoruz. Bizi burada baskı altında tutarak, laf atarak bizi susturamazsınız.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – “Türk devletinin valisi değil.” diyorsun!

KAMER GENÇ (Devamla) – Size müşahhas örnek veriyorum efendim, müşahhas örnek veriyorum.

Şimdi, getirdiniz, “GAP’la 3 milyon 800 bin kişiye iş bulacağız…” Bundan daha büyük bir yalan olur mu yahu?

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Bulundu, bulundu!

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, benim ilim de Tunceli. Allah rızası için gidin, bir nahiye yolu asfalt değil. Hiçbir, doğru dürüst hizmet gelmiyor. Yani, efendim, köy yollarımızın hâli ortada, gelen paralar ortada.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Çalışmıyorsun demek ki! Hiçbir şey yapmıyorsun!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben ne çalışacağım yahu? Ben ne çalışacağım?

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Ne demek “Ne çalışacağım?” Burada car car car konuşacağına git iline hizmet et!

KAMER GENÇ (Devamla) – Hükûmet sizsiniz, altı senedir oradasınız ve bu Hükûmetten hizmet bekliyorum.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Hizmet et o zaman!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

KAMER GENÇ (Devamla) – Kendi ilinize getirip de katrilyonlar vereceğinize… Ben Rize’ye yapılan yatırımla Tunceli’ye yapılan yatırımları mukayese etmek istiyorum.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Ne yatırımı!

KAMER GENÇ (Devamla) –  Buyurun, siz, ben… Rize milletvekili bir gün, televizyon kanalında geçen konuşurken 800 trilyon lira nasıl orada yatırım yapıldığını anlattı.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Car car car burada öteceğine gidip ilinde çalışsana!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben de kendi ilimde birtakım yatırımlar yapılmasını istiyorum. Dolayısıyla burada…

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Geziyorsun, beş yıldızlı otellerden indiğin yok aşağıya!

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, yarası olan gocunur.

BAŞKAN – Sayın milletvekili, lütfen… Böyle bir usul yok. Dinler misiniz. Cevap verirsiniz siz.

KAMER GENÇ (Devamla) – Eğer dürüst çalışılsa, memleketin birliğine ve bütünlüğüne uygun hareket edilse ondan sonra böyle hareket edilmez.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Öneriyle ilgili konuşsun Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Cevap verirsiniz efendim.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Zaman israfı yapıyor Sayın Başkanım, Meclisin zamanını israf ettirmeyin!

KAMER GENÇ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, ben İçişleri Bakanından bu Karakoçan Kaymakamı hakkında ne işlem yaptığını öğrenmek istiyorum. Daha Karakoçan Kaymakamı zihniyetinde belki onlarca, yüzlerce kaymakam var çünkü bunlar, gücünü, sırtını bu zihniyetteki Hükûmete dayamışlar da onun için.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Hangi zihniyet?

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, efendim, Dışişleri Bakanı Ali Babacan diye… Geçen, burada biraz konuştum, dedim ki: “Muhakkak Avrupa bakanları, bunu yılın dışişleri bakanı seçer. Herhâlde yakında ödüle de layık görürler.”

OKTAY VURAL (İzmir) – Bush’a söyle, Bush’a!

KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi bakın, bunları iyi anlamanız lazım. Eğer siz, bu memleketi dışarıda kötüleyen insanlara karşı… Eğer bu insanları metheden kişiler Avrupalılar tarafından tutuluyorsa, demek ki bu Türkiye'nin lehine olan bir davranış biçimi değildir.

Şimdi, gazeteler yazıyor: “Diyanet İşleri Başkanlığı, Müslümanlığı yeniden yorumlayan bir sistem getiriyor.” Bunu biri çıksın söylesin. Yani, bunlar önemli şeyler. Yani İslam’ı modern esaslara göre yorumlayan bir yorum getiriyor. Şimdi, dünkü gazetelerde vardı. Abdullah Gül’ün 1995 yılında verdiği beyanat var, diyor ki: “Efendim, İslam’ı cami içinde hapsetmeye çalışıyorlar. Hâlbuki bu millet, İslam’ı bütün hayatında yaşamak istiyor.” Bunun anlamı ne? Yani, bunun anlamı ne? “Sokakta benim giyimim…” diyor… Git, işte, Suudi Arabistan Kralı gibi giyin, Kuveyt Kralı gibi giyin; o uzun entarileri giy, çık. Yani, yalnız hanımların başını örtmekle bir yere varılmaz ki…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Entari sana yakışır! Çok güzel olur, sen giyin! Sana yakışır, sana!

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, birileri başlarını örtüyor ama gidip bir başka cumhurbaşkanlarının koluna giriyorlar. Birileri başlarını örtüyorlar ama gidip de Yunanistan Başbakanına kendisini öptürüyorlar. Ben anlamıyorum. Böyle bir anlayış biçimini…

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Sen anlamazsın!

KAMER GENÇ (Devamla) - … ben anlamadım arkadaşlar. Böyle bir şey olur mu yani?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Anlasan şaşırırdık zaten!

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi bakın, işin esasına da geleyim. Bakın, şimdi, yani burada bir araştırma önergesi verilmiş. Araştırma önergelerinin ne olduğunu biliyoruz. Araştırma önergelerinin amacı, bu işi sürüncemeye bırakmak.

BAŞKAN – Gündeme geldiniz…

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, bunun en etkili şeyi… Şimdi arkadaşlar, bakın, gazeteler yazıyor, siz de bunların hepsini çok iyi biliyorsunuz. Şimdi, en etkili dinleme aracı, bugün, örgütü, Başbakanlıkta kurulmuştur. Başına da bir tarikat liderinin adamı getirilmiştir. Bunu, hepsi de yazıyor bunu.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Mahkeme kararı var.

KAMER GENÇ (Devamla) – Ondan sonra, şimdi, bugün gazete yine yazıyor.

MEHMET OCAKDEN (Bursa) – Ayıp, ayıp! Çok ayıp!

KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, 2007 seçimlerinde bir mahkemeye başvuruluyor, “Efendim, cumhurbaşkanı ile milletvekili seçimlerinde anormal olaylar olur, dinleme kararı…” Bütün Türkiye’de kamu hizmetleri hariç, bütün Türkiye’yle ilgili dinleme kararı alınıyor. E peki, dokuz ay geçti, niye bu dinleme kararını kaldırmıyorsunuz, niye? Adalet Bakanı hani nerede? Yargıya “Dam üstünde saksağan, vur beline kazma.” diyen bir kişinin zaten kişiliği de belli, ortada. Dolayısıyla, o zaman kaldırın bunu! Niye yani…

Bugün yine gazetenin birisinde yazdığına göre, tabii, efendim, güya jandarmanın istihbarat yapması, dinlemesi kaldırılmış da, polisle MİT’in kaldırılmamış.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Bak öyle her gazetenin yazdığına itimat etme, sonra Önder Sav’ın durumuna düşersin. Sen suyunu iç, bir an önce ayrıl kürsüden.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Bak, burada olmayan adamlara laf atmayacaksın!

KAMER GENÇ (Devamla) – Bunlarla kimler bunu şey ediyor…

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Bak aynı duruma düşersin sonra, öyle her gazetenin haberine şey yapma.

BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu, lütfen…

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, bakın, burada işte Hükûmet sıraları bomboş, kimse yok. Bu Hükûmet, maalesef Parlamentoya saygısını kaybetmiş, enerjisini kaybetmiş, çalışma azmini kaybetmiş bir Hükûmet. Memlekette her gün bir skandal oluyor ve her bir gün skandal açıklanamıyor. Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu duruma düşürülmemesi lazımdı ve dolayısıyla bu durumla… Yani bunu ben size, bunları ikaz edesiniz diye söylüyorum. Yoksa iktidar sizsiniz, yarın öbür gün kimin başına ne geleceği belli olmaz. Türkiye çok ciddi sıkıntılar içindedir, vatandaş büyük bir korku içindedir, bir yanda ekonomik sıkıntı had safhadadır, bir yanda da can güvenliği, mal güvenliği diye bir şey kalmamıştır. Ama sizin bütün kafanızdan geçen, işte bu Atatürk’ün kurduğu eserleri ortadan yok edip yerine Osmanlı eserlerini getirmek.

Çankaya Köşkü’nü niye acaba… O 30 trilyon lirayla Çankaya Köşkü niye birdenbire yıkılıp da değiştiriliyor? Herhâlde oradaki Atatürk’ün izlerini kaybetmek için yapılıyor, başka ne için yapılıyor?

ASIM AYKAN (Trabzon) – Kamer Bey, etme!

KAMER GENÇ (Devamla) – Niye acaba Dolmabahçe Sarayı’ndaki eşyalar getiriliyor Köşk’e konuluyor? E tabii, Osmanlının oradaki şeylerini buraya taşıyıp… Hâlâ sizin içinizdeki bazı zihniyetler, bu Atatürk’ün getirdiği çağdaş, laik, Türkiye Cumhuriyeti’ni benimsemediniz, özümsemediniz.

ASIM AYKAN (Trabzon) – Akla ziyan, akla ziyan!

KAMER GENÇ (Devamla) - Her vesileyle bunu değiştirmek için, bununla mücadele etmek için mücadele veriyorsunuz. Şimdi, bu kimseye bir fayda getirmez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlar mısınız.

KAMER GENÇ (Devamla) – Tamam efendim.

Bu Türkiye Cumhuriyeti devleti hepimizin devletidir. Akıl ve mantığın yolu birdir. Eğer bir Tayyip Erdoğan, Başbakanlık makamını kullanarak, kendi damadının olduğu şirkete 750 milyon dolar para verdiriyorsa, eğer kendi damadının şirketine gidip de Katar’dan 350 milyon dolar -o paranın da kime ait olduğu belli değil, acaba Türkiye’den giden kara para mıdır veyahut da özelleştirmelerden oraya kaçırılan paralar mıdır?- o paralarla alınıyorsa sizin, sorumluluk duygusu olarak, evvela grupta bunun hesabını sormanız lazım. Siz eğer grubunuzda bunları soramazsanız biz bu halkın temsilcileri olarak Genel Kurulda soracağız.

FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Sana hesap soracağız, sana!

KAMER GENÇ (Devamla) – Siz zannediyorsunuz ki bugünler hep böyle gider. Bugünlerin sonu sizin için felakettir, onu bilesiniz. Halkının hakkını sormayan insanların sonu hiçbir zaman selamet değildir.

Şimdi bana laf atabilirsiniz, ben bir tek kişiyim, bağımsızım, ama ben halkın sözüyüm, halkın sesiyim. Onu bilmenizi istiyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Halk sana lanet okuyor, lanet!

KAMER GENÇ (Devamla) – Gücünüz varsa gelin halkın karşısına gidelim.

BAŞKAN – Konuşmanız tamamlandı, süreniz doldu Sayın Genç.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Haydi, haydi, haydi!

KAMER GENÇ (Devamla) – Taksim’de yürüyelim, bakalım halk sizin yüzünüze nasıl bakar, göreceğiz. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen kürsüyü terk eder misiniz.

FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Millet sana lanet okuyor, lanet!

BAŞKAN – Önerinin lehinde, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli.

Sayın Canikli, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; AK Parti grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Grup önerimizde, bu hafta Meclisin çalışma saatleri ve çalışma içeriği konusunda önerimiz var. İnşallah biraz sonra oylayacağız ve yüce heyetin tasvibine sunacağız.

Tabii, değerli arkadaşlar, bu kürsüden önemli konuşmalar yapılıyor ve gerçekten zaman zaman, çok saygıdeğer milletvekili arkadaşlarımız çok katkı sağlayıcı görüşlerini ifade ediyorlar. Bunlar elbette takdire şayan, elbette onlara saygı duyuyoruz. Ama zaman zaman da içinde zerre kadar zekâ kırıntısı bulunmayan, içi boş, anlamsız, saçma sapan, tahrik edici konuşmalar yapılıyor. Bunları, tabii, milletimiz izliyor. Bunları milletimiz…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Takdiri elbette millete bırakıyoruz.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok özür dilerim…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Her şeyden önce, burada, bir kişinin, herhangi bir grubu ya da kişiyi itham edebilmesi için elinde somut delil olması lazım.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hiçbir parlamenter, orada konuşurken “içinde zekâ kırıntısı yoktur” diyemez! Böyle bir şey olamaz!

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) - Partiyi itham ediyor.

BAŞKAN – Kimseyi itham etmedi efendim, itham etmedi kimseyi.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Somut deliller çerçevesinde konuşması gerekir…

BAŞKAN – Sayın Canikli, devam eder misiniz efendim.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Böyle bir şey olamaz!

CANAN ARITMAN (İzmir) – Sözünü geri alması lazım.

BAŞKAN – Demin kalkmadınız, Sayın Genç konuşurken hiç müdahale etmediniz, hemen ufak bir şeyde müdahale ediyorsunuz.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - … ve somut delil olmadığı hâlde sadece karalama amacıyla…

BAŞKAN – Dinleyelim efendim. Varsa sözünüz, sonra…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Müdahale edin efendim, hakaret içeren bir söz söyleyemez burada.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - … tahrik etmek amacıyla, bu Meclis çalışmalarını sabote etmek amacıyla…

BAŞKAN – Duyamıyorum sizi, her kafadan konuşuyorsunuz.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -  çıkıp burada birtakım konuşmalar yapıyorsa, bu, gerçekten, en hafif ifadeyle ahlaksızlıktır! Eğer bir iddianız varsa gelin ispat edin milletin kürsüsünden. Soyut şeylerle kimseyi itham edemezsiniz!

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hangi soyut şey? Söylenenlerin hepsi doğru.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın, şimdi, biraz önce burada ifade edildi. Bir örnek vereyim.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ona buna “geri zekâlı” demeye hakkın yok senin!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Dinleyin arkadaşlar, ifade edeyim. Biraz önce…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Önce Meclise saygılı ol! Terbiyesiz herif!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Müsaade ederseniz ifade edeceğim size.

CANAN ARITMAN (İzmir) – Milletvekiline saygılı ol!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Diyor ki: Efendim, kısa bir süre önce, Meclisimiz… Biliyorsunuz, müteahhitlerle ilgili sıkıntılar var. Bunu hepimiz biliyoruz. Diğer partilerin de desteklediği, en azından bazı partilerin desteklediği, özellikle demir fiyatları, çimento fiyatlarıyla ilgili yüksek artıştan, dışarıdan kaynaklanan yüksek artış nedeniyle zora giren bu insanların sıkıntılarını gidermek amacıyla burada bir düzenleme yapıldı. Çıktı burada, bu düzenlemeden yola çıkılarak, AK Parti Grubu hedef alınarak…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye yalnız onu getirdiniz?

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – … işte “Bazı müteahhitler özellikle kurtarılmak amacıyla…” ve bağlantı kurularak töhmet altında bırakıldı. Bu çok ciddi bir töhmettir değerli arkadaşlar. Eğer böyle bir deliliniz varsa, böyle bir belgeniz varsa bunu ortaya koyun; koyamazsanız, ahlaksızlıktır bu, haksızlıktır bu! (AK Parti sıralarından alkışlar)

Hükûmetimiz dimdik ayakta ve milletin sorunlarını çözmek için elinden gelen her türlü gayreti sarf ediyor. Daha kısa bir süre önce, esnafın sorununu çözmek için Sosyal Sigortalar prim borçları ve BAĞ-KUR prim borçlarının ödenebilir bir duruma getirilmesi konusunda düzenleme yapmadı mı bu Meclis? Bu tasarıyı Hükûmet getirmedi mi değerli arkadaşlar? Her gün buna benzer bir düzenleme getiriyoruz ve çok üzücü konuşmalar yapılıyor değerli arkadaşlar, deniliyor ki: “AK Parti Hükûmeti döneminde üst düzey Alevi bürokrat atandı mı, atanmadı mı?” diye buradan soruluyor. Biz, bunların kaydını tutmuyoruz değerli arkadaşlar. Biz, göreve getirdiğimiz vatandaşımızın bu şekilde bir kaydını tutmuyoruz. Bunu buradan konuşmak bile aslında çok ayıptır, ifade etmek bile ayıptır. Ama birilerinin aklında hep bu var. Biz, liyakat kimdeyse, kim layıksa onu getiriyoruz, onlarla görev yapıyoruz. Elbette böyle bir kaydımız yok. Sizin böyle kaydınız ya da buna benzer ayırıcı, bölücü bir kaydınız olabilir, anlayışınız olabilir ancak AK Parti sadece layık olanı getiriyor ve onlarla çalışıyor.

O konuşmayı yapan kimse, bu sözünü geriye alması ve milletten özür dilemesi gerekir. Nasıl böyle bir tavır içerisinde olabilirsiniz? Yani sizler ya da başkaları, bu şekilde hareket edenler, atama yaparken böyle bir tasnife mi tabi tutuluyor, Alevidir ya da başka bir şeydir diye. Böyle bir şey olabilir mi. 70 milyon millet hepimizindir, insanımız hepimizindir ve biz, AK Parti Hükûmetleri olarak, 70 milyon insana hizmet ediyoruz hiçbir ayrıma tabi tutmadan değerli arkadaşlar.

CANAN ARITMAN (İzmir) – Kendi milletvekiliniz kendi bakanınızla kavga ediyor.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Esnaftan bahsediliyor. Unutuldu…

BAŞKAN – Sayın Arıtman, lütfen…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – 2003 yılından önce esnafın belini büken bir düzenleme vardı, bir vergi uygulaması vardı değerli arkadaşlar, hepiniz hatırlarsınız “Kelle vergisi” diye bilinen, hayat standardı uygulaması vardı. Tabii, beş yıldan sonra insanlar çabuk unutabiliyorlar. Kazanandan da alınan, kazanmayandan da alınan Deli Dumrul vergisi vardı, kelle vergisi, esnafı mahveden, esnafı sıkıntıya sokan. Yıllardan beri bu eleştirildi. Kim kaldırdı bunu? Yirmi yıl uygulandı değerli arkadaşlar, yirmi yıl. Yirmi yıl kim iktidardaydı? Hiçbiri kaldıramadı ve AK Parti kaldırdı 2003 yılında, biz kaldırdık, daha doğrusu Hükûmetimizin desteğiyle…

CANAN ARITMAN (İzmir) – Benzindeki, mazottaki zamdan bahset.

OKTAY VURAL (İzmir) – Meclis kaldırdı, Meclis.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Elbette sonuçta Meclis kaldırdı ancak bütün bunların sorumluluğu Hükûmetimizde.

Sadece onlar mı? Gelir vergisi dilimlerini kim indirdi değerli arkadaşlar? Başkaları yükseltti, biz indirdik. Kurumlar vergisinde, katma değer vergisinde oranları kim indirdi? Bunlar kime yarıyor? Bunların hepsi esnafımıza yarıyor, dar gelirli vatandaşımıza yarıyor.

CANAN ARITMAN (İzmir) – Benzindeki, mazottaki zamdan bahset.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Telekom’u sattıktan sonra…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Kendi iktidar oldukları dönemde millet adına, esnaf adına, dar gelirli vatandaş adına hiçbir katkı sağlamayan, tam aksine hayatlarını çekilmez bir noktaya getiren partilerin sözcüleri burada çıkıp utanmadan konuşma yapıyorlar değerli arkadaşlar ve AK Partiyi eleştiriyorlar. (CHP, MHP ve DSP  sıralarından gürültüler)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi partiyse söyle.

Sayın Başkan, sözünü geri alsın.

Kendi partisi hakkında konuşurken “AKP” desin. Böyle bir şey olur mu, sözünü geri alsın.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Onlar artırdı, biz indirdik değerli arkadaşlar. (CHP, MHP ve DSP sıralarından gürültüler)

HASAN MACİT (İstanbul) – Sözünü geri alsın

BAŞKAN – Bir dakika… Bir dakika, susar mısınız.

Sayın Canikli… Sayın Canikli…(AK Parti sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Neyini alkışlıyorsunuz?

Sayın Başkan, sözünü geri alsın. Kendi partisi hakkında konuşurken “AKP” desin. Böyle şey olur mu?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar… Değerli arkadaşlar…

BAŞKAN – Sayın Canikli, lütfen… Sözünüzü kestim.

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, sözünü geri alsın. “Utanmazlık” sözünü geri alsın, özür dilesin.

BAŞKAN – Bir dakika susar mısın.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sözünü geri alacak.

HASAN MACİT (İstanbul) – Sözünü geri alsın.

BAŞKAN – Tamam anladık. Anladık. Allah Allah… (Gürültüler)

HASAN MACİT (İstanbul) – Özür dilesin, sözünü geri alsın.

BAŞKAN – Susun, söyleyelim o zaman. Susar mısınız… Susar mısınız bir dakika… Anladık… Hepiniz aynı şeyi söylüyorsunuz.

Sayın Canikli

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, özür dilesin ve sözünü geri alsın.

Sayın Başkan, özür dilesin ve sözünü geri alsın.

BAŞKAN – Tamam, anladık. Söyleyelim kendisine. Bir dakika oturur musunuz. Yeter ya!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, yine Antalya milletvekilimizin bir..

BAŞKAN – Sayın Canikli…Sayın Canikli

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Buyurun Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen… Yani, rahatsız edici kelimeler kullanmayalım lütfen.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bakın… (Gürültüler)

BAŞKAN – Bir dakika efendim… Bir dakika efendim...

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bir hakaret ifadesi değil, bu bir.

İkincisi, burada hedef bellidir. Üçüncüsü, bu ikazın Sayın Başkan, AK Parti Grubu ve AK Parti milletvekilleri, Hükûmeti, bakanlarımız, burada olmayan bakanlarımız hakarete uğrarken bu ikazın yapılması gerekirdi. Bu hassasiyeti olan arkadaşların bu hassasiyetlerini o zaman göstermesi gerekirdi. Bu sözde bir hakaret yoktur. Bu sözde bir tahrik ifadesi yoktur değerli arkadaşlar.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sen saygılı olmak zorundasın.

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, özür dileyecek ve sözünü geri alacak.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Burada bir hakaret ifadesi yoktur, tekrar söylüyorum değerli arkadaşlar, hiç kimseye hakaret etmiyoruz. Biz konuşmalarımıza dikkat ediyoruz ve burada bu açıklamanın da hedefi bellidir.

