Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21 CİLT : 26 YASAMA YILI : 2

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

59 uncu Birleşim

17 . 2 . 2000 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu’nun, dünyadaki gelişmeler paralelinde Türkiye’de ekonomik ve sosyal alanda uygulanması gereken politikalara ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Yozgat Milletvekili Mesut Türker’in, Yozgat İlinde yaşayan sigortalı işçilerin sağlık sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

3. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünün sorunlarına ve madencilik sektörünün içinde bulunduğu duruma ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Avrupa Kıtası Habitat Global Parlamenterler Bölgesel Konsey Başkanının vaki davetine bir parlamento heyetiyle icabet edilmesi kararı alındığına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/467)

2. – İstanbul Milletvekili Mehmet Gül’ün (9/29) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/128)

3. – Kocaeli Milletvekili Halil Çalık’ın (9/24) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/129)

4. – (9/18) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/468)

5. – (9/19) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/469)

6. – (9/24) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/470)

7. – (9/27) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/471)

8. – (9/28) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/472)

IV. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – (10/66, 67, 68, 69, 70) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun deprem felaketi nedeniyle yapılan çalışmalar ve alınması gereken tedbirler konusundaki 308 sıra sayılı raporunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına ve görüşmelerinin 22.2.2000 Salı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

V. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – (9/18) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

2. – (9/24) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

3. – (9/31) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

4. – (9/33) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

5. – (9/38) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

6. – (9/39) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

7. – (9/40, 41) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

8. – (9/42) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

9. – (9/43) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/392)(S. Sayısı : 186)

2. – Hayvanları Koruma Kanunu Tasarısı ve İçişleri ve Çevre Komisyonları Raporları (1/393) (S. Sayısı : 89)

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (7/1128)

2. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın;

– Kırıkkale İlinde yapılacak yatırımlara,

Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun;

– Tokat İlindeki yatırımlara,

Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak’ın;

– Aksaray İli için planlanan yatırımlara,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı H. Hüsamettin Özkan’ın cevabı (7/1154, 1160, 1243)

3. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, Tokat İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/1179)

4. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, Tokat İlindeki Yatırımlara İlişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (7/1187)

5. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak’ın, Aksaray İli için planlanan yatırımlara ilişkin soruları ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (7/1222)

6. – Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın’ın, Zehra Vakfı Genel Başkanının kaçırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından sorusu ve Maliye Bakanı ve İçişleri Bakanı Vekili Sümer Oral’ın cevabı (7/1260)

7. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa İline yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (7/1280)

8. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Hizbullah örgütünün eylemlerine ilişkin İçişleri Bakanından sorusu ve Maliye Bakanı ve İçişleri Bakanı Vekili Sümer Oral’ın cevabı (7/1289)

9. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman İline yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın cevabı (7/1340)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak üç oturum yaptı.

Antalya Milletvekili Nesrin Ünal’ın, Antalya’daki kesme çiçek ve sebze üreticisi çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp,

Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, gümrüklerdeki gelişmeler ve yurda kaçak çay girişinin engellenmesine ilişkin gündemdışı konuşmasına Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler,

Cevap verdi;

Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in, Fransız Senatosunda tekrar gündeme gelecek olan sözde Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin gündemdışı konuşmasına Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel cevap verdi; aynı konuda, Dışişleri Komisyonu Başkanı Kâmran İnan da açıklama yaptı.

İstanbul Milletvekili Şadan Tuzcu’nun (9/18, 9/33);

Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek’in (9/24, 9/31),

Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız’ın (9/33, 9/39),

İstanbul Milletvekili Emre Kocaoğlu ile Esat Öz’ün (9/34),

İstanbul Milletvekili Bahri Zengin’in (9/38 ve 9/40, 41),

Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu ile Adana Milletvekili Yakup Budak’ın (9/39),

Konya Milletvekili Özkan Öksüz’ün (9/43),

Esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonları üyeliklerinden çekildiklerine ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Genel Diğer İşler” kısmının 103 üncü sırasında bulunan 328 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 2 nci sırasına, 98 inci sırasında bulunan 312 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü sırasına , 2 nci sırasında bulunan 89 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 3 üncü sırasında bulunan 53 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 66 ncı sırasında bulunan 197 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 39 uncu sırasında bulunan 137 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 36 ncı sırasında bulunan 113 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 18 inci sırasında bulunan 73 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 105 inci sırasında bulunan 319 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 104 üncü sırasında bulunan 318 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 57 nci sırasında bulunan 178 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına, 68 inci sırasında bulunan 201 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına, 90 ıncı sırasında bulunan 307 sıra sayılı kanun teklifinin 14 üncü sırasına, 77 nci sırasında bulunan 214 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına alınmasına; 16 Şubat 2000 Çarşamba günü gündemin 4 üncü sırasına kadar olan kanun tasarılarının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma saatlerinin uzatılmasına, 16 Şubat 2000 Çarşamba ve 23 Şubat 2000 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi, yapılan müzakerelerden sonra, kabul edildi.

Gruplarınca 3 kat olarak gösterilen adaylar arasında ad çekme suretiyle :

(9/29) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan ve MHP Grubuna düşen bir üyeliğe, Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmen,

(9/31) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan ve MHP Grubuna düşen iki üyeliğe, Konya Milletvekili Hasan Kaya ve Malatya Milletvekili Basri Coşkun;

(9/32) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan ve ANAP Grubuna düşen bir üyeliğe, Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy;

(9/33) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan ve ANAP Grubuna düşen bir üyeliğe, Malatya Milletvekili Miraç Akdoğan;

(9/34) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan ve MHP Grubuna düşen bir üyeliğe, Malatya Milletvekili Namık Hakan Durhan, ANAP Grubuna düşen bir üyeliğe de, Ağrı Milletvekili Yaşar Eryılmaz,

Seçildiler.

Başkanlıkça, (9/29, 9/31, 9/32, 9/33 ve 9/34) esas numaralı Meclis soruşturması komisyonlarının başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak üzere toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Polonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik ve Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının (1/268) (S. Sayısı : 96) yapılan açık oylaması sonucunda kabul edildiği ve kanunlaştığı açıklandı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan 186 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi;

2 nci sırasında bulunan, Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/604) (S. Sayısı : 328) ile,

3 üncü sırasında bulunan, Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/606)(S. Sayısı : 312),

Yapılan görüşmelerden sonra kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.

17 Şubat 2000 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 01.32’de son verildi.

Nejat Arseven

Başkanvekili

Sebahattin Karakelle Melda Bayer

Erzincan Ankara

Kâtip Üye Kâtip Üye

No. : 79

III. – GELEN KÂĞITLAR

17 . 2 . 2000 PERŞEMBE

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar’ın, Gaziantep-Şehitkamil Bayraktar Lisesi spor salonuna ayrılan ödeneğe ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/518)(Başkanlığa geliş tarihi: 14.2.2000)

2. – Ağrı Milletvekili Musa Konyar’ın, Ağrı Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğünde görevli bir mühendisin Rize’ye tayin edilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/519) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

3. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin’in, Mardin-Dargeçit Ilısu Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/520) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

4. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin’in, Mardin’de Eğitim Fakültesi açılması için çalışma olup olmadığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/521) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

5. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin’in, Midyat kanalizasyon projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/522) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

6. – Mardin Milletvekili Veysi Şahin’in, mühendis ve mimarların sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/523) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

7. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İli’ndeki camilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H.Hüsamettin Özkan) sözlü soru önergesi (6/524) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

8. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İli’ndeki kooperatiflere ve toplu konut kredisi taleplerine ilişkin Devlet Bakanından (Sadi Somuncuoğlu) sözlü soru önergesi (6/525) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

9. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İli’ndeki hastanelerin onarımı için ayrılan ödenek miktarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/526) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

10. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İli’nde yürütülen projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/527) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

11. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, D.S.İ. Genel Müdürlüğünce Erzincan İli’nde yürütülen projelere ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/528) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

12. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, TEAŞ Genel Müdürlüğünce Erzincan İli’nde yürütülen projelere ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/529) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

13. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan içme suyu projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/530) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

14. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, şeker sanayiinde çalışan geçici işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/531) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

15. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, çiftçilerin kredi kullanımına ve çiftçiye yapılan destekleme oranına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/532) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Bursa Milletvekili Teoman Özalp’ın, Bursa’daki belediyelere yapılan yardımlara ve borçlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1442) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.2.2000)

2. – Antalya Milletvekili Cengiz Aydoğan’ın, Gazipaşa Havaalanı inşaatı hakkındaki iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1443) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.2.2000)

3. – Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’daki mülkiyeti Hazine’ye ait tarım arazilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1444) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

4. – Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya’nın, soğan stoklarına ve üreticilerinin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1445) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

5. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa’nın Yıldırım İlçesindeki ilköğretim okulu inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1446) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

6. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, tutuklu çocuklara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1447) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

7. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, korunmaya muhtaç çocuklara ilişkin Devlet Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru önergesi (7/1448) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

8. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, çocuğun yasal korunması konusundaki protokole ilişkin Devlet Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru önergesi (7/1449) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

9. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, özel ilgi ve eğitime ihtiyacı olan çocukların korunması ile ilgili olarak yapılan projeye ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1450) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

10. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Çocuğun Yasal Korunması ve Çocuk Hakları Sözleşmesi ile ilgili olarak yapılan çalışmalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1451) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

11. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Türk asıllı Yunan vatandaşlarının Türkiye’de oturma izinlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1452) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.2.2000)

12. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, çocuk haklarına dair sözleşmeyle ilgili yapılan çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1453) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

13. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, şeker sanayiinde çalışan mevsimlik işçilerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1454) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

14. – Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, tütün piyasasının ne zaman açılacağına ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kazım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/1455) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

15. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak’ın, iç ve dış borçlara ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/1456) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

16. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak’ın, resmi ve özel bankaların sayısına ve banka kurma izinlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1457) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.2000)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

17 Şubat 2000 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Nejat ARSEVEN

KÂTİP ÜYELER : Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Mehmet AY (Gaziantep)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59 uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, sosyal ve ekonomik gelişmelerle ilgili olarak söz isteyen, Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu'na aittir.

Buyurun Sayın Seydaoğlu. (ANAP sıralarından alkışlar)

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu’nun, dünyadaki gelişmeler paralelinde Türkiye’de ekonomik ve sosyal alanda uygulanması gereken politikalara ilişkin gündemdışı konuşması

SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; tarihî bir gerçektir ki, son on yıldır hızlı bir değişim sürecine giren dünyanın, siyasal, ekonomik ve sosyal politikalarıyla beraber, Türkiyemizin de layık olduğu, hak ettiği medenî, muasır seviyeye ulaşması için dünyanın konjonktürüyle beraber, dünyanın hızla gelişen ekseni doğrultusunda kendi sosyal, ekonomik, demokratik, insan hakları bağlamında politikalarını yeni bir süreçle beraber başlatmasının zamanının geldiğini bu Yüce Parlamento kabul etmiştir.

Ülkenin ekonomik kalkınması demokratik kalkınmayla orantılıdır; tipik ikiz kardeş gibidir. Yani, sosyal ve ekonomik kalkınma hiçbir zaman, demokratik açılımlar olmadan bağlantı kurulamaz; yani, bir ülkenin insanı mutluysa, huzurluysa, karnı toksa, işsiz ve aç değilse; özgür düşüncesini özgür bir şekilde ifade edebiliyorsa; sokaktaki bir insanın, iş aradığında iş bulma imkânı, umudu varsa; hükümetlerin de istihdam yaratma imkânı varsa ve bu konuda programları ve projeleri varsa, o ülkenin önü açıktır, ufku geniştir, aydınlıktır; değilse şayet, gerçekten, o ülkenin tıkanan yapısal bozukluklarının ortaya konulup enine boyuna tartışılmasının zamanı gelmiştir düşüncesindeyim.

Türkiye, son dönemde Avrupa Birliğine açılmasıyla birlikte, hiçbir zaman Ortadoğu ve Asya'yı gözardı edip o ülkelere sırtını dönemez. Türkiye'nin 1970 ile 1990 yılları arasındaki ekonomik ihracatının yüzde 70'i Ortadoğu ve komşu ülkelereyken, maalesef, son 10 yılda, bu, sıfıra inmiştir. Yalnız güneydoğudan -Gaziantep, Diyarbakır ve Mardin'den- yılda 500 milyon dolarlık, Kuveyt'e, Ortadoğu'ya ihracat yapılırken, son 5 yılda, maalesef, bu pazarlar başka ülkelere; Balkan ülkelerine, kaptırılmıştır. Türkiye'nin bu dış ekonomi politikasının yeniden gözden geçirilmesinin zamanı gelmiştir.

İçinde bulunduğumuz, Türkiye'nin şu sürecinde, yasama ve yürütmeyle beraber, yargı organlarına aşırı saygımız, hukuk kurallarına ve hukukun üstünlüğüne riayetimiz mevcutken, Türkiye'de, 2000'li yıllarda, bir siyasî partiye yasaklama getirilip, Türk siyasî hayatından, demokrasisinden onu dışarıda bırakmak, hiçbir zaman, demokratik hukuk kurallarıyla bağdaşamaz. (FP sıralarından alkışlar)

Avrupa ve Amerika'da son otuz yılda hiçbir parti kapanmamıştır. Elli yıl önceki Hitler Avrupasında kapanan partilerden dolayı, o insanlar bugün tarih önünde yargılanıyor.

Hukuka saygımız vardır; ama, Türk demokrasisinin işlemesi konusunda çok katılımcılık, özgür demokrasi, kuvvetler ayrılığı prensipleri ve fırsat eşitliğinden dolayı siyasî partileri halk seçer, halk Parlamentoya gönderir, ancak halkın iradesiyle siyasî partiler tarihe gömülür. (FP sıralarından alkışlar) Bunun dışında, hiçbir zaman, bir siyasî partinin, Türk demokrasisinin, siyasetinin dışarısında bırakılmasını, biz, demokrat parlamenter olarak içimize sindiremiyoruz. Bu, aklın, mantığın, hukukun, demokrasinin kurallarıyla bağdaşmaz; çünkü, Ortadoğu'nun...

HASAN AKGÜN (Giresun) – Siz demokrat mısınız?!

SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Devamla) – Pardon...

Ben bir demokrat olarak siyasî partilerin hür iradesinin, özgür iradesinin millet iradesiyle bağlantılı olduğunu söylüyorum...

BAŞKAN – Buyurun... Buyurun... Sayın Seydaoğlu...

SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Devamla) –... iki kişinin dudağının arasında olamayacağını söylüyorum.

NİZAMETTİN SEVGİLİ (Siirt) – Doğru söylüyorsun.

SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Devamla) – 6 milyon insanın iradesiyle...

Soru sordunuz, cevap vereceğim size.

BAŞKAN – Lütfen... Genel Kurula hitap edin Sayın Seydaoğlu.

SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Devamla) – Onun için, demokrat olmamız lazım. Türk siyaseti ve ekonomisiyle ilgili genel olarak konuşuyorum.

Demokratım diyen hiç kimse, kuvvetler ayrılığı prensibi doğrultusunda, fırsat eşitliği doğrultusunda, başka bir partinin, demokratik mücadeleyle buraya gelmiş bir partinin bu binanın çatısı dışında kalmasını içine sindirmemelidir; hele demokratım, sosyaldemokratım diyen bir insanın... Türk siyaseti için bu büyük bir sakıncadır, büyük bir risktir, büyük bir tehlikedir. Ben bunu vurgulamak istiyorum. Hukuka saygımız vardır...

Bu bağlamda, demokrasimizin imtihandan geçtiği bu dönemde, Türkiye'nin, yıllardır, bir karakutu gibi, aydınlanmayan, üstüne gidilmeyen çok önemli noktaların üzerine gidilmektedir. Biz doğu ve güneydoğuda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayın efendim.

Size 1 dakika eksüre veriyorum.

Buyurun.

SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Devamla) – Son iki üç yıldır, hiçbir zaman Türkiye'nin demokratik kurallarına uymayan 10 000 - 15 000 faili meçhul cinayet işlenmiştir; bu cinayetler iki kelimeyle hukuk arşivinde kalmamalıdır. Dünya, ibretle, şiddetle ve temkinle, Türkiye'den bu konuda açılımların yapılmasını ve sorunu çözmesini beklemektedir. Bizler de Yüce Parlamento olarak, bu, yıllardır, sebep ne olursa olsun, hukuk devletinin kabul etmediği normlar içerisinde yok olan, yıkılan, boşalan 4 000 köye, insanların yeniden dönmelerinin zamanının geldiğini vurgulamak istiyoruz.

Kapalı bulunan 5 000 okulun 150 000 öğrencisinin okuluna gidip, özgürce eğitim hakkını elde etmesini istiyoruz

Faili meçhul 5 000 olayın aydınlatılmasını istiyoruz.

Hiçbir sürecin, artık, Susurluk gibi yarıda kalmamasını bekliyoruz, öneriyoruz.

Bu düşünce ve duygularımla, Yüce Meclisi selamlar, hepinize saygılarımı sunarım. (ANAP, FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Seydaoğlu.

Gündemdışı ikinci söz, Yozgat İlinde yaşayan sigortalı işçilerin sağlık sorunları hakkında söz isteyen Yozgat Milletvekili Mesut Türker'e aittir.

Buyurun Sayın Mesut Türker. (MHP sıralarından alkışlar)

2. – Yozgat Milletvekili Mesut Türker’in, Yozgat İlinde yaşayan sigortalı işçilerin sağlık sorularına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

MESUT TÜRKER (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yozgat İlimizde yaşayan sigortalı işçilerimizin sağlık sorunlarıyla ilgili gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, kalkınma yolunda gerçekleştirilecek tüm sosyal yapı ve faaliyetlerin temel faktörü insandır. Bu sebeple, çoğu ülkelerde sektörlere ve sistemlere yapılacak iyileştirme çabalarından önce, insan unsuruna yönelik yatırım ve iyileştirmelere öncelik verildiğini görmekteyiz. Bu anlayıştan hareketle, devletler kendi insanını, doğumundan ölümüne kadar, daha huzurlu, daha mutlu ve daha güvenli bir ortamda yaşatabilmek için imkânlar ölçüsünde tedbirler almakta, sistemler geliştirmektedirler.

Bu sistemlerden birisi ve belki de en önemlisi, sosyal güvenlik sistemidir. Sosyal güvenlik, bağımsız bir ülke olmanın ve çağdaş devlet anlayışının vazgeçilmez unsurlarından biridir. Aynı zamanda sosyal güvenlik konusu çokboyutlu bir meseledir. Milletlerarası insan hakları beyannamesinde sosyal güvenliğin bir insan hakkı olduğu görüşü yer almış ve ülkeler bunu benimsemişlerdir. Aynı şekilde, devletlerin, sosyal güvenlik hakkının sağlanmasında birinci derecede sorumlu olduğu yaygın olarak kabul edilen bir görüştür.

Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik sisteminin sağladığı haklar ve bu hakların kapsamı ve uygulamalarıyla ilgili olarak devletler arasında ciddî farklılıklar söz konusudur; ancak, ILO tarafından belirlenen 9 risk faktörü tüm dünya ülkelerinde temel ilke olarak kabul edilmiştir. Devletler, özellikle, ekonomik güçleri ölçüsünde belirlenen bu ilkeleri yerine getirmeye çalışmaktadırlar.

Ülkemizde ise, risk faktörleri içerisinde her dönemde güncelliğini koruyan ve maalesef, sürekli olarak olumsuz yönleriyle toplumumuzu huzursuz eden konu, sağlık hizmetlerinin uygulanmasında yaşanan sorunlardır.

Değerli milletvekilleri, Yozgat İlimiz, sosyoekonomik yapısı itibariyle kendi yağıyla kavrulmaya çalışan bir yöremizdir. Ekonomik faaliyetler, çoğunlukla, müteşebbis insanlarımız sayesinde yürütülmektedir. Nedendir bilinmez, devletimizin hizmet ve yatırımlarından Yozgat İlimiz çok az yararlanmaktadır. Bu durumun en çarpıcı örneklerinden birisi de, Sosyal Sigortalar Kurumuna ait sağlık hizmetlerindeki ihmal ve yetersizliklerdir. 615 000 nüfusa sahip, Türkiye'nin doğusuyla batısı arasında önemli bir geçiş noktasında bulunmasına rağmen, maalesef, Yozgat İlimizde Sosyal Sigortalar Kurumuna ait bir hastanemiz yoktur. İl merkezinde bulunan toplam 2 pratisyen hekimle, SSK'ya ait sağlık hizmetleri yürütülmeye çalışılmaktadır. Ayrıca, nüfus yoğunluğu itibariyle, ilimizin en büyük ilçesi olan Sorgun'da yüzlerce maden işçisi bulunmasına rağmen, Sosyal Sigortalar Kurumuna ait ne bir sağlık kurumu vardır ne de bir doktor.

Değerli milletvekilleri, ilimizde bir devlet hastanesi, bir de yine, Sağlık Bakanlığımıza bağlı, devlet hastanesi statüsünde görev yapan Doğumevi Hastanesi vardır. Sosyal Sigortalar Kurumu ile Doğumevi Hastanesi arasında gerekli protokol yapılmadığı için, sigortalı işçilerimizin eşlerinin kadın ve doğum hastalıklarıyla ilgili rahatsızlıklarında, bu hastanemiz tarafından haklı olarak ücret talep edilmektedir.

Şu anda elimde, asgarî ücretle çalışan bir işçimizin göndermiş olduğu fatura vardır. Bu faturanın miktarı, 162 700 000 Türk Lirasıdır. İlaç masraflarıyla birlikte, diğer masraflarıyla birlikte, bir doğumun şu andaki maliyeti 250 milyon Türk Lirasıdır. Sormak istiyorum; asgarî ücretle çalışan bir işçimiz, bu 250 milyon Türk Lirasını nasıl ödeyecektir? Bu işçilerimize, ya bu parayı ödeyeceksiniz, aksi halde, alacaksınız eşinizi, götüreceksiniz, hangi şartlarda doğum yaparsa yapsın denilmektedir. Bu yüzden de, Yozgatlı Türk anaları, maalesef, hastane dışında doğum yapmaya zorlanmakta ve bu doğumlar sırasında, ya hayatlarını kaybetmektedirler ya bebekleri sakat olmakta veya doğum sırasında bebeklerini kaybetmektedirler.

Değerli milletvekilleri, gelişmiş ülkeler, insanlarımızın hayatının kalitesini nasıl yükseltebiliriz diye projeler üretirken...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Türker, size de eksüre veriyorum; lütfen tamamlayın efendim.

MESUT TÜRKER (Devamla) – ...ülkemizin bir köşesinde yaşanan, bir mevzuat karmaşasından kaynaklanan bu konuyu huzurlarınıza getirmekten gerçekten üzüntü duyuyorum; ancak, sağlık konusunda, dünya standartları ile Türkiye'nin sağlık standartları mukayese edildiği takdirde, ortaya çıkan tablonun vahameti, beni, bu konuyu gündeme getirmeye zorlamıştır.

Doğumda anne ölüm oranı gelişmiş ülkelerde yüzbinde 20 civarındayken, Türkiye'de yaklaşık yüzbinde 110; bebek ölüm oranı, gelişmiş ülkelerde binde 8'in altındayken, ülkemizde, maalesef, binde 40'tır. Bu dehşet verici rakamlar, ülkemizde yıllardan beri uygulanan yanlış sağlık politikalarının ortaya çıkardığı acı bir tablodur.

Değerli milletvekilleri, Yozgatlı Türk analarının, sağlıklı şartlarda çocuğunu dünyaya getirmeye hakkı yok mudur? Bu konuda, Yozgat Doğumevi Hastanesi hizmet verecek konumdayken, niçin gerekli protokol yapılmaz, insanlarımız niçin gereksiz yere mağdur edilir?

21 inci Yüzyıla adım attığımız bir dönemde -doğum ücretlerini ödeyemeyen- sigortalılarımıza niçin hastanede rehin kalma reva görülür? Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımıza sormak istiyorum: İçinde bulunduğumuz böyle bir dönemde, imkânsızlıktan değil, ihmal ve ilgisizlikten dolayı böyle bir çarpıklığa daha ne kadar seyirci kalacaklardır? Ben, bir hekim milletvekili olarak, bu durumun takipçisi olacağım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP, DSP, ANAP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Türker.

Gündemdışı konuşmaya, Devlet Bakanımız Sayın Edip Safder Gaydalı cevap verecekler.

Buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yozgat Milletvekilimiz Sayın Mesut Türker'in, Sosyal Sigortalar Kurumunca Yozgat İline verilen sağlık hizmetlerine ilişkin gündemdışı konuşmasını, Bakanımız Sayın Yaşar Okuyan adına cevaplandırmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sosyal Sigortalar Kurumunca, Yozgat İlinde 1976 yılından bu yana sağlık hizmeti verilmektedir. Kurumun Yozgat Dispanseri, halen Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait binada, idarî sorumluluk ve yönetim bakımından Kırıkkale Hastanesi Baştabipliğine bağlı olarak hizmet vermektedir.

Yozgat İlinde, 1998 yılı sonu itibariyle, yaşlılık, malullük, ölüm ve sürekli işgörmezlikten dolayı aylık bağlanan 8 558 kişi ve 11 671 aktif sigortalı bulunmaktadır. Bunların eş ve çocukları da dikkate alındığında, toplam 69 005 kişiye Sosyal Sigortalar Kurumu hizmet sunmaya çalışmaktadır.

Sosyal Sigortalar Kurumunca, Yozgat İlinde sağlık yardımlarından yararlanan kimselere, Yozgat Dispanseri, Yerköy Sağlık İstasyonu, Sorgun Sağlık İstasyonu aracılığıyla sağlık hizmeti verilmektedir.

Yozgat İlinde bulunan sağlık tesislerinde fiilen çalışan personel sayıları ise, Yozgat Dispanserinde 2 pratisyen tabip, 2 eczacı ve 14 idarî ve yardımcı sağlık personeli olmak üzere toplam 18'dir. Yerköy ve Sorgun Sağlık İstasyonlarında 4 hemşire, 2 memur, 2 hizmetli olmak üzere, toplam 8 idarî ve yardımcı sağlık personeli görev yapmakta olup, bu sağlık istasyonlarına Ankara'daki kurum sağlık tesislerinden geçici görevle hekim gönderilmektedir.

Yozgat İlinde Sosyal Sigortalar Kurumunca sunulan sağlık hizmetleri, yukarıda belirtilen 1 dispanser, 2 sağlık istasyonuyla yerine getirilmekle birlikte, il genelinde, 19 Sağlık Bakanlığı sağlık ocağı, Sağlık Bakanlığıyla imzalanan protokol kapsamına alınmıştır. Bu bölgelerde bulunan sigortalılar, doğrudan başvuruyla sağlık ocaklarından hizmet almaktadırlar.

Ayrıca, il merkezinde bulunan Yozgat Devlet Hastanesine, gerektiğinde, Kurumun Yozgat Dispanserinden sevkle hasta gönderilmektedir. Diğer taraftan, sosyal güvenlik reformu kapsamında yürürlüğe giren 25.8.1999 tarihli ve 4447 sayılı Kanunla Sosyal Sigortalar Kurumuna tahsis olunan 18 800 kadrodan, Türkiye genelinde 700 uzman doktorun, kalkınmada öncelikli illerde ise 300 pratisyen doktorun atama işlemleri için Başbakanlıktan izin alınmış olup, önümüzdeki günlerde atamaları yapılacaktır. Kalkınmada öncelikli illerden olan Yozgat'ta, Sosyal Sigortalar Kurumu sağlık tesisleri için başvuru olması halinde, bu kapsamda, boş kadrolara doktor ataması da gerçekleştirilecektir.

Sosyal Sigortalar Kurumunun 2000 yatırım programında, Yozgat İlinde 100 yataklı hastane inşaatı yapımı 941001440 kod numarasıyla yer almakta olup, 2000 yılı için 700 milyar Türk Lirası ödenek tahsis edilmiştir.

Bilgilerinize arz eder, saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Gündemdışı üçüncü söz, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünün bugünkü durumu ve sorunları hakkında söz isteyen Kütahya Milletvekili Ahmet Derin'e aittir.

Buyurun Sayın Derin. (FP sıralarından alkışlar)

3. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünün sorunlarına ve madencilik sektörünün içinde bulunduğu duruma ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı

AHMET DERİN (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün, kısa adıyla MTA Genel Müdürlüğünün sorunları ve ülkemiz madencilik sektörünün içinde bulunduğu durum hakkında Meclisimize bilgi vermek üzere, şahsım adına gündemdışı söz almış bulunmaktayım; konuşmama başlamadan önce, Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

1935 yılında; yani, 65 yıl önce, ülkenin jeolojik haritalarını yapmak, her türlü maden ve doğal kaynakları aramak amacıyla, 2804 sayılı Yasayla kurulan MTA Genel Müdürlüğü, kurulduğu günden bugüne, ülke madenciliğine son derece başarılı hizmetler vermiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, özel kanunla kurulmuş, özel hukuk hükümlerine bağlı, tüzelkişiliği olan MTA Genel Müdürlüğü, kuruluşundan beri Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmekteyken, 29 Kasım 1996 tarihinde; yani, 54 üncü hükümet -Refahyol- döneminde çıkarılan bir kanun hükmünde kararnameyle Başbakanlığa; yani, Devlet Bakanlığına bağlanmıştır.

Bugün, ülke ekonomisinde önemli yeri olan olan Raman ve Garzan petrol sahalarıyla, birçok sayıda kömür ve maden yatağı MTA tarafından bulunmuştur. Günümüzde, madencilik sektöründe hizmet veren TPAO, TKİ, TTK, Eti Holding AŞ ve Karadeniz Bakır İşletmeleri gibi kuruluşlar, varlıklarını MTA'ya borçludurlar.

Toplam maden ihracatımızdan elde edilen gelirin yaklaşık yarısı, Batı Anadolu'da MTA'nın geliştirdiği bortuzu yataklarından karşılanmaktadır. MTA, bir deprem bölgesi olan ülkemizin, aktif fay zonlarının belirlenmesi, deprem tehlikelerinin azaltılmasında ve bazı önlemler alınmasında da önemli rol oynamaktadır.

Ülkemizin depremselliğinin araştırılması konusu da MTA'nın görevleri arasındadır. Ülkemizde geçen yıl meydana gelen 17 Ağustos Marmara ve 12 Kasım Düzce depremlerinde, MTA çalışanları büyük bir özveriyle çalışarak, deprem raporlarını çok kısa bir sürede kamuoyuna sunmuşlardır. Bunun yanında, MTA Sismik-1 Gemisi, Marmara Denizinde jeofizik çalışmalar yaparak, Marmara Bölgesinin depremselliği konusunda önemli bilgiler üretmiştir.

Bilgi birikimi, uzman personeli, laboratuvarları, arşivleri ve yer bilimleri alanında etkin araştırma potansiyeliyle, MTA, yer bilimlerinde ve özellikle, ülkemiz madenciliğinin gelişmesinde vazgeçilmez özelliğini korumaya devam etmektedir; ancak, bu kadar başarılı hizmetler veren bu kuruluş, 1980'li yıllardan itibaren, birtakım sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Bugün, MTA, hem yasal mevzuattan kaynaklanan sorunlardan hem de teşkilat yapısındaki sıkıntılardan dolayı kendisinden beklenen hizmetleri tam anlamıyla yerine getirememektedir.

MTA Genel Müdürlüğü görevlerinin büyük bir kısmı arazide, mahrumiyet bölgelerinde ve güç doğa koşullarında yerine getirilmektedir. Bu amaçla, uzun süreli arazide çalışan personel, birçok sıkıntıyla karşılaşmaktadır.

Bu zor koşullarda çalışan teknik personele ödenen maaş ve harcırahlar ise çok düşüktür. Örnek vermek gerekirse, 25 yıl hizmeti bulunan bir mühendise ödenen aylık 275 milyon liradır ve günlük harcırahının da 4 milyon lira olduğu düşünülürse, aldığı ücretlerin yetersiz olduğu görülecektir.

Bu sebeplerden dolayı, güç doğa şartlarında çalıştırılan teknik elemanlarla, uzmanlaşmış teknik elemanları kurum bünyesinde tutabilmek amacıyla, doyurucu ve arazide çalışmayı cazip hale getirecek bir ücret sisteminin kurulması gerekmektedir.

MTA personelinin ücret durumunun iyileştirilmesi için, ücretli iş gelirlerinden bir bölümünün personele prim olarak verilmesi imkânları mutlaka araştırılmalıdır.

Diğer bir önlem, Başbakanlığa, yani Devlet Bakanlığına bağlı olarak çalışan MTA personeline, Başbakanlık merkez teşkilatında çalışan personele ödenmekte olan fazla çalışma ücreti, aynı esas ve usullere göre ödenmelidir. MTA Genel Müdürlüğü, Başbakanlığa bağlı olarak görev yaptığı halde, MTA personeli, Başbakanlık personelinin aldığı fazla çalışma ücretinden ne yazık ki yararlanamamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Derin, lütfen tamamlayın efendim.

AHMET DERİN (Devamla) - Diğer bir teklifimiz: Motivasyonu sağlayacak ve arazide çalışmayı cazip hale getirecek 6245 sayılı Harcırah Kanunu dışında yeni bir harcırah yönetmeliği, devreye mutlaka sokulmalıdır.

MTA'da nitelikli elemanların sözleşmeli personel olarak çalıştırılabilmesine yönelik imkânlar mutlaka araştırılmalıdır.

Maden aramacılığının pahalı ve riskli oluşu, teknik bilgi ve özel donanım gerektirmesi nedeniyle, özel girişimci, aramacılığa etkin olarak girmemektedir. Ülkemizde maden arama çalışmalarının hemen hemen tamamı, MTA tarafından yürütülmektedir. Fiziksel yapının aşırı büyümesi nedeniyle, gerçek arama yatırımları için ayrılan ödenek çok azalmıştır. MTA bütçesinin yüzde 85'i, personel harcamalarına gitmektedir. MTA'nın daha etkin bir arama hüviyetine kavuşabilmesi için, yatırım harcamalarına daha fazla ödenek ayrılmalıdır.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri, 1985 yılında yürürlüğe giren 3213 sayılı Maden Kanunuyla, MTA'nın ana aktivitelerine bazı engeller getirilmiştir. Mesela, aynı Kanunun, 3213 sayılı Maden Kanununun MTA açısından kısıtlayıcı hükümlerinin, yani 47 ve 22 nci maddelerinin, MTA'nın çalışmalarını kolaylaştıracak şekilde değiştirilmesi sağlanmalıdır. MTA'nın, ruhsatını kendi üzerine alamadığı bölgelerde arama yapabilmesi mümkün değildir; bu da, ülkemiz için korkunç bir kayıptır. Derin sondajlara girememiş bulunmaktayız. Şu anda, bilinen kömür rezervimizin sadece 8,5 milyar ton olduğu ifade edilmesine rağmen, gerçek şekilde teknik bir araştırmaya geçildiği takdirde, bu kömür rezervinin 5 kat daha artacağı ilim adamlarımız tarafından ifade edilmektedir.

Bu açıdan, ülkemizde maden aramacılığında altmışbeş yıllık bir geçmişe sahip olan MTA Genel Müdürlüğü, çok geniş laboratuvar imkânları yanında, sondaj makineleri ve iş makineleri gibi makine ekipman parkına da sahiptir. Ancak, arama ve araştırma çalışmaları için gerekli olan makine, araç, teçhizat ve malzeme bakımından kendini yenileyememiştir. Maden analiz laboratuvarlarındaki cihazlar uzun yıllardan bu yana yenilenemediği için, günün ihtiyaçlarına uygun ve istenilen duyarlılıkta analiz yapma imkânından uzaklaşmıştır. Ayrıca, elindeki makine parkı, sondaj makinelerinin yaş ortalaması yirmi yirmibeş yıl arasında değişmektedir.

Kurum, altmışbeş yıllık süre içerisinde, fizikî açıdan gereğinden fazla büyümüş ve bunun sonucu olarak, hareket kabiliyeti azalmıştır. Çevresindeki diğer benzer kuruluşlara oranla düşük ücret ödenmesi nedeniyle de, MTA bünyesindeki yetenekli...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Derin, sürenizi çok aştınız, 3 dakika ilave süre kullandınız; lütfen, tamamlar mısınız efendim.

AHMET DERİN (Devamla) – MTA, içerisinde, yetenekli teknik eleman erozyonuna uğramıştır. Kaliteli teknik elemanların büyük çoğunluğu, düşük ücretlerden dolayı, üniversitelere veya özel sektöre gitmektedir.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri, son olarak, madencilik sektöründe önemli gördüğüm bir konuyu da, burada, ifade etmeyi zarurî görüyorum. Geçmiş hükümet dönemlerinde olduğu gibi, bu hükümet döneminde de, madencilikle ilgili kuruluşlar üç ayrı bakanlık bünyesinde toplanmaktadır. Böyle olunca da, koordinasyon sağlanamamaktadır. Bu açıdan, 54 üncü hükümet döneminde, yani, Refahyol döneminde madencilikle ilgili kurumları tek çatı altında toplayacak bir kanun tasarısı hazırlanmıştı. Bu kanun tasarısında "Madencilik Bakanlığı" adı altında bir bakanlığın ihdası hedeflenmişti; ama, ne yazık ki, bu, gerçekleştirilemedi. Eğer, bu kanun tekrar gündeme getirilip gerçekleştirilmeyecekse, en azından, madencilikle ilgili olan bu kuruluşlar, tek çatı altında, yani, madencilikten sorumlu bir devlet bakanlığında toplanarak bu problemin çözülmesinde fayda mülahaza ettiğimi ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Derin.

Gündemdışı konuşmayı, Devlet Bakanı Sayın Edip Safder Gaydalı cevaplayacaklar.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinize saygılar sunarak konuşmama başlamak istiyorum.

Öncelikle, Bakanlığıma bağlı olarak görev yapmakta olan Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünün sorunlarıyla ilgili gündemdışı söz alarak Yüce Meclisimize hitap eden Kütahya Milletvekilimiz Sayın Ahmet Derin'e teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten, Sayın Derin, Ulu Önder Atatürk'ün direktifleriyle kurularak günümüze kadar büyük hizmetler veren güzide kuruluşumuz MTA Genel Müdürlüğü hakkında çok kapsamlı bir çalışma yaparak, kurumun sorunlarını ve içinde bulunduğu durumu gözler önüne sermiştir. Kendisini, bu vesileyle, tekrar kutlamak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1935 yılından beri ülkemizin yeraltı kaynaklarının aranıp bulunması için yer bilimlerinin çeşitli alanlarında faaliyet gösteren MTA Genel Müdürlüğünün, günün koşullarına göre yeniden yapılandırılması gerekmektedir; yasal, idarî ve teknik problemleri ve eksikliklerinden dolayı, bugün için geçerli olan çalışma standartlarına ulaşmada büyük zorluklar yaşanmaktadır.

Yurt dışındaki MTA'ya eşdeğer kuruluşlarda 1960 ve 1970'li yıllarda yapılan reorganizasyon çalışmaları, MTA Genel Müdürlüğü için bugüne kadar gündeme gelmemiştir, gelememiştir.

1935 yılındaki ülke ihtiyaçları ve ekonomik kalkınma düzeyine bağlı olarak gelişen çalışma standartları bugün için geçerliliğini kaybetmiştir. Devletin yer bilimleri alanındaki altyapı bilgisi, üretme görevi kapsamında beklenen düzeyde ve standartta da çalışabilmesi için, MTA'nın yeniden yapılandırılması gecikmiş bir zorunluluktur. Bu kapsamda, MTA'nın yeni bir anlayış, örgüt, personel yapısı ve ücret politikasıyla çalışmalarını sürdürebilmesi için, Bakanlığım tarafından bir dizi çalışma başlatılmış bulunmaktadır. Bilimsel ve teknik düzeyi yüksek bir MTA'ya ulaşabilmek için:

1- 2804 sayılı MTA Genel Müdürlüğü Kuruluş Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine yönelik hazırlamış olduğumuz kanun tasarısıyla, hem teşkilat yapısında önemli değişiklikleri yapma fırsatı elde edilecek hem de Sayın Derin'in önemle üzerinde durduğu düşük ücret alan MTA personelinin ekonomik durumu iyileştirilebilecektir.

2- 3213 sayılı Maden Kanununun 47 nci ve 18 inci maddelerinin, MTA'nın çalışmalarını kolaylaştıracak şekilde değiştirilmesi için kanun tasarısı taslağı hazırlanmıştır. Bu değişiklikle, MTA'nın, 3213 sayılı Maden Kanununun getirdiği ruhsat sınırlamalarından bağımsız hareket ederek havza bazında arama yapabilmesi hedeflenmektedir.

Bu iki yasa değişikliğiyle ilgili tasarılar, ilgili kurumlardan görüşler alındıktan sonra, en kısa zamanda Başbakanlığa intikal ettirilip, bilahara Yüce Meclisin onayına sunulacaktır.

Bu yasa değişiklikleriyle amaçladığımız nihaî hedef, tatminkâr bir ücret politikasıyla, bilimsel ve teknolojik düzeyi yüksek araştırmalar yapabilen, doğal afetler ve çevre sorunlarından tüm yeraltı kaynaklarının değerlendirilmesine kadar yer bilimleri alanında temel altyapı bilgileri üreten bilimsel bir hizmet kuruluşuna ulaşabilmektir.

Bunun yanında, ülkemizde yaşanan son deprem felaketleri dikkate alınarak, Kocaeli, Sakarya, Bolu, Bursa, Yalova ve Düzce İllerini kapsayan alan için, merkezi Kocaeli olan MTA Marmara Bölge Müdürlüğü kurulmuştur. Böylece, deprem bölgesinin yaralarının sarılmasında MTA, üzerine düşen görevi yaparak, elindeki bilgi birikimini ve teknik personelini hızla deprem bölgesinin hizmetine sunmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Derin'in, madencilik sektöründe yer alan kuruluşların farklı bakanlıklar bünyesinde toplanması konusundaki tespit ve eleştirilerine ben de katılıyorum. Gerçekten, madencilikle ilgili kuruluşlar, 57 nci hükümette de üç bakanlık bünyesinde toplanmıştır. Böyle bir yapıyla da, ülkenin madencilik politikasının iyi bir şekilde belirlenerek madencilikle ilgili kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamanın güçlüğü ortadadır. Ben de, "Madencilik Bakanlığı" adı altında yeni bir bakanlığın kurulmasını zaruri görmekteyim. Madencilik sektöründe yer alan bu sıkıntıların aşılabilmesi için, konu, Bakanlar Kurulunda gündeme getirilmiştir. Sayın Başbakanımızın talimatıyla, madencilikle ilgili üç bakanın -ki bunlar, Sayın Cumhur Ersümer, Sayın Şükrü Sina Gürel ve ben- katılımıyla komisyon çalışmaları oluşacak ve Sayın Derin'in temas ettiği şekilde, bir madencilik bakanlığının kurulması gündeme gelecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madencilik sektörünün ihtiyaç duyduğu madencilik politikalarını oluşturmak, gerekli koordinasyonu sağlamak, sektördeki dağınıklığı sona erdirmek ve MTA Genel Müdürlüğünde yeniden yapılanmayı gerçekleştirmek için, siz, sayın milletvekillerinin de yardım ve desteğine ihtiyaç vardır.

İnanıyorum ki, madencilik sektörü ve MTA ile ilgili yasal düzenlemeler Meclisimizin gündemine geldiğinde, doğal kaynaklarımızın en kısa sürede ekonomimizin hizmetine sunulabilmesine katkıda bulunmak için, siz sayın milletvekillerimizin de desteklerini esirgemeyeceklerinden eminim.

Yüce Meclise en derin saygılarımı sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Avrupa Kıtası Habitat Global Parlamenterler Bölgesel Konsey Başkanının vaki davetine bir parlamento heyetiyle icabet edilmesi kararı alındığına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/467)

17 Şubat 2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Avrupa Kıtası Habitat Global Parlamenterler Bölgesel Konsey Başkanı Peter Götz'ün vaki davetine icabetle, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetinin, 22-25 Şubat 2000 tarihlerinde, Litvanya'nın başkenti Vilnius'a resmî bir ziyarette bulunması hususunda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde olması nedeniyle, TBMM'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 11 inci maddesi uyarınca, TBMM Başkanı Vekilinin Başkanlığında, siyasî parti grup başkanvekilleriyle yapılan toplantıda, anılan davete icabet edilmesi kararı alınmıştır.

Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Yıldırım Akbulut

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Komisyonlardan istifa önergeleri vardır; okutuyorum:

2. – İstanbul Milletvekili Mehmet Gül’ün (9/29) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/128)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(9/29) nolu soruşturma komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Bilgilerinize arz ederim. 16.2.2000

Mehmet Gül

İstanbul

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

3. – Kocaeli Milletvekili Halil Çalık’ın (9/24) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/129)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum (9/24) esas numaralı soruşturma komisyonundan, başka komisyonlarda da görevim olması nedeniyle istifa etmek istiyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 17.2.2000

Halil Çalık

Kocaeli

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bazı Meclis soruşturması komisyonlarının başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimine ilişkin tezkereleri vardır; sırasıyla okutup, ayrı ayrı bilgilerinize sunacağım.

4. – (9/18) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/468)

16.2.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyelerini seçmek üzere 16.2.2000 Çarşamba günü saat 11.00'de Ana Bina PTT karşısı soruşturma komisyonu toplantı salonunda 11 üyeyle toplanmış ve aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler belirtilen görevlere seçilmişlerdir.

Şadan Tuzcu

İstanbul

Komisyon Geçici Başkanı

Adı ve Soyadı Seçim Bölgesi Aldığı Oy

Başkan : Necati Albay Eskişehir 10

Başkanvekili : Nail Çelebi Trabzon 10

Sözcü : Sefer Ekşi Kocaeli 10

Kâtip : Mehmet Yaşar Ünal Uşak 10

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

5. – (9/19) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/469)

16.2.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyelerini seçmek üzere 16.2.2000 Çarşamba günü saat 12.00'de Ana Bina PTT karşısı soruşturma komisyonu toplantı salonunda 10 üyeyle toplanmış ve aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler belirtilen görevlere seçilmişlerdir.

Şadan Tuzcu

İstanbul

Komisyon Geçici Başkanı

Adı ve Soyadı Seçim Bölgesi Aldığı Oy

Başkan : Mehmet Çakar Samsun 8

Başkanvekili : İhsan Çabuk Ordu 10

Sözcü : Hasari Güler Adıyaman 10

Kâtip : Mustafa Haykır Kırşehir 10

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

6. – (9/24) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/470)

16.2.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyelerini seçmek üzere 16.2.2000 Çarşamba günü saat 13.00'te Ana Bina PTT karşısı soruşturma komisyonu toplantı salonunda 10 üyeyle toplanmış ve aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler belirtilen görevlere seçilmişlerdir.

Bülent Akarcalı

İstanbul

Komisyon Geçici Başkanı

Adı ve Soyadı Seçim Bölgesi Aldığı Oy

Başkan : Bedri Yaşar Gümüşhane 10

Başkanvekili : İ. Sühan Özkan İstanbul 10

Sözcü : Hüseyin Mert İstanbul 10

Kâtip : Adnan Fatin Özdemir Adana 10

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

7. – (9/27) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/471)

16.2.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyelerini seçmek üzere 16.2.2000 Çarşamba günü saat 14.00'te Ana Bina PTT karşısı soruşturma komisyonu toplantı salonunda 9 üyeyle toplanmış ve aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler belirtilen görevlere seçilmişlerdir.

Emre Kocaoğlu

İstanbul

Komisyon Geçici Başkanı

Adı ve Soyadı Seçim Bölgesi Aldığı Oy

Başkan : Faruk Bal Konya 9

Başkanvekili : Necdet Saruhan İstanbul 9

Sözcü : A. Emre Kocaoğlu İstanbul 9

Kâtip : Hüseyin Akgül Manisa 9

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

8. – (9/28) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/472)

16.2.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyelerini seçmek üzere 16.2.2000 Çarşamba günü saat 15.00'te Ana Bina PTT karşısı soruşturma komisyonu toplantı salonunda 13 üyeyle toplanmış ve aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler belirtilen görevlere seçilmişlerdir.

