DÖNEM: 23                            CİLT: 19                    YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

97’nci Birleşim

30 Nisan 2008 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

  IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın, Ermeni iddialarının hukuki ve tarihî açıdan mesnetsizliği ile bu iddialara karşı uygulanması gereken uzun vadeli strateji önerilerine ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Adana Milletvekili Mustafa Vural’ın, tekstil sektörünün sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, Akşehir-Yalvaç arasındaki yol inşaatının tamamlanamamasının yarattığı sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın  cevabı

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) DUYURULAR

1.- Kızıltepe 2. Asliye Ceza Mahkemesince, Siirt Milletvekili Osman Özçelik hakkında aynı mahkemede görülen yargılama ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen kamu davasının devam ettiğine dair dosyaların  Anayasa’nın 83’üncü maddesinin 2’nci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru

B) Önergeler

1.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın (6/555) ve (6/563) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/42)

2.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın (6/581), (6/582) ve (6/583) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/43)

3.- Manisa Milletvekili Recai Berber’in, zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/44)

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 20 milletvekilinin, SHÇEK’e bağlı yerlerde yaşanan sorunların araştırılarak bakım, koruma ve yetiştirme hizmetlerinin etkin verilebilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/177)

2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 23 milletvekilinin, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/178)

3.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis ve 19 milletvekilinin, Tunceli’de ölümle sonuçlanan bazı olaylarla ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/179)

D) Tezkereler

1.- Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması, Türkçenin korunması ve geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (1/35, 43, 49, 70) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Başkanlığının, komisyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/407)

2.- İran Bayındırlık ve İskân Bakanının vaki davetlerine icabetle, Tahran’a gidecek olan Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak başkanlığındaki heyete katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/408)

 

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler

1.- İstanbul Milletvekili Abdülkadir Aksu’nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/102) (S. Sayısı: 139)

2.- Amasya Milletvekili Akif Gülle’nin yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/103) (S. Sayısı: 140)

3.- Adana Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/104) (S. Sayısı: 141)

B) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

1.- Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/480) (S. Sayısı: 94)

2.- Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/549) (S. Sayısı: 216)

 

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlara Üye Seçimi

1.- (10/121, 129, 132, 134) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonuna üye seçimi

 

VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Komisyonların, Genel Kurulda komisyon sözcüleri tarafından temsil edilip edilemeyeceği hakkında

 

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Datça Hükûmet Konağı ve adliye binasının depreme karşı güçlendirilmesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2124)

2.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Ulusal Yargı Ağı Projesine ilişkin sorusu ve  Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2172)

3.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, yerel medyanın sorunlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/2338)

4.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, özelleştirilen Menderes Elektrik Dağıtım A.Ş. personelinin durumuna ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2527)

5.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, F tipi cezaevlerindeki sohbet hakkı uygulamasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in cevabı (7/2586)

6.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, TRT’deki personel alımı duyurusuna,

TRT’deki bir yarışma programına,

ANTEN A.Ş.’ye,

TRT’deki bir programa,

- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, TRT’de siyasi partilerle ilgili haberlere,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/2597, 2598, 2599, 2601, 2602)

7.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, bir TRT belgeselinin yayın saatine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/2765)

8.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’daki tarihî bir binanın restorasyonuna ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2791)

9.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, gazi sayılmayıp malulen emekli edilenlere ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönül’ün cevabı (7/2805)

10.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Malazgirt Kalesi’nin bakım ve onarımına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2845)

11.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, aile içi çatışmaların önlenmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/2867)

12.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, personel sayılarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/2907)

13.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, özelleştirilecek Menderes Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin personelinin durumuna ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cevabı (7/2935)

14.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, personel sayılarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu’nun cevabı (7/2972)

15.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, personel sayılarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/2974)

16.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, yetiştirme yurtlarında kalan çocukların güvenliklerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun cevabı (7/3019)

17.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, Bursa Atatürk Kapalı Spor Salonundaki bazı organizasyonlar için alınan kiraya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu’nun cevabı (7/3020)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak yedi oturum yaptı.

 

İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, 1 Mayıs İşçi Bayramı’na,

İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, DTP Sakarya İl Örgütü tarafından düzenlenen kültür şenliğine ve 1 Mayıs İşçi Bayramı’na,

İlişkin gündem dışı konuşmalarına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik cevap verdi.

 

Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir, ülkemizde yaşanan kuraklık ve buna bağlı olarak bazı gıda maddelerinde görülen kıtlık sorununa ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.

 

Singapur Parlamento Başkanı Abdullah Tarmugi ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna,

Peru Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun vaki davetine istinaden, Peru’ya resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere,

İlişkin Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Mersin Milletvekili İsa Gök ve 22 milletvekilinin, Mersin’de kurulması planlanan balık çiftliklerinin çevreye ve turizme etkilerinin araştırılarak (10/174),

Mersin Milletvekili İsa Gök ve 22 milletvekilinin, Mersin’de kurulması planlanan nükleer enerji santrallerinin çevreye ve turizme etkilerinin araştırılarak (10/175),

İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 24 milletvekilinin, SHÇEK’e bağlı yerlerde yaşanan sorunların araştırılarak bakım, koruma ve yetiştirme hizmetlerinin etkin verilebilmesi için (10/176),

Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Çin Ulusal Halk Meclisi İçişleri ve Adalet Komisyonları tarafından Çin Halk Cumhuriyeti’ne davet edilen TBMM Adalet Komisyonu heyetinin davete icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.

 

Genel Kurulun, 29/4/2008 Salı günkü birleşiminde, "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alan (11/1) esas numaralı gensoru önergesinin görüşmelerinin tamamlanmasından sonra sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 64, 65 ve 67’nci sıralarında yer alan 215, 216 ve 217 sıra sayılı Kanun Teklifi ve Tasarılarının bu kısmın 1’inci, 3’üncü ve 4’üncü sıralarına alınmasına; gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 219 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın kırk sekiz saat geçmeden bu kısmın 5’inci sırasına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun, 30 Nisan 2008 ve 6-7 Mayıs 2008 günlerindeki birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 6 Mayıs 2008 Salı günkü birleşimde ise çevre ve çevre kirliliği ile ilgili araştırma önergelerinin görüşmelerinin tamamlanmasının ardından “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 9 Mayıs 2008 Cuma günü de saat 14.00' te toplanmasına ve bu birleşimde “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; çalışma saatlerinin, 29/4/2008 Salı günü 215 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 30 Nisan, 1, 7 ve 8 Mayıs 2008 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde ise 13.00-23.00, 9 Mayıs 2008 Cuma günkü birleşimde ise 14.00-23.00 saatleri arasında olmasına; 216 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.

 

Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 27 milletvekilinin, tarım ve hayvancılık sektöründeki desteklemelerin zamanında ödenmemesi veya kaldırılması, girdilerdeki artışlar ve ürünlerdeki düşük fiyat oluşumu sonucu üreticilerin, temel gıda maddelerinde meydana gelen aşırı fiyat artışları ile de halkın mağduriyetine sebep olduğu, TMO’nun yönetiminde ve tarım politikalarında görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyerek devleti zarara uğrattığı iddiasıyla, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesinin (11/1) gündeme alınıp alınmamasına ilişkin ön görüşmesi tamamlandı; yapılan oylama sonucunda, önergenin gündeme alınması kabul edilmedi.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasına alınan, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın, Türk Ceza Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin (2/210, 2/27) (S. Sayısı: 215) görüşmelerini müteakiben yapılan açık oylamadan sonra kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

 

Konya Milletvekili Faruk Bal,

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ile

Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un,

Konuşmalarında partisine sataştığı iddiasıyla birer konuşma yaptı.

 

30 Nisan 2008 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00’te toplanmak üzere birleşime 04.35’te son verildi.

 

 

 

Meral AKŞENER

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Fatma SALMAN KOTAN

 

Yaşar TÜZÜN

 

Ağrı

 

Bilecik

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Yusuf COŞKUN

 

 

 

Bingöl

 

 

 

Kâtip Üye

 

No.: 137

II.- GELEN KÂĞITLAR

30 Nisan 2008 Çarşamba

Tasarılar

1.- 2001, Gemilerdeki Zararlı Organik Tutunma Önleyici Sistemlerin Kontrolüne İlişkin Uluslararası Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/571) (Çevre; Avrupa Birliği Uyum; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:10.4.2008)

2.- Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun Yürürlükten Kaldırılması ve Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/572) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:22.4.2008)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/573) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:22.4.2008)

Teklifler

1.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 16 Milletvekilinin; Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanuna Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/225) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:21.4.2008)

2.- İstanbul Milletvekili Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/226) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:22.4.2008)

3.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2 Milletvekilinin; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/227) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2008)

Tezkere

1.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/406) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.4.2008)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 20 Milletvekilinin, SHÇEK’e bağlı yerlerde yaşanan sorunların araştırılarak bakım, koruma ve yetiştirme hizmetlerinin etkin verilebilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/177) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2008)

2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 23 Milletvekilinin, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/178) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/04/2008)

3.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis ve 19 Milletvekilinin, Tunceli’de ölümle sonuçlanan bazı olaylarla ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/179) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/04/2008)

30 Nisan 2008 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşimini açıyorum.

 

III. - Y O K L A M A

 

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Pusula gönderen sayın üyelerin isimlerini okuyorum:

Sayın Özkul?..

Sayın Aksu?..Yok.

Sayın Öznur Çalık?..

Sayın Ali Rıza Ertemur?..

Sayın Yılmaz Ateş?..

Sayın Hasan Çalış?..

Sayın Reşat Doğru?..Yok.

Sayın Abdurrahman Dodurgalı?..

Sayın Ali Güneş?..

Sayın Ünal Kacır?..

Toplantı yeter sayısı yoktur.

Beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 13.07

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.20

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN – Açılışta yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Ermeni iddialarının hukuki ve tarihî açıdan mesnetsizliği ve strateji önerisiyle ilgili söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Şükrü Mustafa Elekdağ’a aittir.

Buyurun Sayın Elekdağ. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın, Ermeni iddialarının hukuki ve tarihî açıdan mesnetsizliği ile bu iddialara karşı uygulanması gereken uzun vadeli strateji önerilerine ilişkin gündem dışı konuşması

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir gündem dışı konuşmanın sağladığı çok kısa zaman süresi içinde Ermeni soykırım iddiasının Türkiye açısından kazandığı küresel tehdit niteliğini, bu iddianın arkasındaki esas amacı, Türkiye’nin bu iddiayla mücadelede etkisiz kalmasının nedenlerini ve kaybetmek üzere olduğumuz bu davayı kazanmak için neler yapılması gerektiğini izah etmeye çalışacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, önce, soykırım iddiasının Türkiye’ye karşı küresel bir tehdit niteliği kazandığı yolundaki değerlendirmemi ele alıyorum. Ermenistan ve Ermeni diasporasının Türkiye’yi dünyaya Hristiyan Ermenilere karşı soykırım uygulamış Müslüman bir ülke olarak tanıtmak amacını güden kampanyası öylesine etkin uluslararası bir boyut kazanmıştır ki, bu durum, Türkiye’nin ulusal çıkarları ve dış politikası üzerinde son derece olumsuz tesirler yapmaktadır. Avrupa Birliği Parlamentosuna ilaveten, on sekiz devlet parlamentosunun Ermeni soykırımını kabul eden kararlar almış olmaları ve Avrupa Birliği Komisyonu ile Parlamentosunun yıllık raporlarında Ermeni taleplerine artık rutin bir şekilde yer vermeleri, bu konuda Türkiye’ye yönelen baskı hakkında bir fikir verebilir. Bunun yanında, bazı Batılı devletler, değerli arkadaşlarım, soykırım iddialarını, Türkiye’nin dış politikasını kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek ve ödünler elde etmek amacıyla bir baskı unsuru olarak kullanmaktadırlar.

Endişe verici bir son gelişme de Avrupa Birliğinin yasal bir düzenlemesinden kaynaklanıyor. Bu yasal düzenleme, Avrupa Birliği ülkeleri mahkemelerine soykırım konusunda karar verme yetkisi veriyor ve Ermeni soykırımını reddedenlere bir yıl ile üç yıl arasında hapis cezası öngörüyor. Bu yasal düzenlemenin, Türkiye’nin tüm Avrupa ile ilişkilerinin temeline saatli bir bomba koymasından farkı yoktur değerli arkadaşlarım.

Belirttiğim bu hususlar ışığında Ermeni iddiasının bugün Türkiye’ye yönelik küresel bir tehdit boyutu kazanmadığı ileri sürülebilir mi?

İkinci olarak, soykırım iddiasının arkasında yatan esas amacı belirteceğim.

Değerli arkadaşlarım, soykırım iddiası, gerçekte bir amaç değil siyasi bir araçtır. Ermenistan ve diaspora, Haydat davasının gerçekleştirilmesi için soykırım iddiasından temel bir siyasi araç olarak yararlanmaktadır.

Peki, nedir bu Haydat davası? Haydat davası, büyük Ermenistan’ı kurma hedefidir. Bu dava iki hedefe odaklanmıştır. Bunlardan birincisi, Doğu Anadolu’yu da kapsayan tarihî Ermeni topraklarının geri alınması ve büyük Ermenistan’ın kurulmasıdır. Haydat’ın ikinci hedefi de dünyanın çeşitli bölgelerine dağılmış olan Ermenilerin büyük Ermenistan’a dönmelerinin sağlanmasıdır. Yunanlıların Megalo İdea’sından farklı olmayan bu ırkçı ve yayılmacı ideolojinin hedeflerine Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesi’nde ve bu bildiriye atıfta bulunan Ermenistan Anayasası’nda yer verilmiştir. Keza, Ermenistan Anayasası’nın 13’üncü maddesinde, Türkiye topraklarının bir parçası olan Ağrı Dağı Ermenistan’ın devlet arması olarak tanımlanmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, Haydat’ı gerçekleştirmek amacıyla uygulamaya konulan ve “Dört T” şeklinde adlandırılabilecek olan plan şu dört aşamaya dayanıyor: Tanıtım, tanınma, tazminat ve toprak.

Birinci aşama olan tanıtım aşaması, Ermeni terörü yoluyla Ermeni soykırım iddiasını ve Ermeni davasını dünya kamuoyuna tanıtmayı öngörüyordu. 1975’te başlayan bu aşama 1984’e kadar sürmüştür. Ermeni terör örgütleri, bu on yıllık dönemde Türk büyükelçilerini, başkonsoloslarını, diplomatik personelini ve onların aileleri ile çocuklarını öldürmek suretiyle soykırım iddialarını dünyaya duyurmuşlar ve soykırım iddiasını dünya gündemine oturtmuşlardır.

İkinci aşama tanınma aşamasıdır. Bu süreçte, soykırım kampanyalarıyla dünya kamuoyu ve parlamentoları Türklerin soykırım işlediklerine ikna edilecek, soykırımın tartışmasız bir veri olduğu sağlandıktan sonra da uluslararası baskı yoluyla Türkiye'nin soykırımı tanıması sağlanacaktır. Bu hususta Ermeni tarafların aldığı büyük mesafeyi biraz önce belirttim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) - Bundan sonra üçüncü aşama olarak başlatılacak tazminat elde etme sürecinde, soykırıma uğramış Ermeni ailelerin mirasçılarının hak ve tazminat talepleri gündeme getirilecek, bunu da toprak talepleri izleyecektir.

Görüleceği üzere soykırım iddiası, esasında, değerli arkadaşlarım, Türkiye’ye yönelik tazminat ve toprak taleplerine odaklanmış ırkçı ve yayılmacı bir stratejiye gerekçe oluşturmaktadır.

Son olarak da değerli arkadaşlarım, Ermeni ve Türk taraflarının tezlerini nasıl savunduklarını ele alacağım. Ermeni iddiaları, esas itibarıyla, belgesiz, kanıtsız, tutarsız ve abartılıdır. Buna rağmen, Ermeniler, dünya kamuoyuna mağduriyetlerini inandırmakta başarı göstermişlerdir. Bunu, fanatik bir dürtüye dayanan yoğun ve sistematik çalışmaları sayesinde gerçekleştirmişlerdir.

Türkiye ise değerli arkadaşlarım, Ermeni propagandasına karşı koymada etkili olamıyor ve her gün zemin kaybediyor. Türkiye'nin başarısızlığının nedeni, bu sorunla karşılaştığımız 1974 yılından bugüne kadar geçen otuz dört yılda bütün Türk hükûmetlerinin, Ermeni iddialarıyla mücadeleyi uzun vadeli bir perspektifle oluşturulmuş bir stratejiye uygun olarak yürütememelerinden kaynaklanıyor. Uzun vadeli bir strateji ve bunu uygulayacak bir yapılanmanın yokluğunun sakıncaları, sistemsizlik, koordinasyonsuzluk, başıboşluk ve verimsizlik oluyor.

Ermeni meselesi, değerli arkadaşlarım, günümüzde tarihsel, hukuksal, siyasal ve kamuoyu oluşturulması boyutları olan, devasa bir uluslararası ilişkiler sorunu niteliği kazanmıştır. Bu itibarla, bu dört boyutu dikkate alan uzun vadeli bir stratejik plan ile bunu uygulayacak iç ve dış kurumsal yapının ortaya çıkarılmasına ihtiyaç vardır. Bu stratejiyi ve yapıyı süratle ortaya çıkarmamız zorunludur. Yoksa Türkiye'nin haklı davasını kaybetmesi kaçınılmaz olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Elekdağ, size bir dakika tekrar ek süre vereceğim. Tamamlayınız lütfen.

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Böyle bir gelişmenin Türkiye'nin uluslararası konumu, dış politikası ve güvenliği açısından yaratacağı zararları bir düşünün değerli arkadaşlarım. Bütün bu hususları göz önünde tutarak, Türkiye tarafından Ermeni sorununu bütün boyutlarıyla ele alacak ve Ermeni iddialarını etkisiz hâle getirecek etkili, yaratıcı ve bilinçli bir mücadelenin nasıl ortaya konulacağının araştırılması önem kazanıyor.

Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi bir araştırma önergesi vermiştir. Değerli arkadaşlarım, iş işten geçmeden bu önergeyi görüşelim, uygulamaya koyalım ve ortak akılla mücadele stratejimizi ve bunun için gerekli yapılanmayı ortaya çıkaralım.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Elekdağ.

Gündem dışı ikinci söz, tekstil sektörünün sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Mustafa Vural’a aittir.

Buyurun Sayın Vural. (DSP sıralarından alkışlar)

2.- Adana Milletvekili Mustafa Vural’ın, tekstil sektörünün sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündem dışı konuşması

MUSTAFA VURAL (Adana) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yarın 1 Mayıs. İşçilerin bayramını, uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele gününü kutluyorum.

Konuşmama başlarken, şahsım ve Demokratik Sol Partili arkadaşlarım adına yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Toplam üretim içindeki payı yüzde 11, imalat sanayisi içindeki payı yüzde 16, istihdam içindeki payı yüzde 11, sanayi içindeki istihdam payı yüzde 28, toplam ihracat içindeki payı yüzde 23, “Tekstil ve konfeksiyon” bu sektörün adı.

Adana sanayisinin de itici gücü olan tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunları, sıkıntıları var. Ülkemizde tekstil ve konfeksiyon firmalarının yaklaşık yüzde 80’i KOBİ niteliğindedir. Öz sermayeleri rakiplerine göre yetersizdir. Rekabet edemedikleri gibi, üretimlerini sürdürmekte de zorlanmaktadırlar. Enerji fiyatlarının yüksekliği, istihdam yükünün ağırlığı ve üretim kârlarına göre faizlerin fazlalığı, tekstil ve konfeksiyon sektörünü yapısal sorunlarının yanı sıra maliyet ve finansman sorunuyla da uğraşır hâle getirmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu sektör ihmal edilemez. Yaklaşık 2,5 milyon insanımızın çalıştığı bu sektörü ihmal etmek toplam ihracatımızın beşte 1’inden, gayrisafi millî hasılamızın da onda 1’inden vazgeçmek demektir. AKP İktidarınca benimsenen ithalata dayalı büyüme modeli nedeniyle bu sektörde kan kaybı hızlanmıştır. İş yerleri birbiri ardına kapanıyor, yüz binlerce kişi işsiz kalıyor. Eğitim düzeyleri oldukça düşük olan tekstil işçisini ek eğitim vermeden başka sektörlerde çalıştırmak da mümkün değildir. Ülkesi için katma değer yaratan, döviz girdisi sağlayan, istihdam yaratan bu sektör temsilcilerinin feryatlarına kulak verelim, önerilerini ciddiye alalım.

Bize göre, işçisiyle, mühendisiyle, tecrübeli işvereni ve pazarlamacısıyla, tekstil ve konfeksiyon sektörünü desteklemenin tam zamanıdır. İstihdam vergileri Avrupa Birliği ülkeleri oranına yaklaştırılabilir. Enerji fiyatları OECD ülkeleri ortalamasına çekilebilir. İhracatçı firmalara, döviz girişi yaptıklarında, enflasyonun altında kalmamak şartıyla, kur farkı ödenebilir. Eğitim ve teknoloji yatırımları konusunda önemli adımlar hemen atılabilir. Eximbank ve KOSGEB kredilerinin hem limitleri hem de vadeleri makul ölçülerde artırılabilir.

Zaten, Sayın Başbakanın kimi çevrelere, kimi kesimlere ortak bulmadaki, kredi temin etmedeki maharetini biliyoruz, yaşıyoruz. Üstelik, tekstil ve konfeksiyon sektörünün istekleri, beklentileri son derecede makul.

Demokratik Sol Parti olarak içtenlikli dileğimiz şöyle: Çözün tekstilcinin sorunlarını sizi destekleyelim, çözün tekstilcinin sorunlarını sizi alkışlayalım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

Gündem dışı üçüncü söz, Akşehir-Yalvaç arasındaki yol inşaatı konusunda söz isteyen Isparta Milletvekili Sayın Süleyman Nevzat Korkmaz’a aittir.

Buyurun Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)

3.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, Akşehir-Yalvaç arasındaki yol inşaatının tamamlanamamasının yarattığı sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın  cevabı

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii mevzuubahis olan yol olunca, gönül isterdi ki, Ulaştırma Bakanımız da burada olup taleplerimizi dinleseydi. Ümit ediyorum, bu söyleyeceklerimiz kendisine bir şekilde ulaştırılır.

Tamamlanması yılan hikâyesine dönmüş, artık üzerine mizahi şeyler üretilmeye başlanan bir yolun inşası hikâyesinden bahsetmek ve bu yolun tamamlanması için hem Hükûmetten ve özellikle Ulaştırma Bakanından insanlarımız adına destek istemek üzere gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Isparta’mızın Yalvaç ilçesini Konya’nın Akşehir ilçesine bağlayan Bağkonak kasabası ile Cankurtaran köyümüzü kat eden bu yol kuzeyden güneye, doğudan batıya Anadolu’yu birbirine düğümleyen, nakliyecilerin mal taşımacılığında, insanlarımızın güneydeki turistik tesislere ve yörelere ulaşmada kullandıkları en kısa yol alternatiflerinden birisi. Isparta, Burdur ve Antalya’dan Ankara’ya ve daha ötesine, Konya’dan İzmir’e gidecek vatandaşlarımızın özellikle bayram ve tatil arifelerinde kullandıkları, bu yönü ile de diğer yollardaki yoğunluğu azaltan bir güzergâh. Yoğun bir biçimde kullanılmak durumunda kalınan bu önemli güzergâh, beklenir ki, sürekli yol standartları iyileştirilsin, bakımı yapılsın. Belki bu güzergâhın Akşehir-Yalvaç arası dışında kalan bölümleri için “Biz, diğer yollarda ne yapılıyorsa burada da onu yapıyoruz.” diyebilirsiniz. Ancak, yaklaşık 30 kilometre olan Akşehir-Yalvaç arasının yol kalitesizliğini sizlere anlatmama imkân yok.

Bu güzergâh, önemine binaen, Milliyetçi Hareket Partisinin de içinde bulunduğu 57’nci Hükûmet döneminde 31/07/2002 tarihinde ihale edilmiş, çalışmalara hemen başlanılmış ve yüklenici firmayla yapılan sözleşmeye göre 15/10/2003’te bitirilmesi planlanmıştır. 2000 yılı birim fiyatlarıyla 2 trilyon 82 milyarlık ihale bedelli bu yol, 2003’te bitirilmesi öngörülmüş olmasına rağmen üzerinden beş yıl geçmiş ve maalesef tamamlanamamıştır. Trilyonlarca liralık ek kaynak temini ve ödemeleri de cabası.

Söylediğim gibi, 2003’te bitirilmesi gereken 32 kilometrelik yolun 21 kilometresinin tamamlanması, diğer bölümlerinin de sonradan değerlendirilmesi kararı alınmıştır, her ile duble yollar yapılması kararı verildiği günlerde ancak, bu kadarı da tamamlanamamıştır. Artık, vatandaşlarımız yolun tamamlanmasından neredeyse ümidini kesmiştir. Hiç olmazsa, can ve mal kaybının önlenmesi için bakımı, trafik levhaları ve bariyerlerinin takılmasını bekler hâle gelmişlerdir. Özellikle kış aylarında âdeta köstebek yuvasını andıran bu yolun belki elli altmış yıl önceki yol standartlarında olduğunu söylemek hakikaten içimizi acıtmaktadır. Ben biliyorum ki, hem Konya hem de Isparta AKP milletvekillerimize bu yolun tamamlanmasıyla ilgili talepler de gelmektedir. Onların da bu yolun tamamlanmasını en az benim kadar istediklerine de inanıyorum ama maalesef, bugüne kadar herhangi bir netice alınmamış, binlerce insanımız bu yola mahkûm edilmiştir.

Bu yola neden yeterli ödenek ayrılmaz, neden bitirilemez, anlaşılır gibi değil. Her “İcraatın İçinden” programında “Türkiye’ye çağ atlattık” diyenlerin, bu yolu kat ettiklerinde çağ mı atladıkları, yoksa çukurları atlamak zorunda mı kaldıklarını bizzat müşahede edeceklerini biliyorum.

Sayın Hükûmet ve Sayın Başbakan, sizler sık sık “yola devam” sloganını kullanıyorsunuz ya; diyorum ki, acaba yetkililer bu sloganı yanlış mı algılıyorlar? Lütfen, bu yolun o yol olmadığını ilgililere bir hatırlatsanız. Yine hatırlatsanız ki, yolun bir ucunda MHP Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal, diğer ucunda da Isparta MHP Milletvekili Nevzat Korkmaz, orada yaşayanlardan sadece ikisi. Binlerce insanımızın kabahati nedir? Bu zulmü 2002’den beri sadece 30 kilometrelik bir yolun inşası için çekmek zorundalar. Onların hakkı hukuku nerede? Vergisini son kör kuruşuna kadar ödeyen, hayatlarının hiçbir döneminde devletine ve milletine öf bile dememiş bu insanların bu hizmeti talep etmeleri en doğal istekleri değil mi? Çukur çukur, köstebek yuvasına dönmüş bu yolda, özellikle kış aylarında can ve mal kayıpları olmakta, ocaklar sönmekte, millî ekonomimiz için milyarlarca liralık kayıplar verilmektedir. Bu yolda canını kaybeden tüm vatandaşlarımı rahmetle anıyor, yaralanmış, uzuvlarını kaybetmiş vatandaşlarıma da acil şifalar diliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ekliyorum. Tamamlayın lütfen.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Teşekkür ederim Başkanım.

Ancak, geçenlerde yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak isterim, ki eminim sizleri de etkileyecektir. Vatanı savunurken şehit düşen, Şarkikaraağaç Göksöğüt kasabasından hemşehrimiz Astsubay Cengiz Gülcü’nün cenaze merasimine gittiğimde -yeniden şehidimize rahmet diliyorum- öğrendim ki baba diğer evladını da iki yıl kadar önce bu yolda bir trafik kazasında kaybetmiş. Yetimi ile dede karşımda. Hakikaten teselli verecek söz bulamadım. Acılı baba, o yavruyu göstererek: “Bu yavrunun babasını da Akşehir Beli’ne şehit verdik.” dedi.

Değerli arkadaşlarım, canlar bu kadar ucuz olmamalı. İnsanlarımızı bu kadar kolay kaybetmemeliyiz. Hem yol standartlarından hem de gerekli trafik uyarıları levhalandırılması ve bariyer konulmamasından dolayı onlarca metrelik uçuruma verilen can ve mal kayıplarımızın bir an önce önüne geçilmesini diliyor, Sayın Ulaştırma Bakanımızdan destek bekliyor, bütün Ispartalı ve Konyalı hemşehrilerime de sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.

Gündem dışı konuşmaya Hükûmet adına Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın cevap verecek.

Buyurun Sayın Aydın. (AK Parti sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma Bakanımız biraz sonra burada olacak, şu anda bir heyetle görüşmesi olduğu için… Nöbetçi zaten. Bugün burada olacak. Dolayısıyla, ben sadece Bakanlıktan gelen teknik konuları içeren bilgiyi size sunacağım. Eğer Sayın Korkmaz daha geniş bilgi istiyorsa, Sayın Bakanımız burada olduğu zaman görüşmeleri, sadece mümkün değil, kolaydır. Çünkü zaten burada oturacak.

Şimdi, elimdeki bilgiye göre toplam 33 kilometre uzunluğunda, 1-A standardındaki Akşehir-Yalvaç-Şarkikaraağaç –burada bir dizi rakamlar veriliyor, onları geçiyorum- arası yol yapımı işinin ihalesi 31/7/2000’de 2 milyon 82 bin 519 YTL bedelle yapılmış olup işin proje tutarı toplam 36 milyon 310 bin 863 YTL.

Bu projede çalışmalar 12/10/2000 tarihinde başlatılmış, başlangıçtan 2007 sonuna kadar toplam 22 milyon 613 bin 887 YTL harcama yapılarak yüzde 62 fiziksel gerçekleşme sağlanmıştır.  Bu projede yolun 5,2 kilometresi sathi kaplama seviyesinde, 4 kilometresi ise temel seviyesinde tamamlanmıştır. Geriye kalan işin proje tutarı 13 milyon 696 bin 976 YTL olup 2008 yılı program ödeneği 500 bin YTL’dir. Bu ödenekle yolun 2 kilometresinin sathi kaplama seviyesinde bitirilmesi hedeflenmektedir. Yolun bu yıl içerisinde Bakan oluruna göre çalışmaların devam ettiği 11,5 kilometrelik kesiminin tamamlanarak trafiğe açılması için 2 milyon YTL ek ödeneğe ihtiyaç hissedilmektedir. Yolun tamamının 2008 yılında sathi kaplama seviyesinde tamamlanarak trafiğe açılması için 13 milyon 696 bin 976 YTL ödenek gerekmektedir.

Dikkatinize saygıyla sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Duyurular

1.- Kızıltepe 2. Asliye Ceza Mahkemesince, Siirt Milletvekili Osman Özçelik hakkında aynı mahkemede görülen yargılama ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen kamu davasının devam ettiğine dair dosyaların  Anayasa’nın 83’üncü maddesinin 2’nci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru

BAŞKAN - Kızıltepe 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 7/3/2008 tarihli ve 2007/180 esas no.lu yazısı ile Siirt Milletvekili Sayın Osman Özçelik’in aynı mahkemede 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 216’ncı maddesi uyarınca yargılamasına devam edildiği, yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 7/4/2008 tarihli ve 3/9025 sayılı yazısı ile Diyarbakır Milletvekili Sayın Aysel Tuğluk’un Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 2008/134 dosya no.lu kamu davasının devam ettiği, Anayasa’nın 83’üncü maddesinin 2’nci fıkrası gereğince bildirilmiştir.

Bilgilerinize sunulur.

Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında üç adet raporu vardır.

Raporların muhalefet şerhleri aynı olduğundan, ortak muhalefet şerhi son raporun ardından okunacaktır.

Şimdi, raporları sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler

1.- İstanbul Milletvekili Abdülkadir Aksu’nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/102) (S. Sayısı: 139) (x)

2.- Amasya Milletvekili Akif Gülle’nin yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/103) (S. Sayısı: 140) (x)

3.- Adana Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/104) (S. Sayısı: 141) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Özel evrakta sahtecilik ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununa Muhalefet suçunu işlediği iddia olunan İstanbul Milletvekili Abdülkadir Aksu hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak İstanbul Milletvekili Abdülkadir Aksu hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                            Burhan Kuzu

                                                                                                                İstanbul

                                                                                                Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2886 Sayılı Devlet İhale Kanununa Aykırılık suçunu işlediği iddia olunan Amasya Milletvekili Akif Gülle hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Amasya Milletvekili Akif Gülle hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                            Burhan Kuzu

                                                                                                                İstanbul

                                                                                                Komisyon Başkanı ve üyeler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Basın yoluyla halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek açıkça tahrik etmek suçunu işlediği iddia olunan Adana Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Adana Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlı saygı ile sunulur.

                                                                                                         Burhan Kuzu

                                                                                                             İstanbul

                                                                                             Komisyon Başkanı ve üyeler

Muhalefet Şerhi

Karma Komisyon’un, kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine dair kararına aşağıda yazılı gerekçelerle muhalefet ediyoruz;

(1) Dokunulmazlıklar konusunda, 22. Yasama Dönemindeki temel sorun; mevcut Anayasanın 76. maddesiyle TBMM İçtüzüğünün 131 ve devamı maddelerinin, düzenleniş amacına aykırı olarak ve çoğunluk diktasına dayalı bir anlayışla uygulanmasından kaynaklanmaktadır.

Aynı anlayış ve uygulamanın 23. Yasama Döneminde de devam edeceği görülmektedir.

Bilindiği gibi, TBMM İçtüzüğünün 131 ve müt. maddelerindeki hükümlere göre;

Karma Komisyon, olayın ve suçlamanın niteliğine göre; ya dokunulmazlığın kaldırılmasına ya da kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine karar verecektir. Elbette bu değerlendirmeyi yaparken, önüne gelen dosya kapsamını da göz önünde bulunduracaktır. Dosyanın geldiği safahat, suçlamanın niteliği gibi hususları genel olarak göz önüne alıp, keza Anayasanın 76. maddesinde düzenlenmiş olan “Milletvekili seçilme engeli” teşkil eden bir suçlamanın söz konusu olup olmadığını da değerlendirerek; buna göre karar verecek ve rapor hazırlayacaktır.

Bunu yaparken, bir yargıç gibi davranmamak gerektiği açıktır. Delillerin tartışmasından özenle kaçınmak gerekmektedir.

Bu âdil ve objektif yaklaşım içinde hazırlanacak olan raporun, 2 ayrı sonucu olacaktır.

Karma Komisyon ise, hiçbir objektif ölçü arayışına girmeden, Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda karar vermiştir.

(2) 22. Yasama Döneminde, kişisel kaygı ve siyasi hesaplarla Meclis iradesine tahakküm eden siyasi iktidarın, aynı anlayış ve uygulamayı bu dönemde de devam ettirmek istediğini, demokrasi adına endişeyle gözlemliyoruz. Bu endişe sebebiyledir ki, her zeminde demokrasi ve hukuk adına, AKP Grubunu uyarmak gereğini duyuyoruz.

Hükümet kaynaklı olarak sürdürülen bu hukuk tanımaz uygulamalar sebebiyle; Anayasa ve İçtüzük açık bir şekilde ihlâl edilmektedir.

Hukuka aykırı olan, çoğunluk diktasına dayalı olan bu yanlış uygulamalar sebebiyledir ki; kişiler yargılanamamakta, bu durum gelişen süreçte tıkanmalara yol açmaktadır.

Bu yanlış uygulamalar ve dayatmalar sebebiyle; kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi mümkün olamamakta ve adli denetim süreci ihlâl edilmektedir.

Dokunulmazlık kurumu ve keza soruşturma izni kavramları, Siyasi İktidar tarafından hukuk tanımaz bir anlayışla yozlaştırıldığı ve kötüye kullanıldığı içindir ki; TBMM belli bir süreçten sonra bazı bürokratlar ve kanun kaçakları (58 ve 59. Hükümetler Dönemindeki Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı gibi) için bir sığınma mercii haline getirilebilmiştir.

Anılan kişi hakkında, yargı kararlarını uygulamamaktan dolayı Yargıtay 4. Ceza Dairesine intikal eden 20’ye yakın dosya mevcuttur. Bu dosya sayısının daha da artacağı anlaşılmaktadır.

Keza, AKP Mersin Milletvekili Ali Er hakkındaki dosya da üzerinde önemle durulması gereken bir dosyadır. Anılan Milletvekili hakkında, oğlunun yol açtığı ve ölümle sonuçlanan trafik kazasıyla ilgili olayda, sanık konumuna girerek olayı üstlendiği iddia edilmektedir. Bu çok ağır bir iddiadır. Bir Milletvekilinin böylesine nitelikli bir iddiayla görevini sürdürmesi ve zan altında kalması, Milletvekilliği sıfatı ve TBMM’nin saygınlığıyla bağdaşmaz. Ancak Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar sebebiyledir ki, çoğunluk diktası uygulaması sonucunda, adı geçen Milletvekili de “âdil yargılanma hakkını” kullanamamaktadır.

Öte yandan; haklarında zimmet, dolandırıcılık, çete kurmak, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık yapmak gibi suçlamalar bulunan Milletvekilleriyle ilgili yargılamaların yapılamaması; kamuoyunun denetim yapması ve bilgi alması süreçlerini olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Türkiye’nin “karanlık suç ilişkileri” dönemini teşkil eden Susurluk ve bağlantılı dosyaların yargılaması bu yüzden uzun yıllar yapılamamıştır. Faili meçhul cinayetlerin yoğun olarak işlendiği bir dönemi kapsayan bu olayların gerçek boyutlarının ortaya çıkarılmamış olması sebebiyledir ki;

aradan geçen 8-10 yıldan sonra benzer nitelikte olan Hrant Dink, Malatya cinayetleri, Rahip cinayetleri ve eylemleri karşımıza çıkmıştır. Ergenekon ismiyle adlandırılan, ancak hazırlık tahkikatı aşamasından itibaren Hükümet sözcüsü medya yapılanmasına Emniyet tarafından servislerin yapıldığı bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz görülmektedir.

Acz ifade eden ve ibret verici olan bir diğer gelişme ise;

henüz iddianamesi dahi düzenlenmemiş olan bir soruşturma; Başbakan ve Kültür Bakanı tarafından, AKP aleyhine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılan davayla irtibatlandırılabilmiştir.

Böyle bir tablo ve sunuş, demokrasiler için utanç verici olmanın ötesinde, demokrasinin geleceği bakımından da endişe vericidir.

(3) Hükümet, dokunulmazlıklar konusunda sıkışmış durumdadır. 22. Yasama Döneminde yarattığı hukuk dışı uygulamalar Hükümet’i esir almıştır. Bu esaret, 23. Yasama Döneminde yeni hukuksuzlukları beraberinde getirmektedir.

Hükümet, 23. Yasama Döneminde PKK terörü sebebiyle gelişen toplumsal ve siyasi süreci, popülist bir anlayışla istismar etme girişimi içindedir.

Çoğunluk diktasına dayalı hukuk tanımaz uygulamalar 23. Yasama Döneminde, Meclis bünyesinde giderek tırmanmaktadır.

Gelinen süreçte, kamuoyunda doğmuş olan tepki sebebiyle; AKP Hükümeti, kendi suçluluğunu ve sorumluluğunu bertaraf edebilmek amacıyla, bilgi kirliliği ve karartma yaratarak; DTP’li Milletvekillerinin şahsında, dokunulmazlıkların kaldırılması uygulamasını gerçekleştirmek suretiyle, kürsü sorumsuzluğuna müdahalenin yolunu açmaktadır.

Böyle bir süreçte, Hükümet’in bazı kavramları istismar ederek bir oldu - bitti, bir emrivaki yaratmak istediği görülmektedir.

Bu girişimlere, demokrasi ve hukuk adına engel olunması gerekmektedir.

Böyle bir girişim kaçınılmaz olarak, kürsü sorumsuzluğunun ihlâli sonucunu doğuracaktır. Faşizan yapılanmayı ve Parti Devleti yapılanmasını kurumsallaştırma yolunda ciddi bir mesafe sağlayan siyasi iktidar; bu yolla, yasama sorumsuzluğunun da ihlâli sürecini başlatacaktır.

Anayasa’nın 83/2 ve 14. maddesiyle bağlantılı olan suçlamalar yönünden, TBMM Başkanlığına intikal eden dosyaların akıbeti hakkında karar verme yetkisi TBMM-Karma Komisyonuna aittir. Bu süreçte artık geçerli olan irade, Komisyonun iradesidir. Komisyon, dosya kapsamı ve yukarıda sözü edilen maddeler çerçevesinde değerlendirmesini yapacaktır.

