DÖNEM: 23 CİLT: 2 YASAMA YILI: 2 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 5’inci
Birleşim 9 Ekim 2007 Salı İ Ç İ N D E K İ L
E R I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II.-
GELEN KÂĞITLAR III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI 1.- TBMM Başkan
Vekili Eyyüp Cenap Gülpınar’ın, Şırnak ve Diyarbakır’da meydana gelen terör
olaylarında şehit edilen askerlerimize Allah’tan rahmet; ailelerine, silah
arkadaşlarına ve milletimize başsağlığı dileyen konuşması IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI 1.- Ardahan
Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan’da üniversite kurulmasına ve Bakü-Tiflis
demiryolu hattının Ardahan’dan geçişine ilişkin gündem dışı konuşması 2.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü’nün, Hazreti Mevlânâ ve Anadolu felsefesine ilişkin
gündem dışı konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı 3.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli Vize’de yeni bir çimento fabrikası
kurulması faaliyetlerine ilişkin gündem dışı konuşması V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Meclis Araştırması Önergeleri 1.- Kırklareli
Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam ve 19 milletvekilinin, küresel ısınma ve
küresel ısınmanın neden olduğu su sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/11) VI.-
ÖNERİLER A) Danışma Kurulu Önerileri 1.- Gündemdeki
sıralama ve Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesi,
sözlü sorular ile denetim konularının görüşülmeme günleri, anayasa değişikliği
teklifi görüşmelerinin bir ve ikinci görüşme günleri, (10/1), (10/4), (10/5), (10/7), (10/9),
(10/10) ve (10/11) esas numaralı Meclis
araştırması önergelerinin birleştirilerek görüşülmesi, (9/1) esas numaralı
Meclis soruşturması önergesinin görüşülme günü ile anayasa değişikliği teklifi,
Meclis araştırması ve Meclis soruşturması önergeleri görüşmelerinin yapılacağı
birleşimlerde çalışma süresi ile başka
konuların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER A) Kanun Tasarı ve Teklifleri 1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Hatay Milletvekili Sadullah Ergin,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ve
Demokratik Toplum Partisi Grup Başkanvekili Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük
Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/13) (S. Sayısı: 25) 2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Tarım
Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/280) (S.
Sayısı: 7) 3.- Türkiye
Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı Arasında
İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/282) (S. Sayısı:8) 4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Moğolistan Hükümeti Arasında Sağlık Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/286) (S. Sayısı: 9) 5.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 272
Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/14) (S. Sayısı: 32) 6.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Bitki Karantina ve
Bitki Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/305) (S. Sayısı: 10) VIII.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1.- Ardahan
Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, konuşmasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması IX.-
SORULAR VE CEVAPLAR A) Yazılı Sorular ve Cevapları 1.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un,
Ankara’daki su kesintilerine ilişkin sorusu
ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/10) 2.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in,
su sorunu ve su ile ilgili projelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun
cevabı (7/18) 3.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un,
Adana Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesiyle ilgili bazı iddialara
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın
cevabı (7/44) 4.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın,
Ilısu Barajı Projesine ve Hasankeyf’in korunmasına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı (7/58) 5.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhan’ın,
TOKİ tarafından TBMM çalışanları için yapılan konut projesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/62) 6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın,
Adatepe Barajının yapımına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/64) 7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın,
Kahramanmaraş’taki Çetintepe Barajının yapımına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/65) 8.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün,
ücretsiz ders kitabı uygulamasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelik’in cevabı (7/74) X.-
OYLAMALAR 1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım
Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması 2.- Türkiye
Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı Arasında
İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması 3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Moğolistan Hükümeti Arasında Sağlık Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısının oylaması I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM
Genel Kurulu saat 15.07’de açýldý. Aksaray
Milletvekili Ali Rıza Alaboyun’un, küresel ısınmaya ve İç Anadolu’daki
susuzluğa etkisine, Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, küresel ısınmanın yer altı ve yer üstü su
rezervinde meydana getirdiği olumsuz etkileri ile su kaynaklarının korunmasına
ve su kıtlığına karşı alınması gereken önlemlere, İlişkin
gündem dışı konuşmalarına, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul ilinin ulaşım ve trafik sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşmasına, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Cevap
verdiler. Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisi, Batı Avrupa Birliği Geçici Avrupa Güvenlik ve
Savunma Asamblesi, NATO Parlamenter Asamblesi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı Parlamenter Asamblesi, Parlamentolararası Birlik, Türkiye-AB Karma
Parlamento Komisyonu, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi, İslam
Konferansı Örgütü Parlamento Birliği, Asya Parlamenter Asamblesi, Akdeniz
Parlamenter Asamblesi ve Avrupa-Akdeniz Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturacak üyelerin isimleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu. Konya
Milletvekili Özkan Öksüz ve 21 milletvekilinin, Beyşehir Gölü’nün su seviyesi
ve ekolojik dengesiyle ilgili sorunların (10/9), Uşak
Milletvekili Nuri Uslu ve 20 milletvekilinin, küresel ısınma ve iklim
değişikliği sorunlarının (10/10), Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerini alacağı ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
öngörüşmelerin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı. Gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının: 1’inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Fildişi Sahili (Kotdivuar)
Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının (1/342)
(S. Sayısı: 5), 2’nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Slovakya Cumhuriyeti Arasında Hukuki
ve Ticari Konularda Adli İşbirliği Anlaşmasının (1/275) (S. Sayısı: 6), Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarıları, görüşmelerini müteakiben yapılan açık
oylamalardan sonra, kabul edildi. 3’üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Afganistan İslam
Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
(1/280) (S. Sayısı: 7) görüşmeleri Komisyon ve Hükûmet yetkilileri Genel
Kurulda hazır bulunmadıklarından, 9 Ekim 2007 Salı günü saat 15.00’te toplanmak
üzere, birleşime 18.05’te son verildi.
No.: 5 II.-
GELEN KÂĞITLAR 5 Ekim
2007 Cuma Raporlar 1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Hatay Milletvekili Sadullah Ergin,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ve
Demokratik Toplum Partisi Grup Başkanvekili Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük
Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/13) (S. Sayısı: 25) (5.10.2007)
(GÜNDEME) 2.- İstanbul 2010
Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/350) (S. Sayısı: 16) (5.10.2007) (GÜNDEME) Sözlü
Soru Önergesi 1.- Tunceli
Milletvekili Kamer GENÇ’in, personel
atamaları ile tadilat ve tamirat işlerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından sözlü soru önergesi (6/141) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/9/2007) Süresi
İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri 1. - Ankara
Milletvekili Nesrin BAYTOK’un, Milli Savunma Bakanının Hükümet üyelerine
tabanca hediye ettiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3) 2. - Ankara
Milletvekili Yılmaz ATEŞ’in, Ankara’da patlayan su borularından doğan zarara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4) No.: 6 8 Ekim
2007 Pazartesi Teklifler 1.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü’nün; Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Mali
Sektöre Olan Borçlarının Yeniden Yapılandırılması Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/15) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.9.2007) 2.- Çorum
Milletvekili Agah Kafkas’ın; 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 Sayılı
Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanunu ve 2925 Sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/16) (Plan ve Bütçe
Komisyonu ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.10.2007) Rapor 1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 272
Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/14) (S. Sayısı: 32) (Dağıtma
tarihi: 8.10.2007) (GÜNDEME) No.: 7 9 Ekim
2007 Salı Teklif 1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Fatih Arıkan’ın; Büyük Mağazalar Kanunu Teklifi (2/17) (İçişleri;
Adalet; Avrupa Birliği Uyum ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.9.2007) Meclis
Araştırması Önergesi 1. - Kırklareli
Milletvekili Ahmet Gökhan SARIÇAM ve 19 Milletvekilinin, küresel ısınma ve
küresel ısınmanın neden olduğu su sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/10/2007) Süresi
İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergesi 1.- Ankara
Milletvekili Yılmaz ATEŞ’in, Ankara Büyükşehir Belediyesinin su yönetimine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5) 9 Ekim
2007 Salı BİRİNCİ
OTURUM Açılma
Saati: 15.00 BAŞKAN:
Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR KÂTİP
ÜYELER : Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma Salman KOTAN (Ağrı) BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 5’inci Birleşimini açıyorum. Toplantı yeter sayımız vardır. III.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI 1.- TBMM
Başkan Vekili Eyyüp Cenap Gülpınar’ın, Şırnak ve Diyarbakır’da meydana gelen
terör olaylarında şehit edilen askerlerimize Allah’tan rahmet; ailelerine,
silah arkadaşlarına ve milletimize başsağlığı dileyen konuşması BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce
şunu ifade etmeliyim ki, sinsi, hain terör gerçek yüzünü bütün çirkinliğiyle
bir daha gösterdi. Şırnak ve Diyarbakır’daki son hain saldırıda 15 vatan
evladımız şehit olmuştur. Derin üzüntü içerisindeyiz. Bu hain saldırıyı
nefretle kınıyoruz. Ülkemizin başı sağ olsun. Kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar hiç
kimsenin parçalamaya, bölmeye gücü yetmeyecektir. Unutulmasın ki, terörist
saldırganlar, terörü besleyenler, terörle beslenenler asla cezasız
kalmayacaklardır. Şehit olan evlatlarımıza Tanrı’dan rahmet, ailelerine,
silah arkadaşlarına ve milletimize başsağlığı ve sabır diliyorum. Saygılarımla. Şimdi, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Ardahan’da üniversite kurulması ve
Bakü-Tiflis demir yolu hattının Ardahan’dan geçişiyle ilgili söz isteyen
Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’ya aittir. Buyurun Sayın Kaya. (AK Parti sıralarından alkışlar) Süreniz beş dakikadır Sayın Kaya. IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) Mİlletvekİllerİnİn Gündem Dışı Konuşmaları 1.-
Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan’da üniversite kurulmasına ve
Bakü-Tiflis demiryolu hattının Ardahan’dan geçişine ilişkin gündem dışı
konuşması SAFFET KAYA (Ardahan) - Değerli Başkanım, bugün Türkiye
gerçekten bir elem içinde, 15 tane şehidimizi verdik. Türkiye’nin başı sağ
olsun, vatanımız sağ olsun, şehitlerimiz asla unutulmayacaktır. Şehitlerimize
Allah’tan rahmet diliyorum ve buradan bir kez daha acılı yürekle seslenerek de
ifade etmek istiyorum ki, vatanı hiç kimsenin bölmeye gücü yetmeyecektir. Vatanımız
sağ olsun diyorum. Konuşmalarıma başlamadan önce, ben, Adalet ve Kalkınma
Partisi milletvekili olarak konuşmalarımda bölgemize yapılan yatırımlar
bağlamında çok ciddi hizmetlere vesile olması nedeniyle Sayın Başbakanımıza ve
bakanlarımıza buradan özellikle şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Seçim öncesi on yedi ilimizde üniversite var idi,
üniversite yapılma kararı gündeme gelmişti, ama sonradan, seçimden sonra,
halkımızın büyük teveccühüyle yeniden tek başına iktidara getirdiği Adalet ve
Kalkınma Partisinin, seksen bir ilimizde üniversite yapılması konusunda karar
vermesi ve Ardahan’ımızın da üniversiteye kavuşması -ilçelerimizden Göle,
Damal, Posof, Çıldır ve Hanak’ın da bir anlamda üniversiteye kavuşmayla
birlikte fakülteye kavuşması- umuduyla Ardahan halkı adına, özellikle Sayın
Başbakanımız Tayyip Erdoğan’a ve AKP Grubuna teşekkürlerimi ifade etmek
istiyorum. Önümüzdeki günler içinde hiç şüphesiz ki, yüce
Parlamentomuza yasama emri olarak geçecek olan bu üniversitelerin yüce
Parlamentomuzdan da kabul göreceği de hiç şüphesiz ki bir gerçektir. Bu anlamda
Ardahan halkı adına, Hükûmetimize ve Sayın Başbakanımıza teşekkürlerimi ifade
etmek istiyorum. Yine, bölgemizi çok yakinen ilgilendiren… Bizim, orada,
Bakü ve Tiflis demir yolu hattımız var idi. Bu demir yolu hattımız, son
şekliyle, Aktaş Kapısı’nın olduğu yerde antrepo kurularak, bu antrepoda yük
indirme bindirme tesisleriyle yeniden daha aktif hâle gelmesi konusunda Sayın
Bakanımızın olumlu tutumlarına gerçekten çok teşekkür ediyorum. Ben Sevgili
Bakanımı da bu yaklaşımından dolayı kutluyorum ve etüt çalışmaları noktasında,
demir yolumuzun Ardahan’a kadar gelmesi anlamındaki talimatlandırmasına da,
Ardahan halkı adına teşekkürlerimi bir borç biliyorum. Yine TOKİ’mizle ilgili son dönemde gerçekten
Türkiye’de çığır açan bu hizmet
anlamında Ardahan’ımıza 2008 yılında -dördüncü ayında inşallah- yaklaşık olarak
1.000’e yakın konut yapılacaktır. Göle ve Çıldır ağırlıkta, Ardahan’da 750
konutumuz gerçekleşecektir. Bu gerçekleşmeden dolayı da TOKİ Başkanımıza ve
Hükûmetimizin bu anlamda konut edindirme politikasına şükranlarımı, Ardahan
halkı adına teşekkürle, bir borç bilerek arz ediyorum. Yine Ardahan’ımızda, organize sanayi sitemizle ilgili, Sevgili
Bakanımızın çok etkin çalışmalarını burada yeniden gündeme getirerek,
önümüzdeki sene içinde bizim organize
sanayi sitemizin yapılması konusunda gayretlerini gerçekten takdir eden
halkımızın mesajını burada Sayın Bakanımıza da ifade etmek istiyorum. Havaalanı projemizin 2009 yılında, inşallah, bitirilerek,
Ardahan ilimizin havaalanına kavuşması konusunda Sayın Bakanımızın
çalışmalarına yeniden Ardahan halkı adına teşekkürlerimi bir borç
biliyorum Yine 1996 yılında programa alınan Sevimli Barajı’mızın,
yani, yaklaşık 100 milyon dolarlık barajımızın inşallah 2008 yılında ve nisan
ayında, mayıs ayında temelinin atılacağı bir çalışma Hükûmet nezdinde
belirlenmiş olup, Ardahan’ımıza barajların yapılması konusunda gayretleri
noktasında Bakanımıza teşekkürlerimi bir borç biliyorum. Yine Ardahan’ımızla ilgili doğal gaz projemizin inşallah
2008 yılında, nisan ayında yapılıp bitirilmesi konusunda Bakanlığımızın
tutumuna gerçekten çok çok teşekkür ediyorum. Maaleseftir ki, bu yapılan büyük
hizmetlere âdeta birileri soru önergesiyle sahip çıkıyor, “bu projeleri biz
yaptık” diyor. Muhalefet buna sahip çıkıyor. Muhalefetin ne zamandan beri
hizmet hırsızlığı yaptığını hâlen daha ben bilmiş değilim yıllardan beri
siyasetin içinde olan bir arkadaşınız olarak. Hükûmet icraat yapar, muhalefet
de yapılmamış olan hizmetleri bir şekilde eleştirir, bir şekilde yönlendirir. Ama
ne zamandan beri muhalefetin “ben bunları yaptım” diyebildiğini ben siyasi
terminolojide ilk defa görmenin, maalesef, özellikle siyasi noktada etik
davranış olmadığını huzurunuzda ifade etmek istiyorum. Serhat ilimiz Ardahan’ımız, gerçekten Doğu’muzun çok
onurlu ve şerefli bir bölgesi olup, vatanına, milletine her zaman sahip çıkmış
çok değerli bir ilimizdir. Şüphesiz seksenbir ilimiz de birbirinden değerlidir.
Ama Ardahan ilimizde bu yatırımlarla Adalet ve Kalkınma Partimizin,
Hükümetimize ve Sayın Başbakanımıza özellikle ve özellikle Ardahan halkı adına
teşekkürlerimi bir borç biliyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) SAFFET KAYA (Devamla) - Sayın Başkanım, biraz daha devam
edebilir miyim? BAŞKAN - Konuşmanızı tamamlar mısınız? SAFFET KAYA (Devamla) - Tamamlayayım Sayın Başkanım. Umuyorum ki inşallah bu bahsi geçen tarihî hizmetler
önümüzdeki yıl içinde bitirilerek Ardahan’ımızın yeniden kalkınmasına,
Ardahan’ımızın yeniden hak ettiği noktaya gelmesine vesile olacaktır. Ardahan halkı adına, seksen bir ili birbirine eş değer
gören, bölgeler arası farklılığı gidermek adına, Hükûmetimizin çok ciddi
gayretlerine ve Sayın Başbakanımızın Ardahan’a olan ilgisine, Ardahan’a olan
gerçekten önemine Ardahan halkı adına yüce Parlamentoda huzurunuzda teşekkürü
bir borç biliyorum. Umuyorum ki seksen bir il de hak ettiği noktaya gelir ve
Ardahan’ımız da kalkınmamış olan bölge olarak, inşallah politikalarımızla
bölgeler arası farkın tamamıyla ortadan kaldırıldığı bir il hâline bu yatırım
programıyla mutlaka gelmenin inşallah heyecanını, müreffeh durumunu yaşar. Sevgili Başkanım, konuşmadan dolayı size çok teşekkür
ediyorum. Genel Kurulumuzu saygı ve sevgiyle selamlıyorum, hürmet ediyorum. Çok teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kaya. Gündem dışı ikinci söz, Hazreti Mevlana ve Anadolu
felsefesi hakkında söz isteyen Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’ye aittir. Buyurun Sayın Tütüncü. (CHP sıralarından alkışlar) Süreniz beş dakika Sayın Tütüncü. 2.-
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün, Hazreti Mevlânâ ve Anadolu felsefesine
ilişkin gündem dışı konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hazreti Mevlana ve
Anadolu felsefesi konusunda gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sözlerime başlamadan önce Hazreti Mevlana’nın 800’üncü yıl
dönümünü kutladığımız Orta Çağ karanlığını bir güneş gibi aydınlatan Anadolu
felsefesini yeşerttiğimiz bu topraklarda, terörün böylesine tırmandırılmasını
şiddetle kınıyorum ve lanetliyorum. Gabar Dağı’nda, Lice ve Şırnak’ta şehit
edilen 15 askerimize Tanrı’dan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı
diliyorum. PKK ile aralarına mesafe koyamayan, hatta onları
sahiplenmekten çekinmeyen çevrelere buradan bir defa daha sesleniyorum. Artık
gözlerinizi açınız. Oynanan oyun emperyalizmin uluslararası yeni sömürü
düzeninin bir parçasıdır. Emperyalizm kabuk değiştirerek büyüyor, güçleniyor.
