Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21 CİLT : 32 YASAMA YILI : 2

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

93 üncü Birleşim

11 . 5 . 2000 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Adana Milletvekili İsmet Vursavuş’un, Çukurova’da meydana gelen sel ve su baskınlarından zarar gören çiftçilerin durumları ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı

2. – Ordu Milletvekili Hasan Fehmi Konyalı’nın, DOKAP ve Ordu İlinin problemleri ve alınması gereken önlemler konusunda gündemdışı konuşması

3. – Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın, Özürlüler Haftası münasebetiyle yaptığı gündemdışı konuşması ve DevletBakanı Şuayip Üşenmez’in cevabı

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Harp Okulları Kanunu Tasarısı ve Millî Savunma ve Millî Eğitim,Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/423) (S. Sayısı : 380)

2. – Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/413) (S.Sayısı : 375)

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Basın İlan Kurumu aracılığıyla gazetelere verilen ilanlara ilişkin sorusu ve DevletBakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (7/1721)

2. – Bursa Milletvekili Ali Arabacı’nın, 2911 sayılı Kanuna muhalefetten gözaltına alınanlara ve güvenlik güçlerinin davranışlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1816)

3. – KaramanMilletvekili Zeki Ünal’ın, günlük bir gazetede yayımlanan haberlerin doğru olup olmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1832)

4. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, sürücü kurslarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1865)

5. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, polis okullarının eğitim süresine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1866)

6. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, sürücülerin göz muayenesinden geçirilmeleri konusunda bir çalışma olup olmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1874)

7. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol’un, Şanlıurfa İli Akçakale İlçesinin kapalı spor salonu ihtiyacına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (7/1932)

8. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Tabipler Birliği tarafından belirlenen muayene, laboratuvar ve film ücretlerine ilişkin sorusu ve SağlıkBakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/1419)

9. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan’ın, yatılı bölge okullarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/1461)

10. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan’ın, ilköğretim burs sınavının ne zaman yapılacağına ilişkin sorusu ve Millî EğitimBakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/1463)

11. – Konya Milletvekili Mehmet Ali Yavuz’un, Çaykur Rizespor ile KombassanKonyaspor futbol karşılaşmasının naklen yayınlanmamasının nedenine ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Mehmet Ali İrtemçelik’in cevabı (7/1510)

12. – HatayMilletvekili Metin Kalkan’ın, branşlara göre toplam öğretmen ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî EğitimBakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/1518)

13. – KaramanMilletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman İlinde satışa çıkarı-
lan Hazine arazisine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/1554)

14. – Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu’nun, Giresun İlinin sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Tunca Toskay’ın cevabı (7/1557)

15. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, GSM-1800 cep telefonları ihalesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/1558)

16. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, tarım ürünlerinin taban ve tavan fiyatlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/1559)

17. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, resmî görüşmelerde bulunmak üzere Irak’a giden Türk heyetinin Peşmergeler tarafından durdurulduğu ve pasaport kontrolü yapıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (7/1560)

18. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, cep telefonu ihaleleriyle ilgili yolsuzluk iddialarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/1567)

19. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, ziraî mücadele politikalarına ve Nevşehir’deki süne ilaçlamasına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/1559)

20. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/1606)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Hatay Milletvekili Mehmet Şandır'ın, İskenderun Demir-Çelik Fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin gündemdışı konuşmasına Devlet Bakanı Yüksel Yalova,

Osmaniye Milletvekili Birol Büyüköztürk'ün, Turizm Bakanlığının Türkiye'nin tanıtımında kullanacağı logoya ilişkin gündemdışı konuşmasına Turizm Bakanı Erkan Mumcu;

Cevap verdiler.

İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak da, Uğur Mumcu cinayetine ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Konya Milletvekili Ömer İzgi, İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak'ın konuşmasında partilerine sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan ve İçel Milletvekili Turhan Güven'in, trafik kazalarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/132),

İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın ve 20 arkadaşının, şehiriçi caddelerde ve özellikle İstanbul'un Bağdat Caddesinde gençlerin yaptıkları otomobil yarışları sonucu meydana gelen kazaların önlenmesi için alınması gereken tedbirlerin araştırılması (10/133);

Amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Genel Kurulun 16.5.2000 Salı günkü birleşiminde Cumhurbaşkanının yemin töreninden sonra başka konuların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:

1 inci sırasında bulunan (6/389),

2 nci sırasında bulunan (6/390),

3 üncü sırasında bulunan (6/391),

4 üncü sırasında bulunan (6/393),

5 inci sırasında bulunan (6/394),

6 ncı sırasında bulunan (6/395),

Esas numaralı sözlü sorulara Çevre Bakanı Fevzi Aytekin,

21 inci sırasında bulunan (6/410),

61 inci sırasında bulunan (6/460),

65 inci sırasında bulunan (6/464),

66 ncı sırasında bulunan (6/465),

73 üncü sırasında bulunan (6/473),

74 üncü sırasında bulunan (6/474),

Esas numaralı sözlü sorulara Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler,

23 üncü sırasında bulunan (6/414),

Esas numaralı sözlü soruya Orman Bakanı Nami Çağan,

24 üncü sırasında bulunan (6/415),

25 inci sırasında bulunan (6/416),

26 ncı sırasında bulunan (6/417),

Esas numaralı sözlü sorulara Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu,

Cevap verdiler;

7 nci sırasında bulunan (6/396),

8 inci sırasında bulunan (6/397),

9 uncu sırasında bulunan (6/398),

10 uncu sırasında bulunan (6/399),

11 inci sırasında bulunan (6/400),

12 nci sırasında bulunan (6/401),

13 üncü sırasında bulunan (6/402),

14 üncü sırasında bulunan (6/403),

15 inci sırasında bulunan (6/404),

16 ncı sırasında bulunan (6/405)

17 nci sırasında bulunan (6/406),

18 inci sırasında bulunan (6/407),

19 uncu sırasında bulunan (6/408),

20 nci sırasında bulunan (6/409),

22 nci sırasında bulunan (6/413),

27 nci sırasında bulunan (6/418),

28 inci sırasında bulunan (6/426),

29 uncu sırasında bulunan (6/427),

30 uncu sırasında bulunan (6/428),

31 inci sırasında bulunan (6/429),

32 nci sırasında bulunan (6/430),

33 üncü sırasında bulunan (6/431),

34 üncü sırasında bulunan (6/432),

35 inci sırasında bulunan (6/433),

36 ncı sırasında bulunan (6/434),

37 nci sırasında bulunan (6/435),

38 inci sırasında bulunan (6/436),

39 uncu sırasında bulunan (6/437),

40 ıncı sırasında bulunan (6/438),

41 inci sırasında bulunan (6/439),

42 nci sırasında bulunan (6/440),

43 üncü sırasında bulunan (6/441),

44 üncü sırasında bulunan (6/442),

45 inci sırasında bulunan (6/443),

46 ncı sırasında bulunan (6/444),

47 nci sırasında bulunan (6/445),

48 inci sırasında bulunan (6/446),

49 uncu sırasında bulunan (6/447),

50 nci sırasında bulunan (6/448),

51 inci sırasında bulunan (6/449),

52 nci sırasında bulunan (6/450),

53 üncü sırasında bulunan (6/451),

54 üncü sırasında bulunan (6/452),

55 inci sırasında bulunan (6/453),

56 ncı sırasında bulunan (6/454),

57 nci sırasında bulunan (6/455),

58 inci sırasında bulunan (6/456),

59 uncu sırasında bulunan (6/457),

60 ıncı sırasında bulunan (6/458),

62 nci sırasında bulunan (6/461),

63 üncü sırasında bulunan (6/462),

64 üncü sırasında bulunan (6/463),

67 nci sırasında bulunan (6/466),

68 inci sırasında bulunan (6/467),

69 uncu sırasında bulunan (6/469),

70 inci sırasında bulunan (6/470),

71 inci sırasında bulunan (6/471),

72 nci sırasında bulunan (6/472),

Esas numaralı sözlü sorular, ilgili Bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.

11 Mayıs 2000 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 18.40'da son verildi.

Murat Sökmenoğlu

Başkanvekili

Sebahattin Karakelle Levent Mıstıkoğlu

Erzincan Hatay

Kâtip Üye Kâtip Üye

 

 

 

No. : 131

II. – GELEN KÂĞITLAR

11.5.2000 PERŞEMBE

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Bursa Milletvekili Teoman Özalp’in, tarım ürünlerinin fiyatlarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2027) (Başkanlığa geliş tarihi
: 10.5.2000)

2. – Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk’un, Gebze Tekel Deposunun kapatılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2028) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

3. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2029) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

4. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/2030) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

5. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2031) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

6. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2032) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

7. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/2033) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

8. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru önergesi (7/2034) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

9. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2035) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

10. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2036) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

11. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2037) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

12. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2038) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

13. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/2039) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

14. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Tunca Toskay) yazılı soru önergesi (7/2040) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

15. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Şuayip Üşenmez) yazılı soru önergesi (7/2041) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

16. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Abdulhaluk Mehmet Çay) yazılı soru önergesi (7/2042) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

17. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2043) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

18. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/2044) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

19. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2045) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

20. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2046) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

21. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Ramazan Mirzaoğlu) yazılı soru önergesi (7/2047) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

22. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2048) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

23. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2049) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

24. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2050) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.5.2000)

25. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2051) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

26. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/2052) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

27. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Keçeciler) yazılı soru önergesi (7/2053) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

28. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/2054) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

29. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Şükrü Sina Gürel) yazılı soru önergesi (7/2055) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

30. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi (7/2056) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

31. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/2057) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

32. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/2058) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

33. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Edip Safder Gaydalı) yazılı soru önergesi (7/2059) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

34. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana İli ve ilçelerinde yürütülen proje ve hizmetlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2060) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

35. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, vergi borçlarının tahsiline ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2061) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

36. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Sinop’ta bir öğrenci yurdunun kiraya verildiği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2062) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

37. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Hatay- Ersin- Gökdere Köyünün içme suyu sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/2063) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

38. – Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, posta gönderilerinin adresine ulaşmadığı iddialarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2064) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.5.2000)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

11 Mayıs 2000 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Sebahattin KARAKELLE (Erzincan), Levent Mıstıkoğlu (Hatay)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden evvel, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Çukurova’da meydana gelen sel ve su baskınlarında zarar gören çiftçilerin durumları hakkında söz isteyen, Adana Milletvekili Sayın İsmet Vursavuş’a aittir.

Buyurun Sayın Vursavuş. (DSP sıralarından alkışlar)

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Adana Milletvekili İsmet Vursavuş’un, Çukurova’da meydana gelen sel ve su baskınlarından zarar gören çiftçilerin durumları ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı

İSMET VURSAVUŞ (Adana) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Çukurova ve çevre il ve ilçelerde, 5-6 Mayıs 2000 tarihlerinde meydana gelen aşırı yağış ve bunun sonucu oluşan dolu ve sel baskınları neticesinde zarar gören Çukurova çiftçisinin durumu hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum. Bugün, bu fırsatı verdikleri için, Sayın Başkana ayrıca teşekkür ediyor, hepinize, Grubum ve şahsım adına saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Efendim, Çukurova meselesi önemli.

Buyurun; rica ederim.

İSMET VURSAVUŞ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, son yıllarda tarım kesiminde yaşanan kriz, maalesef, çiftçimizi büyük ölçüde mağdur etmiştir; ürettiğini pahalıya mal etme durumunda kalmış, ürettiğini de ya ucuza satmış veyahut tefeciye yem olmuştur.

5-6 Mayıs günleri Çukurova’da ve çevre il ve ilçelerimizin büyük kesiminde dolu ve yağmur şeklinde oluşan afet, meyve bahçelerini, narenciyeyi ve ekili diğer alanların büyük kısmını tahrip ederek üretim dışı bırakmıştır.

Yoğun ve sürekli yağışlar sonucu Toroslarda ani kar erimesiyle, ovada ekili ve dikili tarım alanlarını sel basmıştır ve bu, tahribatın boyutunu daha da büyütmüştür.

Burada, bu üzüntümüzün yanında, can kaybı olmayışı bizleri biraz olsun sevindirmiştir. Ancak, Adana ve çevre ilçelerimizde yağmur, dolu ve sel baskınları sonucu zarar gören tarım alanı, dünkü son tespitlere göre, maalesef, 40 000 dekardı, son aldığım bilgiyle, bu rakam, bugün 50 000 dekara ulaşmış. Komşu ilimiz İçel’de de 20 000 dekarın üzerinde ekili ve dikili tarım alanları ürün alınamayacak derecede zarar görmüştür.

Genellikle Çukurova’da pamuk, turunçgiller, şeftali, erik, kayısı, domates, biber, patlıcan, karpuz, kavun, mısır, buğday, fasulye, salatalık, kabak alanları ve seralar, maalesef, sular altında kalmıştır.

İçel milletvekili arkadaşlarımız Sayın Edip Özgenç, Sayın Akif Serin, Sayın Ali Güngör ve Sayın Bakanımız İstemihan Talay Beyden aldığım bilgilere göre, zarar gören ekili alanların, Mayıs ayında, yakın günlerde, yurdumuzun bölge özelliği nedeniyle, ilk hasatı yapılacak olgunlaşmış, sararmaya başlamış buğday ağırlıklı tarım alanları oluşuyla, tesis ve üretim girdileri maliyeti yüksek olan seraların tamamının tahrip olması nedeniyle çiftçimizin malî kaybının ne kadar fazla olduğunu Yüce Meclisimizin takdirlerine sunuyorum.

Sel felaketinin olduğu günden beri Çukurova ve yakın çevresinde faaliyet gösteren ziraat odaları ve çiftçiler birliği yöneticileriyle devamlı olarak temas halindeyiz. Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Sayın Cumali Doğru ile Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanımız Ziraat Yüksekmühendisi Sayın Ayhan Barut’a bütün çiftçilerimiz adına geçmiş olsun diyor, gayretlerinden ve afette çiftçilerimizin yanında olmalarından dolayı hepiniz adına teşekkür ediyorum.

Tarsus, Çamlıyayla, İçel-Merkez, Mut, Sebil, Gözne, Ayvagediği, Bekirler, Pirömerli, Korucak, Boztepe, Belçınar gibi İçel İlimizin daha fazla sayılamayacak kadar yörelerinde üzüm bağları, meyve bahçeleri ile diğer tarım alanlarında büyük hasar meydana gelmiştir. Zarar gören tarım alanlarında tespit ekipleri devamlı çalışma halindedir.

Sayın milletvekilleri, yine, Adana ve yakın çevresinden şimdilik aldığım bilgilere göre, su baskınları sonucu sular altında kalan köylerden ve yerleşim yerlerinden bazıları şunlardır: Hadırlı, Yalmanlı, Koyunlu, Karayusuflu, Mürseloğlu, Kayışlı, Dervişli, Kefeli, Baharlı, Yerdelen, Taşçı, Irmakbaşı, Gümüşyazı, Karaahmetli, Ziyaahmet, Yenimurat, Ceyhan ve yakınları, Karataş ve ekili alanları, Kozan’ın bir kesimi, Karaisalı’nın ovaya doğru olan kısımlarında büyük zarar meydana gelmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yoğun yağışlardan zarar gören üreticilerimize, şimdilik olmak üzere, İçel İline, Sosyal Yardımlaşma Afet Fonundan 40 milyar lira gönderildiğini memnuniyetle duyduk. Ancak, afet, Çukurova’da, Adana ve çevresinde yoğun olmak üzere meydana gelmiştir. Bu yardımın geniş kapsamlı yapılmasını sayın bakanlarımızdan diliyoruz.

Devletimiz güçlüdür ve her zaman darda kalan vatandaşının yanında olduğunu, dünyaya, son deprem felaketinde de göstermiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vursavuş.

İSMET VURSAVUŞ (Devamla) – Teşekkür ederim efendim.

Yıllardır sel felaketi tehdidi altında bulunan bu alanların, acilen, afet bölgesi ilan edilmesi gerekiyor. Devletimizin dost ve şefkatli elinin afetten zarar gören çiftçimizin yanına uzanmasını acilen bekliyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ani yağan bu yağış sonucu dolu ve sel baskınlarıyla büyük zarar gören Adana ve yöresindeki çiftçi kardeşlerimize, devletimizin gücü ve hükümetimizin acil karar almasıyla şunları diliyoruz :

1) Zarar gören bölgemizin acilen doğal afet bölgesi ilan edilmesini,

2) 2090 ve 4123 sayılı yasalar gereği bölge üreticilerinin mağduriyetinin telafi edilmesini,

3) Tohum, gübre ile maddî yardımın acilen yapılmasını,

4) Üreticinin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının faizsiz ertelenmesini,

5) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan acilen yardım yapılmasını,

6) Hayvancılık ve seracılık için düşük faizli kredilerin verilmesini hükümetimizden ve ilgili bakanlarımızdan bekliyor, Adana ve İçel İllerimizde, bu dolu ve sel felaketinden zarar görmüş çiftçi hemşerilerimize büyük geçmiş olsun diyor, devletimizin her zaman yanlarında olduğunun bilinmesini istiyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim sayın Vursavuş.

YAKUP BUDAK (Adanaa) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Budak, buyurun, kısa ifade edin lütfen.

YAKUP BUDAK (Adana) – Sayın Başkan, Sayın İsmet Vursavuş Beyin ifade buyurdukları gibi, gerçekten, Çukurovamızda yoğun yağmur yağışından dolayı bir sel felaketi yaşanmıştır. Çiftçimizin sıkıntısı çok büyüktür. Binlerce, 30 000 dönümün üzerinde arazi, özellikle, de seracılık yapılan arazi ve yerlerde büyük hasar meydana gelmiştir. Hükümetimize, özellikle, bu bölgeyle ilgili, felaketle ilgili acilen bir kararname hazırlamaları noktasında bölge çiftçilerinin taleplerini iletmek istiyorum...

BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim, anlaşılmıştır; Sayın Bakan cevap verecek size.

YAKUP BUDAK (Adana) – Peki, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

Sayın Bakan, buyurun.

Bugün işimiz biraz süratli, şu kanunu çıkarırsak...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sıvas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adana Milletvekili Sayın İsmet Vursavuş ve yine, Sayın Adana Milletvekilimizin, Çukurova’da, Adana ve İçel İllerindeki sel felaketiyle ilgili yaptıkları konuşmadan dolayı, bu felaketi Yüce Meclisin gündemine getirdikleri için kendilerine teşekkür ediyorum.

Bütün vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum. Özellikle, bu sel felaketine uğrayan çiftçimize, üreticimize, esnafımıza da tekrar geçmiş olsun dileklerimi arz ediyorum.

Sayın Başkan, bu sel felaketinin olduğu günlerde, ben, Akdenizdeydim. Mersin’de sel felaketine uğrayan köylerin hepsini göremedim. Ancak, yine, felakete uğrayan Antalya’nın Serik İlçesindeydim. Tarım ve Köyişleri Bakanı olmam hasebiyle de, özellikle Çukurovaya, Akdenize sık sık gitme durumunda kalıyorum.

Sayın milletvekilimizin de belirttiği gibi, Adana İlinin Karataş, Seyhan, Yüreğir İlçelerinin çeşitli köylerinde ve İçel İlinin Çamlıyayla, Tarsus ve merkezde, yine, çeşitli köylerinde olmak üzere, özellikle Adana’nın 16 köyünde ve İçel’in de 32 köyünde büyük sel felaketi oldu. Biz, bu sel felaketini takiben, felaketin hemen akabinde, bir noktada, bu felaket başlar başlamaz, tarım il müdürlüğü ve ilçe müdürlüklerimizle köylere ulaştık, gerekli komisyonlar da oluşturuldu. Özellikle, burada, buğday, pamuk, mısır, çeşitli meyveler, çeşitli sebzeler zarara uğramıştır ve yine, kanatlı hayvanda, bazı su ürünlerinde telefat olmuştur. Yine, tarlalarda, ekili alanlarda, seralarda ve açıkta sebze yetiştirilen alanlarda büyük zarar olmuştur. Ben, hemen şunu belirtmek istiyorum: (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakika efendim...

Efendim, Sayın Bakanın sesini duyamıyoruz; Adana’da önemli bir felaket olmuş; Sayın Bakan izah ediyor.

Buyurun efendim.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Bu şiddetli yağıştan dolayı, Adana’da, bazı barajların kapaklarının açılma mecburiyetiyle karşı karşıya kalındı ve bu barajların kapaklarının açılmasıyla da -örnek olarak vereyim- sırf, karpuz ekili 25 000 dekar alan, bu barajlardan tahliye edilen suyun altında kaldı. Yine, şeftali bahçeleri, domates tarlaları, seraları, bu suyun altında kaldı, felaketin altında kaldı. Bunu, ürünlerin ismini de vererek şunun için özellikle söylemek istiyorum: Yani, hükümetimizin, Bakanlığımızın, valiliklerimizin, bu felaketin tespitindeki titizliğini arz etmek için belirtiyorum.

Buradaki telef olan hayvan sayısına girmek istemiyorum, hepsi dokümanlarımızda var, listeleri bize ulaşmıştır. Yine, valilikler, acil fondan, Sosyal Yardımlaşma Fonundan ve Vakıflar aracılığıyla acil yardımlarını yapmışlardır. Tarım teşkilatları, gerekli kontrolleri yaptığı gibi, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ve Afet İşleri Genel Müdürlüğü de gerekli çalışmaları sürdürmektedir.

Ben, somut olarak şunu söylemek istiyorum: Biz, bir kararname taslağını yazdık; kararname hazırdır ve bu kararname, Başbakanlığa hemen arz edilecektir bu felakete uğrayan ve ürünleri, ekili ve dikili alanları zarar gören çiftçilerin bu zararlarının karşılanması konusunda; yine, alet ve ekipmanındaki zararların karşılanması konusu ile konutlardaki zararlar da, diğer ilgili bakanlıklarımız tarafından belirleniyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Dikkat edilirse, biz, burada, yazdığımız bu taslakta “özellikle tabiî afetlerden ürün deseni içerisindeki ekilişleri veya hayvan varlıkları en az yüzde 40 oranında zarar gören ve bu durumları, il ihtiyaç ve il hasar komisyonlarınca belirlenen üreticilerin -il hasar tespit komisyonları, bir an önce çalışmalarını bitireceklerdir; sayın valilerimiz titizlik gösteriyorlar- Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasına, tarım işletmelerine ve tarım kredi kooperatiflerine olan 2000 yılı vadeli ve 2001 yılına sarkan ziraî kredi borçları, vade tarihinden itibaren 1 yıl süreyle faizsiz olarak ertelenir” hükmünü getirdik. Kararnamenin ilgili diğer maddelerini, burada tek tek belirtmeyeceğim. Bunun da takibini yapacağız.

Kararnamenin yazıldığını ve çifçilerimizin acil ihtiyaçları olan gübre, ilaç ve diğer konularda da, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olarak her türlü yardıma hazır olduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum.

Geçmiş olsun diyorum ve saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı ikinci söz, DOKAP projesi ve Ordu İli hakkında söz isteyen Ordu Milletvekili Sayın Hasan Fehmi Konyalı’ya aittir.

Buyurun Sayın Konyalı. (DSP sıralarından alkışlar)

2. – Ordu Milletvekili Hasan Fehmi Konyalı’nın, DOKAP ve Ordu İlinin problemleri ve alınması gereken önlemler konusunda gündemdışı konuşması

HASAN FEHMİ KONYALI (Ordu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; DOKAP projesi ve Ordu ile ilgili görüşlerimi ifade etmek için huzurlarınızda bulunuyorum; bu vesileyle, DOKAP projesinden umduğunu bulamayan sevgili Orduluların ve şahsımın en derin saygılarını arz ediyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, bölgesel planın amacı, geri kalmış bölgeyi, ülke bazında sosyal, ekonomik ve kültürel bakımdan en iyi düzeye çıkarmaktır. Aynı şekilde, bir bölge içinde de belli yöreler, eğer, ekonomik, sosyal ve kültürel yönden biraz daha düşük bazda ise, yine amaç, en azından, bölge düzeyine çıkarmaktır.

İşte, DOKAP projesi sebebiyle Karadenizde, Japon işbirliğiyle, faaliyet ve incelemeler başladığı zaman, Türkiye’nin en geri kalmış bölgesi olan benim seçim bölgem Ordu’da bir bayram havası vardı; herhalde, Ordu, bu kez nasibini alacak diye seviniyorduk; ama, ben bunun hazırlık safhasına, hazırlık evresine giremeyeceğim; çünkü, sürem çok kısıtlı ve Sayın Başkanımı da istismar etmek istemem; yalnız, size birkaç örnek sunmak istiyorum:

Bilindiği gibi, Karadeniz, her yönden -bazı tespitleri söylenirse- Türkiye ortalamasının çok altında. Önce, bölgenin gayrî safi hâsılası Türkiye’nin yarısının altında; GAP’tan biraz fazla. Elektrik tüketimi açısından Türkiye’nin yarısından az; keza, negatif büyüme olan, nüfus erozyonuna uğrayan bir bölge ve keza, kamu yatırımlarının en az gittiği, özellikle, Ordu ve Giresun 71 veya 75 inci sırada Türkiye’de.

Şimdi, bu özellikleri olan ve tarımı da tekli bir tarım sistemi, fındık ve çaya dayalı. Ordu’nun çalışkan, Ordu’nun ekonomik düzeyi düşük; ama, kültür düzeyi yüksek; ama, Ordu’nun gerçekten devletine bağlı; ama, tepkisi az olan insanları, artık, gereksinimlerini Yüce Mecliste haykırmamızı dilediler ki, bu görevi yerine getiriyorum.

Bir kere, karayollarında, projede, doğu-batı aksı aynen alınmış; ama, calibi dikkat tarafı, Rize-Trabzon ile Trabzon-Erzurum ele alınmıştır birinci derecede; oysa, zaten, Rize-Trabzon aksı, Hopa ve Samsun anayolunun içinde ve bu sahil yoluyla ilgili ilginç bir öneri var yine raporda. Deniliyor ki, kaynak çok az; biz, öncelikli yerlere ağırlık verelim. Nedir öncelikli yerler; öncelikli yerler, Trabzon, Bayburt, Gümüşhane, Erzincan. Şimdi, Karadenizin tutkusudur sahil yolu ve ödeneği de az değil. Ben, hükümetimize şükranlarımızı sunmak istiyorum; 500 milyon dolar ödeneği var ve yılının ödeneği 300 milyon dolar.

Arz edeceğim ikinci husus, Ordu’nun yıllar önce -bendeniz beş yıl da yöneticiliğini yaptım Ordu’da- bir dere yolu projesi var. Dere yolu havzasında 100 000 vatandaşımız yaşar. Artı, onun üzerinde 3 baraj projesi var. Barajın biri, iki, üç sene içinde bitmek üzere ve dört ilçeden geçiyor, Osmanlıdan kalma Mesudiye, açık cezaevi gibi, durmadan göç veriyor! Bu dere yolu hakkında tek satır yok; ama, Araklı-Bayburt yolu, Trabzon-Bayburt yoluna paralel olarak konulmuş; ayrıca, Tirebolu-Bayburt yolu Torul’da birleşiyor. Her yöreye hizmet lazım; ama, ehemmi mühimme tercih etmek gerekir.

Daha da önemlisi ve hazin olanı, havaalanı Ordu’nun can damarı; havaalanı, Ordu için olmazsa olmazdır ve biz, yıllarca, onun projesini yaptık; bir tepemiz var istimlak ettik, havaalanı için alternatif sunuyor; havaalanı Yüksek Planlamadan çıkmıştır; havaalanı, bütçe talimatında yerini almıştır. Sadece, bu sene ihalesinin ertelenmesi istenilmiştir; havaalanının, mutlaka, bu sene ihale olması lazım; çünkü, bu kürsüde iddia ediyorum, bu kürsüde ulusumun karşısında söz veriyorum, Karadenizin en rantabl havaalanı Ordu’nun olacaktır, bunu kesenkes biliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN FEHMİ KONYALI (Devamla) – Sayın Başkan, 2-3 dakika rica edeyim.

BAŞKAN – Toparlarsanız memnun olurum efendim.

Buyurun.

HASAN FEHMİ KONYALI (Devamla) – Yine, projede, üniversite hakkında, Gümüşhane ve Ordu Üniversitesinin mevcut düzen içinde gelişmesinin sağlanması lazım. Ne demek mevcut düzen içinde?! Ey Gümüşhaneliler, Bayburtlular, Ordulular; siz, üniversiteyi unutun, üniversitenizi unutun! Mevcut düzen içerisinde, Karadeniz Teknik Üniversitesine bağlı olarak; yani, 16 fakültesi ve 22 yüksekokulu olan Karadeniz Teknik Üniversitesine bağlı olarak devam edecek demektir. Üniversite için altyapımız hazır, 3 fakültemiz, 2 yüksekokulumuz var ve bugün “evet” deseniz, 48 saat içerisinde 3 fakültenin yeri de hazır. Bu hizmetler gelmedi.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; şunu arz ediyorum: Gurur duyuyorum; Ordu’nun ilçelerinden küçük illerde, bugün, 15-20 000 üniversiteli gencimiz okuyor. Bu ayıp hepimizindir ve biz bu sıralarda rahatsız oluyoruz. Yurdumuzun her yerine hizmet gitsin; ama, eğer Ordu’dan büyük bir ilde havaalanı yoksa -Ordu artı Giresun; Türkiye’nin beşinci altıncı büyük ili- eğer, bunlardan büyük bir yörede havaalanı yoksa; eğer, Ordu’dan büyük bir ilin hâlâ üniversitesi yoksa, size şeref sözü veriyoruz, biz, bu taleplerimizi ebediyen çekeceğiz; ama, yok.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; raporun daha pek çok eksiği var. Sanıyorum sürem bitti. Orduluların “artık sıra bize geldi” dediklerini zatıâlinize, Yüce Meclise arz etmek istiyorum. Bu duygularla, Sayın Başkanımı ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Konyalı.

Son gündemdışı söz, Türkiye Sakatlar Haftası nedeniyle söz isteyen, Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’a aittir; buyurun Sayın Ünal. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özgenç, söz mü istediniz?

EDİP ÖZGENÇ (İçel) – Sayın Başkan, konuşmacıyı davet ettiniz. Konuşmacıdan sonra söz istiyorum.

BAŞKAN – Hay hay efendim.

3. – Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın, Özürlüler Haftası münasebetiyle yaptığı gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez’in cevabı

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içerisinde bulunduğumuz Özürlüler Haftası münasebetiyle, özürlü gençlerimizin askerlik problemlerini ve değişik problemlerini dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum. Yüce Heyetinizi, bu münasebetle saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, hassasiyet göstererek, özürlü insanlarımızın problemlerini gündeme getirme noktasında, bana, burada konuşma fırsatı ve imkânı veren Sayın Başkanımıza, şahsım ve özürlü insanlarımız adına teşekkürlerimi de arz ediyorum.

Ayrıca, bu vesileyle, bütün özürlü vatandaşlarımızın ve ailelerinin, yaşadıkları sorunların her geçen yıl daha bir azalması dileklerimle, Özürlüler Haftasını kutluyorum.

Dün, Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel, makamında, özürlü vatandaşlarımızı, onların temsilcilerini ve özürlülerimize hizmette emeği geçen bir kısım zevatı kabul etmiş ve ödüllendirmiştir. Sayın Başbakanımızın, Devlet Bakanımız Sayın Şuayip Üşenmez Beyin ve ilgili bakanların katıldığı toplantı, devletimizin, özürlü vatandaşlarımıza olan ilgisini gösterme noktasında sevindirici olmuştur. Bunu da burada memnuniyetle yad ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; on yılı aşkın bir süredir, bölgesinde, genelde bütün özürlülere, özelde de zihinsel özürlü çocuklarımıza ve ailelerine, eğitim ve moral desteği noktasında hizmet veren bir milletvekili arkadaşınız olarak, bugün, ülkemizin özürlülere hizmet ve imkân tanıma bakımından olması gereken yerde olmadığını, olamadığını özellikle belirtmek istiyorum.

Faydalı çalışmaları gerek devlet ve gerekse özel kişiler yapıyorlar; ama, yine de, olması gereken yerde maalesef değiliz.

Özürlülerimizin istihdamı, eğitimi ve rehabilitasyonu gibi pekçok konuda problemlerimiz var. Bilhassa zihinsel özürlü çocuklarımıza eğitim veren eğitim uygulama okullarında yeterli derecede uzman öğretmenin bulunmaması, eğitimin istenen seviyede olmamasına sebep olmaktadır.

Millî Eğitim Bakanlığı, Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğünün hazırladığı şu kitapta, 30 il merkezimizde zihinsel özürlü çocuklarımıza eğitim verecek bir tek okulun bile bulunmadığı belirtilmektedir ve bu, hem devletimiz açısından hem de o bölgelerde, 30 il merkezimizde yaşayan özürlü çocuklarımız açısından gerçekten üzücü bir hadisedir.

Değerli milletvekilleri, bu konuşmamda, özellikle askerlik çağına gelmiş zihinsel özürlü gençlerimizin karşılaştığı sorunlara değinmek istiyorum. Bu konuda kendileriyle bizzat görüştüğüm ve ayrıca, yazılı soru önergesi vererek problemi ilettiğim Millî Savunma Bakanımız Sayın Sabahattin Çakmakoğlu Bey, gerekli girişimlerde bulunarak, özürlü gençlerimizi ve ailelerini rahatlatacak düzenlemelerin yapıldığını bildirmiştir. Ancak, uygulamada, yurtiçi ve yurt dışındaki özürlü gençlerimiz ve aileleri, hâlâ birtakım güçlüklerle karşılaşmaktadırlar.

Askerlik çağına gelmiş zihinsel özürlü gençlerimizin ailelerinin bilmeleri bakımından, konuyla ilgili verdiğim yazılı soru önergesine verilen cevapta, Millî Savunma Bakanımız Sayın Sabahattin Çakmakoğlu “daha önce Millî Savunma Bakanlığına yapmış olduğunuz müracaat üzerine, zihinsel özürlü, akıl hastası, felçli ve benzeri hasta veya arızalı gençlerimizin ve ailelerinin mağduriyetlerini önlemek maksadıyla, yerel askerlik meclislerinde ‘askerliğe elverişli değildir’ raporu düzenlenmesine imkân verecek şekilde gerekli düzenlemeler yapılmıştır” demektedir. Bu karar, özürlülerimiz için sevindirici bir gelişmedir; kendilerine, huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Askerlik yapmaya elverişli olmayan özürlü gençlerimizin, uzak yerlerdeki askerî hastanelere gitmeye mecbur bırakılmadan, kolaylıklar sağlanarak problemlerinin çözülmesi, en büyük arzumuzdur.

Doğum öncesi ve sonrası yaşanan olumsuz durumların, trafik ve iş kazalarının...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Efendim, toparlar mısınız lütfen.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) – Toparlıyorum efendim.

... ve depremlerin, insanlarımızın özürlü hale gelmelerine sebep olan etkenler olduğunu biliyoruz. Devlet ve toplum olarak, bir taraftan bu etkenleri ve tesirlerini azaltmaya çalışmak, diğer taraftan da, özürlülerimize ve ailerine sosyal hayatlarında, eğitim ve iş alanlarında kolaylıklar sağlamak durumundayız; çünkü, bugün, ülkelerin gelişmişliği, özürlülerine gösterdikleri ilgi ve verebildikleri imkânlarla ölçülmektedir.

Değerli milletvekilleri, Sayın Başkanımın da müsamahasına sığınarak, sizlerle, özürlülerimizle alakalı yazmış olduğum kitabımdan “Karanfiller Kırılınca” isimli şiirimi paylaşmak istiyorum. Bu şiirimi, gerek özürlü çocuk sahibi milletvekillerimize gerekse özürlü çocuklarımızın gerçekten cefakâr annelerine armağan ediyorum.

Karanfiller Kırılınca

Karanfiller kırılınca

Ağladı toprak ve su

Kaçtı güllerin uykusu

Kabardı analık duygusu

Karanfiller kırılınca...

Yıldızlar bile ağladı

Ananın gözyaşlarına

Gecenin kasveti çöktü çakıltaşlarına

Ve ananın haykırışlarına

Yıldızlar bile ağladı...

Özürlü deyince doktorlar

Kucaklarına alıp okşayınca bebeği

Yerine gelmemişti ananın dileği

Uçtu gitti mi sevgi meleği

Özürlü deyince doktorlar...

Şu ipek mendili al

Sil gözyaşlarını ne olur

Elbet bu heyecan durulur

Her yürek bu acıya burkulur

Şu ipek mendili al...

Kaldır ellerini ve yakar

Dua et yüce Allah’a

Kaç saat var sabaha

Kaldı mı takatın daha

Kaldır ellerini ve yakar...

Karanfiller kırılınca

Ağladı toprak ve su

Kaçtı gecenin uykusu

Kabardı analık duygusu

Karanfiller kırılınca...

Karanfiller kırılmasın diyorum. Özürlü çocuklarımızı karanfillere benzetiyorum. Onlar kırılmasın, onların anneleri ağlamasın ve ülkemiz, inşallah, gelecekte, özürlülerimize daha güzel imkânlar hazırlayan ve sunan ülkelerden olsun.

Bu dileklerle, hepinizi yürekten selamlıyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ünal.

Sayın Bakan, cevap verecek misiniz efendim?

DEVLET BAKANI ŞUAYİP ÜŞENMEZ (Yozgat) – Evet.

BAŞKAN – Sayın Özgenç, Sayın Bakandan sonra size söz vereceğim.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI ŞUAYİP ÜŞENMEZ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan evvel Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Fazilet Partisine mensup Osmaniye Milletvekilimiz Sayın Şükrü Ünal Beyin, Bakanlığımın uhdesinde bulunan Özürlüler İdaresi ve onun ilgi alanına giren konulardaki bu güzel konuşmalarından etkilenerek söz aldım.

Her şeyden evvel, Şükrü Beyin bu güzel konuşması beni etkiledi. Hep, evvelden beri süregelen zaman dilimleri içerisinde çeşitli platformlarda, özürlülerle ilgili çok veciz konuşmalarını dinledik. Bu ilgi alanından dolayı, huzurunuzda kendisini tebrik ediyorum ve teşekkür ediyorum .

Sayın milletvekilleri, gerçekten, özürlülerimizin meseleleri, gözardı edilmeyecek kadar çok ve önemlidir. Özürlülerimiz bizim insanlarımızdır; et-tırnak gibi bizim bağrımızdan çıkmış insanlarımızdır ve dolayısıyla, bu insanlarımıza, elimizden gelen gayretle, bütün çabayla onların istek ve arzularını yerine getirme bahtiyarlığına erişirsek, kendileri mutlu olacaktır, aileleri mutlu olacaktır.

Devlet olarak, şimdiye kadar, büyük gayretler sarf edilmiş, büyük imkânlar getirilmeye çalışılmıştır. Özellikle 57 nci cumhuriyet hükümetinden evvel görev almış, çok değerli hizmetler vermiş hükümetlerimizin çıkarmış olduğu, lafzıyla, muhtevasıyla çok güzel kanun metinleri mevcuttur. Özellikle, 571, 572 ve 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ve onlara bağlı olarak çıkarılmış olan yönetmelikler, özürlülerimize fevkalade ileri düzeyde haklar getirmiştir; ama, ne var ki, gelişen ve değişen dünya şartları içerisinde, çağa damgasını vuran, bilgi çağı olarak vasıflandırılan, teknolojinin en üst seviyesine çıktığı bir zaman diliminde ve dünya şartlarında, bu verilmiş olan imkânlar da çok kısır kalmaktadır. Bunu, bir bakan olarak itiraf ediyorum; ama, tabiidir ki, hükümet olmak, herhangi bir şikâyeti gerektiren sebep olmamalı diye düşünüyorum. Hele hele, sorumlu bir bakan olursak, bunun hiç olmaması gerekiyor diye düşünüyorum; ancak, biz de boş durmuyoruz. Yüce Heyetinizin huzurunda şunu ifade edeyim ki, göreve geldiğimizden bu yana, gecemizi gündüzümüze katmak suretiyle, bu değerli insanlara nasıl daha çok imkânlar veririz, bunların meselelerini nasıl gündeme getirerek hallederiz diye büyük gayretin içerisindeyiz.

Özellikle bu noktadan hareketle, 57 nci cumhuriyet hükümetinin, bakanlarının ve bendenizin önem verdiği bu konuda, bütün özürlülerin meselelerini gündeme getirerek, onu tartışmak, çözüm yollarını aramak ve çözüm yollarıyla birlikte, gereken neyse onun yapılabilmesi için, Birinci Özürlüler Şûrası gerçekleştirilmiştir. Özürlüler Şûrasına, Türkiyemizin her kesiminden, her kurum ve kuruluşundan, özel sektörden ve gönüllü kuruluşlardan -vakıflardan, derneklerden, federasyonlardan, konfederasyonlardan- katılan bilim adamlarıyla, enine boyuna, özürlülerin meseleleri tartışılmıştır. Hal çareleri aranmış ve tartışılmak suretiyle kararlar alınmıştır. İşte, bu kararların neticesidir ki, bugün, güzel bir kitap, ilk defa toplanan Birinci Özürlüler Şûrasının konularını ihtiva eden bilimsel bir kitap ortaya çıkmıştır.