TBMM Başkanlığına intikal eden bazı dosyaların, Karma Komisyonda görüşülmesine fırsat verilmeden, Hazırlık Komisyonu veya TBMM Başkanlığı aşamasında, Mahkemelerine veya Savcılıklara iade edilmesini; Karma Komisyon ve Meclisin iradesine müdahale olarak gördüğümüzü önemle ifade ediyoruz.

(4) Açıklanan sebeplerle;

AKP Grubunun, çoğunluk diktasına dayalı olarak, keyfi ve sorumsuz bir şekilde tesis ettiği bir Komisyon iradesi söz konusudur. Demokrasi ve kurallarla böylesine sorumsuz bir şekilde oynanması kaçınılmaz olarak adalet kavramını zedelemektedir.

Bu anlatımlarımız çerçevesinde, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda “ilkeli ve tutarlı” davranılmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.

Hukuk, kurallarla çalışır ve işler. Toptan veya götürü usulün, hukukta yeri yoktur.

Dokunulmazlıklar konusundaki temel ve objektif ölçü ise, Anayasanın 76 ncı maddesidir.

Bu madde kapsamında kalan suçlar yönünden ayrım yapılmadan, yargılama sürecinin devam etmesi gerekir. Çünkü bu suçlar sübut bulduğu takdirde, nitelikleri itibariyle Milletvekilliği göreviyle bağdaşmamaktadır. Sübut halinde sürdürülmesi mümkün olmayan Milletvekilliği görevinin devam etmesinin hiçbir hukuki açıklaması ve tutarlılığı söz konusu olamaz.

Böyle bir durum, Anayasa ve İçtüzüğün ilgili hükümlerinin ihlali anlamına gelir.

76 ncı madde ölçütünün dışında kalan suçlar yönünden ise; dosyası bulunan Milletvekilinin talep ve savunması da değerlendirilerek, dosya safahatına ve içeriğine göre karar verilmelidir.

Bu aşamada, diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlıklarının bulunduğu yolundaki AKP görüşlerini değerlendirmekte yarar görüyoruz. Önemle ifade ediyoruz; diğer kamu görevlileri hakkında dokunulmazlık söz konusu değildir. Kamu görevlileri  hakkında “soruşturma izni” kavramı söz konusudur. Soruşturma izni ilgili amir tarafından verilmediği takdirde, idari yargı prosedürü içinde, adli kovuşturma ve yargılama süreci başlayabilmekte, daha doğrusu yargı denetimi süreci işlemektedir. Bu sebeple, kamu görevlilerinin dokunulmazlığı değil, belli usul dairesinde yargılanması söz konusudur.

Nitekim, yakın tarihte rektörler, kuvvet komutanları görevde iken yargılanmışlar, tutuklu kalmışlar, beraat etmişler veya mahkum olmuşlardır. Salt bu süreç dahi; AKP sözcülerinin söylemlerinin gerçeklerle ve mevzuatımızla ilgisi olmadığını göstermeye yeterlidir. Öte yandan; kamu görevlileriyle ilgili olarak bu adli sürecin dışında; görev yeri değişikliği, disiplin uygulamaları ve tazmin sorumluluğunun varlığı da ayrı bir gerçektir.

Bir kez daha ifade ediyoruz; soruşturma izni kavramı, görevin mahiyeti gereği uygulanan bir hukuksal durumdur.

En nihayet, soruşturma izni düzenlemesinden Hükümet rahatsız ise veya gerçekten düzeltilmesine gerek görüyor ise yahut daha seri hale getirmek istiyorsa; bu yöndeki yasal değişiklikleri her zaman değerlendirmeye açık olduğumuzu hep ifade ettik. Ancak burada da, Hükümetin gayri ciddi ve tutarlı olmayan tavrı hemen ortaya çıkmıştır. Çünkü; Hükümet, soruşturma izni kavramını ve yetkisini kendi tekelinde tutarak; siyasi ve kişisel yaklaşımına göre, soruşturma iznini kaldırmakta ya da reddetmektedir.

Soruşturma izninin kısıtlanması veya kaldırılması yönünde 22. Yasama Döneminde başta Bursa Milletvekili Sn. Ertuğrul Yalçınbayır tarafından sunulan kanun tekliflerinin, AKP’nin oylarıyla reddedildiğini de önemle ifade ediyor ve vurguluyoruz.

Görüldüğü gibi; Hükümet, demokrasi arayışı içinde olmayıp, dayatmacı bir anlayışla, kişisel çıkar ilişkileri ve siyasi kaygılarla; dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini toptan bir anlayışla engellemektedir.

Böyle bir anlayış ve uygulamanın, hukukta ve anayasada yeri yoktur.

Tüm bu sebeplerle; Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda, kişisel çıkarlar ve siyasi kaygılarla, TBMM Karma Komisyonu’nun AKP’li üyelerinin çoğunluk diktası yoluyla tesis ettikleri erteleme kararına muhalefet ettiğimizi beyan ediyoruz. 20.03.2008

 

Halil Ünlütepe

Turgut Dibek

Atilla Kart

 

Afyonkarahisar

Kırklareli

Konya

 

İsa Gök

Ali Rıza Öztürk

Şahin Mengü

 

Mersin

Mersin

Manisa

 

Rahmi Güner

 

Ali İhsan Köktürk

 

Ordu

 

Zonguldak

Muhalefet Şerhi

3/104 no ile işlem gören Adana Milletvekili D. Mir Fırat’ın dokunulmazlığının kaldırılması isteğinin dönem sonuna kadar ertelenmesine dair çoğunluk kararına muhalefet şerhimiz aşağıda arz edilmiştir.

Milletvekili dokunulmazlığı birçok modern ülkede bulunduğu gibi ülkemizde de anayasal bir hukuki müessese olarak yer almaktadır. Milletvekillerinin görevlerinin niteliği gereği birçok haksız ve uydurma isnatla karşılaşmaları muhtemeldir. Nitekim bu nedenle birçok suç tipi bakımından diğer kamu görevlileri de benzer korumalara sahiptir.

Ancak dokunulmazlıkla amaçlanan esas gaye milletvekillerinin meclis kürsüsündeki konuşmaları sebebiyle sınırsız yargılanmazlık güvencesine sahip olmaları yanında esas itibariyle iftira niteliğinde olacak ithamlardan korunmalarını temin etmektir. Bugün ise komisyon önüne gelen dosyalardan anlaşıldığı üzere sayın Başbakanımız hakkında zimmet, evrakta sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, bazı bakanlarımız hakkında vergi usul kanununa muhalefet ve yine partilerinde önemli görevlerinde bulunan bazı milletvekilleri hakkında sahtecilik, halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek açıkça tahrik etmek, ihaleye fesat karıştırmak, kamu kurumlarını dolandırmak, suçu ve suçluyu övmek gibi ağır toplumca yoğun antipati duyulan mahkûmiyetleri halinde bırakınız bakan olmayı milletvekili olmayı kamu görevi bile yapamayacak olan insanların dokunulmazlık zırhına bürünerek bu müessesenin istismarına neden oldukları anlaşılmaktadır.

Bu durum kamu vicdanında, demokratik sisteme, siyaset kurumuna, meclisin üstünlüğüne gölge düşürmekte, derin yaralar açmaktadır.

Çağdaş demokrasilerde bırakınız mahkûm olmayı bu tür isnatlarla karşılaşan siyasetçiler ve kamu görevlilerinin görevden ayrılmaları neredeyse yazısız bir kural haline gelmiştir.

Dokunulmazlıkların kaldırılma isteğine AKP’li üyeler yargının siyasallaştığı hâkim savcıların bağımsızlığını kaybettiği kamu görevlilerinin de dokunulamazlığının bulunduğu, milletvekillerinin itibarının bu şekilde korunduğu gerekçeleri ile karşı çıkmaktadırlar. Bu gerekçelerin hiçbirisi gerçekçi bulunmamaktadır.

Her kurum içerisinde hatalar yapıldığı gibi kasıtlı yanlışlar da yapılabilmektedir. İşine geldiğinde hukuka saygı talep eden yargı kararlarını kendisine referans gösteren iktidar hatta zaman zaman ana muhalefetin bu tavrı bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Bu tavrın devamı hâlinde hakkındaki yargı kararını beğenmeyen bütün vatandaşlarımıza “yargı siyasallaşmıştır ben bu kararı tanımıyorum” deme imkânı getirecektir ki bu durum kaosa yol açacaktır.

AKP’nin diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesi samimiyetten uzaktır. Bahsedilen kamu görevlilerinin dokunulmazlığını AKP kaldırmak istemiştir de engel olan mı olmuştur.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak yukarıda belirtilen suçlardan yargılanan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının devamı ile meclisin itibarının korunacağını düşünmüyoruz. Tam tersine bir kurum varsa içindeki sıfatını istismar edenleri ayıklayarak itibar kazanacağına inanmaktayız.

Bu sayede haklarında uydurma isnatlardan milletvekillerinin aklanmalarının önü açılmış olacaktır.

Bütün bu nedenlerle MHP olarak dokunulmazlığın anayasamızda kürsü dokunulmazlığı şeklinde yeniden düzenlenmesinin yerinde olacağına mevcut hâl itibariyle de haklarında fezleke olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak adaletin tecellisine tevdilerine karar verilmesi gerektiği inancıyla muhalefet şerhimizi arz ediyoruz.

 

Rıdvan Yalçın

Metin Çobanoğlu

Osman Ertuğrul

 

Ordu

Kırşehir

Aksaray

 

Faruk Bal

S. Nevzat Korkmaz

Behiç Çelik

 

Konya

Isparta

Mersin

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair iki önerge vardır, okutuyorum:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler

1.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın (6/555) ve (6/563) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/42)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin sözlü sorular kısmının 204 ve 212 nci sırasında yer alan  (6/555 ve 563) esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Mümin İnan

                                                                                                                 Niğde

2.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın (6/581), (6/582) ve (6/583) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/43)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin sözlü sorular kısmının 230, 231 ve 232 nci sırasında yer alan (6/581, 582 ve 583) esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                      İsmet Büyükataman

                                                                                                                 Bursa

BAŞKAN – Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.

Komisyondan istifa önergesi vardır, okutuyorum:

3.- Manisa Milletvekili Recai Berber’in, zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/44)

TBMM Başkanlığına

Zeytin ve Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel Yağların Üretiminde ve Ticaretinde Yaşanan  Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonundan istifa ediyorum. Gereğini arz ederim. 28.04.2008             

                                                                                                            Recai Berber

                                                                                                                Manisa

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, önergeleri sırasıyla okutuyorum:

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 20 milletvekilinin, SHÇEK’e bağlı yerlerde yaşanan sorunların araştırılarak bakım, koruma ve yetiştirme hizmetlerinin etkin verilebilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/177)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son zamanlarda, SHÇEK bünyesinde hizmet veren birçok kuruluşta ihmal, görev suistimali ve şiddet olayları sıkça yaşanmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Kars Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne bağlı Halime-Arslan Yıldız Çocuk Yuvası ve Kız Yetiştirme Yurdu koruması altında bulunan 16 yaşındaki lise öğrencisi N.K. aralarında hatırı sayılır işadamı ve AKP'li siyasetçi ile gazetecinin yakınının bulunduğu 8 kişi tarafından tecavüze uğradığını Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu ifadede belirtmiştir.

Cumhuriyet Başsavcılığına ifade veren 8 zanlı tutuklanmaları istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilmiş ve yapılan duruşmanın ardından tutuklanarak Kars Kapalı Cezaevine konulmuştur. Bu olayın ardından Kars Sosyal Hizmetler İl Müdürü Doğan Gül yaptığı açıklamada N.K.'nın başına gelen olayın yetiştirme yurdunun dışında olduğunu ve âdeta kendilerinin sorumlu olmadığını beyan etmiştir.

Yetiştirme yurtlarında kalan çocukların dışarı çıkış saatlerinin kontrolleri mutlaka yapılmalı ve yetkililer, sorumlulukları altında bulunan çocukların her türlü güvenliklerini sağlamalıdırlar. Yurt yetkilileri çocukların okula gidip gitmediği konusunda okul müdürleriyle sürekli bağlantı halinde olmalı ve bu önemli konu göz ardı edilmemelidir.

Yaşanan bu örnekten de anlaşılacağı üzere ülkemizin dört bir yanında hizmet veren bu kuruluşlarda ihmal, suistimal ve şiddet olaylarını basına yansıdığı kadar görebiliyoruz. Tüm ülke genelinde hizmet veren SHÇEK'in güçlendirilmesi ve yaşanan aksaklıkların tespit edilmesi amacıyla başta Kars ilimiz olmak üzere diğer illerde de inceleme başlatılması için; Anayasamızın 98, İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince, bir Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim. 10.04.2008

  1) Ensar Öğüt                        (Ardahan)

  2) Bülent Baratalı                   (İzmir)

  3) Kemal Demirel                  (Bursa)

  4) Şevket Köse                      (Adıyaman)

  5) Halil Ünlütepe                   (Afyonkarahisar)

  6) Ali Rıza Öztürk                 (Mersin)

  7) Tacidar Seyhan                  (Adana)

  8) Nesrin Baytok                   (Ankara)

  9) Mehmet Ali Özpolat          (İstanbul)

10) Selçuk Ayhan                    (İzmir)

11) Ahmet Ersin                      (İzmir)

12) Mehmet Ali Susam            (İzmir)

13) Ramazan Kerim Özkan      (Burdur)

14) Mevlüt Coşkuner               (Isparta)

15) Ali İhsan Köktürk             (Zonguldak)

16) Sacid Yıldız                       (İstanbul)

17) Abdulaziz Yazar                (Hatay)

18) Turgut Dibek                     (Kırklareli)

19) Vahap Seçer                      (Mersin)

20) Enis Tütüncü                     (Tekirdağ)

21) Ali Rıza Ertemür                (Denizli)

2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 23 milletvekilinin, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/178)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Mevsimlik tarım işçileri, yıllardır sadece hasat zamanlarında yaşanılan trafik kazalarında hatırlanan vatandaşlarımızdır. Bu hatırlamalarda da sorunların asıl nedenleri tespit edilerek, çözüm yolları araştırılmamış, sadece bir trafik kazası olarak çoğu yerde anılmıştır.

Oysa Türkiye'de mevsimlik tarım işçileri açısından yaşam, çok zor koşullar altında devam etmektedir. Her yıl, hasat mevsimine yakın zamanlarda, balık istifi kamyon kasalarında taşınan, beslenme ve barınma koşulları sağlanamayan, sağlık ve emeklilik güvencesinden yoksun, sosyal hakları olmayan bu insanlar çok düşük ücretler karşılığında uzun saatler çalışmaktadır.

Özellikle doğu ve güneydoğu bölgelerinden gelen mevsimlik tarım işçilerinin temeldeki sorunları yaşadıkları bölgede geçimlerini sağlayabilecekleri, üretim yapabilecekleri bir iş alanlarının olmamasıdır. Bu nedenle yılın belli dönemlerinde, ortalama dört ay süre ile yaşadıkları yerden ayrılarak daha çok Ege, Çukurova ve Karadeniz Bölgesi'nde çalışırlar. Bu süre zarfında kazandıkları para onların bir yıl boyunca geçimlerini sağlayacakları paradır. Günlük olarak aldıkları ücretleri 10 ile 15 YTL arasında değişmektedir. Üstelik kazanılan bu paranın bir bölümü de kendilerine bu işi sağlayan “dayıbaşı" ya da "elçi" olarak tabir edilen aracılara verilmektedir. Yani geçinmeleri için kalan para günlük 8 ile 13 YTL arasındadır. Barınma koşulları oldukça sağlıksızdır. Çadırlarda ya da barınaklarda kalan bu işçiler, temiz içme ve kullanma suyuna da sahip değildir. Bu sağlıksız ortam ve koşullar, anne ve babaları ile birlikte gelen çocuklar için riskli bir durumu ortaya çıkarmaktadır. Çadır yerleşimleri açık alanlarda ve uygun altyapı koşulları olmayan yerlere kurulduğu için yaygın olarak salgın hastalıklara rastlanılmaktadır. Bu hastalıklar, beslenmeleri de yetersiz olan çocukları daha fazla etkilemektedir. Ortaya çıkan tablo, insanların asgari gereksinimlerini karşılamaktan uzak bu ortam, 19. yüzyıl koşullarını anımsatmaktadır. Sadece 2007 yılının Ağustos ayında 50'nin üstünde tarım işçisi yollarda can vermiştir. Şanlıurfa'da, Tokat'ta, Batman'da, Sivas'ta, Niğde'de, Kırıkkale'de ve son olarak Afyonkarahisar'da yaşanan kazalar bize devletin mevsimlik tarım işçilerinin yaşadıklarını görmezden geldiğini açık bir şekilde göstermiştir.

Sosyal devlet, yaşamlarını yitiren mevsimlik tarım işçileri için "Hasat Döneminde Alınacak Trafik Önlemleri" genelgesi yayınlamanın çok daha ilerisine gidebilen devlet demektir.

21. yüzyılda mevsimlik tarım işçilerinin Türkiye'de yaşamak zorunda bırakıldıkları ilkel koşulların düzeltilmesi için acil önlemlerin alınması gerekmektedir.

Uzun vadede bulundukları yerlerde iş ve üretim olanaklarının yaratılmasıdır. Kısa vadede ise; sosyal güvenceleri sağlanmalı bu çerçevede, sendikalı olma, sağlık ve emeklilik gibi özlük haklarını içeren düzenlemeler yapılmalıdır. Çalışma ve barınma koşulları iyileştirilmelidir. Çalışma saatleri düzenlenmeli, ücretleri arttırılmalı, çalıştıkları yerlerde barınmalarına olanak sağlayacak sosyal tesis ve yurtlar yapılmalıdır. Beslenmeleri konusunda desteklenmeleri gerekmektedir. Temiz içme ve kullanma suyuna rahatça ulaşabilmeleri gerekmektedir. Bu sayede salgın hastalıkların önü alınmış olacaktır. Aileleri ile birlikte geldikleri yerlerde, çocuklar için eğitim verilebilecek birimlerin oluşturulması gerekmektedir. Böylelikle, mevsimlik tarım işçilerinin çocukları açısından ortaya çıkan eğitimdeki eşitsizlik bir nebze olsun giderilmiş olacaktır.

Mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı sorunların nedenleri ve bu sorunların önlenmesi için alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri gereğince meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 24.04.2008

  1) Çetin Soysal                                          (İstanbul)

  2) Muhammet Rıza Yalçınkaya                 (Bartın)

  3) Ali Rıza Öztürk                                     (Mersin)

  4) Ali İhsan Köktürk                                 (Zonguldak)

  5) Vahap Seçer                                          (Mersin)

  6) Mehmet Ali Özpolat                             (İstanbul)

  7) Ahmet Ersin                                          (İzmir)

  8) Mehmet Ali Susam                               (İzmir)

  9) Ali Rıza Ertemür                                   (Denizli)

10) Şevket Köse                                          (Adıyaman)

11) Selçuk Ayhan                                       (İzmir) 

12) Halil Ünlütepe                                       (Afyonkarahisar)

13) Ramazan Kerim Özkan                         (Burdur)

14) Ensar Öğüt                                            (Ardahan)

15) Gökhan Durgun                                    (Hatay)

16) Mehmet Sevigen                                   (İstanbul)

17) Abdulaziz Yazar                                   (Hatay)

18) Durdu Özbolat                                      (Kahramanmaraş)

19) Ferit Mevlüt Aslanoğlu                         (Malatya)

20) Suat Binici                                            (Samsun)

21) Hikmet Erenkaya                                  (Kocaeli) 

22) Turgut Dibek                                        (Kırklareli)

23) Fevzi Topuz                                          (Muğla)

24) Mevlüt Coşkuner                                  (Isparta)

3.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis ve 19 milletvekilinin, Tunceli’de ölümle sonuçlanan bazı olaylarla ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/179)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tunceli ili sınırları dahilinde Olağanüstü Hal Yönetiminin kaldırıldığı 30 Temmuz 2002 tarihinden sonra meydana gelen ve çoğu insan ölümleriyle sonuçlanan olaylar bulunmaktadır. Toplum vicdanında derin yaralar açan ve tedirginlik yaratan bu olayların birçoğunun failleri belirlenememiştir.

İnsan yaşamının kutsallığı göz önünde tutularak; bu olayları tezgahlayanların belirlenmesi ve yargı önüne çıkartılması amacıyla Anayasanın 98. TBMM İç Tüzüğünün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz. 24/04/2008

  1) Şerafettin Halis                          (Tunceli)

  2) Ahmet Türk                               (Mardin)

  3) Selahattin Demirtaş                    (Diyarbakır)

  4) Fatma Kurtulan                          (Van)

  5) Emine Ayna                               (Mardin)

  6) Ayla Akat Ata                           (Batman)

  7) Sebahat Tuncel                          (İstanbul)

  8) M. Nezir Karabaş                      (Bitlis)

  9) Bengi Yıldız                              (Batman)

10) Sırrı Sakık                                 (Muş)

11) M. Nuri Yaman                         (Muş)

12) Özdal Üçer                                (Van)

13) Aysel Tuğluk                             (Diyarbakır)

14) Pervin Buldan                            (Iğdır)

15) Gültan Kışanak                          (Diyarbakır)

16) Akın Birdal                                (Diyarbakır)

17) İbrahim Binici                            (Şanlıurfa)

18) Hasip Kaplan                             (Şırnak)

19) Sevahir Bayındır                        (Şırnak)

20) Osman Özçelik                          (Siirt)

Gerekçe:

Yaklaşık son 25 yıldır genelde ülkemizde, özelde ise ilimiz Tunceli'nin de içinde bulunduğu bölgemizde çatışmalı süreç on binlerce insanın ölümüne, binlerce yerleşim alanlarının boşaltılmasına, milyonlarca insanın yaşadığı yerleri terk etmelerine neden oldu. Dönem dönem kolluk kuvvetlerinin keyfi uygulamaları, sorgusuz sualsiz göz altılar, göz altında kayıplar, sokak ortasında infazlar yaşandı. Ancak bazı istisnalar dışında failleri hala bulunup yargı önüne çıkarılamadı. İstendiği takdirde devletin ilgili organları ciddi bir çalışma ile bu olayların faillerini bulup açığa çıkaracağı kanısındayız. Olayların aydınlatılması toplumun yaşadığı travmayı hafifletecektir.

Son yıllarda yaşanan hukuksuzluk ve insan hakları ihlalleri azalsa da devam etmektedir. İlimiz Tunceli'de Olağanüstü Hal Yönetiminin kaldırıldığı 30 Temmuz 2002 tarihinden sonra; gece yarısı baskınları, köylerin otomatik silahlarla taranması, insan ölümleri ve buna benzer faili meçhul olaylar yaşandı. Bu olaylardan bazıları şunlardır:

Mazgirt İlçesi Alanyazı Köyü'nde ikamet eden İmam Boztaş, 08 Mart 2004 tarihinde akşam saatlerinde evinde öldürüldü.

Mazgirt İlçesi Aslanyurdu Köyü Çanakçı Mezrasında Şirin Yıldırım 21 Aralık 2004 tarihinde Jandarmanın "yanlışlıkla" açtığını iddia ettiği ateş sonucunda yaralandı.

Tunceli Merkez Aktuluk Köyü Meytan Mezrasında Hasan Şahin 3 Ağustos 2005 tarihinde öldürüldü.

Mazgirt İlçesi Balkan Köyünün Çangal Mezrası 30 Eylül 2005 tarihinde gece otomatik silahlar ile tarandı. Şans eseri kimse yaralanmadı.

Pülümür İlçesi Kuzluca Köyünde arıcılık yapan Hüseyin Arslan Jandarma tarafından 18 Mayıs 2006 tarihinde öldürüldü. Aynı olayda bir şahıs da yaralandı.

Mazgirt İlçesi Balkan Köyü'nde 20 Temmuz 2006 tarihinde gece harman savuran köylülerin üzerine otomatik silahlarla ateş açıldı. Olayda Özcan Kaplan yaralandı.

Mazgirt İlçesi Göktepe Köyünde 25 Ağustos 2007 tarihinde Hasan Canpolat evinin önünde otomatik silahlarla tarandı. Şans eseri kurtuldu.

Mazgirt İlçesi Koyunuşağı Köyü Gölek Mezrasında 3 Eylül 2007 tarihinde Seydali Taydaş ve Hıdır Taydaş adlı kardeşler Jandarma Özel Hareket Timi'nce tarandı. Olayda Hıdır Taydaş ağır şekilde yaralandı.

Ovacık İlçesi Yeşilyazı Köyü; köyde bulunan Jandarma karakolu askerleri tarafından 10 Eylül 2007 tarihinde gece tarandı.

Hozat İlçesi Boydaş Köyü yakınlarında odun toplamak için giden iki şahıs 27 Eylül 2007 tarihinde askeri birlik tarafından otomatik silahlar ile tarandı. Olay sonucunda Bülent Karataş öldürüldü. Rıza Çiçek ise ağır yaralandı.

Yaşanan bu olaylar başta insan hakları olmak üzere, Anayasa ve uluslararası bir çok anlaşmaya aykırılık arz etmektedir. Anayasanın 12. Maddesine göre "Herkes kişiliğine bağlı dokunulamaz, devredilemez, vazgeçilemez temel hak ve hürriyetlere sahiptir" denilmektedir. Yine Anayasanın 17. Maddesine göre "Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir". Anayasanın 19. Maddesine göre ise “Herkes kişi hürriyetine ve güvenliğine sahiptir".

Ayrıca 1O Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Örgütünün kabul ettiği ve Türkiye'nin de 1949 yılında onayladığı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 3. Maddesine göre “Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır". 12. Maddesine göre ise; "Kimsenin özel yaşamına, ailesine, konutuna, ya da haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz. Herkesin bu gibi karışma ve saldırılara karşı yasa tarafından korunma hakkı vardır." denilmektedir.

Görüldüğü üzere Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kişinin "Hak ve Hürriyetlerine" saldırı söz konusudur.

Toplumda derin yaralar açan ve tedirginlik yaratan söz konusu olayların aydınlatılması, faillerinin belirlenip yargı önüne çıkartılması amacıyla TBMM tarafından bir Araştırma Komisyonunun kurulmasının gerekli olduğu kanısındayız.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması, Türkçenin korunması ve geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/35, 43, 49, 70) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

D) Tezkereler

1.- Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması, Türkçenin korunması ve geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (1/35, 43, 49, 70) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Başkanlığının, komisyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/407)

                                                                                                                        29/4/2008

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkçe’deki Bozulma ve Yabancılaşmanın Araştırılması, Türkçe’nin Korunması ve Geliştirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan (10/35, 43, 49, 70) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu;

05.02.2008 tarihinde göreve başlamıştır. Anayasa ve İçtüzük gereği kendisine verilen 3 aylık süre içerisinde çalışmalarını tamamlayamayan Komisyonumuz 05 Mayıs 2008 tarihinden itibaren 1 aylık ek süre istenmesine karar vermiştir.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                           Necat Birinci

                                                                                                               İstanbul

                                                                                                       Komisyon Başkanı

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 105’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir.” hükmü gereğince Komisyona bir aylık ek süre verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

2.- İran Bayındırlık ve İskân Bakanının vaki davetlerine icabetle, Tahran’a gidecek olan Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak başkanlığındaki heyete katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/408)

                                                                                                                        29 Nisan 2008

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İran Bayındırlık ve İskan Bakanı’nın vaki davetlerine icabetle 11-15 Mayıs 2008 tarihleri arasında Tahran’da düzenlenecek olan “İskan ve Kentsel Gelişim Konusunda 2. Asya-Pasifik Bakanlar Konferası”na katılacak olan Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafız Özak başkanlığındaki heyete Kayseri Milletvekili Taner Yıldız, İstanbul Milletvekilleri İrfan Gündüz ve Osman Gazi Yağmurdereli’nin katılımları hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanun’un 8. Maddesi gereğince Genel Kurul’un tasviplerine sunulur.

                                                                                                        Köksal Toptan

                                                                                            Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                             Başkanı

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.23

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 14.35

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, o tezkerede Bayındırlık Bakanı İran’a gidiyor, 3 tane milletvekili alıyor. Bu, Anayasa’nın 82’nci maddesine göre bir görevlendirme mi, yoksa başka bir şey mi?

BAŞKAN – İran Bayındırlık ve İskân Bakanının daveti üzerine gidiyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Peki, Bayındırlık Bakanı niye buradan milletvekili alıyor efendim?

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Allah, Allah! Yetkisini sen söyleyecektin sanki! Hayret bir şey ya!

BAŞKAN – Sayın Genç… Sayın Genç…

OKTAY VURAL (İzmir) – AKP’den başka milletvekili yok mu Mecliste?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle olur mu Sayın Başkanım? Bu önergenin usulü şu: Oylanmaması lazım çünkü bir bakan gittiği zaman yanında milletvekili götürürse Anayasa’nın 82’nci maddesine göre götürür ve gidip geldikten sonra burada oylanır. Ama Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesine İlişkin Kanun’a göre götüremez ki!

BAŞKAN – Sayın Genç, sözümü bitireyim mi? Müsaade edin sözümü bitireyim.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Müsaade ederse bitireceksiniz Başkanım.

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinden milletvekili daveti de var. O nedenle Sayın Meclis Başkanı oylamamız için bize gönderdi.

OKTAY VURAL (İzmir) – Türkiye Büyük Millet Meclisinden milletvekili davetini kim yapmış efendim?

BAŞKAN – İran Bakanı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir şey olabilir mi? Bir yabancı ülkenin bakanı “Şu partiden şunu istiyorum.” diye bir tercihte bulunarak bu görevlendirmeyi yapmamız doğru olur mu efendim? Efendim, yani böyle bir şey olabilir mi?

BAŞKAN – Evet, karar yeter sayısı arayacağım. Kabul edenler…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, yok.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın… İhtilaf varsa makineyle…

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.38

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 14.56

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlara Üye Seçimi

1.- (10/121, 129, 132, 134) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonuna üye seçimi

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gemi inşa sanayisindeki iş güvenliği ve çalışma şartları sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/121, 129, 132, 134) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu üyeliklerine siyasi parti gruplarınca gösterilen adayların listesi bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi listeyi okutup oylarınıza sunacağım:

Gemi İnşa Sanayisindeki İş Güvenliği ve Çalışma Şartları Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi (10/121, 129, 132, 134)

     Adı Soyadı                                                                                    Seçim Çevresi

                                                              AK Parti (10)

     Abdurrahman Arıcı                                                                       Antalya

     İbrahim Halil Mazıcıoğlu                                                              Gaziantep

     Fuat Bol                                                                                        İstanbul

     Mehmet Beyazıt Denizolgun                                                         İstanbul

     Mehmet Domaç                                                                             İstanbul

     Özlem Piltanoğlu Türköne                                                            İstanbul

     Azize Sibel Gönül                                                                         Kocaeli

     Recai Berber                                                                                  Manisa

     Hasan Ali Çelik                                                                             Sakarya

     Mustafa Cumur                                                                             Trabzon

                                                                  CHP (3)

     Bayram Ali Meral                                                                         İstanbul

     Çetin Soysal                                                                                  İstanbul

     Ali Rıza Öztürk                                                                             Mersin

                                                                  MHP (2)

     Mithat Melen                                                                                 İstanbul

     Gürcan Dağdaş                                                                             Kars

                                                                  DTP (1)

     Sebahat Tuncel                                                                              İstanbul

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Meclis Araştırma Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin 30/04/2008 Çarşamba günü (bugün) saat 16.00’da Halkla İlişkiler Binası B Blok 2. Kat 4. Banko Araştırma Komisyonları Toplantı Salonu’nda toplanarak başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Komisyonun toplantı yer ve saati ayrıca plazma ekranda ilan edilmiştir.

Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.

Birinci sırada yer alan, Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

B) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.-  Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/480) (S. Sayısı: 94)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

İkinci sırada yer alan, Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

2.-  Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/549) (S. Sayısı: 216)  (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu 216 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle tasarı tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Özyürek.

Buyurun Sayın Özyürek. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Mali Müşavirlik Kanun Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 3568 sayılı Yasa yani şu anda yürürlükte bulunan ve bu mesleğin yetkilerini, sorumluluklarını ve örgütlenmesini düzenleyen Yasa bundan on dokuz yıl önce, 1989 yılında çıkmıştır. Bu Yasa çıkarken elli yıla yakın hazırlıklar yapılmıştır çünkü çağdaş ekonomiyle yönetilen, piyasa sistemiyle yönetilen her ülkede buna benzer bir yasa vardır ve bu meslek, örgütlü bir şekilde görevini yapmaktadır.

Bu mesleğin esas görevi ekonomiyi kayda almaktır. Bu mesleğin esas görevi işletmelerin mali tablolarını denetlemektir ve vergi kanunlarında, iş kanunlarında, Ticaret Kanunu’nda ve diğer kanunlarda kendilerine verilmiş olan denetim yetkisini yapmaktır.

Bu meslek yeni bir meslektir. Örgütlenmesi itibarıyla Türkiye’de yenidir çünkü odalar ve birlik, yani TÜRMOB, 1990 yılından itibaren faaliyete geçmiştir. Bu Yasa çıkarken önemli eksikleri olduğu hep söylenmiştir ama 1990 yılından bugüne kadar yeni bir tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne gelememiştir. Geçen dönem bir kanun teklifi Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmiş olmasına rağmen, kadük olmuştur.

Değerli arkadaşlarım, odalar ve birlik oluştuktan sonra, bu mesleğin sorunlarını çözmek için büyük çaba göstermiş, örgüt, uluslararası kuruluşlara üye olmuş, Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu (IFAC) gibi, bu mesleğin bütün dünyadaki çatı örgütünün de bir aktif üyesi hâline gelmiştir.

Bu uygulanan dönemde –zaten, yasa çıkarken bazı eksikler vardı- uygulamayla da çıkan bu eksiklerin giderilmesi gerekirdi. Ama, önümüze gelmiş olan tasarı, bu eksikleri, bu ihtiyaçları giderecek bir tasarı değildir. Serbest muhasebecilerin, serbest muhasebeci mali müşavir yapılması gibi önemli bir maddeyi, önemli bir düzenlemeyi bir kenara bırakırsanız, diğer düzenlemelerin hepsi, kim aday olabilir, kim aday olmamalıdır veya seçim yöntemi blok liste mi olsun, nispi temsil mi olsun veya çarşaf liste mi olsun gibi, seçim sistemiyle ilgili düzenlemeler yapılmaktadır.

Şimdi, öyle bir olayla karşı karşıyayız ki, bu hafta sonu, yani cumartesi, pazar günü pek çok odanın genel kurulu yapılacak. Biz burada odalardaki seçim yöntemini alelacele, yirmi iki maddelik, yirmi sekiz maddelik bir kanun tasarısını temel yasa gibi görüşerek bir an önce çıkarmaya çalışıyoruz. Ama odaların hepsi üyelerini, yani seçmenlerini askıya çıkarmışlardır ve bu kanun çıkmadan önce de pek çok oda kongresini yapmış olacak. Peki, bu nasıl olacak? Şu anda, bu hafta sonu kongresini yapacak odalar eski maddelere göre yapacaklar, daha sonra kongre yapacak olanlar da yeni kanuna göre mi yapacak? Böyle bir kargaşa olabilir mi? Burada grup başkan vekili arkadaşlarımızla konuşurken, iktidar mensubu, “Bu seçime zaten yetişmez.” dediler.  Peki, bu seçime yetişmezse bu acele niye? Niçin yirmi sekiz maddelik bir kanunu iki bölüm hâlinde bir temel yasa gibi görüşüyoruz? Bugün çarşamba, yarın 1 Mayıs; buradan çıkmış olsa bile herhâlde Sayın Cumhurbaşkanına gitmesi, kendilerinin bunu onaylaması oldukça bir vakit alacaktır ve başlamış olan bir maçın kurallarını değiştirmek doğrusu son derece yanlış olmuştur.

Değerli arkadaşlarım, TÜRMOB ve mali müşavirler odaları, günlük parti politikalarının girmediği, o anlamda siyasetin girmediği, ama elbette ülke politikası, dünya politikasıyla ilgili belli tavrı, görüşü olan örgütlerdir. Ama günlük parti politikalarının bu örgütte yeri yoktur. Şimdi getirilmek istenen bu düzenlemelerle, belli grupların, yani çeşitli odalarda liste çıkarıp kazanamamış olan grupların da bir yer tutması, onlara da pay verilmesi için bir nispi temsil getirilmişti. Plan ve Bütçe Komisyonunda uzun tartışmalar sonunda hem blok listenin hem de nispi temsilin birlikte olamayacağı, bunun olsa olsa  tek ve ortak bir listede, yani bütün adayların alt alta yazılması ve karşılarına konulan karelerin işaretlenmesi suretiyle yapılabileceği noktasında bir uzlaşmaya varmıştık.

Umarım ve dilerim ki bu uzlaşmadan bir geri dönüş olmaz. Fakat gördüğüm kadarıyla, AKP Grubunda sanki bu uzlaşmadan dönme yönünde bir girişim yapılacakmış izlenimi bende var. Bunlar son derece yanlış olur. Bir de Milliyetçi Hareket Partisiyle, Demokratik Toplum Partisiyle, Cumhuriyet Halk Partisiyle ve iktidar grubuyla bir haftaya yakın, üzerinde özel gruplar kurarak, diğer komisyon çalışmalarıyla bir uzlaşmaya vardık. Eğer bu uzlaşmadan dönülürse tabii, bu, güven açısından çok önemli sorunlar getirir ve bu Parlamentonun çalıştırılması, birbirimize güven içinde çalışması yönünden büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalırız. Bu Parlamentonun önüne kısa bir süre sonra Türk Ticaret Kanunu gibi diğer bazı önemli kanunlar gelecektir. Bu kanunlarda muhalefetin belli bir anlayışı, toleransı sağlanamazsa bu kanunları çıkarmak mümkün olmaz. Bu toleransın, bu uzlaşmanın, bu karşılıklı güvenin devam edebilmesi için de verdiğimiz sözden dönmememiz gerekir.

Değerli arkadaşlarım, burada, bazı adayların kişilikleri tanımlanarak bazı adaylar tarif edilmek suretiyle şartlar getirilmektedir. Şu anda TÜRMOB yönetimine seçilebilmek için herhangi bir şart yoktur; elbette odalardan seçilmiş delege olmak gerekiyor. Odalardan seçilmiş delege, kaç yıllık kıdemi var, fiilen bu mesleği yapıyor mu yapmıyor mu gibi şartlar aranmadan seçilirken şimdi, Hükûmet tasarısıyla beş yıl kıdem aranıyordu, Komisyondaki tartışmalarda bu üç yıla indi, onun yanında fiilen çalışma şartı getirildi. Ben, bu camianın, TÜRMOB’un on bir yıl Başkanlığını yaptım ve bu mesleği fiilen ifa eden birisi de değildim. Peki, şimdi, benim şartlarımı taşıyan birisi bürokrasiden ayrılsa, bu camianın takdirini kazansa ve aday olsa “Hayır, sen aday olamazsın.” diyoruz. Yani, buralar, Anayasa’mızın ilgili maddesine göre özerk kuruluşlardır, üyelerden topladığı aidatlarla yönetilen kuruluşlardır. Buralara, vesayetçi bir anlayışla, sen ancak şu yöntemle seçim yapabilirsin, senin adayların ancak şu şartları taşırsa seçime girebilir gibi kısıtlamalar getirmek son derece yanlıştır.

Değerli arkadaşlarım, TÜRMOB’da odalarda kongreler yapılıyor. Bu kongrelerden TÜRMOB’a yani Birliğe delege seçiliyor. Şu anda 25 üyeye 1 delege seçiliyor. Hükûmet tasarısı 100 üyeye 1 delege seçilsin diye geldi, Komisyonda 75’e indirildi. TÜRMOB camiasının bu konudaki önerisi ise 50’dir. Bir camia kendi şartlarını kendisi belirlemelidir değerli arkadaşlarım.

Burada geçmişte TOBB Yasası’nı görüştük. TOBB Yasası hazırlanırken Hükûmet TOBB’la çok yakın bir iş birliği yaptı ama ne yazık ki TÜRMOB’la böylesi bir iş birliği yapılmadan bu tasarı getirildi. “Biz, devlet olarak, Hükûmet olarak bir vesayet hakkımız var, öyleyse bizim dediğimiz şekilde aday göstereceksiniz, bizim dediğimiz yöntemle seçim yapacaksınız.” deniliyor. Başka neler var? Mesela “En fazla iki dönem oda başkanlığı yapılabilir.” deniliyor.

