DÖNEM : 21 CİLT : 56 YASAMA
YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ 70 inci
Birleşim 15 . 3 . 2001 Perşembe İ Ç İ N D E K İ L E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. - YOKLAMALAR IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. - Nevşehir Milletvekili Mükremin Taşkın'ın, sözde Ermeni soykı-rımı
iddialarına ilişkin gündemdışı konuşması 2. - Erzurum Milletvekili Fahrettin Kukaracı'nın, Erzurum'un düşman
işgalinden kurtarılışının 83 üncü yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması 3. - Samsun Milletvekili Vedat Çınaroğlu'nun, Çanakkale Zaferinin 86 ncı
yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması B) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Katılımcı Ülkeleri Parlamento
Başkanları Konferansına katılmak üzere, Makedonya Meclis Başkanı Stojan
Andov'un vaki davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Mehmet Vecdi Gönül'ün icabet etmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/777) 2. - Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî parti
milletvekillerinden oluşacak parlamento heyetinin, Amerika Birleşik
Devletlerine, bölgesel ve uluslararası konularda muhataplarıyla istişarelerde
bulunmak üzere resmî ziyaretlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/778) 3. - Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî parti
milletvekillerinden oluşacak parlamento heyetinin, İngiltere'ye, bölgesel ve
uluslararası konularda muhataplarıyla istişarelerde bulunmak üzere resmî
ziyaretlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/779) V. - SEÇİMLER A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM 1. - Adalet Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili
Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep
Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili
Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak
Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) 2. - Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve
Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları
(1/693) (S. Sayısı : 580) VII. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR 1. - İstanbul Milletvekili Ahmet Tan'ın, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın,
konuşmasında kendisine sataşması nedeniyle konuşması VIII. - SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, 2001 yılında Erzincan
İline yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin
cevabı (7/3463) 2. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa İlinde yürütülen
ya-tırım projelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in
cevabı (7/3684) 3. - Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, nüfus müdürlüklerinde
alınan faks ücretlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın
cevabı (7/3416) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak dört oturum yaptı. Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa'nın Siverek ve
Halfeti İlçeleriyle Yukarıgöklü Beldesinde yaşanan sel felaketi nedeniyle
meydana gelen zarara ve bu konuda alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşmasına Devlet Bakanı Hasan Gemici cevap verdi. Bolu Milletvekili Mustafa Karslıoğlu ve Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Kaya, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle gündemdışı birer konuşma yaptılar. Van Milletvekili Ayhan Çevik ve 21 arkadaşının, Ermenilerin Van İlinde
yerli halka yapmış oldukları mezalimin araştırılması ve Van üzerindeki
emellerine karşı (10/183), Muğla Milletvekili Hasan Özyer ve 20 arkadaşının, Muğla İlinin
balıkçılık, tarım ve turizm açısından sorunlarının araştırılarak (10/184), Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacakları ve öngörüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı. Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu ile KİT Komisyonu üyeliklerinden çekildiğine ilişkin önergesi; Kesinleşen yargı kararları uyarınca Türk vatandaşlığını kaybeden Merve
Safa Kavakçı'nın, Anayasanın 66 ve 76 ncı maddeleri ile Türk Vatandaşlığı
Kanunu hükümlerine göre milletvekili seçilme yeterliliğini kaybettiğine, bu
nedenlerle milletvekili sıfatının kalmadığına ilişkin Başkanlık tezkeresi, Genel Kurulun bilgisine sunuldu. Makedonya Meclis Başkanı Stojan Andov'un, 20-21 Mart 2001 tarihlerinde
Üsküp'te düzenlenecek olan Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Katılımcı Ülke
Parlamento Başkanları Konferansına davetine TBMM Başkanını temsilen bir
başkanvekilinin icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi. Anavatan Partisi Grubuna düşen, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş bulunan 1 üyeliğe
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım, KİT Komisyonunda boş bulunan 1 üyeliğe Edirne Milletvekili Evren Bulut, Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan 1 üyeliğe de Rize Milletvekili
Ahmet Kabil, Grubunca aday gösterilerek, seçildiler. Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının: 1 inci sırasında bulunan, Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail
Büyükerman'ın (6/512), 16 ncı sırasında bulunan, İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın
(6/558), Esas numaralı sözlü sorularına Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, 7 nci sırasında bulunan, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın
(6/527), 9 uncu sırasında bulunan, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi
Yanmaz'ın (6/533), 14 üncü sırasında bulunan, İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın (6/554), 27 nci sırasında bulunan, Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un
(6/582), 58 inci sırasında bulunan, Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un
(6/614), Esas numaralı sözlü sorularına Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, 48 inci sırasında bulunan, Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun
(6/603), 52 nci sırasında bulunan, Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un
(6/608), Esas numaralı sözlü sorularına Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı, Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un: 51 inci sırasında bulunan (6/607), 53 üncü sırasında bulunan (6/609), 55 inci sırasında bulunan (6/611), 77 nci sırasında bulunan (6/634), 82 nci sırasında bulunan (6/640), 92 nci sırasında bulunan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın (6/655), 98 inci sırasında bulunan, Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in (6/665), 106 ncı sırasında bulunan, Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın'ın
(6/677), 118 inci sırasında bulunan, Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya'nın
(6/691), 122 nci sırasında bulunan, İzmir Milletvekili Suha Tanık'ın (6/696), Esas numaralı sözlü sorularına Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın, Cevap verdi; İzmir Milletvekili Suha Tanık da 14 üncü sıradaki (6/554)
esas numaralı sorusuna verilen cevaba karşı görüşlerini açıkladı. 2 nci sırasında bulunan (6/514), 3 üncü sırasında bulunan (6/515), 4 üncü sırasında bulunan (6/524), 5 inci sırasında bulunan (6/525), 6 ncı sırasında bulunan (6/526), 8 inci sırasında bulunan (6/531), 10 uncu sırasında bulunan (6/535), 11 inci sırasında bulunan (6/537), 12 nci sırasında bulunan (6/544), 13 üncü sırasında bulunan (6/549), Esas numaralı sözlü soruların, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadıklarından, yazılı soruya çevrildikleri ve gündemden
çıkarıldıkları açıklandı. Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman, İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel ve
İzmir Milletvekili Suha Tanık, 2, 3 ve 13 üncü sıralardaki (6/514), (6/515) ve
(6/549) esas numaralı sözlü sorularının üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmamaları ve yazılı soruya çevrilmeleri nedeniyle görüşlerini
açıkladılar. 15 inci sırasında bulunan (6/557), 17 nci sırasında bulunan (6/564), 18 inci sırasında bulunan (6/567), 19 uncu sırasında bulunan (6/569), 20 nci sırasında bulunan (6/573), 21 inci sırasında bulunan (6/574), 22 nci sırasında bulunan (6/575), 23 üncü sırasında bulunan (6/576), 24 üncü sırasında bulunan (6/577), 25 inci sırasında bulunan (6/578), 26 ncı sırasında bulunan (6/580), 28 inci sırasında bulunan (6/583), 29 uncu sırasında bulunan (6/584), 30 uncu sırasında bulunan (6/585), 31 inci sırasında bulunan (6/586), 32 nci sırasında bulunan (6/587), 33 üncü sırasında bulunan (6/588), 34 üncü sırasında bulunan (6/589), 35 inci sırasında bulunan (6/590), 36 ncı sırasında bulunan (6/591), 37 nci sırasında bulunan (6/592), 38 inci sırasında bulunan (6/593), 39 uncu sırasında bulunan (6/594), 40 ıncı sırasında bulunan (6/595), 41 inci sırasında bulunan (6/596), 42 nci sırasında bulunan (6/597), 43 üncü sırasında bulunan (6/598), 44 üncü sırasında bulunan (6/599), 45 inci sırasında bulunan (6/600), 46 ncı sırasında bulunan (6/601), 47 nci sırasında bulunan (6/602), 49 uncu sırasında bulunan (6/604), 50 nci sırasında bulunan (6/606), Esas numaralı sözlü sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır
bulunmadıklarından, ertelendi. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan : TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve
Anayasa Komisyonu Raporunun (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere
ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından, ertelendi. Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısının
(1/693) (S. Sayısı: 580) görüşmelerine devam olunarak, 9 uncu maddesine kadar
kabul edildiği açıklandı. 15 Mart 2001 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime
18.52'de son verildi. Murat
Sökmenoğlu Başkanvekili
II. – GELEN KÂĞITLAR No. : 100 15.3.2001
PERŞEMBE Sözlü Soru
Önergeleri 1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun -
Bafra Karaköy ve Gelemen TİGEM Çiftliklerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1300) (Başkanlığa geliş tarihi :14.3.2001) 2. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın,
Samsun-Alaçam Toplu Köyü balıkçılarının sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/1301) (Başkanlığa geliş tarihi :14.3.2001) 3. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun
İlindeki bazı köylerin içme suyu sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa
Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/1302) (Başkanlığa geliş tarihi :14.3.2001) 4. – Amasya Milletvekili Akif Gülle’nin, Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğünün Amasya İlindeki yatırım ve projelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Fikret Ünlü) sözlü soru önergesi (6/1298) (Başkanlığa geliş tarihi
:14.3.2001) Yazılı Soru
Önergesi 1. – Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakelle’nin,
son ekonomik krizde Merkez Bankasından çekilen dövizlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3806) (Başkanlığa geliş tarihi :14.3.2001) BİRİNCİ
OTURUM Açılma Saati
: 15.00 15 Mart 2001
Perşembe BAŞKAN :
Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER
: Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 70 inci
Birleşimini açıyorum. TURHAN GÜVEN (İçel) - Yoklama yapılmasını talep
ediyorum Sayın Başkan. III. - Y O K
L A M A BAŞKAN - Yoklama talebi vardır; elektronik cihazla
yoklama yapılacaktır. Yoklama işlemini başlatıyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı
yoktur. Birleşime 15 dakika ara veriyorum. Kapanma Saati : 15.10 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati
: 15. 25 BAŞKAN :
Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER
: Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 70 inci Birleşimin
İkinci Oturumunu açıyorum. III. -
YOKLAMA BAŞKAN - Yoklama talebi vardı; yoklamayı
tekrarlayacağım. Ad okunmak suretiyle yoklamaya başlıyorum. (Yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yoklama sırasında gelen
sayın milletvekillerinin pusula göndermelerini rica ediyorum. MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Mükerrer olmasın... ALİ IŞIKLAR (Ankara) - Sayın Başkan, pusulaları okuyun
lütfen; olmayanların yerine pusula gönderildiği iddia ediliyor!.. BAŞKAN - Efendim, öyle bir şeyi biz kabul etmeyiz.
Zaten, pusulaya lüzum kalmadan bu iş bitti; ama, biz, pusulayı, usulen, burada
bulunduğu halde yoklamaya katılmayı unutmasınlar diye, tarihe geçsin diye
istedik. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkanım, gelmeyenlerin
yerine gündemdışı konuşma hakkı alabilir miyiz? BAŞKAN - Gelmeyen yok efendim. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Hayır, gelmeyen varsa... BAŞKAN - Sayın Kukaracı geldi, pusulasını da verdi
efendim; gündemdışı söz istediği için, ben onu var saydım zaten. Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz
vereceğim. Gündemdışı ilk söz, sözde Ermeni soykırımı hakkında söz
isteyen Nevşehir Milletvekili Mükremin Taşkın'a aittir. Sayın Taşkın, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar) IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. - Nevşehir Milletvekili Mükremin
Taşkın'ın, sözde Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin gündemdışı konuşması MÜKREMİN TAŞKIN (Nevşehir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerinde çeşitli mahfillerde,
sözde Ermeni soykırımı yeniden konuşulur oldu. Bu vesileyle gündemdışı söz
almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 18 ocak 2001 tarihinde Fransız Meclisinde "sözde
Ermeni soykırımı tasarısı" kabul edildi. Cumhurbaşkanı Jacques Chirac
tarafından, hiç tereddüt etmeden imzalandı, kendilerince yürürlüğe kondu.
