DÖNEM : 21 CİLT :
97 YASAMA YILI : 4 T. B. M. M. TUTANAK DERGİSİ 111 inci Birleşim 11 . 6 . 2002 Salı İ
Ç İ N D E K İ L E R I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. -
YOKLAMALAR IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. - Kırıkkale Milletvekili Kemal
Albayrak'ın, Kırıkkale-Hacılar'da kurulan enerji santralının çevre sağlığına
etkilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Edip Safder
Gaydalı'nın cevabı 2. - İstanbul Milletvekili Cahit Savaş
Yazıcı'nın, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu personelinin sorunlarına
ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin cevabı 3. - Giresun Milletvekili Burhan Kara'nın,
Kızılay’ın kuruluş yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Hukukî ve Ticarî Konularda Yabancı Ülkelerde Delil Sağlanması
Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1103) V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - İzmir Milletvekili Rifat
Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili
Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan
Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449)
(S.Sayısı: 527) 2. - Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri
Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe
Komisyonları raporları (1/744) (S. Sayısı: 786) 3. - Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı:
557) 4. - Devlet Meteoroloji İşleri Genel
Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886) (S. Sayısı: 827) 5. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734
Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile
İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe
Komisyonları raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) VI. -
SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
tanıklık ücretleri ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet
Sami Türk'ün cevabı (7/7075) 2. - Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in,
inşaatı biten Fethiye Devlet Hastanesinin açılamamasının sebeplerine ilişkin
sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/7133) 3. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
Eti Holdingle iş yapan bir firmanın Devleti zarara uğrattığı iddiasına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'in cevabı (7/7148) 4. - Antalya Milletvekili Cengiz
Aydoğan'ın, Alanya (Gazipaşa) Havaalanı inşaatının durdurulmasının nedenlerine
ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/7165) 5. - Balıkesir Milletvekili İlhan
Aytekin'in, Savaştepe Devlet hastanesinin bugünkü durumuna ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/7208) 6. - Kırıkkale Milletvekili Kemal
Albayrak'ın, Ortadoğu Enstitüsünün Irak'ın geleceğiyle ilgili Washington
D.C.'da toplantı düzenleyip düzenlemediğine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/7223) 7. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in,
Hatay'a ayrılan ödeneklere ve mevcut yatırımlara ilişkin sorusu ve Ulaştırma
Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/7229) 8. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Ağrı ilindeki yatırımlara ve sağlık personeli açığına ilişkin sorusu
ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/7236) 9. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Ağrı İlinde yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı
Oktay Vural'ın cevabı (7/7257) 10. - Mardin Milletvekili Fehim Adak'ın,
Mardin-Nusaybin Gümrük Kapısından motorin ithalatının yasaklandığı iddiasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın cevabı (7/7270) 11. - Karabük Milletvekili Mustafa
Eren'in; Yaş meyve ve sebze üretiminde hormon
kullanıldığı iddiasına, - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun; Sinop İlindeki ürün araştırma ve yayın
projelerine, Sinop İlindeki hayvancılığın
geliştirilmesi çalışmalarına, Sinop İlindeki tarımsal projelere ve
doğrudan gelir desteği ödemelerine, İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/7284, 7287, 7288, 7324) 12. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı
Oktay Vural'ın cevabı (7/7289) 13. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun; Sinop İlinde uygulanan projelere, - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün; Bölge müdürlüklerinin kapatılması
kararına, - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın; Samsun-Kavak Orman İşletmesi bünyesinde
açılan soruşturmaya, İlişkin soruları ve Orman Bakanı Nami
Çağan'ın cevabı (7/7291, 7312, 7319) 14. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Sinop İlinde Ziraat Bankasından alınan tarımsal kredilere ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/7315) 15. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Ağrı İlinde Ziraat Bankasından alınan tarımsal kredilere ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/7316) 16. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
Ziraat Bankasının Karaman-Sarıveliler Şubesinin tekrar açılıp açılmayacağına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/7321) 17. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Sinop İlinin sağlık elemanı ihtiyacı olup olmadığına ve yatırımlara
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/7326) 18. - Gaziantep Milletvekili Nurettin
Aktaş'ın, Habur ve Karkamış gümrük kapılarından yapılan sınır ticaretine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın cevabı (7/7332) 19. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, Erzincan Tapu Sicil Müdürlüğünün eleman ihtiyacına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez'in cevabı (7/7340) 20. - Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış'ın, Nevşehir-Kozaklı İlçesinin arıtma tesisi ihtiyacına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Çevre Bakanı Vekili Mustafa Yılmaz'ın
cevabı (7/7343) 21. - Yozgat Milletvekili İlyas Arslan'ın,
Balışeyh-Yozgat Yıldızeli demiryolu projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma
Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/7351) 22. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman İlinde Ziraat Bankasından alınan tarımsal kredilere ve
çiftçi borçlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı
(7/7358) 23. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa
Niyazi Yanmaz'ın, orman yangınlarına karşı alınacak tedbirlere ilişkin sorusu
ve Orman Bakanı Nami Çağan'ın cevabı (7/7369) 24. - Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın,
Erzurum Havaalanı inşaatında kullanılan dolgu malzemesinin alımına ilişkin
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/7391) 25. - Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in,
Bosna'daki Birleşmiş Milletler görevlileriyle ilgili bir gazetede çıkan habere
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/7407) 26. - Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in,
son beş yılda yapılan müşavir atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü
Sina Gürel'in cevabı (7/7417) 27. - Ankara Milletvekili M. Zeki
Çelik'in; Son beş yılda yapılan müşavir atamalarına, Son beş yılda yapılan bürokrat
atamalarına, İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/7429, 7451) 28. - Ankara Milletvekili M. Zeki
Çelik'in; Son beş yılda yapılan müşavir atamalarına, Son beş yılda yapılan bürokrat
atamalarına, İlişkin soruları ve Orman Bakanı Nami
Çağan'ın cevabı (7/7434, 7456) 29. - Ankara Milletvekili M. Zeki
Çelik'in; Son beş yılda yapılan müşavir atamalarına, Son beş yılda yapılan bürokrat
atamalarına, İlişkin soruları ve Turizm Bakanı Mustafa
Taşar'ın cevabı (7/7437, 7478) 30. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in,
kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların denetimlerine ve yurt dışına
gönderilen personeline ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep
Önal'ın cevabı (7/7520) 31. - Gaziantep Milletvekili Nurettin
Aktaş'ın, seçim konusunda yaptığı açıklamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Kemal Derviş'in cevabı (7/7531) 32. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
sperm bankası kurulacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman
Durmuş'un cevabı (7/7532) 33. - Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın,
başka bir milletvekilinin değişiklik önergesine katılma isteğine ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer İzgi'nin cevabı (7/7594) 34. - İstanbul Milletvekili Ahmet
Güzel'in, Berlin'deki turizm fuarında bu yıl yeni bir fuar standı
yaptırılmasının sebeplerine ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Mustafa Taşar'ın
cevabı (7/7619) I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak
dört oturum yaptı. Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi
Yanmaz, Şanlıurfa İlindeki sorunlara, İstanbul Milletvekili Mehmet Gül, Çin Halk
Cumhuriyetine yaptığı ziyaretteki izlenimlerine, İstanbul Milletvekili Rıdvan Budak,
Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecindeki gelişmelere, İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar. Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının
Ocak, Şubat ve Mart 2002 Ayları Hesabına Ait Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/20) (S. Sayısı : 876) Ge-nel Kurulun
bilgisine sunuldu. Yabancı Sermaye Kanunu Tasarısının geri
gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; Plan ve Bütçe Komisyonunda
bulunan tasarının hükümete geri verildiği bildirildi. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan: TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286,
2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) görüşmeleri, daha
önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri
Personeli Eğitim Merkezleri (1/744) (S.Sayısı: 786), Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair (1/777) (S.Sayısı: 557), Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/886)
(S.Sayısı: 827), Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı
Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin (1/53)
(S.Sayısı: 433), Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu
Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında (1/755, 1/689, 2/699) (S.Sayısı:
666), Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu (1/754, 1/692) (S.Sayısı: 675), Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile Aynı Mahiyetteki (1/756, 1/691) (S. Sayısı: 676), Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının
Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu
(1/753, 1/690) (S.Sayısı: 685), Gümrük Müsteşarlığının Teşkilât ve
Görevleri Hakkında 485 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Gümrük
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı
Hükümlerinin Değiştirilmesine Dair 541 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye
İlişkin (1/209, 1/228) (S.Sayısı: 861), Kanun Tasarıları ile, Kütahya Milletvekili Emin Karaa'nın,
Avukatlık Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/950,
2/877, 2/921, 2/928, 2/944) (S.Sayısı: 864), Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadıklarından, Ertelendi. Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının
(1/988) (S.Sayısı: 870) görüşmeleri tamamlandı, elektronik cihazla yapılan açık
oylamadan sonra, kabul edildiği ve kanunlaştığı açıklandı. Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734
Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile
İlgili Kanun Teklifinin (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlandı. Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
sırasında; Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in: Genel Başkanlarına sataşması nedeniyle Van Milletvekili Hüseyin
Çelik, Denizli Milletvekili Beyhan Aslan, Partisine
sataşması nedeniyle Hatay Milletvekili Mehmet Şandır, Şahsına sataşması nedeniyle de Gümüşhane
Milletvekili Bedri Yaşar, Birer konuşma yaptılar. Tasarının maddelerine geçilmesi için
yapılan oylama sırasında istem üzerine elektronik cihazla yapılan yoklamalar
sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından; 11 Haziran 2002 Salı günü, alınan karar
gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.30'da son verildi. Ali Ilıksoy Başkanvekili Levent
Mıstıkoğlu Kemal Albayrak Hatay Kırıkkale Kâtip Üye Kâtip
Üye No: 157
II. - GELEN
KÂĞITLAR 7 . 6 .
2002 CUMA Yazılı Soru
Önergeleri 1.- Gaziantep Milletvekili Nurettin
Aktaş'ın, İncirlik Üssündeki ABD'li subayların Batman'da otel ve hastanelerde
bazı incelemeler yaptıkları iddialarına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7649) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 2.- Gaziantep Milletvekili Nurettin
Aktaş'ın, ERT adlı yabancı bir örgütün İstanbul'da yaptığı toplantıya ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7650) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.6.2002) 3.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın,
muhtarların maaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7651)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 4.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın,
Osmaniye-Düziçi'nde orman özelliğini kaybetmiş arazilere ilişkin Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7652) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 5.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın,
Osmaniye İli Düziçi İlçesindeki depremden zarar görenlere ödenen hasar tazminatına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7653) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.6.2002) 6.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın,
Osmaniye-Düziçi karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7654) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 7.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın,
Osmaniye-Düziçi Sabun Suyu Çayı'na sulama göleti yapılıp yapılmayacağına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7655)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 8.- Gaziantep Milletvekili Nurettin
Aktaş'ın, Birecik Barajı ve HES inşaatından dolayı Nizip'te mağdur olan
vatandaşlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7656) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 9.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali
Sezal'ın, Afşin-Elbistan termik santralinin faaliyet dışı bırakıldığı
iddialarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7657) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 10.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan
Karapaşaoğlu'nun, 213 ve 1918 sayılı kanunlardan yargılananların sayısına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7658) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.6.2002) 11.- Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün,
yurda kaçak sokulduğu iddia edilen sakıncalı ikinci el tıbbi cihazlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7659) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 12.- Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, Halk Bankası ve Ziraat Bankasından kullanılan bazı kredilere
ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7660) (Başkanlığa
geliş tarihi: 4.6.2002) 13.- Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır'ın, Köy Hizmetleri Bursa İl Müdürlüğü'nün yol yapım ve onarım
projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi
(7/7661) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 14.- Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır'ın, Köy Hizmetleri Bursa İl Müdürlüğü kanalizasyon yatırımlarına
ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7662)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 15.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
Köy Hizmetleri Bursa İl Müdürlüğü içme suyu yatırımlarına ilişkin Devlet
Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7663) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4.6.2002) 16.- Balıkesir Milletvekili İsmail
Özgün'ün, gaziler ve bakmakla yükümlü oldukları kişilere verilen sağlık
hizmetlerine ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7664)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 17.- Balıkesir Milletvekili İsmail
Özgün'ün, Balıkesir doğalgaz projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7665) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 18.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
ithal kalp kapakçıklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7666) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 19.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
İstanbul Üniversitesi personelinin bakmakla yükümlü oldukları kişilere
verilecek sağlık karnelerinde kılık-kıyafet şartları arandığı iddiasına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7667) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.6.2002) 20.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
hastanelerden tıbbi cihaz ve ilaç çalındığı iddialarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7668) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 21.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
Yüksek Denetleme Kurulu'nun Halkbank'la ilgili 1996, 1997 ve 1998 yıllarına ait
raporlarına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi
(7/7669) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 22.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
kaçak kontörlü telefon kullanıldığı iddialarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7670) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 23.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
Yatağan Termik Santralının iki ünitesinin Rusya'dan alınan doğalgazın
kullanılması amacıyla kapatıldığı iddialarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7671) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 24.- Kırıkkale Milletvekili Kemal
Albayrak'ın, Kırıkkale'li çiftçilere yapılan doğrudan gelir desteğine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7672) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4.6.2002) 25.- Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır'ın, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün yeni işhanı projelerine
ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7673)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 26.- Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır'ın, Bursa'daki bazı onarım projelerine ilişkin Devlet Bakanından
(Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7674) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.6.2002) 27.- Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır'ın, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü bünyesindeki bazı cami ve türbe
projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi
(7/7675) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 28.- Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır'ın, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün gelir ve giderlerine ilişkin
Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7676) (Başkanlığa
geliş tarihi: 4.6.2002) 29.- Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır'ın, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü kapsamındaki vakıflara ilişkin
Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7677) (Başkanlığa
geliş tarihi: 4.6.2002) 30.- Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır'ın, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün depremden zarar gören abide
eserleri onarım çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı
soru önergesi (7/7678) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 31.- Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır'ın, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü bünyesinde devam eden bazı
yatırımlara ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi
(7/7679) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 32.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın,
Düziçi-Andıran karayolu ile ilgili bir çalışma olup olmadığına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7680) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4.6.2002) 33.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın,
Osmaniye-Düziçi-Yarbaşı İstasyonuna peron yapılmasına yönelik bir çalışma olup
olmadığına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7681)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 34.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın,
Osmaniye-Düziçi'ne bağlı köylerde TEDAŞ adına endeks alma ve tahsilat işlerinin
muhtarlardan alınmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7682) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 35.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın,
Osmaniye-Düziçi Ovasını sulayan pompaj kuyularının yeniden işletilmesine
yönelik bir çalışma olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7683) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 36.- İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı'nın, İstanbul Boğazı'na yapılması planlanan 3 üncü köprü ve tüp geçit
projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7684) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 37.- İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı'nın, İstanbul Boğazı'nda yapılması planlanan 3 üncü köprüye ilişkin
Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/7685) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.6.2002) 38.- İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı'nın, İstanbul Boğazı tüp geçit ve 3 üncü köprü projelerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7686) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.6.2002) 39.- Antalya Milletvekili Nesrin Ünal'ın,
Antalya Havaalanı 3 üncü pist inşaatı ile ilgili yargı sürecine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7687) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 40.- Rize Milletvekili Mehmet
Bekaroğlu'nun, 2002 yaş çay yaprağı fiyatı ve ödeme takvimine ilişkin Devlet
Bakanından (Edip Safder Gaydalı) yazılı soru önergesi (7/7688) (Başkanlığa
geliş tarihi: 4.6.2002) 41.- Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın,
877 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve Komisyon Raporunun dağıtımına ve üzerinde
verilen değişiklik önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/7689) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 42.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in,
bir ilköğretim okulunun mezuniyet kutlamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7690) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 43.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in,
Bilim Araştırma Vakfı ile ilgili davada yürütülen soruşturmaya ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7691) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.6.2002) 44.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in,
TMSF'na devredilen bankalara ve Etibank ile ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7692) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.6.2002) 45.- Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın,
Afyon-Şuhut Devlet Hastanesinin uzman hekim ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7693) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.6.2002) No.: 158 11 . 6 .
2002 SALI Tasarılar 1. - Ticaret Gemilerinde Çalışan Kaptanlar
ve Gemi Zabıtlarının Meslekî Yeterliliklerinin Asgari İcaplarına İlişkin 53
Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı
(1/992) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002) 2. - Gemi Adamlarının Hastalanması,
Yaralanması ya da Ölümü Halinde Armatörün Sorumluluğuna İlişkin 55 Sayılı
Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/993)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7.6.2002) 3. - Gemilerde Mürettebat İçin İaşe ve
Yemek Hizmetlerine İlişkin 68 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/994) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002) 4. - Mürettebatın Gemide Barınmasına
İlişkin 92 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/995) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002) 5. - Gemi Adamlarının Sağlık Muayenesine
İlişkin 73 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/996) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002) 6. - Petrol Piyasası Kannu Tasarısı
(1/997) (Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002) 7. - Türkiye Cumhuriyeti ile Hırvatistan
Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/998) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002) 8. - 18 Mart Gününün Şehitler Günü ve 19
Eylül Gününün Gaziler Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/999)
(İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002) Teklifler 1. - Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır'ın; 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla
Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/985) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002) 2. - İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve
197 Arkadaşının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi (2/986) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 5.6.2002) 3. - Ardahan Milletvekili Faruk Demir'in;
Hç. Hasköy Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/987) (İçişleri
ve Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002) Sözlü Soru
Önergeleri 1.- Niğde Milletvekili Mükerrem Levent'in,
petrokok kömür ithaline ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Keçeciler) sözlü soru
önergesi (6/1908) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 2.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri
Yıldırım'ın, işçi emeklilerinin ödeme tarihlerinden kaynaklanan maaş
farklarının ödenmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1909) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002) 3.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri
Yıldırım'ın, enflasyon düşerken faiz oranlarının yükselmesinin nedenlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1910) (Başkanlığa geliş tarihi:
7.6.2002) 4.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri
Yıldırım'ın, enflasyon düşerken fiyatların yükselmesinin nedenlerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1911) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002) Yazılı Soru Önergeleri 1.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in,
resmî işlemlerdeki formalitenin azaltılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7694) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 2.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in,
özel öğretim hizmetlerinde teşvik edici vergi uygulamaları düşünülüp
düşünülmediğine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7695)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 3.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in,
sosyal güvenlik kurumları personeli arasındaki ücret dengesizliğine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7696) (Başkanlığa
geliş tarihi: 6.6.2002) 4.- Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin
Aydın'ın, 4736 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra Devlet Demir Yolları
ve Türk Hava Yollarının yolcu ve gelir durumuna ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7697) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ali
Şahin'in, Kamu Personeli Seçme Sınavına girebilecek lise mezunlarına ilişkin
Devlet Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/7698) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6.6.2002) 6.- Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, iç ve dış borç stoklarına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş)
yazılı soru önergesi (7/7699) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 7.- Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, İstanbul Fatih Mahmudiye İlköğretim Okulunun mezuniyet balosuna
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7700) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6.6.2002) 8.- Gaziantep Milletvekili Nurettin
Aktaş'ın, Gaziantep-Şanlıurfa karayolunun onarım ihtiyacına ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7701) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.6.2002) 9.- Tokat Milletvekili M. Ergün
Dağcıoğlu'nun, bazı havaalanlarının kapatılması kararına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7702) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 10.- Tokat Milletvekili M. Ergün
Dağcıoğlu'nun, Tokat Havaalanının kapatılmasına ilişkin Devlet Bakanından
(Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/7703) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.6.2002) 11.- Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, vergi gelirlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7704) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 12.- Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya'nın, Millî Eğitim Vakfına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7705) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 13.- Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ün,
kuru incir ihracatında karşılaşılan sorunlara ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7706) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 14.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın,
büyükşehir belediyelerinin Hazine garantili dış kredilerine ilişkin Devlet
Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7707) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6.6.2002) 15.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın,
öğretmenlerin yer değiştirmelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7708) (Başkanlığa
geliş tarihi: 6.6.2002) 16.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın,
İller Bankasının belediyelere aktardıkları paylardan yaptıkları kesintilere
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7709) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 17.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi
Yanmaz'ın, üniversiteye hazırlıkta ve eğitimde dersanelerin yerine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7710) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.6.2002) 18.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in,
TSE Teftiş Kurulu'nun lağvedilmesinin sebeplerine ilişkin Devlet Bakanından
(Ramazan Mirzaoğlu) yazılı soru önergesi (7/7711) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.6.2002) 19.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in,
"Beyaz Enerji Operasyonu"nun sonuçlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7712) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 20.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in,
ABD savaş gemilerine Türk karasularında gemilerde kontrol yapma yetkisi
verildiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7713)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 21.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in,
"Örümcek Ağı Operasyonu"nun sonuçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7714) (Başkanlığa
geliş tarihi: 6.6.2002) 22.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in,
BOTAŞ'ın açtığı ihaleleri alan firmalar hakkındaki bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7715) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 23.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in,
petrokok kömürü ve ithaliyle ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet Keçeciler) yazılı soru önergesi (7/7716) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.6.2002) 24.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in,
ders kitaplarına zam yapılacağı iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7717) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 25.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın,
Ekonomik ve Sosyal Konseyin çalışmaları ve sonuçlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7718) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 26.- Denizli Milletvekili Mustafa Kemal
Aykurt'un, Pamukkale ile ilgili çalışmalara
ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/7719) (Başkanlığa
geliş tarihi: 6.6.2002) 27.- Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in,
Bursa'nın İnegöl İlçesindeki patates üreticilerinin ve bazı köylerde doludan
zarar gören çiftçilerin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7720) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002) 28.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi
Yanmaz'ın, bir ilköğretim okulunun mezuniyet törenindeki olayların
tekrarlanmaması için alınacak önlemlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7721) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002) BİRİNCİ
OTURUM Açılma
Saati : 14.00 11 Haziran
2002 Salı BAŞKAN:
Başkanvekili Kamer GENÇ KÂTİP
ÜYELER : Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK (Edirne) BAŞKAN -
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111 inci Birleşimini açıyorum. Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz. (DSP sıralarından alkışlar[!]) Arkadaşlar, görevimizi yapıyoruz; yani,
hiç de alkışlanacak bir durum yoktur. Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma
gündemdışı söz vereceğim. Gündemdışı ilk söz, Kırıkkale-Hacılar'da
kurulan enerji santralının çevre sağlığına etkileriyle ilgili olarak gündemdışı
söz isteyen Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak'a verilmiştir. Buyurun efendim. Süreniz 5 dakika. IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. -
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Kırıkkale-Hacılar'da kurulan enerji
santralının çevre sağlığına etkilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet
Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı KEMAL ALBAYRAK (Kırıkkale) - Sayın Başkan,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; konuşmama başlarken, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Konuşmamın mevzuu, Kırıkkale'de kurulan
elektrik enerjisi santralıyla ilgilidir. Tabiî, bu santralın kurulmasına hiçbir
zaman karşı olan bir insan değilim; çünkü, Türkiye'nin her yerinde enerji
santrallarının kurulması, ülke için faydalıdır. Son ekonomik ve siyasî krizlerin
etkisiyle, özellikle Türkiye genelinde olduğu gibi, Kırıkkale'de de, Makine
Kimyanın belirsizliği, vergi gelirlerindeki düşüş, işsizlik, icralardaki artış,
yeşil kartlardaki çoğalma ortada dururken, bir özel sektör kuruluşunun,
özellikle Hacılar mevkiine böyle bir tesisi kurması bizi sevindirmişti; hatta,
o yörenin insanları da, özellikle o santralın kuruluşunda, yer dahil, her türlü
imkânı vermişti. Bu tesisin kurulmasından dolayı da mutluyuz. Bu mobil santral, TÜPRAŞ vasıtasıyla,
günlük 680 ton 6 nolu fuel-oil tüketmektedir; günlük üretimi de 3 163 333
kilovat/saat enerjiye tekabül etmektedir. Değerli arkadaşlar, Sekizinci Beş Yıllık
Kalkınma Planında enerjiyle ilgili hedefler belirtilirken, 1999 yılında 118,5
milyar kilovat/saat olan elektrik enerjisi tüketimimizin, 2010 yılı itibariyle
285 milyar kilovat/saate çıkması hedefleniyor. Tabiî, bundan dolayı da bu tip
özel sektöre, özel teşebbüse yer vermek, en azından, ihtiyaçtan dolayıdır;
ancak, bu tip yatırımlar her ne kadar refahı artırıyorsa da çevre ve insan
sağlığı açısından riski de vardır. Bu tip yatırımlarda, kesinlikle, insan
sağlığını, ekolojik dengeyi, kültürel, tarihî ve estetik değerleri korumak
suretiyle ekonomik ve sosyal gelişmeyi sağlamak esas olmalıdır. Değerli arkadaşlar, enerji, ekonomik ve
sosyal kalkınma için temel girdilerden birisi durumundadır. Enerji
kaynaklarının üretim ve temin maliyeti yüksektir. Enerji projeleri, uzun
planlama, gelişim ve yatırım süreleri yüksek finansman ve gelişmiş teknoloji
gerektiren yatırımlardır. Enerji kaynakları, üretim ve tüketim aşamasında
çevreyi ve insan sağlığını olumsuz etkileyen özelliklere sahiptir. Çevre
sorunlarının giderilmesi ise önemli bir maliyet unsurudur. Bunun için, bu gibi
yatırımlarda ortak politikalar oluşturulması esastır. Sürdürülebilir bir
kalkınma yaklaşımı içinde ekonomik ve sosyal gelişimi destekleyecek, çevre ve
insan sağlığına en az düzeyde zarar verecek asgarî miktar ve maliyette enerji
tüketimini ve dolayısıyla arzını hedef almak durumundayız. Değerli arkadaşlar, bu santralların
çevreye zarar verip vermediğini, çalışırken filtre takılıp takılmadığını, çevre
kirliliğine, sağlığa, hava kirliliğine neden olup olmadığını, bunlara karşı ne
gibi önlemler alındığını iki bakanlığımıza sorduğumuzda -özellikle, Çevre ve
Sağlık Bakanlığına bunları sorduğumuzda- enteresan cevaplar geldi. Mesela,
Sağlık Bakanlığının 28.5.2002 tarihli yazısında, tesisin planlanan şekilde
çalışıp çalışmadığı ve doğal kaynakların kirlenmesini önlemek için tedbirlerin
yeterli olup olmadığı konularıyla ilgili olarak "emisyon ve deşarjla
ilgili ölçümlerde yönetmeliklerde belirtilen parametre limitlerinin altında
ölçüm sonuçlarının elde edilmesi halinde tesise açılma izni verilecektir"
diye bir ifade kullanılıyor; oysa, tesis, zaten şu anda çalışıyor. Bu,
28.5.2002 tarihinde oldu. Yine, bu konuda Çevre Bakanlığımızın
verdiği bir cevapta da "hava kirliliğine neden olmaktadır, bacagazı arıtma
tesislerinin kurulması gerekir. Emisyon izni dosyasının bakanlığa intikali
halinde görüş bildireceğiz" deniliyor; yani, öyle enteresan ki, verilen
cevaplarla, kurulan tesislerin incelenmediği de anlaşılmaktadır. Bu tesisin yüklenici sözleşmesi gereği
"Çevre Kirlenmesi Kontrol" başlıklı 16/3 maddesinde "yüklenici
tesisi, Türk çevre mevzuat hükümlerinin gerekli kıldığı çevre kirliliği
(gürültü, atık madde, hava, su ve benzeri) kontrol standartlarına göre
çalışması gerekir" deniliyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN- Sayın Albayrak, süreniz bitti.
Lütfen, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız efendim. KEMAL ALBAYRAK (Devamla)- Yine, bacagazı
arıtma tesislerinin santralla birlikte devreye alınması hususu şarta bağlanmış;
"biyolojik arıtma sisteminin mevcut olması ve işletmesinin faaliyette
olması gerekir" deniliyor; yani, sözleşmede de bunun taahhüdünü yapıyor.
Biz, çevreye ve sağlığa zararlı hadiseleri gidermek için, tesisle birlikte şu
tedbirleri alacağız diyor; ancak, olaya baktığımız zaman böyle bir hadise yok. Şimdi, orası, Kırıkkale-Hacılar mevkii,
Bahşılı'yı da kapsayan bir bölge. Biz, bu tesisin kurulmasına sevindik; ama,
yarın birtakım vakalar olursa -şu anda, tabiî, bu bir teknik konudur ama-
ileride doğabilecek kanser ve bazı tehlikeler olduğu zaman, bunun sorumlusu kim
olacaktır? Özellikle bu tip hadiselerde, zaten, kurulurken belli bir yönetmelik
var, tüzüğe göre kuruluyor; ancak, üniversiteler dahil olmak üzere, çevre
uzmanları dahil olmak üzere, bunun riskini azaltacak tedbirlerin alınması
lazım. Eğer, bu hadise olmazsa, Kırıkkale gibi çok yerde bunu göreceğiz.
Zamanla bu tip yatırımlar olacaktır. En azından, oranın halkı ve hukukçularla
birlikte birtakım tazminat hadiseleri doğabilir. Bundan dolayı da, özellikle, bu yatırımı
yapanların ve bu konunun denetçisi olan Sağlık Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve
Enerji Bakanlığının bu konuda hassas davranmalarını istirham ediyor, hepinize
teşekkür ediyorum. (Alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Albayrak. Gündemdışı konuşmaya Sayın Bakan cevap
vereceklerdir. MÜKERREM LEVENT (Niğde)- Sayın Başkan, bir
katkıda bulunabilir miyim? BAŞKAN - Sayın Levent, arkadaşımızın
gündemdışı konuşmasına Sayın Bakan cevap verecek. Ayrıca, ben, gündemdışı konuşmalar
sırasında, yerinden söz talebinde bulunan arkadaşlara söz vermiyorum; kusura
bakmayın. Buyurun Sayın Bakanım. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kırıkkale Milletvekilimiz Sayın Kemal
Albayrak'ın, Kırıkkale Hacılar'da kurulan enerji santralının, çevre sağlığına
etkilerine ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevaplarımı arz ediyorum. 16.3.1998 tarih ve 98/10826 sayılı
Bakanlar Kurulu kararıyla, mobil santralların kiralanması ve hizmet alımı
yoluyla işletilmesi yetkisi, mülga TEAŞ Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Bu
kapsamda, 130 megavat gücünde Kırıkkale Mobil Santralı ve 100 megavat gücünde,
Batman, Bartın, Cide, Finike, Fethiye santralları için ihaleye çıkılmıştır.
Kamu yatırımlarının finansman teminindeki güçlükler gözönünde bulundurularak,
acil enerji ihtiyacının en kısa sürede karşılanması için, mülkiyeti özel
sektöre ait olan bu santralların kiralanarak, hizmet alımı yoluyla işletilmesi
amaçlanmıştır. Sözleşme süresi sonunda söz konusu santralların ihtiyaç
gerekçelerinin ortadan kalkması halinde üretimlerine son verilmesi veya
Elektrik Üretim A.Ş.Genel Müdürlüğünün talebi halinde ihtiyaç duyulan bir başka
bölgeye kaydırılması hükmü, şartname ve sözleşmelerinde yer almaktadır. Bu santrallardan biri olan Kırıkkale Mobil
Santralı, 26.1.2001 tarihinde imzalanan sözleşmeyle, Barmek-Gama İş
Ortaklığına, yakıt bedeli 2,967 sent/kilovat/saat, kira bedeli 2,013
sent/kilovat/saat olmak üzere, 4,980 sent/kilovat/saat sözleşme bedeliyle
kiralama ve hizmet alımı yoluyla işletilmek üzere, beş yıllığına ihale
edilmiştir. Santraldan alınacak beş yıllık enerji miktarı, 5 694 000 000
kilovat/saat ve beş yılda ödenecek enerji bedeli 283 561 200 dolardır. Onbir aylık konuşlandırma süresi 26.1.2001
tarihinde başlayan santral, geçici kabul çalışmalarının tamamlanmasını müteakip
1.3.2002 tarihinde ticarî üretimine başlamıştır. Santral, mobil tanımlamasına uygun olarak
her biri 11 075 megavat kurulu güce sahip 13 adet dizel jeneratör ve 1 adet 9
903 megavat gücünde buhar türbini jeneratör gruplarından oluşmaktadır. Buhar
jeneratörü, atık ısının değerlendirilmesi amacıyla tesis edilmiştir. Dizel
motorların yeni teknolojileri gereği, verimliliği artırmak amacıyla yakıtın
yüksek ısıda yakılmasına bağlı olarak, egzozgazı diğer teknolojilere göre daha
temizdir. Santralın gürültü seviyesinin en aza
indirilmesi için hava emişleri ve egzozlarda şehir tipi susturucular
kullanılmıştır. Soğutma fanları düşük devirli ve olabildiğince sessiz seçilerek
ses yalıtımları yapılmıştır. Dizel gruplarının olduğu ünitede maksimum ses
izolasyonu sağlayan kaplamalar kullanılmıştır. Türkiye'de mevcut yasalara göre, gücü 150
megavat ve üzerinde olan santrallar için ÇED raporu alınması zorunludur. Buna
rağmen, çevre ve insan sağlığının korunması yönünde gerekli hassasiyet
gösterilerek, santralın Türk çevre mevzuatına uygun olarak kurulması ve
işletilmesi ve baca gazı arıtma tesislerinin santralla birlikte çalıştırılması
hususu şarta bağlanmıştır. Santralın bacagazı arıtma tesisi tamamlanmış,
30.4.2002 tarihinde devreye alınmış olup, sorunsuz olarak çalışmaktadır. Çevre mevzuatına göre sıvı yakıtlı santral
için sınır değerler NOx ve SOx için 800 mg/Nm3 olarak verilmiştir. Santral
bacagazı arıtma tesislerinde ölçülen değerler 800 mg/Nm3'ün altındadır. Kurulan arıtma tesisinde, DeNOx için
katalizör filtre ve DeSOx için sulandırılmış toz kireçtaşının egzozgazı üzerine
püskürtülmesi metodu kullanılmaktadır. Bu şekilde, kimyasal reaksiyonla,
bacagazı içerisindeki zararlı maddeler çökertilmekte ve atık olarak sadece
alçıtaşı üretilmektedir. Üretilen alçı, çimento, alçıpan, kartonpiyer ve
benzerleri gibi yapı sektöründe hammadde olarak kullanılmakta ve ekonomik değer
taşımaktadır; bu nedenle, katı atık olarak atılması söz konusu değildir.
Çevrimden geri kalan su, tekrar, kapalı devre olarak aynı sistemde
kullanılmaktadır. Herhangi bir tehlikeli kimyasal madde, filtre sisteminde
kullanılmamaktadır. Bacagazının dışında, santral, tamamen
kapalı devre çalışmaktadır. Santralın soğutulması, hava fanları ve kapalı devre
radyatör sistemi vasıtasıyla yapıldığından, herhangi bir su kaynağına (akarsu,
göl, deniz) sıcak su veya bir başka kimyasal atık verilmesi mümkün değildir. Santralda kullanılan 6 numara fuel-oil,
ithal doğalgaza alternatif, rafinerilerimizin tabiî ürünüdür ve ülke içerisinde
başka türlü değerlendirilemeyen ucuz bir yakıttır; kömür gibi, herhangi bir
katı atık ve kül çıktısı yoktur. Kimyasal yapısı gereği ortaya çıkan kirletici
etkileri de, yukarıda anlatılan DeNOx ve DeSOx arıtma tesisleriyle sorunsuz
olarak giderilmektedir. Santralda kullanılan yakıt ve yağ, tamamen kapalı sistemlerde
seperatörlerle temizlenmekte olup, seperatör atıkları da, atık arıtma
sistemleriyle tekrar geri kazanılmaktadır. Santral, uluslararası teknik standartlara
uygun olarak, yurt dışından sağlanan devlet ihracat kredisiyle kurulmuştur.
Krediyi sağlayan yurtdışı kuruluşlar, kredi vermeden önce, tesisin çevreye
zarar verip vermediğini araştırmakta ve buna göre kredi onayı vermektedir. Bu
konu, çevre açısından ayrı bir güvence teşkil etmektedir. Yukarıda sayılan hususların yanında, söz
konusu tesis, Türk çevre mevzuatında tanımlanan yaptırımların uygulanması
konusunda, mevzuatta adı geçen denetim mercilerinin denetimine açıktır. Hepinize saygılarımı sunarım.(ANAP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan. Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır. İkinci gündemdışı söz, Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu personelinin sorunlarıyla ilgili söz isteyen İstanbul
Milletvekili Sayın Cahit Savaş Yazıcı'ya verilmiştir. Buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakika. 2. -
İstanbul Milletvekili Cahit Savaş Yazıcı'nın, Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu personelinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet
Bakanı Hasan Gemici'nin cevabı CAHİT SAVAŞ YAZICI (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
Genel Müdürlüğü çalışanlarının sorunlarına değinmek üzere söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. Değerli milletvekilleri, Anayasamızın 61
inci maddesi, devleti, özürlüler, yaşlılar ve korunmaya muhtaç çocukları,
sosyal hizmetler ve yardımlarla desteklemek amacıyla, gerekli teşkilat ve
tesisleri kurmakla yükümlü tutmuştur. Anayasamızın bu hükmünü hayata geçirmekle
görevli Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, korunmaya,
bakıma veya yardıma muhtaç aile, çocuk, özürlü, yaşlı ve diğer muhtaç kişilere
430 kuruluşuyla 24 saat hizmet vermektedir. Kurum, bu görev ve işleyişiyle, Anayasanın
temel niteliklerinden olan sosyal devlet anlayışının hayata geçirilmesinde çok
önemli bir rol oynamaktadır. Günümüzde gerek dünyada sosyal hizmetler
ve yardımların kapsamındaki gelişmeler gerekse ülke gerçeklerinden kaynaklanan
nedenlerden dolayı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun işlevi, bir
kat daha önemli bir hale gelmiştir. Ülkemizde, artan kentleşme ve göç olgusu
ile aile yapısındaki değişimin hızlanması, gelir dağılımının bozulması ve
yoksulluk gibi nedenlerle sosyal hizmet ve yardımlara ihtiyaç her geçen gün
daha da artmaktadır. 55, 56 ve 57 nci hükümetler zamanında
sosyal hizmetler ve yardımlar konusunda, bu dönemlerden önceki hükümetlerle
kıyaslanmayacak atılımlar yapılmasına karşın, ülkemizin, bu alanda çağdaş,
evrensel hizmet kalitesine ulaşması yönünde atması gereken önemli adımlar
bulunmaktadır. Değerli milletvekilleri, ben, burada,
ülkemizde sosyal hizmet ve yardımların ulaştığı noktadan çok, bu hizmetleri
yürüten Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanlarının sorunlarına
dikkatlerinizi çekmeyi amaçlamaktayım. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
çalışanları kendileri gibi Başbakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlar olan
Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Denizcilik Müsteşarlığı ve
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı çalışanlarının yararlandığı fazla çalışma
ücretinden yararlanamamaktadır. Herhalde, gündüz ve gece olmak üzere, 24 saat
esasına göre hizmet veren Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
çalışanları, bu saydığım kurumlarda çalışan personelden ne daha az önemde bir
görev ifa etmektedirler ne de bu kurumlarda çalışanlardan daha az bir çalışma
temposuna sahiptirler. Bu adaletsizliği gidermek üzere vermiş
olduğum kanun teklifinin yasalaşabilmesi için Sayın Bakanımızın ve Yüce
Meclisimizin yardımlarını beklediğimi ifade etmek isterim. Ücretler açısından,
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanları ile Başbakanlığa bağlı
diğer kurum ve kuruluşlarda çalışanlar arasında var olan bu adaletsizliğin
yanında, kurum çalışanları arasında da, kuruluş yasasından kaynaklanan
adaletsizlikler bulunmaktadır. Kurumun merkez teşkilatında çalışanların bir
kısmı kadro karşılığı sözleşmeli statüye geçirilirken, diğer çalışanlardan daha
farklı ücret rejimine tabi tutulmuşlardır. Bu düzenleme yapılırken yönetici
kadrolar göz önünde tutulmuş, sosyal hizmetlerin aslî unsurlarını yerine
getiren sosyal çalışmacı, psikolog ve çocuk gelişimcisi gibi unvanlarda hizmet
veren meslek personeli kapsam dışında bırakılmıştır. Sübjektif değerlendirmelerden ortaya
çıktığını düşündüğüm bu durum, kurum çalışanları arasında huzursuzluk
yaratmaktadır. Bu nedenle, kadro karşılığı sözleşmeli personel çalıştırılması
uygulamasının diğer meslek personelini de kapsayacak şekilde genişletilmesi
doğru olacaktır. Değerli milletvekilleri, kurumun, taşra
teşkilatında görev yapan personel arasında da ücret adaletsizlikleri olduğu
görülmektedir. Taşrada hizmet veren sosyal hizmet kuruluşlarından sadece bakım
ve rehabilitasyon merkezlerinde görev yapan personel kadro karşılığı sözleşmeli
statüsünde çalışabilmektedir; ancak, kurumun kuruluş yasasına göre taşrada
bakım ve rehabilitasyon merkezlerinin dışında çocuk yuvaları, yetiştirme
yurtları ve huzurevleri gibi yatılı hizmet veren başka sosyal hizmet birimleri
de bulunmaktadır. Bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde
çalışan personel, özürlü yurttaşlarımıza hizmet vermekte ve 24 saat esasına
göre verilen bu hizmetin yürütülmesi, gerçekten oldukça ağır şartlarda
çalışmayı gerektirmektedir. Bu nedenle, bu birimde görevli personelin daha
farklı bir ücret alması adil karşılanabilir; ancak, çocuk yuvalarındaki
bebeklere gece-gündüz hizmet vermek de ağır bir çalışma temposunu
gerektirmektedir. Yine, ergenlik çağındaki çocuklara hizmet
götürülen yetiştirme yurtları ile muhtaç yaşlı yurttaşlarımıza hizmet götürülen
huzurevlerinde çalışan personelin de ağır şartlarda hizmet verdiği açıktır.
