DÖNEM : 21 CİLT : 54 YASAMA
YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ 55 inci
Birleşim 7 . 2 . 2001 Çarşamba İ Ç İ N D E K İ L E R Sayfa I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. – GELEN KÂĞITLAR III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın (6/729) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/304) IV. – ÖNERİLER A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ 1. – 7 Şubat 2001 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesine,
gündemin 9 uncu sırasına kadar olan işlerin görüşmelerinin bitimine kadar
çalışma süresinin uzatılmasına, tasarı ve tekliflerin görüşülmesinde soru-cevap
işleminin 10 dakika ile sınırlandırılmasına ilişkin DSP, MHP ve ANAP
Gruplarının müşterek önerisi 2. – 7 Şubat 2001 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan (8/17) esas
numaralı genel görüşme önergesinin öngörüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat
2001 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin DYP Grubu önerisi V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili
Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep
Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili
Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak
Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) 2. – Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın
Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail
Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine
Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/661) (S. Sayısı : 586) VI. – SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, Eskişehir'de kaçırılan bir iş
adamına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün cevabı (7/3262) 2. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, kamu bankalarıyla ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı
(7/3305) 3. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, patates üreticilerinin
sorunlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın cevabı (7/3322) 4. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın,
Balıkesir-Sındırgı-Düvertepe Barajı projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in cevabı (7/3304) 5. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlindeki yatırım
projelerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in
cevabı (7/3226) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı. Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Fevzi Şıhanlıoğlu'nun vefatı nedeniyle 1
dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Devlet eski bakanları Rifat Serdaroğlu, Aykon Doğan, Yaman Törüner ve
Ayfer Yılmaz haklarında Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan
inceleme raporunun TBMM Başkanlığına intikal ettiğine; Meclis soruşturması
önergelerinin sadece milletvekilleri tarafından ve en az 55 imzalı olarak
verilebildiğine; böyle bir önerge olmadan, TBMM Başkanlığının söz konusu dosya
ile ilgili olarak Meclis soruşturması açılmasına ilişkin bir işlemi resen
yürütmesinin mümkün bulunmadığına; daha önce yapılan uygulamalar doğrultusunda,
konunun Genel Kurula sunulmasına ve anılan dosyanın milletvekillerinin tetkik
ve takdirlerine açılmasının Başkanlıkça uygun mütalaa edildiğine; konuya
ilişkin Başbakanlık tezkeresinin okutulup, Genel Kurulun bilgisine sunulduktan
sonra, Başkanlıkta bulunan dosyanın milletvekillerinin tetkik ve
değerlendirmelerine açılacağına ve 24 Ocak 2001 tarihli 48 inci Birleşimde kabul edilen, Irak'a resmî bir
ziyarette bulunmak için, TBMM'yi temsilen tıp doktoru parlamenterler ve sınır
illeri parlamenterlerinden oluşan heyette yer alan Afyon Milletvekili Halil
İbrahim Özsoy, mazereti nedeniyle ziyarete katılamadığından, yerine Ağrı
Milletvekili Yaşar Eryılmaz'ın katılacağına, İlişkin Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu. Hatay Milletvekili Metin Kalkan ve 26 arkadaşının, devlet memurluğu
sınavıyla ilgili aksaklık ve usulsüzlük iddiaları konusunda (10/169), Diyarbakır Milletvekili Sacit
Günbey ve 33 arkadaşının, korunmaya muhtaç çocuklar ve sokak çocukları
konusunda (10/170), İstanbul Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu ve 23 arkadaşının, Türk dilinin
ve müziğinin korunması ve yozlaşmasının engellenmesi için alınması gereken
önlemleri belirlemek amacıyla (10/171), Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemde yerlerini alacağı ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki öngörüşmelerin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı. Kocaeli Milletvekili Osman Pepe'nin, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu. Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in (6/976), Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda'nın (6/1154) ve (6/1156), Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın (6/1038), Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına ilişkin önergeleri
okundu; soruların geri verildiği bildirildi. Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak'ın, 7.1.1932 Tarih ve 1918
Sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun 1 inci Maddesine Bir Bent
Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/247) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesinin, yapılan oylamadan sonra kabul edilmediği, Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat ve 5 arkadaşının,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/393) ile Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu ve 15 arkadaşının, Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifinin (2/37), Doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden
sonra kabul edildiği, Açıklandı. Adalet Komisyonunda boş bulunan ve DSP Grubuna düşen üyeliğe, İzmir
Milletvekili Hayri Diri, Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve FP Grubuna düşen üyeliğe, Konya
Milletvekili Hüse-yin Arı, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda boş bulunan ve FP
Grubuna düşen üyeliğe, Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan, Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve bağımsız milletvekillerine
düşen üyeliğe de Malatya Milletvekili Tevfik Ahmet Özal, Seçildiler. Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının: 1 inci sırasında bulunan, İzmir Milletvekili Faruk Çelik'in (6/508) esas
numaralı sözlü sorusunun, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için
yazılı soruya çevrildiği ve gündemden çıkarıldığı açıklandı. 2 nci
sırasında bulunan (6/512), 3 üncü " "
(6/514), 4 üncü " "
(6/515), 5 inci " "
(6/524), 6 ncı " "
(6/525), 7 nci " "
(6/526), 8 inci " "
(6/527), 9 uncu " "
(6/531), 10 uncu " "
(6/533), 11 inci " "
(6/535), 12 nci " "
(6/537), 13 üncü " "
(6/544), 14 üncü " "
(6/549), 16 ncı " "
(6/554), 18 inci " "
(6/557), 19 uncu " "
(6/558), 21 inci " "
(6/564), Esas numaralı sözlü sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır
bulunmadıklarından ertelendiler. 15 inci sırada bulunan, Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün (6/552) esas
numaralı sözlü sorusu ile, 20 nci sırada bulunan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın (6/560)
esas numaralı sözlü sorusuna, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, 17 nci sırada bulunan, Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın (6/555)
esas numaralı sözlü sorusuna, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un: 22 nci sırada bulunan (6/565), 81 inci " "
(6/632), 84 üncü " "
(6/635), 90 ıncı " "
(6/642), 100 üncü
sırada bulunan, Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın (6/653), 109 uncu
sırada bulunan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın (6/669), 120 nci
sırada bulunan, Nevşehir Milletvekili Mükremin Taşkın'ın (6/681), 158 inci
sırada bulunan, Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın (6/728), 161
inci sırada bulunan, Mardin
Milletvekili Veysi Şahin'in (6/731), 197 nci
sırada bulunan, Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun (6/773), Esas
numaralı sözlü sorularına da Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, Cevap verdiler. Konya Milletvekili Veysel Candan ve 20 arkadaşının, SSK'nın bugünkü
durumunun araştırılarak yeniden yapılandırılması için alınması gereken tedbirleri
belirlemek amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11)
üzerinde bir süre görüşüldü. 7 Şubat 2001 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime
18.51'de son verildi.
No. : 80 II. – GELEN KÂĞITLAR 7 . 2 . 2001 ÇARŞAMBA Sözlü Soru Önergeleri 1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun'da kurulan azot ve
bakır fabrikalarının insan sağlığına olan etkilerine ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1199) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.2.2001) 2. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun'da kurulan azot ve
bakır fabrikalarının çevreye verdiği zarara yönelik açılmış davaların sayısına
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1200) (Başkanlığa geliş tarihi
: 6.2.2001) 3. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun'da kurulan azot ve
bakır fabrikalarının tarım ürünlerine verdiği zarara ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1201) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.2.2001) Yazılı Soru Önergeleri 1. – Konya Milletvekili Mehmet Gölhan'ın, Konya-Emirgazi'nin afet
nedeniyle gelir kaybı ve alt yapı hasarına uğrayan belediyelerle ilgili
kararname kapsamına alınmama nedenine ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3439)
(Başkanlığa geliş tarihi : 6.2.2001) 2. – Adana Milletvekili Ali Gören'in, Türkiye'de sözde Ermeni soykırımı
yapıldığını ileri süren bir romanın öğrencilere tavsiye edildiği iddialarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3440) (Başkanlığa geliş
tarihi : 6.2.2001) 3. – Adana Milletvekili Ali Gören'in, akaryakıt istasyonlarında % 5' ten
az alkol içeren içkilerin satışına izin verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3441) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.2.2001) 4. – Adana Milletvekili Ali Gören'in, Türkiye'de sözde Ermeni soykırımı
yapıldığını ileri süren kitaba ödül verildiği iddialarına ilişkin Kültür
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3442) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.2.2001) 5. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Erzincan Şeker
Fabrikasının özelleştirme kapsamına alınıp alınmadığına ve şeker pancarı
üreticilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3443) (Başkanlığa
geliş tarihi : 6.2.2001) 6. – Sivas Milletvekili Musa Demirci'nin, TRT'ye ayrılan ödeneğe ve
reklam gelirlerine ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) yazılı soru
önergesi (7/3444) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.2.2001) 7. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, ermeni meselesini
ve mezalimini konu alan bir film projesi olup olmadığına ilişkin Kültür
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3445) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.2.2001) 8. – Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, Gaziantep İlinin bazı
yatırımların desteklenmesi konusundaki 2000/1721 sayılı karar kapsamına
alınmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3446) (Başkanlığa
geliş tarihi : 6.2.2001) 9. – Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, İstanbul Haseki
Hastanesinde görevden uzaklaştırılan personele ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3447) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.2.2001) 10. – Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, üniversite ve özel
hastanelere sevk edilen Bağ-Kur'lu hastaların tedavi masraflarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3448) (Başkanlığa
geliş tarihi : 6.2.2001) 11. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, Kayseri Cezaevinin yerleşim
yerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3449) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.2.2001) 12. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, tütün üreticilerinin
sorunlarına ve tütün baş fiyatına ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım
Yücelen) yazılı soru önergesi (7/3450) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.2.2001) Genel Görüşme Önergesi 1. – Samsun Milletvekili Kemal Kabataş ve 30 arkadaşının, ekonomik ve
malî durum konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri
uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/17) (Başkanlığa geliş
tarihi : 6.2.2001) Meclis Araştırması Önergesi 1. – Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın ve 29 arkadaşının, Batman
İlinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/172) (Başkanlığa geliş
tarihi : 6.2.2001) BİRİNCİ
OTURUM Açılma Saati: 15.00 7 Şubat 2001 Çarşamba BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER : Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Mehmet AY
(Gaziantep) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55 inci Birleşimini açıyorum. Toplantı yetersayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz efendim. Sayın milletvekilleri, sözlü sorunun geri alınmasına dair bir önerge
vardır, okutuyorum: III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay'ın
(6/729) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/304) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gündemin 147 nci sırasında bulunan (6/729) nolu sorumu geri alıyorum. Saygılarımla. 6.2.2001 Mehmet Ay Gaziantep BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir efendim. Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi
Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş müşterek bir önerileri
vardır; önce okutup işleme alacağım, sonra oylarınıza sunacağım efendim. IV. – ÖNERİLER A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ 1. – 7 Şubat 2001 Çarşamba günü sözlü
soruların görüşülmemesine, gündemin 9 uncu sırasına kadar olan işlerin görüşmelerinin
bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasına, tasarı ve tekliflerin
görüşülmesinde soru-cevap işleminin 10 dakika ile sınırlandırılmasına ilişkin
DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Danışma Kurulunun 7 Şubat 2001 Çarşamba günü (bugün) yaptığı toplantıda,
siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, gruplarımızın
ekteki müşterek önerilerinin, Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ve teklif
ederiz. Saygılarımızla.
Öneri : 7 Şubat 2001 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesi, gündemin 9
uncu sırasına kadar olan işlerin görüşmelerinin bitimine kadar çalışma
süresinin uzatılması, tasarı ve tekliflerin görüşülmesinde soru-cevap işleminin
10 dakika ile sınırlandırılması, önerilmiştir. BAŞKAN - Öneri üzerinde söz isteyen?.. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Lehte, aleyhte?.. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Aleyhte... BAŞKAN - Aleyhte olmak üzere, Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Ali
Rıza Gönül; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. İktidar partilerinin grup başkanvekillerince Başkanlığınıza verilmiş
olan grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Tabiî ki, Danışma Kurulunda yapılan
toplantı sırasında, İçtüzük görüşmelerine bugün tekrar başlanılması yolundaki
taleplere karşı Grubum adına düşüncelerimizi arz etmiştik. Bu görüşlerimizi,
şimdi, aleyhte söz almak suretiyle, tekrar Yüce Heyete arz etmek istiyorum. Değerli arkadaşlarım, iktidar parti gruplarının, İçtüzükle ilgili
görüşmelerin bugün yapılmasındaki ısrarlarını anlamakta güçlük çektiğimizi
ifade etmek isterim. Hepimizin şahidi olduğu, hepi-mizin birlikte yaşadığı çok
müessif bir olay sonucu, bir değerli milletvekili arkadaşımız, Doğru Yol
Partisi milletvekili hayatını kaybetmiştir. İnanıyorum ki, herkes üzüntülü,
Yüce Parlamento üzüntülü, milletimiz üzüntülüdür. Olayın üzerinden daha bir
hafta geçti; bir hafta sonrasında da, takdir edersiniz ki, olayın acısı, olayın
sıcaklığı devam etmektedir. Yani, bu konuyu, daha doğrusu olayların çıkmasına
neden olan İçtüzük değişikliğini, bir hafta sonra alelacele tekrar Genel Kurula
getirmenin doğru olmadığı yolundaki düşüncelerimizi, Danışma Kurulunda ifade
ettiğimiz gibi, burada, Yüce Heyetin önünde de, yüksek sesle, kendimize göre
haklı nedenlerle, dile getirmek istedik. Bir yara vardır; bu yara daha bir kabuk bağlamamıştır, olayın sıcaklığı
devam etmektedir, üzüntüsü devam etmektedir. O nedenle, iktidar partilerine
mensup grup başkanvekili arkadaşlarımıza "geliniz, bu konuyu çarşamba
günü, yani bugün görüşmeyelim, uygun görüyorsanız, uygun görürseniz, hafta
başlayalım, haftaya görüşelim" dedik. Böyle bir teklifi getirmemizin,
böyle bir teklifi sunmamızın, arkasında bir art niyetimizin olmadığını, eminim
ki, anlıyorsunuzdur. Haftaya görüşmekle, bugün görüşme arasında ne gibi bir
fark olacaktır, biz, hâlâ anlaşım değiliz. "Bugün görüşülebilir, mutlaka
çıkabilir" diyebilirsiniz ya da "haklısınız, bir hafta sonra
görüşelim, İçtüzük değişikliğini ele alalım" diyebilirsiniz. Bunu, sizin
takdirlerinize bırakıyoruz, sizin vicdanlarınıza bırakıyoruz; ama, sizin acele
etmedeki niyetinizi, bizim şöyle yorumladığımızı da ifade etmeden geçemem:
Tabiî ki, iktidar olarak, verilmiş olan iyiniyet mektubunda, Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısı, milyonları ilgilendiren Tütün ve Tekel Yasa Tasarısı ile Şeker
Kanunu Tasarısını yasalaştırma sözü verilmiş olmasının, bu acele etmede etken
olduğunu biz biliyoruz. O nedenle, yine Yüce Kurulunuza şunu arz ediyorum: Bunu bugün görüşmenin
bir haklı sebebi, kanaatimizce yoktur. İçtüzük değişikliğini, nasıl olsa
Meclisten geçirmekte kararlı olduğunuzu görüyoruz. Geliniz, bunu, haftaya
çarşamba günü gündeme koyunuz ve yine görüşmeler sonucu oylarınızla kabul
ediniz. Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gönül. Aleyhte başka söz isteyen var mı efendim?.. Yok. Lehte söz isteyen var mı?.. Yok. Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri
kabul edilmiştir. Efendim, Doğru Yol Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır; önce öneriyi okutup, işleme alacağım, sonra da
oylarınıza sunacağım. 2. – 7 Şubat 2001 tarihli gelen
kâğıtlarda yayımlanan (8/17) esas numaralı genel görüşme önergesinin
öngörüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat 2001 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin DYP Grubu önerisi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Danışma Kurulunun 7.2.2001 Çarşamba günü saat 12.00'de yapılan
toplantısında siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel
Kurulun onayına sunulmasını arz ederim. Saygılarımla. Ali Rıza Gönül Doğru Yol Partisi
Grup Başkanvekili Öneri: 7 Şubat 2001 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan (8/17) esas numaralı
genel görüşme önergesinin öngörüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat 2001 günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir. BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen sayın üye var mı efendim?.. H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) - Lehinde söz istiyorum. BAŞKAN - Lehte, buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Ben de söz istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Lehte mi efendim?.. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Lehte efendim. BAŞKAN - Efendim, önce, Sayın Doğru Yol Partisi Grubu üyesine söz
vereyim, sonra zatıâli-nize vereyim müsaade ederseniz; onlar önce istediler. Buyurun Sayın Söylemez. H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer
üyeleri; konuşmamın başında hepinizi saygılarımla selamlıyorum efendim. Değerli milletvekilleri, milletin gündemiyle Yüce Meclisin gündeminin
paralel olması gerektiği konusunda herhalde geniş bir fikir birliği vardır.
Bugün, Türkiye, tarihinin en ağır yoksullaşmasını, yine tarihinin en büyük
gelir dağılımı bozukluğunu maalesef, yaşamaktadır. Öyle bir gelir dağılımı
bozukluğu ve öyle bir yoksullaşmadır ki, Türkiye'yi, dünya ortalamalarının da
altına iten, âdeta Afrika ülkelerinin gelir düzeyine düşüren büyük bir sıkıntı
içindeyiz. Esnaf sıkıntı içinde, küçük ve orta boy işletmeler sıkıntı içinde,
köylü ve tarım tamamen unutulmuş vaziyette, ihracat gerilemiş vaziyette ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin feryadına, milletin sesine kulak vermek
zorundadır. Biz, o nedenle, giderek derinleşen ve ağırlaşan bu krizin, geçen sene
sonunda finansal kriz olarak başlayan, bankacılık sistemini sarsan ve faizleri
yüzde 2 000'lere yükselten bu krizin, artık, giderek tüm reel sektörü
kapsadığını ve nisan ayı itibariyle 31 martta bankacılık sistemine ödenecek
faizlerle beraber ve hazinenin 20 şubattan itibaren yapacağı 5-6 milyar
dolarlık borçlanmayla beraber yeniden sıkıntılı noktaya gelmesinden ve krizin,
tüm sektörleri içine alarak büyümesinden ciddî endişe ediyoruz. Doğru Yol Partisi, milletin gündemi olan ekonomik yangını, ekonomik
sıkıntıyı, tarihî yoksullaşmayı ve ülkenin içine sokulduğu bu ekonomik çıkmazın
nedenlerini ve çıkış meselelerini ortaya koyan bir genel görüşmenin Yüce
Mecliste öncelikle yapılmasını arzu etmektedir ve bunu, Sayın Meclisin yüksek
takdirlerine arz etmektedir. Bugünkü mesele, yalnız bizim meselemiz değildir. Bakınız... (Gürültüler) BAŞKAN - Sayın Söylemez, bir dakika efendim... Sayın milletvekilleri, inanılmaz bir uğultu var; istirham ederim
efendim... Zabıt yazan arkadaşlarımız, hatibi duyamıyorlar. Sayın Söylemez buyurun. H. UFUK SÖYLEMEZ (Devamla) - Teşekkür ederim. Daha birkaç ay öncesine kadar; yani, kasımda Türkiye'nin yaşadığı
tarihin en büyük finansal krizi yaşanmadan önce "on yıl sonrasını
görüyoruz" diye manşet atan birtakım basın organları dahi, milletten
yükselen feryada, sıkıntıya kulak tıkayamaz hale gelmişlerdir. Sıkıntı,
yoksullaşma ve ekonomik kriz gizlenemez haldedir, tartışılması önlenemez
haldedir ve feryatlar duyulmak zorundadır. İşte, bugün, Türkiye'deki
gazetelerden bir tanesinin "ne oldu bize" diye attığı bir büyük
manşet ve altında da "feryat zirvesi" deniliyor. Yani, milletin
feryadını, hükümet, birtakım sivil toplum kuruluşlarıyla görüşecekmiş. Geç de
olsa güzel bir şey. Değerli milletvekilleri, ancak, ekonomik kriz, milletin hepsini
sarsmıştır. Emeklisi, memuru, ay sonunu getiremeyen dargelirlisinin yanı sıra,
tarımda büyük sıkıntılar vardır ve özellikle esnaf kesimi, küçük ve orta boy
işletmeler zor durumdadır. Karşılıksız çek, protesto miktarlarındaki büyük
patlama ve yatırımlardaki büyük gerileme Türkiye'ye moral kaybettirmekte, kan
kaybettirmekte, Türk ekonomisi âdeta küme düşme durumuna gelmektedir. Avrupa Birliğini hedefleyen, bu standartları hedefleyen Türkiye'nin,
Afrika ülkeleri standartlarına doğru gerileyişinin nedenlerini, mutlaka ve
mutlaka, bu Meclis, derhal ve öncelikli olarak ele almalıdır. İçtüzük, milletin birinci gündemi değildir; milletin birinci gündemi,
açlıktır, yoksulluktur ve giderek artan büyük gelir dağılımı bozukluğudur. Bu,
artık, gizlenemez bir şeydir, önlenemez bir şeydir. Yüce Meclisin de, milletin
bu sıkıntısına, bu feryadına duyarsız kalmasını, asla, kimse beklemez, biz de
bunu beklemiyoruz. Bu nedenle, Yüce Meclis, getirdiğimiz genel görüşme
önergesiyle, herhangi bir yaptırım ya da müeyyide öngörmeksizin, uygulanan
ekonomik politikaların Türkiye'yi bugün getirip dayattığı çıkmaz sokağın ve
olumsuzlukların sebeplerini, teşhis ve tedavi yöntemlerini mutlaka tartışmak
zorundadır. Meclis, bu görevden kaçamaz, bu görevi erteleyemez, bu görevi
İçtüzük değişikliği bahanesiyle de gündemden çıkaramaz. Birinci gündem, ekonomideki
yangındır; birinci gündem, milletin cebidir; birinci gündem, mutfaktaki
yangındır ve Doğru Yol Partisi olarak biz, böyle bir önergenin görüşülmesinde
büyük yarar olduğunu düşünüyoruz. Değerli milletvekilleri, dünyanın hiçbir uygar ve demokratik ülkesinde,
o ülkenin insanları, yıllarca süren bir fedakârlığa, kemer sıkmaya ve
fakirleşmeye mahkûm edilemez. Bakınız, büyük iddialarla 1998 yılında uygulanan
yakın izleme anlaşması, 1999 yılında, maalesef, biliyorsunuz -IMF'le yapılan
anlaşma- bir fiyaskoyla neticelendi ve bunun sonucunda Türkiye, fakir ve
dargelirli kesimlerin üzerine bindirdiği yükle yetindi. Ardından, 2000 yılı
başında, üç yıllık bir stand-by anlaşmasını Anasol-M hükümeti ortaya koydu,
daha öncesini Anasol-D ortaya koymuştu. Toplayın bunların ikisini, yaklaşık beş
yıl ediyor. Beş yıl, insan yaşamında oldukça uzun bir süredir. Hele, Türk
insanının yaşam süresi ve yaşam standartları göz önüne alındığında, Türk
insanını, beş yıl boyunca fedakârlığa, kemer sıkmaya, fakirleşmeye mecbur ve
mahkûm etmemiz mümkün değildir, kabul edilemez, mazur görülemez ve kalıcı bir
şey alınamaz. Dolayısıyla, IMF tarafından, Dünya Bankası tarafından
söylenenlerin, hiçbir tartışma ve müzakerenin sağlıklı yapılmadan kabul
edildiği; birçok hatayı barındıran, birçok eksiği barındıran ve Türk
ekonomisini, bugün, tıkanma noktasına getiren bu politikaları, Türkiye, Yüce
Mecliste tartışmak zorundadır. Mecliste, eğer, bu politikaları, bu programı
tartışmayacaksak, ekonomideki yangını, fakirleşmeyi tartışmayacaksak öncelikli olarak,
neyi tartışacağız değerli milletvekilleri? Türkiye'nin birinci gündemini, bu
Yüce Meclis, mutlaka, ekonomideki yangını gündemine almalıdır diye düşünüyoruz.
O nedenle de, hiçbir müeyyidesi olmadan, hiçbir sorumluyu göstermeden, bir
genel görüşmeyle; tüm grupların fikriyle, alternatifiyle, çözüm önerileriyle,
sıkıntının sebeplerini, sonuçlarını ve çıkış yollarını burada özgürce, bu
kürsüde ortaya koymalarında büyük yarar görüyoruz. Meclis bunu ertelememelidir, Meclis bundan kaçınmamalıdır. Milletin
bizden beklentisi budur. Hepimiz, seçim bölgelerine gittiğimiz zaman,
bakkalından esnaf odası başkanına kadar, çiftçisinden sanayicisine,
ihracaatçısına kadar yakınma, şikâyet ve feryat duymaktayız. Dolayısıyla,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin birinci görevi, hukuken de, vicdanen de budur.
Bu genel görüşme önergesinin derhal görüşülmesi, toplumun da bu beklentilerde
olduğunun bilinmesi, hepimiz tarafından gözönüne alınmalıdır diye düşünüyoruz. Bakınız, Türkiye'de, son on yıldır, ilk defa yüzde 40'lara düşmüştür,
ihracatın ithalatı karşılama oranı. Türkiye'de son birbuçuk ayda 400 trilyonluk
kredi, tasfiye olacak alacaklar hesabına aktarılmıştır ve bankacılık sisteminin
kayıtlı, görünen, batık sayılabilecek kredilerin toplamı 4 katrilyon lirayı
aşmıştır. Gidiş iyi değildir. 20 şubatta Hazine çok büyük borçlanmaya gidecektir. Bu gergin ekonomik
ortamda, bu uzlaşmasız ortamda bu faizlerin yükselmesi kaçınılmazdır. Bunun ötesinde, 31 martta, küçük işletmeler, esnaf, ticaret erbabı,
sanayici, ihracaatçı bankacılık sistemine faiz ödeyecektir. Yükselen faizlerin
dışında, alacağını alamayan, tahsilat yapamayan, üretemeyen, satamayan,
ekonomide küme düşen bir görüntü olan Türkiye'de, 31 mart faizlerinden sonra,
nisan ayı itibariyle mükerrer vergiler, hayat standardı vergileriyle beraber
milletin üstüne bir karabulut gibi çöken ekonomik sıkıntıların o günden sonra
telafisi de, tartışması da hiç kolay olmayacaktır. Değerli milletvekilleri, işte sağduyuyu, ekonominin girdiği çıkmaz
sokağı ve ekonomideki büyük yangını fark eden ve teşhis eden Doğru Yol Partili
arkadaşlarımız, bizler, Mecliste, bunu sizlerle beraber, iktidarıyla,
muhalefetiyle beraber bir sosyal anlaşmanın, bir uzlaşmanın başlangıcı olması
dileğiyle, gelin yatıralım bunu masaya diyoruz. Kriz çıktıktan sonra, panik
halinde çözümler aramanın, Türk ekonomisine hiçbir şey getirmeyeceğini
düşünüyoruz. Yani, yangın büyümeden, ekonomi büsbütün çökmeden, bir sosyal ve
siyasal krize ve kaosa dönüşmeden, gelin, ekonomideki yangını, fakirleşmeyi,
yoksullaşmayı, milletin sesini ve feryadını, bu kürsüden, çözüm önerileriyle
beraber, sadece eleştirerek değil, alternatif de koyarak hep beraber tartışalım
diyoruz, amacımız budur. Yüce Meclisin bu konuya duyarsız kalmayacağını, milletin gerçek
gündeminin, İçtüzük maddeleriyle ilgili tartışmalarla vakit geçirmek değil,
ekonomideki yangına, kötü gidişe sahip çıkmak olduğunu düşüneceklerini
umuyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) H. UFUK SÖYLEMEZ (Devamla) - Tamamlıyorum efendim. Değerli milletvekillerimizin, bu konudaki açıklamamızın ve ikazlarımızın
yanında yer alacaklarını düşünerek, bu konuda duyarlı, hassas davranacaklarını
düşünerek, kamuoyunun, milletin gündeminde, bu genel görüşmenin yer alması
gerektiği kanaatimi bildiriyor; hepinizi, nezaket ve sabırla dinlediğiniz için
teşekkürlerimle selamlıyor, saygılar sunuyorum efendim, sağ olun, var olun.
(DYP ve FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Söylemez. Lehte konuşmak üzere, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan; buyurun. VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol
Partisi tarafından verilen, ekonomik genel görüşmeyle ilgili olarak, Fazilet
Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım; Muhterem Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, bugün ülkenin içinde bulunduğu ekonomik şartlara
baktığımız zaman, toplam 150 milyar dolara varan iç ve dışborç faiziyle, millî
kaynakların dışarıya süratle transfer edildiğini görmekteyiz. Bu hükümetin,
IMF'yle yaptığı 3 yıllık ekonomik istikrar programının birinci yılı itibariyle
ciddî bir krizle karşılaştığını yakından takip ediyoruz ve bu birinci yıl
krizinde meydana gelen, dışarıya giden 6 milyar dolara karşılık, IMF'yle Acil
Kredi Fonundan talep edilen 7,5 milyar dolar para; devlet, maalesef,
libor+yüzde 5,8 veya 6'yla, çok yüksek oranda borçlanmıştır. Aslında, bugünkü şartlar itibariyle, iç ve dış borçlarımızın tam olarak
ne kadar olduğunu, faiz oranlarının ne olduğunu, mahallî idarelerin ve özel
sektörün Hazine garantili borçlarının ne olduğunu, hükümetin çeşitli
kademelerinde açıklanan rakamların birbirini tutmadığını çok iyi bili-yoruz.
İşin en üzücü ve vahim olan tarafı da, maalesef, bu yüksek faizle alınan
krediler karşılığında, hükümete dayatılan ve hükümetin imzaladığı iyiniyet
mektubu içerisinde, çok enteresan ve ülkemizin, gelecekte, bağımsızlığını
yakından ilgilendiren birtakım kanun tasarı ve teklifleri de var. İşte,
bunlardan bir tanesi, enerji yasa tasarısı; bir diğeri, Türk Telekomun mutlaka
özelleştirilmesi; bir diğeri de, Türk Hava Yollarının bir an önce özelleştirme
kapsamında satılmasını öngörmektedir. Halbuki, değerli arkadaşlar, ekonomide
esas olan, üretim, üretilen malın ihracatı, pazarlanması ve istihdamdır.
