Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 YASAMA YILI : 3

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 36

 

 

12 nci Birleşim

11 . 11 . 1997 Salı

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KAĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin’in, Erozyonla Mücadele Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun cevabı

2. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu’nun, Bursa Gemlik Körfezindeki TÜGSAŞ’a ait gübre fabrikasının yarattığı çevre kirliliğine ilişkin gündemdışı konuşması ve Çevre Bakanı İmren Aykut’un cevabı

3. – İçel Milletvekili Halil Cin’in, Atatürk’ün değişim ve yenileşme önderliğine ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1114)

2. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1115)

3. – Gürcistan Cumhuriyetine gidecek olan Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1116)

4. – Moldovya Cumhuriyetine gidecek olan Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Cavit Kavak’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1117)

5. – Türkmenistan ve Azerbaycan Cumhuriyetlerine gidecek olan Devlet Bakanı Burhan Kara’ya, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1118)

6. – Avusturya’ya gidecek olan Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1119)

7. – Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer’e, dönüşüne kadar, Turizm Bakanı İbrahim Gürdal’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1120)

8. – Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin, Burdur İlinin Kalkınmada Öncelikli Yöreler Arasına Alınmasına Dair Kanun Teklifinin (2/557) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/258)

9. – Adana Milletvekili Mehmet Halit Dağlı’nın, Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/646) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/259)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 34 arkadaşının, uygulanan tasarruf tedbirlerine rağmen kamu kesiminde özellikle taşıt kullanımında savurganlık yapıldığı iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/212)

2. – Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay ve 28 arkadaşının, zarar gören çiftçilerin desteklenmesiyle ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/213)

3. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül ve 21 arkadaşının, enerji darboğazının boyutları ile üretim, dağıtım ve iletiminden kaynaklanan enerji kayıplarının araştırılarak alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/214)

4. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve 37 arkadaşının, Avrupa Birliği ve Kıbrıs başta olmak üzere Hükümetin izlediği dış politika konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/15)

5. – Antalya Milletvekili Hayri Doğan ve 58 arkadaşının, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Yönetim ve Denetim Kurulu Üyelerini yasalara aykırı olarak görevden aldığı, yerlerine partizanca atamalar yaparak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ncı maddesine uyduğu iddiasıyla Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/15)

6. – İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 46 arkadaşının, İstanbul Büyükşehir Belediyesi alanındaki bir araziyi mevzuata aykırı bir şekilde siyasî ayrımcılık yaparak Bahçeköy Belediyesi mücavir alanına dahil ettiği iddiasıyla Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/12)

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – Gündemdeki sıralamanın yeniden yapılması ile (11/12) esas numaralı gensoru önergesi ve (9/15) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme günlerine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi

VI. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1. – (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

2. – (10/18, 27, 30, 68, 113, 170) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

3. – (10/185, 186) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

4. – (10/25) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A)SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Erzurum Jandarma Bölge Komutanının açıklamalarına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/518)

2. – Kırklareli Milletvekili Necdet Tekin’in, Kırklareli’ne doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/520)

3. – Çorum Milletvekili Ali Haydar Şahin’in, Sakarya İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne yapılan atamaya ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/521)

4. – Çorum Milletvekili Ali Haydar Şahin’in, Ankara-Saray Bakım ve Rehabilitasyon Merkezinin temizlik-bakım ihalesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/522)

5. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Erzincan Meteoroloji İstasyonunun personel ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/525)

6. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, bucak yollarının bakım ve onarımına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/526)

7. – Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, sanatçıların ödediği vergilere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/527)

8. – İçel Milletvekili Halil Cin’in, Trablus Büyükelçiliğinden gönderilen kriptoların içeriğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/528)

 9. – İçel Milletvekili Halil Cin’in, T.C. Trablus Büyükelçiliğinden gönderilen kriptoların içeriğine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/529)

10. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Türkiye genelinde ve Ankara’daki öğrenci sayısının okullara göre dağılımına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/530)

11. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Ankara’yabağlı bazı yerleşim birimlerinin yollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/531)

12. – Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık’ın, Petlas’ın Kombassan’a devrine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/532)

13. – Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık’ın, Zonguldak İlinde Tekel bayilik ihalesi sırasında meydana gelen silahlı çatışmaya ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/533)

14. – Kırklareli Milletvekili Necdet Tekin’in, bazı yerleşim yerlerinin Kırklareli Baraj suyundan yararlandırılması ile Balaban ve Çağlayık Barajı projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/536)

15. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, cezaevlerindeki ölüm orucu eylemleri hakkında soruşturma başlatılıp başlatılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı (6/544)

16. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı hakkında hazırlanan fezlekeye ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı (6/550)

17. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, İskenderun Cezaevine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı (6/551)

18. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, cezaevlerindeki eylemlerin sorumluları hakkında bir işlem yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Oltan Sungurlu’nun cevabı (6/552)

19. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, cezaevi koşullarının iyileştirilmesine yönelik çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı (6/554)

20. – Muğla Milletvekili Lale Aytaman’ın, rüzgâr enerjisinden yararlanma konusunda bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı (6/559)

21. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Çay Kurumunun reklam ve tanıtma giderlerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/560)

22. – İzmir Milletvekili Metin Öney’in, Sosyal Hizmetler İzmir İl Müdürlüğünde görev yerleri değiştirilen personele ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/567)

B)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Avukatlık Kanununa ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3447)

 2. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, ilahiyat fakültesi mezunlarının öğretmenliğe alınmadığı iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3471)

 3. – Yozgat Milletvekili Abdullah Örnek’in, bilgisayar alımı ihalesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3480)

 4. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Hac organizasyonunda bazı personelin yasalara aykırı olarak görevlendirildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H. Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3488)

 5. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, “misafir” olarak Hacca götürülen kişilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H. Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3491)

 6. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Hacca giden milletvekili sayısına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H. Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3492)

 7. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Hac hesabından yapılan harcamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H. Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3493)

 8. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Hac organizasyonunda görevlendirilen personele ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H. Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3495)

 9. – İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in, İstanbul-Sultanbeyli’de cuma günleri askerî birlik görevlendirildiği iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3504)

10. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, yargı yolu ile görevine dönen kamu görevlilerinin ve yürütmeyi durdurma kararlarının sayısına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3516)

11. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Karayolları 7 nci Bölge Müdürlüğünün faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/3517)

12. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, İstanbul’da görülen bazı davaların başka yerlere nakillerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3520)

13. – Ordu Milletvekili Müjdat Koç’un, Ordu İlindeki eğitim yatırımlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3523)

14. – Adıyaman Milletvekili Celal Topkan’ın, Adıyaman Belediyesinde görevli bir memurun basın kuruluşlarında ek iş yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3534)

15. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici’nin, Kahramanmaraş Millî Eğitim Müdürlüğünce Andırın’da düzenlenen bir toplantıya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3539)

16. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, sekiz yıllık kesintisiz eğitim programının uygulamasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3543)

17. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, TEDAŞ’ca yapılan bazı ihalelere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3545)

18. – Kayseri Milletvekili Recep Kırış’ın, hâkim ve savcılar ile eş ve çocukları hakkında bilgi toplandığı iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3569)

19. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, fuhuşun önlenmesi için alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın yazılı cevabı (7/3602)

20. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, İbrala Barajı ihalesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Işın Çelebi’nin yazılı cevabı (7/3603)

21. – Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Erzurum sivil havaalanı ve terminal binası ihalesinin ne zaman yapılacağına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/3616)

22. – Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel’in, Şanlıurfa’ya yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/3667)

23. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Kalkınma Bankasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Salih Yıldırım’ın yazılı cevabı (7/3668)

VIII. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı ve 36 arkadaşının, orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/23)

2. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 29 arkadaşının, ormanlarımız ve orman köylülerimizin sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/36)

3. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova ve 49 arkadaşının, orman yangınlarının önlenebilmesi için alınması gereken tedbirler ile yangınlardaki ihmal ve kusurların tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/103)

4. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 27 arkadaşının, ormanlarımızın korunması için alınması gereken tedbirlerin belirlemesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/173)

5. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 20 arkadaşının, yangınların önlenmesi ve itfaiyeteşkilatının yeniden yapılanması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/183)

6. – AntalyaMilletvekili Arif Ahmet Denizolgun ve 24 arkadaşının, Antalya’da meydana gelen orman yangınında zarar görenlere yapılacak yardımın belirlenmesi ve yangınların söndürülmesinde alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/198)

IX. – SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun, Antalya Milletvekili Ahmet Denizolgun’un, ileri sürmüş olduğu görüşten farklı bir görüşü şahsına atfetmesi nedeniyle konuşması

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

İstanbul Milletvekili A. Ziya Aktaş’ın, Türk alfabe devrimi ve bilgi çağına ilişkin gündemdışı konuşmasına Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay cevap verdi.

Adana Milletvekili Sıtkı Cengil, Hükümetin uyguladığı ekonomik politikalar sonucu çiftçilerimizin içerisine düştüğü sıkıntılara,

Samsun Milletvekili Ayhan Gürel, Radyo Televizyon Üst Kurulunun almış olduğu karar gereğince Samsun İlinde yayın yapmakta olan üç yerel televizyon kanal sayısının bire indirilmesine,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın,

Avusturya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk’e, dönüşüne kadar Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın,

Norveç ve Danimarka’ya gidecek olan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın,

İngiltere’ye gidecek olan Devlet Bakanı Işın Çelebi’ye, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Güneş Taner’in,

İtalya’ya gidecek olan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in,

Vekâlet etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri ile,

Adana Milletvekili Uğur Aksöz’ün, (10/185, 186)Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi,

Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 20 arkadaşının, ülkemizdeki ilaç imalatı ve tüketimi ile denetimi konusunda (10/209),

Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ve 23 arkadaşının, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri ile bağlı şirketlerin bazı basın kuruluşlarına kaynak aktardığı iddialarını araştırmak amacıyla (10/210),

Erzincan Milletvekili Mustafa Kul ve 20arkadaşının, antlaşmalara göre Suriye ile sınırımızın bugünkü durumunun tespit edilmesi ve Suriye’de arazisi bulunan vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm bulunması amacıyla (10/211),

Birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri;

Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemde yerini alacağı, öngörüşmelerinin sırasında yapılacağı bildirildi.

Komisyonlara üye seçimi, siyasî parti gruplarınca aday gösterme işlemleri tamamlanmadığından, ertelendi.

Üye sayısı 9’dan 13’e çıkarılan ve çalışmakta olan (10/18, 27, 30, 68, 113, 170), (10/185, 186) ve (10/25) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine RPve ANAP Grubunca gösterilen adaylar seçildiler.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının;

4 üncü sırasında bulunan 335 sıra sayılı kanun tasarısının müzakeresi, komisyon tarafından geri alındığından,

1 inci sırasında bulunan 132,

5 inci sırasında bulunan 182,

Sıra sayılı kanun tasarılarının müzakereleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

2 nci sırasında bulunan 164,

3 üncü sırasında bulunan 168,

6 ncı sırasında bulunan 232,

Sıra sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin müzakereleri,

Hükümet yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, bir defaya mahsus olmak üzere;

Ertelendi.

Siyasî parti gruplarının mutabakatıyla, 11 Kasım 1997 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 16.22’de son verildi.

Kamer Genç Başkanvekili

Mehmet Korkmaz Ünal Yaşar Kütahya Gaziantep Kâtip Üye Kâtip Üye

 

 

II. – GELEN KÂĞITLAR No :24

7.11.1997 CUMA

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, kaybolan bir şahsa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi.(7/3767)(Başkanlığa geliş tarihi: 5.11.1997)

2.– Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Kahramanmaraş ve Erzurum illerinde yapılan yatırımlara ve atamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi.(7/3768) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.11.1997)

3.– Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Tasiş mağazalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi.(7/3769)(Başkanlığa geliş tarihi: 5.11.1997)

4.– Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, orman arazisi tahsislerine ve atamalara ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi.(7/3770)(Başkanlığa geliş tarihi: 5.11.1997)

5. – Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Zonguldak ve Erzurum’a gönderilen santral ve kablo miktarı ile bu illere yapılan atamalara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi.(7/3771)(Başkanlığa geliş tarihi: 5.11.1997)

10 . 11 . 1997 PAZARTESİ

Tasa

1.- Tabii Afetlerden Zarar Gören Vakıf Taşınmazların Afet Öncesi Kiracılarına Kiracılık Hakkı Tanınması ve Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/680) (Plan ve Bütçe ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa Geliş Tarihi: 7.11.1997)

Teklif

1. – İçel Milletvekili Fevzi Arıcı’nın; 1136 Sayılı Avukatlık Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/935) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

Tezkereler

1. – Batman Milletvekili Ataullah Hamidi’nin; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1110) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

2. – Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1111) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

3. – İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1112) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

4. – Yaşar Akan İle Cüneyt Erengül Haklarındaki Ölüm Cezasının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/1113) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

Sözlü Soru Önergeleri

1.– Batman Milletvekili Musa Okçu’nun, Malatya’da yayımlanan bir gazetede müfettişler hakkında ileri sürülen iddialarla ilgili habere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/720) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

2.– Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın, SSK Genel Müdürlüğü’nde, görev yeri değiştirilen, başka kadroya atanan veya kadrosu değiştirilen personele ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/721) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

3.– Çorum Milletvekili Zülfikar Gazi’nin, bazı personel hakkında haksız bir şekilde soruşturma açıldığı iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/722) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

4.– Tokat Milletvekili Bekir Sobacı’nın, SSK Genel Müdürü’ne ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/723) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

5.– Kütahya Milletvekili Metin Perli’nin, SSK’nda haklarında soruşturma açılan yöneticilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/724) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

6.– Yozgat Milletvekili Abdullah Örnek’in, SSK İdari İşler Dairesi Başkanı ve Şube Müdürü’ne ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/725) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

7.– Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın’ın, İzmit Sigorta Müdürlüğünde soruşturma yürüten müfettişlerin davranışlarına ve haksız işlemlerde bulundukları iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/726) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

8.– Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun’un, SSK Genel Müdürlüğünde bazı personelin unvanlarının haksız bir şekilde geri alındığı iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/727) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

9.– İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, SSK’ya sınavla alınan özürlü işçi ve memurlara uygulanan işlemlere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/728) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1.– Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, TCDD Genel Müdürlüğü’nün Portal Freze Tezgahı ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3772) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.11.1997)

2.– Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin’in, RP Genel Başkanı’nca Kanal-7’ye yardım çağrısında bulunulduğu iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3773) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.11.1997)

3.– İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, Sekiz yıllık kesintisiz eğitimi öngören Kanunun uygulanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3774) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.11.1997)

4.– Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Marmaris-Datça karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3775) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.11.1997)

5.– İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, MARSAN Marmara Holding A.Ş.’nin vergi kaçırdığı iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3776) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.11.1997)

6.– Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Hatay-Samandağ’da gece balık avlama yasağı uygulandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3777) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.11.1997)

7.– Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Hatay’ın bazı ilçelerinin balıkçı barınaklarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3778) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.11.1997)

8.– Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, balıkçılığın geliştirilmesi için alınacak önlemlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3779) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.11.1997)

9.– Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Hatay ve ilçelerinde yağışlar nedeniyle zarar gören çiftçilere sağlanacak olanaklara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3780) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.11.1997)

10.–İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, bir şahsın ödediği vergilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3781) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.11.1997)

11.– Elazığ Milletvekili Ömer Naimi Barım’ın, bazı gazetelerin promosyonu nedeniyle Elazığ’da vatandaşların mağdur olduğu iddiasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3782) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.11.1997)

12.– Isparta Milletvekili Mustafa Köylü’nün, İş Teftiş Kurulu Başkanının görevden alınmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3783) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

13.– Sakarya Milletvekili Nezir Aydın’ın, SSK’da çalışan KAMU-SEN ve SOSYAL-SEN üyeleri arasında ayrımcılık yapıldığı iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3784) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

14.– Kars Milletvekili Zeki Karabayır’ın, SSK’daki aday memurların soruşturmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3785) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

15.– İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, bir şahsın döviz bozdurma işlemlerinin Villa Döviz A.Ş.’nin defter ve vergi kayıtlarında yer alıp almadığına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3786) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

16.– Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın, görevden alınan yöneticiler hakkında soruşturma açıldığı iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3787) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

Genel Görüşme Önergesi

1.–Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve 37 arkadaşının, Avrupa Birliği ve Kıbrıs başta olmak üzere Hükümetin izlediği dış politika konusunda Anayasının 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/15) (Başkanlığa geliş tarihi:7.11.1997)

Meclis Soruşturması Önergesi

1.–Antalya Milletvekili Hayri Doğan ve 58 arkadaşının, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Yönetim ve Denetim Kurulu üyelerini yasalara aykırı olarak görevden aldığı, yerlerine partizanca atamalar yaparak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanunun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R.Taşar hakkında Anayasının 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/15) (Başkanlığa geliş tarihi:7.11.1997)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 34 arkadaşının, uygulanan tasarruf tedbirlerine rağmen kamu kesiminde özellikle taşıt kullanımında savurganlık yapıldığı iddialarını araştırmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/212) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.11.1997)

2. – Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay ve 28 arkadaşının, zarar gören çiftçilerin desteklenmesiyle ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/213) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.11.1997)

3. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül ve 21 arkadaşının, enerji darboğazının boyutları ile üretim, dağıtım ve iletimden kaynaklanan enerji kayıplarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanınn 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/214) (Başkanlığa geliş tarihi:7.11.1997)

Gensoru Önergesi

1. – İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 46 arkadaşının, İstanbul Büyükşehir Belediyesi alanındaki bir araziyi mevzuata aykırı bir şekilde siyasi ayrımcılık yaparak Bahçeköy Belediyesi mücavir alanına dahil ettiği iddiasıyla Bayındırlık ve İskan Bakanı Yaşar Topçu hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/12) (Başkanlığa geliş tarihi:7.11.1997) (Dağıtma tarihi: 10.11.1997)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan’da üniversite kurulmasına dair kanun teklifine öncelik verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi. (7/3305)

2. – Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, YÖK’nun denklik listesinden çıkarttığı üniversitelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3306)

3. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Çevre Bakanlığında görevli iki personelin diplomalarının sahte olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi. (7/3307)

4. – Afyon Milletvekili İsmet Attila’nın, Afyon Köy Hizmetleri Müdürünün görevden alınmasının nedenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi. (7/3308)

5. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, görevden alınan bürokratlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3310)

6. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa İline bağlı bazı yerleşim birimlerinin imar planı çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3311)

7. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, afet zararlarının azaltılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3312)

8. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, dokunulmazlık fezlekelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3315)

9. – Denizli Milletvekili Adnan Keskin’in, bazı kamu bankalarınca Ahmet Özal’a ait firmalara açılan kredilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3316)

10. – İçel Milletvekili D.Fikri Sağlar’ın, “UZİ” marka silahlarla işlenen cinayetlere ve bu silahların satın alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3317)

11. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, bazı televizyon programlarının telif eser kapsamına alınıp alınmadıklarına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/3376)

12. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Erzurum-Hınıs Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3377)

13. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Hatay İl Hizmet Binası ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3378)

14. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Kars-Ardahan Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3379)

15. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Erzincan-Merkez Kapalı Yüzme Havuzu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3380)

16. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Kars-Akyaka Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3381)

17. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Kırşehir-Mucur Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3382)

18. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Aksaray-Merkez Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3383)

19. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Niğde-Merkez Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3384)

20. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Karaman-Merkez Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3385)

21. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Afyon-Şuhut Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3386)

22. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Kocaeli İl Hizmet Binası ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3387)

23. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Çanakkale Kapalı Yüzme Havuzu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3388)

24. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Kars-Selim Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3389)

25. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Ordu-Kumru Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3390)

26. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Rize-Ardeşen Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3391)

27. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Sinop-Gerze Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3392)

28. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Çorum-Alacak Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3393)

29. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Amasya-Taşova Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3394)

30. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Isparta-Merkez Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3395)

31. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Trabzon Kamp Eğitim Merkezi ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3396)

32. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Manisa Gençlik Merkezi ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3397)

33. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Aydın-Kuyucak Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3398)

34. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Erzincan-Refahiye Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3399)

35. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Kırıkkale-Merkez Yüzme Havuzu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3400)

36. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Tekirdağ-Şarköy Yüzme Havuzu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3401)

37. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Mardin Gençlik Merkezi ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3402)

38. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Gümüşhane-Torul Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3403)

39. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Ankara Güreş Eğitim Merkezi ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3404)

40. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Bayburt-Demirözü Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3405)

41. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, İstanbul-Pendik Kapalı Yüzme Havuzu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3406)

42. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Samsun-Merkez Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3407)

43. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Antalya-Alanya Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3408)

44. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Nevşehir-Ürgüp Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3409) (Başkanlığa geliş tarihi:21.8.1997)

45. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Şanlıurfa stad inşaatı ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3410)

46. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Kayseri stadı tribün inşaatı ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3411)

47. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Diyarbakır Açık Yüzme Havuzu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3412) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.8.1997

48. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Muğla-Dalaman Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3413)

49. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Manisa-Turgutlu Stadı ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3414)

50. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Ağrı- Merkez Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3415)

51. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Artvin-Arhavi Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3416)

52. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Ankara-Haymana Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3417)

53. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Erzurum-Horasan Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3418)

54. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Tekirdağ Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3419)

55. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Tokat Reşadiye Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3420)

56. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Bursa Kapalı Yüzme Havuzu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3421)

57. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, İstanbul çok maksatlı spor salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3422)

58. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Kütahya-Emet Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3423)

59. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Elazığ Kapalı Yüzme Havuzu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3424)

60. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, İstanbul Ataköy Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3425)

61. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Ankara-Merkez Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3426)

62. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Ankara - Elmadağ Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3427)

63. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, İstanbul Burhan Felek Spor Kampüsü ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3428)

64. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Denizli-Acıpayam Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3429)

65. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Manisa Demirci Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3430)

66. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Erzurum-Aşkale Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3431)

67. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Gümüşhane-Merkez Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3432)

68. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Hakkâri-Yüksekova Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3433)

69. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Van Merkez Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3434)

70. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Tunceli Pertek Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet B2akanından yazılı soru önergesi (7/3435)

71. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Kırıkkale Merkez Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3436)

72. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Uşak Banaz Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3437)

73. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Erzincan Spor Kamp Eğitim Merkezi ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3438)

74. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Kahramanmaraş-Göksun Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3439)

75. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Çankırı Güreş Eğitim Merkezi ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3440)

76. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Burdur-Bucak Spor Salonu ihalesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3441)

11.11.1997 SALI No : 26

Tasarılar

1.– Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/681) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.11.1997)

2.– Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/682) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.11.1997)

Teklifler

1.– İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in; 10.4.1944 tarih ve 4541 Sayılı Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyeti Teşkiline Dair Kanunun Bazı Maddelerinin Yeniden Düzenlenmesine Dair Kanun Teklifi (2/936) (Plan ve Bütçe ve Adalet ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.11.1997)

2.– İçel Milletvekili Halil Cin’in; 3056 Sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 36. Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/937) (Adalet ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.11.1997)

3.– İçel Milletvekili Halil Cin’in; 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/938) (Adalet ve Anayasa komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.11.1997)

Rapor

1.- Olağanüstü Hâl Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi İle 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı:392) (Dağıtma tarihi: 11.11.1997) (GÜNDEME)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

Tarih : 11 Kasım 1997 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş),

Mehmet KORKMAZ (Kütahya)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12 nci Birleşimini açıyorum.

III.– Y O K L A M A

BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.

(Ankara Milletvekili Şaban Karataş'a kadar yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin’in, Erozyonla Mücadele Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun cevabı

BAŞKAN – Gündemdışı birinci söz, Erozyonla Mücadele Haftası üzerinde, Tekirdağ Milletvekili Sayın Fevzi Aytekin'in.

Buyurun Sayın Aytekin. (DSP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

FEVZİ AYTEKİN (Tekirdağ) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her yıl yapılmakta olan Erozyonla Mücadele Haftası, bu yıl da, 8 ila 15 Kasım günleri arasında, çok değerli TEMA Vakfı üyelerimiz tarafından başlatılmıştır. Bu vesileyle gündemdışı söz almış bulunmaktayım. Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, NASA'nın 1985 yılında hazırladığı rapora göre, ülkemiz giderek çöl olmaktadır; her gün 150 bin kamyon dolusu, her yıl 500 milyon metreküp, başka bir deyişle, Kocaeli ve Bursa İllerini 10 santimetre kalınlıkta kaplayabilecek miktarda verimli toprağımızı erozyon sonucunda kaybediyoruz. Ülkemizin hızla çölleştiği, 1992 yılında Rio'da yapılan Dünya Çevre Zirvesinde de doğrulanmıştır.

Toprak erozyonu, sadece ekolojik bir olay değildir. Toprak, yaşamın anasıdır; ihtiyacımız olan her şey ondan kaynaklanır. O yok olunca, doğanın dengesi altüst olmaktadır. Doğadaki dengenin bozulması, insan yaşamının bozulması -unutmayalım ki, insan, ekolojik çevrenin sadece bir unsurudur- tarımsal ve hayvansal üretim politikalarının tutarsızlığı neticesinde insanın fakirliği ve açlığı demektir. Kırsal fakirlik sonucunda, kentlere kontrolsüz göç başlar; tarımsal, hayvansal üretim düşer; tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar işsiz kalır. Bu sonuçlar -önce kişisel, sonra toplumsal boyutta- önce ekonomik, sonra sosyal ve sonunda siyasal bir çöküntüye ve toplumsal kaosa dönüşür.

Şehirlerimize, takriben, yılda 1 milyon 200 bin kişi göç etmektedir. Dünyada, ormanlarla kaplı sahalar, yaklaşık 8,8 milyar hektardı; ancak, bugün, görüyoruz ki, bunların üçte biri yok olmuştur. 1980'li yılların başından beri, her yıl 11 bin hektar ormanımız azalmaktadır. Bu durum, 2000 yılına kadar, atmosfere her yıl 200 milyon metreküp civarında oksijenin daha az gitmesi, ulaşması demektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bitki-toprak-su dengesini bozmamızın yarattığı çok önemli bir sorun da, yakın zamanda, açlığa ilaveten susuzluğa da mahkûm olacağımızdır. Yıllık kullanılabilir su kapasitesi 110 milyar metreküp olan, 200'den fazla kurulu barajı olan Türkiye susuz mu kalacaktır; evet; çünkü, bütün barajlarımıza büyük bir hızla toprak doluyor. Keban Barajının, daha şimdiden, üçte biri toprakla dolmuştur. 150 yıl çalışmak üzere inşa edilmiş Sarıyar Barajının 25 metrelik su bacasının sadece 5 metrelik kesimi su üzerinde kalmaktadır; 10 yıl sonra elektrik üretemeyecek duruma gelecektir.

Orta Doğu Teknik Üniversitesinin tespitlerine göre, sadece erozyon yüzünden, 16 barajımız, daha şimdiden verimli olmaktan çıkmıştır. Seyhan Barajında 20 yıl sonra elektrik üretimi yapılamayacaktır. Çukurova Üniversitesinin yaptığı incelemelere göre, GAP'taki barajlarımız, beklenenden çok önce toprakla dolacaktır. Bu duruma hiç şaşırmamak gerekir. Zira, tek başına Fırat Nehrinin, yılda 110 milyon ton toprak sürüklediği, devlet kuruluşlarının tespitidir. Bu yüzden, bugün, seyrederken iftihar ettiğimiz Atatürk Barajımıza, elli yıl sonra "Atatürk Sahrası" levhası koymak zorunda kalabileceğimizi, lütfen, düşünelim. Bu olumsuzluğun yaratacağı ciddî sonuçları önlemenin tek yolu, kırsal kesimde çiftçilik ve hayvancılıkla geçinen aileleri yerlerinden memnun ve mutlu kılacak bir ortamı yaratmaktır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aytekin, 1 dakika içinde, lütfen, toparlayalım.

FEVZİ AYTEKİN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bir otomobil fabrikası başka bir yere kurulabilir; ama, bir buğday tarlası bir daha asla yaratılamaz.

Mera kanunu tasarısı, Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edildikten sonra süratle çıkarılmalıdır. Orman, tarım ve mera alanlarındaki erozyonla mücadeleye yönelik yasalarla, 1992 yılında Rio Zirvesinde kabul edilen Biyolojik Çeşitlilik Anlaşması ile Dünya Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesinin şartları mutlaka yerine getirilmelidir.

Sayın Başkan, değerli üyeler; erozyonla mücadeleye destek sağlamak için, tüm milletvekili arkadaşlarımla, yaşanabilir bir çevre ve sağlıklı bir yaşam için doğamızı koruyalım diyor; hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmayı yanıtlamak üzere, Hükümet adına, Orman Bakanı Sayın Ersin Taranoğlu; buyurun efendim.

ORMAN BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Terkirdağ Milletvekilimiz Fevzi Aytekin arkadaşımızın Erozyonla Mücadele Haftası nedeniyle yaptığı konuşmaya cevap vermek için değil, Erozyonla Mücadele Haftasına katkıda bulunmak ve kendisini desteklemek maksadıyla söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Arazi yapısı itibariyle meylinin fazlalığı, bitki örtüsünün tahrip edilmiş olması, yağışların azlığı ve yıl içerisindeki düzensiz dağılımları, yanlış arazi kullanımı, aşırı otlatma gibi nedenlerle, erozyonu teşvik eden faktörler neticesinde, Türkiye topraklarının yüzde 86'sında, hafiften çok şiddetliye kadar, çeşitli şiddetlerde erozyon vardır. Şiddetli ve çok şiddetli derecedeki erozyon ise, topraklarımızın yüzde 58'inde hüküm sürmektedir. Her yıl, ortalama 500 milyon ton toprak, denizlere, göllere ve barajlara taşınmaktadır.

Türkiye'deki yüksek nüfus artış hızı nedeniyle, 1930'larda 13 milyon olan nüfusumuz, bugün, yaklaşık 65 milyona ulaşmaktadır. Nüfusun hızlı artışı yanında, yaşam standartlarının yüksekliğinden, odun hammadesine olan ihtiyaç da hızla artmaktadır. Gelecek asırda odun hammaddesi açığımızın 10 milyon metreküpe ulaşacağı da tahmin edilmektedir. Odun hammaddesi ihtiyacının yeterli düzeyde sağlanması, ülke topraklarında süren erozyonun durdurulması, tarım alanlarının sel ve taşkınlardan korunması, su rejiminin düzenlenmesi yanında, ormanlardan beklenen sosyal faydaların sağlanması için en önemli tedbir, ağaçlandırma yapmak ve erozyonu kontrol altına almaktır. 11 milyon hektar bozuk vasıflı orman alanlarından, 7 milyon hektarı ise orman rejimi dışındaki alanlardan olmak üzere toplam 18 milyon hektar, ağaçlandırmaya konu alan vardır.

Yurdumuzda orman alanlarının yüzde 26 olduğu, erozyonun ise yurt topraklarının yüzde 86'sında hüküm sürdüğü gerçeği yan yana getirildiğinde ve 8,8 milyon hektar olan verimli orman alanında erozyonun söz konusu olamayacağı düşünüldüğünde, erozyonun, esas itibariyle, orman rejimi dışındaki marjinal tarım alanları ile tahrip edilmiş mera alanlarında hüküm sürdüğü gerçeği ortaya çıkmaktadır.

Türkiye'de ilk ağaçlandırma çalışmaları 1940'larda, erozyon kontrol çalışmalarıysa 1955 yılında başlamış, o günden bugüne kadar 2 270 000 hektar alanda ağaçlandırma, 328 000 hektar alanda erozyon kontrolü, 76 000 hektar alanda da mera ıslah çalışmaları yapılmıştır. 1997 yılı içerisinde 46 000 hektar ağaçlandırma ve erozyon kontrol çalışması yapılmasına karşın, 1998 yılı hedeflerimizde 100 000 hektar ağaçlandırma ve erozyon kontrol çalışması yapmayı planlamış bulunmaktayız.

Türkiye'de, gelir grupları içerisinde, orman köylüsü, millî gelirden en az pay alan kesimdir. Dolayısıyla, orman köylüsünün, ormanlar üzerinde, başta otlatma olmak üzere, tarla açma ve usulsüz kesim şeklinde ağır baskıları söz konusudur. Orman köylüsü, özellikle mera alanlarının daraltıldığı iddiasıyla da ağaçlandırma çalışmalarına karşı çıkmaktadır. Dolayısıyla, ormanlar üzerindeki bu baskıyı azaltmak, ancak, orman köylüsüne Meclisce sağlayabileceğimiz desteğin artmasıyla doğru orantılıdır.

Erozyon bir toprak tahribatıysa, toprak bizim için vatan ise, vatan sevgisi toprak sevgisiyle eş değerdedir. 21 inci Yüzyılda, artık, ülkeler, bir başka ülkeyi ne tank paletleriyle ne kendi çizmeleriyle fethedemeyecektir. 21 inci Yüzyılda insanlığın ortakşmanı erozyondur. Dolayısıyla, ülkesinde erozyon olan hiç bir siyasetçinin, yöneticinin, idarecinin rahat uyuması söz konusu olmamalıdır; çünkü, bu topraklar, bizlere, dedelerimizden, atalarımızdan mirastır ve nesillere, gelecek çocuklara daha iyi bir şekilde devretmemiz gereken önemli değerlerdir. Öyleyse, vatan sevgisi olan herkesin erozyonla mücadelede destek ve gayret içerisinde olması bir gerçektir. Dolayısıyla, sözlerimin bu bölümünde TEMA Vakfını takdirle anmak istiyorum. TEMA, bir sivil toplum örgütü olarak, erozyonun öneminin, ehemmiyetinin toplumun her kesimine iletilmesi açısından fevkalade büyük bir görev yerine getirmiştir. Biz de, Orman Bakanlığı olarak, erozyonla mücadele ve ağaçlandırma konusunda büyük halk desteğine sahip olan TEMA Vakfıyla beraber çalışma gayreti içerisindeyiz; hatta, birlikte kurduğumuz ortak bir çalışma komisyonu ve grubuyla -onlardan 3 üye, Bakanlıktan 3 üye- her ay mutat toplantılar yapılmak suretiyle, Türkiye'de erozyon ve ağaçlandırma konusundaki işbirliğimiz devam etmektedir.

Yine, bilgilerinize sunmak istediğim bir diğer konu şudur: Erozyonla mücadele konusunda, bu yıl, TEMA Vakfı, Bayındırlık Bakanlığı ve Orman Bakanlığı, beraber, İstanbul-Ankara arasındaki otobanın sağ ve sol koruma bantları ile Ankara çevre otoyolunun koruma bantlarının ağaçlandırılmasına karar verdik. Ankara çevre otobanının ağaçlandırılmasına önümüzdeki hafta içerisinde başlıyoruz. Ankara-İstanbul otobanının ağaçlandırılması için proje çalışmalarımız aralık ayı içerisinde bitecektir. Devletten herhangi bir katkı sağlamaksızın, sponsorlarımızın, çevre dostu gönüllülerinin katkısıyla, Ankara-İstanbul otoyolu ağaçlandırılacak ve Türkiye'de de, Avrupa'daki otoyollar gibi, yeşil bir kanal içerisinde seyahat edilecektir.

Türkiye, erozyon konusunda dünya imkânlarını da ülkeye çekmek için gayretler içerisinde olmuş ve bizden önceki hükümetler döneminde, 1993 yılında, Dünya Bankasıyla bir anlaşma yapılmak suretiyle, Güneydoğu Anadolu Bölgemizde Elazığ, Malatya ve Adıyaman İllerini içerisine alan, bilahara, Adana, Urfa İllerinin de dahil olduğu, 77 milyon doları dış kredi, 33 milyon doları iç parayla temin edilecek olan, 110 milyon dolarlık bir bölge havza düzenlemesi ve erozyon mücadelesi çalışmalarına başlanmıştır. 1993 yılında başlayan bu projeyle, bugüne kadar, 16 bin hektar alanda erozyon çalışması, 81 hektar alanda galeri çalışması, 7 500 hektar alanda mera ıslahı ve 1 928 hektar alanda da meşe rehabilitasyonu yapmak ve halkın katılımı sağlanmak suretiyle, dış dünyanın da takdirini çeken bir çalışma içerisindeyiz.

Bütün bunlara rağmen, bir Orman Bakanı olarak şunu açıkyüreklilikle ifade etmek istiyorum ki, ne bizden önceki hükümetlerin ne de bizim gayretlerimizin erozyon konusundaki mücadelede yeterli olduğunu, görevimizi yaptığımızı söyleyemiyorum. Bugünkü bütçe imkânlarıyla da, önümüzdeki yıl için, 100 bin hektarı yeterli görmemekteyim; ancak, bütçenin Meclise gelmesi noktasında, yine grupların parti farkı aranmaksızın desteklerine talip olmak kaydıyla, erozyon mücadelesinde Meclisinizden ilave finansman taleplerimiz olacaktır. Bugün yakalara takılan yeşil yapraklar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çevreye, yeşile, ormana ve erozyon konusuna verdiği önemi gösteren bir işarettir. Bu, çevre dostları, çevre dernekleri tarafından takdirle takip edilmektedir. Bütçedeki bu destek de, onların bu gayretlerine ayrı bir önem verecektir.

Bu duygular içerisinde, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyor; Erozyonla Mücadele Haftasının hayırlı olmasını diliyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

2. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu’nun, Bursa Gemlik Körfezindeki TÜGSAŞ’a ait gübre fabrikasının yarattığı çevre kirliliğine ilişkin gündemdışı konuşması ve Çevre Bakanı İmren Aykut’un cevabı

BAŞKAN – Gündemdışı ikinci konuşma, Bursa İli Gemlik Körfezinde kurulu gübre fabrikasının sebep olduğu çevre kirliliğiyle ilgili olarak, Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun.

Buyurun Sayın Karapaşaoğlu. (RP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkana, çok önemli olduğuna inandığımız bir çevre konusunu gündeme getirmek üzere bize söz verdiği için saygılarımızı arz ediyoruz, çalışmalarında da başarılar diliyoruz efendim.

Değerli milletvekilleri, Bursa İlinin Nilüfer İlçesi Akçalar Beldesinde, 30 Ağustos günü, bir firmaya ait amonyak tankı infilak etmiştir; yaklaşık 300 dekar içinde bulunan tarım alanları, insanlar ve hayvanlar zarar görmüşlerdir. Düzenlenen bir raporun 6 ncı maddesinde de, bu patlamadan sonra, Ulubat Gölündeki amonyak miktarının çoğalması dolayısıyla balık ölümlerinin arttığı belirtilmektedir. Bahse konu olan tankın büyüklüğü 10 ton civarındadır ve patladığı anda içinde yaklaşık 3 ton civarında amonyak bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, dikkat edilirse, bu patlama sonucunda 1 kilometreye kadar bir etkileşim olmuştur. Konunun asıl dikkat çekici yanı, Bursa İli Gemlik İlçesinde kurulu bulunan Gübre Sanayii Anonim Şirketi bünyesindeki amonyak tanklarıdır. Bu tankların büyüklüğü korkutucu boyutlardadır; her biri 20 bin ton kapasiteli olmak üzere 2 adettir. Yani, 40 bin tonluk bir bomba; tesir sahası ise, tahmin edilemeyecek kadar büyüktür. Kırıkkale'de infilak eden silah fabrikasındaki bombalardan daha etkili bir patlama ve tahribat bahis konusudur. 100 bin nüfuslu Gemlik ile Umurbey; Kumla, Kurşunlu, Karacaali, Engürü gibi yaklaşık 150 bin nüfusu yok edebilecek büyüklükte bir bomba.

Ayrıca, daha şimdiden, denize saldığı atıklarla çevreyi olumsuz yönde etkilemektedir. Basit bir örnek verirsek; yaklaşık 10 bin ton azotlu gübreye karşılık gelen amonyum ve nitrat azotunun Gemlik Körfezine atıldığı, Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi profesörlerince yapılan üç yıllık araştırmayla tanzim edilen raporda belirtilmektedir. Bu atıklar, deniz dibindeki bitki popülasyonuna etkili olması sebebiyle, körfezdeki oksijenin azalmasına ve dolayısıyla, balık neslinin etkilenmesine de sebep olmaktadır. Bu atıkların amonyum ve nitrat iyonları tutularak denize atılması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, konunun bir önemli yönü de şudur: Denize atılan 10 bin ton civarındaki bu amonyum ve nitrat azotunun parasal değeri, 250 milyar Türk Lirasıdır ve bu değer her yıl denize atılmaktadır. Sizlere bu bilgileri verdikten sonra, ilgililere de kısaca şu önerilerde bulunmak istiyorum:

1- Bu tesisteki amonyak tanklarının denetim şekil ve çeşitlerinin artırılarak yapılması gerekmektedir.

2- TÜBİTAK ile fabrikanın ortaklaşa yapacakları bir çalışmayla, bu tesisten denize atılan atıksuyun civar tarım arazilerinin sulama işlerinde kullanılması sağlanmalıdır. Zira, civar ve arazi şartları buna elverişlidir.

3- Bu tesise yapılan atamaların ehliyetler gözetilerek yapılması çok büyük bir önem taşımaktadır.

4- Tesiste çalışanların sürekli olarak bu tesiste çalışmalarının temin edilmesi gerekir. Zira, yeni gelen bir eleman tesisi tanıyana kadar aradan geçen zaman, riskli bir zaman olmaktadır.

Ayrıca, elindeki gübre stoklarının çokluğu nedeniyle, tesisin sık sık durup çalışması gündeme gelmektedir. Bu ise, tesisin bakımı konularını da riske sokmakta, ekonomik olmaktan çıkarmaktadır.

Diğer bir konu, yüzde 26'lık...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Karapaşaoğlu, lütfen toparlayalım.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) – Yüzde 26'lık ve yüzde 33'lük amonyum nitrat gübre ithali, bu stokların eriyebileceği seviyede ve malî şartlarda tutulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, çok önemli olduğuna inandığımız bu konuda bize söz veren Sayın Başkanımıza teşekkür ediyorum; ilgililerin de duyarlı davranacağına inanarak, sizleri saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karapaşaoğlu.

ÇEVRE BAKANI İMREN AYKUT (Adana) – Sayın Başkan, izin verir misiniz...

BAŞKAN – Hükümet adına gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Çevre Bakanı Sayın İmren Aykut. (ANAP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Bakan.

ÇEVRE BAKANI İMREN AYKUT (Adana) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; biraz önce, Gemlik Körfezine endüstriyel atık bırakan TÜGSAŞ'a ait gübre fabrikasıyla ilgili olarak dile getirilen şikâyetler tamamen doğrudur. Bu fabrika, Gemlik Körfezine, yılda 363 bin ton nitrik asit ve 594 bin ton da amonyum nitrat bırakmaktadır. Hiçbir deşarj izni olmamasına rağmen, bütün bu endüstriyel atıklarını körfeze deşarj etmektedir. Bu tesisin, aynı zamanda, emisyon izni de yoktur. Tesis, katı atıklarını da Gemlik Belediyesinin çöplüğüne bırakmaktadır. Endüstriyel atıkların diğer evsel atıklarla aynı yerde bulunmaması, özel birtakım yöntemlerle bertaraf edilmesi gerekir.

Bu işyerine çeşitli defalar uyarıda bulunulmuş olmasına rağmen, halen herhangi bir tedbir almadığı izlenmiştir. Ayrıca, arıtım için, bir iş termin planı da istenmiş; fakat, bugüne kadar, bu termin planı da alınamamıştır. Dolayısıyla, bu işyeriyle ilgili bundan sonra yapılması gereken işlem, kapatılma kararının verilmesidir.

