DÖNEM
: 21 CİLT : 94 YASAMA YILI : 4 T. B. M. M. TUTANAK DERGİSİ 96 ncı Birleşim 7 . 5 . 2002 Salı İ
Ç İ N D E K İ L E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. - İzmir Milletvekili Rahmi Sezgin'in,
tarım ilaçlarının kullanımına ilişkin gündemdışı konuşması 2. - Konya Milletvekili Hüseyin Arı'nın,
Sosyal Sigortalar Kurumunun tıbbî cihaz alımlarındaki usulsüzlüklere ilişkin
gündemdışı konuşması 3. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın,
fen-edebiyat fakültesi mezunlarının öğretmenlik haklarına ilişkin gündemdışı
konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Danimarka Holocaust ve Soykırım
Etütleri Merkezince Kopenhag'da düzenlenecek olan sözde Ermeni Soykırımı konulu
toplantıya TBMM'yi temsilen katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/1063) 2. - Antalya Milletvekili Nesrin Ünal'ın
(6/1132) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/482) 3. - Turizm Bakanı Mustafa Taşar'ın
Almanya'ya yaptığı resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülen milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1064) 4. - Devlet Bakanı Reşat Doğru'nun
Türkmenistan'a yaptığı resmî ziyarete iştirak etmesi uygun görülen
milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1065) C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ve
20 arkadaşının, trafik kazalarına neden olan unsurların araştırılarak,
kazaların önlenmesi ve yargılama sürecinde alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/281) IV. -
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI A)
GÖRÜŞMELER 1. - Saadet Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekilleri Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu ve Konya Milletvekili Veysel
Candan'ın, esnaf ve sanatkârların sorunlarıyla ilgilenmedikleri ve ticarî
yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli önlemleri almadıklarından
işyerlerini kapatmalarına neden oldukları iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve
Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/27) B)
ÖNGÖRÜŞMELER 1. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19
arkadaşının, köylerin sorunlarının araştırılarak köy kalkınması ile ilgili
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/16) 2. - Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu ve
36 arkadaşının, telefonların yasa dışı olarak dinlendiği iddialarının
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/17) 3. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş ve 43
arkadaşının, THK yönetimi hakkındaki iddiaları araştırmak amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/19) 4. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu ve 21 arkadaşının, erozyonun nedenlerinin araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/20) 5. - Sivas Milletvekili Musa Demirci ve 35
arkadaşının, hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/21) 6. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 19
arkadaşının, tarım sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/22) 7. - İzmir Milletvekili Atilla Mutman ve
24 arkadaşının, Ege kıyılarındaki balık çiftliklerinin neden olduğu zararların
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/25) 8. - Konya Milletvekili Remzi Çetin ve 23
arkadaşının, ilköğretim okullarının içinde bulunduğu sorunların araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/26) 9. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 23
arkadaşının, Uluslararası Çok Taraflı Yatırım Anlaşması (MAI)'nın ülkemiz
açısından doğabilecek etkilerini araştırmak amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/27) 10. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya ve 23 arkadaşının, ülkemizde yaşanan ekonomik krizin nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/30) 11. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya ve 19 arkadaşının, üniversite kurulacak illerin tespiti ve bu konuda
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/31) 12. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya ve 19 arkadaşının, Erzincan İlinin ekonomik, sosyal, kültürel ve
kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/32) 13. - Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya ve 20 arkadaşının, üniversite kurulacak illerde aranacak kriterler
konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/1) V. -
SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'ın eğitim sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1059) 2. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1060) 3. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1061) 4. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da hayvancılığın geliştirilmesine yönelik projelere ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1062) 5. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da tarımın geliştirilmesine yönelik projelere ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1063) 6. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman ve çevresinde bulunan tarihî eserlere ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1064) 7. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1065) 8. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1066) 9. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Mahallî İdareler Reformu Yasa Tasarısına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1067) 10. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da boşaltılan köy olup olmadığına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1068) 11. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'a bağlı köylerde yürütülen bazı projelere ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1069) 12. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/1070) 13. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1071) 14. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Atatürk Barajının korunmasına yönelik projelere ilişkin Çevre
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1072) 15. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, 2000-2001 malî yılı bütçelerinden Adıyaman'daki bazı projeler için
ayrılan ödeneklere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi (6/1076) 16. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Karayolları Genel Müdürlüğünün Adıyaman'daki projelerine ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1078) 17. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman Gölbaşı Kanalizasyon Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1079) 18. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, İller Bankası Bölge Müdürlüğünün Adıyaman'daki yatırım projelerine ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1080) 19. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da afet bölgesi kapsamına alınan belediye olup olmadığına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1081) 20. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'a demiryolunun götürülüp götürülmeyeceğine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1083) 21. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1084) 22. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1085) 23. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da iskâna tabi olan vatandaşlara ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1086) 24. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen bazı projelere ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1087) 25. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, GAP Atatürk Barajı Gölünün çevresindeki ağaçlandırma çalışmalarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Çevre
Bakanı Fevzi Aytekin'in cevabı (6/1088) 26. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, DSİ'nin Adı-yaman'daki projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı
(6/1089) 27. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'daki çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder
Gaydalı'nın cevabı (6/1090) 28. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'daki petrol üretimine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı
(6/1091) 29. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, Kırıkkale Üniversitesinde bir öğretim üyesinin doktora tezinin
kabulünden sonra iptal edilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1092) 30. - İstanbul Milletvekili Bahri
Sipahi'nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden ihale alan bir firma hakkında
ileri sürülen iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1093) 31. - İstanbul Milletvekili Bahri
Sipahi'nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesince açılan otobüs ihalesine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1094) 32. - İstanbul Milletvekili Ahmet
Güzel'in, İstanbul Büyükşehir Bele-diyesinden ihale alan bir firma hakkında
ileri sürülen iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1095) 33. - İstanbul Milletvekili Ahmet
Güzel'in, bazı SSK hastanelerinin başhekim ve yöneticileriyle ilgili iddialara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet
Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/1096) 34. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin,
Merzifon'a bir dispanser ve eczane açılıp açılmayacağına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder
Gaydalı'nın cevabı (6/1100) 35. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin,
Merzifon'da BAĞ-KUR irtibat bürosu açılıp açılmayacağına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder
Gaydalı'nın cevabı (6/1101) 36. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 2762 sayılı Vakıflar Kanununa
uymadığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet
Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/1102) 37. - İstanbul Milletvekili Ahmet
Güzel'in, TEDAŞ ve TEAŞ bünyesindeki termik santrallere ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder
Gaydalı'nın cevabı (6/1112) 38. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, TRT'de yayınlanan sabah programında yer verilen gazetelere ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın
cevabı (6/1117) B) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın;
TBMM KİT Komisyonunca incelenen Emlakbank dosyasının kaybolduğu iddiasına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6022) 2. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan
Bedük'ün; Ziraat Bankasıyla ilgili bazı iddialara ve bankalardaki yolsuzluk
soruşturmalarına ilişkin sorusu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6116) 3. - Aksaray Milletvekili Ramazan
Toprak'ın; Haklarında adli veya idari kovuşturma olan
kamu bankaları ve fon bankaları ortak yönetim kurulları, başkan ve üyelerine, Kamu bankalarının özelleştirilmesi
süresinde personelin durumuna, İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Kemal
Derviş'in cevabı (7/6255, 6273) 4. - Aksaray Milletvekili Ramazan
Toprak'ın; IMF ve Dünya Bankasından alınan borçlara ve ödemelerine ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6256) 5. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın;
sosyal ve ekonomik sorunlara karşı alınan tedbirlere ve kamudaki ücret
dengesizliğinin düzeltilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Kemal Derviş'in cevabı (7/6572) 6. - İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın;
Hazinenin Halk Bankasından alacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal
Derviş'in cevabı (7/6620) 7. - Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın,
belediye işçilerinin toplu taşım araçlarından ücretsiz yararlandırılmamasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı
(7/6628) 8. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, özelleştirme çalışmalarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı
(7/6656) 9. - Sakarya Milletvekili Osman Fevzi
Zihnioğlu'nun, Adapazarı Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına ve gelirlerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı
(7/6673) 10. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri
Yıldırım'ın, ekonomik krize ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kemal
Derviş'in cevabı (7/6794) 11. - Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in,
Bursa'da yapılan ikinci SSK hastanesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6796) 12. - İzmir Milletvekili Rifat
Serdaroğlu'nun, Bolu Tüneli deprem sigorta tazminatına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6802) 13. - Konya Milletvekili Veysel Candan'ın,
M-60 tanklarının modernizasyonu ihalesine ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6862) 14. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün,
tank modernizasyonu ihalesine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin
Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6865) 15. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un,
M-60 tanklarının yenilenmesi ihalesine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı
Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6886) 16. - Trabzon Milletvekili Şeref
Malkoç'un, organ nakline ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı
(7/6887) 17. - Gaziantep Milletvekili Nurettin
Aktaş'ın, gıda üreticilerinin bazı sorunlarına ilişkin sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/6899) 18. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
Sümer Holding'deki bir yolsuzluk iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/6902) 19. - Konya Milletvekili Veysel Candan'ın,
M-60 tank modernizasyonu sözleşme metnine ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6904) 20. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in,
Moon Tarikatının hastanelerde yeni doğan bebekleri değiştirdiği iddiasına
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/6907) 21. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan
Karapaşaoğlu'nun, yatırımları teşvik fonundan kullanılan kredilere ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6912) 22. - Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın; SSK'lıların özürlü çocuklarının özel
eğitimlerine, SSK'lıların özürlü çocuklarının bazı
sorunlarına, SSK'lıların özürlü çocuklarının özel
eğitimi için aldıkları rapora, İlişkin soruları ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6926, 6928, 6929) 23. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri
Yıldırım'ın, küçük ve büyükbaş hayvancılığa ilişkin sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/6933) 24. - Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın,
programlarından çıkarılan projelere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/6949) 25. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Suriye'nin Türki-ye'deki yer altı sularını çektiği iddialarına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı
(7/6959) 26. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
İzmit-İstanbul petrol boru hattı projesinin tamamlanmama sebeplerine ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/6964) 27. - Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Ayasofya ile ilgili iddialara ve çalışmalara ilişkin sorusu ve
Kültür Bakanı M. İstemihan Talay'ın cevabı (7/6968) 28. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın,
KOP içindeki bazı sulama projelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/6982) 29. - Kahramanmaraş Milletvekili Ali
Sezal'ın, Afşin-Elbistan Termik Santralinin çevre ve insan sağlığına etkilerine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı
(7/7002) 30. - Balıkesir Milletvekili İsmail
Özgün'ün, Türkiye Kömür İşletmelerinde çalıştırılan geçici işçilere ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/7012) 31. - Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in,
doğalgazın araçlarda kullanılıp kullanılmayacağına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/7053) I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu Saat 15.00'te açılarak
altı oturum yaptı. Iğdır Milletvekili Abbas Bozyel ve 19
arkadaşının, Ermenilerin Iğdır İlinde yerli halka yaptıkları mezalimin
araştırılması ve Iğdır üzerindeki emellerine karşı alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi, Çankırı Milletvekili Hüseyin Karagöz ve 19
arkadaşının, Ilgaz İlçesi ve Ilgaz Dağının turizm potansiyelinin
değerlendirilmesi ve yatırım olanaklarının araştırılması, Amacıyla birer Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri (10/279, 10/280) Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı. Dünya Bankası Parlamenter Ağı Başkanı Bert
Kondere'in, Bern'de yapılacak olan "Açlıkla Mücadelede Parlamenterlerin
Rolü" konulu Dünya Bankası Parlamenter Ağı Üçüncü Yıllık Konferansına vaki
resmî davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonunu temsilen bir
parlamenterin icabet etmesine, Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
Türkiye-Nijerya Parlamentolararası Dostluk Grubunun kurulmasına, İlişkin Başkanlık tezkereleri, yapılan
oylamalardan sonra, kabul edildi. Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu
üyeleri hakkındaki (11/27) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasına ve gündeme
alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 7.5.2002 Salı günkü Birleşimde
yapılmasına, Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 202 nci sırasında yer alan 612 sıra
sayılı İçel Adının Mersin Olarak Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin bu
kısmın 15 inci sırasına alınmasına, İlişkin Danışma Kurulu önerileri ile Genel Kurulun 2 Mayıs 2002 Perşembe günkü
birleşiminde gündemin 10 uncu sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına; 8 Mayıs
2002 Çarşamba ve 9 Mayıs 2002 Perşembe günleri Genel Kurulun 15.00-23.00
saatleri arasında çalışmasına ve 8 Mayıs 2002 Çarşamba günü sözlü soruların
görüşülmemesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi, Yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan: TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286,
2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı: 527) görüşmeleri, daha
önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri
Personeli Eğitim Merkezleri (1/744)(S. Sayısı: 786), Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair (1/777) (S. Sayısı: 557), Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı
Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin (1/53)
(S.Sayısı: 433), Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu
Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında (1/755, 1/689, 2/699) (S.Sayısı:
666), Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu (1/754, 1/692) (S.Sayısı: 675), Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile Aynı Mahiyetteki (1/756, 1/691) (S. Sayısı: 676), Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının
Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu
(1/753, 1/690) (S.Sayısı: 685), Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, Ertelendi. Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı
Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha
Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporunun (1/878)
(S. Sayısı: 850) görüşmelerine geçilmesi sırasında, Anayasa Komisyonunda
görüşülmeyen maddeler üzerinde Genel Kurulda görüşme açılıp açılmayacağı
hususunda tereddütlerin bulunması nedeniyle yapılan usul müzakeresi sonunda,
Cumhurbaşkanının geri gönderme tezkeresinde yer alan ve Anayasa Komisyonunca
görüşülen maddelerinin görüşülmesi kabul edildi. Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı
Kanunun (1/878) (S. Sayısı: 850) 17 nci maddesine bağlı ek 1 inci maddesi
üzerinde verilen önergenin oylanmasından önce istem üzerine yapılan
yoklamalarda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından; 7 Mayıs 2002 Salı günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 03.16'da son verildi.
No. : 133 II. - GELEN KÂĞITLAR 3 . 5 . 2002 CUMA Raporlar 1. - Türkiye Cumhuriyeti
ile Avrupa Topluluğu Arasında Türkiye Cumhuriyetinin Topluluk Programlarına
Katılmasının Genel İlkeleri Hakkında Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/965) (S.
Sayısı: 856) (Dağıtma tarihi: 3.5.2002) (GÜNDEME) 2. - 23 Nisan 1999
Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların
Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 25.4.2002 Tarihli ve
4754 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir
Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Raporları (1/975) (S. Sayısı: 858) (Dağıtma tarihi: 3.5.2002) (GÜNDEME)
No. : 134 6 . 5 . 2002 PAZARTESİ Sözlü Soru Önergeleri 1. - Adıyaman
Milletvekili Mahmut Göksu'nun, anne ve bebek ölümlerine ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1830) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 2. - Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, Samsun 19 Mayıs Barajı için yapılan harcamalara ve arazisi
kamulaştırılan köylülerin alacaklarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1831) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 3. - Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Vezirköprü İlçesindeki bazı köylerinin okul ve
öğretmen ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1832) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 4. - Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Vezirköprü İlçesinin bazı köylerinin yol ve su
sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi
(6/1833) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 5. - Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, muhtarların özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1834) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 6. - Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, Samsun İlindeki öğretmen açığına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1835) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 7. - Siirt Milletvekili
Ahmet Nurettin Aydın'ın, Siirt İlinin ulaşım sorununa ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1836) (Başkanlığa geliş tarihi:
1.5.2002) 8. - Bursa Milletvekili
Ahmet Sünnetçioğlu'nun, okullardaki süt dağıtımına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1837) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 9. - Elazığ Milletvekili
Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ Süleyman Demirel Kültür Merkezi inşaatına ilişkin
Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/1838) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.5.2002) 10. - Elazığ Milletvekili
Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ Karakoçan Vakıflar Öğrenci Yurdu inşaatına ilişkin
Devlet Bakanından (Nejat Arseven) sözlü soru önergesi (6/1839) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2.5.2002) Yazılı Soru Önergeleri 1. - Ankara Milletvekili
Birkan Erdal'ın, DİE'nin, bilgi isteyen milletvekillerinden yazılı başvuru
istemesine ilişkin Devlet Bakanından (Tunca Toskay) yazılı soru önergesi
(7/7129) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002) 2. - Ankara Milletvekili
Birkan Erdal'ın, köylere yapılan araç yardımlarına ilişkin Çevre Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7130) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002) 3. - Sakarya Milletvekili
Cevat Ayhan'ın, BAĞ-KUR'un büyüme hormonu bedeli ödememesinin sebeplerine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7131)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 4. - Sakarya Milletvekili
Cevat Ayhan'ın, yurt dışından emekli olanların maaşlarının ödeme dönemlerine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7132)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 5. - Muğla Milletvekili
Hasan Özyer'in, inşaatı biten Fethiye Devlet Hastanesinin açılamamasının
sebeplerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7133) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1.5.2002) 6. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas-Gemerek Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7134) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 7. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, II. Merhale (Sivas-Suşehri) Projesine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7135) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.5.2002) 8. - Adıyaman
Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Ağrı Belediyesinin yönetimi ve karar
organlarındaki üyeler hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7136) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 9. - Osmaniye
Milletvekili Şükrü Ünal'ın, özürlülerin futbol faaliyetlerinin durdurulmasının
nedenine ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/7137)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 10. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, Sarıveliler ve çevre köylerinin sulama suyu sorununa
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7138)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 11. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, bir İsrail vatandaşı hakkında basında çıkan bazı
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7139) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1.5.2002) 12. - Kırıkkale
Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Kırıkkale-Hacılar Kasabasında kurulan enerji
santralinin çevre sağlığına etkilerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7140) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 13. - Kırıkkale
Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Kırıkkale-Hacılar Kasabasında kurulan elektrik
santralinin çevreye etkilerine ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7141) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 14. - Kırıkkale
Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Kırıkkale-Hacılar Kasabasında kurulan enerji
santralinin çevreye etkilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7142) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 15. - Kayseri
Milletvekili Salih Kapusuz'un, 1997 yılında Konya-Karapınar'da meydana gelen
kazayla ilgili davaya etki edilmeye çalışıldığı iddialarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7143) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 16. - Siirt Milletvekili
Ahmet Nurettin Aydın'ın, Hintli bir yogacının ülkemizde düzenlediği ayine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7144) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.5.2002) 17. - Adıyaman
Milletvekili Mahmut Göksu'nun, İstanbul Üniversitesi Rektörünün insan
haklarıyla ilgili bir toplantıdaki tavrına ilişkin Devlet Bakanından (Nejat
Arseven) yazılı soru önergesi (7/7145) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 18. - Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, Samsun'daki bazı köy yollarının yapımına ilişkin Devlet
Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7146) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.5.2002) 19. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, Karaman-Sarıveliler-Ortaköy arazilerinde uygulanan
Kırsal Kalkınma Projesi nedeniyle açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7147) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 20. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, Eti Holdingle iş yapan bir firmanın Devleti zarara
uğrattığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Şükrü Sina Gürel) yazılı soru
önergesi (7/7148) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 21. - Diyarbakır
Milletvekili Osman Aslan'ın, bölge müdürlüklerinin kapatılması hakkındaki
Bakanlar Kurulu Kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi(7/7149)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 22. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, Karaman'daki belediyelerin İller Bankasına olan
borcuna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7150)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 23. - Balıkesir
Milletvekili İsmail Özgün'ün, Balıkesir
İlinin doğalgaz ihtiyacının ne zaman karşılanacağına ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7151) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.5.2002) 24. - Kayseri
Milletvekili Salih Kapusuz'un, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7152) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 25. - Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, TRT'de yayımlanan programlarda dil konusunda aranan
kriterlere ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi
(7/7153) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 26. - Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, ADD Bafra Şubesince düzenlenen bir konferansa öğrencilerin
zorla götürüldüğü iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7154) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 27. - Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, Dünya Bankası tarafından kesintisiz eğitimin desteklenmesi
amacıyla verilen kredinin kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7155) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 28. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, AK Parti Genel Başkanı hakkındaki soruşturmaya
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7156) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.5.2002) 29. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda yapılacak
değişiklikte promosyonlarla ilgili düzenlemeye ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7157) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 30. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, cep telefonlarından alınan aylık sabit ücretlerin
yasal dayanağına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7158)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 31. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, Karaman-Sarıveliler-Ortaköy'de yürütülen FAO
projesine ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7159) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1.5.2002) 32. - İzmir Milletvekili
Rifat Serdaroğlu'nun, Çevre Kirliliği Önleme Fonundan Tekirdağ, Edirne ve
Kırklareli'ndeki belediyelere tahsis edilen araç ve makinalara ilişkin Çevre
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7160) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 33. - İzmir Milletvekili
Rifat Serdaroğlu'nun, ulusal televizyon kanallarının TELEKOM'a olan borçlarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7161) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.5.2002) 34. - Sakarya
Milletvekili Nezir Aydın'ın, belediyelere aktarılan kaynaklara ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7162) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 35. - Sakarya
Milletvekili Nezir Aydın'ın, belediyelere yapılan nakit ve araç yardımlarına
ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/7163) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.5.2002) 36.- Bursa Milletvekili
Ahmet Sünnetçioğlu'nun, 2000 yılı genel nüfus sayımı sonuçlarına ilişkin Devlet
Bakanından (Tunca Toskay) yazılı soru önergesi (7/7164) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.5.2002) 37. - Antalya
Milletvekili Cengiz Aydoğan'ın, Alanya (Gazipaşa) Havaalanı inşaatının
durdurulmasının nedenlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7165) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 38. - İstanbul
Milletvekili Celal Adan'ın, Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait vakıfların kira
bedellerine ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi
(7/7166) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) 39. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas-Divriği Arama-Sondaj Projesine ilişkin Devlet
Bakanından (Edip Safder Gaydalı) yazılı soru önergesi (7/7167) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2.5.2002) 40. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas-Divriği Ekinbaşı Yeraltı İşletmesi Projesine ilişkin
Devlet Bakanından (Edip Safder Gaydalı) yazılı soru önergesi (7/7168)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 41. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas-Gemerek Organize Sanayi Bölgesi Projesine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7169) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.5.2002) 42. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas-Merkez II. Organize Sanayi Bölgesi Projesine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7170) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.5.2002) 43. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas-Gürün Küçük Sanayi Sitesi Projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7171) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 44. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas Yurt İnşaatı Projesine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7172) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 45. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Cumhuriyet Üniversitesi Sivas Meslek Yüksek Okulu
Projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7173)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 46. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas Lisesi Ek Bina İnşaatı Projesine ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7174) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.5.2002) 47. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Cumhuriyet Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Merkezi Projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7175)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 48. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Cumhuriyet Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Ek İnşaat
Projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7176)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 49. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Alacahan Lisesi İkmal İnşaatı Projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7177) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 50. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Ek İnşaatı
Projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7178)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 51. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Cumhuriyet Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Projesine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7179) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.5.2002) 52. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Divriği Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7180) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 53. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Divriği-Sivas (Tecer-Kangal) Demiryolu Projesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7181) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.5.2002) 54. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Yıldızeli-Sivas ayrımı-Direkli-Bedirli-Hanlı Projesine
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7182)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 55. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas Kanalizasyon Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7183) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 56. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas-Kangal Ayrımı-Gemerek 6. Bölge Hududu Projesine
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7184)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 57. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Özen Barajı Gölü Altında Kalan Yollar Projesine ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7185) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.5.2002) 58. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Yıldızeli-Sivas-Zara, Sivas-Ulaş Projesine ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7186) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.5.2002) 59. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Zara-Geminbeli-Suşehri Projesine ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7187) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.5.2002) 60. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas-Divriği Spor Salonu İnşaatı Projesine ilişkin Devlet
Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/7188) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.5.2002) 61. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Susuz Köy İçmesuyu Yapımı Projesine ilişkin Devlet
Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7189) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.5.2002) 62. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas Köy İçmesuyu Yapımı Projesine ilişkin Devlet
Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7190) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.5.2002) 63. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas-Kangal Küçük Sanayi Sitesi Projesine ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7191) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.5.2002) 64. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas-Merkez I. Organize Sanayi Bölgesi Projesine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7192) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.5.2002) 65. - Sivas Milletvekili
Abdüllatif Şener'in, Sivas-Gürün Devlet Hastanesi Projesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7193) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 66. - Manisa Milletvekili
Bülent Arınç'ın, Ege Bölgesindeki tütün üretimine ilişkin Devlet Bakanından
(Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/7194) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.5.2002) 67. - Adıyaman
Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Kırıkkale'de yaptırılan trafik hastanesinin
proje bedeline ve ödenek miktarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7195) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 68. - Ankara Milletvekili
M.Zeki Çelik'in, açıköğretim öğrencilerinin askerlik tecilinde farklı
uygulamayla karşılaştıkları iddiasına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7196) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 69. - Ankara Milletvekili
M.Zeki Çelik'in, sermayenin ve şirketlerin teşvikine ilişkin Devlet Bakanından
(Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7197) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.5.2002) 70. - Hatay Milletvekili
Mustafa Geçer'in, bir hastanedeki kanser ilacı israfı iddiasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7198) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 71. - Hatay Milletvekili
Mustafa Geçer'in, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfının gelirleri ve
harcamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi
(7/7199) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 72. - Hatay Milletvekili
Mustafa Geçer'in, pamuk üretiminin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7200) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 73. - Şanlıurfa
Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, BAĞ-KUR emeklilerinin maaşlarında
yapılan kesintiye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7201) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 74. - Sakarya
Milletvekili Cevat Ayhan'ın, yabancı ülkelerle yapılan kamu görevlileri ve
ailelerinin mübadelesi protokollerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7202) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.5.2002) 75. - Gaziantep
Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, tarımsal sanayiinin desteklenmesine ve buğday
ithaline ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7203) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 76. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, TİGEM'e bağlı işletmelere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7204) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 77. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, tarımsal girdilere ve sebze meyve üretiminde hormon
kullanımına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7205)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 78. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, Dr.Sami Ulus Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve
Araştırma Hastanesindeki ilaç sarfiyatına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7206) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002) 79. - Kocaeli
Milletvekili Osman Pepe'nin, ikinci el motorlu taşıtlarda taşıt alım vergisinde
yeni bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7207) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)
No. : 135 7 . 5 . 2002 SALI Tasarılar 1. - Çocukların Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda
İşbirliğine Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı (1/977) (Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
1.5.2002) 2. - 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/978)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002) Teklifler 1. - Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Milletvekili Seçimi
Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/958)
(Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.4.2002) 2. - Manisa Milletvekili Rıza Akçalı ve 3 Arkadaşının; Esnaf ve
Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/959) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.4.2002) 3. - Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Aydın Tümen'in; 18 Mart Gününün Şehitler Günü İlân Edilmesi Hakkında Kanun
Teklifi (2/960) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002) 4. - İstanbul Milletvekili Mustafa Baş'ın; Türkiye Futbol
Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/961) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002) 5. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın; 2839 Sayılı
Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/962)
(Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002) 6. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın; 2820 Sayılı Siyasi
Partiler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/963) (Anayasa
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002) 7. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın; 2908 Sayılı
Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/964) (Adalet
ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002) 8. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın; Bankalar Kanunu ve
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/965) (Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 30.4.2002) Sözlü Soru Önergeleri 1. - Bursa Milletvekili
Ahmet Sünnetçioğlu'nun, personel sayısı, statüleri, bürokrat atamaları ve adli
soruşturmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi. (6/1840) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002) 2. - Bursa Milletvekili
Ahmet Sünnetçioğlu'nun, hastanelerdeki malzeme alımlarının ihale ile yapılması
kararına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1841) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002) 3. - Bursa Milletvekili
Ahmet Sünnetçioğlu'nun, yolsuzluk iddiaları sonucu açılan soruşturmalara ve
sonuçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1842) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002) Yazılı Soru Önergeleri 1. - Balıkesir
Milletvekili İlhan Aytekin'in, Savaştepe Devlet Hastanesinin bugünkü durumuna
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7208) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3.5.2002) 2. - İstanbul
Milletvekili Emre Kocaoğlu'nun, İstanbul'a üçüncü boğaz köprüsü yapılacağı
söylentilerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7209) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002) 3. - Afyon Milletvekili
İsmet Attila'nın, SSK'daki görev değişikliklerine, atamalara ve yolsuzluk
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7210) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3.5.2002) 4. - Ankara Milletvekili
M. Zeki Çelik'in, vergilerle ilgili olarak okutulan hutbeye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7211) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002) 5. - Ankara Milletvekili
M. Zeki Çelik'in, İsrail'in Filistin'i işgalindeki değerlendirmelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7212) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002) 6. - Konya Milletvekili
Teoman Rıza Güneri'nin, esnaf ve sanatkârların ödedikleri SSK ve BAĞ-KUR
primlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7213) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002) 7. - Konya Milletvekili
Teoman Rıza Güneri'nin, esnaf ve sanatkârlara ilişkin Devlet Bakanından (Kemal
Derviş) yazılı soru önergesi (7/7214) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002) 8. - Konya Milletvekili
Teoman Rıza Güneri'nin, esnaf ve sanatkârların ödedikleri vergilere ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7215) (Başkanlığa geliş tarihi:
3.5.2002) 9. - Kocaeli Milletvekili
Mehmet Batuk'un, Dünya Bankasıyla temel eğitime destek amacıyla yapılan
anlaşmaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7216)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002) 10. - İstanbul
Milletvekili Zafer Güler'in, AB'nin konut fonlarından deprem sonrası kredi
kullanılıp kullanılmadığına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı
soru önergesi (7/7217) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002) 11. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, bütçeden ödenek ayrılan vakıf ve derneklere ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7218) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.5.2002) 12. - Karaman
Milletvekili Zeki Ünal'ın, Mason Teşkilâtı ile Rotary ve Lions kulüplerinin
faaliyetlerine ve üyelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7219) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002) 13. - Konya Milletvekili
Özkan Öksüz'ün, Karayolları Genel Müdürlüğüne bağlı bölge müdürlüklerinin
kapatılıp kapatılmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7220) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002) 14. - Konya Milletvekili
Özkan Öksüz'ün, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı bölge müdürlüklerinin
kapatılması kararına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru
önergesi (7/7221) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002) 15. - Van Milletvekili
Maliki Ejder Arvas'ın, doğrudan gelir desteği uygulamasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7222) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.5.2002) 16. - Kırıkkale
Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Ortadoğu Enstitüsü'nün Irak'ın geleceğiyle
ilgili Washington'da toplantı düzenleyip düzenlemediğine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7223) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002) 17. - İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, tekneler için istenen sağlık belgesine
ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7224) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6.5.2002) 18. - Hatay Milletvekili
Mustafa Geçer'in, Hatay'a ayrılan ödeneklere ve mevcut yatırımlara ilişkin
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7225) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.5.2002) 19. - Hatay Milletvekili
Mustafa Geçer'in, Hatay'a ayrılan ödeneklere ve mevcut yatırımlara ilişkin
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7226) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.5.2002) 20. - Hatay Milletvekili
Mustafa Geçer'in, Hatay İline ayrılan yatırım ödenekleri ve projelere ilişkin
Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/7227) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.5.2002) 21. - Erzurum
Milletvekili Fahrettin Kukaracı'nın TBMM'de ziyaretçiler için yayınlanan kılık
kıyafetle ilgili genelgeye ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/7228) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002) 22. - Hatay Milletvekili
Mustafa Geçer'in, Hatay'a ayrılan ödeneklere ve mevcut yatırımlara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7229) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.5.2002) 23. - Hatay Milletvekili
Mustafa Geçer'in, Hatay'a ayrılan ödeneklere ve mevcut yatırımlara ilişkin
Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/7230) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.5.2002) Meclis Araştırması Önergesi 1. - Kayseri Milletvekili
Salih Kapusuz ve 20 Arkadaşının, trafik kazalarına neden olan unsurların
araştırılarak, kazaların önlenmesi ve yargılama sürecinde alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/281)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002) BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.00 7 Mayıs 2002 Salı BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ KÂTİP ÜYELER: Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK
(Edirne) BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 96 ncı Birleşimini açıyorum. Sayın milletvekilleri,
toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz. Gündeme geçmeden önce, üç
arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim. Birinci gündemdışı söz,
tarım ilaçlarının kullanımı konusunda gündemdışı söz isteyen, İzmir
Milletvekili Sayın Rahmi Sezgin'e verilmiştir. Yalnız, aynı konuda, Antalya
Milletvekili Sayın Mehmet Baysarı ve İçel Milletvekili Sayın Yalçın Kaya da
talepte bulundular. O bakımdan, bunu da Genel Kurula duyurmak istiyorum. Aslında, bu, çok önemli
bir konu Türkiye için. Hatta, birçok yabancı ülke, Türkiye'de üretilen
sebzelerin ülkelerine sokulmaması konusunda iftira niteliğinde bazı tutumlar
içinde oldular. Onun için, hükümetin de, bu konuda, gerekli çabayı
göstereceğine inanıyorum ve Sayın Rahmi Sezgin'i kürsüye davet ediyorum. Buyurun efendim (DSP
sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. - İzmir Milletvekili Rahmi Sezgin’in, tarım ilaçlarının
kullanımına ilişkin gündemdışı konuşması RAHMİ SEZGİN (İzmir) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tarım ilaçlarının kullanımıyla ilgili
gündemdışı söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, hepinizi, en içten
sevgilerimle selamlıyorum. Son günlerde basında da
yer alan ve insan sağlığını doğrudan ilgilendiren tarım ilacı uygulamalarına,
konunun önemini belirtmek amacıyla, kısaca değinmek istiyorum. Türkiye'de tarım ilaçları
oldukça bilinçsiz ve kontrolsüz bir biçimde kullanılmaktadır. Bu durum, Ziraî
Mücadele ve Ziraî Karantina Genel Müdürlüğünün kapatılmasından sonra daha da
kontrolden çıkmıştır. Ziraî Mücadele ve Ziraî Karantina Genel Müdürlüğü
kapatılmadan önce, bitki hastalık ve zararlarına karşı kullanılan tarım
ilaçları, Türkiye'nin değişik iklim bölgelerinde kurulmuş olan ziraî mücadele
ve araştırma enstitülerinde, uzman ziraat mühendisleri tarafından yapılan titiz
araştırmalar sonucu ruhsatlandırılırdı. Bu araştırmalar sonunda, insan ve çevre
sağlığına en az zararlı olan ilaçlar saptanır ve etkili olan en düşük dozlarda
önerilirdi. Ziraî Mücadele ve Karantina Genel Müdürlüğünün kapatılması, tarım
ilaçlarının, önerilmeden önce titiz araştırmalardan geçememesinin yanı sıra,
ülkemizde lokal olarak bazı bölgelerde bulunan zararlı ve hastalıkların
üzerindeki kontrolün kalkması nedeniyle diğer bölgelere de yayılmasına; ayrıca,
ülkemizde bulunmayan hastalık ve zararlıların ithal edilen tarım ürünleriyle
yurda girme tehlikesinin doğmasına sebep olmuştur. Gelişmiş ülkelerle ve
özellikle de Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırıldığında, Türkiye, oldukça
az tarım ilacı kullanan bir ülkedir; ancak, bu kullanım, yukarıda değinildiği
gibi, bilinçsiz ve kontrolsüz olmasının yanında, en yoğun tüketilen tarım
ilaçlarının yüksek zehirlilikte kalıcı ve çevre açısından riskli olmaları,
tarım ilaçları yönünden önemli sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Bir örnek vermek gerekirse, yeşil biberdeki kalıntısıyla gündemimize oturmuş
olan methamidophos, böcek öldürücü bir ilaçtır. Bu ilaç, resmî önerilere göre,
ülkemizde yalnızca tütün ve pamukta kullanım iznine sahiptir. Oysa, çok zehirli
ve çok uzun kalıntı etkisine sahip olan bu ilaç, ülkemizde, başta sebze
seraları olmak üzere, sebze ve meyvelerde yoğun biçimde kullanılmaktadır. Bu
nedenle de, 2000 yılı değerlerine göre, ülkemizde en çok tüketilmiş olan böcek
öldürücü ilaçtır. Sağlık ve çevre açısından
yalnızca bu aktif madde zararlı, diğer tarım ilaçları masum diye
düşünülmemelidir. Bir bölüm tarım ilacının akut toksitesi çok yüksektir; yani,
bu ilaçlar, tek dozda vücuda girer girmez zehirlenme belirtilerinin hemen
ortaya çıkmasına yol açar. Diğer bir büyük grup
tarım ilacının ise, akut toksitesi düşük olmasına karşın, kronik toksitesi
önemlidir. Böylece, ilaçlar büyük dozlarda sürekli alınmaları sonucu, zaman
içinde, insanlarda, örneğin sinir sistemini, kanı, karaciğeri, hormon
sistemini, böbrekleri etkileyerek değişik önemli hastalıkların, farklı tipten
kanserin, hatta, genetik bozuklukların ortaya çıkmasına yol açar. Bu açıdan,
ülkemiz insanı, özellikle de çocuklar büyük bir tehlike altında bulunmaktadır.