Üretmeyen hiçbir ekonomide iyileşme olması mümkün değildir. Ben, burada, hükümetin, ısrarla IMF'ye bağlı, şartlara bağlı, krediye
bağlı, faize bağlı, ranta yönelik ekonomik modelinin doğru olmadığı
kanaatindeyim. Değerli arkadaşlar, liberal ekonomilerde mutlaka piyasa ekonomisi
esastır. Yani, sizin, faiz oranlarına müdahale ederek, kur oranlarına müdahale
ederek bir yere varmanız mümkün değildir. Aslında, doğru olan, üretimi artırmak
ve buna bağlı olarak da ihracat gelirlerimizi artırmak mecburiyetindeyiz. Şimdi, Türkiye'nin gerçek durumuna baktığımız zaman, asgarî ücretle
çalışan binlerce insan, asgarî ücreti de bulamayan 5 milyon insan ve bunları
aileleriyle birlikte saydığımız zaman, 30 milyon insan bulunmaktadır. Yine,
ticaret odalarının ve sanayi odalarının açıkladıkları rakamlara göre, her gün
binlerce işyeri kapanmaktadır. Yani, aslında, böyle bir genel görüşme, geç
kalmış bir görüşmedir ve bir an önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
hükümet-muhalefet olma olayını çoktan aşmıştır. Hatırlanacağı üzere, bu
kürsüde, bu krize girmeden önce, müteaddit defalar da, ekonomik noktada
geldiğimiz yeri ifade etmeye çalışmıştık. Değerli arkadaşlar, aslında, devletin iç ve dışborçlarını, ekonomik
programlarını denetleyen ve inceleyen Sayıştayın 2000 yılı raporuna baktığımız
zaman, fevkalade üzücü, fevkalade sıkıntılı bilgiler ortaya konmaktadır ve
bugün, Osmanlı döneminde Galata bankerlerinden yüksek faizle para alan hükümet
durumundayız. Bugünkü şartlar itibariyle, üretim, hemen hemen düşmüş
durumdadır. İşsizlik had safhaya varmıştır ve bugünkü tarih itibariyle,
Başbakanlıkta yapılan toplantıya da birçok işkolu temsilcileri katılmaktadır. Bir Ekonomik Konsey vardır, doğru dürüst çalışma yapmamaktadır. KİT'ler,
tamamen, zarar etmiştir ve özelleştirme kapsamına alınan müesseselere müdahale
edilmemektedir, âdeta, göz göre göre, batma noktasına, süratle gitmektedir. Yine, bankacılık sektöründe el konan banka sayısı 8 civarında ve devlete
zararının 12 milyar dolar olduğu bilinmektedir. Bugün, hâlâ, ne yapılacağı, bu
bankalarla ilgili ne tür bir işlem yapılacağı, her gün, basında değişik
dedikodulara sebep olmaktadır. Türk Telekomda açılan ihaleler, zaman zaman
iptal edilmektedir. Bütün bunlara baktığımız zaman ve IMF'nin şartlarına da baktığımız
zaman, yardım görmeyen bir çiftçi, yardım edilmeyen bir sanayiciyle karşı karşıyayız.
DYP'li sözcü arkadaşımın da ifade ettiği gibi,ülke, ekonomik olarak,
ciddî anlamda bir kriz içindedir ve bu kriz, artarak, çöküntü halinde devam
etmektedir. Ümit ediyoruz ki, yapılabilecek bir genel görüşmede, siyasî
partiler, görüşlerini ortaya koyacaklar ve alınacak tedbirler, mutlaka, ülkemiz
açısından daha faydalı olacaktır. Şu anda, hükümet içerisinde ekonominin sorumlusu da aslında, tam
anlamıyla belli değildir. Hazineden sorumlu Devlet Bakanı ayrı, Maliye
Bakanının görüşleri ayrı, özelleştirmeye yaklaşım ayrı, borçlanmaya yaklaşım
daha değişik boyutlardadır. Özetle söylemek gerekirse, hükümet, gayri nizamî şartlarda yüksek faizle
borçlanmaktadır. Saatte ödenen faiz miktarı 80 trilyon lirayı bulmuştur,
bütçede 2001'de öngörülen faiz gideri 17 katrilyon liradır. Bütün bu rakamlar,
toplumda bir karamsarlık meydana getirmiştir. O açıdan, Türkiye'de gelir dengesinde de ciddî anlamda bozukluk vardır.
Belki de, bu olayların temelinde yolsuzluk vardır. Davos'ta yapılan Dünya
Ekonomik Forumunda, Türkiye'nin, Çin ve Endonezya'dan sonra yolsuzlukların en
çok olduğu ülke sıralamasında üçüncü veya dördüncü sırada olması, gelir
dağılımında 89 uncu sırada olmamız ve gelir bozukluğunda da dünyada beşinci
olmamız, Türkiye'nin ekonomik şartlarının bozuk olduğunun göstergesidir.
Yapılacak bir genel görüşmenin çok faydalı olacağı kanaatindeyim. Bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP ve DYP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Candan. Efendim, aleyhte var mı?.. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Hayır Sayın Başkan. OKTAY VURAL (İzmir) - Değmez... BAŞKAN - Efendim, öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir. Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soruları görüşmüyor
ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz. Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz. V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – İzmir Milletvekili Rifat
Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili
Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan
Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.
Sayısı : 527) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Tekliflerinin görüşülmeyen maddeleri, 10.1.2001 tarihli 42 nci
Birleşimde, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre komisyona geri verilmişti; ancak,
komisyon raporunu henüz vermediğinden teklifin görüşmelerine başlayamıyoruz. Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse
ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine
Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporunun görüşülmesine kaldığımız
yerden devam ediyoruz. 2. – Demokratik Sol Parti Grup
Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup
Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/661) (S. Sayısı: 586) (1) BAŞKAN - Komisyon?.. Yerini aldı. Başkanlık Temsilcisi?.. Burada. Sayın milletvekilleri, teklifin 3 üncü maddesi üzerinde yapılan
konuşmalar tamamlanmıştı. Şimdi, madde üzerinde verilen önergelere gelmiş bulunuyoruz. Madde
üzerinde verilmiş 21 adet önerge vardır. Bu önergelerin 10 adedi, maddenin
birinci fıkrasında değişiklik öngörmektedir; bunlardan, sadece 4 adedini işleme
koyacağım. Maddenin ikinci fıkrasıyla ilgili olarak verilmiş 5 adet önerge daha
vardır; bunların da 4 ünü işleme alacağım. Böylece, Anayasaya aykırılık
önergeleri dahil, madde üzerinde 14 önergenin işlemini yapmış olacağım.
Önergeleri, önce, geliş sırasına göre okutacağım, sonra, aykırılık derecelerine
göre işleme alacağım. Arz ederim. Önergeleri, geliş sıralarına göre okutacağım; ancak, önergelerin fazla
olmasından dolayı, Kâtip Üyenin oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Buyurun: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 3 üncü maddesi ile değiştirilmek
istenen 81 inci maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
(1) 586 S. Sayılı Basmayazı 26.1.2001
tarihli 50 nci Birleşim tutanağına eklidir. "(b) soru - cevap işlemi 10 dakika ile sınırlandırılır." Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 3 üncü maddesi ile değiştirilmek
istenen 81 inci maddesinin (e) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
"(e)
Önerge işlemleri; veriliş sırasına, madde sırasına ve aykırılık durumuna göre
yapılır. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 3 üncü maddesi ile değiştirilmek
istenen 81 inci maddesinin başlığının ve (f) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Kanun Tasarı ve Tekliflerinin Genel Kurulda Görüşülme Usul ve Esasları Madde 81.- (f) Maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergelerinin
kabulü halinde madde kabul edilen önergeler doğrultusunda tümü ile birlikte
oylanır. Diğer maddeler oylanmaz. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı TBMM İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine
Dair Teklifin, çerçeve 3 üncü maddesi ile değiştirilen 81 inci maddenin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla Turhan Güven İçel "Aksi, Danışma Kurulunun teklifi ile Genel Kurulda
kararlaştırılmamışsa, kanun tasarı ve teklifleri hakkında siyasî parti
grupları, komisyon ve hükümet adına yapılan konuşmalar otuzar, üye-ler
tarafından yapılan konuşmalar onbeşer dakikayla sınırlıdır" Sayın
Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili
Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın
Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 3 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesinin fıkra metninden çıkarılmasını saygılarımla arz
ederim. Kamer Genç Tunceli Sayın Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili
Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın
Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 3 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini saygılarımla arz ederim. Kamer Genç Tunceli Fıkra: Kanun tasarı ve teklifleri üzerinde yapılacak
konuşmalarda siyasî parti gruplarının süresi sınırsızdır. Milletvekillerinin
kişisel konuşması ise bir saatle sınırlıdır. Sayın Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti
Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup
Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi 3 üncü
maddesinin ikinci fıkrasında geçen "yirmişer" ve "onar
dakika"ların "birer saat" ve "30 dakika" olarak değiştirilmesini
saygılarımla arz ederim. Kamer Genç Tunceli Sayın
Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili
Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın
Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 3 üncü maddesinin son
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını saygılarımla arz ederim. Kamer Genç Tunceli Sayın Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili
Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın
Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 3 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasındaki "yirmi" ibaresinin "15" olarak
değiştirilmesini saygılarımla arz ederim. Kamer Genç Tunceli Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Teklifin çerçeve 3 üncü
maddesiyle değiştirilen 5.3.1973 tarih ve 584 karar numaralı Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 81 inci maddesinin üçüncü fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına Görüşmekte
olduğumuz 586 sıra sayılı İçtüzük değişikliği teklifinin 3 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 81 inci maddesi,
kenar başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Kanun tasarı ve tekliflerinin Genel Kurulda görüşülmesi Madde 81.- Kanun tasarı ve teklifleri; Genel Kurulda, aşağıda belirtilen
usulü göre görüşülür: a) Tasarı veya teklifin tümü hakkında görüşme açılır. b) Tasarı veya teklifin tümünün görüşülmesinden sonra soru-cevap işlemi
yapılır. Maddeler üzerinde ayrıca soru sorulamaz. c) Tasarı veya teklifin maddelerine geçilmesi oylanır. d) Tasarı veya tekliflerin yürürlük ve yürütme maddeleri ile yabancı
devletlerle veya milletlerarası kuruluşlarla yapılacak antlaşmaların
onaylanmasının uygun bulunduğuna ilişkin tasarıların maddeleri üzerinde görüşme
açılmaz ve önerge verilemez. e) Tasarı veya teklifin tümü oylanır. Anayasa değişiklikleri hariç, kanun tasarı ve tekliflerinin tümünün veya
maddelerinin oylanması, açık oylamaya tabi işlerden değilse, yirmi üyenin
talebi halinde açık oyla, aksi takdirde işaretle yapılır. Aksi, Danışma Kurulunun teklifiyle Genel Kurulca kararlaştırılmamışsa,
kanun tasarı ve tekliflerinin tümü hakkında siyasî parti grupları, komisyon ve
hükümet adına yapılan konuşmalar yirmişer, üyeler tarafından yapılan konuşmalar
onar dakikadır. Maddeler üzerinde siyasî parti grupları, hükümet ve komisyona beşer
dakika süreyle söz verilir. Maddelerine geçilmesi veya tümü kabul edilmeyen kanun tasarı ve
teklifleri, Genel Kurulca reddedilmiş olur. Sayın
Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı, Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili
Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın
Milletvekili Zeki Çakan'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 3 üncü
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını saygılarımla arz ederim. Kamer Genç Tunceli BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, son okunacak iki önerge, Anayasa
aykırılık önergesidir; okutup, birlikte işleme alacağım. Sayın
Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı, Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili
Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın
Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 3 üncü maddesi Anayasaya
aykırıdır. Bu nedenle, metinden çıkarılmasını saygılarımla arz ederim. Kamer Genç Tunceli Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı İçtüzük teklifinin 3 üncü maddesi
Anayasaya aykırıdır. Gereğini arz ederiz.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Katılmıyorsunuz... Sayın Genç... BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın Arınç, iki önergeyi birleştirdik; ilk önergeyi Sayın Genç
verdiği için, onun söz hakkı var. Sayın Genç, süreniz 5 dakika. Buyurun efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama
başlamadan önce, geçen hafta burada kaybettiğimiz canımız, kanımız, her yönüyle
saygı duyduğumuz değerli kardeşimize Tanrı'dan rahmet, ailesine de başsağlığı
diliyorum. Bu olay, gerçekten, öyle büyük bir üzüntüye sevk etmiştir ki,
konuşma gücünü bile kendimde bulamıyorum. Değerli milletvekilleri, bir içtüzük değişikliği getirilmiştir. Bu
içtüzük değişikliğiyle ne muhalefetin, öyle, sesi kısılıyor ne de kanunların
süratle çıkarılması getiriliyor. Burada getirilen içtüzük değişikliğiyle,
Meclis kapanıyor; Meclisin yetkisi bürokrasiye devrediliyor. Düşünebiliyor
musunuz, bir kanun gelecek, 20'şer dakika, iki muhalefet partisi var... Zaten,
daha önceki uygulamaları birçok milletvekili bilmiyor, sonradan geldiler bu
Meclise. Eskiden, iktidar partisinin milletvekilleri maddeler üzerinde
konuşmazlardı; dolayısıyla, 2 tane muhalefet partisi var; bir madde üzerinde 10
dakika bir muhalefet partisi konuşup, 10 dakika da ötekisi konuşup -muhalefet
partisi milletvekillerini, icabında, maddelerde, iktidar da engelleme yapmak
üzere konuşturmazdı- bir madde 20-25 dakikada geçiyordu. Şimdi getirilen nedir; deniliyor ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
maddeler müzakere edilmesin. Sonra, iktidar partisi grubunca bir önerge verildi
de; ama, onun da nasıl verildiğini daha bilmiyoruz. Anayasanın 7 nci maddesine göre yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet
Meclisine aittir. Burada ne yapıyoruz; Türkiye Büyük Millet Meclisinden yasama
yetkisini alıyor, bürokrasiye veriyoruz. Efendim, diyorlar ki, milletvekilleri
gitsin komisyonlarda konuşsun. Değerli milletvekilleri, bu tasarı geçtikten
sonra, artık, hükümet kanunları komisyonlarda da müzakere etmeyecek; getirecek,
Genel Kurulda önergeleri verecek, tek tek geçirecek. Bakın, çok büyük sakıncası
var; yani, Meclisin, bana göre, eğer, bu önerge, bu teklif bu haliyle... Bu
haliyle değil; yani, o değiştirilen şekliyle de geçse, yine, bu Meclisin bence
kapısına kilit vurmak lazımdır; mesele budur. Yoksa, biz buraya bir görev
yapmaya geldik. Doğruları söylemek zorundayız. Yarın bürokratlar, komisyondan
geçmeyen maddeleri getirecek, Genel Kurulda bir önergeyle ve müzakeresiz
geçirecek. Bu, Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı kurulan büyük bir
haksızlıktır, tuzaktır; bu, Meclise karşı kullanılan büyük bir tuzaktır; bu,
Meclise karşı susturma eylemidir. Bu Mecliste görev yapıyoruz. Bana göre, bunun
dürüst bir şeyi vardı; Türkiye Büyük Millet Meclisine böyle bir teklif
getirileceğine, Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama faaliyetlerine katılmaz
diye bir öneri getirilseydi daha onurlu ve daha gerçekçi bir düşünce tarzı olabilirdi.
Yani, buraya kanunlar gelecek, milletvekilleri konuşmayacak. Niye milletvekili
buraya seçilmiş, gelmiş; neyin burada... Maaş alıyoruz hepimiz, yüklü de maaş
alıyoruz. Niye o zaman biz buraya geldik? Sonra deniliyor ki, efendim, kanunlar
geçmiyor. Değerli milletvekilleri, buradan süratle kanun geçiyor. Kanunların enine
boyuna tartışılması lazım. Bu Mecliste eğer kanunlar enine boyuna
tartışılmazsa, bu kanunla, Türkiye'ye ne getiriliyor, ne götürülüyor tespit
etmek mümkün değil. Geçenlerde de söyledim, bazı önemli kanunlar var, bazı güç odakları var;
bu güç odakları, Meclisten çekindikleri için, bazı yasa tekliflerini,
tasarılarını komisyonlara götüremiyorlar. Şimdi, bu teklif geçtikten sonra,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin de sesi kısıldıktan sonra, o zaman, hükümet, bu
güç odakları karşısında bir direnç gösteremez. Mesela, bir RTÜK kanunu geçmişte
bu Meclisten geçemedi, niye geçemedi; çünkü, burada herkes, çıktı,
düşüncelerini söyledi; ama, eğer bu içtüzük olsaydı, hiç kimse bunun farkına
varmazdı ve Türkiye'nin bütün ekonomik kaynakları, stratejik kaynakları belirli
güç odaklarının emrine verilir ve böylece... Devlet, inanınız ki büyük
tuzaklarla karşı karşıya, millet büyük tuzaklarla karşı karşıya. Yarın hangi
bakan, kendi bürokratı karşısında tuzağa düşürülmüş hangi bakan gelecek de,
bürokratın getirip de kendisine Genel Kurulda verdireceği önergelere karşı
çıkacaktır. Gelin, bu Meclis seksen senedir açık, bu Mecliste, şimdiye kadar,
kapatma konusunda kimse cüret edemedi, böyle bir teklif getirmedi; Türkiye
Büyük Millet Meclisindeki konuşmalardan kimse rahatsız olmadı. Burada, kanunlar
enine boyuna tartışılsın; ama, hangi kanunların süratle geçirilmesi
isteniyorsa, Ceza Kanunuysa, Medenî Kanunsa, böyle yüklü şeylerde onlarda
anlaşalım. Hepimiz, bu memleketin insanlarıyız; hepimiz, bu memleketin
vatandaşlarıyız; bu memleketin menfaatını elbirliğiyle korumak zorundayız.
Siyasî partilerin yapısını biliyoruz, genel başkanlar, iktidarlar neyi
istiyorsa o geçiyor bu Mecliste. Değerli milletvekilleri, halkın menfaatını
korumaz zorundayız. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Genç... KAMER GENÇ (Devamla) - Tamamlıyorum. Burada, milletvekilinin de sesini kıstıktan sonra her şey yeraltına
kayar. Bu salon, Türkiye'de her kesimin sözlerinin duyulması gereken,
isteklerinin dile getirilmesi gereken bir salondur. Burada, benim hoşuma
gitmeyen, onun hoşuna gitmeyen düşüncelere gem vuramazsınız. Getirilen teklif,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin mikrofonunun susturulması... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Evet, Sayın Genç; teşekkür ederim efendim. KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın Başkanım... BAŞKAN - Efendim, buyurun; ama... KAMER GENÇ (Devamla) - Burada, 23 saniye var Sayın Başkan. Ben anlamadım
ki; yani, zaman zaman... Bakın, Sayın Başkan, siz biraz önce 2 tane öneri
oylattınız; 2 önerinin oylamasında da hata yaptınız; çünkü, önce, öneriler
okunur, müzakereye açılır; arkasından, öneri bir daha okunur, ondan sonra
oylanır; siz, okunmadan oylattınız! Şimdi, biz, burada... Değerli milletvekilleri, yıllardır, bu çatı
altında görev yapıyorum; burada, çok büyük hatalar var. Hataları dile
getirdiğimiz zaman, bizi tenkit ediyorlar. Halbuki, bizim, hataların
söylenilmesinden memnun olmamız lazım. Sonraki önergelerde de konuşma hakkım var. Saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Efendim, Komisyonun ve Başkanlık temsilcisi Sayın Başkanın katılmadığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir efendim. Müteakip önergeyi okutuyorum: Sayın
Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili
Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın
Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 3 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesinin fıkra metninden çıkarılmasını saygılarımla arz
ederim. Kamer Genç Tunceli BAŞKAN - Komisyon?.. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Başkan?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Genç, buyurun efendim. Sayın Genç, efendim, müsaade eder misiniz. Elyazınızla sonradan ilave
ettiğiniz bir fıkra daha var, metinden çıkarılmasına dair; o, elyazısı olunca
okunamamış. Müsaade eder misiniz, bir daha okutayım. KAMER GENÇ (Tunceli) - Peki efendim. O zaman, oturayım mı, gideyim mi? BAŞKAN - Zahmet olmazsa, bekleteceğim efendim. Buyurun. Sayın
Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili
Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın
Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 3 üncü maddesi Anayasaya
aykırıdır. Bu nedenle, metinden çıkarılmasını saygılarımla arz ederim. Kamer Genç Tunceli BAŞKAN - Efendim, usulen, Komisyona yine soruyorum: Sayın Komisyon?.. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Başkanlık temsilcisi?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Genç, buyurun efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın milletvekilleri, getirilen bu değişiklikle,
milletvekillerinin konuşma süreleri 20 dakikayla sınırlandırılıyor; o da
Danışma Kurulu lütfederse. Tabiî, böyle bir iktidarın 350 milletvekili var.
Danışma Kurulu, yarına, getirecek ve diyecek ki, efendim, 5 dakikayla bir
maddede, zaten... Aslında, onun hepsini kaldırsalar daha iyi de... Yani, biraz,
göz boyama maddesi. O Danışma Kurulu "aksi kabul etmedi" dedikten
sonra, o zaman, milletvekillerinin tümü burada susturulmuş olur. Yani,
susturulmuş oluyor... O zaman, tamamen, yasama faaliyetinin Türkiye Büyük
Millet Meclisinden alınması gerekir. Aksi takdirde, bu maddeler niye
getiriliyor? İçtüzük, Anayasadan daha önemli bir belgedir. Anayasadan daha önemli
olan bu belge, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerini düzenleyen
bir belgedir. Anayasayı değiştirmeye gerek yok; bu belgeyi istediğiniz gibi
değiştirdiğiniz zaman, Meclisin yetkisini elinden alırsınız; aldığınız zaman
da, Türkiye Büyük Millet Meclisi görev yapamaz hale gelir. Bu, aslında, Türk
Ceza Kanununa göre de suçtur. Yani, askerî ihtilaller zamanında, asker, çıkar,
darbe yapar; herkes "yahu bu bir darbedir, nihayet, silah zoruyla yapılan
bir darbedir" der; ama, getirilen bu önergeyle, bu içtüzük değişikliğiyle
getirilen değişiklik de, maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı yapılan
bir sivil darbedir; yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisi ortadan
kaldırılıyor. Kaldırılınca, o zaman, niye, bu Meclis, demin de dediğimiz gibi
geliyor? Aslında, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, kanunların daha enine boyuna
tartışılması lazım. Bu kanunlar burada tartışılırsa -Türkiye Büyük Millet
Meclisinde- vatandaşlarımızın büyük bir kısmı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışma saatlerini izliyor. Hiç olmazsa, vatandaşın da, burada hangi kanunlar
çıkıyor, kimin lehine çıkıyor, bunları bilmesi lazım. Değerli milletvekilleri, aksi takdirde, Türkiye, hükümet; yani, Meclis,
bir şeye zaten karışmıyor. İktidar partilerinin başkanları, buraya ne teklifler
getiriyorsa, işte, Danışma Kuruluyla getirip, oyçoğunluğuyla çıkıyor; bürokratları
yönetiyor. Böyle bir tüzük değişikliğiyle, tamamen, yasama yetkisi, bürokratların
eline geçiyor. Ben, isterseniz, bu fıkranın... Ben, ikisini birlikte... Bu fıkranın
çıkması, bence... Aslında, tümüyle çıkması lazım bu maddenin; aksi takdirde,
hiç olmazsa, buradaki, bu "Danışma Kurulunca aksi
kararlaştırılmadığı" ibaresinin kaldırılması lazım; yoksa, iktidar
partisinin çoğunluğu elinde tutan milletvekilleri, burada, tamamen kanunları
görüştürmeden de çıkarabilirler. Değerli milletvekilleri, Türkiye'de ciddî sıkıntılar var. Hükümet,
kulağını her şeye kapatmış. Bu sıkıntıları da, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
üyeleri burada dile getirmezse nasıl getirecekler? Bakın, ben, İnsan Hakları Komisyonunun cezaevleriyle ilgili alt
komisyonundayım; bazı arkadaşlarla gezdim. 19 Aralıkta bir operasyon yapılmış.
Bir hafta önceden, tesadüfen bir cezaevine düşmüş onlarca, yirmilerce insan var
-operasyonda almış getirmişler- F tipi cezaevinde ve bugüne kadar, bu insanlar,
mahkeme kapısına dahi çıkmıyor, orada tutulmuş, çok büyük darbe de yemişler.
Şimdi, bunlar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşları. Bu ülkenin hükümeti
nerede? Değerli milletvekilleri, bakın, milletvekili, eğer, burada, kendi
bölgesinin, ülkesinin sorununu tartışabilecek bir zemin bulmazsa, nerede
bunları dile getirecek? Efendim, deniliyor ki "bazı kanunlarda
milletvekilleri çıkıyor, fuzuli şeyler söylüyor." Aslında, bu
Parlamentoda, şu anda görev yapan birçok milletvekilimiz Parlamentonun
geleneklerini bilmedikleri için, onlar zannediyorlar ki, parlamenterlik
kendilerinin yaptıkları biçimde yapılır. Hayır, geçmişte, seksen senelik
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gelenekleri vardır. Burada, parlamenter ya
gündemdışı söz alır ya denetim yoluyla veyahut da bazı kanunlarda, kanunların
tümü üzerinde konuşma yaparken, elbette ki, ülkesiyle ilgili genel sorunları
sorabilir. Şimdi, bunlar dile getirilmediği zaman... Zaten, maşallah, bir
basınımız var; o da, memleketin çok ciddî sorunlarıyla hiç uğraşmıyor; ancak,
onlar da kendilerini ilgilendiren, kendi patronlarına... Devletin kaynaklarını
oraya kanalize ederseniz, onları ilgilendirir. Zaten, bu teklifi
desteklemelerinin en önemli nedenlerinden birisi de bu. RTÜK'le ilgili kanunlar
gelecek, basın patronlarına bazı önemli ihalelerin ve bazı kaynakların kanalize
edilmesiyle ilgili kanunlar gelecek ve bunlar, hiç tartışmasız geçecek buradan.