Ancak, ben, bunu söylerken, bütün arkadaşlarımdan, kapatılma kararı verdiğimiz işyerleri için gelip ricada bulunmamalarını istiyorum; çünkü, muhtelif kapatma kararlarının arkasından birtakım milletvekili arkadaşlarımızı buluyorlar, ya Başbakana gidiyorlar ya başka bakanlara gidiyorlar veyahut da bana çeşitli baskılar uygulatmaya çalışıyorlar. Onun için, benim ricam, endüstriyel atıklarıyla, Türkiye'yi, toprakları, nehirleri, gölleri mahveden bu işyerlerine uygulayacağımız cezalarda, bana engel değil, yardımcı olmanızdır.

Bakınız, geçenlerde, Beykoz Deri Fabrikasına da kapatma kararı verdik; ama, geldiler bir protokol yaptılar. Şimdi, o protokol süresi kadar kendilerine izin verdik. Bu son izindir ve bu protokolün sonunda, Beykoz Deri Fabrikası kesin olarak kapatılacaktır. Şimdi, eğer bu yoldan halledemezlerse, içerideki işçiyi kışkırtarak kapıya yığıp fabrikanın kapatılmasını önleme gayreti göstermektedirler.

Değerli arkadaşlarım, eğer, sizler yardımcı olmazsanız, benim, bu konuda herhangi bir hizmet görme imkânım yoktur. Size, birkaç tane rakam vereceğim; bunlara bakarak insaflarınızı rica ediyorum: Türkiye'deki fabrikaların, endüstriyel işletmelerin yüzde 91'inde arıtma tesisi yoktur; sadece yüzde 9'unda arıtma tesisi vardır. Bu ne demektir; endüstri işletmeleri, yılda 930 milyon metreküp zehirli, toksik maddeler üretmektedir ve bu 930 milyon metreküp zehirli suyun yüzde 91'i göllere, nehirlere ve denizlere bırakılmaktadır. Şimdi, bunun ne demek olduğunu sizlerin takdirine bırakıyorum. Bunun tarım arazilerini ne hale getirdiğini, denizleri ne hale getirdiğini, nehirleri ne hale getirdiğini ve gölleri -şu anda, zaten, Türkiye'de, pek çok göl kullanılamaz hale gelmiştir- ne hale getirdiğini sizlerin takdirine bırakıyorum; çünkü, şu ana kadar, bu fabrikalar... Ama, bir şeye daha dikkatinizi çekmek istiyorum: Türkiye'de, bu atıkların yüzde 78'i kamu kuruluşlarının atıklarıdır, yüzde 16'sı özel sektör kuruluşlarının atıklarıdır. Özel sektör kuruluşlarında kapatma cezası verebiliyoruz, kapatabiliyoruz; fakat, maalesef, kamu kuruluşlarını kapatamıyoruz; niçin kapatamıyoruz bilmiyorum. Bugüne kadar kapatılamamış ve bunlarda şöyle bir anlayış yerleşmiş: Biz kamu kuruluşuyuz, nasıl olsa bizi kapatamazlar. Ben de, buradan hareketle, ilkönce Beykoz Deri Fabrikasına el atmıştım; şimdilik anlaşma cihetine gittiler "biz, bu işi yapacağız" dediler ve bir protokol yaptık.

Şimdi, sayın milletvekilimize söylüyorum, hemen, ilk iş, bu fabrikaya da müdahale edilecektir ve buna da verilecek kapatma kararının arkasından, eğer, gelirler, makul bir süre -yani, bir sene iki sene sonra halledeceğiz lafı yok, makul bir süre- içerisinde, bunu hallederlerse, bu atıklarını denize atmaktan vazgeçerlerse ne âlâ; ama, vazgeçmezlerse, biz, burayı kapatmak mecburiyetinde kalırız. Bu defa, geliyorlar "efendim, biz ihracat yapıyoruz, aman" diyorlar. "İhracat yapıyoruz" deyince, bir bakıyoruz, işte dövizle ilgili kişiler geliyorlar -ne bileyim, bakanlar veya bazı kimseler- "aman, imkânı yok, ihracatı durduramayız, fabrika çalışsın" diyorlar.

Bir başka örnek daha vereyim; yani, isim vererek söylemiyorum; ama, bunların bilinmesi ve bu konularda bana hiçbir zaman ricaya gelinmemesi düşüncesiyle açıklıyorum. Bir yerde, bir kireç ocağı etrafı berbat ediyor; kapatalım dedik; birden geldiler "aman, bu, bu yolun yapılması için çalışıyordu, aman kapatmayın, yoksa yolu yapamayız." Ee, şimdi, zaten her işyeri bir şey üretiyor, bir şeye yarıyor. Biz, bu sebeplerle buraları kapatamazsak, bunlar kirletmeye devam edeceklerdir.

Bu vesileyle, bunları Yüce Meclisin dikkatine sunma fırsatı verdiği için sayın milletvekilimize teşekkür ediyorum ve gereğinin derhal yerine getirileceğini kendisine ifade ediyor; saygılar sunuyorum. (Alkışlar) (CHP sıralarından "Bergama, Bergama" sesleri)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

3. – İçel Milletvekili Halil Cin’in, Atatürk’ün, değişim ve yenileşme önderliğine ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Gündemdışı üçüncü söz, Atatürk, değişim ve yenileşme konusunda, İçel Milletvekili Sayın Halil Cin'in.

Buyurun Sayın Cin.

HALİL CİN (İçel) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Büyük Önder Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 59 uncu yıldönümü münasebetiyle, O'nun, değişim ve yenileşme önderliği üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarımla selamlarım.

Büyük asker, devlet ve siyaset adamı Atatürk, eşsiz bir reformcu ve değişim önderidir. Türk Milletine gösterdiği çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma hedefi, ancak, toplumda çok yönlü, köklü bir değişim düşüncesinin ürünüdür. Bunun için, inkılapçılık, O'nun ilkelerinden biri olmuştur.

Son çeyreğinde büyük değişimlere sahne olan 20 nci Yüzyılın ilk çeyreğindeki en köklü ve bütün dünyayı hayran bırakan değişim, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşudur. Bu yüzyıla damgasını vuran bütün liderler ideolojileriyle birlikte tarihin tozlu sayfalarına gömülürken, Atatürk, ilkeleri ve eserleriyle taptaze hayattadır, sonsuza kadar da bu tazeliğini sürdürecektir. Bunun sebebi, yalnız Türk Milletinin Atatürk sevgisi değil, O'nun ilke ve inkılaplarının, sürekli değişim ve yenileşme temeline dayalı, bilimsel, akılcı, pragmatik, demokratik ve laik bir fikir ve icra programı olmasıdır. Bu program, millî olduğu kadar, evrenseldir.

O'nun düşüncesi, din, dil, ırk farkı gözetmeksizin herkesi kucaklar, gelişen ve değişen şartlara kolayca adapte olur; çünkü, dogmalara değil, ilim ve akıl ile ihtiyaçlara dayanır. "Benim size tek mirasım, ilim ve akıldır" sözü, bu gerçeği ifade eder.

Osmanlı Devleti, çağında, ülke ve toplum için zorunlu olan değişimi yapamadığı ve kalkınma yolunda Batı'yı takip edemediği için çökmüştür. Değişim önderi Atatürk'ün fikir ve icra programında değişmeyen nirengiler, vatanın bölünmezliği, milletin birliği, Türkiye Büyük Millet Meclisine saygıdır.

Atatürk, iç ve dışpolitikada, millî çıkarlar ile insanlık ideallerini bağdaştıran önderdir.

Mutluluğu yalnız milleti için değil, bütün insanlık için ister. "Yurtta barış, dünyada barış" düşüncesiyle, uluslararası barışa öncülük etmiştir.

Kurtuluş Savaşına başlarken, önce kurtuluş ve bağımsızlık, sonra değişim ve inkılaplar olmak üzere iki hedefi vardı.

Türk inkılabıyla, imparatorluk yerine millî devlet, saltanat yerine millet iradesi, cemaat ve ümmet yerine millet, tebaa yerine özgür vatandaş gelmişti.

Eğitim ve hukuk reformları ile sosyal ve kültürel nitelikli inkılaplar bütün dünyada hayranlık uyandırmıştır.

"Milletin gerçek kurtuluşu millî eğitimle olur" düşüncesinden hareket etti.

Savaş içerisinde, 1922'de, Birinci Maarif Şûrasını topladı; çağın ve milletin ihtiyaçlarına cevap verecek bir program hazırlanmasını istedi.

29 Ekim 1923 günü "Türk Rönesansı" olarak adlandırılabilecek olan büyük değişim ve reform hareketinin adını koydu: Türkiye Cumhuriyeti.

1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanununu kabul etti; bütün eğitim kurumlarını Millî Eğitim Bakanlığına bağladı.

Hilafeti kaldırdı, eğitimi ve devleti laikleştirdi. Tanzimattan beri iki farklı zihniyette, biri Doğu'ya diğeri Batı'ya bakan, devlete ve topluma karşı amaçları değişik insan yetiştiren medrese ve okul ayırımına son verdi. Okul ve medrese ayırımını ve bunların yetiştirdiği insanların ülkenin birlik ve bütünlüğünün parçalanmasında önemli rol oynadığını görmüştü. Bu sebepledir ki "iki parça halinde yaşayan milletler zayıftır, hastadır" diyerek, öğretimin birleştirilmesine ve laik toplum düzeninin bütün cepheleriyle kurulmasına karar vermişti. Korkuya dayanan dinî eğitim düzeni, özgür düşünme ve ifade yeteneğini ortadan kaldırıyordu. Halbuki, İslamiyetin özünde özgürlük ve barış vardı. Osmanlı eğitimi, akılcı, bilimci, dinamik özelliklerini kaybetmişti. Böyle bir eğitimin, çağdaşlaşmak isteyen Türkiye için devamı imkânsızdı.

Avrupa'nın ikiyüz yılda yaptığını Atatürk on yılda yapmıştı. Bu çok büyük değişim hareketi içerisinde laiklik-din ilişkisi konusundaki anlayış farklılıkları, zaman zaman siyasî ve sosyal çatışmalara sebep olmaktadır. Laikliğin anlamı konusunda varılacak toplumsal bir mutabakat, cumhuriyetin bu temel ilkesini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, 1 dakika içinde toparlayalım.

HALİL CİN (Devamla) – ...tartışma konusu olmaktan çıkaracaktır.

Laiklik, yalnız din ile devlet işlerinin ayırılması değil, bir hayat tarzı ve dünya görüşüdür. Din ve dindarlık, laikliğe karşı olmadığı gibi, laiklik, din ve dindarlığa mani değildir. Din ve laiklik, bireyler ve toplum için aynı derecede ihtiyaçtır. Laiklik ve din, toplumda ayırıcı değil, birleştirici, bütünleştirici değerlerdir; çünkü, İslamın da laikliğin de temeli hoşgörüdür. Bu sebeple, laiklik ve İslamiyet arasında zıddiyet değil paralellik mevcuttur. Din, siyasî amaçlar için kullanılmadığı sürece laiklikle çatışmaz. Aynı şekilde, laiklik, siyasî ve ideolojik amaçlarla kullanılmadıkça din ile karşı karşıya gelmez. Laikliğin siyasî bir ideoloji veya İslama alternatif bir din gibi telakki edilmesi, bu iki kavramı karşı karşıya getirir. Laik düşünceli, din ve vicdan özgürlüğüne saygılı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Cin.

HALİL CİN (Devamla) – Bitiriyorum efendim, 30 saniye verirseniz... Bağlıyorum efendim.

BAŞKAN – Çok rica edeceğim... Hiç yapmadığımız bir usul.

Çok teşekkür ediyorum size.

HALİL CİN (Devamla) – Saygılar sunuyorum Heyetinize efendim. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Cin.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Sunuşlar oldukça fazla; onun için, sayın üyenin sunuşları oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1114)

7 Kasım 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 9 Kasım 1997 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

2. – KuzeyKıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1115)

7 Kasım 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 9 Kasım 1997 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığına, Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

3. – Gürcistan Cumhuriyetine gidecek olan Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1116)

7 Kasım 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 9 Kasım 1997 tarihinde Gürcistan Cumhuriyetine gidecek olan Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir'in dönüşüne kadar; Ulaştırma Bakanlığına, Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu'nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

4. – Moldovya Cumhuriyetine gidecek olan Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Cavit Kavak’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1117)

7 Kasım 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 10 Kasım 1997 tarihinde Moldova Cumhuriyetine gidecek olan Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy'un dönüşüne kadar; Sağlık Bakanlığına, Devlet Bakanı Cavit Kavak'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

5. – Türkmenistan ve Azerbaycan Cumhuriyetlerine gidecek olan Devlet Bakanı Burhan Kara’ya, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1118)

7 Kasım 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 9 Kasım 1997 tarihinden itibaren Türkmenistan ve Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Burhan Kara'nın dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Eyüp Aşık'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

6. – Avusturya’ya gidecek olan Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1119)

7 Kasım 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonunun Ulaştırma ve Çevre Bölgesel Konferansına katılmak üzere, 11 Kasım 1997 tarihinde Avusturya'ya gidecek olan Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir'in dönüşüne kadar; Ulaştırma Bakanlığına, Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu'nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

7. – Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer’e, dönüşüne kadar, Turizm Bakanı İbrahim Gürdal’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1120)

7 Kasım 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 11 Kasım 1997 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in dönüşüne kadar; Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına, Turizm Bakanı İbrahim Gürdal'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması önergeleri vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 34 arkadaşının, uygulanan tasarruf tedbirlerine rağmen kamu kesiminde özellikle taşıt kullanımında savurganlık yapıldığı iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/212)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

5 Nisan 1994'te alınan istikrar paketi ve kamu kesiminde uygulanan tasarruf tedbirlerine rağmen, bazı üst düzey bürokrat ve eski Bakanlar Kurulu üyelerine tahsis edilen taşıtlar nedeniyle yapılan savurgan harcamaların belirlenmesi için, Anayasanın 98, Meclis İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereği Meclis araştırması açılması hususunu saygılarımızla arz ederiz.

1 - Hasan Dikici (Kahramanmaraş)

2 - Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa)

3 - Hüseyin Arı (Konya)

4 - Ahmet Bilge (Ankara)

5 - Hanifi Demirkol (Eskişehir)

6 - Şinasi Yavuz (Erzurum)

7 - Yaşar Canbay (Malatya)

8 - Ahmet Karavar (Şanlıurfa)

9 - Yakup Budak (Adana)

10 - Mustafa Köylü (Isparta)

11 - Ahmet Çelik (Adıyaman)

12 - Saffet Benli (İçel)

13 - Hasan Hüseyin Öz (Konya)

14 - Osman Hazer (Afyon)

15 - Latif Öztek (Samsun)

16 - Ramazan Yenidede (Denizli)

17 - Tevhit Karakaya (Erzincan)

18 - Mehmet Bedri İncetahtacı (Gaziantep)

19 - Mustafa Kemal Ateş (Kilis)

20 - Ahmet Doğan (Adıyaman)

21 - Abdullah Arslan (Tokat)

22 - Hüseyin Kansu (İstanbul)

23 - Feti Görür (Bolu)

24 - Bekir Sobacı (Tokat)

25 - Aslan Polat (Erzurum)

26 - İsmail Coşar (Çankırı)

27 - Rıza Ulucak (Ankara)

28 - Kâzım Arslan (Yozgat)

29 - Ekrem Erdem (İstanbul)

30 - Mehmet Emin Aydınbaş (İçel)

31 - Sabahattin Yıldız (Muş)

32 - Musa Okçu (Batman)

33 - Muhammet Polat (Aydın)

34 - Naci Terzi (Erzincan)

35 - Musa Uzunkaya (Samsun)

Gerekçe:

Hükümetin 5 Nisan 1994 tarihinde uygulamaya koyduğu istikrar paketi gereği kamu kesimine getirilen tasarruf tedbirlerine rağmen, bazı üst düzey bürokratlar resmî araca sahte plaka takarak özel işlerinde kullandıkları basında yer almış, konu hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisinde yazılı soruyla ilgili bakanlıktan bilgi istenmiş, ilgili bakanlık olayın doğru olduğunu, ancak, adı geçen şahsın Başbakanlıkta görevli olduğundan, kendilerince yapılabilecek bir şeyin olmadığı ifade edilmekteydi. Bu tip uygulamaların 237 sayılı Yasaya uygun olmadığı da cevaben bildirilmiştir.

Ayrıca, eski Bakanlar Kurulu üyelerine tahsis edilen koruma amaçlı araç ve personel uygulamaları iyi niyetle 1980'li yıllarda başlanmış, 1990'lı yıllarda artarak devam etmektedir. Meclis aritmetiğinin yapısı itibariyle sık sık hükümet değişiklikleri, bu sayının giderek artacağının işaretidir. Kaç yıl bu uygulamanın süreceğinin belli olmaması, çok sayıda araç ve personelin bu hususta hizmette tutulmasına neden olmaktadır. Masrafları bütçeden karşılanan, ileride daha da artacağı aşikâr olan bu uygulamaya, kanunî bir mesnet de bulunmamaktadır. Ayrıca, bu israfçı uygulama kamu vicdanını rahatsız etmektedir.

Bu nedenle, 237 sayılı Taşıt Kanununa uyulup uyulmadığının belirlenmesi, kanunda boşluklar var ise, tespit edilerek doldurulması gerektiği inancındayız.

Eski Bakanlar Kurulu üyelerine araç tahsisi 237 sayılı Yasaya uygun mu değil mi? Uygunsa, hangi şartlarda ve hangi eski üyelere araç tahsisi gerekmektedir?

Halen gelenek haline getirilen uygulamada, eski bakan ayırt etmeksizin tümüne ve bir ay bakanlık yapsa bile araç tahsis edildiği şeklinde müşahede edilmektedir.

Bu saltanat, fakir halktan alınan vergilerden karşılanmaktadır. Bu uygulamanın devamı, halkın Parlamentoya ve Bakanlar Kurulu üyelerine, hatta devlet yönetimine güvensizliğini artırmaktadır. Bunun önüne geçilmesi için, İçişleri, Adalet, Millî Savunma gibi iç ve dışgüvenliği ilgilendiren bakanlıklar dışında, uygulamanın kaldırılması yönünde bizlere görev yüklemektedir.

Hiç merak ediyor musunuz acaba şu anda kaç tane araç bu amaçla kullanılıyor ve bunların yıllık maliyeti ne kadardır; uygulamanın dayandığı esas nedir?

Tüm bu hususların açıklığa kavuşması için, konunun Meclis gündemine getirilmesinde ülke menfaatı olduğu kanaatindeyiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

İkinci önergeyi okutuyorum:

2. – Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay ve 28 arkadaşının, zarar gören çiftçilerin desteklenmesiyle ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/213)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2090 sayılı Kanun, çiftçilerin canlı ve cansız mal varlıklarının ve tesislerinin en az yüzde 40'tan fazlasının zarar görmesi halinde, bu durumda olan çiftçilere, bu kanuna göre hazırlanmış yönetmelik çerçevesinde, zararlarının yüzde 70'ine kadar varan oranda karşılıksız yardım yapılmasını öngörmektedir.

Ancak, bugüne kadar yapılan uygulamalarda, 2090 sayılı Kanuna göre çıkarılmış bulunan yönetmelik ve ilgili Bakanlar Kurulu kararları gereğince, üretici mağdur edilmemiştir.

Şöyle ki, tarımsal ekiliş ürünleri ile hayvan varlıkları en az yüzde 40 zarar gören çiftçilerin bütün borçları faizsiz ertelenmiştir. İlk defa 55 inci Hükümet zamanında, yeni ve üreticinin aleyhine olan yanlış bir uygulama yürürlüğe konulmuştur. Bu yeni uygulamaya göre, çiftçinin bütün canlı ve cansız mal varlığı tespit edilerek, bunun içerisindeki hasar oranı dikkate alınmaktadır; yani, zarar ziyan tespiti, üreticilerin tüm tarımsal faaliyeti esas alınarak yapılacaktır.

Örnek vermek gerekirse: Bir üreticimizin bütün mal varlığını yüzde 100 olarak kabul ettiğimizde, bu çiftçimizin bitkisel ve hayvansal ürünlerinin tamamı zarar görse bile, bu zarar, bütün mal varlığının ancak yüzde 10-20'sini teşkil edeceği; dolayısıyla, birçok üreticimizin yüzde 40 hasar oranına ulaşamayarak yardım ve borçların ertelenmesi kararından yararlanamayacağı açıkça görülecektir. Bu uygulama, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının 15.9.1997 tarihinde yayımladığı 6251 sayılı genelgesiyle ortaya konulmuştur.

Bu uygulamanın düzeltilmesi gereği ortaya çıktığından, Ziraat Bankası, 12.10.1997 tarihli Resmî Gazetede yayımladığı bir düzeltmeyle, 5254 sayılı Kanuna göre yapılan hasar tespitlerinin de uygulama kapsamına alınmasını öngörmüştür. Ancak, bu düzeltme de, üreticinin mağduriyetini asla önlemeye yetmemektedir. Zira bu durumda, sadece hasar gören ürüne ait kredinin ertelenmesi söz konusu olacak, diğer kredi borçları ertelenmeyerek üreticinin mağduriyeti giderilmeyecektir.

Diğer yanlış bir uygulama da şudur: 55 inci Hükümet, çiftçimizden gelen tepkileri önleyebilmek amacıyla, önceden belirlediği hasar tespit komisyonlarınca belirlenen çiftçilere tohumluk yardımı yapılmasına ilişkin 97/9775 sayılı Bakanlar Kurulu kararını kabul etmiştir.

Bu kararla, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bütçesinde ayrılmış olan 9 trilyon liralık ödeneğin 6 trilyon liralık bölümü harcanmak suretiyle, 168 552 tonluk ihtiyacın ancak 96 572 tonluk kısmı karşılanmıştır. Bu miktar tohumluğun illere dağıtımında, talep edilen miktarlar dikkate alınmayarak adaletsiz davranılmış, bakanların seçim çevrelerinde siyasî çıkar vasıtası olarak kullanılmıştır. Bugünkü 65 bin liralık fiyatla, yaklaşık 46 bin tonluk tohumluğun karşılığı olan 3 trilyon liralık ödenek, çiftçilerimizin yoğun taleplerine karşın kullandırılmamıştır. Tahıl ambarı olan Konya'nın hasar tespit komisyonunca tespit edilen 6 285 tonluk talebinin 2 608 tonu tahsis edilerek Konya çiftçisi cezalandırılmış, hasar tespit komisyonunca 19 965 ton olarak tespit edilen Yozgat İlimizin tohumluk ihtiyacının 7 439 tonu karşılanmak suretiyle Yozgat İli çiftçimiz perişan edilmiş, keza Adıyaman, Erzurum, Urfa, Diyarbakır, Mardin, Muş, Şanlıurfa gibi geçimlerinin önemli kaynağı tahıl olan doğu, güneydoğu illerimiz çiftçilerinin de talepleri yüzde 50 oranında karşılanmak suretiyle güneydoğuda önlemler alacağım diyen 55 inci Hükümetin, tohum tahsisinde bile Güneydoğu Kalkındırma Projesinin bir aldatmaca olduğu ortaya çıkmıştır.

Bu nedenlerle 55 inci Hükümetin her türlü hakkaniyetten uzak olarak almış olduğu bu kararlarla Türk çiftçisine kazandırmak istediği ekonomik katkıların ne ölçüde sağlandığının tespit edilebilmesi ve uygulamadaki yanlışlıklardan dolayı çiftçimizin içine düşürüldüğü bu sıkıntılı durumdan bir an önce kurtarılabilmesi amacıyla alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla, Anayasının 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

1. Zeki Ertugay (Erzurum)

2. Mustafa Çiloğlu (Burdur)

3. Osman Berberoğlu (Antalya)

4. Necmettin Cevheri (Şanlıurfa)

5. Yusuf Bacanlı (Yozgat)

6. Cemil Erhan (Ağrı)

7. Köksal Toptan (Bartın)

8. Ahmet Sezal Özbek (Kırklareli)

9. Saffet Arıkan Bedük (Ankara)

10. Nihan İlgün (Tekirdağ)

11. Ünal Erkan (Ankara)

12. Turhan Güven (İçel)

13. Ali Rıza Gönül (Aydın)

14. Tayyar Altıkulaç (İstanbul)

15. Tahsin Irmak (Sıvas)

16. Mehmet Sağlam (Kahramanmaraş)

17. Ahmet İyimaya (Amasya)

18. Halil Yıldız (Isparta)

19. Sabri Güner (Kars)

20. Hasan Karakaya (Uşak)

21. Hayri Kozakçıoğlu (İstanbul)

22. Mehmet Gözlükaya (Denizli)

23. Mehmet Ali Yavuz (Konya)

24. Rıza Akçalı (Manisa)

25. Mustafa Dedeoğlu (Muğla)

26. İrfettin Akar (Muğla)

27. Mehmet Tatar (Şırnak)

28. Veli Andaç Durak (Adana)

29. Haluk Yıldız (Kastamonu)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Üçüncü Meclis araştırması önergesini okutuyorum:

3. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül ve 21 arkadaşının, enerji darboğazının boyutları ile üretim, dağıtım ve iletiminden kaynaklanan enerji kayıplarının araştırılarak alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/214)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde, enerji kaynaklarının yeteri kadar değerlendirilememesi, enerji politikalarının da bu kaynakların değerlendirilmesinden uzak olması nedeniyle, önümüzdeki günlerde elektrik enerjisi sıkıntısıyla karşı karşıya kalacağımız, konunun uzmanları, bürokratlar, Başbakan ve hatta Cumhurbaşkanı tarafından da dile getirilmektedir.

Elektrik enerjisi üretimi için yeterli yatırımların yapılmamasına rağmen, kurulu santrallarımızın üretim ve dağıtım hatlarındaki kayıplarının önlenmesiyle, önümüzdeki günlerde ortaya çıkacağı söylenen elektrik enerjisi sıkıntısının yaşanmayacağı, uzmanlar tarafından iddia edilmektedir.

Elektrik enerjisi iletim ve dağıtım hatlarının bakımsızlığından dolayı meydana gelen enerji kayıplarının, ülkemizde yüzde 25-28 arasında olduğu, tüketim esnasında meydana gelen kaçaklarla birlikte bu oranın yüzde 40'lara çıktığı, gelişmiş ülkelerdeki kayıpların yüzde 8 ile 10 arasında olduğu bilindiğinde, bizdeki kayıpların çok korkunç boyutlarda olduğu, resmî yetkililerin ifadeleriyle de ispatlanmaktadır.

Ülkemizdeki enerji darboğazının boyutlarının, üretim, dağıtım ve iletimden doğan kayıpların ortaya çıkarılması ve alınması gerekli tedbirlerin saptanması gerekir.

Etkin enerji politikaları üretmeyip gerekli yatırımların yapılmasını önleyerek ülkemizin enerji dağboğazıyla karşı karşıya kalmasına göz yumulmaması, mevcut enerji hatlarının iletim ve dağıtım esnasındaki kayıplarının önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması geciktirilmemelidir.

Mevcut santrallarla bu sorunun çözülemeyeceği imajı yaratarak, nükleer santralların yapılmasının kaçınılmaz olduğu ve devletin bu işi beceremediği görüşünün topluma yavaş yavaş alıştırarak enjekte edilmesi fevkalade sakıncalıdır.

Bu durum karşısında, ülkemizdeki enerji darboğazının boyutlarının, üretim, dağıtım ve iletimden doğan kayıpların ve bu kayıplara yol açan nedenlerin ortaya çıkarılması ve alınması gerekli tedbirlerin saptanması için, Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1- Bekir Yurdagül (Kocaeli)

2- Ahmet Küçük (Çanakkale)

3- İrfan Gürpınar (Kırklareli)

4- Mehmet Sevigen (İstanbul)

5- Mehmet Moğultay (İstanbul)

6- Yüksel Aksu (Bursa)

7- Haydar Oymak (Amasya)

8- Ali Dinçer (Ankara)

9- Ali Rıza Bodur (İzmir)

10- Mahmut Işık (Sıvas)

11- Fuat Çay (Hatay)

12- Sabri Ergül (İzmir)

13- Şahin Ulusoy (Tokat)

14- Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

15- Veli Aksoy (İzmir)

16- Yahya Şimşek (Bursa)

17- Atilâ Sav (Hatay)

18- Ali Şahin (Kahramanmaraş)

19- Algan Hacaloğlu (İstanbul)

20- Nezir Büyükcengiz (Konya)

21- Oya Araslı (İçel)

22- Nihat Matkap (Hatay)

Gerekçe:

Teknolojik gelişmelerin günlük yaşama yansıması nedeniyle, günümüzde elektrik enerjisi yaşamın ayrılmaz parçası haline gelmiştir. Ülkelerin gelişmişlik göstegeleri de kişi başına düşen elektrik enerjisi tüketimiyle ölçülmektedir.

Elektrik enerjisi sorununun sürekliliğini sağlamak için, üretim, iletim, dağıtım ve tüketim gibi dört ana unsurlu sektörde, merkezî planlama, diğer sektörlere göre çok daha önemli olmaktadır.

Ülkemizde elektrik enerjisi üretimi, iletimi ve dağıtımı, uzun yılların ihmali nedeniyle çökme noktasına gelmiştir.

Ülkemizde enerji tüketimi, ortalama yıllık yüzde 10 civarında artışla, her on yılda iki kat artmaktadır.

Türkiye'nin şu anda temel enerji problemi, iletim ve dağıtım hatlarının bozukluğu ve burada ortaya çıkan kayıplar olarak görülmektedir. Neden böyle görülüyor; çünkü, Türkiye'de yüzde 28'lere varan, her ne kadar resmî rakamlar yüzde 20'ler civarında diyorsa da, yüzde 28'lere varan bir enerji kaybı söz konusudur. Bu oranı, kaçak kullanımı muaf tutarak söyleyebiliriz; kaçak kullanımı da katarsak, bazı illerde elektrik dağıtımındaki kayıplar yüzde 46'ları buluyor. Biz, enerji hatlarındaki kayıplarımızı dünya ortalamasına veya OECD ortalamasına çektiğimizde, Türkiye'de kurulması düşünülen 1000 megavat gücünde ve tehlikeleri de uzmanlarca ortaya konulan nükleer santrallardan yaklaşık dört tane kurmuş oluyoruz. Nasıl kurmuş oluyoruz; sadece, iletim ve dağıtım hatlarına yapacağımız yatırımlarla. Bu, aynı zamanda, beş altı tane Yerköy, Gökova ve Kemerköy santralları anlamına geliyor.

Elektrik enerjisi üretiminde devletin yetersiz kaldığını, beceremediğini ve bu beceriksizliğinin sonucunda, ülke elektrik enerji sıkıntısıyla karşı karşıya kaldı dedirterek, bu niyetleri doğrultusunda kamuoyu oluşturarak, cumhuriyetin yetmiş yıllık birikimlerini yok pahasına birilerine peşkeş çektirilerek devletin elini kolunu bağlamaktadır.

İşte, yukarıda sıralamaya çalıştığımız nedenlerle, ülkemizdeki enerji darboğazının boyutlarının, üretim, dağıtım ve iletimden doğan kayıplarının ortaya çıkarılması ve alınması gerekli tedbirlerin, ülkemizin enerji darboğazıyla karşı karşıya kalmasına, üretim, dağıtım ve iletim esnasında kayıplara sebep olmasına göz yumarak, önlenmesi konusunda hiçbir çaba harcamayan sorumluların ortaya çıkarılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Bir genel görüşme önergesi vardır; okutuyorum:

4. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve 37 arkadaşının, Avrupa Birliği ve Kıbrıs başta olmak üzere Hükümetin izlediği dışpolitika konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/15)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye, dünyada stratejik konumu kadar, ekonomik, sosyal ve siyasal bakımdan da üzerinde hassasiyetle durulan bir öneme sahiptir. Türkiye'nin dostluğu kadar, ekonomik ve siyasal istikrarının, uluslararası ilişkilerde ve barışın temininde fevkalade önemi vardır. Ülkemizin, ekonomik, sosyal ve siyasal kalkınması ve ileri ülkelerle yarışabilmesi için, içte ve dışta istikrarlı, kararlı ve cesaretli politikalar uygulanmasını zarurî kılmaktadır. Bu sebeple, dışpolitikaların partilerüstü bir anlayışla, bugününü ve geleceğini ele almakta fayda görmekteyiz.

Avrupa Birliği, Türkiye için bir millî davadır, Türkiye'nin hakkıdır, hukukunun gereğidir; ancak, son zamanlarda cereyan eden gelişmeler açıkça göstermektedir ki, Türkiye, haklı olduğu bu millî davasında, bugünkü Hükümetin yanlış uygulamaları sonucunda, hızla yalnızlığa itilmektedir.

Neden Avrupa Birliği Türkiye'nin büyük ve millî davasıdır?

Dünya, yeniden yapılanmaktadır. Devletler, demokrasi çerçevesinde ve şemsiyesi altında hızla küreselleşmeye doğru gitmektedir. Bugün, dünya, üç coğrafî bölgeye fiilen ayrılmıştır. Bu üç coğrafî bölgede, bölgesel bütünleşme, 21 inci Yüzyılın tarihî çizgilerini ortaya koymaktadır. Bunun içerisinde, Amerika'nın, sadece Kanada ve Meksika'yla değil, Latin Amerika'nın birçok ülkesiyle, bu bağlamda ciddî bir bütünleşmeye gittiği görülmektedir. Asya'da, keza bu şekilde, APEK gündemdedir ve adım adım, APEK ve ASİAN ilişkileri, coğrafî bir bütünleşmeyi, Asya açısından ortaya koymaktadır. Avrupa Birliği ise, bu sürece on yıldır devam etmektedir. Bu üç bölgenin, dünyadaki millî gelire hâkimiyeti yüzde 85 ilâ yüzde 90 arasındadır. Bütün dünya gelirinin yüzde 90'ına yakını bu üç bölgededir ve tesis etmiş durumdadır; yapılanma bu şekilde devam etmektedir; nüfusu ise, dünya nüfusunun yarısından daha azdır. Dolayısıyla, zengin ve fakir dünya çizgilerini, 21 inci Yüzyıl için bu yıl çizmektedir.

21 inci Yüzyılın tarihî ana hatlarının tespit edildiği bu dönemde, Türkiye'nin hangi bölgede yer alacağı ve hangi bütünleşmenin içerisinde bulunacağı önem arz etmektedir.

Bu hayati seçimde, Türkiye'nin böyle bir konumda Avrupa Birliğinden kopması sadece çağdaş dünyadan kopması değildir, aynı zamanda da iktisadî yapılanmada Türkiye'nin zengin dünyaya değil, fakir dünyaya itilmiş, yarı demokrat bir ülke konumuna getirilme çabaları açıkça görülmektedir.

Son zamanlarda Kıbrıs konusunda da Türkiye yalnızlığa itilmiştir. Güney Kıbrıs Rum Kesimine S-300 füzelerinin yerleştirilmek istenmesi ve yine Kıbrıs Rum Kesiminin Avrupa Birliği üyeliğine sokulma gayret ve çabaları bunun açık bir göstergesidir.

Ayrıca, Yunanıstan'ın her alanda Türkiye'ye karşı olumsuz tavır ve hareketleri, özellikle son günlerde ciddi ve gözardı edilemez boyutlara ulaşmıştır. Bu konuda gerekli girişimler yapılmadığı takdirde ileride telafi edilemeyecek tavizlere yol açabilecektir.

Avrupa Birliği ve Kıbrıs konularında önümüzdeki günlerde atılacak adımlar fevkalade önemlidir. Bu konularda, Hükümetin şu ana kadar atılmış olan adımlarında ve girişimlerinde hiçbir başarı unsuru yoktur, aksine her birinde geriye dönüş vardır.

Uzun yıllardan beri hasretle beklediğimiz Bağımsız Türk Devletleri, Kafkaslarla olan münasebetlerimizin gelişmesi ve dünyaya açılımlarının sağlanması konusunda üzerimize düşen görevin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Rusya ile iyi komşuluk münasebetlerimizin bölge barışı, ülkelerimizin çıkarları bakımından yeniden ele alınması şarttır.

Bu nedenlerle, Türkiye'nin Avrupa Birliği, Kıbrıs ve tüm dışpolitikalarımız hakkında Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 102 ve 103 üncü maddeleri gereğince genel görüşme açılmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

1-Saffet Arıkan Bedük (Ankara)

2-Sabri Güner (Kars)

3 -Mehmet Gözlükaya (Denizli)

4 -Turhan Güven (İçel)

5 - Ali Osman Sönmez (Bursa)

6 -M. Selim Ensarioğlu (Diyarbakır)

7- Mehmet Gölhan (Ankara)

8 - Mehmet Fevzi Şihanlıoğlu (Şanlıurfa)

9 - Haluk Yıldız (Kastamonu)

10 - Veli Andaç Durak (Adana)

11-Rıza Akçalı (Manisa)

12 -Ahmet Uyanık (Çankırı)

13 - İlyas Yılmazyıldız (Balıkesir)

14 -Nevzat Ercan (Sakarya)

15 - İrfettin Akar (Muğla)

16 - Mustafa Çiloğlu (Burdur)

17 - Doğan Baran (Niğde)

18 - Nevfel Şahin (Çanakkale)

19 - Necmi Hoşver (Bolu)

20 - Ergun Özkan (Niğde)

21- Halil Yıldız (Isparta)

22-Şerif Çim (Bilecik)

23 - Salih Sümer (Diyarbakır)

24 - Ali Şevki Erek (Tokat)

25- Hayri Kozakçıoğlu (İstanbul)

26- Necmettin Cevheri (Şanlıurfa)

27- Namık Kemal Zeybek (İstanbul)

28- Tayyar Altıkulaç (İstanbul)

29- Ertuğrul Eryılmaz (Sakarya)

30- Nafiz Kurt (Samsun)

31- Yusuf Bacanlı (Yozgat)

32- Nevzat Köse (Aksaray)

33- Abdulkadir Akgöl (Hatay)

34- Hasan Ekinci (Artvin)

35- Nihan İlgün (Tekirdağ)

36- Ümran Akkan (Edirne)

37- Fevzi Arıcı (İçel)

38- Ahmet Bilgiç (Balıkesir)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Bir Meclis soruşturması önergesi vardır; önerge bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Önergeyi okutuyorum:

5. – Antalya Milletvekili Hayri Doğan ve 58 arkadaşının, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Yönetim ve Denetim Kurulu Üyelerini yasalara aykırı olarak görevden aldığı, yerlerine partizanca atamalar yaparak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/15)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürlüğü, 10 binin üzerinde çalışanıyla ortağı olan 1 800 000 civarında çiftçimize, gübre, ziraî ilaç, tarımsal alet, ekipman, kaliteli tohumluk gibi ana tarımsal girdileri ucuz ve zamanında temin ederek hizmet verme gayret ve çabası içinde bulunmaktadır. Bu hizmetleri gerçekleştirirken devletten herhangi bir malî yardım almamaktadır.

Ancak, son zamanlarda özellikle Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar başta olmak üzere, bazı yandaşları tarafından bu kuruma karşı planlı olarak karalama ve iftira kampanyasına girişilmiştir. Karalama ve iftiraların başında Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Yönetim Kurulu üyelerinin 700-900 milyon lira maaş aldığı, usulsüz işlemler yaptıkları ve kurumu zarara uğrattıkları iddiaları dile getirilerek bunun sonucunda Yönetim ve Denetim Kurulu üyeleri kanunsuz bir şekilde görevden alınmış ve yerlerine 9 Yönetim Kurulu ve 2 Denetim Kurulu üyesi atanmıştır.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar'ın bu iddiaları doğruları yansıtmamaktadır.

Şöyle ki;

1.- Yönetim Kurulu üyelerinin, basında ve kısa bir süre önce de Tarım Bakanının Meclis Genel Kurulunda yapmış olduğu konuşmada ifade ettiği 700-900 milyon lira maaş aldıkları hususu tamamen gerçekdışıdır. Yönetim Kurulu üyelerinin görevden alındıklarında almış oldukları son maaş, bordrolarında da görüleceği üzere 119 milyon liradır. Öyleyse niçin yanlış ve yalan ifadelere başvurulmuştur. Çünkü, yapmış oldukları hukuk ve kanun dışı uygulamalarını haklı gösterebilmek ve kamuoyunda oluşabilecek tepkileri yok etmeye yönelik olarak bu yolu seçmiştir.

2.- Yine, iddialardan birisi yönetim kurulu üyelerine kanunlara aykırı şekilde ikramiye ödendiği hususudur. İkramiye uygulaması yirmi yılı aşkın bir süredir Yüksek Planlama Kurulu, Bakanlar Kurulu ve son olarak zamanın Tarım ve Köyişleri Bakanı Refaiddin Şahin'in imzasıyla devam eden bir uygulamadır. 1984-1990 yılları arasında zamanın hükümetleri döneminde atanan yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar'ın Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürlüğü denetçiliğine atadığı Oral Kiper de, bu kurumda yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde ikramiye uygulamasından aynı şekilde yararlanmıştır. Bu bakımdan kanunsuz ikramiye alındı iddiaları da yalandır.

3.- Bir diğer iddia ise, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin yanlış kararları sonucunda kurumun zarara uğratıldığı hususudur. Oysa, görevden alınan yönetim döneminde, kurum, tarihinde ilk defa 19,5 trilyon lira kâr etmiştir.

4.- Görevden alınan yönetim ve denetim kurulu üyelerine isnat edilen suçlamalardan birisi de, kadrolaşma ve istihdam olayıdır. Adı geçen kuruma, Anavatan Partisi döneminde, 1991 yılına kadar 4 900 kişi işe alınmıştır. 1991-1997 tarihleri arasında, 6 yıllık sürede ise yalnızca 1 900 kişi istihdam edilmiştir.

5.- Son olarak yönetim ve denetim kurulu üyelerinin usülsüz seçildiği iddiasıdır.

1581 Sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 553 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4 üncü maddesinin (c) bendi, merkez birliğinin 9 yönetim kurulu üyesinin, 3 yıllığına, genel kurulca seçileceğini, 6 ncı maddesi ise, yönetim kurulu üyelerinde boşalma halinde, ilgili bakanın, merkez birliğini genel kurula çağırma yetkisinin bulunduğunu düzenlemiştir. Bu da açıkça gösteriyor ki, bakanın, kurumun genel kurulunca seçilmiş bulunan yönetim ve denetim kurulu üyelerini görevden alma yetkisi bulunmamaktadır. Yapılan işlem kanuna aykırıdır; bu uygulamayla, Bakan Mustafa Taşar, kanunun vermediği yetkiyi kullanmıştır.

Sonuç olarak, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar'ın Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğinin genel kurulca seçilmiş yönetim ve denetim kurulu üyelerini hiçbir yetkisi olmadığı halde kanun ve yönetmelikleri hiçe sayarak görevden almasının asıl nedenini anlayabilmek için yerlerine yaptığı atamalara bakmak yeterli olacaktır. Kurumun yönetim kurulu başkanlığına ANAP Ordu eski milletvekili Ertuğrul Özdemir atanmıştır. Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin biri hariç tamamı ANAP il genel meclis üyeleri, belediye meclis üyeleri, ilçe başkanları ve parti avukatlarından oluşmaktadır. Oysa, kurumun Ana Sözleşmesinin 22 nci maddesinin (g) bendi "siyasî partilerin merkez ve taşra organlarında görevli olanlar" seçilemezler denmektedir. Buna rağmen, yapılan kanunsuz ve usulsüz atamalarda, parti dışından hiç kimseye görev verilmemiş; kurum, tamamen ANAP'ın militanlarına ve yandaşlarına peşkeş çekilmiştir. Tarım kredi kooperatifleri, partizan bir kadrolaşmayla görevinin ehli olmayan kişilerle, sonu belli olmayan bir badireye sürüklenmektedir. Bu kadrolaşmanın altında yatan gerçek neden ise, teşkilatın 330 trilyonluk cirosu ve yıllık 19,5 trilyon lira net kârının bazılarının iştahını kabarttığı gerçeğidir.