Çocuklar, vücut ağırlıklarına göre büyüklerden daha fazla sebze ve meyve
tükettikleri için, yoğun ilaç kalıntısını vücutlarına alırlar. Diğer bir tehlike, tarım
ürünü dışsatımımız açısından vardır. Gelişmiş, hatta, gelişmekte olan hiçbir
ülke, insanına zararlı kimyasal maddeleri içeren yiyecekleri yedirmek istemez. Bu olumsuzlukları
gidermenin ilk yolu, tarım ilaçlarını ruhsatlandırmada, sistemi günün
gereklerine göre gözden geçirmek ve tarım ilacı kullanımını, uzman ziraat
mühendislerinin denetiminde yapmaktır. Bu aşamadan sonra da, ilaç kalıntıları
açısından ürünlerin sıkı bir denetim altında tutulması gelmektedir. Ancak, bu
işlerin tam ve kusursuz olarak yapılabilmesi için kapatılmış olan Ziraî
Mücadele ve Ziraî Karantina Genel Müdürlüğü yeniden kurulmalı ve konu uzmanlarına
görev verilerek, Türkiye, eskiden olduğu gibi, mücadele ağıyla örülmelidir. Tarım ilaçlarından
kaynaklanan sorunlar daha vahim boyutlara ulaşmadan, tarım ilaçlarının ziraî
mücadele ve araştırma enstitüleri kontrolünde yapılacak bilimsel araştırmalara
dayanarak ruhsatlandırılması yoluna bir an önce dönülmelidir. Sözlerime son verirken,
Sayın Başkan ve Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Sezgin. Sayın milletvekilleri,
başta da söylemiştim; aynı konuda, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Baysarı ve
İçel Milletvekili Sayın Yalçın Kaya'nın da söz talepleri vardı. Bu konuda çok
fazla gündemdışı söz talebi olunca, ancak bir arkadaşımıza söz verebiliyoruz. Herhalde, sayın
hükümetten bu konuda cevap verecek Sayın Bakanımız yok... Bize göre, Sayın Bakan,
gidip dışarıda çilek sandıklarını dizip de çilek yiyeceğine, gelip, burada,
Meclise karşı bu sorumluluğu yerine getirirse daha iyi olur. Hükümetimiz tarım
ilaçları konusunda gerekli ilgiyi göstermediğine göre, ikinci gündemdışı
konuşmaya geçiyorum. İkinci gündemdışı söz,
Sosyal Sigortalar Kurumundaki sorunlar hakkında söz isteyen, bağımsız Konya
Milletvekili Sayın Hüseyin Arı'ya verilmiştir. Buyurun efendim. Süreniz 5 dakikadır. 2. - Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Sosyal Sigortalar
Kurumunun tıbbî cihaz alımlarındaki usulsüzlüklere ilişkin gündemdışı konuşması HÜSEYİN ARI (Konya) -
Sayın Başkan, bağımsız milletvekili olarak hukukumu düşünerek bana söz
verdiğiniz için, teşekkür ederim. Yalnız, benim konumla
ilgili sayın bakanlarım burada değiller. Başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanımız Sayın Okuyan ve Sağlık Bakanımız Sayın Durmuş'un, burada olmalarını
arzu ederdim. Değerli arkadaşlarım,
bizim, milletvekili olarak aslî görevlerimizden birisi de, yurt sathındaki kamu
kurum ve kuruluşları, hatta tüm kurum ve kuruluşlar hakkında, milletimiz adına,
orada yapılan yapılmayan bütün konularda, başta yolsuzluklar olmak üzere, diğer
yanlış işleri Meclise taşımak, bu şekilde denetim görevlerimizi yapmaktır. Ben, bu çerçevede,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızla ilgili bir konuyu gündeme getirmek
istiyorum. Sayın Bakanım, gün
geçmiyor ki, hatta her hafta "Sosyal Sigortalar Kurumunda yolsuzluk
var" diye feryat ediyor. Yine, bunlardan birisini, geçtiğimiz nisan ayının
15'inde gazetelere "cumhuriyet tarihinin en büyük soygunu yapılıyor"
şeklinde yansıtmışlardır. Bakın "SSK'nın kalbini sökmüşler. Kalp aleti
vurgunu yeni anlaşıldı. Korkunç şantaj." Yine, başka bir gazetenin
başlığı: "Asıl Yolsuzluk SSK'da. Cumhuriyet tarihinin en büyük vurgununu
açıklayan Yaşar Okuyan, SSK'nın malzeme alımında 1 katrilyon liralık usulsüzlük
olduğunu söyledi." Yine aynı tarzda bir
açıklama: "SSK'nın, on yıldır sarf malzemelerini ihalesiz satın aldığı
ortaya çıktı. 450 dolarlık stent cihazı 2 450 dolara satılmış. Vurgunun
boyutunun katrilyonları aşması bekleniyor." Değerli arkadaşlarım,
yine "SSK'da katrilyonluk yolsuzluk... Bunun siyasî bedelini öderim"
diye beyanatları var. Değerli arkadaşlarım,
yalnız bir stent cihazının alımındaki yolsuzluğun katrilyonları bulduğunu
söylüyor Sayın Bakan. Ben, bu konuda, kendisini, onbir ay önce uyarmıştım ve
sorduğum sorular şunlardı: "Sayın Bakan, kalp
hastalarında sıkça kullanılan ve yurt dışından ithal edilen stentlerin her
birisi için Bakanlığınız bütçesinden -o zamanki fiyatı- 1 715 dolar
ödenmektedir. Yurt dışından 250 dolar ilâ 400 dolar fiyatla getirilen bu malzemenin,
kurumunuzdan tahsil edilen bu yüksek fiyat farkının 600 - 700 dolarının
birkısım özel hastanelere ve / veya üniversitelerin vakıflarına hizmet veya
bağış karşılığında rüşvet olarak verildiğini; hatta, söz konusu rüşvetin
oranları konusunda, âdeta, açıktan rekabet yaşandığını biliyor musunuz? Yurt dışından gelişi 250
- 400 dolar olan bu malzemeyi, serbest rekabet ortamında, niçin toplu ihaleye
çıkarmıyorsunuz? Yıllardır süregelen
devletin soyulması tarzındaki bu uygunsuz durum hakkında, Bakanlığınıza hiç mi
ihbar gelmedi; geldiyse, ne gibi bir işlem yapıldı?" Değerli arkadaşlarım, bu
konuda, Sayın Bakanımız, bana, yirmi gün sonra cevap vermiş; yani, 22 Haziran
2001'de. Verdiği cevap, tamamen laf kalabalığı. Benim sorularımı, yalnız bir
cümleyle geçiştirmiş; o da, bu cevabî yazının en sonunda. Şöyle diyor:
"Yazılı soru önergesinde yer alan, özellikle kalp hastalarında kullanılan
stentler konusunda yürütülmekte olan bir soruşturma mevcut değildir."
İşte, bu cevap karşısında biz sessiz kaldık; fakat, belirttiğim gibi -15 Nisandaki
gazete başlıklarında- onbir ay sonra ortaya çıkıyor ve Sayın Bakan "Sosyal
Sigortalar Kurumunda yangın var, en büyük soygun yapılıyor" diyor. İşin
garibi, onbir ay sonra bunun farkına varıyor. Ben diyorum ki, Sayın
Bakan, şayet siz, ben yazılı soruyu sorduğum anda müfettişlerinize görev
verseydiniz, bu konuya el atsaydınız, bugün, devletin en az 200 trilyon
lirasını veya 300 trilyon lirasını kurtarmış olacaktınız. Değerli arkadaşlarım, bu
konu, tabiî, bilhassa, sağlık kurumlarının her birinde mevcut. Ben diyorum ki,
Sayın Bakanlarım; yani, Çalışma, Sağlık ve Maliye Bakanları; daha, bunun
dışında, teşhis amaçlı sarf malzemelerinin alımında, en az stent olayındaki
gibi, 4-5 misli bir suiistimal mevcuttur. Bu konuyla ilgili araştırmalarım
devam ediyor, bu konuyu da gündeme getireceğim. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Arı,
buyurun efendim, toparlayın. HÜSEYİN ARI (Devamla) -
Sayın Bakanlarıma bu konuyla ilgili taslak dosyalarından verebilirim. Değerli arkadaşlarım,
sağlık hizmetlerinde bütün bu yolsuzluklar, suiistimaller ve sorunların
yoğunlaşması, sanırım, teşkilatın iki ayrı bakanlık halinde, son derece dağınık
olmasının yarattığı boşluk ve zafiyetten kaynaklanmaktadır. Ayrıca, iki ayrı
bakanlık, askerî sağlık hizmetleri; yine, üniversite ve vakıf hastanelerinin
darmadağınık oluşu... Sağlık bir bütündür; bu
nedenle, yapısal dağınıklığa köklü bir çözüm bulununcaya kadar, acilen şu önlem
alınabilir: Sağlık Bakanlığının koordinatörlüğünde, ülkenin tüm sağlık
birimlerinden oluşturulacak bir komisyonca, ihtiyaç duyulan tüm tıbbî cihaz ve
teşhis amaçlı malzemelerin alımında, tıpkı Bayındırlık Bakanlığında olduğu
gibi, yıllık birim fiyatlar tespit edilerek ilan edilir ve ülkedeki tüm sağlık
kurumlarına -özel ve üniversite hastaneleri dahil- alımlarda bu şartnamelere
uyma zorunluluğu getirilir. Şimdiki durumda ise her kurum, neredeyse her
hastane kendi şartnamesini kendisi hazırlıyor ve bu, tam bir keşmekeş,
suiistimallere ve yolsuzluklara açık bir zafiyet durumu yaratıyor. Değerli arkadaşlarım,
sağlık konusu tüm toplumumuzun en öncelikli sorunlarından olduğundan, bu konuda
hepimize görev düşmekte. Bunun içindir ki, bu konuda, Sayın Bakanlarımıza her
zaman yardımcı olmalıyız. Bu dilek ve temennilerle,
hepinize saygı ve muhabbetlerimi sunarım. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Arı. Efendim, gündemdışı
konuşmayı cevaplandıracak Sayın Bakan veya hükümet yetkilisi?.. Yok. Aslında, bu gibi
konuların, burada, Meclise gelip cevaplandırılması lazım. Sayın Bakanı dışarıda
görüyoruz... Burada büyük suiistimaller var; ama, bu suiistimallerin
hesaplarının verileceği yer de Meclis. HALİL İBRAHİM ÖZSOY
(Afyon) - Sayın Başkan, yorum yapmana gerek yok ki!.. BAŞKAN - Efendim, burası
Meclis. İşte, arkadaşımız söylüyor; soru sormuş kendisine. Diyor ki "böyle
bir suiistimal yok" ama, arkasından da, bir sene, altı ay sonra çıkıyor
"Sosyal Sigortalarda büyük vurgun var" diyor. HALİL İBRAHİM ÖZSOY
(Afyon) - İyi de Sayın Başkan, senin yorumuna gerek yok! BAŞKAN - Milletvekili
burada gündeme getiriyor; gelip, bunlar söylenmiyor. Yani, bu hükümetin
kendisini artık bu Meclise hesap verme zorunluluğu içinde hissetmesi lazım.
(DYP, AK Parti ve SP sıralarından alkışlar) İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir) - Siz başkansınız, yorum yapamazsınız! BAŞKAN - Rica ediyorum
efendim... Yani, bu suiistimallere burada cevap verilmeyecek de sokakta mı
verilecek?! EDİP ÖZGENÇ (İçel) -
Sizin böyle bir mütalaa yapmaya hakkınız var mı?! BAŞKAN - Benim hakkım
var; ben, Meclisi temsil ediyorum, Meclisin hakkını korumak zorundayım.
Hükümet, gelip, buradaki gündemdışı konuşmalara cevap vermeli. Eğer, gazeteleri
takip ederseniz, Sayın Okuyan, her gün, basında, bu kadar... Öyle yiğitçe de
söylüyor ki, sanki kendisinin haberi yokmuş gibi, büyük suiistimaller olduğunu
söylüyor. İşte, arkadaşımıza "yok" diyor, sonra kendisi de
"var" diyor. (DSP sıralarından "yanlış yapıyorsun" sesleri)
Ben, neyi doğru neyi yanlış yaptığımı gayet iyi biliyorum. Efendim, gündemdışı
üçüncü söz, fen-edebiyat fakültesi mezunlarının öğretmenlik haklarıyla ilgili
söz isteyen, Manisa Milletvekili, AK
Parti Grup Başkanı Sayın Bülent Arınç'a verilmiştir. Buyurun efendim. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika efendim. 3. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, fen-edebiyat
fakültesi mezunlarının öğretmenlik haklarına ilişkin gündemdışı konuşması ve
Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı BÜLENT ARINÇ (Manisa) -
Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkanımı teyiden,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündemdışı konuşmalar yapılırken, ilgili sayın
bakanların hazır bulunması ve bu konularda açıklamalar yapması onların bir
görevidir. Sanıyorum, benim konuşmamla ilgili olarak Sayın Millî Eğitim Bakanı
burada hazır bulunuyorlar; ama, diğer arkadaşlarımı ve bundan önceki
uygulamalarda olduğu gibi, sayın bakanların Meclisi dikkate almamaları,
gerçekten üzüntü verici bir olaydır. Gerçi, geçtiğimiz hafta yaşadığımız
olaylar, sayın bakanların eksiksiz olarak ne zaman Mecliste bulunacaklarını
göstermiştir. Bugün burada bulunmuyorlar; ama, gerektiği zaman, sayın genel
başkanlar da başta olmak üzere, bütün bakanlar tekmil verebiliyorlar. Meclis, millet
iradesinin tecelli ettiği bir yerdir. Burada yapılan konuşmaların, elbette
değerlendirilmesi ve cevaplandırılması gerekir. Sayın Başkana, bu
hassasiyetinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlarım,
eğitim meselemiz olarak, gençliğimizin sorunu olarak, Türkiyemizin geleceği
olarak çok önemli gördüğüm bir konuyu sizlere şu kısa süre içerisinde takdim
etmek istedim. Değerli arkadaşlarım,
memleketimizdeki işsiz sayısının alabildiğine arttığı bugünlerde, beyaz yakalı
işsizlerin de çoğaldığını hep beraber üzüntüyle görüyoruz. Üniversiteyi
bitirmiş genç nüfusumuzun çalışamadığı, iş bulamadığı günlerdeyiz. Bu da, bir
ülkenin en önemli gücünün ne kadar boşa gittiğini gösteren çok acı bir
gerçektir. Anlatmak istediğim konu, fen -edebiyat fakültesi mezunlarının
mağduriyetiyle ilgilidir; Millî Eğitim Bakanlığını ve YÖK'ü doğrudan ilgilendirmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
üniversitelerimizin fen edebiyat fakülteleri, çok uzun bir süre, liselerimizin,
hatta ortaokullarımızın öğretmen ihtiyacını karşılamada önemli bir rol
oynamıştır. Bu fakültelerin mezunları, ya kendi fakültelerinde ya da eğitim
fakülteleri bünyelerinde açılan öğretmenlik sertifikası, yani formasyon
programından geçerek öğretmen olma hakkını elde etmişlerdi; ancak, 1998'de, YÖK
Başkanlığı, bir karar almak suretiyle, eğitim fakülteleri öğretmen yetiştirme
programlarını yeniden düzenlemek istedi. Buna göre, artık ihtiyaç duyulan
öğretmenler, fen - edebiyat fakültesi mezunlarından karşılanmayacaktı. Bunu
sağlayacak yöntem olarak da, öğretmenlik formasyonlarının aşamalı olarak
kaldırılması benimsenmişti. Uygulama, 1998-1999 yılından itibaren başlayacaktı,
müktesep haklar korunacaktı; ama, maalesef, uygulamada bunların hiçbirisi
yapılmadı. Uygulama, kararın alındığı tarihten sonrasını istihdaf ederken,
maalesef, çok öncesinde eğitimlerine devam etmekte olanlara da teşmil edildi.
Her şeye rağmen öğretmen olmak isteyen fen edebiyat fakültesi mezunu
öğrencilerden, 4 yıllık öğrenimlerine ilaveten 1,5 yıllık tezsiz yükseklisans
programına girmeleri istendi ve bu eğitim sonunda da, sadece branş öğretmeni
olacaklarına karar verildi. Aslında, bundan önce, 20 Mart 1997 tarihinde,
eğitim fakültesinin dekanları bir araya gelerek böyle bir kararın dayanağını
teşkil etmişlerdi. Ne gariptir ki, eğitim fakültesi dekanları, başka bir
fakülteyi de ilgilendiren bir konuda, onların fikirlerini dahi sorma gereği
duymadan, böyle bir karar aldılar; YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığı da bu kararın
takipçisi oldu. Değerli arkadaşlarım,
1998'de alınan karara göre, tedrici olarak uygulanması icap eden bu kararlar,
tedrici olmadı. Kararın alındığı tarihten önce üniversite sınavına giren ve
fen-edebiyat fakültesini tercih edenler için de öğretmenlik formasyon kursları
tertip edilmedi. Hasbelkader öğretmenlik sertifikası almış olan gençlerin de,
ortaöğretim branş öğretmenliği bir tarafa, sınıf öğretmenliğine bile tayinleri
yapılmadı. Bugün, bir fen-edebiyat
fakültesi mezunu, nasıl öğretmen olma imkânını elde edebilir; aynen şöyle:
Normal lisans öğretiminin ardından birbuçuk yıl tezsiz yükseklisans yapacak,
ardından DMS sınavına girecek ve yeterli sayıda eğitim fakültesi mezunu
başvuruda bulunmamışsa, öğretmen olarak atanma hakkını elde edebilecek. Bunun
bile tam olarak uygulanmadığını görüyoruz; çünkü, Millî Eğitim Bakanlığı, bu
konuda yargı kararlarını da hiçe sayıyor. Değerli arkadaşlarım,
mağdur olan öğrencilerden, Marmara Edebiyat Fakültesi mezunlarından bir genç
kızımız ve 120 arkadaşı, idare mahkemesinde dava açtılar. İdare mahkemesi,
yürürlüğün durdurulması talebini reddetti. İstanbul 3. Bölge İdare Mahkemesine
itirazda bulundular. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim,
tamamlayın... BÜLENT ARINÇ (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan. 3. Bölge İdare Mahkemesi
de, oybirliğiyle aldığı bir kararla, yürürlüğün durdurulmasını kabul etti, 28
Şubat 2002 tarihinde; bundan takriben iki ay önce. Karar aynen şöyledir:
"YÖK'ün fen-edebiyat fakülteleriyle ilgili kararının tedrici olarak
uygulanacağına dikkat çekildi ve üniversitelerin fen-edebiyat fakültelerine
girmek suretiyle öğrencilik hakkını elde eden öğrencilerin, yasal süre
içerisinde, tedrici olarak mezuniyetlerine kadar bu programın bu öğrenciler için
devam etmesi gerektiği kanaatine varıldı." Değerli arkadaşlarım, bir
üniversitenin kurulabilmesi için, mutlaka bünyesinde fen-edebiyat fakültesinin
bulunması gerekiyor. Böyle olmasına rağmen, Millî Eğitim Bakanlığı ve YÖK,
maalesef, uyguladığı politikalar sebebiyle, Türkiye'de 51 üniversitede bulunan
fen-edebiyat fakültesi mezunlarını işsiz konuma düşürdü ve itibarlarıyla
oynadı. Değerli arkadaşlarım,
fen-edebiyat fakültesi mezunları, 1997 yılında sınava girmiş ve o tarihte de,
bu fakülte mezunlarının öğretmen olabilecekleri, kitapçıkta gösterilmişti;
ancak, uygulamada, 1997-1998 de dahil olmak üzere, üniversiteye girmiş olan
gençler, maalesef, öğretmenlik haklarından mahrum edilmiş bulunuyorlar. Sayın Millî Eğitim
Bakanımızdan ve Sayın Hükümetimizden, sonuç olarak, şunu, gençlerimiz adına
talep ediyorum; çünkü, bugün, insanımızda güven kalmadığını, ekonomik, sosyal
ve siyasî krizlerin içerisinde görüyoruz. Bugün, gençlerimiz, yetiştiği alanla
ilgili bir meslekte çalışmayı ummaktadır. Bu nedenle, bugün, gençleri en çok
kaygılandıran, öğrenim yaşamlarından sonra iş bulup bulamayacaklarıdır. Bu konuda gençleri en çok
düşündüren sorunlar şunlardır: Ülkemde işsizlik daha da artacak mı? Alacağım
veya aldığım diploma bana bir iş bulma imkânı sağlayacak mı? Zorunlu öğretimden
sonra yeteneklerime uygun bir mesleğe doğru olarak yöneltilecek miyim? Bütün bu sorular
karşısında Sayın hükümetimizden şunları acilen talep ediyorum. BAŞKAN - Efendim,
toparlar mısınız... 2 dakikayı geçti... BÜLENT ARINÇ (Devamla) -
Hemen bitiriyorum Sayın Başkan. Fen-edebiyat fakültesi
mezunlarından pedagojik formasyon hakkı, öğretmenlik yapma ehliyeti geri
alınmıştı; oysa, bu fakültelerde okuyan öğrenciler üniversiteye girerken, YÖK,
hazırladığı Üniversite Giriş Kılavuzunda onlara yazılı taahhütte bulunmuştu. Bu
kılavuzlarda hangi bölüme gidenin hangi meslekleri yapabileceği net bir şekilde
ifade olunmaktadır. O günkü lise mezunlarına, fen-edebiyat fakültesini tercih
ettikleri takdirde liselere öğretmen olabilecekleri tebliğ olunmuştur. Burada
karşılıklı bir mukavele vardır. İki tarafın da bu şartlara uyması gerekir. Bir
öğrenci fakülteden mezun olduktan sonra, devletin akdetmiş olduğu mukavele
gereği onu öğretmen olarak ataması gerekmektedir. BAŞKAN - Efendim,
teşekkür ediyorum... BÜLENT ARINÇ (Devamla) -
Hukuk devletinde yapılması gereken budur. Mahkeme kararları uygulanmalıdır.
