DÖNEM
: 21 YASAMA
YILI : 4 T. B. M. M. TUTANAK DERGİSİ CİLT : 98 112 nci Birleşim 12 . 6 . 2002 Çarşamba İ
Ç İ N D E K İ L E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI
KONUŞMALAR 1.- Edirne Milletvekili Şadan Şimşek'in,
Ergene Nehrinde meydana gelen kirliliğe ilişkin gündemdışı konuşması ve Çevre
Bakanı Fevzi Aytekin'in cevabı 2.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya'nın,
Ardahan'da üniversite kurulmasına ve Ardahan İlinin sorunlarına ilişkin
gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı 3.- Şırnak Milletvekili Mehmet Salih
Yıldırım'ın, Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi kapsamında yapılan
uygulamaların son durumuna ilişkin gündemdışı konuşması B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1.- Konya Milletvekili Remzi Çetin ve 20
arkadaşının, demiryolu ulaşımındaki sorunların araştırılarak demiryollarının
geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/290) C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1.- Bazı milletvekillerinin izinli
sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1104) 2.- İstanbul Milletvekili Şadan Tuzcu'ya
ödenek ve yolluğunun verilebilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1105) 3.- Kütahya Milletvekili Ahmet Derin'e
ödenek ve yolluğunun verilebilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1106) IV.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1.- İzmir Milletvekili Rifat
Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili
Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan
Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449)
(S.Sayısı: 527) 2.- Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri
Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/744) (S. Sayısı: 786) 3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı: 557) 4.- Devlet Meteoroloji İşleri Genel
Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886) (S. Sayısı: 827) 5.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734
Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile
İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) V.- SORULAR
VE CEVAPLAR A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI 1.- Konya Milletvekili Teoman Rıza
Güneri'nin, esnaf ve sanatkârların ödedikleri vergilere ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/7215) 2.- Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun; Sinop'ta yürütülen projelere, Sinop ilindeki bazı köy hizmetlerine, İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mustafa
Yılmaz'ın cevabı (7/7303, 7327) 3.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in,
insansız hava aracı araştırma ve üretimiyle ilgili bir yerli firmayla anlaşma
yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin
Çakmakoğlu'nun cevabı (7/7387) 4.- Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in; Bosna'daki Birleşmiş Milletler
görevlileriyle ilgili bir gazetede çıkan habere, - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in; Son beş yılda yapılan bürokrat
atamalarına, İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Nejat
Arseven'in cevabı (7/7408, 7464) 5.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in,
son beş yılda yapılan müşavir atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nejat
Arseven'in cevabı (7/7418) 6.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in; Son beş yılda yapılan müşavir atamalarına, Son beş yılda yapılan bürokrat
atamalarına, İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Edip
Safder Gaydalı'nın cevabı (7/7419, 7469) 7.- Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış'ın, kamu yararına çalışan dernek ve vakıflara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Nejat Arseven'in cevabı (7/7502) 8.- Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış'ın; Nevşehir'in kanalizasyon arıtma tesisi
ihtiyacına, - Gaziantep Milletvekili Nurettin
Aktaş'ın; Fondan yapılan harcama ve yardımlar ile
soruşturma konusu olmuş ÇED raporlarına, İlişkin soruları ve Çevre Bakanı Fevzi
Aytekin'in cevabı (7/7504, 7510) 9.- Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in,
Başbakanın rahatsızlığı sonrası yapılan Hazine borçlanmasına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/7518) 10.- Rize Milletvekili Mehmet
Bekaroğlu'nun, ÇAY-KUR'da çalışan geçici işçilerin kadroya geçirilip
geçirilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın
cevabı (7/7576) 11.- Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'a bağlı köylerde yürütülen bazı projelere ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın cevabı (7/7589) 12.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi
Yanmaz'ın, GAP Bölgesinde basınçlı sulama sistemine geçilmesi ve çiftçilere su
kullanma tekniklerini içeren eğitim verilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (7/7595) I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak
üç oturum yaptı. Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın,
Kırıkkale-Hacılar'da kurulan enerji santralının çevre sağlığına etkilerine
ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı, İstanbul Milletvekili Cahit Savaş
Yazıcı'nın, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu personelinin sorunlarına
ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Hasan Gemici, Cevap verdi; Giresun Milletvekili Burhan Kara da
Kızılayın kuruluş yıldönümüne ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı. Hukukî ve Ticarî Konularda Yabancı Ülkelerde Delil Sağlanması Hakkında Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının geri gönderilmesine
ilişkin Başbakanlık tezkereleri okundu; Dışişleri Komisyonunda bulunan
tasarının hükümete geri verildiği bildirildi Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan: TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286,
2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı: 527) görüşmeleri, daha
önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri
Personeli Eğitim Merkezleri (1/744) (S. Sayısı: 786), Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair (1/777) (S. Sayısı: 557), Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/886) (S.
Sayısı: 827), Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, Ertelendi. Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) görüşmelerine devam
edilerek, 13 üncü maddesine kadar kabul
edildi. 12 Haziran 2002 Çarşamba günü, alınan
karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 20.10'da son verildi. Kamer Genç Başkanvekili
No. : 159 II. - GELEN KÂĞITLAR 12 . 6 . 2002 ÇARŞAMBA Meclis Araştırması Önergesi 1. - Konya Milletvekili
Remzi Çetin ve 20 arkadaşının, demiryolu ulaşımındaki sorunların araştırılarak
demiryollarının geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca
birMeclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/290) (Başkanlığa geliş
tarihi : 11.6.2002) BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 14.00 12 Haziran 2002 Çarşamba BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ KÂTİP ÜYELER: Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK
(Edirne) BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 112 nci Birleşimini açıyorum. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Sayın Başkan, toplantı yetersayısı yok. BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalara başlıyoruz. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Sayın Başkan, toplantı yetersayısının olmadığını ifade ettim... BAŞKAN - Efendim, nasıl
olsa, kanunlara geçince yoklama istiyorsunuz. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Nasıl böyle konuşabiliyorsunuz!.. BAŞKAN - Gündeme geçmeden
önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Yoklama istemek sizin yetkinizde değil herhalde... BAŞKAN - Neyse... Yani,
öyle bir karar verdim; yanlışsa, bir daha, düzeltiriz. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Düzeltmek böyle olmaz... Keyfî yer değil burası, babanın yeri de değil!.. Sizin
kadar bu işi istismar eden olmuyor... BAŞKAN - Gündemdışı ilk
söz, Ergene Nehrinin son durumuyla ilgili olarak söz isteyen Edirne
Milletvekili Şadan Şimşek'e verilmiştir. Buyurun Sayın Şimşek.
(DSP sıralarından alkışlar) III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1.- Edirne
Milletvekili Şadan Şimşek'in Ergene Nehrinde meydana gelen kirliliğe ilişkin
gündemdışı konuşması ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'in cevabı ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre Koruma Haftası nedeniyle, Trakya
bölgemize sularıyla hayat veren Ergene Nehrimizdeki kirliliğin boyutlarını bir
kez daha ortaya koymak üzere söz almış bulunuyorum; öncelikle, Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım. Değerli milletvekilleri,
Ergene Nehri kıyısında bulunan Bayramlı Köyünde doğmuş bir kişi olarak,
milletvekili olduktan sonra, halkın hür iradesi olan bu kürsüden, Ergene
Nehriyle ilgili, bu ikinci konuşmamdır. Ergene Nehrimizin kirliliğine dikkati
çekmek için, Yüce Parlamentoya gelmeden önce de Trakya, Rumeli ve Balkan
dernekleri olarak, her platformda konuyu dile getiriyor, 1996 yılından beri
bölge insanıyla Ergene Nehrimizin kıyılarında toplantılar yapıyorduk. Diğer konuşmalarımda da
belirttiğim gibi, Ergene Nehrimiz, bölge çiftçilerimizin tarımsal amaçlı su
ihtiyaçlarını karşılayan çok önemli bir kaynağımızdır. 1985 yılından beri
Trakya yöresinde master plan olmaması, sanayileşme ve tarım alanlarının
birbirinden ayrılmaması, birtakım kişilerin rant peşinde olması, bugün çoğu
sanayi alanı olarak kullanılan birinci sınıf tarım topraklarının yok olmasına
neden olmuştur. Bugün, Ergene Nehrimiz, yerleşim birimlerinden evsel, sanayi
merkezlerinden endüstriyel, sağlık kuruluşlarından ise tıbbî atıklar nedeniyle
yoğun bir kirlenmeye maruz kalmaktadır. Ergenemiz, artık bir nehirden çok,
kanalizasyonu çağrıştırmaktadır. Bölge insanımızın ekonomisi tarıma dayalı
olduğundan, Ergene Nehriyle ilgili çalışmaların bir an önce tamamlanması
gerekmektedir. Değerli milletvekilleri,
ülkemizin önemli sorunlarından biri olan, bu zamana kadar bir önlem alınamayan
konular arasında çevre kirliliği de bulunmaktadır. Bölgemiz için önem arz eden
Ergene Nehrimizin temizlenmesi, insan ve çevre sağlığının yok edilmesine karşı
açılan onurlu bir savaştır. Bu bağlamda, akılcı ve gerçekçi yaklaşımlarla çözüm
aranması zorunludur. Bizler de, bölge milletvekilleri olarak, Ergene'nin
temizlenmesi için geçmiş dönemlerde yapılamayan çalışmalara başlamış
bulunuyoruz. Çevre Bakanımız Sayın
Fevzi Aytekin, Tekirdağ Milletvekili ve bölge insanı olması nedeniyle konuya
duyarlılık göstermiştir. Çevre Bakanlığınca, Ergene çevre düzeni planı
hazırlanması için Trakya Üniversitesiyle protokol yapılmış olup, kesin projeler
beklenmektedir. Ayrıca, hazırlanan Ergene
Havzası Atıksu ve Katı Atık Yönetim Projesiyle, yerleşim birimlerinden
kaynaklanan katı atıkların geri kazanılması için çalışmalar sürdürülmektedir.
Bu projenin tahmini bedeli 260 milyon dolar civarındadır. Finansman temini için
İspanyol Hükümeti ve Avrupa Yatırım Bankasına başvuruda bulunulmuş, olumlu
sonuçlar alınmıştır. Konu, Hazine Müsteşarlığına bildirilmiş, kesin projeler
hazırlanmaya başlanılmıştır. Ergene havzasındaki
mevcut çok sayıda sanayi kuruluşlarının tehlikeli atıkları da çevre ve halk
sağlığı açısından büyük tehlike oluşturmaktadır. Bu soruna çözüm bulmak için
bölgedeki sanayi atıklarının envanteri yapılmış, kurulması gereken tehlikeli
atık bertaraf tesislerinin sayıları ve nitelikleri belirlenmiştir. Bölgemizde oluşan evsel
katı atıklar, tehlikeli tıbbî ve özel nitelikli atıkların oluşumlarını
kaynağında azaltmak, atıkların bertarafı için tesis yapmak, yaptırmak,
işletmek, işletilmesini sağlamak amacıyla, Trakya Çevre Sorunları Hizmet
Birliği oluşturulmuştur. Birliğe yalnızca Kırklareli Belediyesi ve İl Özel
İdaresi katılmamıştır. Birçok belediye gibi Kırklareli Belediyesinin
kanalizasyon atıkları, dereler vasıtasıyla, Ergene Nehrimize ulaşmaktadır.
Ergenemizi kanalizasyon atıklarıyla kirleten belediyelerimizin bu oluşuma
katkıda bulunması kaçınılmaz bir zorunluluktur. Birlik tüzüğü onaylanmak
üzere Tekirdağ Valiliğince İçişleri Bakanlığına gönderilmiş olup, Tarım ve
Köyişleri Bakanımızın imzasını beklemektedir. Ergene Nehrimizin
kirliliğinden en çok etkilenen ilimiz, Edirne'dir. Uzunköprü, Meriç ve İpsala
İlçelerimizdeki çiftçilerimiz zor durumdadır. Aynı zamanda, Ergene'nin Meriç
İlçemizin Adasaranlı Köyünde birleştiği Meriç Nehri de kirlilikten nasibini
almıştır; bu da, kirliliğe uluslararası boyut kazandırmıştır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugünün küçüğü yarının büyüğü, geleceğin güvencesi olarak
gördüğümüz çocuklarımız eylem yapmaktadır. Geçtiğimiz pazar günü Lüleburgaz
İlçemizin Ovacık Köyünde "Ergenemi geri istiyorum" eylemiyle
seslerini bizlere duyurmaya çalışmışlardır. Sevgili çocuklarımızı bu
duyarlılıklarından dolayı kutluyorum. Bölgemiz için hayat
kaynağı olan Ergene Nehrimizin kirliliği, ovalarımızın yok olmasına neden
olmaktadır. Yıllardan beri kirliliğe önlem alınamaması nedeniyle bölge
insanımızın artık, sabrı ve ümidi tükenme noktasına gelmiştir. Belki, şu anda
yapılan çalışmalar geçmişte yapılmış olsaydı bugün gelinen nokta böyle
olmayacak; Ergenemizin verimli ovaları ekiliyor olacaktı. Bakanlarımızdan,
valilerimizden kirliliğin önlenmesi, fabrikaların yetersiz arıtmalarının
çalıştırılmasını istiyoruz. Bürokratlarımızın da daha seri bir şekilde kesin
projelerini tamamlayıp, kalıcı çalışmaların bir an önce başlatılması acilen
gereklidir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Toparlar mısınız
efendim; buyurun. ŞADAN ŞİMŞEK (Devamla) -
Bizler sanayie karşı değiliz; sadece,
çevreyi kirletmeyen, tarım topraklarını yok etmeyen sanayi istiyoruz. Tuz
Gölünde olduğu gibi Ergene Nehrimiz için de dışkaynaklar bulunarak
temizlenmesi, yöre ve bölge insanı açısından hayatî önem arz etmektedir.
Ergene'nin ve bölgemizin bu sorununa ulusal çözüm anlayışıyla yaklaşılmalıdır.
Sadece, Ergene Nehrinden doğrudan etkilenen kesimlerin değil, bu duruma
gelmesinde payı olanlar ile dolaylı olarak bu olumsuz etkiye maruz kalanların
da fedakârlık etmesi, ulusal ve evrensel anlamda insanî bir görevdir. Bu
nedenle, bölge insanımız onbeş yirmi yıl önceki berrak, toprağa hayat veren,
balık tuttuğu, yüzdüğü Ergenesini geri istiyor ve istiyoruz. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bölge insanımız ilk ürünü olan buğdayın, maliyet bedelleri
dikkate alınarak, alım fiyatının açıklanmasını beklemektedir. Aynı zamanda,
Toprak Mahsulleri Ofisinin ilk defa bu yıl yapılacak olan ürün borsalarındaki
alımlarında, piyasa koşullarını dikkate alarak çiftçimizin zarar görmemesi için
uygulayacağı alım politikalarını dikkatlice belirlemesi gerekmektedir. Bu duygu ve düşüncelerle,
eski Ergenemize kavuşmak ümidiyle Yüce Meclise saygılarımı sunarım. (DSP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Şimşek. Çevre Bakanı gündemdışı
konuşmaya cevap vereceklerdir. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Bursa) - Tarım Bakanı cevap versin, Tarım Bakanını da ilgilendiriyor. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan. ÇEVRE BAKANI FEVZİ
AYTEKİN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Edirne
Milletvekilimiz Sayın Şadan Şimşek'in gündemdışı konuşmasına yanıt vermek üzere
huzurlarınızdayım; hepinize saygılar sunuyorum. Değerli milletvekilleri,
Ergene havzasının, yani, Trakya'nın yıllardan beri sanayileşme konusunda
gösterdiği olumsuz gelişmeler neticesinde, Ergene Nehri, bu sanayi atıklarından
dolayı Trakyamızı kirletmektedir. Tabiî ki, birtakım
insanları suçlayarak, öncesini göstererek bir yere varmamız da mümkün değildir.
O yüzden, bize düşen, bugün biz ne yapıyoruz; onu anlatmamız lazım. Aksi
takdirde, daha ilerilere gidip, birilerine suç yüklemek, birilerini suçlamak yanlıştır;
bu, benim devlet adamlığı anlayışıma yakışmıyor. Bu vesileyle, Trakya'da,
Ergene havzasında yaptığımız çalışmalarla ilgili olarak kısaca bilgi vermek
istiyorum. Tabiî ki, vatandaşlarımız zamanında gitmişler, orada bir tarla
almışlar; tarlada imar olmadığı için, tarım amaçlı bina ruhsatı alıp,
binalarını yapmışlar, içlerine makinelerini koymak suretiyle de, ilgili
bakanlıklardan izin alıp, çalışmaya başlamışlar. Plansız, programsız... Belki
ruhsatı var; ama, tarım amaçlı ruhsat alan bu fabrikalarımızın zamanla belki
planları da yapılmış. Arıtmaları planlanmadığı için, sonradan ilaveler yapmak
suretiyle bu eksikliği de giderilmeye çalışılmış. Ancak, yeterli olmuş mu;
olamamış maalesef. O yüzden, Trakya'nın çevre düzeni planının yeniden
yapılmasıyla ilgili olarak Trakya Üniversitesiyle, ikibuçuk sene, hatta üç
seneye yakın bir süre önce, bir protokol yaptık. Maalesef, bu çevre düzeni
planını bugüne kadar alamadık. Tabiî ki, üniversitelerimizin aslî görevi
öğrenci yetiştirmektir; ama, bir bilimsel kuruluşa, Trakya'nın her tarafında
binası olan, öğrencisi olan bu bilimsel kuruluşa bu planı hazırlama işini,
nasıl olsa, Trakya'yı çok iyi biliyorlar ve dolayısıyla, en sağlıklı planı
yaparlar düşüncesiyle verdim. Yine de, yetiştirmeye çalışıyorlar; ama, hizmet
verirken, oraya hizmet götürürken, elinizde bir planınız yoksa, o yardımları
yapmanız veya hizmeti verebilmeniz, verebilme olanağını bulmanız maalesef
mümkün olmuyor. Onun için, biz de,
genelde denetimlere yönlendirdik. Denetimler neticesinde de, bazı
fabrikalarımızı, bu ekonomik krizi yaşarken, kapatmakla karşı karşıya kaldık.
Kapatmak sorunu çözüyor mu; hayır, o da çözmüyor maalesef. Onun için, idarî
yollara gitmeye başladık. Eksiğimiz var, belki fazlamız var; ama, insanları
zorlayarak, fabrikaların kapatılmasına da göz yummadık, kendilerine para cezası
vermek suretiyle, onları bu şekilde geçiştirdik; ancak, tabiî ki, bu arada,
Ergene havzasıyla ilgili olarak, durmadık; bir plan, proje yaptık. Bu projemiz
neticesinde... Özellikle, pazartesi günü Bakanlar Kuruluna getirdiğim,
Kütahya'dan İzmir'e kadar tüm belediyelerin katı atık ve kanalizasyon
tesislerinin yapılmasını içeren, Tuz Gölü ve Gediz Havzası Entegre Projeleri
için -İspanyol Hükümetinin vermiş olduğu kredi ki, Hazine de kabul etti- kredi
hazır. Önümüzdeki hafta da, İspanya Hükümetinin temsilcileri gelecek ve
Gediz'in bütün projelerinin önfizibilite çalışmalarını başlatacağız. Bunlar,
entegre projeler; yani, projenin içerisinde -daha önce de söyledim- enerji var,
gübre var, kültür var, turizm var, sulama var, tarım var... Bu entegre
projeleri yapamazsak, aldığımız paraları geri ödemek mecburiyetindeyiz; eğer,
bu yatırımları yaparken bir şey kazanamazsak, o zaman, Hazine geri ödemede
sıkıntı çekiyor. Onun içindir ki, yaptığımız entegre projeler... Tuz Gölünün
ihalesi yapıldı, o bitti. Şimdi... HASAN GÜLAY (Manisa) -
Manisa var. ÇEVRE BAKANI FEVZİ
AYTEKİN (Devamla) - Tabiî ki Manisa var. Manisa olağanüstü yararlanacak;
burada, bütün ilçeleri var, bütün belediyeleri var. MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) - Ulubat Gölü var. ÇEVRE BAKANI FEVZİ
AYTEKİN (Devamla) - Efendim, Ulubat, tabiî, ayrı... Şimdi, müsaade ederseniz
projelerimizi açıklamak istiyorum. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Bursa) - Proje nerede tıkandı? ÇEVRE BAKANI FEVZİ
AYTEKİN (Devamla) - Tıkanmadı; krediler şu an hazır. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Bursa) - Tarım Bakanı onay vermemiş. ÇEVRE BAKANI FEVZİ
AYTEKİN (Devamla) - Bakınız, pazartesi günü bunları Bakanlar Kuruluna
getirirken acil proje olarak getirdim. Arkadaşlar, 125 proje yaptık; bunun 2'sinin
kredisi çıktı; Karadeniz Bölgesi, Marmara Bölgesi Atık, Arıtma ve Katı Atık
Projeleri için 498 milyon dolar vermeyi Avrupa Yatırım Bankası kabul etti.
Yine, Avrupa Yatırım Bankası, Ergene Havzası Projesi için 260 milyon dolar
vermeyi kabul etti. Van Gölü Havzası Projesi için 55 milyon dolar...
Almanya'dan ilgililer geldi, Van Gölüne götürdük, inceleme yaptılar ve 70
milyon euro kredi vermeye karar verdiler, bunun da kararnamesi hazırlanıyor. Bu
projelerimizden Büyük Menderes Havzası Projesiyle, yine, İspanyollar
ilgileniyor, Fransızlar ilgileniyor. Gediz Havzası -az önce söyledim-
projesinin kredisi çıktı, onlarla ilgili görüşmelere önümüzdeki haftadan
itibaren başlıyoruz. Tabiî ki, Edirne
Milletvekilimizin bölgesi yalnız Ergene'den kirlenmiyor, Meriç'ten de
kirleniyor. Onun için, Bulgaristan ve Türkiye olarak -Dışişleri Bakanlığının da
bize görev vermesi suretiyle- ülkeler arasında yaptığımız üçlü görüşmelerde,
Meriç'in de Ergene ile birlikte projelendirilmesi ve Avrupa fonlarından
istifade edilmesi projelerinin çalışmalarına başladık. Ayrıca, Avrupa Yatırım
Bankası da, Ergene Havzasıyla ilgili 260 milyon dolarlık projemizi kabul etti;
ama, kararnameler... Biz yatırımcı bir
bakanlık değiliz, organizasyonu yapıyor ve bu paraları belediye birliklerine kullandırıyoruz,
belediyeler kullanıyor; ama, organizasyonu yapabilmek için mutlaka
kararnamelerin çıkarılması lazım; çünkü, yetki kargaşası var. O yüzden, Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcımız Sayın Devlet Bahçeli, gerekli talimatları
vermiştir, kararnameler şu an hazırlanıyor. İnşallah, bu kararnameler
çıktıktan sonra, acil olan 1 milyar 137 milyon dolar tutarındaki bu
projelerimizi gündeme getiririz. Bu krediler, 10 yıl ödemesiz, 30 yıl geri
ödemeli, binde 3 faizlidir. Herhalde, ülkemiz bunu da öder düşüncesiyle bu
çalışmaları yaptık. Bana bu açıklama
fırsatını veren Değerli Milletvekilim Sayın Şadan Şimşek'e teşekkür ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. Gündemdışı konuşma
cevaplandırılmıştır. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Bursa) - Sayın Başkan, Sayın Bakanımız tarafından burada çok güzel konular
dile getirildi; projeler hazırlanmış, ilgili devletler bulunmuş... Hepsi çok
güzel de, Sayın Bakanımız "kararnamelerde tıkanma var" diyor. Bunu
Bakanlar Kurulunda konuşsa da, bu kararnameler bir an evvel imzalansa, bu
yatırımlar yapılsa daha iyi olmaz mı? BAŞKAN - Tamam; ben de,
sizinle aynı temenni içindeyim. ÇEVRE BAKANI FEVZİ
AYTEKİN (Tekirdağ) - Sayın Başkanım, ben, bunu, Bakanlar Kurulunda dile
getirdim. BAŞKAN - Tamam; peki
efendim. İkinci gündemdışı söz,
Ardahan'da üniversite kurulması ve Ardahan'ın sorunlarıyla ilgili söz isteyen
Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kaya'ya verilmiştir efendim. Buyurun Sayın Kaya,
süreniz 5 dakika. (DYP sıralarından alkışlar) 2. - Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın Ardahan’da
üniversite kurulmasına ve Ardahan İlinin sorunlarına ilişkin gündemdışı
konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı SAFFET KAYA (Ardahan) -
Sayın Başkan çok teşekkür ediyorum. Yüce Parlamentomuza,
Serhat İlimiz Ardahan ile ilgili, 23.1.2001 tarihinde, üniversite kurulması
noktasında Yüce Heyete arzımız vardı ve muhalefetiyle iktidarıyla, Ardahan'da
üniversite kurulması konusunun Meclis gündemine taşınması aşamasında Yüce
Meclisimizin kabulü söz konusuydu. Yüce Meclise, ben, tekrar şükranlarımı arz
ederek konuşmama başlamak istiyorum; ancak, ne yazık ki, geçen bu uzun süreden
beri, 23.1.2001 tarihinden bugüne kadar, Ardahan'da üniversite kurulması
noktasında, Millî Eğitim Komisyonumuzda bu konu gündeme getirilmemiş,
gelmemiştir. Sayın Bakanımız
Ardahan'a, bal festivaline geldiğinde -kendilerine ve hükümete, buradan, yine
tekrar arz etmek istiyorum- Ardahan'ın üniversiteye giren öğrenci sayısının
sondan üçüncü olduğunu bir vesileyle arz etmiştik ve yine orada benim kendi
imkânlarımla yaptırdığım bir yüksekokul söz konusuydu. Kendilerine durumu arz
ettiğimizde, Ankara'ya döner dönmez Ardahan'ın sorunlarıyla ilgilenebileceğini
söylemişti; ama, görüyoruz ki, üniversitemizin değişik dallarının kurulması
noktasında, eğitim fakültelerinin kurulması noktasında veya komisyona havalesi
noktasında hiçbir hareketin olmadığını üzülerek burada ifade ediyorum ve Sayın
Bakanıma bal festivalinde verdiği sözü buradan hatırlatmak istiyorum. Umarım
ki, benden sonra yapacağı konuşmasında, Ardahanımıza müjde vermiş olacaktır. Çok değerli Heyete arz
etmek istediğim, serhat İlimiz Ardahanımızın sınır ticaretiyle ilgili konuyu
belki burada defalarca gündeme getirdim ve Anasol-M hükümetine seslendim.
Bölgemizin, gerçekten, kaderidir, makûs talihinin yenilmesidir. Sınır
ticaretini, Iğdır'da uyguladığınız statüyle, Ardahan İline eşdeğer olarak
lütfen getirin dedik; çünkü, ilimiz, doğunun, hatta Türkiye'nin en çok göç
veren illerinden birisi; kamu yatırımlarında, şu anda -bu hükümetin
beceriksizliğinden dolayı- en sonlarda yatırım alan il haline gelmiş durumda.