Mustafa Güven Karahan

Balıkesir

Komisyon Geçici Başkanı

Adı ve Soyadı Seçim Bölgesi Aldığı Oy

Başkan : İbrahim Yaşar Dedelek Eskişehir 9

Başkanvekili : İsmail Çevik Nevşehir 9

Sözcü : Mehmet Özcan İzmir 8

tip : Şamil Ayrım İstanbul 8

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım :

IV. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – (10/66, 67, 68, 69, 70) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun deprem felaketi nedeniyle yapılan çalışmalar ve alınması gereken tedbirler konusundaki 308 sıra sayılı raporunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer alınmasına ve görüşmelerinin 22.2.2000 Salı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 35 Tarih : 17.2.2000

16.2.2000 tarihinde dağıtılan ve aynı tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan (10/66, 67, 68, 69, 70) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun deprem felaketi nedeniyle yapılan çalışmalar ve alınması gereken tedbirler konusundaki 308 sıra sayılı raporunun gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasının ve görüşmelerinin 22.2.2000 Salı günkü birleşimde yapılmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Yıldırım Akbulut

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

M. Emrehan Halıcı İsmail Köse

DSP Grubu Başkanvekili MHP Grubu Başkanvekili

Bülent Arınç Beyhan Aslan

FP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Nevzat Ercan

DYP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

İstanbul Kurtköy Havaalanı ihalesi için hazırlanmış olan protokol hükümlerini dikkate almadan ihalenin NATO-ANT dairesi tarafından gerçekleştirilmesini sağlamak suretiyle görevini kötüye kullandığı iddiasıyla eski Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz hakkında kurulan (9/18) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için seçim yapacağız.

V. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – (9/18) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Anavatan Partisinin 1 üyelik için 3 kat olarak gösterdiği adayların adlarını okuyorum:

Adı ve Soyadı Seçim Çevresi

Cengiz Aydoğan (Antalya)

Sefer Koçak (Ordu)

Şükrü Yürür (Ordu)

Adayların adları torbaya konulmuştur; torbadan 1 isim çekiyorum:

Sefer Koçak (Ordu)

6.1.1998 tarih ve 98/10496 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesiyle mevzuata aykırı bir şekilde İstanbul'da yeni turizm merkezleri ilan ettiği ve bu suretle partizanlık yapılmasına yol açtığı iddiasıyla eski Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz hakkında kurulan (9/24) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için seçim yapacağız.

2. – (9/24) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN — Fazilet Partisinin 1 üyelik için 3 kat olarak gösterdiği adayların adlarını okuyorum:

Adı ve Soyadı Seçim Çevresi

İrfan Gündüz (istanbul)

Azmi Ateş (İstanbul)

Ali Oğuz (İstanbul)

Adayların adları torbaya konulmuştur; torbadan 1 isim çekiyorum:

Azmi Ateş (İstanbul)

Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünce 1996 Aralık ayında gerçekleştirilen personel sınavında usulsüzlük yapılmasına yol açarak görevini kötüye kullandığı iddiasıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Necati Çelik hakkında kurulan (9/31) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için seçim yapacağız.

3. – (9/31) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Fazilet Partisinin 1 üyelik için 3 kat olarak göstermiş olduğu adayların isimlerini okuyorum:

Adı ve Soyadı Seçim Çevresi

Hüseyin Karagöz (Çankırı)

Mustafa Geçer (Hatay)

Hüseyin Arı (Konya)

Adayların adları torbaya konulmuştur; torbadan 1 isim çekiyorum:

Mustafa Geçer (Hatay)

İzmit Körfez Geçiş Projesi ihalesinde devletin zarara uğratılmasına göz yumarak görevini kötüye kullandığı iddiasıyla eski Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz hakkında kurulan (9/33) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için seçim yapacağız.

4. – (9/33) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Fazilet Partisinin 1 üyelik için 3 kat olarak gösterdiği adayların adlarını okuyorum:

Adı ve Soyadı Seçim Çevresi

Nurettin Aktaş (Gaziantep)

Mehmet Zeki Çelik (Ankara)

Suat Pamukçu (Bayburt)

Adayların adları torbaya konulmuştur; torbadan 1 isim çekiyorum:

Mehmet Zeki Çelik (Ankara)

Suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturduğu iddiasıyla İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar hakkında kurulan (9/38) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için seçim yapacağız.

5. – (9/38) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisinin 3 üyelik için 3 kat olarak gösterdiği adayların adlarını okuyorum:

Adı ve Soyadı Seçim Çevresi

Mehmet Pak (İstanbul)

Ali Serdengeçti (Manisa)

Mükerrem Levent (Niğde)

Ali Özdemir (Gaziantep)

Osman Gazi Aksoy (Isparta)

Mustafa Yaman (Giresun)

Ali Halaman (Adana)

Ali Işıklar (Ankara)

Mehmet Nuri Tarhan (Hatay)

Adayların adları torbaya konulmuştur; torbadan 3 isim çekiyorum:

Mehmet Pak (İstanbul)

Osman Gazi Aksoy (Isparta)

Ali Serdengeçti (Manisa)

Şimdi de, aynı komisyonda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için seçim yapacağız.

Fazilet Partisinin 1 üyelik için 3 kat olarak gösterdiği adayların adlarını okuyorum:

Adı ve Soyadı Seçim Çevresi

İsmail Özgün (Balıkesir)

Eyyüp Sanay (Ankara)

Sacit Günbey (Diyarbakır)

Adayların adları torbaya konulmuştur; torbadan bir isim çekiyorum:

Sacit Günbey (Diyarbakır)

İzmit Körfez Geçişi Projesi İhalesinde ihale usul ve esaslarını ihlal ederek rekabet ortamının oluşmasını önlediği, firma seçiminde yanlı davrandığı iddiasıyla Bayındırlık ve İskân eski Bakanı Yaşar Topçu hakkında kurulan (9/39) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen 3 üyelik için seçim yapacağız.

6. – (9/39) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN – Fazilet Partisinin 3 üyelik için 3 kat olarak gösterdiği adayların adlarını okuyorum:

Adı ve Soyadı Seçim Çevresi

İlyas Arslan (Yozgat)

Ahmet Demircan (Samsun)

Musa Uzunkaya (Samsun)

Zülfükar İzol (Şanlıurfa)

Mehmet Ergün Dağcıoğlu (Tokat)

Fethullah Erbaş (Van)

Yaşar Canbay (Malatya)

Şükrü Ünal (Osmaniye)

Abdullah Veli Seyda (Şırnak)

Adayların adları torbaya konulmuştur; torbadan 3 isim çekiyorum:

Ahmet Demircan (Samsun)

Mehmet Ergün Dağcıoğlu (Tokat)

Yaşar Canbay (Malatya)

Yasadışı örgütlerle ve mensuplarıyla birlikte hareket ettikleri, örgüt mensuplarının işledikleri suçların ortaya çıkarılmasını engelledikleri ve suçluları himaye ettikleri iddiasıyla eski Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve Devlet eski Bakanı Eyüp Aşık ve Bayındırlık ve İskân eski Bakanı Yaşar Topçu hakkında kurulan (9/40,41) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için seçim yapacağız.

7. – (9/40, 41) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Fazilet Partisinin 1 üyelik için 3 kat olarak göstermiş olduğu adayların adlarını okuyorum:

Adı ve Soyadı Seçim Çevresi

Bekir Sobacı (Tokat)

İsmail Alptekin (Bolu)

Rıza Ulucak (Ankara)

Adayların adları torbaya konulmuştur; torbadan 1 isim çekiyorum:

Rıza Ulucak (Ankara)

Telsim ve Turkcell firmalarıyla imzalanan sözleşmelere ve 4046 numaralı Özelleştirme Kanunu hükümlerine aykırı davranmak suretiyle devleti gelir kaybına uğratarak görevlerini kötüye kullandıkları iddiasıyla eski Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve Ulaştırma eski Bakanı Necdet Menzir hakkında kurulan (9/42) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için seçim yapacağız.

8. – (9/42) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisinin 1 üyelik için 3 kat olarak göstermiş olduğu adayların isimlerini okuyorum:

Adı ve Soyadı Seçim Çevresi

Cumali Durmuş (Kocaeli)

Yalçın Kaya (İçel)

Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)

Adayların adları torbaya konulmuştur; torbadan bir isim çekiyorum:

Cumali Durmuş (Kocaeli)

Türk Ticaret Bankasının satış ihalesiyle ilgili olarak ortaya atılan yolsuzluk iddiaları konusunda gerekli tedbirleri almadıkları iddiasıyla, Devlet eski Bakanı Güneş Taner ve eski Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz hakkında kurulan (9/43) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için seçim yapacağız.

9. – (9/43) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Fazilet Partisinin, 1 üyelik için 3 kat olarak gösterdiği adayların adlarını okuyorum:

Adı ve Soyadı Seçim Çevresi

Salih Kapusuz (Kayseri)

Nazlı Ilıcak (İstanbul)

M. Niyazi Yanmaz (Şanlıurfa)

Adayların adları torbaya konulmuştur; torbadan bir isim çekiyorum:

M. Niyazi Yanmaz (Şanlıurfa)

Böylece, komisyonlara üye seçimi işlemi tamamlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulun 3.2.2000 tarihli 56 ncı Birleşiminde üye seçimi yapılan 9/38; 9/39; 9/40, 41; 9/42; 9/43 esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonları, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapamamışlardır.

Bu komisyonlardan (9/38) esas numaralı Komisyona seçilmiş olan üyelerin, 18.2.2000 Cuma günü saat 11'de, (9/39) esas numaralı İzmit Körfez geçişi projesiyle ilgili olarak kurulan Meclis Soruşturması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin 18.2.2000 cuma günü saat 12.00'de, eski Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz, eski Devlet Bakanı Eyüp Aşık ve eski Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu haklarında kurulan (9/40, 41) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin 18.2.2000 Cuma günü saat 13.00'te, (9/42) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin 18.2.2000 Cuma günü saat 14.00'te, (9/43) esas numaralı Meclis soruşturması komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin de 18.2.2000 cuma günü saat 15.00'te, PTT karşısı Meclis Soruşturması Komisyonları Toplantı Salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, kâtip ve sözcü seçimini yapmalarını rica ediyorum. Meclis soruşturması komisyonlarının toplantı gün ve saatleri ayrıca ilan tahtalarına da asılacaktır.

Değerli milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

186 sıra sayılı Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz .

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER

1. – Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/392)(S. Sayısı : 186) (1)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet, yerinde.

Değerli milletvekilleri, görüşmeye başlayacağımız tasarının 1 inci maddesi kabul edilmişti.

Şimdi, 2 nci maddeyi okutuyorum:

Tanımlar

MADDE 2. – Bu Kanunda geçen;

a) Bakanlık; Orman Bakanlığını,

b) Bakan; Orman Bakanını,

c) Millî Park Müdürlüğü; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Müdürlüğünü,

d) Millî Park; 26.5.1973 tarihli ve 7/6477 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ve eki haritada sınırları belirtilen Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkını,

e) Fon; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Fonunu,

f) Uzun devreli gelişme planı; bu Kanun hükümlerine göre hazırlanan ve Millî Parkın korunması, geliştirilmesi, yönetimi, tanıtılması ile ilgili planlama esaslarını, bu planla öngörülen koruma ve gelişim bölgeleri için hazırlanacak uygulama planlarının yapım esaslarını belirleyen ve Bakanlıkça onanan planı,

g) Uygulama planları; Millî Park koruma ve gelişme bölgeleri için tasdikli halihazır harita üzerinde uzun devreli gelişme planı esaslarına göre, mülkiyet, koruma, kullanma, yapılaşma alt yapı ve ulaşım-dolaşım, ağaçlandırma gibi esasları belirleyen ve onanan planları,

h) Günübirlik kullanma alanı; Millî Parka günübirlik gelen ziyaretçilerin, konaklama hariç, dinlenme ve diğer ihtiyaçlarını karşılayacak tesislerin yer aldığı alanı,

ı) Özel amenajman planı; Millî Park ormanlarında yapılacak teknik müdahaleleri düzenleyen planı,

İfade eder.

BAŞKAN – 2 nci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Hüseyin Arı.

BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Efendim, arkadaşımız şu anda hazır değil; diğer partilerden varsa konuşma talebi, onlar konuşsunlar.

BAŞKAN – Efendim, diğer partilerin gruplar adına söz talepleri yok, mecburen şahıslara geçiyorum.

Şahsı adına, Adana Milletvekili İsmet Vursavuş.

İSMET VURSAVUŞ (Adana) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Vazgeçiyorsunuz herhalde...

İSMET VURSAVUŞ (Adana) – Bir önceki maddede konuştum efendim.

BAŞKAN – Peki efendim.

Şahsı adına, Çanakkale Milletvekili Sayın Sadık Kırbaş; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

SADIK KIRBAŞ (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısının 2 nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının geneli üzerinde konuşmayı arzu ediyordum; fakat, yurtdışı bir görev nedeniyle bulunamadım.

Bu tanımlarla ilgili maddede, bir Çanakkale milletvekili olarak, öncelikle, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkının diğer millî parklardan farkı, onlardan ayıran özellikleri ve ayrı bir yasayla ve ayrı bir fonla desteklenme gereği üzerindeki görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Çanakkale Boğazı, Avrupa ile Asya arasında yer alan efsanevî bir sınırdır. Millî parkın olduğu yer, gerek Türk tarihi gerekse dünya harp tarihi açısından özel bir öneme sahiptir. Burası, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Yörüğüyle 253 000 vatan evladının canı pahasına en büyük savaş destanını tarihe yazdığı yerdir. Bu bölge, ülkenin birliğini, bütünlüğünü simgeleyen en önemli tarihî olayın geçtiği yerdir. Bu yer, savaşın dehşetinin ve barışın değerinin gelecek kuşaklara anlatılabileceği en güzel yerdir. Atatürk'ün şu sözleri, belki de bu parkın bir yerde sembolü olabilir. Atatürk şöyle diyor:

"Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar; burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, göz yaşlarınızı dindiriniz; evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, bizim evlatlarımız olmuşlardır."

Mavi ile yeşilin tablolaştığı bu bölgede, 33 000 hektar üzerinde Eceabat İlçesi ve birbirinden güzel 8 gazi köy yer almaktadır. 20 000 hektar orman, 13 000 hektar tarım alanı bulunmaktadır ve 10 000 dolayında insan yaşamaktadır bu yörede. Bu insanlar, şehit, gazi yadigârı insanlardır.

Çanakkale deniz ve kara muharebelerinin yoğun bir biçimde cereyan ettiği bu yerin tarihî, kültürel ve doğal dokusunun korunarak, gelecek kuşaklara aktarılması, tüm dünyaya tanıtılması gerekmektedir. Savaşın geçtiği yerlerin, şehitliklerin ve abidelerin korunması, tanıtım ve ziyaret için gerekli düzenlemelerin yapılması gereklidir.

Bölgede, olağanüstü güzel orman örtüsünü, özellikle ilkbaharda çiçeklerle kaplanan doğanın huzur dolu güzelliğini korumak gerekmektedir. Bu vatan parçasında, anız yakılması ve iklimin özelliği nedeniyle, sık sık yangınlar çıkmaktadır. 1994'te 4 049 hektar, geçen yıl da 86 hektar orman yanmıştır. Bu bitki örtüsünü koruyabilmek için özel önlemler almak gerekmektedir; her şeyden önemlisi, bölgenin özelliği nedeniyle yıllardır çeşitli sınırlamalara katlanan insanlarımızın millî parkla bütünleşmesini sağlamak üzere, özel bir yasayla korunması ve özel bir fonla desteklenmesi sağlanmalıdır. Bu insanların eğitilmesi, yöresel el sanatlarının ve turizmin geliştirilmesi, özel tarım türlerinin ve tekniklerinin belirlenmesi gerekmektedir.

Bölge, 1973 tarihinde orman rejimine alınarak millî park haline getirilmiştir; ancak, belirtilen amaçlara uygun hizmetleri gerçekleştirecek yatırım, personel, araç ve gereçlerle donatılamamıştır; özetle, yeterli kaynak sağlanamamıştır. Bu tasarı, özellikle bu kaynağı sağlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkında tarihî, kültürel ve doğal dokunun bozulmadan korunup geliştirilmesi ve yönetilmesiyle gelecek kuşaklara bu özellikleriyle devredilmesi amacı güdülmektedir.

Bu tasarının hazırlanmasında değerli katkıları olan Orman Bakanımız Prof. Dr. Sayın Nami Çağan'a, tasarıyı Meclise ulaştıran ve onu yenileyen hükümetlerin değerli başbakanlarına, uzun yıllardır konuyla yakından ilgilenen Sayın Cumhurbaşkanına, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine, nihayet, tasarının yasalaşmasına değerli katkılarda bulunacak partilerimizin siz sayın milletvekillerine şükranlarımı arz ediyor, saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Değerli milletvekilleri, 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

Genel esaslar

MADDE 3. – Millî Park alanının korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi ve uzun devreli gelişme planına göre yapılaşmasında uyulacak esaslar şunlardır:

a) Millî Parkın doğal, tarihî ve kültürel değerleri, harp tarihi esaslarına ve çevreye uyumlu olarak korunur ve geliştirilir.

b) Millî Park alanındaki 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamına giren taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarında yapılacak uygulamalarda ilgili mevzuat kapsamında Kültür Bakanlığının; bunun dışındaki yapı ve tesislerde Orman Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle, bu Kanun hükümleri ve bu Kanun hükümlerine göre hazırlanan uzun devreli gelişme planı esasları uygulanır.

c) Millî Park içindeki orman alanlarında Bakanlıkça yaptırılacak günübirlik kullanma alanları ile bu Kanun hükümlerine aykırı sonuçlar içermeyecek biçimde düzenlenecek uzun devreli gelişme planının gerekli gördüğü esaslar dışında, yeni yapı ve tesis yapılamaz. Bu bent hükümlerine göre yapılacak yapıların görüntü kirliliği meydana getirmeyecek şekilde doğa ile uyumlu olarak inşaı esastır.

d) Millî Park alanında; askerî çıkarma yapılmış olan kıyılarda, anıtsal düzenlemeler dışında yapı ve tesis yapılamaz, belediyelerce mücavir alan tesis edilemez, kömür ve akaryakıt depoları, tersane, sanayi ve benzeri tesisler kurulamaz, taş, kum, çakıl, mermer, kireç ocakları ve benzerleri açılamaz. Sözkonusu alanlarda yapılacak maden arama ve işletme faaliyetleri ise Bakanlar Kurulunun iznine tabidir.

e) Millî Park içinde yer alan Devlet ormanları için, Millî Park Özel Amenajman Planı yapılır ve uygulanır. Ormanların korunmasında, yangın, hastalık ve zararlılarla mücadelede, 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu hükümleri uygulanır. Millî Park için özel yangın söndürme planı yapılır ve uygulanır.

f) Millî Park içindeki köy yerleşim alanları ve belediye hudutları dışındaki Hazine arazileri, Millî Park amacına uygun olarak kullanılmak üzere, bedelsiz olarak Orman Bakanlığına tahsisi yapılır ve tapuda vasıf hanesi orman olarak tescil edilir. Millî Park alanı içinde, zilyetlik ve imar-ihya yoluyla toprak kazanılamaz. Millî Parkta 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 2 nci madde uygulaması yapılamaz. Millî Parkın sahası her ne sebeple olursa olsun daraltılamaz.

g) Millî Park içinde birinci derece arkeolojik sit alanları dışındaki özel mülkiyete konu olan tarım alanlarında, tarım ve hayvancılık konularında, geliştirilmiş tekniklerin uygulanması ve özel ağaçlandırmalar teşvik edilir. Bu amaçların gerçekleştirilmesi için Bakanlık ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı işbirliği yapar ve destek sağlar. Bu alanlarda yapı ve tesis kurma esasları, bu Kanun hükümlerine uygun olarak düzenlenecek uzun devreli gelişme planında belirtilir. Entegre tesislere yer verilmez.

h) Millî Park uzun devreli gelişme planındaki esaslara ve yürürlükteki imar mevzuatına göre, köy yerleşim alanlarının uygulama imar planları, Millî Park Müdürlüğünden uygun görüş alınarak öncelikle yapılır. Millî Park sınırları içinde yer alan gazi köyler halkının kalkındırılması amacı ile pansiyonculuk ve diğer turizm faaliyetleri teşvik edilir.

ı) Yürürlükteki imar mevzuatına göre, Eceabat’ın imar planının hazırlanması ve revizyonu, 9.8.1983 tarihli ve 2873 sayılı Millî Parklar Kanununa, Millî Park amaçlarına ve bu Kanuna aykırı olmamak üzere Belediyece yapılır.

i) Millî Parkın uzun devreli gelişme planının yenilenmesi veya tadili Orman Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılır. Millî Parkın uygulama planları, uzun devreli gelişme planı esaslarına göre Bakanlıkça yapılır veya yaptırılır.

BAŞKAN – 3 üncü madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına Adıyaman Milletvekili Sayın Mehmet Özyol...

Buyurun Sayın Özyol. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MEHMET ÖZYOL (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Millî park alanının korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi ve uzun devreli gelişme planına göre yapılaşmasında uyulacak esaslar:

Çanakkale Boğazı, Türkiye'nin kuzeybatısında yer alan ve İstanbul Boğazıyla birlikte Asya ve Avrupa kıtalarını birbirinden ayıran dünyanın sayılı suyollarından biri. Bu suyolunun Avrupa millî sahili tarafından 100 kilometre boyunca Ege Denizine uzanan kara parçası, Gelibolu Yarımadası adını taşır.

Dünya ve Türk harp tarihinin önemli bir dönüm noktasını teşkil eden 1915 Çanakkale deniz ve kara muharebelerinin yoğun cereyan ettiği sahaları kapsayan Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkının, tarihî, kültürel ve doğal dokusunu koruyarak, Çanakkale savaşlarında Türk Milletinin vatan sevgisini, kahramanlığını, cesaretini, azmini ve fedakârlığını millî parka gelen yerli ve yabancı ziyaretçilere taşıyan tarih yorumuyla sunulmak üzere yeni düzenlemeler yapılması, bizleri de memnun ve mutlu etmiştir; ancak, hükümetin birbirine tamamen zıt çalışmaları, bu konuda bizleri endişeye sevk etmektedir.

1973 yılından beri, Bakanlar Kurulu kararıyla, bu alan, millî park olarak ilan edilmiştir. Orman rejimine alınmış olması dolayısıyla, sahadaki koruma, saha tahsisi, ağaçlandırma gibi umumî iş ve işlemler, 6831 sayılı Orman Kanununa tabidir.

Ormanlar, dünyamızı tüm canlılar için yaşanabilir kılan en önemli doğal varlıklarımızdır. Ne acıdır ki, evrenin bu devasa oksijen fabrikaları yok oluyor ve -ülkemizde olduğu gibi- hızla yok ediliyor. Yapılan araştırmalar, 1950-1991 yılları arasında 26 milyon dekar orman alanının yüzde 56'sını yasal düzenlemeler yoluyla kaybettiğimizi göstermektedir; yani, ormanlarımız, Parlamentoda çıkarılan yasalarla, âdeta heba edilmektedir.

Millî parkın doğal, tarihî ve kültürel değerlerinin, harp tarihi esaslarına ve çevreye uyumlu olarak korunması hedef olmalıdır.

Ayrıca, millî park alanında; askerî çıkarma yapılmış olan kıyılarda, anıtsal düzenlemeler dışında yapı ve tesis yapılamaz, belediyelerce mücavir alan tesis edilemez, kömür ve akaryakıt depoları, tersane, sanayi ve benzeri tesisler kurulamaz. Bu alanlarda, maden arama ve işletme faaliyetlerinin Bakanlar Kurulunun iznine tabi olacağı düşünüldüğü halde, Millî Park Özel Amenajman Planı yapılır ve uygulanır.

Ormanların korunmasında, yangın, hastalık ve zararlılarla mücadelede Orman Kanununun ilgili hükümlerinin tatbik edileceği bildirildiği, ağaçlandırmanın teşvik edildiği, alınacak tedbirlerle millî park alanlarının genişletilmesi beklendiği halde, Yüce Meclisimizde kanunlaşan YÖK Kanunuyla, yukarıda belirtilen ormanların korunması amacına tamamen ters bir uygulamayla karşı karşıyayız.

Bilindiği üzere, 3.4.1991 gün ve 3708 sayılı Kanunla 2547 sayılı YÖK Kanununa ilave edilen ek 18 inci madde, vakıf üniversitelerine, hazine ve kamu özel kişiliklerine ait arazilerin tahsis edilebileceği hükmünü getiriyordu. Bakanlar Kurulu, bu kanuna dayanarak, 1992 yılında, Rumeli Feneri Köyü içerisinde bulunan yüzlerce hektarlık devlet orman arazisini, Koç Üniversitesine bedelsiz olarak tahsis etti. Halbuki, bedeli ödense bile, Anayasa gereği, vakıf üniversitelerine orman alanı tahsis edilemez; çünkü, yılda 8 000 ilâ 10 000 dolara öğrenci okutarak eğitimde iki başlılığa ve ayrıcalığa neden olan bu üniversiteler kamu yararı taşımamaktadır.

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, Anayasanın 169 uncu maddesinin "devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz... Kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz" hükümleri hiçe sayılarak, ormanlarımız, verilen tahsislerle, üstü kapalı bir biçimde özelleştirilmektedir.

