Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 97       YASAMA YILI : 4

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

111 inci Birleşim

11 . 6 . 2002 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

 IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Kırıkkale-Hacılar'da kurulan enerji santralının çevre sağlığına etkilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

2. - İstanbul Milletvekili Cahit Savaş Yazıcı'nın, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu personelinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin cevabı

3. - Giresun Milletvekili Burhan Kara'nın, Kızılay’ın kuruluş yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Hukukî ve Ticarî  Konularda Yabancı Ülkelerde Delil Sağlanması Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1103)

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527)

2. - Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/744) (S. Sayısı: 786)

3. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı: 557)

4. - Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886) (S. Sayısı: 827)

5. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877)

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, tanıklık ücretleri ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün cevabı (7/7075)

2. - Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, inşaatı biten Fethiye Devlet Hastanesinin açılamamasının sebeplerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/7133)

3. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Eti Holdingle iş yapan bir firmanın Devleti zarara uğrattığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'in cevabı (7/7148)

4. - Antalya Milletvekili Cengiz Aydoğan'ın, Alanya (Gazipaşa) Havaalanı inşaatının durdurulmasının nedenlerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/7165)

5. - Balıkesir Milletvekili İlhan Aytekin'in, Savaştepe Devlet hastanesinin bugünkü durumuna ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/7208)

6. - Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Ortadoğu Enstitüsünün Irak'ın geleceğiyle ilgili Washington D.C.'da toplantı düzenleyip düzenlemediğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/7223)

7. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Hatay'a ayrılan ödeneklere ve mevcut yatırımlara ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/7229)

8. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Ağrı ilindeki yatırımlara ve sağlık personeli açığına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/7236)

9. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Ağrı İlinde yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/7257)

10. - Mardin Milletvekili Fehim Adak'ın, Mardin-Nusaybin Gümrük Kapısından motorin ithalatının yasaklandığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın cevabı (7/7270)

11. - Karabük Milletvekili Mustafa Eren'in;

Yaş meyve ve sebze üretiminde hormon kullanıldığı iddiasına,

- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun;

Sinop İlindeki ürün araştırma ve yayın projelerine,

Sinop İlindeki hayvancılığın geliştirilmesi çalışmalarına,

Sinop İlindeki tarımsal projelere ve doğrudan gelir desteği ödemelerine,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/7284, 7287, 7288, 7324)

12. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop'ta yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/7289)

13. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun;

Sinop İlinde uygulanan projelere,

- Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün;

Bölge müdürlüklerinin kapatılması kararına,

- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın;

Samsun-Kavak Orman İşletmesi bünyesinde açılan soruşturmaya,

İlişkin soruları ve Orman Bakanı Nami Çağan'ın cevabı (7/7291, 7312, 7319)

14. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlinde Ziraat Bankasından alınan tarımsal kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/7315)

15. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Ağrı İlinde Ziraat Bankasından alınan tarımsal kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/7316)

16. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Ziraat Bankasının Karaman-Sarıveliler Şubesinin tekrar açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/7321)

17. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Sinop İlinin sağlık elemanı ihtiyacı olup olmadığına ve yatırımlara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/7326)

18. - Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, Habur ve Karkamış gümrük kapılarından yapılan sınır ticaretine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın cevabı (7/7332)

19. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan Tapu Sicil Müdürlüğünün eleman ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez'in cevabı (7/7340)

20. - Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Nevşehir-Kozaklı İlçesinin arıtma tesisi ihtiyacına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Çevre Bakanı Vekili Mustafa Yılmaz'ın cevabı (7/7343)

21. - Yozgat Milletvekili İlyas Arslan'ın, Balışeyh-Yozgat Yıldızeli demiryolu projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/7351)

22. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman İlinde Ziraat Bankasından alınan tarımsal kredilere ve çiftçi borçlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/7358)

23. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, orman yangınlarına karşı alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan'ın cevabı (7/7369)

24. - Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, Erzurum Havaalanı inşaatında kullanılan dolgu malzemesinin alımına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/7391)

25. - Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in, Bosna'daki Birleşmiş Milletler görevlileriyle ilgili bir gazetede çıkan habere ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in cevabı (7/7407)

26. - Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, son beş yılda yapılan müşavir atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'in cevabı (7/7417)

27. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in;

Son beş yılda yapılan müşavir atamalarına,

Son beş yılda yapılan bürokrat atamalarına,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/7429, 7451)

28. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in;

Son beş yılda yapılan müşavir atamalarına,

Son beş yılda yapılan bürokrat atamalarına,

İlişkin soruları ve Orman Bakanı Nami Çağan'ın cevabı (7/7434, 7456)

29. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in;

Son beş yılda yapılan müşavir atamalarına,

Son beş yılda yapılan bürokrat atamalarına,

İlişkin soruları ve Turizm Bakanı Mustafa Taşar'ın cevabı (7/7437, 7478)

30. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların denetimlerine ve yurt dışına gönderilen personeline ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı (7/7520)

31. - Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, seçim konusunda yaptığı açıklamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/7531)

32. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, sperm bankası kurulacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/7532)

33. - Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, başka bir milletvekilinin değişiklik önergesine katılma isteğine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ömer İzgi'nin cevabı (7/7594)

34. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, Berlin'deki turizm fuarında bu yıl yeni bir fuar standı yaptırılmasının sebeplerine ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Mustafa Taşar'ın cevabı (7/7619)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak dört oturum yaptı.

Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz, Şanlıurfa İlindeki sorunlara,

İstanbul Milletvekili Mehmet Gül, Çin Halk Cumhuriyetine yaptığı ziyaretteki izlenimlerine,

İstanbul Milletvekili Rıdvan Budak, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecindeki gelişmelere,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Ocak, Şubat ve Mart 2002 Ayları Hesabına Ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/20) (S. Sayısı : 876) Ge-nel Kurulun bilgisine sunuldu.

Yabancı Sermaye Kanunu Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan tasarının hükümete geri verildiği bildirildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:

TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından,

Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri (1/744) (S.Sayısı: 786),

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/777) (S.Sayısı: 557),

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/886) (S.Sayısı: 827),

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin (1/53) (S.Sayısı: 433),

Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında (1/755, 1/689, 2/699) (S.Sayısı: 666),

Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu (1/754, 1/692) (S.Sayısı: 675),

Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki (1/756, 1/691) (S. Sayısı: 676),

Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu (1/753, 1/690) (S.Sayısı: 685),

Gümrük Müsteşarlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında 485 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesine Dair 541 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin (1/209, 1/228) (S.Sayısı: 861),

Kanun Tasarıları ile,

Kütahya Milletvekili Emin Karaa'nın, Avukatlık Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/950, 2/877, 2/921, 2/928, 2/944) (S.Sayısı: 864),

 Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

 Ertelendi.

Özel Tüketim Vergisi Kanunu Tasarısının (1/988) (S.Sayısı: 870) görüşmeleri tamamlandı, elektronik cihazla yapılan açık oylamadan sonra, kabul edildiği ve kanunlaştığı açıklandı.

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifinin (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler sırasında; Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in:

Genel Başkanlarına  sataşması nedeniyle Van Milletvekili Hüseyin Çelik,

Denizli Milletvekili Beyhan Aslan,

Partisine  sataşması nedeniyle Hatay Milletvekili Mehmet Şandır,

Şahsına sataşması nedeniyle de Gümüşhane Milletvekili Bedri Yaşar,

Birer konuşma yaptılar.

Tasarının maddelerine geçilmesi için yapılan oylama sırasında istem üzerine elektronik cihazla yapılan yoklamalar sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından;

 

11 Haziran 2002 Salı günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime   21.30'da son verildi.

 

Ali  Ilıksoy

Başkanvekili

              Levent Mıstıkoğlu     Kemal Albayrak

              Hatay                  Kırıkkale

Kâtip Üye                Kâtip Üye

 

 

 

 

 

No: 157

II. - GELEN KÂĞITLAR

7 . 6 . 2002 CUMA

 

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, İncirlik Üssündeki ABD'li subayların Batman'da otel ve hastanelerde bazı incelemeler yaptıkları iddialarına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7649) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

2.- Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, ERT adlı yabancı bir örgütün İstanbul'da yaptığı toplantıya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7650) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

3.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, muhtarların maaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7651) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

4.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, Osmaniye-Düziçi'nde orman özelliğini kaybetmiş arazilere ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7652) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

5.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, Osmaniye İli Düziçi İlçesindeki depremden zarar görenlere ödenen hasar tazminatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7653) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

6.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, Osmaniye-Düziçi karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7654) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

7.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, Osmaniye-Düziçi Sabun Suyu Çayı'na sulama göleti yapılıp yapılmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7655) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

8.- Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, Birecik Barajı ve HES inşaatından dolayı Nizip'te mağdur olan vatandaşlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7656) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Sezal'ın, Afşin-Elbistan termik santralinin faaliyet dışı bırakıldığı iddialarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7657) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

10.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, 213 ve 1918 sayılı kanunlardan yargılananların sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7658) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

11.- Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, yurda kaçak sokulduğu iddia edilen sakıncalı ikinci el tıbbi cihazlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7659) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

12.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Halk Bankası ve Ziraat Bankasından kullanılan bazı kredilere ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7660) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

13.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Köy Hizmetleri Bursa İl Müdürlüğü'nün yol yapım ve onarım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7661) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

14.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Köy Hizmetleri Bursa İl Müdürlüğü kanalizasyon yatırımlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7662) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

15.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Köy Hizmetleri Bursa İl Müdürlüğü içme suyu yatırımlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7663) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

16.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, gaziler ve bakmakla yükümlü oldukları kişilere verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7664) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

17.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Balıkesir doğalgaz projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7665) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

18.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, ithal kalp kapakçıklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7666) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

19.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, İstanbul Üniversitesi personelinin bakmakla yükümlü oldukları kişilere verilecek sağlık karnelerinde kılık-kıyafet şartları arandığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7667) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

20.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, hastanelerden tıbbi cihaz ve ilaç çalındığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7668) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

21.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Yüksek Denetleme Kurulu'nun Halkbank'la ilgili 1996, 1997 ve 1998 yıllarına ait raporlarına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7669) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

22.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, kaçak kontörlü telefon kullanıldığı iddialarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7670) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

23.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Yatağan Termik Santralının iki ünitesinin Rusya'dan alınan doğalgazın kullanılması amacıyla kapatıldığı iddialarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7671) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

24.- Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Kırıkkale'li çiftçilere yapılan doğrudan gelir desteğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7672) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

25.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün yeni işhanı projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7673) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

26.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa'daki bazı onarım projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7674) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

27.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü bünyesindeki bazı cami ve türbe projelerine ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7675) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

28.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün gelir ve giderlerine ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7676) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

29.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü kapsamındaki vakıflara ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7677) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

30.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün depremden zarar gören abide eserleri onarım çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7678) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

31.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü bünyesinde devam eden bazı yatırımlara ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7679) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

32.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, Düziçi-Andıran karayolu ile ilgili bir çalışma olup olmadığına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7680) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

33.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, Osmaniye-Düziçi-Yarbaşı İstasyonuna peron yapılmasına yönelik bir çalışma olup olmadığına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7681) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

34.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, Osmaniye-Düziçi'ne bağlı köylerde TEDAŞ adına endeks alma ve tahsilat işlerinin muhtarlardan alınmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7682) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

35.- Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, Osmaniye-Düziçi Ovasını sulayan pompaj kuyularının yeniden işletilmesine yönelik bir çalışma olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7683) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

36.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, İstanbul Boğazı'na yapılması planlanan 3 üncü köprü ve tüp geçit projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7684) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

37.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, İstanbul Boğazı'nda yapılması planlanan 3 üncü köprüye ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/7685) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

38.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, İstanbul Boğazı tüp geçit ve 3 üncü köprü projelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7686) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

39.- Antalya Milletvekili Nesrin Ünal'ın, Antalya Havaalanı 3 üncü pist inşaatı ile ilgili yargı sürecine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7687) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

40.- Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, 2002 yaş çay yaprağı fiyatı ve ödeme takvimine ilişkin Devlet Bakanından (Edip Safder Gaydalı) yazılı soru önergesi (7/7688) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

41.- Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, 877 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve Komisyon Raporunun dağıtımına ve üzerinde verilen değişiklik önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/7689) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

42.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, bir ilköğretim okulunun mezuniyet kutlamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7690) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

43.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Bilim Araştırma Vakfı ile ilgili davada yürütülen soruşturmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7691) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.6.2002)

44.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, TMSF'na devredilen bankalara ve Etibank ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7692) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.6.2002)

45.- Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın, Afyon-Şuhut Devlet Hastanesinin uzman hekim ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7693) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.6.2002)

 

 

 

      No.: 158 

11 . 6 . 2002 SALI

 

Tasarılar

1. - Ticaret Gemilerinde Çalışan Kaptanlar ve Gemi Zabıtlarının Meslekî Yeterliliklerinin Asgari İcaplarına İlişkin 53 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/992) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002)

2. - Gemi Adamlarının Hastalanması, Yaralanması ya da Ölümü Halinde Armatörün Sorumluluğuna İlişkin 55 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/993) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002)

3. - Gemilerde Mürettebat İçin İaşe ve Yemek Hizmetlerine İlişkin 68 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/994) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002)

4. - Mürettebatın Gemide Barınmasına İlişkin 92 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/995) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002)

5. - Gemi Adamlarının Sağlık Muayenesine İlişkin 73 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/996) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002)

6. - Petrol Piyasası Kannu Tasarısı (1/997) (Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002)

7. - Türkiye Cumhuriyeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/998) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002)

8. - 18 Mart Gününün Şehitler Günü ve 19 Eylül Gününün Gaziler Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/999) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002)

 

Teklifler

1. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın; 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/985) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2002)

2. - İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 197 Arkadaşının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi (2/986) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.6.2002)

3. - Ardahan Milletvekili Faruk Demir'in; Hç. Hasköy Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/987) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002)

 

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Niğde Milletvekili Mükerrem Levent'in, petrokok kömür ithaline ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Keçeciler) sözlü soru önergesi (6/1908) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

2.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, işçi emeklilerinin ödeme tarihlerinden kaynaklanan maaş farklarının ödenmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1909) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002)

3.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, enflasyon düşerken faiz oranlarının yükselmesinin nedenlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1910) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002)

4.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, enflasyon düşerken fiyatların yükselmesinin nedenlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1911) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in, resmî işlemlerdeki formalitenin azaltılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7694) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

2.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in, özel öğretim hizmetlerinde teşvik edici vergi uygulamaları düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7695) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

3.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in, sosyal güvenlik kurumları personeli arasındaki ücret dengesizliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7696) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

4.- Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın'ın, 4736 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra Devlet Demir Yolları ve Türk Hava Yollarının yolcu ve gelir durumuna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7697) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin'in, Kamu Personeli Seçme Sınavına girebilecek lise mezunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/7698) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

6.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, iç ve dış borç stoklarına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7699) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

7.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, İstanbul Fatih Mahmudiye İlköğretim Okulunun mezuniyet balosuna ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7700) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

8.- Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, Gaziantep-Şanlıurfa karayolunun onarım ihtiyacına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7701) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

9.- Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, bazı havaalanlarının kapatılması kararına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7702) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

10.- Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat Havaalanının kapatılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/7703) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

11.- Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, vergi gelirlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7704) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

12.- Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Millî Eğitim Vakfına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7705) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

13.- Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ün, kuru incir ihracatında karşılaşılan sorunlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7706) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

14.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın, büyükşehir belediyelerinin Hazine garantili dış kredilerine ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7707) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

15.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın, öğretmenlerin yer değiştirmelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından  yazılı soru önergesi (7/7708) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

16.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın, İller Bankasının belediyelere aktardıkları paylardan yaptıkları kesintilere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından  yazılı soru önergesi (7/7709) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

17.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, üniversiteye hazırlıkta ve eğitimde dersanelerin yerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7710) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

18.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, TSE Teftiş Kurulu'nun lağvedilmesinin sebeplerine ilişkin Devlet Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) yazılı soru önergesi (7/7711) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

19.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, "Beyaz Enerji Operasyonu"nun sonuçlarına ilişkin İçişleri Bakanından  yazılı soru önergesi (7/7712) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

20.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, ABD savaş gemilerine Türk karasularında gemilerde kontrol yapma yetkisi verildiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7713) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

21.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, "Örümcek Ağı Operasyonu"nun sonuçlarına  ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7714) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

22.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, BOTAŞ'ın açtığı ihaleleri alan firmalar hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7715) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

23.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, petrokok kömürü ve ithaliyle ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Keçeciler) yazılı soru önergesi (7/7716) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

24.- Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, ders kitaplarına zam yapılacağı iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7717) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

25.- Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın, Ekonomik ve Sosyal Konseyin çalışmaları ve sonuçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7718) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

26.- Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Aykurt'un, Pamukkale ile ilgili çalışmalara  ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/7719) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

27.- Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa'nın İnegöl İlçesindeki patates üreticilerinin ve bazı köylerde doludan zarar gören çiftçilerin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7720) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.6.2002)

28.- Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, bir ilköğretim okulunun mezuniyet törenindeki olayların tekrarlanmaması için alınacak önlemlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7721) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.6.2002)

 

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

11 Haziran 2002 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

 

BAŞKAN -  Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111 inci Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz. (DSP sıralarından alkışlar[!])

Arkadaşlar, görevimizi yapıyoruz; yani, hiç de alkışlanacak bir durum yoktur.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Kırıkkale-Hacılar'da kurulan enerji santralının çevre sağlığına etkileriyle ilgili olarak gündemdışı söz isteyen Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak'a verilmiştir.

Buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika.

 IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Kırıkkale-Hacılar'da kurulan enerji santralının çevre sağlığına etkilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

KEMAL ALBAYRAK (Kırıkkale) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; konuşmama başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın mevzuu, Kırıkkale'de kurulan elektrik enerjisi santralıyla ilgilidir. Tabiî, bu santralın kurulmasına hiçbir zaman karşı olan bir insan değilim; çünkü, Türkiye'nin her yerinde enerji santrallarının kurulması, ülke için faydalıdır.

Son ekonomik ve siyasî krizlerin etkisiyle, özellikle Türkiye genelinde olduğu gibi, Kırıkkale'de de, Makine Kimyanın belirsizliği, vergi gelirlerindeki düşüş, işsizlik, icralardaki artış, yeşil kartlardaki çoğalma ortada dururken, bir özel sektör kuruluşunun, özellikle Hacılar mevkiine böyle bir tesisi kurması bizi sevindirmişti; hatta, o yörenin insanları da, özellikle o santralın kuruluşunda, yer dahil, her türlü imkânı vermişti. Bu tesisin kurulmasından dolayı da mutluyuz.

Bu mobil santral, TÜPRAŞ vasıtasıyla, günlük 680 ton 6 nolu fuel-oil tüketmektedir; günlük üretimi de 3 163 333 kilovat/saat enerjiye tekabül etmektedir.

Değerli arkadaşlar, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında enerjiyle ilgili hedefler belirtilirken, 1999 yılında 118,5 milyar kilovat/saat olan elektrik enerjisi tüketimimizin, 2010 yılı itibariyle 285 milyar kilovat/saate çıkması hedefleniyor. Tabiî, bundan dolayı da bu tip özel sektöre, özel teşebbüse yer vermek, en azından, ihtiyaçtan dolayıdır; ancak, bu tip yatırımlar her ne kadar refahı artırıyorsa da çevre ve insan sağlığı açısından riski de vardır. Bu tip yatırımlarda, kesinlikle, insan sağlığını, ekolojik dengeyi, kültürel, tarihî ve estetik değerleri korumak suretiyle ekonomik ve sosyal gelişmeyi sağlamak esas olmalıdır.

Değerli arkadaşlar, enerji, ekonomik ve sosyal kalkınma için temel girdilerden birisi durumundadır. Enerji kaynaklarının üretim ve temin maliyeti yüksektir. Enerji projeleri, uzun planlama, gelişim ve yatırım süreleri yüksek finansman ve gelişmiş teknoloji gerektiren yatırımlardır. Enerji kaynakları, üretim ve tüketim aşamasında çevreyi ve insan sağlığını olumsuz etkileyen özelliklere sahiptir. Çevre sorunlarının giderilmesi ise önemli bir maliyet unsurudur. Bunun için, bu gibi yatırımlarda ortak politikalar oluşturulması esastır. Sürdürülebilir bir kalkınma yaklaşımı içinde ekonomik ve sosyal gelişimi destekleyecek, çevre ve insan sağlığına en az düzeyde zarar verecek asgarî miktar ve maliyette enerji tüketimini ve dolayısıyla arzını hedef almak durumundayız.

Değerli arkadaşlar, bu santralların çevreye zarar verip vermediğini, çalışırken filtre takılıp takılmadığını, çevre kirliliğine, sağlığa, hava kirliliğine neden olup olmadığını, bunlara karşı ne gibi önlemler alındığını iki bakanlığımıza sorduğumuzda -özellikle, Çevre ve Sağlık Bakanlığına bunları sorduğumuzda- enteresan cevaplar geldi. Mesela, Sağlık Bakanlığının 28.5.2002 tarihli yazısında, tesisin planlanan şekilde çalışıp çalışmadığı ve doğal kaynakların kirlenmesini önlemek için tedbirlerin yeterli olup olmadığı konularıyla ilgili olarak "emisyon ve deşarjla ilgili ölçümlerde yönetmeliklerde belirtilen parametre limitlerinin altında ölçüm sonuçlarının elde edilmesi halinde tesise açılma izni verilecektir" diye bir ifade kullanılıyor; oysa, tesis, zaten şu anda çalışıyor. Bu, 28.5.2002 tarihinde oldu.

Yine, bu konuda Çevre Bakanlığımızın verdiği bir cevapta da "hava kirliliğine neden olmaktadır, bacagazı arıtma tesislerinin kurulması gerekir. Emisyon izni dosyasının bakanlığa intikali halinde görüş bildireceğiz" deniliyor; yani, öyle enteresan ki, verilen cevaplarla, kurulan tesislerin incelenmediği de anlaşılmaktadır.

Bu tesisin yüklenici sözleşmesi gereği "Çevre Kirlenmesi Kontrol" başlıklı 16/3 maddesinde "yüklenici tesisi, Türk çevre mevzuat hükümlerinin gerekli kıldığı çevre kirliliği (gürültü, atık madde, hava, su ve benzeri) kontrol standartlarına göre çalışması gerekir" deniliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Albayrak, süreniz bitti. Lütfen, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız efendim.

KEMAL ALBAYRAK (Devamla)- Yine, bacagazı arıtma tesislerinin santralla birlikte devreye alınması hususu şarta bağlanmış; "biyolojik arıtma sisteminin mevcut olması ve işletmesinin faaliyette olması gerekir" deniliyor; yani, sözleşmede de bunun taahhüdünü yapıyor. Biz, çevreye ve sağlığa zararlı hadiseleri gidermek için, tesisle birlikte şu tedbirleri alacağız diyor; ancak, olaya baktığımız zaman böyle bir hadise yok.

Şimdi, orası, Kırıkkale-Hacılar mevkii, Bahşılı'yı da kapsayan bir bölge. Biz, bu tesisin kurulmasına sevindik; ama, yarın birtakım vakalar olursa -şu anda, tabiî, bu bir teknik konudur ama- ileride doğabilecek kanser ve bazı tehlikeler olduğu zaman, bunun sorumlusu kim olacaktır? Özellikle bu tip hadiselerde, zaten, kurulurken belli bir yönetmelik var, tüzüğe göre kuruluyor; ancak, üniversiteler dahil olmak üzere, çevre uzmanları dahil olmak üzere, bunun riskini azaltacak tedbirlerin alınması lazım. Eğer, bu hadise olmazsa, Kırıkkale gibi çok yerde bunu göreceğiz. Zamanla bu tip yatırımlar olacaktır. En azından, oranın halkı ve hukukçularla birlikte birtakım tazminat hadiseleri doğabilir.

Bundan dolayı da, özellikle, bu yatırımı yapanların ve bu konunun denetçisi olan Sağlık Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve Enerji Bakanlığının bu konuda hassas davranmalarını istirham ediyor, hepinize teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Albayrak.

Gündemdışı konuşmaya Sayın Bakan cevap vereceklerdir.

MÜKERREM LEVENT (Niğde)- Sayın Başkan, bir katkıda bulunabilir miyim?

BAŞKAN - Sayın Levent, arkadaşımızın gündemdışı konuşmasına Sayın Bakan cevap verecek.

Ayrıca, ben, gündemdışı konuşmalar sırasında, yerinden söz talebinde bulunan arkadaşlara söz vermiyorum; kusura bakmayın.

Buyurun Sayın Bakanım.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kırıkkale Milletvekilimiz Sayın Kemal Albayrak'ın, Kırıkkale Hacılar'da kurulan enerji santralının, çevre sağlığına etkilerine ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevaplarımı arz ediyorum.

16.3.1998 tarih ve 98/10826 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, mobil santralların kiralanması ve hizmet alımı yoluyla işletilmesi yetkisi, mülga TEAŞ Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Bu kapsamda, 130 megavat gücünde Kırıkkale Mobil Santralı ve 100 megavat gücünde, Batman, Bartın, Cide, Finike, Fethiye santralları için ihaleye çıkılmıştır. Kamu yatırımlarının finansman teminindeki güçlükler gözönünde bulundurularak, acil enerji ihtiyacının en kısa sürede karşılanması için, mülkiyeti özel sektöre ait olan bu santralların kiralanarak, hizmet alımı yoluyla işletilmesi amaçlanmıştır. Sözleşme süresi sonunda söz konusu santralların ihtiyaç gerekçelerinin ortadan kalkması halinde üretimlerine son verilmesi veya Elektrik Üretim A.Ş.Genel Müdürlüğünün talebi halinde ihtiyaç duyulan bir başka bölgeye kaydırılması hükmü, şartname ve sözleşmelerinde yer almaktadır.

Bu santrallardan biri olan Kırıkkale Mobil Santralı, 26.1.2001 tarihinde imzalanan sözleşmeyle, Barmek-Gama İş Ortaklığına, yakıt bedeli 2,967 sent/kilovat/saat, kira bedeli 2,013 sent/kilovat/saat olmak üzere, 4,980 sent/kilovat/saat sözleşme bedeliyle kiralama ve hizmet alımı yoluyla işletilmek üzere, beş yıllığına ihale edilmiştir. Santraldan alınacak beş yıllık enerji miktarı, 5 694 000 000 kilovat/saat ve beş yılda ödenecek enerji bedeli 283 561 200 dolardır.

Onbir aylık konuşlandırma süresi 26.1.2001 tarihinde başlayan santral, geçici kabul çalışmalarının tamamlanmasını müteakip 1.3.2002 tarihinde ticarî üretimine başlamıştır.

Santral, mobil tanımlamasına uygun olarak her biri 11 075 megavat kurulu güce sahip 13 adet dizel jeneratör ve 1 adet 9 903 megavat gücünde buhar türbini jeneratör gruplarından oluşmaktadır. Buhar jeneratörü, atık ısının değerlendirilmesi amacıyla tesis edilmiştir. Dizel motorların yeni teknolojileri gereği, verimliliği artırmak amacıyla yakıtın yüksek ısıda yakılmasına bağlı olarak, egzozgazı diğer teknolojilere göre daha temizdir.

Santralın gürültü seviyesinin en aza indirilmesi için hava emişleri ve egzozlarda şehir tipi susturucular kullanılmıştır. Soğutma fanları düşük devirli ve olabildiğince sessiz seçilerek ses yalıtımları yapılmıştır. Dizel gruplarının olduğu ünitede maksimum ses izolasyonu sağlayan kaplamalar kullanılmıştır.

Türkiye'de mevcut yasalara göre, gücü 150 megavat ve üzerinde olan santrallar için ÇED raporu alınması zorunludur. Buna rağmen, çevre ve insan sağlığının korunması yönünde gerekli hassasiyet gösterilerek, santralın Türk çevre mevzuatına uygun olarak kurulması ve işletilmesi ve baca gazı arıtma tesislerinin santralla birlikte çalıştırılması hususu şarta bağlanmıştır. Santralın bacagazı arıtma tesisi tamamlanmış, 30.4.2002 tarihinde devreye alınmış olup, sorunsuz olarak çalışmaktadır.

Çevre mevzuatına göre sıvı yakıtlı santral için sınır değerler NOx ve SOx için 800 mg/Nm3 olarak verilmiştir. Santral bacagazı arıtma tesislerinde ölçülen değerler 800 mg/Nm3'ün altındadır.

Kurulan arıtma tesisinde, DeNOx için katalizör filtre ve DeSOx için sulandırılmış toz kireçtaşının egzozgazı üzerine püskürtülmesi metodu kullanılmaktadır. Bu şekilde, kimyasal reaksiyonla, bacagazı içerisindeki zararlı maddeler çökertilmekte ve atık olarak sadece alçıtaşı üretilmektedir. Üretilen alçı, çimento, alçıpan, kartonpiyer ve benzerleri gibi yapı sektöründe hammadde olarak kullanılmakta ve ekonomik değer taşımaktadır; bu nedenle, katı atık olarak atılması söz konusu değildir. Çevrimden geri kalan su, tekrar, kapalı devre olarak aynı sistemde kullanılmaktadır. Herhangi bir tehlikeli kimyasal madde, filtre sisteminde kullanılmamaktadır.

Bacagazının dışında, santral, tamamen kapalı devre çalışmaktadır. Santralın soğutulması, hava fanları ve kapalı devre radyatör sistemi vasıtasıyla yapıldığından, herhangi bir su kaynağına (akarsu, göl, deniz) sıcak su veya bir başka kimyasal atık verilmesi mümkün değildir.

Santralda kullanılan 6 numara fuel-oil, ithal doğalgaza alternatif, rafinerilerimizin tabiî ürünüdür ve ülke içerisinde başka türlü değerlendirilemeyen ucuz bir yakıttır; kömür gibi, herhangi bir katı atık ve kül çıktısı yoktur. Kimyasal yapısı gereği ortaya çıkan kirletici etkileri de, yukarıda anlatılan DeNOx ve DeSOx arıtma tesisleriyle sorunsuz olarak giderilmektedir. Santralda kullanılan yakıt ve yağ, tamamen kapalı sistemlerde seperatörlerle temizlenmekte olup, seperatör atıkları da, atık arıtma sistemleriyle tekrar geri kazanılmaktadır.

Santral, uluslararası teknik standartlara uygun olarak, yurt dışından sağlanan devlet ihracat kredisiyle kurulmuştur. Krediyi sağlayan yurtdışı kuruluşlar, kredi vermeden önce, tesisin çevreye zarar verip vermediğini araştırmakta ve buna göre kredi onayı vermektedir. Bu konu, çevre açısından ayrı bir güvence teşkil etmektedir.

Yukarıda sayılan hususların yanında, söz konusu tesis, Türk çevre mevzuatında tanımlanan yaptırımların uygulanması konusunda, mevzuatta adı geçen denetim mercilerinin denetimine açıktır.

Hepinize saygılarımı sunarım.(ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

İkinci gündemdışı söz, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu personelinin sorunlarıyla ilgili söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Cahit Savaş Yazıcı'ya verilmiştir.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

2. - İstanbul Milletvekili Cahit Savaş Yazıcı'nın, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu personelinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin cevabı

CAHİT SAVAŞ YAZICI (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü çalışanlarının sorunlarına değinmek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, Anayasamızın 61 inci maddesi, devleti, özürlüler, yaşlılar ve korunmaya muhtaç çocukları, sosyal hizmetler ve yardımlarla desteklemek amacıyla, gerekli teşkilat ve tesisleri kurmakla yükümlü tutmuştur. Anayasamızın bu hükmünü hayata geçirmekle görevli Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, korunmaya, bakıma veya yardıma muhtaç aile, çocuk, özürlü, yaşlı ve diğer muhtaç kişilere 430 kuruluşuyla 24 saat hizmet vermektedir.

Kurum, bu görev ve işleyişiyle, Anayasanın temel niteliklerinden olan sosyal devlet anlayışının hayata geçirilmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır.

Günümüzde gerek dünyada sosyal hizmetler ve yardımların kapsamındaki gelişmeler gerekse ülke gerçeklerinden kaynaklanan nedenlerden dolayı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun işlevi, bir kat daha önemli bir hale gelmiştir.

Ülkemizde, artan kentleşme ve göç olgusu ile aile yapısındaki değişimin hızlanması, gelir dağılımının bozulması ve yoksulluk gibi nedenlerle sosyal hizmet ve yardımlara ihtiyaç her geçen gün daha da artmaktadır.

55, 56 ve 57 nci hükümetler zamanında sosyal hizmetler ve yardımlar konusunda, bu dönemlerden önceki hükümetlerle kıyaslanmayacak atılımlar yapılmasına karşın, ülkemizin, bu alanda çağdaş, evrensel hizmet kalitesine ulaşması yönünde atması gereken önemli adımlar bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ben, burada, ülkemizde sosyal hizmet ve yardımların ulaştığı noktadan çok, bu hizmetleri yürüten Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanlarının sorunlarına dikkatlerinizi çekmeyi amaçlamaktayım.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanları kendileri gibi Başbakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlar olan Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Denizcilik Müsteşarlığı ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı çalışanlarının yararlandığı fazla çalışma ücretinden yararlanamamaktadır. Herhalde, gündüz ve gece olmak üzere, 24 saat esasına göre hizmet veren Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanları, bu saydığım kurumlarda çalışan personelden ne daha az önemde bir görev ifa etmektedirler ne de bu kurumlarda çalışanlardan daha az bir çalışma temposuna sahiptirler.

Bu adaletsizliği gidermek üzere vermiş olduğum kanun teklifinin yasalaşabilmesi için Sayın Bakanımızın ve Yüce Meclisimizin yardımlarını beklediğimi ifade etmek isterim. Ücretler açısından, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanları ile Başbakanlığa bağlı diğer kurum ve kuruluşlarda çalışanlar arasında var olan bu adaletsizliğin yanında, kurum çalışanları arasında da, kuruluş yasasından kaynaklanan adaletsizlikler bulunmaktadır. Kurumun merkez teşkilatında çalışanların bir kısmı kadro karşılığı sözleşmeli statüye geçirilirken, diğer çalışanlardan daha farklı ücret rejimine tabi tutulmuşlardır. Bu düzenleme yapılırken yönetici kadrolar göz önünde tutulmuş, sosyal hizmetlerin aslî unsurlarını yerine getiren sosyal çalışmacı, psikolog ve çocuk gelişimcisi gibi unvanlarda hizmet veren meslek personeli kapsam dışında bırakılmıştır.

Sübjektif değerlendirmelerden ortaya çıktığını düşündüğüm bu durum, kurum çalışanları arasında huzursuzluk yaratmaktadır. Bu nedenle, kadro karşılığı sözleşmeli personel çalıştırılması uygulamasının diğer meslek personelini de kapsayacak şekilde genişletilmesi doğru olacaktır.

Değerli milletvekilleri, kurumun, taşra teşkilatında görev yapan personel arasında da ücret adaletsizlikleri olduğu görülmektedir. Taşrada hizmet veren sosyal hizmet kuruluşlarından sadece bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde görev yapan personel kadro karşılığı sözleşmeli statüsünde çalışabilmektedir; ancak, kurumun kuruluş yasasına göre taşrada bakım ve rehabilitasyon merkezlerinin dışında çocuk yuvaları, yetiştirme yurtları ve huzurevleri gibi yatılı hizmet veren başka sosyal hizmet birimleri de bulunmaktadır.

Bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan personel, özürlü yurttaşlarımıza hizmet vermekte ve 24 saat esasına göre verilen bu hizmetin yürütülmesi, gerçekten oldukça ağır şartlarda çalışmayı gerektirmektedir. Bu nedenle, bu birimde görevli personelin daha farklı bir ücret alması adil karşılanabilir; ancak, çocuk yuvalarındaki bebeklere gece-gündüz hizmet vermek de ağır bir çalışma temposunu gerektirmektedir.

Yine, ergenlik çağındaki çocuklara hizmet götürülen yetiştirme yurtları ile muhtaç yaşlı yurttaşlarımıza hizmet götürülen huzurevlerinde çalışan personelin de ağır şartlarda hizmet verdiği açıktır. Aynı unvana sahip personelin farklı ücret rejimlerine tabi tutulması, objektif ölçütlerin dışında bir tutumdur. Personel arasında huzursuzluk yaratan bu durumun ortadan kaldırılması için, taşrada aynı unvana sahip personele aynı ücret rejimini uygulamak doğru olacaktır.

Değerli milletvekilleri, devletlerin gücünü gösteren en önemli göstergelerden birinin, sosyal ve ekonomik yoksulluklarla karşılaşan yurttaşlarına yarar sağlamak ve onların, insan haysiyetine uygun bir biçimde yaşamalarına katkıda bulunmak olduğunu düşünmekteyim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yazıcı, 1 dakikada toparlar mısınız efendim.

Buyurun.

CAHİT SAVAŞ YAZICI (Devamla) - Bu bağlamda, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirge Kurumu, toplumsal dayanışma ve birliğimiz açısından çok önemli bir görev üstlenmektedir.

Ben, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunu, çalışanlarıyla, yaşlılarıyla, özürlüleriyle, korunmaya muhtaç çocuklarıyla, Türkiye'nin en büyük ailesi olarak görüyorum. Toplumsal dayanışma ve birlikteliğimize hizmet eden bu kurumda çalışan personelimizin daha verimli hizmet vermesi için, bahsettiğim ücret adaletsizliklerinin giderilebilmesinde Sayın Bakanımız ve Yüce Meclisimizin değerli katkılarını beklediğimi belirterek, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yazıcı.

Sayın Bakan, cevap verecek misiniz?

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) - Evet efendim.

BAŞKAN - Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici cevap verecekler.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gündemdışı söz alarak, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanlarının ücret sorunlarını dile getiren İstanbul Milletvekilimiz Sayın Cahit Savaş Yazıcı'ya teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Anayasamızın 2 nci maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, laik, demokratik bir sosyal hukuk devleti olarak tanımlamıştır.

Sosyal devlet, en basit tanımıyla, fakirinin fukarasının yanında olan devlet demektir. Çağdaş sosyal devlet, ekonomik ve sosyal yönden zayıf toplum kesimlerinin yanında olan, özel ilgi ve desteğe gereksinim duyan insanlara el uzatmayı, kendisi için bir görev, yurttaşlar için hak sayan devlettir.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sosyal devlet olmakla ilgili sorumluluklarını yerine getirmede en temel sosyal hizmet kurumudur.

1921 yılında, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatlarıyla, Kurtuluş Savaşında babalarını kaybeden yetim çocukları korumak üzere, yetiştirmek üzere kurulmuş; 1983 yılında, 2828 sayılı Yasayla yeniden yapılandırılmıştır.

Kuruluş sayısı, 1997'de 274 iken, bugün 460'ı aşmış bulunmaktadır. 10 000 çalışanıyla, 35 000'e yakın insana, 24 saat sürekli bakım hizmeti yanında, 100 000'e yakın insana da gündüzlü bakım hizmeti vermektedir.

Bu yüzden, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunu, yaşayanları, çalışanları, gönüllü katkı veren, gönüllü çalışan insanlarıyla birlikte, Türkiye'nin en büyük ailesi olarak tanımlamaktayız ve aile sorumluluğu içerisinde, çocuklarımıza evlat sevgisiyle, gençlerimize arkadaşça, yaşlılarımıza ve özürlülerimize de saygıyla yaklaşmaktayız. Çocuklarımızı, laik cumhuriyet ilkelerine ve Atatürk ilkelerine bağlı, çağdaş yaşamı özümsemiş, benimsemiş insanlar olarak, kendilerine güvenli, birer meslek sahibi yurttaşlar olarak, topluma ve ülkeye kazandırmaya çalışmaktayız.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizlerle, kurumda son yıllarda yaşanan gelişmeleri kısaca paylaşmak istiyorum.

Kuruluşlarımızda yaşam standartları önemli ölçüde yükselmiş, önemli ölçüde iyileşmiştir. Kuruluşlarımızda, 20-30 çocuğun kaldığı, koğuş tipi yatakhanelerden vazgeçilerek, kademeli olarak, 5-6 çocuğumuzun kaldığı, ev tipi yatakhaneler sistemine geçilmektedir.