Bundan da ses yok. Maalesef, gözü kapalı, kulağı kapalı bir hükümet, bölgeyi
kaderiyle başbaşa bırakmış bir hükümet... Buradan defalarca söylesek de
hükümete herhangi bir şey anlatmamız mümkün olmamakla birlikte, yine, ben,
burada, tekrar Yüce Heyetinize ve hükümete özellikle sesleniyorum. Yine, Çıldırımızın Aktaş
kapısıyla ilgili kanun teklifim var burada ve bu kanun teklifimde diyorum ki:
"Aktaş kapısı bir an önce açılmalı, Türközü kapısı faaliyete
geçmeli." Ama, Aktaş kapısıyla ilgili hiçbir faaliyet yok, 1996 yılında,
yol yapımıyla ilgili gönderdiğimiz 250 milyar ödeneğimiz var, onun dışında
hiçbir faaliyet olmadığı çok açıktır. Başbakana defalarca söyledim, Dışişleri
Bakanına defalarca söyledim; sonuç alamadık. Doğrudur; sizin yapabileceğiniz
hiçbir şey olmadığı için de, inşallah, hükümete Doğru Yol kadroları geldiğinde
bunları yapacağız. (DYP sıralarından alkışlar) Yine, tekrar, Ardahan
İliyle ilgili serbest bölge kurulması noktasında bir teklifim var. Serbest
bölgenin, o bölgenin Ortaasya'yla, Kafkasya'yla bütünleşmesinde, ticarî okozyon
olması noktasında, bölgenin kaderine etki yapacağına inandığım için, bu kanun
teklifinin de Anasol-M hükümeti tarafından, mutlaka kale alınmasını, tekrar
Yüce Heyetiniz huzurunda arz ediyorum. Yine, bizim beldelerimiz
olan, Hasköy'e (Hoçâvan) 21 pare köy bağlıdır. Buranın ilçe olması noktasında
kanun teklifim var; sonuç alamadık. Köprülü Kasabamızla,
Beldemizle ilgili yine bir kanun teklifim var, ilçe olmasıyla ilgili. Ortakent
Kasabamızla ilgili, ilçe olması noktasında kanun teklifimiz var. Anasol-M hükümeti bu
memleketimizin güzel ili, serhat ili Ardahanımızın sorunlarına mutlaka sahip
çıkmak zorundadır. Üçbuçuk yıldan beri bölgemize, bölge tabiriyle bir çivi
çakılmadı. Şimdi, desteklemeyle
ilgili, dekarına 10 000 000 lira verdiğiniz köylümüze... Ardahan'dan 5 500
müracaat var; ancak, 3 000'i yararlanmış, diğer 2 500'ü yararlanamamış; Dünya
Bankası tarafından verilen krediden dolayı, verilen bu hak, maalesef yerine
getirilememiştir. 2 500 vatandaşımız, köylümüz, halen daha çözümsüzlük
noktasında olan bu yanlış politikalarınızın çözümünü beklemektedir ve ziraî
kredilerle ilgili, yine... Burada, esnafımızla ilgili verdiğim kanun teklifim
var; doğudaki esnafımız, gerçekten, vergisini ödeyememektedir, Bağ-Kur primini
yatıramamaktadır. Bununla ilgili verdiğim bir teklif var. Bunu da, eğer,
iktidar himmet buyurursa, Anasol-M hükümeti... Esnafımız gerçekten vergisini
ödeyememekte, Bağ-Kur priminden dolayı insanlarımız cezaevinde. Bu, çok açık ve
dolayısıyla, böyle bir kanun teklifimizi de kabul edebileceklerine inanıyorum. Yine, Kars-Tiflis
demiryolu projemiz var. Kars-Ardahan projemiz var. Organize sanayi projemiz
var, havalimanı var, Kura Nehri projemiz var... Bunların hiçbirine üçbuçuk
yıldan beri ödenek konulmadığını, buradan, yine tekrar Anasol-M hükümetinin
dikkatlerine sunuyorum. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Sayın Kaya,
lütfen, 1 dakikada toparlar mısınız. SAFFET KAYA (Devamla)-
Ama, maalesef ki, organize sanayi sitesine bakıyoruz; ödenek yok. Havalimanına
bakıyoruz, bakanımıza soru sormuşuz; bakanımız, çok az bir ödenekle
yapılmayacağını ifade etmiş. Kura Nehri projemiz, bölgemizin kaderiyle ilgili,
yine, 1996 yılında verdiğimiz bir proje; hayatiyete geçmemiş. Yine, Sayın Tarım
Bakanımıza söylediğimiz çok açık bir gerçek vardı: "Ziraî kredi borçlarının faizlerini affedin. Eğer, siz
affetmeyecekseniz, inşallah, biz geleceğiz, onları affedeceğiz" dedik;
ama, maalesef, görüyoruz ki, çiftçimizi yok eden, 1 000 000 çiftçimizin 400
000'ini icralık yapan bugünkü anlayış, çiftçimizi her geçen gün yok eder
durumdadır. Halkımız, bunları, mutlaka, çok yakinen görüyor, bu hükümetin
yanlış politikalarına, IMF'nin emrinde bu hükümete, halkımız, Ardahan, yaptığınız bu
yanlışları, kesinlikle unutmayacaktır. Tekrar söylüyorum; gerçekten, oksijen
çadırında olan bu hükümetin, bir an önce istifa etmesi zorunludur; çünkü, bu
hükümet, halkın desteğini yitirmiştir, halk, gerçekten, bu hükümete
güvenmemektedir. MUSTAFA GÜVEN KARAHAN
(Balıkesir) - Nereden biliyorsun?.. SAFFET KAYA (Devamla) -
Çiftçimizi, esnafımızı, gerçekten, yok eden, emeklimizi perişan eden bu
hükümetin, bir dakika durmadan, özür dileyerek istifa etmek gibi bir
zorunluluğu vardır. Bunu yapmak bir erdemdir. Ülkenin önünü açmak, gerçekten,
sizin, bugün tarihî bir sorumluluğunuzdur. Ülkenin önünü açın ve halktan özür
dilerek istifa edin; çünkü, ülkeyi yangın yerine çevirdiniz, memleketi perişan
ettiniz. Bu, kesinlikle, çok açık. O bakımdan, Sayın
Bakanımızın buraya çıkıp, geçmişte, bal festivalinde, benim serhat İlim
Ardahanımla ilgili verdiği sözü yerine getireceğini umuyorum, Ardahan halkının
beklentisi de bu minvaldedir. NESRİN ÜNAL (Antalya) -
Sayın Başkan, süre çok geçti. SAFFET KAYA (Devamla) -
Mutlaka, kısa bir zamanda, eğitim fakültelerinin kurulmasıyla ilgili, esnafımızın
vergi borcunun affedilmesiyle ilgili, hava limanıyla ilgili, barajla ilgili,
organize sanayi sitesinin kurulmasıyla ilgili, sınır ticaretiyle ilgili,
serbest bölge kurulmasıyla ilgili kanun tekliflerimize, ilçe olma noktasındaki
beldelerimize vereceği desteği, çok acilen, Ardahan adına, değerli hükümetten
bekliyoruz. Saygı sunuyorum. (DYP ve
AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kaya. Arkadaşlar, ben,
gündemdışı konuşma yapan bütün arkadaşlara bir veya iki dakika müsamaha
ediyorum. NİDAİ SEVEN (Ağrı) -
Sayın Başkan, İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre söz istiyorum. BAŞKAN - Buyurun, Sayın
Seven. Çok kısa... NİDAİ SEVEN (Ağrı) -
Sayın Başkanım, teşekkür ederim. Gerçekten, konu çok
önemli, yani, üniversiteler konusunda değerlendirmeye gireceğim. Tabiî,
yıllardan beri gelmiş geçmiş hükümetler her zaman için, seçmene selam
vermişler. Bu selam olayı, doğru bir olay değildir, günübirlik politika doğru
bir olay değildir; ama, Ağrı Milletvekili olarak, Ermeni diasporasına cevap... SAFFET KAYA (Ardahan) -
Sayın Başkan, niye bana cevap veriyor?! BAŞKAN - Bir dakika
efendim... Bir dakika... NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Ağrı
Milletvekili olarak... RAMAZAN GÜL (Isparta) -
Sayın Başkan, niye buna cevap veriyor? BAŞKAN - Efendim, rica
ediyorum... Her milletvekilinin kısa bir açıklama hakkı var. Buyurun. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Ağrı
Milletvekili olarak, Ermeni diasporasının Ağrı Dağı üzerindeki siyasî
emellerine cevap vermek üzere, ben, gerekirse, kendi hayatımı bile ortaya
koymuştum. Yine de, sözümün arkasındayım. Onun için, 57 nci hükümet nezdinde
yapılan çalışmalar esnasında, Sayın Başbakan, Başbakan Yardımcıları ve Millî
Eğitim Bakanımızın -şu anda burada yapacağı konuşmadan da anlaşılacağı üzere-
üniversitelerle ilgili bir paket programın olduğu ve... BAŞKAN - Efendim, o
zaman, hükümet cevap versin. NİDAİ SEVEN (Ağrı) -
Müsaade edin... Ben, görüşümü söylüyorum. BAŞKAN - Kısa bir şey
söyleyecektiniz canım!.. NİDAİ SEVEN (Ağrı) -
Sayın Başkanım, hemen bitiriyorum. Bu, üniversitesi olmayan
illerle birlikte, Ağrı Dağı Üniversitesinin kurulması, bütün illere öncülük
etmiştir. Ben, bu manada, Sayın Bakanımızın yapacağı açıklamayı da müjde olarak
değerlendiriyor, hepinize saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Değerli arkadaşlarım,
herkes de, şuradaki 550 milletvekili de kendi iline üniversite ister. Ama,
şimdi, birisine verip de, hepsine verirsek, o zaman, Meclis çalışmaz. Onun
için, rica ediyorum... Sayın Bakan, cevap
verecek misiniz? MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Evet efendim. BAŞKAN - Bizim de,
Tunceli'de idarî ve iktisadî bilimler fakültesi kurulması için beş sene önce
kanun çıktı, hâlâ uygulanmıyor. MEHMET ÖZYOL (Adıyaman) -
Sayın Başkan, bu lafı önceden söyleyecektiniz, şimdi söylüyorsunuz... NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Seni
de destekliyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun efendim.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok defa, Meclis
kürsüsünde veya kanunlar yapılırken, Bakan olarak, bu Mecliste, üniversiteler
hakkında neler düşündüğümüzü açıkladım. Sayın Saffet Kaya'nın, Sayın Nidai
Seven'in ve bu arada, Sayın Meclis Başkanvekilimizin de bir cümleyle katıldığı,
üniversitelerle ilgili konulara izin verirseniz kısaca cevap vermek istiyorum. Bir milletvekili, sadece
seçildiği yerin, o seçmenlerin milletvekili değil, ülkenin bütününün
milletvekilidir. O nedenle, ülkenin sorunlarına bakarken, bu çerçeveden bakmak
gerekir. Ülkenin üniversite ihtiyacını ve yükseköğrenimi yurdun dörtbir yanına
dengeli bir şekilde yayma konusunda hükümetin de çalışmalar yaptığını
bilmektesiniz. Bundan önceki açıklamalarımda belirttiğim gibi, üniversitesi
olmayan sadece Ardahan'ın veya Ağrı'nın değil, üniversitesi olmayan bütün
illerimizin üniversiteye kavuşması bizim de arzumuzdur; bu nedenle de,
çalışmalar başlatılmıştır. SAFFET KAYA (Ardahan) -
Komisyona gelmedi Sayın Bakan. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Birini öne, bir diğerini arkaya almak gibi bir
niyetimiz de yoktur. Bu çalışmalarda en son gelinen nokta ise şöyledir: Millî
Eğitim Komisyonunda, Sayın Ahat Andican'ın altkomisyon başkanlığı yaptığı bir
çalışmada, üniversite kurulmasının kıstasları belirlenmiştir. Millî Eğitim Komisyonunun
bu kıstaslarına göre, o ilde üniversite kurulması için, fizikî altyapının,
öğretim üyesi durumunun, kız ve erkek öğrenci yurtlarının, öğretmenlerin,
öğretim üyelerinin lojmanlarının, spor alanlarının, kütüphaneler ve diğer
ihtiyaçların belirlenmesi ve bunların karşılanması gereklidir. Bunu yaparken
de, geniş bir katılımla karar verilmesi şeklinde bir hazırlık vardır. Hükümet
olarak, biz de böyle düşünüyoruz. Bundan önce, başkanlığını
yaptığım YÖK Genel Kurulunda, Türkiye'de üniversitesi olmayan illerde kurulu
meslek yüksekokulları ve fakültelerin fizikî durumlarını, öğretim üyelerinin
kadro mevcut ve ihtiyaç durumlarını, lojman durumlarını, öğrenci yurtları
durumlarını gözden geçirdik. Bir sonraki yapacağımız; yani, temmuz ayının
başlangıcında yapacağımız YÖK Genel Kurulu toplantısında da, üniversitesi
olmayan illerin üniversiteye kavuşturulabilmesi için çalışmaların tamamlanıp,
genel kurula getirilmesini istedim. İlk yapılacak genel kurul toplantısında,
üniversitenin de görüşünü almak suretiyle, öğretim üyelerinin de görüşünü almak
suretiyle tasarıyı sevk edeceğiz. Ayrıca, bu ayın 28 ve 29'
unda Rektörler Kurulu İzmir'de toplanacak. İzmir'de yapacağımız bu toplantıda,
meslek yüksek okullarına sınavsız geçişle birlikte, üniversite kurulması
konusunu da görüşeceğiz. Ülkeyi uçurumun kenarına
getirenler, eğer, böyle, planlı, programlı, toplumu kucaklayan, toplumun
fikirlerini de alarak, oluşturarak çalışmalar yapsalardı, bugüne kadar, bu
ihtiyaçlar karşılanmış olurdu; ama, inanıyorum ki, hükümetimiz, bu ihtiyaçların
tamamını karşılayacaktır. Ben, Millî Eğitim Bakanı
olarak, Ardahan bal festivalinde verdiğim sözün arkasındayım. Ben, Ağrı için
verdiğim sözün arkasındayım. (DSP sıralarından alkışlar) SAFFET KAYA (Ardahan) -
Sayın Bakanım, bir faaliyet yok. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Ben, Gümüşhane için, bütün iller için verdiğim sözün
arkasındayım, hükümetimiz, verdiği sözün arkasındadır. SAFFET KAYA (Ardahan) -
İki yıldan beri ne yaptınız Sayın Bakan, söyleyin?! MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Bu kadar bilginin ârif olana yeteceğini düşünüyorum. SAFFET KAYA (Ardahan) -
İki yıl geçti Sayın Bakan, iki yıl... MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür eder, hepinize saygılar sunarım. (DSP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, aslında, beş
sene önce, Tunceli'ye iktisadî ve idarî bilimler fakültesi kurulması için kanun
çıktı, beş senedir uygulamıyorsunuz; kanunların çıkması da bir şeye yaramıyor. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Size ayrı cevap vereceğim. SAFFET KAYA (Ardahan) -
Sayın Başkan, iki yıl önce, Sayın Bakanın, Ardahan'da bal festivalinde sözü
var, bu sözünü kesinlikle yerine getirmiş değildir. BAŞKAN - "Sözümün
arkasında duracağım" diyor. SAFFET KAYA (Ardahan) -
Kaldı ki, başka bir şey daha var: Bu memleketi uçuruma sürükleyen Anasol-M
Hükümetinin ta kendisidir kesinlikle; tekrar söylüyorum, ta kendisidir. BAŞKAN - Peki efendim. Gündemdışı konuşma
cevaplandırılmıştır. ARMAĞAN YILMAZ (Uşak) -
Sayın Başkan... BAŞKAN - Rica ediyorum
arkadaşlar... Üçüncü gündemdışı söz,
köye geri dönüşün son durumu hakkında söz isteyen Şırnak Milletvekili Sayın
Salih Yıldırım'a verilmiştir. ARMAĞAN YILMAZ (Uşak) -
Sayın Başkan, Sayın Bakana sorabilir miyim, Uşak için verdiği sözün de
arkasında mı? BAŞKAN - Efendim,
arkadaşımız kürsüye geldi... Rica ediyorum... Buyurun Sayın Yıldırım. Süreniz 5 dakika. 3. - ŞırnakMilletvekili Mehmet Salih Yıldırım’ın Köye Dönüş
ve Rehabilitasyon Projesi kapsamında yapılan uygulamaların son durumuna ilişkin
gündemdışı konuşması MEHMET SALİH YILDIRIM
(Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Köye Geri Dönüş ve
Rehabilitasyon Projesi ile köykent projeleri hakkındaki duygularımı sizlerle
paylaşmak için söz aldım; bana bu olanağı sağlayan Değerli Başkana şükranlarımı
iletiyor, sizlere saygılarımı sunuyorum. Değerli milletvekilleri,
göç olgusunun, insanlık tarihi kadar eski olduğunu sizler de biliyorsunuz.
Şairlerimizin dizelerine konu olmuş bir olgudur göç. Göçün en çok uygulandığı,
uygulama alanı bulduğu yerlerden birinin de ülkemiz olduğunun altını çizmek
istiyorum. Hepinizin çok iyi bildiği
gibi, bundan 30-40 yıl öncesine kadar ülkenin kırsal alanında yaşayan
insanlarımızın oranının yüzde 53 olmasına karşın, bugün bu oran yüzde 34,9'dur.
Bu, çok anlamlıdır ve de çok hızlı bir göçün yaşandığının göstergesidir. Göçün çok değişik
nedenleri var, çok değişik sebepleri var. Buradan, 1985 yılından önceki göçün
nedenlerini çok detaylı olarak aktarmayacağım; ama, 1985 yılından bu yana,
bölgede, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde göçün çok önemli bir
nedeni var; o da, güvenliktir, terördür. Bu, toplam göç olgusunun yüzde
80-85'ine tekabül ediyor diye düşünüyoruz. Göçün diğer bir önemli
sebebi de, ekonominin, belki en az terör kadar etken faktör olmasıdır. 1985'ten
önceki süreçte en önemli faktör ekonomiydi; çünkü, bölge insanının geçim
kaynağını, ekonomik ve ticarî yaşamın esasını, hepinizin bildiği gibi, tarım
sektörü oluşturuyordu. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde iktisaden faal nüfusun
yüzde 63'ü, Doğu Anadolu Bölgesindeyse iktisaden faal nüfusun yüzde 79'u tarım
sektöründe çalışır; ama, bunun bir diğer özelliği daha var; tarım sektöründe
çalışan insanlarımızın yüzde 70'i yoksuldur. Hele hele, bunun üzerine
güvenlikle alakalı problemler de ilave olur ise, hele hele, bunun üzerine
bölgedeki adaletsiz gelir dağılımını ve toprak dağılımındaki adaletsizliği de
ilave ederseniz, insanlarımızın kırsal alanda kalmasını haklı kılacak hiçbir
neden bulamazsınız. Bölgedeki toprakların
yüzde 80'inin nüfusun yüzde 5'inin elinde olduğunu söylersem, bunun ne anlama
geldiğini hepiniz çok iyi bileceksiniz. Hele, terörden sonra hayvancılığın
bitme noktasına geldiğinin, bitkisel üretimin çok alt düzeylere geldiğinin de
altını çizmeme müsaade etmenizi istiyorum. Tabiî ki, kırsal alanın
çok önemli bir diğer sorunu da eğitsel yetersizliktir; yani, gerek fizikî
gerekse eğitmen kadrosu açısından kırsal alandaki yetersizlik insanlarımızın
göçüne neden olan temel olgulardan biriydi, biri olmaya da devam ediyor. Bir
diğer önemli nedenin de kan davaları olduğunu biliyorsunuz. Bir diğer önemli
neden de köyün iticiliği ve şehrin çekiciliğidir. Bütün bu olgular, bölgede
çok önemli sorun, sıkıntı yarattı ve de olanakları, imkânları zaten sınırlı
olan şehirleri köyleştirdi ve gelen insanlar sorunlarını buralara taşıdılar.
Başlangıçta üretken olan bu insanlar, bulundukları yerlerde, tüketici, sorunlu
ve potansiyel kusurlu insanlar konumuna geldiler, gittikleri yerlerin
sorunlarını da katladılar, katladılar... Bunun için, Köye Dönüş ve
Rehabilitasyon Projesi, tahmin ettiğinizden çok önemli. Neden mi çok önemli;
çünkü, bu, sosyal barışın ve toplumsal huzurun sağlanması için gerekli. Neden
mi çok önemli; çünkü, bu, bireye sorumluluk, devlete güven sağlaması açısından
çok önemli. Neden mi çok önemli; çünkü, bu, işsizliği azaltma açısından,
üretime katkı sağlama açısından çok önemli. Bu neden önemli; şehirlerin
sağlıksız büyümesinin önüne geçilmesi açısından çok önemli. Hepinizin çok iyi bildiği
gibi, 1 779'u köy olmak üzere, onbeş yıllık süreç içerisinde, doğu ve
güneydoğunun 12 ilinde, 55 000 hanede, 6 153 yerleşim biriminde, resmî
rakamlara göre 401 000; ama, gayriresmî rakamlara göre 1 500 000'in üzerinde
insan göçe maruz kaldı. Şimdi, bu insanların geri
dönüşüyle alakalı plan ve projelerin çok süratle yaşama geçmesi sağduyu sahibi
herkesin ortak dileği değil midir; tabiî ki dileğidir. Ancak, ne yazık ki,
bugüne kadar yapılan uygulamaların, bu gerçeklerin, bu sorunların karşılığı
olduğunu söylemek mümkün değildir. Hepinizin çok iyi bildiği
gibi, 1998 yılına kadar, göçün geriye dönüşüyle, rehabilitasyonla ilgili
rakamlar farklılık gösterse bile, en yüksek rakamın yüzde 6,5 olduğunu
belirtmek istiyorum. Sayın İçişleri Bakanımızın, 1999 ve 2002 yılları arasında,
487 yerleşim biriminde, 7 070 hanede 40 640 insanın köye geri dönüşünün
sağlandığını ifade ettiğini, bu rakamın da yüzde 8'e tekabül ettiğini
biliyorsunuz. Bütün bunları üst üste getirdiğiniz takdirde, köye geri dönüş
imkânı, olanağı sağlananların oranının yüzde 16 olduğunu göreceksiniz ve bu
sosyal, bu ekonomik politikalarla, köye geri dönüşün sağlanabilmesi için
geçmesi gerekli süre 42 yıl. Bunu, sağduyu sahibi hiç kimsenin içine
sindirmesi, sindirebilmesi mümkün değil. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Yıldırım,
lütfen toparlar mısınız. MEHMET SALİH YILDIRIM
(Devamla) - Özetlemeye çalışacağım Değerli Başkanım. Peki, neden bu sorunlar,
sıkıntılar yaşanıyor, neden böyle oluyor: Her şeyden önce, bu sorunların
arkasındaki siyasî otoritenin, sağlıklı, ilkeli ve kararlı olması gerekiyor.
Buradaki çokbaşlılığın ortadan kaldırılması gerekiyor. Ben, fazla detaya
girmeyeceğim, zamanım yok; ama, en az 7 kurum ve kuruluşun bu işle görevli
olduğunun altını çizmek istiyorum. Her şeyden önce, bu sorun ve sıkıntılarla
alakalı, takvim endeksli bir projenin hazırlanması gerekiyor ve bununla
birlikte kaynak sorununun çözümü gerekiyor. Bakınız, 1999 yılında
köye geri dönüş için ayrılan tahsisat, para 1,3 trilyondur, 2000 yılında bu
para 7,5 trilyondur, 2001 yılında 4,2 trilyon ve 2002 yılında ise tekrar 7,5
trilyondur. Bir noktaya daha
dikkatinizi çekeceğim. Bakın, bugün köykentle alakalı konu gündemde.
Köykentteki amaç nedir; birden fazla köyümüzün hizmetine sunulacak olan sosyal
ve ekonomik altyapıyı oluşturmaktır. Buna hayır diyecek, buna uygun değil
diyecek, sağduyu sahibi bir tek insan bulabilir misiniz; hayır... Ancak, Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, geriye dönüş için sıra bekleyen bu kadar
insan ve bu kadar boşaltılmış köy varken, önceliğin, evvela köy, ondan sonra
köykent olması gerektiğinin altını çizmek gerekiyor. Bakın, köykent projesi
için sağlanan kaynak ne kadar biliyor musunuz; 430 000 000 dolar. Çok güzel;
bunu sağlayanları da canı gönülden kutluyorum; ama, bu 430 000 000 doların 30
000 000 dolarının da köye geri dönüş için sağlanması, olması gerekendir. Bu
sorumluluk herkesindir, herkesin bu konuda dikkatini çekmeyi bir görev kabul
ediyorum. Değerli milletvekilleri,
sorun bizimdir, bu insanlar bizimdir, bu yükümlülük bizimdir. Bu yükümlülüğün
gereğini yerine getirmediğimiz zaman, bu sorumluluğu taşıyanları eleştirme
hakkımızın olmayacağının da altını çizmek istiyorum. Bu duygularımı sizlerle
paylaştım. Öyle ümit ediyorum ki, özellikle, köykent projesi kadar, köye geri
dönüş ve rehabilitasyon konusunda da ilgililer duyarlı olacak diyor, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yıldırım. Gündemdışı konuşmaya
cevap verecek sayın bakan?.. Yok. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Sayın Başkan... BEDRİ YAŞAR (Gümüşhane) -
Sayın Başkan... BAŞKAN - Arkadaşlar,
benim prensibimi biliyorsunuz; yani, gündemdışı konuşmaya cevap vermek için...
Her milletvekiline ayrı ayrı, o konularda tekrar gündemdışı söz verme olanağım
yok, İçtüzük de buna engel. Şimdi, Sayın Korkutata ve
Sayın Yaşar yine söz istediler. Birinize 1 dakikalık açıklama hakkı veriyorum. Başta siz istediğiniz
için Sayın Korkutata, size söz veriyorum. Aslında, bu sorun,
hepimizin, bölgemizin sorunu. Buyurun. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Eski Bakanımız Sayın Salih Beye gerçekten teşekkür ediyoruz, bizim
bölgemizin sorununu dile getirdi. Ben şunu arz etmek için
söz aldım: 1999 yılının 6' ncı ayında 4 partiye de imzalatmak suretiyle bir
araştırma önergesi verdik -kendilerinin de imzası var- o gün dedik ki,
bölgenin, kısa vadeli, orta vadeli ve uzun vadeli çözüm bekleyen sorunları
bugünden tespit edilmelidir; çünkü, terör bitme noktasındadır veya çok çok
azalmıştır. Şimdiden tespit edelim ki, bir daha bu bölgede terör olmasın, bu
bölgeye uygulanacak politikalar şimdiden belli olsun; devlet politikası haline
gelsin, herkesin kendi oluşturduğu bir politika olmasın. Bunun için bütün
partilere imzalattık; ama, o günden bu güne kadar bu araştırma önergemiz henüz
hiç görüşülmedi. Bunun gerçek anlamda görüşülerek, bütün partilerin de
mutabakatı sağlanmak suretiyle, bu bölgede kalıcı, tutarlı politikaların ve
programların oluşması gerekiyor. Bölgenin kurtuluşu buna bağlıdır. Teşekkür ediyorum.
Sağolun. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Sayın Bedri Yaşar, siz de
aynı konuda mı söyleyecektiniz? BEDRİ YAŞAR (Gümüşhane) -
Hayır; köykentler konusunda Sayın Başkanım. BAŞKAN - Ona hükümet
cevap versin, müsaade ederseniz; yani, bakan gelsin, köykent projesi nedir... BEDRİ YAŞAR (Gümüşhane) -
Başkanım, 1 dakikada fikirlerimi ifade edeceğim. BAŞKAN - Sayın Yıldırım
"Önce, 400 küsur milyon dolarlık köykent projesini uygulayacağınıza, köye
dönüş daha önceliklidir, evvela onu uygulayın" dedi. Hükümet politikası; siz
iktidar partisine mensup bir milletvekilisiniz, ama... Hükümet gelsin. BEDRİ YAŞAR (Gümüşhane) -
Sayın Başkan, milletvekili olarak hükümetten bizim de talebimiz olabilir; yani,
bundan daha doğal bir şey olamaz. BAŞKAN - Peki, haydi, bir
kısa açıklama da siz yapın. BEDRİ YAŞAR (Gümüşhane) -
Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Tabiî, geri dönüş
projeleri Güneydoğu Anadolu Bölgesi için ne kadar önemliyse, özellikle bizim
bölgemiz Doğu Karadeniz Bölgesi için de o kadar önemlidir. Benim ilim de en
fazla göç veren illerin başında gelmektedir. Bu köykent projeleri tespit
edilirken, özellikle bizim bölgelerimizin de dikkate alınmasını istiyorum. Bu,
Sayın Başbakanımızın özel projesi; ben, kendisinin dikkate alacağına
inanıyorum. Bugün Gümüşhane'nin de
gelir seviyesi 1 000 doların altına düşmüştür. Dağınıklıktan
bahsediliyorsa, 330'a yakın köyümüz var. Aynı bizim tarım kentleri projelerimiz
gibi, köykent projelerinde de Gümüşhane olarak yerimizi alacağımıza ben
inanıyorum. Ben, hem Sayın
Başbakanımıza acil şifalar diliyorum hem de Gümüşhane'yi dikkate alacağına
inanıyorum ve kendisine teşekkür ediyorum. Size de teşekkür
ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yaşar. Aslında, en fazla göç
veren Tunceli'dir; yüzde 80 köyü boşalmıştır; ama, ne yapalım, biz
konuşamıyoruz. Gündemdışı konuşmalar
bitmiştir. Bir araştırma önergesi
vardır; okutuyorum: B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1.- Konya
Milletvekili Remzi Çetin ve 20 arkadaşının, demiryolu ulaşımındaki sorunların
araştırılarak demiryollarının geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/290) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Ülkemizde yaklaşık 10
milyon araç, 63 167 kilometrelik
karayollarında seyretmektedir. Ulaşımın büyük bir bölümünün
karayollarına yüklenmesi, özellikle ulaşımda daha ekonomik ve daha güvenli olan
demiryolu ve denizyolu ulaşımını atıl duruma düşürmektedir. Karayollarındaki bu
derece araç yoğunluğu, kendisiyle beraber çok ciddî birtakım problemleri de
getirmektedir. 1. Karayollarımızın çok
az kısmının dışındaki bölümü tek gidiş-gelişlidir. Mevcut yollar bu yoğunluk
için son derece yetersizdir. 2. Yapılan otobanlarda
ise insan hayatını ve araç trafiğini tehdit eden boyutlarda çökmeler ve yol bozuklukları
mevcuttur. 3. Her üç saniyede bir
trafik kazası olmaktadır. Sadece 1999 yılı trafik kazası bilançosu Karayollarının bütün bu
risklerine, maliyet yüksekliğine ve olumsuzluğuna karşın ucuz, güvenilir ve
daha rahat bir ulaşım için bütün medenî ülkelerde demiryolu taşımacılığına
ciddî manada ağırlık verilmektedir. Avrupa'da yapılan bir
araştırmaya göre ulaştırma sistemlerinde ölüm riski 1 000 000 yolcu/km başına
demiryollarında 17 iken, bu oran karayollarında 140'tır. Ülkemizde karayollarında,
demiryollarına göre 22 kat daha fazla kaza meydana gelmektedir. Ülkemizde demiryolu
uzunluğu 10 508 kilometredir. Bunun 4 086 kilometrelik bölümü Osmanlı
döneminden kalmıştır. Buna karşılık, Fransa'nın demiryolu uzunluğu 74 000
kilometre, Almanya'nınki ise yaklaşık 55 000 kilometredir. Özellikle, 1950'li
yıllardan bu yana demiryolu ulaşımı hep ihmal edilmiştir. Bu nedenle de halen
yeterli yatırım yapılmamakta, mevcut demiryollarının sorunlarına da çözüm
üretilmemekte, demiryolu ulaşımını daha rantabl hale getirebilecek düzenlemeler
ortaya konamamaktadır. 1955 yılında yüzde 24
olan demiryolu yolcu taşıma payı 1970'te yüzde 8'e ve 1996'da yüzde 3'lere
düşmüştür. 1955 yılında yüzde 53 olan demiryolu yük taşıma payı 1970'te yüzde
22'ye, 1996'da yüzde 7'lere kadar düşmüştür. Dolayısıyla, Devlet Demir
Yolları sürekli zarar etmektedir. Demiryolu ulaşımı da kimsenin itibar etmediği
bir ulaşım aracı olmaktan öteye gidememektedir. Demiryollarının içinde
bulunduğu durumun yeniden ele alınarak, ülke ekonomisine katkısı sağlanmalıdır.
Bütün medenî ülkelerde olduğu gibi en uygun yük ve yolcu taşıma aracı olma
seviyesine getirilmelidir. Bu nedenle, Anayasanın 98
inci maddesinin üçüncü fıkrası ve İçtüzüğün 104 üncü maddesi gereğince bir
Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur. Önerge, gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına dair
tezkereleri vardır; ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım efendim: C) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Bazı milletvekillerinin izinli sayılmalarına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1104) 11.6.2002 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna Aşağıda adları yazılı
sayın milletvekillerimiz hizalarında gösterilen süre ve nedenlerle izinli
sayılmaları Başkanlık Divanının 6.6.2002 tarihli toplantısında uygun
görülmüştür. Genel Kurulun onayına
sunulur.
"Diyarbakır
Milletvekili Nurettin Atik, mazereti nedeniyle 14.5.2002 tarihinden geçerli
olmak üzere 14 gün" BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. "Giresun
Milletvekili Rasim Zaimoğlu, mazereti nedeniyle 1.6.2002 tarihinden geçerli
olmak üzere 14 gün" BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. "Hakkâri
Milletvekili Evliya Parlak, mazereti nedeniyle 18.4.2002 tarihinden geçerli
olmak üzere 14 gün" BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. "Hatay Milletvekili
Mehmet Dönen, hastalığı nedeniyle 6.12.2001 tarihinden geçerli olmak üzere 57
gün" BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. "İçel Milletvekili
Enis Öksüz, hastalığı nedeniyle 9.5.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 17
gün" BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. "İstanbul
Milletvekili Zafer Güler, mazereti nedeniyle 12.5.2002 tarihinden geçerli olmak
üzere 12 gün" BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. "İstanbul Milletvekili
Mehmet Ali İrtemçelik, mazereti nedeniyle 18.4.2002 tarihinden geçerli olmak
üzere 14 gün" BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. "İstanbul
Milletvekili Şadan Tuzcu, hastalığı nedeniyle 14.5.2002 tarihinden geçerli
olmak üzere 60 gün" BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. "Kilis Milletvekili
Doğan Güreş, hastalığı nedeniyle 17.4.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 15
gün" BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. "Kütahya
Milletvekili Ahmet Derin, hastalığı nedeniyle 1.1.2002 tarihinden geçerli olmak
üzere 90 gün ve 1.4.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 30 gün, toplam 120
gün" BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. "Trabzon
Milletvekili Ali Kemal Başaran, hastalığı nedeniyle 22.5.2002 tarihinden
geçerli olmak üzere 20 gün" BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, bazı sayın milletvekillerine ödenek ve yolluklarının
verilmesine dair tezkereleri vardır; ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım. İlk tezkereyi okutuyorum: 2. - İstanbul Milletvekili Şadan Tuzcu’ya ödenek ve
yolluğunun verilebilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1105) 11 Haziran 2002 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna Hastalığı nedeniyle bu
yasama yılında aralıksız olarak iki ay izin alan İstanbul Milletvekili Şadan
Tuzcu'ya İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun
verilebilmesi Başkanlık Divanının 6.6.2002 tarihli toplantısında uygun
görülmüştür. Genel Kurulun onayına
sunulur.
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Diğer tezkereyi
okutuyorum: 11 Haziran 2002 3. - Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’e ödenek ve yolluğunun
verilebilmesine ilişkinBaşkanlık tezkeresi (3/1106) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna Hastalığı nedeniyle bu
yasama yılında aralıksız olarak iki aydan fazla izin alan Kütahya Milletvekili
Ahmet Derin'e İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun
verilebilmesi Başkanlık Divanının 6.6.2002 tarihli toplantısında uygun
görülmüştür. Genel Kurulun onayına
sunulur.
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Alınan karar gereğince,
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz. Önce yarım kalan işlerden
başlayacağız. IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara
Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın;
Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili
Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak
Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin
görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden,
teklifin müzakeresini erteliyoruz. Ceza İnfaz Kurumları ve
Tutukevleri ve Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısının müzakeresine
kaldığımız yerden devam edeceğiz. 2.- Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim
Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/744) (S. Sayısı: 786) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir. Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden
devam edeceğiz. 3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı: 557) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir. Devlet Meteoroloji İşleri
Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 4.- Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886) (S. Sayısı: 827) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir. Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan
İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının
Değiştirilmesiyle İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine kaldığımız
yerden devam ediyoruz. 5.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale
Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun
Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) (1) BAŞKAN - Komisyon?..
Hazır. Hükümet?.. Hazır. Tasarının 12 nci maddesi
kabul edilmişti. Şimdi, 13 üncü maddeyi
okutuyorum: MADDE 13. - 4734 sayılı
Kanunun 10 uncu maddesine ikinci
fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir. "Birinci fıkranın
(b) bendinin (2) numaralı alt bendinde belirtilen belgelerden yönetim ve
denetim nedeniyle alınanlarda gerçek
kişinin mühendis veya mimar olma şartı
aranır. İşbitirme, yönetim veya denetim suretiyle elde edilecek
belgeler, belge sahibi kişi veya kuruluşların dışındaki istekliler tarafından
kullanılamaz, belgeler devredilemez, kiraya verilemez ve satılamaz. Bu belge
sahiplerinin kuracakları veya ortak olacakları tüzel kişiliklerin ihaleye
girebilmesinde tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine sahip olmaları, her
ihalede bu oranın aranması ve teminat süresince bu oranın muhafaza edilmesi
zorunludur. Yönetim ve denetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgeler, en
fazla beşte bir oranında dikkate alınır." BAŞKAN - Madde üzerinde,
AK Parti Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim.
AK PARTİ GRUBU ADINA
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 13 üncü madde yeni bir düzenleme getiriyor. 13 üncü maddenin
ifadesi şöyle: "Birinci fıkranın (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde
belirtilen belgelerden yönetim ve denetim nedeniyle alınanlarda gerçek kişinin
mühendis veya mimar olma şartı aranır." Şimdi, burada, gerçek
kişinin mühendis veya mimar olması, elbet, yapım işleriyle ilgili olarak doğru
bir ifade; ancak "mal ve hizmet alımları" denildiği için, oraya
"konusunda uzman mimar veya mühendis" denilmesi daha yararlı olur
diye düşünüyoruz. Bu konuda bir önerge verdik; eğer, sırası gelip
görüşüldüğünde kabul edilirse uygun olur diye düşünüyoruz. Üzerinde durulması
gereken bir başka konu, maddenin devamında "tüzel kişiliklerin ihaleye
girebilmesinde tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine sahip olmaları"
deniliyor. Değerli arkadaşlar,
burada, ticaret kanunlarımıza göre yanlış bir ifade var kanaatimce veyahut da
birtakım yönlendirmeler var. Niye, yarısından fazlasına sahip olmaları?..
Bakın, burada -yine, önergemiz de var- "en az azınlık hakkına sahip
olmaları" lafının kullanılması lazım. Siz, yüzde 50'yle tarif ederseniz,
ihaleye katılacakların sayısı hemen 5-6'ya iner. Dolayısıyla, azınlık hakkı
olmalıdır. Zaten, bakın, arkadaki
maddede, ihaleye katılamayacaklarla ilgili olarak düzenlenen ifadelerde şu yer
alıyor: "Bu kişilerin yönetim kurullarında görevli bulunmadıkları veya
sermayesinin yüzde 10'undan fazlasına sahip olmadıkları." Bu, yüzde 10
neyi ifade ediyor; azınlık hakkını ifade ediyor. Dolayısıyla, bu maddede de,
maddenin arasına, yüzde 50 yerine "en az yüzde 10 veya azınlık hakkına
sahip olan kişiler" ibaresini koymak lazım. Biliyorsunuz, ticaret
kanunlarımızda, azınlık hakkına sahip olanlar, şirketle ilgili her türlü
denetimi yaptırma hakkına sahip oluyorlar. Dolayısıyla, bu maddenin yapısı
içerisinde bunlara öncelik vermek lazım. Bu konuda, ayrıca bir önerge de
verdik. Yalnız, maddelerin önü önergelerle tıkandığı için, ben, şimdi, burada,
bu önergeyle ilgili olarak da görüşlerimi ifade etmek istiyorum. Şayet, bu önerge kabul
edilir de görüşülürse, bu maddeye zenginlik kazandırılacaktır, tarifler
genişletilecektir, ihale piyasası daha geniş bir alana yayılmış olacaktır. Aslında, maddeyi
incelediğiniz zaman, burada çok çarpık şeyler var. Mesela "mal ve hizmet
alımları için son beş yıl içinde..." Niye, son beş yıl içerisinde bu işi
yapmış olmaları aranıyor? İş hayatı içerisinde beş yıl bu işi yapmış oldukları
aransa daha mantıklı olur. "Yapım işleri için ise, son onbeş yıl
içinde" deniliyor; son onbeş yıl içerisinde yapım işi yapmış olanlar
katılacak da, son on yıl içinde yapanlar niye ihaleye katılamayacaklar?! Burada
da, ihaleye katılanların tarif edildiği, daraltıldığı imajını alıyoruz. Değerli arkadaşlar,
ayrıca, burada, şahsen benim en önemli gördüğüm maddede, Kanunun 10 uncu
maddesinde "kamu veya özel sektörde sözleşme bedelinin en az yüzde 70'i
oranında gerçekleştirdiği" ifadesi var. Bu sözleşme bedelinin yüzde
70'i... Bilahara, biliyorsunuz, yeniden değerlemelerle bu ihale bedeline
ilaveler yapılıyor; bu ilaveler de sözleşmenin dışında oluyor; dolayısıyla,
buraya "sözleşme bedelinin" yerine "sözleşmede tarif edilen işin
yüzde 70'ini yapmış olma şartı aranır" denilse, daha sağlıklı, daha sağlam
bir ifade olur. Aslında, 10 uncu maddenin (b) bendinin alt 2 nci fıkrasındaki
bu düzenlemelerin tamamı bir araya getirildiğinde, adres tarif ettiğini
görürüz, şekil tarif ettiğini görürüz ve ihaleye katılacak olan firmaların
sayılarının iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar olduğunu görürüz. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim,
tamamlayın. MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Devamla) - Dolayısıyla, ihale piyasasının canlanması açısından, ayrıca
rekabeti de teşvik etme açısından bunları açmamız lazım, genişletmemiz lazım
diyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Karapaşaoğlu. Saadet Partisi Grubu
adına, Bingöl Milletvekili Sayın Hüsamettin Korkutata; buyurun. (SP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. SP GRUBU ADINA HÜSAMETTİN
KORKUTATA (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 877 sıra sayılı kanun
tasarısı üzerinde, Saadet Partimizin görüşlerini arz etmeye çalışacağım; bu
vesileyle, şahsım ve Grubum adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, 1857
yılından bugüne kadar, tam 7 defa, İhale Kanunuyla ilgili düzenlemeler
yapılmıştır; yani, bu konuda, deneyimi en fazla olan ülkelerden biriyiz, 145
yıllık deneyimimiz var. Eğer, buna rağmen, bu kanunlarda bir sıkıntı oluyorsa
ve altı ay önce bir kanun çıkarıp, bugün, tekrar getiriyorsak, burada,
bürokrasinin veya meslek taassubunun eserlerini görüyor gibiyim. Dolayısıyla,
ben, bunun üzerinde kısaca durmak istiyorum, tarihlerine girmeden... Değerli arkadaşlar, bu
kanunda, "denetim ve yönetim" denen bir mesele var. Şimdi, denetimi
yapanlar, elbette ki teknik elemanlardır; ama, yönetimi yapan, her zaman teknik
eleman değildir; çünkü, yönetim, aslında denetimin çok çok üstündedir. Burada,
bu konuya bir açıklık getirilmesi gerekiyor. Eğer, bunu tüzüklerle,
yönetmeliklerle düzelteceklerse, ben, bunun düzelebileceğine inanmıyorum;
çünkü, burada, bir meslek taassubu var. Burada, bizim gayemiz de, kesinlikle
bağcıyı dövmek, birilerini tenkit etmek falan değil, üzüm yemektir. Bu kadar
deneyimi olan bir ülkenin, bu konuda, çok ciddî ve sağlam bir yapılandırma
meydana getirmesi lazımdır. Şimdi, burada, bu tüzelkişiliğe,
en az yüzde 50'nin üzerinde pay verilmesi meselesi var; aynı, RTÜK öncesi radyo
televizyon sahipliğine benziyor. Bana, bir tek Allah'ın kulu gösteremez ki,
bugüne kadar, sermayesi olan herhangi bir insan, bu belge sahibine yüzde 50 bir
pay vermiş olsun; böyle bir şey yok, bir tane Allah'ın kulu yok; ancak, bu
adamın beş parası varsa, o zaman, zaten yüzde 50'ye de gerek yok. Müteahhit
firmalar ne yapıyorlar; tabiî, diyorlar ki: "Kanun böyle..." Aslında,
böyle bir kanun yok, ilk defa olacak. Bundan önce, yönetmelikler, bürokratlar
idare etmiş vaziyeti; şimdi, yeni kanuna bunu koyuyorlar. O zaman ne yapıyor,
diyor ki; "gel, seninle bir anlaşma yapalım, kanun böyle demiş..."
