Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 94       YASAMA YILI : 4

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

96 ncı Birleşim

7 . 5 . 2002 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - İzmir Milletvekili Rahmi Sezgin'in, tarım ilaçlarının kullanımına ilişkin gündemdışı konuşması

2. - Konya Milletvekili Hüseyin Arı'nın, Sosyal Sigortalar Kurumunun tıbbî cihaz alımlarındaki usulsüzlüklere ilişkin gündemdışı konuşması

3. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, fen-edebiyat fakültesi mezunlarının öğretmenlik haklarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Danimarka Holocaust ve Soykırım Etütleri Merkezince Kopenhag'da düzenlenecek olan sözde Ermeni Soykırımı konulu toplantıya TBMM'yi temsilen katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1063)

2. - Antalya Milletvekili Nesrin Ünal'ın (6/1132) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/482)

3. - Turizm Bakanı Mustafa Taşar'ın Almanya'ya yaptığı resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1064)

4. - Devlet Bakanı Reşat Doğru'nun Türkmenistan'a yaptığı resmî ziyarete iştirak etmesi uygun görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1065)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ve 20 arkadaşının, trafik kazalarına neden olan unsurların araştırılarak, kazaların önlenmesi ve yargılama sürecinde alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/281)

IV. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. - Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu ve Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, esnaf ve sanatkârların sorunlarıyla ilgilenmedikleri ve ticarî yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli önlemleri almadıklarından işyerlerini kapatmalarına neden oldukları iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/27)

B) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, köylerin sorunlarının araştırılarak köy kalkınması ile ilgili alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/16)

2. - Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu ve 36 arkadaşının, telefonların yasa dışı olarak dinlendiği iddialarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/17)

3. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş ve 43 arkadaşının, THK yönetimi hakkındaki iddiaları araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/19)

4. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu ve 21 arkadaşının, erozyonun nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/20)

5. - Sivas Milletvekili Musa Demirci ve 35 arkadaşının, hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/21)

6. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 19 arkadaşının, tarım sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/22)

7. - İzmir Milletvekili Atilla Mutman ve 24 arkadaşının, Ege kıyılarındaki balık çiftliklerinin neden olduğu zararların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/25)

8. - Konya Milletvekili Remzi Çetin ve 23 arkadaşının, ilköğretim okullarının içinde bulunduğu sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/26)

9. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 23 arkadaşının, Uluslararası Çok Taraflı Yatırım Anlaşması (MAI)'nın ülkemiz açısından doğabilecek etkilerini araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/27)

10. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 23 arkadaşının, ülkemizde yaşanan ekonomik krizin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/30)

11. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 19 arkadaşının, üniversite kurulacak illerin tespiti ve bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/31)

12. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 19 arkadaşının, Erzincan İlinin ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/32)

13. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 20 arkadaşının, üniversite kurulacak illerde aranacak kriterler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/1)

V. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'ın eğitim sorunlarına ilişkin Millî Eğitim  Bakanından sözlü soru önergesi (6/1059)

2. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1060)

3. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1061)

4. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da hayvancılığın geliştirilmesine yönelik projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1062)

5. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da tarımın geliştirilmesine yönelik projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1063)

6. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman ve çevresinde bulunan tarihî eserlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1064)

7. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1065)

8. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1066)

9. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Mahallî İdareler Reformu Yasa Tasarısına ilişkin  İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1067)

10. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da boşaltılan köy olup olmadığına ilişkin İçişleri Bakanından  sözlü soru önergesi (6/1068)

11. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'a bağlı köylerde yürütülen bazı projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1069)

12. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Kültür Bakanından  sözlü soru önergesi (6/1070)

13. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin  Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1071)

14. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Atatürk Barajının korunmasına yönelik projelere ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/1072)

15. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, 2000-2001 malî yılı bütçelerinden Adıyaman'daki bazı projeler için ayrılan ödeneklere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/1076)

16. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Karayolları Genel Müdürlüğünün Adıyaman'daki projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından  sözlü soru önergesi (6/1078)

17. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman Gölbaşı Kanalizasyon Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1079)

18. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, İller Bankası Bölge Müdürlüğünün Adıyaman'daki  yatırım projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1080)

19. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da afet bölgesi kapsamına alınan belediye olup olmadığına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1081)

20. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'a demiryolunun götürülüp götürülmeyeceğine  ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1083)

21. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1084)

22. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1085)

23. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da iskâna tabi olan vatandaşlara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1086)

24. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen bazı projelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1087)

25. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, GAP Atatürk Barajı Gölünün çevresindeki ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'in cevabı (6/1088)

26. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, DSİ'nin Adı-yaman'daki projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/1089)

27. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'daki çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/1090)

28. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'daki petrol üretimine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/1091)

29. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Kırıkkale Üniversitesinde bir öğretim üyesinin doktora tezinin kabulünden sonra iptal edilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1092)

30. - İstanbul Milletvekili Bahri Sipahi'nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden ihale alan bir firma hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1093)

31. - İstanbul Milletvekili Bahri Sipahi'nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesince açılan otobüs ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1094)

32. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul Büyükşehir Bele-diyesinden ihale alan bir firma hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1095)

33. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, bazı SSK hastanelerinin başhekim ve yöneticileriyle ilgili iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/1096)

34. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, Merzifon'a bir dispanser ve eczane açılıp açılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/1100)

35. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, Merzifon'da BAĞ-KUR irtibat bürosu açılıp açılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/1101)

36. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 2762 sayılı Vakıflar Kanununa uymadığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/1102)

37. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, TEDAŞ ve TEAŞ bünyesindeki termik santrallere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/1112)

38. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, TRT'de yayınlanan sabah programında yer verilen gazetelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (6/1117)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın; TBMM KİT Komisyonunca incelenen Emlakbank dosyasının kaybolduğu iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6022)

2. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün; Ziraat Bankasıyla ilgili bazı iddialara ve bankalardaki yolsuzluk soruşturmalarına ilişkin sorusu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6116)

3. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın;

Haklarında adli veya idari kovuşturma olan kamu bankaları ve fon bankaları ortak yönetim kurulları, başkan ve üyelerine,

Kamu bankalarının özelleştirilmesi süresinde personelin durumuna,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6255, 6273)

4. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın; IMF ve Dünya Bankasından alınan borçlara ve ödemelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6256)

5. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın; sosyal ve ekonomik sorunlara karşı alınan tedbirlere ve kamudaki ücret dengesizliğinin düzeltilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6572)

6. - İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın; Hazinenin Halk Bankasından alacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6620)

7. - Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın, belediye işçilerinin toplu taşım araçlarından ücretsiz yararlandırılmamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (7/6628)

8. - Aksaray  Milletvekili Ramazan Toprak'ın, özelleştirme çalışmalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/6656)

9. - Sakarya Milletvekili Osman Fevzi Zihnioğlu'nun, Adapazarı Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına ve gelirlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (7/6673)

10. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, ekonomik krize ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6794)

11. - Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa'da yapılan ikinci SSK hastanesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6796)

12. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun, Bolu Tüneli deprem sigorta tazminatına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6802)

13. - Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, M-60 tanklarının modernizasyonu ihalesine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6862)

14. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, tank modernizasyonu ihalesine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6865)

15. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, M-60 tanklarının yenilenmesi ihalesine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6886)

16. - Trabzon Milletvekili Şeref Malkoç'un, organ nakline ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/6887)

17. - Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, gıda üreticilerinin bazı sorunlarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/6899)

18. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Sümer Holding'deki bir yolsuzluk iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun cevabı (7/6902)

19. - Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, M-60 tank modernizasyonu sözleşme metnine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/6904)

20. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Moon Tarikatının hastanelerde yeni doğan bebekleri değiştirdiği iddiasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/6907)

21. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, yatırımları teşvik fonundan kullanılan kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in cevabı (7/6912)

22. - Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın;

SSK'lıların özürlü çocuklarının özel eğitimlerine,

SSK'lıların özürlü çocuklarının bazı sorunlarına,

SSK'lıların özürlü çocuklarının özel eğitimi için aldıkları rapora,

İlişkin soruları ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/6926, 6928, 6929)

23. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, küçük ve büyükbaş hayvancılığa ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/6933)

24. - Erzurum Milletvekili Aslan Polat'ın, programlarından çıkarılan projelere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/6949)

25. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Suriye'nin Türki-ye'deki yer altı sularını çektiği iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/6959)

26. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, İzmit-İstanbul petrol boru hattı projesinin tamamlanmama sebeplerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/6964)

27. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Ayasofya ile ilgili iddialara ve çalışmalara ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay'ın cevabı (7/6968)

28. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, KOP içindeki bazı sulama projelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/6982)

29. - Kahramanmaraş Milletvekili Ali Sezal'ın, Afşin-Elbistan Termik Santralinin çevre ve insan sağlığına etkilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/7002)

30. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Türkiye Kömür İşletmelerinde çalıştırılan geçici işçilere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/7012)

31. - Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in, doğalgazın araçlarda kullanılıp kullanılmayacağına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan'ın cevabı (7/7053)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu Saat 15.00'te açılarak altı oturum yaptı.

Iğdır Milletvekili Abbas Bozyel ve 19 arkadaşının, Ermenilerin Iğdır İlinde yerli halka yaptıkları mezalimin araştırılması ve Iğdır üzerindeki emellerine karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi,

Çankırı Milletvekili Hüseyin Karagöz ve 19 arkadaşının, Ilgaz İlçesi ve Ilgaz Dağının turizm potansiyelinin değerlendirilmesi ve yatırım olanaklarının araştırılması,

Amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/279, 10/280) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Dünya Bankası Parlamenter Ağı Başkanı Bert Kondere'in, Bern'de yapılacak olan "Açlıkla Mücadelede Parlamenterlerin Rolü" konulu Dünya Bankası Parlamenter Ağı Üçüncü Yıllık Konferansına vaki resmî davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonunu temsilen bir parlamenterin icabet etmesine,

Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Türkiye-Nijerya Parlamentolararası Dostluk Grubunun kurulmasına,

İlişkin Başkanlık tezkereleri, yapılan oylamalardan sonra, kabul edildi.

Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkındaki (11/27) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasına ve gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 7.5.2002 Salı günkü Birleşimde yapılmasına,

Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 202 nci sırasında yer alan 612 sıra sayılı İçel Adının Mersin Olarak Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin bu kısmın 15 inci sırasına alınmasına,

İlişkin Danışma Kurulu önerileri ile

Genel Kurulun 2 Mayıs 2002 Perşembe günkü birleşiminde gündemin 10 uncu sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına; 8 Mayıs 2002 Çarşamba ve 9 Mayıs 2002 Perşembe günleri Genel Kurulun 15.00-23.00 saatleri arasında çalışmasına ve 8 Mayıs 2002 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi,

Yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:

TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı: 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından,

Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri (1/744)(S. Sayısı: 786),

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/777) (S. Sayısı: 557),

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin (1/53) (S.Sayısı: 433),

Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 618 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında (1/755, 1/689, 2/699) (S.Sayısı: 666),

Türkiye İş Kurumunun Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 617 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname; Türkiye İş Kurumu (1/754, 1/692) (S.Sayısı: 675),

Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyetteki (1/756, 1/691) (S. Sayısı: 676),

Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 616 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Sigortalar Kurumu (1/753, 1/690) (S.Sayısı: 685),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

Ertelendi.

Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporunun (1/878) (S. Sayısı: 850) görüşmelerine geçilmesi sırasında, Anayasa Komisyonunda görüşülmeyen maddeler üzerinde Genel Kurulda görüşme açılıp açılmayacağı hususunda tereddütlerin bulunması nedeniyle yapılan usul müzakeresi sonunda, Cumhurbaşkanının geri gönderme tezkeresinde yer alan ve Anayasa Komisyonunca görüşülen maddelerinin görüşülmesi kabul edildi.

Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7.6.2001 Tarihli ve 4676 Sayılı Kanunun (1/878) (S. Sayısı: 850) 17 nci maddesine bağlı ek 1 inci maddesi üzerinde verilen önergenin oylanmasından önce istem üzerine yapılan yoklamalarda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından;

7 Mayıs 2002 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 03.16'da son verildi.

 

Yüksel Yalova

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Burhan Orhan

Mehmet Batuk

 

Bursa

Kocaeli

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

 

                                                                         No. : 133

II. - GELEN KÂĞITLAR

3 . 5 . 2002 CUMA

Raporlar

1. - Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Topluluğu Arasında Türkiye Cumhuriyetinin Topluluk Programlarına Katılmasının Genel İlkeleri Hakkında Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/965) (S. Sayısı: 856) (Dağıtma tarihi: 3.5.2002) (GÜNDEME)

2. - 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 25.4.2002 Tarihli ve 4754 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Raporları (1/975) (S. Sayısı: 858) (Dağıtma tarihi: 3.5.2002) (GÜNDEME)

                                                                         No. : 134

6 . 5 . 2002 PAZARTESİ

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, anne ve bebek ölümlerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1830) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

2. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun 19 Mayıs Barajı için yapılan harcamalara ve arazisi kamulaştırılan köylülerin alacaklarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1831) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

3. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Vezirköprü İlçesindeki bazı köylerinin okul ve öğretmen ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1832) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

4. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Vezirköprü İlçesinin bazı köylerinin yol ve su sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/1833) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

5. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, muhtarların özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1834) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

6. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun İlindeki öğretmen açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1835) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

7. - Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın'ın, Siirt İlinin ulaşım sorununa ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1836) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

8. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, okullardaki süt dağıtımına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1837) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

9. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ Süleyman Demirel Kültür Merkezi inşaatına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/1838) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

10. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ Karakoçan Vakıflar Öğrenci Yurdu inşaatına ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) sözlü soru önergesi (6/1839) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Ankara Milletvekili Birkan Erdal'ın, DİE'nin, bilgi isteyen milletvekillerinden yazılı başvuru istemesine ilişkin Devlet Bakanından (Tunca Toskay) yazılı soru önergesi (7/7129) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002)

2. - Ankara Milletvekili Birkan Erdal'ın, köylere yapılan araç yardımlarına ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/7130) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002)

3. - Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, BAĞ-KUR'un büyüme hormonu bedeli ödememesinin sebeplerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7131) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

4. - Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, yurt dışından emekli olanların maaşlarının ödeme dönemlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7132) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

5. - Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, inşaatı biten Fethiye Devlet Hastanesinin açılamamasının sebeplerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7133) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

6. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas-Gemerek Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7134) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

7. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, II. Merhale (Sivas-Suşehri) Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7135) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

8. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Ağrı Belediyesinin yönetimi ve karar organlarındaki üyeler hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7136) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

9. - Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, özürlülerin futbol faaliyetlerinin durdurulmasının nedenine ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/7137) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

10. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Sarıveliler ve çevre köylerinin sulama suyu sorununa ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7138) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

11. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, bir İsrail vatandaşı hakkında basında çıkan bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7139) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

12. - Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Kırıkkale-Hacılar Kasabasında kurulan enerji santralinin çevre sağlığına etkilerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7140) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

13. - Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Kırıkkale-Hacılar Kasabasında kurulan elektrik santralinin çevreye etkilerine ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/7141) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

14. - Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Kırıkkale-Hacılar Kasabasında kurulan enerji santralinin çevreye etkilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7142) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

15. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, 1997 yılında Konya-Karapınar'da meydana gelen kazayla ilgili davaya etki edilmeye çalışıldığı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7143) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

16. - Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın'ın, Hintli bir yogacının ülkemizde düzenlediği ayine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7144) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

17. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, İstanbul Üniversitesi Rektörünün insan haklarıyla ilgili bir toplantıdaki tavrına ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7145) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

18. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun'daki bazı köy yollarının yapımına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7146) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

19. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Karaman-Sarıveliler-Ortaköy arazilerinde uygulanan Kırsal Kalkınma Projesi nedeniyle açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7147) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

20. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Eti Holdingle iş yapan bir firmanın Devleti zarara uğrattığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Şükrü Sina Gürel) yazılı soru önergesi (7/7148) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

21. - Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan'ın, bölge müdürlüklerinin kapatılması hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi(7/7149) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

22. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Karaman'daki belediyelerin İller Bankasına olan borcuna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7150) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

23. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Balıkesir  İlinin doğalgaz ihtiyacının ne zaman karşılanacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7151) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

24. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7152) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

25. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, TRT'de yayımlanan programlarda dil konusunda aranan kriterlere ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/7153) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

26. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, ADD Bafra Şubesince düzenlenen bir konferansa öğrencilerin zorla götürüldüğü iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7154) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

27. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Dünya Bankası tarafından kesintisiz eğitimin desteklenmesi amacıyla verilen kredinin kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7155) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

28. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, AK Parti Genel Başkanı hakkındaki soruşturmaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7156) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

29. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda yapılacak değişiklikte promosyonlarla ilgili düzenlemeye ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7157) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

30. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, cep telefonlarından alınan aylık sabit ücretlerin yasal dayanağına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7158) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

31. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Karaman-Sarıveliler-Ortaköy'de yürütülen FAO projesine ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7159) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

32. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun, Çevre Kirliliği Önleme Fonundan Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli'ndeki belediyelere tahsis edilen araç ve makinalara ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/7160) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

33. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun, ulusal televizyon kanallarının TELEKOM'a olan borçlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7161) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

34. - Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın, belediyelere aktarılan kaynaklara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7162) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

35. - Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın, belediyelere yapılan nakit ve araç yardımlarına ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/7163) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

36.- Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, 2000 yılı genel nüfus sayımı sonuçlarına ilişkin Devlet Bakanından (Tunca Toskay) yazılı soru önergesi (7/7164) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

37. - Antalya Milletvekili Cengiz Aydoğan'ın, Alanya (Gazipaşa) Havaalanı inşaatının durdurulmasının nedenlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7165) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

38. - İstanbul Milletvekili Celal Adan'ın, Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait vakıfların kira bedellerine ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7166) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

39. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas-Divriği Arama-Sondaj Projesine ilişkin Devlet Bakanından (Edip Safder Gaydalı) yazılı soru önergesi (7/7167) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

40. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas-Divriği Ekinbaşı Yeraltı İşletmesi Projesine ilişkin Devlet Bakanından (Edip Safder Gaydalı) yazılı soru önergesi (7/7168) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

41. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas-Gemerek Organize Sanayi Bölgesi Projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7169) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

42. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas-Merkez II. Organize Sanayi Bölgesi Projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7170) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

43. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas-Gürün Küçük Sanayi Sitesi  Projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7171) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

44. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas Yurt İnşaatı Projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından  yazılı soru önergesi (7/7172) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

45. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Cumhuriyet Üniversitesi Sivas Meslek Yüksek Okulu Projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7173) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

46. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas Lisesi Ek Bina İnşaatı Projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7174) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

47. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Cumhuriyet Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7175) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

48. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Cumhuriyet Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Ek İnşaat Projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7176) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

49. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Alacahan Lisesi İkmal İnşaatı  Projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7177) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

50. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Ek İnşaatı Projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7178) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

51. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Cumhuriyet Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7179) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

52. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Divriği Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7180) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

53. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Divriği-Sivas (Tecer-Kangal) Demiryolu Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7181) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

54. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Yıldızeli-Sivas ayrımı-Direkli-Bedirli-Hanlı Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7182) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

55. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas Kanalizasyon Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7183) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

56. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas-Kangal Ayrımı-Gemerek 6. Bölge Hududu Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7184) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

57. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Özen Barajı Gölü Altında Kalan Yollar Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7185) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

58. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Yıldızeli-Sivas-Zara, Sivas-Ulaş Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7186) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

59. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Zara-Geminbeli-Suşehri Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7187) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

60. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas-Divriği Spor Salonu İnşaatı Projesine ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/7188) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

61. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Susuz Köy İçmesuyu Yapımı Projesine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7189) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

62. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas Köy İçmesuyu Yapımı Projesine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7190) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

63. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas-Kangal Küçük Sanayi Sitesi Projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7191) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

64. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas-Merkez I. Organize Sanayi Bölgesi Projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/7192) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

65. - Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener'in, Sivas-Gürün Devlet Hastanesi Projesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7193) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

66. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Ege Bölgesindeki tütün üretimine ilişkin Devlet Bakanından (Yılmaz Karakoyunlu) yazılı soru önergesi (7/7194) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

67. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Kırıkkale'de yaptırılan trafik hastanesinin proje bedeline ve ödenek miktarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7195) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

68. - Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, açıköğretim öğrencilerinin askerlik tecilinde farklı uygulamayla karşılaştıkları iddiasına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7196) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

69. - Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik'in, sermayenin ve şirketlerin teşvikine ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7197) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

70. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, bir hastanedeki kanser ilacı israfı iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7198) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

71. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfının gelirleri ve harcamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Nejat Arseven) yazılı soru önergesi (7/7199) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

72. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, pamuk üretiminin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7200) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

73. - Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, BAĞ-KUR emeklilerinin maaşlarında yapılan kesintiye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7201) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

74. - Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, yabancı ülkelerle yapılan kamu görevlileri ve ailelerinin mübadelesi protokollerine  ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7202) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

75. - Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, tarımsal sanayiinin desteklenmesine ve buğday ithaline  ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7203) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

76. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, TİGEM'e bağlı işletmelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7204) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

77. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, tarımsal girdilere ve sebze meyve üretiminde hormon kullanımına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7205) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

78. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Dr.Sami Ulus Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki ilaç sarfiyatına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7206) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

79. - Kocaeli Milletvekili Osman Pepe'nin, ikinci el motorlu taşıtlarda taşıt alım vergisinde yeni bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7207) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2002)

                                                                         No. : 135

7 . 5 . 2002 SALI

Tasarılar

1. - Çocukların Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/977) (Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

2. - 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/978) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2002)

Teklifler

1. - Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Milletvekili Seçimi Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/958) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.4.2002)

2. - Manisa Milletvekili Rıza Akçalı ve 3 Arkadaşının; Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/959) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.4.2002)

3. - Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen'in; 18 Mart Gününün Şehitler Günü İlân Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/960) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002)

4. - İstanbul Milletvekili Mustafa Baş'ın; Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/961) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002)

5. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın; 2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/962) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002)

6. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın; 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/963) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002)

7. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın; 2908 Sayılı Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/964) (Adalet ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002)

8. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın; Bankalar Kanunu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/965) (Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002)

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, personel sayısı, statüleri, bürokrat atamaları ve adli soruşturmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi. (6/1840) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002)

2. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, hastanelerdeki malzeme alımlarının ihale ile yapılması kararına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1841) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002)

3. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, yolsuzluk iddiaları sonucu açılan soruşturmalara ve sonuçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1842) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Balıkesir Milletvekili İlhan Aytekin'in, Savaştepe Devlet Hastanesinin bugünkü durumuna ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7208) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002)

2. - İstanbul Milletvekili Emre Kocaoğlu'nun, İstanbul'a üçüncü boğaz köprüsü yapılacağı söylentilerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7209) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002)

3. - Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın, SSK'daki görev değişikliklerine, atamalara ve yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7210) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002)

4. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, vergilerle ilgili olarak okutulan hutbeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7211) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002)

5. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, İsrail'in Filistin'i işgalindeki değerlendirmelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7212) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002)

6. - Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri'nin, esnaf ve sanatkârların ödedikleri SSK ve BAĞ-KUR primlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7213) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002)

7. - Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri'nin, esnaf ve sanatkârlara ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7214) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002)

8. - Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri'nin, esnaf ve sanatkârların ödedikleri vergilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7215) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.5.2002)

9. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk'un, Dünya Bankasıyla temel eğitime destek amacıyla yapılan anlaşmaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7216) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

10. - İstanbul Milletvekili Zafer Güler'in, AB'nin konut fonlarından deprem sonrası kredi kullanılıp kullanılmadığına ilişkin Devlet Bakanından (Kemal Derviş) yazılı soru önergesi (7/7217) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

11. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, bütçeden ödenek ayrılan vakıf ve derneklere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7218) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

12. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Mason Teşkilâtı ile Rotary ve Lions kulüplerinin faaliyetlerine ve üyelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7219) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

13. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Karayolları Genel Müdürlüğüne bağlı bölge müdürlüklerinin kapatılıp kapatılmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/7220) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

14. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı bölge müdürlüklerinin kapatılması kararına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/7221) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

15. - Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, doğrudan gelir desteği uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7222) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

16. - Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Ortadoğu Enstitüsü'nün Irak'ın geleceğiyle ilgili Washington'da toplantı düzenleyip düzenlemediğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7223) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

17. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, tekneler için istenen sağlık belgesine ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7224) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

18. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Hatay'a ayrılan ödeneklere ve mevcut yatırımlara ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7225) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

19. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Hatay'a ayrılan ödeneklere ve mevcut yatırımlara ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/7226) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

20. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Hatay İline ayrılan yatırım ödenekleri ve projelere ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/7227) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

21. - Erzurum Milletvekili Fahrettin Kukaracı'nın TBMM'de ziyaretçiler için yayınlanan kılık kıyafetle ilgili genelgeye ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/7228) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

22. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Hatay'a ayrılan ödeneklere ve mevcut yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7229) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

23. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Hatay'a ayrılan ödeneklere ve mevcut yatırımlara ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/7230) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2002)

Meclis Araştırması Önergesi

1. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ve 20 Arkadaşının, trafik kazalarına neden olan unsurların araştırılarak, kazaların önlenmesi ve yargılama sürecinde alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/281) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.4.2002)

 

 

 

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

7 Mayıs 2002 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER: Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Şadan ŞİMŞEK (Edirne)

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 96 ncı Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.

Birinci gündemdışı söz, tarım ilaçlarının kullanımı konusunda gündemdışı söz isteyen, İzmir Milletvekili Sayın Rahmi Sezgin'e verilmiştir. Yalnız, aynı konuda, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Baysarı ve İçel Milletvekili Sayın Yalçın Kaya da talepte bulundular. O bakımdan, bunu da Genel Kurula duyurmak istiyorum.

Aslında, bu, çok önemli bir konu Türkiye için. Hatta, birçok yabancı ülke, Türkiye'de üretilen sebzelerin ülkelerine sokulmaması konusunda iftira niteliğinde bazı tutumlar içinde oldular. Onun için, hükümetin de, bu konuda, gerekli çabayı göstereceğine inanıyorum ve Sayın Rahmi Sezgin'i kürsüye davet ediyorum.

Buyurun efendim (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - İzmir Milletvekili Rahmi Sezgin’in, tarım ilaçlarının kullanımına ilişkin gündemdışı konuşması

RAHMİ SEZGİN (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tarım ilaçlarının kullanımıyla ilgili gündemdışı söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, hepinizi, en içten sevgilerimle selamlıyorum.

Son günlerde basında da yer alan ve insan sağlığını doğrudan ilgilendiren tarım ilacı uygulamalarına, konunun önemini belirtmek amacıyla, kısaca değinmek istiyorum.

Türkiye'de tarım ilaçları oldukça bilinçsiz ve kontrolsüz bir biçimde kullanılmaktadır. Bu durum, Ziraî Mücadele ve Ziraî Karantina Genel Müdürlüğünün kapatılmasından sonra daha da kontrolden çıkmıştır. Ziraî Mücadele ve Ziraî Karantina Genel Müdürlüğü kapatılmadan önce, bitki hastalık ve zararlarına karşı kullanılan tarım ilaçları, Türkiye'nin değişik iklim bölgelerinde kurulmuş olan ziraî mücadele ve araştırma enstitülerinde, uzman ziraat mühendisleri tarafından yapılan titiz araştırmalar sonucu ruhsatlandırılırdı. Bu araştırmalar sonunda, insan ve çevre sağlığına en az zararlı olan ilaçlar saptanır ve etkili olan en düşük dozlarda önerilirdi. Ziraî Mücadele ve Karantina Genel Müdürlüğünün kapatılması, tarım ilaçlarının, önerilmeden önce titiz araştırmalardan geçememesinin yanı sıra, ülkemizde lokal olarak bazı bölgelerde bulunan zararlı ve hastalıkların üzerindeki kontrolün kalkması nedeniyle diğer bölgelere de yayılmasına; ayrıca, ülkemizde bulunmayan hastalık ve zararlıların ithal edilen tarım ürünleriyle yurda girme tehlikesinin doğmasına sebep olmuştur.

Gelişmiş ülkelerle ve özellikle de Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırıldığında, Türkiye, oldukça az tarım ilacı kullanan bir ülkedir; ancak, bu kullanım, yukarıda değinildiği gibi, bilinçsiz ve kontrolsüz olmasının yanında, en yoğun tüketilen tarım ilaçlarının yüksek zehirlilikte kalıcı ve çevre açısından riskli olmaları, tarım ilaçları yönünden önemli sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse, yeşil biberdeki kalıntısıyla gündemimize oturmuş olan methamidophos, böcek öldürücü bir ilaçtır. Bu ilaç, resmî önerilere göre, ülkemizde yalnızca tütün ve pamukta kullanım iznine sahiptir. Oysa, çok zehirli ve çok uzun kalıntı etkisine sahip olan bu ilaç, ülkemizde, başta sebze seraları olmak üzere, sebze ve meyvelerde yoğun biçimde kullanılmaktadır. Bu nedenle de, 2000 yılı değerlerine göre, ülkemizde en çok tüketilmiş olan böcek öldürücü ilaçtır.

