Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        YASAMA YILI : 4

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 76

 

23 üncü Birleşim

21 . 11 . 2001 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1.– Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu'nun, 8-9 Mayıs 2001 tarihinde sel felaketiyle karşılaşan Hatay İlinde esnaf ve çiftçinin sorunları ile tarımda kullanılan hazine arazilerinin durumuna ilişkin gündemdışı konuşması

2.– Edirne Milletvekili Ali Ahmet Ertürk'ün, Edirne İli ve ilçelerinin düşman işgalinden kurtarılış yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

3.– Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın,  millî eğitimdeki genel sorunlara ve YÖK'ün başörtüsü uygulamalarına ilişkin gündemdışı konuşması

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1.– Adana Milletvekili Yakup Budak ve 19 arkadaşının, emeklilerin sorunlarının araştırılarak hayat standartlarının yükseltilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/219)

IV.– KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.– Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay Başkanlığının 2000 Malî Yılı Kesinhesabına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/15) (S.Sayısı:766)

2.– İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527)

3.– Türk Medenî Kanunu Tasarısı ile Türk Kanunu Medenisinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in; Ankara Milletvekili Esvet Özdoğu ve Dört Arkadaşının; Aynı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ve Adalet Komisyonu Raporu (1/611, 1/425, 2/361, 2/680) (S. Sayısı : 723)

4.– Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz ile 311 Milletvekilinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/818) (S. Sayısı : 753 ve 753'e 1 inci Ek) (Birinci Görüşme 6.11.2001 Salı günü saat : 21.57'de  tamamlanmıştır.)            

V.– ÖNERİLER

A) SİyasÎ Partİ Grubu Önerİlerİ

1.– Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi

B) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1.– Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI.– GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖrÜşmeler

1.– Kütahya Milletvekili  Ahmet Derin ve 22 Arkadaşının, Yumurta Üreticilerinin Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergesi ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/8) (S. Sayısı: 596)

VII. SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1.– Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun İli ve Türkiye genelindeki Millî Eğitim Müdürlüklerinin idareci kadrolarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı (7/4949)

2.– Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, Amasya-Suluova Hizmet İçi Eğitim Enstitüsünün 2002 yatırım programına alınıp alınmayacağına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun cevabı (7/4962)

3.– Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in;

Bursa İlinin demiryolu bağlantısının ne zaman kurulacağına,

Bursa-Yenişehir Havaalanı inşaatına,

İlişkin soruları ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/4969, 4971)

4.– Bursa Milletvekili Kenan Sönmez'in, İran'ın dış ticaretinde Doğu Karadeniz limanları yerine Basra Limanına ağırlık vermesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın cevabı (7/4975)

5.– Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Balıkesir İlinde Ali Hikmet Paşa Tesislerindeki toprak sahaların çim sahaya dönüştürülmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün cevabı (7/4988)

6.– Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun Gençlik ve Spor İl Müdürünün görevden alınmasının nedenine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün cevabı (7/4997)

7.– Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, çay üreticilerinin sorunlarına ve ÇAY-KUR'dan alacakları ürün bedellerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı (7/5041)


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 12.00'de açıldı.

İstanbul Milletvekili Ediz Hun'un, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin  kabulünün l2 nci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Hasan Gemici,

Konya Milletvekili Mustafa Sait Gönen'in, üniversite çalışanlarının özlük haklarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk,

İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın, İzmir'de meydana gelen sel felaketine ilişkin gündemdışı konuşmasına da, Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Akcan,

Cevap verdiler.

Adana Milletvekili Yakup Budak ve 19 arkadaşının, çalışan çocuklar ile sokak çocuklarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla  bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/218) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemde yerini alacağı ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmenin, sırası geldiğinde yapılacağı,

Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Konya Milletvekili Veysel Candan ve Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun, ekonomi yönetiminde başarılı olmayarak ekonomik çöküş sürecini hızlandırdığı ve dış ekonomik ilişkilerde Türkiye'yi küçük düşürücü davranışlar sergilediği iddiasıyla Devlet Bakanı Kemal Derviş hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/23) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündeme alınıp alınmayacağı konusundaki görüşme gününün, Danışma Kurulunca tespit edilip, Genel Kurulun onayına sunulacağı,

 Açıklandı.

Almanya'da yapılacak olan Avrupa Birliğine Giriş 3 üncü Parlamenter Forumuna, TBMM'yi temsilen, İstanbul Milletvekili Zafer Güler'in katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Brüksel'de yapılacak olan, Avrupa Parlamentosu Başkanı ile Aday Ülke Parlamento Başkanları 12 nci Toplantısına ve Milano'da yapılacak olan, Avrupa Birliğinin Genişlemesi; Dünün Avrupasından, Yarının Avrupasına konulu toplantılara, TBMM'yi temsilen TBMM Başkanvekili Yüksel Yalova'nın katılmasına,

TBMM Başkanı Ömer İzgi ve beraberinde altı milletvekilinden oluşan bir Parlamento heyetinin, Romanya Senato Başkanı Nicole Vacariou'nun davetine icabet etmesine,

İlişkin Başkanlık tezkereleri kabul edildi.

Plan ve Bütçe Komisyonu, Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonu ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonlarında bağımsız milletvekillerine düşen birer üyelik için başvurulara ilişkin, Başkanlıkça duyuruda bulunuldu.

Tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/10) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporu üzerindeki genel görüşmeler tamamlandı.

(10/8) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporu ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 21 Kasım 2001 Çarşamba günü, alınan karar gereğince, saat 12.00'de toplanmak üzere, birleşime 16.25'te son verildi.

 

 

Yüksel Yalova

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Burhan Orhan

 

Kemal Albayrak

 

Bursa

 

Kırıkkale

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

                                                                                                                           No. : 36

                                      

II. – GELEN KÂĞITLAR

21.11.2001 Çarşamba

 

Meclis Araştırması Önergesi

 

1.– Adana Milletvekili Yakup Budak ve 19 arkadaşının, emeklilerin sorunlarının araştırılarak hayat standartlarının yükseltilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/219) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.11.2001)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 12.00

21 Kasım 2001 Çarşamba

BAŞKAN: Başkanvekili Yüksel YALOVA

KÂTİP ÜYELER: Kemal ALBAYRAK (Kırıkkale), Burhan ORHAN (Bursa)

BAŞKAN- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, gündeme geçmeden önce, 3 arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Hatay'da yaşanan sel felaketi ve tarımda kullanılan hazine arazileri hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu'na aittir.

Buyurun Sayın Mıstıkoğlu. (ANAP sıralarından alkışlar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1.– Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu'nun, 8-9 Mayıs 2001 tarihinde sel felaketiyle karşılaşan Hatay İlinde esnaf ve çiftçinin sorunları ile tarımda kullanılan hazine arazilerinin durumuna ilişkin gündemdışı konuşması

LEVENT MISTIKOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilk önce, Rize ve İzmir İllerimizde yaşanan sel felaketinden dolayı, burada yaşayan hemşerilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Yine, Değerli Başkanıma, Hatayımızda altı ay önce yaşanan sel felaketi ve Hatay'daki arazi sorunlarımızla ilgili şahsıma gündemdışı söz verdiği için çok teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, Hatay, tarihinin en acı ve en büyük sel felaketini 8-9 Mayıs 2001 tarihlerinde yaşadı. Yine, geçtiğimiz haftalarda, bu konu, Genel Kurulumuzun gündemine yoğun bir şekilde düştü; ama, Hatay'da, bu sel felaketinden etkilenen esnafımız, çiftçimiz gerçekten çok zor durumda. Bu zor durumlarını, bu sıkıntılı durumlarını anlatabilmek için, iki gündür, sivil toplum örgütü başkanlarımız, belediye başkanlarımız, Ankara'da 3 Başbakan Yardımcımızı ziyaret ederek, onlara, Hatay halkının, Hatay esnafının, Hatay çiftçisinin ve bu insanlarımıza hizmet etmekle görevli belediye başkanlarımızın sıkıntılarını en ince detayına kadar anlattılar.

Buradan şükranlarımı iletmek istiyorum; 3 Başbakan Yardımcımız da, konuya çok ilgili ve çok sıcak yaklaştılar; kendilerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Ancak, sel felaketinin üzerinden altı ay geçmesine rağmen, bu sıkıntılarımızın, yaralarımızın herhangi bir şekilde sarılmaması dolayısıyla da, ciddî şekilde üzüntülüyüz ve kırgınız; Hatay halkı olarak, Hatay'da yaşayan insanlar olarak kırgınız. İnanıyorum ki, bu önümüzdeki süreç içerisinde, bu sıkıntılara bir nebze olsun çare bulunabilecektir; çünkü, bu sel felaketinde, maalesef, Hatay esnafı, mevcut sermayesini, imal ettiği malını, dükkânındaki alet edevatını kaybetmiş, üretim yapamaz, dükkânını açamaz, borçlarını ödeyemez hale gelmiştir. İstedikleri de, öyle, hibe, bağış falan değildir; çünkü, devletin durumunu, ülkenin ekonomik pozisyonunu en iyi bilen, en iyi yaşayan Hatay halkı, devletin bu imkânlarının ne derece kıt olduğunu da bilmektedir. İstedikleri, sadece, kendilerine, üretim yapabilmelerini sağlayacak -hibe değil- faizli, uzun vadeli bir kredidir. Bu konuda, inanıyoruz ki, Başbakan Yardımcılarımız gerekli girişimleri yapacak ve netice alacaktır.

Yine, belediyelerimizin altı aydır çok büyük sıkıntıda olmaları ve afet kararnamesinin çıkmaması dolayısıyla hizmet götürememeleri, yaklaşan kış nedeniyle de yağabilecek en ufak bir yağmurda yeni felaketlere zemin hazırlayacak bir ortamın olması dolayısıyla da, bir an önce, afet kararnamesinin çıkarılması gerektiğine inanıyoruz.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Allah hiçbir ilimize, dünyanın hiçbir ülkesine böyle afetler vermesin; ama, Hatay'daki sel afetini, bütün dünya ve bütün Türkiye, gözleriyle, televizyonlardan, çok yakından izledi ve Hatay'ın ekonomisi, Hatay'ın insanının yaşamı, maalesef, on yıl geriye gitti. Burada, devletimizden istediğimiz de çok büyük şeyler değil. Devletten istediğimiz de hibe değil, devletten istediğimiz ulufe de değil. Devletimizden istediğimiz, sadece ve sadece, bugüne kadar başka illere yapılan afet kararnamesi yardımlarının Hatay için de yapılması; bunu talep ettik.  Yine, çiftçimizin, esnafımızın üretimini devam ettirebilmesi için, hibe değil, bağış değil, bir kredi talep ettik, faizli kredi talep ettik; ama, bunların hiçbiri gerçekleşmedi. İnanıyorum ki, bu yakın zamanda, bununla ilgili, Bakanlar Kurulumuz birtakım girişimlerde bulunacak ve bu insanlarımızın yarasını sarmaya çalışacak.