Alttan da gidiyor, hemen, noterden hisselerini ona buna devrediyor ve biz de,
böyle yapmacık şeylere alet olmamalıyız. Bana göre, bir mukavele hakkı var,
gitsin, akıllı adamsa, mühendisse, tutarlıysa, tabiî ki, yüzde 50'sini de
alsın, 60'ını da alsın, büyüsün, yüzde 100'ünü de alsın; ama, kendisinin
mukavele hakkı olsun; yoksa, böyle şeylerle herhangi bir şey elde edebileceğine
inanmıyorum. Bir de burada diyor ki, devletten bir belge alıyor, ne belgesi;
işi yapıyor, yaptığı işin tabiî ki tekniğine uygun olması nedeniyle
karşılığında iş bitirme belgesi alıyor. Şimdi, bu iş bitirme belgesini de
değişik bir şekle sokmuş bana göre, ne diyor, bunun beşte 1'i ancak geçerli
olacak. Bu ne anlama gelir bilir misiniz, şu anlama gelir değerli arkadaşlar: Küçük çaplı hiçbir kişi
iş yapamayacak; yani 3 trilyonluk, 5 trilyonluk iş bitirme belgesi olan adamın
1 trilyonu geçerli olacak. Bu, bana göre, benim anladığım kadarıyla -ben sadece
tenkit ediyorum, gerekli düzenlemeler yapılacaksa yapılsın- şu anlama gelir:
Sonsuz karnesi olanlar işin sahibidir, onun herhangi bir şeyi yoktur. Bugün en
ufak bir işin maliyeti nedir, 10 trilyon, 20 trilyon, 30 trilyondur; bunun
beşte 1'i ile adam gittiği zaman hiçbir işe giremeyecek, kim girecek, sonsuz
karnesi olanlar limitsiz olarak bu işin sahibi olacaktır veyahut da böyle
belgesi olanlar, büyük belgesi olanlar, iş bitirme belgesi olanlar.
Dolayısıyla, burada da ciddî bir sıkıntı var, bana göre bu sıkıntının düzelmesi
şarttır. Bu bitirilmediği zaman, tabiî bana göre teknik elemanlar da sıkıntıya
girecek. Bir şey daha var burada,
diyor ki: "Bu belge ancak mühendis ve mimarlara verilebilir." Hangi
mühendis değerli arkadaşlar?.. Meteoroloji mühendisi de var, orman mühendisi de
var; yani bu konuda bu işle ilgisi olmayan mühendisler de çok, bunların adı da
mühendis, kanunda da mühendis olarak geçiyor, burada sıkıntı var. Ha,
diyecekler ki yönetmelikle bunu açacağız, bilmem belki de aykırı olur, açılır
mı açılmaz mı onu bilemiyorum; ama bunu "ilgili mühendisler" şeklinde
değiştirmek şarttır ve bir de ismi sayılmayan bazı mühendisler de dışlanabilir,
metalurji mühendisi gibi. Artık inşaat bir bütündür, çok geniş anlamlı bir
iştir ve gerçek anlamda binden fazla kalem var içinde bunun. Bunların hepsinin
denetimi, bunların organizesi de şarttır, bu sebepten dolayı ciddî şekilde bu
konunun üzerinde durulması gerekir diye düşünüyorum. Değerli arkadaşlarım, bir
şey daha eklemek istiyorum. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Korkutata,
1 dakikada tamamlayın efendim. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Devamla) - Asıl çok önemli olan bir şey var değerli arkadaşlar, bugüne kadar
şirketleşmiş ihtisas şirketleri var. Ben bunu özellikle o zaman da söyledim,
olmadı; ama, şu anda da yok burada. Nedir bu; şimdi, bir metro işletiliyor, bu
metroya eleman yetiştirmek için belediyeler, daha önce, İngiltere'ye, Fransa'ya,
Almanya'ya insanları göndererek eğitiyor, hem de aylarca, bir yıl eğitim devam
ediyor, bir yıl eğitim yaptıktan sonra buraya geliyor, yerleşiyor, bir şirket
kuruluyor. Şimdi, o şirketteki insanlar tamamen ihtisas sahibi ve bir şirkete
ait. Şimdi, biz diyoruz ki,
bundan sonra siz bunlara veremezsiniz... Kim yapacak bunu, metroyu kim
çalıştıracak, bu elemanları kim devralacak? Çok zor. Ciddî şekilde, hakikaten,
eğer bu şirketlerin bu elemanlarının bu işi yapmaları şartsa, kesinlikle
herhangi bir taassuba kapılmadan, bunların önünün açılması lazım. Değerli arkadaşlar, bu
kanunda bazı sıkıntılar gözüküyor. Bunun, bir kez daha bizim önümüze gelmeden
düzeltilmesi ve bu kadar deneyimden sonra, bu memleketin, bu milletin önünü
açacak bir şekle gelmesi temennisiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (SP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Korkutata. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun. (DYP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA İLYAS
YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan, bazı kanunlarda değişiklik yapan, 4734 sayılı İhale Kanununda değişiklik
yapan kanun tasarısının 13 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Gönül arzu ederdi ki,
burada, hakikaten milletin ihtiyacı olan kanunları görüşelim, milletin talep
ettiği kanunları görüşelim; ancak, gelin görün ki, daha bu kanun onaylanmadan
gazetelerde yazıyor: IMF şunları şunları dayattı, ihale yasasını yeniden
görüşeceksiniz... IMF'nin beğenmediği nedir; ihaleye girme konusundaki eşik
değerler için, Meclis, sizler arkadaşlar, bizler, milletvekilleri demiş
ki; 11 trilyon liralık eşik değer
yetmez, 17,5 trilyon lira olsun. Her kanunun bir özü var. Şu kanun tasarısında
bu madde olumlu olabilir, mimar, mühendis tanımı olabilir; ama, gelin görün ki,
bu kanunda, eşik değerleriyle ilgili maddeyi kaldırın, hiçbir anlamı kalmaz,
size, bunu ille çıkarın, yapın diye dayatanların ilgisi kalmaz. Bu kanunu,
birkaç kuruş daha borç alabilmek, yeni bir taksidi çözebilmek için, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin, milletvekillerinin kararıyla belirlenen eşik
değerlerin, dışarıdan empozelerle indirilmeye çalışılması gerçekten üzüntü
vericidir. Bu hükümetin yaptıkları, Damat Ferit dönemindeki hükümetlerin
yaptıklarını hatırlatmaktadır. Bakınız, sadece bu değil
-tütünle, pamukla ilgili kanunlara girmeye gerek yok- yakında bir Maden Kanunu
gelecek... Bu Maden Kanununu ilgilendiren, bor madenleriyle alakalı gündemdışı
bir söz almıştım. Konu gündeme geldi, bir Meclis araştırması komisyonu kuruldu,
kısmen engelleme oldu ama... Yeni hazırlanan Maden Kanununda olumsuz
değişiklikler var; mesela, bunlardan birisi, zeytinliklerin talan edilmesine
yönelik. İlçe kongrelerimiz
dolayısıyla iki gün önce Ayvalık'ta idim, dün Gömeç'te idim, cuma günü Havran'a
ve pazar günü Edremit'e gideceğim. Elimde bir belge, bir mutabakat şerhi var;
bu mutabakat şerhi Edremit'ten gelmiş. Burada imzası olanları okuyorum: Edremit
Ziraat Odası Başkanı, Doğru Yol Partisi İlçe Başkanı, CHP İlçe Başkanı, ANAP
İlçe Başkanı, Adalet ve Kalkınma Partisi İlçe Başkanı, Ticaret Odası Meclis
Başkanı, Çevreyi ve Doğayı Koruma Başkanı, Tariş Yönetim Kurulu Başkanı...
Yani, iktidar partilerine mensup ilçe başkanları dahi "bu yasanın 22 nci
maddesini değiştirmeyin; çünkü, yapılan bir araştırmada, oradan çıkarılacak bir
avuç altın, zeytinin getirisinin ancak üçte 1'i" diyor. Oraları
düzleyeceksiniz, yetiştireceksiniz; yapılan araştırma bunu söylüyor. 57 nci Anasol-M Hükümeti
olarak, IMF veya Dünya Bankasının "İhale Yasasında eşik değerleri şu
rakama indirin" dayatmalarına karşılık indiriyorsunuz; hayırlı olsun
diyemiyorum! Peki, kendi partilerinizin ilçe başkanları mutabık kalmış -hangi
partiden olursa olsun- sivil toplum kuruluşları, ziraat odaları, Tariş "bu
maddeyi çıkarmayın" diyor; merak ediyorum, acaba bunu da çıkarmayacak
iradeyi gösterecek misiniz? Hiç zannetmiyorum; çünkü, birileri empoze ediyor,
diyor ki: Zeytinlikler talan edilecek; et! Tütün ekmeyeceksin; ektirme! Pancar
ekim alanlarını daralt; daralt! İşte, bu İhale Yasasında da yapılan budur. Burada, arkadaşlarımızın
uyarıları var, o gün komisyonda geçmiş; Sayın Nevfel Şahin ve Mustafa Örs,
muhalefet şerhi koymuşlar; ifade aynen şöyle: "Düzenlenen bu yasa günün
ihtiyaçlarına cevap vermeyeceği gibi, jet hızıyla komisyonlardan geçirilmiş ve
yeterince tartışılmamıştır." Tartışılmayınca da daha yasa uygulamaya
girmeden, 2003 yılının ocak ayında uygulamaya girecek yasayı uygulamaya
koymadan, haydi, bir daha değiştiriyorsunuz. Yarın, yine, yeni bir şey
söylediklerinde onu da yapacak mısınız?! Bakınız, Türkiye'de,
Banvit, Şeker Piliç gibi -gerçi, Mudurnu, Köytür kapandı- beyaz et üreticileri
var; diyorlar ki: "Biz, çok hijyenik koşullarda et üretimi yapıyoruz,
Avrupa Birliğine ihraç etmek istiyoruz; ama, önümüze öyle engeller çıkarılıyor
ki, yapamıyoruz." Siz, yurt dışındaki firmaların Türkiye'deki ihalelerde
önünü açarken, bu maddeleri getirirken, Türkiye'de aynı standartta üretim yapan
bu kuruluşların ihracatının önündeki sözde engelleri kaldırma konusunda bir şey
yapabiliyor musunuz; herhangi bir düzeltme, düzenleme yapabiliyor musunuz?
Karşılığında ne alıyorsunuz; bir hiç, birkaç dolar. O parayı harcadıktan sonra
ne yapacaksınız?! (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın
Yılmazyıldız, lütfen toparlar mısınız. Biraz da maddeye bağlı konuşursanız
memnun olurum. İLYAS YILMAZYILDIZ
(Devamla)- Sayın Başkan, baştan sona maddeye bağlı konuşuyorum. Yani, bu değişiklikler,
keşke bir ihtiyaçtan olsa... Bu yasa da tamam olsun, ihtiyaç varsa çıksın
diyoruz; ama, konuşulmadan, tartışılmadan, böyle, kalkıp da birilerinin
empozesiyle yasalar çıkarılınca... İşte Maden Yasası, kısa bir süre sonra
gelecek. İktidar partisi ilçe başkanları da itiraz ediyor; ama, milletvekilleri,
gelen talimatlar doğrultusunda "evet" diyecekler. Bu Parlamentonun
kabul ettiği eşik değerlerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, milleti temsil
eden milletvekillerinin kabul ettiği eşik değerlerinin dışarıdan zorlamayla
indirilmeye çalışılması bir züldür. Bu millete -çok ağır kelime söylemek
istemiyorum, ama- yapılan çok büyük bir yanlıştır. Bu duygularla hepinize
saygılar sunuyorum. Çok teşekkür ediyorum.
(DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yılmazyıldız. Madde üzerinde gruplar
adına başka söz isteyen?.. Yok. Madde üzerinde 5 tane
önerge var; ancak, bu önergelerin 2'si önerge vasfına sahip değil; çünkü, bir
önergede "muhafaza edilmesi" ibaresi "korunması" şeklinde
değiştirilmek istenmiş; maddeye ne yeni bir içerik ne de yeni bir anlam
kazandırıyor. Yine, maddede geçen
"tüzelkişiliğin yarısından fazla hissesine" ibaresinin
"tüzelkişiliğin yüzde 50'sinden fazla" yani, yarısından fazlasına,
yüzde 50 fazlası denilmiş. 2 önergeyi de işleme koymuyorum. Yalnız, önergeler de
biraz ciddî olsun, bir anlam ifade etsin, böyle dolgu önergeler de... Diğer önergeleri geliş
sırasına göre okutacağım; ancak, son anda, maddeyle ilgili hükümetin bir
önergesi geldi; önce bu önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
"Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 13
üncü maddesine "Birinci fıkranın (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde
belirtilen belgelerden" ibaresinden sonra gelmek üzere "yapım
işlerinde" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim. Sümer
Oral Maliye
Bakanı BAŞKAN - Öteki önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
"Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 13
üncü maddesiyle 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesine eklenmesi öngörülen
hükmün, anılan Kanunun 62 nci maddesine (h) bendinden sonra gelmek üzere
eklenmesini ve "Birinci fıkranın" ibaresinin "Kanunun 10 uncu
maddesinin birinci fıkrasının" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Öteki önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinin "Birinci fıkranın (b)
bendinin (2) numaralı alt bendinde belirtilen..." ifadeleriyle başlayan
paragrafın 3 üncü satırının sonundaki "kişinin" ibaresinden sonra
gelmek üzere "konusunda uzman" ifadesinin eklenmesini. Yine aynı paragrafın,
sondan 6 ve 7 nci satırındaki "tüzelkişiliğin yarısından fazla
hissesine" ifadesinin "tüzelkişiliğin en az, azınlık haklarını
kullanabilecek hissesine" olarak değiştirilmesini teklif ederiz.
BAŞKAN - Öteki önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına 877 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 13 üncü maddesi
Anayasaya aykırıdır. Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Efendim,
hükümetin önergesini işleme koymuyorum; çünkü, gerekçesi yok. İçtüzüğün 87 nci
maddesine göre, verilen önergelerin gerekçesi olması zorunluluğu var. İçtüzüğün
87 nci maddesini okuyalım da, herkes öğrensin. İçtüzüğün 87 nci maddesinde
"Değişiklik önergeleri gerekçeli olarak verilir" deniliyor. Gerekçe
olmayınca ne yapayım?! Son okunan önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir; tekrar okutup, işleme alacağım. Önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına 877 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 13 üncü maddesi
Anayasaya aykırıdır. Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Önerge sahibi
açıklama yapacak. Buyurun Sayın Polat. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Hükümet, önergelerimizi
görüştürmemek için, hep, önergelere "katılıyoruz" dediği için, biz
de, bazen, tasarılar üzerinde çok önemli gördüğümüz konuları anlatabilmek ve
hükümetin de "katılıyoruz" diyerek bizim konuşmamızı engellememesini
sağlamak için, bu önergeleri Anayasaya aykırılık yönünden vermek zorunda
kalıyoruz, bunun açıklanması lazım. Biraz da bizi bu yola iten, hükümetin
yanlış uygulamasıdır. Sayın milletvekilleri, bu
tasarıda bizim kabul ettiğimiz, etmediğimiz konular var. Baş kısmı, tamamen
bizim kabul ettiğimiz konulardır. Bu, mühendislerin ve
mimarların hakkını koruyan bir konudur; o da şudur: Yönetim ve denetim
nedeniyle alınanlarda, gerçek kişinin mühendis veya mimar olma şartı aranmaktadır. Yani, bir inşaatı, bir
işyerini yöneten veya denetleyenin -denetleyici ve yönetici ise- mühendis veya
mimar olması şartının aranması doğru bir şeydir. Daha da doğru olanı, bu
suretle elde edilecek belgelerin de belge sahibi kişi veya kuruluşların
dışındaki istekliler tarafından kullanılamaması, belgelerin devredilememesidir.
Zaten, bugüne kadar en çok şikâyet olan konu, karne satılması, karne kiraya
verilmesi, belgelerin kiraya verilmesi olmaktadır. Dolayısıyla, bir insan, bir
mühendis veya bir mimar bir işi denetliyor, bir birikim elde ediyor, onun için
de ona bir iş bitirme belgesi veriliyor; sonradan birisi, bir kapital sahibi
geliyor, o belgeyi bana ver diyor, karne sahibi bana ver diyor veya o belgeyi
arkadaşlarına kiralıyor; ama, kiraladığı zaman o işin fiilen başında olmuyor;
tatbikatı böyleydi. Zaten, bunun devamında da var; diyor ki: Eğer, bir
tüzelkişilik bu belgeyi alıp kullanıyorsa, gerçek olarak o belge sahibinin en
az yüzde 50'den fazla o tüzelkişilikte ortak olması lazım ve teminat süresince
de bu ortaklık payının azalmaması
lazım. Yani, ille yolu kapatıyor. Bu kısmı da doğrudur; yani, bu kısmın doğru
olması, mühendislerin veya mimarların, inşaatın başından sonuna kadar yönetiminde
olmaları ve inşaat yöneticisi olarak kazandıkları belgeleriyle fiilen iş
yaptıkları inşaatlarda bulunmaları konusu doğru bir uygulamadır. Peki, bunu neden
getirdiler onu da söyleyeyim; bu tasarı, yani, bu bizim birtakım maddelerine
karşı çıktığımız tasarı, İhale Yasasının genellikle son tarafında, birim
fiyatlardan anahtar teslimine geçişi esas almaktadır. Anahtar teslimi iş esas
alındığı için, işin müteahhitlerinin bundan sonra genellikle -bilhassa küçük
müteahhitli işlerde- mühendis veya mimar olmadığı zaman işin keşif bedelini anahtar
teslimi olarak tahmin etme imkânları da olamayacağı için, bir yönlendirme var
burada; yani, bundan sonra, müteahhitler, genellikle meslek sahibi olsunlar,
mühendis olsunlar, mimar kökenli olsunlar, dolayısıyla, bir işe anahtar teslimi
teklif verdikleri zaman, projelerini yaptırdıkları zaman detay atlamasınlar,
ciddî detay yapsınlar, ciddî proje yapsınlar ve bu konularda da yapılan
belgenin bir manası olsun diyedir. Yalnız, bizim burada
itiraz ettiğimiz, üzerinde durduğumuz konu şu: "Yönetim ve denetim faaliyetleri
nedeniyle alınacak belgeler en fazla beşte 1 oranında dikkate alınır" lafı
mühendise vurulan bir darbedir; bunun, en az yüzde 50 olması gerekir. Şimdi,
düşünebiliyor musunuz, bir mühendis, bir insan, işi yönetmiş, baştan sona kadar
yönetmiş, fiilen işin başında bulunmuş bu şartlardan dolayı da, hemen hemen
yüzde 50 hissesini de azaltmamış, orada bulunmuş, bir belge kazanmış, belge
yönetimini almış; ama, belgenin ancak beşte 1 nispetini almanız, bu
getirdiğiniz felsefeye de aykırıdır. Zaten, bu, komisyonda da çok tartışma
konusu olmuştur. Bu arada, mühendis kökenlilerin emeklerinin karşılığını
alamamaları karşısında ben itiraz ettim. Şimdi, bir belge alıyorsa, beşte 1
değil, en azından bunu yüzde 50 nispetinde almaları gerekirdi ki, mühendislere
vermiş olduğumuz değeri de taşıyalım. Bizim Anayasaya, emeğe ve çalışmaya
aykırıdır diye itiraz ettiğimiz bölümü, bunun, bu kısmıydı. Biz, bu kısmının
düzeltilmesini dilerdik. Hükümet, tasarının bu maddesi için bir önerge veriyor;
orada "yapım" kelimesine itiraz etmiyoruz; ama "en fazla beşte 1
oranında" ifadesini "yüzde 50 oranında" şekline getirirlerse
işin doğrusu olur, bizim desteğimizi de kazanırlar diye düşünüyorum. Şimdi, sayın
milletvekilleri, bu son noktada, Maliye Bakanı buradayken bir konuyu söylemek
istiyorum. Belki, Maliye Bakanı bizi dinlemiyor; ama, Sayın Bakanım, eğer,
dinlerseniz bir şey söyleyeceğim. Bugün bono faizleri yüzde 71,75'e çıktı.
Yüzde 71,75'e çıkan bono faizlerinin yüzde 51 olduğu dönemde, yüzde 11 reel
faiz vardı. Türkiye'de, bugün, bono faizleri yüzde 71 ve yılsonu enflasyon
hedefi yüzde 35. Yüzde 35'lik, hemen hemen, yüzde 36'lık bir reel faizle,
artık, para almaya başladınız. Bu durum karşısında, siz, içborcu
taşıyamayacaksınız, içborcu götüremeyeceksiniz ve Türkiye'yi bir felakete doğru
götürüyorsunuz. Son bir haftadan beri basındaki ciddî ekonomistlere dikkat
ederseniz... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Polat. ASLAN POLAT (Devamla) - 1
dakika verin, bitiriyorum. BAŞKAN - Zaten, 1 dakika
fazla verdim size. ASLAN POLAT (Devamla) -
Hayır vermediniz. BAŞKAN - Peki, son
cümlenizi söyleyin. ASLAN POLAT (Devamla) -
Sayın Başkanım, ben fazla konuşmaktan
değil, çok ciddî bir şey söylemek istiyorum. Sayın Bakanımız, gerçi,
işin kendisi biraz ciddî oldu mu dinlemek istemiyor; ama, bu bono faizlerinin
yüzde 71'lere tırmandığı yerde bunu götüremezsiniz, bu içborçları da
çeviremezsiniz; bir felakete doğru gidiyoruz, buna dikkat edelim. Ne olacak
yani; Merkez Bankası Başkanı ile Devlet Bakanı Kemal Derviş tartışır, borsa
fiyatları ve faizler yükselir; Sayın Başbakan ile Cumhurbaşkanı tartışır,
faizler yükselir; Türk Milletinin bu kadar ne derdi var sizinle?! Lütfen, bu
tartışmayı başka yerde yapın, kamuoyu önünde yapmayın ve bu milleti mahvetmeyin
diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Polat. Hükümetin ve Komisyonun
katılmadığı anayasaya aykırılık önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinin "Birinci fıkranın (b)
bendinin (2) numaralı alt bendinde belirtilen" ifadeleriyle başlayan
paragrafın 3 üncü satırının sonundaki "kişinin" ibaresinden sonra
gelmek üzere "konusunda uzman" ifadesinin eklenmesini. Yine, aynı paragrafın
sondan 6 ve 7 nci satırındaki "tüzelkişiliğin yarısından fazla
hissesine" ifadesinin "tüzelkişiliğin en az, azınlık haklarını
kullanabilecek hissesine" olarak değiştirilmesini teklif ederiz. Mehmet
Altan Karapaşaoğlu Bursa ve
arkadaşları BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu bu önergeye? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın
Karapaşaoğlu, buyurun efendim; 5 dakikalık süre içerisinde önergenizi izah
edin. MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; şimdi, burada, bu
maddenin düzenlenmesinde, konu, tamamen belgeler üzerinden ifade ediliyor.
Belgeler üzerinden ifade edildiği için, biz, bu önergeyi verdik. Önergemiz iki bölümden
ibaret; birinci bölümde, denetim nedeniyle alınanlarda gerçek kişinin mimar
veya mühendis olması ibaresi var. Şimdi, Sayın Bakanımızın önergesi kabul
edilseydi "yapım işlerinde" diye, o zaman bizim bu 1 inci maddedeki
espri kalkacaktı ortadan; çünkü, yalnız "yapım işlerinde" olunca "mimar
ve mühendis" ibaresi tamam olacaktı; ama, önerge reddedildiğine göre, o
zaman buraya "uzman" ifadesinin konulmasında yarar var; çünkü, belge
üzerinde kalacak madde, belgelerle ilgili olarak kalacak. İkinci bölüme
gelindiğinde, ben, ikinci bölümdeki, tüzelkişiliğin sermayesinin yarısından
fazlasına sahip olma şartlarının ağır olduğunu ifade etmek istiyorum. Zira,
bugüne kadar belgeler satılıyordu, alınıyordu, veriliyordu; ama, bu
düzenlemeden bizim maksadımız, bu belge satışının önüne geçmek. Belge satışının
önüne geçildiğine göre, o zaman denetimi yapacak olan bu firmanın
hissedarlarının birisinin veya denetimi yapacak olanın yarısından fazla
sermayeye sahip olması belli sayıda insanları gündeme getirir, belli sayıda
firmaları gündeme getirir. Halbuki, azınlık hakkına sahip hisse olması, o zaman
o firma içerisinde söz sahibi oluyor demektir, hissedar oluyor demektir, onun,
birtakım hakları vardır. Bu nispetin, yüzde 50'nin oradan kaldırılarak
"tüzelkişiliğin, en az azınlık haklarını kullanabilecek hissesine sahip olması
gerekir" ifadesinin konulması gerekiyor; çünkü, artık, belge alışı,
verişi, satışı durduruldu. Düşünün uluslararası bir firmayı veyahut da düşünün
yurt içindeki bir firmayı, onbeş, yirmi kişi bir araya gelmiş, sermayelerini
koymuşlar, bir de yanlarına mühendis almışlar, şimdi, yüzde 5'er, yüzde 10'ar
hisse koymuşlar, mühendise de güvenmişler, demişler ki, sen, bizim adımıza bunu
takip et. Böyle saçma şey olur mu, yüzde 50 hissesi olsun olur mu? Ha, azınlık
hissesine sahip olsun derseniz, bu mantıklı olur. Dolayısıyla, bu önergenin,
ben, kabulünü talep ediyordum; ama, Sayın Bakanımız katılmadılar, Komisyonumuz
da katılmadılar; söz, artık, Yüce Genel Kurulun. Saygılar sunuyorum
efendim. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Karapaşaoğlu. Efendim, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
reddedilmiştir... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Bu yanlış oldu. BAŞKAN - Ama, aslında,
madde de çok kötü bir anlamla yazılmış. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 13 üncü maddesi ile
4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesine eklenmesi öngörülen hükmün anılan kanunun
62 nci maddesine (h) bendinden sonra gelmek üzere eklenmesini ve "Birinci
fıkranın" ibaresinin "Kanunun 10 uncu maddesinin birinci
fıkrasının" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Oğuz
Aygün Ankara OĞUZ AYGÜN (Ankara) -
Geri alıyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Önergeyi geri
aldı önerge sahibi. Biraz önce hükümetin bir
önergesi vardı; fakat, son anda gelmişti, ben görmedim, hemen, direkt Divan
üyesine... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Sayın Başkan... BAŞKAN - Bir dakikanızı
rica ederim... ...okuttum; ama, gerekçe
de yoktu; dolayısıyla işleme koymadım. Ama, maddenin yazılışında
da çok anlamsız bir durum var. Şimdi, Hükümet ve Komisyon, 10 dakika ara
vermemizi ve maddeyi anlaşılır bir şekilde redaksiyona tabi tutmayı istiyorlar.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Sayın Başkan, önce, usul yönünden de hata yapmamak lazım. Son önergeyi işleme
koymazsanız, diğer önergeyi bu arada işleme koyma imkânını bulabiliriz. BAŞKAN - Hayır,
redaksiyonla da yapabiliriz. Hükümetin ayrı bir önergesi var... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Hakkı var... BAŞKAN - Efendim, önerge
usulüne göre verilmemiş; ama, usulüne uygun hale getirirlerse işleme koyarım;
gerekçesi yoktu; gerekçeyi yazarak getirirlerse işleme koyarım. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Tamam; ara verilsin... BAŞKAN - Onun için,
birleşime 10 dakika ara veriyorum efendim. Kapanma Saati: 15.28 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.40 BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ KÂTİP ÜYELER: Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Cahit Savaş YAZICI
(İstanbul) BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. Sayın milletvekilleri,
877 sıra sayılı yasa tasarısının 13 üncü maddesinin müzakeresi sırasında
Hükümet ve Komisyon bir 10 dakika ara verilmesini istemişlerdi; biz de, bu
isteğe uyduk. IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) 5.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale
Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun
Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde. Şimdi, 13 üncü maddeyle
ilgili -ki, milletvekillerimizin verdiği önergelerin işlemi bitmişti- Hükümetin
verdiği önerge usulüne uygun değildi; şu anda yeni bir önerge verdiler; onu
okutup işleme alacağım efendim. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan
"Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının" 13
üncü maddesinin ilk cümlesinin "birinci fıkranın (b) bendinin (2) numaralı
alt bendinde belirtilen belgelerden, yapım ve yapımla ilgili hizmet işlerinde,
denetleme veya yönetme görevi nedeniyle alınanlarda gerçek kişinin mühendis
veya mimar olma şartı aranır" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim. Sümer
Oral Maliye
Bakanı BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Takdire bırakıyoruz. BAŞKAN - Yani,
katılmıyorsunuz; çünkü, çoğunluğunuz yok. Gerekçeyi okutuyorum
efendim: "Gerekçe: Madde metnindeki
ifadenin, yapım işini ilgilendirmeyen, örneğin, mal alımları gibi işlerde de
mühendis ve mimar olma koşulu aranması şeklinde bir anlayışın önlenmesi için
maddenin düzeltilmesi gerekli görülmüştür." BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir. Maddeyi, kabul ettiğimiz
önerge doğrultusunda değişmiş şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 14 üncü maddeyi
okutuyorum efendim: MADDE 14. - 4734 sayılı
Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı alt
bendinde yer alan "yirmibir gün" ibaresi "yirmibeş gün"
olarak değiştirilmiş ve aynı fıkranın sonuna "Bu fıkra kapsamında ilan
edilen ihalelerden hangilerinin, ayrıca Basın İlan Kurumu aracılığıyla Türkiye
çapında dağıtımı olan gazetelerin birinde ilan edileceğini belirlemeye Kurum
yetkilidir." cümlesi eklenmiştir. BAŞKAN - Madde üzerinde,
Saadet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu;
buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar) Konuşma süreniz 5 dakika. SP GRUBU ADINA AHMET
SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; adı bile
konulmamış bir tasarının 14 üncü maddesi üzerinde Saadet Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Meclisi selamlıyorum. Son yıllarda moda
kavramlar, moda markalar üretilmeye başladı. Küreselleşme, globalleşme, değişim
gibi çok kullanılan ve cazibesi olan kavramlar kullanılıyor. Küreselleşme, mal
ve hizmetler serbestçe dünyada dolaşacak, küresel değerler, insan hakları,
özgürlükler ve demokrasi herkese uygulanacak diye çok güzel tarif ediliyor ve
bu özendiriliyor; ancak "haydi emek dolaşsın" dediğiniz zaman,
"olmaz" dedikleri gibi, bunların önüne duvarlar da örüyorlar. Türkiye
de bu konuda jandarma görevi üstleniyor ve hücumbotlarıyla sığınmacıları siz
kovacaksınız diye bize görevler veriyorlar. "Hizmet, para dolaşsın"
dediğiniz zaman, "harcıâlem mal dolaşsın; ama, teknoloji dolaşamaz, size
on yıllık teknoloji yeter" diyorlar ve "kitle imha silahları, ancak
bizim elimizde olursa tehlikesiz olur" gibi yaklaşımları var. Bu çifte
standardı her zaman görmeniz mümkün. Şimdi, bu tasarının gerekçesindeki
"küreselleşen dünya ekonomisindeki değişime ayak uydurmak için küçük
boyutlu düzenlemeler" yaklaşımını, bu manada görmeliyiz. 4 Ocak 2002 tarihinde,
burada, bir yasa çıkarıldı ve bu yasa beş aylıkken, Avrupa Birliği
düzenlemeleri ve uluslararası ihalelerle paralellik göstermeyen maddelerinde
değişiklik yapıyoruz gerekçesiyle, bugün, aynı yasa tekrar geliyor ve
değiştiriliyor. Peki, bu değişim, dünyada
bu kadar hızlı mı; Uluslararası İhale Yasasındaki maddeler bu kadar hızlı mı
değişiyor ve biz buna ayak uydurmak için beş ay sonra bir yasayı tekrar
değiştirmek durumunda kalıyoruz? Bunu sorduğunuz zaman da "yok, öyle
değil; o gün, bizim, bu İhale Yasasını temel yasa zihniyetiyle çıkarmamız
gerekiyordu, muhalefete o gün ihtiyacımız vardı. Biz, bu söz verdiğimiz sürede
o İhale Yasasını çıkaracaktık ve bazı muhalefet partileriyle konuştuk,
anlaştık. Onlar bize şart koştular, eşik değer 11 trilyon yerine 17,5 trilyon
olsun, 24 üncü maddedeki yüzde 50 kalksın dediler, biz de onu kabul ettik"
diyorsunuz. Şimdi de gelmiş "biz, o gün temel yasa olarak çıkarmak için
muhalefeti kandırdık. Aslında, biz IMF'ye söz vermiştik, 11 trilyon demiştik,
Avrupa Birliğine tabi kuruluşların müteahhitlerine söz vermiştik, yabancı
sermayenin ülkemizdeki temsilcilerine sözümüz vardı ve bakın, 15 Mayıs 2002
tarihli IMF heyetinin ikinci gözden geçirme toplantısında da 1,1 milyar doların
önünü açmak için Kamu İhale Yasası yine gündemde. Ne yapalım; bugün, eski
haline döndürmek zorundayız" diyorsunuz. O gün, size güvenmiş bir
muhalefet partisine mensup milletvekili arkadaşımız "bizim Saadet
Partisinden farkımız, uzlaşma ve diyalogu, siyaset için, demokrasi için
önemsememiz" diyordu ve konuya uzlaşma ve diyalog açısından bakıyordu.