Yine, önergelerim var, onların üzerinde konuşacağım. Saygılar sunuyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Genç. Efendim, Hükümetin ve Başkanlığın kabul etmediği, maddenin metinden
çıkarılmasıyla ilgili önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum. ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Sayın Başkan, önergeleri... Sayın milletvekilleri, önergeleri, sırası geldikçe okutuyorum... SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - "Hükümet" dediniz Sayın
Başkan!.. BAŞKAN - Anlayamadım efendim? SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, biraz evvel, oylama
yaparken, "Hükümet" dediniz; oysa, orada oturan hükümet değil,
Komisyon Başkanı. BAŞKAN - Sonra düzelttim efendim "Komisyon Başkanı ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili" diye ifade ettim. Malumâliniz, bugün, stresli bir gün; sürçülisan oluyor... Hükümet adına
oturuyor orada... SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Ben, tutanaklarda bir yanlışlık olmasın
diye düzelttim. BAŞKAN - Hayır efendim; düzelttim. Teşekkür ederim. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşmekte olduğumuz 586 sıra sayılı İçtüzük değişikliği teklifinin 3
üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Aydın Tümen
(Ankara) ve arkadaşları MADDE 3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 81 inci maddesi,
kenar başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Kanun tasarı ve tekliflerinin Genel kurulda görüşülmesi Madde 81.- Kanun tasarı ve teklifleri; Genel Kurulda, aşağıda belirtilen
usule göre görüşülür. a) Tasarı veya teklifin tümü hakkında görüşme açılır. b) Tasarı veya teklifin tümünün görüşülmesinden sonra soru-cevap işlemi
yapılır. Maddeler üzerinde ayrıca soru sorulamaz. c) Tasarı veya teklifin maddelerine geçilmesi oylanır. d) Tasarı veya tekliflerin yürürlük ve yürütme maddeleri ile yabancı
devletlerle veya milletlerarası kuruluşlarla yapılacak antlaşmaların
onaylanmasının uygun bulunduğuna ilişkin tasarıların maddeleri üzerinde görüşme
açılmaz ve önerge verilemez. e) Tasarı ve teklifin tümü oylanır. Anayasa değişiklikleri hariç, kanun tasarı ve tekliflerinin tümünün veya
maddelerinin oylanması, açık oylamaya tabi işlerden değilse, yirmi üyenin
talebi halinde açık oyla, aksi takdirde işaretle yapılır. Aksi, Danışma Kurulunun teklifiyle Genel Kurulca kararlaştırılmamışsa;
kanun tasarı ve tekliflerinin tümü hakkında siyasî parti grupları, komisyon ve
hükümet adına yapılan konuşmalar yirmişer, üyeler tarafından yapılan konuşmalar
onar dakikadır. Maddeler üzerinde siyasî parti grupları, hükümet ve komisyona beşer
dakika süreyle söz ve-rilir. Maddelerine geçilmesi veya tümü kabul edilmeyen kanun tasarı ve
teklifleri, Genel Kurulca reddedilmiş olur. BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Takdire bırakıyoruz
efendim. BAŞKAN - Sayın Başkan?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılıyoruz efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım efendim? ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Gerekçeyi okutalım efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Getirilen düzenlemeyle; kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi
sırasında maddelerin okunması, maddeler üzerinde siyasî parti gruplarının
görüşlerini açıklayabilmelerine imkân sağlanması için beşer dakika konuşma
hakkı tanınması, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasanın 90 ıncı maddesi gereğince
milletlerarası antlaşmaların sadece onaylanmasını uygun bulup bulmamakla
yükümlü olduğundan, zaman kaybını önlemek açısından, bu konudaki tasarıların
maddelerinin görüşülmemesi, Tasarı ve tekliflerin şeklî unsuru olan yürürlük ve yürütme maddelerinin
üzerinde görüşme yapılmaması, böylece zaman kaybının önlenmesi önerilmektedir. BAŞKAN - Efendim, Komisyonun takdire bıraktığı, Sayın Başkanın kabul
ettiği önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, bu önergenin kabul edilmesi sonucu, İçtüzüğün 81
inci maddesinin tümü değiştirilmiş olduğundan, diğer önergelerin işleme
konulmasına gerek kalmamıştır. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, son fıkranın metinden çıkarılmasına
dair benim önergem var, onu işleme koymak zorundasınız. BAŞKAN - Efendim, bendeniz, zatıâliniz konuştuktan sonra, aynen
"maddenin metinden çıkarılmasıyla ilgili önergeyi oylarınıza
sunuyorum" dedim ve Yüce Heyetinizce kabul görmediğinden dolayı, işleme
alamadım. KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim; ama, yani... BAŞKAN - Efendim, ifade ettim; önergeyi okuttum, arkadan da, takdir
buyuracaksınız ki... KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim... BAŞKAN - Sayın Genç, arz edeyim efendim... "Önergeleri Anayasaya aykırılıklarına göre sırasıyla işleme
koyuyoruz" ifadesini kullandım, meseleyi bitirdim efendim. Önce, maddenin
metinden çıkarılmasıyla ilgili önergeyi okutmuştum, zatıâliniz de konuşma
yaptınız. KAMER GENÇ (Tunceli) - O benim konuştuğum ikinci fıkraydı efendim. BAŞKAN - Efendim, zabıtlara geçti, ifade ettim; şimdi, bu şekliyle de,
bu önerge kabul edildiğine göre, diğerlerini okutmuyorum. Sayın milletvekilleri, şimdi kabul edilen önerge doğrultusunda 3 üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3 üncü madde
kabul edilmiştir efendim; hayırlı olsun. 4 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 4. – Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 87 nci maddesinin
birinci fıkrasının son cümlesi ile ikinci fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve sekizinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. "Bu esaslar dairesinde her madde için komisyon ve Hükümetçe birer;
milletvekillerince, Anayasaya aykırılık önergeleri dahil, en fazla üç önerge
verilebilir." "Değişiklik önergeleri bir tasarı veya teklife ait sıra sayısının
dağıtılmasından o tasarı veya teklifin tümü hakkında yapılacak konuşmalar
bitinceye kadar verilebilir." "Beşten fazla imzalı önergelerde ilk beş imza okunur, önerge
tutanağa eklenir." BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Erzurum
Milletvekili Sayın Fahrettin Kukaracı söz istemiştir. Buyurun Sayın Kukaracı. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA FAHRETTİN KUKARACI (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; çerçeve 4 üncü madde üzerinde Grubum adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, bu dayatma teklifin görüşülmesi esnasında hayatını kaybeden
arkadaşımız Sayın Fevzi Şıhanlıoğlu'na Allah'tan rahmet, kederli ailesine,
Meclisimize ve bütün milletimize başsağlığı diliyorum. Yapılmakta olan bu İçtüzük değişikliği, öncelikle Anayasanın
"egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir" diyen 6 ncı maddesine,
"yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu
yetki devredilemez" diyen 7 nci maddesine, "Türkiye Büyük Millet
Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak..."
hükmünü içeren 87 nci maddesine aykırı bulunmaktadır. Bu değişikliklerle,
egemenliğin kullanılması ve kanun yapma yetkisi Türkiye Büyük Millet
Meclisinden alınmakta, milletvekillerinin soru sorma, önerge verme, maddeler
üzerinde görüş bildirme gibi görevleri sınırlandırılmakta, onların aslî görevi
olan kanun koyma hakkı ellerinden alınmaktadır. Bu düzenlemeyle milletvekilleri
bertaraf edilerek, tümüyle yürütmeye hâkim olan bürokrasi, kendi hazırladığı ve
bundan böyle Mecliste görüşülmeyecek tasarılar vasıtasıyla yasamaya da hâkim
olacaktır. Bu, Anayasanın lafzına da ruhuna da aykırıdır, millî irade-ye de
ters düşmektedir. Gerekçelerde "Türkiye, acil çözüm bekleyen problemlerini
halledebilmek için yapısal değişiklikleri acilen yapmak zorundadır. Bunların
her biri ayrı bir reform konusudur. Geriliğin sebebi, her türlü yeniden
yapılanmanın kanun mevzuu olmasındandır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde
çoğunluğa sahip bir iktidarın dahi kanun çıkarmada güçlüğü vardır. Bu durum,
Meclis İçtüzüğünden kaynaklanmaktadır. Meclisin daha hızlı, verimli, etkin ve
sağlıklı çalışabilmesi için bu değişikliklere ihtiyaç vardır"
denilmektedir. Bu düşüncelerin bir kısmı doğru tespitler olarak kabul edilebilir;
ancak, iktidar, millet menfaatını gözeten, halkın yararına olan, demokratik hak
ve özgürlükleri genişleten, milletin rahat nefes almasını sağlayacak olan hangi
tasarısını Meclisten çıkaramamıştır?! 200'ü aşkın kanun çıkarmış olduğundan
bahisle, Meclis performansının yüksek olduğunu iddia eden de kendisidir. Bu
Mecliste, ülke yararına olduğuna inandığımız her kanun, hiçbir zorluk görmeden çıkarılmaktadır.
Anayasa değişiklikleri, Gümrük Kanunu gibi kanunlar rahatça Meclisten
geçmiştir; İçtüzük bunlara engel olmamıştır; ancak, iktidar, muhalefetin sesini
tamamen kısarak, dikensiz gül bahçesi istemektedir; İçtüzükten şikâyetin asıl
sebebi budur. İktidarı oluşturan partilerin mensubu arkadaşlarımız, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, kanun tasarı ve teklifleri üzerinde görüş açıklamak, konuşma
yapmak, önerge vermek ve soru sormak lüzumu hissetmiyor olabilirler; bu,
onların bileceği iştir; ancak, muhalefet milletvekilleri, varlık sebeplerinin
gereğini yapmak ve görevlerini hakkıyla yerine getirmek zorundadırlar. Siz,
onları susturamazsınız. Perişan ettiğiniz mağdur ve mazlum Anadolu insanının
ıstırabını, açlık ve sefaletini bu kürsüden haykırmasını engelleyemezsiniz.
Sizin anladığınız gibi, demokrasi, çoğunluğun rejimi değil, azınlığın haklarını
koruyan rejimdir. Parlamenter demokratik sistemlerde iktidar kadar muhalefet de
önem arz etmektedir. İktidar, diktatörlüklerde de vardır, meşru muhalefete ise
ancak parlamenter sistemlerde rastlanır. İktidarın hata yapmasını önlemek, gücünü sınırlamak çok önemlidir; aksi
halde, önlenemeyen iktidar uygulamalarının zulme varır hale gelmesi
muhtemeldir. Bu nedenle, muhalefetin, bazen engelleme yapması da bir görev
haline gelmektedir. Bu madde "değişiklik önergeleri" başlığını taşımaktadır.
Mevcut Tüzükte "kanun maddelerinin her fıkrası için dörtten fazla önerge
verilemez" hükmü yer alırken; yapılacak bu değişiklikle, fıkraların değil,
maddelerin tamamı için sadece beş önerge verilebileceği hükme bağlanmaktadır.
Bu beş önergenin biri hükümete, biri komisyona, diğer üç önerge de
milletvekillerine ayrılmıştır. Yani, on fıkradan ibaret olan bir madde için,
mevcut düzenlemeye göre kırk önerge verme imkânı varken, şimdi, bu sayı,
Anayasaya aykırılık önergeleri de dahil, üç önergeyle sınırlandırılmaktadır. Kanaatimize göre, bu düzenleme, zaman kazanmak adına, kanunların,
alelacele çıkarılmasına neden olacak, yeteri derece incelenip, lafzı ve
manasıyla, imla ve üslubuyla Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışır bir
nitelikte çıkması zorlaşacaktır. Metnin içindeki bir kelimenin, bir hecenin,
bir virgülün ne büyük anlam değişikliklerine sebep olduğu, değerli
arkadaşlarımızın malumudur. Hal böyle olunca, önergelerin sınırlandırılması
uygun olmayacaktır. İktidar, bürokratların hazırladığı tasarıların komisyonlardan ve Meclis
Genel Kurulundan çabucak geçirilmesini arzu ediyor olabilir; ancak, muhalefetin
katkısı, o düzenlemenin toplumun tümü tarafından benimsenmesine yarayacaktır.
Bu katkıyı sınırlandırmak, iktidara belki biraz zaman kazandırabilir; ancak,
olgun bir demokrasinin oluşmasını da engellemiş olur. Muhalefetin engellemelerini bahane ederek, söz hakkını bütünüyle ortadan
kaldırmak, milleti susturmaktır ve bu anlayış yanlıştır. Muhalefet ne istiyor,
niçin engelliyor, bu engellemeyi kaldırmanın yolu nedir diye iktidarın düşünmesi
lazımdır. Bu tür çalışmalar, iktidar ve muhalefetin uzlaşabilmesini sağlayan
önemli hallerdir. Uzlaşma yaparak, kaybedildiği söylenen zaman asgariye
indirilmiş olacak, bu uzlaşma, tüm topluma da müspet etki yapacaktır. Ayrıca, iktidarın,
çoğunluğuna güvenerek yapacağı yanlışların da önüne geçilmiş olacaktır. Muhalefet, 40 maddelik bir kanun tasarısının ancak 2 veya 3 maddesinde
çok soru sormakta, önerge vermekte ve konuşma yapmaktadır; diğer maddeler
hiçbir engelle karşılaşmamaktadır. Bu kadarına da tahammül edemeyen iktidar,
hazımsız bir iktidardır. Kaldı ki, bazı hallerde, Meclise düşen, buradan kanun
çıkarmak değil, tepeden inmeci mantıkla hazırlanan tasarıların yasalaşmasını
engellemektir; milletin de bizden beklediği budur. Siz, hem demokratik
sistemden söz edeceksiniz hem de muhalefetin görevini yapmasını engelleyecek
birtakım düzenlemeler getireceksiniz... Bu, her şeyden önce, sistemin ruhuna
aykırıdır. Ülke ve millet yararına olacak kanun teklif ve tasarıları söz konusu
olduğunda, muhalefet partilerinin de sorumluluk bilinciyle hareket
edeceklerine, ettiklerine hiç şüphe yoktur. İktidardan daha çok, muhalefet
milletin sesine kulak vermektedir. Hal böyle olunca, ülkenin gündemini işgal
eden, memurun, işçinin, esnafın, köylünün, dul ve yetimlerin ve bütün
milletimizin dört gözle beklediği kanun tasarılarını, muhalefet de olsa, hiçbir
partinin engelleme gibi bir düşüncesi olamaz; yeter ki, iktidar, yüzünü,
rantiye ve güç odaklarından mağdur millete çevirsin. Muhterem milletvekilleri, bir önceki gerekçede "teknik çalışmaların
ağırlığı, Batı demokrasilerinde olduğu gibi, komisyonlara devredildiğinde,
parlamenter sistemdeki tıkanıklık aşılacaktır" denilmektedir. Bu ifadelere
katılmamak mümkün değildir; çünkü, Genel Kurulda yapılacak değişiklikler en aza
indirilecektir. Düşünce böyle de, acaba uygulama böyle mi? Henüz,
hafızalarımızda tazeliğini muhafaza eden bir olay, iktidarın ihtisasa ehemmiyet
vermediğini, Anayasa ve Adalet Komisyonunda görüşülmesi gereken bir teklifin,
hiç ilgisi bulunmayan bir komisyon olan Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmesinde ısrar etmesi ve sonuca varabilmek için her türlü tüzük ve kural
ihlaline tevessül etmesinin, kanun tasarı ve tekliflerinin ihtisas
komisyonlarında olgunlaştırılması fikrine ne kadar tezat teşkil ettiği hususu
dikkatlerden kaçmamaktadır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim, toparlarsanız minnettar kalırım. FAHRETTİN KUKARACI (Devamla) - Toparlıyorum efendim. Milletvekillerinin tabiî olan engellemelerini iyi niyetle
bağdaştırmayanlar, bu vahim davranışı hakkın suiistimali olarak görmeyecekler
mi?! Kullanılan yetkinin demokratik hukuk kurallarına aykırı olduğunu kabul
etmeyecekler mi? Şimdi, bu tür bir davranış içerisinde olan bir iktidarın
"kanunları çabuk çıkaralım" düşüncesine itibar etmek, güvenmek mümkün
müdür? Netice itibariyle, Meclisimiz, bu değişikliklerle, bundan böyle noterlik
görevi yapacak, kanun yapma konusunda fazla bir etkinliği kalmayacaktır.
İktidar gruplarından bu teklifi geri çekmelerini rica ediyorum. Aksi halde,
bütün bu sınırlamalarla muhalefetten kurtulamazsınız, muhalefetten kurtulsanız
milletin sillesinden kurtulamazsınız. Bu düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (FP ve
DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. İkinci söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın
Salih Çelen'de. Buyurun Sayın Çelen. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakikadır efendim. DYP GRUBU ADINA SALİH ÇELEN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan İçtüzük Değişiklik Teklifinin 4 üncü maddesi
üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz aldım; şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu
adına Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, antidemokratik hükümler taşıyan bu İçtüzük Değişiklik
Teklifinin görüşmeleri sırasında, demokrasiye kahramanca sahip çıkarken şehit
olan Değerli Şanlıurfa Milletvekilimiz Mehmet Fevzi Şıhanlıoğlu'na Allah'tan
rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Değerli milletvekilleri, getirilmekte olan bu düzenlemeyle, Genel
Kurulda görüşülen bir kanun tasarısı veya teklifiyle ilgili değişiklik önergesi
vermede fıkra ölçütü kaldırılıyor, bunun yerine, madde ölçütü getiriliyor. Eski
düzenlemede kabul edilen, her fıkra hakkında dört ayrı değişiklik önergesi
verme hükmü kaldırılarak, bunun yerine, maddenin tamamı üzerinde, Anayasaya
aykırılık önergesi de dahil olmak üzere, toplam üç önerge verme imkânı
getiriliyor. Değerli milletvekilleri, önceki düzenlemeye göre, madde içerisindeki
fıkra sayısı arttıkça, maddeyle ilgili olarak önerge verme imkânı da artmakta
ve her fıkra için dört önerge verilmekteydi. Genellikle maddeler bir fıkradan fazla
olduğu için, milletvekillerine daha fazla değişiklik önergesi verme imkânı
tanınıyordu. Değerli milletvekilleri, önerge verilmesi demek, milletvekilinin katkıda
bulunmak için çalışma yapması demektir. Ne kadar çok farklı önerge gelirse, o
tasarı veya teklif üzerinde o kadar çok çalışılmış, o kadar çok farklı, o kadar
çok değişik konular üzerinde tartışma yapılabilmiş demektir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerini düzenleyen
İçtüzüğümüzle ilgili şimdi getirilen bu düzenlemeyle, âdeta yangından mal
kaçırırcasına, milletimizin tamamını ilgilendiren, vatandaşlarımızı doğrudan
etkileyen yasalar, jet hızıyla çıkarılmak isteniliyor. Bu konuda, siyasî ve
siyasetçi olarak değil, hukukçu olarak, yasa tekniğiyle ilgili bazı sakıncaları
ortaya koymak istiyorum. Bilindiği gibi, komisyonlar, iktidar partilerine mensup
milletvekillerinin çoğunluğu esasına göre kurulmuştur. Bu nedenle, özellikle
hükümet tarafından getirilen kanun tasarıları -ki, bunlar Başbakanlık
bürokratları tarafından hazırlandığı için, Meclisin bu konuda deneyim kazanmış,
Meclisin çalışma usullerini çok iyi bilen uzmanların görüşü hiç alınmadığı
için- birçok teknik hata içermesine rağmen, sırf hükümetten geldiği için, jet
hızıyla Genel Kurula indirilmektedir. Nitekim, Af Kanununda görüldüğü gibi,
ucube gibi bir kanun, hem komisyondan ve hem de Genel Kuruldan geçmiş; fakat,
uygulamada, olmayacak kadar aksaklıklar gündeme gelmiştir. Kanunu İstanbul
mahkemeleri ayrı, Ankara mahkemeleri ayrı, diğer şehirlerin mahkemeleri ise
ayrı uygulamıştır. Hal böyle olunca, Türkiye'nin her tarafından bizlere
telefonla ulaşan veya bizzat görüştüğümüz uygulayıcılar "Türkiye Büyük
Millet Meclisi, bundan önce, bu kadar kötü hükümler taşıyan, bu kadar kötü
ifadeler taşıyan bir başka kanun daha çıkarmamıştır" diye dert
yanmışlardır. Yine, geçen dönemde, aceleyle getirilip "reform" diye bir
Vergi Kanunu çıkarılmış ve piyasalar allak bullak olmuş, piyasadan on
milyarlarca doların yurtdışına çıkması üzerine de, geri adım atılarak kanunun
uygulanması ertelenmiştir. Yine, aceleyle çıkarıldığından, komisyonlarda yeterince
tartışılmadığından olacak, sakat doğum olan, bu nedenle de 3-4 kez
değiştirilmek zorunda kalınan ve en sonunda da 10 bankaya el konulmasıyla
sonuçlanan, vatandaşın cebinden de katrilyonların çıkmasıyla, onbinlerce
offshore mağduru meydana getirmekle sonuçlanan Bankalar Kanunu da aynı şekilde
teknik hatalar taşıyan kanundur. Anılan kanunlar şayet komisyonlarda gereği
gibi tartışılsa ve jet hızıyla Genel Kurula indirilmeseydi ya da bu kanunların
Genel Kurul görüşmeleri sırasında her fıkra hakkında verdiğimiz önergeler
değerlendirilebilseydi, bu kadar vahim hatalar yapılmaz, yanlışların önüne
geçilebilirdi. Şimdi ise, önerge verilmek suretiyle dahi hataların önlenmesi
ihtimali büyük ölçüde ortadan kaldırılmaktadır. Değerli milletvekilleri, eski düzenlemeye göre, Genel Kurulda önergeler
vererek kanunlara müdahale edebiliyorduk ve yanlıştan dönülmesine imkân
sağlayabiliyorduk. Şimdi, bu hak, önerge verme hakkı, İçtüzük değişikliğiyle
çok sınırlandırılmaktadır. Somut bir örnekle açıklamak istiyorum. Şu an
değişiklik yapmayı düşündüğümüz, üzerinde çalıştığımız İçtüzüğümüzün 87 nci
maddesi toplam 10 fıkradan müteşekkildir. Eski düzenlemeye göre, 10 fıkranın
her biri için ayrı ayrı, yani, 10 çarpı 4, toplam 40 değişiklik önergesi
verilebiliyordu. Şimdi getirilmek istenen düzenlemeyle ise, 10 fıkralık
maddenin tamamı hakkında, Anayasaya aykırılık önergesi de dahil olmak üzere
sadece 3 önerge verilebilecektir. Bu şekilde, kanunları jet hızıyla değil ışık
hızıyla çıkarırız; ama, bunun sonuçlarına, maalesef, vatandaşlarımız katlanır,
faturası, maalesef, vatandaşımıza ödetilmiş olur. Bu nedenle, Parlamentonun hızlı işlemesi gereklidir; ancak, sorun,
milletvekillerinin hareket alanlarının böylesine daraltılmasıyla veya
muhalefetin tamamen by-pass edilmesiyle değil, bilakis, komisyonlarda ve Genel
Kurulda daha detaylı, daha ayrıntılı, verimli çalışmalarıyla giderilebilir.
Aksi halde ne olur değerli milletvekilleri; aksi halde, siz burada bizim
sesimizi kısarsınız, parmak hesabıyla yasaları çıkarırsınız; ama, bu sefer,
çıkarmış olduğunuz kanunlar ya Anayasa Mahkemesinden geri döner ya da
Cumhurbaşkanından geri gelir. Bu, zaman kazanma olmaz değerli milletvekilleri;
öyle değil mi? Bir Af Kanunu getirdiniz; hepsi hepsi iki maddelik bir Af Kanunu; iki
yıl uğraştınız, iki yılın sonunda çıkardınız; ama, iki ayrı cumhurbaşkanından
da iki kere döndükten sonra; şimdi, Anayasa Mahkemesinde bekliyor; büyük
ihtimalle, Anayasa Mahkemesinden de geri dönecek. Af Kanundan sonra ne oldu; Selim Edes dışarıda, Eşber Yağmurdereli
dışarıda; Sayın Genelkurmay Başkanımızın dediği gibi, 1 600 PKK'lı dışarıda;
diğerleri de, büyük ihtimalle, Anayasa Mahkemesi kararından sonra çıkacak diye
bekleniyor. Vergi ve Bankalar Kanunları, Sayın Cumhurbaşkanından veya Anayasa
Mahkemesinden geri dönmemesine rağmen, yine hükümet, kendi çıkardığı bu
kanunları, çok kısa bir süre sonra, değiştirmek, yeniden bizlerin önüne
getirmek zorunda kaldı. Neden; çünkü, acele işe şeytan karışmış ve çok büyük
sakıncaları görülmüştür. Bütün bunların sonucunda, Vergi Kanununda yeniden
değişiklik yapılarak ve faturası da esnafımıza çıkarılarak, vergi üzerine vergi
salınarak, geçici vergilerle, kalıcı vergilerle, adım atana vergi salınarak,
bunun faturası da milletimize çıkarılmış ve milletimiz bunaltılmıştır. Değerli arkadaşlar, her gün gördüğümüz, şahit olduğumuz yolsuzlukların
önüne nasıl geçeriz, biliyor musunuz; böyle, susturularak, konuşulmasının önüne
geçilerek değil, aksine, daha fazla konuşulmasını, daha fazla tartışılmasını
sağlayarak, şeffaflaştırarak, her konuyu halkın önüne geti-rerek, halkın önünde
tartışarak, çok değişik muhtevada önergeler vererek yolsuzlukların önüne
geçilebilir. Böyle, çabuk geçirelim diye, gizlice kanunlar çıkarılarak
yolsuzlukların önüne geçilmesi mümkün değildir. Gelelim bu maddeyle yapılan diğer değişikliklere: Değişiklik önergeleri, en az 5 milletvekilinin imzasıyla işleme
konulacak ve en fazla 5 imza mümzî okunacaktır. Değerli arkadaşlar, bu Meclis, 5 değil 10 milletvekilinin, 20
milletvekilinin veya 100 milletvekilinin ismi okunsa ne kaybeder?! Sayın Karakoyunlu'nun da ifade ettiği gibi, Türk Dili, kabul edilmiş
kriterlere göre, 1 saniyede 2 kelime telaffuzuna müsaittir. Değişiklik önergesi
veren 20 milletvekili olsa ve bunların tamamının adı, soyadı, seçim çevresi
okunsa, toplam 60 kelime eder; 60 kelimenin alacağı zaman, saniyede 2 kelime
olmak üzere, toplam 30 saniye olur ki, bu da yarım dakika yapar. Şimdi, koskoca
Meclis İçtüzüğünü değiştiriyoruz diye, 65 milyonun önünde, sadece yarım
dakikayla mı uğraşıyoruz?.. Sayın Gökdemir'in dediği gibi, bunun gündeme
getirilmesi dahi son derece yanlıştır. Arkadaşlar, bir milletvekili önerge verirse, isminin okunmasından daha
doğal ne olabilir? Sayın milletvekilim yan gelip yatacağına, kimse, kendisine
"önerge ver" dememesine rağmen, o sayın milletvekilim, şu havada,
kar, buz, yağmur, çamur demeden çalışmış ve önerge hazırlamış ise, bu kişinin
adının Genel Kurulda okunması zül olmamalıdır. Bunun engellenmesinin de, hiç
kimseye, hiçbir faydası yoktur. Bu maddeyle hedeflenen, yasaların daha hızlı çıkması değil, sadece ve
sadece, muhalefetin sesinin kesilmesidir. Bunun da, ne iktidara ne muhalefete
ne aziz milletimize bir yararı olur. Unutmayın ki, iktidar sıraları ile
muhalefet sıraları zamanla değişebilir. Bu düzenlemeyle, bugün bizim sesimiz
kesiliyorsa, ileride, belki sizin sesiniz kesilecektir. Her zaman belirttiğimiz
gibi, hukuk, herkese, her zaman, her şartta gereklidir. Özgür iradeyle hareket
etmesi gereken biz milletvekillerinin sesini, yine biz milletvekilleri, parmak
hesabıyla kesmeyelim. Bırakalım, milletvekilleri özgür iradeleriyle
önergelerini versinler, önergeler tartışılıp oylansın; aksi halde, kendi
sesimizi kendimiz keseriz, milletimizin sesi de kesilmiş olur. Değerli milletvekilleri, bu kürsüden, ancak milletin sesi gelir; vekili
olduğumuz vatandaşların "söyle" dedikleri söylenir. Her türlü
yolsuzluğun önüne geçilmesinin en sağlıklı yolu şeffaflaşmadır, bu kürsünün
konuşmaya açılmasıdır. Acaba, neden muhalefetin sesi kesilmek istenmektedir? Son dört yıldan bu
tarafa her yeni dönemde daha da batırılan çiftçinin, köylünün sıkıntıları dile
getirilmesin diye mi sesimiz kesili-yor?.. Toprağı işleyen ve fakat son dört
yıldan bu tarafa hep toprağın altına itilen çiftçinin sorunları
dillendirilmesin diye mi sesimiz kesiliyor?.. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Çelen, toparlar mısınız lütfen. SALİH ÇELEN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım. Ya da, uyguladığınız, hükümetin uyguladığı ekonomik program nedeniyle
siftah yapmadan dükkân kapatan ve her gün çıkardığınız ek vergilerle, geçici
vergilerle, kalıcı vergilerle, kepenklerini dahi kapatan, işi bırakıp
yazarkasasını vergi dairesine teslim eden esnafın sorunları dile getirilmesin
diye mi sesimizi kesiyorsunuz? Ya da, açlık sınırının altında bıraktığınız işçi, memur, emekli, dul ve
yetim gibi bordro mahkûmlarının sorunları dile getirilmesin diye mi sesimizi
kesiyorsunuz? Ya da, DSP, MHP ve ANAP'ın müştereken çıkardıkları Af Kanunuyla, banka
hortumlayanları, vatandaşın cebinden elini çekmeyenleri, Selim Edes'leri
affedeceğiniz zaman, af mağdurlarının hakkını dile getirdiğimiz için mi
sesimizi kesiyorsunuz?.. Şimdi sorarım size: Hırsızı, katili, dolandırıcıyı, hortumcuyu
affettiniz; sizin, dört yıldır uyguladığınız ekonomi politikaları nedeniyle,
hiç değilse vergi cezalarına ve faizlerine niye af getirmediniz?.. Getirilen bu
son değişiklik vergi affı değil ödeme kolaylığıdır. Bu da, tahsil edemediğiniz
vergilerin tahsil edilmesi imkânı için getirilmiş düzenlemedir. Son olarak şunu söylüyorum: "Kendi tutsaklarını pişirip yiyen,
ilkel kabile olan İkorou Kabilesi gibi olmazdınız" diyor Montesqeiue
"Kanunların Ruhu Üzerine" adlı kitabında... BAŞKAN - Sayın Çelen, toparlar mısınız efendim! Lütfen!.. SALİH ÇELEN (Devamla) - Burada, bugün, biz tutsak konumdaysak, yarın da
siz bu durumda olabilirsiniz. Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerginliğe mahal olmasın diye, bazen,
müsamaha etmekte fayda var... Teşekkür ederim Sayın Çelen. Şimdi, söz sırası, Erzurum Milletvekili Sayın Lütfü Esengün'de. Buyurun Sayın Esengün. (FP sıralarından alkışlar) LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Getirilen bu maddeyle önerge sayısı alabildiğine sınırlandırılıyor. Bir
madde kaç fıkradan ibaret olursa olsun, Anayasaya aykırılık önergeleri dahil,
verilecek önerge sayısı üçü geçmeyecek. On fıkralık bir maddede üç önergeyle
hangi değişiklik temin edilecek, oturup düşünmemiz lazım. Bir başka yapılan değişiklik de şudur: Değişiklik önergeleri, tümü
üzerindeki görüşmeler bitinceye kadar verilecek. Bakın, bir örneğini biraz evvel yaşadık. Tümü üzerindeki görüşmeler
günler önce yapılmış olmasına rağmen, bugün biraz önce verilen bir önergeyle, 3
üncü maddede, üzerinde uzlaşıldığı ifade edilen bir değişiklik yapıldı. Biz,
kendi imkânımızı, icabında, belki en fazla iktidar partilerinin işine
yarayabilecek bir imkânı, şimdi, bu maddeyle elimizden alıyoruz. Bu değişiklik
gerçekleşirse, istense dahi, üzerinde uzlaşma olsa dahi, zamanında verilmediği
için, bir önergenin işleme alınması mümkün olmayacak. Fevkalade hatalı ve
özellikle koalisyon hükümetlerinde, koalisyon içi dengeleri ifade eden, Meclise
taşıyan veya öyle bir kolaylık sağlayan bir hükmü bugün değiştiriyoruz. Değerli arkadaşlar, bu İçtüzük üzerinde konuşmak, gerçekten, artık zor
geliyor. Bu değişikliğin kimseye hayrı olmayacak; ne millete ne partilere,
özellikle de bu konuda ısrar eden, inat eden iktidar partilerine. Öyle bir
İçtüzük görüştük ki, öyle müessif hadiseler oldu ki -o kardeşimize rahmetler
diliyorum, geride kalanlarına başsağlığı diliyorum- o olaylardan sonra bunun
üzerinde ısrar etmek veya bu değişikliği yasalaştırmak, zannediyorum, kimseye
hayır sağlamayacak. Onun için, vakit geçmeden, ben, yine de, bu değişiklik
önerisinin geri alınması yönündeki düşüncemi bir defa daha ifade etmek
istiyorum. Bu değişikliğin -defalarca ifade ettim- tek bir sebebi var, muhalefetin
sesini kısmak. Bakın, şu gördüğünüz rapor, 1992 yılında Anayasa Komisyonundan
çıkan 190 maddelik yepyeni bir İçtüzüğün Anayasa Komisyonu raporudur; belki
güzel, belki değil; ama, o zaman, önemli bir çalışmanın ürünü olan bir İçtüzük
değişikliği teklifi ve Anayasa Komisyonu raporu. Orada, özellikle, o günkü
DSP'nin Mecliste 3 kişiyle temsil edildiği günlerde, Demokratik Sol Partinin
isteği doğrultusunda yapılan bir düzenleme, bir madde var ve o maddede deniyor
