DÖNEM : 21 CİLT : 42 YASAMA
YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ 9 uncu
Birleşim 31 . 10 . 2000 Salı İ Ç İ N D E K İ L E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, 2000 yılı pancar
fiyatının hükümet tarafından açıklanmaması nedeniyle mağdur olan pancar
çiftçisinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı 2. - Batman Milletvekili Burhan İsen'in, Batman İlinde meydana gelen
intihar olaylarına ilişkin gündemdışı konuşması 3. - Ardahan Milletvekili Faruk Demir'in, çiftçilerin Ziraat Bankası ve
tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı 4. - Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in, Eskişehir
Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'ın, 2000 yılı pancar fiyatının hükümet
tarafından açıklanmaması nedeniyle mağdur olan pancar çiftçisinin sorunlarına
ve Ardahan Milletvekili Faruk Demir'in, çiftçilerin Ziraat Bankası ve tarım
kredi kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı
konuşmalarına cevabı B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. - İzmir Milletvekili Işılay Saygın ve 20 arkadaşının, İzmir İlinin
kentsel sorunlarına çözüm bulunabilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi ve Seferihisar yat limanının SİT alanı içine alınması ile viya-dük
inşaatlarının durdurulmasının nedenlerinin araştırılması amacıyla Mec-lis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/152) 2. - Sivas Milletvekili Musa Demirci ve 20 arkadaşının, yurtdışında
eğitim görenlerin diplomalarının denkliği konusunda çıkan sorunların
araş-tırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/153) C) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1.- Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay'ın, 19-26 Eylül 2000
tarih-lerinde Tacikistan'a yaptığı resmî ziyarete Adana Milletvekili Metanet
Çulhaoğlu'nun iştirak etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezke-resi
(3/673) 2. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Payas Adında Bir İlçe
Kurul-ması Hakkında Kanun Teklifinin (2/461) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/219) IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLAR-DAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - Cumhurbaşkanlığı 1999 malî yılı kesinhesap cetvelinin sunulduğuna ilişkin
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Tezkeresi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (3/595) (S. Sayısı : 523) 2. - Ağrı Milletvekili Celal Esin'in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/548) (S. Sayısı : 474) 3. - Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu'nun Yasama Dokunul-mazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/549) (S. Sayısı : 475) 4. - İçel Milletvekili Yalçın Kaya'nın Yasama Dokunulmazlığının
Kal-dırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyon-ları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/550) (S. Sayısı : 476) V. - ÖNERİLER A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ 1.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerileri VI. - SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki köy
yollarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/396) 2. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İli kanalizas-yon
projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/397) 3. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İli içme suyu
projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/398) 4. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen köy
hizmetleri projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/399) 5. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te GAP İdaresi
Başkanlığınca yürütülen projelere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/400) 6. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Yavuzeli'ne Emniyet
Mü-dürlüğü kurulup kurulmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/401) 7. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İli Karkamış
İlçesine Emniyet Müdürlüğü kurulup kurulamayacağına ilişkin İçişleri
Ba-kanından sözlü soru önergesi (6/402) 8. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-İslâhiye İlçesi
Ortaklı Jandarma Karakol binasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/403) 9. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İslâhiye İlçesi
Kerküt Jandarma Karakol binasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/404) 10. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-İslâhiye İlçesi
Jandarma Karakol binasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/405) 11. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Araban İlçesi
özel idare işhanı inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/406) 12. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Emniyet
Müdürlüğü tevzi inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/407) 13. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nurdağı İlçesi
Emniyet Amirliği inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/408) 14. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Karkamış
Hükümet Konağı inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/409) 15. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te Tapu
Ka-dastro Genel Müdürlüğünün yürüttüğü projelere ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/413) 16. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Merkez
Antrenman Spor Salonu projesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/418) 17. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İl Kültür
Müdürlüğü binası projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi
(6/426) 18. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nizip Kültür
Merkezi projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/427) 19. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Oğuzeli Kültür
Merkezi projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/428) 20. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Şahinbey İlçesi
Anıt Mezar projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/429) 21. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen
projelere ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/430) 22. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nizip Devlet Hastanesine
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/431) 23. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Kurbanbaba
Sağlık Ocağı inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/432) 24. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen
projelere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/433) 25. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Devlet
Has-tanesi Hemodiyaliz ve Organ Nakli Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/434) 26. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Altındağ
Sağ-lık Ocağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/435) 27.- Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep - Mithatpaşa
Sağlık Ocağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/436) 28.- Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep - Şehitkamil
Çocuk Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/437) 29. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Travmatoloji
Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/438) 30. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Şehitkamil
Devlet Hastanesi Bölge Acil Yardım Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/439) 31. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İl Donatım
Müdürlüğü işine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/440) 32. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep - Oğuzeli semt
polikliniği projesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/441) 33. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi
Araştırma ve Uygulama Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/442) 34. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi
Araştırma ve Uygulama Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/443) 35. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nizip İlçesi
Organize Sanayi Bölgesi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü
soru önergesi (6/444) 36. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep 4. Organize
Sanayi Bölgesi Altyapı inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü
soru önergesi (6/445) 37. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep 3. Organize Sanayi Bölgesi Altyapı inşaatına
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/446) 38. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Organize Sanayi
Bölgesi Arıtma Tesisi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanın-dan sözlü
soru önergesi (6/447) 39. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen
projelere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/448) 40. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Güzel Sanatlar
Lisesi binası projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/449) 41. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi
için ayrılan ödeneklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/450) 42. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-İslâhiye İlçesi
Anadolu Lisesi binası inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/451) 43. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep-Nurdağı Lise
binası inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/452) 44. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi
İnşaat Mühendisliği Fakültesi binası projesine ilişkin Millî Eğitim Baka-nından
sözlü soru önergesi (6/453) 45. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi
kampus altyapı projesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/454) 46. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesinin
yatırım ve hizmet projelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından söz-lü soru
önergesi (6/455) 47. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen
okul projelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/456) 48. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki öğretmen
ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/457) 49. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep İlinde
yürü-tülen projelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/458) 50. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki imam ve
müezzin sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi (6/461) 51. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki camilere
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/462) 52. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın, Gaziantep'teki
koopera-tiflere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/463) 53. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, THY'nin yılbaşında
düzenlediği özel yurtdışı seferlere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/466) 54. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, memur maaş zamlarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle
konuşması (6/467) 55. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Abdullah Öcalan'ın sağlık,
beslenme, korunma gibi giderlerine ve basınla nasıl iletişim kurduğuna ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün cevabı
(6/469) B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk'un, ameliyat ipliği ithalatına
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı
(7/2312) 2. - İstanbul Milletvekili Erol Al'ın, Atatürk Havalimanında verilen
sağlık hizmetlerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün cevabı (7/2319) 3. - Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in, ihtisas gümrükleri uygulamasına
geçilip geçilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in
cevabı (7/2329) 4. - Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş'ın, Gaziantep'teki hayali
ih-racat olayında para transferlerinin bir bankanın Gaziantep şubesince
ya-pıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın
cevabı (7/2338) 5. - İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin'in, Haliç ve Camialtı
Tersanelerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın cevabı (7/2345) 6. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Devlet ve Selçuk Tıp Fakültesi
Hastanelerinin zamanında sevk etmemeleri nedeniyle ölen bir hastaya ilişkin
sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un cevabı (7/2346) 7. - İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in, İstanbul Büyükşehir
Bele-diyesinin Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kuruluna olan
borç-larına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı
(7/2353) 8. - Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun, Samsun 19 Mayıs
Üniversitesi öğretim görevlilerine polis tarafından yapılan uygulamaya ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2377) 9. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Çay-Kur’un
özelleşti-rilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım
Yüce-len'in cevabı (7/2381) 10. - İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin'in, mahalle bakkallarının
bazı sorunlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan
Tanrıkulu'nun cevabı (7/2396) 11. - Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in, DMS'nı kazananların
yerleşti-rilmeleri ve Devlet Personel Başkanlığı hakkındaki bazı iddialara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'in cevabı (7/2406) 12. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, Çayırhan Linyitleri
İşletmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur
Ersümer'in cevabı (7/2414) 13. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Kayseri ve İstanbul'da
jandarmanın usulsüz baskınlar yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2431) 14. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün, kredi borcunu ve
Bağ-Kur primlerini ödeyemeyen esnaf ve çiftçilere ilişkin Başbakandan so-rusu
ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı (7/2436) 15.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, 23 Ağustos 2000 tarihinde
Atatürk Orman Çiftliğinin arazisinde çıkan yangına ilişkin sorusu ve Millî
Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun cevabı (7/2437) 16. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, porno yayınlara şifreli TV
kanallarında izin verilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü
Kâzım Yücelen'in cevabı (7/2438) 17. - Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, Amasya'nın bazı
bel-delerinde yaşanan afet sebebiyle çıkarılan kararnamenin istismar edilerek
uygulanmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı
(7/2461) 18. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Rize'de yaptığı konuşmanın
polis tarafından kayda geçirilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri
Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2529) 19. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Karaman-Ayrancı-Akpınar Köyünün
köy sınırlarının belirlenmesi için bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2536) 20. - Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay'ın ekonomik sorunlara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal'ın cevabı (7/2564) 21. - Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay'ın, Başbakanlık Bursu formlarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin cevabı (7/2565) 22. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Karaman-Sarıveliler-Dumlugöze
Köyünün gıda taleplerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin
cevabı (7/2597) 23. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, mühendis ve mimarların
ücretlerinin iyileştirilmesi çalışmalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Şükrü Sina Gürel'in cevabı (7/2615) 24. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, zeytinyağı taban
fiyatlarına ve üretici birliğinin sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/2633) 25. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, İstanbul Trafik Vakfına
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2641) 26. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Polis Vakfı gelirlerine
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı (7/2642) 27. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Çaykur'un
özelleşti-rilmesi çalışmalarına ve çay üreticilerinin sorunlarına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in cevabı (7/2644) 28. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Karaman-Kâzımkarabekir-Özyurt
Köyü civarında yapılan deprem tetkik çalışma raporuna ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Mustafa Yılmaz'ın cevabı (7/2649) 29. - Sivas Milletvekili Musa Demirci'nin, Küçükköy Kâzımkarabekir İmam
Hatip Lisesinde başörtülü kız öğrencilerin derslere alınmaması sebebiyle çıkan
olaylara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın ce-vabı (7/2651) 30. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk'un, depremden zarar gören
illerde kesintisiz haberleşme sağlayan iridyum telefon alımı yapılıp
yapılmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın cevabı
(7/2661) 31. - Erzurum Milletvekili Fahrettin Kukaracı'nın, Doğu Anadolu
Bölgesine saman ve yem nakli için TCDD'nin ücretsiz vagon tahsisi yapıp
yapmayacağına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün cevabı (7/2664) 32. - Samsun Milletvekili Erdoğan Sezgin'in, Devlet Tiyatroları Genel
Müdürü hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan
Talay'ın cevabı (7/2671) 33. - Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, organize sanayi
bölgelerinin finansman sorununa ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun cevabı (7/2675) VII. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI A) ÖNGÖRÜŞMELER 1. - Kütahya Milletvekili Ahmet Derin ve 22 arkadaşının, ithal kömür
uygulamasının yeniden değerlendirilmesi ve kömür üreticilerinin içinde
bu-lunduğu durumun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/9) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı. Oturum Başkanı, yeniden TBMM Başkanvekilliğine seçilmesi münasebetiyle,
21 inci Dönem Üçüncü Yasama Yılının başarılı olması dileğiyle bir konuşma
yaptı. Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, esnaf ve sanatkârların, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün, zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinin, Eskişehir Milletvekili Mehmet Mail Büyükerman da, Eskişehir’in
Sivrihisar İlçesi, İstiklâlbağı Köyünü ziyaretine ve köylülerin; Sorunlarına ilişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar. Siyasî parti gruplarınca aday gösterme işlemi tamamlandığından,
komisyonlara üye seçimi ertelendi. Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler” kısmının: 3 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan
Cumhuriyeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının (1/302) (S. Sayısı : 150) yapılan açık oylama sonucunda
kabul edildiği ve kanunlaştığı açıklandı. 1 inci sırasında bulunan, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı
Teşkilâtı Hakkında 189 Sayı-lı Kanun Hükmünde Kararname ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun (1/53) (S. Sayısı : 433), 2 nci sırasında bulunan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda
DeğişiklikYapıl-masına Dair Kanun Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor ve Plan ve Bütçe Komis-yonları Raporlarının (1/650, 1/679) (S. Sayısı :
517), 4 üncü sırasında bulunan, Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Kastamonu
Milletvekili Murat Başesgioğlu, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Konya Milletvekili Ömer İzgi, Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, Fazilet Partisi Grup Baş-kanvekili İstanbul
Milletvekili İsmail Kahraman ve Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Konya
Milletvekili Emrehan Halıcı’nın, 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 47 nci Maddesine Bir Fıkra Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun (2/527) (S. Sayısı : 494), 5 inci sırasında bulunan, 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Karar-nameye Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/479)
(S. Sayısı : 173), 6 ncı sırasında bulunan, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Adına Tescil
Edilecek Taşınmaz Mallar Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporunun (1/506) (S. Sayısı :
205); Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından
ertelendi. Komisyonların hazır bulunamayacağı anlaşıldığından, grupların da
mutabakatı alınmak suretiyle, 31 Ekim 2000 Salı günü saat 15.00’te toplanmak
üzere, birleşime 15.45’te son verildi.
No. : 16 II. – GELEN KÂĞITLAR 27 . 10 . 2000 CUMA Sözlü Soru Önergeleri 1. - Gaziantep Milletvekili
Mehmet Ay'ın, Batı Trakya Türklerine ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/878) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000) 2. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, Türk
Telekom'un abone sayısına ve personel sayısına ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/879) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000) 3. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, eğitime katkı
payı adı altında toplanan paralara ve deprem yardımlarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/880) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000) 4. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, DSİ 25. Bölge Müdürlüğü'nde
işten çıkarılan geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/881)
(Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000) 5. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Amerika'daki lobi
çalışmalarına ilişkin Dışiş-leri Bakanından sözlü soru önergesi (6/882)
(Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000) 6. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Bursa'nın merkez
ilçelerinde ilçe tarım mü-dürlükleri açılıp açılmayacağına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/883) (Başkanlığa geliş tarihi :
25.10.2000) 7. - Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, okullarda öğrencilerden
toplanan paralara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/884)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.10.2000) 8. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, koruma görevi yapan
polis memurlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/885)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000) 9. - İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın, memur maaşlarında
yapılacak artışlara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/886)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000) Yazılı Soru Önergeleri 1. - Batman Milletvekili Faris Özdemir'in, Doğu ve Güneydoğu'da terör ve
göçlerin yarattığı sorunlara ve intihar olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2719) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.10.2000) 2. - Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in, Batman, Van ve Diyarbakır
illerinde meydana gelen intihar olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2720) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.10.2000) 3. - İstanbul Milletvekili Ediz Hun'un, İstanbul Tarım ve Köyişleri İl
Müdürlüğünün sahipsiz hayvanlarla ilgili bir yazısına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2721) (Başkanlığa geliş tarihi :
24.10.2000) 4. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, eğitime katkı payı olarak
toplanan paralara ve öğretmen kadrolarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2722) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000) 5. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Marmara depreminde hasar
gören camilere ve din görevlilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/2723) (Başkanlığa
geliş tarihi : 24.10.2000) 6. - Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu'nun, Diyarbakır
Merkez Doğum ve Bağlar Devlet hastanelerine ayrılan ödeneğe ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2724) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000) 7. - Samsun Milletvekili Vedat Çınaroğlu'nun, Samsun'da bulunan iki fabrikanın
çevreye ver-diği zarara ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/2725)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000) 8. - Adana Milletvekili Ali Gören'in, sağlık hizmetlerine ve sağlık
personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2726) (Başkanlığa
geliş tarihi : 25.10.2000) 9. - Adana Milletvekili Ali
Gören'in, sağlık hizmetlerine ve sağlık
personelinin ücretlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2727)
(Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000) 10. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Sincan İmam Hatip Lisesinde
öğrenci ve öğretmenlere Kaymakam ve İlçe Millî Eğitim Müdürü tarafından hakaret
edildiği iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2728) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000) 11. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, İller Bankasınca
köylere hizmet fonundan ayrılan ödeneklerin Karayolları Genel Müdürlüğüne
aktarıldığı iddialarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2729) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000) 12. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, kuraklıktan zarar gören
çiftçilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2730)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.10.2000) 13. - Adana Milletvekili Yakup Budak'ın, mesleki ve teknik okullardaki
öğrenci, öğretmen ve derslik sayısına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2731) (Başkanlığa geliş tari-hi: 25.10.2000) 14. - Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan'ın, emlak satış
sahtekarlığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2732)
(Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000) 15. - Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan'ın, belediyelerin borç ve
gelirlerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2733) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000) 16. - Tokat Milletvekili M.Ergün Dağcıoğlu'nun, Sayıştay arşivinde çıkan
yangın hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/2734) (Başkanlığa geliş tarihi :
25.10.2000) 17. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, sözde Ermeni soykırımı ile
ilgili bazı gazete haberlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2735) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000) 18. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, sözde Ermeni soykırımı
iddialarına karşılık ABD'ne karşı uygulanacak yeni önlemlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2736) (Başkanlığa geliş tarihi :
25.10.2000) 19. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, sözde Ermeni soykırımı
iddiaları konusundaki tarihsel belgelere ve araştırmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/2737) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000) 20. - İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, sözde Ermeni soykırımı
tasarısıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2738) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000) 21. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Karayolları Genel
Müdürlüğü 14. Bölge Müdürlüğü yatırım programına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2739) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.10.2000) 22. - Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan'ın, personele ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2740)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000) 23.- Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın, Afyon SSK Hastanesinin
sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2741) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000) 24. - Denizli Milletvekili Mehmet
Gözlükaya'nın, LPG'li araçların muayene
ücretleri konu-sunda Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararının
uygulanmamasına ilişkin Maliye Bakanından ya-zılı soru önergesi (7/2742)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000) 25. - Bursa Milletvekili Teoman Özalp'in, Bursa-İznik'teki çiftçilerin
kredi borçlarının ertelenmesi konusunda bir çalışma olup olmadığına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2743) (Başkanlığa geliş
tarihi : 26.10.2000) 26. - Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın, yolsuzluk iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2744) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000)
No : 17 30 . 10 . 2000 PAZARTESİ Sözlü Soru Önergeleri 1. - Sakarya Milletvekili Nezir Aydın'ın, deprem bölgesindeki
vatandaşların vergi borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/887) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) 2. - Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü'ndeki geçici işçilerin kadro sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından
(Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/888) (Başkanlığa geliş tarihi :
27.10.2000) 3. - Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, tabiî afet nedeniyle İller
Bankasınca dağıtılan ek öde-neğe ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü
soru önergesi (6/889) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) 4. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, kuraklıktan zarar gören
çiftçilere ilişkin Tarım ve Köy-işleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/890)
(Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) 5. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, otomotiv yan sanayiinde
uygulanan şase tadilat projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/891) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) 6. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa TEDAŞ Müdürlüğünün bazı
uygulamalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/892) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) Yazılı Soru Önergeleri 1. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, İmam-Hatip liseleriyle ilgili
basında çıkan haberlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2745) (Başkanlığa geliş tarihi:27.10.2000) 2. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, polis yükseköğretim okullarına
öğrenci alımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2746)
(Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) 3. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün, eğitime katkı payı adı altında
alınan vergilerin kulla-nıldığı yerlere
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2747)
(Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) 4. - Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz'un, kamuya ve KİT'lere ait tatil
köyü, kamp, sosyal tesis ve araç sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2748) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) 5. - Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in, Kırıkkale Üniversitesinde
yardımcı doçentlik görevini sürdüren bir öğretim üyesinin görevinden
çıkarılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2749)
(Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) 6. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, bir dernek tarafından doğu ve
güneydoğulu öğrencilere burs verilirken aranan koşullara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2750) (Başkanlığa geliş tarihi:27.10.2000) 7.- Osmaniye Milletvekili Şükrü
Ünal'ın, Bağ-Kur çalışanları ve emeklilerinin maaşlarından yapılan kesintilere
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2751)
(Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) 8. - Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, silah taşıma ruhsatı alma
hakkı bulunan oda yöneticilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2752) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) 9. - Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'ın, günlük bir gazetede yer alan
"turiste başörtü eziyeti " adlı yazıya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2753) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) 10. - Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, 2001 Bütçesinden
Balıkesir İline ayrılan ödeneğe ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz)
yazılı soru önergesi (7/2754) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) 11. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, polis tarafından
yasaklanan konser ve toplantılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2755) (Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) No.
: 18 31 . 10 . 2000 SALI Teklifler 1. - Bursa Milletvekili Turhan Tayan'ın; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilâtı Hakkında 41 Sa-yılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulüne Dair Kanuna Bir Ek Madde Eklen-mesi Hakkında Kanun Teklifi (2/599)
(Millî Eğitim,Kültür,Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Ko-misyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 23.10.2000) 2. - Bursa Milletvekili Ali Arabacı'nın; Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun Bir Madde-sinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/600) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.10.2000) Tezkere 1.- İstanbul Milletvekili Bülent Ersin Gök'ün, Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hak-kında Başbakanlık Tezkeresi (3/672) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi :
25.10.2000) Sözlü Soru Önergeleri 1. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, bazı medya
sahiplerinin kamu ihalele-rine katılmalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/893) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) 2. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, batık bankalara
ve kamu bankalarının özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/894) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) 3. - Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, kamu
bankalarından kullanılan kredilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/895) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) 4. - Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, Bursa-İznik'te dolu yağışından
zarar gören çiftçilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/896) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) Yazılı Soru Önergeleri 1. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, öğrencilere tavsiye edilen
kitaplara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2756)
(Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) 2. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, faaliyetleri durdurulan
bankalar hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2757)
(Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) 3. - Kütahya Milletvekili Ahmet Derin'in, santral ve kömür
işletmelerinde çalışan işçilere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2758) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) 4. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Türk Silahlı
Kuvvetleri'ndeki intihar olaylarına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2759) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) 5. - Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, Van İlinde yürütülen turizm
amaçlı spor faaliyetleri projesine ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2760) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) 6. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın,
Adıyaman-Sincik-Hasanlı Köyünün telefon sorununa ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2761) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) 7. - Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Hakkâri'de
düzenlenen sanat şölenine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2762) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) 8. - Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, Van Gölündeki kirliliğe
ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/2763) (Başkanlığa geliş tarihi
: 30.10.2000) 9. - Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan'ın, bazı kurumlarda çalışan
geçici işçilerin kadroya alınmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2764) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) 10. - Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, Merzifon Havalimanı
projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2765)
(Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) 11. -Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın, Amasya'nın kara ve demiryolu
sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2766) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) 12. - Amasya Milletvekili Ahmet
İyimaya'nın, Amasya'da üniversite kurulup kurulmayacağına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2767) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.10.2000) 13. - Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, LPG'li araçların
muayeneleri ile ilgili yürütmeyi durdurma kararının uygulanmamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2768) (Başkanlığa geliş tarihi :
31.10.2000) Meclis Araştırması Önergeleri 1. - İzmir Milletvekili Işılay Saygın
ve 20 arkadaşının, İzmir İlinin
kentsel sorunlarına çözüm bulunabilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi ve Seferihisar Yat
Limanının sit alanı içine alınması ile viyadük inşaatlarının durdurulmasının
nedenlerinin araştırılması amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/152)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.10.2000) 2. - Sivas Milletvekili Musa Demirci ve 20 arkadaşının, yurtdışında
eğitim görenlerin diplomalarının denkliği konusunda çıkan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/153)
(Başkanlığa geliş tarihi : 27.10.2000) Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi 1. - Adana Milletvekili Ali Gören, sağlık hizmetlerine ve sağlık personelinin ücretlerine ilişkin
Başbakana yönelttiği yazılı soru önergesini 31.10.2000 tarihinde geri almıştır
(7/2727) BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati : 15.00 31 Ekim 2000 Salı BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY KÂTİP ÜYELER : Yahya AKMAN (Şanlıurfa),
Mehmet AY (Gaziantep) BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9 uncu Birleşimini açıyorum. Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz. Şunu belirtmek istiyorum: İkinci defa şahsıma ve arkadaşlarımıza
gösterdiğiniz güvenden dolayı, şahsım adına şükranlarımı sizlere sunuyorum. Tabiî, bu Meclis, büyük bir meclistir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kuruluşunun 80 inci yılını idrak ediyoruz. Bu Meclisin başarılarını burada
sıralamaya gerek yok. Bu arada, Yüce Meclisle ilgili şunu da söylemek istiyorum: Milletin
iradesinin en üst düzeyde temsil edildiği bu Meclisin üzerinde hiçbir kişi ve
kurumun etkisi olamaz, olmamalıdır. (Alkışlar) O arada, bu Meclisin hamiliğine
ve haklarına kimsenin sahip çıkmasına da gerek yoktur. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, kendi haklarına sahip çıkabilecek olgunlukta, güçte, yetenektedir
diyorum ve 21 inci Dönem Üçüncü Yasama Yılı çalışmalarında, bir önceki dönem
gibi, ülkemiz için, ulusumuz için çok başarılı çalışmalar yapacağınıza olan
inancımı belirterek, çalışmaları başlatıyorum. Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce 3 arkadaşıma gündemdışı söz
vereceğim Gündemdışı ilk söz, pancar bedelleriyle ilgili olarak söz isteyen Eskişehir
Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım'a aittir. Buyurun Sayın Yıldırım. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır. III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. - Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri
Yıldırım’ın, 2000 yılı pancar fiyatının hükümet tara-fından açıklanmaması
nedeniyle mağdur olan pancar çiftçisinin sorunlarına ilişkin gündemdışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bir yıl evvel ekim hazırlığı yapılan, altı yedi ay evvel ekilen ve iki aydır
sökümü yapılan, tarım ve sanayi ürünü olan, 2000 yılı pancar fiyatının hükümet
tarafından açıklanmaması nedeniyle mağdur olan pancar çiftçisinin durumu ve
sorunları hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yeni yasama
yılının ülkemize hayırlı olmasını diler; Sayın Başkana, Yüce Heyetinize, Aziz
Milletime ve kendi kaderiyle baş başa bırakılan çiftçi kardeşlerime saygılarımı
sunarım. Ülkemiz bir tarım ülkesidir. Nüfusun yarısı tarımla uğraşmaktadır.