Kaldı ki, halen yürürlükte bulunan 553 sayılı KHK ile yönetim ve denetim kurulu üyelerine ödenecek ücret tespit yetkisi Genel Kurula verilmiştir. Genel Kurulun seçmediği atanmış üyelerin alacağı maaş ücretleri ise zimmetten suçtur.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar, bu haksız ve yanlış uygulamasıyla bir kıyım harekâtı başlatmıştır. Genel müdür yardımcılarının tamamı, Teftiş Kurulu Başkanı ve Yardımcısı ile daire başkanları, bölge müdürleri ve birim müdürlerinin görevlerine son verilerek partizanca kadrolaşmaya gidilmiş, ehil olmayan ellere koltuk, makam ve mevki yarışını başlatmıştır.

Kanunla kurulu bir kurumun, kendi kuruluş kanununa ve atıfta bulunulan 1163 sayılı Yasa ve Ana Sözleşme hükümlerine uygun, Genel Kurulun ve bu Genel Kurulun kararlarını bir yargı kararına dayanmaksızın yok sayarak, Genel Kurulda seçimle göreve getirilmiş Yönetim ve Denetim Kurulu üyeleri yerine, yasalara aykırı olarak yapılan atamalar, Sayın Bakanın niyetini açıkça ortaya koymaktadır. Zira, kurumun 24.6.1997 tarihli Genel Kurul Toplantısına, yasa ve tüzük hükümlerine göre iki bakanlık temsilcisi katılmıştır. Bu temsilcilerin raporlarına göre Genel Kurulun yasaya uygunluğu tescil edilmiş, yapılan seçim sonuçları da tutanaklara kaydedilmiştir. Bakan Mustafa Taşar'ın, kendi temsilcilerinin bu raporlarını dikkate almaması, yaptığı uygulamanın siyasî bir işlem olduğunu açıkça göstermektedir.

Bakanlığın, özel yasayla kurulmuş bir kurumun, yasaya uygun olarak yapılan Genel Kurulunu ve yapılan seçimlerini yok sayması ve seçimle göreve gelmiş Yönetim ve Denetim kurulu üyeleri yerine, yargı kararı olmadan siyasî amaçlı atama yapması mümkün değildir.

Hiç kimsenin, sıfatı, görevi, makamı ne olursa olsun, hukuku yok saymaya ve insanları karalamaya, kendini hâkim yerine koymaya, yargısız infazda bulunmaya hakkı yoktur. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar'ın hiçbir haklı ve yasal gerekçesi olmaksızın yapmış olduğu bu uygulaması Türk Ceza Kanununun görevi kötüye kullanma fiilini düzenleyen hükümlerine uyduğu ve görevi kötüye kullanmak suçunu oluşturduğu açıktır.

Bu nedenlerle, Anayasanın 100 üncü, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 107 nci maddesi gereğince Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar hakkında Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesi gereğince görevi kötüye kullanma fiili nedeniyle Meclis soruşturması açılmasını arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.

1.- Hayri Doğan (Antalya)

2.- Ayfer Yılmaz (İçel)

3.- Şerif Çim (Bilecik)

4.- Zeki Ertugay (Erzurum)

5.- Tahsin Irmak (Sıvas)

6.- Cihan Paçacı (Elazığ)

7.- Nevzat Köse (Aksaray)

8.- Cevher Cevheri (Adana)

9.- A. Sezal Özbek (Kırklareli)

10.- Ertuğrul Eryılmaz (Sakarya)

11.- Necati Çetinkaya (Konya)

12.- Bekir Aksoy (Çorum)

13.- Mahmut Nedim Bilgiç (Adıyaman)

14.- Halil Yıldız (Isparta)

15.- Mustafa Çiloğlu (Burdur)

16.- Hayri Kozakçıoğlu (İstanbul)

17.- Osman Berberoğlu (Antalya)

18.- Ünal Erkan (Ankara)

19.- Saffet Arıkan Bedük (Ankara)

20.- İrfettin Akar (Muğla)

21.- Salih Sümer (Diyarbakır)

22.- Mehmet Sağlam (Kahramanmaraş)

23.- Nihan İlgün (Tekirdağ)

24.- Mehmet Gözlükaya (Denizli)

25.- Fevzi Arıcı (İçel)

26.- Mehmet Ali Yavuz (Konya)

27.- Cemil Erhan (Ağrı)

28.- M. Halit Dağlı (Adana)

29.- Ali Rıza Gönül (Aydın)

30.- Nahit Menteşe (Aydın)

31.- Sabri Güner (Kars)

32.- Haluk Yıldız (Kastamonu)

33.- Necmettin Cevheri (Şanlıurfa)

34.- Tayyar Altıkulaç (İstanbul)

35.- Rıza Akçalı (Manisa)

36.- Esat Kıratlıoğlu (Nevşehir)

37.- Ahmet Uyanık (Çankırı)

38.- M. Selim Ensarioğlu (Diyarbakır)

39.- Yahya Uslu (Manisa)

40.- Namık Kemal Zeybek (İstanbul)

41.- Doğan Baran (Niğde)

42.- Ali Şevki Erek (Tokat)

43.- Ahmet İyimaya (Amasya)

44.- Mustafa Dedeoğlu (Muğla)

45.- Nafiz Kurt (Samsun)

46.- Yusuf Bacanlı (Yozgat)

47.- Yusuf Bahadır (Trabzon)

48.- Turhan Tayan (Bursa)

49.- Hasan Ekinci (Artvin)

50.- Mehmet Gölhan (Ankara)

51.- Hasan Karakaya (Uşak)

52.- Nevzat Ercan (Sakarya)

53.- Mahmut Duyan (Mardin)

54.- Nurhan Tekinel (Kastamonu)

55.- Nevfel Şahin (Çanakkale)

56.- Saffet Kaya (Ardahan)

57.- Abdulkadir Akgöl (Hatay)

58.- Abdülbaki Ataç (Balıkesir)

59.- Ömer Bilgin (Isparta)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan "Meclis bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi biraz sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Bir gensoru önergesi vardır.

Önerge, daha önce bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi, önergeyi okutuyorum:

6. – İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 46 arkadaşının, İstanbul Büyükşehir Belediyesi alanındaki bir araziyi mevzuata aykırı bir şekilde siyasî ayrımcılık yaparak Bahçeköy Belediyesi mücavir alanına dahil ettiği iddiasıyla Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/12)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

55 inci Hükümetin kuruluşundan hemen sonra, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir metropoliten alanındaki 8 100 hektarlık araziyi, Anayasaya, yasalara ve genelgelere aykırı olarak ve siyasî ayırımcılık yaparak Bahçeköy Belde Belediyesine transfer etmiştir.

21 Ağustos 1997 tarih ve 340113205 nolu 1/50 000 (metropoliten) ölçekli plan kararını alarak, 3194/9 uncu maddeyle Bakanlığa istisnaî olarak verilen "metropoliten" plan yapma yetkisini, bu yasanın Anayasa Mahkemesince 26.9.1991 tarihinde iptal edilen dördüncü fıkrası delaleti ve özellikle bu kanunun 4 üncü maddesine istinaden 3030/6-2 fıkrasına göre İstanbul Büyükşehir Belediye yönetiminde olan metropoliten plan yapma yetkisini gasp ederek Bakanlığa verilen ve ancak 3030 sayılı Yasa kapsamı dışındaki diğer il ve ilçe belediyeleri için geçerli istisnaî metropoliten plan yapma yetki ve görevini, Sayın Bakan kötüye kullanmıştır.

İstanbul Büyükşehir ve Sarıyer Belediyesinden, 8 100 hektarlık arazi, 28.8.1997 gün ve 12136 sayılı kararla, Bahçeköy Belde Belediyesine "mücavir" adı altında transfer edilmiştir. 3194 sayılı Kanun, 6785 sayılı Kanunu yürürlükten kaldırmıştır. Buna mukabil, 6785 sayılı Kanunun ek 8 inci maddesi ve Bakanlığınız 18.1.1975 gün ve 15122 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan yönetmelik kriterlerine göre hazırlanıp, tek resmî belge niteliğinde olan 1994-1995 revizyonlu, 29.7.1980 Bakanlıkça tasdik tarihli İstanbul Metropoliten Alanı ve üzerindeki Nazım Planı, 3194/9 uncu maddeyle ve özellikle 4 üncü madde ve 3030 sayılı kanunun 6/2 fıkrasına göre yürürlükte iken ve Bakanlığınızın, bu metropoliten alanı ve planı yürürlükten kaldırdığına dair ortada hiçbir tasarrufu yokken (kaldırılması hukuken mümkün değildir) metropoliten alan karşısında plan mevzuatı bakımından hiçbir hukukî ve kanunî değer taşımayan mücavir alan kavramına sığınarak, ancak 3030 sayılı yasa kapsamı dışındaki mevcut il ve ilçe belediyelerinin inkişaf alanlarının bu belediyelerin imar kontrolüne verilmek üzere Bakanlığa 3194/45 inci maddesiyle tanınan mücavir alan tasdik ve ilan yetkinizi mücavir alanla ilgisi olmayan metropoliten alandan arazi koparmak ve yine maddede düzenlenmediği halde, belediyeden belediyeye alan transferi yaparak 45 inci maddedeki görev ve yetkisini Sayın Bakan kötüye kullanmıştır.

Bakanlık yaptığı işlemle, şu anda 31 meclis üyesi olan Sarıyer Belediye Meclisini dışlamış ve onun bir üst makamı olan 198 meclis üyesi bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesini de dışlayarak, yalnız 9 meclis üyesi olan Bahçeköy Belediyesini yetkili kılmaktadır.

Bu 2 belediyenin, ilgili alana hizmet götürebilmesi için, personel araç-gereç donanımı itibariyle de mukayese edildiği zaman, ne kadar taraflı davranıldığı, siyasî ayırımcılık ve maksatlı uygulama yapıldığı görülmektedir.

Bu, hukuka aykırılığı tamamen ortada olan işlemler yangından mal kaçırır gibi yapılmış ve 12 günde tamamlanmıştır.

1992 yılında DYP'den seçilen bir belde belediye başkanı, 55 inci Hükümet güvenoyu alır almaz Anavatan Partisine transfer olmuş, kendisine İstanbul'un akciğerleri verilerek ödüllendirilmiştir.

Bahçeköy Belediyesine bağlanan yerlerde büyük arazi sahiplerinin, başta Anavatan Partisi İl Başkanı Erdal Aksoy, ANAP eski belediye başkanlarından Tahir Aktaş, Emperyal Denizcilik, Turizm AŞ (Ömer Lütfi Topal), Koç Grubu ve bazı medya kuruluşlarının olması, Hükümetin birilerine diyet borcu ödemesi iddiasını kuvvetlendirmektedir.

Bütün bu tasarruflar yapılırken, bölgenin sitle ilgili ve devlet ormanıyla kaplı bulunduğu dikkate alınmadan, Koruma Kurulunun ve Orman Bölge Müdürlüğünün görüşleri dahi sorulmadan 6 gün gibi çok kısa bir sürede onaylanması dikkat çekicidir.

Bayındırlık Bakanlığının bu eksiklikleri gidermek üzere Kültür Bakanlığı ve Orman Bakanlığından herhangi bir görüş isteği bilinmemektedir.

İşte, bu nedenlerle, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Yaşar Topçu hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasını arz ederiz.

 

Mustafa Baş Mukadder Başeğmez İstanbul İstanbul

Bahri Zengin Ali Oğuz

İstanbul İstanbul

Mehmet Ali Şahin Ekrem Erdem

İstanbul İstanbul

Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu

İstanbul İstanbul

Azmi Ateş Osman Yumakoğulları

İstanbul İstanbul

ismail Kahraman Süleyman Arif Emre

İstanbul İstanbul

Göksal Küçükali Muhammet Polat

İstanbul Aydın

Mikail Korkmaz Lütfü Esengün

Kırıkkale Erzurum

Ahmet Çelik Mehmet Bedri İncetahtacı

Adıyaman Gaziantep

İlyas Arslan Salih Kapusuz

Yozgat Kayseri

Kemalettin Göktaş Hasan Hüseyin Öz

Trabzon Konya

Musa Demirci Şinasi Yavuz

Sıvas Erzurum

Naci Terzi Sıtkı Cengil

Erzincan Adana

Rıza Ulucak Nedim İlci

Ankara Muş

Saffet Benli Zülfükar İzol

İçel Şanlıurfa

Nurettin Aktaş Kahraman Emmioğlu

Gaziantep Gaziantep

Abdullah Arslan Hüseyin Arı

Tokat Konya

Bekir Sobacı İsmail Coşar

Tokat Çankırı

Ahmet Tekdal İsmail Yılmaz

Ankara İzmir

Ersönmez Yarbay Abdulhaluk Mutlu

Ankara Bitlis

Lütfi Doğan Avni Doğan

Gümüşhane Kahramanmaraş

Abdullah Örnek Ahmet Karavar

Yozgat Şanlıurfa

Zülfikar Gazi Yakup Budak

Çorum Adana

Hanifi Demirkol

Eskişehir

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergenin görüşme gününe dair Danışma Kurulu Önerisi biraz sonra oylarınıza sunulacaktır.

Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun, gensoru ve Meclis soruşturması önergelerinin görüşme günlerini de içeren önerileri vardır; okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

 

V. – ÖNERİLER

 

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – Gündemdeki sıralamanın yeniden yapılması ile (11/12) esas numaralı gensoru önergesi ve (9/15) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme günlerine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No:84 Tarih:10.11.1997

Danışma Kurulunun 10.11.1997 Pazartesi günü yaptığı toplantıda aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Ersönmez Yarbay Ülkü Güney

RP Grubu Temsilcisi ANAP Grubu Başkanvekili

Turhan Güven Ali Ilıksoy

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Nihat Matkap Mahmut Yılbaş

CHP Grubu Başkanvekili DTP Grubu Başkanı

Öneriler:

1.– Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 174 üncü sırasında yer alan 387 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 5 inci sırasına, 150 nci sırasında yer alan 359 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 54 üncü sırasında yer alan 186 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 6 ncı sırasında yer alan 232 sıra sayılı kanun teklifinin 8 inci sırasına alınması önerilmiştir.

2.– 10.11.1997 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve bastırılıp dağıtılan Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkındaki (11/12) Esas Numaralı Gensoru Önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 18.11.1997 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

3.– 10.11.1997 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve bastırılıp dağıtılan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar hakkındaki (9/15) Esas Numaralı Soruşturma Önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 25.11.1997 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin lehinde ve aleyhinde söz istemi?.. Yok.

Öneriyi ayrı ayrı okutup oylarınıza sunuyorum:

Öneriler:

1.– Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 174 üncü sırasında yer alan 387 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 5 inci sırasına, 150 nci sırasında yer alan 359 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 54 üncü sırasında yer alan 186 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 6 ncı sırasında yer alan 232 sıra sayılı kanun teklifinin sekizinci sırasına alınması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

İkinci öneriyi okutuyorum:

2.- 10.11.1997 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve bastırılıp dağıtılan Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkındaki (11/12) Esas Numaralı Gensoru Önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin, Genel Kurulun 18.11.1997 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

(Bir grup milletvekili ayağa kalkarak söz istedi)

BAŞKAN – Bu gensoru efendim; söz istemi üçüncüde olur. Önce bir kabul edelim.

Üçüncü öneriyi okutuyorum:

3.- 10.11.1997 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve bastırılıp dağıtılan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar hakkındaki (9/15) Esas Numaralı Soruşturma Önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin, Genel Kurulun 25.11.1997 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(Bir grup milletvekili ayağa kalkarak söz istedi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birçok arkadaşımız ayağa kalkarak söz talebinde bulunmuştur; salonu bütünüyle görme şansım da yok. Söz isteyenleri isim isim tespit edeceğiz ve kura çekeceğiz; başka imkânımız yok.

Sayın milletvekilleri, zaman kazanmak için şöyle bir yöntem uygulayacağız. Lütfen, söz talep eden üyeler, bir pusulayla bize bildirsinler. Arkadaşlar topladıktan sonra kura çekeceğiz. Lütfen... Böyle tespit edip vakit geçirmeyelim.

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Sayın Başkan, o zaman, söz istemeyenler de, sizin bu teklifiniz üzerine isimlerini gönderebilirler.

BAŞKAN – Efendim, başka çaremiz yok. Yani, her an, biz sizin isminizi tespit ederken, yeni bir üye, ayağa kalkıp tekrar söz talebinde bulunabilir.

TURİZM BAKANI İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – Söz talebinde bulunanları bir yoklamayla tespit edin Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buradan kontrol edeceğiz efendim, burada olup olmadıklarına bakacağız.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, bu, biraz yanlış oluyor; çünkü, buradaki bütün üyelerin adları çıkar oradan... Yani, parmak kaldıranları tespit etmekte fayda var; yoksa, yanlış olur...

BAŞKAN – Efendim, çok haklısınız; ancak, parmak kaldıranları tespit etmemiz halinde de, biz o işlemi yaparken yeni parmak kaldıranlar olacak -yaklaşık 10-15 dakikamızı alacaktı, çok sayıda sayın milletvekili ayaktaydı- ve yeniden talepte bulunacaklardı. Artık, burada sayın milletvekillerinin bu konudaki iyi niyetine güvenmek zorundayız.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Efendim, iyi niyetle olmuyor biliyorsunuz; herkes yazıyor şimdi...

BAŞKAN – Efendim, yalnız, ben şurayı tespit ederken "ben de kalkmıştım" diye bir arkadaşımız kalksa "beni görmedin" dese, yapacağımız hiçbir şey yok; biliyorsunuz bunu.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – İlk anda kalkanlar belliydi; ama, takdir ettiniz...

BAŞKAN – Yani, kimse oturmasın, ayakta kalsın demek de, sanıyorum, burada çok hoş bir manzara değildi. Son derece haklısınız ama, bu, sistemimizin, maalesef, bir aksaklığı.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Tamam da, adil değil efendim. Şimdi, biz, burada 10 kişiyle, burası 50 kişiyle, orası 70 kişiyle geliyor...

BAŞKAN – Yapacağımız bir şey yok efendim; hemen herkes ayaktaydı salonda. Sadece şunu yapacağız: Burada bulunanların söz taleplerinin, gerçekten, yapılıp yapılmadığını, söz talebinde bulunanların burada olup olmadıklarını kontrol ederek kura torbasına atacağız.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – O zaman, eşit hale getirelim efendim; her gruptan 5'er kişi...

BAŞKAN – Efendim, yani, bunu yapamam; bu, şahsî söz talebi...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Her gruptan 5 kişi...

BAŞKAN– Şahsî söz talebi... Yani, haklısınız; ama, yapacak başka bir şey de yok.

Sayın milletvekilleri, bu işlemi sürdürürken gündeme devam ediyoruz.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergeleri vardır; ayrı ayrı okutup, işleme koyacağım ve oylarınıza sunacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

8. – Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin, Burdur İlinin Kalkınmada Öncelikli Yöreler Arasına Alınmasına Dair Kanun Teklifinin (2/557) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/258)

Türkiye Büyük Millet Mecisi Başkanlığına

13.11.1996 tarihinde vermiş olduğum Burdur İlinin Kalkınmada Öncelikli Yöreler Arasına Alınmasına Dair Kanun Teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını istiyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

Yusuf Ekinci

Burdur

BAŞKAN – Öneri hakkında Komisyon ve Hükümetin söz talebi?.. Yok.

Teklif sahibi olarak Burdur Milletvekili Sayın Yusuf Ekinci'nin söz talebi var.

Buyurun Sayın Ekinci.

Süreniz 5 dakikadır efendim.

YUSUF EKİNCİ (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Burdur İlimizin kalkınmada öncelikli iller arasına alınmasıyla ilgili kanun teklifimin, Yüce Meclisin gündemine doğrudan alınması önerimin takdirlerinize sunulması maksadıyla huzurunuzdayım.

Burdur, binlerce yıl önce kurulmuş, 2000'li yıllara hazırlanan küçük ve şirin bir ilimizdir. 1955 yılına kadar ülke genelindeki nüfus artış hızı, Burdur ortalamasının üzerinde değildir. Ancak, 1960'lı yıllardan sonra Burdur'da nüfus artış hızı düşmüş; 1971 yılındaki Burdur depreminden sonra da, bu düşüş daha hızlı bir şekil almıştır.

1990 nüfus sayımına göre, Burdur İlimizde kilometrekareye düşen insan sayısı 37'dir. Bu ortalama, Akdeniz Bölgesinde 86, ülke genelinde 73 kişidir.

Burdur, devamlı dışarıya göç veren bir ilimizdir. 2000'e üç kala, büyük şehirlerdeki insanların kırsal kesimlere yönlendirilmeye çalışıldığı şu günlerde, güzel bir Akdeniz şehri olan Burdurumuzdan, nüfus, devamlı çevre illere göç etmektedir. Halbuki, ilimiz, bu nüfusu barındırabilecek güce, imkâna sahiptir. Nüfusun yerinde kalabilmesi ve Burdur'un çevre illerin seviyesine gelebilmesi için, sanayi alanında devletin desteğinin sağlanması gereklidir.

Ayrıca, daha önce Yüce Meclisin gündemine alınan, Burdur'da, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi kurulması teklifimizin de kanunlaştırılması gerekmektedir. Bu iki unsurun gerçekleşmesi ise; Burdur'un, kalkınmada öncelikli iller arasına alınmasıyla doğrudan bağlantılıdır.

İlimizin bulunduğu bölgenin, turizm ile bahçe ve sera tarımı yoğun Antalya, sanayi ağırlıklı Denizli ve ticarî yatırımlarıyla Isparta gibi, ekonomisi güçlü ve yüksek nüfuslu illerle çevrildiği gerçeği vardır. Takdir edileceği gibi, özellikle ticarî hayatın ataletten kurtarılması için başlıca güç kaynağı sanayidir. Sanayi, aynı zamanda Burdur'u, göç alan kent haline getirecektir. Sanayi ürünlerinin pazarlanmasıyla Burdur, bölgede önemli bir konuma gelecek, oluşacak gelir artışıyla ticaret ve diğer hizmetler her sektöre yansıyacaktır.

Uzun vadede Burdur'un gelişmesine ivme kazandıracak bir yatırım alanı da üniversitedir. Halen, Süleyman Demirel Üniversitesine bağlı bir eğitim fakültesi, üç meslek yüksek okulu ve Akdeniz Üniversitesine bağlı bir veteriner fakültesi ilimizde hizmet vermektedir.

Gerek iller gerekse ilçeler arasında sosyoekonomik gelişmişlik açısından orta sıralarda yer alan, Türkiye'de, kentsel büyüme hızının gerisinde kalan Burdur'da, belirlenecek potansiyel yatırım alanlarının, ödenekler, altyapı yatırımları ve devlet yardımlarıyla desteklenerek, ilin, sosyoekonomik gelişmesine ivme kazandırılması büyük önem taşımaktadır.

Burdur'da, 1990 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre, iktisaden faal nüfus 126 697'dir; bu rakam, toplam nüfusun yüzde 49,7'sini oluşturmaktadır. İktisaden faal nüfusun 78 000'e yakını erkeklerden, 48 000'e yakını ise kadınlardan meydana gelmektedir. Bu faal nüfus, genel olarak tarım, hayvancılık ve ormancılık alanlarında çalışmaktadır. Faal nüfusun yüksek olması, Burdur halkının çalışkanlığının bir göstergesidir.

Diğer taraftan, Burdur'da, suç oranı da son derece düşüktür. Çalışkan, kararlı, devletine bağlı, mütevazı, hoşgörü sahibi ve uzlaşmacı insanların yaşadığı Burdur İlimizin kalkınmada öncelikli iller arasına alınması konusunda, Yüce Meclisin değerli üyelerinin desteğini esirgemeyeceğini ümit ediyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisin değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ekinci.

Sayın milletvekilleri, soruşturma önergesiyle ilgili şahsı adına başka söz talebi var mı?

Burdur İlinin Kalkınmada Öncelikli Yöreler Arasına Alınmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınması üzerinde başka söz talebi var mı?

KÂZIM ÜSTÜNER (Burdur) – Var Sayın Başkan.

BAŞKAN – Şimdi Sayın Kâzım Üstüner'in mevcut önergeyle ilgili söz talebi var; o bittiği zaman başka yazılı başvuru almayacağız, talep sahiplerinin salonda olup olmadıklarını hemen kontrol edip, kurayı çekeceğiz.

Buyurun Sayın Üstüner. (DSP sıralarından alkışlar)

KÂZIM ÜSTÜNER (Burdur) – Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; Burdur İlinin Kalkınmada Öncelikli Yöreler Arasına Alınmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınma önergesi hakkında söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Burdur, kırsal alandan göç alan, öte yandan, kentlinin çevre illere göçüyle göç veren, sermaye göçünün de had safhada yaşandığı, 9 bin yıllık geçmişe sahip bir ildir.

Devlet Planlama Teşkilatının Burdur İli raporundaki verilere göre, kalkınmada öncelikli il kapsamına alınmasını haklı kılacak çok önemli tespitler yapılmıştır. 1987 yılından bu yana, Türkiye gayri safî yurtiçi hâsılasındaki ortalama yıllık artış hızı yüzde 3'iken, Burdur İli yüzde 1,5 ile Türkiye ortalamasının altında gelişme göstermiştir. Türkiye'de kişi başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla ortalaması 2 173 dolar olmasına rağmen, Burdur'da kişi başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla 1 842 dolardır.

Dışa göçün il ve bölge nüfusu içerisindeki payı Türkiye'de binde 80 olmasına rağmen, Akdeniz Bölgesinde binde 57, Burdur İlindeyse binde 100 olarak, Türkiye ortalamasının üzerinde seyretmektedir.

Nüfus artış hızı, Burdur'da binde 5, Akdeniz Bölgesinde yüzde 2,5, Türkiye'de yüzde 2,2'dir. Bucak ve köy nüfusu, Burdur İlinde yüzde 50 nispetinde iken, Akdeniz Bölgesinde yüzde 43, Türkiye'de ise yüzde 41'dir.

Kişi başına düşen banka kredisi, Devlet İstatistik Enstitüsünün 1993 yılı verilerine göre, Burdur İlinde 2 milyon 273 bin Türk Lirası iken, Akdeniz Bölgesinde 5 milyon 83 bin Türk Lirasıdır, Türkiye ortalaması ise 6 milyon 697 bin Türk Lirasıdır.

Burdur'da iktisaden faal nüfusun yaklaşık yüzde 61'i tarım sektöründe istihdam edilmekte olup, ekonomisi yüzde 70–80'ler oranında tarıma dayalıdır; bu değerle Burdur, 76 il içinde 23 üncü sırayı almaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sütler ve göller diyarı ilimiz ekonomisi, büyük oranda tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Burdur İli, günlük 600 ton süt üretimiyle, nüfusuna oranla süt üretimi yönüyle Türkiye'nin birincisidir. Geçtiğimiz on ay içerisinde Türkiye iç pazarına 1 500 adet damızlık düve sağlayan Burdur İli, Türkiye'nin Hollandası olmaya namzet bir ildir. Son yıllarda, özellikle 1980 sonrasında uygulanan yanlış tarım ve hayvancılık politikaları sonucu, bir taraftan üreticimiz, köylümüz zarar görürken, diğer taraftan, ilimizde tarım ve hayvancılığa dayalı sanayi yatırımı yapan, yapacak olan müteşebbisler âdeta küstürülmüşlerdir.

Vereceğiniz destek, sanayici, esnaf ve üreticimizin kendi yağıyla kavrulma mütevazılığından kurtuluşu olacaktır; vereceğiniz destek, Burdur'un deprem yarasının yıllar sonra sarılması olacaktır.

Sayın milletvekilleri; Burdur İlinin kalkınmada öncelikli il olmasına vereceğiniz destekle, geçmiş dönemlerde yapılan bir mağduriyetin giderilmesini sağlayacağınız için, sizlere yürekten teşekkür ediyor, Burdur halkının şükranlarını sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Üstüner.

Sayın milletvekilleri, soruşturma önergesi üzerinde kuraya esas olmak üzere, artık, yeni talep almıyoruz.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan "5-10 dakika içinde gelecek olan arkadaşlarımız var" dedik.

BAŞKAN – Efendim, bunu daha önce, konuşmadan önce ilan ettim ve yeni talep almıyoruz.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – O süreyi iptal edin efendim.

BAŞKAN – Efendim, ilan ettim bu kürsüden, daha önce de ilan ettim.

Şimdi, Burdur İlinin Kalkınmada Öncelikli Yöreler Arasına Alınmasına Dair Kanun Teklifinin İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

V. – ÖNERİLER (Devam)

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ (Devam)

1. – Gündemdeki sıralamanın yeniden yapılması ile (11/12) esas numaralı gensoru önergesi ve (9/15) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme günlerine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi (Devam)

BAŞKAN – İkinci öneriye geçmeden, talep sahiplerinin burada olup olmadığını kontrol edeceğim:

Sayın Aslan Ali Hatipoğlu?.. Burada.

Sayın Yusuf Ekinci?.. Burada.

Sayın Mustafa Balcılar?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, her milletvekiline "1, 2, 3, 4.." diye bir numara verdik, bu numaraları torbaya koyacağız, numarası bulunmayan sayın millevekilini kuradan çıkaracağız, numaraları çekeceğiz, işlemi bu şekilde götüreceğiz.

Sayın Ahmet Küçük?.. Burada.

Sayın Mehmet Fatih Atay?.. Burada.

Sayın Zeki Çakıroğlu?.. Burada.

Sayın Fikret Uzunhasan?.. Burada.

Sayın Çetin Bilgir?.. Burada.

Sayın Turan Bilge?.. Burada.

Sayın A. Ziya Aktaş?..Burada.

Sayın Ali Rahmi Beyreli?.. Burada.

Sayın Metin Şahin?.. Burada.

Sayın Metin Bostancıoğlu?.. Burada.

Sayın Ali Ilıksoy?.. Yok. Sayın Ali Ilıksoy'u -14 numarayı- kuradan çıkarıyoruz.

Sayın Bayar Ökten?.. Yok. Sayın Bayar Ökten'i -15 numarayı- kuradan çıkarıyoruz.

Sayın Yalçın Gürtan?.. Burada.

Sayın Zeki Çakıroğlu'nu Zeki Çakan'la karıştırdık. Sayın Zeki Çakıroğlu?.. Yok. Sayın Zeki Çakıroğlu'nu –6 numarayı- kuradan çıkarıyoruz.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, bu çıkarmalarla ilgili kararınızı bu kağıtlar verildikten sonra söylediniz.

BAŞKAN – Hayır efendim.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – O sırada arkadaşların bir kısmı dışarı çıkmıştı. O bakımdan, bu karardan vazgeçmenizi talep ediyorum.

BAŞKAN – Hayır efendim; yani, başka yapacak bir şeyimiz yok. Bunu değiştiremeyeceğim, burada olmayan arkadaşlar adına talep kabul edemem. Aksi takdirde, 550 milletvekili içinden bir kura çekip, daha adil oluruz. Yani, burada, şu ana kadar soruşturma önergesinin aleyhinde konuşacağı varsayılan 2 arkadaş çıktı.

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın Başkan, ben de buradayım.

BAŞKAN – Kusura bakmayın, isminizi okuduğum sırada yoktunuz.

Sayın Yalçın Gürtan?.. Burada.

Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu?.. Burada.

Sayın Osman Kılıç?..Burada.

Sayın Ömer Özyılmaz?..Yok.

Sayın Ömer Özyılmaz'ı 19 numarayla kuradan çıkarıyoruz.

Sayın Metin Öney?..Burada.

Sayın Selahattin Beyribey?..Burada.

Sayın Yusuf Ekinci?..

YUSUF EKİNCİ (Burdur) – İsmim daha önce de okunmuştu Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Yusuf Ekinci 2 numara ile girdi, 22 numarayı çıkarın.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, o zaman, aynı arkadaş iki defa yazılıyor.

BAŞKAN – Yazdırmıyorum, çıkarıyorum Sayın Güven.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Çıkarmanız bir şeyi ifade etmez; iki defa yazılmış olması hüsnüniyet kaidelerine ters düşüyor, bunlar zapta geçsin.

BAŞKAN – Efendim, çıkarıyorum, kuraya sadece 2 numarayla girecek.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Hayır, ikisini birden çıkarın.

BAŞKAN – Sayın Ahmet Kabil?..Burada.

Sayın Mahmut Bozkurt?..Burada.

Sayın İbrahim Gürdal?..Burada.

Sayın Ersin Taranoğlu?..Burada.

Sayın Halit Dumankaya?..Burada.

Sayın Enis Sülün?..Burada.

Sayın Ahmet Alkan?..Burada.

Sayın Nabi Poyraz?.Burada.

Sayın Ülkü Güney?..Burada.

Sayın Mehmet Keçeciler?..Burada.

Sayın Şükrü Yürür?..Burada.

Sayın Esat Bütün?..Burada.

Sayın Mete Bülgün?..Burada.

Sayın Tekin Enerem?..Burada.

Sayın Mustafa Balcılar?..Yok. Sayın Balcılar'ı 37 numarayla kuradan çıkarıyoruz.

Sayın Yılmaz Karakoyunlu?..Burada.

Sayın Uğur Aksöz?..Burada.

Sayın Refik Aras?..Burada.

Sayın Nejat Arseven?..Burada.

Sayın Şerif Bedirhanoğlu?..Burada.

Sayın Süleyman Hatinoğlu?..Burada.

Sayın İbrahim Çebi?..Burada.

Sayın Ekrem Pakdemirli?.. Burada.

Sayın Kâmran İnan?.. Başvurmadınız mı efendim; söz talebiniz yok mu?

KÂMRAN İNAN (Bİtlis) – Yok efendim.

BAŞKAN – 46 numarayla Sayın Kâmran İnan kura dışı bırakılmıştır.

Sayın Rasim Zaimoğlu?.. Burada.

Sayın Sefa Giray?.. Söz talebi yok; 48 numarayla Sayın Sefa Giray da kura dışı bırakılmıştır.

Sayın Ömer Faruk Ekinci?.. Burada.

Sayın Veysel Candan?.. Burada.

Sayın İsmail İlhan Sungur?.. Burada.

Sayın Kâzım Üstüner?.. Burada.

Sayın Ayhan Gürel?.. Burada.

Sayın Rıza Akçalı?.. Burada.

Sayın Veli Andaç Durak?.. Burada.

Sayın Tayyar Altıkulaç?.. Burada.

Sayın Halit Dağlı?.. Burada.

Sayın Necati Çetinkaya?.. Burada.

Sayın Saffet Arıkan Bedük?.. Burada.

Sayın Kahraman Emmioğlu?.. Burada.

Sayın İsmail Coşar?.. Burada.

Sayın Hasan Dikici?.. Burada.

Sayın Aslan Polat?.. Burada.

Sayın Yaşar Canbay?.. Burada.

Sayın Avni Doğan?.. Burada.

Sayın Kemalettin Göktaş?.. Burada.

Sayın Abdullah Arslan?.. Burada.

Sayın Mustafa Kemal Ateş?.. Burada.

Sayın Kâzım Arslan?.. Yok. 69 numara kura dışı bırakılmıştır.

Sayın İsmail Kahraman?..Burada.

Sayın Osman Hazer?.. Yok. 71 numara kura dışı bırakılmıştır.

Sayın Mehmet Emin Aydınbaş?.. Burada.

Sayın Mustafa Köylü?.. Yok. 73 numara kura dışı bırakılmıştır.

Sayın Muhammet Polat?.. Burada.

Sayın Abdullah Örnek?.. Burada.

Sayın Cafer Güneş?.. Burada.

Sayın Lütfi Yalman?.. Burada.

Sayın Ahmet Derin?.. Yok. 78 numara kura dışı bırakılmıştır.

Sayın İbrahim Cevher Cevheri?.. Burada.

Sayın Mehmet Gözlükaya?.. Burada.

Sayın Turhan Güven?.. Burada.

Sayın İsmail Özgün?.. Burada.

Sayın Latif Öztek?.. Burada.

Sayın Mehmet Altan Karapaşaoğlu?.. Burada.

Sayın Mustafa Ünaldı?.. Burada.

Sayın Azmi Ateş?.. Burada.

Sayın Yakup Budak?.. Burada.

Sayın Yaşar Canbay?.. Yok. 88 numara kura dışı bırakılmıştır.

Sayın Hüseyin Arı?.. Burada.

Sayın Metin Perli?.. Burada.

Sayın Şevki Yılmaz?.. Burada.

Sayın Mustafa Karslıoğlu?.. Burada.

Sayın Avni Akyol?.. Burada.

Sayın İbrahim Yılmaz?.. Burada.

Sayın Selahattin Beyribey?.. Burada. (DYP ve RP sıralarından "hep çift vermişler" sesleri)

Sayın Selahattin Beyribey 21 numarayla yer almıştı; 95 numaralı talebini kura dışı bırakıyoruz.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – İkisini birden çıkar Sayın Başkan.

BAŞKAN – 96 numarayla, Sayın Şükrü Yürür'ün ikinci talebi kura dışı...

ERTUĞRUL ERYILMAZ (Sakarya) – Ne oluyor böyle yani?.. İkincisi niye okunuyor yani?..

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Efendim, burada, tümden yazıldığı için mükerrerlik ondan, yoksa...

BAŞKAN – Efendim, mükerrerliği tasfiye ediyoruz; yani, burada dikkatli davranıyoruz. Yani boşuna, mükerrer talepleri tespitte atlama varsa lütfen uyarın; ama şu an mükerrerleri tasfiye ederken, lütfen müdahale etmeyin.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Hayır, niye tasfiye ediyorsunuz Sayın Başkan?

BAŞKAN – Mükerrerleri koyalım mı Sayın Güven?

TURHAN GÜVEN (İçel) – Bir arkadaşımızın yerine bir başkası imza atıyor, veriyor. İmza atılıyor Sayın Başkan orada söz hakkı için.

BAŞKAN – Sayın Güven, başvuruların çoğunda zaten imza yok. Sizin arkadaşlarınızın başvurularının da, taleplerinin de kiminde imza yok, bu tarafın da yok.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Bizim hepsinde var efendim.

BAŞKAN – Hayır efendim, yok; hepsi benim önümde.

Sayın Yılmaz Karakoyunlu'nun, 97 numaralı başvurusu kura dışı.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, Doğru Yol Partili arkadaşlarımızın müracaatlarında imzasının olmadığını söylediniz, lütfen, bizimkileri açıklar mısınız.

BAŞKAN – Efendim, şimdi, lütfen; yani bütün imzalar; yani ezbere hepsini bilmiyorum, çoğu imzasız.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Biz böyle bir itham altında kaldık, Sayın Başkan lütfen açıklayın.

BAŞKAN – Hayır, itham değil efendim. İmzalı başvurun diye bir... İtham etmiyorum, "imzalı başvuruda bulunun" demedim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Hiçbirimiz imzasız olarak müracaat etmedik, lütfen bunu tutanaklara geçirin

BAŞKAN – Lütfen, yani bunu bir itham olarak söylemiyorum ki.

98 numarada Sayın Nabi Poyraz'ın bu başvurusu çıkıyor.

99 numara Sayın Ülkü Güney'i çıkarıyoruz.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Zeki Çakan?.. Burada.

101 numarayla Sayın Nejat Arseven'in ikinci talebini çıkarıyoruz, kura dışı.

102 numara Sayın Mete Bülgün, kura dışı.

103 numara Sayın Süleyman Hatinoğlu, kura dışı.

104 numara Sayın Ahmet Kabil, kura dışı.

105 numara Sayın Halit Dumankaya, kura dışı.

106 numara Sayın Ahmet Alkan, kura dışı.

Sayın Hüsnü Sıvalıoğlu?..

MUSTAFA KÖYLÜ (Isparta) – Sayın Başkan, ben buradayım.

BAŞKAN – Efendim, geçtikten sonra almıyorum. DSP Grup Başkanvekili Sayın Ali Ilıksoy'u da almadım. Yoklama sırasında, adınız okunduğunda burada olacaktınız.

Sayın Hüsnü Sıvalıoğlu?.. Burada.

Sayın İbrahim Çebi?.. 108 numara kura dışı bırakılmıştır.

Sayın Haluk Yıldız?.. Burada.

Sayın Ahmet Uyanık?.. Burada.

Sayın Suat Pamukçu?.. Burada.

Sayın Hayri Kozakçıoğlu?.. Burada.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gözlükaya.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan dediniz ki "imza olmadan da buraya talepte bulunulmuştur."

Dinliyor musunuz Sayın Başkan?..

VELİ ANDAÇ DURAK (Adana) – Dinlemiyorsunuz ki Sayın Başkan.

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Bir dakika... Bir başka arkadaşınız müdahale ediyor efendim.

Sayın Gözlükaya buyurun.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Efendim, "burada imzası olmayan bazı arkadaşların talepleri var" dediniz. İfadelerinizden bunları da kuraya sokacağınız anlaşılıyor. İmzası olmayanları lütfen kuraya sokmamanızı talep ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Gözlükaya "imza ile talepte bulunun" diye bir beyanım olmadı. Şunun için olmadı: Bu bir oylama değil ki İçtüzük gereği seçim çevresi vesaire yazılacak; ayağa kalkan sayın milletvekilinin varlığını tespit etmekti burada esas amaç, ama, tespit etme şansımız yoktu. Onun için sadece burada olup olmadığını kontrol etmek üzere bir talepte bulunmasını istedik.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Ama çok mükerrer oldu Sayın Başkan.

BAŞKAN – Bakın, şimdi, söz istemeyen sayın milletvekilleri de, Sayın Kâmran İnan, Sayın Safa Giray bunu beyan ettiler, kura dışı kaldılar; yani, yapabileceğimiz kadar adil bir düzenleme yapmaya çalıştık burada.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Onlar...

BAŞKAN – Efendim, onları da çıkardık ama... Yani, kurada dengeyi, şansı bozacak bir düzenleme yapmamaya olağanüstü özen gösterdik. Arkadaşlar da, gayet iyi niyetle "biz istemiyoruz" dediler.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkanlığa ve Meclise saygılıyız.

BAŞKAN – Lütfen... Lütfen... Başka çaresi yok.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Seçme biçiminize itirazımız var.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Meclisi yönetiminize arkadaşlarımızın bir itirazı yok; ancak, burada, yapılan bir usulsüzlüğün dile getirilmesi söz konusu. Arkadaşlarımız, ümit ediyorum ki, bundan sonra çifte dilekçe verme, imzasız dilekçe verme, söz talep etmeyelim yerine söz isteme gibi bir duruma düşmezler, tek istirhamımız bu.

Teşekkür ediyoruz.

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, onun olmaması için zaten yoklama yaptık ve çift tespit ettiklerimizi, söz talebi olmayanları sorarak çıkardık; yani, sizin bu uyarınızın gereğini yaptığımızı sanıyorum.