Sağlık ve çevre açısından yalnızca bu aktif madde zararlı, diğer tarım ilaçları masum diye düşünülmemelidir. Bir bölüm tarım ilacının akut toksitesi çok yüksektir; yani, bu ilaçlar, tek dozda vücuda girer girmez zehirlenme belirtilerinin hemen ortaya çıkmasına yol açar.

Diğer bir büyük grup tarım ilacının ise, akut toksitesi düşük olmasına karşın, kronik toksitesi önemlidir. Böylece, ilaçlar büyük dozlarda sürekli alınmaları sonucu, zaman içinde, insanlarda, örneğin sinir sistemini, kanı, karaciğeri, hormon sistemini, böbrekleri etkileyerek değişik önemli hastalıkların, farklı tipten kanserin, hatta, genetik bozuklukların ortaya çıkmasına yol açar. Bu açıdan, ülkemiz insanı, özellikle de çocuklar büyük bir tehlike altında bulunmaktadır. Çocuklar, vücut ağırlıklarına göre büyüklerden daha fazla sebze ve meyve tükettikleri için, yoğun ilaç kalıntısını vücutlarına alırlar.

Diğer bir tehlike, tarım ürünü dışsatımımız açısından vardır. Gelişmiş, hatta, gelişmekte olan hiçbir ülke, insanına zararlı kimyasal maddeleri içeren yiyecekleri yedirmek istemez.

Bu olumsuzlukları gidermenin ilk yolu, tarım ilaçlarını ruhsatlandırmada, sistemi günün gereklerine göre gözden geçirmek ve tarım ilacı kullanımını, uzman ziraat mühendislerinin denetiminde yapmaktır. Bu aşamadan sonra da, ilaç kalıntıları açısından ürünlerin sıkı bir denetim altında tutulması gelmektedir. Ancak, bu işlerin tam ve kusursuz olarak yapılabilmesi için kapatılmış olan Ziraî Mücadele ve Ziraî Karantina Genel Müdürlüğü yeniden kurulmalı ve konu uzmanlarına görev verilerek, Türkiye, eskiden olduğu gibi, mücadele ağıyla örülmelidir.

Tarım ilaçlarından kaynaklanan sorunlar daha vahim boyutlara ulaşmadan, tarım ilaçlarının ziraî mücadele ve araştırma enstitüleri kontrolünde yapılacak bilimsel araştırmalara dayanarak ruhsatlandırılması yoluna bir an önce dönülmelidir.

Sözlerime son verirken, Sayın Başkan ve Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sezgin.

Sayın milletvekilleri, başta da söylemiştim; aynı konuda, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Baysarı ve İçel Milletvekili Sayın Yalçın Kaya'nın da söz talepleri vardı. Bu konuda çok fazla gündemdışı söz talebi olunca, ancak bir arkadaşımıza söz verebiliyoruz.

Herhalde, sayın hükümetten bu konuda cevap verecek Sayın Bakanımız yok...

Bize göre, Sayın Bakan, gidip dışarıda çilek sandıklarını dizip de çilek yiyeceğine, gelip, burada, Meclise karşı bu sorumluluğu yerine getirirse daha iyi olur.

Hükümetimiz tarım ilaçları konusunda gerekli ilgiyi göstermediğine göre, ikinci gündemdışı konuşmaya geçiyorum.

İkinci gündemdışı söz, Sosyal Sigortalar Kurumundaki sorunlar hakkında söz isteyen, bağımsız Konya Milletvekili Sayın Hüseyin Arı'ya verilmiştir.

Buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

2. - Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Sosyal Sigortalar Kurumunun tıbbî cihaz alımlarındaki usulsüzlüklere ilişkin gündemdışı konuşması

HÜSEYİN ARI (Konya) - Sayın Başkan, bağımsız milletvekili olarak hukukumu düşünerek bana söz verdiğiniz için, teşekkür ederim.

Yalnız, benim konumla ilgili sayın bakanlarım burada değiller. Başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Okuyan ve Sağlık Bakanımız Sayın Durmuş'un, burada olmalarını arzu ederdim.

Değerli arkadaşlarım, bizim, milletvekili olarak aslî görevlerimizden birisi de, yurt sathındaki kamu kurum ve kuruluşları, hatta tüm kurum ve kuruluşlar hakkında, milletimiz adına, orada yapılan yapılmayan bütün konularda, başta yolsuzluklar olmak üzere, diğer yanlış işleri Meclise taşımak, bu şekilde denetim görevlerimizi yapmaktır.

Ben, bu çerçevede, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızla ilgili bir konuyu gündeme getirmek istiyorum.

Sayın Bakanım, gün geçmiyor ki, hatta her hafta "Sosyal Sigortalar Kurumunda yolsuzluk var" diye feryat ediyor. Yine, bunlardan birisini, geçtiğimiz nisan ayının 15'inde gazetelere "cumhuriyet tarihinin en büyük soygunu yapılıyor" şeklinde yansıtmışlardır. Bakın "SSK'nın kalbini sökmüşler. Kalp aleti vurgunu yeni anlaşıldı. Korkunç şantaj."

Yine, başka bir gazetenin başlığı: "Asıl Yolsuzluk SSK'da. Cumhuriyet tarihinin en büyük vurgununu açıklayan Yaşar Okuyan, SSK'nın malzeme alımında 1 katrilyon liralık usulsüzlük olduğunu söyledi."

Yine aynı tarzda bir açıklama: "SSK'nın, on yıldır sarf malzemelerini ihalesiz satın aldığı ortaya çıktı. 450 dolarlık stent cihazı 2 450 dolara satılmış. Vurgunun boyutunun katrilyonları aşması bekleniyor."

Değerli arkadaşlarım, yine "SSK'da katrilyonluk yolsuzluk... Bunun siyasî bedelini öderim" diye beyanatları var.

Değerli arkadaşlarım, yalnız bir stent cihazının alımındaki yolsuzluğun katrilyonları bulduğunu söylüyor Sayın Bakan. Ben, bu konuda, kendisini, onbir ay önce uyarmıştım ve sorduğum sorular şunlardı:

"Sayın Bakan, kalp hastalarında sıkça kullanılan ve yurt dışından ithal edilen stentlerin her birisi için Bakanlığınız bütçesinden -o zamanki fiyatı- 1 715 dolar ödenmektedir. Yurt dışından 250 dolar ilâ 400 dolar fiyatla getirilen bu malzemenin, kurumunuzdan tahsil edilen bu yüksek fiyat farkının 600 - 700 dolarının birkısım özel hastanelere ve / veya üniversitelerin vakıflarına hizmet veya bağış karşılığında rüşvet olarak verildiğini; hatta, söz konusu rüşvetin oranları konusunda, âdeta, açıktan rekabet yaşandığını biliyor musunuz?

Yurt dışından gelişi 250 - 400 dolar olan bu malzemeyi, serbest rekabet ortamında, niçin toplu ihaleye çıkarmıyorsunuz?

Yıllardır süregelen devletin soyulması tarzındaki bu uygunsuz durum hakkında, Bakanlığınıza hiç mi ihbar gelmedi; geldiyse, ne gibi bir işlem yapıldı?"

Değerli arkadaşlarım, bu konuda, Sayın Bakanımız, bana, yirmi gün sonra cevap vermiş; yani, 22 Haziran 2001'de. Verdiği cevap, tamamen laf kalabalığı. Benim sorularımı, yalnız bir cümleyle geçiştirmiş; o da, bu cevabî yazının en sonunda. Şöyle diyor: "Yazılı soru önergesinde yer alan, özellikle kalp hastalarında kullanılan stentler konusunda yürütülmekte olan bir soruşturma mevcut değildir." İşte, bu cevap karşısında biz sessiz kaldık; fakat, belirttiğim gibi -15 Nisandaki gazete başlıklarında- onbir ay sonra ortaya çıkıyor ve Sayın Bakan "Sosyal Sigortalar Kurumunda yangın var, en büyük soygun yapılıyor" diyor. İşin garibi, onbir ay sonra bunun farkına varıyor.

Ben diyorum ki, Sayın Bakan, şayet siz, ben yazılı soruyu sorduğum anda müfettişlerinize görev verseydiniz, bu konuya el atsaydınız, bugün, devletin en az 200 trilyon lirasını veya 300 trilyon lirasını kurtarmış olacaktınız.

Değerli arkadaşlarım, bu konu, tabiî, bilhassa, sağlık kurumlarının her birinde mevcut. Ben diyorum ki, Sayın Bakanlarım; yani, Çalışma, Sağlık ve Maliye Bakanları; daha, bunun dışında, teşhis amaçlı sarf malzemelerinin alımında, en az stent olayındaki gibi, 4-5 misli bir suiistimal mevcuttur. Bu konuyla ilgili araştırmalarım devam ediyor, bu konuyu da gündeme getireceğim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Arı, buyurun efendim, toparlayın.

HÜSEYİN ARI (Devamla) - Sayın Bakanlarıma bu konuyla ilgili taslak dosyalarından verebilirim.

Değerli arkadaşlarım, sağlık hizmetlerinde bütün bu yolsuzluklar, suiistimaller ve sorunların yoğunlaşması, sanırım, teşkilatın iki ayrı bakanlık halinde, son derece dağınık olmasının yarattığı boşluk ve zafiyetten kaynaklanmaktadır. Ayrıca, iki ayrı bakanlık, askerî sağlık hizmetleri; yine, üniversite ve vakıf hastanelerinin darmadağınık oluşu...

Sağlık bir bütündür; bu nedenle, yapısal dağınıklığa köklü bir çözüm bulununcaya kadar, acilen şu önlem alınabilir: Sağlık Bakanlığının koordinatörlüğünde, ülkenin tüm sağlık birimlerinden oluşturulacak bir komisyonca, ihtiyaç duyulan tüm tıbbî cihaz ve teşhis amaçlı malzemelerin alımında, tıpkı Bayındırlık Bakanlığında olduğu gibi, yıllık birim fiyatlar tespit edilerek ilan edilir ve ülkedeki tüm sağlık kurumlarına -özel ve üniversite hastaneleri dahil- alımlarda bu şartnamelere uyma zorunluluğu getirilir. Şimdiki durumda ise her kurum, neredeyse her hastane kendi şartnamesini kendisi hazırlıyor ve bu, tam bir keşmekeş, suiistimallere ve yolsuzluklara açık bir zafiyet durumu yaratıyor.

Değerli arkadaşlarım, sağlık konusu tüm toplumumuzun en öncelikli sorunlarından olduğundan, bu konuda hepimize görev düşmekte. Bunun içindir ki, bu konuda, Sayın Bakanlarımıza her zaman yardımcı olmalıyız.

Bu dilek ve temennilerle, hepinize saygı ve muhabbetlerimi sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arı.

Efendim, gündemdışı konuşmayı cevaplandıracak Sayın Bakan veya hükümet yetkilisi?.. Yok.

Aslında, bu gibi konuların, burada, Meclise gelip cevaplandırılması lazım. Sayın Bakanı dışarıda görüyoruz... Burada büyük suiistimaller var; ama, bu suiistimallerin hesaplarının verileceği yer de Meclis.

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) - Sayın Başkan, yorum yapmana gerek yok ki!..

BAŞKAN - Efendim, burası Meclis. İşte, arkadaşımız söylüyor; soru sormuş kendisine. Diyor ki "böyle bir suiistimal yok" ama, arkasından da, bir sene, altı ay sonra çıkıyor "Sosyal Sigortalarda büyük vurgun var" diyor.

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) - İyi de Sayın Başkan, senin yorumuna gerek yok!

BAŞKAN - Milletvekili burada gündeme getiriyor; gelip, bunlar söylenmiyor. Yani, bu hükümetin kendisini artık bu Meclise hesap verme zorunluluğu içinde hissetmesi lazım. (DYP, AK Parti ve SP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Siz başkansınız, yorum yapamazsınız!

BAŞKAN - Rica ediyorum efendim... Yani, bu suiistimallere burada cevap verilmeyecek de sokakta mı verilecek?!

EDİP ÖZGENÇ (İçel) - Sizin böyle bir mütalaa yapmaya hakkınız var mı?!

BAŞKAN - Benim hakkım var; ben, Meclisi temsil ediyorum, Meclisin hakkını korumak zorundayım. Hükümet, gelip, buradaki gündemdışı konuşmalara cevap vermeli. Eğer, gazeteleri takip ederseniz, Sayın Okuyan, her gün, basında, bu kadar... Öyle yiğitçe de söylüyor ki, sanki kendisinin haberi yokmuş gibi, büyük suiistimaller olduğunu söylüyor. İşte, arkadaşımıza "yok" diyor, sonra kendisi de "var" diyor. (DSP sıralarından "yanlış yapıyorsun" sesleri) Ben, neyi doğru neyi yanlış yaptığımı gayet iyi biliyorum.

Efendim, gündemdışı üçüncü söz, fen-edebiyat fakültesi mezunlarının öğretmenlik haklarıyla ilgili söz isteyen,  Manisa Milletvekili, AK Parti Grup Başkanı Sayın Bülent Arınç'a verilmiştir.

Buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

3. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, fen-edebiyat fakültesi mezunlarının öğretmenlik haklarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı

BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkanımı teyiden, Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündemdışı konuşmalar yapılırken, ilgili sayın bakanların hazır bulunması ve bu konularda açıklamalar yapması onların bir görevidir. Sanıyorum, benim konuşmamla ilgili olarak Sayın Millî Eğitim Bakanı burada hazır bulunuyorlar; ama, diğer arkadaşlarımı ve bundan önceki uygulamalarda olduğu gibi, sayın bakanların Meclisi dikkate almamaları, gerçekten üzüntü verici bir olaydır. Gerçi, geçtiğimiz hafta yaşadığımız olaylar, sayın bakanların eksiksiz olarak ne zaman Mecliste bulunacaklarını göstermiştir. Bugün burada bulunmuyorlar; ama, gerektiği zaman, sayın genel başkanlar da başta olmak üzere, bütün bakanlar tekmil verebiliyorlar. Meclis, millet iradesinin tecelli ettiği bir yerdir. Burada yapılan konuşmaların, elbette değerlendirilmesi ve cevaplandırılması gerekir. Sayın Başkana, bu hassasiyetinden dolayı çok teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, eğitim meselemiz olarak, gençliğimizin sorunu olarak, Türkiyemizin geleceği olarak çok önemli gördüğüm bir konuyu sizlere şu kısa süre içerisinde takdim etmek istedim.

Değerli arkadaşlarım, memleketimizdeki işsiz sayısının alabildiğine arttığı bugünlerde, beyaz yakalı işsizlerin de çoğaldığını hep beraber üzüntüyle görüyoruz. Üniversiteyi bitirmiş genç nüfusumuzun çalışamadığı, iş bulamadığı günlerdeyiz. Bu da, bir ülkenin en önemli gücünün ne kadar boşa gittiğini gösteren çok acı bir gerçektir. Anlatmak istediğim konu, fen -edebiyat fakültesi mezunlarının mağduriyetiyle ilgilidir; Millî Eğitim Bakanlığını ve YÖK'ü doğrudan ilgilendirmektedir.

Değerli arkadaşlarım, üniversitelerimizin fen edebiyat fakülteleri, çok uzun bir süre, liselerimizin, hatta ortaokullarımızın öğretmen ihtiyacını karşılamada önemli bir rol oynamıştır. Bu fakültelerin mezunları, ya kendi fakültelerinde ya da eğitim fakülteleri bünyelerinde açılan öğretmenlik sertifikası, yani formasyon programından geçerek öğretmen olma hakkını elde etmişlerdi; ancak, 1998'de, YÖK Başkanlığı, bir karar almak suretiyle, eğitim fakülteleri öğretmen yetiştirme programlarını yeniden düzenlemek istedi. Buna göre, artık ihtiyaç duyulan öğretmenler, fen - edebiyat fakültesi mezunlarından karşılanmayacaktı. Bunu sağlayacak yöntem olarak da, öğretmenlik formasyonlarının aşamalı olarak kaldırılması benimsenmişti. Uygulama, 1998-1999 yılından itibaren başlayacaktı, müktesep haklar korunacaktı; ama, maalesef, uygulamada bunların hiçbirisi yapılmadı. Uygulama, kararın alındığı tarihten sonrasını istihdaf ederken, maalesef, çok öncesinde eğitimlerine devam etmekte olanlara da teşmil edildi. Her şeye rağmen öğretmen olmak isteyen fen edebiyat fakültesi mezunu öğrencilerden, 4 yıllık öğrenimlerine ilaveten 1,5 yıllık tezsiz yükseklisans programına girmeleri istendi ve bu eğitim sonunda da, sadece branş öğretmeni olacaklarına karar verildi. Aslında, bundan önce, 20 Mart 1997 tarihinde, eğitim fakültesinin dekanları bir araya gelerek böyle bir kararın dayanağını teşkil etmişlerdi. Ne gariptir ki, eğitim fakültesi dekanları, başka bir fakülteyi de ilgilendiren bir konuda, onların fikirlerini dahi sorma gereği duymadan, böyle bir karar aldılar; YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığı da bu kararın takipçisi oldu.

Değerli arkadaşlarım, 1998'de alınan karara göre, tedrici olarak uygulanması icap eden bu kararlar, tedrici olmadı. Kararın alındığı tarihten önce üniversite sınavına giren ve fen-edebiyat fakültesini tercih edenler için de öğretmenlik formasyon kursları tertip edilmedi. Hasbelkader öğretmenlik sertifikası almış olan gençlerin de, ortaöğretim branş öğretmenliği bir tarafa, sınıf öğretmenliğine bile tayinleri yapılmadı.

Bugün, bir fen-edebiyat fakültesi mezunu, nasıl öğretmen olma imkânını elde edebilir; aynen şöyle: Normal lisans öğretiminin ardından birbuçuk yıl tezsiz yükseklisans yapacak, ardından DMS sınavına girecek ve yeterli sayıda eğitim fakültesi mezunu başvuruda bulunmamışsa, öğretmen olarak atanma hakkını elde edebilecek. Bunun bile tam olarak uygulanmadığını görüyoruz; çünkü, Millî Eğitim Bakanlığı, bu konuda yargı kararlarını da hiçe sayıyor.

Değerli arkadaşlarım, mağdur olan öğrencilerden, Marmara Edebiyat Fakültesi mezunlarından bir genç kızımız ve 120 arkadaşı, idare mahkemesinde dava açtılar. İdare mahkemesi, yürürlüğün durdurulması talebini reddetti. İstanbul 3. Bölge İdare Mahkemesine itirazda bulundular.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim, tamamlayın...

BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

3. Bölge İdare Mahkemesi de, oybirliğiyle aldığı bir kararla, yürürlüğün durdurulmasını kabul etti, 28 Şubat 2002 tarihinde; bundan takriben iki ay önce. Karar aynen şöyledir: "YÖK'ün fen-edebiyat fakülteleriyle ilgili kararının tedrici olarak uygulanacağına dikkat çekildi ve üniversitelerin fen-edebiyat fakültelerine girmek suretiyle öğrencilik hakkını elde eden öğrencilerin, yasal süre içerisinde, tedrici olarak mezuniyetlerine kadar bu programın bu öğrenciler için devam etmesi gerektiği kanaatine varıldı."

Değerli arkadaşlarım, bir üniversitenin kurulabilmesi için, mutlaka bünyesinde fen-edebiyat fakültesinin bulunması gerekiyor. Böyle olmasına rağmen, Millî Eğitim Bakanlığı ve YÖK, maalesef, uyguladığı politikalar sebebiyle, Türkiye'de 51 üniversitede bulunan fen-edebiyat fakültesi mezunlarını işsiz konuma düşürdü ve itibarlarıyla oynadı.

Değerli arkadaşlarım, fen-edebiyat fakültesi mezunları, 1997 yılında sınava girmiş ve o tarihte de, bu fakülte mezunlarının öğretmen olabilecekleri, kitapçıkta gösterilmişti; ancak, uygulamada, 1997-1998 de dahil olmak üzere, üniversiteye girmiş olan gençler, maalesef, öğretmenlik haklarından mahrum edilmiş bulunuyorlar.

Sayın Millî Eğitim Bakanımızdan ve Sayın Hükümetimizden, sonuç olarak, şunu, gençlerimiz adına talep ediyorum; çünkü, bugün, insanımızda güven kalmadığını, ekonomik, sosyal ve siyasî krizlerin içerisinde görüyoruz. Bugün, gençlerimiz, yetiştiği alanla ilgili bir meslekte çalışmayı ummaktadır. Bu nedenle, bugün, gençleri en çok kaygılandıran, öğrenim yaşamlarından sonra iş bulup bulamayacaklarıdır.

Bu konuda gençleri en çok düşündüren sorunlar şunlardır: Ülkemde işsizlik daha da artacak mı? Alacağım veya aldığım diploma bana bir iş bulma imkânı sağlayacak mı? Zorunlu öğretimden sonra yeteneklerime uygun bir mesleğe doğru olarak yöneltilecek miyim?

Bütün bu sorular karşısında Sayın hükümetimizden şunları acilen talep ediyorum.

BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız...  2 dakikayı geçti...

BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Hemen bitiriyorum Sayın Başkan.

Fen-edebiyat fakültesi mezunlarından pedagojik formasyon hakkı, öğretmenlik yapma ehliyeti geri alınmıştı; oysa, bu fakültelerde okuyan öğrenciler üniversiteye girerken, YÖK, hazırladığı Üniversite Giriş Kılavuzunda onlara yazılı taahhütte bulunmuştu. Bu kılavuzlarda hangi bölüme gidenin hangi meslekleri yapabileceği net bir şekilde ifade olunmaktadır. O günkü lise mezunlarına, fen-edebiyat fakültesini tercih ettikleri takdirde liselere öğretmen olabilecekleri tebliğ olunmuştur. Burada karşılıklı bir mukavele vardır. İki tarafın da bu şartlara uyması gerekir. Bir öğrenci fakülteden mezun olduktan sonra, devletin akdetmiş olduğu mukavele gereği onu öğretmen olarak ataması gerekmektedir.

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum...

BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Hukuk devletinde yapılması gereken budur. Mahkeme kararları uygulanmalıdır. Gençlerimiz hayata küstürülmemelidir. Gençlerimizi öğretmen olarak elbette kurumlarımızda görmek istiyoruz.

Binlerce öğrencimiz adına, bu taleplerimizin dikkate alınacağı ümidini taşıyor; saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arınç.

Efendim, aynı konuda Sayın Zeki Ertugay da gündemdışı söz istemişti. Tabiî, Sayın Arınç AK Parti Grup Başkanıydı, Grup Başkanı olunca, öncelikle ona söz verdim.

Sayın Ertugay'a da 2 dakikalık bir süre veriyorum, yerinden konuşması için.

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Başkanım, ben söz istedim, vermediniz!..

BAŞKAN - Efendim, iki tane gündemdışı söz istenmişti; arkadaşlarımızdan birisine söz verdim.

Buyurun efendim.

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum; sabrınızı taşırmadan birkaç cümle arz edeceğim.

Sayın Arınç'a böyle önemli bir konuyu gündeme getirdiği için teşekkür ediyorum. Gerçekten, bugün, fen-edebiyat fakülteleri, öğretmenlik konusunda haksız bir uygulamayla karşı karşıyadır. Yani, bir akademisyen olarak... Böyle bir konuya eğilmek üzere Erzurum'da bir toplantı yapılmıştı. Bu toplantı, bütün Türkiye'deki fen-edebiyat fakültesi öğrencilerinden müteşekkil, onların oluşturduğu bir platformdu. Orada, çeşitli siyasî parti temsilcileri de hazır bulundu ve konu, enine uzununa da tartışıldı, son derecede makul ölçüler içerisinde öğrenciler haklı taleplerini ortaya koydular. Sayın Bakanın da o toplantıda olmasını gerçekten arzu ederdik.

BAŞKAN - Burada, burada efendim.

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) - Bir örnek vermek istiyorum: 7 sömestr, aşağı yukarı 3,5 yıl, özellikle alan öğretmenliğinde aynı dersi okuyan öğrencilerden bir grubuna verilen hak, diğer grubundan esirgeniyorsa, burada gerçekten büyük bir haksız uygulama vardır.

Zaman olmadığı için sabrınızı fazla taşırmak istemiyorum; ama, Sayın Millî Eğitim Bakanının, Sayın YÖK Başkanının tekrar bu konuyu ciddî olarak ele almalarını, mütalaa etmelerini ve bu haksızlığı ortadan kaldırmalarını özellikle istiyoruz; çünkü, bu, fen-edebiyat fakültelerine de haksızlık. Bu fakülteler, Türkiye'de eğitim altyapısı, akademik kadrosu çok iyi olan fakültelerdir ve bugün, üniversite kurmanın şartı, fen-edebiyat fakültesine sahip olmasıdır. Eğer, fen-edebiyat fakültesi öğrencisi öğretmen olamayacaksa başka ne iş yapacaktır?! Onun için, bu konuya gereken hassasiyetin gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür eder, saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ertugay.

Sayın Millî Eğitim Bakanı gündemdışı konuşmaya cevap verecektir.

Buyurun efendim.(DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; fen-edebiyat fakültesi mezunlarının öğretmenlikleriyle ilgili konuyu gündeme getirdikleri ve bu konuda daha geniş bir açıklama yapma imkânını bana sağladıkları için Sayın Bülent Arınç'a ve Sayın Zeki Ertugay'a teşekkür ediyorum. Konuşmalarından yararlandım. Zaten, benim söyleyeceklerim de sizin konuşmalarınızı tamamlayıcı mahiyette olacak ve sonunda, birlikte bir tahlile varacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim Temel Kanununda, öğretmenlik mesleği, eğitim öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği olarak tanımlanmıştır. Yine aynı kanunda, öğretmenlik mesleğine hazırlığın, genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyonla sağlanacağı ve öğretmenlerin, öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar arasından, Millî Eğitim Bakanlığınca seçileceği hükme bağlanmıştır; öğretmen yetiştiren bölümlerden mezun olanlar arasından. Bu hüküm doğrultusunda, öğretmenliğe atanacakların, branşlara göre mezun olacakları yükseköğretim programları, Bakanlığımızca belirlenmiştir.

1998 yılına kadar, fen edebiyat fakültesinin, matematik, fizik, kimya, biyoloji, tarih, coğrafya, Türk dili ve edebiyatı gibi programlarından mezun olanlar, pedagojik formasyon almaları kaydıyla, öğrenim gördükleri alanlara ilişkin öğretmenliklere atanabilmişlerdir; ancak, 4306 sayılı Yasayla uygulamaya konulan sekiz yıllık ilköğretimin getirdiği öğretmen gereksinimi de göz önünde bulundurularak, ilk ve ortaöğretim kurumlarında kısa ve uzun vadede gereksinim duyulacak öğretmenlerin yetiştirilmesi amacıyla, Bakanlığımız ve Yüksek Öğretim Kurulunun işbirliğinde, öğretmen yetiştirme programları yeniden düzenlenmiştir. 1998-1999 öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanan yeni sistemde -biraz önce de kısmen Sayın Arınç'ın söylediği gibi- okulöncesi ve ilköğretim öğretmenlerinin lisans düzeyinde; ortaöğretim öğretmenlerinin ise yabancı dil, müzik, resim, beden eğitimi, özel eğitim, bilgisayar ve öğretim teknolojileri alanlarında dört yıllık lisans düzeyinde; fen, matematik ve sosyal alanlar öğretmenlerinin ise tezsiz yükseklisans, 3,5 yıl artı 1,5 yıl, yani, 5 yıl veya 4 yıl artı 1,5 yıl, 5,5 yıl seçeneğiyle yetiştirilmesi esası getirilmiştir. Buna göre, fen edebiyat fakültesi mezunları, ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yükseklisans programını, Bakanlığımız ve Yükseköğretim Kurulu işbirliğinde açılan ve açılacak pedagojik formasyon programını başarıyla tamamlamaları durumunda, öğretmen olarak atanabilmektedirler; ancak, Yükseköğretim Kurulunca getirilen yeni düzenlemeyle, ortaöğretim alan öğretmenliklerine daha iyi bir formasyon kazandırılması amacıyla, ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yükseklisans programı uygulamasına geçilmiştir. Bu çerçevede, eğitim fakültesi dışındaki yükseköğretim kurumları mezunlarından, kurumları Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca belirlenenler, 3 dönemlik ve 45 kredilik ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yükseklisans programına alınmakta; başarılı olanların, lisanstaki mezuniyet kredilerinin en az yüzde 30'u kadar krediyi atanacakları alandan almış olmaları durumunda, eğitim fakülteleri mezunlarınca öğretmen gereksinimi karşılanamayan alanlara atamaları yapılabiliyor. Bunu, bu şekilde yapmaktayız.