Yine, ilimizin çok önemli sorunlarından biri, üretim için çok önemli sorunlarından biri de hazineye ait tarım arazileri. Aşağı yukarı yirmi yirmibeş yıldır Hazineye ait tarım arazilerini kullanan çiftçilerimiz, her yıl büyük bir sendrom yaşamakta. Hatay insanının, Hatay halkının yirmi yirmibeş yıldır kendi elleriyle imar ettikleri ve üretim...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LEVENT MISTIKOĞLU (Devamla) - ... yaptıkları; yani ülkeye katma değer sağladıkları araziler ellerinden alınmakta, iskân amacıyla Hatay dışından gelen birçok vatandaşımıza verilmekte. Tabiî, bu, Hatay halkında, Hatay insanında, bölgede, o arazileri yıllarca çıplak ayakla imar eden vatandaşlarımızda büyük rahatsızlık yaratmakta. Bunlara da yıllardır bir çözüm bulunamadı. Bu iskân konusunda, Hatay'ın, artık, iskâna tahammülü kalmadığını bütün Hatay halkı bilmekte; ama, maalesef, bunu devletin ilgili kurumlarına anlatamamaktayız.

Bu arada, bu arazileri kullanan vatandaşlarımıza devletimizin, hükümetimizin bütçeye koymuş olduğu ürüne prim desteği maalesef verilmemekte. Gerekçe de, ecri misille bu arazileri kullanmış olmalarından geçmekte; ama, bunu anlamak mümkün değil; çünkü, ürüne prim desteği, üretene verilen bir destek. Bu insanlarımızın Millî Emlâkta kaydı var; bu insanlarımız üretiyor; ürettikleri ürüne prim desteği maalesef alamıyoruz. Gönderilen genelgede "Bakanlar Kurulu kararına göre hazırlanan tebliğ uyarınca" deniliyor. Demek ki, bu tebliğin hatası, yanlışı ortada. Çünkü, ürüne prim desteği ve doğrudan destek üretene; yani çiftçiye, arazi sahibine değil, üreten çiftçiye verilmesi gereken bir destek. Bu insanlarımız bu arazileri sırf ecrimisille kullandıkları için, ne ürünlerine destek alabiliyorlar ne de doğrudan destek alabiliyorlar. Bunun da Tarım Bakanlığımızca düzeltileceğine inanıyorum ve bu vatandaşlarımızın bu mağduriyetlerinin de en kısa zamanda giderilmesi gerektiğine inanıyorum; çünkü, gerçekten, hakka, hukuka aykırı bir karardır, hakka hukuka aykırı bir tebliğdir. Hem ürüne desteğin hem doğrudan desteğin amacı, arazi sahibine değil, üreten çiftçiye destek vermektir. Bu insanlarımız üretmektedir, arazinin sahibi Hazinedir; ancak, Hazine, bunlarla bir sözleşme yapmıyor, ecrimisil yoluyla bu araziler bu vatandaşlarımıza kullandırılıyor.

İnanıyorum ki, en kısa sürede bu sorun da çözülecektir. Bu konuda, tüm Hatay Milletvekillerimiz, bütün arkadaşlarımız, haftalardır, gerekli girişimleri yapmaktadırlar.

Bütün Hatay Milletvekili arkadaşlarıma huzurlarınızda teşekkür ediyorum ve bu konuda, Hatay'ın sorunlarının dile getirilmesi konusunda gündemdışı söz veren Değerli Başkanım Sayın Yüksel Yalova'ya şükranlarımı sunuyorum, tüm Genel Kurula saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Mıstıkoğlu.

Değerli milletvekilleri, Sayın Mıstıkoğlu, kendisine özgü nezaketiyle, sorunun vahameti konusunda çok fazla yakınıcı olmadı.

Bu sabah, Hatay Belediye Başkanı Sayın İris Şentürk'le tekrar görüştüm; 6,5 aydan bu yana kamu taşıtlarına mazot yardımı dışında hiçbir katkı sağlanamadığını ifade ettiler. Aynı şekilde, bir başka husus, İller Bankası paylarının da kesilmesi nedeniyle, daha bir zor durumda olduklarını ifade ettiler.

Açıkça burada söyleyelim, elbette, Hatay da diğer illerimiz gibidir; ama, biraz devlet sorumluluğu üstlenenler gayet iyi bilirler ki, Hatay'la ilgili konuya başka bir gözle bakma mecburiyetimiz vardır.

Konunun önemi nedeniyle, ben, Hatay Milletvekilleri Sayın Şandır, Sayın Dönen, Sayın Aykut ve Sayın Kalkan'a 2'şer dakika...

Dün de ifade etmiştim, geçen ay, ne yazık ki, müracaat düzeni nedeniyle Sayın Kalkan'a söz verememiştim; ama, dediğim gibi, bu noktada, Hatay Milletvekilleri aynı düşüncede oldukları için herhangi bir problem olmayacaktır.

Yalnız, bir istirhamım var: Gündem son derece yoğun, 2'şer dakika, yerinizden söz hakkı vereceğim.

AHMET KABİL (Rize) - Ben de söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Dönen.

MEHMET DÖNEN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; tabiî ki, Sayın Mıstıkoğlu'nun az önce belirttiği gündemdışı konu çok önemli. Altıbuçuk aydan bu yana bir sel felaketiyle karşı karşıya olan, kış gelmiş, bugünlerde gerçekten yeniden sel felaketlerine neden olabilecek altyapı sıkıntıları olan bir kent çok zor durumda; ama, bir şeyi de belirtmeden geçemiyorum; burası, iktidar milletvekillerinin ağlama duvarı değil; iktidarlarsa, bu işi yapsınlar. Böyle bir şey olamaz! Burada, iktidar milletvekilleri, çıkıp çıkıp seçmene selam verecekler... Biz, gününde söyledik Sayın Başkan, burayı, Bakanlar Kurulu kararıyla afet bölgesi ilan edin dedik, etmediniz; şimdi, afetle karşı karşıya gelmiş belediyelerin katsayılarını artırın diyoruz, afetle ilgili bu kararname bakanlıklar arasında kayıp!.. Ee, bunu ben bulmayacağım herhalde, iktidar bulacak, iktidar yapacak; burası ağlama duvarı mı?! (DYP sıralarından alkışlar) Bütün insanlar bize ağlıyor...

Sayın Mıstıkoğlu'nun dile getirdiği bir konu da şu: Değerli arkadaşlarım, Hatay'a göç gelmesine ilişkin, oradaki özellikle 10'ar dönümlük "çap" diye adlandırılan tarlaların kullanımını üstlenen, sürdüren insanlar geçmişte de sıkıntı içine düştü. İktidar olduğumuz dönemde, iktidar olmanın gereği,sorunlarını çözdük; şimdi de o sorunları çözebilirler. Burada yeniden bir polemiğe gerek yoktur diye düşünüyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Dönen.

Şimdi, söz, MHP Grup Başkanvekili Sayın Mehmet Şandır'da.

Buyurunuz Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Hatay) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; biz, Hatay meselesini, birkaç defa oldu, huzurlarınıza getiriyoruz, bundan da üzüntü duyuyoruz; ancak, gerçekten, bu geçen altıbuçuk yedi aylık süre içerisinde, hiçbir şey yapılmamasının ötesinde, çok kalıcı sonuçlar doğurması dolayısıyla, çok ağır bir felaket yaşadı Hataylı.

Mesele, Sayın Dönen'in söylediği gibi, iktidar-muhalefet ayırımı gözetmeyecek kadar önemli bir mesele. Ülkenin sorunlarını dile getirmenin bir ayracı olmaz; biz, milletin vekilleriyiz ve ülkemizde, bölgemizde yaşanan felaketle ilgili tedbirleri, hükümetimizden, Meclisimizin yardımını da dileyerek, yerine getirmesini talep etmemiz çok haklıdır, çok tabiîdir. Ben inanıyorum ki, hükümetimiz, bu hafta içerisindeki Bakanlar Kurulu toplantısında, bu konuda alınması gereken tüm kararları, tedbirleri alacaktır.

Ancak, şunu ifade etmeme lütfen müsaade ediniz: Hatay'da yaşanan felaket, bir anlık bir felaket değil. Bu seneki üretimimiz bile yüzde 25 rekolte noksanıyla gerçekleşti; yani, biz, topraklarımızın organik kısmını kaybettik, sanayimizin altyapısını kaybettik. Dolayısıyla, Hatay'da yaşanan sorun, yalnız Hataylıların değil, ülkenin üretim kaybı sorunudur. Bu noktaya, Meclisimizin, Meclis yönetimimizin gösterdiği hassasiyete, ben de Hataylılar adına teşekkür ediyorum. Artık, meselenin tahammülü yoktur. Meselenin bir başka tahammülsüzlüğü de siyaseten istismarı meselesidir. Bu mesele, bir millî mesele olmak noktasındadır ve her birimiz, tüm milletvekilleri,  aynı hassasiyetle, meseleyi, Meclisimizin, toplumun ve hükümetimizin dikkatine sunuyoruz; çığırışımız, gayretimiz budur. Bunun böyle bilinmesini istiyorum ve yine, söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Hükümetimizden, bu hafta, bu meselenin çözümünü, mutlaka ama mutlaka beklediğimizi de ifade ediyor; saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Çok teşekkürler Sayın Başkan. Ben de size teşekkür ediyorum.

Şimdi, Sayın Ali Günay; buyurun.

ALİ GÜNAY (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hatay İlinde meydana gelen sel felaketi, bugünden önce, zaman zaman dile getirildi, ilgili ve yetkililerin dikkatine sunuldu. En son olarak, dün, sorunlarını dile getirmek ve yardım talebinde bulunmak üzere heyet geldi. Bu heyetin arasında çiftçi ve esnaf temsilcileri ile birkaç belediye başkanımız da vardı. Bu heyet, üç Başbakan Yardımcımızla konuşmuş, sorularını dile getirmiş ve üç Başbakan Yardımcımızdan da anlayış görmüşlerdi.

Bildiğiniz gibi, tabiî afet nedeniyle gelir kaybı ve altyapı hasarına uğrayan belediyelere yapılacak yardım, 4123 Sayılı Yasanın 6 ncı maddesi gereğince, Bakanlar Kurulunca kararlaştırılır ve dünkü görüşmelerde bu kararın alınmış olduğunu gördük; öyle umut ediyorum ki, kısa süre sonrasında bu sıkıntılar giderilebilecektir.

Değinilen ikinci husus, hazine arazilerini kullanmakta olan çiftçilerimizin uğramakta oldukları mağduriyet. İlimizde, yirmibeş yılı aşkın bir süreden beri hazine arazilerini kullanan topraksız çiftçilerimiz vardır. Zaman zaman iskâna tabi tutulan aileler, bu hazine arazilerinin bir kısmına yerleştirilmekte ve bu arazileri kullanmakta olan kişiler, çiftçiler buralardan çıkarılmakta ve dolayısıyla, mağduriyete uğramaktadır.

Ben, burada bir denge gözetilerek, yöremizde bulunan devlet üretme çiftliğinin arazileri iskâna tabi tutulabilir ve bu mağduriyet giderilebilir inancındayım.

Bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Çok teşekkürler Sayın Günay.

Şimdi, Sayın Hakkı Oğuz Aykut; buyurun.