“Bunun ışığında bundan sonra ne yapılabilir” diye düşündüğümüzde; boş durmamak üzere ve bu çıkarılmış olan, alınmış olan kararların ışığında, Birinci Özürlüler Şûrasının getirdiği kararlar çerçevesi içerisinde, Bakanlığım olarak, bir kanun tasarısı taslağı hazırlama noktasında büyük gayretlerimiz olmuştur. Tüm özürlülerimizin meselelerini gündeme getirmek suretiyle, daha evvel çıkmış olan kanun ve yönetmelikleri de içerisine alan, çağdaş dünyanın ileri gitmiş toplumlarında kabul edilen özürlüler hakları ve yasalarıyla da tanışmak suretiyle, onları da gündeme getirerek, gerçekten modern, çağımıza uygun, bize yakışır bir kanun tasarısı taslağını hazırlamış bulunuyoruz. İlgili kurum ve kuruluşlardan görüşler almak suretiyle, Yüce Heyetinize arz edeceğiz. İnşallah, Yüce Heyetinizin de büyük katkılarıyla, o kanun tasarımız çok daha muhteva kazanacak, çok daha güzellik kazanacak ve özürlülerimizin, ellerini açarak bizden bekledikleri konulara deva olacak diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, şu günlerde, Avrupa Birliğine girmek için bir çaba, bir gayret içerisindeyiz. Aday ülkeler arasına girdik; ama, şunu, hemen burada belirtmek istiyorum ki, her alanda olduğu gibi, uyum yasaları çıkarırken, özürlülerle ilgili uyum yasası ya da ileri düzeyde, Avrupa normlarına uygun bir yasanın çıkması hepimizin arzusu ve toplumun beklentisidir. Zamanı geldiğinde, tüm milletvekillerimin, değerli heyetin, hiç şüphe yok ki, desteklerini alacağımızı ümit ediyoruz ve desteklerini bekliyoruz.

Kanunların çıkarılması ayrı bir konu, uygulamada gerçekten ortam bulması ayrı bir konudur. Onların takipçisi olacağız. Bugün, özürlülerimizin çok meselesi var. Sağlık meseleleri var. Hiçbir sosyal güvence altında olmayan, çatısı altında olup da sağlık ihtiyaçlarını karşılayamayan bu özürlüler... Eğitim meseleleri var. Bugün, toplumumuzun yüzde 12’sinin -rakam olarak 7,5-8 milyon- özürlü olduğu tahmin edilmektedir. Bu özürlülerimiz, eğitime muhtaçtır. Yapılan istatistikler, bu 8 milyon özürlümüzün, ancak yüzde 25’i kadarının eğitim imkânlarından faydalandığını bize gösteriyor. Bu, çağımızda, son derece üzüntü verici bir olaydır. Sonra, iş imkânları, meslek edinme imkânları, sosyal hakları, son derece geri düzeydedir.

İşte, Avrupalı olmak, o düşüncede olan ileri toplumların seviyesine çıkmak, uygar bir toplum olmak istiyorsak, özürlülerin korunması, haklarının verilmesi noktasında, Anayasanın 61 inci maddesinde ifadesini bulan, Türkiye Cumhuriyetinin uygar toplumun bir parçası olduğunu kabul ediyorsak, mutlaka ve mutlaka, özürlülerine gereken önemi vermeli, günlük hayatımızda, özürsüzler gibi, onlar da hak sahibi olmalı diye düşünüyorum.

Lafla Avrupalı olunmaz, Avrupa Birliğine girilmez; ancak, insanın en tabiî hakkı olan insan haklarını kendilerine vermek suretiyle, hele hele özürlü olunca, özürlülerin haklarını vermek suretiyle uygar toplum olabiliriz diye düşünüyorum. Sadece hükümetin değil, bakanın değil, herhangi bir kesimin değil, 65 milyon insanımızın özürlülerimize sahip çıkması bir zarurettir, bir insanlık borcudur.

Çağımızda yükselen değerler vardır. Bildiğiniz gibi, bunların başında insan hakları gelir. Ben diyorum ki, özürlülerimize sahip çıkalım, onları kollayalım, koruyalım.

Şimdi, benim uhdemde bir Özürlüler İdaresi Başkanlığı var. Çok güzel duygularla, düşüncelerle kurulmuş bir kurum; ancak, bir de 8 milyon özürlüsüne baktığımız zaman, sadece başkentte organize olmuş bir kurum. Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar teşkilatlanmamış, bilgi akışı sağlanmamış ve tahminî bir rakamdan öteye gitmeyen özürlü türleri, çeşitleri ve alınacak tedbirler bakımından, sadece ve sadece başkentte, bir merkeziyet ölçüsü içerisinde çalışan Özürlüler İdaresi, artık, bu yükü kaldıramıyor ve tabiri caizse, bu elbise bu bedene dar geliyor.

Onun için, çıkarılacak kanunda, hem lafzıyla hem de muhtevasıyla, bütün özürlülerimize... Anadolu’nun çeşitli ücra yerlerinde, âdeta ailesinden bile ilgi görmeyen ve son derece bahtsız bu insanlar bizlerden yardım bekliyor.

Çıkarılacak olan kanunla ilgili olarak Yüce Meclisin hassasiyet göstermesini bekliyor ve bu duygu ve düşüncelerle, tüm özürlüleri, Özürlüler Haftası nedeniyle, buradan, yürek dolusu sevgilerle, saygılarla kucaklıyorum, Yüce Heyetinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Özgenç, buyurun efendim.

EDİP ÖZGENÇ (İçel) – Sayın Başkan, konuşma hakkı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Konuşmacı arkadaşlarımızın, bu gündemdışı konuşmaları, gerçekten, bize, büyük bir zevk vermiştir. Bu arada, konuşma sıralarında söz alan saygıdeğer Adana Milletvekilimiz İsmet Vursavuş ve Tarım ve Köyişleri Bakanımızın yapmış olduğu konuşmalara da candan teşekkürlerimi arz etmek istiyorum.

Tarsus’a ve Mersin Merkez’e bağlı köylerimizde, özellikle Pirömerli, Belen, Kisecik, Böğrüeğri, Fakılar, Tepetaşpınar, Kaklıktaşı, Belçınar, Körmenlik, Korucak, Darıpınarı, Dorak, Sarıkavak ve Ayvagediği köylerinde meydana gelen hasar, gerçekten çok büyük ölçüde olmuştur. Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanımız, bu konuyla ilgili tedbirleri aldığını ifade etmiştir; Kendilerine teşekkürlerimizi arz ediyoruz; ama, buradaki zarar gerçekten çok büyük boyutludur ve hatta, Fakılar Köyünde, bu nedenle hayatını kaybetmiş bir de hemşerimiz söz konusu olmuştur.

Tarım kredi kooperatiflerine ve kredi sağlayan değişik müesseselere olan borçlarını ertelediklerini öğrendik. Bu açıdan kendilerine çok çok teşekkür ediyorum ve bu köylerimize de geçmiş olsun dileklerimi arz ediyorum.

Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim efendim; mesele anlaşılmıştır.

Çukurova’ya geçmiş olsun efendim.

Şimdi, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

Harp Okulları Kanunu Tasarısı ve Millî Savunma ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER

1. – Harp Okulları Kanunu Tasarısı ve Millî Savunma ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/423) (S. Sayısı: 380) (1)

BAŞKAN – Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Sayın milletvekilleri, tasarının 21 inci maddesi üzerinde görüşmeler tamamlanmıştı.

Şimdi, 21 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

22 nci maddeyi okutuyorum:

Akademik unvanların korunması

MADDE 22. — Öğretim üyeleri bu Kanunda yazılı hükümler dışında kazanmış oldukları akademik unvanlardan yoksun bırakılamazlar.

Başka bir göreve atanma, emekli olma veya istifa etme veya müstafi sayılmak suretiyle öğretim görevinden ayrılanlar, akademik unvanlarını taşıyabilirler. Ancak profesörlük, doçentlik veya yardımcı doçentlik unvanlarını kazananlar her unvan dönemi içinde harp okularında veya diğer askerî yüksek öğretim kurumlarında fiilen iki yıl görev yapmadıkları takdirde harp okulları, diğer askerî yükseköğretim veya yüksek öğretim kurumları dışındaki çalışmalarında, bu unvanları kullanamazlar.

(1) 380 S. Sayılı Basmayazı 20.4.2000 tarihli 84 üncü Birleşim Tutanağına eklidir.

BAŞKAN – Madde üzerinde grupları adına söz isteyen?.. Yok.

Şahsı adına söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

23 üncü maddeyi okutuyorum:

Emeklilik yaş haddi

MADDE 23. — Askerî öğretim üyelerinin emeklilik yaş haddi; 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40 ıncı maddesinde gösterilen rütbelerinin yaş haddidir. Sivil öğretim üyelerinin yaş haddi; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 30 uncu maddesinde belirtilen yaş haddidir.

General/amiral öğretim üyelerinden rütbe bekleme süresini tamamlamış olanlar, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 54 üncü maddesi hükmüne göre değerlendirilirler. Bunlardan hizmet ihtiyacı kadarı Genelkurmay Başkanlığının teklifi ve Yüksek Askerî Şûranın kararı ile; her yıl yeniden değerlendirilmek kaydıyla, rütbesinin yaş haddine kadar hizmete devam ettirilebilirler.

Kadrosuzluk sebebiyle emekliye sevk edilen general/amiraller hakkında, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu maddesi (f) bendi hükümleri uygulanır.

BAŞKAN – 23 üncü madde üzerinde grupları adına söz isteyen?.. Yok.

Şahsı adına söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi okutuyorum:

Öğretim elemanlarının harp okulu dışına atanmaları ve görevlendirilmeleri

MADDE 24. — Harp okullarında görevli öğretim elemanları, görev ve unvanlarına bakılmaksızın, disiplin, kıdem, kadro, kadrosuzluk veya diğer askerî ihtiyaçlar nedeniyle ilgili kuvvet komutanlıklarınca, harp okulu komutanlığının teklifi üzerine veya doğrudan, harp okulları dışındaki kıta, karargâh ve kurumlara atanabilirler.

Harp okulu dışına atanan öğretim üyeleri için, bu Kanunun emeklilik yaş haddi ile ilgili hükümleri uygulanmaz.

Harp okullarında görevli öğretim elemanları; idarece uygun görülen hallerde, olağanüstü hal, sıkıyönetim, seferberlik savaş hallerinde ilgili kuvvet komutanlığınca, özlük hakları saklı kalmak kaydıyla harp okulları dışında da görevlendirilirler.

BAŞKAN – 24 üncü madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

24 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

25 inci maddeyi okutuyorum:

Öğretim görevlileri

MADDE 25. — Harp okullarında bu Kanun uyarınca atanmış öğretim üyesi bulunmayan dersler veya herhangi bir dersin özel bilgi ve uzmanlık isteyen konularının eğitim, öğretim ve uygulamaları için kendi uzmanlık alanlarındaki çalışma ve/veya eserleriyle tanınmış asker veya sivil kişiler görevlendirilebilirler. Asker öğretim görevlileri tayinle veya geçici görevle, sivil öğretim görevlileri ise atanacakları ilgili bölüm başkanlıklarının görüşü alınarak, harp okullarının önerisi ve ilgili kuvvet komutanlığının izni ile boş öğretim üyesi veya öğretim görevlisi kadrolarına atanabilirler veya sözleşmeli olarak çalıştırılabilirler.

BAŞKAN – 25 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

25 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

26 ncı maddeyi okutuyorum:

Okutmanlar

MADDE 26. — Askerî okutmanlar tayinle veya geçici görevli, sivil okutmanlar ise süreli veya sürekli olarak atanacakları ilgili bölüm başkanlıklarının görüşü alınarak harp okullarının önerisi, ilgili kuvvet komutanlığının izni ile atanırlar. Süreli olarak atanan sivil okutmanların atama süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer. Bunların aynı yöntemle yeniden atanmaları mümkündür.

BAŞKAN – 26 ncı madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

26 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

27 nci maddeyi okutuyorum:

Öğretim yardımcıları

MADDE 27. — Harp okullarının araştırma görevlisi uzman çevirici ve eğitim-öğretim planlamacısı olarak ihtiyaç duyacağı öğretim yardımcılarından asker olanlar, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin atanmaya ilişkin esas ve usullerine uygun olarak atanırlar. Sivil olanları ise, çalışacakları bölüm başkanlıklarının görüşü alınarak harp okullarının önerisi ve ilgili kuvvet komutanlığının izni ile araştırma görevlisi kadrolarına en çok üç yıl süre ile atanırlar. Atama süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer. Bunlar aynı usulle yeniden atanabilirler. Uzmanlar, çeviriciler ve eğitim-öğretim planlamacılarının atanmasında da, araştırma görevlilerinin atanmasındaki yöntem izlenir.

BAŞKAN – 27 nci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

27 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

28 inci maddeyi okutuyorum:

Yabancı uyruklu öğretim elemanları

MADDE 28. — Harp okullarında görevlendirilecek yabancı uyruklu öğretim elemanları; harp okulu komutanlığının ihtiyaç göstermesi, kuvvet komutanlıklarının teklifi, Genelkurmay Başkanlığının tasvibi ile İçişleri ve Maliye Bakanlıklarından alınacak olumlu görüş üzerine, Millî Savunma Bakanlığının onayı ile sözleşmeli olarak çalıştırılırlar. Bu şekilde sözleşmeli olarak çalıştırılacak yabancı öğretim elemanlarına ödenecek ücret, 11.10.1983 tarihli ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununun 16 ncı maddesi uyarınca, Bakanlar Kurulunca belirlenecek esaslar dahilinde Millî Savunma Bakanlığınca tespit edilir.

BAŞKAN – 28 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Harp Okulları Kanunu Tasarısının 28 inci maddesinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, harp okullarımız, Türk Ordusuna muvazzaf subay yetiştiren yüksek kültür ve eğitim müesseselerimizdir. Elbette, gelişen harp ve silah teknolojisi karşısında, yetişecek subaylarımızın da çağın donanımını elde edecek şekilde yetişmesi, en kalbî, en temel arzumuzdur. Böyle bir kanun tasarısı, şüphesiz ittifakla geçmelidir; ama, Millî Eğitim Komisyonundan çıkan rapora baktığımız zaman, 6 arkadaşımızın çekincesi, muhalefet şerhi vardır. Gönül isterdi ki, bu çekinceler de giderilsin, daha büyük bir çoşkuyla çıksın. Zira, her Türk vatandaşı, kendi ordusunun başında olan subaylara, elbette, gönlündeki en güzel yeri vermiş, olması gereken noktada, onları daima görmeyi arzu etmiştir.

Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısında yapılan eleştirilerden bir tanesi denetleme konusudur. Kurulacak olan üniversiteye entegre olan bu okullarımızı, sadece bilim denetleme kurulları denetlemekte. Oysaki, bilime dönük olan yerlerdeki harp okullarının temel programı, 4 başlık altında toplanmaktadır: Akademik program (bu program içerisinde mühendislik ve askerî strateji ve taktik dersleri var) askerî program, savaş ve temel beden eğitimi, bir de liderlik programı.

Bunlar içerisinde mühendislikle ilgili, yani, akademik program bölümünün Yüksek Öğretim Kurulu tarafından denetlenmesinin hiçbir sakıncası yok. İleride, 35 inci maddede, bu manada bir önerge vererek, böyle bir değişikliği arzu etmekteyiz. Eğer, olursa, o zaman, akademik programın bir bölümü Yüksek Öğretim Kurulu tarafından denetlenmiş ve böylece, askerî ve sivil üniversiteler bir birliktelik oluşturmuş olacaktır.

Değerli arkadaşlar, Amerika Birleşik Devletleri Harp Okulu West Point örneğine bakılarak hazırlanan bu tasarıda; ki, o akademinin temel görevi, işlevi, lider karakterli komutanlar yetiştirmektir; çünkü, bir subay, her şeyden önce lider karakterli olabilmelidir; zira, Mustafa Kemal Atatürk “ben, size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” dediği zaman, işte, gerçek manada bir komutanlık örneğini ortaya koyuyordu. Bu komutanlık örneğini ortaya koyarken, onun emrinde olan askerin de birtakım ulvî duygularla donanımlı olması lazım. Bu da nedir; şehitlik ve gazilik gibi ulvî duygular, değerli arkadaşlar.

Ben, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde yedeksubay olarak askerliğimi yapmıştım. Orada “din ve moral subaylığı” diye bir birim vardı; ama, sorduğum zaman, bu subaylığın, savaş zamanında ihdas edildiğini, barış zamanında ise kaldırıldığını öğrendim. Oysaki, bir askerin vatanı uğruna ölebilmesi için, bu ulvî duygular daima onda bulunmalıdır. Şehitlik ve gazilik, insana mutlak itaati, komutanın vermiş olduğu emirlere sonsuz derecede güveni kamçılayan güzel duygulardır. Bundan dolayı, askerlerimize bu duyguların verilebilmesi için, harp okullarımızın temel programının bir başlığı “liderlik programı” olduğuna göre, burada, askerlerimize bu tür değerlerimizi öğretecek, manevî motivasyonu sağlayacak deslerin verilmesi de elzemdir.

Değerli arkadaşlar, Türk askeri, asırlardır, daima “ölürsem şehit, kalırsam gaziyim” duygu ve düşüncesiyle silahına sarılmış, vatanını, değerlerini korumuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT GÖKSU (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MAHMUT GÖKSU (Devamla) – Bu nedenle, liderlik programı içerisinde, barış zamanında da bu değerler verilmeli.

Değerli arkadaşlar, çıkacak olan bu kanunun, ordumuza, milletimize, hayırlı olmasını temenni ediyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

Şahsı adına söz isteyen?.. Yok.

28 inci maddeyi...

MEHMET BATUK (Kocaeli) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN – Hoş geldiniz; epeydir yoktunuz siz. Geçmiş olsun.

Karar yetersayısı arayacağım efendim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) – Aramayalım Başkanım, vazgeçmiş...

BAŞKAN – Efendim, istedi...

Öyle mi Sayın Batuk?..

NEVZAT YALÇINTAŞ (İstanbul) – Yanlışlıkla oldu; bir şey yok...

BAŞKAN – Efendim, hangisi? (FP sıralarından “istemiyor” sesleri)

Peki, istemiyormuşsunuz efendim.

28 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

29 uncu maddeyi okutuyorum:

Öğretim elemanı yetiştirme

MADDE 29. — Harp okullarının ihtiyacı olan öğretim elemanları, ilgili kuvvet komutanlığının, uzman personel temin ve yetiştirme planları esaslarına göre yurt içinde ve yurt dışında yetiştirilir.

BAŞKAN – 29 uncu madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

29 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

30 uncu maddeyi okutuyorum:

BEŞİNCİ BÖLÜM

Çalışma ve Denetim

Çalışma Esasları

MADDE 30. — Harp okullarındaki öğretim elemanlarının haftalık ve günlük çalışma şekli ve süresi konusunda; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu hükümleri uygulanır.

Öğretim üyelerinin haftalık ders yükü en az on saattir. Öğretim üyelerinin yaptıkları ve yaptırdıkları uygulama, yönettikleri seminer ve lisans üstü çalışmalarının ne ölçüde ders yükünden sayılacağı yönetmelikte belirlenir. Harp okullarında kadrolu öğretim görevlileri ile okutmanlar için haftalık ders yükü oniki saatten az olamaz. Dekan yardımcıları ile bölüm başkanları için haftalık ders yükü, öğretim üyeleri ders yükünün yarısı kadardır. Dekan ve enstitü müdürü ile okuldaki öğretim elemanı kadrosu dışındaki görevlerde çalışanlardan ders yükü verilenler için haftalık ders yükü zorunluluğu aranmaz.

BAŞKAN – 30 uncu madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

31 inci maddeyi okutuyorum:

Kamu kuruluşlarında görevlendirme

MADDE 31. — İlgili kurumların isteği, harp okulu komutanlığının olumlu görüşü, ilgili kuvvet komutanlığının izni ve Genelkurmay Başkanlığının onayı ile ihtiyaç duyulan konularda, öğretim elemanları, diğer yükseköğretim kurumlarıyla kamu kurum ve kuruluşlarında geçici olarak görevlendirilebilirler. Bu konuda 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 124 üncü maddesi hükümleri saklıdır.

BAŞKAN – 31 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

32 nci maddeyi okutuyorum:

Yurt içinde ve yurt dışında görevlendirme

MADDE 32. — Öğretim elemanlarının yolluklu veya yolluk olmaksızın yurt içinde kongre, konferans, seminer ve benzeri bilimsel toplantılarla bilim ve meslekleri ile ilgili diğer toplantılara katılmaları, araştırma ve inceleme görevleri yapmaları, harp okulu komutanlığının teklifine ve ilgili kuvvet komutanlığının onayına tâbidir. Yurt içinde yapılacak kısa süreli bilimsel toplantılara katılmaya, ilgili kuvvet komutanlığına bilgi verilmek suretiyle harp okulları komutanlıkları izin
verir.

Yurt dışında yapılacak benzer çalışmalara katılma ve görevlendirme ile ilgili onay yetkisi Genelkurmay Başkanlığına aittir.

Yurt içi ve yurt dışında görevlendirilecek öğretim üyelerine verilecek yolluklar, yol masrafları ve gündelikler genel hükümler çerçevesinde ödenir.

Yurt dışında bu maksatla görevlendirilen öğretim elemanlarına yabancı kuruluşlardan burs sağlanmışsa, bunlar görev yapacakları sürece maaşlı izinli sayılırlar.

Dış ülkede kalınacak sürenin uzatılması, harp okulu komutanlığının teklifi, ilgili kuvvet komutanlığının olumlu görüşü ve Genelkurmay Başkanlığının onayına bağlıdır.

BAŞKAN – 32 nci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

33 üncü maddeyi okutuyorum:

Kurumlararası yardımlaşma

MADDE 33. — Harp okullarında görevli öğretim elemanları, talep halinde; personelin isteği, harp okulu komutanlığının olumlu görüşü ve ilgili kuvvet komutanlığının onayı ile diğer harp okularında veya yüksek öğretim kurumlarında ek ders vermek üzere görevlendirilebilirler.

Harp okulları da ihtiyacı olan öğretim elemanlarını ilgili yükseköğretim kurumları ile, bir kurumda çalışmayanları ise kendileri ile koordine ederek doğrudan talep edebilir. Yüksek öğretim kurumları dışındaki kurum ve kuruluşlardan yapılacak ilave öğretim elemanı talepleri ilgili kuvvet komutanlığı kanalı ile yapılır.

Harp okullarında ek dersle görevlendirilecek öğretim elemanlarının sözleşmeleri ilgili kuvvet komutanlığınca onaylanır.

Bu şekilde bir harp okulu ile diğer yüksek öğretim kurumları arasında karşılıklı olarak ek ders vermekle görevlendirilen öğretim elemanlarına 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 40 ve
41 inci maddeleri hükümlerine göre ek ödeme yapılır.

Yükseköğretim kurumları dışından ek ders vermek üzere temin edilecek öğretim elemanlarına yapılacak ek ders ücreti ödemesi için ders yükü zorunluluğu aranmaz.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

34 üncü maddeyi okutuyorum:

Denetim

MADDE 34. — Harp okullarının eğitim ve öğretim, idarî ve diğer faaliyetlerin denetimi ilgili kuvvet komutanlıkları ve Genelkurmay Başkanlığınca yapılır.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

35 inci maddeyi okutuyorum:

Bilimsel denetim

MADDE 35. — Öğretim faaliyetlerinin bilimsel yönden denetlenmesi, Harp Okulu Bilimsel Denetleme Kurulu tarafından yapılır.

Bilimsel denetleme; öğretim elemanlarının bilimsel yönden denetlenmesi, onların eğitim, öğretim, bilimsel araştırma, yayın, seminer ve uygulama faaliyetlerini de kapsar. Bilimsel Denetleme Kurulu, Harp Okulu Komutanı tarafından görevlendirilebileceği gibi, eğitim, öğretim ve diğer faaliyetlerin bu Kanunda belirtilen amaç ve ilkelere uygunluğunu denetlemek amacıyla, ilgili kuvvet komutanlığı tarafından da görevlendirilebilir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Nevzat Yalçıntaş; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA NEVZAT YALÇINTAŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekillerimiz; burada hedef, subaylarımızın en iyi şekilde yetiştirilmesidir. Hangi alanda; bilgi olarak, beceri olarak ve moral olarak. Bunları kim verecek; öğretim üyeleri, öğretim elemanları. Öyleyse, bu öğretim elemanlarının en üst derecede bilgi, beceri ve moral kazandıracak seviyede olup olmadıklarının da denetlenmesi gerekiyor.

Burada mühim olan, bu denetlemenin hangi kurul tarafından, nasıl yapılacağıdır. Maddeye baktığımızda, bunun yapılabilmesi için, bir Harp Okulu Bilimsel Denetleme Kurulu kuruluyor. Bu Kurul, Harp Okulu Komutanı... Yani, komutan diyecek ki, ben şöyle bir kurul kurdum. Daha doğrusu, hazırlanacak, onun önüne getirilecek ve komutan kuracak veyahut ilgili kuvvet komutanlığı kuracak. Şimdi, denetim bir ihtisas işi. Savaş ilimlerinde, komutanın kendi kıstasları, yönetmeliği vesaire içerisinde kurmasında ben büyük bir problem görmüyorum; çünkü, savaş ilimlerini, elbette, komutan bilecek ve kuvvet komutanı bilecek; yani, o kadro bunu bilecek, bilir, bildiği de muhakkaktır; fakat, subaylarımıza sadece savaş ilimleri verilmiyor, exact, pozitif ilimler veriliyor, mühendislik bilimleri veriliyor. Geçen konuşmamda arz etmiştim. Bu hale getirilmesinde de, bendenizin katkısı olduğu için konunun detaylarını biliyorum. Bir mühendis gibi yetişecek. Zannediyorum, kıymetli bir üniversitemizin; yani, Orta Doğu Teknik Üniversitesinin müfredatı vesairesi alınmış, bilgisayar veriliyor, diğer ilimler veriliyor.

Şimdi, burada, bana göre, başka bir denetleme heyetini harekete geçirmek lazım. Bu, bir ihtisas işi. Bu, var, Yükseköğretim Kurulunda var. Yükseköğretim Kurulunun, bugün, içine düştüğü ihtilaçlar, zaaflar, saplantılar hepimizi endişeye düşürüyor ve o proses, o süreç devam ediyor; ama, böyle olacağı düşünülemez. En iyi şekilde geleceği muhakkaktır, getirileceği. Dolayısıyla, savaş ilimleri dışındaki bilimlerin verilmesi, becerilerinin kazandırılması da, bu öğretim üyeleri -bunlar doçent, profesör vesaire- Yüksek Öğretim Denetleme Kurulu tarafından denetlenebilir. Gelin, burada biraz açılım yapalım, işi kuvvet komutanına bırakmayalım. Bunu yapamaz demek istemiyorum; ama, iki önemli faydası gelecek, birisi, diğer üniversitelerin bilimsel düzeyleriyle denklikte bu denetim önemli rol oynayacak. O denkliği mutlaka sağlamamız lazım, hem ilmin seviyesi bakımından hem geçişler bakımından. Yarın itiraz gelirse, bu geçişler olmayabilir. Kaldı ki, uluslararası bilimsel düzey bakımından da, bu şart; çünkü, YÖK’teki denetlemenin mutlaka uluslararası bilim seviyesine uygun olması aranmaktadır. Dolayısıyla, bunu, bir yükseköğretim heyetiyle takviye edersek, iki yönden denetleme yapılabilir ve asıl ideal gaye olan, subaylarımızın en üst derecede bilgiyle, beceriyle donatılmasında, bu, yardımcı, fonksiyonel bir rol oynayabilir.

Teşekkür ediyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim.

Madde üzerinde bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 380 sıra sayılı Harp Okulları Kanun Tasarısının denetim bölümünün 35 inci maddesinin aşağıdaki tarzda değiştirilerek düzenlenmesini arz ederiz.

Hüseyin Arı Nevzat Yalçıntaş Akif Gülle

Konya İstanbul Amasya

Eyyüp Sanay Yaşar Canbay Rıza Ulucak

Ankara Malatya Ankara

Ali Sezal Sabahattin Yıldız Maliki Ejder Arvas Kahramanmaraş Muş Van

Nazlı Ilıcak

İstanbul

Denetim:

Madde 35- Öğretim faaliyetlerinin bilimsel yönden denetlenmesi, Harp Okulu Bilimsel Denetleme Kurulu tarafından yapılır. Ayrıca, askerî konuların dışındaki yalnız bilimsel konuların denetimi Yüksek Öğretim Denetleme Kurulunun da denetimlerine tabidir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun ve hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza...

HÜSEYİN ARI (Konya) – Söz istiyorum.

BAŞKAN – Pardon efendim; önerge sahibi olarak, buyurun efendim

HÜSEYİN ARI (Konya) – Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; bu önergenin gerekçesini anlatmaya, yine, en büyük harbiyeli olan Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleriyle başlamak istiyorum: “Bir ordunun kudreti, kumanda heyetinin kıymetiyle ölçülür.” İşte, bizim ordumuza da komutan yetiştiren harp okullarıdır.

Eğitim ve öğretim toplumun her kademesinde önemlidir; ama, harp okullarında başka bir önemi vardır; çünkü, komutan, emrindeki askerlere emir verdiği zaman, bir kitleyi ölüme sevk edecektir. Bu bakımdan, bugün, bilimsel ve teknolojik gelişmeler iki alanda derhal uygulamaya konuluyor. Bunlardan birincisi askerî alan, ikincisi de tıp alanıdır. İşte, harp okulunda yetişen subayların da -silahların teknolojik olarak her gün geliştiği günümüz dünyasında- bilimsel dünyayı, bilim ve teknolojiyi en yakından takip etmesi gerekir. İşte, harp okullarımızın amacı, hatta bu kanun tasarısının amacı da, bu bilimselliği harp okullarına adapte etmek, bilim dünyasını günü gününe takip etmektir. Bu maksatla, buradan mezun olan komutanlar, yarının komutanları, kıtada Mehmetçikle buluştuklarında, bu bilgileriyle, bu bilim ve teknolojideki gelişmelerle onlara silahlarını ve harp sanatını en iyi şekilde öğretebilmelidirler.

Ayrıca, kıtalarda otorite bilimle tesis edilir. Mehmetçik bilmelidir ki, komutanı her konuda her şeyi bilir ve ona güvenilir. İşte bu bilimsel yönden yetişmiş olan komutanlarına güveni tam olan Mehmetçik de, hiç korkmadan düşmana saldırır, yarının muharebelerinde ordumuzu zaferden zafere koşturur.

Değerli arkadaşlarım, harp okullarının tanımının yapıldığı kanun tasarısının 3 üncü maddesinin en son cümlesinde “Harp okulları bilimsel özerkliğe sahip yükseköğretim kurumlarıdır” denilmektedir; ama, 35 inci madde bununla çelişki teşkil etmektedir. Biz, subaylarımızın, günümüz dünyasının bilim ve teknolojisini adım adım takip etmesini istersek, demek ki, bilim dünyasına da penceresini açması lazım, gerek yurtiçi gerekse uluslararası. “Harp Okulu Komutanı” ifadesi bayağı iddialı ki, öyle olmalı. Bugün, harp okullarımız, hakikaten, dünya yüzeyindeki diğer harp okulları arasında ilk üç arasına girmektedir. Bununla biz gurur ve iftihar duymaktayız ve Atatürk’ün de mezun olduğu okuldur bu okul. Dolayısıyla, bu çelişkiyi gidermek için... Bugün harp okullarında dört ana program uygulanmaktadır; bunlar, akademik program, askerî program, temel ve savaş beden eğitimi programı, liderlik konularını kapsamaktadır. Bizim amacımız, burada akademik programın hem yurtiçi üniversitelerine açık olması lazım hem de dünyaya açık olması lazım. Burada, biz biliyoruz ki, Orta Doğu Teknik Üniversitesinden bu akademik program alınmıştır, mühendislik bölümleri alınmıştır. Bizim denetlemeye açık olmasını istediğimiz bölüm bu programdır. Ayrıca, 2547 sayılı YÖK Kanununda yer alan denetleme kurulunda Genelkurmay Başkanlığının da bir temsilcisi bulunmaktadır. Bizim istediğimiz, harp okullarımız bu denetime açık olsun. Buradaki değişikliğimizin amacı budur.

Bu duygu ve düşüncelerle saygılarımı sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Arı.

Efendim, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

35 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 35 inci madde kabul edilmiştir.

36 ncı maddeyi okutuyorum:

ALTINCI BÖLÜM

Eğitim, Öğretim ve Öğrenciler

Giriş şartları

MADDE 36. — Harp okullarının esas öğrenci kaynağı askerî liselerdir. İhtiyaç halinde, ilgili kuvvet komutanlıklarınca belirlenen ve Genelkurmay Başkanlığınca onaylanan sivil liseleri bitiren ve yönetmelikte belirtilecek şartları taşıyan öğrenciler de harp okullarına alınırlar.

Yabancı ülke öğrencilerinin harp okullarına kabul edilmeleri, mevzuat çerçevesinde yapılacak antlaşmalar veya Bakanlar Kurulu Kararı ile olur.

Yabancı ülke öğrencilerinin seçimi ile ilgili esaslar yönetmelikte gösterilir.

BAŞKAN – 36 ncı madde üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Nevzat Yalçıntaş; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA NEVZAT YALÇINTAŞ (İstanbul) – Sayın başkan, çok değerli milletvekilleri; konuşmama bir hususu belirterek hemen girmek istiyorum.

Dün Sayın Başkanımız, bir formalite konusunda, bizim el kaldırmamamız üzerine, haklı olarak dikkatimizi çekti ve biz de ellerimizi kaldırdık; normal bir şeydi; ama, bir şey var Sayın Başkanım, bu da, bu salonda artık geleneksel hale gelmeye başlayan bir tavır. En haklı olabilecek teklifleri getirdiğimiz andan itibaren, yani eğer bu sıralardan geliyorsa, el kalkmayacaktır. Dolayısıyla, bizim el kaldırıp kaldırmamamızın, Sayın Başkanım, bazı konularda -bugünkü tasarıyla ilgili konuşalım- kıymeti harbiyesi olmuyor. Bu kadar küçük bir dikkat çekmeden sonra, bu madde hakkında da görüşlerimi arz etmek istiyorum.

Bunlar üzerinde biz biraz titiz duruyoruz; çünkü, harp okullarının ülke hayatında önemini hiç münakaşa etmeye lüzum yok. Açık... Tarih bakımından da açık, geleceğimiz bakımından da açık. Öyleyse bunlara çok çok çok dikkat etmemiz lazım, kaliteye çok dikkat etmemiz lazım. Kaliteden asla fedakârlık edemeyiz subay yetiştirirken; bunun özel okulu yok “mevcut resmî okullar şu bakımdan aksıyor, öyleyse, biz, bir özel okul kurup subay yetiştirelim...” Bu mümkün değil; hayaldir... “Bunu dış ülkeye de, Amerika’ya, Avrupa’ya, şuraya, buraya gönderelim...” Bu da, tabiî söz konusu değil. Öyleyse, biz, mevcut okullarımızı en güzel seviyeye getirmek durumundayız. Devamlı reform, devamlı iyileştirme, devamlı yatırım, devamlı seviye yükseltilmesi...

36 ncı maddede “seçim”, “askerî liseler” veyahut da “ihtiyaç halinde sivil liseler...” Bence bu maddede önemli iki nokta var: Birincisi; buraları çok cazip hale getirmeliyiz. Münakaşasına girmek istemiyorum. Askerî liseler ve harp okuluna müracaat ülkenin en zeki, en çalışkan öğrencileri tarafından olmalı ve girilmek için en fazla rekabet edilen okullar olmalı. Yabancı ülkelerde -bunları hepimiz biliyoruz- gençleri buralara çekmek için her türlü etkileme yollarına başvuruluyor; filmler çekiliyor, birtakım cazip noktaları göstermek için gençlere tanıtımlar yapılıyor; biz bunları ihmal etmeyelim. Nasıl olsa geliyor, nasıl olsa kontenjanlar doluyor meselesi değil; konularda en kaliteli gençleri, en vasıflı gençleri çekmemiz gerekiyor öğrenimin tekel olması sebebiyle ve öyle kalması mecburiyeti sebebiyle.

İkincisi, yabancı ülke öğrencilerine verdiğimiz önemi artırarak devam ettirmek gerekiyor. Bu kanun, aynı zamanda bir teşkilatlanma kanunu. Tabiî, yönetmeliklere atıf yapılıyor, birçok mesele yönetmeliklerde halledilecek; yalnız, Türkiye’nin, bir stratejik önem alanı var. Bu alan, Türk cumhuriyetleri, Ortadoğu, Balkanlar gibi mıntıkalardır; buralara öncelik verilerek, yabancı öğrencilerin sadece seçimi meselesi değil, bunların diğer bütün meseleleri... Bazı Batı üniversitelerinde yabancı öğrenci için ayrı bir dekanlık vardır; sırf yabancı öğrencilerle uğraşır. Orada okuyan arkadaşlarımız çok iyi bilirler. Dolayısıyla, harp okulumuzda da -belki bu bir kanun meselesi değil ama, bu konuda hatırlatmak istiyorum- ayrı bir teşkilatlanma her bir okulun içerisinde şarttır.

Bizim, stratejik alanı etkileyebildiğimiz en önemli müesseselerimizin başında harp okullarımız geliyor. Bilenler, Afganistan’da Türk Ordusunun nasıl o ülkeyi değiştirdiğini -yani, bilimsel anlamda ve altyapı anlamında- gayet iyi bilirler. Bu fonksiyonumuzu artırarak devam ettirmeliyiz.

Teşekkür ediyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalçıntaş.

36 ncı madde üzerinde gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

Şahsı adına söz isteyen?.. Yok.

36 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun efendim.

37 nci maddeyi okutuyorum:

Lisans düzeyinde öğretim

MADDE 37. — Harp okularındaki eğitim ve öğretim parasız yatılı olarak yapılır. Öğrencilerin yönetmelikte tespit edilecek ihtiyaçları devletçe karşılanır. Harp okullarındaki yükseköğretim, bu Kanunda belirlenen amaç ve ana ilkelere göre aşağıdaki şekilde düzenlenir :

a) Harp okullarında lisans eğitimi ve öğretim süresi 4 yıldır. Ancak, ihtiyaç halinde, ilgili kuvvet komutanlığının teklifi ve Genelkurmay Başkanlığının onayı ile, harp okullarında 1 yıl süreli hazırlık sınıfı açılabilir. Harp okulu öğrencileri hazırlık sınıfını 1 yılda ve lisans eğitim ve öğrenimini ise sağlık nedenleri hariç 5 yılda, sağlık nedenleri dahil azamî 6 yılda tamamlamak zorundadırlar. Harp okullarında öğrenciler askerî eğitim, beden eğitimi gibi tatbiki dersler dahil bütün derslere devam etmek zorundadır. Öğrencilerin hangi şartlarda o eğitim ve öğretim yılını kaybetmiş sayılacakları yönetmelikte belirtilir. Savaş ve olağanüstü hallerde Genelkurmay Başkanlığınca eğitim ve öğretime ara verilebilir veya eğitim ve öğretimin süresi kısaltılabilir. Eksik öğretim görenlere daha sonra uygulanacak eğitimin ilke ve esasları Genelkurmay Başkanlığınca belirlenir.

b) Harp okullarındaki sınav, değerlendirme ve sınıf geçme esasları çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir.

c) Harp okullarının kuruluş yapısına ve ihtiyaçlarına göre yapılan eğitim-öğretim ve buna dayalı olarak verilen lisans diplomaları ile ilgili esaslar, yönetmelikte gösterilir.

d) Harp okullarından mezun olanlar, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu hükümlerine göre muvazzaf teğmen nasbedilirler.

BAŞKAN – 37 nci madde üzerinde, Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak?.. Yok.

Başka söz isteyen?.. Yok.

37 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir efendim; hayırlı olsun.

38 inci maddeyi okutuyorum:

Disiplin ve okuldan çıkarılma

MADDE 38. — Harp okullarına alınan her öğrenciye disiplin notu verilir. Hangi cezalar için disiplin notundan ne miktarda düşüleceği yönetmelikte belirtilir.

Harp okullarında eğitim ve öğrenim gören öğrenciler aşağıdaki hallerde okuldan çıkarılırlar :

a) Bu Kanun hükümlerine göre çıkarılacak yönetmelik gereğince her öğrenciye verilen disiplin notunu kaybedenler,

b) Yönetmelikte belirtilecek esaslar dahilinde, öğrenci niteliğini kaybettiklerine dair yüksek disiplin kurulunca haklarında karar verilenler,

c) Bu Kanunun 37 nci maddesinin (a) bendinde belirtilen süreler içerisinde eğitim ve öğrenimlerini tamamlayamayanlar,

d) Mahkeme kararı ile öğrencilik hukukunu kaybedenler,

e) Sağlık kurullarınca verilecek raporlara dayalı olarak sağlık durumları bakımından harp okulu öğrenimine devam imkânı kalmayanlar,

f) Giriş ile ilgili nitelikleri taşımadıkları öğrenim sırasında anlaşılanlar veya öğrenim süresi içinde bu nitelikleri değişenler.

Sağlık durumu nedeniyle okuldan çıkarılanlar hariç, diğer nedenler ile çıkarılanlara, kendileri için devlet tarafından yapılan masraflar faizleri ile birlikte ödettirilir.

Harp okullarında okuyan öğrencilerden, bu maddede belirtilen nedenlerle okuldan çıkarılanlar ile 926 sayılı Personel Kanununun 115 inci maddesi gereğince kendi isteğiyle okuldan çıkanlar, hiçbir şekilde başka askerî yükseköğretim kurumlarına alınmazlar ve Türk Silâhlı Kuvvetlerinde istihdam edilemezler. 21.6.1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu ile 16.6.1927 tarihli ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu hükümleri saklıdır. Bu öğrencilerin kimlikleri bütün askerî yüksek öğretim kurumlarına, emniyet makamlarına ve ilgili askerlik şubelerine, alınan çıkarma kararı ile birlikte bildirilir.

BAŞKAN – 38 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Harp Okulları Kanunu Tasarısının 38 inci maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, biraz önce 28 inci madde üzerinde yapmış olduğum konuşmada, savaşta en güçlü silahın eğitilmiş ve inançlı asker olduğunun altını çizmiştim; harp okullarından çıkan komutanlarımızın lider karekterli, arkasından askerini sürükleyebilecek bir kapasitede insanlar olması gerektiğini ve öyle olduğuna da inandığımızı ifade etmiştim. İşte, o askerimizin birtakım değerlere birtakım noktalarda manen motive edilmesi gerektiği, tarih sahnesine baktığımızda, her zaman en elzem ihtiyaç olduğu ortadadır; çünkü, askerimize vereceğimiz vatan sevgisi, millet sevgisi, onu, vatanı uğruna ölmesi gerektiği zaman canını ve kanını esirgemeyecek noktaya getirecektir.