Tarım, dünyanın her yerinde korunduğu gibi, gelişmiş ülkelerde de daha fazla
desteklenmektedir. Ülkemizde ise, son üç yıldır bırakınız desteklemeyi, çiftçi,
alınteri, el emeği olan hakkını alamamaktadır. İşte çiftçinin, pancarcının,
hayvancının ve sütçünün mağduriyeti buradan başlamaktadır. Değerli milletvekilleri, hükümet, çiftçinin ürününe maliyetin altında
fiyat vermektedir. Bu, geçen yıl da böyle oldu, bu sene de böyle olmaktadır;
çünkü, buğdayın maliyeti 125 000 lira iken, 102 000 lira verildi. Şu anda
pancarın maliyeti 40 000 liradır; ama, iki aydır, çiftçi kendi imkânıyla pancar
söktüğü halde, çiftçinin bu pancarı nasıl söktüğünü, kaça sattığını bilmeyen
çiftçiye, sayın hükümet, acaba neden üvey evlat muamelesi yapıyor? Pancara kota
koyarak; yani, pancar ektirmeyerek, neden çiftçiyi mağdur ediyor, neden kota
tüccarlarına fırsat veriyor; hatta, bu yıl kotayı daha da yükselterek, acaba
çiftçiyi tasfiye etmeyi mi düşünüyor? Sayın hükümetten soruyorum: Acaba
üreticisine, çiftçisine, sen çok çalıştın, çok ürettin; ceza, az ürettin; ceza
diyerek cezalandıran ülke var mıdır? Türk çiftçisi cezaya değil, ödüle
layıktır. Değerli milletvekilleri, ülkemizde pancar ziraatı 64 ilde yapılmaktadır;
ancak, iki aydır pancar söküldüğü halde, halen hükümet pancar fiyatını ilan
etmemiştir. Bakınız, geçen yıllardaki artışlarıyla ilan günlerini arz ediyorum:
1992'de yüzde 63,4 ile 12 Ağustosta, 1994 yılında yüzde 100 artış ile 28
Eylülde, 1995'te yüzde 150 ile 13 Ekimde, 1996'da yüzde 76 ile 29 Mayısta,
1997'de yüzde 150'yle -yani Doğru Yol Partisi iktidardayken 26 Ağustosta; bugün
31 Ekim, halen belli değil. Bakınız, hükümetin, pancar fiyatlarını geç açıklamasının bir tek sebebi
vardır: Hükümet, çiftçiyi gözden çıkarmıştır "pancar ekmeyin"
demektedir; hatta, tarım çiftçisinin ipini çekmiştir. Değerli milletvekilleri, hükümetimiz, çiftçiyi, borçtan, bu
perişanlıktan kurtarmak istiyorsa -ki, istemiyor; çünkü, Cottarelli istemiyor-
çiftçinin alınteri, el emeğini ve pancar girdilerinin pahalılığını göz önünde
bulundurarak, pancarın kilogram fiyatını 40 000 lira olarak derhal ilan
etmelidir; çünkü, dünyada, ürettiği ürününü kaça sattığını bilmeyen başka bir
devletin çiftçisi var mıdır? Yine, çiftçiyi perişanlıktan kurtarmak istiyorsa,
mutlaka kotayı kaldırmalıdır. Hükümet, pancar temliklerinde, pancar çiftçisinden yüzde 100 faiz
almaktadır. Yazık bu çiftçiye, yazık bu ülkeye! Çiftçi, borcunu ödeyemediği
gibi, yüzde 68'i icralık duruma gelmiştir. Bundan sonra hapisanelere çiftçi ile
esnaf girecektir, girmektedir. Eskişehir yöresinde gübre sıkıntısı halen devam etmektedir, gübre
bulunmamaktadır. Sakarı Deresi dediğimiz Sarıcakaya, Mihalgazi, Alpagut
çiftçisi karaborsa gübre almaktadır. Yazık bu çiftçiye! Eskişehir'de işsizler ordusu varken, yirmi senedir geçici işçi şeker
fabrikasında çalışırken, Petlas işçilerini fabrikada işe başlatmaları
gösteriyor ki, çiftçi, esnaf gibi, Eskişehir halkını da, Sayın Hükümet hiçe
saymaktadır, gözden çıkarmıştır. Eskişehir Şeker Fabrikası özelleştirme kapsamına alınmıştır.
Özelleştirmeye karşı değiliz; ama, fabrikaya talip olan pancar çiftçisine,
kooperatife verin bu fabrikayı, insanları mağdur etmeyin -ta ki, Et-Balık
işçileri gibi, Sümerbank Basma Eskişehir işçileri gibi- acıyın bu insanlara! Sayın Hükümet, çiftçiye, esnafa, memura, emekliye, fakir fukaraya
gelince enflasyonu bahane ediyor; ama, bankalara gelince, sınırsız... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Yıldırım, size 1 dakika eksüre veriyorum; lütfen toparlayın. MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) - Beyler, bu yaptığınız hataların, bunun
hesabını bu millete veremezsiniz, cezasını siz çekersiniz; ancak, ülkeye de,
insanlara da ceza çektiriyorsunuz. Dönün bu yoldan; bu çiftçiyi öldürmeyin,
diriltin, yaşatın. Bu milleti düşünün ve acıyın diyor, Yüce Millete sabır diliyorum; Sayın
Heyetinize saygılarımı sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım. Sayın Bakan gündemdışı konuşmaların ikisine birden yanıt verecekler. Gündemdışı ikinci söz, Batman İlinde meydana gelen intihar olayları
hakkında söz isteyen Batman Milletvekili Burhan İsen'e aittir. Buyurun Sayın İsen. Süreniz 5 dakika efendim. 2. - Batman Milletvekili Burhan İsen’in,
Batman İlinde meydana gelen intihar olaylarına ilişkin gündemdışı konuşması BURHAN İSEN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son
günlerde Batman İli-mizde meydana gelen intihar olayları hakkında gündemdışı
söz almış bulunmaktayım; Yüce Heye-tinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, sözlerime, bir anlık umutsuzluk ve çaresizliğin
etkisiyle canlarına kastederek yaşamlarını yitiren gencecik insanlarımıza
Allah'tan rahmet dileyerek başlamak istiyorum ve bu olayların bir an evvel son
bulmasını bütün kalbimle temenni ediyorum. İntihar, insanın, kendi canını, bilerek, isteyerek, kendisinin alması
demektir. Bir başka deyişle, intihar, cesaret ve umutsuzluğun son noktasıdır.
Bir insan canına nasıl kıyar? Nedir onu ölüme sürükleyen nedenler, koşullar?
İntiharlarla verilen can neyin karşılığıdır; bir kurtuluşun mu, yoksa bir
kördüğümün mü? Gerçekten, canına kıyanlar, biraz da bizim canımızdan alıp
gitmiyorlar mı? Dünyaya gelmek elimizde değil; ama, bu dünyayı bırakıp gitmek
de bu kadar kolay olmamalı. Kısacası, kazanan, ölüm değil yaşam olmalıdır. İntiharlar sadece ülkemizin sorunu değil, aynı zamanda bir insanlık
meselesidir. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre her yıl yarım milyondan
fazla insan intihar ederek hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde son 15-20 yıldır
giderek artan boyutlarda meydana gelen intihar olayları, gerçekten, toplumsal
bir tehlikenin olduğunu ve artık, konunun ciddiye alınarak çözüm bulunması
gerekliliğini ortaya koymaktadır. Değerli milletvekilleri, Batman İlimizde, son günlerde, kaygı ve üzüntü
verici oranlarda intihar olayları meydana gelmiştir. Çoğu kadın olmak üzere 40
kişi canına kıymaya teşebbüs etmiş ve ne yazık ki, bunların 29'u henüz
yaşamlarının baharında iken yaşama veda etmişlerdir. Devlet İstatistik Enstitüsünün verilerine göre, 1993 yılında yapılan
çalışmada, intihar olaylarının bölgelerarası dağılımında Batman İlimiz son
sıralarda yer alırken, ne yazık ki, bugünlerde ilk sırada yer almaktadır.
Böylesi trajik olayları gözardı etmek mümkün değildir. Nitekim, olayların
ortaya çıkması üzerine hükümetimiz konuyla yakından ilgilenmiş, ilimize
Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığından
uzman heyetler gönderilmiştir. Bu heyetler konuyla ilgili raporlar
hazırlamışlardır. Bu raporların gereğinin ilgili bakanlıklarca bir an evvel
hayata geçirilmesi gerekmektedir. Raporlarda belirtildiği gibi, bu olayların arkasında derin ekonomik,
sosyal, kültürel, eğitim ve psikolojik nedenler yatmaktadır. Nedenleri şu
başlıklar altında toplayabiliriz: İşsizlik, gelir dağılımındaki dengesizlikler,
yatırımların artan nüfusla orantılı olarak yapılamaması, ilimizde uzun yıllar
yaşanan terör eylemlerinin halkımız üzerindeki olumsuz etkileri, hızlı değişime
ayak uyduramama, eğitim seviyesinin düşük olması, görsel medyanın bazı programlarının
gençlerimiz üzerindeki olumsuz etkileri, ailelerin özellikle kız çocuklarına
eğitim hususunda takındıkları olumsuz tavırlar, aile baskısı, şiddet ve aile
içi geçimsizlikler, kalabalık ailelerin barınma koşullarının yetersiz oluşu,
özellikle, köyden kente zorunlu olarak göç eden ailelerin olumsuz şartlarda
yaşamaları gibi benzer pek çok neden sıralanabilir. Çözüm konusunda neler yapılabilir diye düşündüğümüzde, burada,
insanlarımızın içine düştüğü bu acıklı durumun, bir an evvel düzeltilebilmesi
için anne ve babalara, eğitimcilere, din görevlilerine, basın yayın
organlarına, kısacası, tüm kurum ve kuruluşlara ve bizlere büyük sorumluluk ve
görevler düşmektedir. Öncelikle, psikiyatrist, psikolog, sosyal hizmet uzmanı
ve hemşirelerden oluşan danışma ve müdahale merkezi oluşturulmalıdır. Kadın ve
aile sorunlarıyla ilgili bir merkez kurulmalı, halk eğitim merkezleri
çoğaltılmalı, mevcutlar daha etkin kullanılmalıdır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın İsen, 1 dakikalık eksüre veriyorum, toparlayınız... BURHAN İSEN (Devamla) - Bütün kamu kurum ve kuruluşları toplumsal
projeler geliştirmeli ve vatandaşlarımızla uyumlu ilişkiler kurması
sağlanmalıdır. Kapalı okullar bir an önce açılmalı, öğretmen açıkları
giderilmeli, okullardaki rehberlik eğitimine ağırlık verilmeli, özellikle, kız
meslek liselerinin sayısı artırılmalı, yarım kalmış okul inşaatlarının
tamamlanması için bölgeye acil ödenekler gönderilmelidir. Kültür merkezleri, sinema, tiyatro salonları ve sosyal tesisler açılmalı,
ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları, bölgenin gelenek görenekleri ve
toplumun sosyal yaşayışını göz önüne alarak daha özenli programlar yapmalıdır.
İlimizin çehresini değiştiren ve halkımızın eğitim düzeyinin yükseltilmesine
önemli katkıları olacak bir üniversitenin kurulması sağlanmalıdır. Değerli milletvekilleri, koşullar ne kadar zor olursa olsun, insan,
yaşamaktan vazgeçmemelidir; zira, yaşamda keder, hüzün ve mutluluk daima
vardır. Katlanamadığımız bir sıkıntının yarın sona ermesi ve mutlu günlerin
gelmesi her zaman olası değil midir. Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın İsen. Gündemdışı konuşmaya yanıt verecek Sayın Bakan?.. Yok. Gündemdışı üçüncü söz, ziraî ve hayvancılık kredi borçlarının
ertelenmesi konusunda söz isteyen Ardahan Milletvekili Faruk Demir'e aittir. Buyurun Sayın Demir. (DSP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. 3. - Ardahan Milletvekili Faruk Demir’in,
çiftçilerin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatif-lerine olan borçlarının
ertelenmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü
Yusuf Gökalp’in cevabı FARUK DEMİR (Ardahan) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2000 yılı
içerisinde ülkemizde yaşanan kuraklık sonucu, çiftçilerimizin, Türkiye
Cumhuriyeti Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının
ertelenmesiyle ilgili gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, pazar
günü kutladığımız 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı tekrar kutluyor, saygılarımı
sunuyorum. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yurt genelinde yaşanmış olan
kuraklıktan bütün illerimiz olduğu gibi Ardahan İlimiz de olumsuz yönde
etkilenmiştir. Ardahan İli nüfusunun yüzde 75'i köylerde yaşamaktadır.
Köylülerimizin tek geçim kaynağı hayvancılıktır. Yurt çapında meydana gelen bu
kuraklıktan etkilenen çiftçilerimizin Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası ve
tarım kredi kooperatiflerine olan borçları, 1 yıl süreyle faizsiz ertelendi ve
yeniden kredilendirilmesi hükümetimiz tarafından sağlandı. İlimizde, Ziraat Bankasından
ve tarım kredi kooperatiflerinden çiftçilerimizin yararlandığı kredi türü,
hayvancılık ve yem kredileridir. Daha önce Bakanlar Kurulumuzun almış olduğu
bir kararla ziraî ürünlere çıkarılmış olan affın hayvancılık ve yem kredilerine
de uygulanması, 28 Eylül 2000 tarihinde Bakanlar Kurulumuzun almış olduğu
kararla harekete geçti. Bu vesileyle, Ardahanlı çiftçilerimiz adına, halkımız
adına, ilgili bakanlarımıza, hükümetimize, Sayın Tarım Bakanımıza ve de
özellikle Sayın Başbakanımıza tekrar şükranlarımı ve saygılarımı arz edi-yorum. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ilimizde bu gibi doğal afetlerin
olumsuz koşullarının en aza indirilebilmesi için, sizlerin huzurunda Devlet Su
İşlerinden, Ardahan ile ilgili sulama projelerini hayata geçirmesini diliyor ve
halkımız adına bekliyoruz. Üzüntüyle belirteyim ki, Ardahan'da Devlet Su İşleri aracılığıyla 1
metrekarelik sulu tarıma geçilememiştir. Kura Projesi kapsamında yapımına
başlanması gereken, plan ve projeleri tamamlanmış olan 4 adet barajın etüt ve projeleri
bitmiştir; bir an önce inşaına başlanması, hükümetimizden Ardahan halkının
beklediği en önemli ve acil müjdedir. Sayın milletvekilleri, huzur ve güven ortamının cumhuriyetimizin
kurulduğundan bugüne hiçbir zaman bozulmadığı ve bozulmayacağı serhat ilimiz
Ardahan, Ortaasya ve Türkî Cumhuriyetlere açılan en güvenli kapımızdır. Türkiye
Cumhuriyeti ile Gürcistan arasında açılması planlanan Çıldır-Aktaş sınır
kapısının Türkiye tarafındaki yol ve gümrük binaları tamamlanmıştır. Gürcistan
tarafına gerekli yardım ve krediler sağlanarak, Çıldır-Aktaş gümrük kapısının
bir an önce hizmete girmesi ilimiz ekonomisine önemli katkılarda bulunacaktır. Ayrıca, ihale aşamasında olduğunu bildiğimiz Kars-Tiflis demiryolu,
Türkiye-Gürcistan ve dolayısıyla Avrupa-Asya arasında en önemli ulaşım ağı
olması sebebiyle bir an önce hayata geçirilmelidir. Ardahan İlimizin en büyük istihdam alanı diye düşündüğümüz Yalnızçam kış
sporları, Uğurludağ kış sporları merkezinin kamulaştırma çalışmaları bitmiş,
yol ve elektrik gibi altyapı çalışmaları tamamlanmıştır. Sayın Fikret Ünlü
Bakanımızın Ardahan'ı ziyaretinde de dile getirdiğimiz gibi, Bursa-Uludağ'dan
nakli düşünülen telesiyej ve teleferik teknik cihazlarının bir an önce
Ardahan'a gelmesi, Ardahan halkının beklentisidir. Yüksekokulumuz iki senedir eğitim vermesine rağmen, Ardahan'da henüz
Kredi Yurtlar Kurumunun bir kişilik bile yurdu mevcut değildir. 450 ya da 500
kişilik yurt talebimiz DPT'den geçmiştir ve bir an önce yapımına başlanmasını
da tekrar ilgili bakanlıktan diliyoruz. Toplukonutla ilgili çalışmalarımız devam etmektedir; fakat, henüz
toplukonutla ilgili herhangi bir inşaat Ardahan'da başlamamıştır. İl
olduğumuzdan bu tarafa büyük sıkıntılar içerisinde, kamu görevlileri, köylerde
oturmaktadır. Organize sanayi bölgemizin altyapı çalışmaları, yine, ha keza, devam
etmektedir. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; çiftçilerimizin borçlarının
ertelenmesiyle ilgili yapmış olduğum bu konuşmada Ardahan'ın önemli birkaç
sorununa başlık halinde değinme fırsatı buldum. Size ve Yüce Heyetinize,
Ardahan'ın sorunlarını Yüce Mecliste tekrar gündeme getirme fırsatını
verdiğiniz için, siz değerli milletvekillerine de değerli vaktinizi aldığım
için çok teşekkür ediyorum. Ardahan halkı adına, hepinize, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (DSP,
MHP, ANAP ve FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Demir. Gündemdışı konuşmalara yanıt vermek üzere, Tarım ve Köyişleri Bakanımız
Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp. Buyurun Sayın Bakanım. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar) Süreniz 20 dakika. 4. - Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü
Yusuf Gökalp’in, Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıl-dırım’ın, 2000 yılı
pancar fiyatının hükümet tarafından açıklanmaması nedeniyle mağdur olan pancar
çiftçisinin sorunlarına ve Ardahan Milletvekili Faruk Demir’in, çiftçilerin
Ziraat Bankası ve ta-rım kredi kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesine
ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevabı TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sıvas) - Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, birinci konuşmacı Doğru Yol Partisi Milletvekili Sayın Sadri
Yıldırım'a ve üçüncü konuşmacı Demokratik Sol Parti Milletvekili Sayın Faruk
Demir'e, çiftçilerimizin çeşitli meseleleriyle ilgili dile getirdikleri
hususlardan dolayı teşekkür ediyorum. Sayın Başkan, müsaade ederseniz, Sayın Sadri Yıldırım'ın konuşmasında
sorduğu ve açıklanmasını istediği bazı hususlara cevap vermek istiyorum. Öncelikle, memnuniyetle görüyorum ki, 57 nci cumhuriyet hükümeti göreve
geldiği gün ve onu takip eden aylarda, tarımla ilgili burada sıralanan
problemler çok daha fazlaydı. Onaltı aylık bir süreden sonra, tarımla ilgili,
çiftçinin meselesiyle ilgili sıralanan problemlerin en azından belirli bir
kısmının, uzun süredir çözülemeyen problemlerin bir kısmının çözüldüğünü ve
sıralanan problem sayısının aza indiğini memnuniyetle görüyorum. Mesela, geçen
seneler burada söz alan çok değerli konuşmacılarımız, her zaman, tarım
ürünlerinin fiyatlarının düşük olması yanında, özellikle, ücretlerin zamanında
ödenmediğinden şikâyet ediyorlardı. Bu sene, pek çok tarım ürününde, çiftçiye
ödenmesi gerekli olan ücretler zamanında ödenmiştir. Buna birkaç misal vermek
gerekirse, bu, hububat ürünlerinde de böyledir, fındıkta da böyledir,
hükümetimizin desteklediği ve aldığı bazı meyvelerde de böyledir. Örnek olarak
buğdayda, orta kalitedeki buğdaya 102 000 lira fiyat verilmiş, bu fiyat artışı
o gün için yüzde 27,5 oranındaydı; ancak, Toprak Mahsulleri Ofisi, uzun
senelerdir göremediğimiz bir şekilde -ekonomik istikrar programını da tavizsiz
uygulamamıza rağmen- çiftçinin alacağının yarısını üçüncü günde, yarısını da
yirmibeşinci günü geçirmeden ödemiştir. Böylelikle, tüccarımız buğday almak
için seferber olmuş; tüccarımızın, un ve makarna sanayicimizin ve diğer gıda
sanayicimizin de önünü görmesine imkân hazırlanmış, hatta, basında, buğday
altın oldu, buğday çok parladı diye öyle yayımlar çıkmıştır ki, bazı kuyumcular
da neredeyse buğday ticaretine girmişlerdir. Yani, bu gösteriyor ki, biz buğday
fiyatlarını kontrol edi-yoruz, hiçbir zaman da, Toprak Mahsulleri Ofisi olarak
belirlediğimiz satış fiyatımızın üzerine bu fiyatlar çıkmamıştır; tüketicimiz
açısından, un sanayicisi açısından ve ihracatçımız açısından da ta-kibini
yapıyoruz ve memnuniyetle belirtmek istiyorum ki, bu sene Toprak Mahsulleri
Ofisinin önünde, uzun senelerdir ilk defa kuyruklar oluşmamış, Toprak
Mahsulleri Ofisine ürününü teslim eden çiftçimiz parasını zamanında almış ve
zamanında aldığı parayla da diğer tarımsal girdilerini alma imkânını bulmuştur. Yine, şu sıralarda birinci ürün mısır hasadı yapıldı; hasat yapılmadan
dahi, mısır, tarlada pazarlık yapılarak satılabilmiştir. Bunu, özellikle güney
illerimizin değerli temsilcileri olan milletvekillerimiz çok daha iyi
bilmektedirler. İkinci mısır ürününün hasadına başladığımız şu günlerdeyse,
yine, mısır fiyatı, çiftçimizin emeğini belirli bir ölçüde koruyacak şekilde
verilebilmektedir. Bunun için, ben, hükümetimize teşekkür ediyorum. Yine, çok uzun süredir ilk defa bu sene, güneydeki narenciye üreticisi,
güneydeki seracılıkla geçinen çeşitli sebze üreticisi ve İçanadolu'da Niğde,
Nevşehir, Karaman, Aksaray'daki elma üreticisi memnuniyetini belirtmektedir.
Yine, Afyon ve civarındaki çok sayıdaki vişne, kiraz üreticisi de memnuniyetini
belirtmekte ve bu yıl, ilk defa vişne 500 000 liradan satılmaya, alınmaya
başlanmış ve 500 000 lira fiyatı da devam etmiştir. Ancak, tabiî ki, burada, çiftçinin sıkıntısının olmadığını söylemek
mümkün değildir. Çiftçilerimizin uzun yıllardır sıkıntıları vardır; hükümetimiz
de bu sıkıntıları bilmektedir ve gerekli tedbirler de, tüm imkânlarımız
kullanılarak alınmaktadır. Özellikle buğdaya verilen fiyat konusunda şunu, müsaadenizle bir kez
daha söylemek istiyorum -çünkü, dün, aynısını Kars'ta açıkladım, bir gün önce
aynısını Ardahan'da söyledim. Ardahan'ı, Kars'ı, Erzurum'u da son dört gündür,
köylerini dahi ziyaret ederek geliyorum- biz, buğdaya 102 000 lira fiyat
biçtik. Gerçekleşen enflasyon yüzde 50 civarındaydı diyelim. Yirmibeş günde
parasını ödedik. Enflasyonun götürdüğü, yüzde 3 civarındaydı yirmibeş günde.
Yüzde 27,5'ten yüzde 3'ü çıkardığınız zaman, buğdaya geçen seneye göre yüzde
24,5 artış vermişiz demektir. Ancak, buğdaya, farz edin ki, fiyat artışını
yüzde 100 verdiniz bir sene öncesine göre ve göreve geldiğimizde ve göreve
geldiğimizden daha önceki yıllarda da enflasyon oranlarının yüzde 100, hatta,
yüzde 137,7 olduğunu biliyoruz. Bu zamanda buğdaya yüzde 100 artış verdiğinizi
düşünün; ama, buğdayın parası da 8 ay sonra ödenince, aylık ortalama enflasyon
yüzde 12; 8 ayla 12'yi çarptığınız zaman 92; 100'den 92 çıkarsa, çiftçiye
verilen artış yüzde 8 demektir; yani, yüzde 100 artış verildiği senede dahi, 8
ay sonra ödenirse, bu artış yüzde 8 demektir. Onun için, bizim, hesaplarımızı,
Yüce Meclisimizde, bu şekilde, açık bir şekilde yapıp, çarpmayı, toplamayı,
çıkarmayı bu şekilde yapıp, değerli çiftçilerimizin, esnafımızın ve bizi
izleyen çok değerli milletimizin takdirlerine sunmak mecburiyetindeyiz. 57 nci cumhuriyet hükümeti, hiçbir zaman, çiftçinin ipini çekme
düşüncesinde değildir. Çiftçinin ipinin ne zaman çekildiğini çiftçilerimiz
zaten biliyorlar. Bugün, bizim, tahıl ürünlerinde, özellikle mısır konusunda
-geçen televizyonlarda da izlendi- Adanalı çiftçilerimiz "Adana'da, bizzat
onbeş yıldır maddî ve manevî olarak yatırdığımın karşılığını bu sene alıyorum,
bu sene aldığımdan dolayı da Sayın Tarım Bakanına teşekkür ediyorum"
cümlesini birkaç kez televizyonda söylemelerine rağmen, belki, yeterli derecede
halkımız tarafından işitilmemiş olabilir. Ben, bu teşekkürün, şahsıma değil, 57
nci cumhuriyet hükümetimize sunulduğu ve hükümetimize teşekkür edildiği
şeklinde algılıyorum ve kabul ediyorum. Bir yıl ve iki yılda çözülebilecek problemleri, 57 nci cumhuriyet
hükümeti olarak çözüyoruz; ancak, Sayın Sadri Yıldırım'ın belirttiği gibi,
gübrede sıkıntılar var. Gübre meselesi, gübredeki yatırımlar, gübre üretimi,
bir yılda, iki yılda çözülebilecek meseleler değil. Bugün, Türkiye'de, gübre
üretimi olarak kapasitemiz düşük ve mevcut olan kapasite de çalıştırılmıyor.
