Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21 CİLT : 2 YASAMA YILI : 1

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

18 inci Birleşim

18 . 6 . 1999 Cuma

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Antalya Milletvekili Mehmet Baysarı’nın, turizm sektörünün sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

2. – KahramanmaraşMilletvekili Mehmet Kaya’nın, Türkiye’deki terörizme ilişkin gündemdışı konuşması

3. – Konya Milletvekili A. Turan Bilge’nin, erozyonla mücadeleye ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Türkiye BüyükMilletMeclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/226)

2. – Parlamentolararası Birlik Türk Grubu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan ve başkanvekili seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/227)

3. – Türkiye -Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun eşbaşkan ve eşbaşkan yardımcılıkları seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/228)

4. – AGİT Parlamenterler Asamblesi Türk Grubu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/229)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır ve 31 arkadaşının, tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/10)

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 20 arkadaşının, SSK’nın bugünkü durumunun araştırılarak yeniden yapılandırılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11)

3. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 23 arkadaşının, Emekli Sandığının sorunlarının araştırılarak yeniden yapılandırılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/12)

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ve Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz ve 342 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 143 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/9) (S. Sa-
yısı: 2)

2. – BankalarKanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/5) (S. Sayısı : 1)

VI. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – TBMM’nin 19 Haziran 1999 Cumartesi günkü çalışmalarının yapılmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Mamak, Keçiören ve Kalaba Halkevlerinin kapatılması kararına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın yazılı cevabı (7/2)

2. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa’yı ilgilendiren bazı karayolu projelerine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskânBakanı Koray Aydın’ın yazılı cevabı (7/8)

 

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak üç oturum yaptı.

Başkanvekili Nejat Arseven, Başkanvekilliği görevine başlaması nedeniyle bir konuşma
yaptı.

Hakkâri Milletvekili Evliya Parlak’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde karşılaşılan sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşmasına, DevletBakanı Hikmet Uluğbay Cevap verdi;

Balıkesir Milletvekili Agah Oktay Güner, insan yetiştirme düzeninde millî kültür ve eğitimin önemine,

Kırıkkale Milletvekili Nihat Gökbulut da, savunma sanayii ve Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Kırıkkale imal tesislerine,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Güney Afrika Cumhuriyetine gidecek olan DevletBakanı Şuayip Üşenmez’e, Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu’nun,

Fransa’ya gidecek olan Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu’na, DevletBakanı Ramazan Mirzaoğlu’nun,

Moldova Cumhuriyetine gidecek olan :

Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’na, DevletBakanı Fikret Ünlü’nün,

Devlet Bakanı Abdulhaluk Mehmet Çay’a, Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün,

İngiltere’ye gidecek olan Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’e, Orman Bakanı Nami Çağan’ın,

Vekâlet etmelerinin uygun görülmüş olduğuna,

Moldova Cumhuriyetine gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut’un vekâlet edeceğine,

İlişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri;

Bütçe üzerinde kişisel söz kaydına ilişkin Başkanlık duyurusu;

Türkiye BüyükMilletMeclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü, kâtip ve denetçi seçimine ilişkin tezkeresi;

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 19 arkadaşının, eğitimin sorunları ile uygulanan eğitim politikalarının araştırılması ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi,

Kütahya Milletvekili Ahmet Derin ve 22 arkadaşının :

Yumurta üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi ve,

İthal kömür uygulamasının yeniden değerlendirilmesi ve kömür üreticilerinin içinde bulunduğu durumun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi,

Amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/7, 10/8 ve 10/9) okundu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda Doğru Yol Partisi Grubuna düşen üyeliklere :

Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya,

Karabük Milletvekili Mustafa Eren,

Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt ve,

Tekirdağ Milletvekili Nihan İlgün,

Seçildiler.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan GelenDiğer İşler” kısmının 2 nci sırasında bulunan BankalarKanunu Tasarısının (1/5) (S. Sayısı : 1) görüşmelerine devam olunarak, 21 inci maddesine kadar kabul edildi;

İstanbul Milletvekili Güneş Taner, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in tasarının 5 inci maddesi üzerinde yaptığı konuşmada şahsına sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

Alınan karar gereğince, 18 Haziran 1999 Cuma günü saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşime 23.18’de son verildi.

Nejat Arseven

Başkanvekili

Şadan Şimşek Burhan Orhan

Edirne Bursa

Kâtip Üye Kâtip Üye

Vedat Çınaroğlu

Samsun

Kâtip Üye

II. – GELEN KÂĞITLAR No. : 12

18 . 6 . 1999 CUMA

Tasarılar

1. – Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında 3046 Sayılı Kanunda DeğişiklikYapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/374) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.6.1999)

2. – DevletGüvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile Askerî Hâkimler Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/375) (AdaletKomisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.6.1999)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır ve 31 arkadaşının, tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca birMeclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/10) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.5.1999)

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 20 arkadaşının, SSK’nın bugünkü durumunun araştırılarak yeniden yapılandırılması için alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.5.1999)

3. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 23 arkadaşının, Emekli Sandığının sorunlarının araştırılarak yeniden yapılandırılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/12) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.6.1999)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

18 Haziran 1999 Cuma

BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Mehmet ELKATMIŞ (Nevşehir), Vedat ÇINAROĞLU (Samsun)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18 nci Birleşimini açıyorum.

III . — Y O K L A M A

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak, salonda bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri 5 dakikadır.

Hükümet, bu konuşmalara cevap verebilir; Hükümetin cevap verme süresi de 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, turizm sorunları hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Baysarı'ya aittir.

Buyurun Sayın Baysarı. (DYP sıralarından alkışlar)

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Antalya Milletvekili Mehmet Baysarı’nın, turizm sektörünün sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET BAYSARI (Antalya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; turizmin bitme noktasına geldiği şu günlerde, bu sektörde çok büyük bir paya sahip olan Antalya'nın sorunlarını dile getirmek ve bu sektörde yaşanan problemleri kısa ve öz olarak anlatmak üzere gündemdışı söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Türkiye'nin, 480 000'i Turizm Bakanlığı belgeli, 125 000'i de belediye belgeli olmak üzere, 605 000 toplam yatak kapasitesi vardır. Antalya İlinin ise; 157 000'i Turizm Bakanlığı belgeli,
53 000'i belediye belgeli olmak üzere, toplam 210 000 yatağı olduğunu göz önüne alırsak, Türkiye genelinin yatak kapasitesinin 1/3'ünün Antalya'da olduğunu görürüz.

Yine, Türkiye'nin, turizmdeki döviz girdisinin 1/3 oranında Antalya'dan karşılandığını düşünürsek, İlimizin, bu sektörden etkilenme oranını da görmüş oluruz.

Antalya'ya giren turist sayısına ve otellerin doluluk oranlarına bakarsak, 1997'nin ilk dört ayında Antalya'ya giren turist sayısının 459 119 kişi olduğunu görürüz. 1998 senesinde ise, bu sayı
409 329 kişiye düşmüştür. 1999 yılında ise durum daha vahim olup 341 329 kişiye düşmüştür. Yine, Antalya'da, 1998 senesinde, otellerin açık olan yatak kapasitesi 1999 yılına göre yüzde 60 oranında düşmüştür. Doluluk oranları ise, Kemer'de, 1998 yılının ilk dört ayında yüzde 30-35'ler civarındayken, 1999 yılında yüzde 15'lere düşmüştür. Merkezde ise, 1998 yılında yüzde 35, yüzde 40'larda olan doluluk oranları, 1999 yılında yüzde 10-15'lere düşmüştür. Yine, Belek'te yüzde 40-45'ler civarında olan doluluk oranları, 1999 yılında yüzde 15-20'lere düşmüştür. Burada, sadece beş yıldızlı oteller ve tatil köyleri baz alınmıştır. Daha düşük belgeli otelleri ve pansiyonları göz önüne alırsak, durumun daha vahim olduğunu görmek mümkündür.

Yine, inen uçak sayısında, 1998 yılına göre yüzde 51'lik bir azalma olmuş, 630 000 uçak koltuğu iptal edilmiştir.

Bir de, gelen turistlerdeki azalmanın hangi ülkelerden olduğuna bakarsak, yüzde 80'le en yüksek oranda İsveç'ten olduğunu görürüz. Bunun arkasından da yüzde 73'le Almanya'dan, yüzde 57'yle Hollanda'dan, yüzde 40'la İsrail'den olduğunu dikkate alırsak, Avrupa'nın, bize, kapılarını kapattığını görmüş oluruz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilim, son 1 dakikanız kaldı; toparlayınız lütfen.

MEHMET BAYSARI (Devamla) – Tabiî ki, turizm, Antalya'da sadece turizmciyi etkilememekte, esnafı ve her kesimden iş yapan ticaret erbabını da etkilemektedir. Bugün esnaf bitik haldedir; çünkü, ekonomisi tamamen turizme dayanmaktadır. Esnafın kredi borçlarının en kısa süre içinde ertelenmesi ve rahat bir nefes aldırılması lazımdır.

Tabiî ki, bunun sebeplerini, bu sürenin yetersiz olması dolayısıyla çok detaylı olarak anlatma şansımız olmamakla beraber, tanıtımın çok iyi yapılamamasının, Avrupa'nın siyasî konjonktüründeki siyasî görüşümüzün çok kısa vadede düşürülmüş olmasının, ayrıca pazarlamacı şirketlere yeterli desteğin verilmemiş olmasının çok büyük etkileri vardır. Bunlarla ilgili tedbirlerin en kısa vade içinde alınması gerektiğine inanıyoruz.

Teşekkür ediyorum; saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gündemdışı ikinci söz, terörizm ve Türkiye konusunda söz isteyen, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mehmet Kaya'ya aittir.

Buyurun Sayın Kaya. (MHP sıralarından alkışlar)

2. – Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Kaya’nın, Türkiye’deki terörizme ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET KAYA (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terörizm ve Türkiye adlı konuşmamı yapmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum; hepinize saygılarımı sunuyorum.

Dünyamızda hemen hemen her gün olan terörizmden dolayı, dün de kendi memleketim olan Kahramanmaraş'ın Elbistan İlçesinden, şehit olup, dün toprağa verilen iki askerimizin anısına konuşmamı huzurlarınızda yapıyorum. Şehitlerimize Cenabı Allah'tan rahmet diliyor, ailelerine ve aziz Türk Milletine başsağlığı diliyorum.

Günümüzde anarşi ve terörizm, tüm dünyamızı ve insanlığı tehdit etmektedir. Terörizm, etrafa korku ve dehşet saçarak güvensizlik ortamı yaratmak ve belirli bir amaca varmak için yapılan kanun ve sistemdışı eylemlerdir. Terörizm, bir çeşit düzensiz savaş demektir. Terörizmin hemen hemen daima bir siyasî yönü mevcuttur; ülkemizde de olduğu gibi. Anarşi ise, otoritesiz, hükümetsiz bir düzen öneren bir teoridir. Anarşizm, toplumdaki bütün kötülüklerin kökenini yönetim kaynaklı olarak kabul eder. Toplumda, rüşvet, kayırma, kaçakçılık, görevini kötüye kullanma, etnik nedenler gibi davranışlar, terörizmi ve anarşiyi körükleyerek besleyen nedenlerdendir.

Değerli milletvekilleri, terörizmle mücadele ile demokrasiyi koruma arasındaki çizginin nasıl ayarlanacağını hesaplamak oldukça zordur; demokratik ülkelerde oluşan terörizmin asıl çıkmazı da buradadır. İnsan hak ve hürriyetlerine önem veren ülkelerde terörizmin ciddî bir tehlike oluşturduğu hallerde, geçici olmak kaydıyla, bazı kısıtlamaların yapılması zorunlu olabilir; ancak, sürekli insan hak ve ödevlerinin ihlali ise, anarşi ve terörizmi besler. Terörizm, halkın, haklı sayılacak, hoşnutsuzluklarının arttığı zamanda halk arasından çıkan ve hoşnutsuzluklar arttıkça da artan bir olgudur. Bundan dolayıdır ki, halk arasındaki hoşnutsuzlukların giderilmesinin, ekonomik ve sosyal sorunların çözülmesinin, terörizmin ana çözümleri arasında olduğunu söyleyebiliriz.

Anarşi ve terörizmle mücadelenin başında, bazı yasal düzenlemeler, polis ve güvenlik güçlerinin güçlendirilmesi gibi önlemler gelir. Terörizmle mücadelenin başında, iyi ve doğru haber alma sisteminin olması ve çalışması, çareleri kolaylaştırır. Ayrıca, halkın, terörizme karşı tepki göstermesi, teröristlerin cesaretini kırabilecek en önemli faktörlerden biridir.

Terörizm, genelde, bölgesel gibi görünürse de, ülkemizde olduğu gibi, uluslararası bir olgudur. Bundan dolayıdır ki, terörizm de başarılı olmak için, ülkelerin, komşularıyla, diğer dünya ülkeleriyle ortak görüş ve düşünce birliği içinde olmaları gerekmektedir; Türkiye'nin karşılaştığı ana sorun da, buradadır.

Demokrasilerde ana zorluklardan birisi de, terörizmin basın yayında açıkça tartışılması, konuyu kamuoyunun önüne getirmesi, toplumu eğitmesi bakımından önemlidir; ancak, her şeyin toplum önünde açıklanması, terörizm ve anarşinin gayelerinden biri olan terörizmin propaganda gayesinin de yapılmış olması, konunun diğer bir yönünü teşkil eder. Terörist, yaptığı işin basın ve yayında günlerce kalmasını ister ve devamlı yeni gündemler oluşturur. Böylece, terörist, istediği toplumsal huzursuzluğu ve korkuyu sağlamış olur. Burada basının esas görevi ise, topluma yardımcı olacak sorumluluk duygusuyla hareket etmesidir.

Değerli milletvekilleri, toplumun, terörizm ve teröriste karşı tepki göstermesi veya fazla hassasiyet göstermemesi gibi olguların her ikisi de tehlikelidir. Terörizme aşırı tepki de, aşırı zafiyet de, toplumu terörizmin kucağına iter. Demokratik ülkelerde, insan hak ve özgürlüklerini korumak gibi, insan hayatını da korumak devletin esas görevleri arasında yer almaktadır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de terörizmin altında, Türkiye'de iç barışı bozarak, eğitimde, ekonomide konsantrasyonu ve gelişmeleri bozmak, durdurmak, daha sonra da, Türkiye üzerindeki kendi çıkarlarını ve isteklerini kabul ettirmek isteyen dış devletler, dış güçler vardır. Türkiye Cumhuriyetinin her vatandaşının bunu bilmesinde yarar vardır.

BAŞKAN – Sayın Kaya, toparlar mısınız lütfen.

MEHMET KAYA (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Türkiye'ye karşı uygulanan bütün terör örgütlerinin altında dışgüçlerin karanlık emelleri yatmaktadır. Dışgüçler, Türkiye Cumhuriyetinden istedikleri toprak taleplerini, su taleplerini, ekonomik çıkar taleplerini, inanç, kültürel ve tarihî istek ve taleplerini çeşitli terör örgütlerine eylemler yaptırarak sağlayacaklarını sanmaktadırlar. Oysa ki, terör yöntemiyle, hiçbir milletin veya bir devletin, başka bir milleti veya devleti alt ettiği şimdiye kadar varit değildir.

Terör yöntemi, insanları boğan, ayrıca insanın duygularını hiçe sayan, tüm insanlığa zarar veren, sonuçta da, yarar sağlamayan bir olgudur. Bunun için, terörist olarak, terörizme destek vererek terörizmin içinde olanlara sesleniyorum ve diyorum ki: Terörizmle bir yere varılmaz; teröristliği bırakınız, Türkiye Cumhuriyetinin kanunlarına ve ilkelerine teslim olunuz.

Yüce Meclise ve aziz Türk Milletine saygılarımı sunuyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Gündemdışı üçüncü söz, Erozyon Haftası nedeniyle söz isteyen, Konya Milletvekili Abdullah Turan Bilge'ye aittir.

Buyurun Sayın Bilge. (DSP sıralarından alkışlar)

3. – Konya Milletvekili A. Turan Bilge’nin, erozyonla mücadeleye ilişkin gündemdışı konuşması

A. TURAN BİLGE (Konya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü dolayısıyla, erozyon ve ülkemizdeki erozyon mücadelesinden bahsedeceğim. Hepinize saygılarımı sunuyorum.

Bilindiği gibi, erozyon, toprağın, rüzgâr ve yağmur gibi etkenlerle aşınma ve taşınması olayıdır. Doğal nedenler dışında, toprağın nüfus baskısı, yanlış arazi ve toplumsal yöntem kullanımları, toplumsal bilinçsizlik, erozyonu ciddî boyutlara ulaştırmaktadır.

Yeşil örtü ve toprağın elden gitmesiyle bozulan ekolojik denge, yerine konamayacak maddî kayıplar doğurmaktadır. Özellikle, tarıma dayalı nüfus yoğunluğuna sahip olan Türkiye'de erozyonla mücadele etmemek, gelecek kuşaklarımızı, açlığa, yokluğa, sefalete mahkûm etmek anlamındadır. Ülkemizin en verimli topraklarından, her yıl, 1,5 milyar tonunu erozyonla kaybetmekteyiz. Kaybedilen toprak örtüsünün yeniden oluşması için, yüzlerce, binlerce yıl gerekmektedir. Avrupa ülkelerinden de 17 kat daha erozyona karşı maruz durumdayız.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizde, Sakarya, Eskişehir, Konya-Karapınar, Kayseri-Yeşilhisar, Sıvas-Ulaş, Erzurum, Kars-Aralık gibi illerimiz, rüzgâr kuşağı altında ve tesiri altında bulunmaktadır. Erozyon felaketinin en fazla yaşandığı bu yörelerin biri de, kendi seçim bölgem olan Konya'nın Karapınar İlçesidir. Türkiye'de, erozyona açık, toplam 465 000 hektar alan bulunmaktadır. Bu 465 000 hektar alanın yüzde 70'i de Konya'da bulunmaktadır ve yüzde 22'sini de 104 000 hektarla Karapınar teşkil etmektedir. Yıllık ortalama yağış -maalesef, Urfa'dan sonra en az yağış alan bölgeler içerisindedir- 275 milimetreler civarındadır.

Meraların plansız otlatılması, düzensiz yağış -demin dediğim gibi- şiddetli rüzgâr, yanlış tarım uygulamaları nedeniyle etkisi artan erozyon, Karapınar'ı çölleştirmişti. Konya-Adana karayolunda bulunan Karapınar'ın yaşadığı felaketin boyutlarına şu çarpıcı örneği vermek mümkün: Erozyon mücadelesi başlamadan önce, karayolunda, rüzgâr ve toz bulutu nedeniyle trafik akışı tamamen durmakta, yol üzerinde toz tepecikleri oluşmaktaydı; hatta, 10-15 dakika o yol üzerinde duran bir otomobilin, sanki oto boyacısında zımparayla zımparalanmış gibi boyası tamamen çıkmakta, sac kısmı kalmaktaydı. Tamamen boşaltılması ve taşınması dahi söz konusu olan Karapınar'da, ilk defa, 1962 yılında, ciddî bir mücadeleye başlanmıştır. Problemli sahalarda, önce Toprak Su, sonra Köy Hizmetleri araştırma istasyonları çalışmalarını sürdürmüşler, bugüne kadar getirmişlerdir. Yaklaşık kırk yıllık mücadele sonunda, Karapınar İlçesinin taşınması önlenmiş, arazide değer artışı sağlanmış, açılan 5 000 kuyuyla sulu tarıma geçilmiştir. 50 000 dekarlık saha da koruma altına alınarak, tarla ve meraya dönüştürülmüştür. 58 000 dekarlık alana, kuraklığa dayanıklı ağaçlarla ve ibreli ağaçlarla orman görünümü kazandırılmıştır. Erozyonla ortaya çıkan, havada asılı bulunan kum parçacıklarının, akciğer hastalıklarına sebep olan kısımları ortadan kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Sayın Bilge, toparlayabilir misiniz.

A. TURAN BİLGE (Devamla) – Karapınar'da gerçekleştirilen erozyon mücadelesinin bir simge oluşturacağına inanıyorum. Ancak, yine de, konumu ve jeolojik özellikleri nedeniyle, Karapınar üzerindeki erozyon tehdidi devam etmekte; erozyon mücadelesinin gerektiği gibi sürmesi için, bölgede faaliyet gösteren Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü ve diğer ilgili kurumların finansman ve personel yönünden desteklenmesi gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizde, Karapınar gibi birçok yöremiz, rüzgâr ve yağmur erozyonuna maruzdur. Milletimizin ve devletimizin üstesinden gelemeyeceği sorunu yoktur. Bugün yaşamakta olduğumuz ekonomik ve siyasal sorunlarımız da, er geç çözüme kavuşturulacaktır. Ancak, her geçen gün, topraklarımız, yerine koyamadığımız biçimde bizden kopuyor; Kurtuluş Savaşımızda, terörle mücadelemizde, kanımızla, canımızla savunduğumuz toprağımızın -her gün 400 000 kamyon toprağın- dışarı atılması, acı bir kayıptır diye düşünüyorum.

Bugün, Karapınar'da gerçekleştirilecek olan Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü etkinliklerine, Sayın Cumhurbaşkanımızın da katılacak olmasının, erozyonla savaşa güç ve start vermesi dileğiyle, erozyonla mücadele eden tüm kurum ve kuruluşlarımıza, konunun kamuoyuna aktarılmasında büyük başarı gösteren TEMA Vakfına teşekkürler ediyor, "Türkiye çöl olmasın" diyorum.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Türkiye BüyükMilletMeclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/226)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

18.6.1999

Komisyonumuzun 16.6.1999 Çarşamba günü saat 16.00'da yapılan komisyon başkanı, başkanvekili, sözcü, kâtip ve denetçi seçim sonuçları, 16.6.1999 tarih ve A.01.1.HEK-2 sayılı tezkeremizle bildirilmiştir. Sözcü ve kâtip üyeliğe seçilen üyelerimizin görevlerinin yanlışlıkla yazıldığı sonradan anlaşılmıştır.

Bu görevlere seçilen üyelerin aşağıdaki şekilde düzeltilmesini arz ederim.

