Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 18 YASAMA YILI : 2

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

39 uncu Birleşim

24 . 12 . 1996 Salı


İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - İngiltere'ye giden Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/623)

2. - Sudan'a gidecek olan Devlet Bakanı T. Rıza Güneri'ye, dönüşüne kadar, Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/624)

3. - İsrail Parlamento Başkanı ve Filistin Yasama Konseyi Başkanının vaki davetine TBMM Başkanının başkanlığında icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/625)

4. - Gürcistan Parlamentosu Türkiye Dostluk Grubu Başkanının vaki davetine icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/626)

5. - Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ve Naci Terzi'nin, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/119), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/118)

6. - Yozgat Milletvekili Yusuf Bacanlı ve İsmail Durak Ünlü'nün Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında 2809 Sayılı Kanunda ve 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/250) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergeleri (4/119, 4/120)

V. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ

1. - Gündemdeki sıralamanın yeniden yapılması ile 31.12.1996 Salı ve 2.1.1997 Perşembe günlerinde Genel Kurul çalışmalarının yapılmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 15 arkadaşının, Sait Halim Paşa Yalısında Meydana Gelen Yangının Nedenlerini ve Turban Genel Müdürlüğüyle İlgili Yolsuzluk İddialarını Araştırmak Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergesi ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/2) (S. Sayısı : 115)

VII. - SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. - Kastamonu Milletvekili Murat Başesgioğlu'nun, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in, Genel Başkanlarına ve Gruplarına sataşması nedeniyle konuşması

2. - İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in, şahsına, sataşması nedeniyle konuşması

VIII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, ahlak dışı yayın yapan özel TV'lerin kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün yazılı cevabı (7/1600)

2. - Bilecik Milletvekili Şerif Çim'in, Bulgaristan'dan göç edenlerin vatandaşlığa alınmaması nedenine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1627)

3. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Kayseri Belediye Başkanının bazı beyanlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1629)

4. - Adana Milletvekili İmren Aykut'un, Kayseri Belediye Başkanının bazı beyanlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1630)

5. - İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar'ın, kamuoyuna “Susurluk Kazası” olarak yansıyan olaya ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1631)

6. - Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, Devlet İstatistik Enstitüsünün Gelir Dağılım Anketine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/1636)

7. - Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül'ün, Bağ-Kur'a tabi sigortalılardan basamak yükseltme talebinde bulunanların miktarına ve Bağ-Kur'luların durumlarını iyileştirici, alınması gereken tedbirlere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in yazılı cevabı (7/1649)

8. - Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun, yapılan zamlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün yazılı cevabı (7/1659)

9. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, TEAŞ ihalesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın yazılı cevabı (7/1664)

10. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, otoyol gişelerine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın yazılı cevabı (7/1666)

11. - Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, öğretmenlik için müracaat edenlerin atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın yazılı cevabı (7/1673)

12. - Amasya Milletvekili Cemalettin Lafçı'nın, İsrail'in Lüblan'a yönelik saldırısına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in yazılı cevabı (7/1691)

13. - Hatay Milletvekili Fuat Çay'ın, Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulunun bazı kararlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1697)

14. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, emniyet müdürleri kadrolarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1704)

15. - İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın, 1978 yılında İ. Ü. Eczacılık Fakültesinde meydana gelen bombalama olayının faillerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1719)

16. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, öğrenci yurtlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet CemilTunç'un yazılı cevabı (7/1727)

17. - İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, polisle girdiği çatışma sonucunda hayatını kaybeden bir şahsa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1734)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.'te açılarak üç oturum yaptı.

Almanya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Lütfü Esengün'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un,

Kazakistan'a gidecek olan Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Işılay Saygın'ın,

Kazakistan'a gidecek olan Devlet Bakanı Nevzat Ercan'a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı M. Salim Ensarioğlu'nun,

Belçika'ya gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Nafiz Kurt'un,

Yemen'e gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Fehim Adak'ın,

Singapur'a gidecek olan Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'a, dönüşüne kadar vekillik etmesi uygun görülen Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez, 12 Aralık 1996 tarihinde yurt dışına gideceğinden, bu tarihten itibaren, Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna'nın,

Belçika'ya gidecek olan Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Bekir Aksoy'un,

Belçika ve İrlanda'ya gidecek olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'e, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan'ın,

Belçika'ya gidecek olan Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan'a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Bekir Aksoy'un,

İngiltere, Norveç ve Finlandiya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Gürcan Dağdaş'a, dönüşüne kadar, Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın,

Rusya Federasyonuna gidecek olan Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'in,

Rusya Federasyonuna gidecek olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'e, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın,

Vekillik etmelerinin;

Almanya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Lütfü Esengün'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un vekillik etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin tezkerenin, Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün söz konusu seyahatten sarfınazar etmesi sebebiyle işlemden kaldırılmasının,

Uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı ve 20 arkadaşının, Trakya bölgesinde özellikle Çorlu ve Çerkezköy'deki çarpık sanayileşmenin önlenmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/138) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının;

Nisan, Mayıs, Haziran 1996 ayları hesabına ait (5/11) (S. Sayısı : 169) ve,

Temmuz, Ağustos, Eylül 1996 ayları hesabına ait (5/12) (S. Sayısı : 170),

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu raporları, Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Başbakan Necmettin Erbakan'ın 2-8 Ekim 1996 tarihleri arasında görüşmelerde bulunmak üzere Mısır, Libya ve Nijerya'ya yapacağı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda açık bulunan üyeliğe, DYP Grubunca aday gösterilen Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır seçildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının;

1 inci sırada bulunan 23,

2 nci sırada bulunan 132,

3 üncü sırada bulunan 164,

4 üncü sırada bulunan 168,

5 inci sırada bulunan 130,

6 ncı sırada bulunan 129,

Sıra sayılı kanun tasarılarının görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

7 nci sırasında bulunan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 31.7.1996 Tarihli ve 4159 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/496, 3/444) (S. Sayısı : 133) üzerinde bir süre görüşüldü.

Alınan karar gereğince, Sait Halim Paşa Yalısında meydana gelen yangının nedenleri ve Turban Genel Müdürlüğüyle ilgili yolsuzluk iddiaları konusundaki (10/2) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun raporunu görüşmek için, 24 Aralık 1996 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.05'te son verildi.

Yasin Hatiboğlu

Başkanvekili

Kâzım Üstüner Ahmet Dökülmez

Burdur Kahramanmaraş

Kâtip Üye Kâtip Üye

Zeki Ergezen

Bitlis

Kâtip Üye

II. - GELEN KÂĞITLAR

20 . 12 . 1996 CUMA

Tasarılar

1. - 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/552) (Çevre ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.12.1996)

2. - Aile ve Kadın Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/553) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.12.1996)

3. - Inmarsat Gemi Yer İstasyonlarının Karasularında ve Limanlarda Kullanılması Uluslararası Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/554) (Bayındırlık, İmâr, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.12.1996)

4. - İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/555) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.12.1996)

5. - 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/556) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.12.1996)

6. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/557) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.12.1996)

Teklifler

1. - İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 7 Arkadaşının; 2908 Sayılı Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Önerisi (2/622) (İçişleri ve Anayasa komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.12.1996)

2. - İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir'in; Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/623) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.12.1996)

3. - Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri İçel Milletvekili Oya Araslı, Ankara Milletvekili Önder Sav ile Hatay Milletvekili Nihat Matkap'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 105 inci Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin İçtüzük Teklifi (2/624) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.12.1996)

4. - Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun; 2820 Sayılı Siyasî Partiler Kanununun 11 inci Maddesinin (b) Bendinin Bir Numaralı Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/625) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.12.1996)

5. - Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun; 2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 11 inci Maddesinin (d) Bendinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/626) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.12.1996)

6. - Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci Maddesinin 4 üncü Bendinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/627) (Anayasa ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.12.1996)

7. - Bursa Milletvekili Yahya Şimsek'in; Dört İlçe ve İnegöl İlinin Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/628) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.12.1996)

8. - İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 7 Arkadaşının; 2821 Sayılı Sendikalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Önerisi (2/629) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Anayasa komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.12.1996)

9. - Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın; İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatanî Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/630) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.12.1996)

10. - Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın; Sağlık Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanunun İki Maddesinin Değiştirilmesi ve Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/631) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.12.1996)

11. - Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu'nun; 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/632) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.12.1996)

Sözlü Soru Önergesi

1. - Muğla Milletvekili Lâle Aytaman'ın, bazı termik santraller için Dünya Bankasından sağlanan krediye ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/394) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, Afyon'a bağlı bazı yerleşim birimlerinin yol sorununa ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1780) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

2. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bulgaristan'dan zorunlu göçle gelen soydaşlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1781) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

3. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, hazine arazileri üzerinde bulunan otellere ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/1782) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

4. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, orman köylerine kredi verilip verilmeyeceğine ve orman yangınlarına ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1783) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

5. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, öğretmen açığına ve İmam Hatip Liselerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1784) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

6. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, amatör spor faaliyetlerine yapılacak desteğe ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1785) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

7. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, Afyon-Uşak Kırsal Kalkınma Projesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1786) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

8. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, Afyon'daki adlî personel açığına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1787) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

9. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, Afyon-Hocalar'da tapu sicil müdürlüğü ihdasına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1788) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

10. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, Afyon'a bağlı bazı ilçelerin meteoroloji hizmet binası ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1789) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

11. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, Vakıflar Genel Müdürlüğünce camilere yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1790) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

12. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, Hac kotası uygulamasına ve din görevlilerine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1791) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

13. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, Afyon Kültür Merkezi inşaatına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/1792) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

14. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, hava kirliliği sorununa ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/1793) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

15. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, Afyon Havaalanı inşaatına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1794) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

16. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, AIDS ve tüberkilozla mücadeleye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1795) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

17. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, Afyon-Dinar Devlet Hastanesinin doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1796) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

18. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, belde belediye başkanlarına yeşil pasaport verilip verilmeyeceğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1797) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

19. - Afyon Milletvekili Osman Hazer'in, Akdeğirmen ve Yavaşlar Barajı Projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1798) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

20. - Manisa Milletvekili Hasan Gülay'ın, Tavşanlı-Opanüzü Mevkiinde bulunan krom madeninin işletme ruhsatıyla ilgili iddialara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1799) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

21. - Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, Karadeniz Bölgesinde bulunan liman ve havaalanlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1800) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

22. - Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, Karadeniz Bölgesinde bulunan barajlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1801) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

23 . 12 . 1996 PAZARTESİ

Kanun Hükmünde Kararname

1. - 27.7.1967 Tarih ve 926 Sayılı ve 28.2.1982 Tarih ve 2629 Sayılı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/558) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.12.1996)

Teklifler

1. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın; Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/633) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.12.1996)

2. - Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in; Karayolları Trafik Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/634) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.12.1996)

3. - Afyon Milletvekili Nuri Yabuz'un; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun İki Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/635) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)

4. - Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük'ün; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/636) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.12.1996)

Raporlar

1. - Refah Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ile Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya'nın, 1580 Sayılı Belediye Kanununun 15 inci Maddesinin 58 inci Bendine Tevfikan Belediyelerce Kurulan Toptancı Hallerinin Sureti İdaresi Hakkında 80 Sayılı Kanunun 1 inci ve 552 Sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 21 inci Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/580) (S. Sayısı : 177) (Dağıtma tarihi : 23.12.1996) (GÜNDEME)

2. - Afyon İli Dinar İlçesinde Meydana Gelen Deprem Afetinde Zarar Görenlerin Gelir, Kurumlar ve Geçici Vergilerinin Terkini Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/301) (S. Sayısı : 178) (Dağıtma tarihi : 23.12.1996) (GÜNDEME)

3. - Refah Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ile Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya'nın, Arsa Ofisi Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (2/581) (S. Sayısı : 181) (Dağıtma tarihi : 23.12.1996) (GÜNDEME)

4. - Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/474, 1/484) (S. Sayısı : 182) (Dağıtma tarihi : 23.12.1996) (GÜNDEME)

5. - Refah Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ile Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya'nın, Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesine ve Ek Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm, İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (2/582) (S. Sayısı : 183) (Dağıtma tarihi : 23.12.1996) (GÜNDEME)

6. - Refah Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ile Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya'nın, Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bir Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/583) (S. Sayısı : 184) (Dağıtma tarihi : 23.12.1996) (GÜNDEME)

24 . 12 . 1996 SALI

Rapor

1. - Muş Milletvekili Necmettin Dede'nin Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/586) (S. Sayısı : 192) (Dağıtma tarihi : 24.12.1996) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, istihdam ve eğitim projesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/395) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.12.1996)

2. - Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan'ın, Tansu Çiller'in, A.B.D. vatandaşı olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/396) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.12.1996)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Bursa Milletvekili Yüksel Aksu'nun, Kültür Bakanlığı ile Mimarlar Odası arasında imzalanan bir protokole ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/1802) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.12.1996)

2. - Ordu Milletvekili Müjdat Koç'un, ABDBaşkanının Kıbrıs ile ilgili bir beyanına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1803) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.12.1996)

3. - Sinop Milletvekili Metin Bostancıoğlu'nun, Sinop-Durağan İlçesi, Sofular Köyü, Kışla Mahallesi ilkokulunun öğretmen lojmanı ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1804) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.12.1996)

4. - İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın, TEAŞ ihalesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1805) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.12.1996)

5. - Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, Yatağan ve Yeniköy Termik Santrallerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1806) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.12.1996)

6. - Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, Ören ve Derince ovalarının sulama suyu sorununa ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1807) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.12.1996)

7. - Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, Muğla -Milas -Bodrum karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1808) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.12.1996)

8. - Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin, Burdur İlindeki ağaçlandırma faaliyetlerine ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1809) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.12.1996)

9. - Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin, Burdur İlindeki sağlık personeli açığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1810) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.12.1996)

10. - Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin, şekerpancarı üreticisine yapılacak yardımlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1811) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.12.1996)

11. - Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci'nin, Burdur İlinde telefon konuşmaları için ihtiyaç duyulan fiberoptik kablo miktarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1812) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.12.1996)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

24 Aralık 1996 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Ali GÜNAYDIN (Konya), Kâzım ÜSTÜNER (Burdur)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, çalışmalarımızın hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ederek Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39 uncu Birleşimini açıyorum.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Gündemimiz bugün yüklü. Ekseriyetin olduğunu görebilseydim yoklama yapmayacaktım; ama, şimdi, yoklama yapmak zorundayım; yoklamanın bir yerinde tereddütüm zail olursa görüşmelere başlarız.

Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır.

(Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar'a kadar yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı söz talebinde bulunan sayın üyelere söz verme imkânım olmadı, beni anlayışla karşılayacaklarını umuyorum; çünkü, bugün, gerçekten, gündemimiz epeyce yüklü.

Bu sebeple, gündemin “Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları” bölümüne geçiyoruz.

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; Sayın Divan Üyemiz ayrı ayrı okuyacak ve ben, Yüce Heyetin bilgilerine arz edeceğim:

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - İngiltere'ye giden Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/623)

20 Aralık 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

20 Aralık 1996 tarihinde İngiltere'ye giden Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

2. - Sudan'a gidecek olan Devlet Bakanı T. Rıza Güneri'ye, dönüşüne kadar, Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar'ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/624)

20 Aralık 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 22 Aralık 1996 tarihinde Sudan'a gidecek olan Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri'nin dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN -Bilgilerinize sunulmuştur.

Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkereleri vardır; okutuyorum:

3. - İsrail Parlamento Başkanı ve Filistin Yasama Konseyi Başkanının vaki davetine TBMM Başkanının başkanlığında icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/625)

23 Aralık 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İsrail Parlamento Başkanı ve Filistin Yasama Konseyi Başkanının vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 7 kişilik bir Parlamento heyetinin 5-9 Ocak 1997 tarihleri arasında sözkonusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca, Genel Kurulun 3.12.1996 tarih ve 25 inci Birleşiminde kabul edilmiştir.

Adı geçen kanunun 2 nci maddesi uyarınca, Heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen üyelerimizin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Mustafa Kalemli (TBMM Başkanı)

Aslan Ali Hatipoğlu (Amasya)

Yüksel Aksu (Bursa)

Ramazan Yenidede (Denizli)

Cefi Jozef Kamhi (İstanbul)

Ahmet Derin (Kütahya)

Erdoğan Yetenç (Manisa)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. - Gürcistan Parlamentosu Türkiye Dostluk Grubu Başkanının vaki davetine icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/626)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Gürcistan Parlamentosu Türkiye Dostluk Grubu Başkanının vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 6 kişilik bir parlamento heyetinin, 13-17 Ocak 1997 tarihlerinde söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca, Genel Kurulun 10.12.1996 tarih ve 29 uncu Birleşiminde kabul edilmiştir.

Adı geçen kanunun 2 nci maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen üyelerimizin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Ahmet İyimaya (Amasya)

Metin Arifağaoğlu (Artvin)

Süleyman Hatinoğlu (Artvin)

İsmail Coşar (Çankırı)

Mehmet Sılay (Hatay)

Fikret Uzunhasan (Muğla)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun önerileri vardır; okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

V. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ

1. - Gündemdeki sıralamanın yeniden yapılması ile 31.12.1996 Salı ve 2.1.1997 Perşembe günlerinde Genel Kurul çalışmalarının yapılmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 43 Tarih: 24.12.1996

Danışma Kurulunca, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Salih Kapusuz Murat Başesgioğlu

RP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Mehmet Gözlükaya H. Hüsamettin Özkan

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Nihat Matkap

CHP Grubu Başkanvekili

Öneriler:

1- Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 54 üncü sırasında yer alan 166 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin 9.10.1996 tarih ve 4190 sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresinin, bu kısmın 5 inci sırasına; 52 nci sırasında yer alan 147 sıra sayılı kanun teklifinin 6 ncı sırasına alınması önerilmiştir.

2- 31.12.1996 Salı ve 2.1.1997 Perşembe günlerinde Genel Kurul çalışmalarının yapılmaması önerilmiştir.

BAŞKAN - Şimdi, önerileri tekrar ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:

Öneriler:

1- Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 54 üncü sırasında yer alan 166 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin 9.10.1996 tarih ve 4190 sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresinin, bu kısmın 5 inci sırasına; 52 nci sırasında yer alan 147 sıra sayılı kanun teklifinin 6 ncı sırasına alınması önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

2 nci öneriyi okutuyorum:

2- 31.12.1996 Salı ve 2.1.1997 Perşembe günlerinde Genel Kurul çalışmalarının yapılmaması önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergeleri vardır; ayrı ayrı okutup, işleme koyacağım.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

5. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve Naci Terzi'nin, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/119), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/118)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan (2/119) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifimizin İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasını arz ederiz.

Saygılarımızla. 18.11.1996

Naci Terzi Tevhit Karakaya

Erzincan Erzincan

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümetin söz talebi?.. Yok.

Önerge sahibi sıfatıyla, Sayın Tevhit Karakaya; buyurun.

Sayın Karakaya, süreniz 5 dakikadır.

Zaten, gerekçeniz orada yazılı; ben, sürenizi vereyim.

Yalnız, tabiî, bu arada, bizim Çorum Üniversitesini de bir münasip yerde zikrederseniz, memnun olurum.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Değerli Başkanım, muhterem milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Ülkeler, varlıklarını sağlıklı temellere oturttukları ölçüde, geleceğe emin adımlarla yürürler; ekonomik, kültürel, sosyal alanlarda gelişerek, insanlarına, huzur, mutluluk ve refah getirirler. Bu açıdan, sosyal ve ekonomik durumumuzun, önce tespiti, sonra, problemlerin teşhisi ve çözüm teklifleri konusunda, kamu kuruluşları arasında, özellikle üniversitelerimizin önemli bir yeri vardır. Üniversitelerimiz, bilim ve kültür merkezleri halinde, ülkemiz şartlarını bilimsel açıdan ele alarak, ülkemiz geleceğinin önünü açan kurumlardır. Üniversitelerimiz, makro planda, ülke problemlerini ele alan önemli araştırmalarıyla, takdir edici çalışmalar, tezler ortaya koymaktadırlar; bulunduğu bölgenin şartlarını yerinde görerek, bilerek yaptığı araştırmalarla, o bölgenin sosyal ve ekonomik yapısına katkıda bulunmaktadırlar.

Doğu Anadolumuzun şirin bir köşesi olan Erzincan, bölgenin pek çok problemini de taşıyan bir ilimizdir; ekonomide, işsizlikte, sağlık ve eğitimde, hiç de kendisine layık olmayan şartlarla iç içe yaşamaktadır. Bölge, özellikle işsizlik sonucu, göç olayını, en acı bir biçimde yaşamaktadır. Erzincan'dan büyük illere doğru yıllardan beri süregelen bir nüfus göçü, şüpesiz ki, beraberinde sermaye ve beyin göçünü de artırmıştır. Sonuçta, bunlar, ekonomik durgunluğu, ekonomik durgunluk ise beraberinde işsizliği geliştirmiş, işsizlik ise göçü hızlandırmıştır.

Muhterem milletvekilleri, üniversitelerin, çevrelerine olan olumlu etkileri, bugün, artık, herkes tarafından bilinmekte ve kabul edilmektedir. Erzincan'da da bir üniversite kurulması, sadece, ilimizin ve çevre il ve ilçelerin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmelerine katkıda bulunmakla kalmayıp, deprem nedeniyle bozulan moralin yükselmesine, altüst olan bakış açılarının değişmesine, sanayici ve işadamlarımızın Erzincan'a bakış açılarının değişmesine ve bunun sonucu da, ilimizdeki kamu ve özel kesim yatırımlarının artmasına vesile olacaktır.

12 bin metre karelik bir alanı kaplayan il, Doğu Anadolu'ya, Asya'daki Türk Cumhuriyetlerine ve Uzakdoğu'ya açılan E-80 Karayolu üzerindedir. Sanayileşmesini arzu edilen seviyeye getirememiş hemen hemen her bölge gibi, özellikle tarıma yönelen Erzincan, bugün, sağlık ve eğitim alanındaki yatırımlarla sıkıntılarını gidermeyi beklemektedir.

Hükümetimizin, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine yönelik olarak aldığı ve alacağı ekonomik ve sosyal tedbirler, inşallah, bölge insanımıza yeni imkânları kazandıracaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdiğimiz kanun teklifiyle, inşallah, siz değerli milletvekillerimizin de katkılarıyla, oylarıyla en kısa zamanda açılacağına inandığımız Erzincan üniversitesi, yalnızca Erzincan'ın değil, çevre il ve ilçelerin de ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine katkıda bulunacak, bölgedeki sanayi ve hizmet sektörünün de lokomotifi olarak onlara yol gösterecek, önderlik edecektir.

Mevcut imkânlar açısından, Erzincan üniversitesinin açılması, artık kaçınılmazdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Karakaya...

TEVHİT KARAKAYA (Devamla) - Müsaade eder misiniz, 1 dakika...

BAŞKAN - Peki, size 2 dakika eksüre veriyorum; ama, lütfen bir daha süre istemeyin.

Buyurun efendim.

TEVHİT KARAKAYA (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.

İki defa Meclis Genel Kuruluna kadar gelen Erzincan üniversitesiyle ilgili teklifler, bir türlü kanunlaşamamıştır.

2 fakülte, 6 yüksekokulu bulunan Erzincan, üniversite açılacak illerin başında yer almalıdır. Erzincan, gerek altyapı itibariyle gerekse yükseköğretim birimlerinin öğrenci durumu, akademik ve idarî personel, fizikî kapasite, araç gereç ve organizasyon yönünden bu hakkı kazanmıştır. Eğitim Fakültesinde 1 200 öğrenci, 54 akademik, 60 idarî personel; Hukuk Fakültesinde 300 öğrenci, 58 öğretim elemanı, 25 idarî personel; Erzincan Meslek İlahiyat Yüksekokulu, Sağlık Meslek Yüksekokulu, Refahiye, Tercan, Kemaliye Meslek Yüksekokullarında 1 100 öğrenci, 60 akademik, 65 idarî personel ile eğitim ve öğretimini sürdürmektedir.

Öğrencilerin, yeme, içme ve barınma sorunu olmadığı gibi, her türlü sosyal, kültürel ve sportif faaliyetleri için mekânlar hazırdır. Merkezde 10 bin öğrenciyi barındıracak yurt kapasitesi vardır. Eğitim Fakültesi Meslek Yüksekokulunda bölüm sayısı artmış, beden eğitimi ve fizik bölümleri yeni açılmıştır.

Erzincan üniversitesinin açılışıyla, sosyal, kültürel, fen, mühendislik, sağlık, ekonomi ve tarih alanlarında yapılacak araştırmalar, yöre ve ülkemizin geleceğini aydınlatacaktır. Bölgeden göç önlenecek, yatırımlar çoğalacak, istihdam imkânı artacak, işsizlik azalacak; kültürel gelişmeyle cehalet gerileyecek, ülkesine ve yöresine sahip çıkan insanlar çoğalacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Karakaya, 1 dakika süre istediniz, ben 2 dakika süre verdim. Lütfen, toparlayın...

TEVHİT KARAKAYA (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Erzincan üniversitesi, Erzincan Eğitim-Kültür Vakfının, Erzincan Üniversitesi Vakfının, Erzincanlı işadamlarının katkılarıyla güçlenecek. Erzincan üniversitesi, devletimize, eminim ki yük olmayacaktır.

Devletine sahip çıkan; köyünü, beldesini terör belasına karşı, genci ve ihtiyarıyla birlikte koruyan, acısını yıllardır içerisine gömen bağrıyanık Erzincanlının acısı, bir nebze de olsa, kurulacak Erzincan üniversitesiyle azalacak; böylece, hem bölgenin hem ülkemizin eğitim düzeyi, eminim ki yükselecektir.