Gübreyle ilgili kanunlar da yıllar önce çıkarılmış. Maalesef, hükümetimizin, bu
konuda, kanunlar çerçevesinde alabileceği çok fazla tedbir yoktur. Geçen hafta, bazı değerli milletvekillerimiz de katıldılar, benden
önceki Sayın Bakanımız Mahmut Erdir Bey de katıldı, biz, Türkiye'de, ilk defa
bir gübre paneli düzenledik. Gübreyi kullanan çiftçi, gübreyi üreten fabrika
sahibi, gübre ithalatçısı, tüm tarım kooperatifleri ve Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının katılımıyla, halkımıza açık bir panel düzenledik. O panel sonuçlarını
da, Bakanlar Kurulumuza, Başbakanlığımıza arz ediyoruz. Şunu açık ve net
söylüyorum ki, gübredeki tekelleşmeyi, gübredeki yanlışlıkları da, 57 nci
cumhuriyet hükümeti ve onun içerisinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olarak,
yakında aşacağız. Bunu da, özellikle burada belirtmek istiyorum. Geçici işçi meselesinde, sayın milletvekilime teşekkür ediyorum; ancak,
bazı bilgi eksikliği olabilir diye söylüyorum: Hükümetimiz, uzun süredir -15-20
yıl kadar- geçici olarak çalışan, Tarım ve Köyişleri Bakanlığımızda, Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğümüzde ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğümüzde çalışan 44
000 işçiyi kadroya geçirmiştir. Bu kadar bütçe sıkıntısı olmasına rağmen,
ekonomideki istikrar programımızı tavizsiz uygulamamıza rağmen, 44 000 geçici
işçi, 57 nci cumhuriyet hükümetinin ve bizim de, sorumlu bakanlar olarak
-birkaç bakanımızın- imzaladığımız bir karar alınmıştır ve bu işçilerimiz
kadroya geçeceklerdir; bunu da, kendilerine çeşitli şekillerde duyurdum,
buradan, tekrar, onlara ve bizi dinleyen yüce milletimize bir müjde olarak
vermek isti-yorum. Şeker Şirketinde çalışan mevsimlik işçilerin bazı kadro sıkıntıları var;
ancak, mevsimlik işçi, geçici işçi farklı hususlardır. Şeker Şirketinde çalışan
arkadaşlarımızın da durumlarının tekrar incelenmesinde, tabiî ki, biz hükümet
olarak yarar görürüz ve bunu da, bu konuyu da inceleriz. Pancar kotası meselesi... Bu, yıllar önce de yine alınan bir kararla
yerine getiriliyor; ancak, biz, pancar kotasında, çiftçimizin, pancar yerine
diğer alternatif ürünler, pancar kadar gelir getirecek ürünlere yönlenmesi
konusunda hazırladığımız alternatif ürünler projesini, hem yine hükümetimizin
bütçeden ayırdığı imkânlarla ve hem de Dünya Bankasından temin edilen
kredilerle uygulamaya koyacağız; ancak, şekerpancarı üreticisinin, tüm kesimler
için kararlı bir şekilde uyguladığımız istikrar programından dolayı bazı
sıkıntıları olacaktır. Bizim uyguladığımız istikrar prog-ramı, eğer
yanılmıyorsam 17 nci istikrar programıdır. Bizden önce 16 kez bu istikrar
programı uygulanmıştır, aynı program uygulanmıştır. Uygulanan bu 16 programın
sonucunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümetleinin çok fazla da başarılı
olduğu söylenemez; ama, 17 nci olarak uyguladığımız bu istikrar programında ne
derecede başarılı olduğumuz da enflasyonun düşüşüyle, faizlerin düşüşüyle ve
ekonomideki yatırımların, artmasıyla, büyümeyle bütün halkımız tarafından
görülmektedir. Değerli milletvekilimiz Sayın Faruk Demir'in açıkladığı hususlar için
çok teşekkür ediyorum. Biz hükümet olarak, bu sene kuraklıktan zarar gören
çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine ve Ziraat Bankasına olan
borçlarını, faizlerini dondurarak 2001 mart ayına kadar bir yıl ertelemiş
bulunuyoruz; ancak, kuraklıktan ve çeşitli afetlerden etkilenen çiftçilerin bu
borçlarının ertelenmesi özellikle Güneydoğu Anadolu'da, Doğu Anadolu'da ve İç
Anadolu'nun bazı illerinde kuraklıktan dolayı doğal meraları, çayır alanları,
yem üretim alanları etkilenen çiftçilerimizin veya köy tüzel-kişiliğindeki
meraları, kuraklıktan dolayı etkilenen çiftçilerimizin, hayvancılık kredileri
üzerinde, borçları üzerinde etkili olmamıştı. Bunun üzerine, yeni bir kararname
hazırlanarak -Bakanlar Kurulumuzun, tüm bakanlarımızın yerinde destek ve
katkılarıyla, Sayın Başbakanımızın ve Başbakan yardımcılarımızın da olumlu
katkılarıyla- hayvancılık kredileri bir yıl ertelenmiştir. Ancak, ertelenen bu
hayvancılık kredilerinin yanında, çiftçilerimizin yeni kredi almaları hususu da
kararnamelere yerleştirilmiştir. Şu anda uygulamada bazı aksaklıklar olduğu bizim de duyumlarımız
arasındadır. Ziraat Bankasının çıkardığı bir tebliğe yeni bir açıklık
getirilmesi için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olarak, Ziraat Bankasıyla gerekli
yazışmalar yapılmaktadır. Çünkü "köy tüzelkişiliğine veya şahıslara ait
çayır ve meralar" ifadesinin yer aldığı bu kararnamede, uygulamada,
Hazineye ait çayır ve meralar olarak işlem yapılarak "Hazineye ait olan
çayır ve meralarda kuraklık varsa, hayvancılık kredileri ertelenemez" diye
Ziraat Bankasında çalışan değerli bazı arkadaşlarımızın, bürokratlarımızın
böyle bir görüşü var. Ben Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak Meclis kürsüsünden
tekrar ifade etmek isti-yorum ki; hükümetimizin çıkardığı bu kararname açıktır;
köy tüzelkişiliğine sahip olan, ister köy tüzelkişiliğinin olsun, ister
Hazinenin olsun, ister çayır, mera alanı, nasıl isimlendirilirse
isimlendirilsin, o köyün -bunu, özellikle banka müdürlerimizin de
uygulamalarına açıklık getirilmesi açısından söylüyorum- kullandığı merada, doğal
çayır alanında bir kuraklık varsa -ki,
bu da tespitlerle yapılmış ve listeler çıkarılmıştır- köyün tüm hayvancılık
kredileri ertelenecektir. Bu yönde de Ziraat Bankası Genel Müdürlüğünden
şubelere bir yazı çıkmıştır. Yine, bu hususta da gerekli tedbirler alınacaktır. Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; son dört günlük bir tetkik
ziyaretiyle, Ardahan'ı, Kars'ı ve Erzurum'u yerinde inceledik; daha önce de
diğer Doğu Anadolu illerimizi ve Güneydoğu Anadolu illerimizi, yine Tarım ve
Köyişleri Bakanlığımızın ilgili çalışanlarıyla yerinde ziyaret etmiş, gerekli
tespitleri yapmıştık. Hakikaten, Doğu Anadolu'da büyük bir kuraklık var. Biz,
hükümet olarak Ulaştırma Bakanlığımızdan temin edilen Devlet Demir Yollarının
vagonları ve diğer ekipmanlarıyla Doğu Anadolu'ya gerekli yem sevkıyatını
yapıyoruz. Yine, Toprak Mahsulleri Ofisi olarak da arpa ve benzeri yem
sevkıyatı yapılmaktadır. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'daki hayvan
üreticimiz, hayvanları için herhangi bir yem sıkıntısıyla karşılaşmayacaktır.
Bunu burada özellikle belirtmek istiyorum; çünkü, bu konuda da bazıları haksız
kazanç temin etme yoluna girmesinler. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve DSP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Bakanım. MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir)- Sayın Başkan... BAŞKAN- Buyurun Sayın Yıldırım. MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir)- Sayın Başkanım, Sayın Bakanımızın
cevaplarıyla yetinmedim. Üç soruma, önemli olmasına rağmen, cevap alamadım. Birinci sorum, pancar fiyatlarının ne zaman açıklanacağıydı. Sayın
Bakanım açık bir cevap vermedi. İkinci husus, gübre, Eskişehir İli Sarıcakaya, Mihalgazi ve Alpagut
bölgesinde şu anda -evvelsi gün akşam geldim- karaborsa satılmaktadır. Sayın
Bakanımdan bunun cevabını istiyorum. Yine, üçüncü olarak, çiftçinin dertleri azalmadı, maalesef çoğaldı.
Ayrıca, kota tüccarları türedi, ortaya yaratıldı. Ben, Sayın Bakanımdan, hiç
değilse bu soruların cevaplarını yazılı istiyorum. Saygılarımı sunuyorum. BAŞKAN - Tabiî, cevap verme hakkı Sayın Bakana aittir. Onun için, bizim,
Bakanı zorlama gibi bir müeyyidemiz yoktur. Sayın Bakanım gerekli açıklamaları
yaptı. Teşekkür ederim. Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonunun bir raporu vardır; okutup bilgilerinize sunacağım. Sayın milletvekilleri, okunacak raporların sayısı bir hayli fazla olduğu
için, Kâtip Üye arkadaşımın oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Buyurun okuyun efendim. IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - Cumhurbaşkanlığı 1999 malî yılı
kesinhesap cetvelinin sunulduğuna ilişkin Cumhur-başkanlığı Genel Sekreterliği
Tezkeresi ve Türkiye Büyük MilletMeclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu
(3/595) (S. Sayısı : 523) (1) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Cumhurbaşkanlığı 1999 Malî Yılı Kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvel,
içindekiler incelenerek kayıt defterine uygun olduğu anlaşılmış olup,
İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince Genel Kurula arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa sunulur. Başkan Nazif Okumuş İstanbul
ve Komisyon
üyeleri BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Sayın milletvekilleri, gündemin sunuşlar kısmının 2 ilâ 4 üncü
sıralarında, Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma
Komisyonun, bazı milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarına ilişkin
raporları vardır; ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım. Buyurun efendim. 2. - Ağrı Milletvekili Celal Esin'in
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başba-kanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/548)
(S. Sayısı : 474) (2) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Başkanlıkça, 3.5.2000 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen, Ağrı
Milletvekili Celal Esin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan Hazırlık
Komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir. Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 11.5.2000 günlü
raporuyla, görevli memura müessir fiil suçu isnat olunan Ağrı Milletvekili
Celal Esin hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir. Ağrı Milletvekili Celal Esin komisyonumuza gelerek sözlü savunma yapmış
ve dokunulmazlığının kaldırılmasını istemiştir. Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile Hazırlık Komisyonu raporunu
inceleyen karma komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri
üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak
amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, ancak böyle
farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline
getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde
yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının
bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini göz önüne
almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı
taşıdığı açıktır. (1) 523 S.Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir. (2) 474 S. Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir. Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği dikkate alınarak, Ağrı
Milletvekili Celal Esin hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının
sona ermesine kadar ertelenmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere, Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur. Başkan
Ertuğrul
Yalçınbayır Bursa
ve Komisyon
üyeleri Muhalefet gerekçem: Yasama dokunulmazlığının milletvekilliği sıfatı sona erinceye kadar
ertelenmesine dair karma komisyon raporuna aşağıdaki gerekçelerle ilkesel
olarak muhalifim. Değerli milletvekillerinin iddia edilen suçları
işlemediklerine dair savunmaları esas alınmalı, aklanmalarına olanak
tanınmalıdır. Gerekçelerim iki ana başlıkta toplanmaktadır. 1. Anayasal gerekçe 2. Belirli objektif kıstasların uygulanamaması. Anayasal gerekçe: Anayasamızın 83 üncü maddesinin 2 nci fıkrası hükmü gereğince; seçimden
önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili, Meclis kararı
olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Anayasanın 83 üncü maddesindeki düzenleme, Anayasamızın 76 ncı
maddesindeki düzenleme ile çelişmekte, çelişkinin de ötesinde 76 ncı maddeyi
düzenlemeyi gerekli kılan amacı ortadan kaldırmaktadır. 83 üncü maddedeki bu düzenleme, 76 ncı maddede tanımlanan ve zaten
milletvekilliğine seçilme engeli olarak gösterilen zimmet, ihtilas, irtikap,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı
iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmî ihale ve alım-satıma fesat
karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma gibi suç iddiaları dolayısıyla
soruşturma açılmasına ve yargılama yapılmasına engel olmaktadır. Anayasanın 76 ncı maddesinde belirtilen suçlardan hükmü kesinleşmiş olan
kişi milletvekili seçilemezken, milletvekili seçilmeden bir gün önce veya
milletvekili seçildikten sonra bu suçları işlediği iddia edilen kişiler
milletvekilliğini sürdürdüğü gibi bu suçlarla ilgili olarak sorgulanamamakta ve
yargılanamamaktadır. Böyle bir düzenleme Anayasanın ruhuna, genel hukuk
kurallarına aykırıdır. Anayasanın 76 ncı maddesindeki
suç iddiaları ile ilgili olarak kovuşturma yapılmasına izin verilmeli, karma
komisyon, yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmayacağına kovuşturma
sonucu oluşacak objektif ölçüler çerçevesince karar verebilmelidir. Objektif Ölçülerin Bulunmasına İlişkin Gerekçe: Yasama dokunulmazlığının kaldırılması ile ilgili, Anayasamızın 83 üncü
maddesinde belirli objektif ölçüler belirtilmediği gibi, yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkındaki Meclis İçtüzüğünün 131 ilâ 134 üncü maddelerinde de
belirli objektif ölçülere yer verilmemiştir. Birçok Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere; yasama
dokunulmazlığının kaldırılması konusunda birtakım belirli, objektif ölçülere
uygun davranılması ve bu ölçülerin bir hukuk devletinden beklenen nitelikte
bulunması şarttır. Yeterli olmamakla birlikte, eski Cumhuriyet Senatosu
İçtüzüğünde belirli objektif ölçüler yer almış ve Anayasa Mahkemesi bu objektif
ölçülere uygunluğu gözetmiştir. Sonuç: Bir suç isnadı ciddî ise, siyasî ereklere uygun ise yahut üyenin şeref
ve haysiyetini koruma yönünden dokunulmazlığın kaldırılması zarurî ise yasama
dokunulmazlığı kaldırılmalıdır. Dokunulmazlığın amacı, yasama görevini yürütecek milletvekillerinin,
çeşitli çevrelerden gelebilecek baskı ve kaygılardan korunmuş olarak
görevlerini gereği gibi yapmalarını sağlayarak, siyasal nitelikli kovuşturmalar
bahanesiyle milletvekillerinin Meclise katılmaktan alıkonmasını, çalışma şevkinin
kırılmasını, bu yolla da TBMM'nin istencinin çarpıtılmasını önlemektir. Yoksa,
kimilerinin, TBMM'yi yıpratmak için kasıtlı olarak söylediği gibi,
milletvekiline, soruşturmadan kaçma, suç işleme ayrıcalığı tanınması değildir. Hangi suç isnadının ciddî olduğu "Milletvekili seçilme
yeterliliği" başlıklı Anayasamızın 76 ncı maddesinde belirtildiği gibi,
2839 sayılı Milletvekili Seçimi Yasasının "Milletvekili seçilemeyecek
olanlar" başlıklı 11 inci maddesinde de belirtilmiştir. Taksirli suçlar hariç, toplam bir yıl veya daha fazla hapis veya süresi
ne olursa olsun ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar
bile; zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik,
inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve
istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmî ihale ve alım
satımlara fesat karıştırma veya devlet sırlarını açığa vurma suçlarından
biriyle mahkûm olanlar, TCK'nın "Devletin Şahsiyetine Karşı Cürümler"
başlıklı ikinci kitabının birinci babında yazılı suçlardan veya bu suçların
işlenmesini alenî olarak tahrik etme suçundan mahkûm olanlar, TCK'nın 312 nci
maddesinin ikinci fıkrasında yazılı halkı, sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge
farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etme suçlarından mahkûm
olanlar ve TCK'nın 536 ncı maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında
yazılı eylemler ile aynı yasanın 537 nci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü,
dördüncü ve beşinci fıkralarında yazılı eylemleri siyasî ve ideolojik amaçlarla
işlemekten mahkûm olanlar milletvekili seçilemezler. Anayasamızın 76 ncı maddesine göre affedilmiş olsalar dahi, belirtilen
suçlardan mahkûm olanlar milletvekili seçilemediği halde, Anayasadaki düzenleme
biçimine göre yasama dokunulmazlığı, bu suçlarla ilgili ciddî iddialar
bakımından, milletvekilleri hakkında soruşturma yapılmasına olanak bile
vermemektedir. Kamu vicdanını rahatsız eden bu duruma son vermek ve milletvekillerini gereksiz koruma zırhına büründürmemek için, Anayasanın
76 ncı maddesinde zaten milletvekilliğine seçilme engeli olarak gösterilen bu
gibi suç iddiaları dolayısıyla soruşturma açılması ve yargılama yapılmasının
yasama dokunulmazlığı dışına çıkarılması uygun olacaktır. Anayasada böyle bir
değişiklik, asılsız suçlamalarla töhmet altında kalan milletvekillerinin yargı
önünde aklanmasına fırsat verilmesi ve genel olarak milletvekili saygınlığının
yükseltilmesi bakımından da yarar sağlayacaktır. Anayasada yapılması gereken bu
değişikliğe kadar da karma komisyonların, bu ilke ve ölçüler içerisinde kişi ve
parti ayırımı yapmaksızın, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının
kaldırılmasına karar vermesi uygun olacaktır. Kimi suç iddiaları vardır ki, ciddî olmamakla birlikte siyasî ereklere
aykırıdır. Öte yandan, öyle asılsız suç iddiaları vardır ki, üye istemese dahi
soruşturmanın ertelenmesine karar verilmektedir. İşte bu suç iddialarıyla
ilgili olarak da yasama dokunulmazlığı kaldırılmalı, milletvekillerinin
aklanmalarına olanak tanınmalıdır. Ancak, uygulamada, üye istemese dahi
dokunulmazlığının kaldırılması ertelenmekte, üyeler töhmet altında bırakılarak,
siyaseten yıpratılmaktadır. Anayasamızın 83 üncü maddesinde tanımlanan yasama dokunulmazlığının
kaldırılması işlemi, bir yargı işlemi niteliğinde olmayıp, yasama işlemi
niteliğindedir. İşlem dosyaları tam olarak oluşmuş olsa dahi, kurulun yapısı ve
çalışma esasları gereği, işlem dosyalarını tam bir tarafsızlıkla
inceleyebilmesi, suçun maddî ve manevî unsurlarını saptayabilmesi ve
değerlendirebilmesi olanaksızdır. Bu niteliği gereği, dokunulmazlığın
kaldırılması işlemi, ceza kovuşturmasının açılması veya ceza verilmesi
niteliğinde olmayan, sadece yasama meclisi üyelerini, kimi istisnaî durumlarda
üyelik teminatından sıyırarak, adalet karşısında öteki yurttaşlarla bir düzeye
getirmekten ibarettir. Anayasamızın 85 inci maddesi, yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmiş olması hallerinde, Meclis Genel Kurul kararının alındığı
tarihten başlayarak yedi gün içerisinde, ilgili milletvekilinin veya bir diğer
milletvekilinin, kararın Anayasaya, yasaya veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla,
iptali için Anayasa Mahkemesine başvurabileceğini düzenlemektedir. Bu düzenlemeyle, yasama içindeki iktidar-muhalefet dengesi nedeniyle
alındığı iddia edilen haksız yasama işleminin, yargıyla denetlenmesi, objektif
kıstaslara uygunluğunun saptanması sağlanmaktadır. Yukarıda belirtilen ilkelere uygun davranılması gerektiğini ve değerli
üyelerin aklanmalarına olanak sağlanılması gerektiğini düşündüğümden, ilkesel
olarak, yasama dokunulmazlığının üyelik sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine dair çoğunluk görüşüne katılmamaktayım. Saygılarımla. 24.5.2000 Hüseyin
Tayfun İçli Ankara Karşı oy gerekçemdir: Karma Komisyon Başkanlığına Milletvekillerinin herhangi bir baskı ve tehdit altında olmadan
görevlerini serbestçe yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla
dokunulmazlıklar düzenlenmiştir. Tarihi bakımdan milletvekilli dokunulmazlığı ilk defa 1688 tarihinde
İngiltere'de düzenlenmiştir. Bu düzenleme "parlamentoda konuşma özgürlüğü,
tartışmalar, yargılamalar, hiçbir mahkemede veya parlamento dışında sorumluluk
sebebi olamaz" şeklindedir. Buna paralel olarak, 1789 tarihli Fransız
Kanunu ile bunlardan esinlenen 1876 Türk Anayasasında ve halen yürürlükte
bulunan Hindistan, Mısır, Meksika, Bulgaristan, İtalya ve bunun gibi ülkelerde
tarihî anlayışa uygun olarak yasama dokunulmazlığı, Mecliste ileri sürülen
düşünceler ile kullanılan oyların suç sayılamayacağı ile sınırlıdır. Ülkemizde ise, 1982 Anayasasının 83 üncü maddesine göre, yasama
dokunulmazlığı "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin Meclis
çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden
sorumlu tutulamaması" ile "seçimden önce veya sonra suç işlediği
ileri sürülen bir milletvekilinin Meclis kararı olmadıkça tutulamaması, sorguya
çekilememesi, tutuklanamaması ve yargılanamaması"dır. Böylesi bir dokunulmazlık düzenlemesi, yerli ve yabancı ceza yasalarında
düzenlenen ve "kanunsuz suç olmaz, suç ve suçlular da cezasız
bırakılamaz" şeklinde özetlenebilecek temel prensiplere ve Anayasanın 2
nci maddesine dayalı "hukuk devleti" ilkesiyle, 10 uncu maddesine
dayalı "eşitlik" ilkesine gölge düşürmektedir. Bu nedenle, yasama dokunulmazlığının "Meclis çalışmalarındaki oy ve
sözlerinden, ileri sürdükleri düşüncelerinden sorumlu tutulamamak ve kişisel
özgürlüğü kısıtlanamamak" şeklinde düzenlenmesi, tarihî gelişmeye ve
gerekçeye uygun olacaktır. Fransa'da 1995 yılında bu yönde yapılan düzenlemeyle, adlî soruşturma ve
yargılama dokunulmazlık kapsamı dışına çıkarılmış, sadece tutuklama ve kişi
özgürlüğünün kaldırılması Meclisin kararına bırakılmıştır. Yine, yasama
dokunulmazlığının anavatanı olan İngiltere'de, dokunulmazlık zırhı, ceza
kovuşturmalarına karşı değil, hukuk davalarına karşı koruyucu bir işleve
indirgenmiştir. Gündemdeki, ertelenme kararı verilen dosyalar kapsamındaki iddialar,
vatandaşlarımızın günlük yaşamlarında karşılaştıkları ve mevzuata göre
gereğinin yapıldığı hukukî olaylar ve iddialardır. Bir yurttaş bu gibi hallerde
hangi hukuk kurallarına tabi tutuluyorsa, onun vekili ve aynı zamanda bir
vatandaş olan milletvekillerinin ve diğer kamu görevlilerinin de aynı kurallara
tabi olması kadar doğal bir şey olamaz. Böyle bir anlayış ve uygulayış
eşitliğin gereği olduğu gibi, hukuk devleti olmanın da temel gereğidir. Yukarıda belirttiğim gerekçelerle, öncelikle yasal düzenlemeler
yapılarak, sorgulanma ve yargılanma dokunulmazlık kapsamı dışına çıkarılmalı,
sadece kişisel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması dokunulmazlık kapsamında
olmalıdır. Ceza hükümlerinin infazı ise, milletvekili sıfatının sona ermesine
bırakılmalıdır. Böyle bir düzenlemeyle, bir taraftan yargısal denetim işlerlik
kazanacak, diğer taraftan milletvekillerinin Meclis çalışmalarına katılımı da
sağlanmış olacaktır. Yasal düzenlemeler yapılıncaya kadar "yasama sorumsuzluğu"
kapsamı dışındaki suç iddialarını içeren dosyalar için, dokunulmazlıklar
kaldırılmalıdır. Böylelikle asil ve vekili arasında eşitlik sağlanacağı gibi,
milletvekillerine de bir an önce aklanma olanağı yolu açılacaktır. Bu nedenle "yasama sorumsuzluğu" kapsamı dışında gördüğüm bu
dosya için, dokunulmaz-lığın kaldırılmasının yerinde olacağı kanaatinde
olduğumdan, erteleme kararına katılmıyorum. Osman Kılıç İstanbul Muhalefet Şerhi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Karma Komisyon Başkanlığına Halkın egemenliğinin tesis edildiği TBMM'nin her üyesi saygıdeğerdir. Yasama görevini yerine getiren bir milletvekilinin saygınlığını
zedeleyen suçlamalar karşısında, Türk Milleti adına karar veren bağımsız
yargıda aklanmak en doğal hakkı olmalıdır. Bu hakkın kullanılabilmesi için,
sayın milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması doğru olacağı
düşüncesindeyim. Karara bu anlamda muhalefet ediyor, saygılar sunuyorum. 24.5.2000 Nazire
Karakuş İstanbul BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. 3 üncü sırada yer alan, Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu'yla ilgili
raporu okutuyorum: 3. - Sakarya Milletvekili Ersin
Taranoğlu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/549) (S. Sayısı : 475) (1) (1) 475 S. Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Başkanlıkça 3.5.2000 tarihinde karma komisyonumuza gönderilen, Sakarya
Milletvekili Ersin Taranoğlu'nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık
komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir. Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 11.5.2000 günlü
raporuyla, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu birden fazla kişinin ölümüne
sebep olmak suçu isnat olunan Sakarya Milletve-kili Ersin Taranoğlu hakkındaki
kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir. Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu
inceleyen karma komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri
üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak
amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını, ancak böyle
farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline
getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde
yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının
bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini gözönüne
almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı
taşıdığı açıktır. Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği dikkate alınarak, Sakarya
Milletvekili Ersin Taranoğlu hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa
saygıyla sunulur. Başkan Ertuğrul
Yalçınbayır Bursa ve Komisyon
üyeleri BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu raporda da Ankara Milletvekili Sayın
Tayfun İçli, İstanbul Milletvekili Sayın Osman Kılıç ve İstanbul Milletvekili
Sayın Nazire Karakuş'un, aynı gerekçelerle muhalefet şerhleri mevcuttur. Daha
önce okunan bu muhalefet şerhlerini şimdi okutmuyorum ve bu raporu da böylece
bilgilerinize sunmuş oluyorum. Gündemin "Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları" bölümünün 4 üncü
sırasında yer alan, İçel Milletvekili Yalçın Kaya ile ilgili raporu okutuyorum:
4. - İçel Milletvekili Yalçın Kaya'nın
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/550) (S.
Sayısı : 476) (1) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Başkanlıkça, 3.5.2000 tarihinde karma komisyonumuza gönderilen İçel
Milletvekili Yalçın Kaya'nın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık
komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir. Hazırlık komisyonu inceleme sonucunu özetleyen 11.5.2000 günlü raporuyla
karşılıksız çek keşide etmek suçu isnat olunan İçel Milletvekili Yalçın Kaya
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir. (1) 476 S. Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir. Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu
inceleyen karma komis-yonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri
üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak
amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle
farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline
getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde
yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının
bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini göz önüne
almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı
taşıdığı açıktır. Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği dikkate
alınarak İçel Milletvekili Yalçın Kaya hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir. Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa
saygı ile sunulur. Ertuğrul
Yalçınbayır Bursa Komisyon
Başkanı ve üyeler BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu raporda da, Ankara Milletvekili Sayın
Tayfun İçli, İstanbul Milletvekili Sayın Osman Kılıç ve İstanbul Milletvekili
Sayın Nazire Karakuş'un, aynı gerek-çelerle muhalefet şerhleri yer almaktadır.
