Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        YASAMA YILI : 4

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 98

 

112 nci Birleşim

12 . 6 . 2002 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

 

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Edirne Milletvekili Şadan Şimşek'in, Ergene Nehrinde meydana gelen kirliliğe ilişkin gündemdışı konuşması ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'in cevabı

2.- Ardahan Milletvekili Saffet Kaya'nın, Ardahan'da üniversite kurulmasına ve Ardahan İlinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı

3.- Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın, Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi kapsamında yapılan uygulamaların son durumuna ilişkin gündemdışı konuşması

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Konya Milletvekili Remzi Çetin ve 20 arkadaşının, demiryolu ulaşımındaki sorunların araştırılarak demiryollarının geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/290)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Bazı milletvekillerinin izinli sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1104)

2.- İstanbul Milletvekili Şadan Tuzcu'ya ödenek ve yolluğunun verilebilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1105)

3.- Kütahya Milletvekili Ahmet Derin'e ödenek ve yolluğunun verilebilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1106)

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527)

2.- Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/744) (S. Sayısı: 786)

3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı: 557)

4.- Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886) (S. Sayısı: 827)

5.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877)

V.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri'nin, esnaf ve sanatkârların ödedikleri vergilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral'ın cevabı (7/7215)

2.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun;

Sinop'ta yürütülen projelere,

Sinop ilindeki bazı köy hizmetlerine,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın cevabı (7/7303, 7327)

3.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, insansız hava aracı araştırma ve üretimiyle ilgili bir yerli firmayla anlaşma yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/7387)

4.- Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in;

Bosna'daki Birleşmiş Milletler görevlileriyle ilgili bir gazetede çıkan habere,

- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in;

Son beş yılda yapılan bürokrat atamalarına,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Nejat Arseven'in cevabı (7/7408, 7464)

5.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, son beş yılda yapılan müşavir atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nejat Arseven'in cevabı (7/7418)

6.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in;

Son beş yılda yapılan müşavir atamalarına,

Son beş yılda yapılan bürokrat atamalarına,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (7/7419, 7469)

7.- Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, kamu yararına çalışan dernek ve vakıflara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nejat Arseven'in cevabı (7/7502)

8.- Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın;

Nevşehir'in kanalizasyon arıtma tesisi ihtiyacına,

- Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın;

Fondan yapılan harcama ve yardımlar ile soruşturma konusu olmuş ÇED raporlarına,

İlişkin soruları ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'in cevabı (7/7504, 7510)

9.- Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in, Başbakanın rahatsızlığı sonrası yapılan Hazine borçlanmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/7518)

10.- Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, ÇAY-KUR'da çalışan geçici işçilerin kadroya geçirilip geçirilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (7/7576)

11.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'a bağlı köylerde yürütülen bazı projelere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın cevabı (7/7589)

12.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, GAP Bölgesinde basınçlı sulama sistemine geçilmesi ve çiftçilere su kullanma tekniklerini içeren eğitim verilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (7/7595)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Kırıkkale-Hacılar'da kurulan enerji santralının çevre sağlığına etkilerine ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı,

İstanbul Milletvekili Cahit Savaş Yazıcı'nın, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu personelinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Hasan Gemici,

Cevap verdi;

Giresun Milletvekili Burhan Kara da Kızılayın kuruluş yıldönümüne ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Hukukî ve Ticarî  Konularda Yabancı Ülkelerde Delil Sağlanması Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkereleri okundu; Dışişleri Komisyonunda bulunan tasarının hükümete geri verildiği bildirildi

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:

TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı: 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından,

Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri (1/744) (S. Sayısı: 786),

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/777) (S. Sayısı: 557),

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/886) (S. Sayısı: 827),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

 Ertelendi.

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) görüşmelerine devam edilerek, 13 üncü  maddesine kadar kabul edildi.

12 Haziran 2002 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 20.10'da son verildi.

 

Kamer Genç

Başkanvekili

 

Cahit Savaş Yazıcı

Şadan Şimşek

 

İstanbul 

Edirne

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

No. : 159

II. - GELEN KÂĞITLAR

12 . 6 . 2002 ÇARŞAMBA

 

Meclis Araştırması Önergesi

1. - Konya Milletvekili Remzi Çetin ve 20 arkadaşının, demiryolu ulaşımındaki sorunların araştırılarak demiryollarının geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca birMeclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/290) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.6.2002)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

12 Haziran 2002 Çarşamba

BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER: Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşimini açıyorum.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, toplantı yetersayısı yok.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalara başlıyoruz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, toplantı yetersayısının olmadığını ifade ettim...

BAŞKAN - Efendim, nasıl olsa, kanunlara geçince yoklama istiyorsunuz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Nasıl böyle konuşabiliyorsunuz!..

BAŞKAN - Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim. 

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Yoklama istemek sizin yetkinizde değil herhalde...

BAŞKAN - Neyse... Yani, öyle bir karar verdim; yanlışsa, bir daha, düzeltiriz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Düzeltmek böyle olmaz... Keyfî yer değil burası, babanın yeri de değil!.. Sizin kadar bu işi istismar eden olmuyor...

BAŞKAN - Gündemdışı ilk söz, Ergene Nehrinin son durumuyla ilgili olarak söz isteyen Edirne Milletvekili Şadan Şimşek'e verilmiştir.

Buyurun Sayın Şimşek. (DSP sıralarından alkışlar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Edirne Milletvekili Şadan Şimşek'in Ergene Nehrinde meydana gelen kirliliğe ilişkin gündemdışı konuşması ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'in cevabı

ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre Koruma Haftası nedeniyle, Trakya bölgemize sularıyla hayat veren Ergene Nehrimizdeki kirliliğin boyutlarını bir kez daha ortaya koymak üzere söz almış bulunuyorum; öncelikle, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, Ergene Nehri kıyısında bulunan Bayramlı Köyünde doğmuş bir kişi olarak, milletvekili olduktan sonra, halkın hür iradesi olan bu kürsüden, Ergene Nehriyle ilgili, bu ikinci konuşmamdır. Ergene Nehrimizin kirliliğine dikkati çekmek için, Yüce Parlamentoya gelmeden önce de Trakya, Rumeli ve Balkan dernekleri olarak, her platformda konuyu dile getiriyor, 1996 yılından beri bölge insanıyla Ergene Nehrimizin kıyılarında toplantılar yapıyorduk.

Diğer konuşmalarımda da belirttiğim gibi, Ergene Nehrimiz, bölge çiftçilerimizin tarımsal amaçlı su ihtiyaçlarını karşılayan çok önemli bir kaynağımızdır. 1985 yılından beri Trakya yöresinde master plan olmaması, sanayileşme ve tarım alanlarının birbirinden ayrılmaması, birtakım kişilerin rant peşinde olması, bugün çoğu sanayi alanı olarak kullanılan birinci sınıf tarım topraklarının yok olmasına neden olmuştur. Bugün, Ergene Nehrimiz, yerleşim birimlerinden evsel, sanayi merkezlerinden endüstriyel, sağlık kuruluşlarından ise tıbbî atıklar nedeniyle yoğun bir kirlenmeye maruz kalmaktadır. Ergenemiz, artık bir nehirden çok, kanalizasyonu çağrıştırmaktadır. Bölge insanımızın ekonomisi tarıma dayalı olduğundan, Ergene Nehriyle ilgili çalışmaların bir an önce tamamlanması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin önemli sorunlarından biri olan, bu zamana kadar bir önlem alınamayan konular arasında çevre kirliliği de bulunmaktadır. Bölgemiz için önem arz eden Ergene Nehrimizin temizlenmesi, insan ve çevre sağlığının yok edilmesine karşı açılan onurlu bir savaştır. Bu bağlamda, akılcı ve gerçekçi yaklaşımlarla çözüm aranması zorunludur. Bizler de, bölge milletvekilleri olarak, Ergene'nin temizlenmesi için geçmiş dönemlerde yapılamayan çalışmalara başlamış bulunuyoruz.

Çevre Bakanımız Sayın Fevzi Aytekin, Tekirdağ Milletvekili ve bölge insanı olması nedeniyle konuya duyarlılık göstermiştir. Çevre Bakanlığınca, Ergene çevre düzeni planı hazırlanması için Trakya Üniversitesiyle protokol yapılmış olup, kesin projeler beklenmektedir.

Ayrıca, hazırlanan Ergene Havzası Atıksu ve Katı Atık Yönetim Projesiyle, yerleşim birimlerinden kaynaklanan katı atıkların geri kazanılması için çalışmalar sürdürülmektedir. Bu projenin tahmini bedeli 260 milyon dolar civarındadır. Finansman temini için İspanyol Hükümeti ve Avrupa Yatırım Bankasına başvuruda bulunulmuş, olumlu sonuçlar alınmıştır. Konu, Hazine Müsteşarlığına bildirilmiş, kesin projeler hazırlanmaya başlanılmıştır.

Ergene havzasındaki mevcut çok sayıda sanayi kuruluşlarının tehlikeli atıkları da çevre ve halk sağlığı açısından büyük tehlike oluşturmaktadır. Bu soruna çözüm bulmak için bölgedeki sanayi atıklarının envanteri yapılmış, kurulması gereken tehlikeli atık bertaraf tesislerinin sayıları ve nitelikleri belirlenmiştir.

Bölgemizde oluşan evsel katı atıklar, tehlikeli tıbbî ve özel nitelikli atıkların oluşumlarını kaynağında azaltmak, atıkların bertarafı için tesis yapmak, yaptırmak, işletmek, işletilmesini sağlamak amacıyla, Trakya Çevre Sorunları Hizmet Birliği oluşturulmuştur. Birliğe yalnızca Kırklareli Belediyesi ve İl Özel İdaresi katılmamıştır. Birçok belediye gibi Kırklareli Belediyesinin kanalizasyon atıkları, dereler vasıtasıyla, Ergene Nehrimize ulaşmaktadır. Ergenemizi kanalizasyon atıklarıyla kirleten belediyelerimizin bu oluşuma katkıda bulunması kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Birlik tüzüğü onaylanmak üzere Tekirdağ Valiliğince İçişleri Bakanlığına gönderilmiş olup, Tarım ve Köyişleri Bakanımızın imzasını beklemektedir.

Ergene Nehrimizin kirliliğinden en çok etkilenen ilimiz, Edirne'dir. Uzunköprü, Meriç ve İpsala İlçelerimizdeki çiftçilerimiz zor durumdadır. Aynı zamanda, Ergene'nin Meriç İlçemizin Adasaranlı Köyünde birleştiği Meriç Nehri de kirlilikten nasibini almıştır; bu da, kirliliğe uluslararası boyut kazandırmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugünün küçüğü yarının büyüğü, geleceğin güvencesi olarak gördüğümüz çocuklarımız eylem yapmaktadır. Geçtiğimiz pazar günü Lüleburgaz İlçemizin Ovacık Köyünde "Ergenemi geri istiyorum" eylemiyle seslerini bizlere duyurmaya çalışmışlardır. Sevgili çocuklarımızı bu duyarlılıklarından dolayı kutluyorum.

Bölgemiz için hayat kaynağı olan Ergene Nehrimizin kirliliği, ovalarımızın yok olmasına neden olmaktadır. Yıllardan beri kirliliğe önlem alınamaması nedeniyle bölge insanımızın artık, sabrı ve ümidi tükenme noktasına gelmiştir. Belki, şu anda yapılan çalışmalar geçmişte yapılmış olsaydı bugün gelinen nokta böyle olmayacak; Ergenemizin verimli ovaları ekiliyor olacaktı. Bakanlarımızdan, valilerimizden kirliliğin önlenmesi, fabrikaların yetersiz arıtmalarının çalıştırılmasını istiyoruz. Bürokratlarımızın da daha seri bir şekilde kesin projelerini tamamlayıp, kalıcı çalışmaların bir an önce başlatılması acilen gereklidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlar mısınız efendim; buyurun.

ŞADAN ŞİMŞEK (Devamla) - Bizler sanayie  karşı değiliz; sadece, çevreyi kirletmeyen, tarım topraklarını yok etmeyen sanayi istiyoruz. Tuz Gölünde olduğu gibi Ergene Nehrimiz için de dışkaynaklar bulunarak temizlenmesi, yöre ve bölge insanı açısından hayatî önem arz etmektedir. Ergene'nin ve bölgemizin bu sorununa ulusal çözüm anlayışıyla yaklaşılmalıdır. Sadece, Ergene Nehrinden doğrudan etkilenen kesimlerin değil, bu duruma gelmesinde payı olanlar ile dolaylı olarak bu olumsuz etkiye maruz kalanların da fedakârlık etmesi, ulusal ve evrensel anlamda insanî bir görevdir. Bu nedenle, bölge insanımız onbeş yirmi yıl önceki berrak, toprağa hayat veren, balık tuttuğu, yüzdüğü Ergenesini geri istiyor ve istiyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölge insanımız ilk ürünü olan buğdayın, maliyet bedelleri dikkate alınarak, alım fiyatının açıklanmasını beklemektedir. Aynı zamanda, Toprak Mahsulleri Ofisinin ilk defa bu yıl yapılacak olan ürün borsalarındaki alımlarında, piyasa koşullarını dikkate alarak çiftçimizin zarar görmemesi için uygulayacağı alım politikalarını dikkatlice belirlemesi gerekmektedir.

Bu duygu ve düşüncelerle, eski Ergenemize kavuşmak ümidiyle Yüce Meclise saygılarımı sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şimşek.

Çevre Bakanı gündemdışı konuşmaya cevap vereceklerdir.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Tarım Bakanı cevap versin, Tarım Bakanını da ilgilendiriyor.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Edirne Milletvekilimiz Sayın Şadan Şimşek'in gündemdışı konuşmasına yanıt vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, Ergene havzasının, yani, Trakya'nın yıllardan beri sanayileşme konusunda gösterdiği olumsuz gelişmeler neticesinde, Ergene Nehri, bu sanayi atıklarından dolayı Trakyamızı kirletmektedir.

Tabiî ki, birtakım insanları suçlayarak, öncesini göstererek bir yere varmamız da mümkün değildir. O yüzden, bize düşen, bugün biz ne yapıyoruz; onu anlatmamız lazım. Aksi takdirde, daha ilerilere gidip, birilerine suç yüklemek, birilerini suçlamak yanlıştır; bu, benim devlet adamlığı anlayışıma yakışmıyor.

Bu vesileyle, Trakya'da, Ergene havzasında yaptığımız çalışmalarla ilgili olarak kısaca bilgi vermek istiyorum. Tabiî ki, vatandaşlarımız zamanında gitmişler, orada bir tarla almışlar; tarlada imar olmadığı için, tarım amaçlı bina ruhsatı alıp, binalarını yapmışlar, içlerine makinelerini koymak suretiyle de, ilgili bakanlıklardan izin alıp, çalışmaya başlamışlar. Plansız, programsız... Belki ruhsatı var; ama, tarım amaçlı ruhsat alan bu fabrikalarımızın zamanla belki planları da yapılmış. Arıtmaları planlanmadığı için, sonradan ilaveler yapmak suretiyle bu eksikliği de giderilmeye çalışılmış. Ancak, yeterli olmuş mu; olamamış maalesef. O yüzden, Trakya'nın çevre düzeni planının yeniden yapılmasıyla ilgili olarak Trakya Üniversitesiyle, ikibuçuk sene, hatta üç seneye yakın bir süre önce, bir protokol yaptık. Maalesef, bu çevre düzeni planını bugüne kadar alamadık. Tabiî ki, üniversitelerimizin aslî görevi öğrenci yetiştirmektir; ama, bir bilimsel kuruluşa, Trakya'nın her tarafında binası olan, öğrencisi olan bu bilimsel kuruluşa bu planı hazırlama işini, nasıl olsa, Trakya'yı çok iyi biliyorlar ve dolayısıyla, en sağlıklı planı yaparlar düşüncesiyle verdim. Yine de, yetiştirmeye çalışıyorlar; ama, hizmet verirken, oraya hizmet götürürken, elinizde bir planınız yoksa, o yardımları yapmanız veya hizmeti verebilmeniz, verebilme olanağını bulmanız maalesef mümkün olmuyor.

Onun için, biz de, genelde denetimlere yönlendirdik. Denetimler neticesinde de, bazı fabrikalarımızı, bu ekonomik krizi yaşarken, kapatmakla karşı karşıya kaldık. Kapatmak sorunu çözüyor mu; hayır, o da çözmüyor maalesef. Onun için, idarî yollara gitmeye başladık. Eksiğimiz var, belki fazlamız var; ama, insanları zorlayarak, fabrikaların kapatılmasına da göz yummadık, kendilerine para cezası vermek suretiyle, onları bu şekilde geçiştirdik; ancak, tabiî ki, bu arada, Ergene havzasıyla ilgili olarak, durmadık; bir plan, proje yaptık. Bu projemiz neticesinde... Özellikle, pazartesi günü Bakanlar Kuruluna getirdiğim, Kütahya'dan İzmir'e kadar tüm belediyelerin katı atık ve kanalizasyon tesislerinin yapılmasını içeren, Tuz Gölü ve Gediz Havzası Entegre Projeleri için -İspanyol Hükümetinin vermiş olduğu kredi ki, Hazine de kabul etti- kredi hazır. Önümüzdeki hafta da, İspanya Hükümetinin temsilcileri gelecek ve Gediz'in bütün projelerinin önfizibilite çalışmalarını başlatacağız. Bunlar, entegre projeler; yani, projenin içerisinde -daha önce de söyledim- enerji var, gübre var, kültür var, turizm var, sulama var, tarım var... Bu entegre projeleri yapamazsak, aldığımız paraları geri ödemek mecburiyetindeyiz; eğer, bu yatırımları yaparken bir şey kazanamazsak, o zaman, Hazine geri ödemede sıkıntı çekiyor. Onun içindir ki, yaptığımız entegre projeler... Tuz Gölünün ihalesi yapıldı, o bitti. Şimdi...

HASAN GÜLAY (Manisa) - Manisa var.

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Devamla) - Tabiî ki Manisa var. Manisa olağanüstü yararlanacak; burada, bütün ilçeleri var, bütün belediyeleri var.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Ulubat Gölü var.

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Devamla) - Efendim, Ulubat, tabiî, ayrı...

Şimdi, müsaade ederseniz projelerimizi açıklamak istiyorum.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Proje nerede tıkandı?

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Devamla) - Tıkanmadı; krediler şu an hazır.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Tarım Bakanı onay vermemiş.

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Devamla) - Bakınız, pazartesi günü bunları Bakanlar Kuruluna getirirken acil proje olarak getirdim. Arkadaşlar, 125 proje yaptık; bunun 2'sinin kredisi çıktı; Karadeniz Bölgesi, Marmara Bölgesi Atık, Arıtma ve Katı Atık Projeleri için 498 milyon dolar vermeyi Avrupa Yatırım Bankası kabul etti. Yine, Avrupa Yatırım Bankası, Ergene Havzası Projesi için 260 milyon dolar vermeyi kabul etti. Van Gölü Havzası Projesi için 55 milyon dolar... Almanya'dan ilgililer geldi, Van Gölüne götürdük, inceleme yaptılar ve 70 milyon euro kredi vermeye karar verdiler, bunun da kararnamesi hazırlanıyor. Bu projelerimizden Büyük Menderes Havzası Projesiyle, yine, İspanyollar ilgileniyor, Fransızlar ilgileniyor. Gediz Havzası -az önce söyledim- projesinin kredisi çıktı, onlarla ilgili görüşmelere önümüzdeki haftadan itibaren başlıyoruz.

Tabiî ki, Edirne Milletvekilimizin bölgesi yalnız Ergene'den kirlenmiyor, Meriç'ten de kirleniyor. Onun için, Bulgaristan ve Türkiye olarak -Dışişleri Bakanlığının da bize görev vermesi suretiyle- ülkeler arasında yaptığımız üçlü görüşmelerde, Meriç'in de Ergene ile birlikte projelendirilmesi ve Avrupa fonlarından istifade edilmesi projelerinin çalışmalarına başladık.

Ayrıca, Avrupa Yatırım Bankası da, Ergene Havzasıyla ilgili 260 milyon dolarlık projemizi kabul etti; ama, kararnameler...

Biz yatırımcı bir bakanlık değiliz, organizasyonu yapıyor ve bu paraları belediye birliklerine kullandırıyoruz, belediyeler kullanıyor; ama, organizasyonu yapabilmek için mutlaka kararnamelerin çıkarılması lazım; çünkü, yetki kargaşası var. O yüzden, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcımız Sayın Devlet Bahçeli, gerekli talimatları vermiştir, kararnameler şu an hazırlanıyor.

İnşallah, bu kararnameler çıktıktan sonra, acil olan 1 milyar 137 milyon dolar tutarındaki bu projelerimizi gündeme getiririz. Bu krediler, 10 yıl ödemesiz, 30 yıl geri ödemeli, binde 3 faizlidir. Herhalde, ülkemiz bunu da öder düşüncesiyle bu çalışmaları yaptık.

Bana bu açıklama fırsatını veren Değerli Milletvekilim Sayın Şadan Şimşek'e teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, Sayın Bakanımız tarafından burada çok güzel konular dile getirildi; projeler hazırlanmış, ilgili devletler bulunmuş... Hepsi çok güzel de, Sayın Bakanımız "kararnamelerde tıkanma var" diyor. Bunu Bakanlar Kurulunda konuşsa da, bu kararnameler bir an evvel imzalansa, bu yatırımlar yapılsa daha iyi olmaz mı?

BAŞKAN - Tamam; ben de, sizinle aynı temenni içindeyim. 

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Tekirdağ) - Sayın Başkanım, ben, bunu, Bakanlar Kurulunda dile getirdim.

BAŞKAN - Tamam; peki efendim.

İkinci gündemdışı söz, Ardahan'da üniversite kurulması ve Ardahan'ın sorunlarıyla ilgili söz isteyen Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kaya'ya verilmiştir efendim.

Buyurun Sayın Kaya, süreniz 5 dakika. (DYP sıralarından alkışlar)

2. - Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın Ardahan’da üniversite kurulmasına ve Ardahan İlinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı

SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkan çok teşekkür ediyorum.

Yüce Parlamentomuza, Serhat İlimiz Ardahan ile ilgili, 23.1.2001 tarihinde, üniversite kurulması noktasında Yüce Heyete arzımız vardı ve muhalefetiyle iktidarıyla, Ardahan'da üniversite kurulması konusunun Meclis gündemine taşınması aşamasında Yüce Meclisimizin kabulü söz konusuydu. Yüce Meclise, ben, tekrar şükranlarımı arz ederek konuşmama başlamak istiyorum; ancak, ne yazık ki, geçen bu uzun süreden beri, 23.1.2001 tarihinden bugüne kadar, Ardahan'da üniversite kurulması noktasında, Millî Eğitim Komisyonumuzda bu konu gündeme getirilmemiş, gelmemiştir.

Sayın Bakanımız Ardahan'a, bal festivaline geldiğinde -kendilerine ve hükümete, buradan, yine tekrar arz etmek istiyorum- Ardahan'ın üniversiteye giren öğrenci sayısının sondan üçüncü olduğunu bir vesileyle arz etmiştik ve yine orada benim kendi imkânlarımla yaptırdığım bir yüksekokul söz konusuydu. Kendilerine durumu arz ettiğimizde, Ankara'ya döner dönmez Ardahan'ın sorunlarıyla ilgilenebileceğini söylemişti; ama, görüyoruz ki, üniversitemizin değişik dallarının kurulması noktasında, eğitim fakültelerinin kurulması noktasında veya komisyona havalesi noktasında hiçbir hareketin olmadığını üzülerek burada ifade ediyorum ve Sayın Bakanıma bal festivalinde verdiği sözü buradan hatırlatmak istiyorum. Umarım ki, benden sonra yapacağı konuşmasında, Ardahanımıza müjde vermiş olacaktır.

Çok değerli Heyete arz etmek istediğim, serhat İlimiz Ardahanımızın sınır ticaretiyle ilgili konuyu belki burada defalarca gündeme getirdim ve Anasol-M hükümetine seslendim. Bölgemizin, gerçekten, kaderidir, makûs talihinin yenilmesidir. Sınır ticaretini, Iğdır'da uyguladığınız statüyle, Ardahan İline eşdeğer olarak lütfen getirin dedik; çünkü, ilimiz, doğunun, hatta Türkiye'nin en çok göç veren illerinden birisi; kamu yatırımlarında, şu anda -bu hükümetin beceriksizliğinden dolayı- en sonlarda yatırım alan il haline gelmiş durumda. Bundan da ses yok. Maalesef, gözü kapalı, kulağı kapalı bir hükümet, bölgeyi kaderiyle başbaşa bırakmış bir hükümet... Buradan defalarca söylesek de hükümete herhangi bir şey anlatmamız mümkün olmamakla birlikte, yine, ben, burada, tekrar Yüce Heyetinize ve hükümete özellikle sesleniyorum.

Yine, Çıldırımızın Aktaş kapısıyla ilgili kanun teklifim var burada ve bu kanun teklifimde diyorum ki: "Aktaş kapısı bir an önce açılmalı, Türközü kapısı faaliyete geçmeli." Ama, Aktaş kapısıyla ilgili hiçbir faaliyet yok, 1996 yılında, yol yapımıyla ilgili gönderdiğimiz 250 milyar ödeneğimiz var, onun dışında hiçbir faaliyet olmadığı çok açıktır. Başbakana defalarca söyledim, Dışişleri Bakanına defalarca söyledim; sonuç alamadık. Doğrudur; sizin yapabileceğiniz hiçbir şey olmadığı için de, inşallah, hükümete Doğru Yol kadroları geldiğinde bunları yapacağız. (DYP sıralarından alkışlar)

Yine, tekrar, Ardahan İliyle ilgili serbest bölge kurulması noktasında bir teklifim var. Serbest bölgenin, o bölgenin Ortaasya'yla, Kafkasya'yla bütünleşmesinde, ticarî okozyon olması noktasında, bölgenin kaderine etki yapacağına inandığım için, bu kanun teklifinin de Anasol-M hükümeti tarafından, mutlaka kale alınmasını, tekrar Yüce Heyetiniz huzurunda arz ediyorum.

Yine, bizim beldelerimiz olan, Hasköy'e (Hoçâvan) 21 pare köy bağlıdır. Buranın ilçe olması noktasında kanun teklifim var; sonuç alamadık.

Köprülü Kasabamızla, Beldemizle ilgili yine bir kanun teklifim var, ilçe olmasıyla ilgili. Ortakent Kasabamızla ilgili, ilçe olması noktasında kanun teklifimiz var.

Anasol-M hükümeti bu memleketimizin güzel ili, serhat ili Ardahanımızın sorunlarına mutlaka sahip çıkmak zorundadır. Üçbuçuk yıldan beri bölgemize, bölge tabiriyle bir çivi çakılmadı.

Şimdi, desteklemeyle ilgili, dekarına 10 000 000 lira verdiğiniz köylümüze... Ardahan'dan 5 500 müracaat var; ancak, 3 000'i yararlanmış, diğer 2 500'ü yararlanamamış; Dünya Bankası tarafından verilen krediden dolayı, verilen bu hak, maalesef yerine getirilememiştir. 2 500 vatandaşımız, köylümüz, halen daha çözümsüzlük noktasında olan bu yanlış politikalarınızın çözümünü beklemektedir ve ziraî kredilerle ilgili, yine... Burada, esnafımızla ilgili verdiğim kanun teklifim var; doğudaki esnafımız, gerçekten, vergisini ödeyememektedir, Bağ-Kur primini yatıramamaktadır. Bununla ilgili verdiğim bir teklif var. Bunu da, eğer, iktidar himmet buyurursa, Anasol-M hükümeti... Esnafımız gerçekten vergisini ödeyememekte, Bağ-Kur priminden dolayı insanlarımız cezaevinde. Bu, çok açık ve dolayısıyla, böyle bir kanun teklifimizi de kabul edebileceklerine inanıyorum.

Yine, Kars-Tiflis demiryolu projemiz var. Kars-Ardahan projemiz var. Organize sanayi projemiz var, havalimanı var, Kura Nehri projemiz var... Bunların hiçbirine üçbuçuk yıldan beri ödenek konulmadığını, buradan, yine tekrar Anasol-M hükümetinin dikkatlerine sunuyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Kaya, lütfen, 1 dakikada toparlar mısınız.

SAFFET KAYA (Devamla)- Ama, maalesef ki, organize sanayi sitesine bakıyoruz; ödenek yok. Havalimanına bakıyoruz, bakanımıza soru sormuşuz; bakanımız, çok az bir ödenekle yapılmayacağını ifade etmiş. Kura Nehri projemiz, bölgemizin kaderiyle ilgili, yine, 1996 yılında verdiğimiz bir proje; hayatiyete geçmemiş.

Yine, Sayın Tarım Bakanımıza söylediğimiz çok açık bir gerçek vardı:  "Ziraî kredi borçlarının faizlerini affedin. Eğer, siz affetmeyecekseniz, inşallah, biz geleceğiz, onları affedeceğiz" dedik; ama, maalesef, görüyoruz ki, çiftçimizi yok eden, 1 000 000 çiftçimizin 400 000'ini icralık yapan bugünkü anlayış, çiftçimizi her geçen gün yok eder durumdadır. Halkımız, bunları, mutlaka, çok yakinen görüyor, bu hükümetin yanlış politikalarına, IMF'nin emrinde bu hükümete, halkımız,
65 000 000 insanımız, mutlaka, çok ciddî bir şekilde ders verecektir.(DYP sıralarından alkışlar)

Ardahan, yaptığınız bu yanlışları, kesinlikle unutmayacaktır. Tekrar söylüyorum; gerçekten, oksijen çadırında olan bu hükümetin, bir an önce istifa etmesi zorunludur; çünkü, bu hükümet, halkın desteğini yitirmiştir, halk, gerçekten, bu hükümete güvenmemektedir.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Nereden biliyorsun?..

SAFFET KAYA (Devamla) - Çiftçimizi, esnafımızı, gerçekten, yok eden, emeklimizi perişan eden bu hükümetin, bir dakika durmadan, özür dileyerek istifa etmek gibi bir zorunluluğu vardır. Bunu yapmak bir erdemdir. Ülkenin önünü açmak, gerçekten, sizin, bugün tarihî bir sorumluluğunuzdur. Ülkenin önünü açın ve halktan özür dilerek istifa edin; çünkü, ülkeyi yangın yerine çevirdiniz, memleketi perişan ettiniz. Bu, kesinlikle, çok açık.

O bakımdan, Sayın Bakanımızın buraya çıkıp, geçmişte, bal festivalinde, benim serhat İlim Ardahanımla ilgili verdiği sözü yerine getireceğini umuyorum, Ardahan halkının beklentisi de bu minvaldedir.

NESRİN ÜNAL (Antalya) - Sayın Başkan, süre çok geçti.

SAFFET KAYA (Devamla) - Mutlaka, kısa bir zamanda, eğitim fakültelerinin kurulmasıyla ilgili, esnafımızın vergi borcunun affedilmesiyle ilgili, hava limanıyla ilgili, barajla ilgili, organize sanayi sitesinin kurulmasıyla ilgili, sınır ticaretiyle ilgili, serbest bölge kurulmasıyla ilgili kanun tekliflerimize, ilçe olma noktasındaki beldelerimize vereceği desteği, çok acilen, Ardahan adına, değerli hükümetten bekliyoruz.

Saygı sunuyorum. (DYP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaya.

Arkadaşlar, ben, gündemdışı konuşma yapan bütün arkadaşlara bir veya iki dakika müsamaha ediyorum.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkan, İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun, Sayın Seven. Çok kısa...

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Gerçekten, konu çok önemli, yani, üniversiteler konusunda değerlendirmeye gireceğim. Tabiî, yıllardan beri gelmiş geçmiş hükümetler her zaman için, seçmene selam vermişler. Bu selam olayı, doğru bir olay değildir, günübirlik politika doğru bir olay değildir; ama, Ağrı Milletvekili olarak, Ermeni diasporasına cevap...

SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkan, niye bana cevap veriyor?!

BAŞKAN - Bir dakika efendim... Bir dakika...

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Ağrı Milletvekili olarak...

RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, niye buna cevap veriyor?

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum... Her milletvekilinin kısa bir açıklama hakkı var.

Buyurun.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Ağrı Milletvekili olarak, Ermeni diasporasının Ağrı Dağı üzerindeki siyasî emellerine cevap vermek üzere, ben, gerekirse, kendi hayatımı bile ortaya koymuştum. Yine de, sözümün arkasındayım. Onun için, 57 nci hükümet nezdinde yapılan çalışmalar esnasında, Sayın Başbakan, Başbakan Yardımcıları ve Millî Eğitim Bakanımızın -şu anda burada yapacağı konuşmadan da anlaşılacağı üzere- üniversitelerle ilgili bir paket programın olduğu ve...