Bunun yanında, çocuklarımızın okul başarılarında da çok ciddî artışlar olmaktadır. Çocuklarımızın okul başarıları, 1997-1998 eğitim-öğretim yılı ile günümüzü mukayese ettiğimizde, çocuk yuvalarında 3,58 olan not ortalaması, bugün için 3,65'e; yetiştirme yurtlarında 2,89 olan okul başarıları, bugün için 3,25'e ulaşmıştır. Yine, çocuklarımızın okula girişlerinde çok ciddî artışlar olmuştur. Geçtiğiniz yıl 650 çocuğumuz üniversite sınavlarına girmiş, bunların 170'e yakını üniversitelere yerleştirilmiş durumdadır, bu Türkiye ortalamasının da üzerinde bir gerçekleşmedir.

Çocuklarımızın sosyal ve psikolojik gelişmelerine katkıda bulunmak amacıyla, sosyal, kültürel ve sportif çalışmalara, etkinliklere de büyük önem vermekteyiz. Bu alanda çocuklarımız son derece başarılar elde etmektedirler. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile yaptığımız işbirliği sonucunda, bugün için 3 095 çocuğumuza sistemli ve planlı bir şekilde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün uzmanları, sporcu öğretmenleri ile işbirliği içerisinde spor yaptırılmakta ve çeşitli sportif alanlarda yetiştirilmektedir.

Çocuklarımızın kendilerine güvenleri artmıştır, çocuklarımızın ifade kabiliyetleri artmıştır ve artık yurt çocuğu kimliği yavaş yavaş saklanacak, gizlenecek bir kimlik olmaktan çıkmaktadır.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, bu korumaya muhtaç çocuklara, özürlülere, yaşlılara 24 saat verdiği bakım hizmetleri yanında; koruyucu, önleyici hizmetler vermeye de büyük önem vermektedir. Artık, 18 yaşına giren çocuklarımızı kurumdan ayrıldıkları takdirde, sahipsiz bırakmıyoruz. 1997'li yıllarda, ortalama her yıl 1 000 çocuğumuzu işe yerleştirirken, 3413 sayılı Yasanın etkin bir şekilde işletilmesi ile bu sayı son üç yılda 2 000'ler seviyesinde gerçekleşmektedir. Her yıl 2 000 çocuğumuzu kamu kurum ve kuruluşlarında işe yerleştirmekteyiz. Geçtiğimiz günlerde bu konuda bir toplantı yaparak, 3413 sayılı Yasanın uygulanmasıyla ilgili titizlik, duyarlılık gösteren kuruluşlara plaketleri verildi, kurum adına teşekkür edildi. Bunun yanında bu yasayı uygulamakta çekimser davranan, uygulamayan kuruluşlara da, çocuklarımıza Türkiye Büyük Millet Meclisinde millet adına verilen bu hakkın, çocuklarımızdan esirgenmemesi yönünde çağrılarda bulunuldu. Özellikle, bazı kamu kurum ve kuruluşlarımızı, bazı üniversitelerimizi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi dışındaki büyükşehir belediyelerimizi, 3413 sayılı Yasanın uygulanarak, bu çocuklarımızın işe yerleştirilmeleriyle ilgili olarak, buradan, daha duyarlı olmaya, daha dikkatli olmaya, bir kere daha çağırmak istiyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; çocuklarımıza yuva ve yurtlarda sağlanan bütün olanaklara rağmen, bütün fizikî olanaklara rağmen, o çocuklara bir ailenin verdiği sevgiyi, ilgiyi ve sıcaklığı vermek, yüzde 100 mümkün olmamaktadır. Bu yüzden, evlat edinme ve koruyucu aile hizmetlerine büyük önem veriyoruz. Evlat edindirdiğimiz çocuk sayısı 6 494'e ulaşmıştır. Koruyucu ailede ise durum şöyledir: 1997-1998 yıllarında 45-65 çocuk koruyucu aile yanına yerleştirilirken, bu rakam, 1999 yılında 191, 2000 yılında 129, 2001 yılında 134 olmuştur ve 1997 yılında 270 olan koruyucu aile sayımız bugün için 600'ü aşmış durumdadır.

Yine kurumun uyguladığı bir önemli proje de, ceza ve tevkifevlerinde uygulanan Uçurtmayı Vurmasınlar Projesidir. Bu projeyle, ceza ve tutukevlerinde anneleriyle birlikte kalan 0-12 yaş grubu çocukları cezaevi koşullarından belli ölçüde uzaklaştırabilmek ve onların, sosyal ve psikolojik anlamda gelişmelerini temin etmek amacıyla, Adalet Bakanlığımızla işbirliği halinde, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kreş ve yuvalarında gündüzlerini geçirmeleri sağlanmaktadır. Bugün için bu projeden 234 çocuğumuz yararlanmaktadır.

Yine, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunda uygulanan Sevgi Zinciri Projesiyle de, yuva ve yurtlarımızdaki çocukların, özel kreş ve gündüz bakımevlerinde diğer çocuklarla, analı-babalı çocuklarla birlikte olması sağlanmakta olup, bu projeden de 334 çocuğumuz yararlanmaktadır.

Yine, ekonomik yoksulluk nedeniyle çocuklarına bakamayan ve çocuklarını Kuruma vermek isteyen aileler aynî ve nakdî yardımlarla desteklenerek, ailenin çocuktan, çocuğun aileden koparılmaması sağlanmış olmakta ve bu şekilde, 2001 yılında 16 282 çocuk aile yanında desteklenmiştir. Eğer bu çocuklar, bu şekilde, aynî ve nakdî yardımlarla desteklenmemiş olsalardı, belki, bu kadar çocuk için yeni yurtlar yapmak ve bu çocukları yurtlarda barındırmak zorunda kalacaktık.

Yine, kamuoyunun ve sizlerin çok yakından ilgilendiği, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklarla ilgili hizmetlerde büyük gelişme gözlenmektedir. Çocuk ve gençlik merkezlerinin sayısı 23'e ulaşmıştır. Bu merkezlerimizde hizmet alan çocuklarımızın sayısı 10 000'i aşmıştır. Çok sayıda çocuğumuzun aile yanına dönmesi, çok sayıda çocuğumuzun kuruma yerleştirilmesi, nüfus cüzdanlarının çıkarılması, sağlık gereksinimlerinin yerine getirilmesi ve 300'e yakın çocuğumuzun da sokaktan alınarak yatılı bölge okullarında kalmaları sağlanmıştır.

Yine, kurumun önemli bir başka hizmeti de toplum merkezleridir. Özellikle, yoğun göç alan büyük şehirlerimizin yoksul semtlerindeki bu sosyal merkezlerimizdeki uygulamalarımızla, kadınlara ve çocuklara yönelik sosyal çalışmalar yapılmakta, kadınlar için ana-çocuk sağlığı eğitimi, üreme sağlığı, beceri kazandırma, ev ekonomisi; çocuklar için yabancı dil kursları, matematik kursları gibi kurslar ve diğer sosyal ve kültürel etkinliklerle hem çocukların hem de annelerinin, kadınların sosyalleşmesine katkıda bulunulmaktadır.

Yine, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, depremlerde ve doğal afetlerde mağdur olmuş yurttaşlarımız için çok başarılı ve etkin hizmetler yürütmüştür. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Marmara ve daha sonraki depremlerde, sel felaketlerinde yurttaşlarımızın hizmetine ilk koşan kuruluşlar arasında yer almıştır.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunda özürlülerle ilgili çalışmalara  büyük önem vermekteyiz. Özürlülerle ilgili kuruluş sayımız 28' den 55'e ulaşmıştır ve bu kuruluşlarımızda 1 832'si yatılı, 3 599 özürlüye bakmaktayız. Son yıllarda -55 inci hükümetten başlayarak- özürlülerle ilgili peş peşe çıkarılan yasalar, yapılan yasal düzenlemeler; yönetmelikler ve özürlülere sağlanan imkânlarla özel rehabilitasyon merkezleri sayısı 14'ten, bugün için, 275'e çıkarılmıştır. 14 rehabilitasyon merkezinde 700'e yakın çocuk hizmet alırken, bu 275 kuruluşta bugün 15 000'e yakın özürlü çocuk rehabilitasyon hizmeti alabilmektedir.

Ancak, buradan, bir konuyu daha dikkatinize sunmak istiyorum. Ülkemizde, gerek özürlüler gerek özürlü aileleri konusu, gerçekten, ihmal edilmiş bir konudur; özürlüler konusuna daha fazla önem vermemiz gerekmektedir. Bugün için kuruma müracaat edip, yerleşmeyi bekleyen 2 000'den fazla özürlümüz mevcuttur. Mutlaka, özürlülerle ilgili, hem kamudaki hem toplumdaki rehabilitasyon merkezi sayısını çok hızlı artırmamız gerekmektedir.

Yine, yaşlılarla ilgili hizmetlerimizde, huzurevi sayımız 41'den 61'e çıkarılmıştır ve bugün için 6 240 yaşlımıza bakım hizmeti verebilecek durumdayız; ancak, 5 500'e yakın yaşlımıza hizmet veriyoruz; 1 000 kişilik kapasitemiz boştur. Şu anda, bize müracaat edip de kabul edemediğimiz yaşlı yok diyebilirim.

Huzurevlerimizin yaşam standartlarında da çok önemli iyileştirmeler olmuştur. Gerçekten, bunu çok inanarak ve bilerek söylüyorum; gerek huzurevlerindeki gerek özürlülerle ilgili kuruluşlarımızdaki gerekse çocuk yuvalarımızdaki yaşam ve bakım standartları, bugün, dünyanın gelişmiş pek çok ülkesinden geri bir durumda değildir; bunu, burada, özellikle kurum adına, gururla ifade etmek istiyorum.

Çocuk Hakları Sözleşmesinin koordinatör kuruluşu Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumudur. Kurum, Çocuk Hakları Sözleşmesiyle ilgili, son yıllarda, Adalet Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve UNICEF'le işbirliği içerisinde yapılan çalışmalar sonucunda, çocuk haklarının topluma tanıtılması, benimsetilmesi ve çocuklarla ilgili duyarlılık ve bilinç yaratılması konusunda önemli ölçüde başarılı olmuştur; ama, en önemlisi, toplumda ve kamuda, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bakış ve kurumun imajı değişmiştir. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, artık, toplum önüne, bazı olumsuz haberlerle değil; daha çok, olumlu, iyi, güzel haberlerle, iyiliklerle, güzelliklerle çıkmaktadır; bu da, kuruma bakışı önemli ölçüde değiştirmiştir. Bunun sonucu olarak da, kurumda çalışan gönüllü sayısında, kuruma bağış ve katkı yapan hayırsever insan sayısında ve bunların katkılarının maddî tutarında önemli artışlar olmuştur.

Tabiî ki, böyle bir sonuca gelinmesini, böyle bir başarının elde edilmesini, kurumda çalışanların, yaşayanların ve kuruma, biraz önce söylediğim gibi, son derece özverili bir şekilde, insanî bir şekilde destek olan gönüllü insanların çabalarıyla birlikte Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun ve sosyal hizmetler ailesinin bir başarısı olarak görmekteyiz; ama, tabiî ki, hizmetin yürütülmesinde asıl sorumluluk Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanlarındadır. Ben, son derece özverili bir şekilde çalışan, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna, çalışanlarına takdirlerimi, teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunmak istiyorum.

Biraz önce söylediğim gibi, kuruluş sayımız 274 iken, bugün için, 460'ı aştı. Bu, yüzde 70'e yakın bir artışa tekabül etmektedir. Buna karşılık, personel sayımızda yüzde 20 azalma olmuştur. Personel sayımız 12 000'lerden, bugün için, 10 000'e düşmüştür. Bu, 1997 ile bugünü mukayese ettiğimizde, kurum çalışanlarının sorumluluklarının ve iş yüklerinin yüzde 100'e yakın artması demektir. Gerçekten, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanları son derece güç koşullar içerisinde hizmet vermektedirler.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sosyal hizmetlerin yapısı gereği, sınırsız özveri ve sabırla görev yapan sosyal hizmetler personeli ücretlerinin yetersiz ve adaletsiz olması, çalışmalarımızı olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Her gün gelişen sosyal hizmet anlayışının hayata geçirilmesinin, uzmanlık gerektiren personelin istihdamıyla sağlanabildiği düşünüldüğünde, bu durum, hizmetin gerektiği şekilde verilmesinde aksamalara neden olmaktadır.

Kurumun merkez teşkilatında yönetici kadrolarında çalışanlar, kadro karşılığı sözleşmeli statüye geçirilerek, diğer çalışanlardan daha farklı bir ücret rejimine tabi tutulmuşlardır. Bu düzenleme yapılırken, yönetici kadrolar ile destek hizmetlerinde görev yapan müfettiş, avukat, mimar ve mühendis, bilgisayar programcısı, bilgisayar işletmeni ve benzeri meslekler göz önünde tutulmuş, sosyal hizmetlerin aslî unsurlarını yerine getiren sosyal çalışmacı, psikolog ve çocuk gelişimci gibi unvanlarda hizmet veren meslekî personel kapsam dışında bırakılmıştır. Bu durum kurum çalışanları arasında huzursuzluk yaratmaktadır. Bu nedenle, kadro karşılığı sözleşmeli personel çalıştırılması uygulamasının SHÇEK Kanununun 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına bazı unvanların eklenmesiyle, diğer meslekî personeli de kapsayacak şekilde genişletilmesi doğru olacaktır.

Kurumun taşra teşkilatında görev yapan personeli arasında da ücret adaletsizlikleri vardır. Taşrada hizmet veren sosyal hizmet kuruluşlarından bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan personel, kadro karşılığı sözleşmeli statüsüyle çalıştırılabilmektedir; ancak, kurumda, çocuk yuvaları, yetiştirme yurtları, huzurevleri, kadın ve erkek konukevleri gibi yatılı hizmet veren başka sosyal hizmet kuruluşları da bulunmaktadır. Bu kuruluşlarda çalışan personelin de ağır şartlarda hizmet verdiği bir gerçektir; çocuk yuvalarındaki bebeklere gece gündüz, yetiştirme yurtlarındaki ergenlik çağındaki gençlere, huzurevlerindeki muhtaç yaşlılara ve konukevlerindeki yardıma muhtaç kişilere, çocuk ve gençlik merkezlerinde sorunlarına çözüm bekleyen, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklara özveriyle hizmet vermektedirler. Bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan personel farklı ücret almalıdır; ancak, ücret dengesizliği, personel arasında huzursuzluk yaratmaktadır. Bu nedenle, kurum çalışanları arasında huzursuzluğu ve dengesizliği gidermek için, yine 16 ncı maddenin dördüncü fıkrasına bazı unvanların eklenmesiyle, kurum çalışanlarının aynı ücret rejimine tabi tutulması sağlanmış olacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sosyal hizmetler merkez ve taşra teşkilatında sözleşmeli statüyle çalışan personel kapsamını genişletmek, tüm personelin ücretlerinin iyileştirilmesi için yeterli olmamaktadır. Özellikle, genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfındaki personelin ücretlerinde iyileştirme yapılabilmesi için, sözleşmeli personel dışındaki personele ödenen 5 100 000 Türk Liralık fazla çalışma ücretinin miktarını artırmak, en azından, Başbakanlığa bağlı diğer kuruluşlar seviyesine getirmek gerekmektedir.

Kurum yetkilileri, bilgim dahilinde, Maliye Bakanlığı nezdinde, sosyal hizmet tazminatı başta olmak üzere, ekders uygulaması kapsamının genişletilmesi, sözleşmeli personel uygulaması kapsamının genişletilmesi, aylık 5 000 000 TL tutarındaki fazla çalışma ücreti miktarının artırılması konularında girişimde bulunmuştur. Maliye Bakanlığı yetkilileri, bu taleplerden sadece ekders uygulamasına sıcak bakmış; ancak, bu kapsam genişletilmesinde de, merkez teşkilatı ile Sosyal Hizmet Müdürlüklerinde çalışan meslek elemanları kapsam dışı bırakılarak, yeni bir eşitsizliğe neden olunmuştur.

Bizim tercihimiz, özellikle ve öncelikle, sosyal hizmet görev tazminatının çıkarılmasıdır. Yüce Meclisten, sosyal hizmet görev tazminatına ilişkin kanunun çıkarılması halinde, ekders uygulaması, Başbakanlık maktu fazla çalışma ücreti ve sözleşmeli personel uygulamasına ve ücretlerin ödenmesine son verilebilecektir. Bu önerimizin gerçekleşmemesi halinde, geçici bir tedbir olarak, sözleşme kapsamının genişletilmesiyle, Başbakanlık fazla çalışma ücreti miktarının sabit kalmaması, katsayıya bağlanması suretiyle, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu personelinin mağduriyetinin giderilmesi için siz sayın milletvekillerinin ilgisine ve desteğine gereksinim duymaktayız.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sosyal hizmetler, gerçekten yürütülmesi çok zor ve çok pahalı hizmetlerdir; ancak, zamanında yapılmadığında, mağdur insanlara, ihtiyaç sahibi insanlara, topluma ve ülkeye telafi edilmez sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Örneğin, kimsesiz bir çocuk, kimsesiz bir özürlü ya da kimsesiz bir yaşlıyla ilgili, 1 saat bile çok geç bir zaman olabilmektedir ve telafi edilebilmesi zor sonuçlar, hepimizi üzen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.

Sizlere çok çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. Biliyorsunuz, bu sene çok ağır bir kış geçirdik; ocak ayında, ocak ayı başında çok ağır bir kış geçirdik. O günlerdeki gazete haberlerini hatırlayacaksınız; Ankara'da, İstanbul'da kimsesiz insanlar sokaklarda kalmıştı. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Ankara'da 3, İstanbul'da 3 olmak üzere, toplam 6 gezici ekip kurarak, o günlerde, çeşitli yaşlarda 300 kişiyi sokaklardan aldı, kurumlarına yerleştirdi ve onları tekrar yaşama döndürdü. Eğer, böyle bir hizmet yapılmamış olsaydı ...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, 1 dakika içinde toparlar mısınız.

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

...belki o 300 insandan belli sayıda insanı kaybetmiş ve hep birlikte üzülmüş olacaktık.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; işte, bütün bu hizmetleri büyük bir özveriyle, son derece güç koşullarda yürüten, yürütmeye çalışan; millet adına, devlet adına bu insanlara yerine göre analık, yerine göre babalık, yerine göre evlatlık yapan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun çalışanlarına hak ettikleri ücretleri vermemiz, onlara insanca yaşam koşulları sağlamamız gerekmektedir.

Ben, bu konudaki desteğinize güveniyorum. Bu düşüncelerle, Yüce Meclisi ve Sayın Başkanı saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkana, müsamahası dolayısıyla, ayrıca teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz, geçen pazar günü, Pülümür'den Tunceli'ye, imtihana girmek için, minibüsle giden 19 kişi, bir kaza geçirdi; 1 öğretmen, 3 öğrencimiz vefat etti.

Bu kazanın olduğu yer, benim ilçeme 10 kilometre ve Tunceli'ye 40 kilometre mesafede. Maalesef, ne Tunceli'de doktor vardı ne de Nazımiye'de vardı ve bu insanlar, maalesef, orada tedavi edilemedi. Özellikle, herkesin dikkatine sunuyorum: Bu sağlık hizmetlerine önem verilsin. Yani, bu kadar büyük bir kazada -o gençlerimizin bir kısmını helikopterle Elazığ'a kaldırdık- zamanında müdahale edilseydi, belki ölümler de olmazdı.

Ben, ölenlere Tanrıdan rahmet diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Kusura bakmayın, benim sorunum; ama, ülkenin de sorunu. Bu, özellikle doğudaki hastanelere... Benim ilçemde hastane var, bir röntgen cihazı yok. Yani, rica ediyorum... Tunceli'de doktor yok. Bunu da, Genel Kurulun bilgisine arz ediyorum. Özel bir konuyu dile getirdiğim için de sizden özür diliyorum efendim.

Gündemdışı üçüncü söz, Kızılayın kuruluş yıldönümü nedeniyle, Giresun Milletvekili Sayın Burhan Kara'ya verilmiştir.

Buyurun Sayın Kara. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

3. - Giresun Milletvekili Burhan Kara'nın, Kızılay’ın kuruluş yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

BURHAN KARA (Giresun) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kızılay, yurt içinde ve yurt dışında, savaşta ve barışta, ırk, dil, din, cinsiyet ayırımı gözetmeden, yardıma ihtiyacı olan herkese, karşılıksız ve koşulsuz yardım ulaştırarak, insanlığa ve ulusumuza hizmet vermektedir.

11 Haziran 1868 tarihinde kurulan, Osmanlı ve Türkiye Hilâliahmer Cemiyetinin ismi, 1935 yılında, Atatürk'ün talimatıyla, Türkiye Kızılay Derneği olarak değiştirilerek, 134 yıldır görevine devam etmektedir.

Kızılay, Uluslararası Kızılhaç, Kızılay hareketinin temel ilkeleri olan insaniyetçilik, ayırım gözetmemek, tarafsızlık, bağımsızlık, hayır kurumu, birlik ve evrensellik ilkelerine bağlı olarak faaliyetini sürdürmektedir. Dernek, kamu tüzelkişiliğine sahip olmamakla birlikte, kamu hukuku kapsamına giren görev ve yetkilerle donatılmıştır. Dernek, sağlık ve sosyal yardım hizmetleri, gençlik hizmetleri, aynî ve nakdî yardım hizmetlerinin yanında, hızlı gelişen ve değişen toplumumuzda doğal olarak yeni istek ve ihtiyaçlar da belirmeye başlarken, buna ayak uydurarak, ufkunu ve faaliyet alanını sürekli genişletme çabası içindedir.

Bir asrı aşkın süredir insanî yardım faaliyetlerini sürdüren Kızılay, 17 Ağustos 1999'da Marmara Bölgesinde meydana gelen depremden sonra ciddî eleştirilerle karşı karşıya kalmıştır. Yardımların yetersizliği ve zamanında yapılamaması, yeterince hazırlıklı olunamaması gibi konularda basın ve kamuoyunun eleştiri oklarının hedefi olan dernek, bunun sonucunda da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından mercek altına alınmıştır. Kızılay, art arda yaşanan iki büyük depremin yarattığı acının etkisiyle dozu artan eleştirileri reddetmemiş ve bunları dikkate alarak, büyük kongresini toplamış, bütün kurullarını yenilemiş, kendi içinde yeniden yapılandırma sürecini başlatma becerisini göstermiştir. TÜBİTAK başta olmak üzere, ODTÜ, BİTAV, TAİ gibi kuruluşlarla işbirliğine giderek, hazırlattığı yeniden yapılanma projesini de uygulatmaya başlamıştır. Stokların yenilenmesinden personel eğitimine, depo ve kan merkezlerinin otomasyonundan uydu haberleşme sistemine kadar birçok konuyu kapsayan bu projelerin olumlu sonuçlarını görmek mümkündür.

Kızılay tüzüğünde, insancıl faaliyetlerde kamu otoritelerinin yardımcısı konumunda olduğu belirtilmesine karşılık, bugüne kadar yaşadığımız bütün depremlerdeki etkin konumu nedeniyle, kamuoyunun, Kızılayı yardımcılığın ötesinde birinci derece sorumlu konumda gördüğünü ortaya koymuştur. Ayrıca, afet müdahale çalışmalarının ve insanî yardımların aylar ve yıllarca sürmesi de, Kızılayın kaynakları bakımından, kendilerini ve derneği zorluklarla karşı karşıya bırakmıştır. Halkımızın yaşam koşullarının son yıllarda hızla kötüleşmesi de, Kızılaya yönelik yardım taleplerinin artmasına yol açmış ve bu talepler, mevcut sınırlı kaynaklarla karşılanmaya çalışılmıştır. Marmara,  Bolu ve Düzce depremlerinde kaynaklarının büyük bölümünü kullanan Kızılay, zaman zaman kamuoyunda dozu yükselen haklı haksız eleştiriler nedeniyle, halkımızda yaratılan güven bunalımı nedeniyle, bağışlarının azalması ve maddî durumunun sıkışmasıyla karşı karşıya kalmıştır.

Bütün bunlara rağmen, Kızılay, bugün, ulusumuzun ihtiyaçlarına ve dünyanın her köşesinden yapılacak yardım çağrılarına, hızlı ve yeterli yanıtı verebilecek bir kuruluş olarak görevini sürdürmektedir. Ülkemiz insanı ve tüm insanlık için bu kadar önemli olan ecdat yadigârı bu tarihî kurumumuzun güçlendirilmesi, hepimizin, tüm ulusumuzun başta gelen görevleri arasındadır. Kızılayın bugüne kadarki hizmetleri, ulusumuzun yardımseverliğinin simgesi haline gelmiştir.

Yüce Meclisimiz, zaman geçirmeden, bu güzide kuruluşumuza gereken önemin verilebilmesini, hizmetlerinin gerek yurt içinde gerekse yurt dışında ulusumuza layık bir düzeyde yürütülmesini sağlayacak yasal düzenlemeleri yaparak, gerekli katkıyı sağlamalıdır.

Bu vesileyle, Kızılayın 134 üncü kuruluş yıldönümünün hayırlara vesile olmasını diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kara.

Biz de, karagün dostu olan Kızılayımızın kuruluş yıldönümünü kutluyoruz. Başta hükümet olmak üzere, tüm vatandaşlarımızın, bu kuruluşun görevini yerine getirebilmesi için destek olmasını diliyoruz.

Gündemdışı konuşmaya cevap verecek Sayın Bakan var mı?.. Yok.

Gündemdışı konuşmalar bitmiştir.

Başbakanlığın, İçtüzüğün 75 inci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Hukukî ve Ticarî  Konularda Yabancı Ülkelerde Delil Sağlanması Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1103)

7.6.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 17.7.2001 tarihli ve B.02.0.KKG.0.10/101-293/3505 sayılı yazımız.

İlgi yazımızla Başkanlığınıza sunulan "Hukukî veya Ticarî Konularda Yabancı Ülkelerde Delil Sağlanması Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı"nın İçtüzüğün 75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.

   Bülent Ecevit

         Başbakan

BAŞKAN - Dışişleri Komisyonunda bulunan tasarı hükümete geri verilmiştir.

Alınan karar gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce yarım kalan işlerden başlayacağız.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde değişiklik yapılmasına dair İçtüzük tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin müzakeresini erteliyoruz.

Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2. - Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/744) (S. Sayısı: 786)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/777) (S. Sayısı: 557)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4. - Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Deği-şiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886) (S. Sayısı: 827)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesiyle İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

5. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877)  (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.

Şimdi, maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Peki efendim.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) - Sayın Başkan, oylamaya geçtiniz.

BAŞKAN - Efendim, arkadaşlar istediler, arayacağım. Kusura bakmayın... Yani, niye bizi böyle zor duruma düşürüyorsunuz? Burada tarafsız görev yapmak zorundayız.

Evet, oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım efendim.

Maddelere geçilmesini kabul edenler... Kabul etmeyenler...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, böyle, sağlıklı  olmaz, oylamayı elektronik cihazla yapalım.

BAŞKAN  - Bizim de gözümüz var Sayın Kapusuz, siz merak etmeyin, adaletli davranacağımız konusunda hiç kuşkunuz olmasın.

Efendim, maddelere geçilmesi kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.

1 inci maddeyi okutuyorum:

BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. - 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (7) numaralı bendinin parantez içi hükmü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"(Bankalara, bankerlere, tasarruf sandıklarına, tevdiat kabul eden diğer müesseselere yatırılan vadeli, vadesiz paralara ödenen faizler, bunlar dışında  kalan kişi ve kuruluşlardan devamlı olarak para toplama işi ile uğraşanların her ne şekil ve ad altında olursa olsun toplanan paralara sağladıkları gelirler ve menfaatler ile bankalar ve  2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında değerlendirilen paralara ödenen faizler de mevduat faizi sayılır.)"

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 1 inci maddesi üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tasarının 1 inci maddesiyle, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde bir değişiklik yapılmaktadır: "Menkul Sermaye İratları" başlığını taşıyan Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (7) numaralı bendinin parantez içi hükmü değiştirilerek, bankalar ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında değerlendirilen paralara ödenen faizler de mevduat faizi olarak tanımlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu düzenlemeyle, bahse konu gelirlerin stopaj yoluyla vergilendirilmesi söz konusu olacaktır. Dikkat edilirse, hükümetin teklif ettiği metindeki, parantez içi hükümde yapılan değişiklikle "2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında yatırılan paralara ödenen faizler de mevduat faizi sayılır" hükmü Komisyonda değişikliğe uğratılarak, "bankalar ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında değerlendirilen paralara ödenen faizler de mevduat faizi sayılır" şeklinde değiştirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, tasarının 1 inci maddesiyle, takasbank bünyesindeki para piyasası işlemlerinin vergilendirilmesine yol açılabilecektir. Dolayısıyla, bu piyasada işlem gören fonların vergilendirilmesinden sonra, bu fon gelirlerini elde eden nihaî yatırımcılar da vergilendirilebilecektir. Bu durumda, mükerrer bir vergilendirme söz konusu olacaktır ve vergi yükünün artışı da fon maliyetlerini doğrudan etkileyebilecektir.

Değerli milletvekilleri, para piyasalarının geliştirilmesi gerekirken, bu hükümle, vergileme yoluyla, bu piyasalarda ileride olumsuz bir sonuç ortaya çıkabilir; bunu, hükümetin dikkatine arz ediyorum. Keza, Plan ve Bütçe Komisyonu çalışmaları esnasında, bu konuda, ilgili kurumlar arasında bir mutabakat da sağlanamamıştır.

Değerli milletvekilleri, tam bu esnada, biraz önce söylediğim gibi, piyasaları canlandırmak, güçlendirmek gerekirken, bir de bakıyoruz ki, piyasalar, gerçekten, tepetaklak gitmiş ve borsa 1 Kasım 2001'den bu yana en düşük kapanışını gerçekleştirmiştir ve reel faizler, bono faizleri giderek tırmanışa geçmiş, bono faizleri yüzde 67'lere gelip dayanmıştır ve dövizde de bir yükselme trendi giderek artmaktadır. Bu,. bize neyi söylüyor; bu, bize, şu anda yaşanmakta olan belirsizlik ortamının, piyasaları neredeyse seçim ortamına soktuğunu göstermektedir. O bakımdan, hükümetin, acilen, piyasalar üzerinde çok etkileyici, teşvik edici tedbirleri alması gerekir; ne yapması gerekir; vergi oranlarında indirime gitmesi gerekir; ne yapması gerekir; iç talebi artıracak, canlandıracak tedbirleri alması gerekir; ne yapması gerekir; üretimi teşvik edici tedbirleri alması gerekir; çünkü, piyasalar hasta. O bakımdan, bunların yapılması lazım gelir.

Bakın, bugün, Balıkesir İlimizin Bandırma İlçesi Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanlığından gelmiş olan bir faks var elimde. Bunu size, hükümete, Sayın Bakanımıza arz edeyim; diyorlar ki: "Yürürlükteki Katma Değer Vergisi Kanunuyla ithal makine ve konut yapı kooperatiflerine KDV istisnası sağlanırken, ülke kalkınması için büyük önem ve değer taşıyan organize sanayi bölgelerine yüzde 18 KDV uygulanması, ne yazık ki, gözden kaçan bir husustur. Organize sanayi bölgelerine yüzde 18 KDV uygulanması, bir taraftan, kamuda yüzde 18 fazla finansman ihtiyacı yaratmakta, öbür taraftan da, organize sanayi bölgelerimiz için, uzun sürede devreye alınabilen organize sanayi bölgelerimizin gelişmesi açısından fevkalade olumsuz bir durumdur."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) - Sayın Başkan, 1 dakika rica ediyorum.

BAŞKAN - Tamamlar mısınız efendim.

Buyurun.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) - "Organize sanayi bölgelerine KDV istisnası yapılması ve KDV istisnası getirilmesi büyük bir yarar sağlayacaktır." Böyle bir istisnayı, sanayicilerimiz, Bandırma Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu olarak talep ediyor. Doğru bir talep, haklı bir talep. Yani, üretimi canlandırmadan, üretimi artırmadan büyümeyi nasıl sağlayacaksınız?! Ekonomiyi 2001 yılında yüzde 10 daraltmışsınız, küçültmüşsünüz, şimdi, hedef olarak yüzde 3'leri öngörüyorsunuz; ama, bunun anlamı, yeniden yüzde 13 büyüme sağlamanız demektir. Dolayısıyla, üretimi teşvik edici tedbirleri almanız lazım, onun yolu da vergi politikalarından geçer. Yani, vergi oranları gerçekten çok yüksek, buralarda indirime gitmek suretiyle reel sektörü canlandırmak gerekir diye düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özgün.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 1 inci maddeyle, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (7) nolu bendinde değişiklik yapılmaktadır.

Bilindiği üzere, 75 inci madde, menkul sermaye iradını tarif etmekte, menkul sermaye iradı olarak da, sahibinin ticarî, ziraî veya meslekî faaliyeti dışında, nakdî sermaye veya parayla temsil edilebilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kâr payı, faiz, kira ve benzeri iratları menkul sermaye iradı saymaktadır.

Bu çerçevede, aynı kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasında da, kaynağı ne olursa olsun, aşağıda belirtilen bentlerde sayılan gelirleri elde edenlerin kazancının menkul sermaye iradı sayılacağı belirtilmektedir. Ayrıca, bu fıkranın (7) nci bendinde, mevduat faizlerinin menkul sermaye iradı sayıldığı belirtilmekte; ancak, bu değişiklikle, bu (7) nci bentteki mevduat faizleri kapsamı biraz daha genişletilmektedir.

Değerli milletvekilleri, mevduat faizi gelirinden yapılan stopaj -dört aylık bütçe gelirine baktığımız zaman- 35 trilyon lira civarındadır. Geçen yılın aynı dönemine tekabül eden miktar ise 200-250 trilyon lira iken, bu dönemde sermayenin vergilendirilmesinden bütçeye temin edilen gelir çok düşük seviyelerde kalmıştır. Dolayısıyla, bu kapsamın genişletilmesi o kadar fazla bir anlam ifade etmiyor.

Bakanlar Kurulu, bilahara, bunlardan yapılacak stopaj veya tevkifatı, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre, icabında sıfıra kadar indirmeye yetkili sayılmaktadır. Eğer, menkul sermaye iradından yapılan stopajı yüksek tutarsa, mevcut tasarrufların dövize kayması söz konusu oluyor. Bu çerçevede, menkul sermaye iradının vergilendirilmesinden vazgeçilmek suretiyle, dövize kayan paranın tekrar mevduatta -vadeli veya vadesiz mevduatta- toplanması sağlanmaya çalışılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülkede, siyasî istikrar olmadığı için, ekonomik istikrarın da yazılı metinlerle temin edilmediği, geçmiş dört sene içerisinde, hükümetin, bu kanunun çıkış amacına yönelik yaptığı uygulamalarda ortaya çıkmıştır; çünkü, bütçede açık fazla olmuştur, bu açığı kapatmak için varlıktan -yani, menkul sermaye iradından- vergi almak istenmiştir. Ne zaman ki, vergi oranlarını, stopajı, kesintiyi yüzde 10, yüzde 20'lere çıkarmıştır; ertesi gün, mevduattaki paraların olduğu gibi dövize kaymasına sebep olmuştur. Bilahara, mevduattan yapılan stopajı, menkul sermaye iradından yapılan stopajı tekrar sıfıra indirmek suretiyle, dövizdeki paranın mevduata kaymasını sağlamaya çalışmıştır; hem de, yaptığı bu değişiklikle, geçmişte uyguladığı süreyi de kapsayacak şekilde faizi sıfırlamayla gitmektedir.

Dolayısıyla, siyasî istikrar sağlanmadan, ekonomik istikrarı sağlamak mümkün değildir. Bugünkü, bu ortamda, bu kanunların, yazılı metinlerin çıkarılmasıyla bu istikrarın sağlanması çok zordur.

Değerli milletvekilleri, esas, yapılan stopajlar, tevkifatlar, ziraî kazançlardan yapılmaktadır; ancak, hükümet de, bu ziraî kazançlardan yapılan tevkifatı borsaya havale etmek suretiyle, hububat alımlarını borsadaki tüccarların yapmasına bir noktada müsaade etmekte; fazlasıyla, Toprak Mahsulleri Ofisinin alımını gerçekleştirmemek suretiyle, müstahsilin, tamamen borsanın kucağına düşmesini sağlamakta ve borsada yapılan stopajlar da, Toprak Mahsulleri Ofisinin, resmî kurumun yaptığı tevkifat gibi sıhhatli olmamaktadır. Belki, bu stopaj gelirleri, tevkifat gelirleri, eğer Toprak Mahsulleri Ofisi alım yapmazsa, bu yıl bütçe gelirleri içerisinde daha da aşağı noktalarda teşekkül edecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akın, 1 dakika içinde toparlar mısınız efendim.

MURAT AKIN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bilhassa, hükümet üyeleri bu Genel Kurul toplantısında fazlasıyla yer almaktadırlar. İstirhamımız, hububatta tabanfiyatların açıklanması. Bütçe gelirleri içinde önemli bir kaynak teşkil eden bu hububattan yapılacak tevkifatın da sıhhatli olması açısından, tüccarın, esnafın ve bilhassa çiftçinin geleceği açısından, vereceği mahsulde fiyatların yukarıda teşekkül etmesi açısından, tabanfiyatların açıklanmasını rica ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akın.

Gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Grup Başkanvekiliniz yok... Efendim, yetkili Grup Başkanvekiliniz bizden söz isteyecek ki, verelim. Yok...

Sayın milletvekilleri, maddeyle ilgili 4 önerge var. Bu 4 önergenin dördüncüsü, anayasaya aykırılık önergesidir; ancak, bu 3 önergede şöyle bir aykırılık var: Birinci önergede "değerlendirme" ifadesinin "yatırılan" olarak değiştirilmesini, ikinci önergede "Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasında borsa para piyasasında değerlendirilen" ifadesinin "bankalar ve aracı kurumlar arasında kurulan" denilmiş. Bu ikinci önergeye "bankalar" ibaresini ilave etmiş. Üçüncü bir önerge vermiş; hem "yatırılan" hem "bankalar" ifadesini kullanmış. İki önerge, zaten, kabul edilince üçüncü önergeye gerek kalmadığı için üçüncü önergeyi işleme koymuyorum. Yalnız, Anayasaya aykırılık önergesini işleme koyacağım.

Sırayla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "değerlendirilen" ifadesinin "yatırılan" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "bankalar ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında değerlendirilen" ifadesinin "bankalar ve aracı kurumlar arasında kurulan borsa para piyasasında yatırılan" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Son önerge aykırılık önergesidir; okutup, işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesi Anayasaya aykırıdır.

Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Aslan Polat

 

Van

Erzurum

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon katılmıyor.

Sayın Erbaş veya Sayın Polat?.. Yoklar.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bilindiği gibi, Anayasamızın 73 üncü maddesi "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmektedir" denilmektedir.

Madde metninde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının 7 numaralı bendinin parantez içi hükmü; bankalara, bankerlere, tasarruf sandıklarına, tevdiat kabul eden diğer müesseselere yatırılan vadeli-vadesiz paralara ödenen faize, bunlar dışında kalan kişi ve kuruluşlardan devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların her ne şekil ve ad altında olursa olsun toplanan paralara sağlanan gelirler ve menfaatlar ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa, para piyasasında yatırılan paralara ödenen faizler de mevduat faizi sayılmıştır. Metinde de görüldüğü gibi, bu husus Anayasamızın 73 üncü maddesine açıkça aykırıdır. Bu nedenle bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı anayasaya aykırılık önergesini oylarınıza sunuyorum efendim:

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorsunuz. Peki, arayacağım.

Önergeyi kabul edenler...

İsterseniz, cihazla yapalım da...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Oylamaya geçtiniz efendim, dönmeyelim.

BAŞKAN - Peki.

Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, kabul edenler, kabul etmeyenler...

