DÖNEM: 23                             CİLT: 2                     YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

5’inci Birleşim

9 Ekim 2007 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I.-  GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II.-  GELEN KÂĞITLAR

III.-  OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkan Vekili Eyyüp Cenap Gülpınar’ın, Şırnak ve Diyarbakır’da meydana gelen terör olaylarında şehit edilen askerlerimize Allah’tan rahmet; ailelerine, silah arkadaşlarına ve milletimize başsağlığı dileyen konuşması

 

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan’da üniversite kurulmasına ve Bakü-Tiflis demiryolu hattının Ardahan’dan geçişine ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün, Hazreti Mevlânâ ve Anadolu felsefesine ilişkin gündem dışı konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

3.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli Vize’de yeni bir çimento fabrikası kurulması faaliyetlerine ilişkin gündem dışı konuşması

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam ve 19 milletvekilinin, küresel ısınma ve küresel ısınmanın neden olduğu su sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11)

 

VI.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralama ve Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesi, sözlü sorular ile denetim konularının görüşülmeme günleri, anayasa değişikliği teklifi görüşmelerinin bir ve ikinci görüşme günleri,  (10/1), (10/4), (10/5), (10/7), (10/9), (10/10) ve (10/11)  esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin birleştirilerek görüşülmesi, (9/1) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin görüşülme günü ile anayasa değişikliği teklifi, Meclis araştırması ve Meclis soruşturması önergeleri görüşmelerinin yapılacağı birleşimlerde çalışma süresi ile başka   konuların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

 

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Demokratik Toplum Partisi Grup Başkanvekili Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu  (2/13) (S. Sayısı: 25)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/280) (S. Sayısı: 7)

 

3.- Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/282) (S. Sayısı:8)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moğolistan Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/286) (S. Sayısı: 9)

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 272 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/14) (S. Sayısı: 32)

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Bitki Karantina ve Bitki Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/305) (S. Sayısı: 10)

 

VIII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

IX.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) Yazılı Sorular ve Cevapları

1.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Ankara’daki su kesintilerine ilişkin sorusu  ve İçişleri  Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/10)

2.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, su sorunu ve su ile ilgili projelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/18)

3.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Adana Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/44)

4.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Ilısu Barajı Projesine ve Hasankeyf’in korunmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/58)

5.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, TOKİ tarafından TBMM çalışanları için yapılan konut projesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/62)

6.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Adatepe Barajının yapımına ilişkin Başbakandan sorusu ve  Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/64)

7.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Kahramanmaraş’taki Çetintepe Barajının yapımına ilişkin Başbakandan sorusu ve  Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/65)

8.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, ücretsiz ders kitabı uygulamasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/74)

 

X.- OYLAMALAR

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması

2.- Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moğolistan Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının oylaması

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.07’de açýldý.

 

Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun’un, küresel ısınmaya ve İç Anadolu’daki susuzluğa etkisine,

Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı’nın, küresel ısınmanın yer altı ve yer üstü su rezervinde meydana getirdiği olumsuz etkileri ile su kaynaklarının korunmasına ve su kıtlığına karşı alınması gereken önlemlere,

İlişkin gündem dışı konuşmalarına, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu,

İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul ilinin ulaşım ve trafik sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşmasına, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım,

Cevap verdiler.

 

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Batı Avrupa Birliği Geçici Avrupa Güvenlik ve Savunma Asamblesi, NATO Parlamenter Asamblesi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi, Parlamentolararası Birlik, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi, İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği, Asya Parlamenter Asamblesi, Akdeniz Parlamenter Asamblesi ve Avrupa-Akdeniz Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturacak üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Konya Milletvekili Özkan Öksüz ve 21 milletvekilinin, Beyşehir Gölü’nün su seviyesi ve ekolojik dengesiyle ilgili sorunların (10/9),

Uşak Milletvekili Nuri Uslu ve 20 milletvekilinin, küresel ısınma ve iklim değişikliği sorunlarının (10/10),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmelerin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Fildişi Sahili (Kotdivuar) Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının (1/342) (S. Sayısı: 5),

2’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Slovakya Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli İşbirliği Anlaşmasının (1/275) (S. Sayısı: 6),

Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarıları, görüşmelerini müteakiben yapılan açık oylamalardan sonra, kabul edildi.

 

3’üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/280) (S. Sayısı: 7) görüşmeleri Komisyon ve Hükûmet yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, 9 Ekim 2007 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 18.05’te son verildi.

 

 

Nevzat PAKDİL

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Yaşar TÜZÜN

 

Harun TÜFEKCİ

 

Bilecik

 

Konya

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

No.: 5

II.- GELEN KÂĞITLAR

5 Ekim 2007 Cuma

Raporlar

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Demokratik Toplum Partisi Grup Başkanvekili Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/13) (S. Sayısı: 25) (5.10.2007) (GÜNDEME)

2.- İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/350) (S. Sayısı: 16) (5.10.2007) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergesi

1.- Tunceli Milletvekili Kamer  GENÇ’in, personel atamaları ile tadilat ve tamirat işlerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi (6/141) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/9/2007)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. - Ankara Milletvekili Nesrin BAYTOK’un, Milli Savunma Bakanının Hükümet üyelerine tabanca hediye ettiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3)

2. - Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ’in, Ankara’da patlayan su borularından doğan zarara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4)

No.: 6

8 Ekim 2007 Pazartesi

Teklifler

1.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün; Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Mali Sektöre Olan Borçlarının Yeniden Yapılandırılması Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/15) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.9.2007)

2.- Çorum Milletvekili Agah Kafkas’ın; 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve 2925 Sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/16) (Plan ve Bütçe Komisyonu ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.10.2007)

Rapor

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 272 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/14) (S. Sayısı: 32) (Dağıtma tarihi: 8.10.2007) (GÜNDEME)

No.: 7

9 Ekim 2007 Salı

Teklif

 

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan’ın; Büyük Mağazalar Kanunu Teklifi (2/17) (İçişleri; Adalet; Avrupa Birliği Uyum ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji  Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.9.2007)

 

Meclis Araştırması Önergesi

 

1. - Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan SARIÇAM ve 19 Milletvekilinin, küresel ısınma ve küresel ısınmanın neden olduğu su sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/10/2007)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergesi

 

1.- Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ’in, Ankara Büyükşehir Belediyesinin su yönetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5)

 

9 Ekim 2007 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR

KÂTİP ÜYELER : Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma Salman KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayımız vardır.

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkan Vekili Eyyüp Cenap Gülpınar’ın, Şırnak ve Diyarbakır’da meydana gelen terör olaylarında şehit edilen askerlerimize Allah’tan rahmet; ailelerine, silah arkadaşlarına ve milletimize başsağlığı dileyen konuşması

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce şunu ifade etmeliyim ki, sinsi, hain terör gerçek yüzünü bütün çirkinliğiyle bir daha gösterdi. Şırnak ve Diyarbakır’daki son hain saldırıda 15 vatan evladımız şehit olmuştur. Derin üzüntü içerisindeyiz. Bu hain saldırıyı nefretle kınıyoruz. Ülkemizin başı sağ olsun.

Kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar hiç kimsenin parçalamaya, bölmeye gücü yetmeyecektir. Unutulmasın ki, terörist saldırganlar, terörü besleyenler, terörle beslenenler asla cezasız kalmayacaklardır.

Şehit olan evlatlarımıza Tanrı’dan rahmet, ailelerine, silah arkadaşlarına ve milletimize başsağlığı ve sabır diliyorum.

Saygılarımla.

Şimdi, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Ardahan’da üniversite kurulması ve Bakü-Tiflis demir yolu hattının Ardahan’dan geçişiyle ilgili söz isteyen Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’ya aittir.

Buyurun Sayın Kaya. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır Sayın Kaya.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Mİlletvekİllerİnİn Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan’da üniversite kurulmasına ve Bakü-Tiflis demiryolu hattının Ardahan’dan geçişine ilişkin gündem dışı konuşması

SAFFET KAYA (Ardahan) - Değerli Başkanım, bugün Türkiye gerçekten bir elem içinde, 15 tane şehidimizi verdik. Türkiye’nin başı sağ olsun, vatanımız sağ olsun, şehitlerimiz asla unutulmayacaktır. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum ve buradan bir kez daha acılı yürekle seslenerek de ifade etmek istiyorum ki, vatanı hiç kimsenin bölmeye gücü yetmeyecektir. Vatanımız sağ olsun diyorum.

Konuşmalarıma başlamadan önce, ben, Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili olarak konuşmalarımda bölgemize yapılan yatırımlar bağlamında çok ciddi hizmetlere vesile olması nedeniyle Sayın Başbakanımıza ve bakanlarımıza buradan özellikle şükranlarımı ifade etmek istiyorum.

Seçim öncesi on yedi ilimizde üniversite var idi, üniversite yapılma kararı gündeme gelmişti, ama sonradan, seçimden sonra, halkımızın büyük teveccühüyle yeniden tek başına iktidara getirdiği Adalet ve Kalkınma Partisinin, seksen bir ilimizde üniversite yapılması konusunda karar vermesi ve Ardahan’ımızın da üniversiteye kavuşması -ilçelerimizden Göle, Damal, Posof, Çıldır ve Hanak’ın da bir anlamda üniversiteye kavuşmayla birlikte fakülteye kavuşması- umuduyla Ardahan halkı adına, özellikle Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan’a ve AKP Grubuna teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.

Önümüzdeki günler içinde hiç şüphesiz ki, yüce Parlamentomuza yasama emri olarak geçecek olan bu üniversitelerin yüce Parlamentomuzdan da kabul göreceği de hiç şüphesiz ki bir gerçektir. Bu anlamda Ardahan halkı adına, Hükûmetimize ve Sayın Başbakanımıza teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.

Yine, bölgemizi çok yakinen ilgilendiren… Bizim, orada, Bakü ve Tiflis demir yolu hattımız var idi. Bu demir yolu hattımız, son şekliyle, Aktaş Kapısı’nın olduğu yerde antrepo kurularak, bu antrepoda yük indirme bindirme tesisleriyle yeniden daha aktif hâle gelmesi konusunda Sayın Bakanımızın olumlu tutumlarına gerçekten çok teşekkür ediyorum. Ben Sevgili Bakanımı da bu yaklaşımından dolayı kutluyorum ve etüt çalışmaları noktasında, demir yolumuzun Ardahan’a kadar gelmesi anlamındaki talimatlandırmasına da, Ardahan halkı adına teşekkürlerimi bir borç biliyorum.

Yine TOKİ’mizle ilgili son dönemde gerçekten Türkiye’de  çığır açan bu hizmet anlamında Ardahan’ımıza 2008 yılında -dördüncü ayında inşallah- yaklaşık olarak 1.000’e yakın konut yapılacaktır. Göle ve Çıldır ağırlıkta, Ardahan’da 750 konutumuz gerçekleşecektir. Bu gerçekleşmeden dolayı da TOKİ Başkanımıza ve Hükûmetimizin bu anlamda konut edindirme politikasına şükranlarımı, Ardahan halkı adına teşekkürle, bir borç bilerek arz ediyorum.

Yine Ardahan’ımızda, organize sanayi sitemizle ilgili, Sevgili Bakanımızın çok etkin çalışmalarını burada yeniden gündeme getirerek, önümüzdeki sene içinde  bizim organize sanayi sitemizin yapılması konusunda gayretlerini gerçekten takdir eden halkımızın mesajını burada Sayın Bakanımıza da ifade etmek istiyorum.

Havaalanı projemizin 2009 yılında, inşallah, bitirilerek, Ardahan ilimizin havaalanına kavuşması konusunda Sayın Bakanımızın çalışmalarına yeniden Ardahan halkı adına teşekkürlerimi bir borç biliyorum 

Yine 1996 yılında programa alınan Sevimli Barajı’mızın, yani, yaklaşık 100 milyon dolarlık barajımızın inşallah 2008 yılında ve nisan ayında, mayıs ayında temelinin atılacağı bir çalışma Hükûmet nezdinde belirlenmiş olup, Ardahan’ımıza barajların yapılması konusunda gayretleri noktasında Bakanımıza teşekkürlerimi bir borç biliyorum.

Yine Ardahan’ımızla ilgili doğal gaz projemizin inşallah 2008 yılında, nisan ayında yapılıp bitirilmesi konusunda Bakanlığımızın tutumuna gerçekten çok çok teşekkür ediyorum. Maaleseftir ki, bu yapılan büyük hizmetlere âdeta birileri soru önergesiyle sahip çıkıyor, “bu projeleri biz yaptık” diyor. Muhalefet buna sahip çıkıyor. Muhalefetin ne zamandan beri hizmet hırsızlığı yaptığını hâlen daha ben bilmiş değilim yıllardan beri siyasetin içinde olan bir arkadaşınız olarak. Hükûmet icraat yapar, muhalefet de yapılmamış olan hizmetleri bir şekilde eleştirir, bir şekilde yönlendirir. Ama ne zamandan beri muhalefetin “ben bunları yaptım” diyebildiğini ben siyasi terminolojide ilk defa görmenin, maalesef, özellikle siyasi noktada etik davranış olmadığını huzurunuzda ifade etmek istiyorum.

Serhat ilimiz Ardahan’ımız, gerçekten Doğu’muzun çok onurlu ve şerefli bir bölgesi olup, vatanına, milletine her zaman sahip çıkmış çok değerli bir ilimizdir. Şüphesiz seksenbir ilimiz de birbirinden değerlidir. Ama Ardahan ilimizde bu yatırımlarla Adalet ve Kalkınma Partimizin, Hükümetimize ve Sayın Başbakanımıza özellikle ve özellikle Ardahan halkı adına teşekkürlerimi bir borç biliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAFFET KAYA (Devamla) - Sayın Başkanım, biraz daha devam edebilir miyim?

BAŞKAN - Konuşmanızı tamamlar mısınız?

SAFFET KAYA (Devamla) - Tamamlayayım Sayın Başkanım.

Umuyorum ki inşallah bu bahsi geçen tarihî hizmetler önümüzdeki yıl içinde bitirilerek Ardahan’ımızın yeniden kalkınmasına, Ardahan’ımızın yeniden hak ettiği noktaya gelmesine vesile olacaktır.

Ardahan halkı adına, seksen bir ili birbirine eş değer gören, bölgeler arası farklılığı gidermek adına, Hükûmetimizin çok ciddi gayretlerine ve Sayın Başbakanımızın Ardahan’a olan ilgisine, Ardahan’a olan gerçekten önemine Ardahan halkı adına yüce Parlamentoda huzurunuzda teşekkürü bir borç biliyorum.

Umuyorum ki seksen bir il de hak ettiği noktaya gelir ve Ardahan’ımız da kalkınmamış olan bölge olarak, inşallah politikalarımızla bölgeler arası farkın tamamıyla ortadan kaldırıldığı bir il hâline bu yatırım programıyla mutlaka gelmenin inşallah heyecanını, müreffeh durumunu yaşar.

Sevgili Başkanım, konuşmadan dolayı size çok teşekkür ediyorum. Genel Kurulumuzu saygı ve sevgiyle selamlıyorum, hürmet ediyorum.

Çok teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kaya.

Gündem dışı ikinci söz, Hazreti Mevlana ve Anadolu felsefesi hakkında söz isteyen Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’ye aittir.

Buyurun Sayın Tütüncü. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika Sayın Tütüncü.

2.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün, Hazreti Mevlânâ ve Anadolu felsefesine ilişkin gündem dışı konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hazreti Mevlana ve Anadolu felsefesi konusunda gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce Hazreti Mevlana’nın 800’üncü yıl dönümünü kutladığımız Orta Çağ karanlığını bir güneş gibi aydınlatan Anadolu felsefesini yeşerttiğimiz bu topraklarda, terörün böylesine tırmandırılmasını şiddetle kınıyorum ve lanetliyorum. Gabar Dağı’nda, Lice ve Şırnak’ta şehit edilen 15 askerimize Tanrı’dan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.

PKK ile aralarına mesafe koyamayan, hatta onları sahiplenmekten çekinmeyen çevrelere buradan bir defa daha sesleniyorum. Artık gözlerinizi açınız. Oynanan oyun emperyalizmin uluslararası yeni sömürü düzeninin bir parçasıdır. Emperyalizm kabuk değiştirerek büyüyor, güçleniyor. Bu süreçte, ırk, dil, din, mezhep, kültürel farklılıklar, alt kimlikler, toplumsal, hatta kişisel kırgınlıklar, küskünlükler, ne varsa her şeyi, hepsini kullanıyor. Öyle sanıyorum ki, ulusal Kurtuluş Savaşı mücadelesindeki azim ve kararlılıkla bu millet de, bu topraklarda yaşayan herkes terörle mücadelede üzerine düşeni yapacaklardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insan kimdir, nereden gelmektedir, nereye gitmektedir gibi sorular insanın ilk düşünmeye başladığı tarih öncesi çağlardan itibaren insan iç dünyasının ana sorununu oluşturmuş. Anadolu düşünürleri bu soruna, 13 üncü yüzyılda, insanın yüceliği, sevginin güzelliği ve aklın üstünlüğü bağlamında yaklaşmışlar. Bu bağlamda, bilginin önemi, kadının saygınlığı, barışın, paylaşımın, dayanışmanın, kardeşliğin ve özgürlüğün değeri gibi konularda öylesine ileri düşünceleri savunmuşlardır ki yapılan bu düşünsel açılımlarla Avrupa insanının kilise ve engizisyon baskısı altında inlediği orta çağ karanlığını bir güneş gibi aydınlatmışlardır. Bu düşünsel açılımları orta çağın erken Rönesansı olarak kabul etmek gerekir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu çerçevede Anadolu felsefesi, belli bir zaman kesitinde değişik tasavvuf ve düşünce akımlarının Anadolu’ya nüfuz ederek, orada, Anadolu’da kendine özgü inanç ve kültür sistemleriyle kaynaşması sonucu oluşmuştur.

