Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 42       YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

9 uncu Birleşim

31 . 10 . 2000 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                                    

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, 2000 yılı pancar fiyatının hükümet tarafından açıklanmaması nedeniyle mağdur olan pancar çiftçisinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı

2. - Batman Milletvekili Burhan İsen'in, Batman İlinde meydana gelen intihar olaylarına ilişkin gündemdışı konuşması

3. - Ardahan Milletvekili Faruk Demir'in, çiftçilerin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı

4. - Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in, Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, 2000 yılı pancar fiyatının hükümet tarafından açıklanmaması nedeniyle mağdur olan pancar çiftçisinin sorunlarına ve Ardahan Milletvekili Faruk Demir'in, çiftçilerin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevabı

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - İzmir Milletvekili Işılay Saygın ve 20 arkadaşının, İzmir İlinin kentsel sorunlarına çözüm bulunabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi ve Seferihisar yat limanının SİT alanı içine alınması ile viya-dük inşaatlarının durdurulmasının nedenlerinin araştırılması amacıyla Mec-lis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/152)

2. - Sivas Milletvekili Musa Demirci ve 20 arkadaşının, yurtdışında eğitim görenlerin diplomalarının denkliği konusunda çıkan sorunların araş-tırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/153)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay'ın, 19-26 Eylül 2000 tarih-lerinde Tacikistan'a yaptığı resmî ziyarete Adana Milletvekili Metanet Çulhaoğlu'nun iştirak etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezke-resi (3/673)

2. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Payas Adında Bir İlçe Kurul-ması Hakkında Kanun Teklifinin (2/461) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/219)

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLAR-DAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Cumhurbaşkanlığı 1999 malî yılı kesinhesap cetvelinin sunulduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Tezkeresi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (3/595) (S. Sayısı : 523)

2. - Ağrı Milletvekili Celal Esin'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/548) (S. Sayısı : 474)

3. - Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu'nun Yasama Dokunul-mazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu  (3/549) (S. Sayısı : 475)

4. - İçel Milletvekili Yalçın Kaya'nın Yasama Dokunulmazlığının Kal-dırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyon-ları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/550) (S. Sayısı : 476)

V. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerileri

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki köy yollarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/396)

2. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İli kanalizas-yon projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/397)

3. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İli içme suyu projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/398)

4. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen köy hizmetleri projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/399)

5. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te GAP İdaresi Başkanlığınca yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/400)

6. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Yavuzeli'ne Emniyet Mü-dürlüğü kurulup kurulmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/401)

7. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İli Karkamış İlçesine Emniyet Müdürlüğü kurulup kurulamayacağına ilişkin İçişleri Ba-kanından sözlü soru önergesi (6/402)

8. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-İslâhiye İlçesi Ortaklı Jandarma Karakol binasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/403)

9. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İslâhiye İlçesi Kerküt Jandarma Karakol binasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/404)

10. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-İslâhiye İlçesi Jandarma Karakol binasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/405)

11. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Araban İlçesi özel idare işhanı inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/406)

12. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü tevzi inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/407)

13. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nurdağı İlçesi Emniyet Amirliği inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/408)

14. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Karkamış Hükümet Konağı inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/409)

15. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te Tapu Ka-dastro Genel Müdürlüğünün yürüttüğü projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/413)

16. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Merkez Antrenman Spor Salonu projesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/418)

17. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İl Kültür Müdürlüğü binası projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/426)

18. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nizip Kültür Merkezi projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/427)

19. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Oğuzeli Kültür Merkezi projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/428)

20. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Şahinbey İlçesi Anıt Mezar projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/429)

21. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen projelere ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/430)

22. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nizip Devlet Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/431)

23. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Kurbanbaba Sağlık Ocağı inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/432)

24. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen projelere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/433)

25. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Devlet Has-tanesi Hemodiyaliz ve Organ Nakli Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/434)

26. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Altındağ Sağ-lık Ocağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/435)

27.- Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep - Mithatpaşa Sağlık Ocağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/436)

28.- Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep - Şehitkamil Çocuk Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/437)

29. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Travmatoloji Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/438)

30. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Şehitkamil Devlet Hastanesi Bölge Acil Yardım Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/439)

31. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İl Donatım Müdürlüğü işine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/440)

32. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep - Oğuzeli semt polikliniği projesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/441)

33. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/442)

34. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/443)

35. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nizip İlçesi Organize Sanayi Bölgesi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/444)

36. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep 4. Organize Sanayi Bölgesi Altyapı inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/445)

37. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep 3.  Organize Sanayi Bölgesi Altyapı inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/446)

38. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi Arıtma Tesisi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanın-dan sözlü soru önergesi (6/447)

39. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen projelere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/448)

40. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Güzel Sanatlar Lisesi binası projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/449)

41. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi için ayrılan ödeneklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/450)

42. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-İslâhiye İlçesi Anadolu Lisesi binası inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/451)

43. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nurdağı Lise binası inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/452)

44. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi binası projesine ilişkin Millî Eğitim Baka-nından sözlü soru önergesi (6/453)

45. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi kampus altyapı projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/454)

46. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesinin yatırım ve hizmet projelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından söz-lü soru önergesi (6/455)

47. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen okul projelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/456)

48. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki öğretmen ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/457)

49. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İlinde yürü-tülen projelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/458)

50. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki imam ve müezzin sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/461)

51. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/462)

52. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki koopera-tiflere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/463)

53. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, THY'nin yılbaşında düzenlediği özel yurtdışı seferlere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/466)

54. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, memur maaş zamlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/467)

55. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Abdullah Öcalan'ın sağlık, beslenme, korunma gibi giderlerine ve basınla nasıl iletişim kurduğuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün cevabı (6/469)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk'un, ameliyat ipliği ithalatına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/2312)

2. - İstanbul Milletvekili Erol Al'ın, Atatürk Havalimanında verilen sağlık hizmetlerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün cevabı (7/2319)

3. - Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in, ihtisas gümrükleri uygulamasına geçilip geçilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in cevabı (7/2329)

4. - Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, Gaziantep'teki hayali ih-racat olayında para transferlerinin bir bankanın Gaziantep şubesince ya-pıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2338)

5. - İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin'in, Haliç ve Camialtı Tersanelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın cevabı (7/2345)

6. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Devlet ve Selçuk Tıp Fakültesi Hastanelerinin zamanında sevk etmemeleri nedeniyle ölen bir hastaya ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/2346)

7. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul Büyükşehir Bele-diyesinin Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kuruluna olan borç-larına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2353)

8. - Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi öğretim görevlilerine polis tarafından yapılan uygulamaya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2377)

9. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Çay-Kur’un özelleşti-rilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yüce-len'in cevabı (7/2381)

10. - İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin'in, mahalle bakkallarının bazı sorunlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/2396)

11. - Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in, DMS'nı kazananların yerleşti-rilmeleri ve Devlet Personel Başkanlığı hakkındaki bazı iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'in cevabı (7/2406)

12. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, Çayırhan Linyitleri İşletmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer'in cevabı (7/2414)

13. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Kayseri ve İstanbul'da jandarmanın usulsüz baskınlar yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2431)

14. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, kredi borcunu ve Bağ-Kur primlerini ödeyemeyen esnaf ve çiftçilere ilişkin Başbakandan so-rusu ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı (7/2436)

15.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, 23 Ağustos 2000 tarihinde Atatürk Orman Çiftliğinin arazisinde çıkan yangına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/2437)

16. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, porno yayınlara şifreli TV kanallarında izin verilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (7/2438)

17. - Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, Amasya'nın bazı bel-delerinde yaşanan afet sebebiyle çıkarılan kararnamenin istismar edilerek uygulanmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2461)

18. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize'de yaptığı konuşmanın polis tarafından kayda geçirilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2529)

19. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Karaman-Ayrancı-Akpınar Köyünün köy sınırlarının belirlenmesi için bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2536)

20. - Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay'ın ekonomik sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı (7/2564)

21. - Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay'ın, Başbakanlık Bursu formlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin cevabı (7/2565)

22. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Karaman-Sarıveliler-Dumlugöze Köyünün gıda taleplerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin cevabı (7/2597)

23. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, mühendis ve mimarların ücretlerinin iyileştirilmesi çalışmalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'in cevabı (7/2615)

24. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, zeytinyağı taban fiyatlarına ve üretici birliğinin sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/2633)

25. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, İstanbul Trafik Vakfına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2641)

26. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Polis Vakfı gelirlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2642)

27. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Çaykur'un özelleşti-rilmesi çalışmalarına ve çay üreticilerinin sorunlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (7/2644)

28. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Karaman-Kâzımkarabekir-Özyurt Köyü civarında yapılan deprem tetkik çalışma raporuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın cevabı (7/2649)

29. - Sivas Milletvekili Musa Demirci'nin, Küçükköy Kâzımkarabekir İmam Hatip Lisesinde başörtülü kız öğrencilerin derslere alınmaması sebebiyle çıkan olaylara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın ce-vabı (7/2651)

30. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk'un, depremden zarar gören illerde kesintisiz haberleşme sağlayan iridyum telefon alımı yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2661)

31. - Erzurum Milletvekili Fahrettin Kukaracı'nın, Doğu Anadolu Bölgesine saman ve yem nakli için TCDD'nin ücretsiz vagon tahsisi yapıp yapmayacağına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün cevabı (7/2664)

32. - Samsun Milletvekili Erdoğan Sezgin'in, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay'ın cevabı (7/2671)

33. - Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, organize sanayi bölgelerinin finansman sorununa ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/2675)

VII. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - Kütahya Milletvekili Ahmet Derin ve 22 arkadaşının, ithal kömür uygulamasının yeniden değerlendirilmesi ve kömür üreticilerinin içinde bu-lunduğu durumun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/9)

 


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

Oturum Başkanı, yeniden TBMM Başkanvekilliğine seçilmesi münasebetiyle, 21 inci Dönem Üçüncü Yasama Yılının başarılı olması dileğiyle bir konuşma yaptı.

Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, esnaf ve sanatkârların,

Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin,

Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman da, Eskişehir’in Sivrihisar İlçesi, İstiklâlbağı Köyünü ziyaretine ve köylülerin;

Sorunlarına ilişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Siyasî parti gruplarınca aday gösterme işlemi tamamlandığından, komisyonlara üye seçimi ertelendi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

3 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/302) (S. Sayısı : 150) yapılan açık oylama sonucunda kabul edildiği ve kanunlaştığı açıklandı.

1 inci sırasında bulunan, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilâtı Hakkında 189 Sayı-lı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/53) (S. Sayısı : 433),

2 nci sırasında bulunan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda DeğişiklikYapıl-masına Dair Kanun Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komis-yonları Raporlarının (1/650, 1/679) (S. Sayısı : 517),

4 üncü sırasında bulunan, Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Kastamonu Milletvekili Murat Başesgioğlu, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Konya Milletvekili Ömer İzgi, Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, Fazilet Partisi Grup Baş-kanvekili İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman ve Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Konya Milletvekili Emrehan Halıcı’nın, 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 47 nci Maddesine Bir Fıkra Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun (2/527) (S. Sayısı : 494),

5 inci sırasında bulunan, 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Karar-nameye Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/479) (S. Sayısı : 173),

6 ncı sırasında bulunan, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Adına Tescil Edilecek Taşınmaz Mallar Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporunun (1/506) (S. Sayısı : 205);

Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.

Komisyonların hazır bulunamayacağı anlaşıldığından, grupların da mutabakatı alınmak suretiyle, 31 Ekim 2000 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 15.45’te son verildi.

Murat Sökmenoğlu

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Hüseyin Çelik

Levent Mıstıkoğlu

 

Van

Hatay

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

     No. : 16

II. – GELEN KÂĞITLAR

27 . 10 . 2000 CUMA

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Gaziantep Milletvekili  Mehmet Ay'ın, Batı Trakya Türklerine ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/878) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000)

2. - Bursa  Milletvekili  Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, Türk Telekom'un abone sayısına ve personel sayısına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/879) (Başkanlığa geliş tarihi  : 24.10.2000)

3. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, eğitime katkı payı adı altında toplanan paralara ve deprem yardımlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/880) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000)

4. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, DSİ 25. Bölge Müdürlüğü'nde işten çıkarılan geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/881) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

5. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Amerika'daki lobi çalışmalarına ilişkin Dışiş-leri Bakanından sözlü soru önergesi (6/882) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

6. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa'nın merkez ilçelerinde ilçe tarım mü-dürlükleri açılıp açılmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/883) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

7. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, okullarda öğrencilerden toplanan paralara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/884) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.10.2000)

8. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, koruma görevi yapan polis memurlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/885) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000)

9. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, memur maaşlarında yapılacak artışlara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/886) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Batman Milletvekili Faris Özdemir'in, Doğu ve Güneydoğu'da terör ve göçlerin yarattığı sorunlara ve intihar olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2719) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.10.2000)

2. - Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in, Batman, Van ve Diyarbakır illerinde meydana gelen intihar olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2720) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.10.2000)

3. - İstanbul Milletvekili Ediz Hun'un, İstanbul Tarım ve Köyişleri İl Müdürlüğünün sahipsiz hayvanlarla ilgili bir yazısına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2721) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000)

4. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, eğitime katkı payı olarak toplanan paralara ve öğretmen kadrolarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2722) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000)

5. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Marmara depreminde hasar gören camilere ve din görevlilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/2723) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000)

6. - Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu'nun, Diyarbakır Merkez Doğum ve Bağlar Devlet hastanelerine ayrılan ödeneğe ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2724) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000)

7. - Samsun Milletvekili Vedat Çınaroğlu'nun, Samsun'da bulunan iki fabrikanın çevreye ver-diği zarara ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/2725) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000)

8. - Adana Milletvekili Ali Gören'in, sağlık hizmetlerine ve sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2726) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

9. - Adana  Milletvekili Ali Gören'in, sağlık hizmetlerine  ve sağlık personelinin ücretlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2727) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

10. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Sincan İmam Hatip Lisesinde öğrenci ve öğretmenlere Kaymakam ve İlçe Millî Eğitim Müdürü tarafından hakaret edildiği iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2728) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

11. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, İller Bankasınca köylere hizmet fonundan ayrılan ödeneklerin Karayolları Genel Müdürlüğüne aktarıldığı iddialarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2729) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

12. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, kuraklıktan zarar gören çiftçilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2730) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.10.2000)

13. - Adana Milletvekili Yakup Budak'ın, mesleki ve teknik okullardaki öğrenci, öğretmen ve derslik sayısına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2731) (Başkanlığa geliş tari-hi: 25.10.2000)

14. - Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan'ın, emlak satış sahtekarlığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2732) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

15. - Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan'ın, belediyelerin borç ve gelirlerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2733) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

16. - Tokat Milletvekili M.Ergün Dağcıoğlu'nun, Sayıştay arşivinde çıkan yangın hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2734) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

17. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, sözde Ermeni soykırımı ile ilgili bazı gazete haberlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2735) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

18. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, sözde Ermeni soykırımı iddialarına karşılık ABD'ne karşı uygulanacak yeni önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2736) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

19. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, sözde Ermeni soykırımı iddiaları konusundaki tarihsel belgelere ve araştırmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2737) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

20. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, sözde Ermeni soykırımı tasarısıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2738) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

21. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Karayolları Genel Müdürlüğü 14. Bölge Müdürlüğü yatırım programına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2739) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

22. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, personele ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2740) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000)

23.- Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın, Afyon SSK Hastanesinin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2741) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000)

24. - Denizli Milletvekili Mehmet  Gözlükaya'nın, LPG'li araçların muayene  ücretleri konu-sunda Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararının uygulanmamasına ilişkin Maliye Bakanından ya-zılı soru önergesi (7/2742) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000)

25. - Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa-İznik'teki çiftçilerin kredi borçlarının ertelenmesi konusunda bir çalışma olup olmadığına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2743) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000)

26. - Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın, yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2744) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000)

 

     No : 17

30 . 10 . 2000 PAZARTESİ

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın, deprem bölgesindeki vatandaşların vergi borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/887) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

2. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ndeki geçici işçilerin kadro sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/888) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

3. - Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, tabiî afet nedeniyle İller Bankasınca dağıtılan ek öde-neğe ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/889) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

4. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, kuraklıktan zarar gören çiftçilere ilişkin Tarım ve Köy-işleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/890) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

5. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, otomotiv yan sanayiinde uygulanan şase tadilat projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/891) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

6. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa TEDAŞ Müdürlüğünün bazı uygulamalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/892) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, İmam-Hatip liseleriyle ilgili basında çıkan haberlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2745) (Başkanlığa geliş tarihi:27.10.2000)

2. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, polis yükseköğretim okullarına öğrenci alımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2746) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

3. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, eğitime katkı payı adı altında alınan vergilerin kulla-nıldığı yerlere  ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2747) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

4. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, kamuya ve KİT'lere ait tatil köyü, kamp, sosyal tesis ve araç sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2748) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

5. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Kırıkkale Üniversitesinde yardımcı doçentlik görevini sürdüren bir öğretim üyesinin görevinden çıkarılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2749) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

6. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, bir dernek tarafından doğu ve güneydoğulu öğrencilere burs verilirken aranan koşullara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2750) (Başkanlığa geliş tarihi:27.10.2000)

7.-  Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, Bağ-Kur çalışanları ve emeklilerinin maaşlarından yapılan kesintilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2751) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

8. - Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, silah taşıma ruhsatı alma hakkı bulunan oda yöneticilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2752) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

9. - Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, günlük bir gazetede yer alan "turiste başörtü eziyeti " adlı yazıya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2753) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

10. - Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, 2001 Bütçesinden Balıkesir İline ayrılan ödeneğe ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/2754) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

11. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, polis tarafından yasaklanan konser ve toplantılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2755) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

 

     No. : 18

31 . 10 . 2000 SALI

Teklifler

1. - Bursa Milletvekili Turhan Tayan'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sa-yılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Ek Madde Eklen-mesi Hakkında Kanun Teklifi (2/599) (Millî Eğitim,Kültür,Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Ko-misyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.10.2000)

2. - Bursa Milletvekili Ali Arabacı'nın; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Bir Madde-sinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/600) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000)

Tezkere

1.- İstanbul Milletvekili Bülent Ersin Gök'ün, Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hak-kında Başbakanlık Tezkeresi (3/672) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000)

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, bazı medya sahiplerinin kamu ihalele-rine katılmalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/893) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

2. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, batık bankalara ve kamu bankalarının özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/894) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

3. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, kamu bankalarından kullanılan kredilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/895) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

4. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa-İznik'te dolu yağışından zarar gören çiftçilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/896) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, öğrencilere tavsiye edilen kitaplara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2756) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

2. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, faaliyetleri durdurulan bankalar hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2757) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

3. - Kütahya Milletvekili Ahmet Derin'in, santral ve kömür işletmelerinde çalışan işçilere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2758) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

4. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki intihar olaylarına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2759) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

5. - Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, Van İlinde yürütülen turizm amaçlı spor faaliyetleri projesine ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2760) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

6. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Adıyaman-Sincik-Hasanlı Köyünün telefon sorununa ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2761) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

7. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Hakkâri'de düzenlenen sanat şölenine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2762) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

8. - Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, Van Gölündeki kirliliğe ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/2763) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

9. - Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan'ın, bazı kurumlarda çalışan geçici işçilerin kadroya alınmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2764) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

10. - Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, Merzifon Havalimanı projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2765) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

11. -Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, Amasya'nın kara ve demiryolu sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2766) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

12. - Amasya  Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, Amasya'da üniversite kurulup kurulmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2767) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000)

13. - Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, LPG'li araçların muayeneleri ile ilgili yürütmeyi durdurma kararının uygulanmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2768) (Başkanlığa geliş tarihi : 31.10.2000)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. - İzmir Milletvekili Işılay Saygın   ve 20 arkadaşının,  İzmir İlinin kentsel sorunlarına çözüm bulunabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi ve  Seferihisar Yat Limanının sit alanı içine alınması ile viyadük inşaatlarının durdurulmasının nedenlerinin araştırılması amacıyla  Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir  Meclis araştırması  açılmasına ilişkin önergesi (10/152) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000)

2. - Sivas Milletvekili Musa Demirci ve 20 arkadaşının, yurtdışında eğitim görenlerin diplomalarının denkliği konusunda çıkan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin  belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/153) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000)

Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi

1. - Adana Milletvekili Ali Gören, sağlık hizmetlerine  ve sağlık personelinin ücretlerine ilişkin Başbakana yönelttiği yazılı soru önergesini 31.10.2000 tarihinde geri almıştır (7/2727)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

31 Ekim 2000 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Mehmet AY (Gaziantep)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9 uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Şunu belirtmek istiyorum: İkinci defa şahsıma ve arkadaşlarımıza gösterdiğiniz güvenden dolayı, şahsım adına şükranlarımı sizlere sunuyorum.

Tabiî, bu Meclis, büyük bir meclistir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 80 inci yılını idrak ediyoruz. Bu Meclisin başarılarını burada sıralamaya gerek yok.

Bu arada, Yüce Meclisle ilgili şunu da söylemek istiyorum: Milletin iradesinin en üst düzeyde temsil edildiği bu Meclisin üzerinde hiçbir kişi ve kurumun etkisi olamaz, olmamalıdır. (Alkışlar) O arada, bu Meclisin hamiliğine ve haklarına kimsenin sahip çıkmasına da gerek yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendi haklarına sahip çıkabilecek olgunlukta, güçte, yetenektedir diyorum ve 21 inci Dönem Üçüncü Yasama Yılı çalışmalarında, bir önceki dönem gibi, ülkemiz için, ulusumuz için çok başarılı çalışmalar yapacağınıza olan inancımı belirterek, çalışmaları başlatıyorum.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce 3 arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim

Gündemdışı ilk söz, pancar bedelleriyle ilgili olarak söz isteyen Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'a aittir.

Buyurun Sayın Yıldırım. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım’ın, 2000 yılı pancar fiyatının hükümet tara-fından açıklanmaması nedeniyle mağdur olan pancar çiftçisinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir yıl evvel ekim hazırlığı yapılan, altı yedi ay evvel ekilen ve iki aydır sökümü yapılan, tarım ve sanayi ürünü olan, 2000 yılı pancar fiyatının hükümet tarafından açıklanmaması nedeniyle mağdur olan pancar çiftçisinin durumu ve sorunları hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yeni yasama yılının ülkemize hayırlı olmasını diler; Sayın Başkana, Yüce Heyetinize, Aziz Milletime ve kendi kaderiyle baş başa bırakılan çiftçi kardeşlerime saygılarımı sunarım.

Ülkemiz bir tarım ülkesidir. Nüfusun yarısı tarımla uğraşmaktadır. Tarım, dünyanın her yerinde korunduğu gibi, gelişmiş ülkelerde de daha fazla desteklenmektedir. Ülkemizde ise, son üç yıldır bırakınız desteklemeyi, çiftçi, alınteri, el emeği olan hakkını alamamaktadır. İşte çiftçinin, pancarcının, hayvancının ve sütçünün mağduriyeti buradan başlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, hükümet, çiftçinin ürününe maliyetin altında fiyat vermektedir. Bu, geçen yıl da böyle oldu, bu sene de böyle olmaktadır; çünkü, buğdayın maliyeti 125 000 lira iken, 102 000 lira verildi. Şu anda pancarın maliyeti 40 000 liradır; ama, iki aydır, çiftçi kendi imkânıyla pancar söktüğü halde, çiftçinin bu pancarı nasıl söktüğünü, kaça sattığını bilmeyen çiftçiye, sayın hükümet, acaba neden üvey evlat muamelesi yapıyor? Pancara kota koyarak; yani, pancar ektirmeyerek, neden çiftçiyi mağdur ediyor, neden kota tüccarlarına fırsat veriyor; hatta, bu yıl kotayı daha da yükselterek, acaba çiftçiyi tasfiye etmeyi mi düşünüyor? Sayın hükümetten soruyorum: Acaba üreticisine, çiftçisine, sen çok çalıştın, çok ürettin; ceza, az ürettin; ceza diyerek cezalandıran ülke var mıdır? Türk çiftçisi cezaya değil, ödüle layıktır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde pancar ziraatı 64 ilde yapılmaktadır; ancak, iki aydır pancar söküldüğü halde, halen hükümet pancar fiyatını ilan etmemiştir.

Bakınız, geçen yıllardaki artışlarıyla ilan günlerini arz ediyorum: 1992'de yüzde 63,4 ile 12 Ağustosta, 1994 yılında yüzde 100 artış ile 28 Eylülde, 1995'te yüzde 150 ile 13 Ekimde, 1996'da yüzde 76 ile 29 Mayısta, 1997'de yüzde 150'yle -yani Doğru Yol Partisi iktidardayken 26 Ağustosta; bugün 31 Ekim, halen belli değil.

Bakınız, hükümetin, pancar fiyatlarını geç açıklamasının bir tek sebebi vardır: Hükümet, çiftçiyi gözden çıkarmıştır "pancar ekmeyin" demektedir; hatta, tarım çiftçisinin ipini çekmiştir.