Gençlerimiz hayata küstürülmemelidir. Gençlerimizi öğretmen olarak elbette
kurumlarımızda görmek istiyoruz. Binlerce öğrencimiz
adına, bu taleplerimizin dikkate alınacağı ümidini taşıyor; saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Arınç. Efendim, aynı konuda
Sayın Zeki Ertugay da gündemdışı söz istemişti. Tabiî, Sayın Arınç AK Parti
Grup Başkanıydı, Grup Başkanı olunca, öncelikle ona söz verdim. Sayın Ertugay'a da 2
dakikalık bir süre veriyorum, yerinden konuşması için. İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir) - Başkanım, ben söz istedim, vermediniz!.. BAŞKAN - Efendim, iki
tane gündemdışı söz istenmişti; arkadaşlarımızdan birisine söz verdim. Buyurun efendim. ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) -
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum; sabrınızı taşırmadan birkaç cümle arz
edeceğim. Sayın Arınç'a böyle
önemli bir konuyu gündeme getirdiği için teşekkür ediyorum. Gerçekten, bugün,
fen-edebiyat fakülteleri, öğretmenlik konusunda haksız bir uygulamayla karşı
karşıyadır. Yani, bir akademisyen olarak... Böyle bir konuya eğilmek üzere
Erzurum'da bir toplantı yapılmıştı. Bu toplantı, bütün Türkiye'deki
fen-edebiyat fakültesi öğrencilerinden müteşekkil, onların oluşturduğu bir
platformdu. Orada, çeşitli siyasî parti temsilcileri de hazır bulundu ve konu,
enine uzununa da tartışıldı, son derecede makul ölçüler içerisinde öğrenciler
haklı taleplerini ortaya koydular. Sayın Bakanın da o toplantıda olmasını
gerçekten arzu ederdik. BAŞKAN - Burada, burada
efendim. ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) -
Bir örnek vermek istiyorum: 7 sömestr, aşağı yukarı 3,5 yıl, özellikle alan
öğretmenliğinde aynı dersi okuyan öğrencilerden bir grubuna verilen hak, diğer
grubundan esirgeniyorsa, burada gerçekten büyük bir haksız uygulama vardır. Zaman olmadığı için
sabrınızı fazla taşırmak istemiyorum; ama, Sayın Millî Eğitim Bakanının, Sayın
YÖK Başkanının tekrar bu konuyu ciddî olarak ele almalarını, mütalaa etmelerini
ve bu haksızlığı ortadan kaldırmalarını özellikle istiyoruz; çünkü, bu,
fen-edebiyat fakültelerine de haksızlık. Bu fakülteler, Türkiye'de eğitim
altyapısı, akademik kadrosu çok iyi olan fakültelerdir ve bugün, üniversite
kurmanın şartı, fen-edebiyat fakültesine sahip olmasıdır. Eğer, fen-edebiyat
fakültesi öğrencisi öğretmen olamayacaksa başka ne iş yapacaktır?! Onun için,
bu konuya gereken hassasiyetin gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Teşekkür eder, saygılar
sunarım. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ertugay. Sayın Millî Eğitim Bakanı
gündemdışı konuşmaya cevap verecektir. Buyurun efendim.(DSP
sıralarından alkışlar) Süreniz 20 dakika Sayın
Bakan. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; fen-edebiyat
fakültesi mezunlarının öğretmenlikleriyle ilgili konuyu gündeme getirdikleri ve
bu konuda daha geniş bir açıklama yapma imkânını bana sağladıkları için Sayın
Bülent Arınç'a ve Sayın Zeki Ertugay'a teşekkür ediyorum. Konuşmalarından
yararlandım. Zaten, benim söyleyeceklerim de sizin konuşmalarınızı tamamlayıcı
mahiyette olacak ve sonunda, birlikte bir tahlile varacağız. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Millî Eğitim Temel Kanununda, öğretmenlik mesleği, eğitim
öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas
mesleği olarak tanımlanmıştır. Yine aynı kanunda, öğretmenlik mesleğine
hazırlığın, genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyonla
sağlanacağı ve öğretmenlerin, öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarından
mezun olanlar arasından, Millî Eğitim Bakanlığınca seçileceği hükme bağlanmıştır;
öğretmen yetiştiren bölümlerden mezun olanlar arasından. Bu hüküm doğrultusunda,
öğretmenliğe atanacakların, branşlara göre mezun olacakları yükseköğretim
programları, Bakanlığımızca belirlenmiştir. 1998 yılına kadar, fen
edebiyat fakültesinin, matematik, fizik, kimya, biyoloji, tarih, coğrafya, Türk
dili ve edebiyatı gibi programlarından mezun olanlar, pedagojik formasyon
almaları kaydıyla, öğrenim gördükleri alanlara ilişkin öğretmenliklere
atanabilmişlerdir; ancak, 4306 sayılı Yasayla uygulamaya konulan sekiz yıllık
ilköğretimin getirdiği öğretmen gereksinimi de göz önünde bulundurularak, ilk
ve ortaöğretim kurumlarında kısa ve uzun vadede gereksinim duyulacak
öğretmenlerin yetiştirilmesi amacıyla, Bakanlığımız ve Yüksek Öğretim Kurulunun
işbirliğinde, öğretmen yetiştirme programları yeniden düzenlenmiştir. 1998-1999
öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanan yeni sistemde -biraz önce de
kısmen Sayın Arınç'ın söylediği gibi- okulöncesi ve ilköğretim öğretmenlerinin
lisans düzeyinde; ortaöğretim öğretmenlerinin ise yabancı dil, müzik, resim,
beden eğitimi, özel eğitim, bilgisayar ve öğretim teknolojileri alanlarında
dört yıllık lisans düzeyinde; fen, matematik ve sosyal alanlar öğretmenlerinin
ise tezsiz yükseklisans, 3,5 yıl artı 1,5 yıl, yani, 5 yıl veya 4 yıl artı 1,5
yıl, 5,5 yıl seçeneğiyle yetiştirilmesi esası getirilmiştir. Buna göre, fen
edebiyat fakültesi mezunları, ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yükseklisans
programını, Bakanlığımız ve Yükseköğretim Kurulu işbirliğinde açılan ve
açılacak pedagojik formasyon programını başarıyla tamamlamaları durumunda, öğretmen
olarak atanabilmektedirler; ancak, Yükseköğretim Kurulunca getirilen yeni
düzenlemeyle, ortaöğretim alan öğretmenliklerine daha iyi bir formasyon
kazandırılması amacıyla, ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yükseklisans
programı uygulamasına geçilmiştir. Bu çerçevede, eğitim fakültesi dışındaki
yükseköğretim kurumları mezunlarından, kurumları Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığınca belirlenenler, 3 dönemlik ve 45 kredilik ortaöğretim alan
öğretmenliği tezsiz yükseklisans programına alınmakta; başarılı olanların,
lisanstaki mezuniyet kredilerinin en az yüzde 30'u kadar krediyi atanacakları
alandan almış olmaları durumunda, eğitim fakülteleri mezunlarınca öğretmen gereksinimi
karşılanamayan alanlara atamaları yapılabiliyor. Bunu, bu şekilde yapmaktayız. Alınan bu kararlar
kapsamında, ayrıca, bir öğretmenden birden fazla alanda yararlanmak amacıyla,
ilköğretim okullarında görev alacak öğretmenlerin yetiştirildiği programlarda
yan alan uygulaması zorunluluğu uygulamaya konulmuştur. Yükseköğretim Kurulunun
pedagojik formasyon programına son veren 27 Mart 1998 tarih ve 95 sayılı kararı
doğrultusunda ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun 45 inci maddesi
uyarınca, Bakanlığımız Talim ve Terbiye Kurulu kararıyla, hangi yükseköğretim
programı mezunlarının, hangi alan öğretmenliklerine atanabilecekleri de
belirtilmiştir. Bu çerçevede, fen-edebiyat fakültesi mezunlarının öğretmen
olarak atanabilmelerinde, belirttiğim tezsiz yükseklisans öğrenimi görmüş
olmaları koşulu öngörülmüştür. Tezsiz yükseklisans koşulunu yerine getiren
öğretmenlerin öğretmenliğe alınmaması diye bir husus yoktur; öncelikle
alınacaklardır. Bu alan için nitelikli öğretmene -bütün alanlarda olduğu gibi-
ihtiyaç vardır. Her öğrencinin nitelikli bir öğretmen tarafından yetiştirilme
hakkı vardır. Tezsiz yükseklisansın getirilmesinin amacı da bu hakkın
gerçekleştirilmesine yöneliktir. Eğitim fakülteleri
dışındaki dört yıllık yükseköğretim programlarından mezun olanlardan, öğretmen
olarak atanacaklar için verilen 1,5 yıl süreli tezsiz yükseklisans öğrenimi
koşulu öğretmenlik mesleğinin -biraz önce söylediğim gibi- niteliğinin
artırılması amacına yönelik bir uygulamadır. Hep "nitelikli eğitim"
demiyor muyuz, hep "kaliteli eğitim" demiyor muyuz; işte, yapmak
istediğimiz budur, çıkılan yolda varılmak istenen hedef budur. Okulöncesi eğitim ve
ilköğretimdeki hedeflerimize uygun olarak, bu kademelerde öğretmen
gereksiniminin yoğun olduğu okulöncesi sınıf ve İngilizce öğretmenlikleri için
sertifika programı düzenlenmesine olanak sağlanmıştır. Burada çok sayıda
ihtiyaç vardır. Bu programlara devam ederek sertifikalarını alanlar, okulöncesi
sınıf ve İngilizce öğretmenliklerine atanmışlardır. Okulöncesi ve İngilizce
öğretmenliği için beklenen sayıda aday bulunamamaktadır; atama sebebi de budur.
Sınıf öğretmenliği için ise çok sayıda aday sertifika programını tamamlamıştır;
ancak, sınıf öğretmeni yetiştiren yükseköğretim kurumlarının kontenjanlarındaki
artış nedeniyle, 2001 yılından itibaren bu alandaki gereksinim, kendi
kaynağından karşılanabilir düzeye gelmiştir. Artık, eğitim fakültelerimizin
sınıf öğretmenliği bölümünden, millî eğitimimizin sınıf öğretmeni ihtiyacını
karşılayacak kadar öğrenci mezun olmaktadır. Bu kapsamda, sınıf öğretmenliği
sertifikası alıp da 2001 yılında sınıf öğretmenliğine başvuruda bulunan fen -
edebiyat fakültesi mezunlarının da ataması, maalesef, yapılamamıştır. 2001
yılında sınıf öğretmenliği için belirlenen gereksinim çerçevesinde atanan 9 270
öğretmenin tamamı, eğitim fakültelerinin sınıf öğretmenliği programından mezun
olanlardır. Duyulan gereksinim çerçevesinde, 2002 yılı şubat ayında, atama izni
alınan 5 000 yeni öğretmenimizin -ki, bunların tamamını Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerindeki 26 ile atadık- 3082'si sınıf öğretmeni atamasında
kullanılmıştır; bunun 29'u sınıf öğretmenliği, 3053'ü ise, sadece, eğitim
fakültelerinin çeşitli programlarından mezun olup sınıf öğretmenliği sertifikası
alanlardır. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu doğrultusunda alınan
kararlar gereğince, sınıf öğretmenliğine atamada üç öncelik var: Birinci
öncelik, sınıf öğretmenliği programı mezunlarına; ikinci öncelik, eğitim
fakültelerinin diğer programlarından mezun olup da sınıf öğretmenliği
sertifikası bulunanlara verilmiştir. Aynı karar doğrultusunda, üçüncü öncelik
ise, fen-edebiyat fakültesi mezunları ile diğer fakülte mezunlarından sınıf
öğretmenliği sertifikası olanlara tanınmıştır. Kaldı ki, halen, eğitim
fakültelerinin sınıf öğretmenliği bölümünden mezun olup sınıf öğretmenliğine
başvuran 3 806 aday da atanamamıştır. Fen-edebiyat fakültesi mezunu olup sınıf
öğretmenliğine başvuranların sayısı ise 13 134'tür. Bu yıl için atama izni
verilmesini istediğimiz sınıf öğretmeni sayısı 10 000'dir; son sınıftaki
öğrenci sayısı 12 000'dir. Bu nedenle, bir yanda, eğitim fakültelerinin sınıf
öğretmenliği bölümü mezunları varken; bir yanda, eğitim fakültelerinin çeşitli
bölümlerin mezun olup sertifika alanlar varken; bir yanda da, fen-edebiyat
fakültelerinin çeşitli bölümlerinden mezun olanlar varken, böyle bir sıralama
yapmanın da adaletli olduğunu düşünmekteyiz. Marmara Üniversitesi ve
YÖK aleyhine açılan davayı titizlikle takip etmekteyim; hiçbir çocuğumun
haksızlığa uğramasına gönlüm razı olmaz. Sayın Zeki Ertugay'ın söylediği gibi
"Millî Eğitim Bakanlığında da haksız bir uygulama yapılıyor" demek
biraz haksızlık diye düşünüyorum; çünkü, bir bakanlığın eylem ve işlemlerinin
haksız olup olmadığına karar verecek, idarî denetimi yapacak olan merci, idare
mahkemeleridir ve Danıştaydır. İzin verirseniz, yaptığımız uygulamanın haksız
olup olmadığını, idare mahkemesi kararlarıyla, birlikte inceleyelim. Fen - edebiyat fakültesi
mezunu olup, öğretmenliğe atanma başvurularının kabul edilmemesine ilişkin
işleme karşı açılan davalarda; 2001 yılında dava sayısı 23, reddedilen dava,
sonuçlanan dava 4, yürütmeyi durdurma talebinin reddedildiği dava 5, feragat
nedeniyle ortadan kalkan dava 2, devam eden dava 12; yani, Millî Eğitim
Bakanlığının bu uygulamasını haksız bulan bir yargı kararı da mevcut değildir. 2002 yılında, bu uygulamamıza
karşı yeni davalar açılmıştır. 2002 yılında açılan dava sayısı 3, yürütmeyi
durdurma talebinin reddedildiği dava sayısı 2 ve devam eden dava sayısı da
1'dir. Bütün eylem ve işlemlerim yargı denetimine tabidir; ama, buna rağmen,
eğer bir eksiklik, bir yanlışlık varsa, bunu da düzeltmeyi vicdanî bir
sorumluluk olarak görmekteyim. Tezsiz yükseklisansa
gelince: Tezsiz lisans programları titizlikle uygulanmaktadır. Elimdeki bilgiye
göre -ki, takip de ediyorum bunu- Anadolu Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi,
Bilkent Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, 9 Eylül Üniversitesi, Gazi
Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, İstanbul
Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Muğla
Üniversitesi, 19 Mayıs Üniversitesi,Osmangazi Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi,
Süleyman Demirel Üniversitesi ve Uludağ Üniversitesinde ortaöğretim alan
öğretmenliği tezsiz yükseklisans programları uygulanmaktadır. Bu programlara
1999-2000, 2000-2001 yılında çok az sayıda başvuru varken, 2001-2002 yılında
başvuru sayısı artmıştır. Bu yıl -biraz önce belirttiğim gibi- tezsiz lisanstan
mezun olan alan öğretmenlerimizi, fen-edebiyat fakültesinden mezun olan
öğrencilerimizi, alanlarında öğretmen olarak istihdam etmek üzere, gerekli hazırlığı
da yapmış bulunuyoruz. Fen-edebiyat
fakültesinden mezun olanlar ne olacaktır sorusuna da cevabım kısaca şöyledir:
Eğer, siz, fen-edebiyat fakültesinin fizik bölümünden mezunsanız, fizikçisiniz:
eğer, siz, kimya bölümünden mezunsanız, kimyacısınız. matematik bölümünden
mezunsanız matematikçisiniz; matematik öğretmeni, fizik öğretmeni ya da
edebiyat öğretmeni olmak istiyorsanız, bu konuda tezsiz lisans yapmak
gerekiyor. Efendim, bu fırsatı
verdiğiniz için, yeniden teşekkür ediyorum. Davayı titizlikle takip ediyorum;
gelişmeler hakkında Yüce Meclise ve ulusumuza ayrıca bilgi vereceğim. Teşekkür ederim efendim.
(DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Gündemdışı konuşma
cevaplandırılmıştır. BÜLENT ARINÇ (Manisa) -
Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın Arınç,
Sayın Bakan düşüncesini söyledi; ama, yerinizden iki cümle söyleyebilirsiniz. BÜLENT ARINÇ (Manisa) -
Hayhay efendim. BAŞKAN - Buyurun. BÜLENT ARINÇ (Manisa) -
Sayın Başkan, Sayın Bakana verdiği bilgilerden dolayı teşekkür ederim; çok
geniş bir açıklama yaptılar; ama, üç nokta önemli: 1998'de alınan karar, 1996,
1997'de üniversiteye girmiş olan fen-edebiyat öğrencileri için neden
uygulanıyor? İkincisi, bir yürürlüğün
durdurulması kararı var; sonunda yargı kararı, Sayın Bakanın söylediklerini
tekzip ederse, bu arada geçen zararlar ne şekilde karşılanacaktır? Üçüncüsü de, fen-edebiyat
fakültesi mezunlarının ne olacağını çok edebî bir biçimde izah etti;
matematikçi olacak, fizikçi olacak da bu binlerce genç ne olacak onu söylemedi? Çok teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Efendim, tabiî,
Sayın Bakan da bahsettiler "biz, yargı denetimine tabiyiz" dediler.
Yargı kararı çıkarsa, yargı kararını uygulayacak; herhalde onu uygulamamazlık
yapamaz. Biliyorsunuz yargı kararları... Gerçi genel düzenleyici bir işleme
karşı açılmışsa, o zaman aynı gruptaki bütün öğrencilerin şey etmesi lazım. Sayın Bakan, bir şey
söyleyecek misiniz? Yani, ben de bir idarî yargıç olarak, idarî yargı kararını
uygulamak zorunda olduğunu biliyorum. Buyurun Sayın Bakan. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Arınç'a bir defa daha teşekkür ediyorum. Bugüne kadar uygulanan
Türk eğitim sisteminde, şu üç sacayağı ihmal edilmiştir. Biz, titizlikle bu üç
sacayağını yerine oturtmak istiyoruz: Eğitim, istihdam, üretim!.. Eğitim
planlamasını istihdam planlamasıyla birlikte yapmadıkça, biz, eğitim, istihdam
ve üretimi birlikte düşünmedikçe, yanlış yapmış oluruz. İşte, titizlikle
üzerinde durduğum konu, istihdam edebileceğimiz alanlarda istihdam edeceğimiz
kişileri yetiştirmektir. "Ne olacaktır"
sorusuna cevabım ise: Diliyorum ki, ekonomik durumumuz düzelecek, bu alanlarda
da bu arkadaşlarımız çalışma imkânları bulacaklardır. BÜLENT ARINÇ (Manisa) -
1996, 1997 ne olacak Sayın Bakan? MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN
BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Şimdi, bir de, hukukî bir açıklama yapmama izin
versinler. İdare hukukunda müktesep
hak; yani, iktisap edilmiş, kazanılmış hak vardır, bir de bekleyen hak vardır.
Bekleyen hakka -izin verirseniz- şu örneği vermek istiyorum: Bir insan
memuriyete girdiğinde, memurlar 45 yaşında emekli oluyorken, bu kanunda bir
değişiklik yapılarak 60 yaşında emekli olunacağı düzenlemesi getirilirse, bu
kişi "ben memuriyete girerken 45 yaşında emekli olunuyordu, ben, buna göre
girdim, ben, 60 yaşında emekli olmayı kabul etmiyorum" deme hakkına sahip
değildir; çünkü, o, emekli olma hakkını o yıl dolduğunda kazanacaktır. Burada
da, kazanılmış bir hak söz konusu değildir diye düşünüyorum. Bu benim görüşüm
efendim. Teşekkür ederim. MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Aristo mantığıyla bu problem çözülür mü?! ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) -
Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın Ertugay,
artık, bu konuyu kesiyorum. Gerçi, bu konunun önemi şurada: Şu anda yüksek
tahsili bitirip de işsiz olan yüzbinlerce gencimiz var. Ayrıca, öğretmenlik
sertifikası alıp da; yani, ek bir malî külfeti ailesine yükleyip de öğretmenlik
sertifikası alıp aynı zamanda öğretmen olmak için Millî Eğitim Bakanlığına
müracaat edip ve ek bir ücret de ödeyen bir çok insanın öğretmenliğe tayini de
çıkmadı; yani, bana intikal eden birçok olay var. MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat) - Milyar ödediler!.. BAŞKAN - Bu bakımdan, bu
insanlarımızın tatmin olması bakımından konuyu bu kadar uzattım. ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) -
Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın
Ertugay... ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) -
Bir cümleyle... BAŞKAN- Peki, bir
cümleyle... ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) -
Sayın Bakana teşekkür ediyoruz; yani, öğrencilerin karşı karşıya bulunduğu bir
haksız muameleden söz ettim; illâ bir kurumu suçlamak için değil. Ancak, Sayın
Bakan, sağ olsun, detaylı açıklamalarda bulundu. Şimdi, fen-edebiyat
fakültesi fizik bölümünü bitiren bir öğrencinin fizikçi unvanını almış
olmasının ve bitirdiği fakülteye yüzde 1 öğrencinin asistan girmesinin dışında;
bu kişi öğretmen olamazsa, nerede, ne işle; yani, hangi işe adaydır?! Onun
için, bu kurumlar amaçsız bırakılmış oluyor. BAŞKAN - Sayın Bakan onu
cevaplandırdı... ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) -
Sınıf öğretmenliği konusunda Sayın Bakana bir itirazımız yok; çok doğru, eğitim
fakültelerinden yetişiyor. Bir buçuk yıllık, tezsiz yüksek lisans yapmak
kaydıyla dahi Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencilerine bu hak tanınmıyor. Elbette
ki, o yüksek lisansı yapacaktır. Onu arz etmek istedim;
teşekkür ederim. BAŞKAN- Teşekkür ederim
Sayın Ertugay. Zaten, Sayın Bakan da
"ekonomik sıkıntı nedeniyle alamıyoruz" dedi. Bütün mesele ekonomiye
dayanıyor. BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK
(İstanbul)- Sayın Başkan... BAŞKAN- Efendim, kapandı
artık... Gündemdışı konuşmalar
tamamlanmıştır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum: B) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Danimarka Holocaust ve Soykırım Etütleri Merkezince
Kopenhag’da düzenlenecek olan sözde Ermeni Soykırımı konulu toplantıya TBMM’yi
temsilen katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1063) 6 Mayıs 2002 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna Danimarka Holocaust ve
Soykırım Etütleri Merkezince 11 Mayıs 2002 tarihinde Kopenhag'da düzenlenecek
olan sözde Ermeni Soykırımı konulu toplantıya Türkiye Büyük Millet Meclisinden
iki kişilik bir parlamenter heyetin katılması Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunun 9 Nisan 2002 tarih ve 84 üncü Birleşiminde kabul edilmiştir. Anılan kanunun 2 nci
maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen
üyelerimizin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
BAŞKAN- Bilgilerinize
sunulmuştur. Bir Meclis araştırması
önergesi vardır; okutuyorum: C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ve 20 arkadaşının,
trafik kazalarına neden olan unsurların araştırılarak, kazaların önlenmesi ve
yargılama sürecinde alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/281) 30.4.2002 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Ülkemizde her yıl
binlerce can ve mal kaybına neden olan trafik canavarı olayında devamlı olarak
sürücü hataları üzerinde durulmuş, bugüne kadar detaylı araştırma
yapılmamıştır. Aslında, yapılan incelemelerde, sürücü hatalarının yanında,
araçların üretiminden ve yol yapım ve işaretlemelerinden kaynaklanan unsurların
da, neden olduğu belirtilmektedir. Bu nedenle, trafik
canavarına "dur" diyecek kaza unsurlarını ve alınacak önlem ve
tedbirleri tespit etmek için, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 üncü ve 105
inci maddeleri gereğince, Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
Gerekçe: Ülkemizdeki resmî
kayıtlara da geçen trafik kaza oranı, dünya standartlarının çok üzerindedir.
Literatürümüze "trafik canavarı" deyimiyle de giren, kara mizaha
dönüşen gerçek karşısında, olaya bugüne kadar yaklaşımımız, sadece, sürücüler
bazında olmuştur. Hiçbir zaman, yeterince, kaza ve sonuçlarını artıran, yol ve
araç unsuru araştırılmamış ve alınması gereken önlemler, bugüne kadar,
istenilen düzeyde gerçekleştirilememiştir. Bu çerçevede, örneğin,
Konya - Karapınar İlçesinde 1997 yılında 49 kişinin yanarak ölmesinden sonra
daha da belirginleşen, olayın vahim boyutlara ulaşmasında, kamu kurum ve
kuruluşlarının ve adlî makamların, hızlı bir şekilde, gerekli olan unsurları
tespit etmekte, etkin ve örnek çalışmaları sergileyemediği görülmüştür. Bu ve benzeri büyük
ölümlü trafik kazalarına neden olan unsurların tespit edilmesi ve bu
çalışmaların yapılırken, bilirkişilerin hazırladıkları raporların
etkinliklerinin ve kararlara yansımasının sağlanması ve mahkeme sürecinde devam
eden zaman kaybı ve aksaklıkların tespit edilebilmesi öncelikle gereklidir. Bazı trafik kazalarında
ise, adlî yargılama sırasında, yol unsurunun kazaya sebep olması halinde,
kusuru tespit edilen kamu kurumlarının sorumlulukları, idarî yargılama usulüne
tabi olduklarından, yargılamada bütünlük ve mağdurların tatmin edilmesi imkânı
zorlaşmaktadır. Sonuç olarak, ülkemizde
trafik kazalarının en aza indirilmesi ve kaza sonrası mağdurların mahkeme
sürecinin hızlandırılması ve yargılamanın bir bütün olarak aynı mahkemede ele
alınmasının öneminin tespiti konusunda bir araştırma komisyonu kurulması
gerekli görülmüştür. BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur. Önerge, gündemdeki yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır. Sözlü soru önergesinin
geri alınmasına dair önerge vardır; okutuyorum: B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam) 2. - Antalya Milletvekili Nesrin Ünal’ın (6/1132) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/482) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 62 nci sırasında yer alan (6/1132) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz
ederim. Nesrin
Ünal Antalya BAŞKAN - Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir. Başbakanlığın, Anayasanın
82 nci maddesine göre verilmiş tezkereleri vardır; okutup, oylarınıza
sunacağım. 3. - Turizm Bakanı Mustafa Taşar’ın Almanya’ya yaptığı resmî
ziyarete iştirak etmeleri uygun görülen milletvekillerine ilişkinBaşbakanlık
tezkeresi (3/1064) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Turizm Bakanı Mustafa
Taşar'ın, Berlin Turizm Fuarına katılmak ve görüşmelerde bulunmak üzere, bir
heyetle birlikte, 16-20 Mart 2002 tarihleri arasında Almanya'ya yaptığı resmî
ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir. Anayasamızın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmedi mi diyeyim şimdi
yani?! Efendim, 1 kişi kabul
edilmiştir diye el kaldırdı, 2 kişi kabul edilmemiştir diye el kaldırdı. Ben,
kabul edilmemiş kabul ediyorum. İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Sayın Başkan... AYDIN TÜMEN (Ankara) -
Olur mu Sayın Başkan?!. BAŞKAN - Efendim, kabul
etmediniz... AYDIN TÜMEN (Ankara) -
Hayır... Olur mu canım?! BAŞKAN - 1 kişi kabule
kaldırdı, 2 kişi kabul edilmemişe kaldırdı; dolayısıyla, tezkere kabul
edilmemiştir. Bundan sonra da, Sayın Bakanlar, yurtdışına giderken, yanlarında
milletvekili götürüp de devletin kesesinden para ödemesinler. Kabul edilmemiştir
efendim. NİHAT GÖKBULUT
(Kırıkkale) - Sayın Başkan, yapmayın!.. Çok ayıp bir şey ama!.. KÂTİP ÜYE CAHİT SAVAŞ
YAZICI (İstanbul) - Başkanım, Divanda mutabakat yok. BAŞKAN - Siz saydınız mı?
KÂTİP ÜYE CAHİT SAVAŞ
YAZICI (İstanbul) - Mutabakatımız yok Sayın Başkan. BAŞKAN - Peki... Arkadaşlar arasında
mutabakat yokmuş; bir daha sayıyorum. Başbakanlık tezkeresini
kabul edenler... VEYSEL CANDAN (Konya) -
Sayın Başkan, usulsüzlük yapıyorsunuz. BAŞKAN - Efendim,
arkadaşın birisi itiraz etti... KÂTİP ÜYE CAHİT SAVAŞ
YAZICI (İstanbul) - Ben itiraz ettim... VEYSEL CANDAN (Konya) -
Hayır... Kararı açıkladınız; açıkladıktan sonra karar değişmez. BAŞKAN - Sayın Candan,
ben de, içimden samimiyetine inanmadığım şekilde konuştum da... Şöyle... VEYSEL CANDAN (Konya) -
Hayır; olmaz!.. BAŞKAN - Kabul
etmeyenleri arayalım. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Şöyle... Sayın Candan... MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ
(Şanlıurfa) - Bitti efendim... Bitti efendim... BAŞKAN - Sayın Candan, 1
kişi "kabul edenler"e el kaldırdı, 2 kişi "kabul
etmeyenler"e el kaldırdı; dolayısıyla, arkadaşlarımız, bu işin inceliğini
fark etmediler; ama, Divandaki arkadaşlarımız "orada 1 kişi daha el
kaldırdı" dediler; 2'ye 2 olduğu için, bir daha oylattım. MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ
(Şanlıurfa) - Sayın Başkanım, demek ki, diğerleri çekimsermiş!.. BAŞKAN - Peki efendim... Diğer tezkereyi
okutuyorum: 4. - DevletBakanı Reşat Doğru’nun Türkmenistan’a yaptığı
resmî ziyarete iştirak etmesi uygun görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1065) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Devlet Bakanı Dr. Reşat
Doğru'nun, temas ve görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 31 Mart -
4 Nisan 2002 tarihleri arasında Türkmenistan'a yaptığı resmî ziyarete Balıkesir
Milletvekili Aydın Gökmen'in de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki
Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir. Anayasamızın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim. Bülent
Ecevit Başbakan BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Ben, aslında, bakanların,
beraberinde, milletvekillerini yurtdışına götürmelerine karşıyım, bu salonda
her zaman da karşı çıktım; çünkü, bu, gereksiz bir işlemdir; hatır gönül için
milletvekili götürüyorlar. Sayın milletvekilleri,
şimdi, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz. Bu kısmın 1 inci sırasında yer alan, Saadet Partisi
Grubu adına Grup Başkanvekilleri Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu ve Konya
Milletvekili Veysel Candan'ın, esnaf ve sanatkârların sorunlarıyla
ilgilenmedikleri ve ticarî yaşamlarını devam ettirebilmeleri İçin gerekli
önlemleri almadıklarından işyerlerini kapatmalarına neden oldukları iddiasıyla
Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında (11/27) esas
numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmelere başlıyoruz. IV. -
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI A)
GÖRÜŞMELER 1. - Saadet
Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu ve
Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, esnaf ve sanatkârların sorunlarıyla
ilgilenmedikleri ve ticarî yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli
önlemleri almadıklarından işyerlerini kapatmalarına neden oldukları iddiasıyla
Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/27) BAŞKAN - Hükümet?..
Burada. Önerge daha önce
bastırılıp dağıtıldığı ve okunduğu için, tekrar okutmuyorum. Sayın milletvekilleri,
Anayasanın 99 uncu maddesine göre, bu görüşmede, önerge sahiplerinden bir
üyeye, gruplara ve hükümete söz verilecektir. Önerge sahibinin konuşma
süresi 10 dakikadır. Grupların ve hükümetin konuşma süresi ise 20 dakikadır. Sayın Veysel Candan,
önerge sahibi adına zatıâliniz mi konuşacak? VEYSEL CANDAN (Konya) -
Evet. BAŞKAN - Ayrıca, Sayın
Veysel Candan, Saadet Partisi Grubu adına da konuşacaktır. Sayın Mehmet Dönen'in,
Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşacakları konusunda bize söz istekleri
olmuştur. Sayın Candan, o zaman,
siz 30 dakika konuşacaksınız. Buyurun. SP GRUBU ADINA VEYSEL
CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; esnaf ve
sanatkârlarımızın durumlarını ilgilendiren konularla ilgili olarak hükümet
hakkında verdiğimiz gensoru önergesi üzerinde Saadet Partisi Grubumuzun
görüşlerini açıklamak üzere söz aldım; Muhterem Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli arkadaşlarım,
bugün, burada, bu gensoruyla, 4 000 000 esnaf ve sanatkârı, 20 000 000 çalışanı
-yani, nüfusumuzun yüzde 30-35'ini- 225 meslek dalını ve en büyük bir sivil
toplum örgütünü müzakere edeceğiz ve sorunlarını tartışacağız. Tabiî, hükümetin gündemi
ile milletin gündemi çok ayrı. Hükümetin gündeminde bankalar var, holdingler
var; günlerdir onlarla ilgili yasalar tartışılıyor ve çıkarılıyor. Halbuki,
biz, burada, bugün kimleri konuşacağız; şoför ve otomobilci esnafını,
bakkalları, bayileri, berberleri, ayakkabıcıları, kunduracıları, terzileri,
tekstilcileri, lokantacıları, pastacıları, fırıncıları, sebzecileri,
pazarcıları, büfecileri, manavları, tuhafiyecileri, simitçileri, seyyar satıcıları
ve benzerlerini; Kızılay'da, Mahmutpaşa'da seyyar satıcılık yapan kişilerin
sorunlarını tartışacağız ve pek tabiî, bu kesime karşı hükümetin zulmünü ve
ilgisizliğini de konuşacağız. Değerli arkadaşlar, bir
federasyon yetkilisi aynen şunları söylüyor: "Maalesef, esnaf örgütleri
olarak sorunlarımızı iletecek muhatap bulamıyoruz, feryatlarımız taş duvarlara
çarpıyor. Ekonomik çöküntü içindeyiz. Sosyal patlamaya dönmeden, lütfen
ilgilenin, bizi dinleyin ve ciddiye alın." İşte, bu feryadı dile
getireceğiz. 80 ilden, 80 oda başkanımızdan bilgiler aldık, bütün bunları bir
özet haline getirdik. Bugün, burada, görmeyen, duymayan, dinlemeyen bir
hükümete, bu insanlarımızın sıkıntılarını anlatacağız. Özellikle esnaf ve
sanatkârlarımız ne diyorlar: "Seçimden seçime bizi hatırlıyorsunuz. Sadece
söz var, icraat yok. 245 000 esnaf kepenk kapattı. 2 000 000 insan işsiz kaldı.