BAŞKAN - Efendim, o zaman, hükümet cevap versin.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Müsaade edin... Ben, görüşümü söylüyorum.

BAŞKAN - Kısa bir şey söyleyecektiniz canım!..

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkanım, hemen bitiriyorum.

Bu, üniversitesi olmayan illerle birlikte, Ağrı Dağı Üniversitesinin kurulması, bütün illere öncülük etmiştir. Ben, bu manada, Sayın Bakanımızın yapacağı açıklamayı da müjde olarak değerlendiriyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlarım, herkes de, şuradaki 550 milletvekili de kendi iline üniversite ister. Ama, şimdi, birisine verip de, hepsine verirsek, o zaman, Meclis çalışmaz. Onun için, rica ediyorum...

Sayın Bakan, cevap verecek misiniz?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Evet efendim.

BAŞKAN - Bizim de, Tunceli'de idarî ve iktisadî bilimler fakültesi kurulması için beş sene önce kanun çıktı, hâlâ uygulanmıyor.

MEHMET ÖZYOL (Adıyaman) - Sayın Başkan, bu lafı önceden söyleyecektiniz, şimdi söylüyorsunuz...

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Seni de destekliyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok defa, Meclis kürsüsünde veya kanunlar yapılırken, Bakan olarak, bu Mecliste, üniversiteler hakkında neler düşündüğümüzü açıkladım. Sayın Saffet Kaya'nın, Sayın Nidai Seven'in ve bu arada, Sayın Meclis Başkanvekilimizin de bir cümleyle katıldığı, üniversitelerle ilgili konulara izin verirseniz kısaca cevap vermek istiyorum.

Bir milletvekili, sadece seçildiği yerin, o seçmenlerin milletvekili değil, ülkenin bütününün milletvekilidir. O nedenle, ülkenin sorunlarına bakarken, bu çerçeveden bakmak gerekir. Ülkenin üniversite ihtiyacını ve yükseköğrenimi yurdun dörtbir yanına dengeli bir şekilde yayma konusunda hükümetin de çalışmalar yaptığını bilmektesiniz. Bundan önceki açıklamalarımda belirttiğim gibi, üniversitesi olmayan sadece Ardahan'ın veya Ağrı'nın değil, üniversitesi olmayan bütün illerimizin üniversiteye kavuşması bizim de arzumuzdur; bu nedenle de, çalışmalar başlatılmıştır.

SAFFET KAYA (Ardahan) - Komisyona gelmedi Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Birini öne, bir diğerini arkaya almak gibi bir niyetimiz de yoktur. Bu çalışmalarda en son gelinen nokta ise şöyledir: Millî Eğitim Komisyonunda, Sayın Ahat Andican'ın altkomisyon başkanlığı yaptığı bir çalışmada, üniversite kurulmasının kıstasları belirlenmiştir.

Millî Eğitim Komisyonunun bu kıstaslarına göre, o ilde üniversite kurulması için, fizikî altyapının, öğretim üyesi durumunun, kız ve erkek öğrenci yurtlarının, öğretmenlerin, öğretim üyelerinin lojmanlarının, spor alanlarının, kütüphaneler ve diğer ihtiyaçların belirlenmesi ve bunların karşılanması gereklidir. Bunu yaparken de, geniş bir katılımla karar verilmesi şeklinde bir hazırlık vardır. Hükümet olarak, biz de böyle düşünüyoruz.

Bundan önce, başkanlığını yaptığım YÖK Genel Kurulunda, Türkiye'de üniversitesi olmayan illerde kurulu meslek yüksekokulları ve fakültelerin fizikî durumlarını, öğretim üyelerinin kadro mevcut ve ihtiyaç durumlarını, lojman durumlarını, öğrenci yurtları durumlarını gözden geçirdik. Bir sonraki yapacağımız; yani, temmuz ayının başlangıcında yapacağımız YÖK Genel Kurulu toplantısında da, üniversitesi olmayan illerin üniversiteye kavuşturulabilmesi için çalışmaların tamamlanıp, genel kurula getirilmesini istedim. İlk yapılacak genel kurul toplantısında, üniversitenin de görüşünü almak suretiyle, öğretim üyelerinin de görüşünü almak suretiyle tasarıyı sevk edeceğiz.

Ayrıca, bu ayın 28 ve 29' unda Rektörler Kurulu İzmir'de toplanacak. İzmir'de yapacağımız bu toplantıda, meslek yüksek okullarına sınavsız geçişle birlikte, üniversite kurulması konusunu da görüşeceğiz.

Ülkeyi uçurumun kenarına getirenler, eğer, böyle, planlı, programlı, toplumu kucaklayan, toplumun fikirlerini de alarak, oluşturarak çalışmalar yapsalardı, bugüne kadar, bu ihtiyaçlar karşılanmış olurdu; ama, inanıyorum ki, hükümetimiz, bu ihtiyaçların tamamını karşılayacaktır.

Ben, Millî Eğitim Bakanı olarak, Ardahan bal festivalinde verdiğim sözün arkasındayım. Ben, Ağrı için verdiğim sözün arkasındayım. (DSP sıralarından alkışlar)

SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Bakanım, bir faaliyet yok.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Ben, Gümüşhane için, bütün iller için verdiğim sözün arkasındayım, hükümetimiz, verdiği sözün arkasındadır.

SAFFET KAYA (Ardahan) - İki yıldan beri ne yaptınız Sayın Bakan, söyleyin?!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Bu kadar bilginin ârif olana yeteceğini düşünüyorum.

SAFFET KAYA (Ardahan) - İki yıl geçti Sayın Bakan, iki yıl...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür eder, hepinize saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, aslında, beş sene önce, Tunceli'ye iktisadî ve idarî bilimler fakültesi kurulması için kanun çıktı, beş senedir uygulamıyorsunuz; kanunların çıkması da bir şeye yaramıyor.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Size ayrı cevap vereceğim.

SAFFET KAYA (Ardahan) - Sayın Başkan, iki yıl önce, Sayın Bakanın, Ardahan'da bal festivalinde sözü var, bu sözünü kesinlikle yerine getirmiş değildir.

BAŞKAN - "Sözümün arkasında duracağım" diyor.

SAFFET KAYA (Ardahan) - Kaldı ki, başka bir şey daha var: Bu memleketi uçuruma sürükleyen Anasol-M Hükümetinin ta kendisidir kesinlikle; tekrar söylüyorum, ta kendisidir. 

BAŞKAN - Peki efendim.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

ARMAĞAN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Rica ediyorum arkadaşlar...

Üçüncü gündemdışı söz, köye geri dönüşün son durumu hakkında söz isteyen Şırnak Milletvekili Sayın Salih Yıldırım'a verilmiştir.

ARMAĞAN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, Sayın Bakana sorabilir miyim, Uşak için verdiği sözün de arkasında mı?

BAŞKAN - Efendim, arkadaşımız kürsüye geldi... Rica ediyorum...

Buyurun Sayın Yıldırım.

Süreniz 5 dakika.

3. - ŞırnakMilletvekili Mehmet Salih Yıldırım’ın Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi kapsamında yapılan uygulamaların son durumuna ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET SALİH YILDIRIM (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Köye Geri Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi ile köykent projeleri hakkındaki duygularımı sizlerle paylaşmak için söz aldım; bana bu olanağı sağlayan Değerli Başkana şükranlarımı iletiyor, sizlere saygılarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, göç olgusunun, insanlık tarihi kadar eski olduğunu sizler de biliyorsunuz. Şairlerimizin dizelerine konu olmuş bir olgudur göç. Göçün en çok uygulandığı, uygulama alanı bulduğu yerlerden birinin de ülkemiz olduğunun altını çizmek istiyorum.

Hepinizin çok iyi bildiği gibi, bundan 30-40 yıl öncesine kadar ülkenin kırsal alanında yaşayan insanlarımızın oranının yüzde 53 olmasına karşın, bugün bu oran yüzde 34,9'dur. Bu, çok anlamlıdır ve de çok hızlı bir göçün yaşandığının göstergesidir.

Göçün çok değişik nedenleri var, çok değişik sebepleri var. Buradan, 1985 yılından önceki göçün nedenlerini çok detaylı olarak aktarmayacağım; ama, 1985 yılından bu yana, bölgede, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde göçün çok önemli bir nedeni var; o da, güvenliktir, terördür. Bu, toplam göç olgusunun yüzde 80-85'ine tekabül ediyor diye düşünüyoruz.

Göçün diğer bir önemli sebebi de, ekonominin, belki en az terör kadar etken faktör olmasıdır. 1985'ten önceki süreçte en önemli faktör ekonomiydi; çünkü, bölge insanının geçim kaynağını, ekonomik ve ticarî yaşamın esasını, hepinizin bildiği gibi, tarım sektörü oluşturuyordu. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde iktisaden faal nüfusun yüzde 63'ü, Doğu Anadolu Bölgesindeyse iktisaden faal nüfusun yüzde 79'u tarım sektöründe çalışır; ama, bunun bir diğer özelliği daha var; tarım sektöründe çalışan insanlarımızın yüzde 70'i yoksuldur. Hele hele, bunun üzerine güvenlikle alakalı problemler de ilave olur ise, hele hele, bunun üzerine bölgedeki adaletsiz gelir dağılımını ve toprak dağılımındaki adaletsizliği de ilave ederseniz, insanlarımızın kırsal alanda kalmasını haklı kılacak hiçbir neden bulamazsınız.

Bölgedeki toprakların yüzde 80'inin nüfusun yüzde 5'inin elinde olduğunu söylersem, bunun ne anlama geldiğini hepiniz çok iyi bileceksiniz. Hele, terörden sonra hayvancılığın bitme noktasına geldiğinin, bitkisel üretimin çok alt düzeylere geldiğinin de altını çizmeme müsaade etmenizi istiyorum.

Tabiî ki, kırsal alanın çok önemli bir diğer sorunu da eğitsel yetersizliktir; yani, gerek fizikî gerekse eğitmen kadrosu açısından kırsal alandaki yetersizlik insanlarımızın göçüne neden olan temel olgulardan biriydi, biri olmaya da devam ediyor. Bir diğer önemli nedenin de kan davaları olduğunu biliyorsunuz. Bir diğer önemli neden de köyün iticiliği ve şehrin çekiciliğidir.

Bütün bu olgular, bölgede çok önemli sorun, sıkıntı yarattı ve de olanakları, imkânları zaten sınırlı olan şehirleri köyleştirdi ve gelen insanlar sorunlarını buralara taşıdılar. Başlangıçta üretken olan bu insanlar, bulundukları yerlerde, tüketici, sorunlu ve potansiyel kusurlu insanlar konumuna geldiler, gittikleri yerlerin sorunlarını da katladılar, katladılar... Bunun için, Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi, tahmin ettiğinizden çok önemli. Neden mi çok önemli; çünkü, bu, sosyal barışın ve toplumsal huzurun sağlanması için gerekli. Neden mi çok önemli; çünkü, bu, bireye sorumluluk, devlete güven sağlaması açısından çok önemli. Neden mi çok önemli; çünkü, bu, işsizliği azaltma açısından, üretime katkı sağlama açısından çok önemli. Bu neden önemli; şehirlerin sağlıksız büyümesinin önüne geçilmesi açısından çok önemli.

Hepinizin çok iyi bildiği gibi, 1 779'u köy olmak üzere, onbeş yıllık süreç içerisinde, doğu ve güneydoğunun 12 ilinde, 55 000 hanede, 6 153 yerleşim biriminde, resmî rakamlara göre 401 000; ama, gayriresmî rakamlara göre 1 500 000'in üzerinde insan göçe maruz kaldı.

Şimdi, bu insanların geri dönüşüyle alakalı plan ve projelerin çok süratle yaşama geçmesi sağduyu sahibi herkesin ortak dileği değil midir; tabiî ki dileğidir. Ancak, ne yazık ki, bugüne kadar yapılan uygulamaların, bu gerçeklerin, bu sorunların karşılığı olduğunu söylemek mümkün değildir.

Hepinizin çok iyi bildiği gibi, 1998 yılına kadar, göçün geriye dönüşüyle, rehabilitasyonla ilgili rakamlar farklılık gösterse bile, en yüksek rakamın yüzde 6,5 olduğunu belirtmek istiyorum. Sayın İçişleri Bakanımızın, 1999 ve 2002 yılları arasında, 487 yerleşim biriminde, 7 070 hanede 40 640 insanın köye geri dönüşünün sağlandığını ifade ettiğini, bu rakamın da yüzde 8'e tekabül ettiğini biliyorsunuz. Bütün bunları üst üste getirdiğiniz takdirde, köye geri dönüş imkânı, olanağı sağlananların oranının yüzde 16 olduğunu göreceksiniz ve bu sosyal, bu ekonomik politikalarla, köye geri dönüşün sağlanabilmesi için geçmesi gerekli süre 42 yıl. Bunu, sağduyu sahibi hiç kimsenin içine sindirmesi, sindirebilmesi mümkün değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, lütfen toparlar mısınız.

MEHMET SALİH YILDIRIM (Devamla) - Özetlemeye çalışacağım Değerli Başkanım.

Peki, neden bu sorunlar, sıkıntılar yaşanıyor, neden böyle oluyor: Her şeyden önce, bu sorunların arkasındaki siyasî otoritenin, sağlıklı, ilkeli ve kararlı olması gerekiyor. Buradaki çokbaşlılığın ortadan kaldırılması gerekiyor. Ben, fazla detaya girmeyeceğim, zamanım yok; ama, en az 7 kurum ve kuruluşun bu işle görevli olduğunun altını çizmek istiyorum. Her şeyden önce, bu sorun ve sıkıntılarla alakalı, takvim endeksli bir projenin hazırlanması gerekiyor ve bununla birlikte kaynak sorununun çözümü gerekiyor.

Bakınız, 1999 yılında köye geri dönüş için ayrılan tahsisat, para 1,3 trilyondur, 2000 yılında bu para 7,5 trilyondur, 2001 yılında 4,2 trilyon ve 2002 yılında ise tekrar 7,5 trilyondur.

Bir noktaya daha dikkatinizi çekeceğim. Bakın, bugün köykentle alakalı konu gündemde. Köykentteki amaç nedir; birden fazla köyümüzün hizmetine sunulacak olan sosyal ve ekonomik altyapıyı oluşturmaktır. Buna hayır diyecek, buna uygun değil diyecek, sağduyu sahibi bir tek insan bulabilir misiniz; hayır... Ancak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, geriye dönüş için sıra bekleyen bu kadar insan ve bu kadar boşaltılmış köy varken, önceliğin, evvela köy, ondan sonra köykent olması gerektiğinin altını çizmek gerekiyor.

Bakın, köykent projesi için sağlanan kaynak ne kadar biliyor musunuz; 430 000 000 dolar. Çok güzel; bunu sağlayanları da canı gönülden kutluyorum; ama, bu 430 000 000 doların 30 000 000 dolarının da köye geri dönüş için sağlanması, olması gerekendir. Bu sorumluluk herkesindir, herkesin bu konuda dikkatini çekmeyi bir görev kabul ediyorum.

Değerli milletvekilleri, sorun bizimdir, bu insanlar bizimdir, bu yükümlülük bizimdir. Bu yükümlülüğün gereğini yerine getirmediğimiz zaman, bu sorumluluğu taşıyanları eleştirme hakkımızın olmayacağının da altını çizmek istiyorum.

Bu duygularımı sizlerle paylaştım. Öyle ümit ediyorum ki, özellikle, köykent projesi kadar, köye geri dönüş ve rehabilitasyon konusunda da ilgililer duyarlı olacak diyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.

Gündemdışı konuşmaya cevap verecek sayın bakan?.. Yok.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Sayın Başkan...

BEDRİ YAŞAR (Gümüşhane) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Arkadaşlar, benim prensibimi biliyorsunuz; yani, gündemdışı konuşmaya cevap vermek için... Her milletvekiline ayrı ayrı, o konularda tekrar gündemdışı söz verme olanağım yok, İçtüzük de buna engel.

Şimdi, Sayın Korkutata ve Sayın Yaşar yine söz istediler. Birinize 1 dakikalık açıklama hakkı veriyorum.

Başta siz istediğiniz için Sayın Korkutata, size söz veriyorum.

Aslında, bu sorun, hepimizin, bölgemizin sorunu.

Buyurun.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Eski Bakanımız Sayın Salih Beye gerçekten teşekkür ediyoruz, bizim bölgemizin sorununu dile getirdi.

Ben şunu arz etmek için söz aldım: 1999 yılının 6' ncı ayında 4 partiye de imzalatmak suretiyle bir araştırma önergesi verdik -kendilerinin de imzası var- o gün dedik ki, bölgenin, kısa vadeli, orta vadeli ve uzun vadeli çözüm bekleyen sorunları bugünden tespit edilmelidir; çünkü, terör bitme noktasındadır veya çok çok azalmıştır. Şimdiden tespit edelim ki, bir daha bu bölgede terör olmasın, bu bölgeye uygulanacak politikalar şimdiden belli olsun; devlet politikası haline gelsin, herkesin kendi oluşturduğu bir politika olmasın. Bunun için bütün partilere imzalattık; ama, o günden bu güne kadar bu araştırma önergemiz henüz hiç görüşülmedi. Bunun gerçek anlamda görüşülerek, bütün partilerin de mutabakatı sağlanmak suretiyle, bu bölgede kalıcı, tutarlı politikaların ve programların oluşması gerekiyor. Bölgenin kurtuluşu buna bağlıdır.

Teşekkür ediyorum. Sağolun.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Bedri Yaşar, siz de aynı konuda mı söyleyecektiniz?

BEDRİ YAŞAR (Gümüşhane) - Hayır; köykentler konusunda Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Ona hükümet cevap versin, müsaade ederseniz; yani, bakan gelsin, köykent projesi nedir...

BEDRİ YAŞAR (Gümüşhane) - Başkanım, 1 dakikada fikirlerimi ifade edeceğim.

BAŞKAN - Sayın Yıldırım "Önce, 400 küsur milyon dolarlık köykent projesini uygulayacağınıza, köye dönüş daha önceliklidir, evvela onu uygulayın" dedi.

Hükümet politikası; siz iktidar partisine mensup bir milletvekilisiniz, ama... Hükümet gelsin.

BEDRİ YAŞAR (Gümüşhane) - Sayın Başkan, milletvekili olarak hükümetten bizim de talebimiz olabilir; yani, bundan daha doğal bir şey olamaz.

BAŞKAN - Peki, haydi, bir kısa açıklama da siz yapın.

BEDRİ YAŞAR (Gümüşhane) - Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Tabiî, geri dönüş projeleri Güneydoğu Anadolu Bölgesi için ne kadar önemliyse, özellikle bizim bölgemiz Doğu Karadeniz Bölgesi için de o kadar önemlidir. Benim ilim de en fazla göç veren illerin başında gelmektedir. Bu köykent projeleri tespit edilirken, özellikle bizim bölgelerimizin de dikkate alınmasını istiyorum. Bu, Sayın Başbakanımızın özel projesi; ben, kendisinin dikkate alacağına inanıyorum.

Bugün Gümüşhane'nin de gelir seviyesi 1 000 doların altına düşmüştür.

Dağınıklıktan bahsediliyorsa, 330'a yakın köyümüz var. Aynı bizim tarım kentleri projelerimiz gibi, köykent projelerinde de Gümüşhane olarak yerimizi alacağımıza ben inanıyorum.

Ben, hem Sayın Başbakanımıza acil şifalar diliyorum hem de Gümüşhane'yi dikkate alacağına inanıyorum ve kendisine teşekkür ediyorum.

Size de teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yaşar.

Aslında, en fazla göç veren Tunceli'dir; yüzde 80 köyü boşalmıştır; ama, ne yapalım, biz konuşamıyoruz.

Gündemdışı konuşmalar bitmiştir.

Bir araştırma önergesi vardır; okutuyorum:

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Konya Milletvekili Remzi Çetin ve 20 arkadaşının, demiryolu ulaşımındaki sorunların araştırılarak demiryollarının geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/290)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde yaklaşık 10 milyon araç, 63 167 kilometrelik  karayollarında seyretmektedir. Ulaşımın büyük bir bölümünün karayollarına yüklenmesi, özellikle ulaşımda daha ekonomik ve daha güvenli olan demiryolu ve denizyolu ulaşımını atıl duruma düşürmektedir.

Karayollarındaki bu derece araç yoğunluğu, kendisiyle beraber çok ciddî birtakım problemleri de getirmektedir.

1. Karayollarımızın çok az kısmının dışındaki bölümü tek gidiş-gelişlidir. Mevcut yollar bu yoğunluk için son derece yetersizdir.

2. Yapılan otobanlarda ise insan hayatını ve araç trafiğini tehdit eden boyutlarda çökmeler ve yol bozuklukları mevcuttur.

3. Her üç saniyede bir trafik kazası olmaktadır. Sadece 1999 yılı trafik kazası bilançosu
465 375 kazada 3 941 ölü, 114 089 yaralı, 4,7 katrilyon lira maddî hasardır. 15 yılda sadece trafik kazasında ölen insan sayısı 100 000'dir.

Karayollarının bütün bu risklerine, maliyet yüksekliğine ve olumsuzluğuna karşın ucuz, güvenilir ve daha rahat bir ulaşım için bütün medenî ülkelerde demiryolu taşımacılığına ciddî manada ağırlık verilmektedir.

Avrupa'da yapılan bir araştırmaya göre ulaştırma sistemlerinde ölüm riski 1 000 000 yolcu/km başına demiryollarında 17 iken, bu oran karayollarında 140'tır.

Ülkemizde karayollarında, demiryollarına göre 22 kat daha fazla kaza meydana gelmektedir.

Ülkemizde demiryolu uzunluğu 10 508 kilometredir. Bunun 4 086 kilometrelik bölümü Osmanlı döneminden kalmıştır. Buna karşılık, Fransa'nın demiryolu uzunluğu 74 000 kilometre, Almanya'nınki ise yaklaşık 55 000 kilometredir.

Özellikle, 1950'li yıllardan bu yana demiryolu ulaşımı hep ihmal edilmiştir. Bu nedenle de halen yeterli yatırım yapılmamakta, mevcut demiryollarının sorunlarına da çözüm üretilmemekte, demiryolu ulaşımını daha rantabl hale getirebilecek düzenlemeler ortaya konamamaktadır.

1955 yılında yüzde 24 olan demiryolu yolcu taşıma payı 1970'te yüzde 8'e ve 1996'da yüzde 3'lere düşmüştür. 1955 yılında yüzde 53 olan demiryolu yük taşıma payı 1970'te yüzde 22'ye, 1996'da yüzde 7'lere kadar düşmüştür.

Dolayısıyla, Devlet Demir Yolları sürekli zarar etmektedir. Demiryolu ulaşımı da kimsenin itibar etmediği bir ulaşım aracı olmaktan öteye gidememektedir.

Demiryollarının içinde bulunduğu durumun yeniden ele alınarak, ülke ekonomisine katkısı sağlanmalıdır. Bütün medenî ülkelerde olduğu gibi en uygun yük ve yolcu taşıma aracı olma seviyesine getirilmelidir.

Bu nedenle, Anayasanın 98 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve İçtüzüğün 104 üncü maddesi gereğince bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

  1- Remzi Çetin

(Konya)

  2- Ali Sezal

(Kahramanmaraş)

  3- Avni Doğan

(Kahramanmaraş)

  4- Sabahattin Yıldız

(Muş)

  5- Zeki Ergezen

(Bitlis)

  6- İrfan Gündüz

(İstanbul)

  7 - Eyyüp Sanay

(Ankara)

  8- Mustafa Baş

(İstanbul)

  9- İsmail Özgün

(Balıkesir)

10- İlyas Arslan

(Yozgat)

11- Tevhit Karakaya

(Erzincan)

12- İsmail Alptekin

(Bolu)

13- Mehmet Özyol

(Adıyaman)

14- Mahmut Göksu

(Adıyaman)

15- Ramazan Toprak

(Aksaray)

16- Ali Coşkun

(İstanbul)

17- Özkan Öksüz

(Konya)

18- Faruk Çelik

(Bursa)

19- Hüseyin Kansu

(İstanbul)

20- Mehmet Çiçek

(Yozgat)

21- Mehmet Elkatmış

(Nevşehir)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına dair tezkereleri vardır; ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım efendim:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Bazı milletvekillerinin izinli sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1104)

                                                                        11.6.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Aşağıda adları yazılı sayın milletvekillerimiz hizalarında gösterilen süre ve nedenlerle izinli sayılmaları Başkanlık Divanının 6.6.2002 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

 

 

Ömer İzgi

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Başkanı

"Diyarbakır Milletvekili Nurettin Atik, mazereti nedeniyle 14.5.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 14 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu, mazereti nedeniyle 1.6.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 14 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Hakkâri Milletvekili Evliya Parlak, mazereti nedeniyle 18.4.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 14 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Hatay Milletvekili Mehmet Dönen, hastalığı nedeniyle 6.12.2001 tarihinden geçerli olmak üzere 57 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İçel Milletvekili Enis Öksüz, hastalığı nedeniyle 9.5.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 17 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Zafer Güler, mazereti nedeniyle 12.5.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 12 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Mehmet Ali İrtemçelik, mazereti nedeniyle 18.4.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 14 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Şadan Tuzcu, hastalığı nedeniyle 14.5.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 60 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Kilis Milletvekili Doğan Güreş, hastalığı nedeniyle 17.4.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Kütahya Milletvekili Ahmet Derin, hastalığı nedeniyle 1.1.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 90 gün ve 1.4.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 30 gün, toplam 120 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Trabzon Milletvekili Ali Kemal Başaran, hastalığı nedeniyle 22.5.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 20 gün"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, bazı sayın milletvekillerine ödenek ve yolluklarının verilmesine dair tezkereleri vardır; ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

İlk tezkereyi okutuyorum:

2. - İstanbul Milletvekili Şadan Tuzcu’ya ödenek ve yolluğunun verilebilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1105)

                                                             11 Haziran 2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında aralıksız olarak iki ay izin alan İstanbul Milletvekili Şadan Tuzcu'ya İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi Başkanlık Divanının 6.6.2002 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

 

 

Ömer İzgi

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

                                                             11 Haziran 2002

3. - Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’e ödenek ve yolluğunun verilebilmesine ilişkinBaşkanlık tezkeresi (3/1106)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında aralıksız olarak iki aydan fazla izin alan Kütahya Milletvekili Ahmet Derin'e İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi Başkanlık Divanının 6.6.2002 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

 

 

Ömer İzgi

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce yarım kalan işlerden başlayacağız.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin müzakeresini erteliyoruz.

Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri ve Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/744) (S. Sayısı: 786)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı: 557)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886) (S. Sayısı: 827)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesiyle İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

 

5.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Tasarının 12 nci maddesi kabul edilmişti.

Şimdi, 13 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 13. - 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesine ikinci  fıkrasından sonra gelmek üzere  aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Birinci fıkranın (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde belirtilen belgelerden yönetim ve denetim nedeniyle alınanlarda  gerçek kişinin mühendis veya mimar olma şartı  aranır. İşbitirme, yönetim veya denetim suretiyle elde edilecek belgeler, belge sahibi kişi veya kuruluşların dışındaki istekliler tarafından kullanılamaz, belgeler devredilemez, kiraya verilemez ve satılamaz. Bu belge sahiplerinin kuracakları veya ortak olacakları tüzel kişiliklerin ihaleye girebilmesinde tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine sahip olmaları, her ihalede bu oranın aranması ve teminat süresince bu oranın muhafaza edilmesi zorunludur. Yönetim ve denetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgeler, en fazla beşte bir oranında dikkate alınır."

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 13 üncü madde yeni bir düzenleme getiriyor. 13 üncü maddenin ifadesi şöyle: "Birinci fıkranın (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde belirtilen belgelerden yönetim ve denetim nedeniyle alınanlarda gerçek kişinin mühendis veya mimar olma şartı aranır."

Şimdi, burada, gerçek kişinin mühendis veya mimar olması, elbet, yapım işleriyle ilgili olarak doğru bir ifade; ancak "mal ve hizmet alımları" denildiği için, oraya "konusunda uzman mimar veya mühendis" denilmesi daha yararlı olur diye düşünüyoruz. Bu konuda bir önerge verdik; eğer, sırası gelip görüşüldüğünde kabul edilirse uygun olur diye düşünüyoruz.

Üzerinde durulması gereken bir başka konu, maddenin devamında "tüzel kişiliklerin ihaleye girebilmesinde tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine sahip olmaları" deniliyor.

Değerli arkadaşlar, burada, ticaret kanunlarımıza göre yanlış bir ifade var kanaatimce veyahut da birtakım yönlendirmeler var. Niye, yarısından fazlasına sahip olmaları?.. Bakın, burada -yine, önergemiz de var- "en az azınlık hakkına sahip olmaları" lafının kullanılması lazım. Siz, yüzde 50'yle tarif ederseniz, ihaleye katılacakların sayısı hemen 5-6'ya iner. Dolayısıyla, azınlık hakkı olmalıdır.

Zaten, bakın, arkadaki maddede, ihaleye katılamayacaklarla ilgili olarak düzenlenen ifadelerde şu yer alıyor: "Bu kişilerin yönetim kurullarında görevli bulunmadıkları veya sermayesinin yüzde 10'undan fazlasına sahip olmadıkları." Bu, yüzde 10 neyi ifade ediyor; azınlık hakkını ifade ediyor. Dolayısıyla, bu maddede de, maddenin arasına, yüzde 50 yerine "en az yüzde 10 veya azınlık hakkına sahip olan kişiler" ibaresini koymak lazım. Biliyorsunuz, ticaret kanunlarımızda, azınlık hakkına sahip olanlar, şirketle ilgili her türlü denetimi yaptırma hakkına sahip oluyorlar. Dolayısıyla, bu maddenin yapısı içerisinde bunlara öncelik vermek lazım. Bu konuda, ayrıca bir önerge de verdik. Yalnız, maddelerin önü önergelerle tıkandığı için, ben, şimdi, burada, bu önergeyle ilgili olarak da görüşlerimi ifade etmek istiyorum.

Şayet, bu önerge kabul edilir de görüşülürse, bu maddeye zenginlik kazandırılacaktır, tarifler genişletilecektir, ihale piyasası daha geniş bir alana yayılmış olacaktır.

Aslında, maddeyi incelediğiniz zaman, burada çok çarpık şeyler var. Mesela "mal ve hizmet alımları için son beş yıl içinde..." Niye, son beş yıl içerisinde bu işi yapmış olmaları aranıyor? İş hayatı içerisinde beş yıl bu işi yapmış oldukları aransa daha mantıklı olur. "Yapım işleri için ise, son onbeş yıl içinde" deniliyor; son onbeş yıl içerisinde yapım işi yapmış olanlar katılacak da, son on yıl içinde yapanlar niye ihaleye katılamayacaklar?! Burada da, ihaleye katılanların tarif edildiği, daraltıldığı imajını alıyoruz.

Değerli arkadaşlar, ayrıca, burada, şahsen benim en önemli gördüğüm maddede, Kanunun 10 uncu maddesinde "kamu veya özel sektörde sözleşme bedelinin en az yüzde 70'i oranında gerçekleştirdiği" ifadesi var. Bu sözleşme bedelinin yüzde 70'i... Bilahara, biliyorsunuz, yeniden değerlemelerle bu ihale bedeline ilaveler yapılıyor; bu ilaveler de sözleşmenin dışında oluyor; dolayısıyla, buraya "sözleşme bedelinin" yerine "sözleşmede tarif edilen işin yüzde 70'ini yapmış olma şartı aranır" denilse, daha sağlıklı, daha sağlam bir ifade olur. Aslında, 10 uncu maddenin (b) bendinin alt 2 nci fıkrasındaki bu düzenlemelerin tamamı bir araya getirildiğinde, adres tarif ettiğini görürüz, şekil tarif ettiğini görürüz ve ihaleye katılacak olan firmaların sayılarının iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar olduğunu görürüz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim, tamamlayın.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - Dolayısıyla, ihale piyasasının canlanması açısından, ayrıca rekabeti de teşvik etme açısından bunları açmamız lazım, genişletmemiz lazım diyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karapaşaoğlu.

Saadet Partisi Grubu adına, Bingöl Milletvekili Sayın Hüsamettin Korkutata; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

SP GRUBU ADINA HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 877 sıra sayılı kanun tasarısı üzerinde, Saadet Partimizin görüşlerini arz etmeye çalışacağım; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 1857 yılından bugüne kadar, tam 7 defa, İhale Kanunuyla ilgili düzenlemeler yapılmıştır; yani, bu konuda, deneyimi en fazla olan ülkelerden biriyiz, 145 yıllık deneyimimiz var. Eğer, buna rağmen, bu kanunlarda bir sıkıntı oluyorsa ve altı ay önce bir kanun çıkarıp, bugün, tekrar getiriyorsak, burada, bürokrasinin veya meslek taassubunun eserlerini görüyor gibiyim. Dolayısıyla, ben, bunun üzerinde kısaca durmak istiyorum, tarihlerine girmeden...