Nazif Okumuş

İstanbul

Komisyon Başkanı

Sözcü : Burhan Bıçakçıoğlu (İzmir) 7 oy

Kâtip : Hamdi Baktır (Kayseri) 7 oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Parlamentolararası Birlik Türk Grubu, Türkiye-Avrupa Topluluğu Karma Parlamento Komisyonu ve Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Geçici Başkanlıklarının tezkereleri vardır; okutuyorum:

2. – Parlamentolararası Birlik Türk Grubu Geçici Başkanlığının,Komisyonun başkan ve başkanvekili seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/227)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

17 Haziran 1999

Parlamentolararası Birlik Türk Grubu (PAB) 1 inci toplantısı 17 Haziran 1999 Perşembe günü saat 11.00'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Dış İlişkiler ve Protokol Müdürlüğü toplantı salonunda yapılmıştır. Toplantıya 8 üye katılmıştır. Yapılan oylama sonucunda, İstanbul Milletvekili Cavit Kavak, Başkanlığa 7 üyenin olumlu oyuyla, Başkanvekilliğine Giresun Milletvekili Turhan Alçelik 5 üyenin olumlu oyuyla seçilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Ziya Aktaş

İstanbul

PAB Türk Grubu

Geçici Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3. – Türkiye - Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Geçici Başkanlığının,Komisyonun eşbaşkan ve eşbaşkan yardımcılıkları seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/228)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

18 Haziran 1999

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanlığı ilk toplantısı, 18 Haziran 1999 Cuma günü saat 11.45'te Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu toplantı salonunda yapılmıştır. Toplantıya 11 üye katılmıştır. Yapılan oylama sonucunda, Aksaray Milletvekili Doç.Dr.Kürşat Eser Eşbaşkanlığa 10 üyenin olumlu oyuyla, Eşbaşkan Yardımcılıklarına Manisa Milletvekili İsmail Bozdağ, 10 üyenin olumlu oyuyla, Diyarbakır Milletvekili Prof.Dr.Sacit Günbey, 10 üyenin olumlu oyuyla, Ağrı Milletvekil Doç.Dr.Yaşar Eryılmaz, 10 üyenin olumlu oyuyla, İçel Milletvekili Ayfer Yılmaz, 10 üyenin olumlu oyuyla seçilmişlerdir.

Saygıyla arz olunur.

Mahmut Nedim Bilgiç

Adıyaman

Geçici Başkan

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum :

4. – AGİT Parlamenterler Asamblesi Türk Grubu Geçici Başkanlığının,Komisyonun başkan seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/229)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

18 Haziran 1999

AGİT Parlamenter Asamblesi Türk Grubu ilk toplantısı, 18 Haziran 1999 Cuma günü saat 11.30'da yapılmıştır. Toplantıya 6 üye katılmış, yapılan oylamada Başkanlığa İstanbul Milletvekili Ahmet Tan, 6 üyenin olumlu oyuyla seçilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Prof.Dr.Nevzat Yalçıntaş

İstanbul

AGİTPA Türk Grubu Geçici

Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, yapacağımız diğer sunuşlar ve oylamalar nedeniyle kâtip üye arkadaşımızın okuma işlemini oturduğu yerden yapması hususunda onayınızı almak istiyorum. Bu hususu kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Teşekkür ederim.

Üç adet Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır ve 31 arkadaşının, tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/10)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tekstil ve konfeksiyon sektörü, 2,5 milyon kişiye doğrudan, 10 milyon kişiye dolaylı sağladığı istihdam, işçi, maliye ve SSK'ya yaptığı ücret, vergi, prim ödemeleri, 50 milyar dolara yakın döviz girdisi, yan sanayie katkısı, tükettiği enerjiye ödedikleri ve benzer konularda yarattığı katmadeğeri ve pamuk gibi önemli hammaddesi, bol ve ucuz işgücü avantajıyla Türkiye'nin ve bulundukları illerin en önemli ve özellikli lokomotif sektörüdür.

Tekstil, İstanbul, Bursa, Tekirdağ, İzmir, Adana, Kayseri gibi tekstil merkezleri ile yeni gelişen Kahramanmaraş, Gaziantep, Denizli, Aydın, Antalya, İçel, Manisa, Malatya, Kocaeli, Edirne gibi illeri ve tüm Türkiye'yi ilgilendirmektedir.

Özellikle, 1995 yılından itibaren sektöre yapılan yoğun yatırımlar sonucunda teknolojinin büyük ölçüde yenilenmesi ve kapasitenin artmasıyla, sektörün rekabet gücü olumlu yönde etkilenmiştir. 1996 yılında, ülkemiz, dünyada, tekstil ve konfeksiyon sanayiine en fazla yatırım yapan ülkeler arasında ilk sıralarda yer almıştır. 1997 yılında da artış gösteren yatırım eğilimi, 1998 yılından itibaren yavaşlamıştır.

1997 yaz aylarında patlak veren Asya krizi, Avrupa ülkelerinin de içinde olduğu birçok ülkenin ekonomisini sarstı. Küresel karakterli sarsıntı, ekonomik yavaşlama ve talep daralması, 1998 yılında da dünya ticaretini etkilemeye devam etti. Global kriz dünya konjonktürüne damgasını vururken, tekstil sektörü de bundan nasibini aldı. AB genelinde bir talep daralmasının olması, ihracatının yüzde 60'ını AB ülkelerine yapan sektörü olumsuz bir şekilde etkiledi.

Asya krizi atlatılmadan, Ağustos 1998'de Rusya Federasyonunda yaşanan ekonomik kriz, Rusya'yla yapılan ihracatı, bavul ticaretini, Laleli Pazarını büyük ölçüde etkilemiş ve mevcut pazarlardaki daralma ve kayıplar sektörde sorunları derinleştirmiştir.

Rusya krizi, AB ülkelerinde talep daralması, tekstili yeni pazarlar arayışına itmiş; ancak, sonuç alınamamıştır. Tüm tekstil merkezlerinde üretim ve istihdam düşüşü yaşanmıştır. Sektörde zorunlu izinler, vardiyaların azaltılması, işten çıkarmalar, iş yerlerinin geçici veya devamlı kapatılması ve iflaslar başgöstermiştir.

Kriz, tüm sektörü ve tekstil bölgelerini ekonomik ve sosyal boyutu ile etkilemiş, toplumda sosyal dengeler bozulmuştur.

Krizden etkilenen bölgeler bakımından farklılıklar ve özellikler bulunmaktadır. Örneğin, Bursa gibi sentetik hammaddeli mamuller üreten yerler, Uzakdoğu ülke mallarının rekabetine açık olduğu için, Uzakdoğu ülkelerinin rekabet edilemez fiyat kırmaları yüzünden, ayrıca etkilenmişlerdir. Bu nedenle, krizin tüm boyutlarının tekstil merkezlerinde, yerinde, ayrı ayrı incelenmesinde fayda vardır.

Sektörün sorunları, hali ve geleceği ile çözüm önerileri çeşitli platformlarda tartışılmaktadır.

Sanayi ve ihracata aktarılan kredilerin daralması ve finans sorunu, sektörün bankacılık sektörünün kıskacından kurtarılması, Türk Eximbankın kredi imkânlarının artırılması, standartlaşma ve kaliteye önem verilmesi, marka yaratılması, elektrik enerjisinin ucuz ve kaliteli temini, ihracatçıların KDV iadelerini zamanında almaları, sektörde haksız rekabetin önlenmesi, sigortasız işçiler, çocuk işçiler, kaçak ve ucuz mal girişi, antidamping yasalarının tavizsiz uygulanması, sektörün yapısal sorunları, sektör içi dış ticaret şirketlerinin tekstil alanındaki KOBİ'ler arasında yaygınlaştırılması, dış ticaret veya tekstil bakanlığı kurulması, tekstil eğitimi, tekstil makineleri, ihtisas gümrükleri, yürürlükteki mevzuattan kaynaklanan problemler gibi hususlar ve bunların etkileri ve çözüm önerileri gündemdedir.

Türk sanayiinin en hızla büyüyen ve avantajlı sektörü olan tekstil ve konfeksiyon, gelecek yüzyılda da Türkiye'nin ve birçok ilimizin lokomotif sektörü olacaktır. Bu nedenle, sorunlar ve çözüm önerileri, sektör temsilcileri, kamu kurum ve kuruluşları ve Yasama Meclisince birlikte ele alınmalı, sektör ürünlerinin dünya pazarlarında pazarlanmasına maddî ve manevî destek verilmelidir.

Yukarıda sunulan ve bu araştırma sırasında belirlenecek nedenlerle, Anayasanın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca, tekstil merkezlerinde inceleme yapmak suretiyle, tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunları, geleceği ve alınması gereken önlemlerin araştırılması için bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz. 25. Mayıs 1999

1- Ertuğrul Yalçınbayır (Bursa)

2- Turhan Tayan (Bursa)

3- Kenan Sönmez (Bursa)

4- Ali Er (İçel)

5- Rüştü Kâzım Yücelen (İçel)

6- Sühan Özkan (İstanbul)

7- Cengiz Altınkaya (Aydın)

8- Mehmet Ali Bilici (Adana)

9- Musa Öztürk (Adana)

10- Ali Doğan (Kahramanmaraş)

11- Sefer Ekşi (Kocaeli)

12- Bülent Akarcalı (İstanbul)

13- Mehmet Çakar (Samsun)

14- Beyhan Aslan (Denizli)

15- İbrahim Yaşar Dedelek (Eskişehir)

16- Abdulbaki Erdoğmuş (Diyarbakır)

17- Mecit Piruzbeyoğlu (Hakkâri)

18- Süha Tanık (İzmir)

19- Rifat Serdaroğlu (İzmir)

20- Yılmaz Karakoyunlu (İstanbul)

21- Yaşar Okuyan (Yalova)

22- Cemal Özbilen (Kırklareli)

23- Enis Sülün (Tekirdağ)

24- Evren Bulut (Edirne)

25- Yaşar Eryılmaz (Ağrı)

26- Miraç Akdoğan (Malatya)

27- Edip Safder Gaydalı (Bitlis)

28- Levent Mıstıkoğlu (Hatay)

29- Yücel Seçkiner (Ankara)

30- Şamil Ayrım (İstanbul)

31- Halil İbrahim Özsoy (Afyon)

32- Ekrem Pakdemirli (Manisa)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 20 arkadaşının, SSK’nın bugünkü durumunun araştırılarak yeniden yapılandırılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/11)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bilindiği üzere SSK, 1945 yılında 4792 sayılı Kanunla kuruldu.

54 yıldan bugüne kadar, 16 kanun, 2 kanun hükmünde kararname ile kuruluş kanununda değişiklik yapıldı.

En son, 15.2.1997 tarihinde 4792/11 inci maddesinin (f) bendi değiştirilerek, Yönetim Kuruluna gayrimenkullerin satış yetkisi verildi. Aynı kanunun geçici 9 uncu maddesi ile gayrimenkullerin satış usul ve esasları belirlendi. Buna rağmen, SSK, kendisine verilen görevi tam anlamıyla yapacak hukukî düzenlemeye ve idarî reforma kavuşamadı.

SSK, mevcut haliyle, sigortalı sayısı, verilen hizmet bütçesi, gayrimenkulleri, yapılan ihaleleri ve usulsüz malzeme alımlarıyla ilgili olarak bir araştırmaya tabi tutulmalıdır. Kurulacak olan bu araştırma komisyonunun hazırlayacağı rapor, hükümetin önünü açacak ve kurumun iyileşmesine yarar sağlayacaktır.

Bu sebeple, Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 üncü maddeleri uyarınca, Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1-Veysel Candan (Konya)

2-Lütfi Yalman (Konya)

3-Teoman Rıza Güneri (Konya)

4-Metin Kalkan (Hatay)

5-Ali Sezal (Kahramanmaraş)

6-Musa Demirci (Sıvas)

7-Sabahattin Yıldız (Muş)

8-Hüseyin Arı (Konya)

9-Özkan Öksüz (Konya)

10-Cemil Çiçek (Ankara)

11-M.Zeki Çelik (Ankara)

12-Osman Yumakoğulları (İstanbul)

13-Hüseyin Kansu (İstanbul)

14-M. Ergün Dağcıoğlu (Tokat)

15-Eyüp Sanay (Ankara)

16-Musa Uzunkaya (Samsun)

17-Nezir Aydın (Sakarya)

18-Akif Gülle (Amasya)

19-Yakup Budak (Adana)

20-Yahya Akman (Şanlıurfa)

21-Abdullah Veli Seyda (Şırnak)

Genel Gerekçe:

1 - Prim alacaklarının zamanında tahsil edilemediği, tüm birimlerinde otomasyona geçilemediği ve yazılımların dışa bağımlığı olduğu,

2 - SSK'nın, Yüksek Sağlık Kurulunda çok sayıda dosyanın biriktiği, çeşitli mahkemelerden gelen kişi ve kuruluşların taleplerinin karşılanamadığı,

3 - Kurum personeliyle ilgili idarî işlemlerin objektif kriterlere göre yapılmadığı,

4 - Bütçe tahminlerinin gerçekçi verilere dayanmadığı ve ödeneksiz harcamaların yapıldığı,

5 - Devletin, işçi-işveren yanında üçüncü taraf olarak prim ödemesi şeklinde katkı sağlaması ve prim oranlarının yeniden belirlenmesi için gerekli yasal düzenlemelerle ilgili çalışma yapılmadığı,

6 - Büyük illerde sağlık tesislerinin yeterli hale getirilemediği, hizmet maliyetlerinin çok yüksek olduğu ve maliyet düşürücü çabaların gösterilmediği,

7 - Çağdaş hastane yönetim organizasyonunun gereği olarak hastane yönetimlerinin sağlıklı oluşturulamadığı,

8 - Kurum içi rantabl olmayan ve hizmet verimliliği bulunmayan basın, sağlık istasyonu ve eczanelerin faaliyetlerine son verilmediği, Kurumun zarara uğratıldığı,

9 - Alım faaliyetlerinde bütçe disiplini sağlanmadığı, yıl içindeki stok hareketlerinin sağlıklı gösterilmediği,

10 - Bazı iştiraklerde, Yönetim Kurulu üyeleri ve denetçiler için ödenen ücretlerin YPK kararlarını aştığını,

11 - Kurum içinde bazı inşaat ihale işlerinin, ihale yönetmeliğine aykırı yapıldığı, müfettiş raporlarıyla tespit edildiği ve uyarıldığı,

12 - Muhasebe servislerinin yetersiz kaldığı, iş hacmine göre yeniden yapılandırılmadığı,

13 - Kurumun faaliyet dönemine ilişkin borç ve alacakları, gelir ve giderleriyle ilgili detaylı bilginin faaliyet raporunda yer almadığı, Kurumca düzenlenen bu raporlardan istenilen bilgilerin alınamadığı,

14 - Geçmiş yıllara ait alacakların tahsil edilemediği, Bakanlık adına Kurumdan yapılmaması gereken ve yasal olmayan harcamaların yapıldığı,

15 - Kurum içinde bazı Yönetim Kurulu üyelerine ve daire başkanlarına harcirah ödendiği halde, Kurumca diğer masraflarının da kanunsuz bir şekilde karşılandığı.

Yukarıda saymaya çalıştığımız bütçe, alımlar, israf, usulsüzlükler, kanunsuz harcamalar sebebiyle Kurumun, Heyetinizce seçilecek bir komisyonca incelenmesinde fayda olacağını ve Kurumun geleceği açısından daha iyi hizmet vereceği kanaatini taşıdığımızı arz ederiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Diğer Meclis araştırması önergesini okutuyorum:

3. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 23 arkadaşının, Emekli Sandığının sorunlarının araştırılarak yeniden yapılandırılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/12)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bilindiği gibi TC Emekli Sandığı 5434 sayılı Kanunla 1950 yılında kurulmuş, tüzelkişiliği haiz bir kamu kurumudur. Amacı; devlete ait daire, banka ve kurumlarda çalışan personelin emekliliklerinde, maluliyetlerinde ve kendilerinin ölümleri halinde dul ve yetimlerinin sosyal güvenliklerini sağlamaktır.

Emekli Sandığına, gerek 5434 sayılı Kanunla gerekse çeşitli kanunlarla sonradan birtakım görevler verilmiştir. Kuruluş amacı ve verilen görevler itibariyle çok önemli bir kurum olmasına rağmen, mevzuat, yönetim ve uygulama yönünden bir çok sorunları olup, bu sorunlar her geçen gün ağırlaşarak çoğalmaktadır. İhtiyaçların ve sorunların güncelleştirilmesi, hükümete tavsiyelerde bulunulması ve gerekli mevzuatın hazırlanması için bir komisyon raporuna ihtiyaç vardır.

Bu sebeple, Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 üncü maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1- Veysel Candan (Konya)

2- Alaattin Sever Aydın (Batman)

3- Lütfi Yalman (Konya)

4-Sait Açba (Afyon)

5- Sabahattin Yıldız (Muş)

6- Fethullah Erbaş (Van)

7- Mehmet Fuat Fırat (İstanbul)

8- Ömer Vehbi Hatipoğlu (Diyarbakır)

9- M. Ergün Dağcıoğlu (Tokat)

10- Celal Esin (Ağrı)

11- Ahmet Derin (Kütahya)

12- Mehmet Ali Şahin (İstanbul)

13- Özkan Öksüz (Konya)

14- Teoman Rıza Güneri (Konya)

15- Hüseyin Kansu (İstanbul)

16- Maliki Ejder Arvas (Van)

17- Lütfü Doğan (Gümüşhane)

18- Şükrü Ünal (Osmaniye)

19 Salih Kapusuz (Kayseri)

20- M. Zeki Çelik (Ankara)

21-Mustafa Niyazi Yanmaz (Şanlıurfa)

22- Ahmet Cemil Tunç (Elazığ)

23- Ahmet Karavar (Şanlıurfa)

24- Mehmet Bedri İncetahtacı (Gaziantep)

Genel gerekçe:

1- TC Emekli Sandığı Ana Yönetmeliğinin günün şartlarına göre değiştirilmediği, hizmet birimlerinin görev ve sorumluluklarında meydana gelen aksaklıkların giderilemediği,

2- TC Emekli Sandığına bağlı huzurevi inşaatlarının uzun yıllardır tamamlanamadığı, bunun için de çok sayıda sıra bekleyen insanların açıkta kaldığı,

3- Kurumun gelir-gider dengesinin her yıl açık verdiği, sağlık giderlerinin arttığı, meydana gelen bu artışın kurum üzerindeki yükünü azaltmak için, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planında öngörülen sağlık finansmanı kurumu kanununun çıkarılamadığı,

4- Süresinde tahsil edilemeyen Sandık alacaklarının zamanında tahsil edilebilmesi için gerekli önlemlerin alınmadığı,

5- Kurum gelirlerinin yetmediği durumlarda (bu, sürekli böyle oluyor) kredi kullanılmakta ve yüksek ticarî faiz ödenmektedir. Bu da yasal değildir. Bu yüzden, Ziraat Bankası, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı arasında yapılacak görüşmelerle, bu konuda sağlam bir zemin hazırlanması gerekirken, bunun yapılamadığı,

6- Sandığın doğrudan hizmetleriyle ilgili olmayan gayrimenkullerinin satışına ilişkin 4227 sayılı Kanun hakkında (Anayasa Mahkemesi, satışa ilişkin usul ve esasları Bakanlar Kurulu kararıyla değil, yasayla tespit edilmesi) gerekçesiyle, Anayasaya aykırı bulunduğu ve yürütmeyi durdurma kararı verdiği, söz konusu kanuna işlerlik kazandırılmadığı ve kurum gayrimenkullerinden sürekli zarar ettiği,

7- Kurumun iştiraklerinden kâr payı alınamadığı için, bu iştiraklerin değerlendirilerek ilgili kurumlara devredilmesi gerektiği,

8- Sosyal tesisler, özellikle de otel işletmeleri için ayrılan paralar Sandık hissesi olarak harcandığı halde, işletme kâr paylarının alınamadığı, devamlı kurum aleyhine işleyen zararın durdurulamadığı ve otel işletmeciliğine son verilmediği,

9- Oteller, tatil köyleri, otogarlar ve işhanları ile sayıları 1 500'ü bulan gayrimenkul kiraları, emlakların bakımını dahi karşılayamaz hale gelmiştir. Kiraların yeniden gözden geçirilerek satış işlemleri için gerekli çalışmaların yapılması ve kurumun aslî görevine dönebilmesi için çalışmaların hızlandırılması gerekmektedir.

Yukarıda sıralamaya çalıştığımız sebeplerden dolayı, TC Emekli Sandığının Yüce Meclis tarafından oluşturulacak bir komisyonca incelenmesi kurum için faydalı olacağı ve kurumun gelecekte daha iyi hizmet vereceği düşüncesiyle bir araştırma komisyonu kurulmasını arz ederiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Alınan karar gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER

1. – Demokratik Sol Parti GenelBaşkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Milliyetçi Hareket Partisi GenelBaşkanı Osmaniye Milletvekili DevletBahçeli ile Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz ve 342 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 143 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporu (2/9) (S. Sayısı : 2) (1)

BAŞKAN – 1 inci sırada, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz ve 342 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 143 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporunun ikinci görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, 15.6.1999 tarihli 15 inci Birleşimde teklifin birinci görüşmelerini tamamlamıştık.

Bilindiği gibi, anayasa değişiklik tekliflerinin ikinci müzakerelerinde, gerek teklifin tümü üzerinde gerekse maddeleri üzerinde görüşme açılmamakta ve yalnızca, maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri görüşülmekte; birinci görüşmede üzerinde değişiklik teklifi bulunmayan bir madde hakkında, ikinci görüşmede önerge verilmemektedir.

(1) 2. S. Sayılı Basmayazı 15.6.1999 tarihli 15 inci Birleşim tutanağına eklidir.

Şimdi, teklifin 1 inci maddesini okutup, gizli oya sunacağım.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde önerge bulunmamaktadır.

Oylamaya başlamadan önce, oylamanın yöntemiyle ilgili olarak bazı açıklamalarda bulunacağım.

Anayasanın 175 inci ve İçtüzüğün 94 üncü maddeleri gereğince, anayasada değişiklik tekliflerinin maddelerinin ve tümünün kabulü, üye tam sayısının en az beşte 3 çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür. Yani, teklifin maddelerinin ve tümünün kabulü için en az 330 kabul oyu gerekmektedir. Genel Kurulun 5.7.1995 tarihli 134 üncü Birleşiminde oylanarak kabul edilen Başkanlık tezkeresi uyarınca, anayasa değişiklik teklifinin ikinci görüşmelerinde:

1- Yapılan oylamada 330'un altında oy alan madde, birinci oylamada aldığı oy ne olursa olsun, kesin olarak reddedilmiş olacak ve düşecektir.