Türkiye'de, Cumhurbaşkanımız, hükümetimiz, Meclisimiz, siyasî partilerimiz,
sivil toplum örgütlerimiz, üniversitelerimiz, haklı olarak, tepkilerini ortaya
koydular. Millet olarak ayağa kalktık. 86 yıl önce, o günün savaş şartları
içinde meydana gelmiş olayları tarihçiler değerlendirir. Bu, tarih açısından da
böyledir, siyaset açısından da böyledir. Ancak, Fransa gibi, tarihinde,
Cezayir'de, Afrika'da yaptığı soykırımlar ve Çinhindi'nde insanları
uyuşturucuyla zehirleme ayıbı bulunan bir devletin, böyle bir konuda meclisinde
aldırdığı kararı, tarih biliminin yerine koyması, başka bir ayıptır. Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş ve Adana'da ne
işleri vardı, hangi hayırlı işi yapmak için gelmişlerdi?! Doğuda, Rusların
Ermenileri kışkırtarak yaptıklarını; Fransızlar, Anadolu'nun güneyinde ve
güneydoğusunda, aynı Ermeni komitacılarını Türkleri katletmek için
kullanmışlardır. Buraya kadar haklıyız; fakat, Ermeni saldırıları 1915'den beri
durmadı. Berlin'de Talat Paşayı, Roma'da Sait Halim Paşayı, Tiflis'te Cemal
Paşayı, son yirmisekiz yılda da Paris'te, Roma'da, Los Angeles'ta, Sidney'de 52
diplomatımızı şehit ettiler. Biz hâlâ uyanamadık. Ne zaman saldırı oldu, o
zaman aklımıza bazı tedbirler geldi. Sonra?.. Sonra unuttuk. Azerbaycan'ın yüzde 25'inin Ermeniler tarafından işgali
ve 1 milyon soydaşımızın mülteci durumuna düşmesi, Amerika Birleşik
Devletlerinde soykırımı iddiasının gündeme getirilmesi de bizi uyarmadı. Sahi, bu konuda hangi politikayı geliştirdik? Hangi
köklü tedbiri aldık? Üniversitelerimiz ne yaptı? Hangi tarih araştırmalarını
yapıp, dünyada onu anlatmaya çalıştık? Devlet politikamız nedir? Tamam,
Ermeni'yi, Fransa'yı, İngiltere'yi lanetleyelim; ama, oturup düşünelim,
olayları belgelerle, arşivlerle anlatalım.
Uluslararası üne sahip, bizim tezimizi savunan bilim adamlarına sahip
çıkalım. Bernard Lewis, Türk tezini savunduğu için Ermeniler tarafından
mahkemeye verilerek mahkûm ettirilirken, o zamanki Türk hükümeti, bu
uluslararası şöhrete sahip bilim adamına sahip çıkmayı aklından bile
geçirmemiştir. Sonra, sırça sarayda yaşayan, kast sistemi gibi, sadece
belirli kişilerin görev aldığı, neredeyse babadan oğula geçen bir düzende
teşkilatlanan, halk arasında "monşerler" tabir edilen Dışişlerimizi
gözden geçirmemiz gerekmez mi?! (MHP sıralarından alkışlar) Acaba, Hariciyemiz
üzerine düşeni yapıyor mu?! Türkün tarihinde soykırımı gibi bir ayıp yok; ama,
bunu hangi Hariciyeyle anlatacağız! Avrupa'da çalışan vatandaşlarımız anlatıyorlar:
"Büyükelçiliklerimiz ve konsolosluklarımızda bir keyfîlik var. İşlerimiz
hemen bitmiyor, bugün git yarın gel politikası oralarda geçerli. İtiraz
hakkımız yok. Gurbette halimizi anlatacak kimse bulmak zor. Tepeden bakıyorlar
bize; dudak büküyorlar. PKK'ya çanak tutanlar bile var içlerinde. Normalde
bulundukları binadan dışarı çıkmıyorlar. Bazılarının Türk Devletiyle alakaları sadece maaş bordrolarıyla
olmakta..." (MHP ve FP sıralarından alkışlar) "... Dolarla maaş alıp
lüks yaşayan bu insanlar, kendilerinin ve çocuklarının istikbalini devletin
menfaatlarından önde tutuyorlar. Balo ve kokteyllerde toplanıp eğleniyorlar.
Uzun yıllar dışarıda olup yabancı dil bilmeyenleri var. Bu insanların Türk
Devletinin hangi menfaatını, hangi politikasını anlatacaklarını merak ediyoruz.
Tanıtım için Türkiye'den gönderilen broşürlerin depolarda küflenmeye
bırakıldıklarını gördük." İşte vatandaşlarımızın anlattıkları. (MHP
sıralarından alkışlar) Sayın Kâmran İnan "Dışpolitika" adlı eserinde
şöyle diyor: " İçpolitikanın muhatabı vatandaşlar, dışpolitikanın muhatabı
yabancılardır. Yabancılar vatandaşlarımız kadar anlayışlı olmayabilir. Önceleri
aristokratların yürüttüğü diplomasi zamanla kendi aristokrasisini geliştirmiş,
dışarıya kapalı bir çember oluşturmuş, çemberin genişlemesi, açılması kolay
olmamıştır. Her kesimden insanın bu imtiyazlı faaliyet dalında yer alması çok
eskiye gitmez. Gerek meslek ve gerek oluşması bakımından, Dışişleri,
demokratikleşmeye en çok direnen saha olmuştur. Bugün dahi, dışpolitikanın,
Parlamento ve kamuoyuna açıldığı, gerçek anlamda demokratikleştiği söylenemez.
Meslek taassubu, bir ölçüde devam etmektedir." (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim, önemli bir konu... MÜKREMİN TAŞKIN (Devamla) - Üstadın bu sözlerini
dinleyerek, millî tepkilerimizi ortaya koyalım. Ortaya koyarken de kendimizi
bir değerlendirelim. Başta, şu Dışişlerimizi bir masaya yatıralım diyorum. Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Taşkın. ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Dışişleri Bakanı cevap versin
efendim. BAŞKAN - Dışişleri Bakanı da yok, cevap verecek Sayın
Bakan da şu anda yok herhalde. (FP sıralarından "çok önemli" sesleri)
Müsaade eder misiniz efendim... Yüce Meclis, kendi
meselesini halletsin. Bu Meclis, Kuvayı Milliye Meclisidir. (MHP sıralarından
alkışlar) Sayın milletvekilleri, Sevr banliyösünde dikilen anıt
müsveddesi, Kaliforniya'da, dün de New Mexico'daki senatoda, yalan ve
yanlışlıklarla dolu sözde Ermeni soykırımı tasarısının kabulü, manda ve
himayeyi reddeden eşsiz Atatürk'ün kemiklerini sızlatıyor. Rahmetli İhsan Sabri Çağlayangil, Dışişleri Bakanıyken,
Cenevre'de gizli bir toplantıya katılıyor. Ermenilere "ne
istiyorsunuz" deyince "toprak" cevabı alıyor. Rahmetli, ayağa
kalkarak "toprak verilmez, alınır" diyerek toplantıyı terk ediyor.
(Alkışlar) Sayın İhsan Sabri Çağlayangil'in ruhu şad olsun. Oysa, şimdi, Hayrikyan, bizden Kars'ı isteyecek kadar
küstahlaşıyor! Gafiller bilmelidir ki, bu Meclis, Türkiye Büyük Millet
Meclisi, kurtuluş savaşı yapmış meclistir; kimse bizden toprak alamaz. Saygılarımla efendim. (Alkışlar) Bazen de Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetin yerine
geçiyor!.. Gündemdışı ikinci söz, Erzurum'un kurtarılışının 83
üncü yıldönümü nedeniyle söz isteyen, Erzurum Milletvekili Fahrettin
Kukaracı'ya aittir. Sayın Kukaracı, buyurun. (FP sıralarından alkışlar) 2. - Erzurum Milletvekili Fahrettin
Kukaracı'nın, Erzurum'un düşman işgalinden kurtarılışının 83 üncü yıldönümüne
ilişkin gündemdışı konuşması FAHRETTİN KUKARACI (Erzurum) - Sayın Başkan, Sayın
milletvekilleri; Erzurum'un düşman işgalinden kurtarılışının 83 üncü yıldönümü
münasebetiyle gündemdışı söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, bir müellifin ifadesiyle,
Erzurum, Büyük Türk Milletinin tarihî misyonu ve alınyazısında her zaman
Anadolu'nun kilidi ve anahtarı konumunu üstlenmiş ve Erzen-i Rum'dan bu yana,
ebediyen Türk Milletine vatan olmuş kutlu beldelerimizden birisidir. Erzurum yaylasına hâkim olan milletler, bütün Anadolu'ya
hâkim olurlar. Bu gerçek, Erzurum coğrafyasının stratejik öneminden doğduğu
için, tarih boyunca hiç değişmemiş, bundan sonra da değişmeyecektir. Alpaslan'ın büyük kumandanı Saltuk Bey tarafından
alınan Erzurum, Anadolu'nun Türklere vatan olmasının yolunu açmış, o günden
bugüne, Türk Milleti, Erzurum Kalesinin önünde ve içinde 27 defa dövüşmüş ve
savaşlara meydan olan bu kalenin her karış toprağı bir şehidin kanıyla
yoğrulmuş, her taşı bir yiğidin anıtı olmuştur. Bundan dolayı, ona en yüksek,
en ulvî kıymet nazarıyla bakıyoruz. Değerli arkadaşlarım, Erzurum'u işgalinden iki yıl
sonra çekilmek zorunda kalan Rus ordusu, bölgeyi, Rus topçusu ve subayları
yönetimindeki Ermenilere bırakmıştır. Ermeniler, görülmemiş bir vahşetle,
buradaki Türk halkını çoluk çocuk, yaşlı genç demeden katletmiş, işgal altında
bulunan yerlerde akla hayale gelmeyen zulüm, vahşet ve soykırımı
uygulamışlardır. Bir belgede, Ermeniler tarafından, Erzurum'un Gölbaşı,
Gürcükapısı, Tebrizkapısı, Gülahmet, Mahallebaşı, Erzincankapısı mevkilerinde,
baltayla başları kesilmek, gözleri oyulup iç organları çıkarılmak, burun ve
kulakları kesilip derileri yüzülmek, kadın ve kızların göğüsleri kesilmek
suretiyle 8 489 Müslümanın şehit edildiği anlatılmaktadır. Mezalimin iyice artması üzerine, Birinci Kafkas Ordusu,
elverişsiz şartlara rağmen, sırasıyla Erzincan, Tercan, Aşkale, Ilıca'yı ve
nihayet 12 Mart 1918 günü de Erzurum'u vahşi Ermeni çetelerinden temizlemiş,
mezalime son vermiştir. Mondros Mütarekesiyle, şark vilayetleri Ermeni'ye peşkeş
çekilmek istenmişti. Erzurumlu, buna razı olmamıştır. Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuku Milliye Cemiyetini kurarak,
Mustafa Kemal'i ve Rauf Beyi Başkan ve Başkanvekilliğine getirmiş; böylece,
millî mücadele topunu ateşleyerek, yeni Türk devletinin kuruluşunda da
hizmetini yerine getirmiştir. Erzurum, tarih boyunca üzerine düşeni fazlasıyla yerine
getirmiş olmasına rağmen, bu fedakârlığı, hep karşılıksız kalmıştır. Değerli arkadaşlarım, 83 yıl önce düşmandan kurtulmuş
olan Erzurum, halen, ekonomik, sosyal, kültürel problemlerden kurtulamamış,
işsizlik, yoksulluk ve çaresizlikte, ülkenin en geri kalmış illeri arasında
bulunmaktadır. Halbuki, eğitim ve sağlıkta, ticaret ve sanayide, kültür ve
turizmde, tarım ve hayvancılıkta ve diğer sahalarda cazibe merkezi olma
imkânlarına sahip, Türk cumhuriyetleri ve Uzakdoğu'ya kapı olmaya müsait
olmasına rağmen, en çok göç veren ikinci il olması, Erzurum insanı ve ülke için
kabul edilebilir bir durum değildir. Özel sektör, yeterince teşvik görmediği veya yapacağı
yatırımların kârlı olmayacağı düşüncesiyle, ilimizde yatırım yapmamaktadır.