HASAN MACİT (İstanbul) – Belirli bir üslup içerisinde eleştirin ama deminki söylediğiniz sözü geri alın.

OKTAY VURAL (İzmir) – Belli ise ismini kullan. İsmini kullanacak kadar cesaretin yok mu?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – İsteyen üzerine alır değerli arkadaşlar, isteyen üzerine alınır.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar…

BAŞKAN – Bakın, konuşmacı diyor ki: “Ben kimseyi itham ederek söylemedim.” Yani parti itham etmemiş efendim.

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, lütfen sözünü geri alsın.

OKTAY VURAL (İzmir) – Partiler hakkındaki genel ifadesini geri alsın.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Geri almıyorsanız sizi de utanmaz ilan ediyoruz.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Sayın Başkan, grup önerimizle ilgili olarak yüce Meclisin onayını tasvip ediyor ve çalışmalarınızda başarılar diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, o sözünü geri alacak ve özür dileyecek.

BAŞKAN – Önerinin aleyhinde Sayın Tayfun İçli.

Tayfun İçli Bey geliyor ve konuşacak şimdi.

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, söylediği o sözü geri alacak ve özür dileyecek.

BAŞKAN – Zorla mı aldıralım efendim? Zorla mı aldıralım? Söylüyoruz kendisine kullanmasın diye…

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, bu Meclise hakaret edilen bir sözdür. Sözünü geri alacak ve özür dileyecek.

BAŞKAN – Efendim, kastı olmadığını söylüyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, partimiz hakkında bu ifadeyi kabul etmiyoruz.

BAŞKAN – Etmeyin tamam, tamam.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Benim konuşmamdan sonra tutanak gelsin Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tamam, tutanaklara bakayım efendim, getirsinler.

Başlar mısınız efendim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, siz dinlediniz ama konuşmayı.

BAŞKAN – Efendim, dinledim, hakkım değil mi yani tutanakları okumak?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Tutanağın nesine bakacaksınız?

BAŞKAN – Bakalım kimi kastetmiş efendim?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Parlamentodaki bütün partileri…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Siyasi partileri, grupları kastetti.

BAŞKAN – O zaman bizi de mi kastetti?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bütün partileri kastetti.

CANAN ARITMAN (İzmir) - Böyle bir usul olmaz ya! Yoksa herkese hakaret edilir.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın İçli, o sözden sonra bu kürsüde konuşulmaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – O lafı aynen kendisine iade ediyoruz.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Ben on katıyla iade ediyorum.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Ben, tutanağı isteyeceğim şimdi.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bu Genel Kurula hakaret edildikten sonra!

OKTAY VURAL (İzmir) – Partilere hakaret etmeye ne hakkınız var sizin? Böyle şey olur mu ya! (Gürültüler)

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, değerli… (Gürültüler)

Sayın Başkan, sükûneti sağlayın öyle konuşayım.

BAŞKAN – Buyurun.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti adına saygıyla selamlıyorum. (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oturur musunuz. Bakın, hatip konuşuyor efendim, Hatibi dinler misiniz efendim.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Sükûneti sağlayın ve…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Efendim, yani söylenen söz ortada kaldığı sürece burada görüşmelere devam etmenin bir anlamı yok.

BAŞKAN – Konuşmak istemiyor musunuz efendim?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Partilere hakaret etti efendim.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Sayın Başkanım, bakın, tutanağın getirilmesini istiyoruz.

BAŞKAN – Tamam, ben de aynı şeyi söylüyorum.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Burada, AKP Grup Başkan Vekili açıkça hakaret etti.

BAŞKAN – Tamam, ben de aynı şeyi diyorum.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Tutanağı getirtin…

BAŞKAN – Tamam, getirtiyorum.

H.TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Benim konuşmam bittikten sonra, bu konuda tutanak geldikten sonra hakaretamiz sözlerle ilgili görüşlerimi ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Tutanak geliyor efendim, siz devam edin.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Ama, sükûneti sağlayın Sayın Başkan. Sükûnet sağlanmadan benim konuşmam mümkün değil.

BAŞKAN – Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.00

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.15

BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisinin üzerinde görüşmelere devam edeceğiz. Yalnız, bu arada, Sayın Canikli, sisteme girerek söz istemişlerdir.

Yerinizden kısa bir açıklama yaparsanız memnun olurum.

Buyurun Sayın Canikli.

VIII.- AÇIKLAMALAR

1.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, yapmış olduğu konuşmada gruplarla ilgili bir suçlama ve hakaret olmadığını, bazı milletvekillerinin daha dikkatli konuşmalarını teminen vurgulayıcı bir konuşma yaptığına ilişkin açıklaması

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biraz önce yaptığım konuşmada… Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor: Burada, o cevap, burada grubu bulunan partilerle alakalı değil doğal olarak, çünkü benden önce konuşma yapan arkadaşlarla alakalı, yaptığım konuşmaların içeriğinin tamamı benden önce konuşan arkadaşlarla alakalı; önce bunun altını çizmek istiyorum. Dolayısıyla, grubu bulunan partiler, doğal olarak, orada konuşma da olmadığı için, onlar bu konuşma içerisinde yer almamaktadırlar ya da onlarla ilgili herhangi bir durum ya da bir konuşma içerisinde bir atıf söz konusu değildir.

İkincisi, hakaret kastı yoktur. Sadece çıkıp konuşan arkadaşların -daha dikkatli, daha düzgün- töhmet edici konuşmalar -ve bunu çok sık yapıyor bazı arkadaşlarımız- yapmamalarını teminen biraz vurgulayıcı konuştum, yoksa bir hakaret yoktur, çünkü “Belli şartlar gerçekleştiği takdirde olur.” gibi ifadeleri vardır. Yani, herhangi bir ispat edici vesika olmadığı hâlde, tahrik eden, karalayan, iftira edenler için o ifade kullanılmıştır.

BAŞKAN – Anlaşıldı efendim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Dolayısıyla, tekrar söylüyorum, bir grupla ilgili, gruplarla ilgili herhangi bir suçlama söz konusu değildir, ikincisi de hakaret söz konusu değildir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Canikli.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkan, izin verir misiniz…

BAŞKAN – Sayın İçli, buyurun, söz sırası sizde.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Oraya geleceğim ama Sayın Grup Başkan Vekili… (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Buyurun.

Lütfen sataşmaya mahal vermeyin.

Buyurun, sürenizi vereceğim.

Önerinin aleyhinde Sayın Tayfun İçli…

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Hayır efendim, bakın, aleyhinde değil.

Sayın Grup Başkan Vekili…

BAŞKAN – Aleyhinde değil mi?

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Hayır, bakın, oraya değil… “Grubu olan partileri kastetmiyorum.” dedi, bizim grubumuz yok…

BAŞKAN – Sizi kastetmedi, hayır efendim, o anlamın manası o şekilde çıkıyor. Bunu uzatmak…

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Efendim, yapmayın, bizim grubumuz…

BAŞKAN - Sayın DSP için mi kullandı? Ne alakası var ya!

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Bakın, efendim, orada bizim Genel Başkan Yardımcımız Hasan Macit de konuştu. “Grubu olan partiyi kastetmiyorum.” deyince, Demokratik Sol Partinin sözlerine karşı…

BAŞKAN – Buyurun, sürenizi açıyorum efendim.

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Özür dilemesi lazım, özür dilemiyor.

BAŞKAN – Sürenizi açıyorum efendim, konuşur musunuz.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- Genel Kurulun 3/6/2008 Salı ve 4/6/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 3/6/2008 tarihli birleşiminde (10/203) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşülmesine ve bunu müteakiben kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi (Devam)

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum her şeyden önce.

Bir kere, yönetiminiz adil değil Sayın Başkan.

BAŞKAN – Olabilir.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Eğer bir milletvekili Genel Kurulda saygısızca konuşursa, onun, derhâl müdahale edip sözünü kesmeniz lazım.

BAŞKAN – O zaman, her konuşanın sözünü kesmem lazım. (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Bir kere, İç Tüzük’ün bu hükmünü ihlal ediyorsunuz.

BAŞKAN – Ben de aynı kanaatteyim.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Bakın, Sayın Canikli ifadesinde akıl kırıntısından yoksun kimi milletvekillerinin burada konuşma yaptığını ifade etti. Tutanağı getireceksiniz. Ona bakacağız. İki: “Ahlaksızca” ifadesini kullandı.

Bakın, Anadolu’da kahvelerde bile vatandaşlarımız birbiriyle konuşurken saygılı konuşurlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi saygısızlığa, her türlü saygısızlığa açık bir mekân değildir.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Anadolu’daki kahvelere niye hakaret ediyorsun?

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Burada 340 kişisiniz, 340 kişi… (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen dinleyelim.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – İktidar partisindeki arkadaşlar -Genel Başkan Yardımcısısınız- ruh hâliniz hiç iyi değil, hiç iyi değil. Kızılcahamam kampı size yaramamış. Hem sizin ruh sağlığınız için hem Türkiye’nin sağlığı için sizin sürekli kampa alınmanız lazım. Sürekli kampa alınmanız lazım. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekili, lütfen müdahale eder misiniz…Laf attırmayın lütfen.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Siz burada, bakın, birkaç, bağımsız 13 arkadaşız, onlara bile tahammül gösteremiyorsunuz.

Bakın, hep işinize geldiği gibi konuşuyorsunuz. Hep Türkiye’nin geçmişini 2002’den önce ve 2002’de sonra diye anlatmaya çalışıyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, arkamdaki Sayın Meclis Başkan Vekili hangi partide bakanlık yaptı, hangi partide üyeydi?

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – O bir zamanlardı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hepsinde.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) - Sayın Çiçek, hangi partideydi; hangi partilerden geldi geçti? Sayın Ertuğrul Günay, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği görevinde değil miydi? Sayın Millî Eğitim Bakanınız Doğru Yol Partili değil miydi? Bu sıralarda oturan bir sürü bürokrat AKP’li, MHP’li, DYP’li değil miydi? İşinize geldiği konuları… Bankada bürokratlık yapan çok değerli milletvekili arkadaşlarımız var. İşinize geldiğiniz konuları, sanki milattan önce gibi “2002’den önce.” deyip “2002’de bunlar yapıldı, sonra bunlar yapıldı.” diye işinize geldiği gibi anlatmaya çalışıyorsunuz.

İSMAİL BİLEN (Manisa) – Niye rahatsız oluyorsunuz?

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) - Siz gökten gelmediniz, siz sıfır yaşınızda değilsiniz; burada, hepsi, kelli felli arkadaşlarım oturuyor. Onun için, eleştiriler yaparken bir kere mantıklı olmak lazım. Tabii, burada Refah Partisi, Fazilet Partisinde görev yapan millî görüşçü arkadaşlarımız da var. Komisyon başkanı arkadaşlarımız var. Değerli dostum Sayın İyimaya Doğru Yol Partisinin milletvekili değil miydi? Yani, geçmiş partilerde hizmet yaptığınız zaman bu birtakım sıkıntıları nasıl elinizin tersiyle atıyorsunuz, kurnazca Türk halkına yutturmaya çalışıyorsunuz. Ben bunu yemem, Türk halkı da bunu yemiyor.

Gelelim başka bir konuya: Geçen hafta yine AKP Grup Başkan Vekili arkadaşım, Mustafa Elitaş arkadaşım, birtakım verilerden hareketle 18’inci, 19’uncu, 20’nci Dönemlerden de birtakım veriler verdi ve benim doğru konuşmadığım, isim vermemekle birlikte bu kürsüye çıkan arkadaşların doğru bilgiler vermediği ithamında bulundu.

Sayın Elitaş, bakın, bugün kaçıncı birleşimdeyiz biz? 112’nci Birleşimde, değil mi? Kanunlar Kararlardan aldım, Türkiye Büyük Millet Meclisinden aldım. Siz rakamlar verdiniz de ben de size rakamlar vereyim. 22 Temmuzda seçim yapıldı mı? Yapıldı. Bugün ayın kaçı, hangi aydayız? On aydır değil mi Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışıyor. Soru konularını, soru meselesini, sözlü soruları Türkiye Büyük Millet Meclisi kaç birleşimde görüşmüş, biliyor musunuz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Söyle.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Biliyor musunuz? Bilmeniz lazım, bilmiyorsunuz. On beş birleşimde değerli milletvekili arkadaşlarım.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Az mı?

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) - Bakın, geliyorum, değerli arkadaşlarım, geliyorum.

“Az mı?” diyorsunuz, 112 birleşimde 15 birleşim! Birleşimlerde bir saat…

Bakın, İç Tüzük’ün 98’inci maddesi ne diyor? Bakın, bu Anayasa hükmü. Anayasa’nın 98’inci maddesi ve İç Tüzük’ün… Bakın, ikinci fıkra: “…haftanın en az iki gününde, birleşimin başında ve birer saatten az olmamak kaydıyla, Danışma Kurulunun önerisiyle sözlü sorular görüşülür.” diyor İç Tüzük. Siz de buna dayanarak ne yaptınız? Danışma Kurulu olarak, bütün partiler, oy birliğiyle bir karar aldınız.  Aldığınız karar hangi tarihli? 3/10/2007.

Bakın “Salı ve Çarşamba günlerinde birleşimin başında bir saat süre ile sözlü soruların görüşülmesi”ni Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunuyorsunuz ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir karar alıyorsunuz, sonra, bu aldığınız kararı işinize geldiği gibi yorumlamaya kalkıyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, bugün grup öneriyse ne yapıyorsunuz? Meclisin çalışmasını saat 13.00’le 21.00’e alıyorsunuz, 23.00’e kadar uzatıyorsunuz. Sonra, ben “Bu sözlü soruları niye Türkiye Büyük Millet Meclisinden kaçırıyorsunuz?” dediğim zaman da, bu kaçırma isteminize, “İktidar bizim eleştirilerimizden korktuğu için kaçıyor!” dediğim zaman da siz, bizi yanlış bilgi vermekle suçluyorsunuz. İsterseniz saat 24.00’e kadar yapalım bu çalışmayı.

Bakın, Genel Kurulun… Salı ve çarşamba günleri, hem İç Tüzük hem Anayasa hem de aldığınız Türkiye Büyük Millet Meclisi kararı gereğince siz burada sözlü soruları sordurmak durumundasınız, iktidar da Hükûmet de burada milletvekillerine hesap verme durumunda. Onun için, bu konuları lütfen açık olarak söyleyelim. Buralarda kime kurnazlık yapıyoruz biz? Kimi aldatıyoruz? Kendimizi aldatıyoruz. Onun için, bu konuya da değineyim.

Bir de değerli arkadaşlar, Demokratik Sol Partinin  grubu yok. AKP olarak… Bakan olarak yirmi dakika konuşuyor, bir beş dakikaya yirmi dakika konuşuyor, grup olarak konuşuyorsunuz. Kanun tasarı ve tekliflerinde, AKP olarak, kilitlemek suretiyle, hem genel görüşmeler hem de maddelerde “grubu olmayan siyasi partiler konuşmasın” diye tıkıyorsunuz. Tek konuşabildiğimiz yer bu Danışma Kurulu önerilerinin geldiği zamandır.

Bakın, birazdan Meclis araştırması görüşülecek. Grubumuz olmadığı için bizim kendimizi ifade etme hakkımız yok. Peki, biz milletvekili değil miyiz? (AK Parti sıralarından gürültüler)

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Seçime girseydiniz! Niye girmediniz?

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Bir dakika, bir dakika, bir dakika. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Onlara geleceğim, geleceğim, sonra geleceğim.

Bakın, değerli arkadaşlarım… (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Bakın, korkunun ecele faydası yok.

BAŞKAN – Sayın İçli…

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Niye yüzde 10 oy alamadın?

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Bu korku sizin ruh hâlinizi iyice bozmuş. İktidar olmanıza rağmen tahammülsüzsünüz. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Bakın, geliyorum… Bu korku öylesine sizin ruh sağlığınızı etkilemiş ki artık herkesi dinlemekte, herkesten şüphe duymaktasınız.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Hayır. Siz, 20 milletvekili bile…

BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu, lütfen… Geride oturun efendim; dayanamıyorsunuz, geride oturun!

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Onun için, bakın, şu getirdiğiniz Meclis araştırması…

BAŞKAN - Geride oturun ya! 

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Sayın Başkan…

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Sen zamanında pazarlığını iyi yapma!..

BAŞKAN - Laf atmayın… Lütfen laf atmayın, hoş bir şey değil bu yani. Bırakın, konuşsun Hatibimiz.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Ama gerçeklerin aydınlanmasını istiyoruz.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Bakın, gerçekleri konuşuyorum. Bakın, şimdi Meclis araştırması veriyorsunuz.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Sen zamanında CHP’yle pazarlığını iyi yapsaydın grubun olmaz mıydı?

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) - Meclis araştırmasında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Sayın Sav’ın telefonunun dinlenmesini yapıyorsunuz.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Sen pazarlığını CHP’yle iyi yapmamışsın, bize çatıyorsun!

BAŞKAN – Allah Allah! Bu da hâkimlik, savcılık yapmış ya!

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, samimi olun. Şimdi, CHP Genel Sekreteri Sayın Sav’ın telefonunun dinlenip dinlenmediği konusunda Meclis araştırması vereceğinize, Türkiye’deki gerçek diğer dinlemeleri de katsaydınız ya buraya!

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Hepsi var orada.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) - Neden korkuyorsunuz? Sizden olan Sayın İçişleri Bakanı sizi bu konuda bilgilendirmedi mi de Meclis araştırması istiyorsunuz?

Meclis araştırması nedir? Milletvekillerinin bir konu hakkında bilgi edinmesidir, değil mi? Demek ki Sayın İçişleri Bakanı size yeterince bilgi vermiyor ya da siz burada samimi değilsiniz, yasak savmak, Türkiye'nin gündemini başka yere çekmek için bunu veriyorsunuz.

Bakın, Kara Harp Okulunda bir generalin telefonunun dinlendiği yazdı geçmişte gazetelerde, Genelkurmayda bu operasyonlarla ilgili, generalin telefonunun dinlendiği, keza Ankara Cumhuriyet Savcısının telefonunun dinlendiği, hatta “Youtube”a düştüğü, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekilinin izlendiği ve dinlendiği gazetelerde yazıldı, çizildi. Neden korkuyorsunuz da önergenin içine bunları dâhil etmediniz? Neden sadece….

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – İşinize geldiği gibi konuşuyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu, lütfen müdahale etmeyin.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Şimdi, burada… Siz işi… Siz buradan kaçmaya kalkıyorsunuz değerli arkadaşlarım.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – İşinize geldiği gibi konuşuyorsunuz.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlarım, Anayasa’nın 20’nci maddesi…

BAŞKAN – Sayın Kaşıkoğlu, laf anlamıyor musun, lütfen ya! Allah Allah! Bu kadar da olmaz!

Devam edin Sayın İçli.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Evet, Sayın Başkanım, yani dikkatimi dağıtmak ve söylemek istediklerimi bozmak, insicamımı bozmak için özellikle belirli milletvekili arkadaşlar görevlendirilmiş herhâlde.

Bakın, Anayasa’nın 20’nci maddesinde “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” şeklinde Anayasa’nın amir hükmü vardır. Yine Anayasa’nın temel haklarla ilgili birçok amir hükmü, son dönemlerde, AKP İktidarında, Türkiye’de yaşananları sanki önceden görmüşçesine düzenlenen amir hükümlerdir. Ama ilginçtir, AKP İktidarında bir korku, baskı iktidarı yaratılmaya çalışılıyor.

Değerli arkadaşlarım, sadece siyasilerin dinlenmesi değil, iş adamları bu kaygı içerisindeler, iş bağlantılarıyla ilgili telefonlarının dinlendiği, birtakım şantajlara maruz olduğu şüphesi içindeler. Gazeteler bunları yazıyor, sadece siyasiler değil. Bu nasıl bir şey? Bu nasıl bir olay ki, hangi anlayıştır ki insanların telefonlarını dinleme cüretini gösterebiliyorlar?

Yine bugün gazetelerden, emniyetin sınırsız dinleme talebi kabul edilmiş, jandarmanın talebi konusunda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın İçli, konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.

H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) – Peki Sayın Başkanım.

… Adalet Bakanlığının itiraz ettiği, daha sonra da yazılı emri bozma yoluyla bu itirazı Yargıtaya taşıdığını öğrenmiş bulunmaktayız.

Değerli arkadaşlarım, nasıl bir çifte standart bu? Emniyet kuvvetlerine… Tabii ki, jandarma da emniyet kuvvetleri de bizim birimlerimiz ama, bir birime güvenmiyorsunuz, jandarmayla ilgili bir güvensizlik yaşıyorsunuz. Aslında bütün bunların bir oyalama taktiğinin bir parçası olduğuna ben inanıyorum.

Değerli arkadaşlarım, biraz evvel enflasyon rakamları açıklandı: TÜFE’de 10,74, yani yüzde 11,00; ÜFE’de 16,53, yani yüzde 17. Ama, Hükûmetin açıkladığı daha önceki rakamda da “yüzde 9” deniyordu. Geçtiğimiz günlerde… (AK Parti sıralarından “Sizin döneminizde neydi?” sesleri) Onları hep biz aldığımız tedbirlerle getirdik, size 2002’de sapasağlam bir ekonomik altyapı bıraktık. (AK Parti sıralarından gürültüler ve gülüşmeler) Ama siz Türkiye'nin iç ve dış borcunu 500 milyar dolara çıkardınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın İçli, süreniz tamam oldu efendim, süreniz doldu; teşekkür ederim Sayın İçli.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Paraları bozdur bozdur harca!

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Siz bunlara gülün, bakalım halk size nasıl gülecek? (DSP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen susar mısınız…

Sayın Macit, sisteme girmişsiniz…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir dakika Sayın Vural…

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, biraz önce Sayın Grup Başkan Vekilinin sarf ettiği sözlerle ilgili bir söz istiyorum.

BAŞKAN – Neyle ilgili, ne söyledi?

HASAN MACİT (İstanbul) – Biraz önce Sayın Grup Başkan Vekili “Grubu olan siyasi partileri kastetmedim.” dedi.

