Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 19 YASAMA YILI : 2

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

49 uncu Birleşim

22 . 1 . 1997 Çarşamba


İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Manisa Milletvekili Hasan Gülay'ın, Ege tütün üreticilerinin sorunlarına ve Ege ekici tütün piyasasının açılmasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Nafiz Kurt'un cevabı

2. -Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarının kiralanması işlemlerine ilişkin gündemdışı konuşması

3. -Tekirdağ Milletvekili Enis Sülün'ün, özelleştirme ve kamu mallarının satışına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan'ın cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. -İzmir Milletvekili Metin Öney'in, (6/379) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/132)

2. -İzmir Milletvekili Metin Öney'in, (6/388) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/133)

3. -Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun'un, (10/90) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/134)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. -Konya Milletvekili Lütfi Yalman ve 56 arkadaşının, bir doktorun türbanlı olduğu gerekçesiyle bilimsel çalışmalarının engellendiği iddialarının araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142)

V. -SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın ilçelerine vakıf yurtları açılmasının planlanıp planlanmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/148) (2)

2. -Van Milletvekili Fethullah Erbaş'ın, Emlakbank hesaplarının yabancı bir şirkete inceletildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/149) (2)

3. -Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, çiftçilere tarım girdilerinde uygulanan sübvansiyon nedeniyle yapılması gereken ödemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/184)

4. -Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Harran Üniversitesinin kadro ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/187) (2)

5. -Manisa Milletvekili Hasan Gülay'ın, tütün üreticilerine olan borçlarını ödemeyen tüccarlara karşı alınacak tedbirlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/188)

6. -Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, hayvansal ürünlerin ithalatının durdurulması ile hayvancılık kredisi alan üreticilere ödemenin ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/189) (2)

7. -Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, Yeni Demokrasi Partisi eski Genel Başkanı Cem Boyner'in günlük bir gazetede yayımlanan konuşmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/190) (1)

8. -Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu -Kurulkaya ve Çambaşı barajlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/192) (1)

9.-Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu -Mesudiye -Topçam Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/193) (1)

10.-Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Halk Bankası Genel Müdürlüğü tarafından verilen kredilere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/195) (1)

11. -Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, Bodrum'da yaptırdığı iddia edilen villaya ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün cevabı (6/197)

12. -Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, günlük bir gazetede yayımlanan “Atatürk Havalimanında Filistinli Operasyonu” başlıklı haberde yer alan iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/199) (1)

13.-Şanlıurfa Millevtekili Abdülkadir Öncel'in, Kur'an Kursu Hocası sınavını kazananların atamalarına ilişkin Devlet Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan'ın cevabı (6/200)

14. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesinin spor kompleksi ve kapalı spor salonu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/202) (1)

15. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'ya bir atletizm pisti yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/203) (1)

16. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesine bağlı bazı köy ve mezralarda kapalı bulunan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/205)

17. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde branş öğretmeni ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/206)

18. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesinde yapımı devam eden lojmanlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/207)

19.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı -Hamur -Köşk ve Tükenmez köyleri arasındaki yola köprü yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/208)

20. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesindeki Sağlık Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/209)

21. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesindeki merkez Sağlık Ocağının onarım ve kalorifer tesisatı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/210)

22. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Sağlık kuruluşlarında, Sağlık Meslek Liselerinden mezun olanların görevlendirilmemelerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/211)

23. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın, Taşlıçay İlçesindeki hastane ve lojman inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/212)

24. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı ve ilçelerinin kütüphane ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/214)

25. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Doğu Anadolu Bölgesinde turizmi geliştirmeye yönelik program ve projelere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/215)

26.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı Yatılı Bölge Kur'an Kursunun müdür ve öğretemen ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/216)

27.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın bazı köylerine cami ve minare yapımına ilişkin Devlet Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un cevabı (6/217)

28.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesinde Kur'an Kursu açılmasına ilişkin Devlet Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan'ın cevabı (6/218)

29.- Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı -Patnos'da Büyük Klima İstasyon Müdürlüğü kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/219)

30.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı -Eleşkirt Meteoroloji İstasyonunun ne zaman açılacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/220)

31.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı Hamur İlçesine Meteoroloji İstasyonu kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/221)

32.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Patnos Devlet Hastanesi ve lojman inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/222)

33. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı -Patnos Spor Salonu inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/223)

34.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı -Hamur İlçesi Ceylanlı -Kamışlı köyleri arasında bağlantıyı sağlayacağı belirtilen köprü yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/224)

35. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı İli ve ilçelerindeki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/225)

36. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, OYAK'ın üyelerine yaptırmak istediği konutlarla ilgili birim fiyatına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/226)

37.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı -Diyadin İlçesinin spor sahası ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/228)

38. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı -Diyadin İlçesinde bulunan kaplıcaların, sosyal tesis ihtiyacına ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/229)

39. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Şekerova Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/230)

40.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı-Doğubayazıt İlçesi Yalınsız Köyünde yapılan afet konutlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün cevabı (6/231)

B)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. -Hatay Milletvekili Mehmet Sılay'ın, Cerrahpaşa Tıp Fakültesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın yazılı cevabı (7/1702)

2.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Diyarbakır Cezaevinde meydana gelen olayla ilgili olarak bir soruşturma başlatılıp başlatılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın yazılı cevabı (7/1757)

3. -Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, Karadeniz Bölgesinde bulunan liman ve havaalanlarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu'nun yazılı cevabı (7/1800)

4. -Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, Karadeniz Bölgesinde bulunan barajlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın yazılı cevabı (7/1801)

5. -Sinop Milletvekili Metin Bostancıoğlu'nun, Sinop-Durağan İlçesi, Sofular Köyü, Kışla Mahallesi İlkokulunun öğretmen lojmanı ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın yazılı cevabı (7/1804)

6. -Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, Yatağan ve Yeniköy Termik Santrallerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın cevabı (7/1806)

7. -Manisa Milletvekili Hasan Gülay'ın, Ege tütün piyasasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nafiz Kurt'un yazılı cevabı (7/1825)

8.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı İlinin köylerindeki kapalı okulların açılmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın yazılı cevabı (7/1853)

9.-Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'ta nükleer santral kurulması ile ilgili bir projenin olup olmadığına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın yazılı cevabı (7/1861)

VI. -KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.-926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı :23)

2. -5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 20 nci Maddesinin 2 nci Fıkrasının Değiştirilmesine ve Bu Maddeye 2 Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/527) (S. Sayısı :129)

3.-Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı :132)

4. -Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin 492 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/218) (S. Sayısı :164)

5. -625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı :168)

6.-Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ve Bu Kanunlarda Değişiklik Yapan 18.11.1992 Tarih ve 3842 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılamasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/543)(S. Sayısı :175)

I. -GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.30'da açılarak iki oturum yaptı.

Genel Kurulu ziyaret eden Kuzey Kıbrıs TürkCumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denildi.

Kıbrıs'la ilgili son gelişmeler hakkında bilgi verme isteği kabul edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş,Genel Kurula hitaben bir konuşma yaptı.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen tüm siyasî partilerce verilen;

Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Kuzey Kıbrıs TürkCumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından 20 Ocak 1997 tarihinde Ankara'da imzalanan ortak deklarasyonu tümüyle benimsediğine ve desteklediğine; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna yapmış olduğu hitabı takdir ve saygıyla karşılandığına;

Kıbrıs Rum tarafınca Yunanistan'ın teşvik ve desteğiyle son üç yıldır sürdürülen ağır silahlanmanın, Rus füzelerinin Ada'ya getirilmesine ilişkin anlaşma ile yeni ve vahim bir boyuta ulaşmış olduğuna; Rum -Yunan tarafının Kuzey Kıbrıs TürkCumhuriyetini ve Türkiye'yi tehdide yönelik tutum ve davranışlarının müsamaha ile karşılanamayacağına;

1960 Garanti ve İttifak Antlaşmalarıyla oluşturulan garanti sisteminin, şimdiye kadar olduğu gibi bundan böyle de geçerli olmaya devam edeceğine; söz konusu antlaşmaların doğrudan veya dolaylı şekilde değiştirilmesine ve Kıbrıs'ta ve bölgede Türkiye ve Yunanistan arasında mevcut dengenin bozulmasına müsaade edilmeyeceğine;

Türkiye Cumhuriyetinin, Kıbrıs'ta etkin ve fiilî garantisini eksiksiz sürdüreceğine; Kuzey Kıbrıs TürkCumhuriyetine vaki olacak saldırıyı aynen Türkiye Cumhuriyetine yapılmış bir saldırı olarak telâkki edeceğine;

Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Avrupa Birliğine tam üyelik için yapmış olduğu tek yanlı müracaatın, 1960 Antlaşmalarına aykırı olduğuna; bunun gerçekleşmesinin, Kıbrıs'ın bölünmesine yol açacağına ve sorumluluğun Avrupa Birliğine ait olacağına;

Kıbrıs Türk Cumhuriyetine karşı uygulanan ambargo ve çifte standardın hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğine;

Türkiye'nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ekonomisinin sorunlarının aşılması ve güçlü bir yapıya kavuşturulması için gerekli desteği sağlamaya devam edeceğine;

Türkiye Büyük Millet Meclisinin, meselenin, silahlanma ve kuvvet kullanma yoluyla değil, Ada'da yaşayan her iki halkın kendi iradeleriyle kendi yönetimlerini kurma haklarına saygı gösterilerek sonuçlanabileceği inancında olduğuna;

Dışardan müdahalelerin çözümü daha da zorlaştırdığının tecrübeyle bilindiğine; bu millî davada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Türk Milletinin tam birlik içinde bulunduğu gerçeğinin bütün dünyaca bilinmesi gerektiğine;

İlişkin önerilerinin Türk ve dünya kamuoyuna duyurulmasına dair müşterek önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Türkiye Büyük Millet Meclisince ittifakla benimsenen önergenin gereğinin Başkanlıkça yerine getirileceği bildirildi.

Devlet Bakanı Abdullah Gül, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Genel Kurulu onurlandırmaları münasebetiyle, Kıbrıs'taki son gelişmelerle ilgili gündem dışı açıklamada bulundu; RP Grubu adına Manisa Milletvekili Bülent Arınç, ANAPGrubu adına Bitlis Milletvekili Kâmran İnan, DSPGrubu adına İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, DYP Grubu adına İstanbul Milletvekili M. Sedat Aloğlu, CHP Grubu adına İstanbul Milletvekili Altan Öymen, grubu bulunmayan milletvekilleri adına Aydın Milletvekili İsmet Sezgin de aynı konuda görüşlerini açıkladılar.

Ordu Milletvekili İhsan Çabuk'un, Karadeniz Bölgesi fındık üreticisinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşmasına, Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez cevap verdi.

Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım, Diyarbakır'da bir iş adamının yaptığı yardımlar sırasında yaşanan olaylara ve yerel yönetimlerle ilgili olarak alınması gereken tedbirlere;

Amasya Milletvekili Haydar Oymak da, Amasya, İline bağlı Yassıçal Belediye Başkanının görevden alınmasına;

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu ve 23 arkadaşının, Diyarbakır İlinin ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/141) okundu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

Niğde Milletvekili Ergun Özkan'ın, Anayasa Komisyonu Üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

İstanbul milletvekili Halit Dumankaya ve 58 Arkadaşının, TURBAN imkânlarını kişisel ve siyasî menfaatlerine alet ettiği ve yolsuzlukların üzerine gitmeyerek görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin TürkCeza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla, eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/10) okundu; Anayasanın 100 üncü maddesine göre en geç bir ay içerisinde olmak üzere Danışma Kurulunca tespit edilecek görüşme gününün daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacağı açıklandı.

Sıvas Milletvekili Mahmut Işık'ın, İki İlçe ve Divriği İlinin Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/414),

Hatay Milletvekili Nihat Matkap'ın, 8.6.1949 Tarih ve 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/71),

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri açıklandı.

İzmir Milletvekili Atilla Mutman ve 9 arkadaşının, doğal afetlerde meydana gelen can ve mal kaybını en aza indirmek için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/58), yapılan öngörüşmelerden sonra, kabul edildiği açıklandı.

Kurulacak komisyonun :

9 üyeden teşekkül etmesi,

Çalışma süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere 3 ay olması,

Gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi,

Kabul edildi.

İstanbul Milletvekili Zekeriya Temizel ve 21 arkadaşının, izlemeye alınan ve faaliyetine son verilen bankaların kanuna aykırı işlemlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/135), yapılan öngörüşmelerden sonra, kabul edilmediği açıklandı.

Sözlü sorular ile kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri görüşmek için, 22 Ocak 1997 Çarşamba günü saat 13.30'da toplanmak üzere, birleşime 23.21'de son verildi.

Hasan Korkmazcan

Başkanvekili

Ahmet Dökülmez Fatih Atay

Kahramanmaraş Aydın

Kâtip Üye Kâtip Üye

II.-GELEN KÂĞITLAR

22.1.1997 ÇARŞAMBA

Teklifler

1.-İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu'nun; İstanbul İli Sınırları İçinde Erengazi Adı ile Bir İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifi (2/656) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :14.1.1997)

2. -İzmir Milletvekili AydınGüven Gürkan ve 4 Arkadaşının; İzmir İli Bergama İlçesinde Çevre kirliliğine Yol Açacak Siyanürlü Yöntemle Altın Elde Edilmesi Konusunun Halkoylamasına Sunulması Hakkında Kanun Teklifi (2/657) (Çevre ve Anayasa komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :14.1.1997)

3. -Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay ve 20 Arkadaşının; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/658) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :15.1.1997)

4.-Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin; 14.7.1965 Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Ek 34 üncü Madde Eklenmesi Hakkında Kanunun teklifi (2/659) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)

5. -Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin; 14.7.1965 Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Ekli Bir Sayılı Cetvelin “IVEğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı” İçin Öngörülen Ek Gösterge, Derece ve Rakamlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/660) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)

6.-Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin; 14.7.1965 Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 213 üncü Maddesinden Sonra Gelen Zam ve Tazminatlar Başlıklı Ek Maddesinin (B) Eğitim Öğretim Tazminatı Bölümünde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/661) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)

7. -Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin; 14.7.1965 Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 176 ncı Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (6/662) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)

8.-Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin; 14.7.1965 Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 108 inci Maddesine Bir Fıkra Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/663) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)

9.-Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin; 14.7.1965 Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı Maddesine Bir Fıkra Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/664) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)

10. -Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin; 14.7.1965 Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/665) (Plan ve Bütçe komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)

11.-Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin; 14.7.1965 Tarih ve 657 Sayılı DevletMemurları Kanununun 36 ncı Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/666) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)

12.-Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin; 14.7.1965 Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/667) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)

13.-Bursa Milletvekili Turhan Tayan'ın; Üç İlçe ve Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/668) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)

14. -Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in; 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/669) (İçişleri ve Millî Savunma komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)

Sözlü Soru Önergeleri

1.-Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, bazı termik santrallerin devrine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/413) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)

2.-Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, doğa tarihi müzesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/414) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)

3.-Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, tüketicinin ücretsiz yararlanabileceği laboratuvarlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/415) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)

4. -Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, Karadeniz Bölgesinde kanser vakalarında artış görüldüğü iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/416) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1.-Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin'in, Tekirdağ Belediye Meclisinin bir kararına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1937) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)

2. -Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa 1 ve 2 nci etap çevre yolunun yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1938) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)

3.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Silivri-Çatalca'da yapımı planlanan Salkımkent Projesine ilişkin Dışışileri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1939) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)

4.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Kazakistan'da inşa edilen bir otel için Eximbank'tan kredi verilip verilmediğine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1940) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)

5. -Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu'nun, Metin Göktepe'nin öldürülmesi olayına karışan polislerin görevlerine iade edilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1941) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)

6.-Tokat Milletvekili Hanefi Çelik'in, Rusya'nın Gelibolu'da askerî bir anıt dikmesine izin verilip verilmeyeceğine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1942) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)

7.-Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun,lojmanlara ve memur maaşlarına yapılan zamma ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1943) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)

8.-Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, Erzurum -İspir -Çamlıkaya Beldesi Yavuz Mahallesi İlkokuluna ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1944) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)

9.-Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Konya'da kamulaştırılan bazı arazilerin bedellerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1945) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)

10.-İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın, 1978'de İstanbul Üniversitesinde yaşanan bombalama olayına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1946) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)

11. -Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz'ın, Anadolu Liseleri ve Özel Okullar Sınavına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1947) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)

12. -Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz'ın, hammadde ve enerji fiyatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1948) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)

Meclis Araştırması Önergesi

1.-Konya Milletvekili Lütfi Yalman ve 56 arkadaşının, bir doktorun türbanlı olduğu gerekçesiyle bilimsel çalışmalarının engellendiği iddialarının araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142) (Başkanlığa geliş tarihi :21.1.1997)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 13.30

22 Ocak 1997 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş), Ünal YAŞAR (Gaziantep)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49 uncu Birleşimini açıyorum.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN - Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ederim.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız yoktur.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - 20 dakika yeter Sayın Başkan.

BAŞKAN - Saat 14.20'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 13.58

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.20

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş), Fatih ATAY (Aydın)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN - Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; çalışmalara başlıyoruz.

Görüşmelere geçmeden önce, üç değerli arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Manisa Milletvekili Hasan Gülay'ın, Ege tütün üreticilerinin sorunlarına ve Ege ekici tütün piyasasının açılmasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Nafiz Kurt'un cevabı

BAŞKAN - Gündemdışı ilk söz, Manisa Milletvekili Hasan Gülay tarafından istenilmiştir. Sayın Gülay, Ege Bölgesi tütün üreticilerinin içinde bulunduğu sorunlar ve Ege ekici tütün piyasasının açılması konusuyla ilgili olarak konuşacaklardır.

Sayın Gülay, buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan... Sayın Başkan... Sayın Başkan bir şey söyleyebilir miyim?

Yoklama sırasında arkadaşlarımız mutat olarak bulunmuyorlar, aynı zamanda gündemdışı konuşmaları gibi bir durumla karşı karşıya kalıyoruz.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Gülay, konuşma süreniz 5 dakikadır.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Yalnız, şimdiye kadar, uygulamalarınızda her zaman yoklama yapmak yoktu, bu dönemde özellikle yoklama başladı efendim. Hem arkadaşlarımızın yoklamada bulunmaması hem de arkasından gündemdışı söz almaları uygun değildir.

Arz ederim.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, kürsüde arkadaşımız varken sizin taleplerinizi tespit edebilmem mümkün değil. Daha sonra bu konuyu görüşebiliriz.

Buyurun Sayın Gülay.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

HASAN GÜLAY (Manisa) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; şahsım adına hepinizi içtenlikle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tüm Ege Bölgesinde ve seçim bölgem Manisa'da 110 bin ailenin uğraş verdiği, yaklaşık 500 bin vatandaşın da ekmek yediği tütün piyasasının açılması ve tütün politikası konusu üzerinde konuşmak istiyorum.

Yıllardır, Ege Bölgesi tütün piyasası, ürünün kaldırıldığı yılın bir sonraki senesinde açılmaktadır; bu, bir kanun gereği değildir, böyle bir gelenek de yoktur. Tekelden sorumlu sayın devlet bakanı, tekelin ve tüccarın randıman tespitini henüz bitiremediğini, dolayısıyla, piyasanın onun için geç açıldığını söyleyebilir.

Ege Bölgesinde ürün toplama işi, ağustos ayında tamamen bitiyor, tütün üreticisi de birbuçuk iki ayda balya işini tamamlıyor. Tekel ve tüccar da, alınacak tedbirlerle -tekrar ediyorum, alınacak tedbirlerle- bir ay içerisinde randıman tespitlerini rahat rahat bitirebilir. Dolayısıyla, Ege Bölgesi tütün piyasası, aynı yıl içerisinde açılabilecektir. Bu, benim isteğimden ziyade, tütün üreticisinin isteğidir, arzusudur. Önce, bunun böyle bilinmesini istirham ediyorum.

Sayın bakan, belki cevabî konuşmasında, doların artmasını, dolayısıyla, üreticinin eline daha çok para geçmesini arzu ettiklerini de söyleyebilir. Bunun da mantığı yoktur; çünkü, piyasanın geç açılması, üreticinin bankalara olan borçlarını da artırmaktadır. Önemli olan, Ege Bölgesi tütün piyasasının, üreticinin alınterinin karşılığı olan başfiyatla, başfiyata yakın ağırlıklı fiyatla, aynı yıl içerisinde açılmasıdır, doğru olanı da budur.

Sayın bakanımın özellikle dikkatini çekiyorum; üreticinin beklediği, üretim maliyetleri göz önüne alındığı zaman, tütün başfiyatının kesinlikle 5 doların üzerinde olmasıdır. Bu, benim isteğimden ziyade, Ege Bölgesi tütün üreticisinin isteğidir.

Değerli milletvekilleri, Ege Bölgesi tütün piyasasının mübarek ramazan bayramından önce açılması şarttır. Ayrıca, üreticiye yine ramazan bayramından önce avans verilerek, bayrama, biraz olsun, rahat girebilmesinin sağlanması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, bir gerçeği de hemen belirtmek istiyorum. Yıllardır, piyasa açıldıktan on onbeş gün sonra randımanlar açıklandığı için üretici şaşkın durumda bırakılıyor. Dolayısıyla ekonomik olarak zayıf olan tütün üreticisi, mecburen, ürününü tüccara yok pahasına satıyor. Böyle tütün politikası olmaz; üreticinin göznuru ve alınteri de böyle korunmaz. Onun için, randımanların, piyasanın açılmasından 15 gün önce açıklanması şarttır. Bu, en azından tütün üreticisinin hakkı ve Tekelin de bir görevidir.

Değerli milletvekilleri, bir gerçeği de belirtmek istiyorum. 1996 yılında, Ege Bölgesi tütün üreticisinin yüzde 50'si ürününü kaldırdığı halde, fide ekimi, dikimi, çapa ve kırım sırasında ihtiyacı olan Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası kredilerini eylül ve ekim aylarında alabilmişlerdir. Banka kredileri, üreticiye, üreticinin ihtiyacı olan zamanda verilmelidir.

Değerli milletvekilleri, seçim bölgem Manisa'nın Akhisar İlçesi, Ege Bölgesinin hem tütün merkezidir hem de en kaliteli tütünün yetiştiği yerdir. Bu ilçemizde yıllar önce yapılan, şu anda tütün işleme atölyesi olarak kullanılan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Konuşmanızı tamamlayın efendim.

HASAN GÜLAY (Devamla) - ... Akhisar Sigara Fabrikası açılacak mıdır açılmayacak mıdır? Burada mevsimlik olarak çalışan 470-500 işçi kadroya alınacak mıdır alınmayacak mıdır? Bunların, bu kürsüden, Sayın Bakan tarafından açıklanmasını özellikle istirham ediyorum.

Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken, Ege Bölgesi tütün piyasasının mübarek ramazan bayramından önce açılması, tütün üreticisine, alınterinin karşılığı olan, hakkı olan, paranın verilmesi, yine üreticiye bayramdan önce avans verilmesi şarttır. Bütün siyasetçilerin, güçlerini, yalnız halktan ve haktan almaları, cumhuriyet ilkelerinden almaları, demokrasi ilkelerinden almaları, büyük Atatürk'ün ilke ve inkılaplarından ders almaları dileğimle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Gündemdışı konuşan Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay'a teşekkür ediyorum.

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) - Divan eksik Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gümdemdışı konuşmayı cevaplamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Nafiz Kurt; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI NAFİZ KURT (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Huzurlarınızda, Manisa Milletvekili Hasan Gülay Beyefendinin gündemdışı konuşmasına cevap vermek için bulunuyorum.

Sayın Gülay, 1996 yılı tütün piyasasının ne zaman açılacağı ve fiyatların tespiti hususunda bir konuşma yaptı; bu fırsatı bana verdiği için de kendisine teşekkür ederim.

Biz, 1995 yılı piyasasını geçen sene 15 Şubatta açtık. 1996 yılı piyasası için her hazırlığımızı bitirdik; bayramdan önce de açma imkânı olabilir; ama, gelecek sene bayram, yine bir ay evveline gelecek; o zaman da “bayramda açalım” diyeceksiniz. Tespitlerimizin hepsini bitirdik; yarın randımanları köylümüze ilan ediyoruz; hepsini veriyoruz; yani, tütün piyasasını, Türkiye'de, bir borsa haline getirdik. 15 Şubat 1997 tarihinde de, Ege tütün piyasasını, inşallah açmış olacağız. Ben, dördüncü tütün piyasasını idare ediyorum, edeceğim -Allah ömür verirse- ve dördüncü tütün piyasasını idare ettiğim zaman da, tütün üreticisi hiçbir zaman memnuniyetsizlik göstermedi.

Geçen sene, 1995 piyasasını ben açtıktan sonra, bir değerli arkadaşım da, bu piyasayı muvaffakiyetle götürdü. O da bilir ki, hiçbir üretici sızlanmadı, ağlamadı; bu sene de sızlayacağı ve ağlayacağı kanaatinde değilim. Türkiye'de 1996 rekoltesi 230 milyon kilo; bunun yüzde 57'si, yani, 125 milyon kilosu Ege Bölgesinde. Kim alırsa alsın, kim almazsa almasın, son yaprağına kadar çok iyi bir fiyatla, bu tütün piyasasını, iki bayram arasında bitireceğiz ve parasını ödeyeceğiz. Para ödemede hiçbir sıkıntımız olmadı. Biz Tekel olarak üzümü aldık, yüzde 137 zam verdik; yaş ve kuru üzümde tıkır tıkır parasını ödedik. Bugün anason alım fiyatını ilan ettim, yüzde 127 zam verdik. Tütünde de, dünya fiyatlarını göz önünde bulundurmak şartıyla, tütün üreticimize en iyi fiyatı vereceğimiz kanaatindeyim.