Değerli arkadaşlar, bu kanunda, "denetim ve yönetim" denen bir mesele var. Şimdi, denetimi yapanlar, elbette ki teknik elemanlardır; ama, yönetimi yapan, her zaman teknik eleman değildir; çünkü, yönetim, aslında denetimin çok çok üstündedir. Burada, bu konuya bir açıklık getirilmesi gerekiyor. Eğer, bunu tüzüklerle, yönetmeliklerle düzelteceklerse, ben, bunun düzelebileceğine inanmıyorum; çünkü, burada, bir meslek taassubu var. Burada, bizim gayemiz de, kesinlikle bağcıyı dövmek, birilerini tenkit etmek falan değil, üzüm yemektir. Bu kadar deneyimi olan bir ülkenin, bu konuda, çok ciddî ve sağlam bir yapılandırma meydana getirmesi lazımdır.

Şimdi, burada, bu tüzelkişiliğe, en az yüzde 50'nin üzerinde pay verilmesi meselesi var; aynı, RTÜK öncesi radyo televizyon sahipliğine benziyor. Bana, bir tek Allah'ın kulu gösteremez ki, bugüne kadar, sermayesi olan herhangi bir insan, bu belge sahibine yüzde 50 bir pay vermiş olsun; böyle bir şey yok, bir tane Allah'ın kulu yok; ancak, bu adamın beş parası varsa, o zaman, zaten yüzde 50'ye de gerek yok. Müteahhit firmalar ne yapıyorlar; tabiî, diyorlar ki: "Kanun böyle..." Aslında, böyle bir kanun yok, ilk defa olacak. Bundan önce, yönetmelikler, bürokratlar idare etmiş vaziyeti; şimdi, yeni kanuna bunu koyuyorlar. O zaman ne yapıyor, diyor ki; "gel, seninle bir anlaşma yapalım, kanun böyle demiş..." Alttan da gidiyor, hemen, noterden hisselerini ona buna devrediyor ve biz de, böyle yapmacık şeylere alet olmamalıyız. Bana göre, bir mukavele hakkı var, gitsin, akıllı adamsa, mühendisse, tutarlıysa, tabiî ki, yüzde 50'sini de alsın, 60'ını da alsın, büyüsün, yüzde 100'ünü de alsın; ama, kendisinin mukavele hakkı olsun; yoksa, böyle şeylerle herhangi bir şey elde edebileceğine inanmıyorum. Bir de burada diyor ki, devletten bir belge alıyor, ne belgesi; işi yapıyor, yaptığı işin tabiî ki tekniğine uygun olması nedeniyle karşılığında iş bitirme belgesi alıyor. Şimdi, bu iş bitirme belgesini de değişik bir şekle sokmuş bana göre, ne diyor, bunun beşte 1'i ancak geçerli olacak. Bu ne anlama gelir bilir misiniz, şu anlama gelir değerli arkadaşlar:

Küçük çaplı hiçbir kişi iş yapamayacak; yani 3 trilyonluk, 5 trilyonluk iş bitirme belgesi olan adamın 1 trilyonu geçerli olacak. Bu, bana göre, benim anladığım kadarıyla -ben sadece tenkit ediyorum, gerekli düzenlemeler yapılacaksa yapılsın- şu anlama gelir: Sonsuz karnesi olanlar işin sahibidir, onun herhangi bir şeyi yoktur. Bugün en ufak bir işin maliyeti nedir, 10 trilyon, 20 trilyon, 30 trilyondur; bunun beşte 1'i ile adam gittiği zaman hiçbir işe giremeyecek, kim girecek, sonsuz karnesi olanlar limitsiz olarak bu işin sahibi olacaktır veyahut da böyle belgesi olanlar, büyük belgesi olanlar, iş bitirme belgesi olanlar. Dolayısıyla, burada da ciddî bir sıkıntı var, bana göre bu sıkıntının düzelmesi şarttır. Bu bitirilmediği zaman, tabiî bana göre teknik elemanlar da sıkıntıya girecek.

Bir şey daha var burada, diyor ki: "Bu belge ancak mühendis ve mimarlara verilebilir." Hangi mühendis değerli arkadaşlar?.. Meteoroloji mühendisi de var, orman mühendisi de var; yani bu konuda bu işle ilgisi olmayan mühendisler de çok, bunların adı da mühendis, kanunda da mühendis olarak geçiyor, burada sıkıntı var. Ha, diyecekler ki yönetmelikle bunu açacağız, bilmem belki de aykırı olur, açılır mı açılmaz mı onu bilemiyorum; ama bunu "ilgili mühendisler" şeklinde değiştirmek şarttır ve bir de ismi sayılmayan bazı mühendisler de dışlanabilir, metalurji mühendisi gibi. Artık inşaat bir bütündür, çok geniş anlamlı bir iştir ve gerçek anlamda binden fazla kalem var içinde bunun. Bunların hepsinin denetimi, bunların organizesi de şarttır, bu sebepten dolayı ciddî şekilde bu konunun üzerinde durulması gerekir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, bir şey daha eklemek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Korkutata, 1 dakikada tamamlayın efendim.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) - Asıl çok önemli olan bir şey var değerli arkadaşlar, bugüne kadar şirketleşmiş ihtisas şirketleri var. Ben bunu özellikle o zaman da söyledim, olmadı; ama, şu anda da yok burada. Nedir bu; şimdi, bir metro işletiliyor, bu metroya eleman yetiştirmek için belediyeler, daha önce, İngiltere'ye, Fransa'ya, Almanya'ya insanları göndererek eğitiyor, hem de aylarca, bir yıl eğitim devam ediyor, bir yıl eğitim yaptıktan sonra buraya geliyor, yerleşiyor, bir şirket kuruluyor. Şimdi, o şirketteki insanlar tamamen ihtisas sahibi ve bir şirkete ait.

Şimdi, biz diyoruz ki, bundan sonra siz bunlara veremezsiniz... Kim yapacak bunu, metroyu kim çalıştıracak, bu elemanları kim devralacak? Çok zor. Ciddî şekilde, hakikaten, eğer bu şirketlerin bu elemanlarının bu işi yapmaları şartsa, kesinlikle herhangi bir taassuba kapılmadan, bunların önünün açılması lazım.

Değerli arkadaşlar, bu kanunda bazı sıkıntılar gözüküyor. Bunun, bir kez daha bizim önümüze gelmeden düzeltilmesi ve bu kadar deneyimden sonra, bu memleketin, bu milletin önünü açacak bir şekle gelmesi temennisiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Korkutata.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan, bazı kanunlarda değişiklik yapan, 4734 sayılı İhale Kanununda değişiklik yapan kanun tasarısının 13 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gönül arzu ederdi ki, burada, hakikaten milletin ihtiyacı olan kanunları görüşelim, milletin talep ettiği kanunları görüşelim; ancak, gelin görün ki, daha bu kanun onaylanmadan gazetelerde yazıyor: IMF şunları şunları dayattı, ihale yasasını yeniden görüşeceksiniz... IMF'nin beğenmediği nedir; ihaleye girme konusundaki eşik değerler için, Meclis, sizler arkadaşlar, bizler, milletvekilleri demiş ki;  11 trilyon liralık eşik değer yetmez, 17,5 trilyon lira olsun. Her kanunun bir özü var. Şu kanun tasarısında bu madde olumlu olabilir, mimar, mühendis tanımı olabilir; ama, gelin görün ki, bu kanunda, eşik değerleriyle ilgili maddeyi kaldırın, hiçbir anlamı kalmaz, size, bunu ille çıkarın, yapın diye dayatanların ilgisi kalmaz. Bu kanunu, birkaç kuruş daha borç alabilmek, yeni bir taksidi çözebilmek için, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, milletvekillerinin kararıyla belirlenen eşik değerlerin, dışarıdan empozelerle indirilmeye çalışılması gerçekten üzüntü vericidir. Bu hükümetin yaptıkları, Damat Ferit dönemindeki hükümetlerin yaptıklarını hatırlatmaktadır.

Bakınız, sadece bu değil -tütünle, pamukla ilgili kanunlara girmeye gerek yok- yakında bir Maden Kanunu gelecek... Bu Maden Kanununu ilgilendiren, bor madenleriyle alakalı gündemdışı bir söz almıştım. Konu gündeme geldi, bir Meclis araştırması komisyonu kuruldu, kısmen engelleme oldu ama... Yeni hazırlanan Maden Kanununda olumsuz değişiklikler var; mesela, bunlardan birisi, zeytinliklerin talan edilmesine yönelik.

İlçe kongrelerimiz dolayısıyla iki gün önce Ayvalık'ta idim, dün Gömeç'te idim, cuma günü Havran'a ve pazar günü Edremit'e gideceğim. Elimde bir belge, bir mutabakat şerhi var; bu mutabakat şerhi Edremit'ten gelmiş. Burada imzası olanları okuyorum: Edremit Ziraat Odası Başkanı, Doğru Yol Partisi İlçe Başkanı, CHP İlçe Başkanı, ANAP İlçe Başkanı, Adalet ve Kalkınma Partisi İlçe Başkanı, Ticaret Odası Meclis Başkanı, Çevreyi ve Doğayı Koruma Başkanı, Tariş Yönetim Kurulu Başkanı... Yani, iktidar partilerine mensup ilçe başkanları dahi "bu yasanın 22 nci maddesini değiştirmeyin; çünkü, yapılan bir araştırmada, oradan çıkarılacak bir avuç altın, zeytinin getirisinin ancak üçte 1'i" diyor. Oraları düzleyeceksiniz, yetiştireceksiniz; yapılan araştırma bunu söylüyor.

57 nci Anasol-M Hükümeti olarak, IMF veya Dünya Bankasının "İhale Yasasında eşik değerleri şu rakama indirin" dayatmalarına karşılık indiriyorsunuz; hayırlı olsun diyemiyorum! Peki, kendi partilerinizin ilçe başkanları mutabık kalmış -hangi partiden olursa olsun- sivil toplum kuruluşları, ziraat odaları, Tariş "bu maddeyi çıkarmayın" diyor; merak ediyorum, acaba bunu da çıkarmayacak iradeyi gösterecek misiniz? Hiç zannetmiyorum; çünkü, birileri empoze ediyor, diyor ki: Zeytinlikler talan edilecek; et! Tütün ekmeyeceksin; ektirme! Pancar ekim alanlarını daralt; daralt! İşte, bu İhale Yasasında da yapılan budur.

Burada, arkadaşlarımızın uyarıları var, o gün komisyonda geçmiş; Sayın Nevfel Şahin ve Mustafa Örs, muhalefet şerhi koymuşlar; ifade aynen şöyle: "Düzenlenen bu yasa günün ihtiyaçlarına cevap vermeyeceği gibi, jet hızıyla komisyonlardan geçirilmiş ve yeterince tartışılmamıştır." Tartışılmayınca da daha yasa uygulamaya girmeden, 2003 yılının ocak ayında uygulamaya girecek yasayı uygulamaya koymadan, haydi, bir daha değiştiriyorsunuz. Yarın, yine, yeni bir şey söylediklerinde onu da yapacak mısınız?!

Bakınız, Türkiye'de, Banvit, Şeker Piliç gibi -gerçi, Mudurnu, Köytür kapandı- beyaz et üreticileri var; diyorlar ki: "Biz, çok hijyenik koşullarda et üretimi yapıyoruz, Avrupa Birliğine ihraç etmek istiyoruz; ama, önümüze öyle engeller çıkarılıyor ki, yapamıyoruz." Siz, yurt dışındaki firmaların Türkiye'deki ihalelerde önünü açarken, bu maddeleri getirirken, Türkiye'de aynı standartta üretim yapan bu kuruluşların ihracatının önündeki sözde engelleri kaldırma konusunda bir şey yapabiliyor musunuz; herhangi bir düzeltme, düzenleme yapabiliyor musunuz? Karşılığında ne alıyorsunuz; bir hiç, birkaç dolar. O parayı harcadıktan sonra ne yapacaksınız?!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yılmazyıldız, lütfen toparlar mısınız. Biraz da maddeye bağlı konuşursanız memnun olurum.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla)- Sayın Başkan, baştan sona maddeye bağlı konuşuyorum.

Yani, bu değişiklikler, keşke bir ihtiyaçtan olsa... Bu yasa da tamam olsun, ihtiyaç varsa çıksın diyoruz; ama, konuşulmadan, tartışılmadan, böyle, kalkıp da birilerinin empozesiyle yasalar çıkarılınca... İşte Maden Yasası, kısa bir süre sonra gelecek. İktidar partisi ilçe başkanları da itiraz ediyor; ama, milletvekilleri, gelen talimatlar doğrultusunda "evet" diyecekler. Bu Parlamentonun kabul ettiği eşik değerlerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, milleti temsil eden milletvekillerinin kabul ettiği eşik değerlerinin dışarıdan zorlamayla indirilmeye çalışılması bir züldür. Bu millete -çok ağır kelime söylemek istemiyorum, ama- yapılan çok büyük bir yanlıştır.

Bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum.

Çok teşekkür ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yılmazyıldız.

Madde üzerinde gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerinde 5 tane önerge var; ancak, bu önergelerin 2'si önerge vasfına sahip değil; çünkü, bir önergede "muhafaza edilmesi" ibaresi "korunması" şeklinde değiştirilmek istenmiş; maddeye ne yeni bir içerik ne de yeni bir anlam kazandırıyor.

Yine, maddede geçen "tüzelkişiliğin yarısından fazla hissesine" ibaresinin "tüzelkişiliğin yüzde 50'sinden fazla" yani, yarısından fazlasına, yüzde 50 fazlası denilmiş. 2 önergeyi de işleme koymuyorum.

Yalnız, önergeler de biraz ciddî olsun, bir anlam ifade etsin, böyle dolgu önergeler de...

Diğer önergeleri geliş sırasına göre okutacağım; ancak, son anda, maddeyle ilgili hükümetin bir önergesi geldi; önce bu önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 13 üncü maddesine "Birinci fıkranın (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde belirtilen belgelerden" ibaresinden sonra gelmek üzere "yapım işlerinde" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                      Sümer Oral

                                Maliye Bakanı

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 13 üncü maddesiyle 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesine eklenmesi öngörülen hükmün, anılan Kanunun 62 nci maddesine (h) bendinden sonra gelmek üzere eklenmesini ve "Birinci fıkranın" ibaresinin "Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinin "Birinci fıkranın (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde belirtilen..." ifadeleriyle başlayan paragrafın 3 üncü satırının sonundaki "kişinin" ibaresinden sonra gelmek üzere "konusunda uzman" ifadesinin eklenmesini.

Yine aynı paragrafın, sondan 6 ve 7 nci satırındaki "tüzelkişiliğin yarısından fazla hissesine" ifadesinin "tüzelkişiliğin en az, azınlık haklarını kullanabilecek hissesine" olarak değiştirilmesini teklif ederiz.

 

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

İsmail Özgün

Osman Aslan

 

Bursa

Balıkesir

Diyarbakır

 

Mehmet Özyol

 

Osman Pepe

 

Adıyaman

 

Kocaeli

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 13 üncü maddesi Anayasaya aykırıdır.

Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Aslan Polat

 

Van

Erzurum

BAŞKAN - Efendim, hükümetin önergesini işleme koymuyorum; çünkü, gerekçesi yok. İçtüzüğün 87 nci maddesine göre, verilen önergelerin gerekçesi olması zorunluluğu var. İçtüzüğün 87 nci maddesini okuyalım da, herkes öğrensin. İçtüzüğün 87 nci maddesinde "Değişiklik önergeleri gerekçeli olarak verilir" deniliyor. Gerekçe olmayınca ne yapayım?!

Son okunan önerge Anayasaya aykırılık önergesidir; tekrar okutup, işleme alacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 13 üncü maddesi Anayasaya aykırıdır.

Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                               Fethullah Erbaş

                                                  Van

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahibi açıklama yapacak.

Buyurun Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Hükümet, önergelerimizi görüştürmemek için, hep, önergelere "katılıyoruz" dediği için, biz de, bazen, tasarılar üzerinde çok önemli gördüğümüz konuları anlatabilmek ve hükümetin de "katılıyoruz" diyerek bizim konuşmamızı engellememesini sağlamak için, bu önergeleri Anayasaya aykırılık yönünden vermek zorunda kalıyoruz, bunun açıklanması lazım. Biraz da bizi bu yola iten, hükümetin yanlış uygulamasıdır.

Sayın milletvekilleri, bu tasarıda bizim kabul ettiğimiz, etmediğimiz konular var. Baş kısmı, tamamen bizim kabul ettiğimiz konulardır.

Bu, mühendislerin ve mimarların hakkını koruyan bir konudur; o da şudur: Yönetim ve denetim nedeniyle alınanlarda, gerçek kişinin mühendis veya mimar olma şartı  aranmaktadır. Yani, bir inşaatı, bir işyerini yöneten veya denetleyenin -denetleyici ve yönetici ise- mühendis veya mimar olması şartının aranması doğru bir şeydir. Daha da doğru olanı, bu suretle elde edilecek belgelerin de belge sahibi kişi veya kuruluşların dışındaki istekliler tarafından kullanılamaması, belgelerin devredilememesidir. Zaten, bugüne kadar en çok şikâyet olan konu, karne satılması, karne kiraya verilmesi, belgelerin kiraya verilmesi olmaktadır. Dolayısıyla, bir insan, bir mühendis veya bir mimar bir işi denetliyor, bir birikim elde ediyor, onun için de ona bir iş bitirme belgesi veriliyor; sonradan birisi, bir kapital sahibi geliyor, o belgeyi bana ver diyor, karne sahibi bana ver diyor veya o belgeyi arkadaşlarına kiralıyor; ama, kiraladığı zaman o işin fiilen başında olmuyor; tatbikatı böyleydi. Zaten, bunun devamında da var; diyor ki: Eğer, bir tüzelkişilik bu belgeyi alıp kullanıyorsa, gerçek olarak o belge sahibinin en az yüzde 50'den fazla o tüzelkişilikte ortak olması lazım ve teminat süresince de bu ortaklık  payının azalmaması lazım. Yani, ille yolu kapatıyor. Bu kısmı da doğrudur; yani, bu kısmın doğru olması, mühendislerin veya mimarların, inşaatın başından sonuna kadar yönetiminde olmaları ve inşaat yöneticisi olarak kazandıkları belgeleriyle fiilen iş yaptıkları inşaatlarda bulunmaları konusu doğru bir uygulamadır.

Peki, bunu neden getirdiler onu da söyleyeyim; bu tasarı, yani, bu bizim birtakım maddelerine karşı çıktığımız tasarı, İhale Yasasının genellikle son tarafında, birim fiyatlardan anahtar teslimine geçişi esas almaktadır. Anahtar teslimi iş esas alındığı için, işin müteahhitlerinin bundan sonra genellikle -bilhassa küçük müteahhitli işlerde- mühendis veya mimar olmadığı zaman işin keşif bedelini anahtar teslimi olarak tahmin etme imkânları da olamayacağı için, bir yönlendirme var burada; yani, bundan sonra, müteahhitler, genellikle meslek sahibi olsunlar, mühendis olsunlar, mimar kökenli olsunlar, dolayısıyla, bir işe anahtar teslimi teklif verdikleri zaman, projelerini yaptırdıkları zaman detay atlamasınlar, ciddî detay yapsınlar, ciddî proje yapsınlar ve bu konularda da yapılan belgenin bir manası olsun diyedir.

Yalnız, bizim burada itiraz ettiğimiz, üzerinde durduğumuz konu şu: "Yönetim ve denetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgeler en fazla beşte 1 oranında dikkate alınır" lafı mühendise vurulan bir darbedir; bunun, en az yüzde 50 olması gerekir. Şimdi, düşünebiliyor musunuz, bir mühendis, bir insan, işi yönetmiş, baştan sona kadar yönetmiş, fiilen işin başında bulunmuş bu şartlardan dolayı da, hemen hemen yüzde 50 hissesini de azaltmamış, orada bulunmuş, bir belge kazanmış, belge yönetimini almış; ama, belgenin ancak beşte 1 nispetini almanız, bu getirdiğiniz felsefeye de aykırıdır. Zaten, bu, komisyonda da çok tartışma konusu olmuştur. Bu arada, mühendis kökenlilerin emeklerinin karşılığını alamamaları karşısında ben itiraz ettim. Şimdi, bir belge alıyorsa, beşte 1 değil, en azından bunu yüzde 50 nispetinde almaları gerekirdi ki, mühendislere vermiş olduğumuz değeri de taşıyalım. Bizim Anayasaya, emeğe ve çalışmaya aykırıdır diye itiraz ettiğimiz bölümü, bunun, bu kısmıydı. Biz, bu kısmının düzeltilmesini dilerdik. Hükümet, tasarının bu maddesi için bir önerge veriyor; orada "yapım" kelimesine itiraz etmiyoruz; ama "en fazla beşte 1 oranında" ifadesini "yüzde 50 oranında" şekline getirirlerse işin doğrusu olur, bizim desteğimizi de kazanırlar diye düşünüyorum.

Şimdi, sayın milletvekilleri, bu son noktada, Maliye Bakanı buradayken bir konuyu söylemek istiyorum. Belki, Maliye Bakanı bizi dinlemiyor; ama, Sayın Bakanım, eğer, dinlerseniz bir şey söyleyeceğim. Bugün bono faizleri yüzde 71,75'e çıktı. Yüzde 71,75'e çıkan bono faizlerinin yüzde 51 olduğu dönemde, yüzde 11 reel faiz vardı. Türkiye'de, bugün, bono faizleri yüzde 71 ve yılsonu enflasyon hedefi yüzde 35. Yüzde 35'lik, hemen hemen, yüzde 36'lık bir reel faizle, artık, para almaya başladınız. Bu durum karşısında, siz, içborcu taşıyamayacaksınız, içborcu götüremeyeceksiniz ve Türkiye'yi bir felakete doğru götürüyorsunuz. Son bir haftadan beri basındaki ciddî ekonomistlere dikkat ederseniz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Devamla) - 1 dakika verin, bitiriyorum.

BAŞKAN - Zaten, 1 dakika fazla verdim size.

ASLAN POLAT (Devamla) - Hayır vermediniz.

BAŞKAN - Peki, son cümlenizi söyleyin.

ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım, ben fazla konuşmaktan  değil, çok ciddî bir şey söylemek istiyorum. Sayın Bakanımız, gerçi, işin kendisi biraz ciddî oldu mu dinlemek istemiyor; ama, bu bono faizlerinin yüzde 71'lere tırmandığı yerde bunu götüremezsiniz, bu içborçları da çeviremezsiniz; bir felakete doğru gidiyoruz, buna dikkat edelim. Ne olacak yani; Merkez Bankası Başkanı ile Devlet Bakanı Kemal Derviş tartışır, borsa fiyatları ve faizler yükselir; Sayın Başbakan ile Cumhurbaşkanı tartışır, faizler yükselir; Türk Milletinin bu kadar ne derdi var sizinle?! Lütfen, bu tartışmayı başka yerde yapın, kamuoyu önünde yapmayın ve bu milleti mahvetmeyin diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Polat.

Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı anayasaya aykırılık önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinin "Birinci fıkranın (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde belirtilen" ifadeleriyle başlayan paragrafın 3 üncü satırının sonundaki "kişinin" ibaresinden sonra gelmek üzere "konusunda uzman" ifadesinin eklenmesini.

Yine, aynı paragrafın sondan 6 ve 7 nci satırındaki "tüzelkişiliğin yarısından fazla hissesine" ifadesinin "tüzelkişiliğin en az, azınlık haklarını kullanabilecek hissesine" olarak değiştirilmesini teklif ederiz.

                        Mehmet Altan Karapaşaoğlu

                                               Bursa

                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu bu önergeye?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Karapaşaoğlu, buyurun efendim; 5 dakikalık süre içerisinde önergenizi izah edin.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; şimdi, burada, bu maddenin düzenlenmesinde, konu, tamamen belgeler üzerinden ifade ediliyor. Belgeler üzerinden ifade edildiği için, biz, bu önergeyi verdik.

Önergemiz iki bölümden ibaret; birinci bölümde, denetim nedeniyle alınanlarda gerçek kişinin mimar veya mühendis olması ibaresi var. Şimdi, Sayın Bakanımızın önergesi kabul edilseydi "yapım işlerinde" diye, o zaman bizim bu 1 inci maddedeki espri kalkacaktı ortadan; çünkü, yalnız "yapım işlerinde" olunca "mimar ve mühendis" ibaresi tamam olacaktı; ama, önerge reddedildiğine göre, o zaman buraya "uzman" ifadesinin konulmasında yarar var; çünkü, belge üzerinde kalacak madde, belgelerle ilgili olarak kalacak.

İkinci bölüme gelindiğinde, ben, ikinci bölümdeki, tüzelkişiliğin sermayesinin yarısından fazlasına sahip olma şartlarının ağır olduğunu ifade etmek istiyorum. Zira, bugüne kadar belgeler satılıyordu, alınıyordu, veriliyordu; ama, bu düzenlemeden bizim maksadımız, bu belge satışının önüne geçmek. Belge satışının önüne geçildiğine göre, o zaman denetimi yapacak olan bu firmanın hissedarlarının birisinin veya denetimi yapacak olanın yarısından fazla sermayeye sahip olması belli sayıda insanları gündeme getirir, belli sayıda firmaları gündeme getirir. Halbuki, azınlık hakkına sahip hisse olması, o zaman o firma içerisinde söz sahibi oluyor demektir, hissedar oluyor demektir, onun, birtakım hakları vardır. Bu nispetin, yüzde 50'nin oradan kaldırılarak "tüzelkişiliğin, en az azınlık haklarını kullanabilecek hissesine sahip olması gerekir" ifadesinin konulması gerekiyor; çünkü, artık, belge alışı, verişi, satışı durduruldu. Düşünün uluslararası bir firmayı veyahut da düşünün yurt içindeki bir firmayı, onbeş, yirmi kişi bir araya gelmiş, sermayelerini koymuşlar, bir de yanlarına mühendis almışlar, şimdi, yüzde 5'er, yüzde 10'ar hisse koymuşlar, mühendise de güvenmişler, demişler ki, sen, bizim adımıza bunu takip et. Böyle saçma şey olur mu, yüzde 50 hissesi olsun olur mu? Ha, azınlık hissesine sahip olsun derseniz, bu mantıklı olur. Dolayısıyla, bu önergenin, ben, kabulünü talep ediyordum; ama, Sayın Bakanımız katılmadılar, Komisyonumuz da katılmadılar; söz, artık, Yüce Genel Kurulun.

Saygılar sunuyorum efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karapaşaoğlu.

Efendim, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Bu yanlış oldu.

BAŞKAN - Ama, aslında, madde de çok kötü bir anlamla yazılmış.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 13 üncü maddesi ile 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesine eklenmesi öngörülen hükmün anılan kanunun 62 nci maddesine (h) bendinden sonra gelmek üzere eklenmesini ve "Birinci fıkranın" ibaresinin "Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Geri alıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeyi geri aldı önerge sahibi.

Biraz önce hükümetin bir önergesi vardı; fakat, son anda gelmişti, ben görmedim, hemen, direkt Divan üyesine...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Bir dakikanızı rica ederim...

...okuttum; ama, gerekçe de yoktu; dolayısıyla işleme koymadım.

Ama, maddenin yazılışında da çok anlamsız bir durum var. Şimdi, Hükümet ve Komisyon, 10 dakika ara vermemizi ve maddeyi anlaşılır bir şekilde redaksiyona tabi tutmayı istiyorlar.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, önce, usul yönünden de hata yapmamak lazım. Son önergeyi işleme koymazsanız, diğer önergeyi bu arada işleme koyma imkânını bulabiliriz.

BAŞKAN - Hayır, redaksiyonla da yapabiliriz. Hükümetin ayrı bir önergesi var...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Hakkı var...

BAŞKAN - Efendim, önerge usulüne göre verilmemiş; ama, usulüne uygun hale getirirlerse işleme koyarım; gerekçesi yoktu; gerekçeyi yazarak getirirlerse işleme koyarım.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Tamam; ara verilsin...

BAŞKAN - Onun için, birleşime 10 dakika ara veriyorum efendim.

Kapanma Saati: 15.28

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.40

BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER: Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, 877 sıra sayılı yasa tasarısının 13 üncü maddesinin müzakeresi sırasında Hükümet ve Komisyon bir 10 dakika ara verilmesini istemişlerdi; biz de, bu isteğe uyduk.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Şimdi, 13 üncü maddeyle ilgili -ki, milletvekillerimizin verdiği önergelerin işlemi bitmişti- Hükümetin verdiği önerge usulüne uygun değildi; şu anda yeni bir önerge verdiler; onu okutup işleme alacağım efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının" 13 üncü maddesinin ilk cümlesinin "birinci fıkranın (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde belirtilen belgelerden, yapım ve yapımla ilgili hizmet işlerinde, denetleme veya yönetme görevi nedeniyle alınanlarda gerçek kişinin mühendis veya mimar olma şartı aranır" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                      Sümer Oral

                                Maliye Bakanı

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Yani, katılmıyorsunuz; çünkü, çoğunluğunuz yok.

Gerekçeyi okutuyorum efendim:

"Gerekçe:

Madde metnindeki ifadenin, yapım işini ilgilendirmeyen, örneğin, mal alımları gibi işlerde de mühendis ve mimar olma koşulu aranması şeklinde bir anlayışın önlenmesi için maddenin düzeltilmesi gerekli görülmüştür."

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi, kabul ettiğimiz önerge doğrultusunda değişmiş şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum efendim:

MADDE 14. - 4734 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı alt bendinde yer alan "yirmibir gün" ibaresi "yirmibeş gün" olarak değiştirilmiş ve aynı fıkranın sonuna "Bu fıkra kapsamında ilan edilen ihalelerden hangilerinin, ayrıca Basın İlan Kurumu aracılığıyla Türkiye çapında dağıtımı olan gazetelerin birinde ilan edileceğini belirlemeye Kurum yetkilidir." cümlesi eklenmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakika.

SP GRUBU ADINA AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; adı bile konulmamış bir tasarının 14 üncü maddesi üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Meclisi selamlıyorum.

Son yıllarda moda kavramlar, moda markalar üretilmeye başladı. Küreselleşme, globalleşme, değişim gibi çok kullanılan ve cazibesi olan kavramlar kullanılıyor. Küreselleşme, mal ve hizmetler serbestçe dünyada dolaşacak, küresel değerler, insan hakları, özgürlükler ve demokrasi herkese uygulanacak diye çok güzel tarif ediliyor ve bu özendiriliyor; ancak "haydi emek dolaşsın" dediğiniz zaman, "olmaz" dedikleri gibi, bunların önüne duvarlar da örüyorlar. Türkiye de bu konuda jandarma görevi üstleniyor ve hücumbotlarıyla sığınmacıları siz kovacaksınız diye bize görevler veriyorlar. "Hizmet, para dolaşsın" dediğiniz zaman, "harcıâlem mal dolaşsın; ama, teknoloji dolaşamaz, size on yıllık teknoloji yeter" diyorlar ve "kitle imha silahları, ancak bizim elimizde olursa tehlikesiz olur" gibi yaklaşımları var. Bu çifte standardı her zaman görmeniz mümkün. Şimdi, bu tasarının gerekçesindeki "küreselleşen dünya ekonomisindeki değişime ayak uydurmak için küçük boyutlu düzenlemeler" yaklaşımını, bu manada görmeliyiz.

4 Ocak 2002 tarihinde, burada, bir yasa çıkarıldı ve bu yasa beş aylıkken, Avrupa Birliği düzenlemeleri ve uluslararası ihalelerle paralellik göstermeyen maddelerinde değişiklik yapıyoruz gerekçesiyle, bugün, aynı yasa tekrar geliyor ve değiştiriliyor.

Peki, bu değişim, dünyada bu kadar hızlı mı; Uluslararası İhale Yasasındaki maddeler bu kadar hızlı mı değişiyor ve biz buna ayak uydurmak için beş ay sonra bir yasayı tekrar değiştirmek durumunda kalıyoruz? Bunu sorduğunuz zaman da "yok, öyle değil; o gün, bizim, bu İhale Yasasını temel yasa zihniyetiyle çıkarmamız gerekiyordu, muhalefete o gün ihtiyacımız vardı. Biz, bu söz verdiğimiz sürede o İhale Yasasını çıkaracaktık ve bazı muhalefet partileriyle konuştuk, anlaştık. Onlar bize şart koştular, eşik değer 11 trilyon yerine 17,5 trilyon olsun, 24 üncü maddedeki yüzde 50 kalksın dediler, biz de onu kabul ettik" diyorsunuz. Şimdi de gelmiş "biz, o gün temel yasa olarak çıkarmak için muhalefeti kandırdık. Aslında, biz IMF'ye söz vermiştik, 11 trilyon demiştik, Avrupa Birliğine tabi kuruluşların müteahhitlerine söz vermiştik, yabancı sermayenin ülkemizdeki temsilcilerine sözümüz vardı ve bakın, 15 Mayıs 2002 tarihli IMF heyetinin ikinci gözden geçirme toplantısında da 1,1 milyar doların önünü açmak için Kamu İhale Yasası yine gündemde. Ne yapalım; bugün, eski haline döndürmek zorundayız" diyorsunuz.