ki: "Türkiye genelinde milletvekili seçimlerine katılmaya hak kazanmış ve
Mecliste en az 10 milletvekiliyle temsil edilen siyasî partiler ile son genel
seçimlere kendi adına katılan ve milletvekili çıkaran partilere, istemleri
halinde söz verilir." Bu, bütün görüşmelerde. "Bu şekilde yapılan
konuşmalar, milletvekillerine verilen sürenin yüzde 50 fazlasıyla
sınırlıdır." Bu, o zaman, Sayın Ecevit'in, Sayın Özkan'ın ve Sayın
Kesebir'in, 3 kişiyle DSP'yi temsil ettikleri Mecliste, sırf onlar için
yapılmış bir düzenlemeydi. Bu İçtüzük değişikliği o zaman komisyona geri
çekildi. Komisyon başkanı -o zaman Meclis çok daha demokratikmiş- bütün
partilere içtüzük değişiklikleriyle ilgili görüşlerini soran bir yazı yazdı. O
yazı da burada var, okumuyorum. Demokratik Sol Partinin, Sayın Hüsamettin
Özkan'ın imzasıyla verdiği cevap şöyle: "Partimiz söz konusu teklifin geri
çekilen metninin ve özellikle 61 inci maddenin son fıkrasının -yani biraz evvel
okuduğum son fıkranın- aynen muhafazası görüşündedir. Başkaca bir dileğimiz
yoktur." Değerli arkadaşlar, o gün, grubu olmayan, ancak Mecliste temsil edilen
partilere, milletvekillerine verilen söz kadar söz verilsin diye talepte
bulunulmuş; bu makul karşılanmış, hatta milletvekillerine verilen sözün yarısı
kadar da fazla söz hakkı tanınmış. O günleri hatırlıyoruz, Sayın Ecevit, iki
arkadaşıyla beraber en arka sıralarda otururdu, birçok konuda da, gelir bizden
söz hakkımızı rica ederdi, biz de seve seve verirdik; çünkü o zaman muhalefetin
önemli bir sözcüsü konumundaydı; ama, günler geçti, aradan yıllar geçti, şimdi
Sayın Ecevit'ten, sayın DSP'lilerden aynı inceliği, aynı demokratik düşünceyi
göremiyoruz. Bu dünya böyle kalmaz. Bir gün kendi kazdığınız kuyuya kendiniz
düşersiniz veya "kendim ettim kendim buldum" diye bir söz vardır... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın Esengün. LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - Bu iktidar sıraları kimseye mülk olmaz. Bugün
iktidarda olan, yarın muhalefette olur. Önemli olan, bu Mecliste, ilanihaye
iktidar ve muhalefet dengesini temin etmektir. Her iktidara gelen, sayısal
çoğunluğu ele geçiren, kendi istediği gibi hareket etsin, Meclisi istediği gibi
yönlendirsin, yönetsin, muhalefetin sesini kıssın... Bundan demokrasiye zarar
gelir, bundan millî iradeye zarar gelir; sonuçta da işte günlerden beri yapılan
çalışmalarla görüyoruz ki, bundan en fazla Millet Meclisi olarak, tüzelkişilik
olarak, millî iradenin tecelli ettiği Meclis olarak biz zarar gördük. BAŞKAN - Sayın Esengün, toparlar mısınız lütfen. LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - Bitiriyorum efendim. Birazdan, bir başka maddede de, Sayın Milliyetçi Hareket Partili kardeşlerime
sesleneceğim, aynı şekilde, rahmetli Türkeş'in verdiği fevkalade güzel, bugün
bizim sözlerimizi dile getiren, ifade eden metnini de yine bilgilerinize sunacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Esengün. Efendim, şimdi söz sırası Çorum Milletvekili Sayın Yasin Hatiboğlu'nda;
buyurun efendim... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, Sayın Bülent Arınç konuşacak... Söz
talebi var efendim. BAŞKAN - Buyurun Sayın Arınç. (FP sıralarından alkışlar) BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. İçtüzük değişikliğinin 4 üncü maddesi üzerinde şahsım
adına söz aldım. Değerli arkadaşlarım, içtüzük görüşmelerine devam ediyoruz. Tümü
üzerindeki görüşmeler sırasında da şunu ifade etmiştim: İfratla tefrit arasında
bir teklif bu; yani, en azı veya en çoğunu tartışıyoruz. Halbuki, makul olanı
bulmak, doğru olanı bulmak zorundayız. Keşke, zaman zaman bir araya gelsek,
doğruda ve makulde birleşebilsek, böyle acı olayları yaşamaya hiç gerek
kalmasa. Biraz evvel bir önergeyle 3 üncü maddenin ne şekilde değiştirildiğini
gördük; sanıyorum, bu madde üzerinde de bir önerge gelecek ve teklif kısmen
değiştirilmiş olacak. Böyle hadiselerin arkasından içimiz buruk olarak bunları
yaşamak doğru değil. Doğru olan, bugün için kendilerince çok elzem gördükleri
bir değişikliği sonuna kadar savunmak, muhalefete kulak tıkamak, gerçekleri
görmemek... Doğru olan, bu değil. Bu içtüzük değişikliğini biz Meclis
çalışmalarının düzenlenmesi açısından çok önemli görüyoruz; bugün için değil,
geleceğimiz için bu düzenlemeyi yapıyoruz. Dolayısıyla, doğruyu, makulü ve
uzlaşmayı her meselede olduğu gibi, bugünden itibaren esas kabul etmeliyiz diye
düşünüyorum. Değerli arkadaşlarım, bu madde kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesinde ne kadar önerge verilebilecek, ne zaman verilebilecek ve
önergedeki imza sayısı ne kadar olacak; bunu düzenliyor. Bu sayı, bu
düzenlemeyle, sadece, her madde için, üç önergeyle sınırlanmıştır. İktidar grubunun yasa düzenlemelerine baktığımız zaman -bu, tasarı veya
teklif olsun- özellikle tasarılarda, bir maddenin, hatta, onlarca fıkrası
bulunabilmekte, bunlar da kendi içerisinde pek çok bendi taşımaktadır. En son
çıkardığımız bir kanunda da, hatırladığım kadarıyla, bir maddenin 11 tane
fıkrası vardı; onlar da bent olarak düzenlenmişti, üzerindeki önerge sayısı da
bu şekilde tahdit edilmişti. Şimdi, bu kadar fıkrayı taşıyan maddeleri, tek bir madde olarak kabul
edip, üzerinde, sadece milletvekillerine, üç tane önerge verme hakkını tanımak,
hayatın olağan akışına da aykırı, Mecliste kanun yaparken, güttüğümüz teknik
uygulamaya da aykırı. Biraz evvel Sayın Esengün ifade ettiler; eğer, bunu önceden kabul etmiş
olsak da bugün bir başka kanunu görüşüyor olsaydık, biraz evvel verdiğimiz
önergeleri verme imkânımız olmayacaktı ve sadece, böyle bir düzenlemeyi yapmış
olmaktan dolayı üzülecektik ve sıkılacaktık. Şimdi, 4 üncü maddede gelen önerge de, zorlanarak, pek çok önerge
içerisinden birisini çekip, onu koymak suretiyle önümüze geliyor. Niçin
kendimizi bu kadar zorluyoruz ve niçin makulden bu kadar uzaklaşıyoruz, anlamak
mümkün değil?! Değerli arkadaşlarım, ayrı maddeler halinde olması gerekli düzenlemeler,
bir maddenin muhtelif fıkraları olarak getiriliyor. Bu, geçmişten başladı,
bugünden sonra daha da çok olacak. Arkadaşlarımdan duyduğuma göre, Elektrik
piyasası Kanununda, Şeker Kanununda ve bundan sonraki düzenlemelerde, bir
maddenin, hatta, 50'ye yakın fıkrası olduğundan bahsediliyor. Bunu, sadece bir
madde olarak kabul edip de, bunun fıkraları üzerinde önerge vermemek, ileride
karşılaşacağımız çok büyük bir sıkıntıyı şimdiden haber vermek gereğini duymuş
bulunuyorum. Değerli arkadaşlarım, eğer, önerge sayısını sınırlarsak bu düzenlemeyle,
peki, düzenlenmesi gerekli olan veya değiştirilmesi gerekli olan bir durum, bir
gerçek ortaya çıkabilir, buna iktidar da gerek görebilir; ama, önergeler
sınırlanmışsa yapılacak şey nedir; sadece, 89 uncu maddedeki tekriri müzakere
usulüne sık sık başvurulmasıdır ki, böyle bir düzenleme, hiçbir zaman hoş
olmayan, şık olmayan bir başvuru yolu olacaktır. Değerli arkadaşlarım, önergelerin imzalarının kısıtlanması, belki, makul
olarak anlaşılabilir; çünkü, engelleme yoluyla, pek çok imzanın tek tek
okunması, Genel Kuruldaki müzakereler sırasında dikkati çekiyor; ama,
fıkraların, önerge verilememek suretiyle kapsam dışına atılması, biraz evvel de
ifade ettiğim ve uygulamada hepinizin gördüğü gibi, çok büyük mahzurlar
doğuracaktır, bu mahzurların giderilmesi gerekir. Böyle bir teklifin kabul
edilmemesi düşüncesindeyiz. Bir diğeri de, bu önergelerin, ancak, o kanun tasarı ve teklifinin
tümünün görüşülmesine kadar verilebileceği şeklindeydi. Ümit ediyorum ki, biraz
sonra gelecek bir önerge, bunu, maddeler görüşülürken de verilebilecek noktaya
getirecektir. Bu önergenin mutlaka kabul edilmesi gerektiğini düşünüyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum. BAŞKAN - Sayın Arınç, buyurun. BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, önemli olan veya üzerinde
çok tartışılan 3 üncü maddeydi; ama, bu madde de onun kadar önemli, bundan
sonra gelecek olan 91 inci maddedeki düzenleme de önemli. Mademki, bugün, şu
veya bu şekilde meydana çıkmış olan belki bir uzlaşma havasını, bu İçtüzüğü
mükemmel hale getirmekte de kullanabiliriz. Lüzumsuz ısrarlardan ve peşin
fikirlerden sıyrılmalı, makul olanı kim söylüyorsa, onunla birlikte masaya
oturup anlaşmanın ve uzlaşmanın yolunu bulmalıyız. İçtüzük hepimize lazımdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yüzakı olabilecek, müzakerelerde hepimizi
memnun ve tatmin edebilecek bir düzenleme yapmaya hepimiz muvaffak olabiliriz,
buna gücümüz yetiyor. Takdirlerinize sunuyorum. Saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arınç. Sayın milletvekilleri, 4 üncü madde üzerinde 18 tane önerge verilmiştir.
Bunlardan 2 tanesi anayasaya aykırılık, 1 tanesi maddenin metinden
çıkarılmasına dairdir. Madde 3 fıkra olduğundan, 13 önergeyi işleme alacağım. Şimdi, önergeleri geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre
işleme alacağımı arz ederim efendim. Buyurun. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesiyle
değiştirilmek istenen 87 nci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
"Bu esaslar dairesinde milletvekilleri tarafından maddelerin her
fıkrası için ikiden fazla önerge verilemez." Sayın
Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili
Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın
Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasındaki "üç" ibaresinin "on" olarak değiştirilmesini
saygılarımla arz ederim. Kamer Genç Tunceli Sayın
Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili
Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın
Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasında geçen "üç" ibaresinin "altı" olarak
değiştirilmesini arz ederim. Kamer Genç Tunceli Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük Teklifinin 4 üncü maddesiyle değiştirilmek
istenen 87 nci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla. Ahmet Kabil Rize "Bu esaslar dairesinde her madde için komisyon ve Hükümetçe birer;
milletvekillerince, Anayasaya aykırılık önergeleri dahil, en fazla iki önerge
verilebilir." Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı İçtüzük değişiklik teklifinin 4 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 87 nci maddesinin
birinci fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve sekizinci
fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. "Bu esaslar dairesinde her madde için komisyon ve Hükümetçe birer;
milletvekillerince, Anayasaya aykırılık önergeleri dahil, en fazla üç önerge
verilebilir." "Beşten fazla imzalı önergelerde ilk beş imza okunur, önerge
tutanağa eklenir." Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 4 üncü maddesi ile değiştirilmek
istenen 87 nci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
"Değişiklik önergeleri tasarı veya teklife ait
sıra sayısının dağıtımından, tümü üzerindeki görüşmelerin başlamasına kadar
Başkanlığa verilebilir." Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Teklifin çerçeve 4 üncü
maddesiyle değiştirilen 5.3.1973 tarih ve 584 karar numaralı Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 87 inci maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesi
"değişiklik önergeleri bir tasarı veya teklife ait sıra sayısının
dağıtılmasından, o tasarı veya teklifin ilgili maddesinin görüşmelerinin
bitimine kadar verilebilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair teklifin çerçeve 4 üncü
maddesiyle değiştirilen 5.3.1973 tarih ve 584 karar numaralı Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 87 inci maddesinin ikinci fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin çerçeve 4 üncü maddesiyle
değiştirilmek istenen 87 nci maddesinin sekizinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımla.
"Beşten fazla imzalı önergelerde önerge sahibi ve ilk üç imza
sahibinin ismi okunur. Önerge tutanağa eklenir." Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Teklifin çerçeve 4 üncü
maddesiyle değiştirilen 5.3.1973 tarih ve 584 karar numaralı Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 87 nci maddesinin sekizinci fıkrasına eklenen
"beşten fazla imzalı önergelerde ilk beş imza okunur, önerge tutanağa
eklenir." cümlesinin tüzük teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Sayın Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sal Parti
Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup
Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi 4 üncü
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını saygılarımla arz ederim. Kamer Genç Tunceli Sayın Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sal Parti
Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup
Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 4 üncü
maddesi Anayasaya aykırı olduğundan, teklif metninden çıkarılmasını
saygılarımla arz ederim. Kamer Genç Tunceli BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın Genç'in okunmuş bulunan bu
önergesi ile Sayın Fethullah Erbaş ve arkadaşlarının şimdi okunacak olan
önergesi Anayasaya aykırılıkla ilgilidir. Bu önergeleri birlikte işleme
alacağım. Arz ederim efendim. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzük
Teklifinin 4 üncü maddesi Anayasaya aykırıdır. Gereğini arz ederiz.
BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Başkanvekilim, katılıyor musunuz? TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Erbaş, Sayın Genç sizden önce verdiği için, söz sırası
onun efendim. Buyurun. KAMER GENÇ (Tunceli) - Maddenin metinden çıkarılmasıyla ilgili önergemi
işleme koyuyorsanız, ben sıramı Sayın Erbaş'a devrediyorum. BAŞKAN - Varmış Sayın Genç. O zaman,sıranızı Fethullah Beye veriyorsanız, bizim için makbul. Fethullah Bey niyetli değil. KAMER GENÇ (Tunceli) - Neyse, ben konuşayım... BAŞKAN - Buyurun. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi faaliyetlerine en
yoğun şekilde, en isabetli şekilde katılmasını sağlayan İçtüzüktür. Bu
İçtüzükle Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan milletvekillerinin
faaliyetlerinin daraltılması, hatta yok edilmesi, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yok edilmesi anlamına gelir. Bu, Anayasanın 7 nci maddesindeki
"yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir" hükmünün
ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir İçtüzük değişikliğidir. 3 üncü maddede, bir iktidar partisi güya uzlaşmış, bir madde getirmiş;
hiçbir şeye yaramıyor. Bakın, bir bütçe kanunu gelecek buraya, 550 milletvekili
10 dakika içinde soru soracak, o da tümü üzerinde soracak. Böyle şey olur mu
sayın milletvekilleri?! Her milletvekilinin kendi seçim bölgesiyle ilgili
problemleri var. Bir Anayasa değişikliği gelecek, müzakeresiz geçecek. Bu
önergeyi getirenler, hani biraz önce dedim ya, bu Meclise karşı yapılan sivil
bir darbedir, bu sivil darbeyi yapanlar, bu Meclisin çalışma usullerini hiç mi
bilmiyorlar; Anayasanın burada müzakeresinin ayrı bir usulü var, bütçenin
burada müzakeresinin ayrı bir usulü var. Acaba, siz, kime hesap vermek için
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini susturarak, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde vatandaşın temsilcisi olan milletvekillerini susturarak kanunları
geçirmeyi düşünüyorsunuz?.. Buraya hangi kanun gelmiş de milletvekilleri
bunlara karşı koymuştur; hiçbirisine. Diyoruz, getirin; diyorsunuz ki, efendim Avrupa Birliğine katılacağız da
Avrupa Birliği mevzuatı... Soruyorum, bu önergeyi getirenler, bu İçtüzük
değişikliğini getirenler hangi Avrupa Birliği mevzuatında hangi komisyonda
böyle bir şey var; lütfen getirin, söyleyin buraya, hangi komisyonda var; yok
böyle bir şey. Türkiye Büyük Millet Meclisi yetmiş senede kurulmuş; ama, yetmiş senedir
kurulan hiçbir iktidar, bu Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı sivil bir darbe
girişiminde bulunmamıştır arkadaşlar. Bunları söylemek, bizim vicdanî görevimizdir.
Burada şehit olan arkadaşımız da, bir demokrasi şehididir ve biz
iktidara geldiğimiz zaman -Türkiye Büyük Millet Meclisinin sesinin kısılmasına
ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin varlığının ortadan kaldırılmasına yönelik
bir eylemde şehit edilmiştir- onun heykelini Türkiye Büyük Millet Meclisinin
önüne dikeceğiz. Bu, bir demokrasi şehididir, Türkiye Büyük Millet Meclisi
faaliyetlerinin önüne geçmeye yönelik hareket sırasında şehit edilmiştir. Bunu,
Türkiye, bugün anlar, yarına da anlar... BAŞKAN - Lütfen efendim... Lütfen... KAMER GENÇ (Devamla) - Zaten, bu İçtüzükle ne getiriliyor basın yanlış
aksettirdi. Efendim, muhalefetin sesinin kısılması... Çıkıyorlar, yok efendim
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanunların süratle geçirilmesine yönelik...
Kesinlikle böyle bir şey değil, kesinlikle... Hangi kanun süratle geçecekse
gelsin, geçirilsin; ama, artık, bundan sonra, kanunlar Türkiye Büyük Millet
Meclisinde müzakere edilmeyecek. İçtüzüğün 91 inci maddesi... Orada, zaten kendi çoğunluğunuzun altında
bütün tasarıları getireceksiniz, ondan sonra da burada geçecek. Bilmiyorum,
bana göre, artık Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin hiç kanun çalışmasına
katılmasına gerek yok. Sayın milletvekilleri, şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bağımsız
milletvekilleri var. Hadi maddeler üzerinde gruplara 10 dakika konuşma hakkı
veriyorsunuz. Yarın, burada 100-150 tane bağımsız milletvekili oldu; peki, bu
bağımsız milletvekilleri hiç mi çıkıp bu kürsüde konuşamayacak; nasıl konuşacak
bu insanlar?! Türkiye Büyük Millet Meclisi... Yani demin de söyledim -inanmanızı
istiyorum- bu teklifi getirenler, Türkiye Büyük Millet Meclisinden hiç ama hiç
haberdar olmayanlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usulünden hiç
haberi olmayan insanlar. Bu sıralarda... Artık, burada parlamenterlik görevini
yapamaz duruma getiriyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi yalnız gruplardan
oluşmuyor ki; şurada, yarın siyasî partilerde çeşitli dalgalanmalar olur, 150,
160, 200 bağımsız milletvekili olur. Peki, bu insanlar, Meclisin çalışmasına
katılmayacak mı?! Yani, siz, bundan önce gelmiş, seksen yıldır bu Parlamentoda çalışan
insanlardan çok mu akıllısınız, çok mu deneyiminiz var?! Hangi gün Türkiye
Büyük Millet Meclisinin önündeki problemleri çözmesine katkıda bulundunuz?!
Yok... Geçen gün, görüyoruz, iktidar partisi... Yıllarca bu Parlamentoda
çalışmış insanlar, deneyimli insanlar
televizyonlara çıkıyorlar diyorlar ki: "Anlaşın, uzlaşın." Ben
çoğunluk sahibiyim derseniz, çoğunluğun ille sözü geçerli denilen yönetimler,
faşizan yönetimlerdir; faşizan yönetimler dışında demokrasiyle idare edilen
hiçbir ülkede muhalefetle uzlaşılmadan İçtüzük değişikliği teklifi bir defa
kesinlikle getirilmez. Ama, biz, burada, tarihe karşı bir sorumluluğumuzu dile
getiriyoruz. Burada, siz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kapısına ve
mikrofonuna kilit vuruyorsunuz; millet de sizden bunun hesabını soracak. Ama,
bu süratle getireceğiniz kanunlar, ülkeye büyük bela getirecektir; onu da
göreceksiniz. Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Genç. Komisyonun ve Başkanlığın katılmadıkları önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Sayın
Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili
Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın
Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 4 üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını saygılarımla arz ederim. Kamer Genç Tunceli BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Başkanlık katılıyor mu efendim? TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. Sayın Genç, buyurun efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
maddeyle de İçtüzüğe getirilen değişiklik çok önemli bir değişiklik.
Biliyorsunuz, bu maddeyle getirilen değişiklikte, eskiden her fıkra için
verilen dört önerge kaldırılıyor; yerine, tüm madde üzerinde, Anayasaya
aykırılık önergesi de dahil olmak üzere üç önerge getiriliyor; komisyon ve
hükümet de birer önerge verebiliyor. Şimdi, değerli milletvekilleri -yarın da göreceğiz uygulamalarını-
bürokratlar, komisyonlardan geçiremedikleri önergeleri getirecekler, Genel
Kurulda hükümete verdirecekler ve hükümet, yani, bu önergeleri burada
geçirecek. Bu önergeler geçtiği zaman, ama, bunlar da müzakere edilmediği için,
ülkeye ne getireceği, ülkeden ne götüreceği, kime ne getireceği ne götüreceği
belli olmaz. Tartışmasız, mahiyeti anlaşılmayan önergelerin buradan geçmesi
demek, Türkiye'nin geleceğini büyük ipotekler altına koymaktır, Türkiye'yi bir
kaosa sürüklemektir. Şimdi, deniliyor ki, efendim, önergeler -bilmiyorum, yine, bir önerge verildi;
ama, yani, bunlar, yine ezbere verilen önergeler; hiç deneyimi olmayan
kişilerin verdiği önergeler- Türkiye Büyük Millet Meclisinde müzakere başladığı zaman verilebilir. Zaten,
hükümet, komisyonda sabahleyin kanun tasarı ve teklifini müzakereye alıyor,
ondan sonra da, öğleden sonra, Danışma Kurulu kararıyla Genel Kurula getiriyor.
Milletvekili ne zaman inceleyecek arkadaşlar?.. Ne zaman bunun üzerinde önerge
verecek?.. Yani, getirilen bu fıkrayla, milletvekillerinin tasarı veya teklif
üzerinde önerge verme olanağı ortadan kaldırılıyor. Dolayısıyla, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde milletvekilinin yasama faaliyetine katılma olanağı
kaldırılıyor. Bu, geçmişteki, maddeler, uzun yıllar uygulanan ve bu ülkeye
zarar getirmeyen maddeler. Bakın, iki seneye yakındır buraya, getirilen hiçbir
kanun maddesini, muhalefet partisi milletvekilleri engellemeye girişmediler.
Var mı şimdiye kadar engellenen; önergelerle engellenen bir madde var mı
arkadaşlar? Söyleyin; deyin ki, siz, muhalefet olarak, şu kanun tasarısında
veya teklifinde engelleme yaptınız, şu kadar zaman zarfında bu Mecliste kanun
çıkmadı. Hiç yok; varsa, bir tanesini söyleyin. Hiçbir engelleme yok. Niye
durup dururken?... Yani, hiçbir engelleme yok. Burada, aşağı yukarı, 180'e
yakın muhalefet partisi milletvekili var. İşte, bir tek maddelerde çıkıp
konuşuluyor; önergelerde de böyle bir hak suiistimal edilmedi. Şimdi, siz öyle şey getiriyorsunuz ki, ülkenin geleceğini büyük rizikoya
sokacak, Türkiye'de kaos yaratacak ve Türkiye Büyük Millet Meclisini müzakere
dışına itecek, Türkiye'yi bürokrasinin iktidarına bırakacak bir düzenleme
getiriyorsunuz. Ben biliyorum; yani, birçok bürokrat icabında bakanına bir
hatta ettiriyor, onun bir açığını yakalıyor, ondan sonra da o bakan o
bürokratın elinde oyuncak oluyor. Komisyonda da kanun tasarı ve teklifi
müzakere edildiği zaman, o istediği, lehine istediği veyahutda yandaş birtakım
kişilere ilgili olarak madde getirmez, teklif de vermez, getirir Genel Kurula,
Genel Kurulda da bakana der ki, yine bu önergeyi vereceksin; hangi bakan buna
karşı koyacak? Değerli milletvekilleri, bu içtüzük değişikliği hükümeti de çok zor
duruma düşürecek. Hükümet, bundan önce, herhangi bir holdingten, herhangi bir
basın patronundan veyahutda herhangi güç odaklarından bir tasarı veya teklif
geldiği zaman veya bir madde geldiği zaman, ben bunu Meclisten geçiremem
diyebiliyordu. Şimdi, sizin getirdiğiniz bu içtüzük değişikliğiyle artık
diyecek ki, her şey senin elinde; çünkü, konu Türkiye Büyük Millet Meclisinde
müzakere edilmiyor, edilmeyince de, burada bir önergeyle, müzakeresiz geçiyor.
Bu, Türkiye için çok büyük hayırsızlık getirebilecek, Türkiye'yi büyük
felaketlere getirecek bir içtüzük değişikliğidir. Göreceksiniz, bundan ne siz hayır göreceksiniz, ne ülke hayır görecek,
Türkiye'nin başına büyük belalar getirecek; ama, biz bunları bugün
söylüyoruz... Uygulamayı bilen bir insan olarak söylüyorum; bunu engelleyin.
Engellemezseniz, yarın tabiî, bir iktidar değişiklinde bunlar çıkar; ama, bunun
da bir hesabı sorulur. Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Genç. Komisyonun ve Başkanlığın katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisli Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin çerçeve 4 üncü maddesiyle
değiştirilmek istenilen 87 nci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Bu esaslar dairesinde, milletvekilleri tarafından
maddelerin her fıkrası için ikiden fazla önerge verilemez. AHMET KABİL (Rize) - Önergeyi geri çekiyoruz Sayın
Başkan. BAŞKAN - Efendim, Sayın Kabil önergeyi geri çektiler. Diğer önergeyi de geri çekiyor musunuz? MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) - Evet Sayın Başkan, geri
çekiyoruz. BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum: Sayın Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti
Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup
Başkanvekili Bartın Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasındaki "üç" ibaresinin "on" olarak
değiştirilmesini saygılarımla arz ederim. Kamer Genç Tunceli BAŞKAN - Komisyon?.. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Başkanım?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Genç, buyurun. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; nasıl olsa
bundan sonra se-simizi kısacaksınız, hiç olmazsa bu içtüzük değişikliğinde bir
konuşalım; artık konuşacak bir vakit de bulmayacağız, öyle görünüyor. Şimdi,
değerli milletvekilleri, (DSP sıralarından gülüşmeler, gürültüler) Şimdi, değerli milletvekilleri, tabiî... BAŞKAN - Bir dakika Sayın Genç. Karşılıklı konuşmayın efendim, cevap vermek mecburiyetinde değilsiniz,
böyle bir zorunluluğunuz yok efendim. KAMER GENÇ (Devamla) - Hayır, bunlar daha işin... BAŞKAN - Bir dakika, Sayın Genç... Bir dakika efendim... Rica ederim... Buyurun Sayın Genç. KAMER GENÇ (Devamla) - Tabiî, biz, konuşmalarımızı tarihe ve tutanaklara
yapıyoruz ve bir de karşımızdaki halka yapıyoruz. Bundan anlayan anlar,
anlamayanları, tabiî, tarih ve gelecek, herkesi hak ettiği bir makama ve yere
gönderecektir. Değerli milletvekilleri, burada uygulamayı gören insanlarız; öyle
maddeler geliyor ki, aşağı yukarı üç sayfa, dört sayfa, burada okunması bile
yarım saat sürüyor. Bunu, buraya gelen maddelerin Genel Kurulda okunması
sırasında gördük. Şimdi, bu kadar uzun maddeler olabilirken, bunların üzerinde
hiç olmazsa 10 tane önerge verilmeli. Tabiî, 10 olmayabilir, 6 veya 7 de
olabilir. Neyse... Ama, tabiî, siz ifratla tefriki karıştırınca, bizim
vereceğimiz önergeler... Yani, denilebilir ki: "Maddenin uzunluğuna göre
10'a kadar verilebilir." Çünkü, nihayet, bir fıkralık bir madde
üzerinde... Tabiî, belki, bu getirilen düzenleme yerindedir; ama, esasen bir
iki sayfalık bir maddenin burada okunması... Okunması bir, birbuçuk saati bulan
maddelerde 2 önergeyle bir şey halledemezsiniz. Sonra, milletvekilleri olarak çok meşgul insanlarız, biliyorsunuz;
oradan oraya koşuyorsunuz, vatandaş geliyor, problemleriyle ilgileniyorsunuz;
çeşitli komisyonlarda göreviniz var, aynı anda Türkiye Büyük Millet Meclisinde
iki üç tane komisyon toplanıyor, oradan oraya yetişmek mümkün değil ve bir de, getirilen
bu içtüzük değişikliğiyle, önergenizi, Genel Kurulda müzakeresi sırasına kadar
vereceksiniz... Yani, gerçekten getirilen bu içtüzük değişikliği, bence, demokrasiye,
insan haklarına, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve Anayasaya saygısı olan hiç
kimsenin cüret edemeyeceği bir davranış biçimidir. Bu şekilde yasama yetkisinin yerine getirilmesi mümkün değildir. Bizim
istediğimiz, hiç olmazsa, uzun maddelerde, böyle... Zaten, getirdiğimiz 10
önerge, azamî önergedir; ama, bu demek değil ki, 10 önerge her madde için
verilebilir. Bu, maddenin uzunluğuna göre 10 önerge olarak geçirilirse daha iyi
olur. Tabiî, kabul etmeyeceğinizi de biliyoruz. Zaten, bu 91 inci maddeyi kabul
ettikten sonra, artık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, tamamen, yasama
faaliyeti sona eriyor. Siz, bundan sonra, belki, haftada bir gün
çalışacaksınız; getireceksiniz kanunları, iki tane muhalefet partisi 20'şer
dakikadan 40 dakika tümü üzerinde görüşecek. Maddeler, zaten, önerge... O da,
yani, şimdi, getirdiniz, lütfettiniz, 5 dakika verdiniz de, belki orada da 5
dakika konuşulacak; ama, demin dediğim gibi, bağımsız milletvekiline hayat
hakkı tanımıyorsunuz Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarında. Ondan sonra,
bu 91 inci maddede de, belki gruplara da konuşma hakkını vermeyeceksiniz;
çünkü, çoğunluk sizde. Siz, zannediyorsunuz ki, parmakla her şey
halledilebilir. Parmakla her şey halledilebilseydi, en koyu dikta rejimleri,
kendi menfaatlarına uygun kalkacak o kadar çok parmak bulurlardı ki, o
parmaklarla kendilerini ilelebet yaşatabilirlerdi; ama, o parmaklar, maalesef,
işe yaramıyor. İşe yarayan haktır, adalettir, ülke menfaatıdır, millet
menfaatıdır, kamu yararıdır. Siz, getirdiğiniz bu tekliflerle, bunların hepsini
yok ediyorsunuz; diyorsunuz ki... Daha iki senelik iktidarınız da dolmadı. Kim
size böyle bir... Gökten bir vahiy mi geldi, kim bu vahyi indirdiyse,
bilmiyorum, çok kötü bir telkinde bulunmuş size, Türkiye Büyük Millet Meclisini
susturuyorsunuz. Zaten, 91 inci maddede de uzlaşmaya varmadınız. Varmadığınıza
göre, bundan sonra da herhalde, bu kürsülerden biz de konuşmayacağız. Buyurun, siz, memleketi, istediğiniz şekilde felakete götürebilirsiniz.