Vatan sevgisi, kupkuru bir sevgi değildir. Bu sevgi, o toprak parçası üzerinde yaşayan insanlara, tarihe, tarihî kültüre, millî ve mukaddes değerlere beslenen sevgidir. Değerlere duyulan sevgi de, millî birliğin harcı, bir arada yaşamanın temel şartı ve garantisidir. İşte, değerli arkadaşlar, askerlerimize, askere giden gençlerimize bu duygular mutlaka verilmelidir.

Vatanı sevmek ve korumak mukaddes bir görevdir. Hepimiz uyanık olmak durumundayız ve her zaman tefrikadan uzak durmalıyız. Millî şairimiz Mehmek Âkif Ersoy, şu mısralarla bunun altını çiziyor:

“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez,

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.”

Yine, Mehmet Âkif Ersoy, üzerinde yaşadığımız toprakların şehit kanıyla yoğrulduğunu ve bu vatanı sevmenin şart olduğunu İstiklal Marşının mısralarında şöyle seslendiriyor:

“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!

Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,

Etmesin tek, vatanımdan beni dünyada cüda.”

Milletimiz, tarih boyunca hep bu şuurla yaşamıştır.

Vatan, kahraman atalarımızın her karış toprağını kanlarıyla sulayarak bize emanet ettikleri topraktır. Vatan, bir Müslümanın her şeyidir; çünkü, din, namus, şeref ve bağımsızlık gibi kutsal değerler ancak vatan sayesinde korunabilir. Bundan ötürü, vatan için katlanamayacağımız hiçbir fedakârlık yoktur. Esasen, buna mecburuz da. Aksi takdirde, her an, Allah korusun, vatansız kalma ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalırız.

Bugün, dünya milletleri, gelirlerinin büyük bir kısmını savunma giderlerine ayırmaktadırlar. Bunu, yaşamak için, hem de barış içinde yaşamak için yapmaktadırlar.

Güzel bir söz vardır: “Hazır ol cenge, istersen sulhu salah.” Gerçekten öyle; barış içinde yaşamak isteyen savaşa hazır olmalı ve savaş için gerekli olan her şeyi bulundurmalıdır. Evet, aslolan barıştır, milletlerin barış içinde yaşamalarıdır; ama, barışı tesis eden, hiç şüphesiz, her an savaş yapılacakmış gibi hazırlıklı olmaktır.

Birlik ruhunu kaybeden toplumlar, her şeylerini kaybetmek zorunda kalırlar. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Bundan dolayı, yine Âkif, bir dörtlüğünde şöyle diyor:

“Sen ben desin efrad, aradan vahdeti kaldır,

Milletler için kıyamet işte o zamandır.”

Değerli arkadaşlar, tarih sahnesine çıkan milletlerin bu sahnede varlıklarını uzun veya kısa vadede devam ettirmeleri, ordularına verdikleri önemle ölçülmüştür.

Savaş meydanlarında harbin sıkıntılarına karşı Türk Milleti kadar sabredebilen bir millet, daha, dünya tarihinde görülmemiştir. Ünlü Fransız düşünür Lamartine: “Türklerin muharebe meydanlarında çıkardıkları ‘Allah Allah’ sesleri, gökte çakan şimşekleri bile susturmuştur.” Dünya ve Türk tarihinin şanlı sahifeleri bunun örnekleriyle doludur.

Değerli arkadaşlar, işte, bütün duygu ve düşüncemizle, Türk askerimizin çıkardığı o kutsal sedayı her zaman...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT GÖKSU (Devamla) – ...sonsuza kadar, en yüce bir şekilde haykırabilmek için, onları manen motive etmenin gerekliliğinin altını çizmiş bulunuyoruz. Zira, Türk tarihinde, her zaman, Türk askeri, silahıyla, cephanesiyle üstün değildi; ama, onun birtakım değerleri, düşmanları karşısında onu galip getiriyordu.

Bundan dolayı, harp okullarından yetişen kumandanlarımızın, askerlerini bu noktada da motive edebilmesi için, harp zamanında yürürlüğe konulan din ve moral subaylığının barış zamanında da hayata geçirilmesinin gerekliliğini burada ifade etmeye çalışıyor; çıkacak olan bu kanunun, ordumuza, milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.

Teşekkür ederim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Göksu.

38 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum...

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN – Karar yetersayısının aranılmasını mı istiyorsunuz efendim?..

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) – Evet.

BAŞKAN – Komisyona bir sualim var.

Sayın Başkan, burada “Harp okullarında okuyan öğrencilerden, bu maddede belirtilen nedenlerle okuldan çıkarılanlar ile 926 sayılı Personel Kanunu...” diyorsunuz. Onun “926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu” olması gerekiyor. Onu düzeltebilir miyiz efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) – Evet.

BAŞKAN – O zaman, bu şekliyle okuyacağım ve oylayacağım; “Harp okullarında okuyan öğrencilerden bu maddede belirtilen nedenlerle, okuldan çıkarılanlar ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 115 inci maddesi gereğince kendi isteğiyle okuldan çıkanlar, hiçbir şekilde başka askerî yükseköğretim kurumlarına alınmazlar ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilemezler” olarak maddeyi oylayacağım efendim.

38 inci maddeyi bu şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istemiştim.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, daha önce karar yetersayısının aranılmasını istemiştik.

BAŞKAN – Oylamaya geçmiştim efendim, siz de biliyorsunuz. 39 uncu madde üzerinde istersiniz, acele etmeyin efendim. İyi gidiyoruz dedik, nazar değdi.

39 uncu maddeyi okutuyorum:

Lisansüstü eğitim ve öğretim

MADDE 39. — Harp okulları bünyesinde ilgili kuvvet komutanlığının ihtiyaç ve gerek duyması ve Genelkurmay Başkanlığının onayı ile teşkil edilecek enstitülerde, silâhlı kuvvetlerin ihtiyaçlarına yönelik bilim dallarında lisansüstü eğitim ve öğretim ile bilimsel araştırmalar yapılır.

Bu enstitülere öğrenci seçimi ile enstitülerde yapılacak lisansüstü eğitim ve öğretimin şekli, süresi, programları ve buna dayalı olarak verilen diplomalar çıkarılacak yönetmelikte belirtilir.

Savaş ve olağanüstü hallerde, Genelkurmay Başkanlığınca eğitim ve öğretime ara verilebilir. Eksik öğretim görenlere daha sonra uygulanacak eğitimin ilke ve esasları Genelkurmay Başkanlığınca belirlenir.

BAŞKAN – 39 uncu madde üzerinde gruplar adına söz isteyen var mı efendim? Yok.

Şahıslar adına?.. Yok.

39 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum...

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN – Şimdi istediniz efendim; peşinden olur mu?!. Şimdi istediniz Sayın Akman. Buyurun, buraya teşrif edin, ön tarafa buyurun. Konuşmayı da kesin ki, ben göreyim. Hem konuşup hem isteyemezsiniz; yani, iki karpuz bir koltuğa sığmıyor.

EDİP ÖZGENÇ (İçel) – Kösteklemeye ne gerek var.

BAŞKAN – Hayır efendim, istedi.

Kabul edenler... Sayalım efendim.

Dışarıdakiler de teşrif etsinler.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – 40 ıncı maddede isteyeceğini söyledi.

BAŞKAN – Hayır, 39 uncu maddede dedi efendim. Sayın Akman’ı da sıkıştırmayın. Doğruya doğru.

İhtilafımız var, kabul edenleri bir daha sayıyoruz efendim.

Kaç dakika ara vereyim efendim?

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Karar yetersayısı var efendim.

BAŞKAN – Yok efendim, ne yapalım... (DSP ve MHP sıralarından “Var” sesleri)

Efendim, yok. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

Efendim, oyladım... Rica ediyorum...

5 dakika yetiyor mu?..

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – 5 dakika yeter.

BAŞKAN – 5 dakika ara veriyorum efendim.

Kapanma Saati: 16.42

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 16.53

BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER: Sebahattin KARAKELLE (Erzincan), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 93 üncü Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Tasarının 39 uncu maddesini oylarınıza sunmuştum; karar yetersayısının aranılması istenmişti.

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)

1. – Harp Okulları Kanunu Tasarısı ve Milli Savunma ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/423) (S. Sayısı: 380) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi bir daha oylayacağım.

Arkadaşlarımız dışarıdan teşrif ederlerse, oylamayı rahat yaparız.

(DSP sıralarından “Elektronik cihazla mı oylayacaksınız?” sesleri)

Hayır efendim elle yapacağız; ama, dışarıdaki arkadaşlarımız teşrif ederse...

39 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun efendim.

40 ıncı maddeyi okutuyorum:

YEDİNCİ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

Özlük hakları

MADDE 40. —Harp okullarında görevli asker öğretim elemanlarının özlük haklarına ilişkin ödemelerde 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu Hükümleri uygulanır.

Ancak asker öğretim elemanlarına, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununun 12 nci maddesine göre hesaplanacak üniversite ödeneği ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu Ek-17 nci maddesine göre ödenen Türk Silahlı Kuvvetleri hizmet tazminatından hangisi fazla ise o ödenir. Öğretim elemanlarından 28.2.1982 tarihli ve 2629 sayılı Kanundan istifade edenlerin, bu Kanuna göre ödenen tazminatlarının, Türk Silahlı Kuvvetleri hizmet tazminatı ile üniversite ödeneğinden fazla olması halinde, tazminat ödemeleri 2629 sayılı Kanun hükümlerine göre ödenir. Ayrıca, harp okulu komutanı, dekan, enstitü müdürü, dekan yardımcıları ve bölüm başkanlarına 2914 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre idarî görev ödeneği verilir. Harp okulu komutanına verilecek idarî görev ödeneği, rektörlere ödenecek miktar kadardır.

Harp okullarında görevlendirilen sivil öğretim elemanlarının özlük hakları, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu hükümlerine göre verilir.

Haftalık okutulması mecburî ders yükü dışında, harp okullarında görevli öğretim elemanlarına, ilgili kuvvet komutanlıklarınca belirlenecek esaslar çerçevesinde, haftada en çok yirmi saate kadar verilecek dersler için 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununun 11 inci maddesine uygun olarak ek ders ücreti ödenir.

BAŞKAN – 40 ıncı madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

41 inci maddeyi okutuyorum:

Yönetmelik

MADDE 41.—Bu Kanunda esasları belirtilen ve aşağıda yazılı diğer hususlar, Millî Savunma Bakanlığınca 6 ay içinde çıkarılacak Yönetmelikle düzenlenir.

a) Çalışma esasları, günlük çalışma saatleri ve haftalık ders yükü, öğretim üyelerinin yaptıkları ve yaptırdıkları uygulama, yönettikleri seminer ve lisans üstü çalışmalarının ne ölçüde ders yükünden sayılacağı ve ek ders ile ilgili hususlar,

b) Ders kitaplarının ve teksirlerinin bastırılmasında uygulanacak esaslar ve telif hakları ile ilgili hususlar,

c) Yapılacak bilimsel ve teknik araştırma, inceleme ve yayınlarla ilgili usul ve esaslar,

d) Harp okullarına giriş koşulları ve kayıt kabul şartları ile ilgili hususlar,

e) Enstitülere öğrenci seçimi, lisansüstü eğitim ve öğretimin şekli, süresi, programları ile ilgili hususlar,

f) Öğrencilerin hangi şartlarda o eğitim ve öğretim yılını kaybetmiş sayılacaklarına ilişkin esaslar,

g) Harp okullarındaki sınav, değerlendirme ve sınıf geçme esasları ve harp okullarının kuruluş yapısına ve ihtiyaçlarına göre yapılan eğitim-öğretim ve buna dayalı olarak verilecek lisans diplomaları ile ilgili esaslar,

h) Harp okullarının da savaş ve olağanüstü hallerde lisans ve lisansüstü eğitim ve öğretime ara verilmesine, kısaltılmasına, aday öğrencilerin eksik öğrenimlerini tamamlamalarına ve bu durumda verilecek olan diplomalara ilişkin hususlar,

ı) Harp okullarının Genelkurmay Başkanlığı ve ilgili kuvvet komutanlıklarınca denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar,

j) Yabancı öğrencilerin eğitim ve öğretimlerinde uygulanacak usul ve esaslar,

k) Disiplin esasları ile öğrencilerin disiplin, başarısızlık, sağlık ve diğer nedenlerle okuldan çıkmasında veya çıkarılmasında uygulanacak usul ve esaslar,

l) Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili diğer hususlar.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

42 nci maddeyi okutuyorum:

Yürürlükten kaldırılan hükümler

MADDE 42. — 4.8.1971 tarihli ve 1462 sayılı Harp Okulları Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

MİLLî SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, redaksiyon yönünden bir şeyi arz etmek istiyorum:

Geçici madde 1’in ikinci satırında “kurullarda” yerine “kurallarda” diye yazılmış; bu hususun redaksiyonla düzeltilmesini arz ederim.

BAŞKAN – Taman, düzeltelim efendim.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1.– Harp okullarının kadrolarında öğretim üyelerinin akademik kariyerlerinin yükseltilmesi maksadıyla oluşturulacak kurallarda yeterli doçent ve profesör istihdam edilinceye kadar, harp okulu komutanlıklarınca ihtiyaç duyulacak doçent ve profesör talepleri, ilgili kuvvet komutanlıkları kanalıyla Yükseköğretim Kurumundan temin edilir.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Geçici 1 inci madde kabul edilmiştir.

Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2. – Bu Kanun uyarınca çıkarılacak yönetmelik yürürlüğe konuluncaya kadar, mevcut yönetmeliğin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam edilir.

BAŞKAN – Geçici 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

43 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 43. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, Grup adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük, buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 43 üncü maddesi üzerinde Doğru Yol Partisinin görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi, şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, gerçekten önemli bir kanunun, fevkalade bir uyum ve uzlaşma anlayışı içerisinde görüşülmesinin tamamlanması ve biraz sonra da tamamının kabulüyle ilgili çalışmalarımızı yapacağız. Bilim ve teknolojideki değişim ve gelişim, ülkelerin kendi çalışma standartlarını ve anlayışını değiştirmekle birlikte, o ülkenin içerisindeki birkısım kurum ve kuruluşlarda da anlayışta, sistemde değişikliği zarurî kılmaktadır; çünkü, ülkeler arasındaki uyumun sağlanabilmesi için, rekabetin temin edilebilmesi için, başarılı olabilmenin gereği de budur.

Bütün dünyayı etkisi altına alan küreselleşme, ekonomik ve siyasî sınırları birbirinden ayırmış, tüm insanlığı, aynı dinamiklere duyarlı olma noktasında da birleştirmiştir. Küreselleşme, dünyayı âdeta tek bir pazar haline dönüştürmüştür. Uluslararası rekabet ve yaşanan hızlı teknolojik gelişmeler, insan becerilerini ve bilgisini tek sürdürülebilir rekabet avantajı haline getirmekte, çalışma hayatını derinden etkilemekte, geleneksel endüstri ilişkilerini değişmeye ve yeniden yapılanmaya da zorlamaktadır.

Ekonomik alanda oldukça hızlı ve etkili biçimde yaşanan bu süreç bölgesel bütünleşme girişimlerine de hız kazandırmaktadır. Bu çerçevede, ağırlıklı olarak Avrupa Birliği, NAFTA ve Pasifik Bölgesi, giderek belirgin bölgesel güç oluşumları olarak karşımıza çıkmıştır. Böylece, iki veya tek kutuplu dünya düzeni yerine, ekonomik ve bölgesel bloklar önem kazanmaya başlamıştır.

Bu yeni dünya düzeni içerisinde herkesin her alanda uymak ve geliştirmek zorunda olduğu uluslararası norm ve kurallar öne çıkmıştır.

Uluslararası rekabet, bir yandan giderek daha nitelikli insan gücünün yetiştirilmesini, öte yandan ise insan kaynakları yönetimi sisteminin daha etkili hale getirilmesini gerekli kılmaktadır. Artan ülkeler ve işletmelerarası birkısım münasebetler ve işbirliği anlayışı, âdeta kurumlar arasındaki işbirliği ve rekabet anlayışını da zorunlu kılmaktadır. Bu sebeple, sadece devletin bir kesiminde değil, sosyal kesimde, askeri kesimde, keza siyasal kesimde de aynı şekilde birkısım normları ve kuralları gözden geçirmek, ona paralel olarak birkısım değişikliği gündeme getirmek artık zorunlu hale gelmiştir.

21 inci Yüzyılda bilgiyi maddeye uygulayan insan tipi yeterli görülmemektedir. Artık sadece teknolojiyi alıp kullanabilen insan değil, teknolojiyi üretme, bilgiyi takip etme ve tatbik etme yeteneğine sahip olma noktası önem kazanmaktadır.

Dünyayı yeniliklere taşıyan insan tipine ihtiyaç vardır. İnsan gücü niteliklerinde gözlenen bu değişim, iki yönlü bir etkileşime yol açmıştır. Bir yandan kaydedilen gelişmeler ve teknolojik ilerlemeler yeni bir insan tipini gerekli kılarken, öte yandan da bu insan tipi yeni bir çağın ve teknolojik gelişmelerin yaratıcısı ve üreticisi durumundadır.

Ekonominin ve sosyal hayatın yeni güç odakları, artık, sınırsız maddî kaynaklara sahip olan kuruluşlar değil, düşünce ve teknoloji üretimi ve kullanımında söz sahibi olan insanlardan oluşan çalışma gruplarına sahip kuruluşlar olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, işte, bu anlayış içerisinde, özellikle, Silahlı Kuvvetlerimizin de geçmişte fevkalade değerli personel yetiştirmiş, komutan yetiştirmiş olan harp okullarımızın da kendisini uyarlaması zorunluluğu vardır. Ülkenin bütünlüğünün teminatı olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin kanunla belirlenmiş vazifesi, Türk yurdunu, Anayasayla tayin edilmiş Türkiye Cumhuriyetini korumak ve kollamaktır. Tarihin her döneminde kendisine tevdi edilen görevleri çok çetin şartlar altında kanı ve canı pahasına yerine getirmiş olmanın haklı gururunu taşıyan Türk Silahlı Kuvvetleri, kutsal vazifesini başarma yönünde günümüzde ve gelecekte aynı inanç ve sarsılmaz azim, irade ve görev heyecanıyla dolu olarak mücadeleden harbe kadar, terörden muharebeye kadar her sahada çok geniş bir boyutta harekât icra edecek tarzda verilecek her türlü göreve her an hazır olmak zorundadır.

Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetleri, bu görevleri yerine getirirken, özellikle, profesyonel kadrolarının çok iyi eğitilmesine ayrı bir önem vermektedir. Çünkü, büyük bir hızla gelişen silah sistemlerine karşı en önemli silah, yeterince eğitilmiş insangücü ve birliklerdir. Bu nedenle, Türk Silahlı Kuvvetleri, bir yandan, zamanımızın ve geleceğin şartlarına uyan tüm teknolojik silah sistemlerine sahip olmaya çalışırken, diğer taraftan da, bilgi çağının silahlı kuvvetlerini oluşturacak en önemli unsur olan insanı yetiştirmeye yönelik eğitim ve öğretim ortamını oluşturmaya da çaba sarf etmektedir. 21 inci Yüzyılın başında, bilgi çağı insanı profiline uygun olarak, bilgiye nasıl ulaşabileceğini bilen, ulaştığı bilgiyi kullanan, düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği gelişmiş, bilgi çağı kimliğine uygun, bilim ve teknoloji üretimine yatkın subaylar olarak yetişmek, harp okulu öğrencisinin en doğal hakkı ve görevidir ve aynı zamanda sorumluluğudur.

Harp okullarında uygulanan eğitim ve öğretim, son yıllarda yapılan düzenlemelerle, ülkemizdeki yükseköğretim sistemi içerisinde aynı süre eğitim veren fakültelere eşdeğer lisans eğitimi verir hale getirilmişse de, henüz üzerinde çalışılan yasal düzenlemeler sonuçlanmadığı için de, harp okulu diploması, yükseköğretim kurumlarınca lisans diploması olarak kabul görmemektedir. İşte, bu yasayla bu haksızlık da giderilmiş olacaktır.

Değerli milletvekilleri, bilim dallarından birinde lisans düzeyinde eğitim verilmesini sağlayacak ve bu eğitim ve öğretimin planlamasında ve uygulanmasında ana ilkeleri de belirleyecek şekilde yasal düzenlemeye gidilmesi artık kaçınılmaz olmuştur.

Halen yürürlükte bulunan, 4 Ağustos 1971 tarih ve 1462 sayılı Harp Okulları Kanununun tüm olumsuzluklarına rağmen, harp okullarımız, bilimde, sporda, sanatta ve özellikle savaş sanatında, gelişmiş ülkelerin harp okulları arasında ön saflarda yer almaktadır. Yeni yasa tasarısıyla, harp okulu önündeki engeller kaldırılmakta ve yukarıda bahsedilen bilgi çağına uygun iletişim becerisi daha da gelişmiş, ilgi ve yeteneklerini daha çok tanıyan, daha çok yaratıcı ve eleştirel düşünceye sahip ve bunu yaşamında uygulayabilen, sorunlara çözüm oluşturabilecek kişilikte subay adayları da yetiştirilmiş olacaktır.

Teknoloji ve bilim alanındaki son gelişmeler karşısında, mevcut Harp Okulu Kanununda yukarıda belirtilen ve özellikle günümüz ihtiyaçlarına cevap veremez hale geldiği düşünüldüğünde, bugün getirilmiş olan kanun tasarısı, bir taraftan harp okullarının çalışma standardını yükseltirken, bir taraftan öğrenciler ve bir taraftan da özellikle yönetim anlayışını da içerisine alacak çok yönlü bir kanun tasarısının kabulünden fevkalade büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu suretle, bilimsel araştırma ve uygulama yapabilecek olan enistitülerin de kurulmasına imkân verilmiş olacaktır.

Bilim ve teknoloji yarışında her geçen günün büyük önemi bulunduğundan, harp okullarımızın da bu yarışın dışında kalması hiçbir surette düşünülemezdi. 20 nci Dönemde, özellikle, böyle bir yasa gene gelmişti; ama, kadük olmuştu. 21 inci Dönem, büyük bir onurla, böylesine bir tasarıyı kabul etmenin zevkini, heyecanını ve memnuniyetini de taşıyacaktır.

Bu anlayış içerisinde, Doğru Yol Partisi olarak, Harp Okulları Kanunu Tasarısının kabulünden duyduğumuz memnuniyeti belirtiyor ve olumlu oy vermek suretiyle, uzlaşma anlayışı içerisinde, hiçbir suretle de engelleyici bir tutum izlemeksizin gösterdiğimiz bu tutumu, bizim doğrudan doğruya kanun tasarısına verdiğimiz önemin bir ifadesi olarak değerlendirmenizi diliyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bedük.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kişisel olarak söz almak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Şahsı adına, Sayın Kamer Genç; buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biliyorsunuz, ordumuz, ülkemizin en saygıdeğer kurumlarından birisidir. Bu yüce kurumu yöneten ve başarıya ulaştıran kumandanlarını yetiştiren de harp okullarıdır. Tabiî ki, harp okullarının en iyi şekilde eğitim yapması ve bu eğitimden çıkacak subaylarımızın teknolojinin gerektirdiği bilgiye, beceriye sahip olması, hepimizin en büyük amacıdır ve emelidir.

Harp okulları, Türkiye’nin her tarafından özellikle öğrenci almalıdır. Öğrenci alınırken, doğum yerine ve inançlarına bakılmamalıdır. Yani, ben, tabiî, bu lafları burada söylerken, aşağı yukarı onbeş senedir politik hayattayım. Politikadaki hayatım nedeniyle, bize çok çeşitli yerlerden, çok çeşitli şikâyetler gelmektedir. İşte, ben “senin doğumun şurada olduğu için alınmadın” diyen çok insana rast geldim veyahut da şu inançtasın diye... Sakın yanlış anlamasınlar arkadaşlarımız. Hatta, subaylığın belirli bir kademesine geldikten sonra atılan insanlarımız oldu. Tabiî ki, aslında, yargı birliği sağlansaydı, yani, askerî idare mahkemesi kurulmasaydı, özellikle Danıştayda ve idare mahkemelerinde bu yargılama olayı olsaydı, bence insanlar, yargı kararını -ne de olsa, yani, askerî bir disiplin içinde verilmemiş, ne de olsa, yani, verilen o kararları- daha da tatmin edici bulabilirdi. Yani, ben, askerî mahkemelerin verdiği kararlardan dolayı şikâyetçi... Yerinde karar vermiyorlar gibi demek istemiyorum; ama, sanki böyle de olunca, işte, orada da hak aramıyorum. Yani, diyor ki, ben geldim şu makama, beni görevden aldılar; ama, maalesef, tatmin edici bir netice bize bildirilmedi. Tabiî, harp okullarımızın, Türkiye’nin mozaikini aksettirmesi lazım. Ben, bunları, özellikle bir milletvekili olarak, bunları konuşmanın sorumluluğunu taşıyan bir kişi olarak bu salonda bu konuşmayı yapmak istiyorum.

Bundan önce birtakım hatalar yapılmış olabilir. Bazı bölgede yetişen, bazı ilde yetişen insanlarımızın hataları olabilir; ama, o bölgedeki o illerin hatalı insanlarının hatalarının, ilin tüm insanlarına teşmil edilmesi ve o ildeki insanların veya o inançtaki insanların veya bölgedeki insanların böyle yapabileceği varsayımıyla hareket edilmemelidir. Biz, artık, 21 inci Asra giderken, Türkiye’yi her safhada yöneten insanlar, birlikten yana olmalı, bütünlükten yana olmalı, ayrıcalıklı olmamalıdır; Türkiye’yi ancak bu şekilde ayakta tutabiliriz ve büyütebiliriz; benim inancım budur. Ben diliyorum ki, bundan sonra, her kurumumuzda olduğu gibi, harp okullarımıza da, Türkiye’nin her bölgesinden, her ilinden ve her inançta insanlar öğrenci olarak alınacaktır. İnsanların değerlendirilmesinde, bölgesi ve inancı değil, kabiliyeti, bilgisi, dürüstlüğü, ülke bütünlüğüne olan inancı ve bu uğurda sarf ettiği gayret öne alınacaktır.

Ayrıca, tabiî, çağımızda... Dün değil evvelsi gün, televizyonlarda, Almanya ile ilgili bir haber yayınlandı; artık Almanya, ordusunun insan sayısını azaltmak istiyor ve teknolojiyi birinci safhaya alıp, çağın teknolojisinin en iyisini yakalayarak, insan sayısını azaltmak istiyor. Biliyorsunuz, Kissinger’in meşhur bir sözü var “biz, silah yarışına sürüklemekle Sovyetler Birliğini çökerttik” diyor. Onun için, dünyada yalnız yaşamıyoruz. Dünyadaki gelişmeleri en iyi takip eden ordumuzdur. Gerçekten, kumandanlarımız, dünya olaylarını her yönüyle takip eden insanlardır. Mümkün olduğu kadar, her safhada, ülkemizin, milletimizin menfaatı neyi gerektiriyorsa, ilkleri biz yapalım; başkalarını takip etmeyelim. İlk icraatları Türkiye Cumhuriyeti Devletinin her safhasındaki yöneticiler yaparsa, Türkiye’nin büyük sıkıntılara katlanmadan, lider bir ülke olacağına inanıyorum.

Bu kanunun, harp okullarımıza, ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, saygılar sunuyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

43 üncü madde üzerinde başka söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

44 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 44. — Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Hüseyin Arı; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA HÜSEYİN ARI (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün, burada, hakikaten çok önemli bir kanun tasarısı kanunlaşmış olacak; fakat, burada en önemli noksanlık, Harp Okulları Kanunu Tasarısının entegre edildiği 2547 sayılı YÖK Yasasının esas kendinin çarpık bir kanun olduğudur. İnşallah, ileride, o da düzeltilir, ona paralel olarak, entegre olan Harp Okulları Kanunu üzerinde de düzeltmeler yapılır.

Ayrıca, bu vesileyle, Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde bir konuya değinmek istiyorum: Bizim Silahlı Kuvvetlerimiz, 1950’li yıllarda, ilk defa, çağın gereklerine uygun olarak yeniden teşkilatlamış, yeniden kuruluşa geçmişti. Bu da, şu gerekçeyle yapılmıştır: NATO’ya girişimiz olan 1951 yılında, bu, zorunlu hale gelmiştir; yani, NATO üyesi devletlerin modern kuruluşlarına ayak uydurabilmek için onların kuruluşlarına geçmemiz zorunlu hale gelmiştir, o nedenle bu modernleşme yapılmıştır ve Amerikan kuruluş kitapları esas alınmıştır.

Şimdi, komutanın karargâhı, komutana en yakın, ona müşavirlik yapan uzman subaylardan ve kurmay subaylardan oluşur. Bunların görevi, komutanı en doğru şekilde bilgilendirmek, komutana salim kafayla karar verme olgusunu vermektir. Bütün görevi karargâhın budur; yani, komutanı, doğrular yönünde bilgilendirmek ve bu bilgiler doğrultusunda, komutanın vereceği kararı en doğru şekle sokmaktır.

Şimdi, bu Amerikan kuruluş kitaplarında -aynen aldığımız için- personel şube müdürünün emrinde bir moral subayı vardır. Bu, din işleri subayı olarak da geçiyordu. Bunun karşılığı, bugün, NATO ülkelerinde, başta Amerika olmak üzere, hepsinin karşılığında papazlar vardır, rütbeli veya rütbesiz papazlar. Bunlar, kışla içerisinde devamlı dolaşırlar. Bütün NATO ülkelerinde mevcuttur. Komutanın aynı zamanda müşaviridir bunlar, dinî konularda müşavirlik yaparlar ve bunların görevi, barış şartlarında, erleri moral açısından harbe hazırlamaktır, gerek ders kitaplarında, erlerin öğle derslerinde, gece derslerinde...

Mehmetçiğin, bizim ordumuzda Mehmetçiğin dinî yönden motive olmalarını sağlamak; bu, en büyük moraldir. Bizim Yüce Kitabımıza göre, hepinizin bildiği gibi, mukaddesatları için savaşan erler, nedir bunlar; bayrağı, sancağı, vatanı, inancı, milletinin birlik ve bütünlüğü için düşmanla savaşan asker, ölürse şehit, kalırsa gazidir. Bu, bin yıldan beri bu şekilde gelmiş ve Mehmetçik, bu inançla düşman üzerine saldırır ve tarih sayfalarını da altın harflerle süslemişlerdir.

Bizde de vardı bunun karşılığı ve 1974’lere kadar bu aynen devam etti; personel şube müdürünün emrinde din işleri subayı... Bunlar, ya ilahiyatçı oluyordu veya seçilmiş, ordu adına okumuş subaylardan oluşuyordu. Personel şube müdürünün emrinde, uzman olarak, komutana bu konularda müşavirlik yaparlardı, aynı zamanda eğitim programlarında bu konuları dizayn etmesi bakımından görevleri vardı. Ne hikmetse bu, 1974’lerden sonra, maalesef, barış şartlarında kaldırıldı, seferde vermek kaydıyla kaldırıldı, yani, seferî şartlarda, savaş şartlarında... Bu moral subayının görevi esas barış şartlarında önem arz etmektedir. Barış şartlarında o Mehmetçiği harbe hazırlama yönünde, diğer konuların yanında bu konularda da motive etmek, savaşma azim ve iradesini yükseltmek; bizim Mehmetçik için en büyük moral budur. Fakat, işte bu değişiklik, ordumuz için iyi olmamıştır, Mehmetçiğin harbe hazırlanması konusunda iyi olmamıştır; bu moral subayının esas görevi barış şartlarında önem arz etmektedir.

Onun için, ben burada, Sayın Bakanımızın karargâhında bu konuyu yeniden ele alması -bu moral subayının esas görevinin barış şartlarında olduğunu düşünerek, çünkü, biz, bakın, güneydoğuda yüzlerce, binlerce şehit verdik, şehidin defni oluyor, başka konular oluyor, karargâhta komutana bu konularla ilgili müşavirlik yapacak bir uzman yok- bu eksikliğin mutlaka giderilmesi ve bunun düzeltilerek din işleri görevlisinin -bugün NATO ülkelerinin hepsine var bu- moral subayının tekrar barış şartlarında da verilmesi en büyük arzumuzdur. Yani, bunun tekrar değerlendirilmesini ve karargâhlara bu subayların tekrar konulmasını arzu etmekteyiz.

Ben, bu duygu ve düşüncelerle, bu kanunun Türk Silahlı Kuvvetlerimize, milletimize hayırlı olması dilek ve temennilerimle, hepinize saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arı.

Başka söz isteyen?.. Yok.

44 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 44 üncü madde kabul edilmiştir efendim.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Böylece, Harp Okulları Kanunu Tasarısı kanunlaşmıştır; hayırlı, uğurlu olsun efendim. (Alkışlar)

Hepinize teşekkür ediyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

2. – Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/413) (S.Sayısı: 375) (1)

BAŞKAN – Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Nesrin Nas; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Ben süreyle ilgili cihazı 20 dakikaya ayarlıyorum; ama, Sayın Nas’ın, iktidar kanadının şuuru içerisinde konuşacağını ümit ediyorum.

ANAP GRUBU ADINA NESRİN NAS (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısının tümü üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisimize saygılarımı arz ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığınca hazırlanarak, Bakanlar Kurulunca, 20 nci Yasama Döneminde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan, ancak, dönemin sona ermesi nedeniyle kanunlaşamayarak kadük olan ve hükümetçe yenilenerek, yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısıyla ilgili sözlerime, öncelikle, uzun yıllardan beri, ülkemizin, terör batağından kurtulmak için verdiği mücadelenin bedelinin, hem sosyal hem de ekonomik açıdan son derece ağır olduğunu hatırlatarak başlamak istiyorum.

Ülke olarak, toplum olarak hepimizin birinci önceliği, insanımıza aş ve iş sağlamak, onun çağdaş, demokrat ve dünyanın müreffeh bir ferdi olmasını gerçekleştirmek iken, tüm çabalarımız ve kaynaklarımız, bu ağır ve hepimizin geleceğini çalan mücadeleye ayrılmak zorunda kalmıştır. İnsanlarımız, bu belâdan, sadece ekonomik ve sosyal olarak değil, pisikolojik olarak da ağır darbe almışlardır.

Sayın milletvekilleri, 30 000 insanımız, bu terörde canını yitirmiştir. Bu rakam, bir istatistikî değerin çok ötesinde anlam ifade etmektedir. Yitirdiğimiz hayatlardır, kaybolan umutlardır ve gelecektir; 30 000 ailedir. Bu insanlarımız, ellerinde olmayan ve kendilerinin de müsebbibi olmadığı bir terör batağının isimsiz kahramanlarıdır.

(1) 375 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.

Türkiye, bu ağır bedeli ödeyerek, terörle mücadelenin sıcak bölümünü kazanmıştır. Asıl mücadele ise şimdi başlamaktadır. Önce bu yaraları sarmak, umutsuzluğu umuda çevirmek ve eş anlı olarak terörün sosyal ve ekonomik sebeplerini ortadan kaldırmak zorundayız. Artık normal yaşama dönme ve kaynaklarımızı dünya ile yarışa ayırma zamanı gelmiştir.

Bize bu imkânı sağlayan ve bu mücadelede büyük başarı elde eden Türk Silahlı Kuvvetleri, bugüne kadar 4 235 şehit vermiş; 1 619 gazi ve 9 309 yaralı olmak üzere toplam 15 163 evlâdımız bu mücadeleden zarar görmüştür. Bu müacadelede zarar görenlere, kanunlar çerçevesinde birtakım imkânlar kuşkusuz sağlanmıştır. Harp ve vazife malullüğünü gerektiren nedenlerden dolayı hayatını kaybedenlerin dul ve yetimleri ile sakatlanarak işgücü kaybına uğrayan malullere, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununa göre aylık bağlanmaktadır. Harp ve vazife malullerinden hizmeti 30 yılın altında olanlar 30 yıllık hizmet yapmış kabul edilmekte, bağlanan aylıklara malullük zamları ilave edilmekte, harp malullerine bir üst rütbe üzerinden aylık bağlanmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri vazife malullerinin aylıklarına, aynı rütbeden harp malulü olan emsali ile vazife malulüne öngörülen maaş arasındaki farkın yüzde 80’i de ayrıca ilave edilmektedir. Ancak, Emekli Sandığı Kanununda sağlanan bu imkânlara rağmen, aylık bağlanmasına esas alınan rütbe ve derece değişmediğinden, özellikle genç yaştaki rütbelerindeyken şehit olan personelin dul ve yetimleri ile malul olanların maaşları yeterli ölçüde artmamaktadır. Terör nedeniyle şehit olanların dul ve yetimleri ile malullerin mevcut maaşları, enflasyonist ortam nedeniyle de zaman içinde çok yetersiz kalmakta ve bu nedenle de, artırılmasına gerek duyulmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işte, hazırlanan ve Millî Savunma ve Plan Bütçe Komisyonları tarafından benimsenen bu kanun tasarısıyla, hayatını kaybedenlerin dul ve yetimleri ile yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede malul olanlara bağlanan aylıkların, rütbe, kıdem ve unvanlarında bir değişiklik yapılmamak ve geçmişe yönelik hak doğurmamak kaydıyla, görevde bulunan emsalleri gibi her yıl kademe ilerlemesi, her üç yılda bir derece yükselmesi yapacak şekilde artırılmasına imkân sağlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, kuşkusuz, bu, bir sosyal güvenlik meselesidir; ancak, bu meseleye, klasik sosyal güvenlik aktuarya dengesinden bakamayız; çünkü, bu mücadeleye aktif olarak katılan insanlarımız, eğer yaşasalardı ya da malul olmasalardı, çocuklarına daha iyi bir gelecek, kendilerine daha güvenilir bir yaşam kurabileceklerdi; ne var ki, terör nedeniyle bu hakları ve bu gelecekleri ellerinden alınmıştır. Anayasamızda da açıkça ifade edildiği gibi, devlet, bu açıdan insanına sahip çıkmak, onun geleceğini korumak ve umutlarını yeşertmekle yükümlüdür. Verilen mücadelenin temelinde, devletin özvarlığının savunulması, insanların yaşam hakkının teminat altına alınması ve özgürlükçü demokratik sistemin yaşatılması yatmaktadır. Silahlı kuvvetler ve polis teşkilatınca verilen bu zorlu; fakat, bir o kadar da onurlu mücadele sırasında, pek çok kolluk personelimiz şehit olmuş ya da bir daha görev yapamayacak derecede yaralanmış ve sakatlanmıştır. Mevcudiyetine yönelik sistemli terör hareketleri gerçeğiyle karşı karşıya kalan bütün devletler, hukukî sınırları içerisinde, bir öz savunma mekanizması geliştirmek durumundadırlar kuşkusuz; bunlar da, bunun gibi hukukî ve idarî tedbirleri kapsar.

Sayın milletvekilleri, geliştirilmesi gereken en önemli tedbirlerden birisi de, bizzat terörle mücadele eden personelin moral motivasyonunu en yüksek seviyeye çıkarmaktır. Bunun için, terörle mücadele sırasında şehit olmuş ya da yaralanmış görevlilerin acılarını bir nebze olsun dindirebilmek maksadıyla, pek çok hukukî ve idarî çözümler söz konusudur. Şehitlerimizin geride kalanlarına, malullerimizin de kendilerine ve ailelerine sağlanacak yaşam standardı, terörle mücadele stratejisi açısından oldukça önemlidir. Zira, hayatını hiçe sayarak, en riskli görevlere cansiparane koşan personelin şehit ya da malul olması halinde yaşamını ç koşullarda sürdürmesi, halen bu görevleri yürütenleri ya da yürütecek olanları moral motivasyon bakımından da son derece olumsuz etkileyecektir. Bu tasarı, böyle bir ihtiyaçtan doğmuş ve yüksek huzurlarınıza getirilmiştir.

Onbeş yıldan beri süren terörün -hepinizin bildiği gibi- Türkiye’ye maliyeti yaklaşık 85 milyar dolardır. Bu miktar, Türkiye’nin geri kalmış bölgelerinde harcansaydı, Türkiye’nin kalkınması ve çağdaş ülkeler seviyesine çıkması içten bile değildi. O nedenle, Türkiye, terörle yaptığı sıcak mücadeleden sonra, artık, teröre muhatap bölgelerde ekonomik kalkınmayı sağlamak ve o bölgelerde yaşayan insanlarımızı, bir an önce, dünyanın ve ülkenin geleceğine entegre etmek durumundadır. Artık, ülkemiz, yirmi yıldır teröre harcadığı enerjiyi yeni dünyaya entegre olmaya, farklılaşan ve değişen yeni değerleri anlamaya, yorumlamaya ve bütün bunlardan gerekli sonuçları çıkararak dünyada ve bölgesinde saygın ve önemli bir yer almaya harcamak zorundadır; buna hepimiz mecburuz.

Bu vesileyle bu kanun tasarısının toplumumuza hayırlı olmasını diliyor, Yüce Meclisimize saygılarımı arz ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Sayın Nas.

Efendim, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru; buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; 8.6.1949 tarih ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 375 sıra sayılı Kanun tasarısı üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi grubum ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Tarih sahnesine çıktığı günden bugüne, Türk Milleti, hür ve bağımsız yaşama ülküsünden hiç taviz vermemiştir. Bu ülküsü uğrunda tarihin her döneminde üzerine düşen tarihî görevi her şartta yerine getirmiştir. Yüce Türk Milletinin her ferdi devletin bekası, milletin istiklali için dün olduğu gibi, bugün de aynı şuur içindedir, gerekirse hayatını bu uğurda seve seve feda etmeye hazırdır. Bunda hiçbirimizin şüphesinin olduğunu zannetmiyorum.