BAŞKAN - Efendim, kabul edenleri saydık, sizdiniz; kabul etmeyenler de iktidar partileriydi, saydık. Karar yetersayısı, ne kabul edenlerde var ne de kabul etmeyenlerde var.

Birleşime ne kadar ara vereyim?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Yarım saat...

BAŞKAN - Niye yarım saat ara verelim Sayın Kapusuz?! Sen yorgunsan, git, dinlen.

NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - 5 dakika Sayın Başkan.

ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - 15.30'a kadar ara verelim.

BAŞKAN - 10 dakika ara verelim mi?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Hayır... Hayır... Sayın Başkan, burada yorulan yok; yorulanlar belli, siz yoruldunuz galiba.

BAŞKAN - Birleşime 10 dakika ara veriyorum efendim.

Kapanma Saati: 15.12

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.20

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

 

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877)  (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 1 inci maddesi üzerinde verilen anayasaya aykırılık önergesinin oylaması sırasında karar yetersayısının aranılması istenmişti; yapılan oylamada karar yetersayısı bulunamamıştı.

Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamıştı. 

Önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım. 

Oylamayı elektronik cihazla yapacağım. 

Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin bu süre içerisinde oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, oy pusulalarını, teknik personel aracılığıyla 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini, kendi ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmasını rica ediyorum.

Anayasaya aykırılık önergesinin kabul veya reddi konusunda oy kullanılacak efendim.

Oylama işlemini başlatıyorum. 

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, anayasaya aykırılık önergesinin yapılan oylamasında önerge reddedilmiştir ve karar yetersayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "bankalar ve 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında değerlendirilen" ifadesinin "bankalar ve aracı kurumlar arasında kurulan borsa para piyasasında yatırılan" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet katılmıyor.

Sayın Oğuz Aygün?.. Yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Yapılan değişiklik, menkul sermaye iradının tanımına daha uygun olacaktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "değerlendirilen" ifadesinin "yatırılan" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

 

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet katılmıyor.

Sayın Oğuz Aygün?.. Yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Maddede "değerlendirilen" yerine "yatırılan" ifadesinin yer alması menkul sermaye iradının tanımıyla ilgili madde metnine daha uygundur.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan "6, 7, 8 ve 9 numaralı bentlerde yer alan kazanç ve iratlardan, mevduat veya menkul kıymetin vadesi ve menkul kıymetlerin türlerine göre," ibaresi "6, 7, 8 ve 9 numaralı bentlerde yer alan kazanç ve iratlardan; mevduat veya menkul kıymetin vadesi, menkul kıymetlerin türleri ile bankalar ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasasında değerlendirilen paralara ödenen faizler için," şeklinde değiştirilmiş, maddenin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Maliye Bakanlığı, vergiye tabi işlemlere taraf veya aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir."

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen... Salonda çok büyük gürültü var. Efendim, lütfen, sayın bakanlar yerlerine otursunlar; eğer milletvekilleriyle sohbet edeceklerse salon dışına çıksınlar. Rica ediyorum arkadaşlar... Yani, bu salonda ciddî müzakere yapılması lazım. Burada konuşulanların da herkes tarafından duyulması lazım. Rica ediyorum arkadaşlar... Lütfen, ayaktakiler otursun.

2 nci madde üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakika efendim.

AK PARTİ GRUBU ADINA EYYÜP SANAY (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarı üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Geçtiğimiz hafta, vergiyle ilgili bir kanun görüşmesi yapmıştık. Bugün de, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı içerisinde, yine, vergilerin değişik şekillerde düzenlenmesiyle ilgili konuları görüşüyoruz .

Geçen konuşmamda da ifade ettiğim gibi, vergilerin, kesinlikle, vatandaşın ödeyebileceği bir seviyede olması; ayrıca, vatandaşın, doğrudan doğruya, seve seve, bu, benim ödemekle yükümlü olduğum, benim boynumun borcudur diye, hakikaten, ödenmesi şart olan bir durum olduğu inancıyla davranması gerektiği malumlarınızdır. Eğer, vergi ödeyecek kişiler bu inançtan yoksun olurlarsa, devletin görevi, onlara bu inancı verebilmektir. Kişiler bu inançtan yoksun olursa, o zaman, kanunların gereği istenen vergi toplanamaz ve gerçekten de memleketin refahı, huzuru ve hayat standardının yükselmesi temin edilemez.

Eğer, verginin gerekliliği, kişinin, kendi çıkarları ile ülke çıkarlarını aynı yönde görmesi olarak tanımlanıyorsa, o zaman, burada, kişi boyutu fazla bir yer almaktadır; ancak, sağlanması olanaksız bir husus da değildir. Kişi, ödediği verginin, ülkenin, bu arada, kendisinin yararına kullanıldığını anladığı ölçüde, verginin gerekliliğine inanıyor demektir.

Yükümlü, ödediği verginin kendisine geri dönmesini beklemektedir. Vergi, vatandaşa nasıl geri dönecektir; o da, vatandaş ile devlet tarafından bulunulan bütün tasarruflarda, ülke çıkarlarının korunmasına özen gösterilmesi, devletin omzuna yüklediği yükü ödemesi ve devletin, vatandaşına bir potansiyel vergi kaçakçısı gözüyle bakmaması, yapılan ihalelerde şeffaflığın olmasıyla mümkündür.

Verginin gerekliliğine inancı sağlamak, temiz bir toplumla mümkündür. Temiz bir toplum, ancak, vergilerin şeffaflığıyla, yapılan ihalelerin şeffaflığıyla mümkündür. Vergi toplayabilmek için devletin vatandaşına güven verebilmesi gerekir. Güvenilmeyen vatandaşını haksız ve yanlış uygulamalarıyla kıran, küstüren devletin, vatandaşlarından vatandaşlık ödevlerini yerini getirmesini beklemesi akılcı olmaz.

Vatandaşın devlete güvenmesinin en önemli şartlarından biri de, devletin, bir birey olarak haklarına sahip çıkması, birey olarak geleceğini güvence altına almasıdır. Gelecekte insanca bir yaşam sürebileceğine güvenmeyen, hastalığında tedavi edilemeyeceğini, parası olmazsa çocuğunun okula gidemeyeceğini gören vatandaş, devlete ne için vergi vereceğini sorgulama hakkına sahiptir.

Verginin adil olabilmesi için, herkesin ödeme gücüne göre vergi tahakkuk ettirilmelidir. Bu husus, zaten Anayasanın 73 üncü maddesinde de yer almaktadır. Ayrıca, yine, bunlar, Anayasanın 10 uncu, 42 nci, 56 ncı, 63 üncü ve ifade ettiğim gibi, 73 üncü maddelerinde de çok açık, net olarak ifade edilmiş ve belirtilmiştir. Eğer, Anayasanın bu maddelerine uygun olarak vergi kanunları düzenlenmeyecek olursa, o zaman, vatandaş vergiyi daha az ödemeye başlar. Ayrıca, özellikle, iktidarlar, hükümetler, kriz içine düştükleri zamanlarda, tarihen bilinmektedir ki, vergileri hep artırmışlardır; şu anda Türkiye'nin yaptığı gibi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Sanay, lütfen, 1 dakikada toparlar mısınız efendim.

EYYÜP SANAY (Devamla) - Teşekkür ederim.

O zaman da, iktidarlar, vergiyi artırdıkları takdirde, vergi toplayamazlar ve yıkılırlar. Nitekim, şu andaki hükümetin durumu da buna bir örnek olarak verilebilir. Tarihte, bunun pek çok örnekleri vardır ve iktisat teorisyenleri de, bunu çok açık ve net bir şekilde ifade etmektedirler. Onun için, eğer, hükümet, iktidar yoluna devam etmek istiyorsa, mutlaka vergilerini düzeltmesi -iktisat tarihine bakıp- vergileri artırmayıp, aksine, vatandaşın, Anayasada ifade edildiği gibi, ödeyebileceği bir ölçüde vergilendirme yapması gerekmektedir.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sanay.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Akın.

DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı tasarının 2 nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 2 nci madde, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yapılan değişiklik ve maddeye eklenen fıkrayla, Bakanlar Kuruluna, Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa, para piyasalarına yatırılan paralara ödenen faizlere farklı bir stopaj oranı belirleme yetkisi vermektedir. Bilindiği üzere, bizdeki borsa, gerçek manada bir borsa olmayıp, daha ziyade, spekülatif amaçlı bir borsadır. Eğer, borsada böyle değişik bir vergilendirmeye gidilip ve vergilendirmeye başlanırsa -Türkiye'deki borsa, zaten, hükümetin en ufak bir hareketinden etkileniyor- bu vergilendirme durumunda da bir değişiklik olursa, zaten gerçek bir borsa olmayan, spekülatif amaçlı bir borsa olan ülkemizdeki bu borsa da çöker.

Değerli milletvekilleri, esas olan, ülkemizde, ekonomik krizin yarattığı olumsuzlukların azaltılmasında bu kanunlarda değişiklik yapmaktan ziyade, enflasyon muhasebesi uygulamasına geçilmesidir. Ne yazık ki, hükümet, temelde çözüm arayacağı yerde, yüzeysel ve yapılmaması gereken değişiklikler getirmek suretiyle burada Meclisin gündemini boşa meşgul etmektedir.

Yine, malî milat uygulamasının kaldırılması ve Katma Değer Vergisi oranlarının daha gerçekçi tespit edilmesi şekliyle, beklenen vergi gelirleri bu çerçevede artırılabilir.

Değerli milletvekilleri, enflasyon muhasebesi, hakikaten, ülkemizde elzem olan ve uygulamaya geçirilmesi gereken bir muhasebe sistemidir. Ne yazıktır ki, yirmi yılı aşkındır enflasyonla yaşamak zorunda kalan ülkemiz ekonomisi içerisinde faaliyetlerini sürdürmekte olan işletmelerin özvarlıklarında yüksek enflasyonun oluşturduğu olumsuz etkiler herkes tarafından bilindiği halde, bu uygulamaya geçilmemektedir.

Yine, malî milat uygulamasının -geçici olarak tehir etmesine rağmen- kaldırılması cihetine gitmemiştir.

Değerli milletvekilleri, 4369 sayılı yasayla yapılan köklü değişiklikle, safî artış kuramına uygun vergilendirme esasları belirlenmiş ve her türlü kaynağı kavrayan bu vergilendirme ilkesinin hayata geçirilmesi sonucunda, 20 milyar dolara yakın sermayenin ülkemizden dışarı kaçmasına neden olmuştur.

Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi oranlarının çok yüksek olması sebebiyle, işletmelerin imal etmiş oldukları malların maliyetlerinin yükseklerde oluşması, bunun da tüketimi etkilemesi, yeterli talebin olmaması sonucu, işletmeler, tam ya da yüzde 60-70 kapasiteyle çalışma imkânını elde edememişlerdir.

Katma Değer Vergisi oranlarının küçük tutulması suretiyle işletmelerin satış hasılâtının fazla olması neticesinde, belki, hükümetin beklemiş olduğu tutar kadar vergi tahsilatı temin edilebilir. Dolayısıyla, hükümet, sürdürmüş olduğu ekonomik politikayı, ülke gerçeklerine uygun bir şekilde sağlamamaktadır.

Değerli milletvekilleri, ekonomik krizin, reel sektör başta olmak üzere, sektörler üzerinde oluşturduğu olumsuzlukların aşılması ve bu anlamda daha az vergi yükü yaratılması sonucunu doğuracak olan enflasyon muhasebesi uygulamasını, işletme gelirlerinin artmasına ve bu yolla vergi gelirlerinde bir artış yaratılmasına imkân verir. Diğer bir ifadeyle, kaybedileceği düşünülen vergi gelirlerinin -biraz önce de ifade ettiğim gibi- beklenenden daha az olacağının söylenmesi imkân dahilinde olduğu, enflasyon muhasebesine geçilmesi acil bir durum arz ettiği halde, hükümetin hiçbir gündeminde yer almamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akın, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız efendim.

MURAT AKIN (Devamla) - Hükümetimizin, vergiyle ilgili yapacağı en önemli hususlardan birincisi, enflasyon muhasebesi uygulamasına geçilmesi; ikincisi, malî milat uygulamasının kaldırılması; üçüncüsü ise, Katma Değer Vergisi oranlarının daha düşük tespit edilmesi diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akın.

Efendim, Saadet Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

SP GRUBU ADINA YAKUP BUDAK (Adana) - Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesiyle yapılan değişiklikle, özellikle, sermaye piyasasında aracı kurumların yapmış oldukları işlemlerden elde ettikleri gelirlerden bir stopaj alınması hedeflenmektedir. Dolayısıyla, bu hedeflenme yapılırken de, esasen bu kanunun çıkarılmasında amaç -gerekçesinde de ifadesini bulduğu gibi- ekonomiye kaynak sağlamaktır. Halbuki, getirilen bu maddeyle yapılan işlemlerin vergilendirilmesi, ekonomiye kaynak aktarımından ziyade, hisse senedi piyasasına gelecek olan kaynakların başka yönlere, döviz gibi başka kaynaklara akmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla, bu düzenleme yerinde bir düzenleme değildir, bu düzenleme yapılırken, aslında, aracı kurumların yapmış oldukları işlemlerin vergilendirilmesinden daha ziyade, nihaî olarak bu işlemlerden gelir elde eden insanların vergilendirilmesi daha akılcı ve ekonomik anlamda, malî anlamda daha uygun olurdu diye düşünüyoruz.

Muhterem arkadaşlar, vergi düzenlemeleri, maalesef, sık sık yapıl-maktadır. Bu da, hükümete olan güveni, ekonomiye olan güveni ve malî piyasalara olan güveni sarsmaktadır. Daha bundan birkaç ay önce bir kanun çıktı, şimdi o kanunu değiştiren, o kanundaki rakamları değiştiren bir düzen-lemeyi tekrar Meclisin huzuruna getiriyoruz ve getirilen tasarıyla da, bu düzenleme yapılırken, merkezi daha güçlendiriyoruz, merkez kadrolarını daha fazla artırıyoruz. Halbuki, merkezin güçlendirilmesi, taşra teşkilatlarındaki işlemlerin yavaşlamasına ve güvenin azalmasına da neden olacaktır. Merkez ile taşrayı dengeleyecek bir yapının oluşturulması gerekmektedir.

Şimdi, elbette, burada yapılan işlem, ekonomiye daha fazla kaynağın aktarılmasını sağlamaktır, yabancı sermayenin gelmesini sağlamaktır, yabancı sermayenin ihalelere katılımını sağlamaktır. Bunun için yeni düzenlemeler getirilmektedir. Halbuki, bırakın siz, yapılan düzenlemeler neticesinde yabancı sermayenin, taze kaynağın ekonomiye girmesini, içeride mevcut olan kaynakların, krizlerden dolayı dışarıya oluk oluk aktığını görüyoruz. Bu düzenleme de, bu giden kaynakların geri dönmesini sağlayacak nitelikte değildir; çünkü, birinci olarak, hükümete, bu kararları alan, bu yasaları çıkaran hükümete güven yoktur. İkincisi, malî konularda, ekonomik konularda sık sık kanunların değiştirilmesi, bu kaynağı buraya getirecek olan insanlara "yarın ne olacak bilmiyorum" endişesini beraberinde getirdiği için, üç senedir hükümet, çırpınmasına rağmen, maalesef, dışarıdan sermaye akışını sağlayamadığı gibi çok daha fazlasının dışarıya gitmesine de neden olmaktadır. Dolayısıyla, hükümet, bu tedbirlerin yanında başka birtakım tedbirleri de uygulamaya koymak mecburiyetindedir. Eğer, bunlar yapılmazsa, dışarıdan para getirilmesi zordur.

Şimdi, bu yasaya göre bu kaynakları getirdiklerini düşünelim, diğer yasalardaki düzenlemeler yapıldığında bu parayı getirecek olan insanların sorgulamaya tabi tutulmaları da kaçınılmazdır. Onun için, bu yasa güven vermiyor, bu hükümet güven vermiyor. Niye güven vermiyor; bu hükümet "nereden buldun" diyerek yola çıktı, şimdi "nereden nasıl bulursan bul" noktasına geldi; dolayısıyla, bu iyi bir nokta değildir, ya "nereden buldun" sorusunu hiç sormayacaktı ya da "nereden nasıl bulursan bul, yeter ki para bul" noktasına gelmeyecekti. Bu da gösteriyor ki, hükümetin ekonomik anlamdaki, malî anlamdaki yolu zikzaklıdır ve çizgisi tutarsızdır; dolayısıyla, üç yıldır, dört yıldır yapmış olduğu çalışmalar taze kanı, beraberinde taze kaynağı da getirmemekte, mevcut kaynakların da dağılmasına neden olmaktadır. Eğer, taze kaynak gelmesini istiyorsak, enflasyon muhasebesiyle ilgili çalışmaları Maliyenin bünyesinde yapmak mecburiyetindeyiz; stok affıyla ilgili birtakım düzenlemelerin ciddî manada düşünülmesi, bunun hangi şartlarda nasıl uygulanacağına dair çözümlerin Maliye Bakanlığınca ortaya konulması ve buna benzer düzenlemelerin de muhakkak surette düzenlenmesi gerekir.

Muhterem arkadaşlar, vergileme ciddî bir iştir. Ne kadar, nereden, nasıl bulursak alalım mantığıyla hareket edilmesi verginin artırılmasını beraberinde getirmediği gibi, vergi kaynaklarının kurutulmasına da neden olmaktadır.

Şimdi, bu maddeyle yapılan düzenlemeyle, sermaye piyasasındaki aracı kurumların yapmış oldukları işlemlerin vergilendirilmesi piyasaya, ekonomiye yeni, taze para kaynağı getirmesinin ötesinde, bu kaynakların da kurumasına neden olacaktır.

Hükümet bunları tekrar gözden geçirmeli, palyatif tedbirler, günübirlik tedbirler, bugünü kurtaralım mantığıyla yapılacak düzenlemeler değil, ekonomide ve malî sistemde köklü tedbirleri almak durumundayız diyorum, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Budak.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde gruplar adına konuşmalar bitmiştir.

Maddeyle ilgili 4 önerge var; ancak, 3'ünü işleme koyacağımız için, bu önergelerden 3'ünü, önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinde yer alan "değerlendirilen" ifadesinin "yatırılan" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN- İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

"Maliye Bakanlığı, vergiye tabi işlemlere aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir."

BAŞKAN- Son önergeyi okutuyorum. En aykırı önerge bu; bunu işleme koyacağız efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

"Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf veya aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir."

BAŞKAN- Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon önergeye katılmıyor.

Sayın Aygün?.. Yok.

Gerekçeyi okutuyorum efendim:

Gerekçe: Yapılan düzenleme ile Maliye Bakanlığınca vergiye tabi işlemlere taraf veya aracı olanların verginin ödenmesinden sorumlu tutulmasının vergi alacağını emniyet altına almak amacıyla yapıldığı hususuna yer verilerek maddeye açıklık kazandırılmaktadır.

BAŞKAN- Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum:

FETHULLAH ERBAŞ (Van)- Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN- Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Oylamayı elektronik cihazla yapacağım.

Oylama için 2 dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum. Sisteme giremeyen arkadaşlarımız, Divanda görevli teknik elemanlardan yardım isteyebilirler.

Ayrıca, sayın bakanlardan vekaleten oy kullanacaklar varsa, hangi bakana vekaleten oy kullandıklarını belirtmelerini rica ediyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Efendim, önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

İkinci önergeyi işleme koyuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

"Maliye Bakanlığı, vergiye tabi işlemlere aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir."

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon katılmıyor...

Sayın Aygün?.. Yok.

Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan düzenlemeyle mükellefin yanı sıra vergiye tabi işlemlere aracı olanların da verginin ödenmesinden sorumlu tutulması öngörülmektedir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinde yer alan "değerlendirilen" ifadesinin "yatırılan" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon katılmıyor...

Sayın Aygün?.. Yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maddede, değerlendirilen yerine, yatırılan ifadesinin yer alması menkul sermaye iradıyla ilgili madde metnine daha uygundur.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. -  193 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 60. - Mevcut veya yeni kurulacak olan sermaye şirketlerine, ayni veya nakdi sermaye olarak konulan değerlerden hareketle; herhangi bir vergi incelemesi ve tarhiyat (Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (7) numaralı bendi dahil) yapılamaz. Bu hükmün uygulanabilmesi için 31.12.2002 tarihine kadar; mevcut sermaye şirketlerinde sermaye artırımı işlemlerinin, yeni kurulacak şirketlerde şirket kuruluşunun tamamlanması ve sermaye olarak konan değerlerin şirket aktifine girmiş olması şarttır."

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, aslında, bu madde, çok önemli bir maddedir. Bu, bir vergi affını getiren bir maddedir; herkesin, bunu çok iyi okuması lazım. Kusura bakmayın... Ben, ta 1957'den beri maliyeciyim ve dünya tarihinde, hiçbir külfete katlanılmadan, kimseye vergi affı getirilmemiştir. Bakın, bu madde çok önemli; kusura bakmayın; vicdanım kabul etmediği için bunu vurgulamak zorundayım.

Şimdi, Sayın Bakanlığın getirdiği bu maddeyle, bir adam, 10 milyon dolar sermayeyi 20 defa koyabilir, fiktif koyabilir; vergi incelemesi yok, tarhiyat yok... Bu madde, eğer bu haliyle geçerse, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından da veto edilir. Rica ediyorum; Sayın Bakanlık, hiç olmazsa, bu yolla artırılan sermayeye bir vergi koysun, yani, yüzde 3, yüzde 5... Böyle, hiçbir külfet olmadan, karaparayı aklayarak veyahut da çalınmış paralar aktiflere dahil edilerek; hatta, fiktif şeyler de ilave edilmek suretiyle... Böyle bir madde, Türkiye'nin geleceğini çok tehlikeye sokar. Ben düşüncemi söylemek zorundayım. Aslında, bu, çok önemli bir madde. Zaten Sayın Güneş Taner de burada, böyle çok kritik kanun görüşmelerinde gelir; ona da dikkatinizi çekmek istiyorum.

Efendim, madde üzerinde söz isteyen...

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapma hakkı verir misiniz.

BAŞKAN - Tabiî; hükümete bu açıklama hakkını vermek için bunu söyledim.

Buyurun efendim.

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu madde, esas itibariyle, bankacılık sisteminin finansman yapısını sağlıklı hale getirmek amacıyla getirilmektedir. Bilindiği gibi, bizim yaşadığımız 2001 yılındaki krizin temel nedeni, finans niteliğindeki bir krizdi. Bankalar, birer sermaye şirketleridir. Onların finans yapısını güçlendirmek için, devlet olarak, hükümet olarak, çok önemli katkılarda bulunuldu. Ortaklarının, sermaye koyarak, şirket yapısını daha sağlıklı hale getirmesi amacıyla yapılmış bir düzenlemedir; ancak, burada, sermaye olarak konulacak olan değer, 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Kanuna tabidir. Orada, herhangi bir sınırlama falan söz konusu değildir. Burada, daha çok, o ilave edilen değerlerle ilgili, sadece ilave edilen değerlerle ilgili vergisel bir inceleme yapılmayacak; yoksa, herhangi bir karaparayla ilgili sınırlama, kesinlikle getirilmemektedir. Sadece, bankalar sisteminin finansman yapısını sağlıklı hale getirmeyi amaçlayan bir düzenlemedir. Çünkü, bankalar sistemini sağlıklı hale getirmediğimiz zaman, ekonomide meydana getireceği sorunları da hep birlikte biliyoruz. Tamamen bu amaçla getirilmiştir; yoksa, böyle bir karaparanın aklanması veya bir klasik vergi affı olarak düşünülmemesi gerektiğini, izninizle, sunmak isterim.

BAŞKAN - Peki, Sayın Bakanım, bu yolla konulan parayı, hiç olmazsa, fiktif olmaması için...

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Meclis Başkanı mısın sen, nesin?!.

BAŞKAN - Arkadaşlar, ciddî bir şey söylüyoruz.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) - Kürsüden konuş.

BAŞKAN - Kürsüden konuşmuyorum.

Bu, bizim geleceğimizi ilgilendiren bir kanun, ben de bu konuyu bilen bir insanım. Sayın Bakan açıklık getiriyor. Hiç olmazsa, Sayın Bakan, bu yolla konulan paraların bir süre için bankada kalması, aktifte kalması... Adamın 10 şirketi varsa, birinci gün 10 milyon doları aktifine koydu, ertesi gün çekti ötekine koydu, ertesi gün çekti ötekine koydu; bunu önleyen bir hüküm yok. Yani, içimize acı veren bu, o bakımdan... Yani, bu konuda bir garanti yok Sayın Bakanım, inceleme yapamıyorsunuz.

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Bankacılık hizmeti yapan sermaye şirketleriyle birlikte, diğer sermaye şirketlerine de, sermaye yapılarını güçlendirmek için ortakları tarafından şirkete sermaye olarak konulmak kayıt ve şartıyla, bu miktarların üzerinden vergi incelemesi yapılmıyor; yoksa, diğer kanunlarla ilgili incelemelere açıktır, orada bir kısıtlama yoktur ve bunu yaparken de, devletin ekonomiyle ilgili bütün kurumlarının -Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu da dahil olmak üzere- müştereken bir değerlendirmesi sonucu ve ekonomiye bir katkı getirmek amacıyla yapılmıştır; bunları, Genel Kurulun bilgilerine arz etmek istiyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Ben, düşüncelerimi belirttim.

Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Yozgat Milletvekili Sayın İlyas Arslan; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 3 üncü maddesi üzerinde, AK Parti Grubu adına görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ekonomimiz, cumhuriyet tarihinin en buhranlı döneminden geçmektedir; küreselleşen dünyada ekonominin içine kapanması, gün geçtikçe artan iç ve dışborç, çığ gibi büyüyen işsizlik, hantal, evrak ve prosedüre boğulmuş bürokrasi... İşte, sorun burada yatmaktadır. Çözümü zor da değildir; ekonomiyi borç döngüsünden kurtarmak, rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçmek, bürokrasiyi azaltmak, vergileri aşağılara çekmek, kayıtdışını kayıt altına almak, vatandaşı, verginin bir hak ve yükümlülük olduğu konusunda bilinçlendirmek ve yabancı kaynak ve yatırımcı ile her türlü legal para girişinin önünü açmak için, ülke ekonomisinin canlanmasında büyük etkisinin ve öneminin olduğunu bildiğim Sermaye Piyasası Kurulunun da, üzerine düşen görevi tam anlamıyla ve zamanında yerine getirmesi gerektiği inancındayım.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde bazı sorunların bulunduğunu hepimiz biliyoruz; ama, çözümü konusunda, zaman zaman, yapısal önlemler alınması anlamına gelen kanun değişiklikleri ve bu maddede olduğu gibi geçici madde eklemeleri yapılmaktadır.

3 üncü madde bünyesindeki geçici 60 ıncı maddeyle, şirketlere sermaye olarak konulacak aynî ve nakdî değerlerin şirket aktifine girmiş olması için verilen sürenin az olduğunu ve süre koymanın da doğru olmadığını söylemek istiyorum. Bu kanaate şuradan varıyorum: Eğer, yapılan olay ahlakî ise, 31.12.2002 tarihiyle niye sınırlandırıyorsunuz; eğer, yapılan olay ahlakî değilse, bu maddeyi niye getiriyorsunuz? Bu konuda sınırlama koymanın doğru olduğu kanaatini, ben, doğru bulmuyorum; ya bu konulmamalı veya sınırlama getirilmemelidir.

Niçin böyle bir düzenleme yapılmak istendiğini de anlamak istiyorum; niye bu şirketler zor durumda, niye sermaye sıkıntısına düşmekteler? Bu vergilerle, tabiî ki, ayakta durmak zor. Bu vergilerle ve vergi sistemiyle, şirketler değişik yollara başvurmaktadırlar. Bu mevzuatlar nedeniyle, şirketler, yatırım yapmak için yurtdışına kaçmaktadırlar. Sermaye renklere ayrılmış; ama, sermayenin verdiği vergiler, istihdam ettiği işçiler hiç dikkate bile alınmamıştır. İstiyorum ki, ayırım, dürüstler ve dürüst olmayanlar diye yapılsın; şirketler devlet tarafından sıkı denetime tabi tutulsun; devlet, art niyetli insanların tepesinde olsun, fırsat vermesin; ama, namuslu insana da yardımcı olsun.

Değerli milletvekilleri, devlet, yurt dışından gelecek kaynaklara cazip fırsatlar tanımalı, sermayenin girişini teşvik etmeli, kaçırmamalıdır. Yatırım indirimi ve cazip teşvikler, ekonomiye yeni kan için en uygun düzenlemelerdir. Bu yapılanmada, düzenlemenin iyi niyetli olarak yapıldığını; ancak, ekonomiyi düze çı-karmak için iyi niyetin yetmediğini belirtmek istiyorum.

Yapacağınız tek şey, ekonomik istikrarı sağlamak, sermayeyi ürkütmemek-tir. Ülkede, ekonomik istikrar olmadan kim para getirir, kim üretime girer... İyi niyetli yatırımcı, zaten, varını yoğunu şirketinin emrine vermiştir, her şeyini kaybetmeyle karşı karşıya bulunmaktadır. Binlerce işletme, kapısına kilit vurmuş durumdadır, milyonlarca insan işsiz durumdadır. Çözüm, ekonominin düze çıkması için, yurtdışına kaçan para ve yatırımların tekrar yurtiçine dönmesi için devlet gü-vencesi ile tedbirler alınmasıdır. Çözüm için, ayakları yere basan, sağlam kaynakları olan bankacılık ve finans kurumları ile yatırımcının rahatlayacağı teşvikler, tedbirler ve işletme sermayesi desteği ve diğer iyileştirici yapısal düzenlemeler gerekmektedir. Bu düzenlemeler yapılırken, nereden buldun yasasının ne kadar yanlış olduğu bir kez daha ortaya çıkmış durumdadır. Mademki, bugün,  nereden buldunu -biraz önce, bir arkadaşım belirtti- sormayacaktın, dün bu yasayı niye çıkardın?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İLYAS ARSLAN (Devamla) - Başkanım, hemen toparlıyorum.

BAŞKAN - Peki.

İLYAS ARSLAN (Devamla) - Bu yasayla yapmış olduğunuz yıkımı yeni bir yasayla düzeltmeye çalışıyorsanız, o zaman, neden, yurt dışından sermaye getirenlere bir sınır tanımıyorsunuz da, yurt içindekini, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanı 31.12.2002 tarihiyle sınırlıyorsunuz? O zaman, sizinle diyaloğu olan insanlar var. Hani, bir zamanlar, çok önceleri, tarihte, bir terlik yasası vardı; günübirlik çıkan bir yasaydı. O zaman, siz, bu yasayı, 31.12.2002 tarihiyle -bu maddeyle- sınırlamakla, belirli kurumlara söz verdiniz, onlar 31.12.2002 tarihine kadar bunu netleştirecek; ondan sonra tekrar eski uygulamaya dönecekseniz, o zaman, ya bu yasayı getirmeyin ya da bu sınırı daha da genişletin; ne zamana kadar, ülke ekonomisi düzlüğe çıkana kadar diyor; hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arslan.

Efendim, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekilli Sayın Sadri Yıldırım; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinize ve aziz milletimize, Partim ve şahsım adına saygılar sunuyorum.

Konuşmama başlamadan önce, pancar çiftçisi dört gözle çapa avansını beklemektedir; Sayın Sanayi Bakanımızın ilgilerini bekliyoruz.

Değerli milletvekilleri, Yüce Heyetiniz, bugün, çok önemli ve çok hassas bir tasarıyı görüşüyor; çünkü, bu tasarıyla, vergi kanunları 10 uncu defa, İhale Kanunu da 4 üncü defa değişmektedir. İşte, bu nedenle vatandaş diyor ki, bu hükümetin üç yıldır yaptığı ve becerdiği üç önemli iş vardır; birincisi, vergi. Cumhuriyet hükümetleri içerisinde en fazla vergi toplayan hükümettir. İkincisi, zamdır. Temel maddelere, yıllık ortalama yüzde 300 zam yapmakta ve nitekim bir yılda akaryakıta yapılan zam 109 defa olmuştur; yani, zam şampiyonu, hükümettir. Üçüncüsü, faizdir. Bilhassa kriz dönemlerinde faiz yüzde 1 000 ve 1 500'lere kadar çıkmış, nitekim, bunun neticesinde, 2002 Ocak ayında 5 katrilyonluk vergi geliri elde edilmiş, aynı dönemde 6,7 katrilyonluk faiz harcamaları olmuştur. Buna göre, en fazla vergi toplayan hükümet olmasına rağmen, vergi gelirleri faize yetmemiştir; yani, bu hükümet, toplam gelirini borcun faizine dahi getiremeyen bir hükümet olmuştur. Peki, öyleyse, vatandaşın cebinden elini çekmeyen, vatandaşı vergi, zam ve faiz altında ezen, inim inim inleten bu hükümete, vatandaş güvenir mi?

Sayın hükümet, bir taraftan vatandaşı ezdiniz, bir taraftan IMF'nin emriyle ülkede yatırımı, üretimi, istihdamı yok ettiniz, ülkeyi yangın yerine döndürdünüz ve neticede bu hükümet kendi ekonomik hatası ile ülkeyi altından kalkılamayacak şekilde 2000 ve 2001 Şubat krizine sürüklediniz. Bir gecede insanları yüzde 80 fakirleştirdiniz. Böylece, bu krizden ülkede yaşayan herkes etkilenmiş olup, kriz halen devam etmektedir, hatta, Sayın Derviş'e göre de yeni kriz gelmektedir. Gerçi, bir yıldan beri Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller, krizin bitmediğini, yeni krizin her an gelebileceğini, çözüm yollarını söylemesine rağmen, maalesef, hükümet dinlememekte; ama, cezasını ülkeye çektirmektedir.

Sayın hükümet, kriz düzeliyor, piyasa iyileşiyor diyerek, insanları oyalıyorsunuz ve aldatıyorsunuz. Böylece, insanların varını yoğunu aldınız, hayallerini bile yıktınız. İşte ülkedeki krizin esas sebebi kötü yönetimdir. Cumhuriyet tarihimizde, 1945 yılından sonra, bu hükümetin sayesinde, 2001 yılında ülkeyi 9,4 küçülttünüz, yolsuzluklarda dünya dördüncüsü yaptınız, sonra da bu krizin faturasını halkın sırtına yüklediniz. İşte sizin başarınız budur. Buna rağmen, eğer, biz başarılıyız diyorsanız yolunuza devam ediniz; ama, bunun hesabını, millet size sandıkta mutlaka soracaktır.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla, hükümet, ülkede krizin tüm şirketlere yansıdığını kabul etmiştir. Sayın Maliye Bakanımızın, Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı konuşmasında -krizin ağırlığını kabul etmekle birlikte- bilhassa, iki cümlesine dikkatinizi çekmek istiyorum; birincisi; "Maliye politikaları anlamında vergi gelirlerini artırmanın tek yolu, yeni veya ilave vergiler getirmek değildir" diyor; doğru söylüyor; ama, maalesef, devamlı yeni vergiler getiriliyor, vergiler artıyor, zamlar da hiç durmak bilmiyor. İkincisi; yine Sayın Bakanımız, konuşmasının bir bölümünde "hangi tedbiri alırsanız alın, ortada, vergi ödeyecek, verimli ve kârlı çalışan mükellefler yoksa istediğiniz sonuca ulaşmanız mümkün olmaz" diyerek bir doğruyu daha belirtiyor; ama, maalesef, gerek hükümetin gerekse Bakanımızın icraatları değişik oluyor ve kendi kusurlarını vatandaşlara yüklüyorlar.

Değerli milletvekilleri, bu milletin ıstırabını anlayın, çektiği ekonomik sıkıntıları görün ve sesini duyun; çünkü, milletin vergi verecek gücü kalmadığı gibi, 25 000 000  vatandaşımız, aile olarak 72 000 000 lirayla geçinmek zorunda bırakılmakta ve sosyal dayanışma fonları olmasa, açlıktan ölecekleri aşikârdır. Ülkede, böylece, en zengin aileler ile en fakir aileler arasındaki gelir farkı 234 kata çıkarılmış bulunmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, 1 dakika içerisinde toparlayın efendim.

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Lütfen efendim.

Hatırlarsanız, Doğru Yol Partisi, Af Kanunu görüşülürken de belirtmişti ve "hırsızları, dolandırıcıları, hainleri affediyorsunuz, namuslu, dürüst, devletine vergisini veren; ama, kriz nedeniyle evine ekmek götüremeyen, işini kaybeden, iflas eden esnafımızın, çiftçimizin, KOBİ'lerin vergilerini de affedelim" demişti; ama, kabul etmediniz, reddettiniz. Sonra, ülkede hırsızlığı ve dolandırıcılığı daha da artırdınız; ama, bu tasarıyla getirdiğiniz, açıkça, "nereden buldun" hususunda vergi incelemesi yapılmayacak ve sorulmayacak demektir. Yani, bu tasarıyla, ülke, kaosa sürüklenmekte ve soyguna göz yumulmaktadır. Böylece, vergide adaletsizliği daha da artırmaktasınız ve suç işlemektesiniz. Yani, esnafı ve çiftçiyi yine ayırıyorsunuz. Biz Doğru Yol Partisi olarak, bunun için muhalifiz.

Sayın Hükümet, getirdiğiniz tasarı ve çıkardığınız kanunlarla ülkeyi düzeltemezsiniz; çünkü, hükümetinizde hem siyasî hem de ekonomik istikrar yok; kendi aranızda uyum yok, birlik yok; aksine, hükümette tutarsızlık, keyfîlik ve partizanlık almış başını gidiyor.

Sayın hükümet, üç senede on bakan gitti; siz, hükümet hangi güce dayanarak halen yerinde duruyor söyler misiniz?! Suç işlediğinizin farkında mısınız? Böylece, her gün kendi arasında söz düellosu yapan bu hükümetten bu ülke ve millete hayır gelir mi; nitekim de gelmemiştir.

Vatandaş sizin gitmeniz için dua ediyor beyler! Ülkeyi batırdınız, insanları yoksullaştırdınız, elinden işini ve aşını aldınız. Aç bıraktığınız, işsiz bıraktığınız, yoksullaştırdığınız bu insanlar size güvenir mi! Bu insanlar kazanmadan nasıl vergi verecek, hiç, hükümet olarak düşündünüz mü?! Öyleyse, gelin ülkeye, millete...

SALİH DAYIOĞLU (İzmir) - Kaç dakika oldu Sayın Başkan?!

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım; arkadaş...

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

...demokrasiye daha fazla zarar vermeden çekilin, en kısa zamanda ülkeyi erken seçime götürün diyor, Yüce Heyetinize Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına saygılar sunuyorum. (DYP ve SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.

Saadet Partisi Grubu adına Sayın Mehmet Zeki Okudan, Antalya...

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Sayın Aslan Polat, efendim...

BAŞKAN - Sayın Aslan Polat, buyurun efendim. (SP sıralarından alkışlar)

Sayın Polat, süreniz 5 dakikadır efendim.

SP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Tasarının bu maddesi, biraz önce Sayın Meclis Başkanvekilinin de belirttiği gibi, gerçekten üzerinde son derece düşünülmesi gereken bir madde. Bu maddede ne deniliyor, "Mevcut veya yeni kurulacak olan sermaye şirketlerine, aynî veya nakdî sermaye olarak konulan değerlerden hareketle; herhangi bir vergi incelemesi ve tarhiyat yapılamaz." Yani, bunun özü şudur: Siz, bu senenin sonuna kadar, 31.12.2002 tarihine kadar dışarıdan bir para getirebilirseniz, bu getirdiğiniz parayı ister bankalardan, isterse başka bir yerden, nereden almış olursanız olun biz vergi incelemesi yapıp araştırmayacağız.