HAKKI OĞUZ AYKUT (Hatay) - Sayın Başkan, değerli üyeler; ben de, 8 Mayısta Hatay'da meydana gelen sel felaketi konusunda Levent Bey, Mehmet Bey, Ali Günay Bey ve diğer Hatay milletvekili arkadaşlarımızın görüştükleri konuya katılıyorum. Gerçekte, yaşanan sel felaketi bölgeye büyük zarar vermesine rağmen, bugüne kadar birçok belediye ve köyün altyapısı çökmüş, ekili dikili alanlar zarar görmüş, çiftçi ve esnaf zor durumda kalmıştır. Bölgenin bir an evvel afet kapsamına alınarak, yaraların sarılmasını ben de talep ediyorum. Bunların dışında gözden kaçan bir hususu da belirtmek isterim.

Bugüne kadar pek dile getirilmeyen, balıkçılarımızın mağduriyetini de unutmamak gerekiyor. Yaşanan afet sırasında, ekmek tekneleri olan kayıkları parçalanan balıkçı kardeşlerimizin, bu mübarek ramazan gününde mağduriyetlerinin giderilmesi ve balıkçı barınaklarının bir an önce tamamlanması gerektiğinin altını çiziyorum.

Bu vesileyle, bir konuyu daha ifade etmek istiyorum: Mustafa Kemal Üniversitesine bağlı olup İskenderun'da eğitim ve öğretim faaliyetini sürdürürken Antakya'ya götürülen fakültelerin İskenderun'a iadesiyle ilgili yazılı ve sözlü olarak yardım ve bilgi isteğim konusunda Sayın Cumhurbaşkanı ve YÖK Başkanından cevap alamadım. Bu fakültelerin iadesi, Hatay'ın her bakımdan lokomotif ilçesi olan İskenderun'un kültürel, ekonomik ve sosyal bakımdan diğer bölgelerle uyum içerisinde gelişmesi açısından çok önemlidir.

İskenderun halkının çok hassas olduğu bu konuyu bilgilerinize sunar, konuyla ilgili gerekli hassasiyetin gösterilmesini arz ederim.

Bana söz verdiğiniz için de teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Kalkan.

SÜLEYMAN METİN KALKAN (Hatay) - Sayın Başkan, Değerli Meclis; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten, Meclisimiz, Hatay'ın sorununa, Meclis olarak gerekli ilgiyi gösteriyor dinleyerek; ama, yöneticilerimizden, hükümetten, bu kadar söylemelerimize, burada Hatay'la ilgili 3 defa gündemdışı konuşma yaparak konuyu Meclisin sathına yaymamıza rağmen -tüm Hatay milletvekilleriyle beraber- ve onlarca soru önergesi vermemize rağmen, maalesef, hiçbir ilgi ve yakınlığı görmüyoruz. Allah başka ilimize vermesin, Rize'yi de kıskanmıyoruz; ama, Rize'de, üç gün evvel felaket oldu, 1 trilyon lira nakit para hemen intikal etti. Oradan bir Başbakan Yardımcısının olması yetiyor da, Hatay'dan 10 milletvekilinin olması, gerekli yardımı celbetmiyor mu diye, kendi milletvekilliğimizin gücünden şüpheye düştüm ya da Meclisin ya da hükümetin, Bakanlar Kurulunun, Türkiye'nin her iline eşit bakmadığı noktasında şüpheye düştüm.

Şimdi, altı ayı geçen bu kadar ısrarlı takibimize, iktidar partilerinin Hatay milletvekillerinin de son derece ciddî uyarı ve taleplerine rağmen, hâlâ, Hatay'a gerekli ilgi gösterilmiyorsa, ben, bu noktada, Hatay milletvekili olarak, konuyu, Hatay'ın hakkı olarak, daha üst noktalara taşıyacağım; gerekiyorsa, Avrupa mahkemelerine konuyu intikal ettireceğim. Bunu, son kez söylüyorum. Ali Günay Beyin "bu hafta çıkacağını umut ediyorum; dünkü tespitlerimde bunu gördüm" temennisini bir teselli kabul ediyorum. İnşallah, daha üst noktaya varmasın ve bir an evvel bu konu çözülsün diyorum.

İkinci bir konu, çok önemli: Hatay'ın Amik Ovasında, Hatay'ın vatandaşı rahatsız ediliyor. Bu rahatsızlığı gidermek üzere, biz, Plan ve Bütçe Komisyonunda bir önerge verdik; Hatay'ın bütün milletvekilleri desteklemesine rağmen, bizzat ilgili Bakanımız, konuyu, yanlış bir şartlanma neticesi, yanlış değerlendirme neticesi, devlet güvenliği sorunu olarak kabul ederek önledi "katılmıyoruz" dedi. Halbuki, bütün yabancı vatandaşlara Türkiye'nin her türlü arazisi satılabilirken, Hatay'da, Hataylıya devletin arazisinin satılmaması anlaşılabilir gibi değil. Bu bakımdan, gereksiz hassasiyetlerle vatandaşlarımızı ıstıraba sokmayalım; bir.

İkincisi, Hatay'ın sel felaketinden dolayı bu kararnamesinin hâlâ  Bakanlar Kurulunda bulunamaması, kaybolması gibi bahanelerin arkasına sığınmadan, artık, bu kararnamenin bir an evvel çıkarılmasını lütfen temin edelim.

Bu vesileyle, inşallah bir daha konuşmamıza gerek kalmayacak diyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kalkan.

MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim, Hatay deyince, elbette, Sayın Sökmenoğlu unutulmaz; telaş buyurmayınız.

Sayın Murat Sökmenoğlu'na da 2 dakikalık...

MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - 1 dakika yeter Sayın Başkan; yeter ki konuşayım efendim.

BAŞKAN - 2 dakika olsun efendim, eşitlik olsun.

MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Yalnız, bu sağırlar diyaloğu bitmeli diyorum ben; çünkü, Hatay konusu tam bir sağırlar diyaloğuna döndü. Türkiye Büyük Millet Meclisinde ve dışarıdaki partiler, Hatay konusunda Hataylının ıstırabını dile getiriyor; ama, bu sağırlar diyaloğuyla, kararnameler dahi bulunamıyor.

Temennilerle afet konusu çözülemez Sayın Başkan. Lütfen, buradan sesimizi... Ben, eski Hatay Milletvekili olarak konuşuyorum, kimseye de popülizm yapmak için değil; ama, ciddî bir sorun var. Lütfen, kalkıp da hükümetin bir üyesi buna cevap versin.

Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum Sayın Sökmenoğlu; sizin popülizm yapmayacağınızı biliyoruz.

AHMET KABİL (Rize) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Bir saniye, Sayın Kabil...

Gündemdışı konuşmaya hükümet adına yanıt verecek Sayın Bakan var mı; Hatayda altıbuçuk ay önce meydana gelen sel felaketine ilişkin?

SÜLEYMAN METİN KALKAN (Hatay) - Bakan Yok.

BAŞKAN - Efendim, Hatay ile ilgili söylemem gereken bir başka husus daha var: Bir kararname meselesi var. Eski imzalı kararname geçerli olur mu olmaz mı?.. Sayın Bayındırlık Bakanlığının konusudur; ama, en doğrusunu Sayın Sökmenoğlu ifade buyurdular. Biz, Meclis Başkanlığı olarak, artık, bu Hatay meselesinin, Bakanlar Kurulu iradesiyle bir an önce çözüme kavuşturulması gerektiği inancındayız; çünkü -burada hakkını teslim etmek için söylüyorum- Hatay'ın Sayın Belediye Başkanı, bugüne kadar, deyim yerindeyse, yağıyla kavrulmaya çalışmıştır; ama, bunu da çok asil bir şekilde yapmıştır, devletinden en küçük yakınma dile getirmeden yapmıştır. Hatay'a layık olduğu muameleyi yerine getirmek de bu devletin görevidir diyorum.

Sayın milletvekilleri, Tokat Milletvekili Sayın Ali Şevki Erek, kendi başkanlığında Rize'den döndüklerini, Rize'de meydana gelen afete ilişkin görüşmeye, yerinden, 1 dakikalık katkıda bulunmak istediklerini ifade ettiler. Rize de önemli -malum, dün konuştuk- İzmir ile birlikte.

Buyurun Sayın Erek.

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim. Çok yoğun gündemdışı konuşmalar sebebiyle bu tercihi kullandım; lütfettiniz. Hatay'a ve İzmir'e geçmiş olsun dileklerimi tekrar ediyorum.

Rize'de iki gün boyunca arkadaşlarımla beraber gezdik. Ardeşen, Çamlıhemşin, Pazar, Çayeli, Güneysu ve bilhassa Güneysu'nun Kıbledağı Köyündeki selin ve heyelanın meydana getirdiği bir büyük faciayı bizzat yerinde gördük.

Sayın Başkanım, 500'ü aşkın ev ya heyelan dolayısıyla ya da sel dolayısıyla tamamen hâk ile yeksan olmuş veya birbirinin üzerine binmiş. Bütün vatandaş, çoluk çocuk, eşyasıyla, tarifi imkânsız bir facianın içindeler. Orada yaptığımız tespitlere göre, Ankara'dan giden maddî yardım yetersiz. Burada diğer arkadaşlarımı dinledim ve şaştım. 1 trilyon lira yardım gittiğinden bahsediliyor. Eğer, bundan sonra gidecekse, ne âlâ; ama, biz oradayken, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının gönderdiği bir 75 milyar lira, ondan sonra giden bir ek 250 milyar lira var; aile başına 50 milyon, 60 milyon, 75 milyon gibi fevkalade komik rakamlarla yardıma çalışılmış.

Özellikle iki önemli hususta Rizeli kardeşlerimiz feveran içinde. Birinci sürgün çay parası ödenmeye kalkışılmış, gübre parası dolayısıyla kesilmiş. İkinci sürgün çay parası yok, üçüncü sürgün çay parası yok. Tek bir kuruş alamamış üretici. Çay bahçeleri harap olmuş. Onu da bir tarafa bırakıyoruz; Çay-Kurun işçileri üç aydan beri, ne bir kuruş ikramiye ne bir kuruş işçi ücreti almışlar. En azından, derhal Rize'ye Ankara'dan malî destek, derhal işçilerin ücretlerinin ödenmesi ve derhal, çay paralarının acilen ve öncelikle ödenmesi zaruretini burada bir kere daha ve ısrarla teyit ediyorum.

Tüm vatandaşlarımızın eli böğründe kaldığını, devletin en büyük organı hükümetin, bu konuda, biraz evvel, iktidara mensup milletvekili arkadaşlarımızın da açıkça dile getirdiği gibi, fevkalade geride kaldıklarını, fevkalade, icraya yönelik işlemlerden uzak durduklarını vurguluyorum.

Lütfedip bana söz verdiğiniz için, Rizeli kardeşlerim adına, şahsım adına, Değerli Başkanımıza ve Yüce Meclise sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Efendim, Rize'de meydana gelen sel felaketi hakkında Sayın Ahmet Kabil milletvekilimiz benden gündemdışı konuşma talebinde bulunmuştu; verememiştim. Şimdi, yerinden bir katkı yapmak istiyor Sayın  Ali Şevki Erek bakanımızla birlikte.

Buyurun Sayın Kabil.

AHMET KABİL (Rize) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Ali Şevki Erek'e de çok yerinde ve doğru tespitleri için teşekkür ediyorum. Ben de Hatay afetzedelerine geçmiş olsun diyorum.