Milletimiz ve devletimiz için canlarını feda eden, bu uğurda bedenlerinin birkısmını kaybeden insanlarımızı ve geride bıraktıklarını da unutmamalıyız. Onları, milletimizin, devletimizin şanına, şerefine yakışır bir şekilde yaşatmak, ihtiyaçlarını karşılamak bizlerin namus borcu olmalıdır. Yeni yetişen neslin şevki şehit, dul ve yetimlerinin veya gazilerimizin durumunu görerek kırılmamalıdır; aksine, bu vatandaşlarımıza devletimizin yaklaşımı şevk ve heyecan vermelidir.

Dün, bu milletin evlatları -çocuklarından yetişkinlerine kadar- ana, baba ve dedelerinden hep gazilik ve şehitlik hatıraları dinleyerek büyümüştür. Bu hatıralar insanların tüylerini diken diken ederek gençleri benzer durumlar için gönüllü neferler haline getirmiştir. Yüce dinimiz İslamiyet de, gazilik ve şehitliği, Allah katında en büyük makam ve mükâfatlardan biri olarak bildirmiştir. Öyle ki, Yüce Mevla, Kur’an-ı Kerim’inde, şehitler için “ölüler demeyiniz, onlar diridirler; ama, siz anlayamazsınız” diyerek, şehitlerin Allah katındaki imtiyazlarını en istisnaî ve çarpıcı şekilde ifade etmiştir.

Türk Milleti, millî karakterinden dolayı, istiklal ve bağımsızlığına çok düşkündür. Yüce dinimizin gazilik ve şehitlik payesine ulaşmak için, milletimiz, her zaman kararlı ve istekli olmuştur. Bu, bizim millî karakterimiz ve ülkümüzdür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; devletin bekası ve milletin istiklali için canlarını feda eden şehitlerimizin dul ve yetimleri, gazilerimiz, malulen emekli olmuş güvenlik görevlilerimiz, barış dönemlerinde huzur içinde olmalıdırlar. Kendilerinin ve çocuklarının millî emanetler olarak kabul edilmesi, devletimizin kanatları altında kendilerini huzur, emniyet, güven içinde görmek istemeleri en temel haklarıdır. Bu bir lütuf değil, anayasal bir haktır; çünkü, Anayasamızın 61 inci maddesi “Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar” hükmüyle, devletimizi bu konuda görevlendirmiştir. Bu yasal dayanaktan öte, yukarıda belirttiğimiz gibi, millet vicdanında bir namus borcu olarak algılanmaktadır.

Devletimiz, bu gayeye matuf olmak üzere, bu kahraman insanlara karşı görevlerini yapmaya çalışmaktadır. Emekli silahlı kuvvetler mensupları, harp malulü gaziler, şehit dul ve yetimleri ile muharip gazilere, değişik yasalarla sosyal ve ekonomik haklar sağlanmıştır, sağlanmaya da devam edilmektedir.

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu, harp ve vazife malullüğünü gerektiren nedenlerden dolayı hayatını kaybedenlerin dul ve yetimleri ile sakatlanarak işgücünü kaybeden malullere aylık bağlamaktadır. Ayrıca, mağduriyetlerini önlemek için de, bu kanuna ek bir madde eklenmesi, Millî Savunma Bakanlığınca zarurî görülmüştür.

Bu zaruriyetin içeriği şöyledir: Harp ve vazife malullerinden, hizmeti 30 yılın altında olanlar 30 yıl hizmet yapmış kabul edilmektedir. Bağlanan aylıklara malullük zamları ilave edilmektedir. Ayrıca, harp malullerine, bir üst rütbe üzerinden aylık bağlanmaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri vazife malullerinin aylıklarına, aynı rütbeden harp malulü olanların emsali ile vazife malulüne öngörülen maaşın arasındaki farkın yüzde 80’i ayrıca ilave edilmektedir.

Emekli Sandığı Kanununda sağlanan bu imkânlara rağmen, aylık bağlanmasında esas alınan rütbe ve derece değişmemektedir. Bu nedenle, genç rütbelerde iken şehit olan personelin dul ve yetimleri ile malul olanların maaşları yeterince artmamaktadır. Hazırlanan taslakta, bu mağduriyetlerin giderilmesi için kapsam ve malî yük de dikkate alınmalı, ilk aşamada hayatını kaybedenlerin dul ve yetimlerine, yaşamak için başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede malul olanlara bağlanan aylıkların rütbe, kıdem ve unvanlarında bir değişiklik yapılmamak ve geçmişe yönelik hak doğurmamak kaydıyla, görevde bulunan emsalleri gibi, her yıl kademe ilerlemesi, her üç yılda bir derece yükselmesi yapacak şekilde artırılmasına imkân sağlanmaktadır.

Bu kanuna eklenen ek maddeyle, bu maddede belirtilen kanunlar kapsamındaki görevler ile ayrıca barışta ve olağanüstü hallerde yapılan eğitim, tatbikat ve manevralar ile birlik halinde intikaller sırasında bu hareket ve hizmetlerin sebep ve etkileri ile hayatlarını kaybedenlerin dul ve yetimleriyle yaşamak için gereken hareketleri yapmaktan aciz olan ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak şekilde malul olanlara bağlanan aylıkların yükseltilmesi sağlanmakta, yükselmede uygulanacak esaslar belirlenmektedir.

Tasarının, sadece Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına yönelik olarak hazırlanmadığı, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi tüm sivil iştirakçileri de kapsadığı ifade edilmektedir.

Ayrıca, bu tasarıda dikkatimizi çeken bir başka nokta da, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 77 nci maddesinde değişiklik yapan tasarının 1 inci maddesinin (b) bendinde, askerî personel için rütbe tavanı, subaylarda kıdemli albay, astsubaydan subay olanlar, subaylar ve uzman jandarmalarda yükselebilecekleri azamî derece ve kademe olarak belirlenmektedir. Buna göre, şehit olan bir teğmenin aylığı, zamanla albay rütbesi ve derecesiyle ödenebilecektir. Askerler açısından böyle bir düzenlemenin temel amacı, aylıkları artıran rütbeden kaynaklanan gelecek haklarının kazanılmasıdır.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarının kanunlaşması durumunda, yaklaşık 70 000 dosyayı kapsayacak olan ve Emekli Sandığının yapmış olduğu ön incelemelerde vazife malulü, harp malulü ve nakdî tazminat olarak 1 inci derece ile 6 ncı derece arasında toplam 49 763 kişi ve 35 612 dosyaya ulaşılmış bulunmaktadır. Aynı birimce bunun, 70 000 dosyaya ulaşabileceği tahmin edilmektedir. Yaklaşık 70 000’i bulacağı tahmin edilen dosya miktarı içinde, 1985’ten 6.4.2000 tarihine kadar şehit olan, görev esnasında vefat eden ve vazife malulü, emekliye sevk edilen emniyet personelinin istatistik verilerine baktığımızda, toplamda 1 027 dosyanın varlığı görülecektir.

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa ek bir madde ile geçici bir madde eklenmesine ilişkin, 375 sıra sayılı kanun tasarısı Yüce Mecliste kanunlaşmalıdır. Tasarının kanunlaşması, devletimize, milletimize, dul ve yetimlerimize, malullerimize daha faydalı olacaktır. Anayasanın eşitlik ilkesi doğrultusunda, birlik ve bütünlüğümüzün pekişmesinde büyük yararlar sağlayacağını düşünmekteyim.

Devletimizin bekası ve Türk Milletinin istiklali uğrunda, hayatını, vücudunun bir parçasını veren insanlarımızın ve çocuklarının maddî ve manevî hayatlarında, bu kanunla, nispî bir iyileşme sağlanmış olacaktır.

Bu kahraman insanlara devletimizin imkânları geliştikçe daha iyi hizmetlerin verilebilmesi dileklerimle, kanunlaşacak olan tasarının, muhataplarına ve milletimize hayırlı olmasını diliyor; bu vesileyle, şehitlerimizi rahmetle anıyor; Grubum ve şahsım adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğru.

Şimdi, söz sırası, Fazilet Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali Oğuz’da.

Buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA ALİ OĞUZ (İstanbul) – Muhterem Başkanım, değerli arkadaşlarım; müzakere konusu yaptığımız 375 sıra sayılı kanun tasarısı üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, sizleri hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde İle Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısını müzakere ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, tasarı ne getiriyor: Tasarının ilgili maddesinde belirtilen kanunlar kapsamındaki görevler ile ayrıca barışta ve olağanüstü hallerde yapılan eğitim, tatbikat ve manevralar ile birlik halinde intikaller sırasında, bu hareket ve hizmetlerin sebep ve etkileriyle, hayatlarını kaybedenlerin dul ve yetimleri ile yaşamak için gereken hareketleri yapmaktan aciz olan ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak şekilde malul olanlara bağlanan aylıkların yükseltilmesi sağlanmakta ve bu yükselmede uygulanacak esaslar belirlenmektedir.

Bununla yapılmak istenen, zamanla oluşacak mağduriyetlerin önünü almaktır. Bunu olumlu buluyoruz.

Devletin görevi, Anayasada da ifade edildiği gibi, milletin maddî ve manevî refahını temin etmek için çalışmaktır. Devlet, sosyal devlet olmanın gereklerini eksiksiz olarak yerine getirmelidir.

Değerli arkadaşlarım, içerisinde yaşadığımız ülkenin bağımsızlığı, birlik ve beraberliği, bayrağı, bütün değerleri, uğrunda ömrünü vakfetmiş kimseler sayesinde oluşmuştur.

Şair “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.

Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır” diyor.

Asım’da “Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor tevhidi,

Bedr’in arslanları ancak bu kadar şanlı idi” buyurulmaktadır.

Bizler, bugünümüzü, şehitlerimizin ve gazilerimizin fedakârlığına borçluyuz.

Sadi Şirazi, Bostan’da bir kıssa anlatıyor: “Nuşirevan can verirken Hürmüz’e şöyle demiş: ‘Muhtaç olan yoksulları koru. Zira, padişah, halkın sayesinde taç taşımaktadır. Zaten, halk köke benzer, sultan ağaca... Ve ağaç kökünden kuvvet alır evladım.’”

“Nihayet kendisinden fazlasıyla iyilik gördüğün kimseye fenalık etmen insanlık değildir.”

Yine, Sadi Şirazi, Bostan’da: “Sana hizmeti geçmiş biri ihtiyarlayınca yılların hakkını unutma. İhtiyarlık, onun elini hizmetten alıkoyduysa, senin elin cömertliğe muktedirdir. Onu unutma.”

Şehitlerimizin ve gazilerimizin dul ve yetimlerinin ve malullerinin sıkıntılı yaşamaları, unutulmaları, bir devlet için düşünülemez.

Yine, bir yazar “bir şikâyetçinin gönül perişanlığı bir padişahı tahtından indirir” buyuruyor.

65 milyon memleket evladı olarak, bizlerin refahı, devletin bekası, bizler için, devlet için hayatını kaybetmiş şehitlerimizin, gazilerimizin, malullerimizin rahat bir hayat standardına kavuşmalarıyla mümkündür. Bu kanun, nispeten bunu sağlayağı için ve durumlarını iyileştireceği içindir ki, hayırlı bir adım olmuştur.

Bu yeterli midir? Hayır; bunu yeterli görmüyoruz. Bu ülkede, sadece şehit yakınlarımız, maluller değil, yaşamı açlık sınırında bulunan milyonlarca insanımızı rahatlatacak tedbirleri almamız lazım; gelir dağılımındaki bozuklukları düzeltmemiz lazım; haksız kazancın önüne geçmemiz lazım; emeği, alın terini korumamız lazım; bu ülkede, aç, açık kimsenin kalmaması lazım. Memleketimizde, 15 - 20 milyona yaklaşan aç ve bitap insan varken, açlık hududunda yaşayan insan varken, 20 milyon evladımız işsiz ve perişanken, tabiî ki, memleket, refah ve saadet içerisindedir ve her bakımdan bütün hizmetler yapılmıştır diyemeyiz.

Kıymetli arkadaşlarım, bunlar, kendiliğinden, birtakım içi boş temennilerle olmaz. Gerçek âlemde, ikili rakamları tüketen enflasyonu sanal âlemde görünmez hale getirmekle, halkın, şehitlerin, dul ve yetimlerin, malullerin refahını sağlamak imkânsızdır. Bugün yapılacak iyileştirmelerle bugün verilen miktar, yine de enflasyonun altında kalacaktır. Temenni ediyoruz ki, ülkesi için canını fedadan çekinmeyen bu insanlarımızın yakınları, gazi ve malulleri, insan onuruna yakışır gelir düzeyine yükseltilsin; aksi takdirde, bugün verdiğimizi yarın geri alırsanız, ne bu ülkeye ne de bu kanunla durumlarını iyileştirmeye çalıştığımız kesimlere bir fayda sağlayamayız.

Şehit yakınlarımızı, her türlü tedbirlerle ve her türlü iyileştirmelerle, alacağımız tedbirlerle, getirdiğimiz tedbirlerle iyileştirdik dememiz mümkün değildir; çünkü, onların fedakârlıkları bizim getirdiklerimizle mukayese edilemez. Şairin dediği ne kadar güzel:

“Bu vatan, toprağın kara bağrında,

Sıradağlar gibi duranlarındır.

İstiklal uğrunda, vatan yolunda,

Kendini toprağa verenlerindir.”

Onlar canlarını verdi, onlar organlarını verdi; biz ise, onlara bir parça refah imkânı getirmek için gayret sarf ediyoruz.

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”

Onlar canlarını ve sıhhatlerini, bütün varlıklarını ve hayatlarını vermiş olmalarına rağmen, onlar Allah için can vermelerine rağmen, bizim getirdiğimiz bu ufacık iyileştirmenin, onların fedakârlıkları karşısında hiçbir şey ifade etmediğini burada tekrarlamak istiyorum.

Şehitliğin karşılığı hiçbir şeyle ölçülemez. Şehitler, Allah indinde, peygamberlerle birlikte haşredilecek ve onlarla komşu olacak mukaddes insanlardır. Gazilerimiz de, hayatlarının her safhasında, verdikleri organlarının yokluğuyla, ıstırap içerisinde olan insanlardır. Çıkacak bu kanun, şehitlerimize ve gazilerimize bir parça imkân ve ferahlık getirirse, ne mutlu bize. Tekrar arz ediyorum ki, onlar canlarını, organlarını verdiler; biz ise, onları bir parça onore etmek için gayret ediyoruz.

Yine, merhum Âkif’in dediği gibi:

“Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,

Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.”

Onlara minnet ve şükran borçluyuz. Şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi de minnetle anıyoruz. Onların mevcut yakınlarının durumlarını iyileştirmek için, onlara bir parça nefes aldırmak için, enflasyon dolayısıyla kendilerine maddî ve ekonomik sıkıntı getirecek kanun hükümlerini, zaman içerisinde hatırlayarak yeniden gözden geçirmenin en hayırlı tedbir olacağını düşünüyorum.

Bu kanunun, şehitlerimizin yakınlarına, gazilerimize ve onların yakınlarına refah getirmesini, onlara hayırlı olmasını, memleket ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, bu vesileyle, hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oğuz.

Şimdi, söz sırası, Demokratik Sol Parti Grubu adına, Uşak Milletvekili Sayın Hasan Özgöbek’te.

Buyurun Sayın Özgöbek. (DSP sıralarından alkışlar)

DSP GRUBU ADINA HASAN ÖZGÖBEK (Uşak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı hakkında Demokratik Sol Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce, Grubum ve şahsım adına Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum

Devlet ve toplum hayatımız bakımından, asayişin sağlanması, yurdun savunulması, barışın ve istikrarın korunması, sürekli ve sürdürülebilir kılınması büyük önem arz etmektedir. İstikrarın sağlanması, sürekli ve sürdürülebilir kılınması, ekonomik gelişmemiz ve kalkınmamız için de gerekli ve önemli unsurlardandır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin içinde bulunduğu coğrafî konumuna baktığımızda, dengelerin henüz oluşmadığı, istikrarsızlık ve belirsizliklerle dolu bir coğrafyada yer aldığını görmekteyiz. Demokratik, laik yapısı ve hukukun üstünlüğünü esas alan yönetim biçimiyle, güçlü devlet geleneği ve çok boyutlu kültür yapısıyla, ülkemiz, bulunduğu bu coğrafyada istikrar unsuru olmayı sürdürecektir. Bu amaçla, 57 nci hükümetimiz ve Silahlı Kuvvetlerimiz, üstlerine düşen görevleri üstün başarı ve layıkıyla yerine getirmektedirler.

Barışın ve istikrarın temin edildiği, kalkınmamız için önemli adımların atıldığı, içinde yaşadığımız bugünlere, ne yazık ki, kolay bir şekilde ulaşılamamıştır. Bu uğurda, ekonomik kaybımızı göz önüne almasak dahi, sayıları binlerle ifade edilen şehitlerimiz, malullerimiz ve onların dul ve yetimlerini gözardı etmemiz mümkün değildir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir. Sosyal devlet kavramından anladığımız, devletin vatandaşlarını koruması, kollaması ve onları sosyal güvence altına almasıdır. Bilindiği üzere, ülkemizde, sosyal güvenceler, Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur gibi sosyal güvenlik kuruluşları aracılığıyla sağlanmakta, çalışanlara, emeklilere, vazife malullerine, şehit dul ve yetimlerine her türlü hizmet bu kurumlar aracılığıyla sunulmaktadır; ancak, sosyal güvenlik kurumlarının içinde bulunduğu, gerek ekonomik gerekse yapısal sıkıntılardan dolayı sunulan hizmetlerin yeterli düzeyde olduğunu söylemek pek mümkün değildir. Bunun bir eleştiri olarak algılanmasını istemiyorum. 57 nci hükümetin yaptığı olumlu çalışmalar neticesinde, söz konusu kurumlarımızın ideal düzeyde hizmet verebilecek seviyeye en kısa zamanda geleceklerine de inancım tamdır.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu yasa tasarısıyla, harp ve vazife malullüğünü gerektiren nedenlerden dolayı hayatını kaybedenlerin dul ve yetimleri ile sakatlanarak işgücü kaybına uğrayan malullerin mağduriyetleri bir nebze olsun giderilecek, ekonomik ve sosyal durumları günün koşullarına göre yeniden düzenlenmiş olacaktır.

Tasarının gerekçeleri incelendiğinde; Emekli Sandığı Kanununda sağlanan tüm imkânlara rağmen, özellikle genç yaşlarında şehit olan personelin dul ve yetimleri ile malul olanların maaşlarının yeterli ölçüde artmadığı gerçeğinden yola çıkılarak, söz konusu mağduriyetlerin giderilebilmesi için, ilk aşamada, başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek derecede malul olanlar ile şehitlerin dul ve yetimlerine ödenen aylıkların, rütbe, kıdem ve unvanlarında bir değişiklik yapılmamak ve geçmişe yönelik olmamak kaydıyla, görevde bulunan emsalleri gibi derece ve kademe ilerlemesinin uygulanması suretiyle aylıkların artırılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.

Tasarının, terör nedeniyle şehit olanların dul ve yetimleri ile malullerin maddî durumlarınının iyileştirilmesine yönelik olarak hazırlandığı; terör nedeniyle şehit olanların dul ve yetimleri ile malullerin mevcut maaşlarının zaman içinde yetersiz kaldığı, bu nedenle de artırılmasına gerek duyulduğu; tasarının, Emekli Sandığına tabi sivil iştirakçiler ile subaylar, assubaylar, uzman jandarma ve uzman erbaşlarla, yedek subayları, erleri ve erbaşları kapsadığı; yine, tasarıyla getirilen düzenlemeyle, özellikle genç yaşta şehit olanların dul ve yetimleri ile yaşamak için başkasının desteğine muhtaç olan malullerimizin rütbe ve dereceleri artırılmayarak, sadece aldıkları ücrete emsal teşkil eden maaş göstergelerinin yükseltilmesi hedeflenmektedir. Bu durum, Emekli Sandığı kurumunun aktuaryel dengesini bozucu, büyük bir malî yük de getirmeyecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önceki Fazilet Partili konuşmacının konuşması sırasında okuduğu şiirlere dayanarak iki dörtlük okumak istiyorum:

“Yemeğini yerken açları,

Ocağın yanarken üşüyenleri,

Sen işindeyken işsizleri,

Duyabiliyorsan yanıbaşında.

Yanan ormanla yanabiliyorsan,

Gönlüne gömebiliyorsan

Seni yaşatmak için

Şehit düşen askeri.

Yaradana borcunu

Biliyorsun demek,

Ödeyemesen de

Ölünceye dek.” (DSP sıralarından alkışlar)

Bülent Ecevit’in bir şiiriydi.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özgöbek.

HASAN ÖZGÖBEK (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimi bitirirken, bu tasarıyla sağlanan ve sınırlı sayıda vatandaşımızı kapsayan düzenlemenin en kısa zamanda yenilerinin de yapılarak, tüm emekli, dul ve yetimlerimizi de kapsaması dileğiyle, tasarının hayırlı ve uğurlu olmasını diler; Demokratik Sol Parti Grubu adına lehte oy kullanacağımızı bildirir; hepinize saygılar sunarım. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özgöbek.

Şimdi, söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Sadri Yıldırım’ın.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Sayın Yıldırım, kısa ve öz olsun.

BAŞKAN – Bilemiyoruz efendim; Sayın Yıldırım bilir. Sayın Yıldırım onu yapmaz.

Buyurun Sayın Yıldırım.

DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı hakkında, Doğru Yol Partisi Grubu adına, görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, televizyonları başında bizi izleyen aziz halkımıza, şehit ailelerine ve gazilerimiz ile Yüce Heyetinize, Grubum ve şahsım adına saygılarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, Türk’ün adını dünyaya duyuran, milletimizin gururu olan, tarihe altın harflerle destan yazdıran, gönüllerimizde yaşayacak olan, vatan için canını vermiş şehitler ve bu yolda canını vermekten çekinmemiş gazilerimizin haklarını vermek ve savunmak, vatan ve insanlık görevidir. 19 Eylül 1921 tarihinde 153 nolu Kanunla, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Başkomutan Mustafa Kemal Paşaya gazilik unvanı verilişinden bu yana, 19 Eylül bir daha hatırlanmamıştır. Oysaki, bugünü, yani, 19 Eylülü, gaziler günü ve haftası olarak kutlamak için kanunlaştırabiliriz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuyla ilgili, Atatürk’ün veciz bir sözünü hatırlatmak istiyorum. “Vatan ve millet için her şeyini feda eden harp malulleri canlı bir abidedir, onlar için ne yapılsa azdır” demekle, şehit ve gazilerin önemini belirtmiştir.

Anayasamızın 61 inci maddesindeki “devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar” hükmüyle de gazi ve şehitlerimizin haklarını korumuş ve önemini belirtmiştir.

Gazi ve şehitlerimizin hakkını koruyan, 1915 yılında ülkemizde kurulmuş bulunan, harp malulü, gaziler, şehit, dul ve yetimlerinin dernek, başkan ve yönetim kurulları ile üyelerine de ayrıca teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı, oldukça geç kalmış bir tasarı olmasına rağmen, şehit aileleri ve gazilerimizin aylıklarında iyileştirme sağlayacağına inanıyoruz. Vatanî görevlerini yerine getirirken şehit olanların aileleri ve bedenlerinin en az bir bölümünü kaybeden gazilerimiz, çektikleri acılardan çok, duyarsızlıklardan kahroluyorlar, sadece özel günlerde hatırlanmak istemiyorlar. Oysa, onların, bundan sonraki hayatlarını devam ettirebilmek için, sadece yakınlarının değil, hepimizin, tüm insanlığın desteğine ihtiyaçları vardır.

Görüşülmekte olan tasarı, terör nedeniyle şehit olanların dul ve yetimleriyle, yaşamak için başkasının desteğine muhtaç olan malullerin, mevcut maddî durumlarının zaman içinde yetersiz kalması nedeniyle, maddî durumlarının iyileştirilmesine imkân sağlayacaktır.

Yasa tasarısı, halen maaşlarını çok düşük alan şehit aileleri ve gazi aylıklarının daha üst seviyeye yükseltilebilmesi için yeniden düzenlenmesini öngörüyor. Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen tasarıya göre, terörle mücadele sırasında şehit düşen veya gazi olan subay, assubay, uzman jandarma, uzman erbaş ve emniyet mensupları ile bunların dul ve yetimleri maaş artışından yararlanabileceklerdir. Bu kanun tasarısının tüm şehit ve malulleri kapsayacak şekilde yasalaşması, birlikte hareket etmenin ne kadar büyük bir güç ortaya çıkardığının bir göstergesi olacaktır.

Şehit ve gazi maaşlarındaki bu düzenlemeyle maaşlarda otomatik artış olacak ve en yüksek maaş kıdemli albay emeklisine, en düşük maaş ise assubay emeklisine denk gelecek. Yeni uygulamada, yedek subay, erbaş ve erlere uygulanacak azamî derece ve kademede öğrenim durumları esas alınacak. Bu düzenlemeden 10 000 şehit ailesi ile 5 000 gazi yararlanacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarı yasalaştığı takdirde, şehit ailelerine bağlanacak olan assubay maaşının esasları ile ilgili tasarı kapsamına girenlerin dul ve yetimleri ile başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede malul olanlara bağlanan aylıklar, göreve devam eden emsallerinin maaş derece ve kademesine yükseltilecektir. Yasanın yürürlük tarihinden sonra ilgili yasaların kapsamına giren görevlerde şehit ve malul olanlara bağlanacak aylıkların her yıl kademe ilerlemesi ve her üç yılda bir derece yükseltilmesi işlemine tabi tutulacağı malumlarınızdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu arada, Uşak Belediyesi ve Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi, 16 Şubat 2000 tarihinde aldıkları kararla, kendilerine bağlı taşıma araçlarında (minibüslerde) şehiriçi hatlarda, şehit ve gazi ailelerine ücretsiz hizmet vereceklerini bültenlerinde açıklamışlardır. Uşak Belediyesi, Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi ve bağlı taşıma araçları sahiplerine, göstermiş oldukları hassasiyet ve vefa örneğine huzurlarınızda şükranlarımı sunuyor, şehit ve gazi aileleri adına teşekkür ediyorum. Bütün illerimizin, ilçelerimizin belediyelerinden ve otobüs firmalarımızdan aynı hassasiyeti ve duyarlılığı beklemekteyiz; bu duyarlılığın her kesimden gelmesini diliyorum.

Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki görevler ile barışta ve olağanüstü hallerde yapılan eğitim, tatbikat ve manevralar ile birlik halinde intikaller sırasında, bu harekât ve hizmetlerin sebep ve etkileriyle hayatlarını kaybedenlerin dul ve yetimleri ile yaşamak için gereken haraketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede malul olanlara bağlanan aylıklarda bir artış olacağına ve bunun, maddî bir iyileştirme getireceğine inanıyoruz.

Bu inançla, tasarının, ülkemize, şehit ailelerimize ve gazilerimize hayırlı olmasını diler; Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.

Ayrıca çok teşekkür ederim bizi kırmadığınız için.

Gruplar adına konuşmalar bitmiştir.

Şahsı adına, İçel Milletvekili Sayın Edip Özgenç; buyurun efendim.

Sayın Özgenç de konuşmasını çok uzatmaz.

EDİP ÖZGENÇ (İçel) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; en içten duygularımla selamlıyorum. Bugün görüşmekte olduğumuz bu yasa vesilesiyle, halisane duygularımı sizlere arz etmek için söz almış bulunuyorum.

Türk Milletinin engin sevgi ve güvenine sahip, onun bağrından çıkan, övünç ve kıvanç duyduğumuz Türk Silahlı Kuvvetleri, geçmiş yıllarda olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da huzurun, bölgemizde barışın tesisi için kendisine tevdi edilen tüm görevleri, üstün bir gayret, sarsılmaz azim ve coşkuyla yerine getirmeye devam ediyor.

21 inci Yüzyıla girmek üzere olduğumuz şu günlerde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, aynı şevk ve heyecanla, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, aziz milletimizin emrinde ve devletimizin hizmetinde olarak, yurt içinde ve yurt dışında üzerine düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirdiğine inancımız tamdır. Bu duygularla, aziz şehitlerimizi rahmetle anıyorum, kahraman gazilerimize ve tüm emekli personelimize saygılarımı, şükranlarımı sunuyorum.

Malumunuz, bugünkü yasa, harp ve vazife malullüğünü gerektiren nedenlerden dolayı hayatını kaybedenlerin dul ve yetimleri ile sakatlanarak işgücü kaybına uğrayan malullere, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre aylık bağlıyor. Ancak, bugün, sizlere arz etmek istediğim ve zaman zaman, yayımlamış oldukları dergilerle isteklerini ve arzularını intikal ettiren Harp Malulüleri, Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneğinin, bize, özellikle intikal ettirmek istedikleri bir konu var, o konuyu sizlere arz etmek suretiyle sözlerime son vermek istiyorum.

Bu kanun tasarısında, şehit aileleri ile başkasının yardım ve desteğine muhtaç malullere bağlanacak aylıkların, her yıl kademe ilerlemesine, her üç yılda bir derece yükseltilmesine tabi tutulacağı belirtilmiş. Bu konu Komisyonda görüşülürken, Komisyon, tasarının tüm malul ve şehitleri kapsam altına alma takdirinin Yüce Meclise ait olduğunu belirterek, düzeltmeyi, Genel Kurula bıraktığını arz etmiş. Kanun tasarısının bu haliyle çıkması, sadece maluller arasında değil, şehit aileleri arasında da, birkısmına harp şehidi olduğu için veya terörle mücadelede göğüs göğüse çarpışırken şehit olduğu için terfi ettiği, diğerlerine ise “sizler de şehit eşisiniz; ama, kanun sizi kapsamadığı için terfi ettirilmediniz” gibi ayırımlara neden olacağını düşünüyorum.

Ayrıca, maluller arasında “başkasının yardım ve desteğine muhtaç olmayan” şeklinde ayırım yapmanın da, Anayasanın 61 inci maddesine aykırı davranmak olduğu ifade edilmiş; çünkü, aynı görevde şehit olanın veya iki kolunu kaybedenin terfi işlemi yapılacak, tek kolunu kaybedenlerin ise yapılmayacak ve kendisine “diğer kolunu da kaybetseydin” denilecek şeklinde sonucu ortaya çıkaracak bir durum arz ediyor. Kanun tasarısındaki bu ayırımın kaldırılması için, Komisyonumuzun ve ilgililerin, ilgili değişikliği yapması gerektiğini düşünüyorum.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Önerge verdik...

EDİP ÖZGENÇ (Devamla) – Şu anda öğrendim, önerge de verilmiş; teşekkür ediyorum.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Teşekkür ediyoruz.

EDİP ÖZGENÇ (Devamla) – Bu açıdan, beni dinleme lütfunda bulunduğunuz için hepinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özgenç, teşekkür ediyorum efendim.

Gruplar adına ve şahıslar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Sayın Bakan, buyurun efendim. (Alkışlar)

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün, iki önemli kanunu kabul buyurmuş oluyorsunuz, şayet, şimdi tartıştığımız, görüştüğümüz şehitlerle ilgili tasarıyı da kabul ederseniz. Böylece, iki önemli kanunu kabul etmiş bulunacaksınız.

Şehit dul ve yetimleriyle ilgili getirdiğimiz düzenlemenin hemen anabaşlıklarını söylemek istiyorum; zaten, arkadaşlarımız izah ettiler, vakit de çok dar. Bildiğiniz gibi, getirdiğimiz düzenlemenin iki anabaşlığı var; birincisi, bu vatan için hayatını kaybetmiş şehitlerimizin, eğer hayatta kalsaydılar, yaşasaydılar, emsalleri gibi, dul ve yetimlerinin, terfi etmek suretiyle, aylıklarından istifade etmelerini sağlamaktır. İkincisi, malul gazilerimizin, sakat kalmış olan vatan evlatlarının da, yine, eğer sakat kalmasaydılar, terörle mücadelede olsun -yine tasarıda yazılı- askerî maksatlı hayatını kaybetme durumunda olsun sakatlanmış olanların, emsalleri gibi terfi etmek suretiyle yararlanmalarını öngörmektedir. Bu, bir iyileştirmedir ve onların yıllardır çektiği sıkıntıların tesellisine bir imkân daha hazırlamaktadır.

Hepinize şükranlarımı sunuyorum. Bunu bekleyen geniş şehit dul ve yetim aileleri var, şehit anaları derneklerimiz var ve millî vicdanı bakımından, geniş kamuoyunun desteği var. Bu Meclis güzel bir görev yapmıştır. Hayatlarını bu vatan için vermiş olan insanlarımızın yakınlarına verilebilecek imkânların bir bölümünü daha bu tasarıyla yasalaştırmak gibi bir güzel işi başarmış bulunuyor; ben, şükranlarımı sunuyorum.

Bundan evvel kabul ettiğimiz Harp Okulları Kanunu Tasarısını ise anlatmaya gerek yok. Harp Okullarımızı, geleneğimiz bakımından ismini muhafaza ederek, âdeta “Silahlı Kuvvetler Üniversitesi” halinde yeniden düzenlemiş bulunuyorsunuz, bunu kabul etmiş oluyorsunuz. Batı’da ve gelişmiş ülkelerdeki gibi, Türk Silahlı Kuvvetlerine hizmet edecek olan ve onu komuta edecek olan subayların yetiştirilmesinin ana kaynağını teşkil eden harp okullarımızı akademik bir hüviyete kavuşturmuş oluyoruz.

Yüksek Öğretim Kanunuyla irtibatlandırdığımız yönleri var. Yüksek Öğretim Kanununda yapılacak yeni düzenlemeler, onun eksiklerinin giderilmesi, ilaveler ve iyileştirmeler olduğu takdirde -ki, onu da bu Meclis başaracaktır, inanıyorum- harp okulları, ona atıfta bulunan, YÖK Kanununa atıfta bulunan düzenlemeler sayesinde -harp okullarıyla ilgili yapılan, kabul ettiğimiz metinde- aynı şekilde bunlardan faydalanmış olacaktır diye düşünüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir arkadaşımızın sözüne hemen burada cevap vermek istiyorum. Harp okullarımızda olsun, silahlı kuvvetlerimize kaynaklık teşkil eden diğer okullarımızda olsun, ülke bütünlüğü içerisinde kendisini bu milletin mensubu sayan hiçbir insanımıza farklı muamele yapılmamaktadır. Her ilden, her askerî okulda öğrencimiz vardır, subay ve assubaylar içerisinde de bütün bölgelerimizden yetişmiş vatan evlatları hizmet etmektedir.

Hepinize tekrar şükranlarımı sunuyorum, saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Esasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi size teşekkür ediyor efendim, böyle bir kanunun geçmesinde önayak olduğunuz için.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNUNA BİR EK MADDE İLE
BİR GEÇİCİ MADDE EKLENMESİNE İLİŞKİN KANUN TASARISI

MADDE 1. — 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

EK MADDE 77. — Bu Kanunun 64 üncü, 3.11.1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 23.4.1981 tarihli ve 2453 sayılı Yurtdışında Görevli Personele Nakdî Tazminat Verilmesi ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 18.12.1981 tarihli ve 2566 sayılı Bazı Kamu Görevlilerine Nakdî Tazminat Verilmesi ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 28.2.1982 tarihli ve 2629 sayılı Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Tazminat Kanunu ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki görevler ile ayrıca barışta veya olağanüstü hallerde yapılan eğitim, tatbikat ve manevralar ile birlik halinde intikâller sırasında, bu harekât ve hizmetlerin sebep ve etkileriyle hayatlarını kaybedenlerin dul ve yetimleri ile yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede malûl olanlara, bu Kanuna göre bağlanan aylıklar, aşağıdaki esaslar dahilinde yükseltilir.

a) Subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaşlar ve sivil iştirakçilerin dul ve yetimleri ile yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede malûl olanlara bağlanan aylıklar, kendisinden aylık bağlananlar ile malûllerin emsalleri esas alınarak, her yıl kademe ilerlemesi, her üç yılda bir derece yükselmesi işlemine tâbi tutulur.

b) Bu şekilde yükseltilen aylıklarda, azami rütbe tavanı subaylarda kıdemli albaydır. Kıdemli albaylar ile general ve amirallere bir üst rütbenin aylığı bağlanır. Astsubaydan subay olanlar, astsubaylar ve uzman jandarmalarda yükselinebilecek azami derece ve kademe, 27.2.1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda yer alan aylık gösterge tablolarında belirtilen en yüksek derece ve kademedir. Uzman erbaşların aylık yönünden yükseltilmeleri ise, 18.3.1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 16 ncı maddesinde belirtilen esaslara göre yapılır.

c) Sivil iştirakçiler ile yedek subay, erbaş ve erlere uygulanacak azami derece ve kademe ise öğrenim durumları ve hizmet sınıfları itibariyle 23.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre yükselebilecekleri derece ve kademedir.

d) Derece yükselmesi ve kademe ilerlemesi, kendisinden aylık bağlananların ve malûllerin rütbe, kıdem ve unvanlarında herhangi bir değişikliği gerektirmez.

e) Gösterge ve ek gösterge ile bu Kanunun Ek 70 inci maddesine göre emekli aylığına yansıyan tutarın hesaplanmasında, yükselinen derece ve kademe esas alınır.

BAŞKAN – 1 inci madde üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Ramazan Gül; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) – Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 375 sıra sayılı, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısının 1 inci maddesi hakkında Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Kanun tasarısının 1 inci maddesi esas ana maddedir; şehit olanların dul ve yetimleri ile yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak, başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede malul olanların, emsalleri gibi her yıl bir kademe ilerlemesi, her üç yılda bir derece yükselmesine ilişkin bir maddeyi kapsamaktadır. Doğru Yol Partisi Grubu olarak bizim düşüncemiz, bu maddenin kapsamının genişletilmesidir; yani, bütün malullerin bu kapsama alınmasıdır. Bu konuda Sayın Başkanlığa bir önerge verdik, sanırım o önerge birleştirilip tasarı geçecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Yüce Meclis çatısı altında faydalı ve kutsal bir görev olarak kabul ettiğimiz tasarıyı görüşmekteyiz. Ülkesi ve milleti için seve seve canını vermiş, Türk tarihinde yüzlerce kahramanlık destanı yazdırmış şehitlerimizin geride kalan dul, eş ve çocuklarının aylıklarını belirli bir esas çerçevesinde artırmaya yönelik kanun tasarısını Plan ve Bütçe Komisyonunda inceledik, günümüz ekonomik şartlarında emekli maaşlarının, dul ve yetim aylıklarının yeterli olmadığını gördük. Gönül isterdi ki, bu durumda herkese uygun bir yaşam standardı sağlayacak aylık ve sosyal güvence verilebilsin; ancak, bu durumun ekonomik kalkınmayla mümkün olabileceği de bir gerçektir. Ülkemizin içinde bulunduğu durumda sosyal devlet olma ilkesinin her şartının yerine getirilmesi mümkün olmamaktadır. Biz, Doğru Yol Partisi Grubu olarak hiç olmazsa manevî yönden borçlu olduğumuz şehitlerimizin geride kalanlarının maddî durumlarının iyileştirilmesinin hazzını duymak isteriz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; halen Emekli Sandığından 49 592 kişi harp ve vazife malullüğü aylığı almaktadır. Bu kişilerin 6 920’sini vazifenin sebep ve tesiriyle yaralanarak malul olanlardan hayatta kalanlar oluşturmaktadır. Dul ve yetim statüsündeki 42 672 kişiye de aynı aylık ödenmektedir. Emekli Sandığı üyesi olan kişi sayısı düşünüldüğünde bu miktarın yüksek olmadığı gözükmektedir. 42 672 rakamının içerisinde şehitlerimizin dul ve yetimleri olduğu gibi, vazifenin sebep ve tesiriyle yaralanarak hizmetten ayrılan ve bir müddet emekli aylığı aldıktan sonra vefat edenlerin dul ve yetimleri de bulunmaktadır. Bu rakamların daha fazla artması mümkün görülmemektedir.

Terörle mücadeledeki kararlı tutum ve özverili çalışmaları nedeniyle terör faaliyetleri asgarî seviyeye inmiş ve Türkiye Cumhuriyeti, terörle mücadelede örnek gösterilecek bir tavır sergilemiştir. Bu vesileyle, bugünkü huzurlu ortama kavuşmamızı canları pahasına temin eden aziz şehitlerimizin ruhları önünde saygıyla eğiliyor, Allah’tan rahmet diliyorum; malullerimize de sağlık, esenlik dileklerimle, birlikte mutlu bir yaşam ve uzun ömürler temenni ediyorum.

Anayasamızın 61 inci maddesi “Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazilerini korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar” hükmünü amirdir. Görüleceği üzere, yapmayı düşündüğümüz kanun değişikliği, aslında, Anayasa hükmünün uygulamaya konulmasıdır.

Türkiye Cumhuriyeti, her dönemde şehit ve malullerini korumuş, onlara ayrıcalıklı bir statü tanımıştır. Hepimizin bildiği 3480 sayılı Maluller ile Şehit Dul ve Yetimlerine Tütün ve Alkol Ürünlerinin Satış Bedellerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun bunun en somut bir örneğidir. Şehit dul ve yetimleriyle vazife malullerine yasalarla sağlanan haklara ilaveten, kadirşinas Türk Halkı, kendi arasında kurduğu vakıf, dernek ve buna benzer kuruluşlarla bahsekonu kişilere maddî ve manevî yönden destek sağlamaktadır.

Mevzuatta vazife uğruna hayatlarını kaybeden personelin dul ve yetimleri ile sakatlanarak işgücü kaybına uğrayan malullerimizin mağduriyetlerini kısmen önlemek maksadıyla bunlara bazı imkânlar sağlanması öngörülmüştür. Bu çerçevede harp ve vazife malullerinden hizmeti otuz yılın altında olanlar, otuz yıl hizmet yapmış kabul edilmekte, bağlanan aylıklara malullük zamları ilave edilmekte, harp malullerine bir üst rütbe üzerinden aylık bağlanmaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri vazife malullerinin aylıklarına, aynı rütbeden harp malulü olan emsali ile vazife malulüne öngörülen maaşın arasındaki farkın yüzde 80’i ayrıca ilave edilmektedir. Özellikle, son onaltı yıl içinde şehit olan ve malul kalan personelin büyük bir çoğunluğunun genç olduğu, küçük rütbelerde bulunduğu ve maaşlarının az olduğu göz önüne alındığında, geride kalan dul ve yetimler ile malul gazilerimizin mağduriyeti daha da iyi anlaşılmaktadır.

