DÖNEM : 21 YASAMA YILI : 4 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ CİLT : 76 23 üncü
Birleşim 21 . 11 . 2001 Çarşamba İ Ç İ N D E K İ L E R I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GündemdIşI
Konuşmalar 1.– Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu'nun, 8-9 Mayıs 2001 tarihinde
sel felaketiyle karşılaşan Hatay İlinde esnaf ve çiftçinin sorunları ile
tarımda kullanılan hazine arazilerinin durumuna ilişkin gündemdışı konuşması 2.– Edirne Milletvekili Ali Ahmet Ertürk'ün, Edirne İli ve ilçelerinin
düşman işgalinden kurtarılış yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması 3.– Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, millî eğitimdeki genel sorunlara ve YÖK'ün başörtüsü
uygulamalarına ilişkin gündemdışı konuşması B) Gensoru,
Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ 1.– Adana Milletvekili Yakup Budak ve 19 arkadaşının, emeklilerin
sorunlarının araştırılarak hayat standartlarının yükseltilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/219) IV.– KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1.– Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay Başkanlığının 2000 Malî
Yılı Kesinhesabına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonu Raporu (5/15) (S.Sayısı:766) 2.– İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili
Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep
Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili
Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve
İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527) 3.– Türk Medenî Kanunu Tasarısı ile Türk Kanunu Medenisinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in;
Ankara Milletvekili Esvet Özdoğu ve Dört Arkadaşının; Aynı Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ve Adalet Komisyonu Raporu (1/611, 1/425,
2/361, 2/680) (S. Sayısı : 723) 4.– Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili
Devlet Bahçeli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz
ile 311 Milletvekilinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/818) (S.
Sayısı : 753 ve 753'e 1 inci Ek) (Birinci Görüşme 6.11.2001 Salı günü saat :
21.57'de tamamlanmıştır.) V.– ÖNERİLER A) SİyasÎ Partİ
Grubu Önerİlerİ 1.– Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmının yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP
Gruplarının müşterek önerisi B) DanIşma
Kurulu Önerİlerİ 1.– Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi VI.– GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI A) GÖrÜşmeler 1.– Kütahya Milletvekili Ahmet
Derin ve 22 Arkadaşının, Yumurta Üreticilerinin Sorunlarının Araştırılarak
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/8) (S. Sayısı: 596) VII.– SORULAR VE CEVAPLAR A) YazIlI
Sorular ve CevaplarI 1.– Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun İli ve Türkiye
genelindeki Millî Eğitim Müdürlüklerinin idareci kadrolarına ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı (7/4949) 2.– Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, Amasya-Suluova Hizmet İçi
Eğitim Enstitüsünün 2002 yatırım programına alınıp alınmayacağına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı (7/4962) 3.– Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in; Bursa İlinin demiryolu bağlantısının ne zaman kurulacağına, Bursa-Yenişehir Havaalanı inşaatına, İlişkin soruları ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/4969,
4971) 4.– Bursa Milletvekili Kenan Sönmez'in, İran'ın dış ticaretinde Doğu
Karadeniz limanları yerine Basra Limanına ağırlık vermesine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/4975) 5.– Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Balıkesir İlinde Ali Hikmet
Paşa Tesislerindeki toprak sahaların çim sahaya dönüştürülmesine ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün cevabı (7/4988) 6.– Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun Gençlik ve Spor İl
Müdürünün görevden alınmasının nedenine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret
Ünlü'nün cevabı (7/4997) 7.– Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, çay üreticilerinin
sorunlarına ve ÇAY-KUR'dan alacakları ürün bedellerine ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (7/5041) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel
Kurulu saat 12.00'de açıldı. İstanbul
Milletvekili Ediz Hun'un, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin kabulünün l2 nci yıldönümüne ilişkin
gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Hasan Gemici, Konya Milletvekili
Mustafa Sait Gönen'in, üniversite çalışanlarının özlük haklarına ilişkin
gündemdışı konuşmasına, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, İzmir
Milletvekili Suha Tanık'ın, İzmir'de meydana gelen sel felaketine ilişkin
gündemdışı konuşmasına da, Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan, Cevap
verdiler. Adana
Milletvekili Yakup Budak ve 19 arkadaşının, çalışan çocuklar ile sokak
çocuklarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/218) Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergenin gündemde yerini alacağı ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki öngörüşmenin, sırası geldiğinde yapılacağı, Saadet
Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Konya Milletvekili Veysel Candan ve
Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun, ekonomi yönetiminde başarılı
olmayarak ekonomik çöküş sürecini hızlandırdığı ve dış ekonomik ilişkilerde
Türkiye'yi küçük düşürücü davranışlar sergilediği iddiasıyla Devlet Bakanı Kemal
Derviş hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/23) Genel Kurulun
bilgisine sunuldu; önergenin gündeme alınıp alınmayacağı konusundaki görüşme
gününün, Danışma Kurulunca tespit edilip, Genel Kurulun onayına sunulacağı, Açıklandı. Almanya'da
yapılacak olan Avrupa Birliğine Giriş 3 üncü Parlamenter Forumuna, TBMM'yi
temsilen, İstanbul Milletvekili Zafer Güler'in katılmasına ilişkin Başkanlık
tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu. Brüksel'de
yapılacak olan, Avrupa Parlamentosu Başkanı ile Aday Ülke Parlamento Başkanları
12 nci Toplantısına ve Milano'da yapılacak olan, Avrupa Birliğinin Genişlemesi;
Dünün Avrupasından, Yarının Avrupasına konulu toplantılara, TBMM'yi temsilen
TBMM Başkanvekili Yüksel Yalova'nın katılmasına, TBMM Başkanı
Ömer İzgi ve beraberinde altı milletvekilinden oluşan bir Parlamento heyetinin,
Romanya Senato Başkanı Nicole Vacariou'nun davetine icabet etmesine, İlişkin
Başkanlık tezkereleri kabul edildi. Plan ve
Bütçe Komisyonu, Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonu ve İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonlarında bağımsız milletvekillerine düşen birer üyelik için
başvurulara ilişkin, Başkanlıkça duyuruda bulunuldu. Tekstil ve
konfeksiyon sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla kurulan (10/10) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonu raporu üzerindeki genel görüşmeler tamamlandı. (10/8) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporu ile kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 21 Kasım 2001 Çarşamba günü, alınan karar gereğince,
saat 12.00'de toplanmak üzere, birleşime 16.25'te son verildi.
No. : 36 II. – GELEN
KÂĞITLAR 21.11.2001 Çarşamba Meclis
Araştırması Önergesi 1.– Adana
Milletvekili Yakup Budak ve 19 arkadaşının, emeklilerin sorunlarının
araştırılarak hayat standartlarının yükseltilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/219)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.11.2001) BİRİNCİ
OTURUM Açılma Saati:
12.00 21 Kasım 2001
Çarşamba BAŞKAN:
Başkanvekili Yüksel YALOVA KÂTİP ÜYELER:
Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale), Burhan ORHAN (Bursa) BAŞKAN- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 üncü
Birleşimini açıyorum. Toplantı yetersayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz. Değerli arkadaşlarım, gündeme geçmeden önce, 3
arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim. Gündemdışı ilk söz, Hatay'da yaşanan sel felaketi ve
tarımda kullanılan hazine arazileri hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili
Levent Mıstıkoğlu'na aittir. Buyurun Sayın Mıstıkoğlu. (ANAP sıralarından alkışlar) III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GündemdIşI
Konuşmalar 1.– Hatay Milletvekili Levent
Mıstıkoğlu'nun, 8-9 Mayıs 2001 tarihinde sel felaketiyle karşılaşan Hatay
İlinde esnaf ve çiftçinin sorunları ile tarımda kullanılan hazine arazilerinin
durumuna ilişkin gündemdışı konuşması LEVENT MISTIKOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ilk önce, Rize ve İzmir İllerimizde yaşanan sel felaketinden
dolayı, burada yaşayan hemşerilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Yine, Değerli Başkanıma, Hatayımızda altı ay önce
yaşanan sel felaketi ve Hatay'daki arazi sorunlarımızla ilgili şahsıma
gündemdışı söz verdiği için çok teşekkür ediyorum. Değerli milletvekili arkadaşlarım, bildiğiniz gibi,
Hatay, tarihinin en acı ve en büyük sel felaketini 8-9 Mayıs 2001 tarihlerinde
yaşadı. Yine, geçtiğimiz haftalarda, bu konu, Genel Kurulumuzun gündemine yoğun
bir şekilde düştü; ama, Hatay'da, bu sel felaketinden etkilenen esnafımız,
çiftçimiz gerçekten çok zor durumda. Bu zor durumlarını, bu sıkıntılı
durumlarını anlatabilmek için, iki gündür, sivil toplum örgütü başkanlarımız,
belediye başkanlarımız, Ankara'da 3 Başbakan Yardımcımızı ziyaret ederek, onlara,
Hatay halkının, Hatay esnafının, Hatay çiftçisinin ve bu insanlarımıza hizmet
etmekle görevli belediye başkanlarımızın sıkıntılarını en ince detayına kadar
anlattılar. Buradan şükranlarımı iletmek istiyorum; 3 Başbakan
Yardımcımız da, konuya çok ilgili ve çok sıcak yaklaştılar; kendilerine
huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Ancak, sel felaketinin üzerinden altı ay geçmesine
rağmen, bu sıkıntılarımızın, yaralarımızın herhangi bir şekilde sarılmaması
dolayısıyla da, ciddî şekilde üzüntülüyüz ve kırgınız; Hatay halkı olarak,
Hatay'da yaşayan insanlar olarak kırgınız. İnanıyorum ki, bu önümüzdeki süreç
içerisinde, bu sıkıntılara bir nebze olsun çare bulunabilecektir; çünkü, bu sel
felaketinde, maalesef, Hatay esnafı, mevcut sermayesini, imal ettiği malını,
dükkânındaki alet edevatını kaybetmiş, üretim yapamaz, dükkânını açamaz,
borçlarını ödeyemez hale gelmiştir. İstedikleri de, öyle, hibe, bağış falan
değildir; çünkü, devletin durumunu, ülkenin ekonomik pozisyonunu en iyi bilen,
en iyi yaşayan Hatay halkı, devletin bu imkânlarının ne derece kıt olduğunu da
bilmektedir. İstedikleri, sadece, kendilerine, üretim yapabilmelerini
sağlayacak -hibe değil- faizli, uzun vadeli bir kredidir. Bu konuda, inanıyoruz
ki, Başbakan Yardımcılarımız gerekli girişimleri yapacak ve netice alacaktır. Yine, belediyelerimizin altı aydır çok büyük sıkıntıda
olmaları ve afet kararnamesinin çıkmaması dolayısıyla hizmet götürememeleri,
yaklaşan kış nedeniyle de yağabilecek en ufak bir yağmurda yeni felaketlere
zemin hazırlayacak bir ortamın olması dolayısıyla da, bir an önce, afet
kararnamesinin çıkarılması gerektiğine inanıyoruz. Değerli milletvekili arkadaşlarım, Allah hiçbir
ilimize, dünyanın hiçbir ülkesine böyle afetler vermesin; ama, Hatay'daki sel
afetini, bütün dünya ve bütün Türkiye, gözleriyle, televizyonlardan, çok
yakından izledi ve Hatay'ın ekonomisi, Hatay'ın insanının yaşamı, maalesef, on
yıl geriye gitti. Burada, devletimizden istediğimiz de çok büyük şeyler değil.