O gün, size güvenmiş bir muhalefet partisine mensup milletvekili arkadaşımız "bizim Saadet Partisinden farkımız, uzlaşma ve diyalogu, siyaset için, demokrasi için önemsememiz" diyordu ve konuya uzlaşma ve diyalog açısından bakıyordu. Siz, bugün, o arkadaşımızı da mahcup ettiniz.

Biz de uzlaşma ve diyalog diyoruz; ama, size güvenmiyoruz; halk güvenmiyor, işadamı güvenmiyor ve muhalefet güvenmiyor, güvenmek istiyoruz; ama, bu, lafla olmuyor. Bakın, Sayın Devlet Bahçeli, 23.5.2002'de "hükümetimiz, öncelikle, ekonomik, siyasî tutarsızlığı ortadan kaldırdı" diyordu; ama, aynı günkü gazetelerde, Sayın Derviş "erken seçim muhakkak olmalı ve tarihi belli olmalı. Enflasyon düşme eğiliminde; ancak, borçlanma maliyeti aynı oranda azalmıyor ve belirsizlik sürüyor" diyordu.

Evet, belirsizlik sürüyor, güven yok. Siz, üç ayda, beş ayda, kendi yaptığınız kanunları tekrar değiştirmek durumunda kalıyorsunuz ve Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı, bu konuyu, daha o gün söylemişti "nasıl olsa yürürlük tarihi 2003'te, biz, o güne kadar tekrar bir değişiklik yaparız" demişti ve bugün, getirdiğiniz noktada, o değişikliği de yapıyorsunuz; ama, bugün, bir de, keyfîlik uyguluyorsunuz. O gün, asıl komisyon Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu idi, bugün, Plan ve Bütçe Komisyonu asıl komisyon olmuş ve işinize gelirse "dün dündür, bugün bugündür" mantığıyla, bunu çıkarıyorsunuz.

Bugün görüştüğümüz bu maddede de, yaklaşık maliyeti 50 milyar Türk Lirası üzerinde ve eşik değerin altındaki mal ve hizmet alımlarıyla, 250 milyar Türk Lirasının üzerinde ve eşik değerin altında olan yapım işlerinin ihalesinin ilanı yirmibir günden yirmibeş güne çıkarılıyor. Bu dört günlük değişiklik, Avrupa Birliği standartlarında neden bu kadar önemli, bunu anlayamıyorum, mana veremiyorum; ama, burada önemli olan bir şey var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlar mısınız.

Buyurun efendim.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) - Hemen tamamlıyorum efendim.

Bu ilanın, Resmî Gazete yerine, Türkiye çapında dağıtımı olan gazetelerin birinde yayımlanması şartı çok manidardır. İnsan, burada, ister istemez, kartel medyasını tekrar hatırlıyor. Yani, Resmî Gazetede yayımlayacağınıza, Türkiye'de genelde dağıtımı yapılan bir gazete şartını getiriyorsunuz ve bu, bana, Telekom Yasasında, Sayın Enis Öksüz'ün söylediği şu sözleri hatırlatıyor: "Ben, yağmacılık, şu bu peşinde koşan, duvarların arkasına veya birilerinin arkasına saklanmış yatan tilkilere benzettim bazı insanları. Bunlardan alınanlar olmuş. Sırf bunun için yazı yazan kalemler vardır. Sırf bunun için finanse edilen gazeteler vardır" diyordu Sayın Enis Öksüz o günkü konuşmasında ve bu yasada da böylesine önemli bir değişiklik, bana, bazı medya patronlarının kendi gazetelerinde yayımlanmasını hatırlatıyor ve bu yasa için hayırlı olsun dileklerimi sunamıyorum.

Saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sünnetçioğlu.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Burdur Milletvekili Sayın Mustafa Örs; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 877 sıra sayılı yasa tasarısının 14 üncü maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi, şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şubat krizinden bu yana, Yüce Meclisimiz, hummalı bir şekilde, IMF'nin istediği, hatta çıkarılmasını şart koştuğu yasaları hiç tartışmadan çıkarmaya zorlanmış ve bugüne kadar 10'larca yasa bu şekilde çıkarılmıştır. İhtisas komisyonlarında yeterince tartışılmayan, değişiklik önergeleri dikkate alınmayan yasaların ülkemiz için ne kadar faydalı olabileceğini Yüce Heyetinizin takdirlerine sunuyorum.

Hükümet çifte standart uygulamakta, çoğunluğuna dayanarak, zamanla esas komisyona havale etmekte, zamanla da tali komisyona yapabilmektedir. Bu tasarıda da, aynı şekilde, Bayındırlık Komisyonu tali komisyon olarak getirilmiştir. Tabiî ki, diğer komisyonlara saygımız vardır; ancak, beş ay gibi kısa bir süre önce temel yasa olarak Meclisimizde kabul edilen ve esas komisyon olarak Bayındırlık Komisyonunda görüşülen bu yasanın, tekrar bu hale getirilmesini de anlamak mümkün değildir.

Bizler, halkın oylarıyla, halkın dertlerine derman olmak, sıkıntılarını gidermek ve ülkeyi refaha erdirecek yasaları çıkarmak için buraya geldik; IMF'nin, ülke gerçekleri gözardı edilerek hazırladığı yasaları çıkarmaya gelmedik. Ülkemiz ne hale düşürüldü. Millîlikten uzak politikalarla, nereye varabileceğimizi şaşırmış durumda ülkeyi yönetmeye devam etmekle bir yere varamazsınız.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye'nin gerçekleri, ihtiyaçları, halkın sıkıntıları ve refahı dikkate alınmadan sürekli kanunlar çıkarıyoruz, düzenlemeler yapıyoruz, kanunları değiştiriyoruz, sık sık kanun yapıyor ve yaptığımız kanunları da, şimdi görüştüğümüz tasarıda olduğu gibi, üç beş ay sonra tekrar değiştiriyoruz; yani, Sayın Genel Başkanımın tabiriyle, Meclisi, fason üretim yapan bir atölyeye çevirecek duruma getiriyoruz. Beş ay önce yaptığımız yasayı, beş ay sonra burada tekrar değiştirme ihtiyacıyla karşı karşıya kalıyoruz. Meclisin zamanını boşa harcıyoruz, bürokratları boşuna çalıştırıyoruz, enerjimizi boşuna tüketiyoruz, zamanımızı tüketiyoruz, ekonomik varlıklarımız yok oluyor... Niye, ülkenin gerçek ihtiyaçları, sıkıntıları, problemleri, halkın sorunları dikkate alınmadan aceleyle yasa düzenleme alışkanlığından vazgeçmiyoruz, böyle sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz?! Komisyonlar neden kuruldu?!. Dışarıda hazırlanıp gelen taslaklar değiştirilmeden onay mercii olsun diye mi buradayız?!

Bizler, konularımızda uzman kişileriz; görüşlerimizin iktidar muhalefet kavgasından ziyade, doğruyu bulma açısından dikkate alınması gerektiği inancındayız.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının görüşülmesi sırasında, bu kürsüden dile getirdiğim eşik değer konusunu bir kere daha dile getirmek istiyorum. Tasarının 12 nci maddesinin (c) fıkrasında, kamu idarelerinin yapım işlerindeki eşik değer 11 trilyon liraya indirilmektedir. Dün de arz ettiğim gibi, 11 trilyon liralık rakam, 2001 senesinin birim fiyatlarıyla idi; 2002 senesinin rakamlarıyla, katsayısıyla çarpıldığı zaman zaten 17,5'e çıkıyor; o şekilde geçirilmişti.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bunun bu şekilde yapılmasıyla, müteahhitlerimizin, mühendislerimizin, teknik elemanlarımızın ve bu mekanizmadan karnını doyuran, geçimini sağlayan kişilerimizin büyük zarar göreceğini defalarca burada, sizlere arz ettik.

Eğer, IMF'ye verilen sözler doğrultusunda gelecek 1,1 milyar dolarlık kredinin de tehlikeye girmemesi için eşik değeri tekrar 11 trilyon liraya indiriyorsak, biraz önce arz ettiğim mekanizmamız çalışmayacaktır.

Gerçekten, bu hükümetin ne yapmaya çalıştığını, halkımız ve bizler anlamakta zorlanıyoruz. Bu tür tutarsız davranışlarla, bu ülkeyi daha da batağa doğru sürüklediğinizin bilmem farkında mısınız?! Günü kurtaralım derken ülkeye çok büyük zararlar verildiğini, çok kişinin gördüğünü de sanmıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 14 üncü maddede, yasanın 13 üncü maddesinin ilgili bendinde yer alan "yirmibir gün" ibaresi "yirmibeş gün" olarak değiştiriliyor. Aslında, yasa ilk çıkarılırken, yapılması, dikkat edilmesi gerekli bir düzenleme; o zaman yapılmalıydı; ancak, aceleyle çıkarılan yasada bu değişiklikler dikkate alınmadığı için, bugün, tekrar gündeme geliyor. Yasaları, mimar mühendis odalarının ve Müteahhitler Birliğinin ilgili birimlerinin görüşlerini dikkate almadan, her şeyi ben bilirim mantığıyla ve IMF böyle istiyor mantığıyla çıkardığınız için, böyle küçük ayrıntılar da gözden kaçıyor ve Meclisin değerli zamanı boşa harcanıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Örs, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız efendim.

MUSTAFA ÖRS (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Bizler, bu tür ayrıntıları komisyonlarda gidermeliydik; ancak, sizler, tasarıyı yangından mal kaçırır gibi, tartışmaya zaman bırakmadan komisyondan geçirdiğiniz için, bu tür küçük ayrıntılar gözden kaçmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu sektörden 60 000 müteahhit, 360 000 mühendis ve mimar 1 000 000'un üzerinde çalışan sektör ve danışmanlık firmaları karnını doyurmakta ve geçimini sağlamaktadır. Bizim teknik elemanlarımız ve biraz önce arz ettiğim birimlerimizin tamamı bu konularda uzman kadrolardır.

Ben bu noktada, otuz yıl önceki çok önemli bir konuyu sizlerin dikkatinize arz etmek istiyorum. 1970-1975 yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesinde bulunduğum sürede, 1972 senesinde, birinci Boğaz Köprüsü yeni yapılıyordu ve tabliyeler yukarıya çıktığı zaman biz görmüştük. Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici'nin de -sınıf arkadaşımdır- bulunduğu bir ortamda, Allah rahmet eylesin, Sayın Profesör Orhan Ünsaç, birilerine sitem olsun diye bize şunu anlattı: "Bunun statik hesaplarını veya diğer ilgili hesaplarını yapmak, bizim için, sizin bir moment almanız kadar kolay" demişti; yani, o zaman ilgili birimlerimiz, ilgili hocalarımız -profesörlerimiz- bu önemli birikimleriyle ülke gerçeklerini bilen ve hesapları yapabilecek konumda olan arkadaşlarımızdı, büyüklerimizdi.

Bugün, otuz sene sonra, teknik gücüyle, her türlü imkânlarıyla ülke daha iyi duruma gelmişken, dışarıya bu kadar açılmanın ve yerli firmalarımızı veya yerli değerlerimizi zor duruma düşürmenin hiç kimsenin hakkı olmadığı kanaatindeyim.

Yüce heyetinize saygılar sunuyorum ve Sayın Başkanıma da teşekkür ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Örs.

Şimdi, AK Parti Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Altan Karapaşaoğlu; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; bahis konusu 14 üncü madde iki konuda düzenleme getiriyor, birisi, daha önceki yasada yirmibir gün olan süreyi yirmibeş güne çıkarıyor; mümkündür, olumludur, olabilir. Ayrıca, kurumun ihalelerdeki tavrıyla ilgili bir düzenleme; deniyor ki: "Basın İlan Kurumu aracılığıyla Türkiye çapında dağıtımı olan gazetelerin birinde ilan edileceğini belirlemeye Kurum yetkilidir."

Şimdi, değerli arkadaşlar, burada bir sakınca var. Türkiye genelinde dağıtım yapan ulusal gazeteler bir tane değil, beş, on tane, belki yirmi tane. Şimdi "bunlardan birinde ilan yapmaya yetkilidir" dediğiniz zaman, orada bir sıkıntı belirecek, en azından, şüpheler belirecek; dolayısıyla, bu maddeyi bir başka şekilde düzenlemek lazımdı, en azından, şu denebilir ve ilave edilebilirdi: "Bir ihale (A) gazetesinde ilan edildiği zaman ikinci bir ihale de ulusal dağıtım yapan (B) gazetesinde ilan edilir." Dolayısıyla, daha adaletli, biraz daha geniş kapsamlı bir ifade olabilirdi diye düşünüyorum. Ben, iç düzenlemeyle bu işin yapılacağı, doğrudan adaletli bir dağıtımın yapılacağı kanaatinde değilim; dolayısıyla bu bir eksikliktir.

Değerli arkadaşlar, biraz önceki konu üzerinde bir şeyi kayıtlara geçirmek açısından şunu söylemek istiyorum: Bakın, diyorduk ki "tüzelkişiliğin yarısından fazla hissesine" ifadesinin "tüzelkişiliğin en az azınlık haklarını kullanabilecek hissesine" olarak değiştirilmesini teklif ettik; zira, bu konuda, siz, Anayasamızdaki, hem sözleşme özgürlüğüne hem de teşebbüs özgürlüğüne sınırlama getiriyorsunuz. Dolayısıyla, bu madde, Anayasamızın, teşebbüs özgürlüğüyle, yine, Anayasamızın sözleşme özgürlüğü için düzenlediği tanıma tamamen aykırı. Siz, şart koyuyorsunuz; müteşebbislerin önüne Anayasaya aykırı olarak bir düzenleme koyuyorsunuz. Öyle zannediyorum ki, günün birinde, bu, Anayasa Mahkemesine giderse bozulur, iptal edilir. Neden; çünkü, vakti zamanında içyönetmelikle, tüzüklerle bir düzenleme yapılmış; buna benzer şirketlerin sermayelerinin yüzde 50'sine sahip olması şartı, bakanlığın iç düzenlemeleriyle getirilmiş. Bu konu idare mahkemesine intikal ettirilmiş ve idare mahkemesi, bunu, Anayasanın teşebbüs özgürlüğü tanımına ters düştüğünden iptal etmiş; ama, şimdi, bunu, yasa şeklinde getiriyorsunuz, yasa içerisine koyuyorsunuz. Bu defa, idare mahkemesine değil de, doğrudan, Anayasa Mahkemesine gitmek gereğini duyacak bu konuyla ilgilenenler. Dolayısıyla, belki, siz, Anayasa Mahkemesine gitmenin daha zor olduğunu düşünerek bunu yaptınız; ama, günün birinde, bu konuda Anayasa Mahkemesine müracaat olacağını da bilmenizde yarar var diyorum.

Özellikle bu konuyu tutanaklara geçirmek bakımından söz aldım; saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Karapaşaoğlu.

Gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili 4 önerge var. Sayın Oğuz Aygün tarafından verilen 3 önerge, önerge vasfına sahip değil; çünkü, birinci önergeyle, maddedeki "belirlemeye" ibaresinin "saptanmak" şeklinde değiştirilmesi isteniyor, oysa, bu iki ibare de aynı anlama geliyor.

İkinci önergeyle de "Türkiye çapındaki" ibaresinin "ülke çapında" şeklinde değiştirilmesi isteniyor; bu iki ibare de aynı anlama geliyor.

Üçüncü önergeyle de "Kurum" ibaresinin "Kamu İhale Kurulu" şeklinde değiştirilmesi isteniyor; zaten, kurumun, Kamu İhale Kurulu olduğu "tanımlar" bölümünde de belirtildiği için, önerge vasfına sahip değil.

Bir tek Anayasaya aykırılık önergesi var, okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 14 üncü maddesi Anayasaya aykırıdır.

Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

         Fethullah Erbaş    Aslan Polat

                  Van                  Erzurum

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmıyor.

Önergesini açıklama üzere, buyurun Sayın Aslan Polat.(SP sıralarından alkışlar)

Sayın Polat, görüyorsunuz, önergelerinizi hep işleme koyuyoruz; bir de Başkanlığa kızıyorsunuz!

ASLAN POLAT (Erzurum) - Ama, her zaman sizin kadar demokrat davranmıyor diğer Başkanlar. Siz çok demokrat davranıyorsunuz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim, sağ olun.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Şimdi, ben, tasarının bu maddesi üzerinde konuşurken, biraz önce çok tartışılan 13 üncü madde üzerindeki görüşlerimi, tutanağa geçsin diye tekrar söylemek istiyorum.

Biraz önce, burada, Adalet ve Kalkınma Partisinden bir arkadaşımız izah etti; ama, ben, aynı kanaatte değilim.

Şimdi, bir önceki maddede getirilen işin özü şuydu: 13 üncü maddede "gerçek kişinin mühendis veya mimar olma şartı aranır" deniliyor. Bu inşaat işini, yönetim işini yapan insan buradan bir belge alıyorsa, bu belgeyi satmasın, bu belge ticarî meta gibi satılmasın... Bugün, Türkiye'de, müteahhitlik sektöründe, mühendislik sektöründe, eczacılık sektöründe en çok tartışılan konu da budur. İnsan eczacı olmuştur, diploma almıştır, diplomasını satar, eczaneye uğramaz, kalfalar işi yürütür ve sağlıkta birsürü problem olur. İnsan mühendis olmuştur, yönetici olmuştur, bir belge almıştır, o belgesini, gider, pazarda satar; o belgeyi alan da mühendislikten hiç anlamayan bir insandır, iş yapmaya başlar ve inşaat sektöründe birsürü problem olur. Bu durumun önlenmesi için getirilen ve son derece doğru olan bu madde, tasarının en doğru maddesiydi. Onun için, biz de bunu müdafaa ettik. Oradaki espri şuydu: Herhangi bir tüzelkişilik bir şirket kurarken, kendi iş bitirme belgesi varsa, kendi belgesi varsa, böyle bir sınırlamaya tabi tutulmuyordu; ama, bir şahıs düşünün, hiçbir mühendislik işi yapmamış, hiç müteahhitlik yapmamış hayatta, bir yerden 10 milyar, 20 milyar gibi büyük bir para bulmuş, gelip, bir müteahhitlik şirketi kurduğu zaman ve iş bitirme belgesi sahibi bir teknik elemanla iş yaptığı zaman, o belge sahibinin şirkette en az yüzde 50 payla ortak olması şartı isteniyor ki, o şirketin yapacağı işler teknik duruma uygun olsun. Zaten, dikkat ederseniz, bu tasarıyla getirilen yönetmelikte de -birim fiyatlardan anahtar teslimine geçmedeki en önemli konu- mühendislik sektörü öne çıkarılıyor. Zaten, bundan sonra, bir müteahhit firmanın ciddî mühendisleri yoksa, kati projeyi nerede yaptıracak, detay projeleri nasıl yaptıracak ve nasıl ihaleye girecek? Onun için, bir yönlendirme vardır burada. Sizin, müteahhit olarak iş bitirme belgeniz varsa -zaten o belgeniz vardır- zaten o iş bitirmeniz vardır; ama, siz, müteahhitlik yapmamışsanız, hiç bu işle uğraşmamışsanız, elinizde bir belge de yoksa, bir teknik elemanla iş yapıyorsanız, onun da o işe en az yüzde 50 payla ortak olmasını istiyorsunuz ve burada, şimdiye kadar tenkit ettiğim sosyaldemokratların tek doğru yaptığı konu, emeğe, sermaye kadar değer vermeleridir. Bu, doğru bir uygulamadır; bundan dolayı, o maddeyi, tekrar, desteklediğimi belirtiyorum. Belki de, bu, tasarının en doğru maddesidir.

Hepinize saygılar sunarım. (SP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Polat, şimdi, belgeler daha pahalıya satılacak!..

ASLAN POLAT (Erzurum) - Emek satılıyor, emek...

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ederiz.

Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı Anayasaya aykırılık önergesini oylarınıza sunuyorum...

Sayın Polat, bir şey dediniz mi?

ASLAN POLAT (Erzurum) - Karar yetersayısının aranılmasını istemedim efendim.

BAŞKAN - İstemediniz... Peki...

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

14 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Şimdi, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

"İstemiyorum" dediniz!..

15 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 15. - 4734 sayılı  Kanunun 53 üncü maddesinin (h) fıkrasının  dördüncü bendinde  yer alan "Kurum ile ilişikleri kesilir" ibaresi "Kurumda durumlarına uygun başka bir göreve atamaları yapılır." şeklinde değiştirilmiş, maddenin (c) fıkrasının üçüncü bendi, (i) fıkrasının beşinci bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (i) fıkrasına son bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve (j) fıkrasının (1) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Kurul üyelerinin görev süresi beş yıldır. Bir üye bir defadan fazla seçilemez. Kurul üyelerinin görev süresi dolmadan görevlerine son verilemez. Ancak üyeler, ciddi bir hastalık veya sakatlık nedeniyle iş görememeleri veya atamaya ilişkin şartları kaybetmeleri halinde atandıkları usule göre süresi dolmadan görevden alınır. Üyeler görevi kötüye kullanmaktan veya yüz kızartıcı bir suçtan mahkum olmaları halinde ise Başbakan onayıyla görevden alınır. Görevden alma nedeniyle veya süresi dolmadan herhangi bir sebeple boşalan Kurul üyeliklerine bir ay içerisinde yukarıda belirtilen esaslara göre yeniden atama yapılır. Bu durumlarda atanan üye, yerine atandığı üyenin görev süresini tamamlar."

"Kurul Başkan ve üyeliklerine atananların Kurulda görev yaptıkları sürede eski görevleriyle olan ilişikleri kesilir. Ancak kamu görevlisi iken üyeliğe atananlar, memuriyete giriş şartlarını kaybetme dışındaki herhangi bir nedenle görevlerinin sona ermesi, görevden ayrılma isteğinde bulunması veya görev sürelerinin dolması durumunda otuz gün içinde eski kurumlarına başvurmaları halinde ilgili bakan veya atamaya yetkili diğer makamlar tarafından mükteseplerine uygun bir kadroya atanırlar. Belirtilen atama yapılırken Kurul Başkan ve üyelerinin Kurumda geçirdikleri süreler makam veya hâkim sınıfından olup da yüksek hâkimlik tazminatını almaya başladıktan sonra atananlar için  yüksek hâkimlik tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde geçmiş olarak değerlendirilir. Kurumda görev alanlar görevden ayrılma isteğinde bulunmaları halinde, durumları daha önce tâbi oldukları Kanun hükümlerine göre hizmetlerinde değerlendirilmek suretiyle mükteseplerine uygun bir kadroya, yetkili makamlarca atanır. Bu hükümler akademik unvanların kazanılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla üniversitelerden gelen personel hakkında da uygulanır."

"Kurumun görev alanı ile ilgili konularda genel bütçeye dahil daireler ile katma bütçeli idareler ve kamu iktisadi teşebbüslerinde çalışanlar kurumlarının, hâkimler ve savcılar ise kendilerinin muvafakatı ile Kurumda görevlendirilebilir. Bu personel, kurumlarından maaşsız izinli sayılır ve aylık, ödenek, her türlü zam ve tazminatları ile diğer mali ve sosyal hak ve yardımları Kurumla ilgili arasında imzalanacak sözleşmede belirlenir. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgili özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler terfi ve emekliliklerinde hesaba katılır, terfileri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır. Üniversite öğretim elemanları uzmanlıklarına uyan işler için, 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 38 inci maddesine göre Kurumda görevlendirilebilir. Bu şekilde görevlendirilecek personel sayısı toplam kadro sayısının % 10'unu aşamaz."

"1) Bu Kanun kapsamındaki idarelerce yapılan ihalelere ilişkin düzenlenecek sözleşmeler için yükleniciden tahsil edilecek sözleşme bedelinin onbinde beşi (İdareler ve noterler bu tutarın yüklenici tarafından Kurum hesaplarına yatırıldığını sözleşmelerin imzalanması aşamasında aramak zorundadır.)"

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe.

Buyurun Sayın Pepe. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı kanun tasarısının üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu maddeyle, 4734 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinde bir değişiklik yapılıyor. Tabiî, 53 üncü maddenin ne kadar uzun olduğunu, 4-5 sayfa kadar tuttuğunu ve bunun üzerinde yapılan değişikliğin esas nirengi noktasının, kurul üyelerinin göreve getirilmesi ve görevlerinden ayrılmasıyla alakalı bir düzenleme olduğunu görüyoruz. Yine "kurum ile ilişkileri kesilir" ibaresi yerine, kurumda uzman yardımcısı olarak göreve başlayan mühendislerin veyahut da uzman yardımcılarının sicil puanlarının tutmaması, yeterlik sınavını kazanamamaları halinde "kurumda başka göreve atanır" şeklinde bir düzenleme getiriliyor. Daha önceki 4734 sayılı Kanunda, yani, yaklaşık bundan beş ay kadar önce çıkarmış olduğumuz kanunda "tamamen kurumdan ilişkileri kesilir" denilirken, şimdi ise "kurumda başka bir göreve atanırlar" denilmekte; yani, sicili yeterli olmasa bile, yeterli sicil puanını alamasa bile, yeterlik sınavını kazanamasa bile, böyle bir düzenlemeye gidiliyor. Bunu, doğrusu, pek yerinde görmek mümkün değildir; sicili düzgün değilse, yeterli sicil puanını alamıyorsa, aslında, kurumdan ilişkisinin kesilmesi lazım. Bunu, doğru bir düzenleme olarak görmüyorum.

Tabiî, değerli arkadaşlar, buraya gelmişken, üst kurullarla alakalı olarak birkaç şey söylemekte fayda görüyorum. Başbakan Sayın Ecevit, üst kurullarla alakalı olarak "ipin ucunu kaçırdıklarını ve üst kurulları denetleyemediklerini" söylediği zaman, bunu, bir noktada, hükümetin, Türkiye'de yapmış olduğu tasarruflardaki aczini, tutarsızlığını, yetersizliğini ikrar ve itiraf olarak görmek gerektiğini; yine, bu üst kurulların Türkiye'deki siyasî iradenin denetleme alanının dışına çıkarılmasıyla, aslında, ekonominin yeterli denetim imkânlarından uzaklaştırıldığını, zannediyorum, hep birlikte kabul etmemiz gerekir.

Tabiî, bugün yapılmakta olan bu değişikliklerin, burada görüştüğümüz bu kanun tasarısının, IMF'nın ve Dünya Bankasının birtakım ısrarları veyahut dayatmaları neticesinde gündeme getirildiğini, IMF'nın serbest bırakmak istediği 1,1 milyar dolarlık kredi diliminin bu kanunun çıkmasına bağlandığını, hükümetin de, borçluların eline rehin düşmüş bir tüccar edasıyla, borcunu ne kadar artırıyor ona bakmaksızın çeke, senede imza atan bir tüccar edasıyla, önüne ne gelirse gelsin bu imzaları atarak ülkenin geleceğini daha da büyük sıkıntılara gebe bıraktığını, zannediyorum, görmek, çıplak gözle görmek mümkündür.

Tabiî, ben, mühendislerin, üst kurullarda, bilhassa Kamu İhale Üst Kurulunda görevlendirilmesi... Türkiye'de 400 000'i aşkın mühendisin, teknik elemanın olduğunu, bunların fevkalade olumsuz şartlarda iş bulduklarını, yetersiz ücretlerle hayatlarını idame ettirmek durumunda kaldıklarını ve önemli bir kısmının da iş bulamadığını; şu anda ülkeyi yönetenlerin karnelerinde çok vahim, zayıf notlar olduğunu ve bunların, günü geldiği zaman, emekleri ile geleceğe dair bütün ümitlerini edinmiş oldukları mesleklere hasretmiş olan bu insanlar tarafından sorulacağının da hükümet tarafından bilinmesi gerektiğini burada dikkatlerinize arz etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim, tamamlar mısınız.

OSMAN PEPE (Devamla) - Tabiî, bu üst kurulların, bağımsız idarî otoriteler ve bağımsız idarî kurumlar olarak, Türkiye'nin geleceğine çok ciddî ambargolar koyduğunu, şu anda tam olarak fark edemesek bile, yarın öbür gün, bunların bu denetimsizlikleri ve kontrol edilemeyişlerinin Türkiye'nin ekonomisine ne kadar büyük kara delikler açacağını, inşallah, temenni ediyorum ki, görmeyiz; ama, hükümet, bu uygulamalarıyla, bu tasarruflarıyla, gündeme getirmiş oldukları bu kanun teklif ve tasarılarıyla Türkiye'nin sıkıntılarına sıkıntı katmaktadır.

Ben, artık, hükümetin fiilen bittiğini, bugün, hükümetin uzatmaları oynadığını ve artık, hükümetin, en kısa zamanda, seçim demekten başka bir alternatifinin olmadığını da burada bir kez daha ifade ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Pepe.

Saadet Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Polat.

SP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Zaten, bazı kanunlarda değişiklik yapan bu kanun tasarısının önemli bölümleri Bayındırlık Bakanlığı İhale Yasasıyla ilgili; ama, Sayın Bayındırlık Bakanı burada olmadığı için, Maliye Bakanımız burada oturuyor bu tasarıyla ilgili olarak.

Şimdi, buradaki konu şu: Bu tasarının bu maddesinde -zaten, gerekçesinde de açıklanıyor, iki tane önemli maddesi var- "Kurumun faaliyetlerini gereği gibi yerine getirebilmesi için diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan uzman personelin geçici olarak kurumda görevlendirilebilmesi imkânı sağlanmıştır" deniliyor ve bunlar üniversite öğretim üyeleri olursa yüzde 10 şartıyla sınırlandırıyor "hâkimler ve savcılar ise kendilerinin muvafakatiyle kurumda görevlendirilebilir" deniliyor.

Yalnız, Plan ve Bütçe Komisyonunda bu tasarının en çok itiraz edilen ve en çok tartışılan kısmı, bilhassa hâkimlik ve savcılık gibi ihtisas isteyen konularda "hâkimlerin ve savcıların bu kurulda yapacakları görev sırasında memuriyetleriyle ilgili özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler terfi ve emekliliklerinde hesaba katılır" denilmesiydi. Bu sürelerin terfi ve emekliliklerinde hesaba katılmasının, hâkimlik ve savcılık görevinde fiilen bulunmayıp da bu kurulda bulunanların terfisinde ve emekliliğinde bunların göz önünde alınmasının ileride getireceği problemler çok tartışıldı ve neticede, bu şekilde geçmiş oldu; fakat, bu konuda kimse tatmin olmadı; yani, hâkimlik ve savcılık konusu üzerinde, ileride problem getirecek bir madde gibi görünüyor.

Ayrıca, bunun en sonunda da, Sayıştay tescillerinden alınacak pay eskiden onbinde 3'tü, şimdi onbinde 5'e çıkarıldı. Bunun sebebi de şu: Hükümet gerekçesinde deniliyor ki, 2001 yılında Sayıştayın bu tescillerinden alınan bütün para 932 milyar Türk Lirasıydı; yani, 1 trilyon lira bile değildi; bunun en az 1,5 kat artırılarak 1,5 trilyon lira olması lazım ki, bu Kurum da, bu bütçesiyle, önemli bir görev yapabilsin. Hakikaten, bu kurum bütçesinin -932 milyar liranın- az olduğu bir gerçektir. Bunun onbinde 3 değil de, onbinde 5 olmasının, o gerekçeyle, doğru olacağı kanaatindeyiz.