2- Yapılan oylamada 330'un üzerinde oy alan maddeler, birinci oylamada aldığı oy 330'un altında da olsa, kabul edilmiş olacaktır.

3- Yapılan oylamada maddeler 330'un ve 367'nin üzerinde oy almış olsalar da, tümünün oylanmasında 330'un altında oy alırsa, teklifin tümü kesin olarak reddedilmiş olacak ve düşecektir.

Yapılan oylamada, maddelerin bir kısmı 330'un üzerinde, fakat, 367'nin altında oy almış olsa, bir kısmı da 367'nin üzerinde oy almış olsa, tümünün oylamasında teklif 367'nin üzerinde oyla kabul edilirse, kanunun hiçbir maddesi kendiliğinden halkoylamasına sunulmayacaktır. Aynı durumda, tümünün oylamasında teklif 367'nin altında oyla kabul edilirse, kanunun tümü kendiliğinden halkoylamasına sunulacaktır.

Sayın milletvekilleri, sükûneti sağlamamız lazım.

Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını da arz ediyorum: Komisyon sırasında yer alan Kâtip Üye, adı okunan milletvekiline biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere üç yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek, pul ve zarf verilen milletvekili ad defterinde işaretlenecektir. Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.

Oyunu kullanacak sayın üye, Kâtip Üyeden üç yuvarlak pul ile bir mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine işaretlettirdikten sonra oy hücresine girecek, oy olarak kullanacağı pulu hücrede zarfın içerisine koyarak zarfı yapıştıracak, diğer iki pulu ise hücre içerisinde bulunan ıskarta kutusuna atacaktır. Bilahara, hücreden çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı ikiye katlayarak Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır. Oylamada adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.

Şimdi, 1 inci maddenin okutulmasına geçiyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ 143 ÜNCÜ MADDESİNİN

DEĞİŞTİRİLMESİNE DAİR KANUN TEKLİFİ

MADDE 1. – 7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 143 üncü maddesinin, birinci fıkrasına “Ancak, sıkıyönetim ve savaş haline ilişkin hükümler saklıdır.” cümlesi eklenmiş, ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, üç ve dördüncü fıkraları birleştirilerek bir fıkra olarak yeniden düzenlenmiş ve son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

“Devlet Güvenlik Mahkemesinde bir başkan, iki asıl ve bir yedek üye ile Cumhuriyet başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı bulunur.

Başkan, iki asıl ve bir yedek üye ile Cumhuriyet başsavcısı, birinci sınıfa ayrılmış hâkim ve Cumhuriyet savcıları arasından; Cumhuriyet savcıları ise, diğer Cumhuriyet savcıları arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca özel kanununda gösterilen usule göre dört yıl için atanırlar; süresi bitenler yeniden atanabilirler.”

BAŞKAN – Şimdi, 1 inci maddenin gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.

(Oyların toplanmasına başlandı)

Ali Uzunırmak...

BAŞKAN – Sayın Milletvekilleri, Devlet Bakanı Sayın Yüksel Yalova'ya vekâleten, Sayın Devlet Bakanı Sayın Edip Safder Gaydalı oy kullanacaktır; arz olunur.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

Abdulhaluk Mehmet Çay...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral hem kendi adına hem de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan'a vekâleten oy kullanacaktır; arz ederim.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

Ayfer Yılmaz...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler'e vekâleten, Devlet Bakanı Sayın Rüştü Kâzım Yücelen oy kullanacaktır.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

Nesrin Nas...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mustafa Cumhur Ersümer'e vekâleten, Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu oy kullanacaktır.

Ulaştırma Bakanı Sayın Enis Öksüz'e vekâleten, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın oy kullanacaktır.

Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz'a vekâleten, Kültür Bakanı Sayın İstemihan Talay oy kullanacaktır.

Dışişleri Bakanı Sayın İsmail Cem'e vekâleten, Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü oy kullanacaktır.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

Fikret Ünlü...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı Prof. Dr. Ramazan Mirzaoğlu, Milli Savunma Bakanı Sayın Sabahattin Çakmakoğlu'na vekâleten oy kullanacaktır.

Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin, Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici'ye vekâleten oy kullanacaktır.

Arz ederim.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

Osman Pepe...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı Sayın Şükrü Sina Gürel'e vekâleten, Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu oy kullanacaktır; arz olunur.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

Mesut Türker...

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Şuayip Üşenmez adına, Devlet Bakanı Sayın Sadi Somuncuoğlu oy kullanacaktır.

Arz ederim.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, salonda bulunup da oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oy verme işlemi bitmiştir.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 143 üncü maddesinin değiştirilmesine dair kanun teklifinin 1 inci maddesinin gizli oylama sonuçlarını açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 497

Kabul : 431 (Alkışlar)

Ret : 42

Çekimser : 8

Boş : 15

Geçersiz : 1

Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoylamasına sunulması halinde tümüyle oylanır.

BAŞKAN – 2 nci maddenin gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, oylamaya başlamadan evvel, bir hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum: Bu oylamadan sonra, değişikliğin tümü üzerinde, bir kere daha gizli oylama yapılacaktır.

Arz ederim.

Sayın milletvekilleri, İzmir Milletvekili Suha Tanık mazeretine binaen oy kullanmak iste-
miştir.

Buyurun.

Sayın genel başkanlar istedikleri takdirde, beklemeden oy kullanabilirler.

(Oyların toplanmasına başlandı)

Vahit Kayırıcı...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı Sayın Şuayip Üşenmez yerine, Devlet Bakanı Sayın Sadi Somuncuoğlu,

Devlet Bakanı Sayın Şükrü Sina Gürel yerine, Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancı-
oğlu,

Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici yerine, Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin,

Millî Savunma Bakanı Sayın Sabahattin Çakmakoğlu yerine, Devlet Bakanı Sayın Ramazan Mirzaoğlu,

Ulaştırma Bakanı Sayın Enis Öksüz yerine, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın,

Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp yerine, Devlet Bakanı Sayın Abdulhaluk Mehmet Çay oy kullanacaklardır.

Arz ederim.

(Oyların toplanmasına rdevam edildi)

Süleyman Arif Emre...

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Yüksel Yalova yerine, Devlet Bakanı Sayın Edip Safder Gaydalı,

Dışişleri Bakanı Sayın İsmail Cem yerine, Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü,

Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler yerine, Devlet Bakanı Sayın Rüştü Kâzım Yücelen oy kullanacaklardır.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

Hikmet Sami Türk...

BAŞKAN – Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mustafa Cumhur Ersümer'e vekâleten, Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu oy kullanacaktır.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, salonda olup da oyunu kullanmayan milletvekili varsa, lütfen, oyunu kullansın.

Oy verme işlemi bitmiştir, oy kutusu kaldırılsın.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 143 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin 2 nci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 475

Kabul : 432

Ret : 19

Çekimser : 8

Boş : 14

Geçersiz : 2

2 nci madde kabul edilmiştir. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, teklifin tümünün gizli oylamasına başlamadan önce, bir hususu tekrar dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Teklifin tümünün oylamasında, teklif, 367'nin üzerinde oyla kabul edilirse, kanunun hiçbir maddesi kendiliğinden halkoylamasına sunulmayacaktır.

Şimdi, teklifin tümümün gizli oylamasına başlıyoruz.

Sayın milletveki, Iğdır Milletvekilleri Sayın Abbas Bozyel, Gaziantep Milletvekili Sayın Mustafa Rüştü Taşar, Zonguldak Milletvekili Sayın Ömer Barutçu, Kayseri Milletvekili Sayın Sevgi Esen, mazeretlerine binaen, önce oy kullanacaklardır ve ayrıca, sayın genel başkanların öncelikle oy kullanma imkânları olduğunu bir kere daha vurgulamak isterim.

(Oyların toplanmasına başlandı)

Abdulsamet Turgut...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp'e vekâleten, Devlet Bakanı Sayın Abdulhaluk Mehmet Çay oy kullanacaktır.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

Bedri Yaşar...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mustafa Cumhur Ersümer'e vekâleten, Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu oy kullanacaktır.

Devlet Bakanı Sayın Şükrü Sina Gürel'e vekâleten, Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu oy kullanacaktır.

Devlet Bakanı Yüksel Yalova'ya vekâleten, Devlet Bakanı Sayın Edip Safter Gaydalı oy kullanacaktır.

Dışişleri Bakanı Sayın İsmail Cem'e vekâleten, Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü oy kullanacaktır.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

Rüştü Kâzım Yücelen...

BAŞKAN – Ulaştırma Bakanı Sayın Enis Öksüz'e vekâleten, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın oy kullanacaktır.

Millî Savunma Bakanı Sayın Sabahattin Çakmakoğlu'na vekâleten, Devlet Bakanı Sayın Ramazan Mirzaoğlu oy kullanacaktır.

Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici'ye vekâleten, Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin oy kullanacaktır.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

Mehmet Cavit Kavak...

BAŞKAN – Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'a vekâleten, Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral oy kullanacaktır.

Devlet Bakanı Sayın Şuayip Üşenmez'e vekâleten, Devlet Bakanı Sayın Sadi Somuncuoğlu oy kullanacaktır.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

Nurhan Tekinel...

BAŞKAN - Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'e vekâleten, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu oy kulanacaktır.

(Oyların toplanmasına devam edildi.)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oy verme işlemi tamamlanmıştır.

Oy kutusu kaldırılsın.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 143 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin tümünün gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 483

Kabul : 423

Ret : 40

Çekimser : 5

Boş : 14

Geçersiz : 1

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, partilerarası konsensüs örneğiyle kabul edilen Anayasa Değişikliği Teklifi kanunlaşmıştır.

Devletimize ve milletimize hayırlı olsun. (Alkışlar)

2. – Bankalar Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/5) (S. Sayısı : 1) (1) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi 2 nci sırada yer alan Bankalar Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.

Geçen birleşimde tasarının 20 nci maddesi kabul edilmişti, şimdi 21 inci maddeyi okutuyorum:

İdari suç ve cezalar

MADDE 21. – 1. Kurul kararıyla ve gerekçesi belirtilmek suretiyle bankalara, bu Kanunun;

a) 8 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki izin alınmaksızın yapılan pay devirlerinin pay defterine kaydedilmesi halinde iki milyar lira,

b) 9 uncu maddesinin (2) ve (3) numaralı fıkralarına aykırı şekilde atama yapılması veya (5) numaralı fıkrasında belirtilen kişilerin yasaklanan görevlerde çalıştırılması halinde beş milyar lira ve cezanın tebliğ tarihinden itibaren on iş günü içinde aykırılığın giderilmemesi halinde bu sürenin bitiminden itibaren geçen her gün için verilmiş olan cezanın yüzde onu tutarında,

c) 9 uncu maddesinin (6) numaralı fıkrasına aykırı şekilde şube ve temsilcilik açılması halinde on milyar lira,

d) 10 uncu maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bir milyar lira,

e) 11 inci maddesinin (2), (3), (7) ve (8) numaralı fıkralarındaki kredi sınırlarına uyulmaması halinde iki milyar liradan az olmamak üzere aykırılık oluşturan tutarın yüzde biri ve (9) numaralı fıkrasındaki kredi yasaklarına uyulmaması halinde verilen kredinin yüzde beşi tutarında,

f) 11 inci maddesinin (11) numaralı fıkrasına aykırı davranılması halinde bir milyar lira,

g) 11 inci maddesinin (12) numaralı fıkrasına göre ayrılması gereken karşılıkların tesis edilmemesi halinde, beşyüz milyon liradan az olmamak üzere, ayrılması gereken karşılık tutarının binde ikisi; üç aydan az olmamak üzere Kurumca verilecek süre içinde aykırılığın giderilmemesi halinde ise tesis edilmeyen karşılık tutarının yüzde üçü tutarında,

h) 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki sınırlama ve yasaklamalara aykırı davranılması halinde, iki milyar liradan az olmamak üzere, aykırılık teşkil eden tutarın yüzde beşi ve cezanın tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde aykırılığın giderilmemesi durumunda ise bu sürenin bitiminden itibaren aykırılığın giderildiği tarihe kadar geçen her gün için verilen cezanın yüzde biri tutarında,

ı) 12 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki yasaklama ve sınırlamalara aykırılık halinde, iki milyar liradan az olmamak üzere, yasaklama ve sınırlama konusu değerin yüzde onu ve cezanın tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde aykırılığın giderilmemesi durumunda ise, kredi kullandırımından kaynaklanan aykırılık hariç, bu sürenin bitiminden itibaren aykırılığın giderildiği tarihe kadar geçen her gün için verilen cezanın yüzde biri tutarında,

j) 13 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile (2) ve (4) numaralı fıkralarına aykırı davranılması halinde üç milyar lira,

k) 20 nci maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca alınan kararlara ve yapılan düzenlemelere aykırı şekilde faiz alınması veya verilmesi ya da sair menfaat sağlanması halinde, bir milyar liradan az olmamak üzere, sağlanan menfaat tutarında,

l) İlgili maddelerine göre, Bakanlar Kurulu ve Kurum tarafından bu Kanuna dayanılarak alınan kararlara, çıkarılan yönetmelik ve tebliğlere ve yapılan diğer düzenlemelere uyulmaması halinde bir milyar lira,

idarî para cezası uygulanır.

İdarî para cezalarının uygulanmasından önce ilgili bankanın savunması alınır. Savunma istendiğine ilişkin yazının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde savunma verilmemesi halinde savunma hakkından feragat edildiği kabul edilir. İdari para cezalarının verilmesini gerektiren fiillerin tekrarı halinde, süreli ve oransal cezalar hariç olmak üzere, verilen para cezası iki katı, ikinci ve müteakip tekrarlarda üç katı artırılarak uygulanır. Bu cezaların verildiği tarihten itibaren iki yıl içinde idarî para cezası verilmesini gerektiren aynı fiil işlenmediği takdirde, önceki cezalar tekrarda esas alınmaz. Verilen para cezaları bir taraftan ilgili bankaya tebliğ edilmekle beraber diğer taraftan tahsil ve gelir kaydı için Fona bildirilir.

2. Bu maddeye göre ceza uygulama hakkı, aykırılığın vuku bulduğu tarihten itibaren beş yıllık zamanaşımına tâbidir.

3. Bu Kanunun 22 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki suçları işleyenler hakkında kanuni kovuşturmaya geçilmekle birlikte, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Kurul kararına istinaden Kurumun talebi üzerine valiliklerce bunların işyerleri geçici olarak kapatılacağı gibi, ilan ve reklamları durdurulur ya da toplatılır. Bu hüküm 9 uncu maddenin (6) numaralı fıkrası hükümlerine aykırı olarak yurtiçinde açılan şube ve temsilcilikler hakkında da uygulanır.

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz talebi var mı? Yok.

Şahısları adına Sayın Kamer Genç.

IŞIN ÇELEBİ (İzmir) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Çelebi, şahısları adına mı?..

Sizi dördüncü sıraya kaydediyorum.

IŞIN ÇELEBİ (İzmir) – O zaman, grup adına söz istiyorum.

ALİ COŞKUN (İstanbul) – Fazilet Partisi Grubu adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Efendim, gruplar adına konuşmacı var mı diye sordum; bekledim, yok denildi; onun üzerine, şahsı adına birinci müracaat eden üyeye söz verdim.

Buyurun Sayın Genç.

Sayın Genç, konuşma süreniz 5 dakikadır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli üyeler; kanunun 21 inci maddesine kadar geldik. Maddenin, başlığı "idarî suç ve cezalar." Bence "İdari cezalar" olmalı; burada, pek "suç" yok gibi geliyor bana; başlık yanlış gibi geliyor.

Yine, kanunda redaksiyon yapılması gerekir. Maddede, işte, bent, fıkra olarak tarif edilmiş; çünkü, 8 inci maddenin 2 numaralı fıkrası değil, bendidir; hep, bence, redaksiyondan geçirilmesi -daha önceki maddelerde de geçti- bunun da düzeltilmesi lazım.

Burada önemli bir eksiklik var. Tabiî, özellikle, ben, idarî yargıdan geldiğim için, idarî yargıda, bu idarî suç ve cezalar, yani, buraya göre kesilen cezalar, idare mahkemesinde mi, vergi mahkemesinde mi veyahut da adlî mahkemelerde mi bunlara karşı dava açılacak, ne kadar süre içinde açılacak? Mesela, tabiî ki, idarî işlem niteliğinde idarenin bir şeyi kabul edilirse, genel İdarî Yargılama Usulü Kanununa göre, 60 gün içinde tebliğ tarihinden itibaren dava açılması lazım.

Bence, tabiî, bu para cezalarını getirdikten sonra, bunların caydırıcı bir sonuca ulaşabilmesi için, bunun için özel bir prosedür belirlememiz lazım. Bu cezalara karşı, tebliğ tarihinden itibaren, işte, 7 günlük bir süre içinde dava açılmalı; bu dava idarî işlem niteliğinde olduğuna göre, idare mahkemesinde açılmalı ve idare mahkemesinde de, biliyorsunuz, tek hâkim sistemiyle de çözümlenen davalar vardır. Bu davaların da yine tek hâkimli bir kararla karara bağlanarak ve o kişinin verdiği kararı da idare mahkemesinin... Bunun emsalleri vardır. Bunu kesmek lazım; aksi takdirde, normal İdarî Yargılama Usulü Kanununun gerektirdiği bir yargılama sistemine tabi tutarsanız, işte idare mahkemesi karar verecek, arkasından Danıştaya gidecek, ben, burada, tabiî, bu davalar yıllar sürecek, üç beş yıl sürecek ve enflasyonun memleketteki nispetini de hesaba katarsanız -her sene, yüzde 60, yüzde 70, hatta, yüzde 100'ü aşan bir enflasyonu, para düşme durumlarını nazara alırsanız- bu cezalar çok komik rakamlara düşecek ve dolayısıyla, bunların konulmasında öngörülen müeyyide hükümsüz kalacaktır. Biz, bu konuda bir önerge verdik.

Burada, 2 numaralı bentte "bu maddeye göre ceza uygulama hakkı, aykırılığın vuku bulduğu tarihten itibaren beş yıllık zamanaşımına tabidir" denilmektedir. Vergi Usul Kanununda, vuku bulduğu tarihi takip eden yıl esas alınmıştır. İdarî yargılama olduğunu, eğer, idarî bir işlem kabul ediyorsa, idarî işlemlerde, bunlar, hep böyle, o vuku bulduğu tarihi takip eden yıl gibi bu zamanaşımı hesaplanır. Aslında, tabiî, çok uzun maddeler birleştirilmiş; bunların her birisi, her paragrafı, her bendi üzerinde uzun uzadıya tartışmak gerekiyor; ama, maalesef, Hükümetimiz ve Komisyonumuz, süratle bu kanunun çıkmasını arzu ediyor.

Aslında, burada yapılan çok fazla bir şey yok. İşte, 3182 sayılı eski Kanunun 100 küsur maddesini -9 da geçici madde vardı- getirmişler, 27 maddeye sıkıştırmışlar; onun içerisine bir düzenleme ve denetleme kurulu getirilmiş; ama, hakikaten, çok sağlıklı bir kanun olmadığını ve bankacılık sisteminin işlemesinde büyük sıkıntılar yaratacağına inandığım bir kanundur. Bunları vurgulamak için söz aldım.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Şimdi, söz sırası, Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan'da.

Sayın Ayhan?.. Yok.

Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın; buyurun Sayın Akın. (DYP sıralarından alkışlar.)

Sayın Akın, süreniz 5 dakika.

MURAT AKIN (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi, saygıyla selamlıyorum.

Bankalar Yasasının "İdarî suç ve cezalar" kısmının 21 inci maddesinin 1 inci bendinin (a) alt bendiyle ilgili söz almış bulunmaktayım.

Bilindiği üzere (a) bendi, bankaların anasözleşme ve ortak değişiklikleriyle ilgili hükme atıfta bulunmaktadır; yani, ortakların, bir ortağın pay devrinde hangi şartlara uyacağını belirtmiştir. İlgili maddede, daha ziyade şeklî şartlar bir prensibe bağlanmıştır. Bilindiği üzere, bankalar, geçmişte de, el değiştirmelerde, mutlak surette, buna benzer bir şeklî şartı yerine getirmek suretiyle el değiştiriyordu.

Bilhassa ülkemizde, bankacılığın cazip olmasının nedenlerinden biri, banka sahibi olmanın sağladığı prestijdir. Bilindiği üzere, ülkemizde, bankalar ekonomik yaşamda önemli bir yer işgal ettiklerinden, siyasî otoritenin makro ekonomik politikalarında her zaman dikkate alınarak görüşlerine danışılmaktadır. Oysa, banka sahibi olmayan büyük sermaye grupları, ekonomik kararlara katılmakta bankalar kadar söz sahibi olmamaktadırlar. Bu yüzden, bütün sermaye grupları, küçük de olsa, bir banka sahibi olmanın peşindedirler. Bilhassa bu banka sahibi olma hevesi, 24 Ocak kararları; yani, ülkemizde, holding bankacılığına yol açan etkenlerden bilhassa 24 Ocak kararları ve 1 Temmuz 1980 bankacılığı sonrasında, o zamanki holding bankaların grupdışı işletmelere kredi vermemesi sonucunda -bu çok mühim- grupdışı işletmelere kredi vermemesi sonucunda, gücü yeten, banka sahibi olmayan holdingler, küçük yerel bankalar satın alarak, ulusal bankaya dönüştürmüşlerdir. İşte, iflas eden veya batan bankaların bir nevi başlangıcı da, küçük banka olma şekliyle devam etmiştir ve yüksek miktarda -bilhassa içi boşaltılan banka- faiz ödenmek suretiyle toplanan mevduatlar, daha sonra da -toplanan bu mevduatların güvence altında olması nedeniyle- çekilmek suretiyle, devlete bir yük haline gelmiştir.

Bilindiği üzere, bankacılık düzenleme ve denetleme kurulu, daha önce "malî piyasalar kurulu" şeklinde tasarı olarak hazırlanmıştı.

Sayın Başkan, değerli üyeler; bankacılık sektörünün esas sorunları burada dile getirilmemiştir. Esas olan, bir banka açılması, kapatılması değil, bankaların sorunları nedir... Bankacılıkta, bugün kısaca ifade edeceğimiz en mühim sorun, yüksek enflasyondur; yani, yüksek enflasyondan dolayı, bankalar, toplamış oldukları mevduatlara...

BAŞKAN – Sayın Akın, 1 dakikanız var efendim.