Emekli Sandığı Kanununda sağlanan imkânlara rağmen, aylık bağlanmasında esas alınan rütbe veya derece değişmediğinden, özellikle genç yaşta iken şehit olan personelin dul ve yetimleri ile malul olanların maaşları yeterli ölçüde artmamaktadır. Bu mağduriyetlerin giderilebilmesi için, kapsam ve malî yük de dikkate alınarak, ilk aşamada şehit, dul ve yetimler ile yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede malul olanlara bağlanan aylıkların, rütbelerinde bir değişiklik yapılmamak kaydıyla, görevde bulunan emsalleri gibi, her yıl kademe ilerlemesi, her üç yılda bir derece yükselmesi yapılacak şekilde artırılması şeklinde tarif yapılmıştır.

BAŞKAN – Sayın Gül, süreniz bitmek üzere, toparlayın lütfen.

RAMAZAN GÜL (Devamla) – Bitiriyorum efendim.

Sayın Başkan, değerli miletvekilleri; bu kanun tasarısıyla, aynı görevleri yaparken şehit olanlar ile kendine bakamayacak durumda olanlar terfi edecek, bir ayağı, bir gözü, bir kolu olmayanlar ise terfi edemeyecektir.

Kendine bakamayacak durumda olanlar, Emekli Sandığı Kanununa göre, 1 inci derecede malul olanlardır; bir ayağı, bir gözü, bir kolu olmayanlar ise, 3 veya 4 üncü derecede malullerdir. Aynı görevleri yaparlerken şehit olanlar ile malul kalanları, ayrı ayrı değerlendirmek suretiyle terfi edemez diye ayırmak onlar arasında eşitsizliğe neden olacaktır. İşte, haksızlık yaratan bu durum, maluller arasında şikâyetlere neden olmakta ve bizlere müracaatla, tasarının düzeltilmesini talep etmektedirler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu şikâyetler, bana, geçmişte yaşanan bir olayı da hatırlattı. Bunu, 1980 öncesi parlamenterlerin, bilhassa Başbakanımız Sayın Ecevit’in çok iyi hatırlaması lazım. Bu kanun tasarısı onun hükümeti döneminde getirilmişti. Ne idi; Eminsu diye tabir ettiğimiz emekli subaylarla ilgili kanun önemli olduğu için hatırlatmakta fayda vardır diye düşünüyorum; 27 Mayıs ihtilali arkasından, Silahlı Kuvvetlerden, sayıları 5 000’i bulan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gül, bitirelim efendim; lütfen...

RAMAZAN GÜL (Devamla) – Bu yasanın, aziz şehitlerimize, dullarına ve yakınlarına hayırlı uğurlu olmasını diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim efendim.

Gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

Şahsı adına, Erzurum Milletvekili Sayın Mücahit Himoğlu; buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Sayın Himoğlu, belki de bir teşekkür konuşması...

MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.

375 sıra sayılı, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Tasarıda, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi esnasında, şehit, dul ve yetimleri ile yaşamak için gerekli hareketleri yapamayacak derecede malul olanlara bağlanan aylıkların göreve devam eden emsalleri gibi her yıl kademe, her üç yılda bir derece yönünden yükselebilmesi amacıyla hazırlanan kanun tasarısında, malî yük dikkate alınarak, malul personelle ilgili kapsam sınırlı tutulmuştur. Ancak, tasarının kamuoyuna yansımasıyla birlikte, tasarının kapsamına giren görevlerde malul olan diğer personelin haklı talepleri ortaya çıkmıştır. “Bu nedenle meydana gelecek eşitsizlik ve mağduriyetlerin önlenebilmesi amacıyla, maluller için getirilen sınırlamanın kaldırılması gerekli görülmektedir” diyerek Milliyetçi Hareket Partisi adına şahsım, Anavatan Partisi adına Nesrin Nas ve DSP Milletvekilimiz Sayın Masum Türker imzalı bir önerge verdik. Plan ve Bütçe Komisyonunda bu önerge bir oyla reddedildi. Ancak, burada, bir şey görüyorum ki, bu madde üzerinde, Yüce Parlamentonun çok saygıdeğer Grup Başkanvekilleri DSP’den Emrehan Halıcı Bey, DYP’den Saffet Arıkan Bedük Bey, Fazilet Partisinden İsmail Kahraman, Anavatan Partisinden Beyhan Aslan, Milliyetçi Hareket Partisinden İsmail Köse ve Milletvekili Basri Coşkun ile şahsımın vermiş olduğu önergeyle bu, düzeltilmiş oldu. Bu Yüce Parlamentoya, bu güzel ve hassas düşüncelerinden... Çünkü, eş emsallerinin yaşadığı bir ortamda gecesini gündüzüne terk edip, vatan için nöbet tutan, elini, ayağını, gözünü, kolunu bu vatan için kaybedip, gazi unvanına bürünen insanlarımızın yatalak olanları, yükselebileceği en yüksek, en son kademe ve dereceye kadar maaş alırken, azalarını kaybetmiş, yatalak olmayan gazilerimiz alamıyordu; bu giderildi. 1, 2, 3 ve 4 üncü dereceye kadar malul ve gazilerimiz için, Hükümetimiz ve Yüce Parlamento bunu bir önergeyle düzeltme cihetine gitti.

Tüm Türkiye Cumhuriyetindeki şehitlerimize Allah’tan rahmet dilerken, gazilerimizin genel merkezinin girişindeki tüm gazilerimize de, buradan, Yüce Parlamentonun onları yalnız bırakmadığını müjdeliyor, sizlere saygılarımı ve şükranlarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Himoğlu.

Madde üzerinde 4 adet önerge vardır; önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde İle Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı metninin 1 inci maddesinin (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin (d) bendi olarak eklenmesini ve (d) bendinin (e), (e) bendinin (f) bendi olarak değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

Murat Başesgioğlu İsmail Köse Yusuf Kırkpınar

Kastamonu Erzurum İzmir

Emrehan Halıcı Saffet Arıkan Bedük İsmail Kahraman

Konya Ankara İstanbul

“d) Bu şekilde yükseltilen aylıklarda emniyet hizmetleri sınıfında bulunan personelin azamî rütbe tavanı, polis akademisi ve dört yıllık yüksekokul mezunu rütbeli personel için il emniyet müdürü, diğer personel için başkomiser rütbesidir.”

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan (1/413) sıra nolu Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde İle Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısının çerçeve 1 inci maddesiyle düzenlenen ek 77 nci maddesinde yer alan “yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede” ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ramazan Gül Mehmet Dönen Oğuz Tezmen

Isparta Hatay Bursa

Saffet Arıkan Bedük Mehmet Sadri Yıldırım Teoman Özalp

Ankara Eskişehir Bursa

Mehmet Gölhan

Konya

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan (1/413) numaralı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde İle Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısının çerçeve 1 inci maddesiyle düzenlenen ek 77 nci maddesiyle bu maddenin (a) bendinde yer alan “yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede” ibaresinin “birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü dereceden malul olanlara” şeklinde, ayrıca, aynı maddenin (e) bendinin de aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(e) Bağlanacak aylıkların hesaplanmasında, tekabül eden unvan ve rütbenin derece ve kademesinin gösterge ve ek gösterge ile bu Kanunun ek 70 inci maddesine göre emekli aylığına yansıtılan tutar esas alınır.”

Emrehan Halıcı Saffet Arıkan Bedük İsmail Kahraman

Konya Ankara İstanbul

Beyhan Aslan İsmail Köse Basri Coşkun

Denizli Erzurum Malatya

Mücahit Himoğlu

Erzurum

BAŞKAN – Efendim, dördüncü önerge, en aykırı önergedir; okutup, işleme tabi tutacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde ile Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısının 1 inci madde ek madde 77’nin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.

Saffet Arıkan Bedük

Ankara

Madde 1.- 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

Ek Madde 77.- Bu Kanun 64 üncü, 3.11.1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 23.4.1981 tarihli ve 2453 sayılı Yurt Dışında Görevli Personele Nakdî Tazminat Verilmesi ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 18.12.1981 tarihli ve 2566 sayılı Bazı Kamu Görevlilerine Nakdî Tazminat Verilmesi ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 28.2.1982 tarihli ve 2629 sayılı Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Tazminat Kanunu ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki görevler ile ayrıca barışta veya olağanüstü hallerde yapılan eğitim, tatbikat ve manevralar ile birlik halinde intikaller sırasında, bu harekat ve hizmetlerin sebep ve etkileriyle hayatlarını kaybedenlerin dul ve yetimleri ile malul onlara, bu kanuna göre bağlanan aylıklar, aşağıdaki esaslar dahilinde yükseltilir.

a) Subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaşlar ve sivil iştirakçilerin dul ve yetimleri ile malul olanlara bağlanan aylıklar, kendisinden aylık bağlananlar ile malullerin emsalleri esas alınarak, her yıl kademe ilerlemesi, her üç yılda bir derece yükselmesi işlemine tabi tutulur.

b) bu şekilde yükseltilen aylıklarda azamî rütbe tavanı subaylarda kıdemli albaylardır. Kıdemli albaylar ile general ve amirallere bir üst rütbenin aylığı bağlanır. Astsubaydan subay olanlar, astsubaylar ve uzman jandarmalarda yükselinebilecek azamî derece ve kademe 27.2.1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda yer alan aylık gösterge tablolarında belirtilen, en yüksek derece ve kademedir. Uzman erbaşların aylık yönünden yükseltilmeleri ise, 18.3.1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 16 ncı maddesinde belirtilen esaslara göre yapılır.

c) Sivil iştirakçiler ile yedek subay, erbaş ve erlere uygulanacak azamî derece ve kademe ise, öğrenim durumları ve hizmet sınıfları itibariyle 23.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre yükselebilecekleri derece ve kademedir.

d) Derece yükselmesi ve kademe ilerlemesi, kendisinden aylık bağlananların ve malüllerin rütbe, kıdem ve unvanlarında herhangi bir değişikliği gerektirmez.

e) Gösterge ve ek gösterge ile bu Kanunun ek 70 inci maddesine göre emekli aylığına yansıyan tutarın hesaplanmasında, yükselinen derece ve kademe esas alınır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükümet önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Buna katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükümet katılmıyor.

Konuşacak mısınız efendim?..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Gerekçeyi okuyalım efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Genel gerekçesi: Şehit dul ve yetimleri ile harp ve vazife malüllerinin ve dul yetimlerinin toplumdaki durumlarının iyileştirilmesi için zaman içinde devamlı istekleri olmakta ve parça parça (taksit taksit) iyileştirmeler yapılmaktadır. Tasarı ile sağlanacak iyileştirme de benzer iyileştirmelerin tekrarını oluşturmaktadır. Bu iyileştirme ile başkasının yardımına muhtaç ileri derecedeki malüller ile şehit dul ve yetimlerinin durumları iyileşebileceğine göre, mevcut diğer malullerin maruz kalacakları çelişki nedeniyle benzeri istekler devamlı gündemde kalacaktır.

Yürürlükteki uygulamaya göre harp malüllerinin aylıklarına ilave edilen harp malüllüğü zammı, ileri derecedeki malüller ile diğer derecelerdeki malüller arasında hatırı sayılır fark meydana getirecek göstergelere göre verilmektedir. Vazife malüllerinin aylıklarına dahil edilen vazife malullüğü zammı da benzer yönteme göre göstergelerle verilmektedir. Şehit dul ve yetimlerine de birinci derece göstergesi uygulanmaktadır. Maluller ile şehit dul ve yetimlerine ödenen tütün ve alkol ürünleri (Tütün İkramiyesi) pay ödemeleri de dereceler arasında hatırı sayılır farklar meydaa getirecek göstergelere göre ödenmekte olup, şehit dul ve yetimleri, birinci maluliyet derecesine göre işlem görmektedirler.

Bu uygulamalara göre, şehit dul ve yetimleri ile ileri derecedeki malullere nispeten farklılık sağlanmıştır. İleri derecedeki maluller ile diğer maluller mesleklerini yapamaz hale gelmişlerdir. Sistemde mağduriyeti ortadan kaldıracak olan bu önergenin kabulüyle, bütün malullerin ortalama bir hayat seviyesi sürdürebilmeleri, çocuklarını yetiştirebilmeleri için, malul olmayıp mesleklerini sürdüren emsallerinin aylık derecelerine göre aylık bağlanması sağlanacaktır. Sonuç olarak, malul olup mesleğini yapamaz hale gelmiş olanlar cezalandırılmamış olacaklardır. Ayrıca, düzenleme bu önergeye göre yapıldıktan sonra, harp ve vazife malulleri ile şehit dul ve yetimlerine ait hiçbir iyileştirme isteklerinin gündeme gelmesinin haklı gerekçesi kalmayacaktır.

BAŞKAN – Efendim, Komisyonun takdire bıraktığı...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, Yüce Kurula bir cümleyle daha açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Hay hay efendim; buyurun.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, bu önergemde üzerinde durduğum nokta şu: Çatışma, kavga, silahlı müsademe vesaire gibi hallerde eğer malul olmuşsa istifade ediyor; ama, diyelim ki, Silahlı Kuvvetlerin bir birliği, bir taraftan bir tarafa giderken veya manevra yaparken veya konuşlanmaya doğru giderken, orada araba devriliyor...

BAŞKAN – Mayına çarptı...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Mayına çarpıyor, bu istifade etmiyor. Aslında, bu, bir haksızlığı giderme önergesiydi; ama, ne yazık ki, katılınmadı. Ben bundan üzüntü duyduğumu belirtiyorum, takdiri Yüce Kurula bırakıyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Efendim, Sayın Bedük’ün söylediği hususlar, zaten, kanun tasarısı metninde var. Askerî eğitim ve tatbikat sebebiyle gidiş gelişlerde, zaten, manevralar dahil, giriyor bu konu.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Mayın aramaya gidiyor... Diyelim ki, A köyünden B köyüne gidiyor.

BAŞKAN – Var diyorlar...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – O yok, oraya girmiyor efendim. Uygulamada da girmediği için zaten ben...

BAŞKAN – “Birlik halinde intikaller sırasında” diye bir ifade var efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Birlik halinde intikallere giriyor Sayın Başkan.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Vazife malullüğü diyorum, dikkat edin.

BAŞKAN – Vazife malullüğüne ne diyorsunuz efendim?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Evet, o girmiyor.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin kabul etmediği bu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir efendim.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı metninin 1 inci maddesinin (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin (d) bendi olarak eklenmesini ve (d) bendinin (e), (e) bendinin (f) bendi olarak değiştirilmesini arz ve talep ederim.

Murat Başesgioğlu

Kastamonu

ve arkadaşları

“Bu şekilde yükseltilen aylıklarda, emniyet hizmetleri sınıfında bulunan personelin azamî rütbe tavanı; Polis Akademisi ve 4 yıllık yüksekokul mezunu rütbeli personel için 1. Sınıf Emniyet Müdürü, diğer personel için Başkomiser rütbesidir.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Takdire bırakıyorlar.

Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Katılmıyorlar.

Konuşacak mısınız efendim?

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun.

Niye konsensüs sağlayamıyorsunuz onu anlamadım; bu, çok önemli bir kanun. Sayın Bedük’ün de gerekçesi çok doğruydu.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) – Sağ olun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Doğru; ama, yani, doğruları anlatmak da çok zor... Bazı şeyleri...

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkanım, çok muhterem arkadaşlarım; öncelikle, Sayın Bakana ve bu tasarıyı hazırlayan değerli arkadaşlarına teşekkür ediyoruz.

Gerçekten, bu, şehitlerimizin dul ve yetimleri ile malullerimizin, bir nebze de olsa özlük haklarını iyileştirecek bir düzenlemedir; bu vesileyle, kendilerine teşekkür ediyoruz.

Önergemizi beş grup başkanvekili olarak Yüce Başkanlığa takdim ettik. Özü şudur: Şehitlerimizin dul ve yetimleri ile malullere her yıl kademe ilerlemesi, her üç yılda bir de bir derece yükselmesi öngörülmektedir. Ancak, burada, emniyet hizmetleri sınıfına ilişkin bir açıklama yoktur. Önergemizin özü budur. Emniyet hizmetleri sınıfına mensup olup, terörle mücadelede devletimizin bütünlüğü, birliği konusunda mücadele etmiş, şehit düşmüş personelimizin dul ve yetimleri ile malullerine ilişkin bir açıklamanın, bir açıklayıcı hükmün burada bulunması gerekli olmaktadır. Bu sebeple, 5 grup başkanvekili olarak -ANAP, DSP, MHP, FP ve DYP grupları olarak- bir önerge verdik. Önergemizde de şunu ifade etmek istiyoruz: Polis akademisi ve 4 yıllık yüksekokul mezunu rütbeli personel için il emniyet müdürü, diğer personel için de başkomiser rütbesi itibarı rütbe olarak kabul edilmektedir.

Burada, şunu da, tutanaklara geçmesi açısından ifade etmek istiyorum: “İl emniyet müdürü” ifadesinden, şu anda fiilî olarak görev yapan 80 il emniyet müdürü değil, bu rütbeye gelme müktesebatı olan personel kastedilmektedir. Bunu da ifade ediyor, Yüce Genel Kurulun takdirlerine arz ediyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (ANAP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu, teşekkür ediyorum.

Efendim, bir düzeltme yapayım. Demin Sayın Bakan, tahmin ediyorum sehven... Ben bir daha soracağım:

Hükümet katılıyor mu efendim?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – “İl emniyet müdürü” şeklinde düzeltilmiş metne katılıyoruz.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – “İl emniyet müdürlüğü rütbesi itibariyle yükselebilecekleri” şeklinde anlaşılması, meseleyi kurtarıyor.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Evet. Ben tekrarlayayım, açıklayayım isterseniz Sayın Başkan.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – O takdirde, biz de, o imzamıza sahip olarak -”il emniyet müdürü itibariyle” dedi Sayın Başesgioğlu- aynen katılıyoruz.

BAŞKAN – Efendim, zaten önerge de bu şekilde.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – “Birinci sınıf” diye yazılmış.

BAŞKAN – Yanlış anlaşılmış; dedim ya, doğruları anlatmak çok zor diye.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Efendim ben açıklık getireyim: “İl emniyet müdürlüğüne, şayet şehit olmasaydı yükselebilecekleri kademe ve dereceleri geçtikten sonra alabileceği aylığı alabilir” şeklinde anlıyoruz. Bu şekilde malul kalanlar için de, aynı şekilde “il emniyet müdürü olabilecek derece ve kademeye kadar yükselebileceklerini” anlıyoruz. Değişikliği, bu şekilde, biz de kabul ediyoruz.

BAŞKAN – Efendim, müsaade ederseniz nasıl gireceğini ben okuyayım da biraz anlaşılmadı bu iş: “Bu şekilde yükseltilen aylıklarda, emniyet hizmetleri sınıfında bulunan personelin azamî rütbe tavanı, Polis Akademisi ve dört yıllık yüksekokul mezunu rütbeli personel için il emniyet müdürü, diğer personel için başkomiser rütbesidir.” Doğru mudur efendim? (“Doğrudur” sesleri)

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Doğrudur efendim.

BAŞKAN – Bu şekilde geçecek.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Evet, katılıyoruz.

BAŞKAN – Efendim, okuduğum şekliyle, Hükümetin kabul ettiği, Komisyonun takdire bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. (Alkışlar)

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan (1/413) sıra nolu Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Maddeyle Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısının çerçeve 1 inci maddesiyle düzenlenen ek 77 nci maddesinde yer alan “yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede” ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ramazan Gül

Isparta

ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.

Hükümet katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Gül, konuşacak mısınız?

RAMAZAN GÜL (Isparta) – Konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Başka bir önerge daha var Sayın Başkan; onunla birleşebilir.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Efendim, bir önerge var; birleşebilir.

RAMAZAN GÜL (Isparta) – Birleşiyorsa, o zaman mesele yok.

BAŞKAN – Gerekçeyi okuyalım. Bunu reddedelim, öbürüne katılalım; bitsin bu iş. Bu işin pratiği var, lütfen...

Gerekçe:

Şehit ve dul ve yetimleri ile yaşamak için gerekli hareketleri yapamayacak derecede malul olanlara bağlanan aylıkların, göreve devam eden emsalleri gibi, her yıl kademe, her üç yılda bir derece yönünden yükselebilmesi amacıyla hazırlanan kanun tasarısında, malî yük dikkate alındığı belirtilmek suretiyle, malul personelle ilgili kapsam sınırlı tutulduğu belirtilmektedir. Tasarının, bu haliyle kamuoyuna yansımasıyla birlikte, tasarı kapsamına giren görevlerde malul olan diğer personelin de haklı talepleri ortaya çıkmıştır.

Değişiklik önergesiyle talep edilen tasarıda, şehit dul ve yetim aylığı alanlar ile harp ve vazife malulü aylığı alanların herhangi bir ayırıma tabi tutulmaksızın, onların refah seviyesinin yükseltilmesidir. Türk Milletinin bağımsızlığı ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak uğruna şehit olanlar ile malul kalanların arasında ayırım yapmak ve onların bir kısmının refah seviyesini yükselterek, diğerlerini düşürmek, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 61 inci maddesindeki “Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazilerini korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar” hükmüne sadık kalmamak olur.

Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun kabul edildiği 8 Haziran 1949 tarihinden bugüne, kanunun özüne bakıldığında, malullük, (sakatlık) durumu derecelere ayrılmış ve bu dereceler malullerin herhangi bir şikâyetine neden olmamıştır; ancak, bu kanun tasarısı gündeme geldiği 23.9.1997 tarihinden bu yana ise yapılan ayırım nedeniyle devamlı şikâyete neden olmuştur.

Kanun tasarısının kapsadığı kişilerin çoğunluğu asker ve polislerdir. Bu kişiler maluliyetleri halinde mesleklerini yapamaz hale gelmekte ve görevlerini bırakmaktadırlar. Türk Devletinin bekası ve vatandaşların huzuru için gece-gündüz görev yaparken malul kalanların terfi ettirilmemesi onların cezalandırılması demek olacağından, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olarak, malullerimiz arasında ayırım yapmadan bu eşitsizlik ve mağduriyetlerin ortadan kaldırılarak, kanun tasarısının, önergede belirtildiği şekilde düzeltilmesi elzemdir.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, bu önergemizi biz daha evvel vermiştik; ancak, sonra değerli grup başkanvekillerimizle müşterek bir önerge hazırladık; aynı maksada matuftur; Sayın Gül’den de rica ediyorum; bununla ilgili bir işlem yapmaya gerek yoktur; geri çekiyoruz, öbür önergeyle ilgili...

BAŞKAN – Niye okuttunuz bize? Aşkolsun.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Ben onu söyleyecektim size, sesimi duyuramadım.

BAŞKAN – Zamanımızı yediniz efendim.

Peki, hatırınızı kırmayalım, önerge geri çekilmiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1/413 numaralı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısının çerçeve 1 inci maddesiyle düzenlenen ek 77 nci maddesiyle bu maddenin (a) bendinde yer alan “yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede” ibaresinin “birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü derecede malul olanlara” şeklinde; ayrıca, aynı maddenin (f) bendinin de aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

(f): Bağlanacak aylıkların hesaplanmasında tekabül eden unvan ve rütbenin derece ve kademesinin gösterge ve ek göstergeyle bu kanunun ek 70 inci maddesine göre, emekli aylığına yansıtılan tutar esas alınır.”

Saffet Arıkan Bedük

Ankara

ve arkadaşları

BAŞKAN – Efendim, konuşmaya lüzum yok herhalde...

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) – Önergeye katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet ?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Efendim, demin kabul ettiğimiz ve şimdi kabul ettiğimiz önergeler doğrultusunda 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. — 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 210. — Bu Kanunun kapsamına giren hak sahiplerinin aylıkları, kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren, Ek-77 nci maddede belirtilen esaslara göre yükseltilir. Ancak, bu yükseltilmeden dolayı geçmişe yönelik aylık ve aylık farkı ödenmez.

BAŞKAN – Madde üzerinde grupları adına söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. — Bu Kanun yayımı tarihinden üç ay sonra, takip eden ay başında yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde grupları adına söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Son maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. —Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür..

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı uğurlu olsun efendim.

Güzel bir iş yaptınız; Allah razı olsun; teşekkür ederim efendim.

Alınan karar gereğince, Cumhurbaşkanının andiçme törenini yapmak için, 16 Mayıs 2000 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 18.52

 

 

 

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Basın İlân Kurumu aracılığıyla gazetelere verilen ilânlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (7/1721)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Yüksel Yalova tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

28.3.2000

Zeki Ünal

Karaman

Son 5 yılda, Basın İlân Kurumu aracılığıyla hangi gazetelere hangi kriterler dikkate alınarak ilân verilmiştir? İlân bedeli olarak her gazeteye ayrı ayrı ödenen meblağ miktarı ne kadardır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 9.5.2000

Sayı : B.02.0.0015/579

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 27.4.2000 tarihli ve KAN.KAR.MD.A.01.-0.GNS.0.10.00.02-7/1721-4937/11688 sayılı yazıları.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın Bakanlığımız tarafından cevaplandırılması talebiyle vermiş olduğu 7/1721-4937 sayılı yazılı soru önergesi ile ilgili cevaplarımız aşağıda verilmektedir.

195 sayılı Kanunla kurulmuş bulunan Basın İlân Kurumu, kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluştur. Görevleri arasında, resmî ilânların mevkutelerde yayınlatılmasına aracılık etmek de vardır.

Sözü edilen Kanunun 29 uncu maddesinde tanımı bulunan resmî ilanların yayınlatılmasına, 31 inci madde gereğince, Kurum şubesi bulunan yerlerin belediye hudutları içinde bu şubeler, Kurum şubesi bulunmayan yerlerde Valilikler aracılık yapmaktadır. Bu Kanunun 32 nci maddesi uyarınca, fikir ve içtihat farkı aranmaksızın 34 üncü madde mucibince vasıfları tespit edilecek olan mevkutelere, Basın İlân Kurumu Genel Kurulunun tespit edeceği esaslar dahilinde dağıtılmaktadır. Sözü edilen 34 üncü maddede, anılan vasıfların; münderecat, sayfa sayısı, ölçüsü, kadro, fiilî satış, en az yayın hayatı süresi bakımlarından ve uygun görülecek diğer yönlerden, Basın İlân Kurumu Genel Müdürlüğü Genel Kurulunca tespit edileceği belirtilmiştir.

Bu ve benzer hükümlere dayanılarak, Basın İlân Kurumu Genel Kurulu; Kurumun veya Valiliklerin yayınına aracı olmak ödevinde bulunduğu ilân ve reklamların dağıtım ve yayınlama esasları ile bunları yayınlayacak mevkutelerin vasıflarını ve ödevlerini ve uygulamaya ilişkin sair hususları 67 sayılı Genel Kurul Kararı ile tespit etmiştir.

Anılan Genel Kurul Kararının 7 nci maddesi, ilân ve reklamların yayınlanmak üzere bu kararla belirtilen esas ve usullere göre, Kurum veya ilgili Valilikler aracılığı ile dağıtılacağını, 15 inci maddesi ise, belli bir yerde bir ay içinde yayınlanması muhtemel resmî ilânların, o yerde çıkan gazetelerden her birine hangi miktar veya miktarlarda dağıtılacağına esas teşkil eden ölçüye, aylık kontenjan adının verileceğini, aylık resmî ilân kontenjanında ana kriterin gazetelerin yüzölçümü olduğunu, gazetelerin fiilî satışları, kullandıkları puntolar, bir ay içinde çıkış sayıları gibi unsurların kontenjan tespitinde dikkate alınacağını öngörmektedir.

Aynı Genel Kurul Kararının resmî ilân kontenjanına ilişkin 61 inci maddesi :

“Gazetelerin aylık resmî ilân kontenjanı, kendilerine ait “gösterge” nin, her ay sonunda hesaplanacak “resmî ilân katsayısı” ile çarpılması suretiyle bulunur.

Resmî ilân katsayısı, bir mahalde bir ay boyunca yayınlatılan resmî ilânlar tutarının, o mahalde çıkan ve yayınlama hakkına sahip olan gazetelerin gösterge sayıları toplamına bölünerek elde edilir.

I. Resmî ilân kontenjanına esas teşkil eden gösterge sayıları aşağıdadır.

A. Siyasî ve ekonomi ağırlıklı siyasî gazeteler :

Yüzölçümü 1.60 m2 ve günlük fiili satışı İstanbul, Ankara ve İzmir’de 10 000’den, diğer şubelerin bulunduğu yerlerde ise 5000’den az olmayan gazeteler için (180), diğerleri için (150).

B. Ticaret Gazeteleri :

Abone miktarı (3000)’den az olmayanlar için (150); diğerleri için (120),

C. Meslek Gazeteleri ile Yabancı Dilde Yayınlanan Gazeteler için : 30

II. Gazetelerin esas gösterge sayılarına :

A. Kendi nev’ileri için gerekli olan asgarî fikir işçileri toplamının üç katını 51 inci maddedeki gibi yalnız kendi kadrosunda bulundurması,

B. Yayınlandığı yerin dışında da basılması,

C. Yayınlandığı yerin dışında da mevkute dağıtımı amacıyla kurulmuş, en az (45) ilde bayilik teşkilâtı bulunan bir müessese tarafından günü gününe dağıtılmak suretiyle, kendi nev’ine ait günlük asgarî fiilî satışın en az yarısını bu yolla gerçekleştirmesi ve istenmesi halinde bu durumu belgelendirmesi.

D. Yüzölçümü, nev’ine göre tespit edilmiş asgarî yüzölçümünün üç katından az olmaması,

halinde, her farklı özellik için kendi nev’ilerine ait göstergenin 1/3’ü oranında ek gösterge uygulanır.”

hükmünü amirdir. Sözü edilen kontenjanların uygulama usulü, bu Karar’ın 63 üncü maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir.

Şu kadar ki, Kurum, kanunî müşterilerini Resmî İlân Fiyat Tarifesine göre kategori belirterek yayınlatılmasını istediği resmî ilânlar sebebiyle, gazetelerin fazla olarak yayınlamak zorunda kaldıkları miktar kendi nev’ilerine ait göstergenin

a) Günlük fiilî satış ortalaması 50 binden az olmayanlarda yarısını,

b) Günlük fiilî satış ortalaması 100 binden az olmayanlarda dörtte üçünü,

c) Günlük fiilî satış ortalaması 200 binden az olmayanlarda ise bir katını,

aşmadığı takdirde bunlar müteakip ay kontenjanlarından tenzil edilmez.

195 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin üçüncü fıkrasına dayanarak aylık resmî ilân kontenjanı kadar resmî ilân yayınlamayan gazeteler müteakip aylarda bu bakiyeleri talep edemezler.

Gazetelerin resmî ilân kontenjan ve dağıtım tabloları, her aya muntazam olarak Basın İlân Kurumu Genel Müdürlüğünce hazırlanmakta, bütün gazetelerin bilgilerine ve incelemelerine sunulmaktadır.

Öte yandan, yine 195 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinde tanımı yapılan, 42 nci maddesi uyarınca, Basın İlân Kurumu Genel Müdürlüğü aracılığıyla yayınlatılması zorunlu olan hususî ilân ve reklamlar ile kanunî müşterilerin mecburî aracılık ilân ve reklamları, aynı Kanunun 43 üncü ve Kurum Yönetmeliğinin 79 uncu maddeleri uyarınca, ilân sahiplerinin istedikleri, ancak yayınlama hakkı bulunan mevkutelerde, bu mevkutelerin üçer aylık dönemler halinde belirledikleri, hususî ilân ve reklam tarifeleri üzerinden yayınlatılmakta, bunların dağıtım ve kontenjanları hususunda, Basın İlân Kurumu Genel Müdürlüğü’nün bir tercihi bulunmamaktadır.

Bu bilgiler doğrultusunda, Basın İlân Kurumu Genel Müdürlüğü Şubelerinin bulunduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa ve Konya İlleri Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde yayınlanan gazetelerde, 1995-1996-1997-1998 ve 1999 yıllarında, Basın İlân Kurumu Genel Müdürlüğü aracılığıyla yayınlatılan; (sırasına göre) 195 sayılı Kanunun 39 uncu maddesi uyarınca tarifesi Bakanlar Kurulunca tespit edilen resmî ilânların, mevkute tercihini kanunî müşterilerin yaptığı mecburî aracılık olarak anılan, tarifelerini mevkutelerin belirlediği hususî ilân ve reklamlar ile diğer hususî ilân ve reklamların listeleri ve toplam tutarları ekte sunulmaktadır.

Saygılarımla arz ederim.

Rüştü Kâzım Yücelen

Devlet Bakanı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SAYFA 182’DEN 196’YA KADAR FİLME ALINACAK!

2. – Bursa Milletvekili Ali Arabacı’nın, 2911 sayılı Kanuna muhalefetten gözaltına alınanlara ve güvenlik güçlerinin davranışlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1816)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yazılı soruların Anayasanın 98 inci ve TBMM İçtüzüğünün 96 ncı maddesi uyarınca İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından yazılı olarak yanıtlanmasının sağlanmasını saygıyla dilerim.

12.4.2000

Ali Arabacı

Bursa

Sorular :

Ülkemizde İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanlığının kurulduğu 1995 yılından bu yana;

1. 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet nedeniyle gözaltına alınan kişilerin yıllara göre sayısı nedir?

2. Bu yasanın uygulanması sırasında, yasaya aykırı davranan güvenlik görevlileri hakkında yapılan şikâyet sayısı ve nedenleri nedir?

3. Bu şikâyetler sonucu ne işlem yapılmıştır?

4. Bu şikâyetlere bağlı olarak kaç güvenlik görevlisi hakkında soruşturma ve dava açılmıştır, davaların sonuçları nedir?

5. Bu davalar sonucunda ceza alan güvenlik görevlileri hakkında ne tür idarî ceza uygulanmıştır?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 10.5.2000

Emniyet Genel Müdürlüğü

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/112199

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 28.4.2000 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-(7/1816)-5128/12257 sayılı yazısı.

Bursa Milletvekili Ali Arabacı tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefetten; 1995 yılında 5965 olayda 985, 1996 yılında 7445 olayda 1783, 1997 yılında 11 726 olayda 873, 1998 yılında 9661 olayda 1968, 1999 yılında 8214 olayda 4026 ve 2000 yılı başından bugüne kadar 661 olayda 382 kişinin gözaltına alındığı.

2. 3. 4. 5. Anayasamızın 34 üncü maddesinde güvence altına alınan, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasındaki şekil, şart ve usul, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunuyla düzenlenmiştir.

Güvenlik güçlerimiz gerçek ve tüzel kişilerin yasaların öngördüğü çerçevede düzenleyeceği toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin huzur ve güven içerisinde yapılabilmesi için gerekli tedbirleri almaktadırlar.

Yasal olarak başlayan ancak kanunsuz hale dönüşen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, güvenlik güçleri yasaların vermiş olduğu “zor kullanma” yetkisini kullandıkları, yasaya aykırı davranan güvenlik görevlileri ile ilgili istatistikî bilgilerin mevcut olmadığı, ancak olaylarla ilgili intikal eden her türlü şikâyet dilekçelerinin ilgili valilikler tarafından titizlikle incelendiği ve gerekli yasal işlemlerin yapıldığı anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Sadettin Tantan

İçişleri Bakanı

3. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, günlük bir gazetede yayımlanan haberlerin doğru olup olmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1832)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

13.4.2000

Zeki Ünal

Karaman

Yeni Şafak Gazetesinin 7.4.2000 tarihli nüshasında, Samsun’da irticacı oldukları gerekçesiyle gözaltına alınan 5 kişiye kızgın Filistin askısından, elektrik vermeye ve kızgın demirle dağlamaya kadar varan ağır işkencelerin yapıldığı şeklinde bir haber vardı.

Sorularım Şunlardır :

1. Bu haber doğru mudur? Doğru değil ise; tekzip edilmiş midir? Edilmiş ise hangi tarihte edilmiştir?

2. “İrtica” nedir? “İrticacı” kimdir? Anayasa veya yasalarımızda tanımı yapılmış mıdır? Yapılmış ise hangi maddelerde tarif edilmiştir?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 10.5.2000

Emniyet Genel Müdürlüğü

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/112200

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 28.4.2000 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-(7/1832)-5149/12311 sayılı yazısı.

Karaman Milletvekili Zeki Ünal tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. Yasadışı İBDA-C örgütü paralelinde faaliyet sürdürdüğü bilinen (Öğretmen) Mahir Çakır’ın Sakarya’da yasadışı faaliyetler yürüttüğü tespit edilmesi üzerine örgütsel dokümanlarla yakalanarak gözaltına alındığı, ifadesi doğrultusunda İBDA-C mensubu Sinop İli Ayancık ilçesi Hümer Köyünde imamlık yapan Emrullah Kahraman’ın yakalandığı, Emrullah Kahraman’da örgüt adına faaliyet gösteren Samsun İli Çarşamba İlçesinde bulunan, Ömer Faruk, Namık Kemal Daşçı (Dadaş kod), (Yavuz kod) Metin Sevindik, Adem Yaldız, Ahmet Şahin ve Ahmet Rençber’in isimlerini verdiği ve yapılan operasyonlarda bu şahısların yakalanarak gözaltına alınmalarını müteakip, Çarşamba Devlet Hastanesine sevk edilerek sağlık muayenesinden geçirilip raporlarının alındığı,

Çarşamba Cumhuriyet Başsavcılığınca (4) gün gözaltı süresi verildiği, Jandarma ve Emniyet görevlilerince ifadelerinin alınması için şahıslar Samsun Emniyet Müdürlüğüne getirildiği, sorgularının tamamlanmasını müteakip, 30.3.2000 günü Merkez İlçe Adlî Tabipliğine sevklerinin yapıldığı, darp ve cebir izine rastlanılmadığı, sağlam ve sağlıklı olduklarına dair rapor verildiği, aynı gün adlî makamlara sevk edildikleri ve Samsun 1 inci Sulh Ceza Sorgu Hâkimliğinin 2000/99 sayılı kararına istinaden tutuklandıkları,

Yeni Şafak Gazetesinin 7.4.2000 tarihli nüshasında “Ölümüne İşkence” başlığı ile yayınlanan yazının tamamen hayal mahsulü olmasından dolayı tekzip cihetine gidilmediği,

2. “İrtica” kelimesi ile ilgili Anayasamızda veya yasalarımızda herhangi bir tanımın yapılmadığı anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Sadettin Tantan

İçişleri Bakanı

4. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, sürücü kurslarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1865)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda müsaadelerinizi arz ederim. 24.11.1999

Saygılarımla.

Namık Kemal Atahan

Hatay

Plan ve Bütçe Komisyonunda değerli bilim adamı, Devlet eski Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay’ın değindiği üzere,

1. Sürücü kurslarının verdiği ehliyetlerin ayrı bir sicilinin tutulup tutulmadığı ve trafik kazaları ile irtibatlandırılarak sürücü kurslarının eğitim düzeyinin tespiti düşünülüyor mu?

2. Sürücü kurslarından verilen ehliyetlerin kazaya karışma oranı belli bir boyutu geçtiği takdirde eğitim lisanslarının ellerinden kalıcı veya geçici süre alınması işlemine ne zaman geçilmesi düşünülüyor?

3. Sürücü kurslarında eğitim verenlerin de eğitim kurumlarıyla beraber sicillerinin tutulmasına ne zaman geçilecektir?

4. Trafik cezasına karışan sürücülerin hangi sürücü kursundan belge aldığı da sicil tutulması halinde belli olacağından bunların kamuoyuna açıklanması düşünülebilir mi?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 10.5.2000

Emniyet Genel Müdürlüğü

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/112198

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 27.4.2000 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-5318 (7/1865) sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. Gerek sürücü kurslarından verilme ve gerekse geçmiş tarihte Emniyetten alınma sürücü belgelerinin sicili tutulmakta ve kayıtları muntazam olarak işlenmektedir. Trafik kazalarına karışan sürücülerin gerek eğitim düzeyleri ve gerekse sürücü belgelerinin hangi kurum tarafından verildiği Bakanlığımızca yıl sonunda yayımlanan “Trafik İstatistik Yıllığı” nda belirtilmektedir.

2. Yürürlükteki 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca, sürücülerin kural ihlâli sayılan davranışlarına para cezası ile birlikte, ceza puanı uygulaması getirilmiştir. Buna göre 100 ceza puanını dolduran araç sürücüleri ilk defasında 2 ay sürücü belgeleri geri alınarak eğitime tabî tutulurlar. Aynı yıl içinde ikinci defa 100 ceza puanını dolduranların sürücü belgeleri 4 ay süre ile geri alınır ve sürücü psiko-teknik muayeneden geçirilir. Muayene sonunda sürücülük yapmasında engel hali bulunmayanların belgeleri süre sonunda ilgililerine verilir. 1 yıl içinde 3 üncü defa 100 ceza puanını dolduran sürücülerin sürücü belgeleri süresiz olarak iptal edilir.

3. Millî Eğitim Bakanlığınca cevaplandırılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.

4. Trafik kazasına karışan sürücülerin hangi sürücü kursundan belge aldıklarına dair sicilleri tutulmaktadır. Ancak bu kişilerin kamu oyuna açıklanması bugün için söz konusu değildir.

Bilgilerinize arz ederim.

Sadettin Tantan

İçişleri Bakanı

5. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, polis okullarının eğitim süresine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1866)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda müsaadelerinizi arz ederim.

Saygılarımla.

24.11.1999

Namık Kemal Atahan

Hatay

Polis Okullarında eğitim süresinin uzun olması gerekir iken 12 aydan 9 aya indirilmiştir.

Bunun nedenlerinin açıklanmasını, sürenin uzatılmasının düşünülüp düşünülmediğinin bildirilmesini talep ederim.

T.C.