Alınan bu kararlar kapsamında, ayrıca, bir öğretmenden birden fazla alanda yararlanmak amacıyla, ilköğretim okullarında görev alacak öğretmenlerin yetiştirildiği programlarda yan alan uygulaması zorunluluğu uygulamaya konulmuştur.

Yükseköğretim Kurulunun pedagojik formasyon programına son veren 27 Mart 1998 tarih ve 95 sayılı kararı doğrultusunda ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun 45 inci maddesi uyarınca, Bakanlığımız Talim ve Terbiye Kurulu kararıyla, hangi yükseköğretim programı mezunlarının, hangi alan öğretmenliklerine atanabilecekleri de belirtilmiştir. Bu çerçevede, fen-edebiyat fakültesi mezunlarının öğretmen olarak atanabilmelerinde, belirttiğim tezsiz yükseklisans öğrenimi görmüş olmaları koşulu öngörülmüştür. Tezsiz yükseklisans koşulunu yerine getiren öğretmenlerin öğretmenliğe alınmaması diye bir husus yoktur; öncelikle alınacaklardır. Bu alan için nitelikli öğretmene -bütün alanlarda olduğu gibi- ihtiyaç vardır. Her öğrencinin nitelikli bir öğretmen tarafından yetiştirilme hakkı vardır. Tezsiz yükseklisansın getirilmesinin amacı da bu hakkın gerçekleştirilmesine yöneliktir.

Eğitim fakülteleri dışındaki dört yıllık yükseköğretim programlarından mezun olanlardan, öğretmen olarak atanacaklar için verilen 1,5 yıl süreli tezsiz yükseklisans öğrenimi koşulu öğretmenlik mesleğinin -biraz önce söylediğim gibi- niteliğinin artırılması amacına yönelik bir uygulamadır. Hep "nitelikli eğitim" demiyor muyuz, hep "kaliteli eğitim" demiyor muyuz; işte, yapmak istediğimiz budur, çıkılan yolda varılmak istenen hedef budur.

Okulöncesi eğitim ve ilköğretimdeki hedeflerimize uygun olarak, bu kademelerde öğretmen gereksiniminin yoğun olduğu okulöncesi sınıf ve İngilizce öğretmenlikleri için sertifika programı düzenlenmesine olanak sağlanmıştır. Burada çok sayıda ihtiyaç vardır. Bu programlara devam ederek sertifikalarını alanlar, okulöncesi sınıf ve İngilizce öğretmenliklerine atanmışlardır. Okulöncesi ve İngilizce öğretmenliği için beklenen sayıda aday bulunamamaktadır; atama sebebi de budur. Sınıf öğretmenliği için ise çok sayıda aday sertifika programını tamamlamıştır; ancak, sınıf öğretmeni yetiştiren yükseköğretim kurumlarının kontenjanlarındaki artış nedeniyle, 2001 yılından itibaren bu alandaki gereksinim, kendi kaynağından karşılanabilir düzeye gelmiştir. Artık, eğitim fakültelerimizin sınıf öğretmenliği bölümünden, millî eğitimimizin sınıf öğretmeni ihtiyacını karşılayacak kadar öğrenci mezun olmaktadır. Bu kapsamda, sınıf öğretmenliği sertifikası alıp da 2001 yılında sınıf öğretmenliğine başvuruda bulunan fen - edebiyat fakültesi mezunlarının da ataması, maalesef, yapılamamıştır. 2001 yılında sınıf öğretmenliği için belirlenen gereksinim çerçevesinde atanan 9 270 öğretmenin tamamı, eğitim fakültelerinin sınıf öğretmenliği programından mezun olanlardır. Duyulan gereksinim çerçevesinde, 2002 yılı şubat ayında, atama izni alınan 5 000 yeni öğretmenimizin -ki, bunların tamamını Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki 26 ile atadık- 3082'si sınıf öğretmeni atamasında kullanılmıştır; bunun 29'u sınıf öğretmenliği, 3053'ü ise, sadece, eğitim fakültelerinin çeşitli programlarından mezun olup sınıf öğretmenliği sertifikası alanlardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu doğrultusunda alınan kararlar gereğince, sınıf öğretmenliğine atamada üç öncelik var: Birinci öncelik, sınıf öğretmenliği programı mezunlarına; ikinci öncelik, eğitim fakültelerinin diğer programlarından mezun olup da sınıf öğretmenliği sertifikası bulunanlara verilmiştir. Aynı karar doğrultusunda, üçüncü öncelik ise, fen-edebiyat fakültesi mezunları ile diğer fakülte mezunlarından sınıf öğretmenliği sertifikası olanlara tanınmıştır. Kaldı ki, halen, eğitim fakültelerinin sınıf öğretmenliği bölümünden mezun olup sınıf öğretmenliğine başvuran 3 806 aday da atanamamıştır. Fen-edebiyat fakültesi mezunu olup sınıf öğretmenliğine başvuranların sayısı ise 13 134'tür. Bu yıl için atama izni verilmesini istediğimiz sınıf öğretmeni sayısı 10 000'dir; son sınıftaki öğrenci sayısı 12 000'dir. Bu nedenle, bir yanda, eğitim fakültelerinin sınıf öğretmenliği bölümü mezunları varken; bir yanda, eğitim fakültelerinin çeşitli bölümlerin mezun olup sertifika alanlar varken; bir yanda da, fen-edebiyat fakültelerinin çeşitli bölümlerinden mezun olanlar varken, böyle bir sıralama yapmanın da adaletli olduğunu düşünmekteyiz.

Marmara Üniversitesi ve YÖK aleyhine açılan davayı titizlikle takip etmekteyim; hiçbir çocuğumun haksızlığa uğramasına gönlüm razı olmaz. Sayın Zeki Ertugay'ın söylediği gibi "Millî Eğitim Bakanlığında da haksız bir uygulama yapılıyor" demek biraz haksızlık diye düşünüyorum; çünkü, bir bakanlığın eylem ve işlemlerinin haksız olup olmadığına karar verecek, idarî denetimi yapacak olan merci, idare mahkemeleridir ve Danıştaydır. İzin verirseniz, yaptığımız uygulamanın haksız olup olmadığını, idare mahkemesi kararlarıyla, birlikte inceleyelim.

Fen - edebiyat fakültesi mezunu olup, öğretmenliğe atanma başvurularının kabul edilmemesine ilişkin işleme karşı açılan davalarda; 2001 yılında dava sayısı 23, reddedilen dava, sonuçlanan dava 4, yürütmeyi durdurma talebinin reddedildiği dava 5, feragat nedeniyle ortadan kalkan dava 2, devam eden dava 12; yani, Millî Eğitim Bakanlığının bu uygulamasını haksız bulan bir yargı kararı da mevcut değildir.

2002 yılında, bu uygulamamıza karşı yeni davalar açılmıştır. 2002 yılında açılan dava sayısı 3, yürütmeyi durdurma talebinin reddedildiği dava sayısı 2 ve devam eden dava sayısı da 1'dir. Bütün eylem ve işlemlerim yargı denetimine tabidir; ama, buna rağmen, eğer bir eksiklik, bir yanlışlık varsa, bunu da düzeltmeyi vicdanî bir sorumluluk olarak görmekteyim.

Tezsiz yükseklisansa gelince: Tezsiz lisans programları titizlikle uygulanmaktadır. Elimdeki bilgiye göre -ki, takip de ediyorum bunu- Anadolu Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, 9 Eylül Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Muğla Üniversitesi, 19 Mayıs Üniversitesi,Osmangazi Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi ve Uludağ Üniversitesinde ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yükseklisans programları uygulanmaktadır. Bu programlara 1999-2000, 2000-2001 yılında çok az sayıda başvuru varken, 2001-2002 yılında başvuru sayısı artmıştır. Bu yıl -biraz önce belirttiğim gibi- tezsiz lisanstan mezun olan alan öğretmenlerimizi, fen-edebiyat fakültesinden mezun olan öğrencilerimizi, alanlarında öğretmen olarak istihdam etmek üzere, gerekli hazırlığı da yapmış bulunuyoruz.

Fen-edebiyat fakültesinden mezun olanlar ne olacaktır sorusuna da cevabım kısaca şöyledir: Eğer, siz, fen-edebiyat fakültesinin fizik bölümünden mezunsanız, fizikçisiniz: eğer, siz, kimya bölümünden mezunsanız, kimyacısınız. matematik bölümünden mezunsanız matematikçisiniz; matematik öğretmeni, fizik öğretmeni ya da edebiyat öğretmeni olmak istiyorsanız, bu konuda tezsiz lisans yapmak gerekiyor.

Efendim, bu fırsatı verdiğiniz için, yeniden teşekkür ediyorum. Davayı titizlikle takip ediyorum; gelişmeler hakkında Yüce Meclise ve ulusumuza ayrıca bilgi vereceğim.

Teşekkür ederim efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Arınç, Sayın Bakan düşüncesini söyledi; ama, yerinizden iki cümle söyleyebilirsiniz.

BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Hayhay efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, Sayın Bakana verdiği bilgilerden dolayı teşekkür ederim; çok geniş bir açıklama yaptılar; ama, üç nokta önemli: 1998'de alınan karar, 1996, 1997'de üniversiteye girmiş olan fen-edebiyat öğrencileri için neden uygulanıyor?

İkincisi, bir yürürlüğün durdurulması kararı var; sonunda yargı kararı, Sayın Bakanın söylediklerini tekzip ederse, bu arada geçen zararlar ne şekilde karşılanacaktır?

Üçüncüsü de, fen-edebiyat fakültesi mezunlarının ne olacağını çok edebî bir biçimde izah etti; matematikçi olacak, fizikçi olacak da bu binlerce genç ne olacak onu söylemedi?

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Efendim, tabiî, Sayın Bakan da bahsettiler "biz, yargı denetimine tabiyiz" dediler. Yargı kararı çıkarsa, yargı kararını uygulayacak; herhalde onu uygulamamazlık yapamaz. Biliyorsunuz yargı kararları... Gerçi genel düzenleyici bir işleme karşı açılmışsa, o zaman aynı gruptaki bütün öğrencilerin şey etmesi lazım.

Sayın Bakan, bir şey söyleyecek misiniz? Yani, ben de bir idarî yargıç olarak, idarî yargı kararını uygulamak zorunda olduğunu biliyorum.

Buyurun Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Arınç'a bir defa daha teşekkür ediyorum.

Bugüne kadar uygulanan Türk eğitim sisteminde, şu üç sacayağı ihmal edilmiştir. Biz, titizlikle bu üç sacayağını yerine oturtmak istiyoruz: Eğitim, istihdam, üretim!.. Eğitim planlamasını istihdam planlamasıyla birlikte yapmadıkça, biz, eğitim, istihdam ve üretimi birlikte düşünmedikçe, yanlış yapmış oluruz. İşte, titizlikle üzerinde durduğum konu, istihdam edebileceğimiz alanlarda istihdam edeceğimiz kişileri yetiştirmektir.

"Ne olacaktır" sorusuna cevabım ise: Diliyorum ki, ekonomik durumumuz düzelecek, bu alanlarda da bu arkadaşlarımız çalışma imkânları bulacaklardır.

BÜLENT ARINÇ (Manisa) - 1996, 1997 ne olacak Sayın Bakan?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Şimdi, bir de, hukukî bir açıklama yapmama izin versinler.

İdare hukukunda müktesep hak; yani, iktisap edilmiş, kazanılmış hak vardır, bir de bekleyen hak vardır. Bekleyen hakka -izin verirseniz- şu örneği vermek istiyorum: Bir insan memuriyete girdiğinde, memurlar 45 yaşında emekli oluyorken, bu kanunda bir değişiklik yapılarak 60 yaşında emekli olunacağı düzenlemesi getirilirse, bu kişi "ben memuriyete girerken 45 yaşında emekli olunuyordu, ben, buna göre girdim, ben, 60 yaşında emekli olmayı kabul etmiyorum" deme hakkına sahip değildir; çünkü, o, emekli olma hakkını o yıl dolduğunda kazanacaktır. Burada da, kazanılmış bir hak söz konusu değildir diye düşünüyorum. Bu benim görüşüm efendim.

Teşekkür ederim.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Aristo mantığıyla bu problem çözülür mü?!

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Ertugay, artık, bu konuyu kesiyorum. Gerçi, bu konunun önemi şurada: Şu anda yüksek tahsili bitirip de işsiz olan yüzbinlerce gencimiz var. Ayrıca, öğretmenlik sertifikası alıp da; yani, ek bir malî külfeti ailesine yükleyip de öğretmenlik sertifikası alıp aynı zamanda öğretmen olmak için Millî Eğitim Bakanlığına müracaat edip ve ek bir ücret de ödeyen bir çok insanın öğretmenliğe tayini de çıkmadı; yani, bana intikal eden birçok olay var.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Milyar ödediler!..

BAŞKAN - Bu bakımdan, bu insanlarımızın tatmin olması bakımından konuyu bu kadar uzattım.

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Ertugay... 

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) - Bir cümleyle...

BAŞKAN- Peki, bir cümleyle...

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) - Sayın Bakana teşekkür ediyoruz; yani, öğrencilerin karşı karşıya bulunduğu bir haksız muameleden söz ettim; illâ bir kurumu suçlamak için değil. Ancak, Sayın Bakan, sağ olsun, detaylı açıklamalarda bulundu.

Şimdi, fen-edebiyat fakültesi fizik bölümünü bitiren bir öğrencinin fizikçi unvanını almış olmasının ve bitirdiği fakülteye yüzde 1 öğrencinin asistan girmesinin dışında; bu kişi öğretmen olamazsa, nerede, ne işle; yani, hangi işe adaydır?! Onun için, bu kurumlar amaçsız bırakılmış oluyor.

BAŞKAN - Sayın Bakan onu cevaplandırdı...

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) - Sınıf öğretmenliği konusunda Sayın Bakana bir itirazımız yok; çok doğru, eğitim fakültelerinden yetişiyor. Bir buçuk yıllık, tezsiz yüksek lisans yapmak kaydıyla dahi Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencilerine bu hak tanınmıyor. Elbette ki, o yüksek lisansı yapacaktır.

Onu arz etmek istedim; teşekkür ederim.

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Ertugay.

Zaten, Sayın Bakan da "ekonomik sıkıntı nedeniyle alamıyoruz" dedi. Bütün mesele ekonomiye dayanıyor.

BOZKURT YAŞAR ÖZTÜRK (İstanbul)- Sayın Başkan...

BAŞKAN- Efendim, kapandı artık...

Gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Danimarka Holocaust ve Soykırım Etütleri Merkezince Kopenhag’da düzenlenecek olan sözde Ermeni Soykırımı konulu toplantıya TBMM’yi temsilen katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1063)

                                                                 6 Mayıs 2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Danimarka Holocaust ve Soykırım Etütleri Merkezince 11 Mayıs 2002 tarihinde Kopenhag'da düzenlenecek olan sözde Ermeni Soykırımı konulu toplantıya Türkiye Büyük Millet Meclisinden iki kişilik bir parlamenter heyetin katılması Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 9 Nisan 2002 tarih ve 84 üncü Birleşiminde kabul edilmiştir.

Anılan kanunun 2 nci maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen üyelerimizin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

 

 

Ömer İzgi

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Başkanı

Adı Soyadı

 

Seçim İli

Bülent Akarcalı

 

İstanbul

Bayram Fırat Dayanıklı

Tekirdağ

 

BAŞKAN- Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ve 20 arkadaşının, trafik kazalarına neden olan unsurların araştırılarak, kazaların önlenmesi ve yargılama sürecinde alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/281)

                                                                        30.4.2002

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde her yıl binlerce can ve mal kaybına neden olan trafik canavarı olayında devamlı olarak sürücü hataları üzerinde durulmuş, bugüne kadar detaylı araştırma yapılmamıştır. Aslında, yapılan incelemelerde, sürücü hatalarının yanında, araçların üretiminden ve yol yapım ve işaretlemelerinden kaynaklanan unsurların da, neden olduğu belirtilmektedir.

Bu nedenle, trafik canavarına "dur" diyecek kaza unsurlarını ve alınacak önlem ve tedbirleri tespit etmek için, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince, Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

  1. Salih Kapusuz

(Kayseri)

  2. Osman Aslan

(Diyarbakır)

  3. Mustafa Baş

(İstanbul)

  4. Nurettin Aktaş

(Gaziantep)

  5. Hüseyin Kansu

(İstanbul)

  6. Şükrü Ünal

(Osmaniye)

  7. İrfan Gündüz

(İstanbul)

  8. Mehmet Özyol

(Adıyaman)

  9. Ali Sezal

(Kahramanmaraş)

10. İsmail Alptekin

(Bolu)

11. Zülfükar İzol

(Şanlıurfa)

12. Ali Er

(İçel)

13. Maliki Ejder Arvas

(Van)

14. Ramazan Toprak

(Aksaray)

15. Dengir Mir Mehmet Fırat

(Adıyaman)

16. Avni Doğan

(Kahramanmaraş)

17. M. Ergün Dağcıoğlu

(Tokat)

18. Mehmet Necati Çetinkaya

(Manisa)

19. Mahmut Göksu

(Adıyaman)

20. Musa Uzunkaya

(Samsun)

21. Sabahattin Yıldız

(Muş)

Gerekçe:

Ülkemizdeki resmî kayıtlara da geçen trafik kaza oranı, dünya standartlarının çok üzerindedir. Literatürümüze "trafik canavarı" deyimiyle de giren, kara mizaha dönüşen gerçek karşısında, olaya bugüne kadar yaklaşımımız, sadece, sürücüler bazında olmuştur. Hiçbir zaman, yeterince, kaza ve sonuçlarını artıran, yol ve araç unsuru araştırılmamış ve alınması gereken önlemler, bugüne kadar, istenilen düzeyde gerçekleştirilememiştir.

Bu çerçevede, örneğin, Konya - Karapınar İlçesinde 1997 yılında 49 kişinin yanarak ölmesinden sonra daha da belirginleşen, olayın vahim boyutlara ulaşmasında, kamu kurum ve kuruluşlarının ve adlî makamların, hızlı bir şekilde, gerekli olan unsurları tespit etmekte, etkin ve örnek çalışmaları sergileyemediği görülmüştür.

Bu ve benzeri büyük ölümlü trafik kazalarına neden olan unsurların tespit edilmesi ve bu çalışmaların yapılırken, bilirkişilerin hazırladıkları raporların etkinliklerinin ve kararlara yansımasının sağlanması ve mahkeme sürecinde devam eden zaman kaybı ve aksaklıkların tespit edilebilmesi öncelikle gereklidir.

Bazı trafik kazalarında ise, adlî yargılama sırasında, yol unsurunun kazaya sebep olması halinde, kusuru tespit edilen kamu kurumlarının sorumlulukları, idarî yargılama usulüne tabi olduklarından, yargılamada bütünlük ve mağdurların tatmin edilmesi imkânı zorlaşmaktadır.

Sonuç olarak, ülkemizde trafik kazalarının en aza indirilmesi ve kaza sonrası mağdurların mahkeme sürecinin hızlandırılması ve yargılamanın bir bütün olarak aynı mahkemede ele alınmasının öneminin tespiti konusunda bir araştırma komisyonu kurulması gerekli görülmüştür.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair önerge vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2. - Antalya Milletvekili Nesrin Ünal’ın (6/1132) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/482)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 62 nci sırasında yer alan (6/1132) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                     Nesrin Ünal

                                           Antalya

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş tezkereleri vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

3. - Turizm Bakanı Mustafa Taşar’ın Almanya’ya yaptığı resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülen milletvekillerine ilişkinBaşbakanlık tezkeresi (3/1064)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Turizm Bakanı Mustafa Taşar'ın, Berlin Turizm Fuarına katılmak ve görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle birlikte, 16-20 Mart 2002 tarihleri arasında Almanya'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

 

 

Bülent Ecevit

 

 

Başbakan

Liste  :

 

 

Rıza Ulucak

Ankara

 

Beyhan Aslan

Denizli

 

Osman Aslan

Diyarbakır

 

Mustafa Gül

Elazığ

 

Hidayet Kılınç

İçel

 

Ahmet Güzel

İstanbul

 

İbrahim Yazıcı

Muğla

 

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmedi mi diyeyim şimdi yani?!

Efendim, 1 kişi kabul edilmiştir diye el kaldırdı, 2 kişi kabul edilmemiştir diye el kaldırdı. Ben, kabul edilmemiş kabul ediyorum.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkan...

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Olur mu Sayın Başkan?!.

BAŞKAN - Efendim, kabul etmediniz...

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Hayır... Olur mu canım?!

BAŞKAN - 1 kişi kabule kaldırdı, 2 kişi kabul edilmemişe kaldırdı; dolayısıyla, tezkere kabul edilmemiştir. Bundan sonra da, Sayın Bakanlar, yurtdışına giderken, yanlarında milletvekili götürüp de devletin kesesinden para ödemesinler.

Kabul edilmemiştir efendim.

NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Sayın Başkan, yapmayın!.. Çok ayıp bir şey ama!..

KÂTİP ÜYE CAHİT SAVAŞ YAZICI (İstanbul) - Başkanım, Divanda mutabakat yok.

BAŞKAN - Siz saydınız mı?

KÂTİP ÜYE CAHİT SAVAŞ YAZICI (İstanbul) - Mutabakatımız yok Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki...

Arkadaşlar arasında mutabakat yokmuş; bir daha sayıyorum.

Başbakanlık tezkeresini kabul edenler...

VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, usulsüzlük yapıyorsunuz.

BAŞKAN - Efendim, arkadaşın birisi itiraz etti...

KÂTİP ÜYE CAHİT SAVAŞ YAZICI (İstanbul) - Ben itiraz ettim...

VEYSEL CANDAN (Konya) - Hayır... Kararı açıkladınız; açıkladıktan sonra karar değişmez.

BAŞKAN - Sayın Candan, ben de, içimden samimiyetine inanmadığım şekilde konuştum da... Şöyle...

VEYSEL CANDAN (Konya) - Hayır; olmaz!..

BAŞKAN - Kabul etmeyenleri arayalım.

Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şöyle... Sayın Candan...

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Bitti efendim... Bitti efendim...

BAŞKAN - Sayın Candan, 1 kişi "kabul edenler"e el kaldırdı, 2 kişi "kabul etmeyenler"e el kaldırdı; dolayısıyla, arkadaşlarımız, bu işin inceliğini fark etmediler; ama, Divandaki arkadaşlarımız "orada 1 kişi daha el kaldırdı" dediler; 2'ye 2 olduğu için, bir daha oylattım.

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Sayın Başkanım, demek ki, diğerleri çekimsermiş!..

BAŞKAN - Peki efendim...

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. - DevletBakanı Reşat Doğru’nun Türkmenistan’a yaptığı resmî ziyarete iştirak etmesi uygun görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1065)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Dr. Reşat Doğru'nun, temas ve görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 31 Mart - 4 Nisan 2002 tarihleri arasında Türkmenistan'a yaptığı resmî ziyarete Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmen'in de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                  Bülent Ecevit

                                         Başbakan

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Ben, aslında, bakanların, beraberinde, milletvekillerini yurtdışına götürmelerine karşıyım, bu salonda her zaman da karşı çıktım; çünkü, bu, gereksiz bir işlemdir; hatır gönül için milletvekili götürüyorlar.

Sayın milletvekilleri, şimdi, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.

Bu kısmın  1 inci sırasında yer alan, Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu ve Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, esnaf ve sanatkârların sorunlarıyla ilgilenmedikleri ve ticarî yaşamlarını devam ettirebilmeleri İçin gerekli önlemleri almadıklarından işyerlerini kapatmalarına neden oldukları iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında (11/27) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelere başlıyoruz.

IV. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. - Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu ve Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, esnaf ve sanatkârların sorunlarıyla ilgilenmedikleri ve ticarî yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli önlemleri almadıklarından işyerlerini kapatmalarına neden oldukları iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/27)

BAŞKAN - Hükümet?.. Burada.

Önerge daha önce bastırılıp dağıtıldığı ve okunduğu için, tekrar okutmuyorum.

Sayın milletvekilleri, Anayasanın 99 uncu maddesine göre, bu görüşmede, önerge sahiplerinden bir üyeye, gruplara ve hükümete söz verilecektir.

Önerge sahibinin konuşma süresi 10 dakikadır. Grupların ve hükümetin konuşma süresi ise 20 dakikadır.

Sayın Veysel Candan, önerge sahibi adına zatıâliniz mi konuşacak?

VEYSEL CANDAN (Konya) - Evet.

BAŞKAN - Ayrıca, Sayın Veysel Candan, Saadet Partisi Grubu adına da konuşacaktır.

Sayın Mehmet Dönen'in, Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşacakları konusunda bize söz istekleri olmuştur.

Sayın Candan, o zaman, siz 30 dakika konuşacaksınız.

Buyurun.

SP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; esnaf ve sanatkârlarımızın durumlarını ilgilendiren konularla ilgili olarak hükümet hakkında verdiğimiz gensoru önergesi üzerinde Saadet Partisi Grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugün, burada, bu gensoruyla, 4 000 000 esnaf ve sanatkârı, 20 000 000 çalışanı -yani, nüfusumuzun yüzde 30-35'ini- 225 meslek dalını ve en büyük bir sivil toplum örgütünü müzakere edeceğiz ve sorunlarını tartışacağız.

Tabiî, hükümetin gündemi ile milletin gündemi çok ayrı. Hükümetin gündeminde bankalar var, holdingler var; günlerdir onlarla ilgili yasalar tartışılıyor ve çıkarılıyor. Halbuki, biz, burada, bugün kimleri konuşacağız; şoför ve otomobilci esnafını, bakkalları, bayileri, berberleri, ayakkabıcıları, kunduracıları, terzileri, tekstilcileri, lokantacıları, pastacıları, fırıncıları, sebzecileri, pazarcıları, büfecileri, manavları, tuhafiyecileri, simitçileri, seyyar satıcıları ve benzerlerini; Kızılay'da, Mahmutpaşa'da seyyar satıcılık yapan kişilerin sorunlarını tartışacağız ve pek tabiî, bu kesime karşı hükümetin zulmünü ve ilgisizliğini de konuşacağız.

Değerli arkadaşlar, bir federasyon yetkilisi aynen şunları söylüyor: "Maalesef, esnaf örgütleri olarak sorunlarımızı iletecek muhatap bulamıyoruz, feryatlarımız taş duvarlara çarpıyor. Ekonomik çöküntü içindeyiz. Sosyal patlamaya dönmeden, lütfen ilgilenin, bizi dinleyin ve ciddiye alın." İşte, bu feryadı dile getireceğiz. 80 ilden, 80 oda başkanımızdan bilgiler aldık, bütün bunları bir özet haline getirdik. Bugün, burada, görmeyen, duymayan, dinlemeyen bir hükümete, bu insanlarımızın sıkıntılarını anlatacağız.

Özellikle esnaf ve sanatkârlarımız ne diyorlar: "Seçimden seçime bizi hatırlıyorsunuz. Sadece söz var, icraat yok. 245 000 esnaf kepenk kapattı. 2 000 000 insan işsiz kaldı. Böyle giderse, esnaf kalmaz. Üretimi artırıcı tedbirler alın, işsizliği çözün. Yazarkasayla Başbakanlığa geldik, intihar ettik, bizi duymadınız. Taşta ses var, hükümette yok. Esnaf sorunlarıyla ilgili komisyonlar kurun." Tabiî, değerli esnaf arkadaşlarımız bunu yazarlarken, açıklarlarken, bir taraftan da, Başbakanlıkta, tel örgülerle, vatandaşın Başbakanlığa gelmesinin önünü kesiyorlardı. Tabiî, esnaf ve sanatkârlarımız bu acı dolu, haklı sitemlerini ortaya koymaya çalışıyorlar.

Değerli arkadaşlar, hal böyleyken, hükümet yetkilileri, başta Sayın Başbakan ne diyor: "Enflasyon düştü. İşler yolunda gidiyor. Işık göründü. Sürpriz sıkıntı olmazsa, kurtuluyoruz." Bu sözler Sayın Başbakana ait. Peki, aynı hükümetin, aynı Başbakanın Sanayi Bakanlığı ne diyor; Sayın Başbakanı âdeta yalanlıyor; hükümete karşı, Sanayi Bakanlığı, 14 Nisan 2002'de, basın toplantısında aynen şunları açıklıyor: "Son üç yılda -yani, bu hükümet döneminde- 224 000 esnaf kepenk indirdi. Zarar 50 milyar dolar. Kapanan şirket sayısı 58 743..." Yani, akordu bozuk bir hükümet; Başbakan iyiye gidiyoruz diyor; diğer Sayın Bakan, yalan söylüyor Sayın Başbakan, iyiye gittiğimiz yok, bu kadar esnaf kepenk kapattı diyor. Akordu bozuk, ne söylediği belli olmayan, anlaşılması ve izahı güç bir hükümetle, maalesef, karşı karşıyayız.