Söz konusu akımlar Anadolu’ya başlıca üç koldan gelmiştir: Birincisi, Orta Asya, Horasan, Maveraünnehir, Azerbaycan’dan gelen akımlar, özellikle Yesevilik ve onun en güçlü kolu olan Haydarilikle birlikte İslam sufiliğinin Melameti Kalenderi ekolüne mensup olarak gelmişler.

İkinci akım: Kuzey Afrika’dan eski Sümer, Mezopotamya, Suriye ve Mısır kültürlerinin mirasını taşıyarak gelen akımlar. Bunlardan da öncelikle Rufailik ve Sühreverdilik ön plana çıkıyor. Dede Kargın ve Ahi Evran bu çerçevede öncüleri olarak sayılabilir.

Üçüncü akım: Mağrip’ten, yani, Kuzey Afrika ve Endülüs’ten gelmiş, yeni Eflatunculuk temeli üzerinde yükselen İbni Arabî’nin ünlü vahdeti vücut mektebi ve tasavvuf akımı.

Anadolu felsefesi ve hümanizması bu çerçevede iki temel taşı üzerinde yükselmiş: Hazreti Mevlânâ ve Hacı Bektaş Veli. Başlangıçta Mevlevilik ve Alevilik Bektaşilik, Anadolu hümanizmasının tasavvuf ve felsefe mektepleri konumunda idi. Bunlara sonraları gizemcilik ve dinsel dogmatizm egemen olmuştur ne yazık ki.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Ahi Evran, bu felsefenin sosyal ve ekonomik yaşama yönelik kurallarını yerleştirmeye çalışmıştır, Koca Yunus, şiirleriyle bu hümanizma anlayışını dillendirmiş ve insanımızın ruhuna işletmiştir, Nasreddin Hoca ise bu felsefeye mizahi bir boyut eklemiştir.

Bakınız, Mevlânâ insanın yüceliği konusunda ne demiş: “Ey Tanrı’yı arayan, aradığın sensin.” Anadolu’nun bir diğer yöresinden Hacı Bektaş Veli ses vermiş, “Benim Kâbe’m insandır.”

Hiçbir milleti ve hiçbir insanı ayıplamayınız. Kadının saygınlığı açısından Hazreti Mevlânâ şöyle seslenmiş: “Kadın, Tanrı ışığıdır, sevgili değil; o sanki yaratıcıdır; yaratılmış değil.”

Yine, bu mesaja Hacı Bektaş Veli şöyle cevap vermiş ya da eşlik etmiş: “Kadınlarınızı okutunuz. Kadınlarınızı okutunuz.”

Bilgi ve aklın üstünlüğü konusunda Mevlânâ demiş ki: “Bilgiyle uyumak, bilgisiz ibadet etmekten hayırlıdır.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN  - Teşekkür ederim Sayın Tütüncü. Süreniz doldu. Bir dakika  da uzattım aslında. Teşekkür ederim.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - O zaman, bir konuya, izin verirseniz Sayın Başkan… Bağlayayım… Bir konuya şey yapmak istiyorum. 

BAŞKAN - Bir dakika daha size süre tanıyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kuralları bozmayın Sayın Başkan.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Sayın Başkan, özür diliyorum, terörle ilgili olarak bir şeyler söylemek ihtiyacında olduğum için, konuşmamı ne yazık ki bitiremiyorum.

Son olarak izninizle şunu söylemek istiyorum: Bu düşünceler, daha sonra, Osmanlı coğrafyasının önemli bir bölümüne yayılmış, egemen olmuş ve Anadolu-Rumeli İslamiyet yorumunu oluşturmuştur. Bu yorum çok önemlidir. Şu anda, dünyada, şu ana kadar, İslam dininin yüzün üzerinde yorumu yapılmıştır. Bu yorumlardan bir tanesi ve bence en önemlisi Anadolu ve Rumeli İslamiyet yorumudur. Bu topraklarda Mustafa Kemal çıkmış ve ulusal Kurtuluş Savaşı mücadelesi yapılmış ise ve şu kutsal çatı altında bulunuyor isek, bunu Anadolu ve Rumeli İslamiyet yorumuna borçluyuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) -  Ve şu anda 1,5 milyar nüfuslu İslam âleminde İslam ile demokrasiyi en iyi bağdaştıran ülke konumunda Türkiye bulunuyorsa, bu Anadolu ve Rumeli İslamiyet anlayışının bir sonucudur.

BAŞKAN  - Teşekkür ederim.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Buna sahip çıkalım. Ilımlı İslam dini tartışmalarını bir tarafa bırakalım.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Gündem dışı konuşmaya, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay Bey cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakikadır Sayın Bakanım.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; sözlerimin başında, önce, önceki gün öğleden sonra hain bir pusuda şehit verdiğimiz ve bağrımıza ve topraklarımıza gömdüğümüz evlatlarımızı, Astsubay Çavuş Ahmet Sarıoğlu’nu, Çavuş Bayram Güzel’i, Çavuş Mehmet Uyar’ı, Çavuş Turgay Salgar’ı, Çavuş Seyfi Altuntaş’ı, Onbaşı Mehmet Yıldırım’ı, Onbaşı Mehmet Uçar’ı, Onbaşı Kasım Aksoy’u, Onbaşı Şükrü Karataş’ı, Onbaşı Emrah Eryılmaz’ı, Onbaşı Fetullah Selçuk’u, Er Mehmet Coşkun’u, Er Sıddık Küçükgöz’ü ve şu anda isimlerini burada sayamadığım, vatanın ve milletin birliği ve esenliği için şehit verdiğimiz bütün evlatlarımızı rahmetle, minnetle anarak başlamak istiyorum. (MHP sıralarından “Tedbir alın, tedbir!” sesi)

Gerçekten, ülkemizde demokrasinin yerleşmesi için, ülkemizde barışın ve kardeşliğin yerleşmesi için; kaynaklarımızın didişmeye, çatışmaya ve silahlanmaya değil, ülkemizin topyekûn, ayrımsız, bir ve bütün olarak kalkınması için hepimiz bütün gücümüzle -Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, Türkiye’nin kamu görevlileri, Türkiye’nin sade yurttaşları, analar, çocuklar, gençler, yaşlılar- el birliğiyle çalışırken bu pusular, bu hain pusular, bu milletin geleceğine gerçekten büyük düşmanlık içeriyor.

Üzüntüyle, hepimizin, hepinizin üzüntüsüne ortak olarak kınama duygularımı bu vesileyle, bu, gündem dışı söz alan değerli arkadaşlarıma yanıt verirken ifade etmek istiyorum.

Diliyorum ki, bundan sonra Türkiye böyle acılar artık yaşamasın ve bundan sonra, diliyorum ki, kaynaklarımızı, imkânlarımızı, evlatlarımızı bu tür acılarda yitirmek yerine Türkiye’nin güzelliği için seferberlikte değerlendirmeye çalışalım.

Gündem dışı söz alan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Her ikisi de önemli, değerli konular dile getirdiler. Ben, Hazreti Mevlânâ konusuyla ilgili, izin verirseniz, birkaç cümle bu vesileyle söylemek istiyorum.

Gerçekten, 2005 yılında UNESCO -yani, Birleşmiş Milletlerin bilim, eğitim, kültür merkezi- Mevlânâ’nın 800’ üncü doğum yılı vesilesiyle -30 Eylül tarihine denk geliyor- dünyada “Mevlânâ Yılı” ilan etti. Çok ilginçtir, bundan otuz dört yıl önce Birleşmiş Milletler -yine UNESCO- Mevlânâ’nın ölüm yılı vesilesiyle, “Şebiarus” diye bizim bildiğimiz ölüm yılı vesilesiyle yine “Mevlânâ Yılı” ilan etmişti. Bir asır geçmeden, bir çeyrek yüzyıl civarında bir süre içinde bir ismin dünyada ikinci kez UNESCO tarafından bir yıl, anısına yıl ilan edilmesi bu ismin evrensel anlamda taşıdığı değeri anlatıyor ve bizim de bu topraklarda farkında olmadığımız nice değeri yaşayıp geldiğimizi, nice değeri paylaştığımızı bize hatırlatıyor.

Mevlânâ bir hoşgörü sembolü, Mevlânâ bir barış sembolü, Mevlânâ bir kardeşlik sembolü. Bizim topraklarımızda, Mevlânâ, aslında başka anıt isimlerden birisi, Yunus Emre gibi. Bir dergâha kırk yıl odun taşımış ve o dergâhın kapısından içeriye bir tek gün eğri bir dal sokmamış olmakla simgelenen Yunus Emre gibi, Hacı Bektaş gibi, Hacı Bayram gibi. Daha isimlerini, nice, sayabileceğimiz öteki değerler gibi bizim topraklarımızdan yükselen bir değer.

İnsan üzülüyor, insan kahroluyor. Bizim topraklarımızda barışı simgeleyen, bizim topraklarımızda kardeşliği simgeleyen, bizim topraklarımızda hoşgörüyü simgeleyen isimleri dünya on yıl, yirmi yıl, otuz yılda bir evrensel bir motifle dünyaya tanıtmaya çalışıyor. Bu isimleri yetiştirmiş bir halkın yaşadığı topraklarda, biz, her gün yeni acılarla kahroluyoruz. Buna katlanmak mümkün değil, bunun acısını içimizde hissetmemek mümkün değil. Biz bu topraklarda bu değerleri yaşatmış bir halk olarak, bu değerlerden öğretisini öğrenegelmiş bir halk olarak, buradan denemesini, buradan birikimini, buradan ahlakını edinmiş bir halk olarak kendi içimizde bu acıları yaşamaya layık mıyız? Bunu biz hak ediyor muyuz? Etmiyoruz, bunu etmiyoruz. Bütün içtenliğimle, bütün yüreğimle bunu haykırmak istiyorum: Biz bu acıları hak etmiyoruz, biz bu düşmanlıkları hak etmiyoruz, biz evlatlarımızın acısını bu toprakta, hain pusularda yaşamayı hak etmiyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

 Bunu, galiba sabırla, galiba tahammülle, galiba gayretle, uzun uzun önce birbirimize anlatmamız gerekiyor.

Bu yıl Mevlânâ’yla ilgili Amerika’da, Paris’te, Londra’da; bu yıl Mevlânâ’yla ilgili dünyanın dört bir tarafında, Japonya’ya kadar; bu yıl Mevlânâ’yla ilgili Türkiye’nin dört bir tarafında anma toplantıları, sempozyumlar, kitaplar, yayınlar, sergiler yapıldı, yapılageliyor. Ama, biz, Yunus’un süzgecinden geçmiş, Mevlânâ’nın öğretisinden geçmiş, Hacı Bayram’la Hacı Bektaş’ın aynı kökenden geldiğini bilen bir halk olarak, galiba, biraz daha bu değerlerimizi kendimiz anlamak, kendimiz sahip çıkmak ve kendimiz içselleştirdikten sonra dönüp dünyaya anlatmak ihtiyacı içindeyiz. Değerli arkadaşıma buraya Mevlânâ konusunu getirdiği için teşekkür ederken, bunları bu vesileyle sizinle paylaşmak istedim.

Bir kez daha şehitlerimizi rahmetle anıyorum ve bir kez daha bütün kalbimle, bu Ramazan ayının son haftası içinde, bayrama birkaç gün kalmışken, Kadir Gecesi’ni bir halkın bu kadar acıyla yaşayacağı bir yılın, bir günün, bir tarihin, bir anın olmaması dileğimi yüksek sesle ifade ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündem dışı üçüncü söz, Kırklareli-Vize ilçesi sınırları içerisinde hâlen inşaatı süren bir çimento fabrikası mevcut iken, hemen yakınındaki, hazineye ait araziye yeni bir çimento fabrikası kurulması hakkında söz isteyen Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek Bey’e aittir.

Buyurun Sayın Dibek.

Süreniz beş dakikadır. ( CHP sıralarından alkışlar)

3.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli Vize’de yeni bir çimento fabrikası kurulması faaliyetlerine ilişkin gündem dışı konuşması

TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben Kırklareli ilimizin Vize ilçesine bağlı Çakıllı beldesinde, mülkiyeti hazineye ait olan  538 dekarlık ve birinci sınıf tarım arazisi vasfındaki bir taşınmazın üzerine çimento fabrikası kurulması kaydıyla, herkesin, sizlerin de çok yakından tanıdığı bir şirkete satışının yapılmasından sonra gündem dışı söz aldım.

Sözlerimin başında ben de, halkımızın öncelikle çözüm beklediği bölücü teröre son iki günde vermiş olduğumuz şehitler nedeniyle, gerek şehit yakınlarımızın gerekse ulusumuzun başı sağ olsun diyorum ve sabırlar diliyorum.

Değerli arkadaşlar, Kırklareli ilinin Pınarhisar ilçesinde çok uzun yıllardan bu yana faaliyette bulunan bir çimento fabrikası var. Pınarhisar ilçemizin hemen 20 kilometre kadar mesafesindeki Vize ilçemizin girişinde bir Evrencik köyümüz var. Orada da birkaç yıl -iki yıl oldu sanıyorum- önce izinleri alınan ve şu anda hızla faaliyeti süren bir çimento fabrikası inşaatı daha var. Derken, Vize ilçesinin hemen çıkışında Çakıllı beldemiz var. Bu Çakıllı beldemizde de 538 dekarlık bir tarım arazisi boştu. Bu arazi de, yine çimento fabrikası kurulmak üzere bir şirkete geçtiğimiz günlerde satılmış. Şimdi, bu duyumu alınca biz -ben ve diğer milletvekili arkadaşım- bölgeye gittik, araştırmayı yaptık, yetkililerle görüştük ve oradan bilgileri aldıktan sonra ancak ben sizin karşınıza geliyorum.

Durum nedir? Öncelikle şöyle söyleyeyim: Pınarhisar Vize’ye 20 kilometre, yaklaşık 8 kilometre sonra da Çakıllı; yani 30 kilometrelik alanda üç tane çimento fabrikası olur mu? Dünyanın başka bir yerinde böyle bir olay var mı? Türkiye’de böyle bir durum var mı? Bu da olayın bir boyutu, değerlendirilmesi gereken boyutu, ama diğer boyutu çok daha önemli, onu sizlerle ve halkımızla paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, hazineye ait olan bu arazilerin ekonomiye kazandırılmasıyla ilgili bir yasa var, satışlarını kolaylaştıran. Bu yasa 4706 sayılı Yasa. Bu Yasa’ya göre bir prosedürü var bu taşınmazların satışının yapılmasının. Buna göre kısmen başlamış. İşte ne olmuş? Maliye Bakanlığının ilgili kurumları kıymet takdiri yapmışlar, Vize Kaymakamlığına bağlı Mal Müdürlüğü bir heyet kurmuş, bir kıymet takdiri yapmış. Bu kıymet takdirinde de bu taşımaz için 13 trilyonluk bir değer biçilmiş. Yasa’nın bu maddesi, daha sonra bu değer üzerinden bu taşınmazın ihale yoluyla satışa arz edilmesini emrediyor. Fakat, gelin görün ki bu taşınmaz satışa çıkarılmadan, yani daha doğrusu ihaleye çıkarılmadan, doğrudan ve bu bedel üzerinden değil de 2 trilyonluk bir bedel üzerinden, yani arada 11 trilyonluk bir farkla, son dönemde kamuoyunda da çok sıkça tartışılan, yani son dört beş yılda İstanbul’da çok büyük yatırımlara imza atan Taşyapı İnşaata satılmış.

Şimdi, Taşyapı İnşaatın sahibi olan Emrullah Turanlı -çünkü, bunlar basında yer aldığı için isimleri belirtmekte de sakınca yok- bir süre evvel, bundan altı ay evvel, nisan ayında, Nisan ayının 9’unda gazetelere bir demeç vermiş. Haber burada. Vatan gazetesinden ben çıkardım. Diğer gazetelerde de bu haber var. “140 milyon dolar yatırımla biz bir çimento fabrikası kuracağız. Bunun için de Avrupa Çimento Sanayi AŞ adında bir şirket kurduk.” diyor ve bu fabrikayı da Edirne’de kuracaklarını söylüyor. Başlık da şöyle: “Emrullah Turanlı 140 milyon dolar yatırımla Edirne’de çimento fabrikası kuracak.” Fakat, sonuçta şu olmuş herhâlde: “Edirne olmadı, ama gelin size Kırklareli verelim.” denmiş kendisine.

Değerli arkadaşlar, buraya da bir nokta koymak istiyorum, bu taşınmazla ilgili başka hususlar da var.