Tütün, diğer mahsüllere benzemez, benzemesi de mümkün değil. Bu sıkıntıyı Türkiye 7-8 sene çekti. 750 milyon kilo stoktan, ancak, Tekelin ihtiyacı olan, yani, sigara sanayiinde kullanacağı dereceye geldi. Bu, millî bir servettir; bu para, milletin parası. Tütünü alıp da stok edip, depolarda çürütme diye bir politika geçti, gitti. Bundan sonra hangi hükümetler gelirse gelsin, hangi bakan arkadaşımız o koltukta oturursa otursun, Türkiye'de tütün politikasını dünya fiyatlarına göre ayarlamak mecburiyetindedir. Üçü bir arada olacak; köylümüz, üreticimiz mağdur olmayacak, ihracata engel çıkmayacak, bunu idare eden Tekel de, bu işten zarar etmeyecek. Tütüncülük bu hale geldi.

Onun için, huzurlarınızda şunu ifade etmek istiyorum: 15 Şubatta açacağımız tütün piyasasının tütün üreticimize hayırlı olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ederken, çok da memnun olacakları kanaatindeyim.

Bu vesileyle, bu piyasanın hayırlı olmasını diler, Yüce Meclise saygı ve sevgilerimi sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Gündemdışı konuşmayı cevaplandıran Devlet Bakanı Sayın Nafiz Kurt'a teşekkür ediyorum.

2. -Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarının kiralanması işlemlerine ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, gündemdışı ikinci söz, Muğla Milletvekili Sayın Zeki Çakıroğlu'nun.

Sayın Çakıroğlu, Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallarının kiralanması işlemleriyle ilgili olarak söz talep etmiştir.

Buyurun Sayın Çakıroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının termik santrallara ilişkin işlemleriyle ilgili gündemdışı söz almış bulunuyorum. Söz verdiği için Sayın Başkana teşekkürlerimi sunuyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

16 Kasım 1996 tarihli Resmî Gazetede, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığınca, 3096 sayılı Yasaya dayanarak, 12 termik santralın, kömür işletmeleriyle birlikte yirmi yıllığına kiraya verileceği, şartnameyle birlikte ilan edilmiştir. Bu işlem, toplumumuzun geniş bir kesimi tarafından huzursuzlukla karşılanmış ve tepki vermelerine neden olmuştur.

Bu santrallardan 8 tanesi kömürle işletilmektedir. Bilinen bir gerçektir ki, kömürle işletilen termik santralların ekonomik ömürleri yirmibeş senedir. Birçok santralın şu anda işletmede bulunduğu göz önüne alındığında, yirmi sene sonra; yani, kira süresinin bitiminde, geri teslim alındığında, enkaz haline geleceği açıktır. Bu nedenle, adı kiralama olan bu tasarruf, hukuken muvazaalı, siyaseten takıyyeci bir anlayışın tipik uygulama örneğini teşkil etmektedir. Yapılmak istenen, kiralama adı altında özelleştirmeden başka bir şey değildir. 3987 sayılı Özelleştirme Yasası, Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. İptal gerekçesinde, diğer stratejik öneme sahip sektörler yanında, elektirik üretimi, iletim ve dağımı da sayılmış ve sektörlerin özelleştirilmesi, ulusal bağımsızlık ve güvenlik açısından sakıncalı bulunmuştur. Bakanlık, hem bu kararı delmek için hem de tesis maliyetlerine göre çok ucuza devretmek istediği tesisler için kiralama yöntemine gitmiştir.

Teknik konulara zaman darlığı nedeniyle girmeyeceğim; ancak, Muğla ilindeki Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralları ve ilgili kömür işletmeleri konusunda birkaç bilgi sunmak istiyorum. Kemerköy Termik Sanralı 1 milyar dolar olmak üzere, 3 santral 2,7 milyar dolara kurulmuştur ve TEAŞ tarafından yapılması gereken baca gazı ve kükürt arıtma tesislerinin de toplam maliyeti 145 milyon dolardır. Dünya Bankasından temin edildiği söylenen bu 145 milyon doların akıbeti konusunda, kamuoyunda büyük tereddütler meydana gelmiştir; nerededir bu para, nereye gönderilmiştir?

Yine, birlikte verilecek kömür işletmelerindeki makine parkının tutarı da 150 milyon dolardır. Bu santrallar ve kömür işletmeleri, kâr eden kuruluşlarımızdır; Türkiye genelinde toplam gelir, yıllık, 758 451 500 dolardır. Yine, yirmi senelik kira bedelinin toplamı 1 milyar 660 milyon dolar tutmaktadır. Bu demektir ki, santrallar ikibuçuk senede sağlayacağı gelir karşılığında, yirmi senelik bir süre için birilerine peşkeş çekilmektedir. Bunca ekonomik değeri, stratejik önemi olan Muğla'daki bu 3 santralımız da 2,7 milyar dolara mal olmuşken, 410 milyon dolara kiraya verilecektir. Bu, yabancı ve yerli sermayeye, Muhterem Hocanın deyimiyle, batıla ve rantiyeye peşkeş çekmek değil de nedir?!.

Bu işletmelerde toplam 40 bin işçi çalışmaktadır. Bu işçilerin gelirinden o yöre esnafı ve üretici köylü de pay almaktadır. İşçilerin iş güvenliği güvenceye alınmamıştır. Bu nasıl adil düzendir ki, milyonlarca işçi ve ailesi yola bırakılmakta, esnaf ve köylü yoksulluğa itilmektedir?!. Bu işlemler keyfîdir, neden mi; anımsarsanız, promosyona kısıtlama getiren yasa, Hükümetin ısrarı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çakıroğlu, konuşmanızı tamamlayın lütfen.

ZEKİ ÇAKIROĞLU (Devamla) - ...DYP ve Refah Partisinin desteğiyle, Yüce Meclisten geçirilmiştir. Buna karşın, bu uygulamayla, termik santralların yanında kömür işletmeleri promosyon olarak sunulmaktadır. İlk ilanda, Soma ve Tunçbilek Kömür İşletmelerinin, termik santrallarla birlikte kiraya verileceği söylenmesine karşın, bu bölgedeki Refah Partisi teşkilatlarının tepki göstermesi üzerine, 13.12.1996 tarihli ikinci ilanla, kira şartları hiç bozulmadan kiralamadan çıkarılmıştır.

Şimdi sormak gerekiyor, Tunçbilek ve Soma'daki insanlar insan da diğer bölgelerdeki insanlarımız aynı Allah'ın kulu değil mi?!. Bu işlem hukuka aykırıdır. Biliyorsunuz, Muğla İlindeki 3 termik santralımızın, Aydın İdare Mahkemesinin, desülfürizasyon sistemleri takılmadan çalıştırılamayacağına dair kararı vardır. Hukukun üstünlüğü, Anayasa ve yürütmenin yargı denetimine tabi olacağı açık hükümleri karşısında şimdi sormak gerekir: Kiracılar bunu nasıl işletecektir?

Değerli hemşerilerim Muğlalıların, Yatağanlıların, Sayın Çiller'in, seçimden seçime “hemşerim” dediği Milaslıların sağlığını ciddî şekilde tehlikeye atan ve çevreyi bozan bu tesislerin, desülfürizasyon sistemi takılmadan çalıştırılması ya da kiraya verilmesi mümkün müdür?!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çakıroğlu, lütfen son cümlenizi ifade edin.

ZEKİ ÇAKIROĞLU (Devamla) - Son cümlemi söyleyeceğim efendim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; her yönüyle gerek hukuka gerek insan vicdanına gerekse ülkemiz ekonomisine son derece zarar verecek bu işlemden mutlaka dönülmesini bekliyoruz. Bu işlemden dönülmesi, bu işlemin önlenmesi için her türlü katkıyı koyacağımızı ve bu uğurda çaba gösterenlere de destek olacağımızı belirtir, Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Muğla Milletvekili Sayın Zeki Çakıroğlu'na teşekkür ediyorum.

3. -Tekirdağ Milletvekili Enis Sülün'ün, özelleştirme ve kamu mallarının satışına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan'ın cevabı

BAŞKAN - Gündemdışı son konuşmayı Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis Sülün yapacak. Sayın Sülün, özelleştirme konusunda görüş beyan edecek. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Sülün, konuşma süreniz 5 dakikadır.

Buyurun.

ENİS SÜLÜN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce hepinize saygılarımı sunarım.

Ülkemizde yaşanan ve büyük bir kitleyi canından bezdiren kronik enflasyon, her yıl artan işsizlik, adaletsiz gelir dağılımı ve kısır çekişmeden öte çözüm üretmeyen bugünkü Hükümet, halkımızı karamsarlığa itmektedir. 1997 bütçesinin görüşülmesi esnasında, yatırım, istihdam ve gelir dağılımındaki hayalleri ve çarpıklıkları anlatmaya çalıştık. Geçmiş beş yılın beceriksiz uygulamaları ortadayken, bütçe, sağlam gelir kaynaklarına dayandırılmak yerine, abartılı vergi tahsili, vergi affı, kaynak paketi, yapılacağı hayal edilen özelleştirme ve kamu malları satışlarından elde edileceği düşünülen, gerçekçi olmayan gelirlere dayandırılmıştır.

Başbakan, üçüncü kaynak paketiyle de 11 milyar dolar civarında bir gelir sağlama hayalinin peşine düşmüştür. Birinci ve ikinci kaynak paketlerinden henüz bir gelir sağlanmamışken, üçüncü, dördüncü ve beşinci pakete yönelinmesi, paketlerin ciddîye alınmaması gibi bir durumu ortaya çıkarmaktadır.

İşte bu bağlamda, Hükümetin peşine düştüğü bir gelir kaynağı da, ülke kalkınmasında, yıllarca, önemli bir rol oynamış, ekonomiye ve sosyal yaşama katkı sağlamış olan enerji santralları ve şebekelerinin işletme hakkının devredilmesidir. Hükümet, bu satıştan 6 milyar 875 milyon dolar beklemektedir. Bu tutar Refahyol Hükümetinin kaynak paketinin yüzde 70'ini oluşturmaktadır. Üçüncü kaynak paketinin yüzde 70'ini 19 hidroelektrik santralı, 16 termik santral ve 25 grup şebekesinin kiralanması meydana getirmektedir. 15 Ocakta kiralanma işlemlerinin tamamlanacağını açıklayan Hükümet, bu konuda gerekli önlemleri almış mıdır?

Ayrıca, bu santralların verilebilmesi için 2,2 milyar dolarlık dışborcun ödenmesi ve 3 milyar 825 milyon dolarlık yatırım sorununun çözülmesi önem taşımaktadır. 24 Aralık 1995 tarihinde, seçim beyannamesi metninde millete taahhütte bulunan Sayın Erbakan “özelleştirme uygulamaları peşkeşten, yağmadan, israftan ve bedellerinin çarçur edilmesi uygulamasından kurtarılacak, stratejik olmayan tesislerin özelleştirilmesinden elde edilecek gelir “ diye devam ediyor. İşte, dervişin fikri ve zikri misali, Sayın Erbakan her konuda olduğu gibi burada da söyledikleriyle çelişiyor.

CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) - Demagoji yapıyorsun.

ENİS SÜLÜN (Devamla) - Sizin kadar demagoji yapmıyoruz ya!..

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) - Televizondan naklen yayınlanıyorsun...

ENİS SÜLÜN (Devamla) - Rezaletleriniz medyada, radyoda.

Yarın sizlere “Enerji sektörü stratejik değil mi? Santralların düşük bedelle kiralanması peşkeş çekme değil mi? Buralardan elde edilecek gelir, verimli ve kalkınmaya yararlı üretim müesseselerini kurmaya mı harcanacak? Halkın şikâyetçi olduğu elektrik fiyatları 1996 yılında yüzde 110 artmıştır; daha mı ucuz verilecektir?..”

LÜTFİ YALMAN (KONYA) -Yanlışlığın var.

ENİS SÜLÜN (Devamla) - “200 bin insanımız ne olacak? Dış borcumuz olan 2,2 milyar doları kim ödeyecektir? Kamuya ait hem üretim tesisleri hem de dağıtım tesisleri hangi nedenlerle devredilmektedir?” diye sormazlar mı?

İlanlarda 3096 sayılı Kanuna göre işletme hakkının devrinden bahsedilmektedir. 3096 sayılı Kanun, elektrik sektörünün özelleştirme kanunu diye kabul edilir. Yap-işlet-devret modeli olsun, Aktaş ve Kayseri örnekleri olsun, özel sektöre yaptırılacak santrallar olsun, hepsi de bu kanuna göre yapılır ve bu kanuna göre de işletiliyor. Santralların ve dağıtım şebekelerinin işletme hakkı devrinin, bu kanun ve yönetmelikler dahilinde yapılabilmesi için hizmetlerin iyileştirilmesi ve verimliliğiyle mevcut elektrik enerjisi potansiyelinin daha iyi kullanılabilir hale getirilmesi gibi iki bağlayıcı kritere uygun işlem yapmak zorunluluğu da vardır. İlanların hukukî dayanağının olmaması bundandır. Kanun ve yönetmelikdışı uygulamalarla devir işinin yapılması bir kanunsuzluk örneğidir. Hukuk ve kanundışı uygulamalara karşı çıkmak, vatanını seven herkesin görevidir. Santral ve dağıtım şebekelerinin işletme...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı )

BAŞKAN - Sayın Sülün, konuşmanızı tamamlayın efendim.

ENİS SÜLÜN (Devamla) - Çünkü, enerji sektörü, en stratejik sektördür ve büyük hizmet ağına sahiptir. Enerji sektöründe, halk üzerinde açık bir baskı grubu oluşturulması mümkündür. İddia edilen odur ki, Sayın Başbakan, partisine yakın çevrelere kamu kaynaklarını aktarmak istemektedir.

İşletme hakkı devri, yirmi yıllığına 1,6 milyar dolara verilecektir. Sadece, 12 termik santralın bir yıllık kârı 2,1 milyar dolardır. Ürettiği elektrik, yılda 32 milyar kilovat olup, bunun yıllık hâsılatı 95 trilyondur. Bu kaynağın devlete kalmasına neden müsaade edilmiyor? Gayet açık bir oyun oynanmaktadır. 1 kilovat elektriğin ekonomide oluşturduğu katma değer, yaklaşık 1 dolardır; 32 milyar kilovatlık elektrik üretimi, ekonomide 32 milyar dolarlık değer oluşturacaktır. Elektrik sektörünün birilerine peşkeş çekilmek istenmesinin bir sebebi de budur.

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Çarpılırsın!..

ENİS SÜLÜN (Devamla) - Hükümet, 1997 yılında yaklaşık 35 milyon dolarlık içborç anapara ve faiziyle 11 milyar dolar dışborç ödeme yükümlülüğüyle karşı karşıya bulunmaktadır. İşte, bu sorunu çözmek için Refahyol Hükümeti panik halinde, finansal kurumlara, KİT'lere ve diğer kurum ve kuruluşlara el atmakta; birbiri ardına açıkladığı hayalî paketlerle bu paniği gizlemeye çalışmaktadır. Bu da, gerçeklere dayanmayan kaynak paketleriyle çözüm arayan Hükümetin, Türkiye'nin sorunlarını kavramaktaki acizliğini ortaya koymaktadır. Ne ülkemiz kaynaklarının abartılmasına ne de peşkeş çekilmesine müsaade ederiz.

Sözlerime burada son verirken, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Gündemdışı konuşan Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis Sülün'e teşekkür ediyorum.

Gündemdışı konuşmayı cevaplandırmak üzere, Sayın Nevzat Ercan söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (DYP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; gündemdışı konuşan değerli arkadaşımız Enis Sülün Beyin, özelleştirmeyle ilgili açıklamalarına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Özelleştirmenin temel amacı, devletin, ticarî alandaki faaliyetlerini en aza indirmesi, bu konuda yalnızca denetleyici ve düzenleyici rolünü sürdürmesidir. Bu suretle devlet, modern devlet anlayışı çerçevesinde, asıl görevi olan sağlık, eğitim, güvenlik ve altyapı hizmetlerine yönelebilecek, bu hizmetler için daha fazla kaynak ayırabilecektir. Özelleştirmeyle, devletin, ekonomideki sınaî ve ticarî aktivitesinin en aza indirilmesi hedeflenirken, rekabete dayalı piyasa ekonomisinin oluşturulması, devlet bütçesi üzerindeki KİT finansman yükünün azaltılması, sermaye piyasasının geliştirilmesi ve atıl tasarrufların ekonomiye kazandırılması, bu yolla elde edilecek kaynakların, altyapı yatırımlarına kanalize edilebilmesi mümkün olabilecektir.

Ancak, özelleştirmeyi, bir amaç olarak değil, gerçekleştirilmesi hedeflenen ekonomik değişimin bir aracı olarak görmek gerekir. Özelleştirme, basit bir ekonomik süreç değil, sosyal sonuçları olan, demokrasi ve hukuk kuralları içinde gerçekleştirilebilecek, ekonomik, malî ve idarî bir reformdur.

Bu temel gerçeklerden hareketle, ülkemizde, özelleştirme konusundaki girişimler 1984 yılında başlatılmıştır. Aradan geçen on yıllık süre içinde yeterli bir mevzuat bütünlüğünün olmaması ve programın sosyal boyutunun ihmal edilmesi, uygulamaların istenen hız ve verimliliğe ulaştırılabilmesini engelleyen en büyük faktörler olmuştur. Bu nedenle, çeşitli aksaklık ve tıkanıklıklarla karşılaşılmış, hatta, zaman zaman hukukî ihtilafların doğması önlenememiştir.

Genel olarak, ihtiyaca cevap verecek, sağlam bir hukukî altyapının bulunmamasından kaynaklanan bu aksaklığın giderilmesi amacıyla 1994 yılı Kasım ayı sonunda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Doğru Yol Partisinin büyük çabası ve uğraşı sonucunda hazırlanan ve Meclisin büyük çoğunluğunun oyunu alarak kabul edilen 4046 sayılı Kanunla, özelleştirmeye ilişkin ayrıntılı düzenlemeler getirilmiş ve uygulamalar, sağlam bir yasal zemine oturtulmuştur. Bugün ülkemizde yürütülmekte olan özelleştirme programı, 4046 sayılı Özelleştirme Yasası ve bu çerçevede belirlenen ilke ve öncelikler ışığında yürütülmektedir.

Özelleştirme Yasasının yürürlüğe girmesinden sonraki ilk uygulama yılı olan 1995'in özellikle ikinci yarısında sonuçlandırılan özelleştirme işlemleri sonucunda, 573 milyon dolar düzeyinde bir uygulama gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde, Türkiye'deki ilk kamu bankasının özelleştirilmesi gerçekleştirilmiştir; Sümerbank, artık, daha verimli ve her geçen gün büyüyen bir özel sektör bankası olmuştur. Ayrıca, Adıyaman Çimento ve KÜMAŞ gibi büyük kuruluşların özelleştirme işlemleri tamamlanmıştır.

Öte yandan, özelleştirme ihalelerinin olabildiğince açık ve şeffaf bir biçimde kamuoyu denetiminde gerçekleştirilmesi konusunda da önemli adımlar atılmıştır. 1995 yılında, Turban, Et-Balık Kurumu, SEK, çimento fabrikaları gibi birçok özelleştirme ihalesi, kamuoyuna ve basına açık olarak, şeffaf bir şekilde yapılmış, büyük bir ilgi ve katılımla son derece başarılı bir biçimde sonuçlandırılmıştır.

Ancak, 1995 yılı sonunda içine girilen seçim ortamı ve seçim sonrasında uzayan siyasî belirsizlik süreci nedeniyle, yeni mevzuat çerçevesinde başlatılan özelleştirme uygulamaları istenilen hızla sonuçlandırılamamıştır. Ayrıca, seçim sonunda kurulan Anayol Koalisyon Hükümeti döneminde de özelleştirme durmuş veya durdurulmak istenmiştir. Bu üç aylık dönem içerisinde hiçbir uygulama yapılmadığı gibi, yapılması için bir hazırlık bile, ne yazık ki, başlatılamamıştır. Bugün iktidarda olan Refahyol Hükümetinde ise, özelleştirme, Koalisyon Protokolünde yerini almış, gereken siyasî destek ve kararlılık gösterilerek uygulamalara yeniden hız kazandırılmıştır.

Bu çerçevede, geçtiğimiz yıl eylül ayı başından itibaren, özelleştirme kapsamında bulunan 16 kuruluşa ait hisse ve varlıklar için 27 ayrı ihale açılmış ve bu ihalelerin büyük bölümünde sonuç aşamasına gelinmiştir.

Değerli milletvekilleri, bu kapsamda, Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş'ye ait 8 limanın işletme hakkı devri yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla Eylül 1996'da açılan ihalelerde toplam 45 teklif alınmış ve teklif sahipleriyle nihai pazarlık görüşmeleri yapılmıştır. 19-20 Aralık 1996 tarihlerinde gerçekleştirilen bu görüşmelerde, Trabzon Limanı dışındaki 7 liman için uygun fiyat teklifi alınmıştır; söz konusu limanlar için otuz yıl süreyle işletme hakkı devrini öngören ihalelerde alınan teklifler toplamı, 252 milyon Amerikan Doları düzeyindedir.

Yine, Ergani ve Kurtalan Çimento, Konya Krom Magnezit, Kilyos Ateş Tuğlası ve Bozüyük Seramik Sanayii ile ÇEMAŞ ve ÇİMHOL'deki iştirak paylarının blok satışı amacıyla kasım ayında ihale açılmış ve toplam 20 teklif alınmıştır. 24-26 Aralık 1996 tarihlerinde yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonunda, söz konusu 7 şirket için alınan en yüksek teklifler toplamı 139,3 milyon Amerikan Dolarıdır.

Yine, Petlasın blok satışı amacıyla eylül ayı sonunda açılan ihalede 5 teklif alınmış ve teklif sahipleriyle 8 Ocak 1997 tarihinde yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonunda 35,7 milyon Amerikan Doları düzeyinde teklif alınmış bulunmaktadır. Hatırlanacağı üzere, 1990 yılında özelleştirme kapsamına alınan ve aradan geçen altı yılı aşkın sürede beş kez ihaleye çıkarılan ve biri dışında hiçbir ihalede teklif alınamayan Petlas için yatırımcı ilgisinin artması, kararlılıkla yürütülen özelleştirme uygulamalarına duyulan güvenin bir göstergesi olmuştur.

Deniz Nakliyatı Türk Anonim Şirketinde bulunan yüzde 99,92 oranındaki kamu payının blok satışı amacıyla açılan ihalede nihai görüşmeler 8 Ocak 1997'de yapılmış ve en yüksek teklifi 141,3 milyon Amerikan Dolarıyla şirket çalışanlarının oluşturduğu Ortak Girişim Grubu vermiş bulunmaktadır.

Turbana ait Akçay ve Ürgüp işletmeleriyle, Akçay'da bulunan iki arsanın satışı amacıyla kasım ayında açılan ihalelerde toplam 12 teklif alınmıştır. Teklif sahipleriyle 10 Ocak 1997 tarihinde gerçekleştirilen nihai pazarlık görüşmeleri sonunda alınan teklifler toplamı 9,4 milyon Amerikan Doları düzeyindedir.

Yine, Etibankta bulunan yüzde 100 kamu payının blok satışı amacıyla kasım ayında açılan ihalede toplam 9 teklif alınmış; teklif sahipleriyle 20 Ocak 1997 tarihinde yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonunda alınan en yüksek teklif 185 milyon Amerikan Dolarıdır.

Böylece, geçtiğimiz bir aylık sürede geçekleştirilen ihalelerde alınan en yüksek tekliflerin toplam tutarı 743 milyon Amerikan Doları düzeyinde bulunmaktadır.

Yapılacak değerlendirmeleri müteakip, bu sonuçlar, Özelleştirme Yüksek Kuruluna sunulacak ve Kurulun onayı kararı çerçevesinde satış veya devri işlemleri tamamlanmış olacaktır.

Bu ihalelerin tamamında nihai görüşmeler, noter huzurunda ve kamuoyuna açık olarak gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, çimento şirketlerine yönelik olarak aralık ayında yapılan ihalelerde başlatılan yeni bir uygulamayla bir adım daha ileri gidilmiş ve ihaleler çeşitli TV kanallarından naklen yayınlanmaya başlanmış bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, öte yandan, Denizbank ve Anadolubankın blok satışı amacıyla kasım ayında açılan ihalelerde son teklif verme tarihi olan 16 Aralık 1996 tarihi itibariyle Denizbank için 15, Anadolubank için de 17 teklif alınmıştır. Teklif sahipleriyle nihai pazarlık görüşmeleri 21 ve 22 Ocak 1997 tarihlerinde gerçekleştirilecektir.

Yine, kasım ayında alınan bir Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla Erdemirdeki kamu payının özelleştirilmesi durumunda, devlete söz ve onay hakkı verecek altın hisse düzenlemesi yapılmış ve aralık ayı başında verilen ilanlarla şirket hisselerinin yüzde 30 ve yüzde 40'lık bölümünün blok satışını öngören ihale açılmıştır. İhalede son teklif verme tarihi 27 Ocak 1997'dir.