Daha önce okunan bu muhalefet şerhlerini şimdi okutmuyorum ve böylece raporu
bilgilerinize sunmuş oluyoruz. Sayın milletvekilleri, bu raporların tümü, kovuşturmanın milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine dairdir. On gün içinde itiraz
edilmediği takdirde, bu raporlar kesinleşmiş olacaktır. İki adet Meclis araştırma önergesi vardır; okutuyorum: III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. - İzmir Milletvekili Işılay Saygın ve
20 arkadaşının, İzmir İlinin kentsel sorunlarına çözüm bulunabilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi ve Seferihisar yat limanının SİT alanı
içine alınması ile viyadük inşaatlarının durdurulmasının nedenlerinin
araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/152) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İzmir İlinin kentsel sorunlarına çözüm bulunabilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi ve İzmir İli Seferihisar İlçesi yat limanının
yüzde 70 bitmiş iken SİT alanı içerisine alınma nedeni ile Konak ve liman
viyadüklerinin durdurulma nedeninin araştırılması amacıyla, Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılması
için gereğini arz ve talep ederiz. Saygılarımızla. 12.10.2000
Genel gerekçe: İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir trafiğini rahatlatmak amacıyla,
Karayollarının İzmir Kent Geçişi Projesini, (İkiztepe-Konak-Halkapınar-Zafer,
Payzın-Doğanlar arası) İzmir'e gerekli ve faydalı bulduğu için benimsemiş ve
buna göre imar planını 1992 yılında değiştirmiş, yapımı konusunda da yedi yıl
boyunca destek vermiştir. Bu projenin amacı, ana arter oluşturarak kent içi trafiğini rahatlatmak,
şehrin yoğun ticaret ve iş merkezlerinin bulunduğu bölgeden geçmekte olan
trafiği, buraya girmeden, çevre yoluna ve şehirlerarası yollara ulaşımı
sağlayarak kent içi trafiğini rahatlatmaktır. Bayındırlık Bakanlığının 208 milyon dolar harcayarak 20 kilometrelik
bölümünü tamamlamış olduğu İzmir kent geçişi yolunun Konak-Alsancak-Gar
arasındaki noksan kalan 4 kilometrelik bölümü tamamlanmak üzereyken Koruma
Kurulu kararlarıyla durdurulan inşaatlarla ilgili olarak belediye başkanlığının
açmış olduğu iptal davasından çekilerek Karayolları yalnız bırakılmış ve bugüne
kadar projeye verdiği desteği kaldırarak, etik olmayan bir davranışla, devletin
yaptığı yatırımın yarım kalmasına sebep olmuştur. Halbuki, Karayolları,
büyükşehir belediyesinin desteğiyle projeye başlamış ve bu desteğin devamına
güvenerek harcamalar yapmıştır. Bu kadar yatırımın sorumlusu kimdir?
Belediyenin itirazını geri çekmesi mahkeme kararlarına dahi yansımıştır. Kent geçişi güzergahı üzerindeki tarihî SİT kararları projeyi engellemek
isteyenlerin baskıları sonucu zoraki alınmış kararlardır. Kent geçişi projesine
başlandığı yıllarda güzergah üzerinde hiçbir tarihî SİT kararı mevcut olmayıp
işe başlandıktan tam üç yıl sonra birinci, yedi yıl sonra da ikinci tarihî SİT
kararıyla mevcut tarihî SİT sınırları genişletilmiştir. Bu kararı alırken, ilke
kararına göre, Koruma Yüksek Kurulunun görüşünün alınması gerektiği halde, bu
halde, bu ilkeye uyulmamıştır. Bu durumun sorumlusu kimdir? Konak tarihî SİT kararı alınırken gerçek tarihî SİT alanı yerine, kent
geçişini engellemek amacıyla daha geniş bir alan tescil edilmiştir. İçerisinde
tamamen cumhuriyet dönemi yapıları ile yapay dolguların bulunduğu alanlar
koruma yasasına uymadığı halde tarihî SİT alanı olarak belirlenmiştir; üstelik,
yapımı durdurulmuş olan köprülü kavşağın tamamına yakını kurulun tescil ettiği
SİT alanı dışında bulunmaktadır. Köprülü kavşak için bugüne kadar 14 milyon
dolar harcanmış olup 3 milyon dolarlık iş kalmıştır. Kordon yolu, tarihsel işlevine uygun bir şekilde yol olarak
projelendirilmiş, buna ilave olarak rekreasyon alanlarıyla zenginleştirilerek
yoğun bir şekilde yayaların da kullanabileceği hale getirilerek hazırlanmış
olan proje Bayındırlık Bakanlığınca da 9.1.1997 tarihinde onaylanmıştır. Kordon
dolgu inşaatına da Bayındırlık Bakanlığı onayından sonra başlanmış ve Şubat
1998 tarihinde tamamlandığı sırada, yine, zorlamalarla burası için de tarihî
SİT kararı alınmıştır. O tarihte kordon dolgusu ve limandaki viyadük inşaatı,
dönüşü olmayacak seviyeye gelmiştir. Yeni belediye yönetimi, yapılmış bu
imalatları değerlendirmek amacıyla dahi koruma amaçlı imar planına yansıtmamış,
sorunun daha fazla çıkmaza girmesine sebep olmuştur. Yeni yönetim, seçim öncesi seçmenlere dağıttığı seçim bildirgesinde,
Kordon yolu ile ilgili olarak, Kordondaki yol sorununu 2x2 olarak çözeceğini
vaat ettiği halde, Karayollarının 2x2 yol yapılması şeklindeki proje revizyonu
önerisini de kabul etmemiştir. Kordon yolunda, İmar Planı Değişikliklerine Dair Yönetmeliğe aykırı
olarak mevcut yol daraltılmış ve 2 şeritli yol haline getirilmiştir. Halbuki,
Kordon yolu, geçmişinde ulaşım amacı ile yapılmış ve asırlarca demiryolu ve
kent içi yolu olarak kullanılmıştır. Yol ve rekreasyon amacı ile doldurulan bu alan üzerinde belediyenin
yaptığı çalışmalar, 1/5 000 ölçekli imar planının Bayındırlık Bakanlığı onayı
ve 1/1 000 ölçekli yeni uygulama planı olmadan ve ayrıca, Kıyı Kanununun 7 nci
maddesine aykırı bir biçimde kanunsuz yapılmıştır. Belediyenin yaptığı 2,5 trilyonluk kanunsuz harcama, yöredeki mülk
sahipleriyle bar ve restoran işletmelerine rant sağlamaktan başka bir gayeye
hizmet etmeyen uygulaması, devletin İzmir kent geçişi trafiğini çözmek için
yaptığı 208 milyon dolarlık yatırımı da
kadük hale getirmiştir. Tüm bunların sorumlusu kimdir? Yapanın yanına kâr mı kalacaktır? Bu
viyadüklerin yıkılacağı söyleniyor. Milyarlarca lira para harcanarak yapılan bu
viyadüklerin parasını kim ödeyecektir? Gündoğdu Meydanındaki iskele inşaatı
için yasal onaylarla birlikte, Koruma Kurulundan onay almadan hangi yetkiyle
iskele inşaatı yapılmıştır? Bu iskelenin ruhsatı var mıdır? Seferihisar (Sığacık) yat limanı inşaatı, 1996 yılında ihale edilmiş,
temeli Cumhurbaşkanı Sayın Demirel tarafından atılmış, 26.3.1996'da Sayıştay
tarafından tescil edilmiş, işe başlanmış, yüzde 78 liman inşaatı tamamlanmış,
2000 yılında bitmesi gerekirken SİT Kurulu tarafından durdurulmuştur. Tüm
Seferihisar halkı, haklı olarak, isyan noktasındadır. Milyarlarca liralık
yatırımlar yapılırken ilgili kurumlarla görüşülmesi gerekmez mi? Sorumlular
cezalandırılmayacak mı? Yat limanı ne olacak? BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
hususundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır. Diğer Meclis araştırması önergesini okutuyorum: 2. - Sivas Milletvekili Musa Demirci ve
20 arkadaşının, yurtdışında eğitim görenlerin diplomalarının denkliği konusunda
çıkan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/153) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına MEB ve YÖK'ün uygulamaları neticesinde, yurt dışında eğitim görme ve diplomaların denk-liği konusunda ortaya
çıkan mağduriyetlerin araştırılıp, tüm boyutlarıyla ortaya konması ve gerekli
tedbirlerin alınması amacıyla, Anayasanın 98 inci ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince, Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz. 1- Musa Demirci (Sivas) 2- Bülent Arınç (Manisa) 3- Mehmet Ergün Dağcıoğlu (Tokat) 4- Suat Pamukçu (Bayburt) 5- Oğuzhan Asiltürk (Malatya) 6-Lütfü Esengün (Erzurum) 7- Avni Doğan (Kahramanmaraş) 8- Yasin Hatiboğlu (Çorum) 9- Mahfuz Güler (Bingöl) 10-Mahmut Göksu (Adıyaman) 11-Yakup Budak (Adana) 12-Mehmet Zeki Okudan (Antalya) 13-Fethullah Erbaş (Van) 14-Mustafa Kamalak (Kahramanmaraş) 15-Ali Sezal (Kahramanmaraş) 16-Hüseyin Arı (Konya) 17-Mehmet Fuat Fırat (İstanbul) 18-Dengir Mir Mehmet Fırat (Adıyaman) 19-Mehmet Elkatmış (Nevşehir) 20-Ahmet Derin (Kütahya) 21-Bahri Zengin (İstanbul) Gerekçe: Bazı vatandaşlarımız, kültür işbirliği anlaşmalarına, yasalara ve
yönetmeliklere dayanarak, yurt dışında eğitim almışlardır. Vatandaşlarımız,
başlangıçta YÖK'ün izni ve diploma denkliklerinin onanacağı önbilgisiyle, yurt
dışına eğitim ve öğrenim görmeye gitmişlerdir. Bu uygulama yıllardır böyle
devam etmiştir. Birçok vatandaşımız da yurt dışında gördüğü eğitimin
gerektirdiği statüde Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev almışlardır.
Bunların içinde öğretim üyesi, öğretim elemanları, öğretmen ve diğer bazı
statüde çalışan vatandaşlarımız vardır. Ancak, YÖK, uluslararası anlaşmaları, yasa ve yönetmelikleri hiçe
sayarak, geçmişe dönük olarak, vatandaşlarımızın denklik belgesini iptal
etmiştir. MEB, YÖK'ün bu kararına dayanarak, vatandaşlarımızı, yıllardır
yaptıkları görevlerinden almıştır. Uygulamadan mağdur olan vatandaşlar, yargıya
başvurmuşlar; bazı davalarda idare haksız bulunurken, bazı davalar da vatandaş
aleyhine sonuçlanmıştır. Bu konuda yargı da tam bir bütünlük, adalet sergileyememiş; vatandaşlarımız
mağdur olmuşlardır. Öte yandan, yurt dışında yükseköğrenim gören vatandaşlarımız
yedeksubaylık imkânından da yararlanamamaktadır. YÖK'ün kazanılmış hakkı geriye alma anlamına gelen kararı, ülkemizin
imza koyduğu uluslararası anlaşmalara, yasalara, yönetmeliklere aykırıdır;
devletin sürekliliği, kanun önünde eşitlik ilkelerine aykırıdır. YÖK'ün ilgili
kararının, özellikle, ilahiyat eğitimi alanları kapsaması da ayrıca kayda değer
bir eşitsizlik olarak gözükmektedir. Yurt dışında öğrenim görme Akdeniz'e Sahildar Arap ve Avrupa Ülkelerinde
Yüksek Öğrenim Çalışmalarının Diplomaların ve Derecelerinin Tanınmasına Dair
Sözleşme, Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanun ve Türk
Öğrencilerin Yabancı Ülkelerde Öğrenimleri Hakkında Yönetmelik ile
düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerden doğan hakkı kullanmak üzere, YÖK'ün izniyle bazı vatandaşlarımız yurt
dışında öğrenim görmüşlerdir; denklik belgesi YÖK tarafından onanmış ve
diplomalarının gerektirdiği statüde görevlerine başlamışlardır. Şimdi ise, aynı
YÖK "denklikleri iptal ettim" diyerek vatandaşları mağdur
etmiştir.YÖK'ün tavrı, ben yaptım, oldu mantığından öte hiçbir hukukî mantığa
sığmamaktadır Millî Eğitim Bakanlığı ise, YÖK'ün bu kararının hukukîliğini
tartışmadan, yurt dışında, özellikle ilahiyat alanında öğrenim görmüş personelini
diplomalarının gerektirdiği görevden alıp genel idarî hizmetler sınıfında memur
olarak atamaya başlamıştır. YÖK'ün 01.7.1997 gün ve 97.24.1701 sayılı kararında "a) Bundan
böyle yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının ilahiyat programlarından ve bu
programların bulunduğu yükseköğretim kurumlarının tüm diğer programlarından da
alınmış önlisans ve lisans diplomalarına hiçbir surette denklik verilmemesine;
b) Kurulumuzca geçmiş yıllarda ilahiyat alanındaki programlardan mezun olanlar
ile bu programların bulunduğu yükseköğretim kurumlarının tüm diğer
programlarından da mezun olanlar adına düzenlenmiş olan önlisans ve lisans
düzeyindeki tüm denklik belgelerinin iptal edilmesine "karar verildi
denilmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK'ün bu kararına dayanarak, ilgili personele,
"Anılan karara dayalı olarak öğretmenlik görevine atanmanızı sağlayan
diplomanızın denkliği iptal edilmiştir. Bu nedenle; a) 657 Sayılı Devlet
Memurları Kanununun 74 üncü maddesindeki koşulların yerine getirilmesi
durumunda Diyanet İşleri Başkanlığına nakledilmenizin olanaklı olduğu; b)
Bunların kazanılmış haklarından söz edilemeyeceğinden eğitim öğretim hizmetleri
sınıfındaki görevlerine devam etti-rilmelerinin mümkün olmadığı, bu nedenle
durumlarına uygun MEB'in genel idarî hizmetler sınıfına ait kadrolarına
atanmalarının gerektiği" içeriğindeki yazılar yazmakta ve görevden
almaktadır. YÖK'ün ve MEB'in bu uygulamaları, Anayasamızın, "Kanun önünde
eşitlik" (Madde 10), "İdare, kişi hürriyetinin sınırlanması sonucunu
doğuran bir müeyyide uygulayamaz." (Madde.38), "Eğitim ve öğrenim
hakkı ve ödevi" (Madde.42) maddelerine, uluslararası anlaşmalara, yasaya
ve yönetmeliklere aykırıdır. YÖK ve MEB'in uygulamalarının incelenmesi, vatandaşların
mağduriyetlerinin giderilmesi için yeni önerilerin ortaya konulması veya yeni
bir yasal düzenlemeye gidilebilmesine yardımcı olunması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasını, sonucunda bir komisyonun kurulmasını arz ederiz. BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur. Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır. Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi
vardır; okutup, oylarınıza sunacağım. C) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. - Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet
Çay’ın, 19-26 Eylül 2000 tarihlerinde Tacikistan’a yaptığı resmî ziyarete Adana
Milletvekili Metanet Çulhaoğlu’nun iştirak etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/673) 26.10.2000 Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Devlet Bakanı Prof. Dr. Abdulhalûk Mehmet Çay'ın, görüşmelerde bulunmak
ve bazı toplantılara katılmak üzere bir heyetle birlikte 19-26 Eylül 2000
tarihlerinde Tacikistan'a yaptığı resmî ziyarete, Adana Milletvekili Metanet
Çulhaoğlu'nun iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu
Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir. Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim. Bülent Ecevit Başbakan BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. Danışma Kurulunun önerileri vardır; okutup ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım. V. - ÖNERİLER A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ 1. - Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerileri Danışma
Kurulu Önerisi No. : 52 Tarihi : 31.10.2000 Danışma Kurulunun 31.10.2000 Salı günü yaptığı
toplantıda aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun
görülmüştür.
Nevzat Ercan DYP
Grup Başkanvekili Öneriler: 1- Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler" kısmının 114 üncü sırasında yer alan (8/7) esas numaralı
bankalar ve bankacılık sektörü konusundaki genel görüşme önergesinin
öngörüşmelerinin 7.11.2000 salı günkü birleşimde yapılması; genel görüşme
açılması kabul edildiği takdirde, genel görüşmenin, gündemin "Özel
Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve görüşmelerin 14.11.2000
salı günkü birleşimde yapılması; 7.11.2000 salı günkü birleşimde sözlü
soruların görüşülmemesi önerilmiştir. 2- Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmının 17 nci sırasında yer alan 45 sıra sayılı kanun
tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına, 19 uncu sırasında yer alan 47 sıra
sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 20 inci sırasında yer alan 48 sıra
sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 21 inci sırasında yer alan 49 sıra
sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 27 nci sırasında yer alan 83 sıra
sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 28 inci sırasında yer alan 78 sıra
sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 29 uncu sırasında yer alan 84 sıra
sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 30 uncu sırasında yer alan 77 sıra
sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 31 inci sırasında yer alan 79 sıra
sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 33 üncü sırasında yer alan 97 sıra
sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına, 34 üncü sırasında yer alan 98 sıra
sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına, 35 inci sırasında yer alan 101 sıra
sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, 36 ncı sırasında yer alan 104 sıra
sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına, 39 uncu sırasında yer alan 100 sıra
sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına, 50 nci sırasında yer alan 174 sıra
sayılı kanun tasarısının 17 nci sırasına, 53 üncü sırasında yer alan 183 sıra
sayılı kanun tasarısının 18 inci sırasına, 61 inci sırasında yer 204 sıra
sayılı kanun tasarısının 19 uncu sırasına, 63 üncü sırasında yer alan 199 sıra
sayılı kanun tasarısının 20 nci sırasına alınması, 1.11.2000 Çarşamba günkü
birleşimde sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir. BAŞKAN - Söz isteyen?.. Yok. Birinci öneriyi okutuyorum: 1- Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler" kısmının 114 üncü sırasında yer alan (8/7) esas numaralı
bankalar ve bankacılık sektörü konusundaki genel görüşme önergesinin
öngörüşmelerinin 7.11.2000 Salı günkü birleşimde yapılması; genel görüşme
açılması kabul edildiği takdirde, genel görüşmenin gündemin "Özel Gündemde
Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve görüşmelerinin 14.11.2000 Salı
günkü birleşimde yapılması; 7.11.2000 Salı günkü birleşimde sözlü soruların
görüşülmemesi önerilmiştir. BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. İkinci öneriyi okutuyorum: 2- Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmının 17 nci sırasında yer alan 45 sıra sayılı kanun
tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına, 19 uncu sırasında yer alan 47 sıra
sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 20 nci sırasında yer alan 48 sıra
sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 21 inci sırasında yer alan 49 sıra
sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 27 nci sırasında yer alan 83 sıra
sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 28 inci sırasında yer alan 78 sıra
sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 29 uncu sırasında yer alan 84 sıra
sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 30 uncu sırasında yer alan 77 sıra
sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 31 inci sırasında yer alan 79 sıra
sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 33 üncü sırasında yer alan 97 sıra
sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına, 34 üncü sırasında yer alan 98 sıra
sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına, 35 inci sırasında yer alan 101 sıra
sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, 36 ncı sırasında yer alan 104 sıra
sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına, 39 uncu sırasında yer alan 100 sıra
sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına, 50 nci sırasında yer alan 174 sıra
sayılı kanun tasarısının 17 nci sırasına, 53 üncü sırasında yer alan 183 sıra
sayılı kanun tasarısının 18 inci sırasına, 61 inci sırasında yer alan 204 sıra
sayılı kanun tasarısının 19 uncu sırasına, 63 üncü sırasında yer alan 199 sıra
sayılı kanun tasarısının 20 nci sırasına alınması, 1.11.2000 Çarşamba günkü birleşimde
sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir. BAŞKAN- Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan
gündeme alınma önergeleri vardır. Ancak, iki arkadaşımız, Sayın Zeki Çakan ve
Sayın İrfan Keleş, önergelerini şimdilik kaydıyla geri çektiler; o nedenle,
onların önergelerini işleme almıyorum. Hatay Milletvekili Mustafa Geçer'in, Payas Adında Bir İlçe Kurulması
Hakkında Kanun Teklifinin İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesini okutuyorum; buyurun. III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam) C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam) 2. - Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in,
Payas Adında Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/461) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/219) Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 22.2.2000 tarihinde İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına havale
edilmiş olan, Hatay İlimizde Payas adında bir ilçe kurulmasıyla ilgili (2/461)
esas numaralı kanun teklifim komisyonlarda sırası içerisinde görüşülmediği
için, doğrudan doğruya gündeme alınmasını arz ederim. 24.4.2000 Mustafa Geçer Hatay
BAŞKAN- Önerge üzerinde, istemleri halinde Komisyona, Hükümete ve teklif
sahibi ile bir milletvekiline 5'er dakikayı geçmemek üzere söz vereceğim. Sayın Mustafa Geçer, buyurun. (FP sıralarından alkışlar) Sayın Geçer, süreniz 5 dakika. MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hatay
İlimizin Dörtyol İlçesine bağlı Payas Beldesinde bir ilçe merkezi kurulması
hususunda vermiş olduğum kanun teklifinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre
doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili olarak söz almış bulunuyorum; bu vesileyle,
Yüce Heyetinizi selamlıyor, saygılar sunuyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dörtyol İlçemize bağlı Payas
Beldesinin ilçe olması hususundaki gerekçeler, talepler ve o bölgede yaşayan
insanlarımızın bu yöndeki arzuları, burada sayılamayacak, tanımlanamayacak
kadar fazladır. Aslında, saygıdeğer milletvekillerimiz Payas Beldesini görseler,
gerçekten, oranın ilçe değil, belki de il olması hususunda dahi irade
buyuracaklarından eminim; çünkü, Payas Beldesi, coğrafî konum olarak şu anda
Anadolu'nun Ortadoğu'ya bağlandığı Amanos dağları ile Akdeniz'in Asya'ya
sokulduğu en son noktada bir kapı halinde bulunan ve Anadolu ile Ortadoğu'yu
bağlayan tüm demiryollarının, karayollarının ve diğer ulaşım alanlarının bir
kapısı halindedir; coğrafî konum olarak, Amanos dağları ile Akdeniz sahilleri
arasında uzanan, aşağı yukarı 7 kilometre genişliğinde bir ova üzerine kurulmuş
şirin bir beldedir. Kuzey tarafında Dörtyol İlçemiz, güneyinde İskenderun
İlçesi bulunmakta, iki ilçe arasındaki mesafe ise 30 kilometre civarında olup,
Payas Beldemiz, aşağı yukarı, bu güzergâhın orta noktasında yer almaktadır.
Doğu tarafında, yine, Amanos Dağları, batısında -demin bahsettiğimiz- Akdeniz
sahilleri bulunmaktadır. Payas Beldemiz 1942 yılında belediyelik olmuş, o günden bu yana büyük
gelişmeler göstermiş; ancak, bir türlü ilçe olması nasip olmamıştır. İnşallah,
bu teklifle birlikte, tensip buyurursanız, Payas Beldesinin ilçe olması ve
orada bir ilçe merkezi kurulması, Payas'ta yaşayan yaklaşık 60-70 bin
dolayındaki vatandaşımızın kamu hizmetlerini alması yönünden bir kolaylık
sağlayacak ve o bölgede yaşayan insanlarımız Yüce Heyetinize minnettar
kalacaktır. Coğrafî konum olarak, güzel bir Akdeniz şehri olan ve şu anda, özellikle
narenciye, sebze ve tahıl tarımıyla uğraşan Payas Beldemiz, 1977 yılında
İskenderun Demir-Çelik tesislerinin kurulmasıyla birlikte sanayi alanına kaymış
ve sanayide büyük bir hamle yapmıştır. Şu anda, aşağı yukarı 25 000 insanın
istihdam edildiği İskenderun Demir-Çelik İşletmeleri, OY-SA Çimento Fabrikası,
İskenderun Demir-Çelik İşletmelerinin kurulmasıyla birlikte, buna dayalı olarak
inşaat demiri üreten, aşağı yukarı 34 tane haddehane bu belde sınırları
içerisinde bulunmaktadır. Son yapılan sayımlarda, Payas Beldemizin yerleşik
nüfusu 34 500'dür. Bununla birlikte, 34 haddehanede ve İs-kenderun Demir-Çelik
İşletmelerinde çalışan işçiler ve mobil nüfus da dikkate alındığında, 25 000
nüfusu daha bunlara eklemek mümkündür. Fabrikalarda çalışan ve diğer yerleşim
birimlerinden gelen işçilerimizle birlikte, o bölgede yaşayan nüfusu 70 000
dolaylarında tahmin etmekteyiz. Orada bir ilçe merkezinin kurulmasıyla birlikte, o bölgemize, her açıdan
kamu hizmetleri daha iyi götürülmüş olacaktır. 35 000 nüfusuyla, Payas Beldemiz, aslında, merkez ilçeyle birlikte
Hatayımızın 12 ilçesinin 6'sından daha büyüktür. Payas Beldemiz, Hassa
İlçemizden ve Erzin İlçemizden, öbür tarafta da Belen İlçemizden, Kumlu
İlçemizden, Altınözü ve Yayladağı İlçelerimizden daha büyük bir beldedir, nüfus
olarak daha büyüktür,sanayi olarak daha büyüktür. Erzin İlçemizi bir yana
bıraktığımız zaman Hassa, Kumlu, Altınözü, Belen ve Yayladağı İlçelerimizin
toplam nüfusundan daha çok nüfusu barındırmaktadır. BAŞKAN - Sayın Geçer, 1 dakika süre veriyorum, lütfen toparlayınız. MUSTAFA GEÇER (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Tarihî konum olarak, Finikeliler, Persler, Makedonyalılar ve daha sonra
Selçuklular, Osmanlılar döneminde önemli bir kapı görevi yapan Payasımızda, şu
anda, çok zengin tarihî eserler de bulunmaktadır. Hemen deniz sahilinde bulunan
ve Sokullu Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış olan külliye bugün ayaktadır.