MURAT AKIN (Devamla) – ...yüksek faiz ödemek suretiyle, topladıkları fonu yatırımlara aktarmakta sıkıntı çekmektedirler.

İkincisi; ekonomik kararların yarattığı sorunlardır.

Değerli milletvekilleri, 1999 yılında, dört aylık süre içinde tahakkuk eden vergi 7,5 katrilyon, tahsil edilen vergi 4,2 katrilyon. Şimdi, ekonomik kararlar, sadece bir vergi kanunundan, vergi yasalarından ve esnafın, müteşebbisin çektiği sıkıntıdan değil, aynı zamanda, bankaları, yani, malî sektörü de etkilemektedir. Demek ki, 7,5 katrilyon tahakkuk etmiş, vatandaş beyan etmiş, rızasıyla "ben bu kadar para kazandım" demiş; ama, ödemesine gelince, 4 katrilyon ödemiş. Demek ki, ülkede büyük bir durgunluk var, bu Bankalar Kanunu Tasarısı bu durgunluğu kaldıracak mı acaba?!.

Yine, sektördeki düzenlemeden kaynaklanan sorunlar, özkaynak yetersizliği ve teknolojik gelişmelerdeki sorunlar... Yalnız, bankalar, bu kadar sorun içinde, 1998 yılı faaliyetleri nedeniyle de yüzde 160 nispetinde kâr -reel kâr ise- enflasyon düştükten sonra yüzde 60 net kâr elde etmişlerdir, yani, bankaların bir önceki yıla göre elde etmiş olduğu kâr artışında veya çalışma şekillerinde herhangi bir sıkıntı yok; sıkıntı, ekonomik istikrarsızlığın doğurmuş olduğu; yani, talepte meydana gelen daralmadan dolayı üretim arzında, dolayısıyla yatırımlardan kaynaklanan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT AKIN (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akın.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Madde üzerinde verilmiş bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1 sıra sayılı yasa tasarısının 21 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.

Fıkra:

"Bu madde uyarınca kesilen cezaların tebliğinden itibaren 7 gün içinde idare mahkemesine dava açılabilir. Bu davalar tek hâkimce karara bağlanır. Tek hâkimin verdiği karar kesindir."

Kamer Genç Salih Sümer Nevzat Ercan

Tunceli Diyarbakır Sakarya

Mustafa Eren Ali Naci Tuncer H. Ufuk Söylemez

Karabük Trabzon İzmir

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) – Çoğunluğumuz yoktur; takdire bırakıyorum.

BAŞKAN – Sayın Hükümet, önergeye katılıyor musunuz?

ORMAN BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Efendim, önerge, idarî yargı düzeninde bir değişiklik getirdiği için, böyle bir kanunda öyle bir değişiklik yapılamayacağından, benimsemiyoruz efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, benim burada öğrenmek istediğim, aslında, yani, idarî yargı görevine giriyorsa, hükümet bunu belirtiyorsa, yani, bu ileride, idarî yargının görevine mi giriyor, adlî yargının görevine mi giriyor konusunda uyuşmazlık çıkmasın diye, özellikle onun da belirtilmesini istedim. Yani, idarî cezalar, idarî yargı görev alanına giriyor deniliyorsa, o zaman, mesele biraz halledilmiş oluyor efendim.

BAŞKAN – Söz istiyor musunuz Sayın Genç?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, istemiyorum; gerekçeyi okutabilirsiniz.

BAŞKAN – Peki.

Komisyon takdire bıraktı, Hükümet katılmadı.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Bu madde uyarınca kesilen cezaların idarî nitelikte olduğu ve idare mahkemesince karara bağlanması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, çok basit bir yargılamayı gerektiren bu davaların, tek hâkimce karara bağlanarak, hem idare mahkemesinde hem de Danıştayda geniş bir iş yükü oluşturmaması gerektiği açıklanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...

ALİ COŞKUN (İstanbul) – Sayın Başkan, başka önerge vardı.

BAŞKAN – Madde kabul edilmemiştir.

ALİ COŞKUN (İstanbul) – Sayın Başkan, başka önergemiz vardı bizim; okutmadınız.

BAŞKAN – Bu önerge için oylama yaptım efendim; maddeyi oylatmadım.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, biraz evvel, oylama sonucunu ilan ederken "madde kabul edilmemiştir" şeklinde oldu. Sanırım, bir zühul var. Onun için, tashih ederseniz...

BAŞKAN – Evet, tashih ediyorum efendim.

Efendim, verdiğiniz önerge, 22 nci maddeye yazılmış; onun için okunmadı. Gerekçesiyle 22 nci maddeye atıfta bulunmuşsunuz; onun için, deminki önergeyi oyladım, kabul edilmedi. Şimdi, sizin önergenizi, 21 inci madde üzerinde verilmiş önerge olarak okutuyorum.

IŞIN ÇELEBİ (İzmir) –Ama, Ali Bey, 22'ye verdiniz.

BAŞKAN – Gerekçesi 22'ye atıfta bulunmuş efendim, ondan...

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bankalar Kanunu Tasarısının 21 inci maddesinin üçüncü bendinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Cevat Ayhan Ali Coşkun Mahfuz Güler

Sakarya İstanbul Bingöl

Hüseyin Arı İsmail Kahraman Oya Akgönenç Muğisuddin

Konya İstanbul Ankara

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİHAT GÖKBULUT (Kırıkkale) – Komisyonumuzun çoğunluğu olmadığı için, takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet, önergeye katılıyor musunuz?

ORMAN BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Coşkun, önerge hakkında söz istiyor musunuz, yoksa, gerekçeyi mi okutalım?

ALİ COŞKUN (İstanbul) – Önerge hakkında açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Coşkun.

Süreniz 5 dakikadır.

ALİ COŞKUN (İstanbul) – Değerli arkadaşlar, 21 inci maddenin son fıkrası, yani, (3) numaralı fıkrası aynen şöyledir: "Bu Kanunun 22 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki suçları işleyenler hakkında kanunî kovuşturmaya geçilmekle birlikte, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Kurul kararına istinaden Kurumun talebi üzerine valiliklerce bunların işyerleri geçici olarak kapatılacağı gibi, ilan ve reklamları durdurulur ya da toplatılır. Bu hüküm 9 uncu maddenin (6) numaralı fıkrası hükümlerine aykırı olarak yurtiçinde açılan şube ve temsilcilikler hakkında da uygulanır."

Oysa, adlî suç ve cezalar bölümünde, yani, 22 nci maddenin (1) numaralı fıkrasında, kurul tarafından mahkemeye nasıl verileceği anlatılmakta, üç yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası ve para cezası öngörülmektedir.

Şimdi, burada yapılan yanlışlık şudur: Birincisi, hiçbir kurul, 5542 sayılı Yasaya göre, valiliklere böyle bir görev veremez. Yani, böylece, Bankalar Kurulu, geçici bir müddet için, valinin ita amiri durumuna geçmektedir.

İkincisi, geçici olarak, adlî makamın yerine geçmektedir; yani, savcının ya da hâkimin vereceği bir karar hakkında, bu kurul karar verme durumundadır. Diyelim ki, herhangi bir müesseseyi şu veya bu sebeple ki, bu para toplama konusunda oluyor... Genellikle, şirketler, sermaye arttırırken ya da şirket kurulurken, acaba, şirkete ortak olmak isteyenler taahhütte bulunacak mı bulunmayacak mı gibi girişimlerde bulunur; mektup yazar muhtemel ortaklarına karşı. 22 nci maddede, bu da, bir para toplama eğilimi olarak değerlendirilip, kasıtlı ya da kasıtsız olarak o şahsın işyeri kapatılabilir ve bütün evrakı müsadere edilebilir. Peki, mahkeme, sonra, o konuda takipsizlik kararı verirse, o müessesenin, özel kişinin ya da tüzelkişinin uğradığı mağduriyet nasıl karşılanacak? Aynı zamanda da, bu kurum yara ala-
caktır.

Valiler ise, bilindiği gibi, kapatmayla ilgili herhangi bir teşkilatları yoktur; ancak polis eliyle bunu yapma durumundadırlar. Oysa ki, mahkeme kararı olmazsa, bu, Polis Vazife ve Selahiyet Kanununa aykırıdır. Ticaret hayatında, büyük bir devlet terörü haline gelebilir bu madde.

O bakımdan, 22 nci maddede, zaten, hukukî yollar açık olduğuna göre ve bu işe mahkeme ya da savcı kanalıyla işlem yapılacağına göre, kurula böyle bir yetkinin verilmesi, hukuken yanlıştır. Bu bakımdan, bu maddenin ya yeniden düzeltilmesini ya da tamamen kaldırılmasını arz ve teklif ediyoruz.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz dolmak üzeredir. Yeni bir maddeye geçmek yerine,
saat 20.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.44

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 20.00

BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Burhan ORHAN (Bursa)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 18 inci Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Bankalar Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/5) (S. Sayısı : 1) (Devam)

BAŞKAN – Bankalar Kanunu Tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Tasarının 21 inci maddesi kabul edilmişti; 22 nci maddeyi okutuyorum:

Adlî suç ve cezalar

MADDE 22. – 1. Bu Kanuna göre alınması gereken izinleri almaksızın bankacılık işlemleri ile uğraşan veya mevduat kabul eden veya ticaret unvanları, her türlü belgeleri , ilan ve reklamları veya kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda banka adını kullanan,mevduat kabul ettikleri, bankacılık yaptıkları izlenimini yaratacak söz ve deyimleri kullanan gerçek kişiler ile tüzelkişilerin görevlileri, fiile katılma derecelerine göre, üç yıldan beş yıla kadar hapis ve üç milyar liradan beş milyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar. Ayrıca,Kurulun talebi üzerine, bu suçları işleyen kişilerin işyerlerinin sürekli veya bir yılı geçmemek üzere geçici olarak kapatılmasına, ilan ve reklamlarının durdurulması veya toplatılmasına mahkemece karar verilir.

2. Bu Kanunun 10 uncu maddesinin (3) numaralı fıkrası hükmü saklı kalmak kaydıyla, mevduat sahiplerinin mevduatlarını geri almalarını kasıtlı olarak engelleyen bankaların görevli veya ilgili mensupları altı aydan iki yıla kadar hapis ve bir milyar lira ağır para cezası ile cezalandırılır.

3. Banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları görevleri dolayısıyla kendilerine tevdi olunan veya muhafazaları, denetim veya sorumlulukları altında bulunan bankaya ait para veya sair varlıkları zimmetlerine geçirirlerse altı yıldan oniki yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılacakları gibi bankanın uğradığı zararı tazmine mahkum edilirler. Bu fıkrada gösterilen suç, bankayı aldatacak ve fiilin açığa çıkmamasını sağlayacak her türlü hileli faaliyette bulunmak suretiyle işlenmişse faile oniki yıldan aşağı olmamak üzere ağır hapis ve meydana gelen zararın üç katı kadar ağır para cezası verilir. Ayrıca, meydana gelen zararın ödenmemesi halinde mahkemece re’sen ödettirilmesine hükmolunur. Zararın kovuşturma yapılmadan önce tamamıyla ödenmiş
olması halinde cezaların yarısı, ödeme hükümden önce gerçekleştirilmiş ise üçte bir oranında
indirilir.

4. Bu Kanunda gösterilen yetkili mercilerin ve denetim görevlilerinin istedikleri bilgi ve belgeleri vermeyen ya da denetim görevlilerinin görevlerini yapmalarına engel olan gerçek kişilerle tüzelkişilerin görevli ve ilgilileri bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bir milyar liradan üç milyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar. Bu fıkrada belirtilen cezalar 13 üncü maddenin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüğe uymayan bankaların sorumluluğu bulunan görevli ya da ilgilileri hakkında da uygulanır.

5. Bankaların bu Kanunda gösterilen merciler ile denetim görevlilerine, mahkemelere ve diğer resmi dairelere hitaben düzenledikleri belgelerle yayımladıkları belgelerde yapılan gerçeğe aykırı beyanlardan, işlemlerin kayıt dışı bırakılmasından veya gerçek mahiyetlerine uygun düşmeyen bir şekilde muhasebeleştirmesinden, kanuni ve yardımcı defterler ile kayıtlar, şubeler, yurtiçi ve yurtdışındaki muhabirler ile hesap uygunluğu sağlanmadan bilançolarının kapatılmasından dolayı bunları veya bunların düzenlenmesine esas olan her türlü belgeleri imza edenler görev ve ilgilerine ve fiile katılma derecelerine göre bir yıldan üç yıla kadar hapis ve üç milyar liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezası ile cezalandırılırlar.

6. Bir bankanın itibarını kırabilecek ya da şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olan ya da bu yolda asılsız haberler yayanlar için bir yıldan iki yıla kadar hapis ve bir milyar liradan iki milyar liraya kadar ağır para cezası hükmolunur. Bu fiilin 15/7/1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununda belirtilen ya da radyo, televizyon, video, internet, kablolu yayın veya elektronik bilgi iletişim araçları ve benzeri yayın araçlarından biri ile işlenmesi halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki milyar liradan dört milyar liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur. İsimleri belirtilmese dahi bankaların güvenilirliği konusunda kamuoyunda tereddüte yol açarak bankaların malî bünyelerinin olumsuz etkilenmesine neden olabilecek nitelikte asılsız haberleri yukarıda belirtilen araçlarla yayınlayanlara iki milyar liradan dört milyar liraya kadar ağır para cezası verilir.

7. Bu Kanunun uygulanmasında ve uygulanmasının denetiminde görev alanlar, görevleri sırasında öğrendikleri bankalar ile bunların iştirakleri, kuruluşları ve müşterilerine ait sırları bu Kanuna ve özel kanunlarına göre yetkili olanlardan başkasına açıklayamazlar ve kendi yararlarına kullanamazlar. Bu yükümlülük görevden ayrılmalarından sonra da devam eder. Bu yükümlülüğe uymayan kimseler için bir yıldan üç yıla kadar ağır hapis ve iki milyar liradan az olmamak üzere ağır para cezasına hükmolunur.

8. Bankaların mensupları ve diğer görevlileri, sıfat ve görevleri dolayısıyla öğrendikleri bankalara veya müşterilerine ait sırları bu konuda kanunen açıkça yetkili kılınan mercilerden başkasına açıklayamazlar. Bu yükümlülük görevden ayrılmalarından sonra da devam eder. Bu madde hükmüne aykırı davrandığı tespit edilen kişiler için bir yıldan üç yıla kadar ağır hapis ve bir milyar liradan az olmamak üzere ağır para cezasına hükmolunur.Banka ve müşterilerine ait sırları açıklayan üçüncü kişiler hakkında da aynı cezalar uygulanır. Kredilerin takip ve kontrolü için, ana faaliyet konuları para ve sermaye piyasaları ile sigortacılık olan ve bu konularda özel kanunlarına göre alınan izin ve ruhsat ile faaliyet gösteren malî kurumlar arasında müşterileri ile ilgili olarak doğrudan doğruya veya en az on kurum tarafından kurulacak şirketler vasıtasıyla yapılacak bilgi alışverişi bu hükmün dışındadır.

9. (7) ve (8) numaralı fıkralarda yazılı kişiler sırları kendileri ya da başkaları için yarar sağlamak amacıyla açıklarlarsa, üç yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezasına ve üç milyar liradan az olmamak üzere ağır para cezasına mahkum edilmekle birlikte, fiilin önemine göre bu Kanun kapsamına giren kuruluşlarda görev yapmaları geçici veya sürekli olarak yasaklanır.

10. Bu Kanuna göre suç teşkil eden hareket ve fiiller başka kanunlara göre de cezayı gerektirdiği takdirde, failleri hakkında en ağır cezayı gerektiren kanun maddesi uygulanır. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun sorumluluğu gerektiren hükümleri saklıdır.

BAŞKAN – Madde üzerinde, ANAP Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Işın Çelebi...

BEYHAN ASLAN (Denizli) – Vazgeçti efendim.

BAŞKAN – Gruplar adına başka söz talebi var mı? Yok.

Şahısları adına, Tunceli Milletvekili Kamer Genç?.. Yok.

Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bankalar Kanunu Tasarısının 22 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasına aşağıdaki paragrafın eklenmesi arz ve teklif olunur.

"Bu Kanunun 14 üncü maddesi hükümlerine uymayan bankaların işlerini fiilen yöneten mensupları görev ve ilgilerine ve fiile katılma derecelerine göre iki milyar liradan beş milyar liraya kadar ağır para cezasıyla birlikte iki yıldan dört yıla kadar ağır hapis cezasıyla cezalandırılırlar. Şu kadar ki; bu fiiller bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklara veya bunların iştirak ve kuruluşlarına yarar sağlamak amacıyla yapıldığı takdirde ağır para cezası beş milyar liradan az olmamak üzere bu yararların beş katı olarak hükmedilir."

Fikret Uzunhasan İsmail Köse Zeki Çakan

Muğla Erzurum Bartın

Ali Günay Ömer İzgi

Hatay Konya

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET HANİFİ TİRYAKİ (Gaziantep) – Katılıyoruz.

H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) – Çoğunluk yok...

BAŞKAN – Yeterli çoğunluğunuz yok gibi.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET HANİFİ TİRYAKİ (Gaziantep) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet, önergeye katılıyor musunuz?

ORMAN BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın Başkan; çünkü, 14 üncü maddenin yaptırımı önümüzdeki tasarıda yer almıyor, bir boşluğu gideren önergedir, katılıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon takdire bırakmış, Hükümet de önergeye katılmıştır.

Önergenin gerekçesini mi okuyalım, yoksa, önerge sahipleri adına söz hakkı ister misiniz?

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 14 üncü maddesi, malî bünyelerinde sorun bulunan bankalara uygulanacak tedbirleri düzenlerken ilgililer hakkında yapılacak cezaî işlemin saklı kalacağını hüküm altına almaktadır. Ancak, tasarıda 14 üncü maddeye aykırılık halinde uygulanabilecek herhangi bir yaptırım bulunmamaktadır. Böyle bir eksiklik ise, 14 üncü maddenin uygulanamaz hale gelmesine yol açabileceğinden, söz konusu maddeye aykırılık halinde uygulanmak üzere önerilen hükmün fıkraya eklenmesi gerekmektedir.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

23 üncü maddeyi okutuyorum:

Diğer kanunlara aykırılıklar

MADDE 23. – 1. 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 4 üncü maddesinin (II) numaralı paragrafının (d) bendi ile 52 nci madde düzenlemelerine uymayan; 40 ıncı maddesinin (II) numaralı paragrafının (a) bendi uyarınca umumi disponibilite ve mevduat karşılıkları için tespit edilen oranları süresi içinde tesis etmeyen veya noksan tesis eden ya da (c) bendi uyarınca Merkez Bankasınca alınan ayarlama kararlarına uymayan bankaların, kurum ve kuruluşların sorumluları hakkında beşyüz milyon liradan bir milyar liraya kadar para cezası uygulanır.

2. 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 43 ve 44 üncü maddelerinde gösterilen zorunluluk ve yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde sorumlular hakkında 22 nci maddenin (4) ve (5) numaralı fıkra hükümleri uygulanır.

3. Bu maddenin (1) ve (2) numaralı fıkra hükümleri dolayısıyla kovuşturma yapılması; kanuna aykırılığın Merkez Bankasınca tespiti halinde bu Bankaca Kuruma bildirimde bulunulması, diğer hallerde ise bu Bankanın görüşü alınarak Kurum tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır.

4. 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 35 inci maddesine aykırı hareket edenler 22 nci maddenin (7) ve (9) numaralı fıkraları gereğince cezalandırılırlar.

5. Diğer Kanunlarda 3182 sayılı Kanuna yapılan atıflar bu Kanunun ilgili maddelerine yapılmış sayılır.

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz isteyen var mı? Yok.

Şahısları adına, Tunceli Milletvekili Kamer Genç?..Yok.

Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?.. Yok.

Madde üzerinde söz isteyen yoktur.

Maddeyle ilgili önerge de bulunmamaktadır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi okutuyorum:

Kovuşturma usulü ve para cezalarının tahsili

MADDE 24. – 1. Bu Kanunda belirtilen cezalara ilişkin suçlardan dolayı kovuşturma yapılması Kurumun Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuruda bulunmasına bağlıdır. Bu başvuru ile Kurum aynı zamanda müdahil sıfatını kazanır.

2. Cumhuriyet savcıları kovuşturmaya yer olmadığına karar verirlerse, Kurum, 4/4/1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre kendisine tebliğ edilecek bu kararlara karşı itiraza yetkilidir.

3. 22 nci maddenin (6), (8) ve (9) numaralı fıkralarında yazılı suçlardan dolayı ilgili kuruluşların dava açma hakkı saklıdır.

4. Bu maddeye göre açılacak davalar, ilgili bankanın merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemelerde 8/6/1936 tarihli ve 3005 sayılı Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu hükümlerine göre görülür.

5. Bu Kanunda gösterilen para cezaları 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri gereğince vergi dairelerince tahsil edilir. Para cezalarında tüzelkişilerin sorumluluğu 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 65 inci maddesine göre tayin olunur.

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz isteyen var mı?

NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Amasya Milletvekili Sayın Ahmet İyimaya konuşacaklar.

BAŞKAN – DYP Grubu adına, Sayın Ahmet İyimaya; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA AHMET İYİMAYA (Amasya) – Değerli Başkan, Parlamentonun muhterem üyeleri; sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Bu dönem, Parlamento, yasama organı, şu anda bir temel kanunu sonuçlandırmak üzeredir.

Değerli arkadaşlar, herhangi bir yasa ile kanunname dediğimiz, kod dediğimiz temel kanunlar arasında çok önemli farklılıklar vardır. Parlamento, bir temel kanunu, yasama tasarrufu olarak, hukuk dünyasına aktarırken, gösterilmesi gereken özenin, âdeta büyük bir umursamazlık içerisinde ihmal edildiğini, bütün noktalarıyla şu anda gözlüyoruz. Öyle diyebilirim ki, 1876 yılı ve sonrası kanunnamelerindeki özen dahi yok. Bunlara, vaktinizi almadan, kısa kısa işaret etmek istiyorum.