Bu süreçte, ırk, dil, din, mezhep, kültürel farklılıklar, alt kimlikler,
toplumsal, hatta kişisel kırgınlıklar, küskünlükler, ne varsa her şeyi, hepsini
kullanıyor. Öyle sanıyorum ki, ulusal Kurtuluş Savaşı mücadelesindeki azim ve
kararlılıkla bu millet de, bu topraklarda yaşayan herkes terörle mücadelede
üzerine düşeni yapacaklardır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insan kimdir,
nereden gelmektedir, nereye gitmektedir gibi sorular insanın ilk düşünmeye
başladığı tarih öncesi çağlardan itibaren insan iç dünyasının ana sorununu
oluşturmuş. Anadolu düşünürleri bu soruna, 13 üncü yüzyılda, insanın yüceliği,
sevginin güzelliği ve aklın üstünlüğü bağlamında yaklaşmışlar. Bu bağlamda,
bilginin önemi, kadının saygınlığı, barışın, paylaşımın, dayanışmanın,
kardeşliğin ve özgürlüğün değeri gibi konularda öylesine ileri düşünceleri
savunmuşlardır ki yapılan bu düşünsel açılımlarla Avrupa insanının kilise ve
engizisyon baskısı altında inlediği orta çağ karanlığını bir güneş gibi
aydınlatmışlardır. Bu düşünsel açılımları orta çağın erken Rönesansı olarak
kabul etmek gerekir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu çerçevede
Anadolu felsefesi, belli bir zaman kesitinde değişik tasavvuf ve düşünce
akımlarının Anadolu’ya nüfuz ederek, orada, Anadolu’da kendine özgü inanç ve
kültür sistemleriyle kaynaşması sonucu oluşmuştur. Söz konusu akımlar Anadolu’ya başlıca üç koldan
gelmiştir: Birincisi, Orta Asya, Horasan, Maveraünnehir, Azerbaycan’dan gelen
akımlar, özellikle Yesevilik ve onun en güçlü kolu olan Haydarilikle birlikte
İslam sufiliğinin Melameti Kalenderi ekolüne mensup olarak gelmişler. İkinci akım: Kuzey Afrika’dan eski Sümer, Mezopotamya,
Suriye ve Mısır kültürlerinin mirasını taşıyarak gelen akımlar. Bunlardan da
öncelikle Rufailik ve Sühreverdilik ön plana çıkıyor. Dede Kargın ve Ahi Evran
bu çerçevede öncüleri olarak sayılabilir. Üçüncü akım: Mağrip’ten, yani, Kuzey Afrika ve
Endülüs’ten gelmiş, yeni Eflatunculuk temeli üzerinde yükselen İbni Arabî’nin
ünlü vahdeti vücut mektebi ve tasavvuf akımı. Anadolu felsefesi ve hümanizması bu çerçevede iki temel
taşı üzerinde yükselmiş: Hazreti Mevlânâ ve Hacı Bektaş Veli. Başlangıçta
Mevlevilik ve Alevilik Bektaşilik, Anadolu hümanizmasının tasavvuf ve felsefe
mektepleri konumunda idi. Bunlara sonraları gizemcilik ve dinsel dogmatizm
egemen olmuştur ne yazık ki. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Ahi Evran, bu felsefenin sosyal
ve ekonomik yaşama yönelik kurallarını yerleştirmeye çalışmıştır, Koca Yunus,
şiirleriyle bu hümanizma anlayışını dillendirmiş ve insanımızın ruhuna
işletmiştir, Nasreddin Hoca ise bu felsefeye mizahi bir boyut eklemiştir. Bakınız, Mevlânâ insanın yüceliği konusunda ne demiş: “Ey
Tanrı’yı arayan, aradığın sensin.” Anadolu’nun bir diğer yöresinden Hacı Bektaş
Veli ses vermiş, “Benim Kâbe’m insandır.” Hiçbir milleti ve hiçbir insanı ayıplamayınız. Kadının
saygınlığı açısından Hazreti Mevlânâ şöyle seslenmiş: “Kadın, Tanrı ışığıdır,
sevgili değil; o sanki yaratıcıdır; yaratılmış değil.” Yine, bu mesaja Hacı Bektaş Veli şöyle cevap vermiş ya da
eşlik etmiş: “Kadınlarınızı okutunuz. Kadınlarınızı okutunuz.” Bilgi ve aklın üstünlüğü konusunda Mevlânâ demiş ki:
“Bilgiyle uyumak, bilgisiz ibadet etmekten hayırlıdır.” (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Tütüncü. Süreniz doldu. Bir dakika
da uzattım aslında. Teşekkür ederim. ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - O zaman, bir konuya, izin
verirseniz Sayın Başkan… Bağlayayım… Bir konuya şey yapmak istiyorum. BAŞKAN - Bir dakika daha size süre tanıyorum. MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kuralları bozmayın Sayın
Başkan. ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Sayın Başkan, özür diliyorum,
terörle ilgili olarak bir şeyler söylemek ihtiyacında olduğum için, konuşmamı
ne yazık ki bitiremiyorum. Son olarak izninizle şunu söylemek istiyorum: Bu
düşünceler, daha sonra, Osmanlı coğrafyasının önemli bir bölümüne yayılmış,
egemen olmuş ve Anadolu-Rumeli İslamiyet yorumunu oluşturmuştur. Bu yorum çok
önemlidir. Şu anda, dünyada, şu ana kadar, İslam dininin yüzün üzerinde yorumu
yapılmıştır. Bu yorumlardan bir tanesi ve bence en önemlisi Anadolu ve Rumeli
İslamiyet yorumudur. Bu topraklarda Mustafa Kemal çıkmış ve ulusal Kurtuluş
Savaşı mücadelesi yapılmış ise ve şu kutsal çatı altında bulunuyor isek, bunu
Anadolu ve Rumeli İslamiyet yorumuna borçluyuz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) -
Ve şu anda 1,5 milyar nüfuslu İslam âleminde İslam ile demokrasiyi en
iyi bağdaştıran ülke konumunda Türkiye bulunuyorsa, bu Anadolu ve Rumeli
İslamiyet anlayışının bir sonucudur. BAŞKAN - Teşekkür
ederim. ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Buna sahip çıkalım. Ilımlı İslam
dini tartışmalarını bir tarafa bırakalım. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Gündem
dışı konuşmaya, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay Bey cevap
vereceklerdir. Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar) Süreniz yirmi dakikadır Sayın Bakanım. KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
sözlerimin başında, önce, önceki gün öğleden sonra hain bir pusuda şehit
verdiğimiz ve bağrımıza ve topraklarımıza gömdüğümüz evlatlarımızı, Astsubay
Çavuş Ahmet Sarıoğlu’nu, Çavuş Bayram Güzel’i, Çavuş Mehmet Uyar’ı, Çavuş
Turgay Salgar’ı, Çavuş Seyfi Altuntaş’ı, Onbaşı Mehmet Yıldırım’ı, Onbaşı
Mehmet Uçar’ı, Onbaşı Kasım Aksoy’u, Onbaşı Şükrü Karataş’ı, Onbaşı Emrah
Eryılmaz’ı, Onbaşı Fetullah Selçuk’u, Er Mehmet Coşkun’u, Er Sıddık Küçükgöz’ü
ve şu anda isimlerini burada sayamadığım, vatanın ve milletin birliği ve
esenliği için şehit verdiğimiz bütün evlatlarımızı rahmetle, minnetle anarak
başlamak istiyorum. (MHP sıralarından “Tedbir alın, tedbir!” sesi) Gerçekten, ülkemizde demokrasinin yerleşmesi için,
ülkemizde barışın ve kardeşliğin yerleşmesi için; kaynaklarımızın didişmeye,
çatışmaya ve silahlanmaya değil, ülkemizin topyekûn, ayrımsız, bir ve bütün
olarak kalkınması için hepimiz bütün gücümüzle -Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti, Türkiye’nin kamu görevlileri, Türkiye’nin sade
yurttaşları, analar, çocuklar, gençler, yaşlılar- el birliğiyle çalışırken bu
pusular, bu hain pusular, bu milletin geleceğine gerçekten büyük düşmanlık
içeriyor. Üzüntüyle, hepimizin, hepinizin üzüntüsüne ortak olarak
kınama duygularımı bu vesileyle, bu, gündem dışı söz alan değerli arkadaşlarıma
yanıt verirken ifade etmek istiyorum. Diliyorum ki, bundan sonra Türkiye böyle acılar artık
yaşamasın ve bundan sonra, diliyorum ki, kaynaklarımızı, imkânlarımızı,
evlatlarımızı bu tür acılarda yitirmek yerine Türkiye’nin güzelliği için
seferberlikte değerlendirmeye çalışalım. Gündem dışı söz alan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Her
ikisi de önemli, değerli konular dile getirdiler. Ben, Hazreti Mevlânâ
konusuyla ilgili, izin verirseniz, birkaç cümle bu vesileyle söylemek
istiyorum. Gerçekten, 2005 yılında UNESCO -yani, Birleşmiş
Milletlerin bilim, eğitim, kültür merkezi- Mevlânâ’nın 800’ üncü doğum yılı
vesilesiyle -30 Eylül tarihine denk geliyor- dünyada “Mevlânâ Yılı” ilan etti. Çok
ilginçtir, bundan otuz dört yıl önce Birleşmiş Milletler -yine UNESCO-
Mevlânâ’nın ölüm yılı vesilesiyle, “Şebiarus” diye bizim bildiğimiz ölüm yılı
vesilesiyle yine “Mevlânâ Yılı” ilan etmişti. Bir asır geçmeden, bir çeyrek
yüzyıl civarında bir süre içinde bir ismin dünyada ikinci kez UNESCO tarafından
bir yıl, anısına yıl ilan edilmesi bu ismin evrensel anlamda taşıdığı değeri
anlatıyor ve bizim de bu topraklarda farkında olmadığımız nice değeri yaşayıp
geldiğimizi, nice değeri paylaştığımızı bize hatırlatıyor. Mevlânâ bir hoşgörü sembolü, Mevlânâ bir barış sembolü,
Mevlânâ bir kardeşlik sembolü. Bizim topraklarımızda, Mevlânâ, aslında başka
anıt isimlerden birisi, Yunus Emre gibi. Bir dergâha kırk yıl odun taşımış ve o
dergâhın kapısından içeriye bir tek gün eğri bir dal sokmamış olmakla
simgelenen Yunus Emre gibi, Hacı Bektaş gibi, Hacı Bayram gibi. Daha
isimlerini, nice, sayabileceğimiz öteki değerler gibi bizim topraklarımızdan
yükselen bir değer. İnsan üzülüyor, insan kahroluyor. Bizim topraklarımızda
barışı simgeleyen, bizim topraklarımızda kardeşliği simgeleyen, bizim
topraklarımızda hoşgörüyü simgeleyen isimleri dünya on yıl, yirmi yıl, otuz
yılda bir evrensel bir motifle dünyaya tanıtmaya çalışıyor. Bu isimleri
yetiştirmiş bir halkın yaşadığı topraklarda, biz, her gün yeni acılarla
kahroluyoruz. Buna katlanmak mümkün değil, bunun acısını içimizde hissetmemek
mümkün değil. Biz bu topraklarda bu değerleri yaşatmış bir halk olarak, bu
değerlerden öğretisini öğrenegelmiş bir halk olarak, buradan denemesini,
buradan birikimini, buradan ahlakını edinmiş bir halk olarak kendi içimizde bu
acıları yaşamaya layık mıyız? Bunu biz hak ediyor muyuz? Etmiyoruz, bunu
etmiyoruz. Bütün içtenliğimle, bütün yüreğimle bunu haykırmak istiyorum: Biz bu
acıları hak etmiyoruz, biz bu düşmanlıkları hak etmiyoruz, biz evlatlarımızın
acısını bu toprakta, hain pusularda yaşamayı hak etmiyoruz. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Bunu, galiba
sabırla, galiba tahammülle, galiba gayretle, uzun uzun önce birbirimize
anlatmamız gerekiyor. Bu yıl Mevlânâ’yla ilgili Amerika’da, Paris’te,
Londra’da; bu yıl Mevlânâ’yla ilgili dünyanın dört bir tarafında, Japonya’ya
kadar; bu yıl Mevlânâ’yla ilgili Türkiye’nin dört bir tarafında anma toplantıları,
sempozyumlar, kitaplar, yayınlar, sergiler yapıldı, yapılageliyor. Ama, biz,
Yunus’un süzgecinden geçmiş, Mevlânâ’nın öğretisinden geçmiş, Hacı Bayram’la
Hacı Bektaş’ın aynı kökenden geldiğini bilen bir halk olarak, galiba, biraz
daha bu değerlerimizi kendimiz anlamak, kendimiz sahip çıkmak ve kendimiz
içselleştirdikten sonra dönüp dünyaya anlatmak ihtiyacı içindeyiz. Değerli
arkadaşıma buraya Mevlânâ konusunu getirdiği için teşekkür ederken, bunları bu
vesileyle sizinle paylaşmak istedim. Bir kez daha şehitlerimizi rahmetle anıyorum ve bir kez
daha bütün kalbimle, bu Ramazan ayının son haftası içinde, bayrama birkaç gün
kalmışken, Kadir Gecesi’ni bir halkın bu kadar acıyla yaşayacağı bir yılın, bir
günün, bir tarihin, bir anın olmaması dileğimi yüksek sesle ifade ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan. Gündem dışı üçüncü söz, Kırklareli-Vize ilçesi sınırları
içerisinde hâlen inşaatı süren bir çimento fabrikası mevcut iken, hemen yakınındaki,
hazineye ait araziye yeni bir çimento fabrikası kurulması hakkında söz isteyen
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek Bey’e aittir. Buyurun Sayın Dibek. Süreniz beş dakikadır. ( CHP
sıralarından alkışlar) 3.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli Vize’de yeni bir çimento
fabrikası kurulması faaliyetlerine ilişkin gündem dışı konuşması TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; ben Kırklareli ilimizin Vize ilçesine bağlı Çakıllı
beldesinde, mülkiyeti hazineye ait olan
538 dekarlık ve birinci sınıf tarım arazisi vasfındaki bir taşınmazın
üzerine çimento fabrikası kurulması kaydıyla, herkesin, sizlerin de çok
yakından tanıdığı bir şirkete satışının yapılmasından sonra gündem dışı söz
aldım. Sözlerimin başında ben de, halkımızın öncelikle çözüm
beklediği bölücü teröre son iki günde vermiş olduğumuz şehitler nedeniyle,
gerek şehit yakınlarımızın gerekse ulusumuzun başı sağ olsun diyorum ve
sabırlar diliyorum. Değerli arkadaşlar, Kırklareli ilinin Pınarhisar
ilçesinde çok uzun yıllardan bu yana faaliyette bulunan bir çimento fabrikası
var. Pınarhisar ilçemizin hemen 20 kilometre kadar mesafesindeki Vize ilçemizin
girişinde bir Evrencik köyümüz var. Orada da birkaç yıl -iki yıl oldu
sanıyorum- önce izinleri alınan ve şu anda hızla faaliyeti süren bir çimento
fabrikası inşaatı daha var. Derken, Vize ilçesinin hemen çıkışında Çakıllı
beldemiz var. Bu Çakıllı beldemizde de 538 dekarlık bir tarım arazisi boştu. Bu
arazi de, yine çimento fabrikası kurulmak üzere bir şirkete geçtiğimiz günlerde
satılmış. Şimdi, bu duyumu alınca biz -ben ve diğer milletvekili arkadaşım-
bölgeye gittik, araştırmayı yaptık, yetkililerle görüştük ve oradan bilgileri
aldıktan sonra ancak ben sizin karşınıza geliyorum. Durum nedir? Öncelikle şöyle söyleyeyim: Pınarhisar
Vize’ye 20 kilometre, yaklaşık 8 kilometre sonra da Çakıllı; yani 30
kilometrelik alanda üç tane çimento fabrikası olur mu? Dünyanın başka bir
yerinde böyle bir olay var mı? Türkiye’de böyle bir durum var mı? Bu da olayın
bir boyutu, değerlendirilmesi gereken boyutu, ama diğer boyutu çok daha önemli,
onu sizlerle ve halkımızla paylaşmak istiyorum. Değerli arkadaşlar, hazineye ait olan bu arazilerin
ekonomiye kazandırılmasıyla ilgili bir yasa var, satışlarını kolaylaştıran. Bu
yasa 4706 sayılı Yasa. Bu Yasa’ya göre bir prosedürü var bu taşınmazların
satışının yapılmasının. Buna göre kısmen başlamış. İşte ne olmuş? Maliye
Bakanlığının ilgili kurumları kıymet takdiri yapmışlar, Vize Kaymakamlığına
bağlı Mal Müdürlüğü bir heyet kurmuş, bir kıymet takdiri yapmış. Bu kıymet
takdirinde de bu taşımaz için 13 trilyonluk bir değer biçilmiş. Yasa’nın bu
maddesi, daha sonra bu değer üzerinden bu taşınmazın ihale yoluyla satışa arz
edilmesini emrediyor. Fakat, gelin görün ki bu taşınmaz satışa çıkarılmadan,
yani daha doğrusu ihaleye çıkarılmadan, doğrudan ve bu bedel üzerinden değil de
2 trilyonluk bir bedel üzerinden, yani arada 11 trilyonluk bir farkla, son
dönemde kamuoyunda da çok sıkça tartışılan, yani son dört beş yılda İstanbul’da
çok büyük yatırımlara imza atan Taşyapı İnşaata satılmış. Şimdi, Taşyapı İnşaatın sahibi olan Emrullah Turanlı
-çünkü, bunlar basında yer aldığı için isimleri belirtmekte de sakınca yok- bir
süre evvel, bundan altı ay evvel, nisan ayında, Nisan ayının 9’unda gazetelere
bir demeç vermiş. Haber burada. Vatan gazetesinden ben çıkardım. Diğer
gazetelerde de bu haber var. “140 milyon dolar yatırımla biz bir çimento
fabrikası kuracağız. Bunun için de Avrupa Çimento Sanayi AŞ adında bir şirket
kurduk.” diyor ve bu fabrikayı da Edirne’de kuracaklarını söylüyor. Başlık da
şöyle: “Emrullah Turanlı 140 milyon dolar yatırımla Edirne’de çimento fabrikası
kuracak.” Fakat, sonuçta şu olmuş herhâlde: “Edirne olmadı, ama gelin size
Kırklareli verelim.” denmiş kendisine. Değerli arkadaşlar, buraya da bir nokta koymak istiyorum,
bu taşınmazla ilgili başka hususlar da var. Şimdi, Trakya’nın planlanmasıyla ilgili 2004 yılında
Trakya Üniversitesince çizilmiş olan 1/100.000 ölçekli bir plan var. Bu, Ergene
Havzası Çevre Düzeni Planı ismiyle çizildi ve 59’uncu Hükûmet döneminde de
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından onaylandı. Bu planda, bu, taşınmaz birinci
sınıf tarım arazisi olarak gözüküyor. Bu taşınmazın hemen altı zaten Ergene
Nehri’nin doğduğu yer, yani Ergene Havzası. Bu hâliyle zaten bu taşınmaza
sanayi tesisinin kurulması mümkün değil. Kurulması için de ruhsat işlemlerinin
başlaması için de 1/25.000 ölçekli haritaların da çizilmesi gerekiyor. Ama ne
var ki bu haritalar Trakya Üniversitesi tarafından çizilmiyor. Sonraki
gelişmeyi, zaten, belki yakından takip edenler biliyordur. Bunu, şu anda
İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı olan Metropolitan Proje Merkezi var,
25.000 ölçekli haritaları o çiziyor. Bunun süreci devam ediyor. Bunlar
onaylanacak. Çizilecek, yerel yönetimler tarafından onaylanacak, daha sonra da
bu çizilen proje ve planlara göre de ruhsat işlemleri için başvuru
yapılabilecek… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN -
Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Dibek. TURGUT DİBEK (Devamla) - Yani, şu anda, yer tarım arazisi
ve 1/ 25 000’lik planları çizilmemiş görülüyor. Yani, nasıl, hangi
düşünceyle bu yer çimento fabrikası kurulmak üzere satılıyor veya satın
alınıyor? Bunu da takdirlerinize sunmak istiyorum. Burada Sayın Maliye Bakanımız yok. Kendisinden şu
soruları yanıtlamasını istiyoruz: Değerli arkadaşlar, yasaya göre mutlaka ihaleye
çıkartılması gerekirken, ihaleye çıkartılmadan, doğrudan ve kendi yetkili
birimi tarafından 13 trilyonluk bir kıymet takdiri yapılmışken, 2 trilyonluk
bir bedelle, daha işin başında 11 trilyonluk bir kazanç sağlanarak, bu taşınmaz
nasıl olur da Taşyapı İnşaata satılır? Taşyapı İnşaatla
ilgili de bir şey söylemek istiyorum: Sahibi Emrullah Turanlı, biliyorsunuz, Sayın Başbakan memleketlisi,
Rizeli bir yatırımcımız. Son dört beş yıldaki büyümeyi gördükten sonra,
bunların tesadüf olup olmadığını da halkımız sorguluyor. Ben burada çok fazla
da bu konuyu… Belki, daha kötü sözcükler,
belirtmek istemiyorum, ama bir
sipariş satış. Bu sipariş satışla ilgili olarak Sayın Maliye Bakanının kamuoyu
ile bizleri bilgilendirmesini bekliyor ve istiyoruz ve bu konunun takipçisi
olacağımızı da bilgilerinize arz
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Teşekkür ederim. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Dibek. Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz. Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır, Okutup
bilgilerinize sunacağım. Meclis araştırması açılmasına ilişkin bir önerge vardır,
okutuyorum: V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) Meclİs Araştırması Önergelerİ 1.
Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam ve 19 milletvekilinin, küresel
ısınma ve küresel ısınmanın neden olduğu su sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/11) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na Tüm Dünya’yı olumsuz bir şekilde etkilediği bilim
insanları tarafından öne sürülen ve son yıllarda çok daha fazla gündeme
getirilen “küresel ısınma” sürecinin, ülkemizdeki yansımalarının da fark edilir
derecede gözlemlenmeye başlaması hepimizin dikkatini bu konu üzerinde
yoğunlaştırmıştır. Anayasamızın 98’inci, TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci
maddeleri gereğince bir Araştırma Komisyonu kurularak, anılan konunun etraflıca
incelenmesi hususunda gereğini saygılarımla arz ederim. 1- Ahmet Gökhan Sarıçam (Kırklareli) 2- Faruk Koca (Ankara) 3- Ayhan Sefer Üstün (Sakarya) 4- Suat Kılıç (Samsun) 5- Kerim Özkul (Konya) 6- Fatih Arıkan (Kahramanmaraş) 7- Mustafa Ataş (İstanbul) 8- Ahmet Öksüzkaya (Kayseri) 9- Ahmet Koca (Afyonkarahisar) 10- Avni Erdemir (Amasya) 11- Fatoş Gürkan (Adana) 12- Abdurrahman Arıcı (Antalya) 13- Yusuf Coşkun (Bingöl) 14- Ahmet Aydın (Adıyaman) 15- Fahrettin Poyraz (Bilecik) 16- Mehmet Emin Tutan (Bursa) 17- Veysi Kaynak (Kahramanmaraş) 18- Turan Kıratlı (Kırıkkale) 19- Gülşen Orhan (Van) 20- Azize Sibel Gönül (Kocaeli) Gerekçe: Çok yakın bir zamana kadar ansiklopedik bilgi olarak veya
televizyonlardaki belgesel içerikli programlarda bilim insanlarının geleceğe yönelik
öngörüleri olarak algıladığımız “Dünya’nın ısınması” ve buna bağlı olarak
değişikliğe uğrayacak bir dizi ekolojik ve biyolojik dengenin, günümüzde yavaş
yavaş bu senaryonun gerçekleşmeye başlıyor olması nedeniyle bozulmaya
başladığını, bunun da insanlar başta olmak üzere tüm canlıları çok yakından
ilgilendirdiğini hepimiz kabul etmekteyiz. Dünya’nın birçok yerinde meydana gelen ekolojik,
biyolojik ve meteorolojik değişiklikler ile bunlarla ilintili olarak insanların
günlük hayatındaki ekonomik ve psikolojik
durumlarını çok yakından ilgilendiren ve de etkileyen “Dünya’daki iklim
değişiklikleri”, ülkemizi de çeşitli şekillerde etkilemeye başlamıştır. Etkilerin genel anlamdaki zararı her şeyden önce
insanlarımızı ilgilendirdiği için toplumumuzda geleceğe yönelik karamsarlık
olgusunun hakim olmaya başladığını da üzülerek görmekteyiz. Sorunun insanlarımızı etkileme şekli ve de çeşidinin,
yaşanılan coğrafi bölge veya o ilin sosyo ekonomik durumuyla son derece
yakından ilgili olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Yani bir yöremizde
orman yangınları önceliği almakla birlikte bir başka yöremizde kuraklığın
tarıma olan etkileri daha ön plana geçebilmektedir. Örneğin metropol olarak
kabul ettiğimiz İstanbul, Ankara gibi şehirlerimizde ise önceliği “içme
suyunun” aldığını görmekteyiz. Ülkemizin özellikle de sanayi bakımından en gelişmiş
bölgesi durumundaki Marmara ve Trakya yöremizdeki sanayi tesislerinin ihtiyacı
durumundaki suyun yeterli olup olmaması da en az diğer pozisyonlar kadar önem
taşımaktadır. Kaldı ki, sanayi tesislerinin atık su olarak doğaya bıraktığı ve
insan sağlığına son derece de zararlı maddeleri içeren kirli suların yer altı
sularımıza karışma olasılığını da dikkate aldığımızda; “küresel ısınma”
nedeniyle azalmakta olan yağmurlar ve yer altı sularının yanında, var olan yer
altı sularının ne derece kullanıma uygun olacağı da ayrı bir sorun olarak
önümüze çıkmaktadır. Doğal kaynaklarımızı korumaya yönelik her türlü tedbiri
almaya, var olan sorunlarımız daha fazla büyümeden bunların çözümüne yönelik
adımları atmaya mecbur olduğumuz düşüncesinden hareketle, hiçbir şey için geç
olmadan herkesin ve her kesimin alacağı tedbirler ve yapılacak uygulamaların
belirlenmesi bakımından, TBMM tarafından yapılacak bir araştırmanın son derece
yerinde olacağı açıktır. BAŞKAN -
Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki ön görüşme,
sırası geldiğinde yapılacaktır. Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım. VI.-
ÖNERİLER A) Danışma Kurulu Önerİlerİ 1.-
Gündemdeki sıralama ve Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesi, sözlü sorular ile denetim konularının görüşülmeme günleri,
anayasa değişikliği teklifi görüşmelerinin bir ve ikinci görüşme günleri, (10/1), (10/4), (10/5), (10/7), (10/9),
(10/10) ve (10/11) esas numaralı Meclis
araştırması önergelerinin birleştirilerek görüşülmesi, (9/1) esas numaralı
Meclis soruşturması önergesinin görüşülme günü ile anayasa değişikliği teklifi,
Meclis araştırması ve Meclis soruşturması önergeleri görüşmelerinin yapılacağı
birleşimlerde çalışma süresi ile başka
konuların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi Danışma Kurulu Önerisi No:10 Tarihi: 08.10.2007 Danışma Kurulunun 08.10.2007 Pazartesi günü yaptığı
toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun
görülmüştür.
Öneriler: 1. Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 11 inci sırasında yer alan 25 sıra
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında
İçtüzük Teklifinin bu kısmın 1 inci sırasına; 08.10.2007 tarihli gelen kâğıtlar
listesinde yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan 32 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin bu kısmın 5 inci
sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi. 2. Genel Kurulun
09, 16 Ekim 2007 Salı ve 10, 24 Ekim Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde
sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve
tekliflerin görüşülmesi, 3. Genel Kurulun
10 Ekim 2007 Çarşamba günkü Birleşiminde çalışmalarına saat 12.00’de başlaması,
bu Birleşimde 32 Sıra Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin birinci görüşmeleri ile oylamasının yapılması ve
oylamaların bitimine kadar çalışmalara devam edilmesi; 32 Sıra Sayılı adı geçen
Teklifin ikinci görüşmeleri ve oylamalarının 16 Ekim 2007 Salı günü yapılması
ve bu Birleşimde çalışma süresinin oylamaların tamamlanmasına kadar uzatılması,
4. 23 Ekim 2007 Salı günü ise, gündemin “Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 1, 5, 6, 8, 10 ve 11. sırasında yer alan 10/1, 10/4, 10/5,
10/7, 10/9 ve 10/10 esas nolu Meclis araştırması önergeleri ile 09.10.2007
tarihli gelen kâğıtlar listesinde yayınlanan ve biraz önce okunan 10/11 esas
nolu, küresel ısınma ve su ile ilgili Meclis araştırması önergesinin
birleştirilerek görüşülmesi, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma
süresinin uzatılması ve bu Birleşimde başka bir konunun görüşülmemesi, 5. 30 Ekim 2007 Salı günü (9/1) esas numaralı Meclis
soruşturması önergesinin görüşmelerinin bitimine kadar çalışmalarını sürdürmesi
ve bu birleşimde başka bir konunun görüşülmemesi, Önerilmiştir. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, aleyhte söz
istiyorum. BAŞKAN - Önerinin aleyhinde, Tunceli Milletvekili Sayın
Kamer Genç söz almışlardır. Buyurun Sayın Genç. Sayın Genç, süreniz on dakika. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli üyeler -biz
buraya gelinceye kadar, tabii, süremiz geçiyor- ve Bakanlar Kurulunun boş
sıraları; evvela Sayın Başkan ve üyeleri selamlıyorum, ama bu boş sıraları da
soruyorum: Siz bu yeni Hükûmete ne ettiniz de bu Hükûmet üyeleri böyle kaçtı? Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii, çok büyük üzüntü
ve stres içindeyiz. Gerçekten, Doğu, Güneydoğu Anadolu’da, önce 12 tane sivil
vatandaşımız, arkasından 15 tane Mehmetçiğimizin çok hunharca şehit edilmesi
bizim içimizi yakmıştır, bize duyabileceğimiz en büyük acıları duyurmuştur, ama
görüyorum ki bu meseleleri çözmesi gereken Hükûmet ortada yok. Sevgili milletvekilleri, Hükûmetin görevi sorunu
çözmektir. Sorunu Bush’a havale ederseniz, bilmem şuna buna havale ederseniz
çözemezsiniz. Her gün bu memleketin analarının, babalarının, kardeşlerinin
içine bir ateş düşer. Bu ateşe çare bulmak Hükûmetin görevidir. Eğer Hükûmet bu
görevi yapmıyorsa o makamı terk etmek zorundadır. Yani, böyle bir şey olur mu
sayın milletvekilleri? Her gün bu memlekette kan akacak ve ondan sonra,
sorumluluk makamındaki kimse hiç yerinde olmayacak, kılı kıpırdamayacak. Böyle bir şey olur mu? Bu, böyle devam edemez
beyler. Bu Meclis niye toplandı, bu Meclisi millet niye seçiyor? Buraya, bu
memleketin sorunlarına çözüm bulmak için. Abdullah Gül, bilmem düğününü
yapacak, binlerce polis gidip, ondan sonra, düğününde bekçilik yapacak. Bu mu
memleketin meselesini çözecek? (AK Parti sıralarından gürültüler) AHMET YENİ (Samsun) - Ne alakası var? KAMER GENÇ (Devamla) - Beyler, ben burada ciddi şeyler
konuşuyorum. AHMET YENİ (Samsun) - Gayriciddi konuşuyorsun,
gayriciddi! Neresi ciddi! KAMER GENÇ (Devamla) - Çok iyi ilişkisi var. Bu
memlekette kan dökülürken efendim, Abdullah Gül gidecek, binlerce polisi en
lüks yerlerde toplayacak, düğününü yapacak. Bu insanların acılarına hiç mi
şeyiniz yok! (AK Parti sıralarından gürültüler) ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) - Olayı saptırma! KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, olayı siz saptırıyorsunuz,
ben doğru şeyleri söylüyorum. Beni dinlerseniz siz de birtakım şeyler öğrenmiş
olursunuz. Bu memlekette çok ciddi sıkıntılar var. Bu sıkıntılara çözüm bulmak
sizin meselenizdir. Bakın, Hükûmetiniz gelmiyor Meclise. Nerede bu Hükûmet?
(AK Parti sıralarından “Orada” sesleri) Hani, kaç tane Hükûmet mensubu var burada? HASAN ANĞI (Konya) - Bakanlar Kurulunun hepsi mi burada
olacak? KAMER GENÇ (Devamla) - Beyler, siz, Hükûmetin savunucusu
değilsiniz. Siz, şimdi, bu memlekette olan olayları tasvip etmiyorsunuz. Şimdi,
Hükûmet üyelerinin birçoğu bırakmış işi
gücü, ticaretle uğraşıyor. İşte, gemilere, bilmem “Avea” mıdır, “Avua” mıdır,
reklamlar veriyor. Niye bizim arabalara reklam vermiyorlar birtakım kişiler,
niye onlara veriyorlar? Versin de biz de şey edelim. Şimdi, bakın, bu memlekette çok daha ciddi meseleler var.
Şimdi, getirmişsiniz hemen İç Tüzük’ün 1’inci maddesini, İç Tüzük’ün Başkanlık
Divanı süresini, ilk seçilenlerini iki yıla çıkarıyorsunuz, ondan sonrasına bir
değişiklik yapıyorsunuz. Değerli milletvekilleri, bu, çok acil bir şey de değil. Daha
Meclis Başkanlık Divanı yeni seçildi. Bu memleketin bunca ciddi meseleleri
vardır. Zaten, Anayasa’yı… 21 Ekimde referanduma gidiyorsunuz, Meclisin
süresini beş yıldan dört yıla indiriyorsunuz. 94’üncü maddeyi şey edersiniz.
Bunu daha bir pratik yola indirmek mümkün. Mesela, şöyle yapılabilir: Efendim,
işte, Anayasa’ya göre, seçim tarihini izleyen beş gün içinde Meclis toplandığı
zaman, onu yasama yılının birinci gününü seçersiniz ve o tarihten itibaren, ilk
seçilen Başkanlık Divanı iki yıl, ertesi… Yine, yasama yılı Meclisin seçimle
toplanmasına indirdiğiniz zaman, daha otomatikman bu konularda herhangi bir
sıkıntı da olmaz. Ama, şimdi, daha 21 Ekimde referandum olacak, referandumda
Meclisin çalışma, Meclisin milletvekilliği süresini dört yıla indirecek. Oradaki
beş yıla göre İç Tüzük’te değişiklik yapıyorsunuz. Yani, bu kadar sorumsuzluk
olur mu, bu kadar vurdumduymazlık olur mu, bu kadar bu Meclis boş işlerle
uğraşır mı? Getirdiniz, bir Anayasa değişikliğini yaptınız. Ben
burada sordum size: Referandumda evet mi, hayır mı diyeceksiniz? “Evet
diyeceğiz” dediniz. Peki, niye bu teklifi verdiniz, yani geçici 19’uncu maddeyi
çıkarıyorsunuz? Sayın milletvekilleri, bakın, hukuk denilen bir kavram
var. Şimdi, siz, bir Anayasa değişiklik teklifi veriyorsunuz. Neyin
değişikliğini teklif ediyorsunuz? Anayasa'da olmayan bir hükmün
değiştirilmesini teklif ediyorsunuz. Yahu, buna çocuklar güler. Şu andaki
geçici madde, Anayasa'da olmayan bir madde. Yani, Anayasa'da olmayan bir
maddenin, siz, grup olarak ve birtakım muhalefet partileri olarak, diyorsunuz
ki: “Bu Anayasa'nın geçici 19’uncu maddesini Anayasa'dan çıkaracaksınız.” Yok
öyle bir madde. Araştırın, bulun bakalım, Anayasa'da geçici 19’uncu madde var
mı? Yok. Şimdi, eğer bunu değiştirmek isterseniz bunun usulleri
var. Sizin içinizdeki hukukçular gugukçu olmuş, hukukçu değil, hukuktan
anlamıyor. Anlasa, böyle gafletlerle uğraşmaz. Yani, şimdi, bakın, Anayasa'nın
değiştirme usulleri 175’inci maddede vardır. 175’inci maddede der ki, bir
fıkrasında: Eğer referanduma giderse, hangi maddelerin birlikte, hangi
maddelerin de ayrı oylanacağı konusunda bir fıkra vardır, ona göre… Son
Anayasa'da, yani, bu, referanduma gidecek Anayasa'nın son hükmünde diyorsunuz
ki: “Bu Anayasa oylamaya gittiği zaman tüm maddeler birlikte oylanır.” Onu
değiştirirsiniz, ondan sonra onu çekme ihtimali… Gerçi, o da yine yok da… Yani,
görüyorsunuz ki, hep karmaşıklık yaratmak suretiyle Parlamentoyu da memleketi
de kaosa sürüklüyorsunuz. Peki, mademki siz hâlâ diyorsunuz ki “19’uncu maddenin,
geçici 19’uncu maddenin seçilmiş cumhurbaşkanına etkisi yoktur.” diye, e niye
dönüş yapıyorsunuz? Niye dönüş yapıyorsunuz? Bilakis, var. Şimdi, eğer bu referandum kabul edilirse, Abdullah Gül
oradan istifa etmek zorundadır. Neden istifa etmek zorundadır biliyor musunuz?