Yine, vakıf üniversitelerinin aldıkları tahsisli orman arazileri için, orman mühendisleri odasının kamu adına Danıştaydan almış oldukları men kararına rağmen, bu üniversite yöneticilerine, Türkiye Cumhuriyeti Devleti anayasal kurumlarına meydan okurcasına inşaatlarını başlayıp bitiren ve eğitimine başlayan bu kuruluşlara neden müdahale edilmedi; hiç olmazsa, davası sonuçlanıncaya kadar beklenemez miydi?

Ülkemiz orman içi ve bitişiğinde olmak üzere, 17 500 köyde 9 milyonun üzerinde köylü vatandaşımız yaşamaktadır. Ne hazindir ki, büyük bir kısmı devletle ihtilaf halindedir. Bu kesim, millî gelirden en az payı aldığından, fakirliğe ve yoksulluğa itilmiştir. Bu bölgelerde yaşayan orman köylümüzün fert başına millî gelir payı 300 ilâ 400 dolar seviyesindedir. Orman köylüsü, ormanlarımızın tabiî ve ücretsiz bekçileridir. Mümkün olduğu takdirde, ormanlardaki işler, orman köylüsüne verilmelidir. "Millî Parklar" adı altında ihdas edilen bu yerlerdeki kadrolardan buralardaki insanların yararlanması gerekmektedir.

Ormanların katledilmesi pahasına orman alanına bir özel teşebbüsün kuracağı bir üniversiteye orman alanının tahsis edilmesi, yanlıştır ve milletimize karşı yapılan bir haksızlıktır.

Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkının hayata geçirilmesiyle, doğanın korunması, ormanların ihya edilmesi işi, doğru bir tasarruftur. Yüzyıllar sonra meydana gelen ormanlık alanların birilerinin çıkarı için feda edilmesi, velevki üniversite için feda edilmesi, yanlıştır hem de yanlışların pekalasıdır.

Atalarımız “yaş kesen, baş keser” demişlerdir. Üniversite adına ormanlara kıyılması, milyonlarca baş kesmeyle doğru orantılıdır. Bu ne biçim bir anlayıştır; bilemiyoruz. Biz, hep, kaş yaparken göz çıkarmak mecburiyetinde miyiz?! Yeri geldiği zaman, önde gelen çevrecilerimiz mangalda kül bırakmazlar; ama, ozon tabakasının delinmesinden, atmosferdeki oksijenin azalmasından, çevre kirliliğinden bahsedenler, şimdilerde, dut yemiş bülbüle dönmüşler. Herkesin gözü önünde bu ve benzeri kıyımlara göz yumanların, milletimiz karşısında sorulacak sorulara nasıl cevap vereceklerini, doğrusu çok merak ediyorum!

Diliyorum ki, bu ve benzeri gibi güzel olan ve sonuçlarının millete fayda sağlayacağına inandığım ve tüm Türk Milletinin ve aynı zamanda dünya insanlarının bu güzelliklerden nasibini alabileceği yönünde getirilecek her teklife, Yüce Meclisimizde muhalefet olarak bizlerin de destek vereceğimizden emin olmanızı bildiriyor; bu vesileyle, Heyetinize saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özyol.

Madde üzerinde, şahsı adına söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

Yapıların denetimi, yıkılması, izin ve irtifak

MADDE 4. – Millî Park alanındaki Eceabat ve köyler dışında her türlü yapılaşmanın ve yapıların kullanımının denetimi Millî Park Müdürlüğünce yapılır. Denetimle ilgili esas ve usuller, Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.

Millî Park alanında aşağıda sayılan yapı ve tesisler Millî Park Müdürlüğünce yıkılır veya yıktırılır:

a) Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak yapılmış her türlü yapı ve tesisler.

b) Köy yerleşim alanları dışındaki inşaat ruhsatı olmayan yapı ve tesisler.

c) Yapı ve tesisin, inşaat yapım ruhsatı ve eklerine ve yapı esaslarına aykırı yapılmış bölümleri.

d) Yapı ve tesislerde, kullanma izni verildikten sonra, yapı ve tesis esaslarına aykırı olarak yapılan değişiklikler ve ilave kısımlar.

e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu hükümlerine aykırı olarak yapılmış her türlü yapı ve tesisler.

Yıkım esas ve usulleri Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.

Millî Parkta, bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılacak planlarda belirtilen yapı ve tesislerin dışında kalan altyapı ve üstyapı tesislerine izin ve irtifak hakkı verilmez. Millî Park alanı içinde ferdî veya kooperatifleşme yolu ile hiçbir yapı ve gecekondu yapılamaz.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu; buyurun efendim.

FP GRUBU ADINA AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısını görüşüyoruz; bu vesileyle, Yüce Meclisi selamlıyorum.

Bu tasarının genel gerekçesi "tarihî, kültürel ve doğal dokuyu koruyarak, Çanakkale Savaşlarında Türk Milletinin vatan sevgisini, kahramanlığını, cesaretini, azmini ve fedakârlığını, Millî Parka gelen yerli ve yabancı ziyaretçilere, yaşayan tarih yorumuyla sunmak; Çanakkale Savaşlarının mana ve öneminin gelecek nesillere ulaştırılması yanında, savaşın dehşetinin ve barışın değerinin anlaşılmasına katkıda bulunmak" olarak yazılmış.

Gelibolu Yarımadasının tarihî, kültürel ve doğal dokusunun bozulmadan korunması çok önemli bir olay. Bu konuda, 17 Nisan 1915'te, Şehit Hasan Etem'in, ölmeden bir gün önce annesine yazdığı bir mektup var. Bu mektup, o bölgeyi çevresel olarak en güzel şekilde anlatan bir mektup. Bu belge, o dokunun tekrar elde edilmesi için önemli bir argüman olarak değerlendirilir düşüncesiyle, müsaade ederseniz aynen okuyacağım:

"Valideciğim, dört asker doğurmakla müftehir şanlı Türk annesi;

Nasihatamiz mektubunu, Divrin Ovası gibi güzel, yeşillik bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının gölgesinde otururken aldım. Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha takviye etti. Okudum, okudukça büyük dersler aldım. Tekrar okudum, şöyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan sevindim. Gözlerimi açtım uzaklara doğru baktım, yeşil yeşil ekinlerin rüzgâra mukavemet edemeyerek eğilmesi, bana, annemden gelen mektubu selamlıyor gibi geldi. Hepsi benden tarafa eğilip kalkıyordu ve beni, annemden mektup geldi diyerek tebrik ediyorlardı.

Gözlerimi biraz sağa çevirdim, güzel bir yamacın eteklerindeki muhteşem çam ağaçları, kendilerine mahsus bir sedayla beni tebşir ediyorlardı. Nazarlarımı sola çevirdim, çığıl çığıl akan dere, bana validemden gelen mektuptan dolayı gülüyor, oynuyor, köpürüyordu. Başımı kaldırdım, gölgesinde istirahat ettiğim ağacın yapraklarına baktım, hepsi benim sevincime iştirak ettiğini yaptıkları rakslarla anlatmak istiyordu. Diğer bir dalına baktım, güzel bir bülbül tatlı sesiyle beni tebşir ediyor ve hissiyatıma iştirak ettiğini, ince gagalarını açarak göstermek istiyor.

İşte, bu geçen dakikalar anında, hizmet eri 'efendim, çayınız, buyurunuz içiniz' dedi. 'Pekala' dedim, aldım baktım, sütlü çay. Mustafa, bu sütü nereden aldın, dedim. 'Efendim, şu derenin kenarında yayıla yayıla giden sürü yok mu?' Evet, dedim; evet, ne kadar güzel. 'İşte onun çobanından 10 paraya aldım.'

Valideciğim, 10 paraya 100 dirhem süt, hem de su katılmamış, koyundan şimdi sağılmış, aldım ve içtim; fakat, bu sırada düşünüyorum, ben validem sayesinde, onun gönderdiği parayla böyle süt içeyim de annem içmesin, olur mu; Şevket neden içmiyor, dedim; fakat, yukarıdaki bülbül bağırıyordu 'validen kaderine küssün, ne yapalım; o da erkek olsaydı, bu çiçeklerden koklayacak, bu sütten içecek, bu ekinlerin secdelerini görecek ve derenin ateşli akışını tetkik edecek ve çıkardığı sesleri duyacak idi.'

Şevket merak etmesin, o görür, belki daha güzellerini görür. Fakat, valideceğim, sen müteessir olma; ben, seni, evet seni, mutlaka buralara getireceğim ve şu tabiî manzarayı göstereceğim. Şevket, Hilmi de senin sayende görecektir.

O güzel çayırın koyu yeşil bir tarafında, çamaşır yıkayan askerlerim saf saf dizilmişler. Gayet güzel sesli bir ezan okunuyordu. Ey Allahım, bu ovada onun sesi ne kadar güzeldi; bülbül bile sustu, ekinler bile hareketten kesildi, dere bile sesini çıkarmıyordu; herkes, her şey, bütün mevcudat o mukaddes sesi dinliyordu. Ezan bitti, o dereden ben de bir abdest aldım, cemaatle namazı kıldım. O yeşil çayırların üzerine diz çöktüm; bütün dünyanın dağdağa ve debdebelerini unuttum, ellerimi kaldırdım, gözümü yukarı diktim, ağzımı açtım ve dedim:

'Ey Türklerin Ulu Tanrısı, ey şu öten kuşun, şu gezen ve meleyen koyunun, şu secde eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli dağların Haliki! Sen bütün bunları Türklere verdin, yine Türklerde bırak; çünkü, böyle güzel yerler seni takdis eden ve seni ulu tanıyan Türklere mahsustur.

Ey benim Yarabbim! Şu kahraman askerlerinin bütün dilekleri, ismi celalini İngilizlere ve Fransızlara tanıtmaktır. Sen bu şerefli dileği ihsan eyle ve huzurunda titreyerek öyle güzel ve sâkin bir yerde sana dua eden biz askerlerin süngülerini keskin, düşmanlarını zaten kahrettin ya, bütün bütün mahveyle' diyerek bir dua ettim ve kalktım; artık, benim kadar mesut, benim kadar mesrur bir kimse tasavvur edilemezdi.

Anneciğim, oğlun Halit de benim gibi güzel yerlerdedir. Dünyanın en güzel yerleri burasıymış. Yalnız, bu memlekette düğün olmuyor. İnşallah, düşman asker çıkarır da bizi de götürürler, bir düğün yaparız, olmaz mı?"

İşte böylesine o bölgeyi en güzel şekilde tasvir eden bir mektup ve buranın yeniden düzenlenmesi konusunda en güzel şekilde örnek olacak bir mektubu sizlere sundum.

Tarihî, kültürel, doğal dokuyu koruyacağız; ancak, mektupta da belirtildiği gibi şehit ve gazi yakınlarının da oraları gezip görmelerini çok arzu ediyorlar.

Bu düşünceden, ailesinde şehit dede ve baba olanlar, gaziler, zamanında bu bölgelerde, sırf o günlerin hatıralarını tekrar yad etmek için birtakım evler yapmışlar ve köy muhtarlarından aldıkları izinlerle bu evleri yapmışlar ve bu madde kapsamında, bugün, 4 üncü maddenin (b) fıkrası kapsamında bu yerlerin yıkılması öngörülmektedir.

Benim önerim şudur -sanıyorum bu konuda bir önerge de verilecek- belli bir zamana kadar yapılan evlerin orada yıkılmaması şeklinde bir önerimiz olacaktır. Bunu da şuna dayanarak söylüyorum: Koç Üniversitesine orman alanı tahsis edilirken, burada, çok değerli bir grup başkanvekili arkadaşımız çıkarak "ne yapalım şimdi, orada binalar yapılmış, biz bunları yıkalım mı, millî serveti yıkalım mı" diye bir açıklamada bulunmuştu. Bunun örneği vardır. Orada yapılmış olan, belli bir zamana kadar yapılmış olan evlerin bu kanun kapsamı dışına çıkarılmasını düşünüyorum ve bu konuda da bir önergemizin olacağını söylüyorum.

Bu bölge de, özel kanunla, daha önceden, 26.5.1973 tarih, 7/6477 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, orman alanı rejimi içerisine alınmış. Daha sonra, 2.11.1973 tarihinde millî park ilan edilmiş olmasına rağmen, bugüne kadar bu bölge, personel, araç ve gereçlerle donatılmamıştır, bunlar gönderilmemiştir. Üstelik, aynı bölge, 25.7.1994 tarihinde büyük bir orman yangını geçirmiş. Bu bölge için yukarıda saydığım önlemlerin aslında yeterli olması gerekirken, bu önlemler yetmemiş, bu bölge bugüne kadar, maalesef, korunamamıştır. Zaten, ülkemizin en önemli sorunlarından biri de budur. Özel kanunla korunma kapsamına alınmış olmasına rağmen, bazı bölgeler, maalesef, korunamıyor.

Geçtimiz günlerde, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasının vermiş olduğu bir brifingde, Atatürk Orman Çiftliğiyle ilgili bilgiler verildi. Atatürk Orman Çiftliği, zamanında, Ankara'da, her evde kendi ihtiyaçlarına göre tarımsal faliyetlerden ziyade, ekonomiye katkısı olması yönünde bir faaliyet yapılması için Mustafa Kemal Atatürk tarafından planlanmış ve bataklık olan, sazlık olan bir saha, yabancı uzmanlar getirilerek, özellikle, orada bir çalışma yapılarak, bataklık kurutularak, Atatürk Orman Çiftliği haline getirilmiş ve 1925'te, 154 729 dönümlük arazi üzerine Atatürk Orman Çiftliği kurulmuştur. 1937'de de Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi elyazısıyla Başvekâlete başvurması üzerine, burası hazineye devredilmiş ve 24 Mart 1950'de de Türkiye Büyük Millet Meclisinde 5659 sayılı özel yasayla burası devlet malı hükmüne tabi olmuştur ve bütün malvarlığıyla beraber, devlet malı kapsamına alınmıştır.

Buraya karşı işlenen suçlar devlete karşı işlenmiş suçlar kapsamında olmasına rağmen, hatta, bir kamulaştırma gerekirse, kamulaştırma ancak, özel yasa çıkarılarak mümkün olur şeklindeki bir yasa hükmüne rağmen, bugün, Atatürk Orman Çiftliğinden kalan parça, maalesef, 30 000 dönümdür ve özel kanunla korunması gereken en dokunulmazlar bile, bugün 129 000 dönümlük araziden kalan parça 30 000 dönümlük arazi oluyorsa, bunu, şu kanun kapsamın da tekrar değerlendirmemiz lazım ve bu, Gelibolu Yarımadasında oluşturulacak millî parkı tekrar gözden geçirmemiz lazım diye düşünüyorum.

Bunu şunun için söylüyorum: Eğer, burada bir millî park oluşursa ve o tarihi, biz, orada, düşündüğümüz şekilde yansıtabilirsek, güzel dekore edebilirsek, peyzajını güzel yapabilirsek, oranın bir albenisi olursa, korkarım ki -Türkiye'de Koç Üniversitesine verilen orman arazisi gibi, yarın oranın albenisi olursa- bir grup çıkar Türkiye'de, bir holding çıkar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) – Toparlıyorum.

BAŞKAN – Açayım mikrofonu efendim; lütfen, tamamlayın.

Buyurun.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Devamla) – ...ben burada bir üniversite kurmak istiyorum; bu orman arazisini, bu millî parkı bana tahsis edin, der; daha önce Koç Üniversitesine verilen arazide olduğu gibi...

Bütün bunları düşünerek, bu kanun kapsamını bu şekilde değerlendirirsek, bundan sonra bu ülkenin en dokunulmazlarının bile özel kanunlarla korunamadığı ülkemizde, bunların en güzel şekilde korunacağına ve bu alanın da en güzel şekilde peyzajının yapılarak, tarihimizin yansıtılacağına inanıyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sünnetçioğlu.

Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

186 sıra sayılı Tasarının 4 üncü maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

4 üncü maddenin (b) bendi: Köy yerleşim alanları dışında imar şartlarına uygun olarak inşa edilmiş evler hariç olmak üzere inşaat ruhsatı olmayan yapı ve tesisler.

Ahmet Sünnetçioğlu Salih Kapusuz Mustafa Niyazi Yanmaz

Bursa Kayseri Şanlıurfa

Bülent Arınç Ahmet Derin Bahri Zengin

Manisa Kütahya İstanbul

BAŞKAN – Önergeyi işleme alıyorum.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET HANİFİ TİRYAKİ (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

ORMAN BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan katılmıyoruz; çünkü, biz, bu yapıların kamulaştırılması için bütçeye ödenek koymuş bulunuyoruz. Oradaki hak sahipleri mağdur edilmeden bu konuyu bu yoldan çözeceğiz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Önerge sahibi olarak konuşacak mısınız, yoksa gerekçeyi mi okutalım ?

BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Sayın Sünnetçioğlu konuşacak efendim.

BAŞKAN – Buyurun, Sayın Sünnetçioğlu.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu önergeyi şunun için verdim; tekrar ediyorum. Bu okuduğum mektupta, şehit, annesine yazmış olduğu mektupta "...fakat, valideciğim, sen müteessir olma; ben, seni, evet seni mutlaka buralara getireceğim ve şu tabiî manzarayı göstereceğim. Şevket, Hilmi de..." kardeşleri "..senin sayende görecektir" diyor.

Yani, orada, o savaşta bulunmuş olanlar veya ondan sonra gelenler, o hatıraları dinleyerek, o bölgede özellikle, ailelerinin o hatıralarını yâd etmek üzere zamanında, ta 1970'li yıllarda oralarda evler yapmışlar ve bunlar imar planlarına uygun olan evler; ama, ruhsatları yok. Yani, köyde, köyün muhtarı "gidin yapın"demiş; ama, yoldan ne kadar çekilecekse, komşudan ne kadar çekilecekse, imarına uygun olan evler.

Şimdi, biz bir taraftan Koç Üniversitesine orman arazisini verirken diyoruz ki: "Efendim, millî servet..." Binalar yapılmış; mahkeme devam ederken bile yapılmış olan binalar vardı; burada konuştuk, tartıştık uzun süre ve bu binalar orada yapılırken, millî serveti ne yapsaydık, yıksa mıydık diye bir düşüncemiz vardı ve o, örnek temsil eder buraya. Burada yapılmış olan binalar var, belli bir tarihe kadar hiç olmazsa, hatıraları yâd etme bazında yapılmış olan binalar var. Şimdi diyoruz ki, biz, orayı kamulaştıracağız. Halbuki, burada, kamulaştırmayla ilgili bir hüküm yok 4 üncü maddede; sadece yıkılacağına, yıkım yapılacağına dair bir bölüm var, kamulaştırma belirtilmemiş, bunun da, göz önüne alınacağına inanıyorum ve saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sünnetçioğlu.

Önerge sahibinin, üzerinde, Genel Kurulu aydınlatmaya çalışmış olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi, mevcut haliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutacağım; ancak, bu ve bundan sonraki okunacak maddelerin çok uzun olması dolayısıyla, Kâtip Üyenin, sunuşlarını oturarak yapması hususunu Yüce Heyetin oylarına sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun efendim.

İKİNCİ BÖLÜM

Malî Hükümler ve Ceza Hükümleri

Fonun teşkili, gelirleri ve kullanılması

MADDE 5. – Millî Parkın 1 inci maddede belirtilen amaçlarını gerçekleştirmek için Bakanlık emrinde “Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Fonu” kurulmuştur.

Fonun gelirleri şunlardır:

a) Genel bütçeden aktarılacak miktar,

b) Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı giriş ücretleri ile bu alanda bulunan müze ve tanıtma merkezi giriş ücretleri, günübirlik kamp alanı gelirleri, kira ve işletme gelirleri,

c) Her türlü tanıtım, basım ve yayın gelirleri,

d) Bağışlar, faiz ve diğer gelirler.

Fonun gelirleri T.C. Ziraat Bankasında açılacak bir hesapta toplanır.

Fon; Kurumlar Vergisinden, bağış ve yardımlar nedeniyle Veraset ve İntikal Vergisinden, her türlü işlemler dolayısıyla tahakkuk edecek faizler, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinden muaftır.

Fon, Millî Park Müdürlüğü hizmetlerinde kullanılır. Merkezde, Fonun birinci derecede ita amiri Bakandır. Bakan bu yetkisini sınırlarını açıkça belirlemek suretiyle alt kademelere devredebilir. Taşrada, Fonun ikinci derece ita amiri Millî Park Müdürüdür. İta amirleri, birinci derecede imza atmaya yetkili olup, mevzuat dahilinde Fonun amacına uygun kullanılmasını ve Fon menfaatlerinin korunmasını sağlar ve Fonu yönetir.

Fon Saymanı, Bakanlığın teklifi üzerine Maliye Bakanlığınca atanır. İta amirliği, saymanlık ve tahakkuk memurluklarından ikisi aynı kimse üzerinde birleşemez.

Fonun kullanılması 26.5.1927 tarihli ve 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu ile 21.2.1967 tarihli ve 832 sayılı Sayıştay Kanununun vizeye ilişkin hükümlerine tabi değildir. Fonun denetimi Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından yapılır. Fonla ilgili dava ve icra takipleri, 8.1.1943 tarihli ve 4353 sayılı Kanun hükümlerine göre yürütülür.

Fondan yapılacak harcamalar şunlardır :

a) Millî Parkta etüt, envanter, planlama, proje çalışmaları, müşavirlik hizmetleri, Millî Parkın topografik özellik ve genel karakteri bozulmadan korunması, yangın ve zararlılarla mücadele edilmesi, tabiî kaynakların geliştirilmesi, düzenlenmesi, restorasyonu, imar, ıslah ve çevre tanzimi, özel plan ve projelere göre yapılacak her türlü faaliyetlerin gerektirdiği harcamalar.

b) Kanun kapsamına giren sahalarda, planları gereğince gerekli taşınmazların tahsisi ve uygun taşınmazların kamulaştırılması, belli sürelerle intifa hakkı satın alınması, kiralanması ile ilgili harcamalar.

c) Millî Parktaki işletme, tanıtma, dinlenme ve spor tesisleri, altyapı, üstyapı, idare binası, sosyal binalar, müze, ziyaretçi merkezi, tanıtma merkezi, anıt, şehitlik, saha sergileri ve bu tür faaliyetlerle ilgili her türlü harcamalar.

d) İşçi ücretleri, giyecek, yiyecek, fazla mesai, tazminat, ikramiye, sosyal yardım ve temsil-ağırlama ile ilgili her türlü giderler.

e) Millî Park hizmetlerinin gerektirdiği, her türlü araç, gereç, ekipman ve benzeri taşınırların satın alınması, kiralanması, bakımı, onarımı, işletilmesi ile ilgili her türlü harcamalar.

f) Demirbaş ve tüketim malzemeleri ile ilgili harcamalar.

g) Fonun idaresi ile ilgili vergi, resim, harç, faiz, PTT ücretleri gibi giderler.

h) Yangın söndürme çalışmaları sırasında üstün başarı gösterenlere yangın idare amirinin teklifi üzerine mülkî amirlerin uygun görüşü ve Bakanın onayı ile verilecek ödüller.

ı) 3 üncü maddenin (g) ve (h) bendlerinde belirtilen teşvik ve desteklemeler için her yıl toplanacak fon gelirlerinin % 40’ını geçmemek üzere yapılacak harcamalar.

Bu Fon Bütçe kapsamı dışında olup, gelirlerinden hiç bir şekilde kesinti yapılamaz ve Genel Bütçeye gelir kaydedilemez. Fonun gelirlerinin tahsili ve kullanılması ile ilgili hususlar, Maliye Bakanlığının görüşü alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Hüseyin Arı; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA HÜSEYİN ARI (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 5 inci maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Çanakkale Boğazında ve Gelibolu Yarımadası üzerinde kara ve deniz muharebelerinin cereyan ettiği bu cephede gerek bizim askerlerimizin kendi aralarında veya komutanlarıyla ve/veya bizim Mehmetçik ile İngiliz, Fransız, Anzak askerleri arasında geçen binlerce canlı hatıra babadan oğula, dededen toruna aktarılmıştır. Bu hatıralar da, Çanakkale Muharebelerinin apayrı özelliğini vurgulamaktadır.

Sekizbuçuk ay devam eden Çanakkale Muharebelerinden, bilhassa, karada günlerce siperlerde karşılıklı süngü muharebeleri olarak geçmiş olan bu tarih sahnesinden bir Fransız genareline ait tipik bir hatırayı, aynı zamanda, Mehmetçiğin, dolayısıyla milletimizin yüksek karakterini, âlicenaplığını, harpte dahi düşmanına karşı göstermiş olduğu insanî duygularının tüm dünya insanlığına örnek olması yönünden Yüce Heyetinize nakletmeyi uygun buluyorum.