Bu tasarı, fevkalade şekilde arkasında hazırlığı olmayan, belli bir ivedi anlayışı içerisinde önümüze getirilmiş, iç tutarlıktan yoksun bir tasarıdır. Yasama organının, yasama konusunda yetkisini tam olarak kullanmış farz edilebilmesi için, bu tasarının -elbette ki, bürokratik merkezler tarafından hazırlanması mümkündür, makuldür ama- kendi komisyonlarında içselleştirilmesi, özümsenmesi ve yasama üslubuna dönüştürülmesi gerekirdi; bu yapılmamıştır; Türkçesi zayıf, kurgusu zayıf bir kanundur. Kanunun, özü düzenleyen tekniğinin dışında, her şeyden evvel bir hukuk kuralı olduğunu unutmamak gerekir. Bu tasarı, hukuk tekniğini kuşatması, kavraması veya kapsaması bir yana, âdeta hukuk ihmal edilerek, basit üslubun, Türkçenin alt seviyesinin yeterli görülmesi gibi bir anlayışa dayandırılmıştır. Örneğin; dün bir müzakerede, sorumluluk fiillerinin veya kategorilerinin hukukta kesinlikle belli olmasına karşın, teklif sahibinin, işlemle fiilin aynı olduğu yönündeki yanılgısının, yasama tasarrufunun doğrusu haline gelmesi, herhalde hiçbir grubumuzu, hiçbir hukukçuyu veya millî egemenliği kullanan hiçbir üyeyi sevindirmemiş olması gerekirdi.

Bakınız, bu tasarı, Anayasaya uygunluk kaygısını taşımamaktadır. Yasama organının yetkilerini yürütme organına veya bazı bürokratik kademelere aktarmış olmasına rağmen "aynı hüküm eskiden de vardı" gibi, anayasal terminolojide yeri olmayan bir gerekçeyle geçiştirilmeye çalışılmıştır.

Sevgili Başkanım, bu tasarının şu anda tartışmakta olduğumuz maddesi, ceza muhakemeleri usulünü, genel hükümleri ilgilendiren bir maddedir. Bir defa, hususî kanunlarda veya özel kodifikasyonlarda, genel hükümlerden ayrılmayı gerektirecek bir mantık ortaya konulmadan, hususî hükümler derpiş edilmemeli, hususî hükümler, taslaklara, tasarılara veya tekliflere dermeyan edilmemelidir. Bunun anlamı şudur: İstisnalar, prensiplerin virüsleridir; ne kadar istisna koyarsanız, ilkelerden o kadar uzaklaşırsınız. Bugün, adil yargılamanın bizim hukukumuzdaki temel standardı, ceza muhakemeleri usulüdür.

Siyaset beyannamelerimizde, dokümanlarımızda, temiz toplum dedik, yoksulluk dedik, yolsuzluk dedik. Bakınız, burada bankacılık suçlarını, önemli suçları, bu suçların takibini, kurumun iznine, kurumun başvurusuna, kurumun müracaatına bağlı kılıyorsunuz; yani, bir önemli bankacılık suçu işlendiği zaman, cumhuriyet başsavcısı genel hükümlere göre doğrudan el koyamayacak, haberdar olan herhangi bir vatandaş, kurum veya kişi ihbar ve şikâyet hakkında bulunamayacak -çünkü, hususî hükümdür- ancak, kurumun izninden, kurumun seleksiyonundan geçen şikâyetler veya suçlar yargıya ulaşabilecek. Bu, bankacılık mevzuatında, şu temel kodda öngördüğünüz kuruma yargı yetkisi, savcılık yetkisi vermek anlamına gelir; çok garip karşılıyorum.

Yine, aynen, birinci bendin ikinci cümlesinde "bu başvuruyla kurum, aynı zamanda müdahil sıfatını kazanır" deniliyor.

Değerli arkadaşlar, davanın içerisinde sanık ve mağdurun dışında veya mağdur çevresinde kimin müdahil olabileceği, kim için müdahale kararı verebileceği yetkisi, Anayasamızın 9 uncu maddesine göre, devri kabil olmayan, intikali caiz olmayan yargısal yetkidir. Kurum, haklı veya haksız, doğrudan başvuracak; ama, mahkeme, bunun doğrudan müdahale talebini, genel müdahale talepleri veya asgarî müdahale sıfatı var olmamasına karşın, kabul etmiş sayılacak. Yasama tasarrufuyla, kanun ile mahkemenin kararı yerine geçecek bir kuralı benimsememiz mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, sessizce bu tasarının görüşülmesini izledim; ne bir anayasal hassasiyet ne bir reform hassasiyeti ne de bir hukuk tutarlılığı gösterildi. Anayasa Mahkemesine başvurunun yapılması halinde, bundan önce olduğu gibi bir iptal müeyyidesiyle karşı karşıya kalacağımızı söylersek, zannediyorum, önkehanette bulunmuş olmayız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İyimaya.

Gruplar adına başka söz isteyen var mı? Yok.

Şahısları adına, Tunceli Milletvekili Kamer Genç?.. Sayın Genç yok.

Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?.. Yok.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Madde üzerinde verilmiş bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanunun 24 üncü maddesinin 1 inci bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi önerilir.

18.6.1999

Ahmet İyimaya Nevzat Ercan Ufuk Söylemez

Amasya Sakarya İzmir

Teoman Özalp Murat Akın

Bursa Aksaray

"Bu kanunda belirtilen suçlara ilişkin kovuşturmalar genel hükümlere bağlıdır; ancak, kurumun da şikâyet hakkı vardır."

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET HANİFİ TİRYAKİ (Gaziantep) – Çoğunluğumuz yok, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet, önergeye katılıyor musunuz?

ORMAN BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, katılamıyoruz; çünkü, genel hükümlerden ayrılmayı gerektiren bir mantık bu yasa tasarısı içinde var; çünkü, bankalar, itibar kurumlarıdır, gelişigüzel ihbarlarda bulunulması ya da resen dava açılması, itibar kurumları olan bankaların geleceğini etkileyebilir. O bakımdan, önergeye katılmıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon takdire bırakmıştır, Hükümet önergeye katılmamıştır.

Önerge sahibi Sayın İyimaya, gerekçeyi okuyalım mı?

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Evet efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

1- Bankacılık suçlarının takibinin kurumun şikâyetine bağlı tutulmasının kamu düzenine aykırı olması, doğrudan takibin temiz toplum hedefinin kaçınılmaz şartı olması.

2- Müdahillik sıfatını tanıyacak makamın ancak yargı organı olması gerekirken, bunu yasama organının tanımasının kuvvetler ayrılığı ilkesine ters düşmesi.

3- Genel usul (CMU) kanunlarına özel yasalarla tanınacak böyle bir istisnanın makul ve hukukî bir nedeninin ortaya konamamış olması karşısında, teklifi tashih eden bir önergeyi takdimi zorunlu görülmüştür.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

25 inci maddeyi okutuyorum:

Kaldırılan ve değiştirilen hükümler

MADDE 25. – 1. 25/4/1985 tarihli ve 3182 sayılı Bankalar Kanunu ile ek ve değişiklikleri yürürlükten kaldırılmıştır.

2. 9/12/1994 tarihli ve 4059 sayılı Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun, bu Kanunda düzenlenen görev ve yetkilere ilişkin hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır.

3. 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 4 üncü maddesinin I/j bendi, 22 nci maddesinin (14) numaralı, 43 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları yürürlükten kaldırılmış, 4 üncü maddesinin III/c bendi ile 44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir;

“Banka dışı malî kurumlarla ilgili kuruluş izinleri ve bunlardan, tasfiyeleri hususunda karar alma yetkisi Hükümete ait olanların tasfiyeleri hakkında karara varılmadan önce Bankanın mütalaası alınır.”

“Madde 44- Banka, Türkiye’de faaliyette bulunan bankalar, özel finans kurumları, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri ve Bankaca uygun görülecek benzeri malî kurumların müşterilerinin risk durumlarını nezdinde toplamak maksadıyla Risk Merkezi kurar.

Yukarıdaki kurumlar, risk durumları hakkında Bankanın kendilerinden istediği bütün bilgileri, Bankanın talimatına göre belirteceği süre içinde ve standartlara uygun olarak vermekle yükümlüdürler.

Risk Merkezinin bütün işlem ve kayıtları gizli olup, Banka ancak, yukarıdaki kurumları, müşterilerinin veya kredi isteklilerinin risk durumları hakkında aydınlatâbilir. Bilgi alma ve verme şekil ve şartları yönetmelikle belirtilir.

Bankaların keşide ettikleri protestolar, Bankada toplanır. Bunların toplanma ve duyurulma esasları, Türkiye Bankalar Birliğinin görüşü alınarak Banka tarafından tespit edilir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz almak isteyen var mı? Yok.

Şahsı adına, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç?.. Yok.

Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?..

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Vazgeçtim.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen yoktur.

Maddeyle ilgili önerge de bulunmamaktadır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1. – a) Kurul Başkan ve Üyeleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde atanırlar. İlk defa atanan üyelerden Başkan dışında, ikinci yılın sonunda kura sonucunda belirlenecek iki üye ve dördüncü yılın sonunda, kalan üyelerden kura sonucunda belirlenecek iki üyenin yerine, bu Kanunda belirtilen hükümlere uygun olarak yeni üye ataması yapılır.

b) Kurum, Başkan ve Üyelerin atandığı tarihten itibaren en geç bir yıl içinde faaliyete geçer. Kurul, Kurumun faaliyete geçeceği tarihe kadar, Hazine Müsteşarlığı ile müştereken, Kurumun teşkilatına, faaliyetlerine ve bu Kanun uygulamasına ilişkin hazırlık ve düzenlemeler yanında ilgili mercilere görev alanına giren konularda mütalaa ve önerilerde bulunmak da dahil olmak üzere istişari nitelikte çalışmalar yapar. Bu süre içinde Kurulun sekreterya hizmetleri Fon tarafından yerine getirilir

c) Kurumun faaliyete başlayacağı tarihe kadar, bu Kanunla Kuruma veya Kurula verilen görev ve yetkiler, ilgisine göre, mülga 3182 sayılı Bankalar Kanununda belirtilen Bakanlar Kurulu, Bakan, Hazine Müsteşarlığı ile bankalar yeminli murakıpları ve yardımcıları, Merkez Bankası ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından kullanılmaya devam olunur. 3182 sayılı Bankalar Kanununda yer almayan ve bu Kanunla getirilen düzenlemelerle ilgili yetkiler, Kurumun faaliyete başlayacağı tarihe kadar ilgili Bakan tarafından kullanılır.

d) Kurul Hazine Müsteşarlığı ile müştereken kuruluş bütçesini hazırlar. Bu bütçenin giderlerini karşılamak üzere bankalar, 1998 yıl sonu bilanço toplamları üzerinden 6 ncı maddedeki esaslar çerçevesinde giderlere katılma paylarını tebligattan itibaren 15 gün içinde öderler. Bakanlar Kurulu ilk iki yıl için 6 ncı maddenin 3 numaralı fıkrasında belirtilen oranı iki katına kadar artırmaya yetkilidir. Bütçenin uygulanması Kurulca yürütülür. Kuruluş bütçesi yürürlüğe girinceye kadar Kurul üyelerinin ücretleri, malî hakları ve sair giderleri Fon tarafından karşılanır.

e) Hazine Müsteşarlığı Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu Başkanı ile bankalar yeminli murakıpları, murakıp yardımcıları ve Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulunun diğer personeli, Kurumun faaliyete geçtiği tarihte başkaca bir işleme gerek kalmaksızın Kuruma devredilmiş sayılır. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihteki Hazine Müsteşarlığı ile Merkez Bankasının bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili personeli, muvafakatleri alınmak kaydıyla, Kuruma naklen atanır. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, Müsteşarlık ve Merkez Bankasının bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili personelinden; bu Kurumların yurtdışı teşkilatında görev yapan veya uluslararası kuruluşlarda görevli bulunan, lisans üstü eğitim nedeniyle yurtdışında bulunan veya askerlik ya da sair nedenlerle ücretsiz izinli olanların naklen atanma hakları saklıdır. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde kullanılmayan haklar geçersiz olur. Muvafakatları olmayan personel gerektiğinde Kurum tarafından yeterli personel sağlanıncaya kadar ve her halde iki yılı geçmemek üzere 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 8 ve ek 9 uncu maddeleri hükümlerine bağlı kalınmaksızın Kurumda geçici olarak görevlendirilebilir.

f) Hazine Müsteşarlığı ile Merkez Bankasından naklen atanacak ilgili personelden, yaş şartı dışındaki şartları taşıyan ve hazırlanacak yönetmeliğe göre yeterli görülenler arasından en az 3 yıllık hizmeti bulunanlar, bankacılık uzmanı, 3 yıldan az hizmeti olanlar bankacılık uzman yardımcısı olarak atanır. Bunların geldikleri Kurumlarda çalıştıkları süreler bankacılık uzman ve uzman yardımcılığında geçmiş sayılır. Devredilmiş sayılan ve naklen atanan personelden geldikleri kurumlara karşı mecburi hizmet yükümlülüğü bulunanların Kurumda geçirdikleri süreler bu yükümlülüklerin ifasında dikkate alınır.

g) Bu maddenin (e) fıkrası hükmüne göre Hazine Müsteşarlığından Kuruma devredilmiş sayılanların kadroları ile naklen ataması yapılan personel kadroları hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilerek, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvelin Hazine Müsteşarlığına ait bölümünden çıkartılmış sayılır.

BAŞKAN – Geçici 1 inci madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Ufuk Söylemez söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Söylemez. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Bankalar Kanunu Tasarısının geçici 1 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi, şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Bankalar Kanunu Tasarısının son maddelerine yaklaştık, geçici maddelerine geldik, tasarının görüşmelerini bitirmek üzereyiz; ama, maalesef, Mecliste, aradığımız işbirliğini ve ortak aklı hayata geçirememenin üzüntüsü içerisindeyim. Verdiğimiz, mantığa, hukuka, ekonominin ve bankacılığın gereklerine, gerçeklerine uygun önergelerin, Parlamentodaki iktidar çoğunluğunca reddedilmiş olmasını, sadece iktidar-muhalefet bloklaşmasının bir eseri olarak reddedilmiş olmasını üzüntüyle karşılıyorum. Bu arada, fahiş hatalar, fahiş hukuk hataları yapılıyor; aynı geçici 1 inci maddede ve geçtiğimiz diğer maddelerde olduğu gibi. Bir anlamda, az önce Sayın İyimaya'nın arz ettiği gibi, anayasa ihlali yapılıyor, Anayasaya aykırı bir kanun çıkarılıyor ve üzülerek görüyorum ki, bu tasarı böyle kanunlaştığı takdirde, birçok hükmü Anayasaya aykırılık içerecek ve hukukun gereği nedeniyle de Anayasa Mahkemesine gitmek ve büyük ihtimalle de orada iptal edilmek durumunda kalacaktır. Keşke bu noktaya gelinmeseydi keşke Vergi Yasasında olduğu gibi, iktidar çoğunluğuna dayanarak, bu yasa, piyasalarla, bankalarla ters düşecek bir şekilde çıkmasaydı.

Bakınız, geçici 1 inci maddenin son cümlesinde ne deniliyor: "Muvafakatleri alınmak kaydıyla Kuruma naklen atanan personel arasından muvafakat vermeyenleri, kurum, iki yıllığına cebren görevlendirebilir" deniliyor. Yani, Anayasamızda açık bir hüküm olan, angaryanın yasak olduğuna dair hükmün geniş yorumlamasına baktığımız zaman, insanları, istemedikleri, muvafakat etmedikleri, girmedikleri, arzu etmedikleri bir işte ve kurumda çalışmaya zorluyorsunuz. Buna benzer Anayasa ihlalleri, Anayasaya aykırı hükümler, bu tasarıda maalesef onlarca var ve bu kanun, bu haliyle, daha doğduğu gün itibariyle, bana göre, Anayasaya aykırılık içeriyor. Üzülerek görüyorum ve ikaz ediyorum ki, geçici 1 inci maddedeki bu hüküm son derece yanlıştır.

Aynı şekilde, iki yıl için binde 3'ü binde 6'ya çıkaran, yani, bu kuruma banka bilançoları, milyarlık bilançolar üzerinden binde 6 fon aktarılmasını sağlayan madde de -daha önceki maddede değindiğim üzere- son derece risklidir. 50-60 milyon dolar gibi, bugünkü kurlar üzerinden ve bugünkü bilanço maliyetleri üzerinden bir paranın, bu 7 kişilik, Meclise hesap vermeyecek olan kurula kullandırılması anlamına gelir. Tabiî, bunun da Anayasaya aykırı olduğunu -diğer kanunlar yanında- söylememe bilmem ihtiyaç var mı. Ben, olayın, artık, Anayasaya aykırılık boyutlarına gelmesini görmekten üzüntü duyuyorum.

Piyasaların umutla beklediği, üzerinde aşırı beklenti yaratılan bu kanunun, maalesef, umutsuzlukla ve anayasal boşluklarla çıkmasını görmekten de sıkıntı duyuyorum; bunu arz etmek üzere söz almış bulunuyorum.

Hepinize sevgi ve saygılar sunarım. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Söylemez.

Şahsı adına, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç?..

KAMER GENÇ (Tunceli) – Vazgeçtim.

BAŞKAN – Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan...

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Vazgeçiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

ORMAN BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, Geçici 1 inci maddenin (d) bendinin son satırında, bir "i" harfi baskı hatası olarak girmiş. "sair giderleri" deniliyor; bu, anlamı tamamen değiştiriyor; sanki, kurul üyelerinin sair giderleri de fon tarafından karşılanacak gibi bir izlenim yaratıyor. "sair giderler" olacak; o "i" harfini kaldırmamız gerekiyor; redaksiyon için bunu belirtmek istedim.

BAŞKAN – Madde üzerinde önerge bulunmamaktadır.

Maddeyi, redaksiyon doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2. – a) Bu Kanuna göre çıkarılacak kararname, yönetmelik ve tebliğler yürürlüğe girinceye kadar, kaldırılan hükümlere dayanılarak çıkarılmış ve halen yürürlükte bulunan düzenlemelerin, bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

b) Bankalar, anasözleşmelerini bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi izleyen bir yıl içinde, bu Kanuna uygun hale getirmek zorundadırlar.

c) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle faaliyet göstermekte olan bankaların yönetim ve denetiminin doğrudan ya da dolaylı olarak başka bir sermaye grubuna geçmesine yol açan hisse devir ve edinimlerine izin verilmesinde, 8 inci maddenin (2) numaralı fıkrasında belirtilen hükümlere uygunluk yanında, banka ödenmiş sermayesinin 7 nci maddenin (2) numaralı fıkrasının (d) bendinde belirtilen tutara yükseltilmesi şarttır. Ödenmiş sermayenin devre ilişkin izin tarihinden itibaren bir yıl içinde 7 nci maddenin (2) numaralı fıkrasının (d) bendinde belirtilen tutara yükseltilmemesi halinde, hisseleri devralan ortaklar temettü hariç ortaklık haklarından yararlanamaz. Bu halde diğer ortaklık hakları Fon tarafından kullanılır.

d) 9 uncu maddenin (1) numaralı fıkrasının murahhas üyelere ilişkin hükmü, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görev yapmakta olan kişiler hakkında bu görevlerine devam ettikleri sürece uygulanmaz.

e) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle faaliyet göstermekte olan bankalar özkaynaklarını 9 uncu maddenin (6) numaralı fıkrasının gerektirdiği tutara yükseltmedikleri sürece yeni şube açamazlar.

f) Bankalar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açtıkları kredileri ve bunlara ilişkin karşılık yükümlülüklerini dört yıl içinde bu Kanun hükümlerine uygun hale getirmek zorundadırlar.

g) 11 inci maddenin (3) numaralı fıkrasının (a) bendindeki oran, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi izleyen onikinci ayın sonuna kadar yüzde yetmişbeş, onikinci ayın sonundan onsekizinci ayın sonuna kadar yüzde yetmiş, onsekizinci ayın sonundan otuzuncu ayın sonuna kadar yüzde altmışbeş, otuzuncu ayın sonundan kırkikinci ayın sonuna kadar yüzde altmış, kırkikinci ayın sonundan ellidördüncü ayın sonuna kadar yüzde ellibeş olarak uygulanır.

h) Bankalar iştirak tutarlarını 31/12/2000 tarihine kadar bu Kanun hükümlerine uygun hale getirmek zorundadırlar.

ı) Bankalarca, 3182 sayılı Bankalar Kanununun 32 nci maddesinin (1) numaralı fıkrası hükmü gereğince ayrılmış bulunan "Muhtemel Zararlar Karşılığı" hesabındaki bakiyeler "İhtiyari Yedek Akçeler Hesabı"na aktarılır.

j) Bu Kanunun yayımı tarihinden önce iflas etmiş olan Bankaların tasfiyesi, tekemmül ettirilen işlemler saklı kalmak kaydıyla, iflas idareleri tarafından bu Kanun hükümlerine göre yürütülür. Bu maddenin uygulanmasında, iflas idareleri, bu Kanunun 16 ncı maddesinin 4 üncü, 8 inci ve 9 uncu fıkralarında Fon'a verilen yetkileri haizdir ve iflas idarelerinin açacağı dava ve yürütecekleri takiplerde 492 sayılı Harçlar Kanunun 2 nci maddesi uygulanmayacağı gibi, her türlü ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinde teminat şartı aranmaz. Bu Kanunun yayımı tarihinden önce 25.4.1985 tarih ve 3182 sayılı Kanunun 23.8.1993 tarih ve 512 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılan 64 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına dayanılarak yapılan işlemler hakkında eski hükümlerin uygulanmasına devam olunur.

k) Bu Kanunun 21 inci maddesinde yazılı oransal cezalar, 2000 yılı sonuna kadar maddede belirtilerin yarısı nispetinde uygulanır.

l ) Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yönetimi veya hisseleri Fona intikal eden bankalar hakkında da Kurul, 14 üncü maddede belirtilenler de dahil olmak üzere, bankanın malî bünyesinin iyileştirilmesi ve yeniden yapılandırılması için gerekli her türlü tedbiri almaya yetkilidir.

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz isteyen var mı?.. Yok.

Şahsı adına; Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç?.. Yok.

Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?..

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Maddeyle ilgili verilmiş 3 önerge vardır; önergeleri, geliş sırasına göre okutup, aykırılık sırasına göre işleme koyacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bankalar Kanunu Tasarısının geçici 2 nci maddesinin (l) fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif olunur.

"Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yönetimi veya hisseleri Fona intikal eden bankalar hakkında da 14 üncü madde hükümleri uygulanır. Kurul, bu bankaların malî bünyelerinin iyileştirilmesi ve yeniden yapılandırılmaları için anılan maddede belirtilenler de dahil gerekli her türlü tedbiri almaya yetkilidir."

