Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 18 YASAMA YILI : 2

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

44 üncü Birleşim

9 . 1 . 1997 Perşembe


İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun, SSKGenel Müdürlüğü hastanelerindeki sağlık hizmetleri ve personel alımlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in cevabı

2. - Kayseri Milletvekili İsmail Cem'in, Kıbrıs Rum kesiminin silahlanmasına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

3. - Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu'nun, fındık üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in cevabı

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - İzmir Milletvekili Hakan Tartan ve 20 arkadaşının, AIDS'le mücadele yollarının araştırılarak ulusal bir politikanın belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/140)

2. - Malatya Milletvekili Ayhan Fırat ve 38 arkadaşının, SSKsınavında usulsüzlük ve iltimas yapılmasını önleyecek tedbirleri almadığı iddiasıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/6)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in, Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesinin Brüksel'de yapılan 3 üncü dönem toplantısına katılmak üzere yaptığı resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/643)

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığının 1995 Malî Yılı Kesinhesabına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/10) (S. Sayısı : 171)

2. - 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı : 23)

3. - Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 31.7.1996 Tarihli ve 4159 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/496, 3/444) (S. Sayısı : 133)

VI. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. - (11/6) esas numaralı gensoru önergesi ile (10/86), (10/58), (10/135) ve (10/108) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin görüşme günleri ile çalışma sürelerine ve 14.1.1997 Salı, 21.1.1997 Salı ve 28.1.1997 Salı günkü birleşimlerde sözlü soruların görüşülmemesi ile 14.1.1997 - 6.2.1997 tarihleri arasındaki genel kurul çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerileri

2. - Gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, orman köylerine kredi verilip verilmeyeceğine ve orman yangınlarına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı'nın yazılı cevabı (7/1783)

2. - Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin, Burdur İlindeki ağaçlandırma faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı'nın yazılı cevabı (7/1809)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Rize Milletvekili Ahmet Kabil, çay üreticilerinin içinde bulundukları sorunlara,

İzmir Milletvekili Atilla Mutman, İzmir'de yaşanan sel felaketine

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir'in, kamu çalışanlarının ücret durumlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Maliye Bakanı Abdüllatif Şener cevap verdi.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in :

Kazakistan'a yaptığı resmî ziyarete refakat eden heyete, Bursa Milletvekili Cavit Çağlar, Gaziantep Milletvekili Hikmet Çetin ve Kayseri Milletvekili Ayvaz Gökdemir ile,

Özbekistan'a yapacağı resmî ziyarete refakat eden heyete, Kayseri Milletvekili Ayvaz Gökdemir'in,

Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek'in, Gürcistan'a yaptığı resmî ziyarete, Artvin Milletvekili Hasan Ekinci, Kastamonu Milletvekili Nurhan Tekinel ve Kayseri Milletvekili Ayvaz Gökdemir'in,

Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın, bir heyetle birlikte Azerbaycan'a yapacağı resmî ziyarete, Diyarbakır Milletvekili Abdulkadir Aksu'nun da,

Katılmalarına,

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in, bir heyetle birlikte Ürdün'e yapacağı resmî ziyarete katılmaları uygun görülen milletvekillerine,

İlişkin Başbakanlık Tezkereleri ile

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 64 üncü sırasında yer alan 175 sıra sayılı kanun tasarısının, bu kısmın 9 uncu sırasına; 63 üncü sırasında yer alan 163 sıra sayılı kanun tasarısının, 10 uncu sırasına alınmalarına ilişkin Danışma Kurulu önerisi,

Kabul edildi.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçilerek;

Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un :

1 inci sırada bulunan (6/135),

2 nci sırada bulunan (6/136),

3 üncü sırada bulunan, Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in (6/139),

4 üncü sırada bulunan, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in (6/141),

Esas numaralı sözlü sorularının, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadıklarından, yazılı soruya çevrildikleri ve gündemden çıkarıldıkları bildirildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan 23,

2 nci sırasında bulunan 132,

3 üncü sırasında bulunan 164,

4 üncü sırasında bulunan 168,

5 inci sırasında bulunan 166,

Sıra Sayılı Kanun tasarıları ile,

9 uncu sırasında yer alan 133 sıra sayılı kanunu görüşmeleri, ilgili komisyon temsilcileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından;

6 ncı sırasında yer alan 147 sıra sayılı kanun teklifinin görüşülmesi ise, Hükümet temsilcisi Genel Kurulda hazır bulunmadığından,

Ertelendi;

7 nci sırasında bulunan, 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 60 ıncı Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının (1/512) (S. Sayısı : 130) görüşmeleri tamamlanarak kabul edilip, kanunlaştığı açıklandı.

9 Ocak 1997 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 18.23'te son verildi.

Uluç Gürkan

Başkanvekili

Ünal Yaşar Kadir Bozkurt

Gaziantep Sinop

Kâtip Üye Kâtip Üye


II. - GELEN KÂĞITLAR

9 . 1 . 1997 PERŞEMBE

Tasarılar

1. - Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı (1/564) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.1.1997)

2. - Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarının Kuruluş Kanunlarının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Tasarısı (1/565) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Anayasa komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.1.1997)

3. - Yükseköğretim Kanununun 59 uncu, Siyasî Partiler Kanununun 11 inci Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/566) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Anayasa komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.1.1997)

4. - Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/567) (Millî Savunma ve İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.1.1997)

5. - 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/568) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.1.1997)

Teklifler

1. - Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; 1005 Sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatanî Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/647) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.1997)

2. - Kars Milletvekili M. Sabri Güner'in; Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun Ek Birinci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/648) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.1.1997)

3. - Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/649) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.1.1997)

Raporlar

1. - Arkeolojik Mirasın Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi (Gözden Geçirilmiş)'nin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri komisyonları raporları (1/306) (S. Sayısı : 185) (Dağıtma tarihi : 9.1.1997) (GÜNDEME)

2. - Türkiye Cumhuriyeti ile Estonya Cumhuriyeti Arasında Kültür, Eğitim, Bilim ve Spor Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri komisyonları raporları (1/337) (S. Sayısı : 189) (Dağıtma tarihi : 9.1.1997) (GÜNDEME)

3. - Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna - Hersek ve Hırvatistan Cumhuriyetleri Arasında Geri Dönüş Eylemi İçin İyi Niyet Misyonu ve Ortak Polis Gücü Oluşturulması Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ve Dışişleri komisyonları raporları (1/383) (S. Sayısı : 190) (Dağıtma tarihi : 9.1.1997) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, özel hastanelerin illere göre dağılımı ve sağlık personeline ek zam verilip verilmeyeceğine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/408) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.1.1997)

2. - Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, seracılık eğitimine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/409) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.1.1997)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Manisa Milletvekili Hasan Gülay'ın, kamu çalışanlarına ek zam verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1858) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.1.1997)

2. - Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun, Artvin -Hopa -Kemalpaşa Lisesi ve Şavşat Yatılı İlköğretim Okulu inşaatı ihalelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1859) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.1.1997)

Meclis Araştırması Önergesi

1. - İzmir Milletvekili Hakan Tartan ve 20 arkadaşının, AIDS'le mücadele yollarının araştırılarak ulusal bir politikanın belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/140) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.1.1997)

Gensoru Önergesi

1. - Malatya Milletvekili Ayhan Fırat ve 38 arkadaşının, SSK Sınavında Usulsüzlük ve İltimas Yapılmasını Önleyecek Tedbirleri Almadığı İddiasıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik Hakkında Anayasanın 99 uncu, İçtüzüğün 106 ncı Maddeleri Uyarınca Bir Gensoru Açılmasına İlişkin Önergesi (11/6) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.1.1997) (Dağıtma tarihi : 9.1.1997)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, Bankacılık sisteminde bir değişiklik yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1597)

2. - İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Türkiye Kalkınma Bankasınca bir kişiye verilen krediye ilişkin Devlet Bakanından (Abdullah Gül) yazılı soru önergesi (7/1601)

3. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, Türkiye Kalkınma Bankası Genel Kuruluna ilişkin Devlet Bakanından (Abdullah Gül) yazılı soru önergesi (7/1614)

4. - Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli'nin, Türkak yasa teklifine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1628)

5. - İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, Hükümeti döneminde kurumlara yapılan atama, görevden alma ve yer değiştirmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1634)

6. - Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, Yozgat Belediye Başkanınca İtalya'dan ithal edildiği iddia edilen iş makinelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1637)

7. - Aydın Milletvekili Fatih Atay'ın, Ankara karması ile futbol karşılaşması yapan Nijerya Lagos Karması'nın masraflarının nereden karşılandığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1638)

8. - Samsun Milletvekili Yalçın Gürtan'ın, öğretmenlerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi için alınacak tedbirlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1656)

9. - Antalya Milletvekili Yusuf Öztop'un, Gemi Sağlık Cüzdanına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1677)

10. - Hatay Milletvekili Fuat Çay'ın, Hatay İli Samandağ İlçesinde meydana gelen bir deniz kazasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1678)

11. - İzmir Milletvekili Ali Rıza Bodur'un, Beşeri ve İspençiyari Tıbbi Müstahzarların Tıbbi Tanıtım Yönetmeliğinin ihlal edildiği iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1679)

12. - İzmir Milletvekili Ali Rıza Bodur'un, İzmir - Ödemiş Devlet Hastanesinde görevli bazı sağlık personelinin başka yerlere yapılan atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1680)

13. - Balıkesir Milletvekili Tamer Kanber'in, SEKA'ya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1684)

14. - Amasya Milletvekili Cemalettin Lafçı'nın, DYP - CHPkoalisyonu döneminde devletten kredi ve teşvik alan medya kuruluşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1685)

15. - Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Mogan ve Eymir göllerinin ıslahına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1686)

16. - Diyarbakır Milletvekili Yakup Hatipoğlu'nun, kamu alacaklarının faiz oranlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1689)

17. - İzmir Milletvekili Metin Öney'in, ilaçtan alınan KDV'nin kaldırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1690)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

9 Ocak 1997 Perşembe

BAŞKAN: Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER: Kadir BOZKURT(Sinop), Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü Birleşimini açıyorum.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız yoktur; saat 16.00'da toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.28


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.00

BAŞKAN: Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER: Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş), Kadir BOZKURT(Sinop)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun, SSKGenel Müdürlüğü hastanelerindeki sağlık hizmetleri ve personel alımlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in cevabı

BAŞKAN - Gündemdışı birinci konuşma, Sayın Süleyman Hatinoğlu'nun.

Sayın Hatinoğlu, SSK'ya personel alımları ve Artvin'deki SSK'nın sağlık hizmetleri konusunda konuşacaklar.

Buyurun Sayın Hatinoğlu.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; SSK Genel Müdürlüğü hastanelerindeki sağlık hizmetleri ve personel alımlarıyla ilgili gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Önce, kısaca, şu tespitleri yapmak istiyorum:

1- Türkiye'deki SSK hastaneleri, fizikî yapısı ve hekim sayısı itibariyle, mevcut SSK'lı hastalara yetmemektedir. Tabiî ki, eğer, SSK'lı kayıtları intizamlı ve düzenli ise...

2- Buna rağmen, SSK'lı hastalar, başka hastanelere de sevk edilmemektedir ve sevk işlemlerinde büyük güçlükler çıkarılmaktadır.

3- Sevk edilenleri de -SSK, ilgili hastanelere parasını zamanında ödemediği için- özellikle üniversite hastaneleri kabul etmemektedir.

4- SSK'lıların, kendi hastanelerindeki, merkez hastanelerindeki imkânsızlıklar nedeniyle yatıramadıkları hastaları, Ankara'da. otel ve misafirhane köşelerinde perişan olmaktadır.

Değerli arkadaşlar, şu anda Dışkapı'daki SSK Hastanesinde -özellikle bir branştan örnek vermek istiyorum- SSK'lı hastalar, hem başka hastanelere sevk edilmemekte hem de özellikle kulak-burun-boğaz dalında bir yıl sonrası için ameliyat günü verilmektedir. Aynı ünitede ise, 45 uzman hekim bulunduğu görülmektedir. İşte, bütün bunlar çarpık dağılımdan meydana gelmektedir.

Neticede, SSK taşra hastaneleri, doktor ve sağlık personeli eksikliği nedeniyle hizmet veremez duruma gelmiştir ve bütün yük, merkezdeki hastanelere binmiştir. Bu nedenle, Artvin'den, Ardahan'dan, Kars'tan, Van'dan bütün hastalar Ankara'ya gelmektedir.

Başta, benim vilayetimden bir örnek vermek istiyorum. Özellikle 100 yataklı Borçka SSK Hastanesinde, beş ay öncesinde 4 uzman hekim mevcutken, bugün, 1 uzman hekim bulunmamaktadır; özellikle Artvin merkezde, SSK ve Bağ-Kur'da, 2 eczacı mevcuttken, şimdi, 1 eczacı bulunmamaktadır. Hastalar, her gün, Ankara'ya gelmektedir. Arhavi SSK Hastanesinde de aynı durum mevcuttur, orada da muazzam bir hekim açığımız vardır. Sigortalı hastalarımız ve emekliler, eczacı olmadığından, perişan durumdadır; emekliler, ilaç paralarını dahi alamamaktadır Sayın Bakan.

Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımıza buradan seslenmek istiyorum. İşçiyi, memuru, emekliyi sokağa döktünüz; bari, hiç olmazsa vatandaşın sağlığıyla oynamayalım. SSK'da, doktor, hastaya gereken ilacı da yazamıyor “Bakanlığın genelgesi var, şu şu ilaçlardan başkasını yazamam” diyor. “Ucuz ilaç, pahalı ilaç; ucuz adam, pahalı adam” politikası güdülmektedir. Bu mantık, acaba hangi ülkelerde var Sayın Bakanım?! Bunun acilen düzeltilmesini talep ediyorum.

Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Kurumdaki sağlık personelinin eksikliğini bir tarafa bırakmış, varsa yoksa düzen politikasıyla meşgul olmaktadır. Sayın Bakanımız şimdi buraya gelecekler, diyecekler ki “bütçe kanununa göre, boş kadrolara, Maliye Bakanı ve Başbakanın müsaadesi olmadan tayin yapamayacağız.” Hastalar için bu mazereti kabul etmek hiç mümkün değildir. Sayın Bakan, hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz. Siz, vatandaşa “kaza geçirmeyin, hasta olmayın; Borçka'ya, Arhavi'ye, Kars'a, Ardahan'a, Van'a doktor tayinlerini daha yapamadım, biraz bekleyin” mi diyeceksiniz? Böyle bir mantığın olması mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan'a, 14.10.1996'da, bir yazılı önerge vermiştim; lütfetmişler, cevap vermişler, kendilerine teşekkür ediyorum; ancak, diyorlar ki: “1996/37 sayılı Genelge gereğince, açık kadrolara tayin, Başbakanlığın müsaadesine tabidir.” Bunu biliyoruz Sayın Bakan; ama, Başbakanlık, yardımcı hizmetler için 2 500 kişiye onay veriyor da, neden doktorlara ve diğer sağlık personelinin atamalarına müsaade etmiyor? Bu mantığı anlamak mümkün değil.

Yine, önergeme verdiğiniz üç sayfalık cevapta “Arhavi ve Borçka hastanelerinin onarımı için 650 milyon gönderildi” diyorsunuz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Hatinoğlu, eksüreniz 1 dakikadır, lütfen toparlayınız.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Ama, bundan da bir netice alamadık.

Değerli arkadaşlar, bu Bakanlık 2 500 kişiyi çok rahatlıkla alabiliyor; ama, diğerlerini de, 2 500 de, yedekten almaya çalışıyor.

Şimdi, önemli bir örnek vereceğim. 88 bin kişi sınava girmiş; Borçka Refah Partisi İlçe Başkanı sınavı kazanmış ve tayin edilmek üzere midir Sayın Bakan? Refah Partisi İlçe Başkanı Erkan Yıldırım; bu sınavda, Artvin'den sadece o sınavı kazanıyor. Bu nasıl olmuş; bunu, cidden merak ediyorum.

Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; siyaset, bir yerlere doğru gidiyor. Bunun altından biz de kalkamayız. Böyle siyaset, böyle mantık olamaz, böyle siyasetle ülke yönetilmez. At binenin, kılıç kuşananındır mantığıyla personel alımı yapılması mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, hani ambülans gibi vatandaşa yetişiyordunuz, hani itfaiye gibiydiniz, hani mübarek paketlerden...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hatinoğlu.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, bir cümle.

Değerli arkadaşlarım...

BAŞKAN - Lütfen...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım..

BAŞKAN - Açma imkânım yok. Lütfen...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Zaten, bu Hükümetten, bundan başka bir şey beklenmiyor; bunlar, aklama paklama hükümetidir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hatinoğlu.

Gündemdışı konuşmayı yanıtlamak üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Anavatan Partisi Artvin Milletvekili değerli Süleyman Hatinoğlu'nun gündemdışı konuşmasına cevap vermek üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Sayın Hatinoğlu'na, hem Artvin'in SSK'ya dönük sorunlarını hem de genelde SSK'nın sorunlarını gündeme getirdikleri için teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Doğrusu, Bakanlığa atandıktan sonra, SSK'yla ilgili hizmete dönük bir tartışmanın tarafı olmayı beklemişimdir, bunu özlemişimdir. Bana böyle bir fırsatı verdikleri için, kendilerine teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu kürsüden birkaç kez taahhütte bulundum, Sosyal Sigortalar Kurumunun hem sigorta hizmetlerinde hem de sağlık hizmetlerinde altı aydan sonra gözle görülür iyileşmelere şahit olacağınızı birkaç kez ifade ettim ve inşallah, SSK, azamî bir yıl içinde, yine hem sigorta hizmetleri bakımından hem sağlık hizmetleri bakımından, çile kapısı olmaktan çıkarılacaktır. Bunu da, huzurlarınızda, bir taahhüt olarak ifade etmek istiyorum. Ancak, takdir edilir ki, aynen Türkiye genelinde olduğu gibi, SSK'da da, kırk yıllık tahribatın düzeltilmesi, altı aylık bakandan beklenmektedir. Bunun mümkün olamayacağını takdirlerinize sunuyorum. Ne var ki, taahhütlerim ortadadır. O taahhütlerim çerçevesinde, inşallah, bir bir, bugün sorun olarak gözüken bütün sorunların ortadan kaldırılacağını, yine altını çizerek ifade etmek istiyorum. Bu nasıl olacak; eleman açığınızı kapatacaksınız; dahası, tıbbî cihaz alımına gideceksiniz, araç gereç alımına gideceksiniz. Bugün, eleman ihtiyacı, yaptığımız sınavlarla, büyük oranda karşılanacaktır ve -aynen katılıyorum- bunu, mutlaka, hekim ihtiyacını karşılayarak takviye etmemiz lazım. Bu teklifinizi de doğru kabul ediyorum. Bunun için de, inşallah, Başbakanlıkla, Devlet Personel Başkanlığıyla ve Maliye Bakanlığıyla -kanaatim odur ki- ocak şubat ayları içerisinde bu ihtiyaçların karşılanması için gereken adımlar atılacak, gereken atama vizeleri alınacaktır. Yavaş yavaş, bütün sıkıntıların ortadan kaldırılacağını huzurlarınızda ifade ediyorum.

Ancak, Sayın Hatinoğlu, Artvin için -üzülerek ifade ediyorum- bir büyük sıkıntım var. SSK'nın, hekim dahil, 10 bin eleman açığı var; ne var ki, Artvin'in ve ilçelerinin kadrosu yok. Ben, yeni kadro alımından, kadro ihdasından ziyade, münhal bulunan kadrolara atama vizesi alıyorum. Ne yazık ki, burada, yeteri kadar münhal kadromuzun bulunmadığını görmekteyim. O zaman, görevlendirme yoluyla bu ihtiyaçların karşılanacağı tabiîdir. Bu konudaki hassasiyetinizi de paylaştığımı ifade etmek istiyorum.

Artvin'de, yaklaşık 75 bin sigortalı, eş ve çocuğu var; ne var ki, hem hastane bakımından hem de çalıştırdığımız hekim, sağlık personeli ve yardımcı personel bakımından çok ciddî açığımız var. Bunu kabul ediyorum. İnşallah, bunların giderileceği yönünde de huzurlarınızda taahhütte bulunuyorum. Bize bir miktar zaman tanımanızı istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bugüne kadar birkaç önemli adım atılmıştır. Bu vesileyle, Yüce Meclise bu konuda da bilgi aktarmak istiyorum.

SSK Borçka Hastanesinin bakım ve onarımı için, 1996 yılı eylülünde, 650 milyon Türk Lirası gönderilmiştir. Borçka ve Arhavi hastanelerinin diğer onarım işleri, 1997 yılı programına teklif edilmiştir. Temenni ederim, bütün bunlar, bu zaman zarfında halledilen işlerden olur.

Yine, Borçka Hastanesi dahiliye ve acil servislerinin ihtiyacı olan bir EKG cihazı gönderilmiştir ve işlemler devam ediyor. İnşallah, yakın bir tarihte, otomatik film banyo cihazı da kendilerine gönderilecektir.

Artvin Dispanserinde tetkik ve tedavisi yapılamayan sigortalılar, öncelikle, Artvin Devlet Hastanesine sevk edilmektedir. SSK Borçka Hastanesinde uzman tabibin bulunmadığı dallarla ilgili hastalar, Kurumun Rize ve Trabzon'daki hastanelerine, yine bildiğiniz gibi, sevk edilmektedir; acil durumlardaysa, yine, Artvin Devlet Hastanesine gönderilerek tetkik ve tedavileri sağlanmaktadır. 1995 yılında, Artvin Devlet Hastanesine, çeşitli dallarda 5 262 hasta sevk edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, Değerli Başkan; bütün bu eksikleri bildiğimiz için, ülke genelinde SSK hastanelerimizin, dispanserlerimizin ve sağlık istasyonlarımızın ihtiyaca cevap vermediği bölgelerde, hastaların, devlet hastanelerine sevkinin sağlanması yönünde Sağlık Bakanlığıyla yaptığımız çalışma tamamlanmış bulunmaktadır. Önümüzdeki günlerde, Sayın Bakan müsait olduğunda, inanıyorum ki, bu protokal imzalanacak; dolayısıyla, SSK hastanelerinin, dispanserlerinin, sağlık ocaklarının ihtiyaca cevap vermeyen bölgelerde hastaların devlet hastanelerine sevki sağlanarak, bu rahatsızlık da büyük oranda giderilmiş olacaktır.

Bu bilgileri, Muhterem Meclise sunma fırsatı verdikleri için, değerli dostum Süleyman Hatinoğlu'na teşekkürlerimi sunarken, Yüce Meclisi de saygıyla selamlıyorum.

Sağ olun. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

2. - Kayseri Milletvekili İsmail Cem'in, Kıbrıs Rum kesiminin silahlanmasına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN - Gündemdışı ikinci konuşma için, Sayın İsmail Cem'i kürsüye çağırıyorum. Sayın Cem, Kıbrıs Rum kesiminin silahlanması hakkında konuşacaklar. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Cem, süreniz 5 dakikadır.

İSMAİL CEM (Kayseri) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; çok önemli bir konuyu 5 dakikaya sığdırmak açısından, önce, sonuç cümlesiyle başlamak istiyorum.

Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında ortak savunma doktrini ve savunma anlaşması bir an önce hazırlanıp derhal imzalanmalıdır. Özellikle, Rum yönetiminin Rusya'dan satın almış bulunduğu G-300-V tipi füze sistemlerinden sonra, Kıbrıs'taki durum vahimdir. Sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti değil, adanın sadece kuzey kesimi değil, bütünüyle Türkiye tehdit altına girmiştir. Söz konusu füzeler, 75 milden 140 mile kadar çıkabilen, geliştirilebilen, şu anda en ileri teknolojiye sahip füze konumundadır. Görmemiz icap eden husus, Kıbrıs'ta artık top, tüfek, tank döneminin kapanmakta olduğu, bunun yerine füzeler çağının, füze teknolojisinin getirilmekte, başlatılmakta olduğudur.

Amerika Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Davies, resmî açıklamasında şunu söylüyor; aynen dilimize çevirip nakletmekteyim: “Kıbrıs'ta G-300-V füze sisteminin oluşması, Kıbrıs Adasının askerî konumunda nitel bir sıçramayı ifade etmektedir.” Yani, bir nitel değişim söz konusudur; artık, Kıbrıs Adasının askerî dengesi, silah dengesi, silah özelliği çok büyük bir sıçrama yapmıştır ve Rum tarafı da bunu gerçekleştirmiştir.

Şimdi, burada bizim yapmamız icap eden, Türkiye'nin yapması icap eden, hiç vakit geçirmeksizin -biz, üstelik, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanıyoruz; eğer, ciddî şekilde de tanımaktaysak- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetiyle karşılıklı savunma anlaşmasını hazırlamak ve imzalamaktır. Demokratik Sol Parti olarak, biz, bunu uzun süredir söylemekteyiz; özerklik anlaşması çerçevesinde böyle bir anlaşma yapmamızı ve bu anlaşma çerçevesinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin hem savunma ihtiyacını, ilişkilerini hem dış ilişkilerini Türkiye Cumhuriyetinin üstlenmesini savunmaktayız.

Savunma anlaşması dedim; nedir bu savunma anlaşması, nasıl bir model?.. Aslında, uzağa bakmaya ihtiyaç yoktur. 1993 yılında, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan, bir savunma anlaşması yapmıştır -Savunma Doktrini ve Anlaşması- ve bu anlaşma uyarınca, bu anlaşmanın hükümleri doğrultusunda, Yunan uçakları, Güney Kıbrıs'ta tatbikat yapmaktadır. Bu anlaşma çerçevesinde, Baf'ta, askerî üssün, hava üssünün yapımı şu anda devam etmektedir. Aynı şekilde, Baf'taki askerî üs gibi, Larnaka'da deniz üssünün yapımı tamamlanmaktadır ve Yunanistan ile Güney Kıbrıs yönetimi, stratejik bir biçimde Doğu Akdeniz'i kontrol etmek üzere, her şeyi bu anlaşmayla gerçekleştirmiştir. Türkiye olarak, bizim, bu anlaşmadan daha fazlasını değil; ama, bu anlaşmanın çok benzerini Kuzey Kıbrıs'ta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetiyle bir an evvel tamamlamamız lazım. Eğer, biz bunları yapmazsak, o zaman, hem Türkiye'nin güvenliğini hem Kuzey Kıbrıs'taki Türk Cumhuriyetinin güvenliğini tehlikeye atacağız, tehlikeye sokacağız. Zaten, üzerimizdeki şu görüşün, anlaşın, uzlaşın baskılarına karşı son derece dayanaksız, elimizde bir koz olmaksızın, katılmak zorunda kalacağız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Cem, süreniz doldu, lütfen toparlayınız.

İSMAİL CEM (Devamla) - Bu konuyu, Meclisimize, kamuoyuna duyurmak için, bir anlaşma imzalamamızın zorunluluğunu, Türkiye'nin geleceği için, Kuzey Kıbrıs'ın geleceği için, vazgeçilmez bir önkoşul olarak gördüğümü, gördüğümüzü belirtmek için söz aldım. Dışpolitika ciddî bir konudur; dışpolitikada, öyle, yumruğunuzu masaya vurup, efendim, Rusya'nın silah satmasını, füze satmasını engelleyemezsiniz...