Siz, bugün, o arkadaşımızı da mahcup ettiniz. Biz de uzlaşma ve diyalog
diyoruz; ama, size güvenmiyoruz; halk güvenmiyor, işadamı güvenmiyor ve
muhalefet güvenmiyor, güvenmek istiyoruz; ama, bu, lafla olmuyor. Bakın, Sayın
Devlet Bahçeli, 23.5.2002'de "hükümetimiz, öncelikle, ekonomik, siyasî
tutarsızlığı ortadan kaldırdı" diyordu; ama, aynı günkü gazetelerde, Sayın
Derviş "erken seçim muhakkak olmalı ve tarihi belli olmalı. Enflasyon
düşme eğiliminde; ancak, borçlanma maliyeti aynı oranda azalmıyor ve
belirsizlik sürüyor" diyordu. Evet, belirsizlik
sürüyor, güven yok. Siz, üç ayda, beş ayda, kendi yaptığınız kanunları tekrar
değiştirmek durumunda kalıyorsunuz ve Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı, bu
konuyu, daha o gün söylemişti "nasıl olsa yürürlük tarihi 2003'te, biz, o
güne kadar tekrar bir değişiklik yaparız" demişti ve bugün, getirdiğiniz
noktada, o değişikliği de yapıyorsunuz; ama, bugün, bir de, keyfîlik
uyguluyorsunuz. O gün, asıl komisyon Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu idi, bugün, Plan ve Bütçe Komisyonu asıl komisyon olmuş ve işinize
gelirse "dün dündür, bugün bugündür" mantığıyla, bunu çıkarıyorsunuz.
Bugün görüştüğümüz bu
maddede de, yaklaşık maliyeti 50 milyar Türk Lirası üzerinde ve eşik değerin
altındaki mal ve hizmet alımlarıyla, 250 milyar Türk Lirasının üzerinde ve eşik
değerin altında olan yapım işlerinin ihalesinin ilanı yirmibir günden yirmibeş
güne çıkarılıyor. Bu dört günlük değişiklik, Avrupa Birliği standartlarında
neden bu kadar önemli, bunu anlayamıyorum, mana veremiyorum; ama, burada önemli
olan bir şey var. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Tamamlar
mısınız. Buyurun efendim. AHMET SÜNNETÇİOĞLU
(Devamla) - Hemen tamamlıyorum efendim. Bu ilanın, Resmî Gazete
yerine, Türkiye çapında dağıtımı olan gazetelerin birinde yayımlanması şartı
çok manidardır. İnsan, burada, ister istemez, kartel medyasını tekrar
hatırlıyor. Yani, Resmî Gazetede yayımlayacağınıza, Türkiye'de genelde dağıtımı
yapılan bir gazete şartını getiriyorsunuz ve bu, bana, Telekom Yasasında, Sayın
Enis Öksüz'ün söylediği şu sözleri hatırlatıyor: "Ben, yağmacılık, şu bu
peşinde koşan, duvarların arkasına veya birilerinin arkasına saklanmış yatan
tilkilere benzettim bazı insanları. Bunlardan alınanlar olmuş. Sırf bunun için
yazı yazan kalemler vardır. Sırf bunun için finanse edilen gazeteler
vardır" diyordu Sayın Enis Öksüz o günkü konuşmasında ve bu yasada da
böylesine önemli bir değişiklik, bana, bazı medya patronlarının kendi
gazetelerinde yayımlanmasını hatırlatıyor ve bu yasa için hayırlı olsun
dileklerimi sunamıyorum. Saygılar sunuyorum. (SP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Sünnetçioğlu. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Burdur Milletvekili Sayın Mustafa Örs; buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA MUSTAFA
ÖRS (Burdur) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 877
sıra sayılı yasa tasarısının 14 üncü maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum; hepinizi, şahsım ve Grubum adına saygıyla
selamlıyorum. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; şubat krizinden bu yana, Yüce Meclisimiz, hummalı bir şekilde,
IMF'nin istediği, hatta çıkarılmasını şart koştuğu yasaları hiç tartışmadan
çıkarmaya zorlanmış ve bugüne kadar 10'larca yasa bu şekilde çıkarılmıştır.
İhtisas komisyonlarında yeterince tartışılmayan, değişiklik önergeleri dikkate
alınmayan yasaların ülkemiz için ne kadar faydalı olabileceğini Yüce
Heyetinizin takdirlerine sunuyorum. Hükümet çifte standart
uygulamakta, çoğunluğuna dayanarak, zamanla esas komisyona havale etmekte,
zamanla da tali komisyona yapabilmektedir. Bu tasarıda da, aynı şekilde,
Bayındırlık Komisyonu tali komisyon olarak getirilmiştir. Tabiî ki, diğer
komisyonlara saygımız vardır; ancak, beş ay gibi kısa bir süre önce temel yasa
olarak Meclisimizde kabul edilen ve esas komisyon olarak Bayındırlık
Komisyonunda görüşülen bu yasanın, tekrar bu hale getirilmesini de anlamak mümkün
değildir. Bizler, halkın oylarıyla,
halkın dertlerine derman olmak, sıkıntılarını gidermek ve ülkeyi refaha
erdirecek yasaları çıkarmak için buraya geldik; IMF'nin, ülke gerçekleri
gözardı edilerek hazırladığı yasaları çıkarmaya gelmedik. Ülkemiz ne hale
düşürüldü. Millîlikten uzak politikalarla, nereye varabileceğimizi şaşırmış
durumda ülkeyi yönetmeye devam etmekle bir yere varamazsınız. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Türkiye'nin gerçekleri, ihtiyaçları, halkın sıkıntıları ve
refahı dikkate alınmadan sürekli kanunlar çıkarıyoruz, düzenlemeler yapıyoruz,
kanunları değiştiriyoruz, sık sık kanun yapıyor ve yaptığımız kanunları da,
şimdi görüştüğümüz tasarıda olduğu gibi, üç beş ay sonra tekrar değiştiriyoruz;
yani, Sayın Genel Başkanımın tabiriyle, Meclisi, fason üretim yapan bir
atölyeye çevirecek duruma getiriyoruz. Beş ay önce yaptığımız yasayı, beş ay
sonra burada tekrar değiştirme ihtiyacıyla karşı karşıya kalıyoruz. Meclisin
zamanını boşa harcıyoruz, bürokratları boşuna çalıştırıyoruz, enerjimizi boşuna
tüketiyoruz, zamanımızı tüketiyoruz, ekonomik varlıklarımız yok oluyor... Niye,
ülkenin gerçek ihtiyaçları, sıkıntıları, problemleri, halkın sorunları dikkate
alınmadan aceleyle yasa düzenleme alışkanlığından vazgeçmiyoruz, böyle
sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz?! Komisyonlar neden kuruldu?!. Dışarıda
hazırlanıp gelen taslaklar değiştirilmeden onay mercii olsun diye mi
buradayız?! Bizler, konularımızda
uzman kişileriz; görüşlerimizin iktidar muhalefet kavgasından ziyade, doğruyu
bulma açısından dikkate alınması gerektiği inancındayız. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; tasarının görüşülmesi sırasında, bu kürsüden dile getirdiğim
eşik değer konusunu bir kere daha dile getirmek istiyorum. Tasarının 12 nci
maddesinin (c) fıkrasında, kamu idarelerinin yapım işlerindeki eşik değer 11
trilyon liraya indirilmektedir. Dün de arz ettiğim gibi, 11 trilyon liralık
rakam, 2001 senesinin birim fiyatlarıyla idi; 2002 senesinin rakamlarıyla,
katsayısıyla çarpıldığı zaman zaten 17,5'e çıkıyor; o şekilde geçirilmişti. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bunun bu şekilde yapılmasıyla, müteahhitlerimizin,
mühendislerimizin, teknik elemanlarımızın ve bu mekanizmadan karnını doyuran,
geçimini sağlayan kişilerimizin büyük zarar göreceğini defalarca burada, sizlere
arz ettik. Eğer, IMF'ye verilen
sözler doğrultusunda gelecek 1,1 milyar dolarlık kredinin de tehlikeye
girmemesi için eşik değeri tekrar 11 trilyon liraya indiriyorsak, biraz önce
arz ettiğim mekanizmamız çalışmayacaktır. Gerçekten, bu hükümetin ne
yapmaya çalıştığını, halkımız ve bizler anlamakta zorlanıyoruz. Bu tür tutarsız
davranışlarla, bu ülkeyi daha da batağa doğru sürüklediğinizin bilmem farkında
mısınız?! Günü kurtaralım derken ülkeye çok büyük zararlar verildiğini, çok
kişinin gördüğünü de sanmıyorum. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 14 üncü maddede, yasanın 13 üncü maddesinin ilgili bendinde
yer alan "yirmibir gün" ibaresi "yirmibeş gün" olarak
değiştiriliyor. Aslında, yasa ilk çıkarılırken, yapılması, dikkat edilmesi
gerekli bir düzenleme; o zaman yapılmalıydı; ancak, aceleyle çıkarılan yasada
bu değişiklikler dikkate alınmadığı için, bugün, tekrar gündeme geliyor.
Yasaları, mimar mühendis odalarının ve Müteahhitler Birliğinin ilgili
birimlerinin görüşlerini dikkate almadan, her şeyi ben bilirim mantığıyla ve
IMF böyle istiyor mantığıyla çıkardığınız için, böyle küçük ayrıntılar da
gözden kaçıyor ve Meclisin değerli zamanı boşa harcanıyor. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Örs, 1
dakika içerisinde toparlar mısınız efendim. MUSTAFA ÖRS (Devamla) -
Bitiriyorum Sayın Başkanım. Bizler, bu tür
ayrıntıları komisyonlarda gidermeliydik; ancak, sizler, tasarıyı yangından mal
kaçırır gibi, tartışmaya zaman bırakmadan komisyondan geçirdiğiniz için, bu tür
küçük ayrıntılar gözden kaçmaktadır. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bu sektörden 60 000 müteahhit, 360 000 mühendis ve mimar 1 000
000'un üzerinde çalışan sektör ve danışmanlık firmaları karnını doyurmakta ve
geçimini sağlamaktadır. Bizim teknik elemanlarımız ve biraz önce arz ettiğim
birimlerimizin tamamı bu konularda uzman kadrolardır. Ben bu noktada, otuz yıl
önceki çok önemli bir konuyu sizlerin dikkatinize arz etmek istiyorum.
1970-1975 yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesinde bulunduğum sürede,
1972 senesinde, birinci Boğaz Köprüsü yeni yapılıyordu ve tabliyeler yukarıya
çıktığı zaman biz görmüştük. Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici'nin de -sınıf
arkadaşımdır- bulunduğu bir ortamda, Allah rahmet eylesin, Sayın Profesör Orhan
Ünsaç, birilerine sitem olsun diye bize şunu anlattı: "Bunun statik
hesaplarını veya diğer ilgili hesaplarını yapmak, bizim için, sizin bir moment
almanız kadar kolay" demişti; yani, o zaman ilgili birimlerimiz, ilgili
hocalarımız -profesörlerimiz- bu önemli birikimleriyle ülke gerçeklerini bilen
ve hesapları yapabilecek konumda olan arkadaşlarımızdı, büyüklerimizdi. Bugün, otuz sene sonra,
teknik gücüyle, her türlü imkânlarıyla ülke daha iyi duruma gelmişken, dışarıya
bu kadar açılmanın ve yerli firmalarımızı veya yerli değerlerimizi zor duruma
düşürmenin hiç kimsenin hakkı olmadığı kanaatindeyim. Yüce heyetinize saygılar
sunuyorum ve Sayın Başkanıma da teşekkür ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Örs. Şimdi, AK Parti Grubu
adına, Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Altan Karapaşaoğlu; buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU ADINA
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bahis konusu 14 üncü madde iki konuda düzenleme getiriyor,
birisi, daha önceki yasada yirmibir gün olan süreyi yirmibeş güne çıkarıyor;
mümkündür, olumludur, olabilir. Ayrıca, kurumun ihalelerdeki tavrıyla ilgili
bir düzenleme; deniyor ki: "Basın İlan Kurumu aracılığıyla Türkiye çapında
dağıtımı olan gazetelerin birinde ilan edileceğini belirlemeye Kurum
yetkilidir." Şimdi, değerli
arkadaşlar, burada bir sakınca var. Türkiye genelinde dağıtım yapan ulusal
gazeteler bir tane değil, beş, on tane, belki yirmi tane. Şimdi "bunlardan
birinde ilan yapmaya yetkilidir" dediğiniz zaman, orada bir sıkıntı
belirecek, en azından, şüpheler belirecek; dolayısıyla, bu maddeyi bir başka
şekilde düzenlemek lazımdı, en azından, şu denebilir ve ilave edilebilirdi:
"Bir ihale (A) gazetesinde ilan edildiği zaman ikinci bir ihale de ulusal
dağıtım yapan (B) gazetesinde ilan edilir." Dolayısıyla, daha adaletli,
biraz daha geniş kapsamlı bir ifade olabilirdi diye düşünüyorum. Ben, iç
düzenlemeyle bu işin yapılacağı, doğrudan adaletli bir dağıtımın yapılacağı
kanaatinde değilim; dolayısıyla bu bir eksikliktir. Değerli arkadaşlar, biraz
önceki konu üzerinde bir şeyi kayıtlara geçirmek açısından şunu söylemek
istiyorum: Bakın, diyorduk ki "tüzelkişiliğin yarısından fazla
hissesine" ifadesinin "tüzelkişiliğin en az azınlık haklarını kullanabilecek
hissesine" olarak değiştirilmesini teklif ettik; zira, bu konuda, siz,
Anayasamızdaki, hem sözleşme özgürlüğüne hem de teşebbüs özgürlüğüne sınırlama
getiriyorsunuz. Dolayısıyla, bu madde, Anayasamızın, teşebbüs özgürlüğüyle,
yine, Anayasamızın sözleşme özgürlüğü için düzenlediği tanıma tamamen aykırı.
Siz, şart koyuyorsunuz; müteşebbislerin önüne Anayasaya aykırı olarak bir
düzenleme koyuyorsunuz. Öyle zannediyorum ki, günün birinde, bu, Anayasa
Mahkemesine giderse bozulur, iptal edilir. Neden; çünkü, vakti zamanında
içyönetmelikle, tüzüklerle bir düzenleme yapılmış; buna benzer şirketlerin
sermayelerinin yüzde 50'sine sahip olması şartı, bakanlığın iç düzenlemeleriyle
getirilmiş. Bu konu idare mahkemesine intikal ettirilmiş ve idare mahkemesi, bunu,
Anayasanın teşebbüs özgürlüğü tanımına ters düştüğünden iptal etmiş; ama,
şimdi, bunu, yasa şeklinde getiriyorsunuz, yasa içerisine koyuyorsunuz. Bu
defa, idare mahkemesine değil de, doğrudan, Anayasa Mahkemesine gitmek gereğini
duyacak bu konuyla ilgilenenler. Dolayısıyla, belki, siz, Anayasa Mahkemesine
gitmenin daha zor olduğunu düşünerek bunu yaptınız; ama, günün birinde, bu
konuda Anayasa Mahkemesine müracaat olacağını da bilmenizde yarar var diyorum. Özellikle bu konuyu
tutanaklara geçirmek bakımından söz aldım; saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederim
Sayın Karapaşaoğlu. Gruplar adına başka söz
isteyen?.. Yok. Maddeyle ilgili 4 önerge
var. Sayın Oğuz Aygün tarafından verilen 3 önerge, önerge vasfına sahip değil;
çünkü, birinci önergeyle, maddedeki "belirlemeye" ibaresinin
"saptanmak" şeklinde değiştirilmesi isteniyor, oysa, bu iki ibare de
aynı anlama geliyor. İkinci önergeyle de
"Türkiye çapındaki" ibaresinin "ülke çapında" şeklinde
değiştirilmesi isteniyor; bu iki ibare de aynı anlama geliyor. Üçüncü önergeyle de
"Kurum" ibaresinin "Kamu İhale Kurulu" şeklinde
değiştirilmesi isteniyor; zaten, kurumun, Kamu İhale Kurulu olduğu
"tanımlar" bölümünde de belirtildiği için, önerge vasfına sahip
değil. Bir tek Anayasaya
aykırılık önergesi var, okutup, işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına 877 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 14 üncü maddesi
Anayasaya aykırıdır. Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. Fethullah Erbaş Aslan
Polat Van Erzurum BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Önergeye
Komisyon ve Hükümet katılmıyor. Önergesini açıklama
üzere, buyurun Sayın Aslan Polat.(SP sıralarından alkışlar) Sayın Polat,
görüyorsunuz, önergelerinizi hep işleme koyuyoruz; bir de Başkanlığa
kızıyorsunuz! ASLAN POLAT (Erzurum) -
Ama, her zaman sizin kadar demokrat davranmıyor diğer Başkanlar. Siz çok
demokrat davranıyorsunuz Sayın Başkanım. BAŞKAN - Teşekkür ederim,
sağ olun. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Şimdi, ben, tasarının bu
maddesi üzerinde konuşurken, biraz önce çok tartışılan 13 üncü madde üzerindeki
görüşlerimi, tutanağa geçsin diye tekrar söylemek istiyorum. Biraz önce, burada,
Adalet ve Kalkınma Partisinden bir arkadaşımız izah etti; ama, ben, aynı
kanaatte değilim. Şimdi, bir önceki maddede
getirilen işin özü şuydu: 13 üncü maddede "gerçek kişinin mühendis veya
mimar olma şartı aranır" deniliyor. Bu inşaat işini, yönetim işini yapan
insan buradan bir belge alıyorsa, bu belgeyi satmasın, bu belge ticarî meta
gibi satılmasın... Bugün, Türkiye'de, müteahhitlik sektöründe, mühendislik
sektöründe, eczacılık sektöründe en çok tartışılan konu da budur. İnsan eczacı
olmuştur, diploma almıştır, diplomasını satar, eczaneye uğramaz, kalfalar işi
yürütür ve sağlıkta birsürü problem olur. İnsan mühendis olmuştur, yönetici
olmuştur, bir belge almıştır, o belgesini, gider, pazarda satar; o belgeyi alan
da mühendislikten hiç anlamayan bir insandır, iş yapmaya başlar ve inşaat
sektöründe birsürü problem olur. Bu durumun önlenmesi için getirilen ve son
derece doğru olan bu madde, tasarının en doğru maddesiydi. Onun için, biz de
bunu müdafaa ettik. Oradaki espri şuydu: Herhangi bir tüzelkişilik bir şirket
kurarken, kendi iş bitirme belgesi varsa, kendi belgesi varsa, böyle bir
sınırlamaya tabi tutulmuyordu; ama, bir şahıs düşünün, hiçbir mühendislik işi
yapmamış, hiç müteahhitlik yapmamış hayatta, bir yerden 10 milyar, 20 milyar
gibi büyük bir para bulmuş, gelip, bir müteahhitlik şirketi kurduğu zaman ve iş
bitirme belgesi sahibi bir teknik elemanla iş yaptığı zaman, o belge sahibinin
şirkette en az yüzde 50 payla ortak olması şartı isteniyor ki, o şirketin
yapacağı işler teknik duruma uygun olsun. Zaten, dikkat ederseniz, bu tasarıyla
getirilen yönetmelikte de -birim fiyatlardan anahtar teslimine geçmedeki en
önemli konu- mühendislik sektörü öne çıkarılıyor. Zaten, bundan sonra, bir
müteahhit firmanın ciddî mühendisleri yoksa, kati projeyi nerede yaptıracak,
detay projeleri nasıl yaptıracak ve nasıl ihaleye girecek? Onun için, bir
yönlendirme vardır burada. Sizin, müteahhit olarak iş bitirme belgeniz varsa
-zaten o belgeniz vardır- zaten o iş bitirmeniz vardır; ama, siz, müteahhitlik
yapmamışsanız, hiç bu işle uğraşmamışsanız, elinizde bir belge de yoksa, bir
teknik elemanla iş yapıyorsanız, onun da o işe en az yüzde 50 payla ortak
olmasını istiyorsunuz ve burada, şimdiye kadar tenkit ettiğim
sosyaldemokratların tek doğru yaptığı konu, emeğe, sermaye kadar değer
vermeleridir. Bu, doğru bir uygulamadır; bundan dolayı, o maddeyi, tekrar,
desteklediğimi belirtiyorum. Belki de, bu, tasarının en doğru maddesidir. Hepinize saygılar
sunarım. (SP sıralarından alkışlar) MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) - Sayın Polat, şimdi, belgeler daha pahalıya satılacak!.. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Emek satılıyor, emek... BAŞKAN - Efendim,
teşekkür ederiz. Hükümetin ve Komisyonun
katılmadığı Anayasaya aykırılık önergesini oylarınıza sunuyorum... Sayın Polat, bir şey
dediniz mi? ASLAN POLAT (Erzurum) -
Karar yetersayısının aranılmasını istemedim efendim. BAŞKAN - İstemediniz...
Peki... Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. 14 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... ASLAN POLAT (Erzurum) -
Şimdi, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. "İstemiyorum"
dediniz!.. 15 inci maddeyi
okutuyorum: MADDE 15. - 4734
sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin (h)
fıkrasının dördüncü bendinde yer alan "Kurum ile ilişikleri
kesilir" ibaresi "Kurumda durumlarına uygun başka bir göreve
atamaları yapılır." şeklinde değiştirilmiş, maddenin (c) fıkrasının üçüncü
bendi, (i) fıkrasının beşinci bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (i)
fıkrasına son bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve (j)
fıkrasının (1) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Kurul üyelerinin
görev süresi beş yıldır. Bir üye bir defadan fazla seçilemez. Kurul üyelerinin
görev süresi dolmadan görevlerine son verilemez. Ancak üyeler, ciddi bir
hastalık veya sakatlık nedeniyle iş görememeleri veya atamaya ilişkin şartları
kaybetmeleri halinde atandıkları usule göre süresi dolmadan görevden alınır.
Üyeler görevi kötüye kullanmaktan veya yüz kızartıcı bir suçtan mahkum olmaları
halinde ise Başbakan onayıyla görevden alınır. Görevden alma nedeniyle veya
süresi dolmadan herhangi bir sebeple boşalan Kurul üyeliklerine bir ay
içerisinde yukarıda belirtilen esaslara göre yeniden atama yapılır. Bu
durumlarda atanan üye, yerine atandığı üyenin görev süresini tamamlar." "Kurul Başkan ve
üyeliklerine atananların Kurulda görev yaptıkları sürede eski görevleriyle olan
ilişikleri kesilir. Ancak kamu görevlisi iken üyeliğe atananlar, memuriyete
giriş şartlarını kaybetme dışındaki herhangi bir nedenle görevlerinin sona
ermesi, görevden ayrılma isteğinde bulunması veya görev sürelerinin dolması
durumunda otuz gün içinde eski kurumlarına başvurmaları halinde ilgili bakan
veya atamaya yetkili diğer makamlar tarafından mükteseplerine uygun bir kadroya
atanırlar. Belirtilen atama yapılırken Kurul Başkan ve üyelerinin Kurumda
geçirdikleri süreler makam veya hâkim sınıfından olup da yüksek hâkimlik
tazminatını almaya başladıktan sonra atananlar için yüksek hâkimlik tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde geçmiş
olarak değerlendirilir. Kurumda görev alanlar görevden ayrılma isteğinde
bulunmaları halinde, durumları daha önce tâbi oldukları Kanun hükümlerine göre
hizmetlerinde değerlendirilmek suretiyle mükteseplerine uygun bir kadroya,
yetkili makamlarca atanır. Bu hükümler akademik unvanların kazanılmasına
ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla üniversitelerden gelen personel hakkında
da uygulanır." "Kurumun görev alanı
ile ilgili konularda genel bütçeye dahil daireler ile katma bütçeli idareler ve
kamu iktisadi teşebbüslerinde çalışanlar kurumlarının, hâkimler ve savcılar ise
kendilerinin muvafakatı ile Kurumda görevlendirilebilir. Bu personel,
kurumlarından maaşsız izinli sayılır ve aylık, ödenek, her türlü zam ve
tazminatları ile diğer mali ve sosyal hak ve yardımları Kurumla ilgili arasında
imzalanacak sözleşmede belirlenir. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile
ilgili özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler terfi ve emekliliklerinde
hesaba katılır, terfileri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde
yapılır. Üniversite öğretim elemanları uzmanlıklarına uyan işler için,
4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 38 inci maddesine
göre Kurumda görevlendirilebilir. Bu şekilde görevlendirilecek personel sayısı
toplam kadro sayısının % 10'unu aşamaz." "1) Bu Kanun
kapsamındaki idarelerce yapılan ihalelere ilişkin düzenlenecek sözleşmeler için
yükleniciden tahsil edilecek sözleşme bedelinin onbinde beşi (İdareler ve
noterler bu tutarın yüklenici tarafından Kurum hesaplarına yatırıldığını
sözleşmelerin imzalanması aşamasında aramak zorundadır.)" BAŞKAN - Madde üzerinde,
AK Parti Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe. Buyurun Sayın Pepe. (AK
Parti sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU ADINA
OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı
kanun tasarısının üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
bu maddeyle, 4734 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinde bir değişiklik yapılıyor.
Tabiî, 53 üncü maddenin ne kadar uzun olduğunu, 4-5 sayfa kadar tuttuğunu ve
bunun üzerinde yapılan değişikliğin esas nirengi noktasının, kurul üyelerinin
göreve getirilmesi ve görevlerinden ayrılmasıyla alakalı bir düzenleme olduğunu
görüyoruz. Yine "kurum ile ilişkileri kesilir" ibaresi yerine,
kurumda uzman yardımcısı olarak göreve başlayan mühendislerin veyahut da uzman
yardımcılarının sicil puanlarının tutmaması, yeterlik sınavını kazanamamaları
halinde "kurumda başka göreve atanır" şeklinde bir düzenleme getiriliyor.
Daha önceki 4734 sayılı Kanunda, yani, yaklaşık bundan beş ay kadar önce
çıkarmış olduğumuz kanunda "tamamen kurumdan ilişkileri kesilir"
denilirken, şimdi ise "kurumda başka bir göreve atanırlar"
denilmekte; yani, sicili yeterli olmasa bile, yeterli sicil puanını alamasa
bile, yeterlik sınavını kazanamasa bile, böyle bir düzenlemeye gidiliyor. Bunu,
doğrusu, pek yerinde görmek mümkün değildir; sicili düzgün değilse, yeterli
sicil puanını alamıyorsa, aslında, kurumdan ilişkisinin kesilmesi lazım. Bunu,
doğru bir düzenleme olarak görmüyorum. Tabiî, değerli
arkadaşlar, buraya gelmişken, üst kurullarla alakalı olarak birkaç şey
söylemekte fayda görüyorum. Başbakan Sayın Ecevit, üst kurullarla alakalı
olarak "ipin ucunu kaçırdıklarını ve üst kurulları denetleyemediklerini"
söylediği zaman, bunu, bir noktada, hükümetin, Türkiye'de yapmış olduğu
tasarruflardaki aczini, tutarsızlığını, yetersizliğini ikrar ve itiraf olarak
görmek gerektiğini; yine, bu üst kurulların Türkiye'deki siyasî iradenin
denetleme alanının dışına çıkarılmasıyla, aslında, ekonominin yeterli denetim
imkânlarından uzaklaştırıldığını, zannediyorum, hep birlikte kabul etmemiz
gerekir. Tabiî, bugün yapılmakta
olan bu değişikliklerin, burada görüştüğümüz bu kanun tasarısının, IMF'nın ve
Dünya Bankasının birtakım ısrarları veyahut dayatmaları neticesinde gündeme
getirildiğini, IMF'nın serbest bırakmak istediği 1,1 milyar dolarlık kredi
diliminin bu kanunun çıkmasına bağlandığını, hükümetin de, borçluların eline
rehin düşmüş bir tüccar edasıyla, borcunu ne kadar artırıyor ona bakmaksızın
çeke, senede imza atan bir tüccar edasıyla, önüne ne gelirse gelsin bu imzaları
atarak ülkenin geleceğini daha da büyük sıkıntılara gebe bıraktığını,
zannediyorum, görmek, çıplak gözle görmek mümkündür. Tabiî, ben, mühendislerin,
üst kurullarda, bilhassa Kamu İhale Üst Kurulunda görevlendirilmesi...
Türkiye'de 400 000'i aşkın mühendisin, teknik elemanın olduğunu, bunların
fevkalade olumsuz şartlarda iş bulduklarını, yetersiz ücretlerle hayatlarını
idame ettirmek durumunda kaldıklarını ve önemli bir kısmının da iş
bulamadığını; şu anda ülkeyi yönetenlerin karnelerinde çok vahim, zayıf notlar
olduğunu ve bunların, günü geldiği zaman, emekleri ile geleceğe dair bütün
ümitlerini edinmiş oldukları mesleklere hasretmiş olan bu insanlar tarafından
sorulacağının da hükümet tarafından bilinmesi gerektiğini burada dikkatlerinize
arz etmek istiyorum. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim,
tamamlar mısınız. OSMAN PEPE (Devamla) -
Tabiî, bu üst kurulların, bağımsız idarî otoriteler ve bağımsız idarî kurumlar
olarak, Türkiye'nin geleceğine çok ciddî ambargolar koyduğunu, şu anda tam
olarak fark edemesek bile, yarın öbür gün, bunların bu denetimsizlikleri ve
kontrol edilemeyişlerinin Türkiye'nin ekonomisine ne kadar büyük kara delikler
açacağını, inşallah, temenni ediyorum ki, görmeyiz; ama, hükümet, bu
uygulamalarıyla, bu tasarruflarıyla, gündeme getirmiş oldukları bu kanun teklif
ve tasarılarıyla Türkiye'nin sıkıntılarına sıkıntı katmaktadır. Ben, artık, hükümetin
fiilen bittiğini, bugün, hükümetin uzatmaları oynadığını ve artık, hükümetin,
en kısa zamanda, seçim demekten başka bir alternatifinin olmadığını da burada
bir kez daha ifade ediyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Pepe. Saadet Partisi Grubu
adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun efendim. (SP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın
Polat. SP GRUBU ADINA ASLAN
POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Zaten, bazı kanunlarda
değişiklik yapan bu kanun tasarısının önemli bölümleri Bayındırlık Bakanlığı
İhale Yasasıyla ilgili; ama, Sayın Bayındırlık Bakanı burada olmadığı için,
Maliye Bakanımız burada oturuyor bu tasarıyla ilgili olarak. Şimdi, buradaki konu şu:
Bu tasarının bu maddesinde -zaten, gerekçesinde de açıklanıyor, iki tane önemli
maddesi var- "Kurumun faaliyetlerini gereği gibi yerine getirebilmesi için
diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan uzman personelin geçici olarak
kurumda görevlendirilebilmesi imkânı sağlanmıştır" deniliyor ve bunlar
üniversite öğretim üyeleri olursa yüzde 10 şartıyla sınırlandırıyor
"hâkimler ve savcılar ise kendilerinin muvafakatiyle kurumda
görevlendirilebilir" deniliyor. Yalnız, Plan ve Bütçe
Komisyonunda bu tasarının en çok itiraz edilen ve en çok tartışılan kısmı,
bilhassa hâkimlik ve savcılık gibi ihtisas isteyen konularda "hâkimlerin
ve savcıların bu kurulda yapacakları görev sırasında memuriyetleriyle ilgili özlük
hakları devam ettiği gibi, bu süreler terfi ve emekliliklerinde hesaba
katılır" denilmesiydi. Bu sürelerin terfi ve emekliliklerinde hesaba
katılmasının, hâkimlik ve savcılık görevinde fiilen bulunmayıp da bu kurulda
bulunanların terfisinde ve emekliliğinde bunların göz önünde alınmasının
ileride getireceği problemler çok tartışıldı ve neticede, bu şekilde geçmiş
oldu; fakat, bu konuda kimse tatmin olmadı; yani, hâkimlik ve savcılık konusu
üzerinde, ileride problem getirecek bir madde gibi görünüyor. Ayrıca, bunun en sonunda
da, Sayıştay tescillerinden alınacak pay eskiden onbinde 3'tü, şimdi onbinde
5'e çıkarıldı. Bunun sebebi de şu: Hükümet gerekçesinde deniliyor ki, 2001
yılında Sayıştayın bu tescillerinden alınan bütün para 932 milyar Türk
Lirasıydı; yani, 1 trilyon lira bile değildi; bunun en az 1,5 kat artırılarak
1,5 trilyon lira olması lazım ki, bu Kurum da, bu bütçesiyle, önemli bir görev
yapabilsin. Hakikaten, bu kurum bütçesinin -932 milyar liranın- az olduğu bir
gerçektir. Bunun onbinde 3 değil de, onbinde 5 olmasının, o gerekçeyle, doğru
olacağı kanaatindeyiz. Sayın milletvekilleri,
şimdi, ben, bu tasarının biraz sonra gelecek bir maddesi üzerinde durmak
istiyorum. Bana göre, Kamu İhale Yasasının en tehlikeli maddesi -Plan ve Bütçe
Komisyonu bunu biraz daha düzeltti- 24 üncü maddesiydi. 102 maddelik bu Kamu
İhale Yasasının en önemli özelliği, bundan sonra ihalelere girerken, artık,
birim fiyatlarda olduğu gibi, yüzde 30, yüzde 50 artışlar olmasın, tatbikat
projeleriyle işe çıkılsın, fiilen, bir insan, anahtar teslimi ne yapacağını
bilsin ve ona göre işi yapsın deniliyordu ve onun için de keşif artışı
verilmemişti; fakat, hükümet, Plan ve Bütçe Komisyonuna getirmiş olduğu
tasarıyla, ön proje ve kati projelere yüzde 50, tatbikat projelerine de yüzde
20'ye kadar artış istiyordu; ama, Plan ve Bütçe Komisyonu, bunu, olumlu bir
şekilde "tatbikat projelerinde yüzde 10, kati projelerde ve ön projeli
işlerde yüzde 20'den fazla artıramaz" şeklinde değiştirmişti. Bence bu
artırmalara dikkat etmek lazım; çünkü, zaten, tatbikat projesi dediğimiz konu,
artık, son detayına kadar incelenerek yapılmış bir projedir, bunlarda artışlara
gitmenin önemli olacağı kanaatinde değilim. Sayın Maliye Bakanım
burada iken, tekrar, kendisine bir soru soracağım -her ne kadar soru sorsam da
bugünkü sorularıma cevap vermedi- Sayın Bakanım, cevap verirseniz cidden çok
memnun olurum; çünkü, piyasalar çok rahatsız. Şu bir hafta içerisinde bono
piyasasındaki faizler yükselerek, bugün yüzde 71,75'e çıktı ve bu, son altı
ayın en yüksek rakamı oldu. Bu oran nisan ayının başlarında yüzde 51 idi; yüzde
51 olduğu nisan ayında en ünlü profesörlerimiz bile yüzde 11 reel faiz var
diyorlardı. Faizler yüzde 71'e çıkınca, reel faiz de yüzde 31'lere çıktı ve
şimdi, o profesörlerimiz, o ciddî ilim adamlarımız ikaz ediyorlar ve "bu
iş bir iki ay daha sürerse, içborcu döndüremezsiniz; yüzde 31 reel faizle bu
içborçlar dönmez diyorlar. Piyasalarda büyük bir endişe var ve dolar da bugün 1
550 000 sınırına yaklaşmaya başladı. Şimdi, bu konularda
sizden bir görüş istiyoruz. Bu durum nereye gidiyor; çünkü, geçen sene de bu
aynı konu vardı. 11 Eylül saldırılarından dolayı Türkiye'nin önemi arttığı için
IMF 16 milyar dolar verince, içborcu döndürebildik; ama, tekrar, tıkanmaya
başladı. Sizin bu yapmış olduğunuz politikalarda reel üretim olmadığı için,
sürekli tartışmalardan dolayı devlet bir çıkmaza giriyor. Merkez Bankası
Başkanı ile Sayın Kemal Derviş münakaşa ediyor, bu münakaşa duyuluyor ve birden
bire borsalar birbirine giriyor. Bakın, bir şey söyleyeceğim;
lütfen... Sayın Bakanım, bu bir devlet ciddiyeti ve ben bunu, burada ararım.