BAŞKAN – Evet, siz siyasi parti değil misiniz? Sizi de kastetmemiştir ya, Allah, Allah! (AKP sıralarından gülüşmeler)

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, “Grubu olan siyasi partileri kastetmedim.” dedi ama…

BAŞKAN – Sayın Macit, uzatmayalım meseleyi. Açıklığa kavuştu artık. Sayın Canikli de konuştu, size ait bir şey söylemedi…

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Emrehan Halıcı, siz ne diyorsunuz efendim, sizin görüşünüz ne?

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, daha tutanaklar çıkmadı…

BAŞKAN – Bakın, ben sizin tutanakları demiyorum. Ben sizin konuşmanızı hiç kesmedim. On dakika burada konuştunuz, yani bundan sonra anlatacak neyiniz kaldı? (AK Parti ve CHP sıralarından gülüşmeler)

HASAN MACİT (İstanbul) – Efendim, o benim hakkım, aldığım söz hakkım. Onunla ilgili, ondan sonra Sayın Grup Başkan Vekilinin sarf ettiği sözlerle ilgili…

BAŞKAN – Peki, ben size bir dakika veriyorum, siyasi parti olduğunuzu anlatın efendim. (AK Parti ve CHP sıralarından gülüşmeler)

Buyurun Sayın Macit.

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, bu tutumunuz, Meclisi yönetim anlayışınız…

BAŞKAN – Çok güzel oluyor, evet…. [AK Parti sıralarından alkışlar (!) CHP sıralarından alkışlar ve gülüşmeler]

HASAN MACİT (İstanbul) – … burada gerginliğe sebep olmaktadır.

BAŞKAN – Hayır efendim, hayır! Gerginliği yaratan sizlersiniz, laf atmazsanız hiçbir şey olmaz, herkes üslubuyla konuşursa hiçbir şey olmaz.

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, o zaman Grup Başkan Vekili “zekâ kırıntısı” diyecek, “ahlaksız” diyecek, biz buradan söz isteyemeyeceğiz, öyle mi Sayın Başkan!

BAŞKAN – Üslubunuza dikkat edin efendim, üslubunuza dikkat edin, yüce Meclis burası, yüce Meclis! Daha yeni geldin!

HASAN MACİT (İstanbul) – Burada sadece AKP Grubu mu var? Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde tek bir parti mi var?

Sayın Başkan, Grup Başkan Vekili biraz önce şunu söyledi…

BAŞKAN – Bu lafı herkese söyleyebilirsiniz ama bana diyemezsiniz. Çünkü ben partizanlık yapmam, bunu bilesiniz!

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, ben konuşmayacak mıyım?

BAŞKAN – Buyurun, buyurun…

HASAN MACİT (İstanbul) – Sayın Başkan, biraz önce Sayın Grup Başkan Vekili sözlerinde “Grubu olan siyasi partileri kastetmedim.” dedi ve “Benden önce konuşan milletvekillerini kastettim.” dedi ve ondan önce konuşan milletvekilleri ben ve Sayın Kamer Genç varız. O zaman, bizim Demokratik Sol Parti olarak grubumuz yok ve bizi, beni ve Sayın Genç’i kastetmiş durumdadır.

Tutanaklar çıktıktan sonra zekâ kırıntısı ve ahlaksızlıkla ilgili sözlerinden dolayı tekrar söz isteyeceğim ve bu sözlerini Sayın Grup Başkan Vekilinin geri almasını ve özür dilemesini istiyorum efendim.

BAŞKAN – Oldu.

Sayın Halıcı, buyurun efendim, siz ne diyorsunuz?

VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Ankara Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcı’nın, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, konuşmalarını daha dikkatli ve daha olgun bir şekilde yapması gerektiğine ilişkin açıklaması

MEHMET EMREHAN HALICI (Ankara) – Sayın  Başkan, söz verdiğiniz için teşekkür ederim.

Özür dileyebilmek bir erdemdir. Sayın Canikli biraz önce söz istedi ve çok sade, net bir biçimde özür dilemesi gerekirken, ilk baştaki kabahatinden çok daha büyük bir kabahat işledi.

Bu Mecliste milletvekillerinin hepsi eşittir Sayın Başkanım. Grup üyesi olan milletvekilleri, grup üyesi olmayan milletvekilleri gibi bir ayrım yoktur.

BAŞKAN – Tabii, tabii.

MEHMET EMREHAN HALICI (Ankara) – Dolayısıyla, bence maksadını aşan sözler sarf eden Sayın Canikli, özür dilerken, bir grup üyesi veyahut grup üyesi olmayan milletvekilleri ayrımına girerek çok büyük bir hata işledi.

Milletvekillerinin hepsi saygı görmeye layıktır. Sayın Canikli sıkça, saygı sınırlarını zorlayan konuşmalar yapmasına rağmen, Sayın Canikli de saygı görmeye layıktır. Ama ben onu, hem kendisine duyduğum hem de bütün milletvekillerine duyduğum saygıdan ötürü, bundan sonraki konuşmalarında daha sakin, daha ciddi ve daha olgun konuşmaya davet ediyorum.

Size de teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Halıcı.

Sayın Vural, buyurun.

3.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin gelen kâğıtlarda yayımlanmadan grup önerisiyle gündeme alınıp öncelikle görüşülmesinin mümkün olamayacağına ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, herhâlde biraz sonra Danışma Kurulu kararını oylayacaksınız.

BAŞKAN – Oylayacağız, evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – Şimdi, Sayın Başkanım, Danışma Kurulunda araştırma önergesinin gündeme alınması isteniyor. Fakat bu araştırma önergesi gelen kâğıtlarda dağıtılmadı. Bizim İç Tüzük’ümüze göre, Meclis araştırması önergeleri genel görüşme usulüne göre yapılır ve gelen kâğıtlarda yayımlandıktan sonra olur.

Şimdi, elimizde gelen kâğıtlar var ve İnternetteki, gelen kâğıtlarda da bu Meclis araştırması önergesi yer almamış. Üstelik, esas numarası belirtiliyor. Bu esas numarasını kim verdi? Dolayısıyla, böyle bir önergenin gelen kâğıtlarda yayımlanmadan, milletvekillerimizin bilgisi olmadan gündeme alınıp öncelikli görüşülmesini temin etmek mümkün değil. Gelen kâğıtlar yok. Dolayısıyla, gelen kâğıtlarda yayımlanmayan Meclis araştırma önergeleriyle ilgili gündem oluşturulamaz.

BAŞKAN – Bugünkü Gelen Kâğıtlara alınmıştır efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yok efendim, gösterelim, yok.

BAŞKAN – Yok mu?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yok efendim.

BAŞKAN – “Bastırılıp dağıtılmıştır.” diyor Kanunlar Dairesi.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim, yok. Bakın, saat 13.30’da Meclis toplandı ve bu amaçla toplandı. 13.30’dan sonra basılacak olan bir gelen kâğıtlarla ilgili bir husus Meclis Başkanlığını âdeta bir partinin yönetmesi demektir ki bu kabul edilemez. Bakın, saat 13.30’da toplandık. 13.30’a kadar basılmamıştı. Basılmamış bir gelen kâğıtla ilgili bir önergeyi alamayız. Ayrıca, bizim de bir önergemiz var, Sayın Başkan. Bu önergelerin birleştirilerek görüşülmesi konusunda Başkanlığın bir görüşünün oluşması gerekmektedir.

BAŞKAN – Siz toplandınız galiba bugün. Öneri getirdiniz mi? Danışma Kurulunda toplantı yapmadınız mı efendim?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yapıldı.

BAŞKAN – Yani, orada öneriniz oldu mu?

OKTAY VURAL (İzmir) – Grup önerisi getirdi arkadaşlar, ama bu konuda bizim de bir önergemiz var.

BAŞKAN – Hayır, ben şunu soruyorum size: Birlikte görüşelim diye bir öneri getirdiniz mi?

OKTAY VURAL (İzmir) – Getirdik, evet.

BAŞKAN – Kabul mü edilmedi? Bilmiyorum onu, haberim yok.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Aynı konudalar.

BAŞKAN – “Konular aynı.” diyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gelen kâğıtlarda yer almamıştır. Gelen kâğıtlar buradadır. En son 156’dır. 157 de ne zaman basılmıştır bilmiyorum, ama eğer 13.30’dan sonra basılıp da yapılmışsa, bunun kabul edilmesi mümkün değil.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Okunmadan basılıyor o zaman.

BAŞKAN – Sayın Vural, on dakika birleşime ara vereceğim. Buyurun, konuşalım efendim, grup başkan vekilleri de buyursunlar efendim.

Kapanma Saati: 18.37

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.56

BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- Genel Kurulun 3/6/2008 Salı ve 4/6/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 3/6/2008 tarihli birleşiminde (10/203) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşülmesine ve bunu müteakiben kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisi üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) -  Sayın Başkan, yoklama istiyoruz oylamadan önce.

BAŞKAN – Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim: Sayın Anadol, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Okay, Sayın Arvas, Sayın Küçük, Sayın Ersin, Sayın İnce, Sayın Mengü, Sayın Selvi, Sayın Emek, Sayın Oyan, Sayın Macit, Sayın Genç, Sayın Kaptan, Sayın Erdem, Sayın Ünsal, Sayın Bingöl, Sayın Aydoğan, Sayın Erenkaya.

Sayın milletvekilleri…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, çalışma süresi bitti. Yoklama yapamazsınız!

BAŞKAN – İki dakika süre vereceğim, yoklama başlamıştır efendim. Buyurun iki dakika süreniz var.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- Genel Kurulun 3/6/2008 Salı ve 4/6/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 3/6/2008 tarihli birleşiminde (10/203) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşülmesine ve bunu müteakiben kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN - AK Parti Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Birleşime bir saat ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.00

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.07

BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşlarına devam edeceğiz.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler (Devam)

3.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/73) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/53)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/73 esas numaralı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim havale edildiği Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda 45 gün içerisinde görüşülmediğinden İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan Genel kurul gündemine alınarak görüşüldü. 19 Şubat 2008 tarihinde reddedilmiş olduğundan İçtüzüğün 37 nci maddesine göre tekrar Genel Kurul gündemine alınması hususunda gereğini rica ederim.

                                                                                                            Hasan Erçelebi

                                                                                                                  Denizli

BAŞKAN – Sayın Hasan Erçelebi, buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika Sayın Erçelebi.

HASAN ERÇELEBİ (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifimiz için söz aldım. Yüce heyetinizi Demokratik Sol Parti ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken, bugüne kadar vatanımızın bölünmez bütünlüğü için can veren şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum; bu vatanın topraklarına kan veren gazilerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.

Yasa teklifimizin amacı, şehitlerimizin çocuklarına, gazilerimize ve gazilerimizin çocuklarına sınavsız üniversite hakkının verilmesidir. Yasa teklifimizin 19 Şubat 2008 günlü görüşmelerinde Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik “…şehitlerimiz hepimizin başının tacıdır. Onların çocukları, onların dulları, yetimleri de onların bize bırakmış oldukları aziz emanetlerdir. Ancak sınavla, bilgiye dayalı olarak yapılan bir seçme esnasında, bir sınav esnasında bunların sınava tabi tutulmaması, kesinlikle, özellikle üniversite giriş sistemi açısından, bütün görüşlerine başvurulan uzmanlar tarafından da doğru bulunmamaktadır.” demiştir.

Sayın Bakan şu anda yok. Sayın Bakan, şehitlerimiz ve gazilerimizin ailelerinin başımızın tacı olduğuna inanarak söylüyorsanız bu teklifimize destek olunuz. Gelin, bu tacı içi boş laflarla değil, anlamlı bir hâle getirerek başımıza koyalım.

Üniversiteye girmenin ön koşulu ÖSS değildir, liseyi bitirmektir. Siz Millî Eğitim Bakanı olarak on iki yılda okullarımızda verdiğiniz bilgilere güvenmiyorsunuz da yüz doksan beş dakikalık, hiçbir bilimsel temele dayanmayan, gençlerimizi örseleyen ÖSS’ye mi güveniyorsunuz? Bugün hiçbir eğitim bilimci uzman ÖSS’yi savunmuyor. Eğer ÖSS’yi savunan uzman varsa, lütfen bize ismini ve telefonunu veriniz.

YÖK, 27 Mayıs 2008 tarihinde yaptığı toplantıda, ÖSYS kontenjanlarını yüzde 40’a varan bir oranda artırmıştır. Bu kararı alanları kutluyorum. ÖSS’de kaç puan alırsa alsın hepsi bizim gençlerimiz, hepsi bizim geleceğimizdir. Üniversitelerimizin öğrenci kapasitelerini artırmak için öğretim elemanları ile fiziksel olanaklarını artırmak gerekir.

Yasa teklifimizin 2’nci maddesinde “Şehit çocukları ve gaziler ile gazi çocuklarının sınavsız olarak üniversiteye yerleştirilme koşulları Yükseköğretim Kurumu tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” diyoruz.

Bu çıkarılacak yönetmelikte şehit çocukları, gaziler ve gazi çocukları için yüzde 1 kontenjan ayıralım, yetip artacaktır; kimse buna karşı da çıkmayacaktır.

Vakıf üniversitelerimiz bu konuda öncü olabilirler. Mütevelli heyetlerinin alacağı kararla burslu öğrencilerinin yüzde 1’ini şehit çocuklarına, gazi ve gazi çocuklarına ayırabilirlerse milletimiz de bu kararı ayakta alkışlar ve bu davranış vakıf üniversitelerinin kuruluş gerekçelerine de uygun düşer.

Bu yasa teklifimizin siz değerli milletvekilleri tarafından kabulü ile sadece şehitlerimizin ve gazilerimizin aileleri değil tüm toplum moral kazanacaktır. Halkın moral gücü artacak, devletin terörle mücadeledeki kararlılığı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından desteklenmiş olacaktır.

Gelin hep beraber milletimizden bir alkış alalım. Türkiye Büyük Millet Meclisinden insanlarımızı rahatlatan yasalar da çıkabilecek dedirtelim. Biliyorum hepinizin yüreği bizimle beraber, elleriniz de yüreğiniz de beraber olsun diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Erçelebi.

Bir milletvekili olarak Amasya Milletvekili Avni Erdemir.

Sayın Erdemir, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şehit ve gazilerimizin çocuklarının üniversiteye sınavsız girişlerini sağlamayı öngören kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken şehitlerimizin aziz hatırası önünde tazimle eğiliyor, gazilerimize ve yüce heyetinize saygılarımı sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, vatan savunmasında şehit düşen her evladımız ve her gazimiz bizim için saygı duyulması gereken en yüce değerdir. Zira, onlar vatanımızın birlik ve bütünlüğü, devletimizin ebediyete kadar yaşaması için vatan savunmasına el vermişler, gönül vermişler, omuz vermişler, her şeyden önemlisi can vermişlerdir. Şehit ve gazilerimizin eşi, annesi, babası ve evlatları bize bıraktıkları en önemli emanetlerdir.

Şehitlerimizin ve gazilerimizin çocuklarını kendi çocuklarımızdan ayrı tutmamamız, onlarla ilgili heyecan duymamız, hatta onlara kendi çocuklarımızdan daha fazla şefkat ve ilgi gösterme, imkân sunma zorunluluğumuz vardır. Bu evlatlarımızı her türlü eğitim imkânıyla donatmak ve onları hayata hazırlamak elbette devletimizin en önemli görevleri arasındadır.

Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi bugün devletimiz şehit çocuklarına gereken ilgi ve şefkati onlardan esirgememeye çalışıyor. Devletimize müracaat eden her evladımıza karşılıksız burs veriliyor, isteyen evlatlarımız Kredi ve Yurtlar Kurumuna ait yurtlarda ücretsiz barınıyor ve üniversite hayatları boyunca kendilerinden üniversite harcı alınmıyor. Bu yönüyle, onlara layık oldukları pozitif ayrımcılık yapılmaya çalışılıyor. Bundan sonra da bu yapılmaya elbette devam edilmelidir. Nitekim, mayıs ayı içerisinde çıkardığımız istihdam paketi içerisinde kamuda şehit yakınları için binde 7 olan yerleştirme kontenjanı yüzde 1’e çıkarılmış ve her şehit evladı bugün kamuda işe yerleştirilme imkânına kavuşmuştur.

Değerli arkadaşlarım, iyi niyetle hazırlanmış ancak sonu şehit ve gazi çocuklarımızı zor durumda bırakabilecek bir kanun teklifini görüşüyoruz. Zira şehit ve gazi çocuklarını sınavsız olarak üniversitelere yerleştirmekle bu yavrularımıza iyilik etmiş olmayız. Bu durum pedagojik bakımdan birçok sakınca barındırmaktadır. Gerekli bilgi birikimine ve donanımına sahip olmayan bu yavrularımızı akranları içinde psikolojik bunalıma sokarız, onları kaybederiz endişesini taşıyorum. Zira, taşıyamayacakları bir yükü bunların omuzlarına yüklemiş oluruz. Unutmayalım, bu yavrularımızı tıp fakültesine yerleştirmekle doktor, mühendislik fakültesine yerleştirmekle mühendis, hukuk fakültesine yerleştirmekle avukat, hâkim, savcı yapamayız. Korkarım ki, bu yavrularımızı işte o zaman kaybederiz. Zira, farklı bilgi birikimine sahip bu yavrularımızın aynı kulvarda yarışmalarıyla karşılaşacakları problemleri çok iyi düşünmemiz gerekiyor. Bunun yerine ilköğretimde ve ortaöğretimde bu yavrularımıza sahip çıkarak onların üniversite sınavlarında başarılı olmalarını sağlayacak imkânları sunmak asıl görevimiz olmalıdır.

Ey makamların en şereflilerine kavuşmuş olan şehitlerimiz ve gazilerimiz, evlatlarınız evlatlarımızdır. Devletimizin gücü, milletimizin şefkati evlatlarınızı her zaman kucaklamaya devam edecektir. Siz her türlü övgüye, evlatlarınız her türlü imkâna layıktır. Önünüzde tekrar tazimle eğiliyorum.

Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlık ve mutluluk dileklerimi sunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Erdemir.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor, gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz.

Alınan karar gereğince, bugün okunarak bilgiye sunulan Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 25 milletvekilinin Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterinin yasa dışı dinlendiği iddiasının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

X.- MECLİS ARAŞTIRMASI

A) Ön Görüşmeler

1.- Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın dinlenmesi iddiasının bütün yönleriyle araştırılması ve varsa sorumlularının ortaya çıkarılması amacıyla verdiği Meclis araştırması önergesi (10/203)

BAŞKAN – Hükûmet? Burada.

İç Tüzük’ümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda sırasıyla Hükûmete, siyasi parti gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.

Konuşma süreleri Hükûmet ve gruplar için yirmişer dakika, önerge sahipleri için on dakikadır.

Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Hükûmet adına İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay; gruplar adına, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural; önerge sahibi olarak da Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Ocakden.

İlk söz Hükûmete aittir.

İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK Parti Grup Başkan Vekilleri Sayın Nihat Ergün, Sayın Bekir Bozdağ, Sayın Sadullah Ergin ve 20 sayın AK Parti milletvekilinin Meclis araştırması açılması taleplerine ilişkin olarak Hükûmetimizin görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Sözlerime başlarken hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, Meclis araştırması talebinin, son günlerde gündeme gelen Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Sekreterinin dinlenmesi iddiasının bütün yönleriyle araştırılması ve varsa sorumlularının ortaya çıkarılması amacıyla verildiği bilinmektedir.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Sayın Önder Sav’ın Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezindeki odasının veya telefonlarının dinlendiği iddiaları üzerine bir süredir kamuoyunda çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır ve hâlen de yapılmaktadır. İşte, bu konuda büyük bir duyarlılık gösteren hem Hükûmetimiz hem partimiz, Ana Muhalefet Partimizin Genel Sekreteriyle ilgili böyle bir dinleme iddiasını çok önemsemiş, hem yapılması gereken çalışmaları yaparken bir yandan da böyle bir araştırma önergesi vererek yüce Meclisin de bir komisyon kurarak bu konuyu sonuna kadar araştırmasını ve bütün boyutlarının açığa çıkarılmasını arzu etmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz ilk günden itibaren, Sayın Başbakanımız başta olmak üzere, konunun bir an önce açığa kavuşturulması için gerekli tüm dikkat ve özeni gösteriyoruz, Hükûmet olarak bunu hassasiyetle takip ediyoruz, onu da ifade etmek istiyorum. On gündür bu süreçle ilgili gelişmeleri şöyle bir gözden geçirirsek, kısaca bir hatırlarsak zaten bu görülecektir.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Baykal’ın açıklamalarına göre, Sayın Genel Sekreter 23 Mayıs 2008 Cuma günü Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezindeki odasında bir merkez valisiyle görüşmüştür ve bu görüşme ile ilgili bir gazetede -daha sonra- üç gün sonra bazı haberler ve yayınlar çıkmıştır. 28 Mayıs Çarşamba günü Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Baykal yaptığı basın toplantısında, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinin güvenlik güçleri tarafından dinlendiği iddiasında bulunarak Hükûmetimizi ve Bakanlığımızı suçlamıştır.

Doğrusu -biz o gün de ifade ettik, daha önceki, burada, Mecliste, huzurlarınızda gündem dışı konuşmaya cevap verirken de ifade etmiştim- bu çok ileri bir suçlama olmuştur, acele edilmiştir, tedbirsizlik gösterilmiştir. Olayın hiçbir boyutu aydınlatılmadan, hiçbir boyutu araştırılmadan, hiçbir tespit yapılmadan Hükûmetimize, Bakanlığıma ve güvenlik birimlerine bu ön yargılı, acele suçlama bizi üzmüştür.