Değerli milletvekilleri, hükümetimiz, çiftçiyi, borçtan, bu perişanlıktan kurtarmak istiyorsa -ki, istemiyor; çünkü, Cottarelli istemiyor- çiftçinin alınteri, el emeğini ve pancar girdilerinin pahalılığını göz önünde bulundurarak, pancarın kilogram fiyatını 40 000 lira olarak derhal ilan etmelidir; çünkü, dünyada, ürettiği ürününü kaça sattığını bilmeyen başka bir devletin çiftçisi var mıdır? Yine, çiftçiyi perişanlıktan kurtarmak istiyorsa, mutlaka kotayı kaldırmalıdır.

Hükümet, pancar temliklerinde, pancar çiftçisinden yüzde 100 faiz almaktadır. Yazık bu çiftçiye, yazık bu ülkeye! Çiftçi, borcunu ödeyemediği gibi, yüzde 68'i icralık duruma gelmiştir. Bundan sonra hapisanelere çiftçi ile esnaf girecektir, girmektedir.

Eskişehir yöresinde gübre sıkıntısı halen devam etmektedir, gübre bulunmamaktadır. Sakarı Deresi dediğimiz Sarıcakaya, Mihalgazi, Alpagut çiftçisi karaborsa gübre almaktadır. Yazık bu çiftçiye!

Eskişehir'de işsizler ordusu varken, yirmi senedir geçici işçi şeker fabrikasında çalışırken, Petlas işçilerini fabrikada işe başlatmaları gösteriyor ki, çiftçi, esnaf gibi, Eskişehir halkını da, Sayın Hükümet hiçe saymaktadır, gözden çıkarmıştır.

Eskişehir Şeker Fabrikası özelleştirme kapsamına alınmıştır. Özelleştirmeye karşı değiliz; ama, fabrikaya talip olan pancar çiftçisine, kooperatife verin bu fabrikayı, insanları mağdur etmeyin -ta ki, Et-Balık işçileri gibi, Sümerbank Basma Eskişehir işçileri gibi- acıyın bu insanlara!

Sayın Hükümet, çiftçiye, esnafa, memura, emekliye, fakir fukaraya gelince enflasyonu bahane ediyor; ama, bankalara gelince, sınırsız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, size 1 dakika eksüre veriyorum; lütfen toparlayın.

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Beyler, bu yaptığınız hataların, bunun hesabını bu millete veremezsiniz, cezasını siz çekersiniz; ancak, ülkeye de, insanlara da ceza çektiriyorsunuz. Dönün bu yoldan; bu çiftçiyi öldürmeyin, diriltin, yaşatın.

Bu milleti düşünün ve acıyın diyor, Yüce Millete sabır diliyorum; Sayın Heyetinize saygılarımı sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.

Sayın Bakan gündemdışı konuşmaların ikisine birden yanıt verecekler.

Gündemdışı ikinci söz, Batman İlinde meydana gelen intihar olayları hakkında söz isteyen Batman Milletvekili Burhan İsen'e aittir.

Buyurun Sayın İsen.

Süreniz 5 dakika efendim.

2. - Batman Milletvekili Burhan İsen’in, Batman İlinde meydana gelen intihar olaylarına ilişkin gündemdışı konuşması

BURHAN İSEN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son günlerde Batman İli-mizde meydana gelen intihar olayları hakkında gündemdışı söz almış bulunmaktayım; Yüce Heye-tinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sözlerime, bir anlık umutsuzluk ve çaresizliğin etkisiyle canlarına kastederek yaşamlarını yitiren gencecik insanlarımıza Allah'tan rahmet dileyerek başlamak istiyorum ve bu olayların bir an evvel son bulmasını bütün kalbimle temenni ediyorum.

İntihar, insanın, kendi canını, bilerek, isteyerek, kendisinin alması demektir. Bir başka deyişle, intihar, cesaret ve umutsuzluğun son noktasıdır. Bir insan canına nasıl kıyar? Nedir onu ölüme sürükleyen nedenler, koşullar? İntiharlarla verilen can neyin karşılığıdır; bir kurtuluşun mu, yoksa bir kördüğümün mü? Gerçekten, canına kıyanlar, biraz da bizim canımızdan alıp gitmiyorlar mı? Dünyaya gelmek elimizde değil; ama, bu dünyayı bırakıp gitmek de bu kadar kolay olmamalı. Kısacası, kazanan, ölüm değil yaşam olmalıdır.

İntiharlar sadece ülkemizin sorunu değil, aynı zamanda bir insanlık meselesidir. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre her yıl yarım milyondan fazla insan intihar ederek hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde son 15-20 yıldır giderek artan boyutlarda meydana gelen intihar olayları, gerçekten, toplumsal bir tehlikenin olduğunu ve artık, konunun ciddiye alınarak çözüm bulunması gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Değerli milletvekilleri, Batman İlimizde, son günlerde, kaygı ve üzüntü verici oranlarda intihar olayları meydana gelmiştir. Çoğu kadın olmak üzere 40 kişi canına kıymaya teşebbüs etmiş ve ne yazık ki, bunların 29'u henüz yaşamlarının baharında iken yaşama veda etmişlerdir.

Devlet İstatistik Enstitüsünün verilerine göre, 1993 yılında yapılan çalışmada, intihar olaylarının bölgelerarası dağılımında Batman İlimiz son sıralarda yer alırken, ne yazık ki, bugünlerde ilk sırada yer almaktadır. Böylesi trajik olayları gözardı etmek mümkün değildir. Nitekim, olayların ortaya çıkması üzerine hükümetimiz konuyla yakından ilgilenmiş, ilimize Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığından uzman heyetler gönderilmiştir. Bu heyetler konuyla ilgili raporlar hazırlamışlardır. Bu raporların gereğinin ilgili bakanlıklarca bir an evvel hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Raporlarda belirtildiği gibi, bu olayların arkasında derin ekonomik, sosyal, kültürel, eğitim ve psikolojik nedenler yatmaktadır. Nedenleri şu başlıklar altında toplayabiliriz: İşsizlik, gelir dağılımındaki dengesizlikler, yatırımların artan nüfusla orantılı olarak yapılamaması, ilimizde uzun yıllar yaşanan terör eylemlerinin halkımız üzerindeki olumsuz etkileri, hızlı değişime ayak uyduramama, eğitim seviyesinin düşük olması, görsel medyanın bazı programlarının gençlerimiz üzerindeki olumsuz etkileri, ailelerin özellikle kız çocuklarına eğitim hususunda takındıkları olumsuz tavırlar, aile baskısı, şiddet ve aile içi geçimsizlikler, kalabalık ailelerin barınma koşullarının yetersiz oluşu, özellikle, köyden kente zorunlu olarak göç eden ailelerin olumsuz şartlarda yaşamaları gibi benzer pek çok neden sıralanabilir.

Çözüm konusunda neler yapılabilir diye düşündüğümüzde, burada, insanlarımızın içine düştüğü bu acıklı durumun, bir an evvel düzeltilebilmesi için anne ve babalara, eğitimcilere, din görevlilerine, basın yayın organlarına, kısacası, tüm kurum ve kuruluşlara ve bizlere büyük sorumluluk ve görevler düşmektedir. Öncelikle, psikiyatrist, psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve hemşirelerden oluşan danışma ve müdahale merkezi oluşturulmalıdır. Kadın ve aile sorunlarıyla ilgili bir merkez kurulmalı, halk eğitim merkezleri çoğaltılmalı, mevcutlar daha etkin kullanılmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın İsen, 1 dakikalık eksüre veriyorum, toparlayınız...

BURHAN İSEN (Devamla) - Bütün kamu kurum ve kuruluşları toplumsal projeler geliştirmeli ve vatandaşlarımızla uyumlu ilişkiler kurması sağlanmalıdır. Kapalı okullar bir an önce açılmalı, öğretmen açıkları giderilmeli, okullardaki rehberlik eğitimine ağırlık verilmeli, özellikle, kız meslek liselerinin sayısı artırılmalı, yarım kalmış okul inşaatlarının tamamlanması için bölgeye acil ödenekler gönderilmelidir.

Kültür merkezleri, sinema, tiyatro salonları ve sosyal tesisler açılmalı, ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları, bölgenin gelenek görenekleri ve toplumun sosyal yaşayışını göz önüne alarak daha özenli programlar yapmalıdır. İlimizin çehresini değiştiren ve halkımızın eğitim düzeyinin yükseltilmesine önemli katkıları olacak bir üniversitenin kurulması sağlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, koşullar ne kadar zor olursa olsun, insan, yaşamaktan vazgeçmemelidir; zira, yaşamda keder, hüzün ve mutluluk daima vardır. Katlanamadığımız bir sıkıntının yarın sona ermesi ve mutlu günlerin gelmesi her zaman olası değil midir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın İsen.

Gündemdışı konuşmaya yanıt verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Gündemdışı üçüncü söz, ziraî ve hayvancılık kredi borçlarının ertelenmesi konusunda söz isteyen Ardahan Milletvekili Faruk Demir'e aittir.

Buyurun Sayın Demir. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

3. - Ardahan Milletvekili Faruk Demir’in, çiftçilerin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatif-lerine olan borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı

FARUK DEMİR (Ardahan) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2000 yılı içerisinde ülkemizde yaşanan kuraklık sonucu, çiftçilerimizin, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesiyle ilgili gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, pazar günü kutladığımız 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı tekrar kutluyor, saygılarımı sunuyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yurt genelinde yaşanmış olan kuraklıktan bütün illerimiz olduğu gibi Ardahan İlimiz de olumsuz yönde etkilenmiştir. Ardahan İli nüfusunun yüzde 75'i köylerde yaşamaktadır. Köylülerimizin tek geçim kaynağı hayvancılıktır. Yurt çapında meydana gelen bu kuraklıktan etkilenen çiftçilerimizin Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçları, 1 yıl süreyle faizsiz ertelendi ve yeniden kredilendirilmesi hükümetimiz tarafından sağlandı. İlimizde, Ziraat Bankasından ve tarım kredi kooperatiflerinden çiftçilerimizin yararlandığı kredi türü, hayvancılık ve yem kredileridir. Daha önce Bakanlar Kurulumuzun almış olduğu bir kararla ziraî ürünlere çıkarılmış olan affın hayvancılık ve yem kredilerine de uygulanması, 28 Eylül 2000 tarihinde Bakanlar Kurulumuzun almış olduğu kararla harekete geçti. Bu vesileyle, Ardahanlı çiftçilerimiz adına, halkımız adına, ilgili bakanlarımıza, hükümetimize, Sayın Tarım Bakanımıza ve de özellikle Sayın Başbakanımıza tekrar şükranlarımı ve saygılarımı arz edi-yorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ilimizde bu gibi doğal afetlerin olumsuz koşullarının en aza indirilebilmesi için, sizlerin huzurunda Devlet Su İşlerinden, Ardahan ile ilgili sulama projelerini hayata geçirmesini diliyor ve halkımız adına bekliyoruz.

Üzüntüyle belirteyim ki, Ardahan'da Devlet Su İşleri aracılığıyla 1 metrekarelik sulu tarıma geçilememiştir. Kura Projesi kapsamında yapımına başlanması gereken, plan ve projeleri tamamlanmış olan 4 adet barajın etüt ve projeleri bitmiştir; bir an önce inşaına başlanması, hükümetimizden Ardahan halkının beklediği en önemli ve acil müjdedir.

Sayın milletvekilleri, huzur ve güven ortamının cumhuriyetimizin kurulduğundan bugüne hiçbir zaman bozulmadığı ve bozulmayacağı serhat ilimiz Ardahan, Ortaasya ve Türkî Cumhuriyetlere açılan en güvenli kapımızdır. Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan arasında açılması planlanan Çıldır-Aktaş sınır kapısının Türkiye tarafındaki yol ve gümrük binaları tamamlanmıştır. Gürcistan tarafına gerekli yardım ve krediler sağlanarak, Çıldır-Aktaş gümrük kapısının bir an önce hizmete girmesi ilimiz ekonomisine önemli katkılarda bulunacaktır.

Ayrıca, ihale aşamasında olduğunu bildiğimiz Kars-Tiflis demiryolu, Türkiye-Gürcistan ve dolayısıyla Avrupa-Asya arasında en önemli ulaşım ağı olması sebebiyle bir an önce hayata geçirilmelidir.

Ardahan İlimizin en büyük istihdam alanı diye düşündüğümüz Yalnızçam kış sporları, Uğurludağ kış sporları merkezinin kamulaştırma çalışmaları bitmiş, yol ve elektrik gibi altyapı çalışmaları tamamlanmıştır. Sayın Fikret Ünlü Bakanımızın Ardahan'ı ziyaretinde de dile getirdiğimiz gibi, Bursa-Uludağ'dan nakli düşünülen telesiyej ve teleferik teknik cihazlarının bir an önce Ardahan'a gelmesi, Ardahan halkının beklentisidir.

Yüksekokulumuz iki senedir eğitim vermesine rağmen, Ardahan'da henüz Kredi Yurtlar Kurumunun bir kişilik bile yurdu mevcut değildir. 450 ya da 500 kişilik yurt talebimiz DPT'den geçmiştir ve bir an önce yapımına başlanmasını da tekrar ilgili bakanlıktan diliyoruz.

Toplukonutla ilgili çalışmalarımız devam etmektedir; fakat, henüz toplukonutla ilgili herhangi bir inşaat Ardahan'da başlamamıştır. İl olduğumuzdan bu tarafa büyük sıkıntılar içerisinde, kamu görevlileri, köylerde oturmaktadır.

Organize sanayi bölgemizin altyapı çalışmaları, yine, ha keza, devam etmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; çiftçilerimizin borçlarının ertelenmesiyle ilgili yapmış olduğum bu konuşmada Ardahan'ın önemli birkaç sorununa başlık halinde değinme fırsatı buldum. Size ve Yüce Heyetinize, Ardahan'ın sorunlarını Yüce Mecliste tekrar gündeme getirme fırsatını verdiğiniz için, siz değerli milletvekillerine de değerli vaktinizi aldığım için çok teşekkür ediyorum.

Ardahan halkı adına, hepinize, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (DSP, MHP, ANAP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Demir.

Gündemdışı konuşmalara yanıt vermek üzere, Tarım ve Köyişleri Bakanımız Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp.

Buyurun Sayın Bakanım. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

4. - Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in, Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıl-dırım’ın, 2000 yılı pancar fiyatının hükümet tarafından açıklanmaması nedeniyle mağdur olan pancar çiftçisinin sorunlarına ve Ardahan Milletvekili Faruk Demir’in, çiftçilerin Ziraat Bankası ve ta-rım kredi kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevabı

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sıvas) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, birinci konuşmacı Doğru Yol Partisi Milletvekili Sayın Sadri Yıldırım'a ve üçüncü konuşmacı Demokratik Sol Parti Milletvekili Sayın Faruk Demir'e, çiftçilerimizin çeşitli meseleleriyle ilgili dile getirdikleri hususlardan dolayı teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, müsaade ederseniz, Sayın Sadri Yıldırım'ın konuşmasında sorduğu ve açıklanmasını istediği bazı hususlara cevap vermek istiyorum.

Öncelikle, memnuniyetle görüyorum ki, 57 nci cumhuriyet hükümeti göreve geldiği gün ve onu takip eden aylarda, tarımla ilgili burada sıralanan problemler çok daha fazlaydı. Onaltı aylık bir süreden sonra, tarımla ilgili, çiftçinin meselesiyle ilgili sıralanan problemlerin en azından belirli bir kısmının, uzun süredir çözülemeyen problemlerin bir kısmının çözüldüğünü ve sıralanan problem sayısının aza indiğini memnuniyetle görüyorum. Mesela, geçen seneler burada söz alan çok değerli konuşmacılarımız, her zaman, tarım ürünlerinin fiyatlarının düşük olması yanında, özellikle, ücretlerin zamanında ödenmediğinden şikâyet ediyorlardı. Bu sene, pek çok tarım ürününde, çiftçiye ödenmesi gerekli olan ücretler zamanında ödenmiştir. Buna birkaç misal vermek gerekirse, bu, hububat ürünlerinde de böyledir, fındıkta da böyledir, hükümetimizin desteklediği ve aldığı bazı meyvelerde de böyledir. Örnek olarak buğdayda, orta kalitedeki buğdaya 102 000 lira fiyat verilmiş, bu fiyat artışı o gün için yüzde 27,5 oranındaydı; ancak, Toprak Mahsulleri Ofisi, uzun senelerdir göremediğimiz bir şekilde -ekonomik istikrar programını da tavizsiz uygulamamıza rağmen- çiftçinin alacağının yarısını üçüncü günde, yarısını da yirmibeşinci günü geçirmeden ödemiştir. Böylelikle, tüccarımız buğday almak için seferber olmuş; tüccarımızın, un ve makarna sanayicimizin ve diğer gıda sanayicimizin de önünü görmesine imkân hazırlanmış, hatta, basında, buğday altın oldu, buğday çok parladı diye öyle yayımlar çıkmıştır ki, bazı kuyumcular da neredeyse buğday ticaretine girmişlerdir. Yani, bu gösteriyor ki, biz buğday fiyatlarını kontrol edi-yoruz, hiçbir zaman da, Toprak Mahsulleri Ofisi olarak belirlediğimiz satış fiyatımızın üzerine bu fiyatlar çıkmamıştır; tüketicimiz açısından, un sanayicisi açısından ve ihracatçımız açısından da ta-kibini yapıyoruz ve memnuniyetle belirtmek istiyorum ki, bu sene Toprak Mahsulleri Ofisinin önünde, uzun senelerdir ilk defa kuyruklar oluşmamış, Toprak Mahsulleri Ofisine ürününü teslim eden çiftçimiz parasını zamanında almış ve zamanında aldığı parayla da diğer tarımsal girdilerini alma imkânını bulmuştur.

Yine, şu sıralarda birinci ürün mısır hasadı yapıldı; hasat yapılmadan dahi, mısır, tarlada pazarlık yapılarak satılabilmiştir. Bunu, özellikle güney illerimizin değerli temsilcileri olan milletvekillerimiz çok daha iyi bilmektedirler. İkinci mısır ürününün hasadına başladığımız şu günlerdeyse, yine, mısır fiyatı, çiftçimizin emeğini belirli bir ölçüde koruyacak şekilde verilebilmektedir. Bunun için, ben, hükümetimize teşekkür ediyorum.

Yine, çok uzun süredir ilk defa bu sene, güneydeki narenciye üreticisi, güneydeki seracılıkla geçinen çeşitli sebze üreticisi ve İçanadolu'da Niğde, Nevşehir, Karaman, Aksaray'daki elma üreticisi memnuniyetini belirtmektedir. Yine, Afyon ve civarındaki çok sayıdaki vişne, kiraz üreticisi de memnuniyetini belirtmekte ve bu yıl, ilk defa vişne 500 000 liradan satılmaya, alınmaya başlanmış ve 500 000 lira fiyatı da devam etmiştir.

Ancak, tabiî ki, burada, çiftçinin sıkıntısının olmadığını söylemek mümkün değildir. Çiftçilerimizin uzun yıllardır sıkıntıları vardır; hükümetimiz de bu sıkıntıları bilmektedir ve gerekli tedbirler de, tüm imkânlarımız kullanılarak alınmaktadır.

Özellikle buğdaya verilen fiyat konusunda şunu, müsaadenizle bir kez daha söylemek istiyorum -çünkü, dün, aynısını Kars'ta açıkladım, bir gün önce aynısını Ardahan'da söyledim. Ardahan'ı, Kars'ı, Erzurum'u da son dört gündür, köylerini dahi ziyaret ederek geliyorum- biz, buğdaya 102 000 lira fiyat biçtik. Gerçekleşen enflasyon yüzde 50 civarındaydı diyelim. Yirmibeş günde parasını ödedik. Enflasyonun götürdüğü, yüzde 3 civarındaydı yirmibeş günde. Yüzde 27,5'ten yüzde 3'ü çıkardığınız zaman, buğdaya geçen seneye göre yüzde 24,5 artış vermişiz demektir. Ancak, buğdaya, farz edin ki, fiyat artışını yüzde 100 verdiniz bir sene öncesine göre ve göreve geldiğimizde ve göreve geldiğimizden daha önceki yıllarda da enflasyon oranlarının yüzde 100, hatta, yüzde 137,7 olduğunu biliyoruz. Bu zamanda buğdaya yüzde 100 artış verdiğinizi düşünün; ama, buğdayın parası da 8 ay sonra ödenince, aylık ortalama enflasyon yüzde 12; 8 ayla 12'yi çarptığınız zaman 92; 100'den 92 çıkarsa, çiftçiye verilen artış yüzde 8 demektir; yani, yüzde 100 artış verildiği senede dahi, 8 ay sonra ödenirse, bu artış yüzde 8 demektir. Onun için, bizim, hesaplarımızı, Yüce Meclisimizde, bu şekilde, açık bir şekilde yapıp, çarpmayı, toplamayı, çıkarmayı bu şekilde yapıp, değerli çiftçilerimizin, esnafımızın ve bizi izleyen çok değerli milletimizin takdirlerine sunmak mecburiyetindeyiz.

57 nci cumhuriyet hükümeti, hiçbir zaman, çiftçinin ipini çekme düşüncesinde değildir. Çiftçinin ipinin ne zaman çekildiğini çiftçilerimiz zaten biliyorlar. Bugün, bizim, tahıl ürünlerinde, özellikle mısır konusunda -geçen televizyonlarda da izlendi- Adanalı çiftçilerimiz "Adana'da, bizzat onbeş yıldır maddî ve manevî olarak yatırdığımın karşılığını bu sene alıyorum, bu sene aldığımdan dolayı da Sayın Tarım Bakanına teşekkür ediyorum" cümlesini birkaç kez televizyonda söylemelerine rağmen, belki, yeterli derecede halkımız tarafından işitilmemiş olabilir. Ben, bu teşekkürün, şahsıma değil, 57 nci cumhuriyet hükümetimize sunulduğu ve hükümetimize teşekkür edildiği şeklinde algılıyorum ve kabul ediyorum.

Bir yıl ve iki yılda çözülebilecek problemleri, 57 nci cumhuriyet hükümeti olarak çözüyoruz; ancak, Sayın Sadri Yıldırım'ın belirttiği gibi, gübrede sıkıntılar var. Gübre meselesi, gübredeki yatırımlar, gübre üretimi, bir yılda, iki yılda çözülebilecek meseleler değil. Bugün, Türkiye'de, gübre üretimi olarak kapasitemiz düşük ve mevcut olan kapasite de çalıştırılmıyor. Gübreyle ilgili kanunlar da yıllar önce çıkarılmış. Maalesef, hükümetimizin, bu konuda, kanunlar çerçevesinde alabileceği çok fazla tedbir yoktur.

Geçen hafta, bazı değerli milletvekillerimiz de katıldılar, benden önceki Sayın Bakanımız Mahmut Erdir Bey de katıldı, biz, Türkiye'de, ilk defa bir gübre paneli düzenledik. Gübreyi kullanan çiftçi, gübreyi üreten fabrika sahibi, gübre ithalatçısı, tüm tarım kooperatifleri ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığının katılımıyla, halkımıza açık bir panel düzenledik. O panel sonuçlarını da, Bakanlar Kurulumuza, Başbakanlığımıza arz ediyoruz. Şunu açık ve net söylüyorum ki, gübredeki tekelleşmeyi, gübredeki yanlışlıkları da, 57 nci cumhuriyet hükümeti ve onun içerisinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olarak, yakında aşacağız. Bunu da, özellikle burada belirtmek istiyorum.

Geçici işçi meselesinde, sayın milletvekilime teşekkür ediyorum; ancak, bazı bilgi eksikliği olabilir diye söylüyorum: Hükümetimiz, uzun süredir -15-20 yıl kadar- geçici olarak çalışan, Tarım ve Köyişleri Bakanlığımızda, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüzde ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğümüzde çalışan 44 000 işçiyi kadroya geçirmiştir. Bu kadar bütçe sıkıntısı olmasına rağmen, ekonomideki istikrar programımızı tavizsiz uygulamamıza rağmen, 44 000 geçici işçi, 57 nci cumhuriyet hükümetinin ve bizim de, sorumlu bakanlar olarak -birkaç bakanımızın- imzaladığımız bir karar alınmıştır ve bu işçilerimiz kadroya geçeceklerdir; bunu da, kendilerine çeşitli şekillerde duyurdum, buradan, tekrar, onlara ve bizi dinleyen yüce milletimize bir müjde olarak vermek isti-yorum.

Şeker Şirketinde çalışan mevsimlik işçilerin bazı kadro sıkıntıları var; ancak, mevsimlik işçi, geçici işçi farklı hususlardır. Şeker Şirketinde çalışan arkadaşlarımızın da durumlarının tekrar incelenmesinde, tabiî ki, biz hükümet olarak yarar görürüz ve bunu da, bu konuyu da inceleriz.

Pancar kotası meselesi... Bu, yıllar önce de yine alınan bir kararla yerine getiriliyor; ancak, biz, pancar kotasında, çiftçimizin, pancar yerine diğer alternatif ürünler, pancar kadar gelir getirecek ürünlere yönlenmesi konusunda hazırladığımız alternatif ürünler projesini, hem yine hükümetimizin bütçeden ayırdığı imkânlarla ve hem de Dünya Bankasından temin edilen kredilerle uygulamaya koyacağız; ancak, şekerpancarı üreticisinin, tüm kesimler için kararlı bir şekilde uyguladığımız istikrar programından dolayı bazı sıkıntıları olacaktır. Bizim uyguladığımız istikrar prog-ramı, eğer yanılmıyorsam 17 nci istikrar programıdır. Bizden önce 16 kez bu istikrar programı uygulanmıştır, aynı program uygulanmıştır. Uygulanan bu 16 programın sonucunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümetleinin çok fazla da başarılı olduğu söylenemez; ama, 17 nci olarak uyguladığımız bu istikrar programında ne derecede başarılı olduğumuz da enflasyonun düşüşüyle, faizlerin düşüşüyle ve ekonomideki yatırımların, artmasıyla, büyümeyle bütün halkımız tarafından görülmektedir.