Aynı unvana sahip personelin farklı ücret rejimlerine tabi tutulması, objektif
ölçütlerin dışında bir tutumdur. Personel arasında huzursuzluk yaratan bu
durumun ortadan kaldırılması için, taşrada aynı unvana sahip personele aynı
ücret rejimini uygulamak doğru olacaktır. Değerli milletvekilleri, devletlerin
gücünü gösteren en önemli göstergelerden birinin, sosyal ve ekonomik
yoksulluklarla karşılaşan yurttaşlarına yarar sağlamak ve onların, insan
haysiyetine uygun bir biçimde yaşamalarına katkıda bulunmak olduğunu
düşünmekteyim. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Yazıcı, 1 dakikada toparlar
mısınız efendim. Buyurun. CAHİT SAVAŞ YAZICI (Devamla) - Bu
bağlamda, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirge Kurumu, toplumsal dayanışma ve
birliğimiz açısından çok önemli bir görev üstlenmektedir. Ben, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumunu, çalışanlarıyla, yaşlılarıyla, özürlüleriyle, korunmaya muhtaç
çocuklarıyla, Türkiye'nin en büyük ailesi olarak görüyorum. Toplumsal dayanışma
ve birlikteliğimize hizmet eden bu kurumda çalışan personelimizin daha verimli
hizmet vermesi için, bahsettiğim ücret adaletsizliklerinin giderilebilmesinde
Sayın Bakanımız ve Yüce Meclisimizin değerli katkılarını beklediğimi
belirterek, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yazıcı. Sayın Bakan, cevap verecek misiniz? DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) -
Evet efendim. BAŞKAN - Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici
cevap verecekler. Buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar) DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gündemdışı söz alarak, Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanlarının ücret sorunlarını dile getiren İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Cahit Savaş Yazıcı'ya teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Anayasamızın 2 nci maddesi, Türkiye
Cumhuriyeti Devletini, laik, demokratik bir sosyal hukuk devleti olarak
tanımlamıştır. Sosyal devlet, en basit tanımıyla,
fakirinin fukarasının yanında olan devlet demektir. Çağdaş sosyal devlet,
ekonomik ve sosyal yönden zayıf toplum kesimlerinin yanında olan, özel ilgi ve
desteğe gereksinim duyan insanlara el uzatmayı, kendisi için bir görev,
yurttaşlar için hak sayan devlettir. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu,
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sosyal devlet olmakla ilgili sorumluluklarını
yerine getirmede en temel sosyal hizmet kurumudur. 1921 yılında, Büyük Önder Mustafa Kemal
Atatürk'ün talimatlarıyla, Kurtuluş Savaşında babalarını kaybeden yetim
çocukları korumak üzere, yetiştirmek üzere kurulmuş; 1983 yılında, 2828 sayılı
Yasayla yeniden yapılandırılmıştır. Kuruluş sayısı, 1997'de 274 iken, bugün
460'ı aşmış bulunmaktadır. 10 000 çalışanıyla, 35 000'e yakın insana, 24 saat
sürekli bakım hizmeti yanında, 100 000'e yakın insana da gündüzlü bakım hizmeti
vermektedir. Bu yüzden, Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumunu, yaşayanları, çalışanları, gönüllü katkı veren, gönüllü
çalışan insanlarıyla birlikte, Türkiye'nin en büyük ailesi olarak
tanımlamaktayız ve aile sorumluluğu içerisinde, çocuklarımıza evlat sevgisiyle,
gençlerimize arkadaşça, yaşlılarımıza ve özürlülerimize de saygıyla
yaklaşmaktayız. Çocuklarımızı, laik cumhuriyet ilkelerine ve Atatürk ilkelerine
bağlı, çağdaş yaşamı özümsemiş, benimsemiş insanlar olarak, kendilerine
güvenli, birer meslek sahibi yurttaşlar olarak, topluma ve ülkeye kazandırmaya
çalışmaktayız. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
sizlerle, kurumda son yıllarda yaşanan gelişmeleri kısaca paylaşmak istiyorum. Kuruluşlarımızda yaşam standartları önemli
ölçüde yükselmiş, önemli ölçüde iyileşmiştir. Kuruluşlarımızda, 20-30 çocuğun
kaldığı, koğuş tipi yatakhanelerden vazgeçilerek, kademeli olarak, 5-6
çocuğumuzun kaldığı, ev tipi yatakhaneler sistemine geçilmektedir. Bunun yanında, çocuklarımızın okul
başarılarında da çok ciddî artışlar olmaktadır. Çocuklarımızın okul başarıları,
1997-1998 eğitim-öğretim yılı ile günümüzü mukayese ettiğimizde, çocuk
yuvalarında 3,58 olan not ortalaması, bugün için 3,65'e; yetiştirme yurtlarında
2,89 olan okul başarıları, bugün için 3,25'e ulaşmıştır. Yine, çocuklarımızın
okula girişlerinde çok ciddî artışlar olmuştur. Geçtiğiniz yıl 650 çocuğumuz
üniversite sınavlarına girmiş, bunların 170'e yakını üniversitelere
yerleştirilmiş durumdadır, bu Türkiye ortalamasının da üzerinde bir
gerçekleşmedir. Çocuklarımızın sosyal ve psikolojik
gelişmelerine katkıda bulunmak amacıyla, sosyal, kültürel ve sportif
çalışmalara, etkinliklere de büyük önem vermekteyiz. Bu alanda çocuklarımız son
derece başarılar elde etmektedirler. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile
yaptığımız işbirliği sonucunda, bugün için 3 095 çocuğumuza sistemli ve planlı
bir şekilde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün uzmanları, sporcu öğretmenleri
ile işbirliği içerisinde spor yaptırılmakta ve çeşitli sportif alanlarda
yetiştirilmektedir. Çocuklarımızın kendilerine güvenleri
artmıştır, çocuklarımızın ifade kabiliyetleri artmıştır ve artık yurt çocuğu
kimliği yavaş yavaş saklanacak, gizlenecek bir kimlik olmaktan çıkmaktadır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu,
bu korumaya muhtaç çocuklara, özürlülere, yaşlılara 24 saat verdiği bakım
hizmetleri yanında; koruyucu, önleyici hizmetler vermeye de büyük önem
vermektedir. Artık, 18 yaşına giren çocuklarımızı kurumdan ayrıldıkları
takdirde, sahipsiz bırakmıyoruz. 1997'li yıllarda, ortalama her yıl 1 000
çocuğumuzu işe yerleştirirken, 3413 sayılı Yasanın etkin bir şekilde
işletilmesi ile bu sayı son üç yılda 2 000'ler seviyesinde gerçekleşmektedir.
Her yıl 2 000 çocuğumuzu kamu kurum ve kuruluşlarında işe yerleştirmekteyiz.
Geçtiğimiz günlerde bu konuda bir toplantı yaparak, 3413 sayılı Yasanın
uygulanmasıyla ilgili titizlik, duyarlılık gösteren kuruluşlara plaketleri
verildi, kurum adına teşekkür edildi. Bunun yanında bu yasayı uygulamakta
çekimser davranan, uygulamayan kuruluşlara da, çocuklarımıza Türkiye Büyük
Millet Meclisinde millet adına verilen bu hakkın, çocuklarımızdan esirgenmemesi
yönünde çağrılarda bulunuldu. Özellikle, bazı kamu kurum ve kuruluşlarımızı,
bazı üniversitelerimizi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi dışındaki büyükşehir
belediyelerimizi, 3413 sayılı Yasanın uygulanarak, bu çocuklarımızın işe
yerleştirilmeleriyle ilgili olarak, buradan, daha duyarlı olmaya, daha dikkatli
olmaya, bir kere daha çağırmak istiyorum. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
çocuklarımıza yuva ve yurtlarda sağlanan bütün olanaklara rağmen, bütün fizikî
olanaklara rağmen, o çocuklara bir ailenin verdiği sevgiyi, ilgiyi ve sıcaklığı
vermek, yüzde 100 mümkün olmamaktadır. Bu yüzden, evlat edinme ve koruyucu aile
hizmetlerine büyük önem veriyoruz. Evlat edindirdiğimiz çocuk sayısı 6 494'e
ulaşmıştır. Koruyucu ailede ise durum şöyledir: 1997-1998 yıllarında 45-65
çocuk koruyucu aile yanına yerleştirilirken, bu rakam, 1999 yılında 191, 2000
yılında 129, 2001 yılında 134 olmuştur ve 1997 yılında 270 olan koruyucu aile
sayımız bugün için 600'ü aşmış durumdadır. Yine kurumun uyguladığı bir önemli proje
de, ceza ve tevkifevlerinde uygulanan Uçurtmayı Vurmasınlar Projesidir. Bu
projeyle, ceza ve tutukevlerinde anneleriyle birlikte kalan 0-12 yaş grubu
çocukları cezaevi koşullarından belli ölçüde uzaklaştırabilmek ve onların,
sosyal ve psikolojik anlamda gelişmelerini temin etmek amacıyla, Adalet
Bakanlığımızla işbirliği halinde, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
kreş ve yuvalarında gündüzlerini geçirmeleri sağlanmaktadır. Bugün için bu
projeden 234 çocuğumuz yararlanmaktadır. Yine, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumunda uygulanan Sevgi Zinciri Projesiyle de, yuva ve yurtlarımızdaki
çocukların, özel kreş ve gündüz bakımevlerinde diğer çocuklarla, analı-babalı
çocuklarla birlikte olması sağlanmakta olup, bu projeden de 334 çocuğumuz
yararlanmaktadır. Yine, ekonomik yoksulluk nedeniyle
çocuklarına bakamayan ve çocuklarını Kuruma vermek isteyen aileler aynî ve
nakdî yardımlarla desteklenerek, ailenin çocuktan, çocuğun aileden
koparılmaması sağlanmış olmakta ve bu şekilde, 2001 yılında 16 282 çocuk aile
yanında desteklenmiştir. Eğer bu çocuklar, bu şekilde, aynî ve nakdî
yardımlarla desteklenmemiş olsalardı, belki, bu kadar çocuk için yeni yurtlar
yapmak ve bu çocukları yurtlarda barındırmak zorunda kalacaktık. Yine, kamuoyunun ve sizlerin çok yakından ilgilendiği,
sokakta yaşayan ve çalışan çocuklarla ilgili hizmetlerde büyük gelişme
gözlenmektedir. Çocuk ve gençlik merkezlerinin sayısı 23'e ulaşmıştır. Bu
merkezlerimizde hizmet alan çocuklarımızın sayısı 10 000'i aşmıştır. Çok sayıda
çocuğumuzun aile yanına dönmesi, çok sayıda çocuğumuzun kuruma yerleştirilmesi,
nüfus cüzdanlarının çıkarılması, sağlık gereksinimlerinin yerine getirilmesi ve
300'e yakın çocuğumuzun da sokaktan alınarak yatılı bölge okullarında kalmaları
sağlanmıştır. Yine, kurumun önemli bir başka hizmeti de
toplum merkezleridir. Özellikle, yoğun göç alan büyük şehirlerimizin yoksul
semtlerindeki bu sosyal merkezlerimizdeki uygulamalarımızla, kadınlara ve
çocuklara yönelik sosyal çalışmalar yapılmakta, kadınlar için ana-çocuk sağlığı
eğitimi, üreme sağlığı, beceri kazandırma, ev ekonomisi; çocuklar için yabancı
dil kursları, matematik kursları gibi kurslar ve diğer sosyal ve kültürel
etkinliklerle hem çocukların hem de annelerinin, kadınların sosyalleşmesine
katkıda bulunulmaktadır. Yine, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu, depremlerde ve doğal afetlerde mağdur olmuş yurttaşlarımız için çok
başarılı ve etkin hizmetler yürütmüştür. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu, Marmara ve daha sonraki depremlerde, sel felaketlerinde
yurttaşlarımızın hizmetine ilk koşan kuruluşlar arasında yer almıştır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumunda özürlülerle ilgili çalışmalara
büyük önem vermekteyiz. Özürlülerle ilgili kuruluş sayımız 28' den 55'e
ulaşmıştır ve bu kuruluşlarımızda 1 832'si yatılı, 3 599 özürlüye bakmaktayız.
Son yıllarda -55 inci hükümetten başlayarak- özürlülerle ilgili peş peşe
çıkarılan yasalar, yapılan yasal düzenlemeler; yönetmelikler ve özürlülere
sağlanan imkânlarla özel rehabilitasyon merkezleri sayısı 14'ten, bugün için,
275'e çıkarılmıştır. 14 rehabilitasyon merkezinde 700'e yakın çocuk hizmet
alırken, bu 275 kuruluşta bugün 15 000'e yakın özürlü çocuk rehabilitasyon
hizmeti alabilmektedir. Ancak, buradan, bir konuyu daha
dikkatinize sunmak istiyorum. Ülkemizde, gerek özürlüler gerek özürlü aileleri
konusu, gerçekten, ihmal edilmiş bir konudur; özürlüler konusuna daha fazla
önem vermemiz gerekmektedir. Bugün için kuruma müracaat edip, yerleşmeyi
bekleyen 2 000'den fazla özürlümüz mevcuttur. Mutlaka, özürlülerle ilgili, hem
kamudaki hem toplumdaki rehabilitasyon merkezi sayısını çok hızlı artırmamız
gerekmektedir. Yine, yaşlılarla ilgili hizmetlerimizde,
huzurevi sayımız 41'den 61'e çıkarılmıştır ve bugün için 6 240 yaşlımıza bakım
hizmeti verebilecek durumdayız; ancak, 5 500'e yakın yaşlımıza hizmet
veriyoruz; 1 000 kişilik kapasitemiz boştur. Şu anda, bize müracaat edip de
kabul edemediğimiz yaşlı yok diyebilirim. Huzurevlerimizin yaşam standartlarında da
çok önemli iyileştirmeler olmuştur. Gerçekten, bunu çok inanarak ve bilerek
söylüyorum; gerek huzurevlerindeki gerek özürlülerle ilgili kuruluşlarımızdaki
gerekse çocuk yuvalarımızdaki yaşam ve bakım standartları, bugün, dünyanın
gelişmiş pek çok ülkesinden geri bir durumda değildir; bunu, burada, özellikle
kurum adına, gururla ifade etmek istiyorum. Çocuk Hakları Sözleşmesinin koordinatör
kuruluşu Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumudur. Kurum, Çocuk Hakları
Sözleşmesiyle ilgili, son yıllarda, Adalet Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve UNICEF'le işbirliği içerisinde yapılan
çalışmalar sonucunda, çocuk haklarının topluma tanıtılması, benimsetilmesi ve
çocuklarla ilgili duyarlılık ve bilinç yaratılması konusunda önemli ölçüde
başarılı olmuştur; ama, en önemlisi, toplumda ve kamuda, Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumuna bakış ve kurumun imajı değişmiştir. Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu, artık, toplum önüne, bazı olumsuz haberlerle değil; daha
çok, olumlu, iyi, güzel haberlerle, iyiliklerle, güzelliklerle çıkmaktadır; bu
da, kuruma bakışı önemli ölçüde değiştirmiştir. Bunun sonucu olarak da, kurumda
çalışan gönüllü sayısında, kuruma bağış ve katkı yapan hayırsever insan
sayısında ve bunların katkılarının maddî tutarında önemli artışlar olmuştur. Tabiî ki, böyle bir sonuca gelinmesini,
böyle bir başarının elde edilmesini, kurumda çalışanların, yaşayanların ve
kuruma, biraz önce söylediğim gibi, son derece özverili bir şekilde, insanî bir
şekilde destek olan gönüllü insanların çabalarıyla birlikte Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumunun ve sosyal hizmetler ailesinin bir başarısı olarak
görmekteyiz; ama, tabiî ki, hizmetin yürütülmesinde asıl sorumluluk Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanlarındadır. Ben, son derece özverili
bir şekilde çalışan, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna, çalışanlarına
takdirlerimi, teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunmak istiyorum. Biraz önce söylediğim gibi, kuruluş
sayımız 274 iken, bugün için, 460'ı aştı. Bu, yüzde 70'e yakın bir artışa
tekabül etmektedir. Buna karşılık, personel sayımızda yüzde 20 azalma olmuştur.
Personel sayımız 12 000'lerden, bugün için, 10 000'e düşmüştür. Bu, 1997 ile
bugünü mukayese ettiğimizde, kurum çalışanlarının sorumluluklarının ve iş
yüklerinin yüzde 100'e yakın artması demektir. Gerçekten, Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanları son derece güç koşullar içerisinde hizmet
vermektedirler. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
sosyal hizmetlerin yapısı gereği, sınırsız özveri ve sabırla görev yapan sosyal
hizmetler personeli ücretlerinin yetersiz ve adaletsiz olması, çalışmalarımızı
olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Her gün gelişen sosyal hizmet anlayışının
hayata geçirilmesinin, uzmanlık gerektiren personelin istihdamıyla
sağlanabildiği düşünüldüğünde, bu durum, hizmetin gerektiği şekilde
verilmesinde aksamalara neden olmaktadır. Kurumun merkez teşkilatında yönetici
kadrolarında çalışanlar, kadro karşılığı sözleşmeli statüye geçirilerek, diğer
çalışanlardan daha farklı bir ücret rejimine tabi tutulmuşlardır. Bu düzenleme
yapılırken, yönetici kadrolar ile destek hizmetlerinde görev yapan müfettiş,
avukat, mimar ve mühendis, bilgisayar programcısı, bilgisayar işletmeni ve
benzeri meslekler göz önünde tutulmuş, sosyal hizmetlerin aslî unsurlarını
yerine getiren sosyal çalışmacı, psikolog ve çocuk gelişimci gibi unvanlarda
hizmet veren meslekî personel kapsam dışında bırakılmıştır. Bu durum kurum
çalışanları arasında huzursuzluk yaratmaktadır. Bu nedenle, kadro karşılığı
sözleşmeli personel çalıştırılması uygulamasının SHÇEK Kanununun 16 ncı
maddesinin üçüncü fıkrasına bazı unvanların eklenmesiyle, diğer meslekî
personeli de kapsayacak şekilde genişletilmesi doğru olacaktır. Kurumun taşra teşkilatında görev yapan
personeli arasında da ücret adaletsizlikleri vardır. Taşrada hizmet veren
sosyal hizmet kuruluşlarından bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan
personel, kadro karşılığı sözleşmeli statüsüyle çalıştırılabilmektedir; ancak,
kurumda, çocuk yuvaları, yetiştirme yurtları, huzurevleri, kadın ve erkek
konukevleri gibi yatılı hizmet veren başka sosyal hizmet kuruluşları da
bulunmaktadır. Bu kuruluşlarda çalışan personelin de ağır şartlarda hizmet
verdiği bir gerçektir; çocuk yuvalarındaki bebeklere gece gündüz, yetiştirme
yurtlarındaki ergenlik çağındaki gençlere, huzurevlerindeki muhtaç yaşlılara ve
konukevlerindeki yardıma muhtaç kişilere, çocuk ve gençlik merkezlerinde
sorunlarına çözüm bekleyen, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklara özveriyle
hizmet vermektedirler. Bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan personel
farklı ücret almalıdır; ancak, ücret dengesizliği, personel arasında
huzursuzluk yaratmaktadır. Bu nedenle, kurum çalışanları arasında huzursuzluğu
ve dengesizliği gidermek için, yine 16 ncı maddenin dördüncü fıkrasına bazı
unvanların eklenmesiyle, kurum çalışanlarının aynı ücret rejimine tabi
tutulması sağlanmış olacaktır. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
sosyal hizmetler merkez ve taşra teşkilatında sözleşmeli statüyle çalışan
personel kapsamını genişletmek, tüm personelin ücretlerinin iyileştirilmesi
için yeterli olmamaktadır. Özellikle, genel idare hizmetleri ve yardımcı
hizmetler sınıfındaki personelin ücretlerinde iyileştirme yapılabilmesi için,
sözleşmeli personel dışındaki personele ödenen 5 100 000 Türk Liralık fazla
çalışma ücretinin miktarını artırmak, en azından, Başbakanlığa bağlı diğer
kuruluşlar seviyesine getirmek gerekmektedir. Kurum yetkilileri, bilgim dahilinde,
Maliye Bakanlığı nezdinde, sosyal hizmet tazminatı başta olmak üzere, ekders
uygulaması kapsamının genişletilmesi, sözleşmeli personel uygulaması kapsamının
genişletilmesi, aylık 5 000 000 TL tutarındaki fazla çalışma ücreti miktarının
artırılması konularında girişimde bulunmuştur. Maliye Bakanlığı yetkilileri, bu
taleplerden sadece ekders uygulamasına sıcak bakmış; ancak, bu kapsam
genişletilmesinde de, merkez teşkilatı ile Sosyal Hizmet Müdürlüklerinde
çalışan meslek elemanları kapsam dışı bırakılarak, yeni bir eşitsizliğe neden
olunmuştur. Bizim tercihimiz, özellikle ve öncelikle,
sosyal hizmet görev tazminatının çıkarılmasıdır. Yüce Meclisten, sosyal hizmet
görev tazminatına ilişkin kanunun çıkarılması halinde, ekders uygulaması,
Başbakanlık maktu fazla çalışma ücreti ve sözleşmeli personel uygulamasına ve
ücretlerin ödenmesine son verilebilecektir. Bu önerimizin gerçekleşmemesi
halinde, geçici bir tedbir olarak, sözleşme kapsamının genişletilmesiyle,
Başbakanlık fazla çalışma ücreti miktarının sabit kalmaması, katsayıya
bağlanması suretiyle, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu personelinin
mağduriyetinin giderilmesi için siz sayın milletvekillerinin ilgisine ve
desteğine gereksinim duymaktayız. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
sosyal hizmetler, gerçekten yürütülmesi çok zor ve çok pahalı hizmetlerdir;
ancak, zamanında yapılmadığında, mağdur insanlara, ihtiyaç sahibi insanlara,
topluma ve ülkeye telafi edilmez sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Örneğin,
kimsesiz bir çocuk, kimsesiz bir özürlü ya da kimsesiz bir yaşlıyla ilgili, 1
saat bile çok geç bir zaman olabilmektedir ve telafi edilebilmesi zor sonuçlar,
hepimizi üzen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Sizlere çok çarpıcı bir örnek vermek
istiyorum. Biliyorsunuz, bu sene çok ağır bir kış geçirdik; ocak ayında, ocak
ayı başında çok ağır bir kış geçirdik. O günlerdeki gazete haberlerini
hatırlayacaksınız; Ankara'da, İstanbul'da kimsesiz insanlar sokaklarda
kalmıştı. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Ankara'da 3, İstanbul'da 3
olmak üzere, toplam 6 gezici ekip kurarak, o günlerde, çeşitli yaşlarda 300
kişiyi sokaklardan aldı, kurumlarına yerleştirdi ve onları tekrar yaşama
döndürdü. Eğer, böyle bir hizmet yapılmamış olsaydı ... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Bakan, 1 dakika içinde
toparlar mısınız. DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Devamla) -
Bitiriyorum Sayın Başkanım. ...belki o 300 insandan belli sayıda
insanı kaybetmiş ve hep birlikte üzülmüş olacaktık. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; işte,
bütün bu hizmetleri büyük bir özveriyle, son derece güç koşullarda yürüten,
yürütmeye çalışan; millet adına, devlet adına bu insanlara yerine göre analık,
yerine göre babalık, yerine göre evlatlık yapan Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumunun çalışanlarına hak ettikleri ücretleri vermemiz, onlara
insanca yaşam koşulları sağlamamız gerekmektedir. Ben, bu konudaki desteğinize güveniyorum.
Bu düşüncelerle, Yüce Meclisi ve Sayın Başkanı saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkana, müsamahası dolayısıyla,
ayrıca teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan. Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır. Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz, geçen
pazar günü, Pülümür'den Tunceli'ye, imtihana girmek için, minibüsle giden 19
kişi, bir kaza geçirdi; 1 öğretmen, 3 öğrencimiz vefat etti. Bu kazanın olduğu yer, benim ilçeme 10
kilometre ve Tunceli'ye 40 kilometre mesafede. Maalesef, ne Tunceli'de doktor
vardı ne de Nazımiye'de vardı ve bu insanlar, maalesef, orada tedavi edilemedi.
Özellikle, herkesin dikkatine sunuyorum: Bu sağlık hizmetlerine önem verilsin.
Yani, bu kadar büyük bir kazada -o gençlerimizin bir kısmını helikopterle
Elazığ'a kaldırdık- zamanında müdahale edilseydi, belki ölümler de olmazdı. Ben, ölenlere Tanrıdan rahmet diliyorum,
yaralılara da acil şifalar diliyorum. Kusura bakmayın, benim sorunum; ama,
ülkenin de sorunu. Bu, özellikle doğudaki hastanelere... Benim ilçemde hastane
var, bir röntgen cihazı yok. Yani, rica ediyorum... Tunceli'de doktor yok. Bunu
da, Genel Kurulun bilgisine arz ediyorum. Özel bir konuyu dile getirdiğim için
de sizden özür diliyorum efendim. Gündemdışı üçüncü söz, Kızılayın kuruluş
yıldönümü nedeniyle, Giresun Milletvekili Sayın Burhan Kara'ya verilmiştir. Buyurun Sayın Kara. (DYP sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakika. 3. -
Giresun Milletvekili Burhan Kara'nın, Kızılay’ın kuruluş yıldönümüne ilişkin
gündemdışı konuşması BURHAN KARA (Giresun) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Kızılay, yurt içinde ve yurt dışında, savaşta ve
barışta, ırk, dil, din, cinsiyet ayırımı gözetmeden, yardıma ihtiyacı olan
herkese, karşılıksız ve koşulsuz yardım ulaştırarak, insanlığa ve ulusumuza
hizmet vermektedir. 11 Haziran 1868 tarihinde kurulan, Osmanlı
ve Türkiye Hilâliahmer Cemiyetinin ismi, 1935 yılında, Atatürk'ün talimatıyla,
Türkiye Kızılay Derneği olarak değiştirilerek, 134 yıldır görevine devam
etmektedir. Kızılay, Uluslararası Kızılhaç, Kızılay
hareketinin temel ilkeleri olan insaniyetçilik, ayırım gözetmemek, tarafsızlık,
bağımsızlık, hayır kurumu, birlik ve evrensellik ilkelerine bağlı olarak
faaliyetini sürdürmektedir. Dernek, kamu tüzelkişiliğine sahip olmamakla
birlikte, kamu hukuku kapsamına giren görev ve yetkilerle donatılmıştır.
Dernek, sağlık ve sosyal yardım hizmetleri, gençlik hizmetleri, aynî ve nakdî
yardım hizmetlerinin yanında, hızlı gelişen ve değişen toplumumuzda doğal
olarak yeni istek ve ihtiyaçlar da belirmeye başlarken, buna ayak uydurarak,
ufkunu ve faaliyet alanını sürekli genişletme çabası içindedir. Bir asrı aşkın süredir insanî yardım
faaliyetlerini sürdüren Kızılay, 17 Ağustos 1999'da Marmara Bölgesinde meydana
gelen depremden sonra ciddî eleştirilerle karşı karşıya kalmıştır. Yardımların
yetersizliği ve zamanında yapılamaması, yeterince hazırlıklı olunamaması gibi
konularda basın ve kamuoyunun eleştiri oklarının hedefi olan dernek, bunun
sonucunda da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından mercek altına alınmıştır.
Kızılay, art arda yaşanan iki büyük depremin yarattığı acının etkisiyle dozu
artan eleştirileri reddetmemiş ve bunları dikkate alarak, büyük kongresini
toplamış, bütün kurullarını yenilemiş, kendi içinde yeniden yapılandırma
sürecini başlatma becerisini göstermiştir. TÜBİTAK başta olmak üzere, ODTÜ,
BİTAV, TAİ gibi kuruluşlarla işbirliğine giderek, hazırlattığı yeniden
yapılanma projesini de uygulatmaya başlamıştır. Stokların yenilenmesinden
personel eğitimine, depo ve kan merkezlerinin otomasyonundan uydu haberleşme
sistemine kadar birçok konuyu kapsayan bu projelerin olumlu sonuçlarını görmek
mümkündür. Kızılay tüzüğünde, insancıl faaliyetlerde
kamu otoritelerinin yardımcısı konumunda olduğu belirtilmesine karşılık, bugüne
kadar yaşadığımız bütün depremlerdeki etkin konumu nedeniyle, kamuoyunun,
Kızılayı yardımcılığın ötesinde birinci derece sorumlu konumda gördüğünü ortaya
koymuştur. Ayrıca, afet müdahale çalışmalarının ve insanî yardımların aylar ve
yıllarca sürmesi de, Kızılayın kaynakları bakımından, kendilerini ve derneği
zorluklarla karşı karşıya bırakmıştır. Halkımızın yaşam koşullarının son
yıllarda hızla kötüleşmesi de, Kızılaya yönelik yardım taleplerinin artmasına
yol açmış ve bu talepler, mevcut sınırlı kaynaklarla karşılanmaya
çalışılmıştır. Marmara, Bolu ve Düzce
depremlerinde kaynaklarının büyük bölümünü kullanan Kızılay, zaman zaman
kamuoyunda dozu yükselen haklı haksız eleştiriler nedeniyle, halkımızda
yaratılan güven bunalımı nedeniyle, bağışlarının azalması ve maddî durumunun
sıkışmasıyla karşı karşıya kalmıştır. Bütün bunlara rağmen, Kızılay, bugün,
ulusumuzun ihtiyaçlarına ve dünyanın her köşesinden yapılacak yardım
çağrılarına, hızlı ve yeterli yanıtı verebilecek bir kuruluş olarak görevini
sürdürmektedir. Ülkemiz insanı ve tüm insanlık için bu kadar önemli olan ecdat
yadigârı bu tarihî kurumumuzun güçlendirilmesi, hepimizin, tüm ulusumuzun başta
gelen görevleri arasındadır. Kızılayın bugüne kadarki hizmetleri, ulusumuzun
yardımseverliğinin simgesi haline gelmiştir. Yüce Meclisimiz, zaman geçirmeden, bu
güzide kuruluşumuza gereken önemin verilebilmesini, hizmetlerinin gerek yurt
içinde gerekse yurt dışında ulusumuza layık bir düzeyde yürütülmesini
sağlayacak yasal düzenlemeleri yaparak, gerekli katkıyı sağlamalıdır. Bu vesileyle, Kızılayın 134 üncü kuruluş
yıldönümünün hayırlara vesile olmasını diliyor, Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kara. Biz de, karagün dostu olan Kızılayımızın
kuruluş yıldönümünü kutluyoruz. Başta hükümet olmak üzere, tüm
vatandaşlarımızın, bu kuruluşun görevini yerine getirebilmesi için destek
olmasını diliyoruz. Gündemdışı konuşmaya cevap verecek Sayın
Bakan var mı?.. Yok. Gündemdışı konuşmalar bitmiştir. Başbakanlığın, İçtüzüğün 75 inci maddesine
göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutuyorum: B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Hukukî
ve Ticarî Konularda Yabancı Ülkelerde
Delil Sağlanması Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1103) 7.6.2002 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi: 17.7.2001 tarihli ve
B.02.0.KKG.0.10/101-293/3505 sayılı yazımız. İlgi yazımızla Başkanlığınıza sunulan
"Hukukî veya Ticarî Konularda Yabancı Ülkelerde Delil Sağlanması Hakkında
Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı"nın
İçtüzüğün 75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim. Bülent Ecevit Başbakan BAŞKAN - Dışişleri Komisyonunda bulunan tasarı
hükümete geri verilmiştir. Alınan karar gereğince, gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz. Önce yarım kalan işlerden başlayacağız. V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER 1. - İzmir
Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili
Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449)
(S.Sayısı: 527) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde değişiklik yapılmasına dair İçtüzük tekliflerinin görüşülmeyen
maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin
müzakeresini erteliyoruz. Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri
Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden
devam edeceğiz. 2. - Ceza
İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve
Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/744) (S. Sayısı: 786) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 3. - Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu
Raporu (1/777) (S. Sayısı: 557) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 4. - Devlet
Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda
Deği-şiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/886) (S. Sayısı: 827) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734
Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesiyle
İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe
Komisyonları raporlarının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz. 5. - Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli
Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci
Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları
(1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) (1) BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır. Hükümet?.. Hazır. Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı. Şimdi, maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan karar
yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Peki efendim. HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Sayın Başkan,
oylamaya geçtiniz. BAŞKAN - Efendim, arkadaşlar istediler,
arayacağım. Kusura bakmayın... Yani, niye bizi böyle zor duruma düşürüyorsunuz?
Burada tarafsız görev yapmak zorundayız. Evet, oylarınıza sunacağım ve karar
yetersayısını arayacağım efendim. Maddelere geçilmesini kabul edenler...
Kabul etmeyenler... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan,
böyle, sağlıklı olmaz, oylamayı
elektronik cihazla yapalım. BAŞKAN
- Bizim de gözümüz var Sayın Kapusuz, siz merak etmeyin, adaletli
davranacağımız konusunda hiç kuşkunuz olmasın. Efendim, maddelere geçilmesi kabul
edilmiştir; karar yetersayısı vardır. 1 inci maddeyi okutuyorum: BAZI
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI MADDE 1. - 31.12.1960 tarihli ve 193
sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (7)
numaralı bendinin parantez içi hükmü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "(Bankalara, bankerlere, tasarruf
sandıklarına, tevdiat kabul eden diğer müesseselere yatırılan vadeli, vadesiz
paralara ödenen faizler, bunlar dışında
kalan kişi ve kuruluşlardan devamlı olarak para toplama işi ile
uğraşanların her ne şekil ve ad altında olursa olsun toplanan paralara
sağladıkları gelirler ve menfaatler ile bankalar ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar
arasındaki borsa para piyasasında değerlendirilen paralara ödenen faizler de
mevduat faizi sayılır.)" BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu
adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün; buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN
(Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının 1 inci maddesi üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, tasarının 1 inci
maddesiyle, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde bir değişiklik
yapılmaktadır: "Menkul Sermaye İratları" başlığını taşıyan Gelir
Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (7) numaralı bendinin
parantez içi hükmü değiştirilerek, bankalar ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası
Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında
değerlendirilen paralara ödenen faizler de mevduat faizi olarak tanımlanmaktadır. Değerli milletvekilleri, bu düzenlemeyle,
bahse konu gelirlerin stopaj yoluyla vergilendirilmesi söz konusu olacaktır.
Dikkat edilirse, hükümetin teklif ettiği metindeki, parantez içi hükümde
yapılan değişiklikle "2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan
aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında yatırılan paralara ödenen
faizler de mevduat faizi sayılır" hükmü Komisyonda değişikliğe
uğratılarak, "bankalar ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan
aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında değerlendirilen paralara
ödenen faizler de mevduat faizi sayılır" şeklinde değiştirilmiştir. Değerli milletvekilleri, tasarının 1 inci
maddesiyle, takasbank bünyesindeki para piyasası işlemlerinin
vergilendirilmesine yol açılabilecektir. Dolayısıyla, bu piyasada işlem gören
fonların vergilendirilmesinden sonra, bu fon gelirlerini elde eden nihaî
yatırımcılar da vergilendirilebilecektir. Bu durumda, mükerrer bir
vergilendirme söz konusu olacaktır ve vergi yükünün artışı da fon maliyetlerini
doğrudan etkileyebilecektir. Değerli milletvekilleri, para
piyasalarının geliştirilmesi gerekirken, bu hükümle, vergileme yoluyla, bu
piyasalarda ileride olumsuz bir sonuç ortaya çıkabilir; bunu, hükümetin
dikkatine arz ediyorum. Keza, Plan ve Bütçe Komisyonu çalışmaları esnasında, bu
konuda, ilgili kurumlar arasında bir mutabakat da sağlanamamıştır. Değerli milletvekilleri, tam bu esnada,
biraz önce söylediğim gibi, piyasaları canlandırmak, güçlendirmek gerekirken,
bir de bakıyoruz ki, piyasalar, gerçekten, tepetaklak gitmiş ve borsa 1 Kasım
2001'den bu yana en düşük kapanışını gerçekleştirmiştir ve reel faizler, bono
faizleri giderek tırmanışa geçmiş, bono faizleri yüzde 67'lere gelip
dayanmıştır ve dövizde de bir yükselme trendi giderek artmaktadır. Bu,. bize
neyi söylüyor; bu, bize, şu anda yaşanmakta olan belirsizlik ortamının,
piyasaları neredeyse seçim ortamına soktuğunu göstermektedir. O bakımdan,
hükümetin, acilen, piyasalar üzerinde çok etkileyici, teşvik edici tedbirleri
alması gerekir; ne yapması gerekir; vergi oranlarında indirime gitmesi gerekir;
ne yapması gerekir; iç talebi artıracak, canlandıracak tedbirleri alması
gerekir; ne yapması gerekir; üretimi teşvik edici tedbirleri alması gerekir;
çünkü, piyasalar hasta. O bakımdan, bunların yapılması lazım gelir. Bakın, bugün, Balıkesir İlimizin Bandırma
İlçesi Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanlığından gelmiş olan bir
faks var elimde. Bunu size, hükümete, Sayın Bakanımıza arz edeyim; diyorlar ki:
"Yürürlükteki Katma Değer Vergisi Kanunuyla ithal makine ve konut yapı
kooperatiflerine KDV istisnası sağlanırken, ülke kalkınması için büyük önem ve
değer taşıyan organize sanayi bölgelerine yüzde 18 KDV uygulanması, ne yazık
ki, gözden kaçan bir husustur. Organize sanayi bölgelerine yüzde 18 KDV
uygulanması, bir taraftan, kamuda yüzde 18 fazla finansman ihtiyacı yaratmakta,
öbür taraftan da, organize sanayi bölgelerimiz için, uzun sürede devreye
alınabilen organize sanayi bölgelerimizin gelişmesi açısından fevkalade olumsuz
bir durumdur." (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) - Sayın Başkan, 1
dakika rica ediyorum. BAŞKAN - Tamamlar mısınız efendim. Buyurun. İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) - "Organize
sanayi bölgelerine KDV istisnası yapılması ve KDV istisnası getirilmesi büyük
bir yarar sağlayacaktır." Böyle bir istisnayı, sanayicilerimiz, Bandırma
Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu olarak talep ediyor. Doğru bir talep,
haklı bir talep. Yani, üretimi canlandırmadan, üretimi artırmadan büyümeyi
nasıl sağlayacaksınız?! Ekonomiyi 2001 yılında yüzde 10 daraltmışsınız,
küçültmüşsünüz, şimdi, hedef olarak yüzde 3'leri öngörüyorsunuz; ama, bunun
anlamı, yeniden yüzde 13 büyüme sağlamanız demektir. Dolayısıyla, üretimi
teşvik edici tedbirleri almanız lazım, onun yolu da vergi politikalarından
geçer. Yani, vergi oranları gerçekten çok yüksek, buralarda indirime gitmek
suretiyle reel sektörü canlandırmak gerekir diye düşünüyorum. Hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özgün. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aksaray
Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci
maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, 1 inci maddeyle,
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (7)
nolu bendinde değişiklik yapılmaktadır. Bilindiği üzere, 75 inci madde, menkul
sermaye iradını tarif etmekte, menkul sermaye iradı olarak da, sahibinin
ticarî, ziraî veya meslekî faaliyeti dışında, nakdî sermaye veya parayla temsil
edilebilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kâr payı,
faiz, kira ve benzeri iratları menkul sermaye iradı saymaktadır. Bu çerçevede, aynı kanunun 75 inci
maddesinin ikinci fıkrasında da, kaynağı ne olursa olsun, aşağıda belirtilen
bentlerde sayılan gelirleri elde edenlerin kazancının menkul sermaye iradı
sayılacağı belirtilmektedir. Ayrıca, bu fıkranın (7) nci bendinde, mevduat
faizlerinin menkul sermaye iradı sayıldığı belirtilmekte; ancak, bu değişiklikle,
bu (7) nci bentteki mevduat faizleri kapsamı biraz daha genişletilmektedir. Değerli milletvekilleri, mevduat faizi
gelirinden yapılan stopaj -dört aylık bütçe gelirine baktığımız zaman- 35
trilyon lira civarındadır. Geçen yılın aynı dönemine tekabül eden miktar ise
200-250 trilyon lira iken, bu dönemde sermayenin vergilendirilmesinden bütçeye
temin edilen gelir çok düşük seviyelerde kalmıştır. Dolayısıyla, bu kapsamın
genişletilmesi o kadar fazla bir anlam ifade etmiyor. Bakanlar Kurulu, bilahara, bunlardan
yapılacak stopaj veya tevkifatı, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine
göre, icabında sıfıra kadar indirmeye yetkili sayılmaktadır. Eğer, menkul
sermaye iradından yapılan stopajı yüksek tutarsa, mevcut tasarrufların dövize
kayması söz konusu oluyor. Bu çerçevede, menkul sermaye iradının
vergilendirilmesinden vazgeçilmek suretiyle, dövize kayan paranın tekrar
mevduatta -vadeli veya vadesiz mevduatta- toplanması sağlanmaya çalışılmaktadır. Değerli milletvekilleri, ülkede, siyasî
istikrar olmadığı için, ekonomik istikrarın da yazılı metinlerle temin
edilmediği, geçmiş dört sene içerisinde, hükümetin, bu kanunun çıkış amacına
yönelik yaptığı uygulamalarda ortaya çıkmıştır; çünkü, bütçede açık fazla
olmuştur, bu açığı kapatmak için varlıktan -yani, menkul sermaye iradından-
vergi almak istenmiştir. Ne zaman ki, vergi oranlarını, stopajı, kesintiyi
yüzde 10, yüzde 20'lere çıkarmıştır; ertesi gün, mevduattaki paraların olduğu
gibi dövize kaymasına sebep olmuştur. Bilahara, mevduattan yapılan stopajı, menkul
sermaye iradından yapılan stopajı tekrar sıfıra indirmek suretiyle, dövizdeki
paranın mevduata kaymasını sağlamaya çalışmıştır; hem de, yaptığı bu
değişiklikle, geçmişte uyguladığı süreyi de kapsayacak şekilde faizi
sıfırlamayla gitmektedir. Dolayısıyla, siyasî istikrar sağlanmadan,
ekonomik istikrarı sağlamak mümkün değildir. Bugünkü, bu ortamda, bu
kanunların, yazılı metinlerin çıkarılmasıyla bu istikrarın sağlanması çok
zordur. Değerli milletvekilleri, esas, yapılan
stopajlar, tevkifatlar, ziraî kazançlardan yapılmaktadır; ancak, hükümet de, bu
ziraî kazançlardan yapılan tevkifatı borsaya havale etmek suretiyle, hububat
alımlarını borsadaki tüccarların yapmasına bir noktada müsaade etmekte;
fazlasıyla, Toprak Mahsulleri Ofisinin alımını gerçekleştirmemek suretiyle,
müstahsilin, tamamen borsanın kucağına düşmesini sağlamakta ve borsada yapılan
stopajlar da, Toprak Mahsulleri Ofisinin, resmî kurumun yaptığı tevkifat gibi
sıhhatli olmamaktadır. Belki, bu stopaj gelirleri, tevkifat gelirleri, eğer
Toprak Mahsulleri Ofisi alım yapmazsa, bu yıl bütçe gelirleri içerisinde daha
da aşağı noktalarda teşekkül edecektir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Akın, 1 dakika içinde
toparlar mısınız efendim. MURAT AKIN (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, bilhassa, hükümet üyeleri bu Genel Kurul toplantısında
fazlasıyla yer almaktadırlar. İstirhamımız, hububatta tabanfiyatların
açıklanması. Bütçe gelirleri içinde önemli bir kaynak teşkil eden bu hububattan
yapılacak tevkifatın da sıhhatli olması açısından, tüccarın, esnafın ve
bilhassa çiftçinin geleceği açısından, vereceği mahsulde fiyatların yukarıda
teşekkül etmesi açısından, tabanfiyatların açıklanmasını rica ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akın. Gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok. MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Grup Başkanvekiliniz yok...