Ben hemen o gün -biliyorsunuz- Sayın Baykal’ın basın toplantısından iki saat sonra basın toplantısı yaptım, hatta bir duygumu da şöyle burada paylaşayım sizlerle: O gün yurt dışındaydım. Acele geldim ve uçakta gelirken niyetim “Bu önemli bir konudur, ana muhalefet partisi Sayın Genel Başkanını veya genel başkan yardımcılarını arayayım, gerekirse ziyaret edeyim.” diye düşünceler içindeydim doğrusu. Ama havaalanına geldim, havaalanında basın toplantısını izledim. Zehir zemberek suçlamalarla dolu bir basın toplantısıydı ve onun üzerine de biz o basın toplantısını yaptık ama ben ne yaptım? Cumhuriyet savcılarını göreve çağırdım, Ankara Valisine yazılı suç duyurusunda bulunması için talimat verdim, kendim Bakanlıkta görevlendirme yaptım bu konunun araştırılması için ve orada da şunu söyledik: “Bunun faillerini hep birlikte bulalım. Bunu birlikte araştıralım. Biz bunu sonuna kadar araştıracağız. Siz takip etmeseniz bile biz bunu takip edeceğiz. Bu önemli bir konudur.” diye de ifade ettik ve işte, aynı çizgide devam ediyoruz. Şimdi de partimizin grup başkan vekilleri ve milletvekillerinin verdiği araştırma önergesiyle bu konuda sizleri bu önergeye desteğe çağırıyorum. Biz, Hükûmet olarak bu önergeyi destekliyoruz, araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz ve bu araştırma komisyonuna da her tür desteği vereceğimizi ifade ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce ifade ettiğim gibi, bizim ülkemizi, insanımızı, kurumlarımızı rahatsız eden her konuya ciddiyetle eğildiğimizi sizler de biliyorsunuz. Tüm şüpheleri gidermek, varsa sorumluları tespit etmek ve haklarında işlem yapmak, kısaca vatandaşlarımızın devlete olan güvenini pekiştirmek hepimizin öncelikli hedefidir. Biz “Devlet millete hizmet için vardır.” felsefesini bütün yönetim anlayışımızda zaten benimsiyoruz ve şunu da tekrar ifade ediyorum huzurlarınızda ve bunu yüksek sesle ifade ediyorum: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Devlet düzeninde kurallar belirlenmiş, sınırlar çizilmiştir, insan hak ve özgürlükleri Anayasa güvencesi altına alınmıştır, kişi hak ve hürriyetleri konusunda ciddi koruyucu düzenlemeler getirilmiştir; aksine davranışlara ve uygulamalara karşı da ciddi cezai müeyyideler getirilmiştir. İşte, hukuk devleti olmanın bir şartı olarak her tür iddiayı araştırmak, aydınlatmak, faillerini bulmak ve cezalandırmak da bizim görevimizdir.

AK Parti hükûmetleri döneminde -bunu da bu vesileyle ifade edeyim- faili meçhul hiçbir olay kalmamıştır. Sadece, 2002 yılında Hablemitoğlu cinayeti dışında, bizim dönemimizde faili meçhul hiçbir olay kalmamıştır. Bunu, burada açıkça ifade ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bakın, biz hiçbir olayı örtmedik, örtmüyoruz, her olayın üzerine cesaretle gidiyoruz, daha da gideceğiz ve hatta şunu da ifade edeyim bu vesileyle, hem emniyet görevlilerimize, güvenlik görevlilerimize de teşekkür ederek: AK Parti dönemi, çetelerin, organize suç örgütlerinin âdeta çökertildiği bir dönem olmuştur. Değerli arkadaşlar, buna Meclis olarak hepimiz memnun olmalıyız, bütün arkadaşlar. Türkiye’de âdeta çeteleşme her tarafı sarmıştı arkadaşlar, her alanda organize suç örgütleri… Biz cesaretle onların üzerine gidiyoruz.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hablemitoğlu önemli Sayın Bakanım. O konuda biraz daha çaba harcamanızı bekleriz.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Onların üzerinde de duruyoruz hâlen.

Bu konuda da değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz bizim idari soruşturmamız sürüyor, cumhuriyet savcılığının soruşturması devam ediyor ve biz kısa sürede sonuçlanmasını bekliyoruz ve şimdi de grup başkan vekillerimiz ve milletvekillerimiz tarafından verilen araştırma önergesiyle ilgili görüşmeyi bugün yapıyoruz, bir an önce bu komisyonun kurulmasını ve bu konuya başlamasını diliyoruz.

Ülkemizin gündemini bir süredir meşgul eden ve kamuoyunda çeşitli yönleriyle ele alınarak tartışılan dinleme iddialarına ilişkin olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Meclis araştırması açılmasının yararlı olacağını düşünüyoruz. Bu önergede imzası olan bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ve hepinizi de bu önergeye destek vermeye davet ediyorum. Meclis araştırması başlatılması durumunda da Hükûmet ve Bakanlık olarak her türlü katkıyı sağlayacağımızı bu vesileyle ilan ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, biz bu Meclis araştırmasından ne bekliyoruz, onu da kısaca şöyle ifade etmek istiyorum: Bir defa, tabii, Sayın Sav’ın olayıyla ilgili, tekrar bütün boyutları ele alınsın, değerlendirilsin. Zaten arkadaşlarımızın verdiği araştırma önergesi bunu ifade ediyor ama ben, burada, biraz daha genişleterek şimdiden, Meclisimize ve kurulacak komisyona daha açık yüreklilikle bir çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin, bu vesileyle, Türkiye’deki yasal durumu, bu konudaki yasal durumu, bütün mevzuatı ve bütün uygulamayı tekrar ele alsın bu komisyon ve sadece bu olayla sınırlı kalmasın. Ama, sürekli geçmişe dönük tartışmaları gündeme getirme yerine, başta Sayın Genel Sekreterle ilgili boyut olmak üzere, bundan sonrasına dönük de değerlendirmeler yapsın, teklifler getirsin, Hükûmete ve kurumlara tavsiyelerde bulunsun, Meclise yeni yasal düzenlemeler için tavsiyede bulunsun.

Bu kadar geniş bir şekilde bu konuyu biz gündemimize getiriyoruz ve hiçbir şekilde bundan kaçmıyoruz, korkmuyoruz. Bu vesileyle, ülkemizde çok önemli bir konu olan, güvenlik amaçlı, terör amaçlı, organize suç örgütleri amaçlı, suçu önleme amaçlı bu uygulamanın tekrar gözden geçirilmesini, eksiği varsa giderilmesini de burada ben teklif ediyorum.

Hatta şunu ifade ediyorum: Gelin, bütün sistemi tekrar gözden geçirelim. Daha yeni yapıldı, bu Meclis -biliyorsunuz- yasalaştırdı, 2006 yılında, bu konuda bugün Ulaştırma Bakanımızın burada gündem dışı konuşmaya cevap verirken açıkladığı hususları bu Meclis gerçekleştirdi. Ana muhalefet partimiz de ona katkı verdi, destek verdi. Türkiye’de çok ciddi bir yenilik olarak bunu geliştirdik. Gerçekten, dağınık yapıyı derledik toparladık, tek bir kurum bunu organize eder hâle getirdik.

Ha, şimdi, eğer bu da eksikse, bunun da eksikleri varsa, daha yeni olumsuzluklar falan tespit ediyorsak veya olumlu katkılarımız olacaksa bu komisyona bütün partiler katılsın, iyi bir komisyon kuralım ve burada bütün boyutlarıyla değerlendirelim. Biz de yürütme kısmı olarak, uygulama kısmı olarak her desteği vereceğiz, her açıklamayı vereceğiz, her konuda komisyonun çalışmasını kolaylaştıracağız. Bunu da açıkça Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı olarak huzurunuzda ifade ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bu hayırlı bir çalışma olur. Bu vesileyle bu tartışmaları bitiririz ve bu konuda gerçekten hem kendimiz ikna oluruz hem de toplumumuza olumlu mesajlar vermiş oluruz.

Bakın, değerli arkadaşlar, bizim amacımız meyve yemek. Biz iyi işler yapılsın istiyoruz, bundan sonrası için teklifler geliştirelim istiyoruz ve bunu açık yürekle söylüyoruz. Siyasetçilerimiz de bundan etkilensin, tutumlarını irdelesinler. Hemen, Hükûmeti suçlayan, doğru bilgiyi beklemeyen, ön yargıyla hareket eden tutumlarını bıraksınlar. Biz, bakın, ön yargıyla hareket etmiyoruz, araştıralım diyoruz, daha iyisini bulalım diyoruz. Bu vesileyle demokratikleşme sürecimizi, insan hakları sürecimizi, kişinin özel hayatına verdiğimiz önemi, haberleşme, iletişim özgürlüğüne verdiğimiz önemi de bir defa daha burada Meclis olarak ortaya koyalım istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, diğer bir boyutu da toplumumuzla ilgili. Bakın, şu günlere sorumluluk sahibi kişiler olarak bakalım, şöyle geriye dönüp bakalım, bugünlerdeki tartışmalar ve tabii medyanın bu ortamda yaptığı yayınlar toplumumuza nelere mal oldu bir bakalım. Âdeta herkesi dinleme korkusu altında tutan, endişeye sokan bir ortama soktu. (CHP sıralarından gürültüler)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, Ulaştırma Bakanı söyledi efendim.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şimdi, bakın, insafla herkes düşünsün. Bu konuyu sırf böyle siyasetin malzemesi yaparak, efendim, siyasette bir üstünlük sağlayayım, bu vesileyle iktidarı da bir yıpratayım diye ele alarak bu kadar istismar etmeseydik toplumu bu şekle getirmezdik. Açıkça söylüyorum ben.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Buna kimse inanmaz. 

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın, ben toplumumuza da buradan çağrıda bulunuyorum: Değerli vatandaşlarım, özgürce yaşayın. Türkiye bir hukuk devleti. Bu dinleme falan gibi konulara hiç bu şekilde aldanmayın.

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Buna kimse inanmaz, inandıracaksınız.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Ulaştırma Bakanı tam aksini söylüyor.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Hiç böyle yazıldığı gibi, söylendiği gibi değil. Türkiye’de hepsi mahkeme kararıyla, hukuk süreci içinde cereyan etmektedir ve çetelerle, terörle, organize suçlarla ilgisi olmayan hiç kimse için böyle bir endişe de söz konusu değildir.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Bakanım, Ulaştırma Bakanı tam aksini söylüyor.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın… Bakın…

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Ön yargınız var Sayın Bakan.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Ulaştırma Bakanına sorun Sayın Bakanım, biraz önce söyledi.

BAŞKAN – Dinleyelim efendim.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Ulaştırma Bakanı dinleme olduğunu söyledi.

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu,  dinleyelim.  Kendi görüşlerini anlatıyor efendim, oradan müdahale etmekle değişmez ki.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Tabii, son günlerde şöyle bir şey… Bugün daha ana muhalefet partisi liderinin ağzından duydum “70 milyon kişi dinleniyormuş.” diye. (CHP sıralarından “Doğru” sesleri)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – İzleniyor efendim.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Böyle bir iftira, böyle bir rahatsız edici, topluma endişe verici, toplumu korkutucu ifade olamaz.

Bakın değerli milletvekilleri, böyle bir şey söz konusu değil. Dinleme, dinleme,  birebir, birebir kişiyle ilgili, ancak yargı kararıyla olur. Bunun süresi olur, konusu olur ve işte bugün Ulaştırma Bakanımızın bilgi verdiği Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kanalıyla olur, eskisi gibi darmadağınık değil. Güven içinde ve kontrol içinde ve tekrar orada hukuki denetimden geçerek olur. Ve öbürü… Emniyet Genel Müdürlüğümüz açıkladı, öbürü, sözü edilen bir mahkeme kararı yayınlandı gazetelerde, bunu önemle ifade ediyorum değerli milletvekilleri, bu dinleme değildir. (CHP ve MHP sıralarından “İzleme” sesleri) Katiyen dinleme değildir. Sadece şöyle bir izindir: Yine yargı kararıyla, çok yoğun şekilde şüphe edilen terör veya organize suçlarla ilgili kişilerin telefon trafiğinin sadece bilgisinin bu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından alınmasıdır. Sadece kiminle, nerelerle konuştu, bu trafiğin alınmasıdır.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Daha ne olacak ya!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bir anlamda fatura bilgisidir. Katiyen dinleme değildir. Israrla, kimisi bilmediğinden, kimisi inatla “dinleme” diyor buna.

Bakın değerli milletvekilleri, bunu, bir şeyi savunmak için…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – İzleme dedik, izleme!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bunu bir şeyi savunmak için söylemiyorum. İnsan özgürlüğünü, bireyin özel hayatını, demokrasiyi, açık toplumu her zerresine kadar savunan, bunun için çalışan birisi olarak söylüyorum, bir birey olarak bunu söylüyorum ve ben günlerdir bu konunun bütün  boyutlarını araştırıyorum. Gelin araştıralım. Basınımız çok yanlış bilgiler yazıyor bakın ve buralarda çok yanlış şeyler konuşuluyor. Hiç incelemeden, araştırmadan, gerçek tespit edilmeden ileri hükümler veriliyor. Bilgi isteyin bilgi verelim, bilgi sunalım. Vatandaşımızı bu duruma düşürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Vatandaşımızı böyle korku, endişe içinde yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur. Devletin görevi, vatandaşını korkusuz yaşatmaktır. Biz bunun için çalışıyoruz ama birileri bundan rahatsız, körüklüyor, siyasi iktidara burada ben birazcık acaba bir şey söylemek için bunu da kullanabilir miyim diye. Ama çok tehlikeli, çok yanlış bir enstrüman kullanıyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, bunu yapmayalım ülkemize, vatandaşımıza yapmayalım bunu. Bakın, bu konuda arkadaşlarımız araştırma yapsınlar, Türkiye'nin sistemini, dünyada uygulanan sistemi mukayese etsinler. Biz, bu mukayeseleri…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlar mısınız efendim.

NESRİN BAYTOK (Ankara) – Sayın Bakan, 5 bin kişi kaç bin kişiyi dinliyor?

BAŞKAN - Müdahale etmeyelim efendim, bitiyor zaten.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ben, burada samimiyetle, açık yüreklilikle bilgiler veriyorum.

ABDULLAH ÖZER (Bursa) – Doğru bilgi verilmiyor.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Öyle o dediğiniz yalan yanlış bilgiler. Benim tavsiyem, ne olur araştırın, bizden isteyin, kurumlarımızdan isteyin, size her bilgiyi verelim ama bu iftirayı, karalama kampanyasını, yanlış bilgilendirmeyi bırakın. Ortalık kirlendi, çok kirli bu konuda.

ABDULLAH ÖZER (Bursa) – Sayenizde kirlendi!

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Gelin, bu ortalığı temizleyelim, bu komisyonu kuralım ve bu ortalığı temizleyelim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Bizim çağrımız, bakın…

ABDULLAH ÖZER (Bursa) – Altı senedir siz Hükûmettiniz

BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen…

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Biz, çağrı yapıyoruz, bir şeyden kaçmıyoruz. 

Gelin, hep birlikte -işte yüce Meclis burası, yasaları burası yapıyor- konuyu önce araştıralım, eksiğimiz var mı onu tespit edelim, sonra da yeniden düzenleyelim. İşte, hodri meydan! Bizim çağrımız bu Hükûmet olarak. (AK Parti sıralarından alkışlar) Ben…

BAŞKAN – Sayın Bakanım, süreniz doldu.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Yolsuzluklar konusunda da aynı hodri meydanı aynı yüreklilikle çekebiliyor musunuz Sayın Bakan?

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakanım, teşekkür ederim.

Demokratik Toplum Partisi adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.

Sayın Kaplan, buyurun efendim.

DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün gizli dinlemeyle ilgili, telekulakla ilgili verilen bu araştırma önergesi konusunda hepimizin gerekli hassasiyeti göstermemiz gerekiyor. Eğer bir ülkede Anayasa Mahkemesi yargıçları dinleniyorsa, bakanlar dinleniyorsa, siyasiler dinleniyorsa ve açılan davaların skandallarında bunların hepsi yer alıyorsa, o zaman gerçekten yüce Meclisin bu olaya el atması ve tüm siyasi partilerin de bu konuda bir konsensüs sağlaması gerekiyor.

Şüphesiz, verilen önergeye baktığımız zaman araştırma önergesinin sadece Sayın Önder Sav’ın dinlenmesiyle ilgili olması, bu yönde bir araştırma komisyonu gibi olayı daraltan, amacından saptıran ve hiçbir işlev görmeyecek bir araştırma önergesine bizim “evet” dememiz mümkün değil. Ancak Sayın Bakan demin kürsüde yaptığı konuşmada “hodri meydan” dedi. Açık açık dedi ki: “Bu dinleme olayı bir vakıa ve herkesi huzursuz ediyor. Gelin, birlikte bir komisyon kuralım ve bu konuyu aydınlığa kavuşturalım.” Şimdi, bu önergenin sahibi kendi partilileri. Sayın Bakan da bu önergeyi çok dar ve işlevsiz görmüş olmalı ki böylesi bir açılımda bulundu. Bu nedenle Sayın Bakan “hodri meydan” demiştir, biz de muhalefet olarak, sizin yaptığınız çağrıya “evet” diyoruz. Gelin, gizli dinlemeyi, telekulak olaylarını bütün boyutlarıyla birlikte inceleyelim ama sağlıklı inceleyelim, 70 milyon insanımıza da bu konuda çok kısa bir sürede yüce Meclis bir veri versin. Nedir bu? Örneğin, bir araştırma önergesi daha var Milliyetçi Hareket Partisinin. Sanıyorum, daha sonraki günlerde aynı konu da görüşülecek ama orada farklı bir önergede bir istek var: Komisyonu oluşturacak kişilerin sayısı.

Sayın Bakan, teklifiniz konusunda samimi olduğunuza inanıyoruz. Not aldık, çağrınızı samimiyetle karşılıyoruz. Milletvekillerinizin de bu samimiyetinize katılacağına inanıyoruz. Çünkü böyle bir araştırma önergesinin kapsamını bu şekilde koyduğunuz zaman anlam ifade edebilir. Yoksa “Sayın Sav dinleniyor, dinlenmiyor.” diye bir araştırma komisyonu kurmak, olsa olsa komik bir yaklaşım olurdu. Ülkenin sorunu, gizli dinlemenin sorunu, kişilik haklarının sorunu, haberleşme özgürlüğünün sorunu, konut haklarının sorunu ve en başta Anayasa’nın 20’nci maddesinin açıkça belirttiği hak ve yükümlülüklerin aykırı davranılmasının hoş görülecek hiçbir yanı bir hukuk devletinde olamaz. O zaman komisyona “evet” diyoruz. Her gruptan 3’er tane bu alanda uzman, hukukçu veya araştırmacı veya teknik anlamda 3 kişi komisyonda yer alsın. Ayrıca, grubu olmayan partilerimiz var, DSP var, ÖDP var, Büyük Birlik Partisi var, eski başbakanlar var. Onlar da katılmak istiyorlarsa bu komisyonu kuralım. Bu önergeyi de bu şekilde önerge sahipleri düzeltir ve Sayın Bakanın yaptığı çağrı doğrultusunda düzeltirse evet, bir anlam ifade eder, ona varız. Umarım, inanıyorum ki diğer arkadaşlar, diğer partiler de buna “evet” diyecekler. Çünkü bu telekulak olayı, bu gizli dinleme olayı çığırından çıktı, çığırından. Nasıl çıktı? Çok basit söyleyeyim: Bunun çıkışını biraz uzaklarda da aramayın, önerge sahipleri uzaklarda aramayın. Gizli dinlemeyi yapan kurumlar belli, Millî İstihbarat Teşkilatı. Kime bağlı? Başbakana. Başbakan gereğini yapsın. Genelkurmay Başkanlığı istihbaratı kime bağlı? Başbakana. Başbakan görevini yapsın. Emniyet ve Jandarma istihbaratı kime bağlı? Sayın Bakanımıza bağlı. Şimdi bakın, farklı istihbarat birimleri farklı makamlara bağlı. O zaman, bütün bu makamlar…

Peki, bu yasa dışı dinlemeyi yapma zeminini kim sağlıyor? O da, Sayın Adalet Bakanı; çıkıp bu kürsüde açıklama yapması lazım. Sayın Adalet Bakanı; çıkıp Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesinin, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin, İstanbul özel ağır ceza mahkemelerinin sınırsız, sorumsuz ve süresiz verdiği kaç tane mahkeme kararı olduğunu buraya getirip 70 milyon insanımıza açıklamak zorundadır.

Biliyor musunuz, ben Diyarbakır’da kendim tanık oldum bir hukukçu olarak. Bir mahkeme kararı polisin cebinde, çıkarıyor, diyor ki: “Hasip Bey biz yasa dışı bir şey yapmıyoruz ki. Buyurun.” Şaştım, okudum ki iki sayfa bir mahkeme kararı: Sınırsız, sorumsuz, bir hafta boyunca bütün Diyarbakır’ın aranmasına, dinlenmesine, takip edilmesine, izlenmesine… Bir hukuk devletinde bu olur mu? E, bu olmaz. Kaç tane bundan karar var biliyor musunuz? Çıkarın bu kararları, Adalet Bakanının bundan haberi yoksa… En başta sorumlu makam. Yargıyı bu yasa dışı suç ortaklığına iten, buna cüretlendiren, bu yasa dışı dinlemeyi yapanlara bu cüreti yasal kılıf olarak verenler sorumlu değil mi?

Peki, 2005 yılında 2 ve 3 Temmuzda torba yasayla Meclisten geçirilen kanunların içindeki Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının kurulması da AK Parti Hükûmeti döneminde olmadı mı? Peki, soruyorum 3713 sayılı Yasa’da Terörle Mücadele Yasası’nı değiştirerek düşünce özgürlüğünü, gösteri haklarını, diğerlerinin sınırlarını tamamen geri alan uyum paketlerindeki reformlardan geri dönen kim? Yine AK Parti Hükûmeti değil mi. Peki, Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nu değiştirip kişilerin özgürlük alanına girmelerini sağlayan, bunu getiren kim? AK Parti Hükûmeti değil mi.

Peki, hiç birimiz bu  konuda sütten çıkmış ak kaşık değiliz. Sorumluluklarımızı önümüze koyacağız, yüreklice koyacağız, samimi olacağız tekliflerimizde ve samimi bir şekilde omuz omuza vereceğiz. O zaman ülkeyi karanlıklardan kurtarabiliriz.