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) - Masanın altına vurursunuz!

İSMAİL CEM (Devamla) - ...engellediğinizi zannederseniz, sadece kendi kendinizi aldatmış olursunuz ve dışpolitikada, böyle masa döven dışişleri bakanlarıyla bu işi devam ettirmemiz halinde, bir gün gelir, toplumumuz, meğer ben nasıl hata etmişim diyerek kendi başını dövmeye başlar.

Bu düşüncelerle hepinize saygı sunmaktayım.

Sağ olun efendim.(DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Cem.

Gündemdışı konuşmayı yanıtlamak üzere, Hükümet adına söz talebi var mı efendim? Yok.

3. - Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu'nun, fındık üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in cevabı

BAŞKAN - Gündemdışı üçüncü konuşma, Sayın Ersin Taranoğlu'nun. Sayın Taranoğlu, fındık üreticilerinin sorunları üzerinde konuşacaklar. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Taranoğlu, süreniz 5 dakikadır.

ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; konuşmama başlamadan önce Sayın Başkana hem şahsım hem Sakaryalı fındık üreticileri ve Türkiye'nin tüm fındık üreticileri adına teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.

Biz, muhalefet partisi milletvekilleri, benden önce konuşan Sayın Cem'e cevap vermeyen Hükümet mensuplarına, bir gün milletin gelip gereken cevabı vereceğine inanıyoruz. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

Huzurunuzda fındık üreticilerinin konusunu dile getirmek için söz aldım. Maalesef, Sanayi ve Ticaret Bakanı yine burada yok. Bana verilecek cevabı, cevap vermeyenlere ilk genel seçimde halkın vereceğine inanıyor ve ortaklarını muhatap alarak konuşmalarıma devam ediyorum.

Değerli milletvekilleri, fındık sezonuna girerken, Türkiye'deki ve dünyadaki genel durum şudur: Fiskobirlik'in elinde en ufak bir stok söz konusu değildir. 20 bin tonluk bir stok söz konusu olmasına karşın, dünya ihtiyacını dikkate aldığımızda, bu rakamın bir stok olmadığını ifade edebiliriz.

Dünya piyasalarına baktığınız zaman, dünya piyasalarında, fındığın 450 dolar olduğunu ifade etmek mümkündür. Son 18 yıl geriye gittiğiniz zaman, dünyada, hiçbir dönemde, borsada fındık fiyatının 450 dolara ulaşmadığını da ifade etmek isterim.

Fındık sezonuna girerken, bir başka değişikliğimiz Doğru Yol Partisi-Refah Partisi Hükümeti; bir başka değişikliğimiz milyarlarca dolarla ifade edilen kaynak pakatlerinin olduğu Türkiye ve bir başka konum ise, denk bütçesine sahip 54 üncü Cumhuriyet Hükümeti... İşte, böyle, ilk defa, fındıkçı için müspet bir ortamda fındık sezonuna girilmiştir. Fındık fiyatı 2 dolar olarak açıklanmıştır; ama, gelin görün ki, eylülden bu yana gerçekleşen fiyatlar şöyledir: Fiskobirlik 166 bin lirayla başlamış, bugün 205 bin liraya gelmiştir; ancak, tüccar 120 bin lira ile başlamış, bugün 200 bin liralık fiyata da son hafta içerisinde ulaşmıştır. Rekoltenin 200 bin tonunu tüccar, 100 bin tonunu da Fiskobirlik almıştır.

26. 11.1996 tarihinde, Sayın Zaimoğlu, fındık fiyatının ödenmediğini, gelmiş, buradan şikâyet etmiş; Sayın Bakan, yine Mecliste yok, cevap vermemiş. Bugün 9 Ocak; biz, yine fındık fiyatını şikâyet ediyoruz, bedellerin ödenmediğini şikâyet ediyoruz.

26 Kasım tarihinde, Sayın Zaimoğlu, konuşmasında, 19 Eylül tarihli alım bedellerinin ödendiğini söylemiş; üzerinden 45 gün geçmiş, bugün 9 Ocak; bugün ödenen ise, 27 Eylül tarihli alım bedelleri. Yani, 45 günde, Hükümet, 8 günlük fındık ödeyebilmiş.

Değerli arkadaşlarım, yapılan hesaplar şudur: Tüccar, fındığı ortalama 140-150 bin lira fiyatla almıştır, 200 bin tonun üzerinde de fındık almıştır. Bugün, fındığın fiyatını 210 bin lira kabul ederseniz, tüccar, 210 bin lira ile 140 bin lira arasındaki 70 bin lirayı, yani, bunu 200 bin ton ile çarparsanız 14 trilyon lirayı, bugünkü Hükümetin haksız ve sorumsuz, yanlış politikaları yüzünden 14 trilyon lirayı cebe indirmiştir; ama, bugünkü Hükümetin çiftçiye borcu da 8 trilyon liradır. İşte, adil düzenin klasik bir örneğini görmekteyiz!..

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Taranoğlu, dikkatle dinliyoruz!..

ERSİN TARANOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bugün, size tekrarla söylüyorum: Bakın, askere zam verdiniz, parayı hemen buldunuz. Askerin zammının aylık yükü 8 trilyondur. Askere zamma para var; ama, fındıkçıya yok. Rantiyeye yüzde 140 faiz ödüyorsunuz, para var; fındıkçıya yok. Bedelsiz ithalat için para var; fındıkçıya yok. Et ve Balık Kurumunda eski il başkanınıza 14 trilyonluk ihale veriyorsunuz, ona para var; fındıkçıya yok. TEDAŞ'ta TOFAŞ'ta, mal varlığında ortağınıza hoşgörüyle davranıyorsunuz; fındıkçıya hoşgörü yok. Bütçe denk; ama, fındıkçıya para yok. Paketlerde milyarlarca dolar var; ama, fındıkçıya yok. 50 bin dolar getirene bedelsiz ithalat hakkı var, fındıkçıya para yok ve benim size söyleyeceğim şudur: Yarın mübarek ramazan, insanlar bu akşam sahura kalkacaklar. Bizden korkmuyorsunuz, cevap vermek lütfunda bulunmuyorsunuz, halktan korkmuyorsunuz, sanki sandığın önüne bir daha gelmeyeceksiniz; Allah'tan korkun diyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

Bakın değerli arkadaşlarım, halkın gözüne baka baka yalan söylüyorsunuz. Sayın Başbakan diyor ki “benim çiftçiye borcum yok.” Eğer deseydi ki “Hükümetin imkânları bu, ben, size yavaş yavaş vereceğim” bu konuşmayı yapmayacaktım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Taranoğlu, süreniz bitti; lütfen toparlayınız.

ERSİN TARANOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Ama, halkın gözüne baka baka “benim çiftçiye borcum yok” derseniz, bu çiftçi de televizyonlardan sizi takip ederse, kendini enayi yerine konulmuş görür. Sizin böyle bir şeye hakkınız var mı?!. Basın yalan yazıyor diye kanun çıkarıyorsunuz, ya Başbakanın söylediği yalan için bu milletin ne yapması lazım, ille sokağa mı dökülmesi lazım!.. (ANAP sıralarından alkışlar)

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) - Sen yalan söylüyorsun!..

NABİ POYRAZ (Ordu)- Ne yalanı!.. Başbakan söylüyor.

ERSİN TARANOĞLU (Devamla) - Ve sözlerimi şöyle bitiriyorum: Hekimoğlu İsmail'in bir sözü var “kişiler ve kuruluşlar yapamayacakları işe niyet ederlerse, fitne sebebidir.”

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) - Fındığa 200 bin lira fiyat verdik; sen yalan söylüyorsun!..

ERSİN TARANOĞLU (Devamla) - “Kişiler ve kuruluşlar yapamayacakları işe niyet ederlerse, fitne sebedir; vaadini yerine getiremeyenler ise, münafıklığın işaretlerinden birini gerçekleştirmişlerdir.”

Hepinize saygılar sunarım. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar, RP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Taranoğlu.

Gündemdışı konuşmayı yanıtlamak üzere, Hükümet adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, Anavatan Partisi Sakarya Milletvekili Sayın Ersin Taranoğlu'nun gündemdışı konuşmalarını cevaplamak üzere huzurlarınızdayım; sözlerime başlarken, Muhterem Başkanın şahsında Yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Taranoğlu, eksik olmasınlar, burada ağırlıklı olarak, polemik kokan bir konuşma yapmışlardır.(ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)

A.TURAN BİLGE (Konya) - Polemik falan yok orada...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Devamla) - Ne yazık ki, Sayın Hatinoğlu'na yaptığım teşekkürü Sayın Taranoğlu'na yapamıyorum, bunun üzüntüsünü duyduğumu ifade etmek istiyorum.

NABİ POYRAZ (Ordu) - Yapacak tarafınız yok ki...

AYHAN FIRAT (Malatya) - Senden teşekkür bekleyen mi var yalancı Bakan!..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlarım, kamuoyu, halk bizi izliyor; kimlerin, hangi hükümetlerin, hangi başbakanların münafıklık yaptığını da kamuoyu çok iyi biliyor. (RP sıralarından alkışlar)

YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Sen, Amerika'dan bahset Sayın Bakan!..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Devamla) - Hükümetimiz çok sağlıklı bir fındık politikası izlemiştir.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) - Amerika'dan bahset!..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Devamla) - Daha önceki yıllarda 30 bin ton fındık alınırken, Hükümetimiz 120 bin ton fındık almıştır ve bugün dünya piyasalarında fındığın fiyatı 450 dolardır ve fındık üreticisi iddia edildiği gibi, ürettiği mahsülün bedelini alamamak gibi bir uygulamayla da karşı karşıya değildir.

Dün yine, Ağrı'da Bakanlar Kurulumuz toplanmıştır ve üreticinin ödenmeyen, ödenemeyen ürün bedellerinin de ödenmesi istikametinde her türlü tahsisatın ilgili bakanlıklara aktarılması yönünde, ilgili bakanlar talimatlandırılmıştır.

AYHAN FIRAT (Malatya) - Demek ki var... Ayıp; yalan söyleme...

NABİ POYRAZ (Ordu) - 2,5 ay oluyor...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Devamla) - Sayın Taranoğlu da çok iyi hatırlarlar ki, daha önce, fındık dahil, tüm ürün bedelleri asgarî 6 ay sonra ödenirken, bizim Hükümetimiz döneminde, bu, 1 haftadır, 15 gündür; daha fazla uzamamaktadır.

NABİ POYRAZ (Ordu) - 2,5 ay oluyor...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Devamla) - Dolayısıyla, herkes, eğri otursun, doğru konuşsun. Memnuniyetle ifade ediyorum ki, Hükümetimiz, hem pamuk üreticisine hem tütün üreticisine, bütün üreticilere, ödemeleri, imkânları zorlayarak zamanında yapmaktadır; aksaklık azamî 15 gündür.

NABİ POYRAZ (Ordu) - Yalan konuşuyorsun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NECATİ ÇELİK (Devamla) - Dolayısıyla, bu bilgileri bu vesileyle Yüce Heyete sunmak istedim. Bu duygularla Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

A. TURAN BİLGE (Konya) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun.

A. TURAN BİLGE (Konya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bizler, vatandaşın sesini burada aksettirirken, gerçekleri ortaya koyarken, bilhassa ödemelerle ilgili, iadelerle ilgili gerçekleri ortaya koyarken, Hükümet adına, ilgili olmayan bir bakan çıkıyor, maalesef olayları tahrif ederek sunuyor. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bilge, teşekkür ediyorum, sağ olun.

A. TURAN BİLGE (Konya) - Biraz müsaade eder misiniz... (RP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Bilge, maalesef böyle bir usulümüz yok. Teşekkür ediyorum, sağ olun.

HÜSEYİN OLGUN AKIN (Ordu) - Sayın Başkan, müsaade eder misiniz, bir milletvekili olarak kısa bir açıklama yapayım.

BAŞKAN - Hayır, Sayın Bilge'ye söylediğim gibi, böyle bir usulümüz yok.

HÜSEYİN OLGUN AKIN (Ordu) - Çok iyi bilirler; geçen sene yedi ay 50 bin liradan satılırken sayın milletvekili neredeydi?

BAŞKAN - Sayın milletvekilim, bir sayın milletvekili gündemdışı konuşma yaptı, bir sayın bakan yanıt verdi; her şey, Meclis Televizyonu kanalıyla kamuoyunun gözü önünde oluyor; onun için, sizin müdahalenize gerek yok.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun bir raporu vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım. Ancak, daha önce, baskıda yapılmış bir yanlışı burada sözle düzeltmek ihtiyacını duyuyorum: Raporun baskısında, rapordaki “muhalefet şerhi eklidir” ibaresi, Manisa Milletvekili Sayın Cihan Yazar'ın adının altına yazılmıştır; oysa, muhalefet şerhi, Çanakkale Milletvekili Sayın Hikmet Aydın'a aittir.

Şimdi, raporu bilgilerinize sunmak üzere okutuyorum:

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığının 1995 Malî Yılı Kesinhesabına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/10) (S. Sayısı : 171) (1)

Yüksek Başkanlığa

21.11.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığı 1995 malî yılı kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvel içindekiler incelenerek kayıt defterlerine uygun olduğu anlaşılmış olup, İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince, Genel Kurula arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

Komisyon Başkanı

M.Altan Karapaşaoğlu (Bursa)

ve Komisyon üyeleri Karşı Oy Yazısı

(1) 171 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sayıştay ve Cumhurbaşkanlığına ait 1995 yılı bütçe kesinhesap cetvelleri, Komisyonumuzca onaylanmak üzere, görüşme günü sabahı üyelere dağıtılmıştır.