Sayın milletvekilleri, şimdi, ben, bu tasarının biraz sonra gelecek bir maddesi üzerinde durmak istiyorum. Bana göre, Kamu İhale Yasasının en tehlikeli maddesi -Plan ve Bütçe Komisyonu bunu biraz daha düzeltti- 24 üncü maddesiydi. 102 maddelik bu Kamu İhale Yasasının en önemli özelliği, bundan sonra ihalelere girerken, artık, birim fiyatlarda olduğu gibi, yüzde 30, yüzde 50 artışlar olmasın, tatbikat projeleriyle işe çıkılsın, fiilen, bir insan, anahtar teslimi ne yapacağını bilsin ve ona göre işi yapsın deniliyordu ve onun için de keşif artışı verilmemişti; fakat, hükümet, Plan ve Bütçe Komisyonuna getirmiş olduğu tasarıyla, ön proje ve kati projelere yüzde 50, tatbikat projelerine de yüzde 20'ye kadar artış istiyordu; ama, Plan ve Bütçe Komisyonu, bunu, olumlu bir şekilde "tatbikat projelerinde yüzde 10, kati projelerde ve ön projeli işlerde yüzde 20'den fazla artıramaz" şeklinde değiştirmişti. Bence bu artırmalara dikkat etmek lazım; çünkü, zaten, tatbikat projesi dediğimiz konu, artık, son detayına kadar incelenerek yapılmış bir projedir, bunlarda artışlara gitmenin önemli olacağı kanaatinde değilim.

Sayın Maliye Bakanım burada iken, tekrar, kendisine bir soru soracağım -her ne kadar soru sorsam da bugünkü sorularıma cevap vermedi- Sayın Bakanım, cevap verirseniz cidden çok memnun olurum; çünkü, piyasalar çok rahatsız. Şu bir hafta içerisinde bono piyasasındaki faizler yükselerek, bugün yüzde 71,75'e çıktı ve bu, son altı ayın en yüksek rakamı oldu. Bu oran nisan ayının başlarında yüzde 51 idi; yüzde 51 olduğu nisan ayında en ünlü profesörlerimiz bile yüzde 11 reel faiz var diyorlardı. Faizler yüzde 71'e çıkınca, reel faiz de yüzde 31'lere çıktı ve şimdi, o profesörlerimiz, o ciddî ilim adamlarımız ikaz ediyorlar ve "bu iş bir iki ay daha sürerse, içborcu döndüremezsiniz; yüzde 31 reel faizle bu içborçlar dönmez diyorlar. Piyasalarda büyük bir endişe var ve dolar da bugün 1 550 000 sınırına yaklaşmaya başladı.

Şimdi, bu konularda sizden bir görüş istiyoruz. Bu durum nereye gidiyor; çünkü, geçen sene de bu aynı konu vardı. 11 Eylül saldırılarından dolayı Türkiye'nin önemi arttığı için IMF 16 milyar dolar verince, içborcu döndürebildik; ama, tekrar, tıkanmaya başladı. Sizin bu yapmış olduğunuz politikalarda reel üretim olmadığı için, sürekli tartışmalardan dolayı devlet bir çıkmaza giriyor. Merkez Bankası Başkanı ile Sayın Kemal Derviş münakaşa ediyor, bu münakaşa duyuluyor ve birden bire borsalar birbirine giriyor.

Bakın, bir şey söyleyeceğim; lütfen... Sayın Bakanım, bu bir devlet ciddiyeti ve ben bunu, burada ararım. Sizin de bulunduğunuz Bakanlar Kurulundaki bir tartışmayı ne diye kamuoyuna aktarıyorsunuz da, bir anda piyasaları 20 puan artışla, devleti, borçlanmada, tam 6 katrilyon liralık -bugünkü durum böyle devam ederse- zarara sokuyorsunuz? Bunun hesabını vermek zorundasınız. Bütçeden yatırıma ayırdığınız para 5 katrilyon 700 trilyondur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ASLAN POLAT (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Devamla) - Bu sene bütçede yatırıma ayırdığınız para kadar, son bir ayda, Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit'in rahatsızlığıyla başlayıp, Sayın Merkez Bankası Başkanı ile Kemal Derviş'in münakaşası sonucunda bono faizlerinin bir ay içerisinde yüzde 53'lerden yüzde 71'lere çıkmasıyla, sırf bu dönemde -aynı şekilde borçlanırsanız- sene sonuna kadar 6 katrilyon civarında fazla faiz ödeyeceksiniz. Buna mecbur mu bu millet sizinle ödemeye?! Yani, bir tarafta MGK'da kavga olur, dışarıya aktarılır, hükümette bir kriz meydana gelir; Bakanlar Kurulunda bir kavga olur, dışarıya aktarılır, bir kriz meydana getirilir... Bu nasıl devlet idaresi bir türlü anlayamıyoruz?!

Sayın Bakanım, bakın buradasınız, cevap verin... Gerçekten, piyasalar endişe içerisinde; bu faiz nereye kadar yükselecek? Çünkü, bu, 2000 yılında dolmuştu, faizleri birdenbire yüzde 30'lara düşürmüştünüz. Bir kasım krizi, bir şubat krizi derken, bono faizleri yüzde 194'e çıktı; dışarıdan borç alamadınız.

Yine, 2001 yılında, enflasyonu düşüreceğim diye faizleri zorla yüzde 50'ye kadar düşürdünüz; tekrar, bir kavgayla, yüzde 71'lere çıkardınız; yüzde 71'de de durmuyor, daha da ileri gidiyor ve tekrar, bir kriz geliyorum diyor. Bunun sonu nereye varacaktır; bunun hakkında bize bilgi vermenizi istiyoruz.

Gerçekten, bu ihale yasa tasarısında madem burada duruyorsunuz -sizinle ilgili maddeler de zaten, başta idi, geçti; şu andaki, Bayındırlık Bakanlığı ile ilgili konular- siz, bu konuda bizi lütfen aydınlatın, bu endişelerimizi giderin.

Hepinize saygılar sunarım. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Polat.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Yılmazyıldız.

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 inci madde hakkında söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddede, Kamu İhale Kurulunun görevlendirilmesi, üyelerin özlük haklarının düzenlenmesiyle ilgili düzeltmeler var. Anlaşılıyor ki, bir işi bu kadar çok aceleye getirirseniz, yani, hiç tartışmaya mahal olmayacak konularda bile birçok eksiklikler ortaya çıkıyor. Maalesef, gönül arzu ederdi ki, böyle, temel bir yasa olan bu yasanın, hiç olmazsa, komisyonlarda yeterince tartışılmasını, buraya da doğru düzgün yapılarak gelmesini...

Az önce de gördük; hükümet, kendi yazdığının ne olduğunu anlamıyor; ara verildi, redaksiyon yapıldı! Eminim, dışarıdaki telkinlerin dışında, bu aceleden dolayı da pek çok düzeltme yapılma ihtiyacında olunacak. Az önceki konuşmamda da ifade etmiştim ki, yine, bizim Plan ve Bütçe Komisyonundaki milletvekili arkadaşlarımız Oğuz Tezmen, Kemal Kabataş, Mehmet Sadri Yıldırım ve Necati Yöndar'ın koydukları şerhte "tasarının 10 uncu maddesiyle, yurt dışından yapılan telkinler sonucunda ihale limitlerinin, yabancı müteahhitler lehine indirildiği anlaşılmaktadır. Karşılıklılık ilkesi dikkate alınmadan, diğer ülkelerin, özellikle Avrupa'nın bizim müteahhitlerimize çıkardığı engeller giderilmeden yapılan bu düzenlemeler yanlıştır. Ayrıca, kimse de bu düzenlemenin hangi uluslararası yükümlülükten ortaya çıktığını somut verilerle ortaya koyamamıştır" diyorlar.

Şimdi, elimde, Bandırma Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mustafa Özçakır ve Melih Somer'in bir yazısı var, bu yazıda diyorlar ki:"Biz, 2000 yılında, 800 000 ton beyaz et üretirdik, bu, 2001 yılında 600 000 tona indi; 5 000'den fazla vatandaşımız da buradan ekmek yiyor. Türkiye'den kanatlı hayvan ihracatı yok denecek kadar az, şu an ihracat için önümüzdeki en büyük engel de Tarım Bakanlığı. İhracatın artırılabilmesi için, Tarım Bakanlığımızın Avrupa Birliği Veteriner ve Sağlık Teşkilatını, ülkemizde yazılı olan kanatlı hayvanların kontrolüyle ilgili kanunların uygulandığına ikna edebilmesi gereklidir. Tarım Bakanlığının kesimhanelerle ilgili kanun ve yönetmelikleri harfiyen uygulayıp yaptıklarını dokümante etmesi ve bunu Avrupa Birliğinin ilgili birimlerine kabul ettirmesi halinde, sektör için Avrupa'ya ihracat kapısı açılmış olacaktır. Tarım Bakanlığının üzerine eğilmesi halinde bu mesele yıl sonundan evvel çözülür ve bu da tüm şirketlere, ülkemize hayırlı fırsatlar sunar" diyorlar.

Şimdi, binlerce insanımıza ekmek veren bu sektörde, hükümet, nedense, karşı tarafı ikna edemezken, karşı taraf her dediğini kabul ettirmektedir. Bu, kabul edilebilecek bir durum değildir. Mutlaka ve mutlaka, eğer, dışarıdan bizden bir şeyler talep ediliyorsa, Türkiye'deki ihalelere gireceklerse, hay hay buyursun girsinler; ama, bizim müteahhitlerimizin, bizim insanlarımızın, bizim üreticilerimizin de haklarının aynı şekilde korunması lazımdır. Bakınız, az önce söyledim, cuma günü Havran, pazar günü Edremit, pazartesi günü Burhaniye İlçe Kongrelerimiz var, orada Burhaniye İlçe Başkanımız Sayın Mehmet Geniş Ziraat Odası Başkanı, Ticaret Odası Başkanı, Tariş Yönetim Kurulu Doğal Hayatı Koruma Derneği, ANAP İlçe Başkanı, DSP İlçe Başkanı, CHP İlçe Başkanı mutabakat metni koymuşlar: "Eğer, bir kanun çıkarılacaksa, vatandaşa rağmen bu kanunu çıkarmak bu ülkenin hayrına olmaz." Eğer, Maden Yasasında bir şey çıkaracaksanız, orada tek geçim kaynağı zeytin olan, zeytinyağı olan bu vatandaşlarımızın da mutlaka içlerine sinecek bir yasanın çıkarılması lazımdır. Havran ilçe başkanları da öyle, aynı şekilde, Doğru Yol Partisi ve diğer partiler, ticaret odası başkanları, Edremit öyle, bütün körfez öyle... Bakıyoruz, konuştuğumuz şeyler, milletin ihtiyaçlarından kopuk; milletin derdi başka, bu hükümetin derdi başka. Sırası gelen taksiti IMF'den koparabilmek için, onların bize dikte ettirdiği kanunları, değişiklikleri acaba nasıl yaparız?! Ama, milletin derdi geçim... Millet, evine götürecek ekmek bulamıyor. Örneğin, Altınova'da patates eken üreticilerin patatesi para etmiyor; buğday hasadı başladı, çiftçi ürününü kaç liraya satacağını bilmiyor!.. Mazota bir gün içerisinde iki defa zam yapıldı; ama, bakıyorsunuz, yukarıda belirttiğim ürünlerin satış fiyatları belli değil! Bu kadar sıkıntının altından bu milletin kalkması da mümkün değil.

Gelin, milletimizi rahatlatacak, ona refah sağlayacak kanunları çıkaralım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim, kısa zamanda tamamlayın.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) - Yine, Bilişim Şûrası dolayısıyla ifade ettiğimiz kanunlar vardı: Sayısal kimlik, sayısal noter, internet suçlarının tanımlanması -yarın yine bir korsan maddenin içine geçmemesi için- bilgi toplumu komisyonunun kurulması gibi... Bunları gelin çıkaralım; hiç bunlar gündeme gelmiyor! Bakıyoruz, Türkiye'deki kısıtlı iş imkânı var -hoş, inşaat sektörünü de öldürdünüz, piyasada inşaat yapabilen yok. Çıkardığınız kanunlarla, kendi arsasına kazma vurmak isteyenin en az 10 milyar lira harcaması lazım- ve milyonlarca vasıfsız insan işsiz kalmış, Meclis de birkaç hafta sonra kapanacak; ama, bu milletin yararına yaptığınız hiçbir şey yok diyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Belki yapacağınız en hayırlı iş istifa edip gitmektir. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yılmazyıldız.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde gruplar adına başka söz isteyen?.. Yoktur.

Madde üzerinde dört önerge verilmiştir; geliş sırasına göre üçünü işleme koyacağız.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Kurul üyelerinin görev sırası beş yıldır" ibaresinin "Kurul üyelerinin görev süresi on yıldır" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "bir üye bir defadan fazla seçilemez" ibaresinin "bir üye iki defadan fazla seçilemez" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN -Okutacağım son önerge en aykırı önerge olup okutup işleme alacağım:     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "suçtan mahkûm olmaları" ibaresinin "suçtan mahkûmiyetlerinin kesinleşmesi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.

Sayın Aygün?..

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki; gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: İfadenin düzeltilmesi gerekli görülmüştür.

BAŞKAN - Gerekçede de pek bir şey yok ya; neyse artık...

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Öteki önergeyi okutup işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "bir üye bir defadan fazla seçilemez" ibaresinin "bir üye iki defadan fazla seçilemez" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmıyor.

Sayın Aygün, gerekçeyi mi okutalım?

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki, gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Kurul üyelerinin ikinci kez seçilmelerine imkân sağlanması gerekli görülmüştür.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutup işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Kurul üyelerinin görev süresi beş yıldır" ibaresinin "Kurul üyelerinin görev süresi on yıldır" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE  BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Geri alıyorum.

BAŞKAN - Peki.

Bu önerge de geri alınmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

OSMAN PEPE (Kocaeli) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Ama, artık "kabul edenler" dedim.

ALİ SEZAL (Kahramanmaraş) - İşinize göre karar veriyorsunuz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yok... Gerçekten yani... Efendim, inanınız "kabul edenler" dedikten sonra... Yoksa...

Kabul etmeyenler... 15 inci madde kabul edilmiştir.

Zamanında söylerseniz daha iyi olur. Yani, inanınız "kabul edenler" demiştim.

ALİ SEZAL (Kahramanmaraş) - Bu defa da "önce söylediniz" diyorsunuz.

BAŞKAN - Bundan sonra, önce size bakacağım, sonra maddeyi oylayacağım.

16 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 16. - 4734 sayılı  Kanunun 56 ncı maddesine beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Şikâyet, dava açılması öncesi kullanılması zorunlu bir başvuru yoludur. Kurum, yapılan şikâyetler üzerine en geç altmış gün içerisinde karar verir. Bu kararın ihale sürecinin durdurulması yönünde olması halinde, Kurum, durdurma kararından itibaren en geç altmış gün içerisinde nihai kararını verir."

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; maddeyle ilgili konu, ihalelerle ilgili şikâyetler; ihalelerle ilgili, gerek yapılırken gerek yapıldıktan sonra, sözleşme imzalandıktan sonra yapılan şikâyetler. Bununla ilgili bir ek konuyor. Konan ekte şikâyetin bir hak olduğu ifade ediliyor. Bu şikâyet incelenmeye değer bulunduğu takdirde en geç altmış gün içerisinde karar verilir deniliyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, ihale aşamasına kadar bir kurul oluşturduk. Bu kurul uzmanlarla donatıldı. Bütün bu uzmanlar, gerek istihbarî açıdan gerek teknik açıdan incelemeler yaptılar. Eğer, bütün bu incelemelerden sonra, bütün bu araştırmalardan sonra şikâyet olabiliyor ise ve şikâyet de incelenmeye değer bulunuyorsa, o zaman kurulu feshetmek lazım. Niye ihaleyi iki ay içinde bir daha inceleyelim diyorsunuz?.. O zaman, bu kurulda, demek ki, büyük çatlaklar var, büyük aralıklar var -incelemeye değer bulunuyor- arada ihtilaflar var demektir. Dolayısıyla, bu maddenin, bu şekilde düzenlenmiş olması, belki, bir imkândır, kurula bir imkândır; ama, şikâyet, incelemeye değer bulunduğu takdirde, en geç 60 gün de çoktur. O zaman, sözleşme aşamasına gelmiş veya sözleşme yapılmak üzere olan bir ihalede, bir yapım işinde, 60 gün yapıcıyı ve yaptıranı bekletmek çok büyük bir zamandır. Ya bu zamanı kısaltmak lazım veyahut da "eğer, böyle bir şey olursa, kurulu iptal etmek lazım" demek lazım.

Değerli arkadaşlar, biraz önce, arkadaşlarımız burada dediler ki, bu yasanın bu maddesi; yani, o maddesi neydi; denetimle ilgili şirketlerde, denetleyecek elemanın, şirketin en az yüzde 50 payına sahip olması gerektiği hükmüydü. Biz, iddia ettik, dedik ki "teşebbüs hürriyetinin önündeki bir engeldir." Bir arkadaşımız da burada "efendim, sosyal demokratların yaptığı en iyi yasadır" dedi. Şimdi, eğer, burada bir günah varsa, sosyal demokratlara yüklememek lazım...

HASAN GÜLAY (Manisa) - Onlar Meclisin dışında...

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) - ...çünkü, bu yasanın sahipleri onlar değil, bu yasanın sahipleri MHP'dir -MHP'ye ait bir bakanlıktır- sevabı da günahı da -varsa sevabı- onlara aittir. Şimdi, efendim, bu konuda arkadaşımıza cevap vermek mecburiyetindeyiz; çünkü, bizim tezimizi çürütmek için gayret sarf etti burada.

Bununu dışında, bu yasal düzenlemeleri... Değerli arkadaşlar, ciddî bir konudan daha bahsedelim; bu tip düzenlemeleri, gerçekten, ciddî olarak yapmamız lazım. Daha yasa yürürlüğe girmeden, Anayasa Mahkemesi tarafından birtakım hükümleri şüpheli görülerek iptal edilebiliyorsa veya durdurma kararı verilebiliyorsa, birtakım sıkıntılar var demektir. Bu sıkıntılar, Parlamentonun, bir gölge altında, bir şaibe altında olmasını gündeme getiriyor. Daha, kanun yürürlüğe girmedi; ama, değişiklik yapıyoruz. Buna benzer birkaç uygulamamız oldu. Mesela, bugün de, Anayasa Mahkemesi, RTÜK Yasasında beş maddenin yürürlüğünü durdurdu. Bunlar hoş şeyler değil, bizim Parlamentomuza yakışmayan şeylerdir. Burada, ciddî tartışalım, maddeler üzerinde ciddî önergeler verelim, komisyonlarda sonuna kadar tartışalım; ama, bu yasalar buradan çıktıktan sonra, artık, Anayasaya aykırıydı veyahut da toplumun yararına değildir diye konuşmamamız gerekiyor.

Bu dilek ve temennilerimle, hayırlara vesile olmasını diliyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karapaşaoğlu.

Saadet Partisi Grubu adına, Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç?..

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Ben konuşacağım.

BAŞKAN - Grup başkanvekiliniz yok; grup başkanvekiliniz gelirse, size söz veririm.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Tamam.

BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına, Muş Milletvekili Sayın Mümtaz Yavuz; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA MÜMTAZ YAVUZ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun tasarısının 16 ncı maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Dünkü konuşmamda, Kamu İhale Yasasının bir oldubitti sonucu bu Meclisten geçirildiğini, hatta, Bayındırlık Komisyonunda, bir günde, yine, komisyon üyesi milletvekillerinin fikirlerinin tecelli etmediği bir şekilde neticelendirilip buraya getirildiğini söylemiştim.

Bu yasa, gerçekten, oldubittiler ve belirsizliklerle doludur. Bu belirsizliklerin başında neler geliyor... Şimdi, bu 16 ncı maddede istenilen, yapı müteahhidi, tedarikçi ve hizmet sunucunun, yasal yola başvurmadan önce kuruma şikâyette bulunması gerekiyor. Kurumun da, bu şikâyeti 60 gün içerisinde karara bağlaması gerekiyor. Eğer, kurumun 60 gün içerisinde aldığı karar ihaleyi durdurma yönündeyse, bu durdurma kararından itibaren de 60 gün içerisinde nihaî kararı vermesi gerekiyor. Şimdi, bir ihale ilan edilmiş ve neticede bu ihale yapılmış olsun. Bu yasayla bir şey getirilmiştir; ihale yapılmadan evvel "yaklaşık maliyet" diye bir fiyat tespiti yapılacaktır. Bu yaklaşık maliyeti, ihaleyi yapan kurum piyasa araştırması yaparak, bu piyasa araştırmaları sonucunda neticeye bağlayacak ve bu yaklaşık maliyeti ihale işlem dosyasının içerisine koyacaktır; ayrıca, bu yaklaşık maliyeti gizli tutacaktır.

Değerli arkadaşlar, bugüne kadar, ülkemizde bir Yüksek Fen Kurul vardı, halen de vardır. Bu Yüksek Fen Kurulu, birim fiyatları tespit ederdi. Beş ay gibi bir süre, bu ülkenin yetiştirmiş olduğu nadide insanlar... Genellikle, bakanlar geldiklerinde, üst düzey bürokratları, genel müdür seviyesindeki bürokratları görevden alabilmek için Yüksek Fen Kuruluna tayin ederlerdi ve onbeş kişi kadar olan bu kıymetli teknik elemanın yanında, orada bir de teknik kadro vardı. Bu kadar geniş kapsamlı bir kurul, beş ay gibi bir sürede birim fiyatları belirleyebiliyordu; bazen, bu, mart ayına kadar da uzayabiliyordu. Şimdi, düşünün; Türkiye'nin hemen hemen her kurumu ihale yapıyor; sadece Bayındırlık Bakanlığı değil, Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, İller Bankası değil, üniversiteler, belediyeler, Tarım Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, millî eğitim müdürlükleri, tarım kredi kooperatifleri, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü gibi ihale yapmayan kurum hemen hemen yok denecek kadar azdır. Düşünün, bu kurumlar, ihale yapmadan evvel, yapacakları bir yapının, bir binanın önceden maliyetini çıkaracaklar ve buna "yaklaşık maliyet" diyecekler. Şimdi soruyorum; bu kadar ehil bir Yüksek Fen Kurulu gibi bir heyet, eğer, birim fiyatları beş ay gibi bir sürede belirleyebiliyorsa, Muş'un ücra köşesindeki bir belde, bir bina veya bir içmesuyu yapacaksa, bunun maliyetini nasıl belirleyecek?.. Yapım maliyetini belirleyebilmek için, en azından, bir inşaat mühendisi, bir makine mühendisi, bir elektrik mühendisi gerekiyor. Şimdi, diyelim ki, bu maliyeti belirledi; belirledikten sonra da gizleyecekmiş! Gizlemesinin esası ne veya bu yaklaşık maliyeti kim gizleyecek; ihale komisyonumu, ita amiri mi? Peki, nasıl gizleyecek? Bu bedeli tespit eden bir heyet yok mu?.. Bu heyet, bu fiyatı bilmiyor mu?.. Bunun gizliliği ne  demektir?.. Sonuçta, nereye geliyoruz efendim; şimdi, ihaleyi yaptınız, ihalenin sonucunu neye bağlayacaksınız; en ekonomik teklifi veren fiyata bırakacaksınız. Peki, en ekonomik teklif nedir; bu yaklaşık maliyete en yakın olan fiyat. Bu yaklaşık maliyetin altında mı, üstünde mi, ne kadar aşağıda, ne kadar yukarıda; bu da belli değil. Peki, diyelim ki, siz, bu maliyete yakın olan birine verdiniz ve kurum da, hakikaten, ihaleyi layıkıyla yapmıştır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yavuz, buyurun.

MÜMTAZ YAVUZ (Devamla) - Şimdi, ihaleyi kazanamayan diğer taahhüt firmaları veyahut da mal ve hizmet üreten firmalar demeyecek mi, sizler, bu fiyatı, bu yaklaşık maliyet fiyatını bunlara vermişsiniz... Bu, bir şaibe yaratmayacak mı?.. Bu, ihale yapan kurumu şaibe altında bırakmayacak mı?..

Değerli arkadaşlar, gerçekten bu yasa, bir oldubittiyle geçirilmiştir. Bakın, ben, bu yaklaşık maliyeti bulacak biri varsa, gelsin, şu kürsüde, en güzel şekliyle izah etsin diyorum. Yani, bir belde belediyesi veya taşradaki herhangi bir kurum, birkaç 100 kalemden ibaret olan bir işi nasıl belirleyecek, fiyatını veya keşfini nasıl çıkaracak?.. Metraj çıkarmasını bilmeyen bir kurum veya elemanı olmayan bir kurum bu fiyatı nasıl belirleyecek?..

Benim inandığım, bu yasa, daha, çok bu Meclise gelecektir; ama temennim, inşallah, ülkeye en hayırlı hizmeti verecek yasanın çıkması için, hepimizin en güzel şekilde gayret etmesidir.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yavuz.

Saadet Partisi Grubu adına, Bingöl Milletvekili Sayın Hüsamettin Korkutata; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 877 sıra sayılı kanun teklifi üzerinde Saadet Partimizin görüşlerini arz etmeye çalışacağım.

Çok değerli arkadaşlar, bu kanun, tabiî ki, söylendiği gibi, doğal bir şikâyet hakkını öngörüyor, bunun olması da gayet doğaldır; fakat, burada, aslında hesap edilmeyen bir şey var; zaman meselesi var.

Bu, bilhassa Doğu Anadolu'da, Güneydoğu Anadolu'nun bir kısmında, bilhassa Doğu Anadolu'da ihaleleri tamamen çıkmaza sokacaktır. Şimdi, Türkiye'de, genellikle ihaleler, işte, bütçeler çıkacak, bitecek, ondan sonra ödenekler belli olacak, ondan sonra ihale hazırlığı başlayacak. İhale hazırlığı başladığı zaman, en hızlı birimler, bunu mayıs ayı sonlarında ve haziran ayı başında ancak hazırlarlar. Bu ihale hazırlandıktan sonra, ihale işlemleri başlar; ilanlar vesair şeyler, buraya bir zaman girecektir; bu, haziran ayının hemen hemen sonuna gelir. İhalenin bir süreci vardır; bu süreç bittikten sonra haziran ayının sonuna gelinir. İhale yapılacak... İhale yapıldıktan sonra bir itiraz söz konusu. Yani, Türkiye'de ihale yapılıp da şikâyet edilmeyen, itiraz edilmeyen işlerin oranı belki yüzde 20 değildir; yüzde 80'ine muhakkak itiraz edilir, mutlaka şikâyet edilir, bunlar değerlendirilir veya değerlendirilmez.

Şimdi, burada da 60 günlük bir zaman öngörülüyor. Haziran ayı bitmiştir, temmuz ayına gelmişiz; itiraz etti, temmuz, ağustos ayı da, -60 gün öngördüğü için- 60 gün de geçti, ne kaldı; eylül. 15 gün de -haklı gördük, hiçbir şeyi yok dedik, kardeşim, devam işine- Eylül'ün 15'ine kadar, adamın mukavele süresi var; yani, bu süre içinde mukaveleye gidecek, 15 günlük kanunî hakkı vardır, 15 gün sonra mukavelesini yaptı geldi,  ondan  sonra da yer teslimi olacak, eleman gidecek; bugün yarın yer teslimi yapıldı; eylül ayı da bitti. Ne zaman inşaat yapılacak değerli arkadaşlar?! Bu inşaatın, bu şekilde yapılması söz konusu değil; doğuda, o yıl içinde yapılması söz konusu değil. Batıda, belki, o ayda da başlar, altyapısını yapar, bir kısmını yapar, bir kısmını öbür yıla...

Ben, daha önce, bu kanun ilk kez görüşülürken de, gittim, ilgililerle görüştüm; gerçekten, burada, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu ayırmak lazım veya özel bir şey getirmek lazım veyahut da biz bütçemizi çok daha önceden çıkarmalıyız, ilgili kuruluşlara sunmalıyız, plan ve programlar hazırlanmalı ve hiç olmazsa, nisan ayı içinde derhal bu iş yapılmalı veya nisan gelmeden de, mart sonunda hemen yapılmalıdır. O takdirde, zaman kalacaktır ve buradaki işlemler, daha hızlı bir şekilde yılı içinde tamamlanacaktır.

Mesela, bu yıl içinde, herhangi bir yerde ödenek temin ediliyor, kendi ilimde, diyorum ki, bir ihale yapılsın; ufak bir sürtüşme oluyor ve o ihale yapılamadığı için, o sene, o parayı kullanamıyorsun. O parayı kullanmadığınız zaman ne oluyor; yılı içinde para harcanmadığı için, para geri gidiyor, tenkis ediliyor ve gerçekten, biz, oradaki tüyü bitmemiş yetimin hakkını, bu kurallar dolayısıyla, başkasına yedirmiş oluyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu sebepten dolayı, bilhassa fizikî şartlar nedeniyle, mevsim şartları nedeniyle, bu bölgelerde de, Doğu Anadolu'da da mutlaka, bu kanunun uygulanabilir şekle getirilmesini istirham ediyoruz, istiyoruz. Hükümet, eğer uygun görürse, herhangi bir önergeyle, bunu düzeltmek için; elimizden geleni yapacağız.

Bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Korkutata

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde, gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş 4 önerge vardır. Bunlardan 2'si önerge niteliğine sahip değil; çünkü, birisinde şöyle deniliyor: "16 ncı maddesinde yer alan 'nihaî kararını verir' ibaresinin 'kesin kararını verir' şeklinde..." Bu, bir redaksiyon bile değil, yani aynı anlama geliyor.

Diğer önergede ise, "16 ncı maddesinde yer alan 'Kurum' ibaresinin 'Kamu İhale Kurumu' şeklinde değiştirilmesini..." deniliyor. Zaten, Kurumun, Kamu İhale Kurumu olduğu, ana kanunun "tanımlar" bölümünde belirtilmiştir. Bu itibarla, Sayın Oğuz Aygün'ün vermiş olduğu bu iki önergeyi  işleme koymuyorum.

Diğer iki önergeyi geliş sırasına göre işleme koyacağım.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - O da memnun oluyor zaten Sayın Başkan; ismi olsun, okunmasın!

BAŞKAN - İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinde yer alan "en geç altmış gün" ibaresinin "en geç doksan gün" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - İkinci ve en aykırı önergeyi okutup işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesi Anayasaya aykırıdır.

Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

         Fethullah Erbaş    Aslan Polat

                  Van                  Erzurum

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önergesini izah etmek üzere, Sayın Aslan Polat; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Erzurum)  - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Şimdi, konuşmama başlamadan evvel, Enerji Bakanımız bize bakıp gülüyor; inşallah, Erzurum'daki kömür ocaklarını kapatmıyorsunuz, bir müjde veriyorsunuz, ondan gülüyorsunuzdur; çünkü, bizim bir aydan beri bütün derdimiz bu. Eğer, o yönde müjde verirseniz, sizin selamınızı söyleriz. Eğer,  o yönde müjdeniz yoksa, işimiz iş!.. Çünkü, Erzurum şu anda kan ağlıyor. Aşkale ve Oltu kömür ocakları kapanacak diye iki ilçemizin ekonomisi tamamen dibe vurmak üzeredir. Son derece büyük bir problem var...

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Şu anda çalışıyor mu? Bir şey var mı yok mu?

ASLAN POLAT (Devamla) - Eğer, o yönde bir müjde verirseniz çok iyi bir şey olur; yoksa, Allah korusun, eylül ayında kapanacak.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi, tasarının bu maddesi üzerinde önemli olan şu: "Şikâyet, dava açılması öncesi kullanılması zorunlu bir başvuru yoludur" denilmiş. Şimdi, herhangi bir ihale yapılmış, bu ihalede bir problem meydana gelmiş, sonradan bir itiraz olacak; fakat, zamanında şikâyet etmemişseniz dava açamıyorsunuz. Bunun gerekçesi de, açılan dava sayısını azaltmak ve bu Kurulun, şikâyetlerin bir kısmını çözmesiydi; fakat, İnşaat Mühendisleri Odasının da bize gönderdiği bir belge var; burada, üzerinde en çok durdukları üç konu var zaten, birisi de bu; diyorlar ki: "Şikâyette bulunulması, dava öncesi kullanılması zorunlu bir başvuru yoludur; yani, şikâyette bulunmadan dava açma hakkı yoktur, yasal engellemeler var. Bunun değiştirilmesi için mühendis kökenli milletvekillerimizden destek bekliyoruz." Ben de Oda'nın bu görüşüne katılıyorum; şundan dolayı katılıyorum: Olabilir ki, ihale anında şikâyet etmek için sebep görememiştir; ama -biraz evvel bir arkadaşımız da burada konuştu, gayet doğrudur- birim fiyatlarımız yoktur, siz bir tahmini bedel belirlemişsinizdir, anahtar teslimi bir ihaleye çıkmışsınızdır, sonradan uygun bedelle birine vereceksinizdir, olabilir ki, o anda ihaleye katılanlardan değil de, mesela, İnşaat Mühendisleri Odası, mühendisler birliği, bu ihaleye müdahil olmak, bu ihaleyle ilgili şikâyette bulunmak, dava açmak isteyebilir; fakat, şikâyette bulunmadıkları zaman dava açamama durumu, bunların dava açma özgürlüğüne getirilen bir engel olduğu için, gerçekten, yanlış olabileceğini düşünüyorum. Evet, şikâyette bulunmak bir kolaylıktır, dava açmadan şikâyette bulunulursa, belki kurul çözebilir; bu mantığı anlıyorum; ama şikâyette bulunmadın diye dava açamazsın demenin, hukukun temel ilkelerine aykırı olduğu kanaatindeyim.