Hrant Dink cinayetinde tam altı ay telefonlar susmadı. Hrant Dink cinayetinde altı ay kurulan planlar, kullanılacak katiller hepsi dinlemedeydi. Sayın Bakan, neden bu cinayet bile bile geldi Türkiye’de?

Sizin döneminizde aydınlatılan cinayetler elbette olabilir, şüphesiz. Yanınızda oturan Sayın Sağlık Bakanının odasında bulunan böceklerden de haber var, kendileri buldular. Belki çok ilkel bulmuşlardır, o zaman o  bulunan böcekleri ancak on adet böcek bulunmuştu sizin de makamınızda.

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Hamam böcekleri!

HASİP KAPLAN (Devamla) - Neşter operasyonları…

Sauna çetesinde hangi bakanların ve bürokratların dinlendiğini de biliyoruz.

Bırakın ötesini, güvenliği konuşalım, özgürlüğü hep konuşuyorum. Kara operasyonu öncesi iki gün önceden Genelkurmayı kim dinledi, kim YouTube’a verdi bu dinlemeleri? Bunu kim takip edecek? Eğer Anayasa Mahkemesi yargıcı koskoca kamyonlarla takip edilip, izlenip dinleniyorsa bu ülkede, ülkenin yargıcının güvencesi yoksa Ergenekon çetesinin soruşturmasını yapan savcıya bozuk 60 model Ford zırhlı aracı gönderirseniz, Ankara’dan giden araç 3 defa su kaynatırsa bu ülkede hukuku sağlayamazsınız. Bu ülkede hukuk AKP’ye de lazım, ana muhalefete de lazım. Ben istiyordum ki ana muhalefet Sayın Sav nedeniyle bu gizli dinlemeleri getirmesin. Kişisel sorunu olarak bu Meclise bunu getirmesi en büyük yanlışı olmuştur.

Gizli dinleme bir vatandaşlık hak hukukudur, gizli dinleme bir özgürlük sorunudur, gizli dinleme bir kişilik ve özel hayatın ta kendisidir. İnsanlar telefonda eşlerine “Seni seviyorum” diyemiyor artık, insanlar telefonlarda eşlerine “Mutfak için ne alışveriş yapayım?” bile diyemez duruma düştüler. Çünkü o kadar yaygınlaştı ki gizli dinleme, o kadar yaygınlaştı ki gizli dinleme, bakıyorsunuz ki cep telefonundan IMEI yazılımından her cep telefonu bir potansiyel dinleme. Herkeste cep telefonu var, herkeste var. Ortam dinleme, klasik dinleme, soğuk harp döneminden kalkıp konferans sistemiyle -hani ilkel filmleri, eski filmleri biraz izleyin veya o soğuk harp döneminin- işte, kablo eve gidiyor, o kabloyu, giden eve bir bağlantı yapıp dinleme sistemi… E, şimdi çok gelişti bu. Toplu iğne ucu kadar, toplu iğne ucu kadar bir metalik olayla herkes 300 metreden dinleme yapıyor.

Ben Türkiye'nin, son otuz yılda, en büyük, en hassas davalarına girdim ve Amerika’nın, Fransa’nın, İngiltere’nin, Almanya’nın hepsinin sivil istihbaratları ve ajanları benim büronun sokaklarında cirit atıyorlardı ve ben bunu bizzat konuştuğumda akıl durduracak kadar rahatlık vardı. Şimdi, bu dinlemeleri… Sayın Paksüt’ün, Anayasa Mahkemesi üyesinin olayı değil, ama bu gizli kulak skandalıyla ilgili yapılan araştırmalara baktığımız zaman çok daha vahim şeyler çıkıyor ortaya. Bir kere, çetelerin çıkarılması, organize suçluların yakalanması, hukuka uygun olarak aramaların yapılması, dinlemenin yapılması… Ne diyor Anayasa’da? Çok açık hüküm var, Anayasa: “Buna yargı karar verir” diyor. Sonra, bu dinlemenin verilerini getirirsiniz, yetkili mercinin kararı yirmi dört saat  içinde görevli hâkimin onayına sunulur ve hâkim, kararını el koymadan itibaren kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi hâlde, el koyma kendiliğinden kalkar, diyor. Suç delili. Yani toplanan delilin hukuki, meşru olması da o delilin geçerli sayılması için baş koşullardan birisidir.

Şimdi, bunu niye böyle diyoruz? Guantanamo yargılamalarında bile, ABD’de 11 Eylül terörizm saldırısından sonra, bu hukuksuzluk işleyemedi.

Bakın, Detroit’te bir açıklama yapıyor yargıç Anna Diggs Taylor ve diyor ki: “Ulusal güvenlik örgütünün terörist gözetim programı adı altında ürettiği dinleme ve izleme faaliyetlerinin derhâl son bulmasını istiyorum.” Bir hukuk devletinde hukuk varsa, bir yargıç çıkar, bunu söyler. Ama, benim yargıcım Anayasa Mahkemesi yargıcıysa kendinden korkuyorsa, izleme altındaysa, eğer benim savcım en büyük çete organizasyonlarını açığa çıkarıyorsa ve o devlet ona bozuk zırhlı bir araç gönderiyorsa, o ayıp o savcının değil, o ayıp o adaletin değil, o ayıp o yargının değil, o ayıp iktidarındır en başta. Yoksa, bir zırhlı araç alacak paranız, verecek yetkiniz… Bu 70 milyon insan, bunun 100 bin katını da karşılar, karşılayabilir. İnanın bu halk, 70 milyon insan bu karanlık tezgâhların önlenmesi için bir an önce bunun yapılmasını ister. O zaman, halkın istediğini, yurttaşın istediğini biz, yüce Meclis olarak yerine getirmek durumundayız. Biz bundan kaçamayız. Biz, bu gizli dinlemeleri hukuka bağlamak zorundayız. Eğer hukuka bağlayamazsak, inanıyorum ki, herkesin yaşam hakkı risk altındadır; kişilik hakkı demiyorum, haberleşme demiyorum, özgürlüğü demiyorum.

Şimdi, bu noktadan baktığımız zaman, bu gizli kulak skandallarını çok daha enteresan boyutlarıyla, Diyanetten biraz, Sayın Bakan, isterseniz bahsedelim. İlahiyat profesörleri ne diyor gizli dinlemeyle ilgili?

MUHARREM İNCE (Yalova) – Haram diyorlar mı, haram?

HASİP KAPLAN (Devamla) -  “Caiz değil” diyor birisi. “Telekulaklar din ve ahlaka tamamen aykırıdır, ahlaksızdırlar” diyor birisi. “Başkalarının mahrem, özel hayatlarına girmek İslam dinine göre caiz değildir.” Bir başka öğretim üyesi daha ağır şeyler söylüyor. Ee, yani dinde bu kadar mekruh, haram, günah olan şeyleri de, bakıyoruz ki, birileri insanlığa karşı kullanıyor. Dinen caiz değil, mekruh, günah. Yasal olarak suç yeni Türk Ceza Kanunu’nda. Ahlaki değil, etik değil, ama organize işlerin bir numarası olmuş. “Evet -gizli dinlemeyle ilgili reklamlara baktığımız zaman- izleme vardı, Başbakana suikastı önledik.” diyor. Bunları kamuoyuyla paylaşmak lazım.

Yine, izlemeye ilişkin yetkililerin açıklamaları oldu yakın zamanda. Bu açıklamalar dehşet vericiydi: “5 bin kişiyi dinliyoruz.” Hangi 5 bin kişinin hangi yargı kararıyla dinlendiğini o 5 bin kişinin, o yurttaşların bilme hakkı vardır.

Evet, sormak lazım: Nasıl dinliyorsunuz? Telefondan, ortamdan, SMS takibinden veya görüntülü MMS’ler çıkmış, ondan, yer tespitinden, arama kaydından, SIM değişikliğinden, IMEI numarasından. Şimdi, bu kadar yaygınlık içinde bazı uyanık şirketler de çıkmış diyor ki: Biz de sizi koruyacağız bu konuda… Piyasada şeyler sağlanıyor.

Evet, YouTube’da yayınlanan, devletin güvenliği söz konusu olunca güvenlik boyutuyla sakıncalı, özgürlük boyutuyla sakıncalı, yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye’nin defalarca mahkûm olduğu gizli dinleme olayı var. Facianın boyutları çok.

Eğer bunu biz aydınlığa kavuşturmazsak 2005’te AK Parti Hükûmetinin çıkardığı ve çıkardığı yasayla görev verdiği Genelkurmay, MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma İstihbaratı, Jandarmayı siz zan altından kurtaramazsınız çünkü bu çıkarılan yasayla Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının yetki verdiği, sorumluluk verdiği alanlar bunlar.

Ama bir noktada daha bütün yargıçlarımıza yaptıkları konusunda bu kürsüden bir uyarıda bulunmak istiyorum: Sınırsız, sorumsuz, hangi suç olursa olsun sabit, somut, bu konuda suç karinesi olmayan, ciddi şüphesi olmayan konularda verilen bütün mahkeme kararları bu tür gizli dinlemelerin payandası yapılmaktadır. Yargı bu kirli oyuna alet olmamalıdır. O zaman biz, yüce Meclis olarak telekulağa karşı, birileri casus avcılarını teknik olarak buluyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı lütfen tamamlayın efendim.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Bizim görevimiz, o zaman, yüce Meclis olarak birlikte, birlik olarak bu önergeye değil -bu önerge sınırlıdır, bu önerge Sayın Sav’la ilgilidir- bu önergenin dışında, Sayın Bakanın çağrı yaptığı gibi -o çağrıya katılıyoruz- gizli dinleme konusunda, telekulak konusunda, bütün partilerin yer alacağı bir komisyona, araştırma komisyonu kurulmasına “evet” diyoruz. Burada “Hodri meydan!” demeye gerek yok. Bu konuda hepimiz vicdanen sorumluyuz. İnsan olarak sorumluyuz, seçilmiş milletvekilleri olarak sorumluyuz, 23'üncü Dönem Meclisi olarak sorumluyuz ve biz bunu mutlaka çözmek zorundayız. Bu sorumluluk bizim. Bunun için bizi Meclise gönderdiler. Bu konuda “evet” ama araştırma önergesine “hayır” diyoruz. Bu konuda herkesin katkı sunmasını bekliyoruz.

Teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaplan.

Milliyetçi Hareket Partisi adına İzmir Milletvekili Oktay Vural.

Sayın Vural, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, AKP grup başkan vekillerinin Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterinin dinlenmesi konusunda vermiş olduğu araştırma önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisinin görüş ve düşüncelerini sizlerle paylaşmak üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.

Sayın milletvekilleri, aslında bugün, biraz önce Sayın Bakanın da ifade ettiği ve bir yargı sürecine de intikal etmiş bir konu hakkında, biz bir araştırma önergesini görüşüyoruz. Dolayısıyla, bu konunun aslında çok yönlü, hukuki, idari ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ele alınması gerçekten son derece önemli. Ancak sadece adli bir olay, sadece bir kişinin dinlemesine ilişkin bir araştırma önergesi, gerçekten, aslında bizim korumamız gereken ve milletvekillerinin sorumlu olduğu milletin değerlerini, hangi değerlerini korumamız gerektiğine ilişkin yeterince bir açıklık vermemektedir.

Şimdi, biz burada neyi arıyoruz? Biz burada milletimizin hangi hakkının, hangi hukukunun, hangi özgürlüğünün peşindeyiz? Bizim, sadece bir olayı, bir dinleme olayının olup olmadığını araştırmaktan öteye, böyle bir olay ekseninde milletimizin Anayasa’da, çeşitli kanunlarda bahsedilen özgürlüğüne yönelik bir tehdit var mıdır yok mudur, bunu değerlendirmemiz lazım; bizim, milletvekilleri olarak aradığımız budur. Millet için burada bir soruşturma yapıyoruz, bir araştırma yapıyoruz. O zaman millet için anlamı nedir, bunu ortaya koymak lazım. Sadece bir olayın olup olmadığını ifade etmek, doğrusu böyle bir olayı yeterince algılamadığımızı, bunun sebep ve sonuç ilişkilerini yeterince ortaya koyamadığımızı ifade eder ve maalesef böyle bir olay münasebetiyle sorun… İki parti arasındaki bir tahterevalli siyasetinin malzemesi olarak kullanılması gibi bir yanlışla karşı karşıyayız, meseleye böyle bakmamamız gerekiyor. Dolayısıyla biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu sorun ekseninde… Biraz önce ifade edildi ve Sayın Bakan “Hodri meydan!” dedi. Aslında biz “Hodri meydan”ı yediden önce yapmıştık, “Birleştirilsin.” demiştik. Ama maalesef bu iki araştırma önergesi, Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği araştırma önergesi, Türkiye’de milletin hakkını, hukukunu korumayı; özgürlüğünü korumayı; demokrasi ve insan hakları ekseninde oluşan tehditleri ortaya koyup bunların çözüm yollarını, bu tehditleri ortadan kaldıracak çözüm yollarını araştırmaya ilişkin bir önergemiz maalesef kabul edilmedi. O zaman buradan siyaseten ne hedefliyoruz biz? Hepimizin peşinde koştuğu siyaset nedir? Bu milletin hakkını, hukukunu bu eksende araştırmamız gerekirken maalesef bu araştırma önergeleri birleştirilememiş ve bu yönüyle olay sadece bu eksende değerlendirilmiştir. Burada biraz önce Sayın Bakanın ifade ettiği “Hodri meydan!”, zaten bizim araştırma önergemiz hazır, işte gündemde. Yapılacak bir tek iş var: Bu araştırma önergelerinin birlikte görüşülmesini temin etmek.

Değerli arkadaşlarım, dolayısıyla, bugün burada böyle bir olayda Sayın Bakan “Hodri meydan!” dedi, biz de açıkça bu sözün tutulmasına davet ediyoruz. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak yarın buradayız. Danışma Kurulu toplantısına da buyurunuz, beraber ve birlikte imza atalım, yarın da bu araştırma komisyonunu hep beraber, birlikte kuralım ve milletimizin gerçek manada hakkını, hukukunu, özgürlüğünü koruyacak tedbirlerin neler olduğunu araştıralım. O bakımdan, bugün burada böyle bir vesileyle Sayın Bakanın meseleye daha kapsamlı bakılması gerektiği düşüncesini paylaşıyoruz, ama bu düşüncesini çok değerli AKP grup yöneticilerinin hayata geçirmesini de bekliyoruz.

Şimdi, Sayın Bakan araştırma önergesiyle ilgili yaptığı konuşmada “Böyle bir dinleme yoktur.” diye ifade etti. Değerli arkadaşlarım, araştırma önergesinin gerekçesi, birinci cümle: “Bugüne kadar ülkemizde birçok kişi yasa dışı dinlemelerin mağduru olmuşlardır.” Araştırma önergesi bunu söylüyor ve “Bugüne kadar…” diyor. Demek ki yasa dışı dinlemeler olmuştur. Şimdi bunun mağduru kimdir, sorumlusu kimdir? Sorumluların cezalandırıldığını duyduk mu, mağdurlar var da cezalandırılanı duyduk mu? Duymadık. Dolayısıyla, yasa dışı dinlemelerle ilgili mağduru olduğuna ilişkin hüküm cümlesi, Sayın Bakanın “olmadığı” şeklindeki bir yaklaşım tarzıyla tamamen çelişmektedir. O zaman yapılması gereken husus, bugüne kadar bu mağdurların hepsinin neden mağdur olduğunu, kimlerin dinlediğini, hangi mekanizmalarca dinlendiğini ortaya koymaktır. Mesele sadece bir partinin genel sekreterinin dinlenmesi değildir. O bakımdan bizim, böyle bir konuyla ilgili meseleye bakarken olay bazında değil, bunu siyaseten kullanmak ve işte gaflet ya da fırsatçılık ekseni etrafında değerlendirmek için değil, gerçekten değerli milletimizin, kurumlarımızın bu konuda endişelerini ortadan kaldıracak tarzda meseleye bakmamız gerekir. Biz bunun peşinde olmalıyız. Onun için, umut ediyorum ki bu konuyla ilgili Milliyetçi Hareket Partisinin önergesi kabul edilir.

Esasen, yani bu endişenin kaynağı sadece bir şahıstan da kaynaklanmadı. Değerli arkadaşlarım, çok kimsenin görüntüleri, sesleri, çeşitli iletişim kanallarında yayınlandı, yayınlanmadı mı? Hepsi yayınlandı. Kim dinledi bunları? Şimdi, kanunumuza göre, yasal mercilerin dışında birtakım yerler dinleyemeyeceğine göre, o zaman “Bunları kim dinledi?” sorusunun cevabını milletimize vermemiz gerekir. Şimdi bütün milletvekillerimizin kafasında vardır, gerçekten, bunlar çeşitli, YouTube’da, burada yayınlanıyorsa bunları kim dinledi, kim servis yaptı? Bunlar hakkında ne soruşturma açtınız, ne tedbir aldınız?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Niye engellenmedi?

OKTAY VURAL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu soruların cevapları ortada kalırsa, bir parti genel sekreterinin dinlenmesi ekseninde olayı ele alırsak bu iş sadece siyasi partiler arasında kullanılan bir malzemeye dönüşür. Oysa sorun, demokrasi, özgürlük, insan hakları, yönetim anlayışı ve siyaset anlayışıyla ilgilidir. Bütün bunları dikkate alacak şekilde bu meseleye bakmamız gerekmektedir.

Bu bakımdan, Sayın Genel Başkanımız, 20 Mayısta grup toplantısında -daha böyle bir olay yoktu- bütün bu olaylarla ilgili çeşitli kanallarda yayınlanan kişi ve kurumların temsilcilerinin ses ve görüntülerinin yayınlanması üzerine ortaya koyduğu görüş ve düşünce, esasen bu konudaki endişelerin giderek arttığını ve tedbir alınması gerektiğini söyledi ve nitekim ondan sonra kamuoyunda şu ya da bu şekilde CHP Genel Sekreterinin dinlendiğine ilişkin iddialar ortaya  çıktı. Ama o güne kadar ne yaptık biz? Ne yaptınız? Ne yaptınız? Dolayısıyla, YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’le ilgili, GES Başkanıyla ilgili, savcılarla ilgili, her yerle ilgili değerli arkadaşlarım…

Şimdi, bir merkez var, birileri dinliyor değerli arkadaşlarım. Şimdi, devlet diyemez ki “Kanuni dinleme benimdir, bunlar kanunsuz dinlemedir.”  Devlet kanunsuz dinlemeleri de takip edecek ve benim güvenliğimi koruyacak. “Bunlar nasıl dinlemiş?” diyemezsiniz. Beni korumak, insanlarımızı, kişilerimizi, kurumlarımızı korumak zorundayız.

O bakımdan, korunması gereken değerler ekseninde sorunu ele almak ve bu yönüyle korumamız gerekenin demokrasi, hürriyet, insan, aile ve hukukun üstünlüğü olduğunu düşünüyoruz.

Tabii, özellikle küreselleşme süreciyle birlikte bu enformasyon teknolojileri vasıtasıyla gerçekten insan toplum ve birey işleyişi çok kritik bir öneme sahip olmuştur değerli arkadaşlarım. Bugün haberleşme demokrasinin altyapısıdır ve bütün bu gelişmelerle birlikte millî güvenliğin de en önemli unsuru hâline gelmiştir. Günümüzde artık bilgi savaşları olmakta, haberleşme kanallarına, iletişim kanallarına hâkim olmayla ilgili çeşitli dış müdahaleler oluşmaktadır. Bugün sadece bir telefon dinlemesinden bahsediyoruz değerli arkadaşlarım. Telekomünikasyonun içerisinde ses var, görüntü var, veri var, semboller var, her şey var. O zaman sormamız gereken husus, bizim bu bilgimizi, düşüncelerimizi ifadelerimizi yaydığımız bu iletişim kanallarının güvenliği nedir peki? Bunu kim koruyacak?

Değerli arkadaşlarım, bunu kim koruyacak? Devlet koruyacak. Devletin koruması lazım. Gerçekten bu konuda en önemli sorunlardan biri, kanaatimize göre, bu bizim haberleşmeyle ilgili altyapımızın açık müdahalelere açık olmasıdır. Düşünün, eğer birileri dinliyorsa, Türkiye üzerinde başka emelleri olanlar da bu haberleşme ve telekomünikasyon şebekeleri aracılığıyla verilerimize, sembollerimize, seslerimize ulaşabiliyorsa, bu sorun bir millî güvenlik sorunudur. Girilebildiğine göre, dinlenebildiğine göre güvenliğimiz nerede? O bakımdan, bu güvenlik konusu gerçekten son derece önemlidir ve boyutu bu anlamda almak lazım.

Değerli arkadaşlarım, biz, bilgisayarlarınızda bir sürü dosyalarınız var, verileri iletiyoruz, sesi de iletiyoruz. Nereye gidiyor, ne yapıyor, kim takip ediyor?

Şimdi, size söylüyorum: Avrupa Birliğinde, şu ülkelerde, bu ülkelerde, çeşitli yazılım programları ve dinlemeyle ilgili hususlar konusunda Meclis ayağa kalkıyor, yapamazsın diyor, bunları sokmayalım diye söylüyor. Peki, biz neyi koruyoruz? Şu dinlenmiş mi, bu dinlenmemiş mi… Dinlenme bir sonuçtur. Bunun sebeplerini araştırmak, bu sorunun köküne inmemiz gerekmektedir. Buna inemezsek değerli arkadaşlarım, bu tehdidin boyutunu algılayamayız ve gerçekten çok ciddi, büyük bir eksiklik olur.

Biraz önce ifade ettiğim gibi, haberleşme, demokrasinin bir temel altyapısıdır. Şüphesiz düşünce ve ifadeyi yaydığımız bu altyapı, hem altyapının olması hem altyapının güvenilir olması gerekmektedir. Bu bakımdan, kanuni sebepler dışında kullanılamayacağı temin edilmelidir.