Şimdi, geçici 19’uncu maddede diyor ki: “Bu Anayasa oylandığı tarihten
itibaren, kabul edilirse kırk gün içinde Cumhurbaşkanı seçilecek.” Yeniden,
kırk gün içinde seçilecek. Bu ne demektir? Yani, bu millet oylamaya giderken bu
Cumhurbaşkanının 23’üncü Parlamento tarafından seçildiğini bilmiyor mu? Biliyor.
Ama, bunun anlamı şudur: “Ey Parlamento, sen geçici 19’uncu maddeyi benim oyuma
sundun, sen Cumhurbaşkanını seçtin, ben senin seçtiğin Cumhurbaşkanını
beğenmiyorum, ben yeniden seçeceğim.” diyor. Bunun anlamı o. Tayyip Erdoğan
diyor ki: “11’inciyi değil, 12’nciyi seçecek.” Ben, şimdi, o gün eğer söz
alırsam söyleyeceğim, “Yahu, burada 11 mi yazıyor, 12 mi yazıyor?” diyeceğim. Yani,
arkadaşlar, böyle, milletle alay edecek şeyler söylemeyin. Bir de, yani, biraz, birileri bir makamlara gelmişse, o
makamların ağırlığına uygun ve kamuoyunda saygınlık yaratacak beyanda bulunması
lazım. “Ben Bush’la gidip konuşacağım…” Haydi, git konuş bakalım! Ne
konuşacaksın Bush’la? Bush şimdiye kadar Türkiye’ye ne yapmış? Yani, bunlar
Türkiye’de umutsuzluk yaratan davranış biçimleridir. Onun için, Anayasa’ya…
Bakın, her gün fuzuli işlerle uğraşıyoruz.
Bakın, ben Tunceli’ye gittim, bugün geldim oradan. Hâlâ,
benim ilimde, 510 tane öğrenci yüksekokulda okuyor, tek yurt yok. Bakın,
burada, bunu ben bu kürsüde kaç defa dile getirdim. Yani, sizin vicdanınıza göre, bir
yüksekokulda okuyan 510 öğrenci varken orada tek bir tane yurt yoksa, o
öğrenciler nerede yaşayacak, nerede barınacak? Bu bizim görevimiz değil mi?
Bunlara çare bulalım. Ondan sonra, sefalet almış yürümüş, yoksulluk almış
yürümüş. Hükûmet üyelerinin birçoğunun yakınları devletten ballı ballı ihaleler
alıyor, belediyelerden ballı ballı ihaleler alıyor ve bu ihalelerin maliyetleri
de çok abartılıyor. Bakın, şimdi, mahallî seçimlere gidilecek diye, bütün
belediyeler, büyükşehir belediyeleri kaldırımları sökmüşler ve hem, kaç trilyonlara
ihale ediyorlar. Değerli milletvekilleri, bakın, bu belediye başkanları
sizden olabilir, ama bu memleketin parası bu kadar ucuz değil. Bu millet, bu
halk yoksulluktan inim inim inliyor. Gidin, bu halkın içinde görün. Ramazanda,
tabii, ramazan çadırlarını kurarak insanları besleyebilirsiniz. Bu da iyi bir
davranış biçimi değil. Bu, inanmanızı istiyorum, bu halkı âdeta dilenciliğe
alıştırmak, halkı sadakaya alıştırmak demektir. Bu halk üretmelidir, bu halk
çalışmalıdır. Bu halkın çalışabilmesi için, üretebilmesi için, yöneticilerin
bunlara önderlik yapması lazım, bunlara hedef göstermesi lazım. Şimdi, bunları
göstermeyeceksiniz... Efendim… Bakın, yurt dışına giden ve Türkiye’nin geleceği olan
gençlerin bilim, teknoloji ve eğitim konusunda öğrencilere verdiğiniz, öğretim
elemanlarına verdiğiniz bursları, paraları kesmişsiniz, getiriyorsunuz, din
gösterişi altında çadırlarda yemek veriyorsunuz. Bu memlekette yurt dışına gidecek… Gelsin işte Millî
Eğitim Bakanı, burada bana cevap versin. Bundan önce yurt dışına giden
üniversite öğrencilerine veyahut da öğretim üyelerine kaç lira -sizden önce-
ödenek ayrılıyordu, niye bu ödenekler kesildi, bu ödenekler nereye gidiyor? Bunlar
çok önemli sayın milletvekilleri. MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) - Olur mu öyle şey! KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, gelsin, söylesin işte
yetkili bakanlarınız, gelsin söylesin. Bakın, artık, bilim araştırma yönünden üniversitelere
gerekli değeri vermiyorsunuz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Genç, konuşmanızı gündeme gelmek üzere
bitirir misiniz. KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, Sayın Başkan… BAŞKAN - Hep gündem dışı konuştunuz. Bakın, sabırla
dinledik sizi. KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, bu, gündem dışı değil,
Meclisin çalışmasıdır. Sayın Başkanım, bakın, rica ediyorum sizden. BAŞKAN - Ya, bırakın bu işi! Zaten sizin tarzınız bu
yani, tarzınız bu. Hep tarzınız bu yani. KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, geçen gün Sağlık Bakanı… BAŞKAN - Gündemle
ilgili hiç konuşmadınız ki. KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, gündem işte, gündemi
belirliyoruz. Allah
Allah!.. BAŞKAN - Son sözlerinizi
alabilir miyim. Son sözlerinizi alayım. KAMER GENÇ (Devamla) - Neyse… Sağlık Bakanı geçen gün burada “Sağlık politikalarını
izlerken biz üniversitelerden doktor istiyoruz.” dedi. Sen üniversitelere
ver ödeneği bakalım da ondan sonra iste. Ama, sen üniversitelerin ödeneklerini
kesersen, parasını vermezsen, bu üniversiteler gökten mi para getirecek, doktor
yetiştirecek! Geçen gün İbni Sina
Hastanesine gittim. Bana
diyorlar ki: “Kardeşim, bizim devletten 90 trilyon alacağımız var.” Nerede bu peki? Bir yandan da diyorsunuz ki burada: Gitsin
hastalar, tedavi olsun.” Bunlar nereden parayı getirecek?
Bir de, aslında, Başkanlık Divanından bir ricam var.
Bu Meclis kürsüsüne çıkan Başkan Vekili arkadaşlarımız milletvekillerine konuşma hakkını
versinler. Biz buraya konuşmak için geldik, susmak için
gelmedik. Ayrıca da… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) KAMER GENÇ (Devamla) - Tabii, zamanım da yetmediği
için… BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Genç, konuşmanız bitmiştir. Teşekkür ederim, sağ olun. KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakikalık… BAŞKAN - Hayır, uzatamam, kesin olarak. Benim prensibim. Hayır. Teşekkür ederim, hayır… KAMER GENÇ (Devamla) - Rica ediyorum… BAŞKAN - Ben sizden
rica ediyorum. Buyurun yerinize lütfen. Teşekkür ederim. KAMER GENÇ (Devamla) - Bu kadar katı prensip sahibi
olmayın. Peki, teşekkür ederim. Ben yine konuşurum merak etmeyin. (CHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Danışma Kurulu önerisi üzerinde başka söz
isteyen? Yok. Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Danışma Kurulu önerisi kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına
geçiyoruz. 1’inci sıraya alınan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Demokratik Toplum Partisi Grup
Başkanvekili Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İç Tüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız. VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER A) Kanun Tasarı ve Teklİflerİ 1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Hatay Milletvekili Sadullah Ergin,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Demokratik
Toplum Partisi Grup Başkanvekili Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın; Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/13) (S.
Sayısı: 25) (x) BAŞKAN - Komisyon? Yerinde. Başkanlık Temsilcisi? Yerinde. Komisyon raporu 25 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır. Teklifin tümü üzerinde ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Ankara Milletvekili Hakkı
Suha Okay Bey’in. Buyurun Sayın Okay. Konuşma süreniz 20 dakikadır. CHP GRUBU ADINA HAKKI
SUHA OKAY (Ankara) - Sayın Başkan, değerli üyeler; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İç Tüzüğü’nün bazı maddelerinde değişiklik teklifiyle ilgili olarak
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Ancak değişiklik teklifiyle
ilgili sözlerime başlamadan önce yurdumuzda devam etmekte olan kanlı terörün
geçen hafta 12 sivil vatandaşımızı, devam eden günlerde yine askerlerimizi
şehit etmesi ve nihayetinde dün 15 askerimizin
şehit edilmesinden dolayı terörü, teröristleri ve arkasındaki güçleri
şiddetle kınıyorum. Değerli arkadaşlarım, teröre artık son verilmek zamanı
gelmiştir. Sıfır noktasında alınan terör on yıl öncesini hatırlatır, yaşanır
noktaya gelmiştir. Bu vesileyle, bu hain terörde kaybettiğimiz yurttaşlarımızı,
askerlerimizi rahmetle anıyorum; ailelerine, mensubu olduğu Silahlı Kuvvetlere
ve tüm milletimize başsağlığı diliyorum. Değerli arkadaşlarım, Parlamentoda grubu bulunan dört
siyasi partinin grup başkan vekilleri tarafından ortak verilen önergeyle ilgili
olarak parti grubumuzun düşüncelerini ifade edeceğim. Malumunuz, 22 Temmuzda
seçimler yapıldı, 4 Ağustosta bizler yemin ettik ve beş gün sonrası Meclis
Başkanlık Divanı oluştu. Anayasa’mızın 94’üncü maddesi Parlamentonun çalışma
süresinin beş yıl olduğunu, Meclis Başkanlık Divanının 1’inci dönem için,
yasama dönemi için iki yıllığına, ikinci dönemi olan üç yıllığına seçileceğini
öngörmektedir. Ancak, Meclis İç Tüzüğü’nde bu hususla olan ilgili düzenlemelerde
yasama yılından bahsetmektedir. Yine malumunuz olduğu üzere, yasama yılı ekim
ayının 1’inci günü başlamaktadır. Böylece Anayasa ile İç Tüzük arasında
farklılık bulunmaktadır. Bu yasa teklifiyle İç Tüzük’ün Anayasa’nın amir
hükmüne uygunluğu sağlanmak istenmektedir. İç Tüzük’ün 10’uncu, 11’inci ve
20’nci maddesinde Meclis Başkanlık Divanının, grupların ve komisyonların
seçiminde iki yıl ve üç yıl yasama yılı olarak ifade edildiğinden, İç
Tüzük’teki “yasama” terimi çıkarılarak, sadece “yıl” ibaresi kalarak, böylece
İç Tüzük Anayasa’nın 94’üncü maddesine uygun hâle getirilmek istenilmektedir. Bu bağlamda, bundan sonraki yapılacak Parlamento
çalışmalarında da Anayasa’ya uygunluğun göz önünde tutulacağı inancıyla ve bu
konuda tüm Parlamentonun, 23’üncü Dönemin özen göstereceği inancıyla,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun bu tüzük değişiklik teklifine olumlu oy
vereceğini bilginize sunuyorum ve sözlerimi saygıyla tamamlıyorum. Teşekkürler. (CHP ve AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Okay. Söz sırası, AK Parti Grubu adına Sayın Güldal Akşit
Hanım’ın. Buyurun Sayın Akşit. (AK Parti sıralarından alkışlar) Süreniz yirmi dakikadır. AK PARTİ GRUBU ADINA GÜLDAL AKŞİT (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nde
değişiklik yapılması amaçlanan (2/13) No.lu İç Tüzük teklifi üzerinde grubum
adına görüşlerimizi açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Ancak, sözlerime
başlamadan önce, önce sivil vatandaşlarımızın hayatını kaybettiği, ardından
gencecik şehitlerimizin, fidanlarımızın hayatını kaybettiği hain saldırıyı,
terör saldırısını huzurlarınızda bir kez daha lanetlemek istiyorum. Şehitlerimize
Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine ve milletimize sabırlar ve başsağlığı
diliyorum ve diliyorum ki, Allah bu acımızı bize unutturmasın ve çok sabırlı
olan milletimizin sabrı daha fazla taşırılmasın. Değerli arkadaşlarım, Anayasa’nın 94’üncü maddesinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, başkan vekilleri, kâtip üyeler ve idare
amirleri bakımından görev süreleri ilk devre için iki, ikinci devre için üç yıl
olarak öngörülmüştür. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa gereği, her yıl
ekim ayının ilk gününden kendiliğinden toplanmaktadır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi İç Tüzüğü’nün 3’üncü maddesi uyarınca, genel seçim kesin sonuçlarının
Yüksek Seçim Kurulunca ilanından itibaren, ilanını izleyen beşinci gün saat
15.00’te Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu çağrısız toplanmaktadır. Bu
durumda, yeni yasama yılı, ekim ayının ilk gününden başka bir tarihte
başlamaktadır. Ayrıca, Anayasa’mızda “yıl” olarak geçen ibareler, İç Tüzük’te
“yasama yılı” olarak düzenlenmiştir. Sonuçta öyle durumlar ortaya çıkmaktadır
ki, ilk devre için seçilen başkan ya da divan üyeleri iki yıldan daha az bir
süre için görev yapmakta, ikinci devre için seçilenler ise, görev süreleri üç
yasama yılını aşması ise, tartışmalara neden olmaktadır. Bu, seçim yılıyla ilk
yasama yılının çakışması durumunda karşılaşılan bir durumdur. Görüşmekte
olduğumuz teklif, bu çelişkili ve zaman zaman da tartışmalı durumu ortadan
kaldırmak amacıyla hazırlanmış bir tekliftir. Teklifle, İç Tüzük’te geçen
“yasama yılı” ibareleri, Anayasa’daki, Anayasa’ya uygun “yıl” şekline
dönüştürülmektedir. Amaç, tümüyle, ilk yasama yılının farklı tarihlerde
başlaması durumunda ortaya çıkabilecek oransızlıkları gidermeye, Anayasa ile İç
Tüzük hükümleri arasındaki uyumu sağlamaya yöneliktir. Karar hâline dönüşmesi
durumunda, 1973 yılından bugüne dek süren bir eksiklik giderilmiş olacaktır. Nitekim,
söz konusu teklif, bütün siyasi parti gruplarının, bütün siyasi parti
gruplarına mensup arkadaşlarımızın vermiş olduğu teklifte ve Anayasa
Komisyonumuzda oy birliğiyle kabul edilmiştir. Teklife konu değişikliğin olumlu
bulunduğunun, bu, bir göstergesidir. Böylesi çelişkili ve Anayasa’ya aykırı bir
durumu gidermede tüm grupların görüş birliğine varmasını da son derece
önemsediğini bildirmek istiyorum ve bu düşüncelerle teklifi olumlu bulduğumuzu
belirtiyor, grubum ve şahsım adına, yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Akşit. Milliyetçi Halk Partisi Grubu adına, Sayın Oktay Vural,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar) Süreniz 20 dakika Sayın Vural. MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkanım, çok
değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de, öncelikle, son iki gündür hain terör
örgütünün saldırıları sonucunda Hakk’ın rahmetine kavuşmuş kahraman güvenlik
görevlilerimize Cenabıhak’tan rahmet diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun,
milletimizin başı sağ olsun, ama, Türkiye Cumhuriyeti devleti büyük bir
devlettir. Hangi gaflet olursa olsun, bu gafletlere rağmen, bu terör örgütüyle
mücadele azmini her zaman en ön planda getirecektir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri olarak da, bir kez daha, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
bu kararlılığınıza ortak olmak istedim. Evet, bugün, Meclis İç Tüzüğü’yle ilgili bir değişiklik
teklifi var. Değerli gruplarımızın konuşmaları oldu. Bu İç Tüzük teklifi,
tamamen Anayasa’daki lafza Meclis İç Tüzüğü’nü, aynı şekilde o lafza uydurmak
amacıyla yapılmaktadır. Dolayısıyla, İç Tüzük’ümüzde aslında bu konuda
yapılacak çok önemli değişiklikler vardır. Bu vesileyle, muhakkak surette,
Türkiye’de, Meclis’te bir Meclis İç Tüzüğü’ne ilişkin bir çalışma grubunun da
toplanması ve Meclis İç Tüzüğü’müzün bu Genel Kurul görüşmelerinin selameti
açısından, etkinlikle yürütülmesini temin etmesi açısından daha iyi bir
değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğini paylaşmak istiyorum. Birazdan bir
önergemiz daha olacaktır. Bu ilk teklifimiz Anayasa Komisyonunda kabul edildikten
sonra, tabii, ikinci başkanın seçimiyle ilgili bir boşluk söz konusu olacak. İkinci
başkanın seçimiyle ilgili süreç ne zaman başlayacak? Dolayısıyla, bu konuda
Meclis İç Tüzüğü’nde de herhangi bir hüküm olmadığını dikkate alarak, bu
teklifin değiştirilmesine ilişkin bir teklifimiz olacaktır. Bu şekilde, ikinci
dönemde, Meclis Başkanlığına seçimi yapılacak değerli milletvekilimizin
müracaatı ve seçim usulleri düzenlenmektedir. Böylelikle, Anayasa’mızda ve
Meclis İç Tüzüğü’müzde yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak, Türkiye’yi
anlamsız tartışmalarla enerjisini kaybeden bir ülke konumuna dönüştürmemek
amacıyla bu İç Tüzük değişikliğinin yapılması uygun olmuştur, değerli siyasi
partilerimize de bu konuda birlikte böyle bir teklifi hazırlama konusunda gösterdikleri
iradeden dolayı Milliyetçi Hareket Partisi olarak da teşekkür ediyoruz. Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak da bu İç Tüzük Değişiklik Teklifi’ne evet
diyeceğimizi ifade ederek, hepinize sevgilerimi, saygılarımı arz ediyorum. Sağ
olun. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Vural. Şahısları adına ilk söz, Ayhan Sefer Üstün, Sakarya
Milletvekilimiz. AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Vazgeçtim Sayın Başkan. BAŞKAN - Vazgeçmişlerdir. İkinci söz, Ahmet Aydın, Adıyaman Milletvekili. AHMET AYDIN - (Adıyaman) - Vazgeçtim Sayın Başkan. BAŞKAN - Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. 1’inci maddeyi okutuyorum: TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ İÇTÜZÜĞÜNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI
HAKKINDA İÇTÜZÜK TEKLİFİ MADDE 1- 5.3.1973
tarihli ve 584 Karar numaralı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 10 uncu
maddesinin birinci, 11 inci maddesinin beşinci ve 20 nci maddesinin son
fıkralarında yer alan “yasama yılıdır.” ibareleri “yıldır.” biçiminde
değiştirilmiştir. BAŞKAN - 1’inci
madde üzerinde söz isteyen var mı? Yok. 1’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 25 sıra sayılı İçtüzük Teklifinin 1
inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 1 - 5.3.1973 tarihli ve 584 Karar numaralı Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 10 uncu maddesinin birinci, 11 inci maddesinin
beşinci ve 20 nci maddesinin son fıkralarında yer alan “yasama yılıdır.”