Yalnız, bu tasarı Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, muhalefeti bırakalım, hükümet partilerine mensup milletvekilleri de bu madde üzerinde çok eleştiride bulundular ve hatta, DSP'li bir milletvekili, aynen şu ifadeyi kullandı: "Sayın Bakanım, otuzbeş yıl bu konuda çalışmış, muhtelif uygulamalarda bulunmuş bir kişiyim; bunun hiçbir pratik faydası yoktur." Yani, DSP Grubu adına şu anda da konuşsa, en yetkili olarak konuşabilecek bu arkadaşımızın Plan ve Bütçe Komisyonundaki ifadesi aynen bu. "Sayın Bakanım, ben otuzbeş yıl bu konuda bir uzman olarak çalıştım. Bu getirdiğiniz kanun tasarısının pratik olarak hiçbir faydası yok." Neden faydası yok; çünkü, -zaten uygulanmalarından da belli- bu hükümet, 1997'den 2001'e kadar tam 11 tane vergi kanunu tasarısı getirdi. Her getirdiğiniz tasarıyı bir gün sonra değiştiriyorsunuz; bu da, tamamen hayalî, hayalinizde yapmış olduğunuz bir tasarı oluyor.

Sayın Bakanım, tabiî, siz de haklısınız; diyecekiniz ki, biz, artık, hükümet olarak iflas ettik, bir şeyi toplayamıyoruz...

Dün, bir profesör, bir basın kuruluşuna bir yazı yazmış; çok ilginç rakamları var; diyor ki: "Maliyenin beş ayda toplayabildiği para 27,5 katrilyon lira, Hazinenin beş aydaki nakit açığı 12 katrilyon 200 trilyon lira..." Yani, sizin Hazine olarak beş ayda toplayabildiğiniz paranın takriben yüzde 40'ı kadar açığınız var! Böyle bir bütçeyle bir yere gidilemeyeceğini siz de görüyorsunuz; fakat, bu açık gitgide artmaya başladı Sayın Bakanım. Bu konularda sizden biraz bilgi istiyoruz. Örneğin, nisan ayında Hazineden yüzde 53 bono faiziyle bileşik olarak borçlanırken, şu anda ikinci el piyasalarda, en fazla işlem gören bono piyasalarında faiz oranı yüzde 68'e çıkmıştır; tam 15 puan artmıştır. Şöyle söylemek istiyorum; şu gün itibariyle, devlet, yıl sonuna kadar 45 - 50 katrilyon lira borçlanacağına göre, 1 puanlık artışın Türkiye'ye zararı ortalama 400 - 450 trilyon lira olmaktadır. 15 puanı hesaplarsanız, her halükârda, bugünden sonra 5 - 6 katrilyon lira, sadece bu faiz yükselmesinden dolayı ilave faiz gelmiştir. Şimdi, hükümetinizin belirsizliğinin, sadece belirsizliğinin Başbakanımızın sağlık durumu dolayısıyla, Türkiye'de bono piyasalarının, faiz piyasalarının, dolar piyasalarının yükselmesi soncunda, devletin, bugünden sene sonuna kadar, sadece bu 15 puanlık artışı devam ederse, bütün nisaplara göre, en az 5 katrilyon lira bir zararı olacaktır. 5 katrilyon lira dediğimiz zaman, zaten bu sene bütçe içerisindeki bütün yatırımınız 5,7 katrilyon lira; yani, bu sene bütçeyle yapacağınız yatırıma eşit bir açık meydana getiriyorsunuz.

Bakın Sayın Bakanım, size bir konuyu daha söyleyeceğim: TÜSİAD Başkanı, 11 Haziranda (bugün) yine bir konuşma yapıyor, o bile "vergi adaleti büyük ölçüde bozulmuştur" diyor ve en önemlisi de şu ifadeyi kullanıyor: Biraz önce Meclis Başkanvekiline cevap verdiniz buna da cevap verin. "Bunlara ek olarak, vatandaşların, toplanan vergilerin yerinde harcandığına ilişkin güveni de kalmamıştır." Şimdi, size, Türkiye'nin en büyük işveren teşkilatının "topladığınız vergilerin yerinde harcandığına dair halkın itimadı kalmamıştır" dediği bir yerde, sizin, toplanan vergiler hakkında bize bilgi vermeniz gerekmektedir.

Şimdi, siz, burada, bir şirket kurduracaksınız... Türkiye'de, yine -Merkez Bankası Başkanı dedi- sırf fon bankalarına, hortumlandığı için, bir yılda 21 küsur katrilyon lira para koydunuz. Bu paralar yurt dışına gittiğinden ve kaçırıldığından binlerce insan şikayetçi. Adam oradan parayı alacak, getirecek Türkiye'ye, 1 000 000 dolara, 10 000 000 dolara bir sermaye şirketi kuracak, nasıl olsa inceleme yok, bir ay sonra o parayı oradan alacak başka bir şirket kuracak 10 000 000 dolar da oraya koyacak o da incelenmeyecek, bir şirket daha kuracak, aynı parayı sirküle edecek ve sonra da bu parayla belki 10 000 000 dolarla, 40-50 000 000 dolarlık şirket kurdum diyecek ve bu 40-50 000 000 doların vergi incelemesi olmayacağı için sene sonuna kadar bunun vergisini de ödemeyecek. Böyle bir uygulama olmazsa, sen, gelip, benim, Erzurum'da, İspir'de, Narman'da, Tekman'da bir berberin başına dikileceksin, sen basit usulde vergini verdin mi vermedin mi diye hesap soracaksın... Böyle adalet olmaz. Bu adaletin adaletle alakası yoktur Sayın Başkan.

Sayın Başkanım, müsaade ederseniz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ASLAN POLAT (Devamla) - Bir dakika...

BAŞKAN - Sayın Polat, yalnız, çok süratli anlatmayın da... Daha tane tane anlatırsanız milletvekili arkadaşlar iyi anlar; çünkü, çok ciddî şeyler söylüyorsunuz. (MHP sıralarından "bravo Başkan" sesleri)

Buyurun.

ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım, bakın, şimdi size bir şey okuyacağım. MHP'liler beni iyi dinlesinler; çünkü, Erzurum'da başkasını göremiyorum. Erzurum'da ANAP ve DSP yok, siz varsınız, sizinle de konuşmak zorundayım.

Türkiye'de bir zamanlar "70 sente muhtacız" diye söyleniyordu. Şimdi de elimde bir büyük şehir il emniyet müdürünün bir basın açıklaması var; bu büyük şehir il emniyet müdürünün 17 Nisan 2002 tarihli basın duyurusunu sizlere okumak istiyorum: "Müdürlüğümüz haberleşme hizmetlerinde kullanılmakta olan telefonlarımız, borçları ödenmesine rağmen, Türk Telekom A.Ş. tarafından 17.4.2002 tarihinde kapatılmıştır. Bizlere ulaşmak isteyen vatandaşlarımız emniyet müdürümüze ait aşağıdaki telefon numaralarından da ulaşabilirler; ancak, emniyet müdürlüğümüz olarak, sizleri telefonla arayarak bilgilendirmemiz gereken konularda, telefonlarımız aramaya kapalı olduğu için sizleri arayamamaktayız. Bundan dolayı halkımızdan özür dileriz."

Şimdi, öyle bir duruma getirdiniz ki, bir büyük şehrin emniyet müdürünün telefonları hacizle kapatılıyor, borcunu ödemedi diye. Peki, Sayın Bakanım, bu ülkede, bu kadar faiz fazlası veriliyor; bunlar nereye gidiyor?! Nasıl bir faiz fazlanız var ki, bir büyük şehrin emniyet müdürlüğünün telefonlarını ödeyecek parayı gönderemiyorsunuz ve o şehirdeki il emniyet müdürünün telefonları kesiliyor?! (MHP sıralarından gürültüler)

İşte, basında çıktı; al oku,  okur yazarlığın varsa...

Ondan sonra da, gelip, bana, faizdışı fazladan bahsetmeyin... Bu bir skandaldır. Bir zamanlar Türkiye 70 sente muhtaç edildi; siz, Türkiye'yi, bir telefon parasına  muhtaç ettiniz.

Hepinize saygılar sunarım. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslan Polat.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 3 tane önerge var; geliş sırasına göre okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3 üncü maddesiyle 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 60 ıncı maddede yer alan "31.12.2002" tarihinin "31.12.2003" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                   Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3 üncü maddesiyle 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 60 ıncı maddede yer alan  parantez içi hükmün madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                                   Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum efendim; bu önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olduğu için işleme koyacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3 üncü maddesiyle 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 60 ıncı maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                   Oğuz Aygün

             Ankara

"Geçici Madde 60. - Mevcut veya yeni kurulacak olan sermaye şirketlerine, aynî veya nakdî sermaye olarak konulan değerlerden hareketle; herhangi bir vergi incelemesi ve tarhiyat (Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının 7 numaralı bendi dahil) yapılamaz, 13/11/1996 tarihli ve 4208 sayılı Kanun hariç genel ve özel ceza hükümleri taşıyan kanunlara aykırılıktan şikâyette bulunulamaz, soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Bu hükmün uygulanabilmesi için 31/12/2002 tarihine kadar; mevcut sermaye şirketlerinde sermaye artırımı işlemlerinin, yeni kurulacak şirketlerde şirket kuruluşunun tamamlanması ve sermaye olarak konan değerlerin şirket aktifine girmiş olması şarttır."

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet katılmıyor.

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - 3 önergeyi de geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeler geri çekilmiştir.

III. - YOKLAMA

(AK Parti ve SP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunacağım; yalnız, yoklama istiyor arkadaşlarımız.

Önce, yoklama isteyen arkadaşlarımızı tespit edelim: Sayın Aslan, Sayın Polat, Sayın Pepe, Sayın Çelik, Sayın Erbaş, Sayın Ulucak, Sayın Yıldız, Sayın Budak, Sayın Özgün, Sayın Batuk, Sayın Aktaş, Sayın Okudan, Sayın Toprak, Sayın Aydın, Sayın Sünnetçioğlu, Sayın Canbay, Sayın Yanmaz, Sayın Yumakoğullları, Sayın Kapusuz.

Yoklama için 5 dakikalık süre veriyorum. Bu süre içinde sayın milletvekillerinin Genel Kurul salonunda olduklarını cihaza girmek suretiyle belirtmelerini; cihaza giremeyenlerin, Divandaki teknik elemanlardan yardım istemelerini, bu halde de giremedikleri takdirde pusula göndermelerini; pusula gönderen arkadaşların da Genel Kurul salonundan ayrılmamalarını diliyorum.

Yoklamayı başlatıyorum.

(Otomatik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) (Devam)

BAŞKAN - 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum : Maddeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Ancak, bu, Türk malî sistemine bir dinamit getiriyor; ama, Sayın Bakanla aynı fikirde değilim. Gerçekten, vicdanî bir sorumluluk içinde olduğum için bunu ifade ediyorum.

Efendim, 4 üncü maddeyi okutmadan önce, Doğru Yol Partisinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde bir değişiklik yapılmasına ilişkin bir madde ilavesi vardır; ancak, bu müzakere ettiğimiz kanunda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunuyla ilgili herhangi bir değişiklik yok. İçtüzüğümüze göre, müzakere edilmekte olan bir kanunla yakından bir ilişkisi olmadığı için önergeyi işleme koymuyorum.

4 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 4. - 3.6.1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 31. - 2001-2005 yılları kazançlarına uygulanmak üzere Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın faaliyet konusu ile ilgili olarak yurt dışı iştiraklerinin finansmanından doğan alacaklarının değerlemesinden kaynaklanan kur farkları pasifte özel bir karşılık hesabında gösterilerek dönem kazancına dahil edilmez. Bu karşılıklar sermayeye eklendikleri takdirde işletmeden çekiş ve kâr dağıtımı sayılmaz. Aleyhlerine oluşan kur farkları ise aktifte özel bir karşılık hesabında tutulur ve gelecek yıllarda lehlerine oluşacak kur farkları ile kapatılır. Lehte kur farkı ile kapatılamayan tutarlar yurt dışı iştirakin işi bırakması halinde zarar addolunur."

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Mehmet Ergün Dağcıoğlu; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarıyla, Gelir Vergisi ve Vergi Usul Kanunu gibi birçok kanun dahil olmak üzere tam on kanunda değişiklik yapılmaktadır. Bu yüzden, adı, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı olarak, çok genel bir ifadeyle ifade edilen bu tasarının genel gerekçesine baktığımızda, genel olarak amacın "...malî bünyesi zayıflayan ve finansman temininde zorlanan şirketlerin malî bünyelerinin, bunların ortaklarının sahip oldukları varlıklar kullanılmak suretiyle güçlendirilmesi..." olduğu anlaşılmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, ülkemiz ekonomisinin, son yıllarda, gerek küreselleşen dünya gerekse kendi dinamiklerimiz nedeniyle hızla değiştiği ortadadır. Bu yüzden, şirketlerimizin yeniden yapılanması, piyasalarda yeni finansal tekniklerin ortaya çıkması, yeni kurumlar ve kavramların gündeme gelmesi kaçınılmaz olmaktadır. İşte, hükümete göre, bu değişim trendi, zaman zaman yapısal önlemler alınması ve bazen de küçük boyutlu düzeltmeler yapılması gereğini ortaya çıkarmaktadır; ancak, daha, beş altı ay önce yapılan düzenlemelerin, tekrar tekrar gündeme getirilerek düzeltilmesi, en iyimser bir ifadeyle altını çiziyorum, ortada, cidden bir basiret sorunu olduğunu ifade etmektedir. Hele hele, ülkemizde, geçmişte yaşanan ve etkilerini millet olarak çok ağır bir şekilde yaşadığımız ekonomik krizler, başta finansal kesim olmak üzere, şirketlerin malî bünyelerinin zayıflamasına, özkaynaklarının erimesine ve yabancı kaynak temininde ciddî zorluklarla karşılaşılmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla, ülkede sık sık bu gibi durumlar karşısında yasal düzenleme gerekleri, gündemi, âdeta, tıkayacak ve sistemi işlemez hale getirecek ve zaman kaybına müncer olacaktır. Bu anlamda, üzerinde görüştüğümüz çerçeve 4 üncü maddeyle "2001-2005 yılları kazançlarına uygulanmak üzere Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının faaliyet konusu ile ilgili olarak yurtdışı iştiraklerinin finansmanından doğan alacaklarının değerlenmesinden kaynaklanan kur farkları pasifte özel bir karşılık hesabında gösterilerek dönem kazancına dahil edilmez. Bu karşılıklar sermayeye eklendikleri takdirde işletmeden çekiş ve kâr dağıtımı sayılmaz. Aleyhlerine oluşan kur farkları ise aktifte özel bir karşılık hesabında tutulur ve gelecek yıllarda lehlerine oluşacak kur farklarıyla kapatılır. Lehte kur farkıyla kapatılamayan tutarlar yurtdışı iştirakin işi bırakması halinde zarar addolunur" şekline dönüştürülmüş bulunmaktadır. Bu konu, teknik bir konudur. Bu konu, TPAO'nun 2000 yılı denetimini yapan Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun 12 nci temennisinde de ifade edilmiş ve bu temenniye, bilançonun doğruluğunun... Bakın, çok enteresan; Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun raporunda deniliyor ki; "bilançonun doğruluğunun etkilenmesini önlemek ve ileride bir vergi ihtilafına meydan verilmemesini teminen, yurtdışı aramalarla ilgili giderlerin zarar kaydedilebilmesi için, Kurumlar Vergisi Kanununa 3380 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle eklenen hükme uygun hareket edilmesi" şeklinde geçmektedir. TPAO tarafından bu temenniye verilen cevapta "Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulunun konu üzerindeki incelemesi devam etmekte olup, Hesap Uzmanları Kurulunun netice raporuna göre gereken çalışmalar yapılacaktır" denilmiş. Ancak, Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlarının yurtdışı yatırımlar için yapmış olduğu inceleme neticesinde, yurtdışı yatırımların TPAO'nun bizzat kendi yatırımı olmadığı, iştirak ve bağlı ortaklıklara verilen bir borç niteliği taşıdığı ve bu nedenle, kur farkı yapılması gerektiği tezinden hareketle, TPAO'ya -dikkat edin arkadaşlar- bu işten, kur farkından ötürü 68,4 trilyon Türk Lirası vergi ve bu vergi kaybından ötürü de 182,7 trilyon lira ceza olmak üzere, toplam 251,1 trilyon lira vergi ve ceza tahakkuku yapılmıştır. TPAO yönetimi her ne kadar bu vergiye itiraz ederek -"niye itiraz ederek" cümlesinin altını çiziyorum; çünkü, uzlaşmaya gidiyor; yani, kanuna göre, yaptığı yanlışlığı kabul ediyor- konunun yasal yönden kesin çözüme kavuşturulması amacıyla 1997 yılından bu yana Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı nezdinde girişimlerde bulunmuşsa da, bugüne kadar, maalesef, netice vermemiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, 1 dakika içinde toparlayın.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Görünen odur ki, işte, bu maddeyle, bu sorun çözülmeye çalışılmaktadır. Eğer, rakamlara bakacak olursak, gayri safî dönem kârının 1999 yılında 47 000 000 dolar, 2000 yılında ise 283 000 000 dolar olduğu gözlenirse, buradan da hareketle, özellikle 2000 yılında faaliyetdışı gelirlerin ise 212 000 000 dolar olduğu gözlenirse... Neyi vurgulamak istiyorum; bir kurum düşünün ki, TPAO, 2000 yılında 283 000 000 dolar kâr ediyor ve bu kârın 212 000 000 doları amaçdışı, faaliyetdışı gelirlerden oluşmaktadır. Bu ne demektir; aslında, kur farkı hesabı olmasa, TPAO'nun kârı 283 000 000 dolar değil, yaklaşık 60 000 000-70 000 000 doları bulmaktadır; yani, 496 000 000 dolarlık gayri safî hâsılatı düşündüğünüzde, hâsılatın yarıdan fazlası kur farkı hesaplarından kaynaklanmaktadır.

Arkadaşlar, sonuca gelecek olursak, 2000 yılında, bu 170 000 000 dolarlık kârla 212 000 000 dolarlık kur farkı hesabı gözlemlendiğinde, olayın ne kadar vahamet kesbettiği ortaya çıkmaktadır. Şimdi, bu düzenlemeyle, TPAO lehte kur farkları dönem kazancına dahil edilmeyecek, kur farkları pasifte özel bir karşılık hesabında gösterilecek ve dolayısıyla, vergi konusu olmayacaktır. Aleyhte kur farkları ise, bu surette, lehte kur farklarıyla kapatılabilecek; ancak, kapatılamayan tutarlar, yurtdışı iştirakinin işi bırakması halinde zarar kaydedilebilecektir.

BAŞKAN - Sayın Dağcıoğlu, teşekkür ederim.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) - Eskiden buna imkân yoktu.

Özellikle TPAO'nun finansman yapısının iyileştirilmesi ve destek verilmesi anlamındaki bu düzenlemenin hayırlı olmasını diliyor, yanlışlıklar arasında bazı güzelliklerin de olabileceğinin altını çiziyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bingöl Milletvekili Sayın Necati Yöndar; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA NECATİ YÖNDAR (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bazı vergi kanunlarında değişiklik yapılması hakkında kanun tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu tasarının 4 üncü maddesi çok özel bir hüküm getirmektedir. Kurumlar Vergisi Yasasının 8 inci maddesine eklenen bir bentle Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının hisselerinin tamamının Hazineye ait olmasından hareketle, bu ortaklığın iştirakleri vasıtasıyla yurt dışında yaptığı yatırımların finansmanında kullandırdığı kaynaklarından oluşan alacaklarının değerlendirilmesinden doğan kur farkları 2000-2005 yıları arasında Kurumlar Vergisinden istisna edilmektedir. Bu kur farkları özel bir fon hesabında tutulacak sermayeye eklenirse, işletmeden geçiş veya kâr dağıtımı sayılmayacaktır. Aleyhte oluşan kur farkları ise karşılık hesabında tutulacak ve gelecek yıllarda lehlerine oluşan kur farklarıyla kapatılacaklardır. Lehe kur farkıyla kapatılmayan kur farkları ise iştirakin işi bırakması durumunda zarar kabul edilecektir.

Değerli milletvekilleri, dikkatinizi çekmek istiyorum, bu madde, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı için özel olarak çıkarılmaktadır. Gerekçesi ise kurumun uluslararası şirketlerle yurt dışında rekabet edebilmesine imkân yaratmaktır.

Kur farkları üzerinden ödenen vergi yalnızca TPAO'nun mu sorunudur; hayır, sorun, bütün ekonominin sorunudur ve sürekli olarak yakınmalara neden olmaktadır. Sırf bu yüzden geçtiğimiz yıl firmalar batmıştır. Reel gelirinde 1 lira artış olmayan firmalar, salt döviz cinsinden alacakları olduğu için, bu hükümetin başarıyla yarattığı kriz sonucunda, dünya kadar geçici vergi ödemek zorunda kalmışlardır; daha doğrusu, ödeyememiş, borçlanmışlardır. Döviz cinsinden borcu olanlar ise zaten batmışlardır. Sonuçta, özel sektör başarıyla batırılmıştır, halk açlığa mahkûm edilmiştir; mayıs ayında ise enflasyon bindelerle ifade edilmeye başlandı diye bayram edilmiştir. Enflasyon, hükümetin başarılı icraatlarından dolayı değil, tam tersine, başarısız icraatlarından dolayı düşmüştür; ancak, bu durum kötüye işarettir; ölüde hareket olmaz!.. Çıkın, esnafı dinleyin, kaç mal satabiliyor; kaç kişi, sattığı malın bedelini tahsil edebiliyor?! Ölünün ateşi düşer, ölü beden soğuk kalır. Hastayı öldürmeyin, tedavi edin, tedavi edemiyorsanız, üzerinizdeki doktor gömleğini çıkarın, bırakın, doktorlar tedavi etsin!

Değerli milletvekilleri, kur farkları üzerinden ödenen vergi, yalnızca TPAO'nun rekabet gücünü de engellemektedir; yoksa, özel sektör şirketlerinin yurtdışıyla iş yapması ya da en azından yurt dışında yatırım yapması mı engellenmek istenmektedir?! Söz konusu olan, bütün kur farklarının vergi dışı bırakılması değil, salt yurt dışındaki yatırımlar nedeniyle finansman için gönderilen paralar diye düşünülüyor ise, yurt dışında yatırım yapan şirket yalnızca TPAO değildir; sermayenin kaçması önlenmek isteniyorsa, aynı şey TPAO için de geçerli olmalıdır.

 Yıllardır, inşaat şirketlerinin yurtdışına götürdükleri yatırım mallarının bedellerinden ya da şantiyenin finansmanı için götürülen malların değerlendirilmesinden kaynaklanan kur farklarının vergilendirilme sorunları tartışılırken, bu şirketlerin sorunlarının yok sayılarak, yalnızca TPAO için böyle bir düzenleme yapılması, her şeyden önce, Anayasanın 73 üncü maddesine ve eşitlik ilkesini düzenleyen 10 uncu maddesine aykırı düşer. Şirketin hisselerinin tamamının Hazineye ait olması yasalar karşısında diğer şirketlerden farklı olması sonucunu getirmez; çünkü, Anayasanın 10 uncu maddesinde böyle bir ayrıcalık öngörülmemiştir.

Değerli milletvekilleri, maddenin sondan ikinci cümlesini yeniden okuyunuz; bu cümlede, aleyhlerine oluşan kur farkları ve gelecek yıllarda lehlerine oluşacak kur farkından bahsedilmektedir. Düzenleme, yalnızca TPAO için yapılmakla birlikte, ifadeler çoğuldur. Aleyhlerinde oluşacak kur farkından bahsedildiğinde, birden çok kişinin aleyhine oluşan kur farkı anlaşılır. Bu durum, aslında, düzenlemenin Anayasaya aykırılığının baştan kabul edilmesidir. Anayasa Mahkemesi "Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı" ifadesini Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bularak iptal etmesi durumunda, madde hükmünün ifadesi bütünlük arz edecektir; ancak, bunun yanı sıra, yurtdışı iştiraklerinin finansmanından doğan kur farkları vergilendirilmez iken, bu finansman dolayısıyla doğan kur farkı giderleri ve  faiz giderleri de giderden indirilecektir. Böylece, lehe oluşan kur farklarından vergi alınmadığı gibi, buna bağlı olarak doğan giderler nedeniyle başka gelirlerden de vergi alınmayacaktır. Peki, Anayasa Mahkemesi, "TPAO" ibaresini iptal edip de, hükmü genelleştiği zaman vergiyi nereden alacaksınız?!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yöndar, lütfen 1 dakika içerisinde toparlar mısınız.

NECATİ YÖNDAR (Devamla) - Teşekkür ederim.

Bu durumdaki şirketler büyük şirketler olacağı için, siz, verginin yükünü tamamen dar gelirliye, küçük firmalara yükleyeceksiniz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimiz çok iyi bilmekteyiz ki; kur farkları, reel anlamda bir gelir değildir. Bu nedenle, kur farklarının vergilendirilmesi, sermayenin vergilendirilmesidir. Sermayeden vergi alınması, her şeyden önce, Gelir ve Kurumlar Vergilerinin amacı da, konusu da değildir. Gelir üzerinden alınan vergiler, öz sermayede meydana gelen artış üzerinden alınır. Artışın da reel olarak düşünülmesi gerektiği, artık, tartışma dışı kalmış, herkes tarafından kabul edilmiştir. Buna rağmen, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı dışındaki mükelleflerin kur farklarından vergi alınmaya devam edileceği yönünde kanun yapılmaktadır.

Duyumlarımıza göre, Maliye Bakanlığında enflasyon muhasebesine geçiş çalışmaları yapılmaktadır. Bir taraftan enflasyon muhasebesi çalışması yapılırken, diğer taraftan böyle bir hüküm çıkarmanın anlamını çözmek mümkün değildir. Galiba, enflasyon muhasebesine geçilmeyecektir; ancak, bu da söylenilmektedir.

Maalesef, hükümet ha bire kargaşa yaratmaktadır, vergilerle oyun oynamaktadır; ancak, ne oynadıklarını kendileri de bilmemektedir. Düşünün bir kere, her oyunun bir kuralı vardır ve kurallar içinde oynanır. Oysa, hükümetin, vergicilik konusunda en ufak bir kuralı, en ufak bir sistem anlayışı bulunmamaktadır. Ben, vergicilikten gelmekteyim, şunu çok rahat söyleyebilirim ki, bizim vergilerimizi bir vergi sistemi olarak niteleyebilecek tek kişi yoktur. Sürekli, birbirinden kopuk, diğer kanun hükümleriyle ilişkisi araştırılmadan, kurulmadan değişiklikler yapıldıkça, vergi kanunları, içinden çıkılmaz hale gelmektedir, tam bir sistemsizlik söz konusudur. Hükümetin vergideki bu belirsizlik politikası sayesinde vergi kanunlarını iyi bilen kimse kalmamıştır, değişiklikler izlenemez olmuştur.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yöndar.

NECATİ YÖNDAR (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Habire vergi istisnalarının azaltılmasından, Avrupa Birliğine uyumdan bahseden hükümet ortakları, böyle bir şirkete özel istisna maddesini Yüce Meclisin gündemine getirebilmektedir. Bu da bir başarıdır, en kötüyü başarmak da çok zordur!

Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yöndar.

Saadet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Zeki Çelik; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

SP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Tasarının 4 üncü maddesi üzerine söz aldım; Saadet Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

IMF ve Dünya Bankasının kredi şartı olarak öne sürdükleri ve Avrupa Birliği uzmanlarıyla birlikte hazırlanan yeni Kamu İhale Kanunu, iki tasarı olarak da önce Meclise geldi. Hükümet, kamu kurum ya da kuruluşlarının mal ve hizmet alımları ile yapılan işlerin ihalesine ilişkin mevzuatı, Kamu İhale Kanunu ve İhale Sözleşmesi adı altında iki ayrı tasarı şeklinde düzenledi. Aslında, bunu anlamak mümkün değil -o zaman da söylemiştik- çünkü, sözleşmeler, ihalenin tabiî bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.

Değerli arkadaşlar, bizim insan gücümüz var, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimiz var, teşebbüs gücümüz var; ama, yönetim zafiyeti var, güven yok, yatırım yok, üretim yok, istihdam yok ve ihracat yok; dolayısıyla, büyüme de yok maalesef. Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşayan Türkiye'de hazırlanan yasa tasarıları da bu gelişmeye göre biçimlendiriliyor.

Büyük bir kriz yaşadık. Bu krizden nasıl kurtulacağız diye sorduk, sayın yetkili bakanlar cevap veriyorlar; diyorlar ki "faiz dışı fazla..." Faiz dışı fazla ne demektir; vergilerden alınıp yatırıma yönlendirilmeyen ve bu arada, faiz borçlarına ödenen paradır, eğer, yatırıma yönlendirilmiyorsa, bu paranın bir anlamı yoktur, onunla övünmeye de gerek yoktur.

İkincisi, güven ortamının oluşması. Bu şartlarda hiç kimse önünü göremiyor. Bugün, Ankara Sanayi Odasındaki bir toplantıya katıldık. Bütün sanayiciler, işverenler diyorlar ki: "Biz önümüzü göremiyoruz, dövizin ne olacağı belli değil; enerji pahalı, istihdam pahalı, SSK primleri ağır, vergilerin altından kalkamıyoruz ve maalesef, her şey sırtımıza yük olarak biniyor."

Bu arada, özelleştirme gelirleri diyorlar. Bakan kendisi diyor ki: "Onbeş yıllık özelleştirme fiyaskodur, hiçbir şey elde edilememiştir." Ayrıca, özelleştirme, devlet mallarının tekrar kamulaştırılmasıdır.

Şimdi, bu şartlar altında, bir de faizin düşmesinden bahsediliyor. Faizin düşmediğini görüyoruz; yüzde 55'lerde olan faiz, hemen Sayın Başbakanın rahatsızlığının gündeme gelmesiyle yüzde 70'lere çıktı. Bu arada, hükümet, enflasyon düştü diye övünüyor. Hiç övünecek bir şey değil; eğer, enflasyon düşerken faiz de düşerse bir övünme vesilesi olabilir; yoksa, onun dışında, devletin sırtındaki yük artmaktadır, Sayın Maliye Bakanım bunu gayet iyi bilir.

Bizim 110 katrilyon lira civarında içborcumuz var. Bunun yüzde 65'i; yani, 70-75 katrilyonu TL cinsindendir. Eğer reel faiz 1 puan yükselse, 700-750 trilyon lira devletin sırtına yük binmektedir. Bu para kimden çıkıyor; milletin cebinden vergi olarak çıkmaktadır. Dolayısıyla, yapılan uygulamaların yerini bulmadığını ve doğru bir şekilde yürümediğini de buradan ifade etmemiz gerekiyor.

Tabiî, bu arada, kamu ihalelerinde şeffaflık olmadığını da görüyoruz ve maalesef, harcamaların da açığa çıkmadığını görüyoruz. Bakın, şu anda, Türkiye, olimpiyatları konuşuyor; hepimiz maçları seyrediyoruz. Geçtiğimiz hafta, İstanbul'da, Olimpiyat Hazırlama Komitesinin toplantısına katıldık. Bu arada, bize, İstanbul'daki olimpiyat stadını da gezdirdiler ve toplantı, Arjantin maçından sonra yapıldı.

Arkadaşlar, saat 14.00'te başlayan toplantı 15.00 civarında bitti. Bakınız, bir Fransız firması, altyapı çalışmalarını yapmak üzere 20 000 000 dolarlık bir teklif vermişti; ama, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ben bunu 15 000 000 dolara yaparım demiş. Biz, onlara dedik ki: "Bunu bir an evvel protokole bağlayın, işe başlasınlar." Ses çıkmıyor; ama, biz, oradan ayrılıyoruz. Bir bakıyoruz ki, sabahleyin -o gün, toplantıda bize bilgi vermiyorlar; ama, Fransız firmasıyla sözleşme yapıyorlar- Fransız firmasının makinelerini işe başlatıyorlar. Nerede şeffaflık, nerede bu işin uygunluğu?! Yani, bu konuda da, gerçekten, büyük rahatsızlıklar var.

Tabiî, bu kanun tasarısı üzerinde konuşmak gerekirse; 4 üncü madde, çok uygun bir maddedir ve doğru bir düzenleme, doğru bir tekliftir; çünkü, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının yurtdışı faaliyetlerinin finansmanından doğan alacaklarındaki kur farkının vergilendirilmemesi gerçekten yerindedir.  Kur farkı, dönem kazancına ilave edilerek vergilendirilmesi halinde, Türkiye Petrolleri, hiçbir yatırım yapamaz hale gelecekti. Aslında, bunun, bütün kurum ve kuruluşlara yaygınlaştırılması gerekir. Yalnız, niye 2001 yılından itibaren almışlar onu anlayamadım; çünkü, zaten hesaplar kapanmış, beyannameler verilmiş; bunun, daha ileri bir tarihte olması herhalde uygun olurdu.

Bu arada, Türkiye Petrollerinden bahsetmek istiyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çelik, lütfen 1 dakikada toparlar mısınız.

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Yurt dışında önemli yatırımlar var. Bilhassa, Azerbaycan'da Şahdeniz, Mega Proje vesaire. Bunlar çok önemli yatırımlar. Devletin bunlara işlerlik kazandırması ve buradan gelir elde etmesi lazım.

TPAO'ya baktığımız zaman, durumun, yine, şeffaflık noktasında böyle olmadığını görüyoruz. BOTAŞ'la yapılmış olan -burada, Ankara'da, Şereflikoçhisar'da- Tuzgölü yeraltı doğalgaz depolaması işi, yapılmış olan ihale şartnamesine göre ihaleye çıkarılıyor, Türkiye Petrolleri bir fiyat veriyor; ama, daha sonra, daha ucuz bir teklifle, bir yabancı firma alıyor. İhaleden sonra yapılan yapım sözleşmesinde kriterler değiştiriliyor, daha düşük şartlarla o firmanın iş yapması sağlanırken, bu sefer, TPAO, işi alan firmaya taşeronluk yapmak durumunda kalıyor.

Bunlar da, gerçekten, şeffaflığın olmadığını ve bir sürü usulsüz ve yolsuz işlerin yapıldığını gösteriyor.

Yine, Türkiye Petrollerinin Kazak Oil Firmasıyla yapmış olduğu anlaşma sonucunda, Yüksek Denetleme Kurulu üyelerinin hazırladığı rapora göre netice çıkmıyor. 1998 yılında özel inceleme raporu hazırlanıyor ve TPAO'nun, oraya, 21 956 000 dolar verdiği... Ama, öbür tarafla mutabakat sağlanmıyor. Bizimkiler "42 000 000 dolar verdik" diyor; onlar "hayır, biz 28 000 000 dolar aldık" diyorlar;  nasıl bir hesaptır, nasıl muhasebedir, bunu da çözmek mümkün değil.

Bu arada, yine, TPAO'nun içine düştüğü durum ve bürokrasinin ne hale getirdiği hususunda da bir ifadede bulunmak istiyorum: TPAO programlarına göre, dışarıdan gelen doğalgazın depolanması lazım. Bunun için de, Kuzey Marmara doğalgaz yeraltı deposu projesinin faaliyete geçmesi lazım; ama, maalesef, tarım arazisidir diye bir ÇED raporu alamıyorlar ve bu deponun inşaatı da bitirilemiyor; bu da ayrı bir bürokrasi ayıbı.

Burada, yeri gelmişken değinmeden geçemeyeceğim...

BAŞKAN - Sayın Çelik, 1 dakikadan fazla oldu.

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Biliyorsunuz, birçok kamu kurumunun vakıfları var; kamu kurumları, birçok iş ve hizmetleri bu vakıflar aracılığıyla yapıyorlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ederim. Vakıfları başka bir maddede konuşursunuz. 1 dakikadan fazla süre verdim size, 2 dakika verdim; yani, kusura bakmayın...

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Bunların da mağdur edilmemesini diliyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde, gruplar adına başka söz isteyen yok.

Maddeyle ilgili 3 önerge var; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Kanun Tasarısın 4 üncü maddesiyle 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 31 inci maddede yer alan "Bu karşılıklar sermayeye eklendikleri takdirde işletmeden çekiş ve kâr dağıtımı sayılmaz" ifadesinin "Bu karşılıklar sermayeye ilave edilmeleri halinde işletmeden çekiş ve ortaklara kâr dağıtımı sayılmaz" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Kanun Tasarısın 4 üncü maddesiyle 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 31 inci maddede yer alan "2001-2005 yılları" ifadesinin "2001-2004 yılları" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Üçüncü ve en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Kanun Tasarısın 4 üncü maddesiyle 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 31 inci maddede yer alan "Lehte kur farkı ile kapatılamayan tutarlar yurtdışı iştirakin işi bırakması halinde zarar addolunur" ifadesinin "Lehte kur farkıyla kapatılamayan kur farkları yurtdışı iştiraklerin işi bırakması veya tasfiyesi halinde zarar addolunur" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Birinci önerge hariç, ikinci ve üçüncü önergelerimi geri çekiyorum.

BAŞKAN - O zaman, birinci önergeyi işleme koyuyorum. İki önerge geri çekilmiştir.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesiyle 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 31 inci maddede yer alan "bu karşılıklar sermayeye eklendikleri takdirde işletmeden çekiş ve kâr dağıtımı sayılmaz" ifadesinin "bu karşılıklar sermayeye ilave edilmeleri halinde işletmeden çekiş ve ortaklara kâr dağıtımı sayılmaz" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN -Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.

Sayın Aygün, gerekçeyi mi okusunlar, açıklayacak mısınız?

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Gerekçe okunsun; zaten, fazla bir şey yok efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan düzeltmeyle uygulamada ortaya çıkabilecek tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım; karar yetersayısının aranılması istenmişti.

Önergeyi elektronik cihazla oylarınıza sunacağım; 2 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içinde cihaza giremeyenler pusula gönderebilirler; pusula gönderenler de Genel Kurul salonundan ayrılmasınlar efendim.

Oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Maddeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum efendim:

MADDE 5. - 13.7.1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 33 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Bakanlar Kurulu, bu maddede belirtilen vergi oranını bankalar arası mevduat muameleleri, bankalar ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasası muameleleri ve diğer banka ve sigorta muameleleri için ayrı ayrı veya birlikte % 1'e, bankalar arası kambiyo muamelelerinde ise sıfıra kadar indirmeye ve yukarıdaki oranları aşmayacak şekilde yeniden tespit etmeye yetkilidir."

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

AK PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 877 sıra sayılı tasarının 5 inci maddesinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, üzerinde konuştuğumuz madde, Gider Vergileri Kanunun 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ve Bakanlar Kuruluna, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi oranını belirleme yetkisi veren hükmü yeniden düzenlemektedir. Sonuç olarak, bu madde ve bu yasa, yeni vergi oranları belirlediği için, bir vergi yasasıdır.

Değerli arkadaşlar, tasarının başlığına baktığımız zaman "bazı kanunlar" denilmektedir. Bu kanunlar, 10'a yakın vergi kanunlarıdır, 10 ayrı vergi kanununda düzenlemeler getirilmekte; ayrıca, bundan beş ay önce çıkan İhale Yasasında değişiklik yapılmaktadır. Halbuki, İhale Yasası daha yeni çıkmıştı, beş ay önce çıkmıştı; ama, ne hikmetse, hükümet, bu yasayı, tekrar, yeniden düzenleme ihtiyacını ortaya koymuştur.

Değerli arkadaşlar, zaman zaman hükümet üyeleri ve hükümetteki partilerin mensubu arkadaşlarımız,  uyum  içerisinde  giden  bir  hükümet olduğunu, üç yılda 400'ü aşkın yasa çıkardıklarını, 4 000'den fazla kararname çıkardıklarını, 120'den fazla genelge çıkardıklarını ifade etmektedirler; ama, ne var ki, bunların birçoğunun, ülkenin gerçekleriyle ve halkımızın problemleriyle uzaktan yakından alakası yoktur. Birçok kanunlar, maalesef, tekrar tekrar müzakere edilmekte ve Meclisin gündemi boş yere işgal edilmektedir. İşte, RTÜK bunlardan bir tanesidir, af yasaları bunlardan birkaçıdır ve vergi yasaları da bunların en somut örneğidir.