Değerli arkadaşlarım, bizim öylesine odalarımız var ki oraya hatırla, gönülle başkan bulursunuz. O başkanı da “siz iki dönem bu işi yaparsınız, sonra bu işi yapamazsınız” derseniz, oralara yönetici bulmakta büyük zorluk çekersiniz. Biliyorsunuz, TESK’te böyle bir süre konulmuştu -daha sonra Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti- barolarda bu süreler vardı, yine orada bir değişiklik yaptık. Niçin burada illa bir süre koymaya çalışıyoruz?

Şimdi, burada en çok tartıştığımız konu, değerli arkadaşlarım, nispi temsil. Hükûmet tasarısında nispi temsil getirilmiştir. Şu anda blok listeler hâlinde seçime gidilmektedir, bu blok listeden en çok oyu alan liste kazanmış olmaktadır. Hükûmet tasarısında deniliyor ki: “Blok listeler hâlinde seçime girilsin ama seçilenler nispi olarak değerlendirilsin.” Bir örnekle bunu anlatırsak: 1.000 üyeli bir odada iki liste çıktı, (A) listesi, (B) listesi. (A) listesi 800 oy aldı, (B) listesi 200 oy aldı. Yönetim kurulunun da 5 kişiden oluştuğunu düşünürseniz; 4 üye 800 oy alan listeden seçilecek, 1 üye 200 oy alandan seçilecek. Peki, buradaki 800 oy almış kişinin, adayın hukukunu nasıl koruyacaksınız? 800 oy alan aday seçilmemiş sayılacak, buna karşılık 200 oy alan aday seçilmiş sayılacak. Bu, şahıs hukuku açısından son derece sakıncalıdır, hukuka aykırıdır, Anayasa’ya aykırıdır.

Bu nispi temsili sağlayacak yöntem siyasi partilerde bulunmuştur. AKP’nin tüzüğünü de ben Plan ve Bütçe Komisyonunda getirmiştim, Cumhuriyet Halk Partisinin tüzüğü de ortada. Orada ya blok liste yaparsınız, blok listede, o liste eğer çizilme filan yoksa olduğu gibi kazanır veya nispi istiyorsanız “çarşaf liste” dediğimiz tek liste yöntemi uygularsanız. Bütün adaylar alfabetik sıraya göre alt alta yazılır, onun karşısına konulan kareler işaretlenir, en çok işareti kim almışsa onlar seçilmiş sayılır. Bizim, Komisyonda bir hafta, on günlük tartışma sonunda bütün partilerle birlikte bulduğumuz yöntem budur. Eğer bundan dönülürse, Hükûmet tasarısındaki gibi bir nispi temsil tekrar gündeme gelirse, bilelim ki değerli arkadaşlarım, bu Anayasa’ya aykırıdır, bu hukuka aykırıdır. Yani, az alan insanın çok oy alanın yerine seçildiği bir sistem hukuki değildir, demokratik değildir.

Arkadaşlarımız diyorlar ki: “Siyasi partiler nispi temsille seçilmiyorlar mı?” O çok farklı bir yöntemdir ve orada kurumlar vardır. Bu, gruplar dediğimiz, seçimde liste çıkaran insanlar sabah gelir, adaylardan ikisini de beğenmez veya birini beğenmez, birisi der ki: “Gelin arkadaşlar, birlikte bir liste çıkaralım.” Bunu bir kurum gibi, bir grup gibi, ön seçim yapacak, o ön seçime göre öncelik verilecek gibi algılamak son derece yanlıştır ve Hükûmetin önerdiği nispi temsil sistemi, yani blok listeyle nispi temsil sistemi ne Barolar Birliğinde vardır ne esnaf odalarında vardır ne ticaret odalarında vardır ne mimar-mühendis odalarında vardır ve benim bildiğim kadarıyla da dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bir kongrede seçime giriyorsanız, çok oy alan seçilmiş, az oy alan seçilmemiş olur. Bu, doğal; hukukun doğasında vardır. O nedenle, Hükûmet tasarısındaki yöntemin yanlışlığını bir hafta içinde tartışa tartışa birbirimizi ikna ettiğimizi zannediyorum. Buradan dönmek büyük sorunlar yaratır.

Değerli arkadaşlarım, TESK’te, TOBB’da, sendikaların konfederasyonlarında, hem bir sendikanın başkanı hem de konfederasyon yönetim kurulu üyesi olmak mümkündür. TESK’teki şu andaki başkan, aynı zamanda bir başka federasyonunun da başkanıdır. TÜRMOB’da hem odada hem Birlikte görev alınamaz diye buraya açık bir hüküm getirilmektedir. Bu, belli bir kişiyi istihdaf eden –eski deyimle- bir maddedir. Oysa kanunlar şahıslara göre çıkarılmaz, kanunlar genel nitelikli olur. Burada, belli şahıslar göz önünde bulundurularak tarifler yapılmak suretiyle yasa çıkarılmaktadır.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu meslek, henüz on dokuz yıllık bir meslek. Bu mesleğin organlarını, odasını, Birliğini yok sayarak, o camianın görüşlerini dikkate almadan, “benim vesayet yetkim var, ben istediğim şekilde seçim yaptırırım” anlayışıyla bir tasarı hazırlarsanız, bu son derece yanlış olur. Bunun yolu, değerli arkadaşlarım, birlikte, katılımcı bir anlayışla bu tasarının düzenlenmesiydi. Bu yapılmamıştır. Ama komisyonda bazı noktalarda uzun müzakerelerden sonra bir uzlaşma sağlanmaya çalışılmıştır. Bu uzlaşmadan da dönülürse, inanmanızı isterim ki, bir şeyler yapmış olursunuz ama, bu camiaya, bu mesleğe kötülük yapmış olursunuz.

Bir de şu anda, dediğim gibi, bu hafta sonu pek çok odamızın kongresi yapılıyor, ayrıca öbür hafta, daha öbür hafta diğer odaların kongresi yapılacak ve hepsinin de Seçim Kuruluna listeleri verilmiştir. Askı süreleri tamamlanmıştır. Yani seçim süreci başladığı anda seçim yöntemini, seçim tarzını değiştiren bir düzenleme yapılamaz, kesinlikle yanlıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum Sayın Özyürek, buyurun.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu düzenlemelerin olsa olsa gelecek seçimden itibaren uygulanacağına dair bir geçici maddeyi buraya koymamızda yarar var. Eğer gelecek seçime uygulayacaksak bu tasarıyı, bunu da işte İç Tüzük’ü zorlayarak temel yasa gibi görmek, işte burada konuşma haklarımızı kısmak, iyileştirme yönündeki önergelerimize sınır getirmek doğru değildir. O bakımdan ben sağduyunun hâkim olacağını, Bakanlığın ve iktidar partisinin bu mesleğin sorunlarını çözecek şekilde iyileştirmeler yapılmasına katkı vereceğini umuyorum ve başlamış olan seçim sürecini etkileyecek maddelerin de bu seçimde kesinlikle uygulanmaması gerektiğini düşünüyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özyürek.

Milliyetçi Hareket…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bildiğiniz gibi İç Tüzük’ümüze göre komisyonların temsilinde ya başkan, başkan vekili ya da özel bir sözcünün olması gerekir. Rapora göre özel sözcü de olmadığına göre, aslında bunun görüşmelerine başlanmamış olması gerekiyordu. Şu anda bu raporun özel sözcüsü oturmamaktadır, komisyon temsil edilmemektedir, dolayısıyla bu görüşmelere ara verilmesi ve bunun görüşmelerine başlanmamış olması gerekmektedir. Çünkü burada özel sözcü olarak bir başka milletvekili yazılmaktadır. Bu bakımdan, komisyon temsil edilmediği için bu tasarının görüşülemeyeceğini düşünüyorum.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Daha önceden, sürekli bu şekilde temsil edildi.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, bu raporun sözcüsü burada yazılı.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Sayın Başkanım, zaten Plan ve Bütçe Komisyonu raporunda da sözcü olarak benim ismim belirtildi, ayrıca belirtmeye gerek yok, sözcü benim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu raporun sözcüsü olarak yazılı bir başka milletvekili bulunmaktadır, dolayısıyla…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Olur mu efendim, ben Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsüyüm.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Arkadaşımız zaten Komisyon Sözcüsüdür Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, siz, sözcü olarak, ancak o komisyon raporu için özel sözcü seçilmişseniz temsil edebilirsiniz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Hayır efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Başkan ya da başkan vekili olur. Dolayısıyla temsil olmadığı için görüşmeler yapılamaz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Olur mu öyle şey! O sizin yorumunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Daha önceden uygulamalarımız var Sayın Başkan.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – O sizin yorumunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, görüşmelerin başlanmamış olması lazım. Komisyon olmadığı için bu tasarının görüşülmesine başlanmamış sayılması gerekmektedir. Çünkü başlangıç itibarıyla komisyon temsili söz konusu değildir. Gündemde geriye gidilemeyeceğine göre, bundan sonraki tasarılarla ilgili görüşmelere devam edilmesi gerekiyor.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli arkadaşımız Hasan Fehmi Kinay sözcü olarak komisyon raporunda yer almaktadır. Dolayısıyla herhangi bir problem yoktur.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim,  genel  sözcüdür; yanlış.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, o konuda herhangi bir problem yoktur.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Daha önceki uygulamalarımız vardır Sayın Başkan.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bütün uygulamalarımız bu şekildedir Sayın Başkanım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, İç Tüzük’ümüzün 45’inci maddesine göre “Komisyonlar, Genel Kurulda başkan veya başkanvekili veya o konu için seçilmiş özel sözcü veya sözcüler tarafından temsil olunurlar.” Dolayısıyla bir sözcünün komisyonu temsil görevi yoktur.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Arkadaşımız burada sözcüdür ve yetkilidir, raporda bu açıkça ifade edilmiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, hayır, değil.

Efendim, diğer kanun, yani bunun görüşülmesi… Komisyon temsil edilmediği için bu görüşmelerin yok sayılması ve gündemin bundan sonraki  maddelerine geçilmesi gerekmektedir.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım, İç Tüzük’le hiçbir alakası yok. Arkadaşımız yetkilidir ve Komisyon yerindedir, herhangi bir problem yoktur.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, raporda “Bu raporun sözcüsü” diye ayrı bir milletvekili yazılmıştır. Dolayısıyla, sözcülerin komisyonları temsil etme görevi yoktur. Ancak özel sözcü olduğu zaman mümkündür.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, bu konuda uygulamalarımız var. İç Tüzük’te diyor ki, Genel Kurulda komisyon başkanı veya başkan vekili, o da yoksa o iş için seçilmiş sözcü veya sözcüler… Tamam, arkadaşımız Plan ve Bütçe Komisyonunun sözcüsüdür ama Genel Kurulda temsil edemez.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım, bakın, uygulamalar bu şekilde. Geçmişteki görüşmelere bakın, hepsinde sözcü arkadaşımız defalarca orada görevini yapmıştır. Böyle bir mantık olur mu!

OKTAY VURAL (İzmir) – Mümkün değil efendim.

BAŞKAN – Bu arada, 27’nci maddede de “Komisyonlar, başkanlarının yönetiminde çalışır. Başkan bulunmadığı zaman başkanvekili, o da yoksa sözcü, komisyona başkanlık eder.” diye bir şey var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – O, komisyon toplantılarında…

OKTAY VURAL (İzmir) – O, komisyon toplantılarında efendim, Genel Kurulda temsil değildir. 45’inci maddeye bakmak lazım. İç Tüzük’ün 45’inci maddesi.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – O, yukarıdaki komisyon.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, daha önce uygulamamız var Sayın Başkanım. Yani, daha önce bu konuda uygulamamız var. Burada sözcü komisyonu temsil edemez, ancak komisyonda bu iş için seçilen…

BAŞKAN – Ben sizi anladım. Bana bir dakika müsaade ederseniz eğer…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tamam, peki.

OKTAY VURAL (İzmir) – Uygulamanızı bekliyoruz efendim.

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Sayın Başkan, 20 kişiyle görüşülmez ki!

BAŞKAN – Efendim?

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – 20 kişiyle görüşülmez ki! Toplam 20-25 kişi var salonda.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Efendim, karar yeter sayısı isteyin.

BAŞKAN – Şimdi, o başka, konumuzun dışında sizin söylediğiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Komisyon temsil edilmiyor efendim.

BAŞKAN - Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.26

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.44

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun),  Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

216 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 27’nci maddesine göre “Komisyon başkanı bulunmadığı zaman başkanvekili, o da yoksa sözcü, komisyona başkanlık eder.” İç Tüzük’ün 45’inci maddesine göre de “Komisyonlar, Genel Kurulda başkan veya başkanvekili veya o konu için seçilmiş özel sözcü veya sözcüler tarafından temsil olunurlar.” İki madde birlikte değerlendirildiğinde, komisyon sözcülerinin komisyonu temsil edebilecekleri konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.

İç Tüzük’ün 45’inci maddesinin gerekçesinde de sözcünün komisyonu Genel Kurulda da temsil edebileceği açıkça ifade edilmiştir. Komisyon sözcüsünün komisyonu temsil etmekle görevli olduğu, “sözcü” kavramının tanımında da içerilmiştir. Komisyon sözcüsünün komisyonu temsil edememesi, komisyon adına açıklama yapamaması hâlinde sözcünün varlığı tartışma konusu olur. Öte yandan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bugüne kadar yapılan uygulamalarda komisyon sözcüsünün başkan ve başkan vekilinin yokluğunda komisyonu temsil ettiği görülmektedir. Bu nedenle uygulamamızda herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bu İç Tüzük ihlalidir, yeni bir İç Tüzük ihdasıdır. Açıkçası 45’inci madde komisyonların Genel Kurulda temsilini düzenlemektedir. Bu temsil düzeni bir başka maddeyle, yorumla, lafzi ruhuyla yorumlanıp genişletilemez. Dolayısıyla burada söylenen husus, o konu için seçilmiş özel sözcü ve sözcülerdir. Dolayısıyla buradaki daraltıcı anlamla komisyon temsili kısıtlanmıştır. Dolayısıyla bir başka maddedeki temsil sıfatını buraya koymak mümkün değildir.

Nitekim, raporda da aynen “bu raporun sözcüsü” diye yazılmıştır. “Bu raporun sözcüsü” dendiğine göre sözcünün artık sözcülük görevi kalmamıştır. O bakımdan, Sayın Başkanım, bu, usule aykırı bir işlemdir. Usule aykırı işlemlerin de kesinlikle devam etmesi mümkün değildir. Bu bakımdan bu uygulama İç Tüzük’ün yeniden bir ihdasıdır, doğru değildir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Uygulamanın bu şekilde yapılması da İç Tüzük’ün amir bir hükmüdür. Gerekçelerle bunların yorumlanması mümkün değildir. Aksi takdirde, İç Tüzük’ün böyle ihlalleriyle, yeni İç Tüzük ihdasıyla açıkça hukuka aykırı bir işlem yapmış oluruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, o zaman bu konuda tutumunuz hakkında söz istiyorum efendim. Usul tartışması…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Tabii, gerekiyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani böyle olmaz ki. Yıllarca… Oradaki arkadaşlarımız sizi yanlış yönlendiriyorlar, olmaz ki efendim. Usul hakkında tartışma istiyorum. 

OKTAY VURAL (İzmir) – Kesinlikle yeni bir İç Tüzük ihdasıdır.

M. AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Özel sözcü ne işe yarar o zaman?

BAŞKAN – Peki.

Usul tartışması açıyorum.

VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Komisyonların, Genel Kurulda komisyon sözcüleri tarafından temsil edilip edilemeyeceği hakkında

BAŞKAN – 2 lehte, 2 aleyhte…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Aleyhte.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben aleyhte istiyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Lehte.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Lehte söz istiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, yalnız şunu da ifade etmek isterim: Bu bir İç Tüzük ihdasıdır, değiştirilmesidir. Bununla ilgili bir oylamayla yeni İç Tüzük ihdası da yapılamaz. Bunu da ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla, yapacağınız tartışmayı Genel Kurulun onayına sunarak İç Tüzük değişikliğini gerçekleştirmiş olmak da yanlış olur. Bu da yanlış bir uygulamadır.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, biraz sonra tartışacağız zaten bunu kürsüden.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yapılması gereken husus, Başkanlığın bu raporun görüşülmesinde komisyon temsili olmadığı için ertelenmesidir ve yeni gündeme göre teşekkül etmesidir.

BAŞKAN – Sayın Vural teşekkür ederim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili yeni bir usul tartışması açıyor. Bunları kürsüden anlatsın Sayın Milletvekili.

Efendim, usul tartışmasını açtınız. Sayın Grup Başkan Vekili usul tartışmasında kalkar, meramını beyan eder.

Sayın Başkan, tutumunuz hakkında lehte söz talep ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Genç, aleyhte…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Aleyhte.

BAŞKAN – Sayın Anadol, siz aleyhte.

OKTAY VURAL (İzmir) – Aleyhte.

BAŞKAN – Sayın Anadol önce oldu.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Lehte.

BAŞKAN – Tamam.

On dakika süre verdim.

Buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yarın 1 Mayıs İşçi Bayramı. 1 Mayıs Bayramı’nı, bütün işçilerimizin, bütün çalışanların, emekçilerin, kutluyorum. Aslında bunun Taksim Meydanı’nda kutlanması gerekirken, maalesef bugünkü Hükûmet ve onun bürokratları da çok büyük bir korku içinde oldukları için, halkı daima meydanlardan kenar mahallelere itmeye çalışıyorlar. Ben yarın Almanya’da bir panele gideceğim için bu 1 Mayısta Taksim’de bulunamayacağım için de üzülüyorum.

Sayın Başkan, şimdi, bu İç Tüzük’ümüzün maddesi çok açık. Diyor ki: Genel Kuruldaki düzenleme ayrı, komisyondaki düzenleme ayrı. Komisyonda başkan, başkan vekili ve sözcü temsil edebilir, ama Genel Kurulda başkan, başkan vekili veya o iş için seçilmiş sözcü veya sözcüler. Bu, çok açık bir Türkçedir. Bunu başka anlamak için, komisyonun seçilmiş sözcüsünün de burada Genel Kurulu temsil edeceği konusunda karara varmak için, yani çok zor bir yoruma gitmek lazım.

 Şimdi, değerli milletvekilleri, şimdi bunun böyle düzenlenmesinin bir anlamı vardır. Komisyonda, ki burada komisyonu temsil eden kişilerin komisyondaki müzakereleri, gelen kanun teklif ve tasarılarını çok ayrıntılı olarak incelemesi lazım. Yani, komisyonda o kanun tasarı ve teklifleri müzakereye başlandığı andan son oylamasına kadar o komisyonda bulunması, komisyondaki bütün bilgileri edinmesi ve böyle geniş bir bilgiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun huzuruna gelmesi ve burada da milletvekillerinin bu konuyla ilgili olarak sorduğu soruları ayrıntılı cevaplayabilecek şekilde bunu değerlendirmesi lazım. Şimdi, komisyonun çalışmasını biliyorsunuz, ya başkan o kürsüde oturuyor ya da başkan ve başkan vekili birlikte oturuyorlar. Zaten sözcü çok defa komisyon çalışmalarına katılmaz. Ama, İç Tüzük’te getirilen bu hüküm başkan, başkan vekili veya o iş için seçilmiş sözcü… Eğer o iş için komisyon bir sözcü seçerse, “Arkadaş, Genel Kurulda bu kanun teklif ve tasarısını komisyon adına orada sen temsil et.” derse orada tayin edeceği temsilcinin de komisyon müzakerelerinin başından sonuna kadar orada komisyon sırasında oturup bu konularda bilgi sahibi olması lazım. Hiç komisyon müzakerelerinde komisyonda bulunmamış, herhangi bir bilgisi yok, görgüsü yok, ondan sonra gelecek, burada oturacak ve milletvekilleri soru soracak kanunla ilgili, önergeler verecek, “Önergelere katılıyor musun, katılmıyor musun?” gibi sözlerle muhatap olduğu zaman, ilgili arkadaş, komisyon çalışmalarını baştan sonuna kadar takip etmediği için burada yeterli bir bilgiye sahip olmayacak. Dolayısıyla, Genel Kurulu sağlıklı ve doğru bilgilendirmeyecek. İşte, bunun mantığı budur. Yani, eğer başkan ve başkan vekili komisyonun toplantısının başından sonuna kadar komisyon müzakerelerini orada takip edip her türlü bilgiyi alan, dosyayı okuyan, maddeleri okuyan, birbirlerine bağlantılarını sağlayan, dolayısıyla kanunun âdeta bir yazarı gibi, bir eseri meydana getiren kişi demektir. Komisyonu burada temsil edecek kişinin bu doğrultuda, bu düzeyde ve bu kapasitede bilgi sahibi olması lazım.

Şimdi, burada bir önerge veriliyor. Bu önergeyi kabul ettiğiniz zaman, komisyonu temsil eden kişi eğer burada yeterli bir bilgiye sahip değilse, bakarsınız, başka bir maddeye ters bir önerge verilir. O önerge kabul edildiği zaman, icabında… Maalesef, ben bu dönemde, burada komisyonu temsil eden birçok insanların, başkanların burada yeterli bir bilgiye sahip olmadıklarını gördüm. Burada önergeler müzakere edilirken, en azından “katılıyorum-katılmıyorum” kelimesi ifade edilirken sayın milletvekilleri, icabında komisyon sırasında veya hükûmet sırasında oturan kişilerin, bu önergenin bu yasaya getirecekleri yenilikleri veya aykırılıkları burada belirtmesi lazım. Burada belirtecek ki, hakikaten, verilen bir önerge bu getirilen kanuna yeni bir içerik kazandırıyor mu, yeni bir anlam kazandırıyor mu, yeni bir değer kazandırıyor mu, bu yönden, bu önerge üzerinde Genel Kurulu bilgilendirmesi lazım. Sen komisyon toplantısına katılmamışsın, komisyondan gelen metin hakkında bir bilgin yok; gelip de burada süs, ot gibi oturmanın da bir anlamı yok. Bu, Genel Kurula karşı da bir saygısızlıktır.

Burada önemli olan bilgi, değerli milletvekilleri; burada önemli olan, konuya hâkimiyettir. Konuya hâkim olmayan bir kişi, gelip de burada, komisyon masasında oturması, Genel Kurulda temsili iyi yapamaz. Bizim burada istediğimiz, doğru dürüst kanun çıksın veyahut da… Yani şimdi burada komisyon başkanı nerede, başkan vekili nerede? Onlar gidecek, işlerine bakacak, burada… Ya, İç Tüzük’te böyle bir hüküm var: “Başkan, başkanvekili veya o iş için seçilmiş sözcü…”

Değerli arkadaşlarım, yani biz, geçmişte de uygulamalarımız var ama maalesef, birtakım yanlış bilgilendirmeler nedeniyle, burada, tabii iktidar partisi de çoğunlukta olduğu için, yahu ne yaparsak nasıl olsa geçiyor gidiyor. Bizim çoğunluğumuz var. Oyumuz her şeyi, parmak her şeyi yeniyor. Hak, hukuk yok. Bilgi de önemli değil. Ne olacak, yeter ki kanunlar geçsin inancı ve düşüncesiyle burada kanunları geçirirsek gerçekten bu ülkeye, bu Meclise faydalı hizmetler yapmayız.

Soruyorum size: Komisyon sırasında oturan kişi eğer komisyonun müzakerelerine katılmamışsa, kanun metnini okumamışsa, ondan sonra, gelen idare de bugüne kadar kendisine verilmiş bilgilerden habersizse burada neyi temsil edecek? Burada milletvekillerinin sorduğu soruları nasıl cevaplandıracak. Değerli milletvekilleri, bu bir bilgi meselesidir, bu bir deneyim meselesidir, bu bir birikim meselesidir.

Sonra, hayati kanunlar geliyor, hayati kanunların birbirlerine, dediğim gibi, bağlantıları var. Mesela, özellikle bu meclislerde gördüğüm en önemli şeylerden birisi de bir son dakika korsan önergeler geliyor ve bu korsan önergeler ülke menfaatine o kadar büyük sıkıntılar yaratıyor ki. Bazı holdinglerin, bazı güç odaklarının, son anda bazı temsilcilerin kanalıyla buralarda son bir önerge veriyorlar. Şimdi, o önergeyle ülke ne kazanıyor, kim ne kazanıyor, ülke ne zarara gidiyor, başka kim kâr ediyor, kim zarar ediyor? Bunu bu Genel Kurulun bilmesi lazım. Bir bakıyorsunuz, son anda, hakikaten ülkeye büyük sıkıntılar yaratacak ama birtakım güç odaklarına çok büyük avantajlar yaratacak bir önerge geliyor. Şimdi, burada komisyon sözcüsü… Biz burada oturacak komisyon sözcüsünün ülkesini seven insanlardan olduğunu kabul ediyoruz. Ama, buna, ancak nasıl karşı koyabilir? Sahip oldukları bilgiyle karşı koyabilir. Burada çıksa, komisyonda, hakikaten tam yetkili bilgiyle oturursa o zaman milletvekili arkadaşlarımız… Bari, birileri, o korsan önergeyi vermeye çalışan o birtakım menfaat grupları bilir ki: Ha, demek ki bu Parlamentoda, biz son anda, birtakım, bizim bazı temsilcilerimiz de olsa bu önergeler Genel Kurulda geçmez.

Ben, geçmişte de gördüm, burada da gördüm. Zaman zaman bir bakıyorsunuz… Şimdi, telefonlar çalışmıyor. O iyi yani, telefonlar çalışmayınca iyi oluyor da… Geçen dönemlerde bir bakıyorsunuz, çok ciddi bir vergi kanunu, bir borsa kanunu veya ekonomiyle ilgili çok önemli kanunlar görüşülüyor. Bir bakıyorsunuz, birilerine bir telefon geldi. Hemen o telefonun üzerine -ben Başkanlık kürsüsünde oturduğum zaman Genel Kurulu izliyordum- bir bakıyorsun, o telefon gelen hemen bir önerge yazıp gönderiyordu buraya.

Şimdi, bunların, tabii bu kişisel hırs ve menfaatlerine bu Meclis engel olacak. Meclis nasıl engel olacak? Meclisin en önemli engel olacağı nokta Meclisi temsilen komisyon sırasında temsil sıfatını taşıyan kişinin taşıdığı bilgi, beceri ve dirayettir. Eğer bu bilgi, beceri ve dirayete yeteri kadar sahip değilse  o zaman komisyon Genel Kurula yeteri kadar bilgiyi veremez.

Onun için, bizim daha fazla da… Tabii, uzatmak da istemiyorum. Önemli olan burada İç Tüzük’ün çok açık ve net hükmünün… Ve bunun da böyle olmasının da bir mantığı var, çünkü sözcü olsaydı zaten diyecekti ki: “Komisyon, başkan, başkan vekili, sözcü tarafından temsil edilir.” O zaman hiç gerek de yoktu, mesele hallolmuş olurdu ama burada diyor ki: “Başkan, başkanvekili veya o iş için seçilmiş sözcü ve sözcüler.” deyince olay çok açık. Komisyon metninde de bu vardı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum. Lütfen tamamlayın.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, evet.

Bence bunu zorlamaya gerek yok. Komisyon başkanınız gelsin. Buraya, komisyon başkanlığına, başkan vekilliğine, böyle, gidip de işleri olan, dışarıda iş takip eden arkadaşları seçmeyin; bu Türkiye’ye enerjisini, çalışma gücünü, mesaisini Meclise verecek kişileri bu komisyon başkanlığına veya başkan vekilliğine seçin. Onların işleri varsa bizi seçin. Biz burada otururuz, sizi iyi temsil ederiz, merak etmeyin.

Saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Lehinde Sayın Nurettin Canikli.

Buyurun Sayın Canikli.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İç Tüzük’ün 63’üncü maddesi çerçevesinde talep edilen Sayın Başkanın tutumuyla ilgili lehte söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, önemli bir kanun tasarısını görüşmeye başlayacağız ama hepinizin izlediği gibi, yerinde olmayan, bize göre de İç Tüzük’e uygun olmayan yöntemlerle bu süreç engellenmeye çalışılıyor. Önce, bunu burada ifade etmemiz gerekiyor.

Nedir tartışma? İç Tüzük’ün 27’nci ve 45’inci maddeleri hükümlerinin yorumlanması, değerlendirilmesi ve komisyonlarda sözcü olarak görev yapan arkadaşlarımızın burada temsili, komisyonların Genel Kurulda temsiliyle ilgili tartışma. Bu temsilin olup olmayacağıyla ilgili farklı görüşler söz konusu.

Aslında, bu konu, daha önceki birçok Genel Kurul çalışmasında gündeme geldi değerli arkadaşlar. Hepiniz, hepimiz hatırlarız. 23’üncü Dönemde de gündeme geldi, 22’nci Dönemde zaman zaman gündeme geldi ve bu tartışmaların hepsinin sonucunda, komisyonlarda sözcü olarak görev yapan arkadaşlarımızın komisyonları burada temsile yetkili olduğu kabul edildi ve bu şekilde yürütüldü. Geçtiğimiz haftaya bakın, ondan önceki haftaya bakın, daha önceki aylardaki Genel Kurul çalışmalarına bakın ve burada komisyonları temsil eden sözcü arkadaşlarımızın olduğunu göreceksiniz. Bu defalarca tekrarlanmıştır, defalarca gündeme gelmiştir ve defalarca Başkanlık tarafından bu şekildeki uygulamanın teamül hâline geldiği ifade edilmiştir, kararlar alınmıştır defalarca, defalarca…

Teamüller önemlidir, belirleyicidir. Siz eğer bu mantıkla yani sözcü, yetkili sözcü ya da özel sözcü yoktur ya da yetkili yoktur gerekçesiyle komisyon toplanmamıştır, komisyon yoktur ve bu oturum geçersizdir gibi bir mantıkla hareket edilirse geçmişteki Meclis çalışmalarının çok önemli bir bölümünü yok saymanız gerekir. Böyle bir mantık olabilir mi? Bu mantığın hukuki bir altyapısı olabilir mi değerli arkadaşlarım?

ARİF AKKUŞ (Mersin) – Yanlış devam mı etsin yani?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Şimdi, bakın, esas itibarıyla 27’nci madde çok açıktır. Komisyonlara başkanlık yapabilecek konumda yetkilendirilmiş olan sözcü…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi madde?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – 27’nci madde.

Çok net olarak, sözcünün komisyona başkanlık edebileceği ifade ediliyor.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Burası komisyon mu?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yani komisyona başkanlık ediyor, komisyonu temsil ediyor, komisyonu yönetiyor. Bu yetki veriliyor. Bu yetki mutlak bir yetkidir ve her yerde geçerlidir.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Her yerde!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yok, yok, yanlış.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –45’inci maddede düzenlenen sadece, 27’nci maddede düzenlenmeyen özel sözcülerin belirlenmesine ilişkin husustur.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – İç Tüzük’ün o maddesini de kaldıralım o zaman.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani, isterse komisyon, belli konular için, burada belirtilenler dışında, yani başkan, komisyonu temsile yetkili, komisyona başkanlık etmeye yetkili başkan, başkan vekili ve sözcü dışında isterse ayrıca özel sözcü ya da sözcüler görevlendirebilir. 45’inci maddenin düzenleniş mantığı budur. Bugüne kadar da böyle yorumlanmıştır ve böyle uygulanmıştır değerli arkadaşlar. Onun için, burada herhangi bir, İç Tüzük’e aykırılık söz konusu değildir. Zaten bu konu için, yani görüşmelerine başladığımız 3568 sayılı Kanun’la ilgili olarak, bu konuyla ilgili olarak görevlendirilmiş özel sözcü arkadaşımız da buradadır zaten. Yani bazı arkadaşlarımızın belirttiği gibi iş takibi için dışarıda falan değillerdir, o yönde bir sorun yoktur, buradadır o arkadaşımız. Ama herhangi bir tereddüt hasıl olmadığı için, sözcü arkadaşımızın komisyonda temsil noktasında herhangi bir tereddüt hasıl olmadığı için bu arkadaşımız oturmuştur. Olay budur. Yani o arkadaşımız hem buradadır hem sözcü yetkilidir. Buna rağmen bu tür iddiaların ortaya atılması, yani “geçersizdir”, “efendim yok sayılır” gibi hukuki dayanağı olmayan bu tür iddiaları ileri sürmek doğru değildir.

Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, buraya oturan, komisyonu temsilen oturan her arkadaşımız olaya vâkıftır. Şimdi bazı arkadaşlar diyorlar ki: “Efendim işte, sözcü komisyon toplantılarına katılmamış, yeteri kadar detayına vâkıf olamayabilir.” Komisyon başkanı için de geçerli, komisyon başkan vekili için de geçerli. Böyle bir mantık olabilir mi? Oraya oturan tüm arkadaşlarımız komisyona katılmıştır, konuya hakimdir ve gelebilecek olan bütün sorulara gerekiyorsa komisyonu temsilen, o sıfatla cevap verebilecek konumdadır. Olayları böyle değerlendirmek lazım.

Değerli arkadaşlar, yani bugüne kadarki Meclis teamüllerinin dışında, uygulamalarının dışında, Meclis Başkanlık kararlarının dışında, Sayın Başkanın kararı açıklanmıştır, çok net olarak gerekçe burada okunmuştur ve bu geçerlidir. Artık, bunun üzerine bu konuda söz söylenmez. Elbette, biz, şu anda 63’üncü madde çerçevesinde bu tartışmayı yapıyoruz. Ama biraz önce, Sayın Başkan, bu tartışmanın açılmasından önce gerekçeyi okumuştur ve konu kapanmıştır; İç Tüzük açısından konu kapanmıştır değerli arkadaşlarım. Bu şekilde uygulanması gerekir. Sayın Başkanın tutumu yerindedir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Canikli.

Sayın Kemal Anadol, buyurun.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; konuya İç Tüzük yeterince açıklık getirmiştir kanaatindeyiz. Şimdi bakınız, İç Tüzük neyi düzenliyor:

Bir: Bizatihi komisyonların, kendilerine Meclis Başkanı tarafından tahsis edilmiş salonlardaki, odalarındaki çalışmasını düzenliyor.

İki: İç Tüzük, Genel Kurul çalışmalarını düzenliyor.

Genel Kurul çalışmalarıyla komisyonun bizatihi kendi yaptığı çalışmaları birbirine lütfen karıştırmayın. 27’nci madde komisyonun çalışmasını düzenlemektedir, 45’inci madde ise komisyonun Genel Kuruldaki çalışmasını düzenlemektedir.

Bakınız, şöyle anlatayım: Genel Kurul çalışması başladı. Başkan soruyor tasarı veya teklifin görüşmelerine başlamadan evvel: “Hükûmet burada mı?” Bakıyor, burada. “Komisyon burada mı?” Burada. Ancak o zaman çalışmaya başlayabiliyor.

Ama komisyon kendi çalışmasını böyle yapmıyor. Orada başkan veya başkan vekili veya sözcünün başkanlığında toplanabiliyor, yukarıda. Hatta 24’üncü madde açık. 24’üncü madde ne? Komisyon başkanı, başkan vekili, sözcü ve kâtibin seçimini düzenliyor. Buraya özel bir hüküm koymuşlar. Diyor ki 24’üncü madde: “Gereken hallerde, komisyon başkanının teklifi üzerine belli bir konu için özel sözcüler veya bir özel kâtip toplantıda hazır bulunanların salt çoğunluğunun oyu ile seçilir.”

Belli bir konu olacak, onun için özel sözcü seçilecek. Nerede? Yukarıda. Bunlar seçilmiş. Kim seçilmiş? Bu raporun sözcüsü İsmail Özgün seçilmiş, Sayın İsmail Özgün, Balıkesir Milletvekili.

Dolayısıyla, komisyonlar başkanlarının yönetiminde çalışır, başkan bulunmadığı zaman başkan vekili, o da yoksa sözcü, komisyona başkanlık eder. Hangi sözcü bu? 24’üncü maddeye göre seçilen sözcü, komisyon başkanı, başkan vekili, sözcü ve kâtip; o “sözcü” başka. Aynı 24’üncü maddenin dördüncü fıkrasında: “Gereken hâllerde, komisyon başkanının teklifi üzerine belli bir konu için özel sözcüler veya bir özel kâtip toplantıda hazır bulunanların salt çoğunluğuyla seçilir.” Sözcü ile özel sözcüyü lütfen birbirine karıştırmayın; bu bir.

İki: Bu komisyon, başkan, başkan vekili veya komisyon sözcüsünün –özel sözcünün değil- başkanlığında toplanabilir. Nerede? Yukarıda. İndik aşağıya: Şimdi, onun başlığı da açık, tereddüde yer yok, “Genel Kurulda komisyonların temsili” başlığını taşıyor 45’inci madde. Aşağıya indik, yukarıdan çıkın, inin aşağıya. Ne diyor: “Komisyonlar, Genel Kurulda başkan veya başkanvekili veya o konu için seçilmiş özel sözcü veya sözcüler tarafından temsil olunurlar.” Kim özel sözcü? İmzası var, özel sözcü, bu raporu da özel sözcü hazırlamış. İç Tüzük’e göre öyle. Şimdi, nasıl, bakan, sayın bakan olmadan sadece komisyonun mevcudiyetiyle Genel Kurulda o teklif veya tasarının müzakeresine başlanamıyorsa aynı şekilde komisyonun özel sözcüsü orada yoksa müzakerelere başlanamaz, teklif veya tasarının müzakeresine başlamak mümkün değildir.

Nedir bu? Şeklî şarttır. Bu şeklî şart  yerine getirilmemişse işin esasına geçilemez. Nasıl aynen mahkemede hâkim yoksa, hâkimin olmasına rağmen savcı yoksa duruşmaya başlanamıyorsa, hiç farkı yok bunun. Sayın bakan olacak, Hükûmet tarafı, komisyon olacak, komisyonun başkanı olacak, başkan vekili… Başka? Özel sözcü. Komisyonun yukarıdaki sözcüsünün bununla alakası yok.

Dolayısıyla, o şekilde başlanan, özel sözcü olmadan başlanan bu tasarının bu şekilde devamı, başlanması mümkün değil bir defa. Muhal bir şey. Şimdiye kadar yapılan bütün işlemler batıl, bütün işlemler batıl. Hatta Sayın Özyürek’in Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşmasını da zabıttan çıkarın lütfen. Çünkü bu şeklî şart yerine getirilmediği için, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yapılmış bir konuşma söz konusu olamaz artık. Yani bu kadar açık ve bu konuda oylama da yapılamaz. Çünkü bu oylama yeni bir iç tüzük ihdası mahiyetindedir. Yeni bir iç tüzük ihdasına, bu şekilde Genel Kurulun yetkisi yoktur arkadaşlar. İç Tüzük müzakeresi başka bir şeydir.

Siz bir kanun çıkarırken ne için bunları yapıyorsunuz? Lütfen… Bu kadar sıkıntıya bu Parlamentoyu niye sokuyorsunuz arkadaşlar? 29’unda Mersin’de TÜRMOB’un kongresi olacak. Buradan geçireceksiniz acele. Buradan çıkar çıkmaz mükerrer sayıyla Resmî Gazete’de bastıracaksınız, Çankaya’ya göndereceksiniz. Onay da hazır size göre. Mutlaka da öyledir tabii. Gelecek, bu hafta sonu yapılacak olan TÜRMOB kongrelerini bu alelacele çıkardığınız kanuna uygun yapmak isteyeceksiniz. Değer mi bu sıkıntıya? Niye bunu yapıyorsunuz arkadaşlar?

Aynı şekilde, 28 Marta kadar belediyeleri kapattınız, bin iki yüz belediyeyi kapattınız, birtakım ilçeler ihdas ettiniz ve Meclisi sabaha kadar çalıştırdınız; on dört saat beş dakika çalıştı Meclis. Neden çalıştı? 28 Marttan evvel geçirmeniz lazım! Aklınız neredeydi, altı senedir iktidardasınız. Yumurta kapıyı gelince böyle Meclisi sıkıştırıyorsunuz, sabaha kadar çalıştırıyorsunuz. Dün gece de sabaha kadar çalıştırdınız. Şimdi de…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Siz yoktunuz!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Siz yoktunuz!