Bu dilek ve düşüncelerimle, Erzincan üniversitesinin kurulmasıyla ilgili teklifimizi siz değerli milletvekillerimizin ıttılaına sunuyor, bu vesileyle tekrar saygılarımı arz ederim efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Karakaya, teşekkür ediyorum.

Söz talebinde bulunan iki sayın üyemiz var; Sayın Naci Terzi, Sayın Mustafa Kul.

Sayın Terzi, buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan biz daha önce göndermiştik...

MUSTAFA KUL (Erzincan) - Biz daha önce, saat 11.00'de göndermiştik...

BAŞKAN - Efendim, kaydı ben yapmadım Sayın Matkap.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Efendim, soralım arkadaşlara, saat kaçta gelmiş?..

BAŞKAN - Efendim, saat 11.00'de gelmiş Sayın Kul'unki, Sayın Terzi'ninki daha önce geldi diyorlar. Kaydı ben yapmadığım için soruyorum...

MUSTAFA KUL (Erzincan) - Sayın Başkan, başvuruyu gönderdiğimiz zaman başka başvurunun olmadığını söylediler bize...

BAŞKAN - Efendim benim yapabileceğim şu...

MUSTAFA KUL (Erzincan) - Aynı parti grubundan iki kişinin konuşması uygun olmayacak...

BAŞKAN - Sayın Kul, o ayrı şey, o ayrı bir konu...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Doğru oldu mu bu...

AHMET KABİL (Rize) - Ona da 5 dakika verelim...

BAŞKAN - Efendim bilmem ben... Sayın Kabil, benim yapacağım iş değil ki o...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan, Sayın Terzi'nin başvurusu hangi saatte ulaşmış size?..

BAŞKAN - Efendim bir dakika...

Büronun verdiği bilgi şu: Sayın Terzi'nin müracaatı 24.12.1996; 11.55...

MUSTAFA KUL (Erzincan) - 11.55; saat 11.00'de de ben gönderdim.

BAŞKAN - Efendim siz gönderdiniz de Sayın Kul... Rica ediyorum... Siz gönderdiniz o saatte...

NACİ TERZİ (Erzincan) - Sayın Kul, ben hakkımı size veriyorum.(Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Terzi, müsaade buyurun... Kendi aranızda alışveriş imkânımız yok... Müsaade buyurun... Çünkü, bir şeyi sordular, onu açıklığa kavuşturmamız lazım.

Sayın Kul ben size inanıyorum; şu saatte gönderdiniz; ama, getiren hangi saatte getirdi. Ben götürdüm şu saatte verdim diyemiyorsunuz ki!..

MUSTAFA KUL (Erzincan) - Aynı saatte verip gruba döndüler. Saat 11.00'de grup toplantısı sırasında gönderdim...

BAŞKAN - Efendim zatı âliniz...

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan, anlaştılar...

GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Terzi sırasını verdi; mesele kalmadı...

BAŞKAN - Sayın Çapoğlu, ben o usulü biliyorum. Bir sayın üye, isterse, sırada yazılı olan bir başka üyeye söz hakkını devreder. Buna bir şey demiyorum; ama, bir itiraz vaki oldu, zabıtlara geçti, düzeltmem lazım. Ben, büromu ve Başkanlık Divanını töhmet altında bırakamam; onu düzeltiyorum. (Alkışlar)

Sayın Terzi, söz hakkınızı veriyor musunuz efendim?

NACİ TERZİ (Erzincan) - Evet, veriyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Kul, buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

MUSTAFA KUL (Erzincan) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi selamlıyorum.

Sayın Başkan, öncelikle, benim başvurumun saat 11.00'de size ulaştığını biraz önce ifade ettiniz. Sayın Terzi'nin başvurusunun da 11.55'te size ulaştığını ifade ettiniz. Bu nedenle, benim iddiam oydu. Eğer, arkadaşım benden önce başvurmuş olsaydı, hiçbir itirazım olmayacaktı.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Bir teşekkür etsene!..

MUSTAFA KUL (Devamla) - Ben, yine de, Sayın Terzi'ye teşekkür ediyorum, Başkanlık Divanının yapmış olduğu yanlışı düzelttiler.

Değerli arkadaşlarım, bu konuyla ilgili benim de vermiş olduğum bir kanun teklifi vardı; Erzincan'a, Erzincan üniversitesi kurulması konusundaki kanun teklifimizi 12 Mart 1996 tarihinde Meclis Başkanlığına iletmiştik.

Geçtiğimiz dönemde (19 uncu dönemde) yine, Erzincan'a, Erzincan üniversitesi adıyla bir üniversite kurulması konusundaki kanun teklifimiz, 27 üniversitenin kurulmasıyla ilgili tasarıların görüşüldüğü sırada, bana göre, yine, Başkanlık Divanının yanlış bir sayımı neticesinde, 16 oy fazlası olmasına karşın, kabul edilmedi diye, özellikle, hükümet ve komisyon katılmadığından dolayı, Erzincan üniversitesinin kurulması o zaman engellenmişti.

Bir yıl geçtikten sonra, ikinci kez, yeniden, bu konuyla ilgili kanun teklifi vermiştik; erken seçim olduğundan o kanun teklifimizin kadük olması nedeniyle, bu sene, tekrar, yeniden bu konuyla ilgili kanun teklifimizi verdik.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, birçok milletvekili kendi iline üniversite kurulması konusunda kanun teklifleri veriyorlar. Tabiî ki, doğal olarak herkesin böyle bir beklentisi olabilir; ama, Erzincan'ın diğer illerden farklı bir durumu var, farklı bir konumu var.

Erzincan hemen hemen her 30-40 yılda büyük bir deprem yaşamaktadır. 1939 yılında Erzincan tamamen yerle bir olduktan sonra çok kısa sürede yeniden yapılanmış, modern bir şehir haline gelmiş; ama, ne yazık ki, 1992 yılında yeniden büyük bir tahribata uğradı. 1992 sonrasında da çok kısa sürede yeniden onarımlar başladı, deprem şokunu yavaş yavaş üzerimizden atmaya başladık, normal yaşam düzeyini yakalama noktasına geldik; ama, buna rağmen Erzincan'dan metropollere göç durmadan devam etmektedir.

Erzincan'ın nüfusunun 300 bin olmasına karşın, 1992 depremi öncesinde yapılan bir tespitte İstanbul'da oturan Erzincanlıların sayısının 700 bin olduğu tespit edilmiştir. İstanbul dışında Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Mersin, Aydın, Zonguldak gibi illerdeki Erzincanlıları da düşündüğümüz zaman Erzincan dışındaki nüfusun, hemen hemen Erzincan nüfusunun dört katı olduğu bilinmektedir. Deprem sonrasında bu göç hızla devam etmiştir, deprem sonrası yapılan bir araştırmada, nüfusumuzun yüzde 22 oranında azaldığı, bu nüfusun başka illere göç ettiği tespit edilmiştir.

Bu göç meselesi, sadece Erzincan'ın meselesi değil, doğudan göç veren illerin meselesi değil; göç meselesi, tüm Türkiye'nin meselesidir, göç veren iller kadar göçü alan metropol illerin de, metropollerin de meselesidir.

Bu göçü durdurma konusunda bugüne kadar çeşitli önlemler alınmıştır, sayısız tezler üretilmiştir, Güneydoğu Anadolu Projesi için 21 milyar dolar harcanmıştır, kalkınmada öncelikli iller gündeme getirilmiştir, teşvikler verilmiştir; ama, hiçbir yöntem, hiçbir usul, göçü durdurmaya yetmemiştir.

Erzincan'dan göçü durdurabilmek için beş çıkış yolu olduğunu düşünmekteyiz. Bunlardan biri, Erzincan'ın bir sanayi şehri olması olabilir ki, bu konuda da devletin küçültülmesi, ekonomide devletin küçültülmesi, artık, tamamen iktisadî faaliyetlerden kendisini geriye alması, Erzincan'ın böyle bir şansının olmayacağını göstermektedir. Erzincan'ın, ticaret merkezi olması da söz konusu değil. Erzincan'ın, bir turizm merkezi olması da söz konusu değil. Erzincan'ın, tarım sektöründe bir ilerleme kaydetmesi de, yine söz konusu değil; çünkü, Erzincan'ın iklimi buna elverişli değil. Yüzölçümünün yüzde 60'ının dağ olduğu, yüzde 7'sinin ova olduğu, yüzde 5'inin yayla, yüzde 26'sının plato olduğu, tarıma elverişli bölgelerin yüzde 19'unun ancak işletilebildiği, yıllık sıcaklık ortalamasının 10,7, sıfır derece olan gün sayısının 111 gün olduğu, karla örtülü gün sayısının 100 günün üzerinde olduğu bir ilde, tabiî ki, tarımsal konuda da bir ilerleme kaydetmek mümkün olamayacağına göre, Erzincan'ın tek çıkış yolu var; o da, Erzincan'ın bir üniversite şehri olması.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kul, konuşmanızı lütfen, toparlayın.

MUSTAFA KUL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Erzincan'ın yükseköğrenim düzeyindeki altyapı imkânları, üniversite kurulmuş olan birçok ile göre daha büyük bir fazlalığa sahiptir. Halen, Erzurum Üniversitesine bağlı olarak il merkezinde 2 fakülte -Hukuk Fakültesi ve Eğitim Fakültesi- 2 yüksekokul, Refahiye ve Kemaliye İlçelerimizde de 2 tane yüksekokul olmak üzere, mevcut tesislerimizde, şu anda eğitim, öğretim yapılmaktadır. Ayrıca, inşaatı devam eden ve tıp fakültesinin hazırlığı olarak kabul ettiğimiz araştırma hastanesi de bitirilmek üzeredir ve ayrıca, 2 400 kişilik öğrenci yurdumuz mevcuttur.

Bu konuda yapılması gereken, Yüce Meclisin bu konuyu onaylaması, şu anda var olan eğitim ve öğretim kurumlarına, sadece üniversite isminin verilmesinden ibarettir. Erzincan kamuoyunda, üniversite kurulması yönünde toplumsal bir istek oluşmuştur. Bu konu, Erzincan'da artık partilerüstü bir olay haline gelmiştir. Burada, her ne kadar diğer partilerden arkadaşlarımız konuşmasa bile, ben inanıyorum ki, şu anda ANAP ve DYP sıralarında oturan arkadaşlarımız da, en az Refah ve CHP sıralarında oturan arkadaşlarımız kadar Erzincan'a üniversite kurulmasını istemektedirler. Bu nedenle, Erzincan'da göçün önlenmesine ve ilin sosyal ve ekonomik büyümesine önemli katkı sağlayacağına inandığımız üniversitenin, bir an önce kurulmasının, Erzincan açısından yararlı olacağını düşünmekteyiz. Bu konuda, tüm milletvekili arkadaşlarımızın bize destek vereceğine inanmaktayım. Şimdiden hepimize, tüm ülkemize ve Erzincan'ımıza hayırlı olmasını diliyorum, hepinizi saygılarımla selamlıyorum değerli arkadaşlarım. (CHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Kul, teşekkür ediyorum.

MÜJDAT KOÇ (Ordu) - DSP olarak biz de destekliyoruz.

BAŞKAN - Efendim, bazı sözler ifade edilmez, “tahtınta müstetirdir” derler; yani, o temenninin altında gizlidir.

MUSTAFA KUL (Erzincan) - Ben özür diliyorum arkadaşlardan.

BAŞKAN - Efendim, ben de size yardımcı olmuş oldum.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Çorum'u da destekliyoruz biz.

BAŞKAN - Çorum'a dili varmadı; ama, galiba ittifakla çıkaracağız onu inşallah.

Sayın milletvekilleri, arkadaşlarımızı dinlediniz. Yani, her ne kadar, Sayın Kul, gerekçesini kuvvetlendirmek, güçlendirmek için ve biraz da böyle tazallümü halde bulunmak için “deprem bölgesidir” filan dediyse de, aman depremden filan korkmayın, lütfen müspet oy verin.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, anlayamıyoruz; kuşak farkımız var...

BAŞKAN - O temennide bulunacağım, üniversitedir bu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. (Alkışlar)

Değerli milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş, konuları aynı iki önerge vardır; geliş sırasına göre okutup, işleme koyacağım:

6. - Yozgat Milletvekili Yusuf Bacanlı ve İsmail Durak Ünlü'nün Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/250) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergeleri (4/119, 4/120)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

17 Nisan 1996 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuş olduğum (2/250) esas numaralı “Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında 2809 Sayılı Kanunda ve 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifimiz” havale edildiği Millî Eğitim ve Plan ve Bütçe Komisyonlarındaki görüşmeleri bugüne kadar yapılamadığından, kanun teklifimizin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Yusuf Bacanlı

Yozgat

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarafımızca hazırlanarak 17.4.1996 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan (2/250) esas numaralı “Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında 2809 Sayılı Kanunda, 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifimiz” sevk edildiği Millî Eğitim ve Plan ve Bütçe Komisyonlarında 45 günlük süre içerisinde görüşülmediğinden, teklifimizin, İçtüzüğün 37 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre doğrudan gündeme alınmasını Yüce Meclisin takdirlerine arz ederim.