İçişleri Bakanlığı 10.5.2000

Emniyet Genel Müdürlüğü

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/112196

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 27.4.2000 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-5318 (7/1866) sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Polis Okullarının eğitim süresi 1995 tarihinden önce askerliğini yapanlar için 6 ay, yapmayanlar için 7,5 ay süreli iken bu süreler 26 Ağustos 1995 tarihinde yürürlüğe giren Polis Okulları Yönetmeliği ile 9 aya çıkarılmıştır. Bu süre önergede belirtildiği gibi 12 aydan 9 aya düşürülmemiştir.

Bakanlığımca, üniversitelerle işbirliği içerisinde yapılan çalışmalarla okullarımızdaki eğitimin 4 temel öğesi olan öğrenci, öğretmen, idareci, bina ve ders araç-gereçleri gibi altyapıya ilişkin temel sorunları ile polis okullarındaki öğrenci grubunun beklenti, sosyo-ekonomik durum, özgeçmiş, yetenek ve alt kültürleri belirlenmiştir.

Yine yapılmış olan meslek analizi, anket ve araştırma sonuçlarının değerlendirilmesini müteakip; polis okulu etem eğitiminde öğretilecek içerik, bilimsel esaslar çerçevesinde belirlenmiştir.

Bütün bu çalışmaların amacına uygun olarak gerçekleştirilebilmesi, teşkilâtın ihtiyaç ve beklentilerine yanıt verebilecek nitelikte polislerin yetiştirilebilmesi amacıyla, 9 ay süreli polis okullarının Polis Akademisine bağlı önlisans düzeyinde eğitim-öğretim veren 2 yıl süreli Polis Meslek Yüksekokullarına dönüştürülmesine yönelik bir çalışma başlatılmıştır.

Bu çerçevede hazırlanan “Polis Yükseköğretim Kanunu Tasarısı” halen TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Sadettin Tantan

İçişleri Bakanı

6. – ŞanlıurfaMilletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, sürücülerin göz muayenesinden geçirilmeleri konusunda bir çalışma olup olmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1874)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sayın İçişleri Bakanı Sadettin Tantan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini saygılarımla arz ederim.

19.4.2000

Mustafa Niyazi Yanmaz

Şanlıurfa

Maalesef ülkemizde trafik kazalarında her yıl yüzlerce vatandaşımız hayatını kaybetmektedir. Bu kazaların büyük bir kısmına da insan kusurları neden olmaktadır.

Sağlık Bakanlığıyla işbirliği içinde, Avrupa ve Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi özellikle kazaya karışan sürücüler başta olmak üzere bütün sürücülerin düzenli aralıklarla göz muayenesinden geçirilmesi düşünülmekte midir?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 10.5.2000

Emniyet Genel Müdürlüğü

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/112197

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 28.4.2000 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-5368 (7/1874)-5195/12462 sayılı yazısı.

Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Yürürlükteki 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda yapılan yeni düzenleme ile sürücü adaylarının, iç hastalıkları, göz, kulak-burun-boğaz ve psikiyatri uzmanlarından oluşan sağlık kurulundan sürücü olur raporu almaları zorunluluğunun yanında sürücülerin sağlık durumlarında sürücülüğe engel bedensel bir değişikliğin görülmesi halinde, bu kişilerin sağlık kuruluşlarına sevkleri ile sağlık muayenelerinin yapılması,

Diğer taraftan, Karayolları Trafik Kanununa bağlı olarak çıkartılmış olan Trafik Yönetmeliği ise; sürücülerin sadece göz kontrolünden değil, periyodik aralıklarla genel bir sağlık kontrolünden geçirilmesi esası getirilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Sadettin Tantan

İçişleri Bakanı

7. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol’un, Şanlıurfa İli Akçakale İlçesinin kapalı spor salonu ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (7/1932)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

Zülfikar İzol

Şanlıurfa

GAP’ın merkezi olan Şanlıurfa İlimize bağlı Akçakale İlçemizde sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler için kullanılabilecek her hangi bir alan mevcut değildir.

Akçakale İlçemizde kapalı spor salonu ve açık semt sahası yapılması hakkında çalışmalarınız var mıdır? Varsa yapımına ne zaman başlanacak, yapılamıyorsa neden yapılamıyor?

T.C.

Devlet Bakanlığı 10.5.2000

Sayı : B.02.0.0.16/01091

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliğinin 3 Mayıs 2000 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1932-3088/7709 sayılı yazısı.

Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol’a ait 7/1932 esas sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Fikret Ünlü

DevletBakanı

Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol’a Ait 7/1932 Esas Sayılı Yazılı Soru Önergesine

Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü’nün Cevabı

Soru : GAP’ın merkezi olan Şanlıurfa İlimize bağlı Akçakale İlçemizde sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler için kullanılabilecek her hangi bir alan mevcut değildir.

Akçakale İlçemizde kapalı spor salonu ve açık semt sahası yapılması hakkında çalışmalarınız var mıdır? Varsa yapımına ne zaman başlanacak, yapılamıyorsa neden yapılamıyor?

Cevap : Bütçe olanaklarımızın kısıtlı olması nedeniyle yeni projelere ödenek ayrılamadığından, Akçakale İlçesine spor salonu yapımı konusundaki talep, ancak önümüzdeki yıllar yatırım programlarında dikkate alınabilecektir.

Semt sahası yapımı ise 2000 yılı bütçe olanakları içerisinde değerlendirilecektir.

Saygılarımla.

Fikret Ünlü

Devlet Bakanı

8. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Tabipler Birliği tarafından belirlenen muayene, laboratuvar ve film ücretlerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/1419)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Sağlık Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.Saygılarımla 10.2.2000

Ahmet Kabil

Rize

Türk Tabipler Birliği Yasasına göre senede 2 defa serbest muayene ücretleri ve laboratuvar ücretleri tesbit edilmektedir.

Bu tespitlerde taban ücretleri belirleniyor, tavan serbest bırakılmaktadır. Yani hastadan doktor ne kadar ücret talep ederse, hasta vermek zorundadır.

Rize’de tespit edilen taban ücret 14 milyon olmasına rağmen, bugün 20-25 milyon muayene ücreti alınmaktadır. Belki 6 ay sonraki tesbitte bu ücret 45-50 milyon olacaktır.

Hasta, muayene ücreti, tahlil ücreti, röntgen ücreti toplam 100 milyona yakın para ödemekle karşı karşıya kalmaktadır.

Çoğu kez bu miktarı ödeyemeyen hasta doktora gitmekten vazgeçmektedir.

Soru 1. Doktorların muayene ücretleri tespit edilirken tavan ücretinin de belirlenmesi gerekmez mi? Ve bu ücretlerin denetimini yapmak mümkün değil midir?

Soru 2. Laboratuvar ve film bedellerine de belli bir rayiç fiyat belirlenemez mi?

T.C.

Sağlık Bakanlığı 31.3.2000

Temel Sağlık Hizmetleri

Genel Müdürlüğü

Sayı : B100TSH0150007/3975

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) 17.2.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4269 sayılı yazınız.

b) 21.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4695 sayılı yazınız.

Rize Milletvekili Sayın Ahmet Kabil tarafından serbest çalışan tabiplerin muayene ücretleri ile laboratuvar ve film ücretlerinin belirlenmesi ile alakalı olarak Sayın Başbakanca cevaplandırılmak üzere verilen ve Başbakan tarafından da Bakanlığımca cevaplandırılması tensip olunan yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş

Sağlık Bakanı

Rize Milletvekili Sayın Ahmet Kabil’in Serbest Çalışan Tabiplerin Muayene Ücretleri ile

Laboratuvar ve Film Ücretlerinin Belirlenmesine İlişkin Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Sorular :

1. Doktorların muayene ücretleri tespit edilirken tavan ücretinin de belirlenmesi gerekmez mi? Ve bu ücretlerin denetimini yapmak mümkün değil midir?

2. Laboratuvar ve film bedellerine de belli bir rayiç fiyat belirlenemez mi?

Cevaplar :

Cevap 1. 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun 74 üncü maddesine istinaden “Sağlık Bakanlığı gerekli görülebilecek bölgelerde ücret anlaşmazlıklarında mahkemelerce gözönüne alınmak üzere en az ve en çok tedavi ücret tarifeleri düzenlenebilir.”

19.12.1960 tarihli 4/12578 Tıbbî Deontoloji Tüzüğünün 31 inci Madde hükmüne göre “asgarî ücret tarifesi tatbik olunan yerlerde tabipler rekabet ve propaganda maksadı ile tarifede yazılı asgarî miktardan aşağı ücret kabul edemez.”; Tüzüğün 33 üncü Madde hükmüne göre “özel tedavi müessesesinde hastadan tedavi için maktu ücret alınabilir.” müeyyidesi ile hekimlerin tavan ücreti hakkında kısıtlayıcı bir hüküm getirmemektedir; Tüzüğün 36 ıncı madde hükmüne göre de “resmî sağlık kuruluşlarına başvurmuş olan hastaları muayenehaneye celp ederek ücretle tedavi edilemez.” hükmü ile, hekimlik mesleği hastanın ücretsiz tedavi edilmesine de imkân tanır. Hekimlik hizmetini meta gibi düşünmek hekimlik mesleği kurallarına aykırıdır.

27.7.1973 tarih ve 7/6913 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Devlet Memurlarının Tedavi Yardım ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğine göre yapılan tedavi, Resmî veya Özel Sağlık Kuruluşlarınca sağlandığı takdirde, günün şartlarına göre tedavi ücretleri birim tarifeleri; Maliye Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığınca belirlenerek Malî Yılı Bütçe Kanunu ile yürütme sağlanır.

6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanununun 28 inci maddesinin 2 nci fıkrası gereğince mesleklerini serbest icra eden tabiplerin asgarî tedavi ücretleri İl Tabip Odalarınca tespit edilerek Türk Tabipleri Merkez Konseyi Başkanlığınca tasdik edilir. 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun 3 üncü maddesinin (c) fıkrasına göre; Özel Sağlık Kuruluşlarının her türlü ücret tarifeleri Sağlık Bakanlığınca onaylanır.

6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanununda belirtilen 28 inci maddenin 3 üncü fıkrasının (c) bentleri şumuline giren hekimlerin hasta veya hasta sahipleri arasından ücretle ilgili yanlış hareketleri tespit olunduğunda; İl Tabip Odası İdare Heyeti Uzlaştırma Yolu ve Hakem Usulüne göre konuyu Haysiyet Divanına tevdi eder. İl Tabip Odaları Haysiyet Kurullarının vereceği disiplin cezaları Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Onur Kurulu Başkanlığınca onaylanarak; Bakanlığımıza bilgi verilir. Sağlık Bakanlığınca söz konusu cezalar İl Sağlık Müdürlükleri aracılığı ile uygulatılarak hekimlerin denetimleri sağlanmış olur.

Cevap 2. Teşhis hizmetlerinde kullanılmak üzere laboratuvar tetkiki ve radyolojik röntgen tetkik teşhis hizmetleri İl Tabip Odalarınca belirlenen birimler ve katsayılar neticesinde açıklanan muayyen ücret tarifeleri 9.3.2000 tarihli 231988 sayılı Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapan Özel Sağlık Kuruluşları Yönetmeliğinin 30 uncu Maddesinin (e) bendine göre gerçekleştirilen ücret dışında hastadan başka bir ücret talep edilmemesi belirtilmekte; yönetmeliğin 54 üncü maddesine göre sağlık kuruluşları İl Sağlık Müdürlüğü tarafından görevlendirilen, biri hekim olmak kaydıyla en az iki sağlık personeli ile oluşturulan ekipler tarafından olağan dışı denetimler hariç olmak üzere, olağan denetimler en az dört ayda bir yapılarak denetimleri sağlanmaktadır.

181 sayılı KHK 9 uncu maddesinin (h) fıkrası gereğince sanatlarını serbest icra eden Tabip ve Tababet Mensupları hizmetlerini ve işyerlerine sağlık ve teknik denetimini denetleme yetkisi Sağlık Bakanlığına verilmiştir.

Gösterilen ilgiye teşekkür ederek başarılar dilerim.

9. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan’ın, yatılı bölge okullarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/1461)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yatılı Bölge Okulları (YIBO) ile ilgili aşağıdaki hususların Millî Eğitim Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla

Cevat Ayhan

Sakarya

Sorular :

Yatılı Bölge Okullarının;

1. İller itibariyle sayıları nedir?

2. İller itibariyle kapasiteleri nedir?

3. İller itibariyle fiilî öğrenci sayısı nedir?

4. Halen inşaatı devam eden okulların illere göre sayısı nedir?

5. Son gelinen standartlar itibariyle bir okulun kapasitesi ve 1999 fiyatları ile maliyeti nedir?

6. 2000 yılı ve müteakip yıllarda yatılı bölge okulları yapılması düşünülmekte midir?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı 4.4.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.08.0.APK.0.03.05.00-03/833

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 22.2.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4355-7/1461-4253/10189 sayılı yazısı.

SakaryaMilletvekili Sayın Cevat Ayhan’ın, “Yatılı bölge okullarına ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1-2-3. Yatılı ilköğretim bölge okullarının iller itibariyle; sayısını, kapasitesini ve öğrenci sayısını gösterir liste ekte sunulmuştur.(Ek-1).

4. 2000 yılında, inşaatı devam eden yatılı ilköğretim bölge okullarının listesi ekte sunulmuştur (Ek-2).

5. Son gelinen standartlar itibariyle okullarımızın yapı yaklaşık maliyeti; Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca, 25.2.2000 tarih ve 23975 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak 2000 Yılı Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ” de IV. Sınıf (A) Grubu Yapı olarak metrekaresi 128 496 000 lira olarak belirlenmiştir.

6. 4306 sayılı Kanun gereğince, sekiz yıllık kesintisiz zorunlu ilköğretime geçilmesi ve kırsal kesimde okulu bulunmayan yerleşim birimlerindeki mecburi öğrenim çağındaki öğrencilerin barınmaları ve eğitim-öğretime kavuşturulmaları bakımından mevcut yatılı ve pansiyonlu ilköğretim okulları da dikkate alınarak ihtiyaç duyulması halinde 2000 yılı ve müteakip yıllarda yatılı ve pansiyonlu ilköğretim okullarının yapılması düşünülmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Metin Bostancıoğlu

Millî Eğitim Bakanı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SAYFA 216-217-218 FİLME ALINACAK!

10. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan’ın, ilköğretim burs sınavının ne zaman yapılacağına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/1463)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki hususun Millî Eğitim Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla

Cevat Ayhan

Sakarya

Her yıl yapılmakta olan İlköğretim Burs imtihanının deprem bölgesinde, eğitimin geç başlamış olması dikkate alınarak bu bölge için, imtihana gireceklere imkân vermek üzere, geciktirilerek mesela Ağustos ayında, yapılması düşünülmekte midir?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı 31.3.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.08.0.APK.0.03.05.00-03/794

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 22.2.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4355-7/1463-4255/10191 sayılı yazısı.

SakaryaMilletvekili Sayın Cevat Ayhan’ın, “İlköğretim burs sınavının ne zaman yapılacağına ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavları, mevzuatı gereği merkezi sistem esaslarına göre, ülke genelinde aynı anda uygulanmaktadır. Uygulanan testlerin puan hesaplamaları, tüm sınava katılan adaylar dikkate alınarak yapılmaktadır.

1999-2000 Öğretim Yılı Yıllık Sınav Uygulama Planına göre, Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı Ülke genelinde; 4 üncü, 5’inci, 6’ncı ve 7’nci sınıflar için 6.5.2000 Cumartesi günü saat 14.00’de, 8’inci, 9’uncu, 10’uncu ve 11’inci sınıflar için de 7.5.2000 Pazar günü saat 14.00’de yapılacaktır. Deprem bölgesinde, başka bir tarihte sınav yapılması mümkün görülmemektedir. Bu bölgede eğitimin geç başlamış olması, testlerin oluşturulması esnasında dikkate alınacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Metin Bostancıoğlu

Millî Eğitim Bakanı

11. — Konya Milletvekili Mehmet Ali Yavuz’un, Çaykur Rizespor ile Kombassan Konyaspor futbol karşılaşmasının naklen yayınlanmamasının nedenine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Ali İrtemçelik’in cevabı (7/1510)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 24.2.2000

Mehmet Ali Yavuz

Konya

Bilindiği üzere; 13 Şubat 2000 Pazar günü Rize’de Çaykur Rizespor ile Kombassan Konyaspor arasında futbol müsabakası yapılmıştır.

Karşılaşmanın TRT/1 kanalından naklen yayınlanması programlanmış olmasına rağmen Anavatan Partisi yetkililerinin talimatlarıyla maçın naklen yayınlanmasının engellendiği ifade edilmektedir.

Karşılaşma esnasında ve sonrasında meydana gelen olaylar da bu talimatların bir gereği olarak görülmektedir. Hatta Çaykur Rizespor yöneticilerinin “Bu durumla bizim ilgilimiz yok, bunu başka yerde arayınız” demeleri de manidardır.

Sorular

1. Birlik, beraberlik ve kardeşliğin simgesi olan bu futbol karşılaşmasında şaibe söylentileri hakkında ne düşünüyorsunuz?

2. Rize’de oynanan karşılaşmaya partizanlığın karışması hususunda ne gibi işlemler yapılmıştır?

3. Bu maç, neden TRT/1 naklen yayın programından kaldırılmıştır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 31.3.2000

Sayı : B.02.0.0015/387

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 7.3.2000 tarihli ve KAN.KAR.MD.A. 01. 0.GNS.0.10.00.02-7/1510-4454/10611 sayılı yazıları.

Konya Milletvekili Mehmet Ali Yavuz’un Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve Bakanlığımız koordinatörlüğünde cevaplandırılması tensip edilen 7/1510-4454 sayılı yazılı soru önergesine ilişkin cevaplar aşağıda verilmektedir.

1.2.) Futbol karşılaşmalarında “şaibe söylentileri” ile Rize’de oynanan karşılaşmaya partizanlığın karıştığı hususlarında Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü bilgi sahibi değildir.

3. Türkiye İkinci Futbol ligi maçlarının yayın programı, Futbol Federasyonu Başkanlığı ile koordineli olarak yapılmaktadır. Futbol Federasyonu Başkanlığı tarafından hazırlanan en az 2 haftalık program, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğüne bildirilmekte ve mutabakata varıldığında yayın yetki belgesi istenmektedir. Ancak, zaman zaman naklen yayın konusunda, gerek kulüplerden ve gerekse Federasyondan değişiklik talepleri intikal etmekte ve bu konuda Federasyonun muvafakati ile değişiklik yapılmaktadır. Bu çerçevede, 3 yıldan beri naklen yayınlarda değişiklikler yapılmaktadır. Maç naklen yayın programının değiştirilmesi konusunda TRT’ye talimat gönderilmesi veya siyasî baskı yapılması söz konusu olmadığı gibi yukarıda da izah olunduğu üzere, yayın programının değiştirilmesinde Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü tek yetkili de değildir. Radyo ve televizyon yayıncılığının bir gereği olarak, bütün dünyada olduğu gibi TRT radyo ve televizyon yayınlarında zaman zaman değişiklikler yapılmaktadır.

Saygılarımla arz ederim.

Mehmet Ali İrtemçelik

Devlet Bakanı

12. — Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, branşlara göre toplam öğretmen ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/1518)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

S. Metin Kalkan

Hatay

1. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve meslek liselerinin branşlara göre toplam öğretmen ihtiyacı nedir? 2000 yılı için hangi branşlardan kaç öğretmen almayı düşünüyorsunuz?

2. Devlet Memurları sınavını kazanıp, öğretmen olmak isteyenlerin ne kadarının talepleri karşılanacaktır?

3. 1999 yılı içerisinde öğretmenlik başvurusunda bulunup ancak şu ana kadar başvuruları değerlendirilmeyenlerin 2000 yılı içerisinde göreve başlatılmaları söz konusu mudur?

4. Beden Eğitimi, Müzik ve Resim Öğretmenliği için Devlet Memurları sınavına girmeden öğretmen olabilmeleri konusunda herhangi bir çalışmanız bulunmakta mıdır?

5. Hatay İlimizin 2000 yılı için branşlara göre öğretmen ihtiyacı nedir ve bunu nasıl karşılamayı düşünüyorsunuz?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı 31.3.2000

Sayı : B.08.0.APK.0.03.05.00.03/795

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 7.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1518-4462/10622 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Sayın S. Metin Kalkan’ın, “Branşlara göre toplam öğretmen ihtiyacına ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. 10.8.1999 tarih ve 23782 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik, her okul ve kurumda olması gereken yönetici ve öğretmen sayısının öğrenci ve ders yükü esas alınarak branşlar itibariyle belirlenmesini öngörmektedir. Söz konusu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde belirlenen bu kadrolarla mevcut yönetici ve öğretmenlerin ilişkilendirilmesine ilişkin çalışmalar 10.2.2000 tarihi itibariyle başlatılmıştır. Halen devam etmekte olan bu çalışmalar sonuçlandığında Bakanlığımıza bağlı her derece ve türdeki eğitim kurumlarının iller ve branşlar itibariyle öğretmen ihtiyacı ve fazlalığının tespiti daha sağlıklı olarak yapılmış olacaktır. Ancak bu aşamada norm kadro belirleme çalışmaları sonucuna göre öğretmen ihtiyacı olduğu tespit edilen branşlara, 30 000 öğretmen alınması düşünülmektedir.

2. Devlet memurluğu için seçme sınavı, ilköğretim, lise ve dengi okul, ön lisans ve lisans-lisans üstü öğrenimler için ayrı ayrı olmak üzere 4 ayrı düzeyde ve Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle, öğretmen olarak atanmak isteyen yükseköğrenimlilerin sayısı bilinmemektedir.

3. 1999 yılında, öğretmen olarak atanabilmek amacıyla başvuruda bulunan öğretmen adaylarından branşında ihtiyaç bulunanların atamaları yapılmıştır. Branşında ihtiyaç bulunmaması nedeniyle ataması yapılamayanlara da devlet memurluğu için seçme sınavına girmeleri gerektiği yönünde bilgi verilerek belgeleri iade edilmiştir.

4. Bakanlığımıza bağlı okul ve kurumlara öğretmen olarak atanacaklar, “İlk Defa Devlet Kamu Hizmeti ve Görevlerine Devlet Memuru Olarak Atanacaklar İçin Mecburî Yeterlik ve Yarışma Sınavları Genel Yönetmeliği” çerçevesinde yapılacak seçme sınavı sonucuna göre belirlenmektedir. Bu bakımdan Beden Eğitimi, Müzik ve Resim branşı da dahil olmak üzere herhangi bir branşın öğretmenliğine devlet memurluğu sınavında başarılı olamayanların atanması söz konusu değildir.

5. Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik kapsamında norm kadro belirleme çalışmaları sırasında Hatay İlinde; sınıf öğretmenliği ile diğer bazı branşlarda 234 öğretmen fazlası olmasına karşın, ülke genelinde kaynak yetersizliği nedeniyle ihtiyacı karşılanamayan başta İngilizce olmak üzere bazı branşlarda da 1852 öğretmen ihtiyacı olduğu anlaşılmıştır. Bu ihtiyacın, 2000 yılı atama ve yer değiştirme işlemleri çerçevesinde karşılanması planlanmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Metin Bostancıoğlu

Millî Eğitim Bakanı

13. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman İlinde satışa çıkarılan Hazine arazisine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/1554)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı, Sayın Sümer Oral tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 29.2.2000

Zeki Ünal

Karaman

Karaman’ın merkeze bağlı belediyeliğe namzet büyük köylerinden Çoğlu muhtarlığı, Bakanlığınızca satılığa çıkarılmış bulunan 7 bin dönüm araziden bahisle, köyde mukim 200 topraksız kişiye bu arazilerin uygun bir fiyatla satılması talebiyle bir müracaatta bulunmuştur. Müracaatın da, ayrıca satılacak araziler ihaleyle olduğu için; köy haricinden, çiftçilikle ilgisi olmayan kişilere satılmasının köyün sosyal, kültürel ve tarımsal ekonomisi açısından uygun olmayacağını belirtmiştir.

Sorularım şunlardır :

1. Çoğlu Köyü hudutları içinde hazine arazileri, hangi şartlar dikkate alınarak ve hangi yasa hükümlerine göre satılacaktır?

2. Arazilerin; o köyde yaşayan topraksız vatandaşlara yine ihaleyle satılması, matluba daha uygun değil midir?

3. Köylülerin ortak talepleri yürürlükteki yasalara uygun düşmüyorsa, söz konusu yasalarda gerekli değişikliklerin yapılması mümkün değil midir?

T.C.

Maliye Bakanlığı

Millî Emlak Genel Müdürlüğü 3.4.2000

Sayı : B.07.MEG.0.34/3303-122266/14268

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 7.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1554-4507/10768 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal tarafından, Karaman İlinde bulunan Hazineye ait taşınmaz malların satışı ile ilgili olarak verilen yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ilişkin cevaplar aşağıda belirtilmiştir.

1. Çoğlu Köyünde bulunan hazine arazileri genel olarak 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre ihale ile satılmaktadır. Ayrıca 4070, 4071 ve 4072 sayılı Kanunlara göre de hak sahiplerine doğrudan satış ve devir yapılmaktadır.

2. 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanuna göre, arazilerin o köyde yaşayan hak sahibi topraksız vatandaşlara doğrudan veya ihale ile satışı yapılmaktadır. Anılan Kanun gereğince yapılacak tarım arazilerinin satışı ile ilgili ihalelere taşınmaz malın bulunduğu köy veya belde nüfusuna kayıtlı, o köy veya beldede oturmakta veya 31.12.1993 tarihinden önce o köyde bir taşınmaz malı malik veya zilyed olarak tasarruf eden gerçek kişiler katılabilir.

Ayrıca, Kanunun 8 inci maddesine göre, doğrudan satış hakkından yararlanamamış ve 31.12.1993 tarihinden önce Hazineye ait tarım arazilerini kullananların veya bunların mirasçılarının ihale ile satılan tarım arazilerini ihale bedeli üzerinden öncelikli alım hakkı vardır.

3. 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun, 4071 sayılı 3 Mart 1340 (1924) Tarihli ve 431 sayılı Kanunla Hazineye Kalan Taşınmaz Mallardan Bazılarının Zilyedlerine Devri Hakkında Kanun, 4072 Sayılı Mülga 2613 ve 766 sayılı Kanunlarla Hazine Adına Tescil Edilen Miktar Fazlalıklarının, İlgililerine Devrine Dair Kanun, hak sahiplerine belirli süre ile doğrudan satış yapılmak üzere çıkarılmış olup bu süre sona ermiştir. Anılan Kanunların bazı maddelerinin değiştirilmesi için Bakanlığımızca Kanun teklifi hazırlanmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.

Diğer taraftan, Karaman İli, Merkez İlçesi, Çoğlu Köyünde 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun başvuru süresi içerisinde herhangi bir müracaat olmadığı, anılan Kanun ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre satışa çıkarılan taşınmazmal bulunmadığı, sadece altı adet satış talebinin bulunduğu ve bu taleplerin 2886 sayılı Kanuna göre değerlendirildiği, henüz ihale aşamasına gelinmediği anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Sümer Oral

Maliye Bakanı

14. — Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu’nun, Giresun İlinin sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Tunca Toskay’ın cevabı (7/1557)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçtüzük hükümleri gereğince Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını tensiplerinize arz ederim.

Saygılar sunarım. 1.3.2000

Rasim Zaimoğlu

Giresun

Giresun İli Doğu Karadeniz Bölgesinde kalkınabilmek için sürekli çaba gösteren fakat henüz istenilen düzeye ulaşamamış bir ilimizdir.

Türkiye’nin sosyo-ekonomik bakımdan gelişmişlik düzeyi iller bazında gerekse bölgesel bazda büyük dengesizlik içerisindedir. Giresun bu fakir iller arasındadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti fakir illerin gelişmesini sağlamak maksadıyla zaman zaman çeşitli düzenlemeler yapmaktadır.

Giresun bu düzenlemelerden biri olan kalkınmada öncelikli iller arasına girmiştir. Fakat 23.1.1998 tarih ve 4325 sayılı teşvik yasası kapsamına Devlet İstatistik Enstitüsünün yapmış olduğu bir hesap hatası yüzünden alınmamıştır. Öyleki yine Devlet İstatistik Enstitüsünün 1996 yılı verilerinde de, Giresun’un kişi başına düşen millî geliri 1218 $ olarak gösterilirken, hemen hemen aynı ekonomik ve sosyal benzerlikleri taşıyan Ordu İlinin aynı rakamı 1340 $ olarak gösterilmiştir.

1997 yılı için kişi başına düşen millî gelir, Ordu için 1543 $ Giresun için 2355 $ olarak gösterilmiştir.

1998 rakamları ise Giresun için 2799 $ Ordu için 1656 $ olarak gösterilmiştir.

Giresun’da gözle görülür herhangi bir ticarî ve sınaî gelişme olmadığı halde, kişi başına düşen millî gelir rakamlarının artış oranının yüksek olması, bir anormalliğin işaretidir. Halbuki Ordu İline ilişkin artış oranları makul gözükmektedir. Yapılan bu hesaplama hatası sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasını da etkileyerek, Giresun için gerçeği yansıtmaz hale getirmektedir. Devlet İstatistik Enstitüsü tüm Doğu ve Batı Karadeniz Bölgelerinin üretimini kapsayan Fiskobirlik verilerini Giresun İli verileri olarak değerlendirmeye almıştır. Bu hesap hatası Giresun’u olduğundan daha zengin göstermektedir. Bu durum ise, zaten gelişememiş, Giresun’u tümden fakirleştirmektedir. Giresun büyük oranda sürekli göç veren iller arasındadır.

Buna göre sorularım şunlardır :

1. Devlet İstatistik Enstitüsü ekonomik ve sosyal verilerini belirlerken dolaylı etkileri hesaba katmış mıdır?

2. Giresun 4325 sayılı Kanun kapsamına alınmayacak kadar zengin ise neden her yıl binde 11 dolayında göç vermektedir?

3. Devlet İstatistik Enstitüsü Giresun sosyo-ekonomik verilerini belirlerken, neden diğer yerlerdeki fındık üretiminin yarattığı katma değeri sadece Giresun ekonomisi bünyesinde göstermektedir?

4. Devlet İstatistik Enstitüsü bu hesaplama hatasından ne zaman dönecektir?

5. Devlet İstatistik Enstitüsü, yaptığı hatanın sonucunda Giresun 4325 sayılı yasa kapsamına girememesinden doğan Giresunluların zararını da hesaplamış mıdır, hesapladıysa bu zarar nedir?

6. Cari fiyatlarla Giresun’da kişi başına düşen millî gelir rakamlarında 1997 yılında gözlenen ani artışın sebebi nedir?

7. Giresun dışındaki diğer fındık üretim katma değerlerinin Giresun Gayrî Safi Millî Hâsılasından çıkarıldığı zaman sadece Giresun’a ait kişi başına düşen millî gelir ne kadardır?

T.C.

Başbakanlık

Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı 30.3.2000

Sayı : B.02.1.DİE.0.16.00.03/906-rsd-1-1951

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : (a) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 7.3.2000 tarih ve KAN.KAR.MD.A. 01.0.GNS.0.10.00.02-7/1557-4511/10775 sayılı yazısı.

(b) Başbakanlığın 10.3.2000 tarih ve B.02.0.KKG.0.12/106-177-8/1372 sayılı yazısı.

Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu’nun Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ilgi (a) yazı ekinde gönderilen 7/1557-4511 esas no.lu yazılı soru önergesine, ilgi (b) yazı ile Bakanlığımca cevap verilmesi tensip edilmiş, önergenin cevaplarını içeren istatistiki bilgiler ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Prof. Dr. Tunca Toskay

Devlet Bakanı

Tarım kesimi gayrî safi katma değeri

Giresun

1997 Yılı

A) Tarım Sabit (Milyon TL.) Cari

1. Bitkisel üretim

Hububat 6 718.2 2 829 151.8

Bakliyat 6 768.2 1 045 534.0

Diğer tarla ürünleri 3 866.4 1 116 964.9

Meyveler 66 781.9 22 232 702.2

Sebzeler 3 402.2 1 162 101.8

Ot ve saman 3 052.0 871 183.5

Çiçekçilik 17.6 3 091.9

Toplam bitkisel üretim 90 606.5 29 260 730.1

Bitkisel üretim masrafları 10 824.0 2 853 624.1

Bitkisel kesim gayrî safi katma değeri 79 782.5 26 407 106.1

2. Hayvancılık 42 084.4 10 841 570.3

Hayvancılık üretim masrafları 22 936.0 5 908 655.8

Hayvancılık gayrî safi katma değeri 19 148.4 4 932 914.5

3. Tarım sanatları gayrî safi katma değeri 18 600.6 8 066 835.9

Bitkisel üretim, hayvancılık ve

Tarım sanatları gayrî safi katma değeri 117 531.4 39 406 856.4

B) Ormancılık üretim kıymeti 6 723.7 1 201 694.3

Ormancılık üretim masrafları 981.7 175 447.4

Ormancılık gayrî safi katma değeri 5 742.0 1 026 247.0

C) Balıkçılık üretim kıymeti 5 080.2 3 430 674.6

Balıkçılık üretim masrafları 1 011.0 682 704.2

Balıkçılık gayrî safi katma değeri 4 069.2 2 747 970.3

Genel toplam 127 342.6 43 181 073.7

Tarım kesimi gayrî safi katma değeri

Ordu

1997 Yılı

A) Tarım Sabit (Milyon TL.) Cari

1. Bitkisel üretim

Hububat 8 646.7 3 712 128.9

Bakliyat 8 458.2 1 413 438.1

Diğer tarla ürünleri 9 414.8 3 453 862.1

Meyveler 137 501.7 46 730 786.0

Sebzeler 2 494.7 702 061.6

Ot ve saman 5 241.0 1 618 181.0

Çiçekçilik 0.0 0.0

Toplam bitkisel üretim 171 757.2 57 630 457.7

Bitkisel üretim masrafları 20 512.8 3 780 575.4

Bitkisel kesim gayrî safi katma değeri 151 244.3 53 849 882.3

2. Hayvancılık 93 225.3 20 057 196.0

Hayvancılık üretim masrafları 50 807.8 10 931 171.8

Hayvancılık gayrî safi katma değeri 42 417.5 9 126 024.2

3. Tarım sanatları gayrî safi katma değeri 37 505.3 16 265 565.3

Bitkisel üretim, hayvancılık ve

Tarım sanatları gayrî safi katma değeri 231 167.1 79 241 471.8

B) Ormancılık üretim kıymeti 6 646.8 1 197 967.8

Ormancılık üretim masrafları 970.4 174 903.3

Ormancılık gayrî safi katma değeri 5 676.3 1 023 064.5

C) Balıkçılık üretim kıymeti 8 665.3 5 330 478.2

Balıkçılık üretim masrafları 1 724.4 1 060 765.2

Balıkçılık gayrî safi katma değeri 6 940.9 4 269 713.1

Genel toplam 243 784.3 84 534 249.4

EK 2

İllere Göre Gayrî Safi Yurt İçi Hâsıla Tahminlerinde Kullanılan Yöntem ve Kaynaklar

Tarım Sektörü

Tarım sektörü; toprakta yetişen bitkisel ürünler, hayvan ve hayvan ürünlerinin üretimi ile ormancılık, balıkçılık kesimi faaliyetlerini kapsamaktadır.

Tarım sektöründe katma değer; üretim yöntemi ile çiftçilik ve hayvancılık, balıkçılık, ormancılık alt sektörleri ayrımında hesaplanmaktadır. Sektörle ilgili veriler DİE’nin Tarım İstatistikleri, Tarım Sayımları, 1984 Hayvan Sayımı, Input-Output tabloları ve ilgili kurumlardan derlenen verilerden oluşmaktadır.

1. Bitkisel Kesim

A) Bitkisel üretim

İller itibariyle bitkisel üretim değeri hesaplanırken üretim miktarları ve fiyatları için DİE’nin heryıl yayımlamış olduğu “Tarımsal Ürünler (Miktar, fiyat, değer)” yayınlarından yararlanılmıştır. Bu yayından tarla ürünleri, meyveler ve sebzelerin il bazında üretim miktarı ve çiftçinin eline geçen fiyatlar alınmıştır.

Yonca, korunga, fiğ gibi bitkiler, yeşil ot ve kuru ot olarak il bazında üretim miktarları DİE Tarım İstatistikleri Şubesinden alınarak, çiftçinin eline geçen fiyatlarla değerlendirilmiştir. Bitkisel üretim içinde yer alan çiçek üretimi ile ilgili veriler çiçek cinslerine göre üretim verilerinin kapsandığı anketler yolu ile çiçekçilik ile ilgilenen kooperatiflerden derlenmiştir.

B) Bitkisel ürünlerin fiyatları ve değerlendirme

İller itibariyle belirlenen üretim miktarlarından, 1987-1988 yıllarında yapılmış olan “Tarımsal Ürünler Pazarlama Anketi” sonuçlarından elde edilmiş zayiat oranları düşülerek her ildeki her ürün için net üretim miktarlarına ulaşılmıştır. Elde edilen bu üretim miktarları il bazında çiftçinin eline geçen fiyatların pazar fiyatları olması ve ulaştırma masraflarını da içermesi nedeniyle her ürün grubu için ortalama ulaştırma payları hesaplanarak, üretim değerlerinden bu ulaştırma paylarının düşülmesi ile her ilin gerçek üretim değerlerine ulaşılmıştır.

İllere göre bitkisel kesim katma değerlerinin hesaplanmasında her il için üretim değerlerinin hesaplanmasından sonra her il için ayrı ayrı üretim masraf hesabı yapılmıştır. Bitkisel üretim değerinden üretim masraflarının çıkarılması suretiyle o ilin katma değerine ulaşılmıştır.

C) Bitkisel kesim masrafları

a) Tohumluk

1987-1994 yıllarına ilişkin iller itibariyle ekiliş alanları, DİE’nin her yıl yayımladığı “Tarımsal Yapı ve Üretim” adlı yayından elde edilmiştir. Ekiliş alanları, teknik olarak belirlenmiş hektara atılan tohum miktarı ile çarpılarak her ürün için tohumluk miktarı elde edilmektedir. Tohumluk miktarları ise ürünlerin kendi fiyatları (ÇEF) ile değerlendirilmek suretiyle il bazında tohumluk gideri elde edilmiştir.

b) Kimyasal gübre

Tarım ve Köyişleri Bakanlığından il bazında tüketilen toplam gübre miktarları alınmıştır. Ancak illerin gübre değerleri elde edilememiştir. Gübre değerlerinin hesaplanmasında yıllık GSMH hesaplamalarında kullanılan Türkiye toplam gübre değerleri illerin gübre tüketimindeki ağırlıkları oranında dağıtılmıştır.

c) Akaryakıt ve yağ

DİE’nin her yıl yayımlamış olduğu “Tarımsal Yapı ve Üretim” adlı yayından il bazında traktör, biçerdöver ve motopomp sayıları ile araçların bir yılda kullandıkları yakıt miktarları çarpılarak illere göre toplam akaryakıt miktarları hesaplanmıştır. Bu değerler akaryakıt fiyatı ile çarpılmak suretiyle il bazında toplam akaryakıt değerleri elde edilmiştir.

d) Tamir-parça-bakım

İllere göre traktör ve biçerdöver sayılarına göre hesaplanan akaryakıt değerinin illerdeki oransal dağılımı, tamir-parça ve bakım gideri için de aynen kullanılmıştır.

e) Ziraî ilaçlar

İllere göre ilaçlanan alan ve kullanılan ilaç miktarı ile ilgili veriler Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünden alınmıştır. Her ilin ilaçlanan alanının, toplam ilaçlanan alan içindeki oranı hesaplanarak il dağılımı hesaplanmıştır. Yıllık GSMH hesaplamalarında kullanılan toplam değer bu oransal dağılıma uygulanarak il bazında ziraî ilaç değerleri elde edilmiştir. Sabit hesaplamada ise ilaçlanan alanların artış hızlarından yararlanılmıştır.

f) Sulama

İllere göre sulanan alanlar ve tahakkuk eden sulama ücretlerine ilişkin veriler Devlet Su İşlerinden alınmıştır. Cari hesaplamada bu kuruluşun verdiği değerler illerde aynen kullanılmıştır. Sabit hesaplamada ise sulanan alanların artış hızlarından yararlanılmıştır.

2. Hayvancılık sektörü

Hayvancılık sektörü, büyük ve küçük baş çiftlik hayvanları, kümes hayvanları, ipek böcekciliği ve arıcılıktan elde edilen üretim faaliyetlerini kapsamaktadır. Bu sektörün il bazında katma değerlerinin hesaplanmasında “Tarımsal Yapı ve Üretim” ve “Çiftçinin Eline Geçen Fiyatlar” yayınlarından yararlanılmıştır.

A) Hayvancılık sektörü üretimi

Hayvancılık sektörü üretim değeri, et, süt, deri, gübre, yapağı-kıl-tiftik,yumurta, beyaz et, balmumu, ipek kozası, kurban eti, kurban derisi şeklinde gruplandırılmıştır. Üretim miktarının hesaplanmasında hayvan sayıları ve üretim katsayılarından yararlanılmaktadır. Katsayılar 1984 yılı hayvan sayımı sonucunda elde edilen değerlerdir. İllere göre hayvancılık kesiminin üretim değerleri çiftçinin eline geçen fiyatlar kullanılarak hesaplanmıştır.

B) Hayvancılık sektörü üretim masrafları

Hayvancılık sektörü üretim masraflarının elde edilmesinde veri derleme ve hesaplama güçlüğü nedeniyle 1990 yılı Input-Output çalışmalarından elde edilen oranlar kullanılmıştır. İllere göre hayvancılık sektörü üretim masraflarının hesaplanmasında aynı problemler bulunmaktadır. Bu nedenle üretim masraflarının il bazında elde edilmesinde yıllık katma değer hesabında kullanılan oranlar her il için aynen uygulanmıştır.

C) Hayvancılık sektörü katma değeri

İllere göre hesaplanan hayvancılık üretim değerlerinden, bu kesimin masraflarının düşülmesiyle il bazında hayvancılık kesimi katma değerine ulaşılmaktadır.