Rize'de ve bütün ilçelerinde, hatta, Artvin'in sahildeki Arhavi ve Hopa İlçelerinde 11 Kasım pazar günü başlayan, 18 Kasım pazar gününe kadar bütün şiddetiyle devam eden ve ilk 24 saatte -yıllık yağış ortalamasına yakın- metrekareye 171 kilo yağmur düşmesi nedeniyle dereler taşmış, seller, heyelanlar başlamış ve neticede, 8 kişinin öldüğü -ölenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum- 2 kişinin hâlâ kayıp olduğu, 25 evin tamamen yıkılıp yok olduğu, 392 evin hasar gördüğü için boşaltıldığı ve bu insanların evsiz yurtsuz kaldığı, 155 köyün yollarının kapandığı, telefonlarının, sularının, elektrik hatlarının sele gitmesi neticesi çalışmadığı, birçok aracın heyelan altında kaldığı, yüzlerce hayvanın telef olduğu, 6 200 kilometre köy yolunun, 165 kilometre il yolunun yüzde 70'inin hasar gördüğü, 170 kilometre devlet yolumuzun birçok heyelan nedeniyle zaman zaman kapatıldığı, birçok işyerini suların bastığı, çay tarlalarının sele gittiği ve son yıllarda -17 Ağustos 1999 Kocaeli deprem felaketi dışında- Türkiye'de hiçbir tabiî afetle mukayese edilmeyecek bir afet yaşanmıştır.

Dün, bu Yüce Mecliste, Rize'deki afetzedelere haksızlık yapıldığı kanaatindeyim. Gazete haberi doğru olsa bile, 1 trilyon, bu afetin boyutlarına göre -Sayın Erek'in de ifade ettiği gibi- devede tırnak misali bile olamaz ve bu kadar parayı bile çok gören arkadaşlarıma üzüldüm.

Bu afet, bölge halkının yüzde 52'sini direkt, diğerlerini de dolaylı etkilemiş oldu. Dolayısıyla, çay müstahsillerimize iki ve üçüncü sürgün yaş çay bedellerinin -hâlâ alamadılar- bir an önce ödenmesi; açıkta kalan 392 aileye kalıcı konut verilinceye kadar kira yardımı yapılması; 1996 afetinde Afet İşleri Genel Müdürlüğünce -Rize Merkezde 300 konutluk arsa hazırdır- konutların yapımının bir an önce başlatılması; belediye borçlarının bir yıl faizsiz ertelenmesi; afetin çok daha büyük olmasını engelleyen taşkın koruma ve dere ıslah çalışmalarının devam ettirilmesi sağlanmalıdır. Bizzat afet bölgesine gelerek incelemede bulunan ve bölgeye moral veren Başbakan Yardımcısı Sayın Mesut Yılmaz'a, İçişleri Bakanımız Sayın Rüştü Kâzım Yücelen'e, Bayındırlık ve İskân Bakanımız Sayın Abdülkadir Akcan'a, Enerji Bakanımız Sayın Zeki Çakan'a ve yardımlarını esirgemeyen Köy İşleri Genel Müdürlüğünden sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Mustafa Yılmaz'a şükran ve saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN - Sayın Kabil...

AHMET KABİL (Rize) - Bitmek üzere Sayın Başkanım.

Ayrıca, bu bakanlarımızın, müsteşar, genel müdür ve bölgedeki teknik personeline de takdir ve teşekkürlerimi sunuyorum.

Yine, afet süresince oluşturduğu kriz masasındaki personeliyle birlikte olağanüstü çaba sarf eden Rize Valisi Sayın Bülent Karaçöl'e, Rize İl Jandarma Alay Komutanına, İl Belediye Başkanına, İl Emniyet Müdürüne, Köy Hizmetleri İl Müdürüne...

BAŞKAN - Sayın Kabil...

AHMET KABİL (Rize) - DSİ, Karayolları ve TEDAŞ bölge müdürlüklerine, ilçe kaymakamları ve belediye başkanlarına, makine yardımı yapan özel kurumlara teşekkürlerimi sunuyorum.

BAŞKAN - Evet, biz de size çok teşekkür ediyoruz yerinizden katkı sağladığınız için.

AHMET KABİL (Rize) - Bir hususu daha belirtmeme müsaade ederseniz...

BAŞKAN - Sayın Kabil, hayır... Bakın, bütün arkadaşlarımıza...

AHMET KABİL (Rize) - Hemen bitiriyorum...

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum, gündeme getirdiniz...

AHMET KABİL (Rize) - Daha düne kadar Rize'deki en ufak...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Hatay meselesini...

AHMET KABİL (Rize) - Sayın Başkan, daha düne kadar Rize'deki en ufak bir gök gürültüsüne...

BAŞKAN - Sayın Kabil...

AHMET KABİL (Rize) - ...Genel Başkanımıza benden önce koşup, geçmiş olsun dileklerini ileten bir sayın milletvekilinin dünkü eleştirilerine anlam veremedim. Ben...

BAŞKAN - Sayın Kabil, kusura bakmayın...

Hatay meselesini... Hatay'da bir başka acımız vardı; geçenlerde yitirdiğimiz Değerli Arkadaşımız Namık Kemal Atahan'ı rahmetle bir kez daha anıyorum.

Şimdi, gündemdışı ikinci söz, Edirne ve ilçelerinin kurtuluş haftası münasebetiyle söz isteyen Edirne Milletvekili Sayın Ahmet Ertürk'e aittir.

Buyurun Sayın Ertürk. (DSP sıralarından alkışlar)

2. – Edirne Milletvekili Ali Ahmet Ertürk’ün, Edirne İli ve ilçelerinin düşman işgalinden kurtarılış yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

ALİ AHMET ERTÜRK (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 18-27 Kasım Edirne İli ve ilçelerinin kurtuluş günleri dolayısıyla gündemdışı söz almış bulunuyorum. Ulusumuzun değerli temsilcileri olan sizleri, Edirneli hemşerilerimi ve tüm yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

92 yıl Osmanlı Devletine başkentlik yapmış olan ilimiz, tarih ve kültür mirasıyla bir anıt kent olduğu kadar, coğrafî konumuyla da Türkiye'nin Batı'ya açılan penceresi olarak, bir anlamda, vitrin kenttir.

Genelde Trakya, özelde Edirne İli, yakın geçmişte ve her dönem, demokrasimize, laik cumhuriyete en önemli katkıyı veren, çağcıl insan ilişkilerinin en ileri düzeyde yaşandığı bir yerdir. Bu, geçmişte böyleydi, bugün böyle, yarın da böyle olacaktır. Hamaset yerine, neden böyle olduğunu açıklamak amacıyla yakın tarihimizi bilimsel bir bakışla değerlendirmek, biraz hatırlatma ve belki bilgilerinize bir miktar katkıda bulunmak istiyorum.

Yakın tarihimize baktığımızda, ulusal egemenlik kavramının, ulusal savaşım fikrinin ilk çıktığı yer olarak Edirne İlimiz ve civarını görmekteyiz. Burada ulusal savaşım derken, halkın devlete rağmen kendini kurtarma mücadelesini kastediyorum.

Edirne, ulus egemenliği, kendi kendini yönetme, bireysellik gibi temel demokratik değerleri, 1878 yılından itibaren tanımaya başladığını ispat etme yoluna girmiş ve ulusal bilince, öncelikle, sahip çıkmıştır. Bölgemiz insanları, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası, Ruslar, Yeşilköy'e kadar Trakya'yı işgal ettiklerinde, ulusal davranışın ilk örneği olarak, topraklarını Bulgarlara vermemek için örgütlenip silahlı mücadeleye başlamışlardır. Kurdukları Rodop Türk Mukavemet Hükümeti, İstanbul hükümetine rağmen, topraklarını Bulgarlara teslim etmeyerek bağımsızlık ilan etmiştir. 4 milyonluk nüfusa hükmeden, 250 000 askeri bulunan bu hükümet, Osmanlı Hükümetinin askerlerini iade etmesi talebini, iki devlet arasında suçluların iadesine dair bir anlaşma bulunmadığını açıklayarak reddetmiş ve sürdürdüğü savaşımla Ayastefanos Anlaşmasının Berlin Anlaşmasına dönüşmesini sağlamıştır.

Ahmet Timuriki başkanlığındaki bu ilk millî mücadele hareketi, Türklere sonraki işgaller karşısında hep model oluşturmuş, her işgale ulusal tepki verilmiştir. Anadolu'daki ulusal kurtuluş hareketi, bu modele göre şekillenmiştir.

Türklük bilincimizin de, batıdan, Trakya bölgesinden başladığını bilmekteyiz. Bunda, bölgedeki Osmanlı tebaasının ulus kurma bilincine ulaşarak kopmalarının uyarıcı etkisi olsa gerektir. Göktürklerden sonra ilk kez bir hükümete Türk isminin bu bölgede verildiğini de görmekteyiz; "Rodop Türk Mukavemet Hükümeti."

Anadolu ulusal mücadelesini başlatan ve yönetenlerin, başta Yüce Atatürk olmak üzere yüzde 90'ı bizim hemşerilerimizdir; geri kalanının da hemen hemen hepsi bu topraklarda görev yapmış insanlardır.

Sonuç olarak, Trakyalılık-Rumelililik niteliğinin yakın tarihimizden bugüne özgün  tavrıyla daima farklı bir yanı olagelmiştir. Bütün bunları bilerek, hissederek övünmeden yaşayan  tüm Trakya çocukları ve Edirneli hemşerilerimin kurtuluş günlerini Türkiye Büyük Millet Meclisinde kutlamak benim için heyecan verici, anlamlı bir görevdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yakın tarihte kısa bir gezintiden sonra, Edirne'nin güncel sorunlarına gelmek istiyorum.

Edirne İlimiz, Ankara'dan yüzeysel bir bakışla, sorunlarını çözmüş, gelişmiş bir görüntü vermektedir. Bu değerlendirmede göreli bir doğruluk payı olsa da, Edirne, gelişme potansiyeline ve dinamiklerine göre olması gerekenin çok gerisinde kalmıştır. Nasıl olsa kendi yağıyla kavrulur denilerek gelmiş geçmiş hükümetlerce ihmal edilmiş, devlet yatırımlarından hak ettiği payı alamamıştır.

Türkiye pirincinin yüzde 50'sini, ayçiçeğinin yüzde 26'sını üreten, vergisini yüzde 87 gibi yüksek oranda ödeyen ilimizin devlet bütçesinden aldığı pay çok azdır. Nüfus artış oranının düşüklüğüne rağmen, tarımda makineleşme, eğitim seviyesinin yüksekliği, istihdam yaratıcı yatırımların olmaması sebebiyle, işsizlik her geçen gün artmaktadır. Sonuçta göç olgusu ciddî bir sorun olarak gündemdedir. Sahip olduğu potansiyel ve dinamikleriyle, Balkanların sanayi, ticaret ve kültüründe bir odak noktası olması gereken Edirne, öncelikli ve özel bir ilgiyi hak etmektedir. Ciddî bir ekonomik istikrar programı uygulayan hükümetimizden, bütçe imkânları ölçüsünde, Edirne halkına yeni iş olanakları yaratarak, göçü önleyecek ivedi beklentileri vardır; bunlar:

1- Edirne ve Trakya topraklarının yüzde 90'ının  sulanmasını olanaklı kılacak olan barajlara ilişkin olarak:

A- Programa alınan Koyuntepe ve Hamzadere Barajlarının bir an evvel tamamlanması için ödeneğin artırılması,

B- Projesi tamamlanarak DPT'ye sunulan Çakmak Barajının yatırım programına alınması.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkürlerinizi sunun ve bitirin.