Şimdi, Trakya’nın planlanmasıyla ilgili 2004 yılında Trakya Üniversitesince çizilmiş olan 1/100.000 ölçekli bir plan var. Bu, Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı ismiyle çizildi ve 59’uncu Hükûmet döneminde de Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından onaylandı. Bu planda, bu, taşınmaz birinci sınıf tarım arazisi olarak gözüküyor. Bu taşınmazın hemen altı zaten Ergene Nehri’nin doğduğu yer, yani Ergene Havzası. Bu hâliyle zaten bu taşınmaza sanayi tesisinin kurulması mümkün değil. Kurulması için de ruhsat işlemlerinin başlaması için de 1/25.000 ölçekli haritaların da çizilmesi gerekiyor. Ama ne var ki bu haritalar Trakya Üniversitesi tarafından çizilmiyor. Sonraki gelişmeyi, zaten, belki yakından takip edenler biliyordur. Bunu, şu anda İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı olan Metropolitan Proje Merkezi var, 25.000 ölçekli haritaları o çiziyor. Bunun süreci devam ediyor. Bunlar onaylanacak. Çizilecek, yerel yönetimler tarafından onaylanacak, daha sonra da bu çizilen proje ve planlara göre de ruhsat işlemleri için başvuru yapılabilecek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN  - Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Dibek.

TURGUT DİBEK (Devamla) - Yani, şu anda, yer  tarım arazisi  ve 1/ 25 000’lik planları çizilmemiş görülüyor. Yani, nasıl, hangi düşünceyle bu yer çimento fabrikası kurulmak üzere satılıyor veya satın alınıyor? Bunu da takdirlerinize sunmak istiyorum.

Burada Sayın Maliye Bakanımız yok. Kendisinden şu soruları yanıtlamasını istiyoruz:

Değerli arkadaşlar, yasaya göre mutlaka ihaleye çıkartılması gerekirken, ihaleye çıkartılmadan, doğrudan ve kendi yetkili birimi tarafından 13 trilyonluk bir kıymet takdiri yapılmışken, 2 trilyonluk bir bedelle, daha işin başında 11 trilyonluk bir kazanç sağlanarak, bu taşınmaz nasıl olur da Taşyapı İnşaata satılır?

Taşyapı İnşaatla  ilgili de bir şey söylemek istiyorum: Sahibi Emrullah Turanlı,  biliyorsunuz, Sayın Başbakan memleketlisi, Rizeli bir yatırımcımız. Son dört beş yıldaki büyümeyi gördükten sonra, bunların tesadüf olup olmadığını da halkımız sorguluyor. Ben burada çok fazla da bu konuyu… Belki, daha kötü sözcükler,  belirtmek istemiyorum, ama  bir sipariş satış. Bu sipariş satışla ilgili olarak Sayın Maliye Bakanının kamuoyu ile bizleri bilgilendirmesini bekliyor ve istiyoruz ve bu konunun takipçisi olacağımızı da  bilgilerinize arz ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Dibek.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır, Okutup bilgilerinize sunacağım.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclİs Araştırması Önergelerİ

1. Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam ve 19 milletvekilinin, küresel ısınma ve küresel ısınmanın neden olduğu su sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Tüm Dünya’yı olumsuz bir şekilde etkilediği bilim insanları tarafından öne sürülen ve son yıllarda çok daha fazla gündeme getirilen “küresel ısınma” sürecinin, ülkemizdeki yansımalarının da fark edilir derecede gözlemlenmeye başlaması hepimizin dikkatini bu konu üzerinde yoğunlaştırmıştır.

Anayasamızın 98’inci, TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir Araştırma Komisyonu kurularak, anılan konunun etraflıca incelenmesi hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.

1-  Ahmet Gökhan Sarıçam           (Kırklareli)

2-  Faruk Koca                              (Ankara)

3-  Ayhan Sefer Üstün                  (Sakarya)

4-  Suat Kılıç                                 (Samsun)

5-  Kerim Özkul                            (Konya)

6-  Fatih Arıkan                             (Kahramanmaraş)

7-  Mustafa Ataş                            (İstanbul)

8-  Ahmet Öksüzkaya                    (Kayseri)

9-  Ahmet Koca                             (Afyonkarahisar)

10-  Avni Erdemir                         (Amasya)

11-  Fatoş Gürkan                         (Adana)

12-  Abdurrahman Arıcı                (Antalya)

13-  Yusuf Coşkun                        (Bingöl)

14-  Ahmet Aydın                         (Adıyaman)

15-  Fahrettin Poyraz                     (Bilecik)

16-  Mehmet Emin Tutan               (Bursa)

17-  Veysi Kaynak                        (Kahramanmaraş)

18-  Turan Kıratlı                           (Kırıkkale)

19-  Gülşen Orhan                         (Van)

20-  Azize Sibel Gönül                  (Kocaeli)

Gerekçe:

Çok yakın bir zamana kadar ansiklopedik bilgi olarak veya televizyonlardaki belgesel içerikli programlarda bilim insanlarının geleceğe yönelik öngörüleri olarak algıladığımız “Dünya’nın ısınması” ve buna bağlı olarak değişikliğe uğrayacak bir dizi ekolojik ve biyolojik dengenin, günümüzde yavaş yavaş bu senaryonun gerçekleşmeye başlıyor olması nedeniyle bozulmaya başladığını, bunun da insanlar başta olmak üzere tüm canlıları çok yakından ilgilendirdiğini hepimiz kabul etmekteyiz.

Dünya’nın birçok yerinde meydana gelen ekolojik, biyolojik ve meteorolojik değişiklikler ile bunlarla ilintili olarak insanların günlük hayatındaki ekonomik ve psikolojik  durumlarını çok yakından ilgilendiren ve de etkileyen “Dünya’daki iklim değişiklikleri”, ülkemizi de çeşitli şekillerde etkilemeye başlamıştır.

Etkilerin genel anlamdaki zararı her şeyden önce insanlarımızı ilgilendirdiği için toplumumuzda geleceğe yönelik karamsarlık olgusunun hakim olmaya başladığını da üzülerek görmekteyiz.

Sorunun insanlarımızı etkileme şekli ve de çeşidinin, yaşanılan coğrafi bölge veya o ilin sosyo ekonomik durumuyla son derece yakından ilgili olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Yani bir yöremizde orman yangınları önceliği almakla birlikte bir başka yöremizde kuraklığın tarıma olan etkileri daha ön plana geçebilmektedir. Örneğin metropol olarak kabul ettiğimiz İstanbul, Ankara gibi şehirlerimizde ise önceliği “içme suyunun” aldığını görmekteyiz.

Ülkemizin özellikle de sanayi bakımından en gelişmiş bölgesi durumundaki Marmara ve Trakya yöremizdeki sanayi tesislerinin ihtiyacı durumundaki suyun yeterli olup olmaması da en az diğer pozisyonlar kadar önem taşımaktadır. Kaldı ki, sanayi tesislerinin atık su olarak doğaya bıraktığı ve insan sağlığına son derece de zararlı maddeleri içeren kirli suların yer altı sularımıza karışma olasılığını da dikkate aldığımızda; “küresel ısınma” nedeniyle azalmakta olan yağmurlar ve yer altı sularının yanında, var olan yer altı sularının ne derece kullanıma uygun olacağı da ayrı bir sorun olarak önümüze çıkmaktadır.

Doğal kaynaklarımızı korumaya yönelik her türlü tedbiri almaya, var olan sorunlarımız daha fazla büyümeden bunların çözümüne yönelik adımları atmaya mecbur olduğumuz düşüncesinden hareketle, hiçbir şey için geç olmadan herkesin ve her kesimin alacağı tedbirler ve yapılacak uygulamaların belirlenmesi bakımından, TBMM tarafından yapılacak bir araştırmanın son derece yerinde olacağı açıktır.

BAŞKAN  - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşme,  sırası geldiğinde yapılacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerİlerİ

1.- Gündemdeki sıralama ve Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesi, sözlü sorular ile denetim konularının görüşülmeme günleri, anayasa değişikliği teklifi görüşmelerinin bir ve ikinci görüşme günleri,  (10/1), (10/4), (10/5), (10/7), (10/9), (10/10) ve (10/11)  esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin birleştirilerek görüşülmesi, (9/1) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin görüşülme günü ile anayasa değişikliği teklifi, Meclis araştırması ve Meclis soruşturması önergeleri görüşmelerinin yapılacağı birleşimlerde çalışma süresi ile başka   konuların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No:10                                                                                                             Tarihi: 08.10.2007

Danışma Kurulunun 08.10.2007 Pazartesi günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

 

 

Köksal Toptan

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Başkanı

 

Sadullah Ergin

Kemal Kılıçdaroğlu

 

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Başkanvekili

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Başkanvekili

 

Oktay Vural

Selahattin Demirtaş

 

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Başkanvekili

Demokratik Toplum Partisi Grubu Başkanvekili

Öneriler:

1. Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 11 inci sırasında yer alan 25 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifinin bu kısmın 1 inci sırasına; 08.10.2007 tarihli gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan 32 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin bu kısmın 5 inci sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi.

2.  Genel Kurulun 09, 16 Ekim 2007 Salı ve 10, 24 Ekim Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerin görüşülmesi,

3.  Genel Kurulun 10 Ekim 2007 Çarşamba günkü Birleşiminde çalışmalarına saat 12.00’de başlaması, bu Birleşimde 32 Sıra Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin birinci görüşmeleri ile oylamasının yapılması ve oylamaların bitimine kadar çalışmalara devam edilmesi; 32 Sıra Sayılı adı geçen Teklifin ikinci görüşmeleri ve oylamalarının 16 Ekim 2007 Salı günü yapılması ve bu Birleşimde çalışma süresinin oylamaların tamamlanmasına kadar uzatılması,

4. 23 Ekim 2007 Salı günü ise, gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 1, 5, 6, 8, 10  ve 11. sırasında yer alan 10/1, 10/4, 10/5, 10/7, 10/9 ve 10/10 esas nolu Meclis araştırması önergeleri ile 09.10.2007 tarihli gelen kâğıtlar listesinde yayınlanan ve biraz önce okunan 10/11 esas nolu, küresel ısınma ve su ile ilgili Meclis araştırması önergesinin birleştirilerek görüşülmesi, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması ve bu Birleşimde başka bir konunun görüşülmemesi,

5. 30 Ekim 2007 Salı günü (9/1) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin görüşmelerinin bitimine kadar çalışmalarını sürdürmesi ve bu birleşimde başka bir konunun görüşülmemesi,

Önerilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, aleyhte söz istiyorum.

BAŞKAN - Önerinin aleyhinde, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç söz almışlardır.

Buyurun Sayın Genç.

Sayın Genç, süreniz on dakika.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli üyeler -biz buraya gelinceye kadar, tabii, süremiz geçiyor- ve Bakanlar Kurulunun boş sıraları; evvela Sayın Başkan ve üyeleri selamlıyorum, ama bu boş sıraları da soruyorum: Siz bu yeni Hükûmete ne ettiniz de bu Hükûmet üyeleri böyle kaçtı?

Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii, çok büyük üzüntü ve stres içindeyiz. Gerçekten, Doğu, Güneydoğu Anadolu’da, önce 12 tane sivil vatandaşımız, arkasından 15 tane Mehmetçiğimizin çok hunharca şehit edilmesi bizim içimizi yakmıştır, bize duyabileceğimiz en büyük acıları duyurmuştur, ama görüyorum ki bu meseleleri çözmesi gereken Hükûmet ortada yok.

Sevgili milletvekilleri, Hükûmetin görevi sorunu çözmektir. Sorunu Bush’a havale ederseniz, bilmem şuna buna havale ederseniz çözemezsiniz. Her gün bu memleketin analarının, babalarının, kardeşlerinin içine bir ateş düşer. Bu ateşe çare bulmak Hükûmetin görevidir. Eğer Hükûmet bu görevi yapmıyorsa o makamı terk etmek zorundadır. Yani, böyle bir şey olur mu sayın milletvekilleri? Her gün bu memlekette kan akacak ve ondan sonra, sorumluluk makamındaki kimse hiç yerinde olmayacak, kılı kıpırdamayacak.  Böyle bir şey olur mu? Bu, böyle devam edemez beyler. Bu Meclis niye toplandı, bu Meclisi millet niye seçiyor? Buraya, bu memleketin sorunlarına çözüm bulmak için. Abdullah Gül, bilmem düğününü yapacak, binlerce polis gidip, ondan sonra, düğününde bekçilik yapacak. Bu mu memleketin meselesini çözecek? (AK Parti sıralarından gürültüler)

AHMET YENİ (Samsun) - Ne alakası var?

KAMER GENÇ (Devamla) - Beyler, ben burada ciddi şeyler konuşuyorum.

AHMET YENİ (Samsun) - Gayriciddi konuşuyorsun, gayriciddi! Neresi ciddi!

KAMER GENÇ (Devamla) - Çok iyi ilişkisi var. Bu memlekette kan dökülürken efendim, Abdullah Gül gidecek, binlerce polisi en lüks yerlerde toplayacak, düğününü yapacak. Bu insanların acılarına hiç mi şeyiniz yok! (AK Parti sıralarından gürültüler)

ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) - Olayı saptırma!

KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, olayı siz saptırıyorsunuz, ben doğru şeyleri söylüyorum. Beni dinlerseniz siz de birtakım şeyler öğrenmiş olursunuz. Bu memlekette çok ciddi sıkıntılar var. Bu sıkıntılara çözüm bulmak sizin meselenizdir.

Bakın, Hükûmetiniz gelmiyor Meclise. Nerede bu Hükûmet? (AK Parti sıralarından “Orada” sesleri)

Hani, kaç tane Hükûmet mensubu var burada?

HASAN ANĞI (Konya) - Bakanlar Kurulunun hepsi mi burada olacak?

KAMER GENÇ (Devamla) - Beyler, siz, Hükûmetin savunucusu değilsiniz. Siz, şimdi, bu memlekette olan olayları tasvip etmiyorsunuz. Şimdi, Hükûmet üyelerinin birçoğu   bırakmış işi gücü, ticaretle uğraşıyor. İşte, gemilere, bilmem “Avea” mıdır, “Avua” mıdır, reklamlar veriyor. Niye bizim arabalara reklam vermiyorlar birtakım kişiler, niye onlara veriyorlar? Versin de biz de şey edelim.

Şimdi, bakın, bu memlekette çok daha ciddi meseleler var. Şimdi, getirmişsiniz hemen İç Tüzük’ün 1’inci maddesini, İç Tüzük’ün Başkanlık Divanı süresini, ilk seçilenlerini iki yıla çıkarıyorsunuz, ondan sonrasına bir değişiklik yapıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, bu, çok acil bir şey de değil. Daha Meclis Başkanlık Divanı yeni seçildi. Bu memleketin bunca ciddi meseleleri vardır. Zaten, Anayasa’yı… 21 Ekimde referanduma gidiyorsunuz, Meclisin süresini beş yıldan dört yıla indiriyorsunuz. 94’üncü maddeyi şey edersiniz. Bunu daha bir pratik yola indirmek mümkün. Mesela, şöyle yapılabilir: Efendim, işte, Anayasa’ya göre, seçim tarihini izleyen beş gün içinde Meclis toplandığı zaman, onu yasama yılının birinci gününü seçersiniz ve o tarihten itibaren, ilk seçilen Başkanlık Divanı iki yıl, ertesi… Yine, yasama yılı Meclisin seçimle toplanmasına indirdiğiniz zaman, daha otomatikman bu konularda herhangi bir sıkıntı da olmaz. Ama, şimdi, daha 21 Ekimde referandum olacak, referandumda Meclisin çalışma, Meclisin milletvekilliği süresini dört yıla indirecek. Oradaki beş yıla göre İç Tüzük’te değişiklik yapıyorsunuz. Yani, bu kadar sorumsuzluk olur mu, bu kadar vurdumduymazlık olur mu, bu kadar bu Meclis boş işlerle uğraşır mı?

Getirdiniz, bir Anayasa değişikliğini yaptınız. Ben burada sordum size: Referandumda evet mi, hayır mı diyeceksiniz? “Evet diyeceğiz” dediniz. Peki, niye bu teklifi verdiniz, yani geçici 19’uncu maddeyi çıkarıyorsunuz?

Sayın milletvekilleri, bakın, hukuk denilen bir kavram var. Şimdi, siz, bir Anayasa değişiklik teklifi veriyorsunuz. Neyin değişikliğini teklif ediyorsunuz? Anayasa'da olmayan bir hükmün değiştirilmesini teklif ediyorsunuz. Yahu, buna çocuklar güler. Şu andaki geçici madde, Anayasa'da olmayan bir madde. Yani, Anayasa'da olmayan bir maddenin, siz, grup olarak ve birtakım muhalefet partileri olarak, diyorsunuz ki: “Bu Anayasa'nın geçici 19’uncu maddesini Anayasa'dan çıkaracaksınız.” Yok öyle bir madde. Araştırın, bulun bakalım, Anayasa'da geçici 19’uncu madde var mı? Yok.