Devletten istediğimiz de hibe değil, devletten istediğimiz ulufe de değil.
Devletimizden istediğimiz, sadece ve sadece, bugüne kadar başka illere yapılan
afet kararnamesi yardımlarının Hatay için de yapılması; bunu talep ettik. Yine, çiftçimizin, esnafımızın üretimini
devam ettirebilmesi için, hibe değil, bağış değil, bir kredi talep ettik,
faizli kredi talep ettik; ama, bunların hiçbiri gerçekleşmedi. İnanıyorum ki,
bu yakın zamanda, bununla ilgili, Bakanlar Kurulumuz birtakım girişimlerde
bulunacak ve bu insanlarımızın yarasını sarmaya çalışacak. Yine, ilimizin çok önemli sorunlarından biri, üretim
için çok önemli sorunlarından biri de hazineye ait tarım arazileri. Aşağı
yukarı yirmi yirmibeş yıldır Hazineye ait tarım arazilerini kullanan
çiftçilerimiz, her yıl büyük bir sendrom yaşamakta. Hatay insanının, Hatay
halkının yirmi yirmibeş yıldır kendi elleriyle imar ettikleri ve üretim... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - ... yaptıkları; yani
ülkeye katma değer sağladıkları araziler ellerinden alınmakta, iskân amacıyla
Hatay dışından gelen birçok vatandaşımıza verilmekte. Tabiî, bu, Hatay
halkında, Hatay insanında, bölgede, o arazileri yıllarca çıplak ayakla imar
eden vatandaşlarımızda büyük rahatsızlık yaratmakta. Bunlara da yıllardır bir
çözüm bulunamadı. Bu iskân konusunda, Hatay'ın, artık, iskâna tahammülü
kalmadığını bütün Hatay halkı bilmekte; ama, maalesef, bunu devletin ilgili
kurumlarına anlatamamaktayız. Bu arada, bu arazileri kullanan vatandaşlarımıza
devletimizin, hükümetimizin bütçeye koymuş olduğu ürüne prim desteği maalesef
verilmemekte. Gerekçe de, ecri misille bu arazileri kullanmış olmalarından
geçmekte; ama, bunu anlamak mümkün değil; çünkü, ürüne prim desteği, üretene
verilen bir destek. Bu insanlarımızın Millî Emlâkta kaydı var; bu insanlarımız
üretiyor; ürettikleri ürüne prim desteği maalesef alamıyoruz. Gönderilen
genelgede "Bakanlar Kurulu kararına göre hazırlanan tebliğ uyarınca"
deniliyor. Demek ki, bu tebliğin hatası, yanlışı ortada. Çünkü, ürüne prim
desteği ve doğrudan destek üretene; yani çiftçiye, arazi sahibine değil, üreten
çiftçiye verilmesi gereken bir destek. Bu insanlarımız bu arazileri sırf
ecrimisille kullandıkları için, ne ürünlerine destek alabiliyorlar ne de
doğrudan destek alabiliyorlar. Bunun da Tarım Bakanlığımızca düzeltileceğine
inanıyorum ve bu vatandaşlarımızın bu mağduriyetlerinin de en kısa zamanda
giderilmesi gerektiğine inanıyorum; çünkü, gerçekten, hakka, hukuka aykırı bir
karardır, hakka hukuka aykırı bir tebliğdir. Hem ürüne desteğin hem doğrudan
desteğin amacı, arazi sahibine değil, üreten çiftçiye destek vermektir. Bu
insanlarımız üretmektedir, arazinin sahibi Hazinedir; ancak, Hazine, bunlarla
bir sözleşme yapmıyor, ecrimisil yoluyla bu araziler bu vatandaşlarımıza
kullandırılıyor. İnanıyorum ki, en kısa sürede bu sorun da çözülecektir.
Bu konuda, tüm Hatay Milletvekillerimiz, bütün arkadaşlarımız, haftalardır,
gerekli girişimleri yapmaktadırlar. Bütün Hatay Milletvekili arkadaşlarıma huzurlarınızda
teşekkür ediyorum ve bu konuda, Hatay'ın sorunlarının dile getirilmesi
konusunda gündemdışı söz veren Değerli Başkanım Sayın Yüksel Yalova'ya
şükranlarımı sunuyorum, tüm Genel Kurula saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Mıstıkoğlu. Değerli milletvekilleri, Sayın Mıstıkoğlu, kendisine
özgü nezaketiyle, sorunun vahameti konusunda çok fazla yakınıcı olmadı. Bu sabah, Hatay Belediye Başkanı Sayın İris Şentürk'le
tekrar görüştüm; 6,5 aydan bu yana kamu taşıtlarına mazot yardımı dışında
hiçbir katkı sağlanamadığını ifade ettiler. Aynı şekilde, bir başka husus,
İller Bankası paylarının da kesilmesi nedeniyle, daha bir zor durumda
olduklarını ifade ettiler. Açıkça burada söyleyelim, elbette, Hatay da diğer
illerimiz gibidir; ama, biraz devlet sorumluluğu üstlenenler gayet iyi bilirler
ki, Hatay'la ilgili konuya başka bir gözle bakma mecburiyetimiz vardır. Konunun önemi nedeniyle, ben, Hatay Milletvekilleri
Sayın Şandır, Sayın Dönen, Sayın Aykut ve Sayın Kalkan'a 2'şer dakika... Dün de ifade etmiştim, geçen ay, ne yazık ki, müracaat
düzeni nedeniyle Sayın Kalkan'a söz verememiştim; ama, dediğim gibi, bu
noktada, Hatay Milletvekilleri aynı düşüncede oldukları için herhangi bir
problem olmayacaktır. Yalnız, bir istirhamım var: Gündem son derece yoğun,
2'şer dakika, yerinizden söz hakkı vereceğim. AHMET KABİL (Rize) - Ben de söz istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Buyurun Sayın Dönen. MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; tabiî ki, Sayın Mıstıkoğlu'nun az önce belirttiği gündemdışı konu
çok önemli. Altıbuçuk aydan bu yana bir sel felaketiyle karşı karşıya olan, kış
gelmiş, bugünlerde gerçekten yeniden sel felaketlerine neden olabilecek altyapı
sıkıntıları olan bir kent çok zor durumda; ama, bir şeyi de belirtmeden
geçemiyorum; burası, iktidar milletvekillerinin ağlama duvarı değil;
iktidarlarsa, bu işi yapsınlar. Böyle bir şey olamaz! Burada, iktidar
milletvekilleri, çıkıp çıkıp seçmene selam verecekler... Biz, gününde söyledik
Sayın Başkan, burayı, Bakanlar Kurulu kararıyla afet bölgesi ilan edin dedik,
etmediniz; şimdi, afetle karşı karşıya gelmiş belediyelerin katsayılarını
artırın diyoruz, afetle ilgili bu kararname bakanlıklar arasında kayıp!.. Ee,
bunu ben bulmayacağım herhalde, iktidar bulacak, iktidar yapacak; burası ağlama
duvarı mı?! (DYP sıralarından alkışlar) Bütün insanlar bize ağlıyor... Sayın Mıstıkoğlu'nun dile getirdiği bir konu da şu:
Değerli arkadaşlarım, Hatay'a göç gelmesine ilişkin, oradaki özellikle 10'ar
dönümlük "çap" diye adlandırılan tarlaların kullanımını üstlenen,
sürdüren insanlar geçmişte de sıkıntı içine düştü. İktidar olduğumuz dönemde,
iktidar olmanın gereği,sorunlarını çözdük; şimdi de o sorunları çözebilirler.
Burada yeniden bir polemiğe gerek yoktur diye düşünüyorum. Saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Dönen. Şimdi, söz, MHP Grup Başkanvekili Sayın Mehmet
Şandır'da. Buyurunuz Sayın Şandır. MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; biz, Hatay meselesini, birkaç defa oldu, huzurlarınıza
getiriyoruz, bundan da üzüntü duyuyoruz; ancak, gerçekten, bu geçen altıbuçuk
yedi aylık süre içerisinde, hiçbir şey yapılmamasının ötesinde, çok kalıcı
sonuçlar doğurması dolayısıyla, çok ağır bir felaket yaşadı Hataylı. Mesele, Sayın Dönen'in söylediği gibi,
iktidar-muhalefet ayırımı gözetmeyecek kadar önemli bir mesele. Ülkenin
sorunlarını dile getirmenin bir ayracı olmaz; biz, milletin vekilleriyiz ve
ülkemizde, bölgemizde yaşanan felaketle ilgili tedbirleri, hükümetimizden,
Meclisimizin yardımını da dileyerek, yerine getirmesini talep etmemiz çok
haklıdır, çok tabiîdir. Ben inanıyorum ki, hükümetimiz, bu hafta içerisindeki
Bakanlar Kurulu toplantısında, bu konuda alınması gereken tüm kararları,
tedbirleri alacaktır. Ancak, şunu ifade etmeme lütfen müsaade ediniz:
Hatay'da yaşanan felaket, bir anlık bir felaket değil. Bu seneki üretimimiz
bile yüzde 25 rekolte noksanıyla gerçekleşti; yani, biz, topraklarımızın
organik kısmını kaybettik, sanayimizin altyapısını kaybettik. Dolayısıyla,
Hatay'da yaşanan sorun, yalnız Hataylıların değil, ülkenin üretim kaybı
sorunudur. Bu noktaya, Meclisimizin, Meclis yönetimimizin gösterdiği
hassasiyete, ben de Hataylılar adına teşekkür ediyorum. Artık, meselenin
tahammülü yoktur. Meselenin bir başka tahammülsüzlüğü de siyaseten istismarı
meselesidir. Bu mesele, bir millî mesele olmak noktasındadır ve her birimiz,
tüm milletvekilleri, aynı hassasiyetle,
meseleyi, Meclisimizin, toplumun ve hükümetimizin dikkatine sunuyoruz;
çığırışımız, gayretimiz budur. Bunun böyle bilinmesini istiyorum ve yine, söz
verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Hükümetimizden, bu hafta, bu meselenin
çözümünü, mutlaka ama mutlaka beklediğimizi de ifade ediyor; saygılar
sunuyorum. BAŞKAN - Çok teşekkürler Sayın Başkan. Ben de size
teşekkür ediyorum. Şimdi, Sayın Ali Günay; buyurun. ALİ GÜNAY (Hatay) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hatay İlinde meydana gelen sel felaketi, bugünden önce, zaman
zaman dile getirildi, ilgili ve yetkililerin dikkatine sunuldu. En son olarak,
dün, sorunlarını dile getirmek ve yardım talebinde bulunmak üzere heyet geldi.