Değerli arkadaşlarım, Çanakkale Kara Muharebelerinde bir ayak ve kolunu kaybeden emekli Fransız Generali Guro, 1930 yılında Fransızların kendi askerlerinin anısına Gelibolu Yarımadasında yaptıkları anıtın açılış törenine iştirak ediyor. Fransa'dan gelen yüzlerce Fransız da bu törene katılıyor. Tören bitiminde emekli Fransız general yanındakilere "Türk askerinin abidesini de ziyaret etmek isterim" diyor. O dönemde, bugünkü muhteşem abide yok; fakat, Mehmet Çavuş adına 6 metrelik bir taş abide var; oraya götürürler. General Guro, bu anıtın önünde vakarla ihtiram duruşunda bulunur. Sonra, etrafındakilere dönerek, yüksek sesle "efendiler, Türk askeri ender bulunan bir askerdir. Size, bu konuda, hâlâ içimde taptaze, capcanlı bir hatırayı nakletmek isterim. Bir sabah, Türklerle süngü savaşına başlamıştık. Türkler bu savaşta çok mahirdi. Süngü çarpışmamız akşam geç vakte kadar devam etti. Ortalık kararınca, Türklerle anlaşma yaptık; harp sahasındaki yaralıları toplayacaktık. Ben de, bizim sedyecilerle sahayı geziyordum. Bir ara, kucağında bir yaralıyı tedavi etmeye çalışan Türk askerine rastladım ve seyre daldım. Asker kendi yaralarına toprak basıyordu, kucağındaki yaralıya ise, gömleğinden yırttığı bez parçasını sarmaya çalışıyordu" der. General Guro tekrar etrafındakilere dönerek, yüksek sesle "efendiler, kendi yarasına toprak bastığı halde, kucağındaki yaralı için gömleğini parçalayan bu kahraman, asil askerin kucağındaki yaralı kimdi biliyor musunuz" diye sorar. Herkes susmuş, heyecan ve merakla generale bakıyordu ki, General Guro, göz kenarındaki yaşlarını eliyle silerken, fısıltı halinde seslenir: "Türk askerinin kucağındaki yaralı, bir Fransız askeriydi. Efendiler, bir Fransız askeri." Bu bölgede, daha binlerce benzer hatıralar yaşanmıştır.

Sayın milletvekilleri, Çanakkale muharebelerinin gerek milî harp tarihindeki ve gerekse dünya tarihindeki yerini ve önemini biliyoruz. Hatta, bu konuda bizim tarihçilerimizin ve diğer yabancı tarihçilerin birçok değerli eserleri mevcuttur. Tarihî milî parkın bugüne kadar geliştirilmesinde emeği geçenlere, huzurlarınızda şükranlarımı arz ederim.

Bu tasarıyla, Gelibolu Yarımadası üzerinde yeniden uygulamaya konulacak master plan uygulamasında, bilhassa şu hususları sayın hükümetimiz ve gelecek olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri hiçbir zaman gözden uzak tutmamalıdırlar. Proje uygulamasında direkt ilgisi olan bakanlıklar, Orman Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı olmalıdır; yani, Genelkurmay da işin içinde olacak. Bunlar arasında tesir ve ilgi derecesine göre koordinatör bakanlık, hükümetçe tayin edilmelidir. Proje, her ne kadar dünyadaki benzer projelerle zenginleştirilse de, inisiyatif, daima bizde olmalıdır, millî proje olmalıdır. Şu anda, projeyi yürütme yetkisi, Orta Doğu Teknik Üniversitesine verilmiştir.

Projenin başlangıcından sonucuna kadar, yukarıda sayılan bakanlıkların yeteri kadar uzmanı ile ayrıca, Genelkurmay Başkanlığının harp tarihi uzmanı bir subay da görevlendirilmelidir.

Burada, bizim kültürümüz ve kahraman Mehmetçik ve onun hatırası, daima, önplanda tutulmalıdır. Niçin böyle olmalıdır?..

Değerli arkadaşlarım, bu muharebelerde, bilhassa, haksız yere, ortada hiçbir sebep yokken, sırf o dönemdeki devletlerin ekonomik menfaatları uğruna savaşa maruz kalan biziz. Burada, vatan topraklarını, büyük bir azim ve inançla savunan bizim milletimiz, onun ordusu ve kahraman Mehmetçiktir.

Savaştığımız Fransız ve İngiliz askerlerinin yanında, bu devletlerin o zamanki sömürgeleri olan Avustralya ve Yeni Zelenda; yani, Anzaklar ve Hindistan'dan getirdikleri askerler, ne gayeyle savaştıklarını dahi bilmiyorlardı. Maalesef, bugüne kadar, bu bölgede gerekli ilgiyi gösteremediğimizden Fransız, İngiliz ve Anzakların gayretleriyle, onların görüntüsü ve kültürü, maalesef öne çıkarılmıştır. Bölgede yaptıkları düzenleme ve anıtlarla, Mehmetçiğin haklı görüntüsü, geri plana atılmıştır ve onu âdeta gölgelemiştir. Bu durum da, o bölgeyi gezen, buradaki 253 bin şehidimizin çocuk ve torunları olan aziz milletimizi rencide ediyor ve üzüyor.

Değerli arkadaşlarım, işte bunun içindir ki, bu kanun tasarısıyla bölgede uygulamaya konulacak olan master planda geçmişte yaptığımız hatalar yapılmamalı, stratejide hata yapılmamalı; aksi takdirde, başlangıçta yapılacak hatalar, tüm dünyanın gözü önünde, ileride telafisi güç sorunlar doğurabilir. Yani, kısacası, proje, millî park çerçevesinde, her şeyden önce millî harp tarihimizin çok büyük önem arz eden bir sahnesini ve milletimize ait olan birçok özelliğini tüm dünyaya tanıtacak olan açık hava tarih müzesi olarak öne çıkarılması bakımından büyük bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.

Ayrıca, Sayın Bakanım, bana, bölgeden, Çanakkale ve Eceabat'tan, bu kanun tasarısı görüşülürken, bazı fakslar geldi. Şöyle ki; İngilizler, Anzak Koyuna bir tören alanı inşa ediyorlarmış; bu konuda -tabiî, bilgi verilmiyor galiba- buraya dünyanın en büyük kilisesi yapılacakmış şeklinde, vatandaşın endişesi var. Ayrıca, Eceabat Belediye Başkanı, bu bölgenin en hâkim sırtlarına bir Türk Bayrağı dikmek istemiş; tabiî, buna müsaade edilmemiş; çünkü, haklı olarak, bir proje dahilinde yapılacağı için. Dolayısıyla, bütün bu şüpheleri gidermek için, koordinatör bakanlık, zaman zaman, bölge halkına veya Türk kamuoyuna, bu master projenin gelişimi hakkında bilgi verirse, bu endişeler de giderilmiş olacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygı ve sevgiler sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Arı.

Başka söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Yasaklar ve Cezalar

MADDDE 6. – Millî Park sınırları içinde;

a) Belirlenen yerlerden başka yerde gecelemek, mevzuat gereği izin verilen yerler haricinde, halkı rencide edecek, rahatını ve huzurunu bozacak şekilde alenen alkollü içki içmek,

b) Belirlenen yerler dışında ateş yakmak veya izin verilen yerlerde yakılan ateşi söndürmeden mahallini terk etmek,

c) Sönmemiş sigara veya her türlü yakıcı madde atmak,

d) Millî Park sınırları içinde ve bu sınırlara dört kilometre mesafede anız veya benzeri bitki örtüsünü yakmak,

Yasaktır.

Birinci fıkranın; (a) bendinde belirlenen fiili işleyenler onaltı milyon lira hafif para cezası, (b) ve (c) bendlerinde belirtilen fiileri işleyenler iki yıldan aşağı olmamak üzere hapis, yüzaltmış milyon liradan sekizyüz milyon liraya kadar ağır para cezası, (d) bendinde belirtilen fiilleri işleyenler dört yıldan aşağı olmamak üzere hapis, sekizyüz milyon liradan dört milyar sekizyüz milyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır.

Millî Park sınırları içinde tedbirsizlik ve dikkatsizlik ile orman yangınına sebebiyet verenler beş yıldan on yıla kadar hapis ve dört milyar sekizyüz milyon liradan sekiz milyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Kasten orman yakanlar ise oniki yıldan onbeş yıla kadar ağır hapis ve sekiz milyar liradan onaltı milyar liraya kadar ağır para cezasına mahkûm edilir.

İkinci ve üçüncü fıkralarda belirtilen suçların işlenmesi nedeniyle yanan orman alanı üç hektardan fazla olduğu takdirde verilecek cezalar bir kat artırılır. İkinci fıkradaki fiilden bir kişinin hayatınca tehlike hasıl olursa verilecek cezalar ayrıca dörtte bir oranında; ölüm meydana gelirse yarısı oranında artırılır. Üçüncü fıkradaki fiilden bir kişinin hayatınca tehlike hasıl olursa verilecek cezalar bir misli artırılır; ölüm meydana gelirse müebbet ağır hapis cezasına hükmedilir.

Terör amacı ile bir örgüte mensup kişi ve/veya kişilerce ormanları yakanlar yirmidört yıldan otuz yıla kadar ağır hapis, kırk milyar liradan seksen milyar liraya kadar ağır para cezasına mahkûm edilir. Yanan orman alanı bir hektardan fazla olduğu veya bir şahsın hayatınca tehlike hasıl olduğu takdirde müebbet ağır hapis cezasına hükmedilir. Yangın sebebiyle ölüm meydana gelirse fiili işleyen veya işleyenlere ölüm cezası verilir. Terör amacı ile bu suçu işleyenler hakkındaki davalara 16.6.1983 tarihli ve 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun gereğince Devlet Güvenlik Mahkemelerince bakılır.

Millî Park sınırları içinde;

a) 6 ncı maddede sayılan fiiller dışında kalan ve 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu, 5.5.1937 tarihli ve 3167 sayılı Kara Avcılığı Kanunu ve 22.3.1971 tarihli ve 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununda yasaklanan fiillerin işlenmesi halinde cezalar iki misli artırılır.

b) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 112, 113 ve 114 üncü maddelerine göre istenecek tazminat ve ağaçlandırma gideri bir misli artırılır.

1, 2, 3 ve 4 üncü fıkralarda gösterilen cezalar için 13.7.1965 tarihli ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 4 üncü ve 6 ncı maddeleri uygulanmaz.

BAŞKAN – Komisyonun söz talebi mi var efendim; buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET HANİFİ TİRYAKİ (Gaziantep) – Sayın Başkan, 6 ncı maddenin son fıkrasında geçen "1" rakamı sehven yazılmıştır, çıkarılması gerekir.

Arz ederim efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim, dikkate alalım.

Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA YAKUP BUDAK (Adana) – Sayın Başkan, değerli üyeler; Gelibolu Yarımadası Tarihi Millî Parkı Kanun tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bizim medeniyetimiz yeşille, doğayla barışık bir medeniyettir. Onun için, tarih boyunca bu topraklar, bin yıldır yeşille birlikte yaşamıştır. 46 yıl boyunca ülkemizi yöneten Kanuni, Türkiye'deki arazilerin kendi kabiliyetlerine uygun şekilde yönetilmesiyle ilgili bir ferman çıkarmış, bu ferman bütün Anadoluda tarlaların, ormanların değerlendirilmesi noktasında büyük bir mana ifade etmiştir.

Fatih Sultan Mehmet "yaş kesenin başını keserim" fermanıyla adeta ormanlarımız üzerinde gece gündüz bir bekçilik görevi ifa etmiştir. Cumhuriyetimize kadar Anadolumuz gerçekten yemyeşildir. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, 1924'te çıkarılan 504 sayılı Yasayla da ormanlarımız gerçekten çok güçlü bir şekilde muhafaza edilmiştir, korunmuştur; gerçekten, insanlarımız ormana ilişmenin büyük bir suç ve ceza olduğunu kabul etmişlerdir. Fakat, sonradan bazı politik nedenlerle, popülist anlayışlarla, birtakım çevrelerin desteğini almak maksat ve gayesiyle Orman Köylüsünü Kalkındırma Yasası adı altında peşkeşler başlamıştır. Dolayısıyla 50 yıldan bu yana ormanlarımız âdeta kapanın elinde kalmaktadır. Durum o kadar hazindir ki, orman köylüsünü kalkındırmayla ilgili bir kanun çıkarılmış, âdeta, ormanlarımızın yok edilmesine kapılar aralanmış; ama, bütün buna rağmen, yine de, orman köylümüz, toplumumuz içerisinde en fakir, en gariban kesimi oluşturmaktadır. Dolayısıyla da, gözünü ormana dikmiştir. Devletin imkânları oraya ulaşamadığı için de, ormanlarımız, her gün biraz daha küçülmektedir.

Bunun için, özellikle orman arazisi bulunan yerlerde, mahkemelerdeki davaların büyük bir bölümünü Orman Bakanlığı ile orman köylülerimizin ihtilafı oluşturmaktadır. Küçücük bir ilçede, davaların yüzde 80'ini, yüzde 90'ını orman davaları teşkil etmektedir. Demek ki, çıkarılan kanunlar sadra şifa olmamakta, insanımızın ihtiyaçlarını giderememekte, ülkemizin gerçekleriyle bağdaşmamaktadır.

Türkiye'nin en kıymetli servetlerinin başında gelen ve kaybedilmesinin arkasından, tekrar orman haline dönüştürülebilmesi için yüzlerce yıl geçmesi gereken ormanlarımız, âdeta, son dönemlerde, kapanın elinde kalmaktadır.

Değerli milletvekilleri, üzerinde konuştuğumuz 6 ncı maddede birtakım cezalar öngörülmektedir. Elbette, cezaların bir caydırıcılığı vardır ve insanları, bu suçları işlemekten uzaklaştırmaktadır; ama, sadece cezaların konulması, yasakların sadece kanun metinlerinde yer alması önemli değildir. Aynı zamanda, bu yasakların ve cezaların kamu vicdanında da yer etmesi, vatandaşlarımız tarafından kabul edilmesi ve yaşanılabilir, tatbik edilebilir bir kabiliyetinin de bulunması gerekmektedir. Maalesef, çıkarılan yasalar bundan uzak olmaktadır; niye; çünkü, toplumumuzu bu noktada bilinçlendirme noktasında, bilimadamlarımızın ifade ettiği tarzda bir ekolojik ahlak vardır, bir çevre ahlakı vardır. Maalesef, bu, ortadan kaldırıldığı için, insanlarımız, devletin imkânlarını, ormanın kaynaklarını ve güzelliklerini kendi parasal çıkarlarına alet edebilmek için binbir türlü işlerin içerisine girmekte, devletin kapılarını zorlamakta, hukukun sınırlarını zorlamaktadırlar. Bunun ortadan kaldırılabilmesi için de, bu getirilen maddede birtakım parasal cezalar öngörülmektedir. Ben, bu parasal cezaların kanun maddeleriyle dondurulmasına da karşıyım. "Efendim, biz bir parasal ceza öngörüyoruz, bu rakamlar değerini yitirirse, gelecekte tekrar toplanırız, tekrar bir yasal düzenleme yaparız; dolayısıyla günün şartlarına uydurabiliriz" gibi bir savunma yapılabilir; ama, bu parasal cezaların yasalarda belirli ölçülere, belirli kriterlere, belirli konulara endekslenmesinde büyük faydalar vardır. Çünkü, insanlar, bu yasaları okudukları zaman "şu kadar para vereceğim" demektedirler; bu da, kamu vicdanında onulmaz yaralar açmakta, âdeta suça teşvik eder bir mahiyet arz etmektedir. Onun için, bu parasal cezalar, muhakkak surette belirli bir ölçüye, belirli bir kıstasa, kritere bağlanmalı ve caydırıcılığı önplanda tutulmalıdır.

Bunun yanında, bugün "ekolojik ahlak" dediğimiz, "çevre ahlakı" dediğimiz kavramlar; maalesef, toplumumuza bilinçli bir şekilde yerleşmediği için, paylaşma yerine daha çok pay alma, koruma yerine sömürme, tasarruf yerine aşırı tüketim, yararlandırma yerine daha çok yararlanma, vazgeçilmez ilkeler haline dönüşmüştür. Bu ilkeler, insanlarımızın vicdanlarında ve gönüllerinde yer etmediği sürece, insanlarımız bu konuları gereğince anlayıp kavramadıkları sürece, bizler, eğitim sistemimizde bu ahlakî değerleri çocuklarımıza, gençlerimize vermediğimiz sürece ne olacaktır; ormanlarımız gözümüzün önünde kül olup gidecektir. Ormanlar kül olup gittikten sonra yasaların çıkarılması da bir anlam ifade etmeyecektir.

Bugün, ormanlardan, meralardan tarla açılmaması, tarım arazileri üzerinde sanayi ve yerleşim için konutlar yapılmaması, bitki örtüsünün korunması, yasal düzenlemelerle muhakkak yerine getirilmelidir. Bu yasal düzenlemelerin gerçeklik kazanabilmesi için, halkın teşvik edilmesi, işe sahip çıkmasını sağlayacak bir politikanın izlenmesi gerekmektedir; fakat, adamına göre muamele yapılırsa, çifte standart uygulanırsa, bu tip kanunların halk tarafından benimsenmesi, kabullenmesi zorlaşacaktır. Bir tarafta, çıkaracağımız yasalarla, cezai müeyyidelerle orman köylüsünün üzerine giderken, onlara en ağır cezayı verirken; diğer taraftan da, güzelim orman arazilerimizi sitelerin yapılması, golf sahalarının inşa edilmesi, birtakım üniversitelerin kurulması için tahsis edecek olursak, halkımıza, olayın ciddiyetini kavratmamız oldukça zor olacaktır. Dolayısıyla, vatandaşımızın kafasında yer eden, kanunlar, zayıf sineklerin takılıp kaldığı, güçlülerin delip geçtiği bir ağ olmaktan öteye geçmeyecektir. Onun için, çıkarılan yasaların, bütün kesimlere, bütün kurumlara hangi amaçla, hangi niyetle olursa olsun, eşit şekilde uygulanması gerekmektedir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında bu Meclis tarafından çıkarılan yasayı delerek, millî servetimiz ormanlar, ahbap-yaren ilişkileri içerisinde, maelesef, şuna buna peşkeş çekilmiştir. Onun için de yasal düzenlemeler, caydırıcılığını büyük ölçüde yitirmiştir.

Gelibolu, millî tarihimizin içinde önemli bir yere sahiptir. Buradaki millî parkın korunabilmesi için, bu tasarının çıkarılabilmesi için, ciğerlerimizi yaralayan bir orman yangını yaşanmıştır; sadece Gelibolu'nun tarihî millî parkının korunması için bir yasa çıkarılması için Gelibolu'nun kül olması beklenilmiştir. Acaba, diğer ormanlarımızın da aynı kapsama alınması için kül olmasını bekleyecek miyiz? Onun için, muhakkak surette, bu kanunların kapsamının genişletilerek bütün ülkemizde uygulanması gerektiği kanaatimi de ifade etmek istiyorum.

Gelişmiş ülkelerde orman yüzdesinin yüzde 30 olarak gerçekleşmesi hedeflenmekte, bunun için ormanların özelleştirilmesi suretiyle, orman alanlarının genişletilmesine dahi yol açılırken, maalesef, bizim orman varlığımız, her gün biraz daha azaltmak suretiyle, yüzde 10'ların altına düşme noktasına gelmiştir.

İşte, Gelibolu Millî Parkı için aldığımız bu kararları, aynı zamanda diğer ormanlık alanlarımız için de geçerli kılacak bir yapıyı da, bir düzenlemeyi de oluşturmazsak "Türkiye çöl olmasın" sloganı, sadece slogan olmaktan öteye geçemeyecektir.

Muhterem arkadaşlar, ormanlarımız üzerinde tüm insanlığın hakkı vardır. Sarıyer ormanları, bu Meclisten çıkan yasayla birtakım insanlara verilmiştir. Sarıyer ormanları, sadece Sarıyerlilerin de değildir, İstanbulluların da değildir, tüm milletindir; ama, vatanın hangi parçası olursa olsun, muhakkak surette, oranın da üzerinde milletin hakkı olduğunu düşünmemiz gerekiyor ve asırlık ormanlarımız, maalesef yok edilmektedir.

Muhterem arkadaşlar, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısının, o bölgedeki insanlarımız için ve tüm Türkiyemiz için hayırlı olmasını dilerken, Kültür Bakanlığımıza da bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Tarihî mekânların elbette yaşatılması gerekir. Bu millet, Gelibolu'da 250 000 şehit vermiştir, âdeta adım adım, karış karış orada şehitlerimiz yatmaktadır.

Avustralyalılar "Gelibolu" adı altında bir film çevirmişler, orada ölen Anzak askerlerinin ruhunu yaşatmak için, kendi toplumlarına nakledebilmek için filmler, kültürel yapıtlar ortaya koymuşlardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Açıyorum efendim; buyurun.

YAKUP BUDAK (Devamla) – Bizim de, sadece oradaki ormanı korumak değil, oradaki şehitlerimizin mana ve ruhunu ortaya koyacak filmlerle, birtakım sanatsal etkinliklerle de Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkını yaşatmamız gerektiği kanaatini ifade ediyor; hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Budak, teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, başka söz talebi?.. Yok.

ORMAN BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, küçük bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ORMAN BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Maktu olarak belirlenmiş olan para cezaları, bu maddede, 3506 sayılı Yasa uyarınca, memur maaş katsayısına bağlı olarak artmaktadır. Bu bakımdan, donmuş tutarlar değildir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Komisyonun önerisi üzerine, maddenin son fıkrasındaki "1" rakamının çıkarılmasından sonra, bu değişiklik doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

İdarî cezalar ve yargılama usulü

MADDE 7. – Millî Park sınırları içinde vukua gelecek yangınları söndürmek için yetkili memurlar ve orman teşkilatı tarafından yangın mahalline gitmeleri emrolunmasına veya mahallî mutad vasıtalarla ilan edilmesine rağmen 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Kanunun 69 uncu maddesinde belirtilen mükelleflerden orman yangınını söndürmeye gitmekten imtina eden, gidip de çalışmayanlar ve verilen işi yapmayanlar hakkında mülkî idare amirleri tarafından yüz milyon lira para cezası uygulanır. Bu Kanunda belirtilen suçlara, 8.6.1936 tarihli ve 3005 sayılı Meşhut Suçların Muhakeme Usulü Kanunu hükümleri yer ve zaman kaydına bakılmaksızın uygulanır.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Gelibolu Yarımadası Tarihi Millî Parkı Kanunu Tasarısının 7 nci maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlarım.

Çanakkale'de, 250 000 Mehmetçiğin canı pahasına kazandığı deniz ve kara savaşlarının, millî tarihimiz ve dünya harp tarihi içerisinde müstesna bir yeri vardır. İşte, bu nedenle, Gelibolu Yarımadasının harp sahaları, 2.11.1973 tarihinde, Orman Bakanlığınca millî park olarak ayrılmıştır. Türk Milletinin, yedi düvele karşı kahramanca savaşarak 250 000 Mehmetçiğini şehit verdiği bu mübarek toprakların tarihî millî park olarak ilanı, elbette, tarihimize sahip çıkma adına güzel bir gelişmedir. Genç kuşaklarımıza, geçmişlerini öğretmeden gelecek adına bir şey vermemiz mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, üzerinde konuştuğumuz madde, idarî cezalar ve yargılama usulü hakkındadır. Bu maddede, 6831 sayılı Kanunun 69 uncu maddesine atıfta bulunularak, yangın söndürmeye gitmekten imtina edenler, gidip de çalışmayanlar ve verilen işi yapmayanlara mülkî amirin vereceği cezadan bahsedilmektedir. Önce, bu mükellefleri bir gözden geçirelim.

6831 sayılı Kanunun 69 uncu maddesi şöyledir: "Orman yangınlarında, yangına, civar köy ve kasabaların 18 yaşını bitirip 50 yaşını doldurmamış bütün erkek nüfusu, beraberinde mevcut balta, kürek, kazma, testere gibi yangın söndürmeye yarayacak aletleriyle yangın yerine gitmeye ve yangını söndürmeye mecburdur." Kanun maddesi devam ediyor böylece ve "Bu maddenin tatbikatı hakkında, Millî Müdafaa, Dahiliye ve Ziraat Vekaletince, bu Kanunun neşri tarihinden itibaren 3 ay zarfında bir talimatname hazırlanır" diyor.