Saygılarımla.

İsmail Durak Ünlü

Yozgat

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önergeler üzerinde, istemleri halinde Komisyona ve Hükümete söz vereceğim.

Komisyon ve Hükümetten söz talebi var mı? Yok.

Kişisel söz talebinde bulunan arkadaşlarımı da okuyayım; böylece haberleri olsun, hazırlıklı bulunsunlar. Sayın İlyas Arslan, Sayın Yusuf Bacanlı; iki istem var; yalnız bunlardan bir tanesini yerine getirme imkânım var.

İlk imza sahibi, Sayın İsmail Durak Ünlü; buyurun.

Süreniz 5 dakika.

İSMAİL DURAK ÜNLÜ (Yozgat) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Yozgat İlinde “Yozgat Üniversitesi” adı altında bir üniversite kurulması için, Sayın Yusuf Bacanlı ve Sayın Lutfullah Kayalar ile birlikte verdiğimiz kanun teklifinin gündeme alınması hususunda söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce, Erzincan Üniversitesinin kurulması konusundaki teklife tüm gruplarımızın sayın milletvekillerinin vermiş olduğu destek için de teşekkür ediyorum.

Önergemizin gündeme alınması hususunda bizden yakın alakalarını esirgemeyen Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanına, Mecliste grubu bulunan tüm partilerimizin Sayın Grup Başkanvekillerine, şahsım ve Yozgat Milletvekili arkadaşlarım adına şükranlarımı sunarım.

Çağımızın bilgi çağı olduğu konusunda, zannederim hepimiz mutabıkızdır. Bilgi çağını yakalamak, ancak, bilgi toplumunun tesisiyle mümkündür. Pek tabiîdir ki, bilginin elde edildiği kurumlar da eğitim öğretim kurumlarıdır. Yurdumuzun dörtbir yanının bilimsel faaliyetlerle tenvir edilmesi, âdeta, eğitimde bir seferberlik ilanı ve bilginin toplumda yaygınlaştırılmasıyla mümkündür.

Yozgat, 600 bin nüfusu bağrında barındıran, tarihten günümüze hiç düşman istilasına uğramadığı halde nice şehitler ve gaziler veren, Atatürk'ün deyimiyle “yiğidin harman olduğu” mütevazı bir Anadolu şehridir. Günümüzün er meydanı, eğitim kurumları; başarılarsa, bilimsel başarılardır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; özellikle belirtmek istediğim bir husus da, Yozgat üniversitesini bir politika malzemesi olarak değil, Yozgat milletvekillerimizin tümünün ve Yozgat halkımızın ortak bir talebi olarak takdim ettiğimizin bilinmesidir.

Bu noktada hatıra gelecek olan soru “peki; ama, Yozgat'ta bir üniversite için gerekli altyapı var mıdır; her isteyenin istediği yere üniversite kurulması bilimsel açıdan, ekonomik açıdan, sosyal ya da kültürel açıdan uygun mudur” sorusudur. Ben, bu soruya, büyük bir iç huzuruyla evet diyorum.

Yozgat'ta halen, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Ziraat Fakültesi, Meslek Yüksekokulu ve Sağlık Meslek Yüksekokulumuz, toplam 2 033 öğrencisi, 90 akademi personeliyle öğrenime devam etmektedir.

Altyapı problemi olmayıp, 600 bin metrekare genişleme alanına sahip kampusta -lütfen, dikkatinizi çekmek istiyorum- halen kurulu bulunan 24 500 metrekarelik kapalı alanımız; mevcut fakülte, yüksekokul, öğrenci yurdu, sosyal tesisler, laboratuvar binalarıyla hizmete devam etmektedir.

Müstakbelde ve inşallah desteklerinizle kurulacak olan Yozgat Üniversitesinin çalışmalarına destek vermek üzere “Yozgat Üniversitesi Vakfı” adında bir vakıf kurulmuştur ve bu vakfımız, halen, canla başla faaliyet göstermektedir.

Bundan sonra, alınacak olan “üniversite kuruldu” sözünden itibaren almış olduğumuz sözler de vardır. Yeni kurulacak olan fakülte binalarının yapımı için başta hayırsever hemşerimiz Erdoğan Akdağ olmak üzere, diğer hayırsever işadamlarımız taahhütte bulunmuşlardır. Şayet, üniversite kurulma kararı verilirse, yeni binalar yapılacak, onlar da hizmete alınacaktır.

Görüldüğü gibi, Yozgat'ta, âdeta bir üniversite vardır; fakat, henüz adı konulmamıştır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL DURAK ÜNLÜ (Devamla) - Son cümlem Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Ünlü, tabiî, konu Yozgat üniversitesi olunca yüreğim dayanmıyor; ben size 2 dakika daha süre vereyim.

Buyurun.

İSMAİL DURAK ÜNLÜ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

18 inci Dönemde kanun tasarısı olarak, 19 uncu Dönemde de kanun teklifi olarak gündeme gelen ve şimdi huzurlarınıza arz ettiğimiz Yozgat üniversitesinin kurulmasının 20 nci Dönemin sayın milletvekillerine nasip olacağına içtenlikle inanıyorum.

Bu vesileyle, şimdiden, vereceğiniz destek için teşekkür eder, Yozgat üniversitesinin -tabiî ki, Erzincan üniversitesiyle birlikte- hayırlı olması dileklerimle, hepinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ünlü, teşekkür ediyorum.

Kişisel söz talebinde bulunan Sayın İlyas Arslan, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok değerli arkadaşlarım İsmail Durak Ünlü ve Yusuf Bacanlı gibi, biz de, 6 Martta, değerli milletvekili arkadaşlarım Abdullah Örnek ve Kâzım Arslan'la birlikte, Yozgat üniversitesi teklifini verdik. İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, arkadaşlarımın teklifinin öne alınmasını sevinçle karşıladık. Teklifin, bizim veya onların olması bir şey ifade etmez; önemli olan, Yozgatımıza hayırlı bir üniversitenin kurulmasıdır temennisinde bulunuyorum. (RP sıralarından alkışlar) Bu vesileyle, sözlerimin başında, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, Yozgat, Orta Anadolu'da, ekonomi ve sanayi yönünden gelişememiş; ama, öğretim ve kültür alanında hayli ileri bir ilimizdir. Çevre illerin birçoğunda lise yokken, Yozgat'ta yüz yıl evvel lise açılmış ve tarihî Yozgat Lisesinde, Yozgat öğrencileriyle birlikte, çevre illerden gelen öğrenciler de eğitim öğretim görmüşlerdir. Yozgat 14 ilçesi, 600 bin nüfusuyla üniversiteye en uygun illerimizden biridir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yozgat, birinci derecede geri kalmış yörelerden biridir. Genç nüfusun okumaktan başka çaresi yoktur. Yozgat'ta ve ilçelerinde gelişmiş bir sanayi henüz kurulup faaliyete geçememiştir. Bu olumsuz nedenlerden dolayı, nüfusun büyük bir kısmı Yozgat dışına göç etmektedir. Kalan nüfus içerisinde zaten dar bir bütçeye sahip olan Yozgatlı aileler, çocuklarını okutmak için çevre üniversitelere göndermek zorunda kalmakta, bu da dar olan bütçe imkânlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Dışarıdaki üniversitelere okumaya gidemeyen gençler ise, yine, birçok sosyal problemlere sebep olmaktadır. Bu gençliği kurtarmanın çözüm yolu, Yozgat üniversitesinin bir an önce kurulmasıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; devlet, Yozgat'ı uzun yıllar ihmal etmiştir. Son elli yılda Yozgat'a layık görülen, sadece Tekel Bira Fabrikası olmuştur. Bu ihmalin sonucu olarak, Yozgat büyük vilayetlere bir hayli göç vermiş, bu göçün engellenememesi Yozgatlıyı kara kara düşündürmüş ve son yirmi yılda bir hareketlenme başlamıştır. Başta Yibitaş ve Yimpaş olmak üzere, Yozgat'ın yurtdışında çalışan işçilerinin ortaklığıyla kurulan şirketlerin ve Yozgatlı müteşebbislerimizin yapmış oldukları yatırımlarla, sanayi alanındaki olumsuzluklar kırılmaya, Yozgatlı, Yozgat'ta iş bulmaya başlamıştır.

Yine, bu işadamlarımızın gayretleri ve yardımlarıyla, Yozgat üniversitesinin altyapısı oluşmuştur. Müstakil Yozgat üniversitesi kurulması yolunda, Yozgat Üniversitesi Vakfı kurulmuştur. Yozgat'ta meslek yüksekokullarının büyük bir alanından başka, fakülte binalarının, yurtların, laboratuvar binalarının, her türlü sosyal tesislerin yapımında kullanılmak üzere, biraz önce arkadaşımın belirttiği gibi, 600 bin metrekare büyüklüğünde, geniş bir alan tahsis edilmiştir. İşadamı Sayın Akdağ tarafından fakültelerin binaları yaptırılmış, eğitim hizmetine sunulmuştur. Yimpaş ve diğer işadamlarımızca da diğer eksiklikler giderilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda, Yozgat'ta. Yozgat Mimarlık Mühendislik Fakültesi, Yozgat İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, Yozgat Fen ve Edebiyat Fakültesi, Yozgat Ziraat Fakültesi, Yozgat Meslek Yüksekokulu ve Yozgat Sağlık Meslek Yüksekokulunda toplam 3 bine yakın öğrenci öğrenim görmektedir. Yozgat'ta, diğer müstakil üniversitelerde olduğu gibi, profesör, doçent, yardımcı doçent, öğretim görevlisi, uzman, doktor ve okutmandan oluşan yüzün üzerinde akademik personel bulunmaktadır. Fakültelerinde çağdaş bir eğitim için laboratuvar binaları yapılmış, araç ve gereçleri taahhüt edilmiştir. Kredi ve Yurtlar Kurumuna ve özel sektöre ait kız ve erkek öğrenci yurtlarında öğrencilerimiz barınmaktadır. Ayrıca, dört fakülte ve iki yüksekokula ilaveten, bir fakülte, iki yüksekokul açılması ve yeni yurt binası için bağlantılar son aşamasına gelmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; altyapısı tamamen hazır olan ve Yozgat halkımızın büyük bir özveri ve isteğiyle beklediği müstakil Yozgat üniversitesinin kurulmasıyla, Yozgatımız, coğrafî konumu itibariyle bir cazibe merkezi haline gelecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Arslan, süreye ihtiyacınız var mı?

İLYAS ARSLAN (Devamla) - 1 dakika yeter Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki, size 2 dakika efendim...

Yozgat Üniversitesini savunuyorsunuz; buyurun.

İLYAS ARSLAN (Devamla) - Büyük şehirlere çocukları okutabilmek için yapılan göç önemli ölçüde azalacaktır. Yöredeki küçük ve orta ölçekli işletmelere teknoloji desteği sağlanacak, yeni yatırımlar yönlendirilecektir. Öğrenci ve üniversite personelinden önemli bir girdi sağlanacak, hizmet sektörü canlanacaktır. Günümüzde oldukça düşük olan yükseköğretim nüfusu oranı hızla yukarılara doğru çekilecektir.

Bu tür yararlarını da göz önüne alarak, Yozgat üniversitesinin kurulması yönünde Yüce Meclisin desteğini istiyor, Yozgat üniversitesinin, Yozgatımıza ve ülkemize hayırlara vesile olmasını Cenabı Hak'tan diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Arslan, teşekkür ediyorum.

LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) - Sayın Başkan_

BAŞKAN - Buyurun efendim.

LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) - Efendim, burada çok güzel, hayırlı bir iş yapılıyor. Konunun görüşülmesinde, Meclis Başkanımızın göstermiş olduğu yakın alakaya Yozgatlılar adına teşekkürlerimizi ifade ediyoruz. Özellikle, Meclisimizde grubu bulunan tüm değerli grup başkanvekillerimizin, bu konunun gündeme alınmasında göstermiş oldukları mutabakata da ayrıca teşekkür ediyoruz. Bunların da zabıtlara geçmesini arzu ettim. Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, muradınız anlaşılmıştır.

ŞADAN TUZCU (İstanbul) - Sayın Başkan, çok düşündünüz.

BAŞKAN - Efendim, acaba, ben, bütün bu konuşmaların neresindeyim diye onu arıyordum da; onun için biraz tevakkuf ettim.

İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) - Sayın Başkanım, iki cümle de sizden rica edelim.

BAŞKAN - Yok efendim_ Yozgat'ın savunmaya ihtiyacı yok Sayın Gürdal.

HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Sayın Başkan_

BAŞKAN - Sayın Uluğbay, buyurun efendim.

HİKMET ULUĞBAY (Ankara) - Sayın Başkan, bu konuda kürsüyü alıp, bir süreyi kullanmak yerine, izniniz olursa, buradan, zabıtlara geçmek üzere ifade ediyorum. Kurulacak üniversitenin, ülkemiz gençlerine büyük hizmetler götüreceği anlayışıyla, Demokratik Sol Parti de, destek oyu kullanacaktır.

Bilgilerinize arz ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, çok hayırlı bir beyandır, inşallah, Çorum Üniversitesi geldiği zaman da bunu bekliyorum Sayın Uluğbay. (DSP sıralarından “daha gelmedi” sesleri)

Geldiği zaman efendim_

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir; hayırlı, uğurlu olsun. (Alkışlar)

LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) - İttifakla kabul edildi.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” bölümüne geçiyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 15 arkadaşının, Sait Halim Paşa Yalısında Meydana Gelen Yangının Nedenlerini ve Turban Genel Müdürlüğüyle İlgili Yolsuzluk İddialarını Araştırmak Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergesi ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/2) (S. Sayısı : 115) (1)

BAŞKAN - Genel Kurulun 18.12.1996 tarihli, 37 nci Birleşiminde alınan karar gereğince, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 15 arkadaşının, Sait Halim Paşa Yalısında meydana gelen yangın nedenlerini ve Turban Genel Müdürlüğüyle İlgili yolsuzluk iddialarını araştırmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerinde kurulan 10/2 Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun raporu üzerindeki genel görüşmeye başlıyoruz.

Sayın Komisyon?.. Hazır.

Sayın Hükümet?.. (ANAP, CHP ve DSP sıralarından “Hükümeti arasınlar” sesleri, gürültüler)

NİHAT MATKAP (Hatay) - Hükümeti bulamazsınız... Birleşime ara verelim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim var... Efendim var...

(Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam Genel Kurul Salonunu terk etti)

(ANAP, CHP ve DSP sıralarından “ Hükümet kaçıyor sesleri, alkışlar[!])

Müsaade buyurun efendim... (Gürültüler) Efendim müsaade buyurun...

(Devlet Bakanı Lütfü Esengün, Hükümete ayrılan sırada yerini aldı)

(ANAP, DSP ve CHP sıralarından “Bravo Sayın Bakan” sesleri, alkışlar)

Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet yerlerini aldılar.

İçtüzüğe göre, Meclis araştırması komisyonu raporu üzerindeki genel görüşmede, ilk söz hakkı, Meclis araştırması önergesi sahibine aittir. Daha sonra, İçtüzüğün 72 nci maddesine göre, siyasî parti grupları adına birer üyeye, şahısları adına iki üyeye söz verilecektir.

Ayrıca, istemleri halinde, Komisyon ve Hükümete de söz verilecektir, bu suretle Meclis araştırması komisyonu raporu üzerindeki genel görüşme tamamlanmış olacaktır.

Konuşma süreleri, Komisyon, Hükümet ve siyasî parti grupları için 20'şer dakika, önerge sahibi ve şahıslar için ise 10'ar dakikadır.

Komisyon raporu 115 sıra sayı ile bastırılıp dağıtılmıştır.

İstanbul Milletvekili Sayın Bahri Zengin'in muhalefet şerhi rapora sehven işlenmemiştir; bu suretle Başkanlık bunu düzeltmiş oluyor.

Rapor üzerinde söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini Yüce Kurulun bilgisine arz ediyorum: Isparta Milletvekili Sayın Ömer Bilgin, Amasya Milletvekili Sayın Aslan Ali Hatipoğlu, Malatya Milletvekili Sayın Miraç Akdoğan.

Şu ana kadar gruplar adına söz talebi gelmedi.

Raporumuz budur...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, yerimden bir hususu belirtmek istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

(1) 115 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ben durumu inceledim... Araştırma Komisyonu 9 kişiden teşekkül ediyor. Ben olayın özüne girmiyorum, fakat, Komisyon Başkanı -biliyorsunuz- daha önce basına intikal eden bir sözünde, Ömer Bilgin'e “ben burada eğer seni mahkûm etmezsem, milletvekilliğinden istifa ederim” dedi; orada karşılıklı dilekçe verdiler. (ANAP sıralarından gürültüler)

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) - Sana ne?

BAŞKAN - Efendim, müsaade buyurun. (ANAP sıralarından gürültüler) Müsaade buyurun...

AHMET KABİL (Rize) - Sen ne karışıyorsun?

BAŞKAN - Sayın Kabil, lütfen...

Sayın Genç, özü nedir efendim, özünü ifade buyurun?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Şimdi, efendim, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına görev yapan komisyonlar, çok hassas olan araştırma ve soruşturma komisyonları karar verirken, bütün milletvekillerine haber verip öyle karar vermeleri lazım; yani, komisyon üyesi bütün milletvekillerine haber verip, ondan sonra karar vermesi lazım. Bu Komisyon 9 kişiden oluşuyor; 4 kişi toplanmış, 5 kişi yok. (ANAP sıralarından gürültüler)

Arkadaşlar...

BAŞKAN - Efendim, müsaade buyurun. (ANAP sıralarından gürültüler)

EYÜP AŞIK (Trabzon) - Böyle bir usul var mı Sayın Başkan?

BAŞKAN - Müsaade buyurun efendim; bir dinleyeyim; sizi de dinleyeceğim efendim. (ANAP sıralarından gürültüler)

Efendim, sizi de dinleyeceğim, müsaade buyurun.

Sayın Genç, kısaca söyleyin efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Böyle, araştırma ve soruşturma komisyonları başkanlarının, böyle, hazıruna istinaden bir rapor düzenlememeleri gerekip gerekmediği konusunda bir usul tartışması açalım ve bundan sonra gerek komisyon başkanları gerekse... (ANAP ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Genç, efendim oturur musunuz.

EYÜP AŞIK (Trabzon) - Böyle bir usul var mı?!.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Başkan, ne sıfatla dinliyorsunuz?!.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim... (ANAP ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Genç, müsaade buyurun efendim; maksat anlaşıldı.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan... (ANAP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Genç, oturur musunuz... Lütfen efendim...

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun efendim.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Biz, Meclis Başkanlığımızın gündeme alınmasını tespit ettiği, Başkanlık Divanının tespit ettiği ve Danışma Kurulunda görüşülerek, gün tayini yapılan bir hususta, hiçbir sıfatı olmayan bir kişinin, bu sözlerinin, zatı âliniz tarafından dinlenmesini dahi kınıyorum. (ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - İnsaf ediniz, siz...

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Grup Başkanvekili olan bir partide, böyle, bir arkadaşımızın, indi bir tespitini size nakletmesini üzülerek karşıladım.

BAŞKAN - Sayın Başkanvekili, tabiî, buna karşı söylenecek çok güzel sözler var da, ben Divanda bulunduğum için ifade edemiyorum. Lütfen, 60 ıncı maddeyi okur musunuz, “bir sayın üye, yerinden, kısa bir beyanı olduğunu ifade ederse, Başkan, ona söz verir orada” diyor; ben, buna mecburum.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın Başkan, belirttiğiniz gibi, Kamer Genç Bey, bu Meclisin üyesidir...

BAŞKAN - Efendim, ben de o sıfatla söz verdim zaten.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Milletvekili sıfatıyla her arkadaş söz alabilir, siz de müsaade ettiniz; yaptığınız doğrudur. Bu usul tartışmasını açarsanız, Mecliste en azından bir gelenek meydana gelmiş olur, bu gibi komisyon kararları meydana çıkmaz.

Ayrıca, Sayın Grup Başkanvekilinin kınamasını da reddediyoruz.

BAŞKAN - Efendim, kınaması zaten yerine ulaşmamıştır haklı olmadığı için.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Komisyon Başkanı, bulunduğunuz yerden, yalnız, bu usulle ilgili, kısa bir beyanda bulunacaksınız.

Buyurun.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Tabiî, usulle ilgili konuşacağım.

Bir Meclis Başkanvekilinin bu şekilde konuşması, İçtüzüğü bilmemesi, insanı üzüyor. Şöyle ki: İçtüzükte “komisyonlar, üye tam sayısının üçte biri ile toplanır ve mevcudun ekseriyetiyle karar alır” deniliyor. Ben, Komisyon Başkanı olarak, 4 Ekim 1996 tarihinde Komisyonun tüm üyelerine yazı yazdım ve 7 Ekim 1996 tarihinde, yapacağımız toplantıya çağırdım. İlgili evraklar Meclis Başkanlığındadır, tetkik edebilirsiniz.

BAŞKAN - Sayın Dumankaya, esasına girme, kısaca lütfen...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Toplantıda ittifakla karar aldık. Karar aldıktan sonra, bu toplantıya katılmayan Komisyon üyelerine tekrar yazı yazdım. Dedim ki “Komisyonumuz toplanmış, siz, bu toplantıya iştirak etmemişsiniz; ittifakla karar almıştır. Komisyon raporu, Komisyonda beklemektedir; gelin, okuyun, eğer, muhalefetiniz varsa, muhalefetinizi yapın; yoksa, imzalayın.” Bu yazımı da, resmî yazıyla kendilerine gönderdim, imza mukabilinde teslim ettim. Hiçbiri, Komisyona gelip raporu imzalamadılar; bilahara, onbeş gün sonra, basında çıkan yazılardan dolayı, muhalefet şerhini verdiler. Demek ki, İçtüzüğe göre, Komisyonumuz toplanmıştır, ittifakla karar almıştır. Komisyona katılmayan üyelere, yazılar, İçtüzük gereğince, yasalar gereğince, kendilerine imza mukabilinde tebliğ edilmiştir.

Şimdi, bir Meclis Başkanvekilinin bunları bilip de, burada aksini söylemesi cidden üzücüdür. (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Sayın Dumankaya, önerge sahibi sıfatıyla mı konuşacaksınız; yoksa, Komisyon Başkanı sıfatıyla mı konuşacaksınız?

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Müsaade ederseniz, Komisyon adına da konuşacağım; ikisini birleştirirseniz, memnun olurum.

BAŞKAN - Tabiî, buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Hem önerge sahibi olarak hem de Komisyon adına da konuşacağım için, ikisini sonunda birleştirirseniz...

BAŞKAN - Efendim, sona bırakamam. Şimdi, ilk söz önerge sahibinin, sonra komisyonun. Böyle olursa birleştiririm; ama, sona bırakırsanız birleştiremem.

Buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, arkadaş konuşmadan bir cümle söyleyebilir miyim efendim?

BAŞKAN - Buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, şimdi, arkadaş “İçtüzüğü bilmiyorsun” dedi de. İçtüzüğün 42 nci maddesi arkadaşımızın dediği şekildedir. Ancak, burada özel bir durum var... (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar [!]) Meclisimize, bu uygulamanın, bundan sonra esas olmaması bakımından ifade ediyorum. (Gürültüler)

BAŞKAN - Buyurun efendim, zabıtlara geçti.

Sayın Dumankaya, bu dosyaları inşallah okumayacaksınız, değil mi?

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - İnşallah...

BAŞKAN - Çünkü, süreniz, ceman yekûn 30 dakikadır.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - 10 dakika konuşacağım, sonunda da konuşacağım.

BAŞKAN - Neyin sonunda?

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Komisyon adına, bir de önerge sahibi olarak...

BAŞKAN - Efendim, bakınız, sıra şu: İlk söz önerge sahibinin, sonra komisyonun, sonra isterse Hükümetin, sonra grupların; sıralama bu.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Hayır, Komisyon adına en son konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, sizin isteminizle olmaz ki...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Hayır, İçtüzüğe göre öyle de...

BAŞKAN - Sayın Dumankaya, size, şimdi 10 dakika süre veriyorum. Sürenizi uzatma imkânım olmaz; çünkü, vakit çok daraldı.

Buyurun efendim.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri, beni, televizyonları başında dinleyen çok değerli aziz vatandaşlarım; eğer beni dikkatli dinlerseniz, göreceksiniz ki, Türkiye'de, burada bir Koskotas dosyasını görüşüyoruz.