Değerli arkadaşlarım, demokraside vatandaşımız devletine, kurumlarına güvenmelidir. Ben bir işletmeden bir hizmet alıyorsam, bir milletvekilimiz burada bir hizmet alıyorsa, bu hizmeti aldığı yer ve bu hizmetin verildiği kuruma güven olmalıdır. Güven olmazsa, değerli arkadaşlarım, nasıl birbirimizle haberleşeceğiz, nasıl özgürlüğümüzü kullanacağız, nasıl insan haklarını daha yüksek seviyelere getirebileceğiz? O bakımdan, bugün, bu sorunun doğurduğu bir başka sorun da en büyük sorun da haberleşmemizi güven altına alması gereken kurumlara olan güvenin zedelenmesidir değerli arkadaşlar. Düşününüz, sizi koruması gerekenler, sizin iletişiminize müdahaleyi koruması gerekenler eğer iletişime müdahalenin odağı oluyorsa, kurumlara olan güven olduğu zaman vatandaş demokrasiden, yönetimden uzaklaşır, sadece elitler ve özel menfaatler hâkim olur oraya.

Değerli arkadaşlarım, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu şekilde birtakım özel menfaat gruplarının ya da çeşitli vesilelerle siyasi güç gruplarının bu tür etkinlikle bu araçlara sahip olması konusunu gerçekten çok iyi değerlendirmemiz gerekir. Millette korumamız gereken değer onun özgürlüğüyken, maalesef, burada hiyerarşik yapı içerisinde kendi hiyerarşisindekilere hizmet etmek ön planda olur. Kime servis yapmak lazım? Amirine servis yapayım. Kimin hakkında? Muhalifi hakkında, onu sevmeyeni hakkında. Böyle demokrasi olmaz değerli arkadaşlarım. Böyle bir demokrasi altyapısı olmaz. Onun için bu tartışmalarda biraz önce Sayın Bakanın ifade ettiği, gerçekten bu endişe ve kuşku, demokrasimiz açısından gerçekten büyük bir tehdittir. Bugün, ne hazindir ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin güvenliğiyle ilgili milletvekillerimizin soruları oluyor, telefonlarıyla ilgili soruları oluyor. Bütün bunların hepsini dikkate alacak şekilde meseleye bakmamızda büyük fayda görüyorum. O bakımdan, bu kurumlara olan güvenin azalmasını bir tehdit olarak görmek lazım. Bu basit bir tartışma değildir.

Değerli arkadaşlarım, kanuni yetkileri elinde bulunduranlar hakkında eğer şüphelerimiz kanaatleşirse yalnızlaşırız ve böyle bir toplum içerisinde giderek yaşanmaz, giderek huzursuz bir toplum hâline, birbirinden şüphe edenlerin oluştuğu bir toplum hâline dönüşürüz. Demokrasi böyle gelişmez. O bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz konunun bu boyutta ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.

Haberleşme özgürlüğü kişilerin birbirleriyle, toplumla her türlü kuracağı iletişimin özgürlüğünü ifade eder, özel hayatın gizliliğini, ifade özgürlüğünü de kapsar. Aslında Anayasa’mızın, kanunlarımızın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin bununla ilgili normatif hükümleri var. Sorun normlarda değildir Sayın Bakanım. Kanunlarda vardır elbette, kanunda var ama asıl sorun kanuni yetkiyi, gücü elinde bulunduranların bunu kullanması ve denetlenmesiyle ilgili sorundur. O bakımdan, normatif anlamlı bir değerlendirme yapmak yerine bunun gerçek hayatta nasıl kullanıldığını, neden kullanıldığını ortaya koymak gerekir. O bakımdan, haberleşme teknolojilerindeki bütün bu gelişmeler aslında düşünce ifade hürriyetiyle, demokrasiyle çok ilişkili ama değerli arkadaşlarım, bu enformasyon teknolojileri suç ve suçluyla mücadele konusunu da çok zorlaştırıyor. O bakımdan, bu konularda muhakkak bir denetleme, muhakkak suç ve suçluyla mücadelede bu teknolojileri kullananlarla mücadele etmemiz de gerekiyor. Bir taraftan özgürlük diğer taraftan da güvenlik. Bu dengeyi nasıl kuracağız, nasıl güveneceğiz ve nasıl özgürlüğümüzü kullanacağız? O bakımdan, yasa dışı müdahaleleri tespit etmemiz ve açıkçası, bu konuda sorumluları ortaya çıkarmamız gerekmektedir.

Şimdi, son bir yılda kamuoyuna yansıyan izinsiz ve gizli dinlemelerin açıkça ortaya çıkmasına, basın-yayın organlarında açıkça yayınlanmasına rağmen TCK 132’ye göre suç olan bu eylemlerden hiçbir soruşturma yapılmamış olması bu tür kanunsuzluklara cesaret vermiştir. Bugün herkes kendisinin dinlendiği kuşkusunu taşımakta ve kaygı giderek bir korku imparatorluğu psikolojisine yol açmaktadır.

Bakınız, biraz önce Sayın Ulaştırma Bakanı söyledi. Dedi ki: ”Dinlenir.” dedi, “Tedbir alamazsınız.” dedi, “En iyisi konuşmamak.” Düşünebiliyor musunuz değerli arkadaşlarım, konuşmamayı bir tedbir olarak öngörüyoruz. Nasıl bir anlayıştır değerli arkadaşlarım? Ne demek? “Kırıcılar alın.” diyor. Hepimiz evimizin çevresine birtakım kırıcılar mı alacağız? Peki, kurumlarımız nerede, devletimiz nerede, bu devlet niye var, kurumlar niye var, Telekomünikasyon Başkanlığını niye kurdunuz? Niye yaptınız bunları? “En iyisi konuşmamak…”

Değerli arkadaşlar, acaba, arzu edilen konuşmamak mı? Bakın, ABD’nin özgürlükler raporunda, zannederim bu ülkenin özgürlükler raporunda diyor ki: “Bireyler misilleme korkusundan dolayı hükûmeti eleştirememiştir.” Bakın, ülke raporuna giriyor. “Evet, düşünce ve ifade özgürlüğüyle ilgili hükümler vardır ama hükûmet gazetecilere otosansür uygulanması konusunda baskı yapmıştır.” diyor. Bunlar olmadı mı? Bunlar oldu, bunlar yaşandı.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, o zaman ne yapılmak isteniyor? “En iyisi konuşmamaktır.” de, herkes korksun. Değerli arkadaşlarım, aman ha, aman ha, herkes korksun! Arzu edilen, muhalefeti, kendisine muhalif olanları, kişi ya da kurumları sindirmek, yıldırmak, suskunluğa mı itmektir? İşte bunu diyoruz. Böyle demokrasi olmaz; bu, diktatörlük; bu, totaliter rejim. Seçim yapmaya da gerek yok bunun için. Onun için bu vahim bir hatadır ve bu ifade “En iyisi konuşmamaktır.” demek, biraz önce Sayın Bakanın şikâyet ettiği…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Vural, konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.

OKTAY VURAL (Devamla) – Sayın Bakanın ifade ettiği, işte korkular, endişeler, bunlar olmaz filan diyor ama bizatihi Ulaştırma Bakanının tavsiyesi… Şimdi, herkesin kulağında küpe: “En iyisi konuşmamak.” Kim söyledi? Ulaştırma Bakanı. “Susun… Susun… Susun…” (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) Ama, biz haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmadık. Bazılarının gözleri olur, görmez; kulakları olur, duymaz; ağızları olur, konuşmaz; kalbi vardır ama mühürlüdür. Ama Allah’a şükür biz bunlardan olmadık, olmayacağız. (MHP sıralarından alkışlar) O zaman, yapılması gereken şey, bu konunun açığa çıkması için sonuna kadar, Meclis araştırmasıysa Meclis araştırması, Meclis soruşturmasıysa Meclis soruşturması, sonuna kadar gideceğiz. Ama biliyoruz ki, biz asıl sonu Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarında göstereceğiz, kimin ne yaptığını.

Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkürler Sayın Vural. (AK Parti sıralarından gürültüler) Sayın Vural teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, ben, Ulaştırma Bakanıyken -söyletmediniz bakın- 2001 yılında iki defa habersiz denetim yaptım. Sayın Bakan bugüne kadar bu kurumlarla ilgili hiçbir habersiz denetim yapmamıştır. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Sayın Vural…

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili ve Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay.

Buyurun Sayın Okay. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP grup başkan vekilleri ve bir kısım AKP’li milletvekili arkadaşımız tarafından Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Sekreteri Önder Sav’ın dinlenmesi iddiasıyla ilgili, bütün yönlerinin araştırılması ve varsa sorumluların çıkarılmasına ilişkin araştırma önergesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, öncelikle bir hususu ifade etmek istiyorum: Malum, bu araştırma önergesi “Gelen Kâğıtlar” arasında yer almamış idi. Bu araştırma önergesi, bugün okundu ve grup önerisi olarak da bugün görüşülmesine karar verildi. Bu husus Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Sekreteriyle ilgili olduğu için biz bunu, bugün görüşülmesini anlayışla karşılıyoruz. Ancak, bu, Meclis İç Tüzük’üne aykırı olan uygulamanın, bunu bir ilk olarak alıp bundan sonra teamül hâlinde sürdürüleceği gibi Meclis Başkanlık Divanında bir kanı oluşmaması için bu düşüncemizi tutanaklara geçirtmek istiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, Meclis Başkanlığına da sunulan araştırma önergesinin sunum yazısında “Mahkeme kararı olmadan dinlenilmesi kişi özgürlüğüne bir müdahaledir ve suç teşkil etmektedir. Bu durum asla kabul edilemeyeceği gibi, aynı zamanda demokrasiyi de zedeleyecektir.” deniliyor. Bu düşüncelere ve keza araştırma önergesinin gerekçesinde yer alan ilk üç paragraftaki AKP grup başkan vekillerinin ifadelerine aynen katılıyorum. Nitekim bu ifadelerin bir büyük çoğunluğu geçen perşembe günü gündem dışı söz aldığımda benim de ifade ettiğim hususlardır. Bunlar, birçok kişinin yasa dışı dinlenildiği ve yasa dışı dinlemeden mağdur olduğu, yasa dışı dinlenenler arasında siyasetçiler, gazeteciler, yargı mensupları olduğu, bu yasa dışı dinlemenin Türkiye’de güven zedelenmesine yol açtığı, bu yasa dışı dinlemenin Anayasa’ya, yasalarımıza, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’ne, Avrupa insan hakları sözleşmelerine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı olduğu, özel hayatın gizliliğini ortadan kaldırdığı ve haberleşme özgürlüğünü ortadan kaldırdığı ve temel hak ve hürriyetlere doğrudan bir saldırı olduğu kabul edilen bir husustur. Yasa dışı dinlemeler insan hakları ihlalidir.” Bunlar araştırma önergesinde yer alıyor. Bunlar, geçen perşembe günü konuşmalarımda da üzerinde durduğum hususlar idi. Ancak daha sonraki bölümde “Yapılan düzenlemelerle keyfîlik giderilmiş, yanlışlıklar önlenmiş ve bunun bir merkezden yönetilmesi sadece yargı kararıyla olabileceği düzenlenmiştir.” deniliyor. Yani, AKP’li arkadaşlarım, 5397 sayılı 2005 yılında çıkan Yasa’yla bu sorunların tamamının hallolduğunu ifade ediyorlar ve devamında da diyorlar ki: Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri nasıl dinlenmiştir? Kanunsuz dinlenme iddiası vardır. Sadece ve sadece Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterinin kanunsuz dinlenmesini, Meclis olarak bir komisyon kuralım ve araştıralım.

Değerli arkadaşlarım, perşembe günü gündem dışı konuşmama cevap veren Sayın İçişleri Bakanı da bu konunun bir araştırma önergesiyle bir araştırma komisyonu kurularak halledilmesini ve bunun ortak yapılmasını ifade ettiler ve bugün Milliyetçi Hareket Partisinin de bu yönde bir araştırma önergesi vardı ama her ikisinin birden, hem Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterinin hem de Türkiye’deki tüm yasa dışı dinlemelerin araştırma komisyonu tarafından incelenmesini, değerlendirmesini ifade ettiler.

Bugün burada düşüncelerini ifade eden Sayın İçişleri Bakanımız “Bütün yasal olmayan dinlemeleri, bundan sonraki yasal düzenlemeleri ve gerekirse tüm sistemi gözden geçirelim, gelin, bu araştırma önergesini böylesine genişletelim.” türünden bir açılım getirmek istedi. Tabii geçmişte de bu yönde araştırma önergesi var ve bu araştırma önergesinde de bir çalışma yapılmış. Bu araştırma önergesinin sadece son sayfasında, “sonuç” bölümünde şu ifade ediliyor: “Komisyonumuzun yaptığı çalışmalar sonunda telefonların yasa dışı dinlediği yolundaki yaygın kanaat gözlemlenmiş ancak bu konuda kanıt elde edilememiştir.” Yani, Parlamentonun araştırma önergesiyle vardığı nokta budur. Ancak, tabii Sayın Başbakan Yardımcımız Sayın Çiçek’in bu araştırma komisyonu önergesi sonrasında yasal düzenleme yapıldığını ifade ettiğini ve bunun önemli bir çalışma olduğunu ama kanıt elde edilemeyen bir çalışma olduğunu görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, evet bu önemli bir çalışma olabilir bir satır da olsa sonucu ama şuna cevap bulmamız lazım: Madem bu böylesine önemliydi, Türkiye’de yasa dışı dinlemeler olmuyordu, dinlemeler bir sisteme oturtulmuştu, o zaman 2006 Martında AKP’li arkadaşlarımız yine Sayın Başbakanla Kızılcahamam kampındayken Sayın Başbakan “Dikkat edin, telefonlarınız dinleniyor.” diye niye sizleri ikaz etti? Belki bunu hatırlamayacaksınız ama bunu hatırlayan ve bu yönde soru önergesi veren Ahmet Ersin arkadaşım aramızda, “Sayın Başbakan, kendi milletvekillerinizi ikaz ediyorsunuz. Biz ne yapacağız?” diye soru önergesi verdi.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Siz orada mıydınız? Nereden biliyorsunuz?

MUHARREM İNCE (Yalova) – Geçen gün minibüsü bastınız ya!

HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – Şimdi, bu dinleme olayı Türkiye’de bir paranoya hâline geldi. Cumartesi günü Sayın İnce’nin ifade ettiği gibi  “Acaba dinleniyor muyuz?” diye bir minibüs çevrildi, el atıldı, inceleme yapıldı.

Türkiye’de yasa dışı bir dinleme olduğu artık tartışmasız bir vakıa. Şimdi, bunun tartışmasız vakıa olduğunu herkes kabul ediyor ama bu yasa dışı dinlemeyi birileri önlemekle yükümlü. Biz, bugün “Gündem dışı konuşmaya cevap” adı altında Sayın Ulaştırma Bakanını dinledik. Sayın Bakan ne dediler? “Bir günde 185 milyon konuşma oluyor, 4 milyon saat konuşuluyor ve işte üç tane birim tarafından dinleniyor. Bunlar MİT, Jandarma, Emniyet.” dedi, Genelkurmayı ifade etmedi. Sonucu itibarıyla, Türkiye’de, hani o basına da yansıyan yargı kararlarıyla da 70 milyonun izlendiğini kabul etti, “Dinlemeden kurtulabilmek için konuşmamalıyız.” dedi. Oysa Sayın İçişleri Bakanımız bir bilgi kirliliğinden ve insanların bundan sonraki yaşamının güvenceyle götürülmesi gerektiğinden bahsediyor. Şimdi, hangi Sayın Bakana inanacağız? İçişleri Bakanımıza inanıp konuşacak mıyız? Ulaştırma Bakanımıza inanıp konuşmayacak mıyız? Burada ciddi anlamda bir tercihte bulunma zorunluluğu var.

Kaldı ki değerli arkadaşlarım, araştırma önergesinin konusu, Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Sekreteri. Bu gizli dinleme veya iddia edilen dinleme, gizli olduğu iddia edilen dinleme 23 Mayıs 2008 günü gerçekleşiyor. 23 Mayıs 2008’den sonra, o herkesin marufu militan gazete, 26 Mayıs Pazartesi günü bu dinlemenin belirli bir bölümünü tutanaklaştırarak gazetesinde yer veriyor ve öyle becerikli bir tutanaklaştırma var ki sanki emniyet tutanağı gibi “Sav”, “Vali”, “Sav”, “Vali” diye ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda, Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Başkanı salı günü saat 13.30’da başlayan grup toplantısında bu konuyu dikkatlere sundu ve dedi ki: “Watergate skandalı.” Yani Cumhuriyet Halk Partisi çok ciddi hassasiyet ve dikkat içerisinde, bu konuda, pazartesi, salı ve çarşamba günü Hükûmetten, yetkililerden bir tepki bekledi ve bu tepki ile konunun üzerine gidilebileceği imajını yaratmalarını bekledi, gidilmese dahi. Sayın Bakan “Yurt dışındaydım.” diyor. İletişimin, telekomünikasyonun böylesine geliştiği boyutlarda Sayın Bakan bundan bihaber miydi? Yurt dışından Türkiye’ye geldiğinde mi öğrendi? Yurt dışından bununla ilgili gerekli açıklamayı veya müdahaleyi yapamaz mıydı? Ama o gün Sayın Bakanın, konunun aydınlanması için, yani çarşamba günü, Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekillerinin, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının açıklamalarından sonra “Gerekli talimatı verdim.” demesinin sonrasında, yine AKP’nin bir yetkilisinin basına yaptığı açıklamada “Bugünkü teknik şartlar içinde yasal olmayan dinlemelerin yapılamayacağı kanısında değiliz, her an yapılabilir, maalesef yapılmaktadır da. Bunu Youtube gibi birçok elektronik alanlarda izliyoruz ve üzülüyoruz.” dedi. Aslında, bu tür dinlemeler, kimi hükûmet yetkililerinin kimi açıklamalarında “Bunlar dinlenme ortamlarında olmuştur.” türünden de açıklamalarla kamuoyunun gündemine geldi. Sayın Önder Sav’ın dinlenme olayı bardağı taşıran son damla oldu. Çünkü Türkiye’de bugüne değin, bu tür yasa dışı dinlemeler veyahut da yasal olup servis edilen dinlemeler -bir meçhul bizler için- Türkiye’nin gündeminden hiç çıkmadı. Ama, bu dönemde bunu yok farz edip, sadece ve sadece bu tür dinlemeleri bir bütünlükten çıkarıp, bir araştırma önergesiyle ve de bunu sadece Sayın Önder Sav’ın dinlenmesine özgüleyip bu işin içinden sıyrılmak çok kolay değil, Türkiye’de çok ciddi bir dinleme skandalı var.

Aslında, bizlerin kafasındaki tereddüdün temel nedeni ne diye baktığınızda, dinleyen gazetenin, tutanakları veren gazetenin siyasal iktidarla iç içe olduğu endişesini yaratan açıklamalara muhatap olduk. Sayın İçişleri Bakanı, perşembe günü sabahleyin, Plan ve Bütçe Komisyonunda, bu konu iletildiğinde “Mahcup olacaksınız.” dedi, tepki üzerine “Mahcup olabilirsiniz.” dedi. Yani, Vakit gazetesiyle Sayın Bakan bunu görüştü mü bire bir? Perşembe günü öğleden sonraki bu kürsüden yaptığı konuşmada yine bir mahcubiyet söylemi içerisindeydi ve işin enteresanı, geçerliliği tartışmalı olan o Telekom belgesini alan Vakit gazetesinin muhabiri, köşe yazarı -her neyse- o yazıyı alır almaz, ilk işi, AKP Genel Merkezi MYK toplantısına götürdü ve oradan çıkarken basınla sohbet etti.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu dinleme olayı sadece Cumhuriyet Halk Partisinin başına gelmedi. Sayın Bakanın çağrısı üzerine, bir siyasi partimizin genel başkan yardımcısı, Bakanlığa 4 tane ayrı belge sunduklarını söylüyor ve bu, dünkü Anadolu Ajansı haberi. Bu dinleme olayları devam ediyor ama bu dinlemelere karşı hep duyarsız kaldık. Sayın Grup Başkan Vekilimiz Sayın Kemal Anadol’un 25/3/2008 tarihli soru önergesi var, buna da duyarsız kaldık. Ama sonucunda “Kim yapıyor bu dinlemeleri? Nasıl yapıyor?” diyorsak o zaman basına da yansıyan bir evrak var. O evrakta diyor ki: “Bilindiği üzere Gülen grubu, emniyet içerisindeki etkinliğini özellikle İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Daire Başkanlığı üzerinde yoğunlaştırıyor.” Bu da basına da yansıyan bir belgeden alıntı. Sonuç: Şimdi, olayın, Sayın Sav’ın telefonunun “yes” veya “no” tuşuna basılarak bundan kaynaklanan bir dinleme olduğu ifade ediliyor.

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) – Yani olmuş mu, olmamış mı?

HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu konuda teknoloji öyle gelişti ki… Bize burada, Amerika Birleşik Devletleri-Türkiye arasındaki bir ikili iş birliği anlaşmasında, o F-35 uçaklarıyla ilgili, o uçak içerisinde 15 milyon yazılım olduğu söylendi. Şimdi, bilesiniz ki gelişen teknolojik koşullarda o “yes”e, “no”ya da hiç ihtiyaç yok. Birileri bir biçimde bir yardım alırsa eğer, “yes”e, “no”ya da ihtiyaç olmadan o yazılımla çok kolay dinler.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Önder Sav’ı koymayız oraya.

HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – Kaldı ki, bu nasıl dinleme ki -bunlar tabii yargı sürecinde göz önünde tutulacak- iki kişi karşı karşıya, birinin cebinde veya bir başka yerinde, ama a’dan z’ye her şeyi tek tek alan bir dinleme. Ve bakın ne diyor: “Uzmanlar, kişilerin bilgileri dışında yüklenen bir yazılımın, cep telefonu kapalı olsa bile cihazın bulunduğu ortamın dinlenmesini sağladığını belirtiyor.” Ve devam ediyor bu.