Geçtiğimiz günlerde açılan diğer bir ihalede Köyteks bünyesinde bulunan Sıvas ve Erzurum Hazır Giyim Tesislerinde bulunan kamu payları blok satışa sunulmuştur. Bu kuruluşlara ilişkin ihale prosedürünün önümüzdeki bir iki ay içinde tamamlanması ve özelleştirme işlemlerinin sonuçlandırılması hedeflenmektedir.

Değerli milletvekilleri, önümüzdeki döneme ilişkin programı da özetle arz ederek sözlerimi bitirmek istiyorum. 1997 yılı için hazırlanan program çerçevesinde, özelleştirme kapsamındaki diğer kuruluşlara ilişkin ihale hazırlıkları sürdürülmektedir. Bu çerçevede, ilk etapta ihale açılması düşünülen Turbana ait Kemer Marina, Kuşadası Marina ve Adalya Oteli, Sümer Holdinge ait 8 işletme, 1 fabrika ve 1 iştirak payı, ORÜS'e ait 15 işletme, MEYBUZ, Sıvas Demir Çelikteki kamu paylarının satışına ilişkin çalışmalar tamamlanmıştır. Yine, 1997 yılı özelleştirme programında yer alan Türk Telekomünikasyon AŞ'nin hisse satışı konusunda danışmanlık hizmeti verecek firma konsorsiyumu belirlenmiş ve bu konudaki çalışmalara başlanmıştır. TÜPRAŞ, POAŞ ve Petkim ise, Özelleştirme Yüksek Kurulunun gündemine alınmıştır.

Yüce Heyetinize saygılar sunarım. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Gündemdışı konuşmayı cevaplayan Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan'a teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Gündeme geçmeden önce, gündemdışı konuşmaların başlangıcında, Sayın Salih Kapusuz'un ve Sayın Saffet Arıkan Bedük'ün istemleri vardı, onu tespit etmek istiyorum.

Buyurun Sayın Kapusuz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, ben demin zatı âlinize işaret ettim; ama, belki sesten dolayı takip edemediniz, daha sonra kürsüye konuşmacı davet ettiniz; belki sözlerim iyi anlaşılmamış olabilir. Benim başlangıçta arz etmek istediğim husus şuydu: Genel Kurul yoklamayla açılıyor; geçmişte her gün yoklamayla açılmıyordu. Birinci olarak bunu hatırlatmak istedim.

İkinci olarak hatırlatmak istediğim; değerli konuşmacı arkadaşlarımız, gündemdışı konuşan arkadaşlarımız, en azından Genel Kurulda bulunmuş olsalar, biraz daha şık olur demek istedim.

Arz eder, teşekkür ederim.

BAŞKAN - Siz de aynı konuyu mu söyleyecektiniz?

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Evet; aynen katılıyorum.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, bu konuda, esas olan, Anayasamıza göre, Meclisin çalışma şartları bellidir. Meclis, ancak, üye tamsayısının üçte biriyle toplantı yetersayısına kavuşmuş olur ve yoklama, Başkan tereddüte düşerse, oturum başlangıçlarında her zaman yapılır.

Ben, bugün, Genel Kurulu açtığım zaman tereddüte düştüm, yoklamaya başladım; çünkü, muhalefet sıraları boştu.

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - İktidar sıraları?..

BAŞKAN - Böyle bir durumda, bu kürsüde hangi arkadaşımız olsa yoklama yapmak zorundadır.

Dün, niçin yoklama yaptığımızı biliyorsunuz; grupların talebi üzerine o yoklamayı yapmıştık. Bunda herhangi bir kasıt aranmamalıdır.

Şimdi, yoklama sırasında dolu olan İktidar sıraları boşaldı; yoklama sırasında, muhalefet sıraları boştu. Ben arzu ederim ki, her zaman, Meclisimizin sıraları dolu olsun, çalışmayı birlikte yapalım.

Bu konudaki istisnaî uygulamamız şudur: Gruplar anlaştıkları zaman, acil durumlarda yoklamasız da başlayabiliyoruz; ama, grupların birlikte kararlaştırmaları şartıyla.

Değerli arkadaşlarım, şimdi gündeme geçiyoruz.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair iki önerge vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. -İzmir Milletvekili Metin Öney'in, (6/379) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/132)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin 182 nci sırasında yer alan (6/379) esas numaralı sözlü soru önergeme yazılı olarak cevap geldiğinden, sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

Metin Öney

İzmir

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

2. -İzmir Milletvekili Metin Öney'in, (6/388) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/133)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin 190 ıncı sırasında yer alan (6/388) esas numaralı sözlü soru önergeme yazılı olarak cevap geldiğinden, sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

Metin Öney

İzmir

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. -Konya Milletvekili Lütfi Yalman ve 56 arkadaşının, bir doktorun türbanlı olduğu gerekçesiyle bilimsel çalışmalarının engellendiği iddialarının araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Bilimler Bölümünde asistan doktor olan Şükran Erdem'in, türban taktığı gerekçesiyle, Bölüm Başkanı Prof.Dr.Kemal Alemdaroğlu tarafından, cerrahi müze olarak kullanılan odaya kilitlenmesi ve sınavla kazanmış olduğu uzmanlık çalışmalarına başlamaktan men edilmesi insan haklarına indirilmiş ağır bir darbedir.

Bu ve benzeri olayların sürekli kamuoyunu meşgul etmesi, konunun ciddî olarak araştırılmasını gerektirmektedir. Bu bakımdan, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince, Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

1. Lütfi Yalman (Konya)

2. Bahri Zengin (İstanbul)

3. İbrahim Halil Çelik (Şanlıurfa)

4. Ali Oğuz (İstanbul)

5. Osman Yumakoğulları (İstanbul)

6. Kahraman Emmioğlu (Gaziantep)

7. Ömer Ekinci (Ankara)

8. Ali Coşkun (İstanbul)

9. Zeki Ünal (Karaman)

10. Abdülkadir Aksu (Diyarbakır)

11. Hüseyin Arı (Konya)

12. Ahmet Doğan (Adıyaman)

13. Fikret Karabekmez (Malatya)

14. Hüseyin Kansu (İstanbul)

15. Tayyar Altıkulaç (İstanbul)

16. Hüseyin Yıldız (Mardin)

17. Şinasi Yavuz (Erzurum)

18. Tevhit Karakaya (Erzincan)

19. Mehmet Bedri İncetahtacı (Gaziantep)

20.Saffet Kaya (Ardahan)

21. Abdullah Arslan (Tokat)

22. Lütfi Doğan (Gümüşhane)

23. Rıza Ulucak (Ankara)

24. Muhammet Polat (Aydın)

25. Mustafa Ünaldı (Konya)

26. Remzi Çetin (Konya)

27. Şevki Yılmaz (Rize)

28. İsmail Köse (Erzurum)

29. M. Necati Çetinkaya (Konya)

30. Yahya Uslu (Manisa)

31. Yıldırım Aktürk (Uşak)

32. Necmi Hoşver (Bolu)

33. İsmail Durak Ünlü (Yozgat)

34. Temel Karamollaoğlu (Sıvas)

35. Ahmet Feyzi İnceöz (Tokat)

36. Erkan Mumcu (Isparta)

37. Abdullah Akarsu (Manisa)

38. Ahmet Alkan (Konya)

39. Recep Kırış (Kayseri)

40. Mehmet Ekici (Ankara)

41. Sebgetullah Seydaoğlu (Diyarbakır)

42. Halit Dumankaya (İstanbul)

43. A. Esat Kıratlıoğlu (Nevşehir)

44. İsmail Coşar (Çankırı)

45. Yusuf Ekinci (Burdur)

46. Hanefi Çelik (Tokat)

47. Sadi Somuncuoğlu (Aksaray)

48. Mehmet Ali Şahin (İstanbul)

49. Mustafa Köylü (Isparta)

50. Faris Özdemir (Batman)

51. Haluk Yıldız (Kastamonu)

52. Yusuf Bacanlı (Yozgat)

53- Ömer Demir (Kırşehir)

54- Mahmut Nedim Bilgiç (Adıyaman)

55. Osman Pepe (Kocaeli)

56. Hasan Hüseyin Öz (Konya)

57. Zülfikar Gazi (Çorum)

Gerekçe:

1. Son zamanlarda basına yansıyan, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi asistanı Dr. Şükran Erdem'in başörtüsü kıyafeti ile bilimsel araştırma yapamayacağı bahane edilerek kullanılmayan bir müzeye kapatılması, kamuoyunda büyük rahatsızlık doğurmuştur. Konunun vuzuha kavuşturulması, bilimsel özgürlük, din ve vicdan özgürlüğü açısından elzemdir.

2. Merkezî sistemle yapılmış bir uzmanlık sınavını kazanarak, kendisini bilimsel çalışmaya adamış bir kimsenin, üzerinden kilitlenerek müzeye kapatılmasını kabul etmek mümkün değildir. Meclisin, böyle mühim bir konuyu tahkik ederek kamuoyundaki huzursuzluğu gidermesi gerekir.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Bankaları araştırmayın, bunu araştırın.

... 3. Kamu yönetiminde üç ana kriter vardır: Kamu sağlığı, kamu güvenliği ve kamu ahlakı. Başörtünün, kamu sağlığına aykırı bir yanı yoktur. Başörtünün, kamu güvenliğini sarstığı ve kamu ahlakını bozduğu da söylenemez.

Kamu yönetiminde bu üç kriter önemlidir. Bunun dışında, kimse, kendi düşüncelerini ve ideolojik kalıplarını dayatma hakkına sahip değildir; çünkü, bu, ortaçağ anlayışını devam ettirmek olur. Hele, bu dayatmaların bilimsel kurumda vuku bulması, daha da vahim sonuçlar doğurmaktadır.

4. Bütün dünya, özürlüleri topluma kazandırmak için uğraşıyor. Hatta suçluları, teröristleri bile topluma kazandırmak için hapishanelerde iş sahaları, okullar açılıyor. Devlet, bunlar için emek ve para harcıyor. Bir tek kesime, sadece başörtülülere bu imkân tanınmıyor. Başı örtmek, terörizmden, insan öldürmekten, hırsızlıktan daha mı büyük bir suç?

Dünyada yalnız Türkiye'de başını örten insanlar, hanımlar bu haklardan mahrum bırakılıyor. Bu tip uygulamalar ise, ülkemizin uluslararası saygınlığını zedelemektedir.

5. Kendilerini devlet ve yargı sanan kimseler, ideolojik kalıplarına sığmayan insanların her hareketini suç saymaktadırlar. Türban takmayı da, kendi ideolojik kalıplarına aykırı düştüğü için, devlete karşı işlenmiş bir suç gibi göstermeye çalışıyorlar.

6. Düşünce ve inançlar, ya söz, ya davranış veya her ikisi ile birlikte ifade edilir. Bir hanımın başörtüsü takması, onun düşünce ve inançlarını fiilen ifade etmesidir. Bu ifade özgürlüğü, Anayasamızda da güvence altına alınmıştır. Tiyatro ve sinema, düşüncelerin, hem söz hem de davranışla ifade edildiği bir sanat dalıdır.

Düşünce ve inançlar, söz ve davranışla bütünleşirse, anlam ve nitelik kazanır.

7. Muasır medeniyet seviyesine ulaşma iddiasındaki Türkiye'de, bilimsel araştırmalara aykırı bu uygulama sadece muhatap olan şahısla sınırlı kalmayacaktır. Bilimsel araştırma yapacakların umutlarını kırarak, halkı da umutsuzluğa itecek, hatta çatışmaları körükleyecektir. Demokrasinin gelişmesinden, halkın umut ve umutsuzluğundan sorumlu milletvekillerinin, buna seyirci kalması düşünülemezdi.

8. Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi, halkın haklarını korumak, bu haklara karşı saldırıları araştırmak, tespit etmek ve tedbir almaktır; suçluları yargıya havale etmek ve denetlemektir.

Sonuç: Anayasamız; 24, 25, 26 ve 27 nci maddeleriyle düşünce, inanç, din ve vicdan hürriyetini, 42 nci maddeyle eğitim hürriyetini, ayrıca kişi temel hak ve hürriyetlerini güvence altına almıştır. Bu hürriyetlere olan engelleri, Uluslararası İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine aykırı ve insan onurunu zedeleyen uygulamaları ortadan kaldırmak, parlamenter olarak hepimizin görevidir.

Bu sebeplerden dolayı, bu araştırma önergesinin verilmesi zarureti doğmuştur.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Araştırma önergesi gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

(10/90) esas numaralı Meclis AraSştırması Komisyonundan istifa önergesi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

3.-Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun'un, (10/90) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/134)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gördüğüm lüzum üzerine, 10/90 esas no'lu Araştırma Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Gereğini, bilgilerinize saygılarımla arz ederim.

Arif Ahmet Denizolgun

Antalya

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

V. -SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın ilçelerine vakıf yurtları açılmasının planlanıp planlanmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/148)

BAŞKAN - 1 inci sırada yer alan, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın ilçelerine vakıf yurtları açılmasının planlanıp planlanmadığına ilişkin Başbakandan sorusunun görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru, üç birleşim içinde cevaplandırılmamış olmaktadır. Soru, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Soru gündemden çıkarılmıştır.

2. -Van Milletvekili Fethullah Erbaş'ın, Emlakbank hesaplarının yabancı bir şirkete inceletildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/149)

BAŞKAN - 2 nci sırada, Van Milletvekili Fethullah Erbaş'ın, Emlakbank hesaplarının yabancı bir şirkete inceletildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru da, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Soru gündemden çıkarılmıştır.

Soru sahibinin söz istemi var mı?

Soru sahibi Genel Kurul salonunda bulunmuyor.

3. -Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, çiftçilere tarım girdilerinde uygulanan sübvansiyon nedeniyle yapılması gereken ödemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/184)

BAŞKAN - 3 üncü sırada, Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, çiftçilere tarım girdilerinde uygulanan sübvansiyon nedeniyle yapılması gereken ödemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplayacak Bakan?.. Yok.

Bu soru da, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca, yazılı soruya çevrilecektir.

Soru gündemden çıkarılmıştır.

Soru sahibinin söz istemi var mı?

ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sözlü soru önergesi cevaplandırılmayan Muğla Milletvekili Sayın Zeki Çakıroğlu, önerge sahibi olarak söz talebinde bulundular.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 53 üncü Hükümet zamanında verdiğim bir soru önergesinin bugüne değin cevaplanmaması nedeniyle, İçtüzüğümüz gereğince söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.

Hükümet uygulamalarında, tarım kesiminde çiftçilikle uğraşan insanlarımıza devlet katkısının sağlanması, enflasyonun ve tarım girdilerinin, çiftçilerimize ve tarımla uğraşan kesimimize getirilen aşırı yükün en azından, bir kısmını hafifletmek amacıyla, daha önce yüzde 20 oranında olan sübvansiyon oranı, 52 nci Hükümet kuruluş çalışmaları sırasında, Cumhuriyet Halk Partisinin o günkü Doğru Yol Partisi ile kuracağı seçim hükümeti öncesinde ön pazarlık konusu yapılmış ve sübvansiyon oranının yüzde 50'ye çıkarılması koşulu kabul ettirilmişti. Ne var ki, bu sübvansiyona sıcak bakmayan Hükümet anlayışı, 52 nci Hükümetin de sırf seçim hükümeti olması ve seçim sonrası işlevini yürütmeyi bırakması sonucunda, sübvansiyon sorunu, gerçekten, tarımla uğraşan çiftçilerimizin, köylülerimizin büyük sorunu olmuştur.

Enflasyonun resmî rakamlarla yüzde 80'lere vardığı bir ortamda, sübvansiyonla çiftçiye verilmesi gereken iade paralarının altı ay gibi gecikmeli sürelerle verilmiş olması, çiftçilerimizi gerçekten zora sokmaktadır, ekonomik yönden zarara uğratmaktadır. Bu nedenle, çıkarılış amacı, uygulama amacı, konuluş amacı, çiftçilerimize, köylülerimize, tarımla uğraşan kesime yardım, destek olan bu uygulamanın, ödeme sürelerinin kısa sürelerle yapılması ve tarım kesiminde uğraşan insanlarımızın enflasyona ezdirilmemesi gerekmektedir.

Bu uygulamanın, bir an önce titizlikle ve tarım kesimiyle uğraşan insanlarımızın yanında yer tutacak şekilde uygulamaya konulmasını ve tarımla uğraşan köylülerimizin, çiftçilerimizin sorunlarının çözümlenmesini bekliyoruz.

Bunun takipçisi olacağımızı belirterek, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Zeki Çakıroğlu'na teşekkür ediyorum.

4. -Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Harran Üniversitesinin kadro ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/187)

BAŞKAN - 4 üncü sırada, Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un Harran Üniversitesinin kadro ihtiyacına ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplayacak Bakan?.. Yok.

Bu soru da, üç birleşimde görüşülmediği için, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Soru, gündemden çıkarılmıştır.

Sayın Zülfükar İzol söz istiyorlar mı? Sayın İzol yok.

5. -Manisa Milletvekili Hasan Gülay'ın, tütün üreticilerine olan borçlarını ödemeyen tüccarlara karşı alınacak tedbirlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/188)

BAŞKAN - 5 inci sırada, Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay'ın, tütün üreticilerine olan borçlarını ödemeyen tüccarlara karşı alınacak tedbirlere ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru da üç birleşim de görüşülemediğinden, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Soru sahibinin söz hakkı doğmuştur.

Sayın Gülay söz istiyor musunuz?

HASAN GÜLAY (Manisa) - İzninizle Sayın Başkan.

BAŞKAN - Soru sahibi, Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay söz istemişlerdir; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır Sayın Gülay.

HASAN GÜLAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; tüm Ege Bölgesinde, tütün üreticilerine olan borçlarını ödemeyen bazı tüccarlara karşı alınacak tedbirlere ilişkin, Sayın Devlet Bakanına verdiğim soru hakkında söz almış bulunuyorum; hepinize içtenlikle saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, tüm Ege Bölgesinde ve seçim bölgem Manisa'da, 110 bin ailenin uğraş verdiği, yaklaşık 500 bin vatandaşın ekmek yediği tütün üreticilerinin en büyük dertlerinden biri de, bazı tüccarların, tekrar ediyorum bazı tüccarların, tütün ürününü teslim aldıkları halde, değişik iflas yollarına başvurarak, tütün üreticilerine parasını vermemesidir. Parasını alamayan tütün üreticileri de, hem bankalara olan kredi borçlarını ödeyememekte hem de bir sene sonraki yeni tütünlerini dikememektedirler. İşin özü, bu durumda olan tütün üretici aileleri perişan olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu işle ilgili namuslu tüccarlarımızı suçlamıyorum, suçlamak aklıma dahi gelmiyor; bunun da böyle bilinmesini özellikle istirham ediyorum. Ama, tütün üreticisinin parasını zamanında vermeyen, değişik iflas yollarına başvurarak hiç vermeyen bu tip tüccarlara şunu açık açık belirtmek istiyorum: Tütün üreticisinin sekiz aylık emeği ve alınterinin karşılığı olan hakkını savunmak, benim, önce, insanlık görevimdir; sonra, siyasal temel görevimdir, ödevimdir. Bu konuda, 54 üncü Cumhuriyet Hükümetini, ilgili Sayın Bakanımı, Sayın Ticaret Bakanımı tütün üreticilerinin yanında olmaya çağırıyorum. En azından, yeni tütün alımları başlamadan önce, ilgili ticaret odalarının uyarılarak, bu tip tüccarların çalışma ruhsatlarının derhal ve süresiz iptal edileceğinin bir genelgeyle duyurulması gerekmektedir. Tütün üreticileri de, bunu, Hükümetten beklemektedirler. Sakın ha, serbest piyasa ekonomisi denmesin. Serbest piyasa ekonomisi, ürününü aldığın üreticiye, karşılığı olan parayı -tabirimi mazur görünüz- adam gibi, zamanında ödemeyi gerektirir.

Sözlerime son verirken, tüm Ege Bölgesi ve seçim bölgem Manisa tütün üreticileri ve şahsım adına, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Soru sahibi olarak konuşan Sayın Hasan Gülay'a teşekkür ediyorum.

6. -Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, hayvansal ürünlerin ithalatının durdurulması ile hayvancılık kredisi alan üreticilere ödemenin ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/189)

BAŞKAN - 6 ncı sırada, Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, hayvansal ürünlerin ithalatının durdurulması ile hayvancılık kredisi alan üreticilere ödemenin ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

Bu soru da, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Soru gündemden çıkarılmıştır.

Soru sahibi söz istiyorlar mı? Soru sahibi de Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

7. -Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, Yeni Demokrasi Partisi eski Genel Başkanı Cem Boyner'in günlük bir gazetede yayımlanan konuşmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/190)

BAŞKAN - 7 nci sırada, Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, Yeni Demokrasi Partisi eski Genel Başkanı Cem Boyner'in, günlük bir gazetede yayımlanan konuşmasına ilişkin İçişleri Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

8. -Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu -Kurulkaya ve Çambaşı barajlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/192)

BAŞKAN - 8 inci sırada, Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu-Kurulkaya ve Çambaşı Barajlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurulda bulunmuyorlar.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

9.-Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu -Mesudiye -Topçam Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/193)

BAŞKAN - 9 uncu sırada, Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu-Mesudiye-Topçam Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü sorusu vardır.

Cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

10.-Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Halk Bankası Genel Müdürlüğü tarafından verilen kredilere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/195)

BAŞKAN - 10 uncu sırada, Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Halk Bankası Genel Müdürlüğü tarafından verilen kredilere ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul Salonunda bulunmuyor.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

11. -Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, Bodrum'da yaptırdığı iddia edilen villaya ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün cevabı (6/197)

BAŞKAN - 11 inci sırada bulunan Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, Bodrum'da yaptırdığı iddia edilen villaya ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?..

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Burada.

BAŞKAN - Sayın Bakan salondalar.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Sayın Başbakan Mesut Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletinizi arz ederim.

Saygılarımla.

Doç.Dr. İsmail Karakuyu

Kütahya

Sorular:

1. Bodrum'da süper lüks villa inşa ettirdiğiniz doğru mu?

2. Söz konusu iddia doğruysa, anılan villayı veya arsasını kimden, kaça ve ne zaman satın aldınız?

3. Bu villanın, mal beyanlarınızda yer almadığı iddia edilmektedir; doğru mudur?

BAŞKAN - Soruyu cevaplamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; bu sual, 22 Mayıs 1996 tarihinde ve 53 üncü Hükümet zamanında, devrin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz'a tevcih edilmiş bir sualdir ve tamamen şahsî bir konuyu ihtiva etmektedir. Hükümet adına veya bugünkü Sayın Başbakan adına bu konuda bir cevap vermemiz de mümkün değildir; ama, İçtüzük gereğince sürekli gündemde olduğu için ve sırf bu konuyu, bu durumu Yüce Heyetin bilgisine arz etmek için huzurunuzdayım.

Sayın Mesut Yılmaz'ın, bu konuda, zannederim, soru sahibi arkadaşımıza özel bir cevap vermesi belki uygun olur -ben, takdirlerine arz ediyorum- veya sayın soru sahibinin bu soruyu geri çekmesi yine uygun olan bir yöntemdir.

Durumu bilgilerinize arz etmek için huzurunuza geldim; saygılarımı sunuyorum. (RP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Soru, İçtüzük hükümleri çerçevesinde cevaplandırılmıştır.

12. -Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, günlük bir gazetede yayımlanan “Atatürk Havalimanında Filistinli Operasyonu” başlıklı haberde yer alan iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/199)

BAŞKAN - 12 nci sırada, Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, günlük bir gazetede yayımlanan “Atatürk Havalimanında Filistinli Operasyonu” başlıklı haberde yer alan iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

13.-Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel'in, Kur'an Kursu Hocası sınavını kazananların atamalarına ilişkin Devlet Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan'ın cevabı (6/200)

BAŞKAN - 13 üncü sırada, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Kur'an kursu hocası sınavını kazananların atamalarına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Devlet Bakanı Sayın Cemil Çiçek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu arz ederim.

Saygılarımla.

Abdulkadir Öncel

Şanlıurfa

1993 yılında, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Kur'an kursu hocası için sınav açılmış ve yeteri kadar kişi sınavı kazanmıştır.

1. 1993 yılında yapılan sınav sonucu kazanan kişilerin hepsinin ataması yapılmış mıdır?

2. Halen kaç kişinin atama işlemi yapılmamıştır?

3. Sınavı kazanan kişilerin atama işlemlerinde puan sıralamasına uyulmakta mıdır?

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, soruyu, Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan cevaplandıracak; ancak, çalışma süremiz tamamlanıyor; bu soruyla ilgili işlemin bitimine kadar birleşimin devamı hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Abdulkadir Öncel'in, 1993 yılında yapılan Kur'an kursu öğreticileri sınavını kazananların atamalarına ilişkin sorusuna cevap vermek üzere huzurunuzdayım.

1993 yılında yapılan sınavda kazanmış olanlardan, o günkü mevcut kadro itibariyle, kadro nispetinde, 1 000 kadar Kur'an kursu öğreticimizin atamaları yapılmış; geriye kalan 1 000 küsur civarındaki Kur'an kursu öğreticilerinin atamaları ise, kadro kifayetsizliği nedeniyle bugüne kadar yapılamamıştır; ancak, kadro ihdas talebimiz vardır, çeşitli unvanlarda, din hizmeti gören din görevlilerimiz için kadro ihdas talebimiz Maliye Bakanlığından geçti, Devlet Personel Dairesinden geçti, Başbakanlıkta. Önümüzdeki günlerde, bu kadrolar ihdas edildiği takdirde -ki, bunların içerisinde Kur'an kursu öğreticileri de var- geçmişte sınav kazanıp da bugüne kadar atamaları yapılamamış olan bu Kur'an kursu öğreticilerimizin atamaları da, aldıkları puan sıralaması mutlaka dikkate alınarak -bugüne kadar öyle yapıldı, bundan böyle de öyle yapılacaktır- inşallah yapılabilecektir.