Fikret Uzunhasan İsmail Köse Zeki Çakan

Muğla Erzurum Bartın

Ali Günay Ömer İzgi

Hatay Konya

BAŞKAN – İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bankalar Kanunu Tasarısının geçici 2 nci maddesinin (g) fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif olunur.

"11 inci maddenin 3 numaralı fıkrasının (a) bendindeki oran, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi izleyen yirmidördüncü ayın sonuna kadar yüzde yetmişbeş, yirmidördüncü ayın sonundan otuzaltıncı ayın sonuna kadar yüzde yetmiş, otuzaltıncı ayın sonundan kırkikinci ayın sonuna kadar yüzde altmışbeş, kırkikinci ayın sonundan ellidördüncü ayın sonuna kadar yüzde altmış, ellidördüncü ayın sonundan altmışıncı ayın sonuna kadar yüzde ellibeş olarak uygulanır."

Ali Günay Beyhan Aslan Ömer İzgi

Hatay Denizli Konya

Fikret Uzunhasan İsmail Köse

Muğla Erzurum

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım önerge, aynı zamanda aykırı olan önergedir; bu nedenle, okunmasını müteakip işlem yapacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bankalar Kanunu Tasarısının geçici 2 nci maddesinin son pragrafına aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Örs Saffet Arıkan Bedük Mehmet Sadri Yıldırım

Burdur Ankara Eskişehir

Murat Akın Teoman Özalp Ufuk Söylemez

Aksaray Bursa İzmir

İhracatın teşviki amacıyla bu kanunda belirtilen oranları artırmaya veya azaltmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET HANİFİ TİRYAKİ (Gaziantep) – Çoğunluğumuz yok; takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet önergeye katılıyor mu?

ORMAN BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, önergeye katılmıyoruz; çünkü, bu, bir teşvik tasarısı değildir; uluslararası normlara göre hazırlanmış olan bir yasa tasarısıdır. Teşvik, ayrıca, kendi düzeni içinde hazırlanır efendim.

Teşekkür ederim.

H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) – Sayın Başkan, önerge üzerinde konuşmak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Söylemez, buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge, krize giren ihracat sektöründe limitleri zorlamamak ve onların kullanacakları gayri nakdî krediler ve teminat mektuplarında önlerini açabilmek için verilmiş bir önergedir.

Sayın Bakana teşekkür ediyoruz bu yasa tasarısının teşvik tasarısı olmadığını bize hatırlattıkları için; ama, ihracat sektörünün önünü tıkayan bir maddeyi açmanın başka bir yolu yoktu ve biz, burada, ihracatın önünü açmak için ve ihracat kredilerinde, Eximbank kredilerinde, yurtdışı garantilerde tıkanan ihracatçıların sorunlarına çözüm bulmak için verdiğimiz maddenin reddedilmesi üzerine, geçici madde üzerinde bu önergeyi vermek zorunda kaldık.

Türkiye'de ihracat, iki yıldan beri uygulan politikalar yüzünden gerilemiştir. Bugün, beş aylık ihracat, Türkiye'de, dolar bazında, ilk kez, son beş yılın en kötü göstergelerini göstermektedir. Tekstil, su ürünleri, demir-çelik başta olmak üzere, Türk ihracatı rekabet gücünü kaybetmiştir. Hatalı kur politikaları, baskılanan eflasyon, sıcak para politikaları ve Eximbank'a yeterli kaynak aktarılmamasının, iki yıldan beri politikaların ceremesini, Türk ihracatı ve Türk ihracatçısı çekmektedir. İşte, bu nedenle, ihracat limitlerini, sektörün önünü açacak bu hükmü buraya koyduk.

Teşvik yasa tasarısı olmadığını biliyoruz; ama, hükümetlerin ve Meclisin bir görevi de, Türkiye'nin bu motor sektörlerinin önünü açmaktır. Eğer, bu önergemiz kabul edilirse, ihracatın ve ihracatçıların bir nebze yüzü gülebilecektir.

Bu konuyu takdirlerinize arz ediyor; saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Söylemez.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Hatay Milletvekili Ali Günay ve Arkadaşlarının Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bankalar Kanunu tasarısının geçici 2 nci maddesinin (g) fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif olunur.

"11 inci maddenin (3) numaralı fıkrasının (a) bendindeki oran, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi izleyen yirmidördüncü ayın sonuna kadar yüzde yetmişbeş, yirmidördüncü ayın sonundan otuzaltıncı ayın sonuna kadar yüzde yetmiş, otuzaltıncı ayın sonundan kırkikinci ayın sonuna kadar yüzde altmışbeş, kırkikinci ayın sonundan ellidördüncü ayın sonuna kadar yüzde altmış, ellidördüncü ayın sonundan altmışıncı ayın sonuna kadar yüzde ellibeş olarak uygulanır. "

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET HANİFÎ TİRYAKİ (Gaziantep) – Çoğunluğumuz yok, takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet, önergeye katılılyor mu?

ORMAN BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahiplerinden söz isteyen var mı?

ALİ GÜNAY (Hatay) – Gerekçe okunsun efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Dolaylı kredilerdeki limitin yüzde yetmişbeşten yüzde elliye indirilmesine ilişkin geçiş sürecinin reel ekonomide herhangi bir daralmaya neden olmamak bakımından belirtilen şekilde değiştirilmesi uygun olacaktır.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin kabul ettiği önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan ve Arkadaşlarının Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bankalar Kanunu tasarısının geçici 2 nci maddesinin (l) fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif olunur.

"Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yönetimi veya hisseleri Fona intikal eden bankalar hakkında da 14 üncü madde hükümleri uygulanır. Kurul bu bankaların malî bünyelerinin iyileştirilmesi ve yeniden yapılandırılmaları için anılan maddede belirtilenler de dahil gerekli her türlü tedbiri almaya yetkilidir."

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET HANİFÎ TİRYAKİ (Gaziantep) – Çoğunluğumuz yok, takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet, önergeye katılılyor mu?

ORMAN BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Katılıyoruz efendim..

BAŞKAN – Sayın önerge sahipleri, gerekçeyi okuyalım mı efendim?

FİKRET UZUNHASAN (Muğla) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Peki, gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Plan ve Bütçe Komisyonunca kabul edilen tasarının Geçici 2 nci maddesinin (l) bendi ile Kurul, Kanunun yürülüğe girdiği tarihten önce yönetimi veya hisseleri Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna intikal etmiş olan bankalar hakkında 14 üncü maddede belirtilenler de dahil olmak üzere, banka malî bünyesinin iyileştirilmesi ve yeniden yapılandırılması için gerekli her türlü tedbiri almaya yetkili kılınmıştır. 14 üncü maddenin (4) numaralı fıkrasının (b) bendi, Fona intikal eden bankaların alacaklarının İcra ve İflas Kanununa göre takip ve tahsili sırasında kolaylık sağlamak amacıyla teminat aranılmamasını ve harç yatırılmamasını öngörmektedir. Kurulca alınacak tedbirlerin etkinliğini artırmak ve tahsilatını kolaylaştırmak bakımından bu hükmün, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Fona intikal eden bankalar için de uygulanmasını sağlamak üzere bendin bu şekilde değiştirilmesi gerekmektedir.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi, kabul edilen önergeler doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Madde kabul edilmiştir.

Geçici 3 üncü maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 3. – Tasfiye halindeki müflis Türkiye Turizm Yatırım ve Dış Ticaret Bankası A.Ş., Marmara Bankası A.Ş., ve Türkiye İthalat ve İhracat Bankası A.Ş.'nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izinlerinin kaldırıldığı tarihler itibariyle bu bankalar nezdinde bulunan bir gerçek kişiye ait Türk Lirası cinsinden tasarruf mevduatı ile tasarruf mevduatı niteliğini haiz döviz tevdiat hesapları toplamının, Fon tarafından sigorta kapsamında nakden veya hesaben yapılan ödemeler düşüldükten sonraki bakiyesinin 1 milyar Türk Lirasına kadar olan kısmı, Bankaların bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izinlerinin kaldırıldığı tarihte geçerli Merkez Bankası döviz alış kurları üzerinden ABD Doları'na çevirilerek, bu Kanunun yayımı tarihinde geçerli Merkez Bankası ABD Doları döviz alış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılıkları, Fon tarafından hesap sahiplerine ödenir.

Tasarruf mevduatı niteliğini haiz döviz tevdiat hesaplarının yukarıda belirtilen 1 milyar Türk Lirasına kadar olan karşılığının belirlenmesinde, bankaların bankacılık işlemi yapma ve mevduat kabul etme izinlerinin kaldırıldığı tarihte geçerli Merkez Bankası döviz alış kurları esas alınır.

Ödemelere ilişkin sair usul ve esaslar Fon tarafından belirlenir.

Fon, yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde yapacağı ödemelerle ilgili olarak iflas masalarına imtiyazlı alacaklı sıfatıyla iştirak eder.

BAŞKAN – Geçici 3 üncü madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Afyon Milletvekili Sayın Sait Açba konuşacaktır. (FP sıralarından alkışlar)

Buyurun efendim.

FP GRUBU ADINA SAİT AÇBA (Afyon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bankalar Kanunu Tasarısının geçici 3 üncü maddesiyle ilgili olarak Fazilet Partisi Grubu adına ve şahsım adına görüşlerimi ifade ederken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçici 3 üncü madde, 1994 yılında batan bankalar ve bunların mağdurlarıyla ilgili birtakım malî düzenlemeleri yerine getirmek üzere hazırlanmış olan bir maddedir. Bu nedenle, hafızamızı tazelemek açısından, 1994'te gelişen kriz ve bu ortamda batan bankalarla ilgili bazı temel değerlendirmeler yapmak istiyorum.

1994 yılında, Türk bankacılık sektörü şiddetli bir krize girdi. Olaylar, 13 Ocak 1994 tarihinde, uluslarası reyting kuruluşları olan Moodys ve Standart and Poors reyting şirketlerinin Türkiye ile ilgili vermiş oldukları kredi notunu düşürmeleriyle birlikte gelişmeye başladı. Ana finansman politikalarını aldıkları kısa vadeli sendikasyon kredilerini kamuya borç vermek üzere kurmuş olan bankalar; ama, bankacılık ilkelerine ters bir şekilde yüksek faizle para toplamak suretiyle çalışan bazı bankalar ve döviz pozisyonlarındaki açık oldukça yüksek boyutlara ulaşmış olan bankalar, batan bu bankalar arasında yer alıyordu. Tabiî, bunlar, olası riskleri karşılamak için, hızlı bir şekilde, reyting kuruluşlarının açıklamış oldukları bu kredi notunun akabinde hemen döviz almaya başladılar. Tabiî, bu arada kurları düşük tutan Merkez Bankası da yüzde 13,5 oranında bir devalüasyon gerçekleştirdi. Bankalar kesiminde bu gelişmelerle birlikte bir panik başladı. Şubat ve mart ayları, Türkiye Cumhuriyeti, Merkez Bankası ve Hazinenin TL faizlerini yükseltmek suretiyle ve döviz satarak dövizi frenleme çabalarıyla geçti. Bankalar, döviz pozisyon açıklarını kapatmak için sürekli olarak dövize yöneldiler. Sonuçta, döviz fiyatlarında anormal derecede artışlar söz konusu oldu.

Tabiî, 5 Nisan paketlerinin akabinde hızlı bir biçimde dövizde tırmanış var. Döviz kurlarındaki yükselmeler oldukça büyük boyutlarda oldu, dolar kuru 40 000 Türk Lirasına dayandı. Piyasalardan hemen hemen bir yıl içinde 3,5 milyar dolar civarında döviz çekildi. Tabiî, krizle birlikte bankalarla ilgili söylentiler de hızlı bir biçimde yayılmaya başladı; yani, bir ekonomi içinde ayakta kalabilecek bankalar, ayakta kalamayacak bankalar şeklinde birtakım şayialar yayılmaya başladı. Nihayet, 11 Nisanda, ilk defa TYT Bank ve 20 Nisanda Marmarabank, 23 Nisanda da İmpexbank battı ve batan bankaların ortaya çıkan dış borçları da aşağı yukarı 300 milyon dolar civarındaydı.

Tabiî, bu batan bankalar küçük ölçekli bankalardı. Bunların batmalarının nedenlerine de şöyle bir göz attığımızda; bu bankaların sermaye artışlarının hiçbir zaman reel olarak gerçekleşmediğini görmek mümkündür. Yüksek seviyeli açık pozisyonlarla çalışmış olan bankalardır. Uzun süre malî bünyeleri zayıf kalmıştır bu bankaların. Yine, bu banka sahipleri, yurt dışında birçok tabela şirket kurmak suretiyle oralara büyük fonlar aktarmışlardır. Yine, bu banka sahipleri, yurt dışındaki bankalara para bloke etmek suretiyle, bloke etmiş oldukları paraları çeşitli şirketlerine kullandırmışlardır. Hızlı büyüme isteği içinde çok yüksek faizle fon toplamış olan bankalar; dolayısıyla, bunların batışıyla birlikte 300 milyon dolarlık bir fatura çıktı; ama, uluslararası dış borçlanma alanındaki daralmalardan dolayı, sonuçta, bu faturanın Türkiye'ye maliyeti aşağı yukarı 1 milyar dolar civarında gerçekleşti.

Tabiî, bu batışın nedeni nedir, temelinde hangi saik yer almaktadır diye düşündüğümüzde, tamamıyla siyasî otoritelerin ihmali olduğunu açık bir şekilde ifade etmemiz gerekmektedir. Nitekim, Ağustos 1993'te, üç bankanın kritik durumda olduğunu ve hiçbir önlem alınmadığı takdirde bu bankaların gerçekten batacağı konusunda Merkez Bankasının Hazineye bildirimi olmasına rağmen, bu tarihten itibaren, kamu kurumlarının da sürekli olarak paralarını bu bankalara yatırdığı açık bir şekilde görüldü. Tabiî, kritik durumdaki bankaların hem mevduat toplamaları hem de döviz kredisi almaya devam etmeleri hiçbir mantıkla açıklanabilir değil; ahlakî bir açıklamasını bulmak da gerçekten mümkün değil.

Batan bankalar, sadece yabancı bankalara ve 50 000 civarındaki müşterilerine zarar vermekle yetinmedi; bunun yanı sıra, batan bankalarda paraları bulunan diğer bankaların paraları da batmış oldu. Bunlar arasında Vakıflar Bankası var, 3,5 milyon dolar; Kalkınma Bankası var, 24 milyon dolar; Halk Bankası var, 24 milyon dolar; Emlak Bankası var, 2,5 milyon dolar civarında.

Hükümet, Mayıs 1994'te de, bankalardaki tüm mevduatların yüzde 100 devlet güvencesine alındığını bu batıştan sonra açıklamış oldu. Tabiî, Türkiye'de batan bankaların ve içi boşaltılan bankaların, ister 1994'tekiler olsun, ister son yılda batan bankalar olsun, hepsinin batışında, içinin boşaltılmasında siyasî iktidarların bir ihmali olduğunu açık bir şekilde ifade etmemiz gerekiyor.

Türkiye'nin en büyük problemlerinden biri, siyasî arenada, siyasî kirlenmenin yoğun bir şekilde ortada olmasıdır; dolayısıyla, siyasîler, siyasî iktidarlar, batan bankalarla ilgili olarak murakıpların hazırlamış olduğu raporları hiçbir zaman için dikkate almadılar. Eğer, murakıpların hazırlamış olduğu raporlar gerçek anlamda dikkate alınmış olsaydı, batan bankalarla ilgili her türlü bilgi önceden elde edilip, gerekli tedbirler de alınabilirdi.

Tabiî, hükümet, ilgili maddede, batan bankaların müşterilerine ilişkin olarak, 1 milyar Türk Liralık bir kısmın ödenmesiyle ilgili bir hüküm getirmiş durumda; ama, bu miktar...

BAŞKAN – Sayın Açba, süreniz dolmak üzere, toparlayın lütfen.

SAİT AÇBA (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Tabiî, bu sınırın kaldırılması lazım; yani, bu yaranın tamamıyla ortadan kalkması açısından, toplumda, gerçekten, bu alanda zarar gören insanların zararlarının ödenmesi açısından bu sınırın tamamen kaldırılması lazım. Bu yönde vermiş olduğumuz bir önerge de söz konusudur. Bütün milletvekillerinin desteklemelerini takdirlerinize arz ediyorum.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şahsı adına, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç; buyurun. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim çok teşekkür ederim.

Tabiî, bu tezahüratınızın, ileride, benim burada bir adaylığım söz konusu olduğu zamanda da, herhalde, tecelli edeceğine inanıyorum.(Alkışlar)

Biliyorsunuz, Nisan 2000'de Cumhurbaşkanlığı seçimi var. (Alkışlar) Herhalde, yani, bu güzel tezahüratınızı o zaman oya tahvil edersiniz...

Değerli milletvekilleri, tabiî, bankalarla ilgili yeni bir düzenleme getirdik. Tasarının geçici 3 üncü maddesi üzerinde konuşuyoruz. Bu maddeyle, devletin ödeyeceği para 33 trilyon lira. Bu nereden ödeniyor? Bazı bankerler, bankalar çıkmış... Devletin bankası demiş ki "yüzde 60 faiz ödeyeceğim" özel bankalar da demiş ki "ben yüzde 150 faiz ödeyeceğim." Bizim vatandaşlarımızın bir kısmı da bunun cazibesine kapılmışlar "ben, devlet bankasına para yatıracağıma, gideyim bu bankalara parayı yatırayım, yüzde 150 faiz kazanayım" demiş. Bu bankanın yöneticileri de, bu, böyle cazip bir teklifle -bunlar doğru şeyler, bunda hiçbir zaman şey yok- yatırılan paraları almışlar, toplamışlar, toplamışlar, ondan sonra kendi yakınlarının ceplerine intikal ettirmişler, ondan sonra iflasa gitmişler ve iflasa gittikten sonra da, biz, şimdi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Parlamentosu olarak, bu insanlara, yahu, işte bunlar bankaya para yatırdılar, getirelim bunlara, işte 1'er milyar lira, nasıl bir... Mevduat kabul etme iznini kaldırdığı tarihten geçerli, dövize, 1'er milyar liralarını Amerika Birleşik Devletleri Dolarına çevirelim, ondan sonra o doların bugünkü rayici üzerinden bunlara ödeyelim... Ne güzel şey değil mi; yani çok güzel şey(!) Bana göre çok yüzkarası bir olay.

Değerli milletvekilleri, bu memlekette eğer hukuk gerçek boyutlarıyla uygulansa, işte her kurumun kuralları uygulansa, mesela banka yeminli murakıpları raporları uygulansa, belki bazı banka müdürleri buraya milletvekili olarak geleceğine hapishaneye girerlerdi; ama, maalesef, Türkiye'de hukuk uygulanmıyor. Biz bunları söylediğimiz zaman... Tabiî, hukuk ve kanunlar, açlıktan baklava çalanların, ekmek çalanların aleyhine işliyor da; ama, öte taraftan, yani, işte, devlette trilyonlar, katrilyonları çalanların aleyhine lehine işlemiyor.

Bakın, niye biz bu adamlara 33 trilyon lira para veriyoruz?! Niye Interbankta 2 milyar dolar, hatta; yani, tabiî, bir de Türkiye'de her şey saklanıyor. Mesela, o Çağlar grubunun Eximbanktan da 70 milyon dolar aldığı söyleniyor. Tabiî, şimdi Çağlar grubunun arkasında Sayın Süleyman Demirel var. İşte, uçağına alıyor özel gezdiriyor; herhalde bankalar da kendi gruplarına büyük bir para aktardığı için tabiî, korunuyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bunları herkes bilseler... Biz, halkın temsilcileriyiz. Bakın, şimdi, insanlarımız aç, işsiz, 11 milyon insan aç, işsiz, iş bulamıyor; büyük bir esnafımız iş bulamıyor, her gün kepenk kapanıyor; bankalar kredi veremiyor... Peki, ne olacak yani bu memleket; hep böyle, yani bu kaynaklar toplanacak, birtakım insanların cebine mi girecek? İşte, bu madde, bu. Diyorlar ki, yani, böyle bir madde getirmişler de, madde de çok hatalarla dolu. Efendim, "Ödemelere ilişkin sair usul ve esaslar Fon tarafından belirlenir"; "ödemedim" dedi. Yani, eğer, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bir düzenleme yapıyorsak, yetkileri ve talimatı bizim vermemiz lazım. Fon, yarın ödemedi bunları...

Değerli milletvekilleri, gerçekten, yani bu tasarıyı baştan sonuna kadar incelediğim zaman içim sızlıyor. Yahu, Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlet, bu büyük devletin büyük bürokratı olur; bu büyük devletin büyük düşünürü olur; bu büyük devletin büyük parlamenteri olur ve hükümeti olur. Olmaz ki, yani, bu kadar, böyle, her şeyi, işte birtakım konuları kavramayan insanların ve gelecekte...

BAŞKAN – Sayın Genç, toparlar mısınız; süreniz bitiyor.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, gelecekte bu ülkeyi büyük kaoslara sürükleyecek şekilde düzenlemek bence bu memlekete bir şey kazandıramaz.

Sayın Başkan, var zamanım daha.

Değerli milletvekilleri, bu madde, hakikaten, işte belli kişilerin öteden beri yaptıkları çalışmalarda; ama, devlet 33 trilyon lira para verecek, niye verecek; o zaman da o bankalar tasfiyeye giderken de daha...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, 1 veya 2 dakika verseniz, zaten sabahtan beri verdiniz...

ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) – Sayın Başkan, Sayın Başkanın sözünü kesmeyin Başkan güzel konuşuyor.

KAMER GENÇ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bakın, burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Burada, acı çeken, işsiz, aç insanların dertlerini dile getirmemiz lazım ve onlara çare bulmalıyız...Yoksa ki, yani holdinglerin... Zaten holdingler istiyorlar ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendi doğrultusunda kanun çıkarmak... Zaten, onların, burada çok etkin ve yetkin temsilcileri var; ama, bırakın da birtakım insanlar da, yani bu memleketin sıkıntı içinde olan insanlarının dertlerini dile getirin de bu memleketin kaynaklarını hakça bölüşelim.