Şimdi, eğer bunu değiştirmek isterseniz bunun usulleri var. Sizin içinizdeki hukukçular gugukçu olmuş, hukukçu değil, hukuktan anlamıyor. Anlasa, böyle gafletlerle uğraşmaz. Yani, şimdi, bakın, Anayasa'nın değiştirme usulleri 175’inci maddede vardır. 175’inci maddede der ki, bir fıkrasında: Eğer referanduma giderse, hangi maddelerin birlikte, hangi maddelerin de ayrı oylanacağı konusunda bir fıkra vardır, ona göre… Son Anayasa'da, yani, bu, referanduma gidecek Anayasa'nın son hükmünde diyorsunuz ki: “Bu Anayasa oylamaya gittiği zaman tüm maddeler birlikte oylanır.” Onu değiştirirsiniz, ondan sonra onu çekme ihtimali… Gerçi, o da yine yok da… Yani, görüyorsunuz ki, hep karmaşıklık yaratmak suretiyle Parlamentoyu da memleketi de kaosa sürüklüyorsunuz.

Peki, mademki siz hâlâ diyorsunuz ki “19’uncu maddenin, geçici 19’uncu maddenin seçilmiş cumhurbaşkanına etkisi yoktur.” diye, e niye dönüş yapıyorsunuz? Niye dönüş yapıyorsunuz? Bilakis, var.

Şimdi, eğer bu referandum kabul edilirse, Abdullah Gül oradan istifa etmek zorundadır. Neden istifa etmek zorundadır biliyor musunuz? Şimdi, geçici 19’uncu maddede diyor ki: “Bu Anayasa oylandığı tarihten itibaren, kabul edilirse kırk gün içinde Cumhurbaşkanı seçilecek.” Yeniden, kırk gün içinde seçilecek. Bu ne demektir? Yani, bu millet oylamaya giderken bu Cumhurbaşkanının 23’üncü Parlamento tarafından seçildiğini bilmiyor mu? Biliyor. Ama, bunun anlamı şudur: “Ey Parlamento, sen geçici 19’uncu maddeyi benim oyuma sundun, sen Cumhurbaşkanını seçtin, ben senin seçtiğin Cumhurbaşkanını beğenmiyorum, ben yeniden seçeceğim.” diyor. Bunun anlamı o. Tayyip Erdoğan diyor ki: “11’inciyi değil, 12’nciyi seçecek.” Ben, şimdi, o gün eğer söz alırsam söyleyeceğim, “Yahu, burada 11 mi yazıyor, 12 mi yazıyor?” diyeceğim. Yani, arkadaşlar, böyle, milletle alay edecek şeyler söylemeyin.

Bir de, yani, biraz, birileri bir makamlara gelmişse, o makamların ağırlığına uygun ve kamuoyunda saygınlık yaratacak beyanda bulunması lazım. “Ben Bush’la gidip konuşacağım…” Haydi, git konuş bakalım! Ne konuşacaksın Bush’la? Bush şimdiye kadar Türkiye’ye ne yapmış? Yani, bunlar Türkiye’de umutsuzluk yaratan davranış biçimleridir. Onun için, Anayasa’ya… Bakın, her gün fuzuli işlerle uğraşıyoruz. 

Bakın, ben Tunceli’ye gittim, bugün geldim oradan. Hâlâ, benim ilimde, 510 tane öğrenci yüksekokulda okuyor, tek yurt yok. Bakın, burada, bunu ben bu kürsüde kaç defa dile getirdim.  Yani, sizin vicdanınıza göre, bir yüksekokulda okuyan 510 öğrenci varken orada tek bir tane yurt yoksa, o öğrenciler nerede yaşayacak, nerede barınacak? Bu bizim görevimiz değil mi? Bunlara çare bulalım.

Ondan sonra, sefalet almış yürümüş, yoksulluk almış yürümüş. Hükûmet üyelerinin birçoğunun yakınları devletten ballı ballı ihaleler alıyor, belediyelerden ballı ballı ihaleler alıyor ve bu ihalelerin maliyetleri de çok abartılıyor.

Bakın, şimdi, mahallî seçimlere gidilecek diye, bütün belediyeler, büyükşehir belediyeleri kaldırımları sökmüşler ve hem, kaç trilyonlara ihale ediyorlar.

Değerli milletvekilleri, bakın, bu belediye başkanları sizden olabilir, ama bu memleketin parası bu kadar ucuz değil. Bu millet, bu halk yoksulluktan inim inim inliyor. Gidin, bu halkın içinde görün. Ramazanda, tabii, ramazan çadırlarını kurarak insanları besleyebilirsiniz. Bu da iyi bir davranış biçimi değil. Bu, inanmanızı istiyorum, bu halkı âdeta dilenciliğe alıştırmak, halkı sadakaya alıştırmak demektir. Bu halk üretmelidir, bu halk çalışmalıdır. Bu halkın çalışabilmesi için, üretebilmesi için, yöneticilerin bunlara önderlik yapması lazım, bunlara hedef göstermesi lazım. Şimdi, bunları göstermeyeceksiniz... Efendim…

Bakın, yurt dışına giden ve Türkiye’nin geleceği olan gençlerin bilim, teknoloji ve eğitim konusunda öğrencilere verdiğiniz, öğretim elemanlarına verdiğiniz bursları, paraları kesmişsiniz, getiriyorsunuz, din gösterişi altında çadırlarda yemek veriyorsunuz.

Bu memlekette yurt dışına gidecek… Gelsin işte Millî Eğitim Bakanı, burada bana cevap versin. Bundan önce yurt dışına giden üniversite öğrencilerine veyahut da öğretim üyelerine kaç lira -sizden önce- ödenek ayrılıyordu, niye bu ödenekler kesildi, bu ödenekler nereye gidiyor? Bunlar çok önemli sayın milletvekilleri.

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) - Olur mu öyle şey!

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, gelsin, söylesin işte yetkili bakanlarınız, gelsin söylesin.

Bakın, artık, bilim araştırma yönünden üniversitelere gerekli değeri vermiyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Genç, konuşmanızı gündeme gelmek üzere bitirir misiniz.

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, Sayın Başkan…

BAŞKAN - Hep gündem dışı konuştunuz. Bakın, sabırla dinledik sizi.

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, bu, gündem dışı değil, Meclisin çalışmasıdır. Sayın Başkanım, bakın, rica ediyorum sizden.

BAŞKAN - Ya, bırakın bu işi! Zaten sizin tarzınız bu yani, tarzınız bu. Hep tarzınız bu yani.

KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, geçen gün Sağlık Bakanı…

BAŞKAN  - Gündemle ilgili hiç konuşmadınız ki.

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, gündem işte, gündemi belirliyoruz. Allah Allah!..

BAŞKAN - Son sözlerinizi alabilir miyim. Son sözlerinizi alayım.

KAMER GENÇ (Devamla) - Neyse…

Sağlık Bakanı geçen gün burada “Sağlık politikalarını izlerken biz üniversitelerden doktor istiyoruz.” dedi. Sen üniversitelere ver ödeneği bakalım da ondan sonra iste. Ama, sen üniversitelerin ödeneklerini kesersen, parasını vermezsen, bu üniversiteler gökten mi para getirecek, doktor yetiştirecek!

Geçen gün İbni Sina Hastanesine gittim. Bana diyorlar ki: “Kardeşim, bizim devletten 90 trilyon alacağımız var.” Nerede bu peki? Bir yandan da diyorsunuz ki burada: Gitsin hastalar, tedavi olsun.” Bunlar nereden parayı getirecek?

Bir de, aslında, Başkanlık Divanından bir ricam var. Bu Meclis kürsüsüne çıkan Başkan Vekili arkadaşlarımız  milletvekillerine konuşma hakkını versinler. Biz buraya konuşmak için geldik, susmak için gelmedik.

Ayrıca da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) - Tabii, zamanım da yetmediği için…

BAŞKAN  - Teşekkür ederim Sayın Genç, konuşmanız bitmiştir.

Teşekkür ederim, sağ olun.

KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakikalık…

BAŞKAN  - Hayır, uzatamam,  kesin olarak. Benim prensibim. Hayır.

Teşekkür ederim, hayır…

KAMER GENÇ (Devamla) - Rica ediyorum…

BAŞKAN  - Ben sizden rica ediyorum. Buyurun yerinize lütfen.

Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Devamla) - Bu kadar katı prensip sahibi olmayın.

Peki, teşekkür ederim.

Ben yine konuşurum merak etmeyin. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Danışma Kurulu önerisi üzerinde başka söz isteyen? Yok.

Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Danışma Kurulu önerisi kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sıraya alınan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Demokratik Toplum Partisi Grup Başkanvekili Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklİflerİ

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Demokratik Toplum Partisi Grup Başkanvekili Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu  (2/13) (S. Sayısı: 25) (x)

BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.

Başkanlık Temsilcisi? Yerinde.

Komisyon raporu 25 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Teklifin tümü üzerinde ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara  Milletvekili Hakkı Suha Okay Bey’in.

Buyurun Sayın Okay.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA HAKKI  SUHA OKAY (Ankara) - Sayın Başkan, değerli üyeler; Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün bazı maddelerinde değişiklik teklifiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Ancak değişiklik teklifiyle ilgili sözlerime başlamadan önce yurdumuzda devam etmekte olan kanlı terörün geçen hafta 12 sivil vatandaşımızı, devam eden günlerde yine askerlerimizi şehit etmesi ve nihayetinde dün 15 askerimizin  şehit edilmesinden dolayı terörü, teröristleri ve arkasındaki güçleri şiddetle kınıyorum.

Değerli arkadaşlarım, teröre artık son verilmek zamanı gelmiştir. Sıfır noktasında alınan terör on yıl öncesini hatırlatır, yaşanır noktaya gelmiştir. Bu vesileyle, bu hain terörde kaybettiğimiz yurttaşlarımızı, askerlerimizi rahmetle anıyorum; ailelerine, mensubu olduğu Silahlı Kuvvetlere ve tüm milletimize başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, Parlamentoda grubu bulunan dört siyasi partinin grup başkan vekilleri tarafından ortak verilen önergeyle ilgili olarak parti grubumuzun düşüncelerini ifade edeceğim. Malumunuz, 22 Temmuzda seçimler yapıldı, 4 Ağustosta bizler yemin ettik ve beş gün sonrası Meclis Başkanlık Divanı oluştu. Anayasa’mızın 94’üncü maddesi Parlamentonun çalışma süresinin beş yıl olduğunu, Meclis Başkanlık Divanının 1’inci dönem için, yasama dönemi için iki yıllığına, ikinci dönemi olan üç yıllığına seçileceğini öngörmektedir. Ancak, Meclis İç Tüzüğü’nde bu hususla olan ilgili düzenlemelerde yasama yılından bahsetmektedir. Yine malumunuz olduğu üzere, yasama yılı ekim ayının 1’inci günü başlamaktadır. Böylece Anayasa ile İç Tüzük arasında farklılık bulunmaktadır. Bu yasa teklifiyle İç Tüzük’ün Anayasa’nın amir hükmüne uygunluğu sağlanmak istenmektedir. İç Tüzük’ün 10’uncu, 11’inci ve 20’nci maddesinde Meclis Başkanlık Divanının, grupların ve komisyonların seçiminde iki yıl ve üç yıl yasama yılı olarak ifade edildiğinden, İç Tüzük’teki “yasama” terimi çıkarılarak, sadece “yıl” ibaresi kalarak, böylece İç Tüzük Anayasa’nın 94’üncü maddesine uygun hâle getirilmek istenilmektedir.

Bu bağlamda, bundan sonraki yapılacak Parlamento çalışmalarında da Anayasa’ya uygunluğun göz önünde tutulacağı inancıyla ve bu konuda tüm Parlamentonun, 23’üncü Dönemin özen göstereceği inancıyla, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun bu tüzük değişiklik teklifine olumlu oy vereceğini bilginize sunuyorum ve sözlerimi saygıyla tamamlıyorum.

Teşekkürler. (CHP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Okay.

Söz sırası, AK Parti Grubu adına Sayın Güldal Akşit Hanım’ın.

Buyurun Sayın Akşit. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA GÜLDAL AKŞİT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nde değişiklik yapılması amaçlanan (2/13) No.lu İç Tüzük teklifi üzerinde grubum adına görüşlerimizi açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Ancak, sözlerime başlamadan önce, önce sivil vatandaşlarımızın hayatını kaybettiği, ardından gencecik şehitlerimizin, fidanlarımızın hayatını kaybettiği hain saldırıyı, terör saldırısını huzurlarınızda bir kez daha lanetlemek istiyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine ve milletimize sabırlar ve başsağlığı diliyorum ve diliyorum ki, Allah bu acımızı bize unutturmasın ve çok sabırlı olan milletimizin sabrı daha fazla taşırılmasın.

Değerli arkadaşlarım, Anayasa’nın 94’üncü maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, başkan vekilleri, kâtip üyeler ve idare amirleri bakımından görev süreleri ilk devre için iki, ikinci devre için üç yıl olarak öngörülmüştür. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa gereği, her yıl ekim ayının ilk gününden kendiliğinden toplanmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 3’üncü maddesi uyarınca, genel seçim kesin sonuçlarının Yüksek Seçim Kurulunca ilanından itibaren, ilanını izleyen beşinci gün saat 15.00’te Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu çağrısız toplanmaktadır. Bu durumda, yeni yasama yılı, ekim ayının ilk gününden başka bir tarihte başlamaktadır. Ayrıca, Anayasa’mızda “yıl” olarak geçen ibareler, İç Tüzük’te “yasama yılı” olarak düzenlenmiştir. Sonuçta öyle durumlar ortaya çıkmaktadır ki, ilk devre için seçilen başkan ya da divan üyeleri iki yıldan daha az bir süre için görev yapmakta, ikinci devre için seçilenler ise, görev süreleri üç yasama yılını aşması ise, tartışmalara neden olmaktadır. Bu, seçim yılıyla ilk yasama yılının çakışması durumunda karşılaşılan bir durumdur. Görüşmekte olduğumuz teklif, bu çelişkili ve zaman zaman da tartışmalı durumu ortadan kaldırmak amacıyla hazırlanmış bir tekliftir. Teklifle, İç Tüzük’te geçen “yasama yılı” ibareleri, Anayasa’daki, Anayasa’ya uygun “yıl” şekline dönüştürülmektedir. Amaç, tümüyle, ilk yasama yılının farklı tarihlerde başlaması durumunda ortaya çıkabilecek oransızlıkları gidermeye, Anayasa ile İç Tüzük hükümleri arasındaki uyumu sağlamaya yöneliktir. Karar hâline dönüşmesi durumunda, 1973 yılından bugüne dek süren bir eksiklik giderilmiş olacaktır. Nitekim, söz konusu teklif, bütün siyasi parti gruplarının, bütün siyasi parti gruplarına mensup arkadaşlarımızın vermiş olduğu teklifte ve Anayasa Komisyonumuzda oy birliğiyle kabul edilmiştir. Teklife konu değişikliğin olumlu bulunduğunun, bu, bir göstergesidir. Böylesi çelişkili ve Anayasa’ya aykırı bir durumu gidermede tüm grupların görüş birliğine varmasını da son derece önemsediğini bildirmek istiyorum ve bu düşüncelerle teklifi olumlu bulduğumuzu belirtiyor, grubum ve şahsım adına, yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Akşit.

Milliyetçi Halk Partisi Grubu adına, Sayın Oktay Vural, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika Sayın Vural.

MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de, öncelikle, son iki gündür hain terör örgütünün saldırıları sonucunda Hakk’ın rahmetine kavuşmuş kahraman güvenlik görevlilerimize Cenabıhak’tan rahmet diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun, milletimizin başı sağ olsun, ama, Türkiye Cumhuriyeti devleti büyük bir devlettir. Hangi gaflet olursa olsun, bu gafletlere rağmen, bu terör örgütüyle mücadele azmini her zaman en ön planda getirecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak da, bir kez daha, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına bu kararlılığınıza ortak olmak istedim.

Evet, bugün, Meclis İç Tüzüğü’yle ilgili bir değişiklik teklifi var. Değerli gruplarımızın konuşmaları oldu. Bu İç Tüzük teklifi, tamamen Anayasa’daki lafza Meclis İç Tüzüğü’nü, aynı şekilde o lafza uydurmak amacıyla yapılmaktadır. Dolayısıyla, İç Tüzük’ümüzde aslında bu konuda yapılacak çok önemli değişiklikler vardır. Bu vesileyle, muhakkak surette, Türkiye’de, Meclis’te bir Meclis İç Tüzüğü’ne ilişkin bir çalışma grubunun da toplanması ve Meclis İç Tüzüğü’müzün bu Genel Kurul görüşmelerinin selameti açısından, etkinlikle yürütülmesini temin etmesi açısından daha iyi bir değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğini paylaşmak istiyorum.

 Birazdan bir önergemiz daha olacaktır. Bu ilk teklifimiz Anayasa Komisyonunda kabul edildikten sonra, tabii, ikinci başkanın seçimiyle ilgili bir boşluk söz konusu olacak. İkinci başkanın seçimiyle ilgili süreç ne zaman başlayacak? Dolayısıyla, bu konuda Meclis İç Tüzüğü’nde de herhangi bir hüküm olmadığını dikkate alarak, bu teklifin değiştirilmesine ilişkin bir teklifimiz olacaktır. Bu şekilde, ikinci dönemde, Meclis Başkanlığına seçimi yapılacak değerli milletvekilimizin müracaatı ve seçim usulleri düzenlenmektedir. Böylelikle, Anayasa’mızda ve Meclis İç Tüzüğü’müzde yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak, Türkiye’yi anlamsız tartışmalarla enerjisini kaybeden bir ülke konumuna dönüştürmemek amacıyla bu İç Tüzük değişikliğinin yapılması uygun olmuştur, değerli siyasi partilerimize de bu konuda birlikte böyle bir teklifi hazırlama konusunda gösterdikleri iradeden dolayı Milliyetçi Hareket Partisi olarak da teşekkür ediyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak da bu İç Tüzük Değişiklik Teklifi’ne evet diyeceğimizi ifade ederek, hepinize sevgilerimi, saygılarımı arz ediyorum. Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Vural.