Efendim, yetkili Grup Başkanvekiliniz bizden söz isteyecek ki, verelim. Yok... Sayın milletvekilleri, maddeyle ilgili 4
önerge var. Bu 4 önergenin dördüncüsü, anayasaya aykırılık önergesidir; ancak,
bu 3 önergede şöyle bir aykırılık var: Birinci önergede
"değerlendirme" ifadesinin "yatırılan" olarak değiştirilmesini,
ikinci önergede "Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar
arasında borsa para piyasasında değerlendirilen" ifadesinin "bankalar
ve aracı kurumlar arasında kurulan" denilmiş. Bu ikinci önergeye
"bankalar" ibaresini ilave etmiş. Üçüncü bir önerge vermiş; hem
"yatırılan" hem "bankalar" ifadesini kullanmış. İki önerge,
zaten, kabul edilince üçüncü önergeye gerek kalmadığı için üçüncü önergeyi
işleme koymuyorum. Yalnız, Anayasaya aykırılık önergesini işleme koyacağım. Sırayla okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun
tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "değerlendirilen" ifadesinin
"yatırılan" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun
tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "bankalar ve 2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında
değerlendirilen" ifadesinin "bankalar ve aracı kurumlar arasında
kurulan borsa para piyasasında yatırılan" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Son önerge aykırılık önergesidir;
okutup, işleme koyacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına 877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesi Anayasaya aykırıdır. Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon katılmıyor. Sayın Erbaş veya Sayın Polat?.. Yoklar. Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Bilindiği gibi, Anayasamızın 73 üncü
maddesi "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre,
vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye
politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî
yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin
hükümlerinde değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmektedir"
denilmektedir. Madde metninde 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 7 numaralı bendinin parantez içi
hükmü; bankalara, bankerlere, tasarruf sandıklarına, tevdiat kabul eden diğer
müesseselere yatırılan vadeli-vadesiz paralara ödenen faize, bunlar dışında
kalan kişi ve kuruluşlardan devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların her
ne şekil ve ad altında olursa olsun toplanan paralara sağlanan gelirler ve
menfaatlar ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı
kurumlar arasındaki borsa, para piyasasında yatırılan paralara ödenen faizler
de mevduat faizi sayılmıştır. Metinde de görüldüğü gibi, bu husus Anayasamızın
73 üncü maddesine açıkça aykırıdır. Bu nedenle bu önerge verilmiştir. BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun
katılmadığı anayasaya aykırılık önergesini oylarınıza sunuyorum efendim: SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan,
karar yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Karar yetersayısının aranılmasını
istiyorsunuz. Peki, arayacağım. Önergeyi kabul edenler... İsterseniz, cihazla yapalım da... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Oylamaya
geçtiniz efendim, dönmeyelim. BAŞKAN - Peki. Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı
yoktur. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan,
kabul edenler, kabul etmeyenler... BAŞKAN - Efendim, kabul edenleri saydık,
sizdiniz; kabul etmeyenler de iktidar partileriydi, saydık. Karar yetersayısı,
ne kabul edenlerde var ne de kabul etmeyenlerde var. Birleşime ne kadar ara vereyim? SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Yarım saat... BAŞKAN - Niye yarım saat ara verelim Sayın
Kapusuz?! Sen yorgunsan, git, dinlen. NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - 5 dakika
Sayın Başkan. ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - 15.30'a kadar ara
verelim. BAŞKAN - 10 dakika ara verelim mi? SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Hayır...
Hayır... Sayın Başkan, burada yorulan yok; yorulanlar belli, siz yoruldunuz
galiba. BAŞKAN - Birleşime 10 dakika ara veriyorum
efendim. Kapanma
Saati: 15.12 İKİNCİ
OTURUM Açılma
Saati : 15.20 BAŞKAN :
Başkanvekili Kamer GENÇ KÂTİP
ÜYELER : Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK (Edirne) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
111 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız yerden devam
ediyoruz. V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 5. - Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli
Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci
Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları
(1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerlerini
aldılar. Sayın milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısının 1 inci maddesi üzerinde verilen anayasaya aykırılık
önergesinin oylaması sırasında karar yetersayısının aranılması istenmişti;
yapılan oylamada karar yetersayısı bulunamamıştı. Önergeye Komisyon ve Hükümet
katılmamıştı. Önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve
karar yetersayısını arayacağım. Oylamayı elektronik cihazla
yapacağım. Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Sayın
milletvekillerinin bu süre içerisinde oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, oy pusulalarını,
teknik personel aracılığıyla 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum. Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini, kendi
ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmasını rica ediyorum. Anayasaya aykırılık önergesinin kabul veya
reddi konusunda oy kullanılacak efendim. Oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, anayasaya
aykırılık önergesinin yapılan oylamasında önerge reddedilmiştir ve karar
yetersayısı vardır. Diğer önergeyi okutuyorum efendim: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun
tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "bankalar ve 2499 Sayılı Sermaye
Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında
değerlendirilen" ifadesinin "bankalar ve aracı kurumlar arasında
kurulan borsa para piyasasında yatırılan" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) -
Katılmıyoruz. BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet katılmıyor. Sayın Oğuz Aygün?.. Yok. Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Yapılan değişiklik, menkul
sermaye iradının tanımına daha uygun olacaktır. BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum efendim: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun
tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "değerlendirilen" ifadesinin
"yatırılan" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet katılmıyor. Sayın Oğuz Aygün?.. Yok. Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Maddede
"değerlendirilen" yerine "yatırılan" ifadesinin yer alması
menkul sermaye iradının tanımıyla ilgili madde metnine daha uygundur. BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 2 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2. - 193 sayılı Kanunun 94 üncü
maddesinin beşinci fıkrasında yer alan "6, 7, 8 ve 9 numaralı bentlerde
yer alan kazanç ve iratlardan, mevduat veya menkul kıymetin vadesi ve menkul
kıymetlerin türlerine göre," ibaresi "6, 7, 8 ve 9 numaralı bentlerde
yer alan kazanç ve iratlardan; mevduat veya menkul kıymetin vadesi, menkul
kıymetlerin türleri ile bankalar ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre
kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında değerlendirilen
paralara ödenen faizler için," şeklinde değiştirilmiş, maddenin sonuna
aşağıdaki fıkra eklenmiştir. "Maliye Bakanlığı, vergiye tabi
işlemlere taraf veya aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu
tutabilir." BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
Salonda çok büyük gürültü var. Efendim, lütfen, sayın bakanlar yerlerine
otursunlar; eğer milletvekilleriyle sohbet edeceklerse salon dışına çıksınlar.
Rica ediyorum arkadaşlar... Yani, bu salonda ciddî müzakere yapılması lazım.
Burada konuşulanların da herkes tarafından duyulması lazım. Rica ediyorum
arkadaşlar... Lütfen, ayaktakiler otursun. 2 nci madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay; buyurun efendim. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Konuşma süreniz 5 dakika efendim. AK PARTİ GRUBU ADINA EYYÜP SANAY (Ankara)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarı üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. Geçtiğimiz hafta, vergiyle ilgili bir
kanun görüşmesi yapmıştık. Bugün de, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı içerisinde, yine, vergilerin değişik şekillerde
düzenlenmesiyle ilgili konuları görüşüyoruz . Geçen konuşmamda da ifade ettiğim gibi,
vergilerin, kesinlikle, vatandaşın ödeyebileceği bir seviyede olması; ayrıca,
vatandaşın, doğrudan doğruya, seve seve, bu, benim ödemekle yükümlü olduğum,
benim boynumun borcudur diye, hakikaten, ödenmesi şart olan bir durum olduğu
inancıyla davranması gerektiği malumlarınızdır. Eğer, vergi ödeyecek kişiler bu
inançtan yoksun olurlarsa, devletin görevi, onlara bu inancı verebilmektir.
Kişiler bu inançtan yoksun olursa, o zaman, kanunların gereği istenen vergi
toplanamaz ve gerçekten de memleketin refahı, huzuru ve hayat standardının
yükselmesi temin edilemez. Eğer, verginin gerekliliği, kişinin, kendi
çıkarları ile ülke çıkarlarını aynı yönde görmesi olarak tanımlanıyorsa, o
zaman, burada, kişi boyutu fazla bir yer almaktadır; ancak, sağlanması
olanaksız bir husus da değildir. Kişi, ödediği verginin, ülkenin, bu arada,
kendisinin yararına kullanıldığını anladığı ölçüde, verginin gerekliliğine
inanıyor demektir. Yükümlü, ödediği verginin kendisine geri
dönmesini beklemektedir. Vergi, vatandaşa nasıl geri dönecektir; o da, vatandaş
ile devlet tarafından bulunulan bütün tasarruflarda, ülke çıkarlarının
korunmasına özen gösterilmesi, devletin omzuna yüklediği yükü ödemesi ve
devletin, vatandaşına bir potansiyel vergi kaçakçısı gözüyle bakmaması, yapılan
ihalelerde şeffaflığın olmasıyla mümkündür. Verginin gerekliliğine inancı sağlamak,
temiz bir toplumla mümkündür. Temiz bir toplum, ancak, vergilerin
şeffaflığıyla, yapılan ihalelerin şeffaflığıyla mümkündür. Vergi toplayabilmek
için devletin vatandaşına güven verebilmesi gerekir. Güvenilmeyen vatandaşını
haksız ve yanlış uygulamalarıyla kıran, küstüren devletin, vatandaşlarından
vatandaşlık ödevlerini yerini getirmesini beklemesi akılcı olmaz. Vatandaşın devlete güvenmesinin en önemli
şartlarından biri de, devletin, bir birey olarak haklarına sahip çıkması, birey
olarak geleceğini güvence altına almasıdır. Gelecekte insanca bir yaşam
sürebileceğine güvenmeyen, hastalığında tedavi edilemeyeceğini, parası olmazsa
çocuğunun okula gidemeyeceğini gören vatandaş, devlete ne için vergi vereceğini
sorgulama hakkına sahiptir. Verginin adil olabilmesi için, herkesin
ödeme gücüne göre vergi tahakkuk ettirilmelidir. Bu husus, zaten Anayasanın 73
üncü maddesinde de yer almaktadır. Ayrıca, yine, bunlar, Anayasanın 10 uncu, 42
nci, 56 ncı, 63 üncü ve ifade ettiğim gibi, 73 üncü maddelerinde de çok açık,
net olarak ifade edilmiş ve belirtilmiştir. Eğer, Anayasanın bu maddelerine
uygun olarak vergi kanunları düzenlenmeyecek olursa, o zaman, vatandaş vergiyi
daha az ödemeye başlar. Ayrıca, özellikle, iktidarlar, hükümetler, kriz içine
düştükleri zamanlarda, tarihen bilinmektedir ki, vergileri hep artırmışlardır;
şu anda Türkiye'nin yaptığı gibi... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Sanay, lütfen, 1 dakikada
toparlar mısınız efendim. EYYÜP SANAY (Devamla) - Teşekkür ederim. O zaman da, iktidarlar, vergiyi
artırdıkları takdirde, vergi toplayamazlar ve yıkılırlar. Nitekim, şu andaki
hükümetin durumu da buna bir örnek olarak verilebilir. Tarihte, bunun pek çok
örnekleri vardır ve iktisat teorisyenleri de, bunu çok açık ve net bir şekilde
ifade etmektedirler. Onun için, eğer, hükümet, iktidar yoluna devam etmek
istiyorsa, mutlaka vergilerini düzeltmesi -iktisat tarihine bakıp- vergileri
artırmayıp, aksine, vatandaşın, Anayasada ifade edildiği gibi, ödeyebileceği
bir ölçüde vergilendirme yapması gerekmektedir. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sanay. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aksaray
Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Akın. DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı tasarının 2 nci maddesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, 2 nci madde,
Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yapılan
değişiklik ve maddeye eklenen fıkrayla, Bakanlar Kuruluna, Sermaye Piyasası
Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa, para piyasalarına
yatırılan paralara ödenen faizlere farklı bir stopaj oranı belirleme yetkisi
vermektedir. Bilindiği üzere, bizdeki borsa, gerçek manada bir borsa olmayıp,
daha ziyade, spekülatif amaçlı bir borsadır. Eğer, borsada böyle değişik bir
vergilendirmeye gidilip ve vergilendirmeye başlanırsa -Türkiye'deki borsa,
zaten, hükümetin en ufak bir hareketinden etkileniyor- bu vergilendirme
durumunda da bir değişiklik olursa, zaten gerçek bir borsa olmayan, spekülatif
amaçlı bir borsa olan ülkemizdeki bu borsa da çöker. Değerli milletvekilleri, esas olan,
ülkemizde, ekonomik krizin yarattığı olumsuzlukların azaltılmasında bu
kanunlarda değişiklik yapmaktan ziyade, enflasyon muhasebesi uygulamasına
geçilmesidir. Ne yazık ki, hükümet, temelde çözüm arayacağı yerde, yüzeysel ve
yapılmaması gereken değişiklikler getirmek suretiyle burada Meclisin gündemini
boşa meşgul etmektedir. Yine, malî milat uygulamasının
kaldırılması ve Katma Değer Vergisi oranlarının daha gerçekçi tespit edilmesi
şekliyle, beklenen vergi gelirleri bu çerçevede artırılabilir. Değerli milletvekilleri, enflasyon
muhasebesi, hakikaten, ülkemizde elzem olan ve uygulamaya geçirilmesi gereken
bir muhasebe sistemidir. Ne yazıktır ki, yirmi yılı aşkındır enflasyonla
yaşamak zorunda kalan ülkemiz ekonomisi içerisinde faaliyetlerini sürdürmekte
olan işletmelerin özvarlıklarında yüksek enflasyonun oluşturduğu olumsuz
etkiler herkes tarafından bilindiği halde, bu uygulamaya geçilmemektedir. Yine, malî milat uygulamasının -geçici
olarak tehir etmesine rağmen- kaldırılması cihetine gitmemiştir. Değerli milletvekilleri, 4369 sayılı
yasayla yapılan köklü değişiklikle, safî artış kuramına uygun vergilendirme
esasları belirlenmiş ve her türlü kaynağı kavrayan bu vergilendirme ilkesinin
hayata geçirilmesi sonucunda, 20 milyar dolara yakın sermayenin ülkemizden
dışarı kaçmasına neden olmuştur. Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi
oranlarının çok yüksek olması sebebiyle, işletmelerin imal etmiş oldukları
malların maliyetlerinin yükseklerde oluşması, bunun da tüketimi etkilemesi,
yeterli talebin olmaması sonucu, işletmeler, tam ya da yüzde 60-70 kapasiteyle
çalışma imkânını elde edememişlerdir. Katma Değer Vergisi oranlarının küçük
tutulması suretiyle işletmelerin satış hasılâtının fazla olması neticesinde,
belki, hükümetin beklemiş olduğu tutar kadar vergi tahsilatı temin edilebilir.
Dolayısıyla, hükümet, sürdürmüş olduğu ekonomik politikayı, ülke gerçeklerine
uygun bir şekilde sağlamamaktadır. Değerli milletvekilleri, ekonomik krizin,
reel sektör başta olmak üzere, sektörler üzerinde oluşturduğu olumsuzlukların
aşılması ve bu anlamda daha az vergi yükü yaratılması sonucunu doğuracak olan
enflasyon muhasebesi uygulamasını, işletme gelirlerinin artmasına ve bu yolla
vergi gelirlerinde bir artış yaratılmasına imkân verir. Diğer bir ifadeyle,
kaybedileceği düşünülen vergi gelirlerinin -biraz önce de ifade ettiğim gibi-
beklenenden daha az olacağının söylenmesi imkân dahilinde olduğu, enflasyon
muhasebesine geçilmesi acil bir durum arz ettiği halde, hükümetin hiçbir
gündeminde yer almamaktadır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Akın, 1 dakika içerisinde
toparlar mısınız efendim. MURAT AKIN (Devamla) - Hükümetimizin,
vergiyle ilgili yapacağı en önemli hususlardan birincisi, enflasyon muhasebesi
uygulamasına geçilmesi; ikincisi, malî milat uygulamasının kaldırılması;
üçüncüsü ise, Katma Değer Vergisi oranlarının daha düşük tespit edilmesi diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akın. Efendim, Saadet Partisi Grubu adına, Adana
Milletvekili Sayın Yakup Budak; buyurun. (SP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. SP GRUBU ADINA YAKUP BUDAK (Adana) - Sayın
Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesiyle yapılan değişiklikle, özellikle,
sermaye piyasasında aracı kurumların yapmış oldukları işlemlerden elde
ettikleri gelirlerden bir stopaj alınması hedeflenmektedir. Dolayısıyla, bu
hedeflenme yapılırken de, esasen bu kanunun çıkarılmasında amaç -gerekçesinde
de ifadesini bulduğu gibi- ekonomiye kaynak sağlamaktır. Halbuki, getirilen bu
maddeyle yapılan işlemlerin vergilendirilmesi, ekonomiye kaynak aktarımından
ziyade, hisse senedi piyasasına gelecek olan kaynakların başka yönlere, döviz
gibi başka kaynaklara akmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla, bu düzenleme yerinde
bir düzenleme değildir, bu düzenleme yapılırken, aslında, aracı kurumların
yapmış oldukları işlemlerin vergilendirilmesinden daha ziyade, nihaî olarak bu
işlemlerden gelir elde eden insanların vergilendirilmesi daha akılcı ve
ekonomik anlamda, malî anlamda daha uygun olurdu diye düşünüyoruz. Muhterem arkadaşlar, vergi düzenlemeleri,
maalesef, sık sık yapıl-maktadır. Bu da, hükümete olan güveni, ekonomiye olan
güveni ve malî piyasalara olan güveni sarsmaktadır. Daha bundan birkaç ay önce
bir kanun çıktı, şimdi o kanunu değiştiren, o kanundaki rakamları değiştiren
bir düzen-lemeyi tekrar Meclisin huzuruna getiriyoruz ve getirilen tasarıyla
da, bu düzenleme yapılırken, merkezi daha güçlendiriyoruz, merkez kadrolarını
daha fazla artırıyoruz. Halbuki, merkezin güçlendirilmesi, taşra
teşkilatlarındaki işlemlerin yavaşlamasına ve güvenin azalmasına da neden
olacaktır. Merkez ile taşrayı dengeleyecek bir yapının oluşturulması
gerekmektedir. Şimdi, elbette, burada yapılan işlem,
ekonomiye daha fazla kaynağın aktarılmasını sağlamaktır, yabancı sermayenin
gelmesini sağlamaktır, yabancı sermayenin ihalelere katılımını sağlamaktır.
Bunun için yeni düzenlemeler getirilmektedir. Halbuki, bırakın siz, yapılan
düzenlemeler neticesinde yabancı sermayenin, taze kaynağın ekonomiye girmesini,
içeride mevcut olan kaynakların, krizlerden dolayı dışarıya oluk oluk aktığını
görüyoruz. Bu düzenleme de, bu giden kaynakların geri dönmesini sağlayacak
nitelikte değildir; çünkü, birinci olarak, hükümete, bu kararları alan, bu
yasaları çıkaran hükümete güven yoktur. İkincisi, malî konularda, ekonomik
konularda sık sık kanunların değiştirilmesi, bu kaynağı buraya getirecek olan
insanlara "yarın ne olacak bilmiyorum" endişesini beraberinde
getirdiği için, üç senedir hükümet, çırpınmasına rağmen, maalesef, dışarıdan
sermaye akışını sağlayamadığı gibi çok daha fazlasının dışarıya gitmesine de
neden olmaktadır. Dolayısıyla, hükümet, bu tedbirlerin yanında başka birtakım
tedbirleri de uygulamaya koymak mecburiyetindedir. Eğer, bunlar yapılmazsa,
dışarıdan para getirilmesi zordur. Şimdi, bu yasaya göre bu kaynakları
getirdiklerini düşünelim, diğer yasalardaki düzenlemeler yapıldığında bu parayı
getirecek olan insanların sorgulamaya tabi tutulmaları da kaçınılmazdır. Onun
için, bu yasa güven vermiyor, bu hükümet güven vermiyor. Niye güven vermiyor;
bu hükümet "nereden buldun" diyerek yola çıktı, şimdi "nereden
nasıl bulursan bul" noktasına geldi; dolayısıyla, bu iyi bir nokta
değildir, ya "nereden buldun" sorusunu hiç sormayacaktı ya da
"nereden nasıl bulursan bul, yeter ki para bul" noktasına
gelmeyecekti. Bu da gösteriyor ki, hükümetin ekonomik anlamdaki, malî anlamdaki
yolu zikzaklıdır ve çizgisi tutarsızdır; dolayısıyla, üç yıldır, dört yıldır
yapmış olduğu çalışmalar taze kanı, beraberinde taze kaynağı da getirmemekte,
mevcut kaynakların da dağılmasına neden olmaktadır. Eğer, taze kaynak gelmesini
istiyorsak, enflasyon muhasebesiyle ilgili çalışmaları Maliyenin bünyesinde
yapmak mecburiyetindeyiz; stok affıyla ilgili birtakım düzenlemelerin ciddî
manada düşünülmesi, bunun hangi şartlarda nasıl uygulanacağına dair çözümlerin
Maliye Bakanlığınca ortaya konulması ve buna benzer düzenlemelerin de muhakkak
surette düzenlenmesi gerekir. Muhterem arkadaşlar, vergileme ciddî bir
iştir. Ne kadar, nereden, nasıl bulursak alalım mantığıyla hareket edilmesi
verginin artırılmasını beraberinde getirmediği gibi, vergi kaynaklarının
kurutulmasına da neden olmaktadır. Şimdi, bu maddeyle yapılan düzenlemeyle,
sermaye piyasasındaki aracı kurumların yapmış oldukları işlemlerin
vergilendirilmesi piyasaya, ekonomiye yeni, taze para kaynağı getirmesinin
ötesinde, bu kaynakların da kurumasına neden olacaktır. Hükümet bunları tekrar gözden geçirmeli,
palyatif tedbirler, günübirlik tedbirler, bugünü kurtaralım mantığıyla
yapılacak düzenlemeler değil, ekonomide ve malî sistemde köklü tedbirleri almak
durumundayız diyorum, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Budak. Sayın milletvekilleri, madde üzerinde
gruplar adına konuşmalar bitmiştir. Maddeyle ilgili 4 önerge var; ancak, 3'ünü
işleme koyacağımız için, bu önergelerden 3'ünü, önce geliş sıralarına göre
okutacağım, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun
tasarısının 2 nci maddesinde yer alan "değerlendirilen" ifadesinin
"yatırılan" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN- İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara "Maliye Bakanlığı,
vergiye tabi işlemlere aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu
tutabilir." BAŞKAN- Son önergeyi
okutuyorum. En aykırı önerge bu; bunu işleme koyacağız efendim. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara "Maliye Bakanlığı,
vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf
veya aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir." BAŞKAN- Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet ve
Komisyon önergeye katılmıyor. Sayın Aygün?.. Yok. Gerekçeyi okutuyorum
efendim: Gerekçe: Yapılan
düzenleme ile Maliye Bakanlığınca vergiye tabi işlemlere taraf veya aracı
olanların verginin ödenmesinden sorumlu tutulmasının vergi alacağını emniyet
altına almak amacıyla yapıldığı hususuna yer verilerek maddeye açıklık
kazandırılmaktadır. BAŞKAN- Evet, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: FETHULLAH ERBAŞ (Van)-
Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN- Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım. Oylamayı elektronik
cihazla yapacağım. Oylama için 2 dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum. Sisteme giremeyen arkadaşlarımız,
Divanda görevli teknik elemanlardan yardım isteyebilirler. Ayrıca, sayın bakanlardan
vekaleten oy kullanacaklar varsa, hangi bakana vekaleten oy kullandıklarını
belirtmelerini rica ediyorum. (Elektronik cihazla
oylama yapıldı) BAŞKAN - Efendim, önerge
kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır. İkinci önergeyi işleme
koyuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara "Maliye Bakanlığı,
vergiye tabi işlemlere aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu
tutabilir." BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet ve
Komisyon katılmıyor... Sayın Aygün?.. Yok. Önergenin gerekçesini
okutuyorum: Gerekçe: Yapılan düzenlemeyle
mükellefin yanı sıra vergiye tabi işlemlere aracı olanların da verginin
ödenmesinden sorumlu tutulması öngörülmektedir. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. Üçüncü önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinde yer alan
"değerlendirilen" ifadesinin "yatırılan" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet ve
Komisyon katılmıyor... Sayın Aygün?.. Yok. Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Maddede, değerlendirilen
yerine, yatırılan ifadesinin yer alması menkul sermaye iradıyla ilgili madde
metnine daha uygundur. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 3 üncü maddeyi
okutuyorum: MADDE 3. - 193 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir. "GEÇİCİ MADDE 60. -
Mevcut veya yeni kurulacak olan sermaye şirketlerine, ayni veya nakdi sermaye
olarak konulan değerlerden hareketle; herhangi bir vergi incelemesi ve tarhiyat
(Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (7) numaralı bendi
dahil) yapılamaz. Bu hükmün uygulanabilmesi için 31.12.2002 tarihine kadar;
mevcut sermaye şirketlerinde sermaye artırımı işlemlerinin, yeni kurulacak
şirketlerde şirket kuruluşunun tamamlanması ve sermaye olarak konan değerlerin
şirket aktifine girmiş olması şarttır." BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, aslında, bu madde, çok önemli bir maddedir. Bu, bir vergi
affını getiren bir maddedir; herkesin, bunu çok iyi okuması lazım. Kusura
bakmayın... Ben, ta 1957'den beri maliyeciyim ve dünya tarihinde, hiçbir külfete
katlanılmadan, kimseye vergi affı getirilmemiştir. Bakın, bu madde çok önemli;
kusura bakmayın; vicdanım kabul etmediği için bunu vurgulamak zorundayım. Şimdi, Sayın Bakanlığın getirdiği bu
maddeyle, bir adam, 10 milyon dolar sermayeyi 20 defa koyabilir, fiktif
koyabilir; vergi incelemesi yok, tarhiyat yok... Bu madde, eğer bu haliyle
geçerse, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından da veto edilir. Rica ediyorum; Sayın
Bakanlık, hiç olmazsa, bu yolla artırılan sermayeye bir vergi koysun, yani,
yüzde 3, yüzde 5... Böyle, hiçbir külfet olmadan, karaparayı aklayarak veyahut
da çalınmış paralar aktiflere dahil edilerek; hatta, fiktif şeyler de ilave
edilmek suretiyle... Böyle bir madde, Türkiye'nin geleceğini çok tehlikeye
sokar. Ben düşüncemi söylemek zorundayım. Aslında, bu, çok önemli bir madde.
Zaten Sayın Güneş Taner de burada, böyle çok kritik kanun görüşmelerinde gelir;
ona da dikkatinizi çekmek istiyorum. Efendim, madde üzerinde söz isteyen... MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Sayın
Başkan, kısa bir açıklama yapma hakkı verir misiniz. BAŞKAN - Tabiî; hükümete bu açıklama
hakkını vermek için bunu söyledim. Buyurun efendim. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu madde, esas itibariyle, bankacılık
sisteminin finansman yapısını sağlıklı hale getirmek amacıyla getirilmektedir.
Bilindiği gibi, bizim yaşadığımız 2001 yılındaki krizin temel nedeni, finans
niteliğindeki bir krizdi. Bankalar, birer sermaye şirketleridir. Onların finans
yapısını güçlendirmek için, devlet olarak, hükümet olarak, çok önemli
katkılarda bulunuldu. Ortaklarının, sermaye koyarak, şirket yapısını daha
sağlıklı hale getirmesi amacıyla yapılmış bir düzenlemedir; ancak, burada,
sermaye olarak konulacak olan değer, 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının
Önlenmesine İlişkin Kanuna tabidir. Orada, herhangi bir sınırlama falan söz
konusu değildir. Burada, daha çok, o ilave edilen değerlerle ilgili, sadece
ilave edilen değerlerle ilgili vergisel bir inceleme yapılmayacak; yoksa,
herhangi bir karaparayla ilgili sınırlama, kesinlikle getirilmemektedir.
Sadece, bankalar sisteminin finansman yapısını sağlıklı hale getirmeyi amaçlayan
bir düzenlemedir. Çünkü, bankalar sistemini sağlıklı hale getirmediğimiz zaman,
ekonomide meydana getireceği sorunları da hep birlikte biliyoruz. Tamamen bu
amaçla getirilmiştir; yoksa, böyle bir karaparanın aklanması veya bir klasik
vergi affı olarak düşünülmemesi gerektiğini, izninizle, sunmak isterim. BAŞKAN - Peki, Sayın Bakanım, bu yolla
konulan parayı, hiç olmazsa, fiktif olmaması için... CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Meclis Başkanı
mısın sen, nesin?!. BAŞKAN - Arkadaşlar, ciddî bir şey
söylüyoruz. CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Kürsüden konuş. BAŞKAN - Kürsüden konuşmuyorum. Bu, bizim geleceğimizi ilgilendiren bir
kanun, ben de bu konuyu bilen bir insanım. Sayın Bakan açıklık getiriyor. Hiç
olmazsa, Sayın Bakan, bu yolla konulan paraların bir süre için bankada kalması,
aktifte kalması... Adamın 10 şirketi varsa, birinci gün 10 milyon doları
aktifine koydu, ertesi gün çekti ötekine koydu, ertesi gün çekti ötekine koydu;
bunu önleyen bir hüküm yok. Yani, içimize acı veren bu, o bakımdan... Yani, bu
konuda bir garanti yok Sayın Bakanım, inceleme yapamıyorsunuz. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) -
Bankacılık hizmeti yapan sermaye şirketleriyle birlikte, diğer sermaye
şirketlerine de, sermaye yapılarını güçlendirmek için ortakları tarafından
şirkete sermaye olarak konulmak kayıt ve şartıyla, bu miktarların üzerinden
vergi incelemesi yapılmıyor; yoksa, diğer kanunlarla ilgili incelemelere
açıktır, orada bir kısıtlama yoktur ve bunu yaparken de, devletin ekonomiyle
ilgili bütün kurumlarının -Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu da dahil
olmak üzere- müştereken bir değerlendirmesi sonucu ve ekonomiye bir katkı
getirmek amacıyla yapılmıştır; bunları, Genel Kurulun bilgilerine arz etmek
istiyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Ben, düşüncelerimi belirttim. Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına,
Yozgat Milletvekili Sayın İlyas Arslan; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakika. AK PARTİ GRUBU ADINA İLYAS ARSLAN (Yozgat)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 3 üncü maddesi üzerinde, AK Parti
Grubu adına görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, ekonomimiz,
cumhuriyet tarihinin en buhranlı döneminden geçmektedir; küreselleşen dünyada
ekonominin içine kapanması, gün geçtikçe artan iç ve dışborç, çığ gibi büyüyen
işsizlik, hantal, evrak ve prosedüre boğulmuş bürokrasi... İşte, sorun burada
yatmaktadır. Çözümü zor da değildir; ekonomiyi borç döngüsünden kurtarmak, rant
ekonomisinden üretim ekonomisine geçmek, bürokrasiyi azaltmak, vergileri
aşağılara çekmek, kayıtdışını kayıt altına almak, vatandaşı, verginin bir hak
ve yükümlülük olduğu konusunda bilinçlendirmek ve yabancı kaynak ve yatırımcı
ile her türlü legal para girişinin önünü açmak için, ülke ekonomisinin
canlanmasında büyük etkisinin ve öneminin olduğunu bildiğim Sermaye Piyasası
Kurulunun da, üzerine düşen görevi tam anlamıyla ve zamanında yerine getirmesi
gerektiği inancındayım. Değerli milletvekilleri, ülkemizde bazı
sorunların bulunduğunu hepimiz biliyoruz; ama, çözümü konusunda, zaman zaman,
yapısal önlemler alınması anlamına gelen kanun değişiklikleri ve bu maddede
olduğu gibi geçici madde eklemeleri yapılmaktadır. 3 üncü madde bünyesindeki geçici 60 ıncı
maddeyle, şirketlere sermaye olarak konulacak aynî ve nakdî değerlerin şirket
aktifine girmiş olması için verilen sürenin az olduğunu ve süre koymanın da
doğru olmadığını söylemek istiyorum. Bu kanaate şuradan varıyorum: Eğer,
yapılan olay ahlakî ise, 31.12.2002 tarihiyle niye sınırlandırıyorsunuz; eğer,
yapılan olay ahlakî değilse, bu maddeyi niye getiriyorsunuz? Bu konuda
sınırlama koymanın doğru olduğu kanaatini, ben, doğru bulmuyorum; ya bu
konulmamalı veya sınırlama getirilmemelidir. Niçin böyle bir düzenleme yapılmak
istendiğini de anlamak istiyorum; niye bu şirketler zor durumda, niye sermaye
sıkıntısına düşmekteler? Bu vergilerle, tabiî ki, ayakta durmak zor. Bu
vergilerle ve vergi sistemiyle, şirketler değişik yollara başvurmaktadırlar. Bu
mevzuatlar nedeniyle, şirketler, yatırım yapmak için yurtdışına kaçmaktadırlar.
Sermaye renklere ayrılmış; ama, sermayenin verdiği vergiler, istihdam ettiği
işçiler hiç dikkate bile alınmamıştır. İstiyorum ki, ayırım, dürüstler ve
dürüst olmayanlar diye yapılsın; şirketler devlet tarafından sıkı denetime tabi
tutulsun; devlet, art niyetli insanların tepesinde olsun, fırsat vermesin; ama,
namuslu insana da yardımcı olsun. Değerli milletvekilleri, devlet, yurt
dışından gelecek kaynaklara cazip fırsatlar tanımalı, sermayenin girişini
teşvik etmeli, kaçırmamalıdır. Yatırım indirimi ve cazip teşvikler, ekonomiye
yeni kan için en uygun düzenlemelerdir. Bu yapılanmada, düzenlemenin iyi
niyetli olarak yapıldığını; ancak, ekonomiyi düze çı-karmak için iyi niyetin
yetmediğini belirtmek istiyorum. Yapacağınız tek şey, ekonomik istikrarı
sağlamak, sermayeyi ürkütmemek-tir. Ülkede, ekonomik istikrar olmadan kim para
getirir, kim üretime girer... İyi niyetli yatırımcı, zaten, varını yoğunu
şirketinin emrine vermiştir, her şeyini kaybetmeyle karşı karşıya
bulunmaktadır. Binlerce işletme, kapısına kilit vurmuş durumdadır, milyonlarca
insan işsiz durumdadır. Çözüm, ekonominin düze çıkması için, yurtdışına kaçan
para ve yatırımların tekrar yurtiçine dönmesi için devlet gü-vencesi ile
tedbirler alınmasıdır. Çözüm için, ayakları yere basan, sağlam kaynakları olan
bankacılık ve finans kurumları ile yatırımcının rahatlayacağı teşvikler,
tedbirler ve işletme sermayesi desteği ve diğer iyileştirici yapısal düzenlemeler
gerekmektedir. Bu düzenlemeler yapılırken, nereden buldun yasasının ne kadar
yanlış olduğu bir kez daha ortaya çıkmış durumdadır. Mademki, bugün, nereden buldunu -biraz önce, bir arkadaşım
belirtti- sormayacaktın, dün bu yasayı niye çıkardın? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) İLYAS ARSLAN (Devamla) - Başkanım, hemen
toparlıyorum. BAŞKAN - Peki. İLYAS ARSLAN (Devamla) - Bu yasayla yapmış
olduğunuz yıkımı yeni bir yasayla düzeltmeye çalışıyorsanız, o zaman, neden,
yurt dışından sermaye getirenlere bir sınır tanımıyorsunuz da, yurt içindekini,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanı 31.12.2002 tarihiyle sınırlıyorsunuz? O
zaman, sizinle diyaloğu olan insanlar var. Hani, bir zamanlar, çok önceleri,
tarihte, bir terlik yasası vardı; günübirlik çıkan bir yasaydı. O zaman, siz,
bu yasayı, 31.12.2002 tarihiyle -bu maddeyle- sınırlamakla, belirli kurumlara
söz verdiniz, onlar 31.12.2002 tarihine kadar bunu netleştirecek; ondan sonra
tekrar eski uygulamaya dönecekseniz, o zaman, ya bu yasayı getirmeyin ya da bu
sınırı daha da genişletin; ne zamana kadar, ülke ekonomisi düzlüğe çıkana kadar
diyor; hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arslan. Efendim, Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Eskişehir Milletvekilli Sayın Sadri Yıldırım; buyurun. (DYP sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM
(Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı, Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi
üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinize
ve aziz milletimize, Partim ve şahsım adına saygılar sunuyorum. Konuşmama başlamadan önce, pancar çiftçisi
dört gözle çapa avansını beklemektedir; Sayın Sanayi Bakanımızın ilgilerini
bekliyoruz. Değerli milletvekilleri, Yüce Heyetiniz,
bugün, çok önemli ve çok hassas bir tasarıyı görüşüyor; çünkü, bu tasarıyla,
vergi kanunları 10 uncu defa, İhale Kanunu da 4 üncü defa değişmektedir. İşte,
bu nedenle vatandaş diyor ki, bu hükümetin üç yıldır yaptığı ve becerdiği üç
önemli iş vardır; birincisi, vergi. Cumhuriyet hükümetleri içerisinde en fazla
vergi toplayan hükümettir. İkincisi, zamdır. Temel maddelere, yıllık ortalama
yüzde 300 zam yapmakta ve nitekim bir yılda akaryakıta yapılan zam 109 defa
olmuştur; yani, zam şampiyonu, hükümettir. Üçüncüsü, faizdir. Bilhassa kriz
dönemlerinde faiz yüzde 1 000 ve 1 500'lere kadar çıkmış, nitekim, bunun
neticesinde, 2002 Ocak ayında 5 katrilyonluk vergi geliri elde edilmiş, aynı
dönemde 6,7 katrilyonluk faiz harcamaları olmuştur. Buna göre, en fazla vergi
toplayan hükümet olmasına rağmen, vergi gelirleri faize yetmemiştir; yani, bu
hükümet, toplam gelirini borcun faizine dahi getiremeyen bir hükümet olmuştur.
Peki, öyleyse, vatandaşın cebinden elini çekmeyen, vatandaşı vergi, zam ve faiz
altında ezen, inim inim inleten bu hükümete, vatandaş güvenir mi? Sayın hükümet, bir taraftan vatandaşı
ezdiniz, bir taraftan IMF'nin emriyle ülkede yatırımı, üretimi, istihdamı yok ettiniz,
ülkeyi yangın yerine döndürdünüz ve neticede bu hükümet kendi ekonomik hatası
ile ülkeyi altından kalkılamayacak şekilde 2000 ve 2001 Şubat krizine
sürüklediniz. Bir gecede insanları yüzde 80 fakirleştirdiniz. Böylece, bu
krizden ülkede yaşayan herkes etkilenmiş olup, kriz halen devam etmektedir,
hatta, Sayın Derviş'e göre de yeni kriz gelmektedir. Gerçi, bir yıldan beri
Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller, krizin bitmediğini,
yeni krizin her an gelebileceğini, çözüm yollarını söylemesine rağmen,
maalesef, hükümet dinlememekte; ama, cezasını ülkeye çektirmektedir. Sayın hükümet, kriz düzeliyor, piyasa
iyileşiyor diyerek, insanları oyalıyorsunuz ve aldatıyorsunuz. Böylece,
insanların varını yoğunu aldınız, hayallerini bile yıktınız. İşte ülkedeki
krizin esas sebebi kötü yönetimdir. Cumhuriyet tarihimizde, 1945 yılından
sonra, bu hükümetin sayesinde, 2001 yılında ülkeyi 9,4 küçülttünüz,
yolsuzluklarda dünya dördüncüsü yaptınız, sonra da bu krizin faturasını halkın
sırtına yüklediniz. İşte sizin başarınız budur. Buna rağmen, eğer, biz
başarılıyız diyorsanız yolunuza devam ediniz; ama, bunun hesabını, millet size
sandıkta mutlaka soracaktır. Değerli milletvekilleri, tasarıyla,
hükümet, ülkede krizin tüm şirketlere yansıdığını kabul etmiştir. Sayın Maliye
Bakanımızın, Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı konuşmasında -krizin ağırlığını
kabul etmekle birlikte- bilhassa, iki cümlesine dikkatinizi çekmek istiyorum;
birincisi; "Maliye politikaları anlamında vergi gelirlerini artırmanın tek
yolu, yeni veya ilave vergiler getirmek değildir" diyor; doğru söylüyor;
ama, maalesef, devamlı yeni vergiler getiriliyor, vergiler artıyor, zamlar da
hiç durmak bilmiyor. İkincisi; yine Sayın Bakanımız, konuşmasının bir bölümünde
"hangi tedbiri alırsanız alın, ortada, vergi ödeyecek, verimli ve kârlı
çalışan mükellefler yoksa istediğiniz sonuca ulaşmanız mümkün olmaz"
diyerek bir doğruyu daha belirtiyor; ama, maalesef, gerek hükümetin gerekse
Bakanımızın icraatları değişik oluyor ve kendi kusurlarını vatandaşlara
yüklüyorlar. Değerli milletvekilleri, bu milletin
ıstırabını anlayın, çektiği ekonomik sıkıntıları görün ve sesini duyun; çünkü,
milletin vergi verecek gücü kalmadığı gibi, 25 000 000 vatandaşımız, aile olarak 72 000 000 lirayla
geçinmek zorunda bırakılmakta ve sosyal dayanışma fonları olmasa, açlıktan
ölecekleri aşikârdır. Ülkede, böylece, en zengin aileler ile en fakir aileler
arasındaki gelir farkı 234 kata çıkarılmış bulunmaktadır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Yıldırım, 1 dakika
içerisinde toparlayın efendim. MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Lütfen
efendim. Hatırlarsanız, Doğru Yol Partisi, Af
Kanunu görüşülürken de belirtmişti ve "hırsızları, dolandırıcıları,
hainleri affediyorsunuz, namuslu, dürüst, devletine vergisini veren; ama, kriz
nedeniyle evine ekmek götüremeyen, işini kaybeden, iflas eden esnafımızın,
çiftçimizin, KOBİ'lerin vergilerini de affedelim" demişti; ama, kabul
etmediniz, reddettiniz. Sonra, ülkede hırsızlığı ve dolandırıcılığı daha da artırdınız;
ama, bu tasarıyla getirdiğiniz, açıkça, "nereden buldun" hususunda
vergi incelemesi yapılmayacak ve sorulmayacak demektir. Yani, bu tasarıyla,
ülke, kaosa sürüklenmekte ve soyguna göz yumulmaktadır. Böylece, vergide
adaletsizliği daha da artırmaktasınız ve suç işlemektesiniz. Yani, esnafı ve
çiftçiyi yine ayırıyorsunuz. Biz Doğru Yol Partisi olarak, bunun için
muhalifiz. Sayın Hükümet, getirdiğiniz tasarı ve
çıkardığınız kanunlarla ülkeyi düzeltemezsiniz; çünkü, hükümetinizde hem siyasî
hem de ekonomik istikrar yok; kendi aranızda uyum yok, birlik yok; aksine,
hükümette tutarsızlık, keyfîlik ve partizanlık almış başını gidiyor. Sayın hükümet, üç senede on bakan gitti;
siz, hükümet hangi güce dayanarak halen yerinde duruyor söyler misiniz?! Suç
işlediğinizin farkında mısınız? Böylece, her gün kendi arasında söz düellosu
yapan bu hükümetten bu ülke ve millete hayır gelir mi; nitekim de gelmemiştir. Vatandaş sizin gitmeniz için dua ediyor
beyler! Ülkeyi batırdınız, insanları yoksullaştırdınız, elinden işini ve aşını
aldınız. Aç bıraktığınız, işsiz bıraktığınız, yoksullaştırdığınız bu insanlar
size güvenir mi! Bu insanlar kazanmadan nasıl vergi verecek, hiç, hükümet
olarak düşündünüz mü?! Öyleyse, gelin ülkeye, millete... SALİH DAYIOĞLU (İzmir) - Kaç dakika oldu
Sayın Başkan?! BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım;
arkadaş... MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) -
Bitiriyorum efendim. ...demokrasiye daha fazla zarar vermeden
çekilin, en kısa zamanda ülkeyi erken seçime götürün diyor, Yüce Heyetinize Doğru
Yol Partisi Grubu ve şahsım adına saygılar sunuyorum. (DYP ve SP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım. Saadet Partisi Grubu adına Sayın Mehmet
Zeki Okudan, Antalya... ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Sayın
Aslan Polat, efendim... BAŞKAN - Sayın Aslan Polat, buyurun
efendim. (SP sıralarından alkışlar) Sayın Polat, süreniz 5 dakikadır efendim. SP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Tasarının bu maddesi, biraz önce Sayın
Meclis Başkanvekilinin de belirttiği gibi, gerçekten üzerinde son derece
düşünülmesi gereken bir madde. Bu maddede ne deniliyor, "Mevcut veya yeni
kurulacak olan sermaye şirketlerine, aynî veya nakdî sermaye olarak konulan
değerlerden hareketle; herhangi bir vergi incelemesi ve tarhiyat
yapılamaz." Yani, bunun özü şudur: Siz, bu senenin sonuna kadar,
31.12.2002 tarihine kadar dışarıdan bir para getirebilirseniz, bu getirdiğiniz
parayı ister bankalardan, isterse başka bir yerden, nereden almış olursanız
olun biz vergi incelemesi yapıp araştırmayacağız. Yalnız, bu tasarı Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülürken, muhalefeti bırakalım, hükümet partilerine mensup
milletvekilleri de bu madde üzerinde çok eleştiride bulundular ve hatta, DSP'li
bir milletvekili, aynen şu ifadeyi kullandı: "Sayın Bakanım, otuzbeş yıl
bu konuda çalışmış, muhtelif uygulamalarda bulunmuş bir kişiyim; bunun hiçbir
pratik faydası yoktur." Yani, DSP Grubu adına şu anda da konuşsa, en
yetkili olarak konuşabilecek bu arkadaşımızın Plan ve Bütçe Komisyonundaki
ifadesi aynen bu. "Sayın Bakanım, ben otuzbeş yıl bu konuda bir uzman
olarak çalıştım. Bu getirdiğiniz kanun tasarısının pratik olarak hiçbir faydası
yok." Neden faydası yok; çünkü, -zaten uygulanmalarından da belli- bu
hükümet, 1997'den 2001'e kadar tam 11 tane vergi kanunu tasarısı getirdi. Her
getirdiğiniz tasarıyı bir gün sonra değiştiriyorsunuz; bu da, tamamen hayalî,
hayalinizde yapmış olduğunuz bir tasarı oluyor. Sayın Bakanım, tabiî, siz de haklısınız;
diyecekiniz ki, biz, artık, hükümet olarak iflas ettik, bir şeyi
toplayamıyoruz... Dün, bir profesör, bir basın kuruluşuna
bir yazı yazmış; çok ilginç rakamları var; diyor ki: "Maliyenin beş ayda
toplayabildiği para 27,5 katrilyon lira, Hazinenin beş aydaki nakit açığı 12
katrilyon 200 trilyon lira..." Yani, sizin Hazine olarak beş ayda
toplayabildiğiniz paranın takriben yüzde 40'ı kadar açığınız var! Böyle bir
bütçeyle bir yere gidilemeyeceğini siz de görüyorsunuz; fakat, bu açık gitgide
artmaya başladı Sayın Bakanım. Bu konularda sizden biraz bilgi istiyoruz.