Devletin ise, yatırım yapmaya takatının olmaması bir yana, kamu yatırımlarında,
Erzurum'a, üvey evlat muamelesi yaptığı da açıktır. Bir mukayese yapacak
olursak, Erzurum, son onbir yılda, kamu yatırımı olarak 147 trilyon lira
almışken, nüfusu Erzurum'un yarısı civarında olan Çanakkale 231, Isparta 211,
Muğla 381 trilyon liralık yatırımla Erzurum'u çok geride bırakmışlardır... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim. FAHRETTİN KUKARACI (Devamla) - Erzurum, buna müstahak
değildir. Nitekim, diğer iller içerisinde 24 üncü sırada yer alırken, 1998
verilerine göre, millî gelirden, kişi başına 1 448 dolar alarak, Türkiye
sıralamasında 66 ncı sıraya düşmüştür. Son krizden sonra mağduriyeti daha da
artan Erzurumlu, feryadının duyulmasını ve ekonomik yönden de kurtarılmayı
beklemektedir. "Vatan borcu ödenmez, bir hakikattır; ama, vatan
borçlu kalmıştır Erzurum'a daima" diyor, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.
(FP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Sayın İsmail Köse de iştirak ediyor, değil mi?.. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Evet Sayın Başkan. BAŞKAN - Başka Erzurum Milletvekili?.. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Mücahit Himoğlu... ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) - Sayın Başkan, biz de
katılıyoruz; niye sadece Erzurum Milletvekilleri!.. BAŞKAN - Hayhay efendim... TURHAN GÜVEN (İçel) - Biz de iştirak ediyoruz. CEVAT AYHAN (Sakarya) - Biz de iştirak ediyoruz. BAŞKAN - Hocam, sizi de söyledim; ama, bir kişiye söz
vermek mecburiyetindeyim. Sizin adınıza, Sayın Kukaracı bu işi yaptı. Gündemdışı üçüncü söz, Çanakkale Zaferinin yıldönümü
nedeniyle söz isteyen Samsun Milletvekili Vedat Çınaroğlu'na aittir. Sayın Çınaroğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar) Bu haftayı millî meselelere ayırdık... 3. - Samsun Milletvekili Vedat
Çınaroğlu'nun, Çanakkale Zaferinin 86 ncı yıldönümüne ilişkin gündemdışı
konuşması VEDAT ÇINAROĞLU (Samsun) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; büyük ve kutlu Türk tarihi içinde, Türkün şanlı sayfalarından
birini oluşturan ve iki gün sonra yıldönümünü kutlayacağımız Çanakkale Zaferi
hakkında duygu ve düşüncelerimi arz etmek üzere söz aldım; Yüce Meclisin
değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum. Seksenaltı yıl önce, Türkün kutlu topraklarını ele
geçirmek amacıyla Çanakkale Boğazı ve onun iki yakasına saldıran çokuluslu
düşman kuvvetleri, tarihin her döneminde olduğu gibi, Türk Milletinin sillesini
yiyerek derslerini almışlardır. Bu büyük zaferi, bedenlerini toprağa vererek
Türk Milletine armağan eden şehitlerimizi, gazilerimizi, bütün
kahramanlarımızı, minnet ve şükran duygularımla yad ediyor, kutlu ruhlarını
saygıyla selamlıyorum. Ben, bu kısa konuşmamda, bu zaferin askerî yönlerine
değinmeyeceğim. Bir hatırayı naklederek, millet olarak neler yapmamız gerektiği
hususunda tekliflerde bulunacağım. Humanitat Gazetesinin Türkolog muhabiri Valantin
anlatıyor: "Karlı bir günde Çanakkale'ye çıktık. Biliyorsunuz, denizin
kenarında rıhtım var. Orada üç çocuk karda oynuyordu. Üzerlerinde sadece çuval
var. Çuvalı tersinden, sağından solundan delip, çocukların başına geçirmişler.
Üçü de toprak renginde morarmış. 9-10 yaşlarında görünen birine baban ne iş
yapıyor diye sordum. 'Öldü' dedi. Dedim ki: 'Nerede öldü, niye öldü?' Çocuk
cevap verdi: 'Savaşta vatan için öldü.' Diğerlerine sordum, onlar da aynı
cevabı verdi. 'Size analarınız mı bakıyor' dedim. 'Hayır, üçümüzün de anası
öldü' dediler. Peki size kim bakıyor diye sorunca 'bize ebe ninemiz bakıyor'
dediler. Nerede oturuyorsunuz diye sorunca, derme çatma bir kulübeyi
gösterdiler: 'Şu karşıki yerde...' Ben, iyi kötü, Türk tarihini bilirim"
diyor Valantin. "Hayalimde canlandırıyorum; Oğuz Kağan, İlteriş Han,
Kürşad, Cengiz, Fatih... Bu kadar muhteşem bir tarih, gelmiş, bir torba kemik
haline dönüşmüş, bir çuvala girmiş. Artık, bu iş bitmiş. Bu milletin bir daha
dirilmesi mümkün değildir diye düşünüyordum ki, o derme çatma kulübenin kapısı
açıldı, ihtiyar bir kocakarı bastonuna tutunarak dışarıya çıktı, çağırmaya
başladı: 'Gazanfer, Gökbörü, Muzaffer, koşun; çorba yaptım, için.' Çocuklar
kulü-beye doğru koşarken tekrar düşünmeye başladım. En kara gününde, çuvalların
içindeki çocuklara Gazanfer, Gökbörü, Muzaffer adı takan bir milletin tekrar
dirileceğine bütün insanlık şahit olacaktır. O ruhun bu millette hâlâ
yaşadığına inanıyorum" diyor Valantin. (MHP sıralarından alkışlar) Bu büyük zaferi ve onun kahramanlarını anarken,
yabancıların gördüklerini, tespitlerini, bizim, hayatımızın her alanında
yaşamamız ve yaşatmamız gerekiyor. Büyük ve mutlu millet olmanın temel
şartlarından birisi budur. Unutulmamalıdır ki, o destanın kahramanları, ancak o
zaman rahat uyuyacak ve haklarını helal edeceklerdir. 18 Mart günü çocuklarımıza Çanakkale Zaferini
anlatırken benzeri hatıraları da nakletmeliyiz. Hatta, Çanakkale'ye
götürmeliyiz, o şanlı tarihi her karış toprağında bizzat yaşatmalıyız.
Çanakkale şehitliklerini göstermeliyiz. Adanalı Mehmet'in, Maraşlı Sungur'un,
Diyarbakırlı Oğuz'un, Kayserili Kemal'in, Yozgatlı Arslan'ın, vatan için nasıl
omuz omuza vererek şehit olduklarını anlamalıdırlar. Millî Eğitim Bakanlığı
valiliklere genelge göndererek, okulların Çanakkale'ye program yapmalarını
istemelidir. Türkün o şanlı zaferini, yerinde, buram buram yaşamalı
çocuklarımız, gençlerimiz... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) VEDAT ÇINAROĞLU (Devamla) - Yaşamalılar ki, bir avuç
Ermeni diasporası toprak talebini ağızlarına aldıklarında, o millî ruhla ayağa
kalkmalılar, gerektiğinde pusatlanmak için hazır olmalılar ve haykırmalılar hep
bir ağızdan: Bizler, o büyük hanların, kağanların, bilgelerin, kumandanların
nesliyiz. Topraklarınızda yaşayabilmek istiyorsanız, bizim topraklarımıza
bakarken bile ayaklarınız titreyecektir. Tarihten hâlâ bir ders almadıysanız,
biz, yeni dersler vermeye, yeni destanlar yazmaya hazırız. Zaten, yeni
destanları öyle özledik ki... Yüce Heyetinizi bir kez daha saygılarımla selamlıyorum.
(Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum efendim: B) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci
Katılımcı Ülkeleri Parlamento Başkanları Konferansına katılmak üzere, Makedonya
Meclis Başkanı Stojan Andov'un vaki davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisini
temsilen, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Mehmet Vecdi Gönül'ün
icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/777) 15 Mart 2001 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna Makedonya Meclis Başkanı Stojan Andov'un vaki davetine
istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen, TBMM Başkanvekili M. Vecdi
Gönül'ün, 20-21 Mart 2001 tarihlerinde, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci
Katılımcı Ülkeleri Parlamento
Başkanları Konferansına katılması, TBMM'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesi uyarınca, Genel Kurulun bilgilerine
sunulur. Ömer İzgi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur efendim. Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi daha vardır; ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım
efendim: 2. - Türkiye Büyük Millet Meclisinde
grubu bulunan siyasî parti milletvekillerinden oluşacak parlamento heyetinin,
Amerika Birleşik Devletlerine, bölgesel ve uluslararası konularda
muhataplarıyla istişarelerde bulunmak üzere resmî ziyaretlerine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/778) 14 Mart 2001 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna Dışişleri Bakanlığından alınan bir yazıda, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî partilerden milletvekillerinin
katılımıyla oluşacak Parlamento heyetinin, bölgesel ve uluslararası konularda
muhataplarıyla istişarelerde bulunmak üzere Amerika Birleşik Devletlerine resmî
ziyarette bulunmasının yararlı görüldüğü kaydedilmektedir. Söz konusu husus, TBMM'nin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi uyarınca, Genel
Kurulun tasviplerine sunulur. Ömer İzgi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN - Efendim, tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Diğer tezkereyi okutuyorum: 3. - Türkiye Büyük Millet Meclisinde
grubu bulunan siyasî parti milletvekillerinden oluşacak parlamento heyetinin,
İngiltere'ye, bölgesel ve uluslararası konularda muhataplarıyla istişarelerde
bulunmak üzere resmî ziyaretlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/779) 14 Mart 2001 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna Dışişleri Bakanlığından alınan bir yazıda, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî partilerden milletvekillerinin
katılımıyla oluşacak Parlamento heyetinin, bölgesel ve uluslararası konularda
muhataplarıyla istişarelerde bulunmak üzere İngiltere'ye resmî ziyarette
bulunmasının yararlı görüldüğü kaydedilmektedir. Söz konusu husus, TBMM'nin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi uyarınca, Genel
Kurulun tasviplerine sunulur. Ömer İzgi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı BAŞKAN - Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Efendim, gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz. V. - SEÇİMLER A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM 1. - Adalet Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim BAŞKAN - Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Hatay Milletvekili Hakkı Oğuz Aykut aday
gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Hayırlı olsun Sayın Aykut. Efendim, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz. Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız. VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - İzmir Milletvekili Rıfat
Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili
Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan
Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.
Sayısı : 527) BAŞKAN - 10.01.2001 tarihli 42 nci Birleşimde İçtüzüğün
82 nci maddesine göre Komisyona geri verilen Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Değişiklik Tekliflerinin
görüşülmeyen maddeleriyle ilgili Komisyon raporu Başkanlığa henüz
verilmediğinden, teklifin görüşülmesini erteliyoruz. Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu
Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları
raporlarının müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. 2. - Bireysel Emeklilik Tasarruf ve
Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı : 580) (1) BAŞKAN - Komisyon?.. Burada. Hükümet?.. Burada. 8 inci madde, malumunuz, kabul edilmişti. 9 uncu maddeyi okutuyorum efendim. Faaliyet ruhsatı MADDE 9. - Kuruluş izni alan şirketin faaliyete
geçebilmesi için emeklilik branşında faaliyet ruhsatı alınması zorunludur.