Şahısları adına ilk söz, Ayhan Sefer Üstün, Sakarya Milletvekilimiz.

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Vazgeçmişlerdir.

İkinci söz, Ahmet Aydın, Adıyaman Milletvekili.

AHMET AYDIN - (Adıyaman) - Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ İÇTÜZÜĞÜNDE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASI HAKKINDA İÇTÜZÜK TEKLİFİ

MADDE 1-  5.3.1973 tarihli ve 584 Karar numaralı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 10 uncu maddesinin birinci, 11 inci maddesinin beşinci ve 20 nci maddesinin son fıkralarında yer alan “yasama yılıdır.” ibareleri “yıldır.” biçiminde değiştirilmiştir.

BAŞKAN  - 1’inci madde üzerinde söz isteyen var mı? Yok.

1’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 25 sıra sayılı İçtüzük Teklifinin 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Elitaş

Kemal Anadol

Oktay Vural

 

Kayseri

İzmir

İzmir

 

Selahattin Demirtaş

Ayhan Sefer Üstün

 

 

Diyarbakır

Sakarya

 

Madde 1 - 5.3.1973 tarihli ve 584 Karar numaralı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 10 uncu maddesinin birinci, 11 inci maddesinin beşinci ve 20 nci maddesinin son fıkralarında yer alan “yasama yılıdır.” ibareleri “yıldır.” şeklinde ve 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adayları, Meclis üyeleri içinden, milletvekili genel seçimlerinden sonra Meclisin toplandığı günden itibaren veya ikinci devre için yapılacak seçimlerde birinci devre için seçilen Başkanın görev süresinin dolmasından on gün önce başlamak üzere, beş gün içinde Başkanlık Divanına bildirilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimin yapılacağı gün kendiliğinden toplanır.”

BAŞKAN  - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Başkanlık temsilcisi?

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Başkanlık temsilcisinin katıldığı önergeyi oylarınıza sunmadan önce, önerge sahibi konuşmak ister mi acaba, yoksa gerekçesini mi okutalım?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerekçe okunsun efendim.

BAŞKAN - Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklik önergesi ile İçtüzüğün 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde değişiklik yapılarak ikinci devre için yapılacak başkanlık seçimlerinin, birinci devre için seçilen Başkanın görev süresinin dolmasından on gün önce başlayacağı ve seçimin on gün içinde sonuçlandırılacağı öngörülmektedir.

Meclis tatilde ise Başkan adayları; ikinci devre için yapılacak seçimlerde birinci devrede seçilen Başkanın görev süresinin dolmasından ön gün önceki ilk beş gün için Başkanlık Divanına bildirilecek ve 6 ıncı gün TBMM kendiliğinden toplanarak Başkanını seçecektir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- Bu İçtüzük yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3 - Bu İçtüzük hükümleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yürütülür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, teklifin tümünün oylamasından önce, İç Tüzük’ün 86’ıncı maddesine göre, ne yönde oy kullanacağını, oyunun rengini belirtmek üzere, aleyhte, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli üyeler; ben aslında İç Tüzük’ün tümü üzerinde konuşmak istemiştim. Fakat, AKP’nin bir özelliği var. Kanun teklif ve tasarıları gelince, hemen Kanunlar Müdürlüğüne gidiyorlar, tümü ve maddeleri üzerinde söz istiyorlar. Tabii, muhalefet partisi milletvekillerinin de söz hakkını gasbetmek için verilen bir taktiktir. Ben, tabii kendilerinin konuşacaklarını hesaba katarak, bir tek 86’ncı madde üzerinde konuşma hakkı kaldığı için, o zaman o sözü aldım. Ama, baktılar, herhâlde ben Genel Kurul salonunda yokum, hemen çıkıp konuşmadılar. Bu korkum da size yeter. Neyse…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kim dikkate alıyor ki seni?

KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilleri, İç  Tüzük Türkiye Büyük Millet Meclisinin anayasasıdır. Bu anayasayı hakkaniyet ve adalet kuralları içinde uyguladığınız takdirde Meclisin çalışması çok sağlıklı olur. Özellikle Meclis başkan vekillerinin bu İç Tüzük’ü uygulamasında, rica ediyorum, çok adil davranmalarının gerektiğine inanıyorum.

Şimdi, biz tabii ki, halkın problemlerini çözmek için buraya geldik. Ama, işte, dediğim gibi, Anayasaya da gittim, bu şeye de gittim, hemen gitmişler tabii, maddeleri ve tümü üzerinde söz istemişler. Bu, bir defa, muhalefet partisi milletvekillerini susturmak size bir şey kazandırmaz.

Ayrıca da, başkan vekillerini, Sayın Meclis Başkanından da şunu rica ediyorum: Başkan vekillerini sırayla kürsüye çıkartsın. Yani, gerçi “Meclis başkan vekillerinin istediği birleşimi Başkan takdir eder” diyor, ama, bu da çok keyfiliklere meydan veriyor. Özellikle, 22’nci Dönemde, bakın, Meclisin başkan vekillerini inceleyin, hepsi AKP’lidir. Yani, aslında, İç Tüzük’e göre iki Meclis başkan vekili salt çoğunluğu sağlayan partiye aittir, o diğer iki başkan vekilliği de diğer partilere aittir. Ama, onu öyle uygulamadılar. Ondan sonra, üç tanesini kendileri aldılar, bir tanesi de rahmetli Ali Dinçer arkadaşımız -tabii, Allah rahmet eylesin- arkadaşımız da hastaydı, hiç Genel Kurul salonuna çıkmadan, hep AKP’li Meclis başkan vekilleri geldiler ve Meclisi yönettiler. Maalesef, işte burada da görüyoruz, daha Meclisin başlangıç şeyindeyiz. Başkan vekillerinin bazı arkadaşları, biz orada söz istiyoruz, başını bacaklarının arasına eğiyor, bizi görmüyor.

MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) - Öyle şey olur mu ya!

KAMER GENÇ (Devamla) - Bir defa başkan vekillerine şunu tavsiye ediyorum: Lütfen, rica ediyorum, muhalefet partisi milletvekillerinin söz hakkını verin. Biz, burada keyfi konuşmuyoruz. Burada memleketin ciddi sorunları var, bu sorunları çözmek için geldik buraya.

Ayrıca da, bu getirilen hüküm de bence fuzuli bir hüküm. Biraz önce bir önerge kabul ettiniz. Bence, Anayasa’nın 94’üncü maddesine aykırı bir önerge. Yani, işte burada böyle bir önerge çalakalem yazılıp da verildi. 94’üncü maddede birinci dönem ve ikinci dönem Meclis Başkanlık Divanının nasıl seçileceği yazılı. Ee, İç Tüzük’te siz buna değişiklik yapmayacaksınız. Burada, neyse, yani, o tabii sizin bileceğiniz bir şey.

Ben bu aşamada bu İç Tüzük değişikliğinin fuzuli olduğuna inanıyorum, gereksiz. Daha Başkanlık Divanı yeni Anayasa yapacak mısınız yapmayacak mısınız, referandum geçecek mi geçmeyecek mi? Buna göre, ona geçtikten sonra bir İç Tüzük değişikliği yapabilirdik. Ama, maalesef, Hükûmet hâlâ uykudan uyanmadı. Yani, işte, memleket sanki güllük gülistanlık, hiç, yeni bir ruh yok, yeni bir enerji yok, yeni bir çalışma yok. Bakanların çoğu eski bakanlar, Meclise de gelip gitmiyorlar. Memlekette ciddi sıkıntı var. Terör ülkenin birinci sorunu hâline gelmiş. Ee, bunlara kim çare bulacak? Hiç olmazsa biz burada birkaç kelime dile getirirsek, bunu duyan halkın içi rahatlar. Der ki: “Hiç olmazsa bizim, oradaki, sorunlarımız Mecliste gündeme geliyor.” Bunlar da burada gündeme gelmezse, halk o zaman “Ne Meclis var ne Hükûmet var, biz kendi problemimizi kendimiz çözelim.” der. Onun için, lütfen, bunu Meclis Başkanlığından da rica ediyorum. Bu Meclis Başkanı arkadaşımızın, Meclisin yönetiminin çok adil kurallar içerisinde olmasını istiyorum.

Bir de arkadaşlarımız, Meclis başkan vekilleri kürsüye çıkmadan önce, o gün orada müzakere edilecek yasa tasarılarını, en azından teknik elemanlarından da bir öğrensinler veya okusunlar. Burada verilen önergeler de çok önemli sayın milletvekilleri. Bakın, zaman zaman görüyorduk. Burada birtakım holdinglerin temsilcileri de oluyor. Çok ciddi ekonomik ve vergi kanunları geçtiği zaman, bir bakıyorsunuz telefonlarla “Efendim, şurada bir önerge verin…” Gece yarısı önergeleriyle devletin trilyonları gidiyor. İşte, bunlara müsaade etmemek için burada, Mecliste herkesin uyanık olması lazım. Ülke ve memleket lehine yasaların çıkması için herkesin iş birliği yapması lazım.

Ben bu safhada, bu İç Tüzük değişikliğinin fuzuli olduğunu bildiğim için aleyhte oy kullanacağım.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Genç.

Sayın milletvekilleri, Sayın Genç’in konuşması üzerine, tutanaklara geçirilmesi açısından bir açıklama yapmak istiyorum.

Malumunuz olduğu gibi, başkan vekillikleri seçildikten sonra, bugüne kadar sıra takip edilmiştir. Sadece, bayan milletvekillerinin kıyafetleri açısından bir sorun ortaya çıktığından, onların kıyafetlerinin düzenlenmesi ve bugüne kadar ancak temin edilmesi açısından sırayı hiçbir zaman bozmadan aynı şekilde takip ediyoruz. Zaten benden sonra, bundan sonraki görüşmelerde diğer bayan başkan vekili arkadaşlarımızdadır sıra. Onun için, Sayın Kamer Genç merak etmesinler, sırayı takip ediyoruz, takip ediyoruz, hiç merak etmeyin.

Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Teklifin tümü kabul edilmiştir.

Hayırlı uğurlu olsun.

Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, 2’nci sıraya alınan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/280) (S. Sayısı: 7) (x)

BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 7 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, gruplar adına, AK Parti Grubu adına Sayın Hüseyin Tuğcu, Kütahya Milletvekili.

Buyurun Sayın Tuğcu.

Süreniz yirmi dakikadır Sayın Tuğcu.

AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN TUĞCU (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sözlerime, bugünlerde ülkemizi yakıp yıkan terör belasının bir an önce üzerimizden kalkması dileğiyle ve şehit yakınlarımız ile aziz milletimizin bu konuda biraz daha sabırlı olması temennisiyle sözlerime başlamak istiyorum. Gerçekten, bizleri üzen bu olaylar artık bitmelidir diye söylüyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolü 6 Aralık 2004 tarihinde Antalya’da imzalanmıştır. Türkiye ile Afganistan arasında imzalanan Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolü’nün yürürlüğe girmesiyle iki ülke arasında tarım, gıda, sanayi, hayvancılık ve köy işleri alanında iş birliğini güçlendirmek, genişletmek ve her iki ülkenin karşılıklı çıkarları doğrultusunda geliştirmek amacıyla bilimsel ve teknik bilgi ve doküman mübadelesi, tarafların ilgili araştırma kuruluşlarında yayınlanan araştırma sonuçlarının mübadelesi, deney amacıyla bitkisel ve hayvansal, genetik ve biyolojik materyal mübadelesi, ilgili kuruluşlar arasında doğrudan ortak faaliyetlerin oluşturulması, her iki ülkenin ilgilendiği alanlarda karşılıklı uzman mübadelesi, yine her iki ülkede eğitimler, seminerler, konferanslar ve toplantılar düzenlenmesi, gerek iki ülkede ve gerekse diğer ülkelerde tarımsal pazarlama için özel sektör kuruluşları arasında ortak iş birliği girişimlerinin teşvik edilmesi gibi konularda kapsamlı iş birliği yapmak mümkün olabilecektir.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Milletvekili.

İkinci söz sırası, MHP Grubu adına Ahmet Orhan Manisa Milletvekili.

Buyurun Sayın Orhan. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakika Sayın Orhan.

MHP GRUBU ADINA AHMET ORHAN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’yla ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Şahsım ve Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime ülkemizin yaşadığı acı olayla başlamak istiyorum. 7 Ekim Pazar günü aldığımız acı haberle Türk milletinin yüreğine kor ateş düşmüştür. Büyük bir teessür ve üzüntü ile öğrendik ki, 1’i astsubay, 12’si er ve erbaş olmak üzere 13 askerimiz, Şırnak’ın Gabar Dağı bölgesinde pusuya düşürülmek suretiyle şehit edilmişlerdir. Şehitlerimize Allah’tan rahmet niyaz ederken, başta aileleri olmak üzere aziz milletimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Ne yazık ki, teröristler iyice cesaretlenmişlerdir. Terör, önce geçtiğimiz günlerde Beytüşşebap Beşağaç’ta 12 sivil vatandaşımızı, şimdi de 13 askerimizi kahpe pusularda şehit etmek suretiyle, tüm unsurlarıyla Türk milletine ve kurumlarına meydan okumaktadır. Askersivil ayırmadan kan döken terör ortadayken devletlerin daha önemli meselesi olamaz. Hangi amaca hizmet ettiği çok iyi bilinen kanlı hain cinayetlerin son bulması için terörün kaynağına yönelmenin zamanıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir hususu daha dikkatlerinize sunmak isterim. Maalesef, ülkemizde zaman zaman acı can kayıplarının yaşandığı günlerde bile bazı TV kanallarında Türk milletini rencide edecek görüntüler yer almaktadır. Milletimize, tek millet olmanın başlıca temel unsurlarından olan “tasada, kederde, acıda bir olmak” ilkesine yakışmayan yayınlar izlettirilmekte. Ateş düştüğü yeri yakar, doğrudur, ama ateşin düştüğü yer yalnızca şehitlerimizin annelerinin yüreği değildir, tüm Türk milletinin yüreğidir. Yüreğimiz yanarken, vur patlasın çal oynasın görüntülerine ekranlarda yer verilmemelidir. Milletimizin arasındaki bağları zayıflatacak yayınlardan medya kurumları, sorumluluklarının bilincine vararak, itinayla kaçınmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyada, tüm sektörlerde olduğu gibi tarımda da önemli gelişmeler ve dönüşümler artan hızla yaşanmaya devam etmektedir. Bu gelişmeler sonucunda verim artmakla birlikte tarımsal ürün bedellerinde genellikle düşüşler yaşanmaktadır. Özellikle bilimsel gelişmeler tohumculukta yüksek verimli türlerin ortaya çıkmasına imkân verirken alternatif metotları da geliştirmektedir. Söz konusu gelişmelere ayak uydurmak ve gereklerini yerine getirmek ülkemiz için de büyük önem arz etmektedir.

Tüm bu gelişmelerin Türkiye'nin ve insanlığın lehine çevrilebilmesi için ülkeler arası iş birliğine ihtiyaç vardır. Son yıllarda etkisini gösteren küresel ısınma ve bunun sonucu olarak yağış azlığı, giderek, içinde bulunduğumuz 2007 yılında ise kuraklık olgusu, tüm insanlığı tehdit etmektedir. Bu tehdidin ortadan kaldırılması için tüm tarım alanları ve su kaynakları dikkatle değerlendirilmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk tarımında ve tarımsal ürün ihracatımızda üzüm, fındık, incir ve kayısı gibi yaş ve kuru meyveler büyük yer tutmakta ve yüz binlerce çiftçi aileyi doğrudan ilgilendirmektedir. Değerli heyetimizin bildiği gibi, 59’uncu Cumhuriyet Hükûmeti, yayınlamış olduğu Kuraklık Kararnamesi ile bazı tarım ürünlerine, şartlara bağlı olarak desteklemeler getirmiştir. Maalesef, bu kararnameye çok az sayıda tarım ürünü dâhil edilmiştir. Hâlbuki, tüm tarım ürünlerinde kuraklık sebebiyle rekolte kayıpları yaşanmaktadır. Ege Bölgemizdeki çiftçilerimizin önemli bir geçim kaynağı olan yaş ve kuru üzüm yüzde 40’lara varan rekolte kayıpları ile bu listenin başlarında yer almaktadır. Yurdumuzda binlerce aileyi ilgilendiren yaş ve kuru üzümde rekolte düşüklüğü nedeniyle, kayda değer fiyat artışları olmasına rağmen, çiftçilerimiz ciddi manada sıkıntı yaşamaktadır. Bu sıkıntıların kısmen hafifletilmesi için Kuraklık Kararnamesi’ne yaş ve kuru üzümün dâhil edilmesi veya geçici bir süre bağcıların zirai borçlarının ertelenmesi, onların bir nebze ferahlaması için faydalı olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Afganistan, resmî adıyla Afganistan İslam Cumhuriyeti, batı ve doğu arasındaki yolların geçme noktasında zengin kültürüyle dikkat çekmektedir. Halkın tamamı Müslüman olan bu ülkede, maalesef okuma yazma oranı çok düşük seviyelerdedir.