Komisyonun, kendisine aynı gün dağıtılan belgeler üzerinde sağlıklı bir değerlendirme yapması mümkün değildir. Bu belgelerin, bundan böyle en az onbeş gün önce komisyon üyelerine dağıtılması gerekir.

Yeterli inceleme imkânı bulamadığımdan, 1995 yılı belgelerine onay vermem söz konusu değildir.

Hikmet Aydın

Çanakkale

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - İzmir Milletvekili Hakan Tartan ve 20 arkadaşının, AIDS'le mücadele yollarının araştırılarak ulusal bir politikanın belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/40).

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

AIDS hastalığının ülkemizdeki genel seyrinin belirlenmesi, hastalığın artmasına yol açan nedenlerin bütün yönleriyle ele alınması, hastalıkla mücadele konusunda başvurulan yöntemler ile gelinen noktanın tespiti, hastalığın tespitinde önemli rol oynayan kan merkezleri ile tedavi merkezlerinin teknolojik olarak donanımlarının sağlanması, kan bağışı, bağışlanan kanların test ve korunmasının çağdaş koşullara kavuşturulması, kan yoluyla çeşitli hastalıkların yayılmasının önlenmesi, AIDS'li hastalar için çeşitli merkezlerin kurulması, AIDS'le savaşım için gönüllü kuruluşlarla işbirliğine girilmesi, toplumu bilinçlendirmeye yönelik eğitim hizmetlerine hız verilmesi, ilgili kurum ve kuruluşların da katılımıyla AIDS'le mücadele için ulusal bir politikanın belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1- Hakan Tartan (İzmir)

2- Bayram Fırat Dayanık (Tekirdağ)

3- Teoman Akgür (Sakarya)

4- Cafer Tufan Yazıcıoğlu (Bartın)

5- Mehmet Aydın (İstanbul)

6- Tahsin Boray Baycık (Zonguldak)

7- A. Ziya Aktaş (İstanbul)

8- Osman Kılıç (İstanbul)

9- İhsan Çabuk (Ordu)

10- Hayati Korkmaz (Bursa)

11- Metin Bostancıoğlu (Sinop)

12- Şerif Çim (Bilecik)

13- Halil Çalık (Kocaeli)

14- Mustafa Karslıoğlu (Bolu)

15- Yalçın Gürtan (Samsun)

16- Erdoğan Toprak (İstanbul)

17- Ali Ilıksoy (Gaziantep)

18- Hasan Gülay (Manisa)

19- Müjdat Koç (Ordu)

20- Fevzi Aytekin (Tekirdağ)

21- Aydın Tümen (Ankara)

Gerekçe: 1980'li yıllarda ortaya çıkan AIDS hastalığı hızla yayılarak bütün insanlığı tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır. Hastalığın, 2000'li yıllarda, kanserle birlikte en önemli sağlık sorunlarının başında yer alacağı gözlenmektedir. Tespit edilen hastaların yanı sıra, tespit edilmeyen, bunun yanında gizli taşıyıcı olan ve hastalığın farkında olmayan hastaların da varlığı olayın ciddiyetini ortaya koymaktadır.

Günümüzde, özellikle Doğu Avrupa'da, Tayland, Hindistan ve Afrika'da AIDS patlaması yaşanmaktadır. Bu az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde AIDS'li sayısı son iki yılda çığ gibi katlanarak artarken, tedavi gören hasta sayısı son derece azdır. Öte yandan, ilaçların pahalı olması, kesin tedavisinin bulunmaması nedeniyle hastalığı iyileştirmek neredeyse imkânsızdır.

Cinsel ilişki ve uyuşturucunun yanı sıra kan nakli yoluyla da geçebilen AIDS'e karşı ülkemizde ne yazık ki ciddî bir mücadele verildiğini söylemek mümkün değildir. Geçen ağustos ayında, Şanlıurfa'da, doğumevinde bir hastaya test edilmeden kan verilmesi nedeniyle AIDS skandalı yaşanmış, Sağlık Bakanlığı müfettişleri Siverek Kan Merkezini suçlu bulmuştu. İzmir'de yaşanan son olayda ise Kızılay'dan alınan kan sonucunda sekiz aylık bir bebek ile 70 yaşındaki bir kişinin AIDS'e yakalandığı belirlendi. Ülkemizde buna benzer olayların daha önce de yaşandığını belirten bilimsel çevreler, kan nakli yoluyla AIDS olmanın normal olmadığını vurgulamaktadır.

Bütün dünyada insanlık AIDS'i yenmek için var gücüyle çalışıyor; ama henüz kesin tedavi sağlayacak bir yöntem geliştirilemedi. Şu aşamada en etkili tedavi yöntemi olarak eğitim ve bilinçlenme önplana çıkmaktadır. 1980'lerde AIDS eğitimine başlayan ilk Afrika ülkesi Uganda'da AIDS'li sayısı yüzde 35 düşmüştür. Öte yandan AIDS'le savaş birçok kurumun ortak mücadelesiyle yapılabilir. Hastanelerimizde hastalıklı kan kullanımı devam etmektedir. Kızılay Kan Merkezi on yıl öncesinin kan testi kitleriyle çalışmaktadır. Hastalığın yayılmasını önlemek amacıyla ciddî, planlı, ulusal boyutta bir AIDS'le mücadele programının uygulamaya konulması gerekmektedir. Bu çerçevede Türkiye'de kan bağışı olayı da bir sisteme kavuşturulmalı, denekleri pozitif çıkan donörlerden kan alımına gidilmemelidir. Bu konuda çağdaş ülkelerde kullanılan süratli ve hatasız teknolojik gelişmelerden yararlanılmalıdır.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Bir gensoru önergesi vardır; önerge bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır; önergeyi okutuyorum:

2. - Malatya Milletvekili Ayhan Fırat ve 38 arkadaşının, SSKsınavında usulsüzlük ve iltimas yapılmasını önleyecek tedbirleri almadığı iddiasıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/6)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sosyal Sigortalar Kurumunun sınavla personel alacağına dair 9 Kasım 1996 tarih ve 22812 sayılı Resmî Gazetede yapılan ilan üzerine onbinlerce gencimiz türlü güçlüklerle Ankara'ya kadar gelip günlerce sıra bekleyerek başvurularını yapmışlardır. Bu başvuruların seksensekiz bin civarında olduğu öğrenilmiştir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik'in, bu sınavda, iltimas ve usulsüzlük kuşkularını ortadan kaldıracak önlemleri başarıyla alamadığı görülmektedir.

Usulsüzlükler, sınav başvurusu yöntemiyle başlamıştır. Sınav başvurularının, sınava katılmak isteyenleri Ankara'ya gelmek zorunda bırakmadan, illerde SSK müdürlüklerine yaptırılması mümkün iken, böyle bir yol seçilmemiş ve vatandaşa daha başvuru aşamasında güçlük çıkarılmıştır.

Ankara'ya gelenlerin büyük birkısmı başvuru formu bulamadığı için, birkısmı da başvuru kuyruklarında günlerce beklemek gerektiğinden, başvuru yapmadan geriye dönmek zorunda kalmışlardır.

Resmî Gazetede çıkan ilanda başvuru için yaş alt ve üst sınırlarının gösterilmesi gerekirken, böyle bir belirleme yapılmamıştır. Yine söz konusu ilanda, sınavın test yöntemi ile ve Ankara'da Genel Müdürlükte yapılacağı, yazılı sınavın 28 Kasım 1996'dan itibaren gerçekleştirileceği, yazılı sınavı kazananların listesi ile sözlü sınav tarihinin Genel Müdürlük ilan tahtasına asılarak duyurulacağı bildirilmiş olmasına rağmen, bu esasların hiçbirisine uyulmamıştır.

Önce, sınav belirsiz bir süre için ertelenmiştir. Sonra, adaylar tekrar sınava çağrılmışlar ve yönetmeliklere göre çağrıdan 15 gün sonra yapılması gereken sınav, bu esasa da uyulmaksızın ve adaylar nerede ise iç içe oturtularak gerçekleştirilmiştir.

Bu sınavın sonuçları Resmî Gazetede ilan edilmiş; fakat, daha önce ilanda bildirildiği gibi, Genel Müdürlük ilan tahtasında açıklanmamıştır.

Yazılı sınav sonuçları incelendiğinde, başvuru kayıtlarında birbiri ardında sıralanan yüzlerce ismin, aynı dizi ile hiç aksamaksızın kazananlar listesinde yer aldığı görülmektedir.

İlkokul mezunları arasında 20 710'dan 20 727'e, 11 216'dan 11 248'e kadar; lise mezunlarında 48 092'den 48 115'e kadar; yüksekokul mezunlarında 6 504'ten 6 509'a, 6 512'den 6 519'a kadar uzanan isimler bu durumun örnekleridir.

Diğer taraftan, sınav kâğıtlarının değerlendirilmesi aşamasında da kuşkulu bazı durumlar vardır. 5 kişilik bir sınav heyeti, 88 bin sınav kâğıdını 13 günde birlikte okumuş ve her kâğıdı paraflamışlardır.

Bu heyetin, hiç ara vermeksizin günde 15 saat çalıştığı varsayılsa, 13 günde 195 saat birlikte kâğıt okumaları gerekir. Bu da 11 700 dakika eder. Her kâğıda 15 saniye vakit ayırıldığı varsayılsa, bu süre ancak 46 800 kâğıdın incelenmesine yeter. Kaldı ki, 15 saniye de, bir kâğıdın incelenmesi için yeterli değildir.

Bu veriler, sınav heyetinin çalıştığı iddia edilen süre içerisinde, 88 bin civarındaki sınav kâğıdının tamamının okunamayacağını ortaya koymaktadır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik'in, müsteşarının bile “dürüst yapıldığını iddia edemem” dediği bu sınavla ilgili kuşkuları ortadan kaldıracak açıklamalar yapması gerekirken, Türkiye Büyük Millet Meclisinde “at binenin, kılıç kuşananındır” diyerek usulsüzlükleri savunur bir tavır takınması, yolsuzluk ve usulsüzlüğe duyarsız bir yönetme anlayışının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına hâkim olduğunu ortaya çıkarmaktadır.

Böyle bir tutumun Anayasamızın 2 nci maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesiyle bağdaşması mümkün değildir.

Kaldı ki, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı şu ana kadar çalışma yaşamıyla ve sosyal güvenlik alanıyla ilgili önemli sorunların çözümü için de herhangi bir adım atmamıştır.

Bu nedenlerle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik hakkında Anayasanın 99 ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasını arz ederiz.

1 - Ayhan Fırat (Malatya)

2 - Yusuf Öztop (Antalya)

3 - Mustafa Kul (Erzincan)

4 - Mustafa Yıldız (Erzincan)

5 - Orhan Veli Yıldırım (Tunceli)

6 - Şahin Ulusoy (Tokat)

7 - Zeki Çakıroğlu (Muğla)

8 - Haydar Oymak (Amasya)

9 - Metin Arifağaoğlu (Artvin)

10 - Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

11 - Birgen Keleş (İzmir)

12 - İsmet Atalay (Ardahan)

13 - Ali Topuz (İstanbul)

14 - Ali Şahin (Kahramanmaraş)

15 - Eşref Erdem (Ankara)

16 - Atilâ Sav (Hatay)

17 - Önder Sav (Ankara)

18 - Nihat Matkap (Hatay)

19 - Oya Araslı (İçel)

20 - Erol Çevikçe (Adana)

21 - İrfan Gürpınar (Kırklareli)

22 - Nezir Büyükcengiz (Konya)

23 - Yılmaz Ateş (Ankara)

24 - İ.Önder Kırlı (Balıkesir)

25 - Ali Haydar Şahin (Çorum)

26 - Ercan Karakaş (İstanbul)

27 - Bekir Kumbul (Antalya)

28 - Ali Rıza Bodur (İzmir)

29 - Ahmet Küçük (Çanakkale)

30 - Altan Öymen (İstanbul)

31 - Yahya Şimşek (Bursa)

32 - Murat Karayalçın (Samsun)

33 - Fuat Çay (Hatay)

34 - Algan Hacaloğlu (İstanbul)

35 - Fatih Atay (Aydın)

36 - Aydın Güven Gürkan (İzmir)

37 - M.Seyfi Oktay (Ankara)

38 - Celal Topkan (Adıyaman)

39 - Sabri Ergül (İzmir)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Danışma Kurulunun, gensoru önergesinin görüşme gününü de içeren önerileri vardır; okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

VI. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. - (11/6) esas numaralı gensoru önergesi ile (10/86), (10/58), (10/135) ve (10/108) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin görüşme günleri ile çalışma sürelerine ve 14.1.1997 Salı, 21.1.1997 Salı ve 28.1.1997 Salı günkü birleşimlerde sözlü soruların görüşülmemesi ile 14.1.1997 - 6.2.1997 tarihleri arasındaki genel kurul çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerileri

Danışma Kurulu Önerisi

No:46 Tarihi:9.1.1997

Danışma Kurulunca aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

Uluç Gürkan

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Vekili

Salih Kapusuz Cumhur Ersümer

RP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Saffet Arıkan Bedük Hasan Hüsamettin Özkan

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Önder Sav

CHP Grubu Başkanvekili

Öneriler:

1- 9.1.1997 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve okunmuş bulunan (11/6) esas numaralı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik hakkındaki gensoru önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gensoru açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 14.1.1997 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

2- Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 66 ncı sırasında yer alan Uğur Mumcu cinayetinin açıklığa kavuşturulması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin (10/86) esas numaralı önergenin görüşmelerinin, Genel Kurulun 14.1.1997 Salı günkü birleşiminde yapılması ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.

3- Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 40 ıncı sırasında yer alan (10/58) esas numaralı Meclis araştırması önergesi ile 110 uncu sırasında yer alan (10/135) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun 21.1.1997 Salı günkü birleşiminde yapılması ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.

4- Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 85 inci sırasında yer alan (10/108) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun 28.1.1997 Salı günkü birleşiminde yapılması; Genel Kurulun, 14.1.1997 Salı, 21.1.1997 Salı ve 28.1.1997 Salı günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.

5- Genel Kurulun 14.1.1997 Salı gününden 6.2.1997 Perşembe gününe kadar (Perşembe günü dahil) yapacağı toplantılarda, çalışmalarını 13.30-16.00 ve 18.30-21.00 saatleri arasında sürdürmesi önerilmiştir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi, Danışma Kurulu önerisini ayrı ayrı okutup oylayacağım.

1 inci öneriyi okutuyorum:

1- 9.1.1997 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve okunmuş bulunan (11/6) esas numaralı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik hakkındaki gensoru önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak işler” kısmında yer alması ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gensoru açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin, Genel Kurulun 14.1.1997 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci öneriyi okutuyorum:

2. Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 66 ncı sırasında yer alan Uğur Mumcu cinayetinin açıklığa kavuşturulması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin (10/86) esas numaralı önergenin görüşmelerinin, Genel Kurulun 14.1.1997 Salı günkü birleşiminde yapılması ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü öneriyi okutuyorum:

3- Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 40 ıncı sırasında yer alan (10/58) esas numaralı Meclis araştırması önergesi ile 110 uncu sırasında yer alan (10/135) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun 21.1.1997 Salı günkü birleşiminde yapılması ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü öneriyi okutuyorum:

4. Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 85 inci sırasında yer alan (10/108) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun 28.1.1997 Salı günkü birleşiminde yapılması, Genel Kurulun 14.1.1997 Salı, 21.1.1997 Salı ve 28.1.1997 Salı günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci öneriyi okutuyorum:

5. Genel kurulun, 14.1.1997 Salı gününden 6.2.1997 Perşembe gününe kadar (Perşembe günü dahil) yapacağı toplantılarda, çalışmalarını 13.30 - 16.00 ve 18.30 - 21.00 saatleri arasında sürdürmesi önerilmiştir.

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi daha vardır; onu da okutup, oylarınıza sunacağım:

2. - Gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 47 Tarihi: 9.1.1997

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 7 nci sırasında yer alan 129 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 5 inci sırasına, 8 inci sırasında yer alan 175 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 9 uncu sırasında yer alan 163 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Uluç Gürkan

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Vekili

Salih Kapusuz Cumhur Ersümer

RP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Ali Rıza Gönül H. Hüsamettin Özkan

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Önder Sav

CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in, Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesinin Brüksel'de yapılan 3 üncü dönem toplantısına katılmak üzere yaptığı resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/643)

8.1.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Tansu Çiller'in, Türkiye - Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesinin 12 - 14 Aralık 1996 tarihlerinde Brüksel'de yapılan 3 üncü dönem toplantısına katılmak üzere bir heyetle birlikte Belçika'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmeleri uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararı ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan

Başbakan

Liste:

Abdülbaki Ataç (Balıkesir)

Salih Sümer (Diyarbakır)

Mehmet Ağar (Elazığ)

Naci Terzi (Erzincan)

Osman Çilsal (Kayseri)

Kamer Genç (Tunceli)

EYÜP AŞIK (Trabzon) - Sayın Başkan, bir şey sorabilir miyim?

BAŞKAN - Buyurun.

EYÜP AŞIK (Trabzon) - Sayın Başkan, bu seyahat, anladığımız kadarıyla bir ay evvel yapılmış ve muhalefete bilgi de verilmemiş, gelişigüzel bir liste yapılmış; bir ay sonra, burada, emrivakiyle...

BAŞKAN - Oylarınıza sunacağım Sayın Aşık; yani, oylamada ret oyu verebilirsiniz.

Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

Önce, sırasıyla, yarım kalan işlerden başlayacağız.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. - 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı : 23)

BAŞKAN - 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

3. - Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 31.7.1996 Tarihli ve 4159 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/496, 3/444) (S. Sayısı : 133) (1)

BAŞKAN - Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 31.7.1996 Tarihli ve 4159 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

(1) 133 sıra sayılı Basmayazı 19.12.1996 tarihli 38 inci Birleşim Tutanağına eklidir.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, daha önce, kanunun 2 nci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi ve Anavatan Partisi Grupları adına konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi, kanunun 2 nci maddesi üzerinde söz alan diğer üyelerin isimlerini okuyorum: Demokratik Sol Parti Grubu adına Hilmi Develi, Doğru Yol Partisi Grubu adına Turhan Güven; şahısları adına Muhammet Polat, Sıtkı Cengil, Mehmet Aykaç, Yusuf Öztop, Turhan Güven, Yakup Budak.

Söz sırası Demokratik Sol Parti Grubu adına Sayın Hilmi Develi'nindir.

Buyurun Sayın Develi. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA HİLMİ DEVELİ (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan promosyon yasasının 2 nci maddesi hakkında Demokratik Sol Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Toplumumuz, özellikle son günlerde büyük sıkıntılar yaşamakta. Böyle bir ortamda, toplum, bir uzlaşma isterken, bu yasanın, bu şekilde, bir dayatma biçiminde gelmesini anlamak biraz zor oluyor. Sayın Başkan, geçen toplantıdaki üslubunu ve tutumunu da, özellikle, değiştirmeye davet ediyorum.

Yasanın temel mantığına baktığımızda üç unsurdan oluşmakta; bir tanesi, özellikle, yasada esnaf ve sanatkârlara haksızlık yapıldığı; diğeri, promosyon veren bazı gazetelerin, zaman zaman, promosyonları aksattığı; üçüncüsü de, basında kartelleşmenin haksız rekabete neden olduğu gerekçeleridir. Oysa, bu gerekçelerin ciddî ve tutarlı olmadığını söylemek istiyorum. İzninizle, bunların neden ciddî olmadığını şunlarla açıklamaya çalışacağım: Eğer, konu, tüketiciyi korumaksa, özellikle, Tüketici Yasasının mutlaka hayata geçirilmesi gerekiyordu. Örneğin, yaklaşık birbuçuk yıl geçmesine rağmen, hâlâ, tüketici mahkemeleri devreye girmemiştir.

İkinci konuya geldiğimizde, esnaf ve sanatkârların, bu promosyon konusunda mağdur olduğu söyleniyor. Oysa, esnaf ve sanatkârları düşünen Refahyol Hükümeti ve onun Sayın Bakanına sormak istiyorum; bugüne kadar, 3,5-4 milyon, aileleriyle beraber 20 milyonu bulan insanların sorunlarına Refahyol Hükümeti hangi çözümleri getirmiştir? Örneğin, peşin vergiyi mi kaldırmıştır? Örneğin, hayat standardını mı kaldırmıştır? Örneğin, 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Yasasını mı güncelleştirmiştir? Örneğin, hâlâ, esnaf-Bağ-Kur ilişkileri rezalet, bunu mu iyileştirmiştir? (DSP sıralarından alkışlar) Demek ki, gerekçe bu değil. Gerekçe, basını bu bağlamda, belli bir ölçekte tahakküm altına almaktır. Yine, deniliyor ki, bu yasayla, özellikle promosyon yasasıyla, basında kartelleşmeyi önleyeceğiz. Birbuçuk yıl geçmiş, neden hâlâ rekabet kurulu oluşturmuyorlar? Eğer, bu Refahyol Hükümeti, bu kadar kartelleşmeye karşıysa, rekabet kurulunu çoktan oluşturmaları gerekiyor. Demek ki, amaçları bu söylediğim üç noktada değil. Yani, Refahyol Hükümeti istiyor ki, basın, kendi istemleri doğrultusunda hareket etsin; yani, Susurluk'tan bahsetmesin, Aczimendilerden bahsetmesin; böyle bir anlayış olabilir mi? (DSP sıralarından alkışlar)

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Ne ilgisi var?

EMİN KARAA (Kütahya) - Her zaman ilgisi var; ilgisi hiç bitmeyecek.

HİLMİ DEVELİ (Devamla) - Eğer, biz, böyle bir anlayışı, bugünlerde, ısrarlı biçimde hâlâ sürdürüyorsak, bunda Refahyol Hükümetinin bir hatası var diye düşünüyorum. Bu kadar ısrarcı olmanın temel mantığı, kesinlikle promosyonun, birtakım şeyleri önleyeceği kanısında ben de değilim kendileri de değil; ama, iş öyle bir noktaya gelmiş ki, geri de dönemiyorlar.

Şimdi, benim önerim şu: Eğer, tüketiciyi koruyacaksak, tüketici mahkemelerini bir an önce hayata geçirmeliyiz. Eğer, esnaf ve sanatkârları koruyacaksak, mutlaka bu yapıyı ortaya koyan, iyileştiren düzenlemeler yapmalıyız.

Şimdi, özellikle Refahyol Hükümetinin yapısının içerisinde deniliyor ki: “KDV, esnaf ve sanatkârlar konusunda büyük olumsuzluklar yarattı.” Yani, diğer mallar konusunda yüzde 15 veren bir anlayış, neden promosyonda yüzde 1'e indi. Şimdi, buradan soruyorum sizlere: Kim indirmiştir yüzde 15'ten yüzde 1'e? Size söyleyeyim; Sayın Çiller yönetimi indirmiştir.

Böyle bir yapı içerisinde, insanlar, bazı şeyleri daha gerçekçi görmek zorunda. Biz, böyle bir yasayla -altını çizerek söylüyorum- amaç promosyonu önlemek değil; amaç basına, yaptığı bu çalışmalarda hertürlü engelleri getirmektir diye düşünüyorum. Şimdi, bir siyasî otoriteye böyle bir yetkiyi vermek, yani hem savcı hem yargıç yetkisini vermek, adaletin temel ilkelerine göre de aykırıdır. Biz diyoruz ki, bu siyasî otoriteye bu yetkiyi verme yerine -özellikle cezaların- Bakanlık temsilcileri, Basın Konseyi temsilcisi, Gazeteciler Cemiyeti temsilcisi, Barolar Birliği ve tüketici derneklerinin temsilcisinden oluşan bir komisyon marifetiyle bu yaptırım uygulansın; ancak, böyle bir yapı içerisinde ceza noktasındaki olayı çözümlemek mümkün olabilir.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DSP, CHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Develi.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Turhan Güven; buyurun. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

Sayın Güven, süreniz 10 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, daha az süre kullanacağımı umut ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisi Grubu adına ve şahsım adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bilindiği üzere, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun bazı maddelerinin değişikliği, daha evvel, Yüce Meclisinizden geçmiş ve kanunlaşmıştı; ancak, Sayın Cumhurbaşkanı, Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince, bir kere daha görüşülmek üzere, bu kanunu Meclise iade etmiş bulunmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanının gerekçesi önümüzdedir. Burada, daha ziyade, rakamlar üzerinde bir tereddütün olduğu, yüksek rakamlara varan bir cezanın mahkemece verilmesinin daha uygun olacağı ve kuvvetler ayrılığı prensibi içerisinde de, yargı yerine idarî mekanizmanın bu şekilde, yüksek miktarda para cezasını vermesinin aykırılık getireceği düşüncesindedirler.

Bir başka görüş de, tüketici mahkemeleri var iken, bu şekilde, cezaların idarî nitelikte verilmesinin uygun olmayacağıdır.

Sayın Başkan, Türkiye'de promosyon yasasının gerekliliği üzerinde, aşağı yukarı muhalefetin bir bölümü de dahil, herkes hemfikirdir. Bir diğer deyişle, Türkiye'de gazetelerin tiraj amacıyla dahi olsa, büyük oranlarda bazı maddeleri, bazı alet ve edavatı okuyucusuna iletmenin, Türk kültürüyle, Türk harsıyla uzaktan yakından bir ilgisi bulunmadığı da bir gerçektir. Oysa, bugün, 70 ilâ 80 bin civarında bir fiyatla satılan gazetelerin yanında, görülmektedir ki, 10 ilâ 15 bin liraya da gazete satılmaktadır. Bunlar promosyon dışı satışlardır ve tirajları da gün geçtikçe artmaktadır. Nitekim, promosyon yapan gazeteler dahi, başka isimler altında, promosyon yapmadan, bu şekilde, her geçen gün yeni yeni gazeteler çıkarmakta ve promosyonsuz dönem içerisinde neler yapılabileceğini görme merakındadırlar.

Aslında, haber alma hürriyetinin zedelendiği iddia edilmektedir. Tersine, basının, promosyonla, haber alma hürriyetini zedelediği bir gerçektir; yani, 80 bin liraya, 70 bin liraya satılan bir gazetenin, gün geçtikçe tirajı düşmekte olduğuna göre, burada, vatandaşın, toplumun haber alma hürriyeti, bu fiyatlar tahtında engellenmekte; ama, 10 ilâ 15 bin, hatta bazen 5 bin liraya satılan gazetelerin de tirajının her geçen gün yükselmekte olması, burada, gerçekten, Anayasanın öngördüğü haber alma hürriyetini vatandaşa en kısa yoldan, en seri halde iletilmesini sağlamaktadır.

Kanun bir kere daha önünüze gelmiştir. Burada, gerçekler, Türkiye'de ticarî amaçlı promosyon yapmak suretiyle haber alma hürriyetinin bir ölçüde kısıtlandığı noktasından hareket edildiği takdirde, bunun, süratle ve dünyada ne yapılıyorsa, dünyada ne varsa o şekilde uygulamanın getirilmesinin bir zaruret olduğunu önünüze getirmiş bulunmaktadır.