Bu heyetin arasında çiftçi ve esnaf temsilcileri ile birkaç belediye başkanımız
da vardı. Bu heyet, üç Başbakan Yardımcımızla konuşmuş, sorularını dile
getirmiş ve üç Başbakan Yardımcımızdan da anlayış görmüşlerdi. Bildiğiniz gibi, tabiî afet nedeniyle gelir kaybı ve
altyapı hasarına uğrayan belediyelere yapılacak yardım, 4123 Sayılı Yasanın 6
ncı maddesi gereğince, Bakanlar Kurulunca kararlaştırılır ve dünkü görüşmelerde
bu kararın alınmış olduğunu gördük; öyle umut ediyorum ki, kısa süre sonrasında
bu sıkıntılar giderilebilecektir. Değinilen ikinci husus, hazine arazilerini kullanmakta
olan çiftçilerimizin uğramakta oldukları mağduriyet. İlimizde, yirmibeş yılı
aşkın bir süreden beri hazine arazilerini kullanan topraksız çiftçilerimiz
vardır. Zaman zaman iskâna tabi tutulan aileler, bu hazine arazilerinin bir
kısmına yerleştirilmekte ve bu arazileri kullanmakta olan kişiler, çiftçiler
buralardan çıkarılmakta ve dolayısıyla, mağduriyete uğramaktadır. Ben, burada bir denge gözetilerek, yöremizde bulunan
devlet üretme çiftliğinin arazileri iskâna tabi tutulabilir ve bu mağduriyet
giderilebilir inancındayım. Bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Çok teşekkürler Sayın Günay. Şimdi, Sayın Hakkı Oğuz Aykut; buyurun. HAKKI OĞUZ AYKUT (Hatay) - Sayın Başkan, değerli
üyeler; ben de, 8 Mayısta Hatay'da meydana gelen sel felaketi konusunda Levent
Bey, Mehmet Bey, Ali Günay Bey ve diğer Hatay milletvekili arkadaşlarımızın
görüştükleri konuya katılıyorum. Gerçekte, yaşanan sel felaketi bölgeye büyük
zarar vermesine rağmen, bugüne kadar birçok belediye ve köyün altyapısı çökmüş,
ekili dikili alanlar zarar görmüş, çiftçi ve esnaf zor durumda kalmıştır.
Bölgenin bir an evvel afet kapsamına alınarak, yaraların sarılmasını ben de
talep ediyorum. Bunların dışında gözden kaçan bir hususu da belirtmek isterim. Bugüne kadar pek dile getirilmeyen, balıkçılarımızın
mağduriyetini de unutmamak gerekiyor. Yaşanan afet sırasında, ekmek tekneleri
olan kayıkları parçalanan balıkçı kardeşlerimizin, bu mübarek ramazan gününde
mağduriyetlerinin giderilmesi ve balıkçı barınaklarının bir an önce
tamamlanması gerektiğinin altını çiziyorum. Bu vesileyle, bir konuyu daha ifade etmek istiyorum:
Mustafa Kemal Üniversitesine bağlı olup İskenderun'da eğitim ve öğretim
faaliyetini sürdürürken Antakya'ya götürülen fakültelerin İskenderun'a
iadesiyle ilgili yazılı ve sözlü olarak yardım ve bilgi isteğim konusunda Sayın
Cumhurbaşkanı ve YÖK Başkanından cevap alamadım. Bu fakültelerin iadesi,
Hatay'ın her bakımdan lokomotif ilçesi olan İskenderun'un kültürel, ekonomik ve
sosyal bakımdan diğer bölgelerle uyum içerisinde gelişmesi açısından çok
önemlidir. İskenderun halkının çok hassas olduğu bu konuyu
bilgilerinize sunar, konuyla ilgili gerekli hassasiyetin gösterilmesini arz
ederim. Bana söz verdiğiniz için de teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum. Buyurun Sayın Kalkan. SÜLEYMAN METİN KALKAN (Hatay) - Sayın Başkan, Değerli
Meclis; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Gerçekten, Meclisimiz, Hatay'ın sorununa, Meclis olarak
gerekli ilgiyi gösteriyor dinleyerek; ama, yöneticilerimizden, hükümetten, bu
kadar söylemelerimize, burada Hatay'la ilgili 3 defa gündemdışı konuşma yaparak
konuyu Meclisin sathına yaymamıza rağmen -tüm Hatay milletvekilleriyle beraber-
ve onlarca soru önergesi vermemize rağmen, maalesef, hiçbir ilgi ve yakınlığı
görmüyoruz. Allah başka ilimize vermesin, Rize'yi de kıskanmıyoruz; ama,
Rize'de, üç gün evvel felaket oldu, 1 trilyon lira nakit para hemen intikal
etti. Oradan bir Başbakan Yardımcısının olması yetiyor da, Hatay'dan 10
milletvekilinin olması, gerekli yardımı celbetmiyor mu diye, kendi
milletvekilliğimizin gücünden şüpheye düştüm ya da Meclisin ya da hükümetin,
Bakanlar Kurulunun, Türkiye'nin her iline eşit bakmadığı noktasında şüpheye
düştüm. Şimdi, altı ayı geçen bu kadar ısrarlı takibimize,
iktidar partilerinin Hatay milletvekillerinin de son derece ciddî uyarı ve
taleplerine rağmen, hâlâ, Hatay'a gerekli ilgi gösterilmiyorsa, ben, bu
noktada, Hatay milletvekili olarak, konuyu, Hatay'ın hakkı olarak, daha üst
noktalara taşıyacağım; gerekiyorsa, Avrupa mahkemelerine konuyu intikal
ettireceğim. Bunu, son kez söylüyorum. Ali Günay Beyin "bu hafta
çıkacağını umut ediyorum; dünkü tespitlerimde bunu gördüm" temennisini bir
teselli kabul ediyorum. İnşallah, daha üst noktaya varmasın ve bir an evvel bu
konu çözülsün diyorum. İkinci bir konu, çok önemli: Hatay'ın Amik Ovasında,
Hatay'ın vatandaşı rahatsız ediliyor. Bu rahatsızlığı gidermek üzere, biz, Plan
ve Bütçe Komisyonunda bir önerge verdik; Hatay'ın bütün milletvekilleri
desteklemesine rağmen, bizzat ilgili Bakanımız, konuyu, yanlış bir şartlanma
neticesi, yanlış değerlendirme neticesi, devlet güvenliği sorunu olarak kabul
ederek önledi "katılmıyoruz" dedi. Halbuki, bütün yabancı
vatandaşlara Türkiye'nin her türlü arazisi satılabilirken, Hatay'da, Hataylıya
devletin arazisinin satılmaması anlaşılabilir gibi değil. Bu bakımdan, gereksiz
hassasiyetlerle vatandaşlarımızı ıstıraba sokmayalım; bir. İkincisi, Hatay'ın sel felaketinden dolayı bu
kararnamesinin hâlâ Bakanlar Kurulunda
bulunamaması, kaybolması gibi bahanelerin arkasına sığınmadan, artık, bu
kararnamenin bir an evvel çıkarılmasını lütfen temin edelim. Bu vesileyle, inşallah bir daha konuşmamıza gerek
kalmayacak diyor, hepinize saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kalkan. MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Efendim, Hatay deyince, elbette, Sayın
Sökmenoğlu unutulmaz; telaş buyurmayınız. Sayın Murat Sökmenoğlu'na da 2 dakikalık... MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - 1 dakika yeter
Sayın Başkan; yeter ki konuşayım efendim. BAŞKAN - 2 dakika olsun efendim, eşitlik olsun. MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım,
teşekkür ederim. Yalnız, bu sağırlar diyaloğu bitmeli diyorum ben;
çünkü, Hatay konusu tam bir sağırlar diyaloğuna döndü. Türkiye Büyük Millet
Meclisinde ve dışarıdaki partiler, Hatay konusunda Hataylının ıstırabını dile
getiriyor; ama, bu sağırlar diyaloğuyla, kararnameler dahi bulunamıyor. Temennilerle afet konusu çözülemez Sayın Başkan.
Lütfen, buradan sesimizi... Ben, eski Hatay Milletvekili olarak konuşuyorum,
kimseye de popülizm yapmak için değil; ama, ciddî bir sorun var. Lütfen, kalkıp
da hükümetin bir üyesi buna cevap versin. Teşekkür ediyorum efendim. BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum Sayın Sökmenoğlu; sizin
popülizm yapmayacağınızı biliyoruz. AHMET KABİL (Rize) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Bir saniye, Sayın Kabil... Gündemdışı konuşmaya hükümet adına yanıt verecek Sayın
Bakan var mı; Hatayda altıbuçuk ay önce meydana gelen sel felaketine ilişkin? SÜLEYMAN METİN KALKAN (Hatay) - Bakan Yok. BAŞKAN - Efendim, Hatay ile ilgili söylemem gereken bir
başka husus daha var: Bir kararname meselesi var. Eski imzalı kararname geçerli
olur mu olmaz mı?.. Sayın Bayındırlık Bakanlığının konusudur; ama, en doğrusunu
Sayın Sökmenoğlu ifade buyurdular. Biz, Meclis Başkanlığı olarak, artık, bu
Hatay meselesinin, Bakanlar Kurulu iradesiyle bir an önce çözüme kavuşturulması
gerektiği inancındayız; çünkü -burada hakkını teslim etmek için söylüyorum-
Hatay'ın Sayın Belediye Başkanı, bugüne kadar, deyim yerindeyse, yağıyla
kavrulmaya çalışmıştır; ama, bunu da çok asil bir şekilde yapmıştır,
devletinden en küçük yakınma dile getirmeden yapmıştır. Hatay'a layık olduğu
muameleyi yerine getirmek de bu devletin görevidir diyorum. Sayın milletvekilleri, Tokat Milletvekili Sayın Ali
Şevki Erek, kendi başkanlığında Rize'den döndüklerini, Rize'de meydana gelen
afete ilişkin görüşmeye, yerinden, 1 dakikalık katkıda bulunmak istediklerini
ifade ettiler. Rize de önemli -malum, dün konuştuk- İzmir ile birlikte. Buyurun Sayın Erek. ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Sayın Başkanım, çok teşekkür
ederim. Çok yoğun gündemdışı konuşmalar sebebiyle bu tercihi kullandım;
lütfettiniz. Hatay'a ve İzmir'e geçmiş olsun dileklerimi tekrar ediyorum. Rize'de iki gün boyunca arkadaşlarımla beraber gezdik.