Peki, Başbakan öyle söylüyor da, yardımcısı ne diyor; "2001 krizinin etkilerini net olarak anlayamadık" diyor Sayın Bahçeli. Sanki, bilse, yapacağı bir şey var gibi, bir program var gibi konuşuyor. Bakın, belki takip  eder diye, yetkililer hemen hesaplıyor, Sayın Bahçeli'ye cevap veriyor: "Göstergelerle krizin aile başına faturası 9 000 dolar. "

Şimdi, konunun iyi anlaşılması için, bu 9 000 doların nasıl hesaplandığını da uzmanlar ortaya koymuşlar. Krizde zarar 129 milyar dolar. Böyle bir kriz başka ülkede olsa, hükümet istifa eder; ama, bizde hükümetler devam ediyor. Yani, bu hükümet, aslında, bir yerde koltuk bağımlısı, tıpkı uyuşturucu bağımlısı gibi. Bakın, krizdeki zararımız 129 milyar dolar. Millî gelirde 54 milyar dolar azalma var, 50 milyar dolar içborç artışı var ve 25 milyar dolar da dışborç artışı var. Toplam 129 milyar dolar. Bunu 14 347 000 aileye böldüğümüz zaman, aile başına, krizdeki zararımız, 9 000 dolar.

Şimdi "2001 krizinin etkilerini net olarak bilemedim" diyen Sayın Başbakan Yardımcısına sunulur. Sayın Bahçeli öğrendiniz, zarar aile başına 9 000 dolar; bakalım şimdi ne yapacaksınız?!

Tabiî, hükümetin programı ayrı dedik ya... Hükümetin Başbakanı ve Başbakan Yardımcıları, şu sıralarda, ancak RTÜK Yasasında bir araya gelirler. Al gülüm, ver gülüm; yani, biz size RTÜK Yasasında imkân tanıyalım, siz de seçimlerde bizi destekleyin... O tasarı görüşülürken de söyledim; artık, bu hükümet, kirli ilişkilerden vazgeçmek mecburiyetindedir.

Şimdi, tabiî, bu beceriksizliği... Biliyorum, biz, böyle, beceriksiz hükümet, kabiliyetsiz hükümet deyince kızıyorsunuz; ama, hükümetin ağzından söyleyeceğim. Bakın, neler söylüyor Sayın Yılmaz Karakoyunlu. Aynen şu... Yani, bu metin, aslında, bir yerde, hükümetin beceriksizliğinin bir bakan tarafından itirafıdır. Bakın, Sayın Bakan ne diyor: "Özelleştirme kapsamındaki şirketler, her gün 2,2 milyon dolar zarar ediyor. Yıl sonunda birikmiş zarar 780 milyon dolar oldu. Özelleştirmede istenen seviyeye ulaşamadık. 15 yıllık özelleştirme çalışması, tam anlamıyla, fiyasko." Sayın Yılmaz Karakoyunlu... Hiç virgülüne dokunmadım, aynısını okudum. İşte, bu cümlelerin biraz daha net ifadesi: Bu hükümet hem beceriksizdir, bu hükümet hem de yeteneksizdir.

Şimdi diyeceksiniz ki: İyi de, bu hükümet buna rağmen nasıl ayakta duruyor? Yani, bu kadar beceriksiz, bu kadar kabiliyetsiz; ama, nasıl ayakta duruyor? Tabiî, hiç merak etmeyin, hükümetin de bildiği yok nasıl ayakta durduğunu; yani, öylesine, durduğunu zannediyor.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat)- Koltuk değnekleriyle duruyor.

VEYSEL CANDAN (Devamla)- Biraz önce, Sayın Oturum Başkanımız dediler ki: "Bakanlar buraya gelmeli, Meclise hesap vermeli." İyi de, bakın, bu hükümetin bir özrü daha var. Hükümeti oluşturan bakanlar suç itirafını arka arkaya yapıyor ve Çalışma Bakanı, sık sık, Parlamento dışında basın toplantılarıyla, Bakanlığındaki yolsuzluğun birkaç katrilyon olduğunu söylüyor; yani, yolsuzluğu bile dışarıda açıklıyor; ama, maalesef, hükümet gelip hesabını burada vermiyor.

Değerli arkadaşlar, tabiî, kriz oldu da ne oldu; asıl sorun bu. Dünya Bankası bir rapor hazırladı; bilginize arz ediyorum. Bakın, Dünya Bankası raporunda, bu beceriksiz hükümet bizi fakirleşmede rekora ulaştırdı. Dünyada, fakirleşmede birinci ülkeyiz. İşte, bu marifetiyle bu hükümetin övünmesi lazım.

Şimdi, fakirleşmede dünya rekorunda, 1999'da 88 inciyiz. Bakın, 2001'e geldiğimizde 100 üncü sırada yer alıyoruz. Dünyanın en fakir 100 ülkesi. Yani, değerli arkadaşlar, gelir sıralamasında 10 sıra birden düşmüş durumdayız.

Şimdi, hükümeti oluşturan, halkçı, sosyaldemokrat bir Başbakan Ecevit; yardımcısı, milliyetçi, MHP'li Bahçeli ve muhafazakâr yardımcısı ANAP'lı Yılmaz. İşte, bu fotoğrafın, doğrudan, suç failleri bunlardır. Aslında, sahne ve dekor tamam. Aslında, her üçünün de, bize göre, Yüce Divanda yargılanmaları gerekir.

NİDAİ SEVEN (Ağrı)- Biraz saygılı olun.

VEYSEL CANDAN (Devamla)- Yani, 200 milyar dolarlık millî gelirimizi 150 milyar dolara indirip 50 milyar dolar zarar ettireceksiniz ve hâlâ da "saygılı olun efendim..." Peki, siz de bu millete saygılı olun o zaman. Yani, siz de bu millete biraz saygılı olun ve deyin ki: Biz bu işi beceremedik, sizi zarara soktuk, fakirleştirdik. Lütfen... Özür dileyerek ayrılın.

Değerli arkadaşlar, bugün basında çıktı. Çocuğuna süt alamayan ve intihar eden annenin hesabını da bu hükümet vermelidir. Evet, çocuğuna bir litre süt alamadığı için -bugün gazete manşetlerinde vardı- intihar eden annenin mesuliyeti de bu hükümete aittir. (SP sıralarından alkışlar)

Şimdi, resmî tutanaklara göre beslenemeyip, beslenme bozukluğundan ölen çocukların faturasını da siz ödeyeceksiniz.

Değerli arkadaşlar, başka zaman Avrupa Birliğinden bahsedenlere burada bir tavsiyem var, bir uyarım var. Bakın, Fransa'da, Başbakan Jospin seçimleri kaybetti ve hemen istifa etti. Siz, Türkiye'de, ülkeyi ekonomik olarak batırdınız, hâlâ aynı koltuklarda oturuyorsunuz. Avrupa Birliğini örnek almak lazım gelirse, sadece bir noktadan değil, Jospin'in durumu da size örnek olmalıdır diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, dünyada, Türkiye'yle ilgili çok çeşitli raporlar hazırlanıyor. Bu raporları dikkatle takip ettiğimiz zaman, özellikle, sivil toplum örgütlerinin yayımladığı raporlar fevkalade önemli. Bakın, dostumuz, müttefikimiz olarak bilinen Amerika'da, sivil toplum örgütü bir vakıf araştırma yapıyor. Her yıl, dünyada ekonomik özgürlüğü olan ülkeler, endeks halinde yayımlanıyor. Bu endekse konu da, ülkelerin girişim özgürlüğü, bürokratik özgürlük ve yasal sınırlamalar esas alınarak yapılıyor. 1995-2000 yıllarında ekonomik özgürlüğü olan ülkeler arasında yer aldığımız halde, 2000'de 49 uncu, 2001'de 63 üncü, 2002'de 153 ülke arasında 105 inci sıradayız; yani Uganda, yani Zambiya, yani Moritanya, Habeşistan'dan sonra, sonuncuyuz.

Hükümete burada bir uyarıda bulunmak istiyorum: Lütfen, kafanızı kuma gömmeyin; ülkenin içerisinde bulunduğu şartları iyi değerlendirin.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, lütfen, Genel Kurulu uyarır mısınız efendim.

BAŞKAN - Evet.

Sayın Candan, bir dakikanızı...

Arkadaşlar, lütfen... Çok gürültü var efendim. Lütfen, efendim, herkes otursun yerine. Sohbeti dışarıda yapalım efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - ...ve de ayıp oluyor!

BAŞKAN - Buyurun efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Şimdi, aslında, RTÜK Yasasını görüşseydik, herkes taş kesilirdi; ama, burada söylediğim şeyler, bir araştırma mahsulüdür. Milletvekili arkadaşlarımın takdirine arz ediyorum.

Değerli arkadaşlar, kriz bitti mi, bitmedi mi; boyuna tartışılıyor. Birine göre bitti, birine göre bitmedi. Peki, 2002 yılı ilk üç ayı rakamlarını veriyorum, milletvekili arkadaşlarım vicdanlarını ortaya koyup bir düşünsünler. 2002 yılının ilk üç ayında, ödenen faiz 16,5 katrilyon, toplanan vergi 11,6 katrilyon. Değerli arkadaşlar, dikkat buyurun, ödenen faiz 16,5 katrilyon, toplanan vergi 11,6 katrilyon. Maliye Bakanlığının resmî rakamlarını veriyorum. Vergi dahil, devletin tüm gelirleri 15 katrilyon. Peki, bunun anlamı nedir değerli arkadaşlar? Tüm vergi gelirlerini ikiye katlamış olsanız dahi, bu açığı kapatamazsınız. Biz, bu kürsüden hep söyledik, "Sayın Derviş bir bankacıdır, ekonomiyi yönetemez; bu, Parlamentoya hakarettir; bu vatandaşı ithal olarak getirmeyin" dedik, dinlemediniz; ama, ülkenin geldiği rakamlar, her gün biraz daha, yeni yeni krizlere doğru gidiyor. Bunları ortaya koyduğumuz zaman, birileri çıktı, dedi ki, "siz, kriz tellallığı yapıyorsunuz." Halbuki -biraz sonra rakamları vereceğim- esnafın, sanayicinin, işsizin durumlarını ortaya koyduğumuz zaman, millî gelirimizin 50 milyar dolar azaldığını ortaya koyduğumuz zaman bu raporların hepsinin doğru olduğu anlaşılacaktır.

Değerli arkadaşlar, dünyada garip olaylar oluyor mu; oluyor. Dünyada, bir taraftan trajikomik, ağlanacak, bir taraftan gülünecek olaylar oluyor mu; oluyor. Geçen hafta oldu. Uluslararası sermaye, tuttu, kimi dünyanın en başarılı bakanı, bürokratı seçti, biliyor musunuz? Sayın Kemal Derviş ödül aldı. Ne ödülü aldı; ülkelerin ekonomisini yönetme ödülü aldı. Yani, Sayın Derviş, 2001 yılında yaptığı icraatla ödül aldı. Peki, şöyle bir konu var; diyeceksiniz ki: Niye bakana verdiler de hükümete vermediler? Adam hükümeti yok sayıyor. Yani, hükümetin teknik direktörü, teknik menajeri de Kemal Derviş olduğu için...

Peki, değerli arkadaşlar, hakikaten, Kemal Derviş ne yaptı da bunu aldı? Bakın, "Sayın Derviş öncesi ve sonrası" diye bir istatistik çıkardım, raporlara bir bakalım: Devlet İstatistik Enstitüsü ve Devlet Planlama Teşkilatı, bu uluslararası sermayenin verdiği belgeyi, verdiği iltifatı, verdiği ödülü geri alıyor; diyor ki: "Yanlış yaptınız, yanlış!" Bakın, rakamlara bakın şimdi...

BAŞKAN - Sayın Candan, bir dakikanızı rica edeyim.

Arkadaşlar, Bakanlar Kurulu üyeleriyle konuşan arkadaşlar; lütfen, dışarıda sohbet edin. Rica ediyorum efendim... Efendim, olmaz ama, arkadaşımızı dinleyemiyoruz. Canım, özel, dışarıda konuşun. Dışarıda konuşun arkadaşlar. Rica ediyorum efendim... Gürültü çok... Efendim, rica ediyorum, bakın; dışarıda konuşun. Sohbet yeri dışarıda çok rahat. Burada oturan arkadaşlarımız konuşmaları dinlesinler.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Sayın Derviş'e uluslararası ödül verildi ya, hemen bizde, Devlet İstatistik Enstitüsü ve DPT rakamları ortaya koydu ve tokat gibi yüzüne çarpıyor. Bakın, ne diyor şimdi: "Derviş öncesi küçülme yüzde 3, şimdi yüzde 12; enflasyon yüzde 66, şimdi yüzde 92; dolar 1 000 000, şimdi 1 400 000; faiz giderlerinin topyekûn vergiye oranı yüzde 80, şimdi yüzde 110; içborç stoku 59 katrilyon, Derviş sonrası 120 katrilyon..."

Tabiî, bu rakamlar bana neyi hatırlatıyor biliyor musunuz; belirli medyada Derviş'i balon gibi şişiriyorlardı, bu rakamlar patlatıyor ve çok enteresan rakamlar: "İçborç stoku 59 katrilyon, Derviş sonrası 120 katrilyon; kapanan şirket sayısı 7 035, Derviş sonrası 32 000; işsizlik yüzde 14, şimdi yüzde 20; kişi başına millî gelir 3 000 dolar, şimdi 2 000'lerde..."

Değerli arkadaşlarım, öyle anlaşılıyor ki, bu, aslında, bir iyileştirme ödülü değil, iyi bir batırma ödülü. Yani, bir ülke nasıl batırılır... Bunu, batırana verilen bir ödül olarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. (SP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Buraya kadar, Türkiye ekonomisinin belli rakam ve temel dinamiklerinden bahsettik. Şimdi, asıl gelmek istediğim konuya değinmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, esnaf ve sanatkârlarımıza fakslar çektik, sayfalar dolusu cevap aldık ve onun içerisinden çok önemli gördüğüm, satırbaşı bazı noktaları gündeme getireceğim.

1. 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanununda değişiklik yapan tasarının kanunlaşması.

Esnafımız diyor ki: "Bizimle ilgili bir kanun tasarısı var; Parlamentoda bekliyor; çıkarın." Tabiî, esnafımız da kendini IMF zannetti. Bu hükümet, hep, IMF'nin sözünü dinler ya... Burada da bir yanlışlık var aslında.

2. Esnaf ve sanatkârlık bakanlığı kurulsun; Halk Bankasını da oraya bağlayın.

"Sayın Ecevit'e geldik, müracaat ettik, Halk Bankasını bize satın dedik. Sayın Ecevit, bize 'tamam, en iyisi sizin almanızdır' dedi. Biz de gazetelere çarşaf çarşaf ilan verdik; ancak, Derviş geldi, Sayın Başbakanın yetkisini de aldı. Halk Bankası ve çıraklık eğitim merkezî buraya bağlansın" deniliyor.

3. Asgarî ücret komisyonunda temsil edilelim.

Değerli arkadaşlar, 15 milyon insanın çalıştığı bir sivil toplumda, asgarî ücret komisyonunda bunlar yok. Diyorlar ki: "Bizim de orada temsil edilmemiz gerekir." Tabiî, temsil edilse ne olacak? 160 milyon lirayla, 60 milyon vergi kesintisiyle ülke ekonomisinde nasıl geçineceğini herkes düşünecek.

Yerel yönetimlerde etkinlik istiyorlar, kendilerini ilgilendiren tasarılarda görüşlerinin alınmasını istiyorlar ve çok önemli bir konu, hipermarketlerin, mutlaka, şehrin dışına çıkarılmasını istiyorlar. Özellikle bakkal esnafının talebidir bu. Bakkallarımız batmak üzeredir; her gün batıyor...

KOBİ'lere uzun vadeli kredilerle destek verilmelidir.

İsteklerini söylüyorum:

Elektrik, doğalgaz, su girdilerinde sübvanse istiyorlar.

Hammadde temininde teşvik tedbirleri istiyorlar.

Mobilya ve benzeri sektörde ithal girdilerde alınan fon kaldırılsın deniliyor.

Sektörel ihracat şirketlerini kurmamız lazım...

Kamunun yaptırdığı işlerde kota tahsisi verin, KOBİ'lerin yatırım indirimlerinden biz de istifade edelim diyorlar.

Küçük sanayi sitelerinin teknopark niteliğine dönüşmesi için yasal düzenleme yapılmalıdır deniliyor.

Ağaç endüstrisinin hammadde krizine girmemesi için, her yıl, en az 500 000 000 dolarlık ağaçlandırma yapılmalıdır deniliyor.

Her işyerine 5-10, 50-100 kilovatsaat elektrik gücü verilmeli ki, rekabet gücümüz artsın deniliyor.

Ustalık belgesi veren küçük işletmelere vergi indirimi sağlanmalıdır deniliyor.

Vasıflı insan gücünü karşılamak için, çıraklık ve meslek eğitimine yeniden önem verilmelidir deniliyor.

Bağ-Kur'la ilgili sıkıntılarımız mutlaka giderilmelidir. Sosyal güvenlik, tek çatı altında toplanmalıdır.

Taksici ve minibüsçü esnafının belge düzenlemesi yeniden ele alınmalıdır.

Hayat standardı vergisi...

Değerli arkadaşlar, bu konuyu biraz açmamız lazım. Hükümet, çok enteresan kararlar alıyor. Zarar edersen de, kâr edersen de vergi ödeyeceksin; böyle bir rakam getirilmiş. Yani, sanki, vergi değil, bir haraç usulü ortaya konmuştur.

Peki, şimdi saydık; yaklaşık 20 maddede esnafımızın, sanatkârlarımızın; yani, 4 000 000 kayıtlı üyenin isteklerini dile getirdik. Peki, bunları, iktidar olup muktedir olamayan hükümet yapacak mı; bunları hangi hükümet değerlendirecek veya ne zaman yasalaşacak; işte, burası, maalesef, çok bilinmez...

Değerli arkadaşlar, şimdi, işin vahamet boyutunu ortaya koymak için, esnaf ve sanatkârlarımızla ilgili yaptığımız raporların sonuç bölümünde önemli tespitler var.

1. 3 000 000 kayıtlı esnaf ve sanatkârımızın 120 000'i resmen kayıttan silinmiş, 180 000'inin de işlemleri yapılmaktadır. 300 000 üyenin kaydı silinmiştir. Böylece, 3 000 000 üyenin yüzde 10'u ölmüştür, yok!

2. 900 esnaf ve kefalet kooperatiflerinin 500'ü kredi dönüşümünü yapamamaktadır, atıl vaziyette beklemektedir.

3. Son sekiz ayda 300 000 esnaf, Halk Bankası tarafından icraya verilmiştir. Tabiî, banka soyanlar, hortumlayanlar, devleti götürenler, milyar dolar vuranlar hariç. Bakın, bu, 300 000 rakamının içerisinde, 50 000 000 lira için icraya verilenler var, 100 000 000 lira için icraya verilenler var; ama, 5 katrilyon lirayı götürenler, şu anda, hem yatında hem katında hem arabasında oturuyor. Yani, bu hükümetin, kime ne yapacağını bildiği yok.

Değerli arkadaşlar, şimdi, biz bunları anlatıyoruz ya, biraz sonra çıkacak -zannediyorum, hükümet bunda konuşmaz, hükümetin dili tutuk, hükümette hafıza kaybı var- çıkıp, burada, bunlara tek tek cevap vermesi lazımken bir sözcü çıkacak -Sayın Bakan burada- "efendim, bu gensoru, siyasî amaçla verilmiştir, bu hükümeti yıkmaya yöneliktir; o zaman, bunları konuşmayalım..." Peki, ondan sonra, ne konuşalım burada; RTÜK Yasasını konuşalım; onlar, medya patronları devlet ihalelerine girsin...

Birisi, bugün, köşeyazısında "hodri meydan" demiş. Ona, buradan diyorum ki: Hodri meydan; bu yasa, karteli çoğaltır, kamu ihaleleri ile medyayı birleştirir. O "ben yazarlığı bırakacağım" diyor; ben de, milletvekilliğini bırakacağım o zaman. Haydi, hodri meydan!.. (SP sıralarından alkışlar) Öyle, gazetenin köşesine oturup, eline kalemi alıp, çalakalem yazacaksın ve milletvekillerine hodri meydan çekeceksin; böyle şey yok, böyle yağma yok!

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Kim yazmış onu?

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Kimin yazdığını, açar... Çok basan, çok okunduğunu söyleyen boyalı basından bir tanesi.

Değerli arkadaşlar, bakın, esnaflarla ilgili durum tespitine devam ediyoruz. Biz, hakikaten, beceriksiz, kabiliyetsiz derken, belki üzülüyoruz üzülmeye de, rakamlar bizi zorluyor kardeşim. Bakın, cumhuriyet tarihinde ilk kez, bu hükümet döneminde, işyeri kapatan esnaf sayısı, açandan daha fazla. Yani, her gün, işyerleri, bir bir kapanıyor.

Değerli arkadaşlar, esnaf ve sanatkârlar, bugün, Bağ-Kur'da ikinci sınıf muamele görüyor ve maalesef, evet maalesef, ya ilacını alamıyor ya ciddî tedavi göremiyor.

Şimdi, esnafımızın, bu gidici hükümetten son bir talebi var; diyorlar ki: "Madem, IMF talimatıyla 15 günde 15 yasa çıkardınız; biz de, 15 000 000 esnaf olarak, 15 günde 15 yasa istiyoruz; çok mu talebimiz var?" Şimdi, burada, hükümet, tabiî, IMF ile esnaf arasında tercih yapacak.

Değerli arkadaşlarım, bakın, şimdi, TOBB Başkanı ne diyor: "Pozitif büyümeye geçmemiz şart -büyüme yüzde 3,5 idi, hedef yüzde 2 oldu, şimdi ise yüzde sıfır oldu- yeniden yapılanma hızlandırılmalı, IMF ikna edilmeli. Türkiye duvara çoktan dayandı. Önlem alınmazsa, fatura ağırlaşıyor." Bunu kim söylüyor; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı; yani, sanayicinin bağlı bulunduğu odanın başkanı bağırıyor. O da aynı şeyi söylüyor; ama, bu hükümet duymuyor. Bu hükümet sağır.

Değerli arkadaşlar, tabiî, Dünya Bankası Türkiye Direktörü diyor ki: "Beş tane önemli konu var; Türkiye ekonomistlerinin bunu dikkate alması lazım. Bir; Türkiye'de sermaye maliyeti yüksek." Yani, siz, yüksek faizle borçlanıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz diyor. Ben, bunu bu kürsüde söylediğim zaman, Sayın Derviş, bana "daha ucuz bir para bulabilirsen, sen getir" dedi. Bir bakanın verdiği cevaba bakın! Yani, ben bulamıyorum; yani, ben acizim; yani, benden bir şey olmaz diyor adam; resmen bunu söylüyor.

Arkasından "enerji fiyatları yüksek" diyor. Tabiî, bu, Enerji Bakanını ilgilendirmiyor; otomatiğe bağlamış, dolar inse de elektrik yükselir, dolar çıksa da elektrik yükselir. Böylece, enteresan bir hava içinde gelip gidiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, çok enteresan, "vergi sistemini düzeltin" diyor. Bu hükümet, artık, vergikolik oldu. Sadece üç yılda gelen vergi tasarısı, 15 civarındadır. Çeşitli tasarılar içerisinde vergi kanunu getirdiniz.

Diğer bir önerisi de şudur: "Yabancı yatırım teşvik edilmeli."

MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Bakanlar, Genel Kurula saygı göstersin; böyle olmaz Sayın Başkan!

BAŞKAN - Söyledim efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, buradan, hükümeti bir kere daha uyarıyorum. 1 000 000 dolarla gelen bir yabancı sermaye ne yapıyor, bakın: Evvela parayı bozduruyor, üçer aylık tahvillere yatırıyor ve yıl sonunda, 1 400 000 dolar götürüyor. Soygun bu soygun, vurgun! Yabancı sermaye nedir biliyor musunuz; gelir, kazar, temelini atar, fabrikayı kurar, işçimizi çalıştırır, üretir, dışa satar, içpazarda satar. Biz, buna yabancı sermaye diyoruz. Siz, doğrudan doğruya, yabancı sermaye soygununa çanak tutuyorsunuz, çanak! Onun için, işte, sizden hükümet olmaz!

Değerli arkadaşlar, Şırnak oda başkanı, bir faksında, aynen şu cümleleri söylüyor: "Esnaf ve sanatkârın geçim kaynağı Habur Sınır Kapısında, eskiden olduğu gibi, fiber depolama sınır ticaretine acilen geçilmeli; Şırnak kömür ocakları canlandırılmalı; SSK, Bağ-Kur primleri ve vergi sistemi düzeltilmelidir." Söz verdiğim için, cümlelerini kısaltarak, okuyup geçiyorum.

Kırşehir Esnaf ve Sanatkârlar Oda Başkanı... Tabiî, siz, yarın, seçim bölgesine gideceksiniz. Biz, bunları okuduk. Orada, size, şunu soracaklar: Biz, bir milletvekiline faks gönderdik, orada okudu, sizi de bilgilendirdik; ne yaptınız? Onun için, hazır olun. Kırşehir oda başkanlarımız  -5 oda başkanımız imza atıyor- "İlimizde bulunan esnaf ve sanatkârlar destek ve teşvikten yararlanmadıkları için, imalata yönelemediler, tamirat dışında iş yapamıyorlar. İlimizde, 2002'nin ilk üç ayında 152 esnaf kepenk kapattı. İlimizdeki olumsuzlukların giderilmesi için..." Bir sürü şikâyet yazmışlar; onları geçiyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, can alıcı soruya geldik: Bu hükümet kimden yana? Bu hükümet, IMF'den, ranttan, faizden yana mı; bu hükümet, esnaftan, sanatkârdan?.. Kızılay'da, geçen hafta gittiğimiz zaman, kirasını ödeyemeyen, elektrik parasını ödeyemeyen, çalıştırdığı insanın parasını ödeyemeyenlerle karşılaştık. Değerli arkadaşlar, bakın, 2 000 000 esnaf ve  sanatkâr 2002'de Hayat Standardı Vergisi ödeyecek; siftah etmeyen, çeki karşılıksız çıkan, kirasını ödeyemeyen, senetleri protesto olan bir bakkal, en az 4 milyar lira kazanmış olacak ve bunun, yaklaşık 1 milyar lira vergisini ödeyecek. İşte, manzara bundan ibaret.

Değerli arkadaşlar, kamuoyundan hükümet bir şey gizler mi? Gizliyor işte; bu hükümetin acayip, garaip hallerinden bir tanesi. "Vergi Stratejisi" diye bir başlık atmışlar IMF'ye verilen şeyde ve yasa gereği Gelir Vergisi dilimi yüzde 15'e ineceği halde, burada artırıyor. Halka söylemeden IMF'ye söylüyor. Bir de, Kurumlar Vergisine yüzde 10 fon koymak suretiyle, onu da artırıyor. Böylece, mükelleften gizli, mükellefe kazık atma olayı; bir hükümete yakışmayacak, kanunla indirdim dediği şeyi geri alabilecek bir anlayış!..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Candan, lütfen toparlar mısınız efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Cümlemi tamamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, hakikaten soru çok da, en önemli soru şu: Satılık, ülkemiz; ihraç ürünümüz, asker mi?! Bu çok tartışılıyor. IMF bizi satın aldı deniliyor. Bunu, Amerika Başkanının danışmanı söylüyor. Artık, bunu, ben, takdirlerinize arz ediyorum.

Geçen gün, çok önemli bir tartışma oldu. Biz müstemleke valisi miyiz filan derken, bir kurum üyesi, bakın, ne dedi: "Ben, sömürge memuru değilim, özel kurumda görev yapıyorum, görevden ayrılmam." Sayın Derviş, hemen müdahale etti -yani, Derviş'e "sen sömürge valisisin" diyordu- ve "programa inanmayan gider. Ben, bu ülkeyi batırmakla görevlendirildim" dedi.

Tabiî, hatırlarsanız, Ulaştırma Bakanı Telekomdan, Devlet Bakanı Tütün Yasasından, Enerji Bakanı Hazine garantilerinden, Başbakan da Üst Kurula itiraz ettiğinden dolayı, az daha görevinden oluyordu. Bereket, Başbakan geri adım attı da kurtuldu! (SP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, netice olarak -aslında, söyleyeceğim çok şey var- cümlemi şöyle tamamlıyorum: Bakın, bu milletin esnaf ve sanatkârlarının haklarını lütfen koruyun. Bu yasa tasarılarını getirin, burada, iktidar-muhalefet işbirliğiyle çıkaralım.