3. Ormancılık

Ormancılık sektörü katma değeri; üretim yöntemi ile hesaplanmakta, üretim miktar ve fiyatlarına ilişkin veriler Orman Bakanlığından elde edilmektedir.

İllere göre ormancılık sektörü hesaplanırken Orman Bakanlığının verilerinden yararlanılmıştır. Orman Bakanlığı 27 ilde bulanan Orman Bölge Müdürlüklerinden alınan bilgilerle her il için orman ürünlerinin üretim miktar ve fiyatlarını ilgili yıllar için tahmin etmektedir.

Orman Bakanlığından alınan bu bilgiler kullanılarak her il için üretim değeri tahmin edilmiştir. Elde edilen üretim değerine input-output oranları uygulanarak o il için katma değer elde edilmiştir.

4. Balıkçılık

Balıkçılık sektörü katma değeri, üretim yöntemi ile hesaplanmakta ve her yıl için DİE’nin uyguladığı “Su Ürünleri Anketi” sonuçlarından yararlanılmaktadır.

Balıkçılık sektörü katma değeri; deniz balıkları, tatlı su (içsu) balıkları ve kültür balıkları (yetiştiricilik) verilerinin toplanmasıyla elde edilmiştir. Bu balık türlerinin üretim miktarları DİE’nin her yıl düzenlediği “Su Ürünleri İstatistikleri” adı altındaki kitapçığından alınmıştır. Bu kitapçıkta deniz balıkları ve diğer deniz balıklarının il bazında üretim miktarları yayınlanmaktadır. Bölgesel bazda yayınlanan deniz balıkları ve diğer deniz balıklarının il bazında üretim oranlarını alabilmek için ise su ürünleri istatistiklerinin anket formlarından yararlanılmıştır.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı her üç ayda bir fiyat derlemesi yapmak amacıyla her ile anket formu göndermektedir. Yılda dört kez yapılan bu anketler birleştirilerek il bazında yıllık fiyatlar elde edilmiştir.

Her il için elde edilen üretim miktar ve fiyatları değerlendirilerek o ilin üretim değeri oluşturulmuştur. Elde edilen il bazında üretim değerlerine yıllık GSMH hesaplamalarında kullanılan input/output oranları uygulanarak illerin katma değerlerine ulaşılmıştır.

Sanayi Sektörü

Sanayi sektöründe, madencilik, taşocakçılığı, imalat sanayi, elektrik, gaz ve su kesimleri kapsanmakta, bu faaliyet kollarının gayrî safi millî hâsılaya katkısı üretim yolu ile hesaplanmaktadır.

1. Madencilik ve taşocakçılığı

Madencilik ve taşocakçılığı sektörü katma değeri madencilik ve taşocakçılığı yıllık anket sonuçlarından hesaplanmaktadır.

Sektörün illere göre gayrî safi millî hâsılaya katkısı DİE’nin illere göre madenlerin üretim miktar ve kıymetleri alınarak her il için elde edilen ağırlıklara göre cari madencilik sektörü katma değerleri illere dağıtılmıştır. İllere göre madencilik sektörünün gayrî safi yurt içi hâsılaya katkısının sabit fiyatlarla hesaplanmasında ise her ilin cari yıl üretim miktarı 1987 yılı birim fiyatları ile değerlendirilerek elde edilen üretim değerlerinden hesaplanmıştır.

2. İmalat sanayi

İmalat sanayi sektörü, büyük imalat sanayi, küçük imalat sanayi, köy sanayi ve evde yapılan imalat alt sektörlerinde toplanmaktadır. Büyük imalat sanayi için 10+kişi çalışan işyerlerinin katma değer hesabında yıllık imalat sanayi anket sonuçları kullanılmaktadır.

Küçük imalat sanayi için 10- kişi çalışan işyerlerinin genel sanayi işyerleri sayımları sonuçlarından elde edilen katma değerler esas alınmıştır. Sayım yılları arasında bu değerler her yıl için, yıllık imalat sanayi anket sonuçlarından elde edilen 10-25 kişi çalıştıran işyerlerinin katma değer artış hızı kadar artırılmaktadır.

Köy sanayi ile ilgili uygulanmış güncel bir anket bulunmamaktadır. Bu nedenle yıllık hesaplamalarımızda 1961 yılı köy sanayi anket sonuçları her yıl için toptan eşya imalat sanayi fiyat indeksi ile genişletilerek kullanılmaktadır. 1990 yılı için input-output çalışmalarında köy sanayi için yapılan anket sonuçları aynı yıl için kullanılmıştır. Evde yapılan imalat kolunun katma değeri hane halkı işgücü anketlerinden elde edilen veriler ışığında hesaplanmaktadır.

İmalat sanayi sektörünün illere göre gayrî safi yurt içi hâsılaya katkısı hesaplamaları, büyük imalat sanayi ve küçük imalat sanayi alt sektörlerine göre yapılmıştır. Büyük imalat sanayiinde 10+ kişi çalışan işyerleri devlet ve özel ayırımında ele alınmaktadır. Küçük imalat sanayi 10- kişi çalışan işyerlerini, köy sanayiini ve evde yapılan imalat kesimini kapsamaktadır. İller göre büyük imalat sanayiine ait veriler 1987-1992 yılları için DİE’nin Yıllık İmalat Sanayii İstatistiklerinden alınmıştır. Yıllık imalat sanayi istatistiklerinden il bazında katma değerlere ulaşılmıştır. 1992’den sonraki yıllar için DİE tarafından derlenen imalat sanayi üretim anketlerinden illere göre elde edilmiş olan cari hızlar, cari katma değere uygulanarak il bazında cari katma değerlere ulaşılmıştır. Aynı şekilde sanayi üretim şubesinden alınan il bazında sabit üretim hızları kullanılarak da il bazında sabit katma değerlere ulaşılmıştır. Bu şekilde cari ve sabit fiyatlarla katma değer verileri oluşturulmuştur. Elde edilen bu seriyle Türkiye yıllık katma değeri arasında oluşan farklılığı giderebilmek amacıyla illere göre cari ve sabit oranlar serisi elde edilmiştir. Bu oranlar kullanılarak il bazında büyük imalat sanayiine ait katma değerlere ulaşılmıştır.

İllere göre küçük imalat sanayiine ilişkin katma değerlerin hesaplanmasında 1987-1990 yılları için 1985 Genel Sanayii ve İşyerleri Sayımından yararlanılmıştır. 1991-1994 yılları için ise 1992 Genel Sanayi ve İşyerleri Sayım Sonuçları kulanılmıştır. Bu sonuçlara göre il bazında oranlar elde edilmiştir. Elde edilen bu oranlara küçük imalat sanayi yıllık katma değeri uygulanarak il bazında küçük imalat sanayi katma değerleri elde edilmiştir.

3. Elektrik, gaz ve su

Bu sektörün yıllık katma değerine ilişkin veriler Türkiye Elektrik Kurumu, Kepez ve Antalya Havalisi Elektrik Santralleri, Çukurova Elektrik Santrali, Ankara,İstanbul, İzmir Belediyeleri ile su üretimimizde ağırlıklı olan 30 belediyeden derlenmektedir. Sektörün katma değeri Türkiye Elektrik Kurumu faaliyet raporları ve diğer elektrik üreten kuruluşlar için de soru kâğıtları kullanılarak gelir yöntemiyle hesaplanmaktadır. Havagazı ve su kesimi katma değerleri yıllık havagazı ve su istatistikleri yayınlarından alınmaktadır.

Bu sektörün illere göre katma değerlerinin hesaplanmasında; elektrik üretimi ve dağıtımı için Türkiye Elektrik Kurumunun faaliyet raporlarından, Yüksek Denetleme Kurulu raporlarından ve 500 elektrik dağıtım firmasına gönderilen anket formlarından yararlanılmıştır. Türkiye Elektrik Kurumunun yıllık faaliyet raporlarından illerde bulunan hidrolik ve termik santrallerin üretim ağırlıkları tespit edilmiştir. Ayrıca elektrik dağıtımındaki faaliyetler için firma anketlerinden elektrik üretimi ve dağıtımındaki katma değer ağırlıkları tespit edilmiştir. Elektrik sektörü katma değeri santrallerden yaratılan katma değer ve hizmetten yaratılan katma değer olarak hesaplanmıştır. Santrallerden yaratılan katma değer illere göre santral üretim ağırlıklarına göre dağıtılmıştır. Dağıtım faaliyetlerinden yaratılan katma değer ise illerdeki dağıtım müesseselerinin ağırlığına göre elde edilmiştir.

Gaz sektörüne ilişkin illere göre katma değerin hesaplanmasında DİE’nin Gaz ve Su İstatistikleri yayınından, gaz sektörüne ait illere göre cari ve sabit üretim değerlerinden yararlanılmıştır. Bu üretim değerlerine göre il bazında oransal seri hesaplanmıştır. Elde edilen oranlara göre gaz sektörüne ait yıllık katma değerler illere dağıtılarak il bazında gaz kesimi katma değerlerine ulaşılmıştır. Su sektöründe illere göre katma değer hesabında DİE’nin Gaz ve Su İstatistikleri verilerinden yararlanılmıştır. Yine DİE’nin Perakende Fiyat İstatistikleri verilerinden su birim fiyatları elde edilmiştir. Gaz ve su istatistiklerinden su miktar ve kıymetleri alınarak illere göre cari ve sabit ağırlıklar elde edilmiştir. Elde edilen oranlara göre su sektörüne ait katma değerler illere dağıtılmıştır.

İnşaat Sektörü

Kamu ve özel sektör tarafından yapılan Gayrî Safi Sabit Sermaye Yatırımlarının büyük kısmını teşkil eden tüm inşaat faaliyetleri bu sektörde kapsanmaktadır. Sektörün katma değeri, kamu ve özel inşaat ayrımında bina (ev, apartman, ticarî-sınaî yapı kültürel yapı, dinî, idarî ve diğer) ve bina dışı inşaat (yol, köprü, baraj vb.) olarak incelenmektedir. Elde edilen üretim değerlerine katma değer/output oranları uygulanarak katma değer hesaplanmaktadır. Katma değer/output oranları için input-output tablolarından bina ve bina dışı inşaat ayrımından hesaplanan katma değer/output oranlarından yararlanılmaktadır. Kamu ve özel sektör için hesaplanan katma değerlerin toplamı sektörün katma değerini oluşturmaktadır.

İnşaat sektörünün illere göre yarattığı katma değere ulaşmak amacıyla kamu ve özel kesim inşaat yatırımları ayrımında hesaplama yapılmıştır. Kamu inşaat yatırımlarında;

Genel Bütçeli Kuruluşlar

Katma Bütçeli Kuruluşlar

Kamu İktisadî Teşebbüsleri

Döner Sermayeli Kuruluşlar

İl Özel İdareleri

Belediyeler

Belediyelere Bağlı Katma Bütçeli Kuruluşlar

Fonlar-Bağımsız Kuruluşlar

kapsanmaktadır.

Kamu sektöründe kapsanan Genel ve Katma Bütçeli Kuruluşların illere göre yatırımları Maliye Bakanlığından alınmıştır. Kamu İktisadî Teşebbüsleri, belediyelere bağlı Katma Bütçeli Kuruluşlar, Fon İdareleri ve Bağımsız Bütçeli Kuruluşların illere ilişkin yatırım bilgileri, ilgili kuruluşlara gönderilen soru kâğıtları ile derlenmiştir. Belediyeler ve il özel idareleri için kesin hesap sonuçları esas alınmıştır.

Özel sektör inşaat yatırımlarında ise illere göre alınan inşaat ruhsatnameleri kullanılarak, her yıl illerde gerçekleştirilen inşaat yüzölçümü metre kare olarak hesaplanmıştır. (Yapı kullanım izin kâğıtları esas alınarak her yıl için metre kare maliyet fiyatı tespit edilmiştir). Bu verilere göre özel kesim inşaatı için illerin oransal dağılımı elde edilmiştir. Bu oranlara göre millî gelir tahminlerinde inşaat sektöründe, özel kesimin yaratmış olduğu katma değer dağıtılarak, il bazında özel sektör inşaat yatırımlarına ilişkin katma değerlere ulaşılmıştır.

Kamu ve özel kesim inşaat yatırımları için hesaplanan il bazında katma değerlerin toplanmasıyla iller itibariyle inşaat sektörü katma değerleri elde edilmiştir.

Ticaret Sektörü

Ticarî faaliyetler, maddî mal ve maddelerin sadece alış ve satışlarına dayanan ve kâr amacıyla yapılan işlemleri içermektedir.

1. Toptan ve perakende ticaret

Sektör katma değerinin hesabı üretim yolundan yapılmaktadır. Sektörün hesabında kullanılan veriler tarım, ormancılık, hayvancılık, balıkçılık, madencilik ve imalat sanayi sektörlerinin üretim değerleriyle ithalat ve ithalat vergisi değerleridir. Üretim yolundan yapılan hesaplama geniş ölçüde input-output çalışmalarından elde edilen teknik katsayılara dayanmaktadır.

Dönemlere göre üretken sektörlerin outputlarına o sektöre ait ithalat ve ithalat vergisi değerleri ilave edilerek toplam üretim değeri elde edilmektedir. Input-output çalışmalarında her sektör için toplam üretimin dağıtıma konu olan ve olmayan kısmı tespit edilerek pazarlama oranları bulunmaktadır. Bu oranlar sektörlerin üretim değerine uygulanmak suretiyle ticarete konu olan üretim değerine varılmaktadır. Ticaret faaliyet kolunun pazarlanan üretimler üzerinden elde ettiği kazançlarını bulabilmek için bu sektörün alım fiyatı ile satış fiyatları arasındaki farkı veren ticaret paylarını üretim değerlerine uygulamak suretiyle de ticaret sektörünün outputu (gayrî safi kazançları) bulunmaktadır. Bu output değerlerine input-output çalışmalarından elde edilen katma değer/output oranı uygulanarak sektörün katma değeri elde edilir.

İllere göre toptan ve perakende ticaret sektörünün katma değerinin hesaplanmasında 1992 yılı Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı sonuçlarından yararlanılmıştır.

2. Otel-lokanta hizmetleri

Sektörle ilgili veriler input-output tablosu ve Turizm Bakanlığı İstatistiklerinden alınmaktadır.

Sektörün yurt dışı gelirleri için Turizm Bakanlığından aylar itibariyle turizm gelirleri alınmıştır. Yine Turizm Bakanlığının yapmış olduğu “Yabancı Ziyaretçiler ve Turizm Geliri” anketlerinden elde edilen turizm gelirlerinin içinde yemek ve konaklamaya giden kısmın oranı alınarak, toplam turizm gelirleri içinde otel, lokanta vb. hizmetler sektörüne ilişkin gelir bulunmuştur.

Sektörün yurt içi hizmet gelirleri ise input-output tablolarından alınmıştır. Diğer yıllar için sektörün yurt içi katma değerinin cari ve sabit fiyatlarla hesaplanmasında kaynak yetersizliğinden dolayı ticaret, malî kuruluşlar, ulaştırma ve serbest meslek ve hizmetler sektörlerinin gelişme hızları ortalaması kullanılmaktadır. Bulunan yurt içi ve yurt dışı output değerlerine katma değer/output oranı uygulanarak sektörün katma değeri elde edilmiştir. Yurt dışı gelirlerinin sabit fiyatlarla hesaplanmasında da 1987 yılı bazlı Tüketici Fiyat İndeksinin dışarıda yenen yemek indeksi kullanılmaktadır.

İllere göre otel lokanta hizmetleri sektörünün hesaplanmasında kaynak yetersizliğinden dolayı yurt içi otel-lokanta hizmetleri gelirlerinde yıllık hesaplamalarda kullanılan yöntem uygulanmıştır. İllere göre hesaplanmış olan ticaret, malî kuruluşlar, ulaştırma ve serbest meslek ve hizmetler sektörlerinin ortalama gelişme hızları kullanılmıştır.

Sektörün yurt dışı gelirlerinin hesaplanmasında Turizm Bakanlığından alınan il bazında verilerden yararlanılmıştır.

Ulaştırma ve haberleşme sektörü

Bir teşebbüs tarafından diğer teşebbüsler hesabına yapılan tüm taşıma ve haberleşme hizmetleri bu sektörde kapsanmaktadır.

Sektör katma değerinin hesabı; karayolu yolcu ve yük taşımacılığı ile denizyolu yük taşıma faaliyetleri üretim yolu ile,kamu kesimi taşımacılık faaliyetleri ise gelir yolu ile hesaplanmaktadır.

Kamu ulaştırma faaliyetleri; Devlet Demiryolları, Denizyolları, Devlet Havayolları, Posta İşletmesi, Türk Telekomünikasyon, BOTAŞ ve Belediye yolcu taşıma faaliyetlerini kapsamaktadır. Bu kuruluşlara gönderilen gelir tablolarından yararlanılarak bu kesimin cari fiyatlarla katma değerine ulaşılmaktadır.

Şehiriçi ve şehirlerarası motorlu kara taşıtları yolcu taşımasının katma değer hesabında; yolcu taşıma faaliyeti yapan ticarî otomobil, minibüs ve otobüs sayıları ile input-output çalışmalarında elde edilen toplam output değeri ile araç başına katma değer/output oranlarından yararlanılmaktadır.

Devlet Demiryolları dışında toplam yük taşıma faaliyetlerinde katma değer hesaplanırken sektörlerin üretim değerleri, input/output çalışmalarından elde edilen pazarlama oranları, ulaştırma payları ve katma değer/output oranlarından yararlanılmaktadır.

Ulaştırma sektörünün sabit fiyatlarla hesaplanmasında 1987=100 bazlı tüketici fiyatları indeksi ulaştırma bölümü deflatör olarak kullanılmaktadır. Yük taşıma faaliyetlerinin sabit fiyatlar katma değer hesabında ise üretken sektörlerin sabit üretim değerleri kullanılmaktadır.

Ulaştırma sektörünün illere göre katmadeğer hesabında kamu ulaştırma faaliyetlerinden demiryolu taşımacılığına ilişkin katma değer Devlet Demiryollarının il bazında personel giderleri ve personel sayısına dayanılarak hesaplanmıştır.

Belediyelerin ulaştırma faaliyetine ilişkin illere göre katma değerin hesaplanmasında millî gelir tahminlerinde belediyelerden alınan anket formlarından elde edilen veriler kullanılmıştır. Boru hatları ile petrol taşıma faaliyetlerine ilişkin il bazında katma değer hesabında, il bazında bu kuruluşta çalışan personel sayısı dağılımı ve tüketici fiyatları indeksinin ulaştırma bölümünden yararlanılmıştır.

Havayolu taşımacılığı; Türk Hava Yolları, Devlet Hava Meydanları, HAVAŞ ve özel havayolu şirketlerini kapsamaktadır. Türk Hava Yollarının katma değeri, kuruluşun il bazında personel giderlerine dayanılarak hesaplanmıştır. Devlet Hava Meydanlarına ilişkin il bazında yaratılan katma değerin hesaplanmasında kuruluşa ait Yüksek Denetleme Kurulu raporlarından yararlanılmıştır. Raporlarda yer alan il bazında personel giderleri, kâr/zarar durumu ve personel sayısı verilerinden yararlanılarak il bazında bu kuruluşun yarattığı katma değerler hesaplanmıştır.

Havaalanları ve yer hizmetlerine ilişkin il bazında yaratılan katma değerin hesaplanmasında HAVAŞ’a ait Yüksek Denetleme Kurulu raporlarından yararlanılmıştır. Özel havayolu taşıma şirketlerine ilişkin il bazında veri bulunamadığı için Devlet Havayolu (THY, DHMİ, HAVAŞ) taşıma faaliyetlerinin illere göre yarattığı katma değer oranları aynen kullanılmıştır.

Denizyolu ulaştırma faaliyetinde bu faaliyeti yapan kamu kuruluşlarının faaliyet raporlarında yer alan il bazında verilerden yararlanılarak bu kesimin il bazında katma değeri elde edilmiştir.

Denizyolu yük taşıma faaliyetine ilişkin il bazında yaratılan katma değerin hesaplanmasında DİE’nin Uluslararası Deniz Taşıma İstatistiklerinden yararlanılmıştır. Bu istatistiklerden limanlara göre yük ile dolu giren ve çıkan gemilerin net tonilato değerlerine göre oransal dağılım elde edilmiştir. Millî gelir tahminlerinde kullanılan denizyolu yük taşımacılığına ait katma değerler bu oransal dağılıma uygulanarak il bazında denizyolu yük taşıma faaliyetine ilişkin katma değerlere ulaşılmıştır.

Haberleşme sektörünün il bazında yaratmış olduğu katma değerin hesaplanmasında Türk Telekomünikasyon A.Ş. ve Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğünden alınan personel sayısı, personel giderleri ve telefon abone sayılarından yararlanılmıştır.

Karayolu yolcu ve yük taşımacılığında; DİE’nin ulaştırma istatistiklerinden, il bazında ticarî otomobil, otobüs, minibüs, kamyon sayıları ile 1992 yılı input-output çalışmalarından elde edilen araç başına gelir ve katma değer/output oranlarından yararlanılarak karayolu yolcu ve yük taşıma faaliyetlerine ilişkin il bazında katma değerlere ulaşılmıştır.

Ulaştırma alt sektörlerinin il bazında yaratmış oldukları katma değerlerin toplanması suretiyle toplam ulaştırma ve haberleşme sektörünün illere göre katma değerine ulaşılmıştır.

Malî kuruluşlar

Malî kuruluşlar, ekonominin diğer kesimlerine malî hizmet sunmak suretiyle ekonomiye katkıda bulunmaktadırlar. Bankalar, tarım kredi kooperatifleri, sigorta şirketleri, hisse senedi alım satımı yapan aracı kurumlar ve döviz alım satımı yapan kuruluşlar bu sektörde kapsanmaktadır.

Sektörün katma değeri gelir yöntemi kullanılarak hesaplanmaktadır. Bu değerin sabit fiyatlarla hesaplanmasında malî kuruluşlarda çalışanlar sayısındaki artış hızından yararlanılmaktadır.

Malî kuruluşların illere göre yarattıkları katma değer hesabında banka kuruluşlarına gönderilen anket formlarından yararlanılmıştır. Banka dışı malî kuruluşlardan il bazında veri toplanması mümkün olmamıştır. Banka kuruluşlarından il bazında elde edilen veriler ışığında illerin oransal dağılımı elde edilmiştir. Bu oranlara göre cari fiyatlarla malî kuruluşlar katma değeri dağıtılarak il bazında malî kuruluşlar katma değerlerine ulaşılmıştır.

Sektörün katma değerinin sabit fiyatlarla hesaplanmasında banka kuruluşlarına gönderilen illere göre personel sayısından yararlanılmıştır. Cari hesaplamada olduğu gibi il bazında elde edilen sabit oransal dağılıma sabit fiyatlarla malî kuruluşlar sektörü katma değeri dağıtılarak, il bazında sabit fiyatlarla malî kuruluşlar katma değerleri elde edilmiştir.

İzafi banka hizmetleri

İzafi banka gelirleri; bankaların yatırım veya borç olarak verdikleri krediler üzerinden elde ettikleri faizler ile mevduatlarına ödedikleri faizler arasındaki fark olarak tanımlanmaktadır.

Millî Muhasebe Sisteminin 1968 revizyonunda bankacılık kesiminin aldığı faizler ile ödedikleri faizler arasındaki bu farkın, izafi bir üretim değeri olarak kabul edilmesi ve banka hizmetlerinden yararlanan faaliyet kollarına girdi izafe edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak faaliyet kolları arasında izafi banka hizmet masraflarının dağılımı güç olduğundan GSMH tablolarında bu değer, faaliyet kollarının gayrî safi katma değeri altına (-) bir kalem olarak ilave edilmektedir. İzafi banka hizmetlerinin sabit fiyatlarla hesaplanmasında banka kuruluşlarında çalışanlar sayısındaki artış hızı kullanılmaktadır.

İllere göre izafi banka hizmetleri değerleri banka kuruluşlarına gönderilen illere göre faiz gelirleri ve faiz giderlerinin istendiği anket formlarından elde edilmiştir. İllere göre izafi banka hizmetlerinin dağılımına millî gelir tahminlerinde kullanılan izafi banka hizmetleri uygulanarak, il bazında izafi banka hizmetlerine ulaşılmıştır.

Konut sahipliği

Konut faaliyet kolu kişilerin konutlarından elde ettikleri gelirleri kapsamaktadır.

Konutlardan elde edilen gelir iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Konut bizzat sahibi tarafından kullanılmayıp bir ödeme karşılığında başkasının kullanımına bırakılmışsa burada elde edilen gelir kira adı altında parasal gelir olmaktadır. Konut eğer sahibi tarafından kullanılıyorsa bu halde bir parasal gelir sağlanmamakta fakat bu gelir değerinde fayda elde edilmektedir. Bu gelir ise izafi bir değerdir. Şu halde bu sektörün output değeri, konutların sunduğu hizmetin üretim karşılığı olan gerçek kira ve izafi kira değerleridir. Bu toplamdan bu sektördeki masraflar düşülerek sektörün katma değeri bulunmaktadır.

Sektör katma değerinin hesaplanmasında, 1987 yılı Hanehalkı Gelir Tüketim Harcamaları anketlerinden elde edilen konut sayıları ve brüt kira değerlerinden yararlanılmaktadır. Sektörün sabit fiyatlarla hesabında da, her dönem için hesaplanan konut sayıları, 1987 ortalama kirası ile çarpılıp konutlara yapılan harcamalar düşülmektedir.

Konut sahipliği sektöründe illere göre katma değer hesabında; 1985 ve 1990 yılı nüfus sayımlarından nüfusu 20 000 altında olan yerleşim yerleri kır, nüfusu 20 000 üstünde olan yerleşim yerleri kent kabul edilerek hane sayıları belirlenmiştir. 1987 yılından itibaren her yıl il bazında Yapı Kullanım İzin Kâğıtlarından kır ve kent ayrımında değerler alınıp, bir önceki yıl konut sayılarına ilave edilerek, yanan ve yıkılan konut sayıları da düşülerek ilgili yıl içindeki konut sayıları belirlenmiştir.

Perakende fiyat istatistiklerinden ilgili yıl için illerden alınan kira değerleri kent kirası olarak alınmıştır. Kır kiraları tüm iller için derlenemediğinden, bölge kiraları kullanılmıştır. İl bazında ve kır, kent ayrımında kiralar ve kullanılan konut sayıları ile hesaplanan output değerlerinden, konutlar için harcanan masraflar düşülerek Konut Sahipliği Sektörü katma değeri hesaplanmıştır.

Cari yıl için belirlenen konut sayılarına her il için kent ve kır ayrımında belirlenen 1987 ortalama kiraları uygulanıp, kır ve kent için ayrı ayrı masraflar düşülerek sabit fiyatlarla katma değerler hesaplanmıştır.

Serbest meslek ve hizmetler

Devlet hizmetleri hariç, serbest meslek ve diğer hizmet faaliyetleri bu sektörde kapsanmaktadır.

Gayrî safi millî hâsıla hesaplamalarında kaynak yetersizliği nedeniyle istatistiki veri derleme açısından zorluk çekilen bir sektördür. Sektöre ait bilgiler input-output çalışmaları yıllık hizmet sektörü anketleri ve sanayi sayımı anketlerinden derlenmiştir. Gayrî safi millî hâsıla hesaplamalarında sektörün katma değeri bu sektör dışındaki diğer faaliyet kollarının ortalama artış hızı kullanılarak hesaplanmaktadır. Buradaki varsayım serbest meslek ve hizmetler faaliyet kolundaki gelişmelerin yaklaşık olarak yurt içi hâsıladaki gelişmelere paralel olduğudur. İllere göre serbest meslek ve hizmetler sektörünün yarattığı katma değere ulaşırken il bazında veri toplamadaki zorluklar nedeniyle millî gelir hesaplamalarında kullanılan yöntem aynen kullanılmıştır.

İllere göre serbest meslek ve hizmetler sektörünün yarattığı katma değere ulaşırken 1992 yılı genel sanayi ve işyerleri sayımı sonuçlarından yararlanmıştır.

Devlet hizmetleri sektörü

Devlet kuruluşları tarafından yapılan ve amacı amme hizmetinin sağlanması olan bütün faaliyetler devlet hizmetleri sektöründe kapsanmaktadır. Devlet hizmetleri için yapısı gereği bir satış değeri elde etmek mümkün olmadığından sektörün GSMH’ya katkısı faktör gelirleri ödemeleri tespit edilerek hesaplanmaktadır. Devlet hizmetleri büyüklüğü olarak brüt maaş ve ücret ödemeleri ile aynî ve sosyal yardımlar ve devlete ait binaların amortisman değerlerinin toplamı alınmaktadır.

İllere göre yapılan hesaplamalarda kullanılan genel ve katma bütçeli kuruluşlarca yapılan ücret ve maaş ödemeleri Maliye ve Gümrük Bakanlığından, özel idare, belediye ve diğer devlet kuruluşlarına ait personel ödemeleri ise bizzat bu kuruluşlardan anketle bilgi alınarak derlenmektedir.

Kâr amacı olmayan kuruluşlar

Kâr amacı olmadan hanehalkına özel hizmet veren kuruluşların faaliyetleri devlet hizmetlerine benzemektedir (hanehalkına yapılan bu özel hizmetlerin amacı kâr değildir). Bu kuruluşlar, belirli faaliyetleri yerine getirmek için gönüllü olarak bir araya gelen kişilerin kurdukları kâr amacı olmayan kuruluşlardır. Bunlardan bazıları; ticaret ve sanayi odaları, dernekler, sendikalar, partiler, sosyal kulüp ve yardım kuruluşlarıdır. Bu kuruluşların yaptığı faaliyetler ise; kültür hizmetleri, sağlık hizmetleri, dini ve sosyal hizmetlerdir. Bu kuruluşların mal ve hizmet satışından elde ettikleri gelir tamamen kuruluşun faaliyetlerinde kullanılmaktadır. Faaliyetlerinin büyük bir kısmı üye aidatları, hükümetin, kişilerin ve üyelerin yaptığı yardım ve bağışlar ile emlak gelirlerinden finanse edilmektedir.

Kâr amacı olmayan kuruluşlar piyasa dışı ve piyasa içi üretim yapan kuruluşlar olarak sınıflandırılmaktadır. Kâr amacı olmayan kuruluşların katma değeri, gelir yoluyla hesaplanmaktadır. Dernekler, vakıflar ve amatör spor kulüplerine örnekleme, diğer kâr amacı olmayan kuruluşlara tam sayım uygulanarak anket yoluyla veri derlenmektedir. Kâr amacı olmayan kuruluşların sabit fiyatlarla katma değeri ise bu kuruluşlardaki çalışan sayısındaki artış hızına göre hesaplanmaktadır.

İllere göre kâr amacı olmayan kuruluşların katma değerlerinin hesaplanmasında yıllık millî gelir tahminlerinde kullanılan anket formlarından yararlanılmıştır. Kâr amacı olmayan kuruluşların il bazında katma değerlerinin oransal dağılımı hesaplanmıştır. Millî gelir tahminlerinde kullanılan cari fiyatlarla kâr amacı olmayan kuruluşlar katma değeri bu oranlara uygulanarak, il bazında cari katma değerlere ulaşılmıştır.

İl bazında sabit fiyatlarla katma değer; illere göre bu kuruluşlardaki personel sayılarına göre illerin oransal dağılımı, millî gelir hesaplarında kullanılan sabit fiyatlarla kâr amacı olmayan kuruluşlar katma değerine uygulanarak bulunmuştur.

İthalat vergisi

İllere göre ithalat vergisine ilişkin veriler Maliye Bakanlığından alınmıştır.

Giresun İli Gayrisafi Yurt İçi Hâsıla Sonuçlarının Değerlendirilmesi

Soru 1 : Devlet İstatistik Enstitüsü ekonomik ve sosyal verilerini belirlerken dolaylı etkileri hesaba katmış mıdır?

Cevap 1 : Devlet İstatistik Enstitüsü İller İtibariyle Gayrî Safi Yurt İçi Hâsıla hesaplama çalışmalarında enstitümüz tarafından il bazında gerçekleştirilen cari anket sonuçlarından yararlanmaktadır. Bu anketler sırasıyla şunlardır :

– Cari tarım istatistikleri

– Yıllık imalat sanayi istatistikleri

– Yıllık maden istatistikleri

– Yıllık elektrik istatistikleri

– Yıllık su istatistikleri

Soru 2 : Giresun 4325 sayılı Kanun kapsamına alınmayacak kadar zengin ise neden her yıl binde 11 dolayında göç vermektedir ?

Cevap 2 : Enstitümüz tarafından il bazında gerçekleştirilen gayrî safi yurt içi hâsıla hesaplamaları çalışmalarında göç verisi kullanılmamaktadır.

Soru 3 : Devlet İstatistik Enstitüsü Giresun sosyo-ekonomik verilerini belirlerken, neden diğer yerlerdeki fındık üretiminin yarattığı katma değeri sadece Giresun ekonomisi bünyesinde göstermektedir?

Cevap 3 : Devlet İstatistik Enstitüsü il bazında gayrî safi millî hâsıla çalışmalarında her ilde üretilen bitkisel üretim değerlerini, enstitümüzün Tarım ve Köyişleri Bakanlığının il ve ilçe teşkilâtları aracılığı ile derlemiş olduğu cari tarım istatistiklerine dayalı olarak elde etmektedir.

Giresun İli dışında üretilmiş olan fındık üretim değerinin yarattığı katma değer Giresun İli katma değeri içinde yer almamaktadır. 1997 ve 1998 yılına ilişkin Ordu ve Giresun İlinin fındık üretim miktarları aşağıda verilmiştir.

Giresun İli Ordu İli

(Ton) (Ton)

1997 yılı fındık üretimi 54 263 119 089

1998 yılı fındık üretimi 105 422 159 104

Ayrıca 1997 yılı Giresun ve Ordu illerine ait tarım kesimi gayrî safi katma değeri bilgileri Ek 1’de verilmiştir.

Soru 4 : Devlet İstatistik Enstitüsü bu hesaplama hatasından ne zaman dönecektir?

Cevap 4 : Devlet İstatistik Enstitüsü İller İtibariyle Gayrî Safi Yurt İçi Hâsıla hesaplama çalışmalarını üretim yönetimi esasına göre yapmaktadır. Tahmin edilen il bazında kişi başına gayrî safi yurt içi hâsıla sonuçları o ilde tüketilen veya harcanan değil, üretilen katma değeri ifade etmektedir.

İl bazında gayrî safi yurt içi hâsıla hesaplamalarında kullanılan veri kaynakları ve yöntemine ilişkin açıklamalar ise Ek 2’de sunulmuştur.

Soru 5 : Devlet İstatistik Enstitüsü, yaptığı hatanın sonucunda Giresun, 4325 sayılı Yasa kapsamına girememesinden doğan Giresunluların zararını da hesaplamış mıdır, hesapladıysa bu zarar nedir?

Cevap 5 : Devlet İstatistik Enstitüsü il bazında gayrî safi yurt içi hâsıla hesaplamalarının veri alınarak Giresun İlinin 4325 sayılı Yasa kapsamına girememesinden doğan zararlara ilişkin herhangi bir hesaplama yapmamaktadır.

Soru 6 : Cari fiyatlarla Giresun’da kişi başına düşen millî gelir rakamlarında 1997 yılında gözlenen ani artışın sebebi nedir?

Cevap 6 : 1995, 1996 ve 1997 yıllarına ilişkin Giresun İli kişi başına gayrî safi yurt içi hâsıla sonuçları aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Kişi Başına Gayrî Safi Yurt İçi Hâsıla (Dolar)

Yıllar Nüfus Giresun Türkiye

1995 485 249 1 425 2 727

1996 481 070 1 218 2 888

1997 463 462 2 355 3 021

Kişi başına gayrî safi yurt içi hâsıla değeri o ilin yaratmış olduğu cari fiyatlarla gayrî safi yurt içi hâsıla değerinin yıl ortası nüfusa bölünmesi ile hesaplanmaktadır. Bu hesaplamalarda Giresun İlinin nüfus artışının Türkiye nüfus artışından düşük olması Giresun İli kişi başına gayrî safi yurt içi hâsıla değerinde pozitif etki yaratmaktadır.

1996 ve 1997 yıllarına ilişkin Giresun İlinin ve Türkiye’nin sektörel gelişme hızları aşağıda verilmiştir.

Sektörel Gelişme Hızları (Cari Fiyatlarla)

%

1996 Yılı 1996 Yılı 1997 Yılı 1997 Yılı

Sektörler Giresun Türkiye Giresun Türkiye

1. Tarım 127.8 104.4 104.8 67.5

2. Sanayi 63.8 82.0 120.4 96.2

3. İnşaat 101.5 101.3 109.8 103.2

4. Ticaret 76.9 90.4 89.4 98.0

5. Ulaştırma ve haberleşme 88.6 97.9 106.1 107.0

6. Malî kuruluşlar 125.1 127.0 109.4 101.3

7. Konut sahipliği 79.7 77.8 67.8 92.0

8. Serbest meslek ve hizmetler 104.4 93.1 95.1 92.7

9. (-) İzafi banka hizmetleri 277.8 162.3 -82.4 93.4

10. Devlet hizmetleri 100.8 99.8 109.5 108.3

11. Kâr amacı olmayan öz.hiz.kur. 90.0 84.7 107.5 96.9

12. İthalat vergisi 75.2 61.4 91.7 112.0

13. Gayrî safi yurt içi hâsıla 49.7 90.3 248.9 95.2

Tablodan da görüldüğü gibi Giresun İlinde 1996 yılında tarım, inşaat, konut, serbest meslek ve hizmetler, izafi banka hizmetleri, devlet hizmetleri, kâr amacı olmayan özel hizmet kuruluşları ve ithalat vergisi sektörleri Türkiye ortalamasının üzerinde; sanayi, ticaret, ulaştırma ve haberleşme, malî kuruluşlar sektörleri ise Türkiye ortalamasının altında gelişme göstermiştir.

1996 yılı Türkiye gelişme hızı % 90.3 iken Giresun İlinin gelişme hızı % 49.7 olmuştur. Türkiye ortalamasının altında gerçekleşen gelişme hızında izafi banka hizmetlerindeki Türkiye ortalaması üzerindeki değer, 1996 yılı Giresun İli gayrî safi yurt içi hâsıla sonuçlarında azaltıcı etki oluşturmaktadır.

1997 yılında ise tarım, sanayi, inşaat, malî kuruluşlar, serbest meslek ve hizmetler, devlet hizmetleri ve kâr amacı olmayan özel hizmet kuruluşları sektörleri Türkiye ortalamasının üzerinde, ticaret, ulaştırma ve haberleşme, konut, izafi banka hizmetleri ve ithalat vergisi sektörleri ise Türkiye ortalamasının altında gelişme göstermiştir.

1997 yılında, Türkiye ortalamasının altında gelişme hızı veren izafi banka hizmetleri,Giresun İli gayrî safi yurt içi hâsıla değerine artırıcı etki yapmıştır. İzafi banka hizmetlerine ilişkin il bazında veriler banka genel müdürlüklerinden o ilde faaliyet gösteren banka şubelerinin faiz gelir ve giderlerine dayalı olarak hesaplanmaktadır.

Soru 7 : Giresun dışındaki diğer fındık üretim katma değerlerinin Giresun gayrî safi millî hâsılasından çıkarıldığı zaman sadece Giresun’a ait kişi başına düşen millî gelir ne kadardır?

Cevap 7 : Giresun dışındaki diğer illerde fındık üretiminden oluşan katma değer Giresun gayrî safi yurt içi hâsıla hesaplamalarında yer almadığı için, böyle bir değerin Giresun İli gayrî safi yurt içi hâsıla değerinden çıkarılması söz konusu değildir.

15. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, GSM-1800 cep telefonları ihalesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/1558)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim.

Mehmet Elkatmış

Nevşehir

1.3.2000

Bilindiği gibi önümüzdeki aylarda GSM-1800 cep telefonlarının ihalesi yapılacaktır. Ancak ihaleden evvel baz istasyonları ve frekans tahsisleri verilmek suretiyle bazı şirketlere birtakım ayrıcalıklar ve avantajlar sağlandığı; rekabet ortamının ortadan kaldırıldığı; haksız rekabete meydan verildiği; ihaleye çıkılmadan dahi ihaleye fesat karıştırıldığı; şaibeler olduğu yönünde kamuoyunda ve medyada kuşkular ve bir takım iddialar bulunmaktadır.

Sorular:

1. GSM-1800 cep telefonları ihalesinden evvel baz istasyonları ve frekans tahsislerine niçin izin verilmiştir?

2. Şayet bu işlerin önceden yapılması muhakkak gerekli ise niçin bu işler için de ihaleye çıkılmamıştır?

3. Şayet bu işler için bir ihale açılmasına gerek yoksa niçin talepte bulunan veya bulunacak olan şirketlere eşit muamele yapılmamıştır?

4. Başvuruda bulunan veya başvuruda bulunacak şirketlere sadece 5 baz istasyon kurmak için izin verileceği kararlaştırılmışken, Ericsson isimli şirkete niçin ayrıcalık tanınarak 20 baz istasyonu ve frekans tahsisi yapılmıştır?

5. Bu konuda Ericsson Firmasının 10.12.1999 tarihli başvurusunu Telsiz Genel Müdürlüğünün 20.12.1999 tarihli yazısı ile red cevabı verilmişken ve yine aynı firmanın ısrarla yaptığı 29.12.1999 tarihli dilekçesine aynı Genel Müdürlükçe cevap dahi verilmezken aynı firmanın yine ısrarla yaptığı 14 Ocak 2000 tarihli başvurusuna bürokraside emsaline ender rastlanacak bir şekilde aynı gün neden daha önceki “5 baz istasyonu sınırlaması kararını hiçe sayarak 20 baz istasyonu ve frekans tahsisi yapılmıştır? Acaba bu ani karar değişikliğinde hangi faktörler ve sebepler ile kimler etkili olmuştur?

6. Ericsson Firmasının elinde binlerce istasyon bulunmaktadır. Buna rağmen bu şirket yeni baz istasyonlarına neden ihtiyaç duymuştur.