Sizin de bulunduğunuz Bakanlar Kurulundaki bir tartışmayı ne diye kamuoyuna
aktarıyorsunuz da, bir anda piyasaları 20 puan artışla, devleti, borçlanmada,
tam 6 katrilyon liralık -bugünkü durum böyle devam ederse- zarara sokuyorsunuz?
Bunun hesabını vermek zorundasınız. Bütçeden yatırıma ayırdığınız para 5
katrilyon 700 trilyondur. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) ASLAN POLAT (Devamla) -
Bitiriyorum Sayın Başkanım. BAŞKAN - Buyurun efendim. ASLAN POLAT (Devamla) -
Bu sene bütçede yatırıma ayırdığınız para kadar, son bir ayda, Başbakanımız
Sayın Bülent Ecevit'in rahatsızlığıyla başlayıp, Sayın Merkez Bankası Başkanı
ile Kemal Derviş'in münakaşası sonucunda bono faizlerinin bir ay içerisinde
yüzde 53'lerden yüzde 71'lere çıkmasıyla, sırf bu dönemde -aynı şekilde
borçlanırsanız- sene sonuna kadar 6 katrilyon civarında fazla faiz
ödeyeceksiniz. Buna mecbur mu bu millet sizinle ödemeye?! Yani, bir tarafta
MGK'da kavga olur, dışarıya aktarılır, hükümette bir kriz meydana gelir;
Bakanlar Kurulunda bir kavga olur, dışarıya aktarılır, bir kriz meydana
getirilir... Bu nasıl devlet idaresi bir türlü anlayamıyoruz?! Sayın Bakanım, bakın
buradasınız, cevap verin... Gerçekten, piyasalar endişe içerisinde; bu faiz
nereye kadar yükselecek? Çünkü, bu, 2000 yılında dolmuştu, faizleri birdenbire
yüzde 30'lara düşürmüştünüz. Bir kasım krizi, bir şubat krizi derken, bono
faizleri yüzde 194'e çıktı; dışarıdan borç alamadınız. Yine, 2001 yılında,
enflasyonu düşüreceğim diye faizleri zorla yüzde 50'ye kadar düşürdünüz;
tekrar, bir kavgayla, yüzde 71'lere çıkardınız; yüzde 71'de de durmuyor, daha
da ileri gidiyor ve tekrar, bir kriz geliyorum diyor. Bunun sonu nereye
varacaktır; bunun hakkında bize bilgi vermenizi istiyoruz. Gerçekten, bu ihale yasa
tasarısında madem burada duruyorsunuz -sizinle ilgili maddeler de zaten, başta
idi, geçti; şu andaki, Bayındırlık Bakanlığı ile ilgili konular- siz, bu konuda
bizi lütfen aydınlatın, bu endişelerimizi giderin. Hepinize saygılar
sunarım. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Polat. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız. Buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın
Yılmazyıldız. DYP GRUBU ADINA İLYAS
YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 inci madde
hakkında söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu maddede, Kamu İhale
Kurulunun görevlendirilmesi, üyelerin özlük haklarının düzenlenmesiyle ilgili
düzeltmeler var. Anlaşılıyor ki, bir işi bu kadar çok aceleye getirirseniz,
yani, hiç tartışmaya mahal olmayacak konularda bile birçok eksiklikler ortaya
çıkıyor. Maalesef, gönül arzu ederdi ki, böyle, temel bir yasa olan bu yasanın,
hiç olmazsa, komisyonlarda yeterince tartışılmasını, buraya da doğru düzgün
yapılarak gelmesini... Az önce de gördük;
hükümet, kendi yazdığının ne olduğunu anlamıyor; ara verildi, redaksiyon
yapıldı! Eminim, dışarıdaki telkinlerin dışında, bu aceleden dolayı da pek çok
düzeltme yapılma ihtiyacında olunacak. Az önceki konuşmamda da ifade etmiştim
ki, yine, bizim Plan ve Bütçe Komisyonundaki milletvekili arkadaşlarımız Oğuz
Tezmen, Kemal Kabataş, Mehmet Sadri Yıldırım ve Necati Yöndar'ın koydukları
şerhte "tasarının 10 uncu maddesiyle, yurt dışından yapılan telkinler
sonucunda ihale limitlerinin, yabancı müteahhitler lehine indirildiği
anlaşılmaktadır. Karşılıklılık ilkesi dikkate alınmadan, diğer ülkelerin,
özellikle Avrupa'nın bizim müteahhitlerimize çıkardığı engeller giderilmeden
yapılan bu düzenlemeler yanlıştır. Ayrıca, kimse de bu düzenlemenin hangi
uluslararası yükümlülükten ortaya çıktığını somut verilerle ortaya
koyamamıştır" diyorlar. Şimdi, elimde, Bandırma
Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mustafa Özçakır ve Melih Somer'in
bir yazısı var, bu yazıda diyorlar ki:"Biz, 2000 yılında, 800 000 ton
beyaz et üretirdik, bu, 2001 yılında 600 000 tona indi; 5 000'den fazla
vatandaşımız da buradan ekmek yiyor. Türkiye'den kanatlı hayvan ihracatı yok
denecek kadar az, şu an ihracat için önümüzdeki en büyük engel de Tarım
Bakanlığı. İhracatın artırılabilmesi için, Tarım Bakanlığımızın Avrupa Birliği
Veteriner ve Sağlık Teşkilatını, ülkemizde yazılı olan kanatlı hayvanların
kontrolüyle ilgili kanunların uygulandığına ikna edebilmesi gereklidir. Tarım
Bakanlığının kesimhanelerle ilgili kanun ve yönetmelikleri harfiyen uygulayıp
yaptıklarını dokümante etmesi ve bunu Avrupa Birliğinin ilgili birimlerine
kabul ettirmesi halinde, sektör için Avrupa'ya ihracat kapısı açılmış
olacaktır. Tarım Bakanlığının üzerine eğilmesi halinde bu mesele yıl sonundan
evvel çözülür ve bu da tüm şirketlere, ülkemize hayırlı fırsatlar sunar"
diyorlar. Şimdi, binlerce
insanımıza ekmek veren bu sektörde, hükümet, nedense, karşı tarafı ikna
edemezken, karşı taraf her dediğini kabul ettirmektedir. Bu, kabul edilebilecek
bir durum değildir. Mutlaka ve mutlaka, eğer, dışarıdan bizden bir şeyler talep
ediliyorsa, Türkiye'deki ihalelere gireceklerse, hay hay buyursun girsinler;
ama, bizim müteahhitlerimizin, bizim insanlarımızın, bizim üreticilerimizin de
haklarının aynı şekilde korunması lazımdır. Bakınız, az önce söyledim, cuma
günü Havran, pazar günü Edremit, pazartesi günü Burhaniye İlçe Kongrelerimiz
var, orada Burhaniye İlçe Başkanımız Sayın Mehmet Geniş Ziraat Odası Başkanı,
Ticaret Odası Başkanı, Tariş Yönetim Kurulu Doğal Hayatı Koruma Derneği, ANAP
İlçe Başkanı, DSP İlçe Başkanı, CHP İlçe Başkanı mutabakat metni koymuşlar:
"Eğer, bir kanun çıkarılacaksa, vatandaşa rağmen bu kanunu çıkarmak bu
ülkenin hayrına olmaz." Eğer, Maden Yasasında bir şey çıkaracaksanız,
orada tek geçim kaynağı zeytin olan, zeytinyağı olan bu vatandaşlarımızın da
mutlaka içlerine sinecek bir yasanın çıkarılması lazımdır. Havran ilçe başkanları
da öyle, aynı şekilde, Doğru Yol Partisi ve diğer partiler, ticaret odası
başkanları, Edremit öyle, bütün körfez öyle... Bakıyoruz, konuştuğumuz şeyler,
milletin ihtiyaçlarından kopuk; milletin derdi başka, bu hükümetin derdi başka.
Sırası gelen taksiti IMF'den koparabilmek için, onların bize dikte ettirdiği
kanunları, değişiklikleri acaba nasıl yaparız?! Ama, milletin derdi geçim...
Millet, evine götürecek ekmek bulamıyor. Örneğin, Altınova'da patates eken
üreticilerin patatesi para etmiyor; buğday hasadı başladı, çiftçi ürününü kaç
liraya satacağını bilmiyor!.. Mazota bir gün içerisinde iki defa zam yapıldı;
ama, bakıyorsunuz, yukarıda belirttiğim ürünlerin satış fiyatları belli değil!
Bu kadar sıkıntının altından bu milletin kalkması da mümkün değil. Gelin, milletimizi
rahatlatacak, ona refah sağlayacak kanunları çıkaralım. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim,
kısa zamanda tamamlayın. İLYAS YILMAZYILDIZ
(Devamla) - Yine, Bilişim Şûrası dolayısıyla ifade ettiğimiz kanunlar vardı:
Sayısal kimlik, sayısal noter, internet suçlarının tanımlanması -yarın yine bir
korsan maddenin içine geçmemesi için- bilgi toplumu komisyonunun kurulması
gibi... Bunları gelin çıkaralım; hiç bunlar gündeme gelmiyor! Bakıyoruz,
Türkiye'deki kısıtlı iş imkânı var -hoş, inşaat sektörünü de öldürdünüz,
piyasada inşaat yapabilen yok. Çıkardığınız kanunlarla, kendi arsasına kazma
vurmak isteyenin en az 10 milyar lira harcaması lazım- ve milyonlarca vasıfsız
insan işsiz kalmış, Meclis de birkaç hafta sonra kapanacak; ama, bu milletin
yararına yaptığınız hiçbir şey yok diyor, hepinize saygılar sunuyorum. Belki yapacağınız en
hayırlı iş istifa edip gitmektir. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yılmazyıldız. Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde gruplar adına başka söz isteyen?.. Yoktur. Madde üzerinde dört
önerge verilmiştir; geliş sırasına göre üçünü işleme koyacağız. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "Kurul üyelerinin görev sırası beş yıldır"
ibaresinin "Kurul üyelerinin görev süresi on yıldır" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Öteki önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "bir üye bir defadan fazla seçilemez"
ibaresinin "bir üye iki defadan fazla seçilemez" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN -Okutacağım son
önerge en aykırı önerge olup okutup işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "suçtan mahkûm olmaları" ibaresinin
"suçtan mahkûmiyetlerinin kesinleşmesi" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu? MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet önergeye katılmıyor. Sayın Aygün?.. OĞUZ AYGÜN (Ankara) -
Gerekçe okunsun Sayın Başkan. BAŞKAN - Peki; gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: İfadenin
düzeltilmesi gerekli görülmüştür. BAŞKAN - Gerekçede de pek
bir şey yok ya; neyse artık... Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Öteki önergeyi okutup
işleme koyacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "bir üye bir defadan fazla seçilemez"
ibaresinin "bir üye iki defadan fazla seçilemez" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu? MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Önergeye
Komisyon ve Hükümet katılmıyor. Sayın Aygün, gerekçeyi mi
okutalım? OĞUZ AYGÜN (Ankara) -
Gerekçe okunsun Sayın Başkan. BAŞKAN - Peki, gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Kurul üyelerinin
ikinci kez seçilmelerine imkân sağlanması gerekli görülmüştür. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. Son önergeyi okutup
işleme koyacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "Kurul üyelerinin görev süresi beş yıldır"
ibaresinin "Kurul üyelerinin görev süresi on yıldır" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan. OĞUZ AYGÜN (Ankara) -
Geri alıyorum. BAŞKAN - Peki. Bu önerge de geri
alınmıştır. Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... OSMAN PEPE (Kocaeli) -
Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz. BAŞKAN - Ama, artık
"kabul edenler" dedim. ALİ SEZAL (Kahramanmaraş)
- İşinize göre karar veriyorsunuz Sayın Başkan. BAŞKAN - Yok... Gerçekten
yani... Efendim, inanınız "kabul edenler" dedikten sonra... Yoksa... Kabul etmeyenler... 15
inci madde kabul edilmiştir. Zamanında söylerseniz
daha iyi olur. Yani, inanınız "kabul edenler" demiştim. ALİ SEZAL (Kahramanmaraş)
- Bu defa da "önce söylediniz" diyorsunuz. BAŞKAN - Bundan sonra,
önce size bakacağım, sonra maddeyi oylayacağım. 16 ncı maddeyi
okutuyorum: MADDE 16. - 4734
sayılı Kanunun 56 ncı maddesine beşinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir. "Şikâyet, dava
açılması öncesi kullanılması zorunlu bir başvuru yoludur. Kurum, yapılan
şikâyetler üzerine en geç altmış gün içerisinde karar verir. Bu kararın ihale
sürecinin durdurulması yönünde olması halinde, Kurum, durdurma kararından
itibaren en geç altmış gün içerisinde nihai kararını verir." BAŞKAN - Madde üzerinde,
AK Parti Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. AK PARTİ GRUBU ADINA
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; maddeyle ilgili konu, ihalelerle ilgili şikâyetler; ihalelerle
ilgili, gerek yapılırken gerek yapıldıktan sonra, sözleşme imzalandıktan sonra
yapılan şikâyetler. Bununla ilgili bir ek konuyor. Konan ekte şikâyetin bir hak
olduğu ifade ediliyor. Bu şikâyet incelenmeye değer bulunduğu takdirde en geç
altmış gün içerisinde karar verilir deniliyor. Şimdi, değerli
arkadaşlar, ihale aşamasına kadar bir kurul oluşturduk. Bu kurul uzmanlarla
donatıldı. Bütün bu uzmanlar, gerek istihbarî açıdan gerek teknik açıdan
incelemeler yaptılar. Eğer, bütün bu incelemelerden sonra, bütün bu
araştırmalardan sonra şikâyet olabiliyor ise ve şikâyet de incelenmeye değer
bulunuyorsa, o zaman kurulu feshetmek lazım. Niye ihaleyi iki ay içinde bir
daha inceleyelim diyorsunuz?.. O zaman, bu kurulda, demek ki, büyük çatlaklar
var, büyük aralıklar var -incelemeye değer bulunuyor- arada ihtilaflar var
demektir. Dolayısıyla, bu maddenin, bu şekilde düzenlenmiş olması, belki, bir
imkândır, kurula bir imkândır; ama, şikâyet, incelemeye değer bulunduğu takdirde,
en geç 60 gün de çoktur. O zaman, sözleşme aşamasına gelmiş veya sözleşme
yapılmak üzere olan bir ihalede, bir yapım işinde, 60 gün yapıcıyı ve yaptıranı
bekletmek çok büyük bir zamandır. Ya bu zamanı kısaltmak lazım veyahut da
"eğer, böyle bir şey olursa, kurulu iptal etmek lazım" demek lazım. Değerli arkadaşlar, biraz
önce, arkadaşlarımız burada dediler ki, bu yasanın bu maddesi; yani, o maddesi
neydi; denetimle ilgili şirketlerde, denetleyecek elemanın, şirketin en az
yüzde 50 payına sahip olması gerektiği hükmüydü. Biz, iddia ettik, dedik ki
"teşebbüs hürriyetinin önündeki bir engeldir." Bir arkadaşımız da
burada "efendim, sosyal demokratların yaptığı en iyi yasadır" dedi.
Şimdi, eğer, burada bir günah varsa, sosyal demokratlara yüklememek lazım... HASAN GÜLAY (Manisa) -
Onlar Meclisin dışında... MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Devamla) - ...çünkü, bu yasanın sahipleri onlar değil, bu yasanın sahipleri
MHP'dir -MHP'ye ait bir bakanlıktır- sevabı da günahı da -varsa sevabı- onlara
aittir. Şimdi, efendim, bu konuda arkadaşımıza cevap vermek mecburiyetindeyiz;
çünkü, bizim tezimizi çürütmek için gayret sarf etti burada. Bununu dışında, bu yasal
düzenlemeleri... Değerli arkadaşlar, ciddî bir konudan daha bahsedelim; bu tip
düzenlemeleri, gerçekten, ciddî olarak yapmamız lazım. Daha yasa yürürlüğe
girmeden, Anayasa Mahkemesi tarafından birtakım hükümleri şüpheli görülerek
iptal edilebiliyorsa veya durdurma kararı verilebiliyorsa, birtakım sıkıntılar
var demektir. Bu sıkıntılar, Parlamentonun, bir gölge altında, bir şaibe
altında olmasını gündeme getiriyor. Daha, kanun yürürlüğe girmedi; ama,
değişiklik yapıyoruz. Buna benzer birkaç uygulamamız oldu. Mesela, bugün de,
Anayasa Mahkemesi, RTÜK Yasasında beş maddenin yürürlüğünü durdurdu. Bunlar hoş
şeyler değil, bizim Parlamentomuza yakışmayan şeylerdir. Burada, ciddî
tartışalım, maddeler üzerinde ciddî önergeler verelim, komisyonlarda sonuna
kadar tartışalım; ama, bu yasalar buradan çıktıktan sonra, artık, Anayasaya
aykırıydı veyahut da toplumun yararına değildir diye konuşmamamız gerekiyor. Bu dilek ve
temennilerimle, hayırlara vesile olmasını diliyorum efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Karapaşaoğlu. Saadet Partisi Grubu
adına, Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç?.. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Ben konuşacağım. BAŞKAN - Grup
başkanvekiliniz yok; grup başkanvekiliniz gelirse, size söz veririm. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Tamam. BAŞKAN - Doğru Yol
Partisi Grubu adına, Muş Milletvekili Sayın Mümtaz Yavuz; buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA MÜMTAZ
YAVUZ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun tasarısının 16 ncı
maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. Dünkü konuşmamda, Kamu
İhale Yasasının bir oldubitti sonucu bu Meclisten geçirildiğini, hatta,
Bayındırlık Komisyonunda, bir günde, yine, komisyon üyesi milletvekillerinin
fikirlerinin tecelli etmediği bir şekilde neticelendirilip buraya getirildiğini
söylemiştim. Bu yasa, gerçekten,
oldubittiler ve belirsizliklerle doludur. Bu belirsizliklerin başında neler
geliyor... Şimdi, bu 16 ncı maddede istenilen, yapı müteahhidi, tedarikçi ve
hizmet sunucunun, yasal yola başvurmadan önce kuruma şikâyette bulunması
gerekiyor. Kurumun da, bu şikâyeti 60 gün içerisinde karara bağlaması
gerekiyor. Eğer, kurumun 60 gün içerisinde aldığı karar ihaleyi durdurma
yönündeyse, bu durdurma kararından itibaren de 60 gün içerisinde nihaî kararı
vermesi gerekiyor. Şimdi, bir ihale ilan edilmiş ve neticede bu ihale yapılmış
olsun. Bu yasayla bir şey getirilmiştir; ihale yapılmadan evvel "yaklaşık
maliyet" diye bir fiyat tespiti yapılacaktır. Bu yaklaşık maliyeti, ihaleyi
yapan kurum piyasa araştırması yaparak, bu piyasa araştırmaları sonucunda
neticeye bağlayacak ve bu yaklaşık maliyeti ihale işlem dosyasının içerisine
koyacaktır; ayrıca, bu yaklaşık maliyeti gizli tutacaktır. Değerli arkadaşlar,
bugüne kadar, ülkemizde bir Yüksek Fen Kurul vardı, halen de vardır. Bu Yüksek
Fen Kurulu, birim fiyatları tespit ederdi. Beş ay gibi bir süre, bu ülkenin
yetiştirmiş olduğu nadide insanlar... Genellikle, bakanlar geldiklerinde, üst
düzey bürokratları, genel müdür seviyesindeki bürokratları görevden alabilmek
için Yüksek Fen Kuruluna tayin ederlerdi ve onbeş kişi kadar olan bu kıymetli
teknik elemanın yanında, orada bir de teknik kadro vardı. Bu kadar geniş
kapsamlı bir kurul, beş ay gibi bir sürede birim fiyatları belirleyebiliyordu;
bazen, bu, mart ayına kadar da uzayabiliyordu. Şimdi, düşünün; Türkiye'nin
hemen hemen her kurumu ihale yapıyor; sadece Bayındırlık Bakanlığı değil,
Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, İller Bankası
değil, üniversiteler, belediyeler, Tarım Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, millî
eğitim müdürlükleri, tarım kredi kooperatifleri, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü
gibi ihale yapmayan kurum hemen hemen yok denecek kadar azdır. Düşünün, bu
kurumlar, ihale yapmadan evvel, yapacakları bir yapının, bir binanın önceden
maliyetini çıkaracaklar ve buna "yaklaşık maliyet" diyecekler. Şimdi
soruyorum; bu kadar ehil bir Yüksek Fen Kurulu gibi bir heyet, eğer, birim
fiyatları beş ay gibi bir sürede belirleyebiliyorsa, Muş'un ücra köşesindeki
bir belde, bir bina veya bir içmesuyu yapacaksa, bunun maliyetini nasıl
belirleyecek?.. Yapım maliyetini belirleyebilmek için, en azından, bir inşaat
mühendisi, bir makine mühendisi, bir elektrik mühendisi gerekiyor. Şimdi,
diyelim ki, bu maliyeti belirledi; belirledikten sonra da gizleyecekmiş!
Gizlemesinin esası ne veya bu yaklaşık maliyeti kim gizleyecek; ihale
komisyonumu, ita amiri mi? Peki, nasıl gizleyecek? Bu bedeli tespit eden bir
heyet yok mu?.. Bu heyet, bu fiyatı bilmiyor mu?.. Bunun gizliliği ne demektir?.. Sonuçta, nereye geliyoruz
efendim; şimdi, ihaleyi yaptınız, ihalenin sonucunu neye bağlayacaksınız; en
ekonomik teklifi veren fiyata bırakacaksınız. Peki, en ekonomik teklif nedir;
bu yaklaşık maliyete en yakın olan fiyat. Bu yaklaşık maliyetin altında mı,
üstünde mi, ne kadar aşağıda, ne kadar yukarıda; bu da belli değil. Peki,
diyelim ki, siz, bu maliyete yakın olan birine verdiniz ve kurum da, hakikaten,
ihaleyi layıkıyla yapmıştır... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Yavuz,
buyurun. MÜMTAZ YAVUZ (Devamla) -
Şimdi, ihaleyi kazanamayan diğer taahhüt firmaları veyahut da mal ve hizmet
üreten firmalar demeyecek mi, sizler, bu fiyatı, bu yaklaşık maliyet fiyatını
bunlara vermişsiniz... Bu, bir şaibe yaratmayacak mı?.. Bu, ihale yapan kurumu
şaibe altında bırakmayacak mı?.. Değerli arkadaşlar,
gerçekten bu yasa, bir oldubittiyle geçirilmiştir. Bakın, ben, bu yaklaşık
maliyeti bulacak biri varsa, gelsin, şu kürsüde, en güzel şekliyle izah etsin
diyorum. Yani, bir belde belediyesi veya taşradaki herhangi bir kurum, birkaç
100 kalemden ibaret olan bir işi nasıl belirleyecek, fiyatını veya keşfini
nasıl çıkaracak?.. Metraj çıkarmasını bilmeyen bir kurum veya elemanı olmayan
bir kurum bu fiyatı nasıl belirleyecek?.. Benim inandığım, bu yasa,
daha, çok bu Meclise gelecektir; ama temennim, inşallah, ülkeye en hayırlı
hizmeti verecek yasanın çıkması için, hepimizin en güzel şekilde gayret
etmesidir. Hepinizi saygıyla
selamlarım. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yavuz. Saadet Partisi Grubu
adına, Bingöl Milletvekili Sayın Hüsamettin Korkutata; buyurun efendim. (SP
sıralarından alkışlar) SP GRUBU ADINA HÜSAMETTİN
KORKUTATA (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 877 sıra sayılı kanun
teklifi üzerinde Saadet Partimizin görüşlerini arz etmeye çalışacağım. Çok değerli arkadaşlar,
bu kanun, tabiî ki, söylendiği gibi, doğal bir şikâyet hakkını öngörüyor, bunun
olması da gayet doğaldır; fakat, burada, aslında hesap edilmeyen bir şey var;
zaman meselesi var. Bu, bilhassa Doğu
Anadolu'da, Güneydoğu Anadolu'nun bir kısmında, bilhassa Doğu Anadolu'da
ihaleleri tamamen çıkmaza sokacaktır. Şimdi, Türkiye'de, genellikle ihaleler,
işte, bütçeler çıkacak, bitecek, ondan sonra ödenekler belli olacak, ondan
sonra ihale hazırlığı başlayacak. İhale hazırlığı başladığı zaman, en hızlı
birimler, bunu mayıs ayı sonlarında ve haziran ayı başında ancak hazırlarlar.
Bu ihale hazırlandıktan sonra, ihale işlemleri başlar; ilanlar vesair şeyler,
buraya bir zaman girecektir; bu, haziran ayının hemen hemen sonuna gelir.
İhalenin bir süreci vardır; bu süreç bittikten sonra haziran ayının sonuna
gelinir. İhale yapılacak... İhale yapıldıktan sonra bir itiraz söz konusu.
Yani, Türkiye'de ihale yapılıp da şikâyet edilmeyen, itiraz edilmeyen işlerin
oranı belki yüzde 20 değildir; yüzde 80'ine muhakkak itiraz edilir, mutlaka
şikâyet edilir, bunlar değerlendirilir veya değerlendirilmez. Şimdi, burada da 60
günlük bir zaman öngörülüyor. Haziran ayı bitmiştir, temmuz ayına gelmişiz;
itiraz etti, temmuz, ağustos ayı da, -60 gün öngördüğü için- 60 gün de geçti,
ne kaldı; eylül. 15 gün de -haklı gördük, hiçbir şeyi yok dedik, kardeşim,
devam işine- Eylül'ün 15'ine kadar, adamın mukavele süresi var; yani, bu süre
içinde mukaveleye gidecek, 15 günlük kanunî hakkı vardır, 15 gün sonra
mukavelesini yaptı geldi, ondan sonra da yer teslimi olacak, eleman gidecek;
bugün yarın yer teslimi yapıldı; eylül ayı da bitti. Ne zaman inşaat yapılacak
değerli arkadaşlar?! Bu inşaatın, bu şekilde yapılması söz konusu değil;
doğuda, o yıl içinde yapılması söz konusu değil. Batıda, belki, o ayda da
başlar, altyapısını yapar, bir kısmını yapar, bir kısmını öbür yıla... Ben, daha önce, bu kanun
ilk kez görüşülürken de, gittim, ilgililerle görüştüm; gerçekten, burada, Doğu
ve Güneydoğu Anadolu'yu ayırmak lazım veya özel bir şey getirmek lazım veyahut
da biz bütçemizi çok daha önceden çıkarmalıyız, ilgili kuruluşlara sunmalıyız,
plan ve programlar hazırlanmalı ve hiç olmazsa, nisan ayı içinde derhal bu iş
yapılmalı veya nisan gelmeden de, mart sonunda hemen yapılmalıdır. O takdirde,
zaman kalacaktır ve buradaki işlemler, daha hızlı bir şekilde yılı içinde
tamamlanacaktır. Mesela, bu yıl içinde,
herhangi bir yerde ödenek temin ediliyor, kendi ilimde, diyorum ki, bir ihale yapılsın;
ufak bir sürtüşme oluyor ve o ihale yapılamadığı için, o sene, o parayı
kullanamıyorsun. O parayı kullanmadığınız zaman ne oluyor; yılı içinde para
harcanmadığı için, para geri gidiyor, tenkis ediliyor ve gerçekten, biz,
oradaki tüyü bitmemiş yetimin hakkını, bu kurallar dolayısıyla, başkasına
yedirmiş oluyoruz. Değerli arkadaşlar, bu
sebepten dolayı, bilhassa fizikî şartlar nedeniyle, mevsim şartları nedeniyle,
bu bölgelerde de, Doğu Anadolu'da da mutlaka, bu kanunun uygulanabilir şekle
getirilmesini istirham ediyoruz, istiyoruz. Hükümet, eğer uygun görürse,
herhangi bir önergeyle, bunu düzeltmek için; elimizden geleni yapacağız. Bu vesileyle, Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Korkutata Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde, gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok. Madde üzerinde verilmiş 4
önerge vardır. Bunlardan 2'si önerge niteliğine sahip değil; çünkü, birisinde
şöyle deniliyor: "16 ncı maddesinde yer alan 'nihaî kararını verir'
ibaresinin 'kesin kararını verir' şeklinde..." Bu, bir redaksiyon bile
değil, yani aynı anlama geliyor. Diğer önergede ise,
"16 ncı maddesinde yer alan 'Kurum' ibaresinin 'Kamu İhale Kurumu'
şeklinde değiştirilmesini..." deniliyor. Zaten, Kurumun, Kamu İhale Kurumu
olduğu, ana kanunun "tanımlar" bölümünde belirtilmiştir. Bu itibarla,
Sayın Oğuz Aygün'ün vermiş olduğu bu iki önergeyi işleme koymuyorum. Diğer iki önergeyi geliş
sırasına göre işleme koyacağım. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
O da memnun oluyor zaten Sayın Başkan; ismi olsun, okunmasın! BAŞKAN - İlk önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinde
yer alan "en geç altmış gün" ibaresinin "en geç doksan gün"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - İkinci ve en
aykırı önergeyi okutup işleme koyacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına 877 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesi
Anayasaya aykırıdır. Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. Fethullah Erbaş Aslan
Polat Van Erzurum BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Önergesini izah
etmek üzere, Sayın Aslan Polat; buyurun efendim. Süreniz 5 dakika Sayın
Polat. ASLAN POLAT
(Erzurum) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Şimdi, konuşmama
başlamadan evvel, Enerji Bakanımız bize bakıp gülüyor; inşallah, Erzurum'daki
kömür ocaklarını kapatmıyorsunuz, bir müjde veriyorsunuz, ondan
gülüyorsunuzdur; çünkü, bizim bir aydan beri bütün derdimiz bu. Eğer, o yönde
müjde verirseniz, sizin selamınızı söyleriz. Eğer, o yönde müjdeniz yoksa, işimiz iş!.. Çünkü, Erzurum şu anda kan
ağlıyor. Aşkale ve Oltu kömür ocakları kapanacak diye iki ilçemizin ekonomisi
tamamen dibe vurmak üzeredir. Son derece büyük bir problem var... ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Şu anda çalışıyor mu? Bir şey var mı yok mu? ASLAN POLAT (Devamla) -
Eğer, o yönde bir müjde verirseniz çok iyi bir şey olur; yoksa, Allah korusun,
eylül ayında kapanacak. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; şimdi, tasarının bu maddesi üzerinde önemli olan şu:
"Şikâyet, dava açılması öncesi kullanılması zorunlu bir başvuru
yoludur" denilmiş. Şimdi, herhangi bir ihale yapılmış, bu ihalede bir
problem meydana gelmiş, sonradan bir itiraz olacak; fakat, zamanında şikâyet
etmemişseniz dava açamıyorsunuz. Bunun gerekçesi de, açılan dava sayısını
azaltmak ve bu Kurulun, şikâyetlerin bir kısmını çözmesiydi; fakat, İnşaat
Mühendisleri Odasının da bize gönderdiği bir belge var; burada, üzerinde en çok
durdukları üç konu var zaten, birisi de bu; diyorlar ki: "Şikâyette
bulunulması, dava öncesi kullanılması zorunlu bir başvuru yoludur; yani,
şikâyette bulunmadan dava açma hakkı yoktur, yasal engellemeler var. Bunun değiştirilmesi
için mühendis kökenli milletvekillerimizden destek bekliyoruz." Ben de
Oda'nın bu görüşüne katılıyorum; şundan dolayı katılıyorum: Olabilir ki, ihale
anında şikâyet etmek için sebep görememiştir; ama -biraz evvel bir arkadaşımız
da burada konuştu, gayet doğrudur- birim fiyatlarımız yoktur, siz bir tahmini
bedel belirlemişsinizdir, anahtar teslimi bir ihaleye çıkmışsınızdır, sonradan
uygun bedelle birine vereceksinizdir, olabilir ki, o anda ihaleye katılanlardan
değil de, mesela, İnşaat Mühendisleri Odası, mühendisler birliği, bu ihaleye
müdahil olmak, bu ihaleyle ilgili şikâyette bulunmak, dava açmak isteyebilir;
fakat, şikâyette bulunmadıkları zaman dava açamama durumu, bunların dava açma
özgürlüğüne getirilen bir engel olduğu için, gerçekten, yanlış olabileceğini
düşünüyorum. Evet, şikâyette bulunmak bir kolaylıktır, dava açmadan şikâyette
bulunulursa, belki kurul çözebilir; bu mantığı anlıyorum; ama şikâyette
bulunmadın diye dava açamazsın demenin, hukukun temel ilkelerine aykırı olduğu
kanaatindeyim. Burada, bir de sayın
hükümete şunu söyleyeceğim: Sayın Bakanım, eğer, beni dinlerseniz, Bayındırlık
Bakanı yok, madem orada oturuyorsunuz, bize cevap verin. Bayındırlık Bakanlığı,
Maliye Bakanlığı, TÜPRAŞ yetkilerinin bir araya gelerek, karayollarının yenilenmesi
ve asfalt eksikliği sorununa çözüm bulması çok önemli bir istektir. Şu anda,
Erzurum Karayolları Bölge Müdürlüğü, asfalt işini çözemediği için asfalt işine
girişemiyor. Bizim Erzurum'da, zaten, asfaltın döküleceği aylar haziran,
temmuz, ağustos ve eylül aylarıdır; ekim ayında, zaten, dökemezsiniz, soğuklar
ve yağmurlar başlar. Siz, bu aylarda TÜPRAŞ'la asfalt işini çözemezseniz,
Maliye Bakanlığı Karayollarının borcunu TÜPRAŞ'a ödemedi diye asfalt işini,
bilhassa, Erzurum gibi yörelerde, doğuda çözemezseniz, doğunun asfalt işini son
derece aksatırsınız. Şunu da söyleyeyim; bizim kimi bölgelerimizde kar yeni
kalktı, asfaltlarda önemli derecede patlamalar var. Şu anda, Karayollarının
fiilen buna girmesi lazım. Bu konuyu mutlaka çözmeniz veya çözeceğinize dair,
buradan, bize bir bilgi vermeniz lazım. İkincisi de -Sayın Maliye
Bakanımız biraz önce buradaydı, ayrılmış, ona bir şey söyleyecektim- Doğu
Anadolu Bölgesindeki ihalelerde ödenekleri, lütfen, zamanında serbest bırakın.