Örneğin, nisan ayında Hazineden yüzde 53 bono faiziyle bileşik olarak
borçlanırken, şu anda ikinci el piyasalarda, en fazla işlem gören bono
piyasalarında faiz oranı yüzde 68'e çıkmıştır; tam 15 puan artmıştır. Şöyle
söylemek istiyorum; şu gün itibariyle, devlet, yıl sonuna kadar 45 - 50
katrilyon lira borçlanacağına göre, 1 puanlık artışın Türkiye'ye zararı
ortalama 400 - 450 trilyon lira olmaktadır. 15 puanı hesaplarsanız, her
halükârda, bugünden sonra 5 - 6 katrilyon lira, sadece bu faiz yükselmesinden
dolayı ilave faiz gelmiştir. Şimdi, hükümetinizin belirsizliğinin, sadece
belirsizliğinin Başbakanımızın sağlık durumu dolayısıyla, Türkiye'de bono
piyasalarının, faiz piyasalarının, dolar piyasalarının yükselmesi soncunda,
devletin, bugünden sene sonuna kadar, sadece bu 15 puanlık artışı devam ederse,
bütün nisaplara göre, en az 5 katrilyon lira bir zararı olacaktır. 5 katrilyon
lira dediğimiz zaman, zaten bu sene bütçe içerisindeki bütün yatırımınız 5,7
katrilyon lira; yani, bu sene bütçeyle yapacağınız yatırıma eşit bir açık
meydana getiriyorsunuz. Bakın Sayın Bakanım, size bir konuyu daha
söyleyeceğim: TÜSİAD Başkanı, 11 Haziranda (bugün) yine bir konuşma yapıyor, o
bile "vergi adaleti büyük ölçüde bozulmuştur" diyor ve en önemlisi de
şu ifadeyi kullanıyor: Biraz önce Meclis Başkanvekiline cevap verdiniz buna da
cevap verin. "Bunlara ek olarak, vatandaşların, toplanan vergilerin
yerinde harcandığına ilişkin güveni de kalmamıştır." Şimdi, size,
Türkiye'nin en büyük işveren teşkilatının "topladığınız vergilerin yerinde
harcandığına dair halkın itimadı kalmamıştır" dediği bir yerde, sizin,
toplanan vergiler hakkında bize bilgi vermeniz gerekmektedir. Şimdi, siz, burada, bir şirket
kurduracaksınız... Türkiye'de, yine -Merkez Bankası Başkanı dedi- sırf fon
bankalarına, hortumlandığı için, bir yılda 21 küsur katrilyon lira para
koydunuz. Bu paralar yurt dışına gittiğinden ve kaçırıldığından binlerce insan
şikayetçi. Adam oradan parayı alacak, getirecek Türkiye'ye, 1 000 000 dolara,
10 000 000 dolara bir sermaye şirketi kuracak, nasıl olsa inceleme yok, bir ay
sonra o parayı oradan alacak başka bir şirket kuracak 10 000 000 dolar da oraya
koyacak o da incelenmeyecek, bir şirket daha kuracak, aynı parayı sirküle
edecek ve sonra da bu parayla belki 10 000 000 dolarla, 40-50 000 000 dolarlık
şirket kurdum diyecek ve bu 40-50 000 000 doların vergi incelemesi olmayacağı
için sene sonuna kadar bunun vergisini de ödemeyecek. Böyle bir uygulama
olmazsa, sen, gelip, benim, Erzurum'da, İspir'de, Narman'da, Tekman'da bir
berberin başına dikileceksin, sen basit usulde vergini verdin mi vermedin mi
diye hesap soracaksın... Böyle adalet olmaz. Bu adaletin adaletle alakası
yoktur Sayın Başkan. Sayın Başkanım, müsaade ederseniz... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) ASLAN POLAT (Devamla) - Bir dakika... BAŞKAN - Sayın Polat, yalnız, çok süratli
anlatmayın da... Daha tane tane anlatırsanız milletvekili arkadaşlar iyi anlar;
çünkü, çok ciddî şeyler söylüyorsunuz. (MHP sıralarından "bravo
Başkan" sesleri) Buyurun. ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım,
bakın, şimdi size bir şey okuyacağım. MHP'liler beni iyi dinlesinler; çünkü,
Erzurum'da başkasını göremiyorum. Erzurum'da ANAP ve DSP yok, siz varsınız,
sizinle de konuşmak zorundayım. Türkiye'de bir zamanlar "70 sente
muhtacız" diye söyleniyordu. Şimdi de elimde bir büyük şehir il emniyet
müdürünün bir basın açıklaması var; bu büyük şehir il emniyet müdürünün 17
Nisan 2002 tarihli basın duyurusunu sizlere okumak istiyorum:
"Müdürlüğümüz haberleşme hizmetlerinde kullanılmakta olan telefonlarımız,
borçları ödenmesine rağmen, Türk Telekom A.Ş. tarafından 17.4.2002 tarihinde
kapatılmıştır. Bizlere ulaşmak isteyen vatandaşlarımız emniyet müdürümüze ait
aşağıdaki telefon numaralarından da ulaşabilirler; ancak, emniyet müdürlüğümüz
olarak, sizleri telefonla arayarak bilgilendirmemiz gereken konularda,
telefonlarımız aramaya kapalı olduğu için sizleri arayamamaktayız. Bundan
dolayı halkımızdan özür dileriz." Şimdi, öyle bir duruma getirdiniz ki, bir
büyük şehrin emniyet müdürünün telefonları hacizle kapatılıyor, borcunu ödemedi
diye. Peki, Sayın Bakanım, bu ülkede, bu kadar faiz fazlası veriliyor; bunlar
nereye gidiyor?! Nasıl bir faiz fazlanız var ki, bir büyük şehrin emniyet
müdürlüğünün telefonlarını ödeyecek parayı gönderemiyorsunuz ve o şehirdeki il
emniyet müdürünün telefonları kesiliyor?! (MHP sıralarından gürültüler) İşte, basında çıktı; al oku, okur yazarlığın varsa... Ondan sonra da, gelip,
bana, faizdışı fazladan bahsetmeyin... Bu bir skandaldır. Bir zamanlar Türkiye
70 sente muhtaç edildi; siz, Türkiye'yi, bir telefon parasına muhtaç ettiniz. Hepinize saygılar
sunarım. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aslan Polat. Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde 3 tane önerge var; geliş sırasına göre okutuyorum efendim: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı Kanun Tasarısının 3 üncü maddesiyle 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununa eklenen geçici 60 ıncı maddede yer alan "31.12.2002"
tarihinin "31.12.2003" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum efendim: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı Kanun Tasarısının 3 üncü maddesiyle 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununa eklenen geçici 60 ıncı maddede yer alan parantez içi hükmün madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum efendim; bu önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olduğu için işleme
koyacağım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı Kanun Tasarısının 3 üncü maddesiyle 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununa eklenen geçici 60 ıncı maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara "Geçici Madde 60. -
Mevcut veya yeni kurulacak olan sermaye şirketlerine, aynî veya nakdî sermaye
olarak konulan değerlerden hareketle; herhangi bir vergi incelemesi ve tarhiyat
(Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının 7 numaralı bendi
dahil) yapılamaz, 13/11/1996 tarihli ve 4208 sayılı Kanun hariç genel ve özel
ceza hükümleri taşıyan kanunlara aykırılıktan şikâyette bulunulamaz, soruşturma
ve kovuşturma yapılamaz. Bu hükmün uygulanabilmesi için 31/12/2002 tarihine
kadar; mevcut sermaye şirketlerinde sermaye artırımı işlemlerinin, yeni
kurulacak şirketlerde şirket kuruluşunun tamamlanması ve sermaye olarak konan
değerlerin şirket aktifine girmiş olması şarttır." BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet katılmıyor. OĞUZ AYGÜN (Ankara) - 3 önergeyi de geri
çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Önergeler geri çekilmiştir. III. -
YOKLAMA (AK Parti ve SP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı) BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunacağım;
yalnız, yoklama istiyor arkadaşlarımız. Önce, yoklama isteyen arkadaşlarımızı
tespit edelim: Sayın Aslan, Sayın Polat, Sayın Pepe, Sayın Çelik, Sayın Erbaş,
Sayın Ulucak, Sayın Yıldız, Sayın Budak, Sayın Özgün, Sayın Batuk, Sayın Aktaş,
Sayın Okudan, Sayın Toprak, Sayın Aydın, Sayın Sünnetçioğlu, Sayın Canbay,
Sayın Yanmaz, Sayın Yumakoğullları, Sayın Kapusuz. Yoklama için 5 dakikalık süre veriyorum.
Bu süre içinde sayın milletvekillerinin Genel Kurul salonunda olduklarını
cihaza girmek suretiyle belirtmelerini; cihaza giremeyenlerin, Divandaki teknik
elemanlardan yardım istemelerini, bu halde de giremedikleri takdirde pusula
göndermelerini; pusula gönderen arkadaşların da Genel Kurul salonundan
ayrılmamalarını diliyorum. Yoklamayı başlatıyorum. (Otomatik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayısı vardır. V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 5. - Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli
Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci
Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları
(1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) (Devam) BAŞKAN - 3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum : Maddeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir. Ancak, bu, Türk malî sistemine bir dinamit
getiriyor; ama, Sayın Bakanla aynı fikirde değilim. Gerçekten, vicdanî bir
sorumluluk içinde olduğum için bunu ifade ediyorum. Efendim, 4 üncü maddeyi okutmadan önce,
Doğru Yol Partisinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde bir
değişiklik yapılmasına ilişkin bir madde ilavesi vardır; ancak, bu müzakere
ettiğimiz kanunda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunuyla ilgili herhangi bir
değişiklik yok. İçtüzüğümüze göre, müzakere edilmekte olan bir kanunla yakından
bir ilişkisi olmadığı için önergeyi işleme koymuyorum. 4 üncü maddeyi okutuyorum : MADDE 4. - 3.6.1949 tarihli ve 5422 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. "GEÇİCİ MADDE 31. - 2001-2005 yılları
kazançlarına uygulanmak üzere Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın faaliyet
konusu ile ilgili olarak yurt dışı iştiraklerinin finansmanından doğan
alacaklarının değerlemesinden kaynaklanan kur farkları pasifte özel bir
karşılık hesabında gösterilerek dönem kazancına dahil edilmez. Bu karşılıklar
sermayeye eklendikleri takdirde işletmeden çekiş ve kâr dağıtımı sayılmaz.
Aleyhlerine oluşan kur farkları ise aktifte özel bir karşılık hesabında tutulur
ve gelecek yıllarda lehlerine oluşacak kur farkları ile kapatılır. Lehte kur
farkı ile kapatılamayan tutarlar yurt dışı iştirakin işi bırakması halinde
zarar addolunur." BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu
adına, Tokat Milletvekili Sayın Mehmet Ergün Dağcıoğlu; buyurun efendim. Süreniz 5 dakika. AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERGÜN
DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli arkadaşlarım, bu tasarıyla, Gelir
Vergisi ve Vergi Usul Kanunu gibi birçok kanun dahil olmak üzere tam on kanunda
değişiklik yapılmaktadır. Bu yüzden, adı, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı olarak, çok genel bir ifadeyle ifade edilen bu
tasarının genel gerekçesine baktığımızda, genel olarak amacın "...malî
bünyesi zayıflayan ve finansman temininde zorlanan şirketlerin malî
bünyelerinin, bunların ortaklarının sahip oldukları varlıklar kullanılmak
suretiyle güçlendirilmesi..." olduğu anlaşılmaktadır. Değerli arkadaşlarım, ülkemiz
ekonomisinin, son yıllarda, gerek küreselleşen dünya gerekse kendi
dinamiklerimiz nedeniyle hızla değiştiği ortadadır. Bu yüzden, şirketlerimizin
yeniden yapılanması, piyasalarda yeni finansal tekniklerin ortaya çıkması, yeni
kurumlar ve kavramların gündeme gelmesi kaçınılmaz olmaktadır. İşte, hükümete
göre, bu değişim trendi, zaman zaman yapısal önlemler alınması ve bazen de
küçük boyutlu düzeltmeler yapılması gereğini ortaya çıkarmaktadır; ancak, daha,
beş altı ay önce yapılan düzenlemelerin, tekrar tekrar gündeme getirilerek
düzeltilmesi, en iyimser bir ifadeyle altını çiziyorum, ortada, cidden bir
basiret sorunu olduğunu ifade etmektedir. Hele hele, ülkemizde, geçmişte
yaşanan ve etkilerini millet olarak çok ağır bir şekilde yaşadığımız ekonomik
krizler, başta finansal kesim olmak üzere, şirketlerin malî bünyelerinin
zayıflamasına, özkaynaklarının erimesine ve yabancı kaynak temininde ciddî
zorluklarla karşılaşılmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla, ülkede sık sık bu
gibi durumlar karşısında yasal düzenleme gerekleri, gündemi, âdeta, tıkayacak
ve sistemi işlemez hale getirecek ve zaman kaybına müncer olacaktır. Bu anlamda,
üzerinde görüştüğümüz çerçeve 4 üncü maddeyle "2001-2005 yılları
kazançlarına uygulanmak üzere Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının faaliyet
konusu ile ilgili olarak yurtdışı iştiraklerinin finansmanından doğan
alacaklarının değerlenmesinden kaynaklanan kur farkları pasifte özel bir
karşılık hesabında gösterilerek dönem kazancına dahil edilmez. Bu karşılıklar
sermayeye eklendikleri takdirde işletmeden çekiş ve kâr dağıtımı sayılmaz.
Aleyhlerine oluşan kur farkları ise aktifte özel bir karşılık hesabında tutulur
ve gelecek yıllarda lehlerine oluşacak kur farklarıyla kapatılır. Lehte kur
farkıyla kapatılamayan tutarlar yurtdışı iştirakin işi bırakması halinde zarar
addolunur" şekline dönüştürülmüş bulunmaktadır. Bu konu, teknik bir
konudur. Bu konu, TPAO'nun 2000 yılı denetimini yapan Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunun 12 nci temennisinde de ifade edilmiş ve bu temenniye,
bilançonun doğruluğunun... Bakın, çok enteresan; Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulunun raporunda deniliyor ki; "bilançonun doğruluğunun etkilenmesini
önlemek ve ileride bir vergi ihtilafına meydan verilmemesini teminen, yurtdışı
aramalarla ilgili giderlerin zarar kaydedilebilmesi için, Kurumlar Vergisi
Kanununa 3380 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle eklenen hükme uygun hareket
edilmesi" şeklinde geçmektedir. TPAO tarafından bu temenniye verilen
cevapta "Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulunun konu üzerindeki
incelemesi devam etmekte olup, Hesap Uzmanları Kurulunun netice raporuna göre
gereken çalışmalar yapılacaktır" denilmiş. Ancak, Maliye Bakanlığı Hesap
Uzmanlarının yurtdışı yatırımlar için yapmış olduğu inceleme neticesinde, yurtdışı
yatırımların TPAO'nun bizzat kendi yatırımı olmadığı, iştirak ve bağlı
ortaklıklara verilen bir borç niteliği taşıdığı ve bu nedenle, kur farkı
yapılması gerektiği tezinden hareketle, TPAO'ya -dikkat edin arkadaşlar- bu
işten, kur farkından ötürü 68,4 trilyon Türk Lirası vergi ve bu vergi kaybından
ötürü de 182,7 trilyon lira ceza olmak üzere, toplam 251,1 trilyon lira vergi
ve ceza tahakkuku yapılmıştır. TPAO yönetimi her ne kadar bu vergiye itiraz
ederek -"niye itiraz ederek" cümlesinin altını çiziyorum; çünkü,
uzlaşmaya gidiyor; yani, kanuna göre, yaptığı yanlışlığı kabul ediyor- konunun
yasal yönden kesin çözüme kavuşturulması amacıyla 1997 yılından bu yana Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı nezdinde
girişimlerde bulunmuşsa da, bugüne kadar, maalesef, netice vermemiştir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun, 1 dakika içinde
toparlayın. MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Görünen
odur ki, işte, bu maddeyle, bu sorun çözülmeye çalışılmaktadır. Eğer, rakamlara
bakacak olursak, gayri safî dönem kârının 1999 yılında 47 000 000 dolar, 2000
yılında ise 283 000 000 dolar olduğu gözlenirse, buradan da hareketle,
özellikle 2000 yılında faaliyetdışı gelirlerin ise 212 000 000 dolar olduğu
gözlenirse... Neyi vurgulamak istiyorum; bir kurum düşünün ki, TPAO, 2000
yılında 283 000 000 dolar kâr ediyor ve bu kârın 212 000 000 doları amaçdışı,
faaliyetdışı gelirlerden oluşmaktadır. Bu ne demektir; aslında, kur farkı
hesabı olmasa, TPAO'nun kârı 283 000 000 dolar değil, yaklaşık 60 000 000-70
000 000 doları bulmaktadır; yani, 496 000 000 dolarlık gayri safî hâsılatı
düşündüğünüzde, hâsılatın yarıdan fazlası kur farkı hesaplarından
kaynaklanmaktadır. Arkadaşlar, sonuca gelecek olursak, 2000
yılında, bu 170 000 000 dolarlık kârla 212 000 000 dolarlık kur farkı hesabı gözlemlendiğinde,
olayın ne kadar vahamet kesbettiği ortaya çıkmaktadır. Şimdi, bu düzenlemeyle,
TPAO lehte kur farkları dönem kazancına dahil edilmeyecek, kur farkları pasifte
özel bir karşılık hesabında gösterilecek ve dolayısıyla, vergi konusu
olmayacaktır. Aleyhte kur farkları ise, bu surette, lehte kur farklarıyla
kapatılabilecek; ancak, kapatılamayan tutarlar, yurtdışı iştirakinin işi
bırakması halinde zarar kaydedilebilecektir. BAŞKAN - Sayın Dağcıoğlu, teşekkür ederim. MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Eskiden
buna imkân yoktu. Özellikle TPAO'nun finansman yapısının
iyileştirilmesi ve destek verilmesi anlamındaki bu düzenlemenin hayırlı
olmasını diliyor, yanlışlıklar arasında bazı güzelliklerin de olabileceğinin
altını çiziyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bingöl
Milletvekili Sayın Necati Yöndar; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA NECATİ YÖNDAR (Bingöl) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bazı vergi kanunlarında değişiklik
yapılması hakkında kanun tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, bu tasarının 4
üncü maddesi çok özel bir hüküm getirmektedir. Kurumlar Vergisi Yasasının 8
inci maddesine eklenen bir bentle Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının
hisselerinin tamamının Hazineye ait olmasından hareketle, bu ortaklığın
iştirakleri vasıtasıyla yurt dışında yaptığı yatırımların finansmanında
kullandırdığı kaynaklarından oluşan alacaklarının değerlendirilmesinden doğan
kur farkları 2000-2005 yıları arasında Kurumlar Vergisinden istisna
edilmektedir. Bu kur farkları özel bir fon hesabında tutulacak sermayeye
eklenirse, işletmeden geçiş veya kâr dağıtımı sayılmayacaktır. Aleyhte oluşan
kur farkları ise karşılık hesabında tutulacak ve gelecek yıllarda lehlerine
oluşan kur farklarıyla kapatılacaklardır. Lehe kur farkıyla kapatılmayan kur
farkları ise iştirakin işi bırakması durumunda zarar kabul edilecektir. Değerli milletvekilleri, dikkatinizi
çekmek istiyorum, bu madde, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı için özel
olarak çıkarılmaktadır. Gerekçesi ise kurumun uluslararası şirketlerle yurt
dışında rekabet edebilmesine imkân yaratmaktır. Kur farkları üzerinden ödenen vergi
yalnızca TPAO'nun mu sorunudur; hayır, sorun, bütün ekonominin sorunudur ve
sürekli olarak yakınmalara neden olmaktadır. Sırf bu yüzden geçtiğimiz yıl
firmalar batmıştır. Reel gelirinde 1 lira artış olmayan firmalar, salt döviz
cinsinden alacakları olduğu için, bu hükümetin başarıyla yarattığı kriz
sonucunda, dünya kadar geçici vergi ödemek zorunda kalmışlardır; daha doğrusu,
ödeyememiş, borçlanmışlardır. Döviz cinsinden borcu olanlar ise zaten
batmışlardır. Sonuçta, özel sektör başarıyla batırılmıştır, halk açlığa mahkûm
edilmiştir; mayıs ayında ise enflasyon bindelerle ifade edilmeye başlandı diye
bayram edilmiştir. Enflasyon, hükümetin başarılı icraatlarından dolayı değil,
tam tersine, başarısız icraatlarından dolayı düşmüştür; ancak, bu durum kötüye
işarettir; ölüde hareket olmaz!.. Çıkın, esnafı dinleyin, kaç mal satabiliyor;
kaç kişi, sattığı malın bedelini tahsil edebiliyor?! Ölünün ateşi düşer, ölü
beden soğuk kalır. Hastayı öldürmeyin, tedavi edin, tedavi edemiyorsanız,
üzerinizdeki doktor gömleğini çıkarın, bırakın, doktorlar tedavi etsin! Değerli milletvekilleri, kur farkları
üzerinden ödenen vergi, yalnızca TPAO'nun rekabet gücünü de engellemektedir;
yoksa, özel sektör şirketlerinin yurtdışıyla iş yapması ya da en azından yurt
dışında yatırım yapması mı engellenmek istenmektedir?! Söz konusu olan, bütün
kur farklarının vergi dışı bırakılması değil, salt yurt dışındaki yatırımlar
nedeniyle finansman için gönderilen paralar diye düşünülüyor ise, yurt dışında
yatırım yapan şirket yalnızca TPAO değildir; sermayenin kaçması önlenmek
isteniyorsa, aynı şey TPAO için de geçerli olmalıdır. Yıllardır, inşaat şirketlerinin yurtdışına götürdükleri yatırım
mallarının bedellerinden ya da şantiyenin finansmanı için götürülen malların
değerlendirilmesinden kaynaklanan kur farklarının vergilendirilme sorunları
tartışılırken, bu şirketlerin sorunlarının yok sayılarak, yalnızca TPAO için
böyle bir düzenleme yapılması, her şeyden önce, Anayasanın 73 üncü maddesine ve
eşitlik ilkesini düzenleyen 10 uncu maddesine aykırı düşer. Şirketin
hisselerinin tamamının Hazineye ait olması yasalar karşısında diğer
şirketlerden farklı olması sonucunu getirmez; çünkü, Anayasanın 10 uncu
maddesinde böyle bir ayrıcalık öngörülmemiştir. Değerli milletvekilleri, maddenin sondan
ikinci cümlesini yeniden okuyunuz; bu cümlede, aleyhlerine oluşan kur farkları
ve gelecek yıllarda lehlerine oluşacak kur farkından bahsedilmektedir.
Düzenleme, yalnızca TPAO için yapılmakla birlikte, ifadeler çoğuldur.
Aleyhlerinde oluşacak kur farkından bahsedildiğinde, birden çok kişinin
aleyhine oluşan kur farkı anlaşılır. Bu durum, aslında, düzenlemenin Anayasaya
aykırılığının baştan kabul edilmesidir. Anayasa Mahkemesi "Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı" ifadesini Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı
bularak iptal etmesi durumunda, madde hükmünün ifadesi bütünlük arz edecektir;
ancak, bunun yanı sıra, yurtdışı iştiraklerinin finansmanından doğan kur
farkları vergilendirilmez iken, bu finansman dolayısıyla doğan kur farkı
giderleri ve faiz giderleri de giderden
indirilecektir. Böylece, lehe oluşan kur farklarından vergi alınmadığı gibi,
buna bağlı olarak doğan giderler nedeniyle başka gelirlerden de vergi
alınmayacaktır. Peki, Anayasa Mahkemesi, "TPAO" ibaresini iptal edip
de, hükmü genelleştiği zaman vergiyi nereden alacaksınız?! (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Yöndar, lütfen 1 dakika
içerisinde toparlar mısınız. NECATİ YÖNDAR (Devamla) - Teşekkür ederim. Bu durumdaki şirketler büyük şirketler
olacağı için, siz, verginin yükünü tamamen dar gelirliye, küçük firmalara
yükleyeceksiniz. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepimiz çok iyi bilmekteyiz ki; kur farkları, reel anlamda bir gelir değildir.
Bu nedenle, kur farklarının vergilendirilmesi, sermayenin vergilendirilmesidir.
Sermayeden vergi alınması, her şeyden önce, Gelir ve Kurumlar Vergilerinin
amacı da, konusu da değildir. Gelir üzerinden alınan vergiler, öz sermayede
meydana gelen artış üzerinden alınır. Artışın da reel olarak düşünülmesi
gerektiği, artık, tartışma dışı kalmış, herkes tarafından kabul edilmiştir.
Buna rağmen, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı dışındaki mükelleflerin kur
farklarından vergi alınmaya devam edileceği yönünde kanun yapılmaktadır. Duyumlarımıza göre, Maliye Bakanlığında
enflasyon muhasebesine geçiş çalışmaları yapılmaktadır. Bir taraftan enflasyon
muhasebesi çalışması yapılırken, diğer taraftan böyle bir hüküm çıkarmanın
anlamını çözmek mümkün değildir. Galiba, enflasyon muhasebesine
geçilmeyecektir; ancak, bu da söylenilmektedir. Maalesef, hükümet ha bire kargaşa
yaratmaktadır, vergilerle oyun oynamaktadır; ancak, ne oynadıklarını kendileri
de bilmemektedir. Düşünün bir kere, her oyunun bir kuralı vardır ve kurallar
içinde oynanır. Oysa, hükümetin, vergicilik konusunda en ufak bir kuralı, en
ufak bir sistem anlayışı bulunmamaktadır. Ben, vergicilikten gelmekteyim, şunu
çok rahat söyleyebilirim ki, bizim vergilerimizi bir vergi sistemi olarak
niteleyebilecek tek kişi yoktur. Sürekli, birbirinden kopuk, diğer kanun
hükümleriyle ilişkisi araştırılmadan, kurulmadan değişiklikler yapıldıkça,
vergi kanunları, içinden çıkılmaz hale gelmektedir, tam bir sistemsizlik söz
konusudur. Hükümetin vergideki bu belirsizlik politikası sayesinde vergi
kanunlarını iyi bilen kimse kalmamıştır, değişiklikler izlenemez olmuştur. BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yöndar. NECATİ YÖNDAR (Devamla) - Bitiriyorum
Sayın Başkan. Habire vergi istisnalarının
azaltılmasından, Avrupa Birliğine uyumdan bahseden hükümet ortakları, böyle bir
şirkete özel istisna maddesini Yüce Meclisin gündemine getirebilmektedir. Bu da
bir başarıdır, en kötüyü başarmak da çok zordur! Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yöndar. Saadet Partisi Grubu adına, Ankara
Milletvekili Sayın Zeki Çelik; buyurun. (SP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. SP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara)
- Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkındaki Tasarının 4 üncü maddesi üzerine söz aldım;
Saadet Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. IMF ve Dünya Bankasının kredi şartı olarak
öne sürdükleri ve Avrupa Birliği uzmanlarıyla birlikte hazırlanan yeni Kamu
İhale Kanunu, iki tasarı olarak da önce Meclise geldi. Hükümet, kamu kurum ya
da kuruluşlarının mal ve hizmet alımları ile yapılan işlerin ihalesine ilişkin
mevzuatı, Kamu İhale Kanunu ve İhale Sözleşmesi adı altında iki ayrı tasarı
şeklinde düzenledi. Aslında, bunu anlamak mümkün değil -o zaman da söylemiştik-
çünkü, sözleşmeler, ihalenin tabiî bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Değerli arkadaşlar, bizim insan gücümüz
var, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimiz var, teşebbüs gücümüz var; ama,
yönetim zafiyeti var, güven yok, yatırım yok, üretim yok, istihdam yok ve
ihracat yok; dolayısıyla, büyüme de yok maalesef. Cumhuriyet tarihinin en büyük
ekonomik krizlerinden birini yaşayan Türkiye'de hazırlanan yasa tasarıları da
bu gelişmeye göre biçimlendiriliyor. Büyük bir kriz yaşadık. Bu krizden nasıl
kurtulacağız diye sorduk, sayın yetkili bakanlar cevap veriyorlar; diyorlar ki
"faiz dışı fazla..." Faiz dışı fazla ne demektir; vergilerden alınıp
yatırıma yönlendirilmeyen ve bu arada, faiz borçlarına ödenen paradır, eğer,
yatırıma yönlendirilmiyorsa, bu paranın bir anlamı yoktur, onunla övünmeye de
gerek yoktur. İkincisi, güven ortamının oluşması. Bu
şartlarda hiç kimse önünü göremiyor. Bugün, Ankara Sanayi Odasındaki bir
toplantıya katıldık. Bütün sanayiciler, işverenler diyorlar ki: "Biz
önümüzü göremiyoruz, dövizin ne olacağı belli değil; enerji pahalı, istihdam
pahalı, SSK primleri ağır, vergilerin altından kalkamıyoruz ve maalesef, her
şey sırtımıza yük olarak biniyor." Bu arada, özelleştirme gelirleri diyorlar.
Bakan kendisi diyor ki: "Onbeş yıllık özelleştirme fiyaskodur, hiçbir şey
elde edilememiştir." Ayrıca, özelleştirme, devlet mallarının tekrar
kamulaştırılmasıdır. Şimdi, bu şartlar altında, bir de faizin
düşmesinden bahsediliyor. Faizin düşmediğini görüyoruz; yüzde 55'lerde olan
faiz, hemen Sayın Başbakanın rahatsızlığının gündeme gelmesiyle yüzde 70'lere
çıktı. Bu arada, hükümet, enflasyon düştü diye övünüyor. Hiç övünecek bir şey
değil; eğer, enflasyon düşerken faiz de düşerse bir övünme vesilesi olabilir;
yoksa, onun dışında, devletin sırtındaki yük artmaktadır, Sayın Maliye Bakanım
bunu gayet iyi bilir. Bizim 110 katrilyon lira civarında
içborcumuz var. Bunun yüzde 65'i; yani, 70-75 katrilyonu TL cinsindendir. Eğer
reel faiz 1 puan yükselse, 700-750 trilyon lira devletin sırtına yük
binmektedir. Bu para kimden çıkıyor; milletin cebinden vergi olarak
çıkmaktadır. Dolayısıyla, yapılan uygulamaların yerini bulmadığını ve doğru bir
şekilde yürümediğini de buradan ifade etmemiz gerekiyor. Tabiî, bu arada, kamu ihalelerinde
şeffaflık olmadığını da görüyoruz ve maalesef, harcamaların da açığa
çıkmadığını görüyoruz. Bakın, şu anda, Türkiye, olimpiyatları konuşuyor;
hepimiz maçları seyrediyoruz. Geçtiğimiz hafta, İstanbul'da, Olimpiyat
Hazırlama Komitesinin toplantısına katıldık. Bu arada, bize, İstanbul'daki
olimpiyat stadını da gezdirdiler ve toplantı, Arjantin maçından sonra yapıldı. Arkadaşlar, saat 14.00'te başlayan
toplantı 15.00 civarında bitti. Bakınız, bir Fransız firması, altyapı
çalışmalarını yapmak üzere 20 000 000 dolarlık bir teklif vermişti; ama,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ben bunu 15 000 000 dolara yaparım demiş. Biz,
onlara dedik ki: "Bunu bir an evvel protokole bağlayın, işe
başlasınlar." Ses çıkmıyor; ama, biz, oradan ayrılıyoruz. Bir bakıyoruz
ki, sabahleyin -o gün, toplantıda bize bilgi vermiyorlar; ama, Fransız
firmasıyla sözleşme yapıyorlar- Fransız firmasının makinelerini işe
başlatıyorlar. Nerede şeffaflık, nerede bu işin uygunluğu?! Yani, bu konuda da,
gerçekten, büyük rahatsızlıklar var. Tabiî, bu kanun tasarısı üzerinde konuşmak
gerekirse; 4 üncü madde, çok uygun bir maddedir ve doğru bir düzenleme, doğru
bir tekliftir; çünkü, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının yurtdışı
faaliyetlerinin finansmanından doğan alacaklarındaki kur farkının
vergilendirilmemesi gerçekten yerindedir.
Kur farkı, dönem kazancına ilave edilerek vergilendirilmesi halinde,
Türkiye Petrolleri, hiçbir yatırım yapamaz hale gelecekti. Aslında, bunun,
bütün kurum ve kuruluşlara yaygınlaştırılması gerekir. Yalnız, niye 2001
yılından itibaren almışlar onu anlayamadım; çünkü, zaten hesaplar kapanmış,
beyannameler verilmiş; bunun, daha ileri bir tarihte olması herhalde uygun
olurdu. Bu arada, Türkiye Petrollerinden bahsetmek
istiyorum... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Çelik, lütfen 1 dakikada
toparlar mısınız. MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Yurt dışında
önemli yatırımlar var. Bilhassa, Azerbaycan'da Şahdeniz, Mega Proje vesaire.
Bunlar çok önemli yatırımlar. Devletin bunlara işlerlik kazandırması ve buradan
gelir elde etmesi lazım. TPAO'ya baktığımız zaman, durumun, yine,
şeffaflık noktasında böyle olmadığını görüyoruz. BOTAŞ'la yapılmış olan
-burada, Ankara'da, Şereflikoçhisar'da- Tuzgölü yeraltı doğalgaz depolaması
işi, yapılmış olan ihale şartnamesine göre ihaleye çıkarılıyor, Türkiye
Petrolleri bir fiyat veriyor; ama, daha sonra, daha ucuz bir teklifle, bir
yabancı firma alıyor. İhaleden sonra yapılan yapım sözleşmesinde kriterler
değiştiriliyor, daha düşük şartlarla o firmanın iş yapması sağlanırken, bu
sefer, TPAO, işi alan firmaya taşeronluk yapmak durumunda kalıyor. Bunlar da, gerçekten, şeffaflığın
olmadığını ve bir sürü usulsüz ve yolsuz işlerin yapıldığını gösteriyor. Yine, Türkiye Petrollerinin Kazak Oil
Firmasıyla yapmış olduğu anlaşma sonucunda, Yüksek Denetleme Kurulu üyelerinin
hazırladığı rapora göre netice çıkmıyor. 1998 yılında özel inceleme raporu
hazırlanıyor ve TPAO'nun, oraya, 21 956 000 dolar verdiği... Ama, öbür tarafla
mutabakat sağlanmıyor. Bizimkiler "42 000 000 dolar verdik" diyor;
onlar "hayır, biz 28 000 000 dolar aldık" diyorlar; nasıl bir hesaptır, nasıl muhasebedir, bunu
da çözmek mümkün değil. Bu arada, yine, TPAO'nun içine düştüğü
durum ve bürokrasinin ne hale getirdiği hususunda da bir ifadede bulunmak
istiyorum: TPAO programlarına göre, dışarıdan gelen doğalgazın depolanması
lazım. Bunun için de, Kuzey Marmara doğalgaz yeraltı deposu projesinin
faaliyete geçmesi lazım; ama, maalesef, tarım arazisidir diye bir ÇED raporu
alamıyorlar ve bu deponun inşaatı da bitirilemiyor; bu da ayrı bir bürokrasi
ayıbı. Burada, yeri gelmişken değinmeden
geçemeyeceğim... BAŞKAN - Sayın Çelik, 1 dakikadan fazla
oldu. MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum
Sayın Başkanım. Biliyorsunuz, birçok kamu kurumunun
vakıfları var; kamu kurumları, birçok iş ve hizmetleri bu vakıflar aracılığıyla
yapıyorlar... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Efendim, teşekkür ederim. Vakıfları
başka bir maddede konuşursunuz. 1 dakikadan fazla süre verdim size, 2 dakika
verdim; yani, kusura bakmayın... MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Bunların da
mağdur edilmemesini diliyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Sayın milletvekilleri, madde üzerinde,
gruplar adına başka söz isteyen yok. Maddeyle ilgili 3 önerge var; geliş
sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme koyacağım: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Kanun
Tasarısın 4 üncü maddesiyle 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen
geçici 31 inci maddede yer alan "Bu karşılıklar sermayeye eklendikleri
takdirde işletmeden çekiş ve kâr dağıtımı sayılmaz" ifadesinin "Bu
karşılıklar sermayeye ilave edilmeleri halinde işletmeden çekiş ve ortaklara
kâr dağıtımı sayılmaz" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877 sıra
sayılı Kanun Tasarısın 4 üncü maddesiyle 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa
eklenen geçici 31 inci maddede yer alan "2001-2005 yılları"
ifadesinin "2001-2004 yılları" olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Üçüncü ve en
aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı Kanun Tasarısın 4 üncü maddesiyle 5422 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanununa eklenen geçici 31 inci maddede yer alan "Lehte kur farkı ile
kapatılamayan tutarlar yurtdışı iştirakin işi bırakması halinde zarar addolunur"
ifadesinin "Lehte kur farkıyla kapatılamayan kur farkları yurtdışı
iştiraklerin işi bırakması veya tasfiyesi halinde zarar addolunur"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. OĞUZ AYGÜN (Ankara) -
Birinci önerge hariç, ikinci ve üçüncü önergelerimi geri çekiyorum. BAŞKAN - O zaman, birinci
önergeyi işleme koyuyorum. İki önerge geri çekilmiştir. Okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesiyle 5422 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanununa eklenen geçici 31 inci maddede yer alan "bu karşılıklar sermayeye
eklendikleri takdirde işletmeden çekiş ve kâr dağıtımı sayılmaz"
ifadesinin "bu karşılıklar sermayeye ilave edilmeleri halinde işletmeden
çekiş ve ortaklara kâr dağıtımı sayılmaz" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN -Hükümet?.. DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) -
Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz. BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet önergeye katılmıyor. Sayın Aygün, gerekçeyi mi
okusunlar, açıklayacak mısınız? OĞUZ AYGÜN (Ankara) -
Gerekçe okunsun; zaten, fazla bir şey yok efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum: Gerekçe: Yapılan düzeltmeyle
uygulamada ortaya çıkabilecek tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır. BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunacağım; karar yetersayısının aranılması istenmişti. Önergeyi elektronik
cihazla oylarınıza sunacağım; 2 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içinde cihaza
giremeyenler pusula gönderebilirler; pusula gönderenler de Genel Kurul salonundan
ayrılmasınlar efendim. Oylamayı başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önerge
kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır. 4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Maddeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum efendim: MADDE 5. - 13.7.1956 tarihli ve 6802
sayılı Gider Vergileri Kanununun 33 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir. "Bakanlar Kurulu, bu maddede
belirtilen vergi oranını bankalar arası mevduat muameleleri, bankalar ile 2499
sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa
para piyasası muameleleri ve diğer banka ve sigorta muameleleri için ayrı ayrı
veya birlikte % 1'e, bankalar arası kambiyo muamelelerinde ise sıfıra kadar
indirmeye ve yukarıdaki oranları aşmayacak şekilde yeniden tespit etmeye
yetkilidir." BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu
adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu; buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. AK PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT GÖKSU
(Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 877 sıra sayılı tasarının 5 inci
maddesinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, üzerinde konuştuğumuz
madde, Gider Vergileri Kanunun 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ve
Bakanlar Kuruluna, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi oranını belirleme
yetkisi veren hükmü yeniden düzenlemektedir. Sonuç olarak, bu madde ve bu yasa,
yeni vergi oranları belirlediği için, bir vergi yasasıdır. Değerli arkadaşlar, tasarının başlığına
baktığımız zaman "bazı kanunlar" denilmektedir. Bu kanunlar, 10'a
yakın vergi kanunlarıdır, 10 ayrı vergi kanununda düzenlemeler getirilmekte;
ayrıca, bundan beş ay önce çıkan İhale Yasasında değişiklik yapılmaktadır.