7. Şayet bu baz istasyonları deneme amacıyla kurulmuşsa ayrıca frekans tahsisi de gerekli midir?

8. Ericsson Firmasının 29.12.1999 tarihli başvuru dilekçesine “ihaleye iştirak edecek konsorsiyumlara hizmet verebilmek amacıyla uzun bir süredir. Hazırlıklarını sürdürmektedir. Bu ihaleye iştirak etmeyi planlayan konsorsiyumların üyelerini ofislerinde ve civarında” ifadelerini kullanmaktadır. Bu ifadeler karşısında bu firmanın gerekli iznini almadan dahi faaliyetine başlamış olduğu görülmektedir. Acaba neye güvenerek izin almadan bu çalışmaya başlamıştır? Yoksa kendilerine birileri güven ve garanti mi vermiştir? Bu şirket, hangi konsorsiyum ve üyelerinin bu ihaleye katılması henüz ihale açılmadan nereden bilmektedir. Ayrıca şirket baz istasyonlarını hangi konsorsiyum ve üyelerinin ofislerinde veya civarında kurmuştur. Böyle bir yaklaşım teknik ve usul yönünden normal midir?

9. Ericsson Firmasına böyle bir ayrıcalık tanınması gerek baz istasyonu kuracak firmalar yönünden ve gerekse ihaleye katılacaklar yönünden haksız rekabet ortamı ve şaibeler doğurmaz mı?

10. Ericsson Firmasına baz istasyonları kurmak için 30.6.2000 tarihine kadar süre verilmiştir. Şayet GSM 1800 ihalesi bu süreden evvel yapılırsa Ericsson Firmasına verilen izinin ne anlamı olacaktır? Bu çelişki ne ile izah edilecektir?

11. GSM 1800 cep telefonları ihalesi ne zaman yapılacaktır?

12. Bu ihalenin kapalı zarf usulüyle yapılacağı söylenmektedir. Bu iddia doğru ise çok iddialı geçeceği tahmin edilen bu ihalenin rekabete açık olması, daha şeffaf olması bakımından açık usulle yapılması daha doğru olmaz mı?

13. Yukarıda arz edilen konularda bir soruşturma açmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Ulaştırma Bakanlığı 31.3.2000

Araştırma Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı: B.11.0.APK.0.10.01.21.EA/448-9114

Konu: Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: A) TBMM Başkanlığının 7.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1558-4513/10776 sayılı yazısı.

B) Başbakanlığın 10.3.2000 tarih ve B.02.0.KKG.0.12/106-177-9/1370 sayılı yazısı.

Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış’ın Sayın Başbakanımıza yönelttiği 7/1558-4513 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Enis Öksüz

Ulaştırma Bakanı

Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış’ın 7/1558-4513 Sayılı

Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

Bilindiği gibi önümüzdeki aylarda GSM-1800 cep telefonlarının ihalesi yapılacaktır. Ancak ihaleden evvel baz istasyonları ve frekans tahsisleri verilmek suretiyle bazı şirketlere birtakım ayrıcalıklar ve avantajlar sağlandığı; rekabet ortamının ortadan kaldırıldığı; haksız rekabete meydan verildiği; ihaleye çıkılmadan dahi ihaleye fesat karıştırıldığı; şaibeler olduğu yönünde kamuoyunda ve medyada kuşkular ve birtakım iddialar bulunmaktadır.

Sorular:

1. GSM-1800 cep telefonları ihalesinden evvel baz istasyonları ve frekans tahsislerine niçin izin verilmiştir?

2. Şayet bu işlerin önceden yapılması muhakkak gerekli ise niçin bu işler için de ihaleye çıkılmamıştır?

3. Şayet bu işler için bir ihale açılmasına gerek yoksa niçin talepte bulunan veya bulunacak olan şirketlere eşit muamele yapılmamıştır?

4. Başvuruda bulunan veya başvuruda bulunacak şirketlere sadece 5 baz istasyon kurmak için izin verileceği kararlaştırılmışken, Ericsson isimli şirkete niçin ayrıcalık tanınarak 20 baz istasyonu ve frekans tahsisi yapılmıştır?

5. Bu konuda Ericsson Firmasının 10.12.1999 tarihli başvurusunu Telsiz Genel Müdürlüğünün 20.12.1999 tarihli yazısı ile red cevabı verilmişken ve yine aynı firmanın ısrarla yaptığı 29.12.1999 tarihli dilekçesine aynı Genel Müdürlükçe cevap dahi verilmezken aynı firmanın yine ısrarla yaptığı 14 Ocak 2000 tarihli başvurusuna bürokraside emsaline ender rastlanacak bir şekilde aynı gün neden daha önceki “5 baz istasyonu sınırlaması kararını hiçe sayarak 20 baz istasyonu ve frekans tahsisi yapılmıştır? Acaba bu ani karar değişikliğinde hangi faktörler ve sebepler ile kimler etkili olmuştur?

6. Ericsson Firmasının elinde binlerce istasyon bulunmaktadır. Buna rağmen bu şirket yeni baz istasyonlarına neden ihtiyaç duymuştur.

7. Şayet bu baz istasyonları deneme amacıyla kurulmuşsa ayrıca frekans tahsisi de gerekli midir?

8. Ericsson Firmasının 29.12.1999 tarihli başvuru dilekçesine “ihaleye iştirak edecek konsorsiyumlara hizmet verebilmek amacıyla uzun bir süredir. Hazırlıklarını sürdürmektedir. Bu ihaleye iştirak etmeyi planlayan konsorsiyumların üyelerini ofislerinde ve civarında” ifadelerini kullanmaktadır. Bu ifadeler karşısında bu firmanın gerekli iznini almadan dahi faaliyetine başlamış olduğu görülmektedir. Acaba neye güvenerek izin almadan bu çalışmaya başlamıştır? Yoksa kendilerine birileri güven ve garanti mi vermiştir? Bu şirket, hangi konsorsiyum ve üyelerinin bu ihaleye katılması henüz ihale açılmadan nereden bilmektedir. Ayrıca şirket baz istasyonlarını hangi konsorsiyum ve üyelerinin ofislerinde veya civarında kurmuştur. Böyle bir yaklaşım teknik ve usul yönünden normal midir?

9. Ericsson Firmasına böyle bir ayrıcalık tanınması gerek baz istasyonu kuracak firmalar yönünden ve gerekse ihaleye katılacaklar yönünden haksız rekabet ortamı ve şaibeler doğurmaz mı?

10. Ericsson Firmasına baz istasyonları kurmak için 30.6.2000 tarihine kadar süre verilmiştir. Şayet GSM 1800 ihalesi bu süreden evvel yapılırsa Ericsson Firmasına verilen izinin ne anlamı olacaktır? Bu çelişki ne ile izah edilecektir?

11. GSM 1800 cep telefonları ihalesi ne zaman yapılacaktır?

12. Bu ihalenin kapalı zarf usulüyle yapılacağı söylenmektedir. Bu iddia doğru ise çok iddialı geçeceği tahmin edilen bu ihalenin rekabete açık olması, daha şeffaf olması bakımından açık usulle yapılması daha doğru olmaz mı?

13. Yukarıda arz edilen konularda bir soruşturma açmayı düşünüyor musunuz?

Cevap:

Bilindiği üzere şu anda GSM 900 sistemi hizmettedir. GSM-1800 sisteminin teknolojisi mevcut sistemden daha farklı olup, Avrupa ülkelerinde bu sisteme geçilmiştir. Böyle yeni bir teknolojinin uygulanabilmesi için saha test ve denemelerinde bulunmak ve yeni teknoloji ile ilgili gerek montaj için gerekse bakım onarım için eğitim çalışmaları yapılması amaçlanmıştır. 2813 sayılı Telsiz Kanununun 7 nci maddesinin (b) fıkrasında belirtilen “Telsiz haberleşmesi ve endüstri alanlarındaki araştırmacı ve imalatçı kuruluşlarla da işbirliği yaparak elektronik ve elektromanyetik teknolojideki gelişmeleri takip etmek” amir hükmü çerçevesinde GSM-1800 Sayısal Hücresel Mobil telefon sistemi tesis ve işletmesi için müracaatta bulunan imalat ve ithalatçı alt yapı şirketlerine test ve deneme amaçlı geçici süre ile sınırlı sayıda baz istasyonlarının kurulmasına izin verilmiş, geçici ve çok kısıtlı frekans tahsisi yapılmıştır.

Telsiz Kanununun 9 uncu maddesine göre Kamu yararı açısından gerekli görülerek söz konusu test ve deneme amaçlı olarak verilen baz istasyonu kurma izinleri Katma Değerli Mobil Telefon şebeke izinleri olmayıp, ihale gerektirmeyen Telsiz Genel Müdürlüğünün yetkisi dahilindeki geçici izinlerdir. Bu izin kalıcı izin olmayıp test ve deneme çalışmalarının akabinde kurma izinleri ve frekansları iptal edilir ve geçici ithaline izin verilen cihazlar firmaca yurt dışına iade edilir.

GSM Mobil Sistemleri baz istasyonları ve el cihazları üreten imalatçı ve ithalatçı firmalardan; sadece Ericsson Telekomünikasyon A.Ş.’ne değil bunun dışında bu yönde talebi olan; Simko Ticaret ve Sanayi A.Ş., Nokia Telecomünnications Elektronik Ltd. Şti. ve Netaş A.Ş.’ne farklı yerlerde, farklı sayılarda, farklı gerekçelerle müracaatta bulunmaları üzerine gösterdikleri gerekçeler doğrultusunda talepleri değerlendirmeye alınmıştır. Bu firmaların talep ettikleri miktarlarda test ve deneme amaçlı geçici süre ile baz istasyonu kurulmasına, geçici ithaline izin verilmiş ve geçici frekans tahsisi yapılmıştır. Hiç bir firmanın talebi reddedilmemiş, istedikleri baz istasyonları miktarlarında arttırma ve eksiltme yapılmamıştır.

Ericsson Türkiye Firmasının Telsiz Genel Müdürlüğüne yaptığı müracaatlar sonucunda talebi incelenmiş ve firmaya verilen izinlerde, Firmanın ortaya koyduğu gerekçeler dikkate alınarak verilmiştir. Firmanın Telsiz Genel Müdürlüğüne yaptığı son müracaatta GSM-1800 MHz frekans bandında çalışabilen sadece baz istasyonlarında kurulu demostrasyon amaçlı bir test ve deneme sistemlerinin kurulmasını amaçladığını belirtmiştir. Firmanın ortaya koyduğu bu gerekçeleri dikkate alınarak Ankara’da 3, İzmir’de 2 ve İstanbul’da 15 olmak üzere toplam 20 adet baz istasyonu için 30.6.2000 tarihine kadar kullanılmak üzere geçici sistem kurma izni ve geçici ithal izni verilmiştir.

Kurulması düşünülen şebekenin TTAŞ, Turkcell ve Telsim gibi mevcut Sabit ve Mobil Şebeke operatörlerine bağlanması imkansız olduğu, dolayısıyla şebekenin ticarî kullanıma açılması ihtimali kesinlikte söz konusu değildir.

GSM-1800 baz istasyonu GSM-900 baz istasyonu ile aynı teknik özellikte ve frekansta olmayan farklı teknolojilerde imal edilmiş telsiz cihazlarıdır. Ericsson firmasının test deneme için talep ettiği baz istasyonları 1800 MHz bandında çalışan yeni GSM-1800 sayısal hücresel mobil telefon sistemi olup, bu cihazlarla ilgili olarak adı geçen firmanın daha önce ithalat izni bulunmamaktadır.

Bunun dışında Telsiz Genel Müdürlüğü sorumluluk alanında izinsiz bir çalışma yapıldığına dair bir tespit bulunmamaktadır. Test ve deneme amaçlı 30.6.2000 tarihine kadar verilen geçici izin; GSM-1800 sayısal hücresel mobil telefon sistemi ihalesinin sonuçlanmasına dayalı verilmiş bir izin değildir. İhale sonrası da söz konusu firma, GSM-1800 işleticisi firmalara test, deneme, tanıtım ve servis eğitimi amaçlı olarak baz istasyonlarını bulundurmaya bir müddet daha ihtiyaç duyabilir. Şayet ihtiyaç duymazsa cihazların 30.6.2000 tarihinden sonra yurt dışına çıkartma zorunluluğu bulunmaktadır. Verilen izinler dışında başka maksatlar için kullanılması söz konusu değildir.

Verilen izinler tamamen 2813 Sayılı Telsiz Kanunu, Yönetmelik ve Tebliğler çerçevesinde verilmiştir.

GSM-1800 Sayısal Hücresel Mobil Telefon sistemi için saha test ve deneme çalışmaları yapmak üzere GSM mobil sistemleri baz istasyonları ve el cihazı üreten imalatçı firmalara talep ettikleri miktarlarda baz istasyonları için geçici kurma izni ve ithal izni verilmiştir. Hiçbir firmanın talebi reddedilmemiş, istedikleri baz istasyonları miktarlarında eksiltme veya artırma yapılmamıştır.

Öte yandan 1 Mart 2000 tarihli resmî gazetede ihale ilanı yayımlanmış bulunan ve 3 Nisan 2000 tarihinde ihalesi gerçekleştirilecektir. GSM-1800 Sayısal Hücresel Mobil Telefon Sistemi İhalesinin Teknik Şartnamesinde de görüleceği gibi hiçbir firmaya ayrıcalık tanınmamıştır. Bilakis GSM-1800 lisansı alacak olan potansiyel firmalar daha kısa sürede altyapılarını tamamlama fırsatını elde etmiş olacaklar ve çok kısa sürede GSM-1800 Sayısal Hücresel Mobil Telefon Sistemini işletmeye açarak mevcut diğer iki GSM Operatörü ile rekabet ortamı oluşacaktır. Bu rekabet ortamı içerisinde, kamuya ve dolayısıyla vatandaşlarımıza, daha yaygın, kaliteli ucuz ve yeni teknoloji ürünü GSM Sayısal Hücresel Mobil Telefon Hizmetleri sunulabilme imkânı sağlanacaktır.

Ayrıca sormuş olduğunuz soruları da kapsayacak şekilde Bakanlığımız Teftiş Kurulu Başkanlığına vermiş olduğum talimat üzerine Bakanlığımız Müfettişlerince inceleme ve tahkikat yapılmaktadır. Yapılmakta olan tahkikat sonucundan ayrıca bilgi verilecektir.

16. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, tarım ürünlerinin taban ve tavan fiyatlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/1559)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim.

Mehmet Elkatmış

Nevşehir

1.3.2000

Sorular:

1. Devlet tarafından hangi tarım ürünlerine taban fiyatı verilmekte ve hangi tarım ürünlerinin alımı yapılmaktadır?

2. Devlet tarafından 1999-2000 üretim yılında bu ürünlerden ne kadar tarım ürünleri alınmıştır?

3. Bu ürünlerin taban ve tavan birim fiyatları nedir?

4. Alınan bu ürünlerin kilogramına -her bir ürün için ayrı ayrı olarak- ortalama ne kadar ödemede bulunulmuştur?

5. Alınan bu ürünlerden her bir ürün için ne kadar ödemede bulunulmuştur? Bakiye ne kadar borç kalmıştır?

T.C.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 31.3.2000

Araştırma Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı: KDD.S.Ö.1.01/916

Konu: Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: Başbakanlığın 10.3.2000 tarih ve B.02.0.KKG.012/106-177-10/1371 sayılı yazısı ve eki.

İlgi yazı ekinde Bakanlığımıza intikal eden ve Sayın Başbakanımız adına Bakanlığımızca cevaplanması istenilen, Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış’a ait olan 1.3.2000 tarih ve 7/1559-4514 sayılı yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler, ilişikte gönderilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp

Tarım ve Köyişleri Bakanı

Yazılı soru önergesi

Önerge Sahibi Milletvekili: Mehmet Elkatmış Nevşehir Milletvekili

Esas No. : 7/1559-4514

Soru 1. Devlet tarafından hangi tarım ürünlerine taban fiyatı verilmekte ve hangi tarım ürünlerinin alımı yapılmaktadır?

Cevap 1. Buğday 80 000 TL/KG

Arpa 60 000 TL/KG

Çavdar 56 000 TL/KG

Yulaf 56 000 TL/KG

Çeltik 225 000 TL/KG

Mısır 68 000 TL/KG

Tütün 1750 000 TL/KG

Ş. Pancarı 27 000 TL/KG

Yer Fıstığı 450 000 TL/KG

Soru 2. Devlet tarafından 1999-2000 üretim yılında bu ürünlerden ne kadar tarım ürünleri alınmıştır?

Cevap 2. Buğday 4 207 884 Ton

Arpa 819 228 ”

Mısır 381 780 ”

Çavdar 72 711 ”

Yulaf 13 829 ”

Çeltik 47 014 ”

Toplam 5 542 446 ”

Soru 3. Bu ürünlerin taban ve tavan birim fiyatları nedir?

Cevap 3.

Ürünlerin Cinsi Destekleme Alım Fiyatı TL/KG Asgari Alım Fiyatı TL/KG

Başlan. Fiyat Son Fiyat Başlan. Fiyat Son Fiyat

(1-30.6.1999) 30.9.1999 (1-30.6.1999) 30.9.1999

A. Makarnalık Buğdaylar

1. Anadolu Durum Buğd. 92 000 98 000 65 000 71 000

2. Diğer Durum Buğd. 84 000 90 000 65 000 71 000

B. Ekmeklik Buğdaylar

1. Beyaz Sert Buğd. 80 000 86 000 60 000 66 000

2. Anadolu Kırmızı Sert Buğd. 80 000 86 000 60 000 66 000

3. Kırmızı Yarı Sert Buğd. 72 000 78 000 60 000 66 000

4. Beyaz Yarı Sert Buğd. 72 000 78 000 60 000 66 000

5. Diğer Beyaz Buğd. 64 000 70 000 60 000 66 000

6. Diğer Kırmızı Buğd. 64 000 70 000 60 000 66 000

C. Arpa

Beyaz 60 000 63 750 45 000 48 750

Siyah ve Çakır 56 000 59 750 45 000 48 750

D. Çavdar 56 000 59 750 45 000 48 750

E. Yulaf 56 000 59 750 45 000 48 750

Başlan. Fiyat Son Fiyat Başlan. Fiyat Son Fiyat

1.8.1999 31.12.1999 1.8.1999 31.12.1999

F. Mısır 68 000 71 000 46 000 49 000

1999 yılı Çeltik baş alım fiyatları ise;

Uzun tane çeltikler için 240 000.- TL/KG

Orta tane çeltikler için 225 000.- TL/KG

Kısa tane çeltikler için 204 000.- TL/KG

Olarak tespit edilmiştir. Önceki yıllarda olduğu gibi 1999/2000 döneminde de çeltiklerde asgari alım fiyatı uygulaması yapılmamıştır.

Soru 4. Alınan bu ürünlerin kilogramına her bir ürün için ayrı ayrı olarak ortalama ne kadar ödemede bulunulmuştur?

Cevap 4.

Ürünler Ortalama Alım Fiyatı (TL/KG)

Buğday 75 962

Arpa 60 064

Mısır 65 135

Çavdar 56 799

Yulaf 56 786

Çeltik 186 950

Soru 5. Alınan bu ürünlerden her bir ürün için ne kadar ödemede bulunulmuştur. Bakiye ne kadar borç kalmıştır?

Cevap 5.

Ürünler Tutar (Milyon TL)

Buğday 319 640 534

Arpa 49 206 343

Mısır 24 867 276

Çavdar 4 129 927

Yulaf 785 290

Çeltik 8 789 250

Alımların net karşılığı 421.2 trilyon TL. olup, alım bedelinin tamamı çiftçilerimize ödenmiştir.

17. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, resmî görüşmelerde bulunmak üzere Irak’a giden Türk heyetinin peşmergeler tarafından durdurulduğu ve pasaport kontrolü yapıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (7/1560)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Edip Safder Gaydalı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla

Saffet Arıkan Bedük

Ankara

Türkiye-Irak Karma Ekonomik Konseyi toplantısına katılmak üzere gittiğiniz Irak’ta heyetinizde bulunan diplomatlar, bürokratlar ve gazetecilerin Kuzey Irak’ta IKDP peşmergeleri tarafından durdurularak pasaport kontrolü yapıldığı ve vize istendiği haberleri basınımızda yer almıştır.

1. Basında yer alan bu haberler doğru mudur? Doğru ise bu olaylar karşısında Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir Bakanı olarak tepkiniz ne olmuştur?

2. Kuzey Irak’ta adım adım sözde Kürdistan Devleti kurulması yolunda gizli veya açık herhangi bir çalışma var mıdır? Türk heyetine pasaport soran peşmergeler nasıl böyle bir davranış içine girmişlerdir?

T.C.

Devlet Bakanlığı

B.02.0.00.12

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliği

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi: 21 Mart 2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1560-4521/10780 sayılı yazınız.

Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Bakanlığım tarafından cevaplandırılması istenen yazılı soru önergesinin cevabı hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Edip Safder Gaydalı

Devlet Bakanı

Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün Bakanlığım Tarafından Cevaplandırılmasını İstediği Yazılı Soru Önergesine Cevaplar:

Soru 1. Basında yer alan bu haberler doğru mudur? Doğru ise bu olaylar karşısında Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir Bakanı olarak tepkiniz ne olmuştur?

Cevap 1. Türkiye-Irak Karma Ekonomik Komisyon 12. Dönem toplantısı için 26 Şubat-1 Mart 2000 tarihleri arasında bürokratlarımız, işadamlarımız ve basın mensuplarımızdan oluşan geniş bir heyetle Bağdat’ı ziyaret ettim. Malumlarınız olduğu üzere basınımızda bu ziyarete ilişkin yer alan bazı haberlerde, heyetimizin Irak’a girişte durdurularak pasaport kontrolü yapıldığı ve vize istendiği belirtilmiştir.

Resmî heyetimizin gerek Irak’a girişte gerek Merkezi Irak Yönetiminin kontrol noktası olan Fayda’da iddia edilen türde muamelelere tabi tutulduğu yönündeki tüm haberler abartılı ve gerçeklerden uzaktır. Habur’dan Kuzey Irak’a geçişte KDP tarafından vize istendiği doğru değildir. Çok kalabalık bir grup olması nedeniyle birkaç otobüs içinde seyahat eden heyetimizin arkada kalan bölümünün heyetten olup olmadığını bilmeyen bazı yerel KDP görevlileri tarafından, kimlik kontrolü yapılmak istenmiş, ancak durumun kendilerine izahı üzerine sorun ortadan kalkmıştır.

Soru 2. Kuzey Irak’ta adım adım sözde Kürdistan Devleti kurulması yolunda gizli veya açık herhangi bir çalışma var mıdır? Türk heyetine pasaport soran peşmergeler nasıl böyle bir davranış içine girmişlerdir?

Cevap 2. Körfez krizinin sonuçları çerçevesinde Irak’ta 9 yıldır olağanüstü koşullar hüküm sürmektedir. Irak hükümetinin idarî yapısını ve askerî birliklerini çekmiş olduğu Kuzey Irak’ta oluşmuş olan otorite boşluğu geçici olarak iki Kürt grubu tarafından doldurulmuştur. Bu durumun geçici özelliği unutulmamalıdır. Türkiye’nin Kuzey Irak’ta arzu etmediğimiz bir gelişmeye müsaade etmeyeceği gerek Kuzey Irak’taki Kürt gruplar gerek dünya kamuoyunca bilinmemektedir.

Türkiye, Irak’ın geleceğinin tüm Irak halkınca normal bir siyasî süreç sonunda belirlenmesi ve bu ülkenin toprak bütünlüğü, siyasî birliği ve egemenliğinin korunması gerektiği konusunda son derece açık bir politika izlemektedir.

18. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, cep telefonu ihaleleriyle ilgili yolsuzluk iddialarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/1567)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Enis Öksüz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

S. Metin Kalkan

Hatay

1. Bazı basın yayın organlarında cep telefonu ihaleleriyle ilgili yolsuzluk yapıldığı iddia edilmektedir? Bu iddialar doğru mudur?

2. Yeni ihale yapılmadığı halde, bazı firmaların kayrıldığı ihaleyi almış gibi yatırımlara giriştiği, hatta Ericsson firmasının yatırımlarını tamamlayıp, sinyal göndermeye başladığı iddia edilmektedir? İşin gerçek yönü nedir?

3. Konu ile ilgili herhangi bir soruşturma açılmış mıdır? Açılmış ise şu an hangi aşamadadır?

4. Bakanlığınızın bazı firmalara güvence verdiği iddiası doğru mudur? Bu iddia ile ilgili Bakanlık bünyesinde açılmış herhangi bir soruşturma var mıdır? Varsa hangi aşamadadır?

T.C.

Ulaştırma Bakanlığı 31.3.2000

Araştırma Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı: B.11.0.APK.0.10.01.21.EA-449-9113

Konu: Hatay Milletvekili Sayın S. Metin Kalkan’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: TBMM Başkanlığının 21.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1567-4532/10814 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Sayın S. Metin Kalkan’ın 7/1567-4532 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Enis Öksüz

Ulaştırma Bakanı

Hatay Milletvekili Sayın S. Metin Kalkan’ın 7/1567-4532 Sayılı Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

Sorular:

1. Bazı basın yayın organlarında cep telefonu ihaleleriyle ilgili yolsuzluk yapıldığı iddia edilmektedir? Bu iddialar doğru mudur?

2. Yeni ihale yapılmadığı halde, bazı firmaların kayrıldığı ihaleyi almış gibi yatırımlara giriştiği, hatta Ericsson firmasının yatırımlarını tamamlayıp, sinyal göndermeye başladığı iddia edilmektedir? İşin gerçek yönü nedir?

3. Konu ile ilgili herhangi bir soruşturma açılmış mıdır? Açılmış ise şu an hangi aşamadadır?

4. Bakanlığınızın bazı firmalara güvence verdiği iddiası doğru mudur? Bu iddia ile ilgili Bakanlık bünyesinde açılmış herhangi bir soruşturma var mıdır? Varsa hangi aşamadadır?

Cevap:

Bilindiği üzere şu anda GSM 900 sistemi hizmettedir. GSM-1800 sisteminin teknolojisi mevcut sistemden daha farklı olup, Avrupa ülkelerinde bu sisteme geçilmiştir. Böyle yeni bir teknolojinin uygulanabilmesi için saha test ve denemelerinde bulunmak ve yeni teknoloji ile ilgili gerek montaj için gerekse bakım onarım için eğitim çalışmaları yapılması amaçlanmıştır. 2813 sayılı Telsiz Kanununun 7 nci maddesinin (b) fıkrasında belirtilen “Telsiz haberleşmesi ve endüstri alanlarındaki araştırmacı ve imalatçı kuruluşlarla da işbirliği yaparak elektronik ve elektromanyetik teknolojideki gelişmeleri takip etmek” amir hükmü çerçevesinde GSM-1800 Sayısal Hücresel Mobil telefon sistemi tesis ve işletmesi için müracaatta bulunan imalat ve ithalatçı alt yapı şirketlerine test ve deneme amaçlı geçici süre ile sınırlı sayıda baz istasyonlarının kurulmasına izin verilmiş, geçici ve çok kısıtlı frekans tahsisi yapılmıştır.

Telsiz Kanununun 9 uncu maddesine göre Kamu yararı açısından gerekli görülerek söz konusunu test ve deneme amaçlı olarak verilen baz istasyonu kurma izinleri Katma Değerli Mobil Telefon şebeke izinleri olmayıp, ihale gerektirmeyen Telsiz Genel Müdürlüğünün yetkisi dahilindeki geçici izinlerdir. Bu izin kalıcı izin olmayıp test ve deneme çalışmalarının akabinde kurma izinleri ve frekansları iptal edilir ve geçici ithaline izin verilen cihazlar firmaca yurt dışına iade edilir.

GSM Mobil Sistemleri baz istasyonları ve el cihazları üreten imalatçı ve ithalatçı firmalardan; Ericsson Telekomünikasyon A.Ş., Simko Ticaret ve Sanayi A.Ş., Nokia Telecomünnications Elektronik Ltd. Şti. ve Netaş A.Ş.’ne farklı yerlerde, farklı sayılarda, farklı gerekçelerle müracaatta bulunmaları üzerine gösterdikleri gerekçeler doğrultusunda talepleri değerlendirmeye alınmıştır. Bu firmaların talep ettikleri miktarlarda test ve deneme amaçlı geçici süre ile baz istasyonu kurulmasına, geçici ithaline izin verilmiş ve geçici frekans tahsisi yapılmıştır. Hiçbir firmanın talebi reddedilmemiş, istedikleri baz istasyonları miktarlarında arttırma ve eksiltme yapılmamıştır. Ayrıca ihale ilanı yapılan GSM-1800 Sayısal Hücresel Mobil Telefon Sistemi İhalesinin Teknik Şartnamesinde de görüleceği gibi hiçbir firmaya ayrıcalık tanınmamıştır. Bilakis GSM-1800 lisansı alacak olan potansiyel firmalar daha kısa sürede altyapılarını tamamlama fırsatını elde etmiş olacaklar ve çok kısa sürede GSM-1800 Sayısal Hücresel Mobil Telefon Sistemini işletmeye açarak mevcut diğer iki GSM Operatörü ile rekabet ortamı oluşacaktır. Bu rekabet ortamı içerisinde, kamuya ve dolayısıyla vatandaşlarımıza, daha yaygın, kaliteli, ucuz ve yeni teknoloji ürünü GSM Sayısal Hücresel Mobil Telefon Hizmetleri sunulabilme imkanı sağlanacaktır.

Ericsson Türkiye Firmasına GSM-1800 MHz frekans bandında çalışabilen sadece baz istasyonlarında kurulu demostrasyon amaçlı bir test ve deneme sistemleri için Ankara’da 3, İzmir’de 2 ve İstanbul’da 15 olmak üzere toplam 20 adet baz istasyonu için 30.6.2000 tarihine kadar kullanılmak üzere geçici sistem kurma izni ve geçici ithal izni verilmiştir.

Kurulması düşünülen şebekenin TTAŞ, Turkcell ve Telsim gibi mevcut Sabit ve Mobil Şebeke operatörlerine bağlanması imkansız olup, şebekenin ticarî kullanıma açılması ihtimali kesinlikle söz konusu değildir.

GSM-1800 baz istasyonu GSM-900 baz istasyonu ile aynı teknik özellikte ve frekansta olmayan farklı teknolojilerde imal edilmiş telsiz cihazlarıdır. Ericsson firmasının test deneme için talep ettiği baz istasyonları 1800 MHz bandında çalışan yeni GSM-1800 sayısal hücresel mobil telefon sistemi olup, bu cihazlarla ilgili olarak adı geçen firmanın daha önce ithalat izni bulunmamaktadır.

Verilen izinler tamamen 2813 Sayılı Telsiz Kanunu, Yönetmelik ve Tebliğler çerçevesinde verilmiş olup, herhangi bir şahsa veya kuruluşa güvence verilmesi söz konusu değildir.

Ayrıca sormuş olduğunuz soruları da kapsayacak şekilde Bakanlığımız Teftiş Kurulu Başkanlığına vermiş olduğum talimat üzerine Bakanlığımız Müfettişlerince inceleme ve tahkikat yapılmaktadır. Yapılmakta olan tahkikat sonucundan ayrıca bilgi verilecektir.

19. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, ziraî mücadele politikalarına ve Nevşehir’deki süne ilaçlamasına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/1589)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim.

Mehmet Elkatmış

Nevşehir

Bilindiği gibi bol ve sağlıklı tarım ürünü alınabilmesinin, zamanında yeterli ve bilgili bir şekilde ziraî mücadeleden geçtiği ve konunun ne kadar önemli olduğu izahtan varestedir. Ancak ülkemizde özellikle hububat tarımında, zamanında ziraî mücadele yapılmadığı ve bu yüzden de çok büyük maddî kayıplar olduğu da bir gerçektir. Özellikle Orta Anadolu Bölgemizde süne mücadelesi çok önemlidir.

Sorular:

1. Ziraî mücadele konusunda Bakanlığınızın politikası nedir?

2. Nevşehir Bölgemizde ziraî mücadele çalışması kapsamında neler yapmayı düşünüyorsunuz?

3. Nevşehir ve İç Anadolu Bölgemizdeki süne mücadelesinde tespit ettiğiniz bir ilaçlama programınız var mıdır?

T.C.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 31.3.2000

Araştırma Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı: KDD-SÖ.1.01/917

Konu: Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: TBMM Başkanlığının 6.3.2000 tarih ve 1437 sayılı yazısı.

İlgide kayıtlı yazı ekinde gönderilen Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış’a ait 7/1589-4596 Esas No.lu yazılı soru önergesine ilişkin Bakanlığımız görüşleri ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp

Tarım ve Köyişleri Bakanı

Yazılı Soru Önergesi

Önerge Sahibi Milletvekili: Mehmet Elkatmış Nevşehir Milletvekili

Esas No. : 7/1589-4596

Bilindiği gibi bol ve sağlıklı tarım ürünü alınabilmesinin, zamanında yeterli ve bilgili bir şekilde ziraî mücadeleden geçtiği ve konunun ne kadar önemli olduğu izahtan varestedir. Ancak ülkemizde özellikle hububat tarımında, zamanında ziraî mücadele yapılmadığı ve bu yüzden de çok büyük maddî kayıplar olduğu da bir gerçektir. Özellikle Orta Anadolu Bölgemizde süne mücadelesi çok önemlidir.

Soru 1. Ziraî mücadele konusunda Bakanlığınızın politikası nedir?

Cevap 1. Bakanlığımızca, ziraî mücadele faaliyetleri, zararlı ve hastalık etmelerine karşı birbirini tamamlayıcı, eko sistemdeki dengeyi koruyucu, zararlıların yanlız ekonomik zararlarını önleyici şekilde seçilen, kültürel, mekanik, biyolojik ve kimyasal mücadele yöntemlerinin koordineli bir şekilde uygulandığı entegre mücadele yöntemleriyle, mücadelenin homojen olarak yapılması sağlanmaktadır. Hedef en az ilaçla veya ilaçsız en uygun zamanda, çevreye ve biyolojik dengeye zarar vermeden, ilaç bakiyesi olmadan en fazla ürünü hastalık ve zararlılardan korumaktır.

Kaliteli ve pestisit kalıntısı bulunmayan ürün elde etmek tüketicilere sağlıklı ürünler sunabilmek için ziraî mücadelede, kültürel tedbirlere öncelik verilirken, tabiatta bulunan faydalı böcek ve organizmalarla zararlıların doğal olarak kontrol altına alınması şeklinde olan biyolojik mücadeleye önem verilmektedir. İnsan sağlığı ve çevrenin korunması ile faydalı faunanın muhafazası açısından mümkün olan konularda biyolojik mücadele yaygınlaştırılmaktadır. Örnek olarak, Adana ve Antalya’daki insektaryum tesislerinde üretilen parazit ve predatörlerle turunçgillerde unlu bit ve torbalı koşnil zararlılarına karşı biyolojik mücadele yürütülmektedir.

İlaç tüketimini yaklaşık olarak % 50 oranında azaltan, iklim ve ekolojik yapının, zararlı biyolojisinin, bitkinin finolojisisinin izlenerek en uygun mücadele zamanını tespit etmek suretiyle 1981 yılından beri elma ve bağda başarıyla yürütülen tahmin ve uyarı çalışmalarının, diğer bitki gruplarında da uygulanması, bilgisayarlı dijital tahmin uyarı cihazlarının mahalli ve çiftçi imkânlarından da yararlanmak suretiyle yurt sathına yaygınlaştırılması çalışmaları sürdürülmektedir.

Kontrollü bir şekilde yürütülen ziraî mücadele çalışmalarına ait programlar, her yıl kültür bitkilerine arız olan hastalık ve zararlıların yoğunluğu ve yeni epidemi alanlarının tespiti amacıyla yurt çapında teknik elemanlarca yürütülen sürvey çalışmaları esas alınarak Bakanlık temsilcilerinin, enstitülerin, konu uzmanlarının ve il yetkililerinin katılımıyla mahallinde yapılan toplantılarda belirlenmekte ve “Bitki Koruma Program ve Uygulama Prensipleri” başlığı altında kitap haline getirilerek illere ve ilgili kurum ve kuruluşlara gönderilmektedir.

Nitekim, 2000 yılında yurt genelinde yürütülecek ziraî mücadele programları, 2000 Yılı Bitki Koruma Program ve Uygulama Prensipleri kitabında yayınlanmış ve tüm milletvekillerine de gönderilmiştir.

Soru 2. Nevşehir Bölgemizde ziraî mücadele çalışması kapsamında neler yapmayı düşünüyordunuz?

Cevap 2. Ziraî Mücadeleye bakış açımıza paralel olarak, 2000 Yılı Bitki Koruma Program ve Uygulama Prensipleri gereğince Nevşehir İlinde 1 976 383 dekar alanda, 317 200 adet ağaçta, 45 966 ton tohumluk ve üründe mücadele yürütülmesi programlanmıştır.

Soru 3. Nevşehir ve İç Anadolu Bölgemizdeki süne mücadelesinde tespit ettiğiniz bir ilaçlama programı var mıdır?

Cevap 3. Hububatın en önemli zararlılarından birisi olan ve mücadele yapılmadığında nimf ve yeni nesil ergin yoğunluğunun fazla olduğu yer ve yıllarda ortalama % 70 hatta % 100’e varan oranlarda zarar meydana gelebilen süneye karşı, 1999 yılı kışlak sürveyleri dikkate alınarak, 2000 Yılı Bitki Koruma Programı ve Uygulama prensipleri gereğince, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 1 590 000 dekar, Trakya Bölgesinde 2 850 000 dekar, Marmara Bölgesinde 341 000 dekar, Ege Bölgesinde 403 000 dekar ve İç Anadolu Bölgesinde 734 000 dekar olmak üzere toplam 14 834 000 dekar alanda mücadele yapılması programlanmış olup, sünenin kışlaktan iniş zamanında seyredecek iklim şartlarına göre artıp azalabilecek olan bu tahmini mücadele sahaları, ilkbaharda yapılacak kıymetlendirme sürveylerinden sonra kesinlik kazanacaktır.

Özet olarak, süneye karşı İç Anadolu Bölgesinde 734 000 dekar, Nevşehir İlinde ise, 105 000 dekar mücadele programına alınmıştır.

20. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/1606)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular:

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut Yatırım ve Projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Maliye Bakanlığı 3.4.2000

Millî Emlâk Genel Müdürlüğü

Sayı: B.07.0.MEG.0.10/3132-0.2000/14303

Konu: 7/1606-4621 esas no.lu soru önergesine cevap

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi: 27.3.2000 tarih ve 0.10.00.02-7/1606-4621/11042 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde gönderilen, Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’ın vermiş olduğu 7/1606-4621 esas ve 1466 kayıt sayılı soru önergesinin cevapları aşağıda belirtilmiştir.

1) Bakanlığımız 2000 Yılı Yatırım Programında, Manisa İline ilişkin olarak, 1985K010190 no.lu toplu proje içerisinde;

– Ahmetli İlçesi hükümet konağı yapım işine, 342 milyar TL. proje tutarı, 1995-2001 başlayış-bitiş yıllarıyla,

– Kırkağaç İlçesi hükümet konağı yapım işine, 342 milyar TL. proje tutarı, 1995-2001 başlayış-bitiş yıllarıyla,

– Köprübaşı İlçesi hükümet konağı yapım işine, 448,2 milyar TL. proje tutarı, 1995-2001 başlayış-bitiş yıllarıyla,

Yer verilmiştir.

2. Yukarıda belirtilen hükümet konakları yapımları için, Bakanlığımız 2000 Malî Yılı Bütçesinde, Ahmetli’ye 100 milyar TL, Kırkağaç’a 200 milyar TL. ve Köprübaşına da 200 milyar TL. yatırım ödeneği tahsis edilmiştir.

Manisa-Köprübaşı hükümet konağı inşaatının 1999 yılındaki fizikî gerçekleşme oranı % 26 olup, 2000 yılında da yapım işine devam edilmektedir.

Manisa-Ahmetli ve Kırkağaç hükümet konakları yatırım projelerinin 1999 yılında ihale edilebilmesi için, Bakanlığımızca yeterli ödenek tahsis edilerek, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı kanalıyla DPT Müsteşarlığından uygun görüş alınmış; ancak, 1998/24 sıra no.lu Tasarruf Tedbirleri Genelgesine göre talep edilen izin, Başbakanlıktan temin edilememiştir. Dolayısıyla, anılan projelerin 1999 yılında ihaleleri yapılamamıştır. 2000 yılında ihaleleri için gerekli çalışmalar yürütülmektedir.

2000 Yılı Yatırım Programında, Manisa-Köprübaşı, Ahmetli ve Kırkağaç hükümet konakları yapımı projelerinin, 2001 yılında bütçe imkânları çerçevesinde tamamlanması öngörülmüştür.

3. Manisa İline ilişkin olarak, yukarıda belirtilen üç projeden başka, Gelir İdaresini Geliştirme Fonu yatırım programında, 2000K010670 no.lu toplu proje içerisinde;

– Gördes Vergi Dairesi Müdürlüğü hizmet binası yapım işine, 350 milyar TL. proje tutarı, 2000-2002 başlayış-bitiş yılları ve 5 milyar TL. bütçe ödeneğiyle,

– Kula Vergi Dairesi Müdürlüğü hizmet binası yapım işine, 450 milyar TL. proje tutarı, 2000-2002 başlayış-bitiş yılları ve 5 milyar TL. bütçe ödeneğiyle,

– Soma Vergi Dairesi Müdürlüğü hizmet binası yapım işine, 350 milyar TL. proje tutarı, 2000-2002 başlayış-bitiş yılları ve 5 milyar TL. bütçe ödeneğiyle,

Yer verilmiş olup, 2000 yılında ihaleleri için gerekli çalışmalar yürütülmektedir. Gerçekleşme nispeti bütçe imkânları doğrultusunda belirlenebilecektir.

Bilgilerine arz ederim.

Sümer Oral

Maliye Bakanı

 

NOT : ÇEVİRİSİ YAPILAMAYAN KISIMLAR AYNEN FİLME ALINMIŞTIR

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.