Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 58       YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

79 uncu Birleşim

5 . 4 . 2001 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

 

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya'nın, Şanlıurfa İli esnaf ve üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirler ile bölgedeki projelerin bir an evvel bitirilerek işletmeye açılmasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

2. – İçel Milletvekili Edip Özgenç'in, 5 Nisan Avukatlar Gününe ilişkin gündemdışı konuşması ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün cevabı

3. – Sivas Milletvekili Musa Demirci'nin, esnaf ve sanatkârların sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin cevabı

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan ve 21 arkadaşının, vakıfların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/188)

2. – Doğru Yol Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven'in, tarım ve hayvancılık sektöründe gerekli önlemleri almayarak çiftçiyi yoksulluğa mahkûm ettiği iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/11)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 21 - 23 Şubat 2001 tarihlerinde Bulgaristan'a yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/798)

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

2. – Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı : 433)

3. – Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 629 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma, İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/759) (S. Sayısı : 572)

4. – Emniyet Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 611 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyette Kanun Tasarıları ve Plan ve Bütçe ve İçişleri Komisyonları raporları (1/727, 1/660, 1/795) (S. Sayısı : 576)

5. – Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve Görevleri Hakkında 613 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/752) (S. Sayısı : 577)

6. – Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 621 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Adalet Komisyonu Raporu (1/728) (S. Sayısı : 591)

 

7. – Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 624 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Fazilet Partisi Grup Başkanvekili Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan ve 7 Arkadaşının; Anavatan Partisi Grup Başkanvekilleri Bartın Milletvekili Zeki Çakan, Denizli Milletvekili Beyhan Aslan, Eskişehir Milletvekili İ. Yaşar Dedelek ile Antalya Milletvekili Cengiz Aydoğan'ın Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İçişleri, Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/757, 2/603, 2/605) (S. Sayısı : 592)

8. – Başbakanlık Teşkilâtı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 626 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/758) (S. Sayısı : 609)

9. – Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında 608 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Gençlik ve Spor Hizmet ve Faaliyetlerinde Üstün Başarı Gösteren Kişi ve Kuruluşların Ödüllendirilmesi, 3289 Sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in Dünya ve Olimpiyat Şampiyonluğu Kazanmış Sporculara Cumhurbaşkanlığı Onur Madalyası Verilmesi ile Maaş Bağlanması ve Avrupa Şampiyonluğu Kazanmış Sporculara Maaş Bağlanması Hakkında Kanun Teklifi, Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu'nun Madalya ve Nişanlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu'nun Dünya, Olimpiyat ve Avrupa Şampiyonluğu Kazanmış Sporculara ve Bunların Ailelerine Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Afyon Milletvekili Gaffar Yakın ve 10 Arkadaşının Avrupa Futbol Kupalarında Başarılı Olmuş Türk Futbol Kulüplerinin Ödüllendirilmesine Dair Kanun Teklifi, Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, İçel Milletvekili Turhan Güven ve 2 Arkadaşının Ülkemizin Tanıtımında Katkısı Olan Gençlik ve Spor Kulüplerinin Ödüllendirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/724, 1/704, 2/68, 2/386, 2/387, 2/492, 2/535) (S. Sayısı : 623)

10. – Silahlı Kuvvetler İhtiyaç Fazlası Mal ve Hizmetlerinin Satış, Hibe, Devir ve Elden Çıkarılması; Diğer Devletler Adına Yurt Dışı ve Yurt İçi Alımların Yapılması ve Eğitim Görecek Yabancı Personel Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Silahlı Kuvvetler İhtiyaç Fazlası Mal ve Hizmetlerinin Satış, Hibe, Devir ve Elden Çıkarılması; Diğer Devletler Adına Yurt Dışı ve Yurt İçi Alımların Yapılması ve Eğitim Görecek Yabancı Personel Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair 31.5.1989 Tarihli ve 3567 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/382, 1/258) (S. Sayısı : 407)

11. – Emniyet Genel Müdürlüğüne Ait Araç, Gereç Mal ve Malzemenin Satış, Hibe, HEK ve Hurda, Durum ve İşlemlerine Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/618) (S. Sayısı : 406)

12. – Emniyet Teşkilâtı Kanunu, Polis Yükseköğretim Kanunu ve 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/497,1/212) (S.Sayısı : 438)

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, Suudi Arabistan'da cep telefonlarının çalışmamasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün cevabı (7/3663)

2. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen yatırım projelerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün ce-vabı (7/3671)

3. – Adana Milletvekili Ali Gören'in, İstanbul Atatürk Havalimanı için yüklenici firmaya yolcu taahhüdü iddialarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün cevabı (7/ 3716)

4. – Kırıkkale Milletvekili Hacı Filiz'in, baz istasyonlarının kontrol ve ölçümlerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün cevabı (7/3741)

5. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın, demiryolu taşımacılığıyla ilgili altyapı yatırım çalışmalarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün cevabı (7/3745)

6. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Balıkesir Körfez Havaalanı güvenlik projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün ce-vabı (7/3760)

7. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, illerde meydana gelen doğal afetlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın ce-vabı (7/3788)

 

8. – İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in;

Büyük ve küçükbaş hayvan sayısına ve hastalıklarına,

Hayvan hastalıklarına,

Hayvan hastalıklarının insan sağlığına etkilerine,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/3789, 3790, 3791)

9. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, SSK işçi emeklilerinin maaşlarından kesilen dernek aidatına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın cevabı (7/3793)

10. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Karaman-Ermenek-Güneyyurt Beldesi çiftçilerinin kredi borçlarına ilişkin sorusu ve ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı (7/3795)

11. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul Boğazındaki köprülere ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/3798)

12. – Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, Ulusal Program Belgesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın cevabı (7/3810)

13. – Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, Ulusal Programa ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın cevabı (7/3889)

 


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Ardahan Milletvekili Saffet Kaya'nın, Ardahan İlinin sorunları ve Ermeni mezalimine ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Recep Önal cevap verdi.

Bilecik Milletvekili Sebahat Vardar, İkinci İnönü Zaferinin 80 inci yıldönümüne,

İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak da, medya-siyaset-para ilişkisine,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Federal Almanya'ya resmî ziyarette bulunan Turizm Bakanı Erkan Mumcu'ya refakat eden heyete, Antalya Milletvekili Kemal Çelik, Diyarbakır Milletvekilleri Abdulbaki Erdoğmuş ve Osman Aslan, Elazığ Milletvekili Mustafa Gül, İstanbul Milletvekili Osman Kılıç, Konya Milletvekili Ali Gebeş ve Muş Milletvekili Mümtaz Yavuz'un da iştirak etmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:

TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından, ertelendi.

Şeker Kanunu Tasarısı (1/798) (S. Sayısı : 636) üzerindeki görüşmeler tamamlandı, tasarının kabul edilip, kanunlaştığı açıklandı.

Sağlık Bakanı Osman Durmuş, Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, konuşmasında, ilaç konusunda yanlış ifadeler ileri sürdüğü iddiasıyla bir açıklamada bulundu.

Genel Kurulu ziyaret eden Macaristan-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubuna, Başkanlıkça "Hoş geldiniz" denildi.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 5 Nisan 2001 Perşembe günü, alınan karar gereğince, saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.38'de son verildi.

Mehmet Vecdi Gönül

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Mehmet Batuk

Melda Bayer

 

Kocaeli

Ankara

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 


                                                                                                          No. : 115

II. – GELEN KÂĞITLAR

5 . 4 . 2001 PERŞEMBE

Tasarı

1. – Doğal Gaz Piyasası Kanunu Tasarısı (1/836) (Adalet ve Sanayi, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

Teklifler

1. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanu-nunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/722) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.3.2001)

2. – Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül, İçel Milletvekili Turhan Güven ile Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; 10.6.1983 Tarih ve 2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ve 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bazı Fıkralar Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/723) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.3.2001)

3. – Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül, İçel Milletvekili Turhan Güven ile Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine, Bir Maddesinin Kısmen Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Teklifi (2/724) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.3.2001)

4. – Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül, İçel Milletvekili Turhan Güven ile Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Seçim Harcamalarında Şeffaflığın Sağlanması Amacıyla 26.4.1961 Tarih,  298 Sayılı Kanuna Bazı Hükümlerin Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/725) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.3.2001)

5. – Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanuna Bir Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/726) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.3.2001)

6. – Tokat Milletvekili Hasan Hüseyin Balak'ın; Polis Bakım ve Yardım Sandığı Kanunu Teklifi (2/727) (İçişleri ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.4.2001)

7. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/728) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

Tezkere

1. – Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/797) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa-Uludağ yoluna ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1342) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

2. – Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa İlindeki balıkçı barınakları ödeneklerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1343) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

3. – Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa doğalgaz dağıtım şebekesi ve kompresör istasyon projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1344) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

4. – Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa'daki okul inşaatı projelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından  sözlü soru önergesi (6/1345) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

5. – Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa-Merkez ve Yenişehir meteoroloji istasyon binalarına ilişkin Devlet Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) sözlü soru önergesi (6/1346) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

6. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, çevre düzeni planlarının hangi bakanlıkça onaylanacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/1347) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

7. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, belediyelerin çevre düzeni planlarının onaylanmasına ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/1348) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, egzoz emisyon hacmi ölçümlerinden sağlanan gelirlere ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/3964) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

2. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, görevine son verilen öğretim üyeleri olup olmadığına ve bir öğretim üyesi hakkındaki iddiaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3965) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

3. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın,  ithal edilen ilaç ve hammaddelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3966) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

4. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Manavgat Irmağı'nın İsrail'e satılacağı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3967) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

5. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen bankalara ve Yaşar Bank ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3968) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

6. – Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata'nın, Bingöl Havaalanı inşaatı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3969) (Başkanlığa geliş  tarihi : 4.4.2001)

7. – Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata'nın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki yatırım projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3970) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

8. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, tren istasyonlarının özürlülerin ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3971) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

9. – Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Manavgat Irmağı'nın İsrail'e satılacağı iddialarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3972) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2001)

Meclis Araştırması Önergesi

1. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan ve 21 arkadaşının, vakıfların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/188) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.4.2001)

Gensoru Önergesi

1. – Doğru Yol Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven'in, Tarım ve Hayvancılık Sektöründe gerekli önlemleri almayarak çiftçiyi yoksulluğa mahkûm ettiği iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı Maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/11) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.4.2001) (Dağıtma tarihi : 5.4.2001)
BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

5 Nisan 2001 Perşembe

BAŞKAN: Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER: Melda BAYER (Ankara), Mehmet BATUK (Kocaeli)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79 uncu Birleşimini en iyi dileklerimle açıyor, saygılar sunuyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Görüşmelere geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Şanlıurfa İlinin sorunları hakkında söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Yalçınkaya'ya aittir.

Buyurun Sayın Yalçınkaya.

Süreniz 5 dakika.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, toplantı yetersayısı olmadığını belirterek yoklama talep etmiştim. Ben yanlış mı söyledim ki, yoklama yapmadan açtınız. Ne anladınız yani?! Ben, burada toplantı yetersayısı olmadığını söyledim. Beni yalancı mı çıkarıyorsunuz? Yoklama yapın; bakalım, toplantı yetersayısı var mı yok mu.

BAŞKAN - Estağfurullah, siz haklısınız her zaman.

Buyurun efendim.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya'nın, Şanlıurfa İli esnaf ve üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirler ile bölgedeki projelerin bir an evvel bitirilerek işletmeye açılmasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın cevabı

MEHMET YALÇINKAYA (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Urfa'nın genel sorunları hakkında konuşmak üzere gündemdışı söz almış bulunmaktayım. Başkanımı ve Değerli Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, esnaf, bugün Konya'da yürüyor, dün Siteler'de yürüdü, geçen hafta Antakya'da yürüdü, önümüzdeki hafta Urfa'da yürüyecek. Buralarda yürüyen bu esnaf Türkiye'nin en munis kesimi, en sakin kesimi. Peki, bunlar neden yürüyor; verilen krediler yüzde 50 faizle başlamıştı, bugün yüzde 150'lerle geri alınmasını istiyor Halk Bankası, Ziraat Bankası. Çiftçi, mazot fiyatlarıyla, girdi fiyatlarıyla çiftçilik yapamaz duruma geldi. İşte, Urfa da bunlardan nasibini aldı. Bugün, 5 milyon esnaf var. Esnaf, en az üç kişiden ibaret düşünürseniz işletmesini, 15 milyon insan ediyor. Böyle giderse, sokağa çıkamaz hale geleceğiz. İktidarıyla, muhalefetiyle, buna mutlaka bir çare bulmak zorundayız.

Urfa'nın kurtuluşu 11 Nisan; bu hafta Urfa'nın kurtuluşu. Ben, Urfa'nın kurtuluşuyla beraber Türkiye'nin kurtuluşuna inanıyorum. Urfa'nın bugün çok ciddî sorunları var. Fıstık üreticilerinin sorunları var. Birecik'te, Urfa'da üç yıl önce fıstığın kilosu 6 dolardı, bugün fıstığın kilosu 1 dolar arkadaşlar. Bu çiftçinin, orada üretim yapması, ağacını beklemesi, ziraatına devam etmesi mümkün değildir. Çok ciddî bir projeyi devlet burada deruhte ediyor; 36 milyar dolar... GAP projesi dediğimiz olay, dünyanın sayılı yatırımıdır ve bu projede bugüne kadar 16 milyar dolar harcamışız. Keban Barajı, Karakaya Barajı, Atatürk Barajı, Birecik Barajı, Kargamış Barajı... Bu barajlardan elde ettiğimiz enerjiyle bu para bu ülkeye geri dönmüştür.

Bugün, Sayın Derviş, bu ülkenin dertlerine çare aramaktadır. Ben, buradan, kendisine şu çareyi söylüyorum: Urfa, hem Türkiye'yi hem Derviş'i kurtaracak bir potansiyeldir. Türkiye'de sulanacak arazilerin yüzde 22'si Urfa'dadır ve bu projede bugün sulanan alan yüzde 12'dir. Yüzde 12'sini suladığımız zaman buradan 590 000 ton pamuk almış bulunmaktayız. 590 000 ton pamuk... Türkiye'nin bütün üretimi 1 milyon ton. Türkiye'nin ihracatı 25 milyar dolar. 25 milyar dolar ihracatımızın 12 milyar doları pamuk, pamuk ipliği, tekstil ve konfeksiyondur. Bu sebeple, Urfa'nın tamamını suladığınız zaman, bu, 11 milyon ton pamuk ediyor değerli arkadaşlar. 11 milyon ton pamuk 120 milyar dolardır. 120 milyar dolar parası olan bir ülkenin, bugün, IMF kapılarında, Batılı ülkelerde para aramasına gerek yoktur. Bugün, işin çok önemli kısmını, Atatürk Barajını, Urfa tünellerinin T-1 tünelini bitirmiş durumdayız; ama, gelin görün ki, Suruç sulamaları... Suruç su bekliyor, Bozova su bekliyor, Viranşehir su bekliyor, Ceylanpınar su bekliyor, Mardin su bekliyor. Bir an önce bu sulamaların mutlaka bitirilmesi lazım ve Türkiye'nin kurtuluşunun da pamukta olması gerekir diyorum. Bu sebeple, bu sulama işine devlet ciddiyetle eğilmelidir.

Sınırda, üç Kıbrıs büyüklüğünde çok önemli tarım arazileri var. Bu tarım arazileri mayınlı, değerli arkadaşlar. Sovyetler Birliği bile, bugün, sınırları kaldırdı ve her ülkeye kapılarını açtı. Geçen hafta, Millî Savunma Bakanından müjdeli bir haber aldım; bugün, bunu, Urfa'ya duyurmak istiyorum. Sayın Genelkurmay Başkanımız diyor ki: "Bu yıl mayınlı sahaların yarısını temizleyip, inşallah, ziraate açacağız." Bu çok güzel bir haber. Bunun mutlaka yapılması lazım.

Bu sınırdaki araziler çok kıymetli araziler ve taban araziler. Bugün, Fırat'ın suyu, bütün bu arazilerin kenarına dayanmış; ama, çiftçi araziyi seyrediyor, arazi de çiftçiyi seyrediyor ve biz, orada aç, çıplak, sefil halde yaşamaya devam ediyoruz.

Şimdi, Urfa'nın mevcut 500 yataklı hastanesi var; yüzde 80'i bitirilmiş, yüzde 20'si...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yalçınkaya, sürenizin bir kısmını Sayın Polat'a cevap vererek geçirdiğim için, size 2 dakika süre veriyorum.

Buyurun efendim.

MEHMET YALÇINKAYA (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bugün, bu mayınlı sahaların temizlenmesi, Türkiye'ye çok büyük bir kaynak sağlayacaktır.

Şimdi, Suriye'yle çok güzel gelişmeler var. Geçen hafta da Tarım Bakanımız oradaydı. Ben, kendisinin de oradan intibalarını aldım. Bizimle işbirliği, birlikte iş yapma arzusu içerisindeler. Bu sebeple, burada, bu çok büyük yatırımın içerisinde, Akçakale sınır kapısı var; bunun mutlaka açılması lazım. Geçmişte, sayın bakanlarımız bu konuda gereken hassasiyeti gösterdiler; ama, bugüne kadar bir netice almış değiliz. Bu sebeple, Suriye'deki mevcut bu potansiyelin Türkiye'nin lehine kullanılması ve burada ticarî ilişkilerin başlaması gerekir.

Bunun yanında, Irak'a uygulanan ambargo... Habur kapısının, mutlaka, dediğimiz manada ve istediğimiz seviyede çalışması gerekir. Geçmişte 48 000 kamyoncu esnafı bu kapıdan ekmek yemekteydi. Mardin, Urfa, Antep, Mersin, Adana, İskenderun, Antakya, bütün bu havza, bütün bu bölge, hatta Van da dahil olmak üzere, bu kapıdan ekmek yemekteydi. Bugün, on yıldır uygulanan ambargo, işte, bu bölgeye uygulanmıştır ve maalesef, orada, terör, anarşi hortlamıştır. Bugün, bu barış ortamında, mutlaka, bu kapının da çalışması gerekir ve bu bölge insanlarına, oradan, eski huzurun, eski güvenin, eski çalışma şevkinin gelmesi gerekir.

Urfa'nın mevcut uluslararası havaalanı inşaatı yarımdır; Urfa'nın Antep-Urfa otobanı yarımdır; Urfa'da T2 tüneli yarımdır; Mardin sulamaları yarımdır. Devlet Su İşlerinden üç gün önce gelen yazıda "GAP Aşağı Fırat ikinci merhale sulaması, GAP yaylak sulaması, GAP Suruç Ovası pompaj sulaması, GAP Bozova sulaması dışkredi temin edilirse yapılacaktır" denilmektedir. Bütün Urfa milletvekili arkadaşlarımıza, yıllardır, aynı şekilde, bu cevaplar gelmektedir. Dışkredi bulunamaz arkadaşlar; kimse bize dışkredi veremez. Biz, kendi insanımızla kendi müteşebbisimizle kendi yağımızla kavrulmak zorundayız ve bu projeleri bitirmek zorundayız 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son cümleniz için açıyorum.

MEHMET TELEK (Afyon) - Doğru Yol Partisinden kimse yok; neredeler?!

MEHMET YALÇINKAYA (Devamla) - Efendim, Doğru Yol Partisinden kimse var, kimse yok... Dün, KİT Komisyonunda Komisyon Başkanıma şunu söyledim: Ben, bir muhalefet milletvekili olarak, bu ülkenin kurtulması için, bu ülkenin refaha kavuşması için, Batı'da dilenci olmaması için, benim gece gündüz telefonlarım açık, bu Mecliste ve komisyonlarda çalışmak istiyorum. Ülkeyi bu sıkıntıdan hep beraber, DYP'siyle, ANAP'ıyla, DSP'siyle ve MHP'siyle kurtarmak zorundayız. Vatandaş bugün kan ağlıyor. Bu sebeple, ben, gece gündüz çalışalım diyorum. Çalışmak zorundayız; hem bu şekilde Urfa'yı Fransızlardan kurtaracağız... Geçmişte, Fransızlar Urfa'yı işgal etmişti; bize, bugün, Ermenilerle ilgili ders vermeye kalkıyorlar; biz Ermenilere zulmetmişiz... Oysa, Fransız'ın Urfa'da işi ne, işi ne?! Bizi görmeye, bizi ziyaret etmeye gelmediler; vatanımızı işgal etmeye geldiler.

BAŞKAN - Sayın Yalçınkaya, lütfen... Lütfen...

MEHMET YALÇINKAYA (Devamla) - Biz bu hafta hem Urfa'yı kurtarıyoruz hem de, inşallah, hep birlikte Türkiye'yi kurtaracağız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yalçınkaya.

Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Devlet Bakanı Edip Safter Gaydalı; buyurun efendim.

Konuşma süreniz 20 dakika.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Mehmet Yalçınkaya'nın gündemdışı yaptığı konuşmaya, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı adına cevap üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi, en derin saygılarımla selamlıyorum.

Şanlıurfa İli sulamaları: Yüzölçümü olarak, Türkiye'nin yüzde 0,8'ini kapsayan Şanlıurfa İline düşen yıllık 470 milimetre yağış, Türkiye ortalamasının -ki, 643 milimetredir- çok altındadır. Tarıma elverişli arazisi 1 155 805 hektardır. Şanlıurfa İli sulamalarının tamamı, GAP kapsamında yer almaktadır. Cumhuriyet döneminin en büyük yatırım projesi olan GAP'ta, su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesi amacıyla, Dicle ve Fırat Nehirleri ve bu nehirlerin kolları üzerinde 22 baraj ve 19 hidroelektrik santral yapılarak, 7 500 megavat kurulu güçle yılda 27 milyar kilovat/saat enerji üretimi ve yaklaşık 1,7 milyon hektarlık brüt alanda sulama yapılması amaçlanmaktadır. Üretilecek enerjinin yüzde 33'ü, sulanacak alanların ise yüzde 48'i (821 107 hektar) Şanlıurfa il sınırları içerisinde yer almaktadır.

Şanlıurfa sulamalarının tek su kaynağı olan Atatürk Barajının dolgusu, 30 Ağustos 1990 tarihinde tamamlanmış, hidroelektrik santralı ise, 1 Aralık 1993 tarihinde üretime hazır hale getirilmiştir. Büyük oranda sulama amaçlı bir baraj olan Atatürk Barajı, yaklaşık 3 milyar ABD Doları yatırım bedeliyle tamamlanmış ve rezervuarında sulamalar için yeterli su biriktirilmiştir. Atatürk Barajından yapılacak sulamalar, Şanlıurfa-Harran Ovaları sulamaları, Mardin-Ceylanpınar sulaması, Suruç Ovası sulaması, Yaylak Ovası sulaması, Bozova pompaj sulaması ve Siverek-Hilvan sulamalarıdır.

Atatürk Barajı Gölünden suyu alan ve Şanlıurfa-Harran Ovalarına sulama suyu sağlayan Şanlıurfa tünelleri için de 700 milyon ABD Doları harcanmış olup, biri işletme halindedir, diğer tünelin de 2001 yılı sonunda işletmeye alınması programlanmıştır. Tünellerden geçecek suyun bir kısmı Şanlıurfa-Harran Ovalarına, geri kalan kısmı Mardin ana kanalı vasıtasıyla Mardin-Ceylanpınar sulaması kapsamındaki 213 000 hektar alana sulama suyu olarak verilecektir.

Şanlıurfa-Harran Ovasının 124 000 hektarı işletmede ve 28 000 hektarında inşaat devam etmekte olup, 2002 yılında tamamlanması programlanmıştır. Şanlıurfa Harran Ovalarındaki sulama inşaatları 10 ayrı ihale kapsamında yürütülmektedir. Şanlıurfa Ovası sulaması inşaatı (Şanlıurfa hidroelektrik santralı, Şanlıurfa Ovasında yaklaşık 50 000 hektara hizmet eden ana ve yedek sulama kanalları ile tahliye kanalları), Şanlıurfa Ovası sulaması ikinci kısım inşaatı, Şanlıurfa Ovası sulaması üçüncü kısım inşaatı (9 442 hektarı yenileme olmak üzere, toplam 18 900 hektar alanın sulama ve drenaj şebekesi), Harran Ovası sulaması bir ve ikinci kısım inşaatı (ki, yaklaşık 100 000 hektar alana hizmet verecek Harran ana kanalının 118 kilometrelik kısmı), Harran Ovası sulaması üçüncü kısım inşaatı (22 861 hektar alanın sulama ve drenaj şebekesi), Harran Ovası sulaması dördüncü kısım inşaatı (23 738 hektar alanın sulama ve drenaj şebekesi), Harran Ovası sulaması beşinci kısım inşaatı (22 045 hektar alanın sulama ve drenaj şebekesi), Harran Ovası sulaması altıncı kısım inşaatı (5 000 yenileme olmak üzere, toplam 28 683 hektarın sulama ve drenaj şebekesi), Yukarı Harran ana kanalı (Mardin-Ceylanpınar Ovalarına 204 metreküp/saniye suyu iletecek olan ve Yukarı Harran Ovası sulamasında 15 376 hektar alana hizmet edecek 86 kilometre ana kanal), Yukarı Harran Ovası sulaması (15 376 hektara hizmet edecek olan sulama-drenaj şebekesi) işlerinin bir kısmı tamamlanmış veya çeşitli aşamalarda devam etmektedir.

Şanlıurfa Ovası sulaması birinci kısım ve HES inşaatı: Atatürk Barajı rezervuarından Şanlıurfa tünelleri vasıtasıyla, Şanlıurfa-Harran Ovalarına suyu iletecek kilit yapıların büyük kısmı bu inşaat kapsamındadır. İsale kanalı, Şanlıurfa HES birinci kademe inşaatı, dinlendirme havuzu, kuyruksuyu kanalı, dolusavak şütleri tamamlanmıştır; 1994 yılından beri sulamaya hizmet etmektedir, geçici kabulü yapılmıştır.

Şanlıurfa Ovası sulaması ikinci kısım inşaatı: Şanlıurfa Ovası sulaması ikinci kısım inşaatıyla sulanacak olan 35 192 hektar alandan, 11 Nisan 1995 tarihinden itibaren 30 000 hektarı sulamaya açılmış olup, tamamı bitirilmiştir.

Şanlıurfa Ovası sulaması üçüncü kısım inşaatı: Şanlıurfa Ovası sulaması üçüncü kısım inşaatı sayesinde 18 900 hektar alan sulanacak olup, inşaata devam edilmektedir. 2000 yılı içinde 2 162 hektar işletmeye açılmış olup, 2001 yılı içinde de 3 938 hektar hizmete açılacaktır. Böylece, toplam işletme alanı 6 100 hektar olacaktır.