Halbuki, İhale Yasası daha yeni çıkmıştı, beş ay önce çıkmıştı; ama, ne
hikmetse, hükümet, bu yasayı, tekrar, yeniden düzenleme ihtiyacını ortaya
koymuştur. Değerli arkadaşlar, zaman zaman hükümet
üyeleri ve hükümetteki partilerin mensubu arkadaşlarımız, uyum
içerisinde giden bir
hükümet olduğunu, üç yılda 400'ü aşkın yasa çıkardıklarını, 4 000'den
fazla kararname çıkardıklarını, 120'den fazla genelge çıkardıklarını ifade
etmektedirler; ama, ne var ki, bunların birçoğunun, ülkenin gerçekleriyle ve
halkımızın problemleriyle uzaktan yakından alakası yoktur. Birçok kanunlar,
maalesef, tekrar tekrar müzakere edilmekte ve Meclisin gündemi boş yere işgal
edilmektedir. İşte, RTÜK bunlardan bir tanesidir, af yasaları bunlardan
birkaçıdır ve vergi yasaları da bunların en somut örneğidir. Değerli arkadaşlar, dolayısıyla, hükümet,
eğer, tek başına "ben yaptım, oldu" mantığıyla değil de, muhalefetle
birlikte istişareyle bu yasaları getirse, sanıyorum, Meclisimiz daha verimli
çalışacaktır. Bu hükümetin yapmış olduğu yanlışlıklar ve beceriksizliği
yüzünden, bakınız, Türkiye ne hale gelmiştir: Bugün, Türkiye, dünyanın borçlu
ülkesi olmuştur. Sanayi kuruluşları batmış ve düne kadar ToyotaSA'nın SA'sı
gitmiş, Türk Pirelli'nin Türk'ü gitmiş "bugün 11 Haziran... Demirbank size
iyi günler diler" diyen Demirbank gitmiş ve İngilizlere satılmış,
milyonlarca insanımız işsiz kalmış ve ilk defa bu hükümet döneminde nitelikli
insanlarımız iş bulamaz hale gelmiştir. Türk Halkının yüzde 60'ı fakirleşmiş ve
insanlarımızın gelecekten umudu kesilmiş ve intiharlar da çoğalmıştır değerli
arkadaşlar. Şimdi, Türkiye'nin manzarası bu iken,
hükümet gitmemekte ve her gün, hasta olan Sayın Başbakanımız -şifalar diliyoruz
kendisine- "görevimin başındayım" demekle, milletin yarınlarını
çalmakta. Geçenlerde, büyük gazetelerden birinin yazarı "zamanı
hortumlamak" diye bir yazı yazmış. Bu hükümet döneminde "hortum"
sözcüğü çok çok kullanıldı; çünkü, birtakım bankaların içleri hortumlandı,
birilerinin cebine aktarıldı; ama, en büyük hortumcu da bu hükümettir; çünkü,
bu milletin zamanını hortumluyor, boşa harcıyor, gelecekte telafisi çok zor
olacak birtakım anlaşmaların altına imza atıyor. Değerli arkadaşlar, bakınız, yıllar önce,
yine 1976 yılında, bu hükümetin Başbakanı, o gün CHP Genel Başkanı olarak neler
söylemiş anımsayalım. İçeriğine katıldığımız bu ifadelerin gereğini, bugün
Sayın Ecevit'ten ve hükümetten beklediğimizi ifade ediyoruz. Ecevit o gün şöyle
demiş: "Ciddî olarak siyasal bunalım var -âdeta bugünü tarif ediyor Sayın
Ecevit- ve giderek ağırlaşıyor. İnşallah, rejim bunalımına dönüşmez. Sağlıklı
demokraside partiler yalnız sayısal zorunlulukla değil, siyasal zorunlulukla da
hükümeti bırakırlar. Bir defa geldim mi gitmem diyenler, ülkeyi bunalıma
sürüklerler." Evet, bugünkü hükümetin güvendiği, sadece sayısal
çoğunluktur; ama, siyasal zorunluluk, bugün, bu hükümetin gitmesini gerektirmektedir
arkadaşlar. Yine, Sayın Ecevit'in o yıllarda yaptığı
tespitleri sizinle paylaşmak istiyorum. "Bir siyaset adamının her şeyi
siyaset olursa, siyasetten başka dünyası olmaz. Siyaset adamı, kişisel siyaset
hırsı uğruna topluma, insanlığa kıymaz. Siyaset adamı gerektiğinde
çekilebilmelidir." Şimdi, buradan, bu hükümetin Başbakanına soruyoruz:
Bu hükümet daha ne zaman çekilecek? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Göksu, lütfen, 1 dakika
içerisinde toparlayın efendim. MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Sayın Başbakan,
bu hükümetin başı olarak daha ne zaman çekilmeyi düşünüyor; çünkü, kendisi,
"siyaset adamı gerektiğinde çekilebilmelidir" diyor. Bu gereklilik ne
zaman ortaya çıkar; çünkü, haftalardır, artık aylara varan günler içerisinde
hükümet başsız. Hastane odalarından veya kendi özel odalarından bir ülke idare
edilmez. Değerli arkadaşlar, bu hükümet, bu
milletin geleceğine zarar vermekte ve zamanını hortumlamaktadır. Dolayısıyla,
bu hükümetin yapacağı en güzel icraat, bu yasalarla uğraşmak değil, bir an önce
çekip gitmektir. İşte, Sayın Ecevit de yıllar önce bu tespiti yapmış. Biz de bu
tespitlere katılıyor ve gereğini kendilerinden bekliyoruz. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Göksu. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bingöl
Milletvekili Sayın Necati Yöndar; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA NECATİ YÖNDAR (Bingöl) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, tasarının 5 inci
maddesi, Bakanlar Kuruluna yetki veren bir maddedir. Anayasamıza göre vergi
koyma ve kaldırma yetkisi Yüce Meclise aittir. Demokrasinin temel ilkesi olan
güçler ayrılığı ilkesinin gereği de budur. Anayasanın 73 üncü maddesi,
vergilerin kanunla konulup kaldırılacağını amirdir. Bunun yanı sıra, oranları
belirlemede, belli sınırlar dahilinde, Bakanlar Kuruluna yetki verilebilir. Bu
madde de, işte, Anayasanın bu hükmüne göre önümüze getirilmiştir. Bu açıdan
baktığımızda Anayasaya uygundur; ancak, vergi kanunlarında, Bakanlar Kuruluna
ve Maliye Bakanlığına yetki veren o kadar çok hüküm vardır ki, bu hükümler
toplu olarak ortaya konulacak olsa, vergi alma yetkisinin yasama organına mı
yoksa yürütme organına mı ait olduğu konusunda çok ciddî tereddüt doğar.
Neredeyse her kanun maddesinin altında bir yetki devri hükmü yer almaktadır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ne
anlama geldiği konusunda ciddî ciddî düşünülmeden çıkarılan öyle vergi
kanunlarımız vardır ki, vergi uzmanları, bu kanun maddelerini tartışmaktan dahi
kaçınmaktadırlar. Örneğin, Katma Değer Vergisi Kanununun 36 ncı maddesi,
Bakanlar Kuruluna, Katma Değer Vergisindeki mahsup sistemini tamamen kaldırma
ve yeniden koyma yetkisi vermektedir. Bu yetki, vergi koyma yetkisidir. Bu
konuda aksini söyleyebilecek vergi uzmanı yoktur. Bakanlar Kuruluna böyle bir
vergi koyma yetkisi verilmesi hem Anayasaya hem de demokrasinin temel ilkesi
olan erkler ayrılığı ilkesine aykırıdır. Hiçbir demokratik ülkede böyle bir
yetki olamaz. Sayın milletvekilleri, amaç, vergi
kanunlarında iyileştirme veya düzeltme yapmak değildir. Amaç, kargaşa yaratmak,
bazılarını koruyup kollamaktır. Bu tasarının amacı, bankalararası mevduat
işlemleri, bankalar ile aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasası işlemleri
ve diğer banka ve sigorta işlemleri için yüzde 1'e, bankalararası kambiyo
işlemlerinde sıfıra kadar indirmek için Bakanlar Kuruluna yetki vermek
değildir. Bu tasarının amacı, yurtdışında parası olan ve yapılacak herhangi bir
vergi incelemesinde de bu paraya ulaşılamayacak olanlara bir imkân sağlamaktır.
Bu düzenleme de 3 üncü maddede yapılmıştır ve düzenleme başkasının işine de
yaramayacaktır. Bu yasa, baştan sona bir ucubedir. Baştan
sona, "ben yaptım, oldu" anlayışını yansıtmaktadır ve esas
itibariyle, yapılmak istenen şeyi gizlemek için, böyle, karışık ve değişik
konular bir araya getirilmiştir. Hep aynı yere geliyoruz; ama, tasarının amacı
orası olunca dönüp dolaşıp oraya gelmek de kaçınılmaz oluyor. Bir kişi,
şirketine, diyelim ki 1 trilyon lira sermaye koydu. Maliyeci arkadaşım şirketi
incelemeye alacak, şirketin, mal aldığı, mal sattığı bütün firmalarla olan
ilişkilerini araştıracak, banka hesaplarını araştıracak, malı kaç liraya
aldığını, kaç liraya sattığını tespit edecek; bu şekilde, eğer 1 trilyon lira
para vergidışı kalmış bir paraysa, vergi incelemesi de yapılacak, vergisi de,
maalesef, alınacaktır. Dikkat ediniz, "nereden buldun"
sorusu sorulmayacak, yalnızca vergi incelemesi yapılacak; çünkü, para,
yurtdışından gelen bir para değilse, kaynağını bulmak zor değildir; zor olan,
parayı bulmaktır. Şirkete sermaye olarak konulan para, bulunan bir paradır,
kaynağı sorulmadan da bulunup vergilendirilebilir. Bu tasarının amacı, 3 üncü maddeyi
geçirmektir. Diğer maddeler de dolgu maddesidir. Bu maddenin amacı da, yalnızca
yurtdışında bulunan parayı yurtiçine getirenleri affetmek, onların bu
paralarını legalize etmektir. Diğer mükellefler için, aslında, burada bir tuzak
bulunmaktadır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz
beklerdik ki, kaynağına bakılmaksızın bütün harcama ve tasarrufların
vergilendirilmesi uygulamasına geçilmesine altı ay gibi kısa bir süre
kalmışken, bu tasarı, konuya ilişkin düzenlemeler içersin. Uygulamanın başlangıcı 1.1.2003 olacağına
göre, malî milat olarak da bu tarih kabul edilmeli ve bu tarihte var olan
varlıklar, budan sonra sorgulanmamalıdır. Bunun için de, 30 Eylül 1998 tarihi
baz olarak alınmalıdır. 30 Eylül 1998 tarihi baz alınmazsa, bu aradaki boşluk,
uygulamayı imkânsız kılar. Bu da anarşi demektir, devletin vergi almaması
demektir. Bu yaşandıktan sonra yapılan düzenlemeler de sağlıksız ve hatalı
olur. Buna ilişkin düzenleme şimdi yapılmalıdır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun. NECATİ YÖNDAR (Devamla) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ekonomide yaşanan krizin ardından, hükümetin bazı
üyelerinin bir süredir basın önünde söyledikleri ve 2003 yılı başından itibaren
uygulamaya başlanacak olan, nereden bulunursa bulunsun her tasarruf ve
harcamanın vergilenmesi uygulaması, halkı, iyice bir vergi affı beklentisine
sokmuştur. Zaten, önümüzdeki yılbaşından itibaren yapılacak uygulama, bir
milattan yoksun kalacaktır. Bu da, bir bakıma vergi affını ve buna bağlı bir
miladı gerekli kılmaktadır. Bundan önceki uygulama denemesinin başarısız, hatta
zararlı olmuş olmasının nedeni, böyle bir başlangıç yapılmamış olmasıdır. Dünle
ilişkiler tümüyle koparılmalı, bir başlangıç yapılmalıdır. "Parayı şirkete
koyarsan nereden bulduğunu sormam; ama, vergi incelemesini de yaparım, karapara
soruşturmasını da" dersek, bir yere varamayız, kaynaklar da oldukları
yerde kalır. Aftan yararlananların, gelecekte yeniden vergi kaçırmak, yeniden
kara para kazanıp aklamak istemesinden korkuluyor ise, bu kişilerin bu gibi
eylemlerde bulunmalarını engelleyecek sistem de kurulmalıdır. Geleceğe yönelik
temiz bir toplum yaratma operasyonuna bir afla başlanması da, bir fırsat
tanımak olur. Hem vergilendirilmemiş veya karapara olması nedeniyle ülke
dışında bulunan paralar gelmiş hem de temiz bir başlangıç yapılmış olur. Bundan
sonra da, af isteyenlerin kendilerinin bizzat kötü niyetli olacakları, bugünden
ortaya konulmuş olur. Güvensizlik, devletin, yarın ne yapacağını
açıkça ortaya koymamasından kaynaklanmaktadır. Bugün ortaya çıkan paradan
dolayı yarın hiçbir şekilde hesap sorulmayacağının garantisi verilerek, bu
sıkıntılı günde, zaten kaçmış olan kaynakların tekrar ekonomiye girmesi
sağlanmalıdır. Bu şekilde, şimdi girmeyen kaynağın yarın girmesi durumunda,
bunun hesabının sorulacağı ortaya konulmalıdır. Bir şey yapılacaksa, sağlam
yapılmalıdır ve ona bir daha ihtiyaç duyulmamalıdır. BAŞKAN - Süreniz bitti efendim; 1 dakika
da fazla konuştunuz... NECATİ YÖNDAR (Devamla) - Bu duygu ve
düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yöndar. Saadet Partisi Grubu adına, Sayın Mustafa
Geçer; buyurun efendim. Süreniz 5 dakika Sayın Geçer. SP GRUBU ADINA MUSTAFA GEÇER (Hatay) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesi
üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, saygı
ve selamlarımı sunuyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 57
nci hükümetin yapmış olduğu yasama faaliyetleri içerisinde, daha önce
"çeşitli kanunlarda değişiklik" adı altında bir kanun tasarısı
gelmişti; oldukça karmaşık, aslında, uygulayıcıları ve yasanın bağladığı
kişileri çok zor duruma sokan düzenlemeler yapılmıştı. Şu anda gelen Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısında da ona benzer
düzenlemeler var. Değişik kanunların değişik maddelerinde değişiklikler
yapılıyor. Tabiî, tasarının genel gerekçesinde,
önemli gerekçeler, çok büyük iddialar ortaya atılıyor; tüm yasalarda bunu
gördük; ama, neticede, çıkarılan yasalar, bir daha değiştirildi, bir daha
değiştirildi... Yani, burada, düzenli bir yasalaştırmanın olmadığını görüyoruz.
Tasarının genel gerekçesinde "ülkemiz ekonomisi son yıllarda, gerek
küreselleşen dünya ekonomisi gerekse içsel nedenlerle hızla değişmektedir"
deniliyor; doğru; ama, Türkiye ekonomisi, gerçekten, selamete doğru değil,
düzlüğe doğru değil çok kötü bir felakete doğru gidiyor. Gerekçenin hemen
devamında bu itiraf ediliyor aslında. Ülkemizde, geçmişte yaşanan ve etkileri
hâlâ devam eden ekonomik krizler, başta bankalar olmak üzere, şirketlerin malî
bünyelerinin zayıflamasına ve özkaynaklarının erimesine neden oldu; şimdi,
bunun için, böyle değişiklikler ve düzenlemeler getiriliyor. İşin ilginci, yine bu tasarıyla, 4734
sayılı Kamu İhale Kanununda da birtakım değişiklikler yapılıyor. Kamu İhale
Yasasının maddelerinde yapılan değişikliklerle ilgili gerekçede de "Kamu İhale
Kanununun, Avrupa Birliği düzenlemeleri ve uluslararası ihale uygulamalarıyla
paralellik göstermeyen maddelerinde düzenlemeler yapıyoruz" deniliyor.
Oysaki, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 4.1.2002 tarihinde çıkarıldı ve 1.1.2003
tarihinde yürürlüğe girecek. Yani, henüz yürürlüğe girmemiş bir yasanın
düzenlemesi bu. Kamu İhale Yasası -2003 yılında yürürlüğe girecek olduğu halde-
buraya, o zaman, çok büyük iddialarla, kamu ihalelerinde birtakım
yolsuzlukların, suiistimallerin önüne geçecek sağlam bir ihale yasası diye
getirildi; ama, şimdi -aradan üç ay geçtikten sonra- deniliyor ki, Avrupa
Birliği düzenlemeleri ve dünyadaki ihale yasalarına paralellik sağlamak için
biz bunda da değişiklik yapıyoruz; oysaki, yasa henüz yürürlüğe girmedi. 2 nci,
3 üncü, 8 inci, 10 uncu, 13 üncü, 53 üncü, 56 ncı, 62 nci ile geçici 4 üncü
maddesi olmak üzere ve eklenen geçici bir maddeyle, Kamu İhale Yasasında 10
madde tekrar değiştiriliyor; oysaki, henüz uygulanmadı, neticeleri görülmedi
bunun. Bu yasa çok büyük iddialarla getirilmişti, şimdi bir daha
değiştiriliyor; bunu anlamak da mümkün değil. Aslında, bir noktada -demin arkadaşlarımız
da değindiler- Türkiye'de enflasyon muhasebesi olmadığından dolayı, reel
olmadığı halde, görsel olarak, sayısal veya rakamsal olarak birtakım kârlar
gözüküyor firmalarda. Bu kârlardan dolayı firmaların aktiflerinde, yani
özvarlıklarında da rakamsal artışlar gözüküyor; oysaki, reel artış değil; ama,
maliye uygulamaları, vergi uygulamaları açısından, bu artışlar kâr gibi kabul
edilerek vergilendiriliyor. Oysaki, burada düzenlemeler yapılacağına -yani,
bunlar, aslında, palyatif birtakım düzenlemeler- bir enflasyon muhasebesine
geçilse, çok daha güzel olurdu; çünkü, mesela, yine, tasarının 4 üncü
maddesinde, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığıyla ilgili de bir düzenleme,
münhasıran getirildi, istisna getirildi. Orada, bu şirketin, yurtdışı
iştiraklerindeki paylarında; yani, döviz hesaplarında bulunan veya dövize
endeksli rakamlardaki kur artışlarından doğan, gelir gibi görünen, aslında
geliri olmayan bu rakamların vergidışı bırakılması noktasında bir düzenleme
getirildi. Oysaki, enflasyon muhasebesine geçilseydi, muhasebe Türkçe tutulduğu
için, bunlar sıfırlanacak ve görüntüde olan; yani, gerçek olmayan, kâr gibi
gözüken rakamlar vergilendirilmemiş olacaktı. Bundan dolayı, Türkiye'de, gerçekten,
vergi mükellefleri çok büyük sıkıntılar yaşıyor. Bu şekilde, geçici
düzenlemelerle ve belli bir zamana inhisar eden bu düzenlemelerle, bunlardan
beklenilen neticenin alınacağına inanmıyorum doğrusu. Türkiye'de, belki,
enflasyon sıfırlanana kadar, ekonomi düzlüğe çıkana kadar, bu tip düzenlemeler,
enflasyon muhasebesi de -gerçi, atılan bazı adımlar olmasına rağmen- tam olarak
uygulanmalı ve Türkiye'de gerçek olmayan kârların; yani, görüntüsel olan,
sayısal, rakamsal olarak görünen; ama, reel olmayan kârların da
vergilendirilmemesi sağlanmalıdır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Efendim, buyurun. MUSTAFA GEÇER (Devamla) - Teşekkür
ediyorum. Şimdi görüşmekte olduğumuz tasarının 5 inci
maddesinde -şu an üzerinde durduğumuz maddede- 6802 sayılı Gider Vergileri
Kanununun 33 üncü maddesinde bir değişiklik yapılıyor. Banka ve sigorta
muameleleri vergileriyle ilgili bir değişiklik bu. Bu vergiler üzerinde de,
burada belirtilen; yani, Banka Sigorta Muameleleri Vergisi için ayrı ayrı
birlikte yüzde 1'e, bankalararası kambiyo muamelelerinde ise sıfıra kadar
indirmede ve yukarıdaki oranları aşmayacak şekilde yeniden tespit etmede
Bakanlar Kuruluna yetki veriliyor. Aslında, bu düzenlemelerin, gerçekten,
yapısal bir şekilde, Türkiye'nin realitesine uygun şekilde, toplu halde, hangi
alanı ilgilendiren hangi kanun varsa -Gelir Vergisi ise Gelir Vergisi, Kurumlar
Vergisi ise Kurumlar Vergisi veya Kamu İhale Yasası ise İhale Yasası - toplu
bir değişme ve reformla yapılması gerekirdi. Çok parçalı bir şekilde
uygulanması ve değiştirilmesi, gerçekten, uygulamada çok güçlükler çıkarıyor;
ama, az alanlarda, parça parça alanlarda da, belki, faydası oluyor diye
düşünüyorum. Saygılar sunuyorum. (SP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Geçer. Sayın milletvekilleri, madde üzerinde
gruplar adına başka söz?.. Yok. Madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir. Üç önerge vardır; geliş sırasına göre
okutup, aykırılık derecelerine göre işleme alacağım efendim. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinde yer alan "Bakanlar Kurulu,
bu maddede belirtilen vergi oranını" ifadesinin "Bakanlar Kurulu, bu
maddenin birinci fıkrasında belirtilen vergi oranlarını" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Öteki önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinde yer alan "bankalar arası
kambiyo muamelelerinde ise sıfıra kadar indirmeye ve yukarıdaki oranları
aşmayacak şekilde yeniden tespit etmeye yetkilidir" ifadesinin "bankalar
arası kambiyo muamelelerinde ise sıfıra kadar indirmeye veya birinci fıkrada
belirtilen oranları aşmayacak şekilde yeniden tespit etmeye yetkilidir"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Öteki önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinde yer alan "bankalar ile
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanuna göre kurulan aracı kurumlar arasındaki
borsa para piyasası muameleleri" ifadesinin "bankalar ile aracı
kurumlar arasındaki borsa para piyasası muameleleri" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Efendim, bu
önerge en aykırı önergedir; yalnız, Anayasaya aykırılık önergesi de vardı, o,
dördüncü önerge olduğu için, onu işleme koymuyorum. Önergeye Sayın Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Önergeye
Komisyon ve Hükümet katılmıyor. OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Önergelerimi
çekiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Peki efendim. Maddeyi oylarınıza
sunuyorum... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Peki, karar
yetersayısını arayacağım. Maddeyi kabul edenler...
Etmeyenler... Efendim, karar yetersayısı yoktur. Birleşime 10 dakika ara veriyorum. Kapanma
Saati: 17.17 ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati : 17.30 BAŞKAN :
Başkanvekili Kamer GENÇ KÂTİP
ÜYELER : Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK (Edirne) -----0----- BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
111 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. Sayın milletvekilleri, çalışmalarımıza
kaldığımız yerden devam ediyoruz. V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 5. - Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli
Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci
Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları
(1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde. Sayın milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz 877 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinin oylanması
sırasında karar yetersayısının aranılması istenilmiş ve yapılan oylamada karar
yetersayısı bulunamadığından, birleşime ara vermiştim. Şimdi, yeniden 5 inci maddeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım. Oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve
oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde cihaza giremeyen sayın
milletvekillerinin teknik elemanlardan yardım istemelerini, buna rağmen de
sisteme giremedikleri takdirde oyunun rengini belli eden imzalı pusulayı Divana
göndermelerini rica ediyorum. Sayın bakanlar da, hangi bakana vekâlet
ettiklerini belirterek oylarını kullanabilirler. Şimdi, oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, maddenin
yapılan oylaması sonucunda madde kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır. 6 ncı maddeyi okutuyorum: MADDE 6. - 1.7.1964 tarihli ve 488 sayılı
Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV-Ticari ve medeni
işler-le ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümüne, (18) numaralı fıkradan sonra
gelmek üzere aşağıdaki (19), (20), (21)
ve (22) numaralı fıkralar eklenmiştir. "19. Bankalar arasında, bankanın
taraf olduğu veya bankalar aracılığıyla yapılan, belirli bir vadede önceden
belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal göstergeye dayalı
olarak düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını,
malı, kıymetli madeni ve dövi-zi alma,
satma, değiştirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile bu sözleşmelere ilişkin
olarak düzenlenen diğer kâğıtlar. 20. Faktoring şirketlerinin müşterileriyle
yaptıkları faktoring sözleşmeleri ile bu sözleşmelere ilişkin olarak düzenlenen
diğer kâğıtlar. 21. Gayrimenkul yatırım ortaklıklarının
münhasıran gayrimenkul portföylerine ilişkin alım satım sözleşmeleri. 22. Kıymetli madenler borsalarında
kıymetli madenlerin ödünç işlemlerine ilişkin düzenlenen kâğıtlar." BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, aslında,
bu maddede, kanun tekniği yönünden, bir yanlışlık yapılıyor. Maddede "(18)
numaralı fıkradan..." deniliyor, oysa "(18) numaralı bentten..."
olması lazım. Komisyonun bunu bilmesi lazım; çünkü, biliyorsunuz, 1, 2, 3'le
başlayan kanun kısımla-rı benttir, eğer, numarasızsa fıkradır. O bakımdan,
bence, burada "(18) numaralı bentten son-ra gelmek üzere aşağıdaki bentler
eklenmiştir" denilmesi kanun tekniğine daha uygun olacak-tır. Buna, herhalde komisyon da katılır. Sayın Bakan?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Bakarız
efendim. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET
KABİL (Rize) - Fıkra olacak, uygulama öyle... BAŞKAN - Hayır, ama, numaralıysa, her
halükârda benttir o. Bunu yıllarca uyguladık. Neyse canım... Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına,
İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Sayın Kansu, süreniz 5 dakika. AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN KANSU
(İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında 877 sıra sayılı Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde, AK
Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Genelde dünya ekonomisi ve özelde ülkemiz
ekonomisi, son yıllarda serbest piyasaya ve küreselleşme olgusu ile iç ve dış
nedenlerden dolayı hızlı bir değişim yaşamış ve zaman zaman, özellikle de son
birkaç senede yapılan hatalar yüzünden, birçok yönden krizlerle boğuşur hale
gelmiştir. Bu krizlerin ana nedenleri, hiç şüphesiz ki, kötü yönetim ve dünya
piyasalarını iyi okuyamamaktan dolayı yapılamayan yapısal değişikliklerdir.
Krizler, bu anlamda, öğretici olmuş ve gerekli yapısal reformların
gerçekleştirilmesine zemin hazırlamışlardır; fakat, ne yazık ki, temelde
yapılması gereken değişiklikler zaman zaman önemsenmemiş veya algılanamamış ve
onların yerine devede kulak dahi olmayan, olsa olsa devekuşunda ancak bir tüy
olabilecek kadar küçük değişikliklerle zaman geçirilmiştir. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu
kanunda bahsi geçen değişiklikler de bu türdendir. Bu değişikliklerle neyin
hedeflendiğine bakıldığında, bu gerçek açıkça ortaya çıkmaktadır. Gerekçesine
göre, vadeli işlem piyasalarının geliştirilmesi ve teşvik edilmesi için
bankalara arasında bankanın taraf olduğu veya bankalar aracılığıyla yapılan,
belirli bir vadede önceden belirleyen fiyat, miktar ve nitelikte ekonomik veya
finansal göstergeyi, sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni veya
dövizi alma, satma, değiştirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli işlem ve
opsiyon sözleşmeleri ile bu sözleşmelere ilişkin olarak düzenlenen diğer
kâğıtların 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu uygulaması dışına çıkarılması
amaçlanmıştır. Aynı şekilde, factoring işlemlerinin, gayrimenkul yatırım
ortaklıklarının portföyleri için yapılan gayrimenkul alım satımlarının ve
kıymetli madenlere ilişkin ödünç verme işlemlerinin de Damga Vergisi Kanunu
uygulaması dışına çıkarılması amaçlanmıştır. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şu
gerçek çok açıktır ki, makro ekonomik istikrar ve firmaların gelir dengesi
sağlanmadan binde 5'lik gibi bir düzenlemeyle büyüme gerçekleştirilemez.
Büyümenin önündeki engel ve krizlerin nedenleri, bu küçük çaplı vergiler
değildir; ana neden, hükümetin uyguladığı borç politikası ve siyasî
istikrarsızlıktır. Bu dönemde, şirketler, yeniden
yapılanmakta, piyasalarda yeni finansal teknikler ortaya çıkmakta, yeni
kurumlar ve kavramlar gündeme gelmektedir. Bu değişikliklere ayak uydurabilmek
için, çoğu zaman, yapısal reformlara ihtiyaç duyulmaktadır. Küçük çaplı
değişiklikler, bazen yararlı, hatta, gerekli de olabilir; fakat, sorunu kökten
halletmenin yolu, yeni koşullara uygun yapısal değişiklikler yapmaktan geçer. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
değişiklikler yapmak, tabiî ki, sorunları çözmez. Bu yeniden yapılanmanın en
önemli özelliklerinden biri de, yapılan politikaların ve yapısal
değişikliklerin, açık, net ve denetlenebilir olması gerekir. Aksi takdirde,
yeni önlemler, eskinin farklı şekilde bir devamı olmaktan kurtulamayacak ve
periyodik aralıklarla -şu an yaşadığımız ekonomik- krizle yüz yüze gelmekten
kurtulamayacağız. Değişiklik yapmış olmak için değişiklik yapmak, hiçbir sonuç
vermez, olsa olsa, ek bir masraf ve zaman israfı getirir. Bu düşüncelerle, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kansu. Saadet Partisi Grubu adına, Elazığ
Milletvekili Sayın Latif Öztek; buyurun. (SP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Öztek. SP GRUBU ADINA LATİF ÖZTEK (Elazığ) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubunun görüşlerini arz
etmek üzere huzurlarınızda bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı, 24.5.2002 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına gönderilmiş; kanun tasarısı, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonunda jet hızıyla görüşülerek kabul
edilmiş ve Genel Kurul gündemine alınmıştır. 57 nci hükümetin başarısız icraatları
sonucu, ülkemizde, Kasım 2000 ve Şubat 2001'de yaşanan ve etkileri hâlâ devam
eden ekonomik krizler, çiftçimizi, işçimizi, emekli, dul ve yetimimizi,
işadamlarımızı perişan etmiştir. Milletimizi sıkıntıya sokan 57 nci hükümet,
sanki, bu sıkıntıların sebebi kanunlarmış gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisini
götürü usulü çalıştırarak, kendilerinin reform niteliğinde kanun adını
verdikleri kanunları çıkarmaya gayret ediyorlar; ama, acele ettikleri için, her
defasında hata ediyorlar, hatalarını telafi etmek için de, Türkiye Büyük Millet
Meclisini daha fazla çalıştırma gayretkeşliğini gösteriyorlar. Bu kanun
tasarısı da, 57 nci hükümetin yanlışlarını düzeltme tasarısıdır. Tasarıyla, Gelir Vergisi, Vergi Usul,
Kurumlar Vergisi, Gider Vergileri, Damga Vergisi, Harçlar, Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanunları ile Memurlar ve Kamu Görevlileri Hakkında 631 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname olmak üzere, 10
kanunda değişiklik yapılmaktadır. 24 maddeden oluşan Kanun tasarısının 6 ncı
maddesiyle, 1.7.1964 tarihli 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı
tablonun IV üncü bölümüne, yani "IV- Ticarî ve Medenî İşlerle İlgili
Kâğıtlar" başlıklı bölümüne, (18) numaralı bentten sonra gelmek üzere,
(19), (20), (21) ve (22) numaralı bentler eklenmektedir. Tasarıyla, 488 sayılı Damga Vergisi
Kanunundaki istisnalar artırılmıştır. 488 Sayılı Damga Vergisi Kanununda
defalarca değişiklik yapılmıştır. 488 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi üzerinde, en
son, 20.6.2001'de, yani, bir yıl önce değişiklik yapılmıştır. Bir yıl önce
dikkatli davranılmadığı için, bugün, aynı maddede değişiklik yapılmak
isteniyor. Ekonomimizde genel olarak sıkıntı
çekildiği muhakkaktır. Bunu önlemenin yolu sürekli vergi kanunu çıkarmak
değildir. Vergi gelirlerini artırmanın tek yolu da yeni vergiler ihdas etmek
değildir. Vergi ödeyecek mükelleflerin malî yapılarının iyileştirilmesi ve
vergilerini kolaylıkla ödeyebilecek duruma getirilmesinin, vergi gelirlerini
artırmada doğrudan etkili olduğu unutulmamalıdır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurul gündeminde görüşülmeyi bekleyen çok sayıda kanun tasarı ve
teklifleri varken, 57 nci hükümet, öncelikleri arasında olmadığından, bu
tasarıları ele almamakta, IMF'nin istekleri doğrultusunda, Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kanunu, Enerji Piyasası Kanunu, Şeker Kanunu, Tütün Kanunu, vergi
kanunları gibi kanunları, öncelikli olarak Meclis gündemine getirmektedir. 57 nci hükümeti temsil eden iktidar
partileri, aceleci ve uzlaşmaz tavırlarını, bu kanun tasarısı görüşülürken de
ortaya koymuşlardır. Tasarının ihtiyaçlara cevap verebilmesi için, muhalefetin
ve konunun uzmanı bilim adamlarının görüşlerine yer verilmesi gerekir; ama, bu
yapılmamış; tasarı gereği gibi müzakere edilmeden, enine boyuna görüşülmeden,
getirisi götürüsü hesaplanmadan ve üzerinde muhalefetin mutabakatı sağlanmadan
komisyondan geçirilerek, Genel Kurul gündemine alınmıştır. Bir hususu, altını çizerek belirtmek
istiyorum: Önemli olan, tasarıları kısa sürede kanunlaştırmak değildir; önemli
olan, bu ülke insanının ihtiyaçlarına cevap veren tasarıları, iktidar-muhalefet
demeden, elbirliğiyle, ilgili kişi ve kurumların da katılımını sağlayarak
kanunlaştırmaktır. Unutmayınız ki, Saadet Partisi olarak bizler, bu ülke
insanının yararına olan çalışmalarınızda sizleri destekleyeceğiz; yeter ki,
sizler, bizim haklı uyarılarımızı dikkate alınız ve bu uyumsuz, vurdumduymaz
tavırlarınızdan vazgeçiniz. 57 nci hükümeti temsil eden partilerin
milletvekillerine, uyumlu bir çalışma sergileyen Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonunun çalışmalarını örnek almalarını tavsiye ediyorum. Siz de görüyorsunuz ki, muhalefete ve
halkımıza rağmen kanunlaştırdığınız tasarılar, ya Cumhurbaşkanı tarafından,
tekrar görüşülmek üzere Yüce Meclise iade ediliyor ya Anayasa Mahkemesince
iptal ediliyor ya da bir yıl bile geçmeden, ihtiyaca cevap veremediğinden,
tarafınızdan, tekrar Meclis gündemine alınıyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Öztek, lütfen, 1 dakika
içerisinde toparlar mısınız. LATİF ÖZTEK (Devamla) - Ülkenin önünde
çeşitli sıkıntılar varken, insanımızın ihtiyaç duyduğu düzenlemelerin yapılması
gerekirken, sizin, bu şekilde davranarak, ülkenin zamanını boşa harcamaya
hakkınızın olmadığını hatırlatmak istiyorum. Bu tasarı, 57 nci hükümetin alışık
olduğumuz günü kurtarmaya yönelik uygulamalarından bir tanesidir. Çıkarılacak
kanunlardaki eksiklikleri gidermek için, iktidarın, muhalefetin önerge
vermesine imkân tanımasının ve verilen önergeleri desteklemesinin, daha
mükemmel bir kanun çıkması açısından yararlı olacağı kanaatindeyim. Evet, bu
hükümetin, çok kanun çıkarmakla değil, milletin yararına kanun çıkarmakla
övünmesini isterdik. Çiftçi, memur, işçi, emekli, dul ve yetim sıkıntıda,
işadamlarımız iflas ediyor; 57 nci hükümet, IMF'nin istekleri doğrultusunda
kanun çıkardık diye övünüyor. Ne var yani; bu kanunların çıkmasındansa
çıkmaması milletimizin daha hayrınadır diyor, bütün eksikliklerine rağmen,
kanun tasarısının, ilgili kurum ve kuruluşlar başta olmak üzere, tüm
milletimize hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öztek. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bingöl
Milletvekili Sayın Necati Yöndar; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Yöndar. DYP GRUBU ADINA NECATİ YÖNDAR (Bingöl) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi
üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurunuzda
bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilindiği üzere, ülkemiz, son iki yıldan beri ciddî bir ekonomik krize girmiş
ve bu kriz sonucunda, şirketlerin sermayelerinde ciddî anlamda erimeler meydana
gelmiş ve birçok firma ya iflas etmiş ya da iflasın eşiğine gelmiştir. Hükümet,
krizin firmalar üzerindeki etkilerini azaltmak ve sermaye yapılarını
güçlendirmek amacıyla, söz konusu yasayla, şirket ortaklarının mal varlıklarını
sermaye olarak koymaları halinde, bu koyulan sermayeden hareketle herhangi bir
vergi incelemesi yapılmayacağı hükmünü getirmektedir. Daha önceki yasama döneminde de, 4369
sayılı Yasayla benzer bir düzenlemeye gidilmiş ve yasa, kamuoyuna "vergi
reformu" olarak lanse edilmiştir. Oysa, bu yasa, yürürlüğe girdiği andan
itibaren tam bir fiyaskoyla sonuçlanmış; söz konusu yasa, kendisinden beklenen
olumlu sonucu vermediği gibi, ekonomiyi ciddî anlamda yıpratmış ve sermayenin
ciddî anlamda yurtdışına çıkmasına veya yastık altına çekilmesine neden
olmuştur. Bu düzenlemeyle ekonomi ciddî anlamda bir krize girmiş, daha sonra,
hükümet, giden sermayenin geri gelmesi veya ekonomiye tekrar kaynak olarak
girmesi için "nereden buldun" sorgulamasını 2003 yılına kadar
ertelemiş; buna rağmen, ekonomide herhangi bir canlanma olmamış, kaçan sermaye
ekonomiye, maalesef, geri dönmemiştir. 4369 sayılı Yasanın fiyaskoyla
sonuçlanmasının en önemli nedenlerinden biri, bu yasa çıkarılırken, vergi
mevzuatı dışındaki kanunlarla olan bağlantılarının sağlanmaması, gerekli hukukî
düzenlemeler yerine, nereden buldun sorgulamasının yapılmayacağına ilişkin
olarak, sadece ve sadece Bakanın sözlü taahhütlerde bulunmasıdır. Oysa, hukuk
devletinde, hükümetler ve bakanlar geçicidirler. Kanunları uygulayanlar, hukuka
bağlı olarak karar vermekte, sözlü olarak verilen taahhütlere itibar etmemektedirler.
Zaten, hukuk devletinde olması gereken de budur. Dolayısıyla, bu tasarıyla
yapılmak istenilen düzenlemenin amacına ulaşabilmesi için, aceleye
getirilmemesi ve çıkarılacak yasanın diğer kanunlarla olan bağlantılarının çok
net bir şekilde ortaya konularak, düzenlemenin buna göre yapılması gerekir;
aksi takdirde, düzenleme, yarardan çok zarar getirmiş olur. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz
konusu tasarının 3 üncü maddesiyle de, mevcut ya da yeni kurulacak sermaye
şirketlerine konulacak sermayenin kaynağının araştırılmayacağı ve herhangi bir
vergi incelemesine konu edilemeyeceği hususu düzenlenmektedir. Bilindiği üzere "nereden buldun"
sorgulaması, 4444 sayılı Yasayla, 2003 yılına kadar uzatılmıştır. Dolayısıyla,
böyle bir düzenlemenin geçerli olabilmesi ve amacına ulaşabilmesi için,
öncelikli olarak, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 56 ncı maddesinin
değiştirilmesi gerekmektedir. Yine, bu şekilde konulan sermayenin, Vergi Usul
Kanununun 30/7 maddesi kapsamında değerlendirilerek, vergiye tabi tutulmamış
harcama ve tasarruftan veya vergisi ödenmemiş bir kazançtan sağlandığının
tespit edilmesi halinde tarhiyata tabi tutulması riski bulunmaktadır. Kaldı ki,
bu sermaye vergi kanunları açısından bir sorun teşkil etmese bile, karaparadan
veya ceza kanunlarının suç saydığı bir fiilden kaynaklanması durumunda ne
olacaktır? Dolayısıyla, bu düzenleme yapılırken, bu kanunların göz önünde
bulundurulması gerekmektedir. Gerçekten, ülkemiz ciddî bir ekonomik
krize girmiştir ve bu kriz, ilerleyen dönemlerde, firmalar üzerinde etkisini
daha şiddetli şekilde gösterecektir. Bu nedenle, krizin etkisini azaltmak ve
firmaların sermaye yapılarını güçlendirmek için ciddî önlemlerin bir an önce
alınması gerekmektedir; ancak, bu düzenlemeler yapılırken, olayı sadece vergi
kanunları açısından ele almamak ve yapılacak düzenlemelerin, diğer kanunlarla
tam bir uyum içerisinde olması gerekmektedir. Bizce, bu düzenlemenin amacına
ulaşabilmesi için, ekonomiden kaçan paraların geri dönmesi için, ertelenmiş
"nereden buldun" uygulaması yerine, kapsamlı malî bir affın
çıkarılması ve bu af çıkarılırken diğer kanunlarla ilgili düzenlemelerin
birlikte yapılması; mükelleflerin biriken vergi borçlarını ödemeleri için
gerekli yasal düzenlemelerin acilen yapılması, gerekirse vergi aslıyla birlikte
cüzî bir miktarda vergi cezası ile gecikme faizinin de mükelleflerden tahsil
edilerek, mükelleflerin devlete olan borçlarından kurtarılması... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Yöndar, lütfen 1 dakikada
toparlar mısınız. NECATİ YÖNDAR (Devamla) - Yine, yapılacak
düzenlemeler ile mükelleflerin, son 5 yıllarına ilişkin olarak matrah
artırımına gitmelerini sağlamak, bu şekilde matrah artırımında bulunan
mükelleflerin ilgili yıllarına ilişkin olarak herhangi bir vergi incelemesinde
bulunulmayacağına ilişkin düzenlemelerin yapılması; sermaye artırımına gidecek
mükelleflerin koyacakları sermayenin kaynağının sorulamayacağı; ancak, konacak
sermaye üzerinden düşük bir oranda vergi alınmasını sağlayacak düzenlemenin
yapılmasının sağlaması; yine, konacak bu sermayenin amacına ulaşabilmesi için,
bunun belirli bir süre içerisinde -beş yıl gibi- işletmeden çekilemeyeceği
şartının mutlaka konulması; vergi oranlarının aşağıya çekilerek verginin tabana
yayılmasını sağlamak; ancak, çıkarılacak malî aftan sonra vergi kanunlarına
muhalefet edenler hakkında da daha ağır müeyyideler getirilmesi gerekmektedir. Yukarıda belirtmiş olduğumuz
düzenlemelerin yapılması durumunda hem devlet sağlam bir gelir kaynağına
ulaşmış olacak hem de vatandaş ile devlet arasındaki malî barış sağlanmış
olacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle kanunun hayırlı
ve uğurlu olmasını diler, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yöndar. Sayın milletvekilleri, grupları adına,
başka söz isteyen?.. Yok. Madde üzerinde 4 önerge vardır; 3'ünü
geliş sırasına göre okutacağım; aykırılık derecesine göre işleme koyacağım. Geliş sırasına göre okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 6 ncı maddesi ile 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı
tablonun "IV - Ticarî ve medenî işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı
bölümüne eklenen 19 numaralı fıkrada yer alan "Bankalar arasında, bankanın
taraf olduğu veya bankalar aracılığıyla yapılan" ibaresinin "Bankalar
tarafından veya bunlar aracılığı ile yapılan" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Öteki önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesi ile 488 sayılı Damga Vergisi
Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticarî ve medenî işlerle ilgili
kâğıtlar" başlıklı bölümüne eklenen 21 numaralı fıkranın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara "21. Gayrimenkul
yatırım ortaklıklarının menkul ve gayrimenkul portföylerine ilişkin alım satım
sözleşmeleri." BAŞKAN - Son önerge, en
aykırı önerge; bu önergeyi okutup işleme koyacağım efendim. NEZİR AYDIN (Sakarya) -
Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz. BAŞKAN - Önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesi ile 488 sayılı Damga Vergisi
Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticarî ve medenî işlerle ilgili
kâğıtlar" başlıklı bölümüne eklenen 22 numaralı fıkranın aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara "22. Kıymetli
madenler borsalarında kıymetli madenlerin alım, satım ve ödünç işlemlerin
ilişkin düzenlenen kâğıtlar." BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun
katılmadığı önergeyi... OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Sayın Başkan,
önergelerimi çekiyorum. BAŞKAN - Üçünü de çekiyor musunuz? OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Evet. BAŞKAN - Evet, önergelerin üçü de çekildi.