Ben, aslında, birkaç maddede konuşmadım. Tabiî, Sayın Başbakanımızla konuştum; bizim, Tunceli'de bir TEDAŞ özelleştirilmişti. 150 işçi var orada, 150 aile... Bize söz verdiler, onun için birkaç maddede kendimi askıya aldım, konuşmayayım dedim. İnşallah, onu özelleştirme kapsamından çıkaracaklar. Özelleştirdikleri zaman da Tunceli'de elektrik diye bir kavram kalmayacak. Onu başka bir maddede konuşacağım.

Değerli milletvekilleri, ben bu maddeye karşıyım. Bu maddede... Bazı insanlar getirmişler özel bankalara para yatırmışlar; ama, nasıl yatırmışlar; devlet faizinin 3 misli, 5 mislini veren bankasına getirmiş atmışlar. Efendim, bu kadar büyük faize tamah eden insanlar sonucuna katlanır.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

Sakarya Milletveki Sayın Cevat Ayhan?..

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Konuşmayacağım.

BAŞKAN – Madde üzerinde verilmiş bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülmekte olan 1 sıra sayılı Bankalar Kanunu Tasarısının, Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen geçici 3 üncü maddesinin bir paragrafının altıncı satırında yer alan "bakiyesinin tamamı banka" olarak değiştirilmesi, ikinci paragraf, birinci satırda yer alan "yukarıda belirtilen 1 milyar Türk Lirasına kadar olan" ibaresinin kaldırılmasını arz ve teklif ederiz.

Sait Açba Mehmet Özyol Mehmet Çiçek

Afyon Adıyaman Yozgat

Ali Güner Fahrettin Kukaracı

Iğdır Erzurum

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET HANİFİ TİRYAKİ (Gaziantep) – Çoğunluğumuz yok; takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet, önergeye katılıyor musunuz?

DEVLET BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Açba, gerekçeyi mi okuyalım, söz mü istiyor sunuz?

SAİT AÇBA (Afyon) – Gerekçeyi okutun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Hesap sahiplerine ödemenin yapılıp, hem maddî hem de manevî yara haline gelen bu problemin çözülmesi siyasetçilerin görevi. Bankaların batmasına seyirci kalan siyasetçilerin yaptığı hatayı düzeltmek mümkün değil; ancak, hatadan dolayı mağdur olanları sevindirmek hepimizin görevi.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin reddettiği önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Geçici 3 üncü madde kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 26. – Bu Kanunun 14 üncü maddesi ve Geçici 2 nci maddesinin (l) bendi hükümleri 11.06.1999 tarihinde, diğer hükümleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde, gruplar adına söz isteyen var mı?

NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Grubumuz adına Sayın Ufuk Söylemez konuşacak.

BAŞKAN – İzmir Milletvekili Sayın Ufuk Söylemez, Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşacaklar.

Buyurun Sayın Söylemez. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üç günden beri Yüce Mecliste görüşmekte olduğumuz Bankalar Kanunu Tasarısının yürürlük maddesine, yani, sondan bir evvelki maddesine gelmiş bulunuyoruz.

Elbette, her kabul edilecek yasa gibi, bunun da iyi sonuçlar doğurmasını dilemekle söze başlamak istiyorum; ancak, Bankalar Kanunu Tasarısı konusunda aylardan beri kamuoyunda yaratılan aşırı beklentinin, iyimser havanın, özellikle tasarının maddelerine girildikçe ne kadar eksik olduğu, yetersiz olduğu da ortaya çıktı. Kanun tekniğine ve güzel Türkçemize son derece aykırı yazılmış, âdeta sıkıştırılmış ve 40-50 maddeden aşağı olmaması gereken bu tasarıyı 25-26 maddeye indirerek, yangından mal kaçırır gibi, uzun olsun da Parlamentoda tek tek görüşülmesin mantığı içinde sunulmuş olmasını gerçekten büyük bir eksiklik ve ayıp olarak görüyorum. Bu tasarı detaylandırılmalı, uzun ve geniş biçimde bu Mecliste konuşulmalıydı.

Bankacılığın gereklerine, ekonominin gerçeklerine uygun, akla, mantığa, vicdana uygun muhalefet önergelerinin de, iktidar tarafından, en azından, tartışmaya değer bulunmasını, makul ve mantıklı olan gerekçelerle verilen önergelere katılınmasını ve Yüce Meclisin ortak katkısıyla, daha mükemmel, daha az hatalı bir kanun çıkarılmasını biz isterdik ve dilerdik; ama, maalesef, bu böyle olmadı. Aksine, içinde Anayasaya aykırı birçok hükümleri taşıyan bu tasarı, ayrıca, bir trajikomik durumu da ortaya koyuyor. Biz, bu tasarıyı, bir önceki yasayı Anayasa Mahkemesi iptal ettiği gerekçesiyle yeniden görüştük ve bir hukukî boşluğu doldurmak için gündeme getirdik; ama, maalesef, değerli arkadaşlarımız, iyi niyetle yaptığımız tüm uyarılar ve ikazlar dikkate alınmadı, aynı Vergi Yasasında Anasolun bize yaptığı gibi, aynı şey, aynı senaryo yine burada tekrarlandı ve Anayasa Mahkemesine gidecek çok büyük boşluklara ve hukuk hatalarına neden oldu; bunun da bilinmesini ve Türk kamuoyunca bunun not alınmasını, bunun tutanaklara geçirilmesini özellikle arzu ediyoruz.

Neler istedik; karşılık konusunda görev zararları olan ve problemli bankaların bugün için sıfırlanmasını; yani, karşılık ayrılacaksa, hiç olmazsa bugünden başlayan krediler için ayrılmasını ve bankaların piyasaya vereceği kredi miktarının daralmamasını istedik. Bu kanun çıktıktan sonra, bankaların piyasaya vereceği kredi miktarı artmayacak, azalacaktır. Yani, piyasaların umutla beklediği bir şey, tam tersine olarak gerçekleşecektir.

Ne istedik biz muhalefet olarak, Doğru Yol Partisi olarak; ihracata tanınan kredi limitlerinde birazcık genişleme istedik. Dışarıdan alınan aval ve garantiler, Eximbank kredilerinde, gayri naktî kredilerde ihracatçılar nefes alsın istedik.

Ne istedik; bankalardan kredi kullanan firmaların bilançolarını serbest muhasebeci malî müşavirler de onaylasın, denetlesin, hiç olmazsa, bankalar da dolandırılmasın dedik. Bunların hangisi mantığa, akla, ekonomik gerçeklere aykırıydı değerli arkadaşlarım; niçin kabul edilmedi?

Yatırım bankalarına, seçimden önce 5 trilyon lira sermayeyle izin verilmesinin korumacılık, kayırmacılık, haksız rekabet olduğunu söyledik. Bu kanunla 20 trilyon liraya çıkardık sermayeleri; niye onları 5 trilyon liralık haksız rekabet avantajıyla bıraktık; bu da mı yanlıştı?

Değerli arkaşlarım, koruma ve kayırma devam etmektedir. Bankalar Kanununun temel bir yasa olarak çıkması elbette zorunluydu; ama, Anayasaya aykırı olarak çıkmaması gerekirdi; ama, bankacılığın Türk ekonomisinin gereklerine uygun çıkması gerekirdi; ama, iktidar ve muhalefetin, hiç olmazsa bu hükümet döneminde, 21 inci Dönemin bu Parlamentosunun ikinci yasasında ortaya çıkması gerekirdi; makul ve mantıklı gerekçelerde işbirliği yapmamız gerekirdi; ama, bana göre, kötü bir sınav verdik. Bana göre, Bankalar Kanunu, bankaların birikmiş sorunlarına cevap vermekten tamamen uzak çıkmaktadır; ne yetersiz sermaye yapıları ne batık kredi sorunları ne risk yoğunlaşması dikkate alınmıştır. Hepsinden önemlisi, Meclisin denetiminden kaçırılan, Meclise ve kamuya hesap verme zorunluluğu olmayan, âdeta, devlet içerisinde devlet olan bir kurum, âdeta, dokunulmazlığı olan bir kurum yaratılmaktadır. Bu kurumda, siyasî otoriteyle kurum arasında hassas denge kurulmamıştır. Parlamentonun ve parlamenterin saygınlığı açısından, demokrasinin özünü kaçırmamak açısından, işi kurullara havale eden, bürokratik kurullarla ülkemizi doldurmak anlayışında olan bir anlayışı reddediyoruz. Çağdaş özel kurumlara evet diyoruz; ama, bu yasanın, çağdaş özel kurum olabilmesi için, öncelikle, kamuya hesap vermesi gerekirdi, öncelikle, tüm malî kurumları, leasingiyle, factoringiyle, sigortasıyla bir çatı altında toplaması gerekirdi.

Değerli arkadaşlarım, gerçek özerklik, Türkiye'de örneği görülen SPK gibi olmamalıydı. Borsası olanlar Sermaye Piyasası Kuruluna gidecek, bankası olanlar bankacılık kuruluna gidecek, leasingi, factoringi olanlar da Hazineye gidecek. Tam bir otorite boşluğu, tam bir çokbaşlılık, tam bir kargaşa yaşanıyor. Bu mu çıkmalıydı? Aylarca, Bankalar Kanunu çıksın, Türkiye'de bütün ekonomi düzelecek, herkesin yüzü gülecek, sektörün meseleleri düzelecek diyen anlayış bugün neredeydi, niçin işbirliği yapmadı?

Bugün, tamamıyla eksiklerle dolu, yazım hatalarıyla dolu, uzun, tüm sektörü kapsamayan, malî kurumları dışlayan, ihracatın ve banka denetiminin sorunlarına çözüm getirmeyen, eksik ve hatalı bir yasayı, hem de Anayasaya aykırılıklarla dolu olarak, çıkarmak üzereyiz.

Ben, buna rağmen, yasanın, bu haliyle dahi olsa, Türkiye'ye, Türk ekonomisine, az da olsa, katkı yapmasını, inanın, samimiyetle diliyorum; ama, üzüntüm, gerekli işbirliğinin burada konulmamış olmasıdır; çünkü, bu yasa, temel bir yasadır, hiçbir siyasî partiye sabahtan akşama yarar sağlayacak bir yasa değildir. Bu temel yasadır; Ticaret Yasası gibi, Ceza Yasası gibi. Onun için, burada, keşke işbirliği yapsaydık da, kamuoyunun ve sektörün beklentilerini boşa çıkarmasaydık.

Hepinize, nezaketiniz, sabrınız ve katkılarınız için teşekkür ediyor, şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına saygılarımı sunuyorum efendim. Sağolun, var olun. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Söylemez.

Şahısları adına, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç?..

KAMER GENÇ (Tunceli) – Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; Bankalar Kanunu Tasarısının müzakeresinin sonuna geldik; biraz sonra tamamlanacak; inşallah hayırlı olur.

Ancak, burada bir eksiğimiz var, onu burada ifade etmekte fayda görüyorum. Geçici madde 3'te, biz, batan bankalarla ilgili, sadece gerçek kişilere, bankalarda mevduat kabulü işlemlerinin durdurulduğu tarihteki 1 milyar lira, o zamanki Amerikan Dolarına çevrilip geri ödeme imkânı getirdik. Tabiî, bu uzun bir hikâye; o tarihten önce mevduat garantisi yoktu, sonradan bu garantiler geldi.

Ancak, tüzelkişiler var. Bugün bana gelmiş bir faks var. Pompa imalatçısı, hidrolik makineler imalatçısı ve yıllardan beri de ihracat yapan firma "benim bu Impexbanka ihracatla ilgili şu kadar akreditifim geldi, kabul edildi; ama, ben bunları kullanamadan bankanın faaliyetleri durduruldu, fona intikal etti, bir kuruş da para alamıyorum" diyor.

Bu, bana gelen bir tanesidir; bu şekilde mağdur olan başka tüzelkişiler de var.

Tabiî, bu maddenin, geçici 3 üncü maddenin, müracaat halinde Anayasa Mahkemesi tarafından da iptal edileceği kanaatindeyim; çünkü, bu, eşitlik prensibine de aykırıdır; yani, siz mevduatın şahıslara ait olanını belli bir miktara kadar ödüyorsunuz; ama, tüzelkişilere ait olanları ödemiyorsunuz; o da haktır, o da haktır.

Tabiî, bu, geçmişte, Komisyonda da uzun uzun görüşüldü, 20 nci Dönemde de tartışıldı. Zaten, tasarı 20 nci Dönemde olgunlaştı, bu dönemde, aynen, çok küçük bir değişiklikle buraya getirildi. Burada bir yanlış yaptığımız kanaatindeyim; tabiî, tashih imkânlarımız da yok. Biz, muhalefet partisi olduğumuz için, bizden gelen önergelerin hemen hiçbiri kabul edilmedi; hiçbiri de kabul edilmedi, kabul ettirme şansımız da yok; ama, ben, bunu, değerli üyelerin dikkatine arz edeyim ve zabıtlara geçsin istedim.

Hepinizi hürmetle selamlıyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

DEVLET BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.

DEVLET BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Sayın Başkanım, Sayın Ayhan'ın yaptığı açıklamalar konusunda bir tereddüte yol açılmasın diye küçük bir açıklama getirmeme izin verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Geçici 3 üncü maddedeki düzenleme, mevduat sahibi gerçek kişidir. Tüzelkişiler, Ticaret Kanunumuza göre, basiretli bir tüccar olmak durumundadır ve kendi avukatları, hukuk büroları vesaire vardır, haklarını koruyabilirler ve Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu da gerçek kişilerin mevduatını sigorta eden bir kurumdur; dolayısıyla, sigorta kapsamında sadece gerçek kişilerin tasarruf mevduatı vardır. O nedenle, bir yanlış anlamayı, tasarruf mevduatı sigorta boyutuyla ve bu maddenin tedvini itibariyle düzeltmek istedim.

Bana bu açıklama fırsatını verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili önerge bulunmamaktadır.

Müzakeresi tamamlanmış olan 26 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

27 nci maddeyi okutuyorum:

Yürütme

Madde 27.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Ali Coşkun.

Buyurun Sayın Coşkun. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA ALİ COŞKUN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yürütme maddesi hakkında söz almaya, sadece, bu kanun tasarısındaki yanlışlıklara dikkati bir sefer daha çekme bakımından ihtiyaç duyduk. Fazilet Partisinin görüşlerini bildirmek üzere söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, böyle bir yasanın çıkması, ekonomimiz için, bankacılık için fevkalade önemliydi; ama, birkaç kez huzurunuzu işgal ederek arz ettiğim gibi, üzülerek belirteyim ki, hükümet kanadının dayatmasıyla karşı karşıya kaldık. Giderek, cumhuriyetimizde, bürokratik yapı yerine demokratik yapıyı oluşturma yerine, bu kurulla, birkaç maddesindeki dayatma neticesinde, üzülerek belirtiyorum, bürokratik oligarşik bir adacık haline geldi, bir güç odağı haline geldi.

Özellikle, bu kurulun, Yüce Meclisimiz tarafından en son seçiminin yapılıp atanmasına karşı çıkılması tarihî bir hatadır ve ekonomimizde fevkalade önemli zararları bünyesinde taşımaktadır. Bu kurul tamamen, bakanların tercihleri yönünde teklif edilecek bürokratlardan veyahut da dışarıdan uzman kişilerden, yine, o bakanların, Bakanlar Kuruluna arz ettiği şekilde kabul edilerek oluşacak ve denetlemeden de oldukça uzak kalacaktır. Oysa ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçimiyle bu atamalar yapılsaydı, Büyük Millet Meclisinin şahsında denetlemesi fevkalade daha güven verici olacaktı; hem uluslararası kurumlar arasında hem de ekonomik birimlerde güven duygusu sarsılmayacaktı.

Bir önemli husus, 21 inci maddenin üçüncü fıkrasında, önergeyle de arz edilip, sizin değerli oylarınızla reddedildiği gibi, bu kuruma, geçici olarak, yargı organlarının yetkisi verilmiştir; geçici olarak, valilere, ita amiri olarak, emir verme yetkisi verilmiştir. Oysa ki, 5542 sayılı Yasaya göre, valiler, devletin ve hükümetin emrindedir; hiçbir kurum valilere bu konumda talimat veremez. Kaldı ki, valiler bunu yerine getirdikleri takdirde suç işleyeceklerdir; çünkü, kapatma, müsadere etme görevini polis teşkilatıyla yaptırdığı takdirde, Polis Vazife ve Selahiyet Kanununa aykırı hareket edecektir. Bu bakımdan, kuşkularımız vardır; ama, Yüce Meclisin takdirleriyle, tasarının yasalaşması bakımından sonuna geldik; ülkemiz için, ekonomimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP, MHP, ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Coşkun.

Şahısları adına, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – İstemiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Maddeyle ilgili önerge bulunmamaktadır.

Müzakeresi tamamlanmış olan 27 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 27 nci madde de kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının maddeleriyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır. İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre, bir lehte, iki aleyhte olmak üzere üç üye söz istemiştir; lehte, İsmail Köse, aleyhte, Kamer Genç ve Cevat Ayhan Beyler.

Lehte, Erzurum Milletvekili İsmail Köse. (MHP sıralarından alkışlar)

CEMAL ÖZBİLEN (Kırklareli) – Sayın Başkan, oylama bitmeden olur mu?..

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; iktidarı ve muhalefetiyle, bugün, Türkiye Cumhuriyeti Anayasamız üzerinde yapılan değişiklik dolayısıyla gerçekleştirmiş olduğumuz ve önümüzdeki günlerde tahakkuk edecek devlet güvenlik mahkemelerindeki değişikliği içeren Anayasa değişikliğinden dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan tüm gruplarımıza, milletvekillerimize, önce, şahsım adına şükranlarımı sunuyorum.

Bankalar Kanunu Tasarısı üzerindeki çalışmalarda, değerli muhalefet milletvekili kardeşlerimizin, milletvekillerimizin, ortaya koymuş oldukları düşüncelerinde ve vermiş oldukları önergelerde, gerçekten çok büyük haklılık payları vardı. Ancak, bir noksanlığımızı daha bu müzakerede görmüş olduk; Plan ve Bütçe Komisyonunda kanun tasarısı görüşülürken, komisyonun lüzum görmesi üzerine altkomisyon kurulmuştur. Burada bilgilerini ortaya koyan değerli milletvekilleri, lütfedip, eğer, bu altkomisyonda kendi siyasî temsilcilerinin davetleri üzerine bu görüşlerini ortaya koyup, onun müzakeresine katılmış olsalardı, Plan ve Bütçe Komisyonunda gerekli düzenlemeler yapılıp, tasarı, tam manasıyla orada müzakere edilip, tekemmül etmiş olsaydı, şu anda, Yüce Mecliste, bu şekilde, birbirimize karşılıklı sitayişle bahsetmez ve böyle bir konuşma yapmazdık.

Ancak, yine tekrarlıyorum: İktidar-muhalefet partileri arasında diyalog, çok önemli bir konudur; üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir olaydır ve 21 inci Yüzyıla, 21 inci Dönem Parlamentomuz bu anlayışla girecektir. Bunun en güzel iki örneğini, Meclisimiz bugün vermiştir. O itibarla, bu noksanlığı gördüğümüze göre, önümüze gelecek olan, gerek Anayasa gerek kanun tasarıları üzerinde yapılacak çalışmalarda, iktidarı-muhalefeti beraberce, ülkenin çıkarları için hangisi uygunsa o istikamette aynı noktada olacağımızı belirtiyorum.

Katkılarınızdan dolayı tüm milletvekillerimize ve partilerimize şükranlarımı sunuyorum; Anayasadaki değişikliğimizin ve Bankalar Kanunumuzun, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Köse.

Son söz milletvekilinin. Aleyhte, Sayın Kamer Genç.

Buyurun Sayın Genç. (DYP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18 Nisan seçimlerinden sonra seçilen, çok saygıdeğer, çok onurlu bir Parlamento oluşturduk. Bu Parlamentonun çıkardığı ilk kanun. Anayasanın değiştirilmesi de çok önemli bir gelişmeydi; ama, bu kanunla, tabiî, Türk bankacılık sisteminin, Türk ekonomisinin çok önemli bir parçasını burada müzakere ettik. Bu kanun da, aslında çok önemli bir şeyler getirmiyordu. Şimdi, 3182 sayılı Kanun 100 madde ve 9 geçici maddeden oluşuyordu; biz, hükümet ne derse, işte bunları 27 maddeye -bunun 2'sini de geçici madde kabul ederseniz- 25 maddeye sıkıştırıldı. Burada hepiniz gördünüz, 15 dakikada maddeler okunabildi.

Değerli milletvekilleri, hepimiz, Türkiye Cumhuriyetinin çok onurlu vatandaşlarıyız ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşı olmaktan da büyük bir onur duyuyoruz. Bizim, hepimizin tek hedefi nedir; bu ülkeye güzellikleri, en mükemmel derecedeki güzellikleri vermemizdir. Bu mükemmel derecedeki güzellikleri nasıl vereceğiz; bizim, Parlamenter olarak, yasama faaliyetimizi düzenlerken, en iyi şeyler yapmamız lazım. Şimdi, burada, bence, bu ilk kanunun müzakeresinde, maalesef, çok sağlıklı, çok iyi bir imtihan vermedik. Yani, doğru, muhalefetten geliyorsa, bunu da kabul etmemiz lazım; çünkü, bakın, şunu özellikle belirtmenizi istiyorum ki, bu Parlamentonun Doğru Yol Grubu, Türk ekonomik yapısını, Türk bürokrasi yapısını en iyi bilen bir gruptur. (DYP sıralarından alkışlar) Çünkü, ta 1950'lerden beri bu memleketi yöneten bir gruptur. Dolayısıyla, en azından, devlet yapısını, bürokrasiyi bilen arkadaşlarımızdır. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

Rica ediyorum arkadaşlar, daha dün gelen arkadaşlarımız var; bunları bilin. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

Arkadaşlar, rica ediyorum...

Şimdi, burada, devleti iyi tanıyan, halkı iyi tanıyan insanların, Türkiye gerçeklerinin belirtilmesi konusunda...

NECATİ ALBAY (Eskişehir) – Doğruları söyle.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, siz de doğruları söyleyin, size de saygı duyarız. Bu konuları, parti anlayışıyla reddetmek, Türkiye'ye çok fazla bir fayda getirmez. Nedir bu kanun; daha önce de söylediğim gibi, 3182 sayılı Kanun 100 maddeydi. Bu kanunla yeni ne değişiklik getirildi; düzenleme ve denetleme kurulu getirildi. Bu düzenleme ve denetleme kurulu, Türkiye bankacılık sisteminin bir handikapı; göreceksiniz!.. Yani, Türkiye'de padişahlar ihdas ettik ve büyük harcamalar yapma yetkisini verdik, ama hiçbir denetime tabi tutmadık; kimseye hesap vermeyecek! Bunun gibi bir idarî yapı başka bir kurumda yok.