Harran Ovası sulaması bir ve ikinci kısım inşaatı, 97 327 hektar alana hizmet edecek olan, 118 kilometrelik anakanal inşaatını içermektedir. Temmuz 1998 tarihi itibariyle inşaat tamamlanmış olup, geçici ve kesin kabulü yapılmıştır.

Harran Ovası sulaması üçüncü kısım inşaatı, 22 861 hektar alana hizmet edecek sulama şebekesi inşaatını içermekte olup, halen, tamamı sulamaya açılmış bulunmaktadır. Geçici kabulü yapılmıştır.

Harran Ovası sulaması dördüncü kısım inşaatı, 23 738 hektar alana hizmet edecek sulama şebekesi inşaatını içermekte olup, geçici kabulü 19.12.1997 tarihinde yapılmıştır. Halen, tamamı işletmeye açılmış bulunmaktadır. Kesin kabulü tamamlanmıştır.

Harran Ovası sulaması beşinci kısım inşaatı, 22 045 hektar alana hizmet edecek sulama şebekesi inşaatını içermekte olup, tamamı işletmeye açılmıştır.

Harran Ovası sulaması altıncı kısım inşaatı, 28 683 hektar alana hizmet edecek sulama şebekesi inşaatını içermekte olup, 2000 yılı içinde 12 086 hektarı işletmeye açılmıştır.

Yukarı Harran sulaması ana kanal inşaatı, Harran Ovasında 15 376 hektara hizmet edecek olan 86 kilometrelik ana kanal inşaatını içermektedir. Söz konusu kanal, aynı zamanda Mardin-Ceylanpınar Ovaları sulamasına isale kanalı görevini görmektedir. Mart 2001 itibariyle, işin yaklaşık yüzde 40'ı bitirilmiştir.

Yukarı Harran Ovası sulaması şebeke inşaatı, Yukarı Harran ana kanalı altında kalan 15 376 hektarlık alanın şebeke inşaatını içermektedir. Mart 2001 itibariyle tahliye kazıları tamamlanmış şebeke inşaatına başlanacaktır.

Şanlıurfa ve Harran Ovalarında 1995 yılında 30 000 hektar sulanırken, 1996 yılında 10 000 hektar ilave alan sulamaya açılmış ve 1996 yılında 20 000 hektar alanın daha inşaatı tamamlanarak 1997 sulama sezonunda hizmete girmiştir. Böylece, 1996 yılına kadar 30 000 hektar alan sulanırken, 1997 yılında bu rakam 60 000 hektar alana ulaşmıştır.

1997 yılı içinde 20 000 hektar alanının sulama inşaatı bitirilerek, 1998 sulama mevsiminde 89 000 hektar alan sulamaya açılmıştır. 2000 yılı sulama sezonu boyunca yapılan inşaatlarla; yaklaşık 124 000 hektara ulaşılmıştır. 152 000 hektar sulama şebekesinin tamamının bitirilmesi, 2001 yılı hedeflenmişken, ödenek yetersizliği nedeniyle 2002 yılına ertelenmiştir.

Mardin-Ceylanpınar Ovaları sulamalarına gelince: Şanlıurfa tünellerinden geçecek suyun bir kısmı Şanlıurfa-Harran Ovalarına, geri kalan kısmı, Mardin ana kanalı vasıtasıyla Mardin-Ceylanpınar Ovalarına verilecektir. Toplam uzunluğu 222 kilometre olan Mardin anakanalının ilk 86 kilometresinin inşaatı devam etmektedir. Mardin anakanalının geri kalanıyla95 000 hektarı cazibeli sulamalar, 118 000 hektarı pompaj sulamaları olmak üzere toplam 317 bin hektar alana su iletilecektir. Mardin-Ceylanpınar ana kanalı ve 67 000 hektar şebekenin inşaatının, İsrail ile yapılan protokol çerçevesinde gerçekleştirilmesi programlanmıştır.

Böylece, Şanlıurfa-Harran Ovalarında yaşanan gelir seviyesindeki önemli orandaki artış, Ceylanpınar, Viranşehir ve Kızıltepe İlçeleri ile Mardin İline doğru yayılacaktır. Barajla birlikte yaklaşık 3,7 milyar ABD Doları tutarındaki bir yatırım, ancak barajdan sulanacak alanların bir an önce işletmeye açılmasıyla hedeflenen tarımsal yatırım faydasını sağlayacaktır.

Bozova pompaj sulaması: Yaklaşık 46 000 hektar alana hizmet edecek sulama projesinin birinci kısım inşaatı -8 600 hektarı- dış kredi imkânlarıyla gerçekleştirilmekte olup, önümüzdeki aylarda temeli atılacak ve 2 yılda tamamlanacaktır. Geri kalan kısımların da 2001 yılı içinde hükümetlerarası ikili işbirliği çerçevesinde gerçekleştirilmesi için görüşmelere başlanması programlanmıştır.

Yaylak Ovası sulaması: Yaklaşık 20 000 hektar alanın sulanmasını sağlayacak projenin inşaatına başlanmak üzeredir. İsrail-Türkiye arasında imzalanan ikili işbirliği çerçevesinde gerçekleştirilen proje 4 yılda tamamlanacaktır.

Suruç Ovası sulaması: GAP sulamasının yaklaşık yüzde 5,5'ini ve Atatürk Barajından yapılacak sulamaların yaklaşık yüzde 11'ini oluşturan Suruç Ovası sulaması da öncelikle projeler arasında yer almaktadır. Planlama çalışmaları tamamlanmış olan projenin, kati proje ve inşaatının ABD'yle yapılan ikili işbirliği anlaşması çerçevesinde 4 yılda gerçekleştirilmesi programlanmıştır.

Siverek-Hilvan sulaması: Siverek-Hilvan sulamasının planlama çalışmaları da devam etmekte olup, 2003 yılında tamamlanacaktır.

GAP'ın 2010 yılına kadar tamamlanması hedefine uygun olarak, GAP'ta yaklaşık 781 000 hektar sulama alanı inşaatı 3 proje paketi halinde gerçekleştirilecektir. Bu nedenle, GAP Birinci Grup Proje Paketi için Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, GAP tarım projelerinden su kaynakları tamamlanmış olan 15 adet öncelikli proje belirlenmiş ve bu projelerin hükümetlerarası ikili işbirliği çerçevesinde uluslararası kredi sağlamak suretiyle gerçekleştirilmesi için Başbakanlık Devlet Planlama Müsteşarlığının uygun görüşü alınmıştır. Yaklaşık 250 000 hektar tarım arazisini kapsayan 15 sulama projesi inşaatı için gerekli dış kredinin temini maksadıyla çeşitli hükümetlerle görüşme ve protokol yapılmış olup, halen İsrail  ve Hollanda hükümetleriyle anlaşma sağlanmıştır. Ayrıca, ABD'yle, sulama alanı yaklaşık 100 000 hektar olan Suruç Ovası pompaj sulaması için protokol imzalanmıştır. Bu projelerin 2005-2006 yıllarına kadar peyderpey işletmeye alınması öngörülmektedir. DPT onayı alınmış olan hükümetlerarası ikili işbirliği anlaşmaları çerçevesinde gerçekleştirilecek alanlar GAP tarım projelerinin yüzde 20'sini oluşturmaktadır. Söz konusu projeler 2002-2007 yılları arasında peyderpey işletmeye açılacaktır.

Arz ederim. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Gündemdışı ikinci söz, 5 Nisan Avukatlar Günü sebebiyle söz isteyen, İçel Milletvekili Sayın Edip Özgenç'e aittir.

Buyurun Sayın Özgenç. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

2. – İçel Milletvekili Edip Özgenç’in, 5 Nisan Avukatlar Gününe ilişkin gündemdışı konuşması ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı

EDİP ÖZGENÇ (İçel) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bugün, 5 Nisan Avukatlar Günü olarak bilinen bir günü kutluyoruz ve aynı zamanda 5 Nisan kararlarının seneyi devriyesi. Bu konuyla ilgili olarak düşüncelerimi, duygularımı sizlerle paylaşmak istedim. Bu vesileyle söz almış bulunuyorum; hepinize, en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu önemli günde, sayıları 40 000'i aşan avukatların, avukatlık mesleğinin var olan ihtiyaçlarını dile getirme konusunda, Parlamentoda bulunan bütün milletvekili arkadaşlarımızın ve parti gruplarının, bir konsensüs halinde, avukatlık yasasının çıkarılması yolunda düşünce birliği yaptığını görüyorum. Bu vesileyle, tekrar, tüm arkadaşlarıma ve grup başkanvekillerine en derin sevgilerimi ve saygılarımı ifade etmek istiyorum.

Avrupa Konseyi, avukatlık mesleğinin icrasında özgürlükler hakkında 9 numaralı tavsiye kararı almış. Aralık 1990 yılında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından da onaylanan avukatların rolüyle ilgili Birleşmiş Milletler temel prensipleri dikkate alındığında, avukatların ve oluşturdukları meslekî kuruluşların, insan haklarının ve temel hakların korunmasını sağlamakta oynadıkları temel rolün önemini, altını çizerek ifade etmişlerdir; hukuk devletinin güçlendirilmesinde, özellikle, bireysel özgürlüklerin korunmasındaki görevleriyle yer alan avukatların, mesleğinin icrasındaki bağımsızlıklarının desteklenmesi gerektiğini ifade etmişlerdir.

Avrupa Birliğine girme sürecindeki ülkemizin önündeki engellerinden biri de, hukuk alanında gerekli düzenlemelerin hâlâ yapılamamış olmasıdır. Bu konuyla ilgili olarak Adalet Bakanlığımızın son derece ciddî bir çalışma içerisinde olduğunu biliyorum.

Avukatlık Yasasında yapılması düşünülen değişiklikler, sadece bir meslek adına olmayıp, hukuk alanında çağdaş dünyayı yakalamanın göstergesi olarak görülüyor.

Birçok kişinin içine sindiremediği avukatlık mesleğinin mensuplarının sorumlulukları sadece kendilerine değil, yaşadığı çağa, dünyaya ve ulusuna karşıdır. Yargı bütünlüğü olarak ifade edilen iddia-savunma-karar üçlüsünün olmazsa olmaz koşulu olan bağımsız savunmanın yer almadığı ülkelerde tam bir demokrasiden ve insan haklarından bahsedebilmek mümkün değildir.

Savunma hakkını temsil eden avukat, halkın yargılama sürecine katılmasını sağlayan bir kişidir. Avukata yönelik saldırıların artması, yargı bağımsızlığına verilen değerin de düştüğünü göstermektedir.

Avukatlar "biz, hiçbir zaman köle kullanmadık, hiçbir zaman köle olmadık" derken, kendi yaşamlarını anlatmazlar; bir tarihi, avukatlık tarihini özetlerler. Tarih, malum olduğu üzere, bir mücadelenin ürünüdür. Avukatlık tarihi de, savunmanın, yargının örgütlenmesinde temel bir kurum olarak yer alması için verilen uzun bir mücadelenin ürünü olarak ortaya çıkmıştır.

Neden savunma, neden savunma için mücadele dediğimizde, hemen cevap olarak; demokratik bir yargının söz konusu olduğunu ifade edebilmek içindir; çünkü, savunma, halkın haklarının, özgürlüklerinin yargı içinde odaklaştığı, anlam kazandığı en temel kurum olarak görülüyor.

Yargılama, sonuçta hüküm kurulan, karar verilen bir süreçtir. Bu süreç, örneğin, Anayasamızın 9 uncu maddesine göre, Türk Milleti adına mahkemelerce yürütülür. Halkın, kendi adına yürütülen yargılama sürecine katılarak, sonuçta verilecek kararda söz sahibi olabilmesi, en doğal hakkıdır, tüm hak ve özgürlüklerin de güvencesidir. İşte, savunma ve avukatlık mesleği, halkın yargılama sürecine katılımı yolunu açan, yargıdaki en önemli kurumdur.

Savunmanın kurum olarak yer almadığı yargı, demokratik olamaz, bağımsız olamaz; böyle bir yargıdan adalete ulaşılması beklenemez. Savunma, yargıda kurum olarak örgütlenmemişse, yargılama koşulları sağlanamaz, hukukun yaratılması yolları tıkanır; halk, haklarıyla, özgürlükleriyle yargıdan dışlanır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlayınız.

EDİP ÖZGENÇ (Devamla) - Sevgili arkadaşlar, yargıda, nasıl, hüküm kurumunu yargıç, iddia kurumunu savcı temsil ediyorsa, savunma kurumunu da avukat temsil eder. Yani, avukat, yargılama sürecin zeminini oluşturur, hukukun evrensel boyutlarda yaratılmasının yolunu açar.

Zor koşullarda hukuk mücadelesi vererek bugünün avukatlık tarihini yazan tüm avukat arkadaşlarımı, Yüce Meclisimizde bulunan hukukçularımızı ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum; bir an evvel, Avukatlık Yasasının çıkarılması yolunda grup başkanvekillerime önemle istirhamda ve ricada bulunuyorum.

Hepinize en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özgenç.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Bu konuda bir cümle sarf edebilir miyim Sayın Başkan?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Güven; oturduğunuz yerden.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, Sayın Özgenç'in görüşlerine aynen katıldığımı ifade etmekle birlikte, Parlamentoda grubu bulunan bütün partilerin aşağı yukarı iki ay evvel, Danışma Kurulunda oybirliğiyle aldıkları kararın bugüne kadar yerine getirilmemesinden ötürü duyduğum üzüntüyü ifade etmek istiyorum. Yani, Avukatlık Kanununu görüşmek için oybirliğiyle karar aldık, çıkarılması gereken kanunlarda temel kanun niteliğini haiz oldu, bir an evvel -Genel Kurulun gündeminde en ön sırada bulunan ve durmadan geriye doğru kaydırılmak temayülünde olan- bu kanunun çıkarılması en büyük temennimizdir.

Saygılar sunarak, tekrar günlerini kutluyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın Arınç, siz de bir şeyler söyleyeceksiniz zannediyorum; buyurun.

BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; İçel Milletvekili Sayın Özgenç'in 5 Nisan Avukatlar Günüyle ilgili yaptığı konuşmaya çok teşekkür ediyorum. Bir meslektaş olarak, avukatların bugününü kutlamak, hepimizin görevidir. Ben de, avukat arkadaşlarımıza mesleklerinde başarılar diliyorum.

Sayın Güven'in de ifade ettiği ve Parlamentoda pek çok arkadaşımızın da katılacağı gibi, avukat arkadaşlarımızın bizden beklediği çok önemli bir iş var, o da, Avukatlık Kanununun çıkarılmasıdır. Avukatlık Kanunu, 1969 yılından bu yana, günün şartlarına göre değiştirilmek isteniyor; uzun çabalar, gayretli çalışmalar sonucunda güzel bir tasarı da hazırlandı. Bugün, aslında, Özgenç'in, böyle bir günü kutlarken, vereceği müjde bu olmalıydı. En yakın zamanda, geciktirmeden -ben de temennilere katılıyorum- 40 000'den fazla meslektaşımızın ve hukuk fakültelerinde bugün mezun olma durumuna gelmiş pek çok gencimizin avukatlık mesleğiyle ilgili beklediği iyileştirmeleri Parlamento olarak yerine getirmeliyiz ve meslektaşlarımıza, dostlarımıza, arkadaşlarımıza, en önemli görev yapan, savunma görevinin içinde bulunan değerli avukatlara, Parlamentodan bu müjdeyi vermeliyiz.

Tekrar teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Arınç.

Sayın Dedelek, buyurun.

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; bugün, 5 Nisan Avukatlar Günü. En azından, Türkiye Büyük Millet Meclisi grupları olarak, Avukatlar Gününde bir şeyler söyleyebiliyoruz; çünkü, gerek iktidar partisi grup başkanvekilleri gerekse muhalefet partisi grup başkanvekilleri bayram öncesi bir araya gelerek, avukatların sorunlarını çözecek, durumlarını iyileştirecek olan Avukatlık Kanununu temel kanun olarak kabul etmiştir. Şu anda, Meclisimizde hiçbir problem yoktur; önümüzdeki gündem hafiflediğinde, mutlak surette, temel kanun olarak gelip görüşülecektir.

Bugün de, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak avukatlarımızın gününü kutluyoruz; onların yasasına tüm siyasî partiler olarak önem verdiğimizi ifade etmek istiyorum.

Saygılarımla Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Salih Bey, buyurun; çok kısa lütfen.

SALİH ERBEYİN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçel Milletvekili Sayın Edip Özgenç Beyin görüşlerine aynen katılıyorum. Avukatların, Avukatlar Gününü kutluyorum.

Hepimizin malumu olduğu üzere, Avukatlık Kanunu Tasarısı, Adalet Komisyonundan Meclis Genel Kuruluna indirilmiştir; inşallah, en kısa zamanda yasalaşacak, Türk hukukçularına bu yasa hayırlı olacaktır diyorum.

Biz de, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu yasayı en kısa zamanda çıkarmak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Ünal söz istiyor; ama, müsaade ederseniz, bir yerde keselim efendim...

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Bir tek cümle efendim.

BAŞKAN - Peki; tek cümle lütfen.

Buyurun.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Eski bir ticaret ve sanayi erbabı olarak, 5 Nisan günü yüreğimizi sızlatan bir gün; eskiden bir 5 Nisan kararları vardı. Avukatlarımızı tebrik ediyorum; ama, bu 5 Nisan da, biraz, gönlümüzü rencide etti, onu da burada hatırlatmak istiyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Adalet Bakanımız Sayın Hikmet Sami Türk, Sayın Özgenç'in konuşmalarına cevap verecektir.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avukatlar Günü dolayısıyla söz alan İçel Milletvekili Sayın Edip Özgenç'e, grup başkanvekillerimize ve diğer milletvekillerimize teşekkür ediyorum.

5 Nisan günü, avukatlar bakımından özel bir anlam taşımaktadır; çünkü, halen Türkiye'nin en eski ve en büyük barosu olan İstanbul Barosu, ilk genel kurul toplantısını, 5 Nisan 1878 günü yapmıştır. Demek ki, bu günün, avukatların meslekî örgütlenmesi bakımından özel bir anlamı vardır.

O tarihten yetmiş yıl sonra, 5 Nisan 1958'de İzmir'de toplanan Türkiye baroları temsilcileri de, baroların ortak bir çatı altında toplanmasını ve 5 Nisan gününün Avukatlar Günü olarak kutlanmasını kararlaştırmıştır. Türkiye Barolar Birliği kurulduktan sonra, 5 Nisan gününün Avukatlar Günü olarak kutlanması, 15-16 Mayıs 1987 günü Tekirdağ'da toplanan Türkiye Barolar Birliği Genel Kurul Toplantısında kararlaştırılmıştır. Böylelikle, o zamana kadar ayrı ayrı barolar tarafından Avukatlar Günü olarak kutlanan 5 Nisan, artık, Birlik kararı uyarınca, Avukatlar Günü olarak kutlanmaktadır.

Avukatlık, hukukî ilişkilerin düzenlenmesi, uyuşmazlıkların, hukukî sorunların adalete ve hakkaniyete uygun bir çözüme kavuşturulması bakımından, birinci derecede önem taşıyan bir meslektir. Bu bakımdan, avukatlık, yürürlükteki Avukatlık Kanununda kamu hizmeti olarak nitelendirilmektedir.

Gerçekten avukatların sorunlarından söz ettiğimiz zaman, sadece bir meslek grubunun sorunlarından değil, ama, hepimizi ilgilendiren bir mesleğin sorunlarından söz etmekteyiz. Çünkü, herkesin hukukî sorunları olabilir, herkesin hakları tecavüze uğrayabilir. İşte, avukatlar herkesin haklarının savunulması, hiç kimsenin haksızlığa uğramaması bakımından, vazgeçilmez bir meslek olan bağımsız savunmayı temsil ederler. O nedenle de, avukatlar, kamu kurumu niteliğinde bir meslekî kuruluş olan barolarda ve onların katılımıyla Türkiye Barolar Birliğinde toplanmışlardır.

Hak arama özgürlüğünün tam olarak gerçekleşmesi, adil yargılanma hakkının tam anlamını bulabilmesi, ancak avukatlarımızın katkısıyla söz konusu olabilir. Bu bakımdan, Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısında da ifade edildiği gibi, savunma, yargının kurucu unsurlarındandır. Savunma olmaksızın, yargı düşünülemez. Savunma olmaksızın, yargının kararlarını tam isabetle vermesi düşünülemez. O nedenle, savunma mesleği, yargının ayrılmaz bir parçasıdır. Bu mesleği icra eden insanlarımız avukatlardır. Avukatların, mesleğin gereklerini en iyi şekilde yerine getirebilmesi için, bütün koşulların sağlanması gerekir.

Türkiye'de 1969'dan beri yürürlükte olan Avukatlık Kanununda zamanla çeşitli değişiklikler yapılmakla birlikte, bu kanunda geniş çaplı bir değişiklik yapılması artık bir zorunluluk haline gelmiştir.

Hükümetin Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğu Avukatlık Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin tasarılarla milletvekillerimizce verilen tekliflerin birleştirilmesiyle hazırlanan metin 1 Mayıs 2000 günü dağıtılmış bulunmaktadır. Demek ki, Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı bir yıla yakın bir süreden beri Meclisimizin gündemindedir. Bir süre önce de, bu tasarının bir temel kanun olarak dört bölüm halinde görüşülmesi Yüce Meclisinizce kararlaştırılmıştır. Umuyorum ki, avukatlığın çeşitli sorunlarına çözüm getiren bu tasarı en kısa zamanda yasalaşır. Şüphesiz, bu tasarıyla, avukatlık mesleğinin bütün sorunları çözüme kavuşturulmuş değildir; ama, yıllardan beri dile getirilen sorunların önemli bir bölümü bu tasarıda çözülmüş bulunmaktadır. Bu bakımdan, tasarının en kısa zamanda görüşülmesi ve yasalaşması, sadece avukatların yararına değil, bütün toplumun yararınadır. Ben, bu tasarının bütün gruplarımız tarafından destekleneceğine inanıyorum. Zaten, biraz önce bütün gruplar adına ifade edilen görüşler de bu yöndedir.

Bu umutla, tasarının, en kısa zamanda Genel Kurulda görüşülmesi ve yasalaştırılması dileğiyle, Avukatlar Gününü kutluyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Biz de, avukatların bu güzel gününü kutluyoruz.

Gündemdışı son söz, esnaf ve sanatkârların sorunları hakkında söz isteyen Sıvas Milletvekili Sayın Musa Demirci'ye aittir.

Buyurun Sayın Demirci. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

3. – Sivas Milletvekili Musa Demirci’nin, esnaf ve sanatkârların sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin cevabı

MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; esnaf ve sanatkârlarımızın içine düştüğü kötü durumu arz etmek üzere söz aldım; Heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve söz verdikleri için de Sayın Başkana teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde esnaf ve sanatkârlar, hem sayı hem istihdam hem de üretime yaptıkları katkılar bakımından fevkalade önemlidir. Bu esnaf kesimi, devlete yük olmaz, vergisini verir, yanında üç beş kişiyi çalıştırarak istihdama katkı sağlar ve en önemlisi de ağır, oturaklı, aynı zamanda itidalli bir kesimdir. Sermayesinden çok emeğiyle geçimini sağlar. Şimdiye kadar söylenen ifadeyle, hakikaten, devletin temel direğidir. Bu bakımdan, bunların problemleri üzerinde önemle durmak gerekir. Maalesef, hükümetin, bugüne kadar uygulamış olduğu yanlış, sermayeden ve rantiyeciden yana, IMF teslimiyetçi politikaları neticesinde, esnaf ve sanatkârlarımız, bugün nefes alamaz duruma gelmişlerdir. Türkiye'nin her yanından esnaf ve sanatkârlarımızın seslerini işitiyoruz artık. Bu uygulanan yanlış politikalar sonucunda gerçekten bu kesim, en çok etkilenen kesim olmuştur ve bu kesimi kriz vurmuştur. Bu da yetmiyormuş gibi, kuruluş amacı esnaf ve sanatkârlarımızı desteklemek olan Halk Bankası, âdeta bu kesimi arkadan hançerlemiştir. Gereksiz yere ülkenin her tarafında, bilhassa Ankara'nın göbeğinde devasa binalar yaparak, esnaflarımızı desteklemesi gereken paraları har vurup harman savuranlar, şimdi bütün hınçlarını, maalesef, esnaftan alıyorlar.

Cumhuriyet tarihi boyunca esnafımıza Halk Bankası tarafından verilen kredilerin toplamı 420 trilyon; ama, gelin görün ki, bir gecede esnaf ve sanatkârdan 420 trilyon gibi bir para istenmektedir. Buna ne can dayanır ne esnaf dayanır, hiçbir kesimin dayanması mümkün değil.

Değerli milletvekilleri, esnaf, ek vergiyi, hayat standardı verginizi, aklınıza gelen veya gelmeyen pek çok vergiyi ve yine her gün değişen SSK ve Bağ-Kur primlerini ödemek için eşinin bileziklerini sattı. Bugün bilesiniz ki, esnafımızın satacak hiçbir şeyi kalmadı. Bu esnaf ve sanatkârlarımız, bir gecede neyi satacaklar, nasıl kazanacaklar ki -bugüne kadar almış oldukları, yüzde 55'lerde olan borç faizlerini, bir gecede yüzde 250'ye, yüzde 500'e çıkarıyorsunuz- bunu ödesinler; nasıl ödeyecekler?!.. Bunların mutlaka düzeltilmesi lazım.

Bir mahkeme karar verdi, ama banka uygulamıyor "her kişinin gidip yeni bir karar getirmesi lazım" diyor. Öyleyse bu yanlıştır, mutlaka düzeltilmesi lazım. Birilerinin yanlışını, birilerinin soygununu, birilerinin vurgununu bu kesime yükleyemeyiz, kimsenin hakkı yoktur buna.

Değerli milletvekilleri, sayın hükümete buradan soruyorum: Bu bankaya dur diyecek bir siyasî irade yok mu? Bunlar hakikaten kendi başlarına buyruklar mı? O bakımdan, mutlaka bu yanlışın düzeltilmesi lazım.