Maddeyi kabul edenler... NEZİR AYDIN (Sakarya) - Karar
yetersayısının aranılmasını istemiştik. BAŞKAN - Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir. 7 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 7. - 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı
Harçlar Kanununa bağlı (6) sayılı tarifenin "III- Yabancılara verilecek
ikamet tezkeresi ve Dışişleri Bakanlığı tasdik harçları" bölümünün (1)
numaralı fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir. "İkamet tezkeresi harçlarının
tespitine, mütekabiliyet esası göz önünde tutularak, Maliye Bakanlığı
yetkilidir." BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu
adına Yozgat Milletvekili Sayın İlyas Arslan; buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Arslan. AK PARTİ GRUBU ADINA İLYAS ARSLAN (Yozgat)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 7 nci maddesi üzerinde AK Parti Grubunun görüşlerini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, tasarının 3 üncü
maddesi üzerinde Grubum adına görüşlerimi açıklarken, ülkemizin içerisinde
bulunduğu durum ve yapılması gereken hususların ya yapılamadığı ya da yapılması
hususunda geç kalındığı üzerinde durmuştum. Yeni düzenlemelerin uygulama
imkânının insan kaynağı ve bilgi çağında yaşamanın gerekleriyle donatılmış
olmaktan geçeceğini de burada vurgulamak istiyorum. Tüm kamu kurumlarını
kapsayacak şekilde ücret reformunun tabana doğru yaygınlaştırılmasının amaçlara
ulaşmada faydalı olacağını ve çalışanın performansını artıracağı inancını
taşıyorum. Değerli milletvekilleri, maddede "2
Temmuz 1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (6) sayılı tarifenin
'III- Yabancılara verilecek ikamet tezkeresi ve Dışişleri Bakanlığı tasdik
harçları' bölümünün (1) numaralı fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle
eklenmiştir" denilmektedir. Yeni eklenen fıkrayla "ikamet tezkeresi
harçlarının tespitine, mütekabiliyet esası gözönünde tutularak, Maliye
Bakanlığı yetkilidir" ibaresi de eklenmiştir. Yurt dışında birçok sebeple birçok
vatandaşımız bulunmaktadır. Gelişmekte olan ve kişi başına düşen millî gelir
yüzünden çok gerilerde bulunan ülkemizin, içinde bulunduğu şartlar da dikkate
alınarak, söz konusu harçların tespitinde yabancı devletlerle karşılıklı
görüşmeler sonucu ikamet tezkeresi harç miktarlarının tespitinde, söz konusu
kişilerin ne amaçla orada bulundukları dikkate alınmalıdır. Buna göre harçlar
belirlenmeli veya karşılıklı olarak bu hizmetler harçsız olarak verilmelidir.
Aileleriyle birlikte milyonlarca vatandaşımızın, yabancı devletlerde çalışmak
amacıyla uzun süre yaşadıkları dikkate alınırsa, ödenecek harçlar, orada
yaşayan diğer insanlara göre, ek bir yük getirmekte ve yaşam standartlarını
düşürmektedir. Devletimizin, vatandaşlarımız lehine olacak bu tür
devletlerarası anlaşmalara gitmesinde fayda olacaktır. Maliye Bakanlığı bu
yetkisini kullanırken, ülkemizde bulunan yabancılardan alınacak ikamet
tezkeresi harçlarının tespitinde de yabancı devletlerin yaptığı gibi, çalışma
izni, öğrenci ve görevli olarak sınırlamalar getirmelidir. Balkanlardan ve Rusya Federasyonundan
gelen binlerce kadın, birçok bölgemizde ve birçok ilimizde fuhuş sektörü
oluşturmuş, binbir ümitle bavul ticareti için açılan kapılar, ülkemizin döviz
girdisi sağlaması yerine döviz kaybetmesine sebep olmuştur. Maliye Bakanlığı, ikamet tezkeresi harç
miktarı düzenlerken, ne amaçla ikamet izni istediği üzerinde durmalı,
toplumumuzun sosyal ve ahlakî yapısına uygun olmayan amaç ve şartlarla bu izni
almaya hak kazananlardan alacağı harçları bir caydırıcılık olması açısından
yüksek tutmalıdır. Maliye Bakanlığı, ülkemizdeki
yabancılardan alacağı ikamet tezkeresi harçlarını bir gelir unsuru kalem olarak
da görmemelidir; zira, yurt dışındaki bizim insanlarımızın da karşı muamelelere
maruz kalacağı unutulmamalıdır. Vatandaşlara uygulanan muamelelerin
karşılıklılık (mütekabiliyet) esası çerçevesinde tespit edilmesi ve aşağı
çekilmesi doğru olacaktır. Değerli milletvekilleri, bu yasaları
çıkarırken, her zaman bardağın dolu olan tarafından bakarak konuşmaktayız; ama,
bardağın boş tarafından bakarak, bu yasalar, eğer buraya düzenleme olarak
getiriliyorsa, bu düzenlemelerin altında, biraz önce arkadaşların belirttiği
gibi, çeşitli maddelerde olduğu gibi, karapara veya diğer uygulamalar varsa,
bunlar için bu yasalar çıkarılıyorsa, bu Millet Meclisi ve biz milletvekilleri
olarak bu konuda gerekli tepkiyi göstermeli, doğru olduğunuz noktalarda gerekli
desteği vermeliyiz diyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arslan. Saadet Partisi Grubu adına, Giresun
Milletvekili Sayın Turhan Alçelik; buyurun efendim. Süreniz 5 dakikadır. SP GRUBU ADINA TURHAN ALÇELİK (Giresun) -
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; 877 sıra sayılı, 10 tane kanunun -bir kanun
diyemiyorum- 7 inci maddesi üzerinde Saadet Partisi Grubunun görüşlerini arz
etmek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, şu anda 10 tane kanunu
görüşüyoruz; yani, bu hükümetin çıkardığı 10 tane kanun ve diyorsunuz ki, biz,
yaptığımız bu 10 tane kanunu yanlış yaptık, öyleyse yanlışımızı düzeltelim;
ama, ben endişe ediyorum ki, bu yaptığınız yanlış düzeltmesi de yanlış olacak,
belli bir müddet geçtikten sonra yine göreceğiz ki bu yapılan da yanlış; yeni
bir düzenleme... Değerli arkadaşlar, biz diyoruz ki,
aslında sizin yaptığınız her şey yanlış; lütfen, burayı bir terk edin hükümet
olarak, hükümeti terk edin, bu Meclis doğrusunu yapsın; ama, Meclis olarak
yapsın. Değerli arkadaşlarım, siz burada, kanunda,
7 nci maddede mütekabiliyet esasından bahsediyorsunuz; efendim, ikamet
tezkeresi çıkaracakların harçlarını yaparken başka ülkelerle mütekabiliyet
esasına uyalım diyorsunuz. Şimdi, aslında, mütekabiliyet dediğiniz
zaman, her alanda mütekabiliyet olur, yaptığınız her işte mütekabiliyet olur;
ama, siz, kusura bakmayın, mütekabiliyet esasına uygun bir iş değil, IMF'nin
talimatıyla bir iş yapıyorsunuz burada. Buradaki esas yanlışlık, IMF'nın
talimatını uygulamanızda. Şimdi ben düşünüyorum; son bir ayın, dört
haftanın üçü, Türkiyemizde değişik bölgelerde insanlarımızla beraber geçti,
kendi ilimde, köyden, beldeden, ilçeden merkeze kadar binlerce insanımızla
görüştüm; şimdi, getirdiğiniz bu kanun, yani 10 tane kanun, acaba, bizim
çiftçimize ne fayda sağlayacak?.. Satır satır bakıyorum, çiftçimize zerre kadar
faydası yok; yok!.. Değerli arkadaşlar, 8 000 000 insanın tek
geçim kaynağı olan fındık, şu anda, 1 000 000 lira. Ne faydası var fındığa, 8
000 000 fındık üreticisine; hiç... Ki, beş yıl önce, bu Meclisten, yine bir
hükümet çıkmıştı; Refahyol hükümeti. O dönemde 8 000 000 insanın tek geçim
kaynağı olan fındığa verilen fiyat, sizin bugün verdiğinizin, bugünkü piyasanın
tam 3 misliydi. Gelin, yaptığınız bu kanun, fındık üreticisine, çay
üreticisine, 30 000 000 çiftçiye fayda sağlasın. Ne fayda sağlıyor? Yok...
Esnafımıza ne fayda sağlıyor? Bakıyorum; yine bir şey yok. Efendim, biz,
dışarıdan ihalelere katılacak olan insanlara -onların limitini biraz aşağı
çekiyoruz- kolaylık sağlayacağız; ama, ikametlerinde mütekabiliyeti gözeteceğiz... Değerli arkadaşlar, bakın, sizin şu
döneminizde, dışarıya açtığınız bu ihalelerde -sadece bir kalemi arz etmek
istiyorum- sadece Telekomun değeri 40 milyar dolardan 2 milyar dolara düştü.
Bu, sizin eseriniz. Kendi kendine olmadı bu. Ne oldu; Telekomun personeli mi
değişti, binası mı değişti, depremde mi yıkıldı, uydusuna mı bir şey oldu;
yok... Ama, yaptığınız bu yanlışlarla... Bakın, yanlışınızı kendiniz ikrar
ediyorsunuz "10 tane kanunu yanlış yaptık, düzeltiyoruz" diyorsunuz.
İşte, bu yaptınız kanunlarla gelinen noktadır 40 milyardan 2 milyara düşme. Bugün, Görele Belediyemizden -ki,
iktidarda olmayan, bu Mecliste olmayan bir partinin belediye başkanlığındaki
bir büyük ilçemiz- deniliyor ki:
"80 milyar olan tahakkukumuz, sadece 5 milyar olarak gönderiliyor."
Buna ne faydası var bu kanunun; yine yok. Allahaşkına, bu, yanlış; bu, zulüm...
Siz, 80 milyar hakkı olan bir insanın, hakkının 75'ini kesiyorsanız, bu kanunun
buna da bir faydası yoksa, yaptığınız iş doğru değil arkadaşlar. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Alçelik, lütfen, 1 dakikada
toparlar mısınız efendim. TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum
Sayın Başkanım. Gelin -sadece eleştirmek için burada
değiliz- öyle bir kanun getirin ki buraya, deyin ki bize, biz, kazanmayan
esnaftan, sanayiciden bir kuruş vergi almayacağız, kazanırsa alacağız. Bunu
getirin buraya, kazanandan vergi alınacak deyin; bu kanuna hep beraber destek
olalım. İnsanların meşru olan harcamalarını gider olarak kabul edeceğiz deyin
-ki, Saadet Partisinin programında bu var- gelin onu destekleyelim.
İnsanlarımızın hayat standardını, memurun, işçinin hayat standardını,
yaşanabilir bir düzeye çıkaracağız diye uygulama, kanun getirin, destek olalım.
Bugün 360 000 000-370 000 000'a çıkan açlık sınırını yükseltmek için uygulama
getirin, destek olalım; ama, getirdiklerinizin, maalesef, bunlara hiçbir
faydası yok. İnşallah, insanımıza, 70 000 000'a fayda sağlayacak işlemlerin,
uygulamaların yapılacağı günlerin özlemiyle ve en kısa sürede gerçekleşmesi
dileğiyle hepinize saygılar sunuyor; teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Alçelik. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta
Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun. Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı yasa tasarısının 7 nci
maddesi hakkında, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce
Meclisi saygıyla selamlarım. Değerli milletvekilleri, anılan 7 nci
madde, mütekabiliyet esasına dayanan bir maddedir. Yani, karşılıklı,
devletlerarası ikamet tezkeresinin eşit uygulanması noktasında önem arz
etmektedir; bu, teknik olarak doğru bir maddedir. Değerli milletvekilleri, yasanın
içeriğiyle ilgili olarak, sermaye artırımının ve anonim şirketlere sermaye
konulmasının ve bu konulan sermayenin nereden konulduğu noktasında bir vergi
incelemesi yapılmayacak; bu kanunun esas özü bu. Değerli arkadaşlarım, bu uygulama, yanlış
bir uygulamadır. Niçin yanlış bir uygulamadır; çünkü, düşünebiliyor musunuz,
ülkemizde, Anayasamızın ilgili maddesine göre, eşitlik esası vardır; yani, bir
esnaf dışarıdan sermayesine sermaye katacak, bu, inceleme kapsamına alınacak;
bir kolektif şirket ortağı, şirketine, ortaklığına sermaye koyacak, bu,
incelemeye dahil olacak; ama, bir anonim şirketin sermayesine sermaye
kattığımızda, bu, inceleme konusu olmayacak. Bu ne demektir arkadaşlar; bu, bir kere,
eşitlik ilkesine aykırıdır; binlerce esnafımıza uygulanan bu bakış yanlıştır;
bunları hiç kale almamak demektir, binlerce vergi mükellefini hiç ciddiye
almamak demektir. Bu, olmaz böyle değerli arkadaşlarım; biz bunu yanlış
buluyoruz. Değerli arkadaşlarım, diğer bir konu ise,
bu kanunun mantığı da yanlıştır. Şöyle yanlıştır; deniliyor ki: "Efendim,
bu anonim şirketlere dışarıdan sermaye koydun mu, herhangi bir soruşturma
yapılmayacak." Değerli arkadaşlarım, Türk yasaları, bir küldür; Türk yasaları
bütünüyle ifade eder. Bugün ülkemizde bir karapara aklama yasası vardır, Türk
Parasının Kıymetini Koruma Yasası vardır, efendim, bugün malî suçlarla ilgili
yasalar vardır, cumhuriyet savcılarımızın kovuşturmalarıyla ilgili bazı yasalar
vardır. Haydi bunlardan kurtulduk; peki, karapara aklamayla ilgili yasalar ne
olacak? Bunlarla ilgili bir düzenleme getirdiniz mi; yok öyle bir şey. Bu,
sadece ve sadece, Türk kamu maliyesinin beceriksizliğini gösterir, kanun
hazırlama tekniğinin yanlışlığını gösterir arkadaşlar, böyle bir uygulama
olamaz! (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Değerli arkadaşlarım, bu mevcut yasayla,
yabancı müteahhitler ne olacak; kamu ihalelerine rahatlıkla girebilecekler.
Yani, dışarıdaki müteahhitler, misterler, coniler, mösyöler, benim Türk kamu
ihalelerine rahatlıkla girecek; ama, benim Türkiyemdeki müteahhitler, benim
vergimi ödeyecek müteahhitlerim, benim vatandaşlarım, bu ihalelere giremeyecek;
böyle şey olmaz! Bu yasanın temelindeki ana mefhumların başında bu gelmektedir;
yanlış bir yasadır arkadaşlarım! NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) -
Heyecanlanma!.. RAMAZAN GÜL (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, vergi sistemi karışıktır; daha üç gün önce, dört gün önce, bu
Meclisten, bir vergi yasası geldi geçti. Daha altı ay önce, buraya, kamu
ihaleleriyle ilgili yasa geldi. Evet, değerli arkadaşlarım, bunu, burada,
reform olarak nitelediler ve kamuoyuna böyle deklare ettiler; ama, bakıyoruz
ki, bugün, daha mürekkebi dahi kurumadan, Kamu İhale Yasası değiştiriliyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Gül, 1 dakika içinde
toparlar mısınız lütfen. RAMAZAN GÜL (Devamla) - Peki, bu, ne
demektir arkadaşlar; bu, şu demektir: Yabancı sermayeyi, siz, Türkiye'ye çekmek
için gayret sarf ediyorsunuz ve daha altı ay bile geçmeden bu yasaları
değiştiriyorsunuz. Değerli milletvekilleri, bakınız, yabancı
yatırımcı size güvenemez. Evet, güvenemez; çünkü, bir ülkede, kanun tekniği
açısından bir istikrar lazımdır, bir güven lazımdır; böyle şey olmaz! O
itibarla, biz, bunu uygun bulmuyoruz değerli milletvekilleri. ASLAN POLAT (Erzurum) - IMF istiyor, IMF! RAMAZAN GÜL (Devamla) - Evet, IMF istiyor;
doğru. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ne
acıdır ki, Türk malî yapısı içerisinde dolaylı vergiler, cumhuriyet tarihinin
son 70 yıllık döneminde tehlikeli boyutlara gelmiştir; bugün, dolaylı vergiler,
yüzde 70 seviyesine ulaşmıştır; bu, yanlış bir uygulamadır. Biz isterdik ki,
vergi üretimden alınsın, vergi sanayiciden alınsın, vergi gelirden alınsın,
vergi kazançtan alınsın; ama, maalesef, bakıyoruz ki, Türk malî sisteminin
içerisinde vergi gelirlerinin yüzde 70'i dolaylı vergilerdir. Bu ne demektir:
Bu, vergiler, fakirden alınıyor, fukaradan alınıyor, garibandan alınıyor ve
zenginlerden alınmıyor demektir! Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son
yıllarda, ülkemizde yeni bir sektör oluştu; evet, yeni bir sektör oluştu. Ne
sektörüdür bu: Rant sektörü, rantiye sektörü, faiz sektörü!.. (DSP, MHP ve ANAP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar[!]) Ne acıdır ki, bugün, Türk
vergi sistemi içerisinde gelirden, kurumlardan vergi alamayan devlet, dolaysız
vergiden vergi almaktadır! BAŞKAN - Sayın Gül, teşekkür ederim
efendim. RAMAZAN GÜL (Devamla) - Bitiriyorum efendim. BAŞKAN - 2 dakika fazla konuştunuz. RAMAZAN GÜL (Devamla) - Bir kelime daha
ilave edeyim. BAŞKAN - Peki. RAMAZAN GÜL (Devamla) - Ne acıdır ki, biz,
rantiyeden vergi alamıyoruz; biz, faizden vergi alamıyoruz! Hepinize saygılar sunarım, teşekkür
ederim. (DYP sıralarından alkışlar; DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar [!]) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gül. Efendim, madde üzerinde gruplar adına
başka söz isteyen?.. Yok. Madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir. Madde üzerinde 4 adet önerge var; İçtüzük
gereği, 3 tanesini geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme
koyacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun
tasarısının 7 nci maddesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (6) sayılı
tarifenin "III- Yabancılara verilecek ikamet tezkeresi ve Dışişleri
Bakanlığı tasdik harçları" bölümünün (1) numaralı fıkrasının sonuna
eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara "İkamet tezkeresi harçlarının
tespitine mütekabiliyet esası göz önünde tutularak Dışişleri Bakanlığı
yetkilidir." BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci maddesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununa
bağlı (6) sayılı tarifenin "III- Yabancılara verilecek ikamet tezkeresi ve
Dışişleri Bakanlığı tasdik harçları" bölümünün (1) numaralı fıkrasının
sonuna eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Oğuz Aygün Ankara "İkamet tezkeresi harçlarının
tespitine Dışişleri Bakanlığının görüşü alınarak mütekabiliyet esası gözönünde
tutulmak suretiyle Maliye Bakanlığı yetkilidir." BAŞKAN - Son önergeyi okutup, en aykırı
önerge olduğu için işleme koyacağım: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun
tasarısının 7 nci maddesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (6) sayılı
tarifenin "III- Yabancılara verilecek ikamet tezkeresi ve Dışişleri
Bakanlığı tasdik harçları" bölümünün (1) numaralı fıkrasının sonuna
eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara "İkamet tezkeresi harçlarının
tespitine mütekabiliyet esası gözönünde tutularak Bakanlar Kurulu
yetkilidir." BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN- Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet katılmıyor. OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Sayın Başkan, geri
çekiyorum. BAŞKAN - Çekiyor musunuz; peki... Üçünü de çekiyor musunuz? OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Evet... ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan,
karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz. BAŞKAN - Efendim, şimdi, maddeyi
oylarınıza sunacağım; yalnız, karar yetersayısının aranılması istendi;
elektronik cihazla oylama yapacağım ve karar yetersayısını arayacağım. Oylama için 2 dakikalık süre vereceğim; bu
süre içerisinde arkadaşlarımızın sisteme girerek oylarını kullanmasını, sisteme
giremeyen arkadaşlarımızın teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen
sisteme giremeyen arkadaşımız olur ise, belirlenen süre içerisinde oy
pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını; vekâleten oy kullanacak sayın
bakan var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
imzasını taşıyan oy pusulasını Başkanlığımıza göndermelerini rica ediyorum ve
oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde
kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır. 8 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 8. - 28.12.2001 tarihli ve 4731
sayılı 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi
Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Harçlar
Kanunu ve Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunun; 1 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasının sonuna
"1999 vergilendirme dönemine ilişkin emlak vergisi, çevre temizlik vergisi
ve motorlu taşıtlar vergisi hakkında da
bu madde hükmü uygulanır" ibaresi, 2 nci maddesinin birinci
fıkrasının sonuna "Bu hüküm, gelir
ve kurumlar vergisi ile birlikte ödenmesi gereken diğer vergi, fon ve paylar
hakkında da uygulanır." ibaresi
eklenmiştir. BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu
adına, Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakika. AK PARTİ GRUBU ADINA EYÜP FATSA (Ordu) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 8 inci maddesi üzerinde, AK Parti Grubu
adına söz almış bulunuyorum; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, 8 inci maddede
"28.12.2001 tarihli ve 4731 sayılı 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde
Meydana Gelen Depremlerden Zarar
Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu,
Katma Değer Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Organize Sanayi Bölgeleri
Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun; 1 inci
maddesinin 1 numaralı fıkrasının sonuna '1999 vergilendirme dönemine
ilişkin emlak vergisi, çevre temizlik vergisi ve motorlu taşıtlar vergisi
hakkında da bu madde hükmü uygulanır'
ibaresi, 2 nci maddesinin birinci fıkrasının sonuna 'Bu hüküm, gelir ve kurumlar vergisi ile
birlikte ödenmesi gereken diğer vergi, fon ve paylar hakkında da uygulanır' ibaresi eklenmiştir"
denilmektedir. Değerli arkadaşlar, üzerinde söz almış
olduğum 8 inci madde, tasarının tümü içerisindeki en olumlu ve en faydalı
maddedir; çünkü, deprem bölgesindeki vergi mükellefleriyle ilgili, bundan önce
çıkarılan 4731 sayılı Kanunda sayılan muafiyetlere yenilerini ekleyerek,
muafiyetlerin kapsamını genişletmektedir. Birtakım kurum ve kuruluşlara yeni
muafiyetler getirerek, daha önce verilmesi gerekirken verilmeyen haklar iade
edilmektedir. Zaten, ödeme imkânı olmayan deprem bölgesindeki birtakım kurum ve
kuruluşların fiilî durumu, bu düzenlemeyle hukukîleştirilmektedir. Değerli arkadaşlar, bu madde vesilesiyle,
Sayın Maliye Bakanımızın, depremden dolayı terkin edilen vergi miktarlarını
detaylarıyla birlikte -hangi vergilerden ne kadar, ayrıca hangi şahıslardan ne
kadar, hangi kurumlardan ne kadar olduğunu belirtmek üzere, bölgeler olarak, il
il- katlanılan fedakârlığın boyutlarını, Meclisimize ve kamuoyuna bilgi vermek
açısından, kayıt altına alması yerinde ve faydalı olacaktır kanaatindeyim.
Bunu, Sayın Maliye Bakanımızdan bekliyoruz. Düzenlemenin hayırlı olması temennisiyle,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Fatsa. Saadet Partisi Grubu adına, Kocaeli
Milletvekili Sayın Mehmet Batuk; buyurun efendim. Süreniz 5 dakika Sayın Batuk. SP GRUBU ADINA MEHMET BATUK (Kocaeli) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz tasarının 8 inci maddesiyle ilgili
Saadet Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Sayın milletvekilleri, özellikle kanunlar
ve özellikle de vergi mevzuatının çok sık değişmesi, malî piyasalarla ilgili
yasal düzenlemelerin çok sık yapılması, hem uygulayıcılarda hem de kamuoyunda
büyük kargaşa oluşturmaktadır. Yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmeyişinin
önemli sebeplerinden birisi de, güven duyulmamasıdır. Bugün var olan mevzuatın
ne zamana kadar devam edeceği, ne zamana kadar hangi şekilde korunacağı
hususunda ciddî kaygılar bulunmaktadır. Özellikle son yıllarda çok kullanılan
"globalleşme", "küreselleşme" sözleri de aslında, bütün her
şeyin dolaşımını serbest bırakmak anlamına gelmemektedir; yalnızca sermayenin
özgür dolaşımı, globalleşmenin veya küreselleşmenin bütün alanlar için var
olduğunu ortaya koymamaktadır. Özellikle bilgi teknolojilerinin, stratejik
bilgilerin dolaşımı önemli oranda sınırlıdır. Almak istediğimiz önemli oranda
aletin belki on, onbeş, yirmi yıl önceki teknolojiye sahip olduğunu
görmekteyiz. Özellikle emeğin dolaşmasında büyük sınırlamalar, kısıtlamalar
bulunmaktadır. Aslında, dünyada var olduğu söylenilen globalleşmenin,
küreselleşmenin, ancak güç sahiplerinin kontrolünde bir serbestlik ve dolaşım
içerdiğini de ifade etmek isterim. Değerli arkadaşlar, Ord. Prof. Dr Ali Fuat
Başgil Hoca "kanunlar ne kadar eski olursa, o kadar iyidir; hem
uygulayıcılar için hem uygulananlar için öğrenilmesi, kavranması, nakledilmesi
o kadar kolay olur" der. Üç yıllık dönemde, burada, 15'e yakın
vergi kanununda, malî mevzuatta değişiklik yapan kanunlar görüştük. Daha beş ay
önce görüştüğümüz Kamu İhale Yasasında bugün değişiklik getirmektesiniz. Bu
kadar sık değişen mevzuatın, hem uygulayıcıları hem de piyasaları tatmin etmesi
mümkün değildir. Şimdi, bu kanun tasarısıyla getirilen
sermayelerin kaynağının sorulmaması uygulaması, belki, yurt dışına gitmiş
sermayelerin tekrar Türkiye'ye getirilmesini ve yurt dışından yabancı
sermayenin getirilmesini amaçlamaktadır. Yalnız, Türkiye'deki uygulamalar
itibariyle, Türkiye, yabancı yatırımcı için çok cazip değil; özellikle reel
sektöre yatırım yapanlar için tatmin edici değil. Bunu, çok üzülerek ifade
etmek istiyorum. Türkiye'deki yerli sanayici ve üretim yapanlar yurtdışına
kaçarken, dışarıdan getirmenin imkânı yok. Bakın, var olanlar da dışarıya
gidiyor. Kocaeli-Köseköy'de bulunan Philips ampul
fabrikası, üretimini temmuz ayında durduracağını ilan etti; işçilere, sendikaya
bildirdi. "Bizim, burada üretim yapmamız, dışarıdaki kuruluşlarımızda
üretim yapmamızdan çok daha pahalıya mal olmaktadır" diyorlar; ama, bu
açıklamada da hemen vurguluyorlar: "Biz, Türkiye'deki pazar payımızı
kaybetmeyeceğiz; Türkiye'deki pazar payımızı, dışarıdaki sanayi
kuruluşlarımızda, kendi kuruluşlarımızda imal ederek, Türkiye'ye ithalat
yoluyla varlığımızı korumaya çalışacağız." Değerli arkadaşlar, bu mevzuata, bu
belirsizliklere sahip olan bir ülkenin, yabancı sermayeyi çekmesi mümkün
görünmemektedir; zaten, gelen sıcak para da borsaya, sermaye piyasasına,
günübirlik gelip gidebilmektedir, çok kısa zamanlar için gelmektedir; bizim
beklediğimiz reel sektöre, istihdamı canlandıracak alanlara yatırım gelmesi, şu
koşullarda mümkün görünmemektedir. Değerli arkadaşlarım, üzerinde
konuştuğumuz 8 inci madde, kanun hükmünde kararnamelerle deprem bölgesinde
yapılmış olan ertelemeleri yasal güvence altına almaktadır. Bu yönüyle, bu
tasarının en yararlı, en faydalı maddelerinden birisidir; bu maddeye bu yönüyle
destek olacağımızı ifade etmek isterim. Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin bu krizi
aşmasının asıl yolu, kendi birikimlerini harekete geçirmek ve Türk insanının
girişimci gücünün önünün açılmasıdır. Gerçekten, Türkiye'nin içinde ve dışında
harekete geçirebileceği ciddî potansiyelleri vardır... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun, 1 dakika içerisinde
toparlayın. MEHMET BATUK (Devamla) - ...fakat,
mevzuatın caydırıcılığı, bürokrasinin olumsuzlukları ve devletin, özellikle
yatırım dışı, istihdam oluşturacak üretim dışı alanlara olan teşviki, rantiyeye
teşviki, bu kanunun da çok ciddî şekilde amacına ulaşamayacağı, amaçlanan
hedefleri gerçekleştiremeyeceği kuşkusunu bizde doğurmaktadır. Bu düşüncelerimle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Batuk. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aksaray
Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı tasarının 8 inci maddesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Grubum ve şahsım adına,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, 1999 yılında
meydana gelen depremden zarar görenlerin vergi borçlarının terkinine dair
hükümdü. Bu kanun, 4731 sayılı Kanun, 28.12.2001 tarihinde yürürlüğe girdi. O
tarihlerde, Emlak Vergisi Temizlik Vergisi ve Motorlu Taşıtlar Vergisinin
terkini hüküm altına alındı. Aradan bir yıl, birbuçuk yıl geçti; şimdi de,
Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisinin vergi aslı ve cezalarının terkin edilmesi,
burada, yeni düzenlemeyle, inşallah yasalaşacak. Değerli milletvekilleri, bu, başlangıçta
yapılmış olsaydı; bir yıl, iki yıl önce de, vergi idaresi, mükellefleri takip
mecburiyetinde kalmasa ve bu mükelleflere, insanlarımıza, icra yoluyla ya da
değişik yollarla ödeme ihbarnamesi göndermese daha iyi olmaz mıydı? Şimdi, siz,
Emlak Vergisini, Temizlik Vergisini, Motorlu Taşıtlar Vergisini demek ki vergi
olarak kabul etmiyorsunuz, devlet bütçesinde pek bir yer tutmadığı için
bunların ilk planda terkinini sağlıyorsunuz, bilahara da, Gelir ve Kurumlar
Vergisinin terkini için, aradan bir yıl geçtikten sonra, iki yıl geçtikten
sonra, tekrar, yeniden bir düzenleme sağlıyorsunuz. Bu arada, depreme maruz
kalan insanlarımız, bu takip neticesinde zor duruma düştüler ve birçok
şikâyetlerini, siz siyasîlere, bizlere dile getirdiler. Bu yanlışlığa, bu
sızlanmalara zamanında meydan vermesek daha iyi olmaz mıydı?! Değerli milletvekilleri, yine de, bu
vatandaşlar rahat ettirilemedi. Gidip geliyoruz, görüyoruz; halen,
insanlarımızın bir kısmı bu barakalarda yaşıyor, sıkıntıları giderilemedi.
Devlet 5 katrilyona yakın para topladı bu deprem nedeniyle; yapmış olduğu
harcama, 31.12.2001 tarihi itibariyle, 3 katrilyon 170 trilyon. Demek ki, 2
katrilyona yakın bir harcamayı, bu hükümet, deprem adı altında topladı; ama,
başka yerlere sarf etti; bu da doğru bir uygulama değil. Değerli milletvekilleri, bu ülke
birilerinin umurunda olmalı. Ülkeye çok yazık oluyor. Ciddî anlamda, hem
yaşadığımız coğrafyaya hem de üzerinde yaşayanlara yazık oluyor. Muhalefet
olarak, bu saatten sonra, felaket tellalı olmak gibi bir hevesimiz yok. Artık,
Türkiye'de yaşayan herkes potansiyel bir tellal durumunda; çünkü, kimse
durumundan memnun değil. Herkes, bir diğerine, haklı olarak, yaşadığını şikâyet
ediyor. Üstelik, felaket tellalı olmak, felaket tüccarı olmaktan, en azından,
daha itibarlı olmalı değerli milletvekilleri. Bu ülkenin yönetimine talip olup
da bu ülkeyi yönetemeyenleri gördükçe kahrolmamak mümkün değil, kahroluyoruz.
Kahretsin dediklerimiz ise kahır çektirmeye devam ediyor. Değerli milletvekilleri, ülkenin yaşadığı
ekonomik krizin bazı kişilere hem geçim hem de servet kaynağı olduğu bir
dönemde yaşıyoruz. İnsanlarımızın, biraz önce de ifade ettiğim gibi, iki ayrı
deprem felaketi sebebiyle bağrında açılan yaraların, aradan iki yıldan fazla
geçmesine rağmen henüz kapanmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Değerli milletvekilleri, bu ülkenin
geleceği olan çocuklarımız için toplanan eğitime katkı yardımlarının da
nerelere gidip, nerelere gitmediğini, en azından, Mısır'daki sağır sultan dahi
biliyor. Peki, bu tedbirleri ne zaman alacağız? Değerli milletvekilleri, iki
yıl önce terkin edilmesi gereken bir vergi, iki yıl sonra bu hükümet tarafından
Yüce Meclisin huzuruna getiriliyorsa, demek ki, bu hükümetin hassas davranması
mümkün değildir. Değerli milletvekilleri, ilçemle ilgili
bir durumu arz etmek istiyorum. Köy hizmetlerinden sorumlu Sayın Bakanımız
burada. Ortaköy İlçesi Ahmetler Göleti, Doğru Yol Partisinin hükümette olduğu
dönemde programa alındı. Sulama amaçlı bir gölet. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Akın, lütfen, 1 dakika
içinde toparlar mısınız efendim. MURAT AKIN (Devamla) -
Sayın hükümet, burada, bu 60 000 nüfuslu ilçede yaşayan insanlarımız bu
göletteki suyu içme amaçlı da kullanır diye programdan çıkarıyor. Sayın
Bakanımız, bundan üç beş ay önce söyledi "75 milyar ödenek konuldu; bu sene
ihalesi yapılacak" dedi. Bakın, ihale kanunu görüşülüyor. Ne yazık ki,
genel müdürlükten aldığımız bilgiye göre, sulama amaçlı göletten Ortaköy İlçesi
halkı da su içeceği için, içme amaçlı da olduğu için, İller Bankasının görev
sahasına da girdiği için, bunun ihaleden kaldırılması yönünde yazı yazılmış
Sayın Bakanlığımıza. Sayın Bakanımız, herhalde bunun böyle olmadığını, burada
yanlış ifade edildiğini söyler ve hiç olmazsa, Aksaray İli Ortaköy İlçesi de
rahat eder diyoruz; ama, ne yazık ki, bu yazı yazılmış. Bu yanlışlığın
düzeltilmesi temennisiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Akın. Sayın milletvekilleri,
gruplar adına başka söz isteyen yok. 8 inci maddeyle ilgili
olarak verilmiş 4 tane önerge var; geliş sırasına göre 3 tanesini okutup,
işleme alacağım efendim. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci maddesinde yer alan "28.12.2001
tarihli ve 4731 sayılı 17-18.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen
Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile
Vergi Usul Kanunu, Harçlar Kanunu ve Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun "ifadesinin "28.12.2001 tarihli
ve 4731 sayılı Kanunun;" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Öteki önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci maddesinde yer alan "1999
vergilendirme dönemine ilişkin" ibaresinin "1999 yılına ait"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Son önergeyi -en
aykırı önerge bu; bunu işleme alacağım- okutuyorum efendim: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci maddesinde yer alan "gelir ve
kurumlar vergisi" ibaresinin "gelir vergisi ve kurumlar vergisi
üzerinden hesaplanan fonlar ile ödenmesi gereken diğer vergi ve paylar hakkında
da uygulanır" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL
(İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet ve
Komisyonun katılmadığı önerge... OĞUZ AYGÜN (Ankara) -
Sayın Başkan, 3 önergeyi de geri çekiyorum. BAŞKAN - 3 önergeyi geri
çekiyor. III. -
YOKLAMA BAŞKAN - Efendim, 8 inci maddeyi
oylayacağım; ancak, bir yoklama isteği var; okuyorum: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan yasa tasarısının 8 inci
maddesinin oylaması esnasında Genel Kurulda yoklama yapılmasını arz
ederiz." İmza sahiplerinin burada bulunup
bulunmadığını arayacağım. Sayın Hüseyin Çelik?.. Burada. Sayın Mehmet Ali Şahin?.. Burada. Sayın Özkan Öksüz?.. Burada. Sayın İsmail Alptekin?.. Burada. Sayın Osman Pepe?.. Burada. Sayın Zeki Ergezen?.. Burada. Sayın Sait Açba?.. Burada. Sayın Ergün Dağcıoğlu?.. Burada. Sayın Hüseyin Kansu?.. MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Takabbül ediyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Karapaşaoğlu takabbül
ediyor. Sayın Eyüp Fatsa?... Burada. Sayın Ali Sezal?.. Burada. Sayın Sabahattin Yıldız?.. Burada. Sayın Zülfükar İzol?.. Burada. Sayın Mahmut Göksu?.. Burada. Sayın Mehmet Özyol?.. Burada. Sayın Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada. Sayın Nezir Aydın?.. Burada. Sayın Yaşar Canbay?.. MEHMET BATUK (Kocaeli) - Takabbül ediyorum
Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Batuk takabbül ediyor. Sayın Alaattin Sever Aydın?.. Burada. Yoklama için 5 dakikalık süre veriyorum.
Bu süre içinde, sayın milletvekillerinin Genel Kurul Salonunda olduklarını
cihaza girmek suretiyle belirtmelerini; giremedikleri takdirde, Divandaki
teknik elemanlardan yardım istemelerini; bu halde de giremedikleri takdirde,
Divana pusula göndermelerini ve pusula gönderen arkadaşların da Genel Kurul
salonundan ayrılmamalarını diliyor ve yoklamayı başlatıyorum efendim. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayısı vardır. V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 5. - Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli
Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci
Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları
(1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) (Devam) BAŞKAN - 8 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 8 inci madde kabul edilmiştir. 9 uncu maddeyi okutuyorum: MADDE 9. - Bu Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar iptal
edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (1) sayılı cetvelin Maliye
Bakanlığına ait ilgili bölümlerinden çıkarılmış, ekli (2) sayılı listede yer
alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (1)
sayılı cetvelin Maliye Bakanlığına ait ilgili bölümlerine eklenmiştir. BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu
adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu; buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Göksu. AK PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT GÖKSU
(Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 877 sıra sayılı tasarının 9 uncu
maddesinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, üzerinde konuştuğumuz
tasarıyla, daha önce nereden buldun yasasından dolayı yurtdışına kaçan ve
yastık altına giren birtakım sermayenin şirketler kanalıyla tekrar kazanılması
mümkün olacak. Yeterli olmasa da, biz, bunu, uygun bulmaktayız ve bu anlamda
da, destek vermekteyiz; ancak, bu yeterli değildir; şahısları da kapsayacak bir
düzenlemenin mutlaka yapılması lazımdır. Zira, yurtdışına kaçan ve yastık altına
giren sermayeyi ekonomi çarkına sokmadığımız müddetçe ülkede kalkınmayı ve
gelişmeyi sağlamak asla mümkün değildir. Değerli arkadaşlar, bakınız, bu hükümet
işbaşına geldiğinden bu yana ülkemiz hep problem yaşadı, krizlerle iç içe oldu.