Getirdiğimiz yeni ilkeleri söylüyorum size. Banka kurucuları için, ancak bunların şahsî iflasını getirdik. Bir de, banka kurmak için sermaye miktarını biraz artırdık. Yani, 100 maddeyi 25 maddeye indirirken getirdiğimiz tek değişiklik bu; ama, bu bankacılık sistemi Türkiye'nin can damarı, hatta birkaç tane can damarı; bunu kestiğiniz zaman ekonomi duruyor, devlet duruyor. Burada söylenen bazı gerçekleri de şey etmedik.

Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlarım, bürokrasiyi tanıyoruz; en mahzun insanlar biz potikacılarız; çünkü, devleti bürokrat yönetiyor, icra gücü onun elinde. İcrayı onun eline vereceksiniz; ama, sorumluluk vermeyeceksiniz, denetim getirmeyeceksiniz!.. İşte, bugün, bankacılar, bankalar, bu memlekete trilyonları, katrilyonları getirip de birtakım holdinglerin ceplerine aktarıyorlarsa bunun sorumlusu kim; tabiî ki bürokratlar. Öte tarafta insanlar açlıktan inim inim inlerken, bunlara devlet kaynaklarını niye aktarmıyoruz? Devletin belli başlı kaynaklarını o holdinglerin ceplerine aktarıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Genç, süreniz dolmak üzere... Lütfen...

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, aslında, bu son söz, öz, kısa olmalı; ama, kanunun temel ilkelerini mümkün olabildiğince dile getirecek derecede bir süreyle kayıtlanması lazım; ama, takdir sizin; 1-2 dakika önemli değil.

Değerli milletvekilleri, biz, bu kanun tasarısının engellenmesi yönünde hiçbir çaba sarf etmedik. Ben bankacı değilim; ama, bir insan olarak, hayatı tanıyan bir insan olarak, kendi meslek hayatımda gördüğüm bazı gerçekleri, bu Parlamentoda bankacılarımızın konuşmaması, bazı bankacılarımızın da gelecekteki özel çıkar düşünceleri nedeniyle buradaki gerçekleri söylememesi nedeniyle bunları biz söyledik. (DYP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Burada, bunlar tarafından gerçekler dile getirilmeyince, bankacılar dışında, bankacılık konusunda ihtisası olmayan kişiler çıktılar, burada fikirlerini söylediler, gerçekleri söylediler. Keşke, bankacılarımız çıksalardı... Banka müdürleri, banka genel müdürleri burada Parlamentoda var; ama, tarafsız bir gözle... Kendileri banka genel müdürlüğü yaparlarken, bankanın belirli yerlerinde çalışırlarken, birçok gerçekleri söylüyorlar; ama, burada gizliyorlar; nedense, çıkıp da söylemiyorlar. Ben dedim, şimdi, bir bakan çıkıp diyor ki: "Ya, biz, Türkbank'a 480 milyon dolar verdik; ne olacak." Yahu, 480 milyon dolar az para mı?.. Yani, Çağlar grubuna siz, devletin kesesinden 2 milyar dolar para aktarırken, bu devleti iflasa götürmediniz mi; bugünkü işsizliğin, iflasın sebebleri bunlar değil mi?..

Değerli milletvekilleri, bu Parlamento gücünü kullanacak, hesap soracak, hesap!... (DYP, FP ve MHP sıralarından alkışlar) Bundan sonra, kim hırsızsa, hesap soracak; sormazsa, bu Parlanmento, Parlamento olmayacak... Bu açlığın da, sefaletin de, işsizliğin de tek nedeni, Türkiye'de devlet kaynaklarını kendi yandaşlarının ceplerine aktaranlardır, hırsızlardır... (DYP ve FP sıralarından alkışlar; MHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar[!])

Gelecekte, Türk bankacılık sisteminde kaos yaratacağı için, bu Bankalar Kanunu Tasarısına, o nedenle ret oyu vereceğim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler bitmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın, elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim.

Bu süre içinde, sisteme giremeyen üyelerin, teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen, sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum. Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâlet oy kullandığını, oyun rengini ve kendisinin adını ve soyadını, il, imzasını taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Sayın milletvekilleri, oylamadan sonra Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, onu da oylatacağım; lütfen, bir yere ayrılmayın.

Oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; açık oylamanın sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı: 298

Kabul: 259

Ret: 33

Çekimser: 6

Sayın milletvekilleri, bu sonuca göre, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Hayırlı, uğurlu olsun.

Sayın Bakan, teşekkür konuşması için söz istemiştir; kendisine söz vereceğim.

Buyurun Sayın Bakan. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli üyeler; Bankalar Kanununun Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmesi nedeniyle, Genel Kurulunuza teşekkür etmek için huzurunuzdayım.

Yasanın, gerek Komisyonda gerekse Genel Kuruldaki görüşmeleri sırasında, fikirlerini ifade eden tüm arkadaşlarımızın değerlendirmelerini teşekkürle karşılıyorum. Bütün bu değerlendirmeler, elbette ki, yasanın uygulanması sırasında uygulayacı arkadaşlarımız için anlamlı mesajlarla doludur. O nedenle, bu katkılardan dolayı, her birinize, katkınız ne boyutta olursa olsun, ayrı ayrı teşekkürlerimi sunarım.

Teşekkürlerim, sadece burada ve komisyonda yapılan katkılarla sınırlı değildir. Bu yasa tasarısının hazırlanmasında 20 nci Dönemde emeklerini esirgememiş ve değerli katkılarını yapmış olan arkadaşlarımıza da bu vesileyle, sizler adına, kendim adına ve Hükümetimiz adına teşekkürlerimi sunmak isterim.

Aynı şekilde, tasarının komisyondaki son görüşmeleri sırasında gerek alt komisyonda gerekse üst komisyonda, gece saat 03'e ve gece saat 05'e kadar fedakârca çalışan alt komisyon ve üst komisyon üyelerine de ayrıca teşekkürü bir borç bilirim. Bu saatleri belirtmemdeki neden: Yüce Meclisin üyelerinin, gerektiğinde gece geç saatlere kadar, sabaha kadar çalışabildiklerini, milletimizin de bilmesi gerektiğine inandığım için burada tekrarlama gereğini duydum.

Ayrıca, gördüğünüz üzere, yıllardır kanun hükmünde kararnamelerle düzenleyegeldiğimiz mevzuatın, Anayasa hukukumuz çerçevesinde yarattığı sıkıntıları, Meclisimizde zorlu bir müzakere de yapsak, tümüyle Meclisten geçmiş bir yasa olarak düzenlenmesiyle, bankacılık sektöründe bir yasal boşluğu da tümüyle doldurmuş bulunuyoruz.

Ayrıca, bu yasamızla, ülkemize yeni bir kurum kazandırmış oluyoruz. Bu kurumun kurumsallaşması ve ülkemize güzel hizmetler ve iyilikler getirmesini diliyorum. Bu noktada hepimize büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.

Bu vesileyle, tekrar hepinize teşekkür ederken, yasanın, ülkemize, ekonomimize iyilikler, güzellikler getirmesini diliyor, saygılar sunuyorum.

Sağ olun. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

VI. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – TBMM’nin 19 Haziran 1999 Cumartesi günkü çalışmalarının yapılmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No : 7 Tarih : 18.6.1999

Gündemdeki kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmeleri tamamlanmış bulunduğundan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19 Haziran 1999 Cumartesi günkü çalışmalarının yapılmamasının, Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Yıldırım Akbulut Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

DSP Grubu Başkanvekili MHP Grubu Başkanvekili

Ali Günay Ömer İzgi

FP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Bülent Arınç Murat Başesgioğlu

DYP Grubu Başkanvekili

Saffet Arıkan Bedük

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemdeki konuları sırasıyla görüşmek için, 22 Haziran 1999 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 21.57

 

 

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Mamak, Keçiören ve Kalaba Halkevlerinin kapatılması kararına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın yazılı cevabı (7/2)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Cahit Bayar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

Ankara Valiliğinin Mamak, Keçiören ve Kalaba Halkevlerini kapatma kararıyla ilgili olarak;

1. Halkevlerinin kapatılmasında gösterilen gerekçe olan (18 yaş sınırı) küçüklere sigara satışında, atari salonlarına veya kahvehanelere girişte de geçerli değil midir?

2. Aynı hassasiyet bu mekanlara giren 18 yaş altı gençlerimiz için neden gösterilmemektedir?

3. Halkevlerinin işlevi göz önüne alınarak girişte aranan 18 yaş sınırının kaldırılması düşünülmekte midir?

T.C. İçişleri Bakanlığı 18.6.1999 Emniyet Genel Müdürlüğü Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/144343 Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 31.5.1999 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/2-0066/00427 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. 2. 2908 sayılı Dernekler Kanununun 48. Maddesi ile idare ve kolluk kuvvetlerinin yetkisi düzenlenmiştir. Bu maddenin 1. bendinde “Yanında veli veya vasisi olmadan 18 yaşından küçüklerin veya ortaokul veya ortaöğrenim öğrencilerinin kabul edildiği” tespit edildiği takdirde o yer ve eklentileri hakkında “2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun 8. Maddesi uygulanır” hükmü gereğince, Halkevleri Derneği Mamak, Keçiören ve Kalaba Şubelerinde derneğe üye olmayanlar ile yaşı küçük şahısları almaktan, yine Kalaba Şubesi’nde hakkında toplattırma kararı olan yayınları bulundurmaktan dolayı Valilik Makamının olurları ile (7) şer gün kapatma cezası verilmiştir.

5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11/C maddesinde “İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir.” denilmek suretiyle umuma açık yerler niteliğine sahip kahvehaneler ve atari salonlarına (18) yaşından küçüklerin girememesi konusunda mülkî amir tarafından düzenleme getirme yetkisi verilmiştir. Bu çerçevede, Bakanlığımızca 29.1.1996 tarih ve 62142/11 sayılı genelge ile bu yerlerde bulunan (18) yaşından küçüklerin yakalanması halinde Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun amir hükümlerine göre işlem yapılması il valiliklerinden istenmiştir. Ayrıca “4207 sayılı Tütün Mamüllerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun 3. maddesi” ile (18) yaşından küçüklere sigara satışı yasaklanmıştır.

Güvenlik görevlileri, yasaların kendilerine vermiş olduğu yetkiler ölçüsünde sözkonusu yasaklara ilişkin ayrım yapmaksızın denetlemelerini sürdürmektedirler.

3. Derneklerin yönetim yerleri, müesseseleri, tesisleri ve her çeşit eklentilerine, (18) yaşından küçükler ile ortaokul ve ortaöğretim öğrecilerinin yanlarında veli veya vasileri olmadan kabul edilmeleri dernek yöneticilerinin başvuruları üzerine, mahallin en büyük mülkî amirinin iznine bağlıdır. Bu konuda herhangi bir müracaat yapılmamıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Sadettin Tantan İçişleri Bakanı

2. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa’yı ilgilendiren bazı karayolu projelerine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskânBakanı Koray Aydın’ın yazılı cevabı (7/8)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Bayındırlık ve İskân Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

Bursa’daki kritik ve öncelikli Karayolları Genel Müdürlüğü projeleri arasında yer alan :

1. 2000 yılında bitirilmesi planlanan Bursa-Karacabey Bölünmüş Yolu projesi hangi aşamadadır? Projenin önemine binaen 1999’da bitirilmesi mümkün müdür? 1999 yılı iş takvimi nedir? 1998 ve 1999 yıllarında proje için ne harcama yapılmıştır?

2. Bursa-İnegöl) Ayrımı Yenişehir Bölünmüş Yol Projesi, Yenişehir Havaalanının açılışa girmesi ve 2000 Dünya İnanç Turizmi Projesinin devreye girecek olması nedeniyle büyük önemi haiz bir projedir. Bu projenin iş takvimi nedir?Projenin 2000 yılına yetişmesi mümkün müdür? Proje için yapılan harcama miktarı nedir?

3. Bursa Çevre Yolu Projesi hangi safhadadır?İş takvimi nedir?

4. Bursa-İnegöl-Bozüyük Devlet Yolu Projesi 1999 yılında bitirilecek projelerdendir. Proje hangi aşamadadır? Proje için ne kadar harcama yapılmıştır?

5. Anadolu Otoyolu Dilovası Ayrımı-Orhangazi Otoyolu (İzmit Körfez Köprüsü dahil) projesi hakkında bilgi verir misiniz?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 18.6.1999 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/368

Konu : Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 31.5.1999 gün ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/8-0094/00495 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, bazı karayolu projeleri konusunda Bakanlığımıza yönelttiği 7/8-0094 esas sayılı Yazılı Soru Önergesi incelenmiş olup, cevabımız ilişikte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Koray Aydın Bayındırlık ve İskân Bakanı

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, TBMM7/8-94 esas sayılı yazılı soru önergesine dair sorular ve cevapları:

Sorular :

Bursa’daki kritik ve öncelikli Karayolları Genel Müdürlüğü projeleri arasında yer alan :

1. 2000 yılında bitirilmesi planlanan Bursa-Karacabey Bölünmüş Yolu projesi hangi aşamadadır? Projenin önemine binaen 1999’da bitirilmesi mümkün müdür? 1999 yılı iş takvimi nedir? 1998 ve 1999 yıllarında proje için ne harcama yapılmıştır?

2. Bursa-İnegöl) Ayrımı Yenişehir Bölünmüş Yol Projesi Yenişehir Havaalanının açılışa girmesi ve 2000 Dünya İnanç Turizmi Projesinin devreye girecek olması nedeniyle büyük önemi haiz bir projedir. Bu projenin iş takvimi nedir?Projenin 2000 yılına yetişmesi mümkün müdür? Proje için yapılan harcama miktarı nedir?

3. Bursa Çevre Yolu Projesi hangi safhadadır?İş takvimi nedir?

4. Bursa-İnegöl-Bozüyük Devlet Yolu Projesi 1999 yılında bitirilecek projelerdendir. Proje hangi aşamadadır? Proje için ne kadar harcama yapılmıştır?

5. Anadolu Otoyolu Dilovası Ayrımı-Orhangazi Otoyolu (İzmit Körfez Köprüsü dahil) projesi hakkında bilgi verir misiniz?

Cevaplar :

1. Bursa-Karacabey bölünmüş yolu:

2000 yılında bitirilmesi planlanan 66 km. uzunluğundaki Bursa-Karacabey yolunun 40 km.’si 1997 yılı sonuna kadar bölünmüş yol olarak bitirilmiştir. Kalan 26 km.’nin bölünmüş yol haline getirilmesi için 2 adet taşeron ihalesi ile yolun tamamının bölünmüş yol Bitümlü Sıcak Karışım olarak yapılmasına yönelik 1998 yılında genel müdürlük ihalesi yapılmış, yeterli ödenek sağlanamaması nedeniyle sadece bölge ihalesi olan işlerde çalışmalar sürdürülmüştür. Yolun alt yapı çalışmaları % 80 mertebesinde tamamlanmıştır.

1999 yılında geçici bütçe uygulaması nedeniyle birinci 6 aylık dönemde yeterli ödeneği olmadığından herhangi bir çalışma yapılamamıştır. İkinci 6 aylık dönemde temin edilecek ödenekler nispetinde, çalışmalara devam edilecektir. Bu şartlarda söz konusu projenin 1999 yılında bitirilmesi mümkün görülmemektedir.

Projeye, 1998 yılında bölge ihaleli taşeron işlerinde 730 milyar TL. harcanmış, 1999 yılında henüz hiçbir harcama yapılmamıştır.

2. (Bursa-İnegöl) ayr. - Yenişehir yolu

Yolun yapımı iş programına göre 2000 yılı sonuna kadar tamamlanması planlanmış, 1999 yılında yolun % 95 mertebesinde plentmix temel seviyesinde, 2000 yılında tamamen Bitümlü Sıcak Karışım olarak tamamlanması hedeflenmiştir. Ancak 1998 ve 1999 yılı sözleşme ödeneklerinin tamamı verilemediğinden iş programına uygun çalışma yapılamamıştır. 1999 yılında 2 950 trilyon, 2000 yılında 2 850 trilyon verilse bile teknik olarak 2000 yılında bitirilmesi mümkün görülmemektedir. Proje için bugüne kadar yapılan harcama miktarı 353 milyar TL.’dir.

3. Bursa Çevre Otoyolu

Bursa Çevre Yolu projesi iki kesim halinde ihale edilmiştir.

a) Bursa Çevre Yolu Yalova Ayr. - Karacabey Köprülü Kavşağı kesimi 11.12.1998 tarihinde ihale edilmiş olup, 16.12.1998 tarihinde sözleşmesi imzalanmıştır.

b) Bursa Çevre Yolu Yalova Ayr. - Turanköy Köprülü Kavşağı Kesimi 14.12.1998 tarihinde ihale edilmiş, 19.12.1998 tarihinde de sözleşmesi imzalanmıştır.

Her iki kesime ait projeler dış kredi olarak ihale edilmiş olması nedeniyle, sözleşmesi gereği dış kredileri, işi alan müteahhitler tarafından temin edilecektir.

Şu anda her iki kesime ait müteahhitler sözleşmelerinin imzalanmasını müteakip kredi görüşmeleri için Hazine Müsteşarlığına başvurmuşlardır. Sözleşmesi gereği kredi anlaşmasının imzalanmasından sonra sözleşme yürürlüğe girecek ve işe başlanacaktır.

Her iki kesimin iş süreleri, işin başlangıcından itibaren 36’şar ay olup, kredi anlaşmasının bir an önce imzalanması halinde belirtilen süre içinde bitirilebilecektir. Ancak, kredi anlaşmasının geç imzalanması durumunda işin bitirilmesi ileriki bir tarihe ertelenebilecektir.

4. Bursa - İnegöl - Bozüyük Devlet Yolu (B.S.K.)

1990 yılında Karayolları Genel Müdürlüğünce ihale edilen Bursa-İnegöl-Bozüyük yolu (61 km.) Bitümlü Sıcak Karışım kaplama yapımı ihalesidir. Bu yolun Bursa başlangıç olmak üzere Yenişehir ayrımına kadar olan kesim (21.6) ile İnegöl Geçişi (7 km.) bölünmüş yol olarak tamamlanmıştır. Fizikî gerçekleşme % 72 seviyesindedir.

Bu proje için şu ana kadar 8 trilyon 250 milyar TL. harcama yapılmıştır. Projenin tamamlanması için 3 trilyon 400 milyar TL. ödenek gerekmektedir.

5. Anadolu Otoyolu Dilovası Ayr. - Orhangazi Otoyolu (İzmit Körfez Köprüsü Dahil)

Yatırım programında 93E040270 DPT No ile yer alan ve Karayolları Genel Müdürlüğünün Türkiye’de otoyol yapım programının öncelikli projelerinden biri olan (Anadolu Otoyolu-Dilovası) Ayr. - Orhangazi (İzmit Körfez Köprüsü dahil) projesi, İstanbul-Bursa-İzmir otoyolunun bir kesimidir.

Proje Anadolu Otoyolu üzerindeki Gebze Köprülü Kavşağından, Ankara yönünde yaklaşık 2,5 km. sonra teşkil edilecek bir köprülü kavşakla başlamaktadır.

İzmit Körfezini Karaburun-Dilburnu arasında yaklaşık 3 km. uzunluğunda bir köprü ile geçerek Yalova-Karamürsel Devlet Yolunu köprülü kavşak ile aştıktan sonra Orhangazi yakınlarında Orhangazi-Bursa Devlet Yoluna bağlanmaktadır. Köprü dahil otoyol uzunluğu 44 km.’dir. Köprü ve otoyol 2x3 olmak 6 şeritli yapılacaktır.

Projenin 3996 sayılı kanun kapsamında yap-işlet-devret modeli çerçevesinde yaptırılmasına karar verilmiştir.

İnceleme sonucunda uygulama sözleşmesi müzakerelerine,

1. Anglo-Japanese-Turkish Consortium

2. Ibko Consortium

3. Bouygues-Vinsan Consortium

sıralamasına göre başlanmasına karar verilmiştir.

1 inci sırada yer alan Anglo-Japanese-Turkish Consortium’u ile yapılan görüşmeler sonucunda bu konsorsiyuma görevlendirme yapılması için 10.10.1997 tarihinde karar alınmıştır.

Konsorsiyumla idaremiz arasında imzalanacak olan uygulama sözleşmesi tasarısı ile ilgili olarak 3996 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca Yüksek Planlama Kurulunun 13.10.1997 tarih 97/T-57 sayılı kararı ile onay alınmıştır.

Sözkonusu projede yapılacak görevlendirme ile ilgili olarak taraflar arasında uygulama sözleşmesi imzalanması konusunda 16.10.1997 tarihli ön anlaşma yapılmıştır.

Uygulama sözleşmesi taslağı, görüş alınmak için Danıştay başkanlığına ve Hazine Müsteşarlığına gönderilmiştir.

Uygulama sözleşmesi taslağı üzerinde Danıştay Başkanlığı ve Hazine Müsteşarlığı nezdinde incelemeler ve görüşmeler yapılmış ve 8 Eylül 1998 tarihinde yeni sözleşme tasarısı Danıştaya gönderilmiştir. 21 Ekim 1998 tarihinde Danıştaya son düzeltmeleri içeren taslak gönderilmiştir. Sözleşme 24.11.1998 tarihinde Danıştay Genel Kurulu tarafından uygun bulunmuştur.

26.11.1998 tarihinde konsorsiyuma sözleşme imzalanması için yazı gönderilmiştir. 24.3.1999 tarihinde konsorsiyuma 6 Nisan 1999 tarihine kadar sözleşme imzalanması için tekit yazısı gönderilmiştir. 27.4.1999 tarihinde Bayındırlık ve İskân Bakanlığında, konsorsiyumun da katıldığı toplantıda, konsorsiyum, kredi temin edeceği kuruluşlar ile görüşmelerinin devam ettiğini belirterek, uygulama sözleşmesinin uygulanması için bir müddet daha süre verilmesini talep etmiştir.

1999 yılı içinde sözleşmenin imzalanması ve konsorsiyum tarafından işin finansmanı sağlandıktan sonra işe başlanması planlanmaktadır.

Yatırım bedeli 1 413 milyar ABD Doları olan bu projenin tüm finansmanı görevli şirket tarafından karşılanacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.