Burada, bir de sayın hükümete şunu söyleyeceğim: Sayın Bakanım, eğer, beni dinlerseniz, Bayındırlık Bakanı yok, madem orada oturuyorsunuz, bize cevap verin. Bayındırlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, TÜPRAŞ yetkilerinin bir araya gelerek, karayollarının yenilenmesi ve asfalt eksikliği sorununa çözüm bulması çok önemli bir istektir. Şu anda, Erzurum Karayolları Bölge Müdürlüğü, asfalt işini çözemediği için asfalt işine girişemiyor. Bizim Erzurum'da, zaten, asfaltın döküleceği aylar haziran, temmuz, ağustos ve eylül aylarıdır; ekim ayında, zaten, dökemezsiniz, soğuklar ve yağmurlar başlar. Siz, bu aylarda TÜPRAŞ'la asfalt işini çözemezseniz, Maliye Bakanlığı Karayollarının borcunu TÜPRAŞ'a ödemedi diye asfalt işini, bilhassa, Erzurum gibi yörelerde, doğuda çözemezseniz, doğunun asfalt işini son derece aksatırsınız. Şunu da söyleyeyim; bizim kimi bölgelerimizde kar yeni kalktı, asfaltlarda önemli derecede patlamalar var. Şu anda, Karayollarının fiilen buna girmesi lazım. Bu konuyu mutlaka çözmeniz veya çözeceğinize dair, buradan, bize bir bilgi vermeniz lazım.

İkincisi de -Sayın Maliye Bakanımız biraz önce buradaydı, ayrılmış, ona bir şey söyleyecektim- Doğu Anadolu Bölgesindeki ihalelerde ödenekleri, lütfen, zamanında serbest bırakın. Bizim, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Köy Hizmetlerine ayırdığımız ödenekleri bile geçen sene ekim ayında serbest bıraktınız ve Erzurum'da, mevsimi geçtiği için, o işlerin bir bölümü hiç başlayamadan seneye kaldı. Böyle olmaz. Siz, Doğu Anadolu'da ekim ayında inşaatların ödeneklerini serbest bırakmaya kalkarsanız, Doğu Anadolu'da iş yaptıramazsınız. Belki Akdeniz Bölgesinde yaptırabilirsiniz; ama, Doğu'da olmuyor Sayın Bakanım. Onun için, Doğu Anadolu'daki ödenekleri serbest bırakmada, Ege ve Akdeniz Bölgelerine göre bir öncelik tanımanız lazım. Bu bölgelerde inşaat mevsimi, eylülden sonra, ekim ayında zaten fiilen bitiyor. Sizin, ekim ayına gelmeden evvel bütün ödenekleri, kullanılacak kadar, serbest bırakmanız gerekir. Bunu serbest bırakmadığınız zaman, o bölgelerde yatırımlarda önemli aksamalara sebep oluyorsunuz. İşte, size, bizzat söylediğim gibi, geçen dönem, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Köy Hizmetlerine verilen bütün ödenekler eylül ayından sonra serbest bırakıldığı için, yarıdan fazlası ihale edilemeden geri dönmek zorunda kaldı.

Netice olarak şunu söylüyorum: Bu tasarının bu maddesi, şikâyet olmadan dava açma hakkını engellediği için, bir insanın dava açma hakkına, özgürlüğüne mâni olduğu için, gerçekten Anayasaya aykırıdır. Bu nedenle, önergemizin kabul edilmesini diler; hepinize saygılar sunarım. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Peki, arayacağım efendim.

Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı Anayasaya aykırılık önergesini oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını elektronik cihazla arayacağım.

Oylama için 2 dakikalık süre veriyorum.

Bu süre içerisinde, sayın milletvekillerinin oylarının rengini elektronik cihaza girmek suretiyle belirtmelerini, cihaza giremedikleri takdirde teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen giremedikleri takdirde pusula göndermelerini rica ediyorum.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Sayın Başkanım, ret mi vereceğiz?..

BAŞKAN - İsterseniz kabul verin; Sayın Polat'ın bir önergesini kabul edin, ne olacak yani...

Oylama için süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

Öteki önergeyi işleme koyuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinde yer alan "en geç altmış gün" ibaresinin "en geç doksan gün" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                   Oğuz Aygün

                                                                            Ankara

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Sayın Başkan, önergemi geri çekiyorum.

BAŞKAN - Peki efendim.

Madde üzerinde başka önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 16 ncı madde kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 17. - 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin (c) bendi aşağıdaki şekilde  değiştirilmiştir.

"c) Yapım işlerinde arsa temin edilmeden, mülkiyet, kamulaştırma ve gerekli hallerde imar işlemleri tamamlanmadan ve uygulama projeleri yapılmadan ihaleye çıkılamaz. Uygulama projesi bulunan yapım işlerinde anahtar teslimi götürü bedel teklif alınmak suretiyle ihale yapılması zorunludur. Ancak, doğal afetler nedeniyle uygulama projesi yapılması için yeterli süre bulunmayan yapım işlerinde ön veya kesin proje ile işin yapımı sırasında belli aşamalarda arazi ve zemin etütleri gerektirmesi nedeniyle ihaleden önce uygulama projesi yapılamayan, bina işleri  hariç, yapım işlerinde ise kesin proje ile ihaleye çıkılabilir. Bu işlerin uygulama projesi yapılabilen kısımlar  için anahtar teslimi götürü bedel, uygulama projesi yapılamayan kısımlarda ise her bir kalem iş için birim fiyat teklif almak suretiyle ihale yapılabilir."

 BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe; buyurun efendim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Konuşmayacak Sayın Başkan.

BAŞKAN - Saadet Partisi Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

SP GRUBU ADINA CEVAT AYHAN (Sakarya) - Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 877 sıra sayılı, 10 değişik kanunda tadilat getiren tasarı üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi hürmetle selamlarım.

17 nci maddeyle, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin (c) bendi değiştirilmektedir. 62 nci madde "idarece uygulanması gereken diğer hükümler" diye bir maddedir. Bu maddenin içine, 5-6 madde bir araya getirilmiş ve konulmuştur. Hükümetin, burada, kanun tasarılarının müzakerelerini kısaltmak için uyguladığı yeni bir metottur; maalesef, kanun yapma tekniği bakımından da doğru değildir. Aslında, iktidar, İçtüzüğü değiştirerek, gruplar adına 10 dakika olan konuşma süresini 5 dakikaya düşürmüş ve 5 dakika olan şahıslar adına konuşmayı tamamen kaldırmış bulunmaktadır. Buna rağmen, bu sürenin üçte 1'e düşürülmesine rağmen, yine, bir madde içine 5-6 madde koyarak bu şekilde çorba halinde kanun tasarıları getirmektedir. Kanunun ilk düzenlenişinde de böyle, burada da böyledir. Maalesef, kanun yapma tekniği bakımından, Meclis olarak fevkalade kötü bir örnek ortaya koymaktayız.

Bu madde, yapım ihalelerinde arsa temin edilme, mülkiyet, kamulaştırma, imar durumları kesinleşmeden ihaleye çıkılamamasını düzenleyen bir maddedir ve uygulama projelerinin de yapım işlerinde anahtar teslimi şeklinde yapılmasını amir hüküm getirmektedir; ancak, afet halinde ve uygulama projesinin yapılmasının mümkün olmadığı durumlarda da kesin projeyle ihaleye çıkılmasını mümkün kılmaktadır.

Tabiî, anahtar teslimi ihale, bizde, şimdi, genel olarak gelmektedir. Daha önce, afet hallerinde yapılırdı bu, çok özel durumlarda yapılırdı. Şimdi, yeni bir düzene geçiyoruz, 2003 yılından itibaren. Burada, tabiî, ilgili kurumların, kamu kurumlarının projelerini çok iyi hazırlamaları gerekir. Mühendis arkadaşların bildiği gibi, mahal listeleri dediğimiz, yani, inşaatta, bilhassa yapım ihalelerinde ne konulacak, ne yapılacak, fayansın cinsine kadar, şekline kadar, her şeyi çok ince teferruatına kadar tespit etmiş olmazsanız, ihtilaflar çıkar, projeler şeye girer. Hele, Türkiye gibi, inşaat malzemelerinin çok süratli değiştiği, tekniklerin değiştiği, kalitenin değiştiği ülkelerde, bu, götürü bedelli anahtar teslimi işin bu mahzuru vardır. İdarenin, tabiî, çok iyi hazırlanarak, bunları aşacak seviyede, ihale yapan kamu kurumlarının, bunları dikkate alması lazım.

İkinci bir mühim husus da bu ihalelerde, eğer, yeterli ödenek ayırmazsanız, götürü bedelde, enflasyona karşı, fiyat artışlarına karşı inşaatları kontrol edemezsiniz. 1960'lı, 1970'li yıllarda, bilhassa 1970'li yıllarda, enflasyon döneminde yüzde 15-20 mertebesinde enflasyon vardı. Dönem sonunda, 1978, 1979'da yüzde 80'e, yüzde 90'a, yüzde 110'a çıktı enflasyon; ama, o dönemde -arkadaşlarımız hatırlarlar- ihalelerin hepsi kilitlendi. Hükümetler, yeni kararnameler, tasfiye kararnameleri çıkarmaya mecbur kaldı ve ondan sonra da, ihalelerde yıllık fiyat artışlarına imkân veren yeni düzenlemelere geçildi. Şimdi, biz, bundan, tekrar sabit fiyata dönüyoruz. Yani, sabit fiyatı, Türkiye, 1980'li yıllardan önce yaşadı; bunun çıkmaz olduğunu gördü, yeni bir düzene geçti; onu kaldırıyoruz, tekrar sabit fiyata geçiyoruz Avrupa Birliğinin ve birtakım kurumlarının getirdiği standartlara uyum için; ama, finansman yapımız, ödenek verme imkânlarımız, proje hazırlama disiplinimiz ve görgümüz bu seviyeye gelmezse, çok kısa zamanda bu sistemin çıkmaza girdiğini, yapılan ihalelerin durduğunu, müteahhitlerin işe devam etmediğini ve işi tasfiye için birtakım hukukî yollara başvurduğunu göreceğiz.

Tabiî, alelacele girilen bir yoldur bu. Türkiye, altyapı bakımından, finansman bakımından, kaynak bakımından buna hazır değildir diye endişelerimi ifade etmek için söz aldım.

Hepinizi hürmetle selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Teoman Özalp; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA TEOMAN ÖZALP (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 17 nci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 8 Eylül 1983 tarihinde kabul edilerek, 1 Ocak 1984 tarihinde yürürlüğe konulmuştu. 2886 sayılı Devlet İhale Kanununda değişiklik yapılması gerektiği tüm toplumca benimsenmiş, Avrupa Birliği normlarına uygun bir kanun hazırlanması gereği hâsıl olmuştur. Bunun üzerine, mevcut hükümet, bundan beş beşbuçuk ay kadar önce, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu Tasarısını Yüce Meclisten geçirerek, 4 Ocak 2002 tarihinde yayımlayarak kanunlaştırmıştır. 4734 sayılı Kamu İhale Yasası, 1 Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe girecektir. Yüce Meclisin çok kanun çıkarmasıyla övünen mevcut iktidar, daha yürürlüğe konulmayan bu gibi birçok yasalarda değişiklik yapmak zorunda kalmıştır. Evet, bu tasarı da Meclisten geçince, bir yasa daha çıkmış olacaktır. Merak ediyorum, acaba, mevcut hükümet, bir yasa daha çıkardık diye övünecek midir? Hükümet tasarılarının çok iyi irdelenerek Yüce Heyetin önüne getirilmesi gerekir. Burada da, hükümetin bu gibi dayatmalarına, gerekli duyarlılığı, yasama olarak hepimizin göstermesi gerekir.

Muhalefetin sesine kulak vermek lazımdır. "Ben yaptım, oldu" mantığıyla hareket ettiğimiz takdirde, daha yürürlüğe girmeyip uygulaması yapılmayan birçok yasayı değiştirmek zorunda kalırız. Bu ve benzeri yasa değişikliklerinin yapılma nedeni ise, yasaların yeterince incelenmemesi, aceleye getirilmesi ve muhalefetin dinlenilmemesidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasama olarak çok yasa çıkarmak mı başarıdır; yoksa, halkın ihtiyaçlarına, dertlerine ve ülkemizin temel sorunlarına çare olacak, iyi hazırlanmış, iktidar ve muhalefetin uzlaşmasıyla oluşan, az ve öz yasaları çıkarmak mı başarıdır? Bu hususu, Yüce Milletin ve Yüce Heyetin takdirlerine sunuyorum.

1998 yılında, adına vergi reformu dedikleri yasalar, Yüce Meclisten geçti. Üç dört ayda, üç dört tane daha vergi yasası, yine, Yüce Meclisin önüne geldi. Görüştüğümüz bu tasarıda da vergi mevzuatıyla ilgili hükümler var. Böyle bölük pörçük yasa çalışması yapılır mı?! Halkın kafasını karıştırmaya, mevcut iktidarın hakkı yoktur.

Görüştüğümüz bu yasa tasarısının 9 uncu maddesine kadar -ki, 9 uncu maddesi dahildir- vergi mevzuatıyla ilgilidir; 10 uncu madde dahil diğerleri 4734 sayılı Kamu İhale Kanunuyla ilgilidir. Avrupa Birliği normlarında bir ihale yasasının hazırlanması gerektiği, toplumun her kesimince ifade edilmesine rağmen, daha uygulanmayan bir yasanın değiştirilmesi, uygulamadan sonra bu yasanın tamamen yeniden ele alınacağının açık bir göstergesi değil midir?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mevcut tasarının 17 nci maddesi 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin (c) bendini değiştirmektedir; yani, (c) bendine üç kelime ilave etmektedir; şöyle ki: "Yapım işlerinde arsa temin edilmeden, mülkiyet, kamulaştırma ve gerekli hallerde imar işlemleri tamamlanmadan ve uygulama projeleri yapılmadan ihaleye çıkılamaz. Uygulama projesi bulunan yapım işlerinde anahtar teslimi götürü bedel teklif alınmak suretiyle ihale yapılması zorunludur..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlar mısınız efendim.

TEOMAN ÖZALP (Devamla) - "Ancak, doğal afetler nedeniyle uygulama projesi yapılması için yeterli süre bulunmayan yapım işlerinde ön veya kesin proje ile işin yapımı sırasında belli aşamalarda arazi ve zemin etütleri gerektirmesi nedeniyle ihaleden önce uygulama projesi yapılamayan, bina işleri hariç, yapım işlerinde ise kesin proje ile ihaleye çıkılabilir. Bu işlerin uygulama projesi yapılabilen kısımlar için anahtar teslimi götürü bedel, uygulama projesi yapılamayan kısımlarda ise her bir kalem  iş için birim fiyat teklifi almak suretiyle ihale yapılabilir" şeklini almıştır. Görüldüğü gibi (c) bendinin doğal afetlerle ilgili cümlesine "bina işleri hariç" ibaresi eklenerek, bir afet halinde süratle yapılması gereken işler kapsamından binalar çıkarılmıştır; ancak, 62 nci maddenin (c) bendinin doğal afetlerle ilgili cümlesi, doğal afetler anında ihtiyaçların süratle karşılanması amacıyla konmuştur. Bir doğal afet halinde, köprü, yol, kanalizasyon, gaz şebekesi, su şebekesi, elektrik şebekesi gibi altyapı hizmetlerine ne kadar büyük ihtiyaç duyuluyor ise, aynı şekilde bina işlerine de ihtiyaç duyulacaktır. Bir afet anında açıkta kalan vatandaşlarımızın süratle geçici ve daimî konutlara yerleştirilmeleri gerekecektir. Ayrıca, hastane ve kamu binaları gibi binalara da ihtiyaç duyulacağından, "bina işleri hariç" tabirinin konulması son derece hatalıdır. Bir afet halinde diğer altyapı hizmetleriyle beraber, ihtiyaç duyulan tüm bina işlerinin de süratle yapılabilmesinin sağlanması gerekir.

BAŞKAN - Sayın Özalp, lütfen, son cümlenizi söyler misiniz efendim...

TEOMAN ÖZALP (Devamla) - Tamamlıyorum efendim...

Anılan kanunun 62 nci maddesinin (c) bendinin herhangi bir değişikliğe gerek duyulmadan muhafaza edilmesi şarttır. Bu mevcut durumun dikkate alınacağı ümidiyle, Grubum ve şahsım adına, Yüce Heyete saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özalp.

Madde üzerinde gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili 4 tane önerge var.

Sayın Oğuz Aygün, önergesinde "yapım" ibaresinin "inşa" olarak değiştirilmesini demiş. Bu, maddede bir değişiklik meydana getirmiyor. Yine, "kamulaştırma" yerine "istimlak" ibaresinin kullanılmasını istemiş; bu da, maddede bir değişiklik meydana getirmediği için, 2 tane önerge vardır; bu önergeleri önce geliş sırasına göre okutup, sonra aykırılı derecesine göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 17 nci maddesinde yer alan "götürü bedel" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 17 nci maddesi Anayasaya aykırıdır.

Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

         Fethullah Erbaş Aslan Polat          Yakup Budak

                  Van                  Erzurum                      Adana

BAŞKAN - Bu son önerge Anayasaya aykırılık önergesiydi.

Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahiplerinden, Yakup Budak; buyurun.

YAKUP BUDAK (Adana) - Sayın Korkutata...

BAŞKAN - Efendim, arkadaşımızın önergede imzası yok. Sayın Korkutata, bana, sabahtan beri "ille ben bu önergeyi imzalayacağım..."

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Nereden çıkarıyorsun, ben katılıyorum bu önergeye; çünkü, bu arkadaşımın önergesi.

BAŞKAN - Efendim, katılamazsınız...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Seni ne ilgilendirir!..

BAŞKAN - Burada binlerce uygulamamız var, rica ediyorum...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Hayır, uygulama şimdiye kadar bu Mecliste böyledir.

BAŞKAN - Efendim imzanız yok.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Yanlış yapıyorsun...

BAŞKAN - Nasıl yanlış yapıyorum?!

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - İnat yapıyorsun sen!..

BAŞKAN - Lütfen, yerinize oturur musunuz.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Lütfen... Yerime oturmuyorum; ne olacak yerime oturmazsam?

BAŞKAN - Canım olur mu şimdi, yani, fiilî durum mu yaratıyorsunuz?

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Sen kimsin ki, benim hakkımı gasp ediyorsun?!

BAŞKAN - Ne demek ben kimim?! Ben, bu Meclisin Başkanvekiliyim. Sayın Korkutata, siz bugünkü milletvekili değilsiniz...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Olmaz böyle bir şey!..

BAŞKAN - Bir dakika... Doğru dürüst konuş da... Biraz, Divana nasıl hitap edileceğini...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Ben nasıl hareket edeceğimi senden daha iyi biliyorum.

BAŞKAN - Oturur musunuz!.. Yahu, binlerce uygulamamız var bugüne kadar.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Ben, arkadaşımın yerine imza atmak istedim; sen bunu reddediyorsun.

BAŞKAN - Şimdi, değerli milletvekilleri, burada, biz, Divanda 4 kişinin verdiği...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Ama, ayıp bir şey!.. Geliyorum senden rica ediyorum...

BAŞKAN - Efendim, ricayı kabul etmememin sebebi var.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Benim arkadaşımın kefili sen değilsin.

BAŞKAN - O zaman herkes gelsin buradaki önergeleri imzalasın.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Herkes her zaman imzalayabilir. Bugün burada 20 tane imzalanmıştır.

BAŞKAN - Lütfen, oturur musun yerine! Oturur musunuz yerinize!

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) -  Oturmuyorum; ne yapacaksın?

BAŞKAN - Yani, tehdit mi ediyorsun beni?

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Sen, tehdit edilecek kadar adam değilsin!

BAŞKAN - Nasıl? Ne dedi o?..

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Zıkkım... (Gülüşmeler)

BAŞKAN - Şimdi bu kadar... Kaç senedir burada milletvekilisiniz, daha buradaki kuralları öğrenmeyecek kadar bu Mecliste bilginiz yok.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Ben doğru hareket ediyorum; sen hissi ve yanlış hareket ediyorsun. Doğru olanı yapıyorum ben.

BAŞKAN - Doğru olanı yapmıyorsun ki... Biz binlerce defa burada uygulama yaptık. Buradaki önergeye dışarıdaki milletvekili katılamaz.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Yüz defa imzalamışım... Bu Mecliste yüz defa orada önergeye arkadaşlar katılmış ve imzalamış.

BAŞKAN - Efendim grup başkanvekilleriniz var; bilmiyorsanız sorun onları.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Benim irademi sen ipotek altına alamazsın, gelir imzalarım. Katılırım benim arkadaşımın önergesine.

BAŞKAN - Ne demek?.. Senin önergede imzan yok Sayın Korkutata.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Gayet doğaldır...

BAŞKAN - Bunu onlarca defa burada uyguladık.

MUSTAFA GEÇER (Hatay) - İmzalamak istiyor Sayın Başkan.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Ben katılabilirim, her arkadaşın önergesine katılabilirim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Budak.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Aksini sen gösteremezsin bana.

BAŞKAN - Ama, bir başkana hitap etmek kadar bir... Yani, bir kültürünüz yok, bir terbiyeniz yok, rica ediyorum canım...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Biz nezaketen 3 defa senin yanına kadar geldik, sana anlattık nezaketen.

BAŞKAN - Lütfen oturur musunuz. Tamam...

Buyurun.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Nezaketten anlamıyorsun ki, 3 defa geldim ben.

BAŞKAN - Yahu, şimdi fiilî durum... Burada insanlar... Neyse...

Buyurun Sayın Budak.

YAKUP BUDAK (Adana) - Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Elbette, bazen böylesine yasalar geldiği zaman, bazen uygulamalardaki yanlışlıklar insanların sinirlerini yukarıya çekiyor.

Malumlarınız olduğu üzere bu 17 nci madde, 4734 sayılı İhale Kanununun 62 nci maddesinin (c) bendinde değişiklik meydana getirmektedir.

Şimdi, 4734 sayılı Kanun ne zaman çıkmış; 4.1.2002 tarihinde çıkmış; yani, beş ay önce çıkmış. Beş ay önce çıkmış olan kanunu değiştiriyoruz ve bu kanunun uygulama tarihi, başlama tarihi de 1.1.2003. Yani, kanun çıkmış, üzerinden beş ay geçmiş, uygulama tarihine daha yedi ay var, uygulama tarihi gelmeden önce, biz, kanunun 10'a yakın maddesini değiştiriyoruz. Herhalde, böylesine çıkardığı kanunlar... Daha uygulamaya girmeden, uygulama alanı bulmadan maddeleri değiştirilen bir kanunun, herhalde, bu zamana kadar Meclise getirilmemiş olduğunu zannediyorum. Bir kanunu çıkaracaksınız, üç ay sonra, dört ay sonda 10 tane maddesini değiştireceksiniz, yedi ay sonra uygulamaya girecek. Burada, bir tuhaflık var, burada bir acayiplik var.

Gerekçeye baktığımız zaman da, Avrupa Birliğinin düzenlemeleri, uluslararası ihalelerdeki gelişmeler ve yasalardaki değişmeler öne sürülüyor. Ben, hükümete sormak istiyorum: Acaba, Avrupa Birliğinin ihale yasasında, uluslararası düzenlemelerde şu dört aylık süre içerisinde, somut olarak değiştirmiş olduğumuz kanunlarda herhangi bir değişiklik meydana gelmiş midir; gelmemiştir; ama, o zaman hükümete bu hatırlatılmıştır, bu hatırlatılmasına rağmen "efendim, biz, şimdi bu kanunu çıkaralım, bu yasayı çıkaralım, vakti geldiğinde tekrar düzeltiriz" mantığıyla hareket edilmiştir, âdeta Meclis ve kanun yapma, bir yap boz tahtası haline dönüştürülmüştür. Böylesine bir yasama mantığı, böylesine bir hukuk mantığını kabul etmek mümkün değildir. Böylesine bir yasalaştırma usulünü de kabul etmek mümkün değildir. Kanunu çıkarıyorsunuz, daha uygulamaya girmeden, 10 maddesini, niçin, kim için, nasıl değiştiriyorsunuz?! Getirmiş olduğunuz gerekçeler de, maalesef, yanlış ve gerçeklerle bağdaşmıyor. Zaten, bu hükümetin yapmış olduğu her şey, deneme yanılma yoluyla oluyor. Dolayısıyla, âdeta, acemi berber, üzerinde tıraş yapar gibi, milleti bu şekilde tıraş etmeye çalışıyorsunuz. Bu mantığı kabul etmek mümkün değil. Getirmiş olduğunuz yasaları, hiç değilse, gerekçe olarak göstermiş olduğunuz, altına imza atmış olduğunuz Avrupa Birliğinin taahhütleri çerçevesinde getirin de, üç ay sonra, beş ay sonra, tekrar "Avrupa Birliğine uyum için getiriyoruz" deme yanlışlığına düşmeyin diyorum. Avrupa Birliğinin ihale yasalarında, üç ayın, dört ayın içerisinde herhangi bir değişiklik olmamıştır. Dolayısıyla, kanunlaştırma, yasalaştırma, âdeta bir yap-boz tahtası haline dönüştürülmüştür. Zaten, bu hükümetin bütün işlemleri de böyledir. Bu millete yazıktır. Düşünün ki, bir arkadaşımız, ihaleye girmek için dosya hazırladı ve bu dosya hazırlığını bütün teferruatıyla yaptı, milyarlarca lira para hazırladı, mevcut yasa böyleydi; çünkü, yasa da daha uygulanmaya başlanmamıştı, 2003'te başlanacaktı. Bütün bu hazırlıkları, belki, devletin de trilyonlarca liralık hazırlıklarını ve bu işin taahhüdü altına girecek insanların da milyarlarca liralık dosya hazırlığını, şimdi çıkaracağımız bu yasayla, ne yapıyoruz; daha uygulamaya konulmamış olan bir yasada değişiklik yapılmak suretiyle, bir kenara itiyoruz.

Bunun yanında, uygulama projelerinden bahsediyoruz. Özellikle büyük yatırımlarda, uygulama projelerinin netleşmesi, kesinleşmesi ve kısa sürede olması mümkün değildir. Hatta, uygulama projelerinin, burada anahtar teslimi yapımından söz ediliyor ki, öyle büyük projelerde, özellikle yol yapımında olsun, altyapı yapımında olsun, hiç hesaba katılmayan maliyeti artırıcı birtakım unsurlar meydana çıkacaktır. Maliyeti artırıcı bu unsurları dikkate almadan, bu tip bir mantıkla ihale yapıldığı zaman, o işin sekteye uğramasına, dolayısıyla kamunun zarara uğramasına sebebiyet verilecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, toparlar mısınız.

Buyurun efendim.

YAKUP BUDAK (Devamla) - Dolayısıyla, bu madde, bu şekliyle yanlıştır, metinden çıkarılması gerekir diyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Budak. (SP sıralarından alkışlar)

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 17 nci maddesinde yer alan "götürü bedel" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Önergemi geri çekiyorum efendim.

BAŞKAN - Peki; madde üzerinde başka önerge yoktur.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, defalarca burada uygulama yaptık; Başkanlık Divanına verilmiş önergede imzası olmayan bir milletvekilinin burada konuşması mümkün değil. Burada önerge sahibi arkadaşın muvafakatı olsa bile... Bunu arkadaşlarımıza izah ediyoruz, ille ben imzalayacağım... Olmaz arkadaşlar... Yani, burada...

LATİF ÖZTEK (Elazığ) - Olmadı zaten...

BAŞKAN - Efendim, önemli ama, vatandaş da anlasın nedir... Neyse; tamam...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - İçtüzükte tek bir madde göster...

BAŞKAN - 18 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 18. - 4734 sayılı  Kanunun geçici 4 üncü  maddesinin sonuna  aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (g) bendi gereğince yapılacak alımlarda uygulanacak esas ve usuller, Kurumun uygun görüşü üzerine ilgili idareler tarafından hazırlanarak, Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulur."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Nezir Aydın; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

SP GRUBU ADINA NEZİR AYDIN (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 877 sıra sayılı yasa tasarısı ve teklifinin 18 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli üyeler; tasarımızın, tasarı mı teklif mi olduğu tam belli değil, hem tasarı hem teklif. Adı hiç yok; bazı kanunlarda değişiklik yapan. Kaç kanunda değişiklik yapıyor, tam tespit edebilen varsa lütfen söylesin de herkes bilsin. Bu tasarının adının, olsa olsa, herhalde tamirat tasarısı olması gerekirdi.

Gerçi, 57 nci hükümetin klasiklerinden bir tanesidir bu; 57 nci hükümette, bu tip olaylar çok oluyor. Ne oluyor; bir tasarı hazırlanıyor, IMF'den para lazım olduğu zaman veya kredi dilimlerinden biri acilen lazım olduğu zaman "efendim, parayı ver" diyorlar; o da "şunları şunları çabuk yap gel, düşünelim" diyor. Biz de, alelacele, hemen, gereklerini yerine getirip parayı almaya çalışıyoruz. Diğer bir ifadeyle, IMF ve Dünya Bankasının emirlerini harfiyen yerine getirmeye çalışıyoruz.

Arkadaşlar, önümüzdeki tasarı, 24 Mayıs tarihinde Bakanlar Kurulundan imzadan çıkmış, 29 Mayıs tarihinde Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonundan, 3 Haziran tarihinde de Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmiş, dünden beri de bu tasarı, burada görüşülüyor ve birazdan görüşmeleri bitecek.

Değerli arkadaşlarım, burada enteresan bir şey var; merak ediyorum, acaba, bu tasarıyı imzalayan bakanlarımız, bunun içerisinde tam olarak ne olduğunu biliyorlar mıydı; kaç türlü değişiklik, kaç türlü yama yapıldığını, kaç tamirat yapıldığını biliyorlar mıydı; zannetmiyorum...

Buradaki arkadaşlarımız, maddeler konuşuldukça, görüşüldükçe, oylamaya sunuldukça, kabul eden değerli milletvekillerimiz, acaba, ne olduğunu tam olarak biliyorlar mı; onu da zannetmiyorum; ama, iktidar milletvekili olma psikolojisidir, madem bizim hükümetimizden geldi, öyleyse kabul etmek mecburiyetindeyim deyip eller kalkıyor.

Tabiî, bu işin özünde birçok şey var; bir tanesi -görüştüğümüz 17 nci maddede ve bu 18 inci maddede devam ediyor- ihalelerle ilgili. Şimdi, daha bu İhale Yasası yürürlüğe girmedi. Yürürlüğe girmedi; ama, demek ki, hükümet, bu yasayı beş ay önce çıkarırken bir yerde yanlışlık yapmış, tasarının bir yerinde, emri tam olarak yerine getirmemiş; nokta veya virgül hatası olmuş, hemen talimat gelmiş: "Hemen, bunu düzelt." Neyi düzeltecek; "eşiklerdeki oranlar düşsün" diyor ve hemen düşürülüveriyor. Değerler beğenilmedi, onlar düşürülüyor. Peki, bunlar yapılırken, dünya ortalaması nedir, çevremizdeki ülkelerde neler yapılıyor, bu nasıl uygulanıyor, bunlar hiç araştırıldı mı; ama, yabancılar gelsin... Tabiî, çok iyi bir şey, yabancılar gelsin, bu ülkede yatırım yapsın, bu ülkede istihdam olsun; bunu kabul etmeyecek veya bunu inkâr edecek hiç kimse yok; ama, bir gerçek daha var değerli milletvekilleri: Bu ülkeden, çeşitli zorluk ve zorlamalarla, özellikle Balkan ülkelerine yatırım için kaç tane müteşebbis kaçırılmıştır? Bunların, oralarda yaptığı yatırımların adedi nedir; istihdam ettikleri sayı nedir? Hükümet acaba bunları biliyor mu? Bunların tam olarak bir istatistiği var mı? O yatırımlar bizim ülkemizde yapılsaydı, o binlerce istihdam... İşsizlikten kıvranan benim insanıma o imkânlar sunulsaydı acaba ne olurdu? Olmaz... Niye olmaz; çünkü, o müteşebbislerin arkasında IMF yok, o müteşebbislerin arkasında Dünya Bankası yok; o müteşebbisler rantiyeci değil ve ne yazık ki, arkalarında rantiyeci de yok. Onun için bu olmaz.