Saygılarımı sunarım. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır; Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan'a teşekkür ediyorum.

Soru sahibinin soracağı ek bir konu?..

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) - Sayın Bakana teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Saat 18.30'da çalışmalara kaldığımız yerden devam etmek üzere, oturumu kapatıyorum.

Kapanma Saati : 16.00

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.30

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş), Ali GÜNAYDIN (Konya)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49 uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Bildiğiniz gibi, İkinci Oturumda sözlü soru önergelerinin görüşmelerini yapıyorduk. Bugünkü çalışma programımıza göre, sözlü soruların görüşülmesine 1 saatlik süre ayrılmıştır, bunun yarım saatlik süresini İkinci Oturumda tamamlamıştık, şu andan itibaren, yarım saat süreyle, sözlü soruların görüşmelerine devam edeceğiz.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, sözlü sorulara cevap verecek bakan arkadaşlarımız hazır olmadığından, bu yarım saatlik süreyi diğer konularla değerlendirirsek daha isabetli olur kanaatindeyim; yarım saat vakit kaybetmeyelim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan; ancak, bu sözlü soruların görüşülmesi usul yönünden önemli değişiklikler meydana getiriyor, bazı soru önergelerinin cevaplandırılamaması halinde, ikinci ertelemesi yapılırsa, önergelerin yazılı soruya dönüştürülmesi işlemi yapılıyor. O bakımdan, biz, yine de, bu süre içerisinde sözlü soruyu soran arkadaşlarımızı ve cevaplayacak bakan arkadaşlarımızı aramak durumundayız.

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI (Devam)

14. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesinin spor kompleksi ve kapalı spor salonu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/202)

BAŞKAN - 14 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesinin spor kompleksi ve kapalı spor salonu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Bu önergeyi görüşmek için, ilgili Bakanın salonda bulunup bulunmadığını arıyoruz.

Sayın Bakan?.. Yok.

Mevcut Sayın Devlet Bakanımız da cevap vermek istemiyorlar.

Bu önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

15. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'ya bir atletizm pisti yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/203)

BAŞKAN - 15 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı'ya bir atletizm pisti yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Konuyla ilgili cevap verecek Bakan?..Yok.

Sözlü soru önergesinin görüşülmesi ertelenmiştir.

16. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesine bağlı bazı köy ve mezralarda kapalı bulunan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/205)

BAŞKAN - 16 ncı sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesine bağlı köy ve mezralarda kapalı bulunan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sorusu vardır.

Sayın Millî Eğitim Bakanı Genel Kurul Salonunda bulunmuyorlar.

Bu önergenin görüşülmesi de ertelenmiştir.

17. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde branş öğretmeni ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/206)

BAŞKAN - 17 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde branş öğretmeni ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sorusu vardır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurulda bulunmuyorlar.

Bu önergenin görüşülmesini erteliyoruz.

18. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesinde yapımı devam eden lojmanlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/207)

BAŞKAN - 18 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesinde yapımı devam eden lojmanlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sorusu vardır.

Sayın Bakan salonda bulunmuyorlar.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

M. CEVDET SELVİ (İstanbul) - Sayın Başkan, Sıddık Altay burada mı acaba?

BAŞKAN - Sayın soru sahibinin ve Sayın Bakanın burada bulunmaması fark etmiyor; erteliyoruz; çünkü, daha önce bunlar görüşmeye alınmamış.

19.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı -Hamur -Köşk ve Tükenmez köyleri arasındaki yola köprü yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/208)

BAŞKAN - 19 uncu sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı-Hamur-Köşk ve Tükenmez Köyleri arasındaki yola köprü yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

Soru önergesinin görüşülmesi ertelenmiştir.

20. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesindeki Sağlık Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/209)

BAŞKAN - 20 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın Ağrı'nın Hamur İlçesindeki Sağlık Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sorusu vardır.

Sayın Sağlık Bakanı Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

21. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesindeki Merkez Sağlık Ocağının onarım ve kalorifer tesisatı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/210)

BAŞKAN - 21 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesindeki Merkez Sağlık Ocağının onarım ve kalorifer tesisatı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sorusu vardır.

Sayın Sağlık Bakanı Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

Bu önergenin görüşülmesi de ertelenmiştir.

22. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Sağlık kuruluşlarında, Sağlık Meslek Liselerinden mezun olanların görevlendirilmemelerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/211)

BAŞKAN - 22 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, sağlık kuruluşlarında, sağlık meslek liselerinden mezun olanların görevlendirilmemelerine ilişkin Sağlık Bakanından sorusu vardır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Sağlık Bakanı Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

23. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın, Taşlıçay İlçesindeki hastane ve lojman inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/212)

BAŞKAN - 23 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Taşlıçay İlçesindeki hastane ve lojman inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sorusu vardır.

Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

24. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı ve ilçelerinin kütüphane ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/214)

BAŞKAN - 24 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı ve ilçelerinin kütüphane ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından sorusu vardır.

Sayın Kültür Bakanı Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

25. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Doğu Anadolu Bölgesinde turizmi geliştirmeye yönelik program ve projelere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/215)

BAŞKAN - 25 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Doğu Anadolu Bölgesinde turizmi geliştirmeye yönelik program ve projelere ilişkin Turizm Bakanından sorusu vardır.

Sayın Turizm Bakanı Genel Kurul salonunda bulunmadığından, bu önergenin görüşülmesi de ertelenmiştir.

26.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı Yatılı Bölge Kur'an Kursunun müdür ve öğretmen ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/216)

BAŞKAN - 26 ncı sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı Yatılı Bölge Kur'an Kursunun müdür ve öğretmen ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmadığından, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

27.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın bazı köylerine cami ve minare yapımına ilişkin Devlet Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un cevabı (6/217)

BAŞKAN - 27 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın bazı köylerine cami ve minare yapımına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Devlet Bakanı Genel Kurul salonunda bulunuyorlar.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, diyanet işlerinden sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Sıddık Altay.

Ağrı

Soru:

Ağrı'da birçok köy camisizdir; birçok cami de minaresizdir. Bu yıl Ağrı'da cami ve minare yapımı için programınız var mı; varsa, nelerdir?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere Devlet Bakanı Sayın Ahmet Cemil Tunç söz istemişlerdir

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ağrı Milletvekili değerli arkadaşımızın sorduğu soruya cevap vermek üzere huzurunuzda bulunuyorum.

Bilindiği gibi, Vakıflar Genel Müdürlüğünün bütçesinde, her yıl, onarıma ihtiyacı olan camilerin onarılması için ve yeni yapılan camilerin yapımına katkıda bulunmak için bütçeden bir miktar para ayrılır. Bu yıl da, Türkiye'deki 80 bin camiye Vakıflar Genel Müdürlüğünün bütçesinden ayrılan miktar 95 milyar liradır. Biz, Genel Müdürlük olarak ayrılan bu 95 milyar liranın içinden, Ağrı'da yapılacak ve onarılacak olan camilere de katkıda bulunacağımızı ifade eder, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıran Devlet Bakanı Sayın Ahmet Cemil Tunç'a teşekkür ediyorum.

Önerge sahibinin ilave edeceği bir husus var mı? Yok.

Soru cevaplandırılmıştır.

28.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesinde Kur'an Kursu açılmasına ilişkin Devlet Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan'ın cevabı (6/218)

BAŞKAN - 28 sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesinde Kur'an kursu açılmasına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Önergeyi cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, Diyanet İşlerinden sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Sıddık Altay

Ağrı

Soru: Ağrı'nın Hamur İlçesinde Kur'an kursu yoktur. Açmayı planlıyor musunuz; ne zaman?

BAŞKAN - Sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan söz istemiştir; buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakikadır. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI NEVZAT ERCAN (Sakarya) - Çok teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Sıddık Altay'ın sözlü soru önergesine cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.

Ağrı İli Hamur İlçesinde, Başkanlığımızın, 13.10.1993 tarih ve 1485 sayılı onayıyla “Merkez Kur'an Kursu” adı altında bir kurs açılmış; ancak, öğrenci kaydı yapılamadığından, Başkanlığımızın, 26.10.1995 tarih ve 1192 sayılı onayıyla, mezkûr kursta eğim-öğretime ara verilmiş bulunmaktadır.

Saygıyla arz ederim.

BAŞKAN - Sözlü soru önergesini cevaplandıran Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan'a teşekkür ediyorum.

29.- Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı -Patnos'da Büyük Klima İstasyon Müdürlüğü kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/219)

BAŞKAN - 29 uncu sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı Patnos'da büyük klima istasyon müdürlüğü kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Önergeyi cevaplandıracak ilgili Sayın Bakan?.. Yok.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

30.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı -Eleşkirt Meteoroloji İstasyonunun ne zaman açılacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/220)

BAŞKAN - 30 uncu sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı-Eleşkirt meteoroloji istasyonunun ne zaman açılacağına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda hazır bulunmadığından, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

31.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı Hamur İlçesine Meteoroloji İstasyonu kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/221)

BAŞKAN - 31 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı-Hamur İlçesine meteoroloji istasyonu kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Önergenin cevaplandırılması için sayın bakanlardan bir işaret yok. İlgili Sayın Bakan da Genel Kurul salonunda bulunmadığından, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

32.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Patnos Devlet Hastanesi ve lojman inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/222)

BAŞKAN - 32 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Patnos Devlet Hastanesi ve lojman inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sorusu vardır.

Soru önergesini cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmadığından, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

33. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı - Patnos Spor Salonu inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/223)

BAŞKAN - 33 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı-Patnos spor salonu inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

İlgili Sayın Bakan Genel Kurul salonunda yok.

Bu önergenin de görüşülmesi ertelenmiştir.

34.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı -Hamur İlçesi Ceylanlı -Kamışlı köyleri arasında bağlantıyı sağlayacağı belirtilen köprü yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/224)

BAŞKAN - 34 üncü sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı- Hamur İlçesi, Ceylanlı-Kamışlı köyleri arasında bağlantıyı sağlayacağı belirtilen köprü yapımına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda yok.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

35. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı İli ve ilçelerindeki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/225)

BAŞKAN - 35 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı İli ve ilçelerindeki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu vardır.

Soru önergesini cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda yok.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

36. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, OYAK'ın üyelerine yaptırmak istediği konutlarla ilgili birim fiyatına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/226)

BAŞKAN - 36 ncı sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, OYAK'ın, üyelerine yaptırmak istediği konutlarla ilgili birim fiyatına ilişkin Millî Savunma Bakanından sorusu vardır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmadığından, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

37.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı -Diyadin İlçesinin spor sahası ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/228)

BAŞKAN - 37 nci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı Diyadin İlçesinin spor sahası ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmadığından, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

38. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı -Diyadin İlçesinde bulunan kaplıcaların, sosyal tesis ihtiyacına ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/229)

BAŞKAN - 38 inci sırada, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı Diyadin İlçesinde bulunan kaplıcaların, sosyal tesis ihtiyacına ilişkin Turizm Bakanından sorusu vardır.

Sayın Turizm Bakanı Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

39. -Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Şekerova Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/230)

BAŞKAN - 39 uncu sırada yer alan, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Şekerova Barajı projesine ilişkin, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu vardır.

İlgili Bakan Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.

40.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı-Doğubeyazıt İlçesi Yalınsız Köyünde yapılan afet konutlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün cevabı (6/231)

BAŞKAN - 40 ıncı sırada yer alan, Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı Doğubeyazıt İlçesi Yalınsız Köyünde yapılan afet konutlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu vardır.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Hazır bulunuyorlar.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

M. Sıddık Altay

Ağrı

Soru:

Ağrı İli Doğubeyazıt İlçesi Yalınsız Köyünde yapımına başladığınız 92 adet afet konutlarını ne zaman bitirmeyi planlıyorsunuz; programınız nedir; programınız yoksa, nedenleri?

BAŞKAN - Soru önergesini cevaplamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün söz istemişlerdir; buyurun Sayın Bakan.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Ağrı Milletvekilimiz Sayın Sıddık Altay'ın, Haziran 1996'da, o zamanın Hükümetine tevcih ettiği sorunun cevabını, 28 Haziran 1996 tarihi itibariyle arz ediyorum; çünkü, önümdeki bilgi notunun tarihi, Hükümetimizin işbaşına geldiği günün tarihidir.

Ağrı İli Doğubeyazıt İlçesi Yalınsız Köyündeki 92 adet afet konutu inşaatı, müteahhitin, taahhütü altında, 24 Aralık 1991 tarihinde ikmal edilerek geçici kabulü yapılmıştır.

Eksik ve kusurlu işler için müteahhit firmaya 20 Eylül 1992 tarihine kadar süre verilmiş ve bu süre içinde de, eksik ve kusurlu işler tamamlanarak, konutlar teslim alınmıştır; ancak, konutların hak sahiplerine teslimi sırasında, elektrik ve içmesuyunun olmaması nedeniyle hak sahipleri tarafından kabul edilmemesi sonucu, dağıtım yapılamamıştır.

Konutların kullanımı için gerekli olan içmesuyu ve elektrik proje etüt çalışmaları, anılan yerin terör bölgesinde olması nedeniyle, gerek Ağrı Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünce gerek Ağrı İli TEK Müdürlüğünce gerekse Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce yapılamamış; ayrıca, konutların korunması da sağlanamamıştır. Bu nedenle, konutların çatıları, kimliği belirsiz kişilerce sökülmüş, tüm camları kırılmış, sıhhî ve elektrik tesisatları tahrip edilmiştir.

Konu, Bayındırlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca mahallinde incelenmiş ve konutların tahribinden dolayı Ağrı Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünün ve müteahhidin sorumluluğu bulunmadığından, söz konusu konutların bir an önce hak sahiplerine teslimi için, tahrip olan kısımların ikmali ile içmesuyu ve elektrik işlerinin 1996 yılında birlikte ihale edilmesi çalışmalarına başlanmıştır.

Bu işler için, 1996 yılında Afet İşleri Genel Müdürlüğü bütçesine 4 milyar 300 milyon lira ödenek konulmuştur.

Sayın milletvekilleri, arz ettiğim gibi, bu, haziran ayındaki durumu bildiren bir cevaptır. Daha sonraki gelişmelerin ne olduğu konusunda, sayın soru sahibi, Sayın Bakanımıza, Bakanlığımıza müracaat ettiği takdirde, inşallah, müspet şekilde cevap alacaktır.

Bilgilerinize saygıyla arz ediyorum.

BAŞKAN - Sözlü soru önergesini cevaplayan Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün'e teşekkür ediyorum.

Böylece, sözlü soru önergelerine ayırdığımız süre tamamlanmıştır.

Şimdi, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

Önce, sırasıyla, yarım kalan işlerden başlayacağız.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER

1. - 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı : 23)

BAŞKAN - 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Komisyon ve Hükümet hazır bulunmadığı için, tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.

2. - 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 20 Maddesinin 2 nci Fıkrasının Değiştirilmesine ve Bu Maddeye 2 Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/527) (S. Sayısı : 129) (1)

BAŞKAN - 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 20 nci Maddesinin 2 nci Fıkrasının Değiştirilmesine ve Bu Maddeye 2 Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Geçen birleşimde, tasarının 2 nci maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmış ve 2 nci maddenin oylamasında kalmıştık.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.

BAŞKAN - 3 üncü maddeyi okutuyorum:

OYA ARASLI (İçel) - Oylamaya itiraz ediyoruz.

BAŞKAN - Oylama bitti efendim. Daha önce bir uyarı olmadı; oylama tamamlandı.

OYA ARASLI (İçel) - Efendim, oylamanın sonucunu ilan ettiniz; başka bir şeyi görüşmeye geçmediniz...

BAŞKAN - 3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde söz isteyen?..

OYA ARASLI (İçel) - Grubum adına söz istiyorum efendim.

BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İçel Milletvekili Sayın Oya Araslı söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Araslı. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA OYA ARASLI (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının bu maddesinde “Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür” denilmektedir. Ben, şimdi, sormak istiyorum; Bakanlar Kurulu neyi yürütecek? Bakanlar Kurulu, memurun, emeklinin dişinden tırnağından artırdığı paralarla Emekli Sandığının edindiği malların satılmasına icazet veren bir hükmü mü yürütecek?

Bu hükmü, hiçbir kurala bağlanmaksızın, kendisine verilen satış yetkisini kullanarak mı yürütecek?

Emekli Sandığının mallarını, hiçbir kurala bağlanmadan, keyfî bir biçimde satarken, bu düzenlemeyi önümüze getirenlerin vicdanı hiç sızlamayacak mı?

Bakanlar Kurulu neyi yürütecek? Anayasaya aykırı birtakım hükümleri mi yürütecek?..

Burada, bu tasarının diğer maddeleri görüşülürken defaatle dile getirdik, dedik ki: “Anayasamızda 'yürütme erki, yürütme yetkisi ve görevi kanunlar çerçevesinde kullanılır' denilmektedir; Anayasamızın hiçbir yerinde 'yürütme, ilk elden düzenleme yetkisine sahiptir' denilmemektedir. Aksine, yürütmenin uygulayacağı kuralları, yasama organının ortaya koyacağını belirtmektedir. Yürütme organı, ancak yasamanın kabul etmiş olduğu yasaları yürütebilir; nerede başlayıp nerede bittiği yasayla tespit edilmemiş birtakım yetkileri kullanamaz.”

Yine, Anayasamızda denilmektedir ki: “Hiçbir devlet organı, Anayasadan kökenlenmeyen, Anayasanın kendisine vermediği bir yetkiyi kullanamaz.”

Önünüze, Emekli Sandığının mallarının satışıyla ilgili olarak konulmuş ve Bakanlar Kuruluna, satışın kurallarını belirleme yetkisi veren bu tasarı, her yönüyle, Anayasanın burada ifade ettiğimiz bu üç hükmüne aykırı bir nitelik taşımaktadır ve öylesine aykırı bir nitelik taşımaktadır ki, benzer aykırılıklarla malûl yasalar, daha birkaç ay önce, Anayasa Mahkemesi tarafından ya iptal edilmiştir ya da yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmiştir.

Anayasamız, yine, 153 üncü maddesinde demektedir ki, Anayasa Mahkemesinin kararları yasama, yürütme ve yargı organları için bağlayıcıdır.

Şimdi, biz, bu açık Anayasa hükümlerini, Anayasanın 153 üncü maddesini, 6, 7 ve 8 inci maddelerini ve Anayasa Mahkemesinin tekrar tekrar vermiş olduğu iptal ve yürürlüğü durdurma kararlarını görmezlikten gelerek, böyle bir düzenlemeyi, böyle bir kanunu yürütme yetkisini Bakanlar Kuruluna mı vereceğiz! Bunu nasıl yapabiliriz değerli arkadaşlarım!

Belki, bugüne kadar, yasaların yürütme maddeleri, üzerinde hiçbir milletvekilinin söz almasına gerek kalmadan, burada oylanıp geçti; ama, biz yürütme maddesi üzerinde dahi bunları konuşmaya gerek gördük, yürütme maddesi üzerinde dahi bunları tekrar tekrar görüşmeye gerek gördük; çünkü, önümüzde çok önemli bir konu var ve bu konuda yapılacak en küçük hata, toplumun pek çok kesimini zarara sokacak. Onun için, değerli milletvekillerini, bir kere daha, durup, serinkanlılıkla olayı düşünmeye sevk etmek için, bu madde üzerinde bu konuşmaları yapmayı ve bu hususları, tekrar sizlerin dikkatine sunmayı bir görev bildik.

Değerli arkadaşlarım, yol yakınken kendimizi bir hata yapmaktan alıkoyalım; bu hatayı yapmamak zorundayız; çünkü, Anayasaya saygılı olmak üzere, hepimiz, göreve başlarken, şu kürsüde yemin etmiş bulunuyoruz. Bu ülkede, birtakım kimselerin, birtakım kuruluşların mallarının ellerinde kalması veya satılması pek çok kimseyi ilgilendirmeyebilir, önemli bulunmayabilir; ama, burada söz konusu olan, Emekli Sandığının mallarıdır ve bu malların satışını yasaklayan hükümler getirilmiştir, daha önce çıkan Emekli Sandığıyla ilgili yasalarda. Bunun bir anlamı vardır. Bunun anlamı, çalışan, Emekli Sandığına her ay belli bir kesinti ödeyen memurlarımızın kendilerini güvencede hissetmelerini sağlamaktır. Memurun, büyük bir emek birikimi sonucunda, büyük bir fedakârlıkla Emekli Sandığının edinmesini sağladığı bu malların, Emekli Sandığının elinden, hem de keyfî bir biçimde satılmasına imkân vererek çıkarılmasını sağlayıcı birtakım hükümlere olur demek, mümkün olmamalıdır. Elimizi vicdanımıza koyalım, Anayasaya saygı konusunda ettiğimiz yemini hatırlayalım, bir hukuk devleti içerisinde yaşadığımızı aklımızdan çıkarmayalım ve önümüzdeki bu kuralları, bu düşüncelerle, bir kere daha dikkatle gözden geçirelim.

Bu maddelere olumlu oy vermezsek, bu maddelerin yürürlüğe girmesi, uygulanması mümkün olmaz ve biz, çok büyük bir hatadan, kendimizi ve ülkemizin çalışan insanlarını, memurlarını, emeklilerini korumuş oluruz. Öyle zannediyorum ki, dargelirlinin, memurun, emeklinin yanında olduğunu, defaatle, bu kürsüden, siyasî çalışmalarda, meydan mitinglerinde ifade eden bütün milletvekilleri, kendilerini bu hususta daha dikkatli olmaya mecbur hissedeceklerdir ve öyle zannediyorum ki, bu düzenlemeyi bir tasarı olarak önümüze getiren Hükümetin ve onun destekleyicisi olan milletvekillerinin, bu özeni, bu dikkati, burada, çok daha fazla göstermeleri gerekmektedir.

Geliniz, arkadaşlar, bu maddeye olumlu oy vermeyelim ve kendimizi böyle bir hatadan koruyalım; emeklimizin, memurumuzun haklarını da, aynı zamanda, korumuş olalım. Çünkü -tekrar ediyorum- bu kuralları belirleme yetkisini Bakanlar Kuruluna bıraktığımız zaman, bu, birbirine benzemeyen kurallara bağlı birtakım satışlara yol açacaktır. Böyle bir durumun bir başka adı da, keyfiliktir, Emekli Sandığının mallarının çarçur edilmesidir. Böyle bir şeye hiçbir milletvekilinin müsaade etmeyeceğine inanmak istiyorum ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Yüce Meclisteki değerli milletvekillerinin, bu yasa tasarısının yürürlüğe girmesi şeklinde bir hataya oylarını alet etmemelerini bir kere daha buradan dile getiriyorum, rica ediyorum kendilerinden.

Saygılar sunarım efendim. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Sayın Oya Araslı'ya teşekkür ediyorum.

Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Biltekin Özdemir; buyurun.

Sayın Özdemir, konuşma süreniz 10 dakikadır.

ANAP GRUBU ADINA BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun bir iki maddesinde değişiklik yapılmak suretiyle, Emekli Sandığının mülkiyetinde bulunan taşınmazların satışının mümkün kılınmasını ve satış usullerinin, Genel Müdürlüğün önerisi ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine, Bakanlar Kurulunca belirlenecek esas ve usuller çerçevesinde satılmasına ilişkin kanun tasarısının “Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür” maddesi üzerindeki tartışmaları sürdürüyoruz.

Sayın milletvekilleri, geçtiğimiz konuşmalarda da sizlere arz etmeye, açıklamaya özen gösterdik. Türkiye'de sosyal güvenlik sistemi, bu nevi, bir iki maddelik düzenlemelerle ya da sosyal güvenlik sisteminin bir bölümünü oluşturan bir kurumun maddelerini düzenlemekle, Büyük Millet Meclisinin önüne getirilmemelidir. Belki, bu düzenleme, sistemi genelde iyileştirecek bir düzenleme çerçevesinde ele alınsa, gönüllerde yer bulabilir, diğer düzenlemeler için de uygun bir değerlendirmesi yapılabilir; fakat, Hükümet, aradan geçen altı yedi aya rağmen, Türkiye'de, Türk ekonomisinin en büyük sorunlarından birisi olan sosyal güvenlik sisteminin yaralarını saracak geniş bir düzenleme getirmek yerine, kısa zamanda, belki de yarayı daha da azgınlaştıracak çözümlere öncelik vermeyi tercih etmektedir.

Değerli milletvekilleri, 1997 yılında, sosyal güvenlik sisteminin açıkları, Türk ekonomisine, faiz yükümlülüklerini de dikkate alırsanız, yaklaşık 1,5 katrilyon liralık bir yüke mal olacaktır. Takdir edersiniz ve bütün milletvekili arkadaşlarım da yürekten benimserler ki, asıl olan, bu yarayı kökünden tedavi edecek önlemlerin alınmasına acil ihtiyaç vardır; ama, şu ana kadar, bu konuda çeşitli kanun teklifleri sunulmuş olmasına rağmen -ki, bu tekliflerden bir tanesi de tarafımdan Büyük Millet Meclisine sunulmuştur- Genel Kurulun huzuruna, kapsamlı, meselenin bütün yönlerini ele alan, ciddî bir hazırlığın ürünü bir çalışma getirilememiştir ve bu yara gittikçe büyümektedir.