Değerli milletvekilimiz Sayın Faruk Demir'in açıkladığı hususlar için çok teşekkür ediyorum. Biz hükümet olarak, bu sene kuraklıktan zarar gören çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine ve Ziraat Bankasına olan borçlarını, faizlerini dondurarak 2001 mart ayına kadar bir yıl ertelemiş bulunuyoruz; ancak, kuraklıktan ve çeşitli afetlerden etkilenen çiftçilerin bu borçlarının ertelenmesi özellikle Güneydoğu Anadolu'da, Doğu Anadolu'da ve İç Anadolu'nun bazı illerinde kuraklıktan dolayı doğal meraları, çayır alanları, yem üretim alanları etkilenen çiftçilerimizin veya köy tüzel-kişiliğindeki meraları, kuraklıktan dolayı etkilenen çiftçilerimizin, hayvancılık kredileri üzerinde, borçları üzerinde etkili olmamıştı. Bunun üzerine, yeni bir kararname hazırlanarak -Bakanlar Kurulumuzun, tüm bakanlarımızın yerinde destek ve katkılarıyla, Sayın Başbakanımızın ve Başbakan yardımcılarımızın da olumlu katkılarıyla- hayvancılık kredileri bir yıl ertelenmiştir. Ancak, ertelenen bu hayvancılık kredilerinin yanında, çiftçilerimizin yeni kredi almaları hususu da kararnamelere yerleştirilmiştir.

Şu anda uygulamada bazı aksaklıklar olduğu bizim de duyumlarımız arasındadır. Ziraat Bankasının çıkardığı bir tebliğe yeni bir açıklık getirilmesi için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olarak, Ziraat Bankasıyla gerekli yazışmalar yapılmaktadır. Çünkü "köy tüzelkişiliğine veya şahıslara ait çayır ve meralar" ifadesinin yer aldığı bu kararnamede, uygulamada, Hazineye ait çayır ve meralar olarak işlem yapılarak "Hazineye ait olan çayır ve meralarda kuraklık varsa, hayvancılık kredileri ertelenemez" diye Ziraat Bankasında çalışan değerli bazı arkadaşlarımızın, bürokratlarımızın böyle bir görüşü var. Ben Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak Meclis kürsüsünden tekrar ifade etmek isti-yorum ki; hükümetimizin çıkardığı bu kararname açıktır; köy tüzelkişiliğine sahip olan, ister köy tüzelkişiliğinin olsun, ister Hazinenin olsun, ister çayır, mera alanı, nasıl isimlendirilirse isimlendirilsin, o köyün -bunu, özellikle banka müdürlerimizin de uygulamalarına açıklık getirilmesi açısından söylüyorum- kullandığı merada, doğal çayır alanında bir kuraklık varsa  -ki, bu da tespitlerle yapılmış ve listeler çıkarılmıştır- köyün tüm hayvancılık kredileri ertelenecektir. Bu yönde de Ziraat Bankası Genel Müdürlüğünden şubelere bir yazı çıkmıştır. Yine, bu hususta da gerekli tedbirler alınacaktır.

Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; son dört günlük bir tetkik ziyaretiyle, Ardahan'ı, Kars'ı ve Erzurum'u yerinde inceledik; daha önce de diğer Doğu Anadolu illerimizi ve Güneydoğu Anadolu illerimizi, yine Tarım ve Köyişleri Bakanlığımızın ilgili çalışanlarıyla yerinde ziyaret etmiş, gerekli tespitleri yapmıştık. Hakikaten, Doğu Anadolu'da büyük bir kuraklık var. Biz, hükümet olarak Ulaştırma Bakanlığımızdan temin edilen Devlet Demir Yollarının vagonları ve diğer ekipmanlarıyla Doğu Anadolu'ya gerekli yem sevkıyatını yapıyoruz. Yine, Toprak Mahsulleri Ofisi olarak da arpa ve benzeri yem sevkıyatı yapılmaktadır. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'daki hayvan üreticimiz, hayvanları için herhangi bir yem sıkıntısıyla karşılaşmayacaktır. Bunu burada özellikle belirtmek istiyorum; çünkü, bu konuda da bazıları haksız kazanç temin etme yoluna girmesinler.

Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir)- Sayın Başkan...

BAŞKAN- Buyurun Sayın Yıldırım.

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir)- Sayın Başkanım, Sayın Bakanımızın cevaplarıyla yetinmedim. Üç soruma, önemli olmasına rağmen, cevap alamadım.

Birinci sorum, pancar fiyatlarının ne zaman açıklanacağıydı. Sayın Bakanım açık bir cevap vermedi.

İkinci husus, gübre, Eskişehir İli Sarıcakaya, Mihalgazi ve Alpagut bölgesinde şu anda -evvelsi gün akşam geldim- karaborsa satılmaktadır. Sayın Bakanımdan bunun cevabını istiyorum.

Yine, üçüncü olarak, çiftçinin dertleri azalmadı, maalesef çoğaldı. Ayrıca, kota tüccarları türedi, ortaya yaratıldı. Ben, Sayın Bakanımdan, hiç değilse bu soruların cevaplarını yazılı istiyorum.

Saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN - Tabiî, cevap verme hakkı Sayın Bakana aittir. Onun için, bizim, Bakanı zorlama gibi bir müeyyidemiz yoktur. Sayın Bakanım gerekli açıklamaları yaptı.

Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun bir raporu vardır; okutup bilgilerinize sunacağım.

Sayın milletvekilleri, okunacak raporların sayısı bir hayli fazla olduğu için, Kâtip Üye arkadaşımın oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun okuyun efendim.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Cumhurbaşkanlığı 1999 malî yılı kesinhesap cetvelinin sunulduğuna ilişkin Cumhur-başkanlığı Genel Sekreterliği Tezkeresi ve Türkiye Büyük MilletMeclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (3/595) (S. Sayısı : 523) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Cumhurbaşkanlığı 1999 Malî Yılı Kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvel, içindekiler incelenerek kayıt defterine uygun olduğu anlaşılmış olup, İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince Genel Kurula arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

             Başkan

Nazif Okumuş

           İstanbul

ve Komisyon üyeleri

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, gündemin sunuşlar kısmının 2 ilâ 4 üncü sıralarında, Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, bazı milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarına ilişkin raporları vardır; ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.

Buyurun efendim.

2. - Ağrı Milletvekili Celal Esin'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başba-kanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/548) (S. Sayısı : 474) (2)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 3.5.2000 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen, Ağrı Milletvekili Celal Esin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan Hazırlık Komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 11.5.2000 günlü raporuyla, görevli memura müessir fiil suçu isnat olunan Ağrı Milletvekili Celal Esin hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Ağrı Milletvekili Celal Esin komisyonumuza gelerek sözlü savunma yapmış ve dokunulmazlığının kaldırılmasını istemiştir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile Hazırlık Komisyonu raporunu inceleyen karma komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, ancak böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini göz önüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır.

                                 

(1) 523 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(2) 474 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği dikkate alınarak, Ağrı Milletvekili Celal Esin hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere, Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

             Başkan

           Ertuğrul Yalçınbayır

               Bursa

ve Komisyon üyeleri

Muhalefet gerekçem:

Yasama dokunulmazlığının milletvekilliği sıfatı sona erinceye kadar ertelenmesine dair karma komisyon raporuna aşağıdaki gerekçelerle ilkesel olarak muhalifim. Değerli milletvekillerinin iddia edilen suçları işlemediklerine dair savunmaları esas alınmalı, aklanmalarına olanak tanınmalıdır.

Gerekçelerim iki ana başlıkta toplanmaktadır.

1. Anayasal gerekçe

2. Belirli objektif kıstasların uygulanamaması.

Anayasal gerekçe:

Anayasamızın 83 üncü maddesinin 2 nci fıkrası hükmü gereğince; seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili, Meclis kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.

Anayasanın 83 üncü maddesindeki düzenleme, Anayasamızın 76 ncı maddesindeki düzenleme ile çelişmekte, çelişkinin de ötesinde 76 ncı maddeyi düzenlemeyi gerekli kılan amacı ortadan kaldırmaktadır.

83 üncü maddedeki bu düzenleme, 76 ncı maddede tanımlanan ve zaten milletvekilliğine seçilme engeli olarak gösterilen zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmî ihale ve alım-satıma fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma gibi suç iddiaları dolayısıyla soruşturma açılmasına ve yargılama yapılmasına engel olmaktadır.

Anayasanın 76 ncı maddesinde belirtilen suçlardan hükmü kesinleşmiş olan kişi milletvekili seçilemezken, milletvekili seçilmeden bir gün önce veya milletvekili seçildikten sonra bu suçları işlediği iddia edilen kişiler milletvekilliğini sürdürdüğü gibi bu suçlarla ilgili olarak sorgulanamamakta ve yargılanamamaktadır. Böyle bir düzenleme Anayasanın ruhuna, genel hukuk kurallarına aykırıdır.

Anayasanın  76 ncı maddesindeki suç iddiaları ile ilgili olarak kovuşturma yapılmasına izin verilmeli, karma komisyon, yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmayacağına kovuşturma sonucu oluşacak objektif ölçüler çerçevesince karar verebilmelidir.

Objektif  Ölçülerin  Bulunmasına İlişkin Gerekçe:

Yasama dokunulmazlığının kaldırılması ile ilgili, Anayasamızın 83 üncü maddesinde belirli objektif ölçüler belirtilmediği gibi, yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki Meclis İçtüzüğünün 131 ilâ 134 üncü maddelerinde de belirli objektif ölçülere yer verilmemiştir.

Birçok Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere; yasama dokunulmazlığının kaldırılması konusunda birtakım belirli, objektif ölçülere uygun davranılması ve bu ölçülerin bir hukuk devletinden beklenen nitelikte bulunması şarttır. Yeterli olmamakla birlikte, eski Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğünde belirli objektif ölçüler yer almış ve Anayasa Mahkemesi bu objektif ölçülere uygunluğu gözetmiştir.

Sonuç:

Bir suç isnadı ciddî ise, siyasî ereklere uygun ise yahut üyenin şeref ve haysiyetini koruma yönünden dokunulmazlığın kaldırılması zarurî ise yasama dokunulmazlığı kaldırılmalıdır.

Dokunulmazlığın amacı, yasama görevini yürütecek milletvekillerinin, çeşitli çevrelerden gelebilecek baskı ve kaygılardan korunmuş olarak görevlerini gereği gibi yapmalarını sağlayarak, siyasal nitelikli kovuşturmalar bahanesiyle milletvekillerinin Meclise katılmaktan alıkonmasını, çalışma şevkinin kırılmasını, bu yolla da TBMM'nin istencinin çarpıtılmasını önlemektir. Yoksa, kimilerinin, TBMM'yi yıpratmak için kasıtlı olarak söylediği gibi, milletvekiline, soruşturmadan kaçma, suç işleme ayrıcalığı tanınması değildir.

Hangi suç isnadının ciddî olduğu "Milletvekili seçilme yeterliliği" başlıklı Anayasamızın 76 ncı maddesinde belirtildiği gibi, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Yasasının "Milletvekili seçilemeyecek olanlar" başlıklı 11 inci maddesinde de belirtilmiştir.

Taksirli suçlar hariç, toplam bir yıl veya daha fazla hapis veya süresi ne olursa olsun ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile; zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle mahkûm olanlar, TCK'nın "Devletin Şahsiyetine Karşı Cürümler" başlıklı ikinci kitabının birinci babında yazılı suçlardan veya bu suçların işlenmesini alenî olarak tahrik etme suçundan mahkûm olanlar, TCK'nın 312 nci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı halkı, sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etme suçlarından mahkûm olanlar ve TCK'nın 536 ncı maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında yazılı eylemler ile aynı yasanın 537 nci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında yazılı eylemleri siyasî ve ideolojik amaçlarla işlemekten mahkûm olanlar milletvekili seçilemezler.

Anayasamızın 76 ncı maddesine göre affedilmiş olsalar dahi, belirtilen suçlardan mahkûm olanlar milletvekili seçilemediği halde, Anayasadaki düzenleme biçimine göre yasama dokunulmazlığı, bu suçlarla ilgili ciddî iddialar bakımından, milletvekilleri hakkında soruşturma yapılmasına olanak bile vermemektedir. Kamu vicdanını rahatsız eden bu duruma son vermek ve

milletvekillerini gereksiz koruma zırhına büründürmemek için, Anayasanın 76 ncı maddesinde zaten milletvekilliğine seçilme engeli olarak gösterilen bu gibi suç iddiaları dolayısıyla soruşturma açılması ve yargılama yapılmasının yasama dokunulmazlığı dışına çıkarılması uygun olacaktır. Anayasada böyle bir değişiklik, asılsız suçlamalarla töhmet altında kalan milletvekillerinin yargı önünde aklanmasına fırsat verilmesi ve genel olarak milletvekili saygınlığının yükseltilmesi bakımından da yarar sağlayacaktır. Anayasada yapılması gereken bu değişikliğe kadar da karma komisyonların, bu ilke ve ölçüler içerisinde kişi ve parti ayırımı yapmaksızın, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karar vermesi uygun olacaktır.

Kimi suç iddiaları vardır ki, ciddî olmamakla birlikte siyasî ereklere aykırıdır. Öte yandan, öyle asılsız suç iddiaları vardır ki, üye istemese dahi soruşturmanın ertelenmesine karar verilmektedir. İşte bu suç iddialarıyla ilgili olarak da yasama dokunulmazlığı kaldırılmalı, milletvekillerinin aklanmalarına olanak tanınmalıdır. Ancak, uygulamada, üye istemese dahi dokunulmazlığının kaldırılması ertelenmekte, üyeler töhmet altında bırakılarak, siyaseten yıpratılmaktadır.

Anayasamızın 83 üncü maddesinde tanımlanan yasama dokunulmazlığının kaldırılması işlemi, bir yargı işlemi niteliğinde olmayıp, yasama işlemi niteliğindedir. İşlem dosyaları tam olarak oluşmuş olsa dahi, kurulun yapısı ve çalışma esasları gereği, işlem dosyalarını tam bir tarafsızlıkla inceleyebilmesi, suçun maddî ve manevî unsurlarını saptayabilmesi ve değerlendirebilmesi olanaksızdır. Bu niteliği gereği, dokunulmazlığın kaldırılması işlemi, ceza kovuşturmasının açılması veya ceza verilmesi niteliğinde olmayan, sadece yasama meclisi üyelerini, kimi istisnaî durumlarda üyelik teminatından sıyırarak, adalet karşısında öteki yurttaşlarla bir düzeye getirmekten ibarettir.

Anayasamızın 85 inci maddesi, yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiş olması hallerinde, Meclis Genel Kurul kararının alındığı tarihten başlayarak yedi gün içerisinde, ilgili milletvekilinin veya bir diğer milletvekilinin, kararın Anayasaya, yasaya veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla, iptali için Anayasa Mahkemesine başvurabileceğini düzenlemektedir.

Bu düzenlemeyle, yasama içindeki iktidar-muhalefet dengesi nedeniyle alındığı iddia edilen haksız yasama işleminin, yargıyla denetlenmesi, objektif kıstaslara uygunluğunun saptanması sağlanmaktadır.

Yukarıda belirtilen ilkelere uygun davranılması gerektiğini ve değerli üyelerin aklanmalarına olanak sağlanılması gerektiğini düşündüğümden, ilkesel olarak, yasama dokunulmazlığının üyelik sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine dair çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.

Saygılarımla.                 24.5.2000

           Hüseyin Tayfun İçli

             Ankara

Karşı oy gerekçemdir:

Karma Komisyon Başkanlığına

Milletvekillerinin herhangi bir baskı ve tehdit altında olmadan görevlerini serbestçe yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla dokunulmazlıklar düzenlenmiştir.

Tarihi bakımdan milletvekilli dokunulmazlığı ilk defa 1688 tarihinde İngiltere'de düzenlenmiştir. Bu düzenleme "parlamentoda konuşma özgürlüğü, tartışmalar, yargılamalar, hiçbir mahkemede veya parlamento dışında sorumluluk sebebi olamaz" şeklindedir. Buna paralel olarak, 1789 tarihli Fransız Kanunu ile bunlardan esinlenen 1876 Türk Anayasasında ve halen yürürlükte bulunan Hindistan, Mısır, Meksika, Bulgaristan, İtalya ve bunun gibi ülkelerde tarihî anlayışa uygun olarak yasama dokunulmazlığı, Mecliste ileri sürülen düşünceler ile kullanılan oyların suç sayılamayacağı ile sınırlıdır.

Ülkemizde ise, 1982 Anayasasının 83 üncü maddesine göre, yasama dokunulmazlığı "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden sorumlu tutulamaması" ile "seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclis kararı olmadıkça tutulamaması, sorguya çekilememesi, tutuklanamaması ve yargılanamaması"dır.

Böylesi bir dokunulmazlık düzenlemesi, yerli ve yabancı ceza yasalarında düzenlenen ve "kanunsuz suç olmaz, suç ve suçlular da cezasız bırakılamaz" şeklinde özetlenebilecek temel prensiplere ve Anayasanın 2 nci maddesine dayalı "hukuk devleti" ilkesiyle, 10 uncu maddesine dayalı "eşitlik" ilkesine gölge düşürmektedir.

Bu nedenle, yasama dokunulmazlığının "Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, ileri sürdükleri düşüncelerinden sorumlu tutulamamak ve kişisel özgürlüğü kısıtlanamamak" şeklinde düzenlenmesi, tarihî gelişmeye ve gerekçeye uygun olacaktır.

Fransa'da 1995 yılında bu yönde yapılan düzenlemeyle, adlî soruşturma ve yargılama dokunulmazlık kapsamı dışına çıkarılmış, sadece tutuklama ve kişi özgürlüğünün kaldırılması Meclisin kararına bırakılmıştır. Yine, yasama dokunulmazlığının anavatanı olan İngiltere'de, dokunulmazlık zırhı, ceza kovuşturmalarına karşı değil, hukuk davalarına karşı koruyucu bir işleve indirgenmiştir.

Gündemdeki, ertelenme kararı verilen dosyalar kapsamındaki iddialar, vatandaşlarımızın günlük yaşamlarında karşılaştıkları ve mevzuata göre gereğinin yapıldığı hukukî olaylar ve iddialardır. Bir yurttaş bu gibi hallerde hangi hukuk kurallarına tabi tutuluyorsa, onun vekili ve aynı zamanda bir vatandaş olan milletvekillerinin ve diğer kamu görevlilerinin de aynı kurallara tabi olması kadar doğal bir şey olamaz. Böyle bir anlayış ve uygulayış eşitliğin gereği olduğu gibi, hukuk devleti olmanın da temel gereğidir.

Yukarıda belirttiğim gerekçelerle, öncelikle yasal düzenlemeler yapılarak, sorgulanma ve yargılanma dokunulmazlık kapsamı dışına çıkarılmalı, sadece kişisel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması dokunulmazlık kapsamında olmalıdır. Ceza hükümlerinin infazı ise, milletvekili sıfatının sona ermesine bırakılmalıdır. Böyle bir düzenlemeyle, bir taraftan yargısal denetim işlerlik kazanacak, diğer taraftan milletvekillerinin Meclis çalışmalarına katılımı da sağlanmış olacaktır.

Yasal düzenlemeler yapılıncaya kadar "yasama sorumsuzluğu" kapsamı dışındaki suç iddialarını içeren dosyalar için, dokunulmazlıklar kaldırılmalıdır. Böylelikle asil ve vekili arasında eşitlik sağlanacağı gibi, milletvekillerine de bir an önce aklanma olanağı yolu açılacaktır.

Bu nedenle "yasama sorumsuzluğu" kapsamı dışında gördüğüm bu dosya için, dokunulmaz-lığın kaldırılmasının yerinde olacağı kanaatinde olduğumdan, erteleme kararına katılmıyorum.

    Osman Kılıç

           İstanbul

Muhalefet Şerhi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Karma Komisyon Başkanlığına

Halkın egemenliğinin tesis edildiği TBMM'nin her üyesi saygıdeğerdir.

Yasama görevini yerine getiren bir milletvekilinin saygınlığını zedeleyen suçlamalar karşısında, Türk Milleti adına karar veren bağımsız yargıda aklanmak en doğal hakkı olmalıdır. Bu hakkın kullanılabilmesi için, sayın milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması doğru olacağı düşüncesindeyim.

Karara bu anlamda muhalefet ediyor, saygılar sunuyorum.                24.5.2000

              Nazire Karakuş

           İstanbul

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

3 üncü sırada yer alan, Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu'yla ilgili raporu okutuyorum:

3. - Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/549) (S. Sayısı : 475) (1)

                           

(1) 475 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça 3.5.2000 tarihinde karma komisyonumuza gönderilen, Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu'nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 11.5.2000 günlü raporuyla, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu birden fazla kişinin ölümüne sebep olmak suçu isnat olunan Sakarya Milletve-kili Ersin Taranoğlu hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen karma komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, ancak böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini gözönüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır.

Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği dikkate alınarak, Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

             Başkan

           Ertuğrul Yalçınbayır

               Bursa

ve Komisyon üyeleri

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu raporda da Ankara Milletvekili Sayın Tayfun İçli, İstanbul Milletvekili Sayın Osman Kılıç ve İstanbul Milletvekili Sayın Nazire Karakuş'un, aynı gerekçelerle muhalefet şerhleri mevcuttur. Daha önce okunan bu muhalefet şerhlerini şimdi okutmuyorum ve bu raporu da böylece bilgilerinize sunmuş oluyorum.

Gündemin "Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları" bölümünün 4 üncü sırasında yer alan, İçel Milletvekili Yalçın Kaya ile ilgili raporu okutuyorum:

4. - İçel Milletvekili Yalçın Kaya'nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/550) (S. Sayısı : 476) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 3.5.2000 tarihinde karma komisyonumuza gönderilen İçel Milletvekili Yalçın Kaya'nın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu inceleme sonucunu özetleyen 11.5.2000 günlü raporuyla karşılıksız çek keşide etmek suçu isnat olunan İçel Milletvekili Yalçın Kaya hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

                            

(1) 476 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen karma komis-yonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini göz önüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır. Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği dikkate alınarak İçel Milletvekili Yalçın Kaya hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

           Ertuğrul Yalçınbayır

               Bursa

       Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu raporda da, Ankara Milletvekili Sayın Tayfun İçli, İstanbul Milletvekili Sayın Osman Kılıç ve İstanbul Milletvekili Sayın Nazire Karakuş'un, aynı gerek-çelerle muhalefet şerhleri yer almaktadır. Daha önce okunan bu muhalefet şerhlerini şimdi okutmuyorum ve böylece raporu bilgilerinize sunmuş oluyoruz.

Sayın milletvekilleri, bu raporların tümü, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine dairdir. On gün içinde itiraz edilmediği takdirde, bu raporlar kesinleşmiş olacaktır.

İki adet Meclis araştırma önergesi vardır; okutuyorum:

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - İzmir Milletvekili Işılay Saygın ve 20 arkadaşının, İzmir İlinin kentsel sorunlarına çözüm bulunabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi ve Seferihisar yat limanının SİT alanı içine alınması ile viyadük inşaatlarının durdurulmasının nedenlerinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/152)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İzmir İlinin kentsel sorunlarına çözüm bulunabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi ve İzmir İli Seferihisar İlçesi yat limanının yüzde 70 bitmiş iken SİT alanı içerisine alınma nedeni ile Konak ve liman viyadüklerinin durdurulma nedeninin araştırılması amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılması için gereğini arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.              12.10.2000

1- Işılay Saygın

(İzmir)

2- Suha Tanık

(İzmir)

3- Işın Çelebi

(İzmir)

4- Rifat Serdaroğlu

(İzmir)

5- Ekrem Pakdemirli

(Manisa)

6- Cengiz Altınkaya

(Aydın)

7- Hasan Özyer

(Muğla)

8- İbrahim Gürdal

(Antalya)

9- Yaşar Topçu

(Sinop)

10- Cemal Özbilen

(Kırklareli)

11- Bülent Akarcalı

(İstanbul)

12- Ertuğrul Yalçınbayır

(Bursa)

13- Yaşar Eryılmaz

(Ağrı)

14- Veysel Atasoy

(Zonguldak)

15- Birkan Erdal

(Ankara)

16- Hakkı Oğuz Aykut

(Hatay)

17- Ahat Andican

(İstanbul)

18- Ali Kemal Başaran

(Trabzon)

19- Nesrin Nas

(İstanbul)

20- İbrahim Yaşar Dedelek

(Eskişehir)

21- Mehmet Çakar

(Samsun)

Genel gerekçe:

İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir trafiğini rahatlatmak amacıyla, Karayollarının İzmir Kent Geçişi Projesini, (İkiztepe-Konak-Halkapınar-Zafer, Payzın-Doğanlar arası) İzmir'e gerekli ve faydalı bulduğu için benimsemiş ve buna göre imar planını 1992 yılında değiştirmiş, yapımı konusunda da yedi yıl boyunca destek vermiştir.