Değerli arkadaşlar, dolayısıyla, hükümet, eğer, tek başına "ben yaptım, oldu" mantığıyla değil de, muhalefetle birlikte istişareyle bu yasaları getirse, sanıyorum, Meclisimiz daha verimli çalışacaktır. Bu hükümetin yapmış olduğu yanlışlıklar ve beceriksizliği yüzünden, bakınız, Türkiye ne hale gelmiştir: Bugün, Türkiye, dünyanın borçlu ülkesi olmuştur. Sanayi kuruluşları batmış ve düne kadar ToyotaSA'nın SA'sı gitmiş, Türk Pirelli'nin Türk'ü gitmiş "bugün 11 Haziran... Demirbank size iyi günler diler" diyen Demirbank gitmiş ve İngilizlere satılmış, milyonlarca insanımız işsiz kalmış ve ilk defa bu hükümet döneminde nitelikli insanlarımız iş bulamaz hale gelmiştir. Türk Halkının yüzde 60'ı fakirleşmiş ve insanlarımızın gelecekten umudu kesilmiş ve intiharlar da çoğalmıştır değerli arkadaşlar.

Şimdi, Türkiye'nin manzarası bu iken, hükümet gitmemekte ve her gün, hasta olan Sayın Başbakanımız -şifalar diliyoruz kendisine- "görevimin başındayım" demekle, milletin yarınlarını çalmakta. Geçenlerde, büyük gazetelerden birinin yazarı "zamanı hortumlamak" diye bir yazı yazmış. Bu hükümet döneminde "hortum" sözcüğü çok çok kullanıldı; çünkü, birtakım bankaların içleri hortumlandı, birilerinin cebine aktarıldı; ama, en büyük hortumcu da bu hükümettir; çünkü, bu milletin zamanını hortumluyor, boşa harcıyor, gelecekte telafisi çok zor olacak birtakım anlaşmaların altına imza atıyor.

Değerli arkadaşlar, bakınız, yıllar önce, yine 1976 yılında, bu hükümetin Başbakanı, o gün CHP Genel Başkanı olarak neler söylemiş anımsayalım. İçeriğine katıldığımız bu ifadelerin gereğini, bugün Sayın Ecevit'ten ve hükümetten beklediğimizi ifade ediyoruz. Ecevit o gün şöyle demiş: "Ciddî olarak siyasal bunalım var -âdeta bugünü tarif ediyor Sayın Ecevit- ve giderek ağırlaşıyor. İnşallah, rejim bunalımına dönüşmez. Sağlıklı demokraside partiler yalnız sayısal zorunlulukla değil, siyasal zorunlulukla da hükümeti bırakırlar. Bir defa geldim mi gitmem diyenler, ülkeyi bunalıma sürüklerler." Evet, bugünkü hükümetin güvendiği, sadece sayısal çoğunluktur; ama, siyasal zorunluluk, bugün, bu hükümetin gitmesini gerektirmektedir arkadaşlar.

Yine, Sayın Ecevit'in o yıllarda yaptığı tespitleri sizinle paylaşmak istiyorum. "Bir siyaset adamının her şeyi siyaset olursa, siyasetten başka dünyası olmaz. Siyaset adamı, kişisel siyaset hırsı uğruna topluma, insanlığa kıymaz. Siyaset adamı gerektiğinde çekilebilmelidir."

Şimdi, buradan, bu hükümetin Başbakanına soruyoruz: Bu hükümet daha ne zaman çekilecek?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Göksu, lütfen, 1 dakika içerisinde toparlayın efendim.

MAHMUT GÖKSU (Devamla) - Sayın Başbakan, bu hükümetin başı olarak daha ne zaman çekilmeyi düşünüyor; çünkü, kendisi, "siyaset adamı gerektiğinde çekilebilmelidir" diyor. Bu gereklilik ne zaman ortaya çıkar; çünkü, haftalardır, artık aylara varan günler içerisinde hükümet başsız. Hastane odalarından veya kendi özel odalarından bir ülke idare edilmez.

Değerli arkadaşlar, bu hükümet, bu milletin geleceğine zarar vermekte ve zamanını hortumlamaktadır. Dolayısıyla, bu hükümetin yapacağı en güzel icraat, bu yasalarla uğraşmak değil, bir an önce çekip gitmektir. İşte, Sayın Ecevit de yıllar önce bu tespiti yapmış. Biz de bu tespitlere katılıyor ve gereğini kendilerinden bekliyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Göksu.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bingöl Milletvekili Sayın Necati Yöndar; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA NECATİ YÖNDAR (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının 5 inci maddesi, Bakanlar Kuruluna yetki veren bir maddedir. Anayasamıza göre vergi koyma ve kaldırma yetkisi Yüce Meclise aittir. Demokrasinin temel ilkesi olan güçler ayrılığı ilkesinin gereği de budur. Anayasanın 73 üncü maddesi, vergilerin kanunla konulup kaldırılacağını amirdir. Bunun yanı sıra, oranları belirlemede, belli sınırlar dahilinde, Bakanlar Kuruluna yetki verilebilir. Bu madde de, işte, Anayasanın bu hükmüne göre önümüze getirilmiştir. Bu açıdan baktığımızda Anayasaya uygundur; ancak, vergi kanunlarında, Bakanlar Kuruluna ve Maliye Bakanlığına yetki veren o kadar çok hüküm vardır ki, bu hükümler toplu olarak ortaya konulacak olsa, vergi alma yetkisinin yasama organına mı yoksa yürütme organına mı ait olduğu konusunda çok ciddî tereddüt doğar. Neredeyse her kanun maddesinin altında bir yetki devri hükmü yer almaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ne anlama geldiği konusunda ciddî ciddî düşünülmeden çıkarılan öyle vergi kanunlarımız vardır ki, vergi uzmanları, bu kanun maddelerini tartışmaktan dahi kaçınmaktadırlar. Örneğin, Katma Değer Vergisi Kanununun 36 ncı maddesi, Bakanlar Kuruluna, Katma Değer Vergisindeki mahsup sistemini tamamen kaldırma ve yeniden koyma yetkisi vermektedir. Bu yetki, vergi koyma yetkisidir. Bu konuda aksini söyleyebilecek vergi uzmanı yoktur. Bakanlar Kuruluna böyle bir vergi koyma yetkisi verilmesi hem Anayasaya hem de demokrasinin temel ilkesi olan erkler ayrılığı ilkesine aykırıdır. Hiçbir demokratik ülkede böyle bir yetki olamaz.

Sayın milletvekilleri, amaç, vergi kanunlarında iyileştirme veya düzeltme yapmak değildir. Amaç, kargaşa yaratmak, bazılarını koruyup kollamaktır. Bu tasarının amacı, bankalararası mevduat işlemleri, bankalar ile aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasası işlemleri ve diğer banka ve sigorta işlemleri için yüzde 1'e, bankalararası kambiyo işlemlerinde sıfıra kadar indirmek için Bakanlar Kuruluna yetki vermek değildir. Bu tasarının amacı, yurtdışında parası olan ve yapılacak herhangi bir vergi incelemesinde de bu paraya ulaşılamayacak olanlara bir imkân sağlamaktır. Bu düzenleme de 3 üncü maddede yapılmıştır ve düzenleme başkasının işine de yaramayacaktır.

Bu yasa, baştan sona bir ucubedir. Baştan sona, "ben yaptım, oldu" anlayışını yansıtmaktadır ve esas itibariyle, yapılmak istenen şeyi gizlemek için, böyle, karışık ve değişik konular bir araya getirilmiştir. Hep aynı yere geliyoruz; ama, tasarının amacı orası olunca dönüp dolaşıp oraya gelmek de kaçınılmaz oluyor. Bir kişi, şirketine, diyelim ki 1 trilyon lira sermaye koydu. Maliyeci arkadaşım şirketi incelemeye alacak, şirketin, mal aldığı, mal sattığı bütün firmalarla olan ilişkilerini araştıracak, banka hesaplarını araştıracak, malı kaç liraya aldığını, kaç liraya sattığını tespit edecek; bu şekilde, eğer 1 trilyon lira para vergidışı kalmış bir paraysa, vergi incelemesi de yapılacak, vergisi de, maalesef, alınacaktır.

Dikkat ediniz, "nereden buldun" sorusu sorulmayacak, yalnızca vergi incelemesi yapılacak; çünkü, para, yurtdışından gelen bir para değilse, kaynağını bulmak zor değildir; zor olan, parayı bulmaktır. Şirkete sermaye olarak konulan para, bulunan bir paradır, kaynağı sorulmadan da bulunup vergilendirilebilir.

Bu tasarının amacı, 3 üncü maddeyi geçirmektir. Diğer maddeler de dolgu maddesidir. Bu maddenin amacı da, yalnızca yurtdışında bulunan parayı yurtiçine getirenleri affetmek, onların bu paralarını legalize etmektir. Diğer mükellefler için, aslında, burada bir tuzak bulunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz beklerdik ki, kaynağına bakılmaksızın bütün harcama ve tasarrufların vergilendirilmesi uygulamasına geçilmesine altı ay gibi kısa bir süre kalmışken, bu tasarı, konuya ilişkin düzenlemeler içersin.

Uygulamanın başlangıcı 1.1.2003 olacağına göre, malî milat olarak da bu tarih kabul edilmeli ve bu tarihte var olan varlıklar, budan sonra sorgulanmamalıdır. Bunun için de, 30 Eylül 1998 tarihi baz olarak alınmalıdır. 30 Eylül 1998 tarihi baz alınmazsa, bu aradaki boşluk, uygulamayı imkânsız kılar. Bu da anarşi demektir, devletin vergi almaması demektir. Bu yaşandıktan sonra yapılan düzenlemeler de sağlıksız ve hatalı olur. Buna ilişkin düzenleme şimdi yapılmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

NECATİ YÖNDAR (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomide yaşanan krizin ardından, hükümetin bazı üyelerinin bir süredir basın önünde söyledikleri ve 2003 yılı başından itibaren uygulamaya başlanacak olan, nereden bulunursa bulunsun her tasarruf ve harcamanın vergilenmesi uygulaması, halkı, iyice bir vergi affı beklentisine sokmuştur. Zaten, önümüzdeki yılbaşından itibaren yapılacak uygulama, bir milattan yoksun kalacaktır. Bu da, bir bakıma vergi affını ve buna bağlı bir miladı gerekli kılmaktadır. Bundan önceki uygulama denemesinin başarısız, hatta zararlı olmuş olmasının nedeni, böyle bir başlangıç yapılmamış olmasıdır. Dünle ilişkiler tümüyle koparılmalı, bir başlangıç yapılmalıdır. "Parayı şirkete koyarsan nereden bulduğunu sormam; ama, vergi incelemesini de yaparım, karapara soruşturmasını da" dersek, bir yere varamayız, kaynaklar da oldukları yerde kalır. Aftan yararlananların, gelecekte yeniden vergi kaçırmak, yeniden kara para kazanıp aklamak istemesinden korkuluyor ise, bu kişilerin bu gibi eylemlerde bulunmalarını engelleyecek sistem de kurulmalıdır. Geleceğe yönelik temiz bir toplum yaratma operasyonuna bir afla başlanması da, bir fırsat tanımak olur. Hem vergilendirilmemiş veya karapara olması nedeniyle ülke dışında bulunan paralar gelmiş hem de temiz bir başlangıç yapılmış olur. Bundan sonra da, af isteyenlerin kendilerinin bizzat kötü niyetli olacakları, bugünden ortaya konulmuş olur.

Güvensizlik, devletin, yarın ne yapacağını açıkça ortaya koymamasından kaynaklanmaktadır. Bugün ortaya çıkan paradan dolayı yarın hiçbir şekilde hesap sorulmayacağının garantisi verilerek, bu sıkıntılı günde, zaten kaçmış olan kaynakların tekrar ekonomiye girmesi sağlanmalıdır. Bu şekilde, şimdi girmeyen kaynağın yarın girmesi durumunda, bunun hesabının sorulacağı ortaya konulmalıdır. Bir şey yapılacaksa, sağlam yapılmalıdır ve ona bir daha ihtiyaç duyulmamalıdır.

BAŞKAN - Süreniz bitti efendim; 1 dakika da fazla konuştunuz...

NECATİ YÖNDAR (Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yöndar.

Saadet Partisi Grubu adına, Sayın Mustafa Geçer; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika Sayın Geçer.

SP GRUBU ADINA MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, saygı ve selamlarımı sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 57 nci hükümetin yapmış olduğu yasama faaliyetleri içerisinde, daha önce "çeşitli kanunlarda değişiklik" adı altında bir kanun tasarısı gelmişti; oldukça karmaşık, aslında, uygulayıcıları ve yasanın bağladığı kişileri çok zor duruma sokan düzenlemeler yapılmıştı. Şu anda gelen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısında da ona benzer düzenlemeler var. Değişik kanunların değişik maddelerinde değişiklikler yapılıyor.

Tabiî, tasarının genel gerekçesinde, önemli gerekçeler, çok büyük iddialar ortaya atılıyor; tüm yasalarda bunu gördük; ama, neticede, çıkarılan yasalar, bir daha değiştirildi, bir daha değiştirildi... Yani, burada, düzenli bir yasalaştırmanın olmadığını görüyoruz. Tasarının genel gerekçesinde "ülkemiz ekonomisi son yıllarda, gerek küreselleşen dünya ekonomisi gerekse içsel nedenlerle hızla değişmektedir" deniliyor; doğru; ama, Türkiye ekonomisi, gerçekten, selamete doğru değil, düzlüğe doğru değil çok kötü bir felakete doğru gidiyor. Gerekçenin hemen devamında bu itiraf ediliyor aslında. Ülkemizde, geçmişte yaşanan ve etkileri hâlâ devam eden ekonomik krizler, başta bankalar olmak üzere, şirketlerin malî bünyelerinin zayıflamasına ve özkaynaklarının erimesine neden oldu; şimdi, bunun için, böyle değişiklikler ve düzenlemeler getiriliyor.

İşin ilginci, yine bu tasarıyla, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda da birtakım değişiklikler yapılıyor. Kamu İhale Yasasının maddelerinde yapılan değişikliklerle ilgili gerekçede de "Kamu İhale Kanununun, Avrupa Birliği düzenlemeleri ve uluslararası ihale uygulamalarıyla paralellik göstermeyen maddelerinde düzenlemeler yapıyoruz" deniliyor. Oysaki, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 4.1.2002 tarihinde çıkarıldı ve 1.1.2003 tarihinde yürürlüğe girecek. Yani, henüz yürürlüğe girmemiş bir yasanın düzenlemesi bu. Kamu İhale Yasası -2003 yılında yürürlüğe girecek olduğu halde- buraya, o zaman, çok büyük iddialarla, kamu ihalelerinde birtakım yolsuzlukların, suiistimallerin önüne geçecek sağlam bir ihale yasası diye getirildi; ama, şimdi -aradan üç ay geçtikten sonra- deniliyor ki, Avrupa Birliği düzenlemeleri ve dünyadaki ihale yasalarına paralellik sağlamak için biz bunda da değişiklik yapıyoruz; oysaki, yasa henüz yürürlüğe girmedi. 2 nci, 3 üncü, 8 inci, 10 uncu, 13 üncü, 53 üncü, 56 ncı, 62 nci ile geçici 4 üncü maddesi olmak üzere ve eklenen geçici bir maddeyle, Kamu İhale Yasasında 10 madde tekrar değiştiriliyor; oysaki, henüz uygulanmadı, neticeleri görülmedi bunun. Bu yasa çok büyük iddialarla getirilmişti, şimdi bir daha değiştiriliyor; bunu anlamak da mümkün değil.

Aslında, bir noktada -demin arkadaşlarımız da değindiler- Türkiye'de enflasyon muhasebesi olmadığından dolayı, reel olmadığı halde, görsel olarak, sayısal veya rakamsal olarak birtakım kârlar gözüküyor firmalarda. Bu kârlardan dolayı firmaların aktiflerinde, yani özvarlıklarında da rakamsal artışlar gözüküyor; oysaki, reel artış değil; ama, maliye uygulamaları, vergi uygulamaları açısından, bu artışlar kâr gibi kabul edilerek vergilendiriliyor. Oysaki, burada düzenlemeler yapılacağına -yani, bunlar, aslında, palyatif birtakım düzenlemeler- bir enflasyon muhasebesine geçilse, çok daha güzel olurdu; çünkü, mesela, yine, tasarının 4 üncü maddesinde, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığıyla ilgili de bir düzenleme, münhasıran getirildi, istisna getirildi. Orada, bu şirketin, yurtdışı iştiraklerindeki paylarında; yani, döviz hesaplarında bulunan veya dövize endeksli rakamlardaki kur artışlarından doğan, gelir gibi görünen, aslında geliri olmayan bu rakamların vergidışı bırakılması noktasında bir düzenleme getirildi. Oysaki, enflasyon muhasebesine geçilseydi, muhasebe Türkçe tutulduğu için, bunlar sıfırlanacak ve görüntüde olan; yani, gerçek olmayan, kâr gibi gözüken rakamlar vergilendirilmemiş olacaktı.

Bundan dolayı, Türkiye'de, gerçekten, vergi mükellefleri çok büyük sıkıntılar yaşıyor. Bu şekilde, geçici düzenlemelerle ve belli bir zamana inhisar eden bu düzenlemelerle, bunlardan beklenilen neticenin alınacağına inanmıyorum doğrusu. Türkiye'de, belki, enflasyon sıfırlanana kadar, ekonomi düzlüğe çıkana kadar, bu tip düzenlemeler, enflasyon muhasebesi de -gerçi, atılan bazı adımlar olmasına rağmen- tam olarak uygulanmalı ve Türkiye'de gerçek olmayan kârların; yani, görüntüsel olan, sayısal, rakamsal olarak görünen; ama, reel olmayan kârların da vergilendirilmemesi sağlanmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, buyurun.

MUSTAFA GEÇER (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Şimdi görüşmekte olduğumuz tasarının 5 inci maddesinde -şu an üzerinde durduğumuz maddede- 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 33 üncü maddesinde bir değişiklik yapılıyor. Banka ve sigorta muameleleri vergileriyle ilgili bir değişiklik bu. Bu vergiler üzerinde de, burada belirtilen; yani, Banka Sigorta Muameleleri Vergisi için ayrı ayrı birlikte yüzde 1'e, bankalararası kambiyo muamelelerinde ise sıfıra kadar indirmede ve yukarıdaki oranları aşmayacak şekilde yeniden tespit etmede Bakanlar Kuruluna yetki veriliyor. Aslında, bu düzenlemelerin, gerçekten, yapısal bir şekilde, Türkiye'nin realitesine uygun şekilde, toplu halde, hangi alanı ilgilendiren hangi kanun varsa -Gelir Vergisi ise Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi ise Kurumlar Vergisi veya Kamu İhale Yasası ise İhale Yasası - toplu bir değişme ve reformla yapılması gerekirdi. Çok parçalı bir şekilde uygulanması ve değiştirilmesi, gerçekten, uygulamada çok güçlükler çıkarıyor; ama, az alanlarda, parça parça alanlarda da, belki, faydası oluyor diye düşünüyorum.

Saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Geçer.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde gruplar adına başka söz?.. Yok.

Madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

Üç önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecelerine göre işleme alacağım efendim.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinde yer alan "Bakanlar Kurulu, bu maddede belirtilen vergi oranını" ifadesinin "Bakanlar Kurulu, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen vergi oranlarını" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinde yer alan "bankalar arası kambiyo muamelelerinde ise sıfıra kadar indirmeye ve yukarıdaki oranları aşmayacak şekilde yeniden tespit etmeye yetkilidir" ifadesinin "bankalar arası kambiyo muamelelerinde ise sıfıra kadar indirmeye veya birinci fıkrada belirtilen oranları aşmayacak şekilde yeniden tespit etmeye yetkilidir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinde yer alan "bankalar ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanuna göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasası muameleleri" ifadesinin "bankalar ile aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasası muameleleri" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Efendim, bu önerge en aykırı önergedir; yalnız, Anayasaya aykırılık önergesi de vardı, o, dördüncü önerge olduğu için, onu işleme koymuyorum.

Önergeye Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmıyor.

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Önergelerimi çekiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki efendim.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki, karar yetersayısını arayacağım.

Maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Efendim, karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.17


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 17.30

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

-----0-----

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 877 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinin oylanması sırasında karar yetersayısının aranılması istenilmiş ve yapılan oylamada karar yetersayısı bulunamadığından, birleşime ara vermiştim.

Şimdi, yeniden 5 inci maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve oylama için 2 dakika süre vereceğim.

Bu süre içerisinde cihaza giremeyen sayın milletvekillerinin teknik elemanlardan yardım istemelerini, buna rağmen de sisteme giremedikleri takdirde oyunun rengini belli eden imzalı pusulayı Divana göndermelerini rica ediyorum.

Sayın bakanlar da, hangi bakana vekâlet ettiklerini belirterek oylarını kullanabilirler.

Şimdi, oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, maddenin yapılan oylaması sonucunda madde kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 6. - 1.7.1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV-Ticari ve medeni işler-le ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümüne, (18) numaralı fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki  (19), (20), (21) ve (22) numaralı fıkralar eklenmiştir.

"19. Bankalar arasında, bankanın taraf olduğu veya bankalar aracılığıyla yapılan, belirli bir vadede önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal göstergeye dayalı olarak düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni ve  dövi-zi alma, satma, değiştirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren  vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile bu sözleşmelere ilişkin olarak düzenlenen diğer kâğıtlar.

20. Faktoring şirketlerinin müşterileriyle yaptıkları faktoring sözleşmeleri ile bu sözleşmelere ilişkin olarak düzenlenen diğer kâğıtlar.

21. Gayrimenkul yatırım ortaklıklarının münhasıran gayrimenkul portföylerine ilişkin alım satım sözleşmeleri.

22. Kıymetli madenler borsalarında kıymetli madenlerin ödünç işlemlerine ilişkin düzenlenen kâğıtlar."

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, aslında, bu maddede, kanun tekniği yönünden, bir yanlışlık yapılıyor. Maddede "(18) numaralı fıkradan..." deniliyor, oysa "(18) numaralı bentten..." olması lazım. Komisyonun bunu bilmesi lazım; çünkü, biliyorsunuz, 1, 2, 3'le başlayan kanun kısımla-rı benttir, eğer, numarasızsa fıkradır. O bakımdan, bence, burada "(18) numaralı bentten son-ra gelmek üzere aşağıdaki bentler eklenmiştir" denilmesi kanun tekniğine daha uygun olacak-tır.

Buna, herhalde komisyon da katılır.

Sayın Bakan?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Bakarız efendim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Fıkra olacak, uygulama öyle...

BAŞKAN - Hayır, ama, numaralıysa, her halükârda benttir o. Bunu yıllarca uyguladık. Neyse canım...

Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Kansu, süreniz 5 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN KANSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında 877 sıra sayılı Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Genelde dünya ekonomisi ve özelde ülkemiz ekonomisi, son yıllarda serbest piyasaya ve küreselleşme olgusu ile iç ve dış nedenlerden dolayı hızlı bir değişim yaşamış ve zaman zaman, özellikle de son birkaç senede yapılan hatalar yüzünden, birçok yönden krizlerle boğuşur hale gelmiştir. Bu krizlerin ana nedenleri, hiç şüphesiz ki, kötü yönetim ve dünya piyasalarını iyi okuyamamaktan dolayı yapılamayan yapısal değişikliklerdir. Krizler, bu anlamda, öğretici olmuş ve gerekli yapısal reformların gerçekleştirilmesine zemin hazırlamışlardır; fakat, ne yazık ki, temelde yapılması gereken değişiklikler zaman zaman önemsenmemiş veya algılanamamış ve onların yerine devede kulak dahi olmayan, olsa olsa devekuşunda ancak bir tüy olabilecek kadar küçük değişikliklerle zaman geçirilmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu kanunda bahsi geçen değişiklikler de bu türdendir. Bu değişikliklerle neyin hedeflendiğine bakıldığında, bu gerçek açıkça ortaya çıkmaktadır. Gerekçesine göre, vadeli işlem piyasalarının geliştirilmesi ve teşvik edilmesi için bankalara arasında bankanın taraf olduğu veya bankalar aracılığıyla yapılan, belirli bir vadede önceden belirleyen fiyat, miktar ve nitelikte ekonomik veya finansal göstergeyi, sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni veya dövizi alma, satma, değiştirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile bu sözleşmelere ilişkin olarak düzenlenen diğer kâğıtların 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu uygulaması dışına çıkarılması amaçlanmıştır. Aynı şekilde, factoring işlemlerinin, gayrimenkul yatırım ortaklıklarının portföyleri için yapılan gayrimenkul alım satımlarının ve kıymetli madenlere ilişkin ödünç verme işlemlerinin de Damga Vergisi Kanunu uygulaması dışına çıkarılması amaçlanmıştır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şu gerçek çok açıktır ki, makro ekonomik istikrar ve firmaların gelir dengesi sağlanmadan binde 5'lik gibi bir düzenlemeyle büyüme gerçekleştirilemez. Büyümenin önündeki engel ve krizlerin nedenleri, bu küçük çaplı vergiler değildir; ana neden, hükümetin uyguladığı borç politikası ve siyasî istikrarsızlıktır.

Bu dönemde, şirketler, yeniden yapılanmakta, piyasalarda yeni finansal teknikler ortaya çıkmakta, yeni kurumlar ve kavramlar gündeme gelmektedir. Bu değişikliklere ayak uydurabilmek için, çoğu zaman, yapısal reformlara ihtiyaç duyulmaktadır. Küçük çaplı değişiklikler, bazen yararlı, hatta, gerekli de olabilir; fakat, sorunu kökten halletmenin yolu, yeni koşullara uygun yapısal değişiklikler yapmaktan geçer.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; değişiklikler yapmak, tabiî ki, sorunları çözmez. Bu yeniden yapılanmanın en önemli özelliklerinden biri de, yapılan politikaların ve yapısal değişikliklerin, açık, net ve denetlenebilir olması gerekir. Aksi takdirde, yeni önlemler, eskinin farklı şekilde bir devamı olmaktan kurtulamayacak ve periyodik aralıklarla -şu an yaşadığımız ekonomik- krizle yüz yüze gelmekten kurtulamayacağız. Değişiklik yapmış olmak için değişiklik yapmak, hiçbir sonuç vermez, olsa olsa, ek bir masraf ve zaman israfı getirir.

Bu düşüncelerle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kansu.

Saadet Partisi Grubu adına, Elazığ Milletvekili Sayın Latif Öztek; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Öztek.

SP GRUBU ADINA LATİF ÖZTEK (Elazığ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde, Saadet Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızda bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı, 24.5.2002 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilmiş; kanun tasarısı, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonunda jet hızıyla görüşülerek kabul edilmiş ve Genel Kurul gündemine alınmıştır.

57 nci hükümetin başarısız icraatları sonucu, ülkemizde, Kasım 2000 ve Şubat 2001'de yaşanan ve etkileri hâlâ devam eden ekonomik krizler, çiftçimizi, işçimizi, emekli, dul ve yetimimizi, işadamlarımızı perişan etmiştir. Milletimizi sıkıntıya sokan 57 nci hükümet, sanki, bu sıkıntıların sebebi kanunlarmış gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisini götürü usulü çalıştırarak, kendilerinin reform niteliğinde kanun adını verdikleri kanunları çıkarmaya gayret ediyorlar; ama, acele ettikleri için, her defasında hata ediyorlar, hatalarını telafi etmek için de, Türkiye Büyük Millet Meclisini daha fazla çalıştırma gayretkeşliğini gösteriyorlar. Bu kanun tasarısı da, 57 nci hükümetin yanlışlarını düzeltme tasarısıdır.

Tasarıyla, Gelir Vergisi, Vergi Usul, Kurumlar Vergisi, Gider Vergileri, Damga Vergisi, Harçlar, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunları ile Memurlar ve Kamu Görevlileri Hakkında 631 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname olmak üzere, 10 kanunda değişiklik yapılmaktadır.

24 maddeden oluşan Kanun tasarısının 6 ncı maddesiyle, 1.7.1964 tarihli 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun IV üncü bölümüne, yani "IV- Ticarî ve Medenî İşlerle İlgili Kâğıtlar" başlıklı bölümüne, (18) numaralı bentten sonra gelmek üzere, (19), (20), (21) ve (22) numaralı bentler eklenmektedir.

Tasarıyla, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunundaki istisnalar artırılmıştır.

488 Sayılı Damga Vergisi Kanununda defalarca değişiklik yapılmıştır. 488 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi üzerinde, en son, 20.6.2001'de, yani, bir yıl önce değişiklik yapılmıştır. Bir yıl önce dikkatli davranılmadığı için, bugün, aynı maddede değişiklik yapılmak isteniyor.

Ekonomimizde genel olarak sıkıntı çekildiği muhakkaktır. Bunu önlemenin yolu sürekli vergi kanunu çıkarmak değildir. Vergi gelirlerini artırmanın tek yolu da yeni vergiler ihdas etmek değildir. Vergi ödeyecek mükelleflerin malî yapılarının iyileştirilmesi ve vergilerini kolaylıkla ödeyebilecek duruma getirilmesinin, vergi gelirlerini artırmada doğrudan etkili olduğu unutulmamalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurul gündeminde görüşülmeyi bekleyen çok sayıda kanun tasarı ve teklifleri varken, 57 nci hükümet, öncelikleri arasında olmadığından, bu tasarıları ele almamakta, IMF'nin istekleri doğrultusunda, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kanunu, Enerji Piyasası Kanunu, Şeker Kanunu, Tütün Kanunu, vergi kanunları gibi kanunları, öncelikli olarak Meclis gündemine getirmektedir.

57 nci hükümeti temsil eden iktidar partileri, aceleci ve uzlaşmaz tavırlarını, bu kanun tasarısı görüşülürken de ortaya koymuşlardır. Tasarının ihtiyaçlara cevap verebilmesi için, muhalefetin ve konunun uzmanı bilim adamlarının görüşlerine yer verilmesi gerekir; ama, bu yapılmamış; tasarı gereği gibi müzakere edilmeden, enine boyuna görüşülmeden, getirisi götürüsü hesaplanmadan ve üzerinde muhalefetin mutabakatı sağlanmadan komisyondan geçirilerek, Genel Kurul gündemine alınmıştır.

Bir hususu, altını çizerek belirtmek istiyorum: Önemli olan, tasarıları kısa sürede kanunlaştırmak değildir; önemli olan, bu ülke insanının ihtiyaçlarına cevap veren tasarıları, iktidar-muhalefet demeden, elbirliğiyle, ilgili kişi ve kurumların da katılımını sağlayarak kanunlaştırmaktır. Unutmayınız ki, Saadet Partisi olarak bizler, bu ülke insanının yararına olan çalışmalarınızda sizleri destekleyeceğiz; yeter ki, sizler, bizim haklı uyarılarımızı dikkate alınız ve bu uyumsuz, vurdumduymaz tavırlarınızdan vazgeçiniz.

57 nci hükümeti temsil eden partilerin milletvekillerine, uyumlu bir çalışma sergileyen Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunun çalışmalarını örnek almalarını tavsiye ediyorum.

Siz de görüyorsunuz ki, muhalefete ve halkımıza rağmen kanunlaştırdığınız tasarılar, ya Cumhurbaşkanı tarafından, tekrar görüşülmek üzere Yüce Meclise iade ediliyor ya Anayasa Mahkemesince iptal ediliyor ya da bir yıl bile geçmeden, ihtiyaca cevap veremediğinden, tarafınızdan, tekrar Meclis gündemine alınıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öztek, lütfen, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız.

LATİF ÖZTEK (Devamla) - Ülkenin önünde çeşitli sıkıntılar varken, insanımızın ihtiyaç duyduğu düzenlemelerin yapılması gerekirken, sizin, bu şekilde davranarak, ülkenin zamanını boşa harcamaya hakkınızın olmadığını hatırlatmak istiyorum.

Bu tasarı, 57 nci hükümetin alışık olduğumuz günü kurtarmaya yönelik uygulamalarından bir tanesidir. Çıkarılacak kanunlardaki eksiklikleri gidermek için, iktidarın, muhalefetin önerge vermesine imkân tanımasının ve verilen önergeleri desteklemesinin, daha mükemmel bir kanun çıkması açısından yararlı olacağı kanaatindeyim. Evet, bu hükümetin, çok kanun çıkarmakla değil, milletin yararına kanun çıkarmakla övünmesini isterdik. Çiftçi, memur, işçi, emekli, dul ve yetim sıkıntıda, işadamlarımız iflas ediyor; 57 nci hükümet, IMF'nin istekleri doğrultusunda kanun çıkardık diye övünüyor.

Ne var yani; bu kanunların çıkmasındansa çıkmaması milletimizin daha hayrınadır diyor, bütün eksikliklerine rağmen, kanun tasarısının, ilgili kurum ve kuruluşlar başta olmak üzere, tüm milletimize hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öztek.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bingöl Milletvekili Sayın Necati Yöndar; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Yöndar.

DYP GRUBU ADINA NECATİ YÖNDAR (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurunuzda bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, ülkemiz, son iki yıldan beri ciddî bir ekonomik krize girmiş ve bu kriz sonucunda, şirketlerin sermayelerinde ciddî anlamda erimeler meydana gelmiş ve birçok firma ya iflas etmiş ya da iflasın eşiğine gelmiştir. Hükümet, krizin firmalar üzerindeki etkilerini azaltmak ve sermaye yapılarını güçlendirmek amacıyla, söz konusu yasayla, şirket ortaklarının mal varlıklarını sermaye olarak koymaları halinde, bu koyulan sermayeden hareketle herhangi bir vergi incelemesi yapılmayacağı hükmünü getirmektedir.

Daha önceki yasama döneminde de, 4369 sayılı Yasayla benzer bir düzenlemeye gidilmiş ve yasa, kamuoyuna "vergi reformu" olarak lanse edilmiştir. Oysa, bu yasa, yürürlüğe girdiği andan itibaren tam bir fiyaskoyla sonuçlanmış; söz konusu yasa, kendisinden beklenen olumlu sonucu vermediği gibi, ekonomiyi ciddî anlamda yıpratmış ve sermayenin ciddî anlamda yurtdışına çıkmasına veya yastık altına çekilmesine neden olmuştur. Bu düzenlemeyle ekonomi ciddî anlamda bir krize girmiş, daha sonra, hükümet, giden sermayenin geri gelmesi veya ekonomiye tekrar kaynak olarak girmesi için "nereden buldun" sorgulamasını 2003 yılına kadar ertelemiş; buna rağmen, ekonomide herhangi bir canlanma olmamış, kaçan sermaye ekonomiye, maalesef, geri dönmemiştir.

4369 sayılı Yasanın fiyaskoyla sonuçlanmasının en önemli nedenlerinden biri, bu yasa çıkarılırken, vergi mevzuatı dışındaki kanunlarla olan bağlantılarının sağlanmaması, gerekli hukukî düzenlemeler yerine, nereden buldun sorgulamasının yapılmayacağına ilişkin olarak, sadece ve sadece Bakanın sözlü taahhütlerde bulunmasıdır. Oysa, hukuk devletinde, hükümetler ve bakanlar geçicidirler. Kanunları uygulayanlar, hukuka bağlı olarak karar vermekte, sözlü olarak verilen taahhütlere itibar etmemektedirler. Zaten, hukuk devletinde olması gereken de budur. Dolayısıyla, bu tasarıyla yapılmak istenilen düzenlemenin amacına ulaşabilmesi için, aceleye getirilmemesi ve çıkarılacak yasanın diğer kanunlarla olan bağlantılarının çok net bir şekilde ortaya konularak, düzenlemenin buna göre yapılması gerekir; aksi takdirde, düzenleme, yarardan çok zarar getirmiş olur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu tasarının 3 üncü maddesiyle de, mevcut ya da yeni kurulacak sermaye şirketlerine konulacak sermayenin kaynağının araştırılmayacağı ve herhangi bir vergi incelemesine konu edilemeyeceği hususu düzenlenmektedir.

Bilindiği üzere "nereden buldun" sorgulaması, 4444 sayılı Yasayla, 2003 yılına kadar uzatılmıştır. Dolayısıyla, böyle bir düzenlemenin geçerli olabilmesi ve amacına ulaşabilmesi için, öncelikli olarak, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 56 ncı maddesinin değiştirilmesi gerekmektedir. Yine, bu şekilde konulan sermayenin, Vergi Usul Kanununun 30/7 maddesi kapsamında değerlendirilerek, vergiye tabi tutulmamış harcama ve tasarruftan veya vergisi ödenmemiş bir kazançtan sağlandığının tespit edilmesi halinde tarhiyata tabi tutulması riski bulunmaktadır. Kaldı ki, bu sermaye vergi kanunları açısından bir sorun teşkil etmese bile, karaparadan veya ceza kanunlarının suç saydığı bir fiilden kaynaklanması durumunda ne olacaktır? Dolayısıyla, bu düzenleme yapılırken, bu kanunların göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Gerçekten, ülkemiz ciddî bir ekonomik krize girmiştir ve bu kriz, ilerleyen dönemlerde, firmalar üzerinde etkisini daha şiddetli şekilde gösterecektir. Bu nedenle, krizin etkisini azaltmak ve firmaların sermaye yapılarını güçlendirmek için ciddî önlemlerin bir an önce alınması gerekmektedir; ancak, bu düzenlemeler yapılırken, olayı sadece vergi kanunları açısından ele almamak ve yapılacak düzenlemelerin, diğer kanunlarla tam bir uyum içerisinde olması gerekmektedir.

Bizce, bu düzenlemenin amacına ulaşabilmesi için, ekonomiden kaçan paraların geri dönmesi için, ertelenmiş "nereden buldun" uygulaması yerine, kapsamlı malî bir affın çıkarılması ve bu af çıkarılırken diğer kanunlarla ilgili düzenlemelerin birlikte yapılması; mükelleflerin biriken vergi borçlarını ödemeleri için gerekli yasal düzenlemelerin acilen yapılması, gerekirse vergi aslıyla birlikte cüzî bir miktarda vergi cezası ile gecikme faizinin de mükelleflerden tahsil edilerek, mükelleflerin devlete olan borçlarından kurtarılması...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yöndar, lütfen 1 dakikada toparlar mısınız.

NECATİ YÖNDAR (Devamla) - Yine, yapılacak düzenlemeler ile mükelleflerin, son 5 yıllarına ilişkin olarak matrah artırımına gitmelerini sağlamak, bu şekilde matrah artırımında bulunan mükelleflerin ilgili yıllarına ilişkin olarak herhangi bir vergi incelemesinde bulunulmayacağına ilişkin düzenlemelerin yapılması; sermaye artırımına gidecek mükelleflerin koyacakları sermayenin kaynağının sorulamayacağı; ancak, konacak sermaye üzerinden düşük bir oranda vergi alınmasını sağlayacak düzenlemenin yapılmasının sağlaması; yine, konacak bu sermayenin amacına ulaşabilmesi için, bunun belirli bir süre içerisinde -beş yıl gibi- işletmeden çekilemeyeceği şartının mutlaka konulması; vergi oranlarının aşağıya çekilerek verginin tabana yayılmasını sağlamak; ancak, çıkarılacak malî aftan sonra vergi kanunlarına muhalefet edenler hakkında da daha ağır müeyyideler getirilmesi gerekmektedir.

Yukarıda belirtmiş olduğumuz düzenlemelerin yapılması durumunda hem devlet sağlam bir gelir kaynağına ulaşmış olacak hem de vatandaş ile devlet arasındaki malî barış sağlanmış olacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle kanunun hayırlı ve uğurlu olmasını diler, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yöndar.

Sayın milletvekilleri, grupları adına, başka söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerinde 4 önerge vardır; 3'ünü geliş sırasına göre okutacağım; aykırılık derecesine göre işleme koyacağım.

Geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi ile 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV - Ticarî ve medenî işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümüne eklenen 19 numaralı fıkrada yer alan "Bankalar arasında, bankanın taraf olduğu veya bankalar aracılığıyla yapılan" ibaresinin "Bankalar tarafından veya bunlar aracılığı ile yapılan" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesi ile 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticarî ve medenî işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümüne eklenen 21 numaralı fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

"21. Gayrimenkul yatırım ortaklıklarının menkul ve gayrimenkul portföylerine ilişkin alım satım sözleşmeleri."