Türkiye-Afganistan arasındaki ilişkiler tarihî günlerde kurulmuştur. Afganistan, 1920 yılında Ankara’da kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve hükûmetini ilk tanıyan ülkedir. Yeni Türkiye, ilk ittifak anlaşmasını Afganistan’la yapmıştır. Yurdumuz, Afganistan’ın bağımsızlığını tanıyan ikinci ülke olmuştur.

İlk Türk-Afgan ittifakı 1 Mart 1921’de Afgan heyeti ile Türk elçilik heyeti arasında Moskova’da imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre Türkiye, Afganistan’ın bağımsızlığını tanıyordu. Yine bu anlaşmaya göre, o büyük savaşa rağmen Türkiye, kültürel yardım çerçevesinde Afganistan’a öğretmen ve subaylar gönderecekti. Böylece, iki kardeş millet arasında mevcut manevi birlik ve resmî bir anlaşma şekline dönüşmüş oluyordu.

Atatürk, Emanullah Han ve onun şahsında Afgan milletine ilgi ve dostluk göstermiştir. 1 Mart 1921’de imzalanan Türk-Afgan Anlaşması sonrası 10 Haziran 1921 Cuma günü, Ankara’da Afganistan Elçiliğinin açılış töreninde, elçilik gönderine bayrağı bizzat Atatürk çekmek suretiyle Afganistan’a verdiği önemi ortaya koymuştur.

Tarih boyunca dostane ve sıcak ilişkileri bulunan Afganistan ve Türkiye, birbirlerinin kötü günlerinde daha çok yakınlaşmışlardır. Türkler kurtuluş savaşı verirken Afganistan, siyasi, diplomatik ve ekonomik yardımlarda bulunmuştur. Hatta çok sayıda Afganistanlı gencin yurdumuzun savunmasında atalarımızın safında yer aldığı ve şehit düştüğü bilinmektedir. Çanakkale Şehitler Anıtı’nda bulunan Mehmet-Afganistan Şehitlik Anıtı çok anlamlı olup iki milletin kardeşliğini ön plana çıkarmaktadır.

Tarım Bakanlığımız ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve  Ekonomik İşbirliği Protokolü, 6 Aralık 2004 tarihinde Antalya’da imzalanmıştır. Bu Protokol’le, tarım alanında çeşitli uygulamalar gündeme getirilmektedir.

Bölgede son yıllarda yaşanan sıkıntılar, iki ülke arasında yaşanan ilişkilerin gelişmesini engelleyememiştir. Bu ve benzeri anlaşmalarla iki ülke arasındaki dostluk ilişkilerin gelişmesini engelleyememiştir. Bu ve benzeri anlaşmalar iki ülke arasındaki dostluk ilişkilerinin daha da gelişmesine bir vesile olacaktır.

2006 yılı itibarıyla Afganistan-Türkiye dış ticaret değerlerine baktığımızda, ithalat yaklaşık 9 milyon Amerikan doları, ihracat 8 milyon Amerikan doları olmak üzere 17 milyon dolar seviyesinde, genel ticaret ise, ithalat 9,5 milyon dolar, ihracat 91 milyon dolar olmak üzere toplam 100 milyon dolar seviyesindedir. Görüldüğü üzere, toplam ithalat, ihracat çok düşük miktarlarda olmakla birlikte toplam ticaret dengesinde açık farkla lehimize bir durum söz konusu iken tarımsal ürün ithalatımız ihracatımızdan az da olsa yüksek seviyededir. Bu nedenle, iki ülke arasında tarım alanında gerçekleştirilecek iş birliğiyle, hem toplam ticaret hacminin dost iki ülkeye yakışan şekilde arttırılması hem de ithalat-ihracat dengesinin sağlanması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, iki ülke arasında olumlu yönde gelişen ilişkileri dikkate alarak, iki ülke arasındaki iş birliğini güçlendirmek ve genişletmek amacıyla ve tarım, gıda, sanayi, hayvancılık ve köy işleri alanlarında iş birliğinin geliştirilmesi için anlaşmış olmalarının, mevcut ticaret hacminin arzu edilen seviyeye taşınmasına katkı sağlayacağı tarafımızdan değerlendirilmektedir.

Bu anlaşmadan oluşan 5 maddelik kanun tasarısının, iki ülke tarihinin, az önce kısaca izah etmeye çalıştığım ölçüde, daha gelişmiş ve teferruatlı olarak ele alıp kanun yapmanın iki kardeş ülkenin geçmişine daha çok yakışacağına inandığımı belirtmek isterim. İki ülke arasındaki ortak değerler ve müşterek geçmişimiz, geçtiğimiz yıllarda Afgan halkının huzuru ve modern demokrasinin yerleşip kökleşmesi ve barışın temini için yeni çalışmaları ortaya çıkarmıştır.

İnsanlığın ortak değerleri ve uluslararası terörizmin önlenmesi amacıyla oluşturulan uluslararası askerî güçte ilk andan itibaren görev alan Türk askeri kardeş Afgan halkının yanında olmuş ve bölgede cansiparane görev yapmıştır. Kardeş ülke Afganistan’ın huzur, esenliği ve kalkınması için Afganistan’da görev alan başta kahraman Mehmetçiğimiz, askerlerimiz olmak üzere tüm yurttaşlarımızı buradan saygıyla selamlıyorum. Bu vesileyle, Türkiye’nin, uluslararası terörizmle mücadele konusunda üzerine düşen görevi büyük bir duyarlılıkla yaparken, kendisine yönelik terör faaliyetlerinin önlenmesinde özgür dünyadan anlayış ve ortak çalışma kararlılığını bugün bile göremediğini dikkatlerinize sunmak isterim. Bu kadar önemli ve sınanmış bir dostluğun söz konusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin her alanda zenginleştirilmesi tarihî bir görev olarak görülmelidir. Şüphesiz bugüne kadar iki ülke arasında ciddi mesafeler alınmıştır, ancak bu ilişkilere yeni bir ivme katılması karşılıklı fayda zemininde tarihî dostluğumuzu daha da pekiştirecektir.

Tarım alanında olduğu gibi, dostluğumuzu kuvvetlendirecek diğer alanlarda da düzenlemelerin süratle yapılmasını temenni ediyor, bu kanun tasarısına olumlu oy vereceğimizi ifade ederken, yüce heyetinize en derin saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Orhan.

CHP Grubu adına Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt Bey söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Öğüt. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakika Sayın Öğüt.

CHP GRUBU ADINA ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, sözlerime başlamadan önce Güneydoğu’da şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, vatanımıza da başsağlığı diliyorum.

Bundan önce bir açıklama yapacağım değerli arkadaşlar: Biraz önce gündem dışı konuşan bir arkadaşımız “Muhalefet hizmet hırsızlığı yapıyor, soru önergeleriyle hizmete sahip çıkıyor.” diye bu kürsüden konuştu. Bu yüce Mecliste, yüce çatının altında böyle seviyesiz konuşmaya ben muhatap olmayacağım, ama bir şeyi hatırlatacağım: Ben, geçen dönem burada milletvekiliydim; en çok soru veren milletvekillerinden birisiydim, biliyorsunuz. Niye? Çünkü, bölgem göç vermiş, yoksulluk var; bu çerçevede ben soru önergelerimi verdim, bölgeme hizmet için de hükûmetten yatırım götürmeye çalıştım. Ama, ancak, o dönem değerli arkadaşımız, diğer partilerin parti parti kapılarını dolaşarak kendini aday yapmak isterken, Sayın Başbakana da demediği lafı bırakmıyordu. Onun belgesini de ben daha sonra getirip bu yüce Mecliste dağıtacağım. Ama, şunu söyleyeyim: Bu çatı altında, seviyeli, ülkemize, bölgemize yatırımları yapabilecek, çalışmaları yapabilecek bir ortam yaratmamız lazım. Bu devlet bizim, bu Hükûmet bizim, Başbakan da bizim; Başbakanı da seviyoruz, bakanları da seviyoruz, Hükûmeti de seviyoruz, Meclisi de seviyoruz, Türkiye’yi de seviyoruz. Biz bir bütünüz, ama siyasi partilerimiz ayrı olabilir. Ama, birbirimizi bu şekil rencide edecek şekilde bu yüce Mecliste biz bunu böyle dersek, bizim taraftarlarımız kahvehanede birbirleriyle kavga ederler. Bu yakışmıyor, bunu belirtmek istiyorum.

SAFFET KAYA (Ardahan) - Başkan, söz istiyorum.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Efendim, Afganistan’a  gelince: Afganistan, resmî adıyla Afganistan İslam Cumhuriyeti Asya’da denize sınırı olmayan bir ülkedir. Orta Asya’da bulunur, ama etnik ve kültürel bağlarından dolayı bazı kaynaklar tarafından Orta Doğu’da kabul edilir. Doğu ve güneyde Pakistan, batıda İran, kuzeyde Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlar, batı ve doğu arasındaki yolların kesişme noktasında bulunan Afganistan, bir etnik grup ve kültürler mozaiğidir. Ticaretin merkez noktalarından birinde olan Afganistan, stratejik konumu nedeniyle  tarih boyunca İranlılar, Yunanlılar, Araplar, Türkler, Moğollar, İngilizler ve Sovyetler gibi çeşitli ulusların istilasına uğramıştır.

Ekonomiye genel bakış: Afganistan kara ile çevrili bir ülkedir, ekonomisi tarıma ve hayvancılığa -koyun ve keçi yetiştirmeye- bağlıdır. İş gücü: 15 milyon. (2004 verileri) Sektörlere göre işgücü dağılımı: Tarım yüzde 80, endüstri yüzde 10, hizmet yüzde 10. (2004 verileri) Endüstri: Küçük çapta tekstil, sabun, mobilya, ayakkabı, gübre, çimento; el yapımı halıIar; doğal gaz, yağ, kömür, bakır işletmeleri. Elektrik üretimi: 905 milyon kwh. (2003 tahmini) Elektrik tüketimi: 1.042 milyar kwh. (2003 tahmini) Elektrik ihracatı: O kwh. (2001 tahmini) Elektrik ithalatı: 200 milyon kwh. (2003) Tarım ve hayvancılık ürünleri: Haşhaş, buğday, meyveler, fındık; yün, deri. İhracat tutarı: 471 milyon dolar. (2005 verileri) İhracat ürünleri: Haşhaş, meyve ve fındık, el yapımı halıIar, yün, pamuk, deri, değerli taş ve mücevherler. İhracat ortakları: Pakistan, İran, Almanya, Hindistan, Birleşmiş Krallıklar, Belçika, Lüksemburg, Çek Cumhuriyeti. İthalat tutarı: 3,87 milyar dolar. (2005 verileri) İthalat ürünleri: Yabancı sermaye, yiyecek ve petrol ürünleri, çok sayıda tüketim malı. İthalat ortakları: Pakistan, İran, Japonya, Singapur, Hindistan, Güney Kore, Almanya. Dış borç tutarı: 8 milyar dolar. (2004 verileri) Para birimi: Afgani. (AFA) Para birimi kodu: AFA. Mali yıl: 21 Mart - 20 Mart. ABD operasyonunun ardından dünya gündemine oturan Afganistan'da, açlık sorununun çözümüne katkı sağlayacak olan hayvan ıslahının Türkiye tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Afganistan'da uzun yıllardır süren savaş ortamı nedeniyle bozulmuş olan hayvan ırkı, Tarım Bakanlığının hazırladığı ve 300 bin dolarlık maliyetini de karşılayacağı Afganistan Yerli Sığır Irklarının Suni Tohumlama ile Islahı Projesi’yle yeniden hayat bulacak.

Eski Bakanımız, eski Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp, Ekonomik İşbirliği Teşkilatının Pakistan'daki toplantısında Afganistan Tarım Bakanıyla, projenin gerçekleştirilmesi için görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerde, suni tohumlama, çiftçiye eğitim programları uygulandı.

Suni Tohumlama:

Projeye göre, Afganistan’daki 4-5 milyon büyükbaş hayvan varlığının çoğunluğunu düşük verimli ırklar, az oranda da kültür ve melez ırkları oluşturuyor. Ülkede suni tohumlama uygulamasının olmaması, uzun süren savaş ortamında akrabalı yetiştirmenin öne çıkması nedeniyle oluşan zarar, Türk Tarım Bakanlığının suni tohumlamayı gerçekleştirmesiyle son bulabilir.

Çiftçiye Eğitim:

Tarım Bakanlığı, suni tohumlama malzemelerini Afganistan’a hibe olarak verecek. Personel ve eğitim desteği de sağlayacak olan Bakanlık, projeyi öncelikli olarak devlet çiftliklerinde ve halk elindeki hayvanlarda yürütecek. Gerekirse, uygulamada, gebe olmayan hayvanlarda hormon kullanılarak, senkronizasyon metoduyla suni tohumlamalar yapılacak ve oluşturulacak her ekibin 1.500 baş hayvanda tohumlama yapması hedeflenecek. Ayrıca, yetiştiricilere suni tohumlamanın öneminin anlatılması gerekmektedir.

Projenin Katkıları :

Proje sayesinde, suni tohumlama çalışmalarının başlangıcı ve ülke çapında yaygınlaştırılmasıyla birlikte yerli sığır ırklarının ıslahı sağlanacaktır. Genotipik iyileşmeye bağlı olarak hayvansal üretimdeki artış yetersiz beslenme nedenlerini bir nebze olsun ortadan kaldıracaktır. Hayvancılıktaki gelişmeler, entegre tesisler, yem, ambalaj gibi yan sektörlerin gelişimine, bu da istihdam artışına neden olacaktır. Ülkede kalıcı suni tohumlama organizasyonu kurulacak, bilimsel anlamda çiftçilik yapılması sağlanacaktır. Artan üretim ihracat olanağını yaratırken, ekonomiye artı katkı sağlanmış olacaktır.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; daha sonraki aşamalarda Türkiye Tarım Bakanlığının, Afganistan için hazırlayacağı projeler için şunlar eklenebilir:

Tohumluk üretim sisteminin Türk uzmanlarca kurulması, teknik elemanlar için çeşitli eğitim programları, YAYÇEP benzeri eğitim amaçlı parsel materyalin Afganistan için hazırlanması, su havzaları rehabilitasyon projeleri, ülkede yoğun olarak görülen su ve rüzgâr erozyonu ile çölleşmeyi önlemek için yeşil kuşak çalışması, en az iki bölgede Türkiye ile ortak üretim istasyonu kurulması, örnek köy oluşturulması, süt sığırcılığının yaygınlaştırılmasına yönelik alanların belirlenip süt ve süt ürünleri işleme ünitelerinin kurulması; süt, et, tavukçuluk ve gıda işleme-konserve için yatırım faaliyetlerinde bulunulması.

Taliban yönetiminin İslami gerekçelerle yasakladığı uyuşturucu ekiminin, ABD’nin Afganistan’a müdahalesinden sonra daha fazla artması dikkat çekmektedir.

Afganistan’da Türk Müteahhitlik Hizmetleri:

Rusya, Orta Asya ve Kafkasya’da büyük ve prestijli projelere imza atan Türk inşaat şirketleri, bu tecrübeleri sayesinde Afganistan’ın altyapısının inşasında önde gelen aktörler olmuşlardır. Tecrübelerini, ekipmanlarını, makine parklarını ve çalışanlarını Afganistan’a taşıyan firmalar, Afganistan’da yüklenici olarak birçok proje almışlardır.

Afganistan’daki Türk Yatırımları:

Türk girişimcileri, Afganistan’da faaliyet gösteren yabancı iş çevrelerinin başında gelmektedir. Resmî rakamlara göre, Afganistan’daki Türk yatırımı 120 milyar dolar tutarındadır. Türk şirketleri, konut, iş merkezi, çimento ve yapı malzemeleri projeleri başta olmak üzere birçok önemli proje gerçekleştirmişlerdir.

Değerli arkadaşlar, Türkiye’nin nüfusunun üçte 1’i köylüdür. Yani, 25 milyon köylü nüfusumuz var. Bu 25 milyon insanımızın yüzde 100’e yakını tarım ve hayvancılıkla geçinmektedir. Ancak, tarım ve hayvancılıkla geçinen köylümüz şu anda perişan bir durumdadır. Köylerdeki yoksulluk göçe zorlamış, büyük şehirlere yığılım olmuş ve bugün ürün eken insanların ürünü para etmez duruma gelmiştir. Bunun dışında, hayvancılık yapan insanlarımızın da hayvanları para etmez durumdadır.

Bu hayvancılıkla ilgili şunu söyleyeyim: Daha önce, ben, bu Mecliste de açıklama yapmıştım, daha önceki Tarım Bakanının nezdinde. Afganistan’dan Afgan öküzü, bu gördüğünüz resimdeki Afgan öküzü, yani hörgüçlü bu Afgan öküzü, Türkiye’ye kaçak yoluyla gelmekteydi ve ben bunu Kars’ta bularak bir çiftlikte resimledim.