K. KEMAL ANADOL (Devamla) – İyi ki yoktum!

Arkadaşlar, açık burada, özel sözcü seçilmiş. Özel sözcü seçilmeseydi yine de noksan olurdu ama hadi tartışmanın bir tarafı olabilirdiniz o zaman. Nasıl olsa özel sözcü yok. Bence yine o komisyonda genel komisyon sözcüsü temsil edemez. Ya başkan ya başkan vekili olacak. Çünkü Genel Kurul çalışması bu. Lütfen, yukarıdaki komisyon çalışmasını, onun statüsünü Genel Kuruldaki komisyon statüsüyle, çalışma usulüyle karıştırmayın. Çok yanlış olur. Hiç birbiriyle alakası olmayan iki çalışmadır ve bunu ben yaptım oldu… Varsa öyle bir uygulama, ben Sayın Başkandan istirham ediyorum.

Ters uygulamalar da olabilir. Sayın Kamer Genç’in söylediğine göre, bizim söylediğimiz istikamette uygulama olmuş geçmişte. O zaman çelişik uygulamalar vardır. Kaldı ki kötü misal emsal olmaz arkadaşlar. İç Tüzük bu kadar açıkken, bir yanlış uygulamayla, üç sene, beş sene, on sene evvel yapılan bir yanlış uygulamayla İç Tüzük’ün değişmesi anlamında bir oylama yaparak tasarrufta bulunma yetkisi yüce Meclisin yoktur kanısındayım.

Olay çok nettir. Şimdiye kadar yapılan işlemler batıldır. Bir sonra sıra hangi teklif veya tasarıdaysa oraya geçilmesi gerekir. Kanaatimiz budur.

Yüce Meclise saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Anadol.

Birleşime on dakika ara veriyorum; grup başkan vekillerini de davet ediyorum.

Kapanma Saati: 16.13

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 16.46

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

Bundan önceki oturumda yapılan usul tartışması üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Görüşmeler sonucunda, bu konu için seçilen özel sözcü de komisyon sıralarında yer aldığından 216 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/549) (S. Sayısı: 216) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Şimdi, söz sırası MHP Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay’a aittir.

Buyurun Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 216 sıra sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Muhterem heyetinizi partim ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Meclisin çalışma temposunu partizanca mülahazalarla bozan AKP’nin, dünkü grup önerisi haklı ve doğru bir gerekçeye dayanmamaktadır. AKP’de artık kötü bir alışkanlığa dönüşen bu tutum Türkiye Büyük Millet Meclisine, demokrasiye ve hukuka nasıl bakıldığını açıkça ortaya koymaktadır. AKP’nin bu tutumu “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” ilkesinin “Tahakküm kayıtsız şartsız AKP’nindir.” anlayışına dönüştüğünü göstermektedir. Bu kanunu pazar günü başlayacak TÜRMOB seçimlerine yetiştirmenin amaçlandığı anlaşılmaktadır. “Bu tasarının Meclisten çıkar çıkmaz onaylanacağına dair, Cumhurbaşkanının hemen onaylayacağına dair bir söz mü aldınız? Yoksa, ısrar ve  dayatmayı Cumhurbaşkanlığı makamına da mı uygulamaya başladınız?” diye sormadan geçemiyoruz.

Tasarının bugünlerde hazırlanması ve bu hâliyle yasalaşmasının, pazar günü yapılacak oda genel kurulları ve bu genel kurullarda belirlenecek Birlik genel kurulları üzerinden 2008 Eylül ayında yapılacak TÜRMOB Genel Kurulu ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. AKP beş yılı aşkın iktidarı süresince meslek odalarına, sendikalara, devlet kurumlarına tahakküm etme anlayışı içinde çalışmaktadır. AKP’nin bu tutumu devletin yönetiminde siyasi bir kaosa yol açmaktadır. Bu anlayışı ve tutumu tasvip etmiyoruz. “Hükûmet  TESK, TOBB, Mimar Mühendis Odaları Birliği, Türk-İş ve Futbol Federasyonu gibi kuruluşlarda denediği arka bahçe yapma manevralarını TÜRMOB ve mali müşavir odalarında da mı yapmak istiyor?” diye soruyoruz.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmasını, ülkenin temel ve acil sorunlarına çözüm getirecek çalışmalar içinde bulunmasını istiyoruz. Milliyetçi Hareket Partisinin önceliği vatandaşın acil sorunlarıdır. Grup önerileriyle alelacele ve telaşla çıkarmaya çalıştığınız tasarılar hangi ihtiyaçların önceliğidir. Getirdiğiniz bu tasarıların hiçbiri aciliyet arz etmemektedir. Hiçbirisi halkın ekonomik ve sosyal sorununu çözmüyor, ancak ele geçirme ve tahakküm anlayışına hizmet edecek düzenlemeler hemen getiriliyor.

Değerli milletvekilleri, muhasebe ve denetim uygulamaları, işletme, vergi, finansman, ticaret hukuku gibi ilgili konularda çok sağlam, kurumsal ve kuramsal bir altyapı gerektirmektedir. 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu 1989 yılından bu yana uygulanmaktadır.

TÜRMOB’un kayıtlarına göre şu anda 30 bin serbest muhasebeci ve 40.700 serbest muhasebeci mali müşavir bulunmaktadır. Bu Kanun, üç farklı unvanı, bir mesleki disipline ve bir meslek odasına kavuşturmuştur. Aradan geçen zaman içinde sayısı 70 bini aşan meslek mensubu ile bu meslek, çeşitli aşamalardan geçerek önemli gelişmeler göstermiştir.

Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Yasası’nın amacı, işletmelerde faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamak, faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde denetlemeye, değerlendirmeye tabi tutarak gerçek durumu ilgililerin ve resmî mercilerin istifadesine tarafsız bir şekilde sunmak ve yüksek mesleki standartları gerçekleştirmektir.

Mesleğin konusunu iki ana başlık altında değerlendirmek mümkündür. Muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleği, gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince defterlerini tutmak; bilanço, kâr-zarar tablosu ve beyannameleriyle diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmak; muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek; işletmecilik, muhasebe, finans, mali mevzuat ve bunların uygulamalarıyla ilgili işlerini düzenlemek ve bu konularda müşavirlik yapmak ve ayrıca bu belirttiğimiz konularda belgelerine dayanılarak inceleme, tahlil, denetim yapmak; mali tablo ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüş vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek; tahkim, bilirkişilik ve benzeri işleri yapmak, yasal düzenleme gereği olarak bu işleri bir işyerine bağlı olmaksızın yapanlara serbest muhasebeci denilmektedir.

Yeminli mali müşavirlik ise, yukarıda belirtilen işleri yapmak yanında, çıkartılacak yönetmelikler çerçevesinde tasdik işlerini yapmaktadırlar. Ancak yine yasal düzenleme gereği, yeminli mali müşavirler, muhasebeyle ilgili defter tutamazlar ve muhasebe bürosu açamazlar ve muhasebe bürolarına da ortak olamazlar.

Birlik ve odalar, kuruluşlarından bu yana büyük atılımlar yapmış olup, günümüzde büyük bir güven kaynağı hâline gelmiş bulunmaktadırlar. TÜRMOB çatısı altında kurumsal yapısı ve kapasitesi güçlenen üçlü mesleki yapı, her geçen gün etkinliğini ve kalitesini artırarak faaliyetlerini yürütmektedir. Öyle ki meslek odası TÜRMOB, Dünya Muhasebeciler Federasyonunun bir üyesidir ve çağdaş dünya standartları yolunda önemli mesafeler almıştır. Bunun en son örneği 2006 yılı Kasım ayında İstanbul’da TÜRMOB tarafından organize edilen Dünya Muhasebeciler Kongresidir. Bu kongreye 112 ülkeden 5.300’ü aşkın katılımcı iştirak etmiştir. TÜRMOB ve mensupları, hem mali idarenin hem de ülke ekonomisinin aktörleri olan vergi mükelleflerinin olduğu gibi, devlet ile vatandaşın tam ortasındaki duruşuyla bir köprü görevi görmektedirler. Bu durum, devlet-vatandaş münasebetlerinin düzenli ve uyumlu olması bakımından muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğinin önemini artırmaktadır.

Meslek mensupları, görevlerini yerine getirirken ciddi sıkıntılarla karşılaşmaktadırlar. Haksız rekabet, unvanlar, mesleğe dışarıdan girişler, yetki karmaşası, tahsilat gibi öncelikli sorunların ortadan kaldırılması, mesleğin, dolayısıyla ekonominin sağlıklı işleyişi için bir zorunluluk göstermektedir.

Tasarı, mükellef ile Gelir İdaresi arasında köprü işlevi gören meslek mensuplarının beklentilerini karşılamaktan maalesef uzaktır.

Tasarıda mesleğe dışarıdan girişlerin engellenmesi, yetki karmaşası, unvanlarla ilgili karmaşa, haksız rekabet, tahsilat, hızlı karar alma, sorumluluk ve verimli çalışma açısından çağın ve günümüzün gerekleri dikkate alınmamıştır.

Belirttiğimiz bu açıklamalar ışığında değerlendirdiğimizde, mesleğin altyapısını oluşturan 3568 sayılı Yasa’nın günümüz şartlarına uymadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak meslek camiasında bu tasarı bir ilgi, heyecan ve beklenti uyandırmıştır.

Bu kanun tasarısı, oda ve Birlik organlarının seçim esaslarını ve Birlik Genel Kurulu temsilcilerinin sayısını yeniden düzenlemekte, 70 binden fazla meslek mensubunun sorunlarına ve çözüm yollarına hiç değinmemektedir. Buradan da anlaşılıyor ki, bu tasarının amacı sadece TÜRMOB’un Genel Kurulunun oluşmasıyla ilgili olmaktadır.

3568 sayılı Yasa’da bazı değişiklikler öngören bu tasarı, yetmiş sekiz oda ve üst örgütleri olan TÜRMOB’un, ilgili kamuoyunu teşkil eden vergi mükelleflerinin ve ekonomi aktörlerinin görüşü ve katkısı alınmadan hazırlanmıştır. Demokratik katılım ve yönetim açısından, demokrasinin temel unsurlarından olan meslek kuruluşlarının, seçimlerde demokratik açılıma katkı sağlayacak düzenlemelerin daha da geliştirilmesi gerekmektedir.

TÜRMOB çağdaş bir vergi sisteminin oluşturulmasında, kayıt dışı ekonominin azaltılmasında önemli görevler üstlenmektedir ve bu görevlerini daha da artırabilecek kapasiteye sahiptir. Bu köprünün zayıflatılması kayıt dışına güç verirken, vergi gelirlerine de darbe vurmaktadır.

Meslek mensuplarının kayıt dışıyla mücadelede önemli bir altyapı sağlanabilecek durumda olan mesleki ve kurumsal kapasiteler de mutlaka dikkate alınmalıdır. Çalışma hayatımızı, ülkemizin ekonomisini ve çalışanları ilgilendiren bu konuya ilişkin uzun bir çalışma ve tam bir mutabakat çerçevesinde yeni bir yasa tasarısı hazırlanmalıdır.

Getirilen bu tasarıyla, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavir olmak için bazı meslek gruplarına daha önce getirilmiş olan sınav muafiyeti kaldırılarak bu unvanların sınavla kazanılması esası getirilmektedir. Kanun tasarısıyla “serbest muhasebeci” unvanı kaldırılmakta, mevcut olanlara ise sınavla bir üst unvana geçme hakkı tanınmaktadır.

Oda ve Birlik yönetimlerinde üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanlar, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemeyecektir. Bu kanunla TÜRMOB’un yönetim kurulu başkanları, Birlik ve odaların yönetim, disiplin ve denetleme kurulları üyeleri ve Genel Kurulu oluşturan delegelerin sayısı sınırlandırılmaktadır.

Bu tasarı, demokratik katılım ve yönetim açısından özerkliği tartışılmaz olan meslek kuruluşlarına siyasi otoritenin müdahalesini de kolaylaştırmaktadır. Özerk meslek kuruluşları demokrasinin temel taşıdır. Seçimlerde demokratik açılıma katkı sağlayacak düzenlemelere ihtiyaç vardır. Tasarının bu anlamıyla demokratik katılım ve demokratik işleyişi gözettiğini söylemekte zorlanıyoruz.

Tasarıda seçme ve seçilme hakkı açısından da bir ayırımcılık söz konusudur. Mevcut Yasa’da sayıları 70 bini aşan camia içinde ancak 3 bin kişi olmalarına rağmen hiçbir meslek odası ve organizasyonunda olmayan, haksız ve adaletsiz bir şekilde 9 kişiden oluşan Birlik Yönetim Kurulunda 5 kişinin ve dolayısıyla genel başkanın yeminli mali müşavir olma zorunluluğu ve 5 kişiden oluşan Disiplin Kurulunda 3 kişinin ve dolayısıyla başkanın yeminli mali müşavir olma zorunluluğu gibi Anayasa’mızın eşitlik ilkesine, eşit oy ilkesine ve temsilde adalet ilkesine ve hukuka aykırı maddelerine hiç dokunulmamıştır. Mesleğin bağımsızlığı ve onuru demek olan vesayetin kaldırılıp aksine daha da özerkliğin pekiştirilmesi gerekmektedir.

Tüm bunlar orta yerde dururken, Hükûmetin bu konuda mesleğin temel sorunlarını çözmek yerine, alelacele, hem de mayıs başında yapılacak oda seçimlerine yetiştirme gayretiyle getirilen yasa tasarısını anlamak mümkün değildir. Bu tasarıda, biz asıl serbest muhasebecilerin, mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerin sorunlarını ve çözüm yollarını konuşuyor olmalıydık.

Tasarıda “Mesleğin konusu” başlıklı 2’nci maddeye bağımsız dış denetim, iç denetim, değerleme ve derecelendirme kavramlarının da ilave edilmesinde fayda görüyoruz. Yürürlükteki yasada benzeri işler kapsamındaki görevlere tanım getirilerek, etkili ve verimli çalışmanın yolu açılmalıdır. Bunun sağlanmasıyla meslek mensupları Gelir İdaresi Başkanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu başta olmak üzere tüm resmî kurum ve kuruluşlar nezdinde daha verimli çalışabileceklerdir.

Mali müşavir, yeminli mali müşavir gibi unvanların haksız kullanılması durumunda odaların yanı sıra Birliğin de bu durumu cumhuriyet savcısına bildirmesi imkânı da tasarıya eklenmelidir. Açılacak davalarda odalar ve Birliğin müdahil olabilmesi sağlanmalıdır.

Yeminli mali müşavirlerin tasdikten doğan sorumlulukları ayrıca yeniden düzenlenmelidir.

Mali müşavirlerin bağımlı çalışmalarında geçen on yıllık süreden sonra yeminli mali müşavirlik mührü almalarında sıkıntı yaşanmaktadır. Tasarıyla “Vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlar için yeminli mali müşavirlik sınav şartı aranmaz.” ibaresi kaldırılmış, zorunlu bir sınav sürecini başarıyla geçerek devleti temsil etme görev ve yetkisi tanınan denetim elemanlarının görevleriyle ilgili tekrar sınava tabi tutulması öngörülmüştür. Tasarının yasalaştığı tarih itibarıyla bu sınav şartını geçenlere kazanılmış bir hak verilmemiş durumdadır. Bugün itibarıyla, vergi inceleme elamanlarından yeterlilik sınavını geçmiş olanlar, artık yeminli mali müşavirlik yeterlilik sınavını da geçmiş olma hakkını elde etmiş olacağı açıktır. Tasarıda bu kazanılmış hakkın korunmaması önemli bir husus olarak göze çarpmaktadır.

3568 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesi mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlar için yeminli mali müşavirlik sınavı şartı aramamaktadır. Buna göre, bugün itibarıyla yeterlilik sınavını vermiş olup on yılını tamamlamayı bekleyenlerin kazanılmış hakkı elinden alınmaktadır. Yardımcılık sınavını kazanarak ataması yapılan ve henüz sınavını vermemiş olanların bile bu görevleri tercih nedenleri dikkate alındığında hakların ihlalinin söz konusu olduğunu düşünüyoruz.

3568 sayılı Yasa’da yer alan bazı kesimlere sınavsız ruhsat verilmesi, üniversite mezunu olamayanların mesleğe girmeye devam etmesi gibi hükümlerle, sınav komisyonlarının oluşumunda yönetmeliklerin ve meslek kararlarının yayınlanmasında idareye geniş vesayet tanınması gibi TÜRMOB’un yıllardır üzerinde durduğu sorunlarla ilgili olarak yasa teklifinde herhangi bir düzenleme öngörülmemiştir.

Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Yasası’nın amacı, işletmelerde faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamak, faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde denetlemeye ve değerlendirmeye tabi tutarak gerçek durumu ilgililerin ve resmî mercilerin istifadesine tarafsız bir şekilde sunmak ve yüksek mesleki standartları gerçekleştirmektir.

Günümüzde, tasarı, Birlik ve oda yöneticilerinin uluslararası toplantıya katılımı için Bakanlık izni öngörülmektedir. Bunun bir hak sınırlaması olduğunu düşünüyoruz. Bugüne kadar, ülkemizde olumlu ve verimli bir gelişme gösteren bu mesleki oluşumun zaman içerisinde karşılaştığı çalışma zorlukları ve riskleri dikkate alındığında mevcut tasarının yeniden gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı, yürürlük maddesi hariç 18 madde ve 7 geçici maddeden oluşuyor ancak bunun 8 maddesi oda ve TÜRMOB seçimleriyle ilgilidir. Şu ana kadar hiçbir sıkıntı yaratmayan demokratik çoğunluk sistemi seçimlerde on dokuz yıldır başarıyla devam etmektedir.

Tüm bunlar orta yerde dururken Hükûmetin bu konuda mesleğin ve mali müşavirlerin temel sorunlarını çözmek yerine, alelacele hem de mayıs başında yapılacak oda seçimlerine yetiştirme gayreti yasa tasarısının karakterini vermektedir.

Tasarıda yapılan değişikliğe göre, Yönetim Kurulu üyeleri kayıtlı olduğu meslek odasında en az üç yıl kıdemli olup serbest veya bir iş yerine bağlı çalışanlar arasından seçilecek. Üye sayısı yüzden az olan odalarda üç yıllık süre şartı aranmayacak. Odalarda üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanlar aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemeyeceklerdir. Aynı hususlar Disiplin ve Denetleme Kurulu üyeleri için de geçerlidir.

Tasarıya göre, serbest muhasebecilik kaldırılmaktadır. Serbest muhasebeciliğin kaldırılmasına karşın hâlihazırda serbest muhasebeci olan fakat iki yıllık meslek yüksek okulu veya lise mezunu oldukları için mali müşavirlik hakkı bulunmayanlara sınavla serbest muhasebeci mali müşavir olma imkânı getirilmektedir.

Tasarıda oldukça önemli bir yenilik, kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlar için sınavsız yeminli mali müşavir olma hakkının kaldırılmasıdır. Tasarıyla sınavların bir bölümü Maliye Bakanlığı gözetimine alınmış, mesleğe girecek serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali müşavirlerin sınavı TÜRMOB tarafından…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum. Tamamlayın lütfen.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Yasaya göre, ön lisans seviyesinde öğrenim görmüş kişiler ile  ticaret lisesi mezunları serbest muhasebecilik yapıyorlar ancak mali müşavirlik unvanını kullanamamaktadırlar. Daha çok şirketlerin kaydını tutmaktalar ve denetim yapma yetkileri bulunmamaktadır.

Değerli milletvekilleri, mesleki sorunları odağına almak yerine, ağırlıklı olarak seçimlere dönük maddelerle donatılan meslek yasa tasarısının bir fayda sağlayacağını düşünmüyoruz.

Muhasebe camiasının iktidardan beklediği, kronikleşmiş meslek sorunlarını birlikte ele almak ve çözüm üretmektir. Meslek ruhsatlarının, çok sık olmamak kaydıyla, muhasebe mesleğini düzenleyen yasanın gerekler doğrultusunda bugün olduğu gibi değiştirilmesi ileride de tartışılabilecek ve gerekli ise değiştirilecektir. Doğal olarak, bu değişimlerde özenli davranılmalı, yeterince tartışılmalı, ancak uzlaşı da olmalıdır.

Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli.

Buyurun Sayın Canikli. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nda değişiklik yapan tasarı üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 3568 sayılı Kanun, hepinizin bildiği gibi 1989 yılında yürürlüğe girdi. O tarih itibarıyla bakıldığında, hatta bugün itibarıyla da son derece önemli, radikal ve ileriyi gören bir düzenleme olarak ortaya çıkmıştır. Biraz sonra ayrıntılarına girdiğimizde sanıyorum konu daha net olarak anlaşılacaktır, algılanacaktır.

Şimdi, bu Kanun çıkarken, çıkmadan önce, o safhada, o süreçte, en önemli eleştirilerin başında vergi denetiminin özelleştirilmesi şeklinde bir konu olarak ortaya çıkmıştı, yani siz vergi denetimini özelleştiriyorsunuz, devletin en asli fonksiyonlarından bir tanesi olan, olması gereken vergi denetimini özelleştiriyorsunuz şeklinde çok yoğun eleştirilerle karşı karşıya kalmıştı. Hakikaten, aslında baktığınızda, özellikle yeminli mali müşavirlerin yaptığı işler ve yeminli mali müşavirlere kanunla tanınan yetkiler açısından bakıldığında, gerçekten birçok konuda kamu denetim elemanlarının, vergi denetim elemanlarının yaptığı işlerle örtüştüğü, çakıştığı görülür. Bu yönüyle bakıldığında, bu yönüyle, bu açıdan değerlendirildiğinde, aslında, vergi denetiminin özelleştirilmesinden bahsedilebilir. Ama, bu, aslında, bu Kanun’un, yani 3568 sayılı Kanun’un zayıf noktası değil, tam aksine, en güçlü noktasıdır. 1989 yılında uygulamaya konuldu. Ancak, dört beş yıl boyunca, yetki devri konusunda, Maliye Bakanlığı haklı olarak mütereddit davrandı. 1993-1994 yılına kadar…. Bu uygulamaları çok yakinen bilen ve o süreci, safhayı yakinen bilen çok değerli arkadaşlarımız da var burada ve aynı zamanda, burada bu yetki devirlerinin gerçekleştiği o sürece katkı sağlayan arkadaşlarımız da var, Sayın Özyürek gibi, Sayın Hamzaçebi gibi, Sayın Kumcuoğlu gibi, ilk aklıma gelenleri söylüyorum.

Aslında, bir beş yıl pilot uygulama gibi görülebilir aynı zamanda, yani Maliye Bakanlığı, bu yetkileri devretmeden önce sistemin nasıl uygulanacağı, ne gibi sorunlar ve sonuçlar ortaya çıkabileceğini görmek istedi. Böyle bir beklenti, böyle bir pilot uygulama mantığı da son derece doğaldı. Bu dört beş yıllık uygulamadan sonra ortaya çıkan sorunlar ve bu sistemin yapabileceği, meslek mensuplarının kapasitesi, vergi denetimi yükünün azaltılması sorununa hangi noktasında katkı sağlayabileceği şeklinde belli bir kanaat, bilgi birikimi oluştuktan sonra esas düzenleme, yetki devri, özellikle yeminli mali müşavirlere, daha sonra serbest muhasebeci mali müşavir ve serbest muhasebecilere yetki devri dönemi ve süreci başladı.

3568 sayılı Kanun kapsamında yetkilendirilen meslek mensupları sadece uluslararası muhasebe standartları çerçevesinde, onunla bağlantılı, mali tabloların düzenlenmesi ve yorumlanabilir hâle getirilmesi, uygulanabilir, okunabilir hâle getirilmesiyle yetkilendirilmemiştir; ki, dünyada, genelde meslek mensupları olarak bakıldığında, yetkileri uluslararası muhasebe standartlarıyla belirlenmiştir ve sınırlandırılmıştır, çizilmiştir. Vergisel bir boyut katan ülke son derece az ve sınırlıdır; bunların başında Almanya gelmektedir. Almanya’da bizimkine benzer bir sistem söz konusudur. En önemli fark, önce, yeminli mali müşavirlere biraz önce ifade etmeye çalıştığım vergi inceleme elemanlarının sahip olduğu bazı yetkilerin aktarılmasıdır. Nedir bu? Önce, katma değer vergisi iadesiyle başladı. Biliyorsunuz, ihraç edilen mal ve hizmetlerdeki vergi yükünün ortadan kaldırılması yönteminde bunun gerçekleşmesi için, yüklenilen katma değer vergisinin iade edilebilmesi için vergi denetim elemanları tarafından incelemeler yapılması gerekir ve bu inceleme raporları çerçevesinde bu iadelerin gerçekleştirilmesi mümkün idi. Yeminli mali müşavirlere bu yetki aynen aktarıldı. Önce bir sınır vardı, rakamsal sınır vardı. Sonra bu sınır da kaldırıldı, sınırsız hâle getirildi. Yani, bugün bir yeminli mali müşavir Maliye Bakanlığı vergi denetim elemanlarının yaptığı katma değer vergisi iadesi işlemini gerçekleştirebilmektedir. Elbette, bu inceleme Maliye Bakanlığı veya bu inceleme sonucunda yeminli mali müşavirin tanzim ettiği rapor Maliye Bakanlığı tarafından incelemesiz anlamına gelmez ya da incelenemez anlamına gelmez. Ancak bu husus diğer vergi denetim elemanlarının yazdığı raporlar için de geçerlidir. Bu yönüyle bakıldığında herhangi bir fark yoktur ve çok ciddi bir yetki devri söz konusu olmuştur.

 Bütün hükûmetlerin dünyada bu yetki devrinde son derece hassas, çekingen ve kıskanç davrandıklarını biliyoruz ama Türkiye, inanılmaz bir öngörüyle bu yetki devrini gerçekleştirmiştir ve bu devirden önce, yani bu yetki devrinden önce katma değer vergisi iadelerinin uzun zaman aldığı, ihracatçıların mağdur olduğu ve çoğu zaman da yoğunluk nedeniyle eksik yazılan raporlar dolayısıyla ihracatçılarımızın sıkıntıya girdiğini hepimiz geçmiş dönemlerden biliyoruz ve o zamanlarda, sayı olarak baktığımızda, hacim olarak baktığımızda bugünkünden çok daha düşük noktalarda olmasına rağmen; yani hem ihracat kapasitemiz hem ihracat işlemlerinin sayısı, yani rapor düzenlenmesi gereken işlemlerin sayısı itibarıyla bakıldığında çok daha düşük sayıda olmasına rağmen sistem tıkanma noktasına gelmişti. Sistemin kilidi 3568 sayılı Kanun ve daha sonra meslek mensuplarına bu konuda devredilen yetkiyle aşılmıştır. Bugün belki milyonlarca işlem yeminli mali müşavirler tarafından gerçekleştirilmektedir. Onların yazdığı raporlar üzerine bu vergisel işlem Maliye Bakanlığı tarafından kabul görmekte ve sonuçlandırılmaktadır, sanki bir kamu vergi inceleme elemanı tarafından yazılmış bir rapor gibi. Bu son derece önemli bir adımdır, radikal bir adımdır ve dünyada örneği az olan bir düzenlemedir ve başarıyla uygulanan bir düzenlemedir.

Birçok ülke, gelişmiş ülkeler dâhil, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere dâhil -bunları bilgi olarak söylüyorum- bu konuyu çok yakından incelediler yani kendi ülkelerinde böyle bir sistemi uygulama noktasında çok yakından incelediler, kendileri geldiler, heyetler gönderdiler. Maliye Bakanlığından heyetler gitti bu sistemin detayını öğrenmek için. Hatta bazı Türk cumhuriyetlerinde uygulandığını biliyorum, aşağı yukarı aynı sistemin kopya edildiğini biliyorum. Bu yönüyle de Türkiye açısından, ülkemiz açısından gerçekten övünülecek bir düzenlemedir, bir sistemdir.

Bugün eğer yeminli mali müşavirlerin yaptığı işlemler olmamış olsaydı ya da yeminli mali müşavirler ve sistem olmamış olsaydı ve serbest muhasebeci mali müşavirler olmamış olsaydı, bugün bütün bu, başta katma değer vergisi iadesi olmak üzere sistemin tümü tıkanma noktasına gelirdi. Maliye Bakanlığının bugünkü denetim elemanı potansiyeliyle, hatta birkaç katına çıkarsanız dahi, bu potansiyelle bu tür işlemleri makul bir süre içerisinde sonuçlandırması, gerçekleştirmesi kesinlikle mümkün değildir. O yönüyle de bakıldığında artık meslek mensupları vazgeçilemez hâle gelmiştir. Elbette meslek mensuplarının sisteme katkısı bu kadarla sınırlı değil. Belki daha önemlisi, mükelleflerin hesap ve işlemlerinin, mali tablolarının şeffaf, okunabilir, uluslararası standartlara uygun hâle getirilmesinde temel yetki meslek mensuplarındadır, serbest muhasebecilerdedir, serbest muhasebeci mali müşavirlerdedir ve yeminli mali müşavirlerdedir. Çünkü ondan önce de bu konuda çok ciddi sıkıntılar vardı. Elbette mevzuatla da bağlantılı bir boyutu var ama paralel gitti zaten Vergi Usul Kanunu’ndaki benzer düzenlemeler. Yani, mali tabloların daha okunabilir, denetlenebilir, devlet açısından özelliği, önemi nedir? Denetlenebilir hâle gelmesidir. Aynı standartta düzenlenmiş olan bir mali tablonun elbette Maliye Bakanlığının denetim elemanlarına getireceği kolaylık tartışmasızdır. Çok farklı ölçülere göre denetlenmiş olan mali tabloları, inanılmaz şekilde çok zaman alarak ve muhtemelen de çok ciddi hatalar yaparak denetleme durumu ortaya çıkabilirdi. Bu sistem bunu ortadan kaldırmıştır, muhasebe standartlarındaki yapılan düzenlemelerle birlikte.

Sistem vazgeçilmezdir artık, sistem önemlidir. Sistemin sorunlarının olduğu da tartışmasızdır -biraz önce arkadaşlarımız da ifade ettiler- çok ciddi sorunları vardır, önemli sorunları vardır. Tabii, bu sorunlar kişiden kişiye değişir, meslek mensubundan meslek mensubuna değişir. Bana göre sistemin en büyük sorunu, şu anda, sayının çok fazla olmasıdır. Yani, meslek mensuplarının sayısının, iş hacmi, talep dikkate alındığında, yani meslek mensuplarına olan talebin miktarı dikkate alındığında sayının çok fazla olmasıdır. Bunu zaten uygulamada görebiliyoruz. 72 bin meslek mensubu var ve milyonlarca mükellefle bağlantılı bu meslek mensupları, ilgili, doğrudan ilgili. Şu anda, inanılmaz bir vahşi rekabet söz konusu sayının fazlalılığından dolayı, hem serbest muhasebeciler için geçerli hem serbest muhasebeci mali müşavirler için geçerli ve hem de yeminli mali müşavirler için geçerli. Birçok örnekte biz buna şahidiz.

Biliyorsunuz, bu işler için Maliye Bakanlığının ya da ilgili kuruluşun bir ücret tarifesi vardır ve meslek mensupları asgari olarak bu ücret tarifesine uymak durumundadırlar, hatta uymadıkları takdirde disiplin cezasıyla karşı karşıya kalmaları gerekir meri mevzuata göre. Ancak, birçok meslek mensubunun herhangi bir iş için verdikleri tekliflerde bu asgari ücretin zaman zaman onda 1’ine kadar düştüklerine şahit oluyoruz. Bu ciddi bir sorundur. Bu sadece meslek mensuplarının elde ettiği kazancın azalması ya da böyle bir ihtimalin ortaya çıkmasından dolayı değil, esas itibarıyla kalitenin düşmesi gibi bir riski ortaya çıkarma durumu nedeniyle çok ciddi bir tehlikedir. Çünkü bu meslekte, kesinlikle, kalite son derece önemlidir, kaliteden hiç taviz verilemez. Çünkü, meslek mensuplarının yapacakları bir hata hem mükellefi hem vergi idaresini ve vergisel olayları, vergi doğuran olayları çok yakından ilgilendirir ve etkiler; bu yönüyle, hatasız olmalı, mümkün olduğu kadar kusursuz olmalı ve kaliteden hiçbir şekilde taviz verilmemesi gerekir.

Sayı neden bu kadar büyüdü? Onu da tabii, biliyorsunuz ilk uygulandığı zaman, geçici maddelerle -sistemin ana çatısının dışında- serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik belgeleri verildi. Belli birtakım şartları taşıyan, yani o tarihte 1989 tarihi itibarıyla, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla birtakım şartları taşıyan kişilere bu belgeler geçici maddelerle verildi, bu imkân sağlandı. Problem buradan kaynaklanmadı. Esas problem daha sonra yargı kararlarıyla bu geçici maddelerin, yani sınav olmaksızın verilen bu belgelerin sayısının inanılmaz şekilde genişletilmesinden kaynaklandı. Burada yargıyı eleştirmek için söylemiyorum. Sadece bir tespit olarak yani olayı anlatıyorum ve sonuçta, aslında başta, özellikle vergi inceleme elemanlarıyla sınırlı olarak düşünülmüştü yeminli müşavirlik müessesesi. Yani vergi mevzuatına göre vergi inceleme yetkisi almış olan vergi inceleme elemanlarıyla sınırlandırılmıştı. Ancak daha sonra yargı kararıyla aşağı yukarı benzer tüm kuruluşlara, tüm kurumlara bu yetki verildi ve dolayısıyla sistem inanılmaz bir şekilde genişledi, mükelleflerin sayısı çok büyük rakamlara ulaştı. Piyasanın kaldırabileceğinin, bu meslek mensuplarına olan talebin kaldırabileceğinin çok ötesinde bir arzla karşı karşıya kaldık. Meslek mensubu arzıyla karşı karşıya kaldı ve biraz önce ifade ettiğim o tablolar çok sıkça görülür hâle geldi. Yani meslek mensupları kendi aralarında kalitenin dışındaki kriterleri kullanarak bir haksız rekabet ortamına girdiler ve bu da her geçen gün de artmaya devam ediyor ve önümüzdeki dönemde de artacak. Bu şekilde sayı, meslek mensuplarının, bütün hem serbest muhasebeciler için, hem serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali müşavirler için geçerli. Sayı artmaya devam ederse bu sorun daha da büyük noktalara gidecek.

 Bunun tek kesin yöntemi şudur: Sınavsız bütün sistemin ortadan kaldırılması gerekir. Bir başka ifadeyle sisteme sınavsız hiç kimsenin girememesi gerekir, bunun tek kesin çözümü budur. Bu yönüyle bakıldığında, bu tasarı, çok önemli, sistemin geleceği açısından hayati önemi haiz olan bir sorunu çözmektedir. Özellikle yeminli mali müşavirler açısından, vergi inceleme elemanları dâhil, yani maliye müfettişleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri, vergi denetmenleri, mesleğe yeterlik sınavıyla giren ve çok ciddi eğitimden geçen bu meslek mensupları, bu vergi inceleme elemanları için dahi sınav getirmektedir. Burada, Maliye Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı elemanları kendileri açısından çok önemli bir tavizde bulunmuşlardır, fedakârlıkta bulunmuşlardır bu tasarıyla. Bunun için kutlamak lazım. Çünkü Türkiye’de insanlar elde ettikleri ya da sahip oldukları birtakım çok önemli imkânlardan kolay kolay vazgeçmezler. Ama sistemin geleceği için, meslek mensuplarını bu sıkıntılı olan durumdan kurtarmak için bu öneriyi kendileri getirmişlerdir ve önümüzdeki dönemden itibaren Maliye müfettişleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri, tüm vergi inceleme elemanları, artık sınava girerek yeminli mali müşavirlik hakkını alacaklardır ya da alamayacaklardır. Bu yönüyle, ben, gerçekten Maliye Bakanlığını, Maliye Bakanlığının tüm denetim elemanı arkadaşlarımı tebrik ediyorum bu özverili yaklaşımları için.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Üst yönetim için teşekkür et, üst yönetim için.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Evet, değerli arkadaşlar, bir önemli konu daha var: Bu tasarıda bu düzenleme getirilmiyor, ama burada konu açıldı, belki bunu da birkaç cümleyle ifade etmek gerekir. Sistem, biraz, üst birlik olarak elmayla armudun karşılaştırılmasından oluştu. Biliyorsunuz, bir serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler var. Onların yetkileri biraz daha farklı, sorumlulukları biraz daha farklı; daha ziyade piyasaya ve uluslararası muhasebe standartlarının uygulanmasına yönelik. Elbette, vergiyle ilgili ve onu ilgilendiren boyutları da var. Bir de yeminli mali müşavirler var. Vergi denetim elemanları gibi ağırlıklı olarak daha geniş yetkilerle, kamu yetkileriyle donatılmış olan ve Maliye Bakanlığının çok yakından ilgilendiği, ilgilenmesi gereken kesim var. Bunların odaları ayrı; serbest muhasebeci mali müşavirlerin odaları ayrı, yeminli mali müşavirlerin odaları ayrı. Ayrı odalara sahipler, ama üst birlikleri aynı, tek çatı altında toplanıyorlar: TÜRMOB.

Şimdi, Maliye Bakanlığı, yeminli mali müşavirlerle çok yakından ilgilenmek, takip etmek durumunda, onların sicilini, kaydını tutmak zorunda. Çünkü -biraz önce anlatmaya çalıştım, ifade etmeye çalıştım- yaptığı her işlem vergiyi ilgilendiriyor, vergiye müteallik, vergisel olayları etkiliyor, Maliye Bakanlığıyla çok yakından ilgili. Çünkü devredilen yetki, Maliye Bakanlığının, daha doğrusu kamu adına Maliye Bakanlığının kullandığı yetkidir. Yarı vergi inceleme elemanı gibi yetkiyle donatılmış. Dolayısıyla Maliye Bakanlığının, serbest muhasebeci mali müşavirden daha farklı olarak yeminli mali müşavirle daha yakından ilgilenmesi, takip etmesi, sistemi kontrol etmesi son derece doğaldır. Ama üst birlik olarak tek çatı altında örgütlendiğinde zaman zaman bunun sıkıntısı yaşanıyor. Maliye Bakanlığı kendi açısından haklı gerekçelerle müdahale etmek istediği zaman serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler haklı gerekçelerle kendileri açısından itiraz ediyorlar. Ama Maliye Bakanlığının da buna mutlaka bir şekilde çözüm bulması gerekir zaman zaman. Geçmişte de bu uygulamalar yapıldı. Mesela, bazen, sıkıntılı olan, kendi açısından sıkıntılı gördüğü yeminli mali müşavirlerin raporlarının işleme konulmamasını bir iç yazıyla vergi dairelerine duyurdu ve bu işlem uzun bir süre devam etti, hem cezalandırma, yani yanlış yapan, diyelim ki sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanılmasına katkı sağlayan, teşvik eden ve bu tespit  edilen -Maliye Bakanlığı tarafından- bir yeminli mali müşavirle ilgili olarak tedbir alma ihtiyacı hissetti ve uzun yıllar uygulandı bu sistem. Ama aynı sistemi serbest muhasebeci mali müşavire uygulayamazsınız ve burada Maliye Bakanlığı ile TÜRMOB karşı karşıya geldi. TÜRMOB haklı olarak kendi açısından olayın, Maliye Bakanlığının bu kadar müdahalesinin yanlış olduğunu savundu ve Maliye Bakanlığı da kendi açısından haklı olarak dedi ki: “Hayır, bu, doğrudan, vergiyle ilgili. Benim, sisteme yeminli mali müşavirler açısından müdahale etmem gerekiyor.” Zaman zaman bu çatışmalar yaşandı. Belki -tartışabiliriz, ileride konuşuruz- bu iki yapının üst birliklerinin de ayrılması daha doğru olur. Bu benim şahsi düşüncemdir. Önümüzdeki dönemlerde onu hep birlikte tartışırız, değerlendiririz, konuşuruz.

Şimdi, bu sistem, aslında vergi denetiminin etkinliğinin artırılması açısından devlete, kamuya çok ciddi imkânlar sunuyor. Bunların bir kısmı kullanılıyor, bir kısmı kullanılmadı.

Şimdi, aslında, vergi incelemesiyle ilgili sistem dizayn edilirken Türkiye'de biraz yanlış dizayn edildi ve uygulandı bana göre. Biz hep -vergi inceleme elamanlarında bu hassasiyet vardır veya böyle bir inanç vardır- çok büyük mükelleflerin vergi kaçırma saikinin zayıf olduğu, düşük olduğu, buna mukabil orta ve küçük ölçekteki mükelleflerin vergi kaçırma saikinin daha yüksek olduğuna inandık, yani o şekilde bir genel kanaat söz konusudur. Bunun nedeni de şu: Yani, diyelim kurumsallaşmış, çok büyük bir mükellefin vergi kaçırmayı istese dahi sistematik olarak bunu realize etmesi zordur çünkü kendisinin dışında kocaman bir teşkilattır, ayrı bir muhasebe sistemi vardır, muhasebe müdürleri vardır, elemanlar vardır vesaire. Dolayısıyla burada vergi kaçırma saiki zayıftır gibi bir algılama var ve biz buna uzun yıllar inandık fakat aslında bunun böyle olmadığı, tam aksi olduğu daha sonra ortaya çıktı veya en azından ben böyle olduğuna inanıyorum.