Sizi tebrik ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Komisyonun ve Başkanlığın katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Sayın Kabil, önergenizi çektiniz, değil mi efendim? AHMET KABİL (Rize) - Çekiyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Şimdi, Sayın Genç'in önergesini okutuyorum: Sayın
Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili
Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın
Milletvekili Zeki Çakan'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasında geçen "üç" ibaresinin "altı" olarak
değiştirilmesini arz ederim. Kamer Genç Tunceli BAŞKAN - Komisyon?.. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Başkanım?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Genç?.. KAMER GENÇ (Tunceli) - Gerekçe okunsun; zaten gerekçeyi okumak
zorundasınız. BAŞKAN - Tabiî efendim. Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Yasama faaliyetlerinde çok uzun maddeler olduğu bilinmektedir. Bu uzun
maddeler için daha fazla önerge verilmesi olanağı sağlanmaktadır. BAŞKAN - Efendim, Başkanlığın ve Komisyonun katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı İçtüzük değişiklik teklifinin 4 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Aydın Tümen
(Ankara) ve arkadaşları "Madde 4- Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 87 nci
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
sekizinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. Bu esaslar dairesinde her madde için komisyon ve hükümetçe birer;
milletvekillerince, Anayasaya aykırılık önergeleri dahil, en fazla üç önerge
verilebilir. Beşten fazla imzalı önergelerde ilk beş imza okunur, önerge tutanağa
eklenir." BAŞKAN - Komisyon?.. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Takdire bırakıyoruz
efendim. BAŞKAN - Başkanım?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılıyoruz efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım? Gerekçeyi okutayım efendim. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Aynı zaten; teklifle önerge aynı. BAŞKAN - Gerekçeyi dinlerseniz aynı olmadığını göreceksiniz efendim. Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Önergelerin veriliş süresinin, yürürlükteki İçtüzük
hükümlerindeki gibi kalması uygun görüldüğünden, çerçeve 4 üncü maddenin ikinci
fıkrası madde metninden çıkarılmıştır. BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Başkanlığın katıldığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir. Sayın milletvekilleri, kabul edilen önergeyle 4 üncü madde yeniden
düzenlenmiştir. Bu nedenle, diğer önergeleri işleme koyma imkânımız da
kalmamıştır. Şimdi, 4 üncü maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Sayın Güven, çok affedersiniz; önergelerden önce söylemeniz lazımdı.
Bendeniz baktım size, iki seferdir ışığınız yanıyor, söz istemediniz. Zannettim
ki... TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, ben de zannettim ki, zatıâliniz
biliyorlar da, bana söz verecekler. BAŞKAN - Ama, takdir edersiniz ki, madde üzerindeki görüşmeler bitince
söz... TURHAN GÜVEN (İçel) - Önergelerden evvel söz istedim. BAŞKAN - Efendim, ışığınız hep yanıyor da... Grup Başkanvekili olarak,
her ihtimale karşı yaktığınızı zannettim; sesli sualinize de hep alıştığım
için... 5 inci maddeyi okutuyorum efendim: MADDE 5. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 91 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Madde 91. - Temel kanunları, İçtüzüğü ve ülkenin ekonomik ve teknolojik
gelişimi ile doğrudan ilgili yeniden yapılanma kanunlarını bütünü ile veya
kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya tekliflerin Genel
Kurulda görüşülmesinde uygulanacak özel görüşme ve oylama usulü tespitine; Hükümetin, esas komisyonun veya grupların
teklifi, Danışma Kurulunun önerisi üzerine Genel Kurulca karar verilebileceği
gibi, Danışma Kurulunda oybirliği sağlanamaması halinde siyasi parti
gruplarının önerisi üzerine Genel
Kurulca üye tamsayısının beşte üç
çoğunluğunun oyu ile de karar verilebilir. BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına Adana Milletvekili
Sayın Yakup Budak... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, huzurunuza bendeniz gelmek
istiyorum. BAŞKAN - Estağfurullah, buyurun efendim. Fazilet Partisi Grubu adına, Çorum Milletvekili Sayın Yasin Hatiboğlu;
buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin
değerli üyeleri; ben, İçtüzük tartışmalarıyla ilgili olarak geri dönecek
değilim. Umuyorum, önümüze bakarız ve yine umuyorum ki, önümüze bakarken iyi
program yapabilmek, iyi projelendirebilmek için geçmişteki hatalardan gerekli
dersleri çıkarırız. Günlerdir -bunu 1999'un haziranından bu yana alalım; tekliflerin
tarihlerine bakarsanız, aşağı yukarı iki yıla yakın verilmiş, önce verilmiş
tekliflerdir- bunu görüşüyoruz, bunu konuşuyoruz. Sinir sistemimizdeki
gerginliklerde büyük katkısı ve etkisi var İçtüzüğün. Acaba, bu İçtüzük,
olmazsa olmaz düzenleme midir? Eğer, bu İçtüzük, getirilen teklifler, olmazsa
olmaz teklifler idiyse, 1973'ten bu tarafa bu Parlamento neyle çalıştı, bunca
güzel kanunları nasıl çıkardı, bunca güzel anayasaları -güzel olan bölümlerini
kastediyorum- nasıl yaptı?! Öyleyse, bizim bütün meselemiz bu İçtüzük değildi;
ama, ne oldu; önümüze geldi. Önümüze gelince, sorumlu bir anamuhalefet partisi
grubu olarak, direnmemizi, direncimizi ortaya koyduk. Demokratik kural ve
kavramlar içerisindedir demokratik direnme hakkı. Bunu kullandık; çünkü, bu İçtüzük,
bu Parlamentonun nasıl çalışacağını düzenliyor, kanunlar nasıl çıkarılacak onu
düzenliyor, milletvekillerinin söz hakkı neyle tahdit edilecek ya da neyle
tevsi edilecek, bunu düzenliyor. Bunun için, direnmeye mecburduk; demokratik
direnme hakkımızın hududunu aşmamak kaydıyla, o direnci gösterdik. Sonra ne
oldu; bir uzlaşmaya geldik. Değerli milletvekilleri, biz, bu uzlaşmayı, salı direncinden, salı
direnmesinden önce yapamaz mıydık, yapmamalı mıydık?! Bundan sonra hadiseler
gelecek -hadiselerden kastım, düzenlemelerdir- yani, yeni tartışmalar, yeni
düzenlemeler olacak. Bütün gruplarımızı uzlaşmaya davet ediyorum. Demokrasi,
bir uzlaşma rejimidir. Bunu, yüreğimize oturtmak, içimize sindirmek zorundayız.
Ne oldu; eğer, biz direnmeseydik, anamuhalefet partisi sorumluluğunun gereğini
yerine getirmeseydik, bir kanunun tümünü konuşacaktık, tümünün bittiği yerde
önerge verme hakkınız, imkânınız olmayacaktı. Ben kendilerine söyledim; dedim
ki: 30 maddelik bir kanunun, tümünü konuştunuz, ondan sonra önergenin kapısını
kapattınız. Peki, 20 nci maddeyi görüşürken, çok güzel bir önerge vardı, o
önergeye göre bu 20 nci maddeyi düzenledik ve 550 de oy verdik ve bu güzel
maddeden sonra gelen 21 inci madde ile bu 20 nci madde çatıştı, birbirine ters
düştü; nasıl düzelteceğiz bu 21 inci maddeyi, bu yolu tıkarsanız ne yapacağız?!
Onun üzerine bir uzlaşma sağlandı, bir kanunun tümü bitinceye kadar maddelerle
ilgili önerge verme imkânı doğdu. Ben, üzerinde fazla duracak değilim. Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; maddeleri müzakereye kapatarak
getirdiniz. İktidar kanatları, yani, üçlü ittifak, biz, maddeyi
konuşmayacaksak, tartışmayacaksak, görüşümüzü ifade etmeyeceksek -en azından,
gruplar olarak- böyle bir düzenlemenin kime, ne hayrı olur?! Bir başka konu var. Bendenizin uzlaşma çalışmasında bir teklifim oldu ve
çok önemli bir teklifti bu, bana göre. 527 sıra sayılı, sayın komisyonun geri
çektiği teklifin çerçeve 5 inci maddesi, yani, komisyonların görevlerini tadadi
olarak tahdit eden bu maddeyi getirin, şu uzlaşmada, şu metne monte edelim;
monte edelim ki... Bu sizin yanlış tutumunuzun her gün önümüze gelmesine vesile
olacak bunu getirmezseniz ve her getirdiğinizde de çıkıp bunu söyleyeceğiz biz.
Siz oy verdiniz -insaf etmek lazım sayın iktidar kanadı milletvekilleri,
değerli kardeşlerim, ben bir şey söylüyorum- oy verdik, komisyon kabul etti,
Genel Kurul kabul etti, kanunlaşması için bir tek Resmî Gazetede yayımlanması
kaldı, hepsi tamam; niye, getirip koymuyorsunuz? Siz, bir taraftan bu oyu
verdiniz, öbür taraftan, temel hak ve özgürlüklerle ilgili kanun tasarı ve
tekliflerini yine Plan ve Bütçe Komisyonuna götürüyorsunuz; olmaz!.. Bu bir
hakkın suiistimalidir; kanun bunu himaye etmez. Bak, hep uyarıyorum; kimi hesap vardır, Bağdat'tan ancak döner; ama,
kimi hesap vardır ki, Bağdat'a gitmez. Bu, hemen beriden, Çankaya'dan döner.
Sayısız örnekleri var. Değerli milletvekilleri, onun için, biz, bu 91 inci maddeye uzlaşma izni
vermedik, uzlaşmadık. Niye uzlaşmadık?.. Temel kanunlar getirdiniz... Şimdi
temel kanunlar getiriyorsunuz. Tamam, olsun; kimse olmasın demiyor ki. 1 030
maddelik Medenî Kanunu konuşacağız. Elbette, madde madde, ceste ceste, şovayye
şovayye konuşulmaz bu. Tabiî, bir temel kanundur... Borçlar Kanunu, tabiî, bir
temel kanundur; Ticaret Kanunu, tabiî, bir temel kanundur. Bunu, otururuz,
konuşuruz; ama, garantisi yok ki. Hele geçmişini, kanun yapma açısından,
Parlamentodaki muhalefete kulak veriş açısından sabıkasını bildiğimiz siyasî
iktidarlara hiç güvenimiz yok. Şimdi, temel insan haklarıyla çok yakından ilgili 3 maddelik bir kanunu
getireceksiniz; diyeceksiniz ki: Bu temel kanundur. Nereden belli efendim;
temel hakları ilgilendiriyor ya, bundan dolayı temel kanundur. Ee ne yapalım;
Danışma Kurulunda görüşelim; bunun nesini konuşacağız, bunda ne kadar
konuşacağız, bunda önerge verecek miyiz vermeyecek miyiz, bunda soru var mı yok
mu... Yani, müzakere usulü, şu İçtüzük yokmuş gibi, oturulup orada
tartışılacak. İttifak sağlanırsa, febiha, ne güzel; ittifak sağlanmazsa, beyler
alıp Genel Kurula getirecekler. Genel Kurulda ne olacak? Çarpmışlar,
çıkarmışlar, toplamışlar; beşte 3 neye tekabül ediyor; işte, 330'a tekabül
ediyor. Olur ya, bir 20'lik fire olursa iş garanti olsun diye kendilerine göre
hesap edip, 330 kişiyle, mutabakat alamadıkları çok önemli konuda, gelecek,
oylama yapacaklar; tamam, bu temel kanun dedi mi, şurada verdiklerini; yani,
kaşıkla verdiklerini çömçeyle alacaklar Anadolu deyişiyle. Bak, bir grup
başkanvekili de tasdik ediyor, aynen öyle olacak diyor. O demese bile, bu iş
böyle olacak. Korkumuz budur bizim, bunu yaparsanız. Yapmayın sayın
milletvekilleri, Parlamentonun ne aktivitesi ne işlevi ne fonksiyonu kalır, ne
yetkisi kalır... Temel kanun deyip, gelip geçireceksiniz. Efendim 330'u bulmak zor. Ben söyleyeyim -benden öğrenmiş olmuyorsunuz,
siz zaten biliyorsunuz bunu- yapacakları şudur: Efendim, böyle 30 tane kanunu,
temel kanundur diye Danışma Kuruluna getirecekler, mutabakat sağlanmayacak;
buraya getirecekler, burada sayın genel başkanlarımız lütfedecekler, gruplarını
toplayacaklar, hazır ve nazır -ve de "evet" diyor- buraya
toplayacaklar 350 kişiyi bir defa ve onlara diyecekler ki, efendiler, bir saat
gelin, oturun, sonra yallahru, nereye giderseniz gidin. O bir saat içerisinde
30 tane kanunun, temel kanun olduğuna dair kararı buradan alacaklar ve ondan
sonra sen ne yaparsan yap; konuşma yok, önerge yok, süre yok, saat yok, dikkat
yok, gayret yok, bunlar gelip geçecek. Böyle kanun yapma olur mu; böyle hukuk
devleti olur mu; böyle demokratik parlamenter sistem olur mu beyler?! Çok mu
acil bu? Bakınız, siz zannediyorsunuz ki, çok kanun yaparsak çok sorun çözeriz;
hayır, çok kanun yaparsanız... Sizin yaptığınız kanunlar yüzünden çok sorun
üretiyorsunuz, çok sorun üretiyorsunuz. (FP sıralarından alkışlar) HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Aynen öyle. YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Diyorsunuz ki, biz İçtüzüğü yapalım meseleyi
bitirelim. Sayın Bakanım, bu iş böyle, böyle diyorlar. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Sayın Başkanım, 1 dakika lütfeder misiniz,
bir örnek vereceğim. BAŞKAN - Estağfurullah, buyurun efendim. YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Bakınız, ben anamuhalefet partisinin grup
başkanvekili olarak sesleniyorum, size taahhüt veriyorum. Açınız elgündemini,
237 tane kanun teklifi ve tasarısı var. Bunun 128'i teklif ve tasarı -bunun da
66'sı teklif, 62'si tasarı- 60 tanesi uluslararası sözleşme, 48 tanesi yasama
dokunulmazlığı ve bugün görüştüğümüz ile hepsinin toplamı 237. Milletimin
huzurunda, sizin huzurunuzda söz veriyorum; şu tekliflerin hepsini getirin, bir
çırpıda çıkaralım; dokunulmazlıkları getirin, uluslararası anlaşmaları getirin,
çıkaralım. Geride kala kala ne kalıyor biliyor musunuz; 62 tane tasarı kalıyor.
İşte, kıyamet kopmuş gibi gösterdiğiniz, aman kanun çıkaramadık, aman öldük
bittik dediğiniz budur. Çıkardığınız kanunlar da çare olmuyor. İşte, sayısı,
basısı büyük bir gazete diyor ki: "Ne oldu bize? Türkiye toplumsal deprem
yaşıyor, her gün onlarca dükkan kapanıyor, umudunu yitirenler ölümü
seçiyor." Değerli milletvekilleri, biz, buna çare bulmaya mecburuz, buna! Bakınız, bir icra emri var elimde, icra emri. Bu, hiç gülünecek bir şey
değildir. Vaktimiz varsa, buyurun, oturup beraber ağlayalım, hatta, saçımızı
başımızı yolalım. BAŞKAN - Sayın Başkanım, toparlar mısınız. YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Efendim, bu son konuşmadır. Yani, sanığın
son sözüne benzemiyor bu. Lütfen... BAŞKAN - Estağfurullah efendim, sizi sanık gibi hiç görmedim. Buyurun efendim. YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Efendim, ben, çok gördüm beni sanık gibi
de... Ankara icra memurluğunun bir icra emri var. Bir çiftçimiz -varsayınız ki
Çorum, varsayınız ki Ankara-Balâ- 30 milyon lira hububat için ödünç almış, 285
milyon lira gübre için ödünç almış, 315 milyon olmuş. Şimdi, 3 sene sonra ne
istiyorlar biliyor musunuz; 4 milyar 640 milyon. İcra emri burada. Bunu çözün
beyler, bunu çözün. Bizim sizden istediğimiz budur. 91 inci maddeye geçit vermiyoruz, vermeyeceğiz ve yine dediğim gibi, bu
iş, Bağdat'a gitmeden Çankaya'dan dönecektir. Anayasa Mahkemesine gidişte ve
kanunları döndürüşte tecrübeli bir grup olduğumuzu hepiniz biliyorsunuz. El
mücerreb la-yücerreb; tecrübe edilmiş, tecrübe edilmez; bilinir bu. Ben, umuyorum ki, bu 91 inci maddeyi reddedersiniz; zaten düzenlemesi
vardır. Saygı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. BAŞKAN - Ben teşekkür ederim efendim. Efendim, şimdi, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Amasya Milletvekili Sayın
Ahmet İyimaya; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA AHMET İYİMAYA (Amasya) - Çok değerli Başkanım, çok
değerli milletvekilleri; sözlerimin başında, Partim ve şahsım adına, Yüce
Parlamentoyu selamlıyorum. Ona, Allah'tan rahmet, büyük milletimize ve Aziz
Parlamentoya başsağlığı diliyorum. Değerli arkadaşlar, önemli bir meseleyi -maddeyi değil- müzakere
ediyoruz. İç hukukumuz bakımından, demokrasimiz bakımından ve tarihî
mesuliyetimiz bakımından, millet adına, kendi adımıza önemli bir meseleyi
müzakere ediyoruz. İlmin, idrakin ve mantığın gereği olan tahlilleri yapmak
istiyorum ve maalesef, içinde bulunduğum haleti ruhiyeye esir olmama iktidarını
veya muktedirliğimi, inşallah, elde edeceğimi sanıyorum. Sevgili arkadaşlar, huzurunuzda, bu maddenin, rejim bakımından
getireceği açmazları, çok kısa süre sonra yaşayabileceğiniz riskleri,
yasalaştırma tehlikelerini ve yasama organımız bakımından ifade ettiği
anlamları ortaya koymak istiyorum. 1986 yılında, Parlamento, bir reform yaptı ve temel kanunlarla ilgili
olarak, Danışma Kurulunun oybirliğine dayalı bir çözümü, bir müzakere usulünü
benimsedi. Şu anda, tahlillerimi yapabilmek için, evvela, teklifin yapısını
ortaya koymam gerekiyor. Yüce Parlamento, bunun kabulünden sonra: 1-Temel kanunları, 2-İçtüzükleri, 3-Doğrudan ilgili olan yeniden yapılandırma yasalarını, Kural koyma olsun, değiştirme olsun, kaldırma olsun, Danışma Kurulunun
oybirliğini gerektirmeyen ve Genel Kurulun rakamda 330'a tekabül eden bir
oranıyla, benimseyeceği her türlü usulle, kaldırabilecek, yasalaştırabilecek.
Usul ne; ne birinci -yani yürürlükteki kuralda- ne de teklif edilen kuralda
usul yok; metnin yumuşak karnı da zaten bu. Şimdi, bu, işin anatomisi. Hukuk
bakımından anlamı nedir, rejim bakımından anlamı nedir, yarın "keşke
çıkarmasaydık" diyebileceğiniz anayasal riskler nedir; tek tek, onları
ortaya koymak istiyorum. Bu madde yürürlüğe girdiği tarihten sonra, artık uzlaşma geleneği ve
uzlaşma kültürü, temel kanunlar bakımından, maddenin konusu bakımından tarihe
karışıyor. Bu Parlamento Trafik Kanununu, bu Parlamento Gümrük Kanununu, bu maddeyle
yasalaştırmıştı. Avukatlık Kanununda, Medenî Kanunda, Türk Ceza Kanununda,
tasarıyı hazırlayan iradeye ulaşan kabullerimiz oldu bu Genel Kurulda. Zaten,
uzlaşmalar zor oluşur arkadaşlar; doğru kurallarda, kalıcı kurallarda zor
oluşur. Bu maddenin kabulünden sonra, Yüce Parlamento, krizi kurumsallaştırıyor.
Vurguyla ifade ediyorum: Kriz, kurumsallaşıyor. Nasıl kriz? Kendim tahayyül
ediyorum ve gelecekteki müza-kereleri tasarlıyorum. Yeniden yapılanma kanunu
ne; muhalefet "bu, yeniden yapılanma değil" iktidar "yeniden
yapılanma" diyecek. Temel kanun ne; şeklen, 330'un "temel kanun"
dediği; ama, özde, bir tartışma getirecek. Daha büyüğü, yarın, 50-60 temel veya
yeniden yapılanma yasalarını, bir Danışma Kurulu kararıyla ve Genel Kurul
kararıyla, bir usul üreterek, bir baskın anlayışı içerisinde yasalaştırmayı
gündeme getireceksiniz. Bunlar, Parlamentomuz için, iktidarımız için,
muhalefetimiz için ve itibarımız için krizi kurumsallaştıran yasalar. Bakınız, Anayasa sorunu, kural; sürekli olacak, soyut olacak ve genel
olacak; kural bu, Anayasanın 88 inci maddesinin ikinci fıkrası bu. Ne yapıyoruz
biz şimdi; temel kanunlarda ve bu maddedeki diğer konularda, her somut olay
için bir yöntem üretiyoruz; sürekli mi, değil, ona özgü; soyut mu, değil, ona
özgü; genel mi, değil, ona özgü. O halde, Nasreddin Hoca'nın kazanı gibi, kazan
doğuran kazan, kural doğuran kural... Böyle bir acubenin, hiçbir hukuk
medeniyetinde, ne tarihte ne günümüzde, yeri yok değerli arkadaşlar. Ancak, 91
inci maddede, tanımlanmış bir özel usul yazabilir idik; ama, hukukî derinlik
yerine aceleliği hukuk sanan zihniyetin üretimi, hukuk ye-rine sorun oluyor. Demokrasi... Bakın, bu madde, iktidar ekseninde bir madde. Anayasa
teklifi veya değişikliği... Muhalefetten bir sayıyı içine almıyor ve egoist bir
madde, büyük koalisyonlar için düzenlenmiş madde; orta koalisyonlar için, zayıf
iktidarlar için yok. İktidar eksenini kullanıyorsunuz -ama, kendi somut
ekseninizi- ve muhalefeti katmıyorsunuz. Bu, egoist ve muhalefeti saymayan
öneri de, totaliter bir öneridir. Mesuliyetine, manasına ve vuzuhuna idrak eden
bir anlayışla ifade ediyorum. Risklerini anlatayım: Sevgili arkadaşlarım, bu maddeyle çıkarılan bütün kanunların iptali
muhtemel değil mukadderdir. Neden; inceledim, aylardır bunu inceliyorum, 51
maddelik teklifte muhalefet şerhini yazarken inceledim, o acı olaydan sonra
yine inceledim. Anayasanın 148 inci maddesini bin defa okuyun, yüzbin defa
okuyun! Oylanmamış bir madde, yasa anlamına gelemiyor; Anayasa Mahkememizin
içtihadı da o ve bu 91 inci maddedeki oylama usulü toptan bir oylama olduğu
için, oylanmayan maddeler bakımından, o "zorunlu, süratle yapacağız"
dediğiniz maddeler pıtır pıtır dökülecektir; halbuki, bir anayasa reformu
zorunluydu. Derinliğine girmek istemiyorum. Yarın bir gün, Anayasa Mahkemesinin
bu kuralı iptali halinde, belki, Parlamento için, anayasa reformu yapmak
şartıyla zorunlu olan böyle bir yöntemi, tarihe kendi ellerimizle gömmüş
oluyoruz sevgili arkadaşlarım ve belki de, Cumhurbaşkanımız Anayasanın 148 inci
maddesini doğru yorumlayarak, burada, bu maddeye göre oluşturduğunuz kanunları,
kodları, kanunnameleri veto yoluyla, Anayasaya aykırılık denetimi noktasında
bize gönderebilecektir. Değerli arkadaşlar, bir parlamentonun bu noktada içinde bulunduğu
patolojiyi, rahatsızlığı, itibar düşümünü belgeleyen bir nokta olarak somut bir
olayı gündeminize getireceğim: Sabahleyin bir istatistik araştırması yaptım bu
teklifle ilgili olarak, bu maddeyle ilgili olarak. Muhalefet, Anayasa
Komisyonunda -zabıtların 26 ncı sayfasında- 1 inci madde oylamasından sonra,
başarılar dileyerek nezaketen ve bir demokratik tepki içerisinde Komisyonu terk
etti. Geri kalan maddelerin Anayasa Komisyonunda müzakeresi 19 sayfa ve söz
alan milletvekillerinin söz alma sayısı 31, değerli parlamento bürokratımızın
söz alma sayısı 54; öncü müzakere -öbürleri birer cümle- uzun, katkıcı bir
müzakere... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim, toparlayacağınızı ümit ediyorum. Buyurun. AHMET İYİMAYA (Devamla) - ...bürokratın konuşma satır sayısı 255,
Değerli Başkanımızın idarî konuşmaları dışında, milletvekillerinin konuşma
satır sayısı 91... İşte muhalefeti yok sayarsanız, bürokratik yasama,
komisyonlarda da, bu Tüzüğün hazırlanmasında da kaçınılmaz kaderi-miz olur. Aziz arkadaşlar, tarih önünde, Yüce Parlamentoya bir teklifte
bulunuyorum: Oyunun kurallarıyla ilgili olarak -İçtüzük, seçim, siyasal
partiler- bu Parlamentodan kabulü, yürürlüğün belki şartı; ama, yeterli şartı
olarak görmeyelim. Çünkü, içinde bulunduğumuz asabiyetimiz, ihtiyaçların
fazlalığı ve gerginlik, bizi serinkanlı kural üretiminden mahrum ediyor.
Fransa'da, Macaristan'da ve Balkan ülkelerinde olduğu gibi, karma bir öndenetim
getirelim ve Anayasa Mahkememizin yürürlük öncesi denetimine bağlı kıldıktan
sonra yürürlüğe koyalım. Aksi takdirde, gücü, hukuk sınırıyla değil, sinirlerle
veya demokratik tepkilerle sınırlama
zarureti doğar. Sevgili arkadaşlarım, hukuk mücadelemizi meşru platformlarda
sürdüreceğiz. Zafer, parmakların değil, Türk Milletinin olacaktır. Saygılar sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İyimaya. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın Gönül, bir arzunuz mu var efendim? ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Evet. BAŞKAN - Yerinizden, İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre buyurun efendim. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Teşekkür ediyorum. Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; apaçık gerçeğe rağmen,
iktidar partileri, hatalarında ısrar etmektedirler. Kendilerine diyoruz ki,
halkın sesini kesmekle, Yüce Meclisi kapamakla denk olan bu teklifi bize
dayatıyorsunuz. Vebal altında kaldığınızı göreceksiniz. Sizi, tarihî
sorumluluğunuzla baş başa bırakıyoruz. Doğru Yol Partisi olarak müzakerelerden
çekiliyoruz. Büyük milletimize ve Yüce Meclise saygıyla arz ediyorum. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. (DYP Grubuna mensup milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk ettiler) OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, sinei millete mi dönüyorlar?! BAŞKAN - O zor... İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkan, konuşma imkânı verirseniz, ben de
kanaatimi arz etmek istiyorum İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre. BAŞKAN - 60'a göre mi istiyorsunuz efendim? İSMAİL KÖSE (Erzurum) - İsterseniz, önerge var, önerge üzerinde
konuşayım. BAŞKAN - Nasıl isterseniz; kürsüden de buyurabilirsiniz. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Önerge var, önerge üzerinde konuşayım. BAŞKAN - Hayhay, peki efendim. İsterseniz, 60'a göre yerinizden söz
vereyim. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Hayır, önerge var Sayın Başkan; önerge üzerinde
konuşayım. BAŞKAN - Tamam, teşekkür ederim. Efendim, gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok. Erzurum Milletvekili Sayın Lütfü Esengün şahsı adına söz istemiştir. Buyurun Sayın Esengün. (FP sıralarından alkışlar) Efendim, 5 dakika süreniz, malumunuz. LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; İçtüzük
teklifinin 5 inci maddesi üzerinde kişisel görüşlerimi açıklamaya gayret
edeceğim; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, bu maddeyle, temel kanun addedilebilecek bazı tasarı
ve tekliflerin toptan görüşülmesi, özel görüşme usulüyle görüşülmesi kuralı
getiriliyor ve bu da, Danışma Kurulunda çoğunluk veya mutabakat sağlanmazsa,
Genel Kurulda yapılacak oylamada milletvekillerinin beşte 3'ünün oyuyla
sağlanacak; yani, bugünkü iktidar çoğunluğu nazara alınarak, düşünülerek
günübirlik bir düzenleme olarak karşımıza çıkıyor. Yarın bir başka koalisyon
veya bir başka hükümet gelir, o da der ki: Efendim, bu beşte 3 çoğunluğu ben
sağlayamıyorum; ne yapılsın; salt çoğunluk olarak değiştirelim. Sonuçta da, bu
İçtüzük bu şekilde değiştirile değiştirile, herhalde, sırf Meclis çalışmaları
verimli olsun, verimlilik artsın diye
çığırından çıkar. İşte biraz evvel gördük; Doğru Yol Partisi Grubu
günlerden beri yapılan bu dayatmaya tahammül edemediği için Meclisi terk etmek
zorunda kaldı. Tabiî, bunun daha nice çirkin örneklerini inşallah görmeyiz
diyorum; ama, göreceğimizi de tahmin ediyoruz. Adalet Komisyonunda görüşülmüş, yarın Medenî Kanun gelecek; o komisyon
üyeleri bile, baştan sona okumuş mu okumamış mı, biliyor mu bilmiyor mu;
bilemiyorum; ama, burada, oy veren milletvekillerinin çok büyük bir kısmı,
Medenî Kanun gibi, Türk Ceza Kanunu gibi, gerçekten temel kanunları, bilmeden,
okumadan, özel bir yöntemle, özel bir metotla "temel kanun" adı
altında, sözde görüşülecek, oylanacak ve geçecek. Sonra ne olacak; tatbikatta
bir sürü sıkıntı meydana gelecek ve sonuçta da, o kanunlarda, yeni onarımlar,
yeni tasarılar, düzeltme teklifleri başlayacak. Değerli arkadaşlar, günlerden beri söylendi, tekrar tekrar ifade
ediyoruz; bu İçtüzükten, bu Meclise, bu Millete, bu Parlamentoya bir hayır
gelmeyecek. Çok sözler söylendi, gerçekten güzel sözler, güzel gerekçeler ifade
edildi; ama, iktidar partileri, inatlarından, ısrarlarından vazgeçmediler. Bakın, biraz evvel, Demokratik Sol Partinin 1994 yılındaki düşüncesini,
teklifini yüce bilgilerinize arz etmiştim; şimdi de, aynı tarihlerde Anayasa
Komisyonu Başkanının yazdığı bir yazıya o günkü Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı rahmetli Türkeş'in verdiği cevabı arz edeceğim. O günkü MHP,
bugünkü muhalefetin görüşünde. Bugün ne söylüyorsak, o gün MHP, rahmetli Genel
Başkanının imzasıyla aynı sözleri dile getirmiş. Bakınız, arz ediyorum: "Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğüyle ilgili yapılacak
çalışmalarda değerlendirilmek üzere Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerinin
iletilmesi yazılarınız için çok teşekkür ederim. Türk Milleti olarak bugüne kadar meydana getirebildiğimiz en mukaddes,
en yüce değer ve kurum, demokrasimizin teminatı ve millî iradenin temsil yeri
olan Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Türkiye Büyük Millet Meclisimizin, Türk Milletinin bütün meselelerinin
tartışıldığı, çarelerinin bulunduğu yer olduğu konusu, tartışma götürmeyecek
bir gerçektir. Çoğulcu, katılımcı demokrasinin bütün kurallarının Yüce Parlamentonun
çalışmalarında yaşatılması, hayata geçirilmesi; bütün partilerin ve fikir
gruplarının, özellikle Yüce Meclisimizde belli sayıda temsil edilen siyasî
partilerimizin, Meclis çalışmalarına aktif şekilde katılması, fikir ve
tekliflerini söylemelerine imkân tanınması konusu da, tartışma götürmez bir
başka gerçektir. Siyasî partilerin Meclis çalışmalarına katılmalarını engelleyen İçtüzük
hükümlerinde iyileştirmeler yapılarak, Yüce Meclisin daha verimli ve etkili
çalışır hale getirilmesi, özellikle bazı partilerin görüşlerinin söylenmesine
engel olan İçtüzük maddelerinin değiştirilmesi gerekmektedir. İçtüzük değişikliklerinin tartışıldığı bugünlerde, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin itibarını artıracak, Parlamento çalışmalarını verimli hale getirecek
bu düşüncemizin dikkate alınarak, İçtüzük değişiklik tasarısına, ekte arz
ettiğimiz değişikliklerin de dahil edilmesini saygılarımızla arz ede-riz." O günkü Milliyetçi Hareket Partisinin düşüncesi bu. Aradan yedi yıl
geçti. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Esengün, toparlar mısınız efendim. LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) - O zaman Parlamentoda 19 kişiyle temsil edilen
Milliyetçi Hareket Partisi, bugün 120 milletvekiliyle temsil ediliyor ve
iktidar partisi. Ama, bu düşüncede, bu görüşte değişiklik olmaması lazım.