Evet... Son cümleler, bu Kanunun hangi tarihlerde yayımlandığının en güzel ifadesidir. Kanunda açıkça ifade edildiği gibi, yine, 18-50 yaş arasındaki erkeklerin, balta, kürek, kazma, testere gibi aletlerle yangına gitmeleri icbar edilmekte, zorunlu kılınmaktadır.

Değerli milletvekilleri, 21 inci Yüzyıla girerken, hâlâ elli yıl önceki usullerle orman yangınına koşarsak, elbette, o ülkenin süsü, devasa oksijen kaynaklarımız kül olur gider. Artık, orman yangınlarına daha modern donanım ve anlayışla gitmemiz gerekmektedir. Burada, bunların ne olduğunu uzun uzadıya sizlere anlatacak değilim. Zira, ilgilisi olan arkadaşlar bunları gayet iyi bilmektedirler.

Ormanlar, dünyamızı tüm canlılar için yaşanabilir kılan en önemli doğal varlığımızdır; ama, ne var ki, ne acıdır ki, kâinatın bu güzel oksijen fabrikaları yangınlarla veya birtakım yasal düzenlemelerle yok olmaktadır. Bundan bir ay kadar önce, geceyarılarına kadar çalışarak, Sarıyer ormanlarının nasıl elden çıktığını hep beraber gördük.

Değerli milletvekilleri, Yarımadanın sık sık orman yangınlarına sahne olması, üzerinde durulması gereken bir husustur. Zira, çıkan orman yangınları, Yarımadanın doğal bitki örtüsünün değişmesini etkilemiştir. Bundan dolayı da, bu kanun tasarısının çok yerinde olduğu kanaatini burada sizlere beyan ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, Türk Milletinin tarihe mal ettiği destanlardan biri olan Çanakkale Zaferini, tarihin derinliklerine inerek her Türk gencinin öğrenmesi lazımdır. Birinci Dünya Savaşında yiğitlerimizin cihanı hayrette bırakan Çanakkale Zaferi, başlıbaşına gerçek bir iman, eşsiz bir selamet destanıdır. Bu nedenle, tarihimizde ayrı bir önemi ve yeri vardır. Bilindiği gibi, Çanakkale Zaferi, Birinci Dünya Savaşında İtilaf kuvvetlerinin Çanakkale Boğazında Türklere yenilerek çekilmesiyle sonuçlanan en büyük zaferdir.

Zırhlı gemileri, topları, tüfekleri, uçakları, sayısız askerleri, bitip tükenmeyen hazineleriyle maddî yönden çok güçlü olan devletler cennet vatanımıza saldırmış, Osmanlı Devletinin ve milletimizin kalbi demek olan İstanbul'u ele geçirmek için, Çanakkale Boğazı, Saros Körfezi, Gelibolu Yarımadası ve Trakya'yı işgale başlamışlardır.

Çanakkale Boğazında meydana gelen savaş, tarihin kaydettiği en büyük savaşlardan biridir. Çehreleri, renkleri, dilleri ve ırkları değişik çeşitli milletlerden oluşan, insan selini andıran ordular milletimizin üstüne yürümüş, Mehmetçiğin göğsüne bomba ve mermi şimşekleri yağdırmıştır. Yerin altından binlerce dinamit fışkırmış, gökler ölüm indirmiş, yerler ölü püskürtmüştür. Bu manzarayı, İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif şöyle dile getiriyor:

"Şu boğaz harbi nedir, var mı ki dünyada eşi?

En kesif orduların yükleniyor dördü beşi."

Meşhur "Çanakkale Şehitleri" adlı şiirinde devam ediyor:

"Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına,

Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına.

Öteden saikalar parçalıyor afakı,

Beriden zelzeleler kaldırıyor amakı ,

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin,

Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağım,

Atılan her lağımın yaktığı yüzlerce adam,

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtmede yer,

O ne müthiş tipidir savrulur enkazı beşer.

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,

Boşanır sırtlara, vadilere sağanak sağanak."

İşte, bütün bu yakıcı, yıkıcı, öldürücü silahlar karşısında ordulaşan milletimizin bir tek dayanağı vardı; o da imanı. Kahraman Mehmetçiklerimiz, bu öldürücü silahların tehdidine karşı iman dolu göğsünü siper etmiş, bir gül bahçesine girercesine vatan uğrunda ölüp, şehit olmayı şeref bilmiştir.

Onun göğsündeki kat kat iman, alınır kal'a değildi. Düşmanın gülleleri, mermileri, aslan neferlerimizin göğsünde sönmüş, Çanakkale Boğazı, Saros Körfezi, Conkbayırı, Arıburnu, düşmanlarımıza mezar olmuştur.

Azmini, sebatını, kararlılığını ve birliğini Çanakkale'de bütün dünyaya ispat eden ve "Çanakkale geçilmez" dedirten Mehmetçiğin iman gücünü, yine büyük şairimiz Mehmet Âkif şöyle dile getiriyor:

"Değil mi cephenizin sinesinde iman bir,

Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir,

Değil mi sinede birdir vuran yürek, yılmaz,

Cihan yıkılsa emin ol, bu cephe sarsılmaz."

İtilaf Devletlerinin başarısızlığıyla sonuçlanan Çanakkale Muharebeleri, Birinci Dünya Savaşının seyrini değiştirip uzamasına sebep olduğu gibi, Çarlık Rusyasının çöküşünü de hazırlamış ve İngiltere'de hükümet değişikliğine yol açmıştır.

Türk Milleti, bu savaşta çok sayıda yetişmiş insanını kaybetmesine rağmen, kendisine has bir kahramanlık örneği sergileyen ordusu sayesinde, Balkan Savaşından kalma ezikliği üstünden atarak büyük bir askerî zafer kazanmıştır.

Değerli milletvekilleri, Çanakkale Muharebelerinde göğsündeki kat kat imanla düşmana geçit vermeyen Türk askerinin ve şehitlerimizin canlı hatırası Gelibolu Yarımadasının tarihî millî park olmasını istiyor ve destekliyoruz. Bu vesileyle, o şanlı ecdadı, şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle yâd ediyor, torunları olan aziz milletimizi ve sizleri saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Göksu.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Diğer Hükümler

Askerî ihtiyaçlar

MADDE 8. – Millî Parkta Millî Savunma Bakanlığına tahsisli veya savunma amacıyla kullanılması Genelkurmay Başkanlığınca öngörülen alanlarda bu Kanun hükümleri uygulanmaz.

Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığına tahsisli olup, savunma amacı ile kullanılmasına ihtiyaç kalmadığı Millî Savunma Bakanlığınca Maliye Bakanlığına bildirilen taşınmazlar, üzerinde bırakılan tesislerle birlikte, Millî Park amaçlarına uygun olarak kullanılmak üzere bedelsiz olarak Orman Bakanlığına tahsis edilir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Rıza Ulucak konuşacaklar.

Buyurun Sayın Ulucak. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA RIZA ULUCAK (Ankara) – Sayın Başkan, 186 sıra sayılı Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısının 8 inci maddesi üzerinde Fazilet Partimiz Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisimizin Sayın Başkanını ve değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.

Yüksek malumları olduğu üzere, Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan bu tasarı ile gerekçesi, 7.8.1995 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığımıza sunulmuştur. 1995 yılı sonu itibariyle erken seçim yapılması kararı alınması sebebiyle gündeme getirilemeyen ve bu nedenle kadük olan tasarı, 3.5.1996 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından yenilenmiş ise de, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 20 nci Döneminde, bu bilhassa manevî bakımdan çok önemli tasarıyı gündeme getirmek ve görüşmek mümkün olamamıştır. Son olarak, 22.6.1999 tarihinde tasarı Bakanlar Kurulunca tekrar yenilenmiş ve neticede, yüksek huzurunuza gelmiştir. İnşallah, herhangi bir engel bu tasarının kanunlaşmasını tekrar geciktirmez.

Gelibolu Yarımadamız, bilindiği gibi, yakın tarihimizin en büyük ve en önemli kara ve deniz muharebelerinin cereyan ettiği bir bölgemizdir. Tarihî bir gelişim sonucu gerileme sürecine girmiş olan tarihin en büyük ve en uzun süreli bir cihan imparatorluğunu ortadan kaldırmak, onu tarih sahnesinden silmek için kıyama kalkan Haçlı Ordularıyla kıyasıya yapılan çarpışmalarda, 250 000 şehit ve bir o kadar da yaralı verdik. Seksenbeş yıl önce cereyan eden muharebelerin izlerine, bu bölgede, yakın zamanlara kadar hâlâ rastlanıyordu.

Yıllarca önce o bölgeye yaptığım bir ziyarette, patlamayan mermiler, şarapnel parçaları ve muharebelere katılan kahramanlarımızın bazı zatî eşyalarının müzemsi bir binada sergilendiğini müşahede etmiştim. Bu muharebelerde sanki biz mağlup olmuşuz gibi yıllarca sessiz kalmışız, Haçlılar ise, bakımlı mezarlıklar ve anıtlar yapmada öncelik almışlardır; ancak, çok şükür, bir gecikmeyle de olsa, şehitlerimizi hatırlatacak bir anıt yaptık.

Merhum İstiklal Marşı Şairimiz en az bu anıt kadar kıymetli şiirinde, şehitlerimizi ve mertebelerini ne kadar güzel dile getirmiştir.

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi,

Bedr'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi."

"Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,

Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber" diyor.

Bu büyük müjdeyi hak eden şehitlerimizi, bu vesileyle, rahmetle ve minnetle anıyoruz; tabiî, seksenbeş yıl önce muharebelere iştirak etmiş gazilerimizden kalanlar varsa -inşallah, bunlardan halen yaşayanlar vardır- onlara uzun ömürler diyoruz ve gazilerimizi de rahmetle anıyoruz.

Üzerinde görüştüğümüz 8 inci madde, askerî ihtiyaçlar için getirdiği kuralla, kanunla getirilen birtakım esasların, Millî Parkta Millî Savunma Bakanlığına tahsisli veya savunma amacıyla kullanılması Genel Kurmay Başkanlığınca öngörülen alanlarda uygulanmasını yasaklamaktadır. Kuşkusuz, ülkemizin savunulması her şeyden önemlidir; bu bakımdan, bu kural, orada şehit düşen kahramanlarımızın da ruhlarını elbette memnun edecektir.

Bu maddenin ikinci fıkrasında ise "Millî Savunma Bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığına tahsisli olup, savunma amacıyla kullanılmasına ihtiyaç kalmadığı Millî Savunma Bakanlığınca Maliye Bakanlığına bildirilen taşınmazlar, üzerinde bırakılan tesislerle birlikte, Millî Park amaçlarına uygun olarak kullanılmak üzere bedelsiz olarak Orman Bakanlığına tahsis edilir" denilmektedir.

26.5.1973 tarihinde 7/6477 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla orman rejimine alınan, 2.11.1973 tarihinde de Millî Park olarak ilan edilmesine rağmen genel gerekçede belirtilen amaçlara uygun hizmetlerin ifası için gerekenler, ne hikmetse, çeyrek asırdan fazla bir süre geçmesine rağmen yapılamamıştır.

Ülkemizin şu gerçeğini ifade etmek istiyorum ki, askerlerimizin -yeni tabirle- konuşlandığı bütün bölgeler, en kısa zamanda en güzel konuma gelmektedir; bu bakımdan, ikinci fıkra hükmünce, savunma amacıyla kullanılmasına ihtiyaç kalmadığı için Orman Bakanlığına tahsis edilecek taşınmazlar ve üzerinde bırakılan tesisler, o bölgeyi daha da güzelleştirecektir.

Oldukça gecikmiş olmasına rağmen, artık, vakti saati geldiği için, inşallah, çıkarılacak bu kanunun hayırlı olması temennisiyle, Yüce Heyetinize tekrar saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Uluslararası yükümlülükler

MADDE 9. – Lozan Barış Anlaşmasının mezarlıklar ve anıtlara ilişkin 124 ile 136 ncı maddeleri hükümleri saklıdır.

BAŞKAN – Madde üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına?..

BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Gümüşhane Milletvekili Sayın Lütfi Doğan konuşacak.

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına, Gümüşhane Milletvekili Sayın Lütfi Doğan.

Buyurun Sayın Doğan. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA LÜTFİ DOĞAN (Gümüşhane) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; görüşülmekte olan bu tasarının 9 uncu maddesiyle ilgili olarak, Fazilet Partisi Grubu adına, düşüncelerimi arz etmek üzere, yüksek huzurunuza çıkmış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Efendim, 1915 yılında Çanakkale'de vuku bulan savaşın hatırası olarak, şimdi, buranın, millî park yeri olmasına ilişkin bir kanun tasarısının hazırlanması, yüksek huzurunuza getirilmesi, şahsen bendenizi çok memnun etmiştir. Bu konuda emeği geçenleri tebrik ediyor; Yüksek Heyetinize de, bu tasarının kanun haline gelmesinde gösterdiğiniz yakın ilgi ve gayretlerden dolayı, tekrar şükranlarımı arz etmek istiyorum; ama, müsaade ederseniz, hemen iki kısa maruzatta bulunmak istiyorum.

Bunlardan birincisi şu: Vaktiyle, bir savaş sırasında hudutta bulunan bir askerî birliğimizin erzakı çok azalmış. Sonuç itibariyle, kumandan, düşünmüş, ne yapacağı üzerinde epey tefekkürden sonra -çünkü, asker aç kalacak, erzak yok, mesafe uzun- bir telgraf kaleme almış; o zamanın ifadesine göre, şöyle diyor: "Padişahıma selam, asker aç, vesselam." Hemen, ilgili devlet başkanına ulaşıyor bu telgraf. Devlet başkanı, talimat veriyor ve en kısa şekilde, kısa süre zarfında, kumandanın istediği ihtiyaçlar karşılanıyor. Ondan sonra da, bu kısa ifadelerin, devlet kademelerinde, her yerde, imkân ölçüsünde kullanılması tavsiye ediliyor.

Arz etmek istediğim nokta şudur: Hakikaten, Gelibolu'da böyle bir millî parkın vücuda getirilmesi lüzumludur; ama, daha az, daha özet bir şekilde bu tasarı kaleme alınabilirdi. Buna rağmen, yine, emeği geçenleri tekrar tebrik ediyorum.

Efendim, Çanakkale Savaşı, bizim için son derece önemlidir; bir bakıma, tarihimizde dönüm noktasıdır, çok acı hatıraları da vardır; ama, o gün, hayatını, milletimizin, memleketimizin, mukaddesatımızın varlığı için severek feda eden insanları, biz, daima şükranla, rahmetle, takdirle anıyoruz; çünkü, o gün yapılan o savaşların neticesi, Allah'a çok şükür, Türkiyemiz, vatanımız, ülkemiz düşman zararından korunmuş; sonuç itibariyle, inşallah, ilelebet, dünyanın sonuna kadar da mahfuz kalacaktır; fakat, biz de, o insanları, daima rahmetle, minnetle, şükranla anacağız.

O zamanın durumu nedir, onu söylemeye gerek yok; gerçi, bir değerli arkadaşımız belirtti, 250 000 kadar şehit verdik dedi, doğru; ama, hepsi genç, 20 yaşında, 25 yaşında, 18 yaşında ve memleketimizde tahsil yapan insanlarımız, okumuş, münevver insanlarımız; yani, köyden geleni de var, tahsil yapanı da var. Sonuç itibariyle, zarar çok büyük olmuştur.

Merhum Akif, Çanakkale Destanında şunu söylüyordu, o günü hatırlatmak için arz etmek istiyorum:

"Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela,

Hani, tauna da züldür bu rezil istila."

Yani, o günün durumunu anlatmakta, zannediyorum ki, size arz ettiğim bu iki mısra, herhalde hafızanızdaki güzel hatıralarınızı tazelemiş oluyor.

Ancak, benim, şimdi, sizlere arz edeceğim ikinci nokta şudur: Demin bir Fransız generalinden, değerli bir arkadaşım bahsetti. Bendeniz de, yine, bir Fransız subayının hatıra defterinden alınan mana olarak şu cümleleri size arz etmek istiyorum. Bir tarihçimiz yazmıştı, onun kitabından mütalaa ettim. Bunu vaktiyle Cumhuriyet Senatomuzda da arz etmiştim. Fransız subayı, 18 Nisan 1915'teki vaki deniz savaşında yaralanıyor, denize düşüyor. Hatırasında yazdığı şey şu: "Yara almışım; ama, yüzmeyi bildiğim için sahile yaklaştım. Sahile yaklaştığımda, bir de baktım ki, elinde silah, silahının ucunda süngüsü bir asker -yani, ona göre düşman askeri; yani, bizim Müslüman Türk askeri- bekliyor, Ben, kendi kendime dedim ki; ben, bu yaradan kurtulacaktım; ama, sahile çıkacaktım; ama, şimdi bu Türk askeri beni katledecek. İyisi mi, gözlerimi yumayım, nasıl öldürüleceğimi görmeyeyim. Hakikaten, gözlerimi yumdum; ama, bir de baktım ki, hemen, bir el tuttu, beni çıkardı. Sahile çıktım; alelacele kaputunu sırtından çıkardı, bana giydirdi; düdük çaldı, hemen iki asker geldi, beni aldılar, yaralı olduğumu fark ettiler, revire götürdüler, yaramı sardılar ve bana da sıcak çay ikram ettiler."

Evet, aziz milletvekili arkadaşlarım, Muhterem Meclisimizin muhterem milletvekilleri; şimdi, bir düşman askeri, ki, sabahtan akşama kadar yapılan savaşta bizi yok etmek, topraklarımızı çiğnemek istiyorlardı; ama, düşmanına karşı vatanını müdafaa eden Müslüman Türk askerinin yüksek şahsiyetine lütfen dikkat buyurun, bu şahıs, belki ancak iptidai mektep okumuştur, belki lise tahsili de yapamamıştır; ama, onun, ailesinden aldığı, yaşadığı çevresinden, bu mübarek topraklarda bulunan insanlardan aldığı edep ve terbiye, insanî düşünce o kadar yüksek ki, dün düşman olan şahıs, bugün kendisini takdir ediyor ve diyor ki "beni kolumdan tuttu, çıkardı, kaputunu bana giydirdi ve beni tedavi edilmek üzere revire gönderdi, yaramı tedavi ettiler, orada bana çay ikram ettiler."

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bendenizin sizlere arz etmek istediği nokta şudur: Bu tasarının çıkarılması yerindedir, isabetlidir ve oradaki aziz şehitlerimizin hatıratını güzel bir şekilde anmaktır; ama, dikkat buyurun, son günlerde yaşadığımız çok acı hadiseler, hepiniz gibi bendenizi de çok düşündürmektedir. Acaba, o gün, düşmanına karşı, düşmanını etkisiz hale getirdikten sonra bu kadar yüksek bir düşünceyi, bu kadar alicenabane düşünceyi ortaya koyan bu milletin evladı -biz nerede, hangi eksiği yaptık ki- bugün, benim insanımı götürüyor, katlediyor, toprağa gömüyor, en şeni bir şekilde, bundan hiç acı duymayan insanlardan, bu ülkede yetişiyor. Değerli arkadaşlar, lütfen, bu konu üzerinde birlikte düşünelim, nerede eksiğimiz var, nerede eksik yaptık ki, memleketimizi huzursuz eden bu acılarla karşılaşıyoruz. Şimdi, bunun üzerinde iyiden iyiye düşünmek zamanıdır ve bu da, başta, siz muhterem milletvekilleri arkadaşlarıma terettüp eden ulvî bir görevdir.

Müsaade ederseniz, son bir şey daha arz etmek istiyorum. Dün, bir değerli arkadaşıma da izah buyurdum -şimdi bu sıralarda oturuyorlar- bir eser mütalaa ettim. Bu, Aslında, İngilizce yazılmış, bendeniz İngilizce bilmem; fakat, sağolsunlar, Türkçeye tercüme edilmiş, Türkçesinden okudum. Hepinizin bildiği bir cümle. Diyor ki "Kur'an-ı Kerim'in insanlara telkin ettiği prensipler arasında şu nokta da çok calibi dikkattir: Her insan, kendi kendine şunu düşünebilir, şu suali kendi kendine sorabilir: Ben, bu dünyada güzel bir hayat yaşamak, öbür dünyada da ebediyen mutlu olmak için nasıl davranmalıyım? Bu suale -felsefî, ilmî, mukaddes kitapların hepsini dikkate alın- dünyada en kapsamlı en olumlu cevabı verecek yegâne kitap Kur'an-ı Kerim'dir" diyor.

Şimdi, bendeniz, sizlerin yüksek huzurunda şunu arz etmek istiyorum: Beşikten mezara kadar bu ülkenin nezih evlatlarının her birine şu ciheti hatırlatmakta şahsen bendeniz çok fayda görüyorum; eminim ki, sizlerin de yüksek düşüncelerinize tercüman oluyorum: İnsanımıza, doğruyu, iyiyi, güzeli, hak ve hakikati benimsetmek, ona inanmak, iyiliği tanımak, bu iyilikten sadece kendi çevremiz değil, sadece kendi milletimiz değil, bütün insanlığın yararlanmasına hizmet etmek... Bunu yapacak olursak, Türkiyemizin geleceği çok aydınlık olacaktır. Sizlere arz ettiğim bir cümlemi tekrar ediyorum: Türkiyemiz, inşallah, gelecekte, dünya milletlerine, asil insaniyete örnek olacaktır.

Bu tasarının milletimize, memleketimize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılarımı arz ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Uygulanmayacak hükümler

MADDE 10. – Bu Kanunun kapsamına giren yerlerde 9.8.1983 tarihli ve 2873 sayılı Millî Parklar Kanununun 18 inci maddesinin (b) bendi hükmü uygulanmaz.

BAŞKAN – Madde üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ OKUDAN (Antalya) – Sayın Başkanım, değerli bakanlarım ve çok kıymetli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz, Gelibolu Yarımadası Tarihi Millî Parkı Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinde "Bu Kanun kapsamına giren yerlerde 9.8.1983 tarihli ve 2873 sayılı Millî Parklar Kanununun 18 inci maddesinin (b) bendi hükmü uygulanmaz" denilmektedir.

Millî Parklar Kanununun 18 inci maddesi fon gelirleriyle ilgilidir.

"Fon gelirleri:

Madde 18 - Millî Parklar Fonu;

a) Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesine konacak ödeneklerden,

b) Bu kanun kapsamına giren alanlarda her türlü yararlanma, işletme, giriş ücretleri, intifa ve irtifak haklarından doğan gelirler ile her türlü yayın gelirlerinden,

c) intifa veya irtifak haklarına dayanılarak yapılacak her türlü tesislerden, proje bedeli tutarının yüzde 3'ü oranında tahsil olanacak hisseden,

d) Her çeşit yardım ve bağışlardan,

teşekkül eder" denilmektedir.

Yani, 10 uncu madde, burada, fon teşkilindeki (b) bendini hükmen ortadan kaldırıyor. "2873 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin (b) bendi hükmü uygulanmaz..."

Bu hükme tekrar bakıyoruz "b) Bu Kanun kapsamına giren alanlarda her türlü yararlanma, işletme, giriş ücretleri intifa, irtifak haklarından doğan gelirler ile her türlü yayın gelirlerinden" denilerek fona aktarma yapılıyor. Halbuki, bu kanun tasarısının 5 inci maddesi fon gelirleriyle ilgili çok açık ve net bir şekilde yapılması gerekenleri belirtmiş. Ben, 10 uncu maddenin konulmasının gereğini pek anlayamadım.

Fon gelirleri için, kanun tasarısının 5 inci maddesinde "genel bütçeden aktarılacak miktar" deniliyor. Burada, Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinden konacak ödeneklerden var millî parklarla ilgili. "Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı giriş ücretleri ile bu alanda bulunan müze ve tanıtma merkezi giriş ücretleri, günübirlik kamp alanı gelirleri, kira ve işletme gelirleri" deniliyor ve yine, bu kanunun "Millî Parklar Fonu"yla ilgili kısımdaki benzer gelirler oraya aktarılıyor. Yani, bu (b) bendinin kaldırılmasıyla ilgili, bu kanun tasarısındaki 10 uncu maddenin gerekçesini, gereğini anlamış değilim.

Kıymetli arkadaşlar, Gelibolu Yarımadasının özelliği var. Bugüne kadar, şu dakikaya kadar konuşanlar, bununla ilgili çok kıymetli tespitlerde bulundular. Ben, bu Meclise her şeyiyle güveniyorum; çünkü, bu Mecliste, Türkiye'yi sıfırdan kuracak kadroların olduğunu biliyorum, görüyorum; yeter ki, hükümetiz de bu Meclise güvensin.