Almanya’da büyük mükellefler her yıl incelenir, istisnasız her yıl incelenir. Belli bir ölçek koymuşlar, bilanço ve kâr açısından belli bir ölçek koymuşlar. Orta ölçekli mükellefler 8 ila 12 yılda bir istatistiki olarak incelenir, küçük mükellefler de 103 yılda bir incelenir. Ben bu bilgiyi ilk aldığımda çok şaşırmıştım gerçekten. Yani bizde de tam tersi, hep küçük mükellefin üzerine gidilir, büyük mükelleflerin –biraz önce söylediğim gerekçeyle- vergi kaçırma saiklerinin düşük olduğuna inanılırdı. Sorduğumuzda şunu söylemişlerdi o zaman: “Bir büyük mükellef vergi kaçırdığında bin küçük mükellefin kaçırdığından daha fazlasını kaçırıyor. Bizim mantığımız şu: Millî gelir neredeyse orayı kontrol etmeye çalışıyoruz. 8 bin büyük mükellefle millî gelirin yüzde 70’ini kontrol ediyoruz.” demişlerdi bize. 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Canikli.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yani “8 bin mükellefi denetleyerek vergiyi doğuran olayın, tüm millî gelirin yüzde 70’ini inceliyoruz, denetliyoruz.” demişti. “Geriye kalan milyonlarca mükelleften sadece yüzde 10-15’ini denetleyebiliyoruz.” Kaçak nerede olabilir? Millî gelir neredeyse, üretim neredeyse, vergiyi doğuran olay neredeyse orada olur.

Tabii, zamanımız kalmadı. Bu müessese, bu sistem, bu tür dizaynların, organizasyonların yapılması açısından da çok önemli imkânlar sağlamaktadır.

Son olarak, getirilen önemli bir düzenleme de serbest muhasebecilik sisteminin kaldırılmış olmasıdır. Bu da bir sorundur. Gerçekten, arada bir sistemdir, tam olarak oturmamıştır. Bu tasarıyla, güzel bir geçiş yöntemiyle, artık serbest muhasebecilik unvanının kademeli olarak kaldırılması hedeflenmekte, planlanmaktadır.

Ben, bu tasarının sisteme, bütün meslek mensuplarına ve tüm mükelleflere katkı sağlayacağına, hayırlı olacağına inanıyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Canikli.

Gruplar adına görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, şahıslar adına ilk söz Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı’da.

Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 216 sıra sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu 1989 yılında yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra, bu Kanun’un 15’inci maddesi uyarınca yirmi beş meslek mensubu bulunan il merkezlerinde oda kuruluşları gerçekleşmiş ve bugün itibarıyla Türkiye genelinde yetmiş serbest muhasebeci mali müşavir odası ve sekiz yeminli mali müşavir odası bulunmaktadır.

3568 sayılı Kanun’un 20’nci maddesi uyarınca odalar genel kurullarını yılda bir defa, mayıs ayının içinde, davet üzerine yapmaktadır. İki yılda bir seçimli olarak yapılan genel kurullarda odaların yönetim, denetim ve disiplin organlarının üyeleri ile Birlik Genel Kurul temsilcileri seçilmektedir.

Yine, 3568 sayılı Kanun’un 34’üncü maddesi uyarınca da kısa adı “TÜRMOB” olan üst Birliğin Genel Kurulu her yılın eylül ayında yapılmaktadır. İki yılda bir seçimli yapılan Genel Kurulda da Birliğin organlarının üyeleri belirlenmektedir.

Görüşmekte olduğumuz tasarı, özü itibarıyla, oda ve Birlik organlarının seçim esaslarını ve Birlik Genel Kurulu temsilcilerinin sayısını yeniden düzenlemektedir.

Tasarıda, Plan ve Bütçe Komisyonunda, genelde bir uzlaşma sağlandı tüm partiler arasında. Ancak, bir yönüne ben yine değinmek istiyorum. Tasarının bugünlerde gündeme getirilmesi ve bu şekliyle yasalaşmasının önümüzdeki ay yapılacak oda genel kurullarına ve bu genel kurullarda belirlenecek Birlik Genel Kurul temsilcileri üzerinden Birlik Genel Kuruluna müdahale amacını taşıdığı açıktır. Bu hafta sonu, yani iki gün sonra, Konya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının genel kurul toplantısı yapılacaktır. Sayın Başkanım, oda başkanımız ve yönetici arkadaşlarımız, şu anda Mecliste acaba ne olacak, bunu beklemekteler. Açıkçası ne olacak şimdi? Bu kanun yetişecek mi? Sayın Cumhurbaşkanımız hiç incelemeyecek mi, hemen imzalayacak mı? Yani, böyle bir garantimiz mi var? Bütün odaların gözü, kulağı burada. Görüşülen tasarı, bu yönüyle hukuk kurallarına, hakkaniyete uygun düşmemekte, karmaşaya yol açacak nitelik taşımaktadır.

Tasarı, bugün itibarıyla Türkiye genelinde sayıları 74 bin civarında olan meslek mensuplarının yaşadıkları sorunlara çözüm getirecek hükümler ihtiva etmemektedir. Kronikleşmiş hâle gelen meslek sorunlarının çözüm yolları mesleğin sahipleriyle birlikte üretilmelidir. Meslek mensupları devletle mükellef arasında köprüdür. Bu köprünün zayıflatılması, kayıt dışına güç, vergi gelirine darbe demektir.

Tasarı, meslek mensupları arasındaki haksız rekabet, mesleğe girişle ilgili sorunlar, yetki karmaşası, tahsilat gibi sorunlara çözüm getirmiyor. Mesleğin yüksek standartlara kavuşturulmasını sağlayacak düzenleme yapılmalıdır. Alelacele hazırlandığı belli olan bu tasarının, meslek mensuplarının sorunlarına çözüm getirecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekli görülmektedir. Yeminli mali müşavirlerin tasdikten doğan sorumlulukları yeniden düzenlenmelidir.

Ayrıca, kısa süre içerisinde 3568 sayılı Kanun’da tekrar bir değişikliğe gidilmemesi için, içeriğinde meslek mensuplarını ilgilendiren birçok hüküm taşıyan ve hâlen Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nın yasalaşmasından sonra yeni duruma göre kapsamlı bir düzenlemenin yapılmasının daha uygun olacağını düşünmekteyim.

Değerli arkadaşlarım, tasarıda, oda ve birlik yönetim, denetim ve disiplin kuruluna seçilecek üyelerin fiilî çalışanlar arasından seçilmesi hususu düzenlenmektedir. Bu hüküm, odalara aidatlarını ödeyen ve seçme hakkı bulunan birçok üyenin seçilme hakkının elinden alınması anlamını taşımakta olup hukuka ve demokratik teamüllere uygun bulunmamaktadır. Sanki eski Roma hukuku. Vatandaşın seçme hakkı var, asillerin seçilme hakkı. Burada da maalesef üyelerin bir kısmının, fiilen çalışmayanların seçilme hakkı elinden alınmaktadır. Buna hakkımız yok.

Yine tasarıyla kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlik sınavını vermiş olanlar için yeminli mali müşavirlik sınav şartı aranmamasına dair kanunda yer alan hüküm kaldırılmaktadır. Zorlu bir sınav sürecini başarıyla geçerek devleti temsil etme görev ve yetkisi tanınan denetim elemanlarının görevleriyle ilgili konularda tekrar sınava tabi tutulmasının nedeni anlaşılamamaktadır. Böylelikle denetim elemanlarının mesleki yeterlikleri sorgulanır hâle getirilmektedir. Şunu anlıyoruz: AKP Hükûmeti denetimi sevmemekte, müfettişi sevmemektedir. Ben, yıllarca denetim elemanlığı yapan bir arkadaşınız olarak net söylüyorum: Denetim elemanları hiçbir dönemde bu kadar baskı görmemiştir, bu denli yıldırma politikası uygulanmamıştır. Zaten “Sizi kapatacağız.” demek başlı başına bir baskıdır. Denetimi iç ettiniz, adına da “iç denetim” dediniz zaten. Yolsuzlukla mücadele dediniz, ama yolsuzluklarla mücadele edenlerle mücadele ediyorsunuz.

Bu arada, bu hafta Denetim Haftası. Tüm denetim elemanlarının Denetim Haftası’nı kutluyorum. Denetim elemanlarına aileleriyle birlikte sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler temenni ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, tasarıyla 3500 sayılı Kanun’a eklenmesi öngörülen geçici maddede de kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlik sınavını vermiş olanların on yılını tamamlamış olanlar için yeminli mali müşavirlik sınav şartı aranmaması öngörülmektedir. Yani yeterliğini vermiş, on yılını doldurmamış olan denetim elemanları yeminli mali müşavirlik sınavına girecekler. Hâlbuki 3568 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesinin üçüncü fıkrası çok açık. Mesleki yeterlik sınavını vermiş olanlar için yeminli mali müşavirlik sınav şartını aramamaktadır. Hüküm çok açık. Buna göre, bugün itibarıyla yeterlik sınavını vermiş olup on yılını tamamlamayı bekleyenlerin kazanılmış hakkı elinden alınmaktadır. Buna hakkımız yok. Bu, tam anlamıyla hak ve hukuk tanımazlıktır. Yardımcılık sınavını kazanarak ataması yapılan ve henüz yeterlik sınavını vermemiş olanların bile bu görevleri tercih nedenleri dikkate alındığında, haklarının ihlali söz konusudur.

Değerli arkadaşlarım, Maliye Bakanlığı hesap uzmanlığı sınavını kazanan bir arkadaşımız, maliye müfettişliği sınavını kazanan bir arkadaşımız başka bakanlık ve kurumların sınavlarını da kazanmakta ama tercihini Maliye Bakanlığı hesap uzmanlığı veya müfettişliği yönünde kullanmaktadır. Tabii bu tercihini kullanmasında etkenlerden birisi de budur. Yani bunu göz ardı edemeyiz. Yani şu anda muavin olan arkadaşlarımızın bile, bana göre, haklarını elinden alıyoruz. Kaldı ki yeterlik sınavını vermiş, henüz on yılını dolduramamış arkadaşlarımızın hakkını elinden almak tamamen Anayasa’ya aykırı. Buna kesinlikle bizim hakkımız yok diyorum.

Bu hüküm, Anayasa’mızın 2’nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Hukuk devleti ilkesinin ön koşullarından biri olan hukuk güvenliğiyle kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Hukuk güvenliği ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Bu konuda Anayasa Mahkemesinin emsal kararları bulunmaktadır. Son bir örnek verebilirim: 7 Şubat 2008 tarihli 2005/38 esas, 2008/53 sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı, bu konuda emsal teşkil edecek bir karardır. Bu nedenle, diyoruz ki: Gelin -bu geçici maddede önerge vereceğiz zaten- özellikle yeterlik sınavını vermiş, on yılını tamamlayamamış arkadaşlarımızın bu haklarını ellerinden almayalım.

Tekrar söylüyorum: Kanun’daki hüküm çok açık. Yeminli mali müşavirlik sınavı ile yeterlik sınavı denk tutulmaktadır. Şimdi, yeterlik sınavını vermiş bir kişi, hâliyle yeminli mali müşavirlik sınavını vermiş anlamı taşır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın.

MUSTAFA KALAYCI (Devamla) – Hâlbuki on yıllık süre ayrıdır. Yeminli mali müşavirlik sınavına tabi tutmanın burada anlamı yok. Yani on yıl bekleme kanundan gelen bir bekleme süresidir. Yeterlik sınavı yeminli mali müşavirlik sınavının yerine geçmelidir. Bu haksızlığı yapmayalım diyorum.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.

Şahıslar adına ikinci söz Bursa Milletvekili Sayın Sedat Kızılcıklı’da.

Buyurun Sayın Kızılcıklı. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 216 sıra sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, Mali Müşavirler Yasası -3568 sayılı Yasa- 1989 yılında çıkarıldı ve o yıldan sonra üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadı. Tabii, muhasebecilerin, mali müşavirlerin, yeminli mali müşavirlerin, ekonomiyi kayda almak gibi, işletmelerin mali tablolarını düzenlemek gibi ve mevcut yasalara uygun bir şekilde bu işletmelerin defter kayıtlarını tutmak gibi görevleri ve sorumlulukları var. Bugüne kadar üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadığı ifade edilmiş olsa da biz, 22’nci Dönem Meclisi olarak bir mali tatili çıkardık ve meslek mensuplarımıza bu anlamda çok önemli bir kolaylık getirdik ve dünyada eşi benzeri olmayan mali tatili 22’nci Dönem Meclisi çıkarmak suretiyle bu mesleğe önemli bir katkı yapmıştır diye düşünüyorum. Çünkü mali tatilden önce ağır iş yüküyle bunalan meslektaşlarımız bu anlamda bir rahatlamaya girmiştir.

Bu tasarı da çok uzun yıllar -3568’den sonra uzun yıllar- yapılan denemeleri ortaya koyduktan sonra, eksiklikleri gidermek ve mesleği uluslararası standartlara yükseltmek ve eğitimi de sürekli hâle getirmek amacıyla düzenlenmiştir.

Bu tasarıya baktığımızda, gerçekten, meslektaşlarımız adına, mesleğimiz adına, son yıllarda tartıştığımız ve bir türlü düzenleme fırsatı bulamadığımız birçok olumlu gelişmenin ve düzenlemenin bu tasarıda yer aldığını görüyoruz. Bunlardan bir tanesi, meslekte unvan birleştirilmesi. Biz bunu yıllarca konuştuk. Hem “serbest muhasebeci”, hem “serbest muhasebeci mali müşavir” hem de “yeminli mali müşavir” şeklindeki düzenlemenin “serbest muhasebeci mali müşavir” ve “yeminli mali müşavir” şeklinde düzenlenmesini ve böyle bir kolaylığın getirilmesini ifade ettik ve bu tasarıda bunu buluyoruz, buna da son derece seviniyoruz.

Tabii bu arada, serbest muhasebecilik yapan arkadaşlarımızın da hakları bu tasarıda korunuyor. Onların da mali müşavir olabilmesi için, iki yıl içerisinde 5 kere sınav hakkı kendilerine veriliyor, burada başarılı olanlar mali müşavir olarak bundan sonraki mesleki hayatlarına devam edecekken serbest muhasebeci olarak kalanlar da yine herhangi bir hak kaybına uğramadan bu unvanlarını devam ettirme imkânına kavuşuyorlar.

Yine yeminli mali müşavirlik ve serbest muhasebecilik mali müşavirlik sınavına girmeden bazı meslek mensuplarına muafiyetler getirilmişti. Bu da çeşitli çelişkilere sebebiyet veriyor ve haksızlıkları ortaya getiriyordu. Bununla ilgili yapılan bir düzenlemeyle de artık muafiyetler ortadan kaldırılıyor ve herkese sınav hakkı getiriliyor, sınav mecburiyeti getiriliyor. Bu da doğru bir adım olarak görülmektedir.

Değerli arkadaşlar, biz oda genel kurullarımızı iki yılda bir yapıyoruz ama aslında mali müşavirler, maalesef, her yıl genel kurul yapıyor. Çünkü iki yılda bir seçimli genel kurul yapıyoruz fakat bir sonraki yıl da mali genel kurul yapıyoruz. Dolayısıyla, bizim Mali Müşavirler Odası, bir yıl mali genel kurul bir yıl seçimli genel kurul diğer yıl gene mali genel kurul ondan sonraki yıl seçimli genel kurul yapmak suretiyle, her sene genel kurul yapan bir oda hâline gelmiştir ve iki yıl da kısa bir süredir, iki yılda genel kurulların yapılması çok doğru olmamaktadır. Dolayısıyla, bu tasarıda bu üç yıla yükseltilmektedir ve mali genel kurul ortadan, mecburiyet ortadan kaldırılmaktadır. Böylelikle, sürekli genel kurul yapan ve bütün mesaisini, enerjisini âdeta genel kurula harcayan yönetim anlayışı artık ortadan kalkmaktadır. Üç yılda bir genel kurul yapılmaktadır.

Tabii, oda başkanlığı yapanların da sürelerine bir sınırlama getirilmektedir. Üç yıla yükseltilirken onların da süreleri -bundan sonra uygulanmak suretiyle, bugünü kadar kazanılmış haklara gene dokunulmadan- iki dönem üst üste bu görevi yapanlara iki dönem geçmediği sürece tekrar başkanlık yapma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Böylelikle, yönetimde de bir değişim, yeni bir yenilenme meydana getirilmektedir ve o üç yıla yayılmasıyla birlikte de en az altı sene görev yapma imkânı getirilmektedir.

Yine, yeminli mali müşavirlik sınavları bir komisyon tarafından yürütülüyordu, 7 kişilik bir komisyon tarafından yürütülüyordu. Burada da mesleğimiz adına getirilen tasarıda olumlu gelişme vardır. Çünkü bundan önce YÖK bu komisyona 3 tane üye verirdi, Maliye Bakanlığı 2 üye verirdi, TÜRMOB da 2 üye verirdi. Şimdi TÜRMOB’un üye sayısı 3’e çıkarılmak suretiyle, en fazla üye TÜRMOB’a verilmek suretiyle, üst yönetimimize bu konuda daha fazla yetki verilmektedir. Bu da çok olumlu bir gelişme ve o komisyonda TÜRMOB’un ağırlığını artıracak bir gelişme olarak görülmektedir diye düşünüyorum.

Delege sayımız: 2 binleri aşkın bir delege sayısıyla TÜRMOB genel kurullarını yapıyoruz. Çok fazla bir delege sayısıyla TÜRMOB genel kurullarını yapıyoruz. Çünkü 1989 yılında çıkarılan yasayla, 3568 sayılı Yasa’yla 25 üyeye 1 delege verildiği için bu delege sayılarına ulaşıldı. Şimdi, biz, bunu… 75 üyeye bir delege verilmek suretiyle, üye sayısını, delege sayısını binli rakamlarda tutmak bu tasarıda amaçlanmıştır. Önümüzdeki seçimde, 60 üyeye 1 delege ama genel olarak 75 üyeye 1 delege vermek suretiyle, o delege sayısındaki yüksekliği de makul seviyelere düşürmüş olacağız. Hem de odalarımızın, TÜRMOB’umuzun ağırlığını ortadan kaldırmayacak şekilde bir durum da ortaya çıkacak.

Tabii, sürekli eğitim yapan kuruluş hâline gelecek TÜRMOB ve meslektaşlarımız sürekli eğitim almaya başlayacak. Çünkü bizim mesleğimizde yasalar çok değişir, yönetmelikler çok değişir, genelgeler çok değişir ve sürekli kendinizi yenilemek zorunda kalırsınız. Fakat oturduğunuz yerden, bir yerlerden yardım almadan, kendinizi sürekli yenilemeniz çok mümkün değildir. O yüzden bu konuda TÜRMOB’dan destek almak, odalardan destek almak ve bunları takip etmek, bu yenilikleri yerinde öğrenmek, sürekli takip etmek gerekir. Bu getirilen yasayla da eğitim sürekli hâle getirilmiş ve buraya katılım da mecbur hâle getirilmiştir. Bu anlamda da çok önemli bir çalışma olmuştur.

Tabii, zaman zaman şu da ifade edilmiştir burada: “Bizim en üst kurulumuz TÜRMOB’dur.” TÜRMOB’un görüşlerinin dikkate alınmadığı şeklinde ifadelerde bulunulmuştur. Bunun böyle olmadığı herkes tarafından bilinmektedir. Çünkü Maliye Bakanlığı bu tasarıyı hazırladıktan sonra TÜRMOB Genel Kuruluna vermiştir üzerinde çalışın diye. TÜRMOB Genel Kurulu defalarca başkanlar toplantısı yapmıştır. Başkanlarıyla bir araya gelmiştir, oda başkanlarıyla bir araya gelmiştir ve bununla ilgili öneriler paketi hazırlamıştır, hatta kitapçık hazırlamıştır.

Plan ve Bütçe Komisyonundaki bütün görüşmelere TÜRMOB’un yetkilileri, Başkanıyla birlikte katılmıştır. Alt komisyon diyebileceğimiz çalışma grubu toplantılarına da yine TÜRMOB kesintisiz katılmıştır. Orada her maddeyle ilgili, hem geneliyle ilgili hem de her maddeyle ilgili önerisini, eleştirisi varsa eleştirisini, katıldığı katılmadığı noktaları tek tek ifade etmiştir. Hem Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri hem de çalışma grubunun çok değerli üyeleri bunu çok yakından takip etmiştir. TÜRMOB’un da yetkilileri bunun böyle olduğunu bilmektedir. Eğer böyle olmasaydı, Maliye Bakanlığı TÜRMOB’dan habersiz böyle bir çalışma yapmış olsaydı, TÜRMOB bir kitapçık falan bastıramazdı, oda başkanlarıyla bu konuda toplantılar yapamazdı. Ama bu konuda çok açık, şeffaf bir süreç bu süre içerisinde sürdürülmüştür ve herkese bilgi verilmiştir, herkes bilgilendirilmiştir, bu bilgiler ışığında çalışmalar yapılmıştır. Tabii, bunların hepsinin TÜRMOB’a katkısı vardır, meslek mensubumuza katkısı vardır. Bunun gibi daha birçok olumlu katkıyı bu tasarıda görmekteyiz.

Yasalaşırsa, kanunlaşırsa mesleğimize olumlu katkılar sağlayacağını ifade ediyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kızılcıklı.

Şimdi, yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.

Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çok önemli, yine bizim de mesleğimizle ilgili bir yasa tasarısı görüşülürken yine AKP kendi eski geleneğine devam ediyor. Bütün maddelerde söz almış, bütün her yerde önergeleri vermiş, konuşma hakkımız ortadan kaldırılmıştır.

Şimdi ben Hükûmete soruyorum: Kemal Unakıtan’ın, Erdoğan’ın, bakanların çocuklarının ve kendilerinin ortak olduğu şirketlerin hesapları incelenmiş midir? İncelenmişse herhangi bir matrah farkı bulunmuş mudur? Bunu açıklarlar mı?

Ayrıca da bu Hükûmetin bazı bakanları bazı kişilerin adalarında yazlarını geçirmektedir, yatlarına binmektedirler. Bu kişilerin de hesapları incelenmiş midir?  Bir matrah farkı bulunmuş mudur? Bunu öğrenmek istiyorum.

Ayrıca, bu Birlik Yönetim Kurulunda 4 bin kişiyi 5 kişi temsil etmekte, 70 bin tane kişiyi de 4 kişi temsil etmektedir. Bu adaletsiz bir durum değil midir? Bu Kanun’un amacı… Tabii, 1989 yılında çıkınca o zaman daha ön, herhangi bir… İlk çıkan kanun tabii ki adaletsiz olabilir. Ama bu Kanun aşağı yukarı on dokuz yıldır uygulandığına göre yeni bir hak ve adalet duygularına göre düzenlenmesi lazım.

Ayrıca, kamu kurumu niteliğindeki meslek kurumu olan bu TÜRMOB neden aynı durumdaki başka kamu kurumu niteliğindeki meslek kurumları gibi bağımsız hareket etmemekte? Mesela barolar kendi ücretlerini kendileri belirlemektedir. Bu kurum niye kendi ücretlerini kendi belirlemiyor? Gerçi Bakanlıkların bir vesayet denetimi var ama bu vesayet denetimi birçok meslek kuruluşlarında çok az, ama özellikle bu meslek kurulunda çok sert ve âdeta meslek mensuplarına, yöneticilerine bu konuda bir yetki de tanımamaktadır. Bu konuda Bakanlık bu meslek grubunun kendi ücretlerini tespit etme konusunda bir yetki tanıyacak mıdır?

Teşekkür ederim efendim.

BAŞKAN – Sayın Mert…

HÜSEYİN MERT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Aracılığınızla Sayın Bakanıma şunları sormak istiyorum:

Yasayla serbest muhasebecilik kavramı ortadan kalkıyor. Serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik olarak kalıyor. Mesleğin ismini de, daha doğrusu yasanın ismini de “serbest muhasebeci mali müşavirlik” yerine yalnızca “mali müşavirlik” olarak değiştirmeyi düşünüyor musunuz?

Bir de yine tasarıyla, kamuda çalışanlarla fiilî olarak mesleği yapmayanların giriş aidatlarında yüzde 50’lik bir indirim söz konusu. Bu, daha sonra mesleğe girdiklerinde diğer bu parayı ödeyenlerle arasında bir haksız rekabet yaratmayacak mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Öztürk

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin yap-işlet-devret modeliyle ilgili kanun tasarısının önüne alınmasında, TÜRMOB’un mevcut mevzuata göre hafta sonundan itibaren başlatacağı oda seçimleri etkili olmuş mudur?

Hükûmetin sivil toplum örgütlerinin yönetimini ele geçirmek üzere yasama yetkisini kötüye kullanması etik midir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakan…

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Genç, bakan çocuklarının şirketlerinin incelenip incelenmemesini sordu. Ne kadar matrah farkı… İncelenmişse matrah farkı çıkmış mı, çıkmamış mı ve bir de bu çocukların bazılarının yatlarında gezdiğini, onların da hesaplarının incelenip incelenmediğini sordu.

Sayın Genç çok iyi biliyor ki vergi kanunlarında mahremiyet diye bir konu var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bunun mahremiyetle ilgisi yok. İnceleniyor mu incelenmiyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Var, var.

Sen o konuyu bir incele de gel yani Sayın Genç. Sen kendi kafana göre şey etmiyorsun, kanun böyle diyor.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Siyasi etiğe uymuyor.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Şimdi, kim kimin yatında gezmiş, bir de onu söylerse Genç, şunu da bir öğrenelim bakalım. Yani böyle, kafadan atma diyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ramsey’in adasına gidip yazını geçiriyor.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Geliyor burada, öyle, kafadan atıyor, sallıyor bir şey.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Söylüyor, söylüyor.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Ondan sonra da birisine bir çamur atıyor, ondan sonra sen ne dersen de.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ne çamuru?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Söylüyor bak, söylüyor.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Olmaz böyle şey! Öyle, oturduğun yerde…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hesapları incelendi mi incelenmedi mi? Soruyorum.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Bak, ben seni dinledim Sayın Genç, dinlemeyi öğren.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bana cevap ver hadi sen.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ramsey diyor, Ramsey.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Dinlemeyi bir öğrenin. Bakın, bu sıralarda oturuyorsunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Dinlemeyi bir öğren.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama sen de cevap vermeyi öğren.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Ben konuştum mu? Siz konuşurken ben konuştum mu? Ben dinledim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama ben usulüne göre konuşuyorum.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Haa, sen usulüne göre konuşuyorsun, biz usulüne aykırı… Yok, dinle.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen de dinlenecek şeyler söyle.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Usul öyle… Usul öyle… Birisi konuşurken diğeri dinler. Yani tekrar tekrar anlatmayalım.

Şimdi, öyle, kafadan sallama işleri bırak artık.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kafadan sallayan sensin.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yahu söyledi. Duymazlıktan niye geliyorsun? Söyledi.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Neydi? Kim kimin yatında…

BAŞKAN – Sayın Bakan, sorulara cevap verin.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Peki.

Şimdi…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tabii, damarına dokundu mu böyle konuşuyorsun. Çocukların mısır ithal ederse vergisini vermezsin. Ondan sonra…

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Şimdi, Sayın Başkan, bir de…

BAŞKAN – Sayın Genç… Sayın Genç, Sayın Bakan sorulara cevap versin.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – “Diğer bazı sivil toplum örgütlerinde, mesela barolar da kendi ücretlerini kendi tespit ediyor, burada da kendi ücretlerini kendileri tespit edemiyor. Buna da bir yetki verecek misiniz?” diye sordu. Şimdi, bu TÜRMOB’un konusu, ücretler konusunda, Maliye, TÜRMOB gerekli çalışmaları yapıyor ve Maliye Bakanlığına bunu onay için gönderiyor. Yani, Maliye Bakanlığı burada ücretler şu olacaktır demiyor. Bunun çalışmasını TÜRMOB yapıyor, TÜRMOB bu teklifini Maliye Bakanlığına sunuyor. Dolayısıyla Maliye Bakanlığı ile birlikte bunu tespit etmiş oluyorlar ve burada, tabii, bir inceleme işini görüyor. İnceleme işini görürken de Maliye Bakanlığıyla mükellefler arasında bir köprü vazifesini görüyor. Dolayısıyla, buradaki ücretlerde de Maliye Bakanının muhakkak surette son sözü söyleme hakkı vardır diye düşünüyorum.

Sayın Mert “Yasanın adını değiştirecek misiniz?” diyor, bu serbest muhasebecilerin kaldırılması dolayısıyla. Şimdi, serbest muhasebecilik, tabii, kalktığı için bu yasanın isminden de “serbest muhasebecilik” ibaresi kalkıyor. “Aidatlardaki değişiklik adaletsizliğe sebep açıyor.” diye söyledi. Daha önce bu kanun hazırlanırken çeşitli tarafların da düşünceleri alınmış olduğundan herhâlde bir adaletsizlik meydana getirilmiyor burada.

Sayın Öztürk “Oda seçimleri etkili olmuş mudur?” diyor. Değerli arkadaşlar, sürekli olarak oda seçimleri yapılmadan önce bu kanun çıkarılıyor, oda seçimlerini etkileyecek diye düşünülüyor, o şekilde bazı söylemlerde bulunuyor bilhassa muhalefet partisine mensup arkadaşlarımız. Biz, bunu eğer oda seçimlerini çok etkileyecek… Ben Maliye Bakanlığımın altıncı senesindeyim. Şimdiye kadar bunu çoktan yapardık. Bu kadar durmazdık, bu kadar beklemezdik ama bu kanun değiştirilirken seçimlerde, bundan sonraki seçimlerde belki birtakım değişiklikler olabilir de, bundan niye rahatsız oluyorsunuz, ben onu anlamıyorum. Burada gayet adaletli, demokratik bir seçim öneriyoruz biz. Bundan dolayı kimse rahatsızlık duymasın. Burada daha adaletli, daha demokratik, daha fırsat eşitliğine dayanan, karar alma özgürlüğünü getiren ve mesleğin de onurunu yükselten bir durum bu. İlla “Şu olacak.” illa “Bu olacak.” diye değil. Hangisi faydalıysa onu kabul edelim. Onlarla bunların, seçimlerle bu kanunun bir ilgisi yoktur.

O şekilde düşünmenizi ben istirham edeceğim ve hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler…

III.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, toplantı yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Arayacağım.

Sayın Anadol, Sayın Hamzaçebi, Sayın Özyürek, Sayın Mengü, Sayın Öztürk, Sayın Okay, Sayın Köse, Sayın Korkmaz, Sayın Kaptan, Sayın Ünlütepe, Sayın Köktürk, Sayın Gök, Sayın Yağız, Sayın Coşkuner, Sayın Özkan, Sayın Hacaloğlu, Sayın Ağyüz, Sayın Arat, Sayın Karaibrahim, Sayın Ersin, Sayın Aydoğan.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/549) (S. Sayısı: 216) (Devam)

BAŞKAN - Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Birinci bölüm 1 ila 13’üncü maddeleri kapsamaktadır.

Birinci bölüm üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepinizin bildiği gibi, muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğini düzenleyen 3568 sayılı Yasa 1989 yılında yürürlüğe girmiştir. Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten bu yana on dokuz yıllık süre geçmiştir. On dokuz yıllık süre içerisinde Türkiye ekonomisinde önemli bir değişim meydana gelmiştir. Yine, dünyada meydana gelen küreselleşmeye paralel olarak ve tarafı olduğumuz uluslararası anlaşmaların gereği olarak meslek uluslararası rekabete açık bir hâle gelmiştir. Yine, on dokuz yıllık süre içerisinde meslekte örgütlenmenin de getirdiği etkiyle meslekte birtakım sorunlar ortaya çıkmıştır. Bütün bunlar, muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğinde birtakım düzenlemelerin yapılması ihtiyacını ortaya koymuştur.

Ve on dokuz yıllık süreden sonra Hükûmetin hazırlamış olduğu bu tasarıdan, doğal olarak, biraz önce sözünü ettiğim konulara çözüm getirmesi beklenirdi. Ancak ne yazık ki, tasarının yaptığı birkaç ufak tefek diyebileceğimiz düzenleme dışında mesleğin ihtiyaç duyduğu düzenlemeler, değişiklikler bu tasarıda yer almamıştır.

Serbest muhasebeciliğin kaldırılması, meslekte eğitimin zorunlu hâle getirilmesi, odaların ve Birliğin genel kurul sürelerinin iki yıldan üç yıla çıkarılması gibi adımlar şüphesiz olumludur. Ancak mesleğin uluslararası standartlara uyumu, mesleğin uluslararası rekabete açılması konusunda meslek mensuplarının karşılaşacağı risklere karşı birtakım önlemlerin getirilmesi gibi konular bu tasarının hedefi olmaktan çıkmıştır. Bunları bu tasarıda göremiyoruz.

Bu hafta sonu yapılmaya başlanacak olan oda seçimleri ve onun akabinde yapılacak olan TÜRMOB Genel Kurulu bu tasarının daha çok ilgi alanı olmuştur. Ve tasarının önemli düzenlemelerinin oda ve Birlik seçimlerine yönelik düzenlemeler olduğunu görüyoruz. Bu nedenle tasarının bir objektifliğe sahip olduğunu söylemek mümkün değildir.

Hafta sonu yapılacak olan seçimlere tasarının yetiştirilmek kaygısı, bu tasarıyı objektif temeller üzerine oturtarak tartışma imkânını elimizden ne yazık ki almaktadır.

Değerli arkadaşlar, muhasebe ve vergi konuları ülkemizde iç içe girmiş iki konudur. Bunlar gerçekte farklı disiplinler olmasına rağmen, ülkemiz uygulamasında muhasebe konusunun mükellefler tarafından daha çok vergiye uyum şeklinde anlaşılması, bu mesleği vergiye uyumu öncelikli kılan bir mesleğe dönüştürmüştür. Mükellef açısından muhasebe vergiye uyumun bir aracı olarak algılanmaktadır. O nedenle de, Türkiye uygulamasında muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleği, diğer ülkelerdekinden farklı olarak vergiye uyumu birinci planda tutan bir anlayışa sahiptir. Gerçekte olması gereken muhasebe kavramını öne çıkaran bir mesleki örgütlenme ve meslek anlayışıdır. Bu öne çıktığı takdirde meslek gerçekten ayakları üstünde durabilecek bir konuma gelecektir.

Vergiye uyumun birinci planda olması, doğal olarak Maliye Bakanlığını bu konuda mesleğe âdeta görev veren bir konuma getirmiştir. Nitekim, hem 3568 sayılı Yasa’da hem de bu tasarıda Maliye Bakanlığının bu konudaki görevlerine yönelik olarak birtakım düzenlemeleri görüyoruz. Tam tasdik uygulaması gibi, katma değer vergisi iadesi raporu uygulaması gibi hususlar, uygulamalar tamamen Türkiye’ye mahsus uygulamalardır. Bunlar gerçekte bizim dünyada muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğine ülke olarak yaptığımız birer katkıdır.

Değerli arkadaşlar, muhasebe ve mali müşavirlik mesleğinin temel sorunlarını çözme konusunda yaklaşımı olmayan bu tasarının, oda ve birlik seçimlerine yönelik olarak getirmiş olduğu düzenlemeler Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Oda ve Birlik yönetim kurullarında, denetleme kurulunda ve disiplin kurulunda görev alacak olan meslek mensuplarının fiilen çalışanlar listesine kaydolmuş olması şartını aramak, eşitlik ilkesine aykırıdır. Eğer amaç kamu görevlilerinin aynı zamanda bu meslek örgütlerinin yönetimlerinde görev almasını önlemek ise –ki, bunda bir sakınca görülüyor olabilir, bunu anlayışla karşılayabilirim- o takdirde buna yönelik bir düzenleme yaparak konuyu çözmek mümkündür. Ama düzenleme o şekilde yapılmamış, oda üyesi olmakla birlikte fiilen bu işi yapmayan herhangi bir meslek mensubunun oda ve Birlik yönetiminde veya denetiminde veya disiplin kurulunda görev alması engellenmiştir. Bu, Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır.

Mesleğin uluslararası standartlara uyumu konusunda getirmiş olduğu herhangi bir düzenleme yoktur. Tasarının genel gerekçesinde ifade edilen ve geçici 9’uncu maddesi de dâhil olmak üzere bazı maddelerinde uluslararası standartlara uyum adına getirilen düzenlemelerin gerçekte uluslararası standartlara uyumla hiçbir ilgisi yoktur. Örneğin, meslek mensuplarının tamamı için, yani mesleğe yeni girecek olanlar için bir sınav şartı getirilmektedir. Bunu tartışma dışında bırakıyorum. Ama sınav şartı getirilirken, kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisine hâlen sahip olan kişilerin, kamu görevlilerinin veya yasada tanımlanmış olan diğer kişilerin bu haklarının ellerinden alınması hukuk devletine aykırıdır. Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisine sahip olduğu hâlde henüz meslekte on yıllık bekleme süresini doldurmadığı için meslek mensubu olma hak ve yetkisini kazanamamış olan kişilere sınav zorunluluğunun getirilmesi Anayasa’nın hukuk devleti ilkesinin gereği olarak öngörmüş olduğu hukuki güvenlik ilkesine aykırıdır.

Değerli arkadaşlar, hukuki güvenlik hukuk devletinin olmazsa olmaz şartıdır. Hukuki güvenlik demek, vatandaşların, bireylerin tabi olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi ve tutum ve davranışlarını buna göre düzenleyebilmesidir. Mükellefler, vatandaşlar devlete güven duyarlar, güven duymak zorundadırlar. Devlet de bireyin devlete duyduğu bu güveni zedeleyecek adımları atmamak zorundadır. Hukuki güvenlik bunu gerektirir. Hukuk devletinde devlet, vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlar. Ancak, tasarının geçici 9’uncu maddesine baktığımızda, buradaki düzenleme, bizim Anayasa’mızın temel ilkeleri arasında yer alan hukuk güvenliği ilkesine aykırıdır. Üç yılı bitirdiği hâlde, yani vergi inceleme yetkisi veren mesleklere girip üç yıllık muavinlik süresinden sonra yeterlilik sınavını kazanan meslek mensuplarının on yılı doldurmaları hâlinde yeminli mali müşavirlik yetkisini alabilmeleri yönündeki bugünkü yasanın kendilerine vermiş olduğu hak geçici 9’uncu madde düzenlemesiyle ellerinden alınmaktadır. Bunun düzeltilmesi gerekmektedir.

Tasarıda düzeltilmesi gereken birçok konu vardır. Bunlara ilişkin olarak maddelerde önergelerimiz vardır. Ancak, tasarının bu hafta sonu yapılacak olan birtakım oda genel kurulları öncesinde temel yasa kabulüyle burada görüşülecek olması, bunun arkasında Sayın Cumhurbaşkanının bu tasarıyı bu hafta sonuna kadar imzalayacak olması gibi bir varsayımı da akla getiriyor. Ben, Sayın Cumhurbaşkanının böyle bir varsayıma dayalı olarak, Hükûmetin aklındaki böyle bir varsayıma dayalı olarak, yasayı incelemeden imzalayacağı kanaatinde değilim. En azından bu umutta olmak istiyorum, bu umudu taşımak istiyorum.

Yasanın geçici 9’uncu maddesi ve oda ve birliklerin yönetim ve denetim kurullarında çalışanlar listesine kaydolanların ancak bu kurullarda görev alabilmesine yönelik düzenlemeleri Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır.

Bunu ifade ederek sözlerimi burada bitiriyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekili Sayın Beytullah Asil, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, çalışanların yarın kutlayacakları 1 Mayıs Emek Bayramı’nı kutluyorum, kutlu olsun. İnşallah, bundan sonraki 1 Mayıslar, emeğin önündeki örgütlenme özgürlüğünü sınırlayan yasal engellerin ortadan kaldırıldığı günler olur diyor, hepsinin 1 Mayıs Emek Bayramı’nı kutluyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 216 sıra sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, birinci bölüm ile ilgili, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına görüşlerimizi ifade için söz aldım. Grubum ve şahsım adına yüce heyeti saygıyla selamlarım.