Bu projenin amacı, ana arter oluşturarak kent içi trafiğini rahatlatmak, şehrin yoğun ticaret ve iş merkezlerinin bulunduğu bölgeden geçmekte olan trafiği, buraya girmeden, çevre yoluna ve şehirlerarası yollara ulaşımı sağlayarak kent içi trafiğini rahatlatmaktır.

Bayındırlık Bakanlığının 208 milyon dolar harcayarak 20 kilometrelik bölümünü tamamlamış olduğu İzmir kent geçişi yolunun Konak-Alsancak-Gar arasındaki noksan kalan 4 kilometrelik bölümü tamamlanmak üzereyken Koruma Kurulu kararlarıyla durdurulan inşaatlarla ilgili olarak belediye başkanlığının açmış olduğu iptal davasından çekilerek Karayolları yalnız bırakılmış ve bugüne kadar projeye verdiği desteği kaldırarak, etik olmayan bir davranışla, devletin yaptığı yatırımın yarım kalmasına sebep olmuştur. Halbuki, Karayolları, büyükşehir belediyesinin desteğiyle projeye başlamış ve bu desteğin devamına güvenerek harcamalar yapmıştır. Bu kadar yatırımın sorumlusu kimdir? Belediyenin itirazını geri çekmesi mahkeme kararlarına dahi yansımıştır.

Kent geçişi güzergahı üzerindeki tarihî SİT kararları projeyi engellemek isteyenlerin baskıları sonucu zoraki alınmış kararlardır. Kent geçişi projesine başlandığı yıllarda güzergah üzerinde hiçbir tarihî SİT kararı mevcut olmayıp işe başlandıktan tam üç yıl sonra birinci, yedi yıl sonra da ikinci tarihî SİT kararıyla mevcut tarihî SİT sınırları genişletilmiştir. Bu kararı alırken, ilke kararına göre, Koruma Yüksek Kurulunun görüşünün alınması gerektiği halde, bu halde, bu ilkeye uyulmamıştır. Bu durumun sorumlusu kimdir?

Konak tarihî SİT kararı alınırken gerçek tarihî SİT alanı yerine, kent geçişini engellemek amacıyla daha geniş bir alan tescil edilmiştir. İçerisinde tamamen cumhuriyet dönemi yapıları ile yapay dolguların bulunduğu alanlar koruma yasasına uymadığı halde tarihî SİT alanı olarak belirlenmiştir; üstelik, yapımı durdurulmuş olan köprülü kavşağın tamamına yakını kurulun tescil ettiği SİT alanı dışında bulunmaktadır. Köprülü kavşak için bugüne kadar 14 milyon dolar harcanmış olup 3 milyon dolarlık iş kalmıştır.

Kordon yolu, tarihsel işlevine uygun bir şekilde yol olarak projelendirilmiş, buna ilave olarak rekreasyon alanlarıyla zenginleştirilerek yoğun bir şekilde yayaların da kullanabileceği hale getirilerek hazırlanmış olan proje Bayındırlık Bakanlığınca da 9.1.1997 tarihinde onaylanmıştır. Kordon dolgu inşaatına da Bayındırlık Bakanlığı onayından sonra başlanmış ve Şubat 1998 tarihinde tamamlandığı sırada, yine, zorlamalarla burası için de tarihî SİT kararı alınmıştır. O tarihte kordon dolgusu ve limandaki viyadük inşaatı, dönüşü olmayacak seviyeye gelmiştir. Yeni belediye yönetimi, yapılmış bu imalatları değerlendirmek amacıyla dahi koruma amaçlı imar planına yansıtmamış, sorunun daha fazla çıkmaza girmesine sebep olmuştur.

Yeni yönetim, seçim öncesi seçmenlere dağıttığı seçim bildirgesinde, Kordon yolu ile ilgili olarak, Kordondaki yol sorununu 2x2 olarak çözeceğini vaat ettiği halde, Karayollarının 2x2 yol yapılması şeklindeki proje revizyonu önerisini de kabul etmemiştir.

Kordon yolunda, İmar Planı Değişikliklerine Dair Yönetmeliğe aykırı olarak mevcut yol daraltılmış ve 2 şeritli yol haline getirilmiştir. Halbuki, Kordon yolu, geçmişinde ulaşım amacı ile yapılmış ve asırlarca demiryolu ve kent içi yolu olarak kullanılmıştır.

Yol ve rekreasyon amacı ile doldurulan bu alan üzerinde belediyenin yaptığı çalışmalar, 1/5 000 ölçekli imar planının Bayındırlık Bakanlığı onayı ve 1/1 000 ölçekli yeni uygulama planı olmadan ve ayrıca, Kıyı Kanununun 7 nci maddesine aykırı bir biçimde kanunsuz yapılmıştır.

Belediyenin yaptığı 2,5 trilyonluk kanunsuz harcama, yöredeki mülk sahipleriyle bar ve restoran işletmelerine rant sağlamaktan başka bir gayeye hizmet etmeyen uygulaması, devletin İzmir kent geçişi trafiğini çözmek için yaptığı 208 milyon dolarlık yatırımı  da kadük hale getirmiştir.

Tüm bunların sorumlusu kimdir? Yapanın yanına kâr mı kalacaktır? Bu viyadüklerin yıkılacağı söyleniyor. Milyarlarca lira para harcanarak yapılan bu viyadüklerin parasını kim ödeyecektir? Gündoğdu Meydanındaki iskele inşaatı için yasal onaylarla birlikte, Koruma Kurulundan onay almadan hangi yetkiyle iskele inşaatı yapılmıştır? Bu iskelenin ruhsatı var mıdır?

Seferihisar (Sığacık) yat limanı inşaatı, 1996 yılında ihale edilmiş, temeli Cumhurbaşkanı Sayın Demirel tarafından atılmış, 26.3.1996'da Sayıştay tarafından tescil edilmiş, işe başlanmış, yüzde 78 liman inşaatı tamamlanmış, 2000 yılında bitmesi gerekirken SİT Kurulu tarafından durdurulmuştur. Tüm Seferihisar halkı, haklı olarak, isyan noktasındadır. Milyarlarca liralık yatırımlar yapılırken ilgili kurumlarla görüşülmesi gerekmez mi? Sorumlular cezalandırılmayacak mı? Yat limanı ne olacak?

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Diğer Meclis araştırması önergesini okutuyorum:

2. - Sivas Milletvekili Musa Demirci ve 20 arkadaşının, yurtdışında eğitim görenlerin diplomalarının denkliği konusunda çıkan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/153)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

MEB ve YÖK'ün uygulamaları neticesinde, yurt  dışında eğitim görme ve diplomaların denk-liği konusunda ortaya çıkan mağduriyetlerin araştırılıp, tüm boyutlarıyla ortaya konması ve gerekli tedbirlerin alınması amacıyla, Anayasanın 98 inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince, Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1- Musa Demirci (Sivas)

2- Bülent Arınç (Manisa)

3- Mehmet Ergün Dağcıoğlu (Tokat)

4- Suat Pamukçu (Bayburt)

5- Oğuzhan Asiltürk   (Malatya)

6-Lütfü Esengün (Erzurum)

7- Avni Doğan (Kahramanmaraş)

8- Yasin Hatiboğlu (Çorum)

9- Mahfuz Güler (Bingöl)

10-Mahmut Göksu (Adıyaman)

11-Yakup Budak (Adana)

12-Mehmet Zeki Okudan (Antalya)

13-Fethullah Erbaş (Van)

14-Mustafa Kamalak (Kahramanmaraş)

15-Ali Sezal (Kahramanmaraş)

16-Hüseyin Arı (Konya)

17-Mehmet Fuat Fırat (İstanbul)

18-Dengir Mir Mehmet Fırat (Adıyaman)

19-Mehmet Elkatmış (Nevşehir)

20-Ahmet Derin (Kütahya)

21-Bahri Zengin (İstanbul)

Gerekçe:

Bazı vatandaşlarımız, kültür işbirliği anlaşmalarına, yasalara ve yönetmeliklere dayanarak, yurt dışında eğitim almışlardır. Vatandaşlarımız, başlangıçta YÖK'ün izni ve diploma denkliklerinin onanacağı önbilgisiyle, yurt dışına eğitim ve öğrenim görmeye gitmişlerdir. Bu uygulama yıllardır böyle devam etmiştir. Birçok vatandaşımız da yurt dışında gördüğü eğitimin gerektirdiği statüde Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev almışlardır. Bunların içinde öğretim üyesi, öğretim elemanları, öğretmen ve diğer bazı statüde çalışan vatandaşlarımız vardır.

Ancak, YÖK, uluslararası anlaşmaları, yasa ve yönetmelikleri hiçe sayarak, geçmişe dönük olarak, vatandaşlarımızın denklik belgesini iptal etmiştir. MEB, YÖK'ün bu kararına dayanarak, vatandaşlarımızı, yıllardır yaptıkları görevlerinden almıştır. Uygulamadan mağdur olan vatandaşlar, yargıya başvurmuşlar; bazı davalarda idare haksız bulunurken, bazı davalar da vatandaş aleyhine sonuçlanmıştır. Bu konuda yargı da tam bir bütünlük,  adalet sergileyememiş; vatandaşlarımız mağdur olmuşlardır.

Öte yandan, yurt dışında yükseköğrenim gören vatandaşlarımız yedeksubaylık imkânından da yararlanamamaktadır.

YÖK'ün kazanılmış hakkı geriye alma anlamına gelen kararı, ülkemizin imza koyduğu uluslararası anlaşmalara, yasalara, yönetmeliklere aykırıdır; devletin sürekliliği, kanun önünde eşitlik ilkelerine aykırıdır. YÖK'ün ilgili kararının, özellikle, ilahiyat eğitimi alanları kapsaması da ayrıca kayda değer bir eşitsizlik olarak gözükmektedir.

Yurt dışında öğrenim görme Akdeniz'e Sahildar Arap ve Avrupa Ülkelerinde Yüksek Öğrenim Çalışmalarının Diplomaların ve Derecelerinin Tanınmasına Dair Sözleşme, Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanun ve Türk Öğrencilerin Yabancı Ülkelerde Öğrenimleri Hakkında Yönetmelik ile düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerden doğan hakkı kullanmak üzere,  YÖK'ün izniyle bazı vatandaşlarımız yurt dışında öğrenim görmüşlerdir; denklik belgesi YÖK tarafından onanmış ve diplomalarının gerektirdiği statüde görevlerine başlamışlardır. Şimdi ise, aynı YÖK "denklikleri iptal ettim" diyerek vatandaşları mağdur etmiştir.YÖK'ün tavrı, ben yaptım, oldu mantığından öte hiçbir hukukî mantığa sığmamaktadır

Millî Eğitim Bakanlığı ise, YÖK'ün bu kararının hukukîliğini tartışmadan, yurt dışında, özellikle ilahiyat alanında öğrenim görmüş personelini diplomalarının gerektirdiği görevden alıp genel idarî hizmetler sınıfında memur olarak atamaya başlamıştır.

YÖK'ün 01.7.1997 gün ve 97.24.1701 sayılı kararında "a) Bundan böyle yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının ilahiyat programlarından ve bu programların bulunduğu yükseköğretim kurumlarının tüm diğer programlarından da alınmış önlisans ve lisans diplomalarına hiçbir surette denklik verilmemesine; b) Kurulumuzca geçmiş yıllarda ilahiyat alanındaki programlardan mezun olanlar ile bu programların bulunduğu yükseköğretim kurumlarının tüm diğer programlarından da mezun olanlar adına düzenlenmiş olan önlisans ve lisans düzeyindeki tüm denklik belgelerinin iptal edilmesine "karar verildi denilmektedir.

Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK'ün bu kararına dayanarak, ilgili personele, "Anılan karara dayalı olarak öğretmenlik görevine atanmanızı sağlayan diplomanızın denkliği iptal edilmiştir. Bu nedenle; a) 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 74 üncü maddesindeki koşulların yerine getirilmesi durumunda Diyanet İşleri Başkanlığına nakledilmenizin olanaklı olduğu; b) Bunların kazanılmış haklarından söz edilemeyeceğinden eğitim öğretim hizmetleri sınıfındaki görevlerine devam etti-rilmelerinin mümkün olmadığı, bu nedenle durumlarına uygun MEB'in genel idarî hizmetler sınıfına ait kadrolarına atanmalarının gerektiği" içeriğindeki yazılar yazmakta ve görevden almaktadır.

YÖK'ün ve MEB'in bu uygulamaları, Anayasamızın, "Kanun önünde eşitlik" (Madde 10), "İdare, kişi hürriyetinin sınırlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz." (Madde.38), "Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi" (Madde.42) maddelerine, uluslararası anlaşmalara, yasaya ve yönetmeliklere aykırıdır.

YÖK ve MEB'in uygulamalarının incelenmesi, vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesi için yeni önerilerin ortaya konulması veya yeni bir yasal düzenlemeye gidilebilmesine yardımcı olunması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasını, sonucunda bir komisyonun kurulmasını arz ederiz.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay’ın, 19-26 Eylül 2000 tarihlerinde Tacikistan’a yaptığı resmî ziyarete Adana Milletvekili Metanet Çulhaoğlu’nun iştirak etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/673)

      26.10.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Prof. Dr. Abdulhalûk Mehmet Çay'ın, görüşmelerde bulunmak ve bazı toplantılara katılmak üzere bir heyetle birlikte 19-26 Eylül 2000 tarihlerinde Tacikistan'a yaptığı resmî ziyarete, Adana Milletvekili Metanet Çulhaoğlu'nun iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

   Bülent Ecevit

         Başbakan

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun önerileri vardır; okutup ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

V. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. - Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerileri

Danışma Kurulu Önerisi

No. : 52 Tarihi : 31.10.2000

Danışma Kurulunun 31.10.2000 Salı günü yaptığı toplantıda aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

 

 

Ömer İzgi

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Başkanı

 

M. Emrehan Halıcı

İsmail Köse

 

DSP Grup Başkanvekili

MHP Grup Başkanvekili

 

Bülent Arınç

Beyhan Aslan

 

FP Grup Başkanvekili

ANAP Grup Başkanvekili

Nevzat Ercan

DYP Grup Başkanvekili

Öneriler:

1- Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 114 üncü sırasında yer alan (8/7) esas numaralı bankalar ve bankacılık sektörü konusundaki genel görüşme önergesinin öngörüşmelerinin 7.11.2000 salı günkü birleşimde yapılması; genel görüşme açılması kabul edildiği takdirde, genel görüşmenin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve görüşmelerin 14.11.2000 salı günkü birleşimde yapılması; 7.11.2000 salı günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.

2- Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 17 nci sırasında yer alan 45 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına, 19 uncu sırasında yer alan 47 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 20 inci sırasında yer alan 48 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 21 inci sırasında yer alan 49 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 27 nci sırasında yer alan 83 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 28 inci sırasında yer alan 78 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 29 uncu sırasında yer alan 84 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 30 uncu sırasında yer alan 77 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 31 inci sırasında yer alan 79 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 33 üncü sırasında yer alan 97 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına, 34 üncü sırasında yer alan 98 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına, 35 inci sırasında yer alan 101 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, 36 ncı sırasında yer alan 104 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına, 39 uncu sırasında yer alan 100 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına, 50 nci sırasında yer alan 174 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci sırasına, 53 üncü sırasında yer alan 183 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci sırasına, 61 inci sırasında yer 204 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu sırasına, 63 üncü sırasında yer alan 199 sıra sayılı kanun tasarısının 20 nci sırasına alınması, 1.11.2000 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.

BAŞKAN - Söz isteyen?.. Yok.

Birinci öneriyi okutuyorum:

1- Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 114 üncü sırasında yer alan (8/7) esas numaralı bankalar ve bankacılık sektörü konusundaki genel görüşme önergesinin öngörüşmelerinin 7.11.2000 Salı günkü birleşimde yapılması; genel görüşme açılması kabul edildiği takdirde, genel görüşmenin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve görüşmelerinin 14.11.2000 Salı günkü birleşimde yapılması; 7.11.2000 Salı günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İkinci öneriyi okutuyorum:

2- Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 17 nci sırasında yer alan 45 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına, 19 uncu sırasında yer alan 47 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 20 nci sırasında yer alan 48 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 21 inci sırasında yer alan 49 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 27 nci sırasında yer alan 83 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 28 inci sırasında yer alan 78 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 29 uncu sırasında yer alan 84 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 30 uncu sırasında yer alan 77 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 31 inci sırasında yer alan 79 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 33 üncü sırasında yer alan 97 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına, 34 üncü sırasında yer alan 98 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına, 35 inci sırasında yer alan 101 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, 36 ncı sırasında yer alan 104 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına, 39 uncu sırasında yer alan 100 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına, 50 nci sırasında yer alan 174 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci sırasına, 53 üncü sırasında yer alan 183 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci sırasına, 61 inci sırasında yer alan 204 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu sırasına, 63 üncü sırasında yer alan 199 sıra sayılı kanun tasarısının 20 nci sırasına alınması, 1.11.2000 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.

BAŞKAN- Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergeleri vardır. Ancak, iki arkadaşımız, Sayın Zeki Çakan ve Sayın İrfan Keleş, önergelerini şimdilik kaydıyla geri çektiler; o nedenle, onların önergelerini işleme almıyorum.

Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Payas Adında Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesini okutuyorum; buyurun.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Payas Adında Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/461) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/219)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

22.2.2000 tarihinde İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına havale edilmiş olan, Hatay İlimizde Payas adında bir ilçe kurulmasıyla ilgili (2/461) esas numaralı kanun teklifim komisyonlarda sırası içerisinde görüşülmediği için, doğrudan doğruya gündeme alınmasını arz ederim. 24.4.2000

Mustafa Geçer

              Hatay

BAŞKAN- Önerge üzerinde, istemleri halinde Komisyona, Hükümete ve teklif sahibi ile bir milletvekiline 5'er dakikayı geçmemek üzere söz vereceğim.

Sayın Mustafa Geçer, buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın Geçer, süreniz 5 dakika.

MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hatay İlimizin Dörtyol İlçesine bağlı Payas Beldesinde bir ilçe merkezi kurulması hususunda vermiş olduğum kanun teklifinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili olarak söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi selamlıyor, saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dörtyol İlçemize bağlı Payas Beldesinin ilçe olması hususundaki gerekçeler, talepler ve o bölgede yaşayan insanlarımızın bu yöndeki arzuları, burada sayılamayacak, tanımlanamayacak kadar fazladır.

Aslında, saygıdeğer milletvekillerimiz Payas Beldesini görseler, gerçekten, oranın ilçe değil, belki de il olması hususunda dahi irade buyuracaklarından eminim; çünkü, Payas Beldesi, coğrafî konum olarak şu anda Anadolu'nun Ortadoğu'ya bağlandığı Amanos dağları ile Akdeniz'in Asya'ya sokulduğu en son noktada bir kapı halinde bulunan ve Anadolu ile Ortadoğu'yu bağlayan tüm demiryollarının, karayollarının ve diğer ulaşım alanlarının bir kapısı halindedir; coğrafî konum olarak, Amanos dağları ile Akdeniz sahilleri arasında uzanan, aşağı yukarı 7 kilometre genişliğinde bir ova üzerine kurulmuş şirin bir beldedir. Kuzey tarafında Dörtyol İlçemiz, güneyinde İskenderun İlçesi bulunmakta, iki ilçe arasındaki mesafe ise 30 kilometre civarında olup, Payas Beldemiz, aşağı yukarı, bu güzergâhın orta noktasında yer almaktadır. Doğu tarafında, yine, Amanos Dağları, batısında -demin bahsettiğimiz- Akdeniz sahilleri bulunmaktadır.

Payas Beldemiz 1942 yılında belediyelik olmuş, o günden bu yana büyük gelişmeler göstermiş; ancak, bir türlü ilçe olması nasip olmamıştır. İnşallah, bu teklifle birlikte, tensip buyurursanız, Payas Beldesinin ilçe olması ve orada bir ilçe merkezi kurulması, Payas'ta yaşayan yaklaşık 60-70 bin dolayındaki vatandaşımızın kamu hizmetlerini alması yönünden bir kolaylık sağlayacak ve o bölgede yaşayan insanlarımız Yüce Heyetinize minnettar kalacaktır.

Coğrafî konum olarak, güzel bir Akdeniz şehri olan ve şu anda, özellikle narenciye, sebze ve tahıl tarımıyla uğraşan Payas Beldemiz, 1977 yılında İskenderun Demir-Çelik tesislerinin kurulmasıyla birlikte sanayi alanına kaymış ve sanayide büyük bir hamle yapmıştır. Şu anda, aşağı yukarı 25 000 insanın istihdam edildiği İskenderun Demir-Çelik İşletmeleri, OY-SA Çimento Fabrikası, İskenderun Demir-Çelik İşletmelerinin kurulmasıyla birlikte, buna dayalı olarak inşaat demiri üreten, aşağı yukarı 34 tane haddehane bu belde sınırları içerisinde bulunmaktadır. Son yapılan sayımlarda, Payas Beldemizin yerleşik nüfusu 34 500'dür. Bununla birlikte, 34 haddehanede ve İs-kenderun Demir-Çelik İşletmelerinde çalışan işçiler ve mobil nüfus da dikkate alındığında, 25 000 nüfusu daha bunlara eklemek mümkündür. Fabrikalarda çalışan ve diğer yerleşim birimlerinden gelen işçilerimizle birlikte, o bölgede yaşayan nüfusu 70 000 dolaylarında tahmin etmekteyiz.

Orada bir ilçe merkezinin kurulmasıyla birlikte, o bölgemize, her açıdan kamu hizmetleri daha iyi götürülmüş olacaktır.

35 000 nüfusuyla, Payas Beldemiz, aslında, merkez ilçeyle birlikte Hatayımızın 12 ilçesinin 6'sından daha büyüktür. Payas Beldemiz, Hassa İlçemizden ve Erzin İlçemizden, öbür tarafta da Belen İlçemizden, Kumlu İlçemizden, Altınözü ve Yayladağı İlçelerimizden daha büyük bir beldedir, nüfus olarak daha büyüktür,sanayi olarak daha büyüktür. Erzin İlçemizi bir yana bıraktığımız zaman Hassa, Kumlu, Altınözü, Belen ve Yayladağı İlçelerimizin toplam nüfusundan daha çok nüfusu barındırmaktadır.

BAŞKAN - Sayın Geçer, 1 dakika süre veriyorum, lütfen toparlayınız.

MUSTAFA GEÇER (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Tarihî konum olarak, Finikeliler, Persler, Makedonyalılar ve daha sonra Selçuklular, Osmanlılar döneminde önemli bir kapı görevi yapan Payasımızda, şu anda, çok zengin tarihî eserler de bulunmaktadır. Hemen deniz sahilinde bulunan ve Sokullu Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış olan külliye bugün ayaktadır. Burada, muazzam bir kapalı çarşı, medrese, cami, han, hamam ve imarethaneler var.

Şu anda, bu külliyenin, restore edilerek, Mustafa Kemal Üniversitesi tarafından güzel sanatlar yüksekokulu yapılmasıyla ilgili tahsisi yapılmıştır.

Bu vesileyle, orada kurulabilecek bir ilçe merkezinin devlet bütçesine fazla bir yükü de olmayacaktır. Çünkü, Belediye Başkanımız ve Meclis üyeleriyle yaptığımız görüşmede, orada, bir ilçe merkezi kurulduğunda, derhal tahsis ve hibe edilecek mekanların ve binaların mevcut olduğu belirtilmiştir.

Son olarak şunu ifade etmek istiyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum.

MUSTAFA GEÇER (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum, 1 dakika daha izin verir misiniz efendim.

BAŞKAN - Prensiplerime aykırı davranmayalım, lütfen.

MUSTAFA GEÇER (Devamla) - Peki efendim.

Bu noktada yardımlarını bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum.(FP, ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ederiz Sayın Geçer.

Başka söz talebi var m efendim?..

HAKKI OĞUZ AYKUT (Hatay) - Sayın Mustafa Geçer'in bu teklifine, Payas Beldesinin ilçe olması teklifine ben de katılıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim, sağ olun.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Gündemin "Seçimler" kısmına geçeceğiz. Bu kısımda komisyonlara üye seçimi yer almaktadır; ancak, siyasî parti gruplarınca aday gösterme işlemi tamamlanamadığından, bu seçimleri yapamıyoruz.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki köy yollarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/396)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

2. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İli kanalizasyon projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/397)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

3. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İli içme suyu projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/398)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

4. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen köy hizmetleri projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/399)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

5. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te GAP İdaresi Başkanlığınca yürü-tülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/400)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve soru önergesi gündemden çıkarılmıştır.

6. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Yavuzeli'ne Emniyet Müdürlüğü kurulup kurulmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/401)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve soru önergesi gündemden çıkarılmıştır.

7. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İli Karkamış İlçesine Emniyet Müdür-lüğü kurulup kurulamayacağına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/402)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve soru önergesi gündemden çıkarılmıştır.

8. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-İslâhiye İlçesi Ortaklı Jandarma Kara-kol binasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/403)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

9. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İslâhiye İlçesi Kerküt Jandarma Kara-kol binasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/404)

BAŞKAN - Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

10. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-İslâhiye İlçesi Jandarma Karakol binasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/405)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?... Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

11. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Araban İlçesi özel idare işhanı inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/406)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

12. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü tevzi inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/407)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

13. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nurdağı İlçesi Emniyet Amirliği inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/408)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

14. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Karkamış Hükümet Konağı inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi(6/409)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

15. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te Tapu Kadastro Genel Müdür-lüğünün yürüttüğü projelere ilişkin Devlet  Bakanından sözlü soru önergesi(6/413)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

16. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Merkez Antrenman Spor Salonu projesine ilişkin Devlet  Bakanından sözlü soru önergesi(6/418)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

17. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İl Kültür Müdürlüğü binası projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/426)

BAŞKAN - Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve soru önergesi gündemden çıkarılmıştır.

18. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nizip Kültür Merkezi projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/427)

BAŞKAN - Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden çıkarılmıştır.

19. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Oğuzeli Kültür Merkezi projesine iliş-kin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/428)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca, üç birleşimde cevaplandırılmadığı için, yazılı soruya dönüştürülecektir ve gündemden çıkarılmıştır.

20.- Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Şahinbey İlçesi Anıt Mezar projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/429)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca, yazılı soruya çevrilecektir ve gündemden çıkarılmıştır.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, kusura bakmayın, müdahale ediyorum; ama, denetim, Meclisin en önemli görevlerinden biridir; niye okuyoruz bunları?.. Denetimden kaçan bir hükümet olduğu sürece bunları okumanın amacı nedir?.. (DYP sıralarından alkışlar) Yani, İçtüzük gereği, tamam da... Niye okuyorsunuz?.. Bakan yok, sözlü soru yazılı soruya çevrildi; bakan yok, sözlü soru... Sayın Taşar'dan bekledim bunu; ama, baktım ki, o da ses çıkarmıyor, ben müdahale etmek zorunda kaldım.

Teşekkür ederim efendim.

BAŞKAN - Sayın Güven, zatıâliniz, çok iyi bir hukukçusunuz, İçtüzüğü de en iyi bilen milletvekillerimizden birisiniz.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Ama, denetim yok, denetim...

BAŞKAN - Efendim, İçtüzük gereği, sözlü soru üç birleşimde yanıtlanmadığı zaman yazılı soruya dönüşüyor. O nedenle de okumak zarureti hâsıl oluyor. Bu hususu da bilgilerinize sunuyorum.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, herhalde anlaşamadık... Ben diyorum ki, denetim görevi bu Meclisin en önemli görevlerinden biridir. Bu cevap hakkını kullanması, hükümetin yasamayla, Meclise verdiği itibarı gösteriyor. Kullanmıyor.

Peki, kullanmıyorsa, niye bunları okuyoruz diyorum ben...

BAŞKAN - Söylüyorum ya...

TURHAN GÜVEN (İçel) -  Yoksa, İçtüzüğü biliyorum tabiî.

BAŞKAN - Sayın Güven, benim hükümeti buraya getirme gibi bir görevim yok. Ben, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünü uyguluyorum.

TURHAN GÜVEN (İçel) - İktidarsınız efendim... Getirin efendim... Yazı yazın, gelsinler... Gelsinler, Meclise ve milletvekillerine verilen önemi görelim bakalım.

BAŞKAN - O zaman İçtüzüğü değiştirmeniz lazım.

Sayın Güven, İçtüzüğü değiştirdiğimiz zaman, sizin söyledikleriniz gibi uygulama yaparız...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Bunlar, yine gelmez... Vallahi gelmez...

BAŞKAN -  Ama, şimdi, mevcut İçtüzüğü uygulamak zorundayız. Fakat, Sayın Taşar, bu soru önergelerini çekerse, okuma zarureti de ortadan kalkar.

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) - Niye çekeyim...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Niye çeksin efendim! Önem verdiği için vermiş zaten, değil mi!..Bakanlar gelse, o da çeker belki...

BAŞKAN - Efendim, biz, İçtüzüğün gereğini yapıyoruz. O nedenle, yapacağımız fazla bir şey yok.

21. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen projelere ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/430)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soru önergesine dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

22. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nizip Devlet Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/431)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecek ve gündemden çıkarılacaktır.

23. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Kurbanbaba Sağlık Ocağı inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/432)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

24. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen projelere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/433)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

25. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Devlet Hastanesi Hemodiyaliz ve Organ Nakli Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/434)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

26. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Altındağ Sağlık Ocağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/435)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

27. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep - Mithatpaşa Sağlık Ocağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/436)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından yazılı soruya dönüştü-rülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

28. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep - Şehitkamil Çocuk Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/437)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından yazılı soruya dö-nüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

29. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Travmatoloji Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/438)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından yazılı soruya dö-nüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

30. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep - Şehitkamil Devlet Hastanesi Bölge Acil Yardım Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/439)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından yazılı soruya dönüştü-rülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

31. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İl Donatım Müdürlüğü işine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/440)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından yazılı soruya dönüştü-rülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

32. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep - Oğuzeli semt polikliniği projesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/441)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç  birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

33. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/442)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç  birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

34. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/443)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

35. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nizip İlçesi Organize Sanayi Bölgesi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/444)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç  birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

36. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep 4. Organize Sanayi Bölgesi  Altyapı inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/445)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç  birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

37. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep 3.  Organize Sanayi Bölgesi Altyapı inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/446)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de üç  birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

38. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi Arıtma Tesisi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/447)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

39. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen projelere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/448)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

40. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Güzel Sanatlar Lisesi Binası projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/449)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

41. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi için ayrılan ödeneklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/450)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

42. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-İslâhiye İlçesi Anadolu Lisesi binası inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/451)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

43. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nurdağı Lise binası inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/452)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

44. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi binası projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/453)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

45. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi kampus altyapı projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/454)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

46. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesinin yatırım ve hizmet projelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/455)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

47. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen okul projelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/456)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

48. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki öğretmen ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/457)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

49. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İlinde yürütülen projelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/458)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

50. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki imam ve müezzin sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/461)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır.

51. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/462)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecektir...

AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, izin verir misiniz efendim, bir hususu arz etmek istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

AHMET İYİMAYA (Amasya) - Bilindiği gibi, soru önergesi, başka yollarla öğrenilmesi mümkün olmayan denetim alanlarında kullanılabilir. Sayın milletvekilimiz, iktidar ortağı bir partiye mensuptur ve başka yollarla bunları öğrenmesi mümkündür. Denetim hakkının kötüye kullanılmasıdır. Parlamentonun iktidara mensup bir milletvekili tarafından saatlerce tıkanmasını, anayasal hakkın istismarı ve kötüye kullanılması olarak görüyoruz. Anayasa göre, doğrudan bu soru önergelerini gündemden düşürmeniz ve okumamanız mümkündür. Saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

EDİP ÖZGENÇ (İçel) - Doğrudur efendim!

BAŞKAN - Efendim, şu anda bunlar gündeme alınmış sorular.

AHMET İYİMAYA (Amasya) - Şu anda ve her zaman böyle.

BAŞKAN - Sayın milletvekilimizin o konudaki hakkını sınırlama hakkımız yok; ama, zaten soruların da sonuna geldik; üç beş dakika daha dayanırsanız soru önergeleri tamamlanır.

AHMET İYİMAYA (Amasya) - İçtüzükte "başka şekilde öğrenilmesi mümkün olan hallerde soru önergesi verilemez" deniliyor.

EDİP ÖZGENÇ (İçel) - Arkadaşımız doğrudan doğruya şov yapıyor.

BAŞKAN - Efendim, hayır, öyle bir şey söylemeyin. Soru hakkını kullanıyor. Herkesin onu kullanma hakkı vardır.

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Taşar.

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir hukukçu milletvekilinin, milletvekilinin denetim hakkını kısıtlayacak bir söylemde bulunmasını kınadığımı ifade etmek istiyorum.

İktidar kanadına mensup bir milletvekili olmam, seçim bölgem olan Gaziantep'in sorunlarıyla ilgilenmememi gerektirmez. Bunu başka yollardan da öğrenebilme imkânım vardır; o öğrendiğim sadece bende kalır; ama, bu Mecliste yaptığım denetim sayesinde bütün Türkiye bunu duyacak, öğrenecek ve kimin ne yaptığını bilecek. Bu maksatla yapılmaktadır.

Arzu ederdim ki, koalisyonda ortak olduğumuz bu bakan arkadaşlarım bu zamana kadar bunun cevabını bana verebilmiş olsalardı yazılı olarak veya burada sözlü olarak. Onları da, bu cevabı vermedikleri için kınıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Şimdi... Efendim...

AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, izin verir misiniz?..

BAŞKAN - Sayın İyimaya, böyle bir usul ihdas etmeyelim.

AHMET İYİMAYA (Amasya) - Bir cümle... Lütfen...

BAŞKAN - Hayır efendim, size bir sataşma söz konusu değil.

AHMET İYİMAYA (Amasya) - Kınama beyanı efendim. Hukukçuluğumdan bahisle benim beyanımı kınadılar veya kendimi kınadılar.

BAŞKAN - Siz de onun İçtüzükten doğan hakkını sınırladınız.

AHMET İYİMAYA (Amasya) - Arz edeyim efendim.

Mikrofonu açar mısınız Sayın Başkanım, lütfeder misiniz...

BAŞKAN - Buyurun Sayın İyimaya.

AHMET İYİMAYA (Amasya) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, hukuk, hukukçu veya hukukçu olmayan milletvekiline göre değişmeyen ortak değerdir. İçtüzüğümüzün 97 nci maddesinin (a) bendi aynen "başka bir kaynaktan kolayca öğrenilmesi mümkün olan konularda soru önergesi verilemez" hükmünü taşımaktadır. Bir iktidar milletvekilinin bakanından eğer bir şeyi öğrenmemesi gibi bir durum var ise, orada başkaca sorunlar var demektir.

Kınama beyanını da nazik bir şekilde iade ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Biz teşekkür ederiz Sayın İyimaya.

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Avni Doğan; maksat hâsıl olsun.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Bu da bir denetim görevi...

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, yaklaşık yarım saatten bu yana sözlü soru önergeleri okunuyor, 50'yi geçti; ama, birisine bile hükümet cevap vermedi. Anladığım kadarıyla, Mecliste hükümet yok; ama, hükümetin sözlü soru önergelerini yazılıya çevirmek gibi bir politikası da olamaz, olmamalı. Bu, zarurî hallerde kullanılması gereken bir politika olmalı.

Milletvekilleri sözlü soru önergesi verecek, hükümet onlara üç birleşimde cevap vermeyecek ve bunlar yazılı önergeye çevrilecekse, bu, Meclisin denetim hakkına, kamuoyu önünde, en azından Yüce Meclis önünde yapılması gereken denetim hakkına çok ciddî bir kısıtlamadır. Bu, İçtüzükte olsa bile hükümetimize yakışmayan bir şeydir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Doğan.

Tabiî, Sayın Taşar da söyledi, hükümetin cevaplamamış olmasını; ama, burada, iktidarı oluşturan üç partinin sayın bakanları da var. Hangisini kısıtladığını hangisini kısıtlamadığını bilmiyorum. Bizim görevimiz, soruları okuyup hükümetin cevap verip vermemesini temin etmektir. Takdirini size bırakıyorum.

52. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki kooperatiflere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/463)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi de, 51 inci ve 52 nci önergeler de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaklardır.

53. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, THY'nin yılbaşında düzenlediği özel yurtdışı seferlere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/466)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Söz almak istiyorum efendim.

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakika efendim.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Değerli Başkan, saygıdeğer arkadaşlar; az önce tartışmaya konu olduğu gibi, 40 dakikaya yakın süredir 52 tane soru önergesi okundu, otuzu aşkın kabine üyesinden tek bir bakanımız, lütfedip, muhtelif bakanlıklara ait olmasına rağmen, suallerin hiçbirine cevap verme ihtiyacını duymadı. Tabiî, işin manidar yönü... Sayın İyimaya, iktidar par-tisinin bunu öğrenme şansı çok daha fazladır dedi. Haliyle, muhalefetin iktidardan bilgi alma zorluğu olabili;, işte bu yollarla bu imkânını kullanacak. Ancak, ne garip tecellidir ki, iktidar partisinin bir milletvekilinin, eski bir bakanının suallerini dahi kale almayan bir hükümetin, milletin ıstıraplarını ne derece gündemine aldığı ciddî tartışma konusudur. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, lütfen, sorunuzla ilgili konuşun.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Efendim, sorumla ilgili gayet tabiî... Şimdi, ben, soruma da üç oturumda niye cevap verilmedi onu soruyorum.

Bakınız, bu suali yönelttiğim tarih, 7.1.2000. Türk Hava Yollarının -ki, her dönemde zarar ettiği iddia edilir- bu kurumun ciddî zararları var; ama, lihikmetin, ne olduğu bilinmez, Türk Hava Yolları, yılbaşında, Anadolu'nun bir ilinden bir iline yapılacak seyahatin maliyetinden çok daha ucuz fiyatla, dünyanın bütün ülkelerine, Amerika'ya, Avrupa'ya kıtalararası seyahat düzenliyor. Batıyor, zarar ediyor, bu aziz millet tekrar kaldırıyor; tıpkı, batan, çöken bankalar gibi.

Değerli arkadaşlar, işte, 1 inci ayın 7'sinde yılbaşında, Ulaştırma Bakanından, hava ulaşımıyla ilgili, Türk Hava Yollarıyla ilgili sorduğum bu suale, on ay sonra cevap verme lütfunda dahi bir hükümet bulunmamışsa, demin söylediğim sözü aziz milletin ıttılaına sunmak istiyorum, diyorum ki, bu hükümet, sizin meselelerinizle ilgilenmiyor, sizin derdinizi parlamentoya getirmek isteyenleri de kale almak istemiyor.

Değerli arkadaşlar, bakınız, ne sormuşuz biz Sayın Bakana; yıllardır, özellikle millî ekonomi ve döviz israfı gibi gerekçelerle hacca gidişlere tahditler getirilirken, bunun maliyeti yüksektir, millî ekonomiye zarardır gibi bahanelerle tahditler getirilirken, sırf eğlence amacıyla Avrupa'ya ve kıtalararası ülkelere, devlet eliyle cazip hale getirilip, seyahat düzenlenmesinin amacı nedir?

Yine, yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle hatırlayacaksınız, o dönemde basında yer aldı denildi ki: Bu sene insanlarımız hacca gitmesin. Niye?.. Deprem var, bu zararı telafi için hacca gidecekler paralarını buralara göndersinler, uçak ve sair alanlarda masraf yapılmasın. Pekâlâ... Biz hükümetin ilgili bakanına dedik ki: Acaba böyle seyahatler düzenleneceğine, bu konuda yapılacak tasarruflarla depremzedelerin sıkıntılarının giderilmesi mümkün olabilir miydi?

Değerli arkadaşlar, tabiî uçakların, Türk Hava Yollarının ulaşımında son günlerde de -10 ay geçti- farklı sıkıntılar gündeme geldi. Sayın Bakanımız sorumuzla ilgilenmediklerine göre, herhalde son sorunlarla da ilgilenmiyorlar. Geçtiğimiz günlerde televizyon programlarında da yer aldı. Uçuş-la ilgili yerüstü görevlileriyle, memurlarıyla uçuş memurları arasında ulaşımda, iletişimde, kule ir-tibatlarında ciddî sıkıntılar var, hatta uçakların havada kaza yapma ihtimalinin çoğaldığı söyleniyor; çünkü, ücret konusunda bir anlaşmazlık var. Biz, ilgili bakanı ve kurumun yetkililerini göreve davet ediyoruz; Allah vermesin, eğer yakın bir günde veya yakın günlerde Türk Hava Yollarında havada veya zeminde birkısım kazalar meydana gelirse, açıkça söylüyorum, bunun mesuliyeti, konuya bigâne kalan hükümete aittir ve derhal Türk Hava Yollarındaki bu sıkıntının giderilmesi lazım.

Artı, Türk Hava Yollarındaki ikram mantığından da müşteki olduğumuzu söylüyoruz. Uçakla uçuyorsunuz benim de sualim var, Nazlı Hanımın da suali var bir gazete istiyorsunuz, hayır o gazete burada yok diyor. Hangi gazete olacak; ille de bankası olan ve bankasını da günü geldiğinde batırabilen gazeteler olacak! (FP sıralarından alkışlar)

Arkadaşlar, bu millet, bankaları batıranlara da onları koruma anlamında uçaklarda onların gazetelerini, neşriyatını bedava dağıtanlara da bir gün hesap sormasını bilir.

Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bundan sonraki sual de benim; ama, herhalde oturmam lazım değil mi?

BAŞKAN - Belki cevaplandırır... Bilemiyoruz...

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Bir dakika Sayın Vural.

53 üncü soru da, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya dönüştürülmüş ve gündemden çıkarılmıştır.

Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkanım, Sayın Milletvekilimizin sözlü soru önergesi Türk Hava Yollarıyla ilgilidir. Bu, bir anonim ortaklığıdır ve Ulaştırma Bakanlığına bağlı değildir, özelleştirme statüsündedir. Konuyu Genel Kurulun bilgilerine arz etmek istiyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum, sağ olun.

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Arkadaş Ulaştırma Bakanı mı yoksa...

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Bakan gelsin, bakan... Bakanın avukatı mısın?!.

54. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, memur maaş zamlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/467)

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sayın Uzunkaya, buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; yine, bu sorumun sorulduğu tarih de...

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sayın Başkan, sorunun okunması gerekmiyor mu?

BAŞKAN - Hayır efendim, okundu soru...

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Soru okunsun da ne olduğunu anlayalım.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Başkanlık Divanı, herhalde, hükümet olunca okuyor so-ruyu bildiğim kadarıyla. Usul öyle mi bilmiyorum.

BAŞKAN - Nasıl efendim?..

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Hükümet cevap için bulunursa okuyorsunuz herhalde suali öyle değil mi?

BAŞKAN - Evet, öyle.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - İsterseniz, soruyu ben okuyayım. Yine tarih, 7.1.2000. Bütçe bağlanmış. Bütçede memurlara bir vaatte bulundu aziz hükümet ve onun başındaki Sayın Başbakanımız; dediler ki, “enflasyon bu yıl yüzde 25'i geçmeyecek. Dolayısıyla, biz, devlet memuruna yüzde 25'in üstünde, hatta, bir de refah payı olmak üzere ücret vereceğiz.” Dolayısıyla, benim bütçe müzakerelerinde de dile getirdiğim bir iki husus vardı. Ciddî anlamda, devlet memuru, geçen seneden kayba uğramıştır. Bu yıl, yani 2000 yılında, yeni bir binyılda, milenyumda, bu insanların yüzünü biraz güldürelim, onlara imkân hazırlayalım dedik; ama, hükümet ısrar etti ve dedi ki: "Enflasyon bu olacak, bunun üzerine çıkma şansı yok; hatta, enflasyonun üzerinde, yani bilinen, beyan edilen enflasyonun üzerinde bir artış olursa, bu pay verilecektir."

Değerli arkadaşlar, toplumun bildiği enflasyon, hükümetin anlattığı enflasyon değildir. Sormuşuz: Başbakan olarak görevde bulunduğunuz 1999 yılı başından beri, geçici ve aslî bütçe-lerde hedeflenenin üzerinde enflasyon rakamı gerçekleştiğine göre, 2000 yılında, yüzde 20-yüzde 30 arasındaki bu farkı, vaat ettiğiniz gibi, memur, işçi ve emeklilere ödemeyi düşünüyor musunuz? Çünkü, açığınız var; bunu ödeyecek misiniz dedik. Bu sorumluluğu yerine getirmediğiniz halde -ki, getirmediler geçen sene için 2000 yılı için bu yöndeki vaadinizin inandırıcı olabileceğini kabul ediyor musunuz ve üçüncü bir soru olarak, şayet, bu ödemeyi yapmazsanız, verilen bir sözünüz var, enflasyon hedefini tutturamaz, memura da vaat ettiğinizin üzerinde, yani gerçek enflasyon üzerinde ücret vermezseniz, hükümet olarak istifa etmeyi düşünüyor musunuz dedik.

Değerli arkadaşlar, şimdi, toplumun gerçek enflasyonu, milletin gözü önünde. Her ne kadar birkısım rakamlarla oynanmış olunsa bile, devletin şu andaki resmî rakamlarına göre, enflasyon yüzde 52'nin üzerinde. Oysaki, alınız herhangi bir basın mensubunu, sokağa çıksın, vatandaşa sorsun. Tüketicinin gerçek enflasyonunun ne olduğunu, halkın, sokaktaki insanın gerçek enflas-yonunun ne olduğunu çok iyi görmek lazım. Devlet memuru, emeklisi, memuru, Bağ-Kur’lusu bütünüyle perişan edilmiş; müstahsil de, ücret olarak, girdileri yüzde 50'nin üzerindeyken ki, 2001 yılı bütçesi içerisinde, inşallah bunun müzakeresi yapılacak hem komisyonlarda hem de Genel Kurulda... Bakın, bütçeye girdi ve gelir temin etmek için, artırılacak farklar, getirilen farklar yüzde 55'lerde... Dört gün önce, Milliyet Gazetesi manşet attı. Diyor ki "hükümet, milletten alırken, halktan alırken, vergiyi toplarken yüzde 55 artırım yapıyor.” Böyle mi yapıyorsunuz; böyle... Ama, verirken nedir hedefiniz?.. Memura yüzde 10 verdiniz.

Değerli arkadaşlar, yüzde 10 ile memurun ikna edilmesi, tatmin edilmesi belki sizin açınızdan mümkün olabilir, hatta Kamu-Sen Başkanının Yalova'dan İstanbul'a doğru yürüyüşünü çok hafife de alabilirsiniz; çünkü, tevarüs ettiğiniz bir mantıkla "sokaklar yürümekle aşınmaz" diye düşünebilirsiniz; ama, bu millet sokakta yürürse, hükümetlerin ve iktidarların aşınacağını bu iktidarın bilmesi lazım. Dolayısıyla, biz diyoruz ki: Sokakların aşınıp aşınmaması önemli değil; ama, milletin ekonomisi aşındı, milletin huzursuzluğu fevkalade yükseldi. Dolayısıyla, ekonomiyi rahata kavuşturacak ciddî tedbirleri almak... Yalova'dan Ankara'ya doğru yürüyen Kamu-Sen Başkanı Resul Akay'la ki, ben kendilerini gerçekten kutluyor ve tebrik ediyorum, haklı bir mücadeleyi veri-yorlar beraber olması gereken iktidar ortaklarının, ne garip tecellidir ki, Resul Akay'ın bu onurlu davranışına da ciddî bir destek veremediğini, iktidar olarak malî açıdan memurun sesi ve sözü olan bu insana ciddî anlamda 2001 yılı bütçesi için bir umut ışığı da yakmadığını üzülerek görüyoruz. Temennimiz, diyoruz ki: Bu soruyu sorduğumuzdan bugüne kadar sorumuzun haklılığı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla, devlet, memuruna şimdi, hiç olmazsa belli bir miktar daha artış sağlasın.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Uzunkaya.

MURAT AKIN (Aksaray)- Sayın Başkan, bu hususla ilgili yerimden bir sual sorabilir miyim?

BAŞKAN - Hayır efendim, sizin bir soru sorma hakkınız yok ki bu hususla ilgili.

MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Hayır... Bir dakika...

(FP sıralarından "Sataşma var" sesi)

BAŞKAN - Kime sataştı efendim?

MURAT AKIN (Aksaray) - Memurlarla ilgili husus...

BAŞKAN - Hayır efendim, ne hakkınız var... Lütfen, oturun Sayın Akın.

MURAT AKIN (Aksaray) -Çiftçilerin şekerpancarıyla ilgili...

BAŞKAN - Siz oturun...

Sayın milletvekilleri, gündemin 54 üncü sırasında yer alan soru üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından...

Sayın Akın, oturur musunuz.

MURAT AKIN (Aksaray) - Ama, çok büyük bir şey...

BAŞKAN - Oturur musunuz efendim. Söz verdim mi size? Oturunuz, buyurun.

Gündemin 54 üncü sırasında yer alan Sayın Musa Uzunkaya'nın soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından yazılı soruya dönüştürülecektir ve gündemden çıkarılacaktır.

55. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Abdullah Öcalan'ın sağlık, beslenme, korunma gibi giderlerine ve basınla nasıl iletişim kurduğuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı (6/469)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Başbakan Sayın Bülent Ecevit'in sözlü olarak cevap vermesini delaletinize arz ederim.    13.1.2000

               Musa Uzankaya

            Samsun

1- Tutuklu terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın sağlık, beslenme, korunma vesaire giderleri için devletin günlük harcaması ve bugüne kadar yaptığı genel masraf ne kadardır?

2- Bu şahsa, dış dünya ve basınla iletişim kurması konusunda özel bir ayrıcalık tanınmakta mıdır? Basında intişar eden açıklama ve yazılarını hangi yolla gönderebilmektedir?