Yine, hükümete diyoruz ki, 1999 yılı aralığında IMF'ye teslim ettiğiniz ekonomi yönetimini ve siyasî iradeyi mutlaka geri alınız; ama, mutlaka alınız; çünkü, planlarınızı, programlarınızı, bu milletin gerçeklerine göre yapmak mecburiyetindesiniz. Yapamazsanız, işte, bu milletin bünyesine uymayan, bu milletin gerçeklerine uymayan programlar, esnafımızı da, köylümüzü de, bütün kesimleri de bu duruma getirir. Demokrasi tarihimiz boyunca, dikkat edin, ne esnafımız ne köylümüz sokağa çıkmamıştır; ilk defa sokağa çıkıyorlar. Fevkalade önemli, fevkalade uyarıcı olan bu durumu dikkate almak mecburiyetindeyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız efendim.

MUSA DEMİRCİ (Devamla) - Bazı konuşmacı arkadaşlarımız, hakikaten, buradan, belki üsluplarını sertleştirmek suretiyle o tonda konuşuyorlar ve bazı arkadaşlarımızın da zoruna gidiyor. Evet; hakikaten, esnaflarımız, köylülerimiz, çiftçilerimiz, bugün bilesiniz ki, bir stres içerisindeler ve böyle bir şeyi arzu ediyorlar, ama, mutlaka bu Meclisin, sertleştirmeden de bu meselenin üzerinde durması lazım.

Bu bakımdan, hükümete, ilgililere diyoruz ki; sokağı mutlaka görünüz ve bunu iyi okuyunuz; gelecek sesleri, gelen sesleri duyunuz, gerçekleri fark ediniz ve kendinizi mutlaka sorgulayınız;yani, akşam yatakta yastığa başınızı koyduğunuz zaman, hakikaten rahat mısınız, rahat oluyor musunuz; inanıyorum ki, bu sorulara cevap vermeniz mümkün değil;çünkü, hakikaten, sokakta bugün yangın var; bu yangını biz söndüreceğiz; bu yangını bu Meclis söndürecek; bu yangını demokrasiye verdiğimiz değerlerle söndüreceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son cümleniz için mikrofonu açıyorum Sayın Demirci.

MUSA DEMİRCİ (Devamla) - O bakımdan, konu ciddidir ve dolayısıyla, bunun üzerinde durulması gerekir.

Bilhassa, Sayın Yılmaz, bu hafta grup toplantısında çok önemli şeyler söyledi, altını çizerek söyledi ve bu güzel konuşmasını biz destekliyoruz; ancak, diyoruz ki: "Kula dünyada adalet gibi irfan olamaz, kişi noksanını bilmek gibi irfan olamaz." Mademki bunları söylüyorsunuz, mademki ülkede demokrasinin üzerine gidilmiştir, demokrasinin üzerine şal atılmıştır, öyle ise, hükümet olarak, hükümetin Başbakan Yardımcısı olarak size diyoruz ki; bu sözünüzün arkasında durunuz, icraat yapınız; çünkü, millet sizden umut bekliyor, ümit bekliyor.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum; sağ olun. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Demirci.

Sayın Musa Demirci'nin konuşmasına, Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici cevap verecekler.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sıvas Milletvekili Sayın Musa Demirci'nin gündemdışı konuşmasıyla ilgili söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Hükümet programımızda "esnaf ve sanatkârlar ile küçük ve orta boy işletmelerin geliştirilmesi için daha fazla kaynak tahsisine çalışılacaktır" denilmektedir. Bu temel yaklaşım doğrultusunda, hükümetimiz, esnaf ve sanatkârlarımızı desteklemeye, kuruluşundan bu yana büyük özen göstermektedir. Bunlardan bazılarına burada değinmek istiyorum.

Türkiye Halk Bankasınca son üç yılda esnaf ve sanatkâra verilen krediler, yüzde 234,6 artışla, 420 trilyon liraya çıkarılmıştır. Kredi limitlerinde önemli artışlar sağlanmıştır. Türkiye Halk Bankası kaynaklarından kullandırılan 50 milyar lira limitli KOBİ kredileri, Nisan 1998'de 100, Temmuz 1999'da 150; 2000 yılı başında 250, Mayıs 2000'de ise 400 milyar liraya çıkarılmıştır.

KOBİ'lerde istihdamı artırmayı ve teknolojiyi yenilemeyi amaçlayan KOBİ teşvik kredileri, 1997 yılında 17,6 trilyon lira iken, 2000 yılı sonunda 132 trilyon liraya ulaştırılmıştır. Bu süreçte krediden yararlanan firma sayısı, 1 401'den 6 366'ya yükseltilmiştir. Böylece, yaklaşık 50 000 kişiye ek istihdam sağlanmıştır. Türkiye Halk Bankası tarafından küçük ve orta boy işletmelere açılan kredi tutarı, 1997 yılında 96,5 trilyon lira iken, 2000 yılı sonunda bu rakam 757 trilyon liraya yükseltilmiştir.

KOBİ teşvik kredi limitlerinde önemli artışlar sağlanmıştır. Sektörel büyüme kredisi, ürün geliştirme kredisi, bilgisayar yazılım kredisi, spot kredi, işyerini yenileme ve edindirme kredisi adıyla, KOBİ'lere yönelik yeni krediler verilmeye başlanmıştır. Ayrıca, yurt dışından KOBİ'ler için önemli kaynaklar sağlanarak, işletmelerin gelişmesine önemli katkılar sağlanmıştır.

Deprem bölgesindeki esnaf ve sanatkârlar, KOBİ'ler, serbest meslek mensupları ile sanayi ve ticaret erbabının mevcut kredi borçları, Halk Bankası tarafından, ilk yılı faizsiz ve anapara ödemesi olmak üzere, üç yıl süreyle ertelenmiştir. Bu doğrultuda, 2000 yılı sonu itibariyle, toplam 12 244 firmanın 15 trilyon lira tutarındaki kredisi ertelenmiştir.

Ayrıca,  bu işletmelerin yeniden ekonomiye kazandırılması ve yıkılan işyerlerinin açılmasında ihtiyaç duyacakları finansmanın karşılanması amacıyla, Halk Bankasınca, uygun koşullu yeni krediler açılmıştır. 60 trilyon lira tutarındaki bu kredilerden, 23 000 esnafımız, sanatkârımız ve küçük ve orta boy işletme yararlanmıştır.

Halk Bankasının doğu ve güneydoğudaki iller ile acil destek kapsamındaki illerde esnaf ve sanatkârlara verdiği plasmanlar, 1997 yılında 24,7 trilyon lira iken, 2000 yılı sonunda bu miktar 83 trilyon liraya yükselmiştir. Bu bölgelerdeki esnaf ve sanatkârlar, KOBİ'ler ve diğer işletmelere Halk Bankası tarafından açılan krediler ise, 45,7 trilyon liradan 241,7 trilyon liraya çıkarılmıştır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugüne kadar çeşitli toplum kesimlerine sağlanan destekler gerekli ve önemli olmakla birlikte, bunların, karşılığı olmadan yapılması durumunda büyük sorunlara yol açtığı görülmektedir. Çeşitli alanlarda uzun yıllardan bu yana süregelen destekler, zamanında Hazineden karşılanmadığı için, kamu bankalarında önemli görev zararlarının oluşmasına yol açmıştır; dolayısıyla, bu bankalar büyük açıklarla karşı karşıyadır. Bu açıkların karşılanması için yapılan günlük borçlanmalar ise, faizlerin önemli ölçüde yükselmesine yol açmakta ve sonuçta bu durum, genel olarak ekonomik sistemi tehdit eder boyutlara varmaktadır.

Bu nedenle, hükümetimiz tarafından, kamu bankalarının ıslahı için kapsamlı bir program uygulanmakta, 3 kamu bankasının ortak bir yönetime bağlanması konusunda adımlar atılmaktadır. Bu bankaların, gerçek bankacılık işlemlerine döndürülerek, özelleştirilmeye hazırlanması konusunda çalışmalarımız hızlandırılmıştır.

Elbette, bundan sonra da çiftçilerimiz, esnaf ve sanatkârlarımız da desteklenecektir; ancak, bu desteğin karşılığı, bundan böyle, bütçeye konulacaktır. Bütçedeki ödenekler, ilgili bankalar aracılığıyla söz konusu toplum kesimlerine dağıtılacak, bu toplum kesimleri desteklenecektir.

Ekonomide yaşamakta olduğumuz kritik dönemin bir sonucu olarak öteki toplum kesimleriyle birlikte esnaf ve sanatkârlarımızın da büyük sıkıntılar içerisinde olduğunu biliyoruz; ancak, hükümetimiz, elbirliğiyle, aynı zamanda tüm toplum kesimlerinin temsilcilerinin de görüşünü alarak, yeni ekonomik programı oluşturmak üzere çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürmektedir. Önümüzdeki hafta itibariyle ekonomik program açıklanmış olacaktır. Bundan sonra piyasalardaki dalgalanmaların durulacağına inanmaktayız. Bu bağlamda, mart ayı sonunda olduğu gibi, önümüzdeki birkaç ayda enflasyonun yüksek çıkması beklenebilir; ancak, bundan  sonra enflasyonun yeniden düşüş eğilimine gireceğini umuyoruz. Aynı şekilde, 2000 yılındaki yüzde 6,1'lik yüksek büyümeden sonra ekonomide başlayan daralmanın da yılın sonlarına doğru yeniden büyümeye döneceğini tahmin etmekteyiz.

Ekonomik programda temel hedeflerimizden biri de, istikrarlı büyüme ortamının kurulmasıdır. Bu arada, bankacılık sektöründeki sorunlar nedeniyle malî sektör ile reel sektör arasındaki uyumsuzluğun bir an önce giderilmesi amaçlanmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sayıları 4,5 milyonu aşan, aileleriyle birlikte ülke nüfu-sumuzun üçte 1'ini teşkil eden esnaf ve sanatkârlarımızın, ekonomimizin, demokrasimizin belkemiği olduğunu biliyoruz. Diğer toplum kesimleriyle birlikte esnaf ve sanatkârlarımızın çok büyük sıkıntılar içerisinde olduğunu da biliyoruz; ancak, sabırlı olmalıyız, bu sorunları elbirliğiyle aşacağız.

Hatırlarsınız, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin hemen sonrasında, Türkiye'de yine böyle bir kriz havası, bir panik havası yaşanmıştı ve bütün toplum kesimleri büyük sıkıntıya girmişti; ama, hükümetimizin kararlı bir şekilde ürettiği çözümlerle, o krizi, o paniği ve o zor günleri çok kısa sürede aştığımızı; hükümetimizin -milletimizin de desteğiyle- o bölgede, gerçekten, insanlarımızın sorunlarının çözümüyle ilgili çok başarılı çalışmalar yaptığını biliyoruz ve bu çalışmaların sonuçlarını da bugünlerde bir bir alıyoruz.

Hükümet olarak, ekonomik ve sosyal yaşamın bütün kurumları olarak, millet olarak, bu krizden de dersler çıkarmalıyız. Olayları dramatize etmek yerine, soğukkanlı bir şekilde çözümler üretmeliyiz. Bugün yaşadığımız sorunların bir günde ya da bir senede meydana gelmediğinin ve uzun yıllardır sürdürülen yanlış ekonomik politikaların bir sonucu olduğunun -hep birlikte- bilincinde olmalıyız. İşte, hükümetimiz -57 nci hükümet- son birbuçuk yılda Türkiye'de, peş peşe yaptığı yapısal değişikliklerle bu yanlışlara son vermeye çalışmaktadır. Belki de çektiğimiz bu sıkıntılar bu değişikliğin bir sonucudur.

En önemlisi, ülkemize ve milletimize güvenmeliyiz. Hükümetimiz bütün bu olumsuzlukların üstesinden gelebilecek güce, iradeye ve kararlılığa sahiptir. Biraz önce, milletvekilimiz Sayın Demirci bize bir çağrıda bulundu, bu yangını söndürmemiz çağrısında bulundu. Bu yangını hep birlikte söndüreceğiz. Hükümetimizle, siyasî partilerimizle; koalisyon ortağı partilerimiz le, muhalefet partilerimizle, Parlamentomuzla, Türkiye'deki tüm kurum ve kuruluşlarımızla ve bütün milletimizle bu sorunları aşacağız.

Bu düşünce ve bu inançla hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Bir araştırma önergesi vardır, okutuyorum:

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan ve 21 arkadaşının, vakıfların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/188)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

5 500'e yakın mazbut vakfın doğal yöneticisi olan 4 500 yeni ve 350 civarındaki mülhak vakfın denetim ve teftişi ile yetkili olan Vakıflar Genel Müdürlüğü, gerek kendi varlığının ve gerekse tüm vakıfların tarihinde en karanlık, en olumsuz günlerini yaşamakta ve yaşatmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğünün hukuksuz uygulamalarını ve tarihî mirasımız olan vakıflarımızın içinde bulunduğu sıkıntıları araştırmak ve çözüm önerileri sunmak üzere Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması hususunu arz ederiz.

l. - Metin Kalkan

 

(Hatay)

 

 

2. - Faruk Çelik

 

(Bursa)

 

 

3. - Ali Gören

 

(Adana)

 

 

4. - Yasin Hatipoğlu

 

(Çorum)

 

 

5. - Eyyüp Sanay

 

(Ankara)

 

 

6. - Hüseyin Karagöz

 

(Çankırı)

 

 

7. - Sacit Günbey

 

(Diyarbakır)

 

 

8. - Yaşar Canbay

 

(Malatya)

 

 

9. - Ahmet Karavar

 

(Şanlıurfa)

 

 

10. - Mehmet Özyol

 

(Adıyaman)

 

 

11. - Veysel Candan

 

(Konya)

 

 

12. - Mehmet Zeki Okudan

 

(Antalya)

 

 

13. - Ali Sezal

 

(Kahramanmaraş)

 

 

14. - Mahfuz Güler

 

(Bingöl)

 

 

15. - İsmail Özgün

 

(Balıkesir)

 

 

16. - Lütfi Doğan

 

(Gümüşhane)

 

 

17. - Latif Öztek

 

(Elazığ)

 

 

18. - Rıza Ulucak

 

(Ankara)

 

 

19. - Ali Oğuz

 

(İstanbul)

 

 

20. - Osman Aslan

 

(Diyarbakır)

 

 

21. - Musa Uzunkaya

 

(Samsun)

 

 

22.  - Eyüp Fatsa

 

(Ordu)

 

 

Gerekçe:

5 500'e yakın mazbut vakfın doğrudan yöneticisi olduğu 4 500 yeni ve 350 civarındaki mülhak vakfın denetim ve teftişi ile yetkili olan Vakıflar Genel Müdürlüğü, gerek kendi varlığının ve gerekse tüm vakıfların tarihinde en karanlık, en olumsuz günlerini yaşamaktadır ve yaşatmaktadır.

1.- Vakıflar mevzuatı baştan sona yetersizdir. Düzeltilmesi için ne bağlı olduğu Devlet Bakanlığınca ne de Vakıflar Genel Müdürlüğünce en ufak bir gayret ve çalışma yoktur. Medeni Kanunun vakıflarla ilgili hükümlerinin değiştirilmesi hususundaki komisyon çalışmalarına ilgili bakan ve genel müdür gerekli ilgi ve özeni göstermemişlerdir.

2.- Vakıflarla ilgili hukuk işletilmeyerek, keyfi tebliğ ve yönetmeliklerle hareket edilmektedir.

3.- 5 500 mazbut vakfın gelirleri katma bütçeli bir hesapta toplanmakta, vakfiyelerin amaçları dışında kullanılmaktadır. Hiçbir vakfiye şartı yerine getirilmemektedir. Oysa her mazbut vakfın ayrı bir hesabı olması ve bu gelirlerin mazbut vakfın vakfiyesine göre harcanması gerekmektedir.

4.- Vakıfların en önemli hizmetlerinden olan 65'e yakın yurt, hukuksuz bir şekilde Millî Eğitim Bakanlığına devredilmiştir.

5- Bezmiâlem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastanesi, vakfiyesine rağmen, hukuka aykırı olarak Sosyal Sigortalar Kuruma devredilmiştir.

6- Sermayesinin yüzde 75'i mazbut ve mülhak vakıflara ait olup, tamamen özel olan bir statüye tabi olan Vakıfbank, hukuk dışı bir anlayışla özelleştirilmeye çalışılmaktadır.

7- Vakıflar Genel Müdürlüğü personeliyle son dönemde politik mülahazalarla oynanmış, vakıfların manasına, misyonuna ve mevzuatına vâkıf olan personel bir bir görevden alınmış; buna karşılık, yandaş atama politikası bu kurumda da uygulanmıştır.

8- Vakıflar Genel Müdürlüğü Personel Vakfına (PERVAK), Genel Müdürlüğe ait işletmelerin mahsullerinin satışı devredilmiş, bu uygulamayla, dolaylı olarak, PERVAK'a hukuka aykırı olarak kaynak aktarılması yoluna gidilmiştir.

9 - Vakıflar Genel Müdürlüğü, 3 000 civarındaki personeliyle sadece vakıf mallarının gelirlerini toplayıp, tüketen; topluma ve üretime hiçbir katkıda bulunmayan, vakıf eserlerinin yıkılıp harap olmasını seyreden bir kuruluş haline gelmiştir.

10 - Son yıllarda, Vakıflar Genel Müdürlüğü, birçok vakfın şubelerini hukuksuz olarak kapatırken, ilgili vakıfların genel merkezleri aleyhine de davalar açmıştır. Bu uygulamayı yaparken hukuk dışılık mahkemeler tarafından da tescil edilmesine rağmen, hukuksuz uygulamalar devam etmektedir. Bununla birlikte, Vakıflar Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulunda görevli müfettişlere, bu hukuk dışı uygulamaya karşı çıktıkları gerekçesiyle, çeşitli baskılar uygulanmaktadır ve haklarında soruşturmalar açılmaktadır.

11 - Teftiş Kurulunun personel yapısı değiştirilmiş ve mevcut müfettişlerin uzmanlık kadrosuna atanmaları için hazırlanan kanun hükmünde kararname imzaya açılmıştır.

Bu nedenlerden dolayı, vakıfların içinde bulunduğu sorunlar ve sorumlular araştırılarak çözüm önerileri sunulmalıdır.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Bir gensoru önergesi vardır; önerge, bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır. Şimdi, önergeyi okutuyorum:

2. – Doğru Yol Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven'in, tarım ve hayvancılık sektöründe gerekli önlemleri almayarak çiftçiyi yoksulluğa mahkûm ettiği iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/11)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bilindiği gibi, ülkemizde istihdamın yüzde 45'i tarım sektöründedir. Nüfusumuzun yüzde 50-55'i tarımla ilişkilidir. 4 milyon civarındaki tarım işletmelerinin yüzde 67'si, 5 hektardan daha küçük araziye sahiptir. 28,5 milyon hektarlık tarım alanlarının, ancak yüzde 15'i sulanabilmektedir. Dolayısıyla, büyük çapta kuru tarım yapılmakta olup, dekara verim ortalama 180 kilogram civarındadır. Kişi başına düşen gelir ise, diğer sektörlerde çalışanlara düşen gelirin ancak 1/5'i kadardır.

Yine bilindiği gibi, ülkemizde henüz bu alanda yeterli üretici örgütleri oluşmamış, bu konularla ilgili yasal düzenlemeler de henüz bitirilememiştir. Kadastro çalışmaları tamamlanmamış, çiftçi kayıt sistemi ise yok denecek durumdadır.

Dolayısıyla, tarımda istihdam edilen nüfusun büyüklüğü, işletmelerin yapısı, kişi başına gelir seviyesinin düşüklüğü, kırsal kesimden kente göçün önemi, tarım dışı sektörde istihdam imkânlarının yetersizliği, girdi artışları, yıllık enflasyon gibi hususlar gözönünde bulundurulmadan tarımsal politikaları, özellikle de tarımsal destekleme politikalarıyla ilgili kararların alınmaması gerekir.

Türk tarımındaki bu yapı kargaşasında zorunlu olan köklü reformlar yapılmadan, gerekli altyapı oluşturulmadan, her türlü altyapısını tamamlamış AB'nin dahi kendi çiftçisine uygulamadığı IMF modeli, maalesef, 2000 yılında IMF ile yapılan bir anlaşmayla ülkemizde uygulanmış; dolayısıyla, can çekişen tarım sektörü ve üreticilerimizin daha da yoksullaştırılmasına neden olunmuştur.

Bugün, maalesef, tarım, hayvancılık ve Türk çiftçisi tarihinin en kötü dönemini yaşamaktadır. Ekonominin ve bozulan dengelerin en ağır faturası bu kesime çıkarılmış ve Avrupa Birliği öncesi, Türk tarımı yanlış politikalarla feda edilmiştir. Son üç yıldır tarım ve hayvancılıkla ilgili olarak bir tek olumlu proje uygulanabilmiş değildir. Aksine, uygulanmakta olan hububat taban fiyatları sonucunda çiftçi, satın alma gücünün yüzde 45'ini kaybetmiştir. Son yaşanan ekonomik kriz sonucunda çiftçi önünü görememekte, tarım kesimi can çekişmektedir.

Çiftçinin ürettiği ürünlere hedeflenen enflasyona göre fiyat verilirken, kullanılan temel girdi fiyatları yüzde 200 oranında artmıştır. Millî hâsıladan ve teşviklerden hiçbir destek, hiçbir pay Türk çiftçisine ayrılmamış, çiftçiye bu iktidar tarafından ambargo uygulanmıştır.  2000'li yıllar, dünyada tarımın önplana çıkacağı yıllar olacaktır. Türkiye bu gerçeği gözardı ettiği sürece, istikrarlı bir kalkınmadan söz etmek mümkün değildir.

Avrupa Birliğine giriş sürecinde gördüğümüz en büyük engel, tarımımızın perişanlığı ve desteklemeden yoksun bırakılmasıdır. Hükümetin IMF ile imzaladığı stand-by anlaşmasına ve 2001 yılı bütçesine baktığımızda, tarıma ve hayvancılığa olan ilgisizliğin devam edeceği anlaşılmaktadır.

Oysa, sadece 12 - 13 milyon tarım nüfusu olan 370 milyonluk Avrupa Birliğinin tarımına ayırdığı destek 80 milyar ECU'luk bütçesinin, 47 - 48 milyar ECU'luk kısmıdır ve bu destek 2006 yılına kadar da devam edecektir.

Şu anda Avrupa Birliğinin en önemli konularından biri tarıma verilen zorunlu desteklerdir. Hal böyle iken Türk tarımının desteksiz bırakılması mevcut desteklemelerin neredeyse tamamen kaldırılması kabul edilebilir değildir.

Tarım ürünlerinin verimini ve kalitesini artırmak için Türk çiftçisinin yıllık 1,5 milyon tona yakın bahar gübresine ihtiyacı vardır. Ancak, koalisyondaki iç pazarlık ve anlaşmazlık nedeniyle vatandaşa zamanında ucuz ve kaliteli gübre verilememiş, çiftçinin gübre sorununu çözmesi gereken sayın bakanlar, bu aslî görevlerini bir kenara bırakarak birbirlerini suçlama yarışına girmişlerdir.

Son yılların en ağır fakirleşmesini yaşayan çiftçiler, tarımda tam bir açmaza ve kaosa sürüklenmişlerdir. Bağ-Kur, Ziraat Bankası ve tarım kredi Kooperatiflerine olan borçlarını ödeyemeyen tarım kesimi icra takibine maruz bırakılmış, tarlasını ve traktörünü kaybetme noktasına getirilmiştir.

Gerekli tedbirleri almayarak, Türk çiftçisini cumhuriyet tarihinin en büyük yoksulluğuna mahkûm eden, 57 nci hükümetin başı Sayın Başbakan Bülent Ecevit hakkında Anayasanın 99, İçtüzüğün 106 ncı maddesi gereğince bir gensoru açılmasını Grubumuz adına arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

 

Nevzat Ercan

Ali Rıza Gönül

Turhan Güven

 

Sakarya

Aydın

İçel

 

DYP Grup Başkanvekili

DYP Grup Başkanvekili

DYP Grup Başkanvekili

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Bilgilerinize sunulmuştur. Önergenin görüşme günü Danışma Kurulunca daha sonra tespit edi-lerek oylarınıza sunulacaktır.

Sayın milletvekilleri, Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

 

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 21-23 Şubat 2001 tarihlerinde Bulgaristan’a yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/798)

          4.4.2001

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İçişleri Bakanı Saadettin Tantan'ın görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 21 - 23 Şubat 2001 tarihlerinde Bulgaristan'a yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

 

Bülent Ecevit

 

Başbakan

 

                 Liste

Evren Bulut                                 (Edirne)

Ali Serdengeçti                                 (Manisa)

 

BAŞKAN - Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tezkere kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce yarım kalan işlerden başlayacağız.

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527)

BAŞKAN - 10.1.2001 tarihli 42 nci Birleşimde, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre komisyona geri verilen, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleriyle ilgili komisyon raporu henüz Başkanlığa intikal etmediğinden, teklifin müzakeresini erteliyoruz.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında 189 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili kanun tasarısının müzakeresine  başlayacağız.

2. – Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/53) (S. Sayısı : 433)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde yok.

Görüşmeleri erteliyoruz.

Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 629 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma, İçişleri, Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakerelerine başlıyoruz.

3. – Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanu-nunda Değişiklik Yapılması Hakkında 629 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma, İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/759) (S. Sayısı : 572) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerini aldı.

Hükümet?.. Yerini aldı.

Komisyon raporu 572 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Şimdi, tasarının tümünün görüşmelerine başlıyoruz.

Tasarının tümü üzerindeki ilk söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Sait Değer'e aittir.

Buyurun Sayın Değer. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA M. SAİT DEĞER (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizde yer alan Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ilişkin kanun tasarısı üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz tasarı, bir taraftan Türk Silahlı Kuvvetleri personeline ödenmekte olan kadrosuzluk tazminatı oranının, diğer taraftan jandarma personeline ödenmekte olan asayiş tazminatı oranının artırılmasını öngörmektedir.

Çok değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetleri, bugün, bu ülkenin karasında, denizinde, havasında özgürce ve insanca yaşama olanağını sağlayan, Büyük Önder Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetinin ve onun ilkelerinin koruyucusu ve kollayıcısı olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.

Ayrıca, çağdaş eğitim ve öğretim yöntemleriyle yetiştirilen ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin çeşitli kademelerdeki komutanları olacak gençlerin, Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyine, aldıkları bilgileri nerede ve nasıl kullanacaklarını bilerek ve bunu yaşam tarzı yaparak ulaşacaklarından kuşkumuz hiç yoktur.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin hizmet aşkı, Atatürk ilke ve inkılaplarıyla birleşmiş, ayrım yapmadan, vatan ve millet sevgisi duyan ve cumhuriyetin temel kanunlarına sadık olanlarla beraberdir.

Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Jandarması, emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan, diğer kanun ve nizamların verdiği görevleri yerine getiren silahlı ve askerî bir güvenlik ve kolluk kuvvetidir. Jandarma Teşkilatımızın görev alanlarından birkaçını belirterek, bu teşkilatımızın önemini vurgulamak istiyorum. Jandarma Teşkilatının temel görevi, halkımızın refah, huzur ve güvenliğini sağlamaktır. Ayrıca, Jandarma, trafik timleriyle kazalara müdahale eder, kurtarma ve sıhhi tahliye konularında hizmet yapar. Güç durumda kalmış hasta ve yaralıların naklinden, tabiî afetlerde yardımların ulaştırılmasına kadar, bu, çok yönlü görevlerini, jandarma okulları ve Jandarma eğitim birliklerinde yetiştirdiği subay, assubay, uzman jandarma erbaş ve erlerle yerine getirmektedir.

                                            

(1) 572 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Değerli milletvekilleri, her ne kadar, 2000'li yıllar bilgi ve teknoloji çağı olsa da bu bilgi ve teknolojiyi kullanacak olan insan faktörünün gittikçe önem kazandığı, insana değer verilmesini ilke edinmenin ve hedefi insan olan personel politikasını izlemenin çok büyük önem taşıdığı bir süreçteyiz. Bu düşünceler doğrultusunda, bu kadar önemli görevleri yerine getiren kadrolar için çalışmalar yapmak, elbette, bizleri sevindirmektedir.

926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, ordudaki subay ve assubayların sicil, terfi, tayin ve özlük haklarının çerçevesini belirten bir kanun.

Ülkemizde, kamu personeline ödenen ücretler yetersizdir. Bu tasarıyla, hükümet, bazı iyileştirmeler yapmayı amaçlamaktadır. Bu kararnameyle, 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca, kadrosuzluk nedeniyle yaş haddinden önce emekliye sevk edilen subaylara, orgeneral brüt aylığının belirli oranlarında kadrosuzluk tazminatı ödenmektedir. Bu kararnameyle, orgeneral brüt aylığının, yüzbaşılara verilen yüzde 9'u, yüzde 30'u olarak; binbaşılara verilen yüzde 10'u yüzde 50'si olarak; yarbaylara verilen yüzde 11'i yüzde 55'i olarak; albaylara verilen yüzde 12'si yüzde 70'i olarak; tuğgeneral ve tuğamirallere verilen yüzde 15'i yüzde 75'i olarak; tümgeneral ve tümamirallere verilen yüzde 20'si yüzde 80'i olarak; korgeneral ve koramirallere verilen yüzde 25'i yüzde 90'ı olarak ve orgeneral ve oramirallere verilen yüzde 30'u yüzde 100'ü olarak artırılmıştır.

Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetleri personel yapısı oldukça farklıdır. Her rütbede yeteri kadar personel bulundurmak amacıyla, 31 yıl hizmet etmiş albaylar 49 ilâ 52 yaşında, kadrosuzluktan emekli olmaktadırlar. Ayrıca, emekli olmuş bir kıdemli albay ile çalışan bir kıdemli albayın maaşı arasında çok büyük bir fark bulunmaktadır.

Jandarma personelimiz, ülkemizin en ücra köşelerinde yirmidört saat görev yaparak devletimizi temsil etmektedir. Özellikle, doğu ve güneydoğuda Jandarma Teşkilatımızın yaptığı hizmetler, özel bir önem taşımaktadır. Bu personelimizin, hayatları pahasına gece gündüz verdikleri hizmet karşılığında, asayiş tazminatının, komando ve diğer birlikler için yüzde 15'ten yüzde 52'ye; yüzde 13'ten yüzde 40'a artırılması, bu personelimizin ekonomik sıkıntılarını, bir nebze dahi olsa giderecektir.

Bu düzenlemeler, beraberinde, daha etkin ve daha verimli bir çalışma düzeni getirecektir; yani, ordumuzun devamlı zinde olması, ekonomik imkânları sağlamakla mümkündür. Günümüz ekonomik koşulları, özellikle kamuda görev yapan personelimiz için, artık, çekilmez hale gelmiştir. Enflasyon karşısında yapılan yüzde 10'luk zamlar, bu insanlarımızın ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmiştir.

Hükümetin öncelikli hedefi, sosyal devlet anlayışıyla gelir bölüşümünün iyileştirilmesi, refahın topluma yayılması olmalıdır. Memurundan doktoruna, avukatından askerine, öğretmenine, her kesim için gelir dağılımının adaletli ve dengeli bir şekilde artırılarak, kronik enflasyon karşısında ezdirmemek için, acil önlemler almak mecburiyetindeyiz.

Bu tasarıyı, biz, Doğru Yol Partisi Grubu olarak destekliyoruz; ancak, aynı şekilde, bu ülke için hizmet veren diğer kamu personelimizin ücretlerinde iyileştirmeler yapılması gereğine de işaret etmek istiyorum.

Yapılan bu düzenlemenin, tüm Türk Silahlı Kuvvetleri ve Jandarma personelimiz için hayırlı olmasını temenni eder, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (DYP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Değer.

Fazilet Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç görüşecekler.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

FP GRUBU ADINA BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; he-pinizi saygıyla selamlıyorum, çalışmalarımızın hayırlı olmasını diliyorum. 572 sıra sayılı, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ve Jandarma Teşkilatı Kanununda yapılacak değişiklikle ilgili tasarı üzerinde söz aldım.

Değerli arkadaşlarım, bugün, Millî Savunma Bakanlığımızdan hazırlanan ve gönderilen üç kanun tasarısını görüşeceğiz. Bunların her biri üzerinde arkadaşlarımız söz alacaklar. Bu tasarı üzerinde de, bendeniz, birkaç konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, sözlerimin başında, öncelikle Sayın Millî Savunma Bakanımıza teşekkür etmek isterim. Sayın Bakan, hem bu üç kanun tasarısı üzerinde hem de bundan önceki, kendi Bakanlığını ilgilendiren kanun tasarıları üzerinde güzel bir uygulaması var. Parti gruplarını ziyaret ediyorlar ve tasarılar üzerinde, gerek kendileri gerekse askerî bürokrasideki arkadaşlarımız bilgi veriyorlar. Ben, bunu çok olumlu buluyorum. Belki yapılması gereken budur; ancak, Sayın Bakanımız ve onunla birlikte birkaç sayın bakan bu işi yapıyorlar; biz, siyasî parti olarak, bundan dolayı memnuniyet duyuyoruz.

Değerli arkadaşlarım, konuyu, biraz evvel konuşan Sayın Değer de ortaya koydu; ben de kısaca özetlemek istiyorum. 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun bir maddesine göre, kadrosuzluk sebebiyle yaş haddinden önce emekli edilen subaylara belli nispette kadrosuzluk tazminatı ödeniyor. Bu tazminatlarda baz alınan rakam, orgeneral brüt aylığı. Bunun belli nispetlerinde, yüzde 9'u yüzbaşılardan başlamak üzere orgenerallere kadar devam ediyor. Bu nispetlerin günün şartlarına uygun olarak değiştirilmesi düşünülmüş. Yüzde 9, yüzde 30 olarak; en büyük orgeneral payı da yüzde 30 iken, yüzde 100 olarak öngörülmüş.

Değerli arkadaşlarım, burada dikkat etmemiz gereken konu, kadrosuzluk tazminatının 65 yaşın bitimine kadar ödenmesidir. Belki, bu, yüzbaşılarda, binbaşılarda, yarbaylarda sayısal olarak çoğunluktur; ama, yaş itibariyle orgenerallerde ve korgenerallerde daha azdır. Teorik olarak, onlar da kadrosuzluk tazminatı alıyorlar; ama, sayıları, yaşları itibariyle belki azalmış olabilir.

Günün şartları, şüphesiz herkes için geçerli. Bütün kamu çalışanları maaşlarının yetmediğinden, geçinemediklerinden şikâyet ediyorlar ve esasen, sayın hükümet de, bundan üç dört ay önce Meclisten aldığı bir yetkiyle kamu çalışanlarının malî ve sosyal haklarını iyileştirmek için yetki almıştı; ama, herhalde başka önemli işleri çıktı ki, üç ayın sonunda bu yetkinin süresi de bitmiş oldu. Şimdi, bu yetkinin süresini uzatmak için, yeni bir tasarıyla Meclis komisyonlarına gelmiş bulunuyor.

Daha önce, yani, haziran ayı sonu itibariyle alınan yetkiye dayanılarak, ağustos, eylül aylarında kararnameler çıkarılmıştı. O yetki kanununun iptal edilmesiyle, buna dayalı olarak çıkarılan kararnameler de -ki, sayıları 20 civarındadır- iptal edildi. Onlardan bir tanesi, bu görüştüğümüz kanun tasarısıdır.

Eğer altı ay içerisinde çıkmadığı takdirde hükümsüz kalacaktır,  Anayasa Mahkemesinin kararına göre. Bu altı aylık süre de sekiz on gün sonra bitmektedir. Dolayısıyla, Sayın Bakan kendisine düşen görevi yapmış, bir hazırlığı önümüze getirmiş bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bu nispetlerin ne olduğuna gelince, aldığım bilgiler itibariyle, şunu arz edeyim: İlk okunduğu zaman genel gerekçede, orgeneral brüt aylığı -ki "ekgösterge dahil" denili-yor parantez içerisinde- çok yüksek bir rakam aklıma gelmişti; yani, bir orgeneral aylığını düşünmüştüm, bunun 1 milyarın üzerinde olacağını biliyordum. Halbuki, kanun gereğince, bu miktar, şu anda 173 280 000 liradır; yani, orgeneral brüt aylığı ekgösterge dahil 173 milyon küsur. Bunun nispetleri, biraz evvel saydığım gibidir.

Mesela, bu böyle kanunlaşacak olursa, bir emekli orgeneral, diyelim ki, 60 yaşında veya 62 yaşında ise, aldığı aylığa ilaveten 173 280 000 lirada da ayrıca kadrosuzluk tazminatı alacaktır.

Değerli arkadaşlarım, hazırlanan tasarı itibariyle söyleyeceklerimi belki biraz sonra ifade ede-rim; ama, öncelikle birkaç konuya temas etmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi, genel gerekçede yer alan bir ifade dikkatimi çekti; deniliyor ki: "Türk Silahlı Kuvvetlerindeki prensip şudur: Bizim personel politikamızın temeli, halinden memnun, geleceğinden emin personel."

 Bu, sadece Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendi personel politikası olarak belirlemesi gereken bir ilke olarak düşünülmemeli. Bu, bütün kamu çalışanlarını ilgilendiren, hem halinden memnun olacak hem geleceğinden emin olacak bir politika olmalıdır. Yoksa, sivil ve asker ayırımı içerisinde "biz halimizden memnun olalım, başkaları ne hali varsa görsün" demek, belki yanlış bir yorum olur; ama, bunun, böyle genel gerekçeye yazılmış olmasını, doğrusu, tuhaf karşıladım. Bütün çalışanlarımızın asgarî geçim düzeyi içerisinde, çalışmalarına uygun olarak, verdikleri emek karşılığında... Gerçekten, bugün, yoksulluk sınırının 600 milyon liradan başladığı bir ülkede, ortalama maaşların 200-250 milyon civarında olduğunu düşünürsek, bunun, bırakınız yoksulluk sınırını, belki açlık sınırına daha yakın olduğunu göreceğiz.

Kamu çalışanlarının, sivil ve asker ayırımı olmaksızın, temel prensibi, halinden memnun ve geleceğinden de emin olarak çalışmasıdır. Bunun şartları var mı şu anda Türkiye'de; maalesef, yok. Dolayısıyla, hükümetin, personelin, çalışanların malî ve sosyal durumlarını iyileştirmek için aldığı yetki, süresi bitti ve kullanılamadı. Acaba yeni yetkide, bu personelin ayırım yapılmaksızın bugünkü durumları iyileştirilecek miydi, bunun hükümet tarafından ortaya konması ve belki de, bu önümüze getirilen tasarının, o mesele içerisinde halledilmesi daha uygun olurdu. Yoksa, bugün, ele, Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili bir tasarıyı aldık; ama, sivil personel bekliyor; yani, sivil personel dediğim şey de, öğretmeniyle, hâkimiyle, savcısıyla, kamu avukatlığı yapan avukatlarımızla ve diğer bütün memurlarımızla... Onların maaş durumlarında, sosyal durumlarında henüz bir iyileştirme olmamışken, biz, Türk Silahlı Kuvvetlerimizle ilgili malî yükümlülük getiren yeni bir tasarıyı görüşüyoruz. Bu, acaba yanlış anlaşılır mı diye, doğrusu, merak ediyorum ve endişe ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, yetki yasasıyla düzenleme yapılacaksa, bu, bütün personeli kapsamalıydı ve eğer bu tasarı bugün önümüze gelmişse, en kısa zamanda da, sivil personelimizle ilgili, çalışanlarımızla ilgili yeni düzenlemeler de mutlaka gündeme hem de acilen gelmelidir; vatandaşımızın içerisinde bulunduğu durum, gerçekten, bunu böyle gerektirmektedir. Siviliyle, askeriyle milletimiz bir bütündür, bu bütünlüğün muhafaza edilmesi de, hem moral değerlere ihtiyaç gösterir hem adalete hem de eşitliğe ihtiyaç gösterir. Dolayısıyla, bugün çıkması için de gayret sarf edeceğimiz bu 3 tane kanunun kamuoyunda yanlış algılanmasından, doğrusu, endişe ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, önümüze getirilen tasarı, iki maddeden müteşekkil; bir tanesi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin personeli, emekli olanlarıyla ilgili; bir diğeri de, jandarmayla ilgilidir. Orada, bir adaletli düzenleme var; çünkü, daha evvel, emniyet teşkilatıyla ilgili olarak çıkarılmış bir kanun ile ikisi arasında bir eşitsizlik meydana getirilmiş; bu eşitsizliğin telafi edilmesi düşünülüyor.

Değerli arkadaşlarım, yine, böyle bir tasarının bugünlerde önümüze gelmiş olması, acaba, sokaklarda yürüyen esnafıyla, çiftçisiyle, çalışanlarıyla halkımızın dikkatine şöyle gelebilir mi; mesela, biz biliyoruz ki, IMF ile yapılan stand-by anlaşmaları ve en son aralık ayında imzalanan ek niyet mektubundan sonra gazeteler, IMF'ye verilen 62 maddelik sözleri alt alta getirmiş ve kamuoyuna sunmuştu: Bunların başlığında: "Kemerler sıkılacak" diyor. Kemerler sıkılacak derken de, mesela, kamu çalışanlarıyla ilgili olarak, "Refah payı yok" başlıklı, birkaç maddenin içerisinde "2001'de, personel, sosyal güvenlik transferleri, vergi iadeleri dışındaki tüm bütçe harcamaları yüzde 2 oranında azaltılacak" deniliyor. Memur maaş zammının en fazla yüzde 10 olacağı belirtiliyor ve diğerleri devam ediyor; yani, bu yıl, bir  tasarruf dönemi olması gerekir, bu krizin içerisinden milletvekillerimizle, askerimizle, sivilimizle 65 milyon insanın el ele vermek suretiyle tasarruf ederek  ve fedakârlık ederek çıkmasını, elbette, hem teşvik etmeli hem de denetlemeliyiz. Dolayısıyla, bugün, yine bütçeye malî yükümlülükler getirecek olan bir  tasarıyı görüşürken -ki, bunun portresinin yılda 3,5-4 trilyon arasında bir harcamaya yol açacağı söyleniyor- bu tasarruf dönemiyle ilgili olarak yaptığımız, acaba, bir çelişki temin eder mi diye düşünüyorum.

Yine, gazetelerimizde, şüphesiz, kamuda seferberlik denildiği zaman, Türk Silahlı Kuvvetlerinin de buna öncülük ve önderlik ettiği yazılı. Kendi harcamalarını da kısacaklar; bunun için sarf malzemeleri yarı yarıya azaltılacak, personelin servislere ilaç yazdırmalarına sınırlama getirilecek, ellerindeki uçak ve helikopterler kiralanacak, vesaire... Yani, Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye'nin içerisinde bulunduğu bu kriz döneminde, kendisini örnek hale getirebilecek birtakım tedbirleri almış ve uygulamaya koymuş. Bugün önümüze getirilen ve nereden baksanız, memur maaş katsayısıyla sürekli artabilecek olan bu kadrosuzluk tazminatının bütçeye getireceği ek yükün bu konuda dikkate alınması gerekir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, bütün bunlar içerisinde, bir de nispetsizlik olduğunu görüyorum. Yüzde 9 yüzde 30'a çıkarılırken en alt kademede, yüzde 30 yüzde 100'e çıkarılıyor; bazılarında 3 misli, bazılarında 4 misli, bazılarında 5 misli artış getirilmiş. Şüphesiz, bu değerli subayların aldıkları emekli aylıkları da, aşağıdan yukarıya doğru gelmek suretiyle, mutlaka yükselmektedir. Yüksek aylık alana yüksek kadrosuzluk tazminatının bir çelişki olduğunu düşünüyorum. Bununla ilgili, sanırım, 1 inci madde üzerinde bazı önergeler olacak. Bunların da dikkate alınmasının ve belki, adalet ve eşitliği gerektiren bir düzenleme yapılmasının daha faydalı olacağını düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, kadrosuzluk sebebiyle emekli olan personelin, başka bir işte çalıştığı takdirde, kadrosuzluk tazminatının kesilip kesilmeyeceğini sordum; değerli bürokratlar "hayır, devam edecek, kesilmeyecek" buyurdular. Şüphesiz, zaten ne veriyorsunuz ki, keselim diyebilirsiniz; ama, çalışan insanların böyle bir tazminata hakları olmaması gerektiğini düşünüyorum. Eşitliği, adaleti, mutlaka göz önünde tutmalıyız. Buna, şuradan geldim: Değerli arkadaşlarım, hepimiz, Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde hassasiyet göstermeye mecburuz. Bizim ordumuza, elbette, hepimiz güveniyoruz, gözbebeğimizdir; ona yöneltecek hiçbir tenkitimiz ve eleştirimiz olamaz. O, bizim yurdumuzun, bağımsızlığımızın sembolü, vatanımızın, bayrağımızın bekçisidir. Millet olarak, Türk Silahlı Kuvvetlerine olan bağlılığımızı, herhalde, hepimiz en iyi bir şekilde biliyoruz.

Değerli arkadaşlarım, son zamanlarda özellikle -ifade etmekten hicap duyarak söylüyorum; ama, bir gerçektir, maalesef- emekli olan orgenerallerimizin, kuvvet komutanlarımızın, korgenerallerimizin bir kısmının, bankalarda yönetim kurulu üyeleri olarak veya özel sektörde danışman olarak görev yaptığını hepimiz biliyoruz. Efendim, yapabilirler, herhangi bir engel var mı; hayır, hiçbir engel yok belki; ama, bankacılık sektörüyle en küçük bir ilgisi veya bilgisi bile bulunmayan bu değerli emekli komutanlarımızın, bankaların yönetim kurullarında dolar karşılığı maaş aldıklarını da çok iyi biliyoruz. Yani, bir Cavit Cağlar'ın, bir başkasının, bir değerli komutanı bankasının yönetim kuruluna koyarken, herhalde finans bilgisinden istifade etmek için bu görevlendirmeyi yapmadığını yeni doğan çocuklar da çok iyi biliyorlar. Bunun arkasından şöyle bir tehlike geliyor: Ordumuzda yıllarca komutanlık yapmış olan bu değerli zevat, bugün, ağır cezalarda, devlet güvenlik mahkemelerinde yargılanıyor ve maalesef, yurtdışına çıkış yasakları bile var. Ben, bundan üzüntü duyuyorum; sağ olsun ki, Sayın Genelkurmay Başkanımız da bundan üzüntü duyuyor ve muhtelif yerlerde yaptığı konuşmalarda, emekli orgenerallerin, kuvvet komutanlarının, korgenerallerin bu tür işlerde çalışmaması gerektiğini de çok güzel biçimde ortaya koyuyor. Bugün, Muhittin Füsunoğlu'ndan Teoman Koman'a, Vural Beyazıt'tan Ahmet Çörekçi'ye kadar hepsi, bir bankanın, batmış bankanın, içinde milletin emanetlerinin batırıldığı bankaların -ne hikmetse- yönetim kurulu üyeliklerini yapmışlardır. Belki, bugün üzüntü duyuyorlar, belki pişmanlık duyuyorlar; ama, Türk Silahlı Kuvvetlerine gelebilecek en küçük bir tenkiti bile, bu vesileyle hak etmiş ve yerine getirmiş oluyorlar. O bakımdan değerli kardeşlerim, aldıkları emekli aylıklarına ilaveten, dolar karşılığı bu tür işlerde çalışan veya çalıştırılan kişilere bir de kadrosuzluk tazminatı vermek, doğrusu bana pek de hoş gelmiyor ve uygun gelmiyor. Olabilir ki, çalışırlar, çalıştıklarının karşılığını da mutlaka alacaklardır; bir de, bu fakir milletin bütçesinden, onlara ayrıca bir kadrosuzluk tazminatı vermek -yüzbaşı için de aynı şeyi söylüyorum, orgeneral için de aynı şeyi söylüyorum- doğru olmasa gerektir.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de tartışılan önemli konulardan birisi de Yüksek Askerî Şûra kararlarıdır. Bu Şûranın kararları, Anayasanın 125 inci maddesine uygun hale getirilmiş ve maalesef, yargı yolu kapatılmıştır. Şüphesiz, Silahlı Kuvvetler, bir disiplin kurumudur. Disiplinin muhafaza edilmesi esastır. Böylesine bir kurumun içerisine, yabancı ideoloji sahibi, bölücü, yıkıcı veya irticacı -adını ne koyarsanız koyunuz- birtakım insanlar sızmış olabilir. Bu insanlarla ilgili olarak o kurumun tedbir almasından daha doğal da hiçbir şey bulunamaz. Ama, savunma hakkı kutsaldır. Savunma hakkı da, kendisi suçlanan insanlara düşer. Savunma hakları ellerinden alınarak, son günlere kadar takdirname verilmiş insanların, son günde disiplinsizlik sebebiyle, yıllarca emek verdikleri kurumdan atılmış ve ayrılmış olmaları, hatta ayrılmak zorunda bırakılmaları, vicdanlara da hukukun temel prensiplerine de uygun değildir. Dolayısıyla "idarenin bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine tabi olacaktır" şeklindeki Anayasanın temel kuralı esas alınmalı, Yüksek Askerî Şûra kararları, sadece terfilerle ilgili olmalıdır; çünkü, terfilerle ilgili olması o kurumdaki disiplinin bir gereğidir. Aynı durumda olan dört tane orgeneralden birisi yükselecek veya korgeneralden birisi orgeneral olacaksa, diğerlerinin "ben, niye olmadım" diye dava açmaları silahlı kuvvetler içerisindeki hiyerarşiyi zedeleyebilir; buna yargı yolunun kapalı olması doğrudur. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu da, zaten, bunu düşünerek, kendi içerisindeki işlemlere yargı yolunu kapatmıştır. Ya açarsak ikisini birden açalım -doğru olan budur- veya Yüksek Askerî Şûra kararlarını sadece, söylediğim gibi, terfilerle ilgili, bir üst dereceye yükselmelerle ilgili olarak kabul etmeli, yargı yolunun kapalı olmasını bu noktaya hasretmeliyiz. Yoksa, mesleğinde çok başarılı, tabip albaylarından generallerine kadar, havacılarına, assubaylarına kadar, onları burada tekrarlamayacağım, zabıtlara geçmesini istemiyorum; ama, hepinizin bildiği ithamlarla; yani, eşinden, çocuğundan, inancından, hangi radyoyu dinlediğinden, hangi televizyona baktığından, evine hangi gazete girdiğinden yola çıkarak, eğer, birtakım cezalandırmalar yapılıyorsa, bu, belki de içinde yaşadığımız sosyal ve ekonomik felaketlerin de bir sebebi olabilir. Kimsenin gözyaşı, kimsenin yükselmesi için bir vesile olamaz. Adaletsizliği ve hukuksuzluğu gidermek, hepimizin üzerine düşen bir borçtur.

Merak ediyorum, mesela, YAŞ kararlarıyla orduyla ilişiği kesilenler kadrosuzluk tazminatından istifade edebiliyorlar mı? Zannetmiyorum ki etsinler; çünkü, ellerinden kazanılmış olan bütün hakları da alınıyor, askerî hastanelere bile gidemez duruma geliyorlar.

Böyle bir adaletsizliğe bizim taraf olmamız beklenemez. En azından, bunları, kahraman ordumuz diye bahsederken, altında da milletin sesine tercüman olacak bir kardeşinizin ifadesi olarak kullanmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, ben de bir jandarma assubayının oğluyum. Hukuk fakültesindeki talebeliğimi, babamdan bana intikal eden 90 liralık yetim maaşımla kazanabildim. Dolayısıyla, bu rütbelerin ve Silahlı Kuvvetler içerisinde kazanılan kuruşların ne kadar şerefli, ne kadar bereketli olduğunu bilirim. İçinde yaşadığımız konumda da, Silahlı Kuvvetlerimizin, hem sosyal hem sübjektif hem objektif hem de moral şartları itibariyle, Türk Milletinin hassasiyetlerine, duyarlılıklarına dikkat etmesini arzu ve temenni ederim.

Değerli arkadaşlarım, bu düşüncelerim içerisinde birinci talebim; acaba, bu tasarı geri çe-kilebilir mi? Çekilmesinde, bence yarar var. Eğer çekilmeyecekse, 1 inci maddede özellikle, mutlaka bir iyileştirme yapmamız lazım.

Takdirlerinize sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP, ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Arınç.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahıslar adına ilk söz, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat'a ait.

Buyurun Sayın Polat.

Süreniz 10 dakikadır.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 572 sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle İlgili Kanun Tasarısı üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Tasarıyla ücretlerine zam yapılması istenen jandarma kuvvetlerimiz ve vazifeleri hakkındaki görüşlerimizi kısaca açıklamak isterim. Jandarmanın anlamı, umumî emniyete nezaret eden, amme nizamını muhafaza ve kanunların yürütülmesini teminle görevli mükellef askerî bir kuvvettir. Jandarmanın tanımı, 2803 sayılı Jandarma Kanununun 3 üncü maddesinde yapılmıştır. Buna göre, Türkiye Cumhuriyeti jandarması, emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanun ve nizamların verdiği görevleri yerine getiren silahlı, askerî bir güvenlik ve kolluk kuvvetidir.