Burada, muazzam bir kapalı çarşı, medrese, cami, han, hamam ve imarethaneler
var. Şu anda, bu külliyenin, restore edilerek, Mustafa Kemal Üniversitesi
tarafından güzel sanatlar yüksekokulu yapılmasıyla ilgili tahsisi yapılmıştır. Bu vesileyle, orada kurulabilecek bir ilçe merkezinin devlet bütçesine
fazla bir yükü de olmayacaktır. Çünkü, Belediye Başkanımız ve Meclis üyeleriyle
yaptığımız görüşmede, orada, bir ilçe merkezi kurulduğunda, derhal tahsis ve
hibe edilecek mekanların ve binaların mevcut olduğu belirtilmiştir. Son olarak şunu ifade etmek istiyorum... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim, teşekkür ediyorum. MUSTAFA GEÇER (Devamla) - Sayın Başkan,
bitiriyorum, 1 dakika daha izin verir misiniz efendim. BAŞKAN - Prensiplerime aykırı davranmayalım, lütfen. MUSTAFA GEÇER (Devamla) - Peki efendim. Bu noktada yardımlarını bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum.(FP, ANAP
ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın
Geçer. Başka söz talebi var m efendim?.. HAKKI OĞUZ AYKUT (Hatay) - Sayın Mustafa Geçer'in bu teklifine, Payas
Beldesinin ilçe olması teklifine ben de katılıyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim, sağ olun. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir. Gündemin "Seçimler" kısmına geçeceğiz. Bu kısımda komisyonlara
üye seçimi yer almaktadır; ancak, siyasî parti gruplarınca aday gösterme işlemi
tamamlanamadığından, bu seçimleri yapamıyoruz. Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz. VI. - SORULAR VE CEVAPLAR A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep'teki köy yollarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/396) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden
çıkarılmıştır. 2. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep İli kanalizasyon projelerine ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/397) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge gündemden
çıkarılmıştır. 3. - Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar'ın,
Gaziantep İli içme suyu projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/398) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge
gündemden çıkarılmıştır. 4. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen köy hizmetleri projelerine ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/399) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge
gündemden çıkarılmıştır. 5. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep'te GAP İdaresi Başkanlığınca yürü-tülen projelere ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/400) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve soru
önergesi gündemden çıkarılmıştır. 6. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Yavuzeli'ne Emniyet Müdürlüğü kurulup kurulmayacağına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/401) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir
ve soru önergesi gündemden çıkarılmıştır. 7. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep İli Karkamış İlçesine Emniyet Müdür-lüğü kurulup
kurulamayacağına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/402) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir
ve soru önergesi gündemden çıkarılmıştır. 8. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep-İslâhiye İlçesi Ortaklı Jandarma Kara-kol binasına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/403) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge
gündemden çıkarılmıştır. 9. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep İslâhiye İlçesi Kerküt Jandarma Kara-kol binasına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/404) BAŞKAN - Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge
gündemden çıkarılmıştır. 10. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep-İslâhiye İlçesi Jandarma Karakol binasına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/405) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?... Yok. Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge
gündemden çıkarılmıştır. 11. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep-Araban İlçesi özel idare işhanı inşaatına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/406) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge
gündemden çıkarılmıştır. 12. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü tevzi inşaatına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/407) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge
gündemden çıkarılmıştır. 13. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep-Nurdağı İlçesi Emniyet Amirliği inşaatına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/408) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge
gündemden çıkarılmıştır. 14. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep-Karkamış Hükümet Konağı inşaatına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi(6/409) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge
gündemden çıkarılmıştır. 15. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep'te Tapu Kadastro Genel Müdür-lüğünün yürüttüğü projelere
ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi(6/413) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge
gündemden çıkarılmıştır. 16. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep Merkez Antrenman Spor Salonu projesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi(6/418) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir
ve önerge gündemden çıkarılmıştır. 17. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep İl Kültür Müdürlüğü binası projesine ilişkin Kültür
Bakanından sözlü soru önergesi (6/426) BAŞKAN - Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve soru
önergesi gündemden çıkarılmıştır. 18. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep-Nizip Kültür Merkezi projesine ilişkin Kültür Bakanından
sözlü soru önergesi (6/427) BAŞKAN - Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir ve önerge
gündemden çıkarılmıştır. 19. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep-Oğuzeli Kültür Merkezi projesine iliş-kin Kültür Bakanından
sözlü soru önergesi (6/428) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca,
üç birleşimde cevaplandırılmadığı için, yazılı soruya dönüştürülecektir ve
gündemden çıkarılmıştır. 20.- Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep-Şahinbey İlçesi Anıt Mezar projesine ilişkin Kültür
Bakanından sözlü soru önergesi (6/429) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca,
yazılı soruya çevrilecektir ve gündemden çıkarılmıştır. TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, kusura bakmayın, müdahale ediyorum;
ama, denetim, Meclisin en önemli görevlerinden biridir; niye okuyoruz
bunları?.. Denetimden kaçan bir hükümet olduğu sürece bunları okumanın amacı
nedir?.. (DYP sıralarından alkışlar) Yani, İçtüzük gereği, tamam da... Niye
okuyorsunuz?.. Bakan yok, sözlü soru yazılı soruya çevrildi; bakan yok, sözlü
soru... Sayın Taşar'dan bekledim bunu; ama, baktım ki, o da ses çıkarmıyor, ben
müdahale etmek zorunda kaldım. Teşekkür ederim efendim. BAŞKAN - Sayın Güven, zatıâliniz, çok iyi bir hukukçusunuz, İçtüzüğü de
en iyi bilen milletvekillerimizden birisiniz. TURHAN GÜVEN (İçel) - Ama, denetim yok, denetim... BAŞKAN - Efendim, İçtüzük gereği, sözlü soru üç birleşimde
yanıtlanmadığı zaman yazılı soruya dönüşüyor. O nedenle de okumak zarureti
hâsıl oluyor. Bu hususu da bilgilerinize sunuyorum. TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, herhalde anlaşamadık... Ben diyorum
ki, denetim görevi bu Meclisin en önemli görevlerinden biridir. Bu cevap
hakkını kullanması, hükümetin yasamayla, Meclise verdiği itibarı gösteriyor.
Kullanmıyor. Peki, kullanmıyorsa, niye bunları okuyoruz diyorum ben... BAŞKAN - Söylüyorum ya... TURHAN GÜVEN (İçel) - Yoksa,
İçtüzüğü biliyorum tabiî. BAŞKAN - Sayın Güven, benim hükümeti buraya getirme gibi bir görevim
yok. Ben, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünü uyguluyorum. TURHAN GÜVEN (İçel) - İktidarsınız efendim... Getirin efendim... Yazı
yazın, gelsinler... Gelsinler, Meclise ve milletvekillerine verilen önemi
görelim bakalım. BAŞKAN - O zaman İçtüzüğü değiştirmeniz lazım. Sayın Güven, İçtüzüğü değiştirdiğimiz zaman, sizin söyledikleriniz gibi
uygulama yaparız... TURHAN GÜVEN (İçel) - Bunlar, yine gelmez... Vallahi gelmez... BAŞKAN - Ama, şimdi, mevcut
İçtüzüğü uygulamak zorundayız. Fakat, Sayın Taşar, bu soru önergelerini
çekerse, okuma zarureti de ortadan kalkar. MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) - Niye çekeyim... TURHAN GÜVEN (İçel) - Niye çeksin efendim! Önem verdiği için vermiş
zaten, değil mi!..Bakanlar gelse, o da çeker belki... BAŞKAN - Efendim, biz, İçtüzüğün gereğini yapıyoruz. O nedenle,
yapacağımız fazla bir şey yok. 21. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen projelere ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru
önergesi (6/430) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soru önergesine
dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 22. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep-Nizip Devlet Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/431) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecek ve
gündemden çıkarılacaktır. 23. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep-Kurbanbaba Sağlık Ocağı inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/432) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya dönüştürülecek
ve gündemden çıkarılacaktır. 24. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen projelere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/433) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya dönüştürülecek
ve gündemden çıkarılacaktır. 25. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep Devlet Hastanesi Hemodiyaliz ve Organ Nakli Merkezine
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/434) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya dönüştürülecek
ve gündemden çıkarılacaktır. 26. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep-Altındağ Sağlık Ocağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/435) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya dönüştürülecek
ve gündemden çıkarılacaktır. 27. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep - Mithatpaşa Sağlık Ocağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/436) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından
yazılı soruya dönüştü-rülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 28. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep - Şehitkamil Çocuk Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/437) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından
yazılı soruya dö-nüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 29. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep Travmatoloji Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/438) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından
yazılı soruya dö-nüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 30. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep - Şehitkamil Devlet Hastanesi Bölge Acil Yardım Merkezine
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/439) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından
yazılı soruya dönüştü-rülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 31. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep İl Donatım Müdürlüğü işine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/440) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından
yazılı soruya dönüştü-rülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 32. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep - Oğuzeli semt polikliniği projesine ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/441) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden
çıkarılacaktır. 33. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/442) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden
çıkarılacaktır. 34. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Merkezine ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/443) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı
soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 35. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep-Nizip İlçesi Organize Sanayi Bölgesi inşaatına ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/444) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden
çıkarılacaktır. 36. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep 4. Organize Sanayi Bölgesi
Altyapı inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/445) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden
çıkarılacaktır. 37. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep 3. Organize Sanayi
Bölgesi Altyapı inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/446) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden
çıkarılacaktır. 38. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi Arıtma Tesisi inşaatına ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/447) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı
soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 39. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen projelere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
sözlü soru önergesi (6/448) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı
soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 40. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep Güzel Sanatlar Lisesi Binası projesine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/449) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, yazılı
soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 41. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi için ayrılan ödeneklere ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/450) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, yazılı
soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 42. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep-İslâhiye İlçesi Anadolu Lisesi binası inşaatına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/451) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı
soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 43. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep-Nurdağı Lise binası inşaatına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/452) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde yanıtlandırılmadığından, yazılı
soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 44. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi binası projesine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/453) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya
dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 45. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesi kampus altyapı projesine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/454) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya
dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 46. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep Üniversitesinin yatırım ve hizmet projelerine ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/455) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya
dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 47. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep'te yürütülen okul projelerine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/456) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya
dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 48. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep'teki öğretmen ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/457) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya
dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 49. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep İlinde yürütülen projelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/458) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya
dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 50. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep'teki imam ve müezzin sayısına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/461) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı
soruya dönüştürülecek ve gündemden çıkarılacaktır. 51. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep'teki camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/462) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı
soruya dönüştürülecektir... AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, izin verir misiniz efendim, bir
hususu arz etmek istiyorum. BAŞKAN - Buyurun. AHMET İYİMAYA (Amasya) - Bilindiği gibi, soru önergesi, başka yollarla
öğrenilmesi mümkün olmayan denetim alanlarında kullanılabilir. Sayın
milletvekilimiz, iktidar ortağı bir partiye mensuptur ve başka yollarla bunları
öğrenmesi mümkündür. Denetim hakkının kötüye kullanılmasıdır. Parlamentonun
iktidara mensup bir milletvekili tarafından saatlerce tıkanmasını, anayasal
hakkın istismarı ve kötüye kullanılması olarak görüyoruz. Anayasa göre,
doğrudan bu soru önergelerini gündemden düşürmeniz ve okumamanız mümkündür.
Saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar) EDİP ÖZGENÇ (İçel) - Doğrudur efendim! BAŞKAN - Efendim, şu anda bunlar gündeme alınmış sorular. AHMET İYİMAYA (Amasya) - Şu anda ve her zaman böyle. BAŞKAN - Sayın milletvekilimizin o konudaki hakkını sınırlama hakkımız
yok; ama, zaten soruların da sonuna geldik; üç beş dakika daha dayanırsanız
soru önergeleri tamamlanır. AHMET İYİMAYA (Amasya) - İçtüzükte "başka şekilde öğrenilmesi
mümkün olan hallerde soru önergesi verilemez" deniliyor. EDİP ÖZGENÇ (İçel) - Arkadaşımız doğrudan doğruya şov yapıyor. BAŞKAN - Efendim, hayır, öyle bir şey söylemeyin. Soru hakkını
kullanıyor. Herkesin onu kullanma hakkı vardır. MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Buyurun Sayın Taşar. MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bir hukukçu milletvekilinin, milletvekilinin denetim hakkını kısıtlayacak bir
söylemde bulunmasını kınadığımı ifade etmek istiyorum. İktidar kanadına mensup bir milletvekili olmam, seçim bölgem olan
Gaziantep'in sorunlarıyla ilgilenmememi gerektirmez. Bunu başka yollardan da
öğrenebilme imkânım vardır; o öğrendiğim sadece bende kalır; ama, bu Mecliste
yaptığım denetim sayesinde bütün Türkiye bunu duyacak, öğrenecek ve kimin ne
yaptığını bilecek. Bu maksatla yapılmaktadır. Arzu ederdim ki, koalisyonda ortak olduğumuz bu bakan arkadaşlarım bu
zamana kadar bunun cevabını bana verebilmiş olsalardı yazılı olarak veya burada
sözlü olarak. Onları da, bu cevabı vermedikleri için kınıyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Şimdi... Efendim... AHMET İYİMAYA (Amasya) - Sayın Başkan, izin verir misiniz?.. BAŞKAN - Sayın İyimaya, böyle bir usul ihdas etmeyelim. AHMET İYİMAYA (Amasya) - Bir cümle... Lütfen... BAŞKAN - Hayır efendim, size bir sataşma söz konusu değil. AHMET İYİMAYA (Amasya) - Kınama beyanı efendim. Hukukçuluğumdan bahisle benim
beyanımı kınadılar veya kendimi kınadılar. BAŞKAN - Siz de onun İçtüzükten doğan hakkını sınırladınız. AHMET İYİMAYA (Amasya) - Arz edeyim efendim. Mikrofonu açar mısınız Sayın Başkanım, lütfeder misiniz... BAŞKAN - Buyurun Sayın İyimaya. AHMET İYİMAYA (Amasya) - Teşekkür ediyorum. Sayın Başkan, hukuk, hukukçu veya hukukçu olmayan milletvekiline göre
değişmeyen ortak değerdir. İçtüzüğümüzün 97 nci maddesinin (a) bendi aynen
"başka bir kaynaktan kolayca öğrenilmesi mümkün olan konularda soru önergesi
verilemez" hükmünü taşımaktadır. Bir iktidar milletvekilinin bakanından
eğer bir şeyi öğrenmemesi gibi bir durum var ise, orada başkaca sorunlar var
demektir. Kınama beyanını da nazik bir şekilde iade ediyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Biz teşekkür ederiz Sayın İyimaya. AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Buyurun Sayın Avni Doğan; maksat hâsıl olsun. TURHAN GÜVEN (İçel) - Bu da bir denetim görevi... AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, yaklaşık yarım saatten bu yana
sözlü soru önergeleri okunuyor, 50'yi geçti; ama, birisine bile hükümet cevap
vermedi. Anladığım kadarıyla, Mecliste hükümet yok; ama, hükümetin sözlü soru
önergelerini yazılıya çevirmek gibi bir politikası da olamaz, olmamalı. Bu,
zarurî hallerde kullanılması gereken bir politika olmalı. Milletvekilleri sözlü soru önergesi verecek, hükümet onlara üç
birleşimde cevap vermeyecek ve bunlar yazılı önergeye çevrilecekse, bu,
Meclisin denetim hakkına, kamuoyu önünde, en azından Yüce Meclis önünde
yapılması gereken denetim hakkına çok ciddî bir kısıtlamadır. Bu, İçtüzükte
olsa bile hükümetimize yakışmayan bir şeydir. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Doğan. Tabiî, Sayın Taşar da söyledi, hükümetin cevaplamamış olmasını; ama,
burada, iktidarı oluşturan üç partinin sayın bakanları da var. Hangisini
kısıtladığını hangisini kısıtlamadığını bilmiyorum. Bizim görevimiz, soruları
okuyup hükümetin cevap verip vermemesini temin etmektir. Takdirini size
bırakıyorum. 52. - Gaziantep Milletvekili Mustafa
Taşar'ın, Gaziantep'teki kooperatiflere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/463) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Bu soru önergesi de, 51 inci ve 52 nci önergeler de, üç birleşim içinde
cevaplandırılmadığından, yazılı soruya dönüştürülecek ve gündemden
çıkarılacaklardır. 53. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, THY'nin yılbaşında düzenlediği özel yurtdışı seferlere ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle
konuşması (6/466) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Söz almak istiyorum efendim. BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, buyurun. (FP sıralarından alkışlar) Konuşma süreniz 5 dakika efendim. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Değerli Başkan, saygıdeğer arkadaşlar; az önce
tartışmaya konu olduğu gibi, 40 dakikaya yakın süredir 52 tane soru önergesi
okundu, otuzu aşkın kabine üyesinden tek bir bakanımız, lütfedip, muhtelif
bakanlıklara ait olmasına rağmen, suallerin hiçbirine cevap verme ihtiyacını duymadı.
Tabiî, işin manidar yönü... Sayın İyimaya, iktidar par-tisinin bunu öğrenme
şansı çok daha fazladır dedi. Haliyle, muhalefetin iktidardan bilgi alma
zorluğu olabili;, işte bu yollarla bu imkânını kullanacak. Ancak, ne garip
tecellidir ki, iktidar partisinin bir milletvekilinin, eski bir bakanının
suallerini dahi kale almayan bir hükümetin, milletin ıstıraplarını ne derece
gündemine aldığı ciddî tartışma konusudur. (FP sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar) BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, lütfen, sorunuzla ilgili konuşun. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Efendim, sorumla ilgili gayet tabiî... Şimdi,
ben, soruma da üç oturumda niye cevap verilmedi onu soruyorum. Bakınız, bu suali yönelttiğim tarih, 7.1.2000. Türk Hava Yollarının -ki,
her dönemde zarar ettiği iddia edilir- bu kurumun ciddî zararları var; ama,
lihikmetin, ne olduğu bilinmez, Türk Hava Yolları, yılbaşında, Anadolu'nun bir
ilinden bir iline yapılacak seyahatin maliyetinden çok daha ucuz fiyatla,
dünyanın bütün ülkelerine, Amerika'ya, Avrupa'ya kıtalararası seyahat
düzenliyor. Batıyor, zarar ediyor, bu aziz millet tekrar kaldırıyor; tıpkı,
batan, çöken bankalar gibi. Değerli arkadaşlar, işte, 1 inci ayın 7'sinde yılbaşında, Ulaştırma
Bakanından, hava ulaşımıyla ilgili, Türk Hava Yollarıyla ilgili sorduğum bu
suale, on ay sonra cevap verme lütfunda dahi bir hükümet bulunmamışsa, demin
söylediğim sözü aziz milletin ıttılaına sunmak istiyorum, diyorum ki, bu
hükümet, sizin meselelerinizle ilgilenmiyor, sizin derdinizi parlamentoya
getirmek isteyenleri de kale almak istemiyor. Değerli arkadaşlar, bakınız, ne sormuşuz biz Sayın Bakana; yıllardır,
özellikle millî ekonomi ve döviz israfı gibi gerekçelerle hacca gidişlere
tahditler getirilirken, bunun maliyeti yüksektir, millî ekonomiye zarardır gibi
bahanelerle tahditler getirilirken, sırf eğlence amacıyla Avrupa'ya ve
kıtalararası ülkelere, devlet eliyle cazip hale getirilip, seyahat
düzenlenmesinin amacı nedir? Yine, yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle hatırlayacaksınız, o dönemde
basında yer aldı denildi ki: Bu sene insanlarımız hacca gitmesin. Niye?..
Deprem var, bu zararı telafi için hacca gidecekler paralarını buralara
göndersinler, uçak ve sair alanlarda masraf yapılmasın. Pekâlâ... Biz hükümetin
ilgili bakanına dedik ki: Acaba böyle seyahatler düzenleneceğine, bu konuda
yapılacak tasarruflarla depremzedelerin sıkıntılarının giderilmesi mümkün
olabilir miydi? Değerli arkadaşlar, tabiî uçakların, Türk Hava Yollarının ulaşımında son
günlerde de -10 ay geçti- farklı sıkıntılar gündeme geldi. Sayın Bakanımız
sorumuzla ilgilenmediklerine göre, herhalde son sorunlarla da ilgilenmiyorlar.
Geçtiğimiz günlerde televizyon programlarında da yer aldı. Uçuş-la ilgili
yerüstü görevlileriyle, memurlarıyla uçuş memurları arasında ulaşımda,
iletişimde, kule ir-tibatlarında ciddî sıkıntılar var, hatta uçakların havada
kaza yapma ihtimalinin çoğaldığı söyleniyor; çünkü, ücret konusunda bir
anlaşmazlık var. Biz, ilgili bakanı ve kurumun yetkililerini göreve davet
ediyoruz; Allah vermesin, eğer yakın bir günde veya yakın günlerde Türk Hava
Yollarında havada veya zeminde birkısım kazalar meydana gelirse, açıkça söylüyorum,
bunun mesuliyeti, konuya bigâne kalan hükümete aittir ve derhal Türk Hava
Yollarındaki bu sıkıntının giderilmesi lazım. Artı, Türk Hava Yollarındaki ikram mantığından da müşteki olduğumuzu
söylüyoruz. Uçakla uçuyorsunuz benim de sualim var, Nazlı Hanımın da suali var
bir gazete istiyorsunuz, hayır o gazete burada yok diyor. Hangi gazete olacak;
ille de bankası olan ve bankasını da günü geldiğinde batırabilen gazeteler
olacak! (FP sıralarından alkışlar) Arkadaşlar, bu millet, bankaları batıranlara da onları koruma anlamında
uçaklarda onların gazetelerini, neşriyatını bedava dağıtanlara da bir gün hesap
sormasını bilir. Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Bundan sonraki sual de benim; ama, herhalde
oturmam lazım değil mi? BAŞKAN - Belki cevaplandırır... Bilemiyoruz... OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Bir dakika Sayın Vural. 53 üncü soru da, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığı için,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya dönüştürülmüş
ve gündemden çıkarılmıştır. Buyurun Sayın Vural. OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkanım, Sayın Milletvekilimizin sözlü soru
önergesi Türk Hava Yollarıyla ilgilidir. Bu, bir anonim ortaklığıdır ve
Ulaştırma Bakanlığına bağlı değildir, özelleştirme statüsündedir. Konuyu Genel
Kurulun bilgilerine arz etmek istiyorum. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum, sağ olun. AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Arkadaş Ulaştırma Bakanı mı yoksa... SUAT PAMUKÇU (Bayburt) - Bakan gelsin, bakan... Bakanın avukatı mısın?!. 54. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, memur maaş zamlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve
yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/467) Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok. Sayın Uzunkaya, buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika. MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; yine, bu
sorumun sorulduğu tarih de... ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sayın Başkan, sorunun okunması gerekmiyor mu? BAŞKAN - Hayır efendim, okundu soru... LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Soru okunsun da ne olduğunu anlayalım. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Başkanlık Divanı, herhalde, hükümet olunca
okuyor so-ruyu bildiğim kadarıyla. Usul öyle mi bilmiyorum. BAŞKAN - Nasıl efendim?.. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Hükümet cevap için bulunursa okuyorsunuz
herhalde suali öyle değil mi? BAŞKAN - Evet, öyle. MUSA UZUNKAYA (Devamla) - İsterseniz, soruyu ben okuyayım. Yine tarih,
7.1.2000. Bütçe bağlanmış. Bütçede memurlara bir vaatte bulundu aziz hükümet ve
onun başındaki Sayın Başbakanımız; dediler ki, “enflasyon bu yıl yüzde 25'i
geçmeyecek. Dolayısıyla, biz, devlet memuruna yüzde 25'in üstünde, hatta, bir
de refah payı olmak üzere ücret vereceğiz.” Dolayısıyla, benim bütçe
müzakerelerinde de dile getirdiğim bir iki husus vardı. Ciddî anlamda, devlet
memuru, geçen seneden kayba uğramıştır. Bu yıl, yani 2000 yılında, yeni bir
binyılda, milenyumda, bu insanların yüzünü biraz güldürelim, onlara imkân
hazırlayalım dedik; ama, hükümet ısrar etti ve dedi ki: "Enflasyon bu
olacak, bunun üzerine çıkma şansı yok; hatta, enflasyonun üzerinde, yani
bilinen, beyan edilen enflasyonun üzerinde bir artış olursa, bu pay
verilecektir." Değerli arkadaşlar, toplumun bildiği enflasyon, hükümetin anlattığı
enflasyon değildir. Sormuşuz: Başbakan olarak görevde bulunduğunuz 1999 yılı
başından beri, geçici ve aslî bütçe-lerde hedeflenenin üzerinde enflasyon
rakamı gerçekleştiğine göre, 2000 yılında, yüzde 20-yüzde 30 arasındaki bu
farkı, vaat ettiğiniz gibi, memur, işçi ve emeklilere ödemeyi düşünüyor
musunuz? Çünkü, açığınız var; bunu ödeyecek misiniz dedik. Bu sorumluluğu
yerine getirmediğiniz halde -ki, getirmediler geçen sene için 2000 yılı için bu
yöndeki vaadinizin inandırıcı olabileceğini kabul ediyor musunuz ve üçüncü bir
soru olarak, şayet, bu ödemeyi yapmazsanız, verilen bir sözünüz var, enflasyon
hedefini tutturamaz, memura da vaat ettiğinizin üzerinde, yani gerçek enflasyon
üzerinde ücret vermezseniz, hükümet olarak istifa etmeyi düşünüyor musunuz
dedik. Değerli arkadaşlar, şimdi, toplumun gerçek enflasyonu, milletin gözü
önünde. Her ne kadar birkısım rakamlarla oynanmış olunsa bile, devletin şu
andaki resmî rakamlarına göre, enflasyon yüzde 52'nin üzerinde. Oysaki, alınız
herhangi bir basın mensubunu, sokağa çıksın, vatandaşa sorsun. Tüketicinin
gerçek enflasyonunun ne olduğunu, halkın, sokaktaki insanın gerçek
enflas-yonunun ne olduğunu çok iyi görmek lazım. Devlet memuru, emeklisi,
memuru, Bağ-Kur’lusu bütünüyle perişan edilmiş; müstahsil de, ücret olarak,
girdileri yüzde 50'nin üzerindeyken ki, 2001 yılı bütçesi içerisinde, inşallah
bunun müzakeresi yapılacak hem komisyonlarda hem de Genel Kurulda... Bakın,
bütçeye girdi ve gelir temin etmek için, artırılacak farklar, getirilen farklar
yüzde 55'lerde... Dört gün önce, Milliyet Gazetesi manşet attı. Diyor ki
"hükümet, milletten alırken, halktan alırken, vergiyi toplarken yüzde 55
artırım yapıyor.” Böyle mi yapıyorsunuz; böyle... Ama, verirken nedir
hedefiniz?.. Memura yüzde 10 verdiniz. Değerli arkadaşlar, yüzde 10 ile memurun ikna edilmesi, tatmin edilmesi
belki sizin açınızdan mümkün olabilir, hatta Kamu-Sen Başkanının Yalova'dan
İstanbul'a doğru yürüyüşünü çok hafife de alabilirsiniz; çünkü, tevarüs
ettiğiniz bir mantıkla "sokaklar yürümekle aşınmaz" diye
düşünebilirsiniz; ama, bu millet sokakta yürürse, hükümetlerin ve iktidarların
aşınacağını bu iktidarın bilmesi lazım. Dolayısıyla, biz diyoruz ki: Sokakların
aşınıp aşınmaması önemli değil; ama, milletin ekonomisi aşındı, milletin
huzursuzluğu fevkalade yükseldi. Dolayısıyla, ekonomiyi rahata kavuşturacak
ciddî tedbirleri almak... Yalova'dan Ankara'ya doğru yürüyen Kamu-Sen Başkanı
Resul Akay'la ki, ben kendilerini gerçekten kutluyor ve tebrik ediyorum, haklı
bir mücadeleyi veri-yorlar beraber olması gereken iktidar ortaklarının, ne
garip tecellidir ki, Resul Akay'ın bu onurlu davranışına da ciddî bir destek
veremediğini, iktidar olarak malî açıdan memurun sesi ve sözü olan bu insana
ciddî anlamda 2001 yılı bütçesi için bir umut ışığı da yakmadığını üzülerek
görüyoruz. Temennimiz, diyoruz ki: Bu soruyu sorduğumuzdan bugüne kadar
sorumuzun haklılığı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla, devlet, memuruna şimdi, hiç
olmazsa belli bir miktar daha artış sağlasın. Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Uzunkaya. MURAT AKIN (Aksaray)- Sayın Başkan, bu hususla ilgili yerimden bir sual
sorabilir miyim? BAŞKAN - Hayır efendim, sizin bir soru sorma hakkınız yok ki bu hususla
ilgili. MURAT AKIN (Aksaray) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Hayır... Bir dakika... (FP sıralarından "Sataşma var" sesi) BAŞKAN - Kime sataştı efendim? MURAT AKIN (Aksaray) - Memurlarla ilgili husus... BAŞKAN - Hayır efendim, ne hakkınız var... Lütfen, oturun Sayın Akın. MURAT AKIN (Aksaray) -Çiftçilerin şekerpancarıyla ilgili... BAŞKAN - Siz oturun... Sayın milletvekilleri, gündemin 54 üncü sırasında yer alan soru üç
birleşim içinde cevaplandırılmadığından... Sayın Akın, oturur musunuz. MURAT AKIN (Aksaray) - Ama, çok büyük bir şey... BAŞKAN - Oturur musunuz efendim. Söz verdim mi size? Oturunuz, buyurun. Gündemin 54 üncü sırasında yer alan Sayın Musa Uzunkaya'nın soru
önergesi de, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından yazılı soruya
dönüştürülecektir ve gündemden çıkarılacaktır. 55. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, Abdullah Öcalan'ın sağlık, beslenme, korunma gibi giderlerine ve
basınla nasıl iletişim kurduğuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı (6/469) BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır. Soruyu okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularıma Başbakan Sayın Bülent Ecevit'in
sözlü olarak cevap vermesini delaletinize arz ederim. 13.1.2000 Musa
Uzankaya Samsun 1- Tutuklu terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın sağlık, beslenme,
korunma vesaire giderleri için devletin günlük harcaması ve bugüne kadar
yaptığı genel masraf ne kadardır? 2- Bu şahsa, dış dünya ve basınla iletişim kurması konusunda özel bir
ayrıcalık tanınmakta mıdır? Basında intişar eden açıklama ve yazılarını hangi
yolla gönderebilmektedir? 3- İlgili şahsın ağız ve diş sağlığı için İmralı Adasında bir diş
sağlığı ünitesi kurulmakta olduğu doğru mudur? Bu ünitenin devlete maliyeti
nedir ve hangi kurum tarafından karşılanmaktadır veya karşılanacaktır? BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Adalet Bakanımız Sayın Hikmet Sami
Türk. Hocam, süreniz 5 dakika; buyurun. ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya tarafından Sayın
Başbakana yöneltilen ve Bakanlığı-mız koordinatörlüğünde cevaplandırılması
uygun görülen, hükümlü Abdullah Öcalan hakkındaki (6/469) esas numaralı soru
önergesine cevap vermek üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Adı geçen hükümlü, özel bir iaşe sistemine tabi olmayıp, tüm ceza infaz
kurumlarında uygulanan günlük iaşe bedelinden yararlanmaktadır. Adı geçene, dış dünya ve basınla iletişim kurması konusunda özel bir
ayrıcalık tanınmamıştır. Kendisine, sadece bir adet pilli radyo verilmiştir.