Zaten, tasarının gerekçesinde de hükümet bunu itiraf etmektedir. Gerekçenin
ikinci paragrafında öyle diyor: "Ülkemizde geçmişte yaşanan ve etkileri
hâlâ devam eden ekonomik krizler, özkaynakların erimesine ve yabancı kaynak
temininde zorluklarla karşılaşmalarına yol açmıştır." Tabiî, burada,
genelde hükümet üyeleri yaşanan bu krizleri hep geçmişteki hükümetlere fatura
ederek kendilerinin yanlış yapmadıklarını ifade etmeye çalışıyorlar; ama, bir
gerçek var ki, bu hükümet, öyle veya böyle beş yıldan beri devam eden bir
hükümettir; artık, faturayı, geçmişteki hükümetlere keserek bir kenara asla
çekilemez, kendisini suçsuz ilan edemez. Değerli arkadaşlar, özellikle bu
hükümetler döneminde en çok vergi yasaları değişmiştir. Kaç defa değişmiş
derseniz; tam 102 defa. Niçin; çünkü, kamu harcamalarını ve faiz giderlerini
başka türlü toparlayamadığından dolayı ha bire milletin sırtına vergi
koymuştur; ama, bu da, ülkeyi tahrip etmiştir. Şöyle bir söz vardır:
"Sınırsız vergileme gücü, neticede tahrip etme gücüne sahiptir." Bu
sınırsız vergileme gücünüz, hükümetin bu gücü, ülkeyi tahrip noktasına getirmiş
ve bugün, ülkemiz, artık içinden çıkılamayacak noktaya gelmiştir. Değerli arkadaşlar, burada biz hükümetin
icraatlarını anlatırken tabiî ki felaket tellallığı yapmak niyetinde değiliz;
keşke iyi şey yapsalar da kendilerini alkışlasak. Sonuçta hepimiz aynı
gemideyiz, aynı ülkenin insanlarıyız, bu hükümet de bizim hükümetimiz; ama, ne
var ki, bu hükümetin iyi yapma şansı yoktur; çünkü, bu hükümet, kendi aklıyla
değil IMF'nin direktifleriyle hareket etmektedir. Arkasında halk gücü olmayan
bu hükümete en çok destek nereden gelmiştir; medyadan gelmiştir. Biraz medya diliyle konuşmak istiyorum
değerli arkadaşlar: Baştan beri medya, büyük gazeteler hep bu hükümete destek
vermişler. Bakınız, 21 Mart 2001 Çarşamba günkü Akşam Gazetesi "Piyasalara
moral geldi" diyor. Değerli arkadaşlar, yine, 18 Mart 2001'de
Milliyet Gazetesi manşet atmış "Dolarlar geliyor." Tabiî bu dolarlar
geliyor; ama, bu dolarlar nerelere gidiyor onu yazmıyorlar. Bakınız bir
arkadaşımız Sayın Derviş'e soru sormuş, demiş ki: "IMF'den gelen 9,1
milyar doları nerelere harcadınız?" Sayın Derviş cevap veriyor, diyor ki:
"Alınan kredinin 6,2 milyar doları tekrar IMF'ye faiz borcu olarak gitti;
diğer 3,5 milyar doları ise, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen
bankaların açık pozisyonlarının kapatılması için Merkez Bankasına
aktarılmıştır." Yani, banka batıran patronların borçları ödenmiş oldu
değerli arkadaşlar. Dolayısıyla, burada hükümetin almış olduğu borçlar, ki
zaten Sayın Derviş de cevabında yine söylüyor, diyor ki: "IMF'den sağlanan
kaynaklar doğrudan istihdam ve üretim artırmaya yönelik olmayıp, uygulanan
ekonomik politikaların sürdürülebilmesi içindir." Dolarlar gelmiş; ama,
nereye gittiğini yazmıyor gazete; ama, bir başka gazetemiz de sağ olsun onu
dile getirmiş. Bakınız, yine aynı gazete diyor ki:
"2002 yılı diriliş yılı olacak." Değerli arkadaşlar, daha bu yılın
sonuna gelmedik, bir başka gazete de diyor ki: "Derviş şoku" Evet,
Milliyet Gazetesi 2002 yılının başında, diriliş yılı olacak diyor, Türkiye
Gazetesi "Derviş şoku" diyor. Bugünkü manşeti biliyorsunuz, fazla
uzağa gitmeye gerek yok... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim, lütfen... MAHMUT GÖKSU (Devamla) - "Durum çok
iyi değil." Derviş öyle demiş "Durum çok iyi değil." Dün
piyasalar çöktü, borsa indi, dolar ve faiz yükseldi. Değerli arkadaşlar, bunlar, maalesef,
görünen gerçeklerdir. Biz, bunları söylediğimiz zaman, bazı milletvekili
arkadaşlarımız "canım, eskiden beri hep böyle gelmiş böyle gidiyor"
şeklinde ifadeler kullanıyorlar; hayır. Yine bakın, bir başka gazete, Gözcü
Gazetesi şöyle diyor: "İki yılda, yirmiiki yıl geri gittik." İşte, bu
da, size destek veren gazetelerden bir tanesi olduğu halde, hakikati, gerçeği
ifade etmekten kendini alamamış. Değerli arkadaşlarım, bu yasaların millet
lehine olabilmesi için, millet lehine politikaların üretilmesi lazımdır. IMF
kaynaklı çıkan yasaların hiçbirisi, milleti sahili selamete çıkarmaya
yetmeyecektir; dolayısıyla, hükümetin, önce IMF'yi bir kenara bırakması ve
millet lehine politikalar üretecek yasaları bu Meclise getirmesi lazım; ama,
bu, bu hükümetin yapacağı iş değil. Onun için diyoruz ki, bu hükümetin yapacağı
en güzel icraat, bırakıp gitmektir değerli arkadaşlar. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Göksu. Saadet Partisi Grubu adına, Sayın Mehmet
Zeki Okudan; buyurun. (SP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. SP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ OKUDAN
(Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 877 sıra sayılı kanun
tasarısının 9 uncu maddesinde, Grubum adına söz almış bulunuyorum. 9 uncu madde "Bu Kanuna ekli (1)
sayılı listede yer alan kadrolar iptal edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin eki (1) sayılı cetvelin Maliye Bakanlığına ait ilgili
bölümlerinden çıkarılmış, ekli (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas
edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (1) sayılı cetvelin Maliye
Bakanlığına ait ilgili bölümlerine eklenmiştir" demektedir. Yani, burada
yapılan iş, hükümetin teklif ettiği metne ekli listelerden (1) sayılı listeyle,
8. derece vergi istihbarat uzmanı, vergi istihbarat uzman yardımcısı, 9.
derecede vergi istihbarat uzman yardımcısı kadroları iptal ediliyor, bunların
yerine, 1. derecede genel müdür yardımcısı, daire başkanı, şube müdürü, bilgi
işlem merkezi müdürü ve 2. derecede çözümleyici, bilgisayar işletmeni,
mühendis... Değerli arkadaşlar, burada gördüğümüz
uygulama, 8. ve 9. derecedeki kadroların iptali; yani, sahadaki insanların,
sahada vergi toplayan vergi memurlarının kadrolarının iptalidir. Yapılan bu
değişiklik, aynı zamanda, periferde çalışmayı gerektirmeyecek, yani periferde
çalışacak memura ihtiyaç olmadığı anlamına geliyor. Daha açıkçası, bundan,
vergi toplayacak esnaf kalmadı, denetleyecek insan kalmadı, o yüzden, bu
kadroları merkeze alıyoruz, merkezi güçlendiriyoruz anlamı çıkmaktadır. Arkadaşlar, bizler, genel olarak, burada,
IMF'nin ve konjonktürün gereği, birtakım kanun değişiklikleri yapmaktayız.
Tabiî ki, ülkemiz için, enflasyon bir sıkıntıydı. Enflasyonda iki anaunsur var;
birisi imalattan gelen enflasyon, bir diğeri de talepten gelen enflasyon.
Ülkemizdeki enflasyon, talepten gelen enflasyondan ziyade, imalattan dolayı
gelen enflasyondu. Ülkemizdeki imalat enflasyonunun altında, maliyetin
yüksekliği yatmaktaydı. Zira, maliyetin yüksekliğinin sebebi, kredi faizlerinin
yüksekliği, faiz maliyetlerinin yüksekliği, para maliyetinin yüksekliğiydi ve
bunun da imalata yansıması dolayısıyla, üretim duruyordu. Biz ne yaptık;
enflasyonu talebe bağladık, taleple ilgili sıkıntıyı oluşturduk. Tabiî ki,
taleple ilgili sıkıntı olunca da, ilk önce esnaf zarara uğradı. Esnaf,
toptancıdan alıyordu, toptancı zarara uğradı. Toptancı fabrikadan alıyordu,
fabrikalar kapanmaya başladı ve imalat sektörüne kadar uzanan, hammadde
sektörüne kadar uzanan bir tıkanıklığa sebep olduk. Tabiî, bu değişiklikler, en
uç noktada çalışan fabrikanın, esnafın, toptancının kazanmamasına, kazanç
kaybına uğramasına sebep oldu. Buna paralel olarak da, bunları denetleyen vergi
denetmenlerini azaltmak gerekiyordu; yapılan işlem budur. Bu, bir tescildir;
bu, bir tespittir; bunu da yadırgamıyoruz. Değerli arkadaşlar,
ülkemiz, hakikaten, özellikle maliye yönünden çok sıkıntılı günler
yaşamaktadır, ticarî açıdan çok sıkıntılı günler geçirmekteyiz. Yapılan bu
düzenlemelerin üretimi artırmayacağı ve ticareti canlandırmayacağı gibi bir
intiba var. Umarız, bundan sonra yapılacak değişiklikler ülkemiz için hayırlı
olur. Ben, şahsım ve Grubum adına, bu yapılan değişikliğin, özellikle bu
kanunda yapılan değişikliğin sadece bir durum tespiti olduğu -belki, yerinde
olabilir, hükümetin tercihi- ancak, bir işe yaramayacağı kanaatindeyim. Bu duygu ve düşüncelerle,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Okudan. Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Samsun Milletvekili Sayın Kemal Kabataş; buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA KEMAL
KABATAŞ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çeşitli kanunlarda
değişiklik yapılması hakkında tasarının 9 uncu maddesi üzerinde söz aldım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu madde, gerekçeleri
haklı oluyor olsa bile, devletteki büyümenin ve genişlemenin mesajını taşıyan
bir madde. Doğrudur; gelir idaresinin, ek personele, fazla kadroya, üst düzey
yöneticiye, uzman kadrolara ihtiyacı vardır, bunu ilke olarak yadırgamamak
lazım; ama, Genel Müdürlükteki ya da gelir idaresindeki yönetim sorunlarını,
etkinlik sorunlarını, tahsilat, çözüm ve çağdaş bir yönetim açısından gerekli
program ve projeleri ortaya koymak yerine, kadrolarla ne kadar çözebiliriz,
kadro değişiklikleriyle, kadro unvanı değişiklikleriyle ne kadar çözebiliriz,
burada ciddî soru işaretleri vardır değerli arkadaşlarım; yani, Bakanlığın ve
Türk idaresinin çok önemli bir birimi olan Gelirler Genel Müdürlüğünde genel
müdür yardımcısı sayısını 3 ilave kadroyla artırıyoruz. Eğer bu ilke devam
ederse -belki ihtiyaçtır- üst düzey yönetici sayısını artırmak yeni
koordinasyon sorunlarını gündeme getirme riski taşıyor. Vaktiyle böyle olmuştu,
hatırlıyorum, bakanlıklarda o kadar çok genel müdür yardımcısı olmuştu ki,
artık, yardımcılık yetmeyip, onun da üzerine başyardımcılıklar ihdas edilmişti;
umuyorum, o yönde bir açılım olmayacaktır. Burada getirilen
düzenlemede, tabiî, iyiniyetle ihdas edilmiş olan vergi istihbarat hizmetleri
sistemin dışına çıkarılıyor; bu işletilemedi. Oysa, vergide istihbarat, altyapı
ve bununla bağlantılı olarak teknik iletişim fevkalade önemli; yani, teker
teker kişilerle dedektif bazında, bilgi toplama bazında hareket etmek yerine,
bu istihbarat hizmetleriyle teknik altyapı hizmetlerini birlikte kullanmak
önemli bir fonksiyon icra edebilirdi; ama, uygulamada bu istihbarat hizmetinden
vazgeçilmekte, bunun yerine, Bakanlıkta, yaklaşık 400 adet, kariyer personeli
anlamında gelir uzmanlığı ihdas edilmektedir; bu kadrolar vardır. Genel
Müdürlük, maalesef, Türkiye'nin en büyük mevzuat idaresine dönüşmüştür; olay
bazında, dosya bazında case by case sorunları çözme teamülü daha da ağırlaşarak
fevkalade yoğun devam etmektedir. Oysa sistem, bu kadar çok ayrıntıya, bu kadar
çok yoruma açık olmamalı; sistem, kendi yapısı, mantığı ve sistematiği içinde
çalışmalıdır. Gelir uzmanları merkezde
mi çalışacak, bilemiyorum; çok büyük bir ihtimalle merkezde çalışmamalı, merkez
bir beyin deposu olarak kullanılmamalıdır. Saf; yani, karar veren, yöneten
ekip, son derece nitelikli ve teknik altyapısıyla, profesyonel ölçülerde
idareyi yönetmeli; ama, uç noktalarda, vergide vatandaşla, sistemle, kişiyle,
kurumlarla temas olan noktalarda etkinlik çok üst düzeye taşınmalıdır. İyi bir
vergi idaresinde, merkezdeki kadroların niteliği, yetişkinliği önemlidir,
sayısal eksikliği çok önemli değildir; ama, vergi idaresinde aslî fonksiyonu
icra eden, uç noktalarda hizmet gören kişilerin, görevlilerin uzmanlığı,
yetişkinliği ve teknolojiyi kullanma, vatandaşla iletişim, vergide uyum sağlama
açısından fevkalade önemlidir. Bu konularda, tasarıda önemli bir düzenleme yok;
bizim bildiğimiz klasik şablon biraz daha besleniyor, biraz daha şekilleniyor. Bir tek noktaya daha
işaret etmek istiyorum: Bu idare, teknolojiye muhtaç bir idare; 10 000 000'a
yakın insana ulaşıyor. Bu idarede, teknolojik altyapısını, bilgisayar
altyapısını, internet altyapısını yönetecek bir tek teknik üst düzey yönetici
yok. Fevkalade yanlış, fevkalade eksik bir düzenlemedir. Bu Genel Müdürlüğün
hizmetlerinin üçte 1'i, sadece bu teknik altyapıyla, sadece bu teknik
donanımla, sadece bilgisayar altyapısıyla çalışmak zorunda. Bunun dışında,
dosyaların içinden, teker teker kâğıtların içinden, beklenen vergi hasılatını
ve etken vergi yönetimini çıkarmak mümkün değil; ama, bu yaklaşımlar da yok. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Kabataş,
buyurun efendim. KEMAL KABATAŞ (Devamla) -
Bütün bunlara rağmen, idarenin ihtiyaç duyduğu kadroların, idare, personelimiz
yok, vergi idaresinde -yönetiminde- etkin olmaktan bu nedenle mahrumuz
gerekçesinden, gerçekten, bu defa mahrum kalıyor; çünkü, istenen kadrolar aynen
veriliyor. Bu kadrolardan sonra da, uygulamayı yakından izlemek, gelir
idaresinde, vergi idaresinde etkinliğe, verimliliğe, çağdaşlığa katkısını
gerçekten izlemek gerekmektedir. Ben, bu konudaki iyimser
düşüncelere katılmamakla beraber, getirilen düzenlemenin gelir idaresine ve
finans yönetimine hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kabataş. Sayın milletvekilleri,
gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok. Maddeyle ilgili 4 önerge
vardır. 3'ünü geliş sırasına göre okutup, işleme alacağım. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, siz, dördüncü önergeyi işleme alırsanız, onlar üzerinde
konuşulur; nasılsa, diğer 3 önerge üzerinde konuşulmayacak. BAŞKAN - Neyse, bir
fırsat kolluyorum ki, sizin önergenize yol vereyim; ama, bakalım, eğer rast
gelirse, sizin önergenize yol vereceğim. Önergeleri geliş sırasına
göre okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu maddesine ekli (2) sayılı listede yeniden
ihdas edilen "(14 adet) Daire Başkanı" kadrosunun "(20
adet)" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Öteki önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu maddesine ekli (2) sayılı listede yeniden
ihdas edilen "(3 adet) Genel Müdür Yardımcısı" kadrosunun "(6
adet)" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Son önerge en
aykırı önergedir; okutup, işleme alacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 877
sıra sayılı kanun tasarısına ekli (2) sayılı listeye aşağıdaki unvanın
eklenmesini; tasarının 9 uncu maddesine de "Araştırma, Planlama ve
Koordinasyon Kurulu Başkan Yardımcısı müşterek kararname ile atanır ve Bakanlıktaki
Genel Müdür Yardımcıları için ilgili mevzuatında öngörülen tüm haklardan
yararlanır" cümlesinin ilave edilmesini arz ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara İhdas edilen kadrolar Kurumu
: Maliye Bakanlığı Teşkilatı : Merkez
BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet? MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon katılmıyor... OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Önergelerin hepsini
çekiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Önergelerinizi çekiyorsunuz,
peki. ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan,
karar yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Tamam, bir dakika... Daha
oylamaya geçmedim ki, karar yetersayısını arayayım. Sayın milletvekilleri, 9 uncu maddeyi ekli
cetvelleriyle birlikte oylarınıza sunacağım; ancak, karar yetersayısı
istenildiği için elektronik cihazla oylamayı yapacağım. Oylama için 2 dakikalık süre vereceğim. Bu
süre içerisinde, sayın milletvekillerinin, elektronik cihazın düğmelerine
basmak suretiyle Genel Kurulda olduklarını belirtmelerini, cihaza
giremeyenlerin teknik elemanlardan yardım istemelerini, buna rağmen de sisteme
giremedikleri takdirde oyunun rengini belli eden imzalı pusulayı Divana göndermelerini
rica ediyorum. Sayın Bakanlar Kurulu üyeleri de, hangi
bakana vekâlet ettiklerini belirterek, oylarını kullanabilirler. Oylama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, yapılan
oylama sonucunda 9 uncu madde kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır. 10 uncu maddeyi okutuyorum: MADDE 10. - 4.1.2002 tarihli ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "d) (a), (b) ve (c) bentlerinde
belirtilenlerin doğrudan veya dolaylı olarak birlikte ya da ayrı ayrı
sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulundukları her çeşit kuruluş,
müessese, birlik, işletme ve şirketler." BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu
adına, Muş Milletvekili Sayın Sabahattin Yıldız; buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Yıldız. AK PARTİ GRUBU ADINA SABAHATTİN YILDIZ
(Muş) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 10 uncu maddesi üzerinde, AK Parti Grubu
adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum. Değerli arkadaşlar, şimdi, tasarının adına
bakıyoruz: "Bazı Kanunlarda" deniliyor; birden fazla kanunun birçok
maddesinde, maalesef, değişiklik yapılıyor. Yani, öncelikle, hangi kanunda
değişiklik yapılacaksa, o kanunun isminin konulup, bu Meclisin huzuruna
getirilmesi lazım. 10 uncu madde ve 10 uncu maddeden sonra gelen 10'a yakın
madde, Kamu İhale Yasasındaki birkısım maddelerin değişikliğiyle ilgili. Şimdi, bu kanun değişikliği birinci ayın
4'ünde yapılmış, yani, bir Kamu İhale Yasası çıkarmışız bundan beş ay önce ve
bu yasa, maalesef, daha yürürlüğe girmeden, bugün, birkısım maddeleri üzerinde
değişiklik yapıyoruz. Yani, bu hükümetin yaptığından hiçbir şey anlamak mümkün
değil. Bu hükümeti temsil eden siyasî partilerden birinin grup başkanvekili,
bundan beş ay önce bu Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada "Kamu İhale
Kanunu Tasarısıyla, devrim niteliğinde değişiklikler gündeme getiriliyor. 57
nci hükümet, yine, sessiz sedasız; lakin, devrim niteliğinde bir değişikliğe
daha imza atıyor" diyordu. Devrim niteliğinde bir yasa getirmekle
övünüyorsunuz ve bu yasa yürürlüğe girmeden, aradan beş ay geçmeden, maalesef,
burada yeniden aynı maddeler üzerinde değişiklik yapıyorsunuz. Neyi
değiştiriyorsunuz? Yani, dün yaptığınız yasa doğru idiyse, devrim idiyse, bu
hükümetin devrim niteliğindeki yasası beş ay bile dayanamıyorsa, diğer yasalar
bu millete ne verecek, bu millet, bu hükümetten ne bekleyecek; anlayamıyorum. Muhterem arkadaşlar, bugün, ülkenin en
büyük sıkıntısı, maalesef, İhale Yasası ve ihaleyle ilgili yolsuzluklar. Bu
hükümetin yatırımcı iki bakanı, bir yıl içerisinde, birkısım yolsuzluk
söylentileriyle ilgili bakanlık görevinden istifa etti ve üçüncü bir bakanı ise
"bakanlığımda yolsuzluk var, ben, üç yıl sonra bunun farkında oldum"
diye feveran ediyor. Basından da takip ediyorsunuz, milyon
dolarlarla ifade edilebilecek, mal alımıyla ilgili, Çalışma Bakanlığında bile
yolsuzluk söylentileri ayyuka çıkıyorsa, bu hükümetin, halen, burada, vatandaşa
"biz yeni kanunlar getiriyoruz, bu kanunlarla Türkiye'de birkısım
reformları yapacağız" demesi hiç kimseyi ilgilendirmiyor. Bu hükümet,
gerçekten, vatandaşı, halkını düşünüyorsa, yeni düzenlemeler getireceğine, bir
an önce çekip gitmelidir. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - İstanbul Belediyesini
söyle... SABAHATTİN YILDIZ (Devamla) - Vatandaş,
çiftçisiyle, köylüsüyle, esnafıyla, maalesef, inim inim inliyor. Yolsuzluk,
almış başını gidiyor, maalesef, birileri kulaklarına pamuk tıkamış, yeni
yasalarla bunun önüne geçeceğini söylüyor ve maalesef, yasa yürürlüğe girmeden,
yeniden değişiklikler yapılıyor. Yapılan değişiklikler ne; keşif artışlarıyla
ilgili veyahut da birkısım değerlerle ilgili değişiklikler. Yani, bu yasa
yürürlüğe girse, bu yasanın aksaklıkları görülse ve değişiklik ondan sonra
yapılsa, yine, yeridir deriz; ama, bugün, yürürlüğe girmeyen bir yasa üzerinde
değişiklik yapıyorsunuz. Ben, şunu söyleyeyim: En geç beş ay veya
altı ay sonra, bilemediniz, yürürlüğe girdiği ilk ayda bu yasanın birkısım
maddeleriyle ilgili yeni düzenlemeler yapılacak, yeni değişikliklere ihtiyaç
duyulacaktır. Bu, neyi göstermektedir; ya bu yasaları
yapan bakanlığın bürokratları yetersizdir veyahut da birilerinin
dayatmalarıyla, yasada birkısım maddeler yer almaktadır. Yani, IMF dayatıyor,
birkısım maddelerde... Siz, dün, eşik değerleri 17 trilyon lirada tutarken,
bugün, ne oldu da, 11 trilyon liraya düşürüyorsunuz?! Keşif artışlarını, dün,
yüzde 50'lere çektiniz "sıfıra çekelim" dediğiniz halde, bugün, neden
tekrar yükseltmeye veya düşürmeye ihtiyaç duyuyorsunuz?! Yani, her şeyden önce,
gerçekten, ihtiyaca karşılık verebilecek şekilde bir yasa yapılsın. Üç ayda,
beş ayda, tekrar, yeni düzenlemeler, yeni değişiklikler yapılmayacak yasa
tasarısıyla bu Meclisin önüne bu hükümet gelsin. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Yıldız, lütfen, 1 dakika
içerisinde toparlar mısınız. SABAHATTİN YILDIZ (Devamla) - Toparlıyorum
Sayın Başkan. Eminim, bu uygulamalardan, milletvekili
olarak, ben rahatsızım, sizler de -yani, iktidarıyla muhalefetiyle herkes-
rahatsızsınız. Neden rahatsızız; çünkü, bir yasa çıkıyor, yürürlüğe girmeden,
maddeleri tekrar değişiyorsa, bunda büyük bir yanlışlık var demektir. Bu
yanlışlığı yapanların mutlaka hesap vermesi lazım. Ha, bu yanlışlık nerede
yapılıyor; hükümette yapılıyor. Bu hükümet, eğer, vatandaşını, halkını
düşünüyorsa, inim inim inleyen bu vatandaştan -başından itibaren yaptıkları
sıkıntılardan dolayı- bir an önce elini çekmesi ve istifa edip gitmesi
gereklidir. Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldız. Saadet Partisi Grubu adına, Batman
Milletvekili Sayın Alaattin Sever Aydın; buyurun. (SP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Aydın. SP GRUBU ADINA ALAATTİN SEVER AYDIN
(Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, bu kanunun adı
nedir, ben anlayamadım; acaba, burada, Sayın Bakanım açıklayabilirler mi? Tabiî
ki, altında da yazıyor; ne deniliyor: "Bu kanun, yeniden vergi
düzenlenmesi kanunudur; bu kanun, Kamu İhale Yasasında gerekli değişikliği
yapan bir kanundur..." Değerli milletvekilleri, hükümet, acaba
korkuyor mu; yani, tekrar, vergi kanununun ismini zikretmekten korkuyor mu?
Hükümet, altı ay önce Kamu İhale Kanunu Tasarısını getirmişti, tekrar, bunu
söylemekten çekiniyor mu; ben, bunu anlayamadım. Altı ay önce Kamu İhale Kanunu
kabul edilmiş ve daha mürekkebi kurumadan, tekrar, değiştirmek için Yüce
Meclisin huzuruna bu kanunu getirmişler. Bu hükümet, şu kadar sürede şu kadar
kanunu çıkarmakla övünüyor. Tabiî ki övünecek; çünkü, IMF'nin doğrultusunda
hareket ediyor. Doğru dürüst çalışmadan, araştırma yapmadan, yetkililerle
görüşmeden, sayısal çoğunluğa dayanarak -Yüce Meclisi tenzih ediyorum ama-
sanki bir fabrikasyon imalatı gibi devamlı kanun çıkarmakla bir yere varılamaz.
Hükümet, kanunları sık sık değiştirerek,
Meclisi boşuna meşgul ediyor ve âdeta yaz boz tahtası haline getiriyor. Halkın
sıkıntılarını, ihtiyaçlarını göremediğiniz ve gerçekleri kabul etmediğiniz
için, kanunları tekrar tekrar değiştirme ihtiyacını duymaktasınız.
Bürokratların zamanı boşa geçiyor, büyük ekonomik kayıp oluyor, buna da sebep,
tabiî ki hükümettir. Kanunları alelacele getirmenin neticesi budur. Yüce
Meclis, maalesef, kanunları düzeltmek için uğraşmaktadır. Acaba, hükümetin
başka önemli işi yok mudur? Halkı hiç duymuyor mu? Hep bu şekilde
vurdumduymazlık içerisinde mi hareket edecek? Halk perişan olmuştur. Değerli milletvekilleri, bakınız,
torunlarımız dahi borç altına girmiştir. Millî gelir 3 200 dolarlardan 2 000
dolarlara düşmüş. Bakınız, şu anda, Batman'da 1 500 işçi işten çıkarılmakla
karşı karşıyadır. Gelin, bunlar için bir çare bulalım. Bunlar eylem halindedir.
Başbakan Yardımcımız Sayın Hüsamettin Özkan Bey durumun takipçisidir; ona,
buradan teşekkür etmek istiyorum. Bu gibi meseleler için de uğraşalım. Değerli milletvekilleri, bakınız, binlerce
şirket işyerlerini kapatmıştır ve çoğu da yurtdışına çıkmıştır. Hükümet,
şirketlerin malî bünyelerinin zayıfladığını, özkaynaklarının eridiğini ve
yabancı kaynak temininde de zorluk çekildiğini, genel gerekçede çok güzel bir
şekilde izah etmiştir. Yani, bu hükümet ne demek istiyor; işyerlerinin
kapandığını, işsizler ordusuna son iki yılda 2 000 000 kişinin daha katıldığını
ve milyarlarca dolar sermayenin dışarıya kaçtığını resmen itiraf etmektedir;
ama, maalesef, bunun için bir çare bulamıyor. Değerli milletvekilleri, bakınız, Sayın
Adalet Bakanımızın gazetelerde bir açıklaması var; ne diyor: "Kendinizi
soygunculardan ve talancılardan koruyunuz." Biz de, hükümete bunu tavsiye
ediyoruz. Değerli milletvekilleri, bu hükümet,
ülkeyi, yatırım yapılan ve güvenilir bir ülke olmaktan çıkarmıştır. Yatırımcı,
yarın başına ne geleceğini bilemiyor; ama, hükümet, halen yanlışlarına devam
ediyor. Altı ay önce çıkarılan Kamu İhale Kanunu
hazırlanırken Avrupa Birliğine girme durumumuz yok muydu; elbette, o zaman da
vardı; ama, bunu düşünmemişti; demek ki, yeni uyanmıştır. Aslında, yeni
uyanmamış; IMF'den aldığı talimat doğrultusunda hareket ediyor. Bu yasa,
IMF'nin, Türkiye pazarlarındaki gerekli pastayı, ihale yoluyla alabilmesinin
yasasıdır. İhale limitleri, yabancı müteahhitlerin lehine indirilmiştir. Kamu
ihalelerindeki eşik değer daha önce 17 trilyon lirayken, bugün 11 trilyon
liraya indiriliyor. Bu, ne demektir; 11 trilyon liranın üzerindeki bütün
ihalelere yabancılar girecek demektir; bu da, Türk müteahhitlerinin ve
mühendislerinin işsiz kalması demektir, işsizler ordusuna bir ordunun daha
katılması demektir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Aydın, 1 dakika içerisinde
toparlar mısınız efendim. Buyurun. ALAATTİN SEVER AYDIN (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, Kamu İhale Kanununun 2 nci maddesinin (a), (b), (c)
bentlerindeki kuruluşlarda sermayesi yüzde 50'nin altında olan yan kuruluşlar
İhale Yasasının dışında tutulmaktadır. Böylece, yasayı şimdiden delmektedirler.
Halbuki, siz, gerekçede ne diyorsunuz: Bu kanunu, bütün kamu kurum ve
kuruluşlarını kapsamadığı için değiştiriyoruz... Çifte standart uyguluyorsunuz.
Kamu İhale Kanununda değişiklik yapmakla, yolsuzlukların, soygunların,
rüşvetin, açlığın, yoksulluğun önüne geçemezsiniz; gelin, bunlar için bir çare
bulalım. Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aydın. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta
Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun. (Alkışlar) Sayın Gül, süreniz 5 dakika. DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 877 sıra sayılı
tasarının 10 uncu maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; Yüce Meclisinizi saygıyla selamlarım. Değerli milletvekilleri, 10 uncu madde,
aslında, geç kalınmış bir maddedir; çünkü, 10 uncu madde, belediye
iştiraklerinin de bu yasa kapsamına alınma maddesidir. Yani, bu maddeyle,
geçmişte, belediyelerin, kısa ismi BİT diye tabir ettiğimiz iştiraklerinin
alelusul yapmış oldukları ihaleler, bundan böyle, bu yasa kapsamına girecektir;
olumlu bir maddedir ve geç kalınmış bir maddedir. Niçin geç kalınmış bir maddedir değerli
milletvekilleri, mevcut 57 nci cumhuriyet hükümetinin bir yanlışı var, bir
yanılgısı var. Şöyle ki: Muhalefet tarafından getirilen olumlu öneriler dahi
komisyonlarda dikkate alınmamakta. Bunlar, bu İhale Yasasıyla ilgili olarak,
bundan altı ay önce de bu Mecliste görüşülürken bu konu gündeme geliyor; fakat,
muhalefet tarafından gündeme getirildiği için dikkate alınmıyor; ama, biz,
bunun bugün getirilmesini de olumlu buluyoruz. Hakikaten, özellikle
belediyelerin yapmış olduğu bu ihaleler, uluorta ve tamamen belediye
başkanlarının veyahut da siyasî esintilerin neticesinde oluşarak yapılıyordu;
yani, sizlerin anlayacağı, icabında, bunlar, devletin suiistimal kapılarıydı.
Bu madde, bunun önlenmesi noktasında önemli bir aşamadır ve biz, Doğru Yol
Partisi Grubu olarak, bu maddeyi olumlu karşılıyoruz değerli milletvekilleri. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
getirilen, mevcut tasarıdaki kadrolarla ve devlet gelir idaresinin yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili bazı konuları sizlerle paylaşmak istiyorum. Değerli milletvekilleri, vergi idaresinin
gelişmesiyle ilgili olarak, ülkemize, Demokrat Parti iktidarıyla beraber,
1950'li yıllarda, Amerika'dan iki uzman getiriliyor; James Martin ve Frank
Cubs. Bunlar raporlarını sunuyorlar değerli milletvekilleri; rapor, 13 Ağustos
1951'de sunuluyor. Keza, 1960'lı yıllara geliniyor; 1960'lı yıllarda, yine
gelir idaresinin yeniden yapılandırılması noktasında çalışmalara başlanıyor ve
maalesef, yasa tasarısı kadük oluyor. Bu işle ilgili vergi reformu tasarısı
hazırlanıyor ve rahmetli, değerli üstadım Ali Alaybek başkanlığında bir
komisyon oluşturuluyor ve bu komisyon çalışmaları da, maalesef, kadük oluyor.
1970'li yıllarda, darbe yıllarında yine Amerika Birleşik Devletlerinden danışmanlar
getiriliyor, yapılan çalışmalar yine kadük oluyor. 1980'li yıllara geliniyor;
Devlet Başkanı Kenan Evren döneminde, Allah'ın rahmetine kavuşan değerli
üstadımız Adnan Başer Kafaoğlu -rahmetli Adnan Başer Kafaoğlu üstadımız, o
zamanlar, Kenan Evren'in danışmanlığını yapıyordu- zamanında yapılan çalışmalar
yine kadük oluyor. En son olarak, rahmetli Altan Tufan zamanında, 1985'te, bu
konuyla ilgili yine bir çalışma yapılıyor, bu da neticesiz kalıyor. Değerli milletvekilleri, Türkiye,
gerçekten, ciddî bir yol ayırımındadır. Bugünkü, malî devlet yapısı içerisinde,
maalesef, Maliye Bakanlığı muhafazakâr yapısını halen daha muhafaza etmektedir;
çünkü, Osmanlı döneminden kalma... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Gül, süreniz bitti. Zaten,
siz ihale ile ilgili kısmını bitirdiniz, vergi idaresine geçtiniz; vergi
idaresi geçen maddelerde idi. İsterseniz burada keselim. Olur mu?.. RAMAZAN GÜL (Devamla) - Peki. Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlarım. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim, sağ olun. Madde üzerinde, grup adına, başka söz
isteyen?.. Yok. Madde üzerinde 4 önerge vardır; ancak,
3'ünü işleme alacağım. Geliş sırasına göre
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinde
yer alan "sermayesinin yarısından fazlasına" ibaresinin
"sermayesinin yüzde 25'inden fazlasına" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Öteki önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinde
yer alan "sermayesinin yarısından fazlasına" ibaresinin
"sermayesinin yüzde 30'undan fazlasına" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Son önerge en
aykırı önergedir; okutup, işleme koyacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinde
yer alan "sermayesinin yarısından fazlasına" ibaresinin
"sermayesinin yüzde 40'ından fazlasına" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Önergeye
Komisyon katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Önergeye Hükümet
katılıyor mu? DEVLET BAKANI MEHMET
KEÇEÇİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet önergeye katılmıyor. OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Sayın Başkan,
önergelerimi geri çekiyorum efendim. BAŞKAN - Siz de önergelerinizi geri
çekiyorsunuz. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 10 uncu madde kabul edilmiştir. 11 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 11. - 4734 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (e) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki (g) bendi eklenmiştir. "e) Kanun kapsamına giren
kuruluşların; Adalet Bakanlığı'na bağlı ceza infaz kurumları, tutukevleri
işyurtları kurumları, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı
yetiştirme yurtları, Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı üretim yapan okullar ve
merkezler ile Tarım Bakanlığı'na bağlı enstitü ve üretme istasyonları
tarafından bizzat üretilen mal ve hizmetler için anılan kuruluşlardan, Devlet
Malzeme Ofisi ana statüsünde yer alan mal ve malzemeler için ise Devlet Malzeme
Ofisi Genel Müdürlüğünden yapacakları alımlar." "g) Kamu iktisadi teşebbüsleri,
özelleştirme kapsam ve programında bulunan kuruluşlar ile bunların doğrudan
veya dolaylı olarak birlikte yada ayrı
ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip oldukları kuruluşların;
uluslararası kurallara göre yürütmesi gereken ve uluslararası piyasanın
koşullarına göre anlık karar verme zorunluluğu bulunan faaliyetlerine ilişkin
olarak, ilgili veya bağlı bulunulan Bakanlığın teklifi üzerine Kurum tarafından
belirlenecek mal veya hizmet alımları;" BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi
Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat. Buyurun Sayın Polat. (SP sıralarından
alkışlar) Süreniz 5 dakika. SP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Biliyorum, sayın hemşerimin kederi var
-biz ona başsağlığı diledik- ondan dolayı bugün burada yok; onu ben de
biliyorum; Allah rahmet etsin. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Allah razı olsun. ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın
milletvekilleri, bu tasarının bu maddesi, yapmış olduğunuz değişiklikler
içerisinde müspet olanlardan bir tanesi. Bunun da problemi şu: Kanun kapsamına
giren kuruluşların; Adalet Bakanlığına bağlı ceza infaz kurumları, tutukevleri
işyurtları kurumları, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı
yetiştirme yurtları, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı üretim yapan okullar ve
merkezler ile Tarım Bakanlığına bağlı enstitü ve üretme istasyonları tarafından
bizzat üretilen mallar, Devlet Malzeme Ofisinden kamu kuruluşlarının aldığı
alımlara tabi olarak ihale kapsamı dışına çıkarılıyor. Burada önemli konu şu; yani, Millî Eğitim
Bakanlığına bağlı okullarda, sanat okullarında, çocuklar eğitim yaparken
birtakım mallar üretiyorlar. Bunları birtakım kamu kuruluşlarına sattıkları
zaman, o kamu kuruluşları Devlet Malzeme Ofisinden bir mal alırken nasıl İhale
Kanununa tabi değilse, Millî Eğitime bağlı sanat okullarında, cezaevlerinde
veya Çocuk Esirgeme Kurumunda üretilen malları alırlarken de ihale kapsamına
girmesinler deniliyor. Buradaki maksat, o, cezaevinde çalışan insanlar veya
okullarda okuyan çocuklar serbest piyasada rekabet edemeyecekleri için, onların
ürettikleri mallar nedeniyle orada bir mal birikmesi olmasın, o kamu
kuruluşlarında bir ziyan olmasın diye böyle bir madde getirildi; ama, bu konu
Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken iktidar partilerinden Demokratik Sol
Partiye mensup arkadaşların da kafalarında bazı müphem noktalar vardı. Mesela,
DSP milletvekili bir arkadaş, Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşurken aynen şunu
söyledi: "Diğer taraftan, benim yaptığım incelemeye göre -yanlış da
olabilir, düzeltirsiniz- eğer, işyurtları kurumlarında, yani, cezaevinde
çalışanların ürettikleri mallardan yapılacak alımları, kamu kurumları ile
Devlet Malzeme Ofisinden yaptıkları alımları aynı kapsamda tutarsak, oradaki
çalışmaların bir rehabilitasyon olduğu, özellikle, suç işleme eğiliminde olan
insanları işe kavuşturma olduğu gerçeğini unuturuz." Bunları ben bazen
niye okuyorum; şunun için: Yani, bu tasarıların buraya göre biraz daha ciddî
tartışıldığı Plan ve Bütçe Komisyonunda, iktidara mensup milletvekili
arkadaşlarımızın da tasarı üzerinde sürekli olarak müphemiyetleri ve endişeleri
oluyor. Zaten, bunların öyle olduğu daha sonra belli oluyor, işte bir kanun
çıkıyor, aradan üç ay geçmeden düzeltilmesi için geri geliyor. Sayın milletvekilleri, bu maddenin (g)
bendiyle ise bir başka düzenleme yapılıyor, o da şu: Yani, mesela, Türk Hava
Yollarına ait bir uçak yurtdışına gitti, orada bir arıza yaptı; bir parça
alınıp, uçak tamir ettirilip, Türkiye'ye dönülecek. İşte, o tip kuruluşlarda,
ilgili bakanın teklifi üzerine, kurum tarafından kabul edilmesi şartıyla,
oradan ihale kapsamı dışında alım yapılabilecek denilmektedir; bu da doğru bir
uygulamadır. Şundan dolayı doğru bir uygulamadır; yani, mesela, Petkim gibi bir
kuruluşun aniden spot piyasadan petrol alması icap etti; bunu İhale Kanununa
tabi tutarsak, bir de bekleme süresi var, ihalesi var; ama, aniden alacağı
için, ani karar vereceği için o da kanun dışına çıkarılıyor; bu da doğrudur. Bir de, kamu kurumlarının yüzde 50'sinden
azına ortak olduğu kuruluşlar kanun kapsamı dışına çıkarılıyor. O da, şundan
dolayı bence doğrudur: Bir kamu kuruluşu herhangi bir kuruluşun yüzde 10'una
ortak, onu da bu ihale kapsamına alacak olursak, kapsamı çok genişletmiş
oluruz; bu da doğru bir konuydu. Yalnız, yine, bu tasarı Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülürken, tasarının bu maddesi üzerinde de, yine, DSP'li
milletvekillerinin endişeleri vardır.
Örneğin, onların ifadelerini okuyorum: "Özelleştirme kapsamında olup da
halka açık olan şirketleri bu kanunun kapsamına alamayız. Hem bir taraftan
-sermaye piyasasını- kamuya ait güvenilir şirketlerle, TÜPRAŞ'la, PETKİM'le,
bugün Türk Hava Yollarıyla, yarın başkalarıyla dediğimiz anda, sermaye
piyasasının denetiminde olan, kamuda hissedar olan kişilerin, eğer, alım
satımlarını, biz, İhale Kanunu kapsamına burada alırsak ve dışına çıkarmazsak
fevkalade yanlış yapmış oluruz." Şimdi, anlamadığım bir şey var: Demokrat
Sol Partili arkadaşlar bu itirazı belirtiyorlar "fevkalade yanlış"
diyorlar; ama, bakanlık da onu çıkarmıyor ihale kapsamından, yine o ihaleye
"evet" diyorlar. Ben burada işin açmazını belirtmek istiyorum. Sayın milletvekilleri, Sayın Meclis
Başkanvekili de buradayken bir konuya açıklık getirmek istiyorum. İçtüzük
değişikliği Anayasa Mahkemesinde iptal edilmesine rağmen, henüz Resmî Gazetede
yayımlanmadığı için, bu Meclis, iptal edilen İçtüzükle yönetilmektedir. Her
kanun maddesinde 3'ten fazla önerge verme hakkı kaldırılmıştı mevcut İçtüzükte.