Emeklilik branşı faaliyet ruhsatı Müsteşarlık tarafından verilir. Faaliyet
ruhsatı almak üzere Müsteşarlığa yapılan başvurularda; a) İki yıl içinde en az 100 000 katılımcıya hizmet
verecek biçimde gerekli her türlü planlamanın yapılmış olması, b) İş planı ve sistem tasarımında öngörülen
düzenlemelerin yapılmış olması, c) Fiziksel mekan, teknik ve idarî alt yapı ile insan
kaynakları uyumunun sağlanmış olması Şartları aranır. Kuruluşa ilişkin verilen izin, izin tarihinden itibaren
bir yıl içinde emeklilik branşı faaliyet ruhsatı almak üzere başvurunun
yapılmamış veya gerekli belgelerin süresi içinde tamamlanmamış olması halinde
kendiliğinden geçersiz olur. Emeklilik branşında faaliyet ruhsatı alan
şirketin, ruhsatın veriliş tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde fon
kurmak amacıyla Kurula başvurması gerekir. Şirketin fon kurma başvurusunun
Kurula zamanında yapılmaması veya başvurusunun reddedilmesi halinde, verilmiş
olan kuruluş izni ve faaliyet ruhsatı kendiliğinden geçersiz olur. Kuruluş izni ve faaliyet ruhsatı başvurularında
istenecek bilgi ve belgeler ile diğer esas ve usuller Kurulun uygun görüşü
alınarak Müsteşarlıkça belirlenir. BAŞKAN - 9 uncu madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Zeki Okudan; buyurun efendim. (FP
sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ OKUDAN (Antalya) - Kıymetli
Başkanım, değerli Bakanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Söz konusu olan tasarı, Bireysel Emeklilik Tasarruf ve
Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı. Burada, bireysel emeklilikten bahsediliyor ve
bununla ilgili bir Sigorta Kanunuyla yine ilişkilendirilerek kanun yürürlüğe
sokulmaya çalışılıyor. İlk önce, bu tasarıyı, hükümete şu ortamda kabul
ettirip, kanunlaşması için buraya getiren bürokratları kutlamak istiyorum;
çünkü, çalışması mümkün olmayan bir kanun. Ekonomik sıkıntıların en ağır olduğu
bir zamanda, Meclisimizde havaalanındaki sandviç fiyatının tartışıldığı bir
günde, siz, adama diyeceksiniz ki "yeme, bize biraz ver; size 59-60
yaşında emeklilik parası bağlayalım." Bilmiyorum bunu nasıl becerecekler?! "Kuruluş izninin Müsteşarlık tarafından verilmesi,
iki yıl içerisinde en az 100 000 katılımcıya hizmet verecek biçimde her türlü
planlamanın yapılması." Tabiî ki bu, herhalde, teşkilat ağacından
bahsedilerek söyleniliyor. Bunlar katıldığımız
şeyler; ancak, 8 inci maddede şöyle bir şey var: "Emeklilik şirketi
olmanın gerektirdiği malî güç ve itibara sahip olması." Şirketin
itibarının nasıl ölçüldüğünü ben merak ediyorum. Yeni kurulacak bir şirketin ne
kadar itibarı var ne kadar yok; bunu nasıl anlayacağız; bu kadar izafî bir ölçü
olabilir mi?! Ayrıca, yine -bu şirketin kuruluş ruhsatına dayanılacak-
sermayesinin 20 trilyondan az olmaması, ödenmiş sermayesinin asgarî 10 trilyon
olması ve kalanının da üç yıl içerisinde ödenmesinden bahsediliyor. Dün ile
bugün arasında, 20 trilyonun ne kadar değer kaybettiğini ne kadar değer
kazandığını, hepinizin takdirlerine bırakıyorum. Bir de, üç yıl içerisinde 10 trilyonu toplayacaksınız.
Bu topladığınız 10 trilyonu, bugünkü şu enflasyonist politikayla nasıl
değerlendiriyorsunuz; yani, bunun bir geçerli kıstası olması gerekirdi. Asgarî
ücretin 10 misli, ne bileyim 1 milyon misli gibi bir kıstas konulmuş olsaydı,
hiç olmazsa, 20 trilyon yarın birgün değişecek ve komik bir anlam taşıyacak. Ayrıca, tasfiyeye tâbi tutulan bankerler,
bankerzadeler, sigorta şirketleri ile para ve sermaye piyasası kurumlarının,
doğrudan veya dolaylı yüzde 10 veya daha fazla bir orana sahip olmaması gibi
bir ifade var yine 8 inci madde içerisinde. Biz, bu tür, yüzde 10'dan fazla
katılım olmaması gibi bir kısıtlamanın nasıl uygulandığını gördük. Basın
kuruluşlarının bankalara ortak olduğunu ve diğer yerlere nasıl ortak olduğunu
gördük. Bunun için ne gibi tedbir düşüneceksiniz, onu da bilemiyorum. Şimdi, bir de, sermayenin yüzde 51'inin malî piyasalar
konusunda yeterli bilgi, tecrübeye sahip tüzelkişilere ait olması...
"Yeterli, bilgi, tecrübeye sahip..." Bunu, nasıl ölçeceksiniz?! Hangi
okulu bitirmiş olacak? Ne bileyim, hangi kuruluş olacak; şirketse nasıl bir
kuruluşa siz yeterlilik belgesi vereceksiniz? Bir kere, bunun da kesinlikle bir
şeye bağlanmış olması gerekiyor. Sayın Başkanım, bir şeyi daha vurgulamak istiyorum: 8
inci madde, okumakla bile epey zaman alıyor; siz, 5 dakika konuşma süresi
veriyorsunuz. Öte taraftan 3 satırlık bir madde için, yine 5 dakika konuşma
süresi veriyorsunuz. Bunu, nasıl ayarlayacağız?! İçtüzük geçti gerçi... MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan ne yapsın... MEHMET ZEKİ OKUDAN (Devamla) - Yani, anlamakta güçlük
çekiyorum. BAŞKAN - Şükredeceksiniz; çünkü, 3 üncü maddeye göre
hiç yoktu biliyorsunuz. Bendeniz de öbür tarafta itiraz etmiştim. Onun için
şükretmekte fayda var. Buyurun efendim. MEHMET ZEKİ OKUDAN (Devamla) - Şimdi, burada, bireysel
emeklilik tasarrufu için 58-60 yaşa kadar geçen süre içerisinde prim
ödeyeceksiniz ve 58-60 yaşında, siz, sigortadan emeklilik maaşı alacaksınız. Bu
kanunun daha önce ferdî kaza sigortası gibi bir sabıkayla karşı karşıya
kaldığını biliyoruz. Yani, 1959 yılında çıkarılan kanuna uygun olarak ferdî
kaza sigortası yapıldı; bir sürü primler ödendi; ama, sigortadan vazgeçtiler,
prim yatırmaktan vazgeçtiler, kişilerin paraları yandı, kişilerin ağzı yandı.
Siz, bu parayı toplamakta güçlük çekeceksiniz. Şimdi, anonim şirketler... Bunu, devlet denetimine
vereceğinizi söylüyorsunuz. Anonim şirketlerin kurulması... Devletin yapmış
olduğu uygulamalarda, süper emeklilik olsun -bunları daha önceki şeyde de
konuştuk- MEYAK olsun, şimdi tasarruf fonları olsun, bunları doğru dürüst
devlet olarak başaramadık; milletin önüne nasıl çıkacağız?! (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MEHMET ZEKİ OKUDAN (Devamla) - İlave etmeyecek misiniz
efendim? BAŞKAN - Mikrofonu açtım efendim. Buyurun. MEHMET ZEKİ OKUDAN (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, bu
durumda, bu kanunun çıkarılmasında bir amaç var; o da, içerisinde bulunduğumuz
malî sıkıntıdan kurtulmak için kaynak temin etmeye yönelik; ancak, biz,
elimizdeki kaynakları sorumsuzca harcıyoruz, ondan sonra da milletten tekrar
para istiyoruz. Bunun ne anlama geldiğini halkımız çok iyi bilecek. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Okudan. Şimdi, söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına,
Eskişehir Milletvekili Sayın Mehmet Sadri Yıldırım'da. Buyurun efendim. DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 580 sıra sayılı bireysel emeklilik kanun
tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi Partim ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Milletimizin buruk ve umutsuz geçirdiği mübarek kurban bayramını da kutluyorum.
Görüşülmekte olan tasarı, gelişmiş tüm ülkelerde
uygulanmaktadır; ülkemiz için de, eksikliklerine rağmen iyi bir başlangıçtır.
Biz Doğru Yol Partisi olarak, tasarıdan yanayız, olumlu bulu-yoruz; ancak, tüm
halkı kucaklamasını; yani, fakir fukaranın da, herkesin faydalanmasını
isterdik; çünkü, sosyal güvenlik sistemlerindeki sorunların çözümü son yıllarda
en çok tartışılan konulardan biridir. Ülkemizde, sosyal güvenlik sistemi üç basamaktan
oluşmaktadır. Birinci basamak, sosyal güvenlik kuruluşlarıdır; yani, Sosyal
Sigortalar Kurumu, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'dur. Bunlar, devletin sağladığı
asgarî emeklilik gelirini oluşturmaktadır. İkinci basamak ise, zorunlu tasarruf
fonudur. Üçüncü basamak ise, kişilerin ek tasarruflarının değerlendirildiği
bireysel emekliliktir. Bu sistemin temel unsuru şirketin kurulmasıdır; çünkü,
devlet katkısı yoktur. Şirket kurulacağına göre, ekonominin iflas ettiği,
bankaların battığı şu ortamda, önce tasarrufçunun ve özel emekliliğe girecek
şahısların kurulacak şirkete, hükümete ve devlete güvenmesi gerekir. Vatandaşta
siyasetçiye, Meclise, hükümete ve ekonomiye güvenin kalmadığı şu ortamda, bu
tasarının gelmesi talihsizliktir; ama, biz, bu olumsuzluklara rağmen tasarıya
olumlu bakıyoruz. BAŞKAN - Sayın Yıldırım, herhalde, sürçü lisan ettiniz,
"Büyük Millet Meclisine güveni kalmadı" dediniz, onu zabıtlardan
çıkarıyorum efendim. Doğru mu? MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Doğrudur efendim. BAŞKAN - İstirham ederim... Siz de milletvekilisiniz
çünkü. MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Amerika Birleşik
Devletleri ve Avrupa ülkelerinde uzun yıllardır uygulanmakta olan özel
emeklilik sistemleri, devletin sosyal güvenlik sistemleriyle birlikte
yürümektedir. Ülkemiz açısından, özel emeklilik uygulamaları, dünya
uygulamalarının çok gerisinde kalmıştır; çünkü, bu özel emeklilik sisteminde
esas, ana hedef, insanların daha iyi koşullarda yaşamasını sağlamak olduğundan,
bu ihtiyaçlar karşısında yetersiz kalmaktadır. Değerli milletvekilleri, bu tasarıyı doğru, yerinde
buluyoruz; ancak, yanlış zamanda getirilmiştir; çünkü, bu tasarı yasalaşırsa,
maddî durumu iyi olan, varlıklı insanlar yararlanacaktır, esas, mağdur olan,
yoksul insanlar faydalanamayacaktır; çünkü, ülkede ekonomi bitmiş, çiftçi,
esnaf, sanayici iflas bayrağını çekmiş, fitre ve zekata muhtaç olan memur,
emekli faydalanamayacaktır. Yine, pazarlardan artık ve çürümüş meyve ve sebze
toplayan işçi emeklileri ile fakir fukara ekmek derdine düşmüş, hiç
faydalanamayacaktır. Öyleyse, bu tasarıdan da, yine toplumun yüzde 10'u; yani,
zenginler, durumu iyi olanlar faydalanacaktır. Sayın hükümet, ekonomik krizi atlatmak için insanlar
çırpınırken, toplum, geçim derdinde iken, hükümetin ve Meclisin özel
emeklilikle uğraşması yanlıştır. Halen hükümet hiçbir şeyin farkında değil.
Pancar çiftçisi, altı ay olmuş pancarı sökeli; parasını alamamış. Kota artmış
pancarını ekemiyor, ekecek gübre bulamıyor. Zaten gübreye yüzde 50-60 zam
olmuş, tarım kredi kooperatiflerinde gübre yok. Vatandaş inim inim inliyor.