ALİ AHMET ERTÜRK (Devamla) - Teşekkür ederim. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ertürk, ben, size teşekkür ediyorum. Trakya'dan tek talep, sizin talebiniz olduğu için söz verdim.

Ben de, Yüce Meclis adına, Edirne ve ilçelerinin kurtuluş haftasını kutluyorum. Gündemimiz yoğundu...

Şimdi, gündemdışı üçüncü söz, kamu eğitim sorunları hakkında söz isteyen, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'ya aittir.

Buyurun Sayın Uzunkaya.

3. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, millî eğitimdeki genel sorunlara ve YÖK’ün başörtüsü uygulamalarına ilişkin gündemdışı konuşması

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyor, gerek altı ay önce Hatay'da meydana gelen ve gerekse 11 Kasımdan beri Doğu Karadeniz ve Anadolu'nun muhtelif kesimlerinde meydana gelen sel felaketlerinde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa ve tüm kazazedelere de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Ancak, burada, bir üzüntümü de ifade ediyorum; hep bu konularda müşteki olan arkadaşlarımız, iktidar partilerindeki milletvekilleri oldular. Keşke, çözüm mahallinde olan arkadaşlarımız, burada çözümlerini anlatmış olsalardı. Benim, şimdi, böyle kendinden şikâyetçi olan bir iktidar ve iktidarın arkasındaki parlamenterlere, eğitimin sorunlarını anlatmamdan ne sonuç çıkar diye de cidden, peşin bir kabulle, merak ediyorum, hiçbir şey olmaz diye de endişe ediyorum.

AHMET EROL ERSOY (Yozgat) - Sen de konuşmaktan başka bir şey yapmıyorsun.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Bana, böyle bir konuşma imkânını verdiği için de Değerli Başkana teşekkür ediyorum.

AHMET EROL ERSOY (Yozgat) -Sen de demagoji yapma!

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, tabiî, eğer polemik yapmaya gelirse...

AHMET EROL ERSOY (Yozgat) - Kim yapıyor; sen yapıyorsun... Sözü uzatma...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Bakın, sizin, iktidar partileri milletvekilleri olarak, oralarda oturma imkânınızın olmadığını siz de takdir edeceksiniz.

AHMET EROL ERSOY (Yozgat) - İşin gücün konuşmak, başka ne yapıyorsun?!

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bir Venedikli tacir, hatıralarını anlatırken -bir Alman Profesör Bayanın eserinde "Avrupa'nın Üzerine Doğan İslam Güneşi" adlı eserinde- diyor ki: "İzmir'e çıktığımda, kesemdeki altınlar yere döküldü, saçıldı. Ben, bütün paramın kaybolacağını -o zaman Osmanlı diyarına, bu diyara ticarete gelmişti- altınlarımın, yerden toplayıcılar tarafından yok edileceğini düşündüm. Paraların hepsi toplandı, önüme getirildi; saydım, ne bir eksik vardı ne de bir fazla vardı. Bu millete hayran olunmaz da ne olunur" diyor.

Şimdi, öyle bir eğitim sistemiyle, öyle bir noktaya geldik ki, Değerli Başbakanım da, yardımcıları da, değerli kabine üyeleri de, özellikle Sayın Millî Eğitim Bakanımız -ki, şu anda burada yoklar- ve Yüce Parlamento, bu değerli üyeler, şakaklarını avuçlarının içine alıp düşünmelidir ki, iki gün önce, elindeki çantası ve içindeki birkaç kuruş parası ile telefonunu korumak için mücadele eden 28 yaşındaki genç kadının, bankaları, devleti soyan bir nesil olarak yetişen bu toplumun bu hale gelmesinin mesulü hangi eğitim sistemidir?!

MELDA BAYER (Ankara) - Sizin yaptığınız...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Dün, bugün...

ÇETİN BİLGİR (Kars) - Siz daha iyi bilirsiniz!..

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Bizim yaptığımız diyorsunuz... Ah, bizim yaptığımızı anlayabilseydiniz; keşke, eğitimci sıfatıyla bu beyanlarda bulunmamış olsaydınız.

Değerli arkadaşlar, çok yazık edildi bu millete. Ben, inanıyorum ki... Bakın, bir taraftan, bu insanları böyle perişan ederken, pragmatist, maddeci, materyalist bir eğitimin kurbanı ederken; öbür taraftan, milletin mefahiriyle, değerleriyle örtüşen hayat tarzını devam ettirmek isteyen, ama... Elimde, Anayasada ifade ediliyor; Anayasanın 130, 131 ve 132 nci maddelerinde, özgürlükçü ve bilimsel eğitim yapacak üniversitelerden bahsediliyor. Allahaşkına, soruyorum; geçen hafta bugün, burada, Sayın Millî Eğitim Bakanının, hakkında verilen gensoru önergesi üzerinde yaptığı açıklamalar var. Üzülerek söylüyorum, tamamen, hilafı hakikat beyanlarda bulunmuştur Sayın Bakanımız; milletin gözünün içine baka baka, milleti yanıltmıştır, aldatmıştır. Hiçbir vaadi, gerek... Daha önce, sekiz yıllık eğitimin müzakere edildiği dönemde, değerli halefi olan o günün bakanı, Meclis tutanaklarındaki şu beyanlarda "2000'li yıllarda, 2000 yılında, eğitimde 30 öğrenciden fazla sınıf olmayacak" diyor.

Bakın, değerli arkadaşlar, iki gün önce, 17 Kasım günü, benim ilim     -ki, Samsun, aynı zamanda, Değerli Millî Eğitim Bakanımızın da doğduğu bir ildir- Samsun'un, kendi ilçesine yakın Ondokuz Mayıs İlçesinde, 206 öğrenciye -Sayın Başbakanımızın da görmesini arzu ediyorum- bir öğretmen, bir de idareci verilmiştir.

Şimdi, bir taraftan, milletin gözünün içine baka baka "30 öğrenciye düştü sınıflar" diyeceksiniz; öbür tarafta, konuşmalarında -zabıtlarda var- bu ne büyük ihtiyaçmış ki diyor Sayın Bakan, biz, işte şu kadar derslik yaptık, bu kadar öğretmen atadık, hâlâ talepler karşılanamadı. İşte, işin garabeti burada. Bir Millî Eğitim Bakanı düşünün ki, hedeflerinin ne olduğunu bilmiyor, hedef sapmalarının ne olduğunun farkında değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son 1 dakika, bitireceksiniz...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, özellikle Sayın Başbakanımızdan, burada, bir istirhamda bulunacağım. Ben, AK Parti milletvekili olmanın ötesinde, ilahiyat tahsili almış bir arkadaşınız olarak ve aynı zamanda, Sayın Başbakanımızın da daha önce bir gazetedeki mülakatına binaen bir şey söylemek istiyorum.

Sayın Başbakanımız, 9.2.1989 tarihinde, bir gazetede şöyle bir açıklamada bulunuyor: "Yükseköğrenim çağına gelmiş kimselere, gençlere, ahlak kuralları dışında, kıyafet mecburiyeti veya sınırlama getirilemez, isteyen başını örter, isteyen örtmez. 'Bazı kimseler diyor ki, biz başörtüsüne karşı değiliz; ama, ideolojik nedenle başların örtünmesine karşıyız.' Ben, bu görüşe de katılmıyorum" diyor Sayın Başbakan. "Demokrasi varsa, ideolojik nedenler bile söz konusu olabilir" diyor. Filhakika, Başbakanın o günkü özgürlükçü mantığıyla doğrudur; ama, Sayın Başbakanımdan istirham ediyorum.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Siz hâlâ orada mısınız?!

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Ne olur, Ankara İlahiyatın önüne bir gidiniz. İstanbul İlahiyatta, şu ramazanda, tir tir titreyen çocuklar, soğukta, kar altında iftar açıyorlar. Okullara alınmıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Şu felaketin ne olur önüne geçin. Parlamento olarak, böyle bir sorumluluğumuz yok diyemezsiniz, hükümet olarak da bunu demeye hakkınız yoktur. YÖK'ü ıslah etmek de, bu Parlamentonun yetkisindedir, gerekirse raporu getirirsiniz, YÖK'ü hizaya çekersiniz. Eğer, Parlamento, bu milletin yegâne istinatgâhı ise, sorunları çözmekten kaçmak değil, sorun çözmek zorundadır diyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkürler Sayın Uzunkaya.

Hükümet adına gündemdışı konuşmaya yanıt verme arzusu var mı? Yok.

Yalnız, Sayın Millî Eğitim Bakanıyla ilgili kullandığınız bir ifade var "yanıltmıştır" diyorsunuz. Sayın Millî Eğitim Bakanı inandığını söylemiştir diyelim, o, daha gerçeği yansıtır.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - İnandığını söylemiş olabilir; ama, doğruyu söylemedi Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun bir raporu vardır; okutacağım.

Sayın milletvekilleri, Divan üyesi arkadaşımın oturduğu yerden okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun, okuyun.

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay Başkanlığının 2000 Malî Yılı Kesinhesabına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/15) (S.Sayısı:766) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığı 2000 malî yılı kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvel, içindekiler incelenerek kayıt defterine uygun olduğu anlaşılmış olup, İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince Genel Kurula arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

 

 

 

Komisyon Başkanı

 

 

 

Nazif Okumuş

 

 

 

İstanbul

 

Sözcü

Kâtip

Denetçi

 

Nural Karagöz

Melek Denli Karaca

Çetin Bilgir

 

Kırklareli

Çorum

Kars

 

Üye

Üye

Üye

 

Fikret Tecer

Mehmet Arslan

Alaattin Sever Aydın

 

Kırşehir

Ankara

Batman

 

 

Üye

 

 

 

Sefer Koçak

 

 

 

Ordu

 

 

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Gündemin "Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları" bölümüne devam ediyoruz.