Kısa adı TÜRMOB olan Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğinin İnternet sayfasındaki şu sözleri ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum: “Meslekte uzlaşmanın adı kâr, meslekte siyasetin sonu zarardır.” diyen bir meslek kuruluşu var karşımızda. Siz, kanun koyucu olarak, yetmiş sekiz oda ve bu odaların üst örgütleri TÜRMOB’un katkısını almadan, bu yasa tasarısını alelacele ve bu kanunu oluşturacak milletin vekillerinin incelemesine dahi fırsat tanımadan önümüze getiriyorsunuz. Tasarının mesleği sürdürenlerin katkısına başvurmadan hazırlanması, tasarıyı, ekonomimizin önündeki en büyük sorun olan kayıt dışıyla daha güçlü mücadeleyi destekleyecek altyapıyı sağlayacak ruhtan yoksun bırakmıştır.

Değerli milletvekilleri, bazı iktidar milletvekillerinin ve grup başkanının ifade ettiği gibi, meslek odalarıyla sağlanan uzlaşma sonucu onların görüşleri alınarak hazırlandığı ifade edildi. Oysa bugün, İnternet sitesinde Meclisten de umutlarını kesmişler, Sayın Cumhurbaşkanına bir açık mektup yayınlamışlar:

“Ülkemiz, dünyadaki gelişmelerin de etkisiyle keskin bir virajı almaya çalışmaktadır.

2002’den bu yana küresel çaptaki iyileşmenin ve kaynak bolluğunun elverişli ortamını değerlendiren Hükûmet başta (…) Türkiye'nin bütün ekonomik ve sosyal dinamikleri bu dönemde zorlu bir sınav verecektir. Takdir ettiğiniz gibi bu dönem, isabetli kararların alınmasını zorunlu kılmaktadır. İstihdamı daraltıcı politikalar yerine özendirici önlemlerin alınması yaşamsal önem taşımaktadır. Krizden en az zarar ile çıkılması için (B) planı hazırlanırken toplumsal uzlaşma zemininin zorlanması başarıyı artıracaktır.

Bu gelişmelere paralel olarak, pek çok alanda, uluslararası gelişmelere uyum açısından da önem taşıyan ve ekonomik yaşamı yakından ilgilendiren yasal düzenlemelerin, yaşam bulması söz konusudur.

Bu çerçevede, Türk Ticaret Kanunu’ndaki değişiklik, Uluslararası Muhasebe Standartları, Basel II gibi muhasebe/denetim mesleğini yeniden yapılandıran düzenlemelerin yanı sıra sosyal güvenlik reformu gibi yine uygulamada işleyişi etkileyecek ve değiştirecek yasalar söz konusudur.

Örnekleri artırılabilecek bu yasal düzenlemeler, muhasebe mesleğinin iş yükünü bu dönemde ağırlaştırmaktadır.

Siyasi erkten bağımsız olarak uzun vadeli stratejilerle üretim yapan, sanayi ve hizmet kuruluşları kadar önem taşıyan meslek kuruluşları, bu dönemde, eğitim faaliyetleri ve yayınlarıyla mesleği sürdürenlere rehberlik etmekte, mesleğini ve mesleğini ve meslek mensubunu geliştirmeye çalışmaktadır.

Muhasebe camiası, tahsilat, haksız rekabet, sürekli değişen mevzuat nedeniyle ağırlaşan iş yüküyle baş etmeye çalışmaktadır.

Böylesi bir dönemde, mesleğin sorunlarına çözüm getirmekten uzak, kayıt dışıyla mücadele ruhunu taşımayan ve bu yönleriyle beklentileri karşılamayan muhasebecilik mesleği yasasının odalarda seçimlere birkaç gün kala değiştirilmesi kabul edilemez. (…)

Meslek örgütleri, demokratik işleyişin vazgeçilmezi olan sivil toplumun da temel taşıdırlar ve varlık nedenleri gereği özerk olmak durumundadır.

Ekonomik ve sosyal yaşamda işleyişi yakından ilgilendiren sorunlarla boğuşan, Gelir İdaresinin doğal müttefiki konumundaki, 74 bin kişilik büyük ve güçlü bir aileyi temsil eden muhasebeci, mali müşavirlerin, kendi çalışma alanları düzenlenirken söz hakları olduğunu düşünüyoruz.

Hükûmetin de oda seçimlerinden çok mesleki sorunları masaya yatırma ortamı yaratmasının gerektiği kanısındayız.

Yakın dönemde fonksiyonu artacak olan muhasebe/denetim mesleği, aynı koşullardaki iki şirketin kredilendirilmesi sürecinde, şeffaflık doğrultusunda kamuoyunun bilgilendirilmesinde etkin olacaktır.

Ekonomi için yaşamsal önem taşıyan konularda, sorunlara taraflarıyla çözüm aranması gerektiğine inanıyoruz. Bu yolla, verimli çalışma ortamının sağlanması için isabetli kararlar alınarak başarıya ulaşılacaktır.

Aksi takdirde, odalarda iktidarın seçim zaferi, ekonomide kayıp anlamına gelecektir.

Katkımız alınmadan hazırlanan ve beklentileri karşılamaktan uzak 3568 sayılı Yasa’da değişiklik hakkındaki tasarının yeniden ele alınması yönündeki hassasiyetimize destek olacağınızı umuyor, sağduyunuza inanıyoruz.” diyorlar.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz aylarda burada Futbol Federasyonu Yasası’nı görüştük. Orada isim de vermek suretiyle “Bu yasa tasarısı falancanın Federasyon Başkanlığına getirilme yasasıdır.” demiştim, “Gelin, bu yüce Meclisi bu tür işlere alet etmeyin.” demiştim, sonucun ne olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Yasa tasarısı üzerindeki itirazlarımız dikkate alınmadan kanunlaştı, söylediklerimiz aynen çıktı. O falanca da başkanlığa seçildi, o falancayı başkan yapmak için kulüp başkanları ile yaşanan diyalogları da hepiniz takip ettiniz.

Değerli milletvekilleri, AKP bu yasa tasarısı ile de aynı hatayı bir kez daha tekrarlamaktadır. Ekonominin içinde bulunduğu hassas dönemde mesleğin sorunlarına çözüm getirmekten uzak, kayıt dışıyla mücadele ruhu taşımayan, bu yönleri ile beklentileri karşılamayan, muhasebecilik mesleği yasasını odalarda seçimlere birkaç gün kala değiştirmeye çalışmasını kabul edebilir miyiz? Futbolda İktidarın seçim zaferi uzun vadede Türk futbolunda kayıp anlamına gelmiştir, odalarda da İktidarın seçim zaferi ekonomide kayıp anlamına gelecektir.

Bütün bu nedenlerle tasarı geri çekilmelidir. Tasarı TÜRMOB’un ve yetmiş sekiz meslek odasının katkılarıyla yeniden ele alınmalı ve zenginleştirilmelidir. Seçimler öncesi kaos yaratılmamalıdır. Türk milletinin temsilcileri olan bizlerin de tasarıyı inceleme ve değerlendirme yapabilmemize imkân tanınacak bir sürede Meclis gündemine tekrar getirilmelidir diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Asil.

Adalet ve Kalkınma Partisinden talep yok.

Şahıslar adına, Sivas Milletvekili Sayın Mehmet Mustafa Açıkalın.

Buyurun Sayın Açıkalın. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere bu tasarı, yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar, aşağı yukarı yirmi yıla yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen ilk defa bir değişikliğe konu olmaktadır. Bu tasarı, bir taraftan üyelerin statülerinin iç mevzuata uydurulması, diğer taraftan uluslararası standartlara getirilmesi istikametinde düzenlemeler yapmakta; aynı şekilde, üyelerin odada temsillerine ilişkin değişiklikler içermekte; bir taraftan da odaların ve birlik organlarının teşekkülü, çalışma süreleri hakkında değişiklikler getirmektedir.

Her şeyden önce şunu ifade etmek gerekirse, 3568 sayılı Kanun, yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar geçen süre içerisinde, meslek mensuplarının yaptığı çalışmalar sayesinde vergi sahasında önemli iyileşmelere, değişikliklere konu olmuştur. Başlıca, bu meslek mensuplarının gayreti sayesinde, kayıt dışı ekonomiyle mücadelede mesafe alınmıştır, dolaylı olarak vergi tahsilatlarının artırılmasında mesafe kazanılmıştır. Aynı şekilde, Maliye Bakanlığı ve kamu üzerindeki vergi inceleme yükünün bu elemanlar tarafından yerine getirilmesi sayesinde azalma olmuştur. Diğer yandan, bu meslek mensuplarının yerine getirdikleri önemli görevlerden bir tanesi, tam tasdik yanında, ihracatta katma değer vergisi iadesi olması hasebiyle, Türkiye’de ihracatın önemli ölçüde gelişmesine de katkıda bulunmuştur. Aynı şekilde, bu meslek mensuplarının yerine getirdiği görevler sayesinde, mali tabloların uluslararası standartlara uygun hâle getirilmesi, karşılaştırılabilir olması, fiilî durumu yansıtması, şeffaf olması sayesinde, Türk işletmelerinin uluslararası işletmeler tarafından satın alınmasında veya bu işletmelerin uluslararası işletmelerle birleşmesinde kolaylık olmuştur, daha doğrusu bu işletmelerin uluslararası düzeyde satılabilir hâle gelmesinde bir standart oluşmuştur.

Başlangıçta ifade ettiğim üzere, üyelere ilişkin düzenlemeler iç mevzuatta daha önce yapılmış bulunan ve hâlen yapılmakta olan düzenlemelere adapte edilme mahiyetindedir. Bunlardan birincisi: Türk Ceza Kanunu’nda geçmiş dönemde önemli ölçüde değişiklikler yapılmıştır. Muhtelif kanunlarda Türk Ceza Kanunu’nun hükümlerini içeren değişiklikler bir paket hâlinde yine geçen Meclis döneminde buradan geçirilmiştir. Bu tasarıda da meslek mensuplarının, meslek mensubu olabilmeye ilişkin Türk Ceza Kanunu’nda yapılmış bulunan değişikliğe adapte olması anlamında 2’nci maddede bir değişiklik yapılmıştır.

Aynı şekilde, Türk Ticaret Kanunu komisyonlardan geçmiştir, Meclis Genel Kurulu gündemine gelmeyi beklemektedir. Türk Ticaret Kanunu’nda yapılmış bulunan değişiklikler meslek mensupları açısından önemli gelişmeleri içermektedir. Bu çerçevede üç ayrı statüden serbest muhasebecilik statüsü kaldırılmakta, Basel-II standardına ulaşmak amacıyla bu tasarıya hükümler konulmuş bulunmaktadır.

Odada temsile ilişkin olarak getirilmiş bulunan değişiklikler: Daha önce de ifade edildiği üzere, Birlik organlarının ve oda organlarının seçim süreleri eşitlenmiştir, standart hâle getirilmiştir, üç yıl olarak belirlenmiştir. Bunların oda organlarında temsil edilebilmeleri için, üye olabilmeleri için hizmeti fiilen yerine getirmeleri, kayıtlı olmak dışında ayrıca hizmeti fiilî olarak yerine getirmeleri şartı konmuş bulunmaktadır.

Diğer yandan, staj süresi tasarıda uzatılmıştır ve eğitim mecburi hâle getirilmiştir. Bu da Türk Ticaret Kanunu’ndaki gerekliliğe uymak amacıyla getirilmiş bir değişikliktir. Odada adaletli ve nispi temsili sağlamak amacıyla delege sayısı -hem de pratik olmak adına- azaltılmıştır. TOBB’la mukayese edildiğinde, çok daha büyük sayıda temsilciye sahip, delegeye sahip olan TOBB’la mukayese edilmeyecek derecede ortaya çıkan bu oda ve birliklerdeki temsilcilik yapısı yeniden düzeltilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum.

Buyurun.

MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin gelişmiş idari yapısındaki dağınıklığa paralel olarak ilçelerde de oda kurulmasına imkân veren düzenleme getirilmiştir. 100 adet oda mensubunun mevcudiyeti hâlinde ve bunların yazılı müracaatı hâlinde ilçeler de oda kurulabilir duruma gelmiştir.

Ayrıca, oda kurmak için gerekli delege sayısı azaltılmıştır. Aynı şekilde, temsilci sayısı konusunda, biraz önce ifade ettiğim üzere, standart olarak 3 ve her 75 üye için de 1 delege seçilmesi standart hâle getirilmiş, ancak, tasarıda, bu ilk seçimde bu geçici olarak, geçici madde hükmüyle 60 olarak belirlenmiştir.

Üye mensuplarının uluslararası standartlara uygun hâle getirilmesinde Basel-II kriterleri ile müktesep hakların korunması arasında bir denge kurulmuştur.

Sürem sona erdiği için sözlerime son veriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Açıkalın.

Şahsı adına ikinci söz Kütahya Milletvekili Sayın Hasan Fehmi Kinay’da.

Buyurun Sayın Kinay. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 216 sıra sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Evet, 72 bin civarında meslek mensubunu ilgilendiren önemli bir yasayı görüşüyoruz. Hangi vesileyle gelirse gelsin, bu tasarıda ihtiva eden düzenlemeler elbette ki değerli meslek mensuplarını memnun edecektir.

Biraz evvel de ifade edildiği gibi, aradan yaklaşık on dokuz yıl geçmiş olmasına rağmen bu 3568 sayılı Yasa dışında herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Yani bu Yasa’nın, meslek mensuplarını on dokuz yıldan beri, gelişmesine rağmen, uluslararası muhasebe standartları gelişmesine rağmen, çok sayıda, mevzuatta değişiklik olmasına rağmen bu anlamda herhangi bir düzenleme yapılmadığı için bu gecikmeyle birlikte artık ele alınması bir zaruri hâl hâline gelmiştir.

Maliye Bakanlığımız yasanın hazırlanması yönünde önemli çalışmalar yapmıştır. Bu meyanda gerek TÜRMOB gerekse diğer ilgili kuruluşlar nezdinde birçok temasta bulunmuştur. Plan ve Bütçe Komisyonunda gerek komisyon çalışmalarında gerekse bu anlamda yasaya biraz daha katkı sağlamak için daha detaylı bir çalışmaya imkân vermek için özel bir çalışma grubu oluşturulmuştur. Bu çalışma grubunda tüm siyasi partilerimize mensup milletvekili arkadaşlarımız görev almışlardır ve yasayı bugün görüştüğümüz rapora bağlamışlardır.

Değerli arkadaşlar, çalışma hayatımın önemli bir bölümünü meslek kuruluşlarında gerek yönetici gerekse temsil sıfatıyla çalışarak geçirdim. Bu nedenle, bu yasanın, bundan önceki 3568 sayılı Yasa’nın gerek Birlik Genel Kurulu gerekse oda ve diğer yönetim ve denetim organlarının çalışma ve işleyişine çok daha fazla katkı sağlayacağına, çok daha fazla işlerlik getireceğine yürekten inanıyorum.

Özellikle şu anda mevcut seçim sisteminde Birlik delege sayısının 2.800 civarında olması başlı başına bu tür çalışmaların yapılmasını engeller bir noktaya çıkmıştır. Tabii ki geçmişte meslek mensubu sayısının azlığı nedeniyle o gün 25 oda üyesine 1 delege imkânı getirilmiştir, ancak bu rakam -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- Birlik çalışmalarını, özellikle Genel Kurul çalışmalarını neredeyse imkânsız hâle getirecek bir boyuta ulaşmıştır. Bu nedenle de bu sayıyı 75 rakamına çıkarmış bulunuyoruz.

Tabii ki burada söz almış olan değerli milletvekili arkadaşlarımız, meslek mensuplarıyla ilgili, özellikle Maliye Bakanlığıyla birlikte yürütülen çalışmalarına, bu noktaya, bu fonksiyonlarına sürekli işaret ettiler. Ancak muhasebe alanı, özellikle benim de içinden geldiğim iş dünyasının çok önem verdiği bir alandır. Ben de müsaadenizle, bu noktada, muhasebecilik alanının iş dünyasıyla ilişkileri noktasına değinmek istiyorum.

Bugün çok sayıda işletme, muhasebeyle ilgili mali tabloların ve kendisine muhasebe alanından getirilecek birçok bilginin işletmesini başarıya ulaştırabilecek önemli bir faktör olduğunu bilir. Eğer işletmesi başarısız noktada ise, firmalar başarısız noktada ise, çoğu zaman muhasebesini yeteri kadar iyi yönetemediği için bu noktaya gelmiştir. Örneğin, eğer bir ürünün fiyatını belirliyorsanız derhâl maliyet muhasebesine yönelmek zorundasınız. Maliyet muhasebesiyle ilgili gerekli bilgileri eğer oluşturacak imkânı vermiyorsa muhasebe yönetiminiz, o hâlde, siz, doğru düzgün bir fiyat dahi oluşturamazsınız. Bu nedenle, meslek mensuplarımızın üstlenmiş olduğu fonksiyon, sadece Maliye Bakanlığımızla olan ilişkileriyle değil, iş dünyasıyla olan ilişkileri açısından da büyük önem taşımaktadır.

Evet, bu yasayla birlikte gerek Birlik organlarının gerekse oda yönetim ve disiplin kurullarının daha demokratik bir seçim süreciyle şekilleneceğini düşünüyoruz. Yasanın meslek mensuplarına hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kinay.

Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

1’inci maddenin başlığını okutuyorum:

SERBEST MUHASEBECİLİK, SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1-

BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve birinci maddesi ile 3568 sayılı kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen cümlede geçen “kısa adı” ibaresinin “adının kısaltılması” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                          Kerim Özkul

                                                                                                               Konya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı tasarının 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

 

Mustafa Özyürek

Ahmet Küçük

Tayfur Süner

 

İstanbul

Çanakkale

Antalya

 

Mevlüt Coşkuner

Ali Rıza Ertemür

Muharrem İnce

 

Isparta

Denizli

Yalova

Madde 1- 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun adı “Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu” olarak, Kanunda geçen “Maliye ve Gümrük Bakanlığı” ibareleri “Maliye Bakanlığı”, “Maliye ve Gümrük Bakanı” ibareleri ise “Maliye Bakanı”, “Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik” ibarelerinin “Mali Müşavir” olarak değiştirilmiş ve Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Birliğin kısa adı TÜRMOB’dur.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Özyürek konuşacaklar.

BAŞKAN – Sayın Özyürek, buyurun.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; önergemizin gerekçesini açıklamak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu yasanın adı çok uzun: “Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Tasarısı.” TÜRMOB’un adı da “Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği.” Telaffuzu bile zor olan bir şey.

Biz diyoruz ki, burada, önergemizde yapmaya çalıştığımız şu: Serbest muhasebecilik kaldırıldığına göre “serbest muhasebeci mali müşavir” unvanını “mali müşavir” şeklinde değiştirelim. Çünkü günlük yaşamda herkes “Sizin göreviniz ne, mesleğiniz ne?” denildiği zaman “Mali müşavir.” der. Bunun başına “serbest muhasebeci mali müşavir” ibaresinin konulması yani “serbest muhasebecilik” ibaresinin konulmasına gerek yok. Eğer bu yapılabilirse, kanunun adı “Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu” olacak. “Serbest muhasebeci mali müşavirlik” unvanı da “mali müşavir” şeklinde olacak. Bu bir kısaltmadır. Hem günlük hayatta kolaylık sağlayacaktır hem yazışmalarda kolaylık sağlayacaktır.

1989’da yasa çıkarken her türlü ilave yapılmaya çalışılmıştır. “Serbest muhasebeci…” Zaten muhasebeci, “serbest”ini niye koyuyorsunuz? Böyle bir yöntem izlenmiş. Şimdi artık buna gerek yok diye düşünüyorum. “Serbest muhasebeci mali müşavir”lerin unvanının “mali müşavir” olarak kısaltılmasını önerdik; kabul etmenizi diliyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özyürek.

Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, benim de önergem vardı. Bu grup önergesi. Milletvekilleri iki önerge veriyor. Bir de benim verdiğim önerge var.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Kamer, otur yerine!

BAŞKAN – Önergeler geliş sırasına göre  alındığı için, sizinki geç geldiğinden işleme alamadık Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama, efendim, geç olmaz… Şimdi, bakın…

BAŞKAN – Bu konu daha evvel de tartışılmıştı Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, tartışma meselesi değil…

BAŞKAN – Evet, diğer önergeyi okutuyorum…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bunlar, sunulan, grup önergesi. Kişisel önerge…

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve birinci maddesi ile 3568 sayılı kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen cümlede geçen “kısa adı” ibaresinin “adının kısaltılması” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                          Kerim Özkul

                                                                                                               Konya

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge sahibi…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanun tekniği açısından uygun görülmüştür.

BAŞKAN – Hükûmetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, siz diyorsunuz ki: “Önerge geç gelmiş.” Şimdi, önerge geç gelmiş var mı efendim?

Şimdi, Sayın Özyürek ve arkadaşlarının verdiği, CHP adına verilen önerge, grup adına verilen önerge.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Aynı şeyi tekrarlıyorsun.

BAŞKAN – Sayın Genç, sizinle bunu daha evvel de yaptık.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama, efendim, rica ederim…

BAŞKAN – Bununla ilgili bir usul tartışması da açtım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, usul tartışması değil…

BAŞKAN – Hatırlayın, yani bunları biz daha evvel konuştuk.

KAMER GENÇ  (Tunceli) – Hayır, bir şey söyleyeyim, yani…

BAŞKAN – Sayın Genç, konuştuk… Konuştuk…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, 91’inci maddede grupların birer önerge verme hakkı var, milletvekilinin de iki önerge verme hakkı var. Şimdi, grubun birisi önerge verdi….

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama, Sayın Başkan, böyle keyfî Meclis yönetilmez ki yani! Böyle olmaz yani!

BAŞKAN – Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeye geçiyoruz.

2’nci madde üzerinde iki önerge vardır. Geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 2 nci maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde geçen “geçmiş olsa” ibaresinin “dolmuş olsa” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                          Kerim Özkul

                                                                                                               Konya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 Sıra Sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinden “milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk” tümcesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

Hakkı Suha Okay

Hüsnü Çöllü

 

İstanbul

Ankara

Antalya

 

İsa Gök

Kemal Anadol

 

 

Mersin

İzmir

 

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Okay, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Önergelerin hepsini okutun, ondan sonra işleme koyun.

BAŞKAN – Efendim?

KAMER GENÇ (Tunceli)- İki önergeyi okutun, ondan sonra işleme koyun.

BAŞKAN – Öbür önergeyi okuduk Sayın Genç, en aykırısından da başladık.

Buyurun Sayın Okay.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Önergemizin içeriğinde “millî savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar”  ibaresinin çıkarılmasını öneriyoruz.

Hatırlarsanız bundan üç ay kadar önce temel ceza kanunlarına uyumla ilgili olarak, Bazı Kanunlarda ve Ceza Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun grupların da ortak çalışmasıyla Parlamentoda kabul edilmiş ve yasalaşmıştı. Bu yasa çalışması içerisinde, bazı meslek odalarının ve mensuplarının seçimiyle ilgili ve mesleğe girişle ilgili, millî savunmaya karşı işlenen suçlar, devlet sırrına karşı işlenen suçların, bazı suçların mahiyeti ve ceza süreleri itibarıyla bir yıldan daha kısa süreli suçlar olduğu için bunların, bu madde içerisinden bu bölümlerin çıkarılmasını önermiştik ve bu çalışma sırasında Sayın Adalet Komisyonu adına söz alan Başkan Vekili bu düzenlemenin yerinde olduğunu, doğru olduğunu, ancak tekriri müzakere ile bunların değiştirilmesinin mümkün olabileceğini söyledi ve o yasa çalışması devam ederken, Özel Güvenlik Hizmetleri Kanunu’nda, Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu’nda, Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nda, bu mesleklerde millî savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlarla ilgili ibare yasa metninden çıkarılmıştı.

Şimdi, zaten yasa metninin içerisinde bir yıl gibi bir ceza süresi var ancak Türk Ceza Kanunu’nun altıncı bölümünün ve yedinci bölümünün madde başlıkları bu metnin içerisine alındığı için “millî savunmaya karşı işlenen suçlar” dediğinizde, “seferberlikle ilgili görev ihmali.” Türk Ceza Kanunu’nun 324’üncü maddesi: Sulh zamanında seferberlikle ilgili görevini ihmal eden altı ay hapis cezasına uğrar. Yani, askere çağrıldı, gitmedi, altı ay hapis cezası alacak. Altı ay hapis cezasının önemi yok ama bu cezayı aldıktan sonra affa uğramış olsa bile bir daha ne muhasebecilik yapabilir ne mali müşavirlik yapabilir ve bu meslekten olacak. Böylece yaşam hakkını elinden almış olacağız. Eğer bu bölümlerin başlığı değil de madde olarak alınsa çok daha kısa süreli hapis cezaları var: Bir aylar var. Onun için, çok büyük bir haksızlık yapacağız . Bu konuda Temel Ceza Kanunlarına Uyum Yasası’nda yaptığımız bazı mesleklerle ilgili düzenlemede olduğu gibi ve bu düzenleme bu Parlamentodan bazı meslek bölümlerinde de geçmiş olduğuna göre, şimdi, muhasebeci ve mali müşavirlerle ilgili görüşmekte olduğumuz bu yasada, uyum yasasındaki gibi bu düzenlemeyle bunu bütünleştirmemizin doğru olacağını düşünüyorum ve de insanların ceza sürelerinin bir yıldan yukarı olması hâlinde de zaten bunun yapılamayacağı, yapamayacakları yasada açıkça belli. O hâlde, çok daha kısa süreli bir cezadan, hapis cezasından dolayı birisinin bundan sonraki yaşamını elinden almanın, mesleki faaliyetini elinden almanın, onun çalışma hakkını elinden almanın çok büyük yanlışlık olacağını düşünüyorum. Bu nedenle bu önergeyi verdik. Destekleyeceğinize inanıyorum.

Yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Okay.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 2 nci maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde geçen “geçmiş olsa” ibaresinin “dolmuş olsa” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                            Kerim Özkul

                                                                                                                 Konya

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – İktidar katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanun tekniği açısından uygun görülmüştür.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, burada bir uygulamanız vardı, temel kanunlarda grupların birer önerge hakkı vardı,  milletvekillerinin de iki önerge verme hakkı vardı, şimdi o uygulamanızdan döndünüz.

BAŞKAN – Dönmedik.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim, şimdi CHP’nin verdiği önerge grup adına, yani Grup Başkan Vekilinin imzası var, onun için grup adına.

BAŞKAN – Sayın Genç, daha evvel bunu konuştuk, onun için müsaade edin.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim de önergem var.

BAŞKAN – Buyurun, okuyun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı kanunun 5 inci maddesinin (A) fıkrasının (b) bendinde geçen “üç yıl” ibaresinin “iki yıl” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                            Kerim Özkul

                                                                                                                 Konya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı kanunun 5 inci maddesinin (A) fıkrasının (b) bendinde geçen “en az üç yıl” ibaresinin “iki yıl” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                      Mehmet Müezzinoğlu

                                                                                                                 İstanbul

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Staj süresinin düşürülmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 3 üncü maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı kanunun 5 inci maddesinin (A) fıkrasının (b) bendinde geçen “üç yıl” ibaresinin “iki yıl” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                           Kerim Özkul

                                                                                                                Konya

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) – Katılmıyoruz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Staj süresinin düşürülmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime bir saat ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.57

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.15

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

216 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

4’üncü madde üzerinde dört önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 4 üncü maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Abdullah Çalışkan

Mikail Arslan

 

Giresun

Kırşehir

Kırşehir

 

Çağla Aktemur Özyavuz

Ayşe Türkmenoğlu

 

 

Şanlıurfa

Konya

 

“b) 4059 sayıl Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca Hazine Müsteşarlığı Hazine Kontrolörleri Kurulunda denetim yetkisine sahip olarak çalışan denetim elemanlarının bu hizmetlerde geçen süreleri ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca banka denetimine yetkili olanların bu hizmetlerde geçen süreleri,”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 4 üncü maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkranın son cümlesi ile ikinci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve ikinci fıkrasının (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bentlerin eklenmesi ve müteakip bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                         Kemal Unakıtan

                                                                                                          Maliye Bakanı

“İkinci fıkranın (a), (b), (c), (d), (e), (f), (g), (h) ve (i) bentlerindeki stajdan sayılan hizmetlerde bulunanlar bu fıkra kapsamı dışındadır.”

“b) 4059 sayılı Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca Hazine Müsteşarlığı Hazine Kontrolörleri Kurulunda denetim yetkesine sahip olarak çalışan denetim elemanlarının bu hizmetlerde geçen süreleri ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca banka denetimine yetkili olanların bu hizmetlerde geçen süreleri,”

“d) 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun uyarınca Başbakanlık Teftiş Kurulunda görev yapan denetim yetkisine sahip Başbakanlık müfettişlerinin bu hizmetlerde geçen süreleri,”

“e) 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca görev yapan Bütçe Kontrolörleri, Muhasebat Kontrolörleri ve Milli Emlak Kontrolörlerinin bu hizmetlerde geçen süreleri,”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 4. Maddesine aşağıdaki (ı) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Recep Taner

Mustafa Kalaycı

Erkan Akçay

 

Aydın

Konya

Manisa

 

Süleyman Latif Yunusoğlu

Hüseyin Yıldız

 

 

Trabzon

Antalya

 

“ı) Türkiye genelinde, kamu veya özel sektörde muhasebe denetimi veya mali denetim yapan Bakanlık Merkez Denetim elemanlarının bu yetkiyi aldıkları tarihten itibaren bu görevlerde geçen süreleri.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 4. Maddesi ile değiştirilen 6. Maddesinde yer alan “staj merkezinin kurs ve seminerlerinde geçen ve altı ayı aşmayan süreler, staj süresinden sayılır” ibaresinin “staj merkezinin kurs ve seminerlerinde geçen ve altı ayı aşmayan süreler ile iki yıllık staj süresinden sonra başlayacak Serbest Muhasebeci Mali Müşavir yeterlilik sınavlarında geçen ve altı ayı aşmayan süreler staj süresinden sayılır” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Dr. Hasan Erçelebi

Hüseyin Mert

 

Denizli

İstanbul

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hüseyin Mert.

HÜSEYİN MERT (İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; hepinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti arkadaşlarım adına selamlıyorum.

Her şeyden önce, yarınki 1 Mayısın, emekçi ve işçi arkadaşlarımıza kutlu olmasını da diliyorum.

Değerli arkadaşlar, bu 216 sıra sayılı yasa, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Yasası’nda birtakım değişiklikler getiriyor hepiniz bildiğiniz gibi. Tasarı, genel olarak meslek mensubu olabilmenin genel ve özel şartlarıyla, işte geçici hükümlerini içeriyor. Serbest muhasebecilik kavramını ortadan kaldırıyor ve serbest muhasebeci arkadaşlarımıza, serbest muhasebeci mali müşavir olma olanağı getiriyor. Ancak, daha çok maddesi de, Birlik ve oda kurullarının seçimleriyle ilgili.

Şimdi böyle bir yasaya gerek var mı? Şüphesiz ki var. 1989 yılından bu yana bu Yasa yürürlükte ve tabii, o günden bugüne kadar da çok şey değişti, ülkemizde değişti, dünyada değişti. Şüphesiz ki, değişecek çok madde var, özellikle dünyanın küreselleşmesi, işletmelerin dilinin muhasebe olması çok sayıda değişikliğe neden oluyor. Bu bağlamda, en azından, “Basel II” kriterlerine uymamız açısından, yeni çıkarılacak olan Türk ticaret yasasına uyum sağlayabilmemiz açısından birtakım değişiklikler gerekmekte. Ancak, bu yasa yetişsin diye dün bu Meclis sabahladı. Bu kadar da acele olmaması gerekir diye düşünüyorum burada getirilmekte olan hükümlerin. Şayet bu yasa, halkımıza, doğrudan kendini ilgilendirecek, cebini ilgilendirecek birtakım şeyler getirseydi ya da Gelir İdaresine çok önemli katkılar getirecek, örneğin gelir ve servetlerle harcamalar düzeyi arasında bir bağ oluşturacak kontrol mekanizmasını içeren bir yasa olsaydı, vergi muafiyet ve istisnalarını düzen altına alsaydı, beyan dışı kalan gelirlerin takip edilmesini kolaylaştıran bir yasa olsaydı; vergi dışı ekonomiyi vergi içerisine çekmeye çalışan, düzenleyen bir yasa olsaydı; büyümeyi teşvik eden, yatırımları teşvik eden, üretimi teşvik eden, birtakım vergi uygulamalarını getiren bir yasa olsaydı; vergi uygulamalarını, vergi ceza yasalarını basitleştiren hepimizin çok rahatlıkla algılayıp uygulayabileceği bir hâle gelebilecek yasa teklifi olsaydı -bunun gibi birçok şey daha sayılabilir- bunun yanı sıra meslekle ilgili, meslekte haksız rekabeti önleyecek, yetki karmaşasını ortadan kaldıracak, tahsilat sorununu çözecek -ki bu çok önemli, meslekteki arkadaşlarımız biliyorlar, neredeyse çaycılardan daha sonra geliyor listedeki sıralamamız- meslek mensubunu daha verimli çalıştıracak düzenlemeler içerseydi şüphesiz ki hepimiz gönülden destek verecektik ve bir an önce yasalaşmasını isteyecektik. Ancak görüyorsunuz, buradaki konuşmalarda konu üzerinde ne Mecliste ne Hükûmetle Birlik arasında bir anlaşma sağlanabilmiş değil. Bunu Meclis olarak biz biliyoruz.

Kamuoyunun da bilgilendirilmesi açısından, bugün gazetelere çeşitli meslek kuruluşları, oda ve birliklerin altında imzası olan ve Sayın Cumhurbaşkanına hitaben bir yazı yayınlandı. Bunun altına imza atan değerli birlik ve oda yöneticilerine dikkatinizi çekmek isterim. Kim bunlar? TÜRMOB, Barolar Birliği, Tabipler Odası, Eczacılar Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Diş Hekimleri Birliği, Veteriner Hekimleri Birliği ve dikkat ederseniz, bütün bu saydığım birlik ve odalar Türkiye’nin en aydın, en çağdaş, en çok kabul gören meslekleri ve onların oda ve birlikleri.

Görüyorsunuz, hepsinin bir şikâyeti var. Lütfen... Bu şikâyete kulak vermenizi istiyoruz. Niçin bu şikâyet ediliyor? Az önce saydıklarım dışında, demek ki geriye bir tek şey kalıyor; Adalet ve Kalkınma Partisi ve Hükûmet, kamu kurum ve kuruluşlarındaki yapmış olduğu, neredeyse tamamlamış olduğu kadrolaşma çalışmasından sonra, şimdi de oda ve birliklerin, sivil toplum örgütlerinin yönetimlerini ele geçirme çabası içerisine girmiştir ve bu çalışmaya da TÜRMOB’dan başlanmak istenmektedir.

Bakın bu yasa, çok değil iki gün sonra başlayacak olan odaların seçimlerini doğrudan ilgilendiriyor, yakinen ilgilendiriyor ve oda seçimlerinde uygulamaya konulacak ve bu yasanın üst yargı mercileri tarafından Anayasa’ya uygunluğu dahi denetlemeden icraya geçilecek ve tahmin ediyorum çok büyük kaoslara neden olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum.

Buyurun.

HÜSEYİN MERT (Devamla) – Verdiğimiz önergeye gelince, kısaca şöyle özetleyeyim: İki yıllık staj süresi üç yıla çıkartılmakta bu yasayla. Bu üç yılı, Avrupa Birliğine uyum amacıyla geliştirilen… Bu iki yıldan üç yıla çıkan staj süresi yine Avrupa Birliğine eş değer olacak şekilde, süresi altı ayı geçmeyecek… Staj merkezlerinin kurs ve seminerlerinde geçen ve altı ayı aşmayan sürelere ilaveten, iki yıllık stajdan sonraki geçecek olan mali müşavirlik yeterlik sınavlarındaki altı ayı geçmeyen süreler de buna eklenecek ve bununla, meslek mensuplarının, Avrupa Birliğindeki karşıtlarıyla rekabet edebilir pozisyona geleceğini düşünüyoruz.

Önergemize destek vereceğinizi umuyorum, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Mert.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Karar yeter sayısının aranmasını istiyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Elektronik cihazla oylama yapacağım.

İki dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.30

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.40

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

216 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

İstanbul Milletvekili Sayın Hüseyin Mert ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Oylama için iki dakikalık süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 4. Maddesine aşağıdaki (ı) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Recep Taner (Aydın) ve arkadaşları

“ı) Türkiye genelinde, kamu veya özel sektörde muhasebe denetimi veya mali denetim yapan Bakanlık Merkez Denetim elemanlarının bu yetkiyi aldıkları tarihten itibaren bu görevlerde geçen süreleri.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılmıyor.

Sayın Şandır, gerekçeyi mi okutayım?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe okunsun efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Madde ile Türkiye genelinde gerek kamu sektörü gerekse özel sektörde muhasebe denetimi yapan veya Türkiye genelinde mali denetim yapan Bakanlık denetim elemanlarına bu meslekte geçen sürelerinin stajdan sayılmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 4 üncü maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi ile ikinci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve ikinci fıkrasının (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bentlerin eklenmesi ve müteakip bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                             Kemal Unakıtan

                                                                                                               Maliye Bakanı

“İkinci fıkranın (a), (b), (c), (d), (e), (f), (g), (h) ve (i) bentlerindeki stajdan sayılan hizmetlerde bulunanlar bu fıkra kapsamı dışındadır.”

“b) 4059 sayılı Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca Hazine Müsteşarlığı Hazine Kontrolörleri Kurulunda denetim yetkisine sahip olarak çalışan denetim elemanlarının bu hizmetlerde geçen süreleri ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca banka denetimine yetkili olanların bu hizmetlerde geçen süreleri,”

“d) 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun uyarınca Başbakanlık Teftiş Kurulunda görev yapan denetim yetkisine sahip Başbakanlık müfettişlerinin bu hizmetlerde geçen süreleri,”

“e) 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca görev yapan Bütçe Kontrolörleri, Muhasebat Kontrolörleri ve Milli Emlak Kontrolörlerinin bu hizmetlerde geçen süreleri,”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Takdire bırakıyoruz.

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmetin önergesi olduğu için size sormuyorum.

Gerekçeyi mi okutalım?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Evet, gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun uyarınca denetim yetkisine sahip Başbakanlık müfettişleri, 4059 sayılı Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilatı ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca Hazine Müsteşarlığı Hazine Kontrolörleri Kurulunda denetim yetkisine sahip olarak çalışan denetim elemanlarının bu hizmetlerde geçen süreleri ile 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca görev yapan Bütçe Kontrolörleri, Muhasebat Kontrolörleri ve Millî Emlak Kontrolörlerinin bu hizmetlerde geçen süreleri staj süresinde sayılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle (b) bendi tümüyle değiştirilmiş olduğundan son önergeyi işleme koyma imkânı kalmamıştır. Bu nedenle önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Maddeyi kabul edilen önergeyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

5’inci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı kanunun 9 uncu maddesinin son fıkrasında geçen “alabilmeleri” ibaresinin “almaya hak kazanabilmeleri” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                          Veysi Kaynak

                                                                                                         Kahramanmaraş

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 5. maddesinin birinci fıkrasında geçen “eklenmiş ve maddenin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.” ibaresinin “eklenmiştir” şeklinde değiştirilmesini ve üçüncü fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.

 

Akif Akkuş

Mustafa Kalaycı

Mustafa Enöz

 

Mersin

Konya

Manisa

 

Necati Özensoy

Kemalettin Nalcı

 

 

Bursa

Tekirdağ

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı “Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısı”nın çerçeve 5 inci madde çerçevesinde yer alan “eklenmiş” ibaresinin “eklenmiştir” olarak değiştirilmesini ve “ve maddenin son fıkrası madde metninden çıkarılmıştır” ifadesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

M. Akif Hamzaçebi

Muharrem İnce

 

İstanbul

Trabzon

Yalova

 

Ahmet Küçük

Tayfur Süner

Ali Rıza Ertemür

 

Çanakkale

Antalya

Denizli

 

 

Mevlüt Coşkuner

 

 

 

Isparta

 

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Özyürek

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, aslında bizim bütün maddelerde önergelerimiz var ama siz bunu ifade edin. Yani “Şu kadar önerge var…” Muhalefetin önergelerini işleme koymamak için… Hiç olmazsa “Şu kadar önerge var.” deyin.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özyürek. (CHP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, Sayın Başkan, bunları ifade etmek sizi neden rahatsız ediyor? Her maddede benim önergem var.