Nitekim, son günlerde, bir ticarî büyük firma, gazetelerin promosyonda, özellikle dışarıdan getirdikleri bazı mallar için bayağı bir haykırma içerisindedir. Türkiye'nin ciddî, büyük bir firması, burada, bir haksız rekabetin olduğunu ileri sürmektedir ve şöyle demektedir: “Dışarıdan büyük ölçüde getirilerek halka dağıtılan bu emtia karşısında, bu mal karşısında biz haksız rekabete muhatap olarak kendi mallarımızı, Türk malını satmakta güçlük çekmekteyiz.” Demek ki, ortada, bir de haksız rekabetin gerçek kuralları vardır. Bunun da ortadan kaldırılması gerekmektedir. İşte, kanun, bir noktada, bu önemli unsuru Türkiye'nin gündemine getirmiş ve böylece de, haksız rekabeti bir ölçüde engellemiş olacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güven.

Gruplar adına başka söz talebi var mı? Yok.

Şahsı adına, Sayın Muhammet Polat; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın Polat, süreniz 5 dakikadır.

MUHAMMET POLAT (Aydın) - Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; görüşülmekte olan Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 2 nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; basında promosyon konusuna bir düzenleme getirilmesinin gereğine ve yararına inanıyoruz. Ancak “iktidar partilerinin zorlaması ve ısrarıyla, komisyondan tekrar geçirilen bu yasanın, ülkeye ve basına yararından daha çok zararlar verdiği, hükümler içerdiği görüşündeyiz” fikrine, kanaatine katılmak mümkün değil. Bu maddenin varlığı bile, bu kanuna aykırı bir şekilde, kültür hizmetlerinin dışında promosyon vermeye devam edenler, özellikle de promosyon vaatlerini yerine getirmeyenler için çok önemli bir caydırıcı özelliktir; buzdolabı, çamaşır makinesi, bilgisayar, tabak çanak vaat eden birkısım medya için önemli bir caydırıcı niteliktir. Rakamın fazlalığı caydırıcılıktan ibarettir. Burada temel espiri, tüketiciyi korumaktır. Suç varsa, muhakkak ki karşısında ceza da olacaktır.

Bazı arkadaşlar, haberle, haber özgürlüğü ile çanak çömleği, maalesef birbirine karıştırmaktadırlar. İktidara mensup arkadaşlar, basının, aslî görevinde layık olduğu şerefli yerini alması için mücadele ederken, maalesef, muhalefete mensup milletvekili arkadaşlarımız da, ille, basın, tabak tencere satsın gibi, bir fikir, bir kanaat içerisindedirler. Biz diyoruz ki, basın, gerçekten, layık olduğu yere çıksın; ama, diğer arkadaşlarımız, bunun aksini ifade etmektedirler.

Değerli arkadaşlar, bu kanun, ülkemize ve basına zarar değil, aksine yarar sağlayacaktır; promosyondan sonra basına olan güvensizlik ortadan kalkacaktır; sayıları 3 milyon 600 bini aşan esnafımıza bir ferahlık, rahatlık getirecektir; Anadolu basınına kalite getirecektir. Bu yüzden, bu kanunun, bu şekilde geçmesi taraftarıyız. Bu düşüncelerimi anlattıktan sonra hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Sayın Sıtkı Cengil_

SITKI CENGİL (Adana) - Vazgeçtim.

BAŞKAN - Vazgeçtiniz.

Sayın Mehmet Aykaç; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın Aykaç, süreniz 5 dakikadır.

MEHMET AYKAÇ (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken, yarın idrak edeceğimiz Ramazan ayının ülkemize, milletimize, İslam âlemine ve insanlığa hayırlar getirmesini dileyerek hepinize saygılar sunuyorum.

Bilindiği gibi, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2 nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Söz hakkını bana devreden değerli arkadaşım Sıtkı Cengil'e de teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri; biz, burada tüketicinin korunmasını konuşuyoruz. Kimden koruyoruz tüketiciyi; maalesef, basın ve yayının bazı haksız davranış ve tutumlarından. Nasıl oluyor bu; basın ve yayın organlarının kalitesiz promosyon ürünleri vermesi yahut birtakım taahhütlerini yerine getirmemesiyle ilgili bir değişiklik yapılarak.

Basın ve yayın, demokrasinin vazgeçilmez unsurudur, bir gereğidir. Tabiî ki, gönül ister ki basın ve yayınımız, çağdaş ülkelerde olduğu gibi kurallara uygun şekilde yayın yapsın, insanımıza hizmet etsin, biz de -hepimiz- destekleyelim. İşte, bu kanunun amacı buna yöneliktir.

Hayırlı olmasını diliyor; hepinize saygılar sunuyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aykaç.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili 5 adet değişiklik önergesi vardır. Madde, tek fıkra olduğu için geliş sırasına göre ilk 4'ünü okutup, işleme koyacağım.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

133 sıra sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle 4077 sayılı Kanunun 25 inci maddesine eklenen beşinci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini saygıyla arz ve teklif ederiz.

Hikmet Sami Türk Necdet Tekin Hilmi Develi

Trabzon Kırklareli Denizli

Ahmet Tan Sema Pişkinsüt Yalçın Gürtan

İstanbul Aydın Samsun

İhsan Çabuk Emin Karaa Ali Günay

Ordu Kütahya Hatay

Ziya Aktaş

İstanbul

“11 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına aykırı hareket edenler hakkında 250 milyon lira para cezası uygulanır. Aykırılık ülke düzeyinde yayımlanan bir süreli yayınla gerçekleşmişse cezanın 10 katı uygulanır. Bakanlık, ayrıca süreli yayın kuruluşundan kampanyanın ve kampanyaya ilişkin her türlü reklam ve ilanın durdurulmasını ister. Bu isteğe rağmen aykırılığının devamı halinde reklam ve ilanı durdurma zorunluluğunun doğduğu tarihten itibaren her sayı için 300 milyon lira para cezası uygulanır ve Bakanlık kampanyanın ve kampanyaya ilişkin her türlü reklam ve ilanın durdurulması talebiyle tüketici mahkemesine başvurur.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

133 sıra sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle 4077 sayılı Kanunun 25 inci maddesine eklenen beşinci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini saygıyla arz ve teklif ederiz.

“11 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına aykırı hareket edenler hakkında 250 milyon lira para cezası uygulanır. Bu konudaki karar, Bakanlık, Basın Konseyi, Gazeteciler Cemiyeti, Gazeteciler Sendikası, Barolar Birliği ve tüketici dernekleri temsilcilerinden oluşan bir kurulca oy çokluğuyla verilir.”

Hilmi Develi Cafer Tufan Yazıcıoğlu Bekir Yurdagül

Denizli Bartın Kocaeli

Fikret Ünlü Bülent Tanla Yüksel Aksu

Karaman İstanbul Bursa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanlığına

4159 kanun numaralı (sıra sayısı 133) Tüketiciyi Koruma Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesiyle 4077 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen beşinci fıkrada yer alan ve Bakanlığa ceza verme yetkisi veren hükümdeki “Bakanlık” sözcüğü yerine “tüketici mahkemesi” deyiminin konulmasını öneririz.

Saygılarımızla.

Atilâ Sav Yusuf Öztop Nihat Matkap

Hatay Antalya Hatay

Zeki Çakıroğlu Altan Öymen Celal Topkan

Muğla İstanbul Adıyaman

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 4159 sayılı Yasanın 2 nci maddesinin “20 katı uygulanır” cümlesinden sonra gelen “Bakanlık” kelimesinin “kurulca” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ali Rıza Bodur Mustafa Kul Mahmut Işık

İzmir Erzincan Sıvas

Yılmaz Ateş Ayhan Fırat

Ankara Malatya

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi, önergeleri aykırılık derecesine göre okutup işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

133 sıra sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle 4077 sayılı Kanunun 25 inci maddesine eklenen beşinci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini saygıyla arz ve teklif ederiz.

Hilmi Develi (Denizli)

ve arkadaşları

“11 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına aykırı hareket edenler hakkında 250 milyon lira para cezası uygulanır. Bu konuda, Bakanlık, Basın Konseyi, gazeteciler cemiyeti, gazeteciler sendikası, Barolar Birliği ve tüketici dernekleri temsilcilerinden oluşan bir kurulca oy çokluğuyla karar verilir.”

OYA ARASLI (İçel) - Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bir dakika, henüz oylamadım Sayın Araslı.

Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Muğla) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önerge sahipleri; Komisyon ve Hükümet önergeye katılmadı...

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Gerekçesi okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu maddedeki para cezaları Bakanlık tarafından verildiği için siyasal etkilere açıktır. Ayrıca, öngörülen para cezaları çok ağırdır. Önergemiz, bu cezaların tarafsız bir kurulca verilmesine ve ceza miktarının azaltılmasına yöneliktir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi, önergeyi...

OYA ARASLI (İçel) - Karar yetersayısının aranmasını rica ediyoruz.

BAŞKAN - ...oylarınıza sunacağım; karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur. (RP sıralarından gürültüler)

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) - İtiraz ediyoruz Sayın Başkan... Yeniden sayın...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sayanlar, İktidar Partileri mensubu iki Kâtip Üyemiz...

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.55

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.05

BAŞKAN: Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER: Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş), Kadir BOZKURT (Sinop)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3. - Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 31.7.1996 Tarihli ve 4159 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/496, 3/444) (S. Sayısı : 133) (Devam)

BAŞKAN Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz. -

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Birinci önergeyi oylayacağım, karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...

NECMİ HOŞVER (Bolu) - Tamam, tamamdır Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hoşver, benim veya sizin “tamam” demeniz yeterli değil, görevli arkadaşların “tamam” demesi gerekli.

Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

133 sıra sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile 4077 sayılı Kanunun 25 inci maddesine eklenen beşinci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini saygıyla arz ve teklif ederiz.

Hikmet Sami Türk (Trabzon)

ve arkadaşları

“11 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına aykırı hareket edenler hakkında 250 milyon lira para cezası uygulanır. Aykırılık, ülke düzeyinde yayımlanan bir süreli yayınla gerçekleştirilmişse cezanın 10 katı uygulanır. Bakanlık, ayrıca süreli yayın kuruluşlarından kampanyanın ve kampayaya ilişkin her türlü reklam ve ilanın durdurulmasını ister. Bu isteğe rağmen, aykırılığın devamı halinde, reklam ve ilanı durdurma zurunluluğunun doğduğu tarihten itibaren, her sayı için 300 milyon lira para cezası uygulanır ve Bakanlık, kampanyanın ve kampanyaya ilişkin her türlü reklam ve ilanın durdurulması talebiyle tüketici mahkemesine başvurur.”

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Muğla) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet önergeye katılmadılar.

Önerge sahibi olarak konuşacak mısınız, yoksa gerekçeyi mi okutalım?

HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) - Konuşmak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Sami Türk. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Türk, süreniz 5 dakikadır.

HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değişiklik önergesi verdiğimiz madde, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 25 inci maddesine beşinci fıkra olarak eklenmek istenen bir düzenlemeyle ilgilidir. Önergemizi açıklayabilmek için, kanunda yer alan düzenlemeyi kısaca özetlemek istiyorum.

Bildiğiniz gibi, kanunda, bu kanunla getirilen düzenlemeye aykırı hareket edenler hakkında 500 milyon lira idarî para cezası öngörülmüştür; ancak, aykırılık, ülke düzeyinde yayın yapan bir süreli yayınla gerçekleşmişse, bu cezanın yirmi katı uygulanacaktır; yani, cezanın miktarı 10 milyar liraya yükselmektedir. Bu cezayla birlikte, Bakanlık, ilgili yayın kuruluşundan, kampanyanın ve kampanyayla ilgili her türlü reklam ve ilanın durdurulmasını isteyecektir. Bu isteğe rağmen aykırılık devam ettiği takdirde her sayı için, yani, günlük gazeteler bakımından, her gün için 1 milyar lira para cezası uygulanması öngörülmüştür.

Tabiî, bununla bitmiyor; çünkü, bu madde, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 25 inci maddesine dördüncü fıkra olarak eklenmektedir. Aynı maddede, şimdi beşinci fıkra durumundaki düzenlemede, önceki fıkralarda belirtilen para cezalarının, suçun, aynı yıl içerisinde tekerrürü durumunda iki misli olarak uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu demektir ki, buradaki 10 milyar liralık ceza, tekerrür durumunda 20 milyar lira olacaktır.

Ayrıca, para cezalarının, her yılbaşında, Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesi hükümleri uyarınca artırılacağı da öngörülmüştür. Şimdi, Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine baktığınız zaman, orada, üçüncü fıkrada yer alan düzenleme gereğince, 1997 malî yılı bütçesinde yer alan devlet memurları aylıkları katsayısında ilerideki yıllarda meydana gelecek her 75 puanın bir birim sayılacağı ve bu birim sayısına göre kanundaki para cezalarının artırılacağı anlaşılır. Bu durumda, eğer, madde, tasarıdaki şekliyle kabul edilecek olursa, ileride süreli yayın kuruluşlarının astronomik idarî para cezaları ödemeleri söz konusu olabilecektir.

Konunun bir başka yönü daha var; bu idarî para cezalarına karşı, idare mahkemesi nezdinde itiraz etme olanağı var; ancak, bu itiraz, yürütmeyi durdurmamaktadır. Üstelik, idare mahkemesince verilecek olan karar da kesindir, buna karşı herhangi bir hukuk yolu öngörülmemiştir. Bu, öngörülen sistemin, öngörülen bu kadar yüksek para cezalarının sakıncasını anlatmak için yeterlidir. Aslında, bu kadar yüksek para cezalarının, Sayın Cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçesinde de ifade edildiği gibi, mahkemece verilmesi uygun olurdu; ancak, biz, şimdi üzerinde konuştuğum önergeyi verirken, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanundaki sistemin, idarî para cezaları sistemi olduğunu düşünerek, bu sistemi, hiç olmazsa, getirilen düzenleme bakımından, biraz daha makul bir düzeye indirecek bir hüküm önerdik. Bizim önergemize göre, tasarıdaki miktarlardan 500 milyon lira, 250 milyon liraya ve 20 kat para cezası ise, 10 kata indirilmektedir; yani, yarı yarıya bir indirim söz konusudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Türk, süreniz dolmuştur, lütfen sözünüzü tamamlayın.