ibareleri “yıldır.” şeklinde ve 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının birinci
cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adayları, Meclis
üyeleri içinden, milletvekili genel seçimlerinden sonra Meclisin toplandığı
günden itibaren veya ikinci devre için yapılacak seçimlerde birinci devre için
seçilen Başkanın görev süresinin dolmasından on gün önce başlamak üzere, beş
gün içinde Başkanlık Divanına bildirilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
seçimin yapılacağı gün kendiliğinden toplanır.” BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) -
Takdire bırakıyoruz Başkanım. BAŞKAN - Başkanlık temsilcisi? TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL
(Kahramanmaraş) - Katılıyoruz efendim. BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Başkanlık
temsilcisinin katıldığı önergeyi oylarınıza sunmadan önce, önerge sahibi
konuşmak ister mi acaba, yoksa gerekçesini mi okutalım? MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerekçe okunsun efendim. BAŞKAN - Gerekçesini okutuyorum: Gerekçe: Değişiklik önergesi ile İçtüzüğün 10 uncu maddesinin
üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde değişiklik yapılarak ikinci devre için
yapılacak başkanlık seçimlerinin, birinci devre için seçilen Başkanın görev
süresinin dolmasından on gün önce başlayacağı ve seçimin on gün içinde
sonuçlandırılacağı öngörülmektedir. Meclis tatilde ise Başkan adayları; ikinci devre için
yapılacak seçimlerde birinci devrede seçilen Başkanın görev süresinin
dolmasından ön gün önceki ilk beş gün için Başkanlık Divanına bildirilecek ve 6
ıncı gün TBMM kendiliğinden toplanarak Başkanını seçecektir. BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. Şimdi, maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul
edilmiştir. 2’nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2- Bu İçtüzük yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN - Söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir. 3’üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 3 - Bu İçtüzük hükümleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından yürütülür. BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, teklifin tümünün oylamasından
önce, İç Tüzük’ün 86’ıncı maddesine göre, ne yönde oy kullanacağını, oyunun
rengini belirtmek üzere, aleyhte, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç söz
istemişlerdir. Buyurun Sayın Genç. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli üyeler; ben
aslında İç Tüzük’ün tümü üzerinde konuşmak istemiştim. Fakat, AKP’nin bir
özelliği var. Kanun teklif ve tasarıları gelince, hemen Kanunlar Müdürlüğüne
gidiyorlar, tümü ve maddeleri üzerinde söz istiyorlar. Tabii, muhalefet partisi
milletvekillerinin de söz hakkını gasbetmek için verilen bir taktiktir. Ben,
tabii kendilerinin konuşacaklarını hesaba katarak, bir tek 86’ncı madde
üzerinde konuşma hakkı kaldığı için, o zaman o sözü aldım. Ama, baktılar,
herhâlde ben Genel Kurul salonunda yokum, hemen çıkıp konuşmadılar. Bu korkum
da size yeter. Neyse… MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kim dikkate alıyor ki seni? KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilleri,
İç Tüzük Türkiye Büyük Millet Meclisinin
anayasasıdır. Bu anayasayı hakkaniyet ve adalet kuralları içinde uyguladığınız
takdirde Meclisin çalışması çok sağlıklı olur. Özellikle Meclis başkan
vekillerinin bu İç Tüzük’ü uygulamasında, rica ediyorum, çok adil
davranmalarının gerektiğine inanıyorum. Şimdi, biz tabii ki, halkın problemlerini çözmek için
buraya geldik. Ama, işte, dediğim gibi, Anayasaya da gittim, bu şeye de gittim,
hemen gitmişler tabii, maddeleri ve tümü üzerinde söz istemişler. Bu, bir defa,
muhalefet partisi milletvekillerini susturmak size bir şey kazandırmaz. Ayrıca da, başkan vekillerini, Sayın Meclis Başkanından
da şunu rica ediyorum: Başkan vekillerini sırayla kürsüye çıkartsın. Yani,
gerçi “Meclis başkan vekillerinin istediği birleşimi Başkan takdir eder” diyor,
ama, bu da çok keyfiliklere meydan veriyor. Özellikle, 22’nci Dönemde, bakın,
Meclisin başkan vekillerini inceleyin, hepsi AKP’lidir. Yani, aslında, İç
Tüzük’e göre iki Meclis başkan vekili salt çoğunluğu sağlayan partiye aittir, o
diğer iki başkan vekilliği de diğer partilere aittir. Ama, onu öyle
uygulamadılar. Ondan sonra, üç tanesini kendileri aldılar, bir tanesi de
rahmetli Ali Dinçer arkadaşımız -tabii, Allah rahmet eylesin- arkadaşımız da
hastaydı, hiç Genel Kurul salonuna çıkmadan, hep AKP’li Meclis başkan vekilleri
geldiler ve Meclisi yönettiler. Maalesef, işte burada da görüyoruz, daha
Meclisin başlangıç şeyindeyiz. Başkan vekillerinin bazı arkadaşları, biz orada
söz istiyoruz, başını bacaklarının arasına eğiyor, bizi görmüyor. MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) - Öyle şey olur mu ya! KAMER GENÇ (Devamla) - Bir defa başkan vekillerine şunu
tavsiye ediyorum: Lütfen, rica ediyorum, muhalefet partisi milletvekillerinin
söz hakkını verin. Biz, burada keyfi konuşmuyoruz. Burada memleketin ciddi
sorunları var, bu sorunları çözmek için geldik buraya. Ayrıca da, bu getirilen hüküm de bence fuzuli bir hüküm. Biraz
önce bir önerge kabul ettiniz. Bence, Anayasa’nın 94’üncü maddesine aykırı bir
önerge. Yani, işte burada böyle bir önerge çalakalem yazılıp da verildi. 94’üncü
maddede birinci dönem ve ikinci dönem Meclis Başkanlık Divanının nasıl
seçileceği yazılı. Ee, İç Tüzük’te siz buna değişiklik yapmayacaksınız. Burada,
neyse, yani, o tabii sizin bileceğiniz bir şey. Ben bu aşamada bu İç Tüzük değişikliğinin fuzuli olduğuna
inanıyorum, gereksiz. Daha Başkanlık Divanı yeni Anayasa yapacak mısınız
yapmayacak mısınız, referandum geçecek mi geçmeyecek mi? Buna göre, ona
geçtikten sonra bir İç Tüzük değişikliği yapabilirdik. Ama, maalesef, Hükûmet
hâlâ uykudan uyanmadı. Yani, işte, memleket sanki güllük gülistanlık, hiç, yeni
bir ruh yok, yeni bir enerji yok, yeni bir çalışma yok. Bakanların çoğu eski
bakanlar, Meclise de gelip gitmiyorlar. Memlekette ciddi sıkıntı var. Terör
ülkenin birinci sorunu hâline gelmiş. Ee, bunlara kim çare bulacak? Hiç olmazsa
biz burada birkaç kelime dile getirirsek, bunu duyan halkın içi rahatlar. Der
ki: “Hiç olmazsa bizim, oradaki, sorunlarımız Mecliste gündeme geliyor.” Bunlar
da burada gündeme gelmezse, halk o zaman “Ne Meclis var ne Hükûmet var, biz
kendi problemimizi kendimiz çözelim.” der. Onun için, lütfen, bunu Meclis
Başkanlığından da rica ediyorum. Bu Meclis Başkanı arkadaşımızın, Meclisin
yönetiminin çok adil kurallar içerisinde olmasını istiyorum. Bir de arkadaşlarımız, Meclis başkan vekilleri kürsüye
çıkmadan önce, o gün orada müzakere edilecek yasa tasarılarını, en azından
teknik elemanlarından da bir öğrensinler veya okusunlar. Burada verilen
önergeler de çok önemli sayın milletvekilleri. Bakın, zaman zaman görüyorduk. Burada
birtakım holdinglerin temsilcileri de oluyor. Çok ciddi ekonomik ve vergi
kanunları geçtiği zaman, bir bakıyorsunuz telefonlarla “Efendim, şurada bir
önerge verin…” Gece yarısı önergeleriyle devletin trilyonları gidiyor. İşte,
bunlara müsaade etmemek için burada, Mecliste herkesin uyanık olması lazım. Ülke
ve memleket lehine yasaların çıkması için herkesin iş birliği yapması lazım. Ben bu safhada, bu İç Tüzük değişikliğinin fuzuli
olduğunu bildiğim için aleyhte oy kullanacağım. Saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Genç. Sayın milletvekilleri, Sayın Genç’in konuşması üzerine,
tutanaklara geçirilmesi açısından bir açıklama yapmak istiyorum. Malumunuz olduğu gibi, başkan vekillikleri seçildikten
sonra, bugüne kadar sıra takip edilmiştir. Sadece, bayan milletvekillerinin
kıyafetleri açısından bir sorun ortaya çıktığından, onların kıyafetlerinin
düzenlenmesi ve bugüne kadar ancak temin edilmesi açısından sırayı hiçbir zaman
bozmadan aynı şekilde takip ediyoruz. Zaten benden sonra, bundan sonraki
görüşmelerde diğer bayan başkan vekili arkadaşlarımızdadır sıra. Onun için,
Sayın Kamer Genç merak etmesinler, sırayı takip ediyoruz, takip ediyoruz, hiç merak
etmeyin. Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Teklifin tümü kabul edilmiştir. Hayırlı uğurlu olsun. Teşekkür ederim. Sayın milletvekilleri, 2’nci sıraya alınan Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım
Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine başlayacağız. 2.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/280) (S. Sayısı: 7) (x) BAŞKAN - Komisyon? Yerinde. Hükûmet? Yerinde. Komisyon raporu 7 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır. Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, gruplar adına, AK
Parti Grubu adına Sayın Hüseyin Tuğcu, Kütahya Milletvekili. Buyurun Sayın Tuğcu. Süreniz yirmi dakikadır Sayın Tuğcu. AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN TUĞCU (Kütahya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sözlerime, bugünlerde ülkemizi yakıp
yıkan terör belasının bir an önce üzerimizden kalkması dileğiyle ve şehit
yakınlarımız ile aziz milletimizin bu konuda biraz daha sabırlı olması temennisiyle
sözlerime başlamak istiyorum. Gerçekten, bizleri üzen bu olaylar artık
bitmelidir diye söylüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik
İşbirliği Protokolü 6 Aralık 2004 tarihinde Antalya’da imzalanmıştır. Türkiye
ile Afganistan arasında imzalanan Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik
İşbirliği Protokolü’nün yürürlüğe girmesiyle iki ülke arasında tarım, gıda,
sanayi, hayvancılık ve köy işleri alanında iş birliğini güçlendirmek,
genişletmek ve her iki ülkenin karşılıklı çıkarları doğrultusunda geliştirmek
amacıyla bilimsel ve teknik bilgi ve doküman mübadelesi, tarafların ilgili
araştırma kuruluşlarında yayınlanan araştırma sonuçlarının mübadelesi, deney amacıyla
bitkisel ve hayvansal, genetik ve biyolojik materyal mübadelesi, ilgili
kuruluşlar arasında doğrudan ortak faaliyetlerin oluşturulması, her iki ülkenin
ilgilendiği alanlarda karşılıklı uzman mübadelesi, yine her iki ülkede
eğitimler, seminerler, konferanslar ve toplantılar düzenlenmesi, gerek iki
ülkede ve gerekse diğer ülkelerde tarımsal pazarlama için özel sektör
kuruluşları arasında ortak iş birliği girişimlerinin teşvik edilmesi gibi
konularda kapsamlı iş birliği yapmak mümkün olabilecektir. Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Milletvekili. İkinci söz sırası, MHP Grubu adına Ahmet Orhan Manisa
Milletvekili. Buyurun Sayın Orhan. (MHP sıralarından alkışlar) Süreniz yirmi dakika Sayın Orhan. MHP GRUBU ADINA AHMET ORHAN (Manisa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’yla
ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Şahsım
ve Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sözlerime ülkemizin yaşadığı acı olayla başlamak
istiyorum. 7 Ekim Pazar günü aldığımız acı haberle Türk milletinin yüreğine kor
ateş düşmüştür. Büyük bir teessür ve üzüntü ile öğrendik ki, 1’i astsubay,
12’si er ve erbaş olmak üzere 13 askerimiz, Şırnak’ın Gabar Dağı bölgesinde
pusuya düşürülmek suretiyle şehit edilmişlerdir. Şehitlerimize Allah’tan rahmet
niyaz ederken, başta aileleri olmak üzere aziz milletimize başsağlığı ve
sabırlar diliyorum. Ne yazık ki, teröristler iyice cesaretlenmişlerdir. Terör,
önce geçtiğimiz günlerde Beytüşşebap Beşağaç’ta 12 sivil vatandaşımızı, şimdi
de 13 askerimizi kahpe pusularda şehit etmek suretiyle, tüm unsurlarıyla Türk
milletine ve kurumlarına meydan okumaktadır. Askersivil ayırmadan kan döken
terör ortadayken devletlerin daha önemli meselesi olamaz. Hangi amaca hizmet
ettiği çok iyi bilinen kanlı hain cinayetlerin son bulması için terörün
kaynağına yönelmenin zamanıdır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir hususu daha
dikkatlerinize sunmak isterim. Maalesef, ülkemizde zaman zaman acı can
kayıplarının yaşandığı günlerde bile bazı TV kanallarında Türk milletini
rencide edecek görüntüler yer almaktadır. Milletimize, tek millet olmanın
başlıca temel unsurlarından olan “tasada, kederde, acıda bir olmak” ilkesine
yakışmayan yayınlar izlettirilmekte. Ateş düştüğü yeri yakar, doğrudur, ama
ateşin düştüğü yer yalnızca şehitlerimizin annelerinin yüreği değildir, tüm
Türk milletinin yüreğidir. Yüreğimiz yanarken, vur patlasın çal oynasın
görüntülerine ekranlarda yer verilmemelidir. Milletimizin arasındaki bağları
zayıflatacak yayınlardan medya kurumları, sorumluluklarının bilincine vararak,
itinayla kaçınmalıdır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyada, tüm
sektörlerde olduğu gibi tarımda da önemli gelişmeler ve dönüşümler artan hızla
yaşanmaya devam etmektedir. Bu gelişmeler sonucunda verim artmakla birlikte
tarımsal ürün bedellerinde genellikle düşüşler yaşanmaktadır. Özellikle
bilimsel gelişmeler tohumculukta yüksek verimli türlerin ortaya çıkmasına imkân
verirken alternatif metotları da geliştirmektedir. Söz konusu gelişmelere ayak
uydurmak ve gereklerini yerine getirmek ülkemiz için de büyük önem arz
etmektedir. Tüm bu gelişmelerin Türkiye'nin ve insanlığın lehine
çevrilebilmesi için ülkeler arası iş birliğine ihtiyaç vardır. Son yıllarda
etkisini gösteren küresel ısınma ve bunun sonucu olarak yağış azlığı, giderek,
içinde bulunduğumuz 2007 yılında ise kuraklık olgusu, tüm insanlığı tehdit
etmektedir. Bu tehdidin ortadan kaldırılması için tüm tarım alanları ve su
kaynakları dikkatle değerlendirilmelidir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk tarımında ve
tarımsal ürün ihracatımızda üzüm, fındık, incir ve kayısı gibi yaş ve kuru
meyveler büyük yer tutmakta ve yüz binlerce çiftçi aileyi doğrudan
ilgilendirmektedir. Değerli heyetimizin bildiği gibi, 59’uncu Cumhuriyet
Hükûmeti, yayınlamış olduğu Kuraklık Kararnamesi ile bazı tarım ürünlerine,
şartlara bağlı olarak desteklemeler getirmiştir. Maalesef, bu kararnameye çok
az sayıda tarım ürünü dâhil edilmiştir. Hâlbuki, tüm tarım ürünlerinde kuraklık
sebebiyle rekolte kayıpları yaşanmaktadır. Ege Bölgemizdeki çiftçilerimizin
önemli bir geçim kaynağı olan yaş ve kuru üzüm yüzde 40’lara varan rekolte
kayıpları ile bu listenin başlarında yer almaktadır. Yurdumuzda binlerce aileyi
ilgilendiren yaş ve kuru üzümde rekolte düşüklüğü nedeniyle, kayda değer fiyat
artışları olmasına rağmen, çiftçilerimiz ciddi manada sıkıntı yaşamaktadır. Bu
sıkıntıların kısmen hafifletilmesi için Kuraklık Kararnamesi’ne yaş ve kuru
üzümün dâhil edilmesi veya geçici bir süre bağcıların zirai borçlarının
ertelenmesi, onların bir nebze ferahlaması için faydalı olacaktır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Afganistan, resmî
adıyla Afganistan İslam Cumhuriyeti, batı ve doğu arasındaki yolların geçme
noktasında zengin kültürüyle dikkat çekmektedir. Halkın tamamı Müslüman olan bu
ülkede, maalesef okuma yazma oranı çok düşük seviyelerdedir. Türkiye-Afganistan arasındaki ilişkiler tarihî günlerde
kurulmuştur. Afganistan, 1920 yılında Ankara’da kurulan Türkiye Büyük Millet