Şimdi, çare, Emekli Sandığının Tarabya Otelini, Büyük Ankara Otelini, Efes Otelini ve buna benzer büyük değerli gayrimenkullerini süratle elden çıkararak, sağlanacak kaynaklardan medet umulma noktasında yoğunlaşmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bakınız, bu kanun tasarısının bu espri içerisinde değerlendirilmesi halinde, işin aceleye getirildiğini söylersek, herhalde, mübalağa etmemiş oluruz. Gönlümüz, ilke olarak, kamu yönetimlerine ilişkin mal varlıklarının -özellikle, ticarî amaçlı ise- en kısa zamanda kamunun elinden çıkarılmasının yanında olmayı gerektiriyor; bizim de Anavatan Partisi olarak görüşlerimiz, düşüncelerimiz budur. Esasen, bu düşüncenin esas sahibi de Anavatan Partisidir. Yalnız, fikirle yöntem arasında da bir uyum sağlanması zorunluluğu vardır. İşin genelini, doğrusunu bırakarak, sadece kolay kısımlarını öncelikle ileriye sürmek ve meseleye bu basit çerçevede bakmak, sistemi, netice itibariyle, tedavi etmeyecektir. Özellikle, sosyal güvenlik kuruluşlarımızın mal varlıklarında, aslında, hazine mal varlıklarından daha da titiz davranmamız zorunluluğu vardır; çünkü, bu mal varlıkları, Hazinenin mal varlıkları da değildir sayın milletvekilleri. Bu mal varlıkları, sosyal güvenlik kurumlarına katkıda bulanan çalışanlarımızın mal varlıklarıdır. Bu mal varlıkları, sosyal güvenlik kuruluşlarımızdan yaşlılık ve emeklilik aylığı alan emekli, dul ve yetimlerimizin vaktiyle yaptıkları katkıların bir birikimidir. Şu halde, bunlara, normal hazine mallarından bile daha duyarlı davranmamız, hem hukukî açıdan hem vicdanî açıdan çok daha elzemdir. Bu sebeple de, bu konular üzerinde son derece titiz davranılması gereğine devamlı işaret ediyoruz.

Şimdi, ben, Hükümetin, bu tasarının kanunlaşması halinde, hiç olmazsa şu hususlara özen göstermesini diliyorum ve bunu, Grubumuz adına, bu yürütme maddesinde zabıtlara geçirmiş oluyorum.

Bir defa, bu malların satışının hâsılatı Hazinenin değildir, bu kurumundur. Bu itibarla, sağlanacak gelirlerin, yine, bu sosyal güvenlik kuruluşumuzun gelir durumunu düzeltecek alanlarda nemalandırılmasını öneriyorum ve buna Hükümetin birinci derecede önem vermesini istiyorum.

Sayın milletvekilleri, ikinci olarak bir hususu dikkatlerinize sunmak istiyorum: Genelde, gelen düzenlemelerde, hemen herkes, devlet mallarını, İhale Kanunu dışında, kendine göre satma veya devlete mal alma usulüyle önümüze geliyor.

Sayın milletvekilleri, Devlet İhale Kanununu madem değiştirmek gerekiyor, Hükümet bu konuda niçin bir öneri getirmiyor! Demek ki, ciddî bir çalışma yapılmıyor da onun için. Bu itibarla, burada da aynı konu vardır. Önümüzde Devlet İhale Kanunu varken, devlet emvalinin nasıl ihale edileceği hususu varken, ayrı bir usul benimsenmesi Hükümete bırakılıyor, bu da yanlıştır.

Şimdi, bu satışlar yapılırken -belirttiğim gibi- Tarabya Oteli, Maçka Oteli, Hilton Oteli, Stad Oteli, Büyük Ankara Oteli, Çelik Palas Oteli, Efes Oteli gibi, büyük şehirlerimizin en mutena semtlerinde, en değerli noktalarında bulunan mal varlıklarının değerlerinin çok iyi biçilmesi, ihale usullerinin, her biri için ayrı ayrı ve ayrıntılı bir biçimde düzenlenmesi, Resmî Gazatede açıklıkla ilan edilmesi, şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve bu suretle elde edilecek hâsılatın da, Hükümetin carî harcamaları yerine, bu kurumun gelecekte gelirlerini ve aktuaryel dengesini iyileştirecek alanlarda kullanılmasını önemsiyoruz, bunu, Hükümetin ve sayın milletvekillerinin de dikkatlerine sunuyoruz.

Sözlerimi şöyle bağlamak istiyorum: Bu düzenlemelerin iyi ve kesin sonuç vermesi için, asıl olan, sosyal güvenlik sistemini bir bütün olarak ele alıp iyileştirmektir. Bu, ülke ekonomisini düzlüğe çıkarmak için alınabilecek üç beş önemli tedbirin en önemlilerinden birisidir. Bu hususta, Hükümetin artık biraz daha hızlı davranmasını ve çalışmalarını Büyük Millet Meclisine getirmesini diliyorum.

Bu mülahazalarla, yanlış bir öncelik verildiği gerekçesiyle, şu aşamada, bu tasarının kanunlaşmaması gerektiğini mütalaa ediyor, hepinize iyi akşamlar diliyor, saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubu adına konuşan Sayın Biltekin Özdemir'e teşekkür ediyorum.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) - Sayın Başkan, şahsım adına söz istiyorum.

BAŞKAN - Gruplar adına başka söz istemi?.. Yok.

3 üncü maddeyle ilgili, şahsı adına, Ordu Milletvekili Sayın Mustafa Hasan Öz söz istemişlerdir.

MUSTAFA HASAN ÖZ (Ordu) - Vazgeçtim.

BAŞKAN - Vazgeçtiniz.

Sayın Ersönmez Yarbay?..

ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara) - Vazgeçtim.

BAŞKAN - Siz de vazgeçtiniz.

Sayın Altan Öymen, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Öymen, konuşma süreniz 5 dakikadır.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın arkadaşlarım; aslında, bir tasarının yürütme maddesi üzerinde söz almak, alışılmış bir şey değil; fakat, bu konuda gruplar adına da söz alındı, ben de söz aldım; ama, bunun bir nedeni var ve çok önemli bir neden bu.

Siz, İktidar partileri grupları olarak, Anayasaya aykırı kanun çıkarmakta akıl almaz bir inat içindesiniz, biz de muhalefet grupları olarak, bunu önlemek için elimizden geleni yapmak durumundayız; bunu bir görev sayıyoruz.

Sabahleyin, burada, yoklama yapılıp yapılmaması üzerinde bir münakaşa cereyan etti. İlk açılışta, yani bundan önceki oturumda salonda çoğunluk yoktu; Sayın Başkan bunu tespit etti... (RP sıralarından “maddeye gel” sesleri)

Tamamen maddeyle ilgili efendim.

Yoklama yapıldığı sırada, İktidar partilerinin grup başkanvekilleri buna itiraz ettiler ve “niye yoklama yapma ihtiyacını hissetin, doğrudan doğruya oturumu açmadın” dediler. Buna bile itiraz ediyorsunuz; bari, o zaman, oturum açılacağı zaman, iktidar partilerinden yeterli sayıda arkadaşlar olarak burayı teşrif edin de, işler yürüsün. Şimdi...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - O oturumda yok sayılanlar, konuşmak istediler de onun için itiraz ettik.

ALTAN ÖYMEN (Devamla) - Şimdi, tabiî, burada yok sayılanlar sonradan konuşmak isteyebilirler; çünkü, bu bir engellemedir; sizin, Anayasaya aykırı kanun çıkarma yolundaki ısrarınızı önlemek için yapılan bir engellemedir. Onlar girmeyecekler; çoğunluk olmasın ki, siz bunu çıkaramayasınız; yani, o açıdan “buraya niçin gelmediniz; işte, bu Mecliste bulunmuyorsunuz” falan demeye hakkınız yok; çünkü, bu Mecliste, sizin Anayasaya aykırı bu davranışlarınızı önlemek için gelmeme yolu seçiliyor. Bunu, hem sizin huzurunuzda hem de ekranlardan bizi izleyen vatandaşlarımız huzurunda ifade ediyorum; zaman zaman muhalefet sıralarını boş görüyorsanız yahut yoklama isteniyorsa; bu, gerçekten, Anayasaya aykırı tutumun önlenebilmesi içindir; sizi, bu yanlış yoldan çevirebilmek içindir; sizi, bu yanlış yolun sakıncalarından koruyabilmek içindir. (CHP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Bundan sonraki Anayasaya aykırı kanun çıkarma yolundaki gayretlerinizi önleme yolunda, muhalefet, yine engelleme metotları uyguluyorsa; bunu, bir vazife şuuru içerisinde yapıyor; bunun nedeni budur; bunun istismar edilmesine de imkân yoktur.

Yürütme maddesi üzerindeki konuşmamda bunu da izah etmeyi görev saydım; teşekkür ederim; saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - İstanbul Milletvekili Sayın Altan Öymen'e teşekkür ederim.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - Müsaade eder misiniz Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Karamollaoğlu, bir isteminiz mi var efendim?

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - Evet efendim.

BAŞKAN - Evet, buyurun, sizi dinliyorum.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - Sayın Başkan, arkadaşımız bir hususu yanlış beyan ettiler; müsaade ederseniz, aynı yerden, iki dakika içinde cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Karamollaoğlu, böyle bir usulümüz yok; ama, yerinizden ifade edebilirsiniz, alayım.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - Sayın Başkan, bizim buradaki itirazımızı tamamen yanlış ifade ettiler. Müsaade ederseniz, bir cevap hakkı doğdu.

BAŞKAN - Sayın Karamollaoğlu, ben, hem sabahki oturumda olayı takip ettim hem de şimdi takip ettim. Refah Partisi Grubunun beyanının dışında bir açıklama yapılmamıştır. Onun için, o konuyla ilgili ise, söz hakkınız da yoktur.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - Efendim, müsaade ederseniz... Bakın, o zaman ben buradan söylüyorum! Dediler ki...

BAŞKAN - Sayın Karamollaoğlu, o zaman, tutanakları bir okursanız, göreceksiniz ki, gerçekten, benim yoklama yapmama itiraz edildi. Ben de, neden yoklama yapmak durumunda olduğumu, Anayasadan ve İçtüzükten maddeler zikrederek açıklama ihtiyacını duydum. O sebeple, sizin, daha önce Grubunuz adına beyan edilenin aksine bir şey söylenmedi.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - Hayır, hayır...

BAŞKAN - O ikinci bölümüydü. Şimdi sizin söylediğiniz, ikinci bölümüydü; ama, başında, neden benim yoklama yaptığım da soruldu. Burada, âdeta, İçtüzüğü veya Anayasayı niye uyguluyorsunuz gibi bir sorgulamanın yapılmış olmasını ben de yadırgadığımı ifade ettim. Onun için, size söz vermem mümkün değil.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - Ben, bilahara söz alacağım efendim; yalnız, tutumunuzu doğru bulmuyorum.

BAŞKAN - Tutumumla ilgili itirazlar varsa, o konuda, her zaman müzakere açabilirim.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - Yok, hayır... Yeri geldiği zaman...

BAŞKAN - Yani, benim, Anayasaya ve İçtüzüğe aykırı bir tutumum tespit edildiği anda müzakere açarım, tutumumu Genel Kurulun görüşüne sunarım.

III. - YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

OYA ARASLI (İçel) - Sayın Başkan, oylamaya geçmeden önce yoklama yapılmasını istiyoruz; 20 arkadaşımız da burada.

BAŞKAN - 3 üncü maddeyi oylarınıza sunacağım; ancak, Genel Kurulda ayağa kalkan bazı milletvekili arkadaşlarımız, oylamadan önce yoklama yapılmasını istiyorlar.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, yeterli sayı var...

BAŞKAN - Yeterli sayıda milletvekili olup olmadığını tespit edeceğim. (RP sıralarından gürültüler)

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Genel Kurula bakarsanız, yeterli çoğunluğun olduğunu görürsünüz.

BAŞKAN - Sayın Grup Başkanvekili, siz de biliyorsunuz ki, Genel Kurulda yoklama isteyen... (RP sıralarından gürültüler)

Sayın Kapusuz, yoklama isteyen arkadaşlarımızın, İçtüzükte belirtilen sayıda olup olmadığını öncelikle tespit etmek durumundayım. Ondan sonra, eğer, usulüne uygun sayıda milletvekili arkadaşımız tarafından yoklama talep edilmişse, yoklama yapmak durumundayım. (RP sıralarından gürültüler)

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, Genel Kurulda da yeterli sayı varsa, herhalde yoklama yapmanıza lüzum yok.

CEVDET AKÇALI (Adana) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim, önce yoklama istemini tespit edeceğim. Yoklama istemi geçerli mi değil mi, ona bakacağım; ondan sonra... Müsaade buyurun...

MUSTAFA BAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim, evvela sayıyorum... Müsaadenizle... (RP sıralarından gürültüler)

Evet, 20 milletvekili arkadaşımız tarafından yoklama yapılması talep edilmiştir. Bu durum karşısında...

MUSTAFA BAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, şimdi, Genel Kurulda yoklama talebi, Genel Kurulda yeterli sayıda milletvekilinin olmamasından dolayı istenir; ama, defalarca, Genel Kurulda çoğunluk gözle görülür olduğu halde yoklama istemi, bir istismara yönelik olduğundan, sizin bu noktada takdirinizi kullanarak, bu istismara yönelik, Genel Kurulu çalıştırmamaya yönelik uygulamaya gitmemeniz gerekir.

ÖNDER SAV (Ankara) - Ne takdiri?! Başkanvekilinin takdir yetkisi yok... (RP sıralarından gürültüler)

CEVDET AKÇALI (Adana) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Yerinizden ifade edin efendim; şimdi, usul hakkında müzakere açmıyorum; çünkü, oylamaya geçtim...

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Açamazsınız Sayın Başkan.

CEVDET AKÇALI (Adana) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Nedir itirazınız?

CEVDET AKÇALI (Adana) - Sayın Başkan, şimdiye kadarki tatbikat, oylama esnasında yoklama istendiği zaman oylamayla yoklamayı aynı anda yapmaktır. Siz, burada oylama yaptığınız zaman, oylama sayısından çoğunluk olup olmadığı meydana çıkacaktır. Siz, lütfen oylamayı yapın, oylama neticesini sayın, eğer çoğunluk varsa geçerli sayılır. Şimdiye kadarki tatbikat bu yöndedir.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, şimdi, önce, yoklama isteyen arkadaşlarımızın isimlerini okuyorum, salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim.

Sayın Araslı?.. Burada.

Sayın Öymen?.. Burada.

Sayın Fırat?.. Burada.

Sayın Keleş?.. Burada.

Sayın Sav?.. Burada.

Sayın Yıldırım?.. Burada.

Sayın Şahin?.. Burada.

Sayın Oktay?.. Burada.

Sayın Yıldız?.. Burada.

Sayın Hacaloğlu?.. Burada.

Sayın Oymak?.. Burada.

Sayın Atilâ Sav?.. Burada.

Sayın Işık?.. Burada.

Sayın Kumbul?.. Burada.

Sayın Ateş?.. Burada.

Sayın Büyükcengiz?.. Burada.

Sayın Küçük?.. Burada.

Sayın Atalay?.. Burada.

Sayın Öztop?.. Burada.

Sayın Arifağaoğlu?.. Burada.

20 milletvekili arkadaşımız, salonda çoğunluk bulunmadığı yönünde bir beyanda bulunmuşlardır ve oylamaya geçilmeden önce yoklama talebinde bulunmuşlardır. Bu durum karşısında, bu konudaki şüphe ortadan kaldırılmadan oylama yapılmaz; yani, biraz önce buradan ifade edilen itirazlar geçersizdir; çünkü, 20 milletvekili arkadaşımız, salonda yeterli çoğunluğun bulunmadığını iddia ediyorlar. Önce, bu iddia araştırılır, çoğunluk varsa elbette oylamaya geçilir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, 57 nci maddeyi bilgilerinize bir kere daha sunuyorum. Beni, birtakım uygulamalar ilgilendirmez; beni, öncelikle, İçtüzük ilgilendirir.

İçtüzükte “Başkan birleşimi açtıktan sonra tereddüte düşerse yoklama yapar” deniliyor. Burada, yoklama hususunda, tereddüte düşüp düşmemek hususundaki takdir, Başkana aittir; ne zaman; birleşimi açtıktan sonra. Yani, bugün saat 13.30'daki durumda çoğunluk bulunup bulunmadığı hususunda tereddüte düşüp düşmeme takdiri Başkana aitti. Ben, çoğunluğun bulunmadığı sonucuna vardım; çünkü “çoğunluk vardır” diye, çoğunluk varmış gibi çalışmalara başlasaydım, biraz sonra muhalefetten itirazlar gelecekti; o itirazlar üzerine... (RP sıralarından “Sayın Başkan, yeter, yeter” sesleri)

Değerli arkadaşlarım, ben usulle ilgili bir açıklama yapıyorum. Önce usulü öğreneceksiniz, ondan sonra... (RP sıralarından gürültüler, CHP sıralarından alkışlar)

ÖMER EKİNCİ (Ankara) - Usul tartışması yapmıyoruz.

ÖNDER SAV (Ankara) - Zamanında uygulama yanlış yapılmasaydı, şimdi bunu tartışıyor olmazdık.

BAŞKAN - Evet... İtirazlar var, onları cevaplandıracağım.

SITKI CENGİL (Adana) - Herkesi çağırın, ondan sonra anlatın o zaman.

BAŞKAN - Sizin arkadan bağırmanızla bu iş çözülmez; İçtüzük ne diyorsa o yapılır.

Değerli arkadaşlarım, bu açıklamalar, vaktinde, çok net bir şekilde yapılmış olsaydı, siz, burada ayağa kalkıp, itiraz etmekten mahcubiyet duyardınız. Onun için, ben, bunu yapacağım. Bekleyin.

İkincisi...

SITKI CENGİL (Adana) - Mahcubiyetinizi izale ediyorsunuz Sayın Başkan. Herkesi çağırın, onlara da anlatın o zaman.

BAŞKAN - Değerli arkadaşım, bakınız, eğer, ben, İktidarın aleyhine bir durum meydana getirmek isteseydim, alelacele yoklamaya geçip, çoğunluğun olmadığını tespite çalışırdım; onu yapmıyorum.

Önce, neden bu yoklamaya ihtiyaç olduğunu, neden itirazların geçersiz olduğunu ifade etmek, tutanağa geçirmek durumundayım. Bir şeye başladım, bitireceğim.

Şimdi, İçtüzükte “görüşmeler sırasında işaretle oylamaya geçilirken, yirmi milletvekili ayağa kalkmak veya önerge vermek suretiyle yoklama yapılmasını isteyebilir” deniliyor; bu, şimdiki haldir. Burada, takdir yetkisi Başkana ait değildir; burada, takdir yetkisi o 20 milletvekiline aittir, onlar da burada hazır bulunuyorlar. 20 milletvekili yoklama talep etti mi, Başkan “ben böyle takdir ediyorum, yoklama yapmayacağım” diyemez; çünkü, o hakkı, onlara İçtüzük vermiştir. Başkanın ise, İçtüzüğü değiştirme yetkisi yoktur. (CHP sıralarından alkışlar)

Onun için, şimdi yoklama yapacağım.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; müzakerelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. - 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 20 nci Maddesinin 2 nci Fıkrasının Değiştirilmesine ve Bu Maddeye 2 Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/527) (S. Sayısı : 129) (Devam)

BAŞKAN - Arkadaşlarımız, 3 üncü maddenin oylaması sırasında yoklama isteminde bulunmuştu; şu anda, salonda toplantı yetersayısının olduğunu tespit etmiş bulunuyoruz.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (RP sıralarından alkışlar)

Şimdi, sıradaki kanun tasarı ve tekliflerinin müzakeresine devam ediyoruz.

3. - Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

BAŞKAN - Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok

Komisyon ve Hükümet bulunmadığı için, tasarının müzakeresi ertelenmiştir.

4. - Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin 492 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/218) (S. Sayısı : 164)

BAŞKAN - Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin 492 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili kanun tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Tasarının müzakeresi ertelenmiştir.

5. - 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168)

BAŞKAN - 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili kanun tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Tasarının müzakeresi ertelenmiştir.

6. - Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ve Bu Kanunlarda Değişiklik Yapan 18.11.1992 Tarih ve 3842 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/543) (S. Sayısı : 175) (1)

BAŞKAN - Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ve Bu Kanunlarda Değişiklik Yapan 18.11.1992 Tarih ve 3842 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini almış bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ve Bu Kanunlarda Değişiklik Yapan 18.11.1992 Tarih ve 3842 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun müzakeresine başlamış bulunuyoruz.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Kanun tasarısının tümü üzerindeki müzakerelere geçiyoruz.

Kanun tasarısının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Seyfi Oktay söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Oktay. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır Sayın Oktay.

CHP GRUBU ADINA M. SEYFİ OKTAY (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 175 sıra sayılı tasarı ve buna ilişkin komisyon raporu üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumun huzuru, güveni ve demokratik sistem açısından oldukça önemli ve hassas bir konuyu değerlendiriyoruz. O nedenle, bazı hususları öncelikle ve açıklıkla vurgulamak istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi, çağın anlayışına ve gereklerine uygun, insanlığın asırlar boyu ürettiği evrensel değerlerle bezenmiş bir demokratik yapıyı, bir demokratik işleyişi gerçekleştirmeyi amaçlayan, bütün çabasını bu doğrultuda yoğunlaştıran bir partidir. Bunu, siyasal yaşamdaki varlığının nedeni olarak görmektedir. Böyle bir misyonun partisi olmanın doğal bir sonucudur ki, 12 Eylül askerî yönetiminden sonra, ilk defa, o zamanki Sosyaldemokrat Halkçı Parti olarak, yeni ve çağdaş yapılanmayı, örgütlü, katılımcı, demokratik hukuk devletini gerçekleştirmeyi amaçlayan, yeni bir anayasa taslağını hazırladı ve kamuoyunun değerlendirmesine sundu. İktidarda, muhalefette, her imkânı ve her fırsatı kollayarak, bu taslağın tamamen veya kısmen anayasallaşması için tüm çabasını harcamıştır.

Cumhuriyet Halk Partisinin hazırlamış olduğu -yani, o zamanki SHP olarak- bu taslakta devlet güvenlik mahkemeleri yoktur. Bu taslak anayasallaşmış olsaydı, devlet güvenlik mahkemeleri, özel bir surette bir anayasal müessese olmaktan çıkacaktı.

BAŞKAN - Sayın Oktay, bir saniyenizi rica ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, müzakerelerin düzenli yürütülebilmesi için, arkadaşlarımızın, Genel Kurul salonunda yerlerine oturmaktan ve dinlemekten başka bir işle uğraşmamalarını rica ediyorum.

Devam buyurun Sayın Oktay.

M. SEYFİ OKTAY (Devamla) - Peki, devlet güvenlik mahkemeleri, böyle bir anayasal müessese, özel tarzda düzenlenmiş bir anayasa müessesesi olmaktan çıkacaktı da ne olacaktı; devlet güvenlik mahkemeleri, olağandışı bir mahkeme olmaktan çıkarak, bir ihtisas mahkemesi haline dönüşecekti, hukukun öngördüğü ilkeler ve anlayış çerçevesinde, olağan bir konum kazanacaktı. Gerçekten amacınız demokratikleşme ise, buyurun, devlet güvenlik mahkemelerini olağanüstü konumdan çıkaralım, var mısınız diye soruyoruz; biz, bu konuda, gerçekten, inançla, hodri meydan diyoruz.

Şunu, parantez açarak söylemek durumundayım: Bu mahkemelerde çok değerli hâkim ve savcılarımız görev yapıyorlar, onları saygıyla selamlıyorum; ancak, bilinmelidir ki, biz, sisteme karşıyız, sistemi benimsemiyoruz. Biz, demokratikleşme paketleri de hazırladık; cumhuriyet tarihinde en kapsamlı yargı reformu paketlerini hazırladık, tüm partilere seslendik, hatta, rica ettik; buyurun, bu paketi inceleyin, birlikte değerlendirelim, yanlış varsa düzeltelim, eksik varsa tamamlayalım ve bu büyük ulusal sorunu birlikte çözelim, bu büyük dönüşümü birlikte gerçekleştirelim dedik; ama, ne yazık ki, böylesine bir dönüşüme siyasal partilerimiz yanaşmadılar.

Şimdi, önümüzdeki bu tasarı, kamuoyuna, aylardan beri, büyük bir demokratikleşme paketi olarak sunuluyor. Bu tasarıyla ne yapıyorsunuz da demokratikleşmeyi sağlamış oluyorsunuz? Düşünceyi suç olmaktan mı çıkarıyorsunuz? Devlette çete oluşturulmasına imkân vermeyecek bir demokratik yapı mı oluşturuyorsunuz?

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Onlar sizin zamanınızda oluştu.

M. SEYFİ OKTAY (Devamla) - Yargısız infaz iddialarını mı ortadan kaldırıyorsunuz? Faili meçhul cinayet yakınmalarına çare mi getiriyorsunuz? Ceza kovuşturması sisteminde objektifliği, yansızlığı, haklarla ilgili güvenceyi sağlayarak, hukukun etkinliğini mi güçlendiriyorsunuz? Ülke insanını kamplara ayıran laik -dindar ayırımına, bu yolla yapılan bölücülüğe karşı önlem mi getiriyorsunuz? Bunları daha çoğaltabiliriz. Eğer bunları yapıyorsanız, çağdaş demokrasiye ve Avrupa'ya entegrasyonu sağlıyorsunuz demektir. O zaman, biz de sizinle oluruz ve sizi sevinçle destekleriz.