Böyle giderse, esnaf kalmaz. Üretimi artırıcı tedbirler alın, işsizliği çözün.
Yazarkasayla Başbakanlığa geldik, intihar ettik, bizi duymadınız. Taşta ses
var, hükümette yok. Esnaf sorunlarıyla ilgili komisyonlar kurun." Tabiî,
değerli esnaf arkadaşlarımız bunu yazarlarken, açıklarlarken, bir taraftan da,
Başbakanlıkta, tel örgülerle, vatandaşın Başbakanlığa gelmesinin önünü
kesiyorlardı. Tabiî, esnaf ve sanatkârlarımız bu acı dolu, haklı sitemlerini
ortaya koymaya çalışıyorlar. Değerli arkadaşlar, hal
böyleyken, hükümet yetkilileri, başta Sayın Başbakan ne diyor: "Enflasyon
düştü. İşler yolunda gidiyor. Işık göründü. Sürpriz sıkıntı olmazsa,
kurtuluyoruz." Bu sözler Sayın Başbakana ait. Peki, aynı hükümetin, aynı
Başbakanın Sanayi Bakanlığı ne diyor; Sayın Başbakanı âdeta yalanlıyor;
hükümete karşı, Sanayi Bakanlığı, 14 Nisan 2002'de, basın toplantısında aynen
şunları açıklıyor: "Son üç yılda -yani, bu hükümet döneminde- 224 000
esnaf kepenk indirdi. Zarar 50 milyar dolar. Kapanan şirket sayısı 58
743..." Yani, akordu bozuk bir hükümet; Başbakan iyiye gidiyoruz diyor;
diğer Sayın Bakan, yalan söylüyor Sayın Başbakan, iyiye gittiğimiz yok, bu
kadar esnaf kepenk kapattı diyor. Akordu bozuk, ne söylediği belli olmayan,
anlaşılması ve izahı güç bir hükümetle, maalesef, karşı karşıyayız. Peki, Başbakan öyle
söylüyor da, yardımcısı ne diyor; "2001 krizinin etkilerini net olarak
anlayamadık" diyor Sayın Bahçeli. Sanki, bilse, yapacağı bir şey var gibi,
bir program var gibi konuşuyor. Bakın, belki takip eder diye, yetkililer hemen hesaplıyor, Sayın Bahçeli'ye cevap
veriyor: "Göstergelerle krizin aile başına faturası 9 000 dolar. " Şimdi, konunun iyi
anlaşılması için, bu 9 000 doların nasıl hesaplandığını da uzmanlar ortaya
koymuşlar. Krizde zarar 129 milyar dolar. Böyle bir kriz başka ülkede olsa,
hükümet istifa eder; ama, bizde hükümetler devam ediyor. Yani, bu hükümet,
aslında, bir yerde koltuk bağımlısı, tıpkı uyuşturucu bağımlısı gibi. Bakın,
krizdeki zararımız 129 milyar dolar. Millî gelirde 54 milyar dolar azalma var,
50 milyar dolar içborç artışı var ve 25 milyar dolar da dışborç artışı var.
Toplam 129 milyar dolar. Bunu 14 347 000 aileye böldüğümüz zaman, aile başına,
krizdeki zararımız, 9 000 dolar. Şimdi "2001 krizinin
etkilerini net olarak bilemedim" diyen Sayın Başbakan Yardımcısına
sunulur. Sayın Bahçeli öğrendiniz, zarar aile başına 9 000 dolar; bakalım şimdi
ne yapacaksınız?! Tabiî, hükümetin programı
ayrı dedik ya... Hükümetin Başbakanı ve Başbakan Yardımcıları, şu sıralarda,
ancak RTÜK Yasasında bir araya gelirler. Al gülüm, ver gülüm; yani, biz size
RTÜK Yasasında imkân tanıyalım, siz de seçimlerde bizi destekleyin... O tasarı
görüşülürken de söyledim; artık, bu hükümet, kirli ilişkilerden vazgeçmek
mecburiyetindedir. Şimdi, tabiî, bu
beceriksizliği... Biliyorum, biz, böyle, beceriksiz hükümet, kabiliyetsiz
hükümet deyince kızıyorsunuz; ama, hükümetin ağzından söyleyeceğim. Bakın,
neler söylüyor Sayın Yılmaz Karakoyunlu. Aynen şu... Yani, bu metin, aslında,
bir yerde, hükümetin beceriksizliğinin bir bakan tarafından itirafıdır. Bakın,
Sayın Bakan ne diyor: "Özelleştirme kapsamındaki şirketler, her gün 2,2
milyon dolar zarar ediyor. Yıl sonunda birikmiş zarar 780 milyon dolar oldu.
Özelleştirmede istenen seviyeye ulaşamadık. 15 yıllık özelleştirme çalışması,
tam anlamıyla, fiyasko." Sayın Yılmaz Karakoyunlu... Hiç virgülüne
dokunmadım, aynısını okudum. İşte, bu cümlelerin biraz daha net ifadesi: Bu
hükümet hem beceriksizdir, bu hükümet hem de yeteneksizdir. Şimdi diyeceksiniz ki:
İyi de, bu hükümet buna rağmen nasıl ayakta duruyor? Yani, bu kadar beceriksiz,
bu kadar kabiliyetsiz; ama, nasıl ayakta duruyor? Tabiî, hiç merak etmeyin,
hükümetin de bildiği yok nasıl ayakta durduğunu; yani, öylesine, durduğunu
zannediyor. MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU
(Tokat)- Koltuk değnekleriyle duruyor. VEYSEL CANDAN (Devamla)-
Biraz önce, Sayın Oturum Başkanımız dediler ki: "Bakanlar buraya gelmeli,
Meclise hesap vermeli." İyi de, bakın, bu hükümetin bir özrü daha var.
Hükümeti oluşturan bakanlar suç itirafını arka arkaya yapıyor ve Çalışma
Bakanı, sık sık, Parlamento dışında basın toplantılarıyla, Bakanlığındaki
yolsuzluğun birkaç katrilyon olduğunu söylüyor; yani, yolsuzluğu bile dışarıda
açıklıyor; ama, maalesef, hükümet gelip hesabını burada vermiyor. Değerli arkadaşlar,
tabiî, kriz oldu da ne oldu; asıl sorun bu. Dünya Bankası bir rapor hazırladı;
bilginize arz ediyorum. Bakın, Dünya Bankası raporunda, bu beceriksiz hükümet
bizi fakirleşmede rekora ulaştırdı. Dünyada, fakirleşmede birinci ülkeyiz.
İşte, bu marifetiyle bu hükümetin övünmesi lazım. Şimdi, fakirleşmede dünya
rekorunda, 1999'da 88 inciyiz. Bakın, 2001'e geldiğimizde 100 üncü sırada yer
alıyoruz. Dünyanın en fakir 100 ülkesi. Yani, değerli arkadaşlar, gelir
sıralamasında 10 sıra birden düşmüş durumdayız. Şimdi, hükümeti
oluşturan, halkçı, sosyaldemokrat bir Başbakan Ecevit; yardımcısı, milliyetçi,
MHP'li Bahçeli ve muhafazakâr yardımcısı ANAP'lı Yılmaz. İşte, bu fotoğrafın,
doğrudan, suç failleri bunlardır. Aslında, sahne ve dekor tamam. Aslında, her
üçünün de, bize göre, Yüce Divanda yargılanmaları gerekir. NİDAİ SEVEN (Ağrı)- Biraz
saygılı olun. VEYSEL CANDAN (Devamla)-
Yani, 200 milyar dolarlık millî gelirimizi 150 milyar dolara indirip 50 milyar
dolar zarar ettireceksiniz ve hâlâ da "saygılı olun efendim..." Peki,
siz de bu millete saygılı olun o zaman. Yani, siz de bu millete biraz saygılı
olun ve deyin ki: Biz bu işi beceremedik, sizi zarara soktuk, fakirleştirdik.
Lütfen... Özür dileyerek ayrılın. Değerli arkadaşlar, bugün
basında çıktı. Çocuğuna süt alamayan ve intihar eden annenin hesabını da bu
hükümet vermelidir. Evet, çocuğuna bir litre süt alamadığı için -bugün gazete
manşetlerinde vardı- intihar eden annenin mesuliyeti de bu hükümete aittir. (SP
sıralarından alkışlar) Şimdi, resmî tutanaklara
göre beslenemeyip, beslenme bozukluğundan ölen çocukların faturasını da siz
ödeyeceksiniz. Değerli arkadaşlar, başka
zaman Avrupa Birliğinden bahsedenlere burada bir tavsiyem var, bir uyarım var.
Bakın, Fransa'da, Başbakan Jospin seçimleri kaybetti ve hemen istifa etti. Siz,
Türkiye'de, ülkeyi ekonomik olarak batırdınız, hâlâ aynı koltuklarda
oturuyorsunuz. Avrupa Birliğini örnek almak lazım gelirse, sadece bir noktadan
değil, Jospin'in durumu da size örnek olmalıdır diye düşünüyorum. Değerli arkadaşlar,
dünyada, Türkiye'yle ilgili çok çeşitli raporlar hazırlanıyor. Bu raporları
dikkatle takip ettiğimiz zaman, özellikle, sivil toplum örgütlerinin
yayımladığı raporlar fevkalade önemli. Bakın, dostumuz, müttefikimiz olarak
bilinen Amerika'da, sivil toplum örgütü bir vakıf araştırma yapıyor. Her yıl,
dünyada ekonomik özgürlüğü olan ülkeler, endeks halinde yayımlanıyor. Bu
endekse konu da, ülkelerin girişim özgürlüğü, bürokratik özgürlük ve yasal
sınırlamalar esas alınarak yapılıyor. 1995-2000 yıllarında ekonomik özgürlüğü
olan ülkeler arasında yer aldığımız halde, 2000'de 49 uncu, 2001'de 63 üncü,
2002'de 153 ülke arasında 105 inci sıradayız; yani Uganda, yani Zambiya, yani
Moritanya, Habeşistan'dan sonra, sonuncuyuz. Hükümete burada bir
uyarıda bulunmak istiyorum: Lütfen, kafanızı kuma gömmeyin; ülkenin içerisinde
bulunduğu şartları iyi değerlendirin. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkan, lütfen, Genel Kurulu uyarır mısınız efendim. BAŞKAN - Evet. Sayın Candan, bir
dakikanızı... Arkadaşlar, lütfen... Çok
gürültü var efendim. Lütfen, efendim, herkes otursun yerine. Sohbeti dışarıda
yapalım efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
...ve de ayıp oluyor! BAŞKAN - Buyurun efendim. VEYSEL CANDAN (Devamla) -
Şimdi, aslında, RTÜK Yasasını görüşseydik, herkes taş kesilirdi; ama, burada
söylediğim şeyler, bir araştırma mahsulüdür. Milletvekili arkadaşlarımın
takdirine arz ediyorum. Değerli arkadaşlar, kriz
bitti mi, bitmedi mi; boyuna tartışılıyor. Birine göre bitti, birine göre
bitmedi. Peki, 2002 yılı ilk üç ayı rakamlarını veriyorum, milletvekili
arkadaşlarım vicdanlarını ortaya koyup bir düşünsünler. 2002 yılının ilk üç
ayında, ödenen faiz 16,5 katrilyon, toplanan vergi 11,6 katrilyon. Değerli
arkadaşlar, dikkat buyurun, ödenen faiz 16,5 katrilyon, toplanan vergi 11,6
katrilyon. Maliye Bakanlığının resmî rakamlarını veriyorum. Vergi dahil,
devletin tüm gelirleri 15 katrilyon. Peki, bunun anlamı nedir değerli
arkadaşlar? Tüm vergi gelirlerini ikiye katlamış olsanız dahi, bu açığı
kapatamazsınız. Biz, bu kürsüden hep söyledik, "Sayın Derviş bir
bankacıdır, ekonomiyi yönetemez; bu, Parlamentoya hakarettir; bu vatandaşı
ithal olarak getirmeyin" dedik, dinlemediniz; ama, ülkenin geldiği
rakamlar, her gün biraz daha, yeni yeni krizlere doğru gidiyor. Bunları ortaya
koyduğumuz zaman, birileri çıktı, dedi ki, "siz, kriz tellallığı
yapıyorsunuz." Halbuki -biraz sonra rakamları vereceğim- esnafın,
sanayicinin, işsizin durumlarını ortaya koyduğumuz zaman, millî gelirimizin 50
milyar dolar azaldığını ortaya koyduğumuz zaman bu raporların hepsinin doğru
olduğu anlaşılacaktır. Değerli arkadaşlar,
dünyada garip olaylar oluyor mu; oluyor. Dünyada, bir taraftan trajikomik,
ağlanacak, bir taraftan gülünecek olaylar oluyor mu; oluyor. Geçen hafta oldu.
Uluslararası sermaye, tuttu, kimi dünyanın en başarılı bakanı, bürokratı seçti,
biliyor musunuz? Sayın Kemal Derviş ödül aldı. Ne ödülü aldı; ülkelerin
ekonomisini yönetme ödülü aldı. Yani, Sayın Derviş, 2001 yılında yaptığı
icraatla ödül aldı. Peki, şöyle bir konu var; diyeceksiniz ki: Niye bakana verdiler
de hükümete vermediler? Adam hükümeti yok sayıyor. Yani, hükümetin teknik
direktörü, teknik menajeri de Kemal Derviş olduğu için... Peki, değerli arkadaşlar,
hakikaten, Kemal Derviş ne yaptı da bunu aldı? Bakın, "Sayın Derviş öncesi
ve sonrası" diye bir istatistik çıkardım, raporlara bir bakalım: Devlet
İstatistik Enstitüsü ve Devlet Planlama Teşkilatı, bu uluslararası sermayenin
verdiği belgeyi, verdiği iltifatı, verdiği ödülü geri alıyor; diyor ki:
"Yanlış yaptınız, yanlış!" Bakın, rakamlara bakın şimdi... BAŞKAN - Sayın Candan,
bir dakikanızı rica edeyim. Arkadaşlar, Bakanlar
Kurulu üyeleriyle konuşan arkadaşlar; lütfen, dışarıda sohbet edin. Rica
ediyorum efendim... Efendim, olmaz ama, arkadaşımızı dinleyemiyoruz. Canım,
özel, dışarıda konuşun. Dışarıda konuşun arkadaşlar. Rica ediyorum efendim...
Gürültü çok... Efendim, rica ediyorum, bakın; dışarıda konuşun. Sohbet yeri
dışarıda çok rahat. Burada oturan arkadaşlarımız konuşmaları dinlesinler. VEYSEL CANDAN (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, Sayın Derviş'e uluslararası ödül verildi ya, hemen bizde,
Devlet İstatistik Enstitüsü ve DPT rakamları ortaya koydu ve tokat gibi yüzüne
çarpıyor. Bakın, ne diyor şimdi: "Derviş öncesi küçülme yüzde 3, şimdi
yüzde 12; enflasyon yüzde 66, şimdi yüzde 92; dolar 1 000 000, şimdi 1 400 000;
faiz giderlerinin topyekûn vergiye oranı yüzde 80, şimdi yüzde 110; içborç
stoku 59 katrilyon, Derviş sonrası 120 katrilyon..." Tabiî, bu rakamlar bana
neyi hatırlatıyor biliyor musunuz; belirli medyada Derviş'i balon gibi
şişiriyorlardı, bu rakamlar patlatıyor ve çok enteresan rakamlar: "İçborç
stoku 59 katrilyon, Derviş sonrası 120 katrilyon; kapanan şirket sayısı 7 035,
Derviş sonrası 32 000; işsizlik yüzde 14, şimdi yüzde 20; kişi başına millî
gelir 3 000 dolar, şimdi 2 000'lerde..." Değerli arkadaşlarım,
öyle anlaşılıyor ki, bu, aslında, bir iyileştirme ödülü değil, iyi bir batırma
ödülü. Yani, bir ülke nasıl batırılır... Bunu, batırana verilen bir ödül olarak
değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. (SP sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar) Buraya kadar, Türkiye
ekonomisinin belli rakam ve temel dinamiklerinden bahsettik. Şimdi, asıl gelmek
istediğim konuya değinmek istiyorum. Değerli arkadaşlarım,
esnaf ve sanatkârlarımıza fakslar çektik, sayfalar dolusu cevap aldık ve onun
içerisinden çok önemli gördüğüm, satırbaşı bazı noktaları gündeme getireceğim. 1. 507 sayılı Esnaf ve
Küçük Sanatkârlar Kanununda değişiklik yapan tasarının kanunlaşması. Esnafımız diyor ki:
"Bizimle ilgili bir kanun tasarısı var; Parlamentoda bekliyor;
çıkarın." Tabiî, esnafımız da kendini IMF zannetti. Bu hükümet, hep,
IMF'nin sözünü dinler ya... Burada da bir yanlışlık var aslında. 2. Esnaf ve sanatkârlık
bakanlığı kurulsun; Halk Bankasını da oraya bağlayın. "Sayın Ecevit'e
geldik, müracaat ettik, Halk Bankasını bize satın dedik. Sayın Ecevit, bize
'tamam, en iyisi sizin almanızdır' dedi. Biz de gazetelere çarşaf çarşaf ilan
verdik; ancak, Derviş geldi, Sayın Başbakanın yetkisini de aldı. Halk Bankası
ve çıraklık eğitim merkezî buraya bağlansın" deniliyor. 3. Asgarî ücret
komisyonunda temsil edilelim. Değerli arkadaşlar, 15
milyon insanın çalıştığı bir sivil toplumda, asgarî ücret komisyonunda bunlar
yok. Diyorlar ki: "Bizim de orada temsil edilmemiz gerekir." Tabiî,
temsil edilse ne olacak? 160 milyon lirayla, 60 milyon vergi kesintisiyle ülke
ekonomisinde nasıl geçineceğini herkes düşünecek. Yerel yönetimlerde
etkinlik istiyorlar, kendilerini ilgilendiren tasarılarda görüşlerinin
alınmasını istiyorlar ve çok önemli bir konu, hipermarketlerin, mutlaka, şehrin
dışına çıkarılmasını istiyorlar. Özellikle bakkal esnafının talebidir bu.
Bakkallarımız batmak üzeredir; her gün batıyor... KOBİ'lere uzun vadeli
kredilerle destek verilmelidir. İsteklerini söylüyorum: Elektrik, doğalgaz, su
girdilerinde sübvanse istiyorlar. Hammadde temininde teşvik
tedbirleri istiyorlar. Mobilya ve benzeri
sektörde ithal girdilerde alınan fon kaldırılsın deniliyor. Sektörel ihracat
şirketlerini kurmamız lazım... Kamunun yaptırdığı
işlerde kota tahsisi verin, KOBİ'lerin yatırım indirimlerinden biz de istifade
edelim diyorlar. Küçük sanayi sitelerinin
teknopark niteliğine dönüşmesi için yasal düzenleme yapılmalıdır deniliyor. Ağaç endüstrisinin
hammadde krizine girmemesi için, her yıl, en az 500 000 000 dolarlık
ağaçlandırma yapılmalıdır deniliyor. Her işyerine 5-10, 50-100
kilovatsaat elektrik gücü verilmeli ki, rekabet gücümüz artsın deniliyor. Ustalık belgesi veren
küçük işletmelere vergi indirimi sağlanmalıdır deniliyor. Vasıflı insan gücünü
karşılamak için, çıraklık ve meslek eğitimine yeniden önem verilmelidir
deniliyor. Bağ-Kur'la ilgili
sıkıntılarımız mutlaka giderilmelidir. Sosyal güvenlik, tek çatı altında
toplanmalıdır. Taksici ve minibüsçü
esnafının belge düzenlemesi yeniden ele alınmalıdır. Hayat standardı
vergisi... Değerli arkadaşlar, bu
konuyu biraz açmamız lazım. Hükümet, çok enteresan kararlar alıyor. Zarar
edersen de, kâr edersen de vergi ödeyeceksin; böyle bir rakam getirilmiş. Yani,
sanki, vergi değil, bir haraç usulü ortaya konmuştur. Peki, şimdi saydık;
yaklaşık 20 maddede esnafımızın, sanatkârlarımızın; yani, 4 000 000 kayıtlı
üyenin isteklerini dile getirdik. Peki, bunları, iktidar olup muktedir olamayan
hükümet yapacak mı; bunları hangi hükümet değerlendirecek veya ne zaman
yasalaşacak; işte, burası, maalesef, çok bilinmez... Değerli arkadaşlar,
şimdi, işin vahamet boyutunu ortaya koymak için, esnaf ve sanatkârlarımızla
ilgili yaptığımız raporların sonuç bölümünde önemli tespitler var. 1. 3 000 000 kayıtlı
esnaf ve sanatkârımızın 120 000'i resmen kayıttan silinmiş, 180 000'inin de
işlemleri yapılmaktadır. 300 000 üyenin kaydı silinmiştir. Böylece, 3 000 000
üyenin yüzde 10'u ölmüştür, yok! 2. 900 esnaf ve kefalet
kooperatiflerinin 500'ü kredi dönüşümünü yapamamaktadır, atıl vaziyette
beklemektedir. 3. Son sekiz ayda 300 000
esnaf, Halk Bankası tarafından icraya verilmiştir. Tabiî, banka soyanlar,
hortumlayanlar, devleti götürenler, milyar dolar vuranlar hariç. Bakın, bu, 300
000 rakamının içerisinde, 50 000 000 lira için icraya verilenler var, 100 000
000 lira için icraya verilenler var; ama, 5 katrilyon lirayı götürenler, şu
anda, hem yatında hem katında hem arabasında oturuyor. Yani, bu hükümetin, kime
ne yapacağını bildiği yok. Değerli arkadaşlar,
şimdi, biz bunları anlatıyoruz ya, biraz sonra çıkacak -zannediyorum, hükümet
bunda konuşmaz, hükümetin dili tutuk, hükümette hafıza kaybı var- çıkıp,
burada, bunlara tek tek cevap vermesi lazımken bir sözcü çıkacak -Sayın Bakan
burada- "efendim, bu gensoru, siyasî amaçla verilmiştir, bu hükümeti
yıkmaya yöneliktir; o zaman, bunları konuşmayalım..." Peki, ondan sonra,
ne konuşalım burada; RTÜK Yasasını konuşalım; onlar, medya patronları devlet
ihalelerine girsin... Birisi, bugün,
köşeyazısında "hodri meydan" demiş. Ona, buradan diyorum ki: Hodri
meydan; bu yasa, karteli çoğaltır, kamu ihaleleri ile medyayı birleştirir. O
"ben yazarlığı bırakacağım" diyor; ben de, milletvekilliğini
bırakacağım o zaman. Haydi, hodri meydan!.. (SP sıralarından alkışlar) Öyle,
gazetenin köşesine oturup, eline kalemi alıp, çalakalem yazacaksın ve
milletvekillerine hodri meydan çekeceksin; böyle şey yok, böyle yağma yok! ORHAN BIÇAKÇIOĞLU
(Trabzon) - Kim yazmış onu? VEYSEL CANDAN (Devamla) -
Kimin yazdığını, açar... Çok basan, çok okunduğunu söyleyen boyalı basından bir
tanesi. Değerli arkadaşlar,
bakın, esnaflarla ilgili durum tespitine devam ediyoruz. Biz, hakikaten,
beceriksiz, kabiliyetsiz derken, belki üzülüyoruz üzülmeye de, rakamlar bizi
zorluyor kardeşim. Bakın, cumhuriyet tarihinde ilk kez, bu hükümet döneminde,
işyeri kapatan esnaf sayısı, açandan daha fazla. Yani, her gün, işyerleri, bir
bir kapanıyor. Değerli arkadaşlar, esnaf
ve sanatkârlar, bugün, Bağ-Kur'da ikinci sınıf muamele görüyor ve maalesef,
evet maalesef, ya ilacını alamıyor ya ciddî tedavi göremiyor. Şimdi, esnafımızın, bu
gidici hükümetten son bir talebi var; diyorlar ki: "Madem, IMF talimatıyla
15 günde 15 yasa çıkardınız; biz de, 15 000 000 esnaf olarak, 15 günde 15 yasa
istiyoruz; çok mu talebimiz var?" Şimdi, burada, hükümet, tabiî, IMF ile
esnaf arasında tercih yapacak. Değerli arkadaşlarım,
bakın, şimdi, TOBB Başkanı ne diyor: "Pozitif büyümeye geçmemiz şart
-büyüme yüzde 3,5 idi, hedef yüzde 2 oldu, şimdi ise yüzde sıfır oldu- yeniden
yapılanma hızlandırılmalı, IMF ikna edilmeli. Türkiye duvara çoktan dayandı.
Önlem alınmazsa, fatura ağırlaşıyor." Bunu kim söylüyor; Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği Başkanı; yani, sanayicinin bağlı bulunduğu odanın başkanı
bağırıyor. O da aynı şeyi söylüyor; ama, bu hükümet duymuyor. Bu hükümet sağır. Değerli arkadaşlar,
tabiî, Dünya Bankası Türkiye Direktörü diyor ki: "Beş tane önemli konu
var; Türkiye ekonomistlerinin bunu dikkate alması lazım. Bir; Türkiye'de sermaye
maliyeti yüksek." Yani, siz, yüksek faizle borçlanıyorsunuz, yanlış
yapıyorsunuz diyor. Ben, bunu bu kürsüde söylediğim zaman, Sayın Derviş, bana
"daha ucuz bir para bulabilirsen, sen getir" dedi. Bir bakanın
verdiği cevaba bakın! Yani, ben bulamıyorum; yani, ben acizim; yani, benden bir
şey olmaz diyor adam; resmen bunu söylüyor. Arkasından "enerji
fiyatları yüksek" diyor. Tabiî, bu, Enerji Bakanını ilgilendirmiyor;
otomatiğe bağlamış, dolar inse de elektrik yükselir, dolar çıksa da elektrik
yükselir. Böylece, enteresan bir hava içinde gelip gidiyoruz. Değerli arkadaşlarım, çok
enteresan, "vergi sistemini düzeltin" diyor. Bu hükümet, artık,
vergikolik oldu. Sadece üç yılda gelen vergi tasarısı, 15 civarındadır. Çeşitli
tasarılar içerisinde vergi kanunu getirdiniz. Diğer bir önerisi de
şudur: "Yabancı yatırım teşvik edilmeli." MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) -
Bakanlar, Genel Kurula saygı göstersin; böyle olmaz Sayın Başkan! BAŞKAN - Söyledim
efendim. VEYSEL CANDAN (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, bakın, buradan, hükümeti bir kere daha uyarıyorum. 1 000
000 dolarla gelen bir yabancı sermaye ne yapıyor, bakın: Evvela parayı
bozduruyor, üçer aylık tahvillere yatırıyor ve yıl sonunda, 1 400 000 dolar
götürüyor. Soygun bu soygun, vurgun! Yabancı sermaye nedir biliyor musunuz;
gelir, kazar, temelini atar, fabrikayı kurar, işçimizi çalıştırır, üretir, dışa
satar, içpazarda satar. Biz, buna yabancı sermaye diyoruz. Siz, doğrudan doğruya,
yabancı sermaye soygununa çanak tutuyorsunuz, çanak! Onun için, işte, sizden
hükümet olmaz! Değerli arkadaşlar,
Şırnak oda başkanı, bir faksında, aynen şu cümleleri söylüyor: "Esnaf ve
sanatkârın geçim kaynağı Habur Sınır Kapısında, eskiden olduğu gibi, fiber
depolama sınır ticaretine acilen geçilmeli; Şırnak kömür ocakları canlandırılmalı;
SSK, Bağ-Kur primleri ve vergi sistemi düzeltilmelidir." Söz verdiğim
için, cümlelerini kısaltarak, okuyup geçiyorum. Kırşehir Esnaf ve
Sanatkârlar Oda Başkanı... Tabiî, siz, yarın, seçim bölgesine gideceksiniz.
Biz, bunları okuduk. Orada, size, şunu soracaklar: Biz, bir milletvekiline faks
gönderdik, orada okudu, sizi de bilgilendirdik; ne yaptınız? Onun için, hazır
olun. Kırşehir oda başkanlarımız -5 oda
başkanımız imza atıyor- "İlimizde bulunan esnaf ve sanatkârlar destek ve
teşvikten yararlanmadıkları için, imalata yönelemediler, tamirat dışında iş
yapamıyorlar. İlimizde, 2002'nin ilk üç ayında 152 esnaf kepenk kapattı.