Ülkede hayat durmuş, millet karamsar, dolar ve mark yine yükselmiş. 23 gündür
ülke kan kaybediyor; nerede yeni program? Siz, hâlâ, milletle alay ediyorsunuz
ve hükümet, halen, her şey iyiye gidiyor, telaşa ve endişeye gerek yok
diyebiliyorsa, hakikaten, siz, bu işi bilmiyorsunuz. BAŞKAN - Sayın Yıldırım, madde üzerine gelin efendim. TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, maddenin kendisi
bu. BAŞKAN - Siz, yine hükümeti tenkit edin; ama, gübreyle
ilgisi yok bu işin. MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Maddenin esas maksadı
ekonomiktir, milletin güvenidir; bu güven yoktur, onu söylemek istiyorum Sayın
Başkan. BAŞKAN - Efendim, güvensizlik başka şey, gübre meselesi
başka bir şey. MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Hakikaten, siz, bu
işi bilmiyorsunuz veya gaflet içerisindesiniz demektir. Uyanın sayın hükümet,
uyanın! Çünkü, ülkenin durumu iyi değil. İnsanlar perişan, yoksulluk artıyor.
Bu sıkıntıya acilen çare bulmanız gerekir; ama, millet, sizden umudu kesmiş,
ülke sosyal patlamaya gidiyor. Halkın içerisine giremezsiniz; çünkü,
suçlusunuz. Öyleyse, gelin, bu ülkeye, bu insanlara yazık etmeyin. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Süreniz bitti efendim, toparlar mısınız. MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Toparlıyorum Sayın
Başkan. Eğer istifa etmiyorsanız, erken seçimi de
istemiyorsanız; millete güven vermek mecburiyetindesiniz. Anayasaya göre güven
tazeleyin diyor, Yüce Heyetinize Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına
saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Madde üzerinde bir adet önerge vardır; okutup, işleme
koyacağım; ama, Sayın Uzunkaya, zatıâliniz yoktunuz, dün bir ikazda bulundum:
Önergeler hep sizin, yarın da, bundan sonra da gelecek, biraz okunaksız
yazılmış, lütfedip onları bir değiştirirseniz minnettar kalırız; arkadaşlarımız
okuyamıyor efendim. Artık, bilgisayar çağında, bu iş yürümüyor... Önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 9
uncu maddesinin (a) bendindeki "100 000 katılımcıya" sözü yerine
"50 000 katılımcıya" şeklinde değiştirilmesini arz ederim.
Osman Aslan Diyarbakır BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?.. SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?.. ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) - Katılmıyoruz
efendim. BAŞKAN - Buyurun Sayın Uzunkaya.(FP sıralarından
alkışlar) TURHAN GÜVEN (İçel) - Niye katılmadıklarını da
açıklasınlar; biliyorsunuz, mahkeme kararları gerekçeli olur; niye katılıyor,
niye katılamıyor... BAŞKAN - "Katılamıyoruz" dedi zaten, o,
ifadede belli. TURHAN GÜVEN (İçel) - Niçin?.. Millet bunun cevabını
bekliyor; niye katılmıyorlar, onu açıklasınlar. Ne demek katılamıyoruz... BAŞKAN - Sayın Güven, bugüne kadarki uygulamaların
dışına nasıl çıkacağız? TURHAN GÜVEN (İçel) - Efendim, bugüne kadar yanlış
uygulamalar olduysa, zatı devletleri doğruyu uygulayın. BAŞKAN - Bendeniz değil efendim, zatıâlileri benden
evvel Başkanvekiliydiniz... TURHAN GÜVEN (İçel) - Ben böyle yapıyordum. BAŞKAN - Hayır efendim, gerekçeli sual yok; ben,
zabıtları getireyim, bakayım. TURHAN GÜVEN (İçel) - Getirin de, nasıl başkanlık
yapıldığını o zaman görürsünüz... Gerçi, benden iyi başkanlık yapıyorsunuz, ona
bir şey demiyorum da... BAŞKAN - Vallahi efendim, sizinki Danışma Meclisi
olduğu için, arada bir fark olacak. TURHAN GÜVEN (İçel) - Olacak tabiî... BAŞKAN - Tabiî, tabiî... Burası millî iradenin
Meclisi... TURHAN GÜVEN (İçel) - Onun için mi dışarıdan ithal
getirdiniz?! BAŞKAN - Onu, getirene soracaksınız. Buyurun Sayın Uzunkaya. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 9 uncu madde üzerindeki değişiklik önergemle alakalı
olarak söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Sayın Başkan, doğrudur, benim yazım, hakikaten okunaklı
değil de, ben bu ay bilgisayar alacaktım, onu yeni zamlarınıza kurban ettik,
yani, alamadık. (FP sıralarından alkışlar) Bizi de bu hale getirdiniz!.. Şimdi, Değerli Başkan, değerli arkadaşlar, tabiî, bu
yasa... MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Meclis verecek Sayın
Uzunkaya, Meclis hediye verecek. BAŞKAN - Efendim, emaneten alırsınız. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Var mı Mecliste? BAŞKAN - Tabiî, emanet var, daktilo var; kâtip üyeler
var!.. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben,
tabiî, burada bir şeyi tekrar vurgulamak istiyorum. Hükümetimiz -az önce
değerli bir grup başkanvekili arkadaşımızın da ifade ettiği gibi- muhtemeldir
ki, bu yasanın neden geldiğini, niçin geldiğini bilmediği için, değişiklik
önergelerinin de niçin reddedildiği mantığını önplana çıkarmadan, peşinen ret
ve kabulü uyguluyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden -biraz sonra da önergelerim
var; ama- milletin ve Parlamentonun çok iyi anlayabileceği bir örneği,
geçmişteki bir yasayla ilgili, bir değişiklik önergemizin, burada, alelacele
nasıl ve niçin reddedildiğini, anlatmak istiyorum. Bakın, bize, zaman zaman "efendim, siz yasaları
okumuyorsunuz, izle-miyorsunuz" deniliyor. Bunu, aziz millet de, siz de
çok iyi biliyorsunuz ki, yasalar hazırlandığı yerden hazırlanıyor, ilgililer
tarafından buraya getiriliyor; işte, az önce, örneğinde görüldüğü gibi de,
reddin gerekçesi olur mu; olmalı; çünkü, biz, önergemizde de bir gerekçe ilave
ediyoruz. Diyoruz ki, önergenin gerekçesi şudur. Mesela, burada, neden 100 000
kişiyi iki yıl içerisinde şirkete kaydetmek durumunda olmalı veya olmamalı. Ben
50 000 kişi olsun diyorum. Niye; realize edilmesi mümkün değil de onun için.
Hayal âleminde gezmenin mantığı yok. Biz, size yardımcı olalım diyoruz.
Biliyoruz ki, bu yasayı IMF size dayattı. 100 000 kişiyi üye edecek, bu
primleri toparlayabilecek, iki yıl içinde bunu ko-taracak sadece ve sadece,
arkasında devletin oksijen tüpü bulunan "suya daldık, uzun nefesli kalır,
diğerleri boğulur" diyen vahşi kapitalizmin ürettiği bu memleketteki
birkısım tröstler yaparsa yapar bunu. Yasa tröstler içinse onu söyleyin; ama,
yok, hakikaten, bu konuda, hem dargelirli insanlar şirketleşerek bir şeyler
üretsin hem de insanlar, emeklilik hakkını... Geçen de söyledim, 58 yaşında
emekliliğin, burada, diğer emeklilikle benzer hale getirilmesinin, Allah
aşkına, sevecen olarak bu yasayı gösterme mantığı var mı; yok; ama, siz, belli
bir çizgide gidiyorsunuz. Şimdi, bakın, geçende, burada, ispirtolu içkilerle
ilgili bir tasarı geldi, geçti, kanunlaştı. Orada da konuşmalarım var:
"Böyle bir yasa hayırlı olmaz; ama, inşallah hayırlı olsun" dedim;
burada, tutanakları aldım bugün Meclis Tutanak Müdürlüğünden. Şimdi, geçende,
Sayın Trafik Komisyonu Başkanımızla konuşuyoruz -çokça sevdiğim, saygı duyduğum
Ahmet Tan kardeşimiz, burada mı bilmiyorum, geçen yazını, heyetle beraber, bu
Trafik Yasasıyla ilgili komisyonun çalışmalarına verdi; canı gönülden tebrik
ediyorum, çok değerli bir kardeşimiz. Hakikaten, trafikte şehit olan, kaybolan,
kurban olan bir kardeşimizin çocuklarının halini burada ifade ederken gözleri
dolu dolu olan bir kardeşimiz ve bir yazını feda etti- dedim ki: "Arkadaş,
Ahmet Bey, nasıl olabilir, siz, hükümet olarak, petrol satan tesislerde yüzde
5'e kadar alkol içeren içkilerin satılmasına müsaade edersiniz?!"
"Olamaz" dedi. Ben, burada önergeyi verdim, bu iptal edilsin dedim. İktidarın
tamamı, gözü kapalı, ret dedi ve enteresan bir şey çıktı; çünkü, bana diyorlar
ki, siz okumadan... Okumak değil, burada, konuşulanı dahi dinlemiyorsunuz
arkadaşlar; çünkü, bir yargıyla geldiniz, ne teklif edilecekse ret... Neticede,
bir gün, bu millet sizi reddedecek. Bakın, nedir: Burada, hükümetin getirdiği tasarı çok
açık. Enteresandır, o gün, Sayın Rüştü Kâzım Yücelen buradalardı. Hükümetin
tasarısında "öğrenci yurtları, spor kulüpleri, her türlü öğretim ve eğitim
kurumları, kahvehane, kıraathane, pastane, bezik ve briç salonları ile
akaryakıt istasyonlarının mağaza ve lokantalarına alkol ile bira ve şarap
dahil... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim, sizin önergeniz ile bunu... Nasıl
olacak? MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Telif ediyorum, örneği var;
çünkü, reddedeceklerini... BAŞKAN - Hayır, bakıyorum, dinliyorum, ben de yeni bir
şey öğreniyorum efendim... MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Ha, ben önergemle ilgisini... BAŞKAN - Musalla taşına kadar insan öğrenir. Buyurun. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - ... her çeşit alkollü içkinin
satışı için ruhsat verilmez." Hükümetin tasarısı bu. Şimdi, ne olduysa, Plan ve Bütçe Komisyonunda olmuş.
Sayın Tan, bir ekiple araştırıyor; yani, Plan ve Bütçe Komisyonuna bu teklifi
hangi bira firmasının köstebeğinin verdiğini Sayın Tan araştırdı, bulamadı.
Yüce Heyetinizin huzurunda ben de soruyorum. Bakın, Plan ve Bütçe Komisyonunda şu ibare ilave
ediliyor: "Akaryakıt istasyonlarının mağaza ve lokantalarına ise, hacmen
yüzde 5 alkolden fazla alkol içeren yüksek alkollü içkilerin satışı için ruhsat
verilmez." Yani, yüzde 5'e kadar müsaade... Biz, burada "bu iptal
edilsin" dedik, Ahmet Bey -şu anda burada yok- feryat ediyor: "Nasıl
bu ilave..." Hükümet diyor ki: "Ben getirmedim." Ama, açıkça soruyorum: Plan ve Bütçe Komisyonunda, bu
yüzde 5 alkol içeren biraların petrol bayilerinde satışı için önergeyi hangi
iktidar partisi milletvekili verdi? Eğer, bunu üç grup sataşma telakki eder, üç grubun da
sözcüsü bana cevap verme ihtiyacını duyarsa, böyle bir sataşmadan dolayı
vereceğiniz cevaba minnettar olacağımı söylüyorum. Önergemin de kabulü istikametinde oy kullanmanız
temennisiyle, saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim, Plan ve Bütçe Komisyonundaki
zabıtlara baksınlar, kimin verdiği orada belli olur. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Hayır, tutanak yokmuş. Ahmet
Bey aradı; orada zabıt tutulmamış ve önerge nasıl geçti, belli değil. MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan,
müsaade ederseniz, söz alabilir miyim. BAŞKAN - Hayır efendim, böyle bir usul yok. MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - O dönemde Plan ve
Bütçe Komisyonunda bulunan bir kişi olarak... Plan ve Bütçe Komisyonunda böyle
bir zabıt yok efendim. BAŞKAN - Efendim, geçmiş bir kanun hakkında... Bireysel
emeklilikle... Zaten, Sayın Uzunkaya'yı... MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - "Plan ve Bütçe
Komisyonu tutanağı yok" diyor. Söz alayım deyince, uzun uzun konuşmayacak.