Ardeşen, Çamlıhemşin, Pazar, Çayeli, Güneysu ve bilhassa Güneysu'nun Kıbledağı
Köyündeki selin ve heyelanın meydana getirdiği bir büyük faciayı bizzat yerinde
gördük. Sayın Başkanım, 500'ü aşkın ev ya heyelan dolayısıyla
ya da sel dolayısıyla tamamen hâk ile yeksan olmuş veya birbirinin üzerine
binmiş. Bütün vatandaş, çoluk çocuk, eşyasıyla, tarifi imkânsız bir facianın
içindeler. Orada yaptığımız tespitlere göre, Ankara'dan giden maddî yardım
yetersiz. Burada diğer arkadaşlarımı dinledim ve şaştım. 1 trilyon lira yardım
gittiğinden bahsediliyor. Eğer, bundan sonra gidecekse, ne âlâ; ama, biz
oradayken, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının gönderdiği bir 75 milyar lira,
ondan sonra giden bir ek 250 milyar lira var; aile başına 50 milyon, 60 milyon,
75 milyon gibi fevkalade komik rakamlarla yardıma çalışılmış. Özellikle iki önemli hususta Rizeli kardeşlerimiz
feveran içinde. Birinci sürgün çay parası ödenmeye kalkışılmış, gübre parası
dolayısıyla kesilmiş. İkinci sürgün çay parası yok, üçüncü sürgün çay parası
yok. Tek bir kuruş alamamış üretici. Çay bahçeleri harap olmuş. Onu da bir
tarafa bırakıyoruz; Çay-Kurun işçileri üç aydan beri, ne bir kuruş ikramiye ne
bir kuruş işçi ücreti almışlar. En azından, derhal Rize'ye Ankara'dan malî
destek, derhal işçilerin ücretlerinin ödenmesi ve derhal, çay paralarının
acilen ve öncelikle ödenmesi zaruretini burada bir kere daha ve ısrarla teyit
ediyorum. Tüm vatandaşlarımızın eli böğründe kaldığını, devletin
en büyük organı hükümetin, bu konuda, biraz evvel, iktidara mensup milletvekili
arkadaşlarımızın da açıkça dile getirdiği gibi, fevkalade geride kaldıklarını,
fevkalade, icraya yönelik işlemlerden uzak durduklarını vurguluyorum. Lütfedip bana söz verdiğiniz için, Rizeli kardeşlerim
adına, şahsım adına, Değerli Başkanımıza ve Yüce Meclise sevgilerimi,
saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Bakan. Efendim, Rize'de meydana gelen sel felaketi hakkında
Sayın Ahmet Kabil milletvekilimiz benden gündemdışı konuşma talebinde
bulunmuştu; verememiştim. Şimdi, yerinden bir katkı yapmak istiyor Sayın Ali Şevki Erek bakanımızla birlikte. Buyurun Sayın Kabil. AHMET KABİL (Rize) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Ali Şevki Erek'e de çok yerinde ve doğru
tespitleri için teşekkür ediyorum. Ben de Hatay afetzedelerine geçmiş olsun
diyorum. Rize'de ve bütün ilçelerinde, hatta, Artvin'in
sahildeki Arhavi ve Hopa İlçelerinde 11 Kasım pazar günü başlayan, 18 Kasım
pazar gününe kadar bütün şiddetiyle devam eden ve ilk 24 saatte -yıllık yağış
ortalamasına yakın- metrekareye 171 kilo yağmur düşmesi nedeniyle dereler
taşmış, seller, heyelanlar başlamış ve neticede, 8 kişinin öldüğü -ölenlere
Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum- 2 kişinin hâlâ kayıp
olduğu, 25 evin tamamen yıkılıp yok olduğu, 392 evin hasar gördüğü için
boşaltıldığı ve bu insanların evsiz yurtsuz kaldığı, 155 köyün yollarının
kapandığı, telefonlarının, sularının, elektrik hatlarının sele gitmesi neticesi
çalışmadığı, birçok aracın heyelan altında kaldığı, yüzlerce hayvanın telef
olduğu, 6 200 kilometre köy yolunun, 165 kilometre il yolunun yüzde 70'inin
hasar gördüğü, 170 kilometre devlet yolumuzun birçok heyelan nedeniyle zaman
zaman kapatıldığı, birçok işyerini suların bastığı, çay tarlalarının sele
gittiği ve son yıllarda -17 Ağustos 1999 Kocaeli deprem felaketi dışında-
Türkiye'de hiçbir tabiî afetle mukayese edilmeyecek bir afet yaşanmıştır. Dün, bu Yüce Mecliste, Rize'deki afetzedelere haksızlık
yapıldığı kanaatindeyim. Gazete haberi doğru olsa bile, 1 trilyon, bu afetin
boyutlarına göre -Sayın Erek'in de ifade ettiği gibi- devede tırnak misali bile
olamaz ve bu kadar parayı bile çok gören arkadaşlarıma üzüldüm. Bu afet, bölge halkının yüzde 52'sini direkt,
diğerlerini de dolaylı etkilemiş oldu. Dolayısıyla, çay müstahsillerimize iki
ve üçüncü sürgün yaş çay bedellerinin -hâlâ alamadılar- bir an önce ödenmesi;
açıkta kalan 392 aileye kalıcı konut verilinceye kadar kira yardımı yapılması;
1996 afetinde Afet İşleri Genel Müdürlüğünce -Rize Merkezde 300 konutluk arsa
hazırdır- konutların yapımının bir an önce başlatılması; belediye borçlarının
bir yıl faizsiz ertelenmesi; afetin çok daha büyük olmasını engelleyen taşkın
koruma ve dere ıslah çalışmalarının devam ettirilmesi sağlanmalıdır. Bizzat
afet bölgesine gelerek incelemede bulunan ve bölgeye moral veren Başbakan
Yardımcısı Sayın Mesut Yılmaz'a, İçişleri Bakanımız Sayın Rüştü Kâzım
Yücelen'e, Bayındırlık ve İskân Bakanımız Sayın Abdülkadir Akcan'a, Enerji
Bakanımız Sayın Zeki Çakan'a ve yardımlarını esirgemeyen Köy İşleri Genel
Müdürlüğünden sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Mustafa Yılmaz'a şükran ve
saygılarımı sunuyorum. BAŞKAN - Sayın Kabil... AHMET KABİL (Rize) - Bitmek üzere Sayın Başkanım. Ayrıca, bu bakanlarımızın, müsteşar, genel müdür ve
bölgedeki teknik personeline de takdir ve teşekkürlerimi sunuyorum. Yine, afet süresince oluşturduğu kriz masasındaki
personeliyle birlikte olağanüstü çaba sarf eden Rize Valisi Sayın Bülent
Karaçöl'e, Rize İl Jandarma Alay Komutanına, İl Belediye Başkanına, İl Emniyet
Müdürüne, Köy Hizmetleri İl Müdürüne... BAŞKAN - Sayın Kabil... AHMET KABİL (Rize) - DSİ, Karayolları ve TEDAŞ bölge
müdürlüklerine, ilçe kaymakamları ve belediye başkanlarına, makine yardımı
yapan özel kurumlara teşekkürlerimi sunuyorum. BAŞKAN - Evet, biz de size çok teşekkür ediyoruz
yerinizden katkı sağladığınız için. AHMET KABİL (Rize) - Bir hususu daha belirtmeme müsaade
ederseniz... BAŞKAN - Sayın Kabil, hayır... Bakın, bütün
arkadaşlarımıza... AHMET KABİL (Rize) - Hemen bitiriyorum... BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum, gündeme getirdiniz... AHMET KABİL (Rize) - Daha düne kadar Rize'deki en
ufak... BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Hatay meselesini... AHMET KABİL (Rize) - Sayın Başkan, daha düne kadar
Rize'deki en ufak bir gök gürültüsüne... BAŞKAN - Sayın Kabil... AHMET KABİL (Rize) - ...Genel Başkanımıza benden önce
koşup, geçmiş olsun dileklerini ileten bir sayın milletvekilinin dünkü
eleştirilerine anlam veremedim. Ben... BAŞKAN - Sayın Kabil, kusura bakmayın... Hatay meselesini... Hatay'da bir başka acımız vardı;
geçenlerde yitirdiğimiz Değerli Arkadaşımız Namık Kemal Atahan'ı rahmetle bir
kez daha anıyorum. Şimdi, gündemdışı ikinci söz, Edirne ve ilçelerinin
kurtuluş haftası münasebetiyle söz isteyen Edirne Milletvekili Sayın Ahmet
Ertürk'e aittir. Buyurun Sayın Ertürk. (DSP sıralarından alkışlar) 2. – Edirne
Milletvekili Ali Ahmet Ertürk’ün, Edirne İli ve ilçelerinin düşman işgalinden
kurtarılış yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ALİ AHMET ERTÜRK (Edirne) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 18-27 Kasım Edirne İli ve ilçelerinin kurtuluş günleri
dolayısıyla gündemdışı söz almış bulunuyorum. Ulusumuzun değerli temsilcileri
olan sizleri, Edirneli hemşerilerimi ve tüm yurttaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum. 92 yıl Osmanlı Devletine başkentlik yapmış olan ilimiz,
tarih ve kültür mirasıyla bir anıt kent olduğu kadar, coğrafî konumuyla da
Türkiye'nin Batı'ya açılan penceresi olarak, bir anlamda, vitrin kenttir. Genelde Trakya, özelde Edirne İli, yakın geçmişte ve
her dönem, demokrasimize, laik cumhuriyete en önemli katkıyı veren, çağcıl
insan ilişkilerinin en ileri düzeyde yaşandığı bir yerdir. Bu, geçmişte
böyleydi, bugün böyle, yarın da böyle olacaktır. Hamaset yerine, neden böyle
olduğunu açıklamak amacıyla yakın tarihimizi bilimsel bir bakışla
değerlendirmek, biraz hatırlatma ve belki bilgilerinize bir miktar katkıda
bulunmak istiyorum. Yakın tarihimize baktığımızda, ulusal egemenlik
kavramının, ulusal savaşım fikrinin ilk çıktığı yer olarak Edirne İlimiz ve
civarını görmekteyiz. Burada ulusal savaşım derken, halkın devlete rağmen
kendini kurtarma mücadelesini kastediyorum. Edirne, ulus egemenliği, kendi kendini yönetme,
bireysellik gibi temel demokratik değerleri, 1878 yılından itibaren tanımaya
başladığını ispat etme yoluna girmiş ve ulusal bilince, öncelikle, sahip
çıkmıştır. Bölgemiz insanları, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası, Ruslar,
Yeşilköy'e kadar Trakya'yı işgal ettiklerinde, ulusal davranışın ilk örneği
olarak, topraklarını Bulgarlara vermemek için örgütlenip silahlı mücadeleye
başlamışlardır. Kurdukları Rodop Türk Mukavemet Hükümeti, İstanbul hükümetine
rağmen, topraklarını Bulgarlara teslim etmeyerek bağımsızlık ilan etmiştir. 4
milyonluk nüfusa hükmeden, 250 000 askeri bulunan bu hükümet, Osmanlı
Hükümetinin askerlerini iade etmesi talebini, iki devlet arasında suçluların
iadesine dair bir anlaşma bulunmadığını açıklayarak reddetmiş ve sürdürdüğü
savaşımla Ayastefanos Anlaşmasının Berlin Anlaşmasına dönüşmesini sağlamıştır. Ahmet Timuriki başkanlığındaki bu ilk millî mücadele
hareketi, Türklere sonraki işgaller karşısında hep model oluşturmuş, her işgale
ulusal tepki verilmiştir. Anadolu'daki ulusal kurtuluş hareketi, bu modele göre
şekillenmiştir. Türklük bilincimizin de, batıdan, Trakya bölgesinden
başladığını bilmekteyiz. Bunda, bölgedeki Osmanlı tebaasının ulus kurma
bilincine ulaşarak kopmalarının uyarıcı etkisi olsa gerektir. Göktürklerden
sonra ilk kez bir hükümete Türk isminin bu bölgede verildiğini de görmekteyiz;
"Rodop Türk Mukavemet Hükümeti." Anadolu ulusal mücadelesini başlatan ve yönetenlerin,
başta Yüce Atatürk olmak üzere yüzde 90'ı bizim hemşerilerimizdir; geri
kalanının da hemen hemen hepsi bu topraklarda görev yapmış insanlardır. Sonuç olarak, Trakyalılık-Rumelililik niteliğinin yakın
tarihimizden bugüne özgün tavrıyla
daima farklı bir yanı olagelmiştir. Bütün bunları bilerek, hissederek övünmeden
yaşayan tüm Trakya çocukları ve
Edirneli hemşerilerimin kurtuluş günlerini Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kutlamak benim için heyecan verici, anlamlı bir görevdir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yakın tarihte
kısa bir gezintiden sonra, Edirne'nin güncel sorunlarına gelmek istiyorum. Edirne İlimiz, Ankara'dan yüzeysel bir bakışla,
sorunlarını çözmüş, gelişmiş bir görüntü vermektedir. Bu değerlendirmede göreli
bir doğruluk payı olsa da, Edirne, gelişme potansiyeline ve dinamiklerine göre
olması gerekenin çok gerisinde kalmıştır. Nasıl olsa kendi yağıyla kavrulur
denilerek gelmiş geçmiş hükümetlerce ihmal edilmiş, devlet yatırımlarından hak
ettiği payı alamamıştır. Türkiye pirincinin yüzde 50'sini, ayçiçeğinin yüzde
26'sını üreten, vergisini yüzde 87 gibi yüksek oranda ödeyen ilimizin devlet bütçesinden
aldığı pay çok azdır. Nüfus artış oranının düşüklüğüne rağmen, tarımda
makineleşme, eğitim seviyesinin yüksekliği, istihdam yaratıcı yatırımların
olmaması sebebiyle, işsizlik her geçen gün artmaktadır. Sonuçta göç olgusu
ciddî bir sorun olarak gündemdedir. Sahip olduğu potansiyel ve dinamikleriyle,
Balkanların sanayi, ticaret ve kültüründe bir odak noktası olması gereken
Edirne, öncelikli ve özel bir ilgiyi hak etmektedir. Ciddî bir ekonomik
istikrar programı uygulayan hükümetimizden, bütçe imkânları ölçüsünde, Edirne
halkına yeni iş olanakları yaratarak, göçü önleyecek ivedi beklentileri vardır;
bunlar: 1- Edirne ve Trakya topraklarının yüzde 90'ının sulanmasını olanaklı kılacak olan barajlara
ilişkin olarak: A- Programa alınan Koyuntepe ve Hamzadere Barajlarının
bir an evvel tamamlanması için ödeneğin artırılması, B- Projesi tamamlanarak DPT'ye sunulan Çakmak Barajının
yatırım programına alınması. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkürlerinizi sunun ve bitirin. ALİ AHMET ERTÜRK (Devamla) - Teşekkür ederim. (DSP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Ertürk, ben, size teşekkür ediyorum.