İlimizdeki olumsuzlukların giderilmesi için..." Bir sürü şikâyet
yazmışlar; onları geçiyorum. Değerli arkadaşlar,
şimdi, can alıcı soruya geldik: Bu hükümet kimden yana? Bu hükümet, IMF'den,
ranttan, faizden yana mı; bu hükümet, esnaftan, sanatkârdan?.. Kızılay'da,
geçen hafta gittiğimiz zaman, kirasını ödeyemeyen, elektrik parasını
ödeyemeyen, çalıştırdığı insanın parasını ödeyemeyenlerle karşılaştık. Değerli
arkadaşlar, bakın, 2 000 000 esnaf ve
sanatkâr 2002'de Hayat Standardı Vergisi ödeyecek; siftah etmeyen, çeki
karşılıksız çıkan, kirasını ödeyemeyen, senetleri protesto olan bir bakkal, en
az 4 milyar lira kazanmış olacak ve bunun, yaklaşık 1 milyar lira vergisini
ödeyecek. İşte, manzara bundan ibaret. Değerli arkadaşlar,
kamuoyundan hükümet bir şey gizler mi? Gizliyor işte; bu hükümetin acayip,
garaip hallerinden bir tanesi. "Vergi Stratejisi" diye bir başlık
atmışlar IMF'ye verilen şeyde ve yasa gereği Gelir Vergisi dilimi yüzde 15'e ineceği
halde, burada artırıyor. Halka söylemeden IMF'ye söylüyor. Bir de, Kurumlar
Vergisine yüzde 10 fon koymak suretiyle, onu da artırıyor. Böylece, mükelleften
gizli, mükellefe kazık atma olayı; bir hükümete yakışmayacak, kanunla indirdim
dediği şeyi geri alabilecek bir anlayış!.. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Candan,
lütfen toparlar mısınız efendim. VEYSEL CANDAN (Devamla) -
Cümlemi tamamlıyorum. Değerli arkadaşlar,
şimdi, hakikaten soru çok da, en önemli soru şu: Satılık, ülkemiz; ihraç
ürünümüz, asker mi?! Bu çok tartışılıyor. IMF bizi satın aldı deniliyor. Bunu,
Amerika Başkanının danışmanı söylüyor. Artık, bunu, ben, takdirlerinize arz
ediyorum. Geçen gün, çok önemli bir
tartışma oldu. Biz müstemleke valisi miyiz filan derken, bir kurum üyesi,
bakın, ne dedi: "Ben, sömürge memuru değilim, özel kurumda görev
yapıyorum, görevden ayrılmam." Sayın Derviş, hemen müdahale etti -yani,
Derviş'e "sen sömürge valisisin" diyordu- ve "programa inanmayan
gider. Ben, bu ülkeyi batırmakla görevlendirildim" dedi. Tabiî, hatırlarsanız,
Ulaştırma Bakanı Telekomdan, Devlet Bakanı Tütün Yasasından, Enerji Bakanı
Hazine garantilerinden, Başbakan da Üst Kurula itiraz ettiğinden dolayı, az
daha görevinden oluyordu. Bereket, Başbakan geri adım attı da kurtuldu! (SP
sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar,
netice olarak -aslında, söyleyeceğim çok şey var- cümlemi şöyle tamamlıyorum:
Bakın, bu milletin esnaf ve sanatkârlarının haklarını lütfen koruyun. Bu yasa
tasarılarını getirin, burada, iktidar-muhalefet işbirliğiyle çıkaralım. Acı söylüyorum; gidişiniz
gidiş değil. Hükümeti oluşturan üç partiyi de, millet, seçimde sandığa
kilitler, bir daha çıkamazsınız. Saygılar sunuyorum. (SP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Candan. Söz sırası, Doğru Yol
Partisi Grubu adına, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen'de. Buyurun efendim. Süreniz 20 dakika. DYP GRUBU ADINA MEHMET
DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Saadet Partisi Grubu
tarafından hükümete verilen gensoru
üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve
şahsım adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlarım,
bugün, burada, ülkemizin çok önemli bir kısmını oluşturan 4 000 000 esnafın ve
özellikle, istihdamın yüzde 61'ini sağlayan, katma değerin yüzde 28'ini
oluşturan, ailesiyle birlikte 16 000 000-17 000 000 nüfus kesimini oluşturan
bir toplum kesiminin sorununu konuşuyoruz. Türkiye'de, gerçekten, bugüne kadar,
her alanda toplumun gelişmesine çok önemli katkılarda bulunmuş bu kesimin, son
birkaç yıldır çok önemli sorunları olduğunu, hep birlikte, kendi illerimizde,
kendi seçim bölgelerimizde görüyoruz. Gerçekten, esnaf, çok ciddî anlamda sıkıntı
içinde. Az önce burada konuşan arkadaşım, 300 000 esnafın kepenk kapattığını ve
geri kalan esnafın da, artık, gelirleriyle kendi geçimlerini idame etmeyi
bırakın, ne vergi borçlarını ne de kendi Bağ-Kur borçlarını ödeyebilecek
durumda olmadığını söyledi; çok ciddî anlamda sıkıntı içindeler. Peki, nedir bu
sıkıntının nedeni, neden bu esnaf bu kadar sıkıntıya girdi; oturup, bunu
incelemek, detayıyla anlatmak lazım. Değerli arkadaşlarım, bu
konunun iki temel nedeni var. Birinci temel nedeni, hükümetin uyguladığı
politikalar sonunda oluşan krizlerin esnafa yansıması, özellikle bu krizin
esnaf üzerinde oluşturduğu büyük hasarlar. İkincisi, dünyadaki var olan
gelişmeler, globalleşme sonucunda oluşan yeni teknolojik ve yeni yönetsel
anlayışların organize edilememesi, Türkiye'ye yansıtılamaması ve Türk esnaf ve
sanatkârlarının dünyadaki esnaf ve sanatkârlarla rekabet edebileceği norm ve
teknolojiyi uygulayacak projelerin uygulanmamasıdır. Bunun kriz boyutuna
baktığımızda, gerçekten, hükümetimizin uyguladığı ekonomik politikalar
sonucunda çıkan kriz, Türkiye'de çok ciddî bir hasar yarattı. Nedir bu hasarın
boyutu diye baktığımızda, bunun, özellikle finans kesiminde oluşturduğu hasar
60 katrilyon liradır. Hükümet, uyguladığı ekonomik politika sonucunda
Türkiye'de 60 katrilyon liralık bir hasar oluşturmuş; şimdi, bu oluşturduğu
hasarın tamiri için yeni bir politika uygulamaya başlamış. Nedir bugün sıkça
duyduğumuz, sıkça konuşulan: "Bütçede faizdışı fazla yaratacağız."
Peki, bütçede yüzde 6,5 faizdışı fazla yaratmak ne anlama geliyor; siz,
memurunuza vermeyeceksiniz, işçinize vermeyeceksiniz, esnafınıza
vermeyeceksiniz, yatırım yapmayacaksınız... Peki, bu ülkeyi nasıl idare
edeceksiniz, bu ülke ekonomisini nasıl işler halde tutacaksınız; bunu anlamak,
bu politikayı uygulayanları anlamak mümkün değil. Değerli arkadaşlarım,
bugün, esnafın yaşadığı birçok sorunun yanında, en önemli sorunlardan birisi,
uygulanan bu ekonomik politika sonucunda insanların alım gücünün kalmaması ve
üreten ve satan esnafımızın artık kimseye mal satamaz hale gelmesinden
kaynaklıyor. Şimdi, burada, zaman
zaman, iktidar sözcüleri, bu krizi, geçmişte uygulanan ekonomik politikaların
bir sonucuymuş gibi topluma lanse etmeye çalışmaktadır. Değerli milletvekilleri,
1994'te biz de kriz yaşadık. Çok ciddî anlamda, Türkiye'de bu krizin etkileri
yaşandı; ama, bu krizden hemen sonra, biz, Türkiye'de üreten kesimi ve tüm
esnaf ve sanatkârlarımızı bir araya getirecek bir esnaf kurultayı topladık. Bu
esnaf kurultayında, esnafların tüm sorunlarını enine boyuna günlerce tartıştık,
konuştuk ve sonuçta, bunları çözecek, esnafların da içerisine katıldığı yeni
bir yönetim anlayışını sergiledik. Sonuç olarak, burada, hem esnafın kullandığı
kredi miktarını artırdık hem de esnafın kullandığı kredinin faizlerini ciddî
anlamda aşağı çektik. İşte böylece, toplumda üreten kesimin, esnaf ve
sanatkârların gerçekten ayakta durmasını, kepenk kapatmamasını sağladık,
ekonomiyi bir ölçüde ayakta tutabildik ve hemen büyümeye geçtik. (DYP
sıralarından alkışlar) Bugün tartışıyoruz,
konuşuyoruz; krizin üzerinden yıllar geçti; ama, hâlâ büyümeye geçemiyoruz,
hâlâ esnaf ve sanatkârın sorununu çözemiyoruz. İşte bu uygulanan ekonomik
politikayla, bu sorunları çözmek mümkün değil değerli arkadaşlarım. Eğer bu
anlayışla bunu çözmeye kalkarsanız, esnaf ve sanatkârların bugünkü durumdan
kurtulmasını daha çok zaman beklersiniz. Değerli milletvekilleri,
bugün, esnaf ve sanatkârlara kredi veren Halk Bankası, ciddî anlamda, yüzde 70
faizle esnaf ve sanatkâra kredi veriyor. Bundan bir müddet önce, hükümet, bu
faizleri yüzde 55'e düşürdüğünü ilan etti; ama, hâlâ, Türkiye'nin hiçbir
yerinde, hiçbir köşesinde, bu kredileri yüzde 55 faizle kullanan esnaf yoktur. Şimdi, işin bir başka
boyutuna bakıyoruz: Hükümet, enflasyonu yüzde 35 olarak tespit ediyor ve bütün
ekonomik göstergeleri buna göre ayarladığını söylüyor; yani, çiftçinin taban
fiyatını verirken bu yüzde 35'i baz alıyor, özellikle maaş artışı sırasında bu
yüzde 35'i baz alıyor, işçinin toplusözleşmesinde bu yüzde 35'i baz alıyor,
birçok alanda bu yüzde 35'i baz alıyor; ama, esnaf kredi faizlerine gelince,
yüzde 55 -o da daha yeni- olarak
uyguluyor "yüzde 55'e çektim" diye, esnaf ve sanatkârlara bir
müjdeymiş gibi sunuyor bunu. Peki, enflasyon yüzde 35 olacaksa, bütün
göstergeleri de buna göre organize ediyorsanız, neden yüzde 55'e çektiniz;
neden yüzde 40'a çekmediniz? Bunun cevabı nedir? Bunun cevabını, arkadaşlar
çıkıp vermeli. Elbette ki, hiçbir banka zararına kredi vermemeli; ama,
enflasyon yüzde 35 olacaksa, yüzde 40 faiz uygularsa, banka, reel olarak yüzde
5 kazanacak anlamına gelir. Değerli milletvekilleri,
yine, burada konuşulan, kaynak sıkıntısından bahsedilen bir ortamda "yani,
kaynağımız var da vermedik mi, paramız var da vermedik mi" diyor hükümet
birçok alanda. Değerli milletvekilleri, bu bir kaynak sorunu değil; bu, bir
yönetim anlayışı; bu, toplumu nasıl gördüğünüze bağlı bir olay, toplumu nasıl
yönetmeye talip olduğunuza bağlı bir olay. Bakın, Plan ve Bütçe
Komisyonunda, arkadaşlarımızla birlikte bir önerge verdik; dedik ki "100
katrilyon liralık bir bütçede, gelin, yüzde 2 kesinti yapalım -yani, bir baraj
yapıyorsak veya bir başka yere bir yatırım yapıyorsak veya birine bir başka
alanda kaynak aktarıyorsak, gelin, bunları yüzde 2 oranında az yapalım- ama, bu
yüzde 2'den oluşan 2 katrilyon liraya yakın bir kaynağı, toplumun özellikle
fakir kesimine, muhtaç kesimine aktaralım ve ekonomide, hem gelir dağılımının
düzelmesini sağlayalım hem de ekonominin gerçekten yeniden canlanmasını ve
büyümesini sağlayalım. Biz, bu ülkeyi, ancak böyle ayağa kaldırabiliriz." Şimdi, burada, esnaf ve
sanatkâr ne diyordu?.. Sayın Derviş "ben esnaf ve sanatkâra karşı değilim;
koyun bütçeden kaynak, ben Halk Bankasından bunu esnaf ve sanatkâra
vereyim" diyordu. Esnaf ve sanatkârların da söylediği, 150 trilyon lira
kaynaktı; 150 trilyon, değerli arkadaşlarım... Bunun yanında, çiftçilerin de
bir o kadar kaynak talepleri vardı; yani, ucuz faizli kredi kullanmak için bu
kadar bir kaynağa ihtiyaçları olduğunu söylüyorlardı. Yani, ikisini toplasanız,
yarım katrilyon etmez; ama, bankacılık sektörüne aktardığınız, çıkardığınız
kriz sonucunda, yanlış politikalar sonucunda aktardığınız kaynak 60 katrilyon
lira. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ama, buna karşın,
bütün toplum kesimlerini oluşturan, özellikle muhtaç kesimleri oluşturan, aynı
zamanda gelir dağılımını düzeltecek olan, aynı zamanda üretimi artıracak olan,
aynı zamanda piyasayı hareketlendirecek olan bu kaynağı buralara aktarmayı, yani,
yarım katrilyonu bile buralara aktarmayı kabul ettiremedik Plan ve Bütçe
Komisyonunda. Değerli arkadaşlarım,
kaynak her zaman yaratılabilir; önemli olan, kimin adına burada ülkeyi
yönettiğiniz, ne adına ülkeyi yönettiğiniz; bunlara iyi karar verme
durumundasınız. Değerli milletvekilleri,
esnafın durumunu hepimiz biliyoruz; ama, yine, bir başka şeyi de hep beraber
yaşıyoruz, görüyoruz. Globalleşme dediğimiz, yani, sermayenin globalleştiği,
sınır tanımadığı, bilginin sınır tanımadığı, bir müddet sonra mal ve
hizmetlerin de sınır tanımadığı çok ciddî bir dünya düzeninin içinde yer
almaktayız ve bunu fiilen yaşamaktayız. Değerli milletvekilleri,
burada, yalnız ve yalnız emeğin hareket edemediği bu dünya düzeninde, emeğiyle
geçinen esnaf ve sanatkârların da zarar görmemesi mümkün değil. Bu ülkeyi
yönetenler, globalleşmeye karşı çıkmak yerine, globalleşmenin bu tür kesimlere
verdiği zararları ortadan kaldırmaları gerekir; yani, esnaf ve sanatkârlara
veya emeğiyle geçinen insanlara, o emeğinin karşılığını alabilecekleri
politikaları uygulamaları gerekir. Aksi takdirde, bugünkü globalleşen dünyada
bunları korumaları mümkün değil. Değerli arkadaşlarım,
işin bir başka boyutu, Avrupa Birliğiyle ilgili çok laflar söylenmekte; ama,
yarın, onaltı milyon Avrupa esnaf ve sanatkârlarıyla rekabet edecek olan Türk
esnaf ve sanatkârlarının Avrupa normlarında kalite ve normlar zincirini
yakalaması mümkün mü; ürettiği malı, ne norm açısından ne de kalite açısından
oralarda pazarlayabilmeleri, gerçekten onlarla rekabet edebilmeleri mümkün mü;
mümkün değil. O zaman, hemen, gün geçirmeden, Türkiye'de, Türk esnaf ve
sanatkârlarının üretim yaptığı yüzlerce küçük sanayi sitesinde, buralarda
inivasyon yeteneğini kazandıracak, yani, sürekli değişim yeteneğini
kazandıracak projeleri gündeme getirmeleri ve uygulamaları gerekir. Aksi
takdirde, Avrupa Birliğine girdiğimizde, Türk esnaf ve sanatkârlarının bunlarla
rekabet gücü olamaz. Değerli milletvekilleri,
biz, geçmiş hükümetlerimiz döneminde, Brüksel'de, Türk esnaf ve sanatkârlarıyla
birlikte, Avrupa normlarını Türkiye'ye taşıyabilmek için bir büro oluşturduk;
ama, bizden sonra bu bürolar gözardı edildi ve Türk esnaf ve sanatkârlarının
Avrupa normlarına kavuşturulması gözardı edildi. Yarın, Türk esnaf ve
sanatkârları, Avrupa'dan esecek bu rüzgârın etkisinde kalacaktır. Bunları
ortadan kaldıracak tedbirleri bugünden almak durumundasınız. Yalnızca
teknolojik, yönetsel alanlarda bu yenilik yetmez; aynı zamanda, Avrupa'da
özellikle kaynağı yüzde kaçtan kullanıyorsa Avrupa esnaf ve sanatkârı, Türk
esnaf ve sanatkârları da aynı miktarda kaynağı daha ucuza kullanmak zorunda ki,
kendini yenileyebilsin, teknolojisini yenileyebilsin. Bugünden bunların adımı
atılmakta. Aynı zamanda, Avrupa'da
özellikle vergi yükünün ne olduğunu, esnaf ve sanatkârların vergilerinin hangi
kapsamda oluşturulduğunu iyi algılayıp, ona göre vergi sistemimizde de, Türk
esnaf ve sanatkârlarını bugünkü vergi yükünden kurtaracak yeni bir anlayışı
getirmek gerekir. Değerli arkadaşlarım,
yine tüm bunlar da, Türk esnaf ve sanatkârlarının Avrupa'da rekabet etmesi için
yeterli değil; aynı zamanda, kullandığı hammadde ve kullandığı enerjiyi de,
Avrupa normlarında, Türk esnaf ve sanatkârlarına kullandırmak durumundasınız. Değerli milletvekilleri,
bugün, dünyada birçok kurum ve çok büyük alımlar yapan birçok kurum, internet
üzerinden üretim yaptırmakta. Hâlâ, bizim küçük sanayi sitelerimizde manuel
tezgâhlarla üretim yapmaya çalışan insanların bu pazarlarda rekabet edebilme
şansı var mı; elbette ki yok. İşte tüm bunları bir bütün olarak, esnaf ve
sanatkârların mekân sorununu, esnaf ve sanatkârların yönetsel sorunlarını,
teknoloji sorunlarını, esnaf ve sanatkârlarımızın kredi ve kaynak sorunlarını,
hepsini bir arada düşünerek, hepsini özellikle birlikte ele alarak çözmek
durumundayız. Böylece, Türk esnaf ve sanatkârının Avrupa'da rekabet edebileceği
bir ortamı yaratabiliriz. Aksi takdirde, Türk esnaf ve sanatkârının, bu
normlardan uzaklaşmasını görürüz ve Türk esnaf ve sanatkârları, bugünkü olduğu
durumdan daha kötü duruma düşer. Ancak, önümüzde, çok kısa
bir süre sonra, inşallah, bir seçim olacak ve o zaman, Doğru Yol Partisi
iktidar olduğunda, tüm bunları bir arada düşünerek bu sorunları çözecek; Türk
esnaf ve sanatkârlarının çok da karamsar olmalarına hiç gerek yoktur diye
düşünüyorum. (DYP sıralarından alkışlar) Değerli milletvekilleri,
tabiî, Türk esnaf ve sanatkârlarının önemli sorunlarından birisi de süpermarket
ve hipermarket sorunları. Az önce söyledim, sermayenin globalleştiği, sınır
tanımadığı bir dünyada, elbette ki, büyük sermaye, nerede daha çok
gelişebilecekse, nerede daha çok kazanabilecekse oralarda konuşlanır, oralara
gider, oralarda işe ve aşa dönüşür; ama, Türk esnaf ve sanatkârının, emeğiyle,
göznuruyla çalışan insanların, başka yerlere gidip konuşlanma ve oralarda iş
yapma şansı yoktur. Onun için, hiç vakit geçirmeden, Avrupa normlarında
hipermarket ve süpermarketler hangi koşullarda ve hangi kurallarla çalışıyorsa,
Türkiye'de de aynı koşulları ve aynı kuralları uygulayacak bir yasal
düzenlemeye ihtiyaç vardır. Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı birçok yerde bu yasa
tasarısının hazır olduğunu söylüyor; ama, bu tasarıyı bir yıldır konuşuyoruz,
nedense, ne hikmetse, bir türlü bizim Meclisimizin gündemine taşınamadı, taşınamıyor;
hangi baskılarla taşınamadığını, taşınmadığını buradan duymak istiyoruz. Değerli arkadaşlarım,
tabiî ki, Bağ-Kur konusunda da, yani, sosyal güvenlik konusunda da Türk esnaf
ve sanatkârlarının önemli sorunları, önemli problemleri var. Özellikle
Bağ-Kur'un Sosyal Sigortalar ve Emekli Sandığıyla norm birliğine kavuşması,
hepimizin temel amacı olmalı. Türk esnaf ve sanatkârları, 4 000 000 Türk esnaf
ve sanatkârı, aşağı yukarı 1'er kişi çalıştırsa, 4 000 000 istihdam yaratma
kapasitesi var. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Dönen,
lütfen, toparlar mısınız efendim. MEHMET DÖNEN (Devamla) -
Bitiriyorum. Eğer sizin uyguladığınız
politikalarla 1'er kişiyi yanlarından çıkarsalar, 4 000 000 insanın iş kaybına
uğraması anlamına gelir. Eğer, özellikle genç bir nüfusa sahip Türkiye
Cumhuriyeti, Avrupa normlarına kavuşarak dünyada hak ettiği yeri almak ve
istihdam sorununa çözüm bulmak istiyorsa, Türk esnaf ve sanatkârlarını
destekleyecek ve onları teşvik edecek politikaları ve zihniyeti iktidar etmek
durumunda; yoksa, bugünkü hükümetle, bugünkü uygulanan politikalarla, Türk
esnaf ve sanatkârı da, Türk ekonomisi de, Türk sanayii de, Türk üreticisi de
hiçbir noktaya varamaz diyor; hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Dönen. Söz sırası, AK Parti
adına, Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik'te. Buyurun efendim. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Sayın Çelik, süreniz 20
dakika. AK PARTİ GRUBU ADINA
FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Saadet Partisi
Grubu adına esnaf sorunlarıyla ilgili Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu
üyeleri hakkında verilen gensoru önergesi üzerinde AK Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
önce, bir Türk hakanı ile yurttaşları arasındaki sözleşmeyle konuşmama başlamak
istiyorum. Hakan der ki: "1- Yasalarıma uy. 2- Vergini öde. 3- Dostumu
dost, düşmanımı düşman bil." Yurttaş da cevaben "1- Yasalarına
uyarım; ama, adil olsun. 2- Vergimi öderim; ama, gümüşün ayarını bozma. 3-
Dostunu dost, düşmanını düşman bilirim; ama, can ve mal güvenliğimi sağla"
der. Bu sözleşme, asırlarca önceki bir toplumsal mutabakat modelidir. Vatandaş
adalet istiyor, hukuk devleti istiyor. Vatandaş, parasının değerinin
korunmasını istiyor. Vatandaş, can ve mal güvenliği istiyor ve asırlar sonra
yıl 2002, yeni bir Türk Devleti, Türkiye Cumhuriyeti ve bu devletin başında
adaletin a'sından yoksun, parayı pul eden, ekonomiyi çökerten, can ve mal
emniyetini sağlayamayan, toplumun tüm kesimlerini perişan eden, ikibin yıl
önceki sözleşme şartlarını bile uygulamaktan aciz, gerçekten gerici, 57 nci
Ecevit-Bahçeli-Yılmaz Hükümeti işbaşındadır. Değerli milletvekilleri,
millet iradesini hiçe sayan, "hakimiyet, kayıtsız şartsız
milletindir" ibaresini anlamaktan aciz, bu yüce kurumu hiç sıkılmadan güç
odaklarının menfaatları için kullanma cüretini gösteren, milletten hizmet için
yetki isteyip yetkiyi alınca millete kan kusturan, vatandaş değil yandaş
politikaları uygulayan, siyaset kurumunu tahrip eden, değer yargılarını
mahveden, milletin geleceğini karartan, en önemlisi milletimizin muhayyilesini,
hayal dünyasını yıkan, 65 milyon insanımızı mutsuz ve umutsuz hale getiren,
ekonomik ve sosyal güven ortamına virüs sokan, insanımızı günübirlik yaşamaya
mahkûm eden, fert başına düşen millî geliri 2000 dolar seviyesine düşürerek
ülkemizi üçüncü dünya ülkesi görüntüsüne büründüren, iç ve dış borç toplamını
230 milyar dolara çıkaran, üç ayda 16 katrilyon faiz ödeyen, bütçenin üçte
2'sini faize ayıran, âdeta bütçeden yatırım kalemini çıkaran, gelir dağılımını
bozarak 25 milyon insanımızı açlık sınırına iten, cumhuriyet tarihindeki en
büyük küçülmeyi sağlayan, nitelikli onbinlerce gencimize bile iş bulamayan,
beyin göçüne neden olan, yerli sermayenin ve sanayiin yurtdışına kaçmasına
neden olan, basiretsiz, sorumsuz, aciz, insan hakları konusunda duyarsız,
istifa özgürlüğü bile olmayan, ekonomiyi IMF'ye, devlet yönetimini üst
kurullara, milletten aldıkları vekâleti de Sayın Kemal Derviş'e devreden
havaleci bir hükümetle karşı karşıyayız. İşte ülkenin karşı karşıya bulunduğu
bu şartlarda, esnaf ve sanatkârımızın sorunlarını konuşacağız. Değerli milletvekilleri,
Parlamentodaki tüm konuşmalar, tabiî ki, tarihe tanıklık yapacaktır ve son
derece önemlidir; ancak, bugün, esnafın, çiftçinin, memurun, emeklinin, işçinin
sorunlarının masaya yatırılabilmesi için, Sayın Kemal Derviş bu gensoru
görüşmelerinde bulunmalıydı. Yoksa, bu hükümet nezdinde, bu konuşmaların hiçbir
anlamı yoktur; çünkü, bu hükümet, sanal bir hükümettir. Değerli milletvekilleri,
esnaf kesiminin sorunlarına geçmeden önce, esnafın yüzünü güldürecek kesimleri
kısaca ele almanın uygun olacağını düşünüyorum. Esnafın yüzünü güldürecek
köylünün ve çiftçinin haline bir bakalım: Tarım ve hayvancılığı
mahvettiniz. Çiftçiyi, üreticiyi perişan ettiniz. Tarımda, üretim girdisi olan
tohum, gübre, mazot, ilaç ve traktördeki anormal fiyat artışlarıyla, çiftçiyi
ürün ekemez hale getirdiniz. Yanlış tarım politikalarıyla, tarım ithalatını
artırdınız; buğdayı bile ithal eden ülke haline getirdiniz ülkemizi. Çiftçimiz,
bu hükümet sayesinde, tarlada değil, icra ve cezaevi kapılarındadır. Esnafın
yüzü nasıl gülsün?! Reel sektörü batırdınız.
Binlerce fabrikayı kapattınız. Türkiye'yi fabrika mezarlığına döndürdünüz.
Milyonlarca insanımızı işsiz bıraktınız. Esnaf nasıl sevinsin?! Yıllarca ülke
kalkınmasında emeği geçen emeklilerimizi, kirasına, telefonuna, suyuna,
elektriğine ve doğalgazına yetmeyen maaşa mahkûm ettiniz ve maaş kuyruklarında
ölüme terk ettiniz. Esnaf nasıl memnun olsun?! Emeğinin karşılığını
alamayan memurlarımızı, işçilerimizi enflasyona ezdirdiniz. Bu da yetmiyormuş
gibi, zorunlu emeklilikle karşı karşıya bıraktınız. Esnaf ne yapsın?! Değerli milletvekilleri,
işçisi, işsizi, çiftçisi, memuru, emeklisi ve sanayicisi, hâsılı tüm kesimleri,
başındaki iktidar tarafından açlık ve yoksulluk sınırına itilmiş bu ülkede,
toplumun belkemiği, sosyal dengenin en önemli unsuru olan ekonomiye dinamizm
kazandıran, istihdam sağlayan, yeni iş imkânları ve sahaları açan, devletine,
milletine bağlı esnaf ve sanatkârlarımızın karşı karşıya bulunduğu sorunları
anlatmak, tahmin etmek zor değildir. 4 000 000 esnaf ve
sanatkârımızın yanında, 200 000 küçük ve orta boy işletme (KOBİ) ülkemizdeki
toplam hizmet ve imalat sektöründeki kuruluşların yüzde 98'ini oluşturmaktadır.
Aşağıda vereceğim rakamlar önceki yıllara göre azalmasına rağmen, bu zor
şartlarda, esnaf ve sanatkârlarımız, sosyal dengenin önemli bir unsuru olmaya
devam etmektedirler. Kapasite kullanım oranının yüzde 25'ini, toplam üretimdeki
payın yüzde 30'unu, istihdamın yüzde 60'ını, ihracatın yüzde 8'ini
gerçekleştiren, vergilerin yüzde 60'ını ödeyen esnaf ve sanatkârlarımızın
toplam kredilerden aldıkları pay ise sadece yüzde 3'tür. Kredi fiyatları
Fransa'da yüzde 48, Japonya'da yüzde 50, Amerika Birleşik Devletlerinde yüzde
43, Hindistan'da bile yüzde 15 iken, bizde yüzde 3 olması, esnafı nasıl ihmal
ettiğimizin bir göstergesidir. Cumhuriyet tarihi boyunca
420 trilyonluk krediye layık görülen esnafımızın Halk Bankasına geciken borcu
sadece 48 trilyondur. Oysa 1,2 katrilyonluk Halk Bankası imkânları, başka
kesimlere peşkeş çekilmiştir. Esnafa böyle cimri davranan hükümet, Halk
Bankasını, farklı kesimlere kredi aktarmada cömertçe kullanmıştır. Siz, hükümet olarak,
millet adına bir iş yapmak istiyorsanız, ekonomik ve sosyal bunalımdan çıkış
konusunda bir adım atmakta samimiyseniz, reel sektörün, KOBİ'lerin, esnaf ve
sanatkârlarımızın kredi limitlerini artırarak, enflasyonun altında faiz
uygulayarak kredi desteği sağlamak zorundasınız. Bundan başka da çıkış yolu
yoktur, Anayasamızın 173 üncü maddesi de bunu amirdir; "devlet, esnaf ve
sanatkârını koruyucu tedbirleri alır" diyor; fakat, siz, bunu
yapamazsınız, sizin güçlü ekonomiye geçişle kastınız, ülkeyi daha çok borçlu ve
daha yoksul ülke haline getirmektir. Amacınız, esnaf ve sanatkârı, KOBİ'leri,
reel sektörü kalkındırmak değil, güçlülerin ekonomisine güç katmaktır; nitekim,
en başarılı olduğunuz konu da bu konudur. Değerli milletvekilleri,
bu hükümetin yanlış ekonomik karar ve uygulamaları, ekonomik krizleri; krizler,
ekonomide daralma ve küçülmeyi; küçülme, iç talebin daralmasını yaratmış; iç
talebin daralması da esnaf ve sanatkârlarımızı cumhuriyet tarihinin en ağır
ekonomik kriziyle karşı karşıya bırakmıştır ve bu hükümet sayesinde 450 000
esnafımız kepengini indirmek ve işini bırakmak zorunda kalmıştır. Anadolu esnafı feryat
ediyor. 2001 yılında, Trabzon İlinde 1 622 esnaf işyerini kapattı, 2002 yılında
da bu kapatmalar devam ediyor. Bu yıl içinde, 2002 yılı içinde, Erzurum'da, 481
esnaf işyerini kapattı ve 196 esnaf icra takibinde. Erzurum Esnaf Odası Başkanı
"Allah'tan ki Erzurum'da bir üniversite var; yoksa, Erzurum büyük bir köy
halini alacaktı" diye haykırıyor. Ordu Esnaf Odası Başkanımız "bir
hafta önce, yani, geçtiğimiz hafta pazartesi ve salı günleri, iki gün
içerisinde, 73 esnaf sicilden kaydını sildirdi. Ordu ve Giresun olarak tek
gelir kaynağımız fındık. Fındığa verilen fiyat da zaten düşük. Fındık
ihracatında da sorunlar yaşıyoruz. Esnaf perişan 'imdat!' diye haykırıyor"
diyor. Mardin Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı da aynı feryadı
dillendiriyor; diyor ki: "Fabrika yok, iş sahası yok. Varımız yoğumuz,
Habur kapısı. Kayıtlı 57 000 kamyonumuz, 28 000 tankerimiz var; araçlarımız
Irak'tan mazot getirmek için yedi aydır sıra bekliyor ve şoförlerimiz şu anda,
'Irak'a geçiş ve dönüş bir işkence haline geldi; ne olur yardımcı olun. Habur
kapalı, biz bittik' diye feryat ediyorlar." Yalnız, Mardinliler,
Şırnaklılar değil, ülke ekonomisi de bu konuda ciddî darbe almaktadır. Ağrı ve
Van Esnaf Odası Başkanları da, aynı tonda mesajlarını ve feryatlarını
iletmektedirler. Diyarbakır'da ise, Esnaf Odası Başkanımız, terör nedeniyle
boşaltılan yüzlerce köy ve mezradan şehir merkezine gelen vatandaşlarımızın,
maalesef, üretime katkıda bulunamadıklarını, hükümetler tarafından iş imkânı
yaratılamadığını ifade ediyor ve "bu durum, hem kendilerini hem de
Diyarbakır esnafını sıkıntılarla karşı karşıya bırakmaktadır. Takriben 20 000
Diyarbakırlı esnaf, mahkeme ve icra kapılarındadır "diyor. Bakınız, seçim bölgem
olan Bursa'da bir yerel gazete -Olay Gazetesi- "Bursa esnafı siyasete
küs" diye bir manşet atıyor ve 19 000 esnafın katıldığı bir anketi
açıklıyor; anket sonucuna göre netice, Bursa esnafı siyasete küs. Bursa esnafı
siyasete küs ise, Türkiye esnafı da siyasete küs demektir. Bu, bu hükümet
yüzünden; evine ekmek götüremeyen, borcuyla, harcıyla uğraşan, siyasetin en
dinamik kesimi esnafımızı icra kapılarına, cezaevi kapılarına iten bu hükümet
yüzündendir. Farkına varmadan, esnaf ve sanatkârımızı siyasetdışı arayışlara
itiyorsunuz, bindiğiniz dalı kesiyorsunuz, demokratik ortamı karartıyorsunuz;
ama, farkında değilsiniz. Aynı şekilde, Manisa
Esnaf Odası Başkanımız diyor ki: "Bağ-Kur binamız yok." İzmir Esnaf
Odası Başkanı ve irtibata geçtiğimiz bütün esnaf odaları başkanları da aynı feryatları
dile getiriyorlar ve bunları Meclis kürsüsünden aktarmamızı ifade ediyorlar. Değerli milletvekilleri,
esnaf ve sanatkârımızın, KOBİ'lerimizin birçok sorunu var. Öncelikle, üretim
girdileri çok yüksek ve yükselmeye devam etmekte. Elektrik, doğalgaz, su,
telefon, hammadde fiyatları, vergiler, kredi faizleri çok yüksek; bundan
dolayı, esnaf ve sanatkârlarımızın, KOBİ'lerimizin dış piyasalarda rekabet
şansı kalmamıştır. Son aldığımız rakamlara göre, ödenemeyen Bağ-Kur prim borcu
5,3, SSK prim borcu ise 2,7 katrilyondur. Ne tür taksitlendirme yaparsanız
yapın, bu yüksek primlerden doğan borçları, esnaf ve sanatkârın ödemesi mümkün
değildir. Yine, dünyanın hiçbir
yerinde vergi oranı ve adedini artırarak kalkınan bir ülke olmamıştır.