Böyle bir tutanak yok Sayın Başkan. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - O zaman, bunu kim ilave etti
diyoruz; yani, bu içkiyi, kim, nerede soktu? BAŞKAN - Efendim, geçmiş bir şeyi, burada... MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Benim önergem
görüşülmedi. BAŞKAN - Efendim, affedersiniz... İstirham ederim
efendim... Kanun Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmiş, buraya gelmiş -Sayın
Uzunkaya doğru söylüyor- ancak, burada Yüce Meclis kabul etmiş. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, bu bir
skandaldır. Kaynağı belli değil. BAŞKAN - Ne zaman kabul ettik efendim bu kanunu? MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Ama, böyle fevkalade garip bir
olayı Parlamento nasıl kabul edebilir?! BAŞKAN - Siz ne zaman uyandınız? Affedersiniz... MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Biz önerge de vermiştik o gün;
aynı mantıkla önergeler reddedilmiş burada. BAŞKAN - O zaman efendim, istirham ederim, çok uzun
olmuş... MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Uyarmak da mı suç oldu
Sayın Başkan?! BAŞKAN - Efendim, böyle bir usulümüz yok. MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Sayın Başkan, karar yetersayısının
aranılmasını istiyoruz. BAŞKAN - Karar yetersayısını maddenin oylamasında
istiyorsunuz, şimdi, önergede değil... Önergede istemediniz, ben öyle anladım. Hükümetin ve komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Şimdi, maddeyi oylayacağım; karar yetersayısının
aranılmasını istediler. 9 uncu maddeyi oylarınıza sunacağım. Elektronik cihazla oylama yapacağım... TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, bir usul ittihaz
edelim; bazen parmakla, işarî, bazen elektronik cihazla; yok böyle bir şey.
Görünen o; yani, zaman kazanmaksa amaç, o başka... BAŞKAN - Efendim, benim vazifem bu Meclisi açık tutmak,
bu Meclisi mümkün olduğu kadar açık tutmak, bu kürsüyü açık tutmak. TURHAN GÜVEN (İçel) - Meclisi açık tutmak her
milletvekilinin görevidir; o zaman gelsinler efendim. BAŞKAN - Efendim, dışarıda olan arkadaşlarımızın
gelmesini teminendir bu; ama, istirham ederim, siz de iktidar oldunuz, siz de
koridorda kalıyorsunuz... TURHAN GÜVEN (İçel) - Burası, dışarıda eğlenme yeri
değildir. Her milletvekili gelsin, otursun. BAŞKAN - Bu Meclisi yıpratmayalım Sayın Güven. Ne
olursunuz... TURHAN GÜVEN (İçel) - Meclis böyle açık olmaz ki... BAŞKAN - Efendim, affedersiniz, bu koca salonda...
Zaten 700 kişilik bir salon, buraya 500 kişi de gelse, boş gözüküyor... TURHAN GÜVEN (İçel) - O zaman ikinci bir meclis
kurarsınız, müşterek çalışır. BAŞKAN - İstirham ederim, bu Meclis hepimize lazım,
Türk Milletine lazım. Hükümetler gelir, geçer, esas olan Meclis. MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Güven, siz
arkanıza bakın, kimse yok. TURHAN GÜVEN (İçel) - Siz kendinize bakın. Herkes kendi
hesabını kendi versin. Burada maksadınız zaman kazanmak sizin. BAŞKAN - Oylamayı başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Karar yetersayısı yoktur. Birleşime 10 dakika ara veriyorum. Kapanma Saati
: 16.59 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma
Saati:17.15 BAŞKAN:
Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER:
Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN - 70 inci Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum
efendim. 580 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz. VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) 2. – Bireysel
Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları Raporları (1/693) (S. Sayısı
:580) (Devam) BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde. Hükümet?.. Yerinde. Tasarının 9 uncu maddesinin oylamasında karar yetersayısı
bulunamamıştı. Şimdi, oylamayı tekrarlıyoruz efendim. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Efendim, böylece 9 uncu madde de kabul
edilmiştir. Teşekkür ederim arkadaşlar, karar yetersayısını her
zaman muhafaza edebilirsek... Teşekkür ederim. 10 uncu maddeyi okutuyorum: Emeklilik ile ilgili kavramların kullanımı, ilan,
reklam ve açıklanacak bilgiler MADDE 10. - Kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kurumları,
17.7.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamında
kurulan sandıklar ve 13.7.1967 tarihli ve 903 sayılı Kanun ile değişik 743
sayılı Türk Medenî Kanunu hükümleri kapsamında kurulan vakıflar hariç olmak
üzere, bu kanun kapsamında bulunmayan gerçek ve tüzel kişiler bu kanunda
düzenlenen faaliyetlerde bulundukları izlenimini verecek şekilde
"Emeklilik" " Emeklilik Planı", "Emeklilik Fonu"
ve "Emeklilik Yatırım Fonu", gibi kavramları veya aynı işlevi gören
ifadeleri kullanamazlar. Şirket ve bireysel emeklilik aracıları, katılımcılara,
üçüncü kişilere ve kuruluşlara karşı gerçeğe aykırı, yanıltıcı ve aldatıcı
beyanda bulunamazlar ve ilan, reklam ve broşürleri ile bu amaca yönelik her
türlü faaliyetlerinde bu nitelikteki ifadelere yer veremezler. Bireysel
emeklilik sisteminde katılımcılara veya kamuya açıklanacak bilgiler, açıklanma
dönemleri ve süreleri ile ilan ve reklamlara ilişkin esas ve usuller Kurulun
uygun görüşü alınarak Müsteşarlıkça benimsenir. BAŞKAN - 10 uncu madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu
adına, Hatay Milletvekili Sayın Mustafa Geçer söz istemişlerdir. Buyurun Sayın Geçer. FP GRUBU ADINA MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 580 sıra sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesi üzerinde konuşmak üzere, Fazilet
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Grubumuz ve şahsım
adına, Yüce Heyetinizi selamlıyor, saygılar sunuyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının ilgili
maddesi, emeklilikle ilgili kavramların kullanımı, ilan, reklam ve açıklanacak
bilgilerle ilgili yasakları içermektedir. Burada amaç, yatırımcıların ve
katılımcıların yanlış bilgilendirilmelerini önlemek ve haksız rekabete
sebebiyet verecek bir ortamı yaratmamaktır. Bu madde, biraz, tabiî,
yatırımcıları ve katılımcıları korumaya, onların yanıltılmalarını önlemeye
yönelik bir maddedir. Bu maddeler her ne kadar korumaya yönelik ise de,
aslında, yasanın tamamı üzerinde, gerçekten, yatırımcıların menfaatları
korunacak mıdır, onların yatırımları reel olarak korunabilecek midir ve
bunlarla ilgili olarak güven ortamı oluşturulabilecek midir; bunlar çok daha
önemlidir diye düşünüyorum ben. Şu anda, hükümetin gündeme getirmiş olduğu bu
tasarının, daha nitelikli, daha yüksek seviyede sosyal güvenlik hizmeti vermeyi
amaçladığı ifade edilmekle birlikte, aslında, bir noktada, belki de geri planda
gizlenen esas amacın, daha çok kamu finansman açıklarını kapatma adına, işte,
burada, cazip bir alan oluşturularak veya sosyal güvenlik, zorunlu güvenlik
kurumlarının, emeklilik yaşlarının 58 ve 60 yaşa çıkarılması karşısında daha
erken emekli olmak ve daha nitelikli sosyal güvenlik hizmeti almak isteyen
vatandaşlarımızın yatırım ve primlerinin bu alana yönlendirilerek -burada
tasarının gerekçesinde belirtildiği gibi- uzun vadeli altyapı yatırımları için
fon oluşturmak, kamunun uzun vadeli borçlanmalarında kaynak oluşturmak, ulusal
tasarruf eğilimini artırmak gibi birtakım amaçların güdüldüğünü görüyoruz.
Temel olarak, gerçekten, toplumun cebinde, vatandaşın cebinde olan paraların bu
fonlarda biriktirilerek, toplanarak, kamu finansman açıkları ve borçlanmalara
yönelik bir alan, bir kaynak oluşturmanın amaçlandığını görüyoruz. Aslında,
Türkiye'nin şu andaki sosyo-ekonomik ortamında vatandaşlara gerçekten güvenli
bir ortam verilebilecek mi, bunların üzerinde durulmuş mu; durulduğunu hiç
zannetmiyorum. Diğer taraftan hesapta biriken fonların reel değerleri
korunabilecek mi? Bu da çok önemli bir konu. Çünkü, Türkiye'de 24 Ocaktan beri
uygulanan ekonomik istikrar programları ve bu programlardan doğan aksamaların
faturaları vatandaşa çıkarılarak, bugüne kadar gelindi. Şu anda üç yıllık 57
nci hükümetin ekonomik istikrar programının da bu aylar içinde iflas ettiğini
ve hedeflenen enflasyon oranlarının fırladığını ve piyasanın altüst olduğunu
görüyoruz. Demek ki, burada güven verici bir ortam, ekonomik bir ortam
oluşturulamıyor. Bu güven verici ortamın oluşturulamadığı bir noktada, böyle
bir sosyal güvenliği sağlayacak, daha nitelikli hizmetlerin verileceği bireysel
emeklilik müessesesini Türkiye'ye getirecek böyle bir yasanın işleyebilmesinin
mümkün olmadığına inanıyorum.
Enflasyonist bir ortamda yatırılan bu primlerin reel değerlerinin korunarak,
hak sahipleri emekli oldukları zaman, gerçekten, o günün şartlarında yeniden
değerlenmiş rakamlarla onlara hizmet sunulabilmesi mümkün olabilecek mi? Bunun
mümkün olacağına inanmak mümkün değil; Türkiye'nin şu andaki ekonomik ortamı ve
güdülen politikanın bunu sağlayacağına inanmak mümkün değil. Geçmişte de buna benzer, aslında, bankaların ortaya
koyduğu bireysel emeklilik müessesesi vardı. Hatırlıyorum; yakınlarımdan biri,
1970'te, özel bir bankanın hayat sigortasına katılmış, sigortalı olmuş ve oraya
belli primler yatırıyordu. İyi hatırlıyorum; 1970'li yıllarda 14 üncü, 9 uncu,
10 uncu veya daha yüksek derecedeki memurların maaşları 300 lira, 500 lira, 900
lira civarındaydı. Banka şöyle reklam yapıyordu; diyordu ki, "ayda 150
kuruş prim yatırarak, 15 yıl sonra net 600 lira maaş alacaksınız." Bu,
tabiî, bazı vatandaşlarımızın, parası olan tasarruf sahiplerinin iştahını
kabartıyor ve her ne kadar 15 yıl prim ödenecek idiyse de, her türlü enflasyona
uğrasa bile, şu anda 300 lira maaş alan bir memur, işte, 15 yıldan sonra net
600 lira sigorta parası, prim alacak veya emekli maaşı alacak diye buna
katılıyordu. Gerçekten, 1970'te katılanlar olmuştu. 1970'te katıldıkları bu
hayat sigortasından dolayı, bize, yakınlarımıza, 1985'te, bir yazı geldi
"15 yıl prim ödediniz, 600 lira maaş almaya hak kazandınız" dendi.