Trakya'dan tek talep, sizin talebiniz olduğu için söz verdim. Ben de, Yüce Meclis adına, Edirne ve ilçelerinin
kurtuluş haftasını kutluyorum. Gündemimiz yoğundu... Şimdi, gündemdışı üçüncü söz, kamu eğitim sorunları
hakkında söz isteyen, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'ya aittir. Buyurun Sayın Uzunkaya. 3. – Samsun
Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, millî eğitimdeki genel sorunlara ve YÖK’ün
başörtüsü uygulamalarına ilişkin gündemdışı konuşması MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyor, gerek altı ay
önce Hatay'da meydana gelen ve gerekse 11 Kasımdan beri Doğu Karadeniz ve
Anadolu'nun muhtelif kesimlerinde meydana gelen sel felaketlerinde hayatını
kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa ve tüm kazazedelere de
geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Ancak, burada, bir üzüntümü de ifade ediyorum; hep bu konularda
müşteki olan arkadaşlarımız, iktidar partilerindeki milletvekilleri oldular.
Keşke, çözüm mahallinde olan arkadaşlarımız, burada çözümlerini anlatmış
olsalardı. Benim, şimdi, böyle kendinden şikâyetçi olan bir iktidar ve
iktidarın arkasındaki parlamenterlere, eğitimin sorunlarını anlatmamdan ne
sonuç çıkar diye de cidden, peşin bir kabulle, merak ediyorum, hiçbir şey olmaz
diye de endişe ediyorum. AHMET EROL ERSOY (Yozgat) - Sen de konuşmaktan başka
bir şey yapmıyorsun. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Bana, böyle bir konuşma
imkânını verdiği için de Değerli Başkana teşekkür ediyorum. AHMET EROL ERSOY (Yozgat) -Sen de demagoji yapma! MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, tabiî,
eğer polemik yapmaya gelirse... AHMET EROL ERSOY (Yozgat) - Kim yapıyor; sen
yapıyorsun... Sözü uzatma... MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Bakın, sizin, iktidar
partileri milletvekilleri olarak, oralarda oturma imkânınızın olmadığını siz de
takdir edeceksiniz. AHMET EROL ERSOY (Yozgat) - İşin gücün konuşmak, başka
ne yapıyorsun?! MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bir
Venedikli tacir, hatıralarını anlatırken -bir Alman Profesör Bayanın eserinde
"Avrupa'nın Üzerine Doğan İslam Güneşi" adlı eserinde- diyor ki:
"İzmir'e çıktığımda, kesemdeki altınlar yere döküldü, saçıldı. Ben, bütün
paramın kaybolacağını -o zaman Osmanlı diyarına, bu diyara ticarete gelmişti-
altınlarımın, yerden toplayıcılar tarafından yok edileceğini düşündüm.
Paraların hepsi toplandı, önüme getirildi; saydım, ne bir eksik vardı ne de bir
fazla vardı. Bu millete hayran olunmaz da ne olunur" diyor. Şimdi, öyle bir eğitim sistemiyle, öyle bir noktaya
geldik ki, Değerli Başbakanım da, yardımcıları da, değerli kabine üyeleri de,
özellikle Sayın Millî Eğitim Bakanımız -ki, şu anda burada yoklar- ve Yüce
Parlamento, bu değerli üyeler, şakaklarını avuçlarının içine alıp düşünmelidir
ki, iki gün önce, elindeki çantası ve içindeki birkaç kuruş parası ile
telefonunu korumak için mücadele eden 28 yaşındaki genç kadının, bankaları,
devleti soyan bir nesil olarak yetişen bu toplumun bu hale gelmesinin mesulü
hangi eğitim sistemidir?! MELDA BAYER (Ankara) - Sizin yaptığınız... MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Dün, bugün... ÇETİN BİLGİR (Kars) - Siz daha iyi bilirsiniz!.. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Bizim yaptığımız
diyorsunuz... Ah, bizim yaptığımızı anlayabilseydiniz; keşke, eğitimci
sıfatıyla bu beyanlarda bulunmamış olsaydınız. Değerli arkadaşlar, çok yazık edildi bu millete. Ben,
inanıyorum ki... Bakın, bir taraftan, bu insanları böyle perişan ederken,
pragmatist, maddeci, materyalist bir eğitimin kurbanı ederken; öbür taraftan,
milletin mefahiriyle, değerleriyle örtüşen hayat tarzını devam ettirmek
isteyen, ama... Elimde, Anayasada ifade ediliyor; Anayasanın 130, 131 ve 132
nci maddelerinde, özgürlükçü ve bilimsel eğitim yapacak üniversitelerden
bahsediliyor. Allahaşkına, soruyorum; geçen hafta bugün, burada, Sayın Millî
Eğitim Bakanının, hakkında verilen gensoru önergesi üzerinde yaptığı
açıklamalar var. Üzülerek söylüyorum, tamamen, hilafı hakikat beyanlarda bulunmuştur
Sayın Bakanımız; milletin gözünün içine baka baka, milleti yanıltmıştır,
aldatmıştır. Hiçbir vaadi, gerek... Daha önce, sekiz yıllık eğitimin müzakere
edildiği dönemde, değerli halefi olan o günün bakanı, Meclis tutanaklarındaki
şu beyanlarda "2000'li yıllarda, 2000 yılında, eğitimde 30 öğrenciden
fazla sınıf olmayacak" diyor. Bakın, değerli arkadaşlar, iki gün önce, 17 Kasım günü,
benim ilim -ki, Samsun, aynı
zamanda, Değerli Millî Eğitim Bakanımızın da doğduğu bir ildir- Samsun'un,
kendi ilçesine yakın Ondokuz Mayıs İlçesinde, 206 öğrenciye -Sayın Başbakanımızın
da görmesini arzu ediyorum- bir öğretmen, bir de idareci verilmiştir. Şimdi, bir taraftan, milletin gözünün içine baka baka
"30 öğrenciye düştü sınıflar" diyeceksiniz; öbür tarafta,
konuşmalarında -zabıtlarda var- bu ne büyük ihtiyaçmış ki diyor Sayın Bakan,
biz, işte şu kadar derslik yaptık, bu kadar öğretmen atadık, hâlâ talepler
karşılanamadı. İşte, işin garabeti burada. Bir Millî Eğitim Bakanı düşünün ki,
hedeflerinin ne olduğunu bilmiyor, hedef sapmalarının ne olduğunun farkında
değil. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Son 1 dakika, bitireceksiniz... MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, özellikle
Sayın Başbakanımızdan, burada, bir istirhamda bulunacağım. Ben, AK Parti
milletvekili olmanın ötesinde, ilahiyat tahsili almış bir arkadaşınız olarak ve
aynı zamanda, Sayın Başbakanımızın da daha önce bir gazetedeki mülakatına
binaen bir şey söylemek istiyorum. Sayın Başbakanımız, 9.2.1989 tarihinde, bir gazetede
şöyle bir açıklamada bulunuyor: "Yükseköğrenim çağına gelmiş kimselere,
gençlere, ahlak kuralları dışında, kıyafet mecburiyeti veya sınırlama
getirilemez, isteyen başını örter, isteyen örtmez. 'Bazı kimseler diyor ki, biz
başörtüsüne karşı değiliz; ama, ideolojik nedenle başların örtünmesine
karşıyız.' Ben, bu görüşe de katılmıyorum" diyor Sayın Başbakan.
"Demokrasi varsa, ideolojik nedenler bile söz konusu olabilir" diyor.