Şimdi, izninizle, karışmış olan torbadan ilk altı sırayı çekeceğim. İlk altı sırayı şunun için çekiyorum: Birinci, ikinci sıradaki bir arkadaşımız, söz talebini devretmeyebilir -bu listedeki herkesi yazacağım, devre imkân vermek için- bir mazereti olabilir, onun için, dördüncü, beşinci ve altıncı sırayı yedekleriyle muhafaza edebilmek için altıya kadar kura çekeceğim efendim. Ondan sonra, herkesi listeye vereceğiz; eğer, devretmek isteyen varsa, burada bulunan kimsenin hakkı kaybolmasın diye. Mutabık mıyız efendim?

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Doğru...

A. TURAN BİLGE (Konya) – Başkanım, adaletin var olsun senin...

BAŞKAN – 36 numara birinci sıra, 65 ikinci sıra, 86 üçüncü sıra, 60 dördüncü sıra, 1 numara beşinci sıra, 107 numara altıncı sıra.

Efendim, birinci sıra 36 numarada Sayın Tekin Enerem, ikinci sıra Sayın Avni Doğan, üçüncü sıra Sayın Azmi Ateş, dördüncü sıra Sayın Kahraman Emmioğlu, beşinci sıra Sayın Aslan Ali Hatipoğlu, altıncı sıra Sayın Hüsnü Sıvalıoğlu.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergelerinin ikincisini okutuyorum:

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

9. – Adana Milletvekili Mehmet Halit Dağlı’nın, Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/646) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/259)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlığınızca 7.1.1997 tarihinde İçişleri Komisyonuna havale edilen 2/646 esas numaralı, Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi, İçtüzüğün 37 nci maddesinde öngörülen kırkbeş günlük süre içinde görüşülmemiştir. Söz konusu kanun teklifinin aynı madde gereğince doğrudan Genel Kurulun gündemine alınmasını arz ederiz.

Mehmet Halit Dağlı

Adana

BAŞKAN – Hükümetin ve Komisyonun söz talebi yok.

Teklif sahibi olarak Sayın Halit Dağlı'nın söz talebi var.

Buyurun efendim. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

Sayın Dağlı, süreniz 5 dakikadır.

MEHMET HALİT DAĞLI (Adana) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; aylardan beri İçişleri Komisyonu gündeminde bekleyen Kozan'ın il olmasıyla ilgili Adana milletvekilleri olarak vermiş olduğumuz kanun teklifinin doğrudan gündeme alınması konusunda söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Anayasamızın öngördüğü ve İçişleri Bakanlığımızın da konuya bu şekilde yaklaştığı, bir ilçenin il olmasıyla ilgili belli objektif kriterler var. Bir ilçe şayet il olacaksa, bu objektif kriterlere uyması gereklidir.

Nedir bu objektif kriterler? Bunlara baktığımız vakit, nüfus yoğunluğu, hinterlant, ulaşım, ekonomik yapı, kamu hizmetlerinin yeterli derecede yapılıp yapılmadığı, halkın talepleri ve ayrılacağı ile etkisi.

Şimdi, bu objektif kriterleri baz alarak Kozan'ın durumunu değerlendirdiğimiz vakit, coğrafya bakımından Kozan, 2 265 kilometre idarî sınırı, 60 bin merkez ilçe nüfusu, 400 bin civarında da hinterlandıyla birçok ilimizden büyük bir ilçedir.

Ulaşım açısından konuya yaklaştığımız vakit, Feke, Saimbeyli ve Tufanbeyli ile Adana İlinin ulaşımı ancak Kozan içerisinden geçmek suretiyle sağlanmaktadır ve bugün Adana'dan en uç noktada olan Tufanbeyli'ye en hızlı vasıta, Mercedes arabayla aşağı yukarı 3,5 ilâ 4 saat arasında gitmek mümkün; şayet otobüsle giderim derseniz, 7 ilâ 8 saat arasında gitmek mümkündür bir ilden ilçe merkezine.

Bir başka ifadeyle, geniş bir hinterlanda sahip olan Adana İli, idarî bakımdan hantal bir yapıya sahiptir. Kozan'ın il olmasıyla ilgili teklifimiz gerçekleşirse, böylece, Adana İli de rahatlamış olacaktır.

Ekonomik yapıdan değerlendirdiğimiz vakit, Adana'ya bağlı bir ilçe olması nedeniyle, Kozan'a bağlanacak ilçelerden -hepsi kırsal olduğu için- ve Kozan'dan, Adana İlimiz yoğun göçe sahne olmaktadır ve bu yoğun göçün de Adana İlimize yüklediği büyük problemler, büyük sorunlar vardır; özellikle, sağlıksız yapılaşma bakımından, yerel yönetimlerin de karşılaştığı büyük problemlerle karşı karşıyadır. Şayet teklifimiz kanunlaşırsa, böylece, Adana İlimiz de hantallıktan kurtulacaktır.

Siyasî bakımdan değerlendirdiğimiz vakit, son yıllarda terörün Saimbeyli Dağlarına kadar indiğini değerlendirirsek, Kozanımızın il olmasıyla beraber, terör mücadelesi de etkin bir biçimde yapılacaktır.

Kozan'ın tarihine baktığımız vakit: Kozan, Asurlular olmak üzere Romalılar olmak üzere birçok medeniyete merkezlik yapmış ilçelerden bir tanesidir.

Değerli milletvekilleri, Kozan, tarihi içerisinde, 1920'ye kadar sancak olarak kalmış, 1923'ten sonra sancakların il yapılmasıyla beraber 1923'te il olmuş ve bu durumu 1926'ya kadar devam etmiş, 1926'da da ilçe olmuştur.

Halkın talepleri bakımından değerlendirdiğmiz vakit, değerli milletvekilleri, Yüce Meclisimiz bu teklifimizi değerlendirecektir. Psikolojik bakımdan da Kozanlılar, bir an evel, Kozan'ın il olmasını beklemektedirler. Kozan'ın il yapılması, gecikmiş bir hakkın iadesi olacaktır. Yüce Meclisin, bu hakkın iadesini yerine getireceğine inanıyor ve siz değerli üyelerin bu teklifimize olumlu yaklaşacağı düşüncesiyle saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN– Teşekkür ediyorum Sayın Dağlı.

Önerge üzerinde Sayın Yakup Budak; buyurun.

Sayın Budak, süreniz 5 dakikadır.

YAKUP BUDAK (Adana) – Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum.

Adanamızın güzel ilçesi Kozanımızın il olması, biraz önce konuşan Halit Dağlı Beyin de ifade buyurdukları gibi, gecikmiş bir hakkın iadesi olacaktır; çünkü, Kozan İlçemiz, gerçekten, binlerce yıllık tarihi boyunca hep medeniyetlere beşiklik etmiştir, il merkezliği yapmıştır, sancak merkezliği yapmıştır, Kozanoğulları Beyliğinin başkentliğini yapmıştır. Bunun yanında, sosyal gelişmesi, ekonomik gelişmesi, kültürel birikimi ve potansiyeli açısından da, gerçekten hinterlandı da düşünüldüğünde, il olmaya layık bir ilçemizdir.

Kozanlılar da, Büyük Millet Meclisimizden, ilçelerinin, bir an önce il yapılmasını beklemektedirler; gittiğimiz köylerde ve bağlanılması düşünülen ilçelerde bu teklifler de destek görmektedir. Kozan, gerçekten, ovasıyla, sanayisiyle, kültürel dokusuyla il olacak düzeydedir ve biraz önce de ifade edildiği gibi, Adana'ya uzaklık bakımından ilçeler büyük sıkıntı içerisindedirler. Aynı zamanda Saimbeyli, Feke, Tufanbeyli gibi ilçelerimiz, büyük ölçüde, Adana'ya göç vermektedirler. Kozan'ın il olmasıyla Adana'nın göç problemi de bir ölçüde massedilmiş olacak; dolayısıyla, Kozan'ın daha sağlıklı bir şekilde gelişmesi, büyümesi de temin edilmiş olacaktır.

Bu duygularla, tekrar, hepinize saygılar sunuyorum; bu kararı destekleyeceğinizi umuyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Budak.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

VI. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1. – (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

BAŞKAN – Gündemin "Seçim" kısmında, komisyonlara üye seçimi yer almaktadır; ancak, siyasî parti gruplarınca aday gösterme işlemleri tamamlanmadığından, ihtisas komisyonlarına üye seçimlerini yapamıyoruz. Komisyonların yeniden teşekkülünü sağlamak için, grupların adaylarını bir an önce Başkanlığa bildirmelerini rica ediyorum.

Aday gösterme işlemi tamamlanan, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla Genel Kurulun 1.7.1997 tarihli 113 üncü Birleşiminde kurulan (10/19,29,40,88,98,127,150,166) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine seçim yapacağız.

Komisyon üyeliklerine siyasî parti gruplarınca gösterilen adayların listesi bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi, listeyi okutup oylarınıza sunacağım:

Refah Partisi

(4)

Adı_Soyadı__:

Aslan Polat (Erzurum)

Saffet Benli (İçel)

Teoman Rıza Güneri (Konya)

Nezir Aydın (Sakarya)

Anavatan Partisi

(3)

Süleyman Hatinoğlu (Artvin)

Mete Bülgün (Çankırı)

Recep Mızrak (Kırıkkale)

Doğru Yol Partisi

(2)

Ahmet Uyanık (Çankırı)

Tahsin Irmak (Sıvas)

Demokratik Sol Parti

(2)

Emin Karaa (Kütahya)

Tahsin Boray Baycık (Zonguldak)

Cumhuriyet Halk Partisi

(1)

Birgen Keleş (İzmir)

Demokrat Türkiye Partisi

(1)

Yıldırım Aktuna (İstanbul)

BAŞKAN – Listeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Meclis araştırması komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 12 Kasım 1997 Çarşamba günü saat 11.00'de, Ana Bina 1 inci Bodrum Genel Evrak karşısındaki 475 numaralı salonda toplanarak başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimlerini yapmalarını rica ediyorum.

Komisyonun toplantı yer ve saati ayrıca ilan tahtalarına asılmıştır.

2. – (10/18, 27, 30, 68, 113, 170) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, üye sayısı 9'dan 13'e çıkarılan ve çalışmakta olan Meclis Araştırması Komisyonlarına, Demokratik Sol Parti ve Demokrat Türkiye Partisi Gruplarınca aday bildirilmiştir.

Şimdi, bu komisyonlara üye seçimlerini yapacağız.

Ülke kaynakları konusundaki (10/18,27,30,68,113,170) esas numaralı Meclis araştırması komisyonu için, Demokratik Sol Parti Grubunca Sakarya Milletvekili Teoman Akgür, Demokrat Türkiye Partisi Grubunca İzmir Milletvekili Turhan Arınç aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3. – (10/185, 186) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

BAŞKAN – Flash Televizyonu konusundaki (10/185, 186) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu için, Demokratik Sol Parti Grubunca İstanbul Milletvekili Ahmet Tan, Demokrat Türkiye Partisi Grubunca Manisa Milletvekili Ayseli Göksoy aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4. – (10/25) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

BAŞKAN – Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da boşaltılan yerleşim birimleri konusundaki (10/25) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu için, Demokratik Sol Parti Grubunca İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Demokrat Türkiye Partisi Grubunca İstanbul Milletvekili Metin Işık aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A)SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Erzurum Jandarma Bölge Komutanının açıklamalarına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/518)

BAŞKAN– 1 inci sırada yer alan, Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, Erzurum Jandarma Bölge Komutanının açıklamalarına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

2. – Kırklareli Milletvekili Necdet Tekin’in, Kırklareli’ne doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/520)

BAŞKAN – 2 nci sırada yer alan, Kırklareli Milletvekili Necdet Tekin'in, Kırklareli'ne doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Önerge sahibinin söz talebi?.. Yok.

Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

3. – Çorum Milletvekili Ali Haydar Şahin’in, Sakarya İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne yapılan atamaya ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/521)

BAŞKAN – 3 üncü sırada yer alan, Çorum Milletvekili Ali Haydar Şahin'in, Sakarya İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne yapılan atamaya ilişkin Devlet Bakanından sözlü önergesi.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

4. – Çorum Milletvekili Ali Haydar Şahin’in, Ankara-Saray Bakım ve Rehabilitasyon Merkezinin temizlik-bakım ihalesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/522)

BAŞKAN – 4 üncü sırada yer alan, Çorum Milletvekili Ali Haydar Şahin'in, Ankara-Saray Bakım ve Rehabilitasyon Merkezinin temizlik, bakım ihalesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

5. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Erzincan Meteoroloji İstasyonunun personel ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/525)

BAŞKAN – 5 inci sırada yer alan, Erzincan Milletvekili Mustafa Kul'un, Erzincan Meteoroloji İstasyonunun personel ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlacak Sayın Bakan?.. Yok.

Önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

6. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, bucak yollarının bakım ve onarımına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/526)

BAŞKAN – 6 ncı sırada yer alan, Erzincan Milletvekili Mustafa Kul'un, bucak yollarının bakım ve onarımına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Önerge üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

7. – Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, sanatçıların ödediği vergilere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/527)

BAŞKAN – 7 nci sırada yer alan, Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, sanatçıların ödediği vergilere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

8. – İçel Milletvekili Halil Cin’in, Trablus Büyükelçiliğinden gönderilen kriptoların içeriğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/528)

BAŞKAN – 8 inci sırada yer alan, İçel Milletvekili Halil Cin'in, Trablus Büyükelçiliğinden gönderilen kriptoların içeriğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

9. – İçel Milletvekili Halil Cin’in, T.C. Trablus Büyükelçiliğinden gönderilen kriptoların içeriğine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/529)

BAŞKAN – 9 uncu sırada yer alan, İçel Milletvekili Hali Cin'in, Türkiye Cumhuriyeti Trablus Büyükelçiliğinden gönderilen kriptoların içeriğine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi...

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

10. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Türkiye genelinde ve Ankara’daki öğrenci sayısının okullara göre dağılımına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/530)

BAŞKAN – 10 uncu sırada, Ankara Mililetvekili Ersönmez Yarbay'ın, Türkiye genelinde ve Ankara'daki öğrenci sayısının okullara göre dağılımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

11. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Ankara’ya bağlı bazı yerleşim birimlerinin yollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/531)

BAŞKAN – 11 inci sırada, Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Ankara'ya bağlı bazı yerleşim birimlerinin yollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge, gündemden çıkarılmıştır.

12. – Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık’ın, Petlas’ın Kombassan’a devrine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/532)

BAŞKAN – 12 nci sırada, Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık'ın, Petlas'ın Kombassan'a devrine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge, gündemden çıkarılmıştır.

13. – Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık’ın, Zonguldak İlinde Tekel bayilik ihalesi sırasında meydana gelen silahlı çatışmaya ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/533)

BAŞKAN – 13 üncü sırada, Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık'ın, Zonguldak ilinde tekel bayilik ihalesi sırasında meydana gelen silahlı çatışmaya ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge, gündemden çıkarılmıştır.

14. – Kırklareli Milletvekili Necdet Tekin’in, bazı yerleşim yerlerinin Kırklareli Baraj suyundan yararlandırılması ile Balaban ve Çağlayık Barajı projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/536)

BAŞKAN – 14 üncü sırada, Kırklareli Milletvekili Necdet Tekin'in, bazı yerleşim yerlerinin Kırklareli Baraj suyundan yararlandırılması ile Balaban ve Çağlayık Barajı projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Önerge üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge gündemden çıkarılmıştır.

15. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, cezaevlerindeki ölüm orucu eylemleri hakkında soruşturma başlatılıp başlatılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı (6/544)

BAŞKAN – 15 inci sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci'nin, cezaevlerindeki ölüm orucu eylemleri hakkında soruşturma başlatılıp başlatılmadığına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Şevket Kazan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygıyla arz ederim.

Ahmet Güryüz Ketenci

İstanbul

31 Temmuz 1996 günkü basın açıklamasında "cezaevlerinde 69 gün devam eden ve 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan ölüm oruçları nedeniyle soruşturma başlattığınızı" ifade ettiniz.

1.– Soruşturmadan ne sonuç aldınız?

2.– Ölümler olduğuna göre sorumlu bulunanlar hakkında bugüne değin ne işlem yapıldı?

3.– Yoksa, soruşturma göstermelik, kamuoyunda yükselen tepkileri yatıştırmak için mi yapıldı?

BAŞKAN – Soruyu yanıtlamak üzere, Adalet Bakanı Sayın Mahmut Oltan Sungurlu; buyurun efendim.

ADALET BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci'nin sualine cevap vermek üzere huzurunuzdayım; saygılar sunarım.

Bu bahsedilen açlık grevi ve ölümler Diyarbakır Cezaevinde vuku buldu. Diyarbakır'da bu ölümlerden sonra tahkikat açıldı ve bu tahkikat sonucunda oradaki jandarma erleri suçlu bulundu, Adalet Bakanlığı müfettişleri raporuna göre ölümlerden sorumlu tutuldular ve haklarında gerekli tahkikat yapılmak üzere bu dosya Millî Savunma Bakanlığına intikal ettirildi.

Yüce Meclisin bilgilerine arz ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

16. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı hakkında hazırlanan fezlekeye ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı (6/550)

BAŞKAN – 16 ncı sırada, İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci'nin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı hakkında hazırlanan fezlekeye ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi var.

Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Şevket Kazan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygıyla arz ederim.

Ahmet Güryüz Ketenci

İstanbul

İstanbul Sultanbeyli İlçesinde Atatürk heykeli yaptırıp diken Tuğgeneral Doğu Silahçıoğlu'na "Atatürk heykeli diken zorba, omzu kalabalık silahlı adam" diyerek, General Silahçıoğlu şahsında Türk Silahlı Kuvvetlerini küçük düşüren, tahkir eden Çalışma Bakanı Necati Çelik hakkında Genelkurmay Başkanlığınca suç duyurusunda bulunulduğu, hazırlanan fezlekenin Ceza İşleri Genel Müdürlüğünde, yargılamaya yeterli delil bulunup bulunulmadığı konusunda incelemeye alındığı, 29.1.1997 tarihli Hürriyet Gazetesinde tarafınızdan açıklanmıştı.

1. Savcılıkça hazırlanan fezlekenin Ceza İşleri Genel Müdürlüğünde "yargılamaya yeterli delil bulunup bulunmadığı konusunda inceleme" yapıldığı yolundaki açıklamanız bir dil sürçmesi midir?

2. Değilse, böyle bir yetki nereden kaynaklanmaktadır?

3. Adalet Bakanı olarak suç duyurusuna ilişkin fezlekeyi bekletmek, engellemek gibi bir yetkiniz var mıdır?

4. Fezleke ne zaman Meclise sunulmak üzere Başbakanlığa gönderilecektir?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Oltan Sungurlu.

ADALET BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlarım.

Ahmet Güryüz Ketenci'nin Bakanlığımıza taalluk eden sualleri hakkında, geçen ağustos ayında bir kısmına cevap verilmiş, bir kısmına da, burada vardığımız mutabakat üzerine, yazılı olarak cevap verilmişti. Bu itibarla, bu suallerin geleceğini tahmin etmiyordum; çünkü, bu suallerini geri çektiğini zannediyordum; ama, söylemek istediği mevzuda genel olarak şunu söyleyebilirim: Bakanlığımızda bekleyen hiçbir fezleke yoktur. Cumhuriyet savcılıklarından gelen fezlekeler de, eğer bir usul noksanlığı yoksa, bunlar gönderilmektedir. Bakanlığımız, suç unsurları bakımından, cumhuriyet savcılarının işlemlerini veya mahkemelerin işlemlerini inceleme durumunda değildir; takdir mahkemelere aittir, o fezlekeler Meclise gönderilmiştir. Tahmin ediyorum, bu husustaki fezleke de Meclistedir; Yüce Mecliste Adalet ve Anayasa Karma Komisyonlarının takdirini beklemektedir.

Saygıyla arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

17. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, İskenderun Cezaevine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı (6/551)

BAŞKAN – 17 nci sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci'nin, İskenderun Cezaevine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Sayın Bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Şevket Kazan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygıyla arz ederim.

Ahmet Güryüz Ketenci

İstanbul

İskenderun Cezaevinden 28 terör suçlusunun kaçtığını, akabinde, Cezaevinde incelemede bulunarak ilgili pek çok kişiyi; Cezaevi Müdürü, Müdür Muavini, İnfaz Koruma Memurunu görevden aldınız. İskenderun Savcısı ile Cezaevi Savcısını değiştirdiğiniz ve soruşturma başlattığınız bilinmektedir; ancak, beyanatınızda "cezaevi, dışarıdan sağlam görünse de, taban betonu çok zayıf, 50 santimetre olması gerekirken, 7 santimetre yapılmış; bu, müteahhitten mi yoksa kontrolden mi kaynaklanıyor bunu araştırıyoruz" dediniz.

1- Araştırma hangi aşamadadır?

2- Sorumlular bulundu ise bugüne değin ne işlem yapılmıştır?

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun efendim.

ADALET BAKANI MAHMUT OLSAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.

İskenderun Cezaevindeki firar hadisesinden sonra, 28 kişinin firarından sonra tahkikat yapılmış, sorumlular mahkemeye sevk edilmişler ve açığa alınmışlardır. Dava, henüz, bildiğim kadarıyla, sonuçlanmamıştır.

Yüce Parlamentonun bilgilerine arz ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

18. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, cezaevlerindeki eylemlerin sorumluları hakkında bir işlem yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı (6/552)

BAŞKAN – 18 inci sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci'nin, cezaevlerindeki eylemlerin sorumluları hakkında bir işlem yapılıp yapılmadığına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Sayın Bakan soruyu yanıtlayacaklar.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Şevket Kazan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygıyla arz ederim.

Ahmet Güryüz Ketenci

İstanbul

24 Temmuz 1996 günü cezaevlerindeki açlık grevi ve ölüm oruçları nedeniyle yaptığınız basın toplantısında "eylemcilerin elebaşları cezaevlerindeki baskıları yoğunlaştırdılar. İçlerinden seçtikleri kişilere ölüm orucu tutturmaya başladılar. Elebaşlarının isimleri bizde mahfuzdur. Yeni ölümlerden bu elebaşları sorumlu olacaktır" dediniz ve ayrıca, 2 547 tutuklu ve hükümlünün açlık grevinde olduğunu, bunlardan 215 kişinin ölüm orucunda bulunduğunu belirttiniz. Ölüm oruçları sonucunda 12 tutuklu ve hükümlünün öldüğü bilinmektedir. Hal böyle olunca, ölümlerden, eylemcilerin elebaşlarının sorumlu olacağını ifade ettiğinize göre;

1- Bu konuda sorumluları ortaya çıkarmak için soruşturma başlattınız mı?

2- Bu soruşturma sonucunda eylemcilerin elebaşlarından kaç tanesinin ölümlerden sorumlu olduğunu saptadınız? Sorumlulukları saptanan eylemcilerden kaç tanesi hakkında yasal işlem yaptınız?

3- Yapılan yasal işlem sonucunda kaç elebaşı ölümle sonuçlanan oruçlardan sorumlu tutulmuştur?

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun efendim.

ADALET BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Ahmet Güryüz Ketencinin suallerine cevap verirken, Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.

Cezaevlerinde, ideolojik maksatlı tutuklular, ideolojik niyetli tutuklular, genelde koğuşlarda hâkimiyet kurmaktadırlar ve koğuşlarda kurdukları hâkimiyet sonucu, cezaevinin tamamında hâkimiyet kurmaktalar ve cezaevlerinde açlık grevlerine gidilmektedir.

Bu açlık grevlerinin bir kısmı münavebeli açlık grevidir; yani, bugün bir kısmı tutar, yarın başkaları tutar. Bu suretle, bu açlık grevleri uzun zaman devam eder; fakat, ölüm oruçları son derece tehlikelidir; çünkü, bir müddet sonra, tıbben, ölüm orucu tutanların şuurlarının kaybolduğu tespit edilmiştir. Daha sonra, telkin etmek, hayatlarının tehlikede olduğunu ifade etmek şansı kaybolmaktadır. Bunlar tedavi de kabul etmedikleri için, ilaç da kabul etmedikleri için, Adalet Bakanlığı ve ülke, bu mevzuda sıkıntıya düşmektedir.

Ama, yapılan tespitler ve istihbarata göre, bu ölüm oruçlarında, birkısım insanlar fedai seçilmekte; herhangi bir sebeple bu organizasyona gücü yetmeyen, karşı çıkamayan, daha zayıf yapıdaki insanlar, ölüm oruçlarında fedai olarak tespit edilmekte ve onları ölüme sürükleyecek bu oruç tutturulmaktadır. Görülür ki, her ölüm orucunun sonunda, birkısım insanlar, ya kahramanlık uğruna ya korkutularak veya telkin altında tutularak ölüme zorlanmaktadırlar. Bu, cezaevlerinin en tehlikeli problemlerinden birisidir.

Tabiî, bunlar, ispat edilme şansı zayıf olan hususlardır; ama, ölüm oruçlarında görüyoruz ki, militanların ve elebaşılarının, ne açlıkları vardır ne sağlıklarında bir eksiklik vardır; çelik gibi durmaktadırlar. Ölüm orucuna terk edilen çocukların hayatları tehlikeye girmektedir; fakat, elebaşılar, son derece sağlıklı, sıhhatli, kırk gün, elli gün sonra bile ayaktadırlar.

Bu, cezaevlerinin genel bir problemidir ve biz, bu mevzuda, devamlı, kamuoyundan da destek istemekteyiz, cezaevlerinde genel koğuşların rahatsızlıklarını anlatmaktayız. Ancak, Diyarbakır'daki hadisede, sorumlular, sonuçta, mahkûmlar olmamıştır, onlar sorumlu tutulmamışlardır; yapılan müfettiş tahkikatı sonucunda, görevliler sorumlu tutulmuştur, jandarmalar, askerler sorumlu tutulmuşlardır ve haklarındaki dosya da Millî Savunma Bakanlığına gönderilmiştir.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

19. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, cezaevi koşullarının iyileştirilmesine yönelik çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı (6/554)

BAŞKAN – 19 uncu sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci'nin, cezaevi koşullarının iyileştirilmesine yönelik çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, Adalet Bakanı Sayın Şevket Kazan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması gereğini saygıyla arz ederim.

Ahmet Güryüz Ketenci

İstanbul

Cezaevi müdürlerinin katıldığı Meslek İçi Seminerinde 19 Ekim 1996 günü yaptığımız konuşmada, "1997 yılının cezaevleri için önemli olduğunu, 1997 yılında cezaevlerinde giriş kapılarının elektronik teknolojiyle denetleneceğini, 4-6 kişilik koğuş sistemine geçileceğini, iaşe bedellerinin artırılacağını, açık görüş konusunda daha hoşgörülü davranılacağını, haberleşme konusunda iyileşmeler yapılacağını, tutuklu ve hükümlülerin boş zamanlarını değerlendirmeleri için yeni imkânlar sağlanacağını" ifade ettiniz.

Aradan 6 ay gibi bir süre geçti. Bu konudaki çalışmalar başlatılmış mıdır? Başlatılmış ise çalışmalar hangi aşamadadır?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

ADALET BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Sayın Başkan, Yüce Parlamentonun değerli üyeleri; İstanbul Milletvekilimizin sualine cevap verirken Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.

Cezaevlerinde infazın iyileştirilmesi, cezaevlerinin şartlarının iyileştirilmesi hususunda neler yapıldı?.. Yüce Parlamentonun ağustos ayında çıkardığı bir kanun var: Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumunun Yönetimiyle İlgili Kanun. O kanuna göre, cezaevlerinde işyurtlarını kurmak ve geliştirmek için bu işyurtlarına belirli ödeneklerin aktarılması imkânı getirilmiştir ve 1 ay içinde de bu ödenek alınmıştır. Yani, şimdi 1 aylık ödenek alınmış bulunmaktadır. Bunlarla, cezaevlerinde kurduğumuz bir ekiple, açık ve kapalı cezaevlerinde neler yapabiliriz, hangi iş esaslarını getirebilir, Türkiye'deki bütün cezaevlerinde nasıl bir organizasyon yapabiliriz, bunun çalışması içerisindeyiz.

Tabiî, orada da bahsedildiği gibi, yine bu kanuna dayalı olarak, hükümlü ve tutukluların iaşe ve ibateleri için ücretler artırılmış ve kanunda erat tayinine bağlanmış bulunmaktadır; fakat, asıl mühim olan, cezaevindeki günlük yaşantıdır. 6 kişilik, 4 kişilik ve 8 kişilik koğuş çalışmaları devam etmektedir. Müstakil bir cezaevi inşası şansımız şu anda azdır; Diyarbakır'da böyle bir cezaevi inşası vardır.

Bize, Avrupa İşkence Komisyonundan gelen raporda da Türkiye'deki koğuş sistemi tenkit edilmekte, küçük odalarda veya münferit odalarda infazın yapılması hususu bildirilmekte. Türkiye'de ise, kamuoyunun birkısmı bu hususta gerekli bilgiye haiz değildir, koğuş sistemini desteklemektedir; ama, memnuniyetle ifade edeyim ki, gerek siyasî partilerimiz gerekse barolarımız bu koğuş sisteminin yanlış olduğu hususunda Adalet Bakanlığına destek vermektedirler. Biz, imkânlar ölçüsünde, küçük odalara, küçük koğuşlara geçme çalışması içerisindeyiz.

Ancak, şunu da ifade edeyim ki, iş esasına göre cezaevlerinin yönetilmesinde problemlerimiz var. Tabiî, bir yığın alet ve edavatın bulunduğu bu işyerlerinde, bilhassa, isyankâr hükümlülerin -ki, sayılarının Türkiye'de çok az olduğunu söyleme şansına da sahip değiliz- nasıl çalıştırılabileceği, güvenliğin nasıl sağlanabileceği noktasındaki problemlerimiz olduğu gibi, bir başka problem de, bize taalluk eden bir problemdir; bunu, inkâr etmemek lazım. Bu, bir organizasyon işidir; yani, yüzlerce cezaevinde iş esasını kurup geliştirmek bir organizasyon işidir. Bunun için, biz, özel teşebbüsten dahi destek aramak durumundayız. Bakanlık olarak fevkalade organize olduğumuzu, bu işi çok başarılı bir şekilde yürüteceğimizi de söyleyemiyoruz. Devletin diğer müesseselerinden de yardım beklemekte ve yardımlarını talep etmekteyiz.

Bu münasebetle hepinize saygılar sunarım.

BAŞKAN – Adalet Bakanı Sayın Oltan Sungurlu'ya, son zamanlarda, alışık olmadığımız bir biçimde sözlü sorulara gösterdiği duyarlılık için özellikle teşekkür etmek istiyorum Genel Kurul adına. (Alkışlar)

20. – Muğla Milletvekili Lale Aytaman’ın, rüzgâr enerjisinden yararlanma konusunda bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı (6/559)

BAŞKAN – 20 nci sırada yer alan, Muğla Milletvekili Lale Aytaman'ın rüzgâr enerjisinden yararlanma konusunda bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki yazılı sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından İçtüzüğün 96 ncı maddesi uyarınca sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Dr. Lâle Aytaman

Muğla

Dünyada enerji üretimi için pek çok alternatif bulunmaktadır. En yeni ve doğayı kirletmeyen, sera gazı emisyonlarına neden olmayan teknolojiler arasında yer alan rüzgâr santrallarından üretilen elektrik Batı'da gittikçe yayılmaktadır.

Ayrıca, rüzgâr enerjisi, ülkemizde yapılacak olan nükleer santral enerjisine kıyasla çok daha az bir yatırımı gerektirmektedir.

1. Amerika ve Avrupa'da gittikçe yayılmakta olan rüzgâr enerjisi konusunda ülkemizde çalışmalar yapılmakta mıdır?

2. Bu çalışmalar yapılmaktaysa doğaya en uyumlu elektrik enerjsi kaynağı olan rüzgâr santrallarının kullanımını kolaylaştırmak üzere altyapı hazırlıkları başlatılmış mıdır?

3. Ülkemizde büyük potansiyeli olan rüzgâr enerjisini teşvik amacıyla TEDAŞ, özel teşebbüsün ürettiği rüzgâr enerjisinden elde edilen bu elektriği özel bir fiyatla satın alacak mıdır?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

ADALET BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.

"Rüzgâr gücünden istifadeyle enerji üretiminde Muğla İlinde önçalışmalara başlandı mı?" Sualin esası bu. Ülkemizdeki enerji sorunu ve enerji açığı malum. Bu yıl ve önümüzdeki yıl bu enerji açığının devam edeceği, hatta şiddetleneceği söylenmektedir. Hükümetimiz, bu mevzuda çeşitli alternatiflerden istifade etmektedir ve etmeye çalışmaktadır.

Türkiye'de Çanakkale ve Muğla yöreleri, rüzgâr enerjisinden istifade edilecek bölgeler olarak tespit edilmiştir. İskandinav ülkelerinin tecrübelerinden ve teknolojisinden istifade etmek için, bu ülkelerle görüşülüp, önanlaşmalar yapılmıştır. Muğla İlinde de, çalışmalara başlanılmış ve müspet netice alınmıştır.

Yüce Parlamentonun bilgilerine arz ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

21. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Çay Kurumunun reklâm ve tanıtma giderlerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/560)

BAŞKAN – 21 inci sırada, Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, Çay Kurumunun reklâm ve tanıtma giderlerine ilişkin, Devlet Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

22. – İzmir Milletvekili Metin Öney’in, Sosyal Hizmetler İzmir İl Müdürlüğünde görev yerleri değiştirilen personele ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/567)

BAŞKAN – 22 nci sırada, İzmir Milletvekili Metin Öney'in, Sosyal Hizmetler İzmir İl Müdürlüğünde görev yerleri değiştirilen personele ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, salonda iki Sayın Bakan var. Grupların da mutabakatını arayacağım.

41 inci sırada, Sayın Orman Bakanımızla ilgili bir soru var. Sayın Bakanların bu arada yanıtlamak istedikleri başka sorular var mı? Eğer yoksa, böyle "okur okur, benim oğlum bina okur" misali soruları okumak yerine, grupların da mutabakatı varsa, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçmek istiyorum. Sayın Orman Bakanı da geldiler.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – 41 inci sıradakini görüşelim.

BAŞKAN – Sırayı değiştiremeyiz. Hepsini okumamız lazım 41'e kadar efendim. İstiyorsanız okuyalım.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Hayır efendim. Diğer kısma geçelim.

BAŞKAN – Grupların mutabakatıyla, sözlü soruları burada kesip, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyorum.

VIII. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI

VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı ve 36 arkadaşının, orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/23)

2. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 29 arkadaşının, ormanlarımız ve orman köylülerimizin sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/36)

3. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova ve 49 arkadaşının, orman yangınlarının önlenebilmesi için alınması gereken tedbirler ile yangınlardaki ihmal ve kusurların tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/103)

4. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 27 arkadaşının, ormanlarımızın korunması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/173)

5. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 20 arkadaşının, yangınların önlenmesi ve itfaiyeteşkilatının yeniden yapılanması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/183)

6. – AntalyaMilletvekili Arif Ahmet Denizolgun ve 24 arkadaşının, Antalya’da meydana gelen orman yangınında zarar görenlere yapılacak yardımın belirlenmesi ve yangınların söndürülmesinde alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/198)

BAŞKAN – 1 inci sırada, Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı ve 36 arkadaşının, orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmelerine başlıyoruz.

Hükümet buradalar.

Sayın milletvekilleri, bu önergeyle, 11 inci sırada yer alan, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 29 arkadaşının (10/36), 66 ncı sırada yer alan, Aydın Milletvekili Yüksel Yalova ve 49 arkadaşının (10/103), 123 üncü sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 27 arkadaşının (10/173), 134 üncü sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 20 arkadaşının (10/183) ve 148 inci sırada yer alan Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun ve 24 arkadaşının (10/198) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin konuları benzerlik arz etmektedir. Bu nedenle, Genel Kurulun uygun görmesi halinde 6 önerge birlikte görüşülecektir. Bu konuyu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Önergeler, daha önce okunduğu için tekrar okutmuyorum.

İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda, sırasıyla, Hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahiplerine veya onların göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir. Konuşma süreleri, Hükümet ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahipleri için 10'ar dakikadır.

Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Şu ana kadar grupları adına sadece Demokratik Sol Parti Grubundan Sayın Fikret Uzunhasan söz istemiştir.

İlk söz, Hükümet adına, Sayın Ersin Taranoğlu'nun.

Buyurun efendim.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

ORMAN BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 6 ayrı önergeyle ifade edilen, orman yangınları ve orman köylülerinin sorunları olarak başlıklandırabileceğimiz Meclis araştırması önergesi üzerinde, Hükümet adına söz aldım; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Yaklaşık 17 bin köy ile 9 milyonluk bir nüfusu ilgilendiren ve insanlığın ortak değeri olan, ulusal olmaktan çıkıp, uluslararası bir sorumluluk sahasına da giren, ormanlar gibi, çok ehemmiyeti haiz bir konuda Meclis araştırması açılmasını sevgi ve saygıyla kabul ettiğimi sözlerimin başında ifade etmek istiyorum.

Dünyanın kuruluşundan bu yana, orman varlığı, bütün dünya ülkelerinde, nüfusun artışına paralel olarak, dünyanın genelinde gittikçe azalmaktadır. Dünya, bu konuya, insanlığın "olmazsa olmaz" şartlarından olan hava, oksijen, su gibi elzem değerlerin kaynağı olan ormanlara özel bir önem atfetmektedir. Bu konuda da, altı yılda bir, dünyanın çeşitli ülkelerinde, dünya ormancılık kongreleri yapılmak suretiyle, dünyanın ormancılığa ve orman köylülerine verdiği önem ifade olunmakta; dünyanın bütün ülkeleri, bu tartışmalara çok ehemmiyet verip, katılmakta ve dünya ülkeleri birbirine yardımcı olmaktadır.

11 incisi -ülkemizde- Antalya'da yapılan Dünya Ormancılık Kongresinde de, bu meseleler gündeme gelmiştir. Dünyanın bütün ülkelerinde, orman yangınları ve orman köylülerinin durumlarının iyiliştirilmesi konusunda, siyaset adamları, ilim adamları, teknisyenler, ormancılar, bu konuya kafa yormakta, fikirler üretmektedir. En son yapılan Dünya Ormancılık Kongresinde de, gerek dünya gerekse Türkiye ormancıları, bu konularda, yeni bilgi, beceri ve teknolojilerle tanışmışlardır. İnanıyorum ve iddia ediyorum ki, bu kongreden sonra, Türkiye ormancılığı da, orman köylüleri de, bu yeni bilgi, beceri ve teknolojilerin karşılıklarını göreceklerdir.

Dolayısıyla, bu kadar ehemmiyeti haiz bir konunun Meclisimiz tarafından ele alınıyor olmasını, hem orman köylülerimiz açısından hem de ormanlarımızın geleceği açısından önemli addetmekteyim.

Yaklaşık 9 milyon nüfusun yaşadığı 20 milyon hektar alana sahip ormanlarımız üzerinde büyük problemlerimiz vardır. Ormansızlaşmanın sebeplerinin başında, orman köylüsünün, ormanlar üzerindeki, açma, otlatma, tarım arazisi temin etme gibi, ekonomik gerekleri içine alan bir baskısı söz konusudur. Bu baskının sebebi, orman köylüsünün, millî gelir içerisinden aldığı az paydan ve ekonomik problemlerinden kaynaklanmaktadır.

Dolayısıyla, olayın iki boyutu vardır; bunlardan bir tanesi, orman köylüsünün ekonomik durumunun güçlendirilmesi; ikincisiyse, orman varlıklarının daha da kuvvetlendirilmesidir.

Dünyanın, 11 inci Dünya Ormancılık Kongresinde geldiği nokta, ormanların sürdürülebilir yönetimi için, ormanların yönetimine, içinde yaşayan halkın katılımını savunmaktadır. Zaman zaman, benden önceki bakan arkadaşlarım da, ben de, ormanların, köylülerimizle beraber yönetilmesi konusunda beyanatlar vermekteyiz ve Türkiye'de, ormanların kurtuluşu ve de orman köylüsünün ekonomik imkânlarının güçlendirilmesinin yolu, ormanın yönetilmesi ve işletilmesi noktasında halkı bu işin içerisine ortak etmektir.

Dünyanın tepesi olarak adlandırılan Nepal, krallıkla idare edilmektedir; ancak, ormanlarını, altı bin tane yönetim kurmak suretiyle halkın eline vermiştir.

Ormansızlaşmanın nedenleri üzerinde de bir sürü fikir ifade edilebilirse, bunlardan bir tanesi de, ormanların, devlet tarafından yönetiliyor olmasıdır; çünkü, orman köylüsü bilmektedir ki, bir gün bu ormanlar kesilecek, Orman Bakanlığı mensupları gelecektir, alıp götürecektir, satacaklardır; ama, orman köylüsü de, burada, bir işçi olarak çalışacaktır. Dolayısıyla, orman köylüsü, ormandan herhangi bir ekonomik varlığın kendisine geleceğine inanmamaktadır. Öyleyse, yönetim modelini değiştirmemiz lazım. Ormanları, Orman Bakanlığı ve köylülerle beraber işletmemiz lazım. Bu faaliyetin sonunda, orman köylüsü, kendi cebine ekonomik bir rant gireceğini bilebildiği takdirde, hem ormanlara sahip çıkacak hem koruyacak hem de kollayacaktır. Dolayısıyla, 55 inci Hükümetimiz, bugünkü yasalardan istifade etmek suretiyle bir orman iş sözleşmesi taslağı hazırlamıştır; köylerin mülkî hudutları içerisindeki ormanların yönetimini ve oradaki ekonomik rantı orman köylüsüyle paylaşmayı savunmaktadır.

Tasarladığımız sistem şöyledir: Köy mülkî hudutları içerisinde ormanlar üzerindeki bütün faaliyetlerin tarifi ve işletme usul ve esasları Orman Bakanlığı tarafından yönlendirilecek, ameliyeleri orman köylüsü tarafından yapılmak suretiyle, taşıması, sürütmesi, depoya getirilmesi, satılması noktasında tamamen orman köylüsüne yetki verilecek, Orman Bakanlığı bu satıştan bir pay alacaktır.

Bundan önceki sisteme göre, bu işlemler orman köylüsüne belli ücret karşılığında yaptırılmakta ve orman köylüsü, buradan yalnız işçilik ücreti kadar para alabilmektedir, işin çoğunu devlet almaktadır; bu, tam komünistçe bir mantıktır. Aslolan, milletin zenginliğiyse, bütün hakları köylüye bırakmak suretiyle, onları, ormanın işçisi değil, ormanın esnafı, tüccarı haline getirip, zenginleştirmemiz gerekir.

Ayrıca, bu konuda, Bakanlar Kurulunda bir kanun tasarısı üzerinde ittifak ettik. Orman köylerindeki bu orman ürünlerinin satışlarından orman köy tüzelkişiliğine yüzde 5 pay vermek suretiyle, onların ekonomik refahını yükseltmeyi düşünmekteyiz.