Acı söylüyorum; gidişiniz gidiş değil. Hükümeti oluşturan üç partiyi de, millet, seçimde sandığa kilitler, bir daha çıkamazsınız.

Saygılar sunuyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Candan.

Söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen'de.

Buyurun efendim.

Süreniz 20 dakika.

DYP GRUBU ADINA MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Saadet Partisi Grubu tarafından hükümete verilen gensoru  üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugün, burada, ülkemizin çok önemli bir kısmını oluşturan 4 000 000 esnafın ve özellikle, istihdamın yüzde 61'ini sağlayan, katma değerin yüzde 28'ini oluşturan, ailesiyle birlikte 16 000 000-17 000 000 nüfus kesimini oluşturan bir toplum kesiminin sorununu konuşuyoruz. Türkiye'de, gerçekten, bugüne kadar, her alanda toplumun gelişmesine çok önemli katkılarda bulunmuş bu kesimin, son birkaç yıldır çok önemli sorunları olduğunu, hep birlikte, kendi illerimizde, kendi seçim bölgelerimizde görüyoruz. Gerçekten, esnaf, çok ciddî anlamda sıkıntı içinde. Az önce burada konuşan arkadaşım, 300 000 esnafın kepenk kapattığını ve geri kalan esnafın da, artık, gelirleriyle kendi geçimlerini idame etmeyi bırakın, ne vergi borçlarını ne de kendi Bağ-Kur borçlarını ödeyebilecek durumda olmadığını söyledi; çok ciddî anlamda sıkıntı içindeler. Peki, nedir bu sıkıntının nedeni, neden bu esnaf bu kadar sıkıntıya girdi; oturup, bunu incelemek, detayıyla anlatmak lazım.

Değerli arkadaşlarım, bu konunun iki temel nedeni var. Birinci temel nedeni, hükümetin uyguladığı politikalar sonunda oluşan krizlerin esnafa yansıması, özellikle bu krizin esnaf üzerinde oluşturduğu büyük hasarlar. İkincisi, dünyadaki var olan gelişmeler, globalleşme sonucunda oluşan yeni teknolojik ve yeni yönetsel anlayışların organize edilememesi, Türkiye'ye yansıtılamaması ve Türk esnaf ve sanatkârlarının dünyadaki esnaf ve sanatkârlarla rekabet edebileceği norm ve teknolojiyi uygulayacak projelerin uygulanmamasıdır. Bunun kriz boyutuna baktığımızda, gerçekten, hükümetimizin uyguladığı ekonomik politikalar sonucunda çıkan kriz, Türkiye'de çok ciddî bir hasar yarattı. Nedir bu hasarın boyutu diye baktığımızda, bunun, özellikle finans kesiminde oluşturduğu hasar 60 katrilyon liradır. Hükümet, uyguladığı ekonomik politika sonucunda Türkiye'de 60 katrilyon liralık bir hasar oluşturmuş; şimdi, bu oluşturduğu hasarın tamiri için yeni bir politika uygulamaya başlamış. Nedir bugün sıkça duyduğumuz, sıkça konuşulan: "Bütçede faizdışı fazla yaratacağız." Peki, bütçede yüzde 6,5 faizdışı fazla yaratmak ne anlama geliyor; siz, memurunuza vermeyeceksiniz, işçinize vermeyeceksiniz, esnafınıza vermeyeceksiniz, yatırım yapmayacaksınız... Peki, bu ülkeyi nasıl idare edeceksiniz, bu ülke ekonomisini nasıl işler halde tutacaksınız; bunu anlamak, bu politikayı uygulayanları anlamak mümkün değil.

Değerli arkadaşlarım, bugün, esnafın yaşadığı birçok sorunun yanında, en önemli sorunlardan birisi, uygulanan bu ekonomik politika sonucunda insanların alım gücünün kalmaması ve üreten ve satan esnafımızın artık kimseye mal satamaz hale gelmesinden kaynaklıyor.

Şimdi, burada, zaman zaman, iktidar sözcüleri, bu krizi, geçmişte uygulanan ekonomik politikaların bir sonucuymuş gibi topluma lanse etmeye çalışmaktadır.

Değerli milletvekilleri, 1994'te biz de kriz yaşadık. Çok ciddî anlamda, Türkiye'de bu krizin etkileri yaşandı; ama, bu krizden hemen sonra, biz, Türkiye'de üreten kesimi ve tüm esnaf ve sanatkârlarımızı bir araya getirecek bir esnaf kurultayı topladık. Bu esnaf kurultayında, esnafların tüm sorunlarını enine boyuna günlerce tartıştık, konuştuk ve sonuçta, bunları çözecek, esnafların da içerisine katıldığı yeni bir yönetim anlayışını sergiledik. Sonuç olarak, burada, hem esnafın kullandığı kredi miktarını artırdık hem de esnafın kullandığı kredinin faizlerini ciddî anlamda aşağı çektik. İşte böylece, toplumda üreten kesimin, esnaf ve sanatkârların gerçekten ayakta durmasını, kepenk kapatmamasını sağladık, ekonomiyi bir ölçüde ayakta tutabildik ve hemen büyümeye geçtik. (DYP sıralarından alkışlar)

Bugün tartışıyoruz, konuşuyoruz; krizin üzerinden yıllar geçti; ama, hâlâ büyümeye geçemiyoruz, hâlâ esnaf ve sanatkârın sorununu çözemiyoruz. İşte bu uygulanan ekonomik politikayla, bu sorunları çözmek mümkün değil değerli arkadaşlarım. Eğer bu anlayışla bunu çözmeye kalkarsanız, esnaf ve sanatkârların bugünkü durumdan kurtulmasını daha çok zaman beklersiniz.

Değerli milletvekilleri, bugün, esnaf ve sanatkârlara kredi veren Halk Bankası, ciddî anlamda, yüzde 70 faizle esnaf ve sanatkâra kredi veriyor. Bundan bir müddet önce, hükümet, bu faizleri yüzde 55'e düşürdüğünü ilan etti; ama, hâlâ, Türkiye'nin hiçbir yerinde, hiçbir köşesinde, bu kredileri yüzde 55 faizle kullanan esnaf yoktur.

Şimdi, işin bir başka boyutuna bakıyoruz: Hükümet, enflasyonu yüzde 35 olarak tespit ediyor ve bütün ekonomik göstergeleri buna göre ayarladığını söylüyor; yani, çiftçinin taban fiyatını verirken bu yüzde 35'i baz alıyor, özellikle maaş artışı sırasında bu yüzde 35'i baz alıyor, işçinin toplusözleşmesinde bu yüzde 35'i baz alıyor, birçok alanda bu yüzde 35'i baz alıyor; ama, esnaf kredi faizlerine gelince, yüzde 55 -o da daha yeni-  olarak uyguluyor "yüzde 55'e çektim" diye, esnaf ve sanatkârlara bir müjdeymiş gibi sunuyor bunu. Peki, enflasyon yüzde 35 olacaksa, bütün göstergeleri de buna göre organize ediyorsanız, neden yüzde 55'e çektiniz; neden yüzde 40'a çekmediniz? Bunun cevabı nedir? Bunun cevabını, arkadaşlar çıkıp vermeli. Elbette ki, hiçbir banka zararına kredi vermemeli; ama, enflasyon yüzde 35 olacaksa, yüzde 40 faiz uygularsa, banka, reel olarak yüzde 5 kazanacak anlamına gelir.

Değerli milletvekilleri, yine, burada konuşulan, kaynak sıkıntısından bahsedilen bir ortamda "yani, kaynağımız var da vermedik mi, paramız var da vermedik mi" diyor hükümet birçok alanda. Değerli milletvekilleri, bu bir kaynak sorunu değil; bu, bir yönetim anlayışı; bu, toplumu nasıl gördüğünüze bağlı bir olay, toplumu nasıl yönetmeye talip olduğunuza bağlı bir olay.

Bakın, Plan ve Bütçe Komisyonunda, arkadaşlarımızla birlikte bir önerge verdik; dedik ki "100 katrilyon liralık bir bütçede, gelin, yüzde 2 kesinti yapalım -yani, bir baraj yapıyorsak veya bir başka yere bir yatırım yapıyorsak veya birine bir başka alanda kaynak aktarıyorsak, gelin, bunları yüzde 2 oranında az yapalım- ama, bu yüzde 2'den oluşan 2 katrilyon liraya yakın bir kaynağı, toplumun özellikle fakir kesimine, muhtaç kesimine aktaralım ve ekonomide, hem gelir dağılımının düzelmesini sağlayalım hem de ekonominin gerçekten yeniden canlanmasını ve büyümesini sağlayalım. Biz, bu ülkeyi, ancak böyle ayağa kaldırabiliriz."

Şimdi, burada, esnaf ve sanatkâr ne diyordu?.. Sayın Derviş "ben esnaf ve sanatkâra karşı değilim; koyun bütçeden kaynak, ben Halk Bankasından bunu esnaf ve sanatkâra vereyim" diyordu. Esnaf ve sanatkârların da söylediği, 150 trilyon lira kaynaktı; 150 trilyon, değerli arkadaşlarım... Bunun yanında, çiftçilerin de bir o kadar kaynak talepleri vardı; yani, ucuz faizli kredi kullanmak için bu kadar bir kaynağa ihtiyaçları olduğunu söylüyorlardı. Yani, ikisini toplasanız, yarım katrilyon etmez; ama, bankacılık sektörüne aktardığınız, çıkardığınız kriz sonucunda, yanlış politikalar sonucunda aktardığınız kaynak 60 katrilyon lira. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ama, buna karşın, bütün toplum kesimlerini oluşturan, özellikle muhtaç kesimleri oluşturan, aynı zamanda gelir dağılımını düzeltecek olan, aynı zamanda üretimi artıracak olan, aynı zamanda piyasayı hareketlendirecek olan bu kaynağı buralara aktarmayı, yani, yarım katrilyonu bile buralara aktarmayı kabul ettiremedik Plan ve Bütçe Komisyonunda.

Değerli arkadaşlarım, kaynak her zaman yaratılabilir; önemli olan, kimin adına burada ülkeyi yönettiğiniz, ne adına ülkeyi yönettiğiniz; bunlara iyi karar verme durumundasınız.

Değerli milletvekilleri, esnafın durumunu hepimiz biliyoruz; ama, yine, bir başka şeyi de hep beraber yaşıyoruz, görüyoruz. Globalleşme dediğimiz, yani, sermayenin globalleştiği, sınır tanımadığı, bilginin sınır tanımadığı, bir müddet sonra mal ve hizmetlerin de sınır tanımadığı çok ciddî bir dünya düzeninin içinde yer almaktayız ve bunu fiilen yaşamaktayız.

Değerli milletvekilleri, burada, yalnız ve yalnız emeğin hareket edemediği bu dünya düzeninde, emeğiyle geçinen esnaf ve sanatkârların da zarar görmemesi mümkün değil. Bu ülkeyi yönetenler, globalleşmeye karşı çıkmak yerine, globalleşmenin bu tür kesimlere verdiği zararları ortadan kaldırmaları gerekir; yani, esnaf ve sanatkârlara veya emeğiyle geçinen insanlara, o emeğinin karşılığını alabilecekleri politikaları uygulamaları gerekir. Aksi takdirde, bugünkü globalleşen dünyada bunları korumaları mümkün değil.

Değerli arkadaşlarım, işin bir başka boyutu, Avrupa Birliğiyle ilgili çok laflar söylenmekte; ama, yarın, onaltı milyon Avrupa esnaf ve sanatkârlarıyla rekabet edecek olan Türk esnaf ve sanatkârlarının Avrupa normlarında kalite ve normlar zincirini yakalaması mümkün mü; ürettiği malı, ne norm açısından ne de kalite açısından oralarda pazarlayabilmeleri, gerçekten onlarla rekabet edebilmeleri mümkün mü; mümkün değil. O zaman, hemen, gün geçirmeden, Türkiye'de, Türk esnaf ve sanatkârlarının üretim yaptığı yüzlerce küçük sanayi sitesinde, buralarda inivasyon yeteneğini kazandıracak, yani, sürekli değişim yeteneğini kazandıracak projeleri gündeme getirmeleri ve uygulamaları gerekir. Aksi takdirde, Avrupa Birliğine girdiğimizde, Türk esnaf ve sanatkârlarının bunlarla rekabet gücü olamaz.

Değerli milletvekilleri, biz, geçmiş hükümetlerimiz döneminde, Brüksel'de, Türk esnaf ve sanatkârlarıyla birlikte, Avrupa normlarını Türkiye'ye taşıyabilmek için bir büro oluşturduk; ama, bizden sonra bu bürolar gözardı edildi ve Türk esnaf ve sanatkârlarının Avrupa normlarına kavuşturulması gözardı edildi. Yarın, Türk esnaf ve sanatkârları, Avrupa'dan esecek bu rüzgârın etkisinde kalacaktır. Bunları ortadan kaldıracak tedbirleri bugünden almak durumundasınız. Yalnızca teknolojik, yönetsel alanlarda bu yenilik yetmez; aynı zamanda, Avrupa'da özellikle kaynağı yüzde kaçtan kullanıyorsa Avrupa esnaf ve sanatkârı, Türk esnaf ve sanatkârları da aynı miktarda kaynağı daha ucuza kullanmak zorunda ki, kendini yenileyebilsin, teknolojisini yenileyebilsin. Bugünden bunların adımı atılmakta.

Aynı zamanda, Avrupa'da özellikle vergi yükünün ne olduğunu, esnaf ve sanatkârların vergilerinin hangi kapsamda oluşturulduğunu iyi algılayıp, ona göre vergi sistemimizde de, Türk esnaf ve sanatkârlarını bugünkü vergi yükünden kurtaracak yeni bir anlayışı getirmek gerekir.

Değerli arkadaşlarım, yine tüm bunlar da, Türk esnaf ve sanatkârlarının Avrupa'da rekabet etmesi için yeterli değil; aynı zamanda, kullandığı hammadde ve kullandığı enerjiyi de, Avrupa normlarında, Türk esnaf ve sanatkârlarına kullandırmak durumundasınız.

Değerli milletvekilleri, bugün, dünyada birçok kurum ve çok büyük alımlar yapan birçok kurum, internet üzerinden üretim yaptırmakta. Hâlâ, bizim küçük sanayi sitelerimizde manuel tezgâhlarla üretim yapmaya çalışan insanların bu pazarlarda rekabet edebilme şansı var mı; elbette ki yok. İşte tüm bunları bir bütün olarak, esnaf ve sanatkârların mekân sorununu, esnaf ve sanatkârların yönetsel sorunlarını, teknoloji sorunlarını, esnaf ve sanatkârlarımızın kredi ve kaynak sorunlarını, hepsini bir arada düşünerek, hepsini özellikle birlikte ele alarak çözmek durumundayız. Böylece, Türk esnaf ve sanatkârının Avrupa'da rekabet edebileceği bir ortamı yaratabiliriz. Aksi takdirde, Türk esnaf ve sanatkârının, bu normlardan uzaklaşmasını görürüz ve Türk esnaf ve sanatkârları, bugünkü olduğu durumdan daha kötü duruma düşer.

Ancak, önümüzde, çok kısa bir süre sonra, inşallah, bir seçim olacak ve o zaman, Doğru Yol Partisi iktidar olduğunda, tüm bunları bir arada düşünerek bu sorunları çözecek; Türk esnaf ve sanatkârlarının çok da karamsar olmalarına hiç gerek yoktur diye düşünüyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, tabiî, Türk esnaf ve sanatkârlarının önemli sorunlarından birisi de süpermarket ve hipermarket sorunları. Az önce söyledim, sermayenin globalleştiği, sınır tanımadığı bir dünyada, elbette ki, büyük sermaye, nerede daha çok gelişebilecekse, nerede daha çok kazanabilecekse oralarda konuşlanır, oralara gider, oralarda işe ve aşa dönüşür; ama, Türk esnaf ve sanatkârının, emeğiyle, göznuruyla çalışan insanların, başka yerlere gidip konuşlanma ve oralarda iş yapma şansı yoktur. Onun için, hiç vakit geçirmeden, Avrupa normlarında hipermarket ve süpermarketler hangi koşullarda ve hangi kurallarla çalışıyorsa, Türkiye'de de aynı koşulları ve aynı kuralları uygulayacak bir yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır. Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı birçok yerde bu yasa tasarısının hazır olduğunu söylüyor; ama, bu tasarıyı bir yıldır konuşuyoruz, nedense, ne hikmetse, bir türlü bizim Meclisimizin gündemine taşınamadı, taşınamıyor; hangi baskılarla taşınamadığını, taşınmadığını buradan duymak istiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, tabiî ki, Bağ-Kur konusunda da, yani, sosyal güvenlik konusunda da Türk esnaf ve sanatkârlarının önemli sorunları, önemli problemleri var. Özellikle Bağ-Kur'un Sosyal Sigortalar ve Emekli Sandığıyla norm birliğine kavuşması, hepimizin temel amacı olmalı. Türk esnaf ve sanatkârları, 4 000 000 Türk esnaf ve sanatkârı, aşağı yukarı 1'er kişi çalıştırsa, 4 000 000 istihdam yaratma kapasitesi var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Dönen, lütfen, toparlar mısınız efendim.

MEHMET DÖNEN (Devamla) - Bitiriyorum.

Eğer sizin uyguladığınız politikalarla 1'er kişiyi yanlarından çıkarsalar, 4 000 000 insanın iş kaybına uğraması anlamına gelir. Eğer, özellikle genç bir nüfusa sahip Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa normlarına kavuşarak dünyada hak ettiği yeri almak ve istihdam sorununa çözüm bulmak istiyorsa, Türk esnaf ve sanatkârlarını destekleyecek ve onları teşvik edecek politikaları ve zihniyeti iktidar etmek durumunda; yoksa, bugünkü hükümetle, bugünkü uygulanan politikalarla, Türk esnaf ve sanatkârı da, Türk ekonomisi de, Türk sanayii de, Türk üreticisi de hiçbir noktaya varamaz diyor; hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dönen.

Söz sırası, AK Parti adına, Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik'te.

Buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Çelik, süreniz 20 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Saadet Partisi Grubu adına esnaf sorunlarıyla ilgili Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında verilen gensoru önergesi üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, önce, bir Türk hakanı ile yurttaşları arasındaki sözleşmeyle konuşmama başlamak istiyorum. Hakan der ki: "1- Yasalarıma uy. 2- Vergini öde. 3- Dostumu dost, düşmanımı düşman bil." Yurttaş da cevaben "1- Yasalarına uyarım; ama, adil olsun. 2- Vergimi öderim; ama, gümüşün ayarını bozma. 3- Dostunu dost, düşmanını düşman bilirim; ama, can ve mal güvenliğimi sağla" der. Bu sözleşme, asırlarca önceki bir toplumsal mutabakat modelidir. Vatandaş adalet istiyor, hukuk devleti istiyor. Vatandaş, parasının değerinin korunmasını istiyor. Vatandaş, can ve mal güvenliği istiyor ve asırlar sonra yıl 2002, yeni bir Türk Devleti, Türkiye Cumhuriyeti ve bu devletin başında adaletin a'sından yoksun, parayı pul eden, ekonomiyi çökerten, can ve mal emniyetini sağlayamayan, toplumun tüm kesimlerini perişan eden, ikibin yıl önceki sözleşme şartlarını bile uygulamaktan aciz, gerçekten gerici, 57 nci Ecevit-Bahçeli-Yılmaz Hükümeti işbaşındadır.

Değerli milletvekilleri, millet iradesini hiçe sayan, "hakimiyet, kayıtsız şartsız milletindir" ibaresini anlamaktan aciz, bu yüce kurumu hiç sıkılmadan güç odaklarının menfaatları için kullanma cüretini gösteren, milletten hizmet için yetki isteyip yetkiyi alınca millete kan kusturan, vatandaş değil yandaş politikaları uygulayan, siyaset kurumunu tahrip eden, değer yargılarını mahveden, milletin geleceğini karartan, en önemlisi milletimizin muhayyilesini, hayal dünyasını yıkan, 65 milyon insanımızı mutsuz ve umutsuz hale getiren, ekonomik ve sosyal güven ortamına virüs sokan, insanımızı günübirlik yaşamaya mahkûm eden, fert başına düşen millî geliri 2000 dolar seviyesine düşürerek ülkemizi üçüncü dünya ülkesi görüntüsüne büründüren, iç ve dış borç toplamını 230 milyar dolara çıkaran, üç ayda 16 katrilyon faiz ödeyen, bütçenin üçte 2'sini faize ayıran, âdeta bütçeden yatırım kalemini çıkaran, gelir dağılımını bozarak 25 milyon insanımızı açlık sınırına iten, cumhuriyet tarihindeki en büyük küçülmeyi sağlayan, nitelikli onbinlerce gencimize bile iş bulamayan, beyin göçüne neden olan, yerli sermayenin ve sanayiin yurtdışına kaçmasına neden olan, basiretsiz, sorumsuz, aciz, insan hakları konusunda duyarsız, istifa özgürlüğü bile olmayan, ekonomiyi IMF'ye, devlet yönetimini üst kurullara, milletten aldıkları vekâleti de Sayın Kemal Derviş'e devreden havaleci bir hükümetle karşı karşıyayız. İşte ülkenin karşı karşıya bulunduğu bu şartlarda, esnaf ve sanatkârımızın sorunlarını konuşacağız.

Değerli milletvekilleri, Parlamentodaki tüm konuşmalar, tabiî ki, tarihe tanıklık yapacaktır ve son derece önemlidir; ancak, bugün, esnafın, çiftçinin, memurun, emeklinin, işçinin sorunlarının masaya yatırılabilmesi için, Sayın Kemal Derviş bu gensoru görüşmelerinde bulunmalıydı. Yoksa, bu hükümet nezdinde, bu konuşmaların hiçbir anlamı yoktur; çünkü, bu hükümet, sanal bir hükümettir.

Değerli milletvekilleri, esnaf kesiminin sorunlarına geçmeden önce, esnafın yüzünü güldürecek kesimleri kısaca ele almanın uygun olacağını düşünüyorum. Esnafın yüzünü güldürecek köylünün ve çiftçinin haline bir bakalım:

Tarım ve hayvancılığı mahvettiniz. Çiftçiyi, üreticiyi perişan ettiniz. Tarımda, üretim girdisi olan tohum, gübre, mazot, ilaç ve traktördeki anormal fiyat artışlarıyla, çiftçiyi ürün ekemez hale getirdiniz. Yanlış tarım politikalarıyla, tarım ithalatını artırdınız; buğdayı bile ithal eden ülke haline getirdiniz ülkemizi. Çiftçimiz, bu hükümet sayesinde, tarlada değil, icra ve cezaevi kapılarındadır. Esnafın yüzü nasıl gülsün?!

Reel sektörü batırdınız. Binlerce fabrikayı kapattınız. Türkiye'yi fabrika mezarlığına döndürdünüz. Milyonlarca insanımızı işsiz bıraktınız. Esnaf nasıl sevinsin?!

Yıllarca ülke kalkınmasında emeği geçen emeklilerimizi, kirasına, telefonuna, suyuna, elektriğine ve doğalgazına yetmeyen maaşa mahkûm ettiniz ve maaş kuyruklarında ölüme terk ettiniz. Esnaf nasıl memnun olsun?!

Emeğinin karşılığını alamayan memurlarımızı, işçilerimizi enflasyona ezdirdiniz. Bu da yetmiyormuş gibi, zorunlu emeklilikle karşı karşıya bıraktınız. Esnaf ne yapsın?!

Değerli milletvekilleri, işçisi, işsizi, çiftçisi, memuru, emeklisi ve sanayicisi, hâsılı tüm kesimleri, başındaki iktidar tarafından açlık ve yoksulluk sınırına itilmiş bu ülkede, toplumun belkemiği, sosyal dengenin en önemli unsuru olan ekonomiye dinamizm kazandıran, istihdam sağlayan, yeni iş imkânları ve sahaları açan, devletine, milletine bağlı esnaf ve sanatkârlarımızın karşı karşıya bulunduğu sorunları anlatmak, tahmin etmek zor değildir.

4 000 000 esnaf ve sanatkârımızın yanında, 200 000 küçük ve orta boy işletme (KOBİ) ülkemizdeki toplam hizmet ve imalat sektöründeki kuruluşların yüzde 98'ini oluşturmaktadır. Aşağıda vereceğim rakamlar önceki yıllara göre azalmasına rağmen, bu zor şartlarda, esnaf ve sanatkârlarımız, sosyal dengenin önemli bir unsuru olmaya devam etmektedirler. Kapasite kullanım oranının yüzde 25'ini, toplam üretimdeki payın yüzde 30'unu, istihdamın yüzde 60'ını, ihracatın yüzde 8'ini gerçekleştiren, vergilerin yüzde 60'ını ödeyen esnaf ve sanatkârlarımızın toplam kredilerden aldıkları pay ise sadece yüzde 3'tür. Kredi fiyatları Fransa'da yüzde 48, Japonya'da yüzde 50, Amerika Birleşik Devletlerinde yüzde 43, Hindistan'da bile yüzde 15 iken, bizde yüzde 3 olması, esnafı nasıl ihmal ettiğimizin bir göstergesidir.

Cumhuriyet tarihi boyunca 420 trilyonluk krediye layık görülen esnafımızın Halk Bankasına geciken borcu sadece 48 trilyondur. Oysa 1,2 katrilyonluk Halk Bankası imkânları, başka kesimlere peşkeş çekilmiştir. Esnafa böyle cimri davranan hükümet, Halk Bankasını, farklı kesimlere kredi aktarmada cömertçe kullanmıştır.

Siz, hükümet olarak, millet adına bir iş yapmak istiyorsanız, ekonomik ve sosyal bunalımdan çıkış konusunda bir adım atmakta samimiyseniz, reel sektörün, KOBİ'lerin, esnaf ve sanatkârlarımızın kredi limitlerini artırarak, enflasyonun altında faiz uygulayarak kredi desteği sağlamak zorundasınız. Bundan başka da çıkış yolu yoktur, Anayasamızın 173 üncü maddesi de bunu amirdir; "devlet, esnaf ve sanatkârını koruyucu tedbirleri alır" diyor; fakat, siz, bunu yapamazsınız, sizin güçlü ekonomiye geçişle kastınız, ülkeyi daha çok borçlu ve daha yoksul ülke haline getirmektir. Amacınız, esnaf ve sanatkârı, KOBİ'leri, reel sektörü kalkındırmak değil, güçlülerin ekonomisine güç katmaktır; nitekim, en başarılı olduğunuz konu da bu konudur.

Değerli milletvekilleri, bu hükümetin yanlış ekonomik karar ve uygulamaları, ekonomik krizleri; krizler, ekonomide daralma ve küçülmeyi; küçülme, iç talebin daralmasını yaratmış; iç talebin daralması da esnaf ve sanatkârlarımızı cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik kriziyle karşı karşıya bırakmıştır ve bu hükümet sayesinde 450 000 esnafımız kepengini indirmek ve işini bırakmak zorunda kalmıştır.

Anadolu esnafı feryat ediyor. 2001 yılında, Trabzon İlinde 1 622 esnaf işyerini kapattı, 2002 yılında da bu kapatmalar devam ediyor. Bu yıl içinde, 2002 yılı içinde, Erzurum'da, 481 esnaf işyerini kapattı ve 196 esnaf icra takibinde. Erzurum Esnaf Odası Başkanı "Allah'tan ki Erzurum'da bir üniversite var; yoksa, Erzurum büyük bir köy halini alacaktı" diye haykırıyor. Ordu Esnaf Odası Başkanımız "bir hafta önce, yani, geçtiğimiz hafta pazartesi ve salı günleri, iki gün içerisinde, 73 esnaf sicilden kaydını sildirdi. Ordu ve Giresun olarak tek gelir kaynağımız fındık. Fındığa verilen fiyat da zaten düşük. Fındık ihracatında da sorunlar yaşıyoruz. Esnaf perişan 'imdat!' diye haykırıyor" diyor. Mardin Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı da aynı feryadı dillendiriyor; diyor ki: "Fabrika yok, iş sahası yok. Varımız yoğumuz, Habur kapısı. Kayıtlı 57 000 kamyonumuz, 28 000 tankerimiz var; araçlarımız Irak'tan mazot getirmek için yedi aydır sıra bekliyor ve şoförlerimiz şu anda, 'Irak'a geçiş ve dönüş bir işkence haline geldi; ne olur yardımcı olun. Habur kapalı, biz bittik' diye feryat ediyorlar." Yalnız, Mardinliler, Şırnaklılar değil, ülke ekonomisi de bu konuda ciddî darbe almaktadır. Ağrı ve Van Esnaf Odası Başkanları da, aynı tonda mesajlarını ve feryatlarını iletmektedirler. Diyarbakır'da ise, Esnaf Odası Başkanımız, terör nedeniyle boşaltılan yüzlerce köy ve mezradan şehir merkezine gelen vatandaşlarımızın, maalesef, üretime katkıda bulunamadıklarını, hükümetler tarafından iş imkânı yaratılamadığını ifade ediyor ve "bu durum, hem kendilerini hem de Diyarbakır esnafını sıkıntılarla karşı karşıya bırakmaktadır. Takriben 20 000 Diyarbakırlı esnaf, mahkeme ve icra kapılarındadır "diyor.