HİKMET SAMİ TÜRK (Devamla) - Ayrıca, her sayı için öngörülen 1 milyar liralık para cezası da, 300 milyon liraya indirilmektedir.

Yüce Meclisin, bu makul ve dengeli önergeyi kabul edeceği inancıyla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Türk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi, aykırılık derecesine göre, 3 üncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanlığına

4159 Kanun numaralı (sıra sayısı 133) Tüketiciyi Koruma Kanununun Bazı Maddelerinin Değeştirilmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesiyle 4077 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen beşinci fıkrada yer alan ve Bakanlığa ceza verme yetkisi verilen hükümdeki “Bakanlık” sözcükleri yerine “tüketici mahkemesi” deyiminin konulmasını öneririz.

Saygılarımla.

Atilâ Sav (Hatay)

ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Muğla) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önergeye, Komisyon ve Hükümet katılmamıştır.

Sayın Sav?..

ATİLÂ SAV (Hatay) - Konuşmak istiyorum efendim.

BAŞKAN - Konuşmak istiyorsunuz; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Sav, süreniz 5 dakikadır.

ATİLÂ SAV (Hatay) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4159 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun bu maddesi, Cumhurbaşkanlığınca, Kanunun bir kez daha müzakere edilmesi için, geriye gönderilmesine yol açan hükümlerinden birisidir; çünkü, bu maddede, basına son derece ağır para cezaları verilmesi öngörülmektedir. Bu para cezalarının toplam tutarı 40 milyar liraya kadar ulaşmaktadır. Bu meblağ, bir basın kuruluşunun ezilmesine, yok edilmesine ya da baskı altına alınmasına yol açabilecek önemde ve büyüklüktedir.

Cumhurbaşkanının, Yasanın, Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle geri gönderdiği bu maddesiyle ilgili Anayasaya aykırılık görüşü şu üç esasa dayanıyor:

Birincisi, Türk ceza mevzuatında bile, bu kadar büyük para cezası bulunmamaktadır; yani, aslında, idarî nitelikte olan bu para cezası, ceza hükmü niteliğindedir ve bu niteliği taşıyan bir para cezasının idarî bir makam, hatta, siyasî bir makam tarafından uygulanması, Anayasamızın 9 uncu maddesine aykırı düşmektedir.

İkincisi, bu hükmün, ceza mevzuatımıza ve ceza siyasetine aykırı olmasıdır; çünkü, cezalar, taşınabilir ve hükmedilebilir nitelikte olmalıdır. Suç ile ceza arasındaki bağlantı, doğru ve iyi kurulmalıdır ve cezanın amacı, caydırıcı olmalı; yok edici, ezici, mahvedici olmamalıdır.

Bu haliyle, yalnız, Anayasanın, yargı ve yürütme arasındaki erklerin ayrılığı ilkesini düzenleyen 9 uncu maddesine değil, basın hürriyetini düzenleyen 28 inci maddesine değil, teşebbüs hürriyetinden söz eden 48 inci maddesine de aykırı bulunmaktadır. Bu nedenle, bu maddenin değiştirilmesi gerekmektedir.

Bizim değişiklik önerimiz, Bakanlığa verilmiş olan bu yetkinin, tüketici mahkemelerine verilmesidir ve bu, aslında, hiç de yadırganacak bir şey değildir; çünkü, kanunun umumî sistemi içerisinde, kanunun sistematiği içerisinde her türlü cezayı vermek, tüketici mahkemelerinin yetki ve görev alanına terk edilmiştir. Niçin bu maddede, özel olarak Bakanlık yetkilendiriliyor? Bunu, anlamak ve kanunun sistemi içerisinde izah edebilmek, açıklayabilmek olanağı yoktur. Bu nedenle, biz, önerimizde diyoruz ki, Bakanlığa tanınmış olan bu yetkinin, doğrudan doğruya tüketici mahkemelerine verilmesi doğru olur. Bu suretle, yargıya ait bir yetki, bir siyasî makam tarafından değil, bir yargı organı tarafından uygulanmış olur. Kaldı ki, bugünkü uygulaması ve düzenlemesiyle, bu Kanun, aynı zamanda, siyasî makama, hem savcı hem de hâkim yetkisi vermektedir. Oysa, bilindiği üzere, yargıda, davayı hazırlayan, iddiayı düzenleyen makam savcılıktır; ama, yargıyı, nihaî hükmü verecek olan bağımsız mahkemelerdir. Burada ise, bağımsız mahkemenin görevinin, siyasî bir makam olan Bakanlığa verilmiş olması son derece sakıncalıdır.

Basın hürriyetine ve biraz önce de arz ettiğim gibi, girişim özgürlüğüne ve erklerin ayrılığı ilkesine aykırı olan bu düzenlemenin, Yüce Meclis tarafından önlenmesi, bizim önergemizin kabulüyle mümkündür.

Bu nedenle, önergemizin kabulünü arz ve teklif ediyoruz.

Saygılar sunuyorum. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sav.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Aykırılık derecesine göre dördüncü ve fıkra üzerindeki son önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 4159 sayılı Yasanın 2 nci maddesinin “20 katı uygulanır” cümlesinden sonra gelen “Bakanlık” kelimesinin “kurulca” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ali Rıza Bodur (İzmir)

ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Muğla) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet önergeye katılmadılar.

Önerge sahipleri?..

YILMAZ ATEŞ (Ankara) - Gerekçenin okunmasını istiyoruz.

Gerekçe:

Anayasanın 28 ve 9 uncu maddesi ile 4077 sayılı Yasaya aykırılığın ortadan kaldırılması amacıyla yeniden düzenlenen 3 üncü maddeyle uyum sağlanmış olacaktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi, 2 nci maddeyi oylarınıza sunacağım...

III. - YOKLAMA

(DSP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Yoklama yapılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Yoklama isteminde bulunan sayın milletvekillerinin isimlerini tespit edeceğim. (RP sıralarından gürültüler)

Sayın milletvekilleri, itirazınızla, sayın milletvekillerinin yoklama isteme hakkını önleyemezsiniz. Onun için, lütfen sessiz olun, isimleri tespit edelim.

Sayın Hüsamettin Özkan, Sayın Hikmet Uluğbay, Sayın Turan Bilge, Sayın Hikmet Sami Türk, Sayın Emin Karaa, Sayın Necdet Tekin, Sayın Mehmet Büyükyılmaz, Sayın Mustafa Güven Karahan, Sayın Ziya Aktaş, Sayın Nami Çağan, Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu, Sayın Aydın Tümen, Sayın Cihan Yazar, Sayın Ali Günay, Sayın Hasan Gülay, Sayın Mehmet Aydın, Sayın Fevzi Aytekin, Sayın Teoman Akgür, Sayın Fikret Ünlü, Sayın Bekir Yurdagül.

Sayın grup başkanvekilleri, bir yoklama 35-40 dakika kadar sürüyor...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sürsün efendim; yoklamayı yapalım.

BAŞKAN - Yalnız, saat 19.00'da, yoklama bitmezse, orada kesmek zorunda kalırım.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Olsun efendim...

BAŞKAN - Yoklamaya başlıyoruz.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3. - Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 31.7.1996 Tarihli ve 4159 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/496, 3/444) (S. Sayısı : 133) (Devam)

BAŞKAN - Görüşmelere devam ediyoruz.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - 4077 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

b) Üçüncü ve beşinci fıkralarında gösterilen cezalar Bakanlık tarafından,

BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Yılmaz Ateş konuşacaktır.

Sayın milletvekilleri, grup konuşma süresi kadar çalışma zamanımız var. Sayın sözcü, sözünü tamamlayamazsa, sözünü tamamlayana kadar çalışma süremizin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Yılmaz Ateş. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YILMAZ ATEŞ (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bundan bir yıl önce, 9 Ocak günü, bir gazeteci arkadaşımız, bir olayı izlerken gözaltına alınmış ve maalesef, o karakoldan cesedi çıkmıştır. (Gürültüler)

Sayın Başkan, bu arkadaşlar dinlemeyecekler galiba!..

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, isteyen sayın milletvekili salonu terk edebilir; ama, lütfen, salonu müzakere ortamına dönüştürmeyelim. Sayın hatibin konuşmasını insicamlı olarak dinleyelim.

YILMAZ ATEŞ (Devamla) - Aradan bir yılı aşkın bir süre geçti; büyük uğraşlar sonunda, Meclisimizin de gayretleri ve dikkatleri sonunda, katil zanlıları tespit edilip, mahkemeye sevk edildiler. 15 Temmuzdan bu yana; yani, yaklaşık yedi aydan bu yana, halen, bu zanlılar, bir mahkeme karşısına dahi çıkarılamadılar.

Bu konuda, yargının işini de zorlaştıran Hükümetimiz, İktidar, bu konuda herhangi bir uğraş göstermezken, alelacele, Sayın Cumhurbaşkanının da uyarılarını dikkate almadan, tekrar bu Promosyon Yasasını buraya getirip, görüşülmesini istiyorlar; biz de hayretle izliyoruz.

Sayın Bakanı çok ciddî bir devlet adamı olarak görüyoruz biz. Geçen birleşimdeki görüşmeler sırasında -tutanaktan okuyorum- aynen şu ifadeyi kullanmışlardır: “Burada, Anayasaya aykırı olduğunu iddia eden arkadaşlarımın, kulislerde 'ne yapalım, işte, belli gazeteler bizi çok sıkıştırdı, bunu böyle söyledik' dediklerini duydum” Şimdi, bu ifade, ciddî bir devlet adamına yakışır bir ifade değildir.

Ben, basının çeşitli kademelerinde görev yaptım, sorumluluk aldım, bu Promosyon Yasasının da, öteden beri, Türkiye'deki basını tehdit eden, basın özgürlüğünü tehdit eden tekelleşmeyi önlemeye yönelik bir içerikten yoksun olduğunu ve bununla promosyonu önleyemeyeceğini, tam tersine, yürütmenin bir mensubu olan bir bakana, bir padişahta dahi bulunmayan yetkiler verdiğini hep dile getirdim. Bu, benim inancım; bu, benim özgür düşüncem. Ben, bunu savunurken, hiçbir gazete patronundan veya hiçbir kesimden böyle bir istekle de karşılaşmadım.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Belki de!..

YILMAZ ATEŞ (Devamla) - Yalnız, böyle, inançları doğrultusunda bu düşünceyi savunanları, sizin, yürütmenin bir mensubunu, padişah yetkisiyle donatma hevesinize karşı çıkanları da, çamur atarak susturmaya kalkmayın, susturamazsınız.

Bir deyim vardır “çamur at, izi kalsın” İnsanları yıldırmak için, gözünü korkutmak için karanlığa kurşun sıkanlara, deyimimizle “müfteri” derler. Ben, Sayın Bakana “müfteri” demek istemiyorum, koskocaman Türkiye Cumhuriyetinin bir Sayın Bakanı bu konuma elbette ki, düşmez; ama, düşmemesinin de bir tek yolu var. Sayın Bakan, geçen birleşimde tutanaklara geçen o ifadesini burada getirip isimlendirmek durumundadır; aksi takdirde, Sayın Bakana yakışmayan bir durumla karşı karşıya kalacaktır.

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Çok mu acıttı?!.

YILMAZ ATEŞ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, maddeye gelince: Bu maddenin...

NECMETTİN DEDE (Muş) - Politika yapma... Anlayalım hizmetini.

YILMAZ ATEŞ (Devamla) - Politika yapmayacaksınız da sizin burada işiniz ne?

NECMETTİN DEDE (Muş) - Ben, politakacıyım; ama, esas mevzuya gelin.

YILMAZ ATEŞ (Devamla) - Hayır... Sizin burada işiniz ne? Hangi sözüm mevzuun dışında?

BAŞKAN - Sayın Ateş, lütfen, Genel Kurula hitap edin.

Sayın Dede, lütfen, bu çalışmayı sakin biçimde tamamlayalım.

YILMAZ ATEŞ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu yasa tasarısı için, ağustos ayında, Türkiye Büyük Millet Meclisini alelacele olağanüstü toplantıya çağırdığınız zaman da dile getirdik; bu mantık, demokratik rejimlerde eşine rastlanmayan bir mantıktır. Bunun, hukuka aykırı olduğunu, çağdaş demokrasilerde hukuk mantığında yerinin olmadığını söyledik; ama, maalesef, size dinletemedik.

Bakın, Sayın Cumhurbaşkanının veto gerekçesinden, maddeyle ilgili bölümü bir kez daha, aynen, takdirlerinize sunuyorum, Sayın Cumhurbaşkanı veto gerekçelerinde aynen şu ifadeyi kullanmışlardır: “Kaldı ki, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre iddia makamı ile karar makamı ayrı ayrı kişilerce yürütülmektedir. Davayı açan ve suçlayan cumhuriyet savcısı olduğu halde, kararlar, bağımsız mahkemelerde hâkimlerce verilmektedir. Getirilen düzenlemede ise, cezayı belirleyecek olanla, uygulayan, hem savcı hem hâkim konumuna getirilmiş, yargı dışında bir kişi olmaktadır.”

Eğer, Refahyol İktidarı, promosyonu gerçekten önlemeye niyetliyse, öyle bir düşüncesi varsa, tüketici mahkemelerini kurar ve orada dava görüşülür; ama, bütün bunları reddederek, yürütmenin bir mensubu olan bir bakanı hem savcı hem hâkim konumuna düşürmek, o bakana da, o yürütmeye de yapılabilecek en büyük haksızlıktır.