 

                                         

(1) 766 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Adana Milletvekili Yakup Budak ve 19 arkadaşının, emeklilerin sorunlarının araştırılarak hayat standartlarının yükseltilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/219)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sosyal devlet olmanın gereği, emeklileri onurlarıyla yaşayabilecekleri bir hayat standardına kavuşturmaktır. Bu nedenle, emeklilerin içinde bulundukları sıkıntıların belirlenmesi ile hayat standartlarının yükseltilmesi için alınacak tedbirler ve uygulamaya konulacak yeni politikaların belirlenmesi konusunda, Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.                                                                                     13.11.2001

1.- Yakup Budak

(Adana)

 

2.- Mustafa Geçer

(Hatay)

 

3.- Ahmet Sünnetçioğlu

(Bursa)

 

4.- Suat Pamukçu

(Bayburt)

 

5.- Mehmet Batuk

(Kocaeli)

 

6.- Aslan Polat

 

(Erzurum)

7.- Nezir Aydın

 

(Sakarya)

8.- Latif Öztek

 

(Elazığ)

9.- Turhan Alçelik

(Giresun)

 

10.- Fahrettin Kukaracı

(Erzurum)

 

11.- Sacit Günbey

(Diyarbakır)

 

12.- Mehmet Zeki Çelik

(Ankara)

 

13.- Lütfü Esengün

(Erzurum)

 

14.- Ali Oğuz

 

(İstanbul)

15.- Rıza Ulucak

(Ankara)

 

16.- Lütfi Yalman

(Konya)

 

17.- Şeref Malkoç

(Trabzon)

 

18.- Osman Yumakoğulları

(İstanbul)

 

19.- Bahri Zengin

(İstanbul)

 

20.- Mehmet Zeki Okudan

(Antalya)

 

Gerekçe:

Ülkemiz, tarihinde görmediği bir ekonomik buhranı yaşamaktadır. İşbaşına geldiği günden beri yaptığı icraatlarla ve ithal ekonomik istikrar programlarıyla ülkeyi krizden krize sokan 55, 56 ve 57 inci hükümetlerin en mağdur ettiği kesim emekliler olmuştur. Sağanak gibi zamlar, enflasyon ve devalüasyon karşısında yaşama mücadelesi veren emeklilerimizin artık dayanacak gücü kalmamıştır.

Ömrünü devletine ve milletinin hizmetine adayan emeklilerimizin hali içler açısıdır. Çalışırken, emeğine saygı duymayanlar, emekli olduktan sonra da yüzüne bakmamaktadırlar. En güzel yıllarını ülkesinin kalkınmasına adayan emeklilerimiz, akşam karanlığında semt pazarlarında sebze ve meyve kırıntılarını toplamaya, gıda dağıtan kamyonların önünde çamura batmaya mahkûm edilmiştir. Açlık sınırının çok çok altında maaş alan emeklilerimizin aldıkları maaş, on günlük zorunlu ihtiyaçlarını dahi karşılamaya yetmemektedir. 1990'lı yıllarda emeklilerimizin eline aylık 700 dolar civarında bir para geçerken, bugün, 100 dolar dahi geçmemektedir.

54 üncü hükümet döneminde, özellikle bütün kesimlerdeki emeklilerimizin yıllarca ihmal edilmişliğinin önüne geçebilmek için maaşlarına yüzde 200 ile yüzde 300 arası zamlar yapılarak emeklilerimizin ekonomik buhran içerisinde nefes almaları sağlanmıştı. 200 dolar seviyelerine düşen maaşları, onbir ay gibi kısa bir sürede tekrar 300 dolar üstüne çıkarılmıştı; ancak, daha sonraki yıllarda iktidara gelen hükümetler tarafından emeklilerimiz tekrar unutulmaya terk edilmiş ve yukarıda belirtildiği üzere, maaşları 100 dolar seviyelerine indirilmiştir.

Çalışırken en üst seviyeden prim, sigorta gibi kesintileri kesen devlet, emeklilik maaşı ödemeye gelince en alt seviyeden ödemenin yolları aranmaktadır. Aynı işte, aynı sürelerde çalışmış insanların farklı tarihlerde emekli olmalarından dolayı farklı şekillerde emekli edilmeleri ve emekli maaşlarındaki farklılıklar da, bir ayrıca adaletsizliğe sebep olmaktadır.

Sanal enflasyon oranlarına göre maaşlara yapılan zamlar, ücretlilerimizin ekonomik kaybını karşılamaya yetmemektedir. İnsanımızın alım gücü her geçen gün hızla düşmektedir. Geçen sene bir maaşıyla bir ton kömür alabilen emeklilerimiz, bu sene bir maaşıyla yarım ton kömürü zor alabilecektir. Her evin temel ihtiyacı olan tüpgaza gelen zamlar, insanlarımızı hayatından bezdirmiştir.

Emeklilerimizin sağlık hizmetlerinden yararlanması da tam bir faciadır. Hastanelerin yetersizliğinin yanı sıra, doktor, tesis, teçhizat gibi birçok gerekli sağlık hizmet unsurları da yetersizdir. Hastane koridorlarında derdine çare arayan emeklilerimiz, derdine dert katarak evinin yolunu tutmaktadır. Hastane koridorlarında beklerken ıstırap içinde veya ameliyat masasında yetersizlikten ölen emeklilerimize yapılan bu uygulamalar sosyal hukuk devleti ilkelerine aykırıdır.

Sosyal devlet olmanın ve insana saygı gereği yaşlı insanlarımızın bekletilmeden sağlık hizmeti alabilmesi gerekir. Yaşlılarımızın ilaç alması da eziyete dönüşmektedir. Dispanser, hastane ve eczaneler arasında ilaç alabilmek için mekik dokuyan emeklilerimiz canından bezmektedir. Emeklilerimizin ilaç teminini kolay ve seri yapabilecekleri bir sistemin acilen uygulamaya konması zarurîdir.

Emeklilerimizin maaş çilesi, Emlakbank ve Halkbank'ın tasfiye edilmesiyle daha da artmıştır. Zaten yetersiz ve ilkel bir biçimde sunulan maaş ödeme hizmeti, içinden çıkılmaz bir kaosa sokulmuştur. Saatlerce güneş altında, yağmur-kar altında bekleyerek maaşını almayı bekleyip de yorgun bedenini daha fazla taşıyamayıp, maaş kuyruğunda can veren emeklilerimizin müsebbibi onlara bu uygulamayı reva görenlerdir. Emeklilerimize kuyruk çilesi çektirmeden evlerinde maaşlarını ödeme sistemi mutlaka hayata geçirilmelidir.

Sosyal devlet, sadece asker ve vergi toplayan değil, halkın sorunlarıyla ilgilenen, onların insan onuruyla yaşayabilecekleri bir yaşam standardına kavuşturmayı öncelikle görevleri arasında sayan devlettir. Sosyal devlet olmanın gereği, emeklileri ve ailelerini onurlarıyla yaşayabilecekleri bir hayat standardına kavuşturmaktır. Bu nedenle, emeklilerin içinde bulundukları sıkıntıların belirlenmesi ile hayat standartlarının yükseltilmesi için alınacak tedbirler ve uygulamaya koyulacak yeni politikaların bir an önce belirlenmesi gerekir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerine alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi Gruplarının İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş müşterek bir önerisi vardır; okutuyorum:

V. – ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 21 Kasım 2001 Çarşamba günü yaptığı toplantıda Siyasî Parti Grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, Gruplarımızın ekteki müşterek önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ve teklif ederiz.

 

Aydın Tümen

Mehmet Şandır

Nihat Gökbulut

 

DSP Grup Başkanvekili

MHP Grup Başkanvekili

ANAP Grup Başkanvekili

Öneriler:

1- İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilen gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasında yer alan 666 sıra sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kurulmasına Dair Kanun Tasarısı; 3 üncü sırasında yer alan 675 sıra sayılı Türkiye İş Kurumunun Kurulmasına Dair Kanun Tasarısı; 4 üncü sırasında yer alan 676 sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; 5 inci sırasında yer alan 685 sıra sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde yapılacak görüşme ve oylamalarda;

a) 666 sıra sayılı Kanun Tasarısının, üç bölüm halinde;

(1 inci maddesinden 15 inci maddesine kadar olan kısmın birinci bölüm,

15 inci maddesinden 35 inci maddesine kadar olan kısmın ikinci bölüm,

35 inci maddesinden sonuna kadar olan kısmın üçüncü bölüm),

675 sıra sayılı Kanun Tasarısının, iki bölüm halinde;

(1 inci maddesinden 30 uncu maddesine kadar olan kısmın birinci bölüm,

30 uncu maddesinden sonuna kadar olan kısmın ikinci bölüm),

676 sıra sayılı Kanun Tasarısının, üç bölüm halinde;

(1 inci maddesinden 30 uncu maddesine kadar olan kısmın birinci bölüm,

30 uncu maddesinden 46 ncı maddesine kadar olan kısmın ikinci bölüm,

46 ncı maddesinden sonuna kadar olan kısmın üçüncü bölüm),

685 sıra sayılı Kanun Tasarısının, üç bölüm halinde;

(1 inci maddesinden 30 uncu maddesine kadar olan kısmın birinci bölüm,

30 uncu maddesinden 52 nci maddesine kadar olan kısmın ikinci bölüm,

52 nci maddesinden sonuna kadar olan kısmın üçüncü bölüm),

Olarak görüşülmesi,

b) Tasarıların tümü üzerinde gruplar, hükümet ve komisyon adına yapılacak konuşmaların 30'ar dakika, kişisel konuşmaların 10'ar dakika; bölümler üzerinde gruplar, hükümet ve komisyon adına yapılacak konuşmaların 10'ar dakika olması,

c) Maddeler okunmaksızın sadece bölümlerin ayrı ayrı oylanması ve bölümler üzerinde verilen önergelerin kabulü halinde o bölümün kabul edilen önergeyle birlikte oylanması,

d) Bölümler üzerinde komisyon ve hükümetin birer, milletvekillerinin de 2 önerge verebilmesi,

Önerilmiştir.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Aleyhinde söz istiyorum.

BAŞKAN - Aleyhte, başka söz isteyen?.. Yok.

NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Lehinde söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Veysel Candan, aleyhte konuşacaklar. (SP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır Sayın Candan.

Buyurunuz.

VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; biraz önce okunan hükümet önerisini özetlemek istiyorum. Hükümet, daha önce çıkardığı 4 kanun hükmünde kararnamenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesinden sonra ortaya çıkan hukukî boşluğu doldurmak üzere, sosyal güvenlikle ilgili olan yasaları temel yasa olarak çıkarmak istemektedir; yani, 330 oya ihtiyaç vardır.

Değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi, kanun hükmünde kararnameyi iptal ettikten sonra, süre vermiş. Tasarıda, iptal edilen 618 inci maddeyle ilgili olarak altı ay, 617 ve 619 uncu maddelerle ilgili olarak dokuz ay. Kanunun öngördüğü süre bitmiş ve hükümet, bu tasarıları gündeme getirmemiştir; 616 ncı maddeyle ilgili tasarının da süresi bitmek üzeredir.

Şimdi, burada, hükümetin yaptığı yanlış nedir; onun üzerinde durmak istiyorum.

1- Evvela, böyle kanun hükmünde kararnameyle bu işin yapılamayacağını bile bile usulsüzlük yapmış ve Anayasa Mahkemesinden dönmüştür. Halbuki, hükümet, burada, yaptığı çalışmaları anlatırken hep şunu söylemiştir: Şu kadar kanun yaptık, şu kadar kanun hükmünde kararname çıkardık. Yani, hükümet, kanun hükmünde kararnameleri usulsüz çıkarmıştır.

2- İptalden sonra kanunun öngördüğü süre geçilmiştir, zamanaşımına uğramıştır.

3- Hükümetin getirdiği öneride, Anayasanın 153 üncü maddesi gerekçe gösterilerek "kanun hükmünde kararnameler iptal edildiği zaman öncelikle görüşülür" denilmektedir; halbuki, orada, temel yasa olarak görüşülür denilmemektedir. Yani, hükümet, kanun hükmünde kararnameleri suiistimal ettiği gibi, şimdi de, Anayasanın 153 üncü maddesini istismar etmektedir.