Bir diğer konu, orman yangınları konusudur. Her türlü medyanın yayınına, iddiasına ve kamuoyundaki sözlere rağmen, gerek bizden önceki hükümetler dönemini gerekse bizim Hükümetimiz dönemini de kapsamak kaydıyla, genel bir tabiri şöyle kullanabilirim: Türkiye, orman yangınlarıyla mücadele konusunda dünyanın en başarılı ülkesidir. Rakamlara baktığınız zaman, orman yangınlarında başarının bir tek ölçüsü vardır; çıkan yangınlarda kaybettiğiniz sahayla ölçülür. Türkiye'nin son 15 sene içerisinde 4 bin hektar ile 15 bin hektar arasında dalgalanan yıllık bir kaybı vardır; ama, bu rakamlarla, dünya ölçeklerine baktığınız zaman, mukayese edilmeyecek kadar fevkalade bir başarı söz konusudur. Amerika'da yılda 1,5 milyon hektar orman yanmaktadır, Kanada'da 3 milyon hektar orman yanmaktadır, komşumuz Yunanistan'da her sene 60 bin hektar orman yanmaktadır. Kendi orman varlıklarıyla mukayese ettiğiniz takdirde, Yunanistan'ın 6 milyon hektar ormanı vardır, senede yüzde 1'i yanar, bizim 20 milyon hektar ormanımız vardır, senede ortalama 10 bin hektar bir kaybımız söz konusu ve bunu oranladığınız zaman, binde 2 filan gibi bir rakama ulaşırsınız ki, bu, fevkalade iyi bir rakamdır. Yunanistan'da, bizim elimizdeki uçakların belki 15-20 katı olduğu halde, biz, yine bu kadar başarılıyız.

1997 yaz sezonunda 1 309 yangında 5 bin 800 hektar ormanımız kaybolmuştur. Yangın başına 5 hektar orman alanı kaybetmişiz ki, bu, fevkalade büyük bir başarıdır, dünyada mukayese edilmeyecek kadar iyi bir rakamdır. Son Dünya Ormancılık Kongresinde de, kongreye katılan 56 sayın bakanın büyük çoğunluğuyla konuştum ve herkes bize, bu başarıyı nasıl elde ettiğimizi soruyor. Aslında bizim genel bir hastalığımız var; biz, birbirimizi hiç beğenmeyiz; ama, dünya, bizim bu konudaki ve her konudaki başarılarımızı bizden daha iyi görmektedir; ancak, bunları da yeterli görmemekteyiz.

Gerek bizden önceki hükümetler döneminde gerekse daha önceki hükümetler döneminde orman bakanlarının hepsi tamamen sorumlu davranmışlardır, fevkalede gayret içerisinde olmuşlardır, fevkalade güzel şeyler yapmışlardır; rakamların varlığı da bunu göstermektedir. Yüksek Planlama Kurulu, benden önceki Sayın Bakan zamanında hazırlanan yangınla mücadele paketini -yaklaşık 58 trilyon liralık bir pakettir ve içinde uçak alımı söz konusudur- bunlarla ilgili bir yatırım paketini kabul etmiştir ve biz de, 55 inci Hükümet olarak, önümüzdeki günler içerisinde bunların realizesi yoluna gideceğiz. Bu konularda polemik ve siyaset yapılmasını doğru bulmadığım için genel hatlarıyla ifade ediyorum.

Ayrıca, önümüzdeki sezon için, insansız hava araçlarıyla orman yangınlarının takibi konusunda bir araştırmamız söz konusudur. Yerli yapımcı firmalar vardır, İsrail'in bu konuda teknolojisi vardır; bunları, orman yangınları konusunda da değerlendirmek istiyoruz. Çünkü, orman yangınlarıyla mücadelede başarının ilk şartı, yangının ilk çıktığı zaman ile ilk müdahale arasındaki zamanı kısaltmaktır; eğer, buna ilk yarım saatte müdahale ederseniz yangında başarılı olursunuz, bunun yolu da, insansız hava araçlarıyla ormanların takibi konusudur.

Dolayısıyla, Hükümetimiz, bu konuda fevkalade duyarlı davranmaktadır. Teşkilatımız, bu konuda insanüstü, fevkalade bir gayret ifa etmektedir. Çünkü, dünyadaki, teknolojisi olan, bizden daha iyi ekipmanları olan ülkelere baktığımız zaman, mukayese edilmeyecek kadar kötü durumdadırlar. Mesela, Fransa'nın Marsilyasında yaklaşık 4 500 hektarlık yangını, 20 amfibi uçak, 600 adet dozer ve arozözle müdahele etmelerine rağmen, ancak durdurabilmişlerdir. Gerek Amerika, gerek Kanada ve gerekse Yunanistan'ın ekipmanları olmasına rağmen, biz onlardan çok daha iyi isek, burada bir tek şey var; orman yangınlarıyla mücadele eden bizim işçilerimiz, yangına, yüreğiyle gitmektedirler, sanki, onlar için yangın bir düşmandır, düşmanın üzerine gider gibi canla başla gitmektedirler ve bu da başarıyı getirmektedir.

Ayrıca, önümüzdeki sezon için, eğitim faaliyetleri, bilgilendirme faaliyetleri, köy bazında orman yangınları konusunda halkımızın duyarlılığını sağlamak konusunda eğitim programları yapılacaktır.

Yine, bir hususu ifade etmek istiyorum: Bu sezon için CL-215 tipi uçaklar kiralanmıştır. Ancak, bu konuda birtakım polemikler yapılmıştır. Kamuoyunda her zaman açıklama imkânı olmadığı için müsaade ederseniz bunları da açıklamak istiyorum.

Biz, 30 Haziran tarihinde göreve geldiğimizde, benden önceki Sayın Bakan zamanında 16 helikopter ve Türk Hava Kurumundan kiralanan 6 uçakla yangınla mücadele programı hazırlanmıştı, amfibi uçak kiralanması konusunda bir gayret söz konusuydu. Ben göreve gelir gelmez kendimi yangın sezonu içinde bulunca, bunu direkt kiraladık. Ancak, uçak Türkiye'ye geldiği tarihte, tesadüfen aynı günde Antalya'da orman yangını çıkmıştır. Uçak Avustralya'dan geldiği için, bakım hizmetleri yapılırken ve aynı anda da Antalya'da orman yangını çıktığından, kamuoyunda, sanki, arızalı uçak alındı gibi bir kanaat hasıl olmuştur. Biz, o zaman tavrımızı koyduk; o gün, uçaklar arızalıysa istifa etmeye de hazır olduğumuzu ifade ettik. Uçaklar dört ay müddetle çalıştılar, başarılı bir sezon geçti. Sonunda, uçakları, Kayseri Hava Üssüne göndermek suretiyle testlerini yaptırdık ve arızalı uçak aldığımızı iddia edenlere, devletin resmî organlarınca, resmî cevapları vermek suretiyle, işin doğrusunun, iddia edildiği gibi olmadığını da ifade ettik.

Önümüzdeki sezonda, yangınla mücadele konusunda Türkiye'nin hava gücünün kuvvetlendirilmesi gerekmektedir. Bu doğrudur; ama, bir şeye karar vermemiz lazım; bu bir siyasî tercihtir, bazı devletçi görüşler satın almayı söyleyebilir, bazı siyasî görüşler ise bunun kiralanmak suretiyle, leasing yoluyla daha ucuza mal edilmesi fikrini savunabilir. Ben Orman Bakanı olarak şahsen, 70-80 milyon dolar vermek suretiyle uçak almaktansa, aynı uçakları, uzun vadeli kira sözleşmesi yapmak suretiyle, devletin parasının daha ekonomik kullanılması yolunu tercih edenlerdenim; şahsî kanaatim bu yöndedir. Kamuoyunda, şuurlu şuursuz, bilip bilmeden, makamları unvanları ne olursa olsun farkında olmadan, herkes, Türkiye kamuoyunu yanlışa götürmektedir. Kamuoyundaki ortak baskı "uçak alın" şeklindedir. "Uçak alın" dediğiniz zaman, fiyatı 80 milyon dolardır. Aldığınız uçağı hazirandan ekimin sonuna kadar çalıştırdınız, kasım ayı geldi, Orman Bakanlığı, uçakları ne yapacak; hangarlarda bekletecek. Ne kadar; sekiz ay. Onlar için ne yapacak; birer tane hangar yapacak. Her uçak için 1 pilot olmaz; en az 2'şer, 3'er pilot alacak; 3 tane uçak alacaksınız, 9 da pilot. Onların teknisyenleri, bakımları; haydi, devlete bir sürü kadrolar... Dört ay çalıştırmak, sekiz ay bekletmek için uçak alırsanız, bu memleketin parasını doğru kullanmamış olursunuz.

Dünya bunu nasıl halletmiş; dünya hizmet satın almış. Halk bizden ne istiyor; "ormanlarımızı koruyun" Tamam, koruyalım.

Ne lazım?.. Havadan mücadele; tamam... O zaman, dünyaya açılırız, bir ihale yaparız, aynı uçaktan -anfibik olsun; 5 ton, 6 ton, 8 ton kapasiteli olsun; ama, bu uçaklar için "gelin arkadaş, ben, sizinle on senelik kira sözleşmesi yapıyorum" dersin- senede 4 ay müddetle alırsın, kiralarsın; hem daha az para vermiş olursun hem de işini görürsün.

Şimdi, bana "uçak al" diye baskı yapıyorlar. Aldım uçağı; düştü uçak, ne yapacaksınız?!. Ama, kiralarsanız, sözleşmeye madde koyarsınız ve "uçak filonuzdan bir tanesi noksanlaştığında, bir hafta içinde ikmal edin" dersiniz; ama, benim satın aldığım uçak düşerse yerine yenisini koymam için, uçak fabrikasına bir sene önceden gidip sipariş vermem lazım, para yatırmam lazım.

Dolayısıyla, kamuoyuna ve sizlere şunu ifade etmek istiyorum: Biz, devletin ve milletin parasını en doğru şekilde, en ekonomik şekilde ve aynı zamanda, ormanlarımızı en rantabl şekilde korumak için hazırlık yapıyoruz. Mesela, bizim, YPK'dan çıkardığımız kararda 700 arazöz alınması meselesi vardır. Şahsen, o konuda da düşüncemiz şudur: Bu 700 arazözü alıp, devlete 700 şoför kadrosu vermek, onların bakımıyla ustasıyla uğraşmak yerine, yangın bölgelerinde bunları belediyelere vermek suretiyle 8 ay onlar kullansın -şoförü onlardan olsun- ama, bana, senede 4 ay 4,5 ay hizmet etsin; dolayısıyla, ben, devleti hem şoför masrafından hem bakım masrafından hem de akaryakıt masrafından kurtarırım ve bunları, en ekonomik şekilde kullanırım diye düşünüyorum. Dolayısıyla, bu Meclis araştırması önergesi açılsın, tartışılsın. Biz de, Orman Bakanlığı olarak, bu konuda fevkalade ciddî hazırlık içerisindeyiz.

Hepinize şunu ifade etmek isterim; gönlünüz, kalbiniz huzur içerisinde olsun. Orman yangınları konusunda gece gündüz, Bakanlığım, arkadaşlarım, canhıraş gayret etmektedirler. Bunun karşılığında da son onbeş senenin en iyi ikinci senesini gerçekleştirdik ve önümüzdeki sene de memleketin, devletin parasını yine en ekonomik şekilde -bütün baskıları ve yönlendirmeleri ciddiye almaksızın- en doğru şekilde kullanacağımızı ifade ediyorum; ama, bu Meclis araştırması önergesinin açılmasını da, Meclisimizin, ormanlara, orman köylülerine olan duyarlılığı açısından fevkalade faydalı buluyor, buna "evet" oyu vereceğimizi ve Hükümet olarak da desteklediğimizi ifade ediyor; sözlerimin sonunda, orman yangınlarında şehit olan arkadaşlarımı yine rahmetle anıyorum ve bugüne kadar gelmiş bütün Orman Bakanı arkadaşlarıma ve Orman Bakanlığı teşkilatına, hizmetlerinden dolayı şükranlarımı ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Demokratik Sol Parti Grubu adına, Sayın Fikret Uzunhasan; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

DSP GRUBU ADINA FİKRET UZUNHASAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'deki orman yangınları için verilen araştırma önergesi hakkında, Demokratik Sol Parti Grubunu temsilen söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına Yüce Heyeti saygıyla selamlarken, Ulu Önderimiz Atatürk'ün ölümünün 59 uncu yılı dolayısıyla O'nu saygıyla anıyor ve 1 Kasım 1937 yılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5 inci Dönem üçüncü Yasama Yılı açış konuşmasında ormanlarımız için söyledikleriyle söze başlamak istiyorum:

"Orman varlığımızın korunması gereğine ayrıca değinmek isterim; ancak, bunda önemli olan, koruma kuralları ile ülkemizin çeşitli ağaç ihtiyaçlarını sürekli olarak karşılaması gereken ormanlarımızı dengeli ve teknik bir biçimde işleterek, yararlanma konusunu akıllıca uzlaştırmak zorunluluğu vardır. Buna, Büyük Kamutayın gereken önemi vereceğine şüphe yoktur."

Ayrıca, bilindiği gibi, 8-15 Kasım arası, yani bugünler, Erozyonla Mücadele Haftasıdır. Konumuzla ilgili olması bakımından hatırlatır, bilsebep, TEMA Vakfı yöneticileri ile bu mücadeleye katılan tüm gönüllülere, Demokratik Sol Parti Grubu adına şükranlarımı arz ederim.

Değerli milletvekilleri, doğal ve ulusal kaynaklarımızdan olan ve ülkemiz kaynakları arasında çok önemli ve özel yeri bulunan ormanlarımız, doğanın tabiî denge ortamı ve orman köylümüzün de büyük ölçüde gelir temin ettiği varlığımızdır. Ormanlarımız, aynı zamanda, su üretim alanları niteliğinde olup, yağışları, düzenli bir akış rejimi halinde akarsulara vermektedir.

Ormanlarımızın, bunun gibi, sayılamayacak kadar çok fonksiyonel değere sahip olduğunu, ormanı oluşturan tek tek ağaçların fonksiyonel değerlerinin odun değerlerinden 2 bin kat daha fazla olduğunu söyleyerek önemini vurgulamak daha yerinde olur sanırım.

İnsanoğlunun varoluşundan beri, üzerinde hayatını sürdürdüğü dünyamızda, iki asal çevreden bahsetmek mümkündür. Bunlardan birincisi, doğal kaynaklardır; canlı cansız varlıklarla bir bütün oluşturan doğal çevredir. ikincisi ise, insanların oluşturduğu, her türlü etkinlikleri içeren sosyal çevredir. Günümüzde, doğal çevre tümüyle incelendiğinde, ormancılığın, bu çevrenin önemli bir kolu olduğu açıkça görülür. Sosyal çevrenin doğal çevreye sürekli üstün olma arzusu ve alışkanlığı, ne yazık ki, bu kaynaklarımızı sınırsız ve özensiz bir şekilde yok etmeye doğru götürmektedir. Bunların başında da ormanlarımız gelmektedir. Oysa, ormansız bir çevre düşünülemez.

Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de, çevre ve çevrecilik kavramları giderek toplumumuz tarafından benimsenmiş ve ilgi duyulan konu haline gelmiştir. Bu cümleden olarak, yurttaşlarımızın ormanlara yönelik sevgisi giderek yaygınlaşmakta ve yavaş da olsa, bilince dönüşmektedir. Bu, gerçekten sevindirici ve umut verici bir gelişmedir. Bu gelişmenin daha da hızlandırılması gerekmektedir; çünkü, ülkemizdeki ormanların yok olma süreci, bilinçlenme sürecinden daha hızlıdır ve hatta, bilinçlenme sürecinde temel nitelikte eksiklik ve yanlışlıkların giderilmesi önemli bir zorunluluktur.

Anayasamızın çeşitli maddeleri ormanlarımızı çok sıkı koruma altına almıştır; ama buna rağmen, ormanlarımızı neden istenilen biçimde koruyamıyoruz? Özellikle yangınlar sonucu ormanlarımız yıldan yıla yok olmakta; dolayısıyla, topraklarımız, erozyon sonucu çöl olmakta ve trilyonlarca liralık maddî hasar meydana gelmektedir.

Ormanlarımızın korunması, geliştirilmesi ve özellikle yangınlardan korunması için, insanın doğal çevre ve sosyokültürel konularda eğitilmesi gerekir; yani, çevre bilincinin geliştirilmesi şarttır.

Büyük üzüntü veren "felaket" diye kabul ettiğimiz Çanakkale - Gelibolu, Muğla - Marmaris ve Aydın - Söke yangınları ne yazık ki, insan elinden olmuştur. Demek ki, orman yangınlarında ana faktör insandır; mademki ana faktör insandır, o halde, etkili ve önemli tedbirlerden temel olanı eğitimdir.

Ülkemizde yaklaşık 17 bin köyümüz ve yine yaklaşık 10 milyon nüfusumuzun orman içinde barındığını göz önünde bulundurmalıyız. Henüz, düzenli tarım ve sanayi alanına girilmediği dönemde; yani, insanlarımızın henüz ormanla ilişkilerinin olmadığı günlerde, yurdumuz yüzölçümünün yarısından fazlasının ormanlarla kaplı olduğu bilinmektedir. Bugün, sadece ülkemiz topraklarının yüzde 26'sı; yani, yaklaşık 1/4'ünün ormanlarla kaplı olduğunu ve bunun da sadece yüzde 44'ünün verimli ve bakımlı olduğunu söyleyebiliyoruz, ki, bu da, ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 11,4'ünü; yani, 8,9 milyon hektarını teşkil etmektedir. Bu kadar yoğun bir orman tabakasından, bu kadar cüce bir orman yoğunluğuna gerilerken, sanayileşmenin ve yanlış kentleşmenin rolü elbette küçümsenemez; ama, esas küçümsenemeyecek bir faktör olan yangınlara, artık, tümüyle "doğal afet" dememiz de çok büyük haksızlık olur; çünkü, orman yangınlarının yüzde 97'si insan faktörüne dayanmaktadır.

Ünlü felsefe yazarı Vıctor Cousin "Felsefe Tarihine Giriş" adlı eserinde bakınız ne söylüyor: "Bana bir ülkenin haritasını verin; iklimini, sularını, rüzgârlarını, fiziksel coğrafyasını verin; doğal ürünlerini, bitkilerini, hayvanlarını verin; size, bu ülkede yaşayan insanın nasıl bir insan olduğunu ve bu ülkenin, tarihte, yalnızca bir çağda değil, bütün çağlar boyunca nasıl bir rol oynayacağını, hangi düşünceyi temsil edeceğini şimdiden söyleyeyim; hem de yaklaşık olarak değil, zorunlu olarak."

Doğayla insan arasındaki kucaklaşmanın sıcaklığının yaşandığı, doğanın insan hayatına verebileceği herşeyi cömertçe ortaya serdiği, insanların aldığı nefesi dahi âdeta üfleyen, yeşilin sonsuzluğuyla insan ruhunu yenileyen bir ilham kaynağı, bozulan ruh dengesine karşı doğanın bir tepkisi ve nihayet, dünyanın her köşesinde insana aynı hazzı veren evrensel bir müzik dilidir ormanlarımız. O halde, bu orman yangınlarına "evrensel felaket" dememiz daha yerinde olur.

Ülkemizle birlikte Akdeniz yangın kuşağında bulunan Fransa, İtalya, İspanya, Amerika ve hatta Kanada'nın da orman yangınlarıyla başı derttedir. FAO'nun verdiği rakamlara göre bu ülkelerle ülkemizi mukayese edersek, Türkiye'de yangın başına ortalama yanan saha 7 hektar iken, Yunanistan'da 16 hektar, Fransa'da 9 hektar, İspanya ve İtalya'da 34 hektar, Amerika ve Kanada'da 200 hektardır. Görünürde, ülkemiz, bu konuda daha iyi gibiyse de, hektara isabet eden orman yoğunluğunu da göz önüne alırsak, rakamların üç aşağı beş yukarı eşit olduğu ortaya çıkar; ama, burada, ülkemiz açısından esas dikkate alınacak olan husus, teknolojik açıdan büyük üstünlüğü olan bu ülkelerin yanında, ülkemiz insanının orman yangınlarına karşı gösterdiği hassasiyetin ve performansın üstünlüğü sonucu bu ülkelerle aynı konumda olmasıdır. Bu hassasiyet ve performans -biraz önce Sayın Bakanın da söylediği gibi- halkımızın ormanlara karşı olan sevgisine dayalı üstün cesaretidir. Hatta, bu meyanda, canlarını bile esirgemeyen ve bile bile ölüme giden orman teşkilat mensuplarını, orman köylülerimizi, askerlerimizi ve diğer sivil insanlarımızı, bu vesileyle rahmetle anarız.

Sayın milletvekilleri, demek oluyor ki, orman yangınlarıyla mücadele etmek için sadece teknolojik üstünlük yeterli olmamaktadır. Eğer, sadece teknoloji yeterli olsaydı, Amerika ve Kanada'da yangın başına yanan ortalama alan2 milyon metrekare olmazdı. O halde, halkımızda orman yangınlarına karşı var olan cesaret ve performansa, biz, ülke olarak, günümüzün üstün teknolojisini de ilave edersek, bu meyanda başarımız çok ileri seviyelere ulaşacaktır.

Değerli milletvekilleri, şüphesiz ki, hepimiz, orman yangınları karşısında büyük üzüntü duymaktayız. Bu yangınlara karşı ormanlarımızı korumayı hepimiz istemekteyiz; isteriz istemesine de, orman kaybının gündeme gelmesi için mutlaka yangınların olması mı gerekmektedir; asla... İşte, Meclisimizin gündemine gelen bu araştırma önergesi, yangınlar başlamadan araştırmanın başlatılması açısından çok yerindedir. Bu araştırma önergesini Meclisin gündemine getiren arkadaşlarıma buradan teşekkürü borç bilirim.

Tedbirler çoktur. Bu tedbirler fazla karmaşık da değildir; ama, halkımızın bizden esas beklentisi, fazla söze meydan verilmeden, radikal tedbirlerin bir an önce yürürlüğe konulmasıdır.

Sözlerimi, Yüce Atamızın "buna, Büyük Millet Meclisinin gereken önemi vereceğine şüphem yoktur" sözünü tekrarlayarak tamamlarken, partim Demokratik Sol Parti ve şahsım adına Yüce Heyete saygılarımı sunarım. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Fikret Uzunhasan.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Ahmet Küçük; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla verilmiş bulunan Meclis araştırması önergesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Yüce Kurulu, Grubum ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, ormanlar, tabiatın bize sunduğu en değerli, en yararlı, su kadar önemli doğa varlıklarıdır. Orman, bize, kereste olarak beşikten mezara kadar gerekliliğinin yanında, iklimi, hava koşullarını düzenleyen klimatolojik gereksinimimizi sağlamaktadır. Yeşilliği ve varlığıyla huzur barınağımız, aynı zamanda, milyonlarca değişik irili ufaklı canlının yaşama ortamı ve yaşam sigortasıdır. Orman sağlıklı tüketilir, ölçülü kullanılırsa zenginlik kaynağı; ölçüsüz tüketim ve korumasızlıksa insanların ve tüm canlıların mutsuzluğu demektir.

Ormansızlaşma felakettir, erozyondur, sonucu da çölleşmedir. Ormanın ölçüsüzce çeşitli şekillerde yok edilmesi, sağlıklı yaşamın ve ekonominin tüketilmesidir. Orman, sudur, oksijendir, huzurdur, yaşamın ta kendisidir. Ona sahip çıkmak, sağlıklı bir yaşama ışık tutmaktır. Orman, çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya ve huzurlu bir yaşamı kurabilecekleri ortamı hazırlamanın birinci altyapısıdır.

Bu araştırma önergesinin görüşülmesinin, erozyonun önemsendiği ve Erozyonla Mücadele Haftasının yaşandığı bugünlerde gündeme gelmesi, umarım kamuoyunun da desteğiyle bu konuya olan ilgiyi artıracak ve bu konunun önemi doğrultusunda değerlendirilmesini sağlayacaktır.

Orman kaybı toprak kaybı demektir. Bildiğiniz gibi, toprak kaybının adı erozyondur. Ormanla toprak kardeş ve arkadaştır; birbirlerine yaslanır ve birbirlerini yaratırlar. Bu, çok ağır işleyen bir süreçtir. Topraklarımız, milyonlarca yılın oluşumudur; ama, toprak anayı ağaçtan, bitkiden koparırsak öksüzleşir, mum gibi erir, yok olur; kısa zamanda biter ve sonuç da tabiî ki çölleşmedir; ortam, yaşanmayan bir ortam haline gelir, göç edilecek, yaşanmayacak bir mekân haline gelir. Atalarımız, bu nedenle bunca yıl göç etmişler, Orta Asyadan gelmişler; sebebi, hep çölleşmedir; ama, artık, gidecek yer yoktur; vatan Türkiye'dir. Bu memleketi yaşanabilir bir şekilde korumaya ve çocuklarımızdan borç aldığımız bu vatanı, onlara, olduğundan daha güzel halde devretme görevimiz vardır. Bugün, bu temenniye uygun mu davranıyoruz? Kesinlikle hayır; çünkü, ülkemiz, erozyonun ve toprak kaybının en yoğun yaşandığı, yüzde 75'i erozyon tehlikesi altında olan bir ülkedir. Yemyeşil ülkeyi her gün biraz daha sarartıyor, feda edemeyeceğimiz çakıl taşlarını artırmaktan başka, maalesef, hiçbir şey yapmıyoruz. Bu ülkenin elbette hiçbir çakıl taşını feda edemeyiz, doğrudur; ama, esas olarak, bu ülkeyi, çakıl taşları ülkesi olmadan önce, yaşanabilir toprakları olan bir ülke olarak korumalıyız diye düşünüyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Bir çakıl taşını feda etmemek için harcadığımız milyarlarca doların yüzde 10'unu, bu ülkenin topraklarının derelere, denizlere akmasını önlemek için harcasak, çok daha hayırlı ve doğru bir iş yaparız diye düşünüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ormansızlaşmanın en büyük sebebi, elbette, orman yangınlarıdır. Yangın, tam bir cinayettir, hem de taammüden cinayet. Yangın, ister isteyerek, ister tedbirsizlikten çıksın, orman ve yaşamın yok edilişinin en vahşice ortaya çıkışıdır.

Ülkemizin 20 milyon hektar civarında orman varlığı vardır; bunun, 8 milyon hektarı verimli orman, kalanı bakımsız, yer yer orman niteliğini yitirmiş, yangınlara ve insanların saldırılarına yenik düşmüş alanlardır. Orman alanı açısından, Avrupa'nın, nitelik olarak da nicelik olarak da en fakir ülkesiyiz. Eskimiş, etkinliğini yitirmiş, hantal işletmecilik anlayışı, ormanın tükenmesine zemin hazırlamaktadır. Maalesef, ormanlara sahip çıkamayan, yeteri kadar ağaçlandırma yapamayan; aksine, yağmaya, talana çanak tutan bir ülke durumundayız. Ormanlarımız, vizyonsuzluk, partizanca yaklaşım, kötü işletmecilik, kötü yönetim ve kötü bir tüketimle yok edilmektedir. Bu sorun, ulusal bir sorundur; çözümünü de hep beraber bulmalıyız.

Değerli arkadaşlarım, 1937'den günümüze kadar, ülkemizde, 50 bin civarında yangın meydana gelmiştir. Ormanlarımızın yüzde 7'sini de bu yangınlarda yitirdik. Her yıl 10-12 bin hektar civarında alan yanıp, kül olmaktadır. Ülkemizin iklim koşulları, yangınların özellikle bazı bölgelerde yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Karadeniz'de nispeten çok daha az yangın olurken, Akdeniz, Ege ve Marmara'nın güneyi yangına hassas bölgelerdir. Son yirmi yılın verilerine göre, yangınların yüzde 24'ü Muğla İlinde, yüzde 12'si Antalya İlimizde, yüzde 11'i İzmir İlimizde, yüzde 10,8'i de Çanakkale'de meydana gelmiştir.

Yangınlar, toprak yangını, örtü yangını ve tepe yangını olarak üçe ayrılırlar. Ülkemizde, genellikle, örtü ve tepe yangınları türüne rastlanmaktadır. Özellikle tepe yangını, elbette ki, çok tehlikelidir. Ormanın uç kısımlarını yakarak ilerlediğinden, ormanı tamamen kullanılamaz duruma getirir. Örtü yangını ise daha çok orman altındaki örtüyü yakarak ilerler ve ormanı kısmen yok eder. Ülkemizdeki yangınların yüzde 80'i örtü yangını, yüzde 20'si de tepe yangını olarak gerçekleşir.

Orman yangınları ya insanların kusuru sebebiyle veya doğa olayları sonucu ortaya çıkar. Yapılan istatistiklere göre, yangınların yüzde 98'i insan kusurundan kaynaklanır; bunun yüzde 29'u kasten çıkarılmış yangınlardır. Kasten çıkarılan yangınların ve genel olarak çıkan yangınların seçim yıllarında artıyor gözükmesi, Türkiye'de ormana bakışın ne olduğunu gösterir diye düşünüyorum.

Orman yangınlarının yüzde 31'i, yanan alanın yüzde 33'ü de Ege Bölgesinde gerçekleşmektedir; bu da, bu bölgede en fazla dikkatin gösterilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

En büyük yangın çıkarma sebeplerinden biri de, tabiî ki, ihmaldir. İhmal, insan kusurudur. İhmalin en çok görüldüğü durum ise anız yakma, piknik ateşi, sigara izmaritini gelişigüzel atma ve ormanlık alanda gelişigüzel ateş yakma nedenlerine dayanmaktadır. Anız yakma, en büyük yangın sebebidir. Ülkemizdeki çiftçiler, maalesef, anızı yakınca daha iyi verim alacaklarını ve toprağı daha rahat süreceklerini düşündüklerinden, anız yakma yoluna giderler ve kısa zamanda, büyük yangınlara sebep olurlar. Bunun en büyük örneği Gelibolu Yarımadası yangınıdır. Bu yangında 4040 hektar alan kül olup gitmiştir. Bu, hepimizi, gerek ormanın yok oluşu gerek tarihî değeri olan topraklarımızın şehitlerimizin yeşil örtüsünden koparılışı nedeniyle kahretmiştir. Bu arada, bu yangının söndürülmesi sırasında şehit düşen Orman Başmüdürü Talat Göztepe'yi rahmetle anıyor ve yangın söndürme çalışmalarında yaşamını kaybeden tüm görevlilere ve halkımıza taziyelerimi sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, çiftçilere, anız yakmanın toprağa yarar değil zarar verdiği, toprağın belli bir kalınlığındaki canlı hayatını yok ettiği mutlaka anlatılmalı ve bu konuda ciddî bir eğitim çalışması yapılmalıdır. Bu konudaki cezalar artırılmış; fakat, cezadan haberi olmayan, yasayı bilmeyen bu insanlara "bilseydiniz kardeşim" dayatması yerine, doğruları mutlaka bir eğitim programıyla anlatmalıyız diye düşünüyorum.

Sebebi bilinen kastî yangınların neden çıkarıldığı iyi incelenmelidir. Bu, psikolojik, sosyolojik ve ekonomik açıdan iyi incelenmeli, mutlaka, doğru, uygulanabilir önlemler alınmalı ve tüm ilgililere de öğretilmelidir.

Orman köylüsüyle ormanlar mutlaka barıştırılmalıdır. Orman içinde yaşayan köylülere ormanda çalışma önceliği daha da geliştirilmeli, orman işlerinde taşeron kullanma uygulamasından da süratle vazgeçilmelidir.

Orman köylerinde hayvancılık geliştirilirken, Or-Köy kredisi her isteyenin alabildiği ucuz bir kredi olarak orman köylüsüne sunulmalıdır. Or-Köy kredisi, bugünkü gibi, hileli bir piyango kredisi olmaktan mutlaka çıkarılmalıdır.

Ormanın nemasından, orman köylerinin sosyoekonomik olarak gelişmelerini sağlayacak bir yapı oluşturmalı ve köylü, ormanın, köyüne ekonomik bir katkı yaptığını görmelidir. Orman içi tapulu yerlerde, köylünün daha ziyade meyvecilik yapması özendirilmeli ve orman içi tapusuz alanların da ya köylüye tapulanması ya da köylünün kullanımına garanti sağlayacak bir şekilde mutlaka yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Yine, orman kenarlı arazilerde ağaçlı tarım yapımı için altyapı hizmetleri tamamlanmalı ve köylü, bu konuda kesinlikle maddî olarak da desteklenmelidir.

İhmalden kaynaklanan diğer bir yangın türü de, piknik sebebiyle çıkan yangınlardır. Bunun için, mutlaka, Orman Bakanlığı, yerleşim yerlerine yakın, kontrollü ve altyapısı tamamlanmış piknik alanlarını daha da çoğaltmalıdır ve bu alanları sıkı bir kontrol altında tutmalıdır. Bu alanlar yeteri oluşturulmadığından, gelişigüzel alanlarda piknikler yapılması önlenememekte ve ihmal yangınlarının birçoğu da bu konuda oluşmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm bunlara rağmen yangın çıkarsa yapılacak şey, elbette, yangını en kısa zamanda söndürmekten ibarettir. Bunun nasıl yapıldığı biliniyor. Bunun için, hem halkı ormanı sevdirmek suretiyle söndürme çalışmalarına katmak hem de gerekli insan ve makine gücünü hazır tutmak suretiyle yangına en kısa zamanda ve en etkili şekilde müdahale edilmesi gerekmektedir.

Bütçelerde, yangınları önlemeyle ilgili kesinlikle tasarruf gözetilmemeli, tasarruf önlemlerine gidilmemelidir. Daha önce, 1994 ve 1995 yıllarında -bu, örneklerden de görülebileceği gibi- Türkiye, çok acı bir şekilde bunun faturasını ödemiştir.

Yeteri kadar insangücü ve makine gücü hazır ve çalışabilir vaziyette tutulmalıdır. Çağdaş teknolojinin gereği, yangına havadan müdahale edebilecek uçak ve helikopter filoları takviye edilmeli; bunun için hiçbir fedakârlıktan kaçınılmamalıdır. Artık uçak kiralama yerine -ben, Bakan gibi düşünmüyorum- satın almak suretiyle, bu konuda teknolojik müdahale gücü artırılmalıdır diye düşünüyorum; bu uçaklar atıl kaldıkları zamanlarda da başka şekillerde değerlendirilebilir diye düşünüyorum. Örneğin, bizde kış olduğu aylarda, güney yarımküredeki ülkelerde de yaz olmaktadır; o ülkelerle böyle bir dayanışma içerisine girilirse, bu sorun çözülebilir diye düşünüyorum.

Her şeye rağmen, yangına karşı en büyük koruma, elbette tedbir almaktır. En ucuz söndürme yöntemi, hiç yangın çıkarmamaktır; bu konuya yatırım yapmaktır.

Orman ve ormancıyı köylü sevmelidir; ormancıya, askere duyduğu saygıyı duymalıdır. Bugün, sıkıntının en büyük sebeplerinden biri budur arkadaşlar. Köylü, ormancıyı, ormanı yok etmekle veya ormanın talan edilmesiyle ilgili bazılarıyla ortak olarak görmeye devam ederse ve bunu önleyemezse, köylünün ormana saygısını artıramayız ve tabiî ki, köylüye göre de, orman, yok edilecek ve kısa bir süre içerisinde kazanç kapısı olarak görülmekten öte bir şey olmayacaktır. Hangi ormancı ormanı istismar ederse, en sert şekilde cezalandırılmalıdır. Ormancılar, halkın gözünde saygın olmadıkça, halkın da ormana ve ormancıya saygı ve sevgisi azalır.

Türkiye'de çıkan yangınların yüzde 46,6'sının sebebi tespit edilememektedir. Sebepsiz yangın olmadığına göre, mutlaka, bu faili meçhul yangınların failleri tespit edilmelidir; çünkü, bu durum, halkta, yapanın yanında kâr kalıyor anlayışını geliştirir ve dolayısıyla, bu işi yapmaya elverişli ruh hali taşıyan insanların, bu işi yapmalarına imkân verir.

Ayrıca, son yıllarda orman yangınlarının çıkışında sabotaj ihtimallerinden de söz edilmektedir. Bu çok ciddî bir iddiadır ve mutlaka, devlet, bu konuda bir sonuca ulaşma gayreti içerisinde olmalıdır; çünkü, bu durum, meçhuliyet duygusu ve tedirginlik yaratır. Ormanların yok oluşu, elbette sadece yangında olmuyor. En büyük doğal varlığımız olan ormanları, bir taraftan da imar çalışmaları, endüstrileşme ve altyapı hizmetlerindeki yanlış yer seçimleri nedeniyle yok ediyoruz. Bu son derece yanlış uygulama ve çıkmaz bir yoldur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yakın zaman kadar deniz kıyılarında ve yeşil ile mavinin müthiş güzellikler yarattığı koylarda yapı yapma telaşındaki birkısım insanlarımız, şimdi de gözünü doğa ve ormanın içine dikmiştir.

Ormanda yaşamak, elbette güzeldir; ama, o güzel koyların güzelliğini işgal ederek, tek başımıza veya az bir grubun hizmetine sunma anlayışına, lütfen ormanlarımızın içini mahkûm etmeyelim. Bu konudaki yasal boşlukları derhal dolduralım. Ormaniçi kentler yaratarak, ormanın güzelliğini bencilce kullanma gayretindeki insanlardan ormanlarımızı mutlaka koruyalım. Yeni tehlike budur. Bu yangın, yavaş ilerler; ama, için için yanar. Bir bakarsınız orman yok olmuş, çıplak dağ evleri kalmış. Bunu görelim ve şimdiden de tedbirlerimizi alalım.

Değerli milletvekilleri, bu Parlamento, eğer, doğaya, çevreye saygılıysa -ki, ben, öyle olduğunu zannediyorum- derhal bu konuda ciddî bir araştırmanın önünü açmalıdır. İlginç sonuçlarla karşılacağımız şimdiden bellidir. Eğer, çevreye katkı yapacaksak, topraklarımızı koruyup insanları doğayla bütünleştireceksek, mera kanununun, bu Parlamentodan, derhal çıkarılması gerekmektedir arkadaşlarım; çünkü, mera ile orman yan yanadır ve biz meralarımızı koruyamazsak, ormanlarımızı ve topraklarımızı da koruyamayız.

Bu mera kanunu, bildiğiniz gibi, bir önceki dönem kadük olmuştur ve gidiş o gidiştir ki, mera kanunu, yine kadük olma yolundadır. Bu konuda, hiçbirimizin, bu mera kanununu çıkarmama gibi bir lüksü yoktur; çünkü, hem ülke hayvancılığının buna ihtiyacı vardır hem de ülke topraklarının yok oluşunu durdurmak açısından bu konuyu, mutlaka, bu Parlamento dikkate almak zorundadır.

Yakamıza yaprak takmakla çevreci olunmaz. Şimdi, tüm grupların yöneticilerine ve Yüce Parlamentoya sesleniyorum, bu kanunu ikinci defa da kadük edersek, hesabını çocuklarımız dahi veremez.

Elbette, görüşeceğimiz tüm yasalar önemli; ama, en önemlisi, en önemlisi, uğruna bir an bile canımızı vermekte tereddüt etmediğimiz bu toprakların korunmasıdır bence. Onları, nasıl zamanı geldiğinde canımız pahasına koruyorsak, konuyla ilgili mera kanununu da derhal çıkarmalıyız. Ben, bu konuda, tüm grupları göreve çağırıyorum ve bunu, özellikle konunun çok güncel olduğu erozyonu önleme haftasında, bu Parlamentodan duyurmayı da ayrıca bir görev addediyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu konuda görüşlerimi sizlerle paylaşmış olmaktan büyük onur duydum. Bu vesileyle, Yüce Parlamentoyu, Grubum ve şahsım adına, en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Küçük.

Refah Partisi Grubu adına, Sayın Arif Ahmet Denizolgun; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

RP GRUBU ADINA ARİF AHMET DENİZOLGUN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; orman yangınlarının ve orman köylülerinin meselelerinin araştırılması ve gerekli önlemlerin alınabilmesi için verilmiş olan araştırma önergesi üzerinde, Refah Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, yılda, maalesef, 1 880 orman yangını çıkan ülkemizde, yanan alan miktarı 12 896 hektardır ve son on yılda çıkan yangınlarda 128 896 hektar alan tahrip olmuştur.

Orman yangını istatistiklerine göre, Türkiye'deki ormanların 1567 yıl sonra biteceği tahmin edilmektedir ve son on yılda yanan orman alanı bakımından, bazı istatistikî verilere göre, diğer ülkelere kıyasla belki birtakım pozitif şeyler söylemek mümkün olsa da, erozyon ve ormanların çeşitli diğer nedenlerle tahribi dolayısıyla, bu oranlar aldatıcı değerleri de beraberinde getirmektedir.

1937-1996 yılları arasında toplam 60 415 orman yangını çıkmış ve yaklaşık 1 milyon 465 bin hektar alan yanmıştır ve en çok orman yangını 3 221 yangınla 1994 yılında gerçekleşmiştir ve yine, ortalama 21 bin hektarlık alan tahrip olmuştur.

Akdeniz iklim kuşağında yer alan Türkiye'de çıkan orman yangınlarının yüzde 3'ü yıldırım, yüzde 12'si kasti sebep, yüzde 38'i ihmal-dikkatsizlik, yüzde 47'si bilinmeyen nedenler; ama, yüzde 98'i insan kaynaklı yangınlardır ve yine, 1990-1997 yılları arasında meydana gelen yangınlar da, millî servetten 3 trilyon 659 milyar liralık kayba neden olmuştur.

Türkiye'de en çok yangın çıkan illerin başında gelen ve yine Akdeniz kuşağında bulunan Muğla'da 1990-1997 yılları arası 2 313 yangın çıkmıştır ve bu yangınlar sonucu 17 567 hektarlık alan, maalesef kül olmuştur. Yine, aynı yıllar arasında, Şanlıurfa'da, 137 yangında toplam 69,3 hektarlık yeşil alan çöle döndü ve yine Marmaris'te, sadece geçen yılki zarar 7 katrilyon 200 trilyondur. 1994 yılında anız yakımı sırasında sıçrayan bir kıvılcım, Çanakkale Savaşlarının yaşandığı Gelibolu Yarımadası Millî Parkını, iki gün içinde kül haline getirmiştir. Hiroşima'ya atılan bombanın 6 misli enerjinin açığa çıktığı bu yangında çok büyük tahribat meydana geldiğini söylemek, zannediyorum gereksizdir.

Sayın milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, 1 hektar ladin ormanı yılda 32 ton, kayın ormanı 68 ton, çam ormanı 40 ton toz emmekte, trafik gürültüsünü 20-30 desibel azaltmakta, hava ısısı dengelenip, biyolojik yapı ve çeşitliliği korunmaktadır. 1 santimetre toprağın 1 000 yılda meydana geldiği hesaplanırsa, erozyonun önlenmesinin, ormanlarımızın korunmasıyla mümkün olacağı gerçeği ve önemi açıkça ortaya çıkmaktadır.

Maalesef, küçücük bir Yunanistan'ın son günlerde bize kafa tuttuğu ve koca bir amfibik yangın söndürme filosuna sahip olan Yunanistan'ı kıyasladığımız zaman, sadece bu yıl yapılan çalışmalarda, yangınla mücadelede, sadece bir yaz dönemi için, 2 adet, maalesef, bozuk yangın uçağının kiralanması, bizleri üzüntüye boğmuştur ve uçakların çok yüksek fiyatlarla kiralanması basiretsizliği ve hatası, 65 milyon insanı, yaz mevsiminin her günü acıya, güvensizliğe ve utanca sürüklemektedir.