BAŞKAN - Son önerge, en aykırı önerge; bu önergeyi okutup işleme koyacağım efendim.

NEZİR AYDIN (Sakarya) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesi ile 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticarî ve medenî işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümüne eklenen 22 numaralı fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

"22. Kıymetli madenler borsalarında kıymetli madenlerin alım, satım ve ödünç işlemlerin ilişkin düzenlenen kâğıtlar."

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi...

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Sayın Başkan, önergelerimi çekiyorum.

BAŞKAN - Üçünü de çekiyor musunuz?

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Evet.

BAŞKAN - Evet, önergelerin üçü de çekildi.

Maddeyi kabul edenler...

NEZİR AYDIN (Sakarya) - Karar yetersayısının aranılmasını istemiştik.

BAŞKAN - Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7. - 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (6) sayılı tarifenin "III- Yabancılara verilecek ikamet tezkeresi ve Dışişleri Bakanlığı tasdik harçları" bölümünün (1) numaralı fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"İkamet tezkeresi harçlarının tespitine, mütekabiliyet esası göz önünde tutularak, Maliye Bakanlığı yetkilidir."

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına Yozgat Milletvekili Sayın İlyas Arslan; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Arslan.

AK PARTİ GRUBU ADINA İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 7 nci maddesi üzerinde AK Parti Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının 3 üncü maddesi üzerinde Grubum adına görüşlerimi açıklarken, ülkemizin içerisinde bulunduğu durum ve yapılması gereken hususların ya yapılamadığı ya da yapılması hususunda geç kalındığı üzerinde durmuştum. Yeni düzenlemelerin uygulama imkânının insan kaynağı ve bilgi çağında yaşamanın gerekleriyle donatılmış olmaktan geçeceğini de burada vurgulamak istiyorum. Tüm kamu kurumlarını kapsayacak şekilde ücret reformunun tabana doğru yaygınlaştırılmasının amaçlara ulaşmada faydalı olacağını ve çalışanın performansını artıracağı inancını taşıyorum.

Değerli milletvekilleri, maddede "2 Temmuz 1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (6) sayılı tarifenin 'III- Yabancılara verilecek ikamet tezkeresi ve Dışişleri Bakanlığı tasdik harçları' bölümünün (1) numaralı fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir" denilmektedir. Yeni eklenen fıkrayla "ikamet tezkeresi harçlarının tespitine, mütekabiliyet esası gözönünde tutularak, Maliye Bakanlığı yetkilidir" ibaresi de eklenmiştir.

Yurt dışında birçok sebeple birçok vatandaşımız bulunmaktadır. Gelişmekte olan ve kişi başına düşen millî gelir yüzünden çok gerilerde bulunan ülkemizin, içinde bulunduğu şartlar da dikkate alınarak, söz konusu harçların tespitinde yabancı devletlerle karşılıklı görüşmeler sonucu ikamet tezkeresi harç miktarlarının tespitinde, söz konusu kişilerin ne amaçla orada bulundukları dikkate alınmalıdır. Buna göre harçlar belirlenmeli veya karşılıklı olarak bu hizmetler harçsız olarak verilmelidir. Aileleriyle birlikte milyonlarca vatandaşımızın, yabancı devletlerde çalışmak amacıyla uzun süre yaşadıkları dikkate alınırsa, ödenecek harçlar, orada yaşayan diğer insanlara göre, ek bir yük getirmekte ve yaşam standartlarını düşürmektedir. Devletimizin, vatandaşlarımız lehine olacak bu tür devletlerarası anlaşmalara gitmesinde fayda olacaktır. Maliye Bakanlığı bu yetkisini kullanırken, ülkemizde bulunan yabancılardan alınacak ikamet tezkeresi harçlarının tespitinde de yabancı devletlerin yaptığı gibi, çalışma izni, öğrenci ve görevli olarak sınırlamalar getirmelidir.

Balkanlardan ve Rusya Federasyonundan gelen binlerce kadın, birçok bölgemizde ve birçok ilimizde fuhuş sektörü oluşturmuş, binbir ümitle bavul ticareti için açılan kapılar, ülkemizin döviz girdisi sağlaması yerine döviz kaybetmesine sebep olmuştur.

Maliye Bakanlığı, ikamet tezkeresi harç miktarı düzenlerken, ne amaçla ikamet izni istediği üzerinde durmalı, toplumumuzun sosyal ve ahlakî yapısına uygun olmayan amaç ve şartlarla bu izni almaya hak kazananlardan alacağı harçları bir caydırıcılık olması açısından yüksek tutmalıdır.

Maliye Bakanlığı, ülkemizdeki yabancılardan alacağı ikamet tezkeresi harçlarını bir gelir unsuru kalem olarak da görmemelidir; zira, yurt dışındaki bizim insanlarımızın da karşı muamelelere maruz kalacağı unutulmamalıdır. Vatandaşlara uygulanan muamelelerin karşılıklılık (mütekabiliyet) esası çerçevesinde tespit edilmesi ve aşağı çekilmesi doğru olacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu yasaları çıkarırken, her zaman bardağın dolu olan tarafından bakarak konuşmaktayız; ama, bardağın boş tarafından bakarak, bu yasalar, eğer buraya düzenleme olarak getiriliyorsa, bu düzenlemelerin altında, biraz önce arkadaşların belirttiği gibi, çeşitli maddelerde olduğu gibi, karapara veya diğer uygulamalar varsa, bunlar için bu yasalar çıkarılıyorsa, bu Millet Meclisi ve biz milletvekilleri olarak bu konuda gerekli tepkiyi göstermeli, doğru olduğunuz noktalarda gerekli desteği vermeliyiz diyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arslan.

Saadet Partisi Grubu adına, Giresun Milletvekili Sayın Turhan Alçelik; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

SP GRUBU ADINA TURHAN ALÇELİK (Giresun) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; 877 sıra sayılı, 10 tane kanunun -bir kanun diyemiyorum- 7 inci maddesi üzerinde Saadet Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, şu anda 10 tane kanunu görüşüyoruz; yani, bu hükümetin çıkardığı 10 tane kanun ve diyorsunuz ki, biz, yaptığımız bu 10 tane kanunu yanlış yaptık, öyleyse yanlışımızı düzeltelim; ama, ben endişe ediyorum ki, bu yaptığınız yanlış düzeltmesi de yanlış olacak, belli bir müddet geçtikten sonra yine göreceğiz ki bu yapılan da yanlış; yeni bir düzenleme...

Değerli arkadaşlar, biz diyoruz ki, aslında sizin yaptığınız her şey yanlış; lütfen, burayı bir terk edin hükümet olarak, hükümeti terk edin, bu Meclis doğrusunu yapsın; ama, Meclis olarak yapsın.

Değerli arkadaşlarım, siz burada, kanunda, 7 nci maddede mütekabiliyet esasından bahsediyorsunuz; efendim, ikamet tezkeresi çıkaracakların harçlarını yaparken başka ülkelerle mütekabiliyet esasına uyalım diyorsunuz.

Şimdi, aslında, mütekabiliyet dediğiniz zaman, her alanda mütekabiliyet olur, yaptığınız her işte mütekabiliyet olur; ama, siz, kusura bakmayın, mütekabiliyet esasına uygun bir iş değil, IMF'nin talimatıyla bir iş yapıyorsunuz burada. Buradaki esas yanlışlık, IMF'nın talimatını uygulamanızda.

Şimdi ben düşünüyorum; son bir ayın, dört haftanın üçü, Türkiyemizde değişik bölgelerde insanlarımızla beraber geçti, kendi ilimde, köyden, beldeden, ilçeden merkeze kadar binlerce insanımızla görüştüm; şimdi, getirdiğiniz bu kanun, yani 10 tane kanun, acaba, bizim çiftçimize ne fayda sağlayacak?.. Satır satır bakıyorum, çiftçimize zerre kadar faydası yok; yok!..

Değerli arkadaşlar, 8 000 000 insanın tek geçim kaynağı olan fındık, şu anda, 1 000 000 lira. Ne faydası var fındığa, 8 000 000 fındık üreticisine; hiç... Ki, beş yıl önce, bu Meclisten, yine bir hükümet çıkmıştı; Refahyol hükümeti. O dönemde 8 000 000 insanın tek geçim kaynağı olan fındığa verilen fiyat, sizin bugün verdiğinizin, bugünkü piyasanın tam 3 misliydi. Gelin, yaptığınız bu kanun, fındık üreticisine, çay üreticisine, 30 000 000 çiftçiye fayda sağlasın. Ne fayda sağlıyor? Yok... Esnafımıza ne fayda sağlıyor? Bakıyorum; yine bir şey yok. Efendim, biz, dışarıdan ihalelere katılacak olan insanlara -onların limitini biraz aşağı çekiyoruz- kolaylık sağlayacağız; ama, ikametlerinde mütekabiliyeti gözeteceğiz...

Değerli arkadaşlar, bakın, sizin şu döneminizde, dışarıya açtığınız bu ihalelerde -sadece bir kalemi arz etmek istiyorum- sadece Telekomun değeri 40 milyar dolardan 2 milyar dolara düştü. Bu, sizin eseriniz. Kendi kendine olmadı bu. Ne oldu; Telekomun personeli mi değişti, binası mı değişti, depremde mi yıkıldı, uydusuna mı bir şey oldu; yok... Ama, yaptığınız bu yanlışlarla... Bakın, yanlışınızı kendiniz ikrar ediyorsunuz "10 tane kanunu yanlış yaptık, düzeltiyoruz" diyorsunuz. İşte, bu yaptınız kanunlarla gelinen noktadır 40 milyardan 2 milyara düşme.

Bugün, Görele Belediyemizden -ki, iktidarda olmayan, bu Mecliste olmayan bir partinin belediye başkanlığındaki bir büyük ilçemiz-  deniliyor ki: "80 milyar olan tahakkukumuz, sadece 5 milyar olarak gönderiliyor." Buna ne faydası var bu kanunun; yine yok. Allahaşkına, bu, yanlış; bu, zulüm... Siz, 80 milyar hakkı olan bir insanın, hakkının 75'ini kesiyorsanız, bu kanunun buna da bir faydası yoksa, yaptığınız iş doğru değil arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Alçelik, lütfen, 1 dakikada toparlar mısınız efendim.

TURHAN ALÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Gelin -sadece eleştirmek için burada değiliz- öyle bir kanun getirin ki buraya, deyin ki bize, biz, kazanmayan esnaftan, sanayiciden bir kuruş vergi almayacağız, kazanırsa alacağız. Bunu getirin buraya, kazanandan vergi alınacak deyin; bu kanuna hep beraber destek olalım. İnsanların meşru olan harcamalarını gider olarak kabul edeceğiz deyin -ki, Saadet Partisinin programında bu var- gelin onu destekleyelim. İnsanlarımızın hayat standardını, memurun, işçinin hayat standardını, yaşanabilir bir düzeye çıkaracağız diye uygulama, kanun getirin, destek olalım. Bugün 360 000 000-370 000 000'a çıkan açlık sınırını yükseltmek için uygulama getirin, destek olalım; ama, getirdiklerinizin, maalesef, bunlara hiçbir faydası yok. İnşallah, insanımıza, 70 000 000'a fayda sağlayacak işlemlerin, uygulamaların yapılacağı günlerin özlemiyle ve en kısa sürede gerçekleşmesi dileğiyle hepinize saygılar sunuyor; teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Alçelik.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun.

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı yasa tasarısının 7 nci maddesi hakkında, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, anılan 7 nci madde, mütekabiliyet esasına dayanan bir maddedir. Yani, karşılıklı, devletlerarası ikamet tezkeresinin eşit uygulanması noktasında önem arz etmektedir; bu, teknik olarak doğru bir maddedir.

Değerli milletvekilleri, yasanın içeriğiyle ilgili olarak, sermaye artırımının ve anonim şirketlere sermaye konulmasının ve bu konulan sermayenin nereden konulduğu noktasında bir vergi incelemesi yapılmayacak; bu kanunun esas özü bu.

Değerli arkadaşlarım, bu uygulama, yanlış bir uygulamadır. Niçin yanlış bir uygulamadır; çünkü, düşünebiliyor musunuz, ülkemizde, Anayasamızın ilgili maddesine göre, eşitlik esası vardır; yani, bir esnaf dışarıdan sermayesine sermaye katacak, bu, inceleme kapsamına alınacak; bir kolektif şirket ortağı, şirketine, ortaklığına sermaye koyacak, bu, incelemeye dahil olacak; ama, bir anonim şirketin sermayesine sermaye kattığımızda, bu, inceleme konusu olmayacak.

Bu ne demektir arkadaşlar; bu, bir kere, eşitlik ilkesine aykırıdır; binlerce esnafımıza uygulanan bu bakış yanlıştır; bunları hiç kale almamak demektir, binlerce vergi mükellefini hiç ciddiye almamak demektir. Bu, olmaz böyle değerli arkadaşlarım; biz bunu yanlış buluyoruz.

Değerli arkadaşlarım, diğer bir konu ise, bu kanunun mantığı da yanlıştır. Şöyle yanlıştır; deniliyor ki: "Efendim, bu anonim şirketlere dışarıdan sermaye koydun mu, herhangi bir soruşturma yapılmayacak."

 Değerli arkadaşlarım, Türk yasaları, bir küldür; Türk yasaları bütünüyle ifade eder. Bugün ülkemizde bir karapara aklama yasası vardır, Türk Parasının Kıymetini Koruma Yasası vardır, efendim, bugün malî suçlarla ilgili yasalar vardır, cumhuriyet savcılarımızın kovuşturmalarıyla ilgili bazı yasalar vardır. Haydi bunlardan kurtulduk; peki, karapara aklamayla ilgili yasalar ne olacak? Bunlarla ilgili bir düzenleme getirdiniz mi; yok öyle bir şey. Bu, sadece ve sadece, Türk kamu maliyesinin beceriksizliğini gösterir, kanun hazırlama tekniğinin yanlışlığını gösterir arkadaşlar, böyle bir uygulama olamaz! (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, bu mevcut yasayla, yabancı müteahhitler ne olacak; kamu ihalelerine rahatlıkla girebilecekler. Yani, dışarıdaki müteahhitler, misterler, coniler, mösyöler, benim Türk kamu ihalelerine rahatlıkla girecek; ama, benim Türkiyemdeki müteahhitler, benim vergimi ödeyecek müteahhitlerim, benim vatandaşlarım, bu ihalelere giremeyecek; böyle şey olmaz! Bu yasanın temelindeki ana mefhumların başında bu gelmektedir; yanlış bir yasadır arkadaşlarım!

NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Heyecanlanma!..

RAMAZAN GÜL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, vergi sistemi karışıktır; daha üç gün önce, dört gün önce, bu Meclisten, bir vergi yasası geldi geçti. Daha altı ay önce, buraya, kamu ihaleleriyle ilgili yasa geldi. Evet, değerli arkadaşlarım, bunu, burada, reform olarak nitelediler ve kamuoyuna böyle deklare ettiler; ama, bakıyoruz ki, bugün, daha mürekkebi dahi kurumadan, Kamu İhale Yasası değiştiriliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gül, 1 dakika içinde toparlar mısınız lütfen.

RAMAZAN GÜL (Devamla) - Peki, bu, ne demektir arkadaşlar; bu, şu demektir: Yabancı sermayeyi, siz, Türkiye'ye çekmek için gayret sarf ediyorsunuz ve daha altı ay bile geçmeden bu yasaları değiştiriyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, bakınız, yabancı yatırımcı size güvenemez. Evet, güvenemez; çünkü, bir ülkede, kanun tekniği açısından bir istikrar lazımdır, bir güven lazımdır; böyle şey olmaz! O itibarla, biz, bunu uygun bulmuyoruz değerli milletvekilleri.

ASLAN POLAT (Erzurum) - IMF istiyor, IMF!

RAMAZAN GÜL (Devamla) - Evet, IMF istiyor; doğru.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ne acıdır ki, Türk malî yapısı içerisinde dolaylı vergiler, cumhuriyet tarihinin son 70 yıllık döneminde tehlikeli boyutlara gelmiştir; bugün, dolaylı vergiler, yüzde 70 seviyesine ulaşmıştır; bu, yanlış bir uygulamadır. Biz isterdik ki, vergi üretimden alınsın, vergi sanayiciden alınsın, vergi gelirden alınsın, vergi kazançtan alınsın; ama, maalesef, bakıyoruz ki, Türk malî sisteminin içerisinde vergi gelirlerinin yüzde 70'i dolaylı vergilerdir. Bu ne demektir: Bu, vergiler, fakirden alınıyor, fukaradan alınıyor, garibandan alınıyor ve zenginlerden alınmıyor demektir!

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son yıllarda, ülkemizde yeni bir sektör oluştu; evet, yeni bir sektör oluştu. Ne sektörüdür bu: Rant sektörü, rantiye sektörü, faiz sektörü!.. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar[!]) Ne acıdır ki, bugün, Türk vergi sistemi içerisinde gelirden, kurumlardan vergi alamayan devlet, dolaysız vergiden vergi almaktadır!

BAŞKAN - Sayın Gül, teşekkür ederim efendim.

RAMAZAN GÜL (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - 2 dakika fazla konuştunuz.

RAMAZAN GÜL (Devamla) - Bir kelime daha ilave edeyim.

BAŞKAN - Peki.

RAMAZAN GÜL (Devamla) - Ne acıdır ki, biz, rantiyeden vergi alamıyoruz; biz, faizden vergi alamıyoruz!

Hepinize saygılar sunarım, teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar; DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar [!])

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gül.

Efendim, madde üzerinde gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

Madde üzerinde 4 adet önerge var; İçtüzük gereği, 3 tanesini geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme koyacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci maddesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (6) sayılı tarifenin "III- Yabancılara verilecek ikamet tezkeresi ve Dışişleri Bakanlığı tasdik harçları" bölümünün (1) numaralı fıkrasının sonuna eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

"İkamet tezkeresi harçlarının tespitine mütekabiliyet esası göz önünde tutularak Dışişleri Bakanlığı yetkilidir."

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci maddesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (6) sayılı tarifenin "III- Yabancılara verilecek ikamet tezkeresi ve Dışişleri Bakanlığı tasdik harçları" bölümünün (1) numaralı fıkrasının sonuna eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

"İkamet tezkeresi harçlarının tespitine Dışişleri Bakanlığının görüşü alınarak mütekabiliyet esası gözönünde tutulmak suretiyle Maliye Bakanlığı yetkilidir."

BAŞKAN - Son önergeyi okutup, en aykırı önerge olduğu için işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci maddesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (6) sayılı tarifenin "III- Yabancılara verilecek ikamet tezkeresi ve Dışişleri Bakanlığı tasdik harçları" bölümünün (1) numaralı fıkrasının sonuna eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

"İkamet tezkeresi harçlarının tespitine mütekabiliyet esası gözönünde tutularak Bakanlar Kurulu yetkilidir."

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet katılmıyor.

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Sayın Başkan, geri çekiyorum.

BAŞKAN - Çekiyor musunuz; peki...

Üçünü de çekiyor musunuz?

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Evet...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Efendim, şimdi, maddeyi oylarınıza sunacağım; yalnız, karar yetersayısının aranılması istendi; elektronik cihazla oylama yapacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Oylama için 2 dakikalık süre vereceğim; bu süre içerisinde arkadaşlarımızın sisteme girerek oylarını kullanmasını, sisteme giremeyen arkadaşlarımızın teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen arkadaşımız olur ise, belirlenen süre içerisinde oy pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını; vekâleten oy kullanacak sayın bakan var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve imzasını taşıyan oy pusulasını Başkanlığımıza göndermelerini rica ediyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.

8 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8. - 28.12.2001 tarihli ve 4731 sayılı 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden  Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması  Hakkında  Kanunun;  1 inci  maddesinin 1 numaralı fıkrasının sonuna "1999 vergilendirme dönemine ilişkin emlak vergisi, çevre temizlik vergisi ve motorlu taşıtlar vergisi hakkında da  bu madde hükmü uygulanır" ibaresi, 2 nci maddesinin birinci fıkrasının sonuna "Bu  hüküm, gelir ve kurumlar vergisi ile birlikte ödenmesi gereken diğer vergi, fon ve paylar hakkında da  uygulanır." ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 8 inci maddesi üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 8 inci maddede "28.12.2001 tarihli ve 4731 sayılı 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden  Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması  Hakkında  Kanunun;  1 inci  maddesinin 1 numaralı fıkrasının sonuna '1999 vergilendirme dönemine ilişkin emlak vergisi, çevre temizlik vergisi ve motorlu taşıtlar vergisi hakkında da  bu madde hükmü uygulanır' ibaresi, 2 nci maddesinin birinci fıkrasının sonuna 'Bu  hüküm, gelir ve kurumlar vergisi ile birlikte ödenmesi gereken diğer vergi, fon ve paylar hakkında da  uygulanır' ibaresi eklenmiştir" denilmektedir.

Değerli arkadaşlar, üzerinde söz almış olduğum 8 inci madde, tasarının tümü içerisindeki en olumlu ve en faydalı maddedir; çünkü, deprem bölgesindeki vergi mükellefleriyle ilgili, bundan önce çıkarılan 4731 sayılı Kanunda sayılan muafiyetlere yenilerini ekleyerek, muafiyetlerin kapsamını genişletmektedir. Birtakım kurum ve kuruluşlara yeni muafiyetler getirerek, daha önce verilmesi gerekirken verilmeyen haklar iade edilmektedir. Zaten, ödeme imkânı olmayan deprem bölgesindeki birtakım kurum ve kuruluşların fiilî durumu, bu düzenlemeyle hukukîleştirilmektedir.

Değerli arkadaşlar, bu madde vesilesiyle, Sayın Maliye Bakanımızın, depremden dolayı terkin edilen vergi miktarlarını detaylarıyla birlikte -hangi vergilerden ne kadar, ayrıca hangi şahıslardan ne kadar, hangi kurumlardan ne kadar olduğunu belirtmek üzere, bölgeler olarak, il il- katlanılan fedakârlığın boyutlarını, Meclisimize ve kamuoyuna bilgi vermek açısından, kayıt altına alması yerinde ve faydalı olacaktır kanaatindeyim. Bunu, Sayın Maliye Bakanımızdan bekliyoruz.

Düzenlemenin hayırlı olması temennisiyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Fatsa.

Saadet Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Mehmet Batuk; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika Sayın Batuk.

SP GRUBU ADINA MEHMET BATUK (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz tasarının 8 inci maddesiyle ilgili Saadet Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, özellikle kanunlar ve özellikle de vergi mevzuatının çok sık değişmesi, malî piyasalarla ilgili yasal düzenlemelerin çok sık yapılması, hem uygulayıcılarda hem de kamuoyunda büyük kargaşa oluşturmaktadır. Yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmeyişinin önemli sebeplerinden birisi de, güven duyulmamasıdır. Bugün var olan mevzuatın ne zamana kadar devam edeceği, ne zamana kadar hangi şekilde korunacağı hususunda ciddî kaygılar bulunmaktadır.

Özellikle son yıllarda çok kullanılan "globalleşme", "küreselleşme" sözleri de aslında, bütün her şeyin dolaşımını serbest bırakmak anlamına gelmemektedir; yalnızca sermayenin özgür dolaşımı, globalleşmenin veya küreselleşmenin bütün alanlar için var olduğunu ortaya koymamaktadır. Özellikle bilgi teknolojilerinin, stratejik bilgilerin dolaşımı önemli oranda sınırlıdır. Almak istediğimiz önemli oranda aletin belki on, onbeş, yirmi yıl önceki teknolojiye sahip olduğunu görmekteyiz. Özellikle emeğin dolaşmasında büyük sınırlamalar, kısıtlamalar bulunmaktadır. Aslında, dünyada var olduğu söylenilen globalleşmenin, küreselleşmenin, ancak güç sahiplerinin kontrolünde bir serbestlik ve dolaşım içerdiğini de ifade etmek isterim.

Değerli arkadaşlar, Ord. Prof. Dr Ali Fuat Başgil Hoca "kanunlar ne kadar eski olursa, o kadar iyidir; hem uygulayıcılar için hem uygulananlar için öğrenilmesi, kavranması, nakledilmesi o kadar kolay olur" der.

Üç yıllık dönemde, burada, 15'e yakın vergi kanununda, malî mevzuatta değişiklik yapan kanunlar görüştük. Daha beş ay önce görüştüğümüz Kamu İhale Yasasında bugün değişiklik getirmektesiniz. Bu kadar sık değişen mevzuatın, hem uygulayıcıları hem de piyasaları tatmin etmesi mümkün değildir.

Şimdi, bu kanun tasarısıyla getirilen sermayelerin kaynağının sorulmaması uygulaması, belki, yurt dışına gitmiş sermayelerin tekrar Türkiye'ye getirilmesini ve yurt dışından yabancı sermayenin getirilmesini amaçlamaktadır. Yalnız, Türkiye'deki uygulamalar itibariyle, Türkiye, yabancı yatırımcı için çok cazip değil; özellikle reel sektöre yatırım yapanlar için tatmin edici değil. Bunu, çok üzülerek ifade etmek istiyorum. Türkiye'deki yerli sanayici ve üretim yapanlar yurtdışına kaçarken, dışarıdan getirmenin imkânı yok. Bakın, var olanlar da dışarıya gidiyor.

Kocaeli-Köseköy'de bulunan Philips ampul fabrikası, üretimini temmuz ayında durduracağını ilan etti; işçilere, sendikaya bildirdi. "Bizim, burada üretim yapmamız, dışarıdaki kuruluşlarımızda üretim yapmamızdan çok daha pahalıya mal olmaktadır" diyorlar; ama, bu açıklamada da hemen vurguluyorlar: "Biz, Türkiye'deki pazar payımızı kaybetmeyeceğiz; Türkiye'deki pazar payımızı, dışarıdaki sanayi kuruluşlarımızda, kendi kuruluşlarımızda imal ederek, Türkiye'ye ithalat yoluyla varlığımızı korumaya çalışacağız."

Değerli arkadaşlar, bu mevzuata, bu belirsizliklere sahip olan bir ülkenin, yabancı sermayeyi çekmesi mümkün görünmemektedir; zaten, gelen sıcak para da borsaya, sermaye piyasasına, günübirlik gelip gidebilmektedir, çok kısa zamanlar için gelmektedir; bizim beklediğimiz reel sektöre, istihdamı canlandıracak alanlara yatırım gelmesi, şu koşullarda mümkün görünmemektedir.

Değerli arkadaşlarım, üzerinde konuştuğumuz 8 inci madde, kanun hükmünde kararnamelerle deprem bölgesinde yapılmış olan ertelemeleri yasal güvence altına almaktadır. Bu yönüyle, bu tasarının en yararlı, en faydalı maddelerinden birisidir; bu maddeye bu yönüyle destek olacağımızı ifade etmek isterim.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin bu krizi aşmasının asıl yolu, kendi birikimlerini harekete geçirmek ve Türk insanının girişimci gücünün önünün açılmasıdır. Gerçekten, Türkiye'nin içinde ve dışında harekete geçirebileceği ciddî potansiyelleri vardır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, 1 dakika içerisinde toparlayın.

MEHMET BATUK (Devamla) - ...fakat, mevzuatın caydırıcılığı, bürokrasinin olumsuzlukları ve devletin, özellikle yatırım dışı, istihdam oluşturacak üretim dışı alanlara olan teşviki, rantiyeye teşviki, bu kanunun da çok ciddî şekilde amacına ulaşamayacağı, amaçlanan hedefleri gerçekleştiremeyeceği kuşkusunu bizde doğurmaktadır.

Bu düşüncelerimle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Batuk.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı tasarının 8 inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Grubum ve şahsım adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 1999 yılında meydana gelen depremden zarar görenlerin vergi borçlarının terkinine dair hükümdü. Bu kanun, 4731 sayılı Kanun, 28.12.2001 tarihinde yürürlüğe girdi. O tarihlerde, Emlak Vergisi Temizlik Vergisi ve Motorlu Taşıtlar Vergisinin terkini hüküm altına alındı. Aradan bir yıl, birbuçuk yıl geçti; şimdi de, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisinin vergi aslı ve cezalarının terkin edilmesi, burada, yeni düzenlemeyle, inşallah yasalaşacak.

Değerli milletvekilleri, bu, başlangıçta yapılmış olsaydı; bir yıl, iki yıl önce de, vergi idaresi, mükellefleri takip mecburiyetinde kalmasa ve bu mükelleflere, insanlarımıza, icra yoluyla ya da değişik yollarla ödeme ihbarnamesi göndermese daha iyi olmaz mıydı? Şimdi, siz, Emlak Vergisini, Temizlik Vergisini, Motorlu Taşıtlar Vergisini demek ki vergi olarak kabul etmiyorsunuz, devlet bütçesinde pek bir yer tutmadığı için bunların ilk planda terkinini sağlıyorsunuz, bilahara da, Gelir ve Kurumlar Vergisinin terkini için, aradan bir yıl geçtikten sonra, iki yıl geçtikten sonra, tekrar, yeniden bir düzenleme sağlıyorsunuz. Bu arada, depreme maruz kalan insanlarımız, bu takip neticesinde zor duruma düştüler ve birçok şikâyetlerini, siz siyasîlere, bizlere dile getirdiler. Bu yanlışlığa, bu sızlanmalara zamanında meydan vermesek daha iyi olmaz mıydı?!

Değerli milletvekilleri, yine de, bu vatandaşlar rahat ettirilemedi. Gidip geliyoruz, görüyoruz; halen, insanlarımızın bir kısmı bu barakalarda yaşıyor, sıkıntıları giderilemedi. Devlet 5 katrilyona yakın para topladı bu deprem nedeniyle; yapmış olduğu harcama, 31.12.2001 tarihi itibariyle, 3 katrilyon 170 trilyon. Demek ki, 2 katrilyona yakın bir harcamayı, bu hükümet, deprem adı altında topladı; ama, başka yerlere sarf etti; bu da doğru bir uygulama değil.

Değerli milletvekilleri, bu ülke birilerinin umurunda olmalı. Ülkeye çok yazık oluyor. Ciddî anlamda, hem yaşadığımız coğrafyaya hem de üzerinde yaşayanlara yazık oluyor. Muhalefet olarak, bu saatten sonra, felaket tellalı olmak gibi bir hevesimiz yok. Artık, Türkiye'de yaşayan herkes potansiyel bir tellal durumunda; çünkü, kimse durumundan memnun değil. Herkes, bir diğerine, haklı olarak, yaşadığını şikâyet ediyor. Üstelik, felaket tellalı olmak, felaket tüccarı olmaktan, en azından, daha itibarlı olmalı değerli milletvekilleri. Bu ülkenin yönetimine talip olup da bu ülkeyi yönetemeyenleri gördükçe kahrolmamak mümkün değil, kahroluyoruz. Kahretsin dediklerimiz ise kahır çektirmeye devam ediyor.

Değerli milletvekilleri, ülkenin yaşadığı ekonomik krizin bazı kişilere hem geçim hem de servet kaynağı olduğu bir dönemde yaşıyoruz. İnsanlarımızın, biraz önce de ifade ettiğim gibi, iki ayrı deprem felaketi sebebiyle bağrında açılan yaraların, aradan iki yıldan fazla geçmesine rağmen henüz kapanmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu ülkenin geleceği olan çocuklarımız için toplanan eğitime katkı yardımlarının da nerelere gidip, nerelere gitmediğini, en azından, Mısır'daki sağır sultan dahi biliyor. Peki, bu tedbirleri ne zaman alacağız? Değerli milletvekilleri, iki yıl önce terkin edilmesi gereken bir vergi, iki yıl sonra bu hükümet tarafından Yüce Meclisin huzuruna getiriliyorsa, demek ki, bu hükümetin hassas davranması mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, ilçemle ilgili bir durumu arz etmek istiyorum. Köy hizmetlerinden sorumlu Sayın Bakanımız burada. Ortaköy İlçesi Ahmetler Göleti, Doğru Yol Partisinin hükümette olduğu dönemde programa alındı. Sulama amaçlı bir gölet.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akın, lütfen, 1 dakika içinde toparlar mısınız efendim.

MURAT AKIN (Devamla) - Sayın hükümet, burada, bu 60 000 nüfuslu ilçede yaşayan insanlarımız bu göletteki suyu içme amaçlı da kullanır diye programdan çıkarıyor. Sayın Bakanımız, bundan üç beş ay önce söyledi "75 milyar ödenek konuldu; bu sene ihalesi yapılacak" dedi. Bakın, ihale kanunu görüşülüyor. Ne yazık ki, genel müdürlükten aldığımız bilgiye göre, sulama amaçlı göletten Ortaköy İlçesi halkı da su içeceği için, içme amaçlı da olduğu için, İller Bankasının görev sahasına da girdiği için, bunun ihaleden kaldırılması yönünde yazı yazılmış Sayın Bakanlığımıza. Sayın Bakanımız, herhalde bunun böyle olmadığını, burada yanlış ifade edildiğini söyler ve hiç olmazsa, Aksaray İli Ortaköy İlçesi de rahat eder diyoruz; ama, ne yazık ki, bu yazı yazılmış.

Bu yanlışlığın düzeltilmesi temennisiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akın.

Sayın milletvekilleri, gruplar adına başka söz isteyen yok.

8 inci maddeyle ilgili olarak verilmiş 4 tane önerge var; geliş sırasına göre 3 tanesini okutup, işleme alacağım efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci maddesinde yer alan "28.12.2001 tarihli ve 4731 sayılı 17-18.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini ile Vergi Usul Kanunu, Harçlar Kanunu ve Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun "ifadesinin "28.12.2001 tarihli ve 4731 sayılı Kanunun;" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.                                                  Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci maddesinde yer alan "1999 vergilendirme dönemine ilişkin" ibaresinin "1999 yılına ait" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.                  Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Son önergeyi -en aykırı önerge bu; bunu işleme alacağım- okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci maddesinde yer alan "gelir ve kurumlar vergisi" ibaresinin "gelir vergisi ve kurumlar vergisi üzerinden hesaplanan fonlar ile ödenmesi gereken diğer vergi ve paylar hakkında da uygulanır" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyonun katılmadığı önerge...

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Sayın Başkan, 3 önergeyi de geri çekiyorum.

BAŞKAN - 3 önergeyi geri çekiyor.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Efendim, 8 inci maddeyi oylayacağım; ancak, bir yoklama isteği var; okuyorum:

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasa tasarısının 8 inci maddesinin oylaması esnasında Genel Kurulda yoklama yapılmasını arz ederiz."

İmza sahiplerinin burada bulunup bulunmadığını arayacağım.

Sayın Hüseyin Çelik?.. Burada.

Sayın Mehmet Ali Şahin?.. Burada.

Sayın Özkan Öksüz?.. Burada.

Sayın İsmail Alptekin?.. Burada.

Sayın Osman Pepe?.. Burada.

Sayın Zeki Ergezen?.. Burada.

Sayın Sait Açba?.. Burada.

Sayın Ergün Dağcıoğlu?.. Burada.

Sayın Hüseyin Kansu?..

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Takabbül ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Karapaşaoğlu takabbül ediyor.

Sayın Eyüp Fatsa?... Burada.

Sayın Ali Sezal?.. Burada.

Sayın Sabahattin Yıldız?.. Burada.

Sayın Zülfükar İzol?.. Burada.

Sayın Mahmut Göksu?.. Burada.

Sayın Mehmet Özyol?.. Burada.

Sayın Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada.

Sayın Nezir Aydın?.. Burada.

Sayın Yaşar Canbay?..

MEHMET BATUK (Kocaeli) - Takabbül ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Batuk takabbül ediyor.

Sayın Alaattin Sever Aydın?.. Burada.

Yoklama için 5 dakikalık süre veriyorum. Bu süre içinde, sayın milletvekillerinin Genel Kurul Salonunda olduklarını cihaza girmek suretiyle belirtmelerini; giremedikleri takdirde, Divandaki teknik elemanlardan yardım istemelerini; bu halde de giremedikleri takdirde, Divana pusula göndermelerini ve pusula gönderen arkadaşların da Genel Kurul salonundan ayrılmamalarını diliyor ve yoklamayı başlatıyorum efendim.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kocaeli Milletvekili Turhan İmamoğlu'nun, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci Maddesinin (d) Fıkrasının Değiştirilmesi ile İlgili Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/990, 2/902) (S. Sayısı: 877) (Devam)

BAŞKAN - 8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 8 inci madde kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 9. -  Bu Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar iptal edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (1) sayılı cetvelin Maliye Bakanlığına ait ilgili bölümlerinden çıkarılmış, ekli (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (1) sayılı cetvelin Maliye Bakanlığına ait ilgili bölümlerine eklenmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Göksu.

AK PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 877 sıra sayılı tasarının 9 uncu maddesinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, üzerinde konuştuğumuz tasarıyla, daha önce nereden buldun yasasından dolayı yurtdışına kaçan ve yastık altına giren birtakım sermayenin şirketler kanalıyla tekrar kazanılması mümkün olacak. Yeterli olmasa da, biz, bunu, uygun bulmaktayız ve bu anlamda da, destek vermekteyiz; ancak, bu yeterli değildir; şahısları da kapsayacak bir düzenlemenin mutlaka yapılması lazımdır. Zira, yurtdışına kaçan ve yastık altına giren sermayeyi ekonomi çarkına sokmadığımız müddetçe ülkede kalkınmayı ve gelişmeyi sağlamak asla mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, bakınız, bu hükümet işbaşına geldiğinden bu yana ülkemiz hep problem yaşadı, krizlerle iç içe oldu. Zaten, tasarının gerekçesinde de hükümet bunu itiraf etmektedir. Gerekçenin ikinci paragrafında öyle diyor: "Ülkemizde geçmişte yaşanan ve etkileri hâlâ devam eden ekonomik krizler, özkaynakların erimesine ve yabancı kaynak temininde zorluklarla karşılaşmalarına yol açmıştır." Tabiî, burada, genelde hükümet üyeleri yaşanan bu krizleri hep geçmişteki hükümetlere fatura ederek kendilerinin yanlış yapmadıklarını ifade etmeye çalışıyorlar; ama, bir gerçek var ki, bu hükümet, öyle veya böyle beş yıldan beri devam eden bir hükümettir; artık, faturayı, geçmişteki hükümetlere keserek bir kenara asla çekilemez, kendisini suçsuz ilan edemez.

Değerli arkadaşlar, özellikle bu hükümetler döneminde en çok vergi yasaları değişmiştir. Kaç defa değişmiş derseniz; tam 102 defa. Niçin; çünkü, kamu harcamalarını ve faiz giderlerini başka türlü toparlayamadığından dolayı ha bire milletin sırtına vergi koymuştur; ama, bu da, ülkeyi tahrip etmiştir. Şöyle bir söz vardır: "Sınırsız vergileme gücü, neticede tahrip etme gücüne sahiptir." Bu sınırsız vergileme gücünüz, hükümetin bu gücü, ülkeyi tahrip noktasına getirmiş ve bugün, ülkemiz, artık içinden çıkılamayacak noktaya gelmiştir.

Değerli arkadaşlar, burada biz hükümetin icraatlarını anlatırken tabiî ki felaket tellallığı yapmak niyetinde değiliz; keşke iyi şey yapsalar da kendilerini alkışlasak. Sonuçta hepimiz aynı gemideyiz, aynı ülkenin insanlarıyız, bu hükümet de bizim hükümetimiz; ama, ne var ki, bu hükümetin iyi yapma şansı yoktur; çünkü, bu hükümet, kendi aklıyla değil IMF'nin direktifleriyle hareket etmektedir. Arkasında halk gücü olmayan bu hükümete en çok destek nereden gelmiştir; medyadan gelmiştir.

Biraz medya diliyle konuşmak istiyorum değerli arkadaşlar: Baştan beri medya, büyük gazeteler hep bu hükümete destek vermişler. Bakınız, 21 Mart 2001 Çarşamba günkü Akşam Gazetesi "Piyasalara moral geldi" diyor.