Nerede mahallî idareler yasa tasarısı?.. Bütün belediyeler bekliyor. Her zaman, her zeminde "çıkaracağız... Çıkaracağız" diye söz veriliyor; hani nerede; ama, IMF isteyince bütün komisyonlardan on günde geçiveriyor ve kanunlaşabiliyor; fakat, Türk Milletinin, halkımızın istekleri, arzuları ne yazık ki, beklemek zorunda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aydın, lütfen, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız.

NEZİR AYDIN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Şeker fabrikaları mı, kapat gitsin; fındık mı, sök gitsin; pancar mı, ekmeyiver; tütün, mısır mı, buğday mı, az ek canım, ekmeyiver, boş ver. Peki, bu işin sonu nereye gidecek, sonu ne olacak bu işin?

Sayın milletvekilleri, değerli hükümet temsilcileri; IMF ve Dünya Bankası, ilave olarak Türkiye'deki bazı kesimler, rantiyeciler, belki bugün, yanlışlarınızı iyi göstermeye muktedirler, belki sizi biraz daha iktidarda tutmaya muktedirler; ama, ilânihaye sizi burada tutmaya, hükümetinizi devam ettirmeye kesinlikle muktedir değildirler. Onun için, IMF emirleri yerine, lütfen, biraz da işçimizi, memurumuzu, çiftçimizi, esnafımızı, depremzedemizi, tüm halkımızı memnun edecek yasaları, kanunları getiriniz, onları da çıkaralım diyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aydın.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Muş Milletvekili Sayın Mümtaz Yavuz; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Yavuz, süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA MÜMTAZ YAVUZ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 18 inci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlamadan önce Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

 "Madde 18.- 4734 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir..."  Şimdi, kanun Resmî Gazetede yayımlanmış, elimizde; geçici 4 üncü maddesi mevcut, onun altına eklenecek; ama, deniliyor ki: "Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (g) bendi gereğince yapılacak alımlarda uygulanacak esas ve usuller, Kurumun uygun görüşü üzerine ilgili idareler tarafından hazırlanarak, Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulur." Şimdi, 3 üncü maddeye bakıyoruz, maalesef, 3 üncü maddede (g) bendi diye bir bent yoktur. Yasa belirsizliklerle dolu olduğu gibi, yasayı düzeltmek için getirilen kanun tasarısı da gördüğünüz gibi belirsizliklerle devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, daha önce söz almış olduğumda da üzerinde açıklama yapmıştım; bu ihale yasası belirsizliklerle dolu, ileride çok büyük şaibeler yaratacak, haksız yere insanlar zan altında kalacaktır. Bunun başında demiştim ki: İhalenin yöntemi, biçimi; yani, açık mı ihale edilecek, belli istekliler arasında mı ihale edilecek, bunun bir kriteri yok. Neymiş "uzmanlık veya yüksek teknoloji gerektiren..." Bunun nasıl izah edileceğini kimse de bilmiyor; çünkü, bundan evvel de bu aynı madde vardı. 44 üncü maddede deniliyordu ki; uzmanlık veya yüksek teknoloji gerektiren hallerde, 44 üncü maddeye göre davet usulü ihale edeceksin. Şimdi, bunu kim tespit edecek, o da belli değil. Eskiden, 44 üncü maddede bu belliydi; Yüksek Fen Kurulu kararıyla idi.

Bundan sonraki belirsizlik, yaklaşık maliyet -biraz önce hepinize arz ettim- bu maliyeti, en ücra köşedeki bir ihale kurulu nasıl tespit edecek; etse dahi, ne kadar gerçekçi olacak?

Bundan sonraki, yaklaşık maliyetin gizliliği; şimdi, birkaç kişi yaklaşık maliyeti bulacak, getirecek ihale kuruluna teslim edecek; bu ihale kurulu da, ita amirine mutlaka bunu bildirecektir. Maliyeti hesap eden kişilerin, ihale kurulunun ve diğer idareci kesimin bildiği bir yaklaşık maliyetin gizliliği olur mu? Sonra, gizliliğin esbabı mucibesi ne, niçin gizli oluyor; bunun sebebini izah edecek biri var mı? Biz, ihalelerde şeffaflığı istiyoruz ve haklı rekabeti istiyoruz, katılımcılığı istiyoruz. Şimdi, bu gizlilik ne demek, neye yarıyor?

Peki, şimdi, bir de getirmişiz bu tasarıya düşük teklif koymuşuz. Düşük teklif ne demek? Yani, bir adama, bir firmaya yeterlilik veriyorsun; diyorsun ki, sen bu ihaleye katılmakta yeterlisin. Bunlar, teklifini veriyor. Rastgele bulmuş olduğun veya nasıl bulduğun belli olmayan piyasa araştırması... Neymiş bu piyasa araştırması? Yani, Hakkâri'deki veya Edirne'deki bir ihale müessesesi, Ankara'daki bir malzemenin fiyatını nasıl belirleyecek? Biraz önce izah etmiştim; Yüksek Fen Kurulunun beş ay gibi bir sürede tespit etmiş olduğu birim fiyatları, herhangi bir ihale kurulu -ülkede olmayan ihale kurulu da yok; her kurumun kendine göre bir ihale kurulu var- nasıl belirleyecek? Rastgele belirlenmiş olan yaklaşık bir maliyette, teklifler verildiği vakit, onun altında kalıyorsa; buna, düşük teklif diyeceksin. Adamı yeterli bulmuşsun, firmayı yeterli bulmuşsun; davet etmişsin, gel teklif ver demişsin; peki, adamın teklifini ne diye reddedeceksin?

Bunun dışında, şimdi, diyelim ki, bu kadar çok belirsizliğin içerisinde, yasaya müracaat etmeden evvel, hukuka başvurmadan önce, müteşebbis, mutlaka ihale kuruluna müracaat edecektir; ihale kurulu da 60 gün içerisinde karara bağlayacaktır. Eğer, bu karar, ihaleyi durdurma yönündeyse, bu 60 gün içerisinde karara bağlanacaktır.

Şimdi, ülkede bu kadar belirsizliklerle yapılan ihaleler, mümkün mü oldu bittiyle geçip gitsin; mutlaka, hemen hemen her ihalede şikâyet olacaktır. Peki, ülkede yapılacak bu kadar çok ihaleleri, bu kadar çok şikâyetleri, bu ihale kurulu nasıl sonuçlandıracak? Bana göre, yasa gereği en son 60 ıncı gün... 60 gün böyle geçecek. Eğer, karar, ihaleyi durdurma yönündeyse, 60 gün de öyle geçecek, etti 120 gün. Peki, o zaman ne olacak; mayıs ayında ihale edilmiş olan bir iş, 120 gün sonra, yani ekim ayında sözleşmeye bağlanacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yavuz, lütfen, toparlar mısınız.

MÜMTAZ YAVUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ekim ayında sözleşmeye bağlanan bir iş -hele, düşünün ki, o yıl gerekliyse- kış mevsiminde nasıl yapılacak, ikmal edilecek, hizmete sokulacak?

Bu kadar belirsiz olan bir ihale yasası, biraz önce de belirtmiş olduğum gibi, kanaatimce, ülkeye hizmet etmeyecektir; çok kişiyi, çok kurumu şaibe altında bırakacaktır.

İnşallah, iktidara geldiğimizde, bu yasayı, ülkenin ihtiyaçlarına göre, en rasyonel şekilde, rekabeti sağlayıcı, şeffaf ve katılımcılığı artırıcı biçimde sil baştan hazırlayıp, Yüce Meclisimize sunacağız.

Hepinize saygılar sunarım.(DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yavuz.

Madde üzerinde gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili 3 önerge var. Bu önergelerin birinde "idareler" ibaresinin "kurumlar" şeklinde değiştirilmesi isteniyor; bu, maddeye bir içerik ve yeni bir anlam kazandırmadığı için, bu önergeyi işleme koymuyorum.

Diğer 2 önergeyi geliş sırasına göre okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 18 inci maddesine, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun geçici 4 üncü maddesinin son fıkrasındaki "Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (g) bendi gereğince" ibaresinden sonra gelmek üzere "yapılacak alımlarda uygulanacak esas ve usuller kurum tarafından" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 18 inci maddesinde yer alan "uygulanacak" ibaresinin "uyulacak" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Efendim, son okuttuğum önergeyi işleme koyuyorum.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz...

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon katılmıyor...

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Sayın Başkan, önergemi geri çekiyorum.

BAŞKAN - Geri çekiyorsunuz.

Diğeri?..

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Diğerinin gerekçesi okunsun.

BAŞKAN - Önce, önergeyi tekrar okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 18 inci maddesine, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun geçici 4 üncü maddesinin son fıkrasındaki "Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (g) bendi gereğince" ibaresinden sonra gelmek üzere "yapılacak alımlarda uygulanacak esas ve usuller kurum tarafından" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, bir yanlış anlaşılma oldu; (e) bendi gereğince...

KÂTİP ÜYE CAHİT SAVAŞ YAZICI (İstanbul) - Burada (g) yazıyor...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - (e) bendi olacak...

BAŞKAN - (e) bendi yok burada. Var mı?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - (e) bendi...

BAŞKAN - (e) bendi maddede yok.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Kanunda var efendim.

BAŞKAN - Efendim, bu fıkrada (e) bendi yok.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Kanunun aslında var efendim.

BAŞKAN - Hayır, bu kanunun 3 üncü maddesinin (g) bendi...  Şimdi, burada, bunun üzerinde değişiklik yapılabilmesi için, 4 üncü maddeden sonra aşağıdaki...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Sayın Başkan, 4734 sayılı Kanunun...

BAŞKAN - Efendim, anlıyorum, anlıyorum da; yalnız, Hükümet de bu konuda ciddî bir şey söylemiyor, Komisyon da söylemiyor.

Bakın, geçici 4'te (a), (b) ve (c) bentleri var...

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Sayın Başkan, (e) bendinde değişiklik yapılıyor, (g) bendi duruyor yine.

BAŞKAN - Hakikaten, bir anlaşmazlık var; birbirini tutmuyor...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Ara ver Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ben de ara vereceğim efendim.

Konunun anlaşılabilmesi için, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.43

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.55

BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER: Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Sayın milletvekilleri, müzakere etmekte olduğumuz 877 sıra sayılı yasa tasarısının 18 inci maddesi üzerinde verilen bir önergedeki ifadede bir kargaşa olması nedeniyle, önergenin maddeye uygun bir şekilde düzenlenmesi için birleşime ara vermiştik.

Önerge sahibi Oğuz Aygün, o kargaşayı giderecek şekilde yeniden bir önerge düzenledi. Önergeyi Hükümet ve Komisyon da benimsemişti ve birleşime ara vermiştim.

Önerge, tekniğine uygun hale geldi.

Yeni gelen önerge ilk önergeye ters olmasın diye yeniden okutacağım ve işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 18 nci maddesinin çerçevesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

"Madde 18- 4734 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin son fıkrasındaki 'bu Kanunun 3 üncü maddesinin (e) bendi gereğince' ibaresinden sonra gelmek üzere 'yapılacak alımlarda uygulanacak esas ve usuller kurum tarafından,' ibaresi eklenmiş ve aynı maddenin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir. "

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Çoğunluğunuz olmadığı için katılmıyorsunuz; "takdir" kelimesi yok da; yani, usul olsun.

Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeye, Komisyon çoğunluğu olmadığı için katılamıyor, Hükümet ise katılıyor.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Tasarının 11 inci maddesinde Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan değişiklik çerçevesinde söz konusu düzenlemenin yapılması gerekli görülmüştür.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...  Önerge kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi, kabul edilen bu önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 18 nci madde, kabul edilen bu önerge doğrultusunda kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 19. - 4734 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 6. - Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde;

a) Kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personelden, 53 üncü maddenin (h) fıkrasında sayılan yüksek öğretim kurumlarını bitirerek mesleğe özel yarışma sınavı ile girilen ve belirli süreli meslek içi eğitimden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda atanmış olanlar ile hâkimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar,

b) Kurumun görev alanı ile ilgili dallardan olmak kaydıyla en az lisans üstü eğitimini tamamlamış üniversite öğretim elemanları,

c) Mühendislik veya mimarlık fakültelerinde lisans eğitimi yapmış olanlardan en az beş yıl, lisans eğitimini müteakip yine bu dallardan herhangi birinde lisans üstü eğitim yapmış olanlardan ise en az üç yıl süre ile kamu kurum ve kuruluşlarında kendi görev alanıyla ilgili konularda çalışmış olanlar, kırk yaşından gün almamış olmaları, (a) ve (c) bentlerinde sayılanların kamu ihale mevzuatı ile ilgili yargılama, inceleme, denetleme, uygulama veya danışma konularında çalışmış olmaları koşuluyla kurumlarının muvafakati alınmak suretiyle, Kurulca Kamu İhale Uzmanı olarak atanabilirler.

31.12.2003 tarihine kadar Kurumun kamu ihale uzman ve uzman yardımcısı dışındaki kadrolarına, genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları, özel kanunlarla kurulmuş ve kendilerine kamu görevi verilmiş tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar ile bağımsız bütçeli kuruluşlarda çalışan personel kendilerinin isteği ve kurumlarının muvafakati ile atanabilirler."

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe.

OSMAN PEPE (Kocaeli) - Konuşmuyorum efendim.

BAŞKAN - Konuşmuyorsunuz...

Saadet Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Demircan.

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Sayın Yakup Budak konuşacaklar.

BAŞKAN - Peki.

Saadet Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

Sayın Budak, süreniz 5 dakikadır.

SP GRUBU ADINA YAKUP BUDAK (Adana) - Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken hepinize saygılar sunuyorum.

19 uncu maddeyle, kamu ihale uzmanı olacakların kamu kurumlarından atanmalarıyla ilgili bir teknik düzenleme yapılmaktadır. Bu teknik düzenlemeye göre, şu anda kamu kurumlarında memur olarak çalışan insanlardan, bu kamu ihale uzmanlığıyla ilgili okulları bitirmiş olmak şartıyla -mimarlık, mühendislik fakülteleri ve buna benzer okullardan mezun olanlar- eğer lisansı bitirmişlerse en az beş yıllık, lisansüstü bir eğitim yapmışlarsa en az üç yıllık bir kamu görevinin bulunması durumunda kamu ihale uzmanı olarak atanmaları öngörülmektedir. Tabiî, burada, bu atanmalar içerisinde, hâkimlerin, savcıların da -şayet, bu okullardan ve mesleklerden sayılıyorlarsa- kamu ihale uzmanı olarak atanmaları gerekecek; bunun teknik düzenlemesi yapılmaktadır.

Bu maddeyle ilgili, elbette, burada yazılanlar doğrudur, yapılması lazım gelen işlerdir; ama, burada, maddelerde, kanunlarda yazılanlar ne kadar doğru olursa olsun, millî eğitimimizin temel amaçlarından olan dürüst insan, eğitilmiş insan, kaliteli insan, ahlaklı insan yetiştirmedikçe, isterse hepsi üniversite hocası olsun, bir anlam ifade etmiyor. Niye; çünkü, bir bakanlığımızın bütün bürokratları bu işlerle ilgili olarak mahkemelik olmuş durumda. Şimdi sizin buraya yazacağınız ne anlam ifade eder?! Onun için, önce, bu maddeleri anlamlandıracak kafa yapısında, gönül yapısında, ülkesine ve milletine bağlı, devletine bağlı, ülkesinin çıkarlarını şahsî çıkarlarının üzerinde tutan bir mantık yapısında ve dokusunda insan yetiştirmedikçe, bu kamu kurumlarında hangi kurulları oluşturursak oluşturalım, ondan sonra onları denetlemek için de ayrı bir kurul oluşturmak gerekir ki, bunun arkasını almak ve kamu yönetim mantığı içerisinde bunun çözümünü bulmak zordur. Onun için, millî eğitimin temel hedefleri doğrultusunda, kanunda yazılı olanları değil, aynı şekilde, bu ölçüler içerisinde yetiştirilecek insanı da eğitmek durumundayız.

Bu noktaya baktığımızda, Millî Eğitim Bakanlığımız, maalesef, iflas etmiş durumdadır. Niye iflas etmiştir; çünkü, Millî Eğitim Bakanlığımızın bünyesinde, inançlı insan yetiştirme, ahlaklı insan yetiştirme, ülkesini ve milletini sevecek, kamuda görev yaparken, ahlakî ölçülere, etik ölçülere dikkat edecek insan yetiştirme noktasında sıkıntımız vardır. Şimdi "yok" diyebiliriz; ama, kamudaki bu yolsuzluklar, usulsüzlükler, özellikle kamu ihalelerinin yapıldığı bakanlıklardaki bütün bürokratların -içerisinde istisnalar olabilir- yolsuzluğa, hukuksuzluğa ve hortumlamaya bulaşmış olmaları, millî eğitimin genel hedefleri doğrultusunda insan yetiştiremediğimizin en açık göstergesidir. Bugün mahkemelerdeki dosyaları incelediğimiz zaman, en küçük kazamızda bile, bu tip olayların, mahkemelerin dosyalarını doldurduğunu görüyoruz. O açıdan, elbette, muhakkak surette, bu kurumlara atanacak olan insanların eğitimlerini tamamlamış olmaları; ama, milletimizin değerleriyle de barışık olmaları gerekir ve bu eğitimi verecek bir millî eğitim politikasını, bir eğitim ve kültür politikasını gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz.

57 nci hükümet bu noktada da sınıfta kalmıştır ve maalesef, gençlerimizin geleceğe hazırlanması, kamu görevini yapabilecek nitelikteki insanların gerekli donanım içerisinde yetiştirilmeleri noktasında da, eğitim sistemimiz iflas etmiştir. Bunun için, yasalara bu maddeleri yazmak yeterli değildir; aynı zamanda, bu kurumlarda görev alacak insanların, milletin değerleriyle, yolsuzluğa ve usulsüzlüğe bulaşmayacak inançlar doğrultusunda yetiştirilmesi gerekir. Onun için, milletimizin, Anadoludaki insanımızın güzel bir sözü var "kork, Allah'tan korkmayandan" derler. Dolayısıyla, sadece kanundan korkan değil, milletini seven ve ahlakî değerlerle, manevî değerlerle mücehhez olan insanlar yetiştirmedikçe, yasalarla, yolsuzluğun ve usulsüzlüğün önünü almamız mümkün değildir. Bu kadar kanun çıkarılmasına rağmen de, yine, önü alınamamaktadır; çünkü, Allahtan korkan insanlar yerine, parayı her şey zanneden insanlar yetiştirme hedefi güdülmektedir ve üzerinde yaşadığımız dünyada hâkim olan medeniyet anlayışı da, yaşamak ve kazanmak için her şey mubahtır anlayışı üzerine ekonomik sistem ve sosyal hayat inşa edildiği için de, maalesef, dünyanın neresinde olursa olsun, bu tip yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin sonu alınamamakta, bundan da toplum çok büyük zarar görmektedir, kamu da büyük zarar görmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Budak, bir dakikada toparlar mısınız efendim.

YAKUP BUDAK (Devamla) - Bunun önlenebilmesi için eğitim sistemimizin tekrar gözden geçirilmesi, sadece kanunların yeterli olmadığı, anayasalarda ne yazarsa yazsın, esas gönüllerdeki anayasanın ne yazdığının önemli olduğunu ifade ediyor; saygılarımı sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Budak.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Ağrı Milletvekili Sayın Musa Konyar; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA MUSA KONYAR (Ağrı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 877 sıra sayılı yasa tasarısının 19 uncu maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına, söz almış bulunuyorum; konuşmama başlarken hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün farklı iki konuyu düzenleyen ve tek yasa halinde gelen, tamamıyla yasa tekniğine aykırı bir yasa tasarısını görüşmekteyiz; çünkü, birisi tamamıyla Maliye Bakanlığını ilgilendiren vergi düzenlemeleriyle ilgili; diğeri ise, Bayındırlık Bakanlığını ilgilendiren Kamu İhale Yasasıyla ilgilidir. Bu iki konu farklı; ama, nedense, yasa tekniğine uymayarak, bu iki konuyu bir arada görüşmekteyiz.

Belki, ben Maliye Bakanlığı ile ilgili kısmını benimsiyorum; yani, bu konuda, olumlu oy vermek istiyorum; ama, Kamu İhale Yasasıyla ilgili kısmını benimsemiyorum. Peki, ikisine bir arada nasıl oy vereceğim; herhalde, bu konuda çekimser kalacağım.

Değerli arkadaşlar, benim kişisel görüşüm -belki Partimin değil, Grubumun değil, ama- gerçekten Maliye Bakanını kutluyorum; bir yanlış düzeltildi. Gerçekten, 1998 yılında çıkarılan nereden buldun yasası, Türkiye'de bu ekonomik krizin bir numaralı nedeni olmuştur. Hükümet, bu konuda, gerçekten olumlu bir adım atmış ve bu yanlıştan dönülmüştür.

Bu yanlışı, ben, bir de özür olarak kabul edebiliyorum. Gerçekten, o dönem, bankalardan çok büyük miktarlarda para kaçtı. Bu paraların bir kısmı yurt dışına; ama, bir kısmı da yurt içinde yastık altına gitti. Yani, bunu, karapara olarak da benimsememek lazım; çünkü, o dönemde, adam memurdur, işçidir, emekli olmuştur ve yıllardır biriktirmiş olduğu kıdem tazminatıyla ev alamamıştır, araba alamamıştır; dolayısıyla, belli bir faizle -aylık veya yıllık- geçimini sağlamak üzere bu paraları bankalara yatırmıştır. Böylece, hem bu konuda bankalar malî sistemi kısır bir döngüye girmemiş, çalışmış hem de ülke ekonomisine büyük faydalar sağlanmıştır; ama, maalesef, bu yasanın bu şekilde çıkması, Türkiye'yi, hakikaten büyük sıkıntılara sokmuştur. Dolayısıyla, böyle bir yanlıştan döndüğü için, Maliye Bakanını, gerçekten, burada kutluyorum. Bu konuda, gerçekten Zekeriya Temizel'e de burada hesabı sormak lazım; çünkü, bu ülkeyi enkaz haline getiren bu yasaya kimler sebep olduysa, onlara da hesap sormak lazım.

Değerli arkadaşlar, Bayındırlık Bakanlığınca, Kamu İhale Yasası, biliyorsunuz, beş ay önce bu Meclis Genel Kurulundan geçti, yasalaştı; fakat, daha uygulamaya girmeden, yeniden, tekrar düzenlenmek üzere karşımıza getirildi. Yani, uygulanmadan, acaba bu hatalar ne idi diye tartışılmadan tekrar gündeme geldi. Zannediyorsam, 2003 yılında bu yasa yürürlüğe girdiği zaman, yine aynı hatalarla karşı karşıya kalacağız.

Değerli arkadaşlar, bu yasa tasarısına baktığımız zaman, Bayındırlık Bakanlığıyla ilgili maddede, sadece... Biliyorsunuz, bundan önceki Kamu İhale Yasasında, yapılan işlerin keşif artışları yüzde 30 civarında idi. Eğer bir iş bitmezse, yüzde 30 artışla bunu yaptırmak mümkündü; ama, şu anda, mevcut hükümet, bunu, yüzde 50 olarak getirdi. Neyse ki, Plan ve Bütçe Komisyonun bunun farkına vardı ve bunu, yüzde 20'ye indirdi. Gerçekten, bu, makul bir miktardır.

Değerli arkadaşlar, 57 nci hükümet, gerçekten "çok yasa çıkarıyorum" diye övünüyor. Çok yasa çıkarıyor; ama, çok yanlış yasayı da bu hükümet çıkarıyor, çok özürlü yasaları, gerçekten bu hükümet çıkarıyor. Bu yasalar enine boyuna tartışılmadan, tamamıyla Genel Kurulun gündemine geliyor ve Genel Kuruldan bir günde, hatta, iktidar milletvekilleri dahi bu konular üzerinde görüş beyan etmeden, fason imalathane şeklinde buradan hemen geçiyor.

Şimdi, benim tahminim hükümet de bu yasaları direktman, düşünmeden, konuşmadan, hatta, mevzuatına bakmadan getiriyor. Zannederim, birileri kumaşı önceden biçiyorlar, ondan sonra diyorlar ki: "Buyurun gidin bunun dikişini de siz atın." Geliyor burada birinci dikiş tutmuyor, ikinci, üçüncü dikiş derken bu yasalar gerçekten ucubeye dönüştürülmüş oluyor.

Değerli arkadaşlar, Kamu İhale Yasasında yapılan değişikliğe baktığımız zaman, bu 19 uncu maddede özlük haklarıyla ilgili bir metin vardır. Maalesef, Sayın Başbakanımız da bu kurullardan çok şikâyetçi; ama, yine de bu imtiyazlı kurulları oluşturuyoruz. Bu imtiyazlı kurullarda görev yapan arkadaşlar, bir polis, bir savcı, bir hâkim, kamu hizmeti yapan diğer arkadaşlar, nasıl bir kamu görevi yapıyorsa, onların da bunlardan bir farkı yok; ama, bakıyorsunuz bu arkadaşlara 5 milyar, 6 milyar gibi çok fahiş maaşlar ve ücretler getirilmek isteniyor. Yani, burada sosyal barış zedeleniyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Konyar, lütfen, toparlar mısınız.

Buyurun efendim.

MUSA KONYAR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, gerçekten bu hükümetin halkın yararına çıkardığı hiçbir yasa yoktur. Gerçekten, millet yararına yasa getirmek lazımdır. Biraz önce Ardahan milletvekilimiz konuştuğunda Sayın Millî Eğitim Bakanımız da buradaydı; ardından, bizim Ağrı milletvekilimiz Ağrı Dağı üniversitesinin kurulmasını istedi; ama, biz üniversiteden de vazgeçtik. Çünkü, 1998 yılında alelacele getirilen 8 yıllık eğitimden dolayı, şu anda, Ağrı'da kırsal kesimdeki 14 000 öğrencimiz maalesef ilkokulu bitirememiş durumda. Ağrı'da şu anda 3 tane büyük YİBO, 12 tane irili ufaklı ilköğretim okulu yapılıyor. Sayın Bakandan ricamız bu okulların mutlaka ve mutlaka bir an önce bitirilmesidir; biz üniversiteden falan vazgeçtik, yeter ki, bu öğrencilerimiz cahil kalmasın. En azından, vebal altına girmeyelim, bu öğrencilerimiz yarın şoför olmak için müracaat ettikleri zaman ehliyet bile alamayacaklar.

Bu duygular içerisinde hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Konyar.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde gruplar adına başka söz istemi?.. Yok.

Maddeyle ilgili 3 tane önerge vardır; geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinde yer alan "bir yıl" ibaresinin "iki yıl" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinde yer alan "kırk yaş" ibaresinin "kırkbeş yaş" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Şimdi, en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinde yer alan "kırk yaş" ibaresinin "elli yaş" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahibi?.. Yok.

Gerekçeyi okuyalım:

Gerekçe: Yaş sınırının artırılması gerekli görülmüştür.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Öteki önergeyi okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinde yer alan "kırk yaş" ibaresinin "kırkbeş yaş" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Yaş sınırının artırılması gerekli görülmüştür.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinde yer alan "bir yıl" ibaresinin "iki yıl" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE  KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım Sayın Aygün?

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Lütfedersiniz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Süre uzatılması gerekli görülmüştür.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi gelen şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 19 uncu madde kabul edilmiştir.

20 nci maddeyi okutuyorum efendim:

MADDE 20. - 5.1.2002 tarihli ve 4735 sayılı  Kamu  İhale   Sözleşmeleri   Kanununun 7 nci maddesinin (s) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"s) Sözleşmede iş artışı ve eksilişine ilişkin şartlar ile değişiklik yapılma şartları."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Niyazi Yanmaz konuşacaktır.

Sayın Yanmaz?.. Yok.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kaya konuşacaktır.

Buyurun Sayın Kaya. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Kaya.

DYP GRUBU ADINA SAFFET KAYA (Ardahan) - Değerli Başkan, değerli arkadaşlarım; Doğru Yol Partisi Grubu adına 20 nci maddedeki değişiklikler üzerinde söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, görüşülmekte olan kanun değişikliğiyle ilgili olarak burada çok değerli arkadaşlarımızın serdetmiş olduğu ifadelerden sonra ben de arz edeceğim görüşlerimi Yüce Heyetinize iletmek istiyorum.

Üzülerek söylüyorum ki, Parlamentomuz, halkın genel temayüllerinden, genel isteklerinden yana değil. Halkımızın istediği yasaların çıkarılması yerine, IMF amir, hükümet memur noktasında ne emredilirse, hükümetin, kayıtsız şartsız, kanun teklifleri ve tasarılarını Meclise getirerek burada kabulü noktasında rey vermesi Yüce Parlamentomuzun saygınlığına da uygun olmamakla birlikte iktidarın da bu noktada, halkın gündemi başka hükümetin gündemi başka noktasındaki bakışını da çok açık olarak ortaya çıkarıyor.

IMF emrediyor, Sayın Kemal Derviş geliyor "Parlamentodan 15 kanun çıkarılacak" diyor, Parlamento bir noter, tasdik mekanizması gibi çalıştırılıyor. Yasaların çıkarılmasıyla birlikte, yedi ay sonra yasaların yürürlüğe girmesi noktasında, değerlendirme yapılması aşamasında Parlamento karar veriyor, iktidar milletvekillerimiz buna oy veriyor. Ben, buradan, değerli iktidar milletvekillerimize -ANAP, DSP, MHP milletvekillerimize- sormak istiyorum: Acaba, gerçekten, bu çıkardığınız yasaları, sizler -geleceğe matuf olan yasalar- içinize sindirebiliyor musunuz?! Gerçekten, bu gelen yasalar, halkın istemi doğrultusunda gelen yasalar mı da, bu konuda, bu yasalar ivedilik noktasında, alelacele Parlamentodan çıkarılıyor?!

Yine, hepimiz çok çok iyi biliyoruz ki, çıkarılan yasalar, eğer, halkın desteğine maruz değilse, halkın desteğini almamışsa ve buradan, genel kanaat oluşturmadan, halkın genel gerçekleri doğrultusunda geçmediği sürece, bunun afakî olmaktan başka hiçbir mantığının olmadığı çok açıktır.

Bugüne kadar sayısız yasa çıkarıldı Parlamentodan; bugüne kadar 400'e yakın yasa çıkarıldı. Hükümet, bir anlamda, çıkardığı bu yasalarla övünüyor "400 tane yasa çıkardık" diyor. Doğrudur; Anayasa değişiklikleriyle ilgili, muhalefet olarak da bu noktada "evet" dedik. Çıkarılan doğru yasalar da var; ama, 400 tane yasa çıkarmakla övünmek, bana göre, çok da doğru değil; çünkü, 400 yasanın içerisinde -bugünkü görüştüğümüz bu ihale yasa tasarısı da buna dahil- ne çiftçimiz var ne memurumuz var ne emeklimiz var ne reel sektörümüz var ne ihracatçımızı teşvik edecek bir yasa var...

Bir Vergi Yasası çıkardık ve Sayın Başbakanımız -acil şifalar dilemekle birlikte- içine sindiremediğini söyledi. İçine sindiremediği yasaları buradan çıkardık. Bir Vergi Yasası, Türkiye'yi yamalı bohça haline getirdi. Bir Af Yasası çıkardık; Af Yasası, toplumun vicdanını kanata kanata... Yine, bu yasayı çıkarırken de, buradan haykırdık "yanlış bir yasa çıkarıyorsunuz; doğru değil bu yasa" dedik. Yine, Sayın Başbakan ve hükümet üyeleri "evet, içimize sinmiyor; ama, böyle olacak" dedi. Yani, böyle bir anlayış olabilir mi?! Bir hükümet düşünün ki, yasayı Yüce Parlamentoya getirecek ve getirdikten sonra da çıkardığı yasalarla ilgili "benim bu yasalar içime sinmiyor; ama, kabul ettik" diyecek. Böyle bir Parlamentoda, yasa teklifi görüşülebilir mi?! Bir hükümetin başı ve onun Kabine üyeleri, gerçekten bu yasaya rıza göstermiyorsa, yasa içine sinmiyorsa -Başbakanımız dahil- ne hadle ne hakla bir yasa çıkarma zorunluluğumuz var; bunu anlamak mümkün değil. Evet, nasıl anlamak mümkün değil; halk adına anlamak mümkün değil; ama, IMF adına anlamak çok mümkün. Burada, hepimiz, Anayasaya bağlılık noktasında yemin etmiş insanlarız; ama, üzülerek söylüyorum ki, bugünkü Anasol-M Hükümeti IMF'ye bağlılık noktasında yemin etmeliydi. Yani, burada yemin ederken, bakanlarımızın, başbakanlarımızın bu şekilde bir yemin etmesi lazımdı. 15 tane yasa gelecek, çıkarın!.. Hadi çıkardık... Yok böyle bir şey! Bu Parlamentoyu IMF'nin emrinden kurtarmak zorundasınız; iktidar milletvekili arkadaşlarımız da bunu yapmak zorundalar; yapmazsanız, tarihî vebalin altından kalkamazsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

SAFFET KAYA (Devamla) - Burada, gerçekten, çıkardığınız yasalarla yanlış yoldasınız. Muhalefet bunu sizlere haykırıyor; yanlış yoldasınız, çıkardığınız yasalar doğru değil; yedi ay sonra uygulayacağınız bir yasayı şimdi çıkarmanızın bir mantığı, bir esprisi yoktur; ama, nedir, IMF emretmiş, Avrupa Birliğine giriş noktasında yasa çıkaralım, adı ne olursa olsun...