Sadece Akdeniz kuşağı değil, Ege Bölgesi ve Karadeniz Bölgesindeki ormanların çoğalması için, bölge halkı teşvik edilmelidir. Özellikle Ordu, Trabzon ve civarındaki kızıl çam ormanlarının gelişmesinde, bölgesel imkânlar sonuna kadar kullanılmalıdır; fakat, tabiî, bu da çifte standartlı olarak değil, ormana ve ağaca karşı verilen tahribata herkesin, her kesimin, her türlü insanımızın karşı çıkmasını bekliyoruz. Özellikle, İstanbul-Sarıyer-Bahçeköy'de 2 milyon metreküp orman kesen zihniyete karşı da aynı tepkiyi göstermek zorundayız.

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Sultanbeyli'dekine de_

AHMET ARİF DENİZOLGUN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin ve dünyamızın incisi güzel Antalyamızdan da birkaç örnek vermek istiyorum. 21 Temmuzda, tüm bölge ve ülkemiz için çok üzücü bir hadise meydana gelmişti. Antalyamızın ve Akdenizin akciğeri Düzlerçamı Millî Parkımızda başlayan ve ortalama 1 500 hektarlık orman, bağ ve bahçenin ve evin kül olmasına ve iki ormancımızın, ihmal, bilgisizlik ve yetersiz tedbirler sonucu hayatlarını kaybetmesine sebep olan bu faciayla ilgili olarak bir araştırma önergesi vermiştik. Bugüne kadar, bu önergeyi burada görüşme imkânı hâsıl olmadı. Sizlere, burada, birkaç kelimeyle, bu önergenin de, çok büyük önemi haiz olması dolayısıyla, çok büyük faydalara sebep olacağını izah etmek, anlatmak istiyorum

40'a yakın Avrupa ülkesinin sahip olduğu toplam biyolojik çeşitlilik 12 bin civarında iken, ülkemizin biyolojik çeşitliliği 10 bindir ve bunun da 3 bini endemiktir; yani, doğal ormanlara sahip olduğumuz için, bu endemik türlerin değeri çok fazladır, çok büyük bir önem taşımaktadır.

Yine, Düzlerçamında meydana gelen yangın ve kül olan orman alanı, alageyik ve keçilerin, binlerce canlının yok olmasına ve nesli tehlike altında olan, yalnızca Toroslarda yaşayan 200 alageyiğin ve çok sayıda dağkeçisinin yok olmasına ve jeolojik oluşumların zarar görmesine yol açmıştır ve bizler, her yıl, aynı çaresizlik içerisinde, maalesef, ormanlarımızın yok olmasını acıyla izlemekteyiz. En basit önlemleri dahi alamayan ve sözde, orman yangınlarını önlemek üzere, Kanada yapımı -biraz önce Sayın Bakanımın bizlere sitayişle bahsettiği, gerekli olduğunu söylediği- modası geçmiş, en az onüç ondört yaşında, yedek parçaları olmayan, arızalı 2 adet CL-215 tipi uçağın birkaç ay için 3 milyon dolar gibi çok yüksek bir meblağla kiralanmış olmasını da, burada, ayrıca belirtmek istiyorum. Hem de, geçen yıl kiralanan uçaklardan daha düşük su kapasiteli uçaklar kiralanmıştır; yani, bundan önceki hükümetler döneminde kiralanmış olan 6,5 tonluk CL-415 tipi uçağın yerine, daha düşük kapasiteli CL-215 tipi uçak kiralanmıştır. Bu sene kiralanan, bu yaz kiralanmış uçaklar ise 4 küsur tonluk uçaklardır ve bu da yetersizliğin bir ifadesidir.

En basit önlemler alınamadı dedik. Mesela, bir rüzgâr ölçme aleti olan, anemometre veya driptorch diye tabir edilen -Türkçede alev ibriği denilen- birkaç yüz dolarlık bu aletleri alamayan bir orman teşkilatına ve bu alakasızlığa anlam vermek güçtür.

Ormancılarımız, kahramanca, elindeki yoklarla, çaresizlik içinde mücadele etmektedirler. Orman yangınlarında çalışanlar, bile bile ölüme gönderilmiştir maalesef. Bozuk uçak kiralamanın yanı sıra, çalışmalarda hayatını kaybeden ormancılarımızda gaz maskesi dahi olmaması, akıl almaz ihmallerdir.

Olay bittikten sonra, yangın söndürüldükten sonra olay yerine ulaşan Bakanımız ve ilgililer, maalesef, bölgeye resim çektirmeye ve demeç vermeye gelmişlerdir. Yapılan açıklama çok ilginçtir: "Vatandaşımızın canı yanmıştır, bizim de canımız onlarla birlikte yanmıştır." Doğrusu, bu sözleri, Ankara'da, oturduğumuz koltuklarda da söyleyebilirdik; oraya gitmemizin hiçbir gereği yoktu.

Bozuk olan uçaklardan biri için -yine, verilen demeçlerden bir tanesi- yangınlar devam ederken ve uçaklar havaalanında yedek parça beklerken yapılan açıklama, bozuk uçak için günde 10 bin dolarlık tazminat aldığımız gerçeğiydi. Bu da, bizim bölgemizi acı acı düşündüren gerçeklerden bir tanesi. Trilyonlarca liralık mal, can, maddî ve manevî kayıp varken, ormanlarımız kaybedilirken, bizim günde aldığımız 10 bin dolarlık bir meblağın ne ölçüde gülünç kaldığını söylemeye, zannediyorum hiç gerek yoktur.

Eller Marsa giderken, bu millet, ulusal zenginliğimizin yok olmasını çaresizlik içinde seyretmektedir. 1 500 hektarı aşkın alanı kül eden yangınla birlikte, binlerce canlı yok olmuştur. Özellikle Antalya bölgemizin son yangınında 222 bin ağaç kül olmuştur ve 5 trilyon liranın üzerinde maddî hasar meydana gelmiştir. Bu bölgemizdeki, alageyik, tavşan, tilki, porsuk, sincap, başak, keklik, turaç gibi bölgemizin özelliklerini gösteren hayvanlar ve yaşam ortamları, maalesef telef olmuşlardır. 20 yaşında 180 bin ağaç, 50-60 yaş grubu arasında 40 bin ağaç yok olmuştur. Bu alanın tekrar eski haline gelebilmesi elli yıl alacaktır; eğer, her yıl aynı miktarda, aynı oranda yangınlara muhatap olmazsak, eğer gerekli önlemler alınabilirse, eğer söylediğimiz bu önlemler sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilirse. Elli yılda yerine koyabileceğimiz bu ormanların çok değerli olduğunu söylemeye, zannediyorum gerek yoktur. Yine, kaybolan bu oksijeni, toprağı ve bitki örtüsünü aynen yerine koymak, kesinlikle mümkün değildir.

Bu yangından zarar gören Aşağı Karaman Köyündeki vatandaşlarımla, yine, bölgemde vatandaşlarımla devamlı muhatap olmam dolayısıyla, bu insanların acılarının hâlâ sarılmamış olduğunu biliyorum. Bölgedeki insanlarımıza, zamanında -biraz geç de olsa- çadırlar verilmiştir; fakat, o insanlarımız, bu çadırları kullanamamışlardır. Kullanamamalarının sebebi de, bu çadırların içerisinde bir yastık, yorgan, döşek, hiçbir şey yoktu. Her ne kadar iklimin sıcak olduğu bir döneme rast gelmiş olsa da, bu çadırların içerisinde hiçbir vatandaşımız barınamamıştır. Bölgeye sadece çadır yollanmış olması değil, bunların kullanılabilirliği de çok önemlidir. Burada, vatandaşlarımızın, çok büyük tahribatla, 5 evi oturulamaz hale gelmiş, kısmen yanan 10 evi tespit edilmiştir. Bu bölgeye yollanan nakdî miktarı, çok komik bir miktar olduğu için, söylemek dahi istemiyorum.

Sayın milletvekilleri, tabiîdir ki, orman yangınlarıyla mücadelenin çok farklı boyutları da vardır. Bir yangının başlaması, gelişmesi, yayılma hızı, tahrip gücü, ağırlıklı olarak, yanıcının nitelik ve niceliğine bağlıdır. Bu yüzden, bölge şartlarının yanı sıra, bitki türlerinin ateş alma ve yanma karakteristiklerinin tanımlanması gerekmektedir. Biyokütle olarak ve fotosentezle güneş enerjisini depolayan bitki ve ağaçların, bu enerjiyi geri vermeleri kaçınılmazdır. Dolayısıyla, bu gibi teknik ve meteorolojik şartların denetlenemeyeceği, ancak, yanma karakteristikleri bölgeye daha uygun bitki örtüsü üzerinde durulması gerektiğinin açık bir ifadesidir. Biraz evvelki konuşmamda belirttiğim Çanakkale'deki yangında selvi ağaçlarının yangına direncini bir örnek olarak teşkil edersek, bu, bu konuda alınacak olan önlemlerin başında gelen bir konudur.

Bitki örtüsü tiplerinin, başta yangın olmak üzere, kuraklık, otlama ve bunun gibi ekolojik baskılara karşı gelişen uyum özelliklerini iyi tanımlamak, yangına dirençli ormanlar kurmak suretiyle karşı koymak mümkündür.

Ülkemizde bugüne kadar çıkmış olan 70 bine yakın orman yangınının söndürülmesi çalışmalarında, yangının çıkma ihtimali, yayılma hızı, şekil ve hava durumuyla ilgili parametreler arasındaki ilişkileri ortaya koyan kayıtlar, maalesef tutulmamıştır. Özellikle bölgemizde, yangın sicil fişlerinin çok dikkatli bir şekilde tutulması gerekirdi. İnsanlarımızın fert fert, bölge bölge fişlendiği ülkemizde yangın sicil fişlerinin tutulmaması, çok anlamlıdır. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

Bölgedeki yangınların hemen tamamının, hava sıcaklığının en yüksek noktaya çıktığı 12.00-17. 00 saatleri arasında çıkmış olması da, ayrı bir tespit konusudur. Bu durumda, yangın sicil fişlerinin önemi açıkça ortaya çıkmaktadır. Yani, sadece yılın belli aylarında ve günün belirli saatlerinde gerekli tedbirler alınmış olsaydı, hayatî önem arz eden bu çalışmaların olayları, belki de en aza indirmesi mümkün olabilirdi.

Bu, Lombardia yapımı, daha ufak kapasiteli,4,5 ton su kapasiteli CL-215 uçaklarının, Kanada yapımı uçakların, Kanada'dan değil de Avustralya'dan kiralanmış olması da, birkaç aylık bir dönem için 3 milyon dolarlık bir meblağ ödenmesinin de, niçin Avustralya'dan gelmiş olması konusunun da, ayrıca bir soru önergesi halinde, zannediyorum, burada bahsedilmesi gereken konuların başında gelen bir faktör olacağını düşünüyorum.

Bu uçaklar, maalesef, Antalya yangınında kullanılamamıştır. Yine, aynı yangınların devamı içerisinde Kemer'de bir yangın çıkmıştır. Zannediyorum 15 sorti yapmıştır. Uçaklardan bir tanesi arızalıydı; ama, öteki uçak arızalı olduğu için, 20 nci sortide, zannediyorum arızalandı ve havaalanında beklemeye alındı. Yine, Sayın Bakanımızdan bu konuda da açıklama getirmesini bekliyoruz.

Yangında zarar gören Aşağı Karamanlar ve Durali Köylerinde niçin zamanında tedbir alınıp, bu köylerin niçin zamanında boşaltılmadığı konusu da ayrı bir araştırma konusudur.

Ayrıca, bu yangın söndürme çalışmaları sırasında -ihmal sonucu diyeceğim- görevi başında şehit olan insanların üzerlerine zimmetliydi bunlar ve şehit olan bu insanların üzerlerinde bir gaz maskesi ve en basit yangın araç ve gereçleri bulunmaması da, diğer bir soru şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Burada zarar gören köylülerimizin zararlarının nasıl ve ne zaman giderileceği sorusunu, bir kere daha gündeme getirmek durumundayım.

Ayrıca, tabiî ki, olayda sabotaj ihtimalinin olup olmaması konusu da çok önemlidir. Bölgede yaptığımız çeşitli araştırmalar, bir bakıma sabotaj ihtimalini ortaya koymaktadır; ama, bazı bakımlardan, bölgenin yapısı dolayısıyla, kendi başına, ayrı ayrı birkaç bölgede yangın çıkabileceği ihtimalini ortaya koymuştur, söylemde de kalmış olsa, koymuştur. Bunların da teker teker incelenmesine gerek vardır. Antalya bölgemizin, tüm Akdeniz Bölgemizi simgeleyen özelliklere sahip olması dolayısıyla, turizm bölgesi olması dolayısıyla, burada yapılacak araştırmaların, Türkiye'deki orman yangınlarına ve orman köylülerine karşı yapabileceğimiz yardımların ortaya konulması bakımından bir sembol teşkil edeceği için, özellikle burada bahsetmek istedim.

Böyle bir araştırmanın, tüm partiler ve tüm milletvekili arkadaşlarımız tarafından destekleneceğini ümit ediyorum ve bu vesileyle, şahsım ve Refah Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Denizolgun.

IX. – SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun, Antalya Milletvekili Ahmet Denizolgun’un, ileri sürmüş olduğu görüşten farklı bir görüşü şahsına atfetmesi nedeniyle konuşması

ORMAN BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

ORMAN BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) – Müsaade ederseniz bir konuyu düzeltmem lazım.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Düzeltme amacıyla istiyor, İçtüzüğün 69 uncu maddesine göre...

BAŞKAN – Sayın Bakan, zaten, sayın üye size atıf yaparak, açıklamada bulunmanızı istedi ve İçtüzüğümüzün 69 uncu maddesine göre, çok kısa olmak üzere, açıklama niteliğinde, size, görüşlerinizin bir anlamda farklı değerlendirmesi biçimindeki bir durumu düzeltmek üzere söz veriyorum.

ORMAN BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) – Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.

Aslında, ben, bu konuda siyaset yapmaktan yana değilim, polemik yapılmasından yana da değilim; ama, müsaade ederseniz, ortaya bir söz söylemem lazım. "Müslümanın Müslüman hakkında gıybet etmesi, onun ölü etini yemiş mertebesindedir" diyor; noktayı koyuyorum.

Sayın Ahmet Arif Denizolgun, konuşmasının bir bölümünde "son günlerde bize kafa tutan Yunanistan" tabirini kullandı. Türk tarihinin hiçbir döneminde ve hiçbir devresinde, Yunanistan, Türkiye'ye kafa tutmamıştır, tutamaz ve bundan sonra da tutmayacaktır! (ANAP sıralarından "Brovo" sesleri, alkışlar) Ama, siyaseten bir iki söz söylemek için Yunanistan'ı bu kadar onore etmenin de hiçbir anlamı yoktu.

VELİ ANDAÇ DURAK (Adana) – Tutmayacaktır değil, tutamayacaktır.

ORMAN BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Devamla) – Müsaade eder misiniz...

Bu kadar yalan ve yanlışa hiç gerek yok. Müsaade ederseniz, bunların hepsini düzeltmem lazım.

Şimdi, CL-215, CL-415... Türkiye, hiçbir zaman CL 415'i kiralamamıştır, hiçbir zaman... Burada, siz "kiraladığını" söylediniz. Çünkü, CL-415'ler, hiçbir zaman, dünyanın hiçbir yerinde kiralanmamıştır, hep satılmıştır.

İkincisi, ben, arızalı uçak kiralamadım. Ben, çok haysiyetli bir siyasetçiyim. Sizin gibi, birtakım medya mensupları da söyledi, onlara verdiğim cevap şuydu: "Uçak arızalı olursa, ben, siyaseten istifa ederim." Bunu, Türkiye medyası yazdı. Uçak çalıştıktan sonra, Ekimin 1'inde bitti görevi, Kayseri'ye gönderdim, Türk Hava Kuvvetlerinin Kayseri-Erkilet Hava Üssünde test edildi, sağlam raporu alındı, ilgililere söylendi. Aynı raporu size de getiririm; çünkü, ben bu konuda çok hassas bir insanım. Devletin bakanı, milletin parasını kullanır. Devletin bakanı milletin parasını çarçur ederse, bedelini ödemesi lazımdır. Bunu, siyaseten, parmak çoğunluğuyla filan geçmeye gerek yok; ben bu kadar açık bir siyasetçiyim.

Uçak, Avustralya firmasının değildir; bunu da yanlış biliyorsunuz.

AHMET ARİF DENİZOLGUN (Antalya) – Avustralya'dan geldi...

ORMAN BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Devamla) – Uçak, Avustralya'da yangın mücadelesini bitirdikten sonra, Avrupa'ya geçerken, biz yangın sezonunun ortasında kaldığımız için, o anda bulabileceğimiz uçak onlardı, havadan indirdik, Türkiye'ye getirdik. Dolayısıyla, bu uçaklar Avustralya'dan getirilmemiştir. Bunu araştırmaya gerek duyuyorsanız, önerge verirsiniz, araştırırsınız.

ikincisi, uçak Türkiye'ye gelmiştir; bakıma alınmıştır; o sırada orman yangını çıkmıştır. Uçak, arızalı değildir. Öyle, yedek parçası filan... Dünyanın neresinde yedek parçası uçağın üzerindedir?!. Dolayısıyla, uçak arızalı filan değildir, pahalı değildir.

"Çadırlar geç gelmiştir" diyorsunuz. Ben o gün orada idim; o gece televizyonlar bile verdi; devletin bakanı olarak Sayın Valiye talimat verdim, o akşam çadırlar oraya indi. Hatta, o günkü televizyon bantlarını alırsanız, görürsünüz, Valiye şu sözüm var: "Ben, devletin bakanıyım; bu çadırlar bu akşam gelmezse, size yarın hesabını sorarım" dedim. O gün, jandarma komutanlığı vasıtasıyla, gece saat 11'de çadırlar o köye gelmiştir.

Sizin dediğiniz gibi, CL-215 4 ton değil, 5 ton su almaktadır; hepsinin sicilleri vardır. Bu notu size -bizim bürokrasimizden- kim verdiyse, doğru vermemiştir. Şu anda bizim elimizde il il, gün gün, o ilin her günkü ısı istatistikleri, rutubet istatistikleri, yangın istatistiklerinin, hepsi vardır ve biz bu konuda fevkalade duyarlı davrandık. Hatırlarsanız, hafızanızı yoklayınız, yangının en pik noktasının olduğu tarihler arasında olağanüstü hal ilan ettik, bölgenin valileriyle, kuruluşlarıyla bir araya gelip kriz masaları kurduk. Orman yangınları açısından, bu sene, son on beş senenin en iyi senesi ise, bunun sebebi, bugün iktidardır -bizden önceki arkadaşların da olabilir, ben o konuda polemiğe girmiyorum- rakamlar bizim başarımızın ortasındadır.

Kemer'e 20 sorti filan yapılmadı; siz, gazete haberlerini bırakın. O gün tesadüfen orada idim. Kemer yangınını iki sortide söndürmüştür. Öyle, 10 bin dolarlık günlük ceza filan yoktur, bunları bilmeden konuşmayın. Sözleşmeye göre, biz uçağı teslim aldıktan sonra uçak firmasının bize mükellefiyetleri vardır. Esenboğa Havaalanına geldiği zaman, biz, uçağı resmen teslim almamıştık. Dolayısıyla, arızalı olması mümkün değil. 10 bin doları şuradan hatırlıyorsunuz: Günde üç defa, beş defa yangın ikazı verebiliriz. Uçak kalkmazsa... Her seferi 10 bin dolardır; yoksa, bir günlük 10 bin dolar olur mu?.. Tabiî ki, o zaman, adam, dört ay, akşama kadar yatar, 10 bin doları öder, üstüne para kazanır. Biz, bu milletin hakkını koruyamayacak kadar bu millete ihanet edecek insan değiliz! Bu konunun üzerine polemik yapmayın!

BAŞKAN – Sayın Bakan, toparlayabilir misiniz...

ORMAN BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Devamla) – Her şeyi söyleyebirsiniz. Ben, bu memlekette bir şey için yaşıyorum; iki tane özelliğim var; bir, düsütlüğüm, bir de çalışkanlığım. Bunlara leke geldiği an siyaseti bırakırım.

BAŞKAN – Sayın Bakan, toparlayalım lütfen.

ORMAN BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Devamla) – Bunlara tavır koyarsanız, sizin kalbinizi kıracak kadar da çok kötü cevaplar veririm.

"Vatandaşın canı yanmış, benim de canım yandı" gibi bir laf etmedim. Bakın, bunları düzeltiyorum. Öyle bir şey söylemedim, ben polemik de yapmadım.

HASAN DİKİCİ (Kahramanmaraş) – Sayın Bakan, cevap verirken kalp kırılır mı ?

ORMAN BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Devamla) – Efendim, kırılır...

HASAN DİKİCİ (Kahramanmaraş) – Kalp kırmamanız lazım...

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen toparlayalım...

ORMAN BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Devamla) – Ben, devletin bakanıyım. Benim görevim, bu milletin parasını helal ve temiz bir şekilde kullanmaktır; kullandığım para için de gelip Meclise hesap vermektir. Bunun dışında başka bir yol da tanımıyorum. Alnım açık ve benim teşkilatımın başı diktir. Bu sene 5 800 hektar yangın alanında kalmışsak, bu, bizim başarımızdır. Bunun üzerine polemik yapmaya gerek yok.

Hepinize teşekkür ediyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan...

ARİF AHMET DENİZOLGUN (Antalya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Bir dakika...

Sayın Bakan, izninizle "yanlış" sözcüğünü kabul edelim; ama "bu kadar yalancılığa gerek yok"taki "yalancı" sözcüğünü ve "kalp kırma" sözcüklerini maksadı aşan beyanlar olarak kabul edelim.

ARİF AHMET DENİZOLGUN (Antalya) – Ama, açıkça hakaret var Sayın Başkanım. Baştan sona söylenenlerin hepsi yanlıştır.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Orada bir hakaret yok...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz bir konuyu dile getirmek istiyorum.

Bu, bazı konuların araştırılması maksadıyla verilen ve genelde Mecliste de ittifak olan bir konu; yani, araştıralım, problemleri tespit edelim, çözüm yolları arayalım diye.

Biz, Sayın Bakan oraya çıkarken, bazı konulara açıklık getirecek zannıyla "buyursun" dedik; çünkü, normalde böyle bir usul de yoktur; araştırma önergesi esnasında, zaten, Sayın Bakanın da fikrine müracaat edilecektir; ama, biraz önce sizin buyurduğunuz gibi, yani "yalancılık" gibi, "haddini bildiririz" gibi birtakım sözcükler sarf etmesini de hiç uygun karşılamadık.

Biz burada kabadayılık yapmaya gelmedik Sayın Bakan; sizin böyle bir tavır sergilemenizi de hiç uygun görmedik.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Karamollaoğlu, o konudaki duyarlılığınızı, daha önce ben de telaffuz ettim ve Sayın Bakan da başıyla onayladı; yani, o sözler, bir anlamda, maksadı aşan beyanlar olarak, Sayın Bakan tarafından da kabullenildi. O açıdan, sanıyorum, bunun üzerinde daha fazla durmaya gerek yok.

ARİF AHMET DENİZOLGUN (Antalya) – Eğer, sözle onaylanmadığı sürece, benim birkaç dakikalık söz hakkım vardır.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Hayır efendim, siz böyle bir usul uygularsanız, içinden çıkamazsınız.

BAŞKAN – Sayın Denizolgun, bakın, bu işi o şekilde götüremeyiz.

ARİF AHMET DENİZOLGUN (Antalya) – Yalnız, açıkça itham var.

BAŞKAN – Bakın, itham değil. Sayın Bakan, "yalancılık" ithamını, benim uyarım üzerine geri aldığını, "kalp kırarım" sözünü maksadı aşan beyan olarak kabul ettiğini söyledi.

Şimdi, bunun ötesinde, uçakların kiralanıp kiralanmadığı, kaç ton su taşıdığı konusunda, aranızda, bir teknik -zabıtlara geçen- ihtilaf var.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Zaten araştırma yapılacak, o zaman bu ortaya çıkar.

BAŞKAN – Zaten araştırma yapılacak.

İzin verirseniz, çalışma süremiz de doldu.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Yalnız, bazı ithamlar oldu; böyle bir durumda, Ahmet Bey'in, bir iki kelimeyle de olsa, o ithamları cevaplandırması gerekir.

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, somut olarak, itham nedir?

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkanım, bakın, Sayın Bakan, zaten, o dönemde yeni bakan olmuştu. Biz, bu konuda, Sayın Bakanı itham eden...

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, Sayın Grup Başkanvekilim, izin verirseniz, şahsına yönelik hakaretin veya ithamın ne olduğunu Sayın Denizolgun söyleyebilir mi?

ARİF AHMET DENİZOLGUN (Antalya) – Müsaade ederseniz, birkaç dakikalık bir zaman alır.

BAŞKAN – Efendim, ben, bu müsaadeyi verebilmek için, şahsınıza yönelik hakareti algılayabilmek zorundayım.

ARİF AHMET DENİZOLGUN (Antalya) – Sayın Başkan, Sayın Bakan, benim ortaya koymuş olduğum belgelere dayalı konuşmamdan dolayı beni yalancılıkla itham etmiştir. Benim ortaya koyduğum bilgilerden dolayı, mesela 4,5 ton değil de 5 tondaki 500 kiloluk bir fark için bu kadar aşırı sinirlenmesi, benim şahsıma hakarette bulunması, benim orada ne kadar haklı olduğumu ortaya koyacaktır.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Bu, bir üsluptur.

ARİF AHMET DENİZOLGUN (Antalya) – Sayın Bakanımız, bölgedeki birçok insanın acısını bilmemektedir. Ben onları bildiğim için, durumu kendi adıma ortaya koymak zorundayım.

BAŞKAN – Sayın Denizolgun, izin verirseniz...

UĞUR AKSÖZ (Adana) – Çalışma süresi doldu.

ARİF AHMET DENİZOLGUN (Antalya) – Mesele, benim meselem değil.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz zaten dolmuş durumda. Burada ithama söz konusu olan bir tek sözcük "yalancılık"tı ve Sayın Bakan benim ricam üzerine geri aldı.

ARİF AHMET DENİZOLGUN (Antalya) – Geri almadı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aldı efendim. Bakın, ben de beyan ediyorum aldığını.

ARİF AHMET DENİZOLGUN (Antalya) – Kürsüde geri alsın.

BAŞKAN – Efendim, böyle bir usul yok.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Bakanın konuşması usulsüzdü Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ünaldı, lüzumsuz yere, lütfen...

Bakın, ben, burada, bütün her yere ilan ediyorum; Sayın Bakan geri aldı. O konuda itiraz etmiyor. Yani, bunu, böyle, polemik konusu yapmanın gereği yok.

VIII. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A)ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)

1. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı ve 36 arkadaşının, orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/23) (Devam)

2. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 29 arkadaşının, ormanlarımız ve orman köylülerimizin sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/36) (Devam)

3. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova ve 49 arkadaşının, orman yangınlarının önlenebilmesi için alınması gereken tedbirler ile yangınlardaki ihmal ve kusurların tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/103) (Devam)

4. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 27 arkadaşının, ormanlarımızın korunması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/173) (Devam)

5. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 20 arkadaşının, yangınların önlenmesi ve itfaiyeteşkilatının yeniden yapılanması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/183) (Devam)

6. – AntalyaMilletvekili Arif Ahmet Denizolgun ve 24 arkadaşının, Antalya’da meydana gelen orman yangınında zarar görenlere yapılacak yardımın belirlenmesi ve yangınların söndürülmesinde alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/198) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, grupların görüşmeleri tamamlanmamıştır; ancak, çalışma süremiz de dolmuştur. Bu nedenle, komisyonlara üye seçimi yapmak ve sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 12 Kasım 1997 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.02

 

VII.- SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Avukatlık Kanununa ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3447)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim. 25.8.1997

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

SORULAR

1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/a maddesinin Anayasa Mahkemesince iptali üzerine doğan hukuki boşluğu doldurmak amacıyla hazırlanan tasarı komisyondan geçip TBMM Genel Kuruluna arzedilmiştir.

Anayasanın 153/4 maddesi bu tür teklif veya tasarıların öncelikle görüşülüp karara bağlanmasını emretmektedir. Bu amir hükme rağmen tasarı TBMM Genel Kurulu Gündeminde çok uzun zamandır beklemektedir.

Tasarının TBMM Genel Kurulunda öncelik ve ivedilikle görüşülmesi hususunda çalışacak mısınız?

2. Avukatlık Kanununda değişiklik yapılması öteden beri istenen bir husustur. Bu konudaki çalışmalarınız hangi aşamadadır. Bu konunun dahi öncelik ve ivedilik taşıyan iş olduğunu düşünüyor musunuz?

3. Baroların gelir kaynakları arasında “İl Özel İdareleri ve Belediyeler tarafından yapılan yardımlar” da yer almaktadır. Bu hüküm yeterince uygulanmakta mıdır? Bugüne kadar kaç baro ne kadar ve nereden yardım almıştır?

İçişleri Bakanlığı Mahallî İdareler Genel Müdürlüğünce, Baroların Gelirlerine dair Avukatlık Kanununun ilgili maddesine ilgi tutularak bir yazı çıkarıldığında Baroların Belediyeler ve İl Özel İdarelerinden yardım almaları kolaylaşacaktır. Konu hakkında İçişleri Bakanlığı ile temaslarınız olabilir mi?

T.C.

Adalet Bakanlığı

Bakan: 3986 6.11.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İLGİ: Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 10.10.1997 tarihli, A.01.0.GNS.0.10.00.02-8782 sayılı yazınız.

İlgi yazı ekinde alınan, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın 7/3447 ve Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel’in 7/3516 Esas No’lu yazılı soru önergelerine verilen cevap örnekleri ikişer nüsha halinde ilişikte sunulmuş olup, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın 7/3447 Esas Nolu soru önergesinin (3) numaralı bölümünde yer alan soruyla ilgili cevapların derlenmesi için Millet Meclisi İçtüzüğünün 99 uncu maddesinin beşinci fıkrası uyarınca bir aylık ek süre verilmesine müsaadelerinizi arz ederim.

M. Oltan Sungurlu

Bakan

Sayın Ertuğrul Yalçınbayır Bursa Milletvekili

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/3447 Esas no’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2 nci maddesindeki iptal davası açılmasını kişisel menfaat ile sınırlayan hüküm, Anayasa Mahkemesinin 21.9.1995 tarih ve E:1995/27, K: 1995/47 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve bu karar 10.4.1996 tarihli ve 22607 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle ortaya çıkan yasal boşluğun giderilmesi amacıyla hazırlanan iptal davası açma hakkının yeniden “menfaat ihlaline” bağlanmasını ve paranın satın alma gücündeki azalma dikkate alınarak, Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerindeki duruşma yapılmasını belirleyen parasal sınırın yükseltilmesini öngören İdari Yargılama Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Tasarısı (S. Sayısı: 145) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul gündeminde bulunmaktadır.

Tasarının kanunlaşması için gereken çaba gösterilecektir.

2. 1136 sayılı Avukatlık Kanununda yapılması planlanan değişiklik çalışmalarıyla ilgili olarak Türkiye Barolar Birliği ile Ankara, İzmir, Adana ve İstanbul baro başkanlarına yazılarak bu konudaki görüş ve önerileri istenilmiş olup, Barolar Birliği ile muhtelif barolardan alınacak görüş ve öneriler değerlendirilerek günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek değişiklikleri içeren Kanun Tasarısı hazırlanacaktır.

3. 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 180 inci maddesine göre baroların İl özel idareleri ve belediyelerden yardım alıp almadıkları, almışlarsa miktarının bildirilmesi 17.10.1997 tarih ve B.030.HİG.0000008 Avk.I05-15921 sayılı yazımız ile Türkiye Barolar Birliğinden istenilmiş ve alınan 21.10.1997 tarihli ve IV-1/1854 sayılı cevabi yazıda, baroların bütçelerinin ayrı olduğu, bu nedenle tüm barolara yazılarak bilgi istenildiği, bilgi geldikçe Bakanlığıma iletileceği bildirilmiştir.

Bu itibarla soru önergenizin (3) numaralı bölümünde yer alan husus daha sonra cevaplandırılacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu Adalet Bakanı

2.- Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, İlahiyat Fakültesi mezunlarının öğretmenliğe alınmadığı iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3471)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay tarafından Yazılı olarak cevaplandırılmasını talep etmekteyim.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 11.9.1997

Dr. Kâzım Arslan

Yozgat

1. Son atama döneminde Bakanlığınızca neden Din Dersi Öğretmeni alınmamıştır?

2. İlahiyat Fakültesi mezunlarının öğretmenlik yapmaları ile ilgili kısıtlamalar getirildiği veya getirileceği haberleri doğru mudur?

3. Şayet doğru ise böyle bir uygulamaya neden gerek duyulmuştur?

4. Şayet bu haberler doğru ise, diğer Fakülte mezunları doğrudan atanırken, İlahiyat mezunlarının kendi branşlarıyla ilgili sahada bile, öğretmenliklerinin kısıtlanmasının yanlışlığını nasıl izah edebilirsiniz? (Yüksek Lisans şartı v.b. engellemeler)

5. Din dersi Öğretmeni alınmaması da bu kısıtlamalarla ilgili midir?

6. Sizce insanlarımız İlahiyat Fakültesi’ni tercih etmekle ve bitirmekle suç mu işlemişlerdir, bu insanlar potansiyel suçlu mudurlar?

7. Bu tür kasıtlı olduğuna inandığım uygulamaların neticesi, Hükümetinizce, acaba gelecekte İlahiyat mezunlarına, Türkiye’de yaşama hakkı tanımamaya kadar vardırılacak mıdır?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı: B.08.0.APK.0.03.01.00-022/3012

Konu: Soru Önergesi 10.11.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: TBMM Başkanlığının 10.10.1997 tarih ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/3471-8515/22474 sayılı yazısı.

Yozgat Milletvekili Sayın Kâzım Arslan’ın “İlâhiyat Fakültesi mezunlarının öğretmenliğe alınmadığı iddiasına ilişkin” yazılı soru önergesinde yer alan soruların cevapları aşağıda belirtilmiştir.

1. 1997-1998 öğretim yılından itibaren sekiz yıllık kesintisiz ilköğretime geçilmesi nedeniyle liselerin orta kısmında görev yapan öğretmenler önümüzdeki yıllarda ilköğretim okullarında görevlendirilecektir. İmam Hatip liselerinin orta kısmındaki Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmenleri ile 1996 yılında İlâhiyat Fakültesi mezunu olan ve sınıf öğretmeni olarak atananlar, branş öğretmeni olarak görevlendirilecektir.

Bu nedenle, bu atama döneminde Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi öğretmeni atanması yapılmamıştır.

2. “Öğretmenliğe Atanacakların Atanmalarına Esas Olan Branşlarıyla Mezun Oldukları Yüksek Öğretim Programları ve Aylık Karşılığı Okutacakları Derslere” ilişkin kararda, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersleri ders ücreti karşılığı okutulacak dersler arasında yer aldığından ilâhiyat fakültesi mezunlarının öğretmenlik yapmalarının kısıtlanması söz konusu değildir.

3. 1997 öğretim yılı atama döneminde sadece Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi branşında değil, Kız Meslek Liselerinin tüm branşlarında ve Endüstri Meslek Liselerinin birçok branşlarında da öğretmen alınmamış, acil ihtiyaç duyulan 26 branşta 16351 kadro için öğretmen alınması uygun görülmüştür. Bundan sonraki öğretmen atamaları için kadro temini çalışmaları sürdürülmektedir. Kadro temin edildiğinde genel öğretmen ihtiyacı çerçevesinde bu bölüm mezunları da değerlendirilecektir.

4. İlâhiyat Fakültesi mezunları bugüne kadar öğretmen olarak atanmışlardır. Bundan sonraki dönemlerde ihtiyaç oranında mesleğe alınacaklardır.

Arz ederim.

Hikmet Uluğbay

Millî Eğitim Bakanı

3.- Yozgat Milletvekili Abdullah Örnek’in, bilgisayar alımı ihalesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3480)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Abdullah Örnek

Yozgat

1. Bilgisayar alımıyla ilgili ihale yapılmış mıdır?

2. İhalede Koç Holdinge bağlı Koç Unisys Bilgisayar Firması teklif verdi mi? Kaç firma teklif verdi?

3. Koç Holdinge bağlı firmanın gözetildiği söylentileri gazetelerde yer almaktadır. Bu doğru mudur?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı: B.08.0.APK.0.03.01.00-022/3004

Konu : Soru Önergesi 10.11.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: T.B.M.M. Başkanlığının 10.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3480-8541/22595 sayılı yazısı.

Yozgat Milletvekili Sayın Abdullah Örnek’in “Bilgisayar alımı ihalesine ilişkin” yazılı soru önergesinde yer alan soruların cevapları aşağıda belirtilmiştir.

1. Bakanlığımız bünyesinde yer alan birimlerin bilgisayar ihtiyacı için 1997 yılı içerisinde iki adet milletlerarası ihale açılışı gerçekleştirilmiştir. Bunlardan birincisi olan 160 Bilgisayar Laboratuar Okul İhalesi 18 Mart 1997 tarihinde, diğeri ise, Yönetim Bilgi Sistemi olan İLSİS ihalesi 7 Nisan 1997 tarihinde açılmıştır.

2. Bilgisayar Laboratuar okul ihalesi için beş, Yönetim Bilgi Sistemi ihalesi için onüç firma teklif vermiştir. Koç-Unisys firması ise sadece Yönetim Bilgi Sistemi ihalesine teklif vermiştir.

3. Bakanlığımıza bağlı birimlerin bilgisayar ihtiyacı için 1997 yılında açılan ve yukarıda bahsedilen bilgisayar ihalelerinin değerlendirme işlemleri halen devam etmekte olup hiç bir firmanın gözetilmesi söz konusu değildir. Yukarıda adı geçen Koç-Unisys Firmasının anılan ihalede kayırıldığı yolunda basında yer alan bilgiler doğru değildir.

Arz ederim

Millî Eğitim Bakanı

Hikmet Uluğbay

4.- Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Hac organizasyonunda bazı personelin yasalara aykırı olarak görevlendirildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H.Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3488)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

Fuat Çay

Hatay

 

1. 1997 Hac Organizasyonunda Başbakanlık eski müsteşar vekili O. Kadri Keskin, Personel ve Prensipler eski Genel Müdürü Nevzat Pakdil, Yüksek Denetleme Kurulu Üyesi Kemal Efendioğlu hangi yasal dayanakla görevlendirilmişlerdir?

2. Hac seyahatiyle ilgili kararname ve buna dayanılarak çıkarılan yönerge böyle bir görevlendirmeye cevap vermekte midir?

3. Bu görevliler orada hangi çalışmalarda bulundular, Hac seyahati dönüşünde Başbakanlığa veya Başkanlığa herhangi bir rapor, çalışma ya da öneri sunmuşlar mıdır?

4. Bu kişilere harcırah ödenmiş midir? Ödendiyse ne kadardır?

T.C.

Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı

Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.02.1.DIB.0.61-012/1040

Konu : Soru Önergesi 7.11.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 10.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-8775 sayılı yazınız.

Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın Bakanlığıma tevcih ettiği 7/3488-8551, 7/3491-8554, 7/3492-8555, 7/3493-5556, 7/3495-8558 sayılı yazılı soru önergelerine verilen cevaplar ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

H.Hüsamettin Özkan

Devlet Bakanı

Hatay Milletvekili Sayın Fuat Çay’ın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından cevaplandırılmak üzere verdiği 7/3488-8551 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

1-2-3-4. Hac ve Umre Seyahatleri İle İlgili İşlerin Diyanet İşleri Başkanlığı’nca Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 24. maddesinde Başkanlığın hac ve umre seyahati için kendi kuruluşundan ve dışarıdan personel görevlendirilebileceği hükmü yer almıştır. Aynı yönetmeliğin 8. maddesinin (d) bendinde de yurtiçinde ve yurtdışında görevlendirilecek personelin adet vasıf ve görevlendirilme usullerini karara bağlamak ve bunlara ödenecek ücretleri tespit etmek görevi Hac İşleri Yüksek Kurulu’na verilmiştir.

Başkanlığımızın bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığı 31.3.1997 tarih ve 353 sayılı yazısı ile Başbakanlık Müsteşar Vekili Sayın O. Kadri Keskin, Personel ve Prensipler Genel Müdürü Sayın Nevzat Pakdil ve Yüksek Denetleme Kurulu Üyesi Sayın Kemal Efendioğlu’nun 1997 yılı hac organizasyonunu müşahade etmeleri amacıyla hacca gönderilmelerini talep etmiştir. Devlet Bakanlığının bu talebi Hac İşleri Yüksek Kurulu’nda görüşülmüş ve adıgeçenlerin sadece masrafları karşılanmak üzere hac organizasyonunu daha yakından müşahade etmeleri amacıyla yukarıda zikredilen yönetmelik hükümleri uyarınca hacca götürülmelerine karar verilmiştir. Bu kişilere ayrıca herhangi bir harcırah da ödenmemiştir.

Bu kişilerden Başbakanlık eski Müsteşar Vekili O. Kadri Keskin rahatsızlanarak hacdan önce Türkiye’ye dönmek zorunda kalmıştır. Diğerleri ise hac seyahati ile ilgili müşahadelerini yazılı olarak Hac Dairesi Başkanlığına bildirmişlerdir.

5.- Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, “misafir” olarak Hacca götürülen kişilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H.Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3491)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

Fuat Çay

Hatay

1.1992-1997 yılları arasında “misafir” olarak kimler Hacca götürülmüştür? Bu kişilerin görevleri nedir?

2. Bu kişilerin masrafları Hac Hesabından mı karşılanmıştır?

3. Bu uygulamanın hukukî dayanağı nedir?

T.C.

Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı

Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.02.1.DIB.0.61-012/1040

Konu : Soru Önergesi 7.11.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 10.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-8775 sayılı yazınız.

Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın Bakanlığıma tevcih ettiği 7/3488-8551, 7/3491-8554, 7/3492-8555, 7/3493-5556, 7/3495-8558 sayılı yazılı soru önergelerine verilen cevaplar ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

H.Hüsamettin Özkan

Devlet Bakanı

Hatay Milletvekili Sayın Fuat Çay’ın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından cevaplandırılmak üzere verdiği 7/3491-8554 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

Hac ve Umre Seyahatleri İle İlgili İşlerin Diyanet İşleri Başkanlığı’nca Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 8. maddesinin (a)bendinde; yurtiçinde ve yurtdışında hac ve umre işleri ile ilgili hususların uygulama esaslarını tespit etmek görevi Hac İşleri Yüksek Kurulu’na verilmiştir. Ayrıca yönetmeliğin aynı maddesini (i) bendinde de, bu yönetmelikte bulunmayan hususlar hakkında karar alma yetkisi yine aynı kurula verilmiştir.

Bu bağlamda Hac İşleri Yüksek Kurulu, 1993 yılından itibaren Başkanlığımızca yürütülen hac organizasyonunun tanıtılması maksadıyla Başkanlık makamınca uygun bulunacak sayıda basın mensubu ve davetlinin misafir olarak hacca götürülmesine ve masraflarının da hac hesabından karşılanmasına karar vermiştir.