Bakınız, seçim bölgem olan Bursa'da bir yerel gazete -Olay Gazetesi- "Bursa esnafı siyasete küs" diye bir manşet atıyor ve 19 000 esnafın katıldığı bir anketi açıklıyor; anket sonucuna göre netice, Bursa esnafı siyasete küs. Bursa esnafı siyasete küs ise, Türkiye esnafı da siyasete küs demektir. Bu, bu hükümet yüzünden; evine ekmek götüremeyen, borcuyla, harcıyla uğraşan, siyasetin en dinamik kesimi esnafımızı icra kapılarına, cezaevi kapılarına iten bu hükümet yüzündendir. Farkına varmadan, esnaf ve sanatkârımızı siyasetdışı arayışlara itiyorsunuz, bindiğiniz dalı kesiyorsunuz, demokratik ortamı karartıyorsunuz; ama, farkında değilsiniz.

Aynı şekilde, Manisa Esnaf Odası Başkanımız diyor ki: "Bağ-Kur binamız yok." İzmir Esnaf Odası Başkanı ve irtibata geçtiğimiz bütün esnaf odaları başkanları da aynı feryatları dile getiriyorlar ve bunları Meclis kürsüsünden aktarmamızı ifade ediyorlar.

Değerli milletvekilleri, esnaf ve sanatkârımızın, KOBİ'lerimizin birçok sorunu var. Öncelikle, üretim girdileri çok yüksek ve yükselmeye devam etmekte. Elektrik, doğalgaz, su, telefon, hammadde fiyatları, vergiler, kredi faizleri çok yüksek; bundan dolayı, esnaf ve sanatkârlarımızın, KOBİ'lerimizin dış piyasalarda rekabet şansı kalmamıştır. Son aldığımız rakamlara göre, ödenemeyen Bağ-Kur prim borcu 5,3, SSK prim borcu ise 2,7 katrilyondur. Ne tür taksitlendirme yaparsanız yapın, bu yüksek primlerden doğan borçları, esnaf ve sanatkârın ödemesi mümkün değildir.

Yine, dünyanın hiçbir yerinde vergi oranı ve adedini artırarak kalkınan bir ülke olmamıştır. Türkiye'deki vergi oranları, dünya ortalamasının 12 puan üstündedir. Vergi reformuna acilen ihtiyaç var; ama, bunu sizin yapmanız mümkün değildir. Hiç olmazsa esnafımızı rahatlatmak ve istihdam yaratmasına katkıda bulunması için, vergi oranlarını makul bir düzeye çekin ve vergi mevzuatını sadeleştirin diyoruz.

Hayat standardı esası kaldırılmalıdır. Anayasamızın 73 üncü maddesi "herkes, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür" hükmünü getirmektedir. Oysa, ülkenin her yöresindeki küçük işletmeler, aynı oranda vergi ödemektedir; yani, bir şehrin kapalı çarşısında bulunan bir esnafla, kırsalında, köyünde bulunan bir esnaf aynı vergiye tabi tutulmaktadır.

KDV oranları yeniden düzenlenmelidir. Gıda, sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçlardaki KDV oranları mutlaka düşürülmelidir.

Değerli milletvekilleri, esnaf ve sanatkârımızın bir diğer önemli sorunu da, haksız rekabetle karşı karşıya olmalarıdır. Bugün, Avrupa'da 300-400 metrekareden büyük alışveriş merkezlerinin şehir merkezinde açılması özel izne tabi iken, bizde, hükümetlerden "yatırım teşviki" adı altında hipermarketlere destek verilmektedir. Ayrıca, Avrupa şehir merkezlerinde yer bulmakta zorlanan hipermarketlerin, ülkemizi bir üs olarak seçmeleri, esnafımız için bir yıkım olmaktadır. Hipermarketlerin şehir dışına çıkarılması için gerekli olan yasa tasarısı neden Meclise getirilmemektedir; yoksa, kalan esnafımızı da yok edecek yeni hipermarketlerin açılması için bir yerlere söz mü verdiniz?!

Medya sahipleri, gazetenin yanında promosyon yerine, promosyon yanında gazete anlayışıyla, mevcut promosyon yasağını delerek, haksız rekabete sebep olmaktadırlar. Esnaf soruyor: "Bunların önüne kim, ne zaman geçecek?"

Özelleştirme konusunda ciddî bir mesafe katedemediniz. Bu asırda, devleti otelcilikle, lokantacılıkla, mobilyacılıkla, bakkallıkla uğraştırıyorsunuz. Haksız rekabete sebep olmaktasınız. Esnaflarımız, devletin elinin bu sektörlerden çekilmesini istemektedir.

Değerli milletvekilleri, bakınız, hükümet, çalışan Bağ-Kur emeklilerinden "sosyal güvenlik destek primi" adı altında, her ay yüzde 10, âdeta ceza kesmektedir. Emekli esnafımız bunu anlamakta güçlük çekiyor. Bağ-Kur emeklisine verdiğiniz emekli ücreti nedir ki, bu kesintiyi yapmaktasınız?!

Ayrıca, esnaf ve sanatkârlarımız, Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün bazı illerdeki tıp fakülteleriyle anlaşma yapmamasından dolayı, ciddî sağlık sorunlarıyla karşı karşıyadırlar.

Yine, Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün eczanelerle yaptığı anlaşmaya sadık kalmamasından dolayı, esnaf ve sanatkârlarımız, zaman zaman, ilaç temininde bile zorlanmaktadırlar.

Ayrıca, Çek Yasasının iptal edilmesi ve yeni bir düzenlemenin yapılmaması, piyasalarda ciddî kargaşaya sebep olmaktadır. Hükümet, bir an önce, bu konuda yasal düzenleme gerçekleştirmelidir. Çekle ilgili Avrupa Birliği standartları dikkate alınarak, bir düzenleme yapılmalıdır. Aksi takdirde, mal sirkülasyonunun azalmasıyla, piyasa daha da daralacaktır.

Esnaf ve sanatkârın önündeki önemli engellerden biri de, mevzuat ve bürokratik işlemlerdir. Bunların da azaltılması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, uygulanan istikrar ve güçlü ekonomiye geçiş programları sonucunda, reel sektör, esnaf ve sanatkârlarımız ciddî gelir kaybına uğrarken, finans kesimi, enflasyonun çok üzerinde büyüyerek, millî gelirdeki payını artırmıştır. Ekonomik tedbirlerin, krizden çıkışların, enflasyonu indirmenin faturasını kim ödeyecek? Yükü kim taşıyacak? Burada, siyaset kurumu, ciddî bir tercihle karşı karşıyadır. İstikrar programlarının bedeli, maalesef, bu iktidar tarafından esnaf, çiftçi, işçi, memur, emekli ve dargelirlilere ödettirilmektedir; oysa, bu kesimlerin ekonominin çöküşünde hiçbir katkıları yoktur. "Nasıl olsa bu kesim, devletine, toprağına, bayrağına bağlıdır, bunlar tepki göstermez" diye esnafımıza ve tüm kesimlere taşıyamayacakları yükleri yüklediniz; fakat, ekonominin çöküşünde etkisi olanların bir eli yağda, bir eli balda olmaya devam etmektedir. Bugünkü iktidarın bir bölümü medya ve finans kesiminin temsilcisi konumundadır, diğer bir bölümü ise, projeleri olmadığı için bürokrasinin etkisindedirler; o yüzden, bu kesimlerin üzerine gidememektedirler. Esnaf, çiftçi, işçi, işsiz, memur, emekli 19 Nisan seçimlerinde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çelik, konuşmanızı tamamlar mısınız.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.

...halkın üzerindeki yüklerin biraz daha hafifletilmesi için sizlere oy verdiler, sizleri Meclise taşıdılar. Oysa, siz, seçildikten sonra, iktidar olduktan sonra, bu koltuklara oturduktan sonra ne yaptınız; bedeli ödemesi gereken rantiyenin yerine, millete, işçiye, çiftçiye, esnafa yeni yükler yüklediniz; ama, millet önümüzdeki seçimde size öyle bir ağır yük yükleyecek ki, buraya gelemeyeceksiniz ve bu koltuklara bir daha oturamayacaksınız diyor, gensoruyu desteklediğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti, SP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çelik.

Efendim, gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok herhalde.

Hükümetin söz talebi var mı efendim?..

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Evet efendim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Yılmazyıldız.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Sayın Başkanım, burada esnafla ilgili konu görüşülüyor. Hükümet Bağ-Kur primlerini 18 ay taksite bağladı; ancak, tümünü ödemeden on günlük hapis cezaları, takipler kaldırılmıyor. Hükümetin bu takipleri de kaldırması lazım, hiç olmazsa borçlar ödeninceye kadar...

AYDIN TÜMEN (Ankara)- Sayın Başkan, böyle bir usul var mı?

BAŞKAN- Yerinden bir şey söylüyor efendim...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir)- Daha evvelsi gün, pazar günü Türkiye Terziler Federasyonunda böyle bir olay yaşandı. 9 taksitini ödediği halde 10 günlük hapis takibi kaldırılmadığı için yakaladılar. Böyle gariplikler oluyor. Madem, böyle bir şey yapıldı. Hükümet bunu duymalı diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN- Tamam, teşekkür ederim; sağ olun.

Arkadaşlar, bir milletvekili yerinden kısa bir şey söylüyor; ben ne bileyim ne söyleyeceğini...

HALİL ÇALIK (Kocaeli)- Bilemezsin(!)..

BAŞKAN- Buyurun Sayın Bakanım. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika efendim.

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Saadet Partisi Grup Başkanvekilleri Sayın Yasin Hatiboğlu ve Sayın Veysel Candan tarafından esnaf ve sanatkârların sorunlarıyla ilgilenmediği iddiasıyla Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında verilen gensoru önergesinin öngörüşmesi hakkında hükümetimiz adına söz almış bulunuyorum; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Esnaf ve sanatkârlarımız, ekonomik ve sosyal yaşamın temel unsurlarındandır. Ülkemizde, yaklaşık 4-4,5 milyon esnaf ve sanatkâr bulunmaktadır. Bu kesim, aileleriyle birlikte 20 000 000 kişiyi kapsıyor. Sermayenin ve refahın tabana yayılması ve sosyal denge bakımından da, esnaf ve sanatkârın büyük önemi bulunmaktadır. Bu nedenledir ki, hükümet programımızda, esnaf ve sanatkârlarla, küçük ve orta boy işletmelerin geliştirileceği vurgulanmıştır. Bu temel yaklaşım doğrultusunda hükümetimiz, esnaf ve sanatkârlarımızı desteklemeye büyük özen göstermektedir.

Sayın milletvekilleri, uzun yıllardan beri esnaf ve sanatkârlarımıza verilecek hizmetlerle ilgili herhangi bir örgütlenmeye gidilmemiştir. İlk kez, hükümetimiz döneminde, 4580 sayılı yasayla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığımız bünyesinde Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Böylece, esnaf ve sanatkârlarımızın sorunlarının çözümü yolunda eşgüdüm yapan bir kuruluş oluşturulmuştur.

Öte yandan, esnaf ve sanatkârlarımızla ilgili 507 sayılı yasanın, günümüz koşullarına uygun, sorunların çözümüne katkıda bulunacak duruma getirilmesi çalışmaları da son aşamaya getirilmiştir. Bu çalışmada, Esnaf ve Sanatkâr Odaları ile üst kuruluşların önerileri de özenle değerlendirilmektedir.

12 Nisan 2002 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararıyla, Halk Bankası tarafından, kredi ve kefalet kooperatifleri aracılığıyla, esnaf ve sanatkârlara kullandırılmış ve bu yıl içinde kullandırılacak kredilerin faiz oranları yüzde 55 olarak belirlenmiştir. Bu uygulama nedeniyle, Halk Bankasının doğacak gelir kayıpları, Hazinece bütçeye konulacak ödenekten karşılanacaktır.

Öte yandan, ülke genelinde esnaf ve sanatkârların Halk Bankasına borçları yeniden yapılandırılarak, borç faizlerinin, temerrüt faizi uygulanmaksızın, 24 aya kadar, anapara borçlarının da, cari faizden, 36 aya kadar taksitlendirilmesi olanağı getirilmiştir. Benzer bir kolaylık da, kredi ve kefalet kooperatiflerine olan borçlar bakımından öngörülmüştür. Bu uygulama, yaklaşık, 300 000 esnaf ve sanatkârımızı ilgilendiriyor.

Ayrıca, Halk Bankası tarafından, 1 Mayıs 2002 tarihinden itibaren, esnaf ve sanatkârlar ile üretim, hizmet ve ticaret sektörlerindeki bütün küçük ölçekli işletmelere 20 milyar liraya kadar Halk İşlem Kredisi verilmeye başlamıştır. Bu krediye bağlı olarak, esnaf, sanatkâr ve küçük işletmelere her türlü bankacılık hizmeti verebilmek için Birlikte Yaşam Projesi uygulamaya konulmuştur.

Esnaf ve sanatkârlara verilen kredilerden kredi ve kefalet kooperatiflerince yapılan  kesintiler yüzde 50 oranında azaltılmıştır. Böylece, esnaf ve sanatkârların eline daha fazla kaynak geçmesi sağlanmıştır.

Esnaf ve sanatkârlarımızın, 31 Aralık 2001 tarihine kadar Odalarına olan aidat borçlarının ve bunlara ilişkin gecikme zamlarının affedilmesini öngören yasa tasarısıyla ilgili çalışmalar da tamamlanmıştır. Tasarı, kısa sürede Meclise sunulacaktır. Bu şekilde silinecek olan aidat borçları yaklaşık 100 trilyon liradır.

Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Sicil Gazetesi ilan bedelleri 1999 yılından bu yana artırılmadığı gibi, bu bedeller, deprem bölgesi için yüzde 50 oranında indirilmiştir.

Sayın milletvekilleri, hükümet olarak, esnaf ve sanatkârlarımız ile KOBİ'lerimizin 2000'li yıllar için yeniden yapılandırılması gereğine inanıyoruz. Esnaf ve sanatkârlarımız ile KOBİ'lerimizi Avrupa Birliği içinde rekabet edebilen ekonomik birimler durumuna getirmek zorundayız. Bu anlamda, modern teknoloji kullanan, kaliteli ve düşük maliyetli üretim yapan işletmeler ortaya çıkarmak gerekmektedir. Bunu sağlayacak yol ise, olabildiğince, esnaf ve sanatkârlarımız ile KOBİ'lerimizin, birleşerek, işbirliğine ve ortaklığa dayalı bir yapıda çalışmalarıdır. Üretim ve pazarlama konularında optimal ölçekler bu şekilde sağlanabilecektir. Kooperatifleşme, şirketleşme gibi örgütlenmelere gidilmesi gereklidir. Bu konularda altyapının hazırlanması amacıyla 1163 sayılı Kooperatifler Yasası ve 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Yasasında gerekli değişiklik çalışmaları sürdürülmektedir.

Esnaf ve sanatkârlarımız ile KOBİ'lerimizin sağlıklı gelişimi, uluslararası rekabet gücü kazanması, sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunabilmeleri için, bugün, çok daha önemli bir durum ortadadır. Hükümetimiz, bir yandan Avrupa Birliği mevzuatına uyum çalışmalarını sürdürürken, öte yandan, 200 000 KOBİ'miz ve 4 milyon esnaf ve sanatkârımızın Avrupa Birliğindeki 16 milyon işletmeyle rekabet edebilirliğini sağlamak amacıyla destek mekanizmaları geliştirmektedir. Bu amaçla, KOSGEB, esnaf ve sanatkârımız ile KOBİ'lere yazılım, teknoloji, finansman, girişimcilik ve uluslararası pazarlama konularında danışmanlık, eğitim, bilgilendirme hizmetleri ve destekleri sunmaktadır. Ayrıca, bir araya gelerek, güç birliği yapan, teknolojik düzeyini yükseltmek isteyen yenilikçi işletmelere, sıfır faizli, 4 ile 6 yıl arasında değişen sürelerde geri ödemeli ortak kullanım atölyesi ve ortak kullanım laboratuvarı, makine ve teçhizat desteği sağlanmaktadır.

Avrupa Birliğinin çeşitli destek programlarına Türkiye'nin üyelik öncesi katılımı sağlanarak, söz konusu desteklerden esnaf ve sanatkârlarımızın yararlanmasına olanak tanınmaktadır.

Öte yandan, tüketim maddeleri ve ihtiyaç malzemelerinin satışıyla iştigal eden büyük mağazaların kurulmasının izne bağlanması hakkında kanun tasarısı Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızca hazırlanarak Başbakanlığa sunulmuştur. Bu yasanın, gerek toplumsal düzeyde gerek Parlamento düzeyinde uzlaşı içinde çıkacağına inanıyoruz.

2001 yılı başında çıkarılan kararnamelerle, küçük ve orta ölçekli yatırımlara uygulanacak devlet yardımları düzenlenmiştir. Böylece, küçük ve orta ölçekli işletmelerin, kalkınma planları ve yıllık programlarda öngörülen hedeflerle, Avrupa Birliği normlarına ve uluslararası anlaşmalara uygun olarak desteklenmeleri, uluslararası düzeyde rekabet edebilmeleri, üretim, kalite ve standartlarını yükseltmeleri ve istihdam sağlamaları amaçlanmıştır.

Son üç yılda 12 912 işyerinin bulunduğu 59 küçük sanayi sitesi projesi tamamlanmıştır. Şu anda 20 000 kadar işyerinin bulunduğu 141 küçük sanayi sitesinin yapımı sürmektedir. Bu dönemde, ayrıca, 3 000 işyerinin bulunduğu 34 küçük sanayi sitesinin yapımına başlanmıştır.

2002 yatırım programında yer alan 141 küçük sanayi sitesi inşaatı uzun vadeli ve düşük faizli kredilerle desteklenmekte olup, bu amaçla, bütçeye 38 trilyon lira ödenek konulmuştur. Bunlardan 26'sı 2002 yılı sonuna kadar bitirilecek ve hizmete açılacaktır.

Sayın milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanlığımızca, meslekî eğitim merkezlerinde çıraklık eğitim çalışmaları etkili olarak sürdürülmektedir. Bu bağlamda, 1999 yılında 80 olan kapsamdaki il sayısı 81'e, 89 olan kapsamdaki meslek sayısı 109'a, 325 olan meslekî eğitim merkez sayısı 342'ye, 4 759 olan öğretmen sayısı 5 211'e yükseltilmiştir.

BAŞKAN - Sayın Hükümet, lütfen kendi sözcünüzü dinleyin efendim. Burası konuşulacak yer değil ki; bakın, Sayın Bakanın konuştuklarını anlamıyoruz. Efendim, rica ediyorum, dışarıda konuşun.

Buyurun.

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (Devamla) - Meslekî eğitim merkezlerine aktarılan ödenek tutarı 1999 yılında 1,5 trilyon lirayken, 2001 yılında 4 trilyon 342 milyar liraya yükseltilmiştir. Bu yıl genel bütçeden ayrılan ödenek tutarı ise 6 trilyon liradır.

İlköğretimin sekiz yıla çıkarılması, ülkemizde çocuk işçiliğinin önlenmesi bakımından da önemli bir adım olmuştur. Böylece, çalışma yaşı, Uluslararası Çalışma Örgütünün belirlediği sınıra getirilmiştir. Bu durum, çocuklarımızın sağlıklı gelişimi bakımından büyük önem taşımaktadır.

Öte yandan, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu tarafından kurulmakta olan işletmelerüstü eğitim merkezlerine genel bütçeden önemli miktarda katkıda bulunulmaktadır. Bu katkı, 7 trilyon lirayı aşmıştır. Günümüz fiyatlarıyla bu miktar 25 trilyon liralık bir kaynağı ifade etmektedir.

Sayın milletvekilleri, 1972 yılında kurulan Bağ-Kur'da, prim karşılığı olmadan verilen haklar ve sosyal yardım zammı gibi ödemeler, kurumun 1989 yılından itibaren finansman açığı vermesine neden olmuştur. Bununla birlikte, hükümetimiz döneminde Bağ-Kur'un güçlendirilmesi ve hizmetlerin iyileştirilmesi amacıyla, başta 1999 yılında uygulamaya konulan sosyal güvenlik reformu olmak üzere çeşitli önlemler alınmıştır. Bağ-Kur emekli aylıkları, SSK emeklilerinde olduğu gibi, her ay tüketici fiyatları endeksindeki değişim oranına yükseltilmektedir. Bağ-Kur'un içinde bulunduğu sorunlara karşın, birikmiş Bağ-Kur primlerinin ödenmesi konusunda uygun koşullarda taksitlendirme olanağı getirilmiştir. 2002 yılı başlarında, yeni protokolün uygulamaya konulması nedeniyle, özellikle Bağ-Kur eczane ödemelerinde bazı sorunlar yaşanmışsa da, mayıs ayı başından itibaren, öngörülen sürelerde düzenli ödemeler yapılmaya başlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, Türkiye, 1980'li yıllarda ekonomik bakımdan önemli gelişmeler sağlamış olmakla birlikte, başta yüksek enflasyon olmak üzere, ekonomideki bazı hastalıklar süregelmiştir. 1990'lı yıllardaysa, ülkemiz, maalesef, bir borç-faiz sarmalına girmiş, reformlarla ilgili adımlar atılamamış, yüksek faiz oranları yatırımların ve üretimin artmasını engellemiş, istikrarlı bir büyüme sürecine girilememiştir. Uzakdoğu ve Rusya krizlerinden sonra, 1999 yılında yaşadığımız büyük depremler ekonomiyi olumsuz etkilemiştir. 2000 yılı başından itibaren uygulanan ekonomik programa karşın, yılların birikimi sorunlar ve çarpık yapı Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerine yol açmıştır. Daha sonra yenilenen programla, Türkiye, bugün, her bakımdan sağlıklı, güçlü ve istikrarlı bir ekonomik yapılanma süreci içindedir. Türkiye'nin ekonomik bakımdan düzlüğe çıkabilmesi için, enflasyonun yüzde 10'ların altına düşürülmesi, büyümenin istikrarlı bir temele oturtulması zorunludur. Bugüne kadar, bu hedeflere ulaşılması yolunda önemli gelişmeler sağlanmıştır.

Türkiye'de ekonominin başta gelen sorunlarından biri, bankacılık düzenimizdeki aksaklıklardı. Yaşanan krizlerin önemli nedenlerinden biri de, bankacılık sektöründeki sorunların çok ciddî olarak ele alınmamasıydı. Bugün, artık, bunlar sona ermiştir, bu konu büyük ölçüde çözüme kavuşmuştur.

Kamu bankalarının yeniden yapılandırılması konusunda önemli gelişmeler sağlanmış, kamu bankalarına zarar yaratabilecek görev verilmesini önleyen düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Kamu bankaları, yeniden, özel sektörü ve özellikle KOBİ'leri kredilendirme çalışmalarına başlamıştır.

Bu bağlamda, esnaf ve sanatkârlarımıza hizmet veren Halk Bankası da kapsamlı bir yeniden yapılandırma sürecine girmiştir. Elbette, bundan sonra da, esnaf ve sanatkârlarımız, çiftçilerimiz ve gerekirse öteki kesimler desteklenecektir; ancak, bu desteklerin kaynağı mutlaka bütçeye konulacaktır. Karşılığı olmayan hiçbir destek de söz konusu olmayacaktır.

Organize sanayi bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve endüstri bölgelerine ilişkin yasalar çıkarılarak, yatırımları teknolojik gelişmeye özendiren, bürokratik işlemleri azaltan düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.

Kamu İhale Yasası çıkarılmış, böylece kamu mal ve hizmet alımlarında yolsuzlukların önlenmesi bakımından çok ciddî bir adım atılmıştır.

Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılmasına ilişkin Yasa ile hem bankacılık sektörünün güçlenmesi hem de reel sektöre kaynak aktarılması olanağı getirilmiştir.

Sayın milletvekilleri, ekonomik programın kararlı bir biçimde uygulanmasıyla, enflasyonun aşağıya çekilmesi bakımından da gelişmeler başlamıştır. Nitekim, 2002 Şubat, Mart ve Nisan aylarına ilişkin enflasyon oranları beklenenin çok altında çıkmıştır. 2002 yılı sonunda enflasyonun toptan eşya fiyatlarında yüzde 31, tüketici fiyatlarında da yüzde 35 olacağı öngörülmüştür. Bu öngörünün gerçekleşeceğine olan inanç, her geçen gün artmaktadır. Nitekim, geçtiğimiz günlerde yayımlanan Merkez Bankası anketi ve TÜSİAD konjonktür çalışması bu inancın güçlendiğini ortaya koymaktadır.

Öte yandan yeniden büyümeye geçilmesi yönünde de bazı işaretler alınmaktadır. Katma Değer Vergisi tahsilatında görülen artış ve kapasite kullanım oranındaki iyileşme bu kapsamda belirtilebilir.

Ülkemizde yeniden çarkların dönmeye başlaması, beklentilerin olumluya dönüşmesi ve geleceğimiz için istikrarlı bir büyüme önem taşımaktadır.

Enflasyonun düşürülmesiyle desteklenecek büyüme sürecinin çok daha uzun süreli ve istikrarlı olacağını düşünüyoruz. O bakımdan, ülke olarak her iki konuda da kararlılığımızı göstermemiz, hem makul bir süre içerisinde enflasyonu düşürmemiz hem de istikrarlı ve güvenli adımlarla büyümeyi hedeflememiz gerektiğine inanmaktayız.

Ekonomide sağlıklı bir işleyişe geçilebilmesi, reel sektörün canlandırılması ve ekonomide büyümenin sağlanmasının yolu da, reel faizlerin düşmesinden geçmektedir. Kararlılığın ve gösterilen çabaların sonucudur ki, 2001 yılının son aylarından itibaren faizlerde de düşme başlamıştır. Bu düşme, son günlerde daha da hızlanmıştır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sonuç olarak, geçmiş yılların birikimi sonucu yaşadığımız iki büyük krizin ardından uyguladığımız kararlı politikalarla ekonomik göstergelerin iyiye doğru gitmeye başladığı açıktır. Gensoru önergesini veren değerli arkadaşlarımız da çok iyi biliyorlar ki, ülkemizin içinde bulunduğu bu duyarlı ortamda -hem uluslararası ilişkilerde hem de ekonomide- Sayın Bülent Ecevit'in Başbakan olarak görev yapması, ülkemiz için bir güvencedir. (DSP sıralarından alkışlar)

Sadece, muhalefet görevini yapıyor görünmek için sık aralıklarla gensoru önergesi verilmesi, demokrasimiz için çok önemli bir anayasal kurum olan gensorunun etkisizleşmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu sabah televizyonlar gündemi verirken, içinde, çok ciddî televizyonlar gensorunun sözünü bile etmediler.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum)- Sayın Bakan, bedeli RTÜK müdür?!

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (Devamla)- Bu anayasal kurumu yıpratmayalım diyorum, saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkındaki (11/27) esas numaralı gensoru önergesinin görüşmeleri tamamlanmıştır.

Şimdi, gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmaması konusunu oylarınıza sunacağım.

Gensoru önergesinin gündeme alınmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmemiştir efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.30

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.40

BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER: Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 96 ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Gündemin "Sözlü Sorular" bölümüne geldik. Biliyorsunuz, alınan karar gereğince, bugün,
1 saat soru ve cevap işlemi yapılacaktır.

V. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'ın eğitim sorunlarına ilişkin Millî Eğitim  Bakanından sözlü soru önergesi (6/1059)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

2. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1060)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

3. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1061)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

4. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da hayvancılığın geliştirilmesine yönelik projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1062)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

5. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da tarımın geliştirilmesine yönelik projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1063)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

6. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman ve çevresinde bulunan tarihî eserlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1064)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

7. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1065)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

8. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin   İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1066)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

9. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Mahalli İdareler Reformu Yasa Tasarısına ilişkin  İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1067)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

10. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da boşaltılan köy olup olmadığına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1068)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

11. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'a bağlı köylerde yürütülen bazı projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1069)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

12. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Kültür Bakanından  sözlü soru önergesi (6/1070)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

13. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin  Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1071)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

14. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Atatürk Barajının korunmasına yönelik projelere ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/1072)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Burada; fakat, cevap vermiyor.

Ertelenmiştir.

15. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, 2000-2001 malî yılı bütçelerinden Adıyaman'daki bazı projeler için ayrılan ödeneklere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/1076)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

16. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Karayolları Genel Müdürlüğünün Adıyaman'daki projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından  sözlü soru önergesi (6/1078)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

17. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman Gölbaşı Kanalizasyon Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1079)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

18. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, İller Bankası Bölge Müdürlüğünün Adıyaman'daki  yatırım projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından  sözlü soru önergesi (6/1080)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

19. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da afet bölgesi kapsamına alınan belediye olup olmadığına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından  sözlü soru önergesi (6/1081)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

20. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'a demiryolunun götürülüp götürülmeyeceğine  ilişkin Ulaştırma Bakanından  sözlü soru önergesi (6/1083)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

21. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1084)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan? Yok.

Ertelenmiştir,

22. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1085)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

23. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da iskâna tabi olan vatandaşlara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1086)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

24. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen bazı projelerine ilişkin  Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1087)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

25. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, GAP Atatürk Barajı Gölünün çevresindeki ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (6/1088)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

                              Mahmut Göksu

                                       Adıyaman

1 - GAP Atatürk Barajı Gölünün çevresini, toprak kaymasını, erozyonu önlemek için ağaçlandırmayı düşünüyor musunuz?

2 - Birkaç yıldır Adıyaman'da sürdürülen Öğrenci-Mehmetçik El Ele Ağaçlandırma Kampanyasında Bakanlığınızın herhangi bir katkısı var mı?

3 - Mezkûr kampanya hangi kuruluşlarca sürdürülmektedir? Bugüne kadar ne kadar para harcanmıştır? Daha ne kadar devam edecektir?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan, süreniz 5 dakika efendim.

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu'nun tarafıma sözlü soru olarak sorduğu sorulara cevap vermek istiyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum.

Bakanlığım ve GAP İdaresi Başkanlığı arasında 21 Nisan 1998 tarihinde protokol imzalanmıştır. Bu protokolle, iki yıl süreyle GAP bölgesinde yapılacak olan çalışmalara ve oluşturulan projelere çevre boyutunun eklenmesi ve bu konuda gerekli çalışmaların ortaklaşa yürütülmesi için, her iki tarafta bir komisyon oluşturulmuştur. Söz konusu komisyonların ortaklaşa çalışmaları sonunda, GAP Çevre Araştırma Projesinin iş tanımı tamamlanmıştır. Bu projeyle, ilgili GAP bölgesindeki mevcut doğal kaynaklardaki kirlenmenin -hava, su, toprak gibi- boyutlarını ve kirletici çeşitlerini belirlemek, tedbirleri önermek, kalite limitlerini tespit etmek ve çevre parametrelerini düzenli izlemek, pilot bölge olarak seçilen Adıyaman İlinde de mevcut flora fauna kaynaklarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Projenin ihale işlemleri başlatılmış olup, 120 milyarlık bir bütçeyle, 2001-2003 yılları arasında, GAP İdaresi Başkanlığı tarafından yürütülecektir.

Bakanlığımız tarafından, içme ve kullanma suyu temin edilen yüzeysel su kaynaklarının korunması amacıyla, değişik tarihlerde genelgeler yayımlanmıştır. Bu çerçevede, Atatürk Barajının korunması amacıyla, Şanlıurfa İl Çevre Müdürlüğümüzce, Atatürk Baraj Gölü havzasında, ayrıca Türk ve Alman Hükümetleri arasında imzalanan Malî İşbirliği Anlaşması kapsamında Federal Alman kredi kuruluşu KFW ile Atatürk ve Karakaya barajları havzalarında, atıksu ve katı atık yönetimi fizibilite çalışması çerçevesinde, Bakanlığımız ve banka yetkililerince oluşturulan heyet tarafından, Atatürk Barajında ve Adıyaman'da teknik inceleme yapılmış ve aşağıdaki kararlar alınmıştır:

Bakanlığımıza daha önce sunulmuş olup, Atatürk ve Karakaya Barajları havzalarında katı atık ve atıksu çalışmalarını içeren teknik şartnamenin, Keban Barajı da ilave edilerek, tüm Fırat havzası boyunca ele alınması.

KFW Bankası tarafından (Alman-Türk malî işbirliği çerçevesinde) hazırlanacak olan şartnamenin en kısa zamanda Bakanlığımıza sunulması ve nihaî şeklinin alması.

Bölge için, birinci aşamada, toplam üç aylık süreyi kapsayacak ve işin çerçevesinin çizilerek öneriler getirilecek olan önfizibilite çalışmasının yaklaşık 300 000 Deutsche Markla yapılması.

Önfizibilite çalışmasının tamamlanmasını müteakip değerlendirilmesi için ilgili kurum ve kuruluşlarla bir çalışma toplantısının yapılması.

İkinci aşamada ise dört aylık bir süreç içinde toplam 450 000 Deutsche Mark maliyetle, yatırıma yönelik her türlü bilginin yer aldığı (birlik modeli, ortak su arıtma, katı atık bertaraf yapacak yerler gibi) fizibilite çalışmasının hazırlanması.

İkinci soruya cevap veriyorum: GAP Çevre Araştırma Projesinin iş tanımları oluşturulmuş, projenin uygulanması GAP İdaresi Başkanlığınca yürütülecektir.

"Atıksu ve Katı Atık Yönetimi Fizibilite Çalışması" teknik şartnamesi Bakanlığımıza sunulmuştur; ancak, Keban Barajının da dahil edilerek, tüm Fırat havzasında çalışma yapılması düşünülmektedir.

Üçüncü soruya yanıt veriyorum...

BAŞKAN - Sayın Bakan, biz, burada tek soru sorduk.

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Devamla) - Sayın Başkan, aynı sorunun devamı.

BAŞKAN - Aynı soru içinde, peki...

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Devamla) - Ülkemiz açısından önemli olan, GAP Bölgesel Kalkınma Projesinin en önemli adımı olarak, gerek mühendislik gerekse fizikî büyüklüğü bakımından Atatürk Baraj Gölü gelmektedir. Atatürk Baraj Gölü, bölgede sulama ve hidroelektrik üretiminin yanı sıra, civarındaki bazı yerleşimlerin de içme ve kullanma suyu ihtiyacına cevap vermektedir.

Bu kapsamda, Bakanlığımız bu kaynağın korunması amacıyla, 1997 yılı yatırım programına "İçme Suyu Kaynağı Olarak Atatürk Barajının Korunması Projesi"ni almıştır. Projeyle, özellikle aşırı kirlilik yükünden dolayı baraj gölünde meydana gelen kirlenmelerin önlenmesi, baraj gölü havza koruma-kullanma plan ve programının oluşturularak arazi kullanımlarının belirlenmesi, baraj gölü havzasında planlı gelişmelere yön verilmesi ve baraj gölünün mevcut kalitesinin korunması amaçlanmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim, devam edin.

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Devamla)- Proje kapsamında, gelişme raporları ve final raporu hazırlanmıştır.

Proje raporlarında, Atatürk Barajı ve su toplanma havzası havza koruma planına temel teşkil edecek veriler toplanmıştır.

Mevcut durum planı yapılmış; ancak, proje sonucunda beklenen hedefe uygun olarak çıkarılması gereken havza koruma planı çalışması müteahhit firma tarafından gerçekleştirilememiştir.

Müteahhit firmanın bakanlığımıza sunduğu planla da bölgedeki gelişmelere yön verilemeyeceği anlaşıldığından, proje iptal edilmiştir.

Sonuç olarak, söz konusu projenin iptali dolayısıyla hazine alacağının hükmen tahsilini teminen müteahhit firma aleyhine dava açılmış olup hukukî süreç devam etmektedir.

Bu nedenle, proje için 2001 yılı bütçesinde herhangi bir ödenek ayrılamamıştır. Mahkeme neticesi beklenmektedir. Değerli milletvekilime, bana bu sorusuna cevap verme fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum. Eğer, arzu ederse, yazılı olarak da bilgi veririm; ama, mahkeme neticelenmediği için yeni bir projeye maalesef alamıyoruz; onun neticesini bekliyoruz.

Arz ederim.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

26. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, DSİ'nin  Adıyaman'daki projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından  sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/1089)

BAŞKAN - Sayın Bakan cevap vereceklerdir.

Soruyu okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Zeki Çakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

                              Mahmut Göksu

                                       Adıyaman

1 - DSİ Bölge Müdürlüğü 2000 yılı programında Adıyaman ve ilçelerine yönelik hangi işler yapılabildi?

2 - Yapılan bu işlerin toplam maliyeti ne kadardır?

3 - 2001 yılında bu işler için ne kadar ödenek ayırmayı düşünüyorsunuz?

4 - Adıyaman'da DSİ'ce yapılması planlanan pompaj sulama istasyonu sayısı kaçtır? Bunlardan hangisi hangi safhadadır?

5 - Adıyaman'da yine DSİ'ce yapılan barajlar 2000 yılı sonu itibariyle hangi noktadadır?

6 - Bu barajlardan hangisi 2001 yılında bitirilecektir?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakika.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adıyaman Milletvekilimiz Sayın Mahmut Göksu'nun, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımıza sorduğu sorulara cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzün 2000 yılı yatırım programında, Adıyaman İli ve ilçelerinde, tarım sektöründe, büyük su işleri, küçük su işleri kapsamında, taşkın koruma, yerüstü sulama ve gölet projeleri yer almakta olup; bu projelere ilişkin ayrıntılı bilgileri, eğer talep edilirse, Sayın Göksu'ya tablo halinde de iletebiliriz.

Adıyaman'da, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün, Atatürk Barajı gölünden pompaj projesi kapsamında, 10 adet pompa istasyonu bulunmaktadır. Ana pompa istasyonu inşaatı devam etmekte olup, fizikî gerçekleşme oranı yüzde 2,5'i. Diğer pompa istasyonlarının ise, planlama kademesindeki çalışmaları tamamlanmıştır.

Ayrıca, Adıyaman-Gerger Gölyurt pompaj sulaması inşaatı devam etmekte olup, fizikî gerçekleşme yüzde 70'tir.

Yine, Adıyaman-Gölbaşı Yarbaşı pompaj sulaması inşaatının ihalesi yapılmış olup, 28.1.2001 tarihinde işe başlanmıştır.

Çamgazi Barajı inşaatı bitirilmiştir, sulama inşaatı devam etmektedir.

Adıyaman-Çelikhan Gölbaşı pompaj sulaması inşaatı ikmal edilmiştir.

Ayrıca, Adıyaman-Kahta Menzil göleti ihalesi, 19.12.2000 tarihinde ihale edilmiş olup, çalışmalar devam etmektedir.

Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

27. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'daki çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/1090)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Zeki Çakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

          Mahmut Göksu

        Adıyaman

1 - Bakanlığınızca Adıyaman çiftçisinin elektrik borçlarının bu yıl da ertelenmesi düşünülmekte midir?

2 - Geçen yıla göre yüzde 65-70 daha fazla faturayla karşılaşan çiftçilerimiz büyük mağduriyet yaşamaktadır. Bu mağduriyeti giderici ne tür tedbirler düşünmektesiniz?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakika.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adıyaman Milletvekilimiz Sayın Mahmut Göksu'nun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanına sorduğu sözlü sorulara cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Adıyaman İli çiftçilerinin elektrik borçlarıyla ilgili verdiğimiz cevaplar: Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin 57 nci maddesine göre, enerji tüketim bedellerini zamanında ödeyemeyen abonelerinin borçlarına, 6183 sayılı Yasada öngörülen oranlara göre gecikme faizi uygulanmaktadır. Şu anda, 6183 sayılı Yasada öngörülen gecikme faizi oranı, aylık yüzde 10'dur. TEDAŞ Genel Müdürlüğü abonelerine de bu faiz oranı uygulanmaktadır.

Diğer taraftan, birikmiş borcu bulunan tarımsal sulama abonelerine, TEDAŞ Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunca 30 Ekim 2001 tarihinde alınan kararla taksitlendirme yapılabilmektedir. Bu kapsamda, Yönetim Kurulunca alınmış olan karar uyarınca, tarımsal sulama abonelerinin 2001 yılında tüketmiş olduklar enerji bedeli ile daha önceki yıllarda tükettikleri enerjiye ait birikmiş borçları için enerji bedeli, anapara, gecikme zammı, KDV dahil, 31.12.2001 tarihine kadar müracaat ederek protokol yapmaları halinde, borç tutarının tamamının ¼'ünün peşin alınarak, bakiye borca protokol tarihinden itibaren ödeme devresi gecikme zammı uygulanmadan, azamî onbir ay taksitlendirilmektedir. Taksitlendirmeler, aylık, iki aylık, üç aylık ödemeler halinde tahsil edilecek olup, taksitlendirme süresi 29.11.2002 tarihini geçmeyecektir.

Tarımsal sulama statüsündeki abonelerin 1.1.2002-31.10.2002 tarihleri arasında tükettikleri enerji bedelleri Kasım 2002 tarihinde tahakkuk ettirilecek ve abone tarafından, ödeme süresi, defaten ödenecektir. Ayrıca, çiftçilerimize -bu kararla da yetinilmeyip- otuzaltı ay taksitlendirme imkânı getirilmiş; bu da, çiftçilerimize duyurulmuştur.

Protokole uyulmaması halinde Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin amir hükümleri uygulanacağı kararı kesindir.

Arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Göksu, bir şey mi söyleyeceksiniz?

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapabilir miyim?

BAŞKAN - Buyurun.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkanım, 2000 yılının son aylarında -kasım-aralık aylarında- vermiş olduğum soru önergelerine daha yeni sıra geldi. Tabiî, ben, 2001 yılında yapılanları sordum; ancak, 2002 yılının mayıs ayında cevap verme imkânı oldu. Sayın bakanlarımızın bazılarının, burada oldukları halde cevap verememelerini de doğrusu yadırgıyorum.

Şimdi, burada, Enerji Bakanına sormuş olduğum soruya Sayın Bakanımız cevap verdi. Özellikle çiftçilerimiz, gerçekten, elektrik borçlarından dolayı çok büyük mağduriyetler yaşamakta. Bakanlığın son almış olduğu bu taksitlendirme kararı çiftçimizi memnun etmiştir, bunu da bildirmekte fayda vardır; ancak, kaçak elektrik kullanan insanların elektrik paraları da bu insanlara yüklendiği için, faturalar çok yüklü gelmektedir; buna, mutlaka bir çarenin bulunması lazım diye düşünüyorum.

Ayrıca,  deminki soruda da, DSİ'nin yapmış olduğu yatırımlar çerçevesinde, maalesef, Adıyaman'da, DSİ, birtakım projeleri ortaya koyuyor; ama, sonuca gidememektedir. Bu anlamda, Adıyaman, Atatürk Barajı Adıyaman topraklarında kurulan bir baraj olmasına rağmen, buradan yeterince istifade edememektedir. Bunun için, bakınız, 10 tane pompaj istasyonu yapıyor, anasantral olarak yüzde 2,5'lik gibi çok az bir gerçekleştirme var. Dolayısıyla, buradan, yetkililere, ilgilere ve Sayın Bakana sesleniyorum; Adıyaman, bu manada büyük mağduriyetler yaşıyor. DSİ yatırımlarının bir an önce hayata geçirilmesi, Adıyaman için hayatî önem taşımaktadır. Eğer, biz, bunu geçiremezsek... Adıyaman'da köylerden göç başlamıştır, özellikle son Tütün Yasasıyla, bu göç de hızlanmıştır; dolayısıyla, DSİ yatırımları önem arz etmekte. Sayın Bakanlık, eğer, bu konuda, Adıyaman'a özel bir itina gösterirse memnun oluruz, kendilerine teşekkür ederiz.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Göksu.

Soru cevaplandırılmıştır.

Aslında, bundan sonra elektrik fiyatları artacak. Eskiden kilovat/saati 3,5-4 sentken, şimdi 12-13 sent; esas, o zaman milleti yakacak!

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Hiç ödemeyecek; o zaman, sulu tarımı bitirecek!

28. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'daki petrol üretimine ilişkin  Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından  sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/1091)

BAŞKAN - Soru önergesini cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Sayın Bakan, peş peşe cevaplandıracağınız varsa, okutalım onları... Neyse, peki, bu soru okunsun da...

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Zeki Çakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

                              Mahmut Göksu

                                          Adıyaman

1. - Adıyaman'da halen yıllık ne kadar petrol üretilmektedir?

2. - Kapasiteyi artırıcı bir çalışmanız var mı, varsa nelerdir?

3. - Bakanlık olarak Adıyaman'a bir petrol rafine istasyonu kurmayı düşünüyor musunuz?

4. - Türkiye'de üretilen petrolün yüzde 61'ine sahip olan Adıyaman İlimizin ekonomik, sosyal, kültürel, eğitsel, sağlık ve bayındırlık altyapısının gelişmesi için TPAO'nun yaptığı bir hizmet var mı; varsa, nelerdir; yoksa, yapmasını düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakika efendim.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adıyaman Milletvekilimiz Sayın Mahmut Göksu'nun sözlü sorularına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.

Adıyaman'da, 2001 yılı ocak-eylül döneminde, 4 243 972 varil ham- petrol üretimi gerçekleştirilmiştir. Adıyaman İlimizdeki sahalarımızdan, kalan üç aylık dönemde, 1 267 815 varil; yani, 178 695 ton hampetrol üretiminin yapılması beklenmektedir. Üretimle ilgili ayrıntılı bilgileri, Sayın Milletvekilimiz isterse, listeler halinde kendisine takdim edebiliriz.

Yörede, petrol arama ve üretim faaliyetlerimiz devam etmektedir. Adıyaman İlimizin bulunduğu coğrafî bölgede bir kara rafinerisi kurulması düşünülmemektedir. Bölgede rafinerilerle ilgili tabloyu da, eğer Sayın Milletvekilimiz isterse, yine kendisine arz edebiliriz.

Adıyaman bölgesinde 2000 yılında 6 536 955 varil hampetrol üretilmiş olup, toplam TPAO üretimindeki payı yüzde 48,2'dir. Petrol ihtiyacının büyük bir kısmını yurt dışından döviz ödeyerek karşılayan Türkiye için, TPAO'nun ürettiği petrol önem arz etmektedir.

TPAO, Adıyaman'da Bölge Müdürlüğü tesis faaliyetleriyle yöresel imkânlardan yararlanmaya özen göstermiştir. Yöreden servis hizmetleri sağlanmış, müteahhitlik işleri yaptırılmıştır. Bütün bunlar, Adıyaman'a büyük bir nakit girdisi sağlayarak, Adıyaman ekonomisine katkıda bulunmuştur.

Ayrıca, aşağıda yapılan hizmetlerle de önemli ölçüde yarar sağlamıştır.

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Üniversite-Mehmetçik Elele, Ağaçlandırma Projesine, amfiteatr sahnesi yapımına malzeme ve teknik yardımlarla katkıda bulunmuştur. İl Özel İdaresine ait sosyal tesislerin restorasyonu ile çocuk oyun alanları açılmış, Valilik binası önüne Sivil Savunma ve tabiî afetler anında kriz merkezinin toplanmasını ve çalışmalarını sağlamada kullanılmak üzere, 1 adet karavan hizmete sokulmuştur. Adıyaman Halk Eğitim Merkezinin boya, bakım işleri Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı tarafından yapılmıştır. Adıyaman İline su sağlayan Gürlevik Belediyesi su hattının 256 metrelik kısmının tamir ve tadilat işleri, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı tarafından yapılmıştır.

Merkeze bağlı Kömür Beldesi yakınlarındaki Girik Köprüsü yapılmıştır. Adıyaman Valiliğinin talebiyle, Çelikhan İlçesi Yeşiltepe Köyü Kale Mezraına, köy çocuklarının okula gidip gelebilmesi için çay üzerine yapılan köprüye katkıda bulunulmuştur. Doğumevi Hastanesinin açılışında tefriş için TPAO önemli katkıda bulunmuştur. TPAO, ihtiyaç talebinde bulunan okullara eğitim ve  sportif etkinliklerin gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla malzeme yardımında bulunmuştur.

Batman Petrolspor kanalıyla Adıyamanspor'a malzeme yardımında bulunulmuştur.

Faaliyette bulunan köy ve ilçe yollarının ıslahında, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının iş makineleri çalıştırılmaktadır. Ayrıca, kış aylarında kar mücadelesinde valiliğe de destek verilmektedir.

Çevre düzenlemesi ve ağaçlandırma yapılarak, Adıyaman'ı güzelleştirme çalışmalarına örnek ve destek olunmaktadır.

Adıyaman Merkeze bağlı Çemberlitaş Köyünde, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığınca ilköğretim okuluna ilave bir kat yaptırılmıştır.

1996 yılından bugüne kadar Adıyaman il sınırları içerisinde kullanılmak üzere yaklaşık 10 000 ton asfalt sağlanmıştır.

Üniversite ve meslek lisesi öğrencilerine staj imkânı sağlanmakta olup, öğrencilerin her türlü teknik bilgi ve becerileri yerinde ve iş başında geliştirilmektedir.

Arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman)- Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Göksu, herhalde, kısa bir açıklama yapacak; buyurun.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Sayın Başkanım, Değerli Bakanım TPAO'nun Adıyaman'da yapmış olduğu bazı katkılardan bahsetti. Evet, tabiî, birtakım küçük katkılar yapılıyor. Yine de bunlar için teşekkür ediyoruz. Ancak, ne var ki, bir zamanlar, Türkiye'de çıkarılan petrolün yüzde 61'e varan kısmı Adıyaman'dan çıkıyordu. Adıyaman petrolü, Türk ekonomisine katkısı oranında Adıyaman'a gelir sağlamamaktadır. Onun için -özellikle cevap veren Sayın Bakanımın bilgisi var- Belediye Gelirleri ile Özel İdare Yasasında bir değişiklik yapılarak, petrol çıkarılan sahaların il sınırları içinde bulunduğu belediyelere petrolden yüzde 2 oranında katkı payı verilmesiyle ilgili vermiş olduğumuz bir kanun teklifi var. Eğer, bu yüzde 2'lik katkı belediyelerimize ve özel idaremize verilirse, çok büyük bir hizmet olacağını, yörenin kalkınacağını biliyoruz.

Bir de TPAO yeterli yatırım yapamadığı için, yeterince arama yapamadığından dolayı, işçilerimiz mağdur durumda. Şu anda Adıyaman'da 300 küsur TPAO işçisi, işten atılmakla baş başadır. Bir an önce, bu insanlarımızın işine dönebilmesi, maaşlarını alabilmesi için, bakanlığın, bu konudaki... Daha önce Zeki Çakan Beyi ziyaret etmiştik, yardımcı olacağını söylemişti; ama, bütünüyle halledilemedi. Dilerim, bu sorun halledilir. Bu sorun, hem Batman'da var hem de Adıyaman'da var. İşçilerimiz mağdur durumda ve diken üzerindedir.

TPAO'da çalışan bu işçilerimizin sorunlarının acilen çözülmesi gerekmektedir. Bu konuda Sayın Bakanım katkı sağlarsa, kendisine müteşekkir oluruz.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Göksu.

Soru cevaplandırılmıştır.

29. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Kırıkkale Üniversitesinde bir öğretim üyesinin doktora tezinin kabulünden sonra iptal edilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1092)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

30. - İstanbul Milletvekili Bahri Sipahi'nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden ihale alan bir firma hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1093)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

31. - İstanbul Milletvekili Bahri Sipahi'nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesince açılan otobüs ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1094)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

32. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden ihale alan bir firma hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1095)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

33, 37, 38, 39, 47 ve 51 inci sıralarındaki soruları, Sayın Bakan, birlikte cevaplandıracağını söylemiştir.

33. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, bazı SSK hastanelerinin başhekim ve yöneticileriyle ilgili iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/1096)

34. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, Merzifon'a bir dispanser ve eczane açılıp açılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/1100)

35. - Amasya Milletvekili Akif Gülle'nin, Merzifon'da BAĞ-KUR irtibat bürosu açılıp açılmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/1101)

36. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 2762 sayılı Vakıflar Kanununa uymadığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/1102)

37. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, TEDAŞ ve TEAŞ bünyesindeki termik santrallere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/1112)

38. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, TRT'de yayınlanan sabah programında yer verilen gazetelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/1117)

BAŞKAN - Şimdi, soruların hepsini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Çalışma Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                  Ahmet Güzel

                                           İstanbul

Soru 1: SSK Kartal Hastanesinde başhekimlik yapan Dr. Selami Şahin'in, 1.9.2000 tarih ve 270 sayılı yazıyla, 1/8 oranında aylıktan kesme cezası aldığı doğru mudur?

Aylıktan kesme cezası alan bir şahsın, yönetmeliklere göre başhekimlik görevini sürdürmesi yasal mıdır?

Soru 2: 20 nci Dönem Kars Milletvekili Sayın Y. Selahattin Beyribey, milletvekilliğini kaybettikten sonra, SSK Ankara İhtisas Hastanesi Başhekimi olarak tarafınızdan atanmıştır. Bu kişinin, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığına olan 2 846 304 000 Türk Lirası borcunun maaşından kesilmemesi için 23 Şubat 2000 tarihinden itibaren baskı yaptığı ve Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı yazısının dikkate alınmadığı doğru mudur?

Soru 3: SSK Teftiş Kurulu Başkanlığı raporlarında, idarî görev almaları sakıncalı olduğu belirtilen Sayın Hikmet Kuzey'in personel eğitim daire başkanlığına, Sayın Yusuf Ekşi'nin personel eğitim şube müdürlüğü görevlerine atandığı doğru mudur?

BAŞKAN - Şimdi, 37 nci sıradaki Amasya Milletvekili Sayın Akif Gülle'nin sorusunu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.

                                       Akif Gülle

                                           Amasya

Sorular:

1. Amasya-Merzifon ve çevresinde 20 000 SSK'lı vatandaşımız, Merzifon'da SSK'ya bağlı dispanser ve eczane bulunmadığından, en ufak bir ilaç için 60 kilometre uzaklıkta bulunan il merkezine gitmek mecburiyetinde kalmaktadır. Bu durum ise, hem zaman hem de maddî bakımdan SSK'lıların mağduriyetine neden olmaktadır.

Merzifon'a acilen tam teşekküllü bir dispanser açılması ne zaman gerçekleşecektir?

2. Ayrıca, Merzifon SSK Dispanseri bünyesinde bir eczane açılması çalışması var mıdır?

BAŞKAN - Yine, Amasya Milletvekili Sayın Akif Gülle'nin 38 inci sıradaki sorusunu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.

                                       Akif Gülle

                                           Amasya

 

Sorular:

1. - Nüfusu 70 000'e yaklaşan Amasya - Merzifon İlçemizde binlerce Bağ-Kurlu, Bağ-Kurla olan işleri ve problemlerine ilişkin konuların çözülmesi için 60 kilometre mesafede bulunan il merkezine gitmek durumuyla karşı karşıyadır. Bu durum ise, ciddî anlamda zaman ve malî imkân israfına neden olmaktadır.

Söz konusu problemin çözülmesi için, Merzifon'da Bağ-Kur irtibat bürosu açılması konusunda herhangi bir çalışmanız var mıdır?

2. - Yoksa, 2001 yılında bu konuyla ilgili yeni bir çalışma başlatmayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Gündemin 39 uncu sırasındaki, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Vakıflar Genel Müdürlüğünün 2762 sayılı Vakıflar Kanununa uymadığı iddialarına ilişkin sorusunu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanlığı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için delaletlerinizi arz ederim.

                             Musa Uzunkaya

                                            Samsun

Vakıf Guraba Hastanesinin 10 yıllığına SSK'ya devri işlemiyle ilgili olarak:

1. - Vakıflar Genel Müdürlüğü halen hangi alanlarda faaliyet göstermektedir?

2. - Fakir ve kimsesiz insanlara tedavi hizmeti verilmesini 2762 sayılı Vakıflar Kanunu, vakıf mallarının vakfı kuran kimsenin iradesi istikametinde kullanılmasını öngören açık hükümleri, binlerce yıllık vakıf geleneği mantığına rağmen nasıl faaliyet alanı dışı olarak vasıflandırabiliyorsunuz?

3. - Böyle bir tasnifi haklı kılacak gerekçeleriniz var mıdır?

4. - SSK hastanelerinin mevcut hali herkesçe malum iken yapılan bu devirle hastanenin emin ellere emanet edildiğini söyleyebilir misiniz?

5. - Fakir ve kimsesiz hastalara ücretsiz tedavi hizmeti verilmeye yeni dönemde de devam edileceği açıklamalarına rağmen, bu hizmetin bir süre sonra terk edileceği endişesine iştirak ediyor musunuz?

BAŞKAN - 47 nci sıradaki, İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, TEDAŞ ve TEAŞ bünyesindeki termik santrallara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Zeki Çakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                  Ahmet Güzel

                                           İstanbul

3096 sayılı Yasa kapsamında TEDAŞ bünyesindeki dağıtım müesseseleri ile TEAŞ bünyesindeki 12 adet termik santralin işletme hakkı devirleri özel şirketlere verilmesi aşamasında bazı sorunların yaşandığı bilinmektedir. Bu özelleştirme sırasında;

 

Soru 1: Başbakanlık YDK, yaptığı inceleme sonucunda, işletme hakkı devirleri için 1997 yılında yapılan ihaleden sonra şartname ve sözleşmelerde şirketler lehine önemli değişiklikler yapıldığı doğru mudur? Yapılmışsa sebepleri nelerdir?