BAŞKAN – Sayın Genç, Sayın Özyürek’in zamanı işliyor; konuşsun, sonra sizi dinleyeceğim tekrar.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, siz tarafsız başkan vekilliği yapın. Yani her maddede benim önergem var, hiçbirisini ifade etmiyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Özyürek, buyurun.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu önergemizle müktesep hakların korunmasını istiyoruz.

Şu andaki uygulamaya göre, vergi denetimi yapan ve yeterlik sınavını vermiş olanlar, doğrudan, sınavsız yeminli mali müşavirlik ruhsatı alabilmektedirler, tabii on yılı tamamlamış olmak şartıyla. Şimdi, burada getirilen düzenlemeyle hesap uzmanı, maliye müfettişleri, vergi kontrolörleri, vergi denetmenleri gibi yeterlik sınavını vermiş, vergi inceleme yetkisi de bulunan kimseler, arkadaşlarımıza şimdi deniliyor ki: “Sen yeterlik sınavını verdin ama tekrar yeminli mali müşavirlik sınavına girmek zorundasın.”

Şimdi, bu, kazanılmış haklara açıkça aykırıdır. Bundan sonra henüz yeterlik sınavını vermemiş olanlar, henüz hesap uzmanı, maliye müfettişi gibi vergi inceleme yetkisine sahip, mesleğe girmemiş olanlar elbette yeni sınava girebilir, böyle bir zorunluluk getirilebilir. Ama öyle bir kamu görevlisi düşünün ki sınavını vermiş ve dokuz buçuk yıldır da bu görevi yapıyor. On yılını doldurmuş olsaydı, sınavsız ona yeminli mali müşavirlik ruhsatı verecektiniz. Ama şimdi on yılını doldurmadığı için, yeterlik sınavını vermiş olsa bile tekrar onu sınava almak istiyorsunuz. Bu, hukukun kazanılmış haklarla ilgili bölümüne çok açıkça aykırılık teşkil eder ve bu düzenleme eğer bu şekliyle kabul edilirse Anayasa Mahkemesinden döner.

Ayrıca, olaya biraz da şöyle bakmak lazım: Ben, her zaman, bu mesleğe sınavla girilmesinden yana oldum, bu görüşü savundum. Ancak bu görüşte olmak, herkesin kazanılmış haklarını yok sayma anlamına gelmez. Kazanılmış hakları korumamız gerekiyor. Kaldı ki hesap uzmanları gibi, maliye müfettişleri gibi, gelirler kontrolörleri gibi, vergi denetmenleri gibi vergi denetim elemanlarının tabi oldukları yeterlik sınavı çok ağır bir sınavdır, üç yıllık bir staj döneminden sonra verilen bir sınavdır. Bu sınavda başarılı olmuş insanların yeminli mali müşavirlik ruhsatı alma hakkını elinden almamız son derece yanlıştır, kazanılmış haklara aykırıdır, hukukun temel niteliklerine aykırıdır.

Burada arkadaşlarımız sık sık, Cumhuriyet Halk Partisinin durmadan Anayasa Mahkemesine gittiğinden şikâyet ederler ama siz, bir meslek grubunun kazanılmış hakkını elinden alırsanız, bu hukuksuzluğu, bu kazanılmış hak ihlalini Anayasa Mahkemesine götürmek Cumhuriyet Halk Partisi için bir görev ve bir sorumluluk anlamına gelir. Onun için doğru kanun yapmamız lazım, hukuka uygun düzenlemeler yapmamız lazım ki bunlar kalıcı olsun.

O nedenle, bu yanlış karardan dönülmesini diliyoruz. Bu amaçla verilmiş bir önergedir yani kazanılmış haklara saygı gösterilmesini sağlamak amacıyla verdiğimiz bir önergedir.

Kabul etmenizi diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özyürek.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 5. maddesinin birinci fıkrasında geçen “eklenmiş ve maddenin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.” ibaresinin “eklenmiştir” şeklinde değiştirilmesini ve üçüncü fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.

                                                                                        Akif Akkuş (Mersin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Kalaycı konuşacaklar.

BAŞKAN – Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı, buyurun.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 5’inci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge hakkında konuşmak üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

5’inci madde ile 3568 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesinde değişikler yapılmaktadır. Şöyle ki 9’uncu maddenin üçüncü fıkrasında: “Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlar ile yukarıda sayılan konularda profesörlük unvanı almış bulunanlar için sınav şartı aranmaz.” hükmü değiştirilmekte, sınav şartı aranır hâle getirilmektedir.

Türk vergi denetim sisteminde yeminli mali müşavirlik mesleğinin ihdas edilmesinin amacı, işletmelerde faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamak, faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde denetlemeye, değerlendirmeye tabi tutarak gerçek durumu ilgililerin ve resmî mercilerin istifadesine tarafsız bir şekilde sunmak ve ödenmesi gereken verginin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır. Yeminli mali müşavirlik Maliye Bakanlığının bir nevi ön inceleme görevini Yasa’dan aldığı yetkiyle yerine getiren ve kamu hizmeti görevini ifa eden önemli bir hizmet birimidir.

3568 sayılı Yasa’nın genel gerekçesinde güçlü bir şekilde vurgulandığı üzere ve Kanun’un 12’nci maddesinde açıkça belirtildiği üzere, yeminli mali müşavirlik müessesesi esas itibarıyla vergi denetim elemanları tarafından yürütülmekte olan kamusal görevlerin fiilî imkânsızlıklar ve idareye kolaylıklar sağlama amacıyla yetki almış meslek mensuplarına devredilmesi amacıyla oluşturulmuştur. Yeminli mali müşavirlerce yapılan tasdik işlemleri tasdike tabi evrakı kamu idaresinin yetkili memurlarınca incelenmiş belgeler statüsüne getirmektedir. Diğer bir ifadeyle, yeminli mali müşavirlik mesleği, esas itibarıyla Maliye Bakanlığının yetkili personeli tarafından yürütülmesi gereken görevlerin vergi denetimi konusundaki ağır yükü hafifletmek, vergi sisteminin yozlaşmasına mâni olmak, vergicilik, işletmecilik sahasında güven ve ahlak unsurunun gelişmesini temin edebilmek ve vergi kanunlarının uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkları en az düzeye indirebilmek amaçlarıyla yetki almış meslek mensupları tarafından da yapılabilmesi için ihdas edilmiştir.

Bunun yanı sıra, yeminli mali müşavirlerce yapılan tasdik işlemleri sadece vergi denetim elemanları tarafından aksine bir durum ortaya konulana kadar geçerli kabul edilmekte, vergi denetim elemanlarının yeminli mali müşavirlerce tasdik edilen mali tablo ve beyannameler üzerinde sonradan inceleme yapma yetkilerini hiçbir şekilde bertaraf etmemektedir.

Kısacası, vergi denetim elemanlarının yürüttüğü inceleme işlemleri asıl fonksiyonu teşkil etmekte, yeminli mali müşavirler denetim elemanlarının yapacakları işe yardımcı olmak üzere kanunla kendilerine verilmiş olan bu yetkiyi kullanmaktadır.

Bilindiği üzere, merkezî denetim elemanları çok önemli sınav aşamalarından geçerek bu mesleklere alınmaktadır. Bu mesleklere girmek için başvuran üniversite mezunu gençlerin en başarılılarının öncelikle Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda ilk 200 kişi arasına girmeleri beklenmekte, ardından kurumlar tarafından yazılı ve sözlü bölümlerden oluşan zorlu bir mesleğe giriş sınavıyla denetim elemanlığına kabul edilmektedir. Merkezî denetim elemanları yetişme sürecinde, gerek yeminli mali müşavirlerin eğitiminde gerekse sınavlarında sorumlu oldukları mevzuat da dâhil olmak üzere, daha kapsamlı ve çok ayrıntılı, üç yıl süren teorik ve pratik mevzuat eğitimine tabi tutulmaktadır. Maliye müfettiş ve hesap uzman yardımcıları ve stajyer gelirler kontrolörleri yetişme döneminin sonunda, yeminli mali müşavirlik sınav konularını da kapsayan, dört gün yazılı ve bir gün de sözlü olmak üzere beş günlük bir yeterlilik sınavına tabi tutulmaktadır. Söz konusu mesleki yeterlilik sınavına sadece bir kez girme hakkı olan müfettiş, hesap uzmanı ve gelirler kontrolörleri, sınavda başarılı olamadıkları takdirde meslekte yeterli görülmediklerinden bakanlıkta uygun bir kadroda istihdam edilmektedir.

Bu derece sıkı bir süreçten başarıyla geçen merkezî denetim elemanlarını on yıllık meslek tecrübesinin üstüne sınava tabi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

MUSTAFA KALAYCI (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

…tutmak, bu kişilerin yetkinliğinin, dolayısıyla vergi incelemelerinin etkinliğinin ve verimliliğinin sorgulanmasına neden olacaktır.

Hakeza Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu denetim elemanları, Sayıştay denetim elemanları aynı süreçten, yeterlilik sınavı sürecinden geçmekte, o zorlu süreçten geçmekte. Burada çalışan arkadaşlarımızın da bu sınavları, yeminli mali müşavirlik sınavı yerine geçmekteydi. Yalnız getirilen düzenlemeyle bu hak kaldırılmakta, yeminli mali müşavirlik sınavına tabi olmaları öngörülmektedir. Bu hakları elinden alınmaktadır.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 5 inci maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı kanunun 9 uncu maddesinin son fıkrasında geçen “alabilmeleri” ibaresinin “almaya hak kazanabilmeleri” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                           Veysi Kaynak

                                                                                                          Kahramanmaraş

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Karar yeter sayısı Sayın Başkan…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Gerekçeyi mi okutalım?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanun tekniği ve anlam netliği açısından uygun görülmüştür.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

6’ncı maddede üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 S. Sayılı kanun tasarısının 6. Maddesinin 3. fıkrasındaki “iktisat” ifadesinin “ekonomi” olarak değiştirilmesini arz ederiz.

 

Ahmet Orhan

Cemaleddin Uslu

Hasan Özdemir

 

Manisa

Edirne

Gaziantep

 

Mustafa Enöz

Hüseyin Yıldız

 

 

Manisa

Antalya

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 6 ıncı maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Abdullah Çalışkan

Mikail Arslan

 

Giresun

Kırşehir

Kırşehir

 

Ayşe Türkmenoğlu

Çağla Aktemur Özyavuz

 

 

Konya

Şanlıurfa

 

“Sınav komisyonu biri başkan olmak üzere yedi üyeden oluşur. Sınav komisyonu başkan ve üyeleri; dördü Maliye Bakanlığı vergi denetim elemanları arasından, biri Yükseköğretim Kurulunca önerilecek iki aday arasından, ikisi ise Birlikçe önerilecek dört aday arasından Maliye Bakanı tarafından seçilir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı “Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın çerçeve 6 ncı Maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

Ahmet Küçük

Tayfur Süner

 

İstanbul

Çanakkale

Antalya

 

Muharrem İnce

Mevlüt Coşkuner

Ali Rıza Ertemür

 

Yalova

Isparta

Denizli

 

 

M. Akif Hamzaçebi

 

 

 

Trabzon

 

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Özyürek, gerekçeyi mi okutalım?

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özyürek.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, öncelikle iktidar partisi grubunun bu konuda bir önergesi var ve bizim bir önergemiz var.

Şimdi, şu anda TÜRMOB bünyesinde bir sınav komisyonu var. Bunlar yeminli mali müşavirlik sınavlarını yaparlar, serbest muhasebeci mali müşavirlik sınavlarını yaparlar. Burada Maliye Bakanlığının temsilcileri vardır, ki onları Maliye Bakanı seçer; YÖK’ün temsilcileri vardır, YÖK 5 aday gönderir, onların içinden yine Maliye Bakanı seçer ve TÜRMOB’un temsilcileri vardır, TÜRMOB 4 kişi belirler, onun içinden yine Maliye Bakanı belirler. Yani bütünüyle, sınav komisyonunu oluşturma yetkisi Maliye Bakanına verilmiştir.

Şimdi, burada getirilen bir değişiklikle deniliyor ki: Bütünüyle, Maliye Bakanının atadığı sınav komisyonunun çalışmalarında Maliye Bakanlığı bu sınavın adil, tarafsız ve mevzuatına uygun bir şekilde yapılması için gerekli tedbirleri almaya yetkilidir.

Şimdi, bu, Anayasa’mızın 135’inci maddesine göre özerk, organları üyeleri tarafından seçilmiş olan bir kuruma tam anlamıyla güvensizlik ifade etmektir. Zaten Maliye Bakanı bütün üyeleri belirlemiş. Bir de bu komisyonun çalışmasını Maliye Bakanlığı niye denetleyecek, nasıl denetleyecek? Diyebilirsiniz ki, Maliye Bakanı atamıştır ama onlar usulsüzlük yapabilirler. Bununla ilgili zaten denetim yetkisi var Maliye Bakanlığının. Bu şikâyetler olursa o denetim yetkisini kullanır.

Değerli arkadaşlarım, başta da ifade ettim, seçilmiş organlara, sivil toplum örgütlerine bu kadar güvensizlik, bir demokrasi anlayışıyla, demokratik bir anlayışla bağdaşmaz. Bu anlayış, demokrasi dışı rejimlerin anlayışıdır değerli arkadaşlarım. Demokraside, binlerce üyenin seçtiği yönetime güvenemem ama benim Maliyeden göndereceğim 2 tane bürokratın denetimine güvenirim… Bu anlayış, anlayış değildir. Bu anlayışı demokrasiyle bağdaştırmak mümkün değildir. Bu anlayışı hukukla bağdaştırmak mümkün değildir.

Şimdi, iktidar partisine mensup arkadaşlarımızın önergesinde de TÜRMOB’un önerdiği kimselerin sayısı azaltılıyor, yani TÜRMOB’un etkisi burada azaltılıyor, YÖK’ün etkisi burada azaltılıyor. Hadi eski YÖK olsa güvensizliğinizi anlayacağım da YÖK’ün başına zaten bir memurunuzu getirdiniz, oturttunuz. Onun göstereceği adaylara da mı güvenmiyorsunuz?

Bu meslek ciddi bir meslektir. Bu meslek bir kariyer mesleğidir. Kariyer mesleğinde sınav komisyonunda elbette akademisyenlerin, profesörlerin ağırlıklı olması lazım, ama iktidar partisinin bu önerisi akademisyenlerin sayısını azaltıyor, Maliye bürokratlarının sayısını artırıyor. Bu, gerçekten, Maliye dışında, Hükûmet dışında hiç kimseye bu İktidarın güvenmediğini gösteriyor. TÜRMOB’a güvenmiyor, YÖK’e güvenmiyor, kime güveniyorsunuz? Yani bu kadar tekelci, bu kadar demokrasi dışı… Dilim varmıyor bazı sıfatları ifade etmeye, ama gerçekten bu demokrasi dışıdır, bu hukuk dışıdır, bu son derece yanlış bir anlayıştır. Bu anlayışı, bu güvensiz, bu kimseye güvenmeyen, her şeyi tekelci anlayışla yöneten bu anlayışı kınıyorum ve protesto ediyorum değerli arkadaşlarım.

BAŞKAN -  Teşekkür ederim Sayın Özyürek.

III.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Toplantı yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN -  Şimdi yoklama isteyen arkadaşların isimlerini tespit edeceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Okay, Sayın Tamaylıgil, Sayın Köse, Sayın Bingöl, Sayın Baytok, Sayın Gök, Sayın Süner, Sayın Emek, Sayın Güner, Sayın Özyürek, Sayın Yazar, Sayın Mengü, Sayın Aydoğan, Sayın Özkan, Sayın Demirel, Sayın Köktürk, Sayın Yıldız, Sayın Özer, Sayın Karaibrahim.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/549) (S. Sayısı: 216) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 91’inci maddesi gereğince, temel kanun olarak görüşülen tasarı ve tekliflerin maddelerinin görüşülmesi sırasında milletvekilleri, esas komisyon veya hükûmet değişiklik önergeleri verebilir. Milletvekilleri tarafından Anayasa’ya aykırılık önergeleri dâhil madde üzerinde iki önerge verilebilir. Ancak, her siyasi parti grubuna mensup milletvekillerinin birer önerge verme hakkı saklıdır. Maddenin gerekçesinde, “Madde üzerindeki önerge hakkının bir siyasi parti grubuna mensup milletvekillerince kullanılmaması hâlinde, diğer siyasi parti grubuna mensup olanlarla, bağımsız sayılan milletvekillerince ancak iki önerge verilebilecektir. Siyasi parti gruplarına mensup milletvekillerince madde üzerinde önerge verilmemesi hâlinde, bağımsız sayılan milletvekillerince de iki önerge verilebilecektir.” denilmektedir. Bu konudaki uygulamaya ilişkin daha önceki birleşimlerde de açıklama yapılmıştır.

Uygulamayı tekrar bilgilerinize sunuyorum: Maddeler üzerindeki önergeler geliş sırasına göre tarih ve saat itibarıyla işleme alınmaktadır. Temel kanun olarak görüşülmesine karar verilen tasarı ve tekliflerin maddelerine ilişkin olarak ilk iki önerge siyasi parti gruplarına mensup milletvekilleri tarafından verilmişse bağımsız veya grubu olmayan milletvekilleri tarafından daha sonra, yani üçüncü veya dördüncü sırada verilen önergeler işleme alınmamaktadır. İç Tüzük’teki hüküm gereği, gruplara mensup milletvekillerinin birer önerge verme hakları saklı olduğundan, onların önergeleri işleme alınmaktadır. Ancak madde gerekçesinde, açıkça, siyasi parti gruplarına mensup milletvekillerince madde üzerinde önerge verilmemesi hâlinde, bağımsız sayılan milletvekillerince iki önerge verilebileceği yazılmasına rağmen, eğer veriliş tarihi ve saati itibarıyla ilk iki önerge bağımsız veya grubu olmayan siyasi partilere mensup milletvekillerince verilmişse o önergeler işleme alınmaktadır, uygulama bu yöndedir.

Şu anda görüştüğümüz tasarının maddeleri üzerinde, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç de dâhil olmak üzere milletvekilleri tarafından verilmiş çok sayıda önerge vardır. Ancak İç Tüzük gereği, veriliş sırasına göre ilk iki önergeyle, varsa siyasi parti gruplarına mensup milletvekillerince verilmiş önergeler işleme alınmaktadır.

Bilgilerinize sunuyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, açıklamanız için teşekkür ediyorum. Yalnız, siz diyorsunuz ki: “Madde üzerinde iki önerge var.” Bunu demeyin. “Bu madde üzerinde şu kadar önerge var, ama AKP İktidarı, muhalefet partisi milletvekillerinin önergelerini işleme koymamak için bu kadar önerge vermiş” deyin yani. Gayet normal bir şey. Yani sizin tarafsızlığınıza da gölge düşürmez. Bu arkadaşlarımız bizi konuşturmamak için böyle korsan önergeler veriyorlar. Kendilerini tebrik ediyorum. Bu memleketi bunlar felakete götürecektir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 6 ıncı maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                              Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

“Sınav komisyonu biri başkan olmak üzere yedi üyeden oluşur. Sınav komisyonu başkan ve üyeleri; dördü Maliye Bakanlığı vergi denetim elemanları arasından, biri Yükseköğretim Kurulunca önerilecek iki aday arasından, ikisi ise Birlikçe önerilecek dört aday arasından Maliye Bakanı tarafından seçilir.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılıyoruz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sınavın daha objektif koşullarda yapılmasını teminen Maliye Bakanlığının sınav komisyonundaki üye sayısı artırılmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 S. Sayılı kanun tasarısının 6. Maddesinin 3. fıkrasındaki “iktisat” ifadesinin “ekonomi” olarak değiştirilmesini arz ederiz.

                                                                                   Ahmet Orhan (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılamıyoruz.

ÜMİT ŞAFAK (İstanbul) – Cemaleddin Uslu konuşacak.

BAŞKAN – Edirne Milletvekili Sayın Cemaleddin Uslu.

Buyurun Sayın Uslu. (MHP sıralarından alkışlar)

CEMALEDDİN USLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 6’ncı maddesiyle ilgili verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sizleri saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 6’ncı madde ile yeminli mali müşavirlik sınavı, sınav komisyonu ve komisyon üyelikleriyle ilgili şartlara ilişkin bazı düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre, sınav Maliye Bakanlığının gözetiminde Birlik tarafından yazılı olarak yapılacak ve diğer hususlar Maliye Bakanlığının uygun görüşü ile Birlikçe çıkarılacak yönetmeliklerde belirlenecektir. Ayrıca, Birliğin üye sayısı 2’den 3’e çıkarılmaktadır.

Burada, eski düzenlemeden farklı olarak yeminli mali müşavirlik sınavının yapılması Maliye Bakanlığının gözetimine bırakılmaktadır. Yine, sınav komisyonu hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık veya idari bilimler dallarından lisans, lisansüstü ve en az on beş yıl tecrübe ve öğretim üyeliği yapmış olan kişiler arasından oluşturulur şeklinde ifade edilmiştir.Yine, sınav komisyonu 7 üyeden oluşmaktadır. Bunlar fevkalade düzgün, uygun düzenlemeler gerçekten. Ancak burada dikkatimizi çeken husus, bu sınav komisyonunun üyeliklerinin de Maliye Bakanı tarafından seçileceğine göre, komisyonun sınavda yapacağı değerlendirmenin objektifliği üzerinde, bunun etkilenmesine yönelik bir faktör olarak değerlendirilmektedir.

Yine, mesleki kuruluşların üyelerinin mesleki yükselmelerinin mesleğin gerektirdiği nitelikler uyarınca ve objektif kriterler gözetilerek düzenlenmesinin bu kuruluşların özerk yapısının bir gereği olduğunu düşünmekteyiz.

Önergemizi bu bilgilerle bilgilerinize sunuyorum. Saygılar sunuyorum efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uslu.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Arayacağım efendim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Kâtip Üyeler anlaşamadığından elektronik cihazla oylama yapacağım.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, başka pusula almayın.

BAŞKAN – Önerge reddedilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Maddeyi kabul edilmiş önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

7’nci maddede iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 7 nci maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “250” ibarelerinin “200” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Kerim Özkul

                                                                                                                   Konya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 7. maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 15. maddesinin birinci fıkrasında geçen “100” ibaresinin “50” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

 

Ahmet Orhan

Mustafa Kalaycı

Akif Akkuş

 

Manisa

Konya

Mersin

 

Recep Taner

Alim Işık

Necati Özensoy

 

Aydın

Kütahya

Bursa

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz.

ÜMİT ŞAFAK (İstanbul) – Sayın Akkuş, konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Akkuş, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, sayın üyeler; 216 sıra sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile ilgili MHP Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, şimdi, biz burada diyoruz ki yani 7’nci maddede diyor ki: 250 adet meslek mensubu bulunan ilçelerde oda kurulması uygundur. Yani bir yerde, eğer bir ilçede 250 tane meslek mensubu bir araya gelebiliyorsa bunların bir oda kurmasına müsaade ediliyor. Ancak, bu, tabii, her ilçede oluyor mu? Büyükşehir içerisindeki ilçelerde bu olmuyor.

Meslek mensupları, kongrelerinde veya diğer işlerinde il merkezine gidip gelmekte. Dolayısıyla, bunun yanında, TESMER eğitimi alan stajyerler yine illere gidip gelmekte. Tabii, bu iller çok yakın değil. Mesela, bizim Anamur’la Mersin’i düşündüğümüz zaman, Anamur Mersin’e aşağı yukarı 225 kilometre. Ancak, bu 225 kilometre, dört beş saatte gidilebilen bir yol. Yolların bozukluğunu da burada dile getirmiş oluyoruz tabii. Bunların iş yoğunlukları arasında hem zaman hem para ve ayrıca belirttiğim gibi yolların kötü durumda olmasından dolayı birçok da risk almalarına sebep olmaktadır. Bu bakımdan, bu ilçelerde odaların kurulması uygun bir şey.

Burada, yine bu yasayla -belki bu maddede değil doğrudan doğruya ama- meslek mensuplarına bir sınav mecburiyeti getiriliyor. Ancak, bu sınavların 5 defa gibi bir girişi söz konusu yani bir sınırlama bulunmakta. Bu sınırın konmasına bence gerek yok diyorum. Yani meslek mensupları istediği zaman, istediği kadar sınava girip, başarılı olanlar istenen şartları yerine getirdiklerinde bunlar bu odaların üyesi olabilmeli, bu odaların kuruluşunda yer alabilmelidir.

Tabii, bir başka durum, bu kanunun çıkarılmasının ana amacının serbest muhasebecilere “serbest muhasebeci mali müşavir” unvanı verilmesi olarak gösterilmesine rağmen, esas amacın, yapılacak olan TÜRMOB seçimlerinde yandaşların yönetime gelmelerinin temin edilmesi olduğu anlaşılmaktadır diyoruz.

Malumunuz, dün gece saat beşe kadar çalıştık. Bu yasa taslağının alelacele gündeme taşınması, önümüzdeki pazar günü yapılacak Konya Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası seçimlerine yetiştirmek için olsa gerek diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, bir başka özellik, şimdi, geçtiğimiz hafta, bu hafta için başka yasalar görüşeceğiz diye belirtildi, getirildi, ama bir de baktık ki onlar rafa kalktı. Bunu anlamak mümkün değil. Yani aklıma şu geldi bunun sonucunda da: Diyorum ki, acaba bizim yüce Meclisten geçecek olan, yüce Meclise gelen yasalar hakkında birtakım olumlu katkılarımızın olması önlenmek mi isteniyor? Çünkü salı günü geliyoruz, bir de bakıyoruz ki önümüze, bu hafta görüşülecek yasa taslakları değişmiş. Yani bizim üzerinde az da olsa çalışma fırsatı bulduğumuz, çalışma imkânı bulduğumuz yasa taslakları ortadan kalkmış. Bu bakımdan bunun da pek uygun bir tarz, metot, yol olmadığı kanaatindeyim. Bunun değiştirilmesi gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum Sayın Akkuş.

Buyurun.

AKİF AKKUŞ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Tabii, biz burada ne istiyoruz? Dedik ki: “250 meslek mensubu bir oda kurabilir.” Ancak, tabii, odanın kurulması kendiliğinden olan bir şey değil, birkaç meslek mensubunun, meslek erbabının bir araya gelmesi ve bunların bir oda kurma teşebbüsüne girmesi gerekiyor. Bunun için bu yasada ilçeler için “O ilçede en az 100 meslek mensubunun yazılı başvurusu aranır.” deniliyor. Biz diyoruz ki: “Mademki bu başvuru hemen kabul edilen, gerçekleşen bir şey değil, bu sayının 50’ye düşürülmesini istiyoruz.” Eğer bu önergemize katılırsanız memnun oluruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akkuş.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 7 nci maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “250” ibarelerinin “200” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                          Kerim Özkul

                                                                                                               Konya

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet  katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sayının azaltılmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

8’inci maddeye bağlı 16’ncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 8 inci maddesi ile 3568 sayılı kanunun 16 ncı maddesinin sonuna eklenen fıkrada geçen “elli” ibaresinin “altmış” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Kerim Özkul

                                                                                                                   Konya

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 S. Sayılı kanun tasarısının 8. maddesinin 3. fıkrasındaki “yıllık üye aidatlarını yüzde elli indirimli olarak öderler.” ifadesinin “yıllık üye aidatlarını yüzde altmış indirimli olarak öderler.” şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.

 

Ahmet Orhan

Cemaleddin Uslu

Hüseyin Yıldız

 

Manisa

Edirne

Antalya

 

Beytullah Asil

Akif Akkuş

Necati Özensoy

 

Eskişehir

Mersin

Bursa

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet  katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Asil, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Sayın Başkan,  değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 216 sıra sayılı  Kanun  Tasarısı’nın 8’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, bu kürsüde gerek şahsım gerekse milletvekili arkadaşlarım defalarca dile getirdik. Yasa tasarıları komisyondan geçtikten sonra milletvekillerinin inceleme, değerlendirme ve araştırma  yapabilmeleri için makul süre verilmesi konusunda uyarılarda bulunduk, rica ettik, bu işin gereği budur dedik. Fakat aynı ısrar bu yasa tasarısında da görüldü. Bu yasa tasarısında da aynısı oldu; Komisyondan geçti, grup önerisi olarak öne aldınız, bugün ise Genel Kurula indirdiniz.

Değerli milletvekilleri, odaların görüşleri bu tasarı hazırlanırken alınmadı, bu odaların üst birliği olan TÜRMOB’un görüşü alınmadı. Milletvekillerinin katkı sağlaması için gerekli süreleri milletvekillerine vermiyorsunuz. Türk milletinden gizlenen, gizlenmek istenen nedir? Kamuoyunun takdirine arz ediyorum.

Değerli milletvekilleri, hafta sonu başlayacak olan oda seçimlerine yetiştirmek gayesiyle alelacele hazırlanmış bu yasa tasarısı, meslek mensuplarının kayıt dışı muhasebecilik, haksız rekabet gibi sorunlarına çözüm bulmamaktadır, hak kayıplarına neden olmaktadır. Anayasa’mız ile teminat altına alınmış olan eşitlik ilkesine aykırı hükümler içermektedir. Zorlu bir sınav sürecini başarıyla geçerek devleti temsil etme görev ve yetkisi tanınan denetim elemanlarının görevleriyle ilgili konularda tekrar sınava tabi tutularak denetim elemanlarının mesleki yeterlilikleri sorgulanır hâle getirilmektedir. Alelacele hazırlanarak, bugün itibarıyla 74 bin civarında meslek mensubunun yaşadığı sorunlara çözüm getirecek hükümler ihtiva etmeyen bu yasa tasarısı, mutlaka yeniden düzenlenmelidir.

Değerli milletvekilleri, 8’inci maddeyle düzenlenen “Meslek mensuplarından kamu kurum ve kuruşlarında çalışanlar ile mesleği fiilen icra etmeyenler, odaya giriş ücreti ve yıllık üye aidatlarını yüzde 50 indirimli olarak öderler.” ibaresinin “Meslek mensuplarından kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar ile mesleği fiilen icra etmeyenler, odaya giriş aidatı, ücreti ve yıllık üye aidatlarını yüzde 60 indirimli olarak öderler.” şeklinde değiştirmek amacıyla vermiş olduğumuz bu yasa değişiklik önergesini destekleyeceğinizi umuyor, bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Asil.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısını arayacağım: Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 8 inci maddesi ile 3568 sayılı kanunun 16 ncı maddesinin sonuna eklenen fıkrada geçen “elli” ibaresinin “altmış” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                         Kerim Özkul

                                                                                                              Konya

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Oranın yükseltilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Madde 8’e bağlı 16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 8’e bağlı 22’nci madde hakkında iki önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 8 inci maddesiyle değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “fiilen çalışanlar” ibaresinin “bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunanlar”, “üst üste iki dönem Yönetim Kurulu başkanlığı yapmış olanlar” ibaresinin “üst üste iki seçim döneminde iki defa Yönetim Kurulu başkanlığına seçilmiş olanlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Abdullah Çalışkan

Mikail Arslan

 

Giresun

Kırşehir

Kırşehir

 

Çağla Aktemur Özyavuz

Ayşe Türkmenoğlu

 

 

Şanlıurfa

Konya

 

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 Sıra Sayılı Tasarının Çerçeve 8. maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 3568 sayılı Kanunun “Seçilme Yeterliliği” başlıklı 22. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “olup serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen çalışanlar” ibaresinin “olanlar” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Mustafa Özyürek

R. Kerim Özkan

 

Trabzon

İstanbul

Burdur

 

Muharrem İnce

Ali Rıza Ertemür

Mevlüt Coşkuner

 

Yalova

Denizli

Isparta

 

Tayfur Süner

Hakkı Suha Okay

 

 

Antalya

Ankara

 

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Okay, buyurun.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz yasayla ilgili hemen hemen her maddeye ilişkin değişiklik önergesi sonrasında karar yeter sayısı veya toplantı yeter sayısı talep ediyoruz. Merak ediyor musunuz niçin bu kadar çok koşturuyorsunuz kulislerden içeri? Bunun temelinde güven bunalımı yatıyor. (AK Parti sıralarından “Kaç kişisiniz?” sesi)

Cevap vermeye gerek görmeyeceğim, dinleyeceksin. Sen burada oturmaya mecbursun kardeşim. Çünkü, şu var: Bu konu Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmüş. Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, siyasi partiler, Hükûmet, Komisyon birlikte bir mutabakata varmışlar. Çünkü, bu yasa, sadece ve sadece muhasebeci ve mali müşavirlerin seçimleri için getirilmiş olan bir yasa. Taraflar bir konsensüse ulaşmışlar. O ulaştıkları konsensüsle de Komisyonda kabul edilen biçimiyle yasa Parlamentoya gelmiş. Ama ne enteresandır ki, yasa Parlamentoya geldikten sonra uzlaşan Komisyon, uzlaşan Hükûmet, talimat nereden geldiyse, bir anda Meclis çalışmalarında seçime ilişkin bölümü değiştiriyor. Bu bir ahde vefasızlıktır, bu bir güven bunalımıdır. Parlamento çalışmasında birlikte çalışan kadroların birbirine güven esasıyla da ortak bir yasayı çıkartması düşünülebilir. Ama dün başka şey söyleyeceksiniz, bugün başka şey söyleyeceksiniz, bunu söylerken de antidemokratik bir yöntemi TÜRMOB’a dayatacaksınız!

Aslında 23’üncü Dönem Parlamentosunda büyük bir beceriyle yapılan şu: Kadrolaşmak için yasa çıkartmak. Kadrolaşmak için, kuşatmak için yasa çıkartmak.

Çok enteresan, Anayasa Mahkemesinden dönen birçok yasayı günlerce sabahlara kadar çalıştırarak buradan geçirttiniz. Buradan geçen yasalara bakıyoruz: Sağlık Bakanlığında şef, şef muavini, 139 tane şef, şef muavini için; Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nu getirdiniz, 99 hâkim adayı için; Futbol Federasyonunu getirdiniz, Futbol Federasyonunu ele geçirmek için.

Arkadaşlarım, bunlar sivil örgütlenmeler, sivil örgütlenmeler. Millî Eğitim Bakanlığı değil, Sağlık Bakanlığı değil. Tüm sivil örgütlenmeleri, her tarafı ele geçirmek… Akın akın burada oy vermek için koştuğunuz gibi, Türkiye’yi de akın akın Parlamento gücüyle nasıl ele geçireceğiz? Bu, çoğulcu demokrasi anlayışı da değil, katılımcı demokrasi anlayışı da değil. Demokrasi anlayışınızı yeniden gözden geçirmeniz lazım. Demokrasi anlayışıyla birlikte ahde vefayı da gözden geçirmeniz lazım.

Bir yerlerde anlaşacaksınız, uzlaşacaksınız, asgari müşterekleri bulacaksınız, ondan sonra da Maliye bürokratlarını çekeceksiniz büfenin önüne, orada “Aman, şunu bir daha değiştirelim.”, “Aman, şu yasayı değiştirirken şurayı nasıl zapt ederiz.” bunun hesabını yapacaksınız; şık olmuyor. Yapılanlar, bilesiniz ki Anayasa’ya da aykırı, eşitliğe de aykırı, seçme seçilme hakkına da aykırı.

Sistemle bu kadar oynamayın. Türkiye’nin çivisini çıkartmaya çalışmayın, sistemi zorlamayın. Bırakın, demokratik tercihleriyle, odalar, kendi içerisinde seçim yapabilsin. Ama “Hayır kardeşim, onun da bir kenarını burkayım, öbürünün de bir tarafını…” Bu Parlamento böyle çalışmaz. Hazindir, AKP Grubundan arkadaşın bir tanesi önerge veriyor; Komisyon katılmıyor, Hükûmet katılmıyor; “gerekçe” diyor ve siz o önergeyi reddediyorsunuz. Bu nasıl demokratik katılım! Sayın Genç’in önergeleri de onun için konuşulmuyor. Bu Parlamentoyu bu hâlde çalıştırmanın ve böylesine güven bunalımını yaratan bir sürece hep beraber ortak olmanın çok ciddi vebali var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Okay, bir dakika ekliyorum.

Buyurun.

HAKKI SUHA OKAY (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben, bu konuda AKP Grubunun kendi durumunu yeniden gözden geçireceğine inanıyorum. Türkiye’de her tarafı ele geçirmek arzusundan vazgeçin, bırakın meslek odaları, sivil toplum örgütleri kendi koşullarında seçim yapsın diyorum ve saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Okay.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, karar yeter sayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN – Arayacağım Sayın Genç.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.47

DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 21.59

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Fatoş GÜRKAN (Adana)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

216 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Ankara Milletvekili Sayın Hakkı Suha Okay ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Yeter sayı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 8 inci maddesiyle değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “fiilen çalışanlar” ibaresinin “bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunanlar”, “üst üste iki dönem Yönetim Kurulu başkanlığı yapmış olanlar” ibaresinin “üst üste iki seçim döneminde iki defa Yönetim Kurulu başkanlığına seçilmiş olanlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları 

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılıyoruz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maddede yer alan “fiilen çalışanlar” ibaresiyle “üst üste iki dönem Yönetim Kurulu başkanlığı yapmış olanlar” ibaresine açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

8’inci maddeye bağlı 22’nci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.

Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa, önerge üzerinde, yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi, önergeyi okutuyorum:

TBMM Genel Kurul Başkanlığına

Görüşülmekte olan Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

 

Erkan Akçay

 

Nevzat Korkmaz

 

Konya

 

Manisa

 

Isparta

 

 

Akif Akkuş

 

Recep Taner

 

 

 

Mersin

 

Aydın

 

Madde 9.- 3568 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin (f) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

f) Bütçeyi ve kesin hesapları tasdik etmek.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, daha önce buna benzer uygulamalarımız vardı. Şimdi bu 9’uncu maddenin 25’inci maddesine bir fıkra eklemek istiyoruz önergeyle. Yani bu ancak 87’nci maddeye göre, görüşülmekte olan bir kanun tasarısının başka bir maddesinin görüşülmesiyle ilgili olarak bir önerge verilirse… Yani bununla ilgisi var efendim. Onun için salt çoğunluğa gerek yok.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ne alakası var? Yeni bir madde ihdası var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Var efendim. Yani Sosyal Sigortalar  Kanunu’nda bunun çok uygulamasını yaptık. Ben hatta itiraz ettim, dedim ki bu maddede… Yani tasarının 10 tane fıkrası var, 1 fıkrası komisyon metninde vardı. Ama o gelen metinde olmayan fıkrada başka bir değişiklik yapılıyordu. Burada hiç çoğunluk aranmadan uygulama yapıldı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama sizin arkanızdaki bürokratlar hep yanlış bilgi veriyorlar. Lütfen, onları dinlemeyin.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, salt çoğunluğu aramaya gerek yok.

BAŞKAN – Aynı manada bir önerge daha vardır, önergeyi okutuyorum:

TBMM Genel Kurul Başkanlığına

Görüşülmekte olan Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

 

Erkan Akçay

 

Nevzat Korkmaz

 

Konya

 

Manisa

 

Isparta

 

 

Akif Akkuş

 

Recep Taner

 

 

 

Mersin

 

Aydın

 

Madde 9 - 3568 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Genel Kurul 3 yılda bir defa mayıs ayının içinde başkanın daveti üzerine bütçeyi ve gündemdeki diğer maddeleri görüşmek ve gereken seçimleri yapmak üzere toplanır.”

BAŞKAN – Komisyon salt çoğunlukla katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.

9’uncu maddede üç önerge var, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu maddesiyle değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “fiilen çalışanlar” ibaresinin “bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunanlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Abdullah Çalışkan

Mikail Arslan

 

Giresun

Kırşehir

Kırşehir

 

Ayşe Türkmenoğlu

Çağla Aktemur Özyavuz

 

 

Konya

Şanlıurfa

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 9. maddesi ile değiştirilen, 3568 sayılı Kanunun 25. maddesinin ikinci fıkrasında geçen “olup serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen çalışanlar” ibaresinin “üyeler” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.

 

Mehmet Şandır

Mustafa Kalaycı

Cemaleddin Uslu

 

Mersin

Konya

Edirne

 

Mustafa Enöz

Hasan Özdemir

Ümit Şafak

 

Manisa

Gaziantep

İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 Sıra Sayılı Tasarının Çerçeve 9. maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 3568 sayılı Kanunun 25. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “olup serbest veya bir iş yerine bağlı olarak fiilen çalışanlar” ibaresinin “olanlar” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.        