Değerli arkadaşlarım, acaba, hangi iktidar milletvekili arkadaşımız bu yasayı gerçekten doğru buluyor? Yani, esnafımızın kredi faizlerinin affını buraya getirdiniz de "evet" demedik mi; getirin diyoruz, tamam, bu yasa halkın istediği bir yasa. Getirin; Bağ-Kurlunun gerçekten icrasını ödeyemediği için affını getirin; biz, sizi, muhalefet olarak destekleyelim; bunu diyoruz. Getirin, zirai kredi borçlarının faizlerini affedelim diyoruz; bunu getirmiyorsunuz. Peki, halk adına ne yapıyorsunuz hükümet olarak; hiçbir şey... Yasa çıkarmakla filan övünebilecek hiçbir yanınız yoktur. Çıkardığınız yasalar arasında, mutlaka yararlı olan yasalar da vardır, hepsini toptan reddetmek asla doğru değil; ama, şu günkü konuşulan yasaların, Türkiye noktasında aciliyeti yoktur. Kaldı ki, bu yasalar, yedi ay sonra yürürlüğe girecek yasalardır; bunu hangi mantıkla çıkardığınızı, Anasol-M Hükümetine bir kez daha sormak istiyorum. Bu yanlıştan dönün ve gerçekten, yine "çıkardığımız yasalar içimize sinmiyor" diye, arkasından pişman olduğunuzu beyan etmeyin. Halkın, zaten, içine sinmiyor Anasol-M Hükümeti; ama, bu yasalarla da bir erdem gösterin, gerçekten halkın genel isteklerini içeren, genel sorunlarını çözen yasaları Parlamentoya getirin. Anamuhalefet Partisi olarak, Doğru Yol Partisi olarak, her koşulda sizi destekleriz. Umarım ki, bu yasamız, memleketimize, milletimize hayırlı olur.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaya.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde gruplar adına başka söz isteyen yok.

Madde üzerinde 1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının iş artışına imkân veren 20 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Efendim, Komisyon katılıyor mu?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Çoğunluğumuz olmadığı için, takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN - Efendim, Komisyon, çoğunluğu olmadığı için katılmıyor.

Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapım işlerinde uygulama projesi yapılması esası getirildiğinden, sözleşmelerde düzenlenecek hususlar arasında iş artışı ve eksilişine ilişkin şartlarla ilgili bir hüküm düzenlenmesine gerek görülmemektedir.

BAŞKAN - Hükümetin katıldığı, Komisyonun da, çoğunluğu olmadığı için katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir; 20 nci madde tasarı metninden çıkarılmıştır.

Şimdi, 21 inci maddeyi 20 nci madde olarak okutuyorum efendim:

MADDE 20. - 4735 sayılı  Kanunun 24 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İş artışı veya öngörülmeyen durumlar nedeniyle işin tasfiyesi

Madde 24. - Orijinal proje ve sözleşmelerinde öngörülemeyen durumlar nedeniyle işin sözleşme bedelinin üzerinde bir artış ile tamamlanabileceğinin tespit edilmesi halinde; uygulama projesi bulunan yapım işlerinde sözleşme bedelinin % 10'una kadar bedelle, ön veya kesin projesi bulunan yapım işleri ile hizmet alımlarında ise sözleşme bedelinin % 20'sine kadar bedelle tamamlanabileceğinin tespit edilmesi halinde, bu oranlar dahilinde artan yapım işleri ile hizmet alımlarının da, süre hariç olmak üzere, ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine göre bitirilmesi zorunludur. Bu oranlar üzerindeki artış ile tamamlanabileceği tespit edilen hizmet alımları ile yapım işleri, sözleşme konusu bedel kadar iş yapıldıktan sonra tasfiye edilerek yüklenicinin hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir ve kesin teminatı ile varsa ek kesin teminatı geri verilir."

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Muş Milletvekili Sayın Sabahattin Yıldız...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Konuşmayacağız efendim.

BAŞKAN - Saadet Partisi Grubu adına, Sayın Fethullah Erbaş...

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Sayın Ayhan konuşacaklar.

BAŞKAN - Sayın Cevat Ayhan; buyurun.

Süreniz 5 dakika.

SP GRUBU ADINA CEVAT AYHAN (Sakarya) - Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 877 sıra sayılı kanun tasarısının 21 inci maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi hürmetle selamlarım.

Bu madde, ihale sözleşmelerindeki keşif bedellerinin artışlarını düzenleyen bir hüküm getirmektedir. Hükümetin getirdiği tasarıda, tatbikat projesi olan, uygulama projesi olanlarda yüzde 20 artış imkânı vardı ve tatbikat projesi olmadan, yapım projesi olmadan, uygulama projesi olmadan getirilenlerde de yüzde 50 artış imkânı vardı. Bunu, komisyonda görüştük ve bu oranlar, yüzde 10 ve yüzde 20 olarak kabul edildi. Aslında, ben, 2886 sayılı Kanundaki gibi, eksi artı yüzde 30 olarak muhafaza edin dedim; ama, bu yüzde 10 ve yüzde 20 olarak kabul edildi. Ancak, haber aldığımıza göre, hükümet, daha önceki maddeyi çektiği gibi, bu maddeyi de çekmek istiyor; yani, bunun manası, ihale sözleşmelerindeki miktar hiçbir zaman değişmeyecek, artmayacak, kaça ihale ettiyseniz o paraya bitecek demektir.

Şimdi, tabiî, daha önceki bir maddede de arz ettim; projelerin çok iyi hazırlanması lazım ve uygulama safhasında da karar değişiklikleri olabilir, ihtiyaç değişiklikleri olabilir; projeler üzerinde tasarruf edemezsiniz. Bunun manası, ihale bitecek tekrar ihale edeceksiniz; ama, işin devamı sırasında, işin arasına giren işler olur; yani, işin bünyesine giren, işin yanına bir ünite ilave etmek, kilometreyi artırmak, metrajı artırmak şeklinde değil de yaptığınız tesisin bünyesine giren artışlar olabilir. Bunları nasıl yapacaksınız; onu soruyorum. Yani, onlar olmadan işi bitirirseniz, tekrar oraları bozup, tekrar yapmanız lazım. Onun için...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Uygulama projesi...

CEVAT AYHAN (Devamla) - Uygulama projesi, doğru; ama, uygulama projesine rağmen, iki sene, üç sene, dört sene süren bir büyük projede ihtiyaçlar değişir; zaruretler, bazı kararları almaya sizi zorlar. Karar aldığınız zaman da yürüyemezsiniz; bir projenin hazırlanması, en azından bir iki sene sürer; fikir projesi, uygulama projesi, bir birbuçuk sene sürer, ciddî projelerde iki sene sürer. Projeleri ihale edeceksiniz; bitti, ihaleye çıktınız, iki sene, üç sene, büyüklüğüne göre de onun uygulama safhası; yani, bu dört beş yıllık safhada ihtiyaç değişir; zaruret hâsıl olduğu zaman, keşif bedelinde artış yapabilmeniz lazım. Bu, bu ihtiyaçtan 2886 sayılı Yasada vardı ve uygulamadaki şikâyetler, suiistimallerse... Suiistimaller insandan kaynaklanıyor; ama, siz kendinizi çuvala sokup da ağzını bağlarsanız, projeleri uygulayamaz hale getirirsiniz, onu söylüyorum. Bu yapılan doğru değildir; yani, bunun miktarları üzerinde müzakere edilebilir. Yıllarca, bu, 2886 sayılı Yasaya göre, eksi artı yüzde 30 olarak uygulanmıştı. Miktarlar üzerinde, nispetler üzerinde konuşulabilir; ama, bunu kaldırdığınız zaman fevkalade sıkıntıya düşersiniz; ben, bunu hatırlatmak istiyorum.

Maalesef, IMF'den her yıl gelecek taksitler var; hükümet, tabiî, bizi sıkıştırıyor "aman bu kanunu engellemeyin; sonunda, IMF'den, haziran ayı içinde 1,5 milyar dolar  para gelecek" diyor. Board toplanıp karar verecek "tamam, Türkiye yolunda yürüyor, talimatlarımızı harfiyen yerine getiriyor, bu dilimi de verelim" diyecek. İyi de, bu işlere bu kadar gözü kara girerseniz, dalarsanız, sonunda da Türkiye'yi sıkıntıya sokarsınız; yani, pancar ekme, tütün ekme, onu yapma, bunu yapma, şunu şöyle yap... Yani, bir IMF teknisyeni ne bilecek Türkiye'de ihale şartları nedir, müteahhit nasıl çalışır, ödenek nasıl çıkar, nasıl projeler gerçekleşir... Bunlar, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının kuruluşları, ömürlerini bu işlere harcamış kurumlar; bu kurumlarda, ömürlerini bu işlere harcamış arkadaşlar var; bunlarla oturur konuşursunuz, bunlara göre yaparsınız bunları; ama, tabiî, biliyorum ki, bu kurumları dinlemiyorsunuz. Karayolları Genel Müdürlüğü, falan falan bölgeleri kapatacak, Bursa'yı kapatacak, Kastamonu'yu kapatacak; Devlet Su İşleri şunu, şunu, şunu kapatacak... "Kapattım" demekle bu iş olur mu?.. İşleri nasıl yürüteceksiniz; yani akıllı başlı insanların oturup bu ihtiyaçları bugüne göre tekrar tanzim etmesi lazım. IMF'nin bir uzmanının buradaki temsilcisinin yat kalk talimatıyla bu projelerin altından çıkamazsınız, Türkiye'yi başka çıkmazlara doğru götürürsünüz. Tavsiyem, bunu geri çekmemenizdir, bu maddeyi iptal etmemenizdir.

Hepinizi hürmetle selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Mardin Milletvekili Sayın Veysi Şahin; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Şahin, süreniz 5 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA VEYSİ ŞAHİN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısı kapsamında bulunan 20 nci maddeyle ilgili Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu değişikliklere ait kanun yaklaşık bundan altı ay önce büyük yanlışlıklarla ve aceleyle Sayın Başbakanın bir yurtdışı gezisine yetiştirilmek üzere âdeta Yüce Meclisten kaçırılarak çıkarılmıştır; çıkarılmıştır da ne olmuştur? Reform yaptık diye övündüğünüz bu kanun, yürürlüğe girmeden ve hiçbir uygulaması yapılmadan; yani doğmadan altı ay önce ölmüştür. Daha bütün hükümleri henüz uygulamaya girmeden yasada değişiklik yapılma yoluna gidilmektedir. Hükümetçe, tasarılar yetersiz, malî yükü ne getirip götürdüğü bilinmeden imzalanmakta; komisyonlarda yapılan eleştiri ve öneriler dikkate alınmamaktadır.

Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 24 üncü maddesinde düzenleme yapan iş artışı başlığı altında çok önemli bir hüküm yer almaktadır. Önemli sivil toplum kuruluşları, Kamu İhale Kurumu, Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilerek Türkiye Büyük Millet Meclisine; iş artışı hükmü, uygulama projeli işlerde yüzde 20 ve önprojeli işlerde yüzde 50 şeklinde düzenlenmiştir.

Değerli milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonu bahse konu oranları sırasıyla yüzde 10 ve 20 olarak benimsemiştir.

Sizlerin de bildiği gibi, önemli altyapı işlerinde uygulama projesi yapılmadığından, bahse konu işler önprojeyle ihale edilmektedir. Örnek olarak bir barajın inşaatını ele alırsak, baraj sıyırma hafriyatında ortaya çıkan göçük ve enjeksiyon işleri, tünel yapısında ortaya çıkan göçük ve enjeksiyon işleri, baraj temel hafriyatında çıkacak yeraltı suyunun ortaya çıkardığı problemler ve iklime dayalı değişen feyezanlar ve sonradan ortaya çıkabilecek diğer sebeplerden dolayı, projesi, ihaleden önce yapılamamaktadır.

Bu sebepledir ki, temel keşif artışları kaçınılmaz olmaktadır. Bazı üstyapı işlerinde, iş artış oranı yüzde 10 ve yüzde 20 yeterli gibi gözükse de, liman, havameydanı, otoyol, tünel ve baraj inşaatı işlerinde, işin yapımı esnasında, jeolojik durum, malzeme ocakları, standart ve teknik kalite yönünden değişiklik zarureti doğabilir. Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa Birliği kriterlerinde de yüzde 50'ye kadar keşif artışı uygun görülmektedir. Ayrıca, doğabilecek keşif artışları, bitirilmesi kaydıyla verileceği için, öngörülen keşif artışı, iş bitirilmezse, zaten verilmeyecektir.

Değerli milletvekilleri, altyapı işlerinde keşif artışı verilmezse, söz konusu işler tasfiye edilecek ve bu durumda, örneğin bir baraj inşaatında, tasfiye hesapları en az iki üç yıl sürecektir. Söz konusu işlerle ilgili yeni ihale, bu tasfiye hesapları bitmeden yapılamayacağı için, en az iki üç sene, projeler gecikmiş olacaktır. Ayrıca, tasfiye edilen işin ikinci ihalesi, yarım iş olduğu için ve son kısımları kaldığı için, muhtemelen, birinci işten keşif artışı verilmeyip, tasfiye edilen işten daha pahalıya mal olacaktır ki, bu da, idareye çok daha büyük sorunlar getirecektir. Bu nedenle, iş artışlarının, önprojeyle gerçekleştirilecek altyapı işlerinde yüzde 50 olarak belirlenmesinde ekonomik zorunluluk gözükmektedir. Böylece, Avrupa Birliği ülkelerinde de öngörülen oranlara paralellik sağlanabilecektir.

Değerli milletvekilleri, sonuç olarak, altyapı işlerinde iş artış oranı mutlaka yüzde 50'ye çıkarılmalıdır. Aksi takdirde, iki-üç yılda bitirilmesi gereken projeler, yedi-sekiz yılda ancak tamamlanabilecektir ve bu da, ek bir maliyet demektir.

Bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde grupları adına başka söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili verilmiş 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının iş artışına imkân veren 20 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                                   Oğuz Aygün

                                            Ankara

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Çoğunluğumuz yok, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir)  - Katılıyoruz Sayın Başkan.

CEVAT AYHAN (Sakarya) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki efendim.

Komisyon, çoğunluğu olmadığı için takdire bırakıyor, hükümet katılıyor.

Sayın önerge sahibi?..

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe:

Tasarı metninde yer alan ve öngörülemeyen durumlar nedeniyle, iş artışına imkân veren hükmün, uygulamada amacı aşılarak uygulanmasının söz konusu olacağı ve mevcut 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 63 üncü maddesinin devamı niteliğini alacağı dikkate alınarak, tasarı metninden çıkarılması ve 4735 sayılı Kanunun mevcut hükümlerinin aynen korunması gerekli görülmüştür."

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım; ancak, karar yetersayısı olup olmadığını arayacağım.

Oylamayı elektronik cihazla yapacağım.

Oylama için 2 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içerisinde sayın milletvekillerinin sisteme girmek suretiyle oylarını belirtmelerini; sisteme giremeyen arkadaşlarımızın, teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen de sisteme giremeyen arkadaşlarımızın, belirlenen süre içerisinde, oyunun rengini belirten pusulalarını Başkanlığa göndermelerini ve salondan ayrılmamalarını rica ediyorum.

Bu arada, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandıklarını belirtmelerini rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddenin tasarı metninden çıkarılmasına ilişkin olarak verilen önerge kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır. Böylece, madde tasarı metninden çıkarılmıştır.

Şimdi, 22 nci maddeyi 20 nci madde olarak okutuyorum:

MADDE 20. - Özel kanunlarla kamu tüzel kişiliğini ve idari ve mali özerkliği haiz olarak kurulmuş veya 31.12.2006 tarihine kadar kurulacak kurul, üst kurul, kurum ve kuruluşların Başkan ve üyelerinin aylık ücretleri ile mali ve sosyal hak ve yardımları,  bu kurul, üst kurul, kurum ve kuruluşların fonksiyonları, ücret adaleti ve 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 1 inci maddesi uygulaması dikkate alınarak Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. Bakanlar Kurulu gerektiğinde ücret adaletini sağlamak amacıyla kamu görevlilerine ödenmekte olan temsil ve görev tazminatı tavan gösterge rakamlarını üç katına kadar artırmaya ve artırılan miktar içerisinde kadro ve görev unvanı itibarıyla düzenlemeler yapmaya yetkilidir.

Yukarıdaki fıkradaki düzenleme yapılıncaya kadar, Kamu İhale Kurulu Başkanına, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Başkanına aylık olarak ödenen net ücret ve diğer ödemeler toplamı kadar, Kamu İhale Kurulu üyelerine ise Kurul Başkanına yapılan toplam ödemelerin yüzde doksanyedisi oranında aylık net ödeme yapılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Altan Karapaşaoğlu?.. Yok.

Saadet Partisi Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan; buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

SP GRUBU ADINA CEVAT AYHAN (Sakarya) - Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 877 sıra sayılı kanun tasarısının 20 nci maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Bu madde, özerk kuruluşlar dediğimiz yüksek kurulların yöneticilerinin ücretleriyle ilgili düzenleme getirmektedir. Tabiî, çeşitli kurumlarda, bu kurulların yöneticileri arasında ücret farklılıkları var; bu, idarede sıkıntı doğuruyor.

Tabiî, bir sıkıntı da şudur: Bir kamu kurumundaki görevliyi alıyorsunuz, bu kurula getiriyorsunuz, iki misli, üç misli, beş misli maaş veriyorsunuz, bu da idarenin içerisinde birtakım hoşnutsuzluklara ve idarenin çalışmasında birtakım zorluklara sebep olmaktadır.

Şimdi, burada, hükümete yetki veriliyor. Hükümetin, bu düzenlemeyi yaparken, kamu kurumlarında çalışan üst yöneticiler arasında dengesizlikler doğurmaması lazım; yani, haksızlıklara sebep olmaması lazım. Bir kamu kurumundan alıp da, falan yüksek kurula getirdiğiniz bir kişiye, o kamu kurumunda kalan arkadaşlarıyla, aynı pozisyonda olan insanlarla çok farklı, birkaç misli ücret ödediğiniz zaman, bu sıkıntıların önüne geçemezsiniz değerli arkadaşlar.

Üst yöneticilerle ilgili, geçenlerde, takriben bir yıl önce, hükümete bir yetki vermiştik; bir düzenleme yaptı ve milletvekili olarak, halkın arasında bizi en çok mahcup eden hususlardan birisi de budur, bilhassa memurlar arasında. Yüksek dereceli memurlara verilen zamlar, orta ve alt kademede çalışan kamu görevlilerine hiçbir şey verilmediği için, fevkalade büyük sıkıntı doğurmuştur. Kurumlar arasında farklılıklar vardır. Hükümetin, süratle, ne yapacaksa yapıp, bunu düzeltmesi lazım.

Memurların, fevkalade zor şartlarda yaşadığını bilmek lazım; yani, 300 000 000 lira, 350 000 000 lira alan bir memur -iki çocuğu, üç çocuğu okuyor, bazıları ev kirası veriyor- nasıl geçinir, ne yapar; hükümetin, öncelikle bunları düşünmesi lazım; bunları memnun edecek bir ücret politikasını bulup, uygulaması lazım.

54 üncü hükümet olarak biz kurulduğumuz zaman, 1 Temmuz 1996'da, memura yüzde 50 zam verdik. O zamanki Anamuhalefet Partisi Lideri "nereden bulacaksınız" dedi. Evet, biz bulduk, para basmadan bulduk; faizlerden kestik, vadeleri uzattık, kaynak paketleri getirdik, havuz sistemine geçtik ve bugün, hakikaten, memurlara sorduğunuz zaman, emeklilere sorduğunuz zaman, Bağ-Kur emeklileri de, memur emeklisi de, çalışan memurlar da "en iyi ücreti Erbakan Hükümeti döneminde aldık, Refahyol Hükümeti döneminde aldık" diye açıkça ifade ediyorlar.

Şimdi hükümete hatırlatıyoruz; bakın, döneminizin sonuna geldik, bu haftanın sonunu getirir misiniz, bu ayın sonunu getirir misiniz belli değil, her an hükümetiniz düşebilir, düşme noktasına doğru süratle gidiyorsunuz. Onun için, süratle, memurlarla ilgili ne yapacaksanız yapın, arkanızda müspet bir intiba bırakın değerli arkadaşlar.

Topladığınız bütün vergileri faizcilere vereceksiniz, devletin çalışanlarını ezeceksiniz, esnafı ezeceksiniz, köylüyü ezeceksiniz; köylü mazot alamaz, köylü gübre alamaz, tarlasını ekemez; esnaf dükkânını açamaz, elektrik parasını ödeyemez, Bağ-Kur primini ödeyemez, kirasını ödeyemez... Yani, bütün Türkiye'yi bu hale getirdiniz, Türkiye'yi yangın yeri haline getirdiniz. Hükümetten ricamız, bu verdiğimiz yetki ve öbür yetkiyle -gerekirse bir yetki daha verelim-  memurlar ve emekliler için ne yapacaksanız yapın. Milletvekili olarak, memurların, esnafın, köylünün yüzüne bakamıyoruz. Evet; iktidar milletvekili arkadaşlarımız çok daha fazla sıkıntılılar, çok daha fazla zorlanıyorlar; ama, biz kendilerini savunuyoruz. Bu hükümet, artık, kendini seçen halkı unuttu, kendine güven duyan milletvekillerinin taleplerini de unuttu. Bu hükümetin tek yaptığı şey, IMF'den gelen talimatlar, Dünya Bankasından gelen talimatlar çerçevesinde, bu Meclisi pul matbaası haline getirdi. Her gün bir kanun, her hafta birkaç tane kanun... "Efendim, çok kanun çıkardık" diye iftihar ediyor. Ne oldu kanun çıkardınız da; Türkiye ne oldu?! İnsanlar iş mi buldu, aş mı buldu, geliri mi arttı, geçimi mi kolaylaştı; yoksa, bütün memleket, bir sefalet çukuruna doğru bu hükümet zamanında mı yuvarlandı?! Tabiî, bunların neticesi seçimde inşallah görülecek.

Hepinizi hürmetle selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Siirt Milletvekili Sayın Takiddin Yarayan; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Yarayan, süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA TAKİDDİN YARAYAN (Siirt) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı kapsamında bulunan 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda değişiklik yapan 20 nci madde hakkında Grubum adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinize saygılar sunarak sözlerime başlamak istiyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 57 nci hükümet kendisinin kapasitesini çok iyi bildiği için, içpolitikayı kurduğu kurumlara, dışpolitikayı uluslararası kuruluşlara ve ekonomiyi de IMF'ye ihale ederek ülkeyi yönetmeye çalışmaktadır. Durum böyle olunca da ülkenin ve hükümetin durumu ortada; ikisi de belini doğrultamaz vaziyete gelmiştir. Nedeni de kendi işini kendisi yapamamasından kaynaklanmaktadır. Şimdi, siz, 57 nci hükümet olarak, kendi işinizi kendiniz yapamadığınızdan, hiçbir ayrıcalığı ve özelliği olmayan kamu görevlilerinden bir kısmına ayrıcalık tanıyarak, fakir fukaranın cebinden, üç misli ücret ödeme yoluna gidiyorsunuz; buna hakkınız yoktur.

4734 sayılı Kanunla, hangi zaruretten kurulduğu belli olmayan bir Kamu İhale Kurulu kurdunuz. Güya, bu kurulla, hükümetiniz döneminde ayyuka çıkan ihale yolsuzluklarının önüne geçeceksiniz. Hem suç işliyorsunuz ve hem de bir daha suç işlememek için, kendinize güvenmediğiniz için, başına bir zabıta koyuyorsunuz. Oysa, bu yolla ya kendinizi veyahut da milleti kandırıyorsunuz; çünkü, ihalelerde yapılan yolsuzluk ve partizanlık, herkesin bildiği üzere, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun meşhur 44 üncü maddesindeki, belli istekliler arasında davet usulü yapılan ihalelerde yapılmaktaydı. Şimdi, yolsuzlukların önüne geçmek üzere övünerek çıkardığınız 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 20 nci maddesi, 2886 sayılı Kanunun 44 üncü maddesini mumla aratacak şekilde daha da genişletilerek, yapım ihalelerinin yanı sıra mal ve hizmet alımlarını da belli istekliler arasında davet usulü ihalelere soktunuz.

Diğer taraftan, ihaleleri de, kurmakta olduğunuz Kamu İhale Kurulu değil, yine, idareler yapacağına göre, ihalelerdeki yolsuzluk ve partizanlığın önüne nasıl geçeceksiniz?! Bunu, iktidar partilerinden birisi bu kürsüye çıkıp da izah edebilir mi? Denilmektedir ki "efendim, bu yöntemlerle yapılan ihaleler için önseçim ilanı yapılarak, yolsuzlukların önüne geçilecektir." Oysa, bilmemektedirler ki, 1993 yılından beri, Maliye Bakanlığının her yıl yayımladığı ihale genelgeleri uyarınca, zaten, davet usulü ihalelerde önseçim ilanı yapılmaktadır; ama, buna rağmen, yolsuzluklar, yine, devam etmektedir.

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, bir, yolsuzlukları önleme kanunu olmadığına göre, yeni kurduğunuz ve sayıca miktarı belli olmayan kadrolarla oluşacak ve her kurumda olduğu gibi partizanca yapılacak atamalarla, belki de, bundan önce yapılan yolsuzlukların miktarından daha fazla bu kuruma maaş ve özlük hakları ödenerek, hazine ikinci kez zarara sokulacaktır. Oysa, biz, Doğru Yol Partisi olarak hazırlayıp, 1.10.2001 tarihinde Yüce Meclise sunduğumuz teklifte, devlete yeni bir külfet yüklemeden bu görevi yürütmek için, zaten konusunda uzman olan Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Yüksek Fen Kurulu, kamu ihale ve yüksek fen kurulu başkanlığı haline getirilerek ilave bir külfete gerek olmadan ihtiyaca cevap verilecekti; ancak, bu hükümetin hiçbir zaman bir dediği bir dediğini tutmadığı için, bir taraftan devleti küçülteceğiz diyerek 100 küsur bölge müdürlüğünü kapatıp, hem bölge halkını ve hem de çalışanları mağdur edip, diğer taraftan kadrosu ve sayısı henüz bilinmeyen, ucu açık bir kadroyla yeni bir kurum kuracaksın.

4734 sayılı Kanunun 53 üncü maddesi uyarınca kurulan Kamu İhale Kurumunun görevlerine bakınca, hiçbirisi özel uzmanlık gerektiren bir konu olmayıp, bu işin içinde çalışan personelin büyük çoğunluğu tarafından bilinen konulardır. Öyleyse, burada çalışacak personel için üç misli ücret ödenerek, imtiyazlı yeni bir sınıf yaratmanın nedenini anlamak mümkün değildir. Şayet, hükümetin anladığı gibi, burada çalışacak personel için özel bir uzmanlık gerekiyorsa, şu anda Kamu İhale Kurumuna atanan kişilerden kaç tanesi hayatında bir kere olsun ihale yapmıştır veya ihale dosyası hazırlamıştır? Özgeçmişlerinden gördüğüm kadarıyla, 2 kişi, bundan önce yaptıkları görevler nedeniyle, ihalelerle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yarayan, buyurun efendim; tamamlayın konuşmanızı.

TAKİDDİN YARAYAN (Devamla) - ...ilgili olup, diğer 8'inin ihalelerle ilgileri bulunmamaktadır. Öyleyse, konu hakkında, bırakınız uzmanlığı, konu içerisindeki sıradan bir kişi kadar bilgi ve donanıma sahip olmayan kişilerden kurulu bir kurulun çıkaracağı yönetmeliklerin ve yapacakları uygulamaların sağlık derecesini hep birlikte yaşayacağız. Ülkemizin kıt kaynaklarıyla memurumuza açlık sınırının altında ücret ödenirken, aynı görevleri yapacak olan birkısım kişileri imtiyazlı hale getirerek, üç misli ücret ödenmesine yol açacak bu uygulamayla, milyonlarca memurun ücret dengesizliğine bir yenisi eklenerek, yeni bir huzursuzluk ortamı yaratılacaktır.

Bu nedenle, Doğru Yol Partisi olarak, bu maddenin tümüne karşıyız.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yarayan.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde grupları adına başka söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Eski 22 nci madde, yeni 20 nci madde olarak kabul edilmiştir.

23'üncü maddeyi 21 inci madde olarak okutacağım; yalnız, bir dakikanızı rica ediyorum.

Değerli milletvekilleri, bu maddenin (d) bendinde 20 ve 21 inci maddeler de vardı biliyorsunuz. (d) bendinde "10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 20 ve 21 inci maddeleri 1.1.2003 tarihinde yürürlüğe girer" deniliyor; fakat, son yapılan İçtüzük değişikliğiyle yürütme ve yürürlük maddesi üzerinde önerge verilemeyeceğine ve bu 20 ve 21 inci maddeyi de tasarı metninden çıkardığımıza göre, bunu "10, 11, 12, 13, 14, 16, 17 ve 18..." şeklinde okuyacağız. Divan Üyesi arkadaşımız o şekilde okuyacak efendim.

MADDE 21.- Bu Kanunun;

a) 1 ve 2 nci maddeleri yayımını izleyen aybaşında,

b) 4 üncü maddesi 1.1.2001 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

c) 8 inci maddesi 30.12.2001 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

d) 10, 11, 12, 13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddeleri 1.1.2003 tarihinde,

e) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,

Yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi 22 nci madde olarak okutuyorum:

MADDE 22.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının lehinde, İstanbul Milletvekili Sayın Masum Türker söz istemiş; aleyhinde de ben istemiştim.

Sayın Türker var mı efendim?..

MASUM TÜRKER (İstanbul) - Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - İstemiyor.

Ben de, tabiî, oyum olmadığı için, olmayan bir oyun rengini belirtme imkânım yok; ancak, şunu söyleyeyim ki, tabiî, 3 üncü  madde, Türk maliyesine bir bomba koyuyor ve bu sermaye şirketlerinin koyduğu nakdî ve aynî sermayelerin vergi incelemesine tabi tutulmaması ve üzerinde vergi tarhiyatı yapılmaması, Türk maliyesinin geleceğini karartıyor. Bana göre, bunu getireceklerine "sermaye şirketleri vergi vermez" diye bir madde getirselerdi daha iyiydi.

M. HADİ DİLEKÇİ (Kastamonu) - Sayın Başkan, yorum yapmaya ne yetkiniz var?..

BAŞKAN - Efendim, var... Benim söz hakkım olsaydı bunları söylerdim diyorum.

Aleyhte söz isteyen var mı? Yok.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik cihaz kullanılmak suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakikalık süre veriyorum. Sayın milletvekillerinin bu süre içerisinde oy düğmelerine basarak oylarını kullanmalarını, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, oylarının rengini belirtmek suretiyle oy pusulalarını 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini, kendi ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmasını rica ediyorum.

Pusula gönderen arkadaşların -kritik olursa okuyacağım- Genel Kurul Salonundan ayrılmamalarını diliyorum efendim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifinin yapılan açık oylamasına 232 milletvekili katılmış; 202 kabul, 30 ret oyu kullanılmıştır. (1)

Böylece, tasarı kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun.

Sayın Bakan, teşekkür konuşması yapacaktır; buyurun efendim.

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının kanunlaşması konusunda başta zatıâliniz olmak üzere, değerli milletvekili arkadaşlarımızın gösterdiği yakın ilgiye teşekkür eder; kanunun, ülkemize ve ülkemizin malî sistemine hayırlı olmasını diler, saygılar sunarım. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz, alınan karar gereğince bugün saat 20.00'ye kadar çalışacaktık; ama, grup başkanvekilleri bugünkü çalışmamızın yeterli olduğu konusunda hemfikirler. Bu itibarla, uygun görürseniz, bugünkü çalışmalarımızı, bütün grup başkanvekillerinin muvafakatıyla ve hatta, salonda bulunan hiçbir milletvekilinin de muhalefeti olmadığı için burada bitiriyoruz. 

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 13 Haziran 2002 Perşembe günü, alınan karar gereğince, saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum efendim.

 

Kapanma Saati :18.58

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.