TURBAN, KİT Komisyonunda görüşülürken, elimize bazı otel faturaları geldi. TURBAN'ın Kilyos'ta oteli olduğu için bu faturaları tetkik ettik, dedik ki, “bunlar fazladır.” Mesela, 3 milyon liralık bir odada, 14 milyon lira yiyecek masrafı... Bunu orada eleştirdik, dedik ki “bir alt komisyon kuralım.” O zaman, iktidar partisinin milletvekilleriyle kurduramadık. Daha sonra, bana iki tane sahte fatura gönderdiler; birisi 28 milyon liralık, birisi 65 milyon liralık. Bu faturaları tetkik ettik, Maliyeye gönderdik; bunların sahte olduğunu, avans kapatmak için verildiğini tespit ettik ve araştırmamızı genişlettirdik; dosyaları, belgeleri toplamaya başladık. Araya seçim girdi; seçim girmeden evvel birkaç tane telefon aldım “bırak TURBAN'ı, Sait Halim Paşa Yalısını yakacaklar” dediler. Ben, bunu Meclise getirdim; gündemdışı konuştum, Hükümeti uyardım; yazılı, sözlü sorularla Hükümeti uyardım; ama, Hükümet aldırmadı ve nihayet, içi boşaltılan o yalı yandı veya yakıldı değerli arkadaşlarım. O arada seçim geldi. Hatta, bana dediler ki “Seçim çalışmalarını Sait Halim Paşa Yalısından başlat.” “Hayır, oradan başlatmam; o, bir tarihtir; o, seçimler üstüdür” dedim ve başlatmadım.

Değerli arkadaşlarım, seçildik, buraya geldik. Bunu, bir araştırma önergesiyle Meclis gündemine getirdim; çünkü, Sait Halim Paşa Yalısı ile TURBAN birbiriyle iç içedir. Sait Halim Paşa Yalısının içerisinde, TURBAN'ın personeli vardır.

İşte, o arada hükümet kuruluyordu. Biz, seçim meydanlarında millete demiştik ki “eğer, bize oy verirseniz, yolsuzlukların üzerine gideceğiz, yetimin hakkını arayacağız.” İşte, ondört yolsuzluk dosyası olarak, bunları, Meclis gündemine getirdik.

Anayol Hükümeti kuruldu; yolsuzlukların üzerine gidileceğini, hem Hükümet Programımıza hem Koalisyon Protokolümüze koyduk. Burada görüşüldü, bir araştırma komisyonu kuruldu; ama, düşünün, bir parti Genel Başkanı Sayın Çiller, Genel Başkanımızı iki defa arayarak, bu komisyona benim girmememi istiyor ve “eğer, Halit Dumankaya, bu komisyona girerse, bu Koalisyon biter” diyor. “Genel Başkanımız, eğer, bir araştırma komisyonuna bir milletvekilinin girmesiyle bu Koalisyon bitecekse, zaten bitmiştir” dedim. Grup başkanvekillerini, bizim Grup başkanvekillerimize gönderiyor “Halit Dumankaya bu komisyona girmesin” diye ve nihayet, değerli arkadaşlarım, Koalisyon bozuluyor. Nereden bozuluyor; iki şeyden bozuluyor: Birincisi, çetelerin üzerine gidilmesinden; ikincisi de, bu yolsuzlukların üzerine gidilmesinden.

Değerli arkadaşlarım, insan düşünüyor da, bir milletvekilinin, soruşturma komisyonuna değil de, araştırma komisyonuna girmemesinin niçin bu kadar üzerinde durulduğunun cevabını, işte bu dosyalar verecek.

ÖMER EKİNCİ (Ankara) - Aç da bir bakalım ne var!

HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu dosyalardan 149 tanesini, Meclis Başkanlığına, aynı güzellikte, istediğiniz şekilde, elinizle alabileceğiniz şekilde teslim ettim. Sizden istirham ediyorum, bu dosyaları orada tetkik edin. Bu, yarın, buraya, on onbeş gün sonra tekrar gelecektir; gönül rahatlığıyla oy verin.

Değerli arkadaşlarım, Komisyonumuz çalışmaya başladı. Dört ay, iki ay da yaz, altı ay, gece demeden, gündüz demeden çalıştık. 150 bin evrakı inceledik; bu evrakları, 149 tane klasöre, dosyaya doldurduk.

Size bir şey daha söyleyeceğim: Sayın Kamer Genç yanlış söyledi; ben “ille, Ömer Bilgin'i mahkûm edeceğim.” demedim. Benim kimseyle kavgam yok. Bu işler, zor işlerdir değerli arkadaşlarım. Ben, niye kavga edeyim? Ama, yetimin hakkını korumak, hepimizin görevi.

Şimdi, bunu, huzurunuza getiriyorum “bakın, tetkik edin” diyorum, belgeleri sunuyorum. Ben dedim ki: “Eğer, ben, bir partinin genel başkanını, bir milletvekilini, bir genel müdürü haksız itham edersem, eğer, bu dosyalarda -bunlar değil, Toprak Mahsulleri Ofisi, Petrol Ofisi- yolsuzluk çıkmazsa -bunun bir karşı edimi olması lazım- ben, milletvekilliğinden istifa edeceğim; yani, iftira ettim diye istifa edeceğim.” Bunda ne vardır? Bu, bir cesaret işidir. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, işte, incelemeye başladık. Bakınız, o tarihî yalı -işte “yakılacak” demiştim- yandı. O tarihî yalıyı, gidiniz, geziniz, o eserleri görünüz; bir daha yerine gelmesi mümkün değildir değerli arkadaşlarım; içiniz ağlar, içiniz...

MAHMUT IŞIK (Sıvas) - Kim yaktı?..

HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Neler bulduk: Değerli arkadaşlarım, yangından bir yıl önce, Sait Halim Paşa Yalısının yakılacağını söylemiştim, Hükümet aldırmadı; yazılı, sözlü önergeler verdim, Hükümetin umurunda değil...

Tarihî eserlerin, Kültür Bakanlığı Savunma Sekreterliğince hazırlanan Bina ve Tesislerin Yangından Korunması Hakkındaki Yönergede belirlenen esaslara uygun olarak korunmadığı, ilgililerce belgelenmiştir değerli arkadaşlarım.

Binada bulunan yangın tüplerinin çalışmaz olduğu, standartlara uygun olmadığı, ilgili katlara yerleştirilmediği, bodrum katta bulundukları tespit edilmiştir. Savunma Sekreterliğinin yangından 7 ay önce hazırladığı rapordaki noksanlıkların, ilgililerce -o ilgililerce- yerine getirilmediği tespit edilmiştir.

Tarihî binalarda yapılacak tadilat, bakım ve onarım gibi fiilî müdahaleler, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununca izne tabi olduğu halde, bu izinler alınmamıştır değerli arkadaşlarım.

1991 yılında, EEC Firması tarafından uluslararası standartlara uygun olarak yapılmış olan otomatik ihbar ve söndürme sisteminin büyük bir kısmının çalışmadığı tespit edilmiştir değerli arkadaşlarım. Sistemin, 1994 ve 1995 yıllarında, bakım ve onarımı yapılmamıştır; mukavele yapılmamıştır. İlgili firma geldiği zaman, bu sistemin kapalı olduğunu tespit etmiştir.

Tarihî binanın yangına karşı korunması için, çatı aralarının boş ve temiz olması lazımken, çatı araları, kullanılmayan eşyalarla doldurulmuştur. Tarihî binanın maruz kalabileceği yangın, hırsızlık, deprem, su baskını gibi muhtelif olumsuz olayların önlenebilmesi için, sorumlu ve eğitilmiş personel çalıştırılması, yangın alarm sistemlerinin personelin duyabileceği yerlere yerleştirilmesi hususlarının, yerine getirilmediği, Savunma Sekreterliğince rapora derç edilmiştir.

Yıllarca arızalı olan, en yakın itfaiyeye bağlı olan otomatik telefon, itfaiyenin ikazlarına rağmen yaptırılmamıştır.

1994 yılına kadar hem tarihî eserler sigortalıydı hem yalı sigortalıydı. 1994 yılından sonra...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Dumankaya, onu bitiremeyiz efendim; lütfen... Sonra süreniz var efendim.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Bir paragraf kaldı Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu da çalıştırılmamış, bilirkişi, orada yangından kurtarılan eserlerin, aynı şekilde deniz suyuyla beraber yerinde kaldığını tespit etmiş; bilirkişi heyetinden Vural Yurdakul ismindeki eski eserler mimarı “keşke bunlar da yansa, bunları böyle görmesem” demiştir.

Değerli arkadaşlarım, yine burada, yalıda, 10 milyarlık, yapılmadığı halde sahte belgelerle ihaleler yapılmış, parası gasp edilmiştir.

Şimdi, biz, Komisyon olarak, bu olayları gördükten sonra, Meclis Başkanı Sayın Kalemli'ye bir yazı yazdık, dedik ki “şu eserleri kurtar, Meclis Saraylar Müdürlüğüne talimat ver.” Huzurunuzda teşekkür ediyorum, Sayın Kalemli, o tarihî eserleri kurtarmıştır.

Teşekkür ederim. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dumankaya.

Sizin, Komisyon olarak söz hakkınız var efendim; sonra kullandıracağım.

Gruplar adına söz talebi var mı?

NİHAT MATKAP (Hatay) - CHP Grubu adına, Sayın Ahmet Güryüz Ketenci konuşacak.

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - DSP Grubu adına, Sayın Mehmet Aydın konuşacak.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - ANAP Grubu adına, Sayın Hatinoğlu konuşacak.

BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Aykurt, Refah Partisi Grubu adına Sayın Ali Şahin.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Ketenci; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, benden önce söz alan arkadaşlar vardı...

BAŞKAN - Kim bunlar efendim?

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Siz açıklamıştınız, grupları adına falanca var, falanca var diye.

BAŞKAN - Sonradan değişti mi diyorsunuz?

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Bilemiyorum.

BAŞKAN - Sayın Ketenci, şu şek ve şüpheden kurtulmamızda hepimiz açısından büyük fayda var. Bendenizin okuduğu isimler kişisel söz talebinde bulunanlardır. Bir kere daha okuyorum: Sayın Ömer Bilgin, Sayın Aslan Ali Hatipoğlu, Sayın Miraç Akdoğan.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Peki Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

CHP GRUBU ADINA AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, televizyonları başında bizi izleyen yurttaşlarım; hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına huzurlarınızdayım.

Sayın Başkan, Türk turizm sektöründeki öncü konumu, eğitici karakteri, turizm coğrafyamızdaki yaygın işletmeleriyle etkin işlev ve fonksiyonu olan TURBAN Turizm AŞ, Sayın Ömer Bilgin'in, 1992 yılında Genel Müdür olarak atanmasıyla birlikte yaşanan süreç, TURBAN'ın, söz konusu niteliklerini yitirmesine, fonksiyonunu kaybetmesine, giderek keyfî ve çıkara dayalı bir yönetim anlayışının egemen olduğu bir yere ve nihayet, soygun ve yağmanın fütursuzca ve de gözü kara bir cüretkârlıkla yapıldığı ve yaşandığı bir merkeze dönüşmesine neden olmuştur. Akıl almaz pervasızlıkların, inanılmaz yolsuzlukların yaşandığı ve yapıldığı TURBAN'da dönen dolapların, oynanan oyunun basınımızca ve medyamızca haber alınması ve olayın kamuoyumuzca duyulması sürecinde, tıpkı Susurluk'taki gibi beklenmeyen bir olay meydana gelmiştir; tarihî ve kültürel kimliğimizin bir parçası olan Sait Halim Paşa Yalısı yanmıştır yahut yakılmıştır. Bu kez, olay, bir Mercedes otomobilin kamyona çarpması değildi. Bu kez, görünmeyen hain bir elde, ateş, tarihî Sait Halim Paşa Yalısına çarpmıştır ve onu yakmıştır. Bir tarihe bir kültüre kıyılmıştır; ne adına; vurgun adına, soygun adına.

Sait Halim Paşa Yalısı, mimarî süsleme sanatı ve kültürel niteliği ve de tarihi bakımından son derece önemli bir yapıdır. 2 Ağustos 1914 Osmanlı-Alman ittifakı burada imzalanmıştır. İmparatorluğun bir dönemine damgasını vuran Enver, Talât ve Cemal Paşalar toplantılarını ve çalışmalarını burada yürütmüşlerdir; işte buna kıyıldı. Bir ulusun gelecek nesillerine miras bırakacağı ortak kültür varlığımıza uzandı bu hain ateşli el.

Yangınla ilgili haberler, gazetelerde “Boğaz'da bir tarih yandı”, “Boğaz'da cinayet” diye manşetten verildi. Yazık değil mi!.. Günah değil mi!.. İşte bu noktada Türkiye Büyük Millet Meclisi devreye girdi; 13.2.1996 tarihindeki 12 nci Birleşiminde, yangının nedenlerini araştırmak, vurgun ve soygun düzeninin üzerindeki şalı kaldırmak üzere bir araştırma komisyonu kurdu. Komisyonumuz, bu olayın boyutu ve cesametiyle bağdaşmayacak, fevkalade karmaşık yapıdaki sorunun bütününü derinliğine çözecek ve günışığına çıkaracak düzeyde bir süreyi -İçtüzükten kaynaklanan zorunluluktan dolayı- bulamadan; ama, ortaya etkin bir çalışma koyarak olayı bu boyutuyla huzurunuza getirebildi. Açıkça ifade edeyim ki; günışığına çıkardığımız ve bugün, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi huzuruna getirdiğimiz kısım, asıl saptanması gerekli kısmın 10'da 1'idir; aysberkin görünen yüzüdür, görünmeyenler buzlu suların altındadır, sular ısındığında o da suyun yüzüne çıkacaktır; sorun çözülecek, sorumlular saptanacaktır. Böylece, Türkiye, temiz devlet, temiz siyaset sürecine giden yolda yeni raylar döşeyecektir; yeter ki, bu Yüce Meclis, tarihî sorumlulukla olaya eğilebilsin, olayın üzerine istenilen dikkat ve ağırlıkla gidebilsin. İşte, sorun buradadır.