Değerli arkadaşlar, tabiî, hükümet teklifi okunduğu zaman konu anlaşılmıyor. İşi netleştirdiğimiz zaman, 265 maddelik kanun görüşülecek ve hükümetin teklifinde "11 bölüm halinde görüşelim" deniliyor ve öneri devam ediyor "maddeler okunmadan, birden fazla önerge vermeden müzakere edelim" deniliyor.

Değerli milletvekilleri, şimdi, soruyorum sizlere: Okunmayan maddeye bir milletvekili nasıl oy verecektir; yani, hiç bilmediği bir maddeye nasıl oy verecek?! Bunu anlamak mümkün değildir.

Şimdi, hükümet, bu teklifiyle şunu söylemek istiyor aslında: Süratli yapalım, usulen bir görüşme olsun, hemen bir an önce yapıp, bitirelim; yani, iş, bir yerde, kitabına ve kılıfına uysun. Böyle bir anlayışa katılmak mümkün değil.

Şimdi, bir kere, değerli arkadaşlar, hükümet bu tasarıyı getirmekle...

BAŞKAN- Sayın Candan, izninizle...

Değerli milletvekilleri, akustiği son derece bozuk bir salonda bulunuyoruz. Hatibin konuşmasını, inanınız, buradan izlemekte güçlük çekiyoruz. İstirham ediyorum, hatip konuşmasını rahatça yapsın, hepimiz sağlıklı bir şekilde duyabilelim.

Buyurun Sayın Candan.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, getirilen bu tasarı, bir kere güven vermiyor. Neden? Hatırlanacağı üzere, daha önce erken emeklilikte ısrar eden hükümetler, daha sonra emeklilik yaşının 65 olmasında ısrar edenler... Şimdi, tekrar, zorunlu emeklilik gündeme gelmektedir.

Tasarı metnini yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya inceledim ve baktım. Bu tasarı, aslında, Türkiye'deki sosyal güvenlik kurumlarına, yani, SSK ve Bağ-Kur'a çözüm getirmiyor; yeniden genel müdürlükler, yeniden birim başkanlıkları, yeniden yapılanma adı altında bir kargaşa getiriyor.

Değerli arkadaşlar, ben konuya şöyle bir baktım. Acaba, bu tasarı SSK'lı ve Bağ-Kurlu insanlarımızın sorunlarını çözecek mi, hayır. Hastane ve hastaların sorunlarını çözecek mi; hayır. Çalışanlar, ilaç sıkıntısı çekenler, yeşil kart uygulamaları; SSK primleri ve gecikme faizleri, SSK borcu dolayısıyla haczedilen belediye başkanlarımızın özel malları; hastanedeki kuyruklar, alınamayan ilaçlar ve trilyonlarca lira ilaç vurgunları; SSK'nın gayrimenkul ortaklıkları...

Değerli arkadaşlar, zaman zaman gündeme getiriyorum; bakın, bir tanesini örnek vermek istiyorum: SSK'nın bugün ortak olduğu kurumlardan biri Conrad Otel. Takribi 12 milyon dolarla ortak olunmuş. Sayın Bakan, SSK primlerini, SSK'nın zor durumda olduğu zaman hep artırmaktan bahsediyor, durmadan prim artırıyor. Şimdi, kendisine sormak istiyorum; 12 milyon dolar para orada -her yıl şirket zarar gösterip- dururken, onları içeren ve SSK'yı bu tür ortaklıklardan arındıracak yasal düzenlemeler ortaya getirilmezken, her gün yeni yeni prim artışları... Sayın Bakana şunu da sormak istiyorum: Primi gününde ödemeyene ceza veriliyor, primler cezalı ödeniyor da, yasaları, Anayasanın öngördüğü sürede getirmeyen bakanlara ne yapılıyor bu ülkede?! Acaba, neden süresi içerisinde yasal düzenleme -Anayasanın amir hükmüne göre- getirilmedi de, ülke gündemine, bu Parlamentoya aylık 4,5 milyar faiz geliri olanların vergidışı bırakılması için kanun getirildi? Yani, bu hükümet, baştan sona yanlış uygulamalar içindedir.

Diğer bir önemli konu üzerinde durmak istiyorum. Aslında, bu getirilen yasa, Türkiye'nin sosyal güvenlik sorununu çözmez. Türkiye'de sosyal güvenlik tek çatı altında toplanmalıdır; yani, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı. Bu tek çatı da ikiye ayrılmalıdır. Bir, emeklilik; iki, sağlık hizmetleri.

Sayın Bakan sık sık açıklamalar yapmaktadır ve her açıklamasında da SSK'da ilaç vurgunu olduğunu, yolsuzluk olduğunu ifade etmektedir. Bakanların görevi şikâyet etmek değil, içinde bulunduğu konumu çözmektir.

Değerli arkadaşlar, hükümet aslında güven vermiyor dedim. Bakın, bir örnek vermek istiyorum. Bugünlerde IMF'den alınan krediler için, üçüncü, yeni bir stand-by'dan bahsediliyor; yani, alınacak 10 milyar dolar karşılığı erken emeklilikten bahsediliyor. Yine, kıdem tazminatlarının ödenmeyeceğinden bahsediliyor; yine, memur maaşlarında indirimden bahsediliyor. Böyle bir durumda, bir tane canlı örnek vereceğim, bakalım hükümet veya ilgili bakan buna ne cevap verecek. Yer, özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanlığı. Özel Kalem Müdürü -yaş 31- Sayın Bakan göreve geldikten sonra, Sümer Holdinge bağlı Antalya Pamuklu Sanayi Genel Müdürü yapılıyor.

Değerli arkadaşlar, dikkat buyurun şimdi, devletin nasıl usulsüz atamalarla büyütüldüğünün örneğidir. Antalya'da özel kalem müdürü 29 gün kalıyor ve yeni bordrosu geldiği göreve endeksleniyor, maaşı 2 kat artırılıyor ve orada 29 gün kaldıktan sonra, tekrar, geri, Devlet Bakanı Özel Kalem Müdürü oluyor; ama, olduğu yerde, aldığı maaş 2 katı oluyor.

Şimdi, hangi bakan, hangi hükümet yetkilisi... Sayın Başbakan da burada. Söyleyin bakalım: Hak etmeyen bir insanı, 31 yaşında genel müdür yapacaksınız, ücretini 2 kat artıracaksınız, 29 gün sonra geri getirip özel kalem müdürü yapacaksınız... Biz, burada, Özelleştirme İdaresini konuşurken hep söyledik. Sayın Bakan buraya çıktı, komisyon sıralarında oturanları göstererek "benim bürokratlarım tertemizdir, pırlanta gibidir..."

BAŞKAN - Sayın Candan, son 1 dakikanız var; konuyla ilgili değerlendirmenizi tavsiye ederim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Başkan, ben, konuyla ilgili konuşuyorum; devleti büyütüyoruz, emekliliği konuşuyoruz, ücret politikasını konuşuyoruz.

BAŞKAN - Müşterek öneri üzerinde konuşacaksınız Sayın Candan.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Tamam. Rahatsız olmaya gerek yok. Benim söylediklerim konuyla ilgilidir; dışında olduğunu kabul etmiyorum.

Şimdi, şunu söylemeye çalışıyorum: Sayın Bakanın getirdiği -tekrar ifade ediyorum- yasa tasarısı içerisinde, SSK'nın zaman içinde ortak olduğu ve milyonlarca dolar yatırılan otellerin ortaklıklarından ayrılma var mı? Yani, SSK'nın milyonlarca doları bu otel şirketleriyle neden ortak edilmiştir? Bir sosyal güvenlik kurumunun otelcilik sektörüyle ne işi var? Onu öğrenmek istiyorum.

Dolayısıyla, bu tasarının, daha açık, daha net, madde madde görüşülmesiyle daha faydalı olacağı kanaatindeyim. En azından, maddeler okunur, milletvekili arkadaşlarımız o maddeler üzerinde düşüncelerini söylerlerse, daha faydalı yasa çıkaracağımız kanaatindeyim.

Teşekkür ediyorum. (SP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Candan.

Müşterek öneri lehinde konuşma yapmak üzere, Sayın Nihat Gökbulut; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Grup önerisi lehinde konuşmak istiyorum.

Bilindiği üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı ilgili kuruluşların yeniden yapılandırılması istikametinde 616, 617, 618 ve 619 sayılı kanun hükmünde kararnameler çıkarılmış; ancak, Anayasa Mahkemesince 26.10.2000 tarihinde iptal edilmiştir. Ancak, iptal edilen kanun hükmünde kararnameler şu anda uygulanmaktadır ve meriyettedir. Ayrıca, kararnamelerle ilgili olarak, daha önceden, ilgili kanun tasarıları, ilgili komisyonda müzakere edilmiş ve şu anda, huzurunuzdaki kanun tasarıları gündeme gelmiştir. İptal edilen kararnameler Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarında ilgili kanun tasarılarıyla birleştirilerek ve komisyonlarda müzakere edilerek, Genel Kurul gündeminin -kanun tasarısı ve tekliflerinin- dikkat ederseniz, 2, 3, 4 ve 5 inci sıralarında yer almışlardır. Tüm kanun tasarıları, toplam 286 maddedir. Kanun tasarıları, 35 milyon SSK'lıyı, 15 milyon Bağ-Kurluyu ilgilendirmektedir. Anayasa Mahkemesi, kanun hükmündeki kararnameyi iptal ettiği için, kanunî bir boşluktan dolayı, ilgili vatandaşlar sıkıntıya düşmektedir.

Bizim önerimiz, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre, ilgili kanun tasarılarının temel kanun niteliğinde görüşülmesidir. Bu konuda, Yüce Meclisin desteğini bekliyoruz. Danışma Kurulunda, maalesef, ittifak sağlayamadık; ama, ben, inanıyorum ki, bu önemli kanun tasarıları, toplam 286 maddeyi bulan kanun tasarıları, sizin desteğinizle, temel kanun niteliğinde görüşülecektir.

Ayrıca, Yüce Meclis, Medenî Kanunda, anlayış ve hoşgörü içerisinde, temel kanun niteliğini kabul etmiştir ve dikkat buyurunuz, temel kanun niteliğinde, on bölüm olmasına rağmen, beş haftadır müzakeresini yapıyoruz. Bu kanun, bütün halkımızı, vatandaşımızı ilgilendiriyor; temel kanun niteliğinde kabul edilip, çıkarılmasında büyük yarar görüyoruz ve temel kanun kabul edilerek görüşülmesini temin ediyoruz. Bu hususta, Yüce Meclisimizin desteğine ihtiyacımız var. Konuyu, Meclisin takdirine arz eder, saygılar sunarım. (ANAP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkürler Sayın Gökbulut.

Bu önerinin İçtüzüğümüzün 91 inci maddesine göre kabul edilebilmesi için, üye tam sayısının beşte 3 çoğunluğunun, yani, en az 330 milletvekilinin kabul oyu gerekmektedir. Bu nitelikli çoğunluğu tespit edebilmek için, oylamayı elektronik cihazla yapacağım.

Oylama için 5 dakika süre veriyorum.

Oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biraz önce arz etmiştim; üye tam sayısının beşte 3 çoğunluğunun, yani en az 330 milletvekilinin kabul oyu gerekmektedir demiştim. İçtüzüğün 91 inci maddesinin aradığı bu şart gerçekleşmemiştir, 330 oy temin edilememiştir.

Burada, reddedilen bu öneri hakkında, ileride Parlamento hukuku açısından yararlı olabileceği için bir not düşmek istiyorum. İçtüzüğün 19 uncu maddesinin son fıkrasında, işaret oyuyla yapılacağı söylenmektedir; ama, benzer kategorideki oylamalarda 91 inci madde elektronik cihazla oylamayı şart koştuğu için böyle yaptık.

Böylece, müşterek öneri kabul edilmemiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

B) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

No. : 92                                                                           Tarihi: 21.11.2001

Danışma Kurulu Önerisi

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 290 ıncı sırasında yer alan 758 sıra sayılı kanun tasarısının, bu kısmın 10 uncu sırasına alınmasının; 23.11.2001 Cuma günü de Genel Kurulun 13.00-16.00 saatleri arasında çalışmasının ve bu birleşimde gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 191 inci sırasında yer alan (8/23) esas numaralı Kıbrıs konusundaki genel görüşme önergesinin öngörüşmelerinin yapılmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

 

 

Ömer İzgi

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

 

Başkanı

 

 

Aydın Tümen

 

Mehmet Şandır

 

 

DSP Grubu Başkanvekili

 

MHP Grubu Başkanvekili

 

 

Turhan Güven

 

Nihat Gökbulut

 

 

DYP Grubu Başkanvekili

 

ANAP Grubu Başkanvekili

 

 

Mehmet Ali Şahin

 

Veysel Candan

 

 

AK Parti Grubu Başkanvekili

 

SP Grubu Başkanvekili

 

 

BAŞKAN- Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.

VI.– GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖrÜşmeler

1.– Kütahya Milletvekili  Ahmet Derin ve 22 Arkadaşının, Yumurta Üreticilerinin Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergesi ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/8) (S. Sayısı: 596)

BAŞKAN- Bu kısmın 1 inci sırasında yer alan, Kütahya Milletvekili Ahmet Derin ve 22 arkadaşının, yumurta üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca kurulmuş bulunan (10/8) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 596 sıra sayılı raporu üzerindeki genel görüşmeye başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

İçtüzüğümüze göre, ertelenmiştir.

Gündemin, "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına, yarım kalan işlerden devam ediyoruz.

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)    

2. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı: 527)

BAŞKAN- Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu Başkanlığa verilmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

Türk Medenî Kanunu Tasarısı ile Türk Kanunu Medenîsinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının görüşmelerine başlayacağız.

3. – Türk Medeni Kanunu Tasarısı ile Türk Kanunu Medenisinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in; Ankara Milletvekili Esvet Özdoğu ve Dört Arkadaşının; Aynı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ve Adalet Komisyonu Raporu (1/611, 1/425, 2/361, 2/680) (S. Sayısı: 723)

BAŞKAN- Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz ile 311 milletvekilinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun ikinci görüşmesine başlıyoruz.

4. – Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz ile 311 Milletvekilinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/818) (S. Sayısı: 753 ve 753'e 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN- Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, teklifin birinci görüşmelerini, 6.11.2001 Salı günü, saat 21.57'de tamamlamıştık. Böylece, aradan 48 saat geçtiği için, teklifin ikinci görüşmelerine başlıyoruz.

Bilindiği gibi, anayasa değişiklik tekliflerinin ikinci müzakerelerinde, gerek teklifin tümü üzerinde gerekse maddeleri üzerinde görüşme açılmamakta, yalnızca maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri görüşülmekte, birinci görüşmede üzerinde değişiklik teklifi bulunmayan bir madde hakkında, ikinci görüşmede önerge verilememektedir.

Teklifin birinci görüşmesinde maddeler üzerinde önerge verilmediğinden, bu görüşmede, sadece maddeleri okutup oylarınıza sunacağım.

Şimdi, teklifin 1 inci maddesini okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ BİR MADDESİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN TEKLİFİ

MADDE 1. - 7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek, yolluk ve emeklilik işlemleri kanunla düzenlenir" şeklinde değiştirilmiş; fıkranın sonuna "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile bunların emeklileri T.C. Emekli Sandığı ile ilgilendirilirler ve üyeliği sona erenlerin istekleri halinde ilgileri devam eder" ibaresi eklenmiş ve aynı maddenin ikinci fıkrasında geçen "sosyal güvenlik kuruluşları" ibaresi "T.C. Emekli Sandığı" olarak değiştirilmiştir.

                                                        

(1) 753 S. Sayılı Bazmayazı, 6.11.2001 Tarihli 16 ncı Birleşim Tutanağına eklidir.

753’e 1 inci Ek S. Sayılı Basmayazı, bu birleşim tutanağına eklidir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oylamaya başlamadan önce bazı açıklamalarda bulunacağım:

Anayasanın 175 inci ve İçtüzüğün 94 üncü maddeleri gereğince, anayasa değişiklik tekliflerinin maddelerinin ve tümünün kabulü, üye tamsayısının en az beşte 3 çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür; yani, teklifin maddelerinin ve tümünün kabulü için en az 330 kabul oyu gerekmektedir. Genel Kurulun 5.7.1995 tarihli 134 üncü Birleşiminde oylanarak kabul edilen Başkanlık tezkeresi uyarınca, anayasa değişiklik teklifinin ikinci görüşmesinde;

1- Yapılan oylamada 330'un altında oy alan madde, birinci oylamada aldığı oy ne olursa olsun, kesin olarak reddedilmiş olacak ve düşecektir.

2- Yapılan oylamada 330'un üzerinde oy alan maddeler, birinci oylamada aldığı oy 330'un altında da olsa kabul edilmiş olacaktır.

3- Yapılan oylamada maddeler, 330'un ve 367'nin üzerinde oy almış olsalar da, tümünün oylamasında 330'un altında oy alırsa, teklifin tümü kesin olarak reddedilmiş olacak ve düşecektir.

4- Yapılan oylamada maddelerin bir kısmı 330'un üzerinde, fakat, 367'nin altında oy almış olsa, bir kısmı da 367'nin üzerinde oy almış olsa, tümünün oylamasında teklif, 367'nin üzerinde oyla kabul edilirse, kanunun hiçbir maddesi kendiliğinden halkoylamasına sunulmayacaktır. Aynı durumda, tümünün oylamasında teklif, 367'nin altında oyla kabul edilirse, kanunun tümü kendiliğinden halkoylamasına sunulacaktır.

Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını da arz ediyorum:

Komisyon ve hükümet sıralarında yer alan Kâtip Üyelerden komisyon sırasındaki Kâtip Üye, Adana'dan başlayarak İstanbul'a kadar; hükümet sırasındaki Kâtip Üye ise, İstanbul ile Zonguldak dahil, adı okunan milletvekiline biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere 3 yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterinde işaretleyecektir. Milletvekilleri, belirlenmiş bulunan bu yerlerden başka yerde oylarını kullanmayacaklardır.

Vekâleten oy kullanacak bakanlar da, yerine oy kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu bölümde oylarını kullanacaklardır.

Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.

Oyunu kullanacak sayın üye, Kâtip Üyeden 3 yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine işaretlettikten sonra oy hücresine girecek, oy olarak kullanacağı pulu hücrede zarfın içerisine koyacak, diğer 2 pulu ise hücre içerisinde bulunan ıskarta kutusuna atacaktır.

Bilahara hücreden çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır.

Oylamada adı bulunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.

1 inci maddenin gizli oylamasına Adana İlinden başlayacağız; ancak, bildiğiniz gibi, üç ayrı oylama yapacağız, vaktinizi buna göre tanzim etmenizi istirham ediyorum.

Şimdi oylamaya Adana İlinden başlıyoruz.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı Hasan Gemici, Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün; Devlet Bakanı Recep Önal, Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun; Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz, Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'in; Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı, Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun; Orman Bakanı Nami Çağan, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'in; Kültür Bakanı İstemihan Talay, Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in; Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu, Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in; Ulaştırma Bakanı Oktay Vural, Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu'nun; Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın; Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez, Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay'ın yerine oy kullanacaktır.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oy verme işlemi tamamlanmıştır; kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 1 inci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

Oy sayısı:

475

Kabul:

457

Ret:

  11

Çekimser:

    4

Boş:

    1

Geçersiz:

    2

 

Böylece, madde kabul edilmiştir.

Şimdi, 2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması halinde oylanır.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, 2 nci maddenin oylamasına başlıyoruz.

(Oylar toplanıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, demin, 1 inci maddeye başlamadan önce yaptığım sunuşta 4 maddelik bir bilgi sunmuştum. Yapılan oylamada 330'un altında oy alan madde birinci oylamada aldığı oy ne olursa olsun kesin olarak reddedilmiş olacak ve düşecektir. Yapılan oylamada 330'un üzerinde oy alan maddeler birinci oylamada aldığı oy 330'un altında da olsa kabul edilmiş olacaktır. Yapılan oylamada maddeler 330'un ve 367'nin üzerinde oy almış olsalar da tümünün oylamasında 330'un altında oy alırsa teklifin tümü kesin olarak reddedilmiş olacak ve düşecektir demiştim.

Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.

Oy verme işlemi tamamlanmıştır.

Kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımına başlanıldı)

BAŞKAN - Şimdi, teklifin tümünün gizli oylamasına başlıyoruz.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 2 nci maddenin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

Oy sayısı

:

455

Kabul

:

444

Ret

:

9

Çekimser

:

1

Boş

:

1

Böylece, 2 nci madde kabul edilmiş bulunmaktadır.

(Oyların toplanılmasına devam edildi.)

BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekilimiz var mı?Yok.

Oy verme işlemi tamamlanmıştır.

Kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin tümünün gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

Oy sayısı:

449

Kabul:

434

Ret:

11

Çekimser:

1

Boş:

1

Geçersiz:       2

Böylece, teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Muhterem milletvekilleri, Yüce Türk Milletinden aldığı yetkiyle ve anayasalara uygun olarak, bugüne kadar, devlette çalışan her kamu görevlisinin özlük haklarını tanzim eden Türkiye Büyük Millet Meclisi, bugün tarihinde ilk kez kendi özlük hukukunu düzenlemiştir.

Anayasa Mahkemesi, biliyorsunuz, bugüne kadar, anayasal bir dayanağı olmadığı için özlük haklarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenlemelerini hep reddetmişti. Bu, kabul edilen ve kanunlaşan teklif, Anayasa Mahkemesinin haklı itirazlarını, kaygılarını giderici; ayrıca, her açıdan Anayasamızın ruhuna, özüne uygun bir teklif olarak kanunlaşmıştır. Yüce Meclise hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Özel gündemde yer alan yumurta üreticilerinin sorunlarının araştırılması amacıyla kurulan (10/8) esas numaralı Araştırma Komisyonu raporu ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 22 Kasım 2001 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 12.00'de toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Hepinize iyi akşamlar diliyorum, hepinize saygılarımı sunuyorum.

                                                       

Kapanma Saati: 15.10

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.