Muhalefetin, ciddî görüp de düzeltmek istediği kanun maddelerinde önerge verme
hakkını elinden almak için, iktidar grubu, muhalefet partisine karşı
saygısızlık yaparak, maddeleri 3'er tane sanal önergeyle dolduruyorlar. Hiçbir
tanesini, gelip de, burada savunmuyorlar. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim. ASLAN POLAT (Devamla) - En kıdemlisinden
en genç milletvekiline kadar, gelip, burada savunma gücünde olmadıkları
önergeleri veriyorlar; muhalefetin burada yapacağı konuşmaları sadece
dinliyorlar, hiçbir katkıda bulunmak istemiyorlar; çünkü, muhalefet partisi
milletvekillerinin önergeleri, iktidar partisi milletvekillerince sanal olarak
doldurulduğu için, yaptıkları hiçbir ikaz yerine gelme durumunda değildir.
Neden değildir; çünkü, önerge verme hakkımız yok. Veriyoruz önerge... Ben
bundan da şüpheliyim... Sayın Başkanım, ben, size bir şey söylemek
istiyorum. Ben bu önergeyi cuma günü saat 17.30'a kadar takip ettim "daha,
henüz matbaaya gitmemiş" dediler. 17.30'da matbaaya gidiyor... Pazartesi
günü ben Erzurum'dan telefon açtım sekreterime "saat 9.30'da aniden
gelmiş, düzeltilmiş ve dağıtılmış" dedi Koş, önergelerimi hazırla gönder
dedim; gittiği zaman, 2 dakika evvel iktidar partisi doldurmuş. Ben, şahsen,
iktidar partisi milletvekillerinin, saat 9.00'da gelip de orada beklediği
kanaatinde değilim. BAŞKAN - Sayın Polat, bu maddede sizin bir
önergenizi işleme koyacağım efendim. ASLAN POLAT (Devamla) - Burada yanlışlık
yapılıyor; burada eşitlik yapılmıyor, burada iktidar partisi milletvekillerine
bir avantaj sağlanıyor. Ben bu endişe içerisindeyim. Hepinize saygılar sunuyorum. (SP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Polat. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Burdur
Milletvekili Sayın Mustafa Örs; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Örs. DYP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖRS (Burdur) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 877 sıra sayılı yasa
tasarısının 11 inci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 4734
sayılı Kamu İhale Yasası Yüce Mecliste görüşülürken, bu yasa tasarısının
komisyonlarda yeterince tartışılmadan ve yeterli katkı sağlanmadan, IMF'ye
verilen sözler çerçevesinde, Genel Kuruldan acele geçirilmek istenildiğini ve
tasarının eksikleri bulunduğunu, hem kendim hem de Gruptaki diğer arkadaşlarım
dile getirmiştik. Tasarının eksiklerinin fazla olması, benim de içinde
bulunduğum Bayındırlık Komisyonunda verilen 100'den fazla önergeyle de açıkça
görülmüştü. Hal böyleyken, verilen taahhütler ve alınan emirler doğrultusunda
aceleyle çıkarılan yasanın eksikliklerinin giderilmesi için tekrar görüşmeler
yapmaktayız. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bizler, bu kürsüden konuşurken, sadece muhalefet yapmak için konuşmuyoruz;
bildiğimiz doğruları sizlere belgeleriyle anlatıyoruz; fakat, parmak çoğunluğu,
bizim anlattığımız doğruların, verdiğimiz önergelerin dikkate alınmasını
engelliyor. Bu şekilde çıkardığımız yasalar da ya üç dört ay sonra tekrar
önümüze geliyor ya da Anayasa Mahkemesinden dönüyor; işte Şartla Salıverme
Yasası, RTÜK Yasası, Emeklilik Yasası ve diğer birçok yasa... Yasa hazırlayıcı
uzmanların bazı ülke gerçeklerini gözardı etmeye devam ettiği, komisyonlarda
muhalefet susturulduğu, naylon önergeler verildiği müddetçe, çıkan yasalarda,
bugün yaptığımız gibi, yeni düzenlemeler yapmaya bundan sonra da devam
edeceğiz. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının 11 nci maddesiyle, 4734 sayılı yasanın 3 üncü maddesinin (e) bendi
yeniden düzenlenmekte, (g) bendi eklenmekte ve kapsam genişletilerek, diğer
kurumlarımızın sayısı artırılarak, İhale Yasası kapsamının dışında
tutulmaktadır; bu da, bence çok doğru değildir. Tasarının 11 inci maddesinde yapılacak
düzenleme, özellikle uluslararası piyasa koşullarına göre, anlık karar verme
zorunluluğu bulunan kuruluşlara kolaylık getirmektedir. Ancak, BOTAŞ'ın geçmiş
dönemde yaptığı ve bu dönemde de hidroelektrik santralları, en alt seviyede
çalıştırmaya sebep olan gaz alım anlaşmalarındaki benzer yanlışlıkların tekrar
edilmemesi için de önlemler alınması şarttır. Bu düzenlemeyle, özellikle cezaevleri,
yetiştirme yurtları, okullar gibi üretim yapan kamu kuruluşlarının ürettiği mal
ve hizmetlerin pazar bulabilmesi ve buralarda üretim yapan ister mahkûm ister
öğrenci olsun, ülkeye katkılarının devamının sağlanması şarttır. Bu kamu
kuruluşlarının ülkemize sağlayacağı katmadeğerle, kamunun atıl kapasiteleri
harekete geçirilerek, özellikle yıllarca hapis yatacak olan mahkûmların da ülke
ekonomisine katkıları sağlanmalıdır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hükümet, her şeyi bitirdikten sonra, şimdi de sıranın öz değerlerimize
geldiğini düşünmektedir; müteahhitlerimize, danışmanlarımıza, mühendislerimize,
işçilerimize, kendi yerli mallarımıza, teknik personelimize, ustalarımıza,
yerli taşeronlarımıza, yani, kendi insanımıza geldiğini düşünmektedir.
Yatırımları dışarıya kaçırdığınız, paraların dışarıya kaçırıldığı şüphelerinin
ayyuka çıktığı... Yetmedi; şimdi de ülkemizde var olan öz değerlerimizi, öz
mallarımızı, hasletlerimizi de dışarıya gönderiyorsunuz. Bu ülke hepimizin.
Bugün, bir noktada, verilen emirler doğrultusunda kaybettiğimiz değerlerimizi,
yıllarca alınteri dökerek ve tecrübe kazanarak edindik. Şimdi, çıkarılan
yasalarla, bu yasalardaki yanlış maddelerle elimizdeki değerleri kaybetmeye
başlıyoruz. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Kamu İhale Kuruluna da kısaca değinmek istiyorum. Yasanın kabulüyle, uzun
tartışmalardan sonra oluşturulan Kamu İhale Kurulu üyelerinin -basından da
takip edildiği kadarıyla- devam eden usulsüzlük davalarının olması, bu
hükümetin, bence bir ayıbıdır. Bu kurulda, en azından, hiçbir şaibeye
karışmamış üyelerin bulunması lazımdı. Bu tür inatlaşmalarla, kısır hesaplarla
ülkenin ne hale getirildiği herkesin malumudur. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kamu
İhale Yasasıyla, özellikle eşik değerin, şimdiki teklifle 11 trilyona
indirilmesiyle, 360 000 mühendisi, 60 000 karne sahibi müteahhidi, 1 000 000'u
aşan, zaten krizlerle en az yarısı işsiz kalan, şimdiki durumda tamamını işsiz
kalma noktasına getiren bir durum olacaktır. Bu çalışanlarımızın hepsi,
vatanını seven insanlar... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Örs, tamamlar mısınız. Buyurun. MUSTAFA ÖRS (Devamla) - Bitiriyorum Sayın
Başkanım. ...ve de ülkeye bir katkı değeri
yapmaktadırlar; kullandıkları malzemeyi iç pazardan temin etmekte, işgücünü
yerli işçiden istihdam etmektedir. Yani, hem SSK hem vergi gelirleri hem de
inşaat sektörüne malzeme temin eden ve üreten kesim, bu nedenle sıkıntıya
düşürülmektedir. Bunların önlenebilmesi için, Avrupa Birliği ülkesi
müteahhitlerine sağlanan avantajların aynısının, kendi müteahhitlerimize,
Avrupa Birliği ülkelerinde açılacak ihalelerde sağlanması gerekir. Yabancı
şirketlere ülkemizde üretilen malzemeleri kullanma zorunluluğu getirilmelidir.
Üretimi yapılamayan malzemelerin dışarıdan teminine izin verilmeli, belli bir
orandan aşağı olmamak üzere yerli işçi çalıştırılması şartı ülkemizdeki
ihaleler için getirilmelidir. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biraz
önce bir arkadaşımın da söylediği gibi, daha uygulama safhasına geçilmeden bu
yasanın tekrar düzenlenmesi durumu da eksiklerimizi ortaya koymaktadır.
İnşallah, dediğimiz doğruları iktidar partileri ve milletvekilleri dinlerler,
bundan sonra elbirliğiyle, ülke menfaatine, yerli müteahhitlerimize, teknik
elemanlarımıza daha iyi imkânlar sağlayacak şekilde kanunlar çıkarılmalıdır
diyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (DYP, ANAP ve SP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Örs. Sayın milletvekilleri, gruplar adına başka
söz isteyen?.. Yok. Madde üzerinde 4 önerge var. Yalnız bir
önerge, önerge vasfına sahip değil; çünkü, anlamda bir değişiklik yapmıyor
"kanun kapsamına giren kuruluşlar ibaresinin, kanun kapsamındaki
kuruluşlar..." deniliyor; bunu, yeni bir değişiklik getirmediği için
işleme koymuyorum. Sayın Fethullah Erbaş ve Aslan Polat'ın anayasaya aykırılık
önergesini işleme koyuyorum Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci maddesinin
4734 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine (g) bendi eklenmesine ilişkin üçüncü
fıkrasındaki " sermayesinin yarısından fazlasına" ibaresinin
"sermayesinin yüzde 30'undan fazlasına" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci maddesinin
4734 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine (g) bendi eklenmesine ilişkin üçüncü
fıkrasındaki "sermayesinin yarısından fazlasına" ibaresinin
"sermayesinin yüzde 40'ından fazlasına" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. Oğuz Aygün Ankara BAŞKAN - Son önergeyi
okutuyorum ve en aykırı önerge olduğu için işleme koyacağım. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci maddesi Anayasaya aykırıdır. Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz. Aslan Polat Fethullah Erbaş Erzurum Van BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon katılmıyor. Sayın önerge sahibi, konuşmak ister
misiniz? ASLAN POLAT (Erzurum) - Gerekçe okunsun. BAŞKAN - Peki, gerekçeyi okutalım. Yalnız, Sayın Polat, biraz önce, Kanunlar
Müdürlüğünde bizim önergeler işleme girmiyor dediniz. Şuna inanmanızı istiyorum
ki, Kanunlar Müdürlüğü bu konuda çok dürüst çalışıyor. MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) -
Biliyoruz, biliyoruz. BAŞKAN - Tabiî, önergeyi kim erken
veriyorsa, onun önergesini işleme alıyor. Zaten, arkadaşlarımız, önergelerin
üzerine tarih ve saat, hatta saniyesini yazıyorlar. Onun için, bu konuda en
ufak bir kayırma olmadığını da belirtmek istiyorum. Gerekçeyi okutuyorum efendim: Gerekçe: Bu madde ile Kamu İhale Kanununun 13 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 3 numaralı alt bendinde yer alan
"21 gün" ibaresi "25 gün" olarak değiştirilmiştir. Bu durum ise Anayasamızın 10 uncu
maddesine aykırıdır. BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir. Diğer önergeleri sırayla okutuyorum: OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Sayın Başkan,
önergelerimi geri çekiyorum. BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 11 inci madde kabul edilmiştir. 12 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 12. - 4734 sayılı Kanunun 8 inci
maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve son fıkrası madde metninden çıkarılmıştır. "a) Genel bütçeye dahil daireler ve
katma bütçeli idarelerin mal ve hizmet alımlarında üçyüzmilyar Türk Lirası. b) Kanun kapsamındaki diğer idarelerin mal
ve hizmet alımlarında beşyüzmilyar Türk Lirası. c) Kanun kapsamındaki idarelerin yapım
işlerinde onbirtrilyon Türk Lirası." BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu
adına, Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu; buyurun. Süreniz 5 dakika. AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa)- Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşmekte olduğumuz 12 nci maddeyle ilgili olarak şunları ifade etmek
istiyorum. Önce, Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret
Örgütünün bu konuyla ilgili yapmış olduğu düzenlemelerde mal ve hizmet alımları
için 548 100 Amerikan Doları öngörülmüş; bu, yaklaşık olarak 750 milyar Türk
Lirasına tekabül ediyor. Halbuki, bu yasadaki yeni düzenlemeyle, bu, 300
milyara düşürülmek isteniyor; dolayısıyla, biz, onların talebinin daha da
altına inmiş oluyoruz. Yine, Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütünün yapım
işleriyle ilgili düzenlemelerinde, 6 850 000 Amerikan Doları öngörülmüş. Bu 6
850 000 Amerikan Dolarını, bizim 2002 yılı bütçesinde tasarladığımız yıl
ortalaması dolar kuru üzerinden hesaplarsak -ki, o dolar kuru 1 800 000
liradır- yaklaşık 12 trilyon yapıyor. Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütünün
ayrıca detaylandırdığı ihale yasalarında yüzde 15 kadar bir koruma getirilmiş,
bu yüzde 15 korumayı da üzerine ilave ettiğimiz zaman yaklaşık 14 trilyona
ulaşıyor. Biz ne demişiz geçtiğimiz yasada; 17,5 trilyon demişiz. Altına da bir
not koymuşuz, demişiz ki: "Eğer, Türkiye, günün birinde Avrupa Birliğine
tam üye olursa, bu değerleri yeniden gözden geçiririz." Şimdi, burada, bu
değerleri indirmek, Türkiye'nin, Türk müteahhitlerinin yararına bir düzenleme
olmayacaktır. Burada "Avrupa Birliğine tam üyelik halinde" denilmiş.
Bunu elbirliğiyle değiştirelim "Avrupa Birliğine üyelik konusunda
görüşmelerin başladığı noktada" diyelim; hiç olmazsa, görüşmelerin
başladığı noktada düşünelim. Şu anda bunu düşürdüğünüz zaman, Türkiye'deki
ihaleye girecek olan müteahhitlerin önüne, maalesef, yabancı sermaye olarak
birtakım engeller çıkacak. Tabiî, bu arada, şunu da belirtmek lazım:
Bu yasa, bundan dört beş ay önce Genel Kurulda görüşülürken temel yasa olarak
görüşüldü ve gruplar birbirlerine söz verdiler. Bu, temel yasa olarak
görüşüldüğü için de, bu yasanın, bu haliyle bir başka düzenlemeyle getirilip
değiştirilmesinin, ben, ahlakî olduğu düşüncesinde değilim. Bunu, en azından,
gruplar arasında oturup, daha önce, tekrar görüşmek suretiyle, asıl
gerekçelerinin ne olduğunu ifade etmek suretiyle gündeme getirmek lazımdı. Değerli arkadaşlar, bir başka konuyu daha
ifade etmek istiyorum: Burada, 4734 sayılı Yasa görüşülürken, "66 ncı
madde" diye bir maddesi vardı, o madde görüşülürken ben söz aldım ve bu
kürsüden dedim ki, belki de, bu yasanın en mükemmel maddesi budur. Neden budur;
çünkü, o maddede deniliyordu ki: "Bu yasada yapılacak olan değişiklikler,
yine, bu yasa gündeme getirilmek suretiyle, o kapsamda ele alınır" Ama,
şimdi "Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı" adı altında -affedersiniz, kaba
tabirimi mazur görün- bir çorba düzeni içerisinde, o kanundan 2 madde, bu
kanundan 3 madde getirmek suretiyle düzenleme yapıyoruz. İhale Yasası
gelmeliydi, İhale Yasası bütünlüğü içerisinde değiştirilmesi gereken maddeler
değiştirilmeliydi veyahut da vergi yasaları gelmeliydi, vergi yasaları
bütünlüğü içerisinde o kanunda yapılması gereken değişiklikler de yapılmalıydı;
ama, maalesef, buna uyulmadı, bu yapılmadı ve böyle bir düzenlemeyi karşımızda
bulduk. Yalnız, şunu tekraren ifade etmek istiyorum: Bakın, TÜSİAD'ın yapmış
olduğu araştırmalarda... Bu maddenin, hiç olmazsa TÜSİAD'ın yaptığı
araştırmalar istikametinde düzenlenmesinde yarar vardı. Burada, Türk
müteahhitlerinin korunması, kollanması gerekiyor. Türk piyasalarının daha
işlerlik kazanması gerekiyor. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Karapaşaoğlu, buyurun,
devam edin efendim. MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla)
-Bitiriyorum efendim. Bu nispetleri, bu limitleri düşürdüğümüz
takdirde... Evet, biz, yabancı sermayenin Türkiye'ye gelip ihalelere
katılmasına karşı değiliz, gelmesinden de memnuniyet duyarız; ama, Türkiye'ye
gelecek olan sermayenin gelip geçici nitelikte olmaması lazım; gelmeli, burada
kalmalı, üretime katkı sağlamalı, elbirliğiyle Türkiye'nin kalkınmasına
yardımcı olmalı; ama bu şekilde bir düzenlemeyle yurtdışından bir müteahhit
gelecek, ihaleye girecek, Türk müteahhitlerinin ihale konusundaki sermaye
yetersizliklerinden yararlanmak suretiyle ihaleleri alacak. Dolayısıyla,
düzenlemenin bu şekilde olmasına biz karşıyız, bu maddenin ayniyle muhafaza
edilmesinden yanayız. Bir de, Parlamentoda büyük bir konsensüsle oluşturulmuş
olan, sözleşmeyle oluşturulmuş olan bu maddenin bu şekilde değiştirilmesine de
karşı olduğumuzu belirtiyor, saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Karapaşaoğlu. Sayın milletvekilleri, bu maddenin
oylaması bitinceye kadar çalışma süresinin uzatılması hususunu oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Saadet Partisi Grubu adına Erzurum
Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun. (SP sıralarından alkışlar) Sayın Polat, süreniz 5 dakika. SP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Şimdi, tasarının en önemli 3 tane maddesi
vardır bana göre, birisi de bu; bu madde nedir; bu madde hükümetin geri adım
atma maddesidir. MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Hadi
ya! ASLAN POLAT (Devamla) - Evet efendim. Bu hükümet, bu tasarıyı getirirken, İhale
Yasası 102 maddeden müteşekkildi, bu 102 maddenin burada görüşülmesi çok zordu.
Sayın Başbakanımız Amerika'ya gidiyordu, bu tasarıyı Amerika'ya götürmesi
lazımdı; onun üzerine, bunu temel yasa yapmak için 330 milletvekilinin oyu
lazımdı, onu da bulamıyorlardı. Burada Adalet ve Kalkınma Partisiyle anlaştılar,
11 trilyon olan eşik bedeli 17 trilyon liraya çıkarmak şartıyla bunu
komisyondan geçirdiler; 3 madde veya 4 madde halinde görüşüldü, geçti; ama
ondan sonra dediler ki, pardon, biz yanlışlık yapmışız, eşik değeri tekrar 11
trilyona düşürüyoruz. Bakın, 3 Nisan 2002 tarihinde Başbakanlık
Hazine Müsteşarlığı, Mr. Köhler'e bir yazı yazıyor, yazıda da ne deniliyor:
"Kamu İhale Kanununda yapılacak değişikliğin Meclis tarafından 2002 yılı
mayıs ayı sonuna kadar onaylanması beklenmektedir". Nedir bu; bu hükümetin
önüne bir tasarı geliyor; Meclis, ben eşik değerde 11 trilyonu az buluyorum,
Türk müteahhitlerinin, Türk mühendislerinin, bu tasarıya göre eşit rekabet edemeyeceğini, kaybolacağını
düşünüyorum. O halde, ben, eşik değeri, yani yabancıların ihaleye girme
bedelini 11 trilyon değil 17 trilyona çıkarmak istiyorum, ancak 17 trilyonun
üzerindeki ihalelere yabancılar girebilsinler, altındakilere giremesinler;
çünkü, Türk müteahhitlerini bir müddet korumak zorundayız; yüzlerce, binlerce
mühendis boş, müteahhit boş; bunların işsiz kaldığı bir dönemde, kıt kanaat
çıkan işlerimi de yabancılara ihaleye açtığım zaman, ben, bu müteahhitlerin ve
mühendislerin işsiz kalması karşısında rahatsız olurum dedi ve bunu, anlaşarak,
kendine göre bir miktar artırarak 17 trilyona çıkardı; ama, çıkarır
çıkarmaz, Dünya Bankası, bu hükümete
hemen bağırdı, siz kim oluyorsunuz?! Benim dediğimin dışında nasıl bir karar
çıkarabilirsiniz dedi ve hükümet de, hemen, özür dileriz, biz haddimizi aşmışız
dercesine, Köhler'e verdiği taahhütnameyle, biz bunu hemen düzelteceğiz, hata
etmişiz, biz size sormadan bunu çıkarmışız deyip, eşik değerde geri adım
atıyor. Ben, bundan son derece rahatsız oldum,
gerçekten rahatsız oldum. Sadece, eşik değeri düşürmekten dolayı, Türk
mühendislerine, müteahhitlerine yaptığınız haksızlıktan dolayı değil, bu
Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışmaktan dolayı rahatsız oldum; çünkü, biz
burada bir kanun çıkardık, bu Meclis büyük bir oy çoğunluğuyla çıkardı, eşik
değerin 11 trilyondan 17 trilyona çıkarılmasına bütün muhalefet destek verdi ve
dediler ki, bunu böyle yapalım, mühendislerimizi koruyalım; fakat, sizde o
cesaret görülemedi. MHP'liler, şimdi, bir zamanlar,
meydanlarda hep, biz delikanlıyız, ürkek değiliz, erkeğiz diyordunuz; ama,
Köhler'in karşısında sökmedi bu hareketiniz, geri adım attınız. Vallahi
üzüldüm, sizin adınıza ben üzüldüm! Sizin bu yaptığınız yanlıştır. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sen üzülme! ASLAN POLAT (Devamla) - Bakın, şimdi,
sosyal demokratlar, sizin hep seçimini kazandığınız Mühendis ve Mimar Odaları
bu kanun hakkında ne diyor, bir de onu okuyalım. Seçimleri yapılan mühendis ve
mimar odalarında, sosyal demokratlar olarak hep seçim kazanıyorsunuz; ama,
burada onların haklarını koruyamıyorsunuz. Onlara verdiğiniz o odalar
seçimindeki desteği burada sağlayamıyorsunuz... (DSP sıralarından gürültüler) MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Onlar
yok. ASLAN POLAT (Devamla) - Bakın şimdi,
dinleyin beni, dinleyin de öğrenin... SALİH DAYIOĞLU (İzmir) - Sen neler biliyormuşsun be! BAŞKAN - Müdahale etmeyelim arkadaşlar. ASLAN POLAT (Devamla) - Sen de gel
bildiğini buradan konuş be! Benim ömrüm mühendislikte geçti, benim
ömrüm bu konularda geçti, ben İTÜ'de bunları okudum, sen nerede okudun,
öğrendin de bana karşı konuşuyorsun be! (DSP sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Arkadaşlar, müdahale etmeyelim;
rica ediyorum. ASLAN POLAT (Devamla) - Otur oturduğun yerde. Her şeyi benimle konuş
da, mühendislik konusunda konuşma; ayıp edersin, mahcup olursun. BAŞKAN - Müdahale etmeyin arkadaşlar. ASLAN POLAT (Devamla) - Şimdi, Mühendis ve
Mimar Odalarının kamuoyuna yaptığı bir açıklamayı okuyorum, orada deniliyor ki:
"Yabancı şirketler, teknoloji geliştirme, tasarım, üretim ve pazarlama
etkinliklerinde, ülkemizde henüz işlerliği bulunmayan çok sayıda kamusal destek
araçlarından ve özel koşullu kredilerden yararlanmaktadırlar. Bu nedenle, yerli
firmalarla yabancı firmalar arasında eşitlik bulunmamaktadır. Rekabeti ve eşit
muameleyi temel ilke olarak kabul ettiği iddia edilen bir tasarıda, eşit
olmayanlara eşit muamele öngören bu hükmün yer almış olması bizi üzmüştür,
bizzat bu temel ilkelere bu aykırıdır." Siz, bütün bunlara rağmen, odaların,
mühendislerin bütün teşkilatlarına rağmen, burada, bu tasarının en önemli
maddesi olan eşik değeri geri alarak, mühendislerin ve müteahhitlerin işsiz
kalmalarına, biraz daha işsiz kalmaları yönünde bir tasarı yaptınız. Bundan
dolayı, ben bu tasarının bu maddesine bütün gücümle karşı çıkacağım; ama, nasıl
çıkacağım!.. Zaten, tasarıyla ilgili sanal önergeler vermişsiniz, önerge verip
değiştirme hakkımız da burada yok; siz de bunu şimdi çıkaracaksınız. Neticede ne olacak; yabancılar bu
memlekette ihaleleri aldıkları zaman, bir müddet sonra -hemen bir aşama sonrası odur- sertifikalı
işçi çalıştırmayı dayatacaklar. Sertifikalı işçiler de bizim ülkemizde, inşaat
sektöründe çok değildir; çünkü, daha yeni yeni... Sertifikalı işçileri değil
de, biz sanat okullarını dahi geliştiremedik. Dolayısıyla bunu bir müddet
sonra... (ANAP sıralarından alkışlar [!]) (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Su iç, su! BAŞKAN - Arkadaşlar, rica ediyorum... Bakın, sayın milletvekilleri, milletvekili
arkadaşımız 5 dakika için kürsüye çıkıyor. Ben, geçen hafta konuştum, her
cümlemin arkasında bir müdahale var, böyle olmaz ki, Mecliste böyle müdahale
olmaz ki. Arkadaşımız burada 5 dakika konuşacak; lütfen, yerinizden sabırla
dinleyin efendim. Buyurun Sayın Polat. ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım,
teşekkür ederim. Bakın şimdi, İnşaat Mühendisleri Odası,
mühendis ve mimar odaları, sürekli olarak bizlere gönderdikleri fakslarda da bu
konuda çok ikaz ediyorlar ve bu ihale kanunları geçtikten sonra, Avrupa
Birliğinin, bir müddet sonra, sertifikalı olmayan işçileri bu eşik değer
üstündeki işlerde çalıştırmama imkânından bahsediyorlar. Ben de o endişe
içerisindeyim ve Türk işçilerinin çoğu sertifikalı olmadığından dolayı,
korkarım ki, ülkemizde iş alan yabancı şirketler, sizin sertifikalı işçiniz yok
deyip, tüm yabancı işçileri getirip Türkiye'de çalıştıracaklardır. Zaten, kıt
kanaat olan, bütçe içerisinde yüzde 4-5'ler seviyesinde olan kamu
yatırımlarında bile yabancı işçileri çalışacak, Türk işçileri iyice boş
kalacaklar, mühendislerimiz iyice boş kalacaklar. Bakın, mühendislerde işsizlik
oranı yüzde 29'larda. Türkiye'de yetişen mühendislerin yüzde 29'undan
fazlasının işsiz olduğu bir dönemde, siz, hâlâ, mühendislerin ihalelere girmelerini
kısıtlarsanız, bunların müşavirliklerini kısıtlarsanız, getirdiğiniz tasarıda,
Türk Milletinin, toplumun istediği özellik yoktur. Sonra, ben, size bir şey söyleyeceğim. Bir
.yabancı şirket, getiriyorsa bana teknoloji, getiriyorsa bana yenilik, büyük
işlerde getirir; 11 trilyonluk işte bana ne yenilik getirecek de o gelip benim
ihaleme giriyor?! Eğer, Türkiye'ye bir yenilik, bir avantaj getirecekse, büyük
işlerde getirir, onların çoğu zaten kredili işlerdir ve zaten çoğu yabancılara
açıktır. Bizim bunlara itirazımız yok. İtirazımız, Türk işçilerin yapacağı
işleri yabancılara açmanız, onlara bu hakkı vermeniz ve bir IMF'nin emriyle
yaptığınız kanundan aniden geri dönmenizdir. Saygılar sunarım. (SP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Polat. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Muş
Milletvekili Sayın Mümtaz Yavuz; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. DYP GRUBU ADINA MÜMTAZ YAVUZ (Muş) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 12 nci
maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım;
sözlerime başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. Değerli arkadaşlar, 57 nci hükümet,
geleneğinde olduğu gibi, her yasayı tekrar tekrar Meclise getiriyor; ama, benim
inancım, bu Kamu İhale Yasasını, daha çok zaman bu Meclise getirecektir; çünkü,
Avrupa Birliğine uyum yasası diye ülke gerçekleri gözönünde tutulmadan
hazırlanmış, komisyonda da bir gün, bir de akşam birkaç saat sonucunda
geçirilmiş, Yüce Meclise de temel yasa olarak indirilmiş, değerli vekillerin
fikirleri alınmadan çıkarılmış olan bir yasa, uygulamaya girmeden altı ay önce
ve çıkalı altı ay olmasına rağmen, yanlışlardan dolayı tekrar Yüce Meclise
getirilmiştir. Bu yasada çok büyük belirsizlikler vardır.
Bu belirsizliklere sürem yettiği müddetçe değineceğim; ama, bu 12 nci maddeyle,
konulmuş olan eşik değerler -o da, önerge sonucunda, Meclisin uzlaşması
sonucunda yükseltilmiş olan eşik değerler- şimdi, tekrar aşağıya çekiliyor. Yangın yerine dönmüş bir ülkede; sanayii
çökmek üzere, KOBİ'leri bitmek üzere, esnafı tükenmekte olan bir ülkede, bu
kadar güç şartlardaki insanları, çok rahat kredi bulan, çok rahat imkânları
olan gelişmiş ülkelerin müteşebbisleriyle rekabet ettirmeye kimin ne hakkı
vardır?! Yapılan yanlıştır. Bu eşik değerleriyle, hele alım-satım işlerinde,
mutlaka, ülkemiz çok büyük zararlar görecektir; müteşebbisimiz, az olan
imkânları da kaybetmiş olacaktır. Değerli arkadaşlar, bu İhale Yasasındaki
belirsizliklerin başında, asıl ihale yöntemi olan açık ihale usulü ile belli
istekliler arasındaki ihale usulü arasındaki fark gelmektedir. Şimdiye kadar,
hepimizin malumu olduğu gibi, aynen ilanla, açık ihale usulü yapılan işlere
müteahhitler müracaat ederdi, sonuçta yeterlilik alan firmalar tekliflerini
verirdi; fakat, bir ihale usulü vardı ki, bu, 44 üncü maddeye esas davetiyeli
ihale usulüydü. Şimdi bunun adı değiştirilmiş, belli istekliler arasındaki
ihale usulüne çevrilmiştir. Burada izlenen yol şu: Aynen 44 üncü
maddede olduğu gibi, uzmanlık ve yüksek teknoloji gerektiren işler, belli
istekliler arasında ihale edilecektir. Şimdi, hangi işlerin yüksek teknoloji veya
uzmanlık gerektirdiğini, kim, nasıl tespit edecek?! Hepimizin malumu olduğu
gibi, şimdiye kadar Yüksek Fen Kurulunda bir puanlama vardı; şimdi, bu da belli
değil, hangi kriterlerin konulacağı da belli değil. Şimdiye kadar, bir
içmesuyunun uzmanlık gerektiren bir tarafı mı vardı; sıradan, lalettayin bir
bina yapımının uzmanlık gerektiren bir tarafı mı vardı?! Bunlar hep 44 üncü
maddeye göre ihale ediliyordu, bütün şaibeler bunun üzerine kurulmuştu; haksız
da olsa, haklı da olsa, birçok insan bu riskin altına girmişti. Şimdi, bu maddede ne değiştirilmiş;
değiştirilen hiçbir şey yok; 44 üncü madde daha kolaylaştırılmıştır. Ne olmuş;
ilan edilecek, yeterlilik alınacak. Sonra; en az 5 firma davet edilecek. Bundan
evvelki davetli işlerde 5 firma denilmiyordu. Kılıfına uydurulan işlerde de en
az 10-15 firma davet ediliyordu. Geçerli de denilmiyor; en az 3 teklif
verilecek; 5 firma davet edilecek, 3 teklif verilecek. Bu 3 teklifin geçerli
olacağını da yazmıyor. 3 tekliften bir tanesi geçerli olur, 2 tanesi geçersiz
olur; ama, ihale yerine gelmiş olacaktır. Gördüğünüz gibi, bu maddeyle de olsa,
bu yasa şeffaflığı sağlamıyor. Artı, anahtar teslimi işler diyoruz.
Bakın, bu ülkede beş yıldır anahtar teslimi işler yapılıyor. Şimdi, tüyü
bitmemiş yetimin hakkını vergi olarak topluyoruz... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Yavuz, 1 dakikada toparlar
mısınız. MÜMTAZ YAVUZ (Devamla) - Tabiî, süre çok
kısıtlı. Yani, ihaleyi, imkânımız olmadığından dolayı tartışamadık. BAŞKAN - Neyse... Yani, bütün İhale
Yasasını anlatacak değilsiniz ki. MÜMTAZ YAVUZ (Devamla) - Şimdi, ülkenin
kısıtlı imkânları var. Bu kısıtlı imkânlarıyla, toplanan vergilerle, tabiî ki,
ülkenin acil ihtiyaçlarının giderilmesi ve en doğru yatırımların yapılması
gerekir, en ekonomik şekilde yapılması gerekir; ama, bir de Türk firmaları var.
Bunlar, işsizliğin bulunduğu bir ortamda, krizin ortasında, yokluğun ortasında,
büyük banka faizlerinin altında ihalelere iştirak ediyorlar. Yapabilecekleri
tek şey, yeter ki iş alayım, ömrümü biraz daha uzatayım; yani, bu firmalar,
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu değil mi?! Tabiî ki, bunlar da Türk insanını
çalıştırıyor, Türkiye'nin ekonomisine katkıda bulunuyor, birçok yatırım
yapıyorlar. Şimdi, değerli arkadaşlar, tabiî ki, süre kısıtlı olduğundan
dolayı Başkan yine ikaz edecektir. Bu yasa, çok büyük belirsizlikle dolu bir
yasadır. Defalarca gelecektir bu Meclise; defalarca, biz, bu yasanın üzerinde
konuşacağız. İnşallah, ülkemize hayırlı olur. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve ANAP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yavuz. MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Sayın Başkan, eşik
değerlerle ilgili 2001-2002 senesi konusunda arkadaşlarımı bir cümleyle
bilgilendirmek istiyorum. BAŞKAN - Peki, yerinizden kısa bir
cümleyle söyleyin. MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Değerli
arkadaşlarım, Bayındırlık Komisyonu, esas komisyon olarak bu eşik değeri
görüştüğü zaman, orada 11 trilyon olarak geçmişti. Sene de 2001 idi. Buraya
geldiği sene içerisinde de bir sene geçip, yani, birkaç ay içerisinde, 2002
senesine geldiğimiz zaman, normalde 67 nci madde gereği katsayıyla çarpılacağı
için yine 17,5 trilyon zaten olacaktı. Her ne kadar, burada önergeyle artmış
bile olsa, bu, normalde, 2001'de, yani, komisyonda, 11 trilyon olduğu için,
2002'ye geldiği zaman katsayıyla çarpılınca 17,5 trilyon zaten olacaktı; yani,
artmış gibi olmadı. Onun için, 17,5 trilyonun o zaman artırılmış olması gayet
normaldi, doğruydu bence. Arkadaşlarımın bilgilerine arz ediyorum. Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Örs. Sayın milletvekilleri, bu maddeyle ilgili
gruplar adına başka söz isteyen yok. 4 önerge vardır; bunlardan 3'ünü işleme
koymuyorum; çünkü, maddede geçen "daireleri ve idareleri"
"kuruluşlar" diye değiştirmiş. Bir anlam vermiyor. Daire ile kuruluş,
idare ile kuruluş aynıdır. Son önergeyi okutup, işleme koyacağım: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 12 nci maddesi Anayasaya aykırıdır. Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. Fethullah Erbaş Aslan
Polat Van Erzurum BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet?.. MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet katılmıyor. Sayın Polat, buyurun. Süreniz 5 dakikadır. Bakın, iki önergenizi işleme koydum Sayın
Polat. ASLAN POLAT (Erzurum) - Sağ olun, teşekkür
ederim. Sayın Başkanım, zaten sizin adaletiniz de
olmasa, biz, burada sözümüzü duyuramayacağız. Şimdi, bakın, sayın milletvekilleri,
tekrar söylüyorum bunu. Sosyal demokratlar, sizi, bu konuda çok sıkıştırırım.
(DSP sıralarından gürültüler) HASAN AKGÜN (Giresun) - Demokratik sol... ASLAN POLAT (Devamla) - Hangi mühendis
odası temsilcisi olursa, oraya giderim.
Zaten, sizin bu kanundaki oylarınızı orada göstereceğim. (DSP sıralarından
gürültüler) Şimdi, oda toplantılarında, sizin... BAŞKAN - Sayın Polat, Genel Kurula hitap
eder misiniz. Genel Kurula hitap edin, rica ediyorum. ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım,
zaten Anavatan Partili üyeler, bugün, nedense, burada çok, MHP'liler yok zaten,
bir tek DSP'liler var; mecbur onlarla konuşuyorum ve bu DSP'de -konuşurken
benim tam karşımda- odalarda yıllarca vazife gören mühendis arkadaşlarım da
var; onların hakkında da üzülüyorum. Bunları konuşmuyorlar bu arkadaşlarım.
Odadayken, bu mühendislerin haklarını koruyan bu arkadaşlarım, nedense, buraya
gelince, odadaki konuşmaları hep unuttular. Şimdi, bakın, tekrar söylüyorum. Sizin bu
getirdiğiniz tasarı, mühendisler birliğinin, inşaat mühendisleri odasının
sürekli karşı çıktığı bir konudur. Doğrusu da, yanlış yapıyorsunuz. Eşik
değerini 11 trilyondan 17 trilyona düşürmek de doğrudur. 2001 yılındaki 11
trilyon, bugünkü katsayıyla zaten 17 trilyon olacaktı. Bu kanun geçen sene 11
trilyon olarak çıksaydı, şimdi 17 trilyon olarak zaten katsayıdan dolayı fiilen
uygulanacaktı. Siz, yapmış olduğunuz bu uygulamalarla, Türk mühendislerinin,
Türk müteahhitlerinin çalışma imkânlarını azaltıyorsunuz. Türkiye'de zaten kıt
kaynak olan bütçe içerisinde yüzde 5'in altına soktuğunuz yatırımları da
yabancılara vererek, inşaat mühendislerini, mimarlarını, müteahhitlerini işsiz
bırakıyorsunuz. Zaten işsiz bırakmıştınız, tekrar, katmerli işsiz
bırakıyorsunuz. Yapmış olduğunuz yanlıştır ve tekrar
tekrar söylüyorum. Bakın, bir daha düşünün. Eğer, bir firma, Türkiye'ye bir
teknoloji getirecekse, bir yenilik getirecekse, zaten o büyük parayla olan,
büyük projeler olması gerekir. 11 trilyon liralık projeyle yabancı bize ne
teknoloji getirecek?! Getireceği bir teknoloji yok; sadece ve sadece,
Türkiye'de kıt kaynak olan imkânlara el koymaya çalışacak. Size bir şey söyleyeceğim. IMF'nin başka
işi yok muydu ki, Türkiye'deki ihale için, sen 11'i nasıl 17'ye çıkardın diye
bizim hükümetimizi ikaz edecek ve tekrar 11'e düşmesi için çalışacak. O
kendisi, 20 000 dolar, 30 000 dolar fert başına geliri olan ülkelerde bile
vatandaşlarının gelirini biraz daha artırmak, 25 000 dolar olan gelirini 30
000'e çıkarmak için kendisi bu kadar mücadele ederken, Türkiye'deki fert başına
millî geliri 3 000 dolardan 2 000 dolara düşürmüş olan sizler, 2 000 dolarlık
ülkedeki haklarımızı da koruyamıyorsunuz. Bu yaptıklarınız yanlıştır. Tekrar
düşünün ve doğru olanı yapın ve bu maddeyi geçirmeyin diyor; hepinize saygılar
sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Polat. Sayın Sayın arkadaşımız acaba bir şey mi
diyecekler?.. AHMET SANCAR SAYIN (Antalya) - Evet Sayın
Başkanım. BAŞKAN - Buyurun. AHMET SANCAR SAYIN (Antalya) - Sayın
Başkanım, Sayın Aslan Polat, konuşması sırasında, iktidar sırasında oturan
mühendis kökenlileri kastetti; sanıyorum, sözü daha çok bana yönelikti, gerek
Bayındırlık Komisyonu söcüsü olmam dolayısıyla gerekse de inşaat mühendisi
kökenli bir milletvekili olmam dolayısıyla. Öncelikle, kürsüde iddia ettikleri
şeylerin hiçbirisi doğru değil. Eğer, şu anda yürürlükte olan mevcut yasaya
bakacak olsalardı, bu yasada eşik değer diye bir tanımın hiç yer almadığını;
yani, şu anda, Türkiye'deki bütün ihalelerin, değeri ne olursa olsun,
uluslararası ihalelere açık olduğunu bilmeleri gerekirdi. Eşik değer tanımı,
ilk defa bu yasayla getiriliyor ve önümüzdeki yıldan itibaren uygulamaya
girecek. Dolayısıyla, ilk defa, bu yasayla, Türk mühendis, mimar ve müteahhitleri
bir koruma altına alınmıştır; ancak... ASLAN POLAT (Erzurum) - 17'den 11'e
düşüyor, bu nasıl koruma?! AHMET SANCAR SAYIN (Antalya) - Mevcut
yasada bu hiç yoktur... Bu, hiç yoktur... Lütfen... ASLAN POLAT (Erzurum) - 17'den 11'e
düşmüş, nasıl yok?! BAŞKAN - Bir dakika efendim... Bir dakika
Sayın Polat. ASLAN POLAT (Erzurum) - Düşürmek mi
korumak; yapmayın!.. Bak, şu anda 17'yi 11'e düşürüyorsun, bu mu senin
koruman?! BAŞKAN - Sayın Polat, tamam efendim... AHMET SANCAR SAYIN (Antalya) - Lütfen... ASLAN POLAT (Erzurum) - Yapma bunu
Allah'ını seversen!.. Yapmayın!.. BAŞKAN - Sayın Polat, rica ediyorum...
Sayın Polat, peki efendim, peki... Lütfen tamamlar mısınız. AHMET SANCAR SAYIN (Antalya) - İkincisi,
bir başka arkadaşımızın eleştirisi de, yasada yer alan "yüksek
teknoloji" tanımı... BAŞKAN - Neyse efendim; yani, şimdi, sizin
hükümet adına cevap verme yetkiniz yok; kısa bir açıklama yaptınız. Teşekkür
ederim. MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Onlar hep
severken öldürmeye alışkınlar! BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önergeye
Komisyon ve Hükümet katılmamıştı. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir efendim. Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 12 Haziran
2002 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum. Kapanma
Saati : 20.10 |
|