Orman Bakanlığında buranın kalmasını da anlayabilmiş değilim. Millî Savunma Bakanlığıyla ilgili 8 inci maddenin konulması gayet memnun edici; ancak, Gelibolu Yarımadası, sadece Millî Savunma Bakanlığını veya Orman Bakanlığını ilgilendiren konumda değil; aynı zamanda, Kültür Bakanlığının da ilgi alanı içindedir. Bu kanun tasarısında, Kültür Bakanlığıyla ilgili bir ilave yapılmamış, bir düzenleme getirilmemiş.

Yine, Ulaştırma Bakanlığıyla ilgili bir hüküm de yok. Neticede, Gelibolu Yarımadası, Çanakkale Boğazının bir tarafını teşkil etmekte ve oradan geçen gemiler, bir şekilde, Gelibolu Yarımadasıyla da ilgili gözükmektedir. Deniz trafiği kazalarını, ulaştırmayla ilgili birtakım güçlükleri de göz önünde bulunduracak olursak, Ulaştırma Bakanlığının da bu kanun tasarısının içerisinde yerinin olması gerekirdi diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, Orman Bakanlığının millî parklara sahip çıkması normal; ancak, Gelibolu Yarımadasındaki orman sahasına tek başına sahip çıkması yeterli olamaz; Orman Bakanlığının, Kültür Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığıyla ortaklaşa bir çalışma içerisinde olması gerektiği inancındayım.

Bütçe oluşturulurken, fonlar teşkil edilirken, millî parka giriş ücretlerinden bahsediliyor. Millî parklara insanlar nasıl ve neden girer? Oradan bir miktar gelir gelmesi bekleniyor... Tabiî, burada, millî duyguların muhafaza edilmesi, geliştirilmesi gerekmekte. Ayrıca, millî duyguların yanında ekonomik durumun yerinde olması gerekir ki, insanlar, millî duygular ile ekonomik oluşumlarını bir araya getirip geziye çıkabilsinler; tabiî, son günlerde bu mümkün gözükmüyor.

Ayrıca, niye oraya gezmeye gitsin; manevî duygular yönüyle, dinler tarihi açısından önem arz etmekte; Gelibolu, Çanakkale Harbi ve dinler tarihi açısından da çok büyük önem taşımaktadır. Dinler tarihini incelerken, oradaki duyguları anlamak, oradakileri hissetmek, ayrıca, oraya gidip bizzat görmekle, mahallinde keşif yapmakla mümkün olur.

Dünya tarihi açısından bakıyorsunuz; Birinci Dünya Savaşının çıkışındaki esas o 2 geminin Çanakkale ve İstanbul Boğazlarından geçip Sivastopol'a gitmesi, Çanakkale ve Gelibolu'nun önemini bir kere daha ortaya koymakta. Nitekim, dünya tarihinde savaşların çıkışıyla ilgili gezilerin sağlanabilmesi, ekonomi tarihi, harp psikolojisi, ırklar arasındaki ilişkiler, yine Gelibolu Yarımadasından rahatlıkla okunabilir durumdadır.

Bir de, günübirlikçiler var; yani, buraya giren, ziyaret eden kişilerin günübirlik olarak gelip gitmeleri; piknik yapmaya gelecekler, plaja girecekler, denizden faydalanacaklar vesaire. Tabiî, bu, hem mahallî yönden hem de ulusal yönden önem arz etmekte. Neticede, bir turizm ortaya çıkmaktadır ve bu bölgede Turizm Bakanlığının da söz sahibi olması gerekir; ancak, görüyoruz ki, tasarıda, Turizm Bakanlığıyla ilgili bir tek madde yok. Bunu da anlayabilmiş değilim.

Uluslararası turizm de, ulusal turizm de, mahallî turizm de turizmi ilgilendirdiği için, gerekli düzenlemenin, hiç olmazsa yönetmelik şeklinde yapılıp ilave edilmesinin gereğini belirtmekte fayda görüyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde, ormanlar, halen, devlet işletmesi olarak bulunmaktadır. Ormanların muhafazasında, yangından korunmasında ve bakımında çok ciddî sıkıntılar var; bunu hepimiz biliyoruz. Bugün, artık, dünyada, ormanlar, özelleştirme kapsamı içine alınmıştır ve birtakım dünya devletleri, özelleştirilmiş ormanlardan millî gelir sağlamaktadırlar, çok önemli gelirler sağlamaktadırlar; fakat, görüyoruz ki -tabiî, Gelibolu Yarımadası, millî park olarak ayrı statü içerisinde tutulur- burada, ormanlarımızın özelleştirilmesiyle ilgili, hiç olmazsa, teşvik veya küçük bir parçasının özelleştirilmesi şeklinde de olsa, bir belirti yok; o da ayrıca düşündürücü.

Değerli arkadaşlar, bu kanuna ihtiyaç vardı. Bu kanunun çıkmasına sebep olan, bu kanunda emeği geçen ve bu tasarıyı Meclise getiren başta Orman Bakanımız olmak üzere hükümet üyelerine ve sizlere şükranlarımı arz ediyorum; saygılarımı sunuyorum.

Sağ olun, var olun. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

Bu Kanunda hüküm bulunmayan haller

MADDE 11. – Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 9.8.1983 tarihli ve 2873 sayılı Millî Parklar Kanunu hükümleri uygulanır.

BAŞKAN – Grupları adına söz talebi?.. Yok.

Şahısları adına söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

Yönetmelik

MADDE 12. – Bu Kanunun uygulanmasına dair yönetmelikler, ilgili bakanlıkların görüşleri alınarak en geç altı ay içinde Bakanlıkça çıkarılır.

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına Sakarya Milletvekili Sayın Nevzat Ercan; buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, doğal, kültürel, tarihî, arkeoloji ve önemli savaş alanlarının bulunduğu yerler, millî park ve benzeri statüde koruma altına alınarak, gelecek kuşaklara olduğu gibi bırakılması, dünya ülkelerinin, üzerinde önemle durduğu bir konudur.

Dünyada ilk koruma çalışmalarına, Hazreti İbrahim’in, Mekke Şehrinin etrafını koruma altına alarak, buradaki bitkilere ve yaban hayvanlarına dokunulmamasını emirleriyle başlanıldığını hepimiz biliyoruz. Yine, Yüce Peygamberimiz de Medine Şehrinin yaklaşık 20 kilometre çapındaki çevresini koruma altına, aynı amaçla aldığını yine hatırlıyor ve biliyoruz.

1870’li yıllarda Amerika’da ilk koruma çalışmalarına başlanmış ve bu koruma statüsüne "millî park" adı verilerek adım atılmış, bu tarihten itibaren de dünyanın her tarafında millî park çalışmaları yaygınlaştırılmıştır; çünkü, gelecek kuşaklara olduğu gibi korunarak bırakabileceğimiz yegâne miras, millî parklardır. Esasen doğanın korunması, bütün insanlığın ortak düşüncesi olmalıdır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde ilk millî park çalışmaları 1950’li yıllarda başlamış ve 1958 yılında Yozgat Çamlığı ilk millî park ilan edilmiştir. Bunu Karatepe Aslantaş, Kızılcahamam Soğuksu takip etmiştir. Daha sonraları, Yedigöller, Manyas Kuş Cenneti, Munzur Vadisi, Termossos, Olimpos Beydağları, Dilek Yarımadası, Kovada Gölü, Uludağ, Ilgaz Dağı, Göreme, Alacahöyük, Nemrut Dağı gibi yerler millî park olarak ilan edilmiştir.

1973 yılında da, ilk defa, önemli bir savaş alanımız ve Türk tarihinde müstesna bir yeri olan Gelibolu Yarımadası millî park olarak ilan edilmiştir; Kurtuluş Savaşımızın önemli mihenk taşlarından olan Afyon-Kütahya mıntıkasında bulunan savaş alanları ise "Başkomutan" adıyla tarihî millî park olarak ilan edilmiştir.

1958 yılından 1993 yılına kadar 35 yılda 21 adet güzel yurt köşemiz millî park ilan edilmiş ve korunan alanlar 380 000 hektar civarına ulaştırılmıştır. Bu, ülkemiz yüzölçümünün yaklaşık yüzde 0,5'ine tekabül etmektedir. Halbuki, bu oran, dünya ülkelerinde en az yüzde 5, bazı ülkelerde ise yüzde 25'lere kadar tırmanmaktadır.

Millî parkları artırmak, hem bir medeniyet örneği hem de geleceğe bırakılan en büyük mirastır. Bu amaçla, Doğru Yol Partisinin iktidar olduğu dönemlerde millî park çalışmalarına özel bir önem verilmiştir. Millî park statüsüne kavuşturma, çok uzun bir bürokratik izin ve işlemlerden geçmesine ve Bakanlar Kurulu kararıyla ilan edilmesine rağmen, 1993-1995 yıllarında olağanüstü bir gayretle millî park sayıları ve alanları artırılmıştır. 1958-1993 yılları arasında 35 yılda millî park sayısı 21, alanı 380 000 hektarken, bu, iki yılda, yani, Doğru Yol Partisinin iktidar olduğu dönemdeki iki yılda, iki katına çıkarılarak 750 000 hektara ulaştırılmış ve ülke yüzölçümü oranı yüzde 0,5'ten yüzde 1 seviyesine çıkarılmıştır. Millî park sayısı da 32'ye yükseltilmiştir.

Bu, bir rekordur. Bu rekor da hiçbir iktidar döneminde kırılmamıştır, kırılamamıştır. Bu dönemde, Beyşehir Gölü, Kazdağları, Denizli Honaz Dağı, Kaçkar Dağları, Artvin Hatila Vadisi ile Karagöl Sahara, Niğde Aladağlar, Fethiye Ölüdeniz ve Saklıkent, Altınbeşik Mağarasıyla Marmaris gibi yerler, millî park statüsüne kavuşturulmuştur. Buralar, gelecek nesillerin, atalarını hayırla yâd edecekleri alanlar olarak tarihe mal olacaktır. Keşke, Marmaris ve benzeri yerler, daha önceleri millî park ilan edilseydi de, beton yığınları, bu güzelim yerlerin güzelliklerini yok etmeseydi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya savaş tarihinde, Gelibolu Yarımadası, Tarihî Millî Park alanının çok önemli bir yeri vardır; 250 000 gencecik vatan evladımız burada şehit olmuştur. 280 000 civarında da, diğer ülkelerin evladı burada hayatını kaybetmiştir.

Gelibolu'nun her metrekaresinde şehit kanı vardır. Bu kahraman evlatlarımızın hayatını kaybettiği bu tarihî alanları olduğu gibi koruyarak, yeni nesillerimize tanıtmamızın ayrı bir önemi olduğunu unutmamamız ve unuturmamamız gerekir. Dünyada buna benzer millî park alanlarının bulunduğu nice alanlar mevcuttur. Waterloo Savaşlarının yapıldığı alan, bunların en önemlilerinden bir tanesidir.

Gelibolu Yarımadasında, savaşın vahşetini göstermek, evlatlarımızın kahramanlıklarını abideleştirmek ve anılarını yaşatmak için, millî park ilan edilmesine rağmen, günümüze kadar yeterli çalışma yapılmadığı da, yapılamadığı da bir gerçektir.

1925 yıllarında diğer ülkelerin anıtlarının tamamlandığı düşünülürse, bizim bu konuda ne kadar geç kaldığımızı da anlayabiliriz. Şimdiye kadar birtakım çalışmalar, anıtlar, kitabeler yapılmasına rağmen, yeterli değildir. Bu açığı kısa sürede kapatmak için, 1994 yılında, mevcut gelişim planına göre projelerin tamamlattırılması için, o zamanki parayla 800 milyar TL ödenek ayrılmıştır. Tam çalışmalara başlama aşamasında, Temmuz 1994 yılında, bu alanın 4 049 hektarlık alanı yanarak, şehitlerimizin yeşil örtüsü yok olmuştur.

Yine, iktidarımız döneminde, Doğru Yol Partisinin iktidar olduğu dönemde, bir yıldan daha az bir sürede, yanan saha ağaçlandırılmıştır. Bu yangından sonra, milletimizin millî duyguları, her zaman olduğu gibi, hep şehitlerimizin yanında yer almıştır. Bu aşamada, buranın, uluslararası barış parkı olması gündeme gelmiş ve ülkemizde, ilk defa, çok ciddî bir uluslararası yarışma açılarak, bu alanın uzun devreli gelişim planı, yarışma neticesinde tespit edilmiştir.

Ne acıdır ki, sene 2000 ve 1995 yılından günümüze kadar, gözle görülür önemli bir şey ne yazık ki yapılamamıştır. Yangından sonra, bu alanın, millî park olarak, ülkemize yakışır olması ve şehitlerimizin kahramanlığının abideleştirilmesinin hızlandırılması için bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. 7 Ağustos 1995 tarihinde, dönemin Başbakanı Profesör Doktor Tansu Çiller tarafından Yüce Meclise sunulan Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısının Meclis gündemine alınmasını, memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek istiyorum.

Temennimiz, bütün insanlığa ibret olacak bu tarihî alan, tasarının kabulünden sonra, çok kısa sürede, şehitlerimize yakışır hale getirilir ve dünya barışının da sembolü olur. Elbette ki, bu alanın millî park ilan edilmesiyle, yöre halkının haklarının korunmasına da mutlak dikkat edilmelidir ve edilecektir.

Halka rağmen korumacılık olmaz; ancak, halkla beraber korumacılık sağlanabilir. Bu kanunla, yöre halkının hakları mutlaka gözetilmelidir. Millî park alanından gelir elde edilmesi için tedbirler alınmalıdır. Koruma ve kullanma dengesi mutlaka sağlanmalıdır.

Özellikle genç nesillerimizin, bu tarihî alanı ziyaret etmeleri için çaba sarf edilerek, millî duygu ve düşünceleri güçlendirilmelidir.

Ülkemize gelecek olan turistlerin bölgeye gelmeleri için tedbirler alınmalıdır. Bu, hem buralarda yaşayan insanlarımızın gelirlerini artırmaya vesile olacak hem de dünya barışına katkı sağlayacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ercan, açıyorum; lütfen, tamamlayın efendim.

NEVZAT ERCAN (Devamla) – Teşekkür ederim efendim.

Değerli milletvekilleri, Çanakkale Savaşlarında, Türk Milletinin vatan sevgisini, kahramanlığını, cesaretini, azmini ve fedakârlığını, millî parka gelen yerli ve yabancı ziyaretçilere, yaşayan tarih yorumuyla sunulmak üzere Meclis gündemine getirilen ve görüşmeleri tamamlanmak üzere olan bu kanun tasarısına, Doğru Yol Partisi olarak destek vereceğimizi bildiriyor, kanunun hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, hepinize, tekrar saygılarımı arz ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ercan.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 13. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 14. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde, şahsı adına, Adana Milletvekili Sayın İsmet Vursavuş konuşacaktır.

Buyurun Sayın Vursavuş.

İSMET VURSAVUŞ (Adana) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Yasa Tasarısı hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunarım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısı Genel Kurulumuzda görüşülmekte ve tasarı maddeleri, bütün gruplar tarafından uygun görülüp yasalaşmaktadır.

Türk Milletinin onurunun ve kahramanlığının simgesi olan Gelibolu savaşlarında, dünyanın istilacı ordularına karşı imkânsızı imkânlı kılan ve 253 bin şehit veren Türk Milletine yakışır bir düzenleme yapılması zorunluluğunun geç de olsa gündeme gelmesi, orada şehit olan kahramanlarımıza, şehitlerimize, gazilerimize karşı görevimizi yerine getirmiş olmanın mutluğu içerisindeyiz.

Değerli milletvekilleri, kendisini uygar sanan Avrupa'nın, millî parkçılıkta, bizlerden, Türkiyemizden çok zaman sonra millî park kavramına sıcak bakması, ülkemizin bu değerlere ne kadar sahip olduğunun bir göstergesidir. Diğer istilacı milletlerin mezarlıklarının yanında bizim şehitliğimizin çok sade kalışı, şehitlerimize ve onların anılarına önem vermeyişimiz şeklinde anlaşılmasın; şehit ve gaziler, Türk Milletinin kalbinde daima yaşamıştır, yaşayacaktır. 1973 yılında mevcut alanın millî park olarak tefrikiyle hizmetler ve tanıtımlar yapılmış ve millî park bugünkü duruma getirilmiştir. Bugüne kadar burada yapılan hizmetlerde emeği geçen bütün görevlilere teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

Elbette şehitlerimiz için yapılanlar azdır. Çıkacak bu yasayla düzenlemeler yapılacak, mastır planın uygulanması sonucu dünyaya örnek bir millî park olacaktır; buna eminiz.

Burada dikkat edilmesi gereken, yersiz yapılaşmalardan kaçınmak, topografik yapının ve mevcut floranın muhafazasının devamını sağlamak birinci planda görevimiz olmalıdır. Bu da, yapılacak mastır planın uygulanmasında uzman kişilerce -elbette kadro bu şekilde oluşacak- uzun devreli gelişim planı sayesinde fon ve genel bütçeden ayrılacak ödeneklerle sağlanacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa tasarısı geç gelmiş bir yasa tasarısıdır; yasalaşması, siz değerli 21 inci Dönem milletvekilleriyle 57 nci hükümete nasip olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ediyor, saygılar sunuyoruz.

Burada, şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı ve minnetle anıyor, yönetmeliklerin bir an önce çıkarılması dileğiyle, yasanın, ülkemize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın şekli konusunda Yüce Heyetinizin kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylamayı başlatıyor ve 3 dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Gelibolu Yarımadası Tarihi Millî Parkı Kanunu Tasarısı ile ilgili yapılan açık oylamanın sonucunu açıklıyorum:

Katılan sayın milletvekili sayısı : 218

Kabul : 209

Ret : Yok

Çekimser : Yok

Mükerrer : 9

(Alkışlar)

Böylece, tasarı kanunlaşmıştır; hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, Hayvanları Koruma Kanunu Tasarısı ve İçişleri ve Çevre komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

2. – Hayvanları Koruma Kanunu Tasarısı ve İçişleri ve Çevre Komisyonları Raporları (1/393) (S.Sayısı: 89)

BAŞKAN – Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, diğer işlerde de komisyonun bulunamayacağı anlaşıldığından; alınan karar gereğince, deprem felaketi nedeniyle yapılan çalışmalar ve alınması gereken tedbirler konusundaki Meclis araştırması komisyonu raporu ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için 22 Şubat 2000 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum ve bütün değerli milletvekili arkadaşlarıma hayırlı akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 18.10

 

VII. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (7/1128)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

24.12.1999

Kemal Albayrak

Kırıkkale

1. Bakanlığınızın halenKırıkkale İlinde yürüttüğü mevcut yatırım projeleri nelerdir?

Sözkonusu projeler için 1999 yılı itibariyle ne kadar harcama yapılmıştır ve işin bitirilme süresi nedir, 2000 yılında ne kadar ödenek ayrılmıştır?

2. 2000 malî yılı Bakanlığınız bütçesinde Kırıkkale İlinde halen devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınızın 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Kırıkkale İli için düşünülen yeni yatırımlar var mıdır? Bu yatırımlar için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibarı ile işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü 17.2.1999

Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/1290.004124

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 25.1.2000 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-3888 sayılı yazınız.

Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak tarafından hazırlanan “Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarının Kırıkkale İlinde yapılacak yatırımlarına ilişkin” 7/1128 Esas No.lu yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Bakanlığımız merkez birimlerinin 2000 yılı yatırımları 400 milyar TL. olup, Kırıkkale İlinde yatırım projesi bulunmamaktadır.

Bakanlığım bağlı kuruluşlarından Sosyal Sigortalar Kurumunun 2000 Yılı Yatırım Programında Kırıkkale İli ile ilgili herhangi bir yatırım projesi bulunmamaktadır.

Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün 1999 ve 2000 Yılı yatırım programları bünyesinde yeralan yatırım projeleri içerisinde Kırıkkale İlinde inşaat projesi yatırımı öngörülmemiştir. Ancak, bilgisayar ve makina-teçhizat alımı projesinde alımı planlanan bilgisayar ve donanımlarının tahsisi il sigortalı sayıları esas alınarak yapılmaktadır. Buna göre, bilgisayar ve donanımları alımının gerçekleşmesi ile Kırıkkale İl Müdürlüğü hizmetlerinin ihtiyacı da gözönünde bulundurularak alımlardan tahsis yapılabilecektir.

İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğünün ise, Kırıkkale İlinde, 1999 ve 2000 yıllarında herhangi bir yatırım projesi bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Yaşar Okuyan

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

2. — Kırıkkale Milletvekili KemalAlbayrak’ın;

- Kırıkkale İlinde yapılacak yatırımlara,

Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun;

- Tokat İlindeki yatırımlara,

Aksaray Milletvekili RamazanToprak’ın;

- Aksaray İli için planlanan yatırımlara,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı H. Hüsamettin Özkan’ın cevabı (7/1154, 1160, 1243)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

24.12.1999

Kemal Albayrak

Kırıkkale

1. Bakanlığınızın halen Kırıkkale İlinde yürüttüğü mevcut yatırım projeleri nelerdir?

Sözkonusu projeler için 1999 yılı itibariyle ne kadar harcama yapılmıştır ve işin bitirilme süresi nedir, 2000 yılında ne kadar ödenek ayrılmıştır?

2. 2000 malî yılı Bakanlığınız bütçesinde Kırıkkale İlinde halen devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınızın 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Kırıkkale İli için düşünülen yeni yatırımlar var mıdır? Bu yatırımlar için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibari ile işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

24.12.1999

M. Ergün Dağcıoğlu

Tokat

1. Bakanlığınızın halen Tokat İlinde yürüttüğü mevcut yatırım projeleri nelerdir? Sözkonusu projeler için 1999 yılı itibariyle ne kadar harcama yapılmış ve işin bitirilme seviyesi ne olmuştur?

2. 2000 malî yılı Bakanlığınız bütçesinde Tokat İlinde halen devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek öngörülmüştür? Bu ödeneklerin iş programına göre kullanılması halinde mevcut yatırımların ne zaman bitirilmesi düşünülmektedir?

3. Bakanlığınızın 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Tokat İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delelatlerinizle arz ederim.

13.1.2000

Ramazan Toprak

Aksaray

Sorular :

Bakanlığınızın, Aksaray İli ile ilgili olarak,

1. 2000 yılı ve sonrası için planlanmış veya planlanması öngörülen yatırımları nelerdir?

2. Sözkonusu yatırımların fizikî ve malî gerçekleşme oranları ile muhtemel tamamlanma tarihleri nedir?

T.C.

DevletBakanlığı

Başbakan Yardımcılığı 15.2.2000

Sayı : B.02.0.002/40/0254

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliği

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığına)

İlgi : 25.1.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-3900 sayılı yazınız.

Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak, Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu ve Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak’ın tarafıma tevcih ettiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen 7/1154, 7/1160, 7/1243 esas numaralı yazılı soru önergelerine ilişkin cevaplar ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinizi rica ederim.

H. Hüsamettin Özkan

Devlet Bakanı

Başbakan Yardımcısı

Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın
7/1154-3439 Sayılı Yazılı Soru Önergesine Verilen Cevaplar

Soru 1 : Bakanlığınızın halen Kırıkkale İlinde yürüttüğü mevcut yatırım projeleri nelerdir?

Sözkonusu projeler için 1999 yılı itibarıyla ne kadar harcama yapılmıştır ve işin bitirilme süresi nedir, 2000 yılında ne kadar ödenek ayrılmıştır?

Cevap 1 : Bakanlığım bağlı kuruluşu olan Diyanet İşleri Başkanlığının, Kırıkkale’de devam eden yatırım projeleri bulunmamaktadır. Bu itibarla 1999 yılında herhangi bir harcama yapılmadığı gibi 2000 yılı bütçesinde de ödenek ayrılmamıştır.

Bakanlığım ilgili kuruluşu olan T. Halk Bankası 1999 yılında Kırıkkale’deki 2 şubesinin teknolojisini yenilemiş ve “Bank 2000” projesini tamamlayarak otomasyona geçmiştir. Keskin Şubesi Hizmet Binasının tadilatı için 9 134 milyon TL. harcama yapılmış ve bu şube banka imajına yakışır çağdaş bir görünüme kavuşturulmuştur.