Şimdi, teknoloji bu. Bu teknoloji içerisinde, hiç kimsenin, olayı sıradan, bir cep telefonunun “yes”, “no”suna basıldı diye, böylesine suç olan bir fiili göz ardı ederek suçu övmeye kalkışması, suçu gizlemeye kalkması Türkiye’nin ne demokrasisine ne kişilerin demokratik yaşam hakkına ne demokratik toplum gereklerine uyar ne de bundan birileri istifade eder. Eğer bu göz ardı edilirse bilesiniz ki Kızılcahamam kamplarında bundan sonra her gördüğünüz minibüsü aramak istersiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, “Bu meseleyi araştırma önergesi yapalım, bunu araştırma önergesiyle çözelim, Önder Sav’ın cep telefonundan dinlenmesini araştırma önergesiyle çözelim…” Bu konuda kimi araştırma önergeleri var ki hiçbir sonuç elde edilmemiş ve bazıları görüşülmemiş dahi. Yani, bazı girişimcilerin “holding” adı altında -hani İslami holdinglerin- izinsiz halka arz yoluyla vurgunu hiç görüşülmemiş bile. Yasama dokunulmazlığı konusundaki araştırma komisyonu… Hangi sonuç alındı? Şimdi, bunları yok farz edip işi sadece bir araştırma komisyonuna havale ederek ve sıradan polisiye bir olaymış gibi görerek bununla ilgili Telekom’dan şu belge geldi, Turkcell’den bu belge geldi diye 15 kişilik bir komisyonu çalıştırmak yerine, bu da dâhil ama gelin tüm Türkiye’deki bu gizli dinlemeyle ilgili sorunların çözümünün bulunabileceği bir araştırma komisyonunu kuralım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Okay, konuşmanızı tamamlar mısınız.

HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – Tamamlayacağım Sayın Başkanım.

Ama mesele, araştırma komisyonuyla sorunu çözmek düşüncesinde misiniz değil misiniz, burada bir samimiyet testine tabi olacaksınız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu araştırma önergesinin olayı çözmeye yeterli olmadığını bildiğimiz hâlde, olayın temel sorunu aşmakta katkısı olmayacağını bildiğimiz hâlde, Sayın Sav’ın olayının idari tahkikatla, yargı tahkikatıyla çözülebilirliği ortadayken bu araştırma önergesine destek vereceğiz. Yarın geleceğiz, MHP’nin önergesine de destek vereceğiz ama sonuç almak istiyorsak belli bir konuda bilgilenilmekten ibaret olan araştırma yerine, gelin, Cumhuriyet Halk Partisinin vereceği soruşturma önergesine sizler destek verin ki sizin samimiyetinizi göreyim diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler  Sayın Okay.

AK Parti Grubu adına Grup Başkan Vekili ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ.

Sayın  Bozdağ, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın dinlenilmesi iddiasının araştırılması üzerine AK Parti grup başkan vekilleri ve milletvekillerinin verdiği Meclis araştırma komisyonu kurulmasına dair önerge üzerinde AK Parti Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye bir haftadır önemli bir konuyu tartışıyor. Konu, Cumhuriyet Halk Partisinin “CHP’yi hükûmet  dinliyor. AK Partinin derin devleti dinledi. Devlet suçüstü yakalandı. Devlet dinledi ve dinci bir gazeteye servis yaptı. İktidar kontrolü altında dinleme. AK Parti devleti röntgenci yaptı. Röntgenci iktidar istifa etmeli.” başlıklarıyla kamuoyunda yer aldı. Hem savcı edasıyla iddia hem de hâkim edasıyla yargılama yapmaksızın karar veren anlayışla tahmine dayalı cümlelerle de değil, çok net, hüküm içeren cümlelerle: “AK Parti yaptı. Devlet yaptı. Derin devlet yaptı. Kendi derin devletini oluşturdu.” İddiayı ortaya attı, yargıladı, kararını verdi ve mahkûm etti. Peki doğrusu bu mu? Ben bilirim, buradaki herkes benden daha iyi bilir: Siyasetçinin iyisi, aklına geleni geldiği şekliyle konuşan değildir, sıkıntı çıkar…

SELÇUK AYHAN (İzmir) – O zaman en kötüsü Başbakan!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – …veyahut da gördüğü her şeyi doğru mudur eğri midir demeksizin hakikat yerine koyup topluma bunu anlatan da değildir. İşin aslına inip, araştırıp, doğru mu eğri mi diye tahkik edip ona göre karar vermesi lazım. Bu iddiayı ortaya atanlar, kamuoyuna, bu kanaate sahiplerse kendilerinde bu kanaati doğuran belgeleri kamuoyuyla paylaşmaları, bulguları paylaşmaları, delilleri sunmaları ve bu deliller çerçevesinde gereğini yapmalarını istemeleri icap etmez miydi? Yakışır mı, Türkiye'nin iktidarına talip ana muhalefet partisine yalan yanlış bilgilerle ulu orta konuşmak, manipüle edilebilir bir yapı ortaya koymak doğru olabilir mi, yakışık alır mı böyle bir şey? Almaz. Hele hele AK Partiyi bu konuda itham etmek, haksızlığın en büyüğüdür.

Biz, burada bir konuyu belki doğru da tartışmıyoruz. Bu konu ne için gündeme geldi? Önder Sav’ın dinlenildiği iddiası nedeniyle gündeme geldi. O zaman AK Partiye ilişkin birtakım eleştirilerde bulunulduğu zaman bir şeyi görmek lazım. AK Parti, demokrasinin kökleşmesi için, hukuk devletinin güçlenmesi için, iktidar döneminde büyük güzelliklere imza altmış, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının Kurulmasına Dair Kanun’la büyük değişimler, dönüşümler yapmıştır.

Bakın, şimdi, bizim mevzuatımızda özel hayatın gizliliğini ihlal daha önce suç değildi, Anayasa koruma altına almış ama ceza mevzuatında suç değil, suç hâline getirdik. Yine kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi bizim dönemimizde suç hâline getirildi. Anayasa teminatı altında ama ceza hukukunda karşılığı yok. Arkasından, kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme ve ele geçirme de ilk defa suç hâline getirildi ve yine yetinmedik, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 140’ıncı maddesinde de bu konularla ilgili usul ve esaslar belirlendi. Nedir o? Bir, şüphe. Bir kişinin suç işlediğine dair kuvvetli bir şüphe olacak. Arkasından daha ne olacak? Başka türlü delil elde etme imkânı da bulunmayacak. Bu şartı da getirip koyduk.

Peki, bunların düzenlemesini yapan AK Parti bununla yetindi mi? Yetinmedi, bir başka şey yaptı. O da Telekomünikasyon İletişim Kurumunu kurdu ve eskiden Jandarma Genel Komutanlığı ayrı dinliyordu, Millî İstihbarat Teşkilatı ayrı dinliyordu, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı ayrı dinliyordu, kayıtlarını kendileri tutuyordu. Kimde hangi bilgi var, hangi bulgu var, hangi veri var takip etme imkânınız yoktu. İstedikleri gibi kullanıyordu ve toplum geçmişte bunun örneklerine çok şahit oldu. Bu Mecliste de komisyonlar kuruldu, Sayın Okay biraz önce bahsetti.

Peki, biz ne yaptık?

1) Telekomünikasyon İletişim Kurumu Başkanlığını kurduk.

2) Hem Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığının hem Jandarma Genel Komutanlığının hem Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığının dinleme yapmasını mahkeme kararına bağladık. Eğer hâkim kararı alma imkânı yoksa ilgili genel müdür veya Jandarma Genel Komutanı veya Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı veyahut da bunların daire başkanı yardımcıları karar veriyor, yirmi dört saat içerisinde hâkime gidiyor bu konu, hâkim onayı alınıyor ve bu konuda dinleme yapılması tamamıyla bütün konularda hâkimin kararına bağlı.

3) Bütün suçlarla ilgili dinleme yok. Yasa saymış: “Falan falan suçlarda dinleme yaparsınız.”

4) Hangi telefonun dinleneceği, mahkeme kararında kişinin kimliği, bilgisi, her şeyi detay olarak da yazıyor. Öyle genel anlamda bütün telefonları dinleme şeklinde bir olay da söz konusu kesinlikle değil.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Son kararları çıkarsın Adalet Bakanı, ben kendim okudum.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – O zaman buradan “Jandarma Genel Komutanlığı veya herhangi bir birim bütün Türkiye’yi dinliyor.” diye karar aldığını söylemek, bu kanunları okumadan milletin kürsüsünde milleti aldatmaktır.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sınırsız sorumsuz dinleme kararı veriyorlar.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Hiç kimse milleti aldatmasın. (AK Parti sıralarından alkışlar) Arkasından, bakın, yine Telekomünikasyon İletişim Kurumu Başkanlığı, efendim sadece Emniyet, Jandarma Genel Komutanlığının dinleme talebine itiraz etmiş, diğerlerinkine itiraz etmemiş. Burada da bir başka yanlış bilgi veriliyor. Hem jandarma Genel Komutanlığının hem Emniyet teşkilatının hem de Millî İstihbarat Teşkilatının yasalara aykırı her türlü dinlemesine itiraz etmiştir. İşte onlarla ilgili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde alınan bir karara, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesince alınan bir karara da itiraz edilmiştir. Burada Telekomünikasyon İletişim Kurumu Başkanlığı bir teminattır, yargı bir teminattır, teminat olsun diye yapıldı.

Şimdi, bu dinlemelerde siyasi iktidarın bir dahli yok, yargı kendi sürecinde işliyor, kararları kendi veriyor. Taleplere, idareden talep eden bile olsa hâkim karar veriyor. Biz hepimiz demiyor muyuz “Hâkimin güvencesi altında olsun, mahkemenin güvencesi altında olsun.” Ondan sonra da burada çıkıp hâkimin verdiği kararla, mahkemenin verdiği kararla yapılan işlemleri Anayasa ve hukuka aykırı gösterip bu görevi yapanları töhmet altında bırakmak doğru bir şey değildir. Bu bir güvencedir, hukuka uygun bir yaklaşımdır. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Bir başka konu, o da şu: Değerli arkadaşlarım, “Efendim, dinlemeler oldu, soruşturma niye yapılmadı?” Peki, ben sorarım: Soruşturmayı, adli soruşturmayı hükûmet mi yapar?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – İdari soruşturma…

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Kim yapar? Savcılar yapar, adli teşkilat yapar bu konularda. Peki, nasıl yapar?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – İdari soruşturmayı kim yapar?

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bakıyorum şimdi Ceza Kanunu’na. Efendim bunlarla ilgili niye yapılmadı?

Şimdi bakıyorum Türk Ceza Kanunu’na: Haberleşmenin gizliliğini ihlal,  madde 132.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yazılı emir verseydi Bakan.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Takip şikâyete bağlı, birisi şikâyet ederse soruşturma yapılır. Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi, kayda alınması şikâyete bağlı. Şikâyet ederse savcı soruşturma başlatır, tahkikat yapar.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Şikâyete bağlı değil, yanlışlık var.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -  Özel hayatın gizliliğini ihlal şikâyete bağlı bir suç.

Sayın Teziç veya bir başkaları dinlendi de cumhuriyet başsavcılığına şikâyette bulundu, savcılık gereğini yapmadıysa o zaman orada hukuka aykırılık vardır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Şimdi niye şikâyet konusu da neyi araştırıyoruz o zaman?

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bunlar yasayla teminat altına alınmış konular. Ancak konuyu, yasayı bilmeden, ne getirip ne götürdüğünü bilmeden…

OKTAY VURAL (İzmir) – Şimdi niye araştırıyorsunuz? Şimdi niye “Savcılığa talimat verdik.” diyor bakan?

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - …hangi konuda tahkikat resen yapılır, hangi konuda şikâyeten yapılır, bunu bilmeden burada millete anlatmak ve aldatmak, millete korku salmak yanlıştır, milleti aldatmayın.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Şikâyete bağlı değil, yanlışlık var.

K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Bakan “Savcılığa talimat verdik.” diyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teftiş kurulu var, Devlet Denetleme Kurulu var.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Peki, bir başka şey: Bizim… “AK Parti dinledi.” diyor.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Anayasa Mahkemesini dinliyorsunuz.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bakın değerli dostlarım, AK Partinin veya Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin CHP’yi dinleyecek hiçbir ihtiyacı yok. Neden? Biz parti olarak biliyoruz, CHP bize karşı, politikalarımıza karşı. Alenen konuşuyor, söylüyor. AK Parti Hükümetine karşı, politikalarına karşı alenen konuşuyor, söylüyor. Milletin değerleriyle kavgalı, inançlarıyla alay ediyor; millet bunu görüyor, alenen biliyor. Millet de dinlemiyor. (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler.)

K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Olmadı… Olmadı…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Şimdi bakın, biz niye dinleyelim, bizim için gizli olan ne var… (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Şimdi, bakın değerli arkadaşlar, burada bir şey daha söyleyeceğim, o da şu…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, bir dakika…

ATİLA EMEK (Antalya) – Sayın Başkan, müdahale etmiyorsunuz.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bakın, millet, Cumhuriyet Halk Partisinin, iki kişinin bir arada konuşmasını değil, aleni konuşmasını bile dinlemiyor, gizli konuşmasını niye dinlesin bunların? (CHP sıralarından gürültüler) Yok öyle bir şey, yok öyle bir şey! (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Bozdağ

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Peki, bir başka şey… Bizim ayrıca CHP’nin konuştuklarına, bilgisine de ihtiyacımız yok. Neden? (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

(Mikrofon Başkan tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bozdağ, dinler misiniz bir dakika… Kestim lafınızı.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Sayın Başkan, konuşmama…(CHP sıralarından gürültüler)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır efendim, konuşamazsınız, öyle konuşamazsınız.

BAŞKAN – Efendim, hep geriyorsunuz, yapmayın bunu ya, Allah aşkına yapmayın ya!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Eleştiri dozunu aşamazsınız.

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu… Sayın Kılıçdaroğlu

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Partiye hakaret edemezsiniz. Hayır efendim, yapamazsınız.

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen bakar mısınız?

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Sayın Başkanım, müdahale edin efendim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Gizli dinlemeyi gayrimeşru yapıyorsunuz.

BAŞKAN – Konuşmasını bitirsin sizi dinleyeceğim efendim, dinleyeceğim sizi.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Gizli dinleme suçtur, gayrimeşrudur, yasa dışıdır.

BAŞKAN – Tamam, konuşmasını bitirsin efendim.

Buyurun.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ona dayanarak burada siyaset yapamazsınız. O zaman bu araştırma önergesinin ne anlamı var? Bu yaptığınız yanlış. Demek ki bu gayrimeşru da olsa bunu kullanacaksınız demektir.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim CHP’den alacak bilgiye de ihtiyacımız yok…(CHP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon Başkan tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika… Bir dakika… Saati ayarlıyorum.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Dokuz dakika vardı Başkan.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – On yedi dakika vardı Başkanım.

BAŞKAN – On bir dakikası var.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – On yedi, on yedi Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, biz 2008’de yaşıyoruz. 1940’a takvimler takılmış, oranın gözüyle, oranın düşüncesiyle, oranın bakışıyla 2008’i okumuyor, 2008’i yazmıyoruz. Biz, Atatürk’ün dediği muasır medeniyete kilitlenmiş Avrupa’ya doğru gidiyoruz. (CHP sıralarından gürültüler) Onlar 1940’lara doğru gitsinler. Bizim o bilgiye de ihtiyacımız yok. (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Allah çarpar!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bakın bir başka şey o da şu: Bu konu ne zaman gündeme geldi -burada Sayın Okay da söyledi- 23 Mayıs 2008’de Cuma günü dinleme olmuş. Şimdi Sayın Sav’ın bilgisi var, CHP’nin de muhtemelen var. Hiçbir açıklama duydunuz mu? Yok. (AK Parti sıralarından “Yok” sesleri) Pazartesi günü gazete bunu yazmış, bir açıklama duydunuz mu? Yok. (AK Parti sıralarından “Yok” sesleri)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Bekliyoruz, bekliyoruz! Hükûmetten bekliyoruz!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Salı günü CHP’nin grup toplantısı var. Sayın Baykal destan gibi konuşuyor, konuşmasında tek satır var mı? Yok. (AK Parti sıralarından “Yok” sesleri)

SELÇUK AYHAN (İzmir) – Sizden  beklemiş, devlet ağırlığını beklemiş, adam gibi beklemiş!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Ama gün Çarşamba oluyor, Türkiye’de kıyamet kopuyor... (CHP sıralarından gürültüler)… Birdenbire, bakıyorsunuz, grup başkan vekilleri, Genel Başkanı, MYK toplantısından önce-sonra açıklamalar… Türkiye birden karışıyor.

Ben şimdi buradan şunu sormak istiyorum, Allah aşkına herkes elini vicdanına koysun cevap versin: Bu işte zamanında tepkiyi vermeyen, tavrı koymayan; hukuka aykırı, hukuk dışı, Anayasa’ya aykırı insan hakkı ihlaline tavır koymayan kim; sesini çıkarmayan kim; olay ortaya çıkmasın diye gayret gösteren kim?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – AKP! AKP! AKP!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Siz! Siz!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ama olay örtülemez bir noktaya geldikten sonra kamuoyuyla paylaşılmıştır ama bir şeye bakın, AK Parti aynı gün tavrını koymuştur.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır efendim!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek’in açıklaması vardır. Genel Başkan Yardımcımız Sayın Dengir Fırat’ın açıklaması vardır. Grup başkan vekilleri olarak, Nihat Ergün Bey açıklama yaptı, araştırma önergesi verdik.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Üç  buçuk gün sonra!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - İçişleri  Bakanımızın açıklaması vardır.

SELÇUK AYHAN (İzmir) – Kaç gün sonra?

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - AK Parti tavrını koydu ve bu konuyla ilgili bununla da yetinmedik biz. Ne yaptık? Savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Ne yaptık? İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişlerini harekete geçirdi, soruşturma yaptı. Bugün de AK Partinin tepkisinin, tavrının bir sonucunu gösteriyoruz.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Atma, atma! Çok atıyorsun. Paksüt’e gel, Paksüt’ü anlat.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bu kadar iddia edenler niye vaktinde cumhuriyet savcısına suç duyurusunda bulunmadınız? Niye Meclise araştırma önergesi vermediniz? Hani gensoru verecektiniz, ne oldu? (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Sayın Başkanım, bu kadar ezme! Onlar da insan Başkanım!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Peki, bunlar olmadı. Bakın, siyasette işin aslını araştırmak lazım. Şimdi, değerli arkadaşlar, daha sonra ne oldu? Gazete bir açıklama yaptı, dedi ki: “Bu telefon açık kaldı, dinleme öyle olmuş.”

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Kendileri istifa etsin.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Arkasından bugün Turkcell de bir açıklama yaptı, dedi ki: “Buradaki arama Ankara’daki bir telefondan olmuş.” Turkcell de bunu doğruladı. Şimdi bu bilgiler karşısında, Hükûmetimize, partimize bühtanda bulunanların çıkıp da milletten özür dilemesi icap etmez mi? (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Eder. Buradan Sayın İçişleri Bakanını istifaya çağıranlar, Sayın Başbakanı istifaya çağıranlar, bu bühtanı yapanlar, işin hakikati ortaya çıkınca Sayın Sav’a “Siz bizi bu kadar rezalet bir skandalın içerisine düşürdünüz. İstifayı düşünmüyor musunuz?” diye sormazlar mı? (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Daha çıkmadı. Bekle, bekle…

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Sormaları lazım ama belki bir soruşturmaya CHP’nin içinde ihtiyaç vardır ki kirli bilgiden temiz bilgiye doğru her taraf düzenlensin, her taraf aydınlansın. Kirletildi her taraf.

Değerli dostlarım, sadece bu değil. Burada özür dileme olayına… Bakın, Sayın Önder Sav’ın üç hafta içerisinde kahraman olduğu olaylara bir bakın. Bir yerde hacca gideceğini söyleyen bir partilisiyle sohbetinde, Âlemlerin Serveri Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e edep dışı, terbiye dışı bir ithamda bulunuyor. (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Hop, hop!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Böyle şey olabilir mi? Herkes birbirine “Sayın” diye hitap ediyor ve İslam’ın Peygamberine karşı şaka yollu da olsa konuşamaz.

BAŞKAN – Sayın Bozdağ

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Bunu yapamaz efendim, bu ifadeyi kullanamaz efendim.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bakın, orada bir olay var, bunun arkası gelmedi. Şimdi, bakın burada telefon hadisesi var, aslı astarı olmadığı çıktı ortaya. Yine ses yok.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Bunu söylemeye hakkı ve yetkisi yoktur, yoktur efendim. Bunu söyleyen insanlar…

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Özür dilemek sizin boynunuza borçtur.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır, hayır, bunu söyleyemez efendim.

Bunu söylemeye hakkın yoktur senin!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – CHP’nin çıkıp demesi lazım: Bu Müslümanların Peygamberine benim bir milletvekilim de hakaret edemez.

 KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Kim hakaret etti?

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - O özür dilemiyorsa, sizin dilemeniz lazım. Niye dilemediniz? (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Öyle alay konusu olamaz, şaka konusu edilemez. Hem olur olmaz şeyleri ortaya koyacaksınız, sonra kalkıp burada şey yapacaksınız. (CHP sıralarından gürültüler)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Bunu söylemeye hakkınız yok sizin.

BAŞKAN – Sayın Bozdağ

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Öyle şey yok! (CHP sıralarından gürültüler)

SUAT BİNİCİ (Samsun) – Memlekette bir tek Müslüman sen misin?

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Nereye gidiyorsun? Gel! Gel!

(AK Parti ve CHP  sıralarından karşılıklı laf atmalar, kürsü önünde toplanmalar)

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Milletin değerleriyle hiç kimsenin alay etmeye hakkı yoktur.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.06

 

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 22.18

BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

Meclis araştırması önergesini görüşmeye devam edeceğiz.

Hûkümet buradalar.

Sayın Bekir Bozdağ’ı konuşmasını tamamlamak üzere kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Bozdağ. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Üç dakikanız var efendim, süreniz üç dakika kalmıştı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Beş dakika otuz sekiz saniye yazıyor. 5.38’de kalmış.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, beş dakika…

BAŞKAN –  Üç dakika konuşun efendim, ek süre de vereceğim. Üç dakika efendim.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, özür dilemek herkesi büyütür. Biz isterdik ki, buradan özür dilensin, AK Parti Grubu ayakta CHP’yi alkışlasın.