Meclisi ve hükûmetini ilk tanıyan ülkedir. Yeni Türkiye, ilk ittifak
anlaşmasını Afganistan’la yapmıştır. Yurdumuz, Afganistan’ın bağımsızlığını
tanıyan ikinci ülke olmuştur. İlk Türk-Afgan ittifakı 1 Mart 1921’de Afgan heyeti ile
Türk elçilik heyeti arasında Moskova’da imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre
Türkiye, Afganistan’ın bağımsızlığını tanıyordu. Yine bu anlaşmaya göre, o
büyük savaşa rağmen Türkiye, kültürel yardım çerçevesinde Afganistan’a öğretmen
ve subaylar gönderecekti. Böylece, iki kardeş millet arasında mevcut manevi
birlik ve resmî bir anlaşma şekline dönüşmüş oluyordu. Atatürk, Emanullah Han ve onun şahsında Afgan milletine
ilgi ve dostluk göstermiştir. 1 Mart 1921’de imzalanan Türk-Afgan Anlaşması
sonrası 10 Haziran 1921 Cuma günü, Ankara’da Afganistan Elçiliğinin açılış
töreninde, elçilik gönderine bayrağı bizzat Atatürk çekmek suretiyle
Afganistan’a verdiği önemi ortaya koymuştur. Tarih boyunca dostane ve sıcak ilişkileri bulunan
Afganistan ve Türkiye, birbirlerinin kötü günlerinde daha çok
yakınlaşmışlardır. Türkler kurtuluş savaşı verirken Afganistan, siyasi,
diplomatik ve ekonomik yardımlarda bulunmuştur. Hatta çok sayıda Afganistanlı
gencin yurdumuzun savunmasında atalarımızın safında yer aldığı ve şehit düştüğü
bilinmektedir. Çanakkale Şehitler Anıtı’nda bulunan Mehmet-Afganistan Şehitlik
Anıtı çok anlamlı olup iki milletin kardeşliğini ön plana çıkarmaktadır. Tarım Bakanlığımız ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolü, 6 Aralık 2004
tarihinde Antalya’da imzalanmıştır. Bu Protokol’le, tarım alanında çeşitli
uygulamalar gündeme getirilmektedir. Bölgede son yıllarda yaşanan sıkıntılar, iki ülke
arasında yaşanan ilişkilerin gelişmesini engelleyememiştir. Bu ve benzeri
anlaşmalarla iki ülke arasındaki dostluk ilişkilerin gelişmesini
engelleyememiştir. Bu ve benzeri anlaşmalar iki ülke arasındaki dostluk
ilişkilerinin daha da gelişmesine bir vesile olacaktır. 2006 yılı itibarıyla Afganistan-Türkiye dış ticaret
değerlerine baktığımızda, ithalat yaklaşık 9 milyon Amerikan doları, ihracat 8
milyon Amerikan doları olmak üzere 17 milyon dolar seviyesinde, genel ticaret
ise, ithalat 9,5 milyon dolar, ihracat 91 milyon dolar olmak üzere toplam 100
milyon dolar seviyesindedir. Görüldüğü üzere, toplam ithalat, ihracat çok düşük
miktarlarda olmakla birlikte toplam ticaret dengesinde açık farkla lehimize bir
durum söz konusu iken tarımsal ürün ithalatımız ihracatımızdan az da olsa
yüksek seviyededir. Bu nedenle, iki ülke arasında tarım alanında
gerçekleştirilecek iş birliğiyle, hem toplam ticaret hacminin dost iki ülkeye
yakışan şekilde arttırılması hem de ithalat-ihracat dengesinin sağlanması için
gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile
Afganistan İslam Cumhuriyeti Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, iki ülke arasında
olumlu yönde gelişen ilişkileri dikkate alarak, iki ülke arasındaki iş
birliğini güçlendirmek ve genişletmek amacıyla ve tarım, gıda, sanayi,
hayvancılık ve köy işleri alanlarında iş birliğinin geliştirilmesi için
anlaşmış olmalarının, mevcut ticaret hacminin arzu edilen seviyeye taşınmasına
katkı sağlayacağı tarafımızdan değerlendirilmektedir. Bu anlaşmadan oluşan 5 maddelik kanun tasarısının, iki
ülke tarihinin, az önce kısaca izah etmeye çalıştığım ölçüde, daha gelişmiş ve
teferruatlı olarak ele alıp kanun yapmanın iki kardeş ülkenin geçmişine daha
çok yakışacağına inandığımı belirtmek isterim. İki ülke arasındaki ortak
değerler ve müşterek geçmişimiz, geçtiğimiz yıllarda Afgan halkının huzuru ve
modern demokrasinin yerleşip kökleşmesi ve barışın temini için yeni çalışmaları
ortaya çıkarmıştır. İnsanlığın ortak değerleri ve uluslararası terörizmin
önlenmesi amacıyla oluşturulan uluslararası askerî güçte ilk andan itibaren
görev alan Türk askeri kardeş Afgan halkının yanında olmuş ve bölgede
cansiparane görev yapmıştır. Kardeş ülke Afganistan’ın huzur, esenliği ve
kalkınması için Afganistan’da görev alan başta kahraman Mehmetçiğimiz,
askerlerimiz olmak üzere tüm yurttaşlarımızı buradan saygıyla selamlıyorum. Bu
vesileyle, Türkiye’nin, uluslararası terörizmle mücadele konusunda üzerine
düşen görevi büyük bir duyarlılıkla yaparken, kendisine yönelik terör
faaliyetlerinin önlenmesinde özgür dünyadan anlayış ve ortak çalışma
kararlılığını bugün bile göremediğini dikkatlerinize sunmak isterim. Bu kadar
önemli ve sınanmış bir dostluğun söz konusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti ile
Afganistan İslam Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin her alanda
zenginleştirilmesi tarihî bir görev olarak görülmelidir. Şüphesiz bugüne kadar
iki ülke arasında ciddi mesafeler alınmıştır, ancak bu ilişkilere yeni bir ivme
katılması karşılıklı fayda zemininde tarihî dostluğumuzu daha da
pekiştirecektir. Tarım alanında olduğu gibi, dostluğumuzu kuvvetlendirecek
diğer alanlarda da düzenlemelerin süratle yapılmasını temenni ediyor, bu kanun
tasarısına olumlu oy vereceğimizi ifade ederken, yüce heyetinize en derin
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Orhan. CHP Grubu adına Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt Bey
söz istemişlerdir. Buyurun Sayın Öğüt. (CHP sıralarından alkışlar) Süreniz yirmi dakika Sayın Öğüt. CHP GRUBU ADINA ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Değerli arkadaşlar, sözlerime başlamadan önce
Güneydoğu’da şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, vatanımıza da
başsağlığı diliyorum. Bundan önce bir açıklama yapacağım değerli arkadaşlar:
Biraz önce gündem dışı konuşan bir arkadaşımız “Muhalefet hizmet hırsızlığı
yapıyor, soru önergeleriyle hizmete sahip çıkıyor.” diye bu kürsüden konuştu. Bu
yüce Mecliste, yüce çatının altında böyle seviyesiz konuşmaya ben muhatap
olmayacağım, ama bir şeyi hatırlatacağım: Ben, geçen dönem burada
milletvekiliydim; en çok soru veren milletvekillerinden birisiydim,
biliyorsunuz. Niye? Çünkü, bölgem göç vermiş, yoksulluk var; bu çerçevede ben
soru önergelerimi verdim, bölgeme hizmet için de hükûmetten yatırım götürmeye
çalıştım. Ama, ancak, o dönem değerli arkadaşımız, diğer partilerin parti parti
kapılarını dolaşarak kendini aday yapmak isterken, Sayın Başbakana da demediği
lafı bırakmıyordu. Onun belgesini de ben daha sonra getirip bu yüce Mecliste
dağıtacağım. Ama, şunu söyleyeyim: Bu çatı altında, seviyeli, ülkemize,
bölgemize yatırımları yapabilecek, çalışmaları yapabilecek bir ortam yaratmamız
lazım. Bu devlet bizim, bu Hükûmet bizim, Başbakan da bizim; Başbakanı da
seviyoruz, bakanları da seviyoruz, Hükûmeti de seviyoruz, Meclisi de seviyoruz,
Türkiye’yi de seviyoruz. Biz bir bütünüz, ama siyasi partilerimiz ayrı
olabilir. Ama, birbirimizi bu şekil rencide edecek şekilde bu yüce Mecliste biz
bunu böyle dersek, bizim taraftarlarımız kahvehanede birbirleriyle kavga
ederler. Bu yakışmıyor, bunu belirtmek istiyorum. SAFFET KAYA (Ardahan) - Başkan, söz istiyorum. ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Efendim, Afganistan’a gelince: Afganistan, resmî adıyla Afganistan
İslam Cumhuriyeti Asya’da denize sınırı olmayan bir ülkedir. Orta Asya’da
bulunur, ama etnik ve kültürel bağlarından dolayı bazı kaynaklar tarafından
Orta Doğu’da kabul edilir. Doğu ve güneyde Pakistan, batıda İran, kuzeyde Türkmenistan,
Özbekistan ve Tacikistan bulunmaktadır. Değerli arkadaşlar, batı ve doğu arasındaki yolların
kesişme noktasında bulunan Afganistan, bir etnik grup ve kültürler mozaiğidir. Ticaretin
merkez noktalarından birinde olan Afganistan, stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca İranlılar, Yunanlılar, Araplar,
Türkler, Moğollar, İngilizler ve Sovyetler gibi çeşitli ulusların istilasına
uğramıştır. Ekonomiye genel bakış: Afganistan kara ile çevrili bir
ülkedir, ekonomisi tarıma ve hayvancılığa -koyun ve keçi yetiştirmeye-
bağlıdır. İş gücü: 15 milyon. (2004 verileri) Sektörlere göre işgücü dağılımı:
Tarım yüzde 80, endüstri yüzde 10, hizmet yüzde 10. (2004 verileri) Endüstri:
Küçük çapta tekstil, sabun, mobilya, ayakkabı, gübre, çimento; el yapımı
halıIar; doğal gaz, yağ, kömür, bakır işletmeleri. Elektrik üretimi: 905 milyon
kwh. (2003 tahmini) Elektrik tüketimi: 1.042 milyar kwh. (2003 tahmini)
Elektrik ihracatı: O kwh. (2001 tahmini) Elektrik ithalatı: 200 milyon kwh.
(2003) Tarım ve hayvancılık ürünleri: Haşhaş, buğday, meyveler, fındık; yün,
deri. İhracat tutarı: 471 milyon dolar. (2005 verileri) İhracat ürünleri:
Haşhaş, meyve ve fındık, el yapımı halıIar, yün, pamuk, deri, değerli taş ve
mücevherler. İhracat ortakları: Pakistan, İran, Almanya, Hindistan, Birleşmiş
Krallıklar, Belçika, Lüksemburg, Çek Cumhuriyeti. İthalat tutarı: 3,87 milyar
dolar. (2005 verileri) İthalat ürünleri: Yabancı sermaye, yiyecek ve petrol
ürünleri, çok sayıda tüketim malı. İthalat ortakları: Pakistan, İran, Japonya,
Singapur, Hindistan, Güney Kore, Almanya. Dış borç tutarı: 8 milyar dolar.
(2004 verileri) Para birimi: Afgani. (AFA) Para birimi kodu: AFA. Mali yıl: 21
Mart - 20 Mart. ABD operasyonunun ardından dünya gündemine oturan
Afganistan'da, açlık sorununun çözümüne katkı sağlayacak olan hayvan ıslahının
Türkiye tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Afganistan'da uzun
yıllardır süren savaş ortamı nedeniyle bozulmuş olan hayvan ırkı, Tarım
Bakanlığının hazırladığı ve 300 bin dolarlık maliyetini de karşılayacağı
Afganistan Yerli Sığır Irklarının Suni Tohumlama ile Islahı Projesi’yle yeniden
hayat bulacak. Eski Bakanımız, eski Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp,
Ekonomik İşbirliği Teşkilatının Pakistan'daki toplantısında Afganistan Tarım
Bakanıyla, projenin gerçekleştirilmesi için görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerde,
suni tohumlama, çiftçiye eğitim programları uygulandı. Suni Tohumlama: Projeye göre, Afganistan’daki 4-5 milyon büyükbaş hayvan
varlığının çoğunluğunu düşük verimli ırklar, az oranda da kültür ve melez
ırkları oluşturuyor. Ülkede suni tohumlama uygulamasının olmaması, uzun süren
savaş ortamında akrabalı yetiştirmenin öne çıkması nedeniyle oluşan zarar, Türk
Tarım Bakanlığının suni tohumlamayı gerçekleştirmesiyle son bulabilir. Çiftçiye Eğitim: Tarım Bakanlığı, suni tohumlama malzemelerini
Afganistan’a hibe olarak verecek. Personel ve eğitim desteği de sağlayacak olan
Bakanlık, projeyi öncelikli olarak devlet çiftliklerinde ve halk elindeki
hayvanlarda yürütecek. Gerekirse, uygulamada, gebe olmayan hayvanlarda hormon
kullanılarak, senkronizasyon metoduyla suni tohumlamalar yapılacak ve
oluşturulacak her ekibin 1.500 baş hayvanda tohumlama yapması hedeflenecek. Ayrıca,
yetiştiricilere suni tohumlamanın öneminin anlatılması gerekmektedir. Projenin Katkıları : Proje sayesinde, suni tohumlama çalışmalarının başlangıcı
ve ülke çapında yaygınlaştırılmasıyla birlikte yerli sığır ırklarının ıslahı
sağlanacaktır. Genotipik iyileşmeye bağlı olarak hayvansal üretimdeki artış
yetersiz beslenme nedenlerini bir nebze olsun ortadan kaldıracaktır. Hayvancılıktaki
gelişmeler, entegre tesisler, yem, ambalaj gibi yan sektörlerin gelişimine, bu
da istihdam artışına neden olacaktır. Ülkede kalıcı suni tohumlama
organizasyonu kurulacak, bilimsel anlamda çiftçilik yapılması sağlanacaktır. Artan
üretim ihracat olanağını yaratırken, ekonomiye artı katkı sağlanmış olacaktır. Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; daha sonraki aşamalarda
Türkiye Tarım Bakanlığının, Afganistan için hazırlayacağı projeler için şunlar
eklenebilir: Tohumluk üretim sisteminin Türk uzmanlarca kurulması,
teknik elemanlar için çeşitli eğitim programları, YAYÇEP benzeri eğitim amaçlı
parsel materyalin Afganistan için hazırlanması, su havzaları rehabilitasyon
projeleri, ülkede yoğun olarak görülen su ve rüzgâr erozyonu ile çölleşmeyi
önlemek için yeşil kuşak çalışması, en az iki bölgede Türkiye ile ortak üretim
istasyonu kurulması, örnek köy oluşturulması, süt sığırcılığının
yaygınlaştırılmasına yönelik alanların belirlenip süt ve süt ürünleri işleme
ünitelerinin kurulması; süt, et, tavukçuluk ve gıda işleme-konserve için
yatırım faaliyetlerinde bulunulması. Taliban yönetiminin İslami gerekçelerle yasakladığı
uyuşturucu ekiminin, ABD’nin Afganistan’a müdahalesinden sonra daha fazla
artması dikkat çekmektedir. Afganistan’da Türk Müteahhitlik Hizmetleri: Rusya, Orta Asya ve Kafkasya’da büyük ve prestijli
projelere imza atan Türk inşaat şirketleri, bu tecrübeleri sayesinde
Afganistan’ın altyapısının inşasında önde gelen aktörler olmuşlardır. Tecrübelerini,
ekipmanlarını, makine parklarını ve çalışanlarını Afganistan’a taşıyan
firmalar, Afganistan’da yüklenici olarak birçok proje almışlardır. Afganistan’daki Türk Yatırımları: Türk girişimcileri, Afganistan’da faaliyet gösteren
yabancı iş çevrelerinin başında gelmektedir. Resmî rakamlara göre,
Afganistan’daki Türk yatırımı 120 milyar dolar tutarındadır. Türk şirketleri,
konut, iş merkezi, çimento ve yapı malzemeleri projeleri başta olmak üzere
birçok önemli proje gerçekleştirmişlerdir. Değerli arkadaşlar, Türkiye’nin nüfusunun üçte 1’i
köylüdür. Yani, 25 milyon köylü nüfusumuz var. Bu 25 milyon insanımızın yüzde
100’e yakını tarım ve hayvancılıkla geçinmektedir. Ancak, tarım ve
hayvancılıkla geçinen köylümüz şu anda perişan bir durumdadır. Köylerdeki
yoksulluk göçe zorlamış, büyük şehirlere yığılım olmuş ve bugün ürün eken
insanların ürünü para etmez duruma gelmiştir. Bunun dışında, hayvancılık yapan
insanlarımızın da hayvanları para etmez durumdadır. Bu hayvancılıkla ilgili şunu söyleyeyim: Daha önce, ben,
bu Mecliste de açıklama yapmıştım, daha önceki Tarım Bakanının nezdinde. Afganistan’dan
Afgan öküzü, bu gördüğünüz resimdeki Afgan öküzü, yani hörgüçlü bu Afgan öküzü,
Türkiye’ye kaçak yoluyla gelmekteydi ve ben bunu Kars’ta bularak bir çiftlikte
resimledim. MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Öküz hangisi? ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Evet, size benziyor, doğru. Bu nedenle, Afganistan öküzünün İran sınırından
Türkiye’ye geldiği bir gerçektir. Ben, buradan, Hükûmete ve Sayın Başbakana ve
sayın bakanlara sesleniyorum: Türkiye’de hayvancılığın gelişmesini
istiyorsanız, kaçak hayvan ve kaçak eti durdurmamız lazım. Eğer kaçak hayvan ve
kaçak et durmazsa, köylü bitiyor, köylümüz bitiyor. Bu nedenle, ben Hükûmetten
rica ediyorum, buna derhâl tedbir alsın. Özellikle sınır illerimize gönderilen
hayvan küpeleri sayısında çok artış var. Niye artış var? Çünkü, hayvan küpeleri
sınır illerine gönderiliyor, oradan, sınırdan geçen kaçak hayvana küpeyi
takıyorlar ve yerlileştiriyorlar. O nedenle, önümüzdeki yaklaşan Kurban Bayramı
nedeniyle, yerli tüketicilerin, yani köylümüzün hayvanının para etmesi için,
Hükûmetten rica ediyorum, tedbir alsın, kaçağı önlesin. Afganistan’la olan
tarım ve hayvancılıkla ilgili ve ticari ilişkilerimiz de inşallah hayırlı olur.