Değerli arkadaşlar, yine, 18 Mart 2001'de Milliyet Gazetesi manşet atmış "Dolarlar geliyor." Tabiî bu dolarlar geliyor; ama, bu dolarlar nerelere gidiyor onu yazmıyorlar. Bakınız bir arkadaşımız Sayın Derviş'e soru sormuş, demiş ki: "IMF'den gelen 9,1 milyar doları nerelere harcadınız?" Sayın Derviş cevap veriyor, diyor ki: "Alınan kredinin 6,2 milyar doları tekrar IMF'ye faiz borcu olarak gitti; diğer 3,5 milyar doları ise, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen bankaların açık pozisyonlarının kapatılması için Merkez Bankasına aktarılmıştır." Yani, banka batıran patronların borçları ödenmiş oldu değerli arkadaşlar. Dolayısıyla, burada hükümetin almış olduğu borçlar, ki zaten Sayın Derviş de cevabında yine söylüyor, diyor ki: "IMF'den sağlanan kaynaklar doğrudan istihdam ve üretim artırmaya yönelik olmayıp, uygulanan ekonomik politikaların sürdürülebilmesi içindir." Dolarlar gelmiş; ama, nereye gittiğini yazmıyor gazete; ama, bir başka gazetemiz de sağ olsun onu dile getirmiş.

Bakınız, yine aynı gazete diyor ki: "2002 yılı diriliş yılı olacak." Değerli arkadaşlar, daha bu yılın sonuna gelmedik, bir başka gazete de diyor ki: "Derviş şoku" Evet, Milliyet Gazetesi 2002 yılının başında, diriliş yılı olacak diyor, Türkiye Gazetesi "Derviş şoku" diyor. Bugünkü manşeti biliyorsunuz, fazla uzağa gitmeye gerek yok...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim, lütfen...

MAHMUT GÖKSU (Devamla) - "Durum çok iyi değil." Derviş öyle demiş "Durum çok iyi değil." Dün piyasalar çöktü, borsa indi, dolar ve faiz yükseldi.

Değerli arkadaşlar, bunlar, maalesef, görünen gerçeklerdir. Biz, bunları söylediğimiz zaman, bazı milletvekili arkadaşlarımız "canım, eskiden beri hep böyle gelmiş böyle gidiyor" şeklinde ifadeler kullanıyorlar; hayır.

Yine bakın, bir başka gazete, Gözcü Gazetesi şöyle diyor: "İki yılda, yirmiiki yıl geri gittik." İşte, bu da, size destek veren gazetelerden bir tanesi olduğu halde, hakikati, gerçeği ifade etmekten kendini alamamış.

Değerli arkadaşlarım, bu yasaların millet lehine olabilmesi için, millet lehine politikaların üretilmesi lazımdır. IMF kaynaklı çıkan yasaların hiçbirisi, milleti sahili selamete çıkarmaya yetmeyecektir; dolayısıyla, hükümetin, önce IMF'yi bir kenara bırakması ve millet lehine politikalar üretecek yasaları bu Meclise getirmesi lazım; ama, bu, bu hükümetin yapacağı iş değil. Onun için diyoruz ki, bu hükümetin yapacağı en güzel icraat, bırakıp gitmektir değerli arkadaşlar.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Göksu.

Saadet Partisi Grubu adına, Sayın Mehmet Zeki Okudan; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

SP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ OKUDAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 877 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu maddesinde, Grubum adına söz almış bulunuyorum.

9 uncu madde "Bu Kanuna ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar iptal edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (1) sayılı cetvelin Maliye Bakanlığına ait ilgili bölümlerinden çıkarılmış, ekli (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (1) sayılı cetvelin Maliye Bakanlığına ait ilgili bölümlerine eklenmiştir" demektedir. Yani, burada yapılan iş, hükümetin teklif ettiği metne ekli listelerden (1) sayılı listeyle, 8. derece vergi istihbarat uzmanı, vergi istihbarat uzman yardımcısı, 9. derecede vergi istihbarat uzman yardımcısı kadroları iptal ediliyor, bunların yerine, 1. derecede genel müdür yardımcısı, daire başkanı, şube müdürü, bilgi işlem merkezi müdürü ve 2. derecede çözümleyici, bilgisayar işletmeni, mühendis...

Değerli arkadaşlar, burada gördüğümüz uygulama, 8. ve 9. derecedeki kadroların iptali; yani, sahadaki insanların, sahada vergi toplayan vergi memurlarının kadrolarının iptalidir. Yapılan bu değişiklik, aynı zamanda, periferde çalışmayı gerektirmeyecek, yani periferde çalışacak memura ihtiyaç olmadığı anlamına geliyor. Daha açıkçası, bundan, vergi toplayacak esnaf kalmadı, denetleyecek insan kalmadı, o yüzden, bu kadroları merkeze alıyoruz, merkezi güçlendiriyoruz anlamı çıkmaktadır.

Arkadaşlar, bizler, genel olarak, burada, IMF'nin ve konjonktürün gereği, birtakım kanun değişiklikleri yapmaktayız. Tabiî ki, ülkemiz için, enflasyon bir sıkıntıydı. Enflasyonda iki anaunsur var; birisi imalattan gelen enflasyon, bir diğeri de talepten gelen enflasyon. Ülkemizdeki enflasyon, talepten gelen enflasyondan ziyade, imalattan dolayı gelen enflasyondu. Ülkemizdeki imalat enflasyonunun altında, maliyetin yüksekliği yatmaktaydı. Zira, maliyetin yüksekliğinin sebebi, kredi faizlerinin yüksekliği, faiz maliyetlerinin yüksekliği, para maliyetinin yüksekliğiydi ve bunun da imalata yansıması dolayısıyla, üretim duruyordu. Biz ne yaptık; enflasyonu talebe bağladık, taleple ilgili sıkıntıyı oluşturduk. Tabiî ki, taleple ilgili sıkıntı olunca da, ilk önce esnaf zarara uğradı. Esnaf, toptancıdan alıyordu, toptancı zarara uğradı. Toptancı fabrikadan alıyordu, fabrikalar kapanmaya başladı ve imalat sektörüne kadar uzanan, hammadde sektörüne kadar uzanan bir tıkanıklığa sebep olduk. Tabiî, bu değişiklikler, en uç noktada çalışan fabrikanın, esnafın, toptancının kazanmamasına, kazanç kaybına uğramasına sebep oldu. Buna paralel olarak da, bunları denetleyen vergi denetmenlerini azaltmak gerekiyordu; yapılan işlem budur. Bu, bir tescildir; bu, bir tespittir; bunu da yadırgamıyoruz.

Değerli arkadaşlar, ülkemiz, hakikaten, özellikle maliye yönünden çok sıkıntılı günler yaşamaktadır, ticarî açıdan çok sıkıntılı günler geçirmekteyiz. Yapılan bu düzenlemelerin üretimi artırmayacağı ve ticareti canlandırmayacağı gibi bir intiba var. Umarız, bundan sonra yapılacak değişiklikler ülkemiz için hayırlı olur. Ben, şahsım ve Grubum adına, bu yapılan değişikliğin, özellikle bu kanunda yapılan değişikliğin sadece bir durum tespiti olduğu -belki, yerinde olabilir, hükümetin tercihi- ancak, bir işe yaramayacağı kanaatindeyim.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Okudan.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Kemal Kabataş; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA KEMAL KABATAŞ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkında tasarının 9 uncu maddesi üzerinde söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu madde, gerekçeleri haklı oluyor olsa bile, devletteki büyümenin ve genişlemenin mesajını taşıyan bir madde. Doğrudur; gelir idaresinin, ek personele, fazla kadroya, üst düzey yöneticiye, uzman kadrolara ihtiyacı vardır, bunu ilke olarak yadırgamamak lazım; ama, Genel Müdürlükteki ya da gelir idaresindeki yönetim sorunlarını, etkinlik sorunlarını, tahsilat, çözüm ve çağdaş bir yönetim açısından gerekli program ve projeleri ortaya koymak yerine, kadrolarla ne kadar çözebiliriz, kadro değişiklikleriyle, kadro unvanı değişiklikleriyle ne kadar çözebiliriz, burada ciddî soru işaretleri vardır değerli arkadaşlarım; yani, Bakanlığın ve Türk idaresinin çok önemli bir birimi olan Gelirler Genel Müdürlüğünde genel müdür yardımcısı sayısını 3 ilave kadroyla artırıyoruz. Eğer bu ilke devam ederse -belki ihtiyaçtır- üst düzey yönetici sayısını artırmak yeni koordinasyon sorunlarını gündeme getirme riski taşıyor. Vaktiyle böyle olmuştu, hatırlıyorum, bakanlıklarda o kadar çok genel müdür yardımcısı olmuştu ki, artık, yardımcılık yetmeyip, onun da üzerine başyardımcılıklar ihdas edilmişti; umuyorum, o yönde bir açılım olmayacaktır.

Burada getirilen düzenlemede, tabiî, iyiniyetle ihdas edilmiş olan vergi istihbarat hizmetleri sistemin dışına çıkarılıyor; bu işletilemedi. Oysa, vergide istihbarat, altyapı ve bununla bağlantılı olarak teknik iletişim fevkalade önemli; yani, teker teker kişilerle dedektif bazında, bilgi toplama bazında hareket etmek yerine, bu istihbarat hizmetleriyle teknik altyapı hizmetlerini birlikte kullanmak önemli bir fonksiyon icra edebilirdi; ama, uygulamada bu istihbarat hizmetinden vazgeçilmekte, bunun yerine, Bakanlıkta, yaklaşık 400 adet, kariyer personeli anlamında gelir uzmanlığı ihdas edilmektedir; bu kadrolar vardır. Genel Müdürlük, maalesef, Türkiye'nin en büyük mevzuat idaresine dönüşmüştür; olay bazında, dosya bazında case by case sorunları çözme teamülü daha da ağırlaşarak fevkalade yoğun devam etmektedir. Oysa sistem, bu kadar çok ayrıntıya, bu kadar çok yoruma açık olmamalı; sistem, kendi yapısı, mantığı ve sistematiği içinde çalışmalıdır.

Gelir uzmanları merkezde mi çalışacak, bilemiyorum; çok büyük bir ihtimalle merkezde çalışmamalı, merkez bir beyin deposu olarak kullanılmamalıdır. Saf; yani, karar veren, yöneten ekip, son derece nitelikli ve teknik altyapısıyla, profesyonel ölçülerde idareyi yönetmeli; ama, uç noktalarda, vergide vatandaşla, sistemle, kişiyle, kurumlarla temas olan noktalarda etkinlik çok üst düzeye taşınmalıdır. İyi bir vergi idaresinde, merkezdeki kadroların niteliği, yetişkinliği önemlidir, sayısal eksikliği çok önemli değildir; ama, vergi idaresinde aslî fonksiyonu icra eden, uç noktalarda hizmet gören kişilerin, görevlilerin uzmanlığı, yetişkinliği ve teknolojiyi kullanma, vatandaşla iletişim, vergide uyum sağlama açısından fevkalade önemlidir. Bu konularda, tasarıda önemli bir düzenleme yok; bizim bildiğimiz klasik şablon biraz daha besleniyor, biraz daha şekilleniyor.

Bir tek noktaya daha işaret etmek istiyorum: Bu idare, teknolojiye muhtaç bir idare; 10 000 000'a yakın insana ulaşıyor. Bu idarede, teknolojik altyapısını, bilgisayar altyapısını, internet altyapısını yönetecek bir tek teknik üst düzey yönetici yok. Fevkalade yanlış, fevkalade eksik bir düzenlemedir. Bu Genel Müdürlüğün hizmetlerinin üçte 1'i, sadece bu teknik altyapıyla, sadece bu teknik donanımla, sadece bilgisayar altyapısıyla çalışmak zorunda. Bunun dışında, dosyaların içinden, teker teker kâğıtların içinden, beklenen vergi hasılatını ve etken vergi yönetimini çıkarmak mümkün değil; ama, bu yaklaşımlar da yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kabataş, buyurun efendim.

KEMAL KABATAŞ (Devamla) - Bütün bunlara rağmen, idarenin ihtiyaç duyduğu kadroların, idare, personelimiz yok, vergi idaresinde -yönetiminde- etkin olmaktan bu nedenle mahrumuz gerekçesinden, gerçekten, bu defa mahrum kalıyor; çünkü, istenen kadrolar aynen veriliyor. Bu kadrolardan sonra da, uygulamayı yakından izlemek, gelir idaresinde, vergi idaresinde etkinliğe, verimliliğe, çağdaşlığa katkısını gerçekten izlemek gerekmektedir.

Ben, bu konudaki iyimser düşüncelere katılmamakla beraber, getirilen düzenlemenin gelir idaresine ve finans yönetimine hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.  (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kabataş.

Sayın milletvekilleri, gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili 4 önerge vardır. 3'ünü geliş sırasına göre okutup, işleme alacağım.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, siz, dördüncü önergeyi işleme alırsanız, onlar üzerinde konuşulur; nasılsa, diğer 3 önerge üzerinde konuşulmayacak.

BAŞKAN - Neyse, bir fırsat kolluyorum ki, sizin önergenize yol vereyim; ama, bakalım, eğer rast gelirse, sizin önergenize yol vereceğim.

Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu maddesine ekli (2) sayılı listede yeniden ihdas edilen "(14 adet) Daire Başkanı" kadrosunun "(20 adet)" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.      

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu maddesine ekli (2) sayılı listede yeniden ihdas edilen "(3 adet) Genel Müdür Yardımcısı" kadrosunun "(6 adet)" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Son önerge en aykırı önergedir; okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 877 sıra sayılı kanun tasarısına ekli (2) sayılı listeye aşağıdaki unvanın eklenmesini; tasarının 9 uncu maddesine de "Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkan Yardımcısı müşterek kararname ile atanır ve Bakanlıktaki Genel Müdür Yardımcıları için ilgili mevzuatında öngörülen tüm haklardan yararlanır" cümlesinin ilave edilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

İhdas edilen kadrolar

Kurumu   : Maliye Bakanlığı

Teşkilatı   : Merkez

 

 

Serbest

Tutulan

 

Unvanı                        

Sınıfı

Kadro Adedi

Kadro adedi

Toplam

1. Derece

G.İ.H

1

 -

1

Araştırma, Planlama ve

 

 

 

 

Koordinasyon Kurulu

 

 

 

 

Başkan Yardımcısı

 

 

 

 

 

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon katılmıyor...

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Önergelerin hepsini çekiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergelerinizi çekiyorsunuz, peki.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Tamam, bir dakika... Daha oylamaya geçmedim ki, karar yetersayısını arayayım.

Sayın milletvekilleri, 9 uncu maddeyi ekli cetvelleriyle birlikte oylarınıza sunacağım; ancak, karar yetersayısı istenildiği için elektronik cihazla oylamayı yapacağım.

Oylama için 2 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içerisinde, sayın milletvekillerinin, elektronik cihazın düğmelerine basmak suretiyle Genel Kurulda olduklarını belirtmelerini, cihaza giremeyenlerin teknik elemanlardan yardım istemelerini, buna rağmen de sisteme giremedikleri takdirde oyunun rengini belli eden imzalı pusulayı Divana göndermelerini rica ediyorum.

Sayın Bakanlar Kurulu üyeleri de, hangi bakana vekâlet ettiklerini belirterek, oylarını kullanabilirler.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, yapılan oylama sonucunda 9 uncu madde kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 10. - 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"d) (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilenlerin doğrudan veya dolaylı olarak birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulundukları her çeşit kuruluş, müessese, birlik, işletme ve şirketler."

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Muş Milletvekili Sayın Sabahattin Yıldız; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Yıldız.

AK PARTİ GRUBU ADINA SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 10 uncu maddesi üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, tasarının adına bakıyoruz: "Bazı Kanunlarda" deniliyor; birden fazla kanunun birçok maddesinde, maalesef, değişiklik yapılıyor. Yani, öncelikle, hangi kanunda değişiklik yapılacaksa, o kanunun isminin konulup, bu Meclisin huzuruna getirilmesi lazım. 10 uncu madde ve 10 uncu maddeden sonra gelen 10'a yakın madde, Kamu İhale Yasasındaki birkısım maddelerin değişikliğiyle ilgili.

Şimdi, bu kanun değişikliği birinci ayın 4'ünde yapılmış, yani, bir Kamu İhale Yasası çıkarmışız bundan beş ay önce ve bu yasa, maalesef, daha yürürlüğe girmeden, bugün, birkısım maddeleri üzerinde değişiklik yapıyoruz. Yani, bu hükümetin yaptığından hiçbir şey anlamak mümkün değil. Bu hükümeti temsil eden siyasî partilerden birinin grup başkanvekili, bundan beş ay önce bu Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada "Kamu İhale Kanunu Tasarısıyla, devrim niteliğinde değişiklikler gündeme getiriliyor. 57 nci hükümet, yine, sessiz sedasız; lakin, devrim niteliğinde bir değişikliğe daha imza atıyor" diyordu. Devrim niteliğinde bir yasa getirmekle övünüyorsunuz ve bu yasa yürürlüğe girmeden, aradan beş ay geçmeden, maalesef, burada yeniden aynı maddeler üzerinde değişiklik yapıyorsunuz. Neyi değiştiriyorsunuz? Yani, dün yaptığınız yasa doğru idiyse, devrim idiyse, bu hükümetin devrim niteliğindeki yasası beş ay bile dayanamıyorsa, diğer yasalar bu millete ne verecek, bu millet, bu hükümetten ne bekleyecek; anlayamıyorum.

Muhterem arkadaşlar, bugün, ülkenin en büyük sıkıntısı, maalesef, İhale Yasası ve ihaleyle ilgili yolsuzluklar. Bu hükümetin yatırımcı iki bakanı, bir yıl içerisinde, birkısım yolsuzluk söylentileriyle ilgili bakanlık görevinden istifa etti ve üçüncü bir bakanı ise "bakanlığımda yolsuzluk var, ben, üç yıl sonra bunun farkında oldum" diye feveran ediyor.

Basından da takip ediyorsunuz, milyon dolarlarla ifade edilebilecek, mal alımıyla ilgili, Çalışma Bakanlığında bile yolsuzluk söylentileri ayyuka çıkıyorsa, bu hükümetin, halen, burada, vatandaşa "biz yeni kanunlar getiriyoruz, bu kanunlarla Türkiye'de birkısım reformları yapacağız" demesi hiç kimseyi ilgilendirmiyor. Bu hükümet, gerçekten, vatandaşı, halkını düşünüyorsa, yeni düzenlemeler getireceğine, bir an önce çekip gitmelidir.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - İstanbul Belediyesini söyle...

SABAHATTİN YILDIZ (Devamla) - Vatandaş, çiftçisiyle, köylüsüyle, esnafıyla, maalesef, inim inim inliyor. Yolsuzluk, almış başını gidiyor, maalesef, birileri kulaklarına pamuk tıkamış, yeni yasalarla bunun önüne geçeceğini söylüyor ve maalesef, yasa yürürlüğe girmeden, yeniden değişiklikler yapılıyor. Yapılan değişiklikler ne; keşif artışlarıyla ilgili veyahut da birkısım değerlerle ilgili değişiklikler. Yani, bu yasa yürürlüğe girse, bu yasanın aksaklıkları görülse ve değişiklik ondan sonra yapılsa, yine, yeridir deriz; ama, bugün, yürürlüğe girmeyen bir yasa üzerinde değişiklik yapıyorsunuz.

Ben, şunu söyleyeyim: En geç beş ay veya altı ay sonra, bilemediniz, yürürlüğe girdiği ilk ayda bu yasanın birkısım maddeleriyle ilgili yeni düzenlemeler yapılacak, yeni değişikliklere ihtiyaç duyulacaktır.

Bu, neyi göstermektedir; ya bu yasaları yapan bakanlığın bürokratları yetersizdir veyahut da birilerinin dayatmalarıyla, yasada birkısım maddeler yer almaktadır. Yani, IMF dayatıyor, birkısım maddelerde... Siz, dün, eşik değerleri 17 trilyon lirada tutarken, bugün, ne oldu da, 11 trilyon liraya düşürüyorsunuz?! Keşif artışlarını, dün, yüzde 50'lere çektiniz "sıfıra çekelim" dediğiniz halde, bugün, neden tekrar yükseltmeye veya düşürmeye ihtiyaç duyuyorsunuz?! Yani, her şeyden önce, gerçekten, ihtiyaca karşılık verebilecek şekilde bir yasa yapılsın. Üç ayda, beş ayda, tekrar, yeni düzenlemeler, yeni değişiklikler yapılmayacak yasa tasarısıyla bu Meclisin önüne bu hükümet gelsin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yıldız, lütfen, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız.

SABAHATTİN YILDIZ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Eminim, bu uygulamalardan, milletvekili olarak, ben rahatsızım, sizler de -yani, iktidarıyla muhalefetiyle herkes- rahatsızsınız. Neden rahatsızız; çünkü, bir yasa çıkıyor, yürürlüğe girmeden, maddeleri tekrar değişiyorsa, bunda büyük bir yanlışlık var demektir. Bu yanlışlığı yapanların mutlaka hesap vermesi lazım. Ha, bu yanlışlık nerede yapılıyor; hükümette yapılıyor. Bu hükümet, eğer, vatandaşını, halkını düşünüyorsa, inim inim inleyen bu vatandaştan -başından itibaren yaptıkları sıkıntılardan dolayı- bir an önce elini çekmesi ve istifa edip gitmesi gereklidir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldız.

Saadet Partisi Grubu adına, Batman Milletvekili Sayın Alaattin Sever Aydın; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Aydın.

SP GRUBU ADINA ALAATTİN SEVER AYDIN (Batman) - Teşekkür ediyorum

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kanunun adı nedir, ben anlayamadım; acaba, burada, Sayın Bakanım açıklayabilirler mi? Tabiî ki, altında da yazıyor; ne deniliyor: "Bu kanun, yeniden vergi düzenlenmesi kanunudur; bu kanun, Kamu İhale Yasasında gerekli değişikliği yapan bir kanundur..."

Değerli milletvekilleri, hükümet, acaba korkuyor mu; yani, tekrar, vergi kanununun ismini zikretmekten korkuyor mu? Hükümet, altı ay önce Kamu İhale Kanunu Tasarısını getirmişti, tekrar, bunu söylemekten çekiniyor mu; ben, bunu anlayamadım. Altı ay önce Kamu İhale Kanunu kabul edilmiş ve daha mürekkebi kurumadan, tekrar, değiştirmek için Yüce Meclisin huzuruna bu kanunu getirmişler.

Bu hükümet, şu kadar sürede şu kadar kanunu çıkarmakla övünüyor. Tabiî ki övünecek; çünkü, IMF'nin doğrultusunda hareket ediyor. Doğru dürüst çalışmadan, araştırma yapmadan, yetkililerle görüşmeden, sayısal çoğunluğa dayanarak -Yüce Meclisi tenzih ediyorum ama- sanki bir fabrikasyon imalatı gibi devamlı kanun çıkarmakla bir yere varılamaz.

Hükümet, kanunları sık sık değiştirerek, Meclisi boşuna meşgul ediyor ve âdeta yaz boz tahtası haline getiriyor. Halkın sıkıntılarını, ihtiyaçlarını göremediğiniz ve gerçekleri kabul etmediğiniz için, kanunları tekrar tekrar değiştirme ihtiyacını duymaktasınız. Bürokratların zamanı boşa geçiyor, büyük ekonomik kayıp oluyor, buna da sebep, tabiî ki hükümettir. Kanunları alelacele getirmenin neticesi budur. Yüce Meclis, maalesef, kanunları düzeltmek için uğraşmaktadır. Acaba, hükümetin başka önemli işi yok mudur? Halkı hiç duymuyor mu? Hep bu şekilde vurdumduymazlık içerisinde mi hareket edecek? Halk perişan olmuştur.

Değerli milletvekilleri, bakınız, torunlarımız dahi borç altına girmiştir. Millî gelir 3 200 dolarlardan 2 000 dolarlara düşmüş. Bakınız, şu anda, Batman'da 1 500 işçi işten çıkarılmakla karşı karşıyadır. Gelin, bunlar için bir çare bulalım. Bunlar eylem halindedir. Başbakan Yardımcımız Sayın Hüsamettin Özkan Bey durumun takipçisidir; ona, buradan teşekkür etmek istiyorum. Bu gibi meseleler için de uğraşalım.

Değerli milletvekilleri, bakınız, binlerce şirket işyerlerini kapatmıştır ve çoğu da yurtdışına çıkmıştır. Hükümet, şirketlerin malî bünyelerinin zayıfladığını, özkaynaklarının eridiğini ve yabancı kaynak temininde de zorluk çekildiğini, genel gerekçede çok güzel bir şekilde izah etmiştir. Yani, bu hükümet ne demek istiyor; işyerlerinin kapandığını, işsizler ordusuna son iki yılda 2 000 000 kişinin daha katıldığını ve milyarlarca dolar sermayenin dışarıya kaçtığını resmen itiraf etmektedir; ama, maalesef, bunun için bir çare bulamıyor.

Değerli milletvekilleri, bakınız, Sayın Adalet Bakanımızın gazetelerde bir açıklaması var; ne diyor: "Kendinizi soygunculardan ve talancılardan koruyunuz." Biz de, hükümete bunu tavsiye ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu hükümet, ülkeyi, yatırım yapılan ve güvenilir bir ülke olmaktan çıkarmıştır. Yatırımcı, yarın başına ne geleceğini bilemiyor; ama, hükümet, halen yanlışlarına devam ediyor.

Altı ay önce çıkarılan Kamu İhale Kanunu hazırlanırken Avrupa Birliğine girme durumumuz yok muydu; elbette, o zaman da vardı; ama, bunu düşünmemişti; demek ki, yeni uyanmıştır. Aslında, yeni uyanmamış; IMF'den aldığı talimat doğrultusunda hareket ediyor. Bu yasa, IMF'nin, Türkiye pazarlarındaki gerekli pastayı, ihale yoluyla alabilmesinin yasasıdır. İhale limitleri, yabancı müteahhitlerin lehine indirilmiştir. Kamu ihalelerindeki eşik değer daha önce 17 trilyon lirayken, bugün 11 trilyon liraya indiriliyor. Bu, ne demektir; 11 trilyon liranın üzerindeki bütün ihalelere yabancılar girecek demektir; bu da, Türk müteahhitlerinin ve mühendislerinin işsiz kalması demektir, işsizler ordusuna bir ordunun daha katılması demektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aydın, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız efendim.

Buyurun.

ALAATTİN SEVER AYDIN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Kamu İhale Kanununun 2 nci maddesinin (a), (b), (c) bentlerindeki kuruluşlarda sermayesi yüzde 50'nin altında olan yan kuruluşlar İhale Yasasının dışında tutulmaktadır. Böylece, yasayı şimdiden delmektedirler. Halbuki, siz, gerekçede ne diyorsunuz: Bu kanunu, bütün kamu kurum ve kuruluşlarını kapsamadığı için değiştiriyoruz... Çifte standart uyguluyorsunuz. Kamu İhale Kanununda değişiklik yapmakla, yolsuzlukların, soygunların, rüşvetin, açlığın, yoksulluğun önüne geçemezsiniz; gelin, bunlar için bir çare bulalım.

Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aydın.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun. (Alkışlar)

Sayın Gül, süreniz 5 dakika.

DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 877 sıra sayılı tasarının 10 uncu maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, 10 uncu madde, aslında, geç kalınmış bir maddedir; çünkü, 10 uncu madde, belediye iştiraklerinin de bu yasa kapsamına alınma maddesidir. Yani, bu maddeyle, geçmişte, belediyelerin, kısa ismi BİT diye tabir ettiğimiz iştiraklerinin alelusul yapmış oldukları ihaleler, bundan böyle, bu yasa kapsamına girecektir; olumlu bir maddedir ve geç kalınmış bir maddedir.

Niçin geç kalınmış bir maddedir değerli milletvekilleri, mevcut 57 nci cumhuriyet hükümetinin bir yanlışı var, bir yanılgısı var. Şöyle ki: Muhalefet tarafından getirilen olumlu öneriler dahi komisyonlarda dikkate alınmamakta. Bunlar, bu İhale Yasasıyla ilgili olarak, bundan altı ay önce de bu Mecliste görüşülürken bu konu gündeme geliyor; fakat, muhalefet tarafından gündeme getirildiği için dikkate alınmıyor; ama, biz, bunun bugün getirilmesini de olumlu buluyoruz. Hakikaten, özellikle belediyelerin yapmış olduğu bu ihaleler, uluorta ve tamamen belediye başkanlarının veyahut da siyasî esintilerin neticesinde oluşarak yapılıyordu; yani, sizlerin anlayacağı, icabında, bunlar, devletin suiistimal kapılarıydı. Bu madde, bunun önlenmesi noktasında önemli bir aşamadır ve biz, Doğru Yol Partisi Grubu olarak, bu maddeyi olumlu karşılıyoruz değerli milletvekilleri.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu getirilen, mevcut tasarıdaki kadrolarla ve devlet gelir idaresinin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili bazı konuları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, vergi idaresinin gelişmesiyle ilgili olarak, ülkemize, Demokrat Parti iktidarıyla beraber, 1950'li yıllarda, Amerika'dan iki uzman getiriliyor; James Martin ve Frank Cubs. Bunlar raporlarını sunuyorlar değerli milletvekilleri; rapor, 13 Ağustos 1951'de sunuluyor. Keza, 1960'lı yıllara geliniyor; 1960'lı yıllarda, yine gelir idaresinin yeniden yapılandırılması noktasında çalışmalara başlanıyor ve maalesef, yasa tasarısı kadük oluyor. Bu işle ilgili vergi reformu tasarısı hazırlanıyor ve rahmetli, değerli üstadım Ali Alaybek başkanlığında bir komisyon oluşturuluyor ve bu komisyon çalışmaları da, maalesef, kadük oluyor. 1970'li yıllarda, darbe yıllarında yine Amerika Birleşik Devletlerinden danışmanlar getiriliyor, yapılan çalışmalar yine kadük oluyor. 1980'li yıllara geliniyor; Devlet Başkanı Kenan Evren döneminde, Allah'ın rahmetine kavuşan değerli üstadımız Adnan Başer Kafaoğlu -rahmetli Adnan Başer Kafaoğlu üstadımız, o zamanlar, Kenan Evren'in danışmanlığını yapıyordu- zamanında yapılan çalışmalar yine kadük oluyor. En son olarak, rahmetli Altan Tufan zamanında, 1985'te, bu konuyla ilgili yine bir çalışma yapılıyor, bu da neticesiz kalıyor.

Değerli milletvekilleri, Türkiye, gerçekten, ciddî bir yol ayırımındadır. Bugünkü, malî devlet yapısı içerisinde, maalesef, Maliye Bakanlığı muhafazakâr yapısını halen daha muhafaza etmektedir; çünkü, Osmanlı döneminden kalma...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gül, süreniz bitti. Zaten, siz ihale ile ilgili kısmını bitirdiniz, vergi idaresine geçtiniz; vergi idaresi geçen maddelerde idi. İsterseniz burada keselim. Olur mu?..

RAMAZAN GÜL (Devamla) - Peki.

Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim, sağ olun.

Madde üzerinde, grup adına, başka söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerinde 4 önerge vardır; ancak, 3'ünü işleme alacağım.

Geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinde yer alan "sermayesinin yarısından fazlasına" ibaresinin "sermayesinin yüzde 25'inden fazlasına" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinde yer alan "sermayesinin yarısından fazlasına" ibaresinin "sermayesinin yüzde 30'undan fazlasına" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Son önerge en aykırı önergedir; okutup, işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinde yer alan "sermayesinin yarısından fazlasına" ibaresinin "sermayesinin yüzde 40'ından fazlasına" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KABİL (Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeye Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇEÇİLER (Konya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Sayın Başkan, önergelerimi geri çekiyorum efendim.

BAŞKAN - Siz de önergelerinizi geri çekiyorsunuz.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 10 uncu madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 11. -  4734 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki (g) bendi eklenmiştir.

"e) Kanun kapsamına giren kuruluşların; Adalet Bakanlığı'na bağlı ceza infaz kurumları, tutukevleri işyurtları kurumları, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı yetiştirme yurtları, Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı üretim yapan okullar ve merkezler ile Tarım Bakanlığı'na bağlı enstitü ve üretme istasyonları tarafından bizzat üretilen mal ve hizmetler için anılan kuruluşlardan, Devlet Malzeme Ofisi ana statüsünde yer alan mal ve malzemeler için ise Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğünden yapacakları alımlar."

"g) Kamu iktisadi teşebbüsleri, özelleştirme kapsam ve programında bulunan kuruluşlar ile bunların doğrudan veya dolaylı olarak birlikte yada  ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip oldukları kuruluşların; uluslararası kurallara göre yürütmesi gereken ve uluslararası piyasanın koşullarına göre anlık karar verme zorunluluğu bulunan faaliyetlerine ilişkin olarak, ilgili veya bağlı bulunulan Bakanlığın teklifi üzerine Kurum tarafından belirlenecek mal veya hizmet alımları;"

BAŞKAN - Madde üzerinde, Saadet Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat.

Buyurun Sayın Polat. (SP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

SP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Biliyorum, sayın hemşerimin kederi var -biz ona başsağlığı diledik- ondan dolayı bugün burada yok; onu ben de biliyorum; Allah rahmet etsin.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Allah razı olsun.

ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu tasarının bu maddesi, yapmış olduğunuz değişiklikler içerisinde müspet olanlardan bir tanesi. Bunun da problemi şu: Kanun kapsamına giren kuruluşların; Adalet Bakanlığına bağlı ceza infaz kurumları, tutukevleri işyurtları kurumları, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı yetiştirme yurtları, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı üretim yapan okullar ve merkezler ile Tarım Bakanlığına bağlı enstitü ve üretme istasyonları tarafından bizzat üretilen mallar, Devlet Malzeme Ofisinden kamu kuruluşlarının aldığı alımlara tabi olarak ihale kapsamı dışına çıkarılıyor.

Burada önemli konu şu; yani, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda, sanat okullarında, çocuklar eğitim yaparken birtakım mallar üretiyorlar. Bunları birtakım kamu kuruluşlarına sattıkları zaman, o kamu kuruluşları Devlet Malzeme Ofisinden bir mal alırken nasıl İhale Kanununa tabi değilse, Millî Eğitime bağlı sanat okullarında, cezaevlerinde veya Çocuk Esirgeme Kurumunda üretilen malları alırlarken de ihale kapsamına girmesinler deniliyor. Buradaki maksat, o, cezaevinde çalışan insanlar veya okullarda okuyan çocuklar serbest piyasada rekabet edemeyecekleri için, onların ürettikleri mallar nedeniyle orada bir mal birikmesi olmasın, o kamu kuruluşlarında bir ziyan olmasın diye böyle bir madde getirildi; ama, bu konu Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken iktidar partilerinden Demokratik Sol Partiye mensup arkadaşların da kafalarında bazı müphem noktalar vardı. Mesela, DSP milletvekili bir arkadaş, Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşurken aynen şunu söyledi: "Diğer taraftan, benim yaptığım incelemeye göre -yanlış da olabilir, düzeltirsiniz- eğer, işyurtları kurumlarında, yani, cezaevinde çalışanların ürettikleri mallardan yapılacak alımları, kamu kurumları ile Devlet Malzeme Ofisinden yaptıkları alımları aynı kapsamda tutarsak, oradaki çalışmaların bir rehabilitasyon olduğu, özellikle, suç işleme eğiliminde olan insanları işe kavuşturma olduğu gerçeğini unuturuz." Bunları ben bazen niye okuyorum; şunun için: Yani, bu tasarıların buraya göre biraz daha ciddî tartışıldığı Plan ve Bütçe Komisyonunda, iktidara mensup milletvekili arkadaşlarımızın da tasarı üzerinde sürekli olarak müphemiyetleri ve endişeleri oluyor. Zaten, bunların öyle olduğu daha sonra belli oluyor, işte bir kanun çıkıyor, aradan üç ay geçmeden düzeltilmesi için geri geliyor.

Sayın milletvekilleri, bu maddenin (g) bendiyle ise bir başka düzenleme yapılıyor, o da şu: Yani, mesela, Türk Hava Yollarına ait bir uçak yurtdışına gitti, orada bir arıza yaptı; bir parça alınıp, uçak tamir ettirilip, Türkiye'ye dönülecek. İşte, o tip kuruluşlarda, ilgili bakanın teklifi üzerine, kurum tarafından kabul edilmesi şartıyla, oradan ihale kapsamı dışında alım yapılabilecek denilmektedir; bu da doğru bir uygulamadır. Şundan dolayı doğru bir uygulamadır; yani, mesela, Petkim gibi bir kuruluşun aniden spot piyasadan petrol alması icap etti; bunu İhale Kanununa tabi tutarsak, bir de bekleme süresi var, ihalesi var; ama, aniden alacağı için, ani karar vereceği için o da kanun dışına çıkarılıyor; bu da doğrudur.

Bir de, kamu kurumlarının yüzde 50'sinden azına ortak olduğu kuruluşlar kanun kapsamı dışına çıkarılıyor. O da, şundan dolayı bence doğrudur: Bir kamu kuruluşu herhangi bir kuruluşun yüzde 10'una ortak, onu da bu ihale kapsamına alacak olursak, kapsamı çok genişletmiş oluruz; bu da doğru bir konuydu.

Yalnız, yine, bu tasarı Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, tasarının bu maddesi üzerinde de, yine, DSP'li milletvekillerinin endişeleri  vardır. Örneğin, onların ifadelerini okuyorum: "Özelleştirme kapsamında olup da halka açık olan şirketleri bu kanunun kapsamına alamayız. Hem bir taraftan -sermaye piyasasını- kamuya ait güvenilir şirketlerle, TÜPRAŞ'la, PETKİM'le, bugün Türk Hava Yollarıyla, yarın başkalarıyla dediğimiz anda, sermaye piyasasının denetiminde olan, kamuda hissedar olan kişilerin, eğer, alım satımlarını, biz, İhale Kanunu kapsamına burada alırsak ve dışına çıkarmazsak fevkalade yanlış yapmış oluruz."

Şimdi, anlamadığım bir şey var: Demokrat Sol Partili arkadaşlar bu itirazı belirtiyorlar "fevkalade yanlış" diyorlar; ama, bakanlık da onu çıkarmıyor ihale kapsamından, yine o ihaleye "evet" diyorlar. Ben burada işin açmazını belirtmek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, Sayın Meclis Başkanvekili de buradayken bir konuya açıklık getirmek istiyorum. İçtüzük değişikliği Anayasa Mahkemesinde iptal edilmesine rağmen, henüz Resmî Gazetede yayımlanmadığı için, bu Meclis, iptal edilen İçtüzükle yönetilmektedir. Her kanun maddesinde 3'ten fazla önerge verme hakkı kaldırılmıştı mevcut İçtüzükte. Muhalefetin, ciddî görüp de düzeltmek istediği kanun maddelerinde önerge verme hakkını elinden almak için, iktidar grubu, muhalefet partisine karşı saygısızlık yaparak, maddeleri 3'er tane sanal önergeyle dolduruyorlar. Hiçbir tanesini, gelip de, burada savunmuyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Devamla) - En kıdemlisinden en genç milletvekiline kadar, gelip, burada savunma gücünde olmadıkları önergeleri veriyorlar; muhalefetin burada yapacağı konuşmaları sadece dinliyorlar, hiçbir katkıda bulunmak istemiyorlar; çünkü, muhalefet partisi milletvekillerinin önergeleri, iktidar partisi milletvekillerince sanal olarak doldurulduğu için, yaptıkları hiçbir ikaz yerine gelme durumunda değildir. Neden değildir; çünkü, önerge verme hakkımız yok. Veriyoruz önerge... Ben bundan da şüpheliyim...

Sayın Başkanım, ben, size bir şey söylemek istiyorum. Ben bu önergeyi cuma günü saat 17.30'a kadar takip ettim "daha, henüz matbaaya gitmemiş" dediler. 17.30'da matbaaya gidiyor... Pazartesi günü ben Erzurum'dan telefon açtım sekreterime "saat 9.30'da aniden gelmiş, düzeltilmiş ve dağıtılmış" dedi Koş, önergelerimi hazırla gönder dedim; gittiği zaman, 2 dakika evvel iktidar partisi doldurmuş. Ben, şahsen, iktidar partisi milletvekillerinin, saat 9.00'da gelip de orada beklediği kanaatinde değilim.