Jandarma Genel Komutanlığı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir parçası olup, silahlı kuvvetlerle ilgili görevleri; eğitim ve öğretim bakımından Genelkurmay Başkanlığına, emniyet ve asayiş işleriyle diğer görev ve hizmetlerin ifası yönünden İçişleri Bakanlığına bağlıdır; ancak, Jandarma Genel Komutanı Bakana karşı sorumludur.

Jandarma Genel Komutanlığı, silahlı kuvvetlerle ilgili görevleri ile eğitim ve öğretim bakımından Genelkurmay Başkanlığına bağlıdır. Bu makamla olan ilişkisini İçişleri Bakanının aracılığı olmadan sürdürür. Yazışma, emir ve komuta bakımından askerî kurallara ve askerî hiyerarşiye uyulur.

Emniyet ve asayiş işleri ile diğer görev ve hizmetlerin ifası yönünden İçişleri Bakanlığına bağlı olan jandarmanın, aslî görevi itibariyle bağlı olduğu makam İçişleri Bakanlığıdır. Diğer sivil kurum veya kuruluşlarla ilişkilerde doğrudan yazışma ve haberleşmesi söz konusu değildir.

Burada 16.7.1999 tarihinde, canlı hayvan kaçakçılığıyla ilgili olarak İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan'a sorduğumuz soruya, 11 Ağustos 1999 tarihinde "İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı" başlığıyla verilen cevabın sonunda "Jandarma Genel Komutanı namına" denilip, herhangi bir imza veya paraf olmadan altında sadece "Sadettin Tantan, İçişleri Bakanı" imzasıyla bize cevap verilmesinde, sanki İçişleri Bakanının, kendisine karşı sorumlu olan Jandarma Genel Komutanı namına cevap verdiği anlaşılmaktadır ki, tarafımızdan, bu yazı şeklinin, bu hiyerarşi sistemine uymadığı kanaati hâkim olmuştur.

Jandarma Genel Komutanlığı Teşkilatı, İçişleri Bakanlığının hiyerarşik yapısı içerisinde, Emniyet Genel Müdürlüğü ile denk bir kuruluş olarak yer alır; ancak, bu iki kuruluş, aynı yapı ve bağlılık düzeninde statüleri farklıdır. Jandarma Genel Komutanı doğrudan doğruya Bakana karşı sorumludur; Bakanlık Müsteşarının, Genel Komutan üzerinde her hangi bir yetkisi bulunmamaktadır.  Emniyet Genel Müdürü ise, Müsteşara karşı sorumludur.

Jandarma Genel Komutanlığına verilen görevler oldukça fazla olup, bir kısmının yeniden gözden geçirilmesi, bize göre şarttır. Bunlar arasında, özellikle yaz aylarında açık bulunan tatil köyleri ile yine bu turistik bölgelerdeki içkili lokanta, site, otel, motel gibi kamuya açık yerlerin turizm polislerince korunmaya alınması gerekmektedir.

Avrupa Topluluğuna girmeye çalıştığımız bugünlerde, bilhassa yaz aylarında turistlerin akın ettiği turizm bölgelerinde askerî bir ülke görüntüsü vermemek için bu gibi yerlerin denetiminin, turistleri tedirgin etmeyecek şekilde ve sivil giyimli polis kuvvetlerince yapılması, yine 2918 sayılı Kanun gereğince jandarmaya trafik kontrolü yapma görevi verilen takriben 78 000 kilometre yol uzunluğu da tekrar gözden geçirilmelidir; çünkü, devlet karayollarında trafik konusunda eğitimli olan trafik polislerinin yanında bu konuda yeterli eğitim almamış jandarma kuvvetlerince trafik kontrolü yapılması, hem sürücüleri tedirgin etmekte hem de ülkemize belki olduğundan fazla polis devleti görüntüsü vermekte ve bilhassa yaz aylarında yabancı turistler nezdinde hiç de olumlu bir görüntü vermemektedir. Mesela, ben, Erzurum İlimizde, Erzurum-Artvin yolunun takriben 15 inci kilometre mesafesinde, Erzurum Ovasında Dumlu Beldemiz sınırları içerisinde o güzergâh her zaman trafik denetimine açıkken ve o yolun trafik denetimi varken, hemen hemen her akşam jandarmaca yolda trafik denetimi yapılmasının trafik kontrolü açısından gereğini bir türlü anlayamamışımdır. Bu tip denetimler, artık jandarmadan kesinlikle alınıp, trafik polislerine ve turizm güvenlik güçlerine verilmelidir. Böylece, jandarma teşkilatı, asıl görevi olan kaçakçılıkla yeterli mücadeleyi yapma imkânına kavuşabilir.

Jandarma teşkilatına, emniyet ve asayişin sağlanma sorumluluğunun yanında, sınırlarımızın korunması, güvenliğin sağlanması ve her türlü kaçakçılığın önlenmesi, takibi ve tahkiki görevi de verilmiştir. Jandarma Yönetmeliğinin 159 uncu maddesinde de "Jandarma Teşkilatı sorumluluğuna verilmiş devlet sınırlarının korunması, güvenliğinin sağlanması ve her türlü kaçakçılığın önlenmesi, takibi ve soruşturulması ile görevlidir" hükmüne yer verilmiştir.

Kaçakçılık ile bu kadar önemli görevler verilen jandarma kuvvetlerimiz, acaba son günlerde çok medyatik olan beyaz enerji operasyonunda gösterdikleri başarıyı, bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu sınırlarımızdan yapılan canlı hayvan kaçakçılığı konusunda da yapabilmişler midir? Yapamamışlar ise neden yapamamışlardır? Bu konu üzerinde biraz durup düşünmek isteriz.

Bizim, defalarca, Plan ve Bütçe Komisyonunda -mesela 15.7.1999 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonunda- bir sorumuz üzerine, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp, verdiği cevapta, "evet, günde ülkemiz sınırlarından tahminen 3 000 ile 4 000 civarında canlı hayvan kaçak olarak girmektedir. Güvenlik güçlerimize çeşitli müracaatlarımız olmasına rağmen, henüz, maalesef, önemli bir netice alınamamış ve sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde değil; mesela, Ankara'nın yakınlarında Çubuk İlçesinde dahi bu kaçak hayvanlar getirilip beslenebilmektedir" demekte, yine Tarım Bakanı, 15 Şubat 2000 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda gündemdışı bir konuşmaya cevap verirken, "göreve geldiğimiz zaman Güneydoğu Anadolu sınırlarından her gün 4 000 hayvan kaçak giriyordu. Bu hayvanları kimin soktuğunu da biliyorum, gerekirse bunun listesini bu milletin kürsüsünden açıklarım" diyor ve devam ediyordu "burada bir vakum var, burada bir boşluk var, bu boşluğu dolduramadığımız müddetçe, hayvancılığımızı ayağa kaldıramadığımız müddetçe bu kaçakçılığı böylesi tedbirlerle durdurmak zor" diyordu.

Sayın İçişleri Bakanlığına bu konularda sorduğumuz soruya verilen 8 Kasım 1999 tarihli cevapta, "ancak, uygulamada bölgede kolluk kuvvetleri dışında anılan kanunun 23 üncü maddesinde belirtilen ve mücadeleyle yükümle olan birimlerin aynı hassasiyeti göstermedikleri ve hatta kaçak yollardan sınıra yakın bir köye getirilen hayvanlara ilgililerce kolaylıkla menşe şahadetnamesi ve sağlık raporu tanzim edildiği belirtilmektedir. Buna mukabil, madde 44 ve madde 45'te belirtilen ceza hükümleri caydırıcılıktan çok uzaktır" denilmekte ve bir liste sunularak, 1995 yılından 05.11.1999 tarihine kadar beş yılda toplam 19 426 adet büyükbaş hayvan, 138 085 adet küçükbaş hayvan yakalandığı belirtilmektedir. Bizim bu konuda tatmin olmadığımız sorularımız şunlardır:

1- Sayın Bakanın ve basının ısrarla belirttiği üzere günde 4 000 hayvan yurda kaçak giriyor ise ve bu, yılda 4 000x365= 1 460 000, beş yılda da 7 300 000 adet yurda kaçak hayvan girişine te-kabül eder ki, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da son yıllarda eriyen hayvancılığa bakıldığında bu rakamların realiteyle uyuştuğu görülür. Peki, beş yılda yakalanan toplam kaçak canlı havan miktarı ise,  Bakanlığın cevabında 157 511 adettir. Yani, yurda kaçak olarak giren 7 300 000 hayvanın ancak yüzde 2'si yakalanmıştır. Yani, iki bakanın ifadesine göre, beş yılda, yurda kaçak olarak giren hayvanların ancak yüzde 2'si yakalanmış ve yüzde 98'i yurda kaçak olarak girmiştir. Ayrıca, bu kaçak hayvanlar sınırda kalmamış, yine, Bakanın ifadeleriyle, Ankara'nın Çubuk İlçesine kadar da gelmiştir.

2- Beyaz enerjiyle en üst devlet görevlilerini dahi başarıyla sorgulayan ve adalete teslim eden jandarma kuvvetlerimiz, nasıl oluyor da, sınırda sahte menşe şahadetnamesi verdiğinden şüphelendikleri muhtarları yakalayıp sorgulayamamaktadırlar.

3- Devlet yollarında, trafik kontrolünü, trafik polislerinden daha sık yapmaya başlayan jandarma kuvvetlerimiz, bu kaçak hayvanların, Ankara'nın Çubuk İlçesine kadar gelmesini nasıl önleyememişlerdir?!.

Son olarak, tasarıyla getirilen iyileştirmelerin bir önemli rakam olmadığını; fakat, işsizlikte, pahalılıkta buradan devlet memurları için bir iyileştirme yapmak için yetki alan hükümetimize, dün, Plan ve Bütçe Komisyonunda verilen yetkinin içerisinde 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu da var idi, tüm devlet memurları, bilhassa bu şubat krizinden sonra, bir afet şeklinde gelen zamlarla bunalmış iken, yalnızca Silahlı Kuvvetlerin, o da, yalnızca bir kesimine getirilen iyileştirmenin zaman yönünden uygun olmadığı kanaatimizi de ayrıca burada belirtmek isteriz.

Tasarının hayırlı olmasını diler, hepinize saygılar sunarım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Şahısları adına ikinci söz, Trabzon Milletvekili Sayın Orhan Bıçakçıoğlu'na ait.

Buyurun Sayın Bıçakçıoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi şahsım adına selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma, İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları üzerinde söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, tabiî ki, ülkemizin mümtaz kuruluşlarından olan Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin hak ettiği maaşı almasına hepimiz tarafız; fakat, benim, söz almama gerek olan şey, bu tasarıyı hazırlayanların genel gerekçede yazmış oldukları birtakım cümleleri sizlerin huzurunuzda okumak istiyorum.

Şimdi, burada, İçişleri Bakanlığının diğer bir birimi olan emniyet teşkilatı personeli ile bunların kıyaslanmasını yadırgıyorum. Tasarının genel gerekçesinde, 1998 ve 2000 yıllarında iki defa polise sağlanan artıştan bahsedildiği halde ve yine, bu artışın Türk Silahlı Kuvvetlerinin jandarma personeline verilmediği söylendiği halde... Ben, bugün aldığım rakamları da söylüyorum: 22 yıllık hizmeti olan 1/1'inde bir ilçe emniyet amiri 463 milyon Türk Lirası net -tazminatlar dahil- maaş alırken, yine 16 yıllık hizmeti ve 4/1'inde derecesi olan bir assubay başçavuş 585 milyon lira maaş almaktadır.

Şimdi, ülkenin genelinde seyahat halinde bulunuyoruz, hepimiz seçim bölgelerine gidip gelirken. Yollarda trafik kontrolü yapan trafik polislerinin, bizi her durduruşlarında, bizden özellikle istedikleri, ekonomik yönden durumlarının düzeltilmesi talebidir. Şimdi, Sayın İçişleri Bakanının, emniyet personelinin de maaşlarını mutlaka ve mutlaka artırması lazımdır, tazminatlarını artırması lazımdır.

Tasarının genel gerekçesinde, bu kadrosuzluk nedeniyle emekliye sevk edilen albayların ve yarbayların emekliliğe ayrıldıktan sonra ki -burası çok manidar geldi bana. Tasarının gerekçesinden okuyorum- askerlik döneminde elde ettikleri bilgi ve becerileri emeklilik dönemlerinde kullanamadıklarından bahsediliyor, ki, bu, albaylarımız için ve yarbaylarımız için bir haksızlıktır diye düşünüyorum; bunu, burada, yadırgadığımı belirtmek istiyorum.

Yine, bekçiler dahil, Türkiye'nin en ücra sınır karakolunda, gece ve gündüz mevhumu gözetmeksizin 24 saat görev yapan... Tabiî, askerimiz, ülkenin sınırlarında 24 saat görev yapmaktadır; ama, kamuda çalışıp da 24 saat görev yapan başka personel de vardır; öğretmenler vardır, dağ başlarında, bu milletin istikbalinin teminatı olacak gençleri yetiştiren, yine, polisi vardır, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personel vardır; onların hepsi, ekonomik yönden, inanın, sıkıntı içerisindedir. Hükümetimiz, bu konuyu bildiği için, kanun hükmünde bir kararnameyle, personel arasındaki maaş dengesizliklerini gidermek için Meclisten yetki almıştır; fakat, süresi içerisinde bu yetkisini kullanamamıştır. Şu anda, Plan ve Bütçe Komisyonunda, böyle bir yetki, tekrar, hükümete verilmek üzere hazırlandı. İnşallah, kısa zamanda, hükümetin, bu yetkiyi kullanarak, devlet personeli arasındaki -polis olsun, asker olsun- bu maaş farklılığını giderecek bir düzenlemeyi yapması şarttır diye düşünüyorum.

Ortaya konulan tabloda son derece müreffeh bir emniyet teşkilatı portresi çizilmiştir, bu böyle değildir. Ailesinde ve yakınında emniyet teşkilatında görev yapan polisi, başkomiseri olan bir kişi olarak söylüyorum; polis teşkilatının o şekilde müreffeh gösterilmesini yadırgadım. En azından, bir ilçe emniyet amiriyle assubay başçavuşun maaşlarının denk olması gerekir diye düşünüyorum.

Yıllık 3-4 trilyon lira deniliyor; fakat, benim tahminim, 10 trilyon lira civarında bütçeye ek bir yük getirecek olan bu tazminat artışının da hayırlara vesile olmasını diliyor; bu duygu ve düşüncelerle, Sayın Başkanıma, söz verdiği için teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bıçakçıoğlu.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerinde başka söz talebi yoktur.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Soru sorabilir miyiz Sayın Başkan?

BAŞKAN - Tabiî.

Buyurun Sayın Karapaşaoğlu.

10 dakikalık süremiz var biliyorsunuz; onu, tasarruflu olarak kullanalım.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, görüşülmekte olan tasarıyla ilgili olarak bir ilkeden söz etmek istiyorum. Tasarının genel gerekçesinde, bir ilke olarak şu ifade edilmiş: "Türk Silahlı Kuvvetleri personel politikasının temelini 'halinden memnun, geleceğinden emin personel' ilkesi oluşturmaktadır" deniliyor. Bu ilkeye katılıyoruz, bütün kalbimizle katılıyoruz. Ancak, bütün ülke evlatlarının bu ilke istikametinde, korunup kollanması istikametinde çalışmaları görmek istiyoruz.

Bugün, gerek Silahlı Kuvvetlerimizin gerek polis kuvvetlerimizin gerek devletin hizmetini yürüten memurlarımızın büyük bir sıkıntı içerisinde olduğunu görüyoruz. Biz, bu tasarının tek başına olarak değil de, devletin kurum ve kuruluşlarının bütününü kapsayan biçimde buraya gelmesini arzu ederdik ve o takdirde de, bütün kalbimizle desteklerdik.

Ben, bir milletvekili olarak, şahsım adına, devlet memuruna nasıl hesap verileceğinin endişesi ve telaşını taşıyorum. Geçtiğimiz günlerde, illerde yapılan birtakım gösterilerde, gerek esnafımızın gerek köylümüzün, bunların arasında da memurumuzun toplantılar yaptığını gördüm. Gönül arzu eder ki, devletimizin yönetimini elinde bulunduran iktidar, buradan çıkıp "efendiler, biz, bu düzenlemeyi, bütün memur kadromuzla ilgili olarak, bütün görevlilerimizle ilgili olarak yapacağız" diye bir beyanda bulunsun.

Bugün, Anadolu'nun çeşitli yerlerinde görev yapan memurlarımızın açlık ve sefalet içerisinde olduğu aşikârdır. Bunu inkâr edecek hiçbir merci ve makam yoktur. Bu sefaletin giderilmesi konusunda bir gayret gerekir. Bu gayreti, maalesef, bu iktidarda göremiyoruz.

BAŞKAN - Sorunuz efendim...

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Silahlı Kuvvetlerimizin biraz önce ifade ettiğimiz bu ilkesi, diğer memurlarımız için, diğer görevlilerimiz için, devletin işçisi için de düşünülecek mi, onlara da bu imkânlar hazırlanacak mı; bunu, hükümet adına, Sayın Bakanımız ağzından duymak istiyoruz; ne zaman hazır olacak ve Parlamentomuza ne zaman gelecek diyoruz efendim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Başka soru var mı efendim? Olmadığı anlaşıldı.

Sayın Bakan, cevap verecek misiniz efendim?

DEVLET BAKANI ABDULHALÛK MEHMET ÇAY (Çorum) - Efendim, hem değerli arkadaşımızın sorusuna cevap vermek istiyorum, hem de müsaade ederseniz, burada küçük bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Hay hay; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI ABDULHALÛK MEHMET ÇAY (Çorum) - Yüce Meclisten istediğimiz yetki tasarısı çerçevesinde, sayın milletvekili arkadaşımızın gündeme getirdiği bu hususlara cevap verilmeye çalışılacak.

Ayrıca, elimizdeki kanun tasarı ve teklifleri: 3 üncü sırada emniyet teşkilatı, 5 nci sırada Hâkimler ve Savcılar Kanunu değişikliği, 7 nci sırada Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname. Bu düzenlemeler, zaten, Meclisin gündemindedir; onu da bilgilerine arz etmek istiyorum efendim.

Özellikle, bugün getirilen tasarıyla yapılan ödemeler, 5 Ekim 2000 tarihinden itibaren şu ana kadar fiilen yapılmaktadır. Kanun hükmünde kararnamenin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi sebebiyle, bu tasarı, bugün huzurlarınıza getirilmiştir. Kanunla, bütçeye herhangi bir yük değil, jandarmaya ödenilen asayiş tazminatının düşülmesi nedeniyle 4,1 trilyon Türk Lirası kadar tasarruf imkânı da sağlanacaktır; bunu arz etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorsunuz.

Tasarının maddelerine geçilmesi hususunu oylayacağım ve oylarken de, karar yetersayısını arayacağım.

Herhangi bir tartışmaya meydan vermemek için, oylamayı elektronik cihazla yapacağız.

Oylama için 3 dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

 (Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır ve tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

Şimdi, 1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNU İLE JANDARMA TEŞKİLÂT, GÖREV VE YETKİLERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN DEĞİŞTİRİLEREK KABULÜ İLE SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasının değişik (f) bendinde geçen "% 9'u" ibaresi "% 30'u", "% 10'u" ibaresi "% 50'si", "% 11'i" ibaresi "% 55'i", "% 12'si" ibaresi "% 70'i", " % 15'i" ibaresi "% 75'i", "% 20'si" ibaresi "% 80'i", "% 25'i" ibaresi "% 90'ı" ve "% 30'u" ibaresi "% 100'ü" olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini, Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç ifade edecekler. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

FP GRUBU ADINA BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; biraz evvel getirilen tasarının hem özetini yapmaya çalışmış hem de içinde bulunduğumuz şartlar içerisinde, zamanlama açısından çok yanlış bir güne denk geldiğini ifade etmiştim. Pek çok arkadaşımız da bunun böyle olduğunu söylüyorlar; ancak, hükümet ortağı partilerimizin değerli milletvekilleri "çok haklısınız" demekle birlikte hükümetten gönderilen bu tasarının çıkması gerektiğini ifade ediyorlar. Bu, kerhen destekler ne zamana kadar devam eder bilmiyorum; ama, zamanlama açısından yanlış olduğunu, Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar itibariyle, her vicdan sahibi insanın kabul ve tasdik etmesi lazım.

Bütün kamu çalışanlarının, işçilerin, işsizlerin, esnafın, çiftçilerin, dul, yetim ve emeklilerin geçim sıkıntısı çektiği bir zamanda, böylesine bir ayrıcalıklı malî imkân getiren tasarının görüşülmekte olmasını, ben, gerçekten çok yanlış buluyorum. Elbette böyle bir düzenlemeye ihtiyaç var; ama, bu düzenleme, bütün çalışanları içerisine alacak bir genel düzenleme içerisinde yapılabilir. Kaldı ki, biraz evvel de arkadaşlarımız ifade ettiler; yeni yetki yasası çıkaracak hükümet, bu yeni yetki yasasıyla çalışanların malî durumlarını iyileştireceğini ifade ediyor. Bugün, kadrosuzluk sebebiyle tazminat miktarlarını artırdığımız kişiler yarın yeni yetki yasasıyla birtakım ek imkânlara da kavuşacak olurlarsa veya Silahlı Kuvvetler personeliyle ilgili olarak çıkarılacak bir yetki kanununa dayalı kanun hükmünde kararnamelerle, bu imkânlar, diğer çalışanlar aleyhine, makasın daha da çok açılacağını önümüze koyarsa, bunun sorumlusu herhalde biz olmayacağız.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, gürültüden ne konuşulduğunu anlayamıyoruz; lütfen, ikaz edin.

BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bir noktayı da ifade etmek istiyorum: Biraz evvel yaptığım konuşmada, emekli orgeneral ve kuvvet komutanlarımızdan bazılarının bankalarda ve özel sektörde çalıştıklarını, bunların bir kısmı hakkında da, maalesef, ağır cezalarda, DGM'lerde dava açıldığını ifade etmiştim. Biraz önce önüme bir not getirdiler, Sayın Ahmet Çörekçi Paşamız, Grubumuzu aramışlar hem konuşmamız için teşekkür etmişler hem de kendisiyle ilgili olarak "ben, Turgay Ciner'in Park Holdinginde görev teklifi almıştım, fakat, bunu kabul etmedim; yine, HAVAŞ'la ilgili olarak da bir davam yoktur. Açıklarsanız, görevi kabul etmediğim ve dolayısıyla hakkımda açılmış bir dava da olmaması sebebiyle bir düzeltmeye ihtiyaç var" demişler; severek yapıyorum; kendilerine teşekkür ediyorum. (FP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, bakınız, yine, pek çok telefonlarla veya daha önceden bize ulaştırılan tekliflerde, astsubayların da, özellikle emeklilerinin çok büyük sıkıntıları var, intibak meseleleri var, yıllardan beri bekleyen kanun teklifleri var; ama, Mecliste, biz, bunları henüz görüşmedik ve bunlar üzerinde de bir iyileştirme yapmayı, maalesef, hükümet olarak önümüze getirmedik.

Hangi kademede olursa olsun, Silahlı Kuvvetlerimizin bütün personelinin, başta da söylenen ilkeye uygun olarak çalışması ve çalıştıktan sonra da emeklilik hayatlarında huzur ve güvenlik içerisinde yaşamaları asıldır. Dolayısıyla, bütün bu düzenlemeleri, bir tefrik yapmadan, eşitlik ve adalet ölçüsü içerisinde yerine getirmemiz gerekir.

1 inci maddedeki, yüzbaşıdan başlayarak, yüzde 9 -yani, orgeneral brüt aylığı, ekgösterge dahil, onun yüzde 9'u- yüzde 30'a çıkarılıyor, orgeneralin yüzde 30 olan nispeti yüzde 100'e çıkarılıyor. Piramit tam ortaya çıkmış. Halbuki, bu makaslar eskiden beri açıktır; adalet, bu makasın biraz daha daraltılmasını gerektirir; yani, az ücret alana, biraz daha fazla vermek suretiyle, çok ücret alana veya emeklilik maaşı alana, nispeti biraz daha azaltmak suretiyle belki bir adalet sağlanabilir. Burada çok yüksek bir adaletsizlik var.

Ben, biraz evvel, genel gerekçede ve komisyon raporunda gördüğüm için 3 trilyon civarında yıllık bir masraf getirecek diye söylemiştim. 2 maddenin sağlayacağı masraf 5 trilyon civarında, memur maaş katsayıları itibariyle de bu sürekli artacağı için, bunun daha da artması muhtemel.

Dolayısıyla, içinde bulunduğumuz şartlar, tasarrufu, harcamaların kesinti ve kısıntıya uğramasını ve milletçe fedakârlık yapmayı gerektiriyorsa, bunda önergelerimiz var, lütfen bu önergelerde desteğinizi bekleyeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, toparlayınız.

BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Böylece, tümü üzerindeki görüşmeleri kabul ettiğinize ve maddelere geçtiğimize göre, biraz daha adaletli olmamız, belki de bu ölçeğin biraz daha küçültülmesiyle mümkün olabilecektir. Üç beş trilyon diyerek bunlara dudak bükemeyiz. Üç beş trilyon esnafa sağlanacak bir kredi olabilir, birkaç hastanenin masrafı olabilir, birkaç yoksula sağlanacak imkân olabilir. Bunu da Silahlı Kuvvetlerimizin değerli emeklileri herhalde seve seve yaparlar. Onları da bu nimetten mahrum etmeyelim.

Hepinizin takdirlerine arz ediyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Arınç.

Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş 2 adet önerge var; önergeleri geliş sırasına göre okutacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 572 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ediyoruz.

Saygılarımızla.

Madde 1.- 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasının değişik (f) bendinde geçen "yüzde 9'u" ibaresi "yüzde 35'i", "yüzde 10'u" ibaresi "yüzde 55'i", "yüzde 11'i" ibaresi "yüzde 60'ı", "yüzde 12'si" ibaresi "yüzde 70'i", "yüzde 15'i" ibaresi "yüzde 75'i", "yüzde 20'si" ibaresi "yüzde 80'i", "yüzde 25'i" ibaresi "yüzde 90'ı" ve "yüzde 30'u" ibaresi "yüzde 100'ü" olarak değiştirilmiştir.