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Öküz hangisi?

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Evet, size benziyor, doğru.

Bu nedenle, Afganistan öküzünün İran sınırından Türkiye’ye geldiği bir gerçektir. Ben, buradan, Hükûmete ve Sayın Başbakana ve sayın bakanlara sesleniyorum: Türkiye’de hayvancılığın gelişmesini istiyorsanız, kaçak hayvan ve kaçak eti durdurmamız lazım. Eğer kaçak hayvan ve kaçak et durmazsa, köylü bitiyor, köylümüz bitiyor. Bu nedenle, ben Hükûmetten rica ediyorum, buna derhâl tedbir alsın. Özellikle sınır illerimize gönderilen hayvan küpeleri sayısında çok artış var. Niye artış var? Çünkü, hayvan küpeleri sınır illerine gönderiliyor, oradan, sınırdan geçen kaçak hayvana küpeyi takıyorlar ve yerlileştiriyorlar. O nedenle, önümüzdeki yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle, yerli tüketicilerin, yani köylümüzün hayvanının para etmesi için, Hükûmetten rica ediyorum, tedbir alsın, kaçağı önlesin. Afganistan’la olan tarım ve hayvancılıkla ilgili ve ticari ilişkilerimiz de inşallah hayırlı olur. Hükûmetin de katkısını bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Öğüt.

SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Milletvekili.

SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkan, Hatibin konuşmasında “seviyesiz” ifadesi bir parlamentere yakışmayacak bir ifade olduğu için, müsaade ederseniz, İç Tüzük’ün yetkilerine dayanarak cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN - İç Tüzük’ün 69’uncu maddesine göre söz istiyorsunuz.

SAFFET KAYA (Ardahan) - Evet efendim.

BAŞKAN - Gerekçesi nedir?

SAFFET KAYA (Ardahan) - Gerekçesi, kayıtlarda da olduğu gibi Sayın Hatibin benimle ilgili “seviyesiz” ifadesi,  bir milletvekiline yakışmayacak bir ifade.

BAŞKAN - Size söz vereceğim ama yeni bir sataşmaya mahal bırakmamak üzere… Üç dakikalık söz veriyorum. 

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - İsim yok. İsim söylemedi efendim. İsim söylemiş mi? İsmi var mı?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - “Biraz önce konuşan hatip” dedi.

AHMET ERSİN (İzmir) - Niye söz veriyorsunuz Sayın Başkanım?

BAŞKAN  - Buyurun Sayın Kaya. (AK Parti sıralarından alkışlar)

VIII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

SAFFET KAYA (Ardahan) - Değerli arkadaşlar, burada, ibretle izlediğimiz ve bir milletvekilinin asla dile getirmeyeceği  “seviyesiz” diye bir milletvekiline hitap etmesi, hele kendi bölge milletvekiline hitap etmesi herkesin vicdanıyla, bizi izleyenlerin vicdanıyla değerlendirilecek bir olaydır. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Ancak, değerli arkadaşlarım, maalesef ki -bunları ben burada bu şekilde polemik meselesi yapmak istemedim- ben Ardahan’la ilgili görüştüğümde, Ardahan’a, bahsi geçen arkadaşımızın mesajları aynen böyle. “Tiflis demir yolu projesinin soru önergesini verdim, hayırlı olsun, gereğini yaptım.” ifadesiyle, Hükûmetin yaptıklarına sahip çıkması konusunda, haddi aşan, kastı aşan, bir muhalefeti kendini iktidar yerine taşıma konusunda maalesef siyasi ahlaktan uzak bir davranışı sergilediği için, burada ben Sayın Milletvekiline “hizmet hırsızlığı yapıyorsun.” dedim. “Bu, doğru bir ahlak değildir, siyasi bir ahlak değildir” ifadesiyle kendisine yaklaştım.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - “Hırsız” kelimesi doğru mu? Ayıp değil mi yani?

SAFFET KAYA (Devamla) - Ama Ardahan ilimizi Ermenistan’a bağlamak konusundaki tavrını geçen parlamentoda Ardahanlı unutmadı kesinlikle. (AK Parti sıralarından alkışlar)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bu ne demek ya!

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Böyle bir şey yok! Böyle bir şey yok! Tutanaklarda böyle bir şey yok!

SAFFET KAYA (Devamla) - Hiçbir milletvekili çıkıp da “Ardahan ilini Ermenistan’a bağlayacak” ifadesini burada kullanmamıştır. Bir milletvekili- maalesef, üzülerek söylüyorum- yüce Parlamentodaki bir milletvekili tuvalet yapmakla övünemez. Benim Ardahan’ımı istiskal edecek ve Ardahan’ı istiskal ederken de buraya, orada vatandaşımızın gerçekten hayati ihtiyaçlarını karşılayacak tezeği buraya getirip bireysel imaj oluşturmak adına, kendisi adına burada şov yapma hakkı asla ve asla doğru bir yaklaşım değildir.

K.  KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, ne oldu bu? Bu, sataşma değil mi şimdi?

SAFFET KAYA (Devamla) - Nedendir bu kesinlikle bilinmez ama, bir şekilde CHP’nin anlayışında, zihniyetinde, halka rağmen siyaset yapmak vardır. Üzülerek söylüyorum ki, bu arkadaşımız da burada bireysel bir kanaat oluşturmak adına, haddi aşarak, bir milletvekiline seviyesiz ifadelerde bulunmuştur. Bunu söylemesinden dolayı, kendisinin yüce Parlamentoda bir milletvekiline “seviyesiz” demesinden dolayı özür dilemesi gerekir kesinlikle.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sen de “hırsız” demekten dolayı özür dile.

SAFFET KAYA (Devamla) - Haddi aşmıştır.

Diğer şekliyle de, Ardahan ilimizde, efendim, üniversite yapılıyor, gazetelerde bir mesaj: “Ben Ensar Öğüt olarak Ardahan’da üniversiteyi yaptırdım, hayırlı olsun.” Böyle bir haddiniz olamaz. İktidar bu işi yapmıştır.

Yine tekrar…

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Kanun teklifi verdim. Hâlen de veriyorum. Kanun teklifi verdim. Senin var mı kanun teklifin? Ben 3 tane kanun teklifi verdim.

SAFFET KAYA (Devamla) - O kanun teklifini daha önce ben verdim. Sizin sayenizde çıkmaz o Sayın Öğüt, sizin sayenizde çıkmaz. Haddinizi bileceksiniz.

Hükûmet icraat yapar, Hükûmet icraatlarını muhalefet beğenmezse soru önergesi verir.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Hükûmet yapacak tabii.

SAFFET KAYA (Devamla) - Elbette ki soru önergesi vereceksiniz., elbette ki Hükûmetin eksiklerini gidere… Ama “Ben bu hizmetleri yaptım.” diyerek Ardahan halkına mesaj çekemezsiniz. Çekerseniz, ben de bu kürsüden sizi Ardahan halkına ve  Türkiye’ye, Parlamentoya şikâyet ederim. Buna da ben Saffet Kaya olarak izin vermem, onu da bilin  kesinlikle, onu da bilin.

Bir şekilde seksen bir ile üniversite yapan Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye’nin bir şansıdır. Benimle ilgili şöyle bir iddianız oldu maalesef...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ya, Sataşmayla ne alakası var Sayın Başkan?

SAFFET KAYA (Devamla) - Parti parti dolaştığımı söylediniz. Tam tersi, Adalet ve Kalkınma Partisinde siyaset yapmaktan şeref duyuyorum. 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kaya.           

SAFFET KAYA (Devamla) - Bu teklifi de bana yapan Adalet ve Kalkınma Partisidir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yani, bitti mi bu iş?

BAŞKAN - Konuşmanızı bitirir misiniz Sayın Kaya.

SAFFET KAYA (Devamla) - Ne mutlu ki bu ülkenin çok iyi kadrosu olan  Adalet ve Kalkınma Partisi var ve bunun memleket sevdası var,  memleket tutkusu olan Başbakanı Tayip Erdoğan var; onunla çalışmaktan şeref duyuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kaya.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan ) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Evet, Sayın Öğüt.

 ENSAR ÖĞÜT  (Ardahan) - Sayın Başkan, benim ismimi verdi ve sataşma var ve suçlama var. Bakın, “ hırsız” kelimesini arkadaşımız ifade etti.  “Bu hırsız kelimesi bu yüce çatıya yakışmıyor.” dedim.

SAFFET KAYA (Ardahan) - Hizmet hırsızı…

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Seviyeyi düşürüyor. Düşürüyor mu düşürmüyor mu? Hükûmet bizim değil mi? Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti başka birinin hükûmeti mi?

BAŞKAN - Sayın Öğüt, meramınız anlaşılmıştır, söz vermiyorum, teşekkür ederim, sağ olun.

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, madem söz verdiniz sataşmadan ötürü, arkadaşıma da söz vermeniz lazım.

K.  KEMAL ANADOL (İzmir) - Hayret bir şey ya!

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklİflerİ (Devam)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/280) (S. Sayısı: 7) (Devam)

BAŞKAN - Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

Türkİye Cumhurİyetİ  Hükümetİ İle Afganİstan İslam Cumhurİyetİ Hükümetİ Arasında Tarım Alanında Teknİk, Bİlİmsel ve Ekonomİk İŞBİRLİğİ Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Daİr

Kanun Tasarısı

MADDE 1- 6 Aralık 2004 tarihinde Antalya’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolü”nün onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen, CHP Grubu adına Enis Tütüncü.

Buyurun sayın Tütüncü.

Süreniz on dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 1’inci maddesi üzerinde grup adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum

Sayın Başkan, hoşgörünüze sığınarak, bu maddeyle ilgili görüşmelere geçmeden önce, gündem dışı konuşmada, tabii ki zamanı aşmış olmam nedeniyle, söylemem gereken bence son derece önemli bir açıklamayı yapamamıştım. Burada izninizle buna yeniden değinmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye’de 13’üncü yüzyılda başlamış olan Anadolu felsefesi ve bunun hümanizma anlayışı, daha sonra Osmanlı coğrafyasının belirli bir bölümünde egemen olmuş ve bir yaşam biçimine dönüşerek, bize göre Anadolu ve Rumeli İslamiyet yorumunu oluşturmuştur. Bu yorumda insan evrende yaratılmış en yüce varlık olarak görülmüştür ve insan öylesine yüce ve ulu sayılmıştır ki, neredeyse Tanrı sevgisiyle bir arada bütünleştirilerek bu dünyada insan yaşanmaya, Tanrı’yla birlikte en kutsal bir varlık olarak yaşanmaya çalışılmıştır.

Şimdi, şunu da söylemiştim: Şu ana kadar dünyada 100’ün  üzerinde İslamiyet yorumu yapılmış. Suudi Arabistan yorumu var, İran yorumu var, Pakistan yorumu var, Mısır yorumu var, yorumları var var var, 100’ün üzerinde. Bir yorum da Anadolu ve Rumeli İslamiyeti yorumu. Bu öylesine önemlidir ki, diğer yorumlarda Allah korkusu, Allah’tan çekinme anlayışı egemendir, bizde insan sevgisi ve Tanrı sevgisiyle bütünleştirilmiş bir insan sevgisi ön plandadır. İşte, Osmanlıda dahi laiklik anlayışı, yani, hiç kimsenin dinine, mezhebine, ırkına, inancına karışmama anlayışı ve saygısı, bu Anadolu felsefesinin hümanizma anlayışında yatmaktadır. Mevlânâ’nın deyişleri, Hacı Bektaş Veli’nin deyişleri, Yunus’un deyişleri, daha sonra Şeyh Edebali’nin, Şeyh Bedrettin’in söylemleri...

Değerli arkadaşlarım, bunun anlamını bilmemiz lazım. Ne yazık ki, böylesine muhteşem bir İslam yorumunu bin yıldan bu yana yaşayan bu topraklarda ılımlı İslam tartışmalarının yapılmasını anlamak mümkün değildir. Yani, o zaman şu soru gündeme gelir: Yani, bin yıldan bu yana bu topraklarda yaşayan insanlar -bize göre ve bana göre- İslamiyet’in en yüce, en güzel yorumunu bir yaşam biçimine dönüştüren insanlar Müslüman değil idiler ya da Müslümanlığı tartışılır da şimdi ılımlı İslam tartışmalarıyla başka bir İslam anlayışına mı götürülecek? Son derece önemli bir konunun altını çizmek mecburiyetindeyim, çiziyorum.

Değerli arkadaşlar, bu yoruma, yani, Anadolu ve Rumeli İslamiyet yorumuna sahip çıkalım. Bu, Türkiye Müslümanlığıdır. Bu kutsal çatıyı bu yoruma borçluyuz, ulusal Kurtuluş Savaşı’nı kazanmış olmamızı bu yoruma borçluyuz. Az önce dediğim gibi, 1,5 milyar nüfuslu İslam âleminde ve elli iki İslam devletinde İslam ile demokrasiyi bağdaştıran, en iyi bağdaştıran tek ülke Türkiye ise, bu Anadolu felsefesinin şekillendirdiği Anadolu ve Rumeli İslamiyet yorumuna borçluyuz bunları; buna sahip çıkalım.

Bu çerçevede, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile…

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - “Türkiye Müslümanlığı” diye bir Müslümanlık olmaz.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - …Afgan İslam Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında…

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - “Türkiye Müslümanlığı” diye bir Müslümanlık olmaz.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Efendim, Sayın Başkan, geçen dönemde…

BAŞKAN  - Sayın Tütüncü, lütfen Genel Kurula hitap ediniz. Lütfen…

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Tamam.

Sayın Başkan, arkadaşımız çok önemli bir konuya değindiler. Daha doğrusu bana bir şey söyledi. Uygun görürseniz, ben, burada, ona cevap vermek isterim.

BAŞKAN - Hayır efendim. Lütfen konuya gelelim efendim.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Ama, uygun görmezseniz ben konuşmama devam etmek istiyorum.

BAŞKAN  - Konuşmanıza devam edin efendim. 

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Şu kadar söyleyeyim: Geçen sene Plan ve Bütçe Komisyonunda, bu konuda -geçen dönemde- yapmış olduğum konuşma üzerine, Devlet Bakanı Sayın Profesör Doktor Mehmet Aydın’ın yanıtını arkadaşımızın okumasını diliyorum. Aynı şekilde sataşmalar ve tartışmalar olmuştu ve Profesör Doktor Mehmet Aydın, o zaman, benim buna benzer konuşmamı onaylayan bir açıklama yapmıştı. Lütfen, zabıtlardan, benim ve Sayın Mehmet Aydın’ın bu konuşmasını alınız ve ondan sonra konuşunuz.

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Sayın Mehmet Aydın’ın böyle bir konuşma yapmış olması bunun doğru olduğunu göstermez.

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, lütfen…. Başka yerde şey yaparsınız.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada, tabii, özgür kürsü…

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Söz aldığınız konu üzerinde konuşun, yanlış şeyler söylemeyin. 

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu kürsüde her şey tartışılır. Eğer, bu tartışmalara katılmayan arkadaşlarımız varsa, bu özgür kürsüde kullanır ve düşüncelerini, hem yüce Meclisle hem yüce halkımızda paylaşır. Böyle laf atarak bir konuşma üslubuna karşı olduğumu bir daha dikkatlerinize sunuyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen yine de bir düşün.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomik ve siyasi ilişkilerle ilgili geçmişe baktığımızda, Afganistan’la Türkiye’nin, Kurtuluş Savaşı döneminde bir ittifak anlaşması imzaladığını görüyoruz. Yani, Cumhuriyet kurulmadan önce, 1 Mart 1921’de, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti -cumhuriyet kurulmadan önce- dost Afganistan’la bir ittifak anlaşması yapmış 1 Mart 1921’de. Böylesine eski ve köklü, cumhuriyet döneminde ilişkilerimizin olduğu bir ülkeyle ilgili bir ekonomik iş birliği anlaşmasını imzalayacağız.

Değerli arkadaşlarım, bu anlaşmaya ışık tutması açısından, Türkiye ile Afganistan’ın ticari ve ekonomik ilişkilerinin altyapısına bakmak gerekiyor. Yasal altyapı acaba hangi konumda, hangi durumda? Yasal altyapıya baktığımızda, 18/5/1969’da eşya ve yolcuların ülkeleri üzerinden transit nakliyatına ve iki ülke arasında nakliyata mütedair bir anlaşmayı görüyoruz. 1975 yılında bir ticaret anlaşması yapılmış, 1976 yılında Ekonomik ve Teknik İş Birliği Anlaşması, Ticaret ve Ekonomik İş Birliği Anlaşması 2004 yılında yapılmış ve yine 2004 yılında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması yapılmış ve 2005 yılında da TürkiyeAfganistan Birinci Dönem KEK Toplantısı (Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı) yapılmış. Yani, yasal altyapının oldukça elverişli olduğu görülüyor.