3- İlgili şahsın ağız ve diş sağlığı için İmralı Adasında bir diş sağlığı ünitesi kurulmakta olduğu doğru mudur? Bu ünitenin devlete maliyeti nedir ve hangi kurum tarafından karşılanmaktadır veya karşılanacaktır?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Adalet Bakanımız Sayın Hikmet Sami Türk.

Hocam, süreniz 5 dakika; buyurun.

ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya tarafından Sayın Başbakana yöneltilen ve Bakanlığı-mız koordinatörlüğünde cevaplandırılması uygun görülen, hükümlü Abdullah Öcalan hakkındaki (6/469) esas numaralı soru önergesine cevap vermek üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adı geçen hükümlü, özel bir iaşe sistemine tabi olmayıp, tüm ceza infaz kurumlarında uygulanan günlük iaşe bedelinden yararlanmaktadır.

Adı geçene, dış dünya ve basınla iletişim kurması konusunda özel bir ayrıcalık tanınmamıştır. Kendisine, sadece bir adet pilli radyo verilmiştir. Bundan başka, kendisine, Bakanlar Kurulunca veya mahkemelerce yasaklanmamış yayımlar verilmekte, ceza infaz kurumları ile tevkif evlerinin yönetimine ve cezaların infazına dair tüzüğün 152 nci maddesinde belirtilen yakınlarından kardeşleri ve avukatlarıyla haftada bir kez, birer saat görüştürülmesi sağlanmaktadır.

Adı geçen hükümlünün basında çıkan açıklamaları kendilerine vekâlet verdiği avukatları tara-fından yapılmıştır. Bu açıklamalarda suç unsuru bulunması durumunda ilgili cumhuriyet başsavcılıklarınca gerekli yasal işlemler yapılmaktadır. Soru önergesinde adı geçenin avukatlarından birisinin vekillik görevini üstlenmesinden sonra 26.2.1999, 1.3.1999, 4.3.1999 ve 14.3.1999 tarihlerinde yaptığı açıklamalar nedeniyle 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 58 inci maddesi uyarınca açılan soruşturmalara ilişkin dosyalar, kovuşturma yapılması uygun görülerek aynı Kanunun 59 uncu maddesi uyarınca gereği yapılmak üzere Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığınca 17.11.1999 tarihli, esas 1999/34051 ve esas 1999/34052 sayılı iddianamelerle son soruşturmanın açılmasına karar verilmesi istenmiş ve Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.12.1999 tarihli, esas 1999/359, karar 1999/262 sayılı ve yine, aynı tarihli, esas 1999/360, karar 1999/263 sayılı kararlarıyla son soruşturmanın İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinde açılmasına karar verilmiş olup, bu davalar İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi ve İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmektedir.

Çeşitli gazetelerde 8.1.2000, 9.1.2000, 19.1.2000 ve 3.6.2000 tarihlerinde yer alan yazılar üze-rine, adı geçenin avukatları hakkında, bu haberlerde sözü edilen açıklamaları yapmaları nedeniyle 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 58 inci maddesi gereğince konunun ihzarî olarak araştırılması için evrak Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş olup, soruşturma halen devam etmektedir. Ayrıca, Bakanlığımızca cumhuriyet başsavcılıklarına ve Devlet Güvenlik Mahkemesi cumhuriyet başsavcılıklarına gönderilen 19.1.2000 tarihli ve 22 sayılı genelgeyle Avukatlık Kanununun 2, 34 ve 62 nci maddeleri hükümleri hatırlatılarak, aynı zamanda bir kamu hizmeti niteliğinde bulunan avukatlık görevinin yerine getirilmesi sırasında, yazılı ve görsel basın organlarına yapılan açıklamalarda suç unsuru bulunması durumunda, ilgili kanun hükümlerinin uygulanması konusunda gereken dikkat ve özenin gösterilmesi istenmiştir.

Öte yandan, adı geçenin avukatlarının, hukukî yardım amacı dışına çıkan beyanlarda bulunarak 1136 sayılı Avukatlık Kanununa aykırı davrandıkları anlaşıldığından, Bakanlığımızca, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen 20.1.2000 tarihli ve 931 sayılı yazıyla disiplin suçu yönünden gereği takdir ve ifa edilmek üzere yazımız ve eklerinin İstanbul Barosu Başkanlığına iletilmesi ve takip edilerek sonucundan bilgi verilmesi istenmiş, İstanbul Barosunca da disiplin işlemlerinin başlatıldığı öğrenilmiştir.

Yine Bakanlığımızca, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığına gönderilen 25.1.2000 tarihli ve 1300 sayılı yazıda avukatların yasalar ve meslek kurallarına uygun biçimde görevlerini yerine getirmeleri gereği hatırlatılarak, avukatlık mesleğinin saygınlığının korunması açısından konunun değerlendirilmesi ve sonucun Bakanlığımıza bildirilmesi istenmiştir. Alınan cevabî yazıda, baroların bu konuda uyarıldığı bildirilmiştir. Bakanlığımız, disiplin işlem ve sonuçlarını takip etmektedir.

İmralı Kapalı Cezaevinde bulunan diş ünitesi, adı geçen hükümlünün adaya gelmesinden önce de mevcut olup, cezaevi personeli ile hükümlülerin diş tedavilerinde kullanılmakta iken, adanın boşaltılmasından sonra adada bulunan askerî personelin tedavilerinde kullanılmaktadır. Adı geçen kişi için özel olarak diş ünitesi kurulmamıştır.

Saygıyla arz ederim. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Sayın Uzunkaya, bir diyeceğiniz var mı efendim?

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Teşekkür ederim efendim.

BAŞKAN - Biz teşekkür ederiz.

Böylece soru sorma işlemi de tamamlanmıştır.

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.

VII. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - Kütahya Milletvekili Ahmet Derin ve 22 arkadaşının, ithal kömür uygulamasının yeniden değerlendirilmesi ve kömür üreticilerinin içinde bulunduğu durumun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/9)

BAŞKAN - Birinci sırada, Kütahya Milletvekili Ahmet Derin ve 22 arkadaşının, ithal kömür uygulamasının yeniden değerlendirilmesi ve kömür üreticilerinin içinde bulunduğu durumun araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmesine başlıyoruz.

Hükümet?.. Hazır.

Önerge, daha önce, Genel Kurulun 17.6.1999 tarihli 17 nci Birleşiminde okunduğu için şimdi okutmuyorum.

İçtüzüğümüze göre Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla, Hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine söz vereceğim.

Konuşma süreleri Hükümet ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahibi için ise 10 dakikadır.

Şimdi, söz alan üyelerin isimlerini okuyacağım.

Sayın Hükümet konuşacak mı efendim?

TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU (Isparta) - Evet.

BAŞKAN - Sayın Hükümet konuşacak.

Gruplar adına, Fazilet Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin ve Milli-yetçi Hareket Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Sayın Mükerrem Levent. Diğer gruplardan he-nüz sözcü ismi gelmedi.

Hükümet adına, Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu, buyurun.

Süreniz 20 dakika.

TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU (Isparta) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin en başında sizleri saygılarımla selamlıyorum.

Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin ve 22 arkadaşının, 1987 yılında Ankara'nın hava kirliliğini önlemek amacıyla başlayan yabancı kömür ve petrokok ithalinin ülkemize büyük yükler getirdiği, yerli kömür üreticisi durumundaki birçok özel ve kamu kuruluşunu da ürettiği kömürü satamaz duruma soktuğu, bu nedenlerle Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasına dair verdikleri önergeye ilişkin Bakanlığın görüşlerini müsaadelerinizle açıklayacağım.

Dünya enerji tüketimi, nüfus artışı, sanayileşme ve teknolojik gelişmelere paralel olarak doğalgazdan kömüre doğru kayacak ve kömür, gelecek yüzyılda en güvenli enerji kaynağı olma özelliğini sürdürecektir.

Bugün, dünya enerji gereksiniminin yüzde 80'i, kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yataklarından karşılanmaktadır.

Fosil yataklarının dünyadaki bilinen rezerv dağılımı, petrol eşdeğeri olarak, yüzde 68 kömür, yüzde 18 petrol ve yüzde 14 doğalgaz olarak hesaplanmaktadır.

Dünyada, 21 inci Yüzyılda en önemli güvenilir enerji kaynağının kömür olacağı açıktır. Bunun iki nedeni vardır:

Birincisi, bilinen petrol ve doğalgaz rezervlerine yaklaşık 50-60 yıl ömür hesaplanırken, kömür rezervlerinin en az 224 yıllık ömrü olmasıdır.

İkincisi de, petrol ve doğalgaz yataklarının Basra Körfezi, Sibirya ve Ortabatı Asya gibi belirli bölgelerde yoğunlaşmasına karşın, kömür yataklarının dünya coğrafyasında daha dengeli dağılmış olmasıdır. Bu durum, kömür enerjisine, stabilite ve güvenilirlik kazandırmaktadır.

Dünyada gelişmiş ülkeler, enerji politikalarını oluştururken, öncelikle kendi kaynaklarını değerlendirmeyi esas almaktadırlar. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri, enerjisinin büyük bö-lümünü kendi kaynaklarından sağlamakta ve bugün enerji talebinin yüzde 53'ünü kömürden kar-şılamaktadır.

Federal Almanya ise, çok yüksek üretim maliyetine rağmen, halen 200 milyon ton/yıl kömür üretmekte ve enerjisinin yüzde 40'ını kömürden karşılamaktadır.

Avrupa Birliği ülkeleri, kömür üretimini, açık ve gizli sübvansiyonlar yanında, ayrıca, özel tedbirlerle desteklemektedirler.

Dünya enerji üretiminde, 1997 yılında ortalama yüzde 42 olan kömürün payının, 2020 yılında yüzde 48'e yükselmesi beklenmektedir.

Bugün, ülkemizin bilinen linyit kömürü rezervleri 8,1 milyar ton iken, üretimimiz sadece 65 milyon ton civarındadır. Bunların yanında, taşkömürü rezervimiz ise 1 milyar ton civarındadır. Ülkemizde özellikle linyit açısından yeni rezervlerin bulunması muhtemeldir.

Ülkemizin enerji güvenliğinde kömürün çok önemli ve özel bir yeri bulunmaktadır. Yapılan ileriye dönük enerji projeksiyonlarından, ülkemizin, 2010 yılında kişi başına brüt enerji tüketiminin 3 700 kilovata, 2020 yılında 60 092 kilovata ulaşacağı beklenmektedir. Bu tahminlere dayanılarak, çoğunluğu termik santrallerde kullanılmak, ayrıca, sanayi ve konut sektörünün de yakıt ihtiyacını karşılamak üzere, linyit talebinin her yıl artarak, 2010 yılında 160 milyon, 2020 yılında 185 milyon tona çıkacağı hesaplanmaktadır.

Ülkemizin yaklaşık 8,1 milyar ton olan kömür rezervlerinden ancak 65 milyon ton/yıl üretim yapılabilmektedir. 65 milyon ton/yıllık kömür üretimimize karşın, 1996 yılında, çoğunluğu ısınma amaçlı, 9,2 milyon ton linyit ve kok kömürü ithali için 629 milyon Amerikan Doları, 1997 yılında, 10,3 milyon ton linyit ve kok kömürü ithali için de 624 milyon Amerikan Doları ödenmiştir. Bu rakamlar, Türkiye'nin toplam maden ihracatını tek kalemde sıfırlayan rakamlara ulaşmış bulunmaktadır.

Dünyada durum yukarıda izah edildiği gibiyken, Türkiye, kendi kömür kaynaklarını bir tarafa bırakarak, enerji kaynaklarını dış kaynaklara bağlamakta ve 21 inci Yüzyıl ilk çeyreğinde bu bağımlılığı artıracak senaryolar üretmektedir.

Türkiye kendi üreticisine haksızlık etmeyi tercih etmektedir. Bugün, ülkemizde yerli kaynaklardan üretim yapan işletmecilerimiz, yıllık brüt kazançlarından, diğer sektörlerde ödenen vergilere ek olarak yüzde 5 madencilik fonu katkısı, yüzde 5 devlet hakkı, yüzde 2 belediye hissesi, varsa, yüzde 2 buluculuk hakkı öderlerken, ithalatçılar tüm bu ödemelerden muaf tutulmuşlardır.

Türkiye, bu noktaya, başlangıçta hava kirliliğini önlemek amacıyla sınırlı olarak önerilen ithal kömür alımının giderek tüm ülke geneline ilk amacının dışına taşırılarak kalıcı bir politikaya yaygınlaştırılmasıyla gelmiştir. Ülkemizde her kalitede ve yeter miktarda ısınma ve sanayi amaçlı kullanıma açık kömürler varken, ithalata yönelmenin mantığını anlamak bir parça zor olsa gerektir. Örneğin, 1992 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi, menşei ne olursa olsun tüm yerli kömürlerin yasaklanması kararını alabilmiş ve ardından Ankara Hıfzıssıhha Kurulu, 23 Haziran 1996 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 1996/4 nolu kararında, Belko Limited Şirketi tarafından temin, sevk ve dağıtımı yapılan ithal kömür dışında, üretim, pazarlama ve tüketim amaçlı, niteliği ve menşei ne olursa olsun, hiçbir kömürün yazılı ve sözlü görsel basın araçları vasıtasıyla reklamının yapılmasının yasaklanması şeklinde bir kararı uygulayabilmektedir.

Her nedense, Dünya Ticaret Örgütü kuruluş anlaşması ekinde yer alan GATT 94'ün millî muamele kuralına göre olduğu iddia edilerek, ithal kömürün gümrük resmine esas bedelinden tahsil edilen madencilik fonu 1996 yılında kaldırılmıştır. Gümrük Birliğine girilirken aynı aceleci tavır sergilenmiş ve madencilik konusunda yeterli araştırmalar yapılamamıştır.

Kömür ve demir cevherleri aslında Gümrük Birliği Anlaşmasına dahil değildir ve Avrupa Kömür-Çelik Topluluğu Anlaşması kapsamındadır. Buna göre de, Türkiye, üçüncü ülkelerden yapılan ithalata fon ve gümrük vergisi uygulamakta serbest iken, ithal kömür fonlardan muaf tutulmuştur. Bu hatanın sonucunda, kömür madenciliğimiz arama ve işletme olarak her geçen gün gelişerek büyümesi gerekirken, son üç, dört yılda bu sektörde büyük bir gerileme yaşanmıştır. Birçok işletme kapanmış ve üretim düşerken, kapanan yeraltı işletmelerinde göçük, yangın ve su baskınları sonucu yapılmış yatırımlarla birlikte stratejik ülke rezervleri de kaybedilmiştir.

Tüm madencilik sektöründe yaşanan olumsuzlukların çok daha büyüğünün kömür madenciliğinde yaşanması, bu tezat dolu karar ve uygulamalardan kaynaklanmaktadır. Ülkemizin bir zamanlar 12 milyon ton olan özel sektör kömür üretimi 4 milyon tona gerilemiştir. Varılan bu nokta, krizden öte ancak çöküntü olarak tanımlanabilir. Bu rakamlar için en iyi örneği İstanbul bölgesi oluşturmaktadır. 1990 yılında 5,5 milyon ton olan kömür üretimi tamamen durmuştur.

Yoğun emeğe dayanan madencilik faaliyetlerinin özellikle geri kalmış yörelerde yarattığı istih-dam ve katmadeğer yok sayılmış, bu sektör ve onun çok uzun yıllara dayanan kültürü, maalesef, tahrip edilmiştir.

Ülkemiz doğal kaynaklarından gerektiği şekilde yararlanılabilmesi ve ülkemizdeki özel sektör kömür madenciliğinin desteklenmesi gerekliliği tartışılmaz bir gerçektir. Avrupa Birliği ülkeleri dahil çoğu ülkelerde kömür üreticileri dolaylı olarak desteklenirken, ithal kömüre gizli fon uygulanırken, ülkemizde, bilinmeyen sebeplerle ya da bazı sebeplerle sektöre haksızlık yapıldığı ifade edilebilmektedir. Yerli üreticiler, yüzde 14 ekvergi dışında, Sosyal Sigortalar Kurumu primi, çalışanları için tasarruf kesintisi, Konut Fonu gibi kesintileri devlete öderken, ithal kömür her türlü vergiden muaf ithal edilebilmektedir.

Mevcut uygulamada, ithal kömürler, yurt içine 20'yi aşkın limandan girmektedir. Bu limanların çoğunluğu, kömürün fiilî ithalatından önce kalitesinin uygunluğunu belirleyecek analizleri yapma imkânından yoksundur. Bu yüzden, ithal edilen kömürlerin büyük çoğunluğu, belirlenen ve olması gereken standartlara uygun olmamaktadır. Bu nedenle, ithalatın gerekli kontrol ve denetimlerin yapılabileceği limanlardan yapılması, istenilen amacın gerçekleşmesi bakımından kaçınılmazdır.

Bugün, ülkemizde "petrokok" diye giren bu sanayi atığı malzemelerin ucuzluğu da bu durumdan kaynaklanmaktadır. Ülkemizde, ithal edilen ısınma ve sanayi kömürlerinin kalitesi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı yerine, Çevre Bakanlığınca belirlenmektedir. Yerli üreticilerden yüzde 14'e yakın ekvergiler alınırken, denetimsiz, gümrüksüz ithalatla yerli sektör yok edilmektedir. Bu durum, elbette, ülke çıkarlarıyla bağdaşmamaktadır.

İthalatta haksız rekabet, ancak, yerli üreticilerin uğradığı tahribatı ortadan kaldırabilecek bir oranda ithal kömüre fon uygulamak ile Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığınca Maden Kanunu hükümlerinin uygulanmasıyla başlatılabilir. Daha sonraki adım ise, uzun dönemli politikanın bir parçası olarak, yerli üreticilerden alınan ekvergilerin kaldırılması için Maden Kanununda değişikliğe gidilmesi olabilecektir. Ancak, devlet hakkının kaldırılmasının Anayasaya aykırı olduğu belirtilerek tartışmalı durumlar ortaya çıkabilmektedir; zira, Anayasamıza göre, madenlerin aranması, işletilmesi hakkı devlete ait olup, bu hakkı devretmesi karşılığında, Batıda olduğu gibi, royalite, yani, bir bedel tahsil etmek zorundadır denilebilir. Dolayısıyla, bu yol da uzundur; ancak, acil önlemler alma gereği açıktır.

Bununla birlikte, yukarıda sayılan hususlar ışığında, Amerika Birleşik Devletlerinde olduğu gibi, yüzde 3'ün üzerinde kükürt içeren petrokoklar, sanayi ve ısınma amaçlı kömür ithalatının denetim altına alınmasıyla birlikte engellenebilmektedir.

Öte yandan, yetersiz de olsa, madenciliğimize tek destek Maden Fonudur. Bu fonun kaynağı ise, sadece üreticilerden alınan katkı payıdır; yani, üreticilerden alınan ödentilerin kaldırılması yoluna gidilmesi durumunda, bu fon da ortadan kalkmış olacaktır. Oysa, konuya acil bir çözüm olarak, haksız rekabeti önleyici, ithal kömüre fon konulmasının tercih edilmesi durumunda, Madencilik Fonu da artırılmış, zenginleştirilmiş olacaktır.

Ülkemizde, sanayide ve enerjide kömür kullanımı için uygulanan politikalar, yerli üretimi engelleyen ve ithalatı teşvik eden yapıdan kurtarılmalıdır. Serbest ticaretin ve rekabetin oluşabilmesi için yerli üretime getirilen kısıtlama ve aşırı vergilendirme ortadan kaldırılmalı veya ithalatta aynı müeyyideler uygulanmalıdır.

Piyasaya yüzde 14 fazla vergilendirilmiş olarak giren yerli üretimin, ithal girdiler karşısında rekabet şansının ortadan kalkacağı açıktır, bu durumun izale edilmesi konusundaki girişimler başlatılmıştır.

Avrupa Birliği ülkeleri dışındaki ülkelerden yapılacak kömür ve petrokok -demir-çelik sektöründe kullanılan kömür hariç olmak üzere- ve krom cevheri ile demir cevheri ithalatlarından, gümrük resmine esas bedelleri üzerinden, kömür ve petrokok ile krom cevheri için yüzde 10, demir cevheri için ise yüzde 2,5 fon kesintisi yapılması ve Madencilik Fonu hesabına yatırılmasını öngören 22.08.1985 tarih ve 18850 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Maden Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin ilgili 51 inci maddesinde ve ruhsat sahasının terkiyle ilgili olarak, can ve mal güvenliği ile kalıcı emniyet tedbirlerinin alınması hakkında 28 inci maddesindeki değişiklikle, yönetmelik, 23.2.2000 tarihli ve 23973 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Madencilik sektörü uzun yıllardan bu yana önemli bir istihdam kaynağı olmuş ve bu özelliğini günümüzde de korumaktadır.

Madencilik sektöründe faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlar, diğer sektörlerin vermiş oldukları vergilere ilave olarak, brüt kârlarının yüzde 15'i kadar fazla vergiyle beraber, Sosyal Sigortalar Kurumu primi, çalışanlar için tasarruf kesintisi gibi kesintileri de ödemektedirler.

Ülkemizin 8,1 milyon ton civarında olan yeterli kömür rezervleri olmasına rağmen, her yıl çoğunlukla ısınma amaçlı 10 milyon ton linyit, kok kömürü, petrokok ithalatı için yaklaşık 650 milyon dolar gibi bir bedelin ödenmesinin önüne geçilecek tedbirler, anılan çerçevede araştırma komisyonunun alacağı, önereceği tedbirler çerçevesinde hem Enerji Bakanlığının hem de hiç kuşkusuz hükümetimizin gündeminde olacaktır.

Böylesine önemli, stratejik bir konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getiren arkadaşlarımıza saygılarımızı ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Sağ olun. (Alkışlar)

BAŞKAN  Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Fazilet Partisi Grubu adına, Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır Sayın Derin.

FP GRUBU ADINA AHMET DERİN (Kütahya)  Saygıdeğer Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, hükümet adına konuşma yapan Bakanımıza da, verdiğimiz bu önergede belirttiğimiz meselenin ehemmiyetini kabul eden muhtevi konuşmasından dolayı teşekkür ediyorum. Demek ki, ülkemiz için, ülke ekonomisi için, ülkemizin gelecekteki enerji ihtiyacı için çok önemli bir konuda, Fazilet Partisi milletvekilleri olarak Meclis araştırma komisyonu kurulması için bir önerge vermişiz. Laf olsun diye bir araştırma önergesi değil; Hükümet temsilcisinin de kabul ettiği gibi, ülkemiz için, ülkemizin geleceği için, ülkemizin ekonomisi için bir yol açacak, komisyon kurulduğu takdirde değişik bakanlıklar arasındaki diyalog kopukluğunu ortadan kaldıracak bir çalışmayı hükümet de uygun görmekte; ben böyle algıladım, böyle anladım.

Malum olduğu üzere, Bakanımızın tekrarladığı birçok rakamı ben burada tekrarlamak is-temiyorum; ancak, ilk görüşme talebinde Hükümet yetkililerinin bulunmaması dolayısıyla görüş-me yapılamamıştı. Hükümet bulunmamış olsaydı da bu görüşme yapılacaktı. Bu açıdan, vermiş olduğumuz Meclis araştırma önergesinin gerekçesi okunmadı. Ben, meseleye gerekçeden girerek Meclis araştırma komisyonu kurulmasının zaruretini burada değişik yönlerden sizlere aktarmak istiyorum ve sonunda da, tabiî, oylarınıza sunulacak ve oylarınızı da, bu konuda Meclis araştırma komisyonunun kurulması yönünde kullanmanızı da hassaten istirham edeceğim.

1987 yılında ilk defa, ülkemiz, ithal kömür linyit kömürüyle karşılaştı. Daha önce, ülkenin ihtiyacı bulunan taşkömürünü kendi ocaklarından karşılayamadığı dönemlerde taşkömürü ithalatı yapılıyordu; ancak, Bakanımızın da ifade ettiği gibi, sadece şu anda görünür rezerv olarak 8 milyar tona yakın,  aşağı yukarı, bugünkü tüketimle, ikiyüz yıllık ihtiyacımızı karşılayacak linyit yataklarımız mevcut iken, aniden, 1987 yılında, Ankara'nın hava kirliliğini önlemek kastıyla, amacıyla, Güney Afrika'dan, yabancı, ithal kömürün girişine müsaade edildi.

1987 yılında başlayan, Ankara'daki hava kirliliğini önlemek açısından alınmış olan ithal kömür kararı, istekleri, âdeta, hava kirliliği derecesi belki birinci derecede olmayan, ikinci, üçüncü derecede olan illerimizde de yaygınlaştı.

İl mahallî çevre kurulları, teshin sezonu başlamadan önce karar alıp, Resmî Gazetede yayımlayarak, illerine girecek olan kömürü tespit ediyorlar. Fakat, son dönemlerde, bu, yerli kömüre haksız rekabet ortamı sağlayacak bir konuma geldi. Birinci derecede kirli olan iller dışında, ikinci, üçüncü, dördüncü derecede hava kirliliği olabilecek illerimizde de, aynen birinci derecede hava kirliliği olan illerdeki gibi kararlar almak ihtiyacını hissettiler veya öyle kararlar aldılar. Bu, yerli kömür karşısında, dışarıdan gelen ithal kömüre, âdeta, haksız bir rekabet ortamı oluşturdu ve yine, Bakanımızın da ifade ettiği gibi, bu, döviz sıkıntısı içerisinde olan, cari işlemler açığı korkunç boyutlara ulaşmış olan ülkemizde, sadece döviz bazında, 600-650 milyon dolar civarında ithal kömüre bir ödenek ayırma, bir döviz ayırma noktasına kadar bizleri getirdi.