Genel gerekçenize baktığımızda, genel gerekçede, Avrupa standartlarına ulaşmaktan, devlet güvenlik mahkemelerinin görev alanını daraltarak, bu mahkemelerin kuruluş amaçlarına daha uygun hale getirilmelerinden söz ediyorsunuz.

Şimdi, el attığınız hükümlere bir bakalım. Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesinin ikinci fıkrasında, kapalı tahrik diye nitelenen bir tahrik türü düzenleniyor. Bu maddeyle düzenlenen kapalı tahrik, çok soyut bir suç kavramı, soyut bir suç olgusu; bu nedenle de, uygulayıcının anlayışına, kültür durumuna ve dünya görüşüne göre farklı yorumlanıyor ve farklı uygulanabiliyor, farklı kişilerce farklı yorumlandığı gibi, döneme ve zamana göre de farklı anlaşılıp, farklı yorumlanabiliyor.

Bakınız, son defa, yazar Yaşar Kemal olayında bu durum somut olarak yaşandı. Nerede yaşandı? Mahallî mahkemede de değil, Yargıtayda yaşandı. Yaşar Kemal'le ilgili olarak verilen mahallî mahkeme kararı, Yargıtay 8 inci Ceza Dairesinde ikiye karşı üç oyla onaylandı. Bakınız, onay kararına muhalif kalan Yargıtay 8 inci Ceza Dairesi Başkanı Sayın Naci Ünver ve bir üye nasıl bir yorum getiriyor, çok kısa bir şekilde sunacağım:

“Demokratik bir ülkede, yazarların ve düşünürlerin ülke sorunları üzerinde kafa yorması, düşünce üretip, bunları yazıları ve söylemleriyle dile getirmeleri kadar doğal bir yaklaşım biçimi düşünülemez. Yazarlar ve düşünürler, bu işlevlerini ortaya koyarlarken, yönetimlerin istekleri doğrultusunda düşünmek, yazmak ya da söylemler üretmek zorunda değildirler. Aksine, aykırı düşünmeleri de onların en doğal hakkıdır. Dahası, bu düşünceler, çoğunluk tarafından paylaşılmayan düşünceler de olabilir. Bunun tek yaptırımı, benimsenmemek olmalıdır. Kuşkusuz, özgürlükler sınırsız değildir; ancak, bunların sınırlamaları, çağdaş demokrasilerde olan kurallara göre çizilmelidir.”

Yazı tümüyle incelendiğinde, hiç kuşkusuz, birçoğumuzun katılmadığı ve duygusallığın egemen olduğu görüşlere de yer verdiğini görmekteyiz. Dahası, kimi konulara yaklaşımda, abartılar da söz konusudur; ancak, bunlar, maddedeki yazılı suçun tanımı içinde yer alan düşünceler değildir.

Değerli arkadaşlarım, görülüyor ki, bu madde, Yargıtayda bile çok ciddî gerekçelerle, çok farklı bir biçimde yorumlanabiliyor. Bu durumda, insanlarımız neyin suç olduğunu ve neyin suç olmadığını önceden nasıl kestirebilecekler? Böyle olunca da, özü itibariyle, ceza hukukunun “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesine tümüyle aykırı bir durum oluşmaktadır. Her şeyden evvel, bu maddedeki suçun tanımına açıklık getirilmelidir. Bu yeter mi; yetmez. Bu hükmü, eylemi suç sayacak; ama, düşünceyi suç olmaktan çıkaracak biçimde yeniden düzenlemek gerekir.

Türk ceza mevzuatındaki temel sorun, düşüncenin suç sınırını saptayacak demokratik kriterlerden yoksun olmasıdır. Bu madde, bir sınıfın, bir grubun sorunlarını, yararlarını savunarak, yönetimi biraz sert şekilde eleştirenleri mahkûm ediyor. Mademki bu maddeye el attınız, mademki demokratikleşmeden söz ediyorsunuz, neden bu maddeyi bu tarzda yeni baştan düzenlemiyoruz? Yaptığınız nedir, ne yapıyorsunuz? Yalnızca, bu maddeye göre yapılacak kovuşturmayı devlet güvenlik mahkemesi yetkisinden çıkarıyorsunuz. Bu madde, Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinde düzenlenen bölücülük suçları dışında kalan bölücülük suçlarına uygulanan bir maddedir.

Bakınız, Terörle Mücadele Yasasının 1 inci maddesi terör tanımını yapıyor. Bu maddeye göre terör eylemi, örgütlü biçimde yapılan eylemdir. Gerek Türk Ceza Yasasının 312/2 ve gerekse Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinde suç sayılan eylemler, terör tanımı içerisinde olmayan eylemlerdir. Şimdi ne yapıyorsunuz; birkısım bölücü eylemleri, devlet güvenlik mahkemesinin yargılama yetkisi dışına çıkarıyorsunuz, diğer birkısım bölücülük eylemlerini ise, devlet güvenlik mahkemesinin yargılama yetkisine bırakıyorsunuz. Neden bu ayırımı yapıyorsunuz? Türk Ceza Kanunun 312/2'deki bölücülük eylemini, güzel bir bölücülük eylemi, Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinde belirlenen bölücülük eylemlerini de, kötü ve sevimsiz bir bölücülük eylemi olarak mı değerlendiriyorsunuz? Böyle bir mantık olur mu? Bu anlayışı, hangi yönüyle bir demokratik anlayış olarak sunabiliyorsunuz; bunu anlamak çok zordur.

Türk Ceza Kanununun 312/2'ye göre bölücülük yapanlar ayrı bir rejime, Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesine göre, bölücülük ve ayrımcılık yapanlar, ayrı bir kovuşturma ve yargılama sistemine tabi olacak. Bunu kimselere demokratikleşme olarak sunamazsınız, kimseleri inandıramazsınız. Madem bu kadar demokratikleşme yandaşısınız, o halde, Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesini de devlet güvenlik mahkemelerinin yetkisi dışına çıkarınız. Aksi halde, çok tehlikeli bir iş yapıyorsunuz; toplumsal gerilimleri artıracak, bölücü eylemleri tahrik edecek, çok sakıncalı bir iş yapıyorsunuz.

Kuşkusuz, Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesinin ikinci fıkrası, siyasal açıdan bir ayırım yapmadan, bölücülük eylemlerini cezalandırıyor. Aczimendiler de ve her çeşit görüş sahipleri de, bu maddeye göre cezalandırılıyorlar; ancak, şu da bir gerçektir ki, siyasal İslamcıların öncülüğünde, laiklik karşıtı kitleler oluşturuldu. Hemen her gün, laik cumhuriyet yandaşlarını din düşmanı ilan edip “katli vacip” diyenler medyada boy gösteriyorlar “Gelin, bu işe razı olun, yoksa biz nasıl olsa geleceğiz” diyorlar. Bunlar, son zamanların olağan görüntüleri arasına çok yoğun bir biçimde girdi. Bunu şimdiye kadar görmeyen gözler, herhalde görür oldular.

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Kimler mesela?!

MEHMET SEYFİ OKTAY (Devamla) - Bu tasarı, çok acele biçimde, hem de Danışma Kurulu kararıyla öncelikli olarak getiriliyor; ama, diğer taraftan, görüyoruz ki, Aczimendiler, Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılanıyorlar. Bu tasarı yasalaştığında, Devlet Güvenlik Mahkemesi, bunlar hakkında görevsizlik kararı verecektir.

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Allah Allah!..

MEHMET SEYFİ OKTAY (Devamla) - Yalan mı sevgili arkadaşım?.. Teknik şeyler söylüyorum.

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - İstifade ediyoruz efendim.

MEHMET SEYFİ OKTAY (Devamla) - Umarım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, diğer hükümlere göz atalım. Tasarıda, devlet güvenlik mahkemelerinin yargılama yetkisi dışına çıkarılan bir diğer suç ve ceza maddesi de, Türk Ceza Kanununun 313 ve 314 üncü maddeleridir. Bu maddeler, her ne suretle olursa olsun, cürüm işlemek için teşekkül oluşturanlar ve teşekküllere katılanları cezalandırmaktadır. Türk Ceza Kanununun bu maddesi, Terörle Mücadele Yasasının 7 nci maddesi dışında kalan suç örgütlerine ilişkindir. Gerek Türk Ceza Kanununun 313 ve 314 üncü maddeleri ve gerekse Terörle Mücadele Yasasının 7 nci maddesinin düzenlediği suçlar, Terörle Mücadele Yasasının terör tanımı içerisine giren eylemlerdir.

Biraz önce ifade ettiğim gibi, terör suçu, bir örgütlü suçtur, örgüte ilişkin suçtur. Terörle Mücadele Yasasının terör tanımını yapan 1 inci maddesinde aynen şöyle denilmektedir: “Örgüt terimi, Türk Ceza Kanunuyla, ceza hükümlerini içeren özel kanunlarda geçen teşekkül, cemiyet, silahlı cemiyet, çete veya silahlı çeteyi de kapsar.” Şimdi, siz ne yapıyorsunuz; terör tanımı içerisine giren birkısım suç teşekkülünü, suç örgütünü, çeteyi, devlet güvenlik mahkemesinin yargılama yetkisinden çıkarıyorsunuz, Terörle Mücadele Yasasının 7 nci maddesiyle düzenlenen birkısım suç örgütünün eylemlerini de, devlet güvenlik mahkemesinin yargılama yetkisine bırakıyorsunuz. Mademki her ikisi de terör tanımı içerisinde yer alıyor, her ikisi de terör suçu, o halde, bu ayırımın hikmeti nedir? Neden biri çıkarılıyor da, diğeri bırakılıyor? Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesindeki suç eylemi terör tanımı içerisinde olmadığı halde, o maddeyi, devlet güvenlik mahkemesinin yetkisi içerisinde bırakıyorsunuz da, terör tanımı içerisinde yer alan, terör suçu oluşturan 313 ve 314 üncü maddeleri, neden devlet güvenlik mahkemesinin yetki alanı dışına çıkarıyorsunuz? Bu, sizin, çok çok özel bir demokratikleşme anlayışınızı mı ifade ediyor? Bu maddenin cezayı öngördüğü cürüm çeteleri, toplumun içgüvenliğini bozan, karanlık işler çeviren çetelerdir. Bugün, devletimiz ve toplumumuz, bölücü PKK örgütü belasıyla topyekûn mücadele ediyor. Peki, devletin içgüvenliğini bozan, hukuk devleti anlayışını bertaraf eden, yarına olan ümitleri ortadan kaldıran, demokratik, laik cumhuriyetin altını oyan çeteleri, örgütleri daha mı az tehlikeli görüyorsunuz da, bu ayırımı yapıyorsunuz? Bu ayırımcı anlayışla mı, toplumun gündeminden düşmeyen, her gün bir yenisinden söz edilen çeteleri temizleyeceksiniz? Ülkemizin gündemindeki tüm mafya çetelerinden tutun da, Susurluk çetesinden, İBDA-C'den, Aczimendilere kadar bu maddeyle cezalandırılıyor. Bu düzenleme, çeteleri temizleme konusundaki iradenizin düzeyini çok açık bir şekilde göstermiyor mu?

Bakınız, Türk Ceza Kanununun 312/2'deki düzenleme sakıncaları, aynen 313 üncü maddede de mevcuttur. Demokratikleşmeye hevesliyseniz, neden bu maddeyi de o açıdan değerlendirmediniz? Bu çarpık düzenlemeyle, devlet güvenlik mahkemelerinin yargılama alanını, kuruluş amacına uygun hale mi getiriyorsunuz? Bu kadar açık çelişkiye nasıl düşüyorsunuz?

Diğer iki hüküm daha, devlet güvenlik mahkemesi yargılama alanından çıkarılıyor. Türk Ceza Kanununun 384 üncü maddesi, kara ulaşım aracı ile deniz ulaşım aracının zor veya nüfuz kullanarak veya tehditle veya hileyle hareket etmesini engelleyen, hareket halinde olanları durduran veya gitmekte olduğu yerden başka yere gönderen kimseleri cezalandırıyor. Bu suçu, gerek bireysel olarak ve gerekse Avrasya gemisinin kaçırılmasında olduğu gibi, çete oluşturarak, teşekkül oluşturarak işleyenleri cezalandırmaktadır. Ayrıca, aynı şekilde, uçak kaçıranları da cezalandırıyor.

385 inci maddede ise, demiryolu kazası tehlikesine sebebiyet verenler cezalandırılıyor. En önemli uluslararası terör eylemleri, uçak kaçırmak ve deniz ulaşım araçlarına el koymakla gerçekleştiriliyor. Bunların birer terör eylemi olmadıklarını ifade etmek mümkün müdür? Bu kadar açık bir konuda fazla bir şey söylemeyi gereksiz görüyorum; ancak, şunu yineliyorum: Amacınız demokratikleşme ise, geliniz, devlet güvenlik mahkemelerini Anayasadan çıkararak, olağanüstü konumdan alıp, bir olağan ihtisas mahkemesi haline dönüştürelim. Altında imzamız bulunan Paris Şartında “bir suçla itham edilen herkesin, adil ve alenî bir biçimde yargılanmaya hakkı vardır” deniliyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve özellikle de, Birleşmiş Milletler Medenî ve Siyasî Haklar Sözleşmesi, kişi güvenliği, adil ve alenî yargılanma konusunda ayrıntılı hükümler içermektedir. Genel gerekçede, Batılı ülkelerin, Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosunun hassasiyetle üzerinde durduğu konulardan söz ediliyor. Avrupa Konseyi ve Parlamentosu ve Batılı ülkeler, bu belgelerde sunduğumuz bu ilkeler üzerinde daha az hassasiyet mi gösteriyorlar? Tasarının 3 üncü maddesiyle getirdiğiniz “Kamu davası açılıncaya kadar hâkim, sanık tarafından bilinmesini uygun görmediği hususların kendisine bildirilmesini men edebilir. Tutuklama sebebine göre, lüzumu halinde, kamu davasının açılmasına kadar sanık ile müdafiinin görüşmelerinde bizzat hâkim veya tayin edilecek naip yahut istinabe olunan hâkim hazır bulunabilir” hükmünü, adil ve aleni yargılama esasıyla nasıl bağdaştırabiliyorsunuz? Birkısım avukatların suç işlediğini gerekçe alarak, sanık ile müdafiinin görüşmesinin hâkim nezdinde gerçekleşebileceğini öngörüyorsunuz. Bunun başka bir çözümü yok mudur ki, savunma hakkını kısıtlıyorsunuz? Ayrıca, bu durumda, hâkimi gardiyan durumuna sokmuyor musunuz? Hâkimi, gardiyan durumuna sokmaya kimin ne hakkı vardır.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu tasarının demokratikleşme açısından anlamlı olan hükmü, gözaltı sürelerinin kısaltılmasına ilişkin hükmüdür. Bugün, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ve Divanının müteaddit kararlarıyla istikrar bulan gözaltı süresi, en çok 4 gündür. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununu hazırladığımızda, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ve Divanının istikrar bulmuş bu kararlarını dikkate alarak, gözaltı süresini, bütün suçlarda 4 gün olarak düzenlemiştik. Daha sonra, bilinen durumlar sonucunda, bu süreler, bütün çabamıza rağmen, ne yazık ki, uzatılmıştır. Şimdi getirilen süreler, tam anlamıyla İnsan Hakları Komisyonu ve Divanının öngörüsüne uymasa da, yine de ileri bir adımdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Oktay, konuşmanızı tamamlayın efendim.

M. SEYFİ OKTAY (Devamla) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; gözaltı sürelerinin kısaltılması ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinin yetki alanının daraltılması -deyim yerindeyse- maskesi altında, önümüze, çok sakıncalar taşıyan bir düzenleme getirilmiştir. Diliyoruz ki, bu tasarı, derhal geri çekilsin; zira, bu tasarı, hiçbir olumlu sonuç getirmeyecektir. Bu tasarının yasalaşması halinde, toplum, büyük bir gerilime sürüklenecek, bölücü eylemler azacaktır.

Geliniz, gözaltı sürelerini indirirken, adil ve ayırımsız bir düzenlemeyi de birlikte gerçekleştirelim; sorunu kökten çözmeye en büyük katkıyı sağlayacak olan adlî kolluk teşkilatını yasalaştıralım.

Yüce Meclisin bu tasarıyı bütün boyutlarıyla ve en iyi bir şekilde değerlendireceğine olan inancımla, şahsım ve Grubum adına hepinize en içten saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Sayın Seyfi Oktay'a teşekkür ediyorum.

Gruplar adına ikinci söz, Demokratik Sol Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Ayhan Gürel'in. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Gürel, konuşma süreniz 20 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA AYHAN GÜREL (Samsun) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ve Bu Kanunlarda Değişiklik Yapan 18.11.1992 Tarih ve 3842 Sayılı Kanunda Değişiklik Öngören Yasa Tasarısı hakkında, Demokratik Sol Partinin görüşlerini Yüce Meclise sunmak için, Grup adına söz almış bulunuyorum. Bu nedenle, Yüce Heyetinizi, bizleri televizyonları başında izleyen aziz vatandaşlarımı, sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Adalet Komisyonunda bu yasa tasarısı görüşülürken, Komisyon üyeleri olarak bu tasarıya muhalif kaldık ve muhalefet şerhi verdik. Nedeni; bu tasarı, her ne kadar “demokratikleşme” adı altında Yüce Heyete getirilmiş ise de, biz, biraz sonra üzerinde durarak açıklayacağım hususlarla ilgili nedenlerden dolayı muhalif kaldık.

Öncelikle şu hususu belirteyim: Yasa tasarısı, bundan önce yürürlükte bulunan Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 128 inci maddesinde değişiklik öngörmektedir. Örneğin “yakalanan şahıs bırakılmazsa, yakalama yerine en yakın sulh hâkimine gönderilmesi için zorunlu süre hariç yirmidört saat içinde sulh hâkiminin önüne çıkarılır ve sorguya çekilir” deniliyor.

128 inci maddede de aynı düzenleme getirilmiş; yalnız, burada, unutulan, tasarıya eklenmeyen bir husus var. Orada “sanığın, yani yakalanan kişinin talebi halinde sanık müdafii de sorguda hazır bulunabilir” ibaresi var.

Peki, ben, şimdi soruyorum: Neden sorguda avukatın bulunmasını istemiyorsunuz? Başka bir deyimle, Meclis olarak, neden sorguda avukatın bulunmasını istemiyoruz?

Eğer, bu tasarı yasalaşırsa, bu hüküm olmadan yasalaşacak. Eğer, önümüzdeki metni iyi inceleyecek olursak, burada, avukatın, sorguda, sanığın yanında bulunması istenmiyor. Bu hüküm, bilinçli olarak, uygulanmakta olan yasadan çıkarılmıştır. Bu hususu kabul etmemiz mümkün değil.

Tasarının olumlu bir yanı; şu anda uygulanmakta olan kanunun ilgili maddesinde, gözetimaltı süresi olarak 8 günlük bir süre belirlenmişken, tasarı 7 güne indiriyor; yani, 1 günlük bir indirim getirmiş oluyor. Gayet tabiî, bu da, kısmen de olsa olumludur; ama, Batı standartlarında, gözetimaltı süresi 4 gündür; bizde 7 gündür, DGM'lerde, yine, 10 güne kadar uzatılmakta; eğer, olağanüstü hal bölgesindeyse de 15 güne kadar uzatılmakta. Tasarının en önemli ve olumlu olarak da katıldığımız yönü, 30 uncu maddenin bu metinden çıkarılmış olmasıdır; çok yerinde, doğru bir karardır; her yönüyle, biz, bunu benimsiyoruz.

Tasarının 2 nci maddesine geldiğimizde, 18.6.1983 tarih ve 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde düzenlenmiş olan, Ceza Kanununun 312/2, 313, 314, 384 ve 385 inci maddelerinin bu madde kapsamının dışına çıkarılması...

Şimdi, 312/2 neyi getiriyor, bu madde ne içeriyor; izin verirseniz, onu, kanun metninden okuyayım; hiç olmazsa, aziz vatandaşlarımız da bu madde hakkında kısmen bilgi sahibi olmuş olurlar. Şimdi, bakın, 312/2: “Ammenin nizamı aleyhine -yani, kamu düzenine karşı- işlenen cürümler” başlık bu; kamu düzenine karşı işlenen cürümler; başka bir deyimle, devlete karşı işlenen cürümler.

Bu Ceza Kanununun birinci fasıl başlığı ise şöyle: “Suç işlemeye tahrik, korku ve panik yaratma amacıyla tehdit.”

312 nci maddenin ikinci fıkrası şu şekilde bir düzenleme getiriyor: “Halkı; sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik eden kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır” diyor ve madde devam ediyor.

Yani, burada, devlete karşı suç işlemiş kişileri, bir bakıma, devlet güvenlik mahkemelerinde yargılanmaktan alıkoymak için düzenlenmiş bir tasarı...

Şunu da belirteyim: Az önce belirtmiş olduğum, Türk Ceza Kanununun 312/2, 313, 314, 384 ve 385 inci maddelerinde belirtilen suçlar, şu anda, Terörle Mücadele Yasası uygulanmak suretiyle, devlet güvenlik mahkemelerinin görev alanı içerisine giren suçlardır; bu suçları işleyenler, devlet güvenlik mahkemelerinde yargılanırlar.

Şimdi, Türk Ceza Kanununun 313 üncü maddesi, şu anda devlet güvenlik mahkemelerinin görev kapsamı içerisinde ve Terörle Mücadele Yasasının kapsamı içerisine de alınmış. Beşinci bap başlığı “Ammenin nizamı aleyhine işlenen cürümler.” Yani, kamu düzenine karşı işlenen suçlar... İkinci fasıl başlığı da “Cürüm İşlemek İçin Teşekkül Meydana Getirenler.”

Cemiyet mensuplarına yardım, madde 314... 314 üncü maddede “...oluşturulan teşekküllerin mensuplarına bilerek ve isteyerek barınacak yer gösteren...” ibaresi var.

Esas, bizim konumuzu ilgilendiren madde 313; işledikleri suçlarla şu anda ülkenin gündeminde olanların haklarında yine devlet güvenlik mahkemelerinin savcılarınca tahkikat yapılarak iddianame düzenlenen bir madde.

Beşinci bap başlığı “Ammenin nizamı aleyhine işlenen cürümler.” Dikkatinizi çekiyorum, hep devlet aleyhine işlenen cürümler... İkinci fasıl başlığı da “Cürüm İşlemek İçin Teşekkül Meydana Getirenler.” Cürüm işlemek için cemiyet kurmak...

Maddede “Her ne suretle olursa olsun, cürüm işlemek için teşekkül oluşturanlara veya bu teşekküllere katılanlara bir yıldan iki yıla kadar ağır hapis cezası verilir” deniliyor ve devam ediyor.

Devlet güvenlik mahkemelerinin kapsamı içerisinde yargılanmaları söz konusu olan bu suçları işlemiş kişileri, neden, devlet güvenlik mahkemelerinde yargılanmaktan alıkoymaya çalışıyoruz?

Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yapılan yargılamada, gayet tabiî, 1983 yılında çıkarılmış Terörle Mücadele Yasası hükümleri uygulanacaktır.

12.4.1991 yılında çıkarılan 3713 sayılı Kanunda “örgüt” terimi açıklanmıştır. Bunula birlikte, 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinin b,c,d bentlerinde yazılı suçlar... Yine, Türk Ceza Kanununun 145, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 157 ve 169 uncu maddeleri ile 490 ıncı maddesi...

Şimdi, şunu sormamız gerekiyor: Bu maddeler dururken, neden, 312 nci maddenin ikinci fıkrası bu tasarıyla madde metninden çıkarılmak isteniyor? Neden, 313, 314, 384 ve 385 inci maddeler bu madde metninden çıkarılarak,bu suçları işlemiş olan sanıkların, devlet güvenlik mahkemelerinde yargılanmaları engellenmek isteniyor? Bunu anlamakta zorluk çekiyoruz.

Çifte standart yoktur, hukukta çifte standart olmaz. Bu suçları işlemiş insanlar da bizim insanlarımız, bizim vatandaşlarımız, bizim yurttaşlarımız. Bunların, her ne kadar, devlet güvenlik mahkemelerinde yargılanmalarını engellemek istiyorsak; peki, bu mahkemelerde yargılanan diğer vatandaşlar bizim insanlarımız, yurttaşlarımız değil mi?!

O zaman, yapılacak şu: Gelin, hep birlikte, bu, olağanüstü dönemde kurulmuş olan devlet güvenlik mahkemelerini... Birlikte hareket edelim, buna bir karar verelim; bir kısmını burada yargılattıracaksınız, bir kısmını da alacaksınız, diğer sivil mahkemelere göndereceksiniz... Ha, bir hukukçu olarak, şunu da belirtmek istiyorum: Tabiî hâkimlik ilkesine aykırıdır; sivil vatandaşları, belki, olağanüstü... Ha, şunu da açıklıkla belirteyim: Yasal bir mahkemedir; Anayasada belirlenmiştir; işte, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulü Yasası bu Mecliste kabul edilmiştir; yasal bir yargı organıdır; ama, burada, biz, belirli suçları işleyenlerin bu mahkemede yargılanmalarını engellemek istiyorsak, o zaman, biz, bu mahkemelere güvenmiyoruz; burada görev yapan hâkimlere, savcılara güvenmiyoruz demektir; bu anlam çıkıyor. Buna hukuksal bir çözüm bulalım ve Yüce Mecliste bütün gruplarla birlikte buna bir çözüm getirelim ve bu suçları işleyen bütün vatandaşlarımız, bu mahkemelerde yargılansınlar veyahut da kaldıralım ki, o zaman, adlî yargı organında yargılansınlar.