Bize düşen, Sait Halim Paşa Yalısına uzanan hain eli bileğinden yakalayarak, cumhuriyet tarihinin en büyük soygunu üzerindeki örtüyü kaldırmaktır. Bu tutum ve davranış, “egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur”, “ya istiklal ya ölüm” diyebilmiş, bütün mazlum uluslara örnek olmuş, ilk başkanlığını insanlık idealinin âşık ve mümtaz siması Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı bu Meclis bir o kadar daha yücelecek, içindekilere saygınlık kazandıracak, rejim ve demokrasimizi aşınmaktan kurtaracaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dört aylık çalışmamızda incelemeye esas alınan bilgi ve belgeler, kesinlikle inanınız ki, soyut, küçük siyasî hesaplara dayalı, şuradan buradan, elden düşme alınan ve toplanan bilgi ve belgeler değildir; tamamen, hepsi, araştırma ve soruşturmalar nedeniyle kamu kurum ve kuruluşlarından, istemimiz üzerine Komisyonumuza intikal ettirilen bilgi ve belgelerdir.

Tartışılmakta olan bu raporda, hırsızlığın, soygunun ve de sahtekârlığın her çeşidi vardır; Türk Ceza Yasasında sözü edilen zimmet, ihtilasen zimmet, sahte evrak tanzim etme ve kullanma, evrakta sahtekârlık, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, görevi kötüye kullanma gibi suçları bu dosya içermektedir. Ne var ki, 150'ye yakın klasör, dosya, 10 binlerce belge ve evrak dört aylık süre içinde, cumartesi pazar demeden, temin edilebilen uzmanlarla birlikte yapılan çalışmalar sonucunda ancak incelenebilmiş ve huzura getirilebilmiştir. Özelleştirmede yapılan yolsuzluklar bu incelemenin kapsamına alınmamıştır.

Turban Turizm AŞ'nin Erciyes, Çorum, Amasya, Samsun, Elmadağ, Ilıca, Ürgüp, Akçay ve Gümüldür işletmelerinde zorunlu zaman darlığı nedeniyle, inceleme yapılamamıştır.

TURBAN Turizm ve bağlı işletmelerindeki araştırmalar genelde gider bazında yapılabilmiştir; gelir bazında inceleme, ancak Genel Müdür değişikliğini içeren dört aylık dönemi kapsamaktadır. Bu nedenle, derinliğine bir inceleme yapılması imkânı olmamıştır. Tespit edilenler eleğin üstünde kalanlardır, aysberkin görünen yüzüdür. Bu işletmelerin yeteri ölçüde araştırılıp incelenebilme imkânı olsa, yalnız giderler değil gelirler de araştırılabilse, belki, sayılan suçların ötesinde daha başka; ama, mutlaka karmaşık suçların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. Ne var ki, bu imkân kaçırılmış değildir. Yeniden kurulacak bir soruşturma komisyonu, işte bunları da araştırma, inceleme ve soruşturma imkânı verecektir.

Değerli milletvekilleri, ne yapılmıştır; biraz da somuta inmek istiyorum. Biliyorum ki, grupları adına konuşacak olan arkadaşlarım, genellikle, şimdi anlatacaklarımın hepsine değineceklerdir; ben, sadece bilgi kabilinden, satırbaşlarına değinerek geçeceğim, kendi düşüncelerimi ve yorumumu katarak konuşmamı sürdüreceğim.

Sahte faturalar düzenlenmiştir; alabildiğine sahte fatura düzenlenmiştir. İncelemeye yolladığımız 96 faturanın 96'sı da sahte çıkmıştır.

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) - Vay sahtekârlar var!.. Vay hırsızlar vay!..

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - 2 500 fatura, Maliye Bakanlığının müfettişleri ve denetim elamanlarının incelemelerine sunulmak üzere 565 yazı ekinde kendilerine gönderilmiştir. Tabiî, onlar incelenip, sonuçları alınmadan mevcut inceleme tamamlanmış ve bu rapor huzurunuza getirilmiştir.

Bakın, burada inşaat mühendisi, mimar arkadaşlarım vardır. İşletmelerde, bakım, onarım, tadilat ve imalat adı altında işler yapıldı diye gösteriliyor, sayılıyor ve karşılığında konulan faturaların hepsi sahtedir, iş yapılmış gibi konulan faturaların hepsi sahtedir. Sahtelikleri bizim tarafımızdan değil, Maliye Bakanlığı müfettişleri ve denetim elemanlarınca saptanmıştır. Sadece bu işlemle; yani, bakım, tadilat, tamirat gibi işlerle Turban'ın kasasından, o günün parasıyla 262 milyar, zimmete geçirilmiştir.

REFİK ARAS (İstanbul) - Yazıklar olsun!..

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - Bu işlemlerin hepsi, Genel Müdürlüğün bilgisi dahilinde yürütülmüştür.

Değerli arkadaşlarım, incelemeyi sürdüren Maliye Bakanlığı müfettişleri ve denetim elemanları, sahte faturayı veren firmaların, sadece Turban ve bağlı işletmelerine fatura vermediklerini saptamışlardır; aralarında iki firmanın -bir sürü sahte fatura veren firma var; ama, aralarında iki firmanın- sair piyasaya 400 milyar lira değerinde sahte fatura sürdüğünü, yine, bu Maliye Bakanlığı denetim elemanları ve müfettişleri saptamıştır.

Sevgili arkadaşlarım, sahte fatura, sadece, bu işlere ilişkin değildir. İlgililer, işletme müdürü veya şu departman müdürü, üzerine usulsüz olarak aldıkları milyarlarca lira değerindeki avansları kapatmak için, onlar da sahte fatura kullanmışlardır. Sadece iş yapan müteahhitler sahte fatura kullanmıyor yahut müteahhitleri gösterir gibi; yani, müteahhitler iş yapıyormuş gibi... Özünde böyle iş yapılmamıştır; ama, iş yapılmış gibi sahte fatura konulmaktadır. Olayın özü budur, gözümüzden kaçmaması gerekli olan nokta budur.

Şimdi, biraz sonra söyleyeceğim; nasıl, bir çiftlik gibi kullanıldı, nasıl, aile adına Turban'ın içi boşaltıldı; anlatacağım biraz sonra.

ALİ DİNÇER (Ankara) - Bu kadarı da olmaz!..

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sahte fatura kullanan, üzerine avans alan bu insanlardan; yani, aldığı avansı kapatmak için sahte futara kullanan ilgililerden biri -özellikle ismini veriyorum- Sabri Bayraktar, Çeşme Oteli İşletme Müdürüdür ve aldığı avansı, kendi düzenlediği sahte faturayla kapattığı, polis kriminalistik laboratuvar raporuyla saptanmıştır; düşünebiliyor musunuz bunu...

Bir başka olay, olay kamuoyuna yansıyor, kamuoyuna yansıdıktan sonra; yani, kamuoyunda “TURBAN'da sahte fatura var”,”TURBAN'da soygun var”, “TURBAN'ın içi boşaltıldı” yolunda tartışma başlayınca, TURBAN'ın Genel Müdüründe ve ona bağlı olarak diğer depertmanların müdürlerinde büyük bir ne yapalım telaşı başladı; ayakları çarşafa dolandı; sahte faturaları kayıtlardan aldılar, onların yerine başka sahte faturalar koydular.

Değerli arkadaşlarım, çamurdan kaçarken boğazına kadar batağa saplandılar. Başka bir şey daha oldu; tabiî baktılar, sahte faturaları kullanınca, muhasebe kayıtlarını da değiştirmek gerekir; bilgisayar kayıtlarında, dekontlarda, mizanda, muhasebe kayıtlarında aynı sahtelik devam etti. Bunlar da yakalandı, bunlar da çıktı meydana. Şimdi, böyle bir manzara...

BURHAN KARA (Giresun) - Bunu yapan hâlâ ortalıkta dolaşıyor.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sonra ne oldu? Bakın, sonra şunu yaptılar; Çeşme Otelinde, 1991 yılı bilgisayar kayıtlarının tamamı Şubat 1996'da silinebilmiş, Elmadağ Dağevi İşletmesinde toplanan muhasebe kayıtlarının tümü yakılmış, Marmaris Tatil Köyünde ise pek çok muhasebe evrakına çalındı süsü verilebilmiştir... Böyle numaralar var.

Arkadaşlar, diğerlerini arkadaşlar anlatır, ben zamanı iyi kullanmak istiyorum. TURBAN içinde bedelsiz konaklamalar var; 3 oda, 5 oda, 7 oda, 15 oda değil, tam 13 200 oda, birilerine, ücret almadan peşkeş çekildi. Bunun karşılığı nedir biliyor musunuz; 955 599 dolar. 955 599 dolar cebe indirildi.

Değerli arkadaşlarım, sadece siyasî tercihlerle, 338 kişi -bunların içine burada bakan olan bir arkadaşımızın, Doğru Yol Partili bir arkadaşımızın çocuğu da dahil- hepsi, işe gelmeden maaş alan konumundadır...

YÜCEL SEÇKİNER (Ankara) - Kimmiş bunlar; onu söyle!..

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - Şimdi, onları arkadaşlar anlatır; benim o kadar zamanım yok.

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) - Sen söyle!.. (CHP sıralarından “dosyalarda mevcut” sesleri)

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, burada esas üzerinde durulacak konu, nasıl oluyor da, devletin bir kurumu, işletmesi, bir çiftlik ve kahya düzeni içerisinde çok amaçlı bir şekilde kullanılabiliyor yahut kullanılmasına cesaret edilebiliyor?!. Bu nasıl bir anlayıştır; bu güç nereden alınıyor, bu cüret kimden kaynaklanıyor?!. Önce, usulsüz, sahte diplomalı kadrolarla TURBAN'da altyapı oluşturuluyor, ondan sonra, soyguna, vurguna başlanıyor; işletme, tam bir çiftlik şeklinde ve sorumsuz bir anlayışla kullanılıyor...

AHMET KABİL (Rize) - Sahtekârlığın her çeşidi yapıldı yani!

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - Sahte diploma da şöyle, ona da bir iki örnek vereyim: Çeşme Oteli Müdürü Sabri Bayraktar, sahte diplomayla İşletme Müdürlüğüne atanıyor; Haydar Mengi, TURBAN İstanbul Reklam ve Organizasyon Müdürlüğüne sahte okul diplomasıyla atanıyor. Önce, sahte diplomalarla, insanları TURBAN'a alıyorlar, bir altyapı oluşturuyorlar. Ondan sonra, sen şu kadar soy, ben bu kadar soyayım... TURBAN'da, böylece, bir süreç içerisinde, 1992'den 1995'e, yani seçimin olduğu güne kadar, hatta, Komisyon çalışmalarını sürdürdüğü günlerde bile soygun yapıldı. Onlar saptandı, bizim tarafımızdan, Komisyon üyeleri tarafından biliniyor, arkadaşlarımız tarafından biliniyor.

Değerli arkadaşlar, bizim bu dört aylık inceleme süresi içinde saptayabildiğimiz yolsuzluğun boyutu 3,5 trilyon liradır. Ciddî bir araştırma yapıldığı takdirde, ciddî bir soruşturma, yani, soruşturma komisyonu önümüzdeki süreçlerde kurulabildiği takdirde...

HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) - Kurulmalı mıdır?!

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - ...yapılacak olan şudur; ciddî bir araştırmayla saptanacak olan yolsuzluğun boyutu, öyle 3,5 trilyon lira değil, 35 trilyon liradır, asgarî 35 trilyon liradır...

YUSUF ÖZTOP (Antalya) - Allahsız bunlar Allahsız!...

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - Şimdi, sevgili arkadaşlarım, burayı dikkatle dinlemenizi istiyorum; çünkü, muhalefet şerhi veren sevgili arkadaşlarımın da komisyondaki durumlarına ilişkin açıklamalarda bulunacağım. Komisyonun kurulabildiği süreç, Anayol Koalisyonunun oluştuğu, henüz pazarlıkların tamamlandığı, pek çok şaibeli dosyanın örtülmesine olanak veren Refahyol Koalisyonunun oluşmadığı bir siyasal süreçtir. Bu süreçte, komisyonda bulunan Refah Partili arkadaşlar, daha sonraki tavırlarının tam aksine, kararlı, olayın üzerine giden bir anlayıştaydılar. Refah Partili arkadaşlar ilk aşamada olayı engelleyici tavır takınsalar, hiç şüphesiz, bugün, bu noktada olmazdık. Refah Partili arkadaşlar, raporun yazılmasından sonra, kendilerine her türlü tebligat yapılmış olmasına rağmen ne bu raporu imzalamışlardır ne de muhalefet şerhi vermişlerdir.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Örtücü, örtücü onlar...