Hükûmetin de katkısını bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Öğüt. SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkan… BAŞKAN - Buyurun Sayın Milletvekili. SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkan, Hatibin
konuşmasında “seviyesiz” ifadesi bir parlamentere yakışmayacak bir ifade olduğu
için, müsaade ederseniz, İç Tüzük’ün yetkilerine dayanarak cevap vermek
istiyorum. BAŞKAN - İç Tüzük’ün 69’uncu maddesine göre söz
istiyorsunuz. SAFFET KAYA (Ardahan) - Evet efendim. BAŞKAN - Gerekçesi nedir? SAFFET KAYA (Ardahan) - Gerekçesi, kayıtlarda da
olduğu gibi Sayın Hatibin benimle ilgili “seviyesiz” ifadesi, bir milletvekiline yakışmayacak bir ifade. BAŞKAN - Size söz vereceğim ama yeni bir sataşmaya
mahal bırakmamak üzere… Üç dakikalık söz veriyorum. K. KEMAL ANADOL (İzmir) - İsim yok. İsim söylemedi efendim. İsim söylemiş mi? İsmi var mı? MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - “Biraz önce konuşan hatip”
dedi. AHMET ERSİN (İzmir) - Niye söz veriyorsunuz Sayın
Başkanım? BAŞKAN - Buyurun
Sayın Kaya. (AK Parti sıralarından alkışlar) VIII.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1.-
Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması SAFFET KAYA (Ardahan) - Değerli arkadaşlar, burada,
ibretle izlediğimiz ve bir milletvekilinin asla dile getirmeyeceği “seviyesiz” diye bir milletvekiline hitap
etmesi, hele kendi bölge milletvekiline hitap etmesi herkesin vicdanıyla, bizi
izleyenlerin vicdanıyla değerlendirilecek bir olaydır. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Ancak, değerli arkadaşlarım, maalesef ki -bunları ben
burada bu şekilde polemik meselesi yapmak istemedim- ben Ardahan’la ilgili
görüştüğümde, Ardahan’a, bahsi geçen arkadaşımızın mesajları aynen böyle. “Tiflis
demir yolu projesinin soru önergesini verdim, hayırlı olsun, gereğini yaptım.”
ifadesiyle, Hükûmetin yaptıklarına sahip çıkması konusunda, haddi aşan, kastı
aşan, bir muhalefeti kendini iktidar yerine taşıma konusunda maalesef siyasi
ahlaktan uzak bir davranışı sergilediği için, burada ben Sayın Milletvekiline
“hizmet hırsızlığı yapıyorsun.” dedim. “Bu, doğru bir ahlak değildir, siyasi
bir ahlak değildir” ifadesiyle kendisine yaklaştım. ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - “Hırsız” kelimesi doğru mu? Ayıp
değil mi yani? SAFFET KAYA (Devamla) - Ama Ardahan ilimizi Ermenistan’a
bağlamak konusundaki tavrını geçen parlamentoda Ardahanlı unutmadı kesinlikle. (AK
Parti sıralarından alkışlar) K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bu ne demek ya! ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Böyle bir şey yok! Böyle bir şey
yok! Tutanaklarda böyle bir şey yok! SAFFET KAYA (Devamla) - Hiçbir milletvekili çıkıp da
“Ardahan ilini Ermenistan’a bağlayacak” ifadesini burada kullanmamıştır. Bir
milletvekili- maalesef, üzülerek söylüyorum- yüce Parlamentodaki bir
milletvekili tuvalet yapmakla övünemez. Benim Ardahan’ımı istiskal edecek ve
Ardahan’ı istiskal ederken de buraya, orada vatandaşımızın gerçekten hayati
ihtiyaçlarını karşılayacak tezeği buraya getirip bireysel imaj oluşturmak
adına, kendisi adına burada şov yapma hakkı asla ve asla doğru bir yaklaşım
değildir. K. KEMAL ANADOL
(İzmir) - Sayın Başkan, ne oldu bu? Bu, sataşma değil mi şimdi? SAFFET KAYA (Devamla) - Nedendir bu kesinlikle bilinmez
ama, bir şekilde CHP’nin anlayışında, zihniyetinde, halka rağmen siyaset yapmak
vardır. Üzülerek söylüyorum ki, bu arkadaşımız da burada bireysel bir kanaat
oluşturmak adına, haddi aşarak, bir milletvekiline seviyesiz ifadelerde
bulunmuştur. Bunu söylemesinden dolayı, kendisinin yüce Parlamentoda bir
milletvekiline “seviyesiz” demesinden dolayı özür dilemesi gerekir kesinlikle. ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sen de “hırsız” demekten dolayı
özür dile. SAFFET KAYA (Devamla) - Haddi aşmıştır. Diğer şekliyle de, Ardahan ilimizde, efendim, üniversite
yapılıyor, gazetelerde bir mesaj: “Ben Ensar Öğüt olarak Ardahan’da
üniversiteyi yaptırdım, hayırlı olsun.” Böyle bir haddiniz olamaz. İktidar bu
işi yapmıştır. Yine tekrar… ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Kanun teklifi verdim. Hâlen de
veriyorum. Kanun teklifi verdim. Senin var mı kanun teklifin? Ben 3 tane kanun
teklifi verdim. SAFFET KAYA (Devamla) - O kanun teklifini daha önce ben
verdim. Sizin sayenizde çıkmaz o Sayın Öğüt, sizin sayenizde çıkmaz. Haddinizi
bileceksiniz. Hükûmet icraat yapar, Hükûmet icraatlarını muhalefet
beğenmezse soru önergesi verir. ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Hükûmet yapacak tabii. SAFFET KAYA (Devamla) - Elbette ki soru önergesi vereceksiniz., elbette ki Hükûmetin eksiklerini gidere… Ama
“Ben bu hizmetleri yaptım.” diyerek Ardahan halkına mesaj çekemezsiniz. Çekerseniz,
ben de bu kürsüden sizi Ardahan halkına ve
Türkiye’ye, Parlamentoya şikâyet ederim. Buna da ben Saffet Kaya olarak
izin vermem, onu da bilin kesinlikle,
onu da bilin. Bir şekilde seksen bir ile üniversite yapan Adalet ve
Kalkınma Partisi Türkiye’nin bir şansıdır. Benimle ilgili şöyle bir iddianız
oldu maalesef... K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ya, Sataşmayla ne alakası var
Sayın Başkan? SAFFET KAYA (Devamla) - Parti parti dolaştığımı
söylediniz. Tam tersi, Adalet ve Kalkınma Partisinde siyaset yapmaktan şeref
duyuyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kaya. SAFFET KAYA (Devamla) - Bu teklifi de bana yapan Adalet
ve Kalkınma Partisidir. K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yani, bitti mi bu iş? BAŞKAN - Konuşmanızı bitirir misiniz Sayın Kaya. SAFFET KAYA (Devamla) - Ne mutlu ki bu ülkenin çok iyi
kadrosu olan Adalet ve Kalkınma Partisi
var ve bunun memleket sevdası var,
memleket tutkusu olan Başbakanı Tayip Erdoğan var; onunla çalışmaktan
şeref duyuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kaya. ENSAR ÖĞÜT (Ardahan ) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Evet, Sayın Öğüt. ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan, benim ismimi verdi
ve sataşma var ve suçlama var. Bakın, “ hırsız” kelimesini arkadaşımız ifade
etti. “Bu hırsız kelimesi bu yüce çatıya
yakışmıyor.” dedim. SAFFET KAYA (Ardahan) - Hizmet hırsızı… ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Seviyeyi düşürüyor. Düşürüyor mu
düşürmüyor mu? Hükûmet bizim değil mi? Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti başka
birinin hükûmeti mi? BAŞKAN - Sayın Öğüt, meramınız anlaşılmıştır, söz
vermiyorum, teşekkür ederim, sağ olun. AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, madem söz verdiniz
sataşmadan ötürü, arkadaşıma da söz vermeniz lazım. K. KEMAL ANADOL
(İzmir) - Hayret bir şey ya! VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam) A) Kanun Tasarı ve Teklİflerİ (Devam) 2.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/280) (S. Sayısı: 7) (Devam) BAŞKAN - Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: 1’inci maddeyi okutuyorum: Türkİye
Cumhurİyetİ Hükümetİ
İle Afganİstan İslam Cumhurİyetİ Hükümetİ Arasında Tarım Alanında Teknİk,
Bİlİmsel ve Ekonomİk İŞBİRLİğİ Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Daİr Kanun Tasarısı MADDE 1- 6 Aralık 2004
tarihinde Antalya’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan
İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik
İşbirliği Protokolü”nün onaylanması uygun bulunmuştur. BAŞKAN - Madde üzerinde söz
isteyen, CHP Grubu adına Enis Tütüncü. Buyurun sayın Tütüncü. Süreniz on dakikadır. CHP GRUBU ADINA ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan. Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 1’inci maddesi üzerinde grup adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum Sayın Başkan, hoşgörünüze sığınarak, bu maddeyle
ilgili görüşmelere geçmeden önce, gündem dışı konuşmada, tabii ki zamanı aşmış
olmam nedeniyle, söylemem gereken bence son derece önemli bir açıklamayı
yapamamıştım. Burada izninizle buna yeniden değinmek
istiyorum. Değerli arkadaşlarım, Türkiye’de 13’üncü yüzyılda
başlamış olan Anadolu felsefesi ve bunun hümanizma anlayışı, daha sonra Osmanlı
coğrafyasının belirli bir bölümünde egemen olmuş ve bir yaşam biçimine
dönüşerek, bize göre Anadolu ve Rumeli İslamiyet yorumunu oluşturmuştur. Bu yorumda insan evrende yaratılmış en yüce varlık olarak
görülmüştür ve insan öylesine yüce ve ulu sayılmıştır ki, neredeyse Tanrı
sevgisiyle bir arada bütünleştirilerek bu dünyada insan yaşanmaya, Tanrı’yla
birlikte en kutsal bir varlık olarak yaşanmaya çalışılmıştır. Şimdi, şunu da söylemiştim: Şu ana kadar dünyada 100’ün üzerinde
İslamiyet yorumu yapılmış. Suudi Arabistan yorumu var, İran
yorumu var, Değerli arkadaşlarım, bunun
anlamını bilmemiz lazım. Ne yazık ki, böylesine muhteşem bir İslam yorumunu bin yıldan bu yana yaşayan bu topraklarda ılımlı İslam tartışmalarının
yapılmasını anlamak mümkün değildir. Yani, o zaman şu soru gündeme gelir: Yani,
bin yıldan bu yana bu topraklarda yaşayan insanlar
-bize göre ve bana göre- İslamiyet’in en yüce, en güzel yorumunu bir yaşam
biçimine dönüştüren insanlar Müslüman değil idiler ya da Müslümanlığı
tartışılır da şimdi ılımlı İslam tartışmalarıyla başka bir İslam anlayışına mı
götürülecek? Son derece önemli bir konunun altını çizmek
mecburiyetindeyim, çiziyorum. Değerli arkadaşlar, bu
yoruma, yani, Anadolu ve Rumeli İslamiyet yorumuna sahip çıkalım. Bu, Türkiye Müslümanlığıdır.
Bu kutsal çatıyı bu yoruma borçluyuz, ulusal Kurtuluş
Savaşı’nı kazanmış olmamızı bu yoruma borçluyuz. Az önce dediğim gibi,
1,5 milyar nüfuslu İslam âleminde ve elli iki İslam devletinde İslam ile
demokrasiyi bağdaştıran, en iyi bağdaştıran tek ülke Türkiye ise, bu Anadolu
felsefesinin şekillendirdiği Anadolu ve Rumeli İslamiyet yorumuna borçluyuz
bunları; buna sahip çıkalım. Bu çerçevede, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile… MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - “Türkiye Müslümanlığı” diye
bir Müslümanlık olmaz. ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - …Afgan İslam Cumhuriyeti
Hükûmeti Arasında… MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - “Türkiye Müslümanlığı” diye
bir Müslümanlık olmaz. ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Efendim, Sayın Başkan, geçen
dönemde… BAŞKAN - Sayın Tütüncü, lütfen Genel Kurula hitap ediniz. Lütfen… ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Tamam. Sayın Başkan, arkadaşımız çok önemli bir konuya
değindiler. Daha doğrusu bana bir şey söyledi. Uygun görürseniz, ben, burada, ona cevap vermek isterim. BAŞKAN - Hayır efendim. Lütfen konuya gelelim efendim.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Ama, uygun görmezseniz ben
konuşmama devam etmek istiyorum. BAŞKAN - Konuşmanıza devam edin efendim. ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Şu kadar
söyleyeyim: Geçen sene Plan ve Bütçe Komisyonunda, bu konuda -geçen dönemde-
yapmış olduğum konuşma üzerine, Devlet Bakanı Sayın Profesör Doktor Mehmet
Aydın’ın yanıtını arkadaşımızın okumasını diliyorum. Aynı
şekilde sataşmalar ve tartışmalar olmuştu ve Profesör Doktor Mehmet Aydın, o
zaman, benim buna benzer konuşmamı onaylayan bir açıklama yapmıştı. Lütfen, zabıtlardan, benim ve Sayın Mehmet Aydın’ın bu konuşmasını
alınız ve ondan sonra konuşunuz. MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) -
Sayın Mehmet Aydın’ın böyle bir konuşma yapmış olması bunun doğru olduğunu
göstermez. BAŞKAN - Sayın Milletvekili, lütfen…. Başka yerde şey yaparsınız. ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada, tabii, özgür kürsü… MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Söz aldığınız konu üzerinde
konuşun, yanlış şeyler söylemeyin. ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, bu kürsüde her şey tartışılır. Eğer, bu tartışmalara katılmayan arkadaşlarımız
varsa, bu özgür kürsüde kullanır ve düşüncelerini, hem yüce Meclisle hem yüce
halkımızda paylaşır. Böyle laf atarak bir konuşma üslubuna
karşı olduğumu bir daha dikkatlerinize sunuyorum. ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen yine
de bir düşün. ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ekonomik ve siyasi ilişkilerle ilgili geçmişe baktığımızda,
Afganistan’la Türkiye’nin, Kurtuluş Savaşı döneminde
bir ittifak anlaşması imzaladığını görüyoruz. Yani, Cumhuriyet kurulmadan önce,
1 Mart 1921’de, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti -cumhuriyet kurulmadan
önce- dost Afganistan’la bir ittifak anlaşması yapmış 1 Mart 1921’de. Böylesine eski ve köklü, cumhuriyet döneminde ilişkilerimizin
olduğu bir ülkeyle ilgili bir ekonomik iş birliği anlaşmasını imzalayacağız.
Değerli arkadaşlarım, bu
anlaşmaya ışık tutması açısından, Türkiye ile Afganistan’ın ticari ve ekonomik
ilişkilerinin altyapısına bakmak gerekiyor. Yasal altyapı acaba hangi konumda,
hangi durumda? Yasal altyapıya baktığımızda,
18/5/1969’da eşya ve yolcuların ülkeleri üzerinden transit nakliyatına ve iki
ülke arasında nakliyata mütedair bir anlaşmayı görüyoruz. 1975 yılında
bir ticaret anlaşması yapılmış, 1976 yılında Ekonomik ve Teknik İş Birliği
Anlaşması, Ticaret ve Ekonomik İş Birliği Anlaşması 2004 yılında yapılmış ve
yine 2004 yılında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması
yapılmış ve 2005 yılında da TürkiyeAfganistan Birinci Dönem KEK Toplantısı
(Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı) yapılmış. Yani, yasal
altyapının oldukça elverişli olduğu görülüyor. Ancak, temel ekonomik
göstergelere baktığımızda, kişi başına millî gelirin son derece düşük düzeyde
olduğunu tespit ediyoruz. 240 dolar, 2005 yılı rakamını tespit ettik. 240 dolar kişi başına millî gelire sahip bir ülkeyle ticaret
anlaşması yapacağız. Bizim dış ticaret hacmine baktığımızda, daha
doğrusu Afganistan’ın dış ticaretinde, dış ticaret hacminde Türkiye’nin
hangi oranda etkili olduğuna baktığımızda, ihracatta çok düşük bir paya sahip
olduğumuzu görüyoruz, ithalat da hemen hemen sıfır. Bu, tabii
bu anlaşmanın önemini vurguluyor.