Gerçekten, 1985'lerdeki 600 liralık aylık, arabasıyla gidip parayı almak
isteyen bir insanın o bankaya kadar gideceği benzin parasını karşılayacak bir
para değildi veya dolmuşa binip de dolmuş parasını karşılayacak bir para
değildi. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN -Efendim, toparlar mısınız. MUSTAFA GEÇER (Devamla) - Onun için, şu enflasyonist
ortamda, he-sapta biriken fonların reel olarak korunması çok önemli bir konudur
ve bu fonların, tabiî ki, reel olarak korunmasıyla birlikte, katılımcıların
haklarının ve menfaatlarının korunması da çok önemlidir; çünkü, daha önce
bankerlik olayları da bu ülkede yaşandı ve vatandaşların, katılımcıların
hakları heba oldu ve her türlü kapıya başvurmalarına rağmen bu haklarını temin
edemediklerini gördük. Onun için, bu yasa tasarısının şu ortamda yasalaşsa
bile, ülkemize faydalı hizmetler verebileceği kanaatinde değilim. Her şeye
rağmen, hayırlı olmasını da temenni ediyor, teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Geçer. Şimdi, söz sırası Doğru Yol Partisi Grubu adına Gaziantep
Milletvekili Sayın İbrahim Konukoğlu'nun. Sayın Konukoğlu, buyurun. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA İBRAHİM KONUKOĞLU (Gaziantep) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi
Kanun Tasarısının 10 uncu maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum; grubum ve şahsım adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, bireysel emeklilik
sistemlerinde en önemli konu, güvenli bir ortamın yaratılmasıdır. Güvenli
ortam, nitelikli hizmetin sürekli alınabilmesi, hizmet sunan şirketlerin
yükümlülüklerini karşılayabilir yeterlikte olmaları, fon varlıklarının bir
anlamda emanetçi olan şirketin hesaplarından ayrı olması ve katılımcılara ait
olması, emeklilik hesaplarında biriken fonların reel değerinin korunması ve
düzenlemeyle denetlemede yeterli koordinasyonun sağlanarak, faaliyetlerin
mevzuat hükümleri dahilinde yürütülmesinin sağlanması gerekmektedir. Bütün bunlara karşın, büyük bir ekonomik
istikrarsızlığın mevcut olduğu ülkemizde, bu sistemde olması gereken güven
ortamının yaratılması oldukça önemlidir. Bu hizmetin yürütülebilmesi için,
öncelikle, halkın bu şirketlere güven duyması gerekir. Oysa, ülkemiz
koşullarında -üzülerek yaşadığımız- bu tür tasarrufların değerlendirilmesi,
maalesef, hep üzücü sonuçlar doğurmuştur; her zaman zor durumda kalan halkımız
olmuştur. Egebank ve diğer bankalar gibi, boşaltılarak batırılan bankalarda da
olduğu gibi sorunlar aynı. Mevduat sahibinin tasarrufları, finans kurumlarının
sahiplerinin şirketlerine fonlanmış, yani, emanete ihanet edilmiştir. Bu yasa görüşülürken ülkemizde yaşanan olaylar,
bireysel emeklilik yasasının geleceği için iyi olmamıştır. Bizlerin endişesi,
kurulacak olan bu emeklilik şirketlerine güvenerek tasarruflarını emanet eden
halkımızın, bundan pişmanlık duymadan beklentilerini gerçekleştirmesidir.
İsteğimiz, sadece kâr için kurulacak bireysel emeklilik şirketlerine devlet
hazinesinden krediler açarak, sosyal güvenlik kurumlarının imkânlarını onlara
sunarak, mevcut sosyal güvenlik kuruluşlarının zarar görmemesidir. Görüşmekte olduğumuz bu maddeyle, kanunla kurulmuş
sosyal güvenlik kurumları, sandıklar ve vakıflar hariç olmak üzere, bu kanun
kapsamında bulunmayan gerçek ve tüzelkişilerin, bu kanunda düzenlenen
faaliyetlerde bulundukları izlenimini verecek şekilde "Emeklilik",
"Emeklilik Planı", "Emeklilik Fonu", "Emeklilik
Yatırım Fonu" gibi ibareleri kullanamayacağı öngörülmektedir. Yani, bu
madde, gerekli izinleri almamış şirket ve kuruluşlarca, kendi kanunlarındaki hükümler
saklı kalmak kaydıyla, ilan, reklam ve broşürlerde, kanunda düzenlenen
faaliyetlerde bulundukları izlenimini verecek ibarelerin kullanılmasını
engellemektedir. Sonuçta, bu madde, sisteme katılacak kişileri ve kuruluşları
koruma adına yapılan bir düzenlemeyi içermektedir. Asıl önemli olan, yasanın
halk tarafından benimsenmesidir, halkın bu yasaya güven duymasıdır; aksi
takdirde, gönüllü katılım esasına dayalı bu yasa istenilen sonuca
ulaşamayacaktır. Bilindiği gibi, bu sisteme ancak, ekonomik durumu iyi olan
kişiler katılabilecektir. Bu kişiler sisteme güven duymazsa, sisteme katılmak
yerine birikimlerini kendileri değerlendirecek veya birikimlerini
harcayacaktır. Konuşmama son verirken, şaibeleri önlemeye çalışarak,
güvenilirliği sağlamak ve sistemi korumak yerine, sosyal güvenlik sisteminin
sağlam temellere oturtulmasının sağlanması temel hedefimiz olmalıdır. Bu
sistem, sosyal güvenlik sistemlerine yardımcı olacaktır. Ancak, devletin,
sosyal güvenlik sistemini tasfiye veya ihmal etmesi, hiçbir zaman düşünülemez
de, kabul de edi-lemez; çünkü, sosyal güvenlik, bir insan hakkıdır ve insan
haklarına bağlı olan her devlet vatandaşlarına bu güvenceyi sağlamakla
yükümlüdür. Konuşmama son verirken Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Konukoğlu. Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup, işleme
koyacağım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 580 sıra sayılı yasa tasarısının 10
uncu maddesinin sonundaki "Müsteşarlık" sözünün "Çalışma
Bakanlığı" şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Osman Aslan Diyarbakır BAŞKAN- Komisyon katılıyor mu efendim? SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın)- Sayın Başkan, kanunun bütünlüğü içinde
ilişkilendirme doğrudan Hazineden sorumlu Devlet Bakanlığıyla kurulmuştur. Bir
maddesinde bu şekilde önlediğimiz takdirde, kanunun bütünlüğü bozulur, sonra
işin içinden çıkamayız; katılamıyoruz. Bu arada, bu maddeyle ilgili bir redaksiyon teklifimiz
olacak; dikkatinize arz ediyor, teşekkür ediyorum. BAŞKAN- Oylamadan önce alalım efendim. Sayın Bakan katılıyor musunuz?.. ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul)- Katılmıyoruz
Sayın Başkan. Önergede, önerilen bakanlığın adı bile doğru
yazılmamış. BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, buyurun, hem önerge üzerinde
konuşun hem de Sayın Bakana cevap verin. Benim dediğim doğru çıktı; çünkü
"biz ve kâtip üyeler eczacı değiliz" diyoruz. Sayın Tan da size cevap verecek efendim. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, ben de doktor
değilim, yani, aslında, yazım o kadar kötü de değil, ama, nedense okunmuyor!.. BAŞKAN - Yok, acele yazılmış efendim, ondan. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli Başkan, değerli
arkadaşlar; bir kere, o, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı; ama, ben kısa
olarak yazdım onu. Zannediyorum, Bakanımız, usuldendir... Demin sataşma telakki
edilsin dedim, ama, bir başka sataşma biçimi oldu. Değerli arkadaşlar, ben, Komisyon Başkanı arkadaşımın
kanaatine katılıyorum, ama, verdiğim önergelerin çoğunda "Hazineden
Sorumlu Devlet Bakanı" veya "Hazine Müsteşarlığı" tabirinin
değiştirilmesi yönünde taleplerim var. Yani, bu, yasada paranın güvencesi
değil, iştirakçinin güvencesi hedefinin güdülmediğinin en açık belgesidir. Siz,
yasanın hedefinde, toplayacağınız parayı düşündünüz; mudilerinizi, üyelerinizi,
yüzbinleri, yan yana koyacağınız insanların yarınki geleceğini değil. Sayın
Geçer az önce söyledi, 1970'lerin başında bir banka veya bir başka kuruluş
kalkıyor diyor ki "10 yıl, 15 yıl şu kadar para yatır, bunun sonunda ayda
600 lira emeklilik parasını hak kazanacaksın." 1986 yılında -şehiriçi
dolmuş ücreti 600 lira iken- koca bir banka, bir kişiye "600 lira
emeklilik hakkı kazandınız" diye yazı gönderiyor. Bu mantığı nasıl
yakalayacaksınız? Ben, onun için diyorum ki, yasanın temeli, önce insan değil,
yasanızın temeli para. Dolayısıyla, burada Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığınız yok, olması gereken bu ve ben diğer maddelerde de bunu önerdim. Onun için diyoruz ki, arkadaşlar, bir kere mudiye,
iştirakçiye bir güven vereceksiniz. İlgili 10 uncu maddenin hilafına beyanda
bulunanlar... Yani, birinci, ikinci, üçüncü bentlerdekinin cevabı... Hani,
geçen gün, arkadaşlar bana "bu yasayı hiç okumamışsınız, okumadan
geliyorsunuz" diyordu. Okumadığınızı biliyorum genel anlamda da... Bakın,
orada cezaları var. Nedir ceza; 10 uncu maddenin (a) bendinde diyor ki,
ceza -iki yıl sonra, üç yıl sonra- 5
milyar lira. İkinci bentte 10 milyar lira, bir diğer bentte ceza 1 milyar lira.
Mudi olarak, iştirakçi olarak, beni bu parayla nasıl tatmin edeceksiniz? Ben
iştirakçiyim, param kayboldu; şu anda, birkısım holdinglerde, kuruluşlarda,
bankalarda iç edilen paralar gibi kayboldu; benim güvencem ne? Bana fert olarak
bir güvence sağladınız mı? İşte, yapılanlar ortada; iştirakçiyi garanti ve
güven altına alan bir tasarı değildir. Açık söylüyorum; vahşi kapitalizm
tabirini kullanmak zorundayım, tamamen materyalist, tamamen maddeci, tamamen
çıkarcı ve içi boşaltılan, her gün boşaltılan, boşaltılmaya aday bir hazineye
ne kadar kaynak aktarabiliriz mantığıdır. Açık söylüyorum; buna güvenerek hiçbir vatandaş böyle
bir oluşuma destek vermez, üye olmaz; üye olursa bugün milletin başına gelenler
başına gelecek. Zabıtlara geçsin diye söylüyorum, yarın bu millet size
güvenerek... Neye güvensin allahaşkına?! Sayın Başbakanın bugün Gruptaki
konuşması, diyor ki "çalışan halk kesimleri enflasyona ezdirilmeyecektir.
57 nci hükümet bu konuda verdiği sözleri, şimdiye kadar olduğu gibi bundan
böyle de kesin kararlılıkla yerine getirecektir." Şimdi vatandaş bunu
duyuyor ve Sayın Başbakanımıza keşke inanmış olsa. Keşke şöyle deseydi:
"Şimdiye kadar olanın aksine, bundan böyle verdiğimiz sözleri bir şeref
sözü olarak telakki edi-yoruz ve bundan sonra sizi ezmeyeceğiz." (FP
sıralarından alkışlar) Allah aşkına, şimdiye kadar bu hükümet hangi sözü verdi
de yerine getirdi? Açık söylüyorum; bu oluşum memleket ekonomisine katkı
amaçlı olabilir, bu amacın güdülmesi lazım; ama, önce insanlara güven
vereceksiniz, önce güvenilir hükümet olacaksınız. Bakın, az önce bir skandal...
Ben bu skandalı sonuna kadar takip edeceğim; kanunlara metinler ilave
edili-yor, sahibi yok. Cami önünde bulunan çocuk gibi. Böyle şey olur mu?!
Kanuna metin ilave... Ben istiyorum Plan ve Bütçeden sorumlu arkadaşlardan,
ilgili memurlardan, bu ilaveyi kim yaptı? Hangi tröstün, hangi bira
fabrikasının, hangi uluslararası şirketin sözcülüğü burada, bu Parlamentoda
yapıldı? Aziz millet adına hüküm veren parlamenterler adına bu ilaveyi
İspirtolu İçkiler Yasasında kimin yaptığını... Bu kadar karmaşık bir mantık
ortadayken, Allah aşkına... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Sayın Başkan, izin verir
misiniz efendim. BAŞKAN - Buyurun Sayın Uzunkaya. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Öyleyse, ben, bu yasanın
güven vermesi gerektiğini düşünüyorum ve size samimi tavsiyem bu. Yasa
çıkarıyorsanız, önce tabana güven verin; yani, böyle konuşmak kolay, grupta
konuşmak kolay, hatta grupta alkışlanmak da mümkün; ama, şu ibareleri gidin
Kızılay Meydanında millete söyleyin "Ey millet, size verdiğimiz sözleri
tutmadık mı, ezdirmedik mi?" deyin. Daha bugün dolar karşısında paranız yüzde 6 devalüe
edildi. Akaryakıtınız bilmem kaç liraya, dolar milyonun üzerine tekrar yürüdü.