Bizim, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Köy Hizmetlerine ayırdığımız ödenekleri bile
geçen sene ekim ayında serbest bıraktınız ve Erzurum'da, mevsimi geçtiği için,
o işlerin bir bölümü hiç başlayamadan seneye kaldı. Böyle olmaz. Siz, Doğu
Anadolu'da ekim ayında inşaatların ödeneklerini serbest bırakmaya kalkarsanız,
Doğu Anadolu'da iş yaptıramazsınız. Belki Akdeniz Bölgesinde yaptırabilirsiniz;
ama, Doğu'da olmuyor Sayın Bakanım. Onun için, Doğu Anadolu'daki ödenekleri
serbest bırakmada, Ege ve Akdeniz Bölgelerine göre bir öncelik tanımanız lazım.
Bu bölgelerde inşaat mevsimi, eylülden sonra, ekim ayında zaten fiilen bitiyor.
Sizin, ekim ayına gelmeden evvel bütün ödenekleri, kullanılacak kadar, serbest
bırakmanız gerekir. Bunu serbest bırakmadığınız zaman, o bölgelerde
yatırımlarda önemli aksamalara sebep oluyorsunuz. İşte, size, bizzat söylediğim
gibi, geçen dönem, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Köy Hizmetlerine verilen bütün
ödenekler eylül ayından sonra serbest bırakıldığı için, yarıdan fazlası ihale
edilemeden geri dönmek zorunda kaldı. Netice olarak şunu
söylüyorum: Bu tasarının bu maddesi, şikâyet olmadan dava açma hakkını
engellediği için, bir insanın dava açma hakkına, özgürlüğüne mâni olduğu için,
gerçekten Anayasaya aykırıdır. Bu nedenle, önergemizin kabul edilmesini diler;
hepinize saygılar sunarım. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Polat. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Peki, arayacağım
efendim. Hükümetin ve Komisyonun
katılmadığı Anayasaya aykırılık önergesini oylarınıza sunacağım ve karar
yetersayısını elektronik cihazla arayacağım. Oylama için 2 dakikalık
süre veriyorum. Bu süre içerisinde, sayın
milletvekillerinin oylarının rengini elektronik cihaza girmek suretiyle
belirtmelerini, cihaza giremedikleri takdirde teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen giremedikleri takdirde pusula göndermelerini rica
ediyorum. HALİL ÇALIK (Kocaeli) -
Sayın Başkanım, ret mi vereceğiz?.. BAŞKAN - İsterseniz kabul
verin; Sayın Polat'ın bir önergesini kabul edin, ne olacak yani... Oylama için süreyi
başlatıyorum. (Elektronik cihazla
oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir. Öteki önergeyi işleme
koyuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinde
yer alan "en geç altmış gün" ibaresinin "en geç doksan gün"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Oğuz Aygün Ankara OĞUZ AYGÜN (Ankara) -
Sayın Başkan, önergemi geri çekiyorum. BAŞKAN - Peki efendim. Madde üzerinde başka
önerge yok. Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 16 ncı madde kabul edilmiştir. 17 nci maddeyi
okutuyorum: MADDE 17. - 4734 sayılı
Kanunun 62 nci maddesinin (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "c) Yapım işlerinde
arsa temin edilmeden, mülkiyet, kamulaştırma ve gerekli hallerde imar işlemleri
tamamlanmadan ve uygulama projeleri yapılmadan ihaleye çıkılamaz. Uygulama
projesi bulunan yapım işlerinde anahtar teslimi götürü bedel teklif alınmak
suretiyle ihale yapılması zorunludur. Ancak, doğal afetler nedeniyle uygulama
projesi yapılması için yeterli süre bulunmayan yapım işlerinde ön veya kesin
proje ile işin yapımı sırasında belli aşamalarda arazi ve zemin etütleri
gerektirmesi nedeniyle ihaleden önce uygulama projesi yapılamayan, bina
işleri hariç, yapım işlerinde ise kesin
proje ile ihaleye çıkılabilir. Bu işlerin uygulama projesi yapılabilen kısımlar için anahtar teslimi götürü bedel, uygulama
projesi yapılamayan kısımlarda ise her bir kalem iş için birim fiyat teklif
almak suretiyle ihale yapılabilir." BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu
adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe; buyurun efendim. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Konuşmayacak Sayın Başkan. BAŞKAN - Saadet Partisi
Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan; buyurun efendim. (SP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. SP GRUBU ADINA CEVAT
AYHAN (Sakarya) - Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 877 sıra sayılı, 10 değişik
kanunda tadilat getiren tasarı üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi hürmetle selamlarım. 17 nci maddeyle, 4734
sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin (c) bendi değiştirilmektedir. 62
nci madde "idarece uygulanması gereken diğer hükümler" diye bir
maddedir. Bu maddenin içine, 5-6 madde bir araya getirilmiş ve konulmuştur.
Hükümetin, burada, kanun tasarılarının müzakerelerini kısaltmak için uyguladığı
yeni bir metottur; maalesef, kanun yapma tekniği bakımından da doğru değildir.
Aslında, iktidar, İçtüzüğü değiştirerek, gruplar adına 10 dakika olan konuşma
süresini 5 dakikaya düşürmüş ve 5 dakika olan şahıslar adına konuşmayı tamamen
kaldırmış bulunmaktadır. Buna rağmen, bu sürenin üçte 1'e düşürülmesine rağmen,
yine, bir madde içine 5-6 madde koyarak bu şekilde çorba halinde kanun
tasarıları getirmektedir. Kanunun ilk düzenlenişinde de böyle, burada da
böyledir. Maalesef, kanun yapma tekniği bakımından, Meclis olarak fevkalade
kötü bir örnek ortaya koymaktayız. Bu madde, yapım
ihalelerinde arsa temin edilme, mülkiyet, kamulaştırma, imar durumları
kesinleşmeden ihaleye çıkılamamasını düzenleyen bir maddedir ve uygulama
projelerinin de yapım işlerinde anahtar teslimi şeklinde yapılmasını amir hüküm
getirmektedir; ancak, afet halinde ve uygulama projesinin yapılmasının mümkün
olmadığı durumlarda da kesin projeyle ihaleye çıkılmasını mümkün kılmaktadır. Tabiî, anahtar teslimi
ihale, bizde, şimdi, genel olarak gelmektedir. Daha önce, afet hallerinde
yapılırdı bu, çok özel durumlarda yapılırdı. Şimdi, yeni bir düzene geçiyoruz,
2003 yılından itibaren. Burada, tabiî, ilgili kurumların, kamu kurumlarının
projelerini çok iyi hazırlamaları gerekir. Mühendis arkadaşların bildiği gibi,
mahal listeleri dediğimiz, yani, inşaatta, bilhassa yapım ihalelerinde ne
konulacak, ne yapılacak, fayansın cinsine kadar, şekline kadar, her şeyi çok
ince teferruatına kadar tespit etmiş olmazsanız, ihtilaflar çıkar, projeler
şeye girer. Hele, Türkiye gibi, inşaat malzemelerinin çok süratli değiştiği,
tekniklerin değiştiği, kalitenin değiştiği ülkelerde, bu, götürü bedelli
anahtar teslimi işin bu mahzuru vardır. İdarenin, tabiî, çok iyi hazırlanarak,
bunları aşacak seviyede, ihale yapan kamu kurumlarının, bunları dikkate alması
lazım. İkinci bir mühim husus da
bu ihalelerde, eğer, yeterli ödenek ayırmazsanız, götürü bedelde, enflasyona
karşı, fiyat artışlarına karşı inşaatları kontrol edemezsiniz. 1960'lı, 1970'li
yıllarda, bilhassa 1970'li yıllarda, enflasyon döneminde yüzde 15-20
mertebesinde enflasyon vardı. Dönem sonunda, 1978, 1979'da yüzde 80'e, yüzde
90'a, yüzde 110'a çıktı enflasyon; ama, o dönemde -arkadaşlarımız hatırlarlar-
ihalelerin hepsi kilitlendi. Hükümetler, yeni kararnameler, tasfiye
kararnameleri çıkarmaya mecbur kaldı ve ondan sonra da, ihalelerde yıllık fiyat
artışlarına imkân veren yeni düzenlemelere geçildi. Şimdi, biz, bundan, tekrar
sabit fiyata dönüyoruz. Yani, sabit fiyatı, Türkiye, 1980'li yıllardan önce
yaşadı; bunun çıkmaz olduğunu gördü, yeni bir düzene geçti; onu kaldırıyoruz,
tekrar sabit fiyata geçiyoruz Avrupa Birliğinin ve birtakım kurumlarının
getirdiği standartlara uyum için; ama, finansman yapımız, ödenek verme
imkânlarımız, proje hazırlama disiplinimiz ve görgümüz bu seviyeye gelmezse,
çok kısa zamanda bu sistemin çıkmaza girdiğini, yapılan ihalelerin durduğunu,
müteahhitlerin işe devam etmediğini ve işi tasfiye için birtakım hukukî yollara
başvurduğunu göreceğiz. Tabiî, alelacele girilen
bir yoldur bu. Türkiye, altyapı bakımından, finansman bakımından, kaynak
bakımından buna hazır değildir diye endişelerimi ifade etmek için söz aldım. Hepinizi hürmetle
selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayhan. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Bursa Milletvekili Sayın Teoman Özalp; buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. DYP GRUBU ADINA TEOMAN
ÖZALP (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 17 nci maddesi üzerinde, Doğru
Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce
Heyeti saygıyla selamlıyorum. Bilindiği gibi, 2886
sayılı Devlet İhale Kanunu, 8 Eylül 1983 tarihinde kabul edilerek, 1 Ocak 1984
tarihinde yürürlüğe konulmuştu. 2886 sayılı Devlet İhale Kanununda değişiklik
yapılması gerektiği tüm toplumca benimsenmiş, Avrupa Birliği normlarına uygun
bir kanun hazırlanması gereği hâsıl olmuştur. Bunun üzerine, mevcut hükümet,
bundan beş beşbuçuk ay kadar önce, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu Tasarısını
Yüce Meclisten geçirerek, 4 Ocak 2002 tarihinde yayımlayarak kanunlaştırmıştır.
4734 sayılı Kamu İhale Yasası, 1 Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe girecektir. Yüce
Meclisin çok kanun çıkarmasıyla övünen mevcut iktidar, daha yürürlüğe
konulmayan bu gibi birçok yasalarda değişiklik yapmak zorunda kalmıştır. Evet,
bu tasarı da Meclisten geçince, bir yasa daha çıkmış olacaktır. Merak ediyorum,
acaba, mevcut hükümet, bir yasa daha çıkardık diye övünecek midir? Hükümet
tasarılarının çok iyi irdelenerek Yüce Heyetin önüne getirilmesi gerekir.
Burada da, hükümetin bu gibi dayatmalarına, gerekli duyarlılığı, yasama olarak
hepimizin göstermesi gerekir. Muhalefetin sesine kulak
vermek lazımdır. "Ben yaptım, oldu" mantığıyla hareket ettiğimiz
takdirde, daha yürürlüğe girmeyip uygulaması yapılmayan birçok yasayı
değiştirmek zorunda kalırız. Bu ve benzeri yasa değişikliklerinin yapılma
nedeni ise, yasaların yeterince incelenmemesi, aceleye getirilmesi ve
muhalefetin dinlenilmemesidir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yasama olarak çok yasa çıkarmak mı başarıdır; yoksa, halkın
ihtiyaçlarına, dertlerine ve ülkemizin temel sorunlarına çare olacak, iyi
hazırlanmış, iktidar ve muhalefetin uzlaşmasıyla oluşan, az ve öz yasaları
çıkarmak mı başarıdır? Bu hususu, Yüce Milletin ve Yüce Heyetin takdirlerine
sunuyorum. 1998 yılında, adına vergi
reformu dedikleri yasalar, Yüce Meclisten geçti. Üç dört ayda, üç dört tane
daha vergi yasası, yine, Yüce Meclisin önüne geldi. Görüştüğümüz bu tasarıda da
vergi mevzuatıyla ilgili hükümler var. Böyle bölük pörçük yasa çalışması
yapılır mı?! Halkın kafasını karıştırmaya, mevcut iktidarın hakkı yoktur. Görüştüğümüz bu yasa
tasarısının 9 uncu maddesine kadar -ki, 9 uncu maddesi dahildir- vergi mevzuatıyla
ilgilidir; 10 uncu madde dahil diğerleri 4734 sayılı Kamu İhale Kanunuyla
ilgilidir. Avrupa Birliği normlarında bir ihale yasasının hazırlanması
gerektiği, toplumun her kesimince ifade edilmesine rağmen, daha uygulanmayan
bir yasanın değiştirilmesi, uygulamadan sonra bu yasanın tamamen yeniden ele
alınacağının açık bir göstergesi değil midir? Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; mevcut tasarının 17 nci maddesi 4734 sayılı Kamu İhale
Kanununun 62 nci maddesinin (c) bendini değiştirmektedir; yani, (c) bendine üç
kelime ilave etmektedir; şöyle ki: "Yapım işlerinde arsa temin edilmeden,
mülkiyet, kamulaştırma ve gerekli hallerde imar işlemleri tamamlanmadan ve
uygulama projeleri yapılmadan ihaleye çıkılamaz. Uygulama projesi bulunan yapım
işlerinde anahtar teslimi götürü bedel teklif alınmak suretiyle ihale yapılması
zorunludur..." (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Toparlar mısınız
efendim. TEOMAN ÖZALP (Devamla) -
"Ancak, doğal afetler nedeniyle uygulama projesi yapılması için yeterli
süre bulunmayan yapım işlerinde ön veya kesin proje ile işin yapımı sırasında
belli aşamalarda arazi ve zemin etütleri gerektirmesi nedeniyle ihaleden önce
uygulama projesi yapılamayan, bina işleri hariç, yapım işlerinde ise kesin
proje ile ihaleye çıkılabilir. Bu işlerin uygulama projesi yapılabilen kısımlar
için anahtar teslimi götürü bedel, uygulama projesi yapılamayan kısımlarda ise
her bir kalem iş için birim fiyat
teklifi almak suretiyle ihale yapılabilir" şeklini almıştır. Görüldüğü
gibi (c) bendinin doğal afetlerle ilgili cümlesine "bina işleri
hariç" ibaresi eklenerek, bir afet halinde süratle yapılması gereken işler
kapsamından binalar çıkarılmıştır; ancak, 62 nci maddenin (c) bendinin doğal
afetlerle ilgili cümlesi, doğal afetler anında ihtiyaçların süratle
karşılanması amacıyla konmuştur. Bir doğal afet halinde, köprü, yol,
kanalizasyon, gaz şebekesi, su şebekesi, elektrik şebekesi gibi altyapı
hizmetlerine ne kadar büyük ihtiyaç duyuluyor ise, aynı şekilde bina işlerine
de ihtiyaç duyulacaktır. Bir afet anında açıkta kalan vatandaşlarımızın süratle
geçici ve daimî konutlara yerleştirilmeleri gerekecektir. Ayrıca, hastane ve
kamu binaları gibi binalara da ihtiyaç duyulacağından, "bina işleri
hariç" tabirinin konulması son derece hatalıdır. Bir afet halinde diğer
altyapı hizmetleriyle beraber, ihtiyaç duyulan tüm bina işlerinin de süratle
yapılabilmesinin sağlanması gerekir. BAŞKAN - Sayın Özalp,
lütfen, son cümlenizi söyler misiniz efendim... TEOMAN ÖZALP (Devamla) -
Tamamlıyorum efendim... Anılan kanunun 62 nci
maddesinin (c) bendinin herhangi bir değişikliğe gerek duyulmadan muhafaza
edilmesi şarttır. Bu mevcut durumun dikkate alınacağı ümidiyle, Grubum ve
şahsım adına, Yüce Heyete saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özalp. Madde üzerinde gruplar
adına başka söz isteyen?.. Yok. Maddeyle ilgili 4 tane
önerge var. Sayın Oğuz Aygün,
önergesinde "yapım" ibaresinin "inşa" olarak
değiştirilmesini demiş. Bu, maddede bir değişiklik meydana getirmiyor. Yine,
"kamulaştırma" yerine "istimlak" ibaresinin kullanılmasını
istemiş; bu da, maddede bir değişiklik meydana getirmediği için, 2 tane önerge
vardır; bu önergeleri önce geliş sırasına göre okutup, sonra aykırılı
derecesine göre işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 17 nci maddesinde
yer alan "götürü bedel" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz. Oğuz
Aygün Ankara Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına 877 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 17 nci maddesi
Anayasaya aykırıdır. Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. Fethullah Erbaş Aslan
Polat Yakup Budak Van Erzurum Adana BAŞKAN - Bu son önerge
Anayasaya aykırılık önergesiydi. Sayın Komisyon önergeye
katılıyor musunuz? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Önerge
sahiplerinden, Yakup Budak; buyurun. YAKUP BUDAK (Adana) -
Sayın Korkutata... BAŞKAN - Efendim,
arkadaşımızın önergede imzası yok. Sayın Korkutata, bana, sabahtan beri
"ille ben bu önergeyi imzalayacağım..." HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Nereden çıkarıyorsun, ben katılıyorum bu önergeye; çünkü, bu
arkadaşımın önergesi. BAŞKAN - Efendim,
katılamazsınız... HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Seni ne ilgilendirir!.. BAŞKAN - Burada binlerce
uygulamamız var, rica ediyorum... HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Hayır, uygulama şimdiye kadar bu Mecliste böyledir. BAŞKAN - Efendim imzanız
yok. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Yanlış yapıyorsun... BAŞKAN - Nasıl yanlış
yapıyorum?! HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - İnat yapıyorsun sen!.. BAŞKAN - Lütfen, yerinize
oturur musunuz. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Lütfen... Yerime oturmuyorum; ne olacak yerime oturmazsam? BAŞKAN - Canım olur mu
şimdi, yani, fiilî durum mu yaratıyorsunuz? HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Sen kimsin ki, benim hakkımı gasp ediyorsun?! BAŞKAN - Ne demek ben
kimim?! Ben, bu Meclisin Başkanvekiliyim. Sayın Korkutata, siz bugünkü
milletvekili değilsiniz... HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Olmaz böyle bir şey!.. BAŞKAN - Bir dakika...
Doğru dürüst konuş da... Biraz, Divana nasıl hitap edileceğini... HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Ben nasıl hareket edeceğimi senden daha iyi biliyorum. BAŞKAN - Oturur
musunuz!.. Yahu, binlerce uygulamamız var bugüne kadar. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Ben, arkadaşımın yerine imza atmak istedim; sen bunu reddediyorsun. BAŞKAN - Şimdi, değerli
milletvekilleri, burada, biz, Divanda 4 kişinin verdiği... HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Ama, ayıp bir şey!.. Geliyorum senden rica ediyorum... BAŞKAN - Efendim, ricayı
kabul etmememin sebebi var. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Benim arkadaşımın kefili sen değilsin. BAŞKAN - O zaman herkes
gelsin buradaki önergeleri imzalasın. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Herkes her zaman imzalayabilir. Bugün burada 20 tane imzalanmıştır. BAŞKAN - Lütfen, oturur
musun yerine! Oturur musunuz yerinize! HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Oturmuyorum; ne yapacaksın? BAŞKAN - Yani, tehdit mi
ediyorsun beni? HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Sen, tehdit edilecek kadar adam değilsin! BAŞKAN - Nasıl? Ne dedi
o?.. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Zıkkım... (Gülüşmeler) BAŞKAN - Şimdi bu
kadar... Kaç senedir burada milletvekilisiniz, daha buradaki kuralları
öğrenmeyecek kadar bu Mecliste bilginiz yok. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Ben doğru hareket ediyorum; sen hissi ve yanlış hareket ediyorsun.
Doğru olanı yapıyorum ben. BAŞKAN - Doğru olanı
yapmıyorsun ki... Biz binlerce defa burada uygulama yaptık. Buradaki önergeye
dışarıdaki milletvekili katılamaz. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Yüz defa imzalamışım... Bu Mecliste yüz defa orada önergeye
arkadaşlar katılmış ve imzalamış. BAŞKAN - Efendim grup
başkanvekilleriniz var; bilmiyorsanız sorun onları. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Benim irademi sen ipotek altına alamazsın, gelir imzalarım.
Katılırım benim arkadaşımın önergesine. BAŞKAN - Ne demek?..
Senin önergede imzan yok Sayın Korkutata. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Gayet doğaldır... BAŞKAN - Bunu onlarca
defa burada uyguladık. MUSTAFA GEÇER (Hatay) -
İmzalamak istiyor Sayın Başkan. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Ben katılabilirim, her arkadaşın önergesine katılabilirim. BAŞKAN - Buyurun Sayın
Budak. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Aksini sen gösteremezsin bana. BAŞKAN - Ama, bir başkana
hitap etmek kadar bir... Yani, bir kültürünüz yok, bir terbiyeniz yok, rica
ediyorum canım... HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Biz nezaketen 3 defa senin yanına kadar geldik, sana anlattık
nezaketen. BAŞKAN - Lütfen oturur
musunuz. Tamam... Buyurun. HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - Nezaketten anlamıyorsun ki, 3 defa geldim ben. BAŞKAN - Yahu, şimdi
fiilî durum... Burada insanlar... Neyse... Buyurun Sayın Budak. YAKUP BUDAK (Adana) -
Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Elbette, bazen böylesine
yasalar geldiği zaman, bazen uygulamalardaki yanlışlıklar insanların
sinirlerini yukarıya çekiyor. Malumlarınız olduğu üzere
bu 17 nci madde, 4734 sayılı İhale Kanununun 62 nci maddesinin (c) bendinde
değişiklik meydana getirmektedir. Şimdi, 4734 sayılı Kanun
ne zaman çıkmış; 4.1.2002 tarihinde çıkmış; yani, beş ay önce çıkmış. Beş ay
önce çıkmış olan kanunu değiştiriyoruz ve bu kanunun uygulama tarihi, başlama
tarihi de 1.1.2003. Yani, kanun çıkmış, üzerinden beş ay geçmiş, uygulama tarihine
daha yedi ay var, uygulama tarihi gelmeden önce, biz, kanunun 10'a yakın
maddesini değiştiriyoruz. Herhalde, böylesine çıkardığı kanunlar... Daha
uygulamaya girmeden, uygulama alanı bulmadan maddeleri değiştirilen bir
kanunun, herhalde, bu zamana kadar Meclise getirilmemiş olduğunu zannediyorum.
Bir kanunu çıkaracaksınız, üç ay sonra, dört ay sonda 10 tane maddesini
değiştireceksiniz, yedi ay sonra uygulamaya girecek. Burada, bir tuhaflık var,
burada bir acayiplik var. Gerekçeye baktığımız
zaman da, Avrupa Birliğinin düzenlemeleri, uluslararası ihalelerdeki gelişmeler
ve yasalardaki değişmeler öne sürülüyor. Ben, hükümete sormak istiyorum: Acaba,
Avrupa Birliğinin ihale yasasında, uluslararası düzenlemelerde şu dört aylık
süre içerisinde, somut olarak değiştirmiş olduğumuz kanunlarda herhangi bir
değişiklik meydana gelmiş midir; gelmemiştir; ama, o zaman hükümete bu
hatırlatılmıştır, bu hatırlatılmasına rağmen "efendim, biz, şimdi bu
kanunu çıkaralım, bu yasayı çıkaralım, vakti geldiğinde tekrar düzeltiriz"
mantığıyla hareket edilmiştir, âdeta Meclis ve kanun yapma, bir yap boz tahtası
haline dönüştürülmüştür. Böylesine bir yasama mantığı, böylesine bir hukuk
mantığını kabul etmek mümkün değildir. Böylesine bir yasalaştırma usulünü de
kabul etmek mümkün değildir. Kanunu çıkarıyorsunuz, daha uygulamaya girmeden,
10 maddesini, niçin, kim için, nasıl değiştiriyorsunuz?! Getirmiş olduğunuz
gerekçeler de, maalesef, yanlış ve gerçeklerle bağdaşmıyor. Zaten, bu hükümetin
yapmış olduğu her şey, deneme yanılma yoluyla oluyor. Dolayısıyla, âdeta, acemi
berber, üzerinde tıraş yapar gibi, milleti bu şekilde tıraş etmeye
çalışıyorsunuz. Bu mantığı kabul etmek mümkün değil. Getirmiş olduğunuz
yasaları, hiç değilse, gerekçe olarak göstermiş olduğunuz, altına imza atmış olduğunuz
Avrupa Birliğinin taahhütleri çerçevesinde getirin de, üç ay sonra, beş ay
sonra, tekrar "Avrupa Birliğine uyum için getiriyoruz" deme
yanlışlığına düşmeyin diyorum. Avrupa Birliğinin ihale yasalarında, üç ayın,
dört ayın içerisinde herhangi bir değişiklik olmamıştır. Dolayısıyla,
kanunlaştırma, yasalaştırma, âdeta bir yap-boz tahtası haline dönüştürülmüştür.
Zaten, bu hükümetin bütün işlemleri de böyledir. Bu millete yazıktır. Düşünün
ki, bir arkadaşımız, ihaleye girmek için dosya hazırladı ve bu dosya
hazırlığını bütün teferruatıyla yaptı, milyarlarca lira para hazırladı, mevcut
yasa böyleydi; çünkü, yasa da daha uygulanmaya başlanmamıştı, 2003'te
başlanacaktı. Bütün bu hazırlıkları, belki, devletin de trilyonlarca liralık
hazırlıklarını ve bu işin taahhüdü altına girecek insanların da milyarlarca
liralık dosya hazırlığını, şimdi çıkaracağımız bu yasayla, ne yapıyoruz; daha
uygulamaya konulmamış olan bir yasada değişiklik yapılmak suretiyle, bir kenara
itiyoruz. Bunun yanında, uygulama
projelerinden bahsediyoruz. Özellikle büyük yatırımlarda, uygulama projelerinin
netleşmesi, kesinleşmesi ve kısa sürede olması mümkün değildir. Hatta, uygulama
projelerinin, burada anahtar teslimi yapımından söz ediliyor ki, öyle büyük
projelerde, özellikle yol yapımında olsun, altyapı yapımında olsun, hiç hesaba
katılmayan maliyeti artırıcı birtakım unsurlar meydana çıkacaktır. Maliyeti
artırıcı bu unsurları dikkate almadan, bu tip bir mantıkla ihale yapıldığı
zaman, o işin sekteye uğramasına, dolayısıyla kamunun zarara uğramasına
sebebiyet verilecektir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Lütfen, toparlar
mısınız. Buyurun efendim. YAKUP BUDAK (Devamla) -
Dolayısıyla, bu madde, bu şekliyle yanlıştır, metinden çıkarılması gerekir
diyor, saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Budak. (SP sıralarından alkışlar) Komisyonun ve Hükümetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir. Öteki önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 17 nci maddesinde
yer alan "götürü bedel" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Komisyon katılıyor
mu efendim? OĞUZ AYGÜN (Ankara) -
Önergemi geri çekiyorum efendim. BAŞKAN - Peki; madde
üzerinde başka önerge yoktur. Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri,
defalarca burada uygulama yaptık; Başkanlık Divanına verilmiş önergede imzası
olmayan bir milletvekilinin burada konuşması mümkün değil. Burada önerge sahibi
arkadaşın muvafakatı olsa bile... Bunu arkadaşlarımıza izah ediyoruz, ille ben
imzalayacağım... Olmaz arkadaşlar... Yani, burada... LATİF ÖZTEK (Elazığ) -
Olmadı zaten... BAŞKAN - Efendim, önemli
ama, vatandaş da anlasın nedir... Neyse; tamam... HÜSAMETTİN KORKUTATA
(Bingöl) - İçtüzükte tek bir madde göster... BAŞKAN - 18 inci maddeyi
okutuyorum: MADDE 18. - 4734
sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir. "Bu Kanunun 3 üncü
maddesinin (g) bendi gereğince yapılacak alımlarda uygulanacak esas ve usuller,
Kurumun uygun görüşü üzerine ilgili idareler tarafından hazırlanarak, Bakanlar
Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulur." BAŞKAN - Madde üzerinde,
Saadet Partisi Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Nezir Aydın; buyurun
efendim. (SP sıralarından alkışlar) SP GRUBU ADINA NEZİR
AYDIN (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 877
sıra sayılı yasa tasarısı ve teklifinin 18 inci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli
üyeler; tasarımızın, tasarı mı teklif mi olduğu tam belli değil, hem tasarı hem
teklif. Adı hiç yok; bazı kanunlarda değişiklik yapan. Kaç kanunda değişiklik
yapıyor, tam tespit edebilen varsa lütfen söylesin de herkes bilsin. Bu
tasarının adının, olsa olsa, herhalde tamirat tasarısı olması gerekirdi. Gerçi, 57 nci hükümetin
klasiklerinden bir tanesidir bu; 57 nci hükümette, bu tip olaylar çok oluyor.
Ne oluyor; bir tasarı hazırlanıyor, IMF'den para lazım olduğu zaman veya kredi
dilimlerinden biri acilen lazım olduğu zaman "efendim, parayı ver"
diyorlar; o da "şunları şunları çabuk yap gel, düşünelim" diyor. Biz
de, alelacele, hemen, gereklerini yerine getirip parayı almaya çalışıyoruz.
Diğer bir ifadeyle, IMF ve Dünya Bankasının emirlerini harfiyen yerine
getirmeye çalışıyoruz. Arkadaşlar, önümüzdeki
tasarı, 24 Mayıs tarihinde Bakanlar Kurulundan imzadan çıkmış, 29 Mayıs
tarihinde Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonundan, 3 Haziran
tarihinde de Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmiş, dünden beri de bu tasarı,
burada görüşülüyor ve birazdan görüşmeleri bitecek. Değerli arkadaşlarım,
burada enteresan bir şey var; merak ediyorum, acaba, bu tasarıyı imzalayan
bakanlarımız, bunun içerisinde tam olarak ne olduğunu biliyorlar mıydı; kaç
türlü değişiklik, kaç türlü yama yapıldığını, kaç tamirat yapıldığını
biliyorlar mıydı; zannetmiyorum... Buradaki arkadaşlarımız,
maddeler konuşuldukça, görüşüldükçe, oylamaya sunuldukça, kabul eden değerli
milletvekillerimiz, acaba, ne olduğunu tam olarak biliyorlar mı; onu da
zannetmiyorum; ama, iktidar milletvekili olma psikolojisidir, madem bizim
hükümetimizden geldi, öyleyse kabul etmek mecburiyetindeyim deyip eller
kalkıyor. Tabiî, bu işin özünde
birçok şey var; bir tanesi -görüştüğümüz 17 nci maddede ve bu 18 inci maddede
devam ediyor- ihalelerle ilgili. Şimdi, daha bu İhale Yasası yürürlüğe girmedi.
Yürürlüğe girmedi; ama, demek ki, hükümet, bu yasayı beş ay önce çıkarırken bir
yerde yanlışlık yapmış, tasarının bir yerinde, emri tam olarak yerine
getirmemiş; nokta veya virgül hatası olmuş, hemen talimat gelmiş: "Hemen,
bunu düzelt." Neyi düzeltecek; "eşiklerdeki oranlar düşsün"
diyor ve hemen düşürülüveriyor. Değerler beğenilmedi, onlar düşürülüyor. Peki,
bunlar yapılırken, dünya ortalaması nedir, çevremizdeki ülkelerde neler
yapılıyor, bu nasıl uygulanıyor, bunlar hiç araştırıldı mı; ama, yabancılar
gelsin... Tabiî, çok iyi bir şey, yabancılar gelsin, bu ülkede yatırım yapsın,
bu ülkede istihdam olsun; bunu kabul etmeyecek veya bunu inkâr edecek hiç kimse
yok; ama, bir gerçek daha var değerli milletvekilleri: Bu ülkeden, çeşitli
zorluk ve zorlamalarla, özellikle Balkan ülkelerine yatırım için kaç tane
müteşebbis kaçırılmıştır? Bunların, oralarda yaptığı yatırımların adedi nedir;
istihdam ettikleri sayı nedir? Hükümet acaba bunları biliyor mu? Bunların tam
olarak bir istatistiği var mı? O yatırımlar bizim ülkemizde yapılsaydı, o
binlerce istihdam... İşsizlikten kıvranan benim insanıma o imkânlar sunulsaydı
acaba ne olurdu? Olmaz... Niye olmaz; çünkü, o müteşebbislerin arkasında IMF
yok, o müteşebbislerin arkasında Dünya Bankası yok; o müteşebbisler rantiyeci
değil ve ne yazık ki, arkalarında rantiyeci de yok. Onun için bu olmaz. Nerede mahallî idareler
yasa tasarısı?.. Bütün belediyeler bekliyor. Her zaman, her zeminde
"çıkaracağız... Çıkaracağız" diye söz veriliyor; hani nerede; ama,
IMF isteyince bütün komisyonlardan on günde geçiveriyor ve kanunlaşabiliyor;
fakat, Türk Milletinin, halkımızın istekleri, arzuları ne yazık ki, beklemek
zorunda. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Aydın,
lütfen, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız. NEZİR AYDIN (Devamla) -
Toparlıyorum Sayın Başkan. Şeker fabrikaları mı,
kapat gitsin; fındık mı, sök gitsin; pancar mı, ekmeyiver; tütün, mısır mı,
buğday mı, az ek canım, ekmeyiver, boş ver. Peki, bu işin sonu nereye gidecek,
sonu ne olacak bu işin? Sayın milletvekilleri,
değerli hükümet temsilcileri; IMF ve Dünya Bankası, ilave olarak Türkiye'deki
bazı kesimler, rantiyeciler, belki bugün, yanlışlarınızı iyi göstermeye
muktedirler, belki sizi biraz daha iktidarda tutmaya muktedirler; ama,
ilânihaye sizi burada tutmaya, hükümetinizi devam ettirmeye kesinlikle muktedir
değildirler. Onun için, IMF emirleri yerine, lütfen, biraz da işçimizi,
memurumuzu, çiftçimizi, esnafımızı, depremzedemizi, tüm halkımızı memnun edecek
yasaları, kanunları getiriniz, onları da çıkaralım diyor, saygılar sunuyorum.
(SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aydın. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Muş Milletvekili Sayın Mümtaz Yavuz; buyurun efendim. (DYP sıralarından
alkışlar) Sayın Yavuz, süreniz 5
dakika. DYP GRUBU ADINA MÜMTAZ
YAVUZ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının 18 inci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım; sözlerime başlamadan önce Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. "Madde 18.- 4734 sayılı Kanunun geçici 4
üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir..." Şimdi, kanun Resmî Gazetede yayımlanmış,
elimizde; geçici 4 üncü maddesi mevcut, onun altına eklenecek; ama, deniliyor
ki: "Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (g) bendi gereğince yapılacak alımlarda
uygulanacak esas ve usuller, Kurumun uygun görüşü üzerine ilgili idareler
tarafından hazırlanarak, Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulur."
Şimdi, 3 üncü maddeye bakıyoruz, maalesef, 3 üncü maddede (g) bendi diye bir
bent yoktur. Yasa belirsizliklerle dolu olduğu gibi, yasayı düzeltmek için
getirilen kanun tasarısı da gördüğünüz gibi belirsizliklerle devam etmektedir. Değerli milletvekilleri,
daha önce söz almış olduğumda da üzerinde açıklama yapmıştım; bu ihale yasası
belirsizliklerle dolu, ileride çok büyük şaibeler yaratacak, haksız yere
insanlar zan altında kalacaktır. Bunun başında demiştim ki: İhalenin yöntemi,
biçimi; yani, açık mı ihale edilecek, belli istekliler arasında mı ihale edilecek,
bunun bir kriteri yok. Neymiş "uzmanlık veya yüksek teknoloji
gerektiren..." Bunun nasıl izah edileceğini kimse de bilmiyor; çünkü,
bundan evvel de bu aynı madde vardı. 44 üncü maddede deniliyordu ki; uzmanlık
veya yüksek teknoloji gerektiren hallerde, 44 üncü maddeye göre davet usulü
ihale edeceksin. Şimdi, bunu kim tespit edecek, o da belli değil. Eskiden, 44
üncü maddede bu belliydi; Yüksek Fen Kurulu kararıyla idi. Bundan sonraki
belirsizlik, yaklaşık maliyet -biraz önce hepinize arz ettim- bu maliyeti, en
ücra köşedeki bir ihale kurulu nasıl tespit edecek; etse dahi, ne kadar
gerçekçi olacak? Bundan sonraki, yaklaşık
maliyetin gizliliği; şimdi, birkaç kişi yaklaşık maliyeti bulacak, getirecek
ihale kuruluna teslim edecek; bu ihale kurulu da, ita amirine mutlaka bunu
bildirecektir. Maliyeti hesap eden kişilerin, ihale kurulunun ve diğer idareci
kesimin bildiği bir yaklaşık maliyetin gizliliği olur mu? Sonra, gizliliğin
esbabı mucibesi ne, niçin gizli oluyor; bunun sebebini izah edecek biri var mı?
Biz, ihalelerde şeffaflığı istiyoruz ve haklı rekabeti istiyoruz, katılımcılığı
istiyoruz. Şimdi, bu gizlilik ne demek, neye yarıyor? Peki, şimdi, bir de
getirmişiz bu tasarıya düşük teklif koymuşuz. Düşük teklif ne demek? Yani, bir
adama, bir firmaya yeterlilik veriyorsun; diyorsun ki, sen bu ihaleye
katılmakta yeterlisin. Bunlar, teklifini veriyor. Rastgele bulmuş olduğun veya
nasıl bulduğun belli olmayan piyasa araştırması... Neymiş bu piyasa
araştırması? Yani, Hakkâri'deki veya Edirne'deki bir ihale müessesesi,
Ankara'daki bir malzemenin fiyatını nasıl belirleyecek? Biraz önce izah
etmiştim; Yüksek Fen Kurulunun beş ay gibi bir sürede tespit etmiş olduğu birim
fiyatları, herhangi bir ihale kurulu -ülkede olmayan ihale kurulu da yok; her
kurumun kendine göre bir ihale kurulu var- nasıl belirleyecek? Rastgele
belirlenmiş olan yaklaşık bir maliyette, teklifler verildiği vakit, onun
altında kalıyorsa; buna, düşük teklif diyeceksin. Adamı yeterli bulmuşsun,
firmayı yeterli bulmuşsun; davet etmişsin, gel teklif ver demişsin; peki,
adamın teklifini ne diye reddedeceksin? Bunun dışında, şimdi,
diyelim ki, bu kadar çok belirsizliğin içerisinde, yasaya müracaat etmeden
evvel, hukuka başvurmadan önce, müteşebbis, mutlaka ihale kuruluna müracaat
edecektir; ihale kurulu da 60 gün içerisinde karara bağlayacaktır. Eğer, bu
karar, ihaleyi durdurma yönündeyse, bu 60 gün içerisinde karara bağlanacaktır. Şimdi, ülkede bu kadar
belirsizliklerle yapılan ihaleler, mümkün mü oldu bittiyle geçip gitsin;
mutlaka, hemen hemen her ihalede şikâyet olacaktır. Peki, ülkede yapılacak bu
kadar çok ihaleleri, bu kadar çok şikâyetleri, bu ihale kurulu nasıl
sonuçlandıracak? Bana göre, yasa gereği en son 60 ıncı gün... 60 gün böyle
geçecek. Eğer, karar, ihaleyi durdurma yönündeyse, 60 gün de öyle geçecek, etti
120 gün. Peki, o zaman ne olacak; mayıs ayında ihale edilmiş olan bir iş, 120
gün sonra, yani ekim ayında sözleşmeye bağlanacak. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Yavuz,
lütfen, toparlar mısınız. MÜMTAZ YAVUZ (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, ekim ayında sözleşmeye bağlanan bir iş -hele, düşünün ki, o
yıl gerekliyse- kış mevsiminde nasıl yapılacak, ikmal edilecek, hizmete
sokulacak? Bu kadar belirsiz olan
bir ihale yasası, biraz önce de belirtmiş olduğum gibi, kanaatimce, ülkeye
hizmet etmeyecektir; çok kişiyi, çok kurumu şaibe altında bırakacaktır. İnşallah, iktidara
geldiğimizde, bu yasayı, ülkenin ihtiyaçlarına göre, en rasyonel şekilde,
rekabeti sağlayıcı, şeffaf ve katılımcılığı artırıcı biçimde sil baştan
hazırlayıp, Yüce Meclisimize sunacağız. Hepinize saygılar
sunarım.(DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yavuz. Madde üzerinde gruplar
adına başka söz isteyen?.. Yok. Maddeyle ilgili 3 önerge
var. Bu önergelerin birinde "idareler" ibaresinin
"kurumlar" şeklinde değiştirilmesi isteniyor; bu, maddeye bir içerik
ve yeni bir anlam kazandırmadığı için, bu önergeyi işleme koymuyorum. Diğer 2 önergeyi geliş
sırasına göre okutup, işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 18 inci maddesine,
4734 sayılı Kamu İhale Kanununun geçici 4 üncü maddesinin son fıkrasındaki
"Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (g) bendi gereğince" ibaresinden sonra
gelmek üzere "yapılacak alımlarda uygulanacak esas ve usuller kurum
tarafından" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 18 inci maddesinde
yer alan "uygulanacak" ibaresinin "uyulacak" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Efendim, son
okuttuğum önergeyi işleme koyuyorum. Komisyon?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz... BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet ve
Komisyon katılmıyor... OĞUZ AYGÜN (Ankara) -
Sayın Başkan, önergemi geri çekiyorum. BAŞKAN - Geri
çekiyorsunuz. Diğeri?.. OĞUZ AYGÜN (Ankara) -
Diğerinin gerekçesi okunsun. BAŞKAN - Önce, önergeyi
tekrar okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 18 inci maddesine,
4734 sayılı Kamu İhale Kanununun geçici 4 üncü maddesinin son fıkrasındaki
"Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (g) bendi gereğince" ibaresinden sonra
gelmek üzere "yapılacak alımlarda uygulanacak esas ve usuller kurum
tarafından" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz
Aygün Ankara PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, bir yanlış anlaşılma
oldu; (e) bendi gereğince... KÂTİP ÜYE CAHİT SAVAŞ
YAZICI (İstanbul) - Burada (g) yazıyor... PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - (e) bendi olacak... BAŞKAN - (e) bendi yok
burada. Var mı?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - (e) bendi... BAŞKAN - (e) bendi
maddede yok. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Kanunda var efendim. BAŞKAN - Efendim, bu
fıkrada (e) bendi yok. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Kanunun aslında var efendim. BAŞKAN - Hayır, bu
kanunun 3 üncü maddesinin (g) bendi...
Şimdi, burada, bunun üzerinde değişiklik yapılabilmesi için, 4 üncü
maddeden sonra aşağıdaki... MUSTAFA GÜVEN KARAHAN
(Balıkesir) - Sayın Başkan, 4734 sayılı Kanunun... BAŞKAN - Efendim,
anlıyorum, anlıyorum da; yalnız, Hükümet de bu konuda ciddî bir şey söylemiyor,
Komisyon da söylemiyor. Bakın, geçici 4'te (a),
(b) ve (c) bentleri var... MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Sayın Başkan, (e) bendinde değişiklik yapılıyor, (g) bendi duruyor
yine. BAŞKAN - Hakikaten, bir
anlaşmazlık var; birbirini tutmuyor... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Ara ver Sayın Başkan. BAŞKAN - Ben de ara
vereceğim efendim. Konunun anlaşılabilmesi
için, birleşime 10 dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 17.43 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 17.55 BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ KÂTİP ÜYELER: Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK
(Edirne) BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız
yerden devam ediyoruz. IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) 5.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale
Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun
Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde. Sayın milletvekilleri,
müzakere etmekte olduğumuz 877 sıra sayılı yasa tasarısının 18 inci maddesi
üzerinde verilen bir önergedeki ifadede bir kargaşa olması nedeniyle, önergenin
maddeye uygun bir şekilde düzenlenmesi için birleşime ara vermiştik. Önerge sahibi Oğuz Aygün,
o kargaşayı giderecek şekilde yeniden bir önerge düzenledi. Önergeyi Hükümet ve
Komisyon da benimsemişti ve birleşime ara vermiştim. Önerge, tekniğine uygun
hale geldi. Yeni gelen önerge ilk
önergeye ters olmasın diye yeniden okutacağım ve işleme alacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 18 nci maddesinin
çerçevesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz
Aygün Ankara "Madde 18- 4734
sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin son fıkrasındaki 'bu Kanunun 3 üncü
maddesinin (e) bendi gereğince' ibaresinden sonra gelmek üzere 'yapılacak
alımlarda uygulanacak esas ve usuller kurum tarafından,' ibaresi eklenmiş ve
aynı maddenin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir. " BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Takdire bırakıyoruz. BAŞKAN - Çoğunluğunuz
olmadığı için katılmıyorsunuz; "takdir" kelimesi yok da; yani, usul
olsun. Sayın Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılıyoruz. BAŞKAN - Önergeye,
Komisyon çoğunluğu olmadığı için katılamıyor, Hükümet ise katılıyor. Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Tasarının 11
inci maddesinde Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan değişiklik çerçevesinde söz
konusu düzenlemenin yapılması gerekli görülmüştür. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. 18 inci maddeyi, kabul
edilen bu önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 18 nci madde, kabul edilen bu önerge doğrultusunda kabul
edilmiştir. 19 uncu maddeyi
okutuyorum: MADDE 19. - 4734 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. "GEÇİCİ MADDE 6. -
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde; a) Kamu kurum ve
kuruluşlarında görevli personelden, 53 üncü maddenin (h) fıkrasında sayılan
yüksek öğretim kurumlarını bitirerek mesleğe özel yarışma sınavı ile girilen ve
belirli süreli meslek içi eğitimden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda
atanmış olanlar ile hâkimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar, b) Kurumun görev alanı
ile ilgili dallardan olmak kaydıyla en az lisans üstü eğitimini tamamlamış
üniversite öğretim elemanları, c) Mühendislik veya
mimarlık fakültelerinde lisans eğitimi yapmış olanlardan en az beş yıl, lisans
eğitimini müteakip yine bu dallardan herhangi birinde lisans üstü eğitim yapmış
olanlardan ise en az üç yıl süre ile kamu kurum ve kuruluşlarında kendi görev
alanıyla ilgili konularda çalışmış olanlar, kırk yaşından gün almamış olmaları,
(a) ve (c) bentlerinde sayılanların kamu ihale mevzuatı ile ilgili yargılama,
inceleme, denetleme, uygulama veya danışma konularında çalışmış olmaları
koşuluyla kurumlarının muvafakati alınmak suretiyle, Kurulca Kamu İhale Uzmanı
olarak atanabilirler. 31.12.2003 tarihine kadar
Kurumun kamu ihale uzman ve uzman yardımcısı dışındaki kadrolarına, genel
bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri ve
bunların bağlı ortaklıkları, özel kanunlarla kurulmuş ve kendilerine kamu
görevi verilmiş tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar ile bağımsız bütçeli
kuruluşlarda çalışan personel kendilerinin isteği ve kurumlarının muvafakati
ile atanabilirler." BAŞKAN - Madde üzerinde,
AK Parti Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe. OSMAN PEPE (Kocaeli) -
Konuşmuyorum efendim. BAŞKAN -
Konuşmuyorsunuz... Saadet Partisi Grubu
adına, Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Demircan. ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU
(Diyarbakır) - Sayın Yakup Budak konuşacaklar. BAŞKAN - Peki. Saadet Partisi Grubu
adına, Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak; buyurun efendim. (SP sıralarından
alkışlar) Sayın Budak, süreniz 5
dakikadır. SP GRUBU ADINA YAKUP
BUDAK (Adana) - Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken hepinize
saygılar sunuyorum. 19 uncu maddeyle, kamu
ihale uzmanı olacakların kamu kurumlarından atanmalarıyla ilgili bir teknik
düzenleme yapılmaktadır. Bu teknik düzenlemeye göre, şu anda kamu kurumlarında
memur olarak çalışan insanlardan, bu kamu ihale uzmanlığıyla ilgili okulları
bitirmiş olmak şartıyla -mimarlık, mühendislik fakülteleri ve buna benzer
okullardan mezun olanlar- eğer lisansı bitirmişlerse en az beş yıllık,
lisansüstü bir eğitim yapmışlarsa en az üç yıllık bir kamu görevinin bulunması
durumunda kamu ihale uzmanı olarak atanmaları öngörülmektedir. Tabiî, burada,
bu atanmalar içerisinde, hâkimlerin, savcıların da -şayet, bu okullardan ve
mesleklerden sayılıyorlarsa- kamu ihale uzmanı olarak atanmaları gerekecek;
bunun teknik düzenlemesi yapılmaktadır. Bu maddeyle ilgili,
elbette, burada yazılanlar doğrudur, yapılması lazım gelen işlerdir; ama,
burada, maddelerde, kanunlarda yazılanlar ne kadar doğru olursa olsun, millî
eğitimimizin temel amaçlarından olan dürüst insan, eğitilmiş insan, kaliteli
insan, ahlaklı insan yetiştirmedikçe, isterse hepsi üniversite hocası olsun,
bir anlam ifade etmiyor. Niye; çünkü, bir bakanlığımızın bütün bürokratları bu
işlerle ilgili olarak mahkemelik olmuş durumda. Şimdi sizin buraya yazacağınız
ne anlam ifade eder?! Onun için, önce, bu maddeleri anlamlandıracak kafa
yapısında, gönül yapısında, ülkesine ve milletine bağlı, devletine bağlı,
ülkesinin çıkarlarını şahsî çıkarlarının üzerinde tutan bir mantık yapısında ve
dokusunda insan yetiştirmedikçe, bu kamu kurumlarında hangi kurulları
oluşturursak oluşturalım, ondan sonra onları denetlemek için de ayrı bir kurul
oluşturmak gerekir ki, bunun arkasını almak ve kamu yönetim mantığı içerisinde
bunun çözümünü bulmak zordur. Onun için, millî eğitimin temel hedefleri doğrultusunda,
kanunda yazılı olanları değil, aynı şekilde, bu ölçüler içerisinde
yetiştirilecek insanı da eğitmek durumundayız. Bu noktaya baktığımızda,
Millî Eğitim Bakanlığımız, maalesef, iflas etmiş durumdadır. Niye iflas
etmiştir; çünkü, Millî Eğitim Bakanlığımızın bünyesinde, inançlı insan
yetiştirme, ahlaklı insan yetiştirme, ülkesini ve milletini sevecek, kamuda
görev yaparken, ahlakî ölçülere, etik ölçülere dikkat edecek insan yetiştirme
noktasında sıkıntımız vardır. Şimdi "yok" diyebiliriz; ama, kamudaki
bu yolsuzluklar, usulsüzlükler, özellikle kamu ihalelerinin yapıldığı
bakanlıklardaki bütün bürokratların -içerisinde istisnalar olabilir-
yolsuzluğa, hukuksuzluğa ve hortumlamaya bulaşmış olmaları, millî eğitimin
genel hedefleri doğrultusunda insan yetiştiremediğimizin en açık göstergesidir.
Bugün mahkemelerdeki dosyaları incelediğimiz zaman, en küçük kazamızda bile, bu
tip olayların, mahkemelerin dosyalarını doldurduğunu görüyoruz. O açıdan,
elbette, muhakkak surette, bu kurumlara atanacak olan insanların eğitimlerini
tamamlamış olmaları; ama, milletimizin değerleriyle de barışık olmaları gerekir
ve bu eğitimi verecek bir millî eğitim politikasını, bir eğitim ve kültür
politikasını gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz. 57 nci hükümet bu noktada
da sınıfta kalmıştır ve maalesef, gençlerimizin geleceğe hazırlanması, kamu
görevini yapabilecek nitelikteki insanların gerekli donanım içerisinde
yetiştirilmeleri noktasında da, eğitim sistemimiz iflas etmiştir. Bunun için,
yasalara bu maddeleri yazmak yeterli değildir; aynı zamanda, bu kurumlarda
görev alacak insanların, milletin değerleriyle, yolsuzluğa ve usulsüzlüğe
bulaşmayacak inançlar doğrultusunda yetiştirilmesi gerekir. Onun için,
milletimizin, Anadoludaki insanımızın güzel bir sözü var "kork, Allah'tan
korkmayandan" derler. Dolayısıyla, sadece kanundan korkan değil, milletini
seven ve ahlakî değerlerle, manevî değerlerle mücehhez olan insanlar
yetiştirmedikçe, yasalarla, yolsuzluğun ve usulsüzlüğün önünü almamız mümkün
değildir. Bu kadar kanun çıkarılmasına rağmen de, yine, önü alınamamaktadır;
çünkü, Allahtan korkan insanlar yerine, parayı her şey zanneden insanlar
yetiştirme hedefi güdülmektedir ve üzerinde yaşadığımız dünyada hâkim olan
medeniyet anlayışı da, yaşamak ve kazanmak için her şey mubahtır anlayışı
üzerine ekonomik sistem ve sosyal hayat inşa edildiği için de, maalesef,
dünyanın neresinde olursa olsun, bu tip yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin sonu
alınamamakta, bundan da toplum çok büyük zarar görmektedir, kamu da büyük zarar
görmektedir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Budak, bir
dakikada toparlar mısınız efendim. YAKUP BUDAK (Devamla) -
Bunun önlenebilmesi için eğitim sistemimizin tekrar gözden geçirilmesi, sadece
kanunların yeterli olmadığı, anayasalarda ne yazarsa yazsın, esas gönüllerdeki
anayasanın ne yazdığının önemli olduğunu ifade ediyor; saygılarımı sunuyorum.
(SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Budak. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Ağrı Milletvekili Sayın Musa Konyar; buyurun efendim. (DYP sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA MUSA
KONYAR (Ağrı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 877 sıra sayılı yasa tasarısının 19 uncu
maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına, söz almış bulunuyorum;
konuşmama başlarken hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, bugün
farklı iki konuyu düzenleyen ve tek yasa halinde gelen, tamamıyla yasa
tekniğine aykırı bir yasa tasarısını görüşmekteyiz; çünkü, birisi tamamıyla
Maliye Bakanlığını ilgilendiren vergi düzenlemeleriyle ilgili; diğeri ise,
Bayındırlık Bakanlığını ilgilendiren Kamu İhale Yasasıyla ilgilidir. Bu iki
konu farklı; ama, nedense, yasa tekniğine uymayarak, bu iki konuyu bir arada
görüşmekteyiz. Belki, ben Maliye
Bakanlığı ile ilgili kısmını benimsiyorum; yani, bu konuda, olumlu oy vermek
istiyorum; ama, Kamu İhale Yasasıyla ilgili kısmını benimsemiyorum. Peki,
ikisine bir arada nasıl oy vereceğim; herhalde, bu konuda çekimser kalacağım. Değerli arkadaşlar, benim
kişisel görüşüm -belki Partimin değil, Grubumun değil, ama- gerçekten Maliye
Bakanını kutluyorum; bir yanlış düzeltildi. Gerçekten, 1998 yılında çıkarılan
nereden buldun yasası, Türkiye'de bu ekonomik krizin bir numaralı nedeni olmuştur.
Hükümet, bu konuda, gerçekten olumlu bir adım atmış ve bu yanlıştan
dönülmüştür. Bu yanlışı, ben, bir de
özür olarak kabul edebiliyorum. Gerçekten, o dönem, bankalardan çok büyük
miktarlarda para kaçtı. Bu paraların bir kısmı yurt dışına; ama, bir kısmı da
yurt içinde yastık altına gitti. Yani, bunu, karapara olarak da benimsememek
lazım; çünkü, o dönemde, adam memurdur, işçidir, emekli olmuştur ve yıllardır
biriktirmiş olduğu kıdem tazminatıyla ev alamamıştır, araba alamamıştır;
dolayısıyla, belli bir faizle -aylık veya yıllık- geçimini sağlamak üzere bu
paraları bankalara yatırmıştır. Böylece, hem bu konuda bankalar malî sistemi
kısır bir döngüye girmemiş, çalışmış hem de ülke ekonomisine büyük faydalar
sağlanmıştır; ama, maalesef, bu yasanın bu şekilde çıkması, Türkiye'yi,
hakikaten büyük sıkıntılara sokmuştur. Dolayısıyla, böyle bir yanlıştan döndüğü
için, Maliye Bakanını, gerçekten, burada kutluyorum. Bu konuda, gerçekten
Zekeriya Temizel'e de burada hesabı sormak lazım; çünkü, bu ülkeyi enkaz haline
getiren bu yasaya kimler sebep olduysa, onlara da hesap sormak lazım. Değerli arkadaşlar,
Bayındırlık Bakanlığınca, Kamu İhale Yasası, biliyorsunuz, beş ay önce bu
Meclis Genel Kurulundan geçti, yasalaştı; fakat, daha uygulamaya girmeden,
yeniden, tekrar düzenlenmek üzere karşımıza getirildi. Yani, uygulanmadan,
acaba bu hatalar ne idi diye tartışılmadan tekrar gündeme geldi. Zannediyorsam,
2003 yılında bu yasa yürürlüğe girdiği zaman, yine aynı hatalarla karşı karşıya
kalacağız. Değerli arkadaşlar, bu
yasa tasarısına baktığımız zaman, Bayındırlık Bakanlığıyla ilgili maddede,
sadece... Biliyorsunuz, bundan önceki Kamu İhale Yasasında, yapılan işlerin
keşif artışları yüzde 30 civarında idi. Eğer bir iş bitmezse, yüzde 30 artışla
bunu yaptırmak mümkündü; ama, şu anda, mevcut hükümet, bunu, yüzde 50 olarak
getirdi. Neyse ki, Plan ve Bütçe Komisyonun bunun farkına vardı ve bunu, yüzde
20'ye indirdi. Gerçekten, bu, makul bir miktardır. Değerli arkadaşlar, 57
nci hükümet, gerçekten "çok yasa çıkarıyorum" diye övünüyor. Çok yasa
çıkarıyor; ama, çok yanlış yasayı da bu hükümet çıkarıyor, çok özürlü yasaları,
gerçekten bu hükümet çıkarıyor. Bu yasalar enine boyuna tartışılmadan,
tamamıyla Genel Kurulun gündemine geliyor ve Genel Kuruldan bir günde, hatta,
iktidar milletvekilleri dahi bu konular üzerinde görüş beyan etmeden, fason
imalathane şeklinde buradan hemen geçiyor. Şimdi, benim tahminim
hükümet de bu yasaları direktman, düşünmeden, konuşmadan, hatta, mevzuatına
bakmadan getiriyor. Zannederim, birileri kumaşı önceden biçiyorlar, ondan sonra
diyorlar ki: "Buyurun gidin bunun dikişini de siz atın." Geliyor
burada birinci dikiş tutmuyor, ikinci, üçüncü dikiş derken bu yasalar gerçekten
ucubeye dönüştürülmüş oluyor. Değerli arkadaşlar, Kamu
İhale Yasasında yapılan değişikliğe baktığımız zaman, bu 19 uncu maddede özlük
haklarıyla ilgili bir metin vardır. Maalesef, Sayın Başbakanımız da bu
kurullardan çok şikâyetçi; ama, yine de bu imtiyazlı kurulları oluşturuyoruz.
Bu imtiyazlı kurullarda görev yapan arkadaşlar, bir polis, bir savcı, bir
hâkim, kamu hizmeti yapan diğer arkadaşlar, nasıl bir kamu görevi yapıyorsa,
onların da bunlardan bir farkı yok; ama, bakıyorsunuz bu arkadaşlara 5 milyar,
6 milyar gibi çok fahiş maaşlar ve ücretler getirilmek isteniyor. Yani, burada
sosyal barış zedeleniyor. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Konyar,
lütfen, toparlar mısınız. Buyurun efendim. MUSA KONYAR (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, gerçekten bu hükümetin halkın yararına çıkardığı hiçbir
yasa yoktur. Gerçekten, millet yararına yasa getirmek lazımdır. Biraz önce
Ardahan milletvekilimiz konuştuğunda Sayın Millî Eğitim Bakanımız da buradaydı;
ardından, bizim Ağrı milletvekilimiz Ağrı Dağı üniversitesinin kurulmasını
istedi; ama, biz üniversiteden de vazgeçtik. Çünkü, 1998 yılında alelacele
getirilen 8 yıllık eğitimden dolayı, şu anda, Ağrı'da kırsal kesimdeki 14 000
öğrencimiz maalesef ilkokulu bitirememiş durumda. Ağrı'da şu anda 3 tane büyük
YİBO, 12 tane irili ufaklı ilköğretim okulu yapılıyor. Sayın Bakandan ricamız
bu okulların mutlaka ve mutlaka bir an önce bitirilmesidir; biz üniversiteden
falan vazgeçtik, yeter ki, bu öğrencilerimiz cahil kalmasın. En azından, vebal
altına girmeyelim, bu öğrencilerimiz yarın şoför olmak için müracaat ettikleri
zaman ehliyet bile alamayacaklar. Bu duygular içerisinde
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Konyar. Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde gruplar adına başka söz istemi?.. Yok. Maddeyle ilgili 3 tane
önerge vardır; geliş sırasına göre okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinde
yer alan "bir yıl" ibaresinin "iki yıl" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Öteki önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinde
yer alan "kırk yaş" ibaresinin "kırkbeş yaş" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Şimdi, en aykırı
önergeyi okutup, işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinde
yer alan "kırk yaş" ibaresinin "elli yaş" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Önerge sahibi?..
Yok. Gerekçeyi okuyalım: Gerekçe: Yaş sınırının
artırılması gerekli görülmüştür. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. Öteki önergeyi okutuyorum
efendim: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinde
yer alan "kırk yaş" ibaresinin "kırkbeş yaş" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet önergeye katılmıyor. Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Yaş sınırının
artırılması gerekli görülmüştür. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinde
yer alan "bir yıl" ibaresinin "iki yıl" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım Sayın Aygün? OĞUZ AYGÜN (Ankara) -
Lütfedersiniz efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Süre uzatılması
gerekli görülmüştür. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. Maddeyi gelen şekliyle
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 19 uncu madde kabul
edilmiştir. 20 nci maddeyi okutuyorum
efendim: MADDE 20. - 5.1.2002
tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanununun 7 nci
maddesinin (s) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "s) Sözleşmede iş
artışı ve eksilişine ilişkin şartlar ile değişiklik yapılma şartları." BAŞKAN - Madde üzerinde,
Saadet Partisi Grubu adına, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Niyazi Yanmaz
konuşacaktır. Sayın Yanmaz?.. Yok. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kaya konuşacaktır. Buyurun Sayın Kaya. (DYP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın
Kaya. DYP GRUBU ADINA SAFFET
KAYA (Ardahan) - Değerli Başkan, değerli arkadaşlarım; Doğru Yol Partisi Grubu
adına 20 nci maddedeki değişiklikler üzerinde söz almış bulunmaktayım; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Tabiî, görüşülmekte olan
kanun değişikliğiyle ilgili olarak burada çok değerli arkadaşlarımızın
serdetmiş olduğu ifadelerden sonra ben de arz edeceğim görüşlerimi Yüce
Heyetinize iletmek istiyorum. Üzülerek söylüyorum ki,
Parlamentomuz, halkın genel temayüllerinden, genel isteklerinden yana değil.
Halkımızın istediği yasaların çıkarılması yerine, IMF amir, hükümet memur
noktasında ne emredilirse, hükümetin, kayıtsız şartsız, kanun teklifleri ve
tasarılarını Meclise getirerek burada kabulü noktasında rey vermesi Yüce
Parlamentomuzun saygınlığına da uygun olmamakla birlikte iktidarın da bu
noktada, halkın gündemi başka hükümetin gündemi başka noktasındaki bakışını da
çok açık olarak ortaya çıkarıyor. IMF emrediyor, Sayın
Kemal Derviş geliyor "Parlamentodan 15 kanun çıkarılacak" diyor, Parlamento
bir noter, tasdik mekanizması gibi çalıştırılıyor. Yasaların çıkarılmasıyla
birlikte, yedi ay sonra yasaların yürürlüğe girmesi noktasında, değerlendirme
yapılması aşamasında Parlamento karar veriyor, iktidar milletvekillerimiz buna
oy veriyor. Ben, buradan, değerli iktidar milletvekillerimize -ANAP, DSP, MHP
milletvekillerimize- sormak istiyorum: Acaba, gerçekten, bu çıkardığınız
yasaları, sizler -geleceğe matuf olan yasalar- içinize sindirebiliyor musunuz?!
Gerçekten, bu gelen yasalar, halkın istemi doğrultusunda gelen yasalar mı da,
bu konuda, bu yasalar ivedilik noktasında, alelacele Parlamentodan
çıkarılıyor?! Yine, hepimiz çok çok iyi
biliyoruz ki, çıkarılan yasalar, eğer, halkın desteğine maruz değilse, halkın
desteğini almamışsa ve buradan, genel kanaat oluşturmadan, halkın genel
gerçekleri doğrultusunda geçmediği sürece, bunun afakî olmaktan başka hiçbir
mantığının olmadığı çok açıktır. Bugüne kadar sayısız yasa
çıkarıldı Parlamentodan; bugüne kadar 400'e yakın yasa çıkarıldı. Hükümet, bir
anlamda, çıkardığı bu yasalarla övünüyor "400 tane yasa çıkardık"
diyor. Doğrudur; Anayasa değişiklikleriyle ilgili, muhalefet olarak da bu
noktada "evet" dedik. Çıkarılan doğru yasalar da var; ama, 400 tane
yasa çıkarmakla övünmek, bana göre, çok da doğru değil; çünkü, 400 yasanın
içerisinde -bugünkü görüştüğümüz bu ihale yasa tasarısı da buna dahil- ne
çiftçimiz var ne memurumuz var ne emeklimiz var ne reel sektörümüz var ne
ihracatçımızı teşvik edecek bir yasa var... Bir Vergi Yasası çıkardık
ve Sayın Başbakanımız -acil şifalar dilemekle birlikte- içine sindiremediğini
söyledi. İçine sindiremediği yasaları buradan çıkardık. Bir Vergi Yasası,
Türkiye'yi yamalı bohça haline getirdi. Bir Af Yasası çıkardık; Af Yasası,
toplumun vicdanını kanata kanata... Yine, bu yasayı çıkarırken de, buradan
haykırdık "yanlış bir yasa çıkarıyorsunuz; doğru değil bu yasa"
dedik. Yine, Sayın Başbakan ve hükümet üyeleri "evet, içimize sinmiyor;
ama, böyle olacak" dedi. Yani, böyle bir anlayış olabilir mi?! Bir hükümet
düşünün ki, yasayı Yüce Parlamentoya getirecek ve getirdikten sonra da
çıkardığı yasalarla ilgili "benim bu yasalar içime sinmiyor; ama, kabul
ettik" diyecek. Böyle bir Parlamentoda, yasa teklifi görüşülebilir mi?!
Bir hükümetin başı ve onun Kabine üyeleri, gerçekten bu yasaya rıza
göstermiyorsa, yasa içine sinmiyorsa -Başbakanımız dahil- ne hadle ne hakla bir
yasa çıkarma zorunluluğumuz var; bunu anlamak mümkün değil. Evet, nasıl anlamak
mümkün değil; halk adına anlamak mümkün değil; ama, IMF adına anlamak çok
mümkün. Burada, hepimiz, Anayasaya bağlılık noktasında yemin etmiş insanlarız;
ama, üzülerek söylüyorum ki, bugünkü Anasol-M Hükümeti IMF'ye bağlılık
noktasında yemin etmeliydi. Yani, burada yemin ederken, bakanlarımızın,
başbakanlarımızın bu şekilde bir yemin etmesi lazımdı. 15 tane yasa gelecek,
çıkarın!.. Hadi çıkardık... Yok böyle bir şey! Bu Parlamentoyu IMF'nin emrinden
kurtarmak zorundasınız; iktidar milletvekili arkadaşlarımız da bunu yapmak
zorundalar; yapmazsanız, tarihî vebalin altından kalkamazsınız. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim. SAFFET KAYA (Devamla) -
Burada, gerçekten, çıkardığınız yasalarla yanlış yoldasınız. Muhalefet bunu
sizlere haykırıyor; yanlış yoldasınız, çıkardığınız yasalar doğru değil; yedi
ay sonra uygulayacağınız bir yasayı şimdi çıkarmanızın bir mantığı, bir esprisi
yoktur; ama, nedir, IMF emretmiş, Avrupa Birliğine giriş noktasında yasa
çıkaralım, adı ne olursa olsun... Değerli arkadaşlarım,
acaba, hangi iktidar milletvekili arkadaşımız bu yasayı gerçekten doğru
buluyor? Yani, esnafımızın kredi faizlerinin affını buraya getirdiniz de
"evet" demedik mi; getirin diyoruz, tamam, bu yasa halkın istediği
bir yasa. Getirin; Bağ-Kurlunun gerçekten icrasını ödeyemediği için affını
getirin; biz, sizi, muhalefet olarak destekleyelim; bunu diyoruz. Getirin,
zirai kredi borçlarının faizlerini affedelim diyoruz; bunu getirmiyorsunuz.