Burada biz, tarım, gıda, sanayi, hayvancılık ve köy
işleri alanlarında işbirliğini güçlendirmenin ötesinde, bu dünyaya başka
alanlarda da açılmamızın doğru olacağı anlaşılıyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Tütüncü, teşekkür ederim. ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Bir dakika var mı Sayın
Başkan? BAŞKAN - Konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen. ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Tamam efendim, tamamlıyorum. Elimizdeki ihracat rakamlarımıza baktığımızda, biz
zaten o piyasaya prefabrik yapılarda, diğer elektrik iletkenlerinde, dizel,
yarı dizel motorlu taşıtlarda girmişiz, demir çelikten diğer inşaat aksamında
girmişiz, birçok konuda girmişiz. Tabii ki, bizim tarım ve
hayvancılık konusundaki birikimimizin, o ülkeye, o ülkenin refah ve mutluluğu
için aktarılması son derece önemlidir. Ama, bunun ötesinde, bu ülkenin
sanayileşmesini hızlandıracak, katma değerini daha yükseltecek bazı alanlarda da
Türkiye’nin sorumluluk üstlenmesinin gerekli olduğuna
inanıyorum. Bu maddeye ve bu yasa
tasarısına görüşümüz olumludur. Hepinizi, tekrar, sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Tütüncü. Madde üzerinde başka söz isteği? Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir. 2’nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN - Madde
üzerinde söz isteyen? Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir. 3’üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. BAŞKAN - Madde
üzerinde söz isteyen? Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Maddeyi kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya
tabidir. Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım. Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Oylama için beş dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde
sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu
yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen beş dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum. Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise
hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen beş
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum. Oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği
Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık
oylama sonucunu arz ediyorum: Kullanılan oy sayısı : 295 Kabul : 295 (x) Bu durumda, tasarı kabul edilmiştir. Hayırlı olmasını
diliyorum. Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar) 3’üncü sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Adalet
Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız. 3.-
Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı Arasında
İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/282) (S. Sayısı: 8) (x) BAŞKAN - Komisyon? Yerinde. Hükûmet? Yerinde. Komisyon Raporu 8 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır. Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? AK Parti Grubu adına Çankırı Milletvekili Sayın Suat Kınıklıoğlu. Buyurun Sayın Kınıklıoğlu. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Süreniz 20 dakikadır. AK PARTİ GRUBU ADINA SUAT KINIKLIOĞLU (Çankırı) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile
Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı arasında iş birliği konusunda protokol hakkında
AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek
Adalet Bakanlığı arasında iş birliği konusunda protokol 24 Aralık 2004
tarihinde Saraybosna’da her iki adalet bakanları tarafından imzalanmıştır. Söz konusu protokol iki ülkenin adli ve hukuki konularda
birbirlerinin bilgi ve deneyimlerinden yararlanmaları ve bu sayede aralarında
adli iş birliğini geliştirmek amacıyla hazırlanmıştır. Protokol 10 maddeden oluşmaktadır. Protokol, iki ülke adalet bakanlıklarının birbirlerine
kanun tasarılarının hazırlanması ve kanunların uygulanmasıyla ilgili hususlarda
bilgi verilmesini, adli makamların örgütlenme ve çalışmalarıyla ilgili
deneyimlerini iletmesini öngörmektedir. Hâkimler ve yardımcı adalet personelinin eğitiminin
karşılıklı olarak desteklenmesi, her iki taraf için yararlı diğer hukuki ve
adli konularda iş birliğinin gerçekleştirilmesini kapsamaktadır. Bu iş birliğinin sağlanması için taraflar uzman veya
çalışma grupları oluşturabilecekleri gibi, adli makamları arasında doğrudan
temas ve deneyim değişiminin koşullarını sağlayacaklar, ayrıca, yararlı bulunan
konularda bilimsel temaslar ve seminerler düzenleyeceklerdir. AK Parti Grubu olarak bu protokolün onaylanması lehinde
oy kullanacağımızı ifade ediyor, protokolün ülkemiz için hayırlı olmasını
temenni ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Milletvekili. CHP Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali
Susam. Buyurun Sayın Susam. Süreniz yirmi dakikadır. CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek Arasında Hukuki
ve Ticari Konularda Adli İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Şahsım ve Grubum adına huzurlarınızı saygıyla
selamlıyorum. Konuşmama başlamadan önce de, ulusumuzu derin bir yasa
boğan bir hafta içerisinde yaşanan terör olayları nedeniyle tüm hayatını
kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, ulusumuzun tümüne
başsağlığı diliyorum. Terörle ilgili atılması gereken adımların kısa sürede
atılarak ulusumuzun bir an önce barışa ve huzura kavuşması konusunda tüm
yetkilileri de göreve davet ediyorum. Türkiye ile Bosna-Hersek arasındaki dostluk ve kardeşlik
ilişkileri çok uzun bir geçmişe dayalıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1463
yılında Balkanlarda Bosna’ya gitmesiyle birlikte Boşnaklar Osmanlı idaresi
altında Müslümanlığı seçmişler ve Balkanlarda çok önemli bir şekilde
Osmanlı’nın izleri yaşanmış, uzun yıllar, burada, Osmanlı İmparatorluğu’nun
egemenliği altında Boşnaklar hem Müslümanlığın hem de Osmanlılarla iş
birliğinin çok güzel örneklerini vermişlerdir. Balkanlara gittiğinizde
kendinizi bir Anadolu kasabasında hissetmeniz mümkündür. Bu anlamıyla,
Bosna-Hersek’le ülkemiz arasında yapılacak iş birliğinin çok önemi vardır. Özellikle,
ülkemizde yaşayan Boşnak vatandaşlarımızın bu ekonomik iş birliğini
geliştirmeleri noktasında önemli çalışmaları ve önemli katkıları vardır. Bosna-Hersek, son dönemde, Yugoslavya’dan ayrıldıktan
sonra çok önemli bir savaşı, iç savaşı yaşamıştır. Yaşadığı iç savaşta,
Avrupa’nın göbeğinde bir katliamı yaşayan Boşnaklar, dünyanın gözü önünde,
Avrupa demokrasisinin gözü önünde kendi kaderlerine terk edilmiş, başta Türk
ulusunun tüm bireyleri olmak üzere, tüm Türk vatandaşları Boşnaklara sahip
çıkmışlardır. Başta Sayın Genel Başkanımız olmak üzere birçok siyasetçimiz,
Boşnaklarla dayanışma içerisinde olmak için orada bulunmuşlardır. Daha sonra
yapılan barış anlaşmasıyla üçlü bir yapı kurulmuş; Bosna-Hersek ve Sırp
Cumhuriyeti’yle birlikte özerk, küçük bir bağımsız bölge bugün bir devlet
çatısı altında yaşamını devam ettirmektedir. Bosna-Hersek’te idari yapılanma ve adli yapılanmayla
ilgili olarak şu an kurulmuş olan Bakanlar Kurulu Boşnaklardan ve Sırplardan
oluşmakta, eğer Boşnak bakan varsa yardımcıları yine Sırplardan oluşmakta. Böylece,
bu bölgede ciddi şekilde bir yapılanma gevşek bir federasyon şeklinde devam
etmektedir. Bu anlaşmayla ilgili olarak, Bosna- Hersek’in ekonomik durumunu da
sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. 1991 yılında bağımsızlığını kazanmış olan Bosna-Hersek,
savaş döneminde ciddi bir yıkım yaşamış, tüm ekonomisi altüst olmuştur. Bu
ekonomiyle, barıştan sonra dünyayla entegrasyon süresinde Türkiye
Cumhuriyeti’yle yapılan ekonomik iş birliği anlaşması 2003 yılında
gerçekleştirilmiş, bu anlaşmayla Bosna-Hersek ile Türkiye arasında ekonomik
işbirliği hızla gelişmiştir. Bugün, toplam ticaret hacmi yaklaşık 200 milyon
dolara ve Türkiye’nin yatırımı da yaklaşık 80 milyon dolar civarına çıkmıştır. Burada,
konu Türkiye’nin Balkanlara ihracatıyla ilgili ve bunun adli altyapısının
oluşturulmasıyla ilgili olduğu için bazı düşüncelerimi de sizlerle paylaşmak
istiyorum. İki gündür, yüce Meclis çeşitli ülkelerle yapılan
ekonomik iş birliği ve ticaret anlaşmalarını görüşüp onaylıyor. Bu anlaşmaların
yapılması ve bu anlaşmaların onaylanması Türkiye’nin ihracatı açısından çok
önemli bir çalışmadır. Muhakkak ki, grubumuz olarak da dünyayla ticaretin
artırılması ve geliştirilmesi konusundaki çalışmaları önemsiyor ve bu konuda
yapılacak her türlü çalışmaya katkı koymayı istiyoruz. Ancak, yapılan çalışmaların
sadece bir anlaşmayla tamamlanmış olması yetmez. Bu ticaret anlaşmalarını
hayata geçirecek, ticaret yapacak girişimcileri yaratmak Türkiye’nin en önemli
konularından bir tanesidir. Maalesef, ülkemizde, bu konuda yeterli mesafenin
alınmadığı çok açık bir gerçekliktir. Değerli milletvekilleri, bugün, bu ülkelere ihracat
yapabilecek kesimler büyük itibarla KOBİ’lerdir, çünkü bu ülkeler, özellikle
Bosna-Hersek, mali yapısındaki zayıflık nedeniyle banka işlemlerinde çok ciddi
şekilde sıkıntı çekmekte, oraya ihracat yapan girişimcilerimiz ve
ihracatçılarımız para ödemelerinde ciddi bir sıkıntıyla karşılaşmaktadırlar. Bu
anlamıyla, bizim girişimcilerimizin, Bosna-Hersek başta olmak üzere, iş birliği
anlaşması imzaladığımız tüm bu ülkelerde ticareti geliştirebilmek için önce
kendi KOBİ’lerimizin ticaret yapabilecek, ihracat yapabilecek potansiyellerini
ve güçlerini güçlendirmemiz gerekir, ama bugün ülkemizde uygulanan ekonomik
politika, maalesef ki, Türk sanayisini geriye götürmektedir. Dolar bazındaki bu
düşüş, Türkiye’yi, sıcak parayı çeken bir ekonomiyle idare etme, Türkiye’yi bir
ithalat cenneti hâline getirmiş ve Türkiye’de küçük ve orta boy işletmeler
üretim yapamaz hâle gelmişlerdir. Bırakınız ihracat yapmayı, kendi ülkelerinde
üretimi durdurup ithalatçı konuma geçen bir duruma gelmişlerdir. Hele, bu
kesimlerin, ihracat için arge çalışmalarına, markalaşmaya, fuarcılığa ilişkin
destekten yoksun olması, yeterli destek verilmemiş olması, ülkemizdeki
KOBİ’lerin ihracattaki güçlerini ve potansiyellerini ciddi bir şekilde
düşürmektedir. Bu anlamıyla, bizlerin, bu ticaret anlaşmasını onaylayan yüce
Meclisin üyeleri olarak bu yasama döneminde, Parlamentonun KOBİ’lerle ilgili
stratejisini ve politikasını yeni baştan gözden geçirmeye ihtiyacımız var. Türkiye eğer ihracat yapacaksa bu ihracatı
gerçekleştirecek en önemli güçler on tane büyük holding değildir. Türkiye’nin
ihracatta iddialı olabilmesinin temelinde KOBİ’ler yatar. KOBİ’leri ihracatçı
yapamıyorsanız Türkiye’nin ihracatının geleceği yok demektir. Onun için, bu
anlaşmalarda, ihracatta büyük güç olmasını beklediğimiz KOBİ’lerin, Türkiye’de
bir stratejiyle ihracatçı yapabilmek noktasında desteklere ihtiyacı vardır ama
bugün uygulanan ekonomik politikada, bırakınız ihracatçı olmayı, üretimden
vazgeçen konuma gelmiş olması, hepimizin üzerinde önemle düşünmesi gereken bir
konudur. Değerli arkadaşlarım, bakınız, ülke pazarının önemli bir
kısmı, ithal ürünlerle yabancı üreticilerin eline geçmektedir. Bugün, büyük
mağazalardaki raflarda yabancı mal oranı yüzde 50’lere yaklaşmıştır. Bugün,
ithalatla Türkiye’nin yaşadığı sıkıntı piyasada durgunluğu getirmektedir. İşte,
bayramın önündeyiz, hepiniz, cumartesi, pazar, pazartesi günü seçim
bölgelerinizdeydiniz. Esnaf kan ağlıyor, üretici kan ağlıyor, çekler ödenmiyor,
piyasalarda durgunluk had safhada. Böyle bir ekonomik piyasada bizim birincil
önceliğimiz, bu piyasayı canlandıracak ekonomik önlemleri almaktan geçer. Onun
için, hep beraber bu politikayı hayata geçirmek bu Meclisin görevi olmalıdır. Değerli arkadaşlarım, onun için, bu Meclisin gündeminde,
yeni bir KOBİ stratejisi… KOBİ’leri, hem üretimde teşvik eden hem de ihracata
yönlendiren bir KOBİ politikasını hayata geçirip onları ihracatçı yapmalıyız. Aynı
zamanda, bugün bu Meclise nasip olması gereken bir konunun da altını çizmek
istiyorum. Türkiye, acımasız bir haksız rekabetle, küçük işletmelerini ve
sanayisini yok etme durumundadır. Özellikle büyük mağazacılıkla,
hipermarketlerin, özellikle de yabancı marketlerin, esnaf ve sanatkârı başta
olmak üzere, Türk sanayisini yok ettiğini görmeliyiz ve bu Meclis, bununla
ilgili olarak, bu piyasayı düzenleyecek yasal düzenlemeyi hep beraber çıkarmak
zorundadır. Bunu, sizden, bu Parlamentodan -seçim döneminde de gördünüz ve
dinlediniz- tüm esnaf ve sanatkârlarla sanayicilerimiz beklemektedir. Onun
için, siyasi parti farkı gözetmeden, holdinglerin lobilerine aldırmadan,
hepinizi bu yasayı çıkarmaya davet ediyorum. Bu konuda üzerinizde büyük bir
vebalin olduğunu, eğer bu konuda adım atmazsak Türk sanayisinin ciddi bir
şekilde darbe yiyeceğini hep beraber göreceğiz. Değerli arkadaşlarım, Türkiye’nin ihracatının
artırılmasında, az önce de belirttiğim gibi, KOBİ’lerin çok önemli bir yeri
vardır. KOBİ’ler, bugün, Türkiye’de, çok önemli olan işsizliği de önleyecek en
önemli kaynaktır. Bugün, hepinizin telefonları günde on kere çalıyorsa, sekizi
iş arayan insanlar içindir. Bunların bu ihtiyaçlarına cevap verebilmek için,
ithalatı özendiren bir dış politika ve ekonomik politika değil, ihracatı
özendiren, kendi ulusal sanayisini genişlettiren, KOBİ’lerini ihracatçı yapan
ve onların istihdam etmesine imkân sağlayan bir politikayı uygulamak zorundayız.
Değerli arkadaşlarım, bunun için bu anlaşmalar önemli ama
bu anlaşmaları hayata geçirecek KOBİ’leri desteklemek, onlarla ilgili ekonomik
politikaları hayata geçirecek yasal düzenlemeleri yapmak önemli. Değerli arkadaşlarım, bu anlayışla, bu anlaşmayı yürekten
destekliyoruz. Bu anlaşmayla ilgili olarak, grubumuz adına, bu anlaşmaya gerekli
desteği vereceğimizi belirtmek istiyorum. Bu protokolün onaylanmasıyla birlikte,
Türkiye ve Bosna-Hersek arasındaki hukuki ve ticari alanlarda ilişkilerin daha
da güçleneceğine inanıyorum. Ancak, en önemlisi, halkın nabzını elinde tutan,
onların temsilcisi olan bu Parlamentonun Türk ekonomisini, Türk KOBİ’lerini,
Türk esnaf sanatkârını geliştireceğine inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Susam. Tasarının tümü üzerinde başka söz istemi? Yok. Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… 1’inci maddeyi okutuyorum: TÜRKİYE
CUMHURİYETİ ADALET BAKANLIĞI İLE BOSNA-HERSEK ADALET BAKANLIĞI ARASINDA İŞBİRLİĞİ KONUSUNDA PROTOKOLÜN
ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI MADDE 1- 24 Aralık 2004 tarihinde Saraybosna’da imzalanan
“Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı Arasında
İşbirliği Konusunda Protokol”ün onaylanması uygun bulunmuştur. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen? Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir. 2’nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen? Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
2’nci madde kabul edilmiştir. 3’üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen? Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde
sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Adalet
Bakanlığı ile Bosna Hersek Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucunu
arz ediyorum: Kullanılan oy sayısı : 238 Ret :
1 (x) Böylece tasarı kanunlaşmıştır, hayırlı uğurlu olsun. 4’üncü sıraya alınan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ile Moğolistan Hükûmeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız. 4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moğolistan Hükümeti
Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/286) (S. Sayısı: 9)
(xx) BAŞKAN - Komisyon? Burada. Hükûmet? Burada. Komisyon raporu 9 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır. Tümü üzerinde söz isteyen ,
AK Parti Grubu adına Mehmet Çerçi, Manisa Milletvekili. MUSTAFA ELİTAŞ ( BAŞKAN - MHP Grubu adına Süleyman Latif Yunusoğlu, Konuşma yok. Böylece, tümü üzerinde başka
söz isteği olmadığından maddelerin oylamasına geçiyorum. Maddelerin oylamasına geçilmesini 1’inci maddeyi okutuyorum: TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE MOĞOLİSTAN HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK ALANINDA İŞBİRLİĞİNE
DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI MADDE 1- 29 Kasım 2004 tarihinde
Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moğolistan Hükümeti Arasında
Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen? Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir. 2’nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen? Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir. 3’üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen? Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde
sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma
rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen üç
dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum. Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise
hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı
ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen üç dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum. Oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Moğolistan Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı açık oylaması sonucu: Kullanılan oy sayısı : 221 Kabul : 221 (x) BAŞKAN - Böylece,
tasarı kabul edilmiştir, kanunlaşmıştır. Hayırlı uğurlu olsun. 5.- Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 272 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/14) (S. Sayısı: 32) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gündemin 5’inci sırasına
alınan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin birinci görüşmesi, alınan karar gereğince, 10 Ekim
2007 Çarşamba günü, yani yarın yapılacaktır. Bilgilerinize arz olunur. Gündemin 6’ncı sırasında yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Bitki Karantina ve Bitki Koruma Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız. 6.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Bitki Karantina ve Bitki
Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/305) (S. Sayısı: 10) BAŞKAN - Komisyon? Yok. Ertelenmiştir. Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 10 Ekim 2007 Çarşamba günü saat
12.00’de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum. Kapanma
Saati: 17.47 |
|