Açık söylüyorum, bir Derviş değil, 99 derviş, 100 üncü imamesi de bir şeyh
gelse, gene sizin bu kötü ekonominizi kurtaramaz, ta ki istifa edip milletin
önünü açıncaya kadar. Saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir. NEZİR AYDIN (Sakarya) - Karar yetersayısının
aranılmasını istiyoruz. BAŞKAN - Efendim, karar yetersayısı değil, maddeyi
oylayacağım ve bu arada yoklama talebiniz var zaten. Onun için, önerge
oylamasını, karar yeter sayısı aramadan yaptım. Yalnız, yoklamadan evvel Sayın Ahmet Tan'a, demin bir
yarım sataşma olmuştu, Sayın Uzunkaya tekrar etti; onun için, çok kısa olmak
üzere yerinden söz veriyorum efendim. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Efendim, ben sataşmada
bulunmadım! BAŞKAN - Efendim, ne diyeceğiz; sataşma diyeceğiz
mecburen; 60 ıncı maddeye nasıl uyduracağız ki! MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Efendim, benim sataşmamı grup
başkanvekilleri kabul etsinler. Ben, Ahmet Beye sataşmadım; aksine, Ahmet Beyin
gayretini övdüm burada, takdir ettim. Ben, deminki konuşmamda dedim ki,
konuşmamı keşke grup başkanvekilleri... BAŞKAN - İsmini zikrettiniz, o da bir sataşma;
yerinden... MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Buyursunlar, ben zevkle
dinlerim. TURHAN GÜVEN (İçel) - Lehine konuşma sataşma olmaz ki,
methiye olur benim bildiğim. BAŞKAN - Efendim, ismini zikretti, onun için. Buyurun Sayın Tan. VII. –
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1. – İstanbul
Milletvekili Ahmet Tan’ın, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, konuşmasında
kendisine sataşması nedeniyle konuşması AHMET TAN (İstanbul) - Anamuhalefet sözcüsünün, bizi,
DSP olarak övmesi ihtiyacını, tabiî, saygıyla, sevgiyle karşılıyoruz. Ancak... MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Ahmet Tan olarak övdüm, Ahmet
Tan... AHMET TAN (İstanbul) - Ahmet Tan'ın bu Grubun bir üyesi
olduğunu da, herhalde, lütfen kabul buyuracaksınız. Görevini tamamlamış olan Trafik Araştırma
Komisyonumuzun, sanıyorum, anamuhalefet partisine ufak bir hizmeti oldu bu
konuda. Bütün Büyük Millet Meclisi üyelerinin, komisyon üyelerinin atladığı,
vatandaşın deyimiyle uyuduğu bir konuda da, komisyonumuz, görevini tamamlamış
olsa bile, bir hizmet sundu. Bu hizmet de, Sayın Uzunkaya'nın burada ifade
ettiği gibi, bir kanunun çıkarılması sırasında, daha doğrusu sürecinde, hükümet
teklifinde yer almayan, komisyonda da kimin verdiği belli olmayan bir ekleme
yapıldı. Sayın Uzunkaya'nın bu konudaki sözleri doğrudur. Bu, zaten hükümet
üyesi sayın bakanımız tarafından da teyit edilmiştir. Ancak, hep birlikte ortak
bir dalgınlığın eseri olan bu yanlışlığı, yine Trafik Araştırma Komisyonunun
görevi bitmiş olmasına rağmen, geçen hafta Adalet Komisyonunda görüşülen Türk
Ceza Kanunundaki bazı maddelerin ve Karayolları Trafik Kanunundaki bazı
maddelerin değişikliğiyle ilgili teklif, komisyonda kabul edildi. Bu teklife
göre, akaryakıt bayilerinde zinhar alkollü içki içecek satılmamasıyla ilgili
bir madde de eklendi. Artık, alkollü içecekler, derecesi ne olursa olsun,
akaryakıt bayilerinde satılmayacak; akaryakıt bayileri, sadece akaryakıt
satacaklar ve böylece, karayollarında gördüğümüz hazin manzaralar ve trajediler
son bulacak; çünkü, her türlü izahtan uzaktır ki, bazı sorumsuz yurttaşlarımız,
arabalarına, otomobillerine benzin, kendi yanlarına da bira şişelerini, bira
kutularını almakta, yola çıkmaktadırlar. O yüzden, ciddî hiçbir ülkede
bulunmayan akaryakıt bayilerinde alkollü içecek satılmasıyla ilgili uygulama,
burada, bir trafik kazasına benzer bir kaza sonucu çıkmış olan bu kanun -komisyondan
geçen haliyle, Genel Kurulda da kabul edilirse- bu yanlışlık düzeltilmiş
olacaktır. Sayın Uzunkaya'ya iltifatlarından dolayı, konuyu
kürsüye getirmesinden dolayı, DSP milletvekili olarak teşekkür ediyorum. (FP
sıralarından alkışlar) Size de, bu açıklama için, ayrıca saygılar sunuyorum. İnşallah, artık, alkollü içeceklerle ilgili facialar
sona erecektir benzin istasyonlarında bu işlemin sona erdirilmesiyle; tabiî ki,
bu kanun, önümüzdeki günlerde aşağıya iner ve buradan bizim onayımızı alırsa. Tekrar teşekkür ederim. (DSP ve FP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - İnşallah efendim. Anlaşılan, hayalet önerge gelmiş, hayalî olarak çıkmış
efendim. Buyurun. MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, bir
sataşma var. "O günkü komisyon
üyeleri atladı" dedi Sayın Tan. BAŞKAN - Hayır "bütün Genel Kurul" dedi
efendim. Çok net bir şekilde... MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Hayır
"komisyon üyelerinin atlamasıyla" dedi. O gün komisyon üyesi olduğum
için izah etmek mecburiyetindeyim. BAŞKAN - Hayır, hayır efendim. Sayın Tan... MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - "Genel
Kurul" demedi. BAŞKAN - "Genel Kurul" dedi efendim. MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Hayır efendim,
komisyon üyeleri... BAŞKAN - Sayın Tan, ne dediniz? AHMET TAN (İstanbul) - Bütün milletvekilleri derken,
komisyon, Genel Kurul ayırımı gözetmedim. Arkadaşımız, öncelikle Genel Kurul
üyesidir. O yüzden, sataşma zaten söz konusu değil. BAŞKAN - "Genel Kurul" diye anladım ben
efendim. AHMET TAN (İstanbul) - Kendisi konuşma ihtiyacı
içindeyse, bilmiyorum... BAŞKAN - Efendim, bakayım tutanaklara... MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan,
tutanaklara bakın, cevap verin. BAŞKAN - Tutanaklara bakayım. 10 uncu maddenin oylamasına geçmeden evvel, komisyonun
bir redaksiyon isteği var. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Yalnız, Genel Kurulda biz
değişiklik önergesi verdik Sayın Tan; önergeye rağmen öyle oldu. BAŞKAN - Efendim, bir dakika... Buyurun efendim. SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) - Sayın Başkan, bu madde metninde "743 sayılı
Medeni Kanun..." MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Yani, biz önerge verdik Genel
Kurulda. BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, bir dakika... SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) - "743 sayılı Medeni Kanun" ibaresi var.
Kanunun doğru adı 743 sayılı Türk Kanunu Medenisidir. Dolayısıyla,
mevzuatımızda tutarlılığın sağlanması açısından, bu şekilde ifade edilmesi daha
doğru olacaktır. Arz ederim. BAŞKAN - Tamam efendim, anlaşılmıştır, zabıtlara da
geçmiştir, düzeltilecek efendim. III. –
YOKLAMA BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yoklama talebi vardır. Şimdi, evvela, yoklama talebinde bulunan sayın
milletvekillerinin burada bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim: Sayın Musa Uzunkaya?.. Burada. Sayın Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada. Sayın Mustafa Geçer?.. Burada. Sayın Mehmet Çiçek?.. Burada. Sayın Bahri Zengin?.. Burada. Sayın Fethullah Erbaş?.. Burada. Sayın Sacit Günbey?.. Burada. Sayın Ali Oğuz?.. Burada. Sayın Mehmet Altan Karapaşaoğlu?.. Burada. Sayın Nezir Aydın?.. Burada. Sayın Eyyüp Sanay?.. Burada. Sayın Ahmet Demircan?.. Burada. Sayın Bülent Arınç?.. Burada. Sayın Azmi Ateş?.. Burada. Sayın Şeref Malkoç?.. Burada. Sayın Ali Sezal?.. Burada. Sayın Hüseyin Kansu?.. Burada. Sayın Turhan Alçelik?.. Burada. Sayın İrfan Gündüz?.. Burada. Sayın Mehmet Ergün Dağcıoğlu?.. Burada. Yoklama talebinde bulunan 20 milletvekilimiz buradadır. Yoklamayı başlatıyorum ve 5 dakika süre veriyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Efendim, bu arada da malumaten arz edeyim: İstanbul'dan kalkan bir Rus uçağı kaçırıldı. Uçakta 59
Türk yolcu mevcut. Şu anda da uçak Türk hava sahalarının dışında. Sayın
Bakanımız Enis Öksüz Beyin ifadesiyle, kokpitte bir kavga çıkmış, uçak 400
metre irtifa kaybetmiş, sonra düzelmiş efendim. Malumaten arz ederim. Sayın milletvekilleri, çoğunluğumuz yoktur. Efendim, ara vermeyeceğim; sebebine gelince, zaten,
çalışma süremizin dolmasına çok az vakit kaldı. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Daha vaktimiz var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Efendim, çok az vakit kaldı. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - 10 dakika ara verelim Sayın
Başkan. BAŞKAN - Efendim, ara versem ve toplasam, muhalefetin
20'sini eksik tutun... İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Muhalefet bu Meclisi
çalıştırmayacak diye bir düşüncemiz olamaz Sayın Başkan. OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, İçtüzüğü uygulayın,
bir saatten fazla vaktimiz var. BAŞKAN - Kaç dakika ara istiyorsunuz? Ben veririm. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - 10 dakika Sayın Başkan. BAŞKAN - Olsun... Saat 18.00'de toplanalım; ama, ben,
size net ifade ettim. Muhalefetle ilgisi yok. Şu anda, 140 kişisiniz. OKTAY VURAL (İzmir) - Olabilir efendim. İçtüzüğü
uygulayın. TURHAN GÜVEN (İçel) - 140'ın 20'si düşülecek zaten. OKTAY VURAL (İzmir) - Önemli değil efendim.100 de
olabilir. İçtüzüğü uygulayın. BAŞKAN - Aksini söylemedim ki efendim; ama benim
söylediğim daha değişikti Sayın Vural. 20 kişiyi çıkardığınız zaman, yeterli
sayı kalmıyor. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Ara verin Sayın Başkan. BAŞKAN - 10 dakika ara veriyorum efendim. Kapanma Saati : 17.56 DÖRDÜNCÜ
OTURUM Açılma
Saati:18.05 BAŞKAN:
Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER:
Burhan ORHAN (Bursa), Sebahattin KARAKELLE (Erzincan) BAŞKAN - 70 inci Birleşimin Dördüncü Oturumunu
açıyorum. III. –
YOKLAMA BAŞKAN - Şimdi, yoklamayı tekrarlıyoruz efendim. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı
bulunamamıştır. Sözlü sorular ile diğer denetim konularını sırasıyla
görüşmek için, 20 Mart 2001 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum. Kapanma Saati : 18.09 |
|