Peki, halk adına ne yapıyorsunuz hükümet olarak; hiçbir şey... Yasa çıkarmakla
filan övünebilecek hiçbir yanınız yoktur. Çıkardığınız yasalar arasında,
mutlaka yararlı olan yasalar da vardır, hepsini toptan reddetmek asla doğru
değil; ama, şu günkü konuşulan yasaların, Türkiye noktasında aciliyeti yoktur.
Kaldı ki, bu yasalar, yedi ay sonra yürürlüğe girecek yasalardır; bunu hangi
mantıkla çıkardığınızı, Anasol-M Hükümetine bir kez daha sormak istiyorum. Bu
yanlıştan dönün ve gerçekten, yine "çıkardığımız yasalar içimize
sinmiyor" diye, arkasından pişman olduğunuzu beyan etmeyin. Halkın, zaten,
içine sinmiyor Anasol-M Hükümeti; ama, bu yasalarla da bir erdem gösterin,
gerçekten halkın genel isteklerini içeren, genel sorunlarını çözen yasaları
Parlamentoya getirin. Anamuhalefet Partisi olarak, Doğru Yol Partisi olarak,
her koşulda sizi destekleriz. Umarım ki, bu yasamız, memleketimize, milletimize
hayırlı olur. Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kaya. Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde gruplar adına başka söz isteyen yok. Madde üzerinde 1 önerge
var; okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının iş artışına imkân
veren 20 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Efendim,
Komisyon katılıyor mu?.. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Çoğunluğumuz olmadığı için, takdire
bırakıyoruz efendim. BAŞKAN - Efendim,
Komisyon, çoğunluğu olmadığı için katılmıyor. Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Yapım işlerinde uygulama
projesi yapılması esası getirildiğinden, sözleşmelerde düzenlenecek hususlar
arasında iş artışı ve eksilişine ilişkin şartlarla ilgili bir hüküm
düzenlenmesine gerek görülmemektedir. BAŞKAN - Hükümetin
katıldığı, Komisyonun da, çoğunluğu olmadığı için katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir; 20 nci madde tasarı metninden çıkarılmıştır. Şimdi, 21 inci maddeyi 20
nci madde olarak okutuyorum efendim: MADDE 20. - 4735
sayılı Kanunun 24 üncü maddesi başlığı
ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "İş artışı veya
öngörülmeyen durumlar nedeniyle işin tasfiyesi Madde 24. - Orijinal
proje ve sözleşmelerinde öngörülemeyen durumlar nedeniyle işin sözleşme
bedelinin üzerinde bir artış ile tamamlanabileceğinin tespit edilmesi halinde;
uygulama projesi bulunan yapım işlerinde sözleşme bedelinin % 10'una kadar
bedelle, ön veya kesin projesi bulunan yapım işleri ile hizmet alımlarında ise
sözleşme bedelinin % 20'sine kadar bedelle tamamlanabileceğinin tespit edilmesi
halinde, bu oranlar dahilinde artan yapım işleri ile hizmet alımlarının da,
süre hariç olmak üzere, ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine göre bitirilmesi
zorunludur. Bu oranlar üzerindeki artış ile tamamlanabileceği tespit edilen
hizmet alımları ile yapım işleri, sözleşme konusu bedel kadar iş yapıldıktan
sonra tasfiye edilerek yüklenicinin hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir
ve kesin teminatı ile varsa ek kesin teminatı geri verilir." BAŞKAN - Madde üzerinde,
AK Parti Grubu adına, Muş Milletvekili Sayın Sabahattin Yıldız... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Konuşmayacağız efendim. BAŞKAN - Saadet Partisi
Grubu adına, Sayın Fethullah Erbaş... ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU
(Diyarbakır) - Sayın Ayhan konuşacaklar. BAŞKAN - Sayın Cevat
Ayhan; buyurun. Süreniz 5 dakika. SP GRUBU ADINA CEVAT
AYHAN (Sakarya) - Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 877 sıra sayılı kanun
tasarısının 21 inci maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi hürmetle selamlarım. Bu madde, ihale
sözleşmelerindeki keşif bedellerinin artışlarını düzenleyen bir hüküm
getirmektedir. Hükümetin getirdiği tasarıda, tatbikat projesi olan, uygulama
projesi olanlarda yüzde 20 artış imkânı vardı ve tatbikat projesi olmadan,
yapım projesi olmadan, uygulama projesi olmadan getirilenlerde de yüzde 50
artış imkânı vardı. Bunu, komisyonda görüştük ve bu oranlar, yüzde 10 ve yüzde
20 olarak kabul edildi. Aslında, ben, 2886 sayılı Kanundaki gibi, eksi artı
yüzde 30 olarak muhafaza edin dedim; ama, bu yüzde 10 ve yüzde 20 olarak kabul
edildi. Ancak, haber aldığımıza göre, hükümet, daha önceki maddeyi çektiği
gibi, bu maddeyi de çekmek istiyor; yani, bunun manası, ihale sözleşmelerindeki
miktar hiçbir zaman değişmeyecek, artmayacak, kaça ihale ettiyseniz o paraya
bitecek demektir. Şimdi, tabiî, daha önceki
bir maddede de arz ettim; projelerin çok iyi hazırlanması lazım ve uygulama
safhasında da karar değişiklikleri olabilir, ihtiyaç değişiklikleri olabilir;
projeler üzerinde tasarruf edemezsiniz. Bunun manası, ihale bitecek tekrar
ihale edeceksiniz; ama, işin devamı sırasında, işin arasına giren işler olur;
yani, işin bünyesine giren, işin yanına bir ünite ilave etmek, kilometreyi
artırmak, metrajı artırmak şeklinde değil de yaptığınız tesisin bünyesine giren
artışlar olabilir. Bunları nasıl yapacaksınız; onu soruyorum. Yani, onlar
olmadan işi bitirirseniz, tekrar oraları bozup, tekrar yapmanız lazım. Onun
için... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Uygulama projesi... CEVAT AYHAN (Devamla) -
Uygulama projesi, doğru; ama, uygulama projesine rağmen, iki sene, üç sene,
dört sene süren bir büyük projede ihtiyaçlar değişir; zaruretler, bazı
kararları almaya sizi zorlar. Karar aldığınız zaman da yürüyemezsiniz; bir
projenin hazırlanması, en azından bir iki sene sürer; fikir projesi, uygulama
projesi, bir birbuçuk sene sürer, ciddî projelerde iki sene sürer. Projeleri
ihale edeceksiniz; bitti, ihaleye çıktınız, iki sene, üç sene, büyüklüğüne göre
de onun uygulama safhası; yani, bu dört beş yıllık safhada ihtiyaç değişir;
zaruret hâsıl olduğu zaman, keşif bedelinde artış yapabilmeniz lazım. Bu, bu
ihtiyaçtan 2886 sayılı Yasada vardı ve uygulamadaki şikâyetler, suiistimallerse...
Suiistimaller insandan kaynaklanıyor; ama, siz kendinizi çuvala sokup da ağzını
bağlarsanız, projeleri uygulayamaz hale getirirsiniz, onu söylüyorum. Bu
yapılan doğru değildir; yani, bunun miktarları üzerinde müzakere edilebilir.
Yıllarca, bu, 2886 sayılı Yasaya göre, eksi artı yüzde 30 olarak uygulanmıştı.
Miktarlar üzerinde, nispetler üzerinde konuşulabilir; ama, bunu kaldırdığınız
zaman fevkalade sıkıntıya düşersiniz; ben, bunu hatırlatmak istiyorum. Maalesef, IMF'den her yıl
gelecek taksitler var; hükümet, tabiî, bizi sıkıştırıyor "aman bu kanunu
engellemeyin; sonunda, IMF'den, haziran ayı içinde 1,5 milyar dolar para gelecek" diyor. Board toplanıp
karar verecek "tamam, Türkiye yolunda yürüyor, talimatlarımızı harfiyen
yerine getiriyor, bu dilimi de verelim" diyecek. İyi de, bu işlere bu
kadar gözü kara girerseniz, dalarsanız, sonunda da Türkiye'yi sıkıntıya
sokarsınız; yani, pancar ekme, tütün ekme, onu yapma, bunu yapma, şunu şöyle
yap... Yani, bir IMF teknisyeni ne bilecek Türkiye'de ihale şartları nedir,
müteahhit nasıl çalışır, ödenek nasıl çıkar, nasıl projeler gerçekleşir...
Bunlar, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı,
Karayolları Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının kuruluşları,
ömürlerini bu işlere harcamış kurumlar; bu kurumlarda, ömürlerini bu işlere
harcamış arkadaşlar var; bunlarla oturur konuşursunuz, bunlara göre yaparsınız
bunları; ama, tabiî, biliyorum ki, bu kurumları dinlemiyorsunuz. Karayolları
Genel Müdürlüğü, falan falan bölgeleri kapatacak, Bursa'yı kapatacak,
Kastamonu'yu kapatacak; Devlet Su İşleri şunu, şunu, şunu kapatacak...
"Kapattım" demekle bu iş olur mu?.. İşleri nasıl yürüteceksiniz; yani
akıllı başlı insanların oturup bu ihtiyaçları bugüne göre tekrar tanzim etmesi
lazım. IMF'nin bir uzmanının buradaki temsilcisinin yat kalk talimatıyla bu
projelerin altından çıkamazsınız, Türkiye'yi başka çıkmazlara doğru
götürürsünüz. Tavsiyem, bunu geri çekmemenizdir, bu maddeyi iptal etmemenizdir.
Hepinizi hürmetle
selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayhan. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Mardin Milletvekili Sayın Veysi Şahin; buyurun. (DYP sıralarından
alkışlar) Sayın Şahin, süreniz 5
dakika efendim. DYP GRUBU ADINA VEYSİ
ŞAHİN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısı kapsamında bulunan 20 nci maddeyle ilgili Doğru Yol Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz bu değişikliklere ait kanun yaklaşık bundan altı ay önce
büyük yanlışlıklarla ve aceleyle Sayın Başbakanın bir yurtdışı gezisine
yetiştirilmek üzere âdeta Yüce Meclisten kaçırılarak çıkarılmıştır;
çıkarılmıştır da ne olmuştur? Reform yaptık diye övündüğünüz bu kanun,
yürürlüğe girmeden ve hiçbir uygulaması yapılmadan; yani doğmadan altı ay önce
ölmüştür. Daha bütün hükümleri henüz uygulamaya girmeden yasada değişiklik
yapılma yoluna gidilmektedir. Hükümetçe, tasarılar yetersiz, malî yükü ne
getirip götürdüğü bilinmeden imzalanmakta; komisyonlarda yapılan eleştiri ve
öneriler dikkate alınmamaktadır. Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanununun 24 üncü maddesinde düzenleme yapan iş artışı başlığı altında çok
önemli bir hüküm yer almaktadır. Önemli sivil toplum kuruluşları, Kamu İhale
Kurumu, Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilerek Türkiye Büyük Millet
Meclisine; iş artışı hükmü, uygulama projeli işlerde yüzde 20 ve önprojeli
işlerde yüzde 50 şeklinde düzenlenmiştir. Değerli milletvekilleri,
Plan ve Bütçe Komisyonu bahse konu oranları sırasıyla yüzde 10 ve 20 olarak
benimsemiştir. Sizlerin de bildiği gibi,
önemli altyapı işlerinde uygulama projesi yapılmadığından, bahse konu işler
önprojeyle ihale edilmektedir. Örnek olarak bir barajın inşaatını ele alırsak,
baraj sıyırma hafriyatında ortaya çıkan göçük ve enjeksiyon işleri, tünel
yapısında ortaya çıkan göçük ve enjeksiyon işleri, baraj temel hafriyatında
çıkacak yeraltı suyunun ortaya çıkardığı problemler ve iklime dayalı değişen
feyezanlar ve sonradan ortaya çıkabilecek diğer sebeplerden dolayı, projesi,
ihaleden önce yapılamamaktadır. Bu sebepledir ki, temel
keşif artışları kaçınılmaz olmaktadır. Bazı üstyapı işlerinde, iş artış oranı
yüzde 10 ve yüzde 20 yeterli gibi gözükse de, liman, havameydanı, otoyol, tünel
ve baraj inşaatı işlerinde, işin yapımı esnasında, jeolojik durum, malzeme
ocakları, standart ve teknik kalite yönünden değişiklik zarureti doğabilir.
Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa Birliği kriterlerinde de yüzde 50'ye kadar keşif
artışı uygun görülmektedir. Ayrıca, doğabilecek keşif artışları, bitirilmesi
kaydıyla verileceği için, öngörülen keşif artışı, iş bitirilmezse, zaten
verilmeyecektir. Değerli milletvekilleri,
altyapı işlerinde keşif artışı verilmezse, söz konusu işler tasfiye edilecek ve
bu durumda, örneğin bir baraj inşaatında, tasfiye hesapları en az iki üç yıl
sürecektir. Söz konusu işlerle ilgili yeni ihale, bu tasfiye hesapları bitmeden
yapılamayacağı için, en az iki üç sene, projeler gecikmiş olacaktır. Ayrıca,
tasfiye edilen işin ikinci ihalesi, yarım iş olduğu için ve son kısımları
kaldığı için, muhtemelen, birinci işten keşif artışı verilmeyip, tasfiye edilen
işten daha pahalıya mal olacaktır ki, bu da, idareye çok daha büyük sorunlar
getirecektir. Bu nedenle, iş artışlarının, önprojeyle gerçekleştirilecek
altyapı işlerinde yüzde 50 olarak belirlenmesinde ekonomik zorunluluk
gözükmektedir. Böylece, Avrupa Birliği ülkelerinde de öngörülen oranlara
paralellik sağlanabilecektir. Değerli milletvekilleri,
sonuç olarak, altyapı işlerinde iş artış oranı mutlaka yüzde 50'ye
çıkarılmalıdır. Aksi takdirde, iki-üç yılda bitirilmesi gereken projeler,
yedi-sekiz yılda ancak tamamlanabilecektir ve bu da, ek bir maliyet demektir. Bu vesileyle Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Şahin. Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde grupları adına başka söz isteyen?.. Yok. Maddeyle ilgili verilmiş
1 önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının iş artışına imkân
veren 20 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim. Oğuz
Aygün Ankara BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Çoğunluğumuz yok, takdire
bırakıyoruz. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılıyoruz Sayın Başkan. CEVAT AYHAN (Sakarya) -
Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Peki efendim. Komisyon, çoğunluğu
olmadığı için takdire bırakıyor, hükümet katılıyor. Sayın önerge sahibi?.. OĞUZ AYGÜN (Ankara) -
Gerekçe okunsun Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: "Gerekçe: Tasarı metninde yer alan
ve öngörülemeyen durumlar nedeniyle, iş artışına imkân veren hükmün, uygulamada
amacı aşılarak uygulanmasının söz konusu olacağı ve mevcut 2886 sayılı Devlet
İhale Kanununun 63 üncü maddesinin devamı niteliğini alacağı dikkate alınarak,
tasarı metninden çıkarılması ve 4735 sayılı Kanunun mevcut hükümlerinin aynen
korunması gerekli görülmüştür." BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunacağım; ancak, karar yetersayısı olup olmadığını arayacağım. Oylamayı elektronik
cihazla yapacağım. Oylama için 2 dakikalık
süre vereceğim. Bu süre içerisinde sayın milletvekillerinin sisteme girmek
suretiyle oylarını belirtmelerini; sisteme giremeyen arkadaşlarımızın, teknik
personelden yardım istemelerini; buna rağmen de sisteme giremeyen
arkadaşlarımızın, belirlenen süre içerisinde, oyunun rengini belirten pusulalarını
Başkanlığa göndermelerini ve salondan ayrılmamalarını rica ediyorum. Bu arada, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandıklarını
belirtmelerini rica ediyorum. Oylama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik cihazla
oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, maddenin tasarı metninden çıkarılmasına ilişkin olarak verilen
önerge kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır. Böylece, madde tasarı
metninden çıkarılmıştır. Şimdi, 22 nci maddeyi 20
nci madde olarak okutuyorum: MADDE 20. - Özel
kanunlarla kamu tüzel kişiliğini ve idari ve mali özerkliği haiz olarak
kurulmuş veya 31.12.2006 tarihine kadar kurulacak kurul, üst kurul, kurum ve
kuruluşların Başkan ve üyelerinin aylık ücretleri ile mali ve sosyal hak ve
yardımları, bu kurul, üst kurul, kurum
ve kuruluşların fonksiyonları, ücret adaleti ve 631 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin geçici 1 inci maddesi uygulaması dikkate alınarak Bakanlar Kurulu
tarafından belirlenir. Bakanlar Kurulu gerektiğinde ücret adaletini sağlamak
amacıyla kamu görevlilerine ödenmekte olan temsil ve görev tazminatı tavan
gösterge rakamlarını üç katına kadar artırmaya ve artırılan miktar içerisinde
kadro ve görev unvanı itibarıyla düzenlemeler yapmaya yetkilidir. Yukarıdaki fıkradaki
düzenleme yapılıncaya kadar, Kamu İhale Kurulu Başkanına, Enerji Piyasası
Düzenleme Kurulu Başkanına aylık olarak ödenen net ücret ve diğer ödemeler
toplamı kadar, Kamu İhale Kurulu üyelerine ise Kurul Başkanına yapılan toplam
ödemelerin yüzde doksanyedisi oranında aylık net ödeme yapılır. BAŞKAN - Madde üzerinde,
AK Parti Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Altan Karapaşaoğlu?..
Yok. Saadet Partisi Grubu
adına, Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan; buyurun efendim. (SP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. SP GRUBU ADINA CEVAT
AYHAN (Sakarya) - Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 877 sıra sayılı kanun
tasarısının 20 nci maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu madde, özerk
kuruluşlar dediğimiz yüksek kurulların yöneticilerinin ücretleriyle ilgili
düzenleme getirmektedir. Tabiî, çeşitli kurumlarda, bu kurulların yöneticileri
arasında ücret farklılıkları var; bu, idarede sıkıntı doğuruyor. Tabiî, bir sıkıntı da
şudur: Bir kamu kurumundaki görevliyi alıyorsunuz, bu kurula getiriyorsunuz,
iki misli, üç misli, beş misli maaş veriyorsunuz, bu da idarenin içerisinde
birtakım hoşnutsuzluklara ve idarenin çalışmasında birtakım zorluklara sebep
olmaktadır. Şimdi, burada, hükümete
yetki veriliyor. Hükümetin, bu düzenlemeyi yaparken, kamu kurumlarında çalışan
üst yöneticiler arasında dengesizlikler doğurmaması lazım; yani, haksızlıklara
sebep olmaması lazım. Bir kamu kurumundan alıp da, falan yüksek kurula
getirdiğiniz bir kişiye, o kamu kurumunda kalan arkadaşlarıyla, aynı pozisyonda
olan insanlarla çok farklı, birkaç misli ücret ödediğiniz zaman, bu
sıkıntıların önüne geçemezsiniz değerli arkadaşlar. Üst yöneticilerle ilgili,
geçenlerde, takriben bir yıl önce, hükümete bir yetki vermiştik; bir düzenleme
yaptı ve milletvekili olarak, halkın arasında bizi en çok mahcup eden
hususlardan birisi de budur, bilhassa memurlar arasında. Yüksek dereceli
memurlara verilen zamlar, orta ve alt kademede çalışan kamu görevlilerine
hiçbir şey verilmediği için, fevkalade büyük sıkıntı doğurmuştur. Kurumlar
arasında farklılıklar vardır. Hükümetin, süratle, ne yapacaksa yapıp, bunu
düzeltmesi lazım. Memurların, fevkalade zor
şartlarda yaşadığını bilmek lazım; yani, 300 000 000 lira, 350 000 000 lira
alan bir memur -iki çocuğu, üç çocuğu okuyor, bazıları ev kirası veriyor- nasıl
geçinir, ne yapar; hükümetin, öncelikle bunları düşünmesi lazım; bunları memnun
edecek bir ücret politikasını bulup, uygulaması lazım. 54 üncü hükümet olarak
biz kurulduğumuz zaman, 1 Temmuz 1996'da, memura yüzde 50 zam verdik. O zamanki
Anamuhalefet Partisi Lideri "nereden bulacaksınız" dedi. Evet, biz
bulduk, para basmadan bulduk; faizlerden kestik, vadeleri uzattık, kaynak
paketleri getirdik, havuz sistemine geçtik ve bugün, hakikaten, memurlara
sorduğunuz zaman, emeklilere sorduğunuz zaman, Bağ-Kur emeklileri de, memur
emeklisi de, çalışan memurlar da "en iyi ücreti Erbakan Hükümeti döneminde
aldık, Refahyol Hükümeti döneminde aldık" diye açıkça ifade ediyorlar. Şimdi hükümete
hatırlatıyoruz; bakın, döneminizin sonuna geldik, bu haftanın sonunu getirir
misiniz, bu ayın sonunu getirir misiniz belli değil, her an hükümetiniz
düşebilir, düşme noktasına doğru süratle gidiyorsunuz. Onun için, süratle,
memurlarla ilgili ne yapacaksanız yapın, arkanızda müspet bir intiba bırakın
değerli arkadaşlar. Topladığınız bütün
vergileri faizcilere vereceksiniz, devletin çalışanlarını ezeceksiniz, esnafı
ezeceksiniz, köylüyü ezeceksiniz; köylü mazot alamaz, köylü gübre alamaz,
tarlasını ekemez; esnaf dükkânını açamaz, elektrik parasını ödeyemez, Bağ-Kur
primini ödeyemez, kirasını ödeyemez... Yani, bütün Türkiye'yi bu hale
getirdiniz, Türkiye'yi yangın yeri haline getirdiniz. Hükümetten ricamız, bu
verdiğimiz yetki ve öbür yetkiyle -gerekirse bir yetki daha verelim- memurlar ve emekliler için ne yapacaksanız
yapın. Milletvekili olarak, memurların, esnafın, köylünün yüzüne bakamıyoruz.
Evet; iktidar milletvekili arkadaşlarımız çok daha fazla sıkıntılılar, çok daha
fazla zorlanıyorlar; ama, biz kendilerini savunuyoruz. Bu hükümet, artık,
kendini seçen halkı unuttu, kendine güven duyan milletvekillerinin taleplerini
de unuttu. Bu hükümetin tek yaptığı şey, IMF'den gelen talimatlar, Dünya
Bankasından gelen talimatlar çerçevesinde, bu Meclisi pul matbaası haline
getirdi. Her gün bir kanun, her hafta birkaç tane kanun... "Efendim, çok
kanun çıkardık" diye iftihar ediyor. Ne oldu kanun çıkardınız da; Türkiye
ne oldu?! İnsanlar iş mi buldu, aş mı buldu, geliri mi arttı, geçimi mi
kolaylaştı; yoksa, bütün memleket, bir sefalet çukuruna doğru bu hükümet
zamanında mı yuvarlandı?! Tabiî, bunların neticesi seçimde inşallah görülecek. Hepinizi hürmetle
selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ayhan. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Siirt Milletvekili Sayın Takiddin Yarayan; buyurun. (DYP sıralarından
alkışlar) Sayın Yarayan, süreniz 5
dakika. DYP GRUBU ADINA TAKİDDİN
YARAYAN (Siirt) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 877 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı kapsamında bulunan 4734
sayılı Kamu İhale Kanununda değişiklik yapan 20 nci madde hakkında Grubum adına
söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinize saygılar sunarak
sözlerime başlamak istiyorum. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 57 nci hükümet kendisinin kapasitesini çok iyi bildiği için,
içpolitikayı kurduğu kurumlara, dışpolitikayı uluslararası kuruluşlara ve
ekonomiyi de IMF'ye ihale ederek ülkeyi yönetmeye çalışmaktadır. Durum böyle
olunca da ülkenin ve hükümetin durumu ortada; ikisi de belini doğrultamaz
vaziyete gelmiştir. Nedeni de kendi işini kendisi yapamamasından
kaynaklanmaktadır. Şimdi, siz, 57 nci hükümet olarak, kendi işinizi kendiniz
yapamadığınızdan, hiçbir ayrıcalığı ve özelliği olmayan kamu görevlilerinden
bir kısmına ayrıcalık tanıyarak, fakir fukaranın cebinden, üç misli ücret ödeme
yoluna gidiyorsunuz; buna hakkınız yoktur. 4734 sayılı Kanunla,
hangi zaruretten kurulduğu belli olmayan bir Kamu İhale Kurulu kurdunuz. Güya,
bu kurulla, hükümetiniz döneminde ayyuka çıkan ihale yolsuzluklarının önüne
geçeceksiniz. Hem suç işliyorsunuz ve hem de bir daha suç işlememek için,
kendinize güvenmediğiniz için, başına bir zabıta koyuyorsunuz. Oysa, bu yolla
ya kendinizi veyahut da milleti kandırıyorsunuz; çünkü, ihalelerde yapılan
yolsuzluk ve partizanlık, herkesin bildiği üzere, 2886 sayılı Devlet İhale
Kanununun meşhur 44 üncü maddesindeki, belli istekliler arasında davet usulü
yapılan ihalelerde yapılmaktaydı. Şimdi, yolsuzlukların önüne geçmek üzere
övünerek çıkardığınız 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 20 nci maddesi, 2886
sayılı Kanunun 44 üncü maddesini mumla aratacak şekilde daha da genişletilerek,
yapım ihalelerinin yanı sıra mal ve hizmet alımlarını da belli istekliler
arasında davet usulü ihalelere soktunuz. Diğer taraftan, ihaleleri
de, kurmakta olduğunuz Kamu İhale Kurulu değil, yine, idareler yapacağına göre,
ihalelerdeki yolsuzluk ve partizanlığın önüne nasıl geçeceksiniz?! Bunu,
iktidar partilerinden birisi bu kürsüye çıkıp da izah edebilir mi?
Denilmektedir ki "efendim, bu yöntemlerle yapılan ihaleler için önseçim
ilanı yapılarak, yolsuzlukların önüne geçilecektir." Oysa,
bilmemektedirler ki, 1993 yılından beri, Maliye Bakanlığının her yıl
yayımladığı ihale genelgeleri uyarınca, zaten, davet usulü ihalelerde önseçim
ilanı yapılmaktadır; ama, buna rağmen, yolsuzluklar, yine, devam etmektedir. 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunu, bir, yolsuzlukları önleme kanunu olmadığına göre, yeni kurduğunuz ve
sayıca miktarı belli olmayan kadrolarla oluşacak ve her kurumda olduğu gibi
partizanca yapılacak atamalarla, belki de, bundan önce yapılan yolsuzlukların
miktarından daha fazla bu kuruma maaş ve özlük hakları ödenerek, hazine ikinci
kez zarara sokulacaktır. Oysa, biz, Doğru Yol Partisi olarak hazırlayıp,
1.10.2001 tarihinde Yüce Meclise sunduğumuz teklifte, devlete yeni bir külfet
yüklemeden bu görevi yürütmek için, zaten konusunda uzman olan Bayındırlık ve
İskân Bakanlığı Yüksek Fen Kurulu, kamu ihale ve yüksek fen kurulu başkanlığı
haline getirilerek ilave bir külfete gerek olmadan ihtiyaca cevap verilecekti;
ancak, bu hükümetin hiçbir zaman bir dediği bir dediğini tutmadığı için, bir
taraftan devleti küçülteceğiz diyerek 100 küsur bölge müdürlüğünü kapatıp, hem
bölge halkını ve hem de çalışanları mağdur edip, diğer taraftan kadrosu ve sayısı
henüz bilinmeyen, ucu açık bir kadroyla yeni bir kurum kuracaksın. 4734 sayılı Kanunun 53
üncü maddesi uyarınca kurulan Kamu İhale Kurumunun görevlerine bakınca,
hiçbirisi özel uzmanlık gerektiren bir konu olmayıp, bu işin içinde çalışan
personelin büyük çoğunluğu tarafından bilinen konulardır. Öyleyse, burada
çalışacak personel için üç misli ücret ödenerek, imtiyazlı yeni bir sınıf
yaratmanın nedenini anlamak mümkün değildir. Şayet, hükümetin anladığı gibi,
burada çalışacak personel için özel bir uzmanlık gerekiyorsa, şu anda Kamu
İhale Kurumuna atanan kişilerden kaç tanesi hayatında bir kere olsun ihale
yapmıştır veya ihale dosyası hazırlamıştır? Özgeçmişlerinden gördüğüm
kadarıyla, 2 kişi, bundan önce yaptıkları görevler nedeniyle, ihalelerle... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Yarayan,
buyurun efendim; tamamlayın konuşmanızı. TAKİDDİN YARAYAN
(Devamla) - ...ilgili olup, diğer 8'inin ihalelerle ilgileri bulunmamaktadır.
Öyleyse, konu hakkında, bırakınız uzmanlığı, konu içerisindeki sıradan bir kişi
kadar bilgi ve donanıma sahip olmayan kişilerden kurulu bir kurulun çıkaracağı
yönetmeliklerin ve yapacakları uygulamaların sağlık derecesini hep birlikte
yaşayacağız. Ülkemizin kıt kaynaklarıyla memurumuza açlık sınırının altında
ücret ödenirken, aynı görevleri yapacak olan birkısım kişileri imtiyazlı hale
getirerek, üç misli ücret ödenmesine yol açacak bu uygulamayla, milyonlarca
memurun ücret dengesizliğine bir yenisi eklenerek, yeni bir huzursuzluk ortamı
yaratılacaktır. Bu nedenle, Doğru Yol
Partisi olarak, bu maddenin tümüne karşıyız. Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yarayan. Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde grupları adına başka söz isteyen?.. Yok. Önerge yok. Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Eski 22 nci madde, yeni 20 nci
madde olarak kabul edilmiştir. 23'üncü maddeyi 21 inci
madde olarak okutacağım; yalnız, bir dakikanızı rica ediyorum. Değerli milletvekilleri,
bu maddenin (d) bendinde 20 ve 21 inci maddeler de vardı biliyorsunuz. (d)
bendinde "10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 20 ve 21 inci maddeleri
1.1.2003 tarihinde yürürlüğe girer" deniliyor; fakat, son yapılan İçtüzük
değişikliğiyle yürütme ve yürürlük maddesi üzerinde önerge verilemeyeceğine ve
bu 20 ve 21 inci maddeyi de tasarı metninden çıkardığımıza göre, bunu "10,
11, 12, 13, 14, 16, 17 ve 18..." şeklinde okuyacağız. Divan Üyesi
arkadaşımız o şekilde okuyacak efendim. MADDE 21.- Bu Kanunun; a) 1 ve 2 nci maddeleri
yayımını izleyen aybaşında, b) 4 üncü maddesi
1.1.2001 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, c) 8 inci maddesi
30.12.2001 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, d) 10, 11, 12, 13, 14,
16, 17 ve 18 inci maddeleri 1.1.2003 tarihinde, e) Diğer maddeleri yayımı
tarihinde, Yürürlüğe girer. BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 24 üncü maddeyi 22 nci
madde olarak okutuyorum: MADDE 22.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri,
tasarının lehinde, İstanbul Milletvekili Sayın Masum Türker söz istemiş;
aleyhinde de ben istemiştim. Sayın Türker var mı
efendim?.. MASUM TÜRKER (İstanbul) -
Konuşmayacağım Sayın Başkan. BAŞKAN - İstemiyor. Ben de, tabiî, oyum
olmadığı için, olmayan bir oyun rengini belirtme imkânım yok; ancak, şunu
söyleyeyim ki, tabiî, 3 üncü madde,
Türk maliyesine bir bomba koyuyor ve bu sermaye şirketlerinin koyduğu nakdî ve
aynî sermayelerin vergi incelemesine tabi tutulmaması ve üzerinde vergi
tarhiyatı yapılmaması, Türk maliyesinin geleceğini karartıyor. Bana göre, bunu
getireceklerine "sermaye şirketleri vergi vermez" diye bir madde
getirselerdi daha iyiydi. M. HADİ DİLEKÇİ
(Kastamonu) - Sayın Başkan, yorum yapmaya ne yetkiniz var?.. BAŞKAN - Efendim, var...
Benim söz hakkım olsaydı bunları söylerdim diyorum. Aleyhte söz isteyen var
mı? Yok. Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir. Açık oylamanın elektronik
cihaz kullanılmak suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Oylama için 3 dakikalık
süre veriyorum. Sayın milletvekillerinin bu süre içerisinde oy düğmelerine
basarak oylarını kullanmalarını, bu süre içerisinde elektronik sisteme
giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, oylarının rengini
belirtmek suretiyle oy pusulalarını 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum. Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini, kendi ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine,
oylama için öngörülen süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmasını rica ediyorum. Pusula gönderen
arkadaşların -kritik olursa okuyacağım- Genel Kurul Salonundan ayrılmamalarını
diliyorum efendim. Oylama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik cihazla
oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun
2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifinin
yapılan açık oylamasına 232 milletvekili katılmış; 202 kabul, 30 ret oyu
kullanılmıştır. (1) Böylece, tasarı
kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun. Sayın Bakan, teşekkür
konuşması yapacaktır; buyurun efendim. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının kanunlaşması
konusunda başta zatıâliniz olmak üzere, değerli milletvekili arkadaşlarımızın
gösterdiği yakın ilgiye teşekkür eder; kanunun, ülkemize ve ülkemizin malî
sistemine hayırlı olmasını diler, saygılar sunarım. (ANAP ve DSP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. Sayın milletvekilleri,
biliyorsunuz, alınan karar gereğince bugün saat 20.00'ye kadar çalışacaktık;
ama, grup başkanvekilleri bugünkü çalışmamızın yeterli olduğu konusunda
hemfikirler. Bu itibarla, uygun görürseniz, bugünkü çalışmalarımızı, bütün grup
başkanvekillerinin muvafakatıyla ve hatta, salonda bulunan hiçbir
milletvekilinin de muhalefeti olmadığı için burada bitiriyoruz. Kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 13 Haziran 2002 Perşembe günü, alınan
karar gereğince, saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum efendim. Kapanma Saati :18.58 |
|