BAŞKAN - Sayın Polat, bu maddede sizin bir önergenizi işleme koyacağım efendim.

ASLAN POLAT (Devamla) - Burada yanlışlık yapılıyor; burada eşitlik yapılmıyor, burada iktidar partisi milletvekillerine bir avantaj sağlanıyor. Ben bu endişe içerisindeyim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

 BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Polat.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Burdur Milletvekili Sayın Mustafa Örs; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Örs.

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 877 sıra sayılı yasa tasarısının 11 inci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 4734 sayılı Kamu İhale Yasası Yüce Mecliste görüşülürken, bu yasa tasarısının komisyonlarda yeterince tartışılmadan ve yeterli katkı sağlanmadan, IMF'ye verilen sözler çerçevesinde, Genel Kuruldan acele geçirilmek istenildiğini ve tasarının eksikleri bulunduğunu, hem kendim hem de Gruptaki diğer arkadaşlarım dile getirmiştik. Tasarının eksiklerinin fazla olması, benim de içinde bulunduğum Bayındırlık Komisyonunda verilen 100'den fazla önergeyle de açıkça görülmüştü. Hal böyleyken, verilen taahhütler ve alınan emirler doğrultusunda aceleyle çıkarılan yasanın eksikliklerinin giderilmesi için tekrar görüşmeler yapmaktayız.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bizler, bu kürsüden konuşurken, sadece muhalefet yapmak için konuşmuyoruz; bildiğimiz doğruları sizlere belgeleriyle anlatıyoruz; fakat, parmak çoğunluğu, bizim anlattığımız doğruların, verdiğimiz önergelerin dikkate alınmasını engelliyor. Bu şekilde çıkardığımız yasalar da ya üç dört ay sonra tekrar önümüze geliyor ya da Anayasa Mahkemesinden dönüyor; işte Şartla Salıverme Yasası, RTÜK Yasası, Emeklilik Yasası ve diğer birçok yasa... Yasa hazırlayıcı uzmanların bazı ülke gerçeklerini gözardı etmeye devam ettiği, komisyonlarda muhalefet susturulduğu, naylon önergeler verildiği müddetçe, çıkan yasalarda, bugün yaptığımız gibi, yeni düzenlemeler yapmaya bundan sonra da devam edeceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 11 nci maddesiyle, 4734 sayılı yasanın 3 üncü maddesinin (e) bendi yeniden düzenlenmekte, (g) bendi eklenmekte ve kapsam genişletilerek, diğer kurumlarımızın sayısı artırılarak, İhale Yasası kapsamının dışında tutulmaktadır; bu da, bence çok doğru değildir.

Tasarının 11 inci maddesinde yapılacak düzenleme, özellikle uluslararası piyasa koşullarına göre, anlık karar verme zorunluluğu bulunan kuruluşlara kolaylık getirmektedir. Ancak, BOTAŞ'ın geçmiş dönemde yaptığı ve bu dönemde de hidroelektrik santralları, en alt seviyede çalıştırmaya sebep olan gaz alım anlaşmalarındaki benzer yanlışlıkların tekrar edilmemesi için de önlemler alınması şarttır.

Bu düzenlemeyle, özellikle cezaevleri, yetiştirme yurtları, okullar gibi üretim yapan kamu kuruluşlarının ürettiği mal ve hizmetlerin pazar bulabilmesi ve buralarda üretim yapan ister mahkûm ister öğrenci olsun, ülkeye katkılarının devamının sağlanması şarttır. Bu kamu kuruluşlarının ülkemize sağlayacağı katmadeğerle, kamunun atıl kapasiteleri harekete geçirilerek, özellikle yıllarca hapis yatacak olan mahkûmların da ülke ekonomisine katkıları sağlanmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hükümet, her şeyi bitirdikten sonra, şimdi de sıranın öz değerlerimize geldiğini düşünmektedir; müteahhitlerimize, danışmanlarımıza, mühendislerimize, işçilerimize, kendi yerli mallarımıza, teknik personelimize, ustalarımıza, yerli taşeronlarımıza, yani, kendi insanımıza geldiğini düşünmektedir. Yatırımları dışarıya kaçırdığınız, paraların dışarıya kaçırıldığı şüphelerinin ayyuka çıktığı... Yetmedi; şimdi de ülkemizde var olan öz değerlerimizi, öz mallarımızı, hasletlerimizi de dışarıya gönderiyorsunuz. Bu ülke hepimizin. Bugün, bir noktada, verilen emirler doğrultusunda kaybettiğimiz değerlerimizi, yıllarca alınteri dökerek ve tecrübe kazanarak edindik. Şimdi, çıkarılan yasalarla, bu yasalardaki yanlış maddelerle elimizdeki değerleri kaybetmeye başlıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu İhale Kuruluna da kısaca değinmek istiyorum. Yasanın kabulüyle, uzun tartışmalardan sonra oluşturulan Kamu İhale Kurulu üyelerinin -basından da takip edildiği kadarıyla- devam eden usulsüzlük davalarının olması, bu hükümetin, bence bir ayıbıdır. Bu kurulda, en azından, hiçbir şaibeye karışmamış üyelerin bulunması lazımdı. Bu tür inatlaşmalarla, kısır hesaplarla ülkenin ne hale getirildiği herkesin malumudur.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kamu İhale Yasasıyla, özellikle eşik değerin, şimdiki teklifle 11 trilyona indirilmesiyle, 360 000 mühendisi, 60 000 karne sahibi müteahhidi, 1 000 000'u aşan, zaten krizlerle en az yarısı işsiz kalan, şimdiki durumda tamamını işsiz kalma noktasına getiren bir durum olacaktır. Bu çalışanlarımızın hepsi, vatanını seven insanlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Örs, tamamlar mısınız.

Buyurun.

MUSTAFA ÖRS (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

...ve de ülkeye bir katkı değeri yapmaktadırlar; kullandıkları malzemeyi iç pazardan temin etmekte, işgücünü yerli işçiden istihdam etmektedir. Yani, hem SSK hem vergi gelirleri hem de inşaat sektörüne malzeme temin eden ve üreten kesim, bu nedenle sıkıntıya düşürülmektedir. Bunların önlenebilmesi için, Avrupa Birliği ülkesi müteahhitlerine sağlanan avantajların aynısının, kendi müteahhitlerimize, Avrupa Birliği ülkelerinde açılacak ihalelerde sağlanması gerekir. Yabancı şirketlere ülkemizde üretilen malzemeleri kullanma zorunluluğu getirilmelidir. Üretimi yapılamayan malzemelerin dışarıdan teminine izin verilmeli, belli bir orandan aşağı olmamak üzere yerli işçi çalıştırılması şartı ülkemizdeki ihaleler için getirilmelidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biraz önce bir arkadaşımın da söylediği gibi, daha uygulama safhasına geçilmeden bu yasanın tekrar düzenlenmesi durumu da eksiklerimizi ortaya koymaktadır. İnşallah, dediğimiz doğruları iktidar partileri ve milletvekilleri dinlerler, bundan sonra elbirliğiyle, ülke menfaatine, yerli müteahhitlerimize, teknik elemanlarımıza daha iyi imkânlar sağlayacak şekilde kanunlar çıkarılmalıdır diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (DYP, ANAP ve SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Örs.

Sayın milletvekilleri, gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerinde 4 önerge var. Yalnız bir önerge, önerge vasfına sahip değil; çünkü, anlamda bir değişiklik yapmıyor "kanun kapsamına giren kuruluşlar ibaresinin, kanun kapsamındaki kuruluşlar..." deniliyor; bunu, yeni bir değişiklik getirmediği için işleme koymuyorum. Sayın Fethullah Erbaş ve Aslan Polat'ın anayasaya aykırılık önergesini işleme koyuyorum

Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci maddesinin 4734 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine (g) bendi eklenmesine ilişkin üçüncü fıkrasındaki " sermayesinin yarısından fazlasına" ibaresinin "sermayesinin yüzde 30'undan fazlasına" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci maddesinin 4734 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine (g) bendi eklenmesine ilişkin üçüncü fıkrasındaki "sermayesinin yarısından fazlasına" ibaresinin "sermayesinin yüzde 40'ından fazlasına" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Oğuz Aygün

             Ankara

BAŞKAN - Son önergeyi okutuyorum ve en aykırı önerge olduğu için işleme koyacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci maddesi Anayasaya aykırıdır.

Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Aslan Polat       Fethullah Erbaş

          Erzurum                          Van

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon katılmıyor.

Sayın önerge sahibi, konuşmak ister misiniz?

ASLAN POLAT (Erzurum) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Peki, gerekçeyi okutalım.

Yalnız, Sayın Polat, biraz önce, Kanunlar Müdürlüğünde bizim önergeler işleme girmiyor dediniz. Şuna inanmanızı istiyorum ki, Kanunlar Müdürlüğü bu konuda çok dürüst çalışıyor.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Biliyoruz, biliyoruz.

BAŞKAN - Tabiî, önergeyi kim erken veriyorsa, onun önergesini işleme alıyor. Zaten, arkadaşlarımız, önergelerin üzerine tarih ve saat, hatta saniyesini yazıyorlar. Onun için, bu konuda en ufak bir kayırma olmadığını da belirtmek istiyorum.

Gerekçeyi okutuyorum efendim:

Gerekçe:

Bu madde ile Kamu İhale Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 3 numaralı alt bendinde yer alan "21 gün" ibaresi "25 gün" olarak değiştirilmiştir.

Bu durum ise Anayasamızın 10 uncu maddesine aykırıdır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeleri sırayla okutuyorum:

OĞUZ AYGÜN (Ankara) - Sayın Başkan, önergelerimi geri çekiyorum.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 11 inci madde kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 12. - 4734 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve son fıkrası madde metninden çıkarılmıştır.

"a) Genel bütçeye dahil daireler ve katma bütçeli idarelerin mal ve hizmet alımlarında üçyüzmilyar Türk Lirası.

b) Kanun kapsamındaki diğer idarelerin mal ve hizmet alımlarında beşyüzmilyar Türk Lirası.

c) Kanun kapsamındaki idarelerin yapım işlerinde onbirtrilyon Türk Lirası."

BAŞKAN - Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu; buyurun.

Süreniz 5 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa)- Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 12 nci maddeyle ilgili olarak şunları ifade etmek istiyorum.

Önce, Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütünün bu konuyla ilgili yapmış olduğu düzenlemelerde mal ve hizmet alımları için 548 100 Amerikan Doları öngörülmüş; bu, yaklaşık olarak 750 milyar Türk Lirasına tekabül ediyor. Halbuki, bu yasadaki yeni düzenlemeyle, bu, 300 milyara düşürülmek isteniyor; dolayısıyla, biz, onların talebinin daha da altına inmiş oluyoruz. Yine, Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütünün yapım işleriyle ilgili düzenlemelerinde, 6 850 000 Amerikan Doları öngörülmüş. Bu 6 850 000 Amerikan Dolarını, bizim 2002 yılı bütçesinde tasarladığımız yıl ortalaması dolar kuru üzerinden hesaplarsak -ki, o dolar kuru 1 800 000 liradır- yaklaşık 12 trilyon yapıyor. Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütünün ayrıca detaylandırdığı ihale yasalarında yüzde 15 kadar bir koruma getirilmiş, bu yüzde 15 korumayı da üzerine ilave ettiğimiz zaman yaklaşık 14 trilyona ulaşıyor. Biz ne demişiz geçtiğimiz yasada; 17,5 trilyon demişiz. Altına da bir not koymuşuz, demişiz ki: "Eğer, Türkiye, günün birinde Avrupa Birliğine tam üye olursa, bu değerleri yeniden gözden geçiririz." Şimdi, burada, bu değerleri indirmek, Türkiye'nin, Türk müteahhitlerinin yararına bir düzenleme olmayacaktır. Burada "Avrupa Birliğine tam üyelik halinde" denilmiş. Bunu elbirliğiyle değiştirelim "Avrupa Birliğine üyelik konusunda görüşmelerin başladığı noktada" diyelim; hiç olmazsa, görüşmelerin başladığı noktada düşünelim. Şu anda bunu düşürdüğünüz zaman, Türkiye'deki ihaleye girecek olan müteahhitlerin önüne, maalesef, yabancı sermaye olarak birtakım engeller çıkacak.

Tabiî, bu arada, şunu da belirtmek lazım: Bu yasa, bundan dört beş ay önce Genel Kurulda görüşülürken temel yasa olarak görüşüldü ve gruplar birbirlerine söz verdiler. Bu, temel yasa olarak görüşüldüğü için de, bu yasanın, bu haliyle bir başka düzenlemeyle getirilip değiştirilmesinin, ben, ahlakî olduğu düşüncesinde değilim. Bunu, en azından, gruplar arasında oturup, daha önce, tekrar görüşmek suretiyle, asıl gerekçelerinin ne olduğunu ifade etmek suretiyle gündeme getirmek lazımdı.

Değerli arkadaşlar, bir başka konuyu daha ifade etmek istiyorum: Burada, 4734 sayılı Yasa görüşülürken, "66 ncı madde" diye bir maddesi vardı, o madde görüşülürken ben söz aldım ve bu kürsüden dedim ki, belki de, bu yasanın en mükemmel maddesi budur. Neden budur; çünkü, o maddede deniliyordu ki: "Bu yasada yapılacak olan değişiklikler, yine, bu yasa gündeme getirilmek suretiyle, o kapsamda ele alınır" Ama, şimdi  "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı" adı altında -affedersiniz, kaba tabirimi mazur görün- bir çorba düzeni içerisinde, o kanundan 2 madde, bu kanundan 3 madde getirmek suretiyle düzenleme yapıyoruz. İhale Yasası gelmeliydi, İhale Yasası bütünlüğü içerisinde değiştirilmesi gereken maddeler değiştirilmeliydi veyahut da vergi yasaları gelmeliydi, vergi yasaları bütünlüğü içerisinde o kanunda yapılması gereken değişiklikler de yapılmalıydı; ama, maalesef, buna uyulmadı, bu yapılmadı ve böyle bir düzenlemeyi karşımızda bulduk. Yalnız, şunu tekraren ifade etmek istiyorum: Bakın, TÜSİAD'ın yapmış olduğu araştırmalarda... Bu maddenin, hiç olmazsa TÜSİAD'ın yaptığı araştırmalar istikametinde düzenlenmesinde yarar vardı. Burada, Türk müteahhitlerinin korunması, kollanması gerekiyor. Türk piyasalarının daha işlerlik kazanması gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Karapaşaoğlu, buyurun, devam edin efendim.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) -Bitiriyorum efendim.

Bu nispetleri, bu limitleri düşürdüğümüz takdirde... Evet, biz, yabancı sermayenin Türkiye'ye gelip ihalelere katılmasına karşı değiliz, gelmesinden de memnuniyet duyarız; ama, Türkiye'ye gelecek olan sermayenin gelip geçici nitelikte olmaması lazım; gelmeli, burada kalmalı, üretime katkı sağlamalı, elbirliğiyle Türkiye'nin kalkınmasına yardımcı olmalı; ama bu şekilde bir düzenlemeyle yurtdışından bir müteahhit gelecek, ihaleye girecek, Türk müteahhitlerinin ihale konusundaki sermaye yetersizliklerinden yararlanmak suretiyle ihaleleri alacak. Dolayısıyla, düzenlemenin bu şekilde olmasına biz karşıyız, bu maddenin ayniyle muhafaza edilmesinden yanayız. Bir de, Parlamentoda büyük bir konsensüsle oluşturulmuş olan, sözleşmeyle oluşturulmuş olan bu maddenin bu şekilde değiştirilmesine de karşı olduğumuzu belirtiyor, saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karapaşaoğlu.

Sayın milletvekilleri, bu maddenin oylaması bitinceye kadar çalışma süresinin uzatılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Saadet Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun. (SP sıralarından alkışlar)

Sayın Polat, süreniz 5 dakika.

SP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Şimdi, tasarının en önemli 3 tane maddesi vardır bana göre, birisi de bu; bu madde nedir; bu madde hükümetin geri adım atma maddesidir.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Hadi ya!

ASLAN POLAT (Devamla) - Evet efendim.

Bu hükümet, bu tasarıyı getirirken, İhale Yasası 102 maddeden müteşekkildi, bu 102 maddenin burada görüşülmesi çok zordu. Sayın Başbakanımız Amerika'ya gidiyordu, bu tasarıyı Amerika'ya götürmesi lazımdı; onun üzerine, bunu temel yasa yapmak için 330 milletvekilinin oyu lazımdı, onu da bulamıyorlardı. Burada Adalet ve Kalkınma Partisiyle anlaştılar, 11 trilyon olan eşik bedeli 17 trilyon liraya çıkarmak şartıyla bunu komisyondan geçirdiler; 3 madde veya 4 madde halinde görüşüldü, geçti; ama ondan sonra dediler ki, pardon, biz yanlışlık yapmışız, eşik değeri tekrar 11 trilyona düşürüyoruz.

Bakın, 3 Nisan 2002 tarihinde Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Mr. Köhler'e bir yazı yazıyor, yazıda da ne deniliyor: "Kamu İhale Kanununda yapılacak değişikliğin Meclis tarafından 2002 yılı mayıs ayı sonuna kadar onaylanması beklenmektedir". Nedir bu; bu hükümetin önüne bir tasarı geliyor; Meclis, ben eşik değerde 11 trilyonu az buluyorum, Türk müteahhitlerinin, Türk mühendislerinin, bu tasarıya göre  eşit rekabet edemeyeceğini, kaybolacağını düşünüyorum. O halde, ben, eşik değeri, yani yabancıların ihaleye girme bedelini 11 trilyon değil 17 trilyona çıkarmak istiyorum, ancak 17 trilyonun üzerindeki ihalelere yabancılar girebilsinler, altındakilere giremesinler; çünkü, Türk müteahhitlerini bir müddet korumak zorundayız; yüzlerce, binlerce mühendis boş, müteahhit boş; bunların işsiz kaldığı bir dönemde, kıt kanaat çıkan işlerimi de yabancılara ihaleye açtığım zaman, ben, bu müteahhitlerin ve mühendislerin işsiz kalması karşısında rahatsız olurum dedi ve bunu, anlaşarak, kendine göre bir miktar artırarak 17 trilyona çıkardı; ama, çıkarır çıkarmaz,  Dünya Bankası, bu hükümete hemen bağırdı, siz kim oluyorsunuz?! Benim dediğimin dışında nasıl bir karar çıkarabilirsiniz dedi ve hükümet de, hemen, özür dileriz, biz haddimizi aşmışız dercesine, Köhler'e verdiği taahhütnameyle, biz bunu hemen düzelteceğiz, hata etmişiz, biz size sormadan bunu çıkarmışız deyip, eşik değerde geri adım atıyor.

Ben, bundan son derece rahatsız oldum, gerçekten rahatsız oldum. Sadece, eşik değeri düşürmekten dolayı, Türk mühendislerine, müteahhitlerine yaptığınız haksızlıktan dolayı değil, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışmaktan dolayı rahatsız oldum; çünkü, biz burada bir kanun çıkardık, bu Meclis büyük bir oy çoğunluğuyla çıkardı, eşik değerin 11 trilyondan 17 trilyona çıkarılmasına bütün muhalefet destek verdi ve dediler ki, bunu böyle yapalım, mühendislerimizi koruyalım; fakat, sizde o cesaret görülemedi.

MHP'liler, şimdi, bir zamanlar, meydanlarda hep, biz delikanlıyız, ürkek değiliz, erkeğiz diyordunuz; ama, Köhler'in karşısında sökmedi bu hareketiniz, geri adım attınız. Vallahi üzüldüm, sizin adınıza ben üzüldüm! Sizin bu yaptığınız yanlıştır.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sen üzülme!

ASLAN POLAT (Devamla) - Bakın, şimdi, sosyal demokratlar, sizin hep seçimini kazandığınız Mühendis ve Mimar Odaları bu kanun hakkında ne diyor, bir de onu okuyalım. Seçimleri yapılan mühendis ve mimar odalarında, sosyal demokratlar olarak hep seçim kazanıyorsunuz; ama, burada onların haklarını koruyamıyorsunuz. Onlara verdiğiniz o odalar seçimindeki desteği burada sağlayamıyorsunuz... (DSP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Onlar yok.

ASLAN POLAT (Devamla) - Bakın şimdi, dinleyin beni, dinleyin de öğrenin...

SALİH DAYIOĞLU (İzmir)  - Sen neler biliyormuşsun be!

BAŞKAN - Müdahale etmeyelim arkadaşlar.

ASLAN POLAT (Devamla) - Sen de gel bildiğini buradan konuş be!

Benim ömrüm mühendislikte geçti, benim ömrüm bu konularda geçti, ben İTÜ'de bunları okudum, sen nerede okudun, öğrendin de bana karşı konuşuyorsun be! (DSP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, müdahale etmeyelim; rica ediyorum.

ASLAN POLAT (Devamla) -  Otur oturduğun yerde. Her şeyi benimle konuş da, mühendislik konusunda konuşma; ayıp edersin, mahcup olursun.

BAŞKAN - Müdahale etmeyin arkadaşlar.

ASLAN POLAT (Devamla) - Şimdi, Mühendis ve Mimar Odalarının kamuoyuna yaptığı bir açıklamayı okuyorum, orada deniliyor ki: "Yabancı şirketler, teknoloji geliştirme, tasarım, üretim ve pazarlama etkinliklerinde, ülkemizde henüz işlerliği bulunmayan çok sayıda kamusal destek araçlarından ve özel koşullu kredilerden yararlanmaktadırlar. Bu nedenle, yerli firmalarla yabancı firmalar arasında eşitlik bulunmamaktadır. Rekabeti ve eşit muameleyi temel ilke olarak kabul ettiği iddia edilen bir tasarıda, eşit olmayanlara eşit muamele öngören bu hükmün yer almış olması bizi üzmüştür, bizzat bu temel ilkelere bu aykırıdır."

Siz, bütün bunlara rağmen, odaların, mühendislerin bütün teşkilatlarına rağmen, burada, bu tasarının en önemli maddesi olan eşik değeri geri alarak, mühendislerin ve müteahhitlerin işsiz kalmalarına, biraz daha işsiz kalmaları yönünde bir tasarı yaptınız. Bundan dolayı, ben bu tasarının bu maddesine bütün gücümle karşı çıkacağım; ama, nasıl çıkacağım!.. Zaten, tasarıyla ilgili sanal önergeler vermişsiniz, önerge verip değiştirme hakkımız da burada yok; siz de bunu şimdi çıkaracaksınız.

Neticede ne olacak; yabancılar bu memlekette ihaleleri aldıkları zaman, bir müddet sonra  -hemen bir aşama sonrası odur- sertifikalı işçi çalıştırmayı dayatacaklar. Sertifikalı işçiler de bizim ülkemizde, inşaat sektöründe çok değildir; çünkü, daha yeni yeni... Sertifikalı işçileri değil de, biz sanat okullarını dahi geliştiremedik. Dolayısıyla bunu bir müddet sonra... (ANAP sıralarından alkışlar [!])

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Su iç, su!

BAŞKAN - Arkadaşlar, rica ediyorum...

Bakın, sayın milletvekilleri, milletvekili arkadaşımız 5 dakika için kürsüye çıkıyor. Ben, geçen hafta konuştum, her cümlemin arkasında bir müdahale var, böyle olmaz ki, Mecliste böyle müdahale olmaz ki. Arkadaşımız burada 5 dakika konuşacak; lütfen, yerinizden sabırla dinleyin efendim.

Buyurun Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Bakın şimdi, İnşaat Mühendisleri Odası, mühendis ve mimar odaları, sürekli olarak bizlere gönderdikleri fakslarda da bu konuda çok ikaz ediyorlar ve bu ihale kanunları geçtikten sonra, Avrupa Birliğinin, bir müddet sonra, sertifikalı olmayan işçileri bu eşik değer üstündeki işlerde çalıştırmama imkânından bahsediyorlar. Ben de o endişe içerisindeyim ve Türk işçilerinin çoğu sertifikalı olmadığından dolayı, korkarım ki, ülkemizde iş alan yabancı şirketler, sizin sertifikalı işçiniz yok deyip, tüm yabancı işçileri getirip Türkiye'de çalıştıracaklardır. Zaten, kıt kanaat olan, bütçe içerisinde yüzde 4-5'ler seviyesinde olan kamu yatırımlarında bile yabancı işçileri çalışacak, Türk işçileri iyice boş kalacaklar, mühendislerimiz iyice boş kalacaklar. Bakın, mühendislerde işsizlik oranı yüzde 29'larda. Türkiye'de yetişen mühendislerin yüzde 29'undan fazlasının işsiz olduğu bir dönemde, siz, hâlâ, mühendislerin ihalelere girmelerini kısıtlarsanız, bunların müşavirliklerini kısıtlarsanız, getirdiğiniz tasarıda, Türk Milletinin, toplumun istediği özellik yoktur.

Sonra, ben, size bir şey söyleyeceğim. Bir .yabancı şirket, getiriyorsa bana teknoloji, getiriyorsa bana yenilik, büyük işlerde getirir; 11 trilyonluk işte bana ne yenilik getirecek de o gelip benim ihaleme giriyor?! Eğer, Türkiye'ye bir yenilik, bir avantaj getirecekse, büyük işlerde getirir, onların çoğu zaten kredili işlerdir ve zaten çoğu yabancılara açıktır. Bizim bunlara itirazımız yok. İtirazımız, Türk işçilerin yapacağı işleri yabancılara açmanız, onlara bu hakkı vermeniz ve bir IMF'nin emriyle yaptığınız kanundan aniden geri dönmenizdir.

Saygılar sunarım. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Polat.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Muş Milletvekili Sayın Mümtaz Yavuz; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA MÜMTAZ YAVUZ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 12 nci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, 57 nci hükümet, geleneğinde olduğu gibi, her yasayı tekrar tekrar Meclise getiriyor; ama, benim inancım, bu Kamu İhale Yasasını, daha çok zaman bu Meclise getirecektir; çünkü, Avrupa Birliğine uyum yasası diye ülke gerçekleri gözönünde tutulmadan hazırlanmış, komisyonda da bir gün, bir de akşam birkaç saat sonucunda geçirilmiş, Yüce Meclise de temel yasa olarak indirilmiş, değerli vekillerin fikirleri alınmadan çıkarılmış olan bir yasa, uygulamaya girmeden altı ay önce ve çıkalı altı ay olmasına rağmen, yanlışlardan dolayı tekrar Yüce Meclise getirilmiştir.

Bu yasada çok büyük belirsizlikler vardır. Bu belirsizliklere sürem yettiği müddetçe değineceğim; ama, bu 12 nci maddeyle, konulmuş olan eşik değerler -o da, önerge sonucunda, Meclisin uzlaşması sonucunda yükseltilmiş olan eşik değerler- şimdi, tekrar aşağıya çekiliyor.

Yangın yerine dönmüş bir ülkede; sanayii çökmek üzere, KOBİ'leri bitmek üzere, esnafı tükenmekte olan bir ülkede, bu kadar güç şartlardaki insanları, çok rahat kredi bulan, çok rahat imkânları olan gelişmiş ülkelerin müteşebbisleriyle rekabet ettirmeye kimin ne hakkı vardır?! Yapılan yanlıştır. Bu eşik değerleriyle, hele alım-satım işlerinde, mutlaka, ülkemiz çok büyük zararlar görecektir; müteşebbisimiz, az olan imkânları da kaybetmiş olacaktır.

Değerli arkadaşlar, bu İhale Yasasındaki belirsizliklerin başında, asıl ihale yöntemi olan açık ihale usulü ile belli istekliler arasındaki ihale usulü arasındaki fark gelmektedir. Şimdiye kadar, hepimizin malumu olduğu gibi, aynen ilanla, açık ihale usulü yapılan işlere müteahhitler müracaat ederdi, sonuçta yeterlilik alan firmalar tekliflerini verirdi; fakat, bir ihale usulü vardı ki, bu, 44 üncü maddeye esas davetiyeli ihale usulüydü. Şimdi bunun adı değiştirilmiş, belli istekliler arasındaki ihale usulüne çevrilmiştir.

Burada izlenen yol şu: Aynen 44 üncü maddede olduğu gibi, uzmanlık ve yüksek teknoloji gerektiren işler, belli istekliler arasında ihale edilecektir. Şimdi, hangi işlerin yüksek teknoloji veya uzmanlık gerektirdiğini, kim, nasıl tespit edecek?! Hepimizin malumu olduğu gibi, şimdiye kadar Yüksek Fen Kurulunda bir puanlama vardı; şimdi, bu da belli değil, hangi kriterlerin konulacağı da belli değil. Şimdiye kadar, bir içmesuyunun uzmanlık gerektiren bir tarafı mı vardı; sıradan, lalettayin bir bina yapımının uzmanlık gerektiren bir tarafı mı vardı?! Bunlar hep 44 üncü maddeye göre ihale ediliyordu, bütün şaibeler bunun üzerine kurulmuştu; haksız da olsa, haklı da olsa, birçok insan bu riskin altına girmişti.

Şimdi, bu maddede ne değiştirilmiş; değiştirilen hiçbir şey yok; 44 üncü madde daha kolaylaştırılmıştır. Ne olmuş; ilan edilecek, yeterlilik alınacak. Sonra; en az 5 firma davet edilecek. Bundan evvelki davetli işlerde 5 firma denilmiyordu. Kılıfına uydurulan işlerde de en az 10-15 firma davet ediliyordu. Geçerli de denilmiyor; en az 3 teklif verilecek; 5 firma davet edilecek, 3 teklif verilecek. Bu 3 teklifin geçerli olacağını da yazmıyor. 3 tekliften bir tanesi geçerli olur, 2 tanesi geçersiz olur; ama, ihale yerine gelmiş olacaktır. Gördüğünüz gibi, bu maddeyle de olsa, bu yasa şeffaflığı sağlamıyor.

Artı, anahtar teslimi işler diyoruz. Bakın, bu ülkede beş yıldır anahtar teslimi işler yapılıyor. Şimdi, tüyü bitmemiş yetimin hakkını vergi olarak topluyoruz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yavuz, 1 dakikada toparlar mısınız.

MÜMTAZ YAVUZ (Devamla) - Tabiî, süre çok kısıtlı. Yani, ihaleyi, imkânımız olmadığından dolayı tartışamadık.

BAŞKAN - Neyse... Yani, bütün İhale Yasasını anlatacak değilsiniz ki.

MÜMTAZ YAVUZ (Devamla) - Şimdi, ülkenin kısıtlı imkânları var. Bu kısıtlı imkânlarıyla, toplanan vergilerle, tabiî ki, ülkenin acil ihtiyaçlarının giderilmesi ve en doğru yatırımların yapılması gerekir, en ekonomik şekilde yapılması gerekir; ama, bir de Türk firmaları var. Bunlar, işsizliğin bulunduğu bir ortamda, krizin ortasında, yokluğun ortasında, büyük banka faizlerinin altında ihalelere iştirak ediyorlar. Yapabilecekleri tek şey, yeter ki iş alayım, ömrümü biraz daha uzatayım; yani, bu firmalar, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu değil mi?! Tabiî ki, bunlar da Türk insanını çalıştırıyor, Türkiye'nin ekonomisine katkıda bulunuyor, birçok yatırım yapıyorlar.

 Şimdi, değerli arkadaşlar, tabiî ki, süre kısıtlı olduğundan dolayı Başkan yine ikaz edecektir. Bu yasa, çok büyük belirsizlikle dolu bir yasadır. Defalarca gelecektir bu Meclise; defalarca, biz, bu yasanın üzerinde konuşacağız. İnşallah, ülkemize hayırlı olur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yavuz.

MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Sayın Başkan, eşik değerlerle ilgili 2001-2002 senesi konusunda arkadaşlarımı bir cümleyle bilgilendirmek istiyorum.

BAŞKAN - Peki, yerinizden kısa bir cümleyle söyleyin.

MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Değerli arkadaşlarım, Bayındırlık Komisyonu, esas komisyon olarak bu eşik değeri görüştüğü zaman, orada 11 trilyon olarak geçmişti. Sene de 2001 idi. Buraya geldiği sene içerisinde de bir sene geçip, yani, birkaç ay içerisinde, 2002 senesine geldiğimiz zaman, normalde 67 nci madde gereği katsayıyla çarpılacağı için yine 17,5 trilyon zaten olacaktı. Her ne kadar, burada önergeyle artmış bile olsa, bu, normalde, 2001'de, yani, komisyonda, 11 trilyon olduğu için, 2002'ye geldiği zaman katsayıyla çarpılınca 17,5 trilyon zaten olacaktı; yani, artmış gibi olmadı. Onun için, 17,5 trilyonun o zaman artırılmış olması gayet normaldi, doğruydu bence. Arkadaşlarımın bilgilerine arz ediyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Örs.

Sayın milletvekilleri, bu maddeyle ilgili gruplar adına başka söz isteyen yok.

4 önerge vardır; bunlardan 3'ünü işleme koymuyorum; çünkü, maddede geçen "daireleri ve idareleri" "kuruluşlar" diye değiştirmiş. Bir anlam vermiyor. Daire ile kuruluş, idare ile kuruluş aynıdır.

Son önergeyi okutup, işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

877 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 12 nci maddesi Anayasaya aykırıdır. Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

         Fethullah Erbaş    Aslan Polat

                  Van                  Erzurum

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI SÜMER ORAL (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet katılmıyor.

Sayın Polat, buyurun.

Süreniz 5 dakikadır.

Bakın, iki önergenizi işleme koydum Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sağ olun, teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, zaten sizin adaletiniz de olmasa, biz, burada sözümüzü duyuramayacağız.

Şimdi, bakın, sayın milletvekilleri, tekrar söylüyorum bunu. Sosyal demokratlar, sizi, bu konuda çok sıkıştırırım. (DSP sıralarından gürültüler)

HASAN AKGÜN (Giresun) - Demokratik sol...

ASLAN POLAT (Devamla) - Hangi mühendis odası temsilcisi olursa,  oraya giderim. Zaten, sizin bu kanundaki oylarınızı orada göstereceğim. (DSP sıralarından gürültüler)

Şimdi, oda toplantılarında, sizin...

BAŞKAN - Sayın Polat, Genel Kurula hitap eder misiniz. Genel Kurula hitap edin, rica ediyorum.

ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım, zaten Anavatan Partili üyeler, bugün, nedense, burada çok, MHP'liler yok zaten, bir tek DSP'liler var; mecbur onlarla konuşuyorum ve bu DSP'de -konuşurken benim tam karşımda- odalarda yıllarca vazife gören mühendis arkadaşlarım da var; onların hakkında da üzülüyorum. Bunları konuşmuyorlar bu arkadaşlarım. Odadayken, bu mühendislerin haklarını koruyan bu arkadaşlarım, nedense, buraya gelince, odadaki konuşmaları hep unuttular.

Şimdi, bakın, tekrar söylüyorum. Sizin bu getirdiğiniz tasarı, mühendisler birliğinin, inşaat mühendisleri odasının sürekli karşı çıktığı bir konudur. Doğrusu da, yanlış yapıyorsunuz. Eşik değerini 11 trilyondan 17 trilyona düşürmek de doğrudur. 2001 yılındaki 11 trilyon, bugünkü katsayıyla zaten 17 trilyon olacaktı. Bu kanun geçen sene 11 trilyon olarak çıksaydı, şimdi 17 trilyon olarak zaten katsayıdan dolayı fiilen uygulanacaktı. Siz, yapmış olduğunuz bu uygulamalarla, Türk mühendislerinin, Türk müteahhitlerinin çalışma imkânlarını azaltıyorsunuz. Türkiye'de zaten kıt kaynak olan bütçe içerisinde yüzde 5'in altına soktuğunuz yatırımları da yabancılara vererek, inşaat mühendislerini, mimarlarını, müteahhitlerini işsiz bırakıyorsunuz. Zaten işsiz bırakmıştınız, tekrar, katmerli işsiz bırakıyorsunuz.

Yapmış olduğunuz yanlıştır ve tekrar tekrar söylüyorum. Bakın, bir daha düşünün. Eğer, bir firma, Türkiye'ye bir teknoloji getirecekse, bir yenilik getirecekse, zaten o büyük parayla olan, büyük projeler olması gerekir. 11 trilyon liralık projeyle yabancı bize ne teknoloji getirecek?! Getireceği bir teknoloji yok; sadece ve sadece, Türkiye'de kıt kaynak olan imkânlara el koymaya çalışacak.

Size bir şey söyleyeceğim. IMF'nin başka işi yok muydu ki, Türkiye'deki ihale için, sen 11'i nasıl 17'ye çıkardın diye bizim hükümetimizi ikaz edecek ve tekrar 11'e düşmesi için çalışacak. O kendisi, 20 000 dolar, 30 000 dolar fert başına geliri olan ülkelerde bile vatandaşlarının gelirini biraz daha artırmak, 25 000 dolar olan gelirini 30 000'e çıkarmak için kendisi bu kadar mücadele ederken, Türkiye'deki fert başına millî geliri 3 000 dolardan 2 000 dolara düşürmüş olan sizler, 2 000 dolarlık ülkedeki haklarımızı da koruyamıyorsunuz. Bu yaptıklarınız yanlıştır. Tekrar düşünün ve doğru olanı yapın ve bu maddeyi geçirmeyin diyor; hepinize saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Polat.

Sayın Sayın arkadaşımız acaba bir şey mi diyecekler?..

AHMET SANCAR SAYIN (Antalya) - Evet Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

AHMET SANCAR SAYIN (Antalya) - Sayın Başkanım, Sayın Aslan Polat, konuşması sırasında, iktidar sırasında oturan mühendis kökenlileri kastetti; sanıyorum, sözü daha çok bana yönelikti, gerek Bayındırlık Komisyonu söcüsü olmam dolayısıyla gerekse de inşaat mühendisi kökenli bir milletvekili olmam dolayısıyla.

Öncelikle, kürsüde iddia ettikleri şeylerin hiçbirisi doğru değil. Eğer, şu anda yürürlükte olan mevcut yasaya bakacak olsalardı, bu yasada eşik değer diye bir tanımın hiç yer almadığını; yani, şu anda, Türkiye'deki bütün ihalelerin, değeri ne olursa olsun, uluslararası ihalelere açık olduğunu bilmeleri gerekirdi. Eşik değer tanımı, ilk defa bu yasayla getiriliyor ve önümüzdeki yıldan itibaren uygulamaya girecek. Dolayısıyla, ilk defa, bu yasayla, Türk mühendis, mimar ve müteahhitleri bir koruma altına alınmıştır; ancak...

ASLAN POLAT (Erzurum) - 17'den 11'e düşüyor, bu nasıl koruma?!

AHMET SANCAR SAYIN (Antalya) - Mevcut yasada bu hiç yoktur... Bu, hiç yoktur... Lütfen...

ASLAN POLAT (Erzurum) - 17'den 11'e düşmüş, nasıl yok?!

BAŞKAN - Bir dakika efendim... Bir dakika Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Düşürmek mi korumak; yapmayın!.. Bak, şu anda 17'yi 11'e düşürüyorsun, bu mu senin koruman?!

BAŞKAN - Sayın Polat, tamam efendim...

AHMET SANCAR SAYIN  (Antalya) - Lütfen...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Yapma bunu Allah'ını seversen!.. Yapmayın!..

BAŞKAN - Sayın Polat, rica ediyorum... Sayın Polat, peki efendim, peki...

Lütfen tamamlar mısınız.

AHMET SANCAR SAYIN (Antalya) - İkincisi, bir başka arkadaşımızın eleştirisi de, yasada yer alan "yüksek teknoloji" tanımı...

BAŞKAN - Neyse efendim; yani, şimdi, sizin hükümet adına cevap verme yetkiniz yok; kısa bir açıklama yaptınız. Teşekkür ederim.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Onlar hep severken öldürmeye alışkınlar!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamıştı.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir efendim.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 12 Haziran 2002 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 20.10

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.