Çünkü, bu okuduğum, rahmetli Türkeş'in o gün ifade ettiği görüşler, doğru
görüşler, olması lazım gelen görüşler. Ama, maalesef, her şeyi günübirlik
şartlara göre ayarladığımız için, o gün söylediğimiz sözleri bugün unutuyoruz. Ben, MHP'li arkadaşlarıma, kardeşlerime, rahmetli Türkeş'in, Sayın eski Genel Başkanlarının o günkü
düşüncelerini bir defa daha hatırlatmak ve ikaz etmek görevimi yaptım.
Söylemesi son olarak bizden, takdir sizlerden. İnşallah, doğrudan
ayrılmazsınız. Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. İkinci söz, Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak'ın. Buyurun Sayın Budak. Sayın Budak, süreniz 5 dakika efendim. YAKUP BUDAK (Adana) - Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. İçtüzük değişiklik teklifinin 5 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Tabiî, anlamakta güçlük çektiğimiz bir olay var. Üçlü bir koalisyon var,
350'nin üzerinde bir desteği var. Bu koalisyonu oluşturan partiler, bu Meclisi
nasıl çalıştırabiliriz diye içtüzük değişikliği yapıyorlar; acaba, kendilerine
güvenmiyorlar mı, yoksa, ileride getirecekleri birtakım yasa tasarılarının
kendi gruplarının da desteğine mazhar olmayacağına mı inanıyorlar? Herhalde
bunun için olsa gerek ki, bunları, toptan, 91 inci maddeyi de değiştirmek
suretiyle, birlikte geçirelim düşüncesindeler. Bu getirilen içtüzük teklifi, tamamen, iktidarın ve iktidarı oluşturan
grupların kendilerine güvensizliklerinin eseridir; yoksa, başka türlü düşünmek
mümkün değildir. Dünyanın hangi parlamentosunda, böyle bir düzenleme
yapılabiliyor, böyle bir taleple milletin huzuruna, meclisin huzuruna
çıkılabiliyor?! Zaten, bu iktidar, iktidar olduğu günden bu yana,
milletvekillerinin taleplerini değil, halkı rahatlatacak talepleri değil,
ekonomiyi düzeltecek talepleri değil, dışpolitikada Türkiye'nin yüzünü
ağartacak teklifleri değil, sadece ve sadece, üç merkezden gelen talepleri
ye-rine getirmektedir: Birincisi, AB'den gelen talepleri, kayıtsız şartsız
Meclisin huzuruna getiriyorlar "nasıl geçirebiliriz"in gayreti
içerisine düşüyorlar. İkincisi, IMF'nın taleplerini getiriyorlar. Üçüncüsü ise,
Başbakanlıkta bir Takip Kurulu var; orada birtakım bürokratların hazırlamış
olduğu dayatma kanun tasarı ve tekliflerini Meclisin huzuruna getiriyorlar.
Bunları da geçiremeyeceklerini bildikleri için, böyle bir taleple Meclisin
huzuruna geliyorlar; beşte 3 de kendi sayılarına uyuyor. Yarın, bu rakamlar
değişebilir, iktidarlar değişebilir, muhalefetler değişebilir; ama, o zaman
hangi durumlara düşebiliriz; elbette bunun değerlendirilmesi gerekir. Temel kanunlar diyoruz... Hangi kanunlar temel kanunların içerisine
girecek; ekonomik ve teknolojik gelişmeyle ilgili yeniden yapılanma kanunları.
Ekonomik gelişmeyle ilgili olmayan, teknolojik gelişmeyle ilgili olmayan bir
kanun düşünebiliyor musunuz?! Yeniden yapılanmayla ilgili olmayan bir teklif
düşünebiliyor mu acaba iktidarı oluşturan partilerin değerli milletvekilleri, bu
teklifi veren arkadaşlarımız; elbette düşünemiyorlar. Gelecekte Meclisimizde,
Anayasaya da aykırı olan bu maddenin geçmesiyle, birçok lüzumsuz tartışmaların
olacağı, talihsiz tartışmaların olacağının da ayrıca işareti verilmektedir.
Teknolojik gelişmeye kim karşı çıkabilir, yeniden yapılanmaya kim karşı
çıkabilir?! O halde, neyi söylemek istediğimizi, milletin neye ihtiyacı
olduğunu da, elbette, düzenli bir şekilde ifade etmemiz gerekir. Bu hükümetin zamanında, zaten, sık sık duymaya başladığımız bir cümle
var -Başbakanından tutun da, bakanından tutun da, milletvekillerine varıncaya
kadar- "efendim, bu kanunu çıkardık, ama, içimize sinmedi" diye.
Zaten bu hükümetin çıkarmış olduğu kanunlar -kendileri sindiremedikleri için
de- milleti de hasta etti, ekonomiyi de felç etti, çiftçiyi, esnafı, ayakta
duramaz hale getirdi. Herhalde, bundan sonra çıkaracakları kanunlar, çok daha
fazla kargaşaya, ekonominin içerisinden çıkılmaz problemlerle çok daha fazla
karşı karşıya gelmesini sağlayacaktır. Bu madde de geçtikten sonra, iktidarın
keyfî bir yönetimi, tıpkı totaliter rejimlerde, sistemlerde olduğu gibi
gerçekleşecektir. Muhalefetten korkan, muhalefetsiz bir meclis, konuşmaktan,
tartışmaktan korkan bir iktidar anlayışı, totaliter rejimlerin dışında hangi
demokratik ülkede vardır?! İşte, bu hükümet, demokrasiden korkmaktadır,
Türkiye'nin meselelerinin Mecliste tartışılmasından korkmaktadır, milletin
sesinin Mecliste muhalefet tarafından dile getirilmesinden korkmaktadır. Mesela, geçen gün, çok değerli bir grup başkanvekilimiz dediler ki:
"Efendim, işte, birtakım itiraz edilecek... Bir önceki İçtüzük teklifinde
vardı, 16 ncı maddeyle ilgili değişikliği getirmedik, işte, birtakım
istisnaları ellerinden almak için." Ben şimdi o grup başkanvekiline sormak
istiyorum; yarın, Meclisin huzuruna, o 52 maddelik değişiklik teklifini, o
maddeyle birlikte getirecek misiniz getirmeyecek misiniz? İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Bizde yok; bizde yok... YAKUP BUDAK (Devamla) - Siz söylemiştiniz. Erkeklik ve ürkeklik
tarifleri yapıyordunuz... İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Bizi bağlamıyor. BAŞKAN - Sayın Budak, karşılıklı konuşmayın efendim. YAKUP BUDAK (Devamla) - Onun için, diyorum ki; bu 52 maddelik teklifi
tekrar getirecek misiniz getirmeyecek misiniz; milletin huzurunda size sormak
istiyorum? Milletin huzurunda, çıkıp da, böyle, uzun vadeli birtakım laflar
edip, sonra da "Komisyona sor" demenin, ben, gerçekle alakasını ve
ilişkisini de bulamıyorum. Memleketin yönetimine talip olanlar, gerçekçi olmak,
ciddî olmak, demokrasinin gereklerine uymak ve milletin taleplerini yerine
getirmekle mükelleftirler. Bu duygularla, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Madde üzerinde görüşmeler bitmiştir. Soru?.. Yok. 5 inci madde üzerinde 11 adet önerge vardır. Madde bir fıkra olduğu
için, 4 önergeyi ve bir de Sayın Genç'in Anayasaya aykırılık önergesini işleme
koyacağım. Şimdi, önergeleri geliş sırasına göre okutacağım; son okunacak önerge
aynı zamanda Anayasaya aykırılık önergesidir, okutup işleme koyacağım: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin çerçeve 5 inci maddesiyle
değiştirilmek istenilen 91 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Saygılarımızla.
"Madde 91.- Temel kanunları, İçtüzüğü ve ülkenin ekonomik ve
teknolojik gelişimiyle doğrudan ilgili yeniden yapılanma kanunlarını bütünüyle
veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı ve tekliflerin
Genel Kurulda görüşülmesinde uygulanacak özel görüşme ve oylama usulü
tespitine; hükümetin, esas komisyonun veya grupların teklifi, Danışma Kurulunun
öne-risi üzerine Genel Kurulca karar verilebileceği gibi, Danışma Kurulunda
oybirliği sağlanamaması halinde; en az iki siyasî parti grubu önerisi olarak,
Genel Kurulca üye tamsayısının beşte 3 çoğunluğunun oyuyla da karar
verilebilir." Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin çerçeve 5 inci maddesiyle
değiştirilmek istenilen 91 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Saygılarımızla.
"Madde 91.- Temel kanunları, İçtüzüğü ve ülkenin ekonomik ve
teknolojik gelişimiyle doğrudan ilgili yeniden yapılanma kanunlarını bütünüyle
veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı ve tekliflerin
Genel Kurulda görüşülmesinde uygulanacak özel görüşme ve oylama usulü
tespitine; hükümetin, esas komisyonun veya grupların teklifi, Danışma Kurulunun
öne-risi üzerine Genel Kurulca karar verilebileceği gibi, Danışma Kurulunda
oybirliği sağlanamaması halinde; en az
iki siyasî parti grubu önerisi olarak, Genel Kurulca üye tamsayısının salt
çoğunluğunun oyuyla da karar verilebilir." Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 5 inci maddesiyle değiştirilmek
istenilen 91 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Saygılarımızla.
"Madde 91.- Temel kanunları, İçtüzüğü ve ülkenin ekonomik ve
teknolojik gelişimiyle doğrudan ilgili yeniden yapılanma kanunlarını bütünüyle
veya kapsamlı olarak değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı ve tekliflerin
Genel Kurulda görüşülmesinde uygulanacak özel görüşme ve oylama usulü
tespitine; hükümetin, esas komisyonun veya grupların teklifi, Danışma Kurulunun
öne-risi üzerine Genel Kurulca karar verilebileceği gibi, Danışma Kurulunda
oybirliği sağlanamaması halinde; herhangi bir siyasî parti grubu önerisi
olarak, Genel Kurulca üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla da karar verilebilir."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 5 inci maddesiyle değiştirilen 91 inci maddesinin "görüşme ve
oylama usulü" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile maddeler üzerinde
önerge verilip verilemeyeceğinin" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi bir Anayasaya aykırılık önergesi
daha geldi. Demin, 4 önerge demiştim; Sayın Hatiboğlu ve arkadaşlarının bir
Anayasaya aykırılık önergesi daha var; onları ayrı ayrı okutup, birleştirip,
müştereken işleme koyacağım efendim. Sayın
Başkanlığa Görüşülecek olan 586 sıra sayılı Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili
Ankara Milletvekili Aydın Tümen, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bartın
Milletvekili Zeki Çakan'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi 5 inci maddesi Anayasaya
aykırı olduğundan teklif metninden çıkarılmasını saygılarımla arz ederim. Kamer Genç Tunceli Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı Tüzük teklifinin
çerçeve 5 inci maddesi Anayasaya aykırıdır. Teklif metninden çıkarılmasını arz ederiz.
BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Efendim, Sayın Genç'in önergesinin gerekçesini okutsam?.. Sayın
Genç burada yok. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Bizim önergemizin gerekçesini izah edelim
efendim. BAŞKAN - Ben, işin farkındayım tabiî de; yine de, ne olur ne olmaz dedik
sayın başkanım. Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben,
sözü uzatacak değilim. Sözün hayırlı olanı, kısa olanıdır. (MHP sıralarından
alkışlar) Ve tabiî, sözün hayırlı olanı, hisse olanıdır. İnsanın hayırlı olanı
da, söylenen sözden hisse alanıdır. (FP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar) Anayasaya aykırılık iddiamızı bir kere daha ifade ediyoruz. Diyeceksiniz
ki, efendim ustası Şam'dan değil, Anayasa Mahkemesi iptal ederse, biz, bir daha
yaparız; doğrudur; ama, yazık değil midir ki, asıl görevi Anayasa Mahkemesinin
iptaline fırsat vermeyecek teklif ve tasarıları kanunlaştırmak... Bu Meclisin
asıl görevi uygun olan tavrı değil midir? İşte, sorumluluk hisseden
Anamuhalefet Partisi Grubu olarak diyoruz ki, beyler, yapmayın, bakınız, 37
kararnameden 24 tanesi yok edildi, âdeta yok sayıldıysa, iptal edildiyse,
bundan hepimiz üzüntü duyuyoruz. O iptal edilenlerin altında yalnız sizin
imzanız var; ama, acıda, bizim de acımız var. Yapmayın, biz, Parlamentoyuz.
Anayasa Mahkemesinin iptalleri istisna olmalı, hatta nadir değil, ender olmalı.
Bu olabilir. O, olmasın diye zaten o anayasal kurum oluşturulmuştur. Benim ricam şudur: Gelin, fırsat eldeyken şu 91 inci maddeyi çekin geri
ya da önergemize destek verin; bunu oradan alalım, yürürlükte bulunan madde
yürümeye devam etsin; Anayasaya daha uygun bir düzenlemedir. Ben, bir kardeşiniz olarak, bir grup mensubu olarak istirhamımı böylece
arz etmiş oldum, faydalı olur diye düşünüyor, Sayın Başkanlığa ve Yüce
Heyetinize saygı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederim efendim. Efendim, Komisyonun ve Sayın Başkanlığın kabul etmediği önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge, kabul
edilmemiştir. Sayın Kabil, önergelerinizi geri çekiyorsunuz değil mi? AHMET KABİL (Rize)- Evet. BAŞKAN- Son önergeyi okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 5 inci maddesiyle değiştirilen 91 inci maddesinin "görüşme ve
oylama usulü" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile maddeler üzerinde
önerge verilip verilemeyeceğinin" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz. Emrehan Halıcı
(Konya) ve arkadaşları BAŞKAN- Komisyon, önergeye katılıyor mu? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa)- Ekseriyetimiz yoktur,
takdire bırakıyoruz. BAŞKAN- Sayın Başkan?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara)- Katılıyoruz efendim. BAŞKAN- Sayın Köse, siz söz mü istemiştiniz? İSMAİL KÖSE (Erzurum)- Sayın Başkanım, gerekçeyi okutur musunuz efendim? BAŞKAN- Tabiî... Başka bir söz istemiştiniz de. İSMAİL KÖSE (Erzurum)- Başka bir şeyi daha sonra söyleyeceğim efendim. BAŞKAN- Peki efendim. Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: Kanun tasarı ve tekliflerinin Genel Kurulda görüşme usulü 81
inci maddeyle düzenlenmiştir. 91 inci madde bu hükmün istisnasıdır.
Önergemizle, genel görüşme usulünün dışında özel görüşmeye tabi temel kanunlar
hakkında önerge verilip verilemeyeceği düzenlenmektedir. BAŞKAN- Efendim, Komisyonun takdire bıraktığı, Başkanlığın katıldığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge,
kabul edilmiştir efendim. Efendim, 5 inci maddeyi, kabul edilen önerge istikametinde oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 6 ncı maddeyi okutuyorum: MADDE 6. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 83 üncü maddesi
yürürlükten kaldırılmıştır. BAŞKAN- Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, İstanbul
Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin söz istemişti. Sayın Hatiboğlu, isteğiniz devam ediyor mu? Sayın Şahin olmadığı için... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, Avni Doğan Bey konuşacaklar. BAŞKAN - FP Grubu adına, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğan;
buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Meclis İçtüzüğünü görüşüyoruz; Meclisimizin, Yüce Meclisin
anayasasını görüşüyoruz. Çalışmalarımızı bu İçtüzüğe göre yürüteceğiz;
kanunları, bu İçtüzüğe göre yapacağız; bu İçtüzüğe göre burada tartışmaları
götüreceğiz. İnsanlık mücadelesi, fikrî mücadelenin dışındaki zeminlere kayarsa eğer,
sonuç hep kötü olur. Fikirlerin mücadelesi, sonuçta, mutlaka aydınlık getirir,
uzlaşma getirir. Biz arzu ediyoruz ki, bu Yüce Meclisten çıkan her karar, bir
fikrî münakaşanın sonunda, fikrî tartışmanın sonunda bir uzlaşmayla çıksın.
Burada konuşacağız; biz konuşacağız siz dinleyeceksiniz; siz konuşacaksınız,
biz dinleyeceğiz; ama, mutlaka, ciddî olarak birbirimizi dinleyeceğiz. Bu
ülkeye hizmet etmek istiyorsak, birbirimizi dinlemek zorundayız; sadece
dinlemek değil, birbirimizden faydalanmak zorundayız. Değerli milletvekilleri, rakamlar, zaman zaman yalan söyler; çoğu zaman
da gerçekleri söyler. Aynı şekilde, istatistikler de, zaman zaman doğruları,
zaman zaman yanlışları söyler. Ne var ki, ne rakamların gerçeği ne
istatistiklerin gerçeği değişmez, kalıcı gerçekler değildir. Rakamların
gerçeği, istatistiklerin gerçeği; bunlar, daha çok, bir zaman dilimine ait
gerçeklerdir; zaman değiştikçe, rakamların gerçeği değişir. Bu nedenle, biz
siyasetçiler, rakamların gerçeğine önem verdiğimiz kadar, toplumsal gerçeklere,
sosyal gerçeklere de önem vermek zorundayız. Kaç kanun yaptık? Önümüzdeki "kaç kanun yaptık" sorusuna
verilecek cevaplarla övünebiliriz. Eğer, yaptığımız kanunlar sosyal kanunları
yok sayıyorsa, ömürleri, rakamlar kadar kısadır, rakamlar kadar sınırlıdır.
Mesela, geçtiğimiz yasama yılında, Amerika Birleşik Devletlerinde 16 kanun
yapıldı, bizde 100'den fazla. Biz, bir yaptığımız kanunu üç ay sonra
değiştirmek zorunda kaldık; bunu, biz, hep yaptık; işte, sıkıntı burada.
Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan bir kanunun elli yıl değişmeyeceği
kanaatindeyim. Eğer, kanunların kalıcılığını istiyorsak, toplumsal gerçekliği,
bilimsel gerçekliği ciddîye almak zorundayız; aksi halde, yaptığımız kanunlar
eskimekle kalmaz, bizi de eskitir. Değerli milletvekilleri, siyasî sistemler, birtakım kanunlarla,
tüzüklerle, kurallarla kayıt altına, sınır altına alınır, alınmalıdır da; ama,
eğer, siz, yapacağınız yasalarla, toplumsal dinamikleri, ortak hafızayı,
siyasal zihni kayıt altına almayı, sınırlamayı hesap ederseniz, toplum olarak
biz kaybederiz; kendimizi, kendi yolumuzu kaybederiz. Bu açıdan, çok büyük
sorumluluklar taşıyoruz Meclis olarak. Değerli arkadaşlar, insanlık, ilk insandan bu yana, hep ileriye
yürümüştür; yontma taştan fü-zeye, hep birtakım kalıpları yıka yıka gelmiştir
insanlık. Demokrasiye ulaşmak, ideolojik kalıpların, siyasal dogmaların insan
iradesi karşısında çaresiz kalmasıyla gerçekleşmiştir. Biz, Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak, Türkiye olarak, sebep ne olursa olsun bu zemini
bırakmamak zorundayız. Zira, insanlığın gittiği yöne engel koymaya kimsenin
gücü yetmez. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) AVNİ DOĞAN (Devamla) - Müsaade eder misiniz Sayın Başkan. BAŞKAN - Bir dakika efendim, affedersiniz; buyurun. AVNİ DOĞAN (Devamla) - Hükümetler gider hükümetler gelir; partiler
kapanır partiler kurulur; diktatörler, demokratlar gelir geçer, insanlık
gideceği yöne mutlaka gider. Engel koyduğunu zannedenler kendi kendilerini
kandırır. Hepimiz bilmeliyiz ki, esas gerçek toplumsal gerçektir. Bizim gerçek
sandığımız başka birçok şey bizim sanrılarımızdır. Spartaküs, hak isteyen bir
toplumun sesinden başka bir şey değildir. İkinci Mehmet'i Fatih yapan kuvvet
milletimizin fetih arzusudur. Aksi takdirde İkinci Mehmet sadece İkinci Mehmet
olarak kalırdı. Mustafa Kemal'i Atatürk yapan milletimizin kurtuluşa olan
imanıdır. Değerli arkadaşlar, toplumsal gerçek budur ve biz bunu dikkate almak
zorundayız. Kanun yaparken de siyaset yaparken de devleti yönetirken de bunu
dikkate almak zorundayız. Aksi takdirde hem biz tıkanırız hem de, bugün olduğu
gibi, bizim ülkemiz, bizim Türkiyemiz tıkanır. Aslında, üç maddelik bir kanunun dokuz saatte çıkmasından
korkmamalıydık. Bir kanun tasarısı önümüze gelmeden önce onun bilimsel
analizlerini yapmalıydık, dokuz saat tartışmadan çekinmemeliydik. Öyle
zannediyorum ki, millet olarak, Meclis olarak bu da bizim zaafımız; ama, benim
dileğim, bundan sonra, Yüce Meclis olarak, Yüce Meclisi oluşturan vazgeçilmez
unsurlar olan siyasî partiler olarak birbirimize daha sıcak, daha sevgiyle
yaklaşarak, konuları detaylı tartışarak yasama görevimizi bizden sonrakilere
devrederiz. Bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Sayın Doğan, teşekkür ederim efendim. Şimdi, söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Tunceli Milletvekili
Sayın Kamer Genç'te. Sayın Kamer Genç?.. Onlar görüşmelerden çekildiler. Grupları adına başka söz isteyen?.. Yok. Şahsı adına, Erzurum Milletvekili Sayın Lütfü Esengün?.. Yok. Sayın Hatiboğlu?.. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Konuşmayacağım efendim. BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. İstanbul Milletvekili Sayın Osman Kılıç?.. Konuşmuyorlar. Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?.. Konuşmuyorlar. Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç?.. Yok. Şanlıurfa Milletvekili Sayın Yahya Akman?.. Konuşmuyorlar. Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman?.. Konuşmuyorlar. Van Milletvekili Sayın Fethullah Erbaş?.. Konuşmuyorlar. Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak?.. Konuşmuyorlar. Ağrı Milletvekili Sayın Nidai Seven?.. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Hayırlı olsun efendim. BAŞKAN - Teşekkür ederim. İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Arif Emre?.. Konuşmuyorlar. ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, söz istiyorum. BAŞKAN - İstanbul Milletvekili Sayın Ali Oğuz; buyursunlar efendim. (FP
sıralarından alkışlar) ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; İçtüzük
tadiliyle ilgili çalışmalarımıza, önce, malumu ihsanınız olduğu gibi, 50 küsur
maddeyle başladık, yarısından geri döndük, sonra 8 madde getirdik, onun
üzerinde dahi bir mutabakat halinde, bir konsensüs halinde, birbirimizi memnun
ederek bir neticeye varmamız mümkün olmadı. Niye böyle oldu; bunu da yüksek
takdirlerinize arz ediyorum ki, bu, bir ihtiyaç değildi; sadece işin kolayına
kaçmak arzusundan doğan bir gayretle bu tasarıları Meclisin huzuruna getirdiniz
ve birçok gerginliklere, birçok tatsızlıklara, hatta tarih boyunca
unutulmayacak hadiselere sebebiyet verdiniz. Değerli arkadaşlarım, bu içtüzük değişikliğine niye ihtiyaç duyuldu
dediğimiz zaman, buna birçok sebep, gerekçede birçok amil icat edildi
"efendim, Türkiye'de rejim sorunu yoktur; Türkiye'nin acil çözüm bekleyen
önemli sorunları vardır, bu sorunlar yapısal sorunlardır, her biri ayrı ayrı
reform gerektiren sorunlardır" denildi. "Bunların çözülmesi için de
süratle mevcut kanun tasarılarını çıkaracak, bekleyen kanun tasarılarını bir an
evvel çıkaracak bir usul bulmak, bir gayret, bir sürat temin edecek tedbirler
almak ihtiyacı vardır" denildi ve bunlar huzura getirildi. Neydi bunlar? Bunlar; Medeni Kanun, Ceza Kanunu, Avukatlık Kanunu gibi
ana kanunlarla, temel kanunlarla ilgili tasarılardı "bunları bir an evvel
çıkarmak ihtiyacımız vardır" denildi. Halbuki mevcut İçtüzük muvacehesinde
bunlar da çıkarılabilirdi, nitekim geçmişte bunların emsalleri vardı, bunları
bir an evvel çıkarmak hususunda da bir mutabakatın içindeydik. "100 küsur
kanun çıkardık" diye de zaman zaman iftihar ediyoruz, diyoruz ki:
"Bak, 100 küsur kanunu çıkardık." Bu çıkardığımız 100 küsur kanun
hangi derdimize deva oldu değerli kardeşlerim? İşsizliği mi giderdi,
milletimizin açlığını mı giderdi, memurların, işçilerin sokağa dökülmesini mi
önledi? Bunların hiçbirinin derdine deva olmadı; sadece ve sadece "biz 100
küsur kanunu çıkardık" diye iftihar ettik. Bundan sonra çıkaracaklarımız
da derdimize deva olmayacak. Arkadaşlarımız misaller verdiler: "Memleketin acil dertleri vardır,
şu dertleri vardır, halkımız işsizdir, halkımız açtır, yoksuldur, memur sokağa
dökülmüştür, işçi sokağa dökülmüştür, polis sokağa dökülmüştür, doktorlarımız
sokağa dökülmüştür, üniversite hocalarımız sokağa dökülmek için
hazırlanmaktadırlar..." Peki, bunların hangisine deva olacak bu
çıkardığımız kanunlar? Hiçbirine de deva olmayacaktır. Gene de bir mutabakat
temin etmedikten ve memleketin acil ihtiyaçlarına bir an evvel deva olacak
kanunlar hususunda iktidarıyla, muhalefetiyle bir mutabakata varmadıktan sonra,
bunlara deva bulmak mümkün değil. İşte, bir kısmını küstürdünüz, dışarı çıktı,
bir kısmı da, neredeyse, küsmek üzere. Oturup, kendi başınıza bir şeyler yapıp
da, hangi şerefi kazanacaksınız?! Hiçbir şey kazanamayacaksınız; mahcubiyet
kazanacaksınız, utanç kazanacaksınız ve yaptığınızdan siz de memnun
olmayacaksınız; ama, gelin şu inatlaşmadan vazgeçin de, bir an evvel memleketin
ihtiyaçlarına medar olacak bir konsensüsle, mutabakatla kanunları çıkaralım.