 

Vedat Çınaroğlu

Vahit Kayırıcı

Sedat Çevik

 

Samsun

Çorum

Ankara

 

Ahmet Aydın

Mehmet Arslan

Mustafa Haykır

 

Samsun

Ankara

Kırşehir

 

M. Nuri Tarhan

Mustafa Yaman

 

 

Hatay

Giresun

 

 

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 572 sıra sayılı tasarının birinci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 1.- 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasının değişik (f) bendinde geçen yüzde 9 ibaresi yüzde 35, yüzde 10 ibaresi yüzde 45, yüzde 11 ibaresi yüzde 50, yüzde 12 ibaresi yüzde 55, yüzde 15 ibaresi yüzde 60, yüzde 20 ibaresi yüzde 65, yüzde 15 ibaresi yüzde 60, yüzde 20 ibaresi yüzde 65, yüzde 25 ibaresi yüzde 70; yüzde 30 ibaresi yüzde 75 olarak değiştirilmiştir.

Teklif edenler :

 

Bülent Arınç

Nevzat Yalçıntaş

Rıza Ulucak

 

Manisa

İstanbul

Ankara

 

Mustafa Niyazi Yanmaz

İsmail Özgün

 

 

Şanlıurfa

Balıkesir

 

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HAYRETTİN ÖZDEMİR (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI ABDULHALÛK MEHMET ÇAY (Çorum)- Katılmıyoruz efendim.

Sayın Arınç, zatıâliniz mi konuşacaksınız?

BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

BÜLENT ARINÇ (Manisa)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; konuşmamda da ifade ettim; verdiğimiz önerge, yüzbaşıdan başlayarak orgeneral rütbesinde kadrosuzluk sebebiyle emekli olmuş değerli personele, kadrosuzluk tazminatının hangi nispetlerde yükseltileceğiyle ilgili.

Teklifte bunlar -biraz evvel de söylemiştim- 3, 4 ve 5 misli artırılıyor. Benim önergemden önce Milliyetçi Hareket Partili değerli arkadaşlarımın önergesi okundu. Orada, üst, muhafaza edilmiş büyük ölçüde, alt kademedeki personelinki 5 puan civarında artırılmış. Ben, tam tersini düşündüm; benim önergem, hem aşağıdakileri biraz artırmak hem de yukarıdakileri biraz aşağıya doğru yaklaştırmak hedefini güdüyor.

Dolayısıyla, yüzde 100'lük artış üst kademede; benim teklifimde yüzde 75'tir; 75, 70, 65, 60 olarak geliyor. Bunu, ben, hakkaniyete daha uygun, eşitliğe, adalete ve personel politikasına daha uygun buluyorum; bir, bu.

İkincisi, bununla belli bir tasarruf da sağlanmış olacaktır. 5 trilyon civarında yıllık harcamayı öngören böyle teklif, eğer, maddede geldiği gibi kabul edilirse, benim teklifimle bu, belki, 2 trilyon kadar da inecektir.

2 trilyonu da kimse azımsamasın. Gerçi, bir kriz anında gecede yüzde 20'lik faizle, rantla, repoyla haksız kazanç temin edenler için çok fazla bir şey ifade etmeyebilir:; ama, 100 küsur milyonluk asgarî ücret içerisinde, 125-150 milyonluk emekli maaşı içerisinde, 200 milyonluk memur maaşı içerisinde, bunun üçte 2'sini kiraya vermek suretiyle, dört çocuğunu büyütmeye çalışan insanların içerisinde bulunduğu şartları düşünelim ve umalım ki, bu 2 trilyonluk kısıntı veya tasarruf, belki, onlara verebileceğimiz bir imkân olabilir.

Desteğinizi bekliyorum; saygılar sunuyorum.(FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Arınç.

Komisyonun ve hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, diğer önerge, sahipleri tarafından geri çekilmiştir; bilgilerinize sunuyorum.

Sayın milletvekilleri, şimdi, maddeyi, komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, karar yetersayının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN - ...Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Oylamaya geçmeden evvel talep ederseniz, karar yetersayısı aranacaktır.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - 10.3.1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde geçen "% 15" ibaresi "% 52", (b) bendinde geçen "%13" ibaresi "% 40" ve 9.7.1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 16 ncı maddesinin değişik beşinci fıkrasının (a) bendindeki "%15" ibaresi "%52", (b) bendindeki "%13" ibaresi "%40" olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde konuşma talebi?.. Yok.

Ancak, bir önerge var.

Önergeyi geri çekip çekmeyeceklerini öğrenmek için soruyorum.

BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Herhalde onu da geri çekeceklerdir. Dolgu malzemesi bunlar...

BAŞKAN - Sayın Çınaroğlu, buradalar mı efendim? Yok.

Vahit Kayrıcı?.. Yok.

Sayın Çevik?.. Yok.

Sayın Aydın?.. Yok.

Sayın Arslan?.. Burada.

MEHMET ARSLAN (Ankara)- Önergeyi geri çekiyorum efendim.

BAŞKAN- Evet, önergeyi, geri çektiğiniz için işleme koymuyorum.

2 nci maddeyi, Komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN- Maddeyi kabul edenler...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri)- Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN- Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Efendim, bu madde için karar yetersayısının aranılmasını istiyorsanız; arayacağım.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri)- Evet efendim, karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN- Peki.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN- 4 üncü maddeyi oylarınıza sunarken karar yetersayısını arayacağım: Kabul edenler...

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa)- Başkan, tamamını yok sayın bunların; çünkü, millet yok sayıyor Sayın Başkanım, siz de yok sayın!..

BAŞKAN- ...Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır ve madde kabul edilmiştir.

Karar yetersayısı aramanın bir sakıncası oluyor; kulisteki arkadaşlarımız sohbetlerini içeriye taşıyorlar ve Salih Bey de haklı oluyor. Lütfen, sükûneti muhafaza edelim efendim...

Tasarının tümünü oylarınıza sunmadan önce, İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre, oyunun rengini belirtmek için, Samsun Milletvekili Sayın Vedat Çınaroğlu ve Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu lehte söz istemişlerdir.

Lehte bir arkadaşımıza söz verebileceğimize göre, Samsun Milletvekili Sayın Vedat Çınaroğlu'na söz veriyorum.

Sayın Çınaroğlu?... Yok.

Adana Milletvekili Sayın Çulhaoğlu?..

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Lehinde oy vereceğim ve konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Konuşmayacaksınız, peki, efendim. Böylece, lehte oy vereceğinizi ifade etmiş oluyorsunuz.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Tasarı kabul edilmiştir. Ülkemize, Silahlı Kuvvetlerimize ve faydalanacaklara hayırlı olsun efendim.

Sayın milletvekilleri, Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 611 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyette Kanun Tasarıları ve Plan ve Bütçe ve İçişleri Komisyonları raporlarının müzakelerine başlayacağız.

4. – Emniyet Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 611 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Aynı Mahiyette Kanun Tasarıları ve Plan ve Bütçe ve İçişleri Komisyonları Raporları (1/727, 1/660, 1/795) (S. Sayısı : 576)

BAŞKAN - Komisyon?... Yok.

Ertelenmiştir.

Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve Görevleri Hakkında 613 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma, Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

5. – Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve Görevleri Hakkında 613 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/752) (S.Sayısı 577) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Komisyon raporu, 577 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

                                              

(1) 577 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Yeni İçtüzük değişikliğimiz sebebiyle, raporun okutulup okutulmaması hususunu oylamayacağım.

Tasarının tümü üzerindeki müzakerelere başlıyoruz. Tasarının tümü üzerinde, gruplar adına ilk söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Şırnak Milletvekili Sayın Sait Değer'e ait.

Buyurun Sayın Değer. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA M. SAİT DEĞER (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve Görevleri Hakkında 613 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Grubum ve şahsım adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kanun hükmünde kararnameyle ilgili görüşlerimi arz etmeden önce, birkaç hususun altını çizmek istiyorum. Günümüzde uluslararası güvenlik ortamında meydana gelen değişiklikler, askerî gücün kullanabileceği boyutu ve intikal edebileceği hareket alanlarını son derece genişletmiştir. Yakın geçmişte olduğu gibi, gelecekte de, askerî gücün kullanımı, genellikle uluslararası örgütlerin girişimiyle, insanî operasyonlar, barışı koruma operasyonları ve barışı koruma görevleri esas olmak üzere çokuluslu güçlerin katılımı ve müşterek operasyonlar temelinde yer almaktadır.

NATO, şu andaki dünya düzensizliği içinde sahip olduğu hazır, etkin, güçlü askerî potansiyeliyle dünyanın en önemli güvenlik gücünü oluşturan ittifak olarak etkisini artırarak gelecekte de devam edecektir. Ayrıca, unutulmaması gereken bir nokta da, ittifakların yok olması için görevlerini tamamlamış veya yerlerine, en az bir önceki kadar etkin bir başkasının kurulmuş olması gereğidir; ancak, NATO, ne misyonunu tamamlamıştır -aksine, kendine yeni görevler yaratarak bu misyonunun alan ve niteliğini genişletmiştir- ve ne de NATO'nun yerine geçebilecek çokuluslu bir güvenlik ittifakı uluslararası sisteme dahil olabilmiştir. Bu gerçeklerden yola çıkarak Türkiye, NATO ile bütünleşmeli ve onun caydırıcı güç ve desteğini yanına alarak aktif bir rol üslenmelidir.

Bilindiği gibi, barışta ve savaşta Türk Silahlı Kuvvetleri ve dış Türkiye kuvvetlerinin akaryakıt ihtiyacını karşılamak için NATO tarafından finanse edilerek kurulan NATO boru hatlarıyla, akaryakıt depolama tesislerinin işletme, bakım ve korunmasının sağlanması amacıyla 1957 yılında Petrol Ofisi Anonim Şirketi görevlendirilmiştir. Bu kurumun bünyesinde giderleri Millî Savunma Bakanlığınca karşılanan Askerî İkmal ve NATO Tesisleri, yani ANT Başkanlığı kurulmuştur.

Hepimizin bildiği gibi, Petrol Ofisi Anonim Şirketinin özelleştirilmesi kararı, bu kuruluşun bünyesinde olan ve stratejik güvenliği açısından özelleştirme kapsamı dışında tutulan ANT Başkanlığına yeni bir statü belirlenmesi ihtiyacını doğurmuştur.

Çok değerli milletvekilleri, şu anda görüşmekte olduğumuz kanun hükmünde kararname, bu zorunluluklardan ortaya çıkmaktadır.

Buna göre, ANT Başkanlığının, Millî Savunma Bakanlığına bağlanarak, kamu tüzelkişiliğine sahip, özel bütçeli olarak kurulması öngörülmektedir. Bu kararnameyle, Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri teşkilat yapısında yeni bir yapılandırmaya gidilmektedir.

Bu kanunun amacı, barışta ve savaşta Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve dış takviye kuvvetlerinin akaryakıt ve madenî yağ stoklarını muhafaza etmek ve bunları akaryakıt boru hattı ve diğer nakliye araçlarıyla askerî birliklere ulaştırmak ve Türkiye NATO boru hattı ile akaryakıt tesislerinin işletme, bakım ve çalışır halde bulundurulmasını sağlamak için ANT Başkanlığının kurulması ve işletilmesine ilişkin esas ve usullerin belirlenmesidir.

ANT Başkanlığının Yönetim Kurulu, Millî Savunma Bakanlığı tarafından belirlenecek müsteşar yardımcısı başkanlığında, NATO Enfrastrüktür Dairesi Başkanı, Maliye Dairesi Başkanı ile Genelkurmay Başkanı tarafından Genelkurmay Lojistik Daire Başkanlığından, Millî Savunma Bakanı tarafından Millî Savunma Bakanlığından iki yıllık süre için seçilecek üyelerden oluşmaktadır. Bu konuda en üst kademedeki ehil kişilerin seçeceği kişilerden oluşturulan yönetim kurulunun, bu kuruluş için faydalı olacağına inanıyorum.

ANT Başkanlığının gelirleri ise, NATO akaryakıt tesislerinin yurtiçi petrol şirketleri ile askerî amaçlı olarak müttefik ülkelere kiralanmasından elde edilecek kira gelirleri, barışta ve savaşta Türkiye'ye intikal edecek müttefik ülkelerin askerî kuvvetlerinin ihtiyacına binaen alınan akaryakıt ve hizmet bedelleri, akaryakıt ve madenî yağların dağıtım hizmeti ile sistemin işletme ve bakım hizmetleri karşılığı Türk Silahlı Kuvvetlerine ait ödeneklerden alınacak bedel ile akaryakıtla ilgili diğer kuruluşlara yapılan işletme ve bakım hizmetlerinin satışından elde edilecek gelirlerin tümü Başkanlığın geliri olarak kaydedilmektedir. Bu gelirler, Katma Değer Vergisi hariç olmak üzere, Hazineye, katma bütçeli idarelere, belediyelere ve özel idarelere ait her türlü resim, harç, fon, zam ve ardiye ücretlerinden muaf tutulmaktadır. Maalesef, kısıtlı bütçe imkânlarıyla uluslararası arenada yer alan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin böyle bir muafiyetinin olması, mutlaka katkı sağlayacaktır.

Hükümetin, özellikle kendi bünyesinde her gün aldığı tasarruf tedbirlerine karşılık, görüşmekte olduğumuz bu kararnamede yeni kadrolar ihdas edilmektedir. Oysa, 5.9.1990 tarihinde özelleştirme kararı alınan Petrol Ofisinin bünyesindeki bu kurum, bu tarihten şimdiye kadar, görevini mevcut kadrosuyla sürdürmektedir. Halen ANT Başkanlığının, 1 650 kilometre uzunluğunda doğu bölgesi NATO boru hattı, 1 200 kilometre uzunluğundaki batı bölgesi NATO boru hattı olmak üzere, yaklaşık toplam 3 000 kilometre boru hattı; merkez teşkilatında 2 daire başkanlığı, 6 şube müdürlüğü ve savunma uzmanlığı, taşra teşkilatında ise 2 bölge müdürlüğü ve bunlara bağlı 10 işletme müdürlüğü ve 37 tank çiftliği, 59 pompa istasyonu ve 26 meydan ikmal şefliğinden oluşan hizmet birimleriyle görevini sürdürmektedir.

Doğru Yol Partisi olarak, gerek personel gerekse araç gereç gibi savunmayla ilgili konularda Millî Savunma Bakanlığının ödün vermemesi, her zaman savunduğumuz bir konudur. Türk Silahlı Kuvvetlerinin, güçlü bir yapıyla, bölgesinde bir güç unsuru olması hepimizin arzusudur; fakat, şimdi, ülkemiz ekonomik olarak tarihî bir dönemeci yaşamaktadır. Böyle bir zamanda, halkımızın çok hassas olduğu bu dönemde, ek maliyet gerektiren, merkez için 123, taşra teşkilatı için 1260 kadronun zamanlaması konusunu tekrar düşünmeliyiz. Ayrıca, yeni yapılanmada, stok amacıyla yeni depolara da ihtiyaç duyulacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecikmiş bir düzenleme olarak görüştüğümüz Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt, İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin hayırlı olmasını temenni ediyor; grubum ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Değer.

Gruplar adına ikinci söz, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini ifade edecek olan Ankara Milletvekili Sayın Rıza Ulucak'a ait.

Buyurun Sayın Ulucak. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika efendim.

FP GRUBU ADINA RIZA ULUCAK (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt, İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki 613 sayılı Kanun Hükmünde Kararname üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Bu vesileyle Yüce Meclisimizin Sayın Başkanını ve siz değerli milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, NATO savunma ittifakına girdiğimiz 1952 yılından itibaren, 1957 yılında NATO tarafından finanse edilerek kurulan NATO boru hatlarıyla AKYA depolama tesisleri, o tarihten beri, başta, Silahlı Kuvvetlerimizin jet yakıtı olmak üzere, akaryakıt ve yağ ikmalinde büyük bir destek sağlamıştır. Ayrıca, barış şartlarında her yıl ülkemizin Batı ve Doğu bölgelerinde Türk Silahlı Kuvvetleri birlikleriyle NATO üyeleri ülkeleri arasında yapılmakta olan müşterek planlı tatbikatlarında Türk Silahlı Kuvvetleri birliklerinin yanı sıra, NATO'nun dış takviye kuvvetleri için de kesintisiz bir akaryakıt ikmali sağlanmaktadır.

Muharebede, harekâtın devamı için, istenilen yer ve zamanda kesintisiz bir lojistik destek gereklidir. Bugünün muharebelerinin Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri boyutu değerlendirildiğinde, uçaklar, gemiler ve tanklardan oluşan, yüzler ve binlerle ifade edilen bu kesafetteki harekât halindeki bir gücün ihtiyaç duyacağı akaryakıtın ikmalinin kesintisiz olarak akışının sağlanabilmesi gerekliliği, bilhassa harp şartlarında, NATO POL ve depolama tesislerinin stratejik önemini ortaya  koymaktadır.

Değerli milletvekilleri, onun içindir ki, bu tesisler, NATO'nun ülkemizde öncelikle gerçekleştirdiği önemli yatırımlardandır. Bu tesisler yapılırken, ülkemizin muhtemel harekât alanları müştereken değerlendirilmiştir. Buna göre, NATO boru hattı ve depolama tesisleri batı ve doğu bölgeleri olarak iki bölgede tesis edilmiştir. Batı bölge tesisleri, Antalya'dan başlayarak Eskişehir üzerinden İstanbul'a; doğu bölgesindeki, İskenderun'dan başlayarak Erzurum'a uzanmaktadır; toplam 3 000 kilometre uzunluğundadır. Bu hatların güzergâhlarında tank çiftlikleri ile depolama tesisleri mevcuttur. Tesislerin bu konuşlanmasına uygun olarak da, bir teşkilatlanma yapılmıştır. NATO boru hatları ve depolama tesislerinin işletilmesi, koordinasyon ve emniyetinin sağlanması amacıyla, 1957 yılında, Bakanlar Kurulu kararı gereğince Petrol Ofisi Anonim Şirketi bünyesinde Askerî İkmal ve NATO Tesisleri, yani ANT Başkanlığı kurulmuştur. Bu Başkanlığa bağlı olarak da yeterli sayıda taşra teşkilat birimleri mevcuttur.

Değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi, bu önemli tesisler ve teşkilat, başta, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin olmak üzere, zaman zaman sivil havacılık olmak üzere, kiralama suretiyle de, ekonomimize, kurulduğundan beri büyük katkılar sağlamıştır ve halen de sağlamaya devam etmektedir.

Günümüz koşulları gereği, ülke menfaatları da gözönüne alınarak, Petrol Ofisi, hepimizin bildiği gibi, özelleştirme kapsamına alınmıştır ve şu anda da özelleştirilmiştir. Bünyesindeki ANT Başkanlığı, özelleştirme kapsamı dışında bırakılmıştır. Stratejik önemi haiz NATO boru hatları ve depolama tesislerinin işletilmesinden sorumlu ANT Başkanlığının, taşra teşkilatlarıyla birlikte Millî Savunma Bakanlığı bünyesine alınması da 613 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle sağlanmıştır; ancak, 4588 sayılı Kanunun Anayasa Mahkemesince iptaliyle, 613 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname de iptal edilmiştir. Konunun önemine binaen, ANT Başkanlığını, Millî Savunma Bakanlığına bağlı, kamu tüzelkişiliğini haiz özel bütçeli olarak yeniden düzenleyen bu kanun tasarısının öncelikli olarak kanunlaşması önem arz ettiğinden, desteklenmesi Grubumuzca uygun görülmüştür.

Bu vesileyle, Grubumuzun görüşlerini arz etmiş bulunuyorum. Bu kanunun hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ulucak.

Gruplar adına başka söz talebi yok.

Şahıslar adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?.. Yoklar.

Böylece, tasarının tümü üzerindeki müzakereler tamamlanmış oldu.

Soru sormak isteyen sayın milletvekilimiz?.. Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir.

Şimdi, 1 inci maddeyi okutuyorum:

MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI AKARYAKIT İKMAL VE NATO POL TESİSLERİ İŞLETME BAŞKANLIĞININ KURULUŞU VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN TASARISI

(Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü ve

Devlet Memurları Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde

Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı)

BİRİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Amaç ve kapsam

MADDE 1. - Bu Kanunun amacı; barışta ve savaşta Türk Silâhlı Kuvvetlerinin ve dış takviye kuvvetlerinin akaryakıt ve madenî yağ stoklarını muhafaza etmek ve bunları akaryakıt boru hattı veya diğer nakliye araçları ile askerî birliklere ulaştırmak ve Türkiye NATO boru hattı ile akaryakıt tesislerinin işletme, bakım ve çalışır halde bulundurulmasını sağlamak üzere Millî Savunma Bakanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğini haiz, özel bütçeli Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının kurulması ve işletilmesine ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.

Bu Kanun, Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının; kuruluş, teşkilât, kadro, görev, yetki, gelir, gider, mal ve hakları, denetim ile personelin özlük ve sosyal haklarına ilişkin esas ve usulleri kapsar.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi, Komisyondan geldiği şekilde oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

Tanımlar

MADDE 2. - Bu Kanunda geçen;

Bakanlık : Millî Savunma Bakanlığını,

Bakan : Millî Savunma Bakanını,

Başkanlık : Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığını,

Başkan : Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanını,

Şirket : Petrol Ofisi Anonim Şirketi (POAŞ)'ni,

NATO : Kuzey Atlantik Andlaşması Organizasyonunu,

POL : Petrol, yakıt ve yağlayıcılarını

İfade eder.

BAŞKAN -  Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi, bu haliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 

3 üncü maddeyi okutuyorum:

Görev ve yetkiler

MADDE 3. - Başkanlığın görevleri aşağıda belirtilmiş olup, bu görevler Yönetim Kurulunun alacağı kararlar çerçevesinde yerine getirilir.

a) NATO enfrastrüktür programı gereğince veya bütçeden askerî ihtiyaçlar için inşa edilmiş veya edilecek olan akaryakıt tesisleri ile boru hatlarını Türk Silâhlı Kuvvetlerinin akaryakıt ihtiyacına cevap verecek şekilde işletmek.

b) Akaryakıt tesisleri ile boru hatlarının her türlü bakım, onarım ve korunmasına dair tüm hizmetleri yürütmek, ihtiyaç duyulan ilâve tesisleri kurmak veya kurdurmak.

c) Hazarda ve seferde Türk Silâhlı Kuvvetlerinin ihtiyacı olan ve Bakanlıkça protokol ve sözleşmeye bağlanmış olan veya Bakanlık tarafından Başkanlığın temin ile görevlendirdiği akaryakıt ve madenî yağları, sözleşme veya protokolde belirtilen yerlerden teslim alarak depolamak ve dağıtımını sağlamak.

d) Atıl kapasitenin Ülke ekonomisi yararına değerlendirilmesi amacıyla görevleri ile ilgili hizmet sunmak ve gelir sağlamak.

e) Akaryakıt tesislerine ilişkin yapılacak veya planlanacak faaliyetler konusunda ilgili kurum ve kuruluşlarla bilgi alış verişinde bulunmak.

f) Teşkil edeceği tanker filoları veya sivil nakliye ve petrol kuruluşları vasıtasıyla boru hattı dışındaki akaryakıt naklini sağlamak, gerektiğinde deniz aşırı nakliyatlar için deniz tankeri satın almak veya kiralamak.

g) POL tesislerine ait haberleşme sisteminin işletme ve idamesini sağlamak.

h) Başkanlık emrinde çalışan personele ilişkin idarî, sosyal ve malî her türlü işlemleri yürütmek.

ı) Diğer akaryakıt boru hattı işletmesiyle uğraşan kuruluşlara işletme ve bakım hizmetleri satışı yapmak.

i) İşletme ve bakımın idamesi ile Başkanlığı harbe hazır durumda bulundurmak; akaryakıt, madenî yağ ve türevleri ile gerekli her türlü araç, gereç, teçhizat, demirbaş malzeme, yedek parçayı yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan satın almak, kiralamak, depolamak ve dağıtımını yapmak, Başkanlık tesislerinin korunmasını Bakanlıkça tahsis edilen silâhlarla sağlamak.

j) NATO makamlarından sarf müsaadesi sağlanması mümkün görülmeyen projeler için hizmetin gerektirdiği bina ve buna bağlı olarak alt yapı inşaatını veya tadilat işlerini yaptırmak, kiralamak veya satın almak, ayni haklar tesis etmek, ettirmek ve kaldırmak.

k) Başkanlığın mal ve hizmetlerinin fiyatlarını belirlemek.

l) Bakan tarafından kendisine verilen diğer görevleri yerine getirmek.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Teşkilât ve Görevleri

Teşkilât

MADDE 4. - Başkanlık, Millî Savunma Bakanlığına bağlı, tüzel kişiliği haiz, özel bütçesi olan bir teşkilâttır. Başkanlık, merkez teşkilâtı ile taşra teşkilâtından oluşur. Başkanlığın teşkilâtı, Ek-1 sayılı cetvelde gösterilmiştir.

Ek-1 sayılı cetvelde yer verilen birimlerin alt birimleri, Başkanlığın teklifi üzerine Yönetim Kurulunun Kararı ve Bakanın onayı ile belirlenir.

BAŞKAN - Cetvelleriyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Merkez teşkilatı ve görevleri

MADDE 5. - Başkanlığın merkezi Ankara'dadır.

Merkez teşkilâtı; Yönetim Kurulu ve bu Kurula Bağlı Başkan, Başkan Yardımcısı, Hukuk Müşavirliği, Savunma Uzmanlığı, Teftiş Kurulu başkanlığı, daire başkanlıkları ile şube müdürlüklerinden oluşur.

Merkez teşkilâtının görevleri aşağıda belirtilmiştir:

a) NATO boru hatlarının işletme ve bakımını yaptırmak, çalışır halde bulundurulmasını sağlamak ve projeleri yürütmek.

b) NATO standardizasyon ve dokümantasyonu ile ilgili koordine ve çalışmaları yapmak.

c) Bakanlıkça protokol ve sözleşmeye bağlanmış olan veya Bakanlık tarafından Başkanlığın temin ile görevlendirildiği akaryakıt ve madenî yağları, protokol veya sözleşmesinde belirtilen yerlerden teslim alarak, belli bir program dahilinde stoklanması ve ihtiyaç makamlarına dağıtım ve teslimatı için her türlü işlem ve uygulamaları yapmak.

d) Başkanlığın ihtiyacı olan iç ve dış alımları yapmak.

e) NATO boru hattı sistemini kiraya vermek ve buradan elde edilen gelirleri bütçesine gelir kaydetmek.

f) Başkanlık faaliyetlerinin gerektirdiği sözleşme ve protokolleri yapmak.

g) Bütçe, bilanço ve finansman işlemlerini yürütmek.

h) Yönetim Kurulunca onaylanan plan, program ve bütçenin uygulamasını sağlamak.