Onun ötesinde bir tehlike daha var: Bu yasa bu şekliyle yasalaştığı takdirde, ister istemez, o sayın bakanı da -bugün Sayın Erez'dir, Sayın Erez hakkında böyle bir iddiamız yok; ama, yarın konumlar değişebilir- hem savcı hem hâkim yapmaktan öteye, bir de tetikçi yapacaktır. Hangi yayın organının yayınını beğenmiyorsa, hangi yayın organı yürütmeye, hükümete, iktidara bir eleştiri getirdiyse, orada bir bakacağız ki, yürütmenin bir mensubu, cezayı kesmiş, uygun görmüş, uygulamış ve bir de onu infaz etme yoluna gidiyor...

O nedenle, yanlıştan dönmek de büyük bir erdemliliktir. Bu yasanın, Sayın Cumhurbaşkanının da belirttiği gibi, hukukta yeri yoktur, Anayasamıza açıkça aykırıdır. Açıkça Anayasaya bu kadar aykırı olan bir yasada ısrar etmenizi anlayamıyoruz. Gelin, yol yakınken bu hatanızdan vazgeçiniz. Çok samimiyseniz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bizim o konuda hazırladığımız önergeler var; bu önergeler doğrultusunda bu maddeyi de düzeltme yoluna gidelim.

Aksi takdirde, hep rahatsız oluyorsunuz. Bunu sürekli söyledik. Bugün yapıyorsunuz; ama, İktidarın yasadışı, hukukdışı uygulamaları diye, ertesi gün medyada gördüğünüz zaman, bir gün önce yaptığınızı unutuyorsunuz; suçu yaparken suç olmuyor, yaparken utanılmıyor; ama, gazeteler yazdığı zaman utanmaya kalkıyorsunuz. (RP sıralarından gürültüler)

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) - Kimse utanmıyor burada; ne utanması?!.

YILMAZ ATEŞ (Devamla) - Utanıyorsunuz... Utanmasanız; eğer samimi iseniz bu konuda, basına kızmaya hakınız olmaz. Sizin yaptığınız, basın özgürlüğü değil; sizin yaptığınız, promosyonu önleme değil; sizin yaptığınız, yaptıklarınızın çok kişiye yayılmasını önlemektir.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) - Sen, aklının ermediği şeyleri bırak da, Grubuna hitap et.

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sen kendin utan, kendin!..

YILMAZ ATEŞ (Devamla) - Sayın Bakan, siz niye rahatsız oluyorsunuz?.. Yarası olan gocunur.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) - Terbiyeli konuşmuyorsun da onun için...

YILMAZ ATEŞ (Devamla) - Ben, terbiyeyi sizden öğrenecek değilim. (RP sıralarından gürültüler)

Siz niye rahatsız oluyorsunuz?.. Siz, niye üzerinize alınıyorsunuz?

BAŞKAN - Sayın Ateş... Sayın Ateş...

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) - Niye rahatsız oluyoruz... Utan!.. Utan!... Terbiyeli konuşmuyorsun.

YILMAZ ATEŞ (Devamla) - Ben, terbiyeyi, hele Refah Partisinden hiç öğrenecek değilim.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) - Birisine “utanmaz” demek terbiyesizlik değil mi?

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Kendin utan kendin... Terbiyeli konuş...

BAŞKAN - Sayın Asiltürk, Sayın Oğuz, lütfen... Sayın Ateş, lütfen susar mısınız...

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Terbiyeli konuş...

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) - Adam gibi konuşsun...

BAŞKAN - Sayın Ateş, konuşma süreniz bitmiştir, lütfen sözünüzü tamamlayın.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) - Hepimiz dinledik; sen hakaret ediyorsun, hakaret edemezsin.

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Terbiyeli konuş... Kendin utan!..

YILMAZ ATEŞ (Devamla) - Neresi hakaret bunların?..

BAŞKAN - Sayın Ateş, lütfen sözünüzü tamamlayın.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) - “Utanmıyorlar” diyorsun; ayıptır yahu!.. Her şeyin bir usulü var; ayıptır!..

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, bu kürsüye yakışır mı bu söz?!.

BAŞKAN - Sayın Asiltürk... Sayın Kapusuz... Lütfen...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan, siz de, hatibin konuşmalarına dikkat edin o zaman; Parlamentoyu nasıl itham ettiğine dikkat edin.

YILMAZ ATEŞ (Devamla) - Sayın Başkan, böyle bir yöntem var mı?

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Var...

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) - Hakaret etme yöntemi var mı?

YILMAZ ATEŞ (Devamla) - Ben kimseye hakaret etmedim. (RP ve DYP sıralarından gürültüler)

ERTUĞRUL ERYILMAZ (Sakarya) - Sen ne konuşuyorsun?.. Bakanı tetikçi yaptın be!..

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sayın hatibin ne dediğini bile dinlemeden lütfen müdahale etmeyin.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Biz, dinliyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Ateş, lütfen, sözünüzü tamamlayın. (RP sıralarından “sözünü geri alsın” sesleri)

Hangi sözünü geri alacak sayın milletvekilleri?.. (RP sıralarından gürültüler)

Sayın Ateş, lütfen, sözünüzü tamamlar mısınız.

YILMAZ ATEŞ (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu maddeye yönelik önergelerimiz vardır, bunu değerlendirmenizi diliyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar, RP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ateş.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik hakkında verilen (11/6) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı konusundaki görüşmeleri ve Uğur Mumcu cinayetinin açıklığa kavuşturulması amacıyla verilmiş olan (10/86) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesini yapmak için, 14 Ocak 1997 Salı günü saat 13.30'da toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.06


VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, orman köylerine kredi verilip verilmeyeceğine ve orman yangınlarına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı'nın yazılı cevabı (7/1783)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Orman Bakanı Sayın M. Halit Dağlı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı ile arz ederim. 16.12.1996

Osman Hazer

Afyon

1. Orman köyleri zor durumda ve geçimlerini zor temin etmektedir. Orman köylerimize 1997 yılında kredi verilmesi konusunda bir çalışmanız var mı?

2. Orman yangınları son yıllarda artış göstermektedir. Son on yıl dikkate alındığında yanan orman alanlarının miktarı nedir? Yangınların önlenmesi konusunda eğitici çalışmalarınız var mı? Yanan ormanların yenilenmesi konusundaki çalışmalarınız ne aşamadadır?

T.C.

Orman Bakanlığı

Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Koordinasyon ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı

Sayı : KM.1.SOR./21-80 9.1.1997

Konu : Sn. Osman Hazer'in yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 28.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.010.00.02-7/1783-4686/12986 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Afyon Milletvekili Sayın Osman Hazer'in “Orman köylerine kredi verilip verilmeyeceğine ve orman yangınlarına ilişkin yazılı soru önergesi” Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabı yazımız ilişikte gönderilmiştir.

Arz ederim.

M. Halit Dağlı

Orman Bakanı

Afyon Milletvekili Sayın Osman Hazer'in 7/1783 Esas No.'lu “Orman Köylerine Kredi Verilip Verilmeyeceğine ve Orman Yangınlarına İlişkin Yazılı Soru Önergesi” Hakkında

Orman Bakanlığının cevabı

1. 1744 sayılı Kanunla oluşturulan Orman Köylülerini Kalkındırma Fonu ile orman köylülerine ekonomik ve sosyal amaçlı krediler kullandırılarak hem üretime katılmaları hemde millî servetlerimizin başında gelen ormanlar üzerindeki olumsuz baskılarının azaltılması hedeflenmiştir.

Bu meyanda bugüne kadar yapılageldiği gibi 1997 yılında da bütçe imkânları çerçevesinde orman köylüsüne kredi verilmeye devam edilecektir.

2. Son on yılda yanan orman alanları miktarı toplamı 127 125 hektardır.

Yangınların önlenmesi konusunda her yıl Bölge Müdürlüklerimizde eğitici çalışmalar yoğun bir şekilde sürdürülmektedir.

Yanan ormanların yenilenmesi konusunda çok hassasiyet gösterilmekte olup, yanan alanlar ilk ağaçlandırma mevsiminde ağaçlandırılmaktadır.

2. - Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin, Burdur İlindeki ağaçlandırma faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı'nın yazılı cevabı (7/1809)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Orman Bakanı tarafından yazılı cevaplandırılması için delaletinizi arz ederim.

Dr. Yusuf Ekinci

Burdur

1. Burdur İlindeki ağaçlandırma faaliyetlerine hız verecek misiniz?

2. Burdur Merkez İlçenin etrafında bulunan ve çam ağacı yetiştirilemeyen çıplak tepelerde araziye uygun yeni tür ağaçların yetiştirilmesi hususunda yaptırdığınız araştırma var mıdır? Şayet yoksa bu konuda bir araştırma yaptırmayı düşünüyor musunuz?

3. Anadolunun aynı durumda olan diğer yörelerinde de benzer çalışmalar yapmayı düşünüyor musunuz?

4. Orman köylüsü ile Orman İdaresi arasındaki ihtilafların giderilmesi için bir çalışmanız var mıdır? Bu ihtilafları kısa sürede gidermeyi düşünüyor musunuz?

T.C.

Orman Bakanlığı

Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Koordinasyon ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı

Sayı : KM.1.SOR./19-79 9.1.1997

Konu : Sn. Yusuf Ekinci'nin yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 26.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.010.00.02-7/1809-4732/13124 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Burdur Milletvekili Sayın Yusuf Ekinci'nin “Burdur İlindeki Ağaçlandırma Faaliyetlerine İlişkin Yazılı Soru Önergesi” Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabî yazımız ilişikte sunulmuştur.

Arz ederim.

M. Halit Dağlı

Orman Bakanı

Burdur Milletvekili Sayın Yusuf Ekinci'nin 7/1809 Esas No.'lu “Burdur İlindeki Ağaçlandırma Faaliyetlerine İlişkin Yazılı Soru Önergesi” Hakkında Orman Bakanlığının cevabı

1. Burdur; gerek ormancılık gerekse çevre koruma, ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmalarımız yönünden yurdumuun en önemli illerinden birisidir. Bu sebeple, ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmalarımızda Burdur iline özel önem verilmektedir. Türkiye genelindeki yıllık ağaçlandırma programları, bilindiği gibi bütçe imkânları doğrultusunda verilmektedir. Programlar illerin potansiyel ağaçlandırma durumları ile o ildeki kuruluş, araç, gereç ve personel imkânları da gözönünde bulundurularak dengeli bir şekilde belirlenmektedir.

Bu bağlamda Burdur ilimizde 1996 yılında 1073 hektar, 1997 yılında ise 1100 hektar ağaçlandırma programı verilmiş bulunulmaktadır. Burdur ilindeki ağaçlandırma programları bütçe imkânları doğrultusunda sürdürülecektir.

2. Burdur merkez ilçenin etrafındaki araziler toprak yapısı yönünden çok fakir karakterlidir. Bakanlığımız 1961 yılından itibaren şehri toza boğan sel ve taşkınlara neden olan bu alanları ağaçlandırmak için büyük çaba sarfetmiş ve başarılı da olmuştur.

Ağaçlandırmada başarılı olabilmek için ilk yapılması gereken o yörede doğal olarak yetişen bitki ve ağaç türlerini kullanmaktır. Ayrıca Bakanlığımız Araştırma Kuruluşlarınca yapılan tür denemelerinden de istifade edilerek, denemelerde başarılı olmuş türler kullanılmaktadır.

Burdur ilimizde de, 1961 yılında ağaçlandırmalar ile birlikte tür denemeleri de başlatılmıştır. Bu denemelerde ilk olumlu sonuç alınan ve Burdur civarında doğal olarak bulunmayan tür servi olmuştur. Bu tür yer yer ağaçlandırmalarda kullanılmıştır.

3. Anadolunun uygun olan diğer yörelerinde de benzer çalışmalar yapılmış ve yapılmaya devam edilmektedir.

4. Orman Köylüsü ve Orman İdaresi arasındaki ihtilafın giderilmesi; sosyo ekonomik tedbirlerin alınmasına, bir başka deyişle köylünün kalkındırılmasına bağlıdır.

Bu yaklaşımdan hareketle ihtilafların en önemli sebebi, olan orman kadarstorusunun tamamlanması için azamî gayret gösterilmektedir. 1996 yılı sonu itibariyle ülke genelinde 20.2 milyon hektar orman alanının 14.8 milyon hektarında (% 73) kadastro çalışmaları tamamlanmış olup, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planına göre 2004 yılında orman kadastrosu tamamlanmış olacaktır.

Kadastro çalışmalarının tamamlanması ile orman idaresi ile orman köylüsü arasındaki önemli ihtilaf nedenlerinden biri olan mülkiyet sorunu çözüme kavuşturulacaktır. Ayrıca ihtilaf nedeni olan diğer konularda mevzuat düzenlemelerine devam edilmekte ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi için sosyal ve ekonomik tedbirler alınmaktadır.

Örneğin 1996 yılında “Gebere bitkisi” üretimine başlanmış olup 1997 yılında da üretim çalışmalarına artırılarak devam edilecektir. Burdur ilimizde yaygın olarak, verimsiz kurak topraklarda bolca bulunan bu bitki kök ve gövde yapısı ile ideal bir erozyon bitkisidir. Bunun yanında tomurcuklardından yapılan konservesi ile çok önemli ihracat değerine sahiptir. 1997 yılında yurt çapında 1 milyon adet “Gebere bitkisi” fidanı üretimi hedeflenmiş olup, özel ağaçlandırma kapsamında halkımıza kredi vermek suretiyle üretilen fidanların orman köylüsüne intikal ettirilerek yaygınlaştırılması sağlanacaktır. Böylece erozyonun önüne geçilirken köylümüze de önemli bir gelir sağlanmış olacaktır.

TUTANAĞIN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.