 

M. Akif Hamzaçebi

Mustafa Özyürek

R. Kerim Özkan

 

Trabzon

İstanbul

Burdur

 

İsa Gök

Muharrem İnce

Mevlüt Coşkuner

 

Mersin

Yalova

Isparta

 

 

Tayfur Süner

 

 

 

Antalya

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – İsa Gök.

BAŞKAN – Sayın İsa Gök, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

 İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Arkadaşlar, biraz geçmişe gitmenizi istiyorum: 12 Eylül 1980. 12 Eylül darbesinden sonra ilk etki nereye yapılmıştı? Sendikalara, sivil toplum kuruluşlarına, meslek odalarına. Sendikaların aidatları kesilmeye çalışıldı, meslek odalarında yönetimler budanmaya çalışıldı. Mesela bizim barolarda kamu avukatlarının baroya kayıt zorunluluğu kaldırıldı, bir sürü engel getirildi. Çünkü çağdaş toplum örgütlü toplumdur. Bu, 12 Eylül faşist zihniyetinin bir dışa vurumuydu.

Size bir haber vermek istiyorum. Çünkü aranızda eski solcu arkadaşlarımız da var. Bu zihniyet… (AK Parti sıralarından gürültüler)

 Arkadaşlar, haberi dinleyin.

…tekrar hortladı. Çünkü 3568 sayılı Yasa’nın adı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu. 20 maddenin değişikliği isteniyor. Arkadaşlar, 20 maddenin 9 tanesi bu meslek kuruluşunun oda yönetimi seçimine ilişkindir. Şimdi bana derseniz ki “Yeni Ticaret Kanunu Tasarısı gereği veya Basel II sözleşmeleri gereği serbest muhasebeci mali müşavirlerin yeni sisteme uyarlanması” kabul ederim. Ama 20 maddenin 9 tanesi oda seçimini düzenliyorsa ve üstelik de bu seçimlere ilişkin daha önce sınanmış birtakım eylemlere karşı… Yani, yine Hükûmetinizce esnaf ve sanatkâr odalarına karşı yapılan iki dönemden fazla başkanlık yapılamayacağı hükmünü Anayasa Mahkemesi iptal etti. Aynı hükmü 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na eklemiştiniz. Baktınız ki Anayasa Mahkemesi iptal etti, geri adım attınız. Yani madara olmayalım diye -amiyane tabirle- hükmü değiştirdiniz, engeli kaldırdınız, şimdi bakıyoruz ki arkadaşlar, bu tasarıyla yine aynı yasaklar geliyor: İki dönem üst üste seçilme engeli,  ondan sonra ara verme, fiilî çalışma zorunluluğu… Bizim Avukatlık Kanunu 63’te hüküm vardır. Yirmi yıl avukatlık yaptınız. Büronuzu kapayabilirsiniz. Maliye kaydını sildirebilirsiniz. O unvanı taşımak dahi bir şereftir. Yalnızca avukat unvanıyla yaşayabilirsiniz. Seçme-seçilme hakkı en demokratik, en anayasal haktır. Bu hakkı kimse sizden alamaz. Bu hakkı da alıyorsunuz. Serbest muhasebeci mali müşavirler için, yeminli mali müşavirler için bu hakları alıyorsunuz. Kardeş mesleğimiz. Alıyorsunuz. Neye göre alıyorsunuz?

Şimdi bakın arkadaşlar, ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. Bu, yalnızca maharet değil, bir de onurdur. Bu Kanun’un –ki, her kanunun bir getiriliş, ihdas amacı vardır- ihdas amacı ne? Bunu biraz düşünmek lazım. Eğer ki 20 maddenin 9 maddesi oda seçimi ise ve asıl niyetinizi ortaya koyacak olan madde çerçeve 15’inci madde ise… Yani nispi temsil, yani direnen meslek odalarını, sivil toplum kuruluşlarını ele geçirme harekâtının yeni aşaması çerçeve 15’inci madde. Asıl niyetinizi o madde ortaya koyacak. O zaman şunu yüreklice deyin: “Ey ahali, biz, birtakım meslek odalarını, baroları, Barolar Birliğini, TÜRMOB’u, Tabipler Odasını ele geçiremedik, geçiremiyoruz. İşte onun için de yasal dayanaklar yaratmaya çalışıyoruz.” Mesela, bizim barolarda Çağrı Grubu var, Hükûmetinize çok yakın bir grup. Siyaseten aynı şeyi savunuyorsunuz. Bir türlü bu grup iktidara gelemiyor, seçim kazanamıyor. Aynı şekilde, TÜRMOB içinde de Meslekte Birlik Grubu var, yine iktidarınıza çok yakın siyaset yapan bir grup. Ama, bunların da oranı yüzde 10, 15, 20. Gelemiyor iktidara. Ne olacak o zaman? İşte bu Kanun’un asıl destekçisi ve asıl hazırlayıcısı olan Meslekte Birlik Grubunun dediği gibi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSA GÖK (Devamla) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Kendi meslek yasalarında yapılacak olan değişiklikle iktidara gelebileceklerini söylüyorlar. Şu anda da iktidarda bulunan partileri, Meslekte Birlik Grubunun iktidarı için yasal değişiklik yapıyor. Bu kanunun ihdası, amacı, herhangi bir sorunu gidermek değil, ele geçirmek, TÜRMOB’u ele geçirmeyi başarmak nispi temsil yöntemiyle. Bunu yarın barolara da getirmek isteyeceksiniz. Amacınız bu. Bir şey söyleyeyim mi? Amacınızı mertçe söyleyin, kamuoyuyla paylaşın, eyvallah, ama amacınızı gizleyip, bu türden değişikliklerle meslek odalarının direnişini, onurlu direnişini kırmaya çalışmak nafile, nafile, nafile.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gök.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 9. maddesi ile değiştirilen, 3568 sayılı Kanunun 25. maddesinin ikinci fıkrasında geçen “olup serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen çalışanlar” ibaresinin “üyeler” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.

                                                                                  Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir)- Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Manisa Milletvekili Sayın Enöz, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 216 sıra sayılı, 3568’de değişiklik yapan Kanun Tasarısı’nın 9’uncu maddesindeki değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 3568 sayılı Kanun’un 25’inci maddesinin ikinci fıkrasında “Disiplin Kurulu üyeleri kayıtlı olduğu meslek odasında en az üç yıl kıdemli olup, serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen çalışanlar arasından üç yıl için seçilir. Üye sayısı yüzden az olan odalarda üç yıllık süre şartı aranmaz. Süresi dolan üye yeniden seçilebilir.” denmektedir.

Sayın milletvekilleri, 3568 sayılı Kanun’un 25’inci maddesinin ikinci fıkrasında geçen “…olup serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen çalışanlar” ibaresinin “üyeler” şeklinde değiştirilmesini bu önerge ile arz ve teklif etmekteyiz. Bu önergedeki amacımız disiplin kuruluna seçilme hakkının engellenmemesi amaçlanmakta, fiilen çalışma şartı kaldırılmamakta, en az üç yıl üye olmak yeterli görülmektedir.

Değerli milletvekilleri, esasen 3568 sayılı Yasa aceleye getirilmiştir. Bunun sebebi de mayıs ve haziran aylarında yapılacak olan kongrelerdir. Tasarı bu hâliyle yasalaşırsa bir kısım odalar yeni tasarıya göre kongrelerini yapacaklar ve üst birliklerini seçeceklerdir. Bu da odalar arasında bir eşitsizliğe sebep olacaktır. Muhtemelen Anayasa Mahkemesi bu yasayı Anayasaya aykırı bulacaktır. 216 sıra sayılı Tasarı’nın 9’uncu maddesinde de bir adaletsizlik vardır. Odaya üç yıl üye olmak disiplin kurulu üyeliği için yeterli bir şart olmalıdır. Serbest bir iş yerine bağlı olarak fiilen çalışma şartı disiplin kurulu üyeliği için aranmamalıdır diye düşünmekteyiz. Bu amaçla vermiş olduğumuz önergeyi desteklemenizi bekliyor ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Enöz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 9 uncu maddesiyle değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “fiilen çalışanlar” ibaresinin “bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunanlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                          Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Gerekçe okunmadı Sayın Başkan.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maddede yer alan “fiilen çalışanlar” ibaresine açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç, bir şey dediniz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Gerekçeyi okutmadan önce sorun Sayın Başkan, önerge sahibi konuşur.

BAŞKAN – Ama konuşmamayı tercih ettiler.

Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

10’uncu maddede üç önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 10 uncu maddesiyle değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “fiilen çalışanlar” ibaresinin “bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunanlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Abdullah Çalışkan

Mikail Arslan

 

Giresun

Kırşehir

Kırşehir

 

Ayşe Türkmenoğlu

Çağla Aktemur Özyavuz

 

 

Konya

Şanlıurfa

 

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 S. Sayılı kanun tasarısının 10. maddesinin ikinci fıkrasındaki “Ayrıca bir yedek üye seçilir.” ifadesinin “Ayrıca iki yedek üye seçilir.” olarak değiştirilmesini arz ederiz.

 

Ahmet Orhan

Mustafa Enöz

Akif Akkuş

 

Manisa

Manisa

Mersin

 

Kemalettin Nalcı

Necati Özensoy

Beytullah Asil

 

Tekirdağ

Bursa

Eskişehir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 Sıra Sayılı Tasarının Çerçeve 10. maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 3568 sayılı Kanunun 27. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "olup serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen çalışanlar" ibaresinin "olanlar" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Mustafa Özyürek

R. Kerim Özkan

 

Trabzon

İstanbul

Burdur

 

Muharrem İnce

Mevlüt Coşkuner

Tayfur Süner

 

Yalova

Isparta

Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye  katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Gerekçe...

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarı ile 01/06/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun 27. Maddesinin değiştirilmesi öngörülmektedir.

Mevcut uygulamada, Oda yönetim kurulu üyelerinin Odaya kayıtlı en az beş yıl kıdemli Üyeler arasından seçileceği hükmü bulunmaktadır. Birlik yönetim kuruluna seçilebilmek için ise, Birlik delegesi olmak yeterlidir. Birlik delegesi olabilmek için Oda üyesi olmak yeterlidir. Fiilen çalışmak bir başka deyişle "çalışanlar listesi"ne kaydolmak şart değildir.

Bu çerçevede, mevcut düzenlemede "seçme" ve "seçilme" hakkı bakımından bir "ayrımcılık" söz konusu değilken bu defa, Anayasa'nın "eşitlik" ilkesine aykırı olarak ve "hukuki güvenlik" ilkesine uygun olmayan tarzda çalışanlar listesine kayıtlı olmayan ancak Oda üyesi olarak aidat ödeyen meslek mensuplarının seçilme hakları ellerinden alınmaktadır. Çalışanlar listesine kayıtlı olmayan Oda üyelerinin bir bölümü yasal unvanları ile "bağımsız denetim şirketleri"nde mesleki faaliyet ifa ederken bir bölümü de endüstri de mesleki faaliyette bulunmaktadır.

Getirilen düzenleme seçilme hakkını kullanan bağımlı meslek mensupları bakımından "yasaklayıcı" bir sonuç doğurmaktadır. Bu durum, "hukuki" olmadığı gibi "demokratik" de değildir. Böyle bir düzenlemede "kamu yararı" olmadığı gibi "meslek hukuku" bakımından da bir fayda söz konusu değildir.

Meslek icrasına hak kazanan "Serbest Muhasebeci" "Serbest Muhasebeci Mali Müşavir" ve "Yeminli Mali Müşavirlerin" hangi unvan altında olursa olsun meslek örgütlerinde yönetici olarak görev yapmaları için fiilen çalışma şartı öngörülmesi, dahası önceki unvanlarında geçen sürelerin dikkate alınmaması "seçme ve seçilme hakkı" bakımından bir kısıtlamaya yol açar niteliktedir. Böyle bir düzenleme, Anayasa'nın 135 inci maddesi uyarınca teşekkül etmiş bir "meslek" statüsü içinde "seçme" ve "seçilme" haklarının orantısız biçimde kısıtlanması bağlamında Anayasa'nın 2, 11 ve 13 üncü maddelerine de aykırıdır. Yukarıda sıralanan gerekçeler ışığında değişiklik öngörülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 S. Sayılı kanun tasarısının 10. maddesinin ikinci fıkrasındaki “Ayrıca bir yedek üye seçilir.” ifadesinin “Ayrıca iki yedek üye seçilir.” olarak değiştirilmesini arz ederiz.

                                                                                         Ahmet Orhan (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Kemalettin Nalcı.

BAŞKAN – Sayın Nalcı, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın 10’uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında, Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu kanun tasarısının çıkartıldığı sırada TÜRMOB’dan görüş alınmadığı… Bu tasarı serbest mali müşavirler ve yeminli mali müşavirlerin sorunlarını değil, sadece bu hafta sonu seçimleri başlayacak olan TÜRMOB seçimlerinde mevcut yönetimin seçim hakları elinden alınarak, kendilerine yakın bir yönetim getirerek TÜRMOB yönetimini ele geçirmek için yapılan bir düzenlemedir.

Sayın milletvekilleri, 3568 sayılı Yasa’nın çıkartılması esnasında asıl dikkat edilmesi gereken, sorunların ortadan kaldırılması. “Bu sorunlar ne?” derseniz:

1) Tahsilat sorunu.

2) Haksız rekabet.

3) Yeminlilerle serbest müşavirler arasındaki unvan kargaşası.

4) Tamamen sorumlulukla donatılan meslek mensuplarının kanun önünde yaptırıma yönelik hiçbir yetkilerinin bulunmayışı.

Kanunun sadece Maliye Bakanlığının vesayeti altında bulunması. Bunun böyle olmayıp vergi ile birlikte işlem yapan serbest muhasebe mali müşavirlerinin Türk Ticaret Kanunu’yla da ilgili bağlanması gerekmektedir.

Vergi daireleri kendi yapmaları gereken birçok işlemi muhasebeciler üzerine yıkmaktadır. “Bs” formları yıllık verilirken aylık verilmesine çevrilmektedir. Zaten kırtasiye yükü ağır bulunan muhasebecilerin bu yeni düzenlemeyle yükü daha da artırılmıştır.

Büyük işletmelerde yeminli mali müşavirler olmasından dolayı mali müşavir ve muhasebeciler yeterli itibarı ve ücreti alamamaktadırlar.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; burada olması gereken, mali müşavirler bu basit usulde ikinci sınıf defterler varken serbest muhasebeci  mali müşavirler nasıl görev yapacak?

Küresel anlamda dünya standartlarına uymaya çalışan TÜRMOB bu konuda yalnız bırakılmıyor mu? Kaliteli denetim ve inceleme yapılacaksa uluslararası muhasebe uygulamasında TÜRMOB var gücüyle boğuşurken iktidar ne yapmakta?

Sayın milletvekilleri, iktidar, sorunlar yerine seçimlere yönelik bir tasarıyı Genel Kurula getirerek bu mesleği icra eden kişileri rencide etmektedir ve kamuoyunun beklentilerinden çok uzaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, önergemize destek vermeniz dileğiyle herkesi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Nalcı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 10 uncu maddesiyle değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “fiilen çalışanlar” ibaresinin “bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunanlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                         Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyormu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılıyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okuyun.

Gerekçe:

Maddede yer alan “fiilen çalışanlar” ibaresine açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

11’nci maddede üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 11 inci maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı kanunun 32 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde geçen “yetmişbeşte” ibaresinin “seksenbeşte” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                Veysi Kaynak

                                                                                                              Kahramanmaraş

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 11. maddesi ile değiştirilen, 3568 sayılı Kanunun 32. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde geçen “üyelerinin” ibaresinden sonra gelmek üzere “sayısı 1.000’den az olan odalarda 25’te bir, 1.000’den fazla olan odalarda” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.

 

Cemaleddin Uslu

Mustafa Kalaycı

Kadir Ural

 

Edirne

Konya

Mersin

 

Beytullah Asil

Akif Akkuş

 

 

Eskişehir

Mersin

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı “Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın çerçeve 11 inci Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

Ahmet Küçük

Muharrem İnce

 

İstanbul

Çanakkale

Yalova

 

Tayfun Süner

Ali Rıza Ertemür

Mevlüt Coşkuner

 

Antalya

Denizli

Isparta

 

 

Mehmet Akif Hamzaçebi

 

 

 

Trabzon

 

“Madde 11- 3568 sayılı Kanunun 32 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

“Her oda, üye sayısına bağlı olmaksızın seçeceği üç temsilciye ilave olarak, üyelerinin elli de biri oranında temsilci ve aynı sayıda yedek temsilci seçer.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Özyürek, buyurun.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; TÜRMOB’un delege yapısını değiştiren bir madde bu. Burada, önce Hükûmet tasarısında “100 üye için 1 delege seçilir.” denilmişti. Şu andaki yürürlükte olan yasada bu, “25 üye için 1 delege seçilir.” şeklindedir. TÜRMOB’un, odaların, camianın önerisi ise ellide 1’dir. Şimdi, bir kuruluş en demokratik temsil sayısı olarak ellide 1’i önermişse, Bakanlık, Hükûmet niçin vesayetçi bir anlayışla bunu önce yüzde 1’e, daha sonra yetmiş beşte 1’e getirir? Bu mantığı anlamak mümkün değildir.

Demokrasi olabildiği kadar geniş katılımla sağlanan bir rejimdir. Şimdi, yirmi beşte 1’in belki sayısal olarak toplanmasında bazı sorunlar yaşanıyor olabilir, ama o zaman ellide 1’e getiriniz, niçin yetmiş beşte 1’e getiriyorsunuz? Bizim itirazımız bunadır ve getirdiğimiz öneri ellide 1’dir.

Değerli arkadaşlarım, daha önce konuşan arkadaşlarımızın da belirttiği gibi bu tasarının esas amacı mesleğin temel sorunlarını çözmek değil, mesleğin kalitesini yükseltmek değil, bu camianın, odaların ve TÜRMOB’un seçim yöntemlerini değiştirmek, seçilecek kişilerle ilgili şartlar ileri sürmektir.

Şimdi, demokratik bir şekilde bir temsil öngörülmüştür. Bu temsili niçin bu kadar daraltıyorsunuz? Tabii, yetmiş beşte 1’e düşürdüğünüz zaman bazı az sayılı odalarda neredeyse delege çıkaramazsınız. Onu telafi etmek üzere Hükûmet tasarısında, her odaya öncelikle 5 delege verelim, üstüne yetmiş beşte 1 denilmişti. Bu daha sonra 3’e düşürüldü. Yani her odanın asgari 3 delegesi olacak, onun üstüne de 75 üye için birer delege seçilecek. Bu 75 sayısının yüksek olduğunu ifade ediyoruz, bunun 50 olarak değiştirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Daha demokratik, daha katılımcı bir yöntemi öneriyoruz. Bu katılımcı yöntemi reddetmek, ona karşılık indi, hiçbir bilimsel araştırmaya dayanmayan, sadece AKP Hükûmetinin, Bakanlığın öngördüğü, takdir ettiği keyfî bir rakamı dayatmak gerçekten anlaşılabilir bir mantık değildir.

Değerli arkadaşlarım, biraz önce aramızda sohbet ederken şakalaşıyorduk. Yani buraya bir madde getirelim, “Maliye Bakanlığı TÜRMOB yönetimini de atar, odaların yönetimlerini de tayin eder, denetim kurulunu da tayin eder, disiplin kurulunu da tayin eder.” diyelim, üyeleri eziyetten kurtaralım! Sonunda o hâle getiren tanımlar içinde bir düzenleme yapıyorsunuz ve sonuç itibarıyla aynı noktaya varmaya çalışıyorsunuz. Bu demokratik değil, bu hukuki değil, bu doğru bir düzenleme değil değerli arkadaşlar.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, müdahale etseniz de hatibi dinlesek.  Dinlemiyorlar konuşmacıyı, Sayın Bakan dinlemiyor.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Çok alışığız bu yöntemlere. Bakanlarımız burada hatipleri dinlemek yerine bazı milletvekilleriyle iş görüşmesi yapmayı tercih ederler. Onun için, alıştık, aldırmıyoruz, alınmıyoruz. Ama, bu, bize saygı değil; bu, burada konuşmakta olan Mustafa Özyürek’e saygı değil; bu, Parlamentoya saygıdır değerli arkadaşlar. Siz burada bir kanun tasarısı getirmişsiniz. Bu kanun tasarısı üzerinde bir görüşme cereyan ederse, burada bakanın görevi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika vereceğim, bir saniye.

Sayın milletvekilleri, lütfen daha sükûnet içerisinde hatibi dinleyelim.

Buyurun Sayın Özyürek.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) – Bu tasarının burada görüşülmesi, işte “hatiplerin ne söyleyeceği, muhalefetin ne söyleyeceği bellidir, biz onları zaten kale almayız” mantığı demokratik değil, doğru değil ve Parlamentoya saygısızlıktır değerli arkadaşlar. Onun için, çok alıştık biz bu yöntemlere. Başbakan buraya gelse, bakanlar buraya gelse -şu anda tabii hiçbir bakan yok- bütün AKP milletvekilleri orada.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Ben buradayım Sayın Özyürek.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) – Bakanların odasına giremiyor musunuz değerli arkadaşlarım? Nedir bu iş? Yani, özel kalemi mi aşamıyorsunuz, sekreterleri mi aşamıyorsunuz? Burada görür görmez hemen iş görüşmesi yapıyorsunuz. Bu doğru değil, bu ahlaki değil, bu demokratik değil değerli arkadaşlarım. Bunlar yanlıştır. Parlamentoya saygı göstermek hepimizin görevidir, hepimizin sorumluluğudur. Siz Parlamentoya saygı göstermezseniz, millet de Parlamentoya saygı göstermez.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özyürek.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 11. maddesi ile değiştirilen, 3568 sayılı Kanunun 32. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde geçen “üyelerinin” ibaresinden sonra gelmek üzere “sayısı 1.000’den az olan odalarda 25’te bir, 1.000’den fazla olan odalarda” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.

                                                                                  Cemaleddin Uslu (Edirne) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Akif Akkuş.

BAŞKAN – Sayın Akkuş, Mersin Milletvekili.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 216 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 11’inci maddesinde yapılmasını istediğimiz değişiklik önergesiyle ilgili olarak MHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu yasayla, TÜRMOB mensuplarının meselelerinin ele alınması ve bu meselelere çözümler getirilmesi daha uygun olacaktı, ancak mesleki sorunları odağına almak yerine ağırlıklı olarak seçimlere dönük maddelerle donatılan bu meslek yasa tasarısının beklenen faydayı sağlamayacağını düşünmekteyiz.

Değerli milletvekilleri, muhasebe camiasının iktidardan beklediği, kronikleşmiş meslek sorunlarını birlikte ele almak ve çözüm üretmektir. Kimi, ne zaman ve nasıl seçeceğine meslek grubu mensuplarının kendileri karar vermelidir diye düşünüyorum. Oda ve Birlik seçimlerinde iktidar destekli kazanımlar ekonomide kayıp anlamına geleceği gibi, meslek mensuplarının moral değerlerini de altüst edecek ve sosyal barışı, mesleki dayanışmayı olumsuz olarak etkileyecektir. Kısaca, demek ki, yasanın bu seçimlere müdahaleden kaçınır vaziyette düzenlenmesi ve doğrudan doğruya da kaçınması gerekir diye belirtebiliriz.

Değerli milletvekilleri, iktidarların görevi sosyal barışı ve sosyal dengeleri bozmak değil, çünkü bu şekilde müdahaleler -dediğim gibi- sosyal barışı bozduğu gibi, sosyal dengeleri de altüst edecektir. Onları standart üstü seviyeye taşıyarak mutlu, güler yüzlü, karnı tok, sırtı pek vatandaşlar hâline getirmektir. İktidarların görevi, demek ki vatandaşını mutlu edecek, vatandaşı o mutluluktan dolayı güler yüzlü olacak ve karnı tok, sırtı da pek olacak ama bu müdahaleler bunların ortaya çıkmasına sanki engel olacak gibi görünüyor, engel olacak gibi geliyor.

Sayın milletvekilleri, Hükûmet tarif ettiği kesimi nispi temsille oda yönetimine sokmanın formülünü yasa hükmü hâline getiriyor. Hâlbuki yakın bir geçmişte, ülkemiz, gerek siyasi parti gerek sendika ya da meslek kuruluşu olsun, sivil toplum örgütlerine müdahalenin bedelini ağır bir şekilde ödemiştir. Bunların ne olduğunu söylemeye, hangileri olduğunu söylemeye hiç gerek yok sanıyorum. 12 Eylül öncesini şöyle bir düşünün. Herkes değişik açıdan ele alıyor 12 Eylül öncesini ve ortaya koyuyor ama burada esas olan orada birtakım müdahalelerin yapılmış olmasından kaynaklanmaktadır. Kısaca, sivil toplum örgütlerine müdahaleden kaçınalım ve onları meslek erbaplarının hür iradelerine bırakalım diyorum.

Değerli milletvekilleri, bu önerge ile üye sayısı binden az olan odalarda yirmi beşte 1 oranında temsilci seçilmesini arzu etmekteyiz. Binde 75 gibi… Pardon…

AHMET YENİ (Samsun) – Hesabı sonra yap.

AKİF AKKUŞ (Devamla) – Neyse… Peki, hesabı sonra yapalım, arkadaşımız öyle dedi, hesabı sonra yapacağız.

Böylece, temsilde adalet daha adil bir şekilde ortaya çıkacaktır diyorum ve ayrıca, bir de mesaj vermek istiyorum Konyalı hemşehrilerime: Pazar günü ilk kongrelerini yapacak olan Konya TÜRMOB mensubu mali müşavir ve muhasebeci arkadaşlarımızın hür iradeleriyle oda ve birliklerine sahip çıkmalarını bekliyor, bütün oda mensuplarına saygılarımı sunuyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum.

Buyurun Sayın Akkuş.

AKİF AKKUŞ (Devamla) – Evet efendim.

Tabii, niçin Mersin’i değil de Konya’yı burada söz konusu ediyoruz? Çünkü pazar günü ilk seçim Konya’da yapılacak, bunun için belirtiyorum.

Değerli milletvekilleri, bütün bunlardan dolayı bu önergeye destek vermenizi istiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akkuş.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

216 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 11 inci maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı kanunun 32 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde geçen “yetmişbeşte” ibaresinin “seksenbeşte” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Veysi Kaynak

                                                                                                            Kahramanmaraş

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sayının artırılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

12’nci maddede iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 12 nci maddesiyle değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 35 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “fiilen çalışan” ibaresinin “bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunan”, “üst üste iki dönem Birlik Yönetim Kurulu başkanlığı yapmış olanlar” ibaresinin “üst üste iki seçim döneminde iki defa Birlik Yönetim Kurulu başkanlığına seçilmiş olanlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Abdullah Çalışkan

Mikail Arslan

 

Giresun

Kırşehir

Kırşehir

 

Çağla Aktemur Özyavuz

Ayşe Türkmenoğlu

 

 

Şanlıurfa

Konya

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 Sıra Sayılı Tasarının Çerçeve 12. maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 3568 sayılı Kanunun 35. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “olup serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen çalışanlar” ibaresinin “olan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Mustafa Özyürek

Mevlüt Coşkuner

 

Trabzon

İstanbul

Isparta

 

Muharrem İnce

R. Kerim Özkan

Tayfur Süner

 

Yalova

Burdur

Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Ramazan Kerim Özkan konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan. (CHP sıralarından alkışlar)

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, Maliye Bakanlığı odayı vesayet altına almak istiyor bu yasayla. Sivil toplum örgütleri anlamında çalışan, Türkiye’de gerçekten önder olmuş bir kuruluşu, TÜRMOB’u ayaklar altına almak istiyor. Bizde bir tabir vardır: Kedi yavrusunu yiyeceği zaman küle beler yermiş.

Sayın Bakanım, bu TÜRMOB’u lütfen küle belemeyin.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Nasıl yani?

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Bununla, küle beler yermiş, tanıyamadım dermiş sonra. Yavrusunu yermiş kedi, tanıyamadım, ne yazık ki yavrummuş dermiş.

Bu kurum, gerçekten yıllarını vermiş, Türkiye’de isim olmuş, illerde abide gibi binalarda kurum olarak çalışan, muhasebecileri, serbest muhasebecileri, mali müşavirleri kanatlarının altına almış, gerçekten ciddi bir kurum olarak çalışıyor, örnek bir oda. Bunu, önümüzdeki süreçte elinizin altında tutmak, kanatlarınızın altında tutmak adı altında ayaklar altına alıyorsunuz Sayın Bakanım. Bunu lütfen yapmayın, yasayı geri çekin. Yasayı geri çekin çünkü bu mali müşavirler olmasa gerçekten bu ülkede vergi toplayamazsınız, muhasebeciler yeminli. Benim yeminli mali müşavirim vardı. Ben veteriner hekim olarak iki yüz suni tohumlama yapardım -o zaman böyle teşvik filan da yoktu, gerçi o teşvikleri de kaldırdınız ama- iki yüz suni tohumlamanın yirmisini, otuzunu gösterirdik. Gösterenlerden biri de bendim, hiç kimse göstermezdi. Ama, benim o yeminli müşavirim: “Yanlış yapıyorsun…”

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – İtiraf ediyorsun!

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Tabii ki itiraf yapıyorum, verdim çünkü, verdiğim için derdi…

MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) – Hakaret oluyor!

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) - “Sayın veterinerim, biz çalışıyoruz, kazanıyoruz. Bu ülke yol yapıyor, köprü yapıyor, okul yapıyor. Veren el, alan elden her zaman üstündür. Vergi verelim.” Uyarırdı ve biz de vergimizi öderdik. Bu şekilde bu devlet ayakta kalıyor.

O mali müşavirlerin, muhasebecilerin hakları gerçekten ödenmez. Vesayet altında tutacağız diye bir uğraş veriyoruz. Üç yıl fiilen çalışmış olmak gerekir diyoruz bu yasayla. Bu doğru değildir değerli arkadaşlarım. Mesleği temsil etmek, mesleki unvanı almakla olur. Çalışmak şartı zorunluluk olmamalıdır. Yönetim kurulu üyelerinin üst üste iki defadan fazla seçilmesinin önünü kapatmakla doğru bir iş yapmıyoruz. Eğer gerçekten iyi hizmet yapıyorsa, yararlı oluyorsa, işinin ehliyse o başkan devam etmelidir. Böyle kurumlarımız var. Bunlardan birine örnek TÜRMOB’dur.

AHMET YENİ (Samsun) – Biri de Baykal.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Biraz önce Sayın Başkan da belirtti, üyelerin yetmiş beşte 1’i oranında temsilci seçilmesi de demokratik değildir. Ne kadar geniş üyeyle oda seçimi yapılırsa o kadar demokratik olur, tercihler daha iyi yansır, hakların kullanımı tabana yayılmış olur. Demokrasinin gereği de budur.

Serbest muhasebeci ve mali müşavirler ile yeminli mali müşavirlerin yetkilerini artırmak gerekir. Muhasebeci ve mali müşavirlerin yetkisini artırarak ve bu çerçevede vergi mükelleflerine yol göstererek vergi hasılatında etkinlik sağlanır. Maliye Bakanlığı, mükellefi cezalandırmak yoluyla vergi toplamaya çalışıyor. Bu kesinlikle yanlıştır. Baskı yoluyla veya korkutarak, ceza tehdidiyle vergilemede etkinlik sağlanmaz. Mükellefe yardımcı olmak, yol göstermek gerekir. Bunu da mali müşavirler aracılığıyla yapabiliriz. Vergi bilincini geliştirmek gerekir. Maliye Bakanlığı herkesi potansiyel suçlu olarak görüyor. Vergi inceleme sonuçlarına bakarsak bunu görüyoruz.

Mükellefe yol göstermek gerekir, vergi bilincini artırmak gerekir. Maliye ve Millî Eğitim Bakanları, ilköğretim okullarında, vergi bilincini artırmak için teşebbüse geçmelidir. Bir teşebbüs oluştu, Bakanlık Nasrettin Hoca’yı kullanarak ilköğretim okullarında vergi bilincini artırma programı yaptı, çocuklara “bilgisayar” adı altında… KDV olarak fiş kullanıyorduk, fişi kaldırdınız.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Fişi kaldırmadık, fiş duruyor.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Bizim AKP’li sözcülerimiz “Vergi tabana yayılmalıdır.” diyor, ama siz vergiyi, tabana yayılan vergiyi, o fiş almayı kaldırarak kayıt dışılığa ittiniz, kimse şu anda fiş toplamıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özkan, bir dakika veriyorum, lütfen tamamlayın.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ancak ilkokul çocuklarına “Bilgisayar vereceğiz kurayla, fotoğraf makinesi vereceğiz.” diyerek fiş toplattırıyoruz. Kayıt dışılık arttı, kimse artık fiş almıyor. Hâlbuki, oturduğumuz, kullandığımız, çalıştığımız, para vererek yemek yediğimiz yerlerde geçmişte fiş alınırdı, ama şu anda hiç kimse bu vatandaşlık görevini artık sanki lüks olmuş gibi yerine getirmiyor.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Meclis kürsüsünden bunları dile getirmek doğru değil.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Bunlar çok doğru şeyler. Bu kayıt dışılık gittikçe arttı, tabana yaymaktan vazgeçtiniz.

Bu yasanın geri çekilmesini öneriyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özkan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Bakacağım Sayın Genç.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… (CHP sıralarından “Yok, yok.” sesleri)

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Dört dakika bekleyelim, arkadaşların gelişini bekleyelim.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, on dakika kadar beklerseniz yorulmayacaklar. Koşuyorlar arkadaşlar.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

Arkadaşlara spor yaptırıyorum Sayın Mengü.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 12 nci maddesiyle değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 35 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “fiilen çalışan” ibaresinin “bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunan”, “üst üste iki dönem Birlik Yönetim Kurulu başkanlığı yapmış olanlar” ibaresinin “üst üste iki seçim döneminde iki defa Birlik Yönetim Kurulu başkanlığına seçilmiş olanlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Canikli?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe okunsun Sayın  Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Maddede yer alan “fiilen çalışanlar” ibaresiyle “üst üste iki dönem Yönetim Kurulu başkanlığı yapmış olanlar” ibaresine açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

13’üncü maddeye geçiyoruz.

Üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 13 üncü maddesiyle değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “fiilen çalışan” ibaresinin “bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

 

Abdullah Çalışkan

 

Mikail Arslan

 

Giresun

 

Kırşehir

 

Kırşehir

 

 

Ayşe Türkmenoğlu

 

Çağla Aktemur Özyavuz

 

 

 

Konya

 

Şanlıurfa

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 Sıra Sayılı Tasarının Çerçeve 13. maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 3568 sayılı Kanunun 38. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “olup serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen çalışanlar” ibaresinin “olan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Akif Hamzaçebi

Müvlüt Coşkuner

Mustafa Özyürek

 

Trabzon

Isparta

İstanbul

 

Muharrem İnce

R. Kerim Özkan

Tayfur Süner

 

Yalova

Burdur

Antalya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Tasarısının 13. maddesi ile değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 38. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde geçen “olup serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen çalışan” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

 

Recep Taner

 

Mustafa Enöz

 

Mustafa Kalaycı

 

Aydın

 

Manisa

 

Konya

 

Ümit Şafak

 

Erkan Akçay

 

Cemaleddin Uslu

 

İstanbul

 

Manisa

 

Edirne

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Üyelerin seçilme hakkının ellerinden alınmasının engellenmesi amaçlanmaktadır. En az üç yıl üye olmak, seçilme için yeterli görülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 216 Sıra Sayılı Tasarının Çerçeve 13. maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 3568 sayılı Kanunun 38. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “olup serbest veya bir işyerine bağlı olarak fiilen çalışanlar” ibaresinin “olan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        M. Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın hatip konuşmaya başlamadan evvel, bu maddenin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 22 maddeden oluşan tasarının toplam 9 maddesi, serbest muhasebeci mali müşavirler odaları, yeminli mali müşavirler odaları ve bunların üst birliği olan TÜRMOB’un seçimlerini düzenlemektedir ve tasarının getirilişinin temel gerekçesi bu seçimlerin İktidarın arzu ettiği bir şekilde şekillenmesidir.

Görüştüğümüz tasarının 8, 9 ve 10’uncu maddeleri odaların yönetim, denetleme ve disiplin kurulu üyeliklerine ilişkin seçimleri düzenliyordu ve orada kısıtlayıcı birtakım şartlar getirilmişti. Şimdi görüştüğümüz 13’üncü madde, biraz önce kabul edilen 12’nci madde ve daha sonra görüşülecek olan 14’üncü maddede, TÜRMOB’un yönetim, denetleme ve disiplin kurulu üyeliklerine yapılacak seçimlere ilişkin olarak yine birtakım kısıtlamalar getirmektedir.

Getirilen kısıtlamalar şudur: TÜRMOB’un Genel Kurul üyeleri arasında saydığım organlara seçilebilmek açısından bir ayrım yapılmaktadır. Bu ayrım şudur: TÜRMOB’un saydığım organlarına seçilebilmek için mevcut yasada sadece delege olmak, yani Genel Kurul üyesi olmak yeterliyken, tasarıyla, buna ilave olarak en az üç yıl kıdemli olma şartı ve bunun yanında ayrıca fiilen bu mesleği yapıyor olma şartı getirilmektedir.

Üyeler arasında seçilme yönünden, seçilme hakkı yönünden bir ayrım yapılmasını, üyelerin iki gruba ayrılmasını Anayasa’nın eşitlik ilkesi açısından doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Bu ayrım, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bizim tarafımızdan, eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine götürülecektir. Bu ayrımı yapmamanızı ben sizlerin takdirine sunuyorum. Bu ayrımı yapıyor olmak, Anayasa’nın açık ve net bazı ilkeleri karşısında ona aykırı düzenlemeleri yapıyor olmak, maalesef yargı sürecinin önemli ölçüde uzamasına neden oluyor ve yargı kararları sonucunda Hükûmetin yapacağı uygulamalar, çıkaracağı yasalar da çok uzun bir zamana yayılıyor.

Bakın, yarın Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda görüşülecek olan bir tasarı var, yabancıların Türkiye’de taşınmaz iktisabını düzenleyen bir tasarı. Hatırlayacaksınız, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, hükûmet olduğunun ilk yıllarında bir yasa çıkarmak suretiyle, bu konuda, Köy Kanunu da dâhil olmak üzere, mevcut yasalarımızda var olan bazı sınırlamaları kaldırmıştı. Bunun doğru olmadığını ifade etmiştik. Avrupa Birliği ülkelerinde dahi bu tip sınırlamaların olduğunu ifade etmiştik. Köylerin yabancılara, tarımsal arazinin yabancılara açılmasının doğru olmadığını ifade etmiştik ama, ısrarlar üzerine bu yasa geçmişti. Daha sonra Anayasa Mahkemesine yaptığımız başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi bu konuda iptal kararı vermişti. Bu iptal kararı üzerine yapılan düzenleme de birtakım sakıncalar içeriyordu. Prensip olarak yabancıların Türkiye’de taşınmaz iktisabı, şüphesiz, karşılıklılık esasına dayalı olmak şartıyla serbest olmalıdır, bunda herhangi bir problem olmamalıdır, ancak her ülkenin kendine yönelik birtakım sınırlamaları vardır, ama buna rağmen onlara uyulmadı ve Anayasa Mahkemesi, yine, sınırlı olmakla birlikte bir iki konuda iptal kararı verdi. Şimdi, yarın, öyle anlaşılıyor ki, bu iptal kararına uyularak yapılmış olan bir başka düzenleme, yapıldığı gerekçesiyle getirilmiş olan bir düzenleme Adalet Komisyonunda görüşülecektir. Bu da aynı şekildedir değerli arkadaşlar. Üyeler arasında seçilme hakkı yönünden bir ayrım yapmak, üyeleri iki gruba ayırmak Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır, bunu dikkatlerinize sunmak için söz aldım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının çerçeve 13 üncü maddesiyle değiştirilen 3568 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “fiilen çalışan” ibaresinin “bu Kanun hükümlerine göre fiilen mesleki faaliyette bulunan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                            Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Maddede yer alan “fiilen çalışanlar” ibaresine açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Bir redaksiyon talebimiz var Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Tasarının çerçeve 4’üncü maddesinde 6’ncı maddeyle düzenlenen maddenin ikinci fıkrasında “bentte” kelimesinin “bentlerde” olarak düzeltilmesini talep ediyoruz.

BAŞKAN – Not edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 1 Mayıs 2008 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 23.03

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.