Filhakika, Başbakanın o günkü özgürlükçü mantığıyla doğrudur; ama, Sayın Başbakanımdan
istirham ediyorum. MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Siz hâlâ orada
mısınız?! MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Ne olur, Ankara İlahiyatın
önüne bir gidiniz. İstanbul İlahiyatta, şu ramazanda, tir tir titreyen
çocuklar, soğukta, kar altında iftar açıyorlar. Okullara alınmıyorlar. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Şu felaketin ne olur önüne
geçin. Parlamento olarak, böyle bir sorumluluğumuz yok diyemezsiniz, hükümet
olarak da bunu demeye hakkınız yoktur. YÖK'ü ıslah etmek de, bu Parlamentonun
yetkisindedir, gerekirse raporu getirirsiniz, YÖK'ü hizaya çekersiniz. Eğer,
Parlamento, bu milletin yegâne istinatgâhı ise, sorunları çözmekten kaçmak
değil, sorun çözmek zorundadır diyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Çok teşekkürler Sayın Uzunkaya. Hükümet adına gündemdışı konuşmaya yanıt verme arzusu
var mı? Yok. Yalnız, Sayın Millî Eğitim Bakanıyla ilgili
kullandığınız bir ifade var "yanıltmıştır" diyorsunuz. Sayın Millî
Eğitim Bakanı inandığını söylemiştir diyelim, o, daha gerçeği yansıtır. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - İnandığını söylemiş olabilir;
ama, doğruyu söylemedi Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun bir raporu vardır; okutacağım. Sayın milletvekilleri, Divan üyesi arkadaşımın oturduğu
yerden okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir. Buyurun, okuyun. IV. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER 1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay Başkanlığının 2000 Malî Yılı Kesinhesabına
İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu
(5/15) (S.Sayısı:766) (1) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay
Başkanlığı 2000 malî yılı kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvel, içindekiler
incelenerek kayıt defterine uygun olduğu anlaşılmış olup, İçtüzüğümüzün 180
inci maddesi gereğince Genel Kurula arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa
sunulur.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Gündemin "Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları"
bölümüne devam ediyoruz. (1) 766 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir. Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum: III. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. – Adana
Milletvekili Yakup Budak ve 19 arkadaşının, emeklilerin sorunlarının
araştırılarak hayat standartlarının yükseltilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/219) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Sosyal devlet olmanın gereği, emeklileri onurlarıyla
yaşayabilecekleri bir hayat standardına kavuşturmaktır. Bu nedenle, emeklilerin
içinde bulundukları sıkıntıların belirlenmesi ile hayat standartlarının
yükseltilmesi için alınacak tedbirler ve uygulamaya konulacak yeni
politikaların belirlenmesi konusunda, Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz. 13.11.2001
Gerekçe: Ülkemiz, tarihinde görmediği bir ekonomik buhranı
yaşamaktadır. İşbaşına geldiği günden beri yaptığı icraatlarla ve ithal
ekonomik istikrar programlarıyla ülkeyi krizden krize sokan 55, 56 ve 57 inci
hükümetlerin en mağdur ettiği kesim emekliler olmuştur. Sağanak gibi zamlar,
enflasyon ve devalüasyon karşısında yaşama mücadelesi veren emeklilerimizin
artık dayanacak gücü kalmamıştır. Ömrünü devletine ve milletinin hizmetine adayan
emeklilerimizin hali içler açısıdır. Çalışırken, emeğine saygı duymayanlar,
emekli olduktan sonra da yüzüne bakmamaktadırlar. En güzel yıllarını ülkesinin
kalkınmasına adayan emeklilerimiz, akşam karanlığında semt pazarlarında sebze
ve meyve kırıntılarını toplamaya, gıda dağıtan kamyonların önünde çamura
batmaya mahkûm edilmiştir. Açlık sınırının çok çok altında maaş alan
emeklilerimizin aldıkları maaş, on günlük zorunlu ihtiyaçlarını dahi
karşılamaya yetmemektedir. 1990'lı yıllarda emeklilerimizin eline aylık 700
dolar civarında bir para geçerken, bugün, 100 dolar dahi geçmemektedir. 54 üncü hükümet döneminde, özellikle bütün kesimlerdeki
emeklilerimizin yıllarca ihmal edilmişliğinin önüne geçebilmek için maaşlarına
yüzde 200 ile yüzde 300 arası zamlar yapılarak emeklilerimizin ekonomik buhran
içerisinde nefes almaları sağlanmıştı. 200 dolar seviyelerine düşen maaşları,
onbir ay gibi kısa bir sürede tekrar 300 dolar üstüne çıkarılmıştı; ancak, daha
sonraki yıllarda iktidara gelen hükümetler tarafından emeklilerimiz tekrar unutulmaya
terk edilmiş ve yukarıda belirtildiği üzere, maaşları 100 dolar seviyelerine
indirilmiştir. Çalışırken en üst seviyeden prim, sigorta gibi
kesintileri kesen devlet, emeklilik maaşı ödemeye gelince en alt seviyeden
ödemenin yolları aranmaktadır. Aynı işte, aynı sürelerde çalışmış insanların
farklı tarihlerde emekli olmalarından dolayı farklı şekillerde emekli
edilmeleri ve emekli maaşlarındaki farklılıklar da, bir ayrıca adaletsizliğe
sebep olmaktadır. Sanal enflasyon oranlarına göre maaşlara yapılan
zamlar, ücretlilerimizin ekonomik kaybını karşılamaya yetmemektedir.
İnsanımızın alım gücü her geçen gün hızla düşmektedir. Geçen sene bir maaşıyla
bir ton kömür alabilen emeklilerimiz, bu sene bir maaşıyla yarım ton kömürü zor
alabilecektir. Her evin temel ihtiyacı olan tüpgaza gelen zamlar, insanlarımızı
hayatından bezdirmiştir. Emeklilerimizin sağlık hizmetlerinden yararlanması da
tam bir faciadır. Hastanelerin yetersizliğinin yanı sıra, doktor, tesis,
teçhizat gibi birçok gerekli sağlık hizmet unsurları da yetersizdir. Hastane
koridorlarında derdine çare arayan emeklilerimiz, derdine dert katarak evinin
yolunu tutmaktadır. Hastane koridorlarında beklerken ıstırap içinde veya
ameliyat masasında yetersizlikten ölen emeklilerimize yapılan bu uygulamalar
sosyal hukuk devleti ilkelerine aykırıdır. Sosyal devlet olmanın ve insana saygı gereği yaşlı
insanlarımızın bekletilmeden sağlık hizmeti alabilmesi gerekir. Yaşlılarımızın
ilaç alması da eziyete dönüşmektedir. Dispanser, hastane ve eczaneler arasında
ilaç alabilmek için mekik dokuyan emeklilerimiz canından bezmektedir.
Emeklilerimizin ilaç teminini kolay ve seri yapabilecekleri bir sistemin acilen
uygulamaya konması zarurîdir. Emeklilerimizin maaş çilesi, Emlakbank ve Halkbank'ın
tasfiye edilmesiyle daha da artmıştır. Zaten yetersiz ve ilkel bir biçimde
sunulan maaş ödeme hizmeti, içinden çıkılmaz bir kaosa sokulmuştur. Saatlerce
güneş altında, yağmur-kar altında bekleyerek maaşını almayı bekleyip de yorgun
bedenini daha fazla taşıyamayıp, maaş kuyruğunda can veren emeklilerimizin
müsebbibi onlara bu uygulamayı reva görenlerdir. Emeklilerimize kuyruk çilesi
çektirmeden evlerinde maaşlarını ödeme sistemi mutlaka hayata geçirilmelidir. Sosyal devlet, sadece asker ve vergi toplayan değil,
halkın sorunlarıyla ilgilenen, onların insan onuruyla yaşayabilecekleri bir
yaşam standardına kavuşturmayı öncelikle görevleri arasında sayan devlettir.
Sosyal devlet olmanın gereği, emeklileri ve ailelerini onurlarıyla
yaşayabilecekleri bir hayat standardına kavuşturmaktır. Bu nedenle, emeklilerin
içinde bulundukları sıkıntıların belirlenmesi ile hayat standartlarının
yükseltilmesi için alınacak tedbirler ve uygulamaya koyulacak yeni
politikaların bir an önce belirlenmesi gerekir. BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge gündemde yerine alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır. Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve
Anavatan Partisi Gruplarının İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş müşterek
bir önerisi vardır; okutuyorum: V. – ÖNERİLER A) SİYASÎ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ 1. – Gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının
yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Danışma Kurulunun 21 Kasım 2001 Çarşamba günü yaptığı
toplantıda Siyasî Parti Grupları arasında oybirliği sağlanamadığından,
Gruplarımızın ekteki müşterek önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ve teklif ederiz.
Öneriler: 1- İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilen
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 2 nci sırasında yer alan 666 sıra sayılı Sosyal Güvenlik
Kurumu Teşkilatının Kurulmasına Dair Kanun Tasarısı; 3 üncü sırasında yer alan
675 sıra sayılı Türkiye İş Kurumunun Kurulmasına Dair Kanun Tasarısı; 4 üncü
sırasında yer alan 676 sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; 5 inci sırasında yer alan 685 sıra sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu
Başkanlığının Kurulmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde yapılacak görüşme ve
oylamalarda; a) 666 sıra
sayılı Kanun Tasarısının, üç bölüm halinde; (1 inci maddesinden 15 inci maddesine kadar olan kısmın
birinci bölüm, 15 inci maddesinden 35 inci maddesine kadar olan kısmın
ikinci bölüm, 35 inci maddesinden sonuna kadar olan kısmın üçüncü
bölüm), 675 sıra sayılı Kanun Tasarısının, iki bölüm halinde; (1 inci maddesinden 30 uncu maddesine kadar olan kısmın
birinci bölüm, 30 uncu maddesinden sonuna kadar olan kısmın ikinci
bölüm), 676 sıra sayılı Kanun Tasarısının, üç bölüm halinde; (1 inci maddesinden 30 uncu maddesine kadar olan kısmın
birinci bölüm, 30 uncu maddesinden 46 ncı maddesine kadar olan kısmın
ikinci bölüm, 46 ncı maddesinden sonuna kadar olan kısmın üçüncü
bölüm), 685 sıra sayılı Kanun Tasarısının, üç bölüm halinde; (1 inci maddesinden 30 uncu maddesine kadar olan kısmın
birinci bölüm, 30 uncu maddesinden 52 nci maddesine kadar olan kısmın
ikinci bölüm, 52 nci maddesinden sonuna kadar olan kısmın üçüncü
bölüm), Olarak görüşülmesi, b) Tasarıların tümü üzerinde gruplar, hükümet ve
komisyon adına yapılacak konuşmaların 30'ar dakika, kişisel konuşmaların 10'ar
dakika; bölümler üzerinde gruplar, hükümet ve komisyon adına yapılacak
konuşmaların 10'ar dakika olması, c) Maddeler okunmaksızın sadece bölümlerin ayrı ayrı
oylanması ve bölümler üzerinde verilen önergelerin kabulü halinde o bölümün
kabul edilen önergeyle birlikte oylanması, d) Bölümler üzerinde komisyon ve hükümetin birer,
milletvekillerinin de 2 önerge verebilmesi, Önerilmiştir. VEYSEL CANDAN (Konya) - Aleyhinde söz istiyorum. BAŞKAN - Aleyhte, başka söz isteyen?.. Yok. NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Lehinde söz istiyorum. BAŞKAN - Sayın Veysel Candan, aleyhte konuşacaklar. (SP
sıralarından alkışlar) Konuşma süreniz 10 dakikadır Sayın Candan. Buyurunuz. VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; biraz önce okunan hükümet önerisini özetlemek istiyorum. Hükümet,
daha önce çıkardığı 4 kanun hükmünde kararnamenin Anayasa Mahkemesi tarafından
iptal edilmesinden sonra ortaya çıkan hukukî boşluğu doldurmak üzere, sosyal
güvenlikle ilgili olan yasaları temel yasa olarak çıkarmak istemektedir; yani,
330 oya ihtiyaç vardır. Değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi, kanun hükmünde
kararnameyi iptal ettikten sonra, süre vermiş. Tasarıda, iptal edilen 618 inci
maddeyle ilgili olarak altı ay, 617 ve 619 uncu maddelerle ilgili olarak dokuz
ay. Kanunun öngördüğü süre bitmiş ve hükümet, bu tasarıları gündeme
getirmemiştir; 616 ncı maddeyle ilgili tasarının da süresi bitmek üzeredir. Şimdi, burada, hükümetin yaptığı yanlış nedir; onun
üzerinde durmak istiyorum. 1- Evvela, böyle kanun hükmünde kararnameyle bu işin
yapılamayacağını bile bile usulsüzlük yapmış ve Anayasa Mahkemesinden
dönmüştür. Halbuki, hükümet, burada, yaptığı çalışmaları anlatırken hep şunu
söylemiştir: Şu kadar kanun yaptık, şu kadar kanun hükmünde kararname çıkardık.