1993 yılından itibaren Milletvekilleri, Basın Mensupları, Üniversite Öğretim Üyeleri, Eski Diyanet İşleri Başkanları, bazı üst düzey bürokratlar ve Türk Topluluklarından bazı temsilciler hacca götürülmüştür. Bunların masrafları hac hesabından karşılanmış olup kendilerine ayrıca herhangi bir harcırah ödenmemiştir.

6.- Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, hacca giden milletvekili sayısına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H.Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3492)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

Fuat Çay

Hatay

1.1992-1997 yılları arasında hacca giden milletvekilli sayısı, yıllar itibarıyla ne kadardır?

T.C.

Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı

Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.02.1.DIB.0.61-012/1040

Konu : Soru Önergesi 7.11.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 10.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-8775 sayılı yazınız.

Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın Bakanlığıma tevcih ettiği 7/3488-8551, 7/3491-8554, 7/3492-8555, 7/3493-5556, 7/3495-8558 sayılı yazılı soru önergelerine verilen cevaplar ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

H.Hüsamettin Özkan

Devlet Bakanı

Hatay Milletvekili Sayın Fuat Çay’ın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından cevaplandırılmak üzere verdiği 7/3492-8555 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

Başkanlığımızca masrafları karşılanmak suretiyle 1992-1997 yılları arasında hacca götürülen milletvekili sayısı aşağıda çıkarılmıştır:

1992 Yok

1993 25

1994 17

1995 8

1996 Yok

1997 yılı hac mevsiminde de Hac İşleri Yüksek Kurulu uyarınca masrafları alınmak suretiyle 59 milletvekili kısa süreli olarak hacca gitmişlerdir.

7.- Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Hac hesabından yapılan harcamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H.Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3493)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

Fuat Çay

Hatay

1. 1992-1997 yılları arasında “Hac Hesabı’nda ne kadar para birikmiştir? Yapılan harcama nedir?

2. Bu hesaptan Diyanet Vakfına devredilen miktar ne kadardır?

3. Hac ve Umre yönergeleri gereği, Hac ve Umre seyahati düzenleyen Din Hizmetleri Müşavirliklerince, hac borcu olarak Diyanet Vakfı’na aktarılmayan para var mıdır? Varsa aktarılmayan hangi paralar hangi yıllara aittir? Aktarılmama gerekçesi nedir?

4. Bonn, Brüksel, Kopenhag, Lahey, Viyana din hizmetleri müşavirliklerinin hac borcu ne kadardır? Bu paralar ilgili ülkelerde hangi bankalardadır?

Bu paraların toplandığı hesaplar kimin adına açılmıştır ve hesap numaraları nedir?

T.C.

Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı

Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.02.1.DIB.0.61-012/1040

Konu : Soru Önergesi 7.11.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 10.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-8775 sayılı yazınız.

Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın Bakanlığıma tevcih ettiği 7/3488-8551, 7/3491-8554, 7/3492-8555, 7/3493-5556, 7/3495-8558 sayılı yazılı soru önergelerine verilen cevaplar ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim. H.Hüsamettin Özkan

Devlet Bakanı

Hatay Milletvekili Sayın Fuat Çay’ın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından cevaplandırılmak üzere verdiği 7/3493-8556 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

1.2.3-(Ek 1), (Ek 2), (Ek 3) çizelgeler.

4. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız için Din Hizmetleri Müşavirliklerimizce düzenlenen hac organizasyonlarında hacı adaylarından alınan hac ücretleri, bu ülkelerdeki Din Hizmetleri Müşavirlikleri adına veya o ülkede kurulan Vakıf veya birlikler adına açılan hac hesaplarına yatırılmaktadır.

Bu hesaplardan para çekmeye yetkili kişiler (birden fazladır.) Büyükelçilik oluru veya Vakıf ve birlik Yönetim Kurullarınca tesbit edilmektedir.

1992-1997 YILLARI ARASI HAC HESAPLARI

GELİR-GİDER DURUMU

1 9 9 2 Y I L I

GİDERLER GELİRLER

82 522 168 - SAR 1 149 981 - SAR

1 500 - DEM 5 213 265 - DEM

15 847 226 - USD 70 575 482 - USD

177 922 171 755 - TL 710 155 - NLG

3 500 000 - BEC

727 250 - ATS

52 672 - AUD

127 722 - CHF

7 839 140 504 - TL

1 9 9 3 Y I L I

GİDERLER GELİRLER

98 304 925 - SAR 235 651 - SAR

100 - DEM 6 886 373 - DEM

9 350 255 - USD 58 948 262 - USD

24 494 - ATS 922 670 - NLG

205 386 189 764 - TL 5 369 880 - BEC

270 058 - DKK

101 497 - FRF

1 069 640 - ATS

70 666 - AUD

93 730 - CHF

8 749 451 597 - TL

1 9 9 4 Y I L I

114 427 826 - SAR 7 288 - SAR

2 772 - DEM 9 452 696 - DEM

10 192 078- USD 67 351 445 - USD

600 722 402 562 - TL 1 227 230 - NLG

6 834 765 - BEC

825 234 - DKK

647 094 - FRF

2 107 442 - ATS

82 937 - AUD

191 032- CHF

21 484 498 542 - TL

1 9 9 5 Y ILI

120 700 002 - SAR 35 100 - SAR

3 585 - DEM 8 642 460 - DEM

14 247 999 - USD 70 028 516 - USD

791 496 901 150 - TL 995 217 - NLG

4 570 058 - BEC

857 176 - FRF

2 231 512 - ATS

110 480 - AUD

81 996 107 318 - TL

1 9 9 6 Y I L I

125 074 800 - SAR 6 298 529 - SAR

14 092 371 - USD 5 100 000 - DEM

1 356 170 809 756 - TL 72 885 581 - USD

835 233 - NLG

4 734 957 - BEC

751 012 - FRF

3 012 224 - ATS

91 286 - AUD

245 472 - SEK

54 677 329 381 - TL

NOT: 1997 Yılı Hac Hesapları sonuçlanmadığından gelir ve harcamaları çıkarılamamıştır.

1992-1997 Yılları Arası Hac Hesabından Diyanet Vakfına Aktarılan Miktarların Durumu

Y I L I AKTARILAN MİKTAR

1992 66 174 558 246 - TL

1993 83 969 794 913 - TL

1994 389 932 475 380 - TL

1995 663 893 992 055 - TL

1996 1 137 658 648 067 - TL

Yurtdışı Müşavirliklerinden Hesabımıza İntikal Etmeyen Meblağlar

ÜLKE ADI : HANGİ YILA AİT OLDUĞU : TOPLAM BORCU :

ALMANYA (Bonn) 1997 Yılı Haccı 3 077 955 - DEM

(Hesap mutabakatları sağlanmış olup bu meblağ en kısa sürede havale edilecektir.)

DANİMARKA (Kopenhag) 1992 Yılı Haccı 10 000 - USD

(Roskilde Caminin alımında Danimarka Türk Diyanet Vakfının maddi açıdan sıkıntıda olması sebebiyle anılan Vakıf bu borcunu 1998 yılı içerisinde ödeyecektir.)

8.- Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, hac organizasyonunda görevlendirilen personele ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H.Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/3495)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

Fuat Çay Hatay

1. 1992-1997 yılları arasında hac organizasyonunda görevlendirilecek görevlilerin sayısını ve vasıflarını açıkça belirten Hac İşleri Yüksek Kurulu kararı alınmış mıdır?

2. Aynı dönemde Başkanlık personeli dışında, harcırah ödenerek kurum dışından görevli gönderilmiş midir?

3. Aynı dönemde, kiralama, müşavere ekibi ve karşılama personeli olarak kimler görevlendirilmiştir?

Bunlar arasında kamu görevlisi olanlar kaç kişidir? Bulundukları görevler nedir?

4. Müşavere heyeti nedir? Hangi görevleri yapmaktadır?

5. Bu görevlendirmelerin yasal dayanağı var mıdır?

T.C.

Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı

Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.02.1.DIB.0.61-012/1040

Konu : Soru Önergesi 7.11.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 10.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-8775 sayılı yazınız.

Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın Bakanlığıma tevcih ettiği 7/3488-8551, 7/3491-8554, 7/3492-8555, 7/3493-5556, 7/3495-8558 sayılı yazılı soru önergelerine verilen cevaplar ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

H.Hüsamettin Özkan

Devlet Bakanı

Hatay Milletvekili Sayın Fuat Çay’ın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından cevaplandırılmak üzere verdiği 7/3495-8558 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

1. Hac organizasyonunda görevlendirilecek personel, her yıl Hac İşleri Yüksek Kurulu’nca çıkarılan Hac Yönergesindeki esaslara göre yapılmaktadır. Bu yönergede din görevlilerinin sayısı ve özellikleri yer aldığı gibi, hacla ilgili diğer işlemlerin nasıl yürütüleceğini belirleyen esaslar da yer almaktadır.

Yukarıda işaret ettiğimiz gibi Hac Yönergesi, Hac İşleri Yüksek Kurulunun kararı ve Diyanet İşleri Başkanının onayı ile yürürlüğe girmektedir. Buna rağmen hac organizasyonu ile ilgili her iş her teklif ve tasarı mutlaka Hac İşleri Yüksek Kurulu’nca görüşülür ve karara bağlanır.

Hac organizasyonunun Suudi Arabistan safhasında kafile başkanı ve din görevlilerinin dışında önemli vazifeler ifa edecek ekipler de -Ev kiralama, karşılama, yerleştirme, kayıp ve cenaze ekipleri gibi- Diyanet İşleri Başkanlığı Yurtdışı Hac İşleri Yürütme Yönergesindeki esaslara göre şekillenmektedir.

Suudi Arabistan’daki gelişmelere ve mevzuat değişikliklerine göre Hac İşleri Yüksek Kurulu ek kararlarla önceden belirlediği personeli bazan % 1-2 nispetinde artırabilmekte veya azaltabilmektedir.

2. Hac organizasyonlarında Yönetmeliğin 24 üncü maddesi uyarınca, Başkanlık personeli dışında çok az da olsa görevlendirmeler yapılmaktadır. Öncelikle hac sağlık ekiplerinde görev alan doktor, hemşire, sağlık memuru, eczacı, hastabakıcı, laborant, röntgenci vb. sağlık personeli Sağlık Bakanlığı, SSK, Tıp Fakülteleri ve diğer kurum personelinden oluşturulmaktadır. Bunun dışında ihtiyaç ve zaruri hallerde Başbakanlık ve ilgili Bakanlık personelinden de şoför, hizmetli, memur, müfettiş vb. kimselere de görev verildiği olmuştur. Bunlara görevlendirildikleri ekiplere ve yaptıkları işe göre Hac İşleri Yüksek Kurulu’nca belirlenen ücret ödenmiştir.

3. Kiralama Ekibi : Kiralama ekipleri Başkanlık ve T.Diyanet Vakfı personelinden oluşturulmaktadır. Ağırlıklı olarak dil bilen ve idarecilik vasıfları olan kişilerden seçilmektedir. Bunlar başmüfettiş, müfettiş, şube müdürü, il ve ilçe müftüsü, vaiz, murakıp, şef, uzman, memur, İ.H. vb. kişilerdir.

Müşavere Heyeti : Türk hac organizasyonu ile ilgili gözlemlerde bulunmak üzere Başbakanlık, Başkanlık, İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri, Emniyet ve çeşitli Bakanlıklarda görev yapan üst düzey bürokratlardan görevlendirilmiştir.

Karşılama Personeli : Başkanlık merkez ve taşra teşkilatında görev yapan uzman, şef, memur ve İ.H.’lerden oluşturulmaktadır. Zaruri hallerde Başbakanlık ve diğer Bakanlık personelinden de görevlendirmeler yapılmaktadır.

4. Müşavere heyeti Başkanlık hac organizasyonuna yeni bir veche kazandırmak maksadıyla 1992-94 yıllarında üst düzey bürokratlardan oluşturulmuştur. Bu ekipte İlahiyat Fakültelerinde görev yapan öğretim üyeleri, Hac Komisyonu Üyeleri ve çeşitli Bakanlıkların üst düzey bürokratlarından istifade edilmeye çalışılmıştır. Ancak üç yıllık uygulama neticesinde istenilen sonuca ulaşılmaması sebebiyle bir daha böyle bir ekip oluşturulmamıştır.

5. Bu görevlendirmeler “Hac ve Umre Seyahatleriyle İlgili İşlerin Diyanet İşleri Başkanlığı’nca Yürütülmesine Dair Yönetmelik” in 8 inci maddesinin (d) bendindeki “Yurtiçinde yurtdışında görevlendirilecek personelin adet vasıf ve görevlendirme usullerini karara bağlamak ve bunlara ödenecek ücret miktarını tesbit etmek” ile aynı yönetmeliğin 24 üncü maddesindeki “Başkanlığın hac ve umre seyahati için kendi kuruluşundan ve dışarıdan personel görevlendirebileceği............” hükümleri uyarınca yapılmaktadır.

9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in, İstanbul-Sultanbeyli’de Cuma günleri askerî birlik görevlendirildiği iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3504) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, İçişleri Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delâletlerinizi saygılarımla arz ederim. 18.9.1997

Mehmet Ali Şahin

İstanbul

Soru : Kara Kuvvetleri Komutanlığı - İstanbul 2 nci Zırhlı Tugay Komutanı’nın bizzat başında bulunduğu bazı birliklerin, Cuma günleri, Sultanbeyli’de, ana cadde üzerinde hazır kıta bekledikleri istihbar olunmuştur.

1. Bunun sebebi nedir?

2. Bu konuda İstanbul Valiliğinin herhangi bir talebi söz konusu mudur? Böyle bir talep vaki olmuşsa, talebin tarih ve numarası nedir?

3. Böyle bir talep vaki olmadan bu askerî tedbirler alınıyorsa, alanlar hakkında ne gibi işlem yapılması düşünülmektedir?

T.C.

İçişleri Bakanlığı HRK : 7500-797-97/ASYŞ.Ş.ŞİK.(283402)

Konu : Yazılı Soru Önergesi. 7.11.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Genel Sekreterlik)

İlgi : TBMM Başkanlığının 10.10.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-8791 (7/3504 8574/022669) sayılı yazısı.

1. İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in verdiği ve ilgi ile İçişleri Bakanlığınca cevaplandırılması istenilen soru önergesi hakkında gerekli incelemeler yapılarak, tespit edilen hususlar müteakip maddelerde belirtilmiştir.

2. Soru : “Kara Kuvvetleri Komutanlığı-İstanbul 2 nci Zırhlı Tugay Komutanı’nın bizzat başında bulunduğu bazı birliklerin, Cuma günleri Sultanbeyli’de, ana cadde üzerinde hazır kıt’a bekledikleri istihbar olunmuştur. Bunun sebebi nedir? Bu konuda İstanbul Valiliğinin herhangi bir talebi söz konusu mudur? Böyle bir talep vaki olmuşsa, talebin tarih ve numarası nedir?

Cevap : İstanbul ilinin muhtelif camilerinde Cuma namazını müteakip yasadışı gösteri ve yürüyüş ile protesto eylemi yapılacağına dair bir takım bilgiler alınması nedeniyle, yapılması muhtemel yasadışı eylemlerle ilgili olarak Emniyet Kuvvetlerince önlenememesi durumunda müdahale etmek üzere, İl Valiliğinin talebi ile “5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11/D maddesi” gereğince Sultanbeyli de dahil olmak üzere uygun görülen yerlerde Askeri Birlikler ihtiyat kuvveti olarak bekletilmektedir. Bu konuda en son talep 9.10.1997 gün ve 110810 sayılı yazı ile yapılmıştır.

3. Soru : “Böyle bir talep vaki olmadan bu askeri tedbirler alınıyorsa, alanlar hakkında ne gibi işlem yapılması düşünülmektedir?

Cevap : Birlikler Valiliğin kuvvet talebi ile görevlendirilmektedir.

Bilgilerini arz ederim. Murat Başesgioğlu

İçişleri Bakanı

10.- Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel’in, yargı yolu ile görevine dönen kamu görevlilerinin ve yürütmeyi durdurma kararlarının sayısına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3516)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Oltan Sungurlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu arz ederim.

Saygılarımla.

Abdülkadir Öncel

Şanlıurfa

1. DYP-SHP-CHP Hükümetleri döneminde görevinden alınan kamu görevlilerinden kaç kişiden kaçı yargı yolu ile görevine döndü? Bu dönemde mahkemede haklarını kazananların oranı yüzde kaçtır? Bu dönemde yürütmeyi durdurma kararı kaç tanedir?

2. RP-DYP Hükümeti döneminde görevinden alınan kamu görevlilerinden kaç kişi yargı yolu ile görevine döndü? Bu dönemde mahkemeden haklarını kazananların oranı yüzde kaçtır? Bu dönemde yürütmeyi durdurma kararı kaç tanedir?

3. ANAP-DSP-DTP Hükümeti döneminde görevinden alınan kamu görevlilerinden kaç kişi yargı yolu ile görevine döndü? Bu dönemde mahkemeden haklarını kazananların oranı yüzde kaçtır? Bu dönemde yürütmeyi durdurma kararı kaç tanedir?

T.C.

Adalet Bakanlığı

Bakan: 3986 6.11.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 10.10.1997 tarihli, A.01.0.GNS.0.10.00.02-8782 sayılı yazınız.

İlgi yazı ekinde alınan, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın 7/3447 ve Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel’in 7/3516 Esas No’lu yazılı soru önergelerine verilen cevap örnekleri ikişer nüsha halinde ilişikte sunulmuş olup, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın 7/3447 Esas Nolu soru önergesinin (3) numaralı bölümünde yer alan soruyla ilgili cevapların derlenmesi için Millet Meclisi İçtüzüğünün 99 uncu maddesinin beşinci fıkrası uyarınca bir aylık ek süre verilmesine müsaadelerinizi arz ederim.

M.Oltan Sungurlu

Adalet Bakanı

T.C.

Adalet Bakanlığı

Bakan Sayın Abdülkadir Öncel

Şanlıurfa Milletvekili

T.B.M.M.

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/3516 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Soru önergesine konu olan hususlarla ilgili olarak Bakanlığımda istatistiki bilgi bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu

Adalet Bakanı

11.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Karayolları 7 nci Bölge Müdürlüğünün faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/3517)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki suallerime sayın Bayındırlık ve İskân Bakanının yazılı cevap vermesine delâletlerinizi saygıyla arzederim. 22.9.1997

Musa Uzunkaya

Samsun

Soru l. Bakanlığınız bünyesinde , Karayolları Genel Müdürlüğünüz 1997 yılı program hedeflerine ne oranda ulaşabilmektedir?

Soru 2. Karayolları 7 nci Bölge Müdürlüğümüz-ki, seçim bölgeniz olan Sinop’la, bölge müdürlüğü merkezi olan seçim bölgem Samsun aynı bölgenin hizmet ağı içerisindedir- ne oranda 1997 yılı yatırım hizmet ve hedeflerine ulaşabilmektedir?

Soru 3. 25.8.1997 Pazartesi sabahı Sinop’tan Boyabat’a Dranaz geçidinden intikal ederken, geçidin en dar ve araç yerleşimine en elverişsiz olan bir zemininde onlarca Karayolları araç ve gerecinin orada bekletildiğini gördüm. O geçidin çok daha iyi hale gelmesi elbette hepimizin arzusudur. Ancak TCK-7 nci Bölgenin tüm araçlarını o dar alana çektirerek seçmeninize şirin gözükmeniz mümkün olsa da bölgenin en verimli mevsiminde hizmet bekleyen tüm alanlarını ihmal etmenizi ne ile izah edebileceksiniz?

Soru 4. TCK- 7nci Bölgeye bağlı diğer iller ve bu arada seçim bölgem olan Samsun’da bu yıl içerisinde, özellikle sizin iktidarınızdan sonra ne kadar iş ürettiğinizi, halen ilimde hizmet vermekte olan kaç aracı Sinop’a naklettiğinizi, Sinop’un elan hangi alanlarında çalışma yaptırdığınızı açıklamanızı arzederim.

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği 10.11.1997

Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/3334

Konu: Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın Yazılı Soru Önergesi

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 10.10.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-8793 sayılı yazısı. (7/3517)

İlgi yazı ekinde alınan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın “Karayolları 7 nci Bölge Müdürlüğünün faaliyetleri”ne dair Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. Karayolları Genel Müdürlüğümüz, 1997 Yılı Eylül ayı sonu itibariyle yatırımlarda % 72 oranında nakdi gerçekleşme sağlamış olup; Devlet ve İl Yollarında 1 103 km. yolda yeni asfalt, 8 608 km. yolda asfalt onarımları ve 483 km. asfalt betonu (BSK) kaplama çalışması gerçekleştirilmiş, ayrıca protokolle 748 km. yol asfaltlanmıştır.

1997 yılı sonu itibariyle yeni asfalt yapımının 1 250 km.ye, asfalt onarımlarının 9 000 km.ye, asfalt beton kaplama çalışmasının (BSK) ise 550 km.ye çıkarılması hedeflenmiştir.

2. Samsun ili dahilinde; Yapım Programında 739 600 Milyon TL.lik ödenekle 34.7 km.de çalışma yapılması hedeflenmiş; 737 500 Milyon TL. harcanarak 29.4 km. de çalışma yapılmıştır.

Asfalt programında 79 360 Milyon TL. ödenekle 61 km. asfalt yapımı programlanmış, şu ana kadar 132 200 Milyon TL. harcanarak 66 km. asfalt çalışması gerçekleştirilmiştir.

Köprü programında 499 400 Milyon TL. ödenekle 10 Köprüde çalışma yapılarak 4’ünün bitirilmesi hedeflenmiş, şu ana kadar 486 Milyar TL. harcanarak 8 köprüde çalışma yapılmış ve 4 köprü bitirilmiştir.

Trafik işaret ve levhaları ile rutin bakım çalışmaları hedeflendiği oranda gerçekleştirilmiş, 504 km.lik yol çizgisi hedeflenerek tamamı bitirilmiştir. Ancak Samsun-Havza, Samsun-Ünye yolları trafik yoğunluğu nedeniyle üçer kez çizilmiştir. Etüt-Proje konusunda 13 km. dahilinde çalışma hedeflenmiş ve tamamı gerçekleştirilmiştir.

Sinop İli Yapım Programında 32 Milyar TL.lik ödenekle 6 km.de çalışma yapılması hedeflenmiş, 29 Milyar 400 Milyon TL. harcanarak 5 km.de çalışma yapılmıştır.

Asfalt programında 89 Milyar 180 Milyon TL. ödenekle 43 km. asfalt yapımı programlanmış; şu ana kadar 72 Milyar 915 Milyon TL. harcanarak 59 km. asfalt çalışması gerçekleştirilmiştir.

Trafik işaret ve levhaları ile rutin bakım çalışmaları hedeflendiği oranda gerçekleştirilmiş, 406 km.lik yol çizgisi hedeflendiği gibi çizilmiştir.

Etüt-Proje konusunda şu ana kadar proje çalışması yapılmamış, ancak arazi üzerinde etüt çalışmaları yapılmıştır.

3. Sinop-Boyabat yolunun Dranaz-Garandu arası (12 km.) çalışmaları, proje gereği yüksek kübaj nedeni ile diğer kesimlere nazaran daha fazla makine parkı gerektirmiştir.

4. Karayolları 7 nci Bölge Müdürlüğünün çalışmaları 1997 programına bağlı kalınarak yapılmıştır. Yatırım ödeneklerinde program harici iş yapılması mümkün değildir. Ancak cari harcamalardaki global ödeneklerle aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere tüm illerimizde hizmetler daha fazla yapılmaya çalışılmıştır. Tablodaki harcamalar yıl sonu olmaması nedeniyle kesin rakamlar değildir. MİLYON TL.

İli : 1997 Yılı Ödeneği : Yapılan Harcama :

Amasya 445 234 433 695

Çorum 456 320 464 873

Ordu 1 411 690 1 439 510

Samsun 1 445 982 1 403 630

Sinop 121 180 143 715

Tokat 538 210 625 868

Programın gerçekleştirilmesi için gerekli olan makine parkının haricinde, Sinop İline herhangi bir iş makinası gönderilmemiştir.

Bilgi ve gereğini arz ederim.

Yaşar Topçu

Bayındırlık ve İskân Bakanı

12.- İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, İstanbul’da görülen bazı davaların başka yerlere nakillerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3520)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanınca yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygılarımla dilerim. 23.9.1997

Sabri Ergül

İzmir

1. CMUK 14 üncü maddesi “davaların naklini” düzenlemektedir.

Metin Göktepe, Gazi Mahallesi davaları gibi Türkiye ve Avrupa kamuoyunca yakından izlenen bir çok dava “güvenlik gerekçesi” ile İstanbul’dan başka illere, uzak yerlere nakledilmiştir.

“Güvenlik gerekçesi, davanın görülmesi sırasında mahkemenin normal işleyişi için gerekli olan güvenliğin o ilde sağlanamayacağı nedeniyle davanın başka il’e naklidir; İstanbul’da güvenliği sağlayamayan devlet başka nerede sağlayabilecektir?

2. Metin Göktepe, Gazi Mahallesi gibi, sanıkları polis memurları olan davaların başka il’e, İstanbul’dan çok uzakta illere “güvenlik gerekçesi” ile nakli, hukuka ve CMUK 14 üncü maddesinin amacına aykırı değil midir? Sanıkları, tanıkları, mağdurları ve maddi delilleri İstanbul’da olan davaların başka illere nakli, davanın görülmesini uzatmak ve adaletin gereği gibi tecellisini zorlaştırmak değil midir?

3. Uygulamada, bu türden davalarda, Valilerin kolayca “genel güvenlik” sorunu bulunduğu yönünde görüş bildirdiği ve Bakanlığınızın da bu görüşte katılarak dosyayı “olumlu, nakli gerekir” görüşü ile Yargıtay’a göndermekte olduğu ve maalesef yüksek Yargıtay’ında, “Yüksek Adalet Bakanlığı” talep etti diye olacak, davaların başka il’e nakline karar verdiği bilinmektedir. bütün bunların kamu vicdanını yaraladığını ve C. Savcısı ve Yargıçların bile tepkilerine neden olduğunu görüyor musunuz?

4. Davaların “genel güvenlik” gerekçesiyle başka illere naklini istemek ve dosyayı bu taleple Yargıtay’a göndermek yetkisi Bakan olarak sizin tekelinizdedir. Adalet Bakanları, Valilerin, polisin, sudan gerekçelerle güvenlik nedeni ile başka illere naklini istediği davalarla ilgili olarak, aslında varit olmayan ve davayı uzatmaya maruf bu sudan gerekçelere katılmak ve CMUK 14 üncü maddesinde yazılı yetkisini polisin talebi yönünde kullanmak ve dosyayı Yargıtay’a göndermek zorunda mıdırlar?

Adalet Bakanları bu yetkilerini hep polislerin sanık olduğu davalarda kullanmak durumunda mıdır?

5. “Gazi Mahallesi davasına Trabzon’da bakan Mahkeme heyetinin ve C. Savcısının görüş ve kararları, davanın İstanbul’a veya yakın bir il’e nakli talepleri; Metin Göktepe davasına bakan Afyon Mahkemesinin C. Savcısının feryatları size ihmal ettiğiniz ve Adalet Bakanlığı olarak şimdiye kadar kötüye kullandığınız CMUK 14 üncü maddesindeki yetkinizi, hiç olmazsa bundan böyle “yasanın ruhuna ve hukuka uygun kullanmanız” konusunda uyarıcı etki yapacak mıdır?

İç ve dış kamuoyunun; adaletin dürüst, çağdaş ve hukuka saygılı, özverili uygulayıcıları C. Savcıları ve yargıçların davaların genel güvenlik gerekçesiyle nakillerine olan tepkilerine; Gazi davasına bakan Trabzon Ağır Ceza Mahkemesinin kararına, Metin Göktepe davasına bakan Afyon Ağır Ceza Mahkemesi C. Savcısının gerçeği ifade eden cesur sesine yargının bu haykırışlarına kulak verecek ve hiç olmazsa bundan böyle bu konularda daha titiz olacak ve hukukun gereğini yapacak mısınız?

6. En son olarak, geçen yıl İstanbul Alibeyköy’de polis kurşunlarıyla öldürülen İrfan Ağdaş’ın Eyüp Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan ve sanıkları polis memurları bulunan davasını da, yine klasik genel güvenlik gerekçesiyle başka il’e naklini isteyecek misiniz? Yoksa mahalli karakol amiri Başkomiserden başlayarak İlçe Emniyet Müdürü, İl Emniyet Müdürü ve Valinin “Genel Güvenlik” sağlanamaz yollu klasik RAPOR’larına katılarak bu davayı da İstanbul/Eyüp’ten, olayın olduğu yerden binlerce kilometre öteye gönderecek misiniz? Yoksa talebi geri çevirip, davanın İstanbul/Eyüp Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etmesini mi sağlayacaksınız?

T.C.

Adalet Bakanlığı

Bakan : 3985 6.11.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli 10.10.1997 tarihli A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3520-8623/22787 sayılı yazınız.

İlgi yazı ekinde alınan İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün 7/3520 Esas No’lu yazılı soru önergesine verilen cevap örnekleri iki nüsha halinde ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M.Oltan Sungurlu

Adalet Bakanı

T.C.

Adalet Bakanlığı

Bakan

Sayın Sabri Ergül

İzmir Milletvekili TBMM

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/3520 Esas no’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Soru önergesine konu olan hususlarla ilgili olarak yaptırılan inceleme sonucunda. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 14 üncü maddesinde yer alan kamunun güvenliği açısından soruşturmanın, orada yürütülmesi tehlikeli olursa Adalet Bakanının talebi üzerine yüksek görevli mahkemenin davanın başka yerde bulunan aynı derecede bir mahkemeye nakline karar verebileceği hükmüne dayanılarak,

— 2911 sayılı Kanuna muhalefetten sanıklar hakkında Gaziosmanpaşa 1 inci Asliye Ceza Mahkemesinde görülmekte olan 1995/139 Esas sayılı kamu davasının, Afyon Asliye Ceza Mahkemesine nakline Yargıtay 10 uncu Ceza Dairesinin 5.4.1996 gün ve 1996/3918-3885,

— Toplu ızrar suçundan sanıklar hakkında Gaziosmanpaşa 2 nci Asliye Ceza Mahkemesinde görülmekte olan 1995/1498 esas sayılı kamu davasının, Afyon Asliye Ceza Mahkemesine nakline Yargıtay 10 uncu Ceza Dairesinin 5.4.1996 gün ve 1996/3919-3386,

— Müdafaa ve zaruret sınırını aşarak adam öldürmek ve yaralama suçlarından sanıklar hakkında Eyüp 2 nci Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan 1995/172 esas sayılı kamu davasının Trabzon Ağır Ceza Mahkemesine nakline Yargıtay Nöbetçi Ceza Dairesinin 15.8.1997 gün ve 1995/7823-7272,

— Kastın aşılması suretiyle faili gayri muayyen şeklinde adam öldürmek ve efrada suimuamele suçlarından sanıklar hakkındaki İstanbul 6 ncı Ağır Ceza Mahkemesinin 1996/114 esas sayısında kayıtlı kamu davasının Yargıtay 10 uncu Ceza Dairesinin 5.7.1996 gün ve 1996/9035-8320 sayılı ilamıyla Aydın Ağır Ceza Mahkemesine naklini müteakip 1996/312 esas sayısını alan davanın Afyon Ağır Ceza Mahkemesine nakline Yargıtay 10 uncu Ceza Dairesinin 4.11.1996 gün ve 1996/11906-11536,

Sayılı ilamlarıyla karar verildiği,

— Nakli istenen davada nakil gerekçelerinin dosyasıyla birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, davanın nakledileceği yer mahkemesinin Yargıtay tarafından tespit edildiği ve bu konudaki kararların Yargıtayca verildiği,

Anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

M.Oltan Sungurlu

Adalet Bakanı

13. - Ordu Milletvekili Müjdat Koç’un, Ordu İlindeki eğitim yatırımlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3523)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki yazılı sorumun, Millî Eğitim Bakanı Sn. Hikmet Uluğbay tarafından yazılı olarak yanıtlanması için İçtüzüğün 96 ncı maddesince gereğini arz ederim.

Müjdat Koç

Ordu

KİT Komisyonu Üyesi

8 yıllık Eğitim ile ilgili fonlarda toplanan paraların büyük bölümünün Doğu ve Güneydoğu’da harcanacağı başta Sn. Başbakan ve Sn. Başbakan Yardımcısı tarafından basına açıklanmıştır.

Bu kararınızı saygıyla karşılamakla beraber, seçim bölgem Ordu’nun iç kesimleri yılların ihmaliyle yol ve okul bakımından Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizden yer yer daha da geri kalmıştır.

Bu konuda ciddi bir çalışma başlatıp;

— Ordu İli Merkez Subaşı mahallesine İlköğretim Okulu,

—Arsası hazır olan Çamaş İlçesine yatılı İlköğretim bölge okulu (YIBO),

—Ordu İlinde yapımı devam eden YIBO’ların bir an önce tamamlanması,

— Fatsa İlçesi Ilıca Beldesindeki İlköğretim Okulunun yatılıya çevrilebilmesi için gerekli ödeneğin sağlanması,

— Fatsa Lisesi Karadeniz sahil yolunun istimlak alanı içinde kalmaktadır. Arsası Belediyece tahsis olunan Yeni Fatsa Lisesinin yatırım programı içine alınması,

— Fatsa Dumlupınar İlköğretim Okulunun inşaası İl Özel İdaresince karşılanmaktadır. Bütçeleri yetersizdir. İnşaatın bu yıl bitirilebilmesi için ek ödenek sağlanması,

— Ordu İlinde ihtiyaç duyulan bölgelerde yeni YIBO’ların Yatırım Programına alınması,

Soru 1. Ordu İlinin hakettiği eğitim ile ilgili yukarıda sıraladığım yatırımları tamamlamayı veya başlatmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı 10.11.1997

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/3011

Konu :Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 10.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3523-8626/22796 sayılı yazısı.

Ordu Milletvekili Sayın Müjdat Koç’un “Ordu İli’ndeki eğitim yatırımlarına ilişkin” yazılı soru önergesinde yer alan soruların cevapları aşağıda belirtilmiştir.

Eğitimde Çağı Yakalama 2000 Projesi çerçevesinde ikili öğretime son verilmesi, sınıf mevcutlarının 30’a çekilmesi ve birleştirilmiş sınıf uygulamasının asgari düzeye indirilmesi, yapımı sürdürülen eğitim yapılarına ek olarak ihtiyaç duyulan okullar ile ilgili planlama çalışmalarına başlanılmıştır.

Ordu İlinin de eğitim ihtiyacı bu çalışma kapsamında değerlendirilecektir.

Arz ederim.

Hikmet Uluğbay

Millî Eğitim Bakanı

14. - Adıyaman Milletvekili Celal Topkan’ın, Adıyaman Belediyesinde görevli bir memurun basın kuruluşlarında ek iş yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3534)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına aracılığınızı arz ederim.

Celal Topkan

Adıyaman

25.7.1997 tarihinde tarafınızdan yazılı olarak cevaplandırılmak üzere bir soru önergem olmuştu. Bu sorumda Adıyaman Belediyesi’nde 657 sayılı yasaya tabi olarak görev yapmakta olan İskender Korkut’un Adıyaman’da yayın yapan yerel Mercan TV’de haber müdürlüğü, haber yorumculuğu ve spikerlik yaptığını;

Ayrıca Adıyaman’da yayınlanmakta olan Adıyaman Söz Gazetesinde siyasî içerikli köşe yazıları yazdığını; bu işin doğru olup olmadığını sormuştum.

İlgili kişinin göreve başladığı tarihten başlayarak yazdığı köşe yazıları tarafımdan Bakanlığınıza mektup ile takdim edilecektir. Bu köşe yazılarının siyasî içerikli mi, yoksa kültürel içerikli mi oldukları Bakanlık olarak sizlerin takdirleridir. Ayrıca ilgili kişinin yerel Mercan TV’de yaptığı yayınların bantları da kayıtlıdır.

1. Size yanlış bilgi vererek sizi ve beni yanlış bilgilendiren görevliler hakkında görevi kötüye kullanma nedeniyle bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz?

2. Aksi bir uygulama bu tür davranışlarda bulunanlara güç ve kuvvet vermez mi?

3. Yasaların görmezlikten gelinmesi ya da yasaları hiçe saymak devletin bütünlüğüne ve devletin varlığına zarar vermez mi?

4. Bazı devlet memurlarına sağlanan bu ayrıcalıklar diğer devlet memurlarının görev yapma anlayışlarında olumsuzluklara ve verimsizliklere neden olmaz mı?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 10.11.1997

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü

Sayı : B.05.0.MAH-0-65-00-02/81007

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 10.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-8785-7/3534-8644/22864 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen Adıyaman Milletvekili Celal Topkan’ın “Adıyaman Belediyesinde görevli bir memurun basın kuruluşlarında siyasî içerikli köşe yazıları yazdığı iddiasına ilişkin” yazılı soru önergesi hakkında Adıyaman Valiliğinden alınan 21.10.1997 tarih ve 203-284 sayılı yazıda;

Önergede yer alan iddialar hakkında yaptırılan inceleme sonucunda; Adıyaman Belediyesinde 657 sayılı Yasa çerçevesinde görev yapmakta olan İskender Korkut’un, Adıyaman Söz Gazetesi’nde 14.07.1997-04.08.1997 tarihleri arasında siyasî içerikli yazı yazdığının tespit edildiği,

Adı geçenin disiplin ve idari amirlerinin Belediye üst yöneticilerinin olması dolayısıyla gerekli uyarıların Belediye Başkanlığına yapıldığı belirtilmekte olup, ayrıca konunun ayrıntılı olarak incelenebilmesi için mülkiye müfettişi görevlendirilmesi talep edilmiştir.

Bunun üzerine, konunun incelenmesi ve gerekiyorsa soruşturulması için Bakanlığımca mülkiye müfettişi görevlendirilmiştir.

İnceleme ve soruşturmanın neticesine göre yasal gereği yapılacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Murat Başesgioğlu

Bakan

15. - Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici’nin, Kahramanmaraş Millî Eğitim Müdürlüğünce Andırın’da düzenlenen bir toplantıya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3539)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

Hasan Dikici

Kahramanmaraş

22 Ağustos 1997 günü Kahramanmaraş Millî Eğitim Müdürü, Andırın İlçesinde Ortaokul müdürleri ve muhtarların iştirak ettiği bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıya ilçeden sadece DSP İlçe Başkanı katılmıştır.

a) Toplantıya bütün siyasî partilerin İlçe Başkanları davet edilmiş midir? Bu davete sadece DSP İlçe Başkanı mı icabet etmiştir?

b) Siyasî partilerin İlçe Başkanları davet edilmedi ise, neden sadece DSP İlçe Başkanı bu toplantıya alınmıştır?

c) Bu durumu nasıl değerlendireceksiniz? Bu toplantıya başkanlık yapan Kahramanmaraş Millî Eğitim Müdürü hakkında nasıl bir işlem yapacaksınız? Bu tür toplantı ve gezilerin bundan sonra da devam etmesine müsaade edecek misiniz?

d) DSP İlçe Başkanı hangi hak, hangi yetki ve hangi görevle bu toplantıya katılmıştır?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı 10.11.1997

Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.0.8.APK.0.03.01.00-022/3006

Konu : Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 10.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3539-8663/22910 sayılı yazısı.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Hasan Dikici’nin “Kahramanmaraş Millî Eğitim Müdürlüğünce Andırın’da düzenlenen bir toplantıya ilişkin” yazılı soru önergesinde yer alan soruların cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Sayın Hasan Dikici’nin soruları hakkında Kahramanmaraş Valiliğinden bilgi talep edilmiştir.

Adı geçen Valilikten alınan yanıtta;

1. Sekiz yıllık kesintisiz ilköğretimin tanıtımı ve taşımalı eğitim konusunda köy muhtarlarını bilgilendirmek üzere Andırın Kaymakamlığı İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünce düzenlenen toplantıya İl Millî Eğitim Müdürünün iştirak ettiği, siyasî partilerin ilçe başkanlarının davet edilmediği,

2. Andırın İlköğretim Okulunda yapılan toplantıya katılanların köy muhtarları ile aynı okulun yöneticileri olduğu,

3. Toplantıya köy muhtarlarının çağırıldığının İl Millî Eğitim Müdürlüğünce bilindiği, belirtilmektedir.

Arz ederim.

Hikmet Uluğbay

Millî Eğitim Bakanı

16.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, sekiz yıllık kesintisiz eğitim programının uygulamasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3543)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

8 Yıllık Kesintisiz Eğitimin uygulamaya geçmesinden sonra birtakım sorunlar ve anlaşmazlıklar gündeme gelmiştir.

1. “Farklı okul türleri arasındaki nakiller 9. sınıf sonunda yapılır. Sınıflar ve farklı programlar arasındaki geçişler yönerge ile belirlenir.” şeklinde bir genelge yayımlanmış mıdır?

2. Yayımlandı ise 7. ve 8. sınıf öğrencileri için ne düşünülüyor ve bahsi geçen yönergenin yayımlanması hangi tarihte olacak?

3. Okul Müdürleri, İl ve İlçe Millî Eğitim Müdürleri bu ve benzeri konularda nasıl bir uygulama yapacaklarını yeterince biliyorlar mı?

4. Bazı okullarımızda bir sınıfta 60-70 ve hatta 100 öğrenciye kadar eğitim verildiği gözlenmektedir. Bu konuda herhangi bir çözüm düşünülmekte midir?

5. Bu kadar kalabalık sınıflarda eğitim gören öğrencilerin, başarısız duruma düşmeleri kaçınılmazdır. Bu sebeple bu öğrencilere yıl kaybetmemeleri açısından bir kez daha kurul ve kurtarma hakkı vermeyi düşünür müsünüz?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı 10.11.1997

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00.-002/3005

Konu : Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 10.10.1997 tarih ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/3543-8678/22957 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın “Sekiz yıllık kesintisiz eğitim programının uygulanmasına ilişkin” yazılı soru önergesinde yer alan soruların cevapları aşağıda belirtilmiştir.

1. Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme Yönetmeliği’nin 30. maddesi “Farklı okul türleri arasındaki nakiller genel olarak dokuzuncu sınıf sonunda yapılır. Sınıflar ve farklı programlar arasındaki geçişler yönerge ile belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu konuda herhangi bir genelge yayımlanmamıştır.

2. Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme Yönetmeliği’nin 30. maddesine göre hazırlanması gereken yönerge çalışmaları sürdürülmektedir.

3. Bakanlığımızca yapılan kanun, tüzük ve yönetmelik ile iş ve işleyişteki değişiklikler valiliklere; Resmi Gazete, Tebliğler Dergisi ve genelgelerle duyurulmaktadır. Gerektiğinde Türkiye genelinde veya belli bölgelerde düzenlenen seminerler ile İl Teşkilâtlarımız bilgilendirilmektedir.

4. İlköğretim Kurumlarında; sınıf mevcutlarının 1998 yılında 39’a, 1999 yılında 35’e, 2000 yılında ise 30 öğrenciye indirilmesi ve ikili eğitimden normal eğitime geçilmesi planlanmıştır. Planlanan hedefe ulaşmak için ilköğretim kurumları yatırım çalışmaları yürütülmektedir.