ATİLA EMEK (Antalya) – Sen önce bir özür dile!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Eminim, eminim Türk milleti de alkışlardı, eminim herkes alkışlardı.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Önce özür dileyeceksin Cumhuriyet Halk Partisinden, CHP Grubundan.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) -  Benim söylemek istediğim şey bu.

BAŞKAN – Sayın Bozdağ, bakın tekrar aynı şeyi konuşuyorsunuz, başka bir konu konuşun şimdi ya!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Siz özür dilemediğiniz sürece bu konu sizi takip edecektir.

BAŞKAN – Allah Allah. Aynı şeyden devam ediyorsunuz.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bir başka konu, o da şu: Bu dinleme olayından hepimizin alacağı dersler var, çok önemli dersler var. Siyasetçilerin alacağı ders var, basının alacağı ders var, Hükûmetin alacağı ders var, herkesin alacağı ders var.

Bir defa bizim siyasetçi olarak alacağımız ders şu: Bir olay önümüze geldiği zaman, önce, biz bunu bir araştırmamız lazım. Nedir ne değildir, doğru mudur eğri midir buna vâkıf olmak lazım, hataya düşmemek lazım; yanlış olur.

İki: Basının alacağı bir ders vardır. İnsanlar dinlenebilir, birileri yanlış yapabilir; hukuka aykırı, ahlaka, basın ahlakına aykırı davranışta bulunup birilerini rızasına rağmen dinleyip kayda alabilir. Basın, bu basın ahlakına riayet etmeyen insanların yayınladıklarına itibar etmeyecek, onları kenarda bırakacak. (AK Parti sıralarından alkışlar) Eğer biz bu dersi çıkarıp hem basın olarak hem siyasetçi olarak, bu ahlaksızlığı yapanlara karşı, bir ahlakın gereği, hukukun gereği gerekli tavrı koyarsak bu kadar meydanı boş bulamazlar. Onu yapmadık.

Meclisin de alması gereken görevler var, ders var. İşte bu araştırma önergesi tam da bunun için verilmiştir. Bu incelensin, detaylı bir biçimde değerlendirilsin. Meclis duruma vaziyet etsin, teknik olarak baksın bu dinlemeler nasıl oluyor, yasal mevzuatı incelesin; bu yasal mevzuat nasıl, Avrupa’da durum nasıl ve bu olayın aslı nedir. Bundan sonra böylesi hadiselerin yaşanmaması için eğer Hükûmetin alması gereken tedbirler varsa öneri, teklif doğrultusunda Hükûmet gereğini yapar. Meclisin alması gereken tedbirler varsa Meclis de gereğini yapar, bu konulardaki yasal düzenlemeleri yapar.

Onun için biz bu araştırma önergesinin de kapsamını dar tuttuk, sulandırılmasın, genişletilmesin…

ATİLA EMEK (Antalya) – Açığa çıkmasın!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Meclis bunun şahididir. Geçmişte mal varlıklarını araştırma komisyonu vardı. 1 kişi, 2 kişi için geldi, her şey işin içerisine dâhil edildi, hiçbir şey araştırılamadı.

Onun için bizim derdimiz çözümdür. Bizim derdimiz, Türkiye hukuk devleti olarak, demokrasisini güçlendiren bir ülke olarak bundan sonra böyle olaylarla gününü geçirmesin, enerjisini boşa harcamasın. Onun için biz bu araştırma komisyonuna değer veriyoruz, önem veriyoruz. İnşallah faydalı sonuçlar da elde edilecektir.

Tabii, teknoloji çok ilerledi, çok ileri noktalara geldi. Bizim de ileri teknolojiyi kullanırken bu teknolojinin de bilgisine vâkıf olmamız lazım. Tuşları da doğru kullanmamız lazım. (AK Parti sıralarından alkışlar) Eğer elimizdeki telefonları kullanırken tuşları doğru kullanmazsak o zaman siyasetçiler hakkında millet kötü düşünür. Şöyle diyebilirler:  “Bunlar daha elindeki telefonu idare edemiyorlar, Türkiye’yi nasıl idare edecekler?” diyebilirler. (AK Parti sıralarından alkışlar)  Böyle bir duruma düşmemek için, bütün milletvekillerinin, “Bir milletvekili telefonunu kullanamıyor, benim ilimi, milletimi nasıl temsil eder?” diye soru sorup düşünmemesi için, hepimizi daha dikkatli olmaya davet ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Ayıp be!

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Çocuksun sen yahu!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisine Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden sataşma yapılmıştır. Söz istiyorum. (AK Parti sıralarından “Ne sataşması?” sesleri)

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Ne dedi?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Her şey söylendi efendim.

BAŞKAN – Size iki dakika söz vereceğim ama yeni bir sataşmaya mahal vermeyin efendim.

Buyurun, Grup Başkan Vekili olarak konuşun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Lütfen, gecenin bu saatinde germeyelim birbirimizi.

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, konuşmasında partisine sataşması nedeniyle konuşması

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar, dinler misiniz.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu Parlamento kürsüsünden bizim temel görevimiz, yurttaşların sorununu çözmektir, eğer yasa dışı işlemler varsa yasa dışı işlemlerin üzerine gitmektir. Bugün bir araştırma önergesi verilmiştir. Araştırma önergesiyle, bir yasa dışı dinlemenin olup olmadığı araştırılacaktır. Ama bu Parlamento kürsüsü, dini siyasete alet etme kürsüsü değildir. (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Ne ilgisi var?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Eğer Hazreti Muhammed’e saygı duyuyorsanız, Hazreti Muhammed’in adını siyasette malzeme yapmazsınız. (AK Parti sıralarından gürültüler)

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Milletin inancına hakaret edenler…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Kutsal Peygamberin adını Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde siyasete malzeme yapanlar bu topluma iyi davranmıyorlardır. (AK Parti sıralarından gürültüler)

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Milletin inancına hakaret edenleri gördük burada.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Bu kürsü, tarikat militanlarının kürsüsü değildir.

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) - Ne ilgisi var? Ne ilgisi var?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bu kürsüde, tarikat militanları gelip burada konuşamazlar.

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Yazıklar olsun size!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Bu kürsüde biz, laik, demokratik, sosyal hukuk devletine yemin ettik. Tefecilik yapacaksınız, yolsuzluk yapacaksınız…

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Kim yapıyor?

 METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – İspat edemeyen şerefsizdir! İspat edemeyen şerefsizdir! Şerefsizdir ispat edemeyen!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) -  …fakir fukaranın çocuğu devlete memur olmazken kendi çocuklarınızı götürüp yerleştireceksiniz, gelip buradan bize İslamiyet dersi vereceksiniz. Hadi canım! Siz kimsiniz? Böyle bir şey yapamazsınız, buna hakkınız da yoktur.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)- Peygambere hakaret ediyor. Hayret bir şey ya!

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Özür dilemen gerekirken, oradan konuşuyorsun.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - 1940’lı yıllardan medet umuyorsunuz, 1940’lı yılların haysiyeti vardı, 1940’lı yıllarda insanların onuru vardı.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Sen git o yıllarda yaşa. Sen git o yıllarda yaşa! Hadi oradan. Manyetolu telefon lazım size!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - 1940’lı yıllarda bu ülkede sizin dediğiniz telefonlar dinlenmiyordu, insanlara saygı gösteriliyordu. Geldiniz buraya ne yaptınız, ne yaptınız bu ülkeye? Bu ülkeyi götürdünüz yabancılara teslim ettiniz, bu ülkeyi götürdünüz militanlara teslim…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Senin yüzünden karanlıkta kaldı bu ülke, senin ve senin zihniyetin yüzünden. O karanlık günler geride kaldı artık.

BAŞKAN – Süreniz doldu efendim. Sayın Kılıçdaroğlu, süreniz doldu.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, bir dakika…

BAŞKAN -  Hayır efendim, hiç uzatamam. Hayır efendim, hayır. Öyle bir şeyim yok efendim, uzatamam.

Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Parlamento kürsüsünden eleştiriye “evet” deriz ama eleştiriyi sorumsuzca yapmaya “hayır” deriz. Doğru değildir. Herkes haddini bilecek ve ona göre konuşacak.

BAŞKAN – Sesiniz duyulmuyor efendim, gerek yok yani o kadar konuşmaya. Duyulmuyor sesiniz. Buyurun.

FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Özür dileyeceksin önce. Önce özür dile. Milletten özür dileyin önce.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet, Sayın Bozdağ, buyurun.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Hatip kürsüde beni işaret ederek, dini siyasete alet etmekle itham etti. (CHP sıralarından gürültüler)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne alakası var ya!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Dini siyasete alet ettiniz.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, böyle bir şey olamaz. Burada kürsüden ithamda bulundu.

BAŞKAN – Bir dakika efendim, bir dakika. Yani ben o konuşmayı abes buldum. Yani şöyle söyleyeyim, bakın bir dakika: Hazreti Muhammed siyasete alet edilecek bir kişi değil, onun için bence hiç gerek yok cevap vermenize efendim, gerek yok. Tutanaklara geçti. Siyasete alet edemezsiniz. Zaten olmaz efendim.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ü işletmenizi istiyorum efendim.  Benim açıklama hakkım var.

BAŞKAN - Ne diyeceksiniz peki? “Dini siyasete alet etmiyorum.” diyeceksiniz, tamam. Tutanağa geçti işte. Tamam efendim, oturun! Yeter ya bu saatte!

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, “tarikat militanı” diye ithamda bulunuyor bana!

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına, Bursa Milletvekili Mehmet Ocakden, buyurun efendim.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkanım… Sayın Başkanım, lütfen İç Tüzük’e uyun efendim! İç Tüzük’e uyun lütfen!

BAŞKAN – Ne diyorsunuz?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkanım, bana “tarikat militanı” diye ithamda bulunuyor, “Dini siyasete alet ediyor.” diyor.

ABDULLAH ÖZER (Bursa) – Doğru söylüyor canım, doğru söylüyor. Yalan değil! (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, böyle bir ithamınız var mı?

Bir dakika…

Sayın Kılıçdaroğlu, böyle bir ithamda mı bulundunuz siz? (AK Parti sıralarından “Bulundu.” Sesleri)

ABDULLAH ÖZER (Bursa) – Yalan değil ki doğru söylüyor!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Ben, Parlamento kürsüsünün bir tarikat militanının kürsüsü olmadığını söyledim.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, efendim ne demek bu?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Eğer kendisi bir tarikat militanıysa çıkıp konuşsun!

BAŞKAN – O zaman buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Niye “buyurun” diyorsunuz? Daha şimdi konuştu. Hayret bir şey!

BAŞKAN – Söylemeseydi efendim, ne yapalım?

Şimdi Bekir Bey de söyleyecek, şimdi Kılıçdaroğlu cevap verecek, tamam.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Saati doldururuz efendim, bir şey olmaz, saat on bire kadar doldururuz. Karşılıklı, haydi…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, bu sözü verdiğiniz andan itibaren artık kendisi tarikat militanıdır!

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bozdağ.

Bakın, tekrar, lütfen rica ediyorum. Sizin konuşma tarzınız herhâlde biraz dikkati çekiyor. (AK Parti sıralarından gülüşmeler) Onun için, lütfen sakin olun ve sakin konuşun. Ne olacak yani burada, bir şey yok ki!

Buyurun, iki dakika veriyorum. Lütfen maksadınızı açıklayın efendim.

3.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Hatip, kürsüde dini siyasete alet etmekle, bir tarikatın militanlığıyla burada itham etti; herkes şahit oldu.

Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, ben burada dini siyasete alet etmedim. Türk Ceza Kanunu’nda toplumun din değerlerini, inanç değerlerini aşağılamak, hakaret etmek suçtur. Ceza Kanunu bunu koruyor. Benim yaptığım şey, Ceza Kanunu’nun kamu düzeninin gereği olarak suç olarak vasıflandırdığı cezai yaptırıma bağladığı bir konuda, “Bu değerler korunmaya değerdir.” dediği bir konuda bir siyasetçinin hem de bir partinin genel sekreteri olan kişinin bu milletin Peygamberiyle ilgili konuşmasına benim işaret yapmamdır. (CHP sıralarından gürültüler)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne alakası var?

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Ne alakası var Sayın Başkan? Yeniden sataşmaya sebebiyet veriyor!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, böyle bir şey yok!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Burada, bu, dini siyasete alet etmek değildir; bu, dini siyasete alet etmek değildir.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, böyle bir şey yok! Bunu söyleyen kişi tarikat militanıdır!

BAŞKAN – Bir dakika efendim… Konuşmasını tamamlıyor, tamam.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bu, bir eleştiridir.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Bu kürsü tarikat militanlarının kürsüsü değildir! Bu kürsü, laik, demokratik sosyal devletin kürsüsüdür!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – İkincisi: Benim burada tarikat militanı olduğumu söyleyenler bunu ispat etmezlerse müfteridirler.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Aynen ispat edeceğim!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - İddialarını ispata davet ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Varsa, bu Meclisin kürsüsü size aittir, buyurun, getirin, burada konuşun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Aynen ispat edeceğim!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Ama, bu milletin değerleriyle alay etmenize de müsaade etmeyiz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet Sayın Kılıçdaroğlu

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Beyefendi dedi ki… İspat etmemi istedi. Dini siyasete alet etme konusunda ispat etmemi istedi. Orada, şimdi gelip, nasıl ispat edeceğim dinin siyasete alet edildiğini.

BAŞKAN – Efendim, burada, bu kürsüde ispat edin demedi size efendim, dışarıda ispat edersiniz.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır efendim.

BAŞKAN - Dışarıda ispat edersiniz.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hayır efendim.

BAŞKAN - Başka platformda edersiniz. Lütfen efendim, hayır… Elinizde delil yok, bir şey yok.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Kendisi, kürsüde dini siyasete alet etmeyi ispat etmemi istedi efendim.

X.- MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A) Ön Görüşmeler (Devam)

1.- Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın dinlenmesi iddiasının bütün yönleriyle araştırılması ve varsa sorumlularının ortaya çıkarılması amacıyla verdiği Meclis araştırması önergesi (10/203) (Devam)

BAŞKAN – Önerge sahibi adına Mehmet Ocakden, Bursa Milletvekili.

Buyurun Sayın Ocakden. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET OCAKDEN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP Genel Sekreteri Sayın Önder Sav’ın dinlenmesi iddiaları konusunda 20 AK Parti milletvekili tarafından verilen Meclis araştırmasıyla ilgili önerge sahipleri adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Türkiye, on gündür tuhaf bir tartışmayı yaşıyor. İşin özeti şu: CHP Genel Sekreteri Sayın Önder Sav bir valiyle parti odasında görüşme yapıyor. Bu tuhaf görüşme, kelimesi kelimesine Vakit gazetesinde yayınlanıyor. CHP önce sükût ediyor, hiçbir şekilde savcılığa suç duyurusunda bulunma ihtiyacını bile hissetmiyor ama sonra, birden “Telefonlarımız dinleniyor.” diye yeri göğü inletiyor. Hadisenin ne olduğunu zerre kadar araştırmaya gerek duymaksızın, daha baştan kesin hükmünü vererek gündemi telekulak bağcığıyla kundaklayan Sayın CHP Genel Başkanı şöyle diyor: “CHP’yi AKP’nin derin devleti dinledi. Bu bir ortam dinlemesidir. Dinlemenin servis edildiği dinci gazete ile devlet içindeki bu yapılanma arasında çok yakın bir bağ var.”

Daha geçen hafta, Sayın Önder Sav, siyaset hayatının en vahim hatalarından birini yapmış, hacca gidecek bir CHP’li vatandaşımızın şahsında Danimarkalıları aratmayacak bir üslupla bütün Müslümanları incitmişti. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Allah Allah! Sana ne ya!

MEHMET OCAKDEN (Devamla) – Oysa kamuoyu basit bir özür bekliyordu. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) – Devam et…

MEHMET OCAKDEN (Devamla) – Ya Sayın Sav ya da Sayın Baykal bir şeyler söylemeli, kamuoyunu rahatlatmalıydı. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) Ama Sayın Önder Sav ve CHP öyle yapmadı ve tele kulak savıyla taarruza geçti. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu

MEHMET OCAKDEN (Devamla) – Ancak bugün çok net olarak anlaşılmıştır ki “telekulak” diye nakledilen olay çok basit. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen… (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

MEHMET OCAKDEN (Devamla) – Önder Sav Vali Bey’den “Ne olacak bu CHP’nin hâli?” başlıklı brifingi alırken… (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Sayın Ocakden, bir dakika müsaade eder misiniz… Müsaade eder misiniz… (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

MEHMET OCAKDEN (Devamla) – …kendini arayan muhabire “bir dakika” dedikten sonra telefonunu açık unutarak kırk dört dakikalık tuhaf bir röportaj imkânı sunmuş. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, AK Parti sıralarından alkışlar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Tiyatroya döndü burası, lütfen müdahale edin. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Yahu, bir şey anlamıyorum. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Ara verin Sayın Başkan. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

MEHMET OCAKDEN (Devamla) – Bu durum Telekom’un verdiği… (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 22.34

 

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.38

BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

Meclis araştırması önergesinin görüşmelerine devam edeceğiz.

Hükûmet burada.

Önerge sahipleri adına konuşmasını tamamlamak üzere, Bursa Milletvekili Mehmet Ocakden’i kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Ocakden.

Süreniz yedi dakika kalmıştı efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Ne oluyor? (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

MEHMET OCAKDEN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri… (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan! (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Yakışıyor mu! (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu…(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

MEHMET OCAKDEN (Devamla) – CHP’nin Grup Başkan Vekili kitabı fena hâlde şey yapacak anlaşılan. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Peki, bundan sonraki süreçte ne olacak? (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Önce olayın siyasi sorumlularının yapması gereken şeyler var, sonra medyanın. Sayın Önder Sav’ı geçen hafta yapacağı bir açıklama kurtaracaktı. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Şimdi özür ne Sayın Sav’ı kurtarır ne de CHP’yi kurtarır. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, cihazlar zarar görüyor efendim. Cihazları bozuyorsunuz. Cihazları bozuyorsunuz efendim. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Ne manası var şimdi? Ne manası var? Peki, devam edin. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

MEHMET OCAKDEN (Devamla) – Ülkeyi bir kaosa sürüklercesine yaptığı “dinleniyorum” açıklamasının bir unutkanlığa dayandığı ancak bu iddia yüzünden toplumsal gerginliğin zirve yaptığı düşünülürse, tek çare kalıyor: İstifa…(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Yılların siyasetçisi Sayın Deniz Baykal da bu olayda üzücü hatalar yapmıştır. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Çok uzun zamandır asabı bozuk siyasetçi rolünde görülen Sayın Baykal’ın bazı açıklamalarını hayretle izliyoruz. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

(Başkan tarafından mikrofon kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ocakden, bir dakika durun. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Sayın Kılıçdaroğlu, dinler misiniz efendim… Lütfen dinler misiniz. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Efendim, cihazlara zarar veriyorsunuz, yazık yani, cihazları bozacaksınız. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Buyurun Sayın Ocakden, mikrofonunuzu açtım.

MEHMET OCAKDEN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülkenin insanları nasıl ülkeyi yönetenlerin sözlerine güvenme ihtiyacındaysa Ana Muhalefet Partisinin Genel Sekreterine ve Genel Başkanına da güvenme ihtiyacındadır. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

CHP’nin toplumsal gerilimi artıran fanteziler üretmesinin aslında bir tek nedeni vardır: Yeni politikalar üretememesinin, iyice hantallaşmasının, halkla hiçbir bağının kalmamasının, parti içi iktidar kavgalarına boğulmasının…(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekili… (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

MEHMET OCAKDEN (Devamla) – …sıkıntılarını yaşamaktadır. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Dolayısıyla, parti içi sıkıntılarını, tıpkı 22 Temmuz seçimleri öncesinde olduğu gibi, ürettiği 367 fantezisinde olduğu gibi bugün de telekulak fantezileri üreterek geçiştirmeye çalışmaktadır. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

İçinde pek çok güvenlik uzmanı da barındıran bir ana muhalefet partisinin böyle bir suçlamayı derin bir araştırma yapmadan ve Türk Telekom’a sormadan kamuoyunun önüne sürmesi, kelimenin tam anlamıyla ciddiyetsizliktir. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeyden önce telefon dinleme, yani insanın mahremiyetini ihlal çirkin bir olaydır. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

(Başkan tarafından mikrofon kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ocakden, bakar mısınız efendim, yani sonuna kadar konuşmanız şart mı? Ne olacak yani, iki dakika evvel bitirin, sayın millet de rahatlasın. İlla bitirecek misiniz yani? (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

MEHMET OCAKDEN (Devamla) – Peki.

BAŞKAN – Buyurun, devam edin ama, lütfen... (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

MEHMET OCAKDEN (Devamla) – Şimdi, anladığım kadarıyla Cumhuriyet Halk Partisi içine düştüğü bu derin sıkıntıdan kurtulabilmesinin çaresini sıra kapaklarına vurarak temin etmektedir. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Bunu Türk halkı takdir edecektir. (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Ve inşallah gelecek seçimlerde bu sıra kapaklarına vurmanın hesabını sizden Türk halkı soracaktır. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ocakden. Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması önergesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım. Meclis araştırması açılmasını kabul edenler… Kabul etmeyenler… Meclis araştırması önergesi kabul edilmiştir. (CHP sıralarından “Yolsuzlukları da getirin yalnız.” sesleri, gürültüler)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yolsuzlukları da kabul ediyoruz!

BAŞKAN – Dinler misiniz efendim… Daha devam ediyoruz, devamı var. (CHP sıralarından gürültüler)

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Dokunulmazlıkları da getirin!

BAŞKAN - Meclis araştırmasını yapacak komisyonun 16 üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Evet, kalpazanlığı da kabul ediyoruz, kalpazanlık dosyasını da kabul ediyoruz, ihaleye fesat karıştırmayı da kabul ediyoruz…

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Söylenme söylenme, önce bir özür dile!

BAŞKAN – Komisyonun çalışma süresinin başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Komisyonun gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, çalışma saatimiz dolmak üzeredir. Alınan karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 4 Haziran 2008 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 22.44

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.