Türkiye'deki vergi oranları, dünya ortalamasının 12 puan üstündedir. Vergi
reformuna acilen ihtiyaç var; ama, bunu sizin yapmanız mümkün değildir. Hiç
olmazsa esnafımızı rahatlatmak ve istihdam yaratmasına katkıda bulunması için,
vergi oranlarını makul bir düzeye çekin ve vergi mevzuatını sadeleştirin
diyoruz. Hayat standardı esası
kaldırılmalıdır. Anayasamızın 73 üncü maddesi "herkes, malî gücüne göre,
vergi ödemekle yükümlüdür" hükmünü getirmektedir. Oysa, ülkenin her
yöresindeki küçük işletmeler, aynı oranda vergi ödemektedir; yani, bir şehrin
kapalı çarşısında bulunan bir esnafla, kırsalında, köyünde bulunan bir esnaf
aynı vergiye tabi tutulmaktadır. KDV oranları yeniden
düzenlenmelidir. Gıda, sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçlardaki KDV oranları
mutlaka düşürülmelidir. Değerli milletvekilleri,
esnaf ve sanatkârımızın bir diğer önemli sorunu da, haksız rekabetle karşı
karşıya olmalarıdır. Bugün, Avrupa'da 300-400 metrekareden büyük alışveriş
merkezlerinin şehir merkezinde açılması özel izne tabi iken, bizde,
hükümetlerden "yatırım teşviki" adı altında hipermarketlere destek
verilmektedir. Ayrıca, Avrupa şehir merkezlerinde yer bulmakta zorlanan
hipermarketlerin, ülkemizi bir üs olarak seçmeleri, esnafımız için bir yıkım olmaktadır.
Hipermarketlerin şehir dışına çıkarılması için gerekli olan yasa tasarısı neden
Meclise getirilmemektedir; yoksa, kalan esnafımızı da yok edecek yeni
hipermarketlerin açılması için bir yerlere söz mü verdiniz?! Medya sahipleri,
gazetenin yanında promosyon yerine, promosyon yanında gazete anlayışıyla,
mevcut promosyon yasağını delerek, haksız rekabete sebep olmaktadırlar. Esnaf
soruyor: "Bunların önüne kim, ne zaman geçecek?" Özelleştirme konusunda
ciddî bir mesafe katedemediniz. Bu asırda, devleti otelcilikle, lokantacılıkla,
mobilyacılıkla, bakkallıkla uğraştırıyorsunuz. Haksız rekabete sebep
olmaktasınız. Esnaflarımız, devletin elinin bu sektörlerden çekilmesini
istemektedir. Değerli milletvekilleri,
bakınız, hükümet, çalışan Bağ-Kur emeklilerinden "sosyal güvenlik destek
primi" adı altında, her ay yüzde 10, âdeta ceza kesmektedir. Emekli
esnafımız bunu anlamakta güçlük çekiyor. Bağ-Kur emeklisine verdiğiniz emekli
ücreti nedir ki, bu kesintiyi yapmaktasınız?! Ayrıca, esnaf ve
sanatkârlarımız, Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün bazı illerdeki tıp fakülteleriyle
anlaşma yapmamasından dolayı, ciddî sağlık sorunlarıyla karşı karşıyadırlar. Yine, Bağ-Kur Genel
Müdürlüğünün eczanelerle yaptığı anlaşmaya sadık kalmamasından dolayı, esnaf ve
sanatkârlarımız, zaman zaman, ilaç temininde bile zorlanmaktadırlar. Ayrıca, Çek Yasasının
iptal edilmesi ve yeni bir düzenlemenin yapılmaması, piyasalarda ciddî
kargaşaya sebep olmaktadır. Hükümet, bir an önce, bu konuda yasal düzenleme
gerçekleştirmelidir. Çekle ilgili Avrupa Birliği standartları dikkate alınarak,
bir düzenleme yapılmalıdır. Aksi takdirde, mal sirkülasyonunun azalmasıyla,
piyasa daha da daralacaktır. Esnaf ve sanatkârın
önündeki önemli engellerden biri de, mevzuat ve bürokratik işlemlerdir.
Bunların da azaltılması gerekmektedir. Değerli milletvekilleri,
uygulanan istikrar ve güçlü ekonomiye geçiş programları sonucunda, reel sektör,
esnaf ve sanatkârlarımız ciddî gelir kaybına uğrarken, finans kesimi,
enflasyonun çok üzerinde büyüyerek, millî gelirdeki payını artırmıştır.
Ekonomik tedbirlerin, krizden çıkışların, enflasyonu indirmenin faturasını kim
ödeyecek? Yükü kim taşıyacak? Burada, siyaset kurumu, ciddî bir tercihle karşı
karşıyadır. İstikrar programlarının bedeli, maalesef, bu iktidar tarafından
esnaf, çiftçi, işçi, memur, emekli ve dargelirlilere ödettirilmektedir; oysa,
bu kesimlerin ekonominin çöküşünde hiçbir katkıları yoktur. "Nasıl olsa bu
kesim, devletine, toprağına, bayrağına bağlıdır, bunlar tepki göstermez"
diye esnafımıza ve tüm kesimlere taşıyamayacakları yükleri yüklediniz; fakat,
ekonominin çöküşünde etkisi olanların bir eli yağda, bir eli balda olmaya devam
etmektedir. Bugünkü iktidarın bir bölümü medya ve finans kesiminin temsilcisi
konumundadır, diğer bir bölümü ise, projeleri olmadığı için bürokrasinin
etkisindedirler; o yüzden, bu kesimlerin üzerine gidememektedirler. Esnaf,
çiftçi, işçi, işsiz, memur, emekli 19 Nisan seçimlerinde... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Çelik,
konuşmanızı tamamlar mısınız. FARUK ÇELİK (Devamla) -
Teşekkür ederim Başkanım. ...halkın üzerindeki
yüklerin biraz daha hafifletilmesi için sizlere oy verdiler, sizleri Meclise
taşıdılar. Oysa, siz, seçildikten sonra, iktidar olduktan sonra, bu koltuklara
oturduktan sonra ne yaptınız; bedeli ödemesi gereken rantiyenin yerine,
millete, işçiye, çiftçiye, esnafa yeni yükler yüklediniz; ama, millet
önümüzdeki seçimde size öyle bir ağır yük yükleyecek ki, buraya
gelemeyeceksiniz ve bu koltuklara bir daha oturamayacaksınız diyor, gensoruyu
desteklediğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti, SP ve
DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çelik. Efendim, gruplar adına
başka söz isteyen?.. Yok herhalde. Hükümetin söz talebi var
mı efendim?.. ORMAN BAKANI İ. NAMİ
ÇAĞAN (İstanbul) - Evet efendim. İLYAS YILMAZYILDIZ
(Balıkesir) - Sayın Başkanım... BAŞKAN - Buyurun Sayın
Yılmazyıldız. İLYAS YILMAZYILDIZ
(Balıkesir) - Sayın Başkanım, burada esnafla ilgili konu görüşülüyor. Hükümet
Bağ-Kur primlerini 18 ay taksite bağladı; ancak, tümünü ödemeden on günlük
hapis cezaları, takipler kaldırılmıyor. Hükümetin bu takipleri de kaldırması
lazım, hiç olmazsa borçlar ödeninceye kadar... AYDIN TÜMEN (Ankara)-
Sayın Başkan, böyle bir usul var mı? BAŞKAN- Yerinden bir şey
söylüyor efendim... İLYAS YILMAZYILDIZ
(Balıkesir)- Daha evvelsi gün, pazar günü Türkiye Terziler Federasyonunda böyle
bir olay yaşandı. 9 taksitini ödediği halde 10 günlük hapis takibi
kaldırılmadığı için yakaladılar. Böyle gariplikler oluyor. Madem, böyle bir şey
yapıldı. Hükümet bunu duymalı diyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN- Tamam, teşekkür
ederim; sağ olun. Arkadaşlar, bir
milletvekili yerinden kısa bir şey söylüyor; ben ne bileyim ne söyleyeceğini... HALİL ÇALIK (Kocaeli)-
Bilemezsin(!).. BAŞKAN- Buyurun Sayın
Bakanım. (DSP sıralarından alkışlar) Süreniz 20 dakika
efendim. ORMAN BAKANI İ. NAMİ
ÇAĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Saadet Partisi Grup
Başkanvekilleri Sayın Yasin Hatiboğlu ve Sayın Veysel Candan tarafından esnaf
ve sanatkârların sorunlarıyla ilgilenmediği iddiasıyla Başbakanımız Sayın
Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında verilen gensoru önergesinin
öngörüşmesi hakkında hükümetimiz adına söz almış bulunuyorum; sizleri saygıyla
selamlıyorum. Esnaf ve sanatkârlarımız,
ekonomik ve sosyal yaşamın temel unsurlarındandır. Ülkemizde, yaklaşık 4-4,5
milyon esnaf ve sanatkâr bulunmaktadır. Bu kesim, aileleriyle birlikte 20 000
000 kişiyi kapsıyor. Sermayenin ve refahın tabana yayılması ve sosyal denge
bakımından da, esnaf ve sanatkârın büyük önemi bulunmaktadır. Bu nedenledir ki,
hükümet programımızda, esnaf ve sanatkârlarla, küçük ve orta boy işletmelerin
geliştirileceği vurgulanmıştır. Bu temel yaklaşım doğrultusunda hükümetimiz,
esnaf ve sanatkârlarımızı desteklemeye büyük özen göstermektedir. Sayın milletvekilleri,
uzun yıllardan beri esnaf ve sanatkârlarımıza verilecek hizmetlerle ilgili
herhangi bir örgütlenmeye gidilmemiştir. İlk kez, hükümetimiz döneminde, 4580
sayılı yasayla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığımız bünyesinde Esnaf ve Sanatkârlar Genel
Müdürlüğü kurulmuştur. Böylece, esnaf ve sanatkârlarımızın sorunlarının çözümü
yolunda eşgüdüm yapan bir kuruluş oluşturulmuştur. Öte yandan, esnaf ve
sanatkârlarımızla ilgili 507 sayılı yasanın, günümüz koşullarına uygun,
sorunların çözümüne katkıda bulunacak duruma getirilmesi çalışmaları da son
aşamaya getirilmiştir. Bu çalışmada, Esnaf ve Sanatkâr Odaları ile üst
kuruluşların önerileri de özenle değerlendirilmektedir. 12 Nisan 2002 tarihinde
yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararıyla, Halk Bankası tarafından, kredi ve
kefalet kooperatifleri aracılığıyla, esnaf ve sanatkârlara kullandırılmış ve bu
yıl içinde kullandırılacak kredilerin faiz oranları yüzde 55 olarak
belirlenmiştir. Bu uygulama nedeniyle, Halk Bankasının doğacak gelir kayıpları,
Hazinece bütçeye konulacak ödenekten karşılanacaktır. Öte yandan, ülke
genelinde esnaf ve sanatkârların Halk Bankasına borçları yeniden
yapılandırılarak, borç faizlerinin, temerrüt faizi uygulanmaksızın, 24 aya
kadar, anapara borçlarının da, cari faizden, 36 aya kadar taksitlendirilmesi olanağı
getirilmiştir. Benzer bir kolaylık da, kredi ve kefalet kooperatiflerine olan
borçlar bakımından öngörülmüştür. Bu uygulama, yaklaşık, 300 000 esnaf ve
sanatkârımızı ilgilendiriyor. Ayrıca, Halk Bankası
tarafından, 1 Mayıs 2002 tarihinden itibaren, esnaf ve sanatkârlar ile üretim,
hizmet ve ticaret sektörlerindeki bütün küçük ölçekli işletmelere 20 milyar
liraya kadar Halk İşlem Kredisi verilmeye başlamıştır. Bu krediye bağlı olarak,
esnaf, sanatkâr ve küçük işletmelere her türlü bankacılık hizmeti verebilmek
için Birlikte Yaşam Projesi uygulamaya konulmuştur. Esnaf ve sanatkârlara
verilen kredilerden kredi ve kefalet kooperatiflerince yapılan kesintiler yüzde 50 oranında azaltılmıştır.
Böylece, esnaf ve sanatkârların eline daha fazla kaynak geçmesi sağlanmıştır. Esnaf ve
sanatkârlarımızın, 31 Aralık 2001 tarihine kadar Odalarına olan aidat
borçlarının ve bunlara ilişkin gecikme zamlarının affedilmesini öngören yasa
tasarısıyla ilgili çalışmalar da tamamlanmıştır. Tasarı, kısa sürede Meclise
sunulacaktır. Bu şekilde silinecek olan aidat borçları yaklaşık 100 trilyon
liradır. Türkiye Esnaf ve
Sanatkârlar Sicil Gazetesi ilan bedelleri 1999 yılından bu yana artırılmadığı
gibi, bu bedeller, deprem bölgesi için yüzde 50 oranında indirilmiştir. Sayın milletvekilleri,
hükümet olarak, esnaf ve sanatkârlarımız ile KOBİ'lerimizin 2000'li yıllar için
yeniden yapılandırılması gereğine inanıyoruz. Esnaf ve sanatkârlarımız ile
KOBİ'lerimizi Avrupa Birliği içinde rekabet edebilen ekonomik birimler durumuna
getirmek zorundayız. Bu anlamda, modern teknoloji kullanan, kaliteli ve düşük
maliyetli üretim yapan işletmeler ortaya çıkarmak gerekmektedir. Bunu
sağlayacak yol ise, olabildiğince, esnaf ve sanatkârlarımız ile KOBİ'lerimizin,
birleşerek, işbirliğine ve ortaklığa dayalı bir yapıda çalışmalarıdır. Üretim
ve pazarlama konularında optimal ölçekler bu şekilde sağlanabilecektir.
Kooperatifleşme, şirketleşme gibi örgütlenmelere gidilmesi gereklidir. Bu
konularda altyapının hazırlanması amacıyla 1163 sayılı Kooperatifler Yasası ve
507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Yasasında gerekli değişiklik çalışmaları
sürdürülmektedir. Esnaf ve sanatkârlarımız
ile KOBİ'lerimizin sağlıklı gelişimi, uluslararası rekabet gücü kazanması,
sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunabilmeleri için, bugün, çok daha önemli
bir durum ortadadır. Hükümetimiz, bir yandan Avrupa Birliği mevzuatına uyum
çalışmalarını sürdürürken, öte yandan, 200 000 KOBİ'miz ve 4 milyon esnaf ve
sanatkârımızın Avrupa Birliğindeki 16 milyon işletmeyle rekabet edebilirliğini
sağlamak amacıyla destek mekanizmaları geliştirmektedir. Bu amaçla, KOSGEB,
esnaf ve sanatkârımız ile KOBİ'lere yazılım, teknoloji, finansman, girişimcilik
ve uluslararası pazarlama konularında danışmanlık, eğitim, bilgilendirme
hizmetleri ve destekleri sunmaktadır. Ayrıca, bir araya gelerek, güç birliği
yapan, teknolojik düzeyini yükseltmek isteyen yenilikçi işletmelere, sıfır
faizli, 4 ile 6 yıl arasında değişen sürelerde geri ödemeli ortak kullanım
atölyesi ve ortak kullanım laboratuvarı, makine ve teçhizat desteği sağlanmaktadır. Avrupa Birliğinin çeşitli
destek programlarına Türkiye'nin üyelik öncesi katılımı sağlanarak, söz konusu
desteklerden esnaf ve sanatkârlarımızın yararlanmasına olanak tanınmaktadır. Öte yandan, tüketim
maddeleri ve ihtiyaç malzemelerinin satışıyla iştigal eden büyük mağazaların
kurulmasının izne bağlanması hakkında kanun tasarısı Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımızca hazırlanarak Başbakanlığa sunulmuştur. Bu yasanın, gerek
toplumsal düzeyde gerek Parlamento düzeyinde uzlaşı içinde çıkacağına
inanıyoruz. 2001 yılı başında
çıkarılan kararnamelerle, küçük ve orta ölçekli yatırımlara uygulanacak devlet
yardımları düzenlenmiştir. Böylece, küçük ve orta ölçekli işletmelerin,
kalkınma planları ve yıllık programlarda öngörülen hedeflerle, Avrupa Birliği
normlarına ve uluslararası anlaşmalara uygun olarak desteklenmeleri,
uluslararası düzeyde rekabet edebilmeleri, üretim, kalite ve standartlarını
yükseltmeleri ve istihdam sağlamaları amaçlanmıştır. Son üç yılda 12 912
işyerinin bulunduğu 59 küçük sanayi sitesi projesi tamamlanmıştır. Şu anda 20
000 kadar işyerinin bulunduğu 141 küçük sanayi sitesinin yapımı sürmektedir. Bu
dönemde, ayrıca, 3 000 işyerinin bulunduğu 34 küçük sanayi sitesinin yapımına
başlanmıştır. 2002 yatırım programında
yer alan 141 küçük sanayi sitesi inşaatı uzun vadeli ve düşük faizli kredilerle
desteklenmekte olup, bu amaçla, bütçeye 38 trilyon lira ödenek konulmuştur.
Bunlardan 26'sı 2002 yılı sonuna kadar bitirilecek ve hizmete açılacaktır. Sayın milletvekilleri,
Millî Eğitim Bakanlığımızca, meslekî eğitim merkezlerinde çıraklık eğitim
çalışmaları etkili olarak sürdürülmektedir. Bu bağlamda, 1999 yılında 80 olan
kapsamdaki il sayısı 81'e, 89 olan kapsamdaki meslek sayısı 109'a, 325 olan
meslekî eğitim merkez sayısı 342'ye, 4 759 olan öğretmen sayısı 5 211'e
yükseltilmiştir. BAŞKAN - Sayın Hükümet,
lütfen kendi sözcünüzü dinleyin efendim. Burası konuşulacak yer değil ki;
bakın, Sayın Bakanın konuştuklarını anlamıyoruz. Efendim, rica ediyorum,
dışarıda konuşun. Buyurun. ORMAN BAKANI İ. NAMİ
ÇAĞAN (Devamla) - Meslekî eğitim merkezlerine aktarılan ödenek tutarı 1999
yılında 1,5 trilyon lirayken, 2001 yılında 4 trilyon 342 milyar liraya
yükseltilmiştir. Bu yıl genel bütçeden ayrılan ödenek tutarı ise 6 trilyon
liradır. İlköğretimin sekiz yıla
çıkarılması, ülkemizde çocuk işçiliğinin önlenmesi bakımından da önemli bir
adım olmuştur. Böylece, çalışma yaşı, Uluslararası Çalışma Örgütünün
belirlediği sınıra getirilmiştir. Bu durum, çocuklarımızın sağlıklı gelişimi
bakımından büyük önem taşımaktadır. Öte yandan, Türkiye Esnaf
ve Sanatkârlar Konfederasyonu tarafından kurulmakta olan işletmelerüstü eğitim
merkezlerine genel bütçeden önemli miktarda katkıda bulunulmaktadır. Bu katkı,
7 trilyon lirayı aşmıştır. Günümüz fiyatlarıyla bu miktar 25 trilyon liralık
bir kaynağı ifade etmektedir. Sayın milletvekilleri,
1972 yılında kurulan Bağ-Kur'da, prim karşılığı olmadan verilen haklar ve
sosyal yardım zammı gibi ödemeler, kurumun 1989 yılından itibaren finansman
açığı vermesine neden olmuştur. Bununla birlikte, hükümetimiz döneminde
Bağ-Kur'un güçlendirilmesi ve hizmetlerin iyileştirilmesi amacıyla, başta 1999
yılında uygulamaya konulan sosyal güvenlik reformu olmak üzere çeşitli önlemler
alınmıştır. Bağ-Kur emekli aylıkları, SSK emeklilerinde olduğu gibi, her ay
tüketici fiyatları endeksindeki değişim oranına yükseltilmektedir. Bağ-Kur'un
içinde bulunduğu sorunlara karşın, birikmiş Bağ-Kur primlerinin ödenmesi
konusunda uygun koşullarda taksitlendirme olanağı getirilmiştir. 2002 yılı
başlarında, yeni protokolün uygulamaya konulması nedeniyle, özellikle Bağ-Kur
eczane ödemelerinde bazı sorunlar yaşanmışsa da, mayıs ayı başından itibaren,
öngörülen sürelerde düzenli ödemeler yapılmaya başlanmıştır. Sayın milletvekilleri,
Türkiye, 1980'li yıllarda ekonomik bakımdan önemli gelişmeler sağlamış olmakla
birlikte, başta yüksek enflasyon olmak üzere, ekonomideki bazı hastalıklar
süregelmiştir. 1990'lı yıllardaysa, ülkemiz, maalesef, bir borç-faiz sarmalına
girmiş, reformlarla ilgili adımlar atılamamış, yüksek faiz oranları
yatırımların ve üretimin artmasını engellemiş, istikrarlı bir büyüme sürecine
girilememiştir. Uzakdoğu ve Rusya krizlerinden sonra, 1999 yılında yaşadığımız
büyük depremler ekonomiyi olumsuz etkilemiştir. 2000 yılı başından itibaren
uygulanan ekonomik programa karşın, yılların birikimi sorunlar ve çarpık yapı
Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerine yol açmıştır. Daha sonra yenilenen
programla, Türkiye, bugün, her bakımdan sağlıklı, güçlü ve istikrarlı bir
ekonomik yapılanma süreci içindedir. Türkiye'nin ekonomik bakımdan düzlüğe
çıkabilmesi için, enflasyonun yüzde 10'ların altına düşürülmesi, büyümenin istikrarlı
bir temele oturtulması zorunludur. Bugüne kadar, bu hedeflere ulaşılması
yolunda önemli gelişmeler sağlanmıştır. Türkiye'de ekonominin
başta gelen sorunlarından biri, bankacılık düzenimizdeki aksaklıklardı. Yaşanan
krizlerin önemli nedenlerinden biri de, bankacılık sektöründeki sorunların çok
ciddî olarak ele alınmamasıydı. Bugün, artık, bunlar sona ermiştir, bu konu
büyük ölçüde çözüme kavuşmuştur. Kamu bankalarının yeniden
yapılandırılması konusunda önemli gelişmeler sağlanmış, kamu bankalarına zarar
yaratabilecek görev verilmesini önleyen düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Kamu
bankaları, yeniden, özel sektörü ve özellikle KOBİ'leri kredilendirme
çalışmalarına başlamıştır. Bu bağlamda, esnaf ve
sanatkârlarımıza hizmet veren Halk Bankası da kapsamlı bir yeniden yapılandırma
sürecine girmiştir. Elbette, bundan sonra da, esnaf ve sanatkârlarımız,
çiftçilerimiz ve gerekirse öteki kesimler desteklenecektir; ancak, bu
desteklerin kaynağı mutlaka bütçeye konulacaktır. Karşılığı olmayan hiçbir
destek de söz konusu olmayacaktır. Organize sanayi
bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve endüstri bölgelerine ilişkin
yasalar çıkarılarak, yatırımları teknolojik gelişmeye özendiren, bürokratik
işlemleri azaltan düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Kamu İhale Yasası
çıkarılmış, böylece kamu mal ve hizmet alımlarında yolsuzlukların önlenmesi
bakımından çok ciddî bir adım atılmıştır. Malî Sektöre Olan
Borçların Yeniden Yapılandırılmasına ilişkin Yasa ile hem bankacılık sektörünün
güçlenmesi hem de reel sektöre kaynak aktarılması olanağı getirilmiştir. Sayın milletvekilleri,
ekonomik programın kararlı bir biçimde uygulanmasıyla, enflasyonun aşağıya
çekilmesi bakımından da gelişmeler başlamıştır. Nitekim, 2002 Şubat, Mart ve
Nisan aylarına ilişkin enflasyon oranları beklenenin çok altında çıkmıştır.
2002 yılı sonunda enflasyonun toptan eşya fiyatlarında yüzde 31, tüketici
fiyatlarında da yüzde 35 olacağı öngörülmüştür. Bu öngörünün gerçekleşeceğine
olan inanç, her geçen gün artmaktadır. Nitekim, geçtiğimiz günlerde yayımlanan
Merkez Bankası anketi ve TÜSİAD konjonktür çalışması bu inancın güçlendiğini
ortaya koymaktadır. Öte yandan yeniden
büyümeye geçilmesi yönünde de bazı işaretler alınmaktadır. Katma Değer Vergisi
tahsilatında görülen artış ve kapasite kullanım oranındaki iyileşme bu kapsamda
belirtilebilir. Ülkemizde yeniden
çarkların dönmeye başlaması, beklentilerin olumluya dönüşmesi ve geleceğimiz
için istikrarlı bir büyüme önem taşımaktadır. Enflasyonun
düşürülmesiyle desteklenecek büyüme sürecinin çok daha uzun süreli ve
istikrarlı olacağını düşünüyoruz. O bakımdan, ülke olarak her iki konuda da
kararlılığımızı göstermemiz, hem makul bir süre içerisinde enflasyonu düşürmemiz
hem de istikrarlı ve güvenli adımlarla büyümeyi hedeflememiz gerektiğine
inanmaktayız. Ekonomide sağlıklı bir
işleyişe geçilebilmesi, reel sektörün canlandırılması ve ekonomide büyümenin
sağlanmasının yolu da, reel faizlerin düşmesinden geçmektedir. Kararlılığın ve
gösterilen çabaların sonucudur ki, 2001 yılının son aylarından itibaren
faizlerde de düşme başlamıştır. Bu düşme, son günlerde daha da hızlanmıştır. Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; sonuç olarak, geçmiş yılların birikimi sonucu yaşadığımız iki
büyük krizin ardından uyguladığımız kararlı politikalarla ekonomik
göstergelerin iyiye doğru gitmeye başladığı açıktır. Gensoru önergesini veren
değerli arkadaşlarımız da çok iyi biliyorlar ki, ülkemizin içinde bulunduğu bu
duyarlı ortamda -hem uluslararası ilişkilerde hem de ekonomide- Sayın Bülent
Ecevit'in Başbakan olarak görev yapması, ülkemiz için bir güvencedir. (DSP
sıralarından alkışlar) Sadece, muhalefet
görevini yapıyor görünmek için sık aralıklarla gensoru önergesi verilmesi,
demokrasimiz için çok önemli bir anayasal kurum olan gensorunun etkisizleşmesi
sonucunu doğurmaktadır. Bu sabah televizyonlar gündemi verirken, içinde, çok
ciddî televizyonlar gensorunun sözünü bile etmediler. YASİN HATİBOĞLU (Çorum)-
Sayın Bakan, bedeli RTÜK müdür?! ORMAN BAKANI İ. NAMİ
ÇAĞAN (Devamla)- Bu anayasal kurumu yıpratmayalım diyorum, saygılar sunuyorum.
(DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederim
Sayın Bakan. Sayın milletvekilleri,
Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkındaki (11/27) esas
numaralı gensoru önergesinin görüşmeleri tamamlanmıştır. Şimdi, gensoru
önergesinin gündeme alınıp alınmaması konusunu oylarınıza sunacağım. Gensoru önergesinin
gündeme alınmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Gensoru önergesinin
gündeme alınması kabul edilmemiştir efendim. (DSP sıralarından alkışlar) Sayın milletvekilleri,
birleşime 10 dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 17.30 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 17.40 BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ KÂTİP ÜYELER: Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Cahit Savaş YAZICI
(İstanbul) BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 96 ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. Sayın milletvekilleri,
çalışmalarımıza devam ediyoruz. Gündemin "Sözlü
Sorular" bölümüne geldik. Biliyorsunuz, alınan karar gereğince, bugün, V. - SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'ın
eğitim sorunlarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1059) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 2. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
yürütülen projelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1060) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 3. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
yürütülen projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1061) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 4. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
hayvancılığın geliştirilmesine yönelik projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1062) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 5. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
tarımın geliştirilmesine yönelik projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1063) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 6. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman ve
çevresinde bulunan tarihî eserlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1064) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 7. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1065) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 8. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
yürütülen projelere ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1066) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 9. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Mahalli
İdareler Reformu Yasa Tasarısına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1067) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 10. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
boşaltılan köy olup olmadığına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1068) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 11. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'a
bağlı köylerde yürütülen bazı projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1069) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 12. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
yürütülen projelere ilişkin Kültür Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1070) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 13. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
yürütülen projelere ilişkin Turizm
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1071) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 14. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Atatürk
Barajının korunmasına yönelik projelere ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1072) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Burada; fakat, cevap vermiyor. Ertelenmiştir. 15. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, 2000-2001 malî
yılı bütçelerinden Adıyaman'daki bazı projeler için ayrılan ödeneklere ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/1076) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 16. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Karayolları
Genel Müdürlüğünün Adıyaman'daki projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1078)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 17. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman
Gölbaşı Kanalizasyon Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1079) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 18. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, İller Bankası
Bölge Müdürlüğünün Adıyaman'daki
yatırım projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1080) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 19. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
afet bölgesi kapsamına alınan belediye olup olmadığına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1081) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 20. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'a
demiryolunun götürülüp götürülmeyeceğine
ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1083) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 21. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1084) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan? Yok. Ertelenmiştir, 22. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1085) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 23. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
iskâna tabi olan vatandaşlara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1086) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 24. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da
yürütülen bazı projelerine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1087) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 25. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, GAP Atatürk
Barajı Gölünün çevresindeki ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in
cevabı (6/1088) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Burada. Soru önergesini
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim. Mahmut
Göksu Adıyaman 1 - GAP Atatürk Barajı
Gölünün çevresini, toprak kaymasını, erozyonu önlemek için ağaçlandırmayı
düşünüyor musunuz? 2 - Birkaç yıldır
Adıyaman'da sürdürülen Öğrenci-Mehmetçik El Ele Ağaçlandırma Kampanyasında
Bakanlığınızın herhangi bir katkısı var mı? 3 - Mezkûr kampanya hangi
kuruluşlarca sürdürülmektedir? Bugüne kadar ne kadar para harcanmıştır? Daha ne
kadar devam edecektir? BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan, süreniz 5 dakika efendim. ÇEVRE BAKANI FEVZİ
AYTEKİN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adıyaman
Milletvekili Sayın Mahmut Göksu'nun tarafıma sözlü soru olarak sorduğu sorulara
cevap vermek istiyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum. Bakanlığım ve GAP İdaresi
Başkanlığı arasında 21 Nisan 1998 tarihinde protokol imzalanmıştır. Bu
protokolle, iki yıl süreyle GAP bölgesinde yapılacak olan çalışmalara ve
oluşturulan projelere çevre boyutunun eklenmesi ve bu konuda gerekli
çalışmaların ortaklaşa yürütülmesi için, her iki tarafta bir komisyon
oluşturulmuştur. Söz konusu komisyonların ortaklaşa çalışmaları sonunda, GAP
Çevre Araştırma Projesinin iş tanımı tamamlanmıştır. Bu projeyle, ilgili GAP
bölgesindeki mevcut doğal kaynaklardaki kirlenmenin -hava, su, toprak gibi-
boyutlarını ve kirletici çeşitlerini belirlemek, tedbirleri önermek, kalite
limitlerini tespit etmek ve çevre parametrelerini düzenli izlemek, pilot bölge
olarak seçilen Adıyaman İlinde de mevcut flora fauna kaynaklarının belirlenmesi
amaçlanmaktadır. Projenin ihale işlemleri başlatılmış olup, 120 milyarlık bir
bütçeyle, 2001-2003 yılları arasında, GAP İdaresi Başkanlığı tarafından
yürütülecektir. Bakanlığımız tarafından,
içme ve kullanma suyu temin edilen yüzeysel su kaynaklarının korunması
amacıyla, değişik tarihlerde genelgeler yayımlanmıştır. Bu çerçevede, Atatürk
Barajının korunması amacıyla, Şanlıurfa İl Çevre Müdürlüğümüzce, Atatürk Baraj
Gölü havzasında, ayrıca Türk ve Alman Hükümetleri arasında imzalanan Malî
İşbirliği Anlaşması kapsamında Federal Alman kredi kuruluşu KFW ile Atatürk ve
Karakaya barajları havzalarında, atıksu ve katı atık yönetimi fizibilite
çalışması çerçevesinde, Bakanlığımız ve banka yetkililerince oluşturulan heyet
tarafından, Atatürk Barajında ve Adıyaman'da teknik inceleme yapılmış ve
aşağıdaki kararlar alınmıştır: Bakanlığımıza daha önce
sunulmuş olup, Atatürk ve Karakaya Barajları havzalarında katı atık ve atıksu
çalışmalarını içeren teknik şartnamenin, Keban Barajı da ilave edilerek, tüm
Fırat havzası boyunca ele alınması. KFW Bankası tarafından
(Alman-Türk malî işbirliği çerçevesinde) hazırlanacak olan şartnamenin en kısa
zamanda Bakanlığımıza sunulması ve nihaî şeklinin alması. Bölge için, birinci
aşamada, toplam üç aylık süreyi kapsayacak ve işin çerçevesinin çizilerek
öneriler getirilecek olan önfizibilite çalışmasının yaklaşık 300 000 Deutsche
Markla yapılması. Önfizibilite çalışmasının
tamamlanmasını müteakip değerlendirilmesi için ilgili kurum ve kuruluşlarla bir
çalışma toplantısının yapılması. İkinci aşamada ise dört
aylık bir süreç içinde toplam 450 000 Deutsche Mark maliyetle, yatırıma yönelik
her türlü bilginin yer aldığı (birlik modeli, ortak su arıtma, katı atık
bertaraf yapacak yerler gibi) fizibilite çalışmasının hazırlanması. İkinci soruya cevap
veriyorum: GAP Çevre Araştırma Projesinin iş tanımları oluşturulmuş, projenin
uygulanması GAP İdaresi Başkanlığınca yürütülecektir. "Atıksu ve Katı Atık
Yönetimi Fizibilite Çalışması" teknik şartnamesi Bakanlığımıza
sunulmuştur; ancak, Keban Barajının da dahil edilerek, tüm Fırat havzasında
çalışma yapılması düşünülmektedir. Üçüncü soruya yanıt
veriyorum... BAŞKAN - Sayın Bakan,
biz, burada tek soru sorduk. ÇEVRE BAKANI FEVZİ
AYTEKİN (Devamla) - Sayın Başkan, aynı sorunun devamı. BAŞKAN - Aynı soru
içinde, peki... ÇEVRE BAKANI FEVZİ
AYTEKİN (Devamla) - Ülkemiz açısından önemli olan, GAP Bölgesel Kalkınma
Projesinin en önemli adımı olarak, gerek mühendislik gerekse fizikî büyüklüğü
bakımından Atatürk Baraj Gölü gelmektedir. Atatürk Baraj Gölü, bölgede sulama
ve hidroelektrik üretiminin yanı sıra, civarındaki bazı yerleşimlerin de içme
ve kullanma suyu ihtiyacına cevap vermektedir. Bu kapsamda, Bakanlığımız
bu kaynağın korunması amacıyla, 1997 yılı yatırım programına "İçme Suyu
Kaynağı Olarak Atatürk Barajının Korunması Projesi"ni almıştır. Projeyle,
özellikle aşırı kirlilik yükünden dolayı baraj gölünde meydana gelen
kirlenmelerin önlenmesi, baraj gölü havza koruma-kullanma plan ve programının
oluşturularak arazi kullanımlarının belirlenmesi, baraj gölü havzasında planlı
gelişmelere yön verilmesi ve baraj gölünün mevcut kalitesinin korunması
amaçlanmıştır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim,
devam edin. ÇEVRE BAKANI FEVZİ
AYTEKİN (Devamla)- Proje kapsamında, gelişme raporları ve final raporu
hazırlanmıştır. Proje raporlarında,
Atatürk Barajı ve su toplanma havzası havza koruma planına temel teşkil edecek
veriler toplanmıştır. Mevcut durum planı
yapılmış; ancak, proje sonucunda beklenen hedefe uygun olarak çıkarılması
gereken havza koruma planı çalışması müteahhit firma tarafından
gerçekleştirilememiştir. Müteahhit firmanın
bakanlığımıza sunduğu planla da bölgedeki gelişmelere yön verilemeyeceği
anlaşıldığından, proje iptal edilmiştir. Sonuç olarak, söz konusu
projenin iptali dolayısıyla hazine alacağının hükmen tahsilini teminen
müteahhit firma aleyhine dava açılmış olup hukukî süreç devam etmektedir. Bu nedenle, proje için
2001 yılı bütçesinde herhangi bir ödenek ayrılamamıştır. Mahkeme neticesi
beklenmektedir. Değerli milletvekilime, bana bu sorusuna cevap verme fırsatı
verdiği için teşekkür ediyorum. Eğer, arzu ederse, yazılı olarak da bilgi
veririm; ama, mahkeme neticelenmediği için yeni bir projeye maalesef
alamıyoruz; onun neticesini bekliyoruz. Arz ederim. Teşekkür ederim Sayın
Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. Soru cevaplandırılmıştır. 26. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, DSİ'nin Adıyaman'daki projelerine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi ve DevletBakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/1089) BAŞKAN - Sayın Bakan
cevap vereceklerdir. Soruyu okutuyorum
efendim: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Zeki Çakan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim. Mahmut
Göksu Adıyaman 1 - DSİ Bölge Müdürlüğü
2000 yılı programında Adıyaman ve ilçelerine yönelik hangi işler yapılabildi? 2 - Yapılan bu işlerin
toplam maliyeti ne kadardır? 3 - 2001 yılında bu işler
için ne kadar ödenek ayırmayı düşünüyorsunuz? 4 - Adıyaman'da DSİ'ce
yapılması planlanan pompaj sulama istasyonu sayısı kaçtır? Bunlardan hangisi
hangi safhadadır? 5 - Adıyaman'da yine
DSİ'ce yapılan barajlar 2000 yılı sonu itibariyle hangi noktadadır? 6 - Bu barajlardan
hangisi 2001 yılında bitirilecektir? BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan. Süreniz 5 dakika. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adıyaman
Milletvekilimiz Sayın Mahmut Göksu'nun, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımıza
sorduğu sorulara cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinize en derin
saygılarımı sunuyorum. Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğümüzün 2000 yılı yatırım programında, Adıyaman İli ve ilçelerinde,
tarım sektöründe, büyük su işleri, küçük su işleri kapsamında, taşkın koruma,
yerüstü sulama ve gölet projeleri yer almakta olup; bu projelere ilişkin ayrıntılı
bilgileri, eğer talep edilirse, Sayın Göksu'ya tablo halinde de iletebiliriz. Adıyaman'da, Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğünün, Atatürk Barajı gölünden pompaj projesi kapsamında,
10 adet pompa istasyonu bulunmaktadır. Ana pompa istasyonu inşaatı devam
etmekte olup, fizikî gerçekleşme oranı yüzde 2,5'i. Diğer pompa istasyonlarının
ise, planlama kademesindeki çalışmaları tamamlanmıştır. Ayrıca, Adıyaman-Gerger
Gölyurt pompaj sulaması inşaatı devam etmekte olup, fizikî gerçekleşme yüzde
70'tir. Yine, Adıyaman-Gölbaşı
Yarbaşı pompaj sulaması inşaatının ihalesi yapılmış olup, 28.1.2001 tarihinde
işe başlanmıştır. Çamgazi Barajı inşaatı
bitirilmiştir, sulama inşaatı devam etmektedir. Adıyaman-Çelikhan Gölbaşı
pompaj sulaması inşaatı ikmal edilmiştir. Ayrıca, Adıyaman-Kahta
Menzil göleti ihalesi, 19.12.2000 tarihinde ihale edilmiş olup, çalışmalar
devam etmektedir. Hepinize en derin
saygılarımı sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. Soru cevaplandırılmıştır. 27. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'daki
çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/1090) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada. Soruyu okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Zeki Çakan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim. Mahmut Göksu Adıyaman 1 - Bakanlığınızca
Adıyaman çiftçisinin elektrik borçlarının bu yıl da ertelenmesi düşünülmekte
midir? 2 - Geçen yıla göre yüzde
65-70 daha fazla faturayla karşılaşan çiftçilerimiz büyük mağduriyet
yaşamaktadır. Bu mağduriyeti giderici ne tür tedbirler düşünmektesiniz? BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan. Süreniz 5 dakika. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adıyaman Milletvekilimiz
Sayın Mahmut Göksu'nun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanına sorduğu sözlü
sorulara cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum. Adıyaman İli
çiftçilerinin elektrik borçlarıyla ilgili verdiğimiz cevaplar: Elektrik
Tarifeleri Yönetmeliğinin 57 nci maddesine göre, enerji tüketim bedellerini
zamanında ödeyemeyen abonelerinin borçlarına, 6183 sayılı Yasada öngörülen
oranlara göre gecikme faizi uygulanmaktadır. Şu anda, 6183 sayılı Yasada
öngörülen gecikme faizi oranı, aylık yüzde 10'dur. TEDAŞ Genel Müdürlüğü
abonelerine de bu faiz oranı uygulanmaktadır. Diğer taraftan, birikmiş
borcu bulunan tarımsal sulama abonelerine, TEDAŞ Genel Müdürlüğü Yönetim
Kurulunca 30 Ekim 2001 tarihinde alınan kararla taksitlendirme
yapılabilmektedir. Bu kapsamda, Yönetim Kurulunca alınmış olan karar uyarınca,
tarımsal sulama abonelerinin 2001 yılında tüketmiş olduklar enerji bedeli ile
daha önceki yıllarda tükettikleri enerjiye ait birikmiş borçları için enerji
bedeli, anapara, gecikme zammı, KDV dahil, 31.12.2001 tarihine kadar müracaat
ederek protokol yapmaları halinde, borç tutarının tamamının ¼'ünün peşin
alınarak, bakiye borca protokol tarihinden itibaren ödeme devresi gecikme zammı
uygulanmadan, azamî onbir ay taksitlendirilmektedir. Taksitlendirmeler, aylık,
iki aylık, üç aylık ödemeler halinde tahsil edilecek olup, taksitlendirme
süresi 29.11.2002 tarihini geçmeyecektir. Tarımsal sulama
statüsündeki abonelerin 1.1.2002-31.10.2002 tarihleri arasında tükettikleri
enerji bedelleri Kasım 2002 tarihinde tahakkuk ettirilecek ve abone tarafından,
ödeme süresi, defaten ödenecektir. Ayrıca, çiftçilerimize -bu kararla da
yetinilmeyip- otuzaltı ay taksitlendirme imkânı getirilmiş; bu da,
çiftçilerimize duyurulmuştur. Protokole uyulmaması
halinde Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin amir hükümleri uygulanacağı kararı
kesindir. Arz ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. Sayın Göksu, bir şey mi
söyleyeceksiniz? MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) -
Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapabilir miyim? BAŞKAN - Buyurun. MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) -
Sayın Başkanım, 2000 yılının son aylarında -kasım-aralık aylarında- vermiş
olduğum soru önergelerine daha yeni sıra geldi. Tabiî, ben, 2001 yılında
yapılanları sordum; ancak, 2002 yılının mayıs ayında cevap verme imkânı oldu.
Sayın bakanlarımızın bazılarının, burada oldukları halde cevap verememelerini
de doğrusu yadırgıyorum. Şimdi, burada, Enerji
Bakanına sormuş olduğum soruya Sayın Bakanımız cevap verdi. Özellikle
çiftçilerimiz, gerçekten, elektrik borçlarından dolayı çok büyük mağduriyetler
yaşamakta. Bakanlığın son almış olduğu bu taksitlendirme kararı çiftçimizi
memnun etmiştir, bunu da bildirmekte fayda vardır; ancak, kaçak elektrik
kullanan insanların elektrik paraları da bu insanlara yüklendiği için,
faturalar çok yüklü gelmektedir; buna, mutlaka bir çarenin bulunması lazım diye
düşünüyorum. Ayrıca, deminki soruda da, DSİ'nin yapmış olduğu
yatırımlar çerçevesinde, maalesef, Adıyaman'da, DSİ, birtakım projeleri ortaya
koyuyor; ama, sonuca gidememektedir. Bu anlamda, Adıyaman, Atatürk Barajı
Adıyaman topraklarında kurulan bir baraj olmasına rağmen, buradan yeterince
istifade edememektedir. Bunun için, bakınız, 10 tane pompaj istasyonu yapıyor,
anasantral olarak yüzde 2,5'lik gibi çok az bir gerçekleştirme var.
Dolayısıyla, buradan, yetkililere, ilgilere ve Sayın Bakana sesleniyorum;
Adıyaman, bu manada büyük mağduriyetler yaşıyor. DSİ yatırımlarının bir an önce
hayata geçirilmesi, Adıyaman için hayatî önem taşımaktadır. Eğer, biz, bunu
geçiremezsek... Adıyaman'da köylerden göç başlamıştır, özellikle son Tütün
Yasasıyla, bu göç de hızlanmıştır; dolayısıyla, DSİ yatırımları önem arz
etmekte. Sayın Bakanlık, eğer, bu konuda, Adıyaman'a özel bir itina gösterirse
memnun oluruz, kendilerine teşekkür ederiz. Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Göksu. Soru cevaplandırılmıştır. Aslında, bundan sonra
elektrik fiyatları artacak. Eskiden kilovat/saati 3,5-4 sentken, şimdi 12-13
sent; esas, o zaman milleti yakacak! MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) -
Hiç ödemeyecek; o zaman, sulu tarımı bitirecek! 28. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'daki
petrol üretimine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi ve DevletBakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/1091) BAŞKAN - Soru önergesini
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada. Sayın Bakan, peş peşe
cevaplandıracağınız varsa, okutalım onları... Neyse, peki, bu soru okunsun
da... Soru önergesini
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Zeki Çakan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim. Mahmut
Göksu Adıyaman 1. - Adıyaman'da halen
yıllık ne kadar petrol üretilmektedir? 2. - Kapasiteyi artırıcı
bir çalışmanız var mı, varsa nelerdir? 3. - Bakanlık olarak
Adıyaman'a bir petrol rafine istasyonu kurmayı düşünüyor musunuz? 4. - Türkiye'de üretilen
petrolün yüzde 61'ine sahip olan Adıyaman İlimizin ekonomik, sosyal, kültürel,
eğitsel, sağlık ve bayındırlık altyapısının gelişmesi için TPAO'nun yaptığı bir
hizmet var mı; varsa, nelerdir; yoksa, yapmasını düşünüyor musunuz? BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan. Süreniz 5 dakika efendim. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adıyaman
Milletvekilimiz Sayın Mahmut Göksu'nun sözlü sorularına cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım. Adıyaman'da, 2001 yılı
ocak-eylül döneminde, 4 243 972 varil ham- petrol üretimi gerçekleştirilmiştir.
Adıyaman İlimizdeki sahalarımızdan, kalan üç aylık dönemde, 1 267 815 varil;
yani, 178 695 ton hampetrol üretiminin yapılması beklenmektedir. Üretimle ilgili
ayrıntılı bilgileri, Sayın Milletvekilimiz isterse, listeler halinde kendisine
takdim edebiliriz. Yörede, petrol arama ve
üretim faaliyetlerimiz devam etmektedir. Adıyaman İlimizin bulunduğu coğrafî
bölgede bir kara rafinerisi kurulması düşünülmemektedir. Bölgede rafinerilerle
ilgili tabloyu da, eğer Sayın Milletvekilimiz isterse, yine kendisine arz edebiliriz. Adıyaman bölgesinde 2000
yılında 6 536 955 varil hampetrol üretilmiş olup, toplam TPAO üretimindeki payı
yüzde 48,2'dir. Petrol ihtiyacının büyük bir kısmını yurt dışından döviz
ödeyerek karşılayan Türkiye için, TPAO'nun ürettiği petrol önem arz etmektedir.
TPAO, Adıyaman'da Bölge
Müdürlüğü tesis faaliyetleriyle yöresel imkânlardan yararlanmaya özen
göstermiştir. Yöreden servis hizmetleri sağlanmış, müteahhitlik işleri
yaptırılmıştır. Bütün bunlar, Adıyaman'a büyük bir nakit girdisi sağlayarak,
Adıyaman ekonomisine katkıda bulunmuştur. Ayrıca, aşağıda yapılan
hizmetlerle de önemli ölçüde yarar sağlamıştır. Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı, Üniversite-Mehmetçik Elele, Ağaçlandırma Projesine, amfiteatr
sahnesi yapımına malzeme ve teknik yardımlarla katkıda bulunmuştur. İl Özel
İdaresine ait sosyal tesislerin restorasyonu ile çocuk oyun alanları açılmış, Valilik
binası önüne Sivil Savunma ve tabiî afetler anında kriz merkezinin toplanmasını
ve çalışmalarını sağlamada kullanılmak üzere, 1 adet karavan hizmete
sokulmuştur. Adıyaman Halk Eğitim Merkezinin boya, bakım işleri Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı tarafından yapılmıştır. Adıyaman İline su sağlayan
Gürlevik Belediyesi su hattının 256 metrelik kısmının tamir ve tadilat işleri,
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı tarafından yapılmıştır. Merkeze bağlı Kömür
Beldesi yakınlarındaki Girik Köprüsü yapılmıştır. Adıyaman Valiliğinin
talebiyle, Çelikhan İlçesi Yeşiltepe Köyü Kale Mezraına, köy çocuklarının okula
gidip gelebilmesi için çay üzerine yapılan köprüye katkıda bulunulmuştur. Doğumevi
Hastanesinin açılışında tefriş için TPAO önemli katkıda bulunmuştur. TPAO,
ihtiyaç talebinde bulunan okullara eğitim ve
sportif etkinliklerin gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla malzeme
yardımında bulunmuştur. Batman Petrolspor
kanalıyla Adıyamanspor'a malzeme yardımında bulunulmuştur. Faaliyette bulunan köy ve
ilçe yollarının ıslahında, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının iş makineleri
çalıştırılmaktadır. Ayrıca, kış aylarında kar mücadelesinde valiliğe de destek
verilmektedir. Çevre düzenlemesi ve
ağaçlandırma yapılarak, Adıyaman'ı güzelleştirme çalışmalarına örnek ve destek
olunmaktadır. Adıyaman Merkeze bağlı
Çemberlitaş Köyünde, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığınca ilköğretim okuluna
ilave bir kat yaptırılmıştır. 1996 yılından bugüne
kadar Adıyaman il sınırları içerisinde kullanılmak üzere yaklaşık 10 000 ton
asfalt sağlanmıştır. Üniversite ve meslek
lisesi öğrencilerine staj imkânı sağlanmakta olup, öğrencilerin her türlü
teknik bilgi ve becerileri yerinde ve iş başında geliştirilmektedir. Arz ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Bakan. Soru cevaplandırılmıştır.
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman)-
Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın Göksu,
herhalde, kısa bir açıklama yapacak; buyurun. MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) -
Sayın Başkanım, Değerli Bakanım TPAO'nun Adıyaman'da yapmış olduğu bazı
katkılardan bahsetti. Evet, tabiî, birtakım küçük katkılar yapılıyor. Yine de
bunlar için teşekkür ediyoruz. Ancak, ne var ki, bir zamanlar, Türkiye'de çıkarılan
petrolün yüzde 61'e varan kısmı Adıyaman'dan çıkıyordu. Adıyaman petrolü, Türk
ekonomisine katkısı oranında Adıyaman'a gelir sağlamamaktadır. Onun için
-özellikle cevap veren Sayın Bakanımın bilgisi var- Belediye Gelirleri ile Özel
İdare Yasasında bir değişiklik yapılarak, petrol çıkarılan sahaların il
sınırları içinde bulunduğu belediyelere petrolden yüzde 2 oranında katkı payı
verilmesiyle ilgili vermiş olduğumuz bir kanun teklifi var. Eğer, bu yüzde
2'lik katkı belediyelerimize ve özel idaremize verilirse, çok büyük bir hizmet
olacağını, yörenin kalkınacağını biliyoruz. Bir de TPAO yeterli
yatırım yapamadığı için, yeterince arama yapamadığından dolayı, işçilerimiz
mağdur durumda. Şu anda Adıyaman'da 300 küsur TPAO işçisi, işten atılmakla baş
başadır. Bir an önce, bu insanlarımızın işine dönebilmesi, maaşlarını alabilmesi
için, bakanlığın, bu konudaki... Daha önce Zeki Çakan Beyi ziyaret etmiştik,
yardımcı olacağını söylemişti; ama, bütünüyle halledilemedi. Dilerim, bu sorun
halledilir. Bu sorun, hem Batman'da var hem de Adıyaman'da var. İşçilerimiz
mağdur durumda ve diken üzerindedir. TPAO'da çalışan bu
işçilerimizin sorunlarının acilen çözülmesi gerekmektedir. Bu konuda Sayın
Bakanım katkı sağlarsa, kendisine müteşekkir oluruz. Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Göksu. Soru cevaplandırılmıştır. 29. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Kırıkkale
Üniversitesinde bir öğretim üyesinin doktora tezinin kabulünden sonra iptal
edilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1092) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 30. - İstanbul Milletvekili Bahri Sipahi'nin, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinden ihale alan bir firma hakkında ileri sürülen iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1093) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 31. - İstanbul Milletvekili Bahri Sipahi'nin, İstanbul
Büyükşehir Belediyesince açılan otobüs ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1094) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 32. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinden ihale alan bir firma hakkında ileri sürülen iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1095) BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Ertelenmiştir. 33, 37, 38, 39, 47 ve 51
inci sıralarındaki soruları, Sayın Bakan, birlikte cevaplandıracağını
söylemiştir. 33. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, bazı SSK
hastanelerinin başhekim ve yöneticileriyle ilgili iddialara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder
Gaydalı’nın cevabı (6/1096) 34. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, Merzifon'a bir
dispanser ve eczane açılıp açılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı
(6/1100) 35. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, Merzifon'da
BAĞ-KUR irtibat bürosu açılıp açılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı
(6/1101) 36. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Vakıflar Genel
Müdürlüğü'nün 2762 sayılı Vakıflar Kanununa uymadığı iddialarına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı
(6/1102) 37. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, TEDAŞ ve TEAŞ
bünyesindeki termik santrallere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/1112) 38. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, TRT'de
yayınlanan sabah programında yer verilen gazetelere ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/1117) BAŞKAN - Şimdi, soruların
hepsini okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın,
Çalışma Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. Ahmet
Güzel İstanbul Soru 1: SSK Kartal
Hastanesinde başhekimlik yapan Dr. Selami Şahin'in, 1.9.2000 tarih ve 270
sayılı yazıyla, 1/8 oranında aylıktan kesme cezası aldığı doğru mudur? Aylıktan kesme cezası
alan bir şahsın, yönetmeliklere göre başhekimlik görevini sürdürmesi yasal
mıdır? Soru 2: 20 nci Dönem Kars
Milletvekili Sayın Y. Selahattin Beyribey, milletvekilliğini kaybettikten
sonra, SSK Ankara İhtisas Hastanesi Başhekimi olarak tarafınızdan atanmıştır.