Bunun dışında, 12 milyon tona yaklaşan birçok özel sektör ocağı, bugün 5 milyon ton üretimin daha da altına düştü; demek ki, öyle ilçelerde, öyle illerimizde, kömür tesisleri, özel firmaların kömür işletmeleri, tamamen üretimlerini durdurmak mecburiyetinde kaldı. Birçok ilimize bu yerli kömürlerimiz sokulmadı; yurt dışından getirilen, Rusya'dan, Güney Afrika'dan getirilen kömürlerle, haksız bir rekabet imkânını, bizzat devletin kuruluşu durumundaki, illerdeki mahallî çevre il kurulları sağladı.

Ülkemizde açılan bu ithal kömür kapısından, 1,5 milyon tona yakın petrokokların da girmesi başladı. Bu girişin engellenmesi için, müteaddit defalar yazılı soru önergeleri vermemize rağmen, Madenciler Başkanlık Konseyi toplantılar yapmasına rağmen, ülkemizdeki maden üreticisi firmalar ve kamu adına bizatihi en büyük payın sahibi olan Enerji Bakanlığı yetkilileri müteaddit defalar açıklamalar yapmalarına rağmen, bakanlıklar arasında bir koordinasyon sağlanamadığı veya diğer bir etkisi de petrokoku kullanan çimento fabrikalarının patronlarına engel olunamadığı için, petrokokun ithali daha hâlâ devam etmektedir.

1,5 milyon ton petrokok demek, aşağı yukarı 5 milyon ton yerli kömürün tüketimine mani olmak demektir. Amerika'da, yüzde 3'ü geçen kükürt içeren petrokokların kullanılması tamamen yasaklandığı halde, Ankara, Bursa, Eskişehir gibi büyük illerimizden başlamak üzere ülkemizdeki, aşağı yukarı 35-40 ile kükürt oranı yüzde 1'i geçen yerli kömürlerin girişi yasaklanmasına rağmen, yüzde 5 kükürt içeren, Amerika'da yakılması, satılması ve kullanılması yasak olan 1,5 milyon ton kömürün (petrokokun) ülkemize girişine Çevre Bakanlığınca izin verilmektedir.

Vermiş olduğum bir soru önergesine Çevre Bakanlığının verdiği cevap çok enteresan: "Globalleşen ve küreselleşen dünyamızda ihracat imkânını sağlayabilmek için sanayide ve çimento sektöründe petrokokun ithal edilmesini durduramıyoruz" deniyor; ancak, yüzde 1'in üzerinde kükürt içeren yerli kömürleri "çevre kirliliği ve hava kirliliği yapıyor" diye şehirlere sokmayan bir iktidar, bir hükümet, bir Çevre Bakanı -bugün çimento fabrikalarının yüzde 100'ü şehir merkezlerinde kalmış- bacalarından belki binlerce dairenin ürettiğinden, çıkardığından daha fazla zehir saçan çimento fabrikalarında, maksimum yüzde 5 kükürtlü petrokokun ithalatının yapılmasına uygun görüş veriyor. Ne ekonomik açıdan ne de çevre açısından böyle bir şeye izin verilmesini ben düşünemiyorum; ülke ekonomisine getirdiği zarar da ortaya konulduğunda büyük bir vahamet arz ettiğini burada ifade etmek istiyorum.

Ülkemizde, malum olduğu üzere, son günlerde bir enerji krizi var ve bu enerji krizi, yıllardan beri yatırım yapılmamasının faturası önümüze bugün geldi. Tasarruf genelgeleri yayımlıyoruz, 3 ampulden 2'sini söndürün diyoruz ve bir taraftan da, durmadan, nasıl alabileceğimizi bilemediğimiz, alıp alamayacağımız belli olmayan doğalgaza enerjimizi bağlıyoruz. Denebilir ki, işte, yıllardan beri yatırım yapılmadığı için çok sıkıştık, mecbur kaldık, birbuçuk iki yıl içerisinde enerjiye dönüşebilen tek santral doğalgaz santralı, elektrik enerjisini en kısa dönemde elde edebileceğimiz yakıt doğalgaz, bunun için çevrim santralları yapıyoruz. Ancak, doğalgaz, bizim enerjimizi dışa bağımlı hale getiriyor.

Böyle gidecek olursa, enerji sektöründe şu anda yüzde 46'lar seviyesinde olan dışa bağımlılığımız, kendi özkaynaklarımıza, kömürümüze, termik kaynaklarımıza, kömür kaynaklarımıza dönmediğimiz an, 2020 yılında enerjimizin yüzde 76'sını dışarıdan ithal etmek mecburiyetinde kalacağımız, bugünden, ilim adamlarımız tarafından, yetkililer tarafından ifade edilmeye baş-lamıştır.

Ülkemizde, bugün bilinen 8,1 milyar ton kömür rezervimiz var; henüz derin kazılar yapılmamış, derin aramalar yapılmamış. İlim adamları yine ifade ediyorlar ki, eğer, 3 bin metreye kadar derin kazı yapılacak olursa, ülkemizin jeolojik yapısı, neojen yapısı göz önüne alındığında, TPAO'nun yaptığı sondajlardan elde edilen tespitlerle neojen yapımız incelendiğinde, 70-80 milyar tona yakın kömür potansiyelimizin olduğu ifade ediliyor ki, bu, korkunç bir rakamdır ve ikiyüzelli üçyüz yılımızı garanti altına alabilecek termik ağırlıklı santrallara dönüldüğünde, elektrik enerjisi ihtiyacımızı, ısınma, sanayi ihtiyacımızı karşılayabilecek bir kömür potansiyelimizin olduğu da ilim adamları tarafından ifade edilmektedir. Ancak, ne gerekli ödenekler verilerek -yıllardan beri- MTA'nın derin kazı yapması imkânı sağlanmıştır ne de haksız rekabet imkânı sağlayan ithal kömüre engel olunarak, kamunun dışında, özel şirketlerin, özel maden işletmelerinin kömür ağırlıklı bir yatırımla, diğer madenlere akabilecek bir sermaye yapısına ulaşabilecekleri bir zemin hazırlanmıştır. Eğer gerekli olan enerji yatırımlarını yapmazsak, ülkemiz, hakikaten karanlığa mahkûmdur.

1997 yılında, Refah-Yol döneminde, sadece, Ege Bölgesinde, 150 megavatlık bir santral Seyitömer işletmelerine, 300 megavatlık bir santral Tunçbilek'teki  TEAŞ'a ve aşağı yukarı 100- 300 megavatlık bir ilave santralın Soma'da, ayrıca bir 600 megavatlık kömürle, çalışacak termik santralın da Elbistan'a yapılması programa alınmasına rağmen, aradan ikibuçuk üç yıl geçmiştir ne yazık ki, yap-işlet-devretle de olsa, yap-işletle de olsa, böyle bir girişimde bulunulmamıştır, yatırımlara geçilmemiştir, ihaleye çıkarılmamıştır. Eğer, ikibuçuk üç yıl önce, programa alınmış olan bu yatırımlar ihaleye çıkarılmış olsaydı, yap-işlet-devret modeliyle de verilmiş olsaydı, bugün, bitirilme noktasına gelinecekti; çünkü, termik santraller 3-4 yılda, hidrolik santraller 6-7 yılda, nükleer santraller 10-11 yılda ancak proje ve yatırım safhasına gelir. Biz, 2010 yılının, 2020 yılının projeksiyonunu gözönüne getirdiğimizde, bugünkü üretimin aşağı yukarı 5 katını 2020 yılında üretmek mecburiyetindeyiz ki, sanayimize gerekli olan elektrik enerjisini sağlayabilmiş olalım.

Dünyada, kendisinde bu kadar yerli kaynak olduğu halde, yerli kaynaklara sırtını dönüp de, dı-şarıdan ithalat yapan bir ülkenin, bir örneğini daha gösterebilmek mümkün değildir. Ne kadar zengin olursa olsun, mutlaka ve mutlaka, kendini elektrik enerjisi konusunda tümden dışarıya bağımlı hale getirmemek için zarar dahi etse, devlet kendi ocaklarını, kendi tesislerini, kendi maden sahalarını teşvik ederek, destekleyerek, ayakta tutmanın gayreti içindedir.

Bugün bir Almanya, ton başına 100-150 mark civarında subvanse yaparak, 200 milyon ton kömürü kendi kaynaklarından, kendi yeraltından çıkarmak politikasını devam ettirmektedir. Ancak, biz kraldan daha fazla kralcı kesilerek... Kendi memleketimizin altında -sadece kömür için söylü-yorum- 44 çeşit madenimiz var. Dünyada bu kadar çeşitli madeni olan hiçbir ülke yok. Henüz derin kazı yapılmamasına rağmen, derin araştırma yapılmamasına rağmen 44 çeşit madenimiz var ve sadece bu bilinen, görünür rezervin bugünkü ekonomik değeri 3 trilyon dolardır; ama, ne yazık ki, bu kaynaklarımıza kendimiz eğilmiyoruz, sahip çıkmıyoruz, gerekli yatırımları zamanında yapmı-yoruz. Bir ton için linyitte 40-50 dolar civarında bir yatırım ve idame yatırım için her yıl 1-2 dolar civarında bir yatırım gerekir. Taşkömüründe ton başına 100 dolar civarında bir yatırım gerekir. Bu yatırım yapıldıktan sonra, devamı için de 2,5-3 dolar civarında idame yatırım gerekir ki, kendi yakıt ihtiyacımızı kendimiz giderebilelim. Bu kaynaklar bizde mevcut, hidrolik potansiyelimiz mevcut, termik potansiyelimiz mevcut. Şu anda sadece Tunçbilek bölgesinde üzeri açılmış, satılmaya hazır 17 milyon ton kömür var; ithal kömürden kanserojen etkisi olan, değişik atık maddeleri absorbe ederek, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere sıfır dolarla gemilerine yüklenen petrokoku zehir saçan petrokoku ülkemize getiriyoruz. Kendimiz masrafını yapmışız, üzerinin dekapajını yapmışız, trilyonlar harcamışız, sadece Tunçbilek havzasında 17 milyon ton, Seyitömer havzasında 20 mil-yon ton üzeri açılmış kömür hazır- dışarıdan kömür ithal ediyoruz 650 milyon dolar veriyoruz- hiçbir yatırıma da gerek yok. İthale engel olduğumuz gün, petrokok ithalini durduğumuz gün, iki senenin içerisinde sadece şu iki işletmeden 1,5-2 katrilyon maliyeti sıfır para kazanabilmek, devletin kasasına parayı koyabilmek mümkün; ama, ne yazık ki, bu ülkenin nedense sahibi olunamamıştır. Çok enteresan bir yapıya sahip bir ülke olmamıza rağmen tabiî, yeraltı, yerüstü kaynakları korkunç zengin bir ülke olmamıza rağmen, ne yazık ki, bu kaynaklarımıza sahip çıkamadığımızdan dolayı bugün cari işlemler açığı korkunç boyutlara ulaşmış, enerji krizi başlamış, dışarıdan elektrik satın almak mecburiyetinde kalıyoruz.

Termik santral kurmak için hiçbir teknoloji bile gerekmez..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET DERİN (Devamla) - Sayın Başkanım müsaade ederseniz önergeyi veren sıfatıyla ikisini toplayıp ...

BAŞKAN - Toparlayınız Ahmet Bey; sonra, eğer, isterseniz 10 dakika daha konuşacaksınız.

AHMET DERİN ( Devamla) -Pekâlâ.

O zaman, hepinize saygılar sunuyorum; nasıl olsa önergeyi veren milletvekili olarak da tekrar, üç-beş dakikanızı almak istiyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.(FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Ahmet Bey, birleştirme şansımız yok, onun için söz veremiyorum.

AHMET DERİN ( Devamla) - Tamam efendim.

BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Mükerrem Levent, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; fosil ve yakıtlar olarak bulunan kömür, petrol ve doğalgazdan, gelecek yüzyılda da en güvenli enerji kaynağı olma özelliğini sürdürecektir.

Bunun iki nedeni vardır. Birincisi, bilinen petrol ve doğalgaz rezervlerine yaklaşık Altmış yetmiş yıl ömür hesaplanırken, kömür rezervlerinin ise en az ikiyüz yıllık ömrü olmasıdır. İkincisi de, petrol ve doğalgaz yataklarının Basra Körfezi, Sibirya ve Ortabatı Asya gibi belirli bölgelerde yoğunlaşmasına karşın, kömür yataklarının dünya coğrafyasında daha dengeli dağılmış olmasıdır. Bu durum, kömür enerjisine stabilite ve güvenilirlik kazandırmaktadır.

Ülkemizin enerji güvenliğinde de kömürün çok özel ve önemli yeri bulunmaktadır. Bilinen 8 milyar ton linyit ve 1 milyar ton taşkömürü yanında, özellikle linyit açısından yeni rezervlerin bulunması büyük bir olasılıktır.

Böyle bir tablo karşısında, kömür madenciliğimizin arama ve işletme olarak her geçen gün gelişerek büyümesi gerekirken, son üç dört yılda bu sektörde büyük bir gerileme yaşanmaktadır. Birçok işletme kapanmış ve üretim düşmüştür. Yeraltı kömür işletmelerinin kapanması da, beraberinde ayrıca çok önemli olumsuzluklar getirmektedir. Terk edilen ocaklardan göçük, yangın ve su baskınları sonucu, yapılmış yatırımlarla birlikte, mevcut rezervler de kaybedilmektedir.

Bütün bunların tek nedeni, kömür ithalatının yarattığı haksız rekabettir. Ülkeye giren kömürün miktarı yılda 10 milyon tona ve buna ödenen bedel ise 600 milyon dolara ulaşmıştır.

Avrupa Birliği ülkeleri, kömür üretimlerini açık ve gizli sübvansiyonlar yanında ayrıca özel tedbirlerle desteklerken, Türkiye kendi üreticisine haksızlık etmektedir. Bugün ülkemizde yerli kaynaklardan üretim yapan işletmelerimiz yıllık brüt kazançlarından yüzde 5 Madencilik Fonu katkısı, yüzde 5 devlet hakkı, yüzde 2 belediye hissesi, varsa yüzde 2 de buluculuk hakkı öderlerken, ithalatçılar tüm bu ödemelerden muaf tutulmuştur. Bunun anlamı, ithalatın yerli üreticiler karşısında haksız bir şekilde desteklenmesidir.

Sayın milletvekilleri, Avrupa Birliği ülkeleri dışındaki ülkelerden yapılacak kömür ve petrokok, -demir-çelik sektöründe kullanılan kömür hariç olmak üzere- ve krom cevheri ile demir cevheri ithalatlarından Gümrük Resmine esas bedelleri üzerinden kömür ve petrokok ile krom cevheri için yüzde 10, demir cevheri için yüzde 2,5 fon kesintisi yapılması ve Madencilik Fonu hesabına yatırılmasını öngören 22.8.1985 tarih ve 18850 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Maden Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin ilgili 51 inci maddesinde ve ruhsat sahasının terki ile ilgili olarak can ve mal güvenliği ile kalıcı emniyet tedbirlerinin alınması hakkındaki 28 inci maddesinde değişiklik ile ilgili yönetmelik 23.2.2000 tarihli ve 23973 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Madencilik sektörü, uzun yıllardan bu yana önemli bir istihdam kaynağı olmuş ve bu özelliğini günümüzde de korumaktadır. Madencilik sektöründe faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlar, diğer sektörlerin vermiş oldukları vergilere ilave olarak, brüt kârlarının yüzde 15'i kadar fazla vergi ile beraber madencilerimiz, SSK primi ve çalışanları için tasarruf kesintisi gibi kesintileri de ödemektedirler.

Ülkemizin 8,5 milyar ton civarında yeterli kömür rezervleri olmasına rağmen, üniversitelerden gelen bir araştırmaya istinaden, bu rezervler iyice araştırılarak yapılan sondaj ve yeterli araştırma sonucu rezervlerimizin 30-40 milyar tona çıkabileceği tahmin ediliyor. Bu nedenle, araştırmalara hız verilmesi, özel sektöre ağırlık verilmesi, devlet tarafından desteklenmesi gereği MTA'nın bu işte yetersiz kaldığı gözlenmektedir.

Yeni çıkarılan bir genelgeyle, ilkönce aranan ÇED raporlarının değil, bundan sonra işletme ruhsatının aranması olumlu bir gelişmedir. Her yıl, çoğunlukla ısınma amaçlı 10 milyon ton linyit, kok kömürü ve petrokok ithalatı için yaklaşık 650 milyon dolar ödenmektedir.

Ülkemizin doğal kömür kaynaklarından gerektiği şekilde yararlanılabilmesi, ileriye dönük enerji ile ilgili yapılmış planlamaların gerektirdiği üretimin gerçekleşebilmesi için yerli kömür sektörümüzün teşvik edilmesi ve ithal kömür ile en az eşit şartlarda rekabet edebilmesi amacıyla Avrupa Birliği dışındaki ülkelerden yapılacak kömür ithalatına yüzde 10 oranında fon uygulanmıştır.

Ülkemizin sanayileşmesine öncülük eden entegre demir-çelik tesislerinin kullandıkları ithal demir cevheri miktarı her yıl artarak, günümüzde 4 milyon ton seviyesine ulaşmış bulunmaktadır. Ülkemizin savunması ve kalkınması için varlığını sürdürmesi gereken bu sektörümüzün kriz içinde bulunması da dikkate alınarak, bu sektörün ithal ettiği kömür fon kesintisi kapsamı dışında tutulmuştur.

Yerli krom madeni üreticileri, bir krom ülkesi ve ihracatçısı olan ülkemizde, ucuz işgücü ve yüksek kapasitede üretim imkânı bulunan Avrupa Birliği dışındaki ülkelerden yapılan ithalat nedeniyle, büyük bir haksız rekabetle karşı karşıya kalmışlardır.

Son yıllarda şehirlerimizde ortaya çıkan hava kirliliği nedeniyle, ısınmada kullanılacak kömürler için belirli özellikleri taşıma zorunluluğu getirilmiştir. Bunun sonucu olarak, özel işletmeler, olumlu ve doğru bir kararla kömür zenginleştirme ve iyileştirme tesisleri kurmuşlardır.

Tesislerden, farklı kullanım alanlarına hitap eden ürünler alınmaktadır. Hava kirliliği nedeniyle ithal edilen kömürlerin yerini alan iyileştirilmiş ısınma kömürü yanında asıl büyük üretimi, sanayide veya termik santrallerde kullanılabilir toz kömür oluşturmaktadır; ancak, TEAŞ özel sektörden kömür almamakta direnmektedir.

Tuvönan üretimin yeraltından yapıldığı işletmelerde santral kömürü oranı toplam üretimin yüzde 70'ini teşkil etmektedir.

Oysa, TKİ gibi özel işletmeler de bu ürünlerini termik santrallere satabilseler, hiç olmazsa ha-yatiyetlerini sürdürebileceklerdir. Santrallere yapılacak kömür satışlarından özel sektörün kâr etmesi söz konusu değildir; fakat, bu sağlanırsa işletmelerin kapatılması önlenecektir. Yeraltı kömür işletmeleri dayanılabilir oranda zarar da etseler kapatılamazlar; çünkü, böyle bir karar tüm yatırımlarla birlikte mevcut rezervlerin kaybı demektir.

Sayın milletvekilleri, ülkemizin kömür madenciliği yanlış politikalar sonucu ciddî sıkıntılar yaşamaktadır. Havza-i Fahmiye nedeniyle bütün alanlar Taşkömürü Kurumunun uhdesindedir. Burada, yıllarca birikmiş bir yanlışlığın, bir gadrin giderilmesi de söz konusudur. Zaten, TTK, Maden Kanununa göre yeniden ruhsatlanmakta ve alanı da son derece küçültmektedir. Yarın, petrole bağımlı olunduğu gibi, maden sektörüne de bağımlı olmak istemiyoruz. 80'li yılların başında, başta büyük şehirlerde başlayan hava kirliliğinin nedeni ülkemizin kömürleri olarak görülmüş ve kömür ithalatına başlanmıştır. Hava kirliliğinin tek nedeni kömür değildir. Bilinçsiz ithalat sonucu, özel sektör kömürlerimiz batma noktasına gelmiştir. Türkiye'nin kömür politikası ele alınmalı, ülkemizin kaynaklarını olumsuz yönde etkileyen politikalar tekrar incelenmelidir.

Buradan, Sayın Derin'e teşekkür ediyorum konuşması için ve bir yandan da, bir hatırlatmada bulunmak istiyorum: 53 üncü ve 54 üncü hükümetler zamanında da petrokok ithal edilmiştir.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.  (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederiz.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Teoman Özalp.

Buyurun Sayın Özalp. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA TEOMAN ÖZALP (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin ve 22 arkadaşınca verilen araştırma önergesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1986-1987 yıllarında Ankara'daki hava kirliliğini önlemek amacıyla, ülkemizde kömür ithalatı başlamıştır. Bu İthalata gidilmesindeki ana gerekçe, Ankara İlimizdeki yoğun kirlilikten dolayı insan sağlığının tehdit altına girmesiydi. Şöyle bir hafızalarımızı canlandıracak olursak, kuşların ağaç dallarında can verip, aşağıya düştüklerini hatırlayacağız ve Ankara'da bulunan yabancı elçiliklerin diğer illere taşınma durumu bile kamuoyuna aksetmişti.

Benim Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde de, Bursa İlimiz aynı problemle karşı karşıyaydı. Biz, bu konuyu geniş şekilde araştırarak, yüksek oranda kül, uçucu madde, su ve kükürt içeren ve daha az kalorisi olan yerli kömürden ithal kömüre geçtik. Neticede, Bursa İli-miz, aynen Ankara'da olduğu gibi, nefes almaya başladı ve havası temizlendi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuya, ülkemizde yaşanan bazı gerçekleri anlatarak başladım. Olaya geniş açıdan bakarak, yok ithal kömür mü, yok yerli kömür mü tartışmalarını bir kenara bırakmalıyız. Ülkemizin gerçeği nedir, dünya gerçeği nedir; bunların çok iyi analiz edilmesi gerekir. Ülkemizde kaliteli kömürün elde edilmesi için ne gibi tedbirler alınmalıdır, dünyada bulunan kömür üreticilerinin ürettikleri kömürün kalitesine ulaşmak mümkün müdür; bunların çok iyi irdelenmesi gerekir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün bu konuya iyice hâkim olabilmek için kömür politikalarındaki gelişmeleri de tahlil etmekte fayda olacağı kanısındayım. Dünya taşkömürü ticareti giderek artan bir trend göstermektedir. 1995 yılında 468.6 milyon ton olan taşkömürü ihracatı 1996 yılında yüzde 2.2'lik bir artışla 478.6 milyon tona ulaşmıştır. Bu artış trendinin önümüzdeki yıllarda devam edeceği tahmin edilmektedir. 1996 yılında Asya-Pasifik Bölgesinde ithalat artmasına karşın, Avrupa-Akdeniz Bölgesinde düşmüştür. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yapılan tahmine göre 1996 yılında 478.6 milyon ton olan dünya kömür ihracatının 2000 yılında, yani, bu yılın sonunda 561,1 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Yapılan bu tahminlere göre, bu ihracat hacminin yüzde 60'ını buhar kömürü, geri kalanını da koklaşabilir ithal kömürü talebi oluşturacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya kömür piyasasında fiyatlar, kömürün kalitesi, nakliye masrafları ve tedarik güvenliğini de içeren faktörlere bağlı olarak gelişmektedir. Koklaşabilir ve buhar kömürü pazarları birbirleriyle yakından ilgilidir. Buhar kömüründe, piyasa fiyatlarının oluşmasında Avrupa ithalatçılarının etkileri önemlidir. En önemli kömür ihracatçısı durumunda olan Amerika Birleşik Devletleri üreticileri, uluslararası piyasaya, kömür fiyatlarının kendilerini tatmin edecek ölçüde yükselmesi ve yerli talebin karşılanması halinde, ilave üretim ka-pasitelerini devreye alarak girmektedir.

Son yıllarda, Asya-Pasifik bölgesinde kömür spot pazarı giderek önem kazanmaktadır. Dünya kömür ticaretinde ve kömür fiyatlarında oluşan bu dengeler dikkate alındığında, bazı ülkelerin kömür politikaları çok çarpıcı görülmektedir. Almanya'da yeraltı işletme yöntemiyle yapılan taşkömürü üretim maliyeti, ithal kömüre göre yüksektir. Üretime, devlet sübvansiyon uygulamaktadır. Alman Hükümeti, 1996 yılı itibariyle termik santrallere verilen kömüre yapacağı sübvansi-yonun tavanını 7,5 milyar Deutsche Mark, 1997-2005 yılları arasında ise 7 milyar Deutsche Mark olarak belirlemiştir. 2001-2005 yılları arasında bu sübvansiyonun giderek azaltılması öngörül-müştür.