Ziyanı yok, 1 madde çıkaralım, 5 madde çıkaralım, 10 madde çıkaralım; ama, bu
memleketin derdine deva olsun; memleket ihtiyaç içinde. Esnaf kepenk kapatıyor, memur sokaklara dökülmüş "açım" diyor,
"sadakaya muhtacım, zekâta muhtacım" diyor, işçi "verdiğiniz
yüzde 10'la hiçbir şey temin edemedim" diyor, "yüzde 50 enflasyon
varken, memleketimizde bu kadar pahalılık, bu kadar sıkıntı varken, çocuklarım
aç bîilaç, yoksulken, işsizken bana verdiğiniz yüzde 10'la ben ne yaparım"
diyor, gözyaşı döküyor. Öbür tarafta 20 milyona yaklaşan işsiz, akşam evine bir
ekmek parası götürememenin ıstırabını çekiyor, gözyaşı döküyor, siz,
"memlekete hizmet ettik" diyorsunuz. Bunların hiçbirisinin hizmetle
alakası yok aziz kardeşlerim. Gelin, hiç olmazsa, yol yakınken dönelim, yoksa, çok kötü bir şöhret
bırakırsınız, ve zalimin zulmü varsa, el açıp size beddua ederler, mazlumun
Allah'ı var derler, büyük belalara uğrarsınız, Allah muhafaza buyursun. Evet,
onun için, sureti katiyede bu milletin bedduasını almayın... (DSP ve MHP
sıralarından gürültüler) (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sakin olun efendim... OKTAY VURAL (İzmir) - Ne sakin olması... Maddeyle ilgili mi konuşuyor! BAŞKAN - Tahammül edin efendim. ALİ OĞUZ (Devamla) - Bakın, ilahiyat fakültelerinin önünde çocuklarımız
gözyaşı döküyorlar, imtihanlara giremiyorlar, fakültelerine devam edemiyorlar,
itiliyorlar kakılıyorlar... BAŞKAN - Efendim, toparlarsanız, memnun olurum... ALİ OĞUZ (Devamla) - Böyle şey olmaz! Bu zulümdür; zulüm ile âbâd
olanın, akıbeti berbat olur. OKTAY VURAL (İzmir) - Sizin gibi olur! ALİ OĞUZ (Devamla) - Hürmet ediyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Efendim, madde üzerinde görüşmeler tamamlandı. 6 ncı madde üzerinde 3 adet önerge vardır sayın milletvekilleri; geliş
sırasına göre okutup, aykırılık sırasına göre işleme koyacağım. Son 2 önerge, metinden çıkarılmaya dairdir; birlikte işleme koyacağım
efendim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı İçtüzük değişiklik teklifinin 6 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 6. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 83 üncü maddesinin
başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır. Bir maddenin önce konuşulması Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Teklifin Çerçeve 6 ncı
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı TBMM İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair Teklifin, çerçeve 6 ncı maddesi ile değiştirilen 83 üncü
maddenin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim. Saygılarımla Turhan Güven İçel BAŞKAN - Efendim bu iki önergeyi birleştiriyorum. Komisyon önergeye katılıyor mu ? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Başkan?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Güven burada olmadığına göre, Sayın Fethullah Erbaş,
konuşacak mısınız, yoksa gerekçeyi mi okutayım?.. Söyleyin efendim... FETHULLAH ERBAŞ (Van)- İki kelime söyleyeyim. BAŞKAN - Buyurun; 2 değil. 22 kelime söyleyin; ben, tereddüt ettiniz
diye söyledim. (FP sıralarından alkışlar) FETHULLAH ERBAŞ (Van)- Sayın Başkan, değerli millet vekilleri;
önergemizdeki istemiş olduğumuz nokta şu: Çerçeve 6 ncı maddeyle 83 üncü madde
yürürlükten kaldırılıyor. 83 üncü maddede "Genel Kurulda bir maddenin diğerinden önce
konuşulmasına işaret oyuyla karar verilebilir. Görüşülen bir madde birçok mesele veya fıkralardan mürekkep ise ve
bunların ayrı ayrı oya konmaları onbeş üye tarafından yazılı olarak teklif
olunmuşsa gereği yapılır" deniyor. Değerli arkadaşlar, biz, bu maddeyi yürürlükten kaldırıyoruz. İçtüzük,
1973'te konulmuş; daha önce de, bu Meclis, bu meseleleri tartışmış, bugüne
kadar gelmiş, hiç kimsenin bir itirazı olmamış ve bu madde de bugün
kaldırılıyor; niye kaldırılıyor, daha süratli işlesin... Değerli arkadaşlar, milletvekillerinin bu müzakerelere katılması
asgariye indirilmek isteniyor. Niye asgariye indireceksiniz; yani,
milletvekilleri görüşmeyecek, önerge vermeyecek, önergeler üzerinde zaman
tahdidi konulacak, önergelerde imzası olan milletvekillerinden 5 kişinin ismi
okunacak, diğerleri okunmayacak; yani, kimse, artık, biz önerge veriyoruz, biz,
bu önergeye katılıyoruz demeyecek. Sonuçta ne olacak; çıkan maddeler de, çıkan
yasalar da yavan çıkacak, muhalefetin sesi kısılacak. Biraz evvel, değerli Ali Oğuz Bey söylemişti, yeniden tekrarlamaya da
gerek yok. Değerli arkadaşlar "alma mazlumun ahını, çıkar aheste
aheste" demişler. Siz, şu anda, muhalefete hiç gelmeyecekmiş gibi
davranıyorsunuz; ama, yarın muhalefete geleceksiniz; muhalefete geldiğiniz
zaman, bu maddelerin ne kadar işe yaradığını, o zaman, yana yakıla tekrar
edeceksiniz. Heyhat! O zaman, iş işten geçmiş olacak. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Erbaş, teşekkür ederim efendim. Komisyonun ve Sayın Başkanlığın katılmadığı önergeleri -birleştirdiğimiz
önergeleri- oylarınıza sunuyorum efendim: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir. Diğer, son önergeyi okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı İçtüzük değişiklik teklifinin 6 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Aydın Tümen
(Ankara) ve arkadaşları MADDE 6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 83 üncü maddesinin
başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır. Bir maddenin önce konuşulması BAŞKAN - Komisyon?.. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Takdire bırakıyoruz
efendim. BAŞKAN - Sayın Başkan?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - İmza sahipleri?.. ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Gerekçesi okunsun efendim. BAŞKAN- Gerekçesini okutuyorum: Gerekçe: Uygulamada sıkıntı yaratmayan 83 üncü maddenin birinci fıkrasının
gelecekte de uygulanmasına ihtiyaç duyulabileceği gözönüne alınarak aynen
korunması önerilmiştir. BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Sayın Başkanlığın katıldığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir efendim. Şimdi, kabul edilen önerge doğrultusunda 6 ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 7 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 7. - Bu İçtüzük hükümleri, yayımını takip eden ayın başında
yürürlüğe girer. BAŞKAN - Efendim, bakıyorum, acaba bunda da konuşacak mısınız diye; ama,
şimdi... ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan konuşacağım. BAŞKAN - Tabiî, tabiî efendim... Estağfurullah... Belki son defa
konuşacağınıza göre... Son defa konuşacaksınız yani. Fazilet Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat;
buyurun efendim. FP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepi-nizi saygıyla selamlarım. Şimdi, bu getirdiğiniz içtüzük değişikliğiyle, fikrî bazda
susturamadığınız muhalefeti, içtüzük değişikliğiyle susturmaya çalışıyorsunuz;
ama, bunun hesabını, biz, size, seçim meydanlarında sorarız. Şimdi, getirdiğiniz içtüzük tadili dolayısıyla burada çok olaylar çıktı.
Neydi bu olayların konusu: 1- Siyasî partilerin grup adına konuşma sürelerini 10'dan 5 dakikaya
indirdiniz. 2- Maddeler üzerinde milletvekillerinin şahsî konuşmalarını kaldırdınız;
yani, milletvekillerini gruplara bağımlı kıldınız. Şimdiye kadar -akşama kadar- çıkıyor bu basın kuruluşları, aynen
"efendim, milletvekilleri genel başkanlarının sultası altında kalıyor,
milletvekilleri genel başkanları ne derse onu yapıyor" diyorlardı. Siz, getirdiğiniz
bu teklifle, milletvekillerini grubun da sultasına soktunuz. Bir milletvekili,
grubuyla aynı şeyi düşünmediği müddetçe, çıkıp da burada -hakkı değil-
memleketin sorunlarını dile getirme şansını da ortadan kaldırdınız, bunu neye
benzettiniz; yani, bir taraftan, demokratlıktan bahsettiniz, diğer taraftan,
milletvekillerinin en tabiî hakkı olan kürsülerden konuşma hakkını elinden
kaldırdınız. Tamam, bunları getirdiniz; ama, bundan adım kadar eminim ki, bu,
en çok bir ay içerisinde de, Anayasa Mahkemesinden bal gibi de dönecektir. Siz
de bunu böyle bal gibi göreceksiniz; çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bu
milletvekillerinin burada olmasının birinci şartı, kanun tasarı ve teklifleri
üzerinde kendilerinin beğenmedikleri konularda çıkıp, görüşlerini ferden izah
edebilme hürriyetleridir. Siz, bunu, buradan kaldırdınız bugün. Bunu
kaldırdığınız için, bu teklifin hiçbir demokrat yönü kalmadı; birinci
söyleyeceğim konu bu. İkincisi, siz burada, önergeleri sınırlamaya çalıştınız. Ne dediniz:
"Dört yerine üç önerge getirelim." Soru sormayı sınırladınız; 20
dakika değil, 10 dakika verdiniz Şimdi, bakın, burada, Başkanlık adına şu kürsüde oturan Sayın Meclis
Başkanvekilimiz bütçe görüşmelerinde bir fikir öne sürdü ve dedi ki
"gruplarla konuşalım ve bütçe konuşmalarında, bilhassa, bu soru-cevap
süresini biraz artıralım" dedi. Çünkü, bütçe konuşmalarında
milletvekillerinin en çok istediği... BAŞKAN - Hangi başkanvekili dedi efendim; sayın Arseven mi?.. ASLAN POLAT (Devamla)- Evet; Sayın Arseven dedi. Sayın Arseven "soru-cevap
müddetini artıralım" dedi. Çünkü, soru cevap işlemi, bütçe
konuşmalarında, milletvekillerinin en çok merak ettiği, vilayetleriyle ve
bütçeyle ilgili öğrenmek istediği konuları içeriyor. Bu soru cevapta 20 dakikayı
bile az bulurken, siz, bunu, şimdi 10 dakikayla sınırladınız; 5 dakikasında
milletvekilleri soracak ve 5 dakikasında hükümet cevap verecek. Sayın
milletvekilleri, siz de biliyorsunuz ki, bir milletvekili, eğer, bir tasarı
üzerinde -çok ideolojik bir tasarı değilse; yani, RTÜK yasası gibi, kanun
hükmünde kararnameyle memurları işten atmak gibi tasarı değilse- zaten, her
madde üzerinde milletvekilleri kolay kolay soru sormuyorlar. Siz de bunları
biliyorsunuz; ama, neyi getirmek istediniz: Milletvekilleri soru sorar, halk
gerçekleri görür, biz rahatsız oluruz diye bunu da sınırladınız. Sonra ne yaptınız; getirdiniz burada önergeleri sınırladınız. Dört
önergeyi üçe indirdiniz. Sayın milletvekilleri, bunu açık söylüyorum, muhalefet
milletvekilleri, bu Genel Kurulda verdikleri önergeyle, tasarıda olmayan
şekilde, millete hayat standardı vergisini mi getirdi? Yani, milletvekilleri,
burada bir akşamüzeri, bir önergeyle geriye dönük vergi mi getirdiler de, siz,
bunu sınırlamaya kalkıyorsunuz? MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Biraz yavaş konuş, anlayamıyoruz... BAŞKAN - Sayın Karahan, müsaade buyurun, konuşsun hatip. ASLAN POLAT (Devamla) - Ne getirdi burada milletvekilleri; muhalefet
milletvekilleri önerge verdiyse, bu verdikleri önergelerle işçinin, memurun,
çiftçinin, esnafın önünü açmak için ne getirdilerse, o önlerine geldi. Şimdi,
siz, o önergeleri de, gelip burada kesmeye kalkıyorsunuz... MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Biraz yavaş konuşsun, anlayamıyoruz
Sayın Başkan. BAŞKAN - Konuşsun efendim, hür kürsü; sizin anlamanıza lüzum yok,
zabıtlara geçiyor Sayın Karahan. ASLAN POLAT (Devamla) - Şimdi, efendim, kim benim bu sorularıma cevap
vermek istiyorsa, gelsin burada cevap versin; yerinden cevap verilince
duyulmuyor. Gelin, burada konuşun; ben de, sizi dinleyip cevap vereyim. Sayın milletvekilleri, getirdiğiniz bu tasarılarda ne yaptınız; mesela,
dediniz ki: "İkili anlaşmalarda maddeler üzerinde konuşmayalım, tümü
üzerinde konuşalım." Bakın, şimdi, ben, size bir ikili anlaşma
gösteriyorum, nedir; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu
Hükümeti Arasında Rus Doğalgazının Karadeniz Altından Geçişine Dair Tasarı,
yani, meşhur Mavi Akım. Şimdi, bunun tümü üzerinde konuşuyorsunuz, maddeleri
üzerinde konuşmuyorsunuz; niye; çünkü, lüzum yok; ama, bir maddesi var -2 nci
madde- işte, sizin Enerji Bakanlığını şu anda beyaz enerji operasyonuyla
mahkemelere sürükleyen madde de buraya konulmuş ve "Samsun-Ankara hattı
Gasprom firmasıyla onun tasvip edeceği bir firmaya verilir" demişsiniz. Bu
madde üzerinde ben konuşmadığım zaman savcılar konuşuyor. İşte, siz, o yüzden
de sıkıntıdasınız bugün; ama, bu maddeler üzerinde biz burada konuşursak,
milletvekilleri konuşursa, savcılar konuşma lüzumu hissetmez ve siz de rahatsız
olmazdınız; ama, siz, ikili anlaşmaların içerisinde bir ihaleyi kime
vereceğinizi belirtirseniz, bunda, bir milletvekilinin buraya gelip konuşması
en tabiî hakkıdır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım, 5 dakika verdiniz, grup adına
olan süremi verirseniz... BAŞKAN - Efendim, lütfederseniz... ASLAN POLAT (Devamla) - Tamam Sayın Başkanım. Sayın Başkanım, zaten, külliyen konuşmalarımızı kestiniz; bari, bu 5
dakikayı kesmeyin. Şimdi, siz, iktidar partisi milletvekilleri, bütçe kanunu
getiriyorsunuz, 80-100 madde; "efendim, maddeler üzerinde niye
konuşuyoruz, bunlar klasik maddeler" diyorsunuz; ama, bu getirdiğiniz
bütçe kanununun 41 inci maddesi üzerinde Plan ve Bütçe Komisyonunda gece saat
3'te bir önerge veriyorsunuz; 8 tane petrol şirketinin Sayıştay Beşinci
Dairesinin suçladığı, yani, 68 trilyon lira ceza kestiği 8 tane petrol
şirketinin borcunu, tutup, şahıs borcunu alıp, borçları siliyorsunuz, Devlet
Bakanını sorumlu kılıyorsunuz, ki, Sayıştay Beşinci Dairesinin verdiği kararı
Sayıştay Temyiz Kurulu da kabul ettiği halde. Bakın, Sayıştay Beşinci Dairesi 8
petrol şirketine diyor ki "sen 68 trilyon lirayı haksız almışsın, geri
öde." Bunu Sayıştay Temyiz Kurulu da kabul ediyor. Siz geliyorsunuz,
burada, gece saat 3'te, Plan ve Bütçe Komisyonunda bir önergeyle bunu da
affediyorsunuz. Biz geldik, burada gece saat 3'te konuştuk, Sayın Bakan buna
"efendim, basit bir kanun maddesinin yorumudur" deyip geçti; ama, biz
bunu da Anayasa Mahkemesinde iptal ettireceğiz ve bunun da peşini
-mahkemelerde- bırakmayacağız. Niye bunu söylüyorum; siz, klasik maddelerin arasına bir önerge
koyuyorsunuz, 8 şirketin 68 trilyonunu affediyorsunuz. Geliyorsunuz, klasik
maddelerin arasına bir önerge koyuyorsunuz, ihaleyi kime vereceğinizi
yazıyorsunuz. Ondan sonra da "milletvekilleri, muhalefet burada niye
konuşuyor" diyorsunuz ve bunu çok görüyorsunuz. Burada yanlış
yapıyorsunuz. Dikkat ettim, iktidar sürekli olarak bir şey söylüyor, diyor ki
"efendim, 230 tane kanun tasarı ve teklifi var, biz bunları nasıl
geçireceğiz?" Ben bunlara baktım; bunların 60 tanesi ikili anlaşma, işte
bu tip anlaşmalar. İsterseniz, eğer içine böyle müteahhit maddeleri
koymazsanız, bunların hepsi bir haftada çıkacak anlaşmalar, gelin çıkaralım. 64 tanesi kanun teklifi. Zaten, bunların da yüzde 90'ını siz getirip
görüştürmüyorsunuz. Nedir kanun teklifleri; ya şehrine bir üniversite istemiş
ya beldem ilçe olsun veya vilayet olsun demişsiniz; büyük ihtimalle böyle.
Zaten, bunlar da görüşülmeyecek. 49 tanesi de dokunulmazlık... MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Konuyla ne alakası var?.. BAŞKAN - Yürürlüğü konuşuyor efendim. ASLAN POLAT (Devamla) - Evet, yürürlük... Bak, ben işin gerçeğini konuşuyorum. Sizin 230 tasarı ve teklifinizin
173 tanesi böyle. Şu gündem içerisinde geriye kalıyor 60 tane tasarı. Getirin bu 60 tane
tasarıyı, istediğimiz an çıkaralım. Sayın Erzurum Milletvekilimiz, MHP'nin Grup Başkanvekili de karşımda;
eğer, arzu ediyorsa, onun getirdiği ve 143 üncü sıradaki DAP Kanun Teklifi var,
hemen o teklifi görüşelim. Eğer, istiyorsanız, 232 nci sırada, çiftçilerin
borçlarının ödenmesiyle ilgili kanun teklifi var; onu da görüşelim. BAŞKAN - Sayın Polat, lütfen, karşılıklı konuşmayın. ASLAN POLAT (Devamla) - Ama, siz hep Danışma Kuruluna gidiyorsunuz,
Danışma Kurulunda "İçtüzüğü görüşelim, başka konuyu görüşelim"
diyorsunuz. (ANAP sıralarından "süreyi çok aştı" sesleri) BAŞKAN - Bir dakika efendim... Lütfeder misiniz... ASLAN POLAT (Devamla) - Ama, arzu ediyorsanız, bu getirdiğiniz... BAŞKAN - Sayın Polat, bir dakika. Efendim, ben Sayın Polat'a 5 dakika... Efendim, grup adına konuşuyor, 10
dakikası yok mu; yani, insaf... Makine 5 dakikaya ayarlanmış diye vicdanımızı
da mı ayarlayacağız?!. (FP sıralarından alkışlar) Buyurun efendim. ASLAN POLAT (Devamla) - Şimdi, ben söylüyorum, sayın hemşerim, eğer arzu
ediyorsanız kanun tekliflerinden hemen şu DAP kanununu getirin, yarın burada,
diyorum, biz muhalefet olarak destekleyelim, siz de hiç konuşmayın üzerinde;
çiftçilerin borçlarını getirin, gene bunu görüşelim. Siz, bunları
getirmeyeceksiniz, yok İçtüzüğü getirelim, yok bunu getirelim derken ondan
sonra da vakit yok diyeceksiniz. Bunlar yanıltıcı şeyler, ben, size bunları
söylemek istiyorum. Şimdi, size bir şey daha söyleyeceğim: Bu hükümet, sürekli olarak, son
bir aya kadar "ben, şu Mecliste, kuruluşundan beri, şu Meclisin açılışı
olan 1920'lerden beri en çok kanun çıkaran Meclisim" diye övünüyordu.
Neden; çünkü, sürekli olarak çalışma saatlerini uzatıyorsunuz, 350
milletvekiliniz var, her an 180 kişiyi burada bulabiliyorsunuz ve saat 12'lere
kadar -konuşulurken de hiçbir maddede konuştuğunuz yok zaten, fikriniz var mı
yok mu o da belli değil- kanun çıkarttık diye övünüyorsunuz, konuşuyorsunuz.
Şimdi, bu bir ay içerisinde birden bire ne oldu da "biz kanun
çıkaramıyoruz, İçtüzüğü değiştireceğiz" diyorsunuz. FARUK DEMİR (Ardahan) - Bizim fikrimiz var... BAŞKAN - Efendim, İçtüzüğün 60 ıncı maddesine göre söz vereyim
cevaplayın; tabiî... ASLAN POLAT (Devamla) - Neden; IMF'ye söz vermişsiniz, şeker kanununu
hemen çıkaracağız, tütün kanununu hemen çıkaracağız, elektrik kanununu hemen
çıkaracağız demişsiniz. Şimdi, yarın gelecek şeker kanunu, Plan ve Bütçe
Komisyonunda -en az 2,5-3 milyon insanı ilgilendiriyor- muhalefet burada
konuşmasın rahatsız olacağız; tütün kanunu gelecek -birkaç milyon insanı
ilgilendiriyor- aman muhalefet konuşmasın rahatsız olacağız; neticede, biz
konuşmadığımız zaman halk konuşuyor; ama, nerede konuşuyor, sokakta konuşuyor,
savcılar konuşuyor ve herkes rahatsız olu-yor, Meclisin saygınlığı kayboluyor,
ben buna üzülüyorum. BAŞKAN - Sayın Polat, toparlar mısınız efendim. ASLAN POLAT (Devamla) - Anket yapıyorlar, en az saygınlığı olan yer
Meclis oluyor; niye; çünkü, Mecliste hiçbir ciddî şey konuşulmuyor diyor.
Gelin, bunların burada konuşulmasından çekinmeyin, ondan sonra da gücünüz varsa
-zaten oyunuz var, çıkaracaksınız- çıkarın; ama, yeter ki, fikren güçlüyseniz
gelin, savunun fikirlerinizi diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Polat. 60'a göre söz istiyor musunuz; vereyim mi efendim?.. FARUK DEMİR (Ardahan) - Lüzum yok... BAŞKAN - Sayın Polat, milletvekili arkadaşlarımız üzüldüler efendim... ASLAN POLAT (Erzurum) - Hayır... Hayır, cevap versinler... BAŞKAN - "Fikri yok, zikri yok" dediniz de... ASLAN POLAT (Erzurum) - Hayır, fikri olan gelsin konuşsun. BAŞKAN - Ben, sürçülisan olduğunu ifade ettim efendim adınıza,
vekâleten. Teşekkür ederim efendim. Doğru Yol Partisi Grubu adına İçel Milletvekili Sayın Turhan Güven?..
Doğru Yol Partisi Grubu görüşmelerden çekildi. Grup adına başka söz isteyen?.. Yok. Çorum Milletvekili Sayın Yasin Hatiboğlu?.. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Konuşmayacağım Sayın Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Madde üzerinde şahsı adına başka konuşacak var mı? YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Yok efendim. BAŞKAN - Teşekkür ederim. Sayın milletvekilleri, 7 nci madde üzerinde 6 adet önerge vardır; madde
bir fıkra olduğu için, 4 önergeyi işleme koyacağım. Şimdi, önergeleri geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre
de işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 586 sıra sayılı İçtüzük değişikliği teklifinin 7 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Madde 7.- Bu İçtüzük hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe
girer." BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımla.
"Madde 7.- Bu İçtüzük hükümleri, yayımı tarihinde yürürlüğe
girer." BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Teklifin çerçeve 7 nci
maddesinin "Bu Tüzük hükümleri 1 Ekim 2001 tarihinden itibaren yürürlüğe
girer" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Son önerge en aykırı önerge olduğu için, okutup işleme
alacağım: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Teklifin çerçeve 7 nci
maddesinin "Bu Tüzük hükümleri 1 Ekim 2002 tarihinden itibaren yürürlüğe
girer" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Komisyon?.. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Başkan?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Erbaş, gerekçesini okutayım mı efendim?.. Müsaade
ederseniz gerekçesini okutayım efendim. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Peki... BAŞKAN - Teşekkür ediyorum. Buyurun. Gerekçe: 5.3.1973 tarihli ve 584 karar numaralı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün altı maddesi bu teklifle değiştirilmektedir. Değiştirilen
bu maddelerin muhalefet partilerini rahatsız ettiği gibi bir anda bu
değişikliğe uyum sağlamalarını beklememiz mümkün değildir. Dikkat edilirse,
değiştirilen bu altı madde de, Genel Kurulda muhalefet yapmak isteyen
milletvekillerinin seslerini kısmakta ve muhalefet imkânlarını büyük ölçüde
ortadan kaldırmaktadır. Yeni tüzüğe uyum sağlanması açısından 1 Ekim 2002
tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi uygun olur görüşündeyiz. BAŞKAN - Efendim, Komisyonun ve Meclis Başkanlığının katılmadığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir efendim. Müteakip önergeyi okutuyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 586 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Teklifin çerçeve 7 inci
maddesinin "Bu Tüzük hükümleri 1 Ekim 2001 tarihinden itibaren yürürlüğe
girer" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş (Van) ve arkadaşları BAŞKAN - Komisyon?... ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Sayın Başkan?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Van Milletvekili Sayın Fethullah Erbaş; buyurun efendim. (FP
sıralarından alkışlar) FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; altı
maddelik -iki tanesi yürürlük ve yürütme maddesi olduğu için ikisini
çıkardığımız zaman, altı maddelik- bir İçtüzük değişikliği gerçekleşmiş oldu;
biraz sonra bu iki madde de oylandıktan sonra, yayımı tarihinde yürürlüğe
girecek. Önergemizde biz diyoruz ki, bu Meclis, bu içtüzük değişikliğini
hazmedemedi. Önümüzdeki, yani, 1 Ekim 2001 tarihindeki yeni yasama yılında yeni
tüzükle, yeni değişiklikle devam edelim diyoruz. Ama, sizler muhalefetin sesini
kısıyorsunuz ve muhalefet imkânlarını büyük ölçüde ortadan kaldırıyorsunuz.
Yeni tüzüğe uyum sağlanması açısından önümüzdeki yasama yılı olan 1 Ekim 2001
tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi konusunda verdiğimiz önergeyi de
biliyorum ki kabul etmeyeceksiniz. Niye kabul etmeyeceksiniz; çünkü, değerli
arkadaşlar, IMF bir talimat vermiş "size 6 - 7 milyar dolarlık bir kredi
vereceğim; ancak, eskiden üç ayda bir geliyordum, şimdi konunun önemine binaen
her ay geleceğim sizi kontrol edeceğim, bazı temel kanunları çıkarmış
olacaksınız" diyor. Efendim, bu temel kanunlara baktığımız zaman, diyor
ki, Enerji Piyasası Kanununu derhal çıkarın. Mecburdur iktidar, bunu çıkaracak;
çünkü söz vermiş. Bu 2001 tarihinin ekim ayını beklemeye imkânı yok; çünkü, IMF
dediğimiz artık ne ise öyle bir sıkıntı veriyor bize. Şeker fabrikalarını özelleştireceksiniz, bunu bekleyemezsiniz.
Seydişehir Alüminyum Tesisleri özelleştirilecek; çünkü, Seydişehir Alüminyum
Tesisleri, şu anda, Türkiye'nin alüminyum ihtiyacının yüzde 50'ye yakın bir
bölümünü karşılıyor, eğer revize edilirse. Yine bazı arkadaşlarımız kendilerini yakacaklarını söylediler; bor
madenlerini şimdi özelleştireceksiniz, öyle bir imkân sağlanması lazım; 2001
yılının ekim ayına kadar beklemeniz mümkün değil. Her şeyden önce Türk
Havayolları dünyanın en kârlı havayollarından birisi, eğer iyi işletildiği
takdirde; zarar gösteriyorsunuz, onu özelleştirmeniz lazım, öyle emir gelmiş. Onun yanında, bu sene yine 300-400 trilyon lira kâr eden bir Telekom
var, Telekomu, durup dururken, zarar etmiyor, bir şey etmiyor, niye
özelleştirmek için bastırıyorsunuz, onu anlamak mümkün değil, onu özelleştireceksiniz.