Bundan başka, kendisine, Bakanlar Kurulunca veya mahkemelerce yasaklanmamış
yayımlar verilmekte, ceza infaz kurumları ile tevkif evlerinin yönetimine ve
cezaların infazına dair tüzüğün 152 nci maddesinde belirtilen yakınlarından
kardeşleri ve avukatlarıyla haftada bir kez, birer saat görüştürülmesi
sağlanmaktadır. Adı geçen hükümlünün basında çıkan açıklamaları kendilerine vekâlet
verdiği avukatları tara-fından yapılmıştır. Bu açıklamalarda suç unsuru
bulunması durumunda ilgili cumhuriyet başsavcılıklarınca gerekli yasal işlemler
yapılmaktadır. Soru önergesinde adı geçenin avukatlarından birisinin vekillik
görevini üstlenmesinden sonra 26.2.1999, 1.3.1999, 4.3.1999 ve 14.3.1999
tarihlerinde yaptığı açıklamalar nedeniyle 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 58
inci maddesi uyarınca açılan soruşturmalara ilişkin dosyalar, kovuşturma
yapılması uygun görülerek aynı Kanunun 59 uncu maddesi uyarınca gereği yapılmak
üzere Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Beyoğlu Cumhuriyet
Başsavcılığınca 17.11.1999 tarihli, esas 1999/34051 ve esas 1999/34052 sayılı
iddianamelerle son soruşturmanın açılmasına karar verilmesi istenmiş ve Beyoğlu
2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.12.1999 tarihli, esas 1999/359, karar 1999/262
sayılı ve yine, aynı tarihli, esas 1999/360, karar 1999/263 sayılı kararlarıyla
son soruşturmanın İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinde açılmasına karar verilmiş olup,
bu davalar İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi ve İstanbul 3. Ağır Ceza
Mahkemesinde devam etmektedir. Çeşitli gazetelerde 8.1.2000, 9.1.2000, 19.1.2000 ve 3.6.2000
tarihlerinde yer alan yazılar üze-rine, adı geçenin avukatları hakkında, bu
haberlerde sözü edilen açıklamaları yapmaları nedeniyle 1136 sayılı Avukatlık
Kanununun 58 inci maddesi gereğince konunun ihzarî olarak araştırılması için
evrak Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş olup, soruşturma halen devam
etmektedir. Ayrıca, Bakanlığımızca cumhuriyet başsavcılıklarına ve Devlet
Güvenlik Mahkemesi cumhuriyet başsavcılıklarına gönderilen 19.1.2000 tarihli ve
22 sayılı genelgeyle Avukatlık Kanununun 2, 34 ve 62 nci maddeleri hükümleri
hatırlatılarak, aynı zamanda bir kamu hizmeti niteliğinde bulunan avukatlık
görevinin yerine getirilmesi sırasında, yazılı ve görsel basın organlarına
yapılan açıklamalarda suç unsuru bulunması durumunda, ilgili kanun hükümlerinin
uygulanması konusunda gereken dikkat ve özenin gösterilmesi istenmiştir. Öte yandan, adı geçenin avukatlarının, hukukî yardım amacı dışına çıkan
beyanlarda bulunarak 1136 sayılı Avukatlık Kanununa aykırı davrandıkları
anlaşıldığından, Bakanlığımızca, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen
20.1.2000 tarihli ve 931 sayılı yazıyla disiplin suçu yönünden gereği takdir ve
ifa edilmek üzere yazımız ve eklerinin İstanbul Barosu Başkanlığına iletilmesi
ve takip edilerek sonucundan bilgi verilmesi istenmiş, İstanbul Barosunca da
disiplin işlemlerinin başlatıldığı öğrenilmiştir. Yine Bakanlığımızca, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığına gönderilen
25.1.2000 tarihli ve 1300 sayılı yazıda avukatların yasalar ve meslek
kurallarına uygun biçimde görevlerini yerine getirmeleri gereği hatırlatılarak,
avukatlık mesleğinin saygınlığının korunması açısından konunun
değerlendirilmesi ve sonucun Bakanlığımıza bildirilmesi istenmiştir. Alınan
cevabî yazıda, baroların bu konuda uyarıldığı bildirilmiştir. Bakanlığımız,
disiplin işlem ve sonuçlarını takip etmektedir. İmralı Kapalı Cezaevinde bulunan diş ünitesi, adı geçen hükümlünün adaya
gelmesinden önce de mevcut olup, cezaevi personeli ile hükümlülerin diş
tedavilerinde kullanılmakta iken, adanın boşaltılmasından sonra adada bulunan
askerî personelin tedavilerinde kullanılmaktadır. Adı geçen kişi için özel
olarak diş ünitesi kurulmamıştır. Saygıyla arz ederim. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım. Sayın Uzunkaya, bir diyeceğiniz var mı efendim? MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Teşekkür ederim efendim. BAŞKAN - Biz teşekkür ederiz. Böylece soru sorma işlemi de tamamlanmıştır. Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz. VII. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI A) ÖNGÖRÜŞMELER 1. - Kütahya Milletvekili Ahmet Derin ve
22 arkadaşının, ithal kömür uygulamasının yeniden değerlendirilmesi ve kömür
üreticilerinin içinde bulunduğu durumun araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/9) BAŞKAN - Birinci sırada, Kütahya Milletvekili Ahmet Derin ve 22
arkadaşının, ithal kömür uygulamasının yeniden değerlendirilmesi ve kömür
üreticilerinin içinde bulunduğu durumun araştırılarak, alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin
öngörüşmesine başlıyoruz. Hükümet?.. Hazır. Önerge, daha önce, Genel Kurulun 17.6.1999 tarihli 17 nci Birleşiminde
okunduğu için şimdi okutmuyorum. İçtüzüğümüze göre Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda,
sırasıyla, Hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergedeki birinci imza
sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine söz vereceğim. Konuşma süreleri Hükümet ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahibi
için ise 10 dakikadır. Şimdi, söz alan üyelerin isimlerini okuyacağım. Sayın Hükümet konuşacak mı efendim? TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU (Isparta) - Evet. BAŞKAN - Sayın Hükümet konuşacak. Gruplar adına, Fazilet Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın
Ahmet Derin ve Milli-yetçi Hareket Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Sayın
Mükerrem Levent. Diğer gruplardan he-nüz sözcü ismi gelmedi. Hükümet adına, Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu, buyurun. Süreniz 20 dakika. TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU (Isparta) - Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin en başında sizleri
saygılarımla selamlıyorum. Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin ve 22 arkadaşının, 1987 yılında Ankara'nın
hava kirliliğini önlemek amacıyla başlayan yabancı kömür ve petrokok ithalinin
ülkemize büyük yükler getirdiği, yerli kömür üreticisi durumundaki birçok özel
ve kamu kuruluşunu da ürettiği kömürü satamaz duruma soktuğu, bu nedenlerle
Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasına dair verdikleri önergeye ilişkin Bakanlığın görüşlerini
müsaadelerinizle açıklayacağım. Dünya enerji tüketimi, nüfus artışı, sanayileşme ve teknolojik
gelişmelere paralel olarak doğalgazdan kömüre doğru kayacak ve kömür, gelecek
yüzyılda en güvenli enerji kaynağı olma özelliğini sürdürecektir. Bugün, dünya enerji gereksiniminin yüzde 80'i, kömür, petrol ve doğalgaz
gibi fosil yataklarından karşılanmaktadır. Fosil yataklarının dünyadaki bilinen rezerv dağılımı, petrol eşdeğeri
olarak, yüzde 68 kömür, yüzde 18 petrol ve yüzde 14 doğalgaz olarak
hesaplanmaktadır. Dünyada, 21 inci Yüzyılda en önemli güvenilir enerji kaynağının kömür
olacağı açıktır. Bunun iki nedeni vardır: Birincisi, bilinen petrol ve doğalgaz rezervlerine yaklaşık 50-60 yıl
ömür hesaplanırken, kömür rezervlerinin en az 224 yıllık ömrü olmasıdır. İkincisi de, petrol ve doğalgaz yataklarının Basra Körfezi, Sibirya ve
Ortabatı Asya gibi belirli bölgelerde yoğunlaşmasına karşın, kömür yataklarının
dünya coğrafyasında daha dengeli dağılmış olmasıdır. Bu durum, kömür
enerjisine, stabilite ve güvenilirlik kazandırmaktadır. Dünyada gelişmiş ülkeler, enerji politikalarını oluştururken, öncelikle
kendi kaynaklarını değerlendirmeyi esas almaktadırlar. Örneğin, Amerika
Birleşik Devletleri, enerjisinin büyük bö-lümünü kendi kaynaklarından
sağlamakta ve bugün enerji talebinin yüzde 53'ünü kömürden kar-şılamaktadır. Federal Almanya ise, çok yüksek üretim maliyetine rağmen, halen 200
milyon ton/yıl kömür üretmekte ve enerjisinin yüzde 40'ını kömürden
karşılamaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri, kömür üretimini, açık ve gizli sübvansiyonlar
yanında, ayrıca, özel tedbirlerle desteklemektedirler. Dünya enerji üretiminde, 1997 yılında ortalama yüzde 42 olan kömürün
payının, 2020 yılında yüzde 48'e yükselmesi beklenmektedir. Bugün, ülkemizin bilinen linyit kömürü rezervleri 8,1 milyar ton iken,
üretimimiz sadece 65 milyon ton civarındadır. Bunların yanında, taşkömürü
rezervimiz ise 1 milyar ton civarındadır. Ülkemizde özellikle linyit açısından
yeni rezervlerin bulunması muhtemeldir. Ülkemizin enerji güvenliğinde kömürün çok önemli ve özel bir yeri
bulunmaktadır. Yapılan ileriye dönük enerji projeksiyonlarından, ülkemizin, 2010
yılında kişi başına brüt enerji tüketiminin 3 700 kilovata, 2020 yılında 60 092
kilovata ulaşacağı beklenmektedir. Bu tahminlere dayanılarak, çoğunluğu termik
santrallerde kullanılmak, ayrıca, sanayi ve konut sektörünün de yakıt
ihtiyacını karşılamak üzere, linyit talebinin her yıl artarak, 2010 yılında 160
milyon, 2020 yılında 185 milyon tona çıkacağı hesaplanmaktadır. Ülkemizin yaklaşık 8,1 milyar ton olan kömür rezervlerinden ancak 65
milyon ton/yıl üretim yapılabilmektedir. 65 milyon ton/yıllık kömür üretimimize
karşın, 1996 yılında, çoğunluğu ısınma amaçlı, 9,2 milyon ton linyit ve kok
kömürü ithali için 629 milyon Amerikan Doları, 1997 yılında, 10,3 milyon ton
linyit ve kok kömürü ithali için de 624 milyon Amerikan Doları ödenmiştir. Bu
rakamlar, Türkiye'nin toplam maden ihracatını tek kalemde sıfırlayan rakamlara
ulaşmış bulunmaktadır. Dünyada durum yukarıda izah edildiği gibiyken, Türkiye, kendi kömür
kaynaklarını bir tarafa bırakarak, enerji kaynaklarını dış kaynaklara
bağlamakta ve 21 inci Yüzyıl ilk çeyreğinde bu bağımlılığı artıracak senaryolar
üretmektedir. Türkiye kendi üreticisine haksızlık etmeyi tercih etmektedir. Bugün,
ülkemizde yerli kaynaklardan üretim yapan işletmecilerimiz, yıllık brüt
kazançlarından, diğer sektörlerde ödenen vergilere ek olarak yüzde 5 madencilik
fonu katkısı, yüzde 5 devlet hakkı, yüzde 2 belediye hissesi, varsa, yüzde 2
buluculuk hakkı öderlerken, ithalatçılar tüm bu ödemelerden muaf
tutulmuşlardır. Türkiye, bu noktaya, başlangıçta hava kirliliğini önlemek amacıyla
sınırlı olarak önerilen ithal kömür alımının giderek tüm ülke geneline ilk
amacının dışına taşırılarak kalıcı bir politikaya yaygınlaştırılmasıyla
gelmiştir. Ülkemizde her kalitede ve yeter miktarda ısınma ve sanayi amaçlı
kullanıma açık kömürler varken, ithalata yönelmenin mantığını anlamak bir parça
zor olsa gerektir. Örneğin, 1992 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi, menşei ne
olursa olsun tüm yerli kömürlerin yasaklanması kararını alabilmiş ve ardından
Ankara Hıfzıssıhha Kurulu, 23 Haziran 1996 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan
1996/4 nolu kararında, Belko Limited Şirketi tarafından temin, sevk ve dağıtımı
yapılan ithal kömür dışında, üretim, pazarlama ve tüketim amaçlı, niteliği ve
menşei ne olursa olsun, hiçbir kömürün yazılı ve sözlü görsel basın araçları
vasıtasıyla reklamının yapılmasının yasaklanması şeklinde bir kararı
uygulayabilmektedir. Her nedense, Dünya Ticaret Örgütü kuruluş anlaşması ekinde yer alan GATT
94'ün millî muamele kuralına göre olduğu iddia edilerek, ithal kömürün gümrük resmine
esas bedelinden tahsil edilen madencilik fonu 1996 yılında kaldırılmıştır.
Gümrük Birliğine girilirken aynı aceleci tavır sergilenmiş ve madencilik
konusunda yeterli araştırmalar yapılamamıştır. Kömür ve demir cevherleri aslında Gümrük Birliği Anlaşmasına dahil
değildir ve Avrupa Kömür-Çelik Topluluğu Anlaşması kapsamındadır. Buna göre de,
Türkiye, üçüncü ülkelerden yapılan ithalata fon ve gümrük vergisi uygulamakta
serbest iken, ithal kömür fonlardan muaf tutulmuştur. Bu hatanın sonucunda,
kömür madenciliğimiz arama ve işletme olarak her geçen gün gelişerek büyümesi
gerekirken, son üç, dört yılda bu sektörde büyük bir gerileme yaşanmıştır.
Birçok işletme kapanmış ve üretim düşerken, kapanan yeraltı işletmelerinde
göçük, yangın ve su baskınları sonucu yapılmış yatırımlarla birlikte stratejik
ülke rezervleri de kaybedilmiştir. Tüm madencilik sektöründe yaşanan olumsuzlukların çok daha büyüğünün
kömür madenciliğinde yaşanması, bu tezat dolu karar ve uygulamalardan
kaynaklanmaktadır. Ülkemizin bir zamanlar 12 milyon ton olan özel sektör kömür
üretimi 4 milyon tona gerilemiştir. Varılan bu nokta, krizden öte ancak çöküntü
olarak tanımlanabilir. Bu rakamlar için en iyi örneği İstanbul bölgesi
oluşturmaktadır. 1990 yılında 5,5 milyon ton olan kömür üretimi tamamen
durmuştur. Yoğun emeğe dayanan madencilik faaliyetlerinin özellikle geri kalmış
yörelerde yarattığı istih-dam ve katmadeğer yok sayılmış, bu sektör ve onun çok
uzun yıllara dayanan kültürü, maalesef, tahrip edilmiştir. Ülkemiz doğal kaynaklarından gerektiği şekilde yararlanılabilmesi ve
ülkemizdeki özel sektör kömür madenciliğinin desteklenmesi gerekliliği
tartışılmaz bir gerçektir. Avrupa Birliği ülkeleri dahil çoğu ülkelerde kömür
üreticileri dolaylı olarak desteklenirken, ithal kömüre gizli fon uygulanırken,
ülkemizde, bilinmeyen sebeplerle ya da bazı sebeplerle sektöre haksızlık
yapıldığı ifade edilebilmektedir. Yerli üreticiler, yüzde 14 ekvergi dışında,
Sosyal Sigortalar Kurumu primi, çalışanları için tasarruf kesintisi, Konut Fonu
gibi kesintileri devlete öderken, ithal kömür her türlü vergiden muaf ithal
edilebilmektedir. Mevcut uygulamada, ithal kömürler, yurt içine 20'yi aşkın limandan
girmektedir. Bu limanların çoğunluğu, kömürün fiilî ithalatından önce
kalitesinin uygunluğunu belirleyecek analizleri yapma imkânından yoksundur. Bu
yüzden, ithal edilen kömürlerin büyük çoğunluğu, belirlenen ve olması gereken
standartlara uygun olmamaktadır. Bu nedenle, ithalatın gerekli kontrol ve
denetimlerin yapılabileceği limanlardan yapılması, istenilen amacın
gerçekleşmesi bakımından kaçınılmazdır. Bugün, ülkemizde "petrokok" diye giren bu sanayi atığı
malzemelerin ucuzluğu da bu durumdan kaynaklanmaktadır. Ülkemizde, ithal edilen
ısınma ve sanayi kömürlerinin kalitesi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
yerine, Çevre Bakanlığınca belirlenmektedir. Yerli üreticilerden yüzde 14'e
yakın ekvergiler alınırken, denetimsiz, gümrüksüz ithalatla yerli sektör yok
edilmektedir. Bu durum, elbette, ülke çıkarlarıyla bağdaşmamaktadır. İthalatta haksız rekabet, ancak, yerli üreticilerin uğradığı tahribatı
ortadan kaldırabilecek bir oranda ithal kömüre fon uygulamak ile Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığınca Maden Kanunu hükümlerinin uygulanmasıyla
başlatılabilir. Daha sonraki adım ise, uzun dönemli politikanın bir parçası
olarak, yerli üreticilerden alınan ekvergilerin kaldırılması için Maden
Kanununda değişikliğe gidilmesi olabilecektir. Ancak, devlet hakkının
kaldırılmasının Anayasaya aykırı olduğu belirtilerek tartışmalı durumlar ortaya
çıkabilmektedir; zira, Anayasamıza göre, madenlerin aranması, işletilmesi hakkı
devlete ait olup, bu hakkı devretmesi karşılığında, Batıda olduğu gibi,
royalite, yani, bir bedel tahsil etmek zorundadır denilebilir. Dolayısıyla, bu
yol da uzundur; ancak, acil önlemler alma gereği açıktır. Bununla birlikte, yukarıda sayılan hususlar ışığında, Amerika Birleşik
Devletlerinde olduğu gibi, yüzde 3'ün üzerinde kükürt içeren petrokoklar,
sanayi ve ısınma amaçlı kömür ithalatının denetim altına alınmasıyla birlikte
engellenebilmektedir. Öte yandan, yetersiz de olsa, madenciliğimize tek destek Maden Fonudur.
Bu fonun kaynağı ise, sadece üreticilerden alınan katkı payıdır; yani,
üreticilerden alınan ödentilerin kaldırılması yoluna gidilmesi durumunda, bu
fon da ortadan kalkmış olacaktır. Oysa, konuya acil bir çözüm olarak, haksız
rekabeti önleyici, ithal kömüre fon konulmasının tercih edilmesi durumunda,
Madencilik Fonu da artırılmış, zenginleştirilmiş olacaktır. Ülkemizde, sanayide ve enerjide kömür kullanımı için uygulanan
politikalar, yerli üretimi engelleyen ve ithalatı teşvik eden yapıdan
kurtarılmalıdır. Serbest ticaretin ve rekabetin oluşabilmesi için yerli üretime
getirilen kısıtlama ve aşırı vergilendirme ortadan kaldırılmalı veya ithalatta
aynı müeyyideler uygulanmalıdır. Piyasaya yüzde 14 fazla vergilendirilmiş olarak giren yerli üretimin,
ithal girdiler karşısında rekabet şansının ortadan kalkacağı açıktır, bu
durumun izale edilmesi konusundaki girişimler başlatılmıştır. Avrupa Birliği ülkeleri dışındaki ülkelerden yapılacak kömür ve petrokok
-demir-çelik sektöründe kullanılan kömür hariç olmak üzere- ve krom cevheri ile
demir cevheri ithalatlarından, gümrük resmine esas bedelleri üzerinden, kömür
ve petrokok ile krom cevheri için yüzde 10, demir cevheri için ise yüzde 2,5
fon kesintisi yapılması ve Madencilik Fonu hesabına yatırılmasını öngören
22.08.1985 tarih ve 18850 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Maden Kanununun
Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin ilgili 51 inci maddesinde ve ruhsat sahasının
terkiyle ilgili olarak, can ve mal güvenliği ile kalıcı emniyet tedbirlerinin
alınması hakkında 28 inci maddesindeki değişiklikle, yönetmelik, 23.2.2000
tarihli ve 23973 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Madencilik sektörü uzun yıllardan bu yana önemli bir istihdam kaynağı
olmuş ve bu özelliğini günümüzde de korumaktadır. Madencilik sektöründe faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlar, diğer
sektörlerin vermiş oldukları vergilere ilave olarak, brüt kârlarının yüzde 15'i
kadar fazla vergiyle beraber, Sosyal Sigortalar Kurumu primi, çalışanlar için
tasarruf kesintisi gibi kesintileri de ödemektedirler. Ülkemizin 8,1 milyon ton civarında olan yeterli kömür rezervleri
olmasına rağmen, her yıl çoğunlukla ısınma amaçlı 10 milyon ton linyit, kok
kömürü, petrokok ithalatı için yaklaşık 650 milyon dolar gibi bir bedelin
ödenmesinin önüne geçilecek tedbirler, anılan çerçevede araştırma komisyonunun
alacağı, önereceği tedbirler çerçevesinde hem Enerji Bakanlığının hem de hiç
kuşkusuz hükümetimizin gündeminde olacaktır. Böylesine önemli, stratejik bir konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemine getiren arkadaşlarımıza saygılarımızı ve şükranlarımızı sunuyoruz. Sağ olun. (Alkışlar) BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bakanım. Fazilet Partisi Grubu adına, Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin. (FP
sıralarından alkışlar) Süreniz 20 dakikadır Sayın Derin. FP GRUBU ADINA AHMET DERİN (Kütahya)
Saygıdeğer Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, hükümet adına konuşma yapan Bakanımıza da,
verdiğimiz bu önergede belirttiğimiz meselenin ehemmiyetini kabul eden muhtevi
konuşmasından dolayı teşekkür ediyorum. Demek ki, ülkemiz için, ülke ekonomisi
için, ülkemizin gelecekteki enerji ihtiyacı için çok önemli bir konuda, Fazilet
Partisi milletvekilleri olarak Meclis araştırma komisyonu kurulması için bir
önerge vermişiz. Laf olsun diye bir araştırma önergesi değil; Hükümet
temsilcisinin de kabul ettiği gibi, ülkemiz için, ülkemizin geleceği için,
ülkemizin ekonomisi için bir yol açacak, komisyon kurulduğu takdirde değişik
bakanlıklar arasındaki diyalog kopukluğunu ortadan kaldıracak bir çalışmayı
hükümet de uygun görmekte; ben böyle algıladım, böyle anladım. Malum olduğu üzere, Bakanımızın tekrarladığı birçok rakamı ben burada
tekrarlamak is-temiyorum; ancak, ilk görüşme talebinde Hükümet yetkililerinin
bulunmaması dolayısıyla görüş-me yapılamamıştı. Hükümet bulunmamış olsaydı da
bu görüşme yapılacaktı. Bu açıdan, vermiş olduğumuz Meclis araştırma
önergesinin gerekçesi okunmadı. Ben, meseleye gerekçeden girerek Meclis
araştırma komisyonu kurulmasının zaruretini burada değişik yönlerden sizlere
aktarmak istiyorum ve sonunda da, tabiî, oylarınıza sunulacak ve oylarınızı da,
bu konuda Meclis araştırma komisyonunun kurulması yönünde kullanmanızı da
hassaten istirham edeceğim. 1987 yılında ilk defa, ülkemiz, ithal kömür linyit kömürüyle karşılaştı.