Şimdi, ben, Sayın Bakana soruyorum: Tahmin ediyorum bundan iki ay önce, yine Mecliste, Ceza Kanununun 384 üncü maddesini -bu kürsüden, biz her ne kadar karşı çıkmışsak da- şu andaki siyasal iktidarın grupları, oylarıyla, getirdiler, Terörle Mücade Yasasının kapsamı içerisine koydular. Peki, şimdi neden çıkarıyorsunuz?.. İki ay önce, burada, komisyonda görüşüldü; bütün gruplar, hatta, Sayın Bakan da konuştu ve Terörle Mücadele Yasasının kapsamı içerisine bu 384 üncü madde alındı. İşte, kara, hava, deniz vasıtalarını siyasî bir amaçla kaçırmak, terör suçu olarak sayıldı. Peki, acaba, şu Türkiye Büyük Millet Meclisinde, iki ay önce görüşülüp de kapsama alınan bir maddenin, iki ay sonra kapsamdan çıkarılması vaki mi; zannetmiyorum. Çok uzun müddet bu çatı altında milletvekili olarak görev yapmış değerli arkadaşlarım da tamin ediyorum böyle bir usulle karşılaşmamışlardır, karşılaşmaları da mümkün değildir. Neden alıyorsunuz; hiç olmazsa uygulansın; eğer, alınan amaç gerçekleşmiyorsa, uygulamaya bir çözüm getiremiyorsa, o zaman, gayet tabiî, bir kanun hükmü, toplumdaki vatandaşların sorununa çözüm getiremiyorsa, zaten yürürlükten kendiliğinden kalkmış olur ve düzeltilmesi gerekir; ama, burada esefle karşılıyorum ki, alelacele, muhalefeti hiç dinlemeden -ki, biz komisyonda da buna karşı çıktık- buraya getirildi; bugünkü gibi, biz her ne kadar karşı çıkmışsak da kabul edildi ve devlet güvenlik mahkemeleriyle ilgili yasanın 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine yazıldı, aynı zamanda da Terörle Mücadele Yasasının kapsamı içerisine alındı.

Şimdi görüyorum ki, iki ay önce bu yasaların kapsamına alınan Türk Ceza Kanununun 384 üncü maddesi, bugün, gerek Terörle Mücadele Yasasının kapsamı gerekse Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanununun 9 uncu madde kapsamından çıkarılmak isteniyor; tasarı bu şekilde düzenlenerek getirilmiş. Biz, gayet tabiî, bu düzenlemelere, demokratik olmaması ve şu andaki hukuk sistemine aykırı olması nedeniyle katılmıyoruz, olumlu ve yerinde de görmüyoruz.

Tasarının 3 üncü maddesinde, daha önce devlet güvenlik mahkemeleriyle ilgili yasadan çıkarılan 16 ncı madde -bu, daha önce, yukarıda belirtmiş olduğum 3842 sayılı Yasayla devlet güvenlik mahkemeleriyle ilgili yasanın yürürlükten kaldırılan 16 ncı maddesi- yeniden düzenlenerek, yasalaştırma için, tasarı kapsamına alınmış. Şimdi burada şu şekilde bir düzenleme getirmiş tasarı: “Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda yakalanan veya tutuklanan şahıs, yakalama veya tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç en geç 48 saat içinde hâkim önüne çıkarılır ve sorguya çekilir.”

Şimdi, ikinci fıkrada “Üç veya daha fazla kişinin bir suça iştiraki suretiyle toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya fail sayısının çokluğu ve benzeri nedenlerle cumhuriyet savcısı, bu sürenin 4 güne kadar uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Soruşturma bu sürede sonuçlandırılmazsa cumhuriyet savcısının talebi ve hâkim kararıyla süre 7 güne kadar uzatılabilir” deniliyor. Burada da, antidemokratik bir hüküm yer alıyor.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, cumhuriyet savcısı, ceza yargılamasında taraftır ve sanık hakkında delil toplayarak ceza davasını açan kişidir ve idarî yönden de Adalet Bakanlığına bağlıdır. Böyle, Adalet Bakanının emriyle kamu davası açan bir makama, kişinin temel hak ve özgürlükleri üzerinde, nasıl bir gözaltı süresi uzatma yetkisi verilebiliyor; bunun, demokratikleşmeyle bir ilgisi, alakası var mı?!. Gerekçe nedir; gerekçe şu: Delillerin toplanmasındaki güçlük, sanıkların sayısının çok olması. Peki, fazla miktarda savcı göndermek suretiyle bunu gidermek mümkün değil mi? Daha fazla miktarda savcı görevlendirmek suretiyle, bu sürede, zamanında soruşturma yapmak mümkün değil mi? Değerli arkadaşlarım, hukuk sisteminde böyle bir durum söz konusu değil. Bunlar, olsa olsa, olağanüstü dönemin ürünleridir; ama, biz, şu anda, olağanüstü dönemden çıkmışız; siyasal partiler kurulmuş; iki tane, üç tane seçim atlatmışız ve demokratik hukuk ortamına gelmiş bulunuyoruz. Bu hükümleri kime uyguluyoruz; kendi insanlarımıza, kendi yurttaşlarımıza, kendi vatandaşlarımıza uyguluyoruz. Bu nedenle, bu hükmü demokratik olarak görmüyoruz; bunun düzeltilmesinin veyahut da yasa tasarısından çıkarılmasının yerinde olduğu kanısındayız.

Şimdi, aynı maddeye devam ediyoruz: “Yakalama, Tutuklama ve Müdafii ile Görüşme” başlık o. Anayasanın 120 nci maddesine göre olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde yakalanan veya tutuklanan şahıslar için yukarıdaki 7 günlük süre, cumhuriyet savcısının talebi ve hâkim kararıyla 10 güne kadar çıkarılır... Hani biz demokratikleşiyoruz; neden, cezalar, gözaltı süreleri artıyor?.. Madde gerekçesinde açıklanmış, Batı standartlarında, 4 gün bu tutuklama. Peki, 7 gün... Efendim, olağanüstü halde 10 gün uzatılır... Şimdi -biraz sonra geleceğim; gözaltı süresi 15 güne kadar uzatılabiliyordu; zaten, onu çok yerinde bir kararla yürürlükten kaldırdılar; oraya geleceğiz- bu fıkrayı da demokratikleşmeyle bağdaştıramıyoruz. Yani, 7 günlük sürenin 10 güne çıkarılmasında, bilemiyorum gerekçe nedir; gerekçe olarak, olsa olsa, belki sanık sayısının fazla olduğu düşünülebilir -gerekçede belirtilmiyor- ama, yeterli sayıda savcı görevlendirilmek suretiyle, bu soruşturma, zamanında tamamlattırılabilir kanısındayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gürel, konuşmanızı tamamlayın efendim.

AYHAN GÜREL (Devamla) - Yine, aynı maddenin çok önemli bir hükmü tasarıda yeniden düzenlenmiş: Kamu davası açılıncaya kadar, hâkim, sanık tarafından öğrenilmesini istemediği hususların kendisine bildirilmesini men edebilir. Tutukluluk sebebine göre, lüzumu hale göre, kamu davası açılıncaya kadar, sanık ile müdafiin görüşmesinde bizzat hâkim hazır bulunabilir veya naip hâkim veyahut da istinabe hâkim hazır bulunur... Peki, düşünelim, sanık avukatı ile tutuklu bulunan kişi ne görüşecek; yani, avukata, benim hanım nasıl, çocuklar nasıl, arkadaşlar nasıl, sizler nasılsınız mı diyecektir?! Hayır arkadaşlar... Çok antidemokratik bir hüküm.

Yargılamayla ilgili, gerek yakalamada olsun gerek sorguda olsun, düzenlenmiş 144 üncü madde var; tasarı onu da yürürlükten kaldırıyor. Orada şöyle bir düzenleme var: “Yakalanan veya tutuklu bulunan kişi, vekâletname aranmaksızın, müdafii ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin müdafii ile yazışmaları denetime tabi tutulamaz.” Bu da yürürlükten kaldırılıyor ve demokratikleşmeyle hiç alakası olmayan bir hüküm getiriliyor.

Tahmin ediyorum ve umuyorum, bu tasarının belirtmiş olduğum hükümleri tekrar gözden geçirilir. En isabetli ve yerinde olan bir kanı, bu tasarının geri çekilmesidir.

Saygılarımla, teşekkür ediyorum. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Tasarı üzerinde Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan Samsun Milletvekili Sayın Ayhan Gürel'e teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, programımız gereğince, kalan sürede, grupların sözcülerinin, hatta bir tek sözcünün dahi konuşmasını tamamlayabilmesi imkânı yok; o sebeple, kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 23 Ocak 1997 Perşembe günü saat 13.30'da toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 20.56

B)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. -Hatay Milletvekili Mehmet Sılay'ın, Cerrahpaşa Tıp Fakültesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın yazılı cevabı (7/1702)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yeralan sorularımın sayın Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Mehmet Sılay

Hatay

Şüphesiz hepimiz üniversitelerde ilmin, hukukun ve ahlakın egemen olmasını istiyoruz.

İstanbul Üniversitesi bünyesinde bilimsel çalışma ve sağlık hizmetlerinin, milletimize aksaksız olarak sunulması hepimizin ortak arzusudur. Ancak yıllardan beri, ulusal basına da yansıyan çarpıklıkların ve halkımızı üzen olayların, üstüne devlet ciddiyetiyle gidilip, sona erdirilmesini temenni etmekteyiz.

Bu nedenle,

1. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde, üniversitenin gelirlerini hangi dernek ve vakıf gaspetmektedir. Ve buna kim, hangi yetkiyle izin vermektedir?

2. 2547 sayılı Kanunla disiplin yönetmeliğinin amir hükmü, Dekanlık ile Vakıf Başkanlığının, asla birarada sürdürülemeyeceğini açıkça ifade ettiği halde, bu uygulama Cerrahpaşa'da nasıl ve hangi yetkiyle mümkün olmuştur?

3. Sokaktaki adama doktorluk ve ihtisas belgesi vererek bir ilim yuvasına gölge düşürenler hakkında hangi işlemler yapılmıştır?

4. International kulüplerin adının başına “İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi” adını, hangi kanun ve yetkiyle veren ve bununla soyguna ortak olanlara hangi müeyyide uygulanmış, yahut sorgulanmıştır?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 21.1.1997

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/215

Konu : Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 9.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1702-4387/12161 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Sılay'ın “Cerrahpaşa Tıp Fakültesine ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde, Üniversitenin gelirlerini gaspeden dernek ve vakıf yoktur.

2. 2547 sayılı Kanun ve Disiplin Yönetmeliğinde dekanlık ile vakıf başkanlığının, birarada sürdürülemeyeceğini ifade eden herhangi bir madde bulunmamaktadır. İstanbul Tıp Fakültesi Yardım Vakfı ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yardım Vakfı Başkanlıkları, Vakıfların senetleri gereği dekanlarca yerine getirilmektedir. Her iki Vakıf da kamu yararına hizmet eden vakıf statüsünde olduğundan, Kanunun 59 uncu maddesinin verdiği yetkiye dayanarak Rektör, her iki dekana bu izni vermiştir.

3. “Sokaktaki adam” olarak vasıflandırılan kişi, Sağlık Bakanlığı tarafından olağan prosedürle ihtisas sınavı yapılmak üzere Cerrahpaşa Tıp Fakültesine sevk edilmiş bir kişidir.. Buradaki sorumluluk, belgeleri kabul eden ve sınava girmesini uygun gören Sağlık Bakanlığına aittir. Jüri üyelerinin yaptığı sınav sonucunda kişi sorulara uygun cevaplar vermiştir. Yapılan soruşturmada jüri üyelerine bir ceza verilmesi, soruşturma heyetince uygun görülmemiştir.

4. İstanbul Tıp Fakültesi Vakfı ile Türk Lions Vakfı arasında “İstanbul Tıp Fakültesi Lions Göz Bankası Ticari İşletmesi” kurulması için müşterek bir yönetmelik hazırlanmıştır. Bu işletmenin İstanbul Tıp Fakültesi Vakfı ortaklığı dışında, fakülte ile bir organik bağı bulunmamaktadır.

Bu işletme ve kurulan Banka, yasa ve yönetmelikler çerçevesinde İstanbul Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı hizmet binasında kira sözleşmesi ile bulunmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Mehmet Sağlam

Millî Eğitim Bakanı

2.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Diyarbakır Cezaevinde meydana gelen olayla ilgili olarak bir soruşturma başlatılıp başlatılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın yazılı cevabı (7/1757)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sn. Şevket Kazan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

Adalet Bakanlığına bağlı Diyarbakır Cezaevinde 10 tutuklunun başına vurularak öldürüldüğü haber ve iddiaları ile ilgili olarak,

1. Bakanlığınız ne gibi soruşturma başlatmıştır?

2. Aradan geçen iki aylık sürede ne yapılmıştır?

3. Bakanlığınızın güvencesi altında olması gereken bir yerde insanların katledilmesini nasıl yorumluyorsunuz?

T.C.

Adalet Bakanlığı 20.1.1997

Bakan : 594

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 16.12.1996 tarihli A.01.0.GNS.0. 10.00.02-7/1157-4604/12726 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan ve İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından verilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenen soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Şevket Kazan

Adalet Bakanı

Sayın Bülent Akarcalı

İstanbul Milletvekili

TBMM

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/1757 Esas No.lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Soru önergesine konu olan, Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevinde 24.9.1996 günü meydana gelen olayla ilgili olarak yaptırılan inceleme sonucunda;

- 24 hükümlü ve tutuklu hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 1996/572 Esas sayılı dosyasında 1996/1960 sayılı iddianameyle, cezaevi yönetimine karşı ayaklanma, nasi ızrar, güvenlik görevlilerine müessir fiil, kanunun suç saydığı fiilleri övmekten dolayı aynı yer asliye ceza mahkemesine açılan kamu davasının devam ettiği,

- Olayla ilgili olarak E Tipi Cezaevi Müdürü ile iki müdür yardımcısı, bir infaz koruma başmemuru ve iki infaz koruma memuru haklarında 10.12.1996 tarihli Hz:1996/7551, Esas : 1996/3442 ve 1996/2083 sayılı iddianame ile Diyarbakır Asliye Ceza Mahkemesine darp suçundan kamu davası açıldığı, 27 personel hakkında ise 1996/7551 Hz. sayı ile takipsizlik kararı verildiği; ilgili Cumhuriyet başsavcısı ile Cumhuriyet savcısı haklarında 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu hükümleri dairesinde yapılan gerekli soruşturma işlemlerinin sürdüğü,

- 23.10.1996 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca 65 zabıta mensubu hakkında “görevi ihmal, kanunun ve zaruretin tayin ettiği sınırı aşarak katil kastı olmaksızın faili gayrimuayyen bir şekilde müessir fiil sonucu ölüme sebebiyet vermek suçlarından”, eylemin, mülkî görevin ifası sırasında işlenmesi sebebiyle soruşturmaların 4 Şubat 1329 tarihli Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat hükümlerine göre Diyarbakır İl İdare Kurulunca yapılmak üzere evrakın tefrik edilip, merciine gönderildiği, ancak Diyarbakır İl İdare Kurulunca sanıklara atılı suçun kovuşturmasının adlî görev cümlesinden olduğu gerekçesiyle 19.12.1996 gün ve 1996/149 sayı ile görevsizlik kararı verildiği, bunun üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca ilgililer hakkında 1996/8615 Hazırlık, 1996/3635 Esas, 1996/478 No.lu iddianame ile Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,

- Bahsi geçen olay sonrası ölenlerin muayene ve otopsi işlemlerini yapması için göreve davet edilmesine rağmen bilirkişilikten imtina eden Adlî Tıp Şube Müdürünün görevden uzaklaştırıldığı ve ayrıca hakkında disiplin cezası tayinine yönelik işlemlere devam edildiği,

anlaşılmıştır.

- Diğer taraftan, Bakanlığımın sevk ve idaresi altındaki cezaevlerinde, hangi nedenle olursa olsun herhangi bir ölüm olayının meydana gelmesi, elbette arzu edilecek bir durum değildir. Tüm ölüm olaylarında mutlak surette adlî ve idarî soruşturma açılmaktadır. Ancak, edinilen tecrübeler göstermektedir ki; bu tür ölüm olayları terör suçlarından tutuklu ve hükümlü olanlarca yaratılan provokasyonlar dahilinde direnme ve isyan olayları sonucunda olmaktadır. Buna rağmen, Bakanlığımda asayişin bozulmasına yönelik bütün bu olaylarda azamî surette ihtiyatlı davranılmakta, eylemden vazgeçilmesi için büyük çaba sarfedilmektedir. Olaylar cezaevi personelinin kontrolünden çıkmadıkça, güvenlik güçleri cezaevine davet edilmemektedir. Fiili direnme ya da isyan olayları kontrolden çıktığında zorunlu olarak müdahalede bulunmak gerekmektedir. Ölüm veya yaralanmalar da güvenlik kuvvetlerince güç kullanılan bu olaylar sonucunda meydana gelmektedir.

Bakanlığımda cezaevlerinde, hem asayiş ve güvenliğin bozulmaması hem de direnme ve isyan olaylarının nedenlerinin ortadan kaldırılması için gerekli tedbirler alınmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Şevket Kazan

Adalet Bakanı

3. -Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, Karadeniz Bölgesinde bulunan liman ve havaalanlarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu'nun yazılı cevabı (7/1800)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Ulaştırma Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim. 18.12.1996

Ahmet Kabil

Rize

Soru 1 : Karadeniz Bölgesinde Zonguldak'tan Hopa'ya kadar;

a) Kaç liman var? Yıllık kapasiteleri nedir ve nerelerdedir?

b) Kaç balıkçı barınağı var? Yıllık kapasiteleri nedir ve nerelerdedir?

Soru 2 : 7 nci 5 yıllık planda bu liman ve balıkçı barınaklarına ilaveler nelerdir? Aynı planda halen faaliyette olan limanlarımızdan hangilerine ne kapasite ilavesi düşünülüyor?

Soru 3 : Halen inşaatları devam eden limanlarımızın mahmuz, yanaşma, idare ve sosyal tesislerin inşaatlarını hangi yıllarda bitirmeyi düşünüyor sunuz?

Soru 4 : a) Zonguldak'tan Sarp'a kadar halen faaliyette olan hava alanlarının kapasitelerini artırmayı düşünüyor musunuz?

b) 7 nci 5 yıllık planda nerelerde havaalanı yapmayı düşünüyor sunuz? Kapasiteleri nelerdir?

T.C.

Ulaştırma Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 21.1.1997

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.11.0.APK.0.10.01/21.E/-112-1261

Konu : Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in

Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 26.12.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4751/13036 sayılı yazısı.

Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in Bakanlığıma yönelttiği 7/1800-4706 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Ömer Barutçu

Ulaştırma Bakanı

Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in 7/1800-4706 sayılı yazılı soru önergesi ve cevabı

Sorular :

1. Karadeniz Bölgesinde Zonguldak'tan Hopa'ya kadar;

a) Kaç liman var? Yıllık kapasiteleri nedir ve nerelerdedir?

b) Kaç balıkçı barınağı var? Yıllık kapasiteleri nedir ve nerelerdedir?

2. 7 nci 5 yıllık planda bu liman ve balıkçı barınaklarına ilaveler nelerdir? Aynı planda halen faaliyette olan limanlarımızdan hangilerine ne kapasite ilavesi düşünülüyor?

3. Halen inşaatları devam eden limanlarımızın mahmuz, yanaşma, idare ve sosyal tesislerin inşaatlarını hangi yıllarda bitirmeyi düşünüyor sunuz?

4. a) Zonguldak'tan Sarp'a kadar halen faaliyette olan hava alanlarının kapasitelerini artırmayı düşünüyor musunuz?

b) 7 nci 5 yıllık planda nerelerde havaalanı yapmayı düşünüyor sunuz? Kapasiteleri nelerdir?

Cevaplar (1) :

Zonguldak-Hopa kıyı şeridindeki Ulaştırma Limanları :

1. Zonguldak Limanı : Yıllık kapasitesi konusunda kesin bilgi olmamakla birlikte 1996 yılında 410.000 ton yük hareketi olmuştur.

2. Bartın Limanı : Yıllık kapasitesi konusunda kesin bilgi olmamakla birlikte 1996 yılında 440.000 ton yük hareketi olmuştur.

3. Amasra Limanı : Yıllık kapasitesi konusunda kesin bilgi olmamakla birlikte 1996 yılında 30.000 ton yük hareketi olmuştur.

4. İnebolu Limanı : Yıllık ortalama kapasitesi 1.2 Milyon Ton/Yıl olup, aynı anda 2 adet gemi, 40-50 adet balıkçı motoru ile çok sayıda tekne yanaşabilir.

5. Samsun Limanı : Limanın gemi tutma kapasitesi 13-15, gemi kabul kapasitesi 1130 gemi/Yıl, yükleme boşaltma kapasitesi 2.300.000.- Ton/Yıl, stoklama kapasitesi (Kapalı) 192.000 Ton, açık saha kapasitesi 8.556.000.- Ton/Yıl, limanda kapalı alan 12.019 m2'dir. Ayrıca limana 100-125 adet balıkçı motoru yanaşabilir.

6. Giresun Limanı : 1394 Ton/Yıl

7. Trabzon Limanı : 3838 Ton/Yıl

8. Rize Limanı : Rize balıkçı barınağı limana dönüştürülmüş olup, inşaat halen devam etmektedir.

9. Hopa Limanı : 1394 Ton/Yıl

BARINAĞIN İSMİ VE KAPASİTESİ

1. Kilimli Balıkçı Barınağı : 100 adet balıkçı teknesi

2. Hisarönü (Filyos) Balıkçı Barınağı : 150 adet balıkçı teknesi

3. Tarlaağzı Bartın Balıkçı Barınağı : 75 adet balıkçı teknesi

4. Kurucaşile Balıkçı Barınağı : 75 adet balıkçı teknesi ve 1500-2000 tonluk yük gemileri yanaşabilir.

5. Tekkeönü Balıkçı Barınağı : 25 adet balıkçı teknesi

6. Cide Balıkçı Barınağı : 400 adet balıkçı motoru, çekek yerinden ise 20-25 balıkçı teknesi yararlanabilir.

7. Cide İlyasbey Balıkçı Barınağı : 60 adet muhtelif boyda balıkçı motoru

8. Doğanyurt Balıkçı Barınağı : 130-140 adet balıkçı teknesi

9. Özlüce Balıkçı Barınağı : 80 adet balıkçı motoru

10. Gemiciler Evrenye Balıkçı Barınağı : 70 adet muhtelif boyda balıkçı motoru

11. Abana Balıkçı Barınağı : 100-110 adet balıkçı motoru, çekek yerine ise 35-40 adet balıkçı motoru yanaşmaktadır.

12. Bozkurt İlişi Balıkçı Barınağı : 60 adet muhtelif boyda balıkçı motoru

13. Türkeli Balıkçı Barınağı : 100 adet muhtelif boyda balıkçı motoru

14. Helaldı Balıkçı Barınağı : 60 adet muhtelif boyda balıkçı motoru

15. Ustaburun Balıkçı Barınağı : Yük motorları ve balıkçı motorları, çekek yerinden ise 20-25 adet balıkçı motoru yararlanmaktadır.

16. Sinop Balıkçı Barınağı : 150 balıkçı teknesi, çekek yerinden ise 35-40 adet balıkçı teknesi yararlanmaktadır.

17. Gerze Balıkçı Barınağı : 20-25 adet balıkçı motoru, çekek yerinden ise 20-25 adet balıkçı teknesi yararlanmaktadır.

18. Yakakent Balıkçı Barınağı : 100-110 adet balıkçı motoru, çekek yerinden ise 80-90 sandal yararlanmaktadır.

19. Samsun Balıkçı Barınağı : 90 adet muhtelif boyda balıkçı motoru

20. Dereköy Balıkçı Barınağı : 160 adet muhtelif boyda balıkçı motoru

21. Terme Yalımahallesi Balıkçı Barınağı : 15 adet muhtelif boyda balıkçı motoru

22. Ünye Balıkçı Barınağı : 500-600 adet balıkçı motoru

23. Fatsa Balıkçı Barınağı : 300 adet balıkçı ve yük motoru

24. Bolaman Balıkçı Barınağı : 110 adet balıkçı motoru, çekek yerinde ise 20-25 adet balıkçı motoru yararlanmaktadır.

25. Yalıköy Balıkçı Barınağı : 100 adet balıkçı teknesi, çekek yerinden ise 15-20 balıkçı motoru ve 20-30 sandal yararlanmaktadır.

26. Mersinköy Balıkçı Barınağı : 60-65 adet balıkçı motoru, çekek yerinden ise 20 adet büyük balıkçı motoru, 30 sandal yararlanmaktadır.