Bu kişinin, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığına olan 2 846 304 000 Türk Lirası
borcunun maaşından kesilmemesi için 23 Şubat 2000 tarihinden itibaren baskı
yaptığı ve Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı yazısının dikkate alınmadığı
doğru mudur? Soru 3: SSK Teftiş Kurulu
Başkanlığı raporlarında, idarî görev almaları sakıncalı olduğu belirtilen Sayın
Hikmet Kuzey'in personel eğitim daire başkanlığına, Sayın Yusuf Ekşi'nin
personel eğitim şube müdürlüğü görevlerine atandığı doğru mudur? BAŞKAN - Şimdi, 37 nci
sıradaki Amasya Milletvekili Sayın Akif Gülle'nin sorusunu okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim. Akif
Gülle Amasya Sorular: 1. Amasya-Merzifon ve
çevresinde 20 000 SSK'lı vatandaşımız, Merzifon'da SSK'ya bağlı dispanser ve
eczane bulunmadığından, en ufak bir ilaç için 60 kilometre uzaklıkta bulunan il
merkezine gitmek mecburiyetinde kalmaktadır. Bu durum ise, hem zaman hem de
maddî bakımdan SSK'lıların mağduriyetine neden olmaktadır. Merzifon'a acilen tam
teşekküllü bir dispanser açılması ne zaman gerçekleşecektir? 2. Ayrıca, Merzifon SSK
Dispanseri bünyesinde bir eczane açılması çalışması var mıdır? BAŞKAN - Yine, Amasya
Milletvekili Sayın Akif Gülle'nin 38 inci sıradaki sorusunu okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim. Akif
Gülle Amasya Sorular: 1. - Nüfusu 70 000'e
yaklaşan Amasya - Merzifon İlçemizde binlerce Bağ-Kurlu, Bağ-Kurla olan işleri
ve problemlerine ilişkin konuların çözülmesi için 60 kilometre mesafede bulunan
il merkezine gitmek durumuyla karşı karşıyadır. Bu durum ise, ciddî anlamda
zaman ve malî imkân israfına neden olmaktadır. Söz konusu problemin
çözülmesi için, Merzifon'da Bağ-Kur irtibat bürosu açılması konusunda herhangi
bir çalışmanız var mıdır? 2. - Yoksa, 2001 yılında
bu konuyla ilgili yeni bir çalışma başlatmayı düşünüyor musunuz? BAŞKAN - Gündemin 39 uncu
sırasındaki, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Vakıflar Genel Müdürlüğünün
2762 sayılı Vakıflar Kanununa uymadığı iddialarına ilişkin sorusunu okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Devlet Bakanlığı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için delaletlerinizi
arz ederim. Musa
Uzunkaya Samsun Vakıf Guraba Hastanesinin
10 yıllığına SSK'ya devri işlemiyle ilgili olarak: 1. - Vakıflar Genel
Müdürlüğü halen hangi alanlarda faaliyet göstermektedir? 2. - Fakir ve kimsesiz
insanlara tedavi hizmeti verilmesini 2762 sayılı Vakıflar Kanunu, vakıf
mallarının vakfı kuran kimsenin iradesi istikametinde kullanılmasını öngören
açık hükümleri, binlerce yıllık vakıf geleneği mantığına rağmen nasıl faaliyet
alanı dışı olarak vasıflandırabiliyorsunuz? 3. - Böyle bir tasnifi
haklı kılacak gerekçeleriniz var mıdır? 4. - SSK hastanelerinin
mevcut hali herkesçe malum iken yapılan bu devirle hastanenin emin ellere
emanet edildiğini söyleyebilir misiniz? 5. - Fakir ve kimsesiz
hastalara ücretsiz tedavi hizmeti verilmeye yeni dönemde de devam edileceği
açıklamalarına rağmen, bu hizmetin bir süre sonra terk edileceği endişesine
iştirak ediyor musunuz? BAŞKAN - 47 nci sıradaki,
İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, TEDAŞ ve TEAŞ bünyesindeki termik
santrallara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesini
okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Zeki Çakan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. Ahmet
Güzel İstanbul 3096 sayılı Yasa
kapsamında TEDAŞ bünyesindeki dağıtım müesseseleri ile TEAŞ bünyesindeki 12
adet termik santralin işletme hakkı devirleri özel şirketlere verilmesi
aşamasında bazı sorunların yaşandığı bilinmektedir. Bu özelleştirme sırasında; Soru 1: Başbakanlık YDK,
yaptığı inceleme sonucunda, işletme hakkı devirleri için 1997 yılında yapılan
ihaleden sonra şartname ve sözleşmelerde şirketler lehine önemli değişiklikler
yapıldığı doğru mudur? Yapılmışsa sebepleri nelerdir? Soru 2: İşletme hakkını
devralan şirketlerin nasıl denetleneceği belli midir? Soru 3: İşletme hakkını
devralan şirketler tarafından TEDAŞ adına yapılacak olan yatırımların nasıl
yapılacağı belli midir? Belirsizlik varsa bunu gidermek için çalışma yapılmakta
mıdır? Soru 4: İşletme hakkı
devredilecek müesseselerde çalışan memur ve sözleşmeli personelle ilgili yasal
düzenlemenin yapılmasından sonra işletme hakkı devirlerinin yapılması
konusundaki YDK raporuna uymayı düşünüyor musunuz? BAŞKAN - 51 inci sırada,
Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, TRT'de yayınlanan sabah programında yer
verilen gazetelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesini okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın
Devlet Bakanı Sayın Rüştü Kâzım Yücelen tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim. Mahmut
Göksu Adıyaman 1. - TRT'de yayınlanan
sabah basın özetlerinde bazı gazetelerin manşetleri ve özetleri seyirciye
sunulmamaktadır. Bu gazeteler; Yeni Şafak, Akit, Millî Gazete, Yeni Asya ve
Ortadoğu gazeteleridir. Bu gazeteler niçin okunmamaktadır? 2. - Herkese eşit
mesafede olması gereken TRT'nin bir devlet kuruluşu olarak bu taraflı yayınını
nasıl karşılıyorsunuz? 3. - TRT'de bir gazetenin
okunabilmesi için hangi kriterler göz önünde bulundurulmaktadır? BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan. 6 tane soruyu birden cevaplandıracaksınız. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Ahmet Güzel'in tarafımıza yönelttiği sözlü soru
önergesini cevaplandırmak üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum; sözlerime
başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. SSK Kartal Hastanesinde
Baştabip olarak görev yapan Dr. Selami Şahin Baştabiplik görevinden isteği
üzerine ayrılmıştır. Sosyal Sigortalar Kurumu
Başkanlığı Ankara İhtisas Hastanesi Baştabibi Selahattin Beyribey adına,
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü tarafından 2 846 304 000
Türk Lirası borç tahakkuku yapılmış olup, söz konusu borç ve borca tahakkuk
ettirilen 706 025 000 liralık faiz, bahse konu sandık hesabına ilgili
tarafından yatırılmıştır. Söz konusu soru
önergesindeki Teftiş Kurulu Başkanlığının raporundaki iddialardan dolayı
"mülga Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü Personel ve Eğitim Dairesi
Başkanlığındaki idarî görevinden şube müdürü olarak alınması ve bu işlemin
iptaline ilişkin olarak Danıştay dairesinin kararıyla onaylanmış bulunan Ankara
İdare Mahkemesinin kararında, davacının görevini kötüye kullanmadığı ve suçun
oluşmadığı sabit görülerek aklandığı kesinlik kazanmakla, ilgili hakkında tesis
edilen atama işleminde de mevzuat hükümlerine uyarlıktan bahsetme olanağı
bulunmamaktadır" denilmek suretiyle, söz konusu işlemin iptaline karar
verilmesi üzerine, halen, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Sigorta İşleri
Genel Müdürlüğü Personel ve Eğitim Dairesi Başkanlığı görevini vekâleten
yürütmektedir. Ayrıca, Teftiş Kurulu
Başkanlığının raporuna istinaden, Yusuf Ekşi tarafından, Ankara İdare
Mahkemesinde açılan dava sonunda, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş
olup, mezkûr karar Danıştay kararıyla kesinleşmiştir. Bilgilerinize arz ederim. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 37 nci sırada, Amasya Milletvekilimiz Sayın Akif Gülle'nin
tarafımıza yönelttiği sözlü soruya cevaplarımı arz ediyorum. Mülkiyeti Merzifon
Belediye Başkanlığına ait, 710 metrekare kullanım alanlı iki katlı müstakil bina,
Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığınca dispanser olarak kullanılmak üzere
yirmibeş yıllığına kiralanmıştır. Söz konusu binanın kiralanmasından sonra,
anılan ilçedeki sigortalılara dispanser düzeyinde hizmet verilmesinin
sağlanması bakımından, ilçede hizmet veren Merzifon Sağlık İstasyonunun
dispansere dönüştürülmesi konusu, adı geçen Başkanlığın yönetim kuruluna
sunulmuş olup, kurulca da uygun görülmüştür. Adı geçen ünitenin personel
ihtiyacı giderilmediğinden, tam teşekküllü olarak hizmete geçirilmesi mümkün
olamamıştır. Tam teşekkülü olarak hizmete hazır hale geldiği zaman, eczanesiyle
birlikte faaliyete geçirilecektir. Bilgilerinize arz ederim. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 38 inci sırada, Amasya Milletvekilimiz Sayın Akif Gülle'nin
tarafımıza yönelttiği sözlü soruya cevaplarımı arz ediyorum: Amasya İline bağlı
Merzifon İlçesinde 15 Mart 2002 Cuma günü Bağ-Kur irtibat bürosunun açılışı
gerçekleştirilmiştir. Merzifon'un, 2000 yılı genel nüfus sayımı sonuçlarına
göre, yaklaşık yüzde 50'si Bağ-Kur kapsamındadır. Bu nedenle, açılan irtibat
bürosu, birçok esnaf ve emeklinin, Bağ-Kur işlemleri için il merkezine kadar
gitmelerini önleyeceğinden, önem arz etmektedir. Bu tür taleplerin yerine
getirilmesi uygun görülmekte ise de, kurumun personel yetersizliği, zaman zaman
hizmetin aksamasına neden olabilmektedir. Açılan irtibat bürosunda sağlık
karnesi işlemleri, sigortalama işlemleri, emeklilik işlemleri ve prim tahsilatı
yapılacaktır. Yerine getirilecek en önemli hizmet ise, sigortalılar, emekliler
ve bunların hak sahiplerinin uygulamalar ve ilgili olarak bilgilendirilmeleri,
yeni uygulamaların ilçe halkına en kısa ve doğrudan duyurulmasıdır. Bilgilerinize arz ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 39 uncu sırada, Samsun Milletvekilimiz Sayın Musa Uzunkaya'nın
tarafımıza yönelttiği sözlü sorulara cevaplarımı arz ediyorum. Vakıflar Genel Müdürlüğü,
vakfiye esasları ve yürürlükte olan mevzuat doğrultusunda, hayrî, sosyal,
kültürel, ekonomi ve turizm sektörlerinde imkânları ölçüsünde faaliyet
göstermektedir. Mazbut vakıfları yönetmek, mülhak ve yeni vakıfları devlet
adına denetlemekle yükümlü, hükmî şahsiyeti haiz katma bütçeli bir kamu
kuruluşu olan Vakıflar Genel Müdürlüğü, eski vakıfların yönetimi, tarihî vakıf
eserlerinin restorasyonu, yaşatılması, vakfiyelerinde yazılı hayır şartlarının
yerine getirilmesi, yeni vakıfların amaçları doğrultusunda faaliyetlerinin
denetlenmesi gibi önemli bir görevi üstlenmiştir. Vakıflar Genel
Müdürlüğünün mülkiyetinde 19 675 bina, 35 556 arsa ve arazi olmak üzere, toplam
55 231 gayrimenkul bulunmaktadır. Bu gayrimenkullerden 21 082 adedi kiradadır. Genel Müdürlüğün,
Vakıflar Bankası Anonim Ortaklığı, Vakıf İnşaat, Restorasyon, Emlak, Turizm ve
Ticaret AŞ, Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu, Taksim Otelcilik AŞ, TÜSTAŞ Sınaî
Tesisler AŞ'de iştirakleri ile Aydın ve Ayvalık Vakıf Zeytinlikleri İşletmesi,
Vakıf Memba Suları İşletmesi bulunmaktadır. Hayrî ve sosyal hizmet
olarak 50 imarette 13 825 fakir vatandaşımıza bir öğün sıcak yemek verilmekte,
1 069 muhtaç ve âmâya 79 080 000 Türk Lirası aylık ödenmektedir. Vakıfları amacına uygun
devam ettirmek, yaşatmak, Vakıflar Genel Müdürlüğünün görevidir; Bezm-i Âlem
Valide Sultanın Vakfiyesindeki hayır şartlarını gerçekleştirmek de görevidir;
ancak, Vakıf Gureba Hastanesinin Vakıflar Genel Müdürlüğünün sağlık hizmeti
veren tek birimi olması, Genel Müdürlüğün sağlık hizmetlerinin verileceği bir
teşkilat yapısına sahip olmaması, idarî tedbirlerin zamanında alınmaması ve
sorunların çözümlenememesi sonucunu doğurmaktadır. Vakıf Gureba Hastanesini
daha verimli ve çağdaş bir yapıya kavuşturmak, atıl durumu harekete geçirmek,
yüzde 100 oranında tam kapasiteyle çalışmasını ve halkımıza en iyi şekilde
hizmet vermesini, bunun yanında, fakir ve garip hastalara ücretsiz teşhis ve
tedavi hizmeti verilmesinin daha etkin ve verimli bir şekilde yerine
getirilmesini sağlamak amacıyla gerekli düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Bezm-i Âlem Valide Sultan
Vakıf Gureba Hastanesinde hizmette belirlenen eksikliklerin tek elden
giderilerek verilen hizmetin çağdaş seviyeye ulaşması, bunun yanında kamu
menfaatının olması, hayır şartlarının daha iyi yerine getirilmesi bakımından
hastanenin işletilmesinin Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığına devredilmesi,
şimdiki durumuna göre daha yararlı olacağı kanaatine varılmıştır. İdarî yetersizlikler,
fakir hasta sayısı ve denetiminin yapılamaması, çağdaş bir sağlık hizmeti
verilememesi, ayrıca, yeterli ödenek temin edilememesi nedeniyle eski Gureba
Hastanesi binasının onarımının yapılarak faaliyete geçirilememesi. 4 üncü soruya cevabımız
ise: Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı hastaneleri, halen faaliyetlerini
sürdüren, hatta son aylarda yeniden yapılanma çalışmaları içerisinde bulunan,
her şeyden önce devlete ait bir kurumdur. Vakıf Gureba Hastanesinin işletmesi
özel sektöre verilseydi bu endişe makul olabilirdi. Bir devletin kurumunun
diğer bir devlet kurumuna güvensizliğinden söz edilemez. Fakir ve garip hastaların
bakımı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü
arasında imzalan ve Bakanlar Kurulunun 10.8.2000 gün ve 2000/1331 sayılı
kararına esas protokolün 6 ncı maddesine göre düzenlenmiş olup, fakir ve garip
hastalara yeterli kontenjan ayrıldığı gibi, aynı maddede fakir hastalara
verilecek hizmetin kalitesinin de diğer hastalarla aynı olacağı hükme
bağlanmıştır. Bu amaçla, hastane içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğünce idarî
birim kurulmuş olup, fakir ve garip hastaların tespit ve sevki yapılarak
ücretsiz teşhis ve tedavileri sağlanmaktadır. Bu birimin faaliyete geçtiği
Mayıs 2001-Ocak 2002 arasında 1 744 fakir ve garip hastaya ücretsiz teşhis ve
tedavi hizmeti verilmiştir; aksi hareket, protokol şartlarının ihlali sonucunu
doğurur ki, bu da protokolün feshini ortaya çıkarır. Arz ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Soru cevaplandırılmıştır.
Sayın Bakan, Sayın
Uzunkaya kısa bir açıklama yapacaktır. Buyurun Sayın Uzunkaya. MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Teşekkür ederim. Sayın Başkan, Sayın
Bakana teşekkür ediyorum ilgili Bakan adına gerekli açıklamayı yaptılar; ancak,
kendileri de işaret ettiler, zannediyorum takriben bir yıllık süre içerisinde 1
700 civarında fakir hastaya bakıldı. Ben, zaten, işin başında onu soracaktım.
Vakıf Gureba Hastanesinin, hattı zatında belki, bir haftada, o çapta, İstanbul
gibi 12 000 000'luk bir şehirde daha fazla fakir fukaraya bakması gerekirken,
bu sayının sınırlı tutulduğu konusunda şikâyetler zaten geliyordu. Bir diğer husus da,
burada, vakıf ruhunun hattı zatında, öldürülmesi... Biz, özel sektöre
devredilsin demedik. Devletin bir kurumu ki, o kurumun her gün iflas ettiğini,
ilgili bakanın her gün yolsuzluk duyurusunda bulunduğunu biliyoruz. Bu kurum bu
kadar sıkıntıdayken, Vakıf Gureba gibi çok hacimli, kuruluşunda gerçekten
insanların hayır duygularını harekete geçirebilecek -belki ilgili bakanlık
öncülük yapsaydı- bu vakfa kamunun desteğini, yani, toplumun desteğini
sağlayarak esas kuruluş amacına uygun ve vakıf hastanesi olarak devamını
sağlamak mümkünken, çok sıkıntılı ve netameli bir bakanlığa devredilmesini hâlâ
anlamak mümkün değil. Sayın Bakanın
açıklamaları kendi zaviyelerinden doğru olabilir; ama, işin vakıf ruhu, manevî
sorumluluğu ve geniş kapsamlı halka hizmet açısından bakılınca, yeterliliğini
savunmak mümkün değildir; velev ki, bakan böyle bir savunmayı yapmış olsa da;
ama, kendilerine teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Uzunkaya. Soru cevaplandırılmıştır. Şimdi, gündemin 47 nci
sırasındaki, İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in sorusunu cevaplandırıyorsunuz
efendim. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Milletvekilimiz
Sayın Ahmet Güzel'in sözlü sorularına cevaplarımı arz ediyorum. Elektrik dağıtım
tesislerinin işletme haklarının devriyle ilgili olarak hazırlanan şartname eki
addendumlar ile şartname ekindeki örnek görev verme sözleşmesi baz alınarak,
3096 sayılı Kanun gereğ, Bakanlar Kurulu kararları istihsal edilmiştir.
Bakanlar Kurulu kararını takiben, şirketlerle yapılan sözleşme görüşmeleri
sonrasında mutabakat sağlanarak, paraflanan imtiyaz sözleşmesi, Danıştay
onayından sonra imzalanmıştır. 3.3.2001 tarih ve 24335
sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Kanununun
geçici 5 inci maddesinde "mevcut sözleşmeler uyarınca, TEDAŞ Genel
Müdürlüğünün mülkiyetindeki dağıtım tesislerini işleten dağıtım şirketlerinin
yatırım programlarını ve projelerini incelemek, onaylayarak programa alınan
projelerin yatırım programına uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetlemek, bu
sözleşmeler yürürlükte kaldığı sürece TEDAŞ Genel Müdürlüğünün
yükümlülüğündedir" hükmü yer almaktadır. Konuyla ilgili yönetmelikler,
TEDAŞ Genel Müdürlüğünce hazırlanmaktadır. İşletme hakları görevli şirketlere
devredilecek termik santrallarda ve linyit işletmelerinde 1475 sayılı Yasaya
tabi olarak çalışmakta olan işçi personel, söz konusu tesislerle birlikte,
görevli şirketlere devredileceklerdir. Bakanlığımızca ihalesi
yapılıp, uygulama sözleşmeleri Bakanlığımız ile görevli şirketler arasında
imzalanmış olan ya da mutabık kalınmış olan termik santrallarda ve ilgili kömür
işletmelerinde 1475 sayılı Yasaya tabi olarak çalışmakta olan işçi personel için,
uygulama sözleşmelerinde; bu personelin, söz konusu santrallarla birlikte
şirkete devredilmeleri ve kendi isteğiyle ayrılanlar ve 1475 sayılı İş
Kanununun, işverenin bildirimsiz fesih hakkını düzenleyen Ayrıca, devir
sözleşmelerinde, şirkete devredilen işçi personelin almakta oldukları ücret
seviyeleri ile kıdem tazminatlarının bütününden, görevli şirketler sorumlu
tutularak, fiilî devir tarihindeki hizmet süreleri ve almakta oldukları ücret
seviyeleriyle sınırlı olmak kaydıyla, Elektrik Üretim AŞ Genel Müdürlüğündeki
hizmetlerine karşılık, fiilî devir tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre
ödenecek tazminatları için Elektrik Üretim AŞ Genel Müdürlüğüne ödeme
yükümlülüğü getirilmektedir. Devredilecek tesislerde
görev yapan memur ve sözleşmeli personel, görevli şirketlere devredilmeyip,
görevlerine Elektrik Üretim AŞ Genel Müdürlüğünün ilgili birimlerinde devam
ettirilmektedir. Bu uygulamayla ilgili olarak, mevzuatta değişiklik yapılması ve
yapılacak değişikliğin anılan personeli kapsaması halinde, Elektrik Üretim AŞ
Genel Müdürlüğünün yeni mevzuat hükümlerine göre işlem yapması, kaçınılmaz
olarak değerlendirilmektedir. Arz ederim. BAŞKAN - 47 nci sıradaki
soru da cevaplandırılmıştır. 51 inci sıradaki,
Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu'nun sorusunu cevaplandırıyorsunuz
efendim. DEVLET BAKANI EDİP SAFDER
GAYDALI (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adıyaman
Milletvekilimiz Sayın Mahmut Göksu'nun sözlü sorusuna cevaplarımı arz ediyorum.
Bakanlığımız ilgili
kuruluşu Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü, TRT-1 program
kanalında, 2.1.1997 tarihinden itibaren, hafta içi her gün, saat 06.30-08.30
saatleri arasında canlı olarak yayınlanan ve 13.4.1998 tarihinden itibaren
"Sabah Haberleri" adıyla yayına devam eden programda, sabah haberleri
topluma sunulmakta; bununla birlikte, program içinde, Anayasanın 2 nci ve 3
üncü maddelerinde ifade edilen Atatürk milliyetçiliğine, demokratik, laik ve
sosyal bir hukuk devleti anlayışına bağlı yayın yapan günlük gazetelerin -2954
sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda ifade edilen- haber niteliği
bulunan haberlerinin manşetleri ile toplumun büyük bir kesiminin ilgisini çeken
güncel olaylara ilişkin diğer başlıklar okunmaktadır. Bu suretle, Türkiye'nin
tüm toplum kesimini içerisine alan geniş bir izleyici kitlesine, günlük
gazetelerin haberleri tam ve tarafsız olarak, herhangi bir yorum yapılmaksızın
verilmektedir. Gazetelerin haberleri yorumsuz şekilde yansıtılırken, toplumun
büyük bir kesiminin ilgisini çekmesi göz önünde tutulmakta, gündemde yer alan
önemli konular aktarılırken, haber değerinin bulunması kriteri aranmaktadır. Program, basın
dünyasındaki tüm renkleri yansıtmaktadır; ancak, objektif olmayan, ideolojik
basın organlarına yer verilmemektedir. Diğer yandan, bazı gazeteler, dağıtım
merkezlerinden kaynaklanan sorunlar nedeniyle, zaman zaman, söz konusu program
saatine yetiştirilememektedir. Arz ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan. Soru cevaplandırılmıştır. Sayın Bakan
"ideolojik olanları yayınlamıyoruz" dedi... MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) -
Bir şey söylemek istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun. MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) -
1998'den itibaren, 06.30-08.30 saatleri arasında, manşetler okunuyor. Tabiî,
bu, Türk Hava Yollarındaki uçaklarda da var -onunla ilgili sorum da var-
birtakım gazeteler, ısrarla dağıtılmıyor. Şimdi, burada, Anayasanın
laiklik ilkesine ve diğer ilkelere aykırı yayın yapmayan gazeteler... Eğer, bir
gazete, Anayasaya aykırı yayın yapıyorsa, zaten, o gazete kapatılır.
Kapatılmadığına göre, sanıyorum, burada, tirajın önem arz etmesi lazım. Çok daha
fazla tirajlı gazetelerimizin, maalesef, manşetleri okunmuyor, ondan çok daha
az satan gazetelerin manşetleri okuyucuya duyuruluyor. Ayrıca "objektif
olmayan, ideolojik yayın yapan gazeteler" diyor... Acaba, TRT'nin
sabahları okumuş olduğu gazeteler taraflı değil mi?! İdeolojik birtakım
yaklaşımlar yapmıyor mu?! Birtakım insanlar veya birtakım fikirler karşısında
tavırlarını net olarak ortaya koymuyorlar mı; koyuyorlar. Dolayısıyla, burada,
TRT, yanlış bir yola girmiştir. Madem, o gazeteler Türk basın hayatında vardır;
bu insanlar yasalar doğrultusunda gazete çıkarıyorsa, tiraj öne alınmalı ve bu
şekilde, bütün gazetelerin manşetleri halka duyurulmalıdır; yoksa, birtakım
gazeteleri okursak, bazılarını okumazsak, bu bir ayırımcılıktır, TRT'nin bunu
yapmaya hakkı yoktur diye düşünüyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Göksu. Soru cevaplandırılmıştır. Sorular için ayrılan 1
saatlik süre dolmuştur. Şimdi, gündemin
"Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler"
kısmına geçiyoruz. 1 inci sırada bulunan,
Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, köylerin sorunlarının
araştırılarak köy kalkınmasıyla ilgili alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki
öngörüşmelere başlayacağız. IV. - GENSORU, GENEL
GÖRÜŞME,MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
(Devam) B) ÖNGÖRÜŞMELER 1. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının,
köylerin sorunlarının araştırılarak köy kalkınması ile ilgili alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/16) BAŞKAN - Hükümet?.. Yok. Bir defaya mahsus olmak
üzere ertelenmiştir. Sayın grup
başkanvekilleri, devam edelim mi? Peki; devam edelim. 2 nci sırada bulunan,
Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu ve 36 arkadaşının, telefonların yasa dışı
olarak dinlendiği iddialarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki
öngörüşmelere başlayacağız. 2. - Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu ve 36 arkadaşının,
telefonların yasa dışı olarak dinlendiği iddialarının araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/17) BAŞKAN - Hükümet?.. Yok. Bir defaya mahsus olmak
üzere ertelenmiştir. 3 üncü sırada bulunan,
İstanbul Milletvekili Azmi Ateş ve 43 arkadaşının, THK yönetimi hakkındaki
iddiaları araştırmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız. 3. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş ve 43 arkadaşının, THK
yönetimi hakkındaki iddiaları araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/19) BAŞKAN - Hükümet?.. Yok Bir defaya mahsus olmak
üzere ertelenmiştir. 4 üncü sırada bulunan,
Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu ve 21 arkadaşının, erozyonun
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız. 4. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu ve 21
arkadaşının, erozyonun nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/20) BAŞKAN - Hükümet?.. Yok Bir defaya mahsus olmak
üzere ertelenmiştir. 5 inci sırada bulunan,
Sıvas Milletvekili Musa Demirci ve 35 arkadaşının, hayvancılık sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız. 5. - Sivas Milletvekili Musa Demirci ve 35 arkadaşının, hayvancılık
sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/21) BAŞKAN - Hükümet?.. Yok Bir defaya mahsus olmak
üzere ertelenmiştir. 6 ncı sırada bulunan,
Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 19 arkadaşının, tarım sektörünün sorunlarının
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız. 6. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 19 arkadaşının, tarım
sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/22) BAŞKAN - Hükümet?.. Yok Bir defaya mahsus olmak
üzere ertelenmiştir. 7 nci sırada bulunan,
İzmir Milletvekili Atilla Mutman ve 24 arkadaşının, Ege kıyılarındaki balık
çiftliklerinin neden olduğu zararların araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız. 7. - İzmir Milletvekili Atilla Mutman ve 24 arkadaşının, Ege
kıyılarındaki balık çiftliklerinin neden olduğu zararların araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/25) BAŞKAN - Hükümet?.. Yok Bir defaya mahsus olmak
üzere ertelenmiştir. MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) - Sayın Başkan, amacınız nedir?! BAŞKAN - Grup
başkanvekillerine sordum... MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) - Bize sordunuz, biz de "yarın devam edelim" dedik. BAŞKAN - Efendim, bunun
şu faydası var: Hükümet araştırma önergelerini görüştürmüyor. Bunları okutup,
hükümeti bir defa arayalım, hükümet olmayınca, Yüce Meclis, bundan sonra,
hükümetsiz olarak bunları müzakere etsin. Bunun, bu faydası var. Evet, okuyayım mı
okumayayım mı? MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) - Bize sordunuz, biz de "yarın devam edelim" dedik. Amacınıza
ulaştınız zaten, 6-7 araştırma önergesi okuttunuz! NEVZAT ERCAN (Sakarya) -
10 uncu sıraya kadar okuyun. BAŞKAN - Peki, 10 uncu
sıraya kadar okuyayım, ondan sonra... MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) - Bir tek Nevzat Beyin dediğini mi yapıyorsunuz Sayın Başkan?! BAŞKAN - Hayır; ama,
zamanımız var. Sayın Halıcı, hükümet gelsin, otursun... MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) - Sayın Başkan, o zaman, neden sordunuz?! BAŞKAN - Efendim, ben
devam etmek zorundayım. 8 inci sırada bulunan,
Konya Milletvekili Remzi Çetin ve 23 arkadaşının, ilköğretim okullarının içinde
bulunduğu sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere
başlayacağız. 8. - Konya Milletvekili Remzi Çetin ve 23 arkadaşının,
ilköğretim okullarının içinde bulunduğu sorunların araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/26) BAŞKAN - Hükümet?.. Yok. Bir defaya mahsus olmak
üzere ertelenmiştir. 9 uncu sırada bulunan,
Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 23 arkadaşının, Uluslararası Çok Taraflı
Yatırım Anlaşması (MAI)'nın ülkemiz açısından doğabilecek etkilerini araştırmak
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere
başlayacağız. 9. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 23 arkadaşının,
Uluslararası Çok Taraflı Yatırım Anlaşması (MAI)'nın ülkemiz açısından
doğabilecek etkilerini araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/27) BAŞKAN - Hükümet?.. Yok. Bir defaya mahsus olmak
üzere ertelenmiştir. 10 uncu sırada bulunan,
Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 23 arkadaşının, ülkemizde yaşanan
ekonomik krizin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki
öngörüşmelere başlayacağız. 10. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 23
arkadaşının, ülkemizde yaşanan ekonomik krizin nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/30) BAŞKAN - Hükümet?.. Yok. Bir defaya mahsus olmak
üzere ertelenmiştir. Sayın milletvekilleri,
çalışma süremiz, aslında, saat 19.00'da bitiyor. LÜTFİ YALMAN (Konya) -
Hükümet zaten yok Sayın Başkan. Hükümet yok, yok, yok diyerek, zamanı
doldurdunuz. BAŞKAN - Eğer, iktidar
partilerinin grup başkanvekilleri, hep, böyle, bütün önergeleri, hükümet
olmadığı için bir defaya mahsus olmak üzere ertelememi istemiyorlarsa, bir
bakanını oturtur buraya. Zaten, önergenin müzakeresine başlamamız da mümkün
değil; çünkü, çalışma süremiz, bir grup için dahi, az bir zamandır. O bakımdan,
durdurabiliriz; ama, ben, durup dururken... MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) - Hepsini okumaya devam edebilirsiniz Sayın Başkan!.. BAŞKAN - Peki, okumaya
devam edelim; peki... 11 inci sırada bulunan,
Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 19 arkadaşının, üniversite kurulacak
illerin tespiti ve bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız. 11. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 19
arkadaşının, üniversite kurulacak illerin tespiti ve bu konuda alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/31) BAŞKAN - Hükümet?.. Yok. Bir defaya mahsus olmak
üzere ertelenmiştir. 12 nci sırada bulunan,
Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 19 arkadaşının, Erzincan İlinin
ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız. 12. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 19
arkadaşının, Erzincan İlinin ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/32) BAŞKAN - Hükümet?.. Yok. Bir defaya mahsus olmak
üzere ertelenmiştir. 13 üncü sırada bulunan,
Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 20 arkadaşının, üniversite kurulacak
illerde aranacak kriterler konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103
üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki
öngörüşmelere başlayacağız. 13. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 20
arkadaşının, üniversite kurulacak illerde aranacak kriterler konusunda genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/1) BAŞKAN - Hükümet?.. Yok. Bir defaya mahsus olmak
üzere ertelenmiştir. Bu kadar yeter...
İsterseniz... Çalışma süremizin bitmesine de çok az bir zaman kalmıştır. MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) - Ne söylesek tersini yapıyorsunuz Sayın Başkan! BAŞKAN - Hayır, tersini
yapmıyorum Sayın Başkan... MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) - "Kesin" deyince devam ediyorsunuz! BAŞKAN - Ama, arkadaşınız
oradan bana dedi ki, devam edin. İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Ben öyle bir şey demedim. MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) - Takdir sizin Sayın Başkan! BAŞKAN - Hayır, hayır,
takdir meselesi değil. Ben, burada keyfîlik yapmıyorum. Efendim, bence, burada,
iktidar partileri bunun tedbirini alabilir. Yani, benim, Meclis Başkanvekili
olarak, saat 19.00'a kadar Meclisi çalıştırma mükellefiyetim var; yani, benim
keyfî hareket etme imkânım yok. MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) - Buyurun, devam edelim o zaman! BAŞKAN - Ama, ben, bu
saate kadar takdirimi kullandım, bu saatten sonra, takdirimi, bakıyorum ki,
hep, böyle boş şeyler konuşarak geçireceğimize, hep, hükümet yok, yok...
Hükümetsiz bırakmayalım Türkiye'yi diye... Yani, yok, yok dediniz mi... NİHAT GÖKBULUT
(Kırıkkale) - Hükümet dışarıda var, burada yok Sayın Başkan. BAŞKAN - Hükümet yok, yok
deyince yok olur da... O nedenle, burada kesiyorum. NECDET SARUHAN (İstanbul)
- Siz takdirde yanılgıya düşüyorsunuz. BAŞKAN - Hayır, hayır,
takdirde yanılgıya düşmüyorum. Beddua yerine geçmesin diye Yani, hep, hükümet
yok, yok, yok; bir bakarsınız yok oldu gitti. NECDET SARUHAN
(İstanbul)- Sayın Başkan, ya yanılgıya düştüğünüzü kabul edin ya da devam edin. BAŞKAN - Efendim, niye
yanılgıya düşüyorum?! NECDET SARUHAN (İstanbul)
- 20 dakika önce de yoktu...Bu sonucun olacağını biliyordunuz. BAŞKAN - Tamam, işte,
şimdi çok az bir zamanımız kaldı; hükümet "buradayım" dese bile
önergeyi müzakereye başlayamayacağız. Beyefendi, siz benimle
laf yarışmasına girmeyin, lütfen!.. NECDET SARUHAN
(İstanbul)- Efendim, laf yarışına girersek, sizinle mücadele ederim, hiç endişe
etmeyin. BAŞKAN - Yani, şimdi,
hükümet "burada" da dese, ilk grup konuşma süresi 20 dakika olduğu
için, ondan da az bir zaman kaldığından, bunu aramıyorum ve kesiyorum. Çalışma süremizin
bitmesine çok az bir zaman var. Bu itibarla, alınan karar gereğince, kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 8 Mayıs 2002 Çarşamba günü saat
15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati: 18.50 |
|