ı) Yönetim Kurulunun kararını gerektiren konularda Yönetim Kuruluna teklifte bulunmak.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Yönetim Kurulu, görev ve yetkileri

MADDE 6. - Yönetim Kurulu; Millî Savunma Bakanı tarafından belirlenecek müsteşar yardımcısı başkanlığında; Millî Savunma Bakanlığı NATO Enfrastrüktür Dairesi Başkanı ve Maliye Dairesi Başkanı ile Genelkurmay Başkanı tarafından Genelkurmay Lojistik Dairesi Başkanlığından, Millî Savunma Bakanı tarafından Millî Savunma Bakanlığından iki yıllık süre için seçilecek birer üyeden oluşur.

Yönetim Kurulu, Başkanının daveti üzerine ayda en az bir defa toplanır. Toplantı yeter ve karar sayısı üçtür. Yönetim Kurulu Başkanının katılamadığı toplantılara, en kıdemli üye başkanlık eder. Yönetim Kurulunun sekretarya hizmetleri, Başkanlık tarafından yerine getirilir.

Yönetim Kurulu üyelerine, Kamu İktisadî Teşebbüsleri Yönetim Kurulunun kamu görevlisi üyeleri için Yüksek Planlama Kurulunca belirlenen miktarın yarısı tutarında aylık ücret ödenir.

Yönetim Kurulunun çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar yönetmelikle düzenlenir.

Yönetim Kurulunun görev ve yetkileri aşağıda belirtilmiştir :

a) Başkanlığın yıllık plan, program ve bütçesini onaylamak.

b) Başkanlığın merkez ve taşra birimlerinin kurulması, kaldırılıp birleştirilmesi, ayrılması ve yetki alanlarının belirlenmesi ile teşkilât yapısındaki değişikliklere ilişkin teklifleri, Bakanın onayına sunmak ve onayı müteakip, uygulanmasını sağlamak.

c) Başkanlığın mal ve hizmetlerinin fiyatlarını belirlemek.

d) Başkanlığın idarî, malî ve teknik yönden düzenli, verimli ve etkin faaliyette bulunabilmesi için gerekli kararları almak.

e) Hazırlanan faaliyet raporu ve malî raporu görüşüp karara bağlamak.

BAŞKAN - Okunan 6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Taşra teşkilâtı ve görevleri

MADDE 7. - Taşra teşkilâtı, bölge müdürlüklerinden oluşur.

Bölge müdürlükleri; sorumluluk sahasında her türlü akaryakıt ikmalini yapmak, boru hatlarını işletmek, bakımını ve hüsnü muhafazasını sağlamakla görevlidirler.

BAŞKAN - Okunan 7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Malî Hükümler

Başkanlığın gelir ve giderleri

MADDE 8. - A) Başkanlığın gelirleri aşağıda belirtilmiştir:

a) NATO akaryakıt tesislerinin yurt içi petrol şirketleri ile askerî amaçlı olarak müttefik ülkelere kiralanmasından elde edilecek kira gelirleri.

b) Barışta ve savaşta Türkiye'ye intikal edecek müttefik ülkelerin askerî kuvvetlerinin ihtiyacının tedariki neticesi alınan akaryakıt ve hizmet bedelleri.

c) Akaryakıt ve madenî yağların dağıtım hizmeti ile sistemin işletme veya bakım hizmeti karşılığı Türk Silâhlı Kuvvetlerine ait ödeneklerden alınacak bedel.

d) Akaryakıt ile ilgili diğer kuruluşlara yapılan işletme ve bakım hizmetleri satışı karşılığında elde edilen bedeller.

Başkanlığın gelirleri, Devlet bankaları nezdinde açılan Türk Lirası ve döviz hesaplarına kaydedilir. Açılan bu hesaplardan harcama yapılması, Başkanın bu bankalara vereceği ödeme talimatı ile gerçekleştirilir.

B) Başkanlığın giderleri aşağıda belirtilmiştir :

a) Personel ücretleri.

b) Yedek parça alımı da dahil olmak üzere, NATO akaryakıt tesislerinin bakım ve onarım giderleri ile hizmetin gerektirdiği her türlü yatırım giderleri.

c) Navlun giderleri.

d) Mal ve hizmet alımlarına ilişkin giderler.

e) Her türlü idarî giderler.

Gelirler ve giderlerin kaydı, giderlerin yapılması ve bunlara ilişkin muhasebe kayıtlarının tutulması ve muhafazası sorumluluğu Başkanlığa aittir.

Bu Kanun hükümlerine göre yapılacak her türlü işlemlerde; Başkanlık açısından 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu, 832 sayılı Sayıştay Kanununun tescil ile ilgili hükümleri ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmaz.

Başkanlığın her türlü faaliyet ve gelirleri; katma değer vergisi hariç olmak üzere Hazineye, katma bütçeli idarelere, belediyelere ve özel idarelere ait her türlü vergi, resim, harç, fon, zam ve ardiye ücretlerinden muaftır.

BAŞKAN - Okunan 8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Ödeneklerin kullanılması

MADDE 9. - Bakanlığın ihtiyacı olan; petrol ve madeni yağ istihsalinde kullanılan kimyevi müstahzarlar ve katkı maddeleri de dahil olmak üzere, her türlü akaryakıt ve madeni yağ alımlarında Muhasebei Umumiye Kanununun 50 nci maddesi hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - Okunan 9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Personel ile İlgili Hükümler

Personel rejimi

MADDE 10. - Başkanlık hizmetleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi Devlet memurları, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle yürütülür. Başkan ve Başkanlığın her kademesindeki yöneticileri, sınırlarını açıkça ve yazılı olarak belirlemek şartıyla, yetkilerinin bir kısmını astlarına devredebilirler. Yetki devri, yetki devredenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Başkan ve Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulunun teklifi ve Bakanın onayı ile; diğer personel, Başkanın teklifi üzerine Yönetim Kurulu kararı ile atanır.

Başkan ile Başkan Yardımcısı, daire başkanları, bölge müdürleri, şube müdürleri ve işletme müdürlerinin atanmalarında yüksek öğrenim görmüş olmaları şartı aranır. Bu kadrolara atanacaklarda aranacak diğer nitelikler, yönetmelikle belirlenir.

Başkanlıkta; özel bilgi ve ihtisas gerektiren konularda sözleşmeli personel çalıştırılabilir. Sözleşmeli personelin çalıştırılmasına ilişkin esas ve usuller ile ücretleri Bakanlar Kurulunca belirlenir. Bu fıkra hükümlerine göre çalıştırılacak olanlar, sosyal güvenlik açısından Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı veya Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilgilendirilir.

Başkanlıkta; Başkan, Başkan Yardımcısı, Daire Başkanı ile bölge müdürü kadroları karşılık gösterilmek kaydıyla, Devlet Memurları Kanununun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın, sözleşmeli personel çalıştırılabilir. Bu suretle çalıştırılacakların sözleşme esas ve usulleri ile ücretleri, Bakanlar Kurulunca tespit edilir.

Başkanlıkta çalışan Devlet memurlarına, 22.6.1978 tarihli ve 2155 sayılı Kanun esaslarına göre tayin bedeli ödenir.

Mahkeme ve icra dairelerinde Başkanlık lehine hükmedilip, karşı taraftan tahsil olunan vekâlet ücretlerinin dağıtımında, Devlet Memurları Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.

Başkanlıkta çalışan personel ile sözleşmeli olarak çalıştırılan personel, Türk Ceza Kanununun 279 uncu maddesinde yazılı memurdan sayılırlar ve bu personelin ifa ettikleri görevlerinden doğan suçlardan dolayı haklarında Türk Ceza Kanununun İkinci kitap üçüncü ve altıncı bablarındaki hükümler uygulanır.

Başkanlığa ait tesislerin koruma hizmeti 22.7.1981 tarihli ve 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun hükümleri gereğince yerine getirilir.

Başkanlık kadrolarının tespiti, ihdası ve iptali ile kadrolara ilişkin diğer hususlar 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre düzenlenir.

BAŞKAN - Okunan 10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

BEŞİNCİ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

Denetim

MADDE 11. - Başkanlığın idarî, malî ve diğer her türlü işlemleri, Millî Savunma Bakanlığının denetimine tâbidir. Bu denetim, Bakan tarafından en az iki yıl için seçilen ve beş kişiden teşekkül eden Denetim Kurulu tarafından yerine getirilir. Denetim Kurulu üyelerine, Yönetim Kurulu üyelerinin aldığı ücret ödenir.

BAŞKAN - Okunan 11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Yönetmelik

MADDE 12. - Başkanlığın faaliyet alanları ile idarî, malî, bütçe ve denetim işlemlerinin yürütülme şekli, muhasebe usulleri, Yönetim Kurulunun çalışma esas ve usulleri ve bu Kanunun uygulanması ile ilgili diğer hususlar, bu Kanunun yayımı tarihini takip eden altı ay içinde Bakanlıkça çıkartılacak bir yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN - Okunan 12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

Menkul ve gayrimenkuller

MADDE 13. - Türkiye NATO Askerî Boru hattı ve Akaryakıt Tesisleri (depolar, deniz terminalleri, tanker ve vagon dolum tesisleri, pompa istasyonları ve bunların müştemilatı olan diğer bütün unsurlar) Bakanlığın mülkiyetindedir.

Başkanlığın malları ve her türlü mevcutları aleyhine işlenen suçlar, Devlet malı aleyhine işlenmiş sayılır. Bu eylemler hakkında, Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır. Başkanlığın taşınır ve taşınmaz malları ile diğer aynî hak ve malî varlıkları haczedilemez.

BAŞKAN - 13 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum:

Değiştirilen hükümler

MADDE 14. - Devlet Memurları Kanununun;

a) 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler" bölümünün (A) bendinin (11) numaralı fıkrasına "İçişleri Bakanlığı Planlama Uzman Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı Müfettiş Yardımcıları" ibaresi,

b) 213 üncü maddesinden sonra gelen "Zam ve Tazminatlar" başlıklı ek maddenin II nci bölümünün (A) bendinin (g) fıkrasına "Sigorta Müfettişi ve Sigorta Müfettiş Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları" ibaresi,

c) Ekli I sayılı ek gösterge cetvelinin "I- Genel İdare Hizmetleri Sınıfı" bölümünün (d) bendine "Türk Patent Enstitüsü Başkanı" ibaresinden sonra gelmek üzere "Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanı" ibaresi ile aynı bölümün (g) bendine "Sigorta Müfettişleri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı Müfettişleri" ibaresi,

d) Ekli II sayılı ek gösterge cetvelinin "2- Yargı Kuruluşları, Bağlı ve İlgili Kuruluşlar ile Yükseköğretim Kuruluşları" bölümüne "Atatürk Kültür Merkezi Başkan Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkan Yardımcısı" ibaresi,

e) Ekli IV sayılı makam tazminatı cetvelinin (3) numaralı sırasının sonuna "Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanı" ibaresi, aynı cetvelin (5) numaralı sırasının (c) bendine "Malî Suçları Araştırma Kurulu Başkan Yardımcısı" ibaresinden sonra gelmek üzere "Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt ikmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkan Yardımcısı" ibaresi ile anılan cetvelin (8) numaralı sırasının (a) bendine "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişleri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı Müfettişleri" ibaresi,

Eklenmiştir.

BAŞKAN - Okunan 14 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici madde 1'i okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1. - A) Bakanlığa ait gayrimenkuller üzerinde Şirket tarafından inşa edilen ve ekonomik ömrünü tamamlamış bulunan Etimesgut deposu, bedelsiz olarak Bakanlığa devredilir.

B) Bakanlık tarafından yapılan Merzifon tesislerinin kurulu bulunduğu 15 970 metrekare arsa, maliki olan Şirket tarafından rayiç değeri üzerinden bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde Bakanlığa devredilir.

BAŞKAN - Okunan maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2. - Şirket uhdesinde bulunup, Askerî İkmal ve NATO Tesisleri hizmetlerinde kullanılan her türlü araç, malzeme, lojman, bina ve tüm demirbaşlardan;

a) Bakanlık tarafından ton/km. adı altında bedelleri Şirkete ödenmiş olanlar bedelsiz olarak,

b) Bakanlık tarafından ton/km. adı altında bedellerinin bir kısmı şirkete ödenmiş olanların ise bakiye borcu şirkete ödenmek suretiyle,

Başkanlıkça kullanılmak üzere Bakanlığa devredilir ve kamu kurumları nezdinde gerekli tesciller yapılır.

BAŞKAN - Okunan geçici 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 3. - A) Askerî İkmal ve NATO Tesisleri hizmetlerinin yürütülmesinde Şirket bünyesinde çalışan işçiler, kadro ve pozisyonları ile birlikte Başkanlığa nakledilir ve nakledilen kadro ve pozisyonlar genel hükümlere göre vize ettirilir. Nakledilen işçilerin her türlü ücret, ikramiye ile diğer özlük hakları, yeni sözleşme imzalanıncaya kadar devam eder.

Başkanlıkta çalışan tüm personel için kıdem tazminatı karşılığı olarak ödenen meblağın tamamı, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç bir ay içinde Şirket tarafından Başkanlığa aktarılır.

B) Şirket bünyesindeki Askerî İkmal ve NATO Tesisleri hizmetlerinin yürütülmesinde çalışan sözleşmeli personel, Başkanlığa nakledilir. Nakledilen sözleşmeli personelin her türlü zam, tazminat ve sözleşmeden doğan ücret, ikramiye ile diğer özlük hakları, unvanlarına uygun yeni kadro veya görevlerine atanıncaya kadar şahıslarına bağlı olarak saklı tutulur. Bu personelden bir ay içinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına naklen atama isteyenler ile ilgili kamu kurum ve kuruluşların isteklerine, Başkanlıkça muvafakat verilir.

Ancak, bunların atandıkları yeni kadrolarda kaldıkları sürece alacakları her türlü ödemeler dahil maaşın net tutarı, eski kadrolarında en son ayda almış oldukları maaşlarının veya sözleşme ücretlerinin net tutarından az olduğu takdirde, bu durum giderilinceye kadar aradaki fark, herhangi bir kesintiye tâbi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir.

BAŞKAN - Okunan maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 4. - Millî Savunma Bakanlığının Devlet Memurları Kanununa tâbi Devlet memuru kadrolarından 1405 adedi iptal edilmiştir. İptal edilen kadroların hangi unvan ve hangi dereceden olacağı, Millî Savunma Bakanı tarafından tespit edilir ve Maliye Bakanlığı ile Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.

Ekli listelerde yer verilen kadrolar ihdas edilerek, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki III sayılı cetvele "Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı" bölümü olarak eklenmiştir.

BAŞKAN - Okunan geçici 4 üncü maddeyi ekli cetvelleriyle beraber oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 5 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 5. - Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl süre ile Yönetim Kurulu; Millî Savunma Bakanlığı Müsteşarı Başkanlığında, Genelkurmay Başkanlığı Lojistik Dairesi Başkanı, Millî Savunma Bakanlığı Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanı, NATO Enfrastrüktür Dairesi Başkanı, İç Tedarik Dairesi Başkanı, Maliye Dairesi Başkanı ve Hukuk Müşavirliği ve Davalar Dairesi Başkanından oluşur.

Yönetim Kurulu, Yönetim Kurulu Başkanının daveti üzerine ayda en az bir defa toplanır. Toplantı yeter ve karar sayısı dörttür. Yönetim Kurulu Başkanının katılamadığı toplantılara, en kıdemli üye başkanlık eder. Yönetim Kurulunun sekretarya hizmetleri, Başkanlık tarafından yerine geti-rilir.

Yönetim Kurulu üyelerine, Kamu İktisadî Teşebbüsleri Yönetim Kurulunun kamu görevlisi üyeleri için Yüksek Planlama Kurulunca belirlenen miktarın yarısı tutarında aylık ücret ödenir.

BAŞKAN - Okunan geçici 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 15. - Bu Kanun 4 Ekim 2000 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Yürürlük maddesi kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 16. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Yürütme maddesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre, oyunun rengini belli etmek amacıyla, Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu söz istemiştir.

Lehte görüşlerini ifade etmek üzere, buyurun Sayın Çulhaoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve Görevleri Hakkında 613 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye İlişkin Kanun Tasarısıyla ilgili oyumun rengini belirtmek üzere şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının bu kadar hızlı görüşülmesine katkıda bulunan bütün milletvekili arkadaşlarıma şükranlarımı arz ediyorum.

 Değerli vaktinizi fazla almamak için, oyumun kabul olduğunu belirtiyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çulhaoğlu.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım: Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Açık oylama için 3 dakikalık süre veriyor ve oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı yoktur. Açık oylama, aynı zamanda yoklama niteliğindedir.

10 dakika sonra toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 17.17

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.27

BAŞKAN: Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER: Melda BAYER (Ankara), Mehmet BATUK (Kocaeli)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. – Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve Görevleri Hakkında 613 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/752) (S. Sayısı : 577) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Hatırlanacağı üzere, görüşmekte olduğumuz 577 sıra sayılı kanun tasarısının tümünün oylamasında, açık oylama gereği olan rakama ulaşılamamıştı.

Şimdi, açık oylama işlemini tekrarlayacağız.

Oylama için 3 dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oylama sonucunu arz ediyorum:

Açık oylamaya 231 sayın milletvekili katılmış, 230 kabul ve 1 mükerrer oy kullanılmıştır. (DSP sıralarından alkışlar)

Böylece, görüşmekte olduğumuz tasarı kanunlaşmıştır; Millî Savunma Bakanlığımıza, onun personeline, yeni teşkilata ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 621 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakerelerine başlayacağız.

6. – Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 621 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Adalet Komisyonu Raporu (1/728) (S. Sayısı: 591)

BAŞKAN - Komisyon?.. Mevcut değil.

Hükümet?.. Mevcut değil.

Ertelenmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 624 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakerelerine başlayacağız.

7. – Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 624 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Fazilet Partisi Grup Başkanvekili Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan ve 7 Arkadaşının; Anavatan Partisi Grup Başkanvekilleri Bartın Milletvekili Zeki Çakan, Denizli Milletvekili Beyhan Aslan, Eskişehir Milletvekili İ.Yaşar Dedelek ile Antalya Milletvekili Cengiz Aydoğan'ın Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İçişleri, Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/757, 2/603, 2/605) (S. Sayısı : 592)

BAŞKAN - Komisyon?... Mevcut değil.

Hükümet?... Mevcut değil.

Ertelenmiştir.

Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 626 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakerelerine başlayacağız.

8. – Başbakanlık Teşkilâtı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 626 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/758) (S. Sayısı: 609)

BAŞKAN - Komisyon?... Mevcut değil.

Hükümet?... Mevcut değil.

Ertelenmiştir.

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında 608 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Gençlik ve Spor Hizmet ve Faaliyetlerinde Üstün Başarı Gösteren Kişi ve Kuruluşların Ödüllendirilmesi, 3289 Sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının müzakerelerine başlayacağız.

9. – Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında 608 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Gençlik ve Spor Hizmet ve Faaliyetlerinde Üstün Başarı Gösteren Kişi ve Kuruluşların Ödüllendirilmesi, 3289 Sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in Dünya ve Olimpiyat Şampiyonluğu Kazanmış Sporculara Cumhurbaşkanlığı Onur Madalyası Verilmesi ile Maaş Bağlanması ve Avrupa Şampiyonluğu Kazanmış Sporculara Maaş Bağlanması Hakkında Kanun Teklifi, Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu'nun Madalya ve Nişanlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Erzurum Milletvekili Mücahit Himoğlu'nun Dünya, Olimpiyat ve Avrupa Şampiyonluğu Kazanmış Sporculara ve Bunların Ailelerine Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Afyon Milletvekili Gaffar Yakın ve 10 Arkadaşının Avrupa Futbol Kupalarında Başarılı Olmuş Türk Futbol Kulüplerinin Ödüllendirilmesine Dair Kanun Teklifi, Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, İçel Milletvekili Turhan Güven ve 2 Arkadaşının Ülkemizin Tanıtımında Katkısı Olan Gençlik ve Spor Kulüplerinin Ödüllendirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/724, 1/704, 2/68, 2/386, 2/387, 2/492, 2/535) (S. Sayısı : 623)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Silahlı Kuvvetler İhtiyaç Fazlası Mal ve Hizmetlerinin Satış, Hibe, Devir ve Elden Çıkarılması; Diğer Devletler Adına Yurt Dışı ve Yurt İçi Alımların Yapılması ve Eğitim Görecek Yabancı Personel Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Silahlı Kuvvetler İhtiyaç Fazlası Mal ve Hizmetlerinin Satış, Hibe, Devir ve Elden Çıkarılması; Diğer Devletler Adına Yurt Dışı ve Yurt İçi Alımların Yapılması ve Eğitim Görecek Yabancı Personel Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair 31.5.1989 Tarihli ve 3567 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakerelerine başlıyoruz.

10. – Silahlı Kuvvetler İhtiyaç Fazlası Mal ve Hizmetlerinin Satış, Hibe, Devir ve Elden Çıkarılması; Diğer Devletler Adına Yurt Dışı ve Yurt İçi Alımların Yapılması ve Eğitim Görecek Yabancı Personel Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Silahlı Kuvvetler İhtiyaç Fazlası Mal ve Hizmetlerinin Satış, Hibe, Devir ve Elden Çıkarılması; Diğer Devletler Adına Yurt Dışı ve Yurt İçi Alımların Yapılması ve Eğitim Görecek Yabancı Personel Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair 31.5.1989 Tarihli ve 3567 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/382, 1/258) (S.Sayısı: 407)(1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Komisyon raporu 407 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümünün müzakerelerine başlıyoruz.

Tasarının tümü üzerinde ilk söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Şırnak Milletvekili Sayın Sait Değer'e aittir.

Buyurun Sayın Değer. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

DYP GRUBU ADINA M. SAİT DEĞER (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 407 sıra sayılı Silahlı Kuvvetler İhtiyaç Fazlası Mal ve Hizmetlerinin Satış, Hibe, Devir ve Elden Çıkarılması; Diğer Devletler Adına Yurt Dışı ve Yurt İçi Alımların Yapılması ve Eğitim Görecek Yabancı Personel Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısının tümü üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Grubum ve şahsım adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Değer, biraz müsaade eder misiniz...

M. SAİT DEĞER (Devamla) - Tabiî efendim.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, yerlerimize oturalım ve sükûnu da sağlayalım efendim.

Buyurun Sayın Değer.

M. SAİT DEĞER (Devamla) - Sağ olun Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzde, globalleşme ve bloklaşma olguları birlikte yaşanmaktadır. Bir yandan, uluslararası serbest ticaret anlaşmaları imzalanırken, diğer yandan, bloklariçi dayanışma ve blokların kendilerini dış dünyaya karşı koruma için aldıkları önlemlere tanıklık yapmaktayız. Ancak, değişmeyen bir şey vardır; o da, savunma sanayii ve savunma ürünleri tedarikinin, devletler tarafından, millî egemenliği önplanda tutacak şekilde yapılmasıdır.

                                             

(1) 407 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Bildiğiniz gibi, önümüzdeki yirmibeş otuz yıllık dönemde, Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde bulunan harp silah ve araçlarının büyük bölümünün modernize edilmesine, envanterden çıkarılanların ise, yeni teknolojiye sahip sistemlerle değiştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.

Elbette ki, bütün bunların maliyeti çok fazladır. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, savunma sanayimizin geliştirilmesi için hayata geçirilmesi gereken projeleri bulunmaktadır. Bu projeler, bütçeden ayrılan payla karşılanmaya çalışılmaktadır. Bu bütçeye katkı sağlayacak düzenlemeleri yaparak, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin her açıdan güçlü konuma gelmesine katkıda bulunmak, Doğru Yol Partisi olarak bizleri sevindirecektir.

Bu kanun tasarısını yasalaştırdığımız takdirde, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin gelir kaynaklarından olan ihtiyaç fazlası malların satışından elde edilen geliri artırmış olacağız. Defalarca bu kürsüden de belirttiğim gibi, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin oldukça önem arz eden ve altyapısı oluşturulan projeleri vardır. Bu projeler yatırım beklemektedir. Bu projelerin bir kısmının da yapımına başlanmıştır. Bunlar, Türkiye'nin çağdaş dünyada yerini alması için gerçekleştirmek zorunda olduğu teknolojik atılımlardır.

Hepimizin bildiği gibi, ekonomik istikrar programımız çerçevesinde, bütçeden Millî Savunma Bakanlığına ayrılan paylarla, çok yüksek maliyeti olan bu projeleri hayata geçirmek elbette ki çok zordur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3212 numaralı Kanunun 2 nci maddesine göre, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından üretilen, yurt içinden veya yurt dışından çeşitli yollarla elde edilen her cins ve sınıf ikmal maddelerinden, onarımı yapılmayan ordu malları ve hurdaya ayrılanlar ile ihtiyaç fazlası bulunan veya çeşitli sebeplerle kadro dışı bırakılanların, Türkiye'deki kamu ve özel kurum ve kuruluşlarına bedelsiz olarak devredilmesi, satılması veya bunların ürettikleri veya sahip oldukları malzeme ile mübadelesi, Türkiye Cumhuriyetinin siyasî tutum ve menfaatlarına aykırı olmamak şartıyla, dost veya müttefik devletlere bağışlanması, değerinden az bir bedel karşılığında yardım olarak verilmesi, maliyet değerinden veya bunun üzerinden belirli bir kârla satılması, satılan silah ve malzemenin diğer devlet, kurum ve kuruluşlarına satışı konusunda alıcı devlete, kurum ve kuruluşlara yetki verilmesi, bu kanunun 2 nci maddesinde açık bir şekilde belirtilmiştir.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin elinde bulunan mal ve hizmetler, 2886 sayılı Kanuna göre, ihaleye çıkarılarak satılmaktadır. Tabiî, bu malları daha çok NATO ülkeleri almak istiyor; dolayısıyla, satışımızı bu devletlere yapıyoruz; ancak, zaman içerisinde, bu malzemelere, yabancı devletlerden çok, yabancı özel kuruluşların daha fazla talepte bulunduğu gözlenmiştir.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin satışa sunduğu mal ve hizmetler nelerdir diye düşündüğümüzde, bunlar, yemek artıkları dahil olmak üzere, alüminyum, çelik hurdası, araç hurdası, uçak ve gemi hurdaları, miadı dolmuş mallar, teknik ve teknolojinin gelişmesi karşısında, tip, kapasite ve mahiyetleri itibariyle kullanılışında ekonomik fayda olmayan mallardır.

Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısına ülkemiz çıkarları açısından baktığımızda, son derece geç kalınmış bir kanun tasarısı olarak kabul ediyorum bu tasarıyı. Bu tasarıyı yasalaştırdığımız takdirde, Türk Silahlı Kuvvetleri, ihtiyaç fazlası mal ve hizmetlerin satışı için ihaleye çıktığında daha fazla müşteri olacak ve dolayısıyla, bu malları yüksek fiyattan satma imkânına sahip olacaktır. Örneğin, hurda bir gemiyi satışa sunduğumuzda, bu hurda gemiyi -çok cazip fiyatlarla- lokanta olarak kullanmak isteyen dost ve müttefik özel kuruluşlara, yüksek bir fiyatla alıcı olması imkânı verilmiş olacaktır. Bunun gibi, hurda bir uçağı veya silahı sembolik, süs olarak kullanmak isteyen özel sektör talepleri karşılanarak daha yüksek bir fiyattan satış yapılması olanağı elde edilmiş olacaktır. Oysa, mevcut kanundaki düzenlemeye göre, bu özel kuruluşlara satış yapılamıyordu; yani, bu malzemeler için gelen cazip fiyat tekliflerini değerlendiremiyorduk. Talep var; ama, kanundaki düzenlemeye bağlı kalındığında bu talepler karşılanamıyordu.

Biz, hurda bir silahı Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumuna sattığımızda, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, bu silahı eriterek çeliğinden faydalanıyor; oysa, bu tasarıyla sağlanacak olan imkânlarla, yurtdışına antika değeriyle veya turistik amaçlı kullanılmak üzere yüksek fiyattan satılacak ve ülkemize daha fazla katkı sağlanmış olacaktır.

Sonuç olarak, bu mallar yüksek fiyattan satıldığında, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin elde edeceği gelir böylelikle artmış olacaktır. Bu yolla elde edilen gelirler, Millî Savunma Bakanlığı bütçesinde toplanmakta ve savunma sanayiinin geliştirilmesinde, araştırma ve geliştirme hizmetleri ve Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacı bulunan silah ve malzemelerin tedarik edilmesinde kullanılmaktadır.

Hepinizin bildiği gibi, bu gelir, Türk Silahlı Kuvvetlerinin projelerinde kullanılmaktadır; böylece, bu projelerin çabuklaştırılması ve erken bitmesi sağlanmış olacaktır. Bu yolla, yılda 800 milyar civarında gelir elde edilirken, bu miktar, bu tasarı yasalaştığı takdirde 2-3 katına çıkmış olacaktır; yani, bu düzenlemeyle, ülkemizin en önemli ihtiyacı olan dışsatımı ve dolayısıyla döviz girdileri artırılarak, ülkemiz çıkarları ve Türk Silahlı Kuvvetleri için büyük fayda sağlanmış olacaktır; çünkü, güçlü savunma, ülkemiz için hayatî önem taşımaktadır.

Yine, hazırlanmış olan tasarıya baktığımızda, 3212 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin 5 numaralı bendi, 1 inci maddeyle paralellik sağlamak için yeniden düzenlenmiştir. Ayrıca, bu maddede, mülkiyeti elde olmak kaydıyla da olsa, yabancı devletlerin kamu veya özel nitelikteki kuruluşlarına kara, deniz ve hava araçları, gereç, silah, bina ve arazilerin tahsis edilmesinin mümkün olmadığı belirtilmektedir. Tasarının 3 üncü maddesinde ise, 3212 sayılı Kanunun 8 inci maddesine göre, bu kanunla sağlanacak ihtiyaçlar ve bunlarla ilgili muameleler her türlü vergi, resim, harç ve resmî kuruluşlara ait ardiye ücretinden muaf olduğu belirtilmektedir.

Bilindiği gibi, vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir ve kaldırılır. Bu nedenle 3212 sayılı Kanunun 8 inci maddesi de değiştirilerek, satılacak mal ve malzemelerden elde edilecek gelirin Katma Değer Vergisi ve Damga Vergisine tabi olması sağlanmıştır. Bu da elbette vergi sistemimizin bütünlüğü açısından yerinde bir düzenleme olmuştur; ancak, burada belirtmeden geçemeyeceğim konu, Anayasamızın "Vergi ödevi" başlıklı 73 üncü maddesi, verginin tanımından çok amacını ve bu amaca nasıl ulaşılacağını açıklamaktadır. "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır." Ülkemizde, maalesef, vergi dağılımı adaleti bu şekilde paylaştırılamıyor ve sürekli çalışan kesime yüklenilerek artırılan bu vergilerin de faize gitmesi, ayrıca, yeniden üzücü bir durumu meydana getirmesi söz konusudur. 

Bu duygularımla, tasarının Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve ülkemiz için hayırlı olmasını temenni eder, Grubum ve şahsım adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Değer.

Gruplar adına ikinci söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili Sayın Ramazan Toprak'a aittir.

Buyurun Sayın Toprak. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

FP GRUBU ADINA RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu tasarının hükümete iki şekilde örnek olmasını diliyorum: Birincisi, Sayın Millî Savunma Bakanınca, beş parti grubunu tek tek gezerek ve olurlarını alarak, düşüncelerini alarak getirilen bir tasarı. Yarım gün içinde üç tasarı çıkmış vaziyette. Bu anlamda örnek olmasını diliyorum. İçeriğinde ne olduğu bilinmeyen, tepeden inme, bana göre kontra tasarılarla Meclis gündemini işgal edenlere gerçek anlamda örnek olmasını diliyorum; birincisi bu.

Bir diğer konuda açıklama yapmak istiyorum. Sayın hükümetin, askerimiz söz konusu olduğunda gösterdiği hassasiyeti, kendi çıkardığı yangında cayır cayır yanan sokaktaki sade vatandaşımız, köylümüz, çiftçimiz, memurumuz için de göstermelidir. Hükümet açısından bu bir çifte standarttır. Askerimiz başımızın tacı, üreticimiz ve köylümüz de başımızın tacı. Bu konuda, hükümeti, Anayasanın 2 ve 10 uncu maddeleri doğrultusunda hareket etmeye davet ediyorum.

Bu tasarı, Silahlı Kuvvetlerdeki ihtiyaç fazlası mal ve hizmetlerin satışlarıyla, yurtdışı yabancı dost ülkelere satışlarıyla ilgili hususları düzenlemektedir. Tabiî, tasarı, Silahlı Kuvvetlerle ilgili olduğundan, bu vesileyle ifade edeceğimiz bazı hususlar elbette olacaktır.

Şimdi, ülkemizin batı sınırından, Yunanistan'dan başlayarak Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Çeçenistan, Rusya, Gürcistan, Ermenistan, Nahcivan nedeniyle Azerbaycan, İran, Irak, Suriye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmak üzere 13 ülkeyle çevrili bir ülke olduğunu ifade edelim ve bu 13 ülke içerisinde iki üç tanesini bir kenara bıraktığımız zaman, diğer ülkelerle herhalde çok dostane ilişkiler içinde olduğumuzu söyleyemeyiz; tabir caizse, çember halinde yanan bir ateşin ortasına düşmüş ülke gibiyiz. Hani insan insana beddua eder "Allah seni bilmem ne yapsın" diye. Ülke ülkeye beddua edecek olsaydı "Allah size Türkiye gibi komşular nasip etsin" olurdu herhalde bu beddua. Böyle bir jeostratejik ve jeopolitik konuma sahip ülkenin üzerinde elbette pek çok göz olacaktır.

Peki, böyle bir olağanüstü jeostratejik konuma, üstün özelliklere, her anlamda, enerji anlamında, konum anlamında olağanüstü bir değere sahip ülke üzerinde iştah kabartanlar, dünya durdukça var olacaktır.

Peki, bizim yapmamız gereken nedir? Şimdi, ülkemiz üzerinde oynanan çok kirli oyunlar olduğunu hepimiz ifade ediyoruz. Kırk elli yıllık zaman dilimine baktığımız zaman, ülke insanımız sağ-sol, Alevî-Sünnî, Türk-Kürt, laik-antilaik, dinci-dinsiz şeklinde kategorize etmelerle, ülkenin dinamiğini oluşturan bu güçler, karşı karşıya getiriliyor. Aslında, bu şekilde ifade edilen kesimler bir araya getirildiğinde, hepsi birbirinin kardeşi olduğunu, kısa bir diyalogdan sonra fark ediyor; ama, bu kesimleri kategorize ettikleri zaman iletişim kopacaktır, diyalog kopacaktır. Sonuç mu: Sonuç işine geldiğimiz durumlarda... Bu kesimler sürekli birbirlerine kışkırtılarak, varsayılan tehlikelerle birbirleri üzerine sürülerek ülke dinamikleri sürekli yok edilmekte. Aslında, zenginliğimiz olan farklılığımız, bir ayrıştırma nedeni gibi sürekli kullanılmakta ve maalesef, onlarca yıldır Türk Milleti bu tezgâha gelmekte; buna karşı duyarlı olmalıyız. Ülke dinamikleri içinde biraz önce bahsettiğim kesimler, insan grupları olduğu kadar, ülkenin dinamiklerini oluşturan başka oluşumlar da, yani, kurumlar da, kuruluşlar da vardır. Ülke dinamiklerinden birisi Türk Silahlı Kuvvetleridir; bir diğeri Türkiye Büyük Millet Meclisidir; bir diğeri bu çatı altında veya bu çatı altına girememiş siyasî partilerdir; ülke dinamiklerini oluşturan kuruluşlar ve kurumlar. Bu kesimler Türk Milletinin teveccühünü kazanarak, bu Mecliste o kesimin sesini dile getirecektir. Bu  bahsettiğim kurumlar, Türk Milletinin dinamikleridir.

Biraz önce, değişik insan grupları arasında ayrıştırma şeklinde uygulanan ve bu kesimleri birbirine kırdıran anlayışın, aynı şekilde, ülkenin diğer dinamiklerini oluşturan kurum ve kuruluşlarımızı da karşı karşıya getirme gibi bir tezgâhı vardır ve zaman zaman, maalesef, bu tezgâha gelinmektedir. Bu tezgâha gelmememiz lazım. Hiçbir zaman düşmanlık, elde yalın kılıç saldırmak suretiyle olmaz; bu, geçmiş çağlarda kalan bir anlayış. Şimdi, kalemler silah olarak kullanılıyor, düşünceler silah olarak kullanılıyor. 

Ne gibi; şimdi, 1984-1999 arasındaki onbeş yıllık zaman dilimi içinde güneydoğuda örtülü veya açık harcamalarla, takriben, 200 milyar dolar civarında bir millî kaynak ya toprak altına gömüldü veya barut oldu, buharlaştı. 200 milyar dolar... 3-5 milyar dolar için atılmadık takla kalmıyor.  Bir millî kaynak yok edildi; gerçek anlamda bir millî kaynak yok edildi.

Bu düşüncenin devamı olarak, elbette, Türk Silahlı Kuvvetleri her anlamda güçlü olmak zorunda. Böyle bir komşu ülke silsilesine sahipseniz, çok güçlü olmak zorundasınız. Savunma harcamalarınız, bir İsviçre'nin harcamasına benzemez, bir Fransa'nın harcamasına benzemez; çevresinde düşman yok. Ülkenin çevresindeki 13 ülkeden 3 tanesini alın, 10 tanesi ne yapacağı belli olmayan ülkeler.

Ha, böyle bir psikoza girmek amacında da değiliz; potansiyel düşman olarak görmüyoruz; ama, potansiyel dost olarak da görmüyoruz. Bu iki düşünce arasındaki dengeyi oluşturmak, yöneticilerin görevidir.

Bu kadar önemli bir konumdaki Silahlı Kuvvetlerin güçlü olma gerekliliği, örneğin "bu kadar savunma harcaması fazla" şeklinde bir eleştiriyle dumura uğratılmak isteniyor; yani, ülkenin bu dinamiği güçsüzleştirilmek suretiyle, pek çok temel konuda kararlı tutum sergileyen Silahlı Kuvvetleri, zaman zaman, ülkenin diğer dinamikleriyle, kişileriyle, kuruluşlarıyla veya kurumlarıyla karşı karşıya getirilmek isteniyor ve bunda da -üzülerek ifade edeyim- zaman zaman başarılı olunuyor. Bunun faturasını, sadece o kişiler değil, 70 milyon Türk Milleti ve Türk Devleti ödüyor. Yöneticiler ve ülkenin önünde lider olma sevdasında olan insanlar, bunun faturasını 70 milyon Türk Milleti ödemeden, bu hassas dengeleri en iyi şekilde korumak, gözetmek zorundalar.

200 milyar dolar harcandı. Benim aklıma Mao'nun bir sözü geliyor. Mao der ki: "Savaş, kanlı politikadır; politika ise, kansız savaştır." Yani, 1984-1999 arası, güneydoğuda kanlı bir politika uygulandı; 200 milyar dolar uçuruldu, yok... Acaba, bundan sonraki, 1999'dan sonraki onbeş yıllık dönem içerisinde kansız savaş mı uygulanacak; yani, politika mı uygulanacak diyorum. Bu, elbette, elde -yine bahsettiğim gibi- tanklarla, tüfeklerle, silahlarla yürütülecek bir savaş değil. Bunun yolu nedir -en kibar şekliyle ve hukuka uygun şekliyle ifade edeyim- diplomasidir. Diplomasi, çıkar esasına dayalıdır; ülkenizin çıkarı varsa, her birlikteliğin içinde yer alırsınız, çıkarınıza ters ise karşı çıkarsınız.

Avrupa Birliğinin de, bu anlamda, çıkarımıza uygun düştüğü sürece yanındayız. Yani, Avrupa Birliğine evet; ama, ne pahasına olursa olsun AB'ye evet değildir. Ne pahasına olursa olsun Avrupa Birliğine gireceğiz düşüncesi, milenyum mandacılığıdır. Ulusal Kurtuluş Savaşını veren Mustafa Kemal Atatürk, bu mandacı zihniyeti kovmuştur. 21 inci Yüzyılda bu mandacılık anlayışına yer vermemek gerekir. Avrupa Birliğiyle ilişkiler, karşılıklı güven, saygı, çıkar esasına dayalı olmalıdır. Tek taraflı değil, iki taraflı; kuru sevda şeklinde de değil, iki taraflı; benim ülkemin çıkarına uyar "evet" derim, benim ülkemin çıkarına ters düşer "hayır" derim. Bu anlayışın ortaya konulması lazım.

Geçtiğimiz aylar içerisinde, bu konular söz konusu edildi. Yüksek malumlarınız, 8 Kasım tarihinde, bir Katılım Ortaklığı Belgesi ilk kez açıklandığında, kısa vadeli öncelikler arasında, siyasî kriterler arasında, Kıbrıs, kısa vadede çözülmesi gerekli bir sorun olarak ifade edilmişti; yani, 2001 yılı içerisinde çözülmesi gerekli sorun olarak ifade edilmişti. Gerek Sayın Başbakanın gerekse Sayın Dışişleri Bakanının bu konuda çok sert tepkileri oldu ve hatta, Sayın Başbakanın bu konudaki konuşması önümde, bu 8 Kasım tarihli Katılım Ortaklığı Belgesiyle ilgili olarak "Avrupa Birliği, Kıbrıs ve Ege konularında bize vermiş olduğu sözü çiğnemiştir; yani, bizi aldatmıştır. Bir sonuca varılmazsa, Türkiye'nin tepkisi, herhalde, sözde kalmayacaktır" dedi. Aradan altı ay geçti; Türkiye'nin tepkisi hâlâ sözde... Hâlâ sözde... Tek taraflı bir aşka dönüşmüş gibi görüyorum.

Yine, izninizle... Ancak böyle, genel görüşmeyle, zorunlu nedenlerle Yüce Meclisin huzuruna getirebildiğimiz bazı temel konuları, Sayın Dışişleri Bakanımız keşke burada olsa da, gerektiği yerde rahatlıkla konuşabilsek. Bu imkândan mahrumuz.

Önümde, Avrupa Parlamentosunun 2000 yılında aldığı bir karar var. Bu kararın içerisinde, örneğin (j) paragrafında, Türk Silahlı Kuvvetleri işgal kuvvetleri olarak nitelenmiş.

Yine, 10 uncu paragrafından bir pasaj okumak istiyorum: "Bu nedenle, Türk Hükümeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk toplumunun önemli bir parçası olan Ermeni azınlığa, özellikle, bu azınlığın modern Türkiye Devletinin kurulmasından önce maruz kaldığı soykırımı resmen kabul ederek, yeni bir destek sağlamaları için çağrıda bulunmaktadır."

Kürt sorunu için siyasî bir çözüm bulunması çağrısı, yine, 2000 yılındaki bir Avrupa Parlamentosu kararıdır.

Yine, 19 uncu paragrafta, aynen şu ibareyi okuyorum: "Türk Hükümetine işgal kuvvetlerini Kuzey Kıbrıs'tan çekmesi çağrısında bulunmaktadır."

Tabiî, Avrupa Birliği, bu hükümleri, bu kararları Parlamentosunda kabul ediyor, benim Türkiye Büyük Millet Meclisime bu kararları bildirme konusunda da âdeta telkin, talimat ve tavsiyede bulunuyor; bu konular, Türkiye'nin gündemine hiç gelmiyor.

Değerli milletvekilleri, önümde daha pek çok not var. Ben, süreyi bunlarla doldurmak istemiyorum. Gelmek istediğim nokta şu: Ne Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine ne de Türk kamuoyunun gündemine getirilmeyen hususlar var. Bakın, Katılım Ortaklığı Belgesinde dile geti-rilen hususlar, akabinde, yani, Nis Zirvesinden sonra nihaî şeklini aldı; sayın hükümet bu konuda bir de Ulusal Program hazırladı. Ulusal Programı getirttim, inceledim. Az önce değindiğim, beni doğrudan suçlayan, töhmet altında bırakan hususlarla ilgili, evet, hiçbir düzenleme yapmamış. Acaba, önümüze son derece zararlı bir yemek getirildi de bunun üzerini bezle mi örtüyoruz, neden bundan sakınıyoruz diyorum. Neden bu hususları Türk Milletinin gözbebeği olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmiyoruz veya getiremiyoruz diyeceğim; çünkü, bunların hiçbirini bu Mecliste göremeyince, ben, artık, iyiniyetimi kaybetme noktasına geldim. Büyük iddialarla hazırlanmış bir Ulusal Program; ancak, Avrupa Parlamentosunun, Avrupa Konseyinin, benim ülkem hakkındaki doğrudan suçlayıcı, telkinde bulunan, ültimatom veren, benim egemenliğimi hiçe sayan hususlardaki kararlarına karşı tek bir cümle göremiyorum.

İşte, işin ilginç noktası bundan sonra başlıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri bu hususlarla ilgili çekincelerini muhtelif toplantılarda dile getirdiği zaman bazı siyasîler ayağa kalkıyor ve Türk Silahlı Kuvvetlerini AB karşıtı bir kurum gibi gösterme gayretine girişiyor. Bunun hiç kimseye yarar sağlamayacağını ifade edeyim. Bugüne kadar bu tarz davranışta bulunanlar hep zarar getirdi, bundan sonra da zarar getirecektir. AB karşıtı gibi göstermek suretiyle, acaba, birileri bundan başka şekilde siyasî rant elde etme amaçlı olarak böyle bir faaliyete, gayrete mi girişiyor diyoruz.

Ben, bu vesileyle, Sayın Meclis Başkanının, benim "tarihte Türk ve Ermeni ilişkileri" konulu genel görüşmemi de ülke gündemine sokmasını arzu ediyorum. Önümüzdeki günlerde yine bu konu alevlenecek; Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ve aday ülkelerde, Ermeni soykırımıyla ilgili ciddî iddialar yeniden gündeme gelecek. Genel görüşmedeki amacımız, bu hususta, Türk Milletinin gözbebeği Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan 5 siyasî partinin, ortak, millî bir politika şeklinde tavrını ortaya koyması ve Parlamento kararı düzeyinde, bunu tüm dünya ülkelerine duyurmak suretiyle, Türk Devletinin kararlılığını göstermesidir. Aradan bir ayı aşkın bir süre geçti, hâlâ Meclis gündemine alınmıyor. Ne sokaktaki gündem yakalanıyor, ne ülkedeki gündem yakalanıyor. Sadece, yasak savma şeklinde, gündemler doldurulmakla meşgul. Gelinen nokta ortada; ülke yangın yerine dönmüş. Hani bir söz var; şaşkına "kar yağacak" demişler, o da "ben titremeye hazırım" demiş. Ortada kar yok, ufacık bir kriz fırtınası var; hükümet tir tir titriyor, bu sıcacık günlerde hükümet tir tir titriyor. Titremesine gerek yok, Sayın Başbakan evine çekilsin, 70 milyon Türk Milleti arasında bu işi daha mükemmel icra edecek binlerce insan vardır, yerini onlara tevdi etsin, titremesin, sıhhat bulsun; biz de bu vesileyle vatandaşımızın yüreğine bir su serpelim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sen kendi yüreğine su serp.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Toprak.

Tasarının tümü üzerinde, şahsı adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?.. Yok.

Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman?.. Yok.

Herhangi bir soru?.. Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir.

İlk maddeyi okutuyorum:

SİLAHLI KUVVETLER İHTİYAÇ FAZLASI MAL VE HİZMETLERİNİN SATIŞ, HİBE, DEVİR VE ELDEN ÇIKARILMASI; DİĞER DEVLETLER ADINA YURT DIŞI VE YURT İÇİ ALIMLARIN YAPILMASI VE EĞİTİM GÖRECEK YABANCI PERSONEL HAKKINDA KANUNUN BAZI MADDELERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİNE DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 30.5.1985 tarihli ve 3212 sayılı Silahlı Kuvvetler İhtiyaç Fazlası Mal ve Hizmetlerinin Satış, Hibe, Devir ve Elden Çıkarılması; Diğer Devletler Adına Yurt Dışı ve Yurt İçi Alımların Yapılması ve Eğitim Görecek Yabancı Personel Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin (B) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"B) Türkiye Cumhuriyetinin dış siyasî tutum ve menfaatlerine aykırı olmadığının Dışişleri Bakanlığının mütalaasıyla belirlenmesi şartıyla dost veya müttefik devletlere; ayrıca, (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen hususlar hariç olmak üzere, bu devletlerde bulunan kamu veya özel nitelikteki kurum ve kuruluşlara;

a) Bağışlanmasını,

b) Usulüne uygun olarak belirlenen değerinden az bedel karşılığında yardım olarak verilmesini,

c) Maliyet değerinden veya maliyetin üzerinde bir değerden satılmasını,

d) Satılan silah ve malzemenin diğer devlet, kurum ve kuruluşlara satışı konusunda alıcı devlete, kurum ve kuruluşlara yetki verilmesini,"

BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş önerge?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - 3212 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (5) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"5. Hizmet :

Taraflar (kamu veya özel nitelikteki kuruluş ve şahıslar ile dost veya müttefik devletler, bu devletlerde bulunan kamu veya özel nitelikteki kurum veya kuruluşlar) arasındaki anlaşmaya göre; bir işin yapılması için verilecek eğitim, teknik bilgi, bakım, onarım, kurtarma, liman ve müşavirlik desteği ile mülkiyeti elde olmak kaydıyla tahsis edilebilecek kara, deniz ve hava araçları, gereç, silah, bina ve araziyi;"

"Ancak, dost veya müttefik devletlerde bulunan kamu veya özel nitelikteki kurum veya kuruluşlar hakkında birinci fıkranın (5) numaralı bendindeki tahsis hükmü uygulanmaz."

BAŞKAN - Okunan maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - 3212 sayılı Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 8. - Bu Kanun hükümlerine göre sağlanacak ihtiyaçlar ve bunlarla ilgili muameleler, Katma Değer Vergisi ve Damga Vergisi hariç, her türlü vergi, resim, harç ve resmî kuruluşlara ait ardiye ücretinden muaftır."

BAŞKAN - Okunan maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Okunan maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamayı elektronik cihazla yapmayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Açık oylama için 5 dakika süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 407 sıra sayılı kanun tasarısının açıkoylamasına 205 sayın milletvekili katılmış; 1 ret, 2 mükerrer, 202 kabul oyuyla kanun tasarısı kabul edilmiştir; kurumlarımıza ve ülkemize hayırlı olsun.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, Emniyet Genel Müdürlüğüne Ait Araç Gereç, Mal ve Malzemenin Satış, Hibe, HEK ve Hurda, Durum İşlemlerine Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının müzakeresine başlayacağız.

11. – Emniyet Genel Müdürlüğüne Ait Araç, Gereç Mal ve Malzemenin Satış, Hibe, HEK ve Hurda, Durum ve İşlemlerine Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/618) (S. Sayısı : 406)

BAŞKAN - Komisyon ve hükümet?.. Mevcut değil.

Ertelenmiştir.

Emniyet Teşkilatı Kanunu, Polis Yükseköğretim Kanunu ve 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine başlayacağız.

12. – Emniyet Teşkilâtı Kanunu, Polis Yükseköğretim Kanunu ve 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/497,1/212) (S.Sayısı : 438)

BAŞKAN - Komisyon?.. Mevcut değil.

Hükümet?.. Mevcut değil.

Ertelenmiştir.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Hükümet burada Sayın Başkan; komisyon gelirse, biz buradayız. Tutanaklara geçmesi açısından...

BAŞKAN - Efendim, hükümet, sıralarında var; ancak, müzakere sırasında yok.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Komisyon gelirse, biz varız Sayın Başkan.

DEVLET BAKANI MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Gruplar arasında anlaşma var herhalde...

BAŞKAN - Peki efendim.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Komisyon başkanları olmadığı için, maalesef... Yarın, inşallah, üç kanun çıkaracağız.

BAŞKAN - Efendim, komisyonun bundan sonraki tasarılar için de oturmayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 6 Nisan 2001 Cuma günü saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyor, hepinize iyi günler diliyorum.

Kapanma Saati : 18.25

 

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.