27. Efirli Balıkçı Barınağı : 70 adet muhtelif boyda balıkçı motoru

28. Gülyalı Balıkçı Barınağı : 130 adet balıkçı motoru, çekek yerinden ise 40-45 adet balıkçı teknesi yararlanmaktadır.

29. Bulancak Balıkçı Barınağı : 100 adet küçük, 40 adet büyük tekne yararlanmaktadır.

30. Tirebolu Balıkçı Barınağı : 2 adet gemi, 82 adet balıkçı motoru

31. Görele Balıkçı Barınağı : 40-50 adet balıkçı teknesi

32. Beşikdüzü Balıkçı Barınağı : 40-50 adet küçük, 10 adet büyük balıkçı teknesi

33. Çarşıbaşı Balıkçı Barınağı : 100 adet küçük, 50 adet büyük tekne

34. Yoroz Balıkçı Barınağı : 78 adet balıkçı motoru

35. Akçaabat Balıkçı Barınağı : 40 adet küçük, 30 adet büyük tekne

36. Faroz Balıkçı Barınağı : 100 küçük, 10 büyük tekne

37. Yomra Balıkçı Barınağı : 40-50 adet küçük, 20 adet büyük balıkçı teknesi

38. Aralıklı Balıkçı Barınağı : 50-60 adet küçük, 10 adet büyük balıkçı teknesi

39. Sürmene Yeniay Balıkçı Barınağı : 100 adet küçük, 5 adet büyük balıkçı teknesi

40. Of Balıkçı Barınağı : 70 adet balıkçı motoru

41. Fındıklı Yeniköy Kanlıdere Balıkçı Barınağı : 100 adet balıkçı motoru

42. Rize Balıkçı Barınağı : 80 adet balıkçı teknesi, 16 adet balıkçı motoru

43. Çayeli Balıkçı Barınağı : 50 adet büyük ve küçük tekne

44. Pazar Kirazlık Balıkçı Barınağı : 50 adet balıkçı teknesi, 30 adet büyük balıkçı teknesi

45. Ardeşen Balıkçı Barınağı : 100 adet balıkçı motoru, 1 adet 150 tonluk koster

46. Arhavi Balıkçı Barınağı : 30 adet küçük, 10 adet büyük balıkçı motoru

47. Kemalpaşa Balıkçı Barınağı : 70 adet küçük balıkçı teknesi, 5 adet balıkçı motoru

Cevap 2 : Karadeniz kıyılarında gelecekte gerçekleştirilmesi planlanan projelere ait bilgiler aşağıda verilmiştir.

1. Ordu Limanı : 1997 Yılı Yatırım Programımızda yer almış olup öncelikle fizibilite etüdleri hazırlanacaktır.

2. Sinop Limanı : 1997 Yılı Yatırım Programımızda yer almış olup öncelikle fizibilite etüdleri hazırlanacaktır.

3. İnebolu Limanı Tevsiî II. Kısım İnşaatı : 1997 Yılı Yatırım Programımızda yer almış olup; öncelikle fizibilite etüdleri hazırlanacaktır.

4. Filyos Limanı : Yap-İşlet-Devret Modeliyle gerçekleştirilmek üzere ilana çıkılmış olup, ihalesi 14 Nisan 1997 tarihinde yapılacaktır. Liman kapasitesi 25 Milyon Ton/Yıl'dır.

5. Hopa Limanı Tevsiatı : Gelecekte Karadeniz Ekonomik İşbirliği çerçevesinde yük trafiğinin gerektirmesi halinde Hopa Limanının tevsii gündeme gelebilecektir.

6. Samsun Limanı Tevsiatı : Gelecekte Karadeniz Ekonomik İşbirliği çerçevesinde yük trafiğinin gerektirmesi halinde Samsun Limanının tevsii gündeme gelebilecektir.

Cevap 3 : 1. İnebolu Limanı Kapasite Artırımı

İnşaatın tamamı 1997 yılı içinde bitirilecektir.

2. Rize Limanı

İnşaatın tamamı 1997 yılı içinde bitirilecektir.

3. Hopa Limanı

İnşaatın tamamı 1997 yılı içinde bitirilecektir.

Cevap 4 :

Ordu İli : Ünye Havaalanı : İhalesi Ordu Valiliğince yapılan ve 1030x30 m. pist, 75x18 m. taksirut, 60x30 m. aprondan oluşan alt yapı uçuş üniteleri inşaatı devam etmektedir.

Gülyalı Havaalanı : Ordu Gülyalı'da yapımı planlanan havaalanı gelişim etüdü ihalesi yapılmış olup, 1996 tarihinde tamamlanacaktır.

Samsun İli :

Samsun Havaalanı : 1620x45 m. pist, 124x18 m. taksirut ve 100x50 m. aprondan oluşan mevcut havaalanı ihtiyaca yetmemektedir.

Samsun-Çarşamba Havaalanı : 1994 yılında kredili olarak anahtar teslimi ihalesi yapılmış olan havaalanının inşaatına başlanmıştır. Havaalanında, 3000x45 m. pist, 290x24 m. taksirut ve 288x100 m. apron, terminal binası ile diğer hizmet binaları planlanmıştır.

Sinop İli :

Sinop Havaalanı : 1370 m. olan mevcut pist boyunun 1650 m.'ye uzatılması işi ihale edilmiş olup inşaatı devam etmektedir.

Trabzon İli :

Trabzon Havaalanı : 2640x45 m. pist, 1771x24 m. paralel taksirut, 218x22,50 m. bağlantı taksirutu ve 100x95 m. aprona sahip mevcut havaalanında dış hatlar terminal binası inşaatı devam etmektedir.

Zonguldak İli :

Çaycuma Havaalanı : 1800x30 m. pist, 75x18 m. bağlantı taksirutu, 56x39 m. aprondan oluşan alt yapı uçuş ünitelerinden oluşan havaalanında terminal binası ve hizmet binaları inşaatı devam etmektedir.

4. -Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, Karadeniz Bölgesinde bulunan barajlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recaî Kutan'ın yazılı cevabı (7/1801)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim. 18.12.1996

Ahmet Kabil

Rize

Zonguldak'tan Sarp'a kadar halen faaliyette olan enerji ve sulamaya yönelik hangi barajlar vardır? Kapasiteleri nedir?

7 nci 5 yıllık planda aynı bütçede yapmayı düşündüğünüz hangi barajlar vardır? Kapasiteleri ne olacaktır? Hangi tarihlerde başlayıp, bitirilmesi düşünülüyor?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 21.1.1997

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-93-1075

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 26.12.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4793/13037 sayılı yazısı.

Rize Milletvekili Sayın Ahmet Kabil'in tarafıma tevcih ettiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen 7/1801 esas no.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recai Kutan

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Rize Milletvekili Sayın Ahmet Kabil'in yazılı soru önergesi ve cevabı (7/1801-1407)

Soru :

Zonguldak'tan Sarp'a kadar halen faaliyette olan enerji ve sulamaya yönelik hangi barajlar vardır? Kapasiteleri nedir?

7 nci 5 yıllık planda aynı bütçede yapmayı düşündüğünüz hangi barajlar vardır? Kapasiteleri ne olacaktır? Hangi tarihlerde başlayıp, bitirilmesi düşünülüyor?

Cevap :

DSİ Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen tesisler, akarsu havzası bazında ele alındığından hangi ilçe sınırı içinde yeraldığını belirlemek mümkün olmamaktadır. Ancak tüm prjeler mümkün olduğunca hangi il sınırları içinde daha çok yayıldığı ve yer aldığı hususları dikkate alınarak aşağıdaki tablolar düzenlenmiştir.

I. Karadeniz sahilinde Zonguldak'tan Sarp'a kadar işletme halinde olan barajlar;

Barajın Adı İli Amacı Kapasitesi

Gülüç Zonguldak İçmesuyu 7 hm3/yıl

Karaçomak Kastamonu Su+içmesuyu 2600 ha+3 hm3/yıl

Hasan Uğurlu Samsun Enerji 1217 Gwh/yıl

Suat Uğurlu Samsun Enerji+sulama 83 312 ha/273 Gwh/yıl

Germeçtepe Kastamonu Sulama 968 ha

Kozlu Zonguldak İçmesuyu 19 hm3/yıl

Çakmak Samsun İçmesuyu 126 hm3/yıl

Altınkaya Samsun Enerji 1632 Gwh/yıl

Derbent Samsun Sulama+enerji 47 727 ha+257 Gwh/yıl

Beyler Kastamonu Sulama 6121 ha

Çatık Kastamonu San. suyu 0,5 hm3/yıl

Kızılcapınar Zonguldak Su+içmesuyu 928 ha+26 hm3/yıl

II. Karadeniz sahilinde Zonguldak'tan Sarp'a kadar inşaatı devam eden barajlar;

Barajın Adı İli Amacı Kapasitesi

Karadere Kastamonu Sulama 6449 ha

Kulaksızlar Kastamonu Sulama 5128 ha

Erfelek Samsun Sulama+içmesuyu 3594 ha 5 hm3/yıl

Vezirköprü Samsun Sulama 9657 ha

Saraydüzü Sinop Sulama 4110 ha

Dodurga Sinop Sulama 624 ha

Topçam Ordu Enerji 491 Gwh/yıl

Demirözü Bayburt Sulama 1458 ha

Koruluk Gümüşhane Sulama 3302 ha

Köse Gümüşhane Sulama 4198 ha

Kürtün Gümüşhane Enerji K. güç 85 MW 0. üretim:

1986 Gwh/yıl

Güzelce Tokat Sulama 4737 ha

III. Karadeniz sahilinde Zonguldak'tan Sarp'a kadar henüz ihale edilememiş barajlar;

Barajın Adı İli Amacı Kapasitesi

Derinöz Samsun Sulama 5000 ha

19 Mayıs Samsun Sulama 1700 ha

Bezirgan Kastamonu Sulama 2506 ha

Oyrak Kastamonu Sulama 2076 ha

Kırık Kastamonu Sulama 8320 ha

Obrucak Kastamonu Sulama 10275 ha

Taşköprü Kastamonu Sulama 5293 ha

Kirazlıköprü Kastamonu Sulama 8061 ha

Boyabat Sinop Enerji K.Güç: 513 MW

O.Üretim : 1468 Gwh/yıl

Deriner Artvin Enerji K.Güç : 670 MW

O. Üretim: 2115 Gwh/yıl

Çekerek (Süreyya Bar..) Tokat Sulama 18000 ha

Atasu Trabzon İçmesuyu 91,25 hm3/yıl

IV. Karadeniz sahilinde Zonguldak'tan Sarp'a kadar 1997 programına alınan barajlar;

Proje Adı İli Karakteristik

Yusufeli Barajı Artvin Depolama : 2130 hm3

ve HES Kurulu güç : 540 MW

Ort. Üretim : 1705 Gwh/yıl

Artvin Barajı Artvin Depolama : 167 hm3

ve HES Kurulu güç : 300 MW

Ort. Üretim : 1026 Gwh/yıl

Borçka Barajı Artvin Depolama : 419 hm3

ve HES Kurulu güç : 300 MW

Ort. Üretim : 1039 Gwh/yıl

Muratlı Barajı Artvin Depolama : 75 hm3

ve HES Kurulu güç : 115 MW

Ort. Üretim : 444 Gwh/yıl

V. Zonguldak-Sarp arasındaki Karadeniz kıyı şeridinde yapımı planlanan tesisler ve etüt kademeleri;

Toplam

Baraj HES Kurulu Güç Toplam Yıllık Enerji Üretimi

(Adet) (Adet) (MW) (Gwh) Etüd Kademesi

6 12 1.179 3.818 Planlama

2 3 209 616 Master Plan

26 44 1.410 4.929 Ön İnceleme

34 59 2.798 9.363

Ön inceleme kademesinde etüd edilen 26 barajdan 2 tanesi içmesuyu amaçlı olup, yıllık 38 hm3 su temin edilecektir.

Tabloda yeralan projelerin teknik ve ekonomik yapılırlıklarının tamamlanmasından sonra kesin prjeleri hazırlanacaktır. Yapımları ise DSİ Genel Müdürlüğünün uygulama programlarının hazırlanmaları arasında dikkate alınacaktır.

5. -Sinop Milletvekili Metin Bostancıoğlu'nun, Sinop-Durağan İlçesi, Sofular Köyü, Kışla Mahallesi İlkokulunun öğretmen lojmanı ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın yazılı cevabı (7/1804)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sormun Sayın Millî Eğitim Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini saygı ile dilerim.

Metin Bostancıoğlu

Sinop

Soru : Sinop İli, Durağan İlçesi, Sofular Köyü, Kışla Mahallesinde ilkokulun lojmanı olmadığı ve köyde oturacak ev de bulunmadığından öğretmenimiz, ilçeden bir miktar yolu arabayla, geri kalan kısmını da günde üç kilometre yürüyerek gidip gelmektedir.

Yağmur ve karlı havalarda, ham yolda çamur, yürümeye imkân vermeyecek bir durum almakta ve hayatı çekilmez hale getirmektedir. Bu şartlarda Millî Eğitim hizmeti veren köyümüzün vefakâr öğretmenini kutluyorum.

Sayın Millî Eğitim Bakanımız bu köye öğretmen lojmanı yapılması için 1997 yılı programına alınmasını düşünüyorlar mı? Yoksa, kıt ekonomik imkânlarla hizmet veren öğretmenimizin bu şekilde çalışma mahkumiyetinin devamını mı arzuluyorlar? YİBO ne zaman bitecek? Bu çileye ne zaman son verilecek?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 21.1.1997

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/217

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 26.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00. 02-7/1804-4717/13084 sayılı yazısı.

Sinop Milletvekili Sayın Metin Bostancıoğlu'nun “Sinop-Durağan İlçesi, Sofular Köyü Kışla Mahallesi ilkokulunun öğretmen lojmanına ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Sinop-Durağan İlçesi, Sofular Köyü Kışla Mahallesine lojman yapımı, 1997 Yılı İlköğretim Kurumları Yapım Programı hazırlanırken dikkate alınacaktır. Durağan ilçe merkezine yapılmakta olan YİBO inşaatının fizikî gerçekleşmesi % 25 olup, bitirilebilmesi için 1997 yılı birim fiyatlarına göre 90 Milyar TL. ödeneğe ihtiyaç vardır.

Arz ederim.

Prof. Dr. Mehmet Sağlam

Millî Eğitim Bakanı

6. -Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, Yatağan ve Yeniköy Termik Santrallerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın cevabı (7/1806)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Delaletinizle aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Recai Kutan tarafından yanıtlanması için yazılı soru önergemin işleme konulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Zeki Çakıroğlu

Muğla

1. 16.12.1996 tarihli Yeni Asır Gazetesinde “Santraller için gönderilen para ortadan kayboldu” haberi yayınlanmıştır.

Sorular : a) Dünya Bankasından Muğla İli hudutlarındaki Yatağan, Yeniköy Termik Santralleri için para gönderilmiş midir?

b) Miktarları ne kadardır?

c) Bu para gönderilmişse gazetede yayınlanan haber doğru mudur?

d) Desülfürizasyon sistem yapımları neden başlatılmamıştır?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 21.1.1997

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-95-1077

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 26.12.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4797/13112 sayılı yazısı.

Muğla Milletvekili Sayın Zeki Çakıroğlu'nun şahsıma tevcih ettiği 7/1806 esas no.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recai Kutan

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Muğla Milletvekili Sayın Zeki Çakıroğlu'nun yazılı soru önergesi ve cevabı (7/1808-4722)

16.12.1996 tarihli Yeni Asır Gazetesinde “Santraller için gönderilen para ortadan kayboldu” haberi yayınlanmıştır.

Soru : a) Dünya Bankasından Muğla İli hudutlarındaki Yatağan, Yeniköy Termik Santralleri için para gönderilmiş midir?

b) Miktarları ne kadardır?

Cevap : a,b.) Muğla İli hudutlarındaki Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallarına Çevre Yönetmelikleri uyarınca baca gazı desülfurizasyon tesisleri kurulması teminen fizibilite etüdleri yapılmış ve finansmanın sağlanması için Dünya Bankasına başvurulmuştur.

İlk etapta Kemerköy T.S. Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi finansmanının sağlanması yönünde Dünya Bankası ile bir ön mutabakat sağlanmış olmakla birlikte Dünya Bankası Kredisi kesinlik kazanmamıştır.

Soru : Bu para gönderilmişse gazetede yayınlanan haber doğru mudur?

Cevap : Gazete haberi doğru değildir. Gerçekleşmemiş bir kredi görüşmesi olayı yanlış haber yapılmıştır.

Soru : Desülfürizasyon sistem yapımları neden başlatılmamıştır?

Cevap : Yatağan Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi için % 100 kredili olarak uluslararası ihaleye çıkılmış olup, 12.10.1993 tarihinde alınan tekliflerin değerlendirilmesi neticesi seçilen BİSCHOFF/GÜRİŞ konsorsiyumu ile 16.9.1994 tarihinde sözleşme imzalanmıştır. Sözleşme bedeli 77,7 Milyon ABD $'dır.

Yatağan Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi Projesinin iç ve dış harcamalarını % 100 karşılamak üzere EDC-KANADA Kredi kuruluşundan 25 Milyon ABD $ ihracat kredisi, Almanya Devlet Kredi Kuruluşu KFW'dan 61 Milyon DM'ı Devlet Kredisi, 33,1 Milyon DM'ı ticarî kredi olmak üzere toplam 94,1 Milyon DMkredi temin edilmiştir. Hazine Müsteşarlığı ile kreditörler arasında kredi anlaşmaları imzalanmıştır. 61 Milyon DM Almanya Devlet Kredisinin tahsisine ilişkin Türkiye-Almanya Mali İşbirliği Anlaşması çerçevesinde hazırlanarak imzalanan kredi anlaşmasının yürürlüğe girmesi için Bakanlar Kurulu Kararı gerekmektedir.

Yatağan Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi, kredi anlaşmasının yürürlüğe girmesini müteakip 26 ay sürede tamamlanacaktır.

Kemerköy Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi için Hazine Müsteşarlığınca uygun görüldüğü şekilde % 100 kredili olarak uluslararası ihaleye çıkılmış, 30.3.1993 tarihinde alınan tekliflerin değerlendirilmesi sonucu BABCOCK&WİLCOX/GAMA Konsorsiyumu ile 21.12.1993 tarihinde Anlaşma Protokolu düzenlenmiştir.

Kemerköy Termik Santralının işletilmesi konusunda ortaya çıkan belirsizlikler nedeniyle Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi ihalesinin sonuçlandırılması gecikmiş ve yurdumuzun artan enerji ihtiyacının karşılanmasında Kemerköy Termik Santralının çevre sorunları yaratmadan, işletmeye alınmasının önem arzetmesi dikkate alınarak, neticede 15.11.1996 tarihinde ihaleyi kazanan Konsorsiyum ile sözleşme imzalanmıştır.

Kemerköy Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi sözleşmesi kredi anlaşmasının yürürlüğe girmesini müteakip yürürlüğe girecek olup, 32 ay sürede tamamlanacaktır.

Yüklenici Konsorsiyum ABN-AMRO BANK-ABD'den temin ettiği kredi teklifi Hazine Müsteşarlığına iletilmiş olup, Kredi müzakereleri sürdürülmektedir.

Yeniköy Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi yapımı için 15.11.1996 tarihinde uluslararası ihaleye çıkılmış olup son teklif verme tarihi 20.2.1997 günü olarak belirlenmiştir.

Yeniköy Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi Projesinin finansmanı, Avrupa Yatırım Bankası ve KFW kaynaklarından sağlanacaktır.

Avrupa Yatırım Bankasından sağlanan 40 milyon ECU'lük krediye ilişkin anlaşma 30.9.1996 tarih ve 96/8567 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanmıştır.

Projenin bakiye finansman ihtiyacı ile ilgili olarak Türkiye ile Almanya arasında 15.12.1996 tarihinde imzalanan ve Bakanlar Kurulunun 11.9.1996 tarih ve 96/8520 sayılı Kararı ile onaylanan 1995 yılı Malî İşbirliği Anlaşmasından 35 Milyon DM'a kadar kredi tahsis edilmesi öngörülmüştür.

Tahmini ihale bedeli 65 Milyon ABD $ olan Yeniköy Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi Projesi, sözleşmenin yürürlüğe girmesini müteakiben 32 ay sürede tamamlanacaktır.

7. -Manisa Milletvekili Hasan Gülay'ın, Ege tütün piyasasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nafiz Kurt'un yazılı cevabı (7/1825)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Tekel'den sorumlu Sayın Bakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla. 25.12.1996

Hasan Gülay

Manisa

Ege tütün üreticisi 1996 yılı ürününü kaldırmış, balya işlemlerini bitirmiş, Tekel'de tespit çalışmalarını tamamlamıştır. Tüccar kesimi de tesbite başlamış olup çalışmalar devam etmektedir.

Sorular :

1. Tüm Ege bölgesinde 110 000 ailenin geçim kaynağı olan 1997 yılı Ege Tütün Piyasasını mübarek Ramazan Bayramından önce açmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda Tekel'in bir çalışması bulunmakta mıdır?

2. Bayram öncesi piyasanın açılarak tütün üreticisine avans verilmesini de uygun buluyor musunuz?

T.C.

Devlet Bakanlığı 21.1.1997

Sayı : B.02.007-28/090

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 10.1.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1825-4772/13287 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız ekinde alınan Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay'ın Ege Tütün Piyasasına ilişkin yazılı soru önergesi incelenmiş olup;

1. Tütün piyasası, ekincinin menfaatı gözönüne alınarak Bayram sonu açılması düşünülmektedir.

2. Tütün alımları kontrata bağlanmadan avans verilmesi mümkün görülmemektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Devlet Bakanı

Nafiz Kurt

8.-Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı İlinin köylerindeki kapalı okulların açılmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın yazılı cevabı (7/1853)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Millî Eğitim Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Mehmet Sıddık Altay

Ağrı

Soru 1 : Ağrı merkez ve ilçelerinde toplam kaç adet köy okulu kapalıdır. Kapalı olmasının nedenleri nelerdir? Bu kapalı okulların öğretime açılabilmesi için ne gibi tedbirler düşünüyorsunuz? Ayrıca okulu kapalı köylerdeki öğrencilerin öğrenimleri için ne gibi tedbirler alıyorsunuz?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 21.1.1997

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.08.0.APK.0.03-01.00-022/216

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 10.5.1996 tarih ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/1853-1615/4426 sayılı yazısı.

Ağrı Milletvekili Sayın M. Sıddık Altay'ın “Ağrı İlinin köylerindeki kapalı okulların açılmasına ilişkin” sözlü soru önergesi incelenmiştir.

Ağrı İlinde 1996-1997 öğretim yılında öğrenci azlığı, öğretmensizlik ve güvenlik nedeniyle toplam 92 köy okulu öğrenime kapalıdır.

Bu okullardaki çocuklarımız 4 yatılı ilköğretim bölge okulundan faydalanmaktadırlar. 1996 yılı programıyla da herbiri 310 kapasiteli 3 adet yatılı ilköğretim bölge okulu yapılmaktadır.

1996 yılı atama dönemi içerisinde İl'e çeşitli branşlardan 614 öğretmen atanmıştır.

Arz ederim.

Prof. Dr. Mehmet Sağlam

Millî Eğitim Bakanı

9.-Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'ta nükleer santral kurulması ile ilgili bir projenin olup olmadığına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın yazılı cevabı (7/1861)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımı Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.

Saygılarımla,

Kadir Bozkurt

TBMMBaşkanlık Divanı Üyesi

Sinop

Soru 1 : Sinop'ta nükleer santral kurulacak mıdır?

Soru 2 : Bu konuda bir çalışma var mıdır?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 21.1.1997

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-94

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 23.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1956 sayılı yazısı.

b) TBMM Başkanlığının 10.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1861-1702/4550 sayılı yazısı.

Sinop Milletvekili Sayın Kadir Bozkurt'un tarafıma tevcih ettiği ve ilgi a'da kayıtlı 6/136-1702 esas no.lu sözlü sooru önergesi cevabı 30 Ekim 1996 tarih ve B.15.0.APK.0.23.3001492-17170 sayılı yazımız ile Parlamento ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanlığına iletilmiştir.

TBMMBaşkanlığından alınan ilgi b'de kayıtlı yazıda ise, sözkonusu sözlü soru önergesinin TBMM İçtüzüğünün 98 inci maddesi gereğince üç birleşim içinde cevaplandırılmadığı gerekçesiyle 7/1861-1702 esas no.lu yazılı soru önergesine çevrildiği Bakanlığıma bildirilmiştir.

Bahse konu soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Recai Kutan

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Sinop Milletvekili Sayın Kadir Bozkurt'un yazılı soru önergesi ve cevabı (7/1861-1702 esas no.lu)

Soru 1 : Sinop'ta nükleer santral kurulacak mıdır?

Soru 2 : Bu konuda bir çalışma var mıdır?

Cevap 1. 2: Ülkemizde nükleer santraller ile ilgili çalışmalara başlanması ile birlikte, dört ünitelik bir nükleer santralın kurulabileceği “Mersin-Akkuyu Mevkiî”, ilk nükleer santral yeri olarak tespit edilmiş, bütün çalışmalar tamamlanmış ve inşaata hazır hale getirilmiş olup, TEAŞ (Türkiye Elektrik Üretim-İletim A.Ş.) tarafından 18 Aralık tarihli Resmi Gazetede ihale iki alternatifli olarak ilana çıkmıştır.

1976-1986 yılları arasında ikinci nükleer santral yeri için Sinop ile İğneada arasındaki sahil şeridinde yapılan çalışmalar ve gerekli araştırmalar sonucunda, İğneada güneyi ile Sinop-İnceburun Meviindeki deniz fenerinin doğusu, uygun aday yerler olarak tespit edilmişlerdir.

Sinop-İnceburun'da nükleer santral kurulmasına yönelik olarak yapılan çalışmalar, 1986 yılından itibaren durdurulmuş olup, bu konuda bugüne kadar herhangi bir çalışma yapılmamıştır.

TUTANAĞIN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.