Fransa'da, kömür sektörüne 4,5 milyar Frank tutarındaki devlet yardımının yapılması Avrupa Komisyonunca onaylanmıştır. Macaristan'da, enerji sektöründeki şeffaflığı artırmak üzere, yerli kömür endüstrisi yeniden yapılandırılma yoluna gidilmiştir. Hükümetçe desteklenen işletmelerde, üretim ve istihdam en yüksek seviyelere ulaşmıştır. İspanya'da, 1997 yılında hükümet ve elektrik sektörüyle yapılan çerçeve anlaşmasına göre, sübvansiyonla sürdürülen kömür üretiminin on yıl daha devam etmesi kararlaştırılmıştır. Santrallerde kullanılacak yerli kömürün minumum yüzde 15 olması kararlaştırılmıştır.

Polonya'da 1990 yılı itibariyle dondurulmuş olan kömür fiyatları şu anda serbest bırakılmıştır. Morkowski planına göre Hükümet, 1995'teki üretim seviyesini 130 milyon ton/yıldan, 2000 yılında -yani bu yıl- 120 milyon tona indirmiştir. Ayrıca, kömür ihracatını da azaltmaktadır. Bu plan, bütün partiler ve ayrıca, fazla miktarda işçi çıkarılmaması, sosyal hakların sağlanması ve yeni iş olanaklarının yaratılması koşuluyla işçi sendikaları tarafından da desteklenmektedir.

Polonya Hükümeti tarafından 1996-2000 yılları arasında bu tedbirler için, sosyal yardım da dahil 5,3 milyar Ziloti karşılığı 2 milyar dolarlık bir kaynak gerektiği hesaplanmıştır. 1997'den sonra kömür endüstrisinde üretimle doğrudan ilgisi olmayan faaliyetlerin özelleştirilmesine başlanmıştır.

Çin'de, hükümet, yerli talebi ve ihracatı artırmaya dönük politikalar izlemeye başlamıştır. Bu politikaların, planların hedefine ulaşması için yeni maden işletmelerinin devreye sokulması ve mevcut işletmelerde de verimliliğin artırılması hedeflenmiştir.

1997'de yeniden yapılanma gündeme gelmiş, 14 devlet tekelindeki kömür işletmesinin 4 grupta birleşmesi öngörülmüştür.

Amerika Birleşik Devletlerinde, kömür, yerli enerji kaynakları içinde en büyük değere sahip olup, fosil enerji kaynakları arasındaki payı yüzde 94'tür. Amerika Birleşik Devletlerinin üretilebilir kömür rezervleri 1 trilyon varil petrol eşdeğerindedir. Ülkenin birincil enerji ihtiyacının yüzde 90'ı fosil yataklarından elde edilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri, ithal edilen petrole bağımlılığını azaltabilmek için, yerli enerji kaynaklarının, özellikle kömürün üretimine büyük önem vermektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde enerji üretiminde  kömür, en ucuz yakıt olarak, diğer enerji kaynaklarının fiyatlarını ayarlayıcı bir rol oynamaktadır. Temiz kömür teknolojilerinin uygulanışıyla, elektrik üretiminde kömürden büyük oranda faydalanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri, halen, enerjisinin yüzde 52'sini kömürle çalışan santrallerden sağlamakta, 2010 yılında bu oranı yüzde 67'ye çıkarmanın planlarını yapmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüldüğü gibi dünya ülkelerinde kömür üretimine dönük çalışmalar olanca hızıyla devam etmekte, kaliteli bir üretim için teknolojik gelişmelere büyük destek sağlanmaktadır. Amerika Birleşik Devletlerinin Wyoming Eyaletindeki büyük linyit rezervleri, son yirmibeş yıl içinde ileri teknolojiler kullanılarak bulunmuştur. Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bakanlığı, temiz kömür teknolojilerinin gelişmesini sağlayacak bir prog-ram çerçevesinde, son on yıl içinde 6 milyar dolar düzeyinde para harcamış ve temiz kömür üreten prosesler geliştirmiş, temiz kömür üretmek için yatırım yapan şirketlere önemli sübvansiyonlar  sağlamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizdeki kömür üreticilerini ikiye ayırmakta yarar vardır: Bunlardan birincisi, kamu tüzelkişiliğini haiz Türkiye Kömür İşletmeleri, yani TKİ de-diğimiz işletmeler; ikincisi de, müteşebbis konumundaki şirket ve şahıs üreticileridir. TKİ, ürettiği kömürlerin maliyetinin yüksek oluşu, teknolojik araç ve gereçlerin yeterli düzeyde olmaması, müteşebbislerin ürettiği kömürlerin ise yıkama yatırımlarının çok pahalı düzeyde olması, kömürde kalite standardını yakalamaya engel teşkil etmektedir. Bu sorunlar neticesinde, gerek kamunun ürettiği gerekse şahısların ürettiği kömürlerle uluslararası alanda rekabet ortamı yakalanması, maa-lesef, mümkün görünmemektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde üretilen kömürlerin, yani, linyitin yüzde 54'ünün kalori değeri 1 000 ilâ 1 500 kilokaloridir; yüzde 22,7'sinin kalori değeri 1 500 ilâ 2 500 kilokaloridir; yüzde 5,1'inin kalori değeri 3 000 ilâ 4 000 kilokalori; yüzde 1,8'inin kalori değeri 4 000 kilokalori ve bunun üzerindedir. Türkiye linyitlerinin ancak yüzde 8'i 3 000 kilokaloriden fazla ısı değerine sahiptir. Sanayi ve ısınma için kullanılabilecek linyit kömürünün alt ısı değerinin 3 000 kilokalori ve üzeri olması gerekir. Türkiye linyitlerinin yalnızca yüzde 8'i bu ölçüte uygundur. Farklı bir deyişle, Türkiye'nin linyit rezervlerinin yaklaşık yüzde 80'ini oluşturan 6 milyar tondan fazla bir linyit varlığının bu özellikleri kapsamadığı anlaşılmaktadır. O halde, bu kömürleri iyileştirecek tedbirleri almamız ve devletimizin bu iyileştirme için gerekli sübvansiyonları yapması gerekir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kömür üretimi konusunda dünyayla rekabetin önkoşulu, kömür üretme politikalarını yeniden gözden geçirmemize bağlıdır. Bugün, temiz ve kaliteli kömür üretmemiz için müteşebbislere devletin sübvansiyon vermesi, kamu tüzelkişiliğini haiz üreticilerin yeniden yapılandırılarak modernize edilmesi başarıyı beraberinde getirecektir. Ülkemizdeki atıl durumdaki kömür yataklarını, gelişmiş teknolojiyle üretime sokmak lazımdır. Kömür ithalatını da fazla dejenere etmeden gerekli ve ihtiyacı duyulan yer ve bölge-lerde kullanmayı sağlamalıyız. Kömür ithalatında belli bir standardı yakalayıp bunu denetlemeliyiz.

Bu ithal kömür insan ve çevre sağlığında gerekli olan yerlerde kullanılmalıdır. Yerli kömürün, hava kirliliğine maruz olmayan yerleşim bölgeleriyle, yerleşim bölgeleri içinde bulunmayan sanayi tesislerinde ve bacalarına desülfürizasyon tesisleri takılmış termik santrallarda kullanılması uygun ve gereklidir. Bu yerlerde yerli kömürlerimizi kullanmak suretiyle kömür üreticilerimizi de korumuş oluruz. Devletimiz, yerli üreticilere, yurtdışı örneklerinde de görüldüğü gibi gerekli destek ve sübvansiyonları sağlamalıdır. Ayrıca, ithal kömürdeki haksız rekabetin de, uygulanmakta olan fon ve vergileri düzenlemek suretiyle ortadan kaldırılması gerekir. Devlet, kömür üreticilerinin sorunlarını çok iyi şekilde tespit etmeli, gelişmiş dünyadaki standardı yakalamalıdır: gerekli araştırma ve geliştirme yatırımlarını derhal yapmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün ve gelecekte stratejik önemi artacak olan kömürün, enerji üretimi içerisindeki payının Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri normlarına çekilmesi lazımdır. Bugün yeterince de ele alınmaması nedeniyle, ülkemiz, karanlığa mahkûm edilme-ye maruz bırakılmıştır. Bu konuda yeterli politikalar derhal uygulamaya sokulmalıdır.

Kaliteli ithal kömürün özellikle büyük şehirlerimizde ve hava kirliliği artan yöreleri-mizde kullanılması gerekir; ancak, tamamen dışa bağımlı hale gelmememiz için alternatif enerji türlerinin faaliyete geçirilmesi ve yerli kömür üreticilerine, gerek finans gerekse teknik bakımdan destek olunması gerektiği düşüncesiyle Yüce Heyete saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özalp.

Demokratik Sol Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Fadlı Ağaoğlu; buyurun. (DSP sı-ralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika Sayın Ağaoğlu.

DSP GRUBU ADINA FADLI AĞAOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizde yer alan, teshinde kullanılan kömür ithali konusunda bir Meclis araştırması komis-yonu kurulmasını talep eden önerge üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere, Demokratik Sol Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlı-yorum.

Ülkemiz yeraltı varlıkları içerisinde büyük bir potansiyele sahip olan kömür, özellikle bizim gibi diğer temel birincil enerji kaynakları açısından büyük oranda dışa bağımlı ülkeler için stratejik önem taşımaktadır.

Birincil enerji kaynaklarının tüm dünyadaki rezervlerinin statik ömürlerinin petrol için 42 yıl, doğalgaz için 60-65 yıl, kömür için ise 230-250 yıl olarak öngörülmesi ve bu öngörü doğrultusunda, yeni yüzyılda, esas olarak kömüre dayalı enerji üretiminin artacağı saptaması, kömürün önemini daha  da artırmaktadır.

Bu nedenle, kömüre dair söylenen her söz, gösterilen her çaba, bizler için önemle ve dikkatle değerlendirme konusu olur.

Gündemimizi işgal eden, üzerinde konuştuğumuz önerge ise, bu anlamda bir kaygı ve amaçtan uzak olup, tamamen başka hesaplar içermektedir. Öncelikle, ısınma amaçlı kömür ithali uygulamasını başlatan kişinin, daha sonra, önerge sahibi arkadaşlarla aynı partiden milletvekili seçilmiş ve iktidarlarında bakanlık yapmış olan Sayın Mehmet Altınsoy olduğunu hatırlatmak isterim. Bu hatırlatmayı yaparken de, dönemin koşullarını yadsımıyor ve Sayın Altınsoy'u bu uygulamasından dolayı suçlamıyorum. Ayrıca, halen, ithal kömür olayının en iştahlı uygulayıcısı ve Maliyenin Hesap Uzmanları Kurulundan devlet güvenlik mahkemelerine kadar olan onlarca soruşturmaya muhatap olan, bir ucu Güney Afrika'da, bir ucu karapara ve vergi kaçırma cenneti Cayman adalarına kadar uzanan ilişki ve uygulamalarıyla halkı, devleti ve belediyeyi milyarlarca lira zarara uğratan ve en son Maliye Bakanlığı tarafından kendi yönetimine bağlı paravan şirketler marifetiyle 8,6 tril-yonluk geliri vergi dışında bırakarak vergi kaçırdığı için yönetimindeki Ankara Büyükşehir Belediyesine 957 milyar lira ceza kesilmesine neden olan kişi de, önerge sahibi arkadaşlarımızla aynı siyasî parti çatısı altında yer alan Sayın Melih Gökçek'tir.

Şimdi, ülkemiz kömürlerinin kimlik bilgileri ışığında, arkadaşlarımızın iddialarını irdeleyelim.

Sayın milletvekilleri, ülkemizin linyit rezervi 8,3 milyar ton, taşkömürü rezervi de 1 milyar 120 milyon ton civarındadır. Ancak, gerek taşkömürü ve gerekse linyit rezervlerimizin ülke ekonomisine katkılarının gerçek ve istenen değerde aktarıldığını söyleyebilmekten uzak bir tabloyla karşı karşıyayız. Hükümetimiz, bu gerçeğin bilincinde olarak, üretim teknolojisini yenileyerek, üretim kapasitesini ve üretilen kömür kalitesinin artırılmasına yönelik çalışmaları hızlandırarak yeni rezervlerin bulunmasını ve işletilmesini, kendisine ertelenemez bir görev kabul etmiştir.

Linyitlerimizin üretim kapasitesi, TKİ'nin 50 milyon ton/yıl ve özel sektörün 10 milyon ton/yıl olmak üzere, toplam 60 milyon ton/yıl civarındadır.

Linyitlerimiz, kalite sınıflandırması açısından ise farklı yapılar taşımaktadır. Uluslararası genel kömür sınıflandırmaları bağlamında değerlendirdiğimizde, linyitlerimizin ısıl değerlerinin 1 000 ile 5 000 Kcal/kg arasında farklılıklar gösterdiğini, toplam linyit rezervlerimizin yaklaşık yüzde 8'inin 3 000 Kcal/kg’ın üzerinde, yüzde 17'sinin 2 500-3 000 Kcal/kg arasında, yüzde 75'inin ise 2 500 Kcal/kg’ın altında olduğunu görürüz.

Ülkemiz linyitleri içerisinde en kaliteli kömürler olarak nitelendirilen kuzeybatı Anadolu (Soma, Tunçbilek) kömürlerinin toplam rezervi 1,8 milyar ton, nem oranı yüzde 20, kükürt oranı yüzde 1,7; kül oranı yüzde 20, alt ısıl değerleri 3 500  Kcal/kg'dır. 3,7 milyar ton rezervle linyitlerimiz arasında en büyük kapasiteye sahip güney orta Anadolu (Afşin,Elbistan) linyitlerimizde ise, nem oranı yüzde 50, kükürt oranı yüzde 2, kül oranı yüzde 20, alt ısıl değerleri de 1 200 Kcal/kg'dır.  Bu parametreler, ülke linyitleri ortalamasında da yüzde 36,5 nem, yüzde 2,1 kükürt, yüzde 21 kül oranları ve 2 500 Kcal/kg alt ısıl değerleri şeklindedir.

Bunun anlamı, mevcut şartlarda linyitlerimizin yüzde 80'inin, yani, 6 milyar ton civarındaki rezervlerimizden elde edilen linyitlerimizin teshinde kullanılamayacağı gerçeğidir. Bu, ülkemizin aşması ve düzeltmesi gereken olumsuz bir tablodur.

Açıklayıcı olması ve karşılaştırma olanağı yaratması açısından, teshinde kullanılmak üzere Güney Afrika Cumhuriyetinden ithal ettiğimiz kömürlerin özelliklerine baktığımızda, kükürt oranının yüzde 1, külün yüzde 18, uçucu madde miktarının yüzde 10-18, nem oranının yüzde 6 ve kalori değerlerinin de ortalama 6 500 Kcal/kg olduğunu görürüz, ki, bu karşılaştırma sonucunda, hem aradaki fark konusunda bir sonuca ulaşmış hem de önergede yer alan, yerli kömürlerimizle ithal kömürler arasında bir fark olmadığı iddiasına da yanıt bulmuş oluruz; çünkü, insan ve çevre sağlığı açısından gözardı edilmemesi gereken bu fiziksel ve kimyasal parametreler ışığında bir değerlendirme yaptığımızda, ithal kömürlerle ülkemiz kömürleri arasındaki farklılıklar, karşılıklı avantaj ve dezavantajlar açık bir şekilde görülmektedir ve maalesef, bu karşılaştırma sonuçlarına göre, ülkemiz kömürlerinin ithal kömürlerle aynı olumlu niteliklere sahip olduğunu veya üstün olduğunu söyleyebilmemiz olası olmadığı gibi, bilimsel gerçeklere de aykırı düşer.

Sayın milletvekilleri, olayın bu yönüyle, önerge sahibi arkadaşların, il çevre sağlık kurul-larının kararlarına dayanarak oluşturulan kanıtlanmış verilere dayalı bu bilimsel gerçeklere bir itirazlarının olmaması, hepimizin de bu asgarî paydada uzlaşabilmesi gerektiğini umuyorum.

Ayrıca, il çevre sağlık kurullarının kararlarına temel olan bazı parametrelerin, bölgelere ve illere göre farklılıklar gösterebileceği de itiraz konusu olmamalıdır; çünkü, her farklı coğrafî bölgenin kendine özgü farklı topografik ve meteorolojik özellikleri vardır ve bunlar da kararlarda değerlendirmelere dahil edilmektedir. Dolayısıyla, farklı bölgelerde farklı değerlerin belirlenmesi doğaldır.

Sayın milletvekilleri, verdiğimiz bu temel bilgiler ışığında, arkadaşlarımızın önergesinde yer alan yanlış, çarpıtılmış veya bilgi yetersizliğinden kaynaklanan diğer bir husus da, metinde yer alan "... 1987 yılında, Ankara'nın hava kirliliğini önlemek amacıyla başlayan yabancı kömür ve petrokok ithali..." ifadesidir. Oysaki, en azından kamuoyuna yansıyan bilgiler açısından, bu iddia da doğru değildir; çünkü, bir petrol atığı olan petrokokun teshin amaçlı kullanıldığı bilinen bir bilgi değildir. 1980 öncesinde ithali yasak olan petrokokun, ülkemizde halen bilinen kullanım alanları, ağırlıklı olarak özelleştirilmiş çimento fabrikalarıdır.

Önergede yer alan, yanlış ve doğru olmayan bir diğer iddia da "... birçok özel sektör kömür üreticileri işletmelerini kapatmışlar, linyit üretimi yapan kamu sektöründe ise üç dört yıl kömür üretimini durdursa, yine de yetecek kömür stokuna ulaşılmıştır" ifadesidir. Oysa, daha önce verdiğimiz kömürlerimizin kimlik bilgileri bu iddiayı da doğrulamamaktadır; çünkü, şu anda, ne kamu sektöründe ne de özel sektörde, elde kalmış, üretim fazlası kömür yoktur.

Ayrıca, arkadaşlarımızın bilgi yetersizliğinden kaynaklandığını sandığım "üç dört yıllık kömür stoku" şeklinde bir durum da, hem mevcut çağdaş depolama olanaklarımızın yetersizliği hem de kömürün açıkta bekleme halinde kömür niteliklerinin birçoğunu yitirme özelliğinden dolayı olası değildir. Kömürde üretim-tüketim dengesi ise, giderek açılan bir trendle üretim aleyhine gelişmektedir.

Önerge gerekçesinde yer alan "mahallî çevre kurullarının birçoğu bilgiye sahip olmadıkları için midir; yoksa, çevre ve hava kirliliği açısından çok hassas oldukları için midir" ifadesi ise, arkadaşlarımızın olaya yaklaşımları açısından bir ibret belgesidir. Mahallî çevre kurullarında yer alan kişilerin tek tek bilgi düzeylerini ölçme şansımız yok; ama, bu bakış açısı içerisinde, insan ve insan sağlığına ilişkin ne bir kaygı ne de sorumluluk işareti göremediğimiz kesin. Aksine, insan ve insan sağlığıyla bire bir ilişkili olan çevre ve hava kirliliğinden bahsedip, bunun insan sağlığına etkilerinden bahsedilmediği gibi, yok sayıldığı, hatta küçümseyici ifadelerle inceden inceye alay edildiği ortada. burada da, arkadaşlarımızın başka hesaplarla davrandıkları, tercihlerini, halkın sağlığından yana değil, kaliteli kömür üreten özel girişimcilerin arasına karışmış üç - beş kaçak kömürcünün doğrultusunda yaptıkları görülmektedir; çünkü, kimyasal ve fiziksel parametreleri evrensel olarak kabul edilebilir değerlere uymayan kömürlerin insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilerini ve insan sağlığına verebilecekleri zararları görmezden gelmek ve bunu "döviz kaybı" diye nitelendirdikleri ithale giden parasal değerlerin arkasına sığınarak tartışma konusu yapmaya çalışmak, eğer bir art niyet taşımıyorsa, en azından abesle iştigal etmektir.

Fakat bu noktada, her siyasî oluşum veya bireyin temsilcisi olduğu kesimin, bakış açısı ve dünya görüşüne göre bir tercihte bulunmasını doğal karşılamak gerekir.

Bu ve benzeri her yol ayrımında, Demokratik Sol Parti olarak bizim tercihimiz ise, daima insan ve insan sağlığının korunması yönünde olmuştur ve olacaktır; çünkü, Demokratik Sol Partinin var oluş nedeni ve her olaya yaklaşımının merkezinde insan, insan mutluluğu ve refahının artırılması vardır. Bu anlamda, öz kaynaklarımızı, çevre ve insanla karşı karşıya getirmeden en verimli şekilde değerlendirmek ve ülke ekonomisine kazandırarak sürdürülebilir bir kalkınmayı sağlamak temel hedefimizdir.

Sayın milletvekilleri, kömür ithali konusunda yaşadığımız süreç, uzun sürmüş bir ara dönemdir. Bu sürecin uzamasının sorumluları, başta Kömürlerimiz olmak üzere tüm madencili-ğimizi yok oluşa mahkûm eden yönetim anlayışları ve uygulamalarıdır; Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet kurumlarını önce yanlış ve kasıtlı uygulamalarıyla çökertip, sonra da "son sosyalist devleti yıkıyoruz" diyerek, işe kömür ocaklarını kapatmakla başlamak isteyenlerdir; hammadde gereksinmelerimizin karşılanması için,  en kolay yol olan ithalden başka çözüm üretmeyenlerdir. Bu birikmiş olumsuzlukların giderilmesi ise kalkınma projeksiyonlarını ulusalcı politikalar ışığında ülkemizin özkaynaklarına dayandırarak, çağdaş teknolojilere sahip işletmecilik anlayışını egemen kılmakla olasıdır.

Ancak, bununla beraber, bu ara dönemin bir  dayatması olarak, ülkemiz kömürlerinin hem mevcut üretim  kapasitelerini hem insan ve çevre sağlığı açısından kalitelerini hem de ülkemiz ve halkımızın gereksinimlerini  birlikte göz önünde bulundurmak durumundayız. Bu nedenle, bir yandan üretim kapasitemizi artırıcı ve yakıt kullanımında en temiz, en güvenilir, en yüksek ekonomik verimi sağlayıcı teknolojilerimizi geliştirirken, diğer yandan da çevre ve insan sağlığına yönelik  zararları en aza indirmek amacıyla, özellikle ısınmada kullanılan kömür ithalini de yadsımamak zorundayız.

Açıklanması gereken bir konu da, kömür maliyetleri konusudur. Bu nedenle, hem teshin a-maçlı ithal kömür uygulamasında ilk olması hem de önerge sahibi arkadaşların kömürle ilgili sicillerinin anlaşılmasında açıklayıcı bir örnek olması açısından, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bu konudaki uygulamasını biraz açmak istiyorum.

Ankara'da hava kirliliğinin insan sağlığı açısından tehlikeli boyutlara ulaşması nedeniyle, 1986 yılından günümüze değin, Büyükşehir Belediyesi ve Halk Ekmek tarafından kurulan Belko, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Rusya'dan kömür ithali yaparak dağıtımını gerçekleştirmiştir. Usulsüzlük ve yolsuzluklarla dolu karmaşık bir süreçten sonra, Ankara teslim 87 dolar olarak  fiyat tespiti ve  iha-lesi yapılan Güney  Afrika menşeli ithal kömürün  şubat ayı Ankara perakende satış fiyatı 190  do-lar/ton, taksitle 214 dolar/tondur. Bursa İlimizde ise Güney Afrika Cumhuriyetinden aynı nitelikteki  kömürü ithal eden özel girişimciler, zarar etme pahasına böyle bir ticarî faaliyette bulunmayacaklarına göre -üstelik istedikleri kârı da sağlayarak- kömürün tonunu 90 ile 100 dolar arasında halka ulaştırabilmektedir. Burada, Ankara Büyükşehir Belediyesinin, halkın cebinden zorla topladığı 90 ile 100 dolar arasında haksız kazanç edindiği ortadadır. Rekabet Kurulunun hazırladığı soruşturma raporunda da, aynı nitelikteki kömürün aynı satış döneminde Polatlı'da 100 dolar, Çorum'da 90 dolar, Çubuk'ta 110 dolar civarında satıldığı belirtilmekte olup, yapılan inceleme so-nucunda "tekel konumundan yararlanarak aşırı fiyatla kömür satışı yaptığı gerekçesiyle, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 6 ncı maddesi kapsamında görevini kötüye kullanan Belko Limited Şirketi ve yöneticileri hakkında, aynı kanunun 41 inci maddesi uyarınca soruşturma gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır" denilmektedir. Önerge sahibi arkadaşlarımızın yönetimde oldukları birimlerde kömürle ilgili yaklaşımlarını özellikle kendilerine hatırlatmak üzere verdiğim bu örnekler saymakla bitmez; ancak, bunların birçoğu halen mahkemelerde ve devletin diğer birçok kurumlarında soruşturma konusu oldukları için daha fazla örnek vermeye gerek görmüyorum.

İşte, bu gerekçelerle, biz, Demokratik Sol Parti olarak, önergenin reddi doğrultusunda oy kullanacağımızı belirterek Genel Kurula saygılarımızı sunuyoruz. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Ağaoğlu.

Sayın milletvekilleri, sürenin sonuna geldik. Süre kâfi gelmeyeceği için çalışmalarımızı burada sona erdiriyoruz.

Komisyonlara üye seçimi yapmak ve kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 1 Kasım 2000 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 18.49

 





 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.