Tekel var, Amerikan fabrikaları, Avrupa sigara fabrikaları diyorlar ki, Tekeli
özelleştirin, biz alalım; yani, düyunu umumiyeye çevirmek için elinizden ne
gelirse yapacaksınız, bunda çok aceleniz var. Onun için, bunu, 2001 Ekim ayına
kadar, herhalde -öyle tahmin ediyorum- bırakmayacaksınız. IMF'in -hemen şu anda okurum isterseniz- 6-7 milyar dolarlık bir kredisi
için bunları çıkarmak zorundasınız. Meclis meclislikten çıkıyor bu durumda,
sonunda, bazı kurumların istekleri doğrultusunda kanun çıkarmaya kalkıyor. Bu
konuda bu Mecliste görev yapan arkadaşların, iktidarda olsun, muhalefette olsun
-hiç kimsenin içine sinmiyor, bunu biliyorum- Allah yardımcıları olsun. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erbaş. Meclis Başkanlığının ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir
efendim. Sayın milletvekilleri, şimdi okuyacağımız iki önergeyi birleştiriyoruz,
aynı mahiyette olduğu için birlikte işleme koyacağım: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 586 sıra sayılı İçtüzük değişikliği teklifinin 7 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep ederiz. Emrehan Halıcı
(Konya) ve arkadaşları "Madde 7.- Bu İçtüzük hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe
girer." Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük teklifinin 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Madde 7.- Bu İçtüzük hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
" BAŞKAN - Komisyon?.. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Ekseriyetimiz yoktur,
takdire bırakıyoruz. BAŞKAN - Sayın Başkan?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılıyoruz efendim. BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Başkanlığın katıldığı önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... İki önerge de kabul
edilmiştir. Kabul edilen önergeler doğrultusunda 7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 8 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 8.- Bu İçtüzük hükümleri Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
yürütülür. BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına... AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Konuşmayacağız Sayın Başkan. BAŞKAN - Konuşmuyorsunuz; teşekkür ederim. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Şahsı adına Sayın Hatiboğlu?.. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Konuşmayacağım Sayın Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Siz mi konuşacaksınız?.. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Evet Sayın Başkan. BAŞKAN - Şahsınız adına konuşacaksınız?.. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Grup adına Sayın Başkan. BAŞKAN - Grup adına mı efendim?.. Şahısları adınaya geçtim de, onun için düzelttim. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Ama, ben işaret ettim, görmediniz Sayın Başkan. BAŞKAN - Efendim, fark etmez, siz buyurun, şahsınız adına da
konuşursunuz ama; Grup adına ifade etmiş olursunuz değil mi... İstirham
ederim... Biz Tüzüğü çiğnememiş oluruz, siz de gayenize ulaşırsınız. Maksat, kural
ve kaidelere uymak. Buyurun. İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve hükümetimize teşekkür ediyorum; inşallah,
vergilerde esnaf ve tüccarımıza göstermiş oldukları anlayışlı davranışlarını,
çiftçi ve köylümüzün de içerisinde bulundukları sıkıntıdan dolayı, o borçlarla
ilgili gerekli düzenlemeyi de inşallah yapacaklarına inanıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yasama faaliyetleri sırasında en
doğru hareketi, faziletli hareketi Fazilet Partisi yapmıştır. Fazilet Partisi
Grubunu tebrik ediyorum. Demokrasinin gereği, Millet Meclisinde yüce
milletimizin vermiş olduğu görevi yerine getirmektir; iktidar partisi olarak bu
görevi yerine getirir, muhalefet partisi olarak bunu yerine getirir. Muhalefet
olmak, bir direniş veya bir karşı koyuştan daha çok, muhalefet demek, burada
yanlışların söylenmesidir. Sayın Fazilet Partisi sözcüleri, çoğunlukla, tenkit
etmek suretiyle ve çoğunlukla da maddelere iştirak etmemek suretiyle, en doğal
muhalefet görevlerini yerine getirmişlerdir. Kaldı ki, bazılarında da oy
kullanmışlardır. O itibarla, biz, demokrasiyi, bu manada anlıyoruz, yani,
milletimizin vermiş olduğu görevi o istikamette kullanmaktır, yasama görevinde
kullanmaktır. Demokrasinin gereğini ve milletimizin vermiş olduğu görevi, bu
sıralarda oturarak yapmak mecburiyetindeyiz. Yani, önce, milletvekili olmanın
fonksiyonunu yerine getirmemiz lazım. Diğer muhalefet partisiyle ilgili çok sözüm vardı; ancak, vicahî
olmadığı için; yani, yüz yüze gelmediğimiz için, benim karakterime de grubuma
da yakışmaz, gıyapta konuşmak da bize yakışmaz, onun için, gıyapta konuşmak
istemiyorum. Millet iradesi en üstün iradedir. Bu iradenin vermiş olduğu görevi,
muhakkak surette, yerine getirmemiz lazım. Üç siyasî partinin grubu olarak,
içimizden; yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir hükümet çıkarmışız,
arkasına da güvenoyumuzu koymuşuz. Hiçbir şekilde, bu teklifte imzası olan bir
milletvekili ve bir partinin grup başkanvekili olarak, Türk Milletine zulüm
düşüncesini hayatta düşünmediğimiz gibi, böyle bir teklifi getirirken de böyle
bir düşüncenin altına imzamızı atmamız mümkün değildir. Amacımız şudur: Şimdi, hem ismimiz geçti hem partimizin ismi geçti hem
teklifle ilgili çok şeyler söylendi. İzin verirseniz, bir teklif sahibi olarak,
bir partinin içerisinde bulunmuş olduğu kafalarda başka şeyler bırakmaması
bakımından da aydınlığa kavuşturmamız lazım. Ne yaptık "uzlaşalım, bir
araya gelelim" dedik ve bir araya geldik. Neticede ne yaptık; maddeler
üzerinde konuşma ihtiyacının olduğuna karar verdik. Çok önemli bir olaydır.
Demek ki, konuşmadan dolayı bir uzlaşma neticelenecektir. Yani, insan olmamızın
vasfı, özelliği de budur; konuşarak anlaşacağız, vuruşarak değil; çünkü,
vuruşmak bize yakışmaz ve özellikle, milletin temsilcileri olarak da hiçbir
şekilde yakışmaz. Yargıya intikal etmiş bir olay üzerinde de burada konuşmak istemiyorum.
Allah nasip ederse, sabırlı olduğumuzda, Türk yargısının, hakkı, hukuku,
adaleti, çok kısa süre içerisinde ortaya çıkaracağını ve boşa konuşanların,
yargıya güvenmeyenlerin yüzlerinin kızaracağını, birbirimizin de, bazılarımızın
da yüz yüze bakamayacağımızı, önümüzdeki aylarda ya da günlerde göreceğiz. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; burada, İçtüzük değişikliğiyle, 91
inci maddede yapılan bir temel kanun tarifi vardır. Bu tarif çerçevesi
içerisinde temel kanun nitelendirilecektir ve sonra Yüce Meclise takdim
edilecektir. Kaldı ki, daha Yüce Meclisin Genel Kuruluna gelmeden Danışma
Kurulunda değerlendirilecektir. Danışma Kurulunda, bugün mevcut olan beş siyasî
partinin temsilcisi olan grup başkanvekilleriyle oybirliğiyle kabul ettiğimiz
anda, zaten oylamaya lüzum kalmayacaktır; yani, usulde bir değişiklik
olmayacaktır, aynı eskisi gibi devam edecektir. O itibarla, ben, dünkü Danışma Kurulunda, Değerli Hatiboğlu'nun da
bulunduğu toplantıda arz ettim. Esas olan, genel konsensüs dediğimiz çoğunluğun
iradesini ortaya çıkarmaktır. Bizim ana ilkemiz budur. O da şudur: iki
muhalefet partimizin de iştirakini sağlayacak bir mutabakat sağlamaktır. Eğer
orada olmazsa, kaldı ki iki parti iştirak etmeyebilir, diğeri iştirak edebilir;
yani, oylamaya iştirak etmek suretiyle, 330 değil, belki de 450 olacaktır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) İSMAİL KÖSE (Devamla) - Bir saniye müsaade edin, bitireceğim Sayın
Başkanım. O itibarla, temel kanunun tarifine dikkat edilecektir. Öncelikle, iki
muhalefet partisinin temsilcisiyle beraber, temel kanun olarak getirmiş
olduğumuz bu kanun tasarısının kendileri tarafından da kabul görmesini teklif
edeceğiz ve ondan sonra, gerekirse, buradaki 330 rakamının uygulanması,
inanıyorum ki bir istisna olarak görülecektir. Bu duygu ve düşüncelerle, yapılan bu İçtüzük değişikliğiyle, Yüce
Milletimize çok hayırlı hizmet yapmış olmanın mutluluğu, rahatlığı ve huzuru
içerisinde tüm gruplara huzurunuzda teşekkür ediyorum. Hayırlı ve uğurlu olsun
diyor; saygılar sunuyorum. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Köse. Efendim, 8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum... ASLAN POLAT (Erzurum) - Şahsım adına konuşmam vardı Sayın Başkan. BAŞKAN - Şahsı adına konuştu zaten. ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) - Efendim, grup adına konuştu... BAŞKAN - Efendim, grup adına konuşmadı. ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) - Grup adına konuştu Sayın Başkan. BAŞKAN - Bir dakika efendim... Ben yaptığım uygulamayı biliyorum, istirham ederim... ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) - Kendisine soralım... BAŞKAN - Efendim, beni dinleyin... Müsaade edin de, ne yaptığımı
anlatayım. "Gruplar adına konuşmalar bitti" dedim, Sayın Hatiboğlu'nu
çağırdım. Sayın Hatiboğlu konuşmayacaktı. Sayın Köse söz isteyince, grup adına
değil, mecburen şahsı adına söz verdim; ama, size, bir kişiye daha söz
verebilirim efendim. ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) - Efendim, kendisi "grup adına
konuşacağım" dedi. BAŞKAN - Efendim, affedersiniz; mensubu olduğum partim de olsa, keyfî
idare yok; ben idare ediyorum burasını. İstirham ediyorum... ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, şahsım adına, İsmail Köse'den daha
önce söz hakkım vardı benim. BAŞKAN - Buyurun efendim. OSMAN KILIÇ (İstanbul) - Sayın Başkan, şahıslar adına konuşmalarda,
benim, ikinci sırada söz hakkım var yanılmıyorsam. Lütfen bakar mısınız?.. BAŞKAN - Yanlışlığı ben yaptım Sayın Kılıç; beni tolere eder misiniz
efendim? Ben yaptım yanlışlığı. OSMAN KILIÇ (İstanbul) - Sayın Başkan, tarihî bir gün yaşıyoruz; bu
konuşma, ikinci sıra olarak bana kısmet... Müsaade ederseniz, hitap etmek
istiyorum. BAŞKAN - Sayın Kılıç, zatıâlinize, 86 ncı maddeye göre söz vereyim
müsaade eder misiniz?.. OSMAN KILIÇ (İstanbul) - Efendim, ben, uygun görürseniz konuşmak
istiyorum. BAŞKAN - İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre söz vereceğim efendim; zaten,
söz talebiniz var. Lütfederseniz... Hata benim efendim. OSMAN KILIÇ (İstanbul) - Efendim, ben, hitap etmek istiyorum Genel
Kurula. BAŞKAN - Size söz vereceğim efendim; ben formüle ediyorum. Rica
ederim... Ben kimsenin sözünü kesmem, biliyorsunuz huyumu. OSMAN KILIÇ (İstanbul) - Peki efendim. BAŞKAN - Buyurun Sayın Polat. ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlarım. Biraz önce okunan yürütme maddesine baktığımız zaman, bu muhalefetin, bu
hükümete, yani bu iktidara ne kadar güveneceği ortaya çıkıyor. Gelen tasarıya
göre, bu kanun teklifi, takip eden aybaşında yürürlüğe girecekken, hemen,
burada, yine "yayımı tarihinde yürürlüğe girer" diye bir önerge
verdiniz ve mart ayı başında yürürlüğe girecek olan teklifinizi, hemen,
yarından itibaren yürürlüğe sokmaya çalıştınız. İşte, bunlar, muhalefetin size güvenmemesinin en tabiî sebebi... İşte,
bir dakika evvelki tasarınız... Getirdiğiniz, bastırdığınız, komisyonlardan
çıkan, bize dağıttığınız tasarıda ne diyor: "Bu Teklif, takip eden
aybaşında yürürlüğe girer." Ama, birdenbire, bir akşam vakti, her zaman
yaptığınız gibi, komisyonda da görüştürmeden getiriyorsunuz, önergeyi
veriyorsunuz, mart ayı başında yürürlüğe girecek tasarıyı, yarın itibariyle
yürürlüğe sokuyorsunuz. Niye yürürlüğe sokuyorsunuz; çünkü, yarın burada Tarım
Bakanınıza hesap soracaktık biz. Burada Tarım Bakanı gelip oturacaktı, ona, her
maddede çıkıp, ben, o sulama alanlarında, toprak düzenlemesinde ne yaptığını
doğuda, soracaktım hesabını; ama, kendisi burada orada oturup hesap vermesin
diye, hemen bunu sabaha çevirdiniz. Şimdi, sayın hemşerim gelip diyor ki "biz muhalefete teşekkür
ederiz, çok iyi muhalefet yapı-yor." Tabiî çok iyi muhalefet olur; siz,
muhalefetin konuşmasını keserseniz, en iyi muhalefet, konuşmayan muhalefet
olur... Milletvekillerinin konuşma hakkını kesiyorsunuz, tartışma hakkı
bırakmıyorsunuz, ondan sonra da "biz muhalefete teşekkür ederiz..."
Neyime, teşekkür ederiz... Ben konuşayım, öyle teşekkür et. Siz beni
konuşturmadan, ne anladınız benim ne diyeceğimi de teşekkür etmeye
çalışıyorsunuz?! Bakın, sayın milletvekilleri, işin gerçeğini size ben konuşuyorum.
Bakın, bu getirdiğiniz teklifi, bir kere, Anayasa Mahkemesi mutlaka ve mutlaka
iptal eder. Getirdiğiniz bu teklifte, milletvekiline nerede konuşma hakkı var?!
Grubun konuşma hakkını, hadi, 5 dakika ayarladınız. Ben, o konuşmada mecbur
muyum aynı şeyi söylemeye?! Benim, bir milletvekili olarak özgürlüğüm yok mu?!
Benim, gelen herhangi bir tasarıda konuşma hakkım yok mu?! Ben, niye çıkıp
orada şahsım adına konuşamayacakmışım?! Bir taraftan gelip
"milletvekilleri genel başkanlarının sultasında, o ne derse onu
diyor" diyorsunuz, ondan sonra, gelip, Mecliste de aynı şeyi yapıyorsunuz.
Sizin yaptığınız şey demokrasiye sığmaz. Sizin yapmış olduğunuz şey, hiçbir
demokratik ferde sığmaz, hiçbir parlamenterin özelliğine sığmaz. Yine, siz
gelip diyorsunuz ki sayın hemşerim: "Efendim, 330'u değil, biz ittifakı
bulacağız..." Yahu, bu millet sizin neyinize güvensin, Meclis... Getirdiğiniz
tasarıda, aybaşında yürürlüğe girecek deniliyor; siz, hemen, yarın sabah
yürürlüğe girecek diyorsunuz; biz, sizin neyinize güvenelim?! Onun için, biz bunu size niye söylüyoruz, biliyor musunuz; siz, kendi
yaptığınız hareketlerde, kendinize güven vermediniz. Güven vermediğiniz için
biz bunu böyle konuşuyoruz. Halbuki, siz getirdiniz tasarıyı, hadi, bütün
münakaşaya rağmen çıkardınız... Mart başına kadar durun, bu yeni gelen İçtüzük
tasarısını biz de götürürüz Anayasa Mahkemesine, icabında Mahkeme de kararını
verir, haklıysanız, gelir devam edersiniz. Burada bir şey daha söylemek istiyorum; o da şudur: Şimdi, sürekli
olarak bir şey söyleniyor, deniliyor ki: "Efendim, bundan sonra, gelsin,
milletvekilleri komisyonlarda çalışsınlar." Bakın, komisyonlarınızı da
anlatayım. Şimdi, sizin komisyonlara teklif geldiği zaman, eğer, bu teklif, üç
liderin olmazsa olmaz teklifi ise, o komisyonlarda, mesela, Plan ve Bütçe
Komisyonunda, kesinlikle, alt komisyon kurulmuyor; ama, eğer, olmazsa olmaz
teklif değil, biraz mülayim teklifse, bir alt komisyon kuruyorsunuz. Alt komisyon nasıl, onu da anlatayım: Mesela, şu anda en önemli tasarı,
Şeker Kanun Tasarısı var. Plan ve Bütçe Komisyonunda alt komisyon, şu anda
bitirdi. Bir saat önce bitirdi. Yarın sabah komisyon toplanacak, tartışacak. Bu
akşam bitmiş. Daha, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine bile dağıtılmamış bir alt
komisyon raporu hakkında, o komisyon üyeleri bir şeyi daha... Sabahtan ben
gelip göreceğim; bir, saat sonra da gireceğim komisyona, o komisyonda fikrimi
söyleyeceğim!.. O komisyon üyesi olarak ben söyleyeceğim!.. O komisyondan, o
tasarı çıktığı gün, hemen, siz, Danışma Kurulunu toplayacaksınız; akşam
çıkacak, sabah gelip burada görüşmeye başlayacaksınız. Hangi milletvekilinin
onun hakkında fikri olacak? BAŞKAN - Sayın Polat, toparlar mısınız... ASLAN POLAT (Devamla) - Buradan neyi getirmek istiyorum; bu kanunu,
Sayın Başkanım, siz de yürütemezsiniz. Bu kanunu yürütmeyi size verdiler; ama,
sizin demokrat kişiliğiniz de bunu yürütemeyecektir. Bir şeye inanıyorum; bir zamanlar, 1990'lı yıllarda Anavatan Partisi
milletvekiliyken, sizin fikrinize uymayan bir şey olduğu zaman, şu Türkiye'de
belki ilk defa, tek olarak, siz, istifa edip, memleketinize gittiniz. Bu
tasarıyı da içinize sindiremediğinizi belirttiniz; ama, şurada hâlâ oturuyorsunuz.
Bu da demektir ki, geçen yıllar, sizin demokrat kişiliğinizde de biraz sarsıntı
yapmış diye düşünüyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim, Sayın Polat, ben, burada Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanına niyabeten bulunuyorum. Aşağıda da kişisel, şahsen, milletvekili
olarak fikrimi de söyledim, hangi maddede yanlış gördüm diye. "Dün dündür,
bugün bugündür"ü hiç yapmadım... Teşekkür ederim. ASLAN POLAT (Erzurum) - Demokratlığınıza şahidiz. BAŞKAN - Zaten, şimdi Sayın Köse ifade ettiler. Burada bir konsensüs
sağlanmış; bu İçtüzük öyle geçiyor. MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) - Hangi konsensüs?! Yok öyle bir şey... ASLAN POLAT (Erzurum) - Bu mu konsensüs?! BAŞKAN - Efendim, onları bilmem ben. Efendim, bu işi bitirelim. Rica
ederim... İstirham ederim... Buraya kadar geldik. Hepinizin katkısıyla bu iş
bitiyor. Madde üzerinde görüşmeler bitmiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 8
inci madde kabul edilmiştir. Efendim, tümünü oylamadan evvel, İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre iki
sayın milletvekiline söz vereceğim; bir lehte, bir aleyhte. Aleyhte söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini söylüyorum: Çorum
Milletvekili Sayın Yasin Hatiboğlu, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç,
Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan. Sayın Hatiboğlu, zatıâlileriniz konuşacak mısınız efendim? YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, Sayın Candan ifade buyuracaklar. BAŞKAN - Çok teşekkür ederim efendim; beni de bir sıkıntıdan kurtarmış
oldunuz. Buyurun Sayın Candan. Lehte de zatıâlinize söz vereceğim Sayın Kılıç. NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkan, benim de söz talebim vardı. VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Sayın Candan, bir dakika efendim... Ben ifade edeyim... VEYSEL CANDAN (Devamla) - Süreyi kapatır mısınız. BAŞKAN - Lehinde söz isteyenleri de okuyayım efendim: Birinci söz,
İstanbul Milletvekili Sayın Osman Kılıç'a, ikinci söz, Ağrı Milletvekili Sayın
Nidai Seven'e aittir. İçtüzüğümüze göre, iki sayın milletvekiline, madde 86 kapsamında -son
söz milletvekilinin- söz veriyoruz; biri aleyhte, biri lehte. Birinci, her
zaman öne geçiyor. Sıra bu... NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Tamam, mesele anlaşılmıştır. Bütün millet nefesini kesmiş, bizi
seyrediyor. Arz ederim. Buyurun efendim. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
görüşülmekte olan İçtüzük teklifiyle ilgili olarak görüşlerimi ifade etmek
üzere söz aldım; Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Evvela, bu İçtüzüğün bu ülkeye hayırlı olmayacağı kanaatindeyim;
milletvekillerinin, özellikle muhalefetin sesini kesmektedir. Kaldı ki, sadece
muhalefet değil, iktidara mensup milletvekillerine de değer vermemektedir;
yani, bu sıralarda oturmakla oturmamak arasında hiçbir fark yoktur.
Milletvekillerinin... OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, çalışma süresi... BAŞKAN - Sayın Candan, bir dakika efendim. Sayın Oktay Vural Bey, aldığımız karara göre, teklif bitinceye kadar
çalışacağız; ama, emin olun, herkes maçı seyretmeye yetişecek efendim. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Bir daha baştan başlayayım efendim... BAŞKAN - Efendim, baştan başlatmam; ama, ben tolere ederim. Buyurun efendim. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Yahu, kardeşim, zaten bitti, süre bitti!.. BAŞKAN - Ne zaman bitti efendim?! VEYSEL CANDAN (Devamla) - 3,5 dakika var; siz, başa alın şunu, başa
alın... BAŞKAN - Sayın Candan, konuşun siz... VEYSEL CANDAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
İçtüzük Teklifi kanunlaştığı zaman, özellikle muhalefetin sesini kısacak;
ayrıca, iktidara mensup milletvekillerinin de konuşma imkânı, tasarıya katkı
imkânı kalmayacaktır. Böylece, milletvekili olmakla olmamak arasında ciddî
anlamda bir fark kalmayacaktır. Soru-cevap sürelerinin kısaltılmasıyla da, artık, hükümete soru sormak
veya bundan cevap almak veya bu ekrandan, milletin, bazı soru ve cevapları
öğrenmesi de engellenmiş olacaktır. Hükümet, özellikle bu teklifi veren arkadaşlar ve buraya çıkan hükümet
sözcüleri, Meclisin çalışamadığından, zaman israfından bahsettiler. Halbuki, hükümete
mensup milletvekillerinin, Parlamentoya çoğu zaman devam etmedikleri, hatta,
karar yetersayısı için de sahte oy kullandıklarını biliyoruz. Bu İçtüzük değişikliğinin, bir ihtiyaçtan ziyade, IMF'ye verilen sözler
doğrultusunda yapılmış olması, doğrusu, bir milletvekili olarak kanıma
dokunmaktadır. Eğer, kredi karşılığı, bu Parlamento kanun çıkarıyorsa ve
çıkarmaya devam edecekse veya iyiniyet tavsiye mektupları içerisinde hangi
kanunun hangi tarihte çıkarılacağı bu Parlamentoya dayatılıyorsa, o zaman, bu
Parlamentonun varlığından bahsetmek, bu Parlamentonun kanun çıkardığından
bahsetmek bile, doğrusu, mümkün değildir. Verilen sözlere baktığımız zaman, Özelleştirme Yasasında değişiklik
yapacaksınız, Enerji Yasasında değişiklik yapacaksınız ve bu değişiklik
yapılırken de, maddeler konuşulmayacak doğru dürüst, milletvekilleri daha
kürsüye çıkmadan süreleri dolacak; tasarıya katkı değil, belki de, burada
takdim etmeden, selamlama yapmadan bu kürsüden inecek ve siz de diyeceksiniz
ki, millî irade tecelli etti, bu hükümet kanun çıkardı!.. Ben, bir milletvekili
olarak, bunu, onur kırıcı olarak kabul ediyorum ve bu teklifi şiddetle
reddediyorum. Değerli arkadaşlar, bir kere, bu 57 nci hükümet, getirdiği kanun tasarı
ve teklifleriyle, İçtüzükte dayatmacılığıyla, araştırma önergelerinin reddiyle,
soruşturmaları ve gensoruları dinlemeden, hatta, burada yapılan, ciddî anlamda,
ülkenin sosyal güvenlik, SSK, Emekli Sandığı, devletin ciddî kurumlarının
araştırılmasını istediğimiz zaman, bunları bile, sayısal çoğunluğa göre
reddettiği düşünülürse, yaptığı kötü, beceriksiz icraatı böylece kamufle etmiş
olacaktır. Değerli arkadaşlar, her şeyden evvel, bu Parlamentoda ilk defa oldu;
Meclis Başkanlığı, ilgili komisyonlara tasarıları sevk etmemek suretiyle
teamülleri çiğnedi ve birçok konuda, Plan ve Bütçe Komisyonunda, çoğunluk
olarak, hükümetin sayısal çoğunluğunu kullanmak suretiyle, yasa tasarı ve
tekliflerinin ilgili ihtisas komisyonlarında da müzakeresini önlemiştir. Bu da,
fevkalade yanlıştır. Öyle anlaşılıyor ki, bundan sonra, birçok kanun tasarısı
da, temel yasa olarak gelmeye devam edecektir. Bu şartlar altında, alınan krediler karşılığı kanun çıkarmanın, IMF
talimatlarıyla takvim belirlemenin Parlamentonun onuruna yakışmadığı
kanaatindeyim. Fevkalade, tarihe tanıklık yapacak tutanaklar konuşuldu. Biz, Fazilet Partisi olarak, demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru
sayılan Parlamentonun müzakerelerinin kısıtlandığını ve bundan sonra çıkacak
kanunların da, arzu edilen seviyede müzakere edilmeden çıkacağı noktasından
hareketle, mutlaka, bu İçtüzük değişikliğini Anayasa Mahkemesine götüreceğimizi
ifade eder; Muhterem Heyetinize saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Sayın Nidai Seven, siz de, İçtüzük 60'a göre konuşursunuz. Şimdi söz sırası, lehte, İstanbul Milletvekili Sayın Osman Kılıç'ta. Buyurun Sayın Kılıç. (DSP sıralarından alkışlar) OSMAN KILIÇ (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İçtüzüğün
86 ncı maddesi gereğince görüşülmekte olan kanun teklifinin lehinde söz almış
bulunmaktayım. Sözlerime başlarken, belki de her birimizin belli oranda sorumlu
olduğu olaylar sonucu kaybettiğimiz Sayın Fevzi Şıhanlıoğlu'na Allah'tan
rahmet, yakınlarına, Doğru Yol Partisi camiasına ve çalışma arkadaşımız olması
nedeniyle tüm milletvekillerine başsağlığı diliyorum. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İçtüzük değişikliğiyle ilgili
sürdürdüğümüz bu yasama çalışmaları, sizlerin ve tüm yurttaşların önünde gayet
açık, kurallarına ve hukukuna uygun, meşru bir şekilde yürütülmektedir.
Teklifin yanında olmak kadar olmamak da doğaldır; ancak, mevcut İçtüzük
kuralları yürürlükte olduğu sürece hepimizi bağlamaktadır. Hukuka saygılı olmak
öncelikle bizim görevimizdir. Oysa, bu teklifin görüşülmesi sürecinde,
tamamının, 1 inci ve 2 nci maddelerinin müzakeresi usulüne uygun olarak
yürütülmüş ve hiçbir olay da çıkmamıştır; ancak, 3 üncü madde görüşmelerinde
kuralların dışına çıkılarak, üyelerce çalışmalar fiilen engellenmiş ve üzücü
olaylar yaşanmasına yol açılmıştır. Bu tür olayların tekerrür etmemesi için,
oyunun kurallarına saygılı olmak bir zorunluluktur, aynı zamanda bir görevdir. Sayın milletvekilleri, teklifin görüşmelerinde söz alan, özellikle,
muhalefetin sayın sözcülerinin tespitlerine, çizdikleri karamsar ve karanlık
tablolara katılmadığımı belirtmeliyim. Sayın sözcülere göre, teklif, bir
felakettir; muhalefetin sesi kesiliyor, muhalefet yok ediliyor; bu İçtüzük,
Meclisi tatil etmektir, kapatmaktır; milletin sesini kısmaktır, millete ihanet
etmektir... Bu söylemlere katılmak mümkün değildir. Zira, teklifte öngörülen
çalışma düzeniyle etkin, üretken, kaliteli bir yasama faaliyeti
gerçekleştirilecek ve ülke adına, millet adına olumlu sonuçları alınacaktır.
Belki de, Meclisimizin imajına da olumlu katkılar sağlanacaktır. Aslında böyle
bir sonuç, öncelikle muhalefete yarayacaktır; çünkü, denetim çalışmalarında hem
zaman olarak hem de içerik olarak daha etkin bir süreç oluşacaktır. Böylelikle
muhalefet, öncelikli görevi olan denetim görevini daha iyi yerine
getirebilecektir. Sonuçta yasama organının, gerek yasama gerekse denetim
görevlerindeki etkinliği ve verimliliği, milletin kazancı olacaktır. Sayın milletvekilleri, görüştüğümüz teklif açısından getirilen önemli
eleştirilerden birisi, muhalefetin sesinin kesilmesi iddiasıdır. Söz konusu
düzenleme, iktidar-muhalefet zemininde algılanacak bir konu olmadığı için bu
görüşe katılmak mümkün değildir. Kaldı ki, böyle düşünülse bile,
iktidar-muhalefet konumlarının mutlak olmadığı, her an değişebilir olduğu
gerçeği karşısında, bu zeminde tartışmanın doğru olmadığını düşünüyorum.
Nihayet bu teklifle getirilen bir yöntemdir, usuldür. Herkes, bu usuller
karşısında eşittir. Ses kısılma söz konusu ise, iktidarın da sesi kısılmaktadır
ve sesi kısan da Yüce Meclis, yani, yasama organıdır, millî iradedir. Bir diğer eleştiri ise, bu teklifle öngörülen yöntemin, sağlıksız ve
Anayasaya aykırı yasalar çıkarılmasına yol açacağı iddiasıdır. Bu endişeye
gerek yoktur; zira, gerek bu teklifin kendisi gerekse öngördüğü yöntemle
yapılacak çalışmalarla oluşturulacak yasama faaliyetleri, her aşamada anayasal
denetime tabi olacaktır. İçtüzüğümüzün 38 inci maddesi gereği, ihtisas komisyonlarının, Anayasaya
uygunluk incelemesi yapmak öncelikli görevidir. Ayrıca, gerek şu andaki
uygulamada gerekse bu teklifte öngörülen yöntemde, komisyonlarda ve Genel
Kurulda Anayasaya aykırılık önergeleri verilmesi ve öncelikle görüşülmesi yolu
açıktır. Öte yandan, Mecliste onaylanan bir yasa, Sayın Cumhurbaşkanımız ve
değerli uzman kadrolarınca da Anayasaya uygunluk yönünden titiz bir incelemeye
tabi tutulmakta ve inceleme sonucuna göre işlem tesis edilmektedir. Tüm bu süzgeçlere rağmen, hâlâ aykırılık olabileceği ihtimaline karşın,
Anayasa Mahkemesinin denetimi ve bu denetimin usulleri de hukukumuzda
düzenlenmiştir. Bu nedenle, endişeye yer olmadığı düşüncesindeyim. Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi, şu anda yürürlükte
olan çalışma yöntemlerine göre yasama ve denetim görevlerini yerine
getirememektedir. Bu, bir vakadır. Bunun canlı kanıtı, önümüzde bulunan
gündemdir. Örneğin, 6.2.2001 tarihli gündeme baktığımızda, yani, dünkü gündeme,
237 kanun tasarı ve teklifi, 142 araştırma ve genel görüşme önergesi, 549 sözlü
soru önergesiyle, âdeta, gündemin tıkanmış olduğunu görüyoruz. Bu nedenlerle, bu teklifle getirilen düzenleme, her ne kadar 3 üncü
maddede önergeyle yapılan değişiklik teklifin orijinal halindeki özgün halinde
biraz uzaklaşma sağlamış olsa bile, bu haliyle de, Meclis çalışmalarımıza
önemli katkılar, önemli kazanımlar getireceği kanaatinde ve düşüncesindeyim. Bu
nedenle, teklifin lehinde oy kullanacağımı belirtiyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Kılıç, teşekkür ederim efendim. Sayın milletvekilleri, teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum efendim:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Teklif kabul edilmiştir, hayırlı olsun. Sayın milletvekilleri, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için, 8 Şubat 2001 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum. Ayrıca, grup başkanvekillerine, gergin bir ortamda değil, mümkün
olduğunca konsensüsle bu işi bitirdikleri için teşekkür ediyorum efendim. Kapanma Saati : 19.15 VI. – SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI |
|