Yani, hükümet, kanun hükmünde kararnameleri usulsüz çıkarmıştır. 2- İptalden sonra kanunun öngördüğü süre geçilmiştir,
zamanaşımına uğramıştır. 3- Hükümetin getirdiği öneride, Anayasanın 153 üncü
maddesi gerekçe gösterilerek "kanun hükmünde kararnameler iptal edildiği
zaman öncelikle görüşülür" denilmektedir; halbuki, orada, temel yasa
olarak görüşülür denilmemektedir. Yani, hükümet, kanun hükmünde kararnameleri
suiistimal ettiği gibi, şimdi de, Anayasanın 153 üncü maddesini istismar
etmektedir. Değerli arkadaşlar, tabiî, hükümet teklifi okunduğu
zaman konu anlaşılmıyor. İşi netleştirdiğimiz zaman, 265 maddelik kanun
görüşülecek ve hükümetin teklifinde "11 bölüm halinde görüşelim"
deniliyor ve öneri devam ediyor "maddeler okunmadan, birden fazla önerge
vermeden müzakere edelim" deniliyor. Değerli milletvekilleri, şimdi, soruyorum sizlere:
Okunmayan maddeye bir milletvekili nasıl oy verecektir; yani, hiç bilmediği bir
maddeye nasıl oy verecek?! Bunu anlamak mümkün değildir. Şimdi, hükümet, bu teklifiyle şunu söylemek istiyor
aslında: Süratli yapalım, usulen bir görüşme olsun, hemen bir an önce yapıp,
bitirelim; yani, iş, bir yerde, kitabına ve kılıfına uysun. Böyle bir anlayışa
katılmak mümkün değil. Şimdi, bir kere, değerli arkadaşlar, hükümet bu
tasarıyı getirmekle... BAŞKAN- Sayın Candan, izninizle... Değerli milletvekilleri, akustiği son derece bozuk bir
salonda bulunuyoruz. Hatibin konuşmasını, inanınız, buradan izlemekte güçlük
çekiyoruz. İstirham ediyorum, hatip konuşmasını rahatça yapsın, hepimiz
sağlıklı bir şekilde duyabilelim. Buyurun Sayın Candan. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, getirilen
bu tasarı, bir kere güven vermiyor. Neden? Hatırlanacağı üzere, daha önce erken
emeklilikte ısrar eden hükümetler, daha sonra emeklilik yaşının 65 olmasında
ısrar edenler... Şimdi, tekrar, zorunlu emeklilik gündeme gelmektedir. Tasarı metnini yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya
inceledim ve baktım. Bu tasarı, aslında, Türkiye'deki sosyal güvenlik
kurumlarına, yani, SSK ve Bağ-Kur'a çözüm getirmiyor; yeniden genel
müdürlükler, yeniden birim başkanlıkları, yeniden yapılanma adı altında bir
kargaşa getiriyor. Değerli arkadaşlar, ben konuya şöyle bir baktım. Acaba,
bu tasarı SSK'lı ve Bağ-Kurlu insanlarımızın sorunlarını çözecek mi, hayır.
Hastane ve hastaların sorunlarını çözecek mi; hayır. Çalışanlar, ilaç sıkıntısı
çekenler, yeşil kart uygulamaları; SSK primleri ve gecikme faizleri, SSK borcu
dolayısıyla haczedilen belediye başkanlarımızın özel malları; hastanedeki
kuyruklar, alınamayan ilaçlar ve trilyonlarca lira ilaç vurgunları; SSK'nın
gayrimenkul ortaklıkları... Değerli arkadaşlar, zaman zaman gündeme getiriyorum;
bakın, bir tanesini örnek vermek istiyorum: SSK'nın bugün ortak olduğu
kurumlardan biri Conrad Otel. Takribi 12 milyon dolarla ortak olunmuş. Sayın
Bakan, SSK primlerini, SSK'nın zor durumda olduğu zaman hep artırmaktan
bahsediyor, durmadan prim artırıyor. Şimdi, kendisine sormak istiyorum; 12
milyon dolar para orada -her yıl şirket zarar gösterip- dururken, onları içeren
ve SSK'yı bu tür ortaklıklardan arındıracak yasal düzenlemeler ortaya
getirilmezken, her gün yeni yeni prim artışları... Sayın Bakana şunu da sormak
istiyorum: Primi gününde ödemeyene ceza veriliyor, primler cezalı ödeniyor da,
yasaları, Anayasanın öngördüğü sürede getirmeyen bakanlara ne yapılıyor bu
ülkede?! Acaba, neden süresi içerisinde yasal düzenleme -Anayasanın amir
hükmüne göre- getirilmedi de, ülke gündemine, bu Parlamentoya aylık 4,5 milyar
faiz geliri olanların vergidışı bırakılması için kanun getirildi? Yani, bu
hükümet, baştan sona yanlış uygulamalar içindedir. Diğer bir önemli konu üzerinde durmak istiyorum.
Aslında, bu getirilen yasa, Türkiye'nin sosyal güvenlik sorununu çözmez.
Türkiye'de sosyal güvenlik tek çatı altında toplanmalıdır; yani, SSK, Bağ-Kur
ve Emekli Sandığı. Bu tek çatı da ikiye ayrılmalıdır. Bir, emeklilik; iki,
sağlık hizmetleri. Sayın Bakan sık sık açıklamalar yapmaktadır ve her
açıklamasında da SSK'da ilaç vurgunu olduğunu, yolsuzluk olduğunu ifade
etmektedir. Bakanların görevi şikâyet etmek değil, içinde bulunduğu konumu
çözmektir. Değerli arkadaşlar, hükümet aslında güven vermiyor
dedim. Bakın, bir örnek vermek istiyorum. Bugünlerde IMF'den alınan krediler
için, üçüncü, yeni bir stand-by'dan bahsediliyor; yani, alınacak 10 milyar
dolar karşılığı erken emeklilikten bahsediliyor. Yine, kıdem tazminatlarının
ödenmeyeceğinden bahsediliyor; yine, memur maaşlarında indirimden bahsediliyor.
Böyle bir durumda, bir tane canlı örnek vereceğim, bakalım hükümet veya ilgili
bakan buna ne cevap verecek. Yer, özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanlığı.
Özel Kalem Müdürü -yaş 31- Sayın Bakan göreve geldikten sonra, Sümer Holdinge
bağlı Antalya Pamuklu Sanayi Genel Müdürü yapılıyor. Değerli arkadaşlar, dikkat buyurun şimdi, devletin
nasıl usulsüz atamalarla büyütüldüğünün örneğidir. Antalya'da özel kalem müdürü
29 gün kalıyor ve yeni bordrosu geldiği göreve endeksleniyor, maaşı 2 kat
artırılıyor ve orada 29 gün kaldıktan sonra, tekrar, geri, Devlet Bakanı Özel
Kalem Müdürü oluyor; ama, olduğu yerde, aldığı maaş 2 katı oluyor. Şimdi, hangi bakan, hangi hükümet yetkilisi... Sayın
Başbakan da burada. Söyleyin bakalım: Hak etmeyen bir insanı, 31 yaşında genel
müdür yapacaksınız, ücretini 2 kat artıracaksınız, 29 gün sonra geri getirip
özel kalem müdürü yapacaksınız... Biz, burada, Özelleştirme İdaresini
konuşurken hep söyledik. Sayın Bakan buraya çıktı, komisyon sıralarında oturanları
göstererek "benim bürokratlarım tertemizdir, pırlanta gibidir..." BAŞKAN - Sayın Candan, son 1 dakikanız var; konuyla
ilgili değerlendirmenizi tavsiye ederim. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Başkan, ben, konuyla
ilgili konuşuyorum; devleti büyütüyoruz, emekliliği konuşuyoruz, ücret
politikasını konuşuyoruz. BAŞKAN - Müşterek öneri üzerinde konuşacaksınız Sayın
Candan. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Tamam. Rahatsız olmaya gerek
yok. Benim söylediklerim konuyla ilgilidir; dışında olduğunu kabul etmiyorum. Şimdi, şunu söylemeye çalışıyorum: Sayın Bakanın
getirdiği -tekrar ifade ediyorum- yasa tasarısı içerisinde, SSK'nın zaman
içinde ortak olduğu ve milyonlarca dolar yatırılan otellerin ortaklıklarından
ayrılma var mı? Yani, SSK'nın milyonlarca doları bu otel şirketleriyle neden
ortak edilmiştir? Bir sosyal güvenlik kurumunun otelcilik sektörüyle ne işi
var? Onu öğrenmek istiyorum. Dolayısıyla, bu tasarının, daha açık, daha net, madde
madde görüşülmesiyle daha faydalı olacağı kanaatindeyim. En azından, maddeler
okunur, milletvekili arkadaşlarımız o maddeler üzerinde düşüncelerini
söylerlerse, daha faydalı yasa çıkaracağımız kanaatindeyim. Teşekkür ediyorum. (SP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Candan. Müşterek öneri lehinde konuşma yapmak üzere, Sayın
Nihat Gökbulut; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakikadır. NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Grup önerisi lehinde
konuşmak istiyorum. Bilindiği üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına
bağlı ilgili kuruluşların yeniden yapılandırılması istikametinde 616, 617, 618
ve 619 sayılı kanun hükmünde kararnameler çıkarılmış; ancak, Anayasa
Mahkemesince 26.10.2000 tarihinde iptal edilmiştir. Ancak, iptal edilen kanun
hükmünde kararnameler şu anda uygulanmaktadır ve meriyettedir. Ayrıca,
kararnamelerle ilgili olarak, daha önceden, ilgili kanun tasarıları, ilgili
komisyonda müzakere edilmiş ve şu anda, huzurunuzdaki kanun tasarıları gündeme
gelmiştir. İptal edilen kararnameler Türkiye Büyük Millet Meclisi
komisyonlarında ilgili kanun tasarılarıyla birleştirilerek ve komisyonlarda
müzakere edilerek, Genel Kurul gündeminin -kanun tasarısı ve tekliflerinin-
dikkat ederseniz, 2, 3, 4 ve 5 inci sıralarında yer almışlardır. Tüm kanun
tasarıları, toplam 286 maddedir. Kanun tasarıları, 35 milyon SSK'lıyı, 15
milyon Bağ-Kurluyu ilgilendirmektedir. Anayasa Mahkemesi, kanun hükmündeki
kararnameyi iptal ettiği için, kanunî bir boşluktan dolayı, ilgili vatandaşlar
sıkıntıya düşmektedir. Bizim önerimiz, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre,
ilgili kanun tasarılarının temel kanun niteliğinde görüşülmesidir. Bu konuda,
Yüce Meclisin desteğini bekliyoruz. Danışma Kurulunda, maalesef, ittifak
sağlayamadık; ama, ben, inanıyorum ki, bu önemli kanun tasarıları, toplam 286
maddeyi bulan kanun tasarıları, sizin desteğinizle, temel kanun niteliğinde
görüşülecektir. Ayrıca, Yüce Meclis, Medenî Kanunda, anlayış ve hoşgörü
içerisinde, temel kanun niteliğini kabul etmiştir ve dikkat buyurunuz, temel
kanun niteliğinde, on bölüm olmasına rağmen, beş haftadır müzakeresini
yapıyoruz. Bu kanun, bütün halkımızı, vatandaşımızı ilgilendiriyor; temel kanun
niteliğinde kabul edilip, çıkarılmasında büyük yarar görüyoruz ve temel kanun
kabul edilerek görüşülmesini temin ediyoruz. Bu hususta, Yüce Meclisimizin
desteğine ihtiyacımız var. Konuyu, Meclisin takdirine arz eder, saygılar
sunarım. (ANAP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Çok teşekkürler Sayın Gökbulut. Bu önerinin İçtüzüğümüzün 91 inci maddesine göre kabul
edilebilmesi için, üye tam sayısının beşte 3 çoğunluğunun, yani, en az 330
milletvekilinin kabul oyu gerekmektedir. Bu nitelikli çoğunluğu tespit
edebilmek için, oylamayı elektronik cihazla yapacağım. Oylama için 5 dakika süre veriyorum. Oylamayı başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biraz önce arz
etmiştim; üye tam sayısının beşte 3 çoğunluğunun, yani en az 330
milletvekilinin kabul oyu gerekmektedir demiştim. İçtüzüğün 91 inci maddesinin
aradığı bu şart gerçekleşmemiştir, 330 oy temin edilememiştir. Burada, reddedilen bu öneri hakkında, ileride
Parlamento hukuku açısından yararlı olabileceği için bir not düşmek istiyorum.