Soru 2: İşletme hakkını devralan şirketlerin nasıl denetleneceği belli midir?

Soru 3: İşletme hakkını devralan şirketler tarafından TEDAŞ adına yapılacak olan yatırımların nasıl yapılacağı belli midir? Belirsizlik varsa bunu gidermek için çalışma yapılmakta mıdır?

Soru 4: İşletme hakkı devredilecek müesseselerde çalışan memur ve sözleşmeli personelle ilgili yasal düzenlemenin yapılmasından sonra işletme hakkı devirlerinin yapılması konusundaki YDK raporuna uymayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - 51 inci sırada, Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, TRT'de yayınlanan sabah programında yer verilen gazetelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Rüştü Kâzım Yücelen tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

                              Mahmut Göksu

                                       Adıyaman

1. - TRT'de yayınlanan sabah basın özetlerinde bazı gazetelerin manşetleri ve özetleri seyirciye sunulmamaktadır. Bu gazeteler; Yeni Şafak, Akit, Millî Gazete, Yeni Asya ve Ortadoğu gazeteleridir. Bu gazeteler niçin okunmamaktadır?

2. - Herkese eşit mesafede olması gereken TRT'nin bir devlet kuruluşu olarak bu taraflı yayınını nasıl karşılıyorsunuz?

3. - TRT'de bir gazetenin okunabilmesi için hangi kriterler göz önünde bulundurulmaktadır?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan. 6 tane soruyu birden cevaplandıracaksınız.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ahmet Güzel'in tarafımıza yönelttiği sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

SSK Kartal Hastanesinde Baştabip olarak görev yapan Dr. Selami Şahin Baştabiplik görevinden isteği üzerine ayrılmıştır.

Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Ankara İhtisas Hastanesi Baştabibi Selahattin Beyribey adına, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü tarafından 2 846 304 000 Türk Lirası borç tahakkuku yapılmış olup, söz konusu borç ve borca tahakkuk ettirilen 706 025 000 liralık faiz, bahse konu sandık hesabına ilgili tarafından yatırılmıştır.

Söz konusu soru önergesindeki Teftiş Kurulu Başkanlığının raporundaki iddialardan dolayı "mülga Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü Personel ve Eğitim Dairesi Başkanlığındaki idarî görevinden şube müdürü olarak alınması ve bu işlemin iptaline ilişkin olarak Danıştay dairesinin kararıyla onaylanmış bulunan Ankara İdare Mahkemesinin kararında, davacının görevini kötüye kullanmadığı ve suçun oluşmadığı sabit görülerek aklandığı kesinlik kazanmakla, ilgili hakkında tesis edilen atama işleminde de mevzuat hükümlerine uyarlıktan bahsetme olanağı bulunmamaktadır" denilmek suretiyle, söz konusu işlemin iptaline karar verilmesi üzerine, halen, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü Personel ve Eğitim Dairesi Başkanlığı görevini vekâleten yürütmektedir.

Ayrıca, Teftiş Kurulu Başkanlığının raporuna istinaden, Yusuf Ekşi tarafından, Ankara İdare Mahkemesinde açılan dava sonunda, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş olup, mezkûr karar Danıştay kararıyla kesinleşmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 37 nci sırada, Amasya Milletvekilimiz Sayın Akif Gülle'nin tarafımıza yönelttiği sözlü soruya cevaplarımı arz ediyorum. Mülkiyeti Merzifon Belediye Başkanlığına ait, 710 metrekare kullanım alanlı iki katlı müstakil bina, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığınca dispanser olarak kullanılmak üzere yirmibeş yıllığına kiralanmıştır. Söz konusu binanın kiralanmasından sonra, anılan ilçedeki sigortalılara dispanser düzeyinde hizmet verilmesinin sağlanması bakımından, ilçede hizmet veren Merzifon Sağlık İstasyonunun dispansere dönüştürülmesi konusu, adı geçen Başkanlığın yönetim kuruluna sunulmuş olup, kurulca da uygun görülmüştür. Adı geçen ünitenin personel ihtiyacı giderilmediğinden, tam teşekküllü olarak hizmete geçirilmesi mümkün olamamıştır. Tam teşekkülü olarak hizmete hazır hale geldiği zaman, eczanesiyle birlikte faaliyete geçirilecektir.

Bilgilerinize arz ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 38 inci sırada, Amasya Milletvekilimiz Sayın Akif Gülle'nin tarafımıza yönelttiği sözlü soruya cevaplarımı arz ediyorum: Amasya İline bağlı Merzifon İlçesinde 15 Mart 2002 Cuma günü Bağ-Kur irtibat bürosunun açılışı gerçekleştirilmiştir. Merzifon'un, 2000 yılı genel nüfus sayımı sonuçlarına göre, yaklaşık yüzde 50'si Bağ-Kur kapsamındadır. Bu nedenle, açılan irtibat bürosu, birçok esnaf ve emeklinin, Bağ-Kur işlemleri için il merkezine kadar gitmelerini önleyeceğinden, önem arz etmektedir. Bu tür taleplerin yerine getirilmesi uygun görülmekte ise de, kurumun personel yetersizliği, zaman zaman hizmetin aksamasına neden olabilmektedir. Açılan irtibat bürosunda sağlık karnesi işlemleri, sigortalama işlemleri, emeklilik işlemleri ve prim tahsilatı yapılacaktır. Yerine getirilecek en önemli hizmet ise, sigortalılar, emekliler ve bunların hak sahiplerinin uygulamalar ve ilgili olarak bilgilendirilmeleri, yeni uygulamaların ilçe halkına en kısa ve doğrudan duyurulmasıdır.

Bilgilerinize arz ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 39 uncu sırada, Samsun Milletvekilimiz Sayın Musa Uzunkaya'nın tarafımıza yönelttiği sözlü sorulara cevaplarımı arz ediyorum.

Vakıflar Genel Müdürlüğü, vakfiye esasları ve yürürlükte olan mevzuat doğrultusunda, hayrî, sosyal, kültürel, ekonomi ve turizm sektörlerinde imkânları ölçüsünde faaliyet göstermektedir. Mazbut vakıfları yönetmek, mülhak ve yeni vakıfları devlet adına denetlemekle yükümlü, hükmî şahsiyeti haiz katma bütçeli bir kamu kuruluşu olan Vakıflar Genel Müdürlüğü, eski vakıfların yönetimi, tarihî vakıf eserlerinin restorasyonu, yaşatılması, vakfiyelerinde yazılı hayır şartlarının yerine getirilmesi, yeni vakıfların amaçları doğrultusunda faaliyetlerinin denetlenmesi gibi önemli bir görevi üstlenmiştir.

Vakıflar Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde 19 675 bina, 35 556 arsa ve arazi olmak üzere, toplam 55 231 gayrimenkul bulunmaktadır. Bu gayrimenkullerden 21 082 adedi kiradadır.

Genel Müdürlüğün, Vakıflar Bankası Anonim Ortaklığı, Vakıf İnşaat, Restorasyon, Emlak, Turizm ve Ticaret AŞ, Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu, Taksim Otelcilik AŞ, TÜSTAŞ Sınaî Tesisler AŞ'de iştirakleri ile Aydın ve Ayvalık Vakıf Zeytinlikleri İşletmesi, Vakıf Memba Suları İşletmesi bulunmaktadır.

Hayrî ve sosyal hizmet olarak 50 imarette 13 825 fakir vatandaşımıza bir öğün sıcak yemek verilmekte, 1 069 muhtaç ve âmâya 79 080 000 Türk Lirası aylık ödenmektedir.

Vakıfları amacına uygun devam ettirmek, yaşatmak, Vakıflar Genel Müdürlüğünün görevidir; Bezm-i Âlem Valide Sultanın Vakfiyesindeki hayır şartlarını gerçekleştirmek de görevidir; ancak, Vakıf Gureba Hastanesinin Vakıflar Genel Müdürlüğünün sağlık hizmeti veren tek birimi olması, Genel Müdürlüğün sağlık hizmetlerinin verileceği bir teşkilat yapısına sahip olmaması, idarî tedbirlerin zamanında alınmaması ve sorunların çözümlenememesi sonucunu doğurmaktadır.

Vakıf Gureba Hastanesini daha verimli ve çağdaş bir yapıya kavuşturmak, atıl durumu harekete geçirmek, yüzde 100 oranında tam kapasiteyle çalışmasını ve halkımıza en iyi şekilde hizmet vermesini, bunun yanında, fakir ve garip hastalara ücretsiz teşhis ve tedavi hizmeti verilmesinin daha etkin ve verimli bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak amacıyla gerekli düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur.

Bezm-i Âlem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastanesinde hizmette belirlenen eksikliklerin tek elden giderilerek verilen hizmetin çağdaş seviyeye ulaşması, bunun yanında kamu menfaatının olması, hayır şartlarının daha iyi yerine getirilmesi bakımından hastanenin işletilmesinin Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığına devredilmesi, şimdiki durumuna göre daha yararlı olacağı kanaatine varılmıştır.

İdarî yetersizlikler, fakir hasta sayısı ve denetiminin yapılamaması, çağdaş bir sağlık hizmeti verilememesi, ayrıca, yeterli ödenek temin edilememesi nedeniyle eski Gureba Hastanesi binasının onarımının yapılarak faaliyete geçirilememesi.

4 üncü soruya cevabımız ise: Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı hastaneleri, halen faaliyetlerini sürdüren, hatta son aylarda yeniden yapılanma çalışmaları içerisinde bulunan, her şeyden önce devlete ait bir kurumdur. Vakıf Gureba Hastanesinin işletmesi özel sektöre verilseydi bu endişe makul olabilirdi. Bir devletin kurumunun diğer bir devlet kurumuna güvensizliğinden söz edilemez.

Fakir ve garip hastaların bakımı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü arasında imzalan ve Bakanlar Kurulunun 10.8.2000 gün ve 2000/1331 sayılı kararına esas protokolün 6 ncı maddesine göre düzenlenmiş olup, fakir ve garip hastalara yeterli kontenjan ayrıldığı gibi, aynı maddede fakir hastalara verilecek hizmetin kalitesinin de diğer hastalarla aynı olacağı hükme bağlanmıştır. Bu amaçla, hastane içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğünce idarî birim kurulmuş olup, fakir ve garip hastaların tespit ve sevki yapılarak ücretsiz teşhis ve tedavileri sağlanmaktadır. Bu birimin faaliyete geçtiği Mayıs 2001-Ocak 2002 arasında 1 744 fakir ve garip hastaya ücretsiz teşhis ve tedavi hizmeti verilmiştir; aksi hareket, protokol şartlarının ihlali sonucunu doğurur ki, bu da protokolün feshini ortaya çıkarır.

Arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın Bakan, Sayın Uzunkaya kısa bir açıklama yapacaktır.

Buyurun Sayın Uzunkaya.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakana teşekkür ediyorum ilgili Bakan adına gerekli açıklamayı yaptılar; ancak, kendileri de işaret ettiler, zannediyorum takriben bir yıllık süre içerisinde 1 700 civarında fakir hastaya bakıldı. Ben, zaten, işin başında onu soracaktım. Vakıf Gureba Hastanesinin, hattı zatında belki, bir haftada, o çapta, İstanbul gibi 12 000 000'luk bir şehirde daha fazla fakir fukaraya bakması gerekirken, bu sayının sınırlı tutulduğu konusunda şikâyetler zaten geliyordu.

Bir diğer husus da, burada, vakıf ruhunun hattı zatında, öldürülmesi... Biz, özel sektöre devredilsin demedik. Devletin bir kurumu ki, o kurumun her gün iflas ettiğini, ilgili bakanın her gün yolsuzluk duyurusunda bulunduğunu biliyoruz. Bu kurum bu kadar sıkıntıdayken, Vakıf Gureba gibi çok hacimli, kuruluşunda gerçekten insanların hayır duygularını harekete geçirebilecek -belki ilgili bakanlık öncülük yapsaydı- bu vakfa kamunun desteğini, yani, toplumun desteğini sağlayarak esas kuruluş amacına uygun ve vakıf hastanesi olarak devamını sağlamak mümkünken, çok sıkıntılı ve netameli bir bakanlığa devredilmesini hâlâ anlamak mümkün değil.

Sayın Bakanın açıklamaları kendi zaviyelerinden doğru olabilir; ama, işin vakıf ruhu, manevî sorumluluğu ve geniş kapsamlı halka hizmet açısından bakılınca, yeterliliğini savunmak mümkün değildir; velev ki, bakan böyle bir savunmayı yapmış olsa da; ama, kendilerine teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Uzunkaya.

Soru cevaplandırılmıştır.

Şimdi, gündemin 47 nci sırasındaki, İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in sorusunu cevaplandırıyorsunuz efendim.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ahmet Güzel'in sözlü sorularına cevaplarımı arz ediyorum.

Elektrik dağıtım tesislerinin işletme haklarının devriyle ilgili olarak hazırlanan şartname eki addendumlar ile şartname ekindeki örnek görev verme sözleşmesi baz alınarak, 3096 sayılı Kanun gereğ, Bakanlar Kurulu kararları istihsal edilmiştir. Bakanlar Kurulu kararını takiben, şirketlerle yapılan sözleşme görüşmeleri sonrasında mutabakat sağlanarak, paraflanan imtiyaz sözleşmesi, Danıştay onayından sonra imzalanmıştır.

3.3.2001 tarih ve 24335 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Kanununun geçici 5 inci maddesinde "mevcut sözleşmeler uyarınca, TEDAŞ Genel Müdürlüğünün mülkiyetindeki dağıtım tesislerini işleten dağıtım şirketlerinin yatırım programlarını ve projelerini incelemek, onaylayarak programa alınan projelerin yatırım programına uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetlemek, bu sözleşmeler yürürlükte kaldığı sürece TEDAŞ Genel Müdürlüğünün yükümlülüğündedir" hükmü yer almaktadır. Konuyla ilgili yönetmelikler, TEDAŞ Genel Müdürlüğünce hazırlanmaktadır. İşletme hakları görevli şirketlere devredilecek termik santrallarda ve linyit işletmelerinde 1475 sayılı Yasaya tabi olarak çalışmakta olan işçi personel, söz konusu tesislerle birlikte, görevli şirketlere devredileceklerdir.

Bakanlığımızca ihalesi yapılıp, uygulama sözleşmeleri Bakanlığımız ile görevli şirketler arasında imzalanmış olan ya da mutabık kalınmış olan termik santrallarda ve ilgili kömür işletmelerinde 1475 sayılı Yasaya tabi olarak çalışmakta olan işçi personel için, uygulama sözleşmelerinde; bu personelin, söz konusu santrallarla birlikte şirkete devredilmeleri ve kendi isteğiyle ayrılanlar ve 1475 sayılı İş Kanununun, işverenin bildirimsiz fesih hakkını düzenleyen
17 inci maddesi kapsamında işine son verilenler hariç olmak üzere, şirketin, teklifinde öngördüğü işçi sayısı ve/veya toplam işçi giderleriyle sınırlı olmak kaydıyla, kendisine devredilen bu işçileri işten çıkaramayacağı, aynı işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesindeki hak ve vecibelere uygun olarak çalıştıracağı yönünde hükme yer verilmiş olup, uygulama sözleşmelerinin bu hükmüne, devir sözleşmelerinde de aynen yer verilmektedir.

Ayrıca, devir sözleşmelerinde, şirkete devredilen işçi personelin almakta oldukları ücret seviyeleri ile kıdem tazminatlarının bütününden, görevli şirketler sorumlu tutularak, fiilî devir tarihindeki hizmet süreleri ve almakta oldukları ücret seviyeleriyle sınırlı olmak kaydıyla, Elektrik Üretim AŞ Genel Müdürlüğündeki hizmetlerine karşılık, fiilî devir tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre ödenecek tazminatları için Elektrik Üretim AŞ Genel Müdürlüğüne ödeme yükümlülüğü getirilmektedir.

Devredilecek tesislerde görev yapan memur ve sözleşmeli personel, görevli şirketlere devredilmeyip, görevlerine Elektrik Üretim AŞ Genel Müdürlüğünün ilgili birimlerinde devam ettirilmektedir. Bu uygulamayla ilgili olarak, mevzuatta değişiklik yapılması ve yapılacak değişikliğin anılan personeli kapsaması halinde, Elektrik Üretim AŞ Genel Müdürlüğünün yeni mevzuat hükümlerine göre işlem yapması, kaçınılmaz olarak değerlendirilmektedir.

Arz ederim.

BAŞKAN - 47 nci sıradaki soru da cevaplandırılmıştır.

51 inci sıradaki, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu'nun sorusunu cevaplandırıyorsunuz efendim.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adıyaman Milletvekilimiz Sayın Mahmut Göksu'nun sözlü sorusuna cevaplarımı arz ediyorum.

Bakanlığımız ilgili kuruluşu Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü, TRT-1 program kanalında, 2.1.1997 tarihinden itibaren, hafta içi her gün, saat 06.30-08.30 saatleri arasında canlı olarak yayınlanan ve 13.4.1998 tarihinden itibaren "Sabah Haberleri" adıyla yayına devam eden programda, sabah haberleri topluma sunulmakta; bununla birlikte, program içinde, Anayasanın 2 nci ve 3 üncü maddelerinde ifade edilen Atatürk milliyetçiliğine, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti anlayışına bağlı yayın yapan günlük gazetelerin -2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda ifade edilen- haber niteliği bulunan haberlerinin manşetleri ile toplumun büyük bir kesiminin ilgisini çeken güncel olaylara ilişkin diğer başlıklar okunmaktadır. Bu suretle, Türkiye'nin tüm toplum kesimini içerisine alan geniş bir izleyici kitlesine, günlük gazetelerin haberleri tam ve tarafsız olarak, herhangi bir yorum yapılmaksızın verilmektedir. Gazetelerin haberleri yorumsuz şekilde yansıtılırken, toplumun büyük bir kesiminin ilgisini çekmesi göz önünde tutulmakta, gündemde yer alan önemli konular aktarılırken, haber değerinin bulunması kriteri aranmaktadır.

Program, basın dünyasındaki tüm renkleri yansıtmaktadır; ancak, objektif olmayan, ideolojik basın organlarına yer verilmemektedir. Diğer yandan, bazı gazeteler, dağıtım merkezlerinden kaynaklanan sorunlar nedeniyle, zaman zaman, söz konusu program saatine yetiştirilememektedir.

Arz ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın Bakan "ideolojik olanları yayınlamıyoruz" dedi...

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Bir şey söylemek istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - 1998'den itibaren, 06.30-08.30 saatleri arasında, manşetler okunuyor. Tabiî, bu, Türk Hava Yollarındaki uçaklarda da var -onunla ilgili sorum da var- birtakım gazeteler, ısrarla dağıtılmıyor.

Şimdi, burada, Anayasanın laiklik ilkesine ve diğer ilkelere aykırı yayın yapmayan gazeteler... Eğer, bir gazete, Anayasaya aykırı yayın yapıyorsa, zaten, o gazete kapatılır. Kapatılmadığına göre, sanıyorum, burada, tirajın önem arz etmesi lazım. Çok daha fazla tirajlı gazetelerimizin, maalesef, manşetleri okunmuyor, ondan çok daha az satan gazetelerin manşetleri okuyucuya duyuruluyor.

Ayrıca "objektif olmayan, ideolojik yayın yapan gazeteler" diyor... Acaba, TRT'nin sabahları okumuş olduğu gazeteler taraflı değil mi?! İdeolojik birtakım yaklaşımlar yapmıyor mu?! Birtakım insanlar veya birtakım fikirler karşısında tavırlarını net olarak ortaya koymuyorlar mı; koyuyorlar. Dolayısıyla, burada, TRT, yanlış bir yola girmiştir. Madem, o gazeteler Türk basın hayatında vardır; bu insanlar yasalar doğrultusunda gazete çıkarıyorsa, tiraj öne alınmalı ve bu şekilde, bütün gazetelerin manşetleri halka duyurulmalıdır; yoksa, birtakım gazeteleri okursak, bazılarını okumazsak, bu bir ayırımcılıktır, TRT'nin bunu yapmaya hakkı yoktur diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Göksu.

Soru cevaplandırılmıştır.

Sorular için ayrılan 1 saatlik süre dolmuştur.

Şimdi, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.

1 inci sırada bulunan, Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, köylerin sorunlarının araştırılarak köy kalkınmasıyla ilgili alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız.

IV. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

B) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal ve 19 arkadaşının, köylerin sorunlarının araştırılarak köy kalkınması ile ilgili alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/16)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok.

Bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmiştir.

Sayın grup başkanvekilleri, devam edelim mi?

Peki; devam edelim.

2 nci sırada bulunan, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu ve 36 arkadaşının, telefonların yasa dışı olarak dinlendiği iddialarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız.

2. - Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu ve 36 arkadaşının, telefonların yasa dışı olarak dinlendiği iddialarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/17)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok.

Bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmiştir.

3 üncü sırada bulunan, İstanbul Milletvekili Azmi Ateş ve 43 arkadaşının, THK yönetimi hakkındaki iddiaları araştırmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız.

3. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş ve 43 arkadaşının, THK yönetimi hakkındaki iddiaları araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/19)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok

Bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmiştir.

4 üncü sırada bulunan, Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu ve 21 arkadaşının, erozyonun nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız.

4. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu ve 21 arkadaşının, erozyonun nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/20)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok

Bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmiştir.

5 inci sırada bulunan, Sıvas Milletvekili Musa Demirci ve 35 arkadaşının, hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız.

5. - Sivas Milletvekili Musa Demirci ve 35 arkadaşının, hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/21)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok

Bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmiştir.

6 ncı sırada bulunan, Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 19 arkadaşının, tarım sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız.

6. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 19 arkadaşının, tarım sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/22)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok

Bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmiştir.

7 nci sırada bulunan, İzmir Milletvekili Atilla Mutman ve 24 arkadaşının, Ege kıyılarındaki balık çiftliklerinin neden olduğu zararların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız.

7. - İzmir Milletvekili Atilla Mutman ve 24 arkadaşının, Ege kıyılarındaki balık çiftliklerinin neden olduğu zararların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/25)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok

Bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmiştir.

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, amacınız nedir?!

BAŞKAN - Grup başkanvekillerine sordum...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Bize sordunuz, biz de "yarın devam edelim" dedik.

BAŞKAN - Efendim, bunun şu faydası var: Hükümet araştırma önergelerini görüştürmüyor. Bunları okutup, hükümeti bir defa arayalım, hükümet olmayınca, Yüce Meclis, bundan sonra, hükümetsiz olarak bunları müzakere etsin. Bunun, bu faydası var.

Evet, okuyayım mı okumayayım mı?

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Bize sordunuz, biz de "yarın devam edelim" dedik. Amacınıza ulaştınız zaten, 6-7 araştırma önergesi okuttunuz!

NEVZAT ERCAN (Sakarya) - 10 uncu sıraya kadar okuyun.

BAŞKAN - Peki, 10 uncu sıraya kadar okuyayım, ondan sonra...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Bir tek Nevzat Beyin dediğini mi yapıyorsunuz Sayın Başkan?!

BAŞKAN - Hayır; ama, zamanımız var. Sayın Halıcı, hükümet gelsin, otursun...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, o zaman, neden sordunuz?!

BAŞKAN - Efendim, ben devam etmek zorundayım.

8 inci sırada bulunan, Konya Milletvekili Remzi Çetin ve 23 arkadaşının, ilköğretim okullarının içinde bulunduğu sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız.

8. - Konya Milletvekili Remzi Çetin ve 23 arkadaşının, ilköğretim okullarının içinde bulunduğu sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/26)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok.

Bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmiştir.

9 uncu sırada bulunan, Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 23 arkadaşının, Uluslararası Çok Taraflı Yatırım Anlaşması (MAI)'nın ülkemiz açısından doğabilecek etkilerini araştırmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız.

9. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 23 arkadaşının, Uluslararası Çok Taraflı Yatırım Anlaşması (MAI)'nın ülkemiz açısından doğabilecek etkilerini araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/27)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok.

Bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmiştir.

10 uncu sırada bulunan, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 23 arkadaşının, ülkemizde yaşanan ekonomik krizin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız.

10. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 23 arkadaşının, ülkemizde yaşanan ekonomik krizin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/30)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok.

Bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz, aslında, saat 19.00'da bitiyor.

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Hükümet zaten yok Sayın Başkan. Hükümet yok, yok, yok diyerek, zamanı doldurdunuz.

BAŞKAN - Eğer, iktidar partilerinin grup başkanvekilleri, hep, böyle, bütün önergeleri, hükümet olmadığı için bir defaya mahsus olmak üzere ertelememi istemiyorlarsa, bir bakanını oturtur buraya. Zaten, önergenin müzakeresine başlamamız da mümkün değil; çünkü, çalışma süremiz, bir grup için dahi, az bir zamandır. O bakımdan, durdurabiliriz; ama, ben, durup dururken...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Hepsini okumaya devam edebilirsiniz Sayın Başkan!..

BAŞKAN - Peki, okumaya devam edelim; peki...

11 inci sırada bulunan, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 19 arkadaşının, üniversite kurulacak illerin tespiti ve bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız.

11. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 19 arkadaşının, üniversite kurulacak illerin tespiti ve bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/31)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok.

Bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmiştir.

12 nci sırada bulunan, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 19 arkadaşının, Erzincan İlinin ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız.

12. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 19 arkadaşının, Erzincan İlinin ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/32)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok.

Bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmiştir.

13 üncü sırada bulunan, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 20 arkadaşının, üniversite kurulacak illerde aranacak kriterler konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi üzerindeki öngörüşmelere başlayacağız.

13. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 20 arkadaşının, üniversite kurulacak illerde aranacak kriterler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/1)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok.

Bir defaya mahsus olmak üzere ertelenmiştir.

Bu kadar yeter... İsterseniz... Çalışma süremizin bitmesine de çok az bir zaman kalmıştır.

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Ne söylesek tersini yapıyorsunuz Sayın Başkan!

BAŞKAN - Hayır, tersini yapmıyorum Sayın Başkan...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - "Kesin" deyince devam ediyorsunuz!

BAŞKAN - Ama, arkadaşınız oradan bana dedi ki, devam edin.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Ben öyle bir şey demedim.

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Takdir sizin Sayın Başkan!

BAŞKAN - Hayır, hayır, takdir meselesi değil. Ben, burada keyfîlik yapmıyorum.

Efendim, bence, burada, iktidar partileri bunun tedbirini alabilir. Yani, benim, Meclis Başkanvekili olarak, saat 19.00'a kadar Meclisi çalıştırma mükellefiyetim var; yani, benim keyfî hareket etme imkânım yok.

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Buyurun, devam edelim o zaman!

BAŞKAN - Ama, ben, bu saate kadar takdirimi kullandım, bu saatten sonra, takdirimi, bakıyorum ki, hep, böyle boş şeyler konuşarak geçireceğimize, hep, hükümet yok, yok... Hükümetsiz bırakmayalım Türkiye'yi diye... Yani, yok, yok dediniz mi...

NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Hükümet dışarıda var, burada yok Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet yok, yok deyince yok olur da... O nedenle, burada kesiyorum.

NECDET SARUHAN (İstanbul) - Siz takdirde yanılgıya düşüyorsunuz.

BAŞKAN - Hayır, hayır, takdirde yanılgıya düşmüyorum. Beddua yerine geçmesin diye Yani, hep, hükümet yok, yok, yok; bir bakarsınız yok oldu gitti.

NECDET SARUHAN (İstanbul)- Sayın Başkan, ya yanılgıya düştüğünüzü kabul edin ya da devam edin.

BAŞKAN - Efendim, niye yanılgıya düşüyorum?!

NECDET SARUHAN (İstanbul) - 20 dakika önce de yoktu...Bu sonucun olacağını biliyordunuz.

BAŞKAN - Tamam, işte, şimdi çok az bir zamanımız kaldı; hükümet "buradayım" dese bile önergeyi müzakereye başlayamayacağız.

Beyefendi, siz benimle laf yarışmasına girmeyin, lütfen!..

NECDET SARUHAN (İstanbul)- Efendim, laf yarışına girersek, sizinle mücadele ederim, hiç endişe etmeyin.

BAŞKAN - Yani, şimdi, hükümet "burada" da dese, ilk grup konuşma süresi 20 dakika olduğu için, ondan da az bir zaman kaldığından, bunu aramıyorum ve kesiyorum.

Çalışma süremizin bitmesine çok az bir zaman var. Bu itibarla, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 8 Mayıs 2002 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 18.50

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.