Daha önce, ülkenin ihtiyacı bulunan taşkömürünü kendi ocaklarından
karşılayamadığı dönemlerde taşkömürü ithalatı yapılıyordu; ancak, Bakanımızın
da ifade ettiği gibi, sadece şu anda görünür rezerv olarak 8 milyar tona
yakın, aşağı yukarı, bugünkü tüketimle,
ikiyüz yıllık ihtiyacımızı karşılayacak linyit yataklarımız mevcut iken,
aniden, 1987 yılında, Ankara'nın hava kirliliğini önlemek kastıyla, amacıyla,
Güney Afrika'dan, yabancı, ithal kömürün girişine müsaade edildi. 1987 yılında başlayan, Ankara'daki hava kirliliğini önlemek açısından
alınmış olan ithal kömür kararı, istekleri, âdeta, hava kirliliği derecesi
belki birinci derecede olmayan, ikinci, üçüncü derecede olan illerimizde de
yaygınlaştı. İl mahallî çevre kurulları, teshin sezonu başlamadan önce karar alıp,
Resmî Gazetede yayımlayarak, illerine girecek olan kömürü tespit ediyorlar.
Fakat, son dönemlerde, bu, yerli kömüre haksız rekabet ortamı sağlayacak bir
konuma geldi. Birinci derecede kirli olan iller dışında, ikinci, üçüncü,
dördüncü derecede hava kirliliği olabilecek illerimizde de, aynen birinci
derecede hava kirliliği olan illerdeki gibi kararlar almak ihtiyacını
hissettiler veya öyle kararlar aldılar. Bu, yerli kömür karşısında, dışarıdan
gelen ithal kömüre, âdeta, haksız bir rekabet ortamı oluşturdu ve yine,
Bakanımızın da ifade ettiği gibi, bu, döviz sıkıntısı içerisinde olan, cari
işlemler açığı korkunç boyutlara ulaşmış olan ülkemizde, sadece döviz bazında,
600-650 milyon dolar civarında ithal kömüre bir ödenek ayırma, bir döviz ayırma
noktasına kadar bizleri getirdi. Bunun dışında, 12 milyon tona yaklaşan birçok özel sektör ocağı, bugün 5
milyon ton üretimin daha da altına düştü; demek ki, öyle ilçelerde, öyle
illerimizde, kömür tesisleri, özel firmaların kömür işletmeleri, tamamen
üretimlerini durdurmak mecburiyetinde kaldı. Birçok ilimize bu yerli
kömürlerimiz sokulmadı; yurt dışından getirilen, Rusya'dan, Güney Afrika'dan
getirilen kömürlerle, haksız bir rekabet imkânını, bizzat devletin kuruluşu
durumundaki, illerdeki mahallî çevre il kurulları sağladı. Ülkemizde açılan bu ithal kömür kapısından, 1,5 milyon tona yakın
petrokokların da girmesi başladı. Bu girişin engellenmesi için, müteaddit
defalar yazılı soru önergeleri vermemize rağmen, Madenciler Başkanlık Konseyi
toplantılar yapmasına rağmen, ülkemizdeki maden üreticisi firmalar ve kamu
adına bizatihi en büyük payın sahibi olan Enerji Bakanlığı yetkilileri
müteaddit defalar açıklamalar yapmalarına rağmen, bakanlıklar arasında bir
koordinasyon sağlanamadığı veya diğer bir etkisi de petrokoku kullanan çimento
fabrikalarının patronlarına engel olunamadığı için, petrokokun ithali daha hâlâ
devam etmektedir. 1,5 milyon ton petrokok demek, aşağı yukarı 5 milyon ton yerli kömürün
tüketimine mani olmak demektir. Amerika'da, yüzde 3'ü geçen kükürt içeren
petrokokların kullanılması tamamen yasaklandığı halde, Ankara, Bursa, Eskişehir
gibi büyük illerimizden başlamak üzere ülkemizdeki, aşağı yukarı 35-40 ile
kükürt oranı yüzde 1'i geçen yerli kömürlerin girişi yasaklanmasına rağmen,
yüzde 5 kükürt içeren, Amerika'da yakılması, satılması ve kullanılması yasak
olan 1,5 milyon ton kömürün (petrokokun) ülkemize girişine Çevre Bakanlığınca
izin verilmektedir. Vermiş olduğum bir soru önergesine Çevre Bakanlığının verdiği cevap çok
enteresan: "Globalleşen ve küreselleşen dünyamızda ihracat imkânını
sağlayabilmek için sanayide ve çimento sektöründe petrokokun ithal edilmesini
durduramıyoruz" deniyor; ancak, yüzde 1'in üzerinde kükürt içeren yerli
kömürleri "çevre kirliliği ve hava kirliliği yapıyor" diye şehirlere
sokmayan bir iktidar, bir hükümet, bir Çevre Bakanı -bugün çimento
fabrikalarının yüzde 100'ü şehir merkezlerinde kalmış- bacalarından belki
binlerce dairenin ürettiğinden, çıkardığından daha fazla zehir saçan çimento
fabrikalarında, maksimum yüzde 5 kükürtlü petrokokun ithalatının yapılmasına
uygun görüş veriyor. Ne ekonomik açıdan ne de çevre açısından böyle bir şeye
izin verilmesini ben düşünemiyorum; ülke ekonomisine getirdiği zarar da ortaya
konulduğunda büyük bir vahamet arz ettiğini burada ifade etmek istiyorum. Ülkemizde, malum olduğu üzere, son günlerde bir enerji krizi var ve bu
enerji krizi, yıllardan beri yatırım yapılmamasının faturası önümüze bugün
geldi. Tasarruf genelgeleri yayımlıyoruz, 3 ampulden 2'sini söndürün diyoruz ve
bir taraftan da, durmadan, nasıl alabileceğimizi bilemediğimiz, alıp
alamayacağımız belli olmayan doğalgaza enerjimizi bağlıyoruz. Denebilir ki,
işte, yıllardan beri yatırım yapılmadığı için çok sıkıştık, mecbur kaldık,
birbuçuk iki yıl içerisinde enerjiye dönüşebilen tek santral doğalgaz santralı,
elektrik enerjisini en kısa dönemde elde edebileceğimiz yakıt doğalgaz, bunun
için çevrim santralları yapıyoruz. Ancak, doğalgaz, bizim enerjimizi dışa
bağımlı hale getiriyor. Böyle gidecek olursa, enerji sektöründe şu anda yüzde 46'lar seviyesinde
olan dışa bağımlılığımız, kendi özkaynaklarımıza, kömürümüze, termik
kaynaklarımıza, kömür kaynaklarımıza dönmediğimiz an, 2020 yılında enerjimizin
yüzde 76'sını dışarıdan ithal etmek mecburiyetinde kalacağımız, bugünden, ilim
adamlarımız tarafından, yetkililer tarafından ifade edilmeye baş-lamıştır. Ülkemizde, bugün bilinen 8,1 milyar ton kömür rezervimiz var; henüz
derin kazılar yapılmamış, derin aramalar yapılmamış. İlim adamları yine ifade
ediyorlar ki, eğer, 3 bin metreye kadar derin kazı yapılacak olursa, ülkemizin
jeolojik yapısı, neojen yapısı göz önüne alındığında, TPAO'nun yaptığı
sondajlardan elde edilen tespitlerle neojen yapımız incelendiğinde, 70-80
milyar tona yakın kömür potansiyelimizin olduğu ifade ediliyor ki, bu, korkunç
bir rakamdır ve ikiyüzelli üçyüz yılımızı garanti altına alabilecek termik
ağırlıklı santrallara dönüldüğünde, elektrik enerjisi ihtiyacımızı, ısınma,
sanayi ihtiyacımızı karşılayabilecek bir kömür potansiyelimizin olduğu da ilim
adamları tarafından ifade edilmektedir. Ancak, ne gerekli ödenekler verilerek
-yıllardan beri- MTA'nın derin kazı yapması imkânı sağlanmıştır ne de haksız
rekabet imkânı sağlayan ithal kömüre engel olunarak, kamunun dışında, özel
şirketlerin, özel maden işletmelerinin kömür ağırlıklı bir yatırımla, diğer
madenlere akabilecek bir sermaye yapısına ulaşabilecekleri bir zemin
hazırlanmıştır. Eğer gerekli olan enerji yatırımlarını yapmazsak, ülkemiz,
hakikaten karanlığa mahkûmdur. 1997 yılında, Refah-Yol döneminde, sadece, Ege Bölgesinde, 150
megavatlık bir santral Seyitömer işletmelerine, 300 megavatlık bir santral
Tunçbilek'teki TEAŞ'a ve aşağı yukarı
100- 300 megavatlık bir ilave santralın Soma'da, ayrıca bir 600 megavatlık kömürle,
çalışacak termik santralın da Elbistan'a yapılması programa alınmasına rağmen,
aradan ikibuçuk üç yıl geçmiştir ne yazık ki, yap-işlet-devretle de olsa,
yap-işletle de olsa, böyle bir girişimde bulunulmamıştır, yatırımlara
geçilmemiştir, ihaleye çıkarılmamıştır. Eğer, ikibuçuk üç yıl önce, programa
alınmış olan bu yatırımlar ihaleye çıkarılmış olsaydı, yap-işlet-devret
modeliyle de verilmiş olsaydı, bugün, bitirilme noktasına gelinecekti; çünkü,
termik santraller 3-4 yılda, hidrolik santraller 6-7 yılda, nükleer santraller
10-11 yılda ancak proje ve yatırım safhasına gelir. Biz, 2010 yılının, 2020
yılının projeksiyonunu gözönüne getirdiğimizde, bugünkü üretimin aşağı yukarı 5
katını 2020 yılında üretmek mecburiyetindeyiz ki, sanayimize gerekli olan
elektrik enerjisini sağlayabilmiş olalım. Dünyada, kendisinde bu kadar yerli kaynak olduğu halde, yerli kaynaklara
sırtını dönüp de, dı-şarıdan ithalat yapan bir ülkenin, bir örneğini daha
gösterebilmek mümkün değildir. Ne kadar zengin olursa olsun, mutlaka ve
mutlaka, kendini elektrik enerjisi konusunda tümden dışarıya bağımlı hale
getirmemek için zarar dahi etse, devlet kendi ocaklarını, kendi tesislerini,
kendi maden sahalarını teşvik ederek, destekleyerek, ayakta tutmanın gayreti
içindedir. Bugün bir Almanya, ton başına 100-150 mark civarında subvanse yaparak,
200 milyon ton kömürü kendi kaynaklarından, kendi yeraltından çıkarmak
politikasını devam ettirmektedir. Ancak, biz kraldan daha fazla kralcı
kesilerek... Kendi memleketimizin altında -sadece kömür için söylü-yorum- 44
çeşit madenimiz var. Dünyada bu kadar çeşitli madeni olan hiçbir ülke yok.
Henüz derin kazı yapılmamasına rağmen, derin araştırma yapılmamasına rağmen 44
çeşit madenimiz var ve sadece bu bilinen, görünür rezervin bugünkü ekonomik
değeri 3 trilyon dolardır; ama, ne yazık ki, bu kaynaklarımıza kendimiz
eğilmiyoruz, sahip çıkmıyoruz, gerekli yatırımları zamanında yapmı-yoruz. Bir
ton için linyitte 40-50 dolar civarında bir yatırım ve idame yatırım için her
yıl 1-2 dolar civarında bir yatırım gerekir. Taşkömüründe ton başına 100 dolar
civarında bir yatırım gerekir. Bu yatırım yapıldıktan sonra, devamı için de
2,5-3 dolar civarında idame yatırım gerekir ki, kendi yakıt ihtiyacımızı
kendimiz giderebilelim. Bu kaynaklar bizde mevcut, hidrolik potansiyelimiz
mevcut, termik potansiyelimiz mevcut. Şu anda sadece Tunçbilek bölgesinde üzeri
açılmış, satılmaya hazır 17 milyon ton kömür var; ithal kömürden kanserojen
etkisi olan, değişik atık maddeleri absorbe ederek, gelişmekte olan ve az
gelişmiş ülkelere sıfır dolarla gemilerine yüklenen petrokoku zehir saçan
petrokoku ülkemize getiriyoruz. Kendimiz masrafını yapmışız, üzerinin
dekapajını yapmışız, trilyonlar harcamışız, sadece Tunçbilek havzasında 17
milyon ton, Seyitömer havzasında 20 mil-yon ton üzeri açılmış kömür hazır-
dışarıdan kömür ithal ediyoruz 650 milyon dolar veriyoruz- hiçbir yatırıma da
gerek yok. İthale engel olduğumuz gün, petrokok ithalini durduğumuz gün, iki
senenin içerisinde sadece şu iki işletmeden 1,5-2 katrilyon maliyeti sıfır para
kazanabilmek, devletin kasasına parayı koyabilmek mümkün; ama, ne yazık ki, bu
ülkenin nedense sahibi olunamamıştır. Çok enteresan bir yapıya sahip bir ülke
olmamıza rağmen tabiî, yeraltı, yerüstü kaynakları korkunç zengin bir ülke
olmamıza rağmen, ne yazık ki, bu kaynaklarımıza sahip çıkamadığımızdan dolayı
bugün cari işlemler açığı korkunç boyutlara ulaşmış, enerji krizi başlamış,
dışarıdan elektrik satın almak mecburiyetinde kalıyoruz. Termik santral kurmak için hiçbir teknoloji bile gerekmez.. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) AHMET DERİN (Devamla) - Sayın Başkanım müsaade ederseniz önergeyi veren
sıfatıyla ikisini toplayıp ... BAŞKAN - Toparlayınız Ahmet Bey; sonra, eğer, isterseniz 10 dakika daha
konuşacaksınız. AHMET DERİN ( Devamla) -Pekâlâ. O zaman, hepinize saygılar sunuyorum; nasıl olsa önergeyi veren
milletvekili olarak da tekrar, üç-beş dakikanızı almak istiyorum. Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.(FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Ahmet Bey, birleştirme şansımız yok, onun için söz veremiyorum. AHMET DERİN ( Devamla) - Tamam efendim. BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili
Mükerrem Levent, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA MÜKERREM LEVENT (Niğde) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; fosil ve yakıtlar olarak bulunan kömür, petrol ve doğalgazdan,
gelecek yüzyılda da en güvenli enerji kaynağı olma özelliğini sürdürecektir. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi, bilinen petrol ve doğalgaz
rezervlerine yaklaşık Altmış yetmiş yıl ömür hesaplanırken, kömür rezervlerinin
ise en az ikiyüz yıllık ömrü olmasıdır. İkincisi de, petrol ve doğalgaz
yataklarının Basra Körfezi, Sibirya ve Ortabatı Asya gibi belirli bölgelerde
yoğunlaşmasına karşın, kömür yataklarının dünya coğrafyasında daha dengeli
dağılmış olmasıdır. Bu durum, kömür enerjisine stabilite ve güvenilirlik
kazandırmaktadır. Ülkemizin enerji güvenliğinde de kömürün çok özel ve önemli yeri
bulunmaktadır. Bilinen 8 milyar ton linyit ve 1 milyar ton taşkömürü yanında,
özellikle linyit açısından yeni rezervlerin bulunması büyük bir olasılıktır. Böyle bir tablo karşısında, kömür madenciliğimizin arama ve işletme
olarak her geçen gün gelişerek büyümesi gerekirken, son üç dört yılda bu
sektörde büyük bir gerileme yaşanmaktadır. Birçok işletme kapanmış ve üretim
düşmüştür. Yeraltı kömür işletmelerinin kapanması da, beraberinde ayrıca çok
önemli olumsuzluklar getirmektedir. Terk edilen ocaklardan göçük, yangın ve su
baskınları sonucu, yapılmış yatırımlarla birlikte, mevcut rezervler de
kaybedilmektedir. Bütün bunların tek nedeni, kömür ithalatının yarattığı haksız
rekabettir. Ülkeye giren kömürün miktarı yılda 10 milyon tona ve buna ödenen
bedel ise 600 milyon dolara ulaşmıştır. Avrupa Birliği ülkeleri, kömür üretimlerini açık ve gizli sübvansiyonlar
yanında ayrıca özel tedbirlerle desteklerken, Türkiye kendi üreticisine
haksızlık etmektedir. Bugün ülkemizde yerli kaynaklardan üretim yapan
işletmelerimiz yıllık brüt kazançlarından yüzde 5 Madencilik Fonu katkısı,
yüzde 5 devlet hakkı, yüzde 2 belediye hissesi, varsa yüzde 2 de buluculuk
hakkı öderlerken, ithalatçılar tüm bu ödemelerden muaf tutulmuştur. Bunun
anlamı, ithalatın yerli üreticiler karşısında haksız bir şekilde desteklenmesidir. Sayın milletvekilleri, Avrupa Birliği ülkeleri dışındaki ülkelerden
yapılacak kömür ve petrokok, -demir-çelik sektöründe kullanılan kömür hariç
olmak üzere- ve krom cevheri ile demir cevheri ithalatlarından Gümrük Resmine
esas bedelleri üzerinden kömür ve petrokok ile krom cevheri için yüzde 10,
demir cevheri için yüzde 2,5 fon kesintisi yapılması ve Madencilik Fonu
hesabına yatırılmasını öngören 22.8.1985 tarih ve 18850 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan Maden Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin ilgili 51 inci
maddesinde ve ruhsat sahasının terki ile ilgili olarak can ve mal güvenliği ile
kalıcı emniyet tedbirlerinin alınması hakkındaki 28 inci maddesinde değişiklik
ile ilgili yönetmelik 23.2.2000 tarihli ve 23973 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Madencilik sektörü, uzun yıllardan bu yana önemli bir istihdam kaynağı
olmuş ve bu özelliğini günümüzde de korumaktadır. Madencilik sektöründe
faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlar, diğer sektörlerin vermiş oldukları
vergilere ilave olarak, brüt kârlarının yüzde 15'i kadar fazla vergi ile
beraber madencilerimiz, SSK primi ve çalışanları için tasarruf kesintisi gibi
kesintileri de ödemektedirler. Ülkemizin 8,5 milyar ton civarında yeterli kömür rezervleri olmasına
rağmen, üniversitelerden gelen bir araştırmaya istinaden, bu rezervler iyice
araştırılarak yapılan sondaj ve yeterli araştırma sonucu rezervlerimizin 30-40
milyar tona çıkabileceği tahmin ediliyor. Bu nedenle, araştırmalara hız
verilmesi, özel sektöre ağırlık verilmesi, devlet tarafından desteklenmesi
gereği MTA'nın bu işte yetersiz kaldığı gözlenmektedir. Yeni çıkarılan bir genelgeyle, ilkönce aranan ÇED raporlarının değil,
bundan sonra işletme ruhsatının aranması olumlu bir gelişmedir. Her yıl,
çoğunlukla ısınma amaçlı 10 milyon ton linyit, kok kömürü ve petrokok ithalatı
için yaklaşık 650 milyon dolar ödenmektedir. Ülkemizin doğal kömür kaynaklarından gerektiği şekilde
yararlanılabilmesi, ileriye dönük enerji ile ilgili yapılmış planlamaların gerektirdiği
üretimin gerçekleşebilmesi için yerli kömür sektörümüzün teşvik edilmesi ve
ithal kömür ile en az eşit şartlarda rekabet edebilmesi amacıyla Avrupa Birliği
dışındaki ülkelerden yapılacak kömür ithalatına yüzde 10 oranında fon
uygulanmıştır. Ülkemizin sanayileşmesine öncülük eden entegre demir-çelik tesislerinin
kullandıkları ithal demir cevheri miktarı her yıl artarak, günümüzde 4 milyon
ton seviyesine ulaşmış bulunmaktadır. Ülkemizin savunması ve kalkınması için
varlığını sürdürmesi gereken bu sektörümüzün kriz içinde bulunması da dikkate
alınarak, bu sektörün ithal ettiği kömür fon kesintisi kapsamı dışında
tutulmuştur. Yerli krom madeni üreticileri, bir krom ülkesi ve ihracatçısı olan
ülkemizde, ucuz işgücü ve yüksek kapasitede üretim imkânı bulunan Avrupa
Birliği dışındaki ülkelerden yapılan ithalat nedeniyle, büyük bir haksız
rekabetle karşı karşıya kalmışlardır. Son yıllarda şehirlerimizde ortaya çıkan hava kirliliği nedeniyle,
ısınmada kullanılacak kömürler için belirli özellikleri taşıma zorunluluğu
getirilmiştir. Bunun sonucu olarak, özel işletmeler, olumlu ve doğru bir
kararla kömür zenginleştirme ve iyileştirme tesisleri kurmuşlardır. Tesislerden, farklı kullanım alanlarına hitap eden ürünler alınmaktadır.
Hava kirliliği nedeniyle ithal edilen kömürlerin yerini alan iyileştirilmiş
ısınma kömürü yanında asıl büyük üretimi, sanayide veya termik santrallerde
kullanılabilir toz kömür oluşturmaktadır; ancak, TEAŞ özel sektörden kömür
almamakta direnmektedir. Tuvönan üretimin yeraltından yapıldığı işletmelerde santral kömürü oranı
toplam üretimin yüzde 70'ini teşkil etmektedir. Oysa, TKİ gibi özel işletmeler de bu ürünlerini termik santrallere
satabilseler, hiç olmazsa ha-yatiyetlerini sürdürebileceklerdir. Santrallere
yapılacak kömür satışlarından özel sektörün kâr etmesi söz konusu değildir;
fakat, bu sağlanırsa işletmelerin kapatılması önlenecektir. Yeraltı kömür
işletmeleri dayanılabilir oranda zarar da etseler kapatılamazlar; çünkü, böyle
bir karar tüm yatırımlarla birlikte mevcut rezervlerin kaybı demektir. Sayın milletvekilleri, ülkemizin kömür madenciliği yanlış politikalar
sonucu ciddî sıkıntılar yaşamaktadır. Havza-i Fahmiye nedeniyle bütün alanlar
Taşkömürü Kurumunun uhdesindedir. Burada, yıllarca birikmiş bir yanlışlığın,
bir gadrin giderilmesi de söz konusudur. Zaten, TTK, Maden Kanununa göre
yeniden ruhsatlanmakta ve alanı da son derece küçültmektedir. Yarın, petrole
bağımlı olunduğu gibi, maden sektörüne de bağımlı olmak istemiyoruz. 80'li
yılların başında, başta büyük şehirlerde başlayan hava kirliliğinin nedeni
ülkemizin kömürleri olarak görülmüş ve kömür ithalatına başlanmıştır. Hava
kirliliğinin tek nedeni kömür değildir. Bilinçsiz ithalat sonucu, özel sektör
kömürlerimiz batma noktasına gelmiştir. Türkiye'nin kömür politikası ele
alınmalı, ülkemizin kaynaklarını olumsuz yönde etkileyen politikalar tekrar
incelenmelidir. Buradan, Sayın Derin'e teşekkür ediyorum konuşması için ve bir yandan
da, bir hatırlatmada bulunmak istiyorum: 53 üncü ve 54 üncü hükümetler
zamanında da petrokok ithal edilmiştir. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Teşekkür ederiz. Doğru Yol Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Teoman Özalp. Buyurun Sayın Özalp. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 20 dakikadır. DYP GRUBU ADINA TEOMAN ÖZALP (Bursa) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin ve 22 arkadaşınca
verilen araştırma önergesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1986-1987 yıllarında Ankara'daki
hava kirliliğini önlemek amacıyla, ülkemizde kömür ithalatı başlamıştır. Bu
İthalata gidilmesindeki ana gerekçe, Ankara İlimizdeki yoğun kirlilikten dolayı
insan sağlığının tehdit altına girmesiydi. Şöyle bir hafızalarımızı
canlandıracak olursak, kuşların ağaç dallarında can verip, aşağıya düştüklerini
hatırlayacağız ve Ankara'da bulunan yabancı elçiliklerin diğer illere taşınma
durumu bile kamuoyuna aksetmişti. Benim Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde de, Bursa İlimiz
aynı problemle karşı karşıyaydı. Biz, bu konuyu geniş şekilde araştırarak,
yüksek oranda kül, uçucu madde, su ve kükürt içeren ve daha az kalorisi olan
yerli kömürden ithal kömüre geçtik. Neticede, Bursa İli-miz, aynen Ankara'da
olduğu gibi, nefes almaya başladı ve havası temizlendi. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuya, ülkemizde yaşanan bazı
gerçekleri anlatarak başladım. Olaya geniş açıdan bakarak, yok ithal kömür mü,
yok yerli kömür mü tartışmalarını bir kenara bırakmalıyız. Ülkemizin gerçeği
nedir, dünya gerçeği nedir; bunların çok iyi analiz edilmesi gerekir. Ülkemizde
kaliteli kömürün elde edilmesi için ne gibi tedbirler alınmalıdır, dünyada
bulunan kömür üreticilerinin ürettikleri kömürün kalitesine ulaşmak mümkün
müdür; bunların çok iyi irdelenmesi gerekir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün bu konuya iyice hâkim
olabilmek için kömür politikalarındaki gelişmeleri de tahlil etmekte fayda
olacağı kanısındayım. Dünya taşkömürü ticareti giderek artan bir trend
göstermektedir. 1995 yılında 468.6 milyon ton olan taşkömürü ihracatı 1996
yılında yüzde 2.2'lik bir artışla 478.6 milyon tona ulaşmıştır. Bu artış
trendinin önümüzdeki yıllarda devam edeceği tahmin edilmektedir. 1996 yılında
Asya-Pasifik Bölgesinde ithalat artmasına karşın, Avrupa-Akdeniz Bölgesinde
düşmüştür. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yapılan tahmine göre
1996 yılında 478.6 milyon ton olan dünya kömür ihracatının 2000 yılında, yani,
bu yılın sonunda 561,1 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
Yapılan bu tahminlere göre, bu ihracat hacminin yüzde 60'ını buhar kömürü, geri
kalanını da koklaşabilir ithal kömürü talebi oluşturacaktır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya kömür piyasasında fiyatlar,
kömürün kalitesi, nakliye masrafları ve tedarik güvenliğini de içeren
faktörlere bağlı olarak gelişmektedir. Koklaşabilir ve buhar kömürü pazarları
birbirleriyle yakından ilgilidir. Buhar kömüründe, piyasa fiyatlarının
oluşmasında Avrupa ithalatçılarının etkileri önemlidir. En önemli kömür
ihracatçısı durumunda olan Amerika Birleşik Devletleri üreticileri,
uluslararası piyasaya, kömür fiyatlarının kendilerini tatmin edecek ölçüde yükselmesi
ve yerli talebin karşılanması halinde, ilave üretim ka-pasitelerini devreye
alarak girmektedir. Son yıllarda, Asya-Pasifik bölgesinde kömür spot pazarı giderek önem
kazanmaktadır. Dünya kömür ticaretinde ve kömür fiyatlarında oluşan bu dengeler
dikkate alındığında, bazı ülkelerin kömür politikaları çok çarpıcı
görülmektedir. Almanya'da yeraltı işletme yöntemiyle yapılan taşkömürü üretim
maliyeti, ithal kömüre göre yüksektir. Üretime, devlet sübvansiyon
uygulamaktadır. Alman Hükümeti, 1996 yılı itibariyle termik santrallere verilen
kömüre yapacağı sübvansi-yonun tavanını 7,5 milyar Deutsche Mark, 1997-2005
yılları arasında ise 7 milyar Deutsche Mark olarak belirlemiştir. 2001-2005
yılları arasında bu sübvansiyonun giderek azaltılması öngörül-müştür. Fransa'da, kömür sektörüne 4,5 milyar Frank tutarındaki devlet
yardımının yapılması Avrupa Komisyonunca onaylanmıştır. Macaristan'da, enerji
sektöründeki şeffaflığı artırmak üzere, yerli kömür endüstrisi yeniden
yapılandırılma yoluna gidilmiştir. Hükümetçe desteklenen işletmelerde, üretim
ve istihdam en yüksek seviyelere ulaşmıştır. İspanya'da, 1997 yılında hükümet
ve elektrik sektörüyle yapılan çerçeve anlaşmasına göre, sübvansiyonla
sürdürülen kömür üretiminin on yıl daha devam etmesi kararlaştırılmıştır.