İçtüzüğün 19 uncu maddesinin son fıkrasında, işaret oyuyla yapılacağı
söylenmektedir; ama, benzer kategorideki oylamalarda 91 inci madde elektronik
cihazla oylamayı şart koştuğu için böyle yaptık. Böylece, müşterek öneri kabul edilmemiştir. Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım: B) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ 1. – Genel
Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi No. : 92 Tarihi: 21.11.2001 Danışma Kurulu Önerisi Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 290 ıncı sırasında yer alan 758
sıra sayılı kanun tasarısının, bu kısmın 10 uncu sırasına alınmasının;
23.11.2001 Cuma günü de Genel Kurulun 13.00-16.00 saatleri arasında
çalışmasının ve bu birleşimde gündemin "Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 191 inci sırasında yer
alan (8/23) esas numaralı Kıbrıs konusundaki genel görüşme önergesinin öngörüşmelerinin
yapılmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
BAŞKAN- Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler"
kısmına geçiyoruz. VI.– GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI A) GÖrÜşmeler 1.– Kütahya Milletvekili Ahmet Derin ve 22 Arkadaşının, Yumurta
Üreticilerinin Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin
Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddeleri
Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergesi ve Meclis
Araştırması Komisyonu Raporu (10/8) (S. Sayısı: 596) BAŞKAN- Bu kısmın 1 inci sırasında yer alan, Kütahya
Milletvekili Ahmet Derin ve 22 arkadaşının, yumurta üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca kurulmuş bulunan (10/8) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 596 sıra sayılı raporu üzerindeki
genel görüşmeye başlayacağız. Komisyon?.. Yok. İçtüzüğümüze göre, ertelenmiştir. Gündemin, "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına, yarım kalan işlerden devam
ediyoruz. IV. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 2. – İzmir
Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232,
2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı: 527) BAŞKAN- Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle
ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin görüşmelerini
erteliyoruz. Türk Medenî Kanunu Tasarısı ile Türk Kanunu Medenîsinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının görüşmelerine başlayacağız. 3. – Türk
Medeni Kanunu Tasarısı ile Türk Kanunu Medenisinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in; Ankara
Milletvekili Esvet Özdoğu ve Dört Arkadaşının; Aynı Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ve Adalet Komisyonu Raporu (1/611, 1/425,
2/361, 2/680) (S. Sayısı: 723) BAŞKAN- Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye
Milletvekili Devlet Bahçeli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili
Mesut Yılmaz ile 311 milletvekilinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun
ikinci görüşmesine başlıyoruz. 4. –
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli,
Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz ile 311
Milletvekilinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/818) (S. Sayısı: 753 ve 753'e 1
inci Ek) (1) BAŞKAN- Komisyon?.. Burada. Hükümet?.. Burada. Sayın milletvekilleri, teklifin birinci görüşmelerini,
6.11.2001 Salı günü, saat 21.57'de tamamlamıştık. Böylece, aradan 48 saat
geçtiği için, teklifin ikinci görüşmelerine başlıyoruz. Bilindiği gibi, anayasa değişiklik tekliflerinin ikinci
müzakerelerinde, gerek teklifin tümü üzerinde gerekse maddeleri üzerinde
görüşme açılmamakta, yalnızca maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri
görüşülmekte, birinci görüşmede üzerinde değişiklik teklifi bulunmayan bir
madde hakkında, ikinci görüşmede önerge verilememektedir. Teklifin birinci görüşmesinde maddeler üzerinde önerge
verilmediğinden, bu görüşmede, sadece maddeleri okutup oylarınıza sunacağım. Şimdi, teklifin 1 inci maddesini okutuyorum: TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASASININ BİR MADDESİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN TEKLİFİ MADDE 1. - 7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi
"Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek, yolluk ve emeklilik
işlemleri kanunla düzenlenir" şeklinde değiştirilmiş; fıkranın sonuna
"Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile bunların emeklileri T.C. Emekli
Sandığı ile ilgilendirilirler ve üyeliği sona erenlerin istekleri halinde
ilgileri devam eder" ibaresi eklenmiş ve aynı maddenin ikinci fıkrasında
geçen "sosyal güvenlik kuruluşları" ibaresi "T.C. Emekli
Sandığı" olarak değiştirilmiştir.
(1) 753 S.
Sayılı Bazmayazı, 6.11.2001 Tarihli 16 ncı Birleşim Tutanağına eklidir. 753’e 1 inci
Ek S. Sayılı Basmayazı, bu birleşim tutanağına eklidir. BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oylamaya başlamadan
önce bazı açıklamalarda bulunacağım: Anayasanın 175 inci ve İçtüzüğün 94 üncü maddeleri
gereğince, anayasa değişiklik tekliflerinin maddelerinin ve tümünün kabulü, üye
tamsayısının en az beşte 3 çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür; yani, teklifin
maddelerinin ve tümünün kabulü için en az 330 kabul oyu gerekmektedir. Genel
Kurulun 5.7.1995 tarihli 134 üncü Birleşiminde oylanarak kabul edilen Başkanlık
tezkeresi uyarınca, anayasa değişiklik teklifinin ikinci görüşmesinde; 1- Yapılan oylamada 330'un altında oy alan madde,
birinci oylamada aldığı oy ne olursa olsun, kesin olarak reddedilmiş olacak ve
düşecektir. 2- Yapılan oylamada 330'un üzerinde oy alan maddeler,
birinci oylamada aldığı oy 330'un altında da olsa kabul edilmiş olacaktır. 3- Yapılan oylamada maddeler, 330'un ve 367'nin
üzerinde oy almış olsalar da, tümünün oylamasında 330'un altında oy alırsa,
teklifin tümü kesin olarak reddedilmiş olacak ve düşecektir. 4- Yapılan oylamada maddelerin bir kısmı 330'un
üzerinde, fakat, 367'nin altında oy almış olsa, bir kısmı da 367'nin üzerinde
oy almış olsa, tümünün oylamasında teklif, 367'nin üzerinde oyla kabul
edilirse, kanunun hiçbir maddesi kendiliğinden halkoylamasına sunulmayacaktır.
Aynı durumda, tümünün oylamasında teklif, 367'nin altında oyla kabul edilirse,
kanunun tümü kendiliğinden halkoylamasına sunulacaktır. Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını da arz
ediyorum: Komisyon ve hükümet sıralarında yer alan Kâtip
Üyelerden komisyon sırasındaki Kâtip Üye, Adana'dan başlayarak İstanbul'a
kadar; hükümet sırasındaki Kâtip Üye ise, İstanbul ile Zonguldak dahil, adı
okunan milletvekiline biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere 3
yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad
defterinde işaretleyecektir. Milletvekilleri, belirlenmiş bulunan bu yerlerden
başka yerde oylarını kullanmayacaklardır. Vekâleten oy kullanacak bakanlar da, yerine oy
kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu bölümde oylarını kullanacaklardır. Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul,
kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir. Oyunu kullanacak sayın üye, Kâtip Üyeden 3 yuvarlak pul
ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine işaretlettikten sonra oy
hücresine girecek, oy olarak kullanacağı pulu hücrede zarfın içerisine koyacak,
diğer 2 pulu ise hücre içerisinde bulunan ıskarta kutusuna atacaktır. Bilahara hücreden çıkacak olan üye, oy pulunun
bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna
atacaktır. Oylamada adı bulunmayan milletvekiline pul ve zarf
verilmeyecektir. 1 inci maddenin gizli oylamasına Adana İlinden
başlayacağız; ancak, bildiğiniz gibi, üç ayrı oylama yapacağız, vaktinizi buna
göre tanzim etmenizi istirham ediyorum. Şimdi oylamaya Adana İlinden başlıyoruz. (Oyların toplanılmasına başlandı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı Hasan
Gemici, Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün; Devlet Bakanı Recep Önal, Millî Eğitim
Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun; Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz, Çevre Bakanı Fevzi
Aytekin'in; Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı, Devlet Bakanı Yılmaz
Karakoyunlu'nun; Orman Bakanı Nami Çağan, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'in;
Kültür Bakanı İstemihan Talay, Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in; Millî Savunma
Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu, Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in;
Ulaştırma Bakanı Oktay Vural, Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu'nun; Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar
Okuyan'ın; Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez, Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay'ın
yerine oy kullanacaktır. (Oyların toplanılmasına devam edildi) BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok. Oy verme işlemi tamamlanmıştır; kupalar kaldırılsın. (Oyların ayırımı yapıldı) BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 1 inci maddesinin gizli
oylama sonucunu açıklıyorum:
Böylece, madde kabul edilmiştir. Şimdi, 2 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve
halkoyuna sunulması halinde oylanır. BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, 2 nci maddenin
oylamasına başlıyoruz. (Oylar toplanıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, demin, 1 inci maddeye
başlamadan önce yaptığım sunuşta 4 maddelik bir bilgi sunmuştum. Yapılan
oylamada 330'un altında oy alan madde birinci oylamada aldığı oy ne olursa
olsun kesin olarak reddedilmiş olacak ve düşecektir. Yapılan oylamada 330'un
üzerinde oy alan maddeler birinci oylamada aldığı oy 330'un altında da olsa
kabul edilmiş olacaktır. Yapılan oylamada maddeler 330'un ve 367'nin üzerinde
oy almış olsalar da tümünün oylamasında 330'un altında oy alırsa teklifin tümü
kesin olarak reddedilmiş olacak ve düşecektir demiştim. Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok. Oy verme işlemi tamamlanmıştır. Kupalar kaldırılsın. (Oyların ayırımına başlanıldı) BAŞKAN - Şimdi, teklifin tümünün gizli oylamasına
başlıyoruz. (Oyların toplanılmasına başlandı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 2 nci maddenin gizli
oylama sonucunu açıklıyorum:
Böylece, 2 nci madde kabul edilmiş bulunmaktadır. (Oyların toplanılmasına devam edildi.) BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekilimiz var
mı?Yok. Oy verme işlemi tamamlanmıştır. Kupalar kaldırılsın. (Oyların ayırımı yapıldı) BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin tümünün
gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
Geçersiz: 2 Böylece, teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Muhterem milletvekilleri, Yüce Türk Milletinden aldığı
yetkiyle ve anayasalara uygun olarak, bugüne kadar, devlette çalışan her kamu
görevlisinin özlük haklarını tanzim eden Türkiye Büyük Millet Meclisi, bugün
tarihinde ilk kez kendi özlük hukukunu düzenlemiştir. Anayasa Mahkemesi, biliyorsunuz, bugüne kadar, anayasal
bir dayanağı olmadığı için özlük haklarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
düzenlemelerini hep reddetmişti. Bu, kabul edilen ve kanunlaşan teklif, Anayasa
Mahkemesinin haklı itirazlarını, kaygılarını giderici; ayrıca, her açıdan
Anayasamızın ruhuna, özüne uygun bir teklif olarak kanunlaşmıştır. Yüce Meclise
hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Özel gündemde yer alan yumurta üreticilerinin
sorunlarının araştırılması amacıyla kurulan (10/8) esas numaralı Araştırma
Komisyonu raporu ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 22
Kasım 2001 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 12.00'de toplanmak üzere,
birleşimi kapatıyorum. Hepinize iyi akşamlar diliyorum, hepinize saygılarımı
sunuyorum. Kapanma
Saati: 15.10 |
|