Soru 2 : 2000 malî yılı Bakanlığınız bütçesinde Kırıkkale İlinde halen devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

Cevap 2 : Bakanlığım bağlı kuruluşu olan Diyanet İşleri Başkanlığının Kırıkkale’de devam eden yatırımı bulunmadığından 2000 Yılı Bütçesinde de ödenek ayrılmamıştır.

Bakanlığım ilgili kuruluşu olan T. Halk Bankası 233 Sayılı K.H.K.’ye tabi bir kamu işletmesi olup, Bankanın 2000 yılı yatırım programı, 13.10.1999 tarih ve 99/13414 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 29.9.1999 tarih ve 99/9 sayılı genelgelerde öngörülen güvenlik, zaruri projeler ile yıllık projeler dışında yeni proje getirilmemesi, getirilecek projelerin deprem bölgesiyle sınırlandırılmasına ilişkin bağlayıcı hükümler dikkate alınarak hazırlanmıştır.

Soru 3 : Bakanlığınızın 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Kırıkkale İli için düşünülen yeni yatırımlar var mıdır? Bu yatırımlar için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibarı ile işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

Cevap 3 : Bakanlığım bağlı kuruluşu olan Diyanet İşleri Başkanlığının 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Kırıkkale’de yeni yatırımları bulunmamaktadır.

Bakanlığım ilgili kuruluşu olan T. Halk Bankasının 2000 yılında Kırıkkale’deki şube binalarının tadilatı, kiralık olan binaların ise zaruri ve acil bakım ve onarım harcamaları yapılması 2000 yılı yatırım programı içerisinde yer almaktadır. Bununla birlikte, ülkemiz reel sektörüne sunduğu desteklerle üretim, yatırım, istihdam ve ihracat hacmimize büyük katkı sağlayan Türkiye Halk Bankası; genel bankacılık alanında gösterdiği üstün performansın yanısıra uyguladığı selektif kredi politikaları ile de bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarını gidermeyi ve böylece ülkemizin topyekün kalkınmasını hedeflemektedir.

Bu bilinçten hareketle Banka; Kalkınmada Öncelikli Yöre kapsamında bulunan ve bu nedenle birtakım yatırım ve kredi avantajlarına sahip Kırıkkale gibi ekonomik ve sosyal potansiyeli yüksek yörelere özel bir önem ve öncelik vermektedir.

Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun 7/1160-3447
Sayılı Yazılı Soru Önergesine Verilen Cevaplar

Soru 1 : Bakanlığınızın halenTokat İlinde yürüttüğü mevcut yatırım projeleri nelerdir? Sözkonusu projeler için 1999 yılı itibariyle ne kadar harcama yapılmış ve işin bitirilme seviyesi ne olmuştur?

Cevap 1 : Bakanlığım bağlı kuruluşu olan Diyanet İşleri Başkanlığının Tokat’da devam eden yatırım projeleri bulunmamaktadır. Bu itibarla 1999 yılında herhangi bir harcama yapılmamıştır.

Bakanlığım ilgili kuruluşu olan T. HalkBankası 1999 yılında Tokat’daki 8 Şubesinin teknolojisini yenilemiş ve “Bank 2000” projesini tamamlayarak otomasyona geçmiştir.

Soru 2 : 2000 malî yılı Bakanlığınız bütçesinde Tokat İlinde halen devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek öngörülmüştür? Bu ödeneklerin iş programına göre kullanılması halinde mevcut yatırımların ne zaman bitirilmesi düşünülmektedir?

Cevap 2 : Bakanlığım bağlı kuruluşu olan Diyanet İşleri Başkanlığının Tokat’da devam eden yatırımı bulunmadığından 2000 Yılı Bütçesinde de ödenek ayrılmamıştır.

Bakanlığım ilgili kuruluşu olan T. HalkBankası 233 Sayılı K.H.K.’ye tabi kamu işletmesi olup, Bankanın 2000 yılı yatırım programı, 13.10.1999 tarih ve 99/13414 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 29.9.1999 tarih ve 99/9 sayılı genelgelerde öngörülen güvenlik, zaruri projeler ile yıllık projeler dışında yeni proje getirilmemesi, getirilecek projelerin deprem bölgesiyle sınırlandırılmasına ilişkin bağlayıcı hükümler dikkate alınarak hazırlanmıştır.

Soru 3 : Bakanlığınızın 2000 yılı Bütçesi ve iş programına göre Tokat İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

Cevap 3 : Bakanlığım bağlı kuruluşu olan Diyanet İşleri Başkanlığının 2000 yılı Bütçesi ve iş programına göre Tokat’da yeni bir yatırımı bulunmamaktadır.

Bakanlığım ilgili kuruluşu olan T. Halk Bankasının 2000 yılında Tokat, Niksar/Tokat, San. Sit./Tokat, Zile/Tokat şube binalarının tadilatı, kiralık olan binaların ise zaruri ve acil küçük bakım ve onarım harcamaları yapılması 2000 yılı yatırım programı içerisinde yer almaktadır. Bununla birlikte, ülkemiz reel sektörüne sunduğu desteklerle üretim, yatırım, istihdam ve ihracat hacmimize büyük katkı sağlayan Türkiye Halk Bankası; genel bankacılık alanında gösterdiği üstün performansın yanısıra uyguladığı selektif kredi politikaları ile de bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarını gidermeyi ve böylece ülkemizin topyekün kalkınmasını hedeflemektedir.

Bu bilinçten hareketle Banka; Kalkınmada Öncelikli Yöre kapsamında bulunan ve bu nedenle birtakım yatırım ve kredi avantajlarına sahip Tokat gibi ekonomik ve sosyal potansiyeli yüksek yörelere özel bir önem ve öncelik vermektedir.

Aksaray Milletvekili RamazanToprak’ın 7/1243-3702
Sayılı Yazılı Soru Önergesine Ver
ilen Cevaplar

Soru 1 : Bakanlığınızın Aksaray İli ile ilgili olarak 2000 yılı ve sonrası için planlanmış ve planlanması öngörülen yatırımları nelerdir?

Cevap 1 : Bakanlığım bağlı kuruluşu olan Diyanet İşleri Başkanlığının Aksaray’da 2000 yılı ve sonrası için planlanmış veya planlanması öngörülen herhangi bir yatırımı bulunmamaktadır.

Bakanlığım ilgili kuruluşu olan T. Halk Bankası 1999 Yılında Aksaray’daki 2 Şubesinin teknolojisini yenilemiş ve “Bank 2000” projesini tamamlayarak otomasyona geçmiştir. T. Halk Bankası 233 Sayılı K.H.K.”ye tabi bir kamu işletmesi olup, Banka’nın 2000 yılı yatırım programı, 13.10.1999 tarih ve 99/13414 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 29.9.1999 tarih ve 99/9 sayılı genelgelerde öngörülen güvenlik, zaruri projeler ile yıllık projeler dışıda yeni proje getirilmemesi, getirilecek projelerin deprem bölgesiyle sınırlandırılmasına ilişkin bağlayıcı hükümler dikkate alınarak hazırlanmıştır. Bu kapsamda, T. Halk Bankasının 2000 yılında Aksaray’daki şube binalarının tadilatı, kiralık olan binaların ise zaruri ve acil küçük bakım ve onarım harcamaları yapılması 2000 yılı yatırım programı içerisinde yer almıştır. Bununla birlikte, ülkemiz reel sektörüne sunduğu desteklerle üretim, yatırım, istihdam ve ihracat hacmimize büyük katkı sağlayan Türkiye Halk Bankası; genel bankacılık alanında gösterdiği üstün performansın yanısıra uyguladığı selektif kredi politikaları ile de bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarını gidermeyi ve böylece ülkemizin topyekün kalkınmasını hedeflemektedir.

Bu bilinçten hareketle Banka; Kalkınmada Öncelikli Yöre kapsamında bulunan ve bu nedenle birtakım yatırım ve kredi avantajlarına sahip Aksaray gibi ekonomik ve sosyal potansiyeli yüksek yörelere özel bir önem ve öncelik vermektedir.

Soru 2 : Sözkonusu yatırımların fizikî ve malî gerçekleşme oranları ile muhtemel tamamlanma tarihleri nedir?

Cevap 2 : Bakanlığım bağlı kuruluşu olan Diyanet İşleri Başkanlığının Aksaray’da devam eden yatırımı bulunmamaktadır.

Bakanlığım ilgili kuruluşu olan T. Halk Bankasının ise 2000 yılı içerisinde Aksaray’daki şube binalarının tadilatı, zaruri, acil küçük bakım ve onarım işlemleri yapılacaktır.

3. — Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, Tokat İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı MetinBostancıoğlu’nun cevabı (7/1179)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

24.12.1999

M. Ergün Dağcıoğlu

Tokat

1. Bakanlığınızın halen Tokat İlinde yürüttüğü mevcut yatırım projeleri nelerdir? Sözkonusu projeler için 1999 yılı itibariyle ne kadar harcama yapılmış ve işin bitirilme seviyesi ne olmuştur?

2. 2000 malî yılı Bakanlığınız bütçesinde Tokat İlinde halen devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek öngörülmüştür? Bu ödeneklerin iş programına göre kullanılması halinde mevcut yatırımların ne zaman bitirilmesi düşünülmektedir?

3. Bakanlığınızın 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Tokat İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 17.2.2000

Sayı : B.08.0.APK.0.03.05.00-03/423

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 25.1.2000 tarih ve A.01.0.GNS0.10.00.02.3871-7/1179-3466/8520

sayılı yazısı.

Tokat Milletvekili Sayın Mehmet Ergün Dağcıoğlu’nun, “Tokat İlindeki yatırımlara ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. Bakanlığımızın 1999 yılı bütçesinden Tokat İline, 222 sayılı Yasanın ilgili hükümleri gereğince, il ilköğretim kurumları yapım programları dahilinde yapımları sürdürülen ilköğretim kurumlarının yapım-bakım ve benzeri işlerinde kullanılmak üzere 1 060 milyar lira ödenek tahsis edilmiştir. Bu ödenek, il özel idare katkısı ve diğer gelirler de ilave edilerek; 36 derslikli 3 yatılı ilköğretim bölge okulu, 10 derslikli 1 pansiyonlu ilköğretim okulu, 86 derslikli 8 adet ilköğretim okulu ile 7 adet ilköğretim okulunun onarım işine harcanmıştır.

Bunlardan 24 derslikli 2 yatılı ilköğretim bölge okulu bitirilerek hizmete verilmiştir. Diğerlerinin son durumlarının tespit çalışmaları sürdürülmektedir.

İhaleleri merkezden yapılan; 240 öğrencilik Erbaa Güneykent ilköğretim okulu ile 480 öğrencilik Merkez Oğulbey ilköğretim okulunun inşaatına 1999 yılı içinde başlanarak yapımları tamamlanmış ve hizmete verilmiştir. Bu okullar için, KDV hariç toplam 444 038 milyar lira harcanmıştır.

2. 2000 yılında devam eden iş olarak, il programında yer alacak yatırımların tamamının bitirilmesi için çalışılacaktır. Bu maksatla 2000 yılı yatırım programında toplu proje olarak yeralan ödeneğin iller bazında dağılımları; 1999 yılı programından 2000 yılı programına devredilen işlerin son durumlarının kesin tespiti ile mevcut öğrenci sayıları dikkate alınarak bilahare belirlenecektir.

3. 2000 yılı içerisinde merkezden ilave edilerek yaptırılması kararlaştırılan ilköğretim okullarından, her biri 480 öğrencilik iki ilköğretim okulu Tokat İlinde yer almaktadır. Bu okulların 2000 yılı içinde bitirilmesi planlanmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Metin Bostancıoğlu

Millî Eğitim Bakanı

4. — Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, Tokat İlindeki yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (7/1187)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

24.12.1999

M. Ergün Dağcıoğlu

Tokat

1. Bakanlığınızın halen Tokat İlinde yürüttüğü mevcut yatırım projeleri nelerdir? Sözkonusu projeler için 1999 yılı itibariyle ne kadar harcama yapılmış ve işin bitirilme seviyesi ne olmuştur?

2. 2000 malî yılı Bakanlığınız bütçesinde Tokat İlinde halen devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek öngörülmüştür? Bu ödeneklerin iş programına göre kullanılması halinde mevcut yatırımların ne zaman bitirilmesi düşünülmektedir?

3. Bakanlığınızın 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Tokat İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü 17.2.2000

Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/1291.004125

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 25.1.2000 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-3888 sayılı yazınız.

Tokat Milletvekili Mehmet Ergün Dağcıoğlu tarafından hazırlanan “Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarının Tokat İlinde yapılacak yatırımlarına ilişkin” 7/1187 Esas No.lu yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Bakanlığımız merkez birimlerinin 2000 Yılı yatırımları 400 milyar TL. olup, Tokat İlinde yatırım projesi bulunmamaktadır.

Bakanlığım bağlı kuruşlarından Sosyal Sigortalar Kurumunun 2000 Yılı Yatırım Programında yeralan toplam ödenek miktarı 36.7 trilyon TL.’dir. Sözkonusu Yatırım Programında yeralan Tokat-Turhal Hastanesi Ek Poliklinik inşaatı için 1 milyar TL. ödenek ayrılmıştır.

Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün 1999 ve 2000 yılları yatırım programında yeralan yatırım projeleri içerisinde Tokat İlinde inşaat projesi yatırımı öngörülmemiştir. Tokat İlinde hizmet ve lojman binası bulunduğundan yatırıma ihtiyaç duyulmamaktadır. Ancak, bilgisayar ve makina-teçhizat alımı projesinde alımı planlanan bilgisayar ve donanımlarının tahsisi ise il sigortalı sayıları esas alınarak yapılmaktadır. Buna göre, bilgisayar ve donanımları alımının gerçekleşmesi ile Tokat İl Müdürlüğü hizmetlerinin ihtiyacı da gözönünde bulundurularak alımlardan tahsis yapılabilecektir.

İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğünün ise Tokat İlinde, 1999 ve 2000 yıllarında herhangi bir yatırım projesi bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Yaşar Okuyan

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

5. — Aksaray Milletvekili RamazanToprak’ın, Aksaray İli için planlanan yatırımlara ilişkin soruları ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (7/1222)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinizle arz ederim.

13.1.2000

Ramazan Toprak

Aksaray

Sorular :

Bakanlığınızın, Aksaray İli ile ilgili olarak,

1. 2000 yılı ve sonrası için planlanmış veya planlanması öngörülen yatırımları nelerdir?

2. Sözkonusu yatırımların fizikî ve malî gerçekleşme oranları ile muhtemel tamamlanma tarihleri nedir?

T.C.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü 17.2.2000

Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/1289.004123

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 25.1.2000 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-3888 sayılı yazınız.

Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak tarafından hazırlanan “Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarının Aksaray İli için planlanan yatırımlarına ilişkin” 7/1222 Esas No.lu yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Bakanlığımız merkez birimlerinin 2000 Yılı yatırımları 400 milyar TL. olup, Aksaray İlinde yatırım projesi bulunmamaktadır.

Bakanlığım bağlı kuruluşlarından Sosyal Sigortalar Kurumunun Yatırım Programında yeralan Aksaray Hastanesi inşaatı için (50 yatak + dispanser inşaatı) 1999 yılında 220 milyar TL. harcama yapılmış olup, 2000 Yılı Yatırım Programında 340 milyar TL. ödenek ayrılmıştır. Fizikî gerçekleşme oranı % 27 olan hastane inşaatının 2001 yılında tamamlanması planlanmaktadır.

Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün 2000 Yılı Yatırım Programında yeralan yatırım projeleri içerisinde Aksaray İlinde inşaat projesi yatırımı öngörülmemiştir. Ancak, bilgisayar ve makina-teçhizat alımı projesinde alımı planlanan bilgisayar ve donanımlarının tahsisi il sigortalı sayıları esas alınarak yapılmaktadır. Buna göre, bilgisayar ve donanımları alımının gerçekleşmesi ile Aksaray İl Müdürlüğü hizmetlerinin ihtiyacı da gözönünde bulundurularak alımlardan tahsis yapılabilecektir.

İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğünün ise, 2000 Yılı Yatırım Programında Aksaray İline ait herhangi bir yatırım projesi bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Yaşar Okuyan

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

6. — Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın’ın, Zehra Vakfı Genel Başkanının kaçırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından sorusu ve Maliye Bakanı ve İçişleri Bakanı Vekili Sümer Oral’ın cevabı (7/1260)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

29.12.1999 Çarşamba günü kimliği belirsiz kişiler tarafından saat 18.30’da ikâmet ettiği vakfa ait Üsküdar’daki evinden kaçırılan; İstanbul Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Sayın İzzettin Yıldırım ile ilgili aşağıdaki soruların İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Alaattin Sever Aydın

Batman

1. Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Sayın İzzettin Yıldırım kimler tarafından ve neden kaçırılmıştır?

2. Bakanlık olarak olayı aydınlatmak için bugüne kadar yürüttüğünüz çalışmalarınız hangi aşamadadır?

3. Eğer faili meçhul bir kaçırma olayı ise; bu faili meçhuller ne zamana kadar sürecek ve ne zaman durdurulacaktır?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 16.2.2000

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.044355

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 25.1.2000 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-(7/1260)-3741/9087 sayılı yazısı.

Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın tarafından TBMMBaşkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. 2. 17.1.2000 tarihinde yasadışı Hizbullah terör örgütüne yönelik olarak yapılan operasyon neticesinde; örgüt lideri Hüseyin Velioğlu ölü ve örgütün üst düzey sorumlularından Edip Gümüş ile Cemal Tutar isimli örgüt elemanları sağ olarak yakalanmışlardır.

Yakalanan bu şahısların ifadeleri ve örgüt evinden çıkan dokümanlardan elde edilen bilgiler doğrultusunda;

28.1.2000 günü İstanbul Kartal İlçesi Çavuşoğlu mahallesi Samanyolu caddesi Görkemli sokak No : 12 adresinde tek katlı örgüte ait müstakil evin bahçesinde yapılan kazı çalışması neticesinde (9) erkek cesedinin çıkarıldığı, bu cesetler içerisinde Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım’ın cesedi kardeşi Cesim Yıldırım tarafından teşhis edildiği anlaşılmıştır.

3. Emniyet güçlerimiz kanun dışı yapılan her türlü olayın aydınlatılması ve faillerin ele geçirilmesi amacıyla çalışmalarını aralıksız olarak sürdürmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Sümer Oral

Maliye Bakanı

İçişleri Bakanı Vekili

7. — Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa İline yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (7/1280)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Zülfükar İzol

Şanlıurfa

Sorular

1. Bakanlığınızın 2000 Malî Yılı Bütçe yatırım ödenekleri ne kadardır?

2. 2000 yılında Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödenekleri, genel, katma ve Bakanlığınızla ilgili özerk bütçeli daireler ve yatırımlar projeleri itibariyle ne kadardır?

3. Ayrılan ödenekler çerçevesinde Şanlıurfa’daki mevcut yatırımların ne zaman tamamlanması öngörülmektedir?

T.C.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü 17.2.2000

Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/1288.004088

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 27.1.2000 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1280-3769/9151 sayılı yazınız.

Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol tarafından hazırlanan “Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarının 2000 malî yılı bütçesinden Şanlıurfa İline ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin” 7/1280 Esas No.lu yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Bakanlığımız merkez birimlerinin 2000 Yılı Yatırım Programında yeralan projelerin toplam ödenek miktarı 400 milyar TL. olup, Şanlıurfa İlinde yatırım projesi bulunmamaktadır.

Bakanlığım bağlı kuruluşlarından Sosyal Sigortalar Kurumunun 2000 Yılı Yatırım Programında yeralan toplam ödenek miktarı 36.7 trilyon TL.’dir. Sözkonusu yatırım programında yeralan 400 yataklı GAPHastanesi ve Ceylanpınar Dispanseri için 1’er milyar TL. ödenek ayrılmıştır.

Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün 2000 Yılı Yatırım Programında yeralan yatırım projeleri içerisinde Şanlıurfa İlinde inşaat projesi yatırımı öngörülmemiştir. Ancak, bilgisayar ve muhtelif makina-teçhizat alımı projesinde alımı planlanan bilgisayar ve donanımlarının tahsisi, il sigortalı sayıları esas alınarak yapılmaktadır. Buna göre, bilgisayar ve donanımları alımının gerçekleşmesi ile Şanlıurfa İl Müdürlüğü hizmetlerinin ihtiyacı da gözönünde bulundurulacak ve alımlardan tahsis yapılabilecektir.

İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğüne 2000 yılı yatırımları için Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığınca, 375 milyar TL. Genel İdare ve 4 800 milyar TL. Eğitim Sektörü olmak üzere toplam 5.175 milyar TL. ödenek tahsis edilmiş olup, Şanlıurfa İline ait herhangi bir yatırım projesi bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Yaşar Okuyan

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

8. — Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Hizbullah örgütünün eylemlerine ilişkin İçişleri Bakanından sorusu ve Maliye Bakanı ve İçişleri Bakanı Vekili Sümer Oral’ın cevabı (7/1289)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

20.1.2000

Kemal Albayrak

Kırıkkale

1. Basın ve medyada duyulan ve İstanbul’daki işadamlarının öldürülmesi olaylarının failleri olduğu ileri sürülen Hizbullah örgütü ülkemizde ne zamandan beri faaliyet göstermektedir, bunun PKK örgütü ile ilişkisi var mıdır?

2. İstanbul’da yakalanan bu kişilerin hangi uyruğa mensub oldukları belli midir?

3. Böyle bir örgüt bu safhaya gelmeden önce istihbarat birimlerimizce niçin gündeme getirilmemiştir? Eğer gündeme getirilmeme nedeni gizlilik derecesinde ise ilgili birimlerimizin bilgisi dahilinde midir?

4. Bu örgütün Adnan Oktar’la bağlantısı var mıdır?

5. Bu örgütün Susurluk olaylarıyla bir bağlantısı var mıdır?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 16.2.2000

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.044354

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 27.1.2000 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-(7/1289)-3787/9205 sayılı yazısı.

Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak tarafından TBMMBaşkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. Yasadışı Hizbullah terör örgütünün, 1988 yılından bu yana özellikle, Güneydoğu Anadolu Bölgemizde örgütlenerek faaliyet gösterdiği ve son dönemlerde batı illerinde açılım çalışması içerisinde olduğu bilinmekte olup, PKKterör örgütü ile ortak faaliyet gösterdikleri yönünde belgeye dayanan herhangi bir bilgi bulunmamakla birlikte, 1991-1995 yılları arasında Hizbullah terör örgütü İlim grubuyla PKKterör örgütü arasında karşılıklı silahlı eylemlerin gerçekleştiği,

2. İstanbul’da gerçekleştirilen operasyonlarda yakalanan kişiler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu,

3. Sözkonusu terör örgütünün, güvenlik güçlerimiz tarafından takip edildiği ve gerekli operasyonların yapıldığı,

4. 5. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda Adnan Oktar ve Susurluk ile bağlantısı olduğuna dair herhangi bir bilginin intikal etmediği anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Sümer Oral

Maliye Bakanı

İçişleri Bakanı Vekili

9. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman İline yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın cevabı (7/1340)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımınKültür Bakanı Sayın İstemihan Talay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

31.1.2000

Zeki Ünal

Karaman

Sorularım şunlardır :

1. Bakanlığınızca, 2000 yılında Karaman’a yapılacak olan yeni yatırımlar nelerdir? Ayrılan ödenek miktarı ne kadardır?

2. Devam eden yatırımlar nelerdir? Ayrılan ödenek miktarları ne kadardır?

T.C.

Kültür Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 17.2.2000

Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01.940-76

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığı KAN.KAR.MÜD.’nün 7 Şubat 2000 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-9603 sayılı yazısı.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın “Karaman İline yapılacak yatırımlara ilişkin” 7/1340-3991 Esas No.lu yazılı soru önergesinin cevabı hazırlanarak ekte sunulmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

M. İstemihan Talay

Kültür Bakanı

Cevap 1. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığınca 2000 yılında yeni yatırım teklifi kabul edilmediğinden Karaman İlimiz için Bakanlığımızın yeni yatırımı bulunmamaktadır.

Cevap 2. Karaman Kültür Merkezi Bakanlığımız 2000 Malî Yılı Yatırım Programında 97H040260 proje numarası ile yer almaktadır. İhalesi 23.12.1998 tarihinde yapılmıştır. Ödeneği Genel Bütçeden karşılanmaktadır. Fizikî gerçekleşmesi % 15 seviyesinde olup, yapımı devam etmektedir. 2000 Malî Yılı Bütçesinde Bakanlığımıza ayrılan ödeneklerin çok kısıtlı olması nedeniyle KaramanKültür Merkezi için ancak 25 Milyar TL. ödenek ayrılabilmiştir.

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.