Santrallerde kullanılacak yerli kömürün minumum yüzde 15 olması
kararlaştırılmıştır. Polonya'da 1990 yılı itibariyle dondurulmuş olan kömür fiyatları şu anda
serbest bırakılmıştır. Morkowski planına göre Hükümet, 1995'teki üretim
seviyesini 130 milyon ton/yıldan, 2000 yılında -yani bu yıl- 120 milyon tona
indirmiştir. Ayrıca, kömür ihracatını da azaltmaktadır. Bu plan, bütün partiler
ve ayrıca, fazla miktarda işçi çıkarılmaması, sosyal hakların sağlanması ve
yeni iş olanaklarının yaratılması koşuluyla işçi sendikaları tarafından da desteklenmektedir.
Polonya Hükümeti tarafından 1996-2000 yılları arasında bu tedbirler
için, sosyal yardım da dahil 5,3 milyar Ziloti karşılığı 2 milyar dolarlık bir
kaynak gerektiği hesaplanmıştır. 1997'den sonra kömür endüstrisinde üretimle
doğrudan ilgisi olmayan faaliyetlerin özelleştirilmesine başlanmıştır. Çin'de, hükümet, yerli talebi ve ihracatı artırmaya dönük politikalar
izlemeye başlamıştır. Bu politikaların, planların hedefine ulaşması için yeni
maden işletmelerinin devreye sokulması ve mevcut işletmelerde de verimliliğin
artırılması hedeflenmiştir. 1997'de yeniden yapılanma gündeme gelmiş, 14 devlet tekelindeki kömür
işletmesinin 4 grupta birleşmesi öngörülmüştür. Amerika Birleşik Devletlerinde, kömür, yerli enerji kaynakları içinde en
büyük değere sahip olup, fosil enerji kaynakları arasındaki payı yüzde 94'tür.
Amerika Birleşik Devletlerinin üretilebilir kömür rezervleri 1 trilyon varil
petrol eşdeğerindedir. Ülkenin birincil enerji ihtiyacının yüzde 90'ı fosil
yataklarından elde edilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri, ithal edilen
petrole bağımlılığını azaltabilmek için, yerli enerji kaynaklarının, özellikle
kömürün üretimine büyük önem vermektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde enerji
üretiminde kömür, en ucuz yakıt olarak,
diğer enerji kaynaklarının fiyatlarını ayarlayıcı bir rol oynamaktadır. Temiz
kömür teknolojilerinin uygulanışıyla, elektrik üretiminde kömürden büyük oranda
faydalanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri, halen, enerjisinin yüzde 52'sini
kömürle çalışan santrallerden sağlamakta, 2010 yılında bu oranı yüzde 67'ye
çıkarmanın planlarını yapmaktadır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüldüğü gibi dünya ülkelerinde
kömür üretimine dönük çalışmalar olanca hızıyla devam etmekte, kaliteli bir
üretim için teknolojik gelişmelere büyük destek sağlanmaktadır. Amerika
Birleşik Devletlerinin Wyoming Eyaletindeki büyük linyit rezervleri, son
yirmibeş yıl içinde ileri teknolojiler kullanılarak bulunmuştur. Ayrıca,
Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bakanlığı, temiz kömür teknolojilerinin
gelişmesini sağlayacak bir prog-ram çerçevesinde, son on yıl içinde 6 milyar
dolar düzeyinde para harcamış ve temiz kömür üreten prosesler geliştirmiş,
temiz kömür üretmek için yatırım yapan şirketlere önemli sübvansiyonlar sağlamıştır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizdeki kömür üreticilerini
ikiye ayırmakta yarar vardır: Bunlardan birincisi, kamu tüzelkişiliğini haiz
Türkiye Kömür İşletmeleri, yani TKİ de-diğimiz işletmeler; ikincisi de,
müteşebbis konumundaki şirket ve şahıs üreticileridir. TKİ, ürettiği kömürlerin
maliyetinin yüksek oluşu, teknolojik araç ve gereçlerin yeterli düzeyde
olmaması, müteşebbislerin ürettiği kömürlerin ise yıkama yatırımlarının çok
pahalı düzeyde olması, kömürde kalite standardını yakalamaya engel teşkil
etmektedir. Bu sorunlar neticesinde, gerek kamunun ürettiği gerekse şahısların
ürettiği kömürlerle uluslararası alanda rekabet ortamı yakalanması, maa-lesef,
mümkün görünmemektedir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde üretilen kömürlerin,
yani, linyitin yüzde 54'ünün kalori değeri 1 000 ilâ 1 500 kilokaloridir; yüzde
22,7'sinin kalori değeri 1 500 ilâ 2 500 kilokaloridir; yüzde 5,1'inin kalori
değeri 3 000 ilâ 4 000 kilokalori; yüzde 1,8'inin kalori değeri 4 000
kilokalori ve bunun üzerindedir. Türkiye linyitlerinin ancak yüzde 8'i 3 000
kilokaloriden fazla ısı değerine sahiptir. Sanayi ve ısınma için
kullanılabilecek linyit kömürünün alt ısı değerinin 3 000 kilokalori ve üzeri
olması gerekir. Türkiye linyitlerinin yalnızca yüzde 8'i bu ölçüte uygundur.
Farklı bir deyişle, Türkiye'nin linyit rezervlerinin yaklaşık yüzde 80'ini
oluşturan 6 milyar tondan fazla bir linyit varlığının bu özellikleri
kapsamadığı anlaşılmaktadır. O halde, bu kömürleri iyileştirecek tedbirleri
almamız ve devletimizin bu iyileştirme için gerekli sübvansiyonları yapması
gerekir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kömür üretimi konusunda dünyayla
rekabetin önkoşulu, kömür üretme politikalarını yeniden gözden geçirmemize
bağlıdır. Bugün, temiz ve kaliteli kömür üretmemiz için müteşebbislere devletin
sübvansiyon vermesi, kamu tüzelkişiliğini haiz üreticilerin yeniden
yapılandırılarak modernize edilmesi başarıyı beraberinde getirecektir.
Ülkemizdeki atıl durumdaki kömür yataklarını, gelişmiş teknolojiyle üretime
sokmak lazımdır. Kömür ithalatını da fazla dejenere etmeden gerekli ve ihtiyacı
duyulan yer ve bölge-lerde kullanmayı sağlamalıyız. Kömür ithalatında belli bir
standardı yakalayıp bunu denetlemeliyiz. Bu ithal kömür insan ve çevre sağlığında gerekli olan yerlerde
kullanılmalıdır. Yerli kömürün, hava kirliliğine maruz olmayan yerleşim
bölgeleriyle, yerleşim bölgeleri içinde bulunmayan sanayi tesislerinde ve
bacalarına desülfürizasyon tesisleri takılmış termik santrallarda kullanılması
uygun ve gereklidir. Bu yerlerde yerli kömürlerimizi kullanmak suretiyle kömür
üreticilerimizi de korumuş oluruz. Devletimiz, yerli üreticilere, yurtdışı
örneklerinde de görüldüğü gibi gerekli destek ve sübvansiyonları sağlamalıdır.
Ayrıca, ithal kömürdeki haksız rekabetin de, uygulanmakta olan fon ve vergileri
düzenlemek suretiyle ortadan kaldırılması gerekir. Devlet, kömür üreticilerinin
sorunlarını çok iyi şekilde tespit etmeli, gelişmiş dünyadaki standardı
yakalamalıdır: gerekli araştırma ve geliştirme yatırımlarını derhal yapmalıdır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün ve gelecekte stratejik
önemi artacak olan kömürün, enerji üretimi içerisindeki payının Avrupa ve
Amerika Birleşik Devletleri normlarına çekilmesi lazımdır. Bugün yeterince de
ele alınmaması nedeniyle, ülkemiz, karanlığa mahkûm edilme-ye maruz
bırakılmıştır. Bu konuda yeterli politikalar derhal uygulamaya sokulmalıdır. Kaliteli ithal kömürün özellikle büyük şehirlerimizde ve hava kirliliği
artan yöreleri-mizde kullanılması gerekir; ancak, tamamen dışa bağımlı hale
gelmememiz için alternatif enerji türlerinin faaliyete geçirilmesi ve yerli
kömür üreticilerine, gerek finans gerekse teknik bakımdan destek olunması
gerektiği düşüncesiyle Yüce Heyete saygılar sunuyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özalp. Demokratik Sol Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Fadlı Ağaoğlu;
buyurun. (DSP sı-ralarından alkışlar) Süreniz 20 dakika Sayın Ağaoğlu. DSP GRUBU ADINA FADLI AĞAOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gündemimizde yer alan, teshinde kullanılan kömür ithali
konusunda bir Meclis araştırması komis-yonu kurulmasını talep eden önerge
üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere, Demokratik Sol Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlı-yorum. Ülkemiz yeraltı varlıkları içerisinde büyük bir potansiyele sahip olan
kömür, özellikle bizim gibi diğer temel birincil enerji kaynakları açısından
büyük oranda dışa bağımlı ülkeler için stratejik önem taşımaktadır. Birincil enerji kaynaklarının tüm dünyadaki rezervlerinin statik
ömürlerinin petrol için 42 yıl, doğalgaz için 60-65 yıl, kömür için ise 230-250
yıl olarak öngörülmesi ve bu öngörü doğrultusunda, yeni yüzyılda, esas olarak
kömüre dayalı enerji üretiminin artacağı saptaması, kömürün önemini daha da artırmaktadır. Bu nedenle, kömüre dair söylenen her söz, gösterilen her çaba, bizler
için önemle ve dikkatle değerlendirme konusu olur. Gündemimizi işgal eden, üzerinde konuştuğumuz önerge ise, bu anlamda bir
kaygı ve amaçtan uzak olup, tamamen başka hesaplar içermektedir. Öncelikle,
ısınma amaçlı kömür ithali uygulamasını başlatan kişinin, daha sonra, önerge
sahibi arkadaşlarla aynı partiden milletvekili seçilmiş ve iktidarlarında
bakanlık yapmış olan Sayın Mehmet Altınsoy olduğunu hatırlatmak isterim. Bu
hatırlatmayı yaparken de, dönemin koşullarını yadsımıyor ve Sayın Altınsoy'u bu
uygulamasından dolayı suçlamıyorum. Ayrıca, halen, ithal kömür olayının en
iştahlı uygulayıcısı ve Maliyenin Hesap Uzmanları Kurulundan devlet güvenlik
mahkemelerine kadar olan onlarca soruşturmaya muhatap olan, bir ucu Güney
Afrika'da, bir ucu karapara ve vergi kaçırma cenneti Cayman adalarına kadar
uzanan ilişki ve uygulamalarıyla halkı, devleti ve belediyeyi milyarlarca lira
zarara uğratan ve en son Maliye Bakanlığı tarafından kendi yönetimine bağlı
paravan şirketler marifetiyle 8,6 tril-yonluk geliri vergi dışında bırakarak
vergi kaçırdığı için yönetimindeki Ankara Büyükşehir Belediyesine 957 milyar
lira ceza kesilmesine neden olan kişi de, önerge sahibi arkadaşlarımızla aynı
siyasî parti çatısı altında yer alan Sayın Melih Gökçek'tir. Şimdi, ülkemiz kömürlerinin kimlik bilgileri ışığında, arkadaşlarımızın
iddialarını irdeleyelim. Sayın milletvekilleri, ülkemizin linyit rezervi 8,3 milyar ton, taşkömürü
rezervi de 1 milyar 120 milyon ton civarındadır. Ancak, gerek taşkömürü ve
gerekse linyit rezervlerimizin ülke ekonomisine katkılarının gerçek ve istenen
değerde aktarıldığını söyleyebilmekten uzak bir tabloyla karşı karşıyayız.
Hükümetimiz, bu gerçeğin bilincinde olarak, üretim teknolojisini yenileyerek,
üretim kapasitesini ve üretilen kömür kalitesinin artırılmasına yönelik
çalışmaları hızlandırarak yeni rezervlerin bulunmasını ve işletilmesini,
kendisine ertelenemez bir görev kabul etmiştir. Linyitlerimizin üretim kapasitesi, TKİ'nin 50 milyon ton/yıl ve özel
sektörün 10 milyon ton/yıl olmak üzere, toplam 60 milyon ton/yıl civarındadır. Linyitlerimiz, kalite sınıflandırması açısından ise farklı yapılar
taşımaktadır. Uluslararası genel kömür sınıflandırmaları bağlamında
değerlendirdiğimizde, linyitlerimizin ısıl değerlerinin 1 000 ile 5 000 Kcal/kg
arasında farklılıklar gösterdiğini, toplam linyit rezervlerimizin yaklaşık
yüzde 8'inin 3 000 Kcal/kg’ın üzerinde, yüzde 17'sinin 2 500-3 000 Kcal/kg arasında,
yüzde 75'inin ise 2 500 Kcal/kg’ın altında olduğunu görürüz. Ülkemiz linyitleri içerisinde en kaliteli kömürler olarak nitelendirilen
kuzeybatı Anadolu (Soma, Tunçbilek) kömürlerinin toplam rezervi 1,8 milyar ton,
nem oranı yüzde 20, kükürt oranı yüzde 1,7; kül oranı yüzde 20, alt ısıl
değerleri 3 500 Kcal/kg'dır. 3,7 milyar
ton rezervle linyitlerimiz arasında en büyük kapasiteye sahip güney orta
Anadolu (Afşin,Elbistan) linyitlerimizde ise, nem oranı yüzde 50, kükürt oranı
yüzde 2, kül oranı yüzde 20, alt ısıl değerleri de 1 200 Kcal/kg'dır. Bu parametreler, ülke linyitleri
ortalamasında da yüzde 36,5 nem, yüzde 2,1 kükürt, yüzde 21 kül oranları ve 2
500 Kcal/kg alt ısıl değerleri şeklindedir. Bunun anlamı, mevcut şartlarda linyitlerimizin yüzde 80'inin, yani, 6
milyar ton civarındaki rezervlerimizden elde edilen linyitlerimizin teshinde
kullanılamayacağı gerçeğidir. Bu, ülkemizin aşması ve düzeltmesi gereken
olumsuz bir tablodur. Açıklayıcı olması ve karşılaştırma olanağı yaratması açısından, teshinde
kullanılmak üzere Güney Afrika Cumhuriyetinden ithal ettiğimiz kömürlerin
özelliklerine baktığımızda, kükürt oranının yüzde 1, külün yüzde 18, uçucu
madde miktarının yüzde 10-18, nem oranının yüzde 6 ve kalori değerlerinin de
ortalama 6 500 Kcal/kg olduğunu görürüz, ki, bu karşılaştırma sonucunda, hem
aradaki fark konusunda bir sonuca ulaşmış hem de önergede yer alan, yerli
kömürlerimizle ithal kömürler arasında bir fark olmadığı iddiasına da yanıt
bulmuş oluruz; çünkü, insan ve çevre sağlığı açısından gözardı edilmemesi
gereken bu fiziksel ve kimyasal parametreler ışığında bir değerlendirme
yaptığımızda, ithal kömürlerle ülkemiz kömürleri arasındaki farklılıklar,
karşılıklı avantaj ve dezavantajlar açık bir şekilde görülmektedir ve maalesef,
bu karşılaştırma sonuçlarına göre, ülkemiz kömürlerinin ithal kömürlerle aynı
olumlu niteliklere sahip olduğunu veya üstün olduğunu söyleyebilmemiz olası
olmadığı gibi, bilimsel gerçeklere de aykırı düşer. Sayın milletvekilleri, olayın bu yönüyle, önerge sahibi arkadaşların, il
çevre sağlık kurul-larının kararlarına dayanarak oluşturulan kanıtlanmış
verilere dayalı bu bilimsel gerçeklere bir itirazlarının olmaması, hepimizin de
bu asgarî paydada uzlaşabilmesi gerektiğini umuyorum. Ayrıca, il çevre sağlık kurullarının kararlarına temel olan bazı
parametrelerin, bölgelere ve illere göre farklılıklar gösterebileceği de itiraz
konusu olmamalıdır; çünkü, her farklı coğrafî bölgenin kendine özgü farklı
topografik ve meteorolojik özellikleri vardır ve bunlar da kararlarda
değerlendirmelere dahil edilmektedir. Dolayısıyla, farklı bölgelerde farklı
değerlerin belirlenmesi doğaldır. Sayın milletvekilleri, verdiğimiz bu temel bilgiler ışığında,
arkadaşlarımızın önergesinde yer alan yanlış, çarpıtılmış veya bilgi
yetersizliğinden kaynaklanan diğer bir husus da, metinde yer alan "...
1987 yılında, Ankara'nın hava kirliliğini önlemek amacıyla başlayan yabancı
kömür ve petrokok ithali..." ifadesidir. Oysaki, en azından kamuoyuna
yansıyan bilgiler açısından, bu iddia da doğru değildir; çünkü, bir petrol
atığı olan petrokokun teshin amaçlı kullanıldığı bilinen bir bilgi değildir.
1980 öncesinde ithali yasak olan petrokokun, ülkemizde halen bilinen kullanım
alanları, ağırlıklı olarak özelleştirilmiş çimento fabrikalarıdır. Önergede yer alan, yanlış ve doğru olmayan bir diğer iddia da "...
birçok özel sektör kömür üreticileri işletmelerini kapatmışlar, linyit üretimi
yapan kamu sektöründe ise üç dört yıl kömür üretimini durdursa, yine de yetecek
kömür stokuna ulaşılmıştır" ifadesidir. Oysa, daha önce verdiğimiz
kömürlerimizin kimlik bilgileri bu iddiayı da doğrulamamaktadır; çünkü, şu
anda, ne kamu sektöründe ne de özel sektörde, elde kalmış, üretim fazlası kömür
yoktur. Ayrıca, arkadaşlarımızın bilgi yetersizliğinden kaynaklandığını sandığım
"üç dört yıllık kömür stoku" şeklinde bir durum da, hem mevcut çağdaş
depolama olanaklarımızın yetersizliği hem de kömürün açıkta bekleme halinde
kömür niteliklerinin birçoğunu yitirme özelliğinden dolayı olası değildir.
Kömürde üretim-tüketim dengesi ise, giderek açılan bir trendle üretim aleyhine
gelişmektedir. Önerge gerekçesinde yer alan "mahallî çevre kurullarının birçoğu
bilgiye sahip olmadıkları için midir; yoksa, çevre ve hava kirliliği açısından
çok hassas oldukları için midir" ifadesi ise, arkadaşlarımızın olaya
yaklaşımları açısından bir ibret belgesidir. Mahallî çevre kurullarında yer
alan kişilerin tek tek bilgi düzeylerini ölçme şansımız yok; ama, bu bakış
açısı içerisinde, insan ve insan sağlığına ilişkin ne bir kaygı ne de
sorumluluk işareti göremediğimiz kesin. Aksine, insan ve insan sağlığıyla bire
bir ilişkili olan çevre ve hava kirliliğinden bahsedip, bunun insan sağlığına
etkilerinden bahsedilmediği gibi, yok sayıldığı, hatta küçümseyici ifadelerle
inceden inceye alay edildiği ortada. burada da, arkadaşlarımızın başka
hesaplarla davrandıkları, tercihlerini, halkın sağlığından yana değil, kaliteli
kömür üreten özel girişimcilerin arasına karışmış üç - beş kaçak kömürcünün
doğrultusunda yaptıkları görülmektedir; çünkü, kimyasal ve fiziksel
parametreleri evrensel olarak kabul edilebilir değerlere uymayan kömürlerin
insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilerini ve insan sağlığına verebilecekleri
zararları görmezden gelmek ve bunu "döviz kaybı" diye
nitelendirdikleri ithale giden parasal değerlerin arkasına sığınarak tartışma
konusu yapmaya çalışmak, eğer bir art niyet taşımıyorsa, en azından abesle
iştigal etmektir. Fakat bu noktada, her siyasî oluşum veya bireyin temsilcisi olduğu
kesimin, bakış açısı ve dünya görüşüne göre bir tercihte bulunmasını doğal
karşılamak gerekir. Bu ve benzeri her yol ayrımında, Demokratik Sol Parti olarak bizim
tercihimiz ise, daima insan ve insan sağlığının korunması yönünde olmuştur ve
olacaktır; çünkü, Demokratik Sol Partinin var oluş nedeni ve her olaya
yaklaşımının merkezinde insan, insan mutluluğu ve refahının artırılması vardır.
Bu anlamda, öz kaynaklarımızı, çevre ve insanla karşı karşıya getirmeden en
verimli şekilde değerlendirmek ve ülke ekonomisine kazandırarak sürdürülebilir
bir kalkınmayı sağlamak temel hedefimizdir. Sayın milletvekilleri, kömür ithali konusunda yaşadığımız süreç, uzun
sürmüş bir ara dönemdir. Bu sürecin uzamasının sorumluları, başta Kömürlerimiz
olmak üzere tüm madencili-ğimizi yok oluşa mahkûm eden yönetim anlayışları ve
uygulamalarıdır; Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet kurumlarını önce yanlış ve
kasıtlı uygulamalarıyla çökertip, sonra da "son sosyalist devleti
yıkıyoruz" diyerek, işe kömür ocaklarını kapatmakla başlamak
isteyenlerdir; hammadde gereksinmelerimizin karşılanması için, en kolay yol olan ithalden başka çözüm
üretmeyenlerdir. Bu birikmiş olumsuzlukların giderilmesi ise kalkınma
projeksiyonlarını ulusalcı politikalar ışığında ülkemizin özkaynaklarına
dayandırarak, çağdaş teknolojilere sahip işletmecilik anlayışını egemen
kılmakla olasıdır. Ancak, bununla beraber, bu ara dönemin bir dayatması olarak, ülkemiz kömürlerinin hem mevcut üretim kapasitelerini hem insan ve çevre sağlığı
açısından kalitelerini hem de ülkemiz ve halkımızın gereksinimlerini birlikte göz önünde bulundurmak durumundayız.
Bu nedenle, bir yandan üretim kapasitemizi artırıcı ve yakıt kullanımında en
temiz, en güvenilir, en yüksek ekonomik verimi sağlayıcı teknolojilerimizi
geliştirirken, diğer yandan da çevre ve insan sağlığına yönelik zararları en aza indirmek amacıyla,
özellikle ısınmada kullanılan kömür ithalini de yadsımamak zorundayız. Açıklanması gereken bir konu da, kömür maliyetleri konusudur. Bu
nedenle, hem teshin a-maçlı ithal kömür uygulamasında ilk olması hem de önerge
sahibi arkadaşların kömürle ilgili sicillerinin anlaşılmasında açıklayıcı bir
örnek olması açısından, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bu konudaki
uygulamasını biraz açmak istiyorum. Ankara'da hava kirliliğinin insan sağlığı açısından tehlikeli boyutlara
ulaşması nedeniyle, 1986 yılından günümüze değin, Büyükşehir Belediyesi ve Halk
Ekmek tarafından kurulan Belko, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Rusya'dan kömür
ithali yaparak dağıtımını gerçekleştirmiştir. Usulsüzlük ve yolsuzluklarla dolu
karmaşık bir süreçten sonra, Ankara teslim 87 dolar olarak fiyat tespiti ve iha-lesi yapılan Güney
Afrika menşeli ithal kömürün
şubat ayı Ankara perakende satış fiyatı 190 do-lar/ton, taksitle 214 dolar/tondur. Bursa İlimizde ise Güney
Afrika Cumhuriyetinden aynı nitelikteki
kömürü ithal eden özel girişimciler, zarar etme pahasına böyle bir
ticarî faaliyette bulunmayacaklarına göre -üstelik istedikleri kârı da
sağlayarak- kömürün tonunu 90 ile 100 dolar arasında halka ulaştırabilmektedir.
Burada, Ankara Büyükşehir Belediyesinin, halkın cebinden zorla topladığı 90 ile
100 dolar arasında haksız kazanç edindiği ortadadır. Rekabet Kurulunun
hazırladığı soruşturma raporunda da, aynı nitelikteki kömürün aynı satış
döneminde Polatlı'da 100 dolar, Çorum'da 90 dolar, Çubuk'ta 110 dolar civarında
satıldığı belirtilmekte olup, yapılan inceleme so-nucunda "tekel
konumundan yararlanarak aşırı fiyatla kömür satışı yaptığı gerekçesiyle, 4054
sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 6 ncı maddesi kapsamında görevini
kötüye kullanan Belko Limited Şirketi ve yöneticileri hakkında, aynı kanunun 41
inci maddesi uyarınca soruşturma gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır"
denilmektedir. Önerge sahibi arkadaşlarımızın yönetimde oldukları birimlerde
kömürle ilgili yaklaşımlarını özellikle kendilerine hatırlatmak üzere verdiğim
bu örnekler saymakla bitmez; ancak, bunların birçoğu halen mahkemelerde ve
devletin diğer birçok kurumlarında soruşturma konusu oldukları için daha fazla
örnek vermeye gerek görmüyorum. İşte, bu gerekçelerle, biz, Demokratik Sol Parti olarak, önergenin reddi
doğrultusunda oy kullanacağımızı belirterek Genel Kurula saygılarımızı
sunuyoruz. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Ağaoğlu. Sayın milletvekilleri, sürenin sonuna geldik. Süre kâfi gelmeyeceği için
çalışmalarımızı burada sona erdiriyoruz. Komisyonlara üye seçimi yapmak ve kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için 1 Kasım 2000 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati : 18.49 |
|