Ancak, temel ekonomik göstergelere baktığımızda, kişi başına millî gelirin son derece düşük düzeyde olduğunu tespit ediyoruz. 240 dolar, 2005 yılı rakamını tespit ettik. 240 dolar kişi başına millî gelire sahip bir ülkeyle ticaret anlaşması yapacağız. Bizim dış ticaret hacmine baktığımızda, daha doğrusu Afganistan’ın dış ticaretinde, dış ticaret hacminde Türkiye’nin hangi oranda etkili olduğuna baktığımızda, ihracatta çok düşük bir paya sahip olduğumuzu görüyoruz, ithalat da hemen hemen sıfır. Bu, tabii bu anlaşmanın önemini vurguluyor.  Burada biz, tarım, gıda, sanayi, hayvancılık ve köy işleri alanlarında işbirliğini güçlendirmenin ötesinde, bu dünyaya başka alanlarda da açılmamızın doğru olacağı anlaşılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tütüncü, teşekkür ederim.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Bir dakika var mı Sayın Başkan?

BAŞKAN  - Konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Tamam efendim, tamamlıyorum.

Elimizdeki ihracat rakamlarımıza baktığımızda, biz zaten o piyasaya prefabrik yapılarda, diğer elektrik iletkenlerinde, dizel, yarı dizel motorlu taşıtlarda girmişiz, demir çelikten diğer inşaat aksamında girmişiz, birçok konuda girmişiz. Tabii ki, bizim tarım ve hayvancılık konusundaki birikimimizin, o ülkeye, o ülkenin refah ve mutluluğu için aktarılması son derece önemlidir. Ama, bunun ötesinde, bu ülkenin sanayileşmesini hızlandıracak, katma değerini daha yükseltecek bazı alanlarda da Türkiye’nin sorumluluk üstlenmesinin gerekli olduğuna inanıyorum.

Bu maddeye ve bu yasa tasarısına görüşümüz olumludur.

Hepinizi, tekrar, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN  - Teşekkürler Sayın Tütüncü.

Madde üzerinde başka söz isteği? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN  - Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN  - Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Maddeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için beş dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma  rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN  - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı :         295

Kabul                       :         295 (x)

Bu durumda, tasarı kabul edilmiştir. Hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3’üncü sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

3.- Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/282) (S. Sayısı: 8) (x)

BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Komisyon Raporu 8 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?

AK Parti Grubu adına Çankırı Milletvekili Sayın Suat Kınıklıoğlu.

Buyurun Sayın Kınıklıoğlu. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA SUAT KINIKLIOĞLU (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı arasında iş birliği konusunda protokol hakkında AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı arasında iş birliği konusunda protokol 24 Aralık 2004 tarihinde Saraybosna’da her iki adalet bakanları tarafından imzalanmıştır.

Söz konusu protokol iki ülkenin adli ve hukuki konularda birbirlerinin bilgi ve deneyimlerinden yararlanmaları ve bu sayede aralarında adli iş birliğini geliştirmek amacıyla hazırlanmıştır.

Protokol 10 maddeden oluşmaktadır.

Protokol, iki ülke adalet bakanlıklarının birbirlerine kanun tasarılarının hazırlanması ve kanunların uygulanmasıyla ilgili hususlarda bilgi verilmesini, adli makamların örgütlenme ve çalışmalarıyla ilgili deneyimlerini iletmesini öngörmektedir.

Hâkimler ve yardımcı adalet personelinin eğitiminin karşılıklı olarak desteklenmesi, her iki taraf için yararlı diğer hukuki ve adli konularda iş birliğinin gerçekleştirilmesini kapsamaktadır.

Bu iş birliğinin sağlanması için taraflar uzman veya çalışma grupları oluşturabilecekleri gibi, adli makamları arasında doğrudan temas ve deneyim değişiminin koşullarını sağlayacaklar, ayrıca, yararlı bulunan konularda bilimsel temaslar ve seminerler düzenleyeceklerdir.

AK Parti Grubu olarak bu protokolün onaylanması lehinde oy kullanacağımızı ifade ediyor, protokolün ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Milletvekili.

CHP Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam.

Buyurun Sayın Susam.

Süreniz yirmi dakikadır.

CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Şahsım ve Grubum adına huzurlarınızı saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce de, ulusumuzu derin bir yasa boğan bir hafta içerisinde yaşanan terör olayları nedeniyle tüm hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, ulusumuzun tümüne başsağlığı diliyorum. Terörle ilgili atılması gereken adımların kısa sürede atılarak ulusumuzun bir an önce barışa ve huzura kavuşması konusunda tüm yetkilileri de göreve davet ediyorum.

Türkiye ile Bosna-Hersek arasındaki dostluk ve kardeşlik ilişkileri çok uzun bir geçmişe dayalıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1463 yılında Balkanlarda Bosna’ya gitmesiyle birlikte Boşnaklar Osmanlı idaresi altında Müslümanlığı seçmişler ve Balkanlarda çok önemli bir şekilde Osmanlı’nın izleri yaşanmış, uzun yıllar, burada, Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altında Boşnaklar hem Müslümanlığın hem de Osmanlılarla iş birliğinin çok güzel örneklerini vermişlerdir. Balkanlara gittiğinizde kendinizi bir Anadolu kasabasında hissetmeniz mümkündür. Bu anlamıyla, Bosna-Hersek’le ülkemiz arasında yapılacak iş birliğinin çok önemi vardır. Özellikle, ülkemizde yaşayan Boşnak vatandaşlarımızın bu ekonomik iş birliğini geliştirmeleri noktasında önemli çalışmaları ve önemli katkıları vardır.

Bosna-Hersek, son dönemde, Yugoslavya’dan ayrıldıktan sonra çok önemli bir savaşı, iç savaşı yaşamıştır. Yaşadığı iç savaşta, Avrupa’nın göbeğinde bir katliamı yaşayan Boşnaklar, dünyanın gözü önünde, Avrupa demokrasisinin gözü önünde kendi kaderlerine terk edilmiş, başta Türk ulusunun tüm bireyleri olmak üzere, tüm Türk vatandaşları Boşnaklara sahip çıkmışlardır. Başta Sayın Genel Başkanımız olmak üzere birçok siyasetçimiz, Boşnaklarla dayanışma içerisinde olmak için orada bulunmuşlardır. Daha sonra yapılan barış anlaşmasıyla üçlü bir yapı kurulmuş; Bosna-Hersek ve Sırp Cumhuriyeti’yle birlikte özerk, küçük bir bağımsız bölge bugün bir devlet çatısı altında yaşamını devam ettirmektedir.

Bosna-Hersek’te idari yapılanma ve adli yapılanmayla ilgili olarak şu an kurulmuş olan Bakanlar Kurulu Boşnaklardan ve Sırplardan oluşmakta, eğer Boşnak bakan varsa yardımcıları yine Sırplardan oluşmakta. Böylece, bu bölgede ciddi şekilde bir yapılanma gevşek bir federasyon şeklinde devam etmektedir. Bu anlaşmayla ilgili olarak, Bosna- Hersek’in ekonomik durumunu da sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum.

1991 yılında bağımsızlığını kazanmış olan Bosna-Hersek, savaş döneminde ciddi bir yıkım yaşamış, tüm ekonomisi altüst olmuştur. Bu ekonomiyle, barıştan sonra dünyayla entegrasyon süresinde Türkiye Cumhuriyeti’yle yapılan ekonomik iş birliği anlaşması 2003 yılında gerçekleştirilmiş, bu anlaşmayla Bosna-Hersek ile Türkiye arasında ekonomik işbirliği hızla gelişmiştir. Bugün, toplam ticaret hacmi yaklaşık 200 milyon dolara ve Türkiye’nin yatırımı da yaklaşık 80 milyon dolar civarına çıkmıştır. Burada, konu Türkiye’nin Balkanlara ihracatıyla ilgili ve bunun adli altyapısının oluşturulmasıyla ilgili olduğu için bazı düşüncelerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum.

İki gündür, yüce Meclis çeşitli ülkelerle yapılan ekonomik iş birliği ve ticaret anlaşmalarını görüşüp onaylıyor. Bu anlaşmaların yapılması ve bu anlaşmaların onaylanması Türkiye’nin ihracatı açısından çok önemli bir çalışmadır. Muhakkak ki, grubumuz olarak da dünyayla ticaretin artırılması ve geliştirilmesi konusundaki çalışmaları önemsiyor ve bu konuda yapılacak her türlü çalışmaya katkı koymayı istiyoruz. Ancak, yapılan çalışmaların sadece bir anlaşmayla tamamlanmış olması yetmez. Bu ticaret anlaşmalarını hayata geçirecek, ticaret yapacak girişimcileri yaratmak Türkiye’nin en önemli konularından bir tanesidir. Maalesef, ülkemizde, bu konuda yeterli mesafenin alınmadığı çok açık bir gerçekliktir.

Değerli milletvekilleri, bugün, bu ülkelere ihracat yapabilecek kesimler büyük itibarla KOBİ’lerdir, çünkü bu ülkeler, özellikle Bosna-Hersek, mali yapısındaki zayıflık nedeniyle banka işlemlerinde çok ciddi şekilde sıkıntı çekmekte, oraya ihracat yapan girişimcilerimiz ve ihracatçılarımız para ödemelerinde ciddi bir sıkıntıyla karşılaşmaktadırlar. Bu anlamıyla, bizim girişimcilerimizin, Bosna-Hersek başta olmak üzere, iş birliği anlaşması imzaladığımız tüm bu ülkelerde ticareti geliştirebilmek için önce kendi KOBİ’lerimizin ticaret yapabilecek, ihracat yapabilecek potansiyellerini ve güçlerini güçlendirmemiz gerekir, ama bugün ülkemizde uygulanan ekonomik politika, maalesef ki, Türk sanayisini geriye götürmektedir. Dolar bazındaki bu düşüş, Türkiye’yi, sıcak parayı çeken bir ekonomiyle idare etme, Türkiye’yi bir ithalat cenneti hâline getirmiş ve Türkiye’de küçük ve orta boy işletmeler üretim yapamaz hâle gelmişlerdir. Bırakınız ihracat yapmayı, kendi ülkelerinde üretimi durdurup ithalatçı konuma geçen bir duruma gelmişlerdir. Hele, bu kesimlerin, ihracat için arge çalışmalarına, markalaşmaya, fuarcılığa ilişkin destekten yoksun olması, yeterli destek verilmemiş olması, ülkemizdeki KOBİ’lerin ihracattaki güçlerini ve potansiyellerini ciddi bir şekilde düşürmektedir. Bu anlamıyla, bizlerin, bu ticaret anlaşmasını onaylayan yüce Meclisin üyeleri olarak bu yasama döneminde, Parlamentonun KOBİ’lerle ilgili stratejisini ve politikasını yeni baştan gözden geçirmeye ihtiyacımız var.

Türkiye eğer ihracat yapacaksa bu ihracatı gerçekleştirecek en önemli güçler on tane büyük holding değildir. Türkiye’nin ihracatta iddialı olabilmesinin temelinde KOBİ’ler yatar. KOBİ’leri ihracatçı yapamıyorsanız Türkiye’nin ihracatının geleceği yok demektir. Onun için, bu anlaşmalarda, ihracatta büyük güç olmasını beklediğimiz KOBİ’lerin, Türkiye’de bir stratejiyle ihracatçı yapabilmek noktasında desteklere ihtiyacı vardır ama bugün uygulanan ekonomik politikada, bırakınız ihracatçı olmayı, üretimden vazgeçen konuma gelmiş olması, hepimizin üzerinde önemle düşünmesi gereken bir konudur.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, ülke pazarının önemli bir kısmı, ithal ürünlerle yabancı üreticilerin eline geçmektedir. Bugün, büyük mağazalardaki raflarda yabancı mal oranı yüzde 50’lere yaklaşmıştır. Bugün, ithalatla Türkiye’nin yaşadığı sıkıntı piyasada durgunluğu getirmektedir. İşte, bayramın önündeyiz, hepiniz, cumartesi, pazar, pazartesi günü seçim bölgelerinizdeydiniz. Esnaf kan ağlıyor, üretici kan ağlıyor, çekler ödenmiyor, piyasalarda durgunluk had safhada. Böyle bir ekonomik piyasada bizim birincil önceliğimiz, bu piyasayı canlandıracak ekonomik önlemleri almaktan geçer. Onun için, hep beraber bu politikayı hayata geçirmek bu Meclisin görevi olmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, onun için, bu Meclisin gündeminde, yeni bir KOBİ stratejisi… KOBİ’leri, hem üretimde teşvik eden hem de ihracata yönlendiren bir KOBİ politikasını hayata geçirip onları ihracatçı yapmalıyız. Aynı zamanda, bugün bu Meclise nasip olması gereken bir konunun da altını çizmek istiyorum. Türkiye, acımasız bir haksız rekabetle, küçük işletmelerini ve sanayisini yok etme durumundadır. Özellikle büyük mağazacılıkla, hipermarketlerin, özellikle de yabancı marketlerin, esnaf ve sanatkârı başta olmak üzere, Türk sanayisini yok ettiğini görmeliyiz ve bu Meclis, bununla ilgili olarak, bu piyasayı düzenleyecek yasal düzenlemeyi hep beraber çıkarmak zorundadır. Bunu, sizden, bu Parlamentodan -seçim döneminde de gördünüz ve dinlediniz- tüm esnaf ve sanatkârlarla sanayicilerimiz beklemektedir. Onun için, siyasi parti farkı gözetmeden, holdinglerin lobilerine aldırmadan, hepinizi bu yasayı çıkarmaya davet ediyorum. Bu konuda üzerinizde büyük bir vebalin olduğunu, eğer bu konuda adım atmazsak Türk sanayisinin ciddi bir şekilde darbe yiyeceğini hep beraber göreceğiz.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye’nin ihracatının artırılmasında, az önce de belirttiğim gibi, KOBİ’lerin çok önemli bir yeri vardır. KOBİ’ler, bugün, Türkiye’de, çok önemli olan işsizliği de önleyecek en önemli kaynaktır. Bugün, hepinizin telefonları günde on kere çalıyorsa, sekizi iş arayan insanlar içindir. Bunların bu ihtiyaçlarına cevap verebilmek için, ithalatı özendiren bir dış politika ve ekonomik politika değil, ihracatı özendiren, kendi ulusal sanayisini genişlettiren, KOBİ’lerini ihracatçı yapan ve onların istihdam etmesine imkân sağlayan bir politikayı uygulamak zorundayız.

Değerli arkadaşlarım, bunun için bu anlaşmalar önemli ama bu anlaşmaları hayata geçirecek KOBİ’leri desteklemek, onlarla ilgili ekonomik politikaları hayata geçirecek yasal düzenlemeleri yapmak önemli.

Değerli arkadaşlarım, bu anlayışla, bu anlaşmayı yürekten destekliyoruz. Bu anlaşmayla ilgili olarak, grubumuz adına, bu anlaşmaya gerekli desteği vereceğimizi belirtmek istiyorum. Bu protokolün onaylanmasıyla birlikte, Türkiye ve Bosna-Hersek arasındaki hukuki ve ticari alanlarda ilişkilerin daha da güçleneceğine inanıyorum. Ancak, en önemlisi, halkın nabzını elinde tutan, onların temsilcisi olan bu Parlamentonun Türk ekonomisini, Türk KOBİ’lerini, Türk esnaf sanatkârını geliştireceğine inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Susam.

Tasarının tümü üzerinde başka söz istemi? Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ADALET BAKANLIĞI İLE BOSNA-HERSEK ADALET

 BAKANLIĞI ARASINDA İŞBİRLİĞİ KONUSUNDA PROTOKOLÜN

ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- 24 Aralık 2004 tarihinde Saraybosna’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna-Hersek Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokol”ün onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN  - Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN  - Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma  rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Bosna Hersek Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı :          238

Kabul                       :          237

Ret                           :              1 (x)

Böylece tasarı  kanunlaşmıştır, hayırlı uğurlu olsun.

4’üncü sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Moğolistan Hükûmeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moğolistan Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/286) (S. Sayısı: 9) (xx)

BAŞKAN  - Komisyon?  Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu 9 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tümü üzerinde söz isteyen , AK Parti Grubu adına Mehmet Çerçi, Manisa Milletvekili.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)-  Konuşmayacağız Sayın Başkan.

BAŞKAN - MHP Grubu adına Süleyman Latif Yunusoğlu, Trabzon Milletvekili…

Konuşma yok.

Böylece, tümü üzerinde başka söz isteği olmadığından maddelerin oylamasına geçiyorum.

Maddelerin oylamasına geçilmesini kabul edenler… Kabul etmeyenler… Maddelerin oylamasına geçilmesi kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE MOĞOLİSTAN HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK ALANINDA İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1- 29 Kasım 2004 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moğolistan Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN  - Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen üç dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moğolistan Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı açık oylaması sonucu:

Kullanılan oy sayısı : 221

Kabul                        : 221 (x)

BAŞKAN  - Böylece, tasarı kabul edilmiştir, kanunlaşmıştır. Hayırlı uğurlu olsun.

5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 272 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/14) (S. Sayısı: 32)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gündemin 5’inci sırasına alınan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin birinci görüşmesi, alınan karar gereğince, 10 Ekim 2007 Çarşamba günü, yani yarın yapılacaktır.

Bilgilerinize arz olunur.

Gündemin 6’ncı sırasında yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Bitki Karantina ve Bitki Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Bitki Karantina ve Bitki Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/305) (S. Sayısı: 10)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 10 Ekim 2007 Çarşamba günü saat 12.00’de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 17.47

 

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.