5. İlköğretim Kurumlarında öğrenci başarısı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’ne göre belirlenir. Başarısız olan öğrencilerin durumu senede bir kez yapılan şube öğretmenler kurulunda görüşülerek karara bağlanması esas olmasına rağmen öğrencilerin genel durumları gözönüne alınarak 1996-1997 öğretim yılında başarısız olan öğrencilere ikinci kez kurul hakkı verilmiştir.

Arz ederim.

Hikmet Uluğbay

Millî Eğitim Bakanı

17.- Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, TEDAŞ’ça yapılan bazı ihalelere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3545)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

Fuat Çay

Hatay

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TEDAŞ Genel Müdürlüğü DAPT Daire Başkanlığı tarafından, 1996 Eylül, Ekim, Kasım tarihlerinde açılan elektrik şebekesi tesis ve tevsii işleri ihalelerinde ihaleye giren yükleniciler % 35-45 arasında değişen oranlarda tenzilata zorlanmışlardır.

Bu oranlar, ihale keşif bedelleri belirlenirken konulan yüklenici kâr oranlarının çok üstündedir. Yani, yüklenicilerin, baştan zarar ederek iş yapmayı taahhüt etmeleri anlamına gelmektedir.

Bu durum ihale edilen işlerin gecikmesine ya da hiç başlanmamasına neden olmuştur.

1. Sözkonusu, 16, 24 ve 6 iş olarak yapılan ihalelerde yüksek tenzilatla ihale alan firmaların kaçı işe başlamamıştır?

2. Bu firmalar birim fiyatların iptali için TEDAŞ aleyhine dava açmışlar mıdır?

3. İhale edilen işler acil iş midir? Master proje bazında ihaleye çıkmak yerine kısmî ihaleye çıkılarak, işlerin yıl içinde bitirilmesi neden tercih edilmemiştir?

4. Bu işlerin gecikmesi nedeniyle kurumumuzun uğradığı; uğrayacağı zarar ne kadardır?

5. Yanlış ihale yöntemleri ve uygulamaları nedeniyle, kurumun zararına yol açan, hizmetin gecikmesine neden olan eski Genel Müdür, Yönetim Kurulu Üyeleri, APK Dairesi Başkanı, DAPT Dairesi Başkanı ve İhale Komisyonu üyeleriyle ilgili neden soruşturma başlatılmamıştır?

6. İhalelerde tenzilat oranlarıyla ilgili herhangi bir genelge yayınlanmamış mıdır?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 7.11.1997

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-1726

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığı’nın 10.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.00.02-7/3545-8680/22974 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Sayın Fuat Çay’ın tarafıma tevcih ettiği ve T.B.M.M. İç Tüzüğü’nün 99. Maddesi gereğince cevaplandırılması istenen 7/3545 esas no’lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer

Bakan

HATAY MİLLETVEKİLİ SAYIN FUAT ÇAY’IN

YAZILI SORU ÖNERGESİ VE CEVABI

(7/3545)

TEDAŞ Genel Müdürlüğü DAPT Daire Başkanlığı tarafından, 1996 Eylül, Ekim, Kasım tarihlerinde açılan elektrik şebekesi tesis ve tevsii işleri ihalelerinde giren yükleniciler % 35-45 arasında değişen oranlarda tenzilata zorlanmışlardır.

Bu oranlar, ihale keşif bedelleri belirlenirken konulan yüklenici kâr oranlarının çok üstündedir. Yani, yüklenicilerin, baştan zarar ederek iş yapmayı taahhüt etmeleri anlamına gelmektedir.

Bu durum ihale edilen işlerin gecikmesine ya da hiç başlanmamasına neden olmuştur.

Soru 1 : Sözkonusu, 16, 24, ve 6 iş olarak yapılan ihalelerde yüksek tenzilatla ihale alan firmaların kaçı işe başlamamıştır.

Cevap 1 : TEDAŞ Yönetim Kurulunca yayınlanmış bulunan ihale ve Satınalma Yönetmeliği doğrultusunda piyasada bulunan ve yeterli görülen firmalara yaptırılmaktadır. İhale edilecek işler, yeterli görülen firmalar arasında rekabet ortamının oluşturulması ve en yüksek tenzilatı veren firmada işin bırakılması esasına göre ele alınmaktadır. İşin en ucuza yaptırılması ve zamanında bitirilmesini temin için firmaların rekabeti piyasa şartlarının gereği olup, TEDAŞ Genel Müdürlüğü’de uzun yıllardır yatırımları aynı usule göre yapmaktadır.

Sorunuzda konu edilen üç grup ihaledeki toplam 49 firmanın tamamı işe başlamıştır.

Soru 2 : Bu firmalar birim fiyatların iptali için TEDAŞ aleyhine dava açmışlar mıdır?

Cevap 2 : Söz konusu 49 firma içerisinde 16 adedi 1997 yılı birim fiyatları ile ilgili olarak TEDAŞ aleyhine dava açmış olup, davalar devam etmektedir.

Soru 3 : İhale edilen işler acil iş midir? Master proje bazında ihaleye çıkmak yerine, kısmi ihaleye çıkılarak işlerin yıl içinde bitirilmesi neden tercih edilmemiştir?

Cevap 3 : Gelişmesi hızlı olan yerleşim yerleriyle ilgili olduğundan buralara yapılması gereken yatırımların gecikmesi, o yörede yaşayan vatandaşlara kesintisiz ve kaliteli elektrik verilmemesi sonucunu doğurmaktadır.

Ring elektrik şebekeleri bir bütünlük teşkil ettiğinden, şebekenin bölünerek ihale edilmesi halinde, bölünerek yapılan yatırım ileriki yıllarda yapılacak olan şebekenin diğer kısımları tesis edilinceye kadar atıl durumda bekletilmiş olacaktır. Bu yüzden, ring şebekelerinin bölüm tesis edilmesi teknik açıdan ve TEDAŞ Genel Müdürlüğü açısından hiç bir yarar sağlayamayacağı gibi, bu şebekeden faydalanarak elektrik alacak olan vatandaşlar bölümlerin tamamı bitirilmeden elektrik alamayacağından, onlara da bir yararı olamayacaktır.

Diğer yandan, büyükşehir şebekeleri 2 kısım halinde ihale edilmektedir. Şebekelerin daha fazla bölünerek ihale edilmesi sistemin özelliği gereği mümkün olamamaktadır.

Soru 4 : Bu işlerin gecikmesi nedeniyle kurumunuzun uğradığı; uğrayacağı zarar ne kadardır?

Cevap 4 : İşlerin gecikmeden tamamlanması esas alınarak ihale edilmiştir. Ancak alınan her türlü tedbire rağmen, herhangi bir iş gecikirse, bunun TEDAŞ’a malî bir külfeti olmayacaktır. Gelişmesi hızlı olan yerleşim yerlerinin, gelişmesinde yavaşlatma etkisi yaparak, yani o yöre insanının kesintisiz ve kaliteli elektrik verilememesi sonucunu doğurur.

Soru 5 : Yanlış ihale yöntemleri ve uygulamaları nedeniyle, kurumun zararına yol açan, hizmetin gecikmesine neden olan eski Genel Müdür, Yönetim Kurulu Üyeleri, APK Dairesi Başkanı, DAPT Dairesi Başkanı ve İhale Komisyonu üyeleriyle ilgili neden soruşturma başlatılmamıştır?

Cevap 5 : 1996 yılında açılan 16. grup ihale içinde yer alan Söke Elektrik Şebekesi Tesis ve Tevsii ihalesiyle ilgili olarak, Bakanlığım, Teftiş Kurul Başkanlığı’na 1.8.1997 tarih, 61 sayılı olur ile gereğinin yapılması için bir inceleme başlatmış bulunmaktayım. İnceleme Teftiş Kurulu Müfettişlerince halen devam ettirilmektedir.

Soru 6 : İhalelerde tenzilat oranlarıyla ilgili herhangi bir genelge yayınlanmış mıdır?

Cevap 6 : İhalelerde tenzilatların çok farklı olmasını önlemek amacıylaTEDAŞ Genel Müdürlüğü’nce Müessese ve Bağlı Ortaklıklarına, birim fiyatların hazırlanmış esasları ve firma kârının ne kadar alınacağı konusunda tekrar bilgilendirilmeleri için bir talimat yayınlanmıştır.

18. - Kayseri Milletvekili Recep Kırış’ın, hâkim ve savcılar ile eş ve çocukları hakkında bilgi toplandığı iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3569)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim. 7.10.1997

Recep Kırış

Kayseri

1 - Adalet Bakanlığı, bütün hâkim ve savcılar ile eş ve çocukları hakkında Millî Güvenlik Kurulu’nun isteği doğrultusunda bilgi toplamakta mıdır?

2 - Hâkim ve savcılarla ilgili gerekli bütün bilgiler sicil dosyalarında varken ikinci bir forma neden gerek görülmektedir?

3 - Hâkim ve savcıların eş ve çocukları hakkında bilgi toplamanın gerekçesi nedir?

4 - Hâkim ve savcılarla, çocuklarının doğduğu bugüne kadar okudukları okullar bakanlığın ne işine yarayacak, personelin bitirdiği ilk ve orta dereceli okul Bakanlığı niçin ilgilendirmektedir?

5 - Toplanan bu bilgiler Batı Çalışma Grubuna mı verilecektir?

T.C.

Adalet Bakanlığı 6.11.1997

Bakan:

3984

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 13.10.1997 tarihli, A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3569-8749/23154 sayılı yazınız.

İlgi yazı ekinde alınan, Kayseri Milletvekili Recep Kırış’ın 7/3569 Esas No’lu yazılı soru önergesine verilen cevap örneği iki nüsha halinde ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu

Bakan

T.C.

Adalet Bakanlığı 6.11.1997

Bakan :

3984

Sayın Recep Kırış

Kayseri Milletvekili

T.B.M.M.

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/3569 Esas no’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Soru önergesine konu olan hususlarla ilgili olarak yaptırılan inceleme sonucunda,

— Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları Hakkında Uygulanacak Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 8 inci maddesinde belirtilen “Mazeret nedenine dayanan atamalar” başlığı altında yer alan düzenlemede; ilgilinin eş durumu ile çocuklarının öğrenim durumlarının bilinmesinde zorunluluk bulunduğu,

— Bakanlığım Personel Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanıp 16.11.1983 tarih ve 22-144 sayılı yazıyla Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları ile ataması Bakanlık tarafından yapılan tüm personelden birlikte gönderilen formun doldurulduktan sonra iadesinin istenildiği,

— Bahse konu bilgi formlarının, ilgililerin açık sicillerinde muhafaza edildiği ve her türlü tayin, görevlendirme ve pasaport işlemleri ile kimlik düzenlemelerinde kullandığı,

— Anılan işlemin uzun yıllardan bu yana sürdürülen bir uygulama olduğu,

— Ayrıca hâkim adaylığına atanan görevlilerden de bu bilgilerin istenilmekte olduğu,

Anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu

Bakan

19. Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, fuhuşun önlenmesi için alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın yazılı cevabı (7/3602)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Işılay Saygın tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 13.10.1997

Zeki Ünal

Karaman

ATV’de 12.10.1997 günü saat 20.40’da başlayan Savaş Ay’ın A Takımı programında fuhuş batağına saplanmış genç kız ve kadınların acı ve dehşetli itirafları vardı. Kızların 500 milyon ile 1 milyar TL. arasında pazarlandığı ifade edildi. Ayrıca bu çirkin işlere aracı oduğunu açıkça söyleyen “Kız Koray” lakabıyla tanıtılan bir kişi de programdaydı.

Gençlerimizi, ailelerimizi ve toplumumuzu tehdit eden bu fuhuş bataklığından kurtarmak için bakanlık olarak ne gibi çalışmalar yaptınız veya yapıyorsunuz?

T.C.

Devlet Bakanlığı 7.11.1997

Sayı : B.02.0.006/02061

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 27.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3602-8847/23358 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız ekinde gönderilen Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın yazılı soru önergesine ilişkin olarak hazırlanan cevap ilişikte gönderilmiştir.

Bilgilerinizi arz ederim.

Işılay Saygın

Devlet Bakanı

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sunduğu Yazılı Soru Önergesiyle İlgili Cevap

Fuhuş, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir toplumsal sorundur. Ahlâki ve kültürel yozlaşmanın yanısıra özellikle ekonomik durumun bozulması ve gelir dağılımındaki dengesizlik tüm dünyada kadınların ticarî meta olarak kullanılmasını yaygınlaştırmakta ve kadınları, fuhuşu bir kazanç yolu olarak benimsemeye itebilmektedir.

Fuhuş, niteliği itibariyle suç olan bir fiil olup, Türk Ceza Kanunu’nun 414-447 nci maddelerinde düzenlenmiştir. Ayrıca 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun ilgili maddelerinde de fuhuş konusunda emniyet birimleri görevli olduğu belirtilerek, görevli ve yetkileri sayılmıştır. Dolayısıyla, fuhuş konusunda birinci derece görevli ve yetkili birimin Emniyet Genel Müdürlüğü olduğu görülmektedir. Bakanlığım ve ilgili diğer kamu ve kuruluşları fuhuşun önlenmesi amacıyla toplumu bilgilendirici çalışmalar yürütmektedir.

Bakanlığıma bağlı Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Bilgi Başvuru Bankası (3B) imkânlar ölçüsünde fuhuşa itilen ve bu nedenle mağdur olan kadınlara psikolojik, hukuksal,ekonomik ve danışmanlık hizmeti vermektedir. Başvuran kadınlarla yüzyüze görüşmeler yapan uzmanlar bu konuda birçok kişiye yardımcı olmaya çalışmaktadır.

Ülkemizde fuhuş ile mücadele anlayışı içinde çeşitli kamu kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin ve meslek kuruluşlarının katılımıyla hazırlanan çalışma, kadın ve genç kızların fuhuşa zorlanması veya fuhuş yapmalarının önlenmesiyle ilgili olabilecek birçok faaliyeti içermektedir. Bu faaliyetlerden bazıları şunlardır.

“— Yargı, sağlık, güvenlik, sosyal hizmet ve eğitim personeli ile göçmenler ve mültecilerden sorumlu personele verilecek hizmet içi eğitim programlarında, kadın ve çocuklara karşı istismarın önlenmesi ve uygulayıcıların cezalandırılması konuların yer almasının sağlanması,

— Kadınların, fuhuş, cinsel taciz vb. karşı korunmaları için ilk başvurduğu yerler olan karakol, sınır karakolu, hastane, mahkeme vb. hizmet kurumlarında kadın görevliler ve “Kadın bakış açısına” sahip uzmanların görevlendirildiği özel birimlerin oluşturulması.”

Hiç kuşkusuz bu eylemlerin gerçekleştirilmesinde tüm toplumun sorumluluğu bulunmaktadır.

Eğitim ve çalışma hayatına katılım, kadınların fuhuşa yönelimlerini önleyecek en önemli etkendir. Ne yazık ki ülkemizde kadınların %30’u okuma-yazma bilmemektedir. Bakanlığımca tüm valiliklerden illerinde okuma-yazma bilmeyen kadınların tespit edilerek onlara yönelik okuma-yazma kursu açılması istenmiştir. Okuma-yazma kurslarının yanısıra kadınlara haklarını ve bu hakları nasıl kullanabileceklerini anlatmak amacıyla bilinç yükseltme eğitimi verilmektedir.

Bilindiği üzere Anayasamızın 41 inci maddesi, ailenin Türk toplumunun temeli olduğu, devletin ailenin huzur ve refahı ile özellikle ana ve çocukların korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almasını hükme bağlamıştır.

396 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Aile Araştırma Kurumu’nun görevlerini düzenleyen ilgili maddeler mevcut aile yapısının; ekonomik, sosyal ve kültürel faktörlerin aile üzerindeki etkilerinin ve aile geçimsizliğinin, çocuk suçlarının ve kötü alışkanlıkları doğuran sebeplerin incelenerek bunların önlenmesine yönelik çözüm yollarının araştırılmasına ait hükümleri içermektedir. Aile Araştırma Kurumu kuruluşundan günümüze kadar gerçekleştirdiği çalışmaları, araştırma faaliyetleri, basılı, sesli ve görüntülü yayın faaliyetleri, sempozyum, panel, konferans vb. faaliyetler ve çeşitli konularda yapılan girişim ve faaliyetler olmak üzere dört koldan yürüten bir kamu kuruluşu niteliğindedir. Aile Araştırma Kurumu kuruluş amacıyla ilgili konularda sosyal araştırmalar yapmak, yaptırmak ve bu araştırmaların sonuçlarını ilgili kuruluş ve kişilerle paylaşarak aile politikaları geliştirme gayreti içerisindedir.

Aile Araştırma Kurumu ailede fonksiyon kaybının yol açtığı sorunları tek tek ele alarak irdelemekle birlikte, doğrudan aileyi güçlendirecek ve fonksiyonel kılacak alanlarda faaliyet göstermektedir. Aile Araştırma Kurumu kuruluşundan 1996 yılına kadar yaklaşık 17 tane araştırma projesi gerçekleştirmiştir. Halen 1997 yılı sonuna kadar 5 araştırmanın tamamlanması planlanmaktadır. Yayın faaliyetleri çerçevesinde ise aile ile ilgili çeşitli konularda yaklaşık 57 tane kitap basılmış ve dağıtılmıştır.

Gerek akademisyenler gerekse ilgili araştırma kuruluşlarına ve halkımıza sözkonusu kitaplar dağıtılmıştır. 1997 yılı içerisinde de bazı kitapların ikinci baskıları gerçekleştirilmiştir. Görsel yayın faaliyetleri çerçevesinde ise yaklaşık 17 tane film yaptırılmıştır. Bu filmler topluma yönelik eğitici ve bilgilendirici televizyon dizileri, televizyon filmleri, spot yayınlar, sinema filmleri şeklinde olmuştur.

1997 yılında Türkiye Radyo Televizyon Kurumu ile yapılan protokol gereğini, Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki aile yapısının güçlendirilmesi, bütünlüğünün korunması, sosyal refahının artırılması yönünde aile fertlerinin tümüne mesaj taşıyıcı nitelikli filmler yaptırılmasında devam edilmektedir.

Aile Araştırma Kurumu toplumsal yapımızı sağlıksız kılan, Türk aile yapısını ve çocukların sağlık gelişimini olumsuz yönde etkileyen ve özellikle de medya kanalıyla aktarılan şiddet, fuhuş, uyuşturucu konularında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nu uyararak kuruluş amaçları ve görevlileri çerçevesinde çalışmalar yapmaktadır. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu nezdinde yapılan girişimlerde özellikle özel televizyon kanallarının yaygınlaşması ile birlikte toplumsal alanda aile içi şiddetin yoğunluk kazandığı, toplumsal değer, ahlâk anlayışı ve normların çözüldüğü, müstehcenliğin artması, çocukların ve gençlerin akıl ve ruh sağlıklarının olumsuz etkilendiği gibi gerçeklerden hareketle, yayınların denetimi hususunda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu uyarılmakta ve televizyon kanallarına müeyyide uygulanması talep edilmektedir.

Bu konuda son olarak Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na gönderilen bir yazıda, evli çiftlerin birbirlerini aldatmalarını (zinayı) teşvik edici nitelikte konuşmaların yer aldığı bir programa dair özel bir televizyon kanalının müeyyidelendirilmesi hususu talep edilmiştir.

Aile Araştırma Kurumu’nun faaliyetleri araştırma yapmak ya da ilgili kuruluşlar rapor yazmakla sınırlı olmayıp, yayınlar yoluyla da toplumu bilgilendirici ve bilinçlendirici nitelikli faaliyetler yürütülerek hizmet edilmektedir.

20 kitaptan oluşan “Aile Eğitim Seti” ailenin sağlıklı ve tam olarak fonksiyonlarını ifa etmesi için hazırlanmış, aile için sözkonusu olabilecek her türlü durumu ve sorun alanını esas almak suretiyle anne-babanın eğitimine yönelik hazırlanmış bir settir. Bu setten basılarak 1996 yılında evlenen çiftlere Evlendirme Daireleri aracılığı ile iletilmiştir.

Daha önce Aile Araştırma Kurumunca yayınlanıp dağıtılan “Örf ve âdetlerimiz” konulu kitabın ikinci baskısı yapılmıştır. 10 000 adet basılan ve toplumsal hayatın düzenleyenlerinden olan törelerimizin özellikle gençlere dağıtımı planlanmaktadır. Bu yolla güçlü Türk ailesini üreten örf ve âdetlerimizin gelecek nesillere intikali sağlanacaktır.

Ayrıca toplumun en küçük birimi olan ailenin ekonomik, sağlık, eğitim, hukuk ve kültür gibi temel alanlarda profilini çizmek ve onun yapısal sorunlarına çözüm bulabilmek ancak doğrudan ona seslenmekle gerçekleşebilir gerçeğinden hareketle Aile Araştırma Kurumu’nun bağlı olduğu Devlet Bakanlığı bütün Valiliklerle işbirliği kurmak suretiyle illerde aile bireylerinin belli sorun alanları çerçevesinde eğitimini teminen panel, sempozyum gibi etkinliklerin gerçekleştirilmesine öncülük etmektedir.

Sonuç olarak; Bakanlığıma bağlı Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü ve Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı birer araştırma ve koordinasyon kurumlarıdır. Diğer yandan fuhuş ve fuhuşla ilgili fiiller Türk Ceza Kanunu’nca suç olarak kabul edilip çeşitli cezalara çarptırılmış olup, bu konuda icra birimi olarak emniyet güçleri görevlendirilmiştir. Bununla birlikte 1998 yılında fuhuş konulu sosyal araştırmalar yapılması, çeşitli kitap, broşür vb. basılması, film yapımı ile halkımızı bilgilendirici çeşitli toplantı, seminer ve konferanslar düzenlenmesi Bakanlığımca planlanmaktadır.

Bakanlığımın öncülüğünde yapılan, fuhuş, cinsel taciz vb. gibi kadının istismarına yol açan olayların önlenmesi ile ailenin bütünlüğünün korunmasına yönelik politikalar, kadınlara sağlanan fırsatların artırılması kadınları fuhuşa iten nedenlerin büyük bir kısmını ortadan kaldıracaktır. Fuhuşun önlenmesi, sadece Bakanlığımın çalışmalarıyla değil tüm kamu kurum ve kuruluşlarının ve sivil toplum kuruluşlarının desteklediği geniş bir katılımla mümkün olacaktır.

Ülkemizde vatandaşlarımız temel anlayış olarak millî ve manevi değerlere sahip ve milliyetçi karakterdedir. Tarihimizin ve inançlarımızın binlerce yıllık birikimi sonucu gelişmiş örf ve âdetler ile geleneklere ve ahlâk değerlerine sahibiz. Partimiz ve hükümetimiz de millî değerlerimize aykırı olan fuhuş ile imkanlar ölçüsünde mücadele etmektedir. Ancak, temel ahlâk değerlerimize yönelmiş bir tehdit olan fuhuş ile mücadele iktidarın, muhalefetin kısacası tüm kesimlerin görevidir.

20 - Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, İbrala Barajı ihalesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Işın Çelebi’nin yazılı cevabı (7/3603)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Işın Çelebi tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 13.10.1997

1991’de programa girdiği halde ödenek ayrılmadığı için bu yıla gelinceye kadar ihale edilemeyen ve 54. hükümet döneminde 1997 yılı için 75 milyar ödenek konularak, aynı yıl Ağustos veya Eylül ayında ihale edilmesi düşünülmüş olan İbrala Barajı bu dönemde ihale edilecek midir?

T.C.

Devlet Planlama Teşkilâtı

Müsteşarlığı 7.11.1997

(İktisadî Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü)

Sayı : B.02.1.DPT.0.08.01/661/00685

Konu : İbrala Barajı

Türkiye Büyük Millet Meslisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine

İlgi : a) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 28 Mayıs 1997 gün ve 3186 sayılı yazısı,

b) Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığının 16 Ekim 1997 gün ve 4042 sayılı yazısı,

c) 27 Ekim 1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3603-8848/23359 sayılı yazınız.

Karaman II. Merhale Projesinin kapsamında yer alan İbrala Barajının ihale edilebilmesiyle ilgili olarak Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce ihaleye esas keşif çalışmaları sürdürülmekte olup, ilgili Bakan onayı alınmasına takiben proje ihale edilebilecektir.

Bilgilerinize arz ederim.

Işın Çelebi

Devlet Bakanı

21. - Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Erzurum sivil havaalanı ve terminal binası ihalesinin ne zaman yapılacağına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/3616)

Türkiye Büyük Millet Meslisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı Sayın Necdet Menzir tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Saygılarımla. 15.10.1997

İsmail Köse

Erzurum

Soru : 1994 yılında plan bütçe komisyonunda tarafımdan önergeyle konulan Erzurum Sivil Havaalanı ve terminal binası işi ne zaman ihale edilecek.

T.C.

Ulaştırma Bakanlığı 10.11.1997

Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.11.0.APK.0.10.01.21.EA/-1654-20741

Konu : Erzurum Milletvekili Sayın İsmail Köse’nin yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 27.10.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/9107 sayılı yazınız.

Erzurum Milletvekili Sayın İsmail Köse’nin 7/3616-8874 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Necdet Menzir

Ulaştırma Bakanı

Erzurum Milletvekili Sayın İsmail Köse’nin 7/3616-8874

Sayılı Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

Soru : 1994 Yılında plan bütçe komisyonunda tarafımdan önergeyle konulan Erzurum Sivil Havaalanı ve Terminal Binası işi ne zaman ihale edilecek.

Cevap : Bakanlığımız ilgili Kuruluşu Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün 1997 Yılı Yatırım Programında yer alan “Erzurum Havaalanı Terminal Binası, Apron Bağlantı Taksirutu ve Diğer Destek Binaları ile Otopark Yapımı” işine ilişkin ihale ilanına çıkılmış olup, 2.12.1997 tarihinde ihalesi yapılacaktır.

22. - Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa’ya yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/3667)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Abdulkadir Öncel

Şanlıurfa

1. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 1997 Yatırım Programında Şanlıurfa İli’nin İlçeleri arasında büyük bir dengesizlik görülmektedir. Örneğin: Siverek İlçesine bağlı 96 köye kuyu açılması yer alırken, Akçakale İlçesine bağlı 29 köy, Bozova İlçesine bağlı 28 köy, Harran ilçesine bağlı 22 köy, Hilvan İlçesine bağlı 25 köy, Ceylanpınar İlçesine bağlı 13 köy, Suruç İlçesine bağlı 33 köy, Viranşehir İlçesine bağlı 52 köyün içmesuyunun karşılanması için kuyu açılması yer almaktadır.

Bu durumu nasıl izah edersiniz?

2. Siverek İlçesinden daha büyük İlçeler olduğu halde hangi kıstas baz alınarak programda daha çok Siverek köyleri yer almaktadır?

3. Şanlıurfa İlçeleri arasındaki bu adaletsizlik bölge barışına zarar vermiyor mu?

4. 1998 Yatırım Programında bu dengesizlik giderilecek midir?

T.C.

Devlet Bakanlığı 7.11.1997

Sayı : B.02.0.014/1.03.0790

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliğinin 27.10.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3667-8975/23623 sayılı yazınız.

Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in Şanlıurfa’ya yapılan yatırımlara ilişkin soru önergesi incelenmiştir.

Buna göre;

1- Bir çok yöresinde jeolojik yapı nedeniyle yeraltı suyu bulunmayan Şanlıurfa İlinde içilir nitelikte yerüstü suyu da son derece kısıtlıdır.

2- Yeraltı suyuna yoğun bir talebin olduğu İlimizde, mevcut kaynaklarla talebin tamamını karşılamak mümkün olmadığından, geçmiş yıllardan da gelen yoğun bir programla karşı karşıya bulunmaktayız. 30.10.1997 itibariyle Şanlıurfa İli sondaj programında ek programlar dahil 631 ünite yer almaktadır.

3- Mevcut bir gruptan su almayan, proje aşamasında veya inşaatı devam eden bir gruba dahil olmayan susuz, suyu yetersiz olan üniteler, yerüstü suyu olmaması halinde yapılan araştırmalar sonucu yeraltı suyundan yararlanma olanağı varsa, mevcut imkanlar ölçüsünde sondaj programına alınmaktadır,

4- 1998 yılı sondaj programının hazırlanmasında ünitelerin öncelik puanları dikkate alınacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Yılmaz

Devlet Bakanı

Şanlıurfa İli 1997 Sondaj Programı

Devam Eden Yeni İş Ek Prog. Toplam Açılan Kuyu

İlçesi İş. Ün. Ad. Ün.Ad. Ün.Ad. Program 1.10.1997

1. Merkez 67 29 56 152 62

2.Akçakale 25 4 12 41 5

3. Birecik 1 10 6 17 3

4. Bozova 20 8 21 49 26

5. Ceylanpınar 10 3 1 14 2

6. Halfeti 8 5 3 16 6

7. Harran 20 2 5 27 1

8.Hilvan 19 6 17 42 17

9. Siverek 87 9 61 156 39

10. Sürüç 26 7 6 39 5

11. Viranşehir 42 10 10 62 5

12. Askeri Garnizon — 14 — — 16

Toplam : 325 107 200 631 171

23. - Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Kalkınma Bankasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Salih Yıldırım’ın yazılı cevabı (7/3668)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Salih Yıldırım tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 21.10.1997

Veysel Candan

Konya

Bilindiği gibi Kalkınma Bankasının görevi iktisadî açıdan öncelikli sektörlere ve yöreye ait projeleri desteklemektir. Yani yarım kalmış yatırımlar ve yeni projelere hız kazandırmaktır. Halbuki 1994-1995 yılı Başbakanlık Denetleme Kurulu raporlarına göre;

a) Takipteki batık krediler hergün artmakta, b) Dış finans kuruluşları ile sağlıksız bir ilişki mevcuttur. Özellikle 1994 yılı Denetleme Kurulu raporunda teminni 13, 14, 16, 17, 18, 20, 22,24, 25 ve 36 ncı maddelerin bankanın geleceği açısından mutlaka derinlemesine incelenmesi gerekmektedir. Bu sebeple;

1- Banka üzerinde ne tür bir çalışma yapmayı düşünüyor sunuz?

2- İfade ettiğim teminni maddelerinde bir takım yolsuzluk işaretleri gözlenmektedir. Bu konuyu yeniden araştırmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Devlet Bakanlığı 6.11.1997

Sayı : B.02.0.008/00477

Konu : Soru Önegesi Hk

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Genel Sekreterliği

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı’na)

İlgi : 27.10.1997 gün ve B.01.0.GNS.0.10.00.02.1-7/3668-8976/23624 sayılı yazınız.

İlgi sayılı yazınız ile Bakanlığım bağlı kuruluşu Türkiye Kalkınma Bankası’na ilişkin verilmiş bulunan yazılı soru önergesine ait cevabî metin ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz eder, saygılar sunarım.

Prof. Dr. M. Salih Yıldırım

Devlet Bakanı

1. 1975 yılında “Devlet Sanayi ve İşçi Yatırımı Bankası A.Ş.” (DESİYAB) olarak kurulan Bankamızın ünvanı, 1988 yılında “Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş.” ne (TKB) dönüştürülmüştür. 1989 yılında “T.C. Turizm Bankası A.Ş.”ni de bünyesine alan Banka, sanayi sektörü yanısıra turizm sektöründeki yatırımlara da finansman desteği sağlayan bir kalkınma ve yatırım bankası haline gelmiştir. Mevcut statüsü 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile belirlenmiş (165 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 329 ve 401 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle tadil edilmiştir) bulunan Türkiye Kalkınma Bankası’nın temel görevleri;

— Kalkınma amaçlı projelerle kısa, orta ve uzun vadeli kredi desteği sağlamak,

— Ekonomi ve sosyal açıdan önemli projeleri rehabilite etmek,

— Şirketlere iştirak etmek suretiyle yönetim ve finansman desteği sağlamak,

— Para ve sermaye piyasalarının gelişimine katkıda bulunmak,

— Kamuca tahsis edilen fonları öncelikli sektörlere ve yörelere göre kullandırmaktadır.

Bu temel görevler çerçevesinde Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) yaklaşık yirmi yıllık hizmet döneminde başta sanayi ve 1989 yılından bu yana turizm sektörü olmak üzere, ülkenin kalkınma çabalarına beş yıllık kalkınma planları, yıllık programlar ve teşvik mevzuatına uygun olarak özel sektör yatırımlarının finansmanı kanalıyla önemli oranda destek vermiştir.

TKB, gerek bankacılık sektörünün genel organizasyonu, gerekse kalkınma ve yatırım bankaları sınıflaması içinde farklı ve giderek ağırlığı artan bir bankacılık alanını temsil etmektedir. Ortaklık yapısı itibariyle kamu bankası kategorisinde yer almasına karşın, Banka başta sanayi ve turizm sektörleri olmak üzere, özel sektörün yatırım ve girişim potansiyelini her alanda desteklemeyi varlık nedeni saymaktadır.

Bu hedefe yönelik olarak Banka, Hazine’den aktarılan fonların yanısıra, yurtdışındaki finansal piyasalardan borçlanarak temin ettiği kaynakları her iki sektörün faaliyetlerine destek olmak amacıyla, proje temeline dayalı olarak yatırım ve işletme kredisi şeklinde kullandırılmaktadır.

Türkiye Kalkınma Bankası, iç ve dış piyasalardaki yatırımcı potansiyelini harekete geçirmek ve sermayeyi tabana yayarak üretim ve istihdam arttırmak amacıyla iştirak faaliyetlerinde de bulunmaktadır. İştirak politikasının ana hedefi; iştirak edilen kuruluşların finansman, yönetim, satış, işgücü temini gibi sorunlarını çözerek bu kuruluşların sağlıklı bir bünyeye kavuşturulup tekrar halka satılmasıdır.

Banka, 1990-1997/8 döneminde, 856 milyon USD kredi, 1 320 milyon USD Kaynak Kullanımını Destekleme Primi (KKDP) olmak üzere sanayi ve turizm sektörüne toplam 2 176 milyon USD finansman desteği sağlamıştır. Sağlanan finansman desteğinin 1 341 milyon USD’si sanayi 835 milyon USD’si de turizm sektörüne aittir. Bu finansman desteğinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini içerecek şekilde ilgili dönem için dağılımı aşağıda verilmiştir.

TKB’nin Sağladığı Finansman Desteğinin (KKDP+Kredi Ödemeleri) Dağılımı

Bölgeler Bölge

Doğu Güneydoğu Toplam Ülke Geneli yüzde

Yıllar (1) (2) (1+2=3) (4) Payı (3/4)

1990 55.8 79.3 135.1 629.0 21.5

1991 61.6 50.1 111.7 528.0 21.2

1992 46.5 23.1 69.6 375.0 18.6

1993 22.6 18.3 40.9 306.0 13.4

1994 7.4 11.0 18.4 146.0 12.6

1995 4.2 8.3 12.5 71.0 17.6

1996 3.7 16.6 20.3 80.0 25.4

1997/8 3.4 17.7 21.1 40.7 51.8

                                

Toplam 205.2 224.4 429.6 2.176.0 19.7

Acil Destek Programı kapsamındaki çalışmalar, 7.11.1996 tarih ve 96/8905 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 1.2.1997 tarih ve 97/1 sayılı Hazine Müsteşarlığı tebliği çerçevesinde sürdürülmektedir. Bu kapsamda Bankaya 262 tanesi A.Ş. ve 157 tanesi A.Ş. dışı şirket statüsünde olmak üzere toplam 419 şirket başvuruda bulunmuştur. Başvuruda bulunan ve A.Ş. olmaması nedeniyle talepleri değerlendirilmeye alınamayan 157 adet başvuru bir protokol ile Vakıflar Bankası’na devredilmiş; Banka tarafından bahsedilen tebliğ çerçevesinde incelenmesi tamamlanan 84 adet şirkete 21.10.1997 tarihi itibariyle 484 milyar TL. yatırım, 2 trilyon TL. işletme kredisi olmak üzere toplam 2.5 trilyon TL’lik Acil Destek Kredisi Tahsisi yapılmıştır. Bu tahsisler karşılığında Hazine’den aktarılan 953.9 milyar TL. şirketlere kullandırılmıştır.

Yukarıda ana hatları ile gelişimi aktarılan ve 1997 yılı Ağustos sonu itibariyle toplam finansman desteğimizin % 51.8’ine ulaşan Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerine yönelik finansman desteğine, Yarım Kalmış ve İşletme Sermayesi Yetersizliği Sebebiyle İşletmeye Geçememiş Yatırımların Ekonomiye Kazandırılmasına Dair Karar’ın uygulamada aksayan yönlerinin giderilmesi yoluyla devamı planlanmaktadır.

Bu çerçevede;

— Öncelik 4.5 trilyon ile sınırlı olan fondan aktarılacak miktarın artırılması,

— İşletme ve yatırım kredileri tutarları için getirilen genel kısıtın kaldırılması,

— Sadece belirli imalat sanayi sektörlerini kapsayan mevcut Karar’ın imalat sanayi sektörlerinin tümü yanısıra eğitim, sağlık ve turizm yatırımlarını da kapsar hale getirilmesi,

— Başvuru süresindeki kısıtın kaldırılarak esneklik kazandırılması,

— Krediden yararlanma da 100 Milyar TL olan tavanın artırılması,

— Özellikle yatırım kredilerinin kullandırılmasında sorun yaratan fizikî gerçekleşmenin tespit tarihinin, uygulanabilir şekilde tadiline yönelik çalışmalar gerek Bakanlığımız gerekse TKB tarafından sürdürülmekte olup, Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Devlet Bakanlığı nezdinde onay alınması halinde uygulamaya geçilebilecektir.

II. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun 1994 yılına ait Denetleme Raporunda yer alan temennilerde maddeler halinde geçen dosyalara ilişkin son gelişmeler aşağıda belirtilmiştir.

13 No.lu Temenni :

İlgili firmanın kredileri Banka Yönetim Kurulu’nun 30.7.1996 tarih ve 233 sayılı kararı ile 30.12.1996 - 30.12.2000 tarihleri arasında tahsil edilmek üzere yeniden itfaya bağlanmıştır.

Firmaya kullandırılan kredilerin teminatı olarak tesis ve şirket ortaklarına ait gayrimenkul (Şile’de arazi) üzerinde yeterli düzeyde ipotek tesis edilmiş, kredi sözleşmelerine ve alınan senetlere firmaya % 10’dan daha fazla oranda ortak olan kişilerin kefalet imzaları alınmıştır. Firma yakından izlenmekte olup, kredileri vadelerinde tahsil edilebilmesi için gereken tüm önlemler zamanından alınacaklar.

14 No.lu Temenni :

Firma, Banka Genel Müdürlük Makamı’nın 6.3.1997 tarih, 325 sayılı oluru ile kanunî takibe alınmıştır.

16.7.1997 tarihi itibariyle şirket aleyhine ipoteğin ve ticarî işletme rehninin paraya çevrilmesi yoluyla, daha sonra borçlu firmanın ipotek ve ticarî işletme rehni tutarını aşan kısmından sorumlu olması ve taksitle tekerrür olmaması kaydıyla, müşterek borçluları ve firma aleyhine 22.10.1997 tarihi itibariyle haciz yoluyla, takibe geçirilmiştir.

16 No.lu Temenni :

Borçlarını vadesinde ödemeyen söz konusu şirketin hesapları 9.6.1997 tarihinde 214 558 998 000 -TL. olarak kat edilerek kanunî takibe başlanmıştır. Daha sonra şirket borçları diğer grup Şirketlerinden biri ile birlikte değerlendirilerek Banka Yönetim Kurulu’nun 24.10.1997 tarih, 357 sayılı kararı ile ertelenmiştir. Erteleme kredisinin mukaveleye bağlanması için gerekli prosedür devam etmektedir. (Şirketten 31.10.1997 tarihinde 35 000 000 000 -TL. peşinat tahsil edilmiş ve ek teminatların tesisi için ekspertiz yapılmış olup tahminen 10.11.1997 tarihine kadar kredi sözleşmesi imzalanacaktır.)

Kredi taksitleri şirket tarafından muntazam olarak ödenmekte olup, şirket Banka’ca etkin bir şekilde takip edilmektedir.

18 No.lu Temenni :

Söz konusu firma 3.6.1997 tarihinde tüm anapara, faiz, gecikme faizi ve yasal kesintilerini ödeyerek borçlarını tamamen tasfiye etmiştir.

20 No.lu Temenni :

10.10.1996 tarihinde açılan iflas yoluyla alacağın tahsili davası sürmekte olup, ayrıca iflas idare memurlarının feshi için de dava açılmıştır.

22 No.lu Temenni :

Banka mülkiyetinde olup, finansal kiralama yoluyla kiraladıktan sonra kiracı firmanın kardeş şirketini taşıtan, yük sahibi ve diğer alt kiracı durumundaki 3. Şahıslarla mevcut bir takım hukukî parasal ihtilafların neticesinde son yükü boşaltma yerinde 1994 yılı sonlarından beri yerel mahkeme kararlarıyla tutuklu kalan, her ne kadar daha sonra tutukluluk kararların kaldırılması sağlanmışsa da bakım eksiklikleri, yağma olayları ve iklim koşullarından kaynaklanan teknik zorluklar nedeniyle halen anılan yerde batma tehlikesi için de olan ve sigorta teminatı altına alınamayan gemiyi satın alma önerisinde bulunan şirketin gemiye acilen müdahale yapılması gerektiğini ve gecikmenin tamamen zarar getirdiğini belirtmeleri ve teklifi yenilemeleri,

Hususları gözününe alınarak;

Geminin şimdiye kadar (satış tarihine kadar) üçüncü şahıslarla doğmuş ve neticileri son yükü boşaltma yeri olan ülke karasularında ortaya çıkan tüm ihtilaflardan; ayrıca satış tarihinden sonra herhangi bir ülke karasularında doğacak veya satış tarihinden önce doğmuş olup da neticileri satış tarihinden sonra ortaya çıkacak tüm ihtilaflardan mütevellik borçlarının alıcı firma tarafından gayrikabili rücu üstlenilmesi ve karşılanması şartıyla KDV dahil 100 00 USD bedelle teklifte bulunan Şirkete satılmasına ve devrinin yapılmasına 14.10.1997 tarih ve 97-22-09/348 sayı ile Banka Yönetim Kurulu oy birliği ile karar vermiştir.

24 No.lu Temenni :

1994 Yılı temennilerine verilen cevapta belirtildiği üzere dava devam etmekte olup, yeni bir gelişme olmamıştır.

25 No.lu Temenni :

1994 yılı raporunda belirtilen temenniye verilen cevaba ilave olarak yapılan soruşturma sonucunda sorumluluğu tespit edilen personel hakkında gerekli idarî işlem yapılmıştır.

36 No.lu Temenni :

Hukuk Müşavirliğince 20.4.1995 tarihinde firmaya kat ihtarnamesi gönderilmiş ve 4.10.1995 tarihinde kanunî takibe esas davalar açılmıştır. Firma hakkında kanunî takip işlemleri halen devam etmektedir.

Türkiye Kalkınma Bankası ileriye yönelik kredilendirme ve diğer finansman desteği faaliyetlerine, Bankalar Kanunu, kuruluşuna ilişkin Kanun Hükmündeki Kararnameler (165 sayılı KHK, 329 ve 401 Sayılı KHK’ler), ilgili yönetmelikler ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde, objektif değerlendirme kriterlerine bağlı kalarak, temin edebildiği ve/veya kamu fonlarından kendisine sağlanan imkânlar ölçüsünde devam edecektir.

III.1994 yılı Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu temennilerine ilişkin sorunun cevabı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.