ALİ DİNÇER (Ankara) - Onlar örtücü...

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - Ne zaman ki rapor kamuoyunda açıklandı, Turban'daki olaylar gazetelerde ve medyada haber konusu oldu, fıkra yazarlarının sütunlarında yer aldı; Refah Partili arkadaşlar 15 gün sonra Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğüne giderek raporun içeriğine katılmadıklarını ifade eden notu düşmüşlerdir. Düşülen bu not muhalefet şerhi midir, yoksa, dostlar alışverişte görsün kabilinden yazılmış bir yazı mıdır? Değerli arkadaşlarım, hukukta “tevili ikrar” diye, ikrarın bir çeşidi var. Bu yazıyla, Refah Partili arkadaşlar tevili ikrarda bulunmuşlardır. Arkadaşlar, araştırma ve incelemede mesafe alındıkça, karşılaşılan soygunun, talanın ve sahteciliğin boyutu karşısında vicdanen rahatsız olmuşlardır. Ne var ki, bu süreçte, Anayol Hükümeti çekilmiş, yerine Refahyol Hükümeti oluşmuştu; başka bir tavır sergilemek gerekiyordu; işte o aşamada bu yapıldı. Bir taraftan komisyonun çalışmasına olanak verildi, alt komisyon kurulmasına Refah Partili arkadaşlar bizimle beraber oy kullandı; alt komisyon çalışmalarına, araştırma ve incelemelerine katıldılar; ama, üst komisyon toplantılarına, tebligata ve zaman zaman, özellikle benim sözlü uyarılarıma rağmen, katılmayarak, hızlı çalışmamıza ve rahat kararlar almamıza katkı sağlamadılar.

BAŞKAN - Sayın Ketenci, son dakikadasınız efendim; toparlayın lütfen.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - Bitiriyorum... 1 dakika da arkadaşlar bana müsaade eder efendim.

BAŞKAN - Efendim?!.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - 1 dakikanızı rica ediyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun efendim; toparlayın lütfen.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - Her zamanki gibi takıyye yaptılar. Refah Partisi, sağ gösterip sol vurdu; yumruk, Sayın Ömer Bilgin'in, Turban'daki sayın mesai arkadaşlarının ve dönemin Başbakanının suratına patladı. Kısaca, Refah Partisi, takıyyede suçüstü oldu; açık. (CHP sıralarından alkışlar)

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Aklayıcı onlar, aklayıcı!..

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - Uzunca bir zamandır takıyye yapıyordu, bir gün gelecek takıyyede suçüstü olacaktı, nihayet, kısmet bugünmüş. Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, bir gün gelir sıçrayamaz, takılır düşer; olan budur.

Sevgili arkadaşlarım, Refah Partisinin sayın milletvekillerine sesleniyorum, sözlerimi de tamamlıyorum.

BAŞKAN - Efendim, Genel Kurula seslenin lütfen.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - Hocanın tabiriyle “65 milyon memleket evladı” sizi izliyor. Gelin, bu dosyanın üzerine oturmayalım. Soruşturmanın açılmasına omuz verin, omuz verin ki vicdanlarınız özgürleşsin. Bakınız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son cümlenizi söyler misiniz efendim; buyurun.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) - Şimdi, arkadaşlarım, Müslümanlıkta şefaat vardır, müsamaha vardır, hoşgörü vardır; ama, kendi malınız çalındığı zaman vardır. Burada çalınan fakirin, fukaranın malıdır; Hocanın tabiriyle söylüyorum 65 milyon memleket evladının malıdır. Öyleyse, onun hakkı gasp edildi, onun malı çalındı. O zaman, burada, şefaat olmaz, müsamaha olmaz, hoşgörü olmaz. O nedenle, bu konuda çok daha kararlı davranmanız gerekir diye düşünüyorum.

Hepinizin, herkesin bir siyasî hesabı olduğunu biliyorum; ama, herkes için Allah'ın da bir hesabı olduğunu biliyorum ve bunun unutulmamasını diliyorum.

Yaşasın, böylesi anlayışlara karşı çıkanlar. Yaşasın, vurgun, soygun düzenini değiştirmek isteyenler.

Bu duygu ve düşüncelerle, yeniden soruşturma komisyonu kurulması talep ve ümidiyle hepinize saygılar sunuyorum, sevgiler sunuyorum. (CHP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ketenci, teşekkür ediyorum.

Demokratik Sol Parti Grubu adına, Sayın Mehmet Aydın; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Aydın, son dakikanızda sizi uyarmamı arzu buyurur musunuz?

MEHMET AYDIN (İstanbul) - Lütfedersiniz efendim.

BAŞKAN - Peki efendim; buyurun.

DSP GRUBU ADINA MEHMET AYDIN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sait Halim Paşa Yalısında meydana gelen yangının nedenlerinin araştırılması ile TURBAN Genel Müdürlüğünde yapıldığı ileri sürülen yolsuzlukların açıklığa kavuşturulması amacıyla kurulan 10/2 sayılı Meclis Araştırması Komisyonu, çalışmalarını tamamlamış ve düzenlenen raporu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sunmuş bulunmaktadır. Komisyon tarafından yapılan çalışmalar ve düzenlenen rapor hakkında Genel Kurula bilgi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dört ay süreyle yapılan çalışmalarda, söz konusu olayların incelenmesi ve sonuçlandırılması bakımından zamanın yeterli olduğunu söylemek elbette mümkün değildir; ancak, gerek komisyon üyelerinin özverili çalışmaları ve gerekse bu konuda uzman kişi ve kuruluşların katkılarıyla, gayretleriyle, aşağıda arz ve izah edeceğim hususlar tespit edilmiş olup, 120 adet dosya tamamlanıp, yasal gereği yapılmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Komisyonumuzun talebi üzerine inceleme başlatan Maliye Bakanlığı müfettişleri ve diğer denetim elemanlarından intikal eden raporlara göre, Turban Genel Müdürlüğü adına fatura düzenleyen firmaların tamamına yakınının, mahiyeti itibariyle yanıltıcı beyana dayalı sahte fatura düzenleyen firmalar olduğu ortaya çıkmıştır. Turban Genel Müdürlüğüne sahte fatura düzenleyen bu firmaların, aynı şekilde piyasaya da sahte fatura sürdükleri, Maliye Bakanlığının bu incelemeleri sırasında tespit edilmiştir. Önincelemeleri tamamlanan sadece iki firmanın piyasaya sürdüğü sahte fatura tutarı 400 milyar civarındadır.

İncelenmek üzere Maliye Bakanlığının merkez ve taşra teşkilatına, yaklaşık 350 milyar lira tutarında, 2 500 adet, muhtelif firmalara ait fatura gönderilmiş, neticesi alınanlar Komisyonumuzda değerlendirilmiş, gönderilen belgelerin büyük bir kısmı henüz inceleme aşamasında olup, neticelendirilemediği için raporumuza dahil edilememiştir.

Sahte faturaların sahte faturalarla değiştirilmesi olayına gelince; örneğine Abant, Yalova, Çeşme Otel İşletmelerinde rastlanılan sahte faturalar yevmiye kayıtlarına alındıktan sonra, Genel Müdürlüğün bilgisi dahilinde kayıtlardan çıkarılan faturalar, başka firmalara ait sahte faturalarla değiştirilmiştir. Örneğin, yapılmayan inşaat işlerine ait faturaların, et faturalarıyla değiştirilmesi gibi... Böylece, inşaat faturalarıyla yapılmak istenilen yolsuzluk, et faturalarıyla örtülmek istenmiştir.

Avansların sahte faturalarla kapatılması olayı... İşletme yöneticilerinin usulsüz olarak çektikleri milyarları aşan seviyedeki avanslarını kapatmak için, özellikle yılın sonuna doğru piyasadan temin edilen ve yapılmayan işleri yapılmış, alınmayan mal ve hizmetleri alınmış gibi gösteren sahte faturaları işleme koydukları ve bunlarla avans borçlarını kapatmaya çalıştıkları belirlenmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hemen hemen her işletmede görülen bu uygulamanın en çarpıcı örneğine Çeşme Otel İşletmesinde rastlanmıştır. Bodrum, Çeşme, Marmaris Otel İşletmelerinde avans kapatma işleminde kullanılan hayalî firmalar adına tanzim edilmiş sahte faturaların, Çeşme Oteli İşletme Müdürü Sabri Bayraktar tarafından bizzat kendi el yazısıyla düzenlendiği, polis kriminoloji laboratuvarı raporuyla doğrulanmıştır.

Ücretsiz konaklamalar... TURBAN Genel Müdürlüğüne bağlı Abant, Adalya, Çeşme, Ilıca Otel İşletmeleri ile Beldibi, Kilyos ve Marmaris Tatil Köylerinin 1993 ve 1995 yıllarına ait elde edilen belgeleri incelenmiş ve toplam 13 200 odanın, usulsüz olarak, bedelsiz konaklama işlemine tabi tutulduğu kesinlik kazanmıştır. Bu uygulamayla, kurum, sadece geceleme ücretinden, o tarihlerde, yaklaşık 96 milyar lira karşılığı 955 599 dolar zarara uğramıştır. Bedelsiz konaklama yapanlara verilen diğer hizmetler -restoran, kafeterya, plaj, bar gibi- göz önünde bulundurulduğunda, işletme zararının, tespit edilen rakamın en az iki üç katı olacağı muhakkaktır. Mevzuatdışı bu uygulamalardan, üst düzey yöneticilerin eş, çocuk ve akrabalarının yanı sıra, itibar sağlamak amacıyla devletin üst kademelerindeki hatırlı kişilerin faydalandırılmış olduğu, dikkat çeken diğer bir husustur.

Usulsüz personel alımı ve ataması... Başbakanlığın 2 Ağustos 1993 tarihli tasarruf genelgesi hilafına, geriye doğru evrak tanzim edilerek geçmiş tarihli görüntüsü verilen atama emirleriyle 338 kişinin usulsüz olarak işe alındığı ve hatta, tahsil durumu, hizmet süresi dikkate alınmaksızın, siyasî tercihler önplana çıkarılarak ilk, orta ve lise mezunlarının, mevzuat hilafına, daire başkanı, başkan yardımcısı ve işletme müdürü kadrolarına atamaları yapılmıştır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; raporda da belirtildiği üzere, bir siyasî parti genel başkanının, Afyon, Kastamonu, Adana, Diyarbakır, Sinop gibi yerlerde yaptığı seçim mitinglerine, görev onaysız olarak gönderilen TURBAN personelinin yeme, içme, konaklama, araç kiralama ve harcırah gibi masrafları işletme bütçesinden karşılandığı belirlenmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; raporda teferruatıyla izah edildiği veçhile, bir siyasî partiye, hatta liderlerine ve bunlara yakınlıklarıyla tanınan hatırı sayılan kişilere ait yatların TURBAN marinalarına bağlama yaptıkları, bakım ve onarıma tabi tutuldukları, buna karşılık bazı masraflarının kayıtdışı bırakıldığı, tahakkuk ettirilen meblağlarınsa kısmen ödendiği, ödenmeyen kısımının da, komisyon çalışmaları sırasında ödendiği gazetelerden öğrenilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Gerekli yasal şartları haiz olan her Türk vatandaşı milletvekili seçilebilir; ancak, amacına ulaşmak için devletin imkânlarını kullanan, yolsuzluk yapan, nüfuz ticaretinde bulunan kişilerin, bağımsız mahkemelerde bunun hesabını vermeleri gerekir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sorumsuzluk, yolsuzluk ve usulsüzlük örneği sahte faturalarla TURBAN Genel Müdürlüğünün soyulması, basında, Meclis Genel Kurulunda ve KİT Komisyonunda gündeme getirilmişti. Özellikle Çeşme Otel İşletmesinde sahte faturalarla yapılan yolsuzluk iddiaları nedeniyle, dönemin Genel Müdürü ve yardımcısı hakkında suç duyurusunda bulunulmuştu.

Faturaların sahteliği, Maliye Bakanlığı müfettişlerince kanıtlanmıştır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, kendilerine iletilen suç duyurusunu yerinde bulmuş ve ilgililer hakkında dava açmak üzere düzenlediği fezlekeyi, Adalet Bakanlığı kanalıyla Başbakanlığa göndermiştir. Ancak, TURBAN eski Genel Müdürünün milletvekilliği kesinleşinceye kadar, savcılığın izin talebi işleme konulmamıştır. Buradaki amaç, Ömer Bilgin'in, milletvekili olmasını sağlamak, onu, dokunulmazlık zırhı arkasına sığınarak yargı denetiminden uzak tutmaktır. Genel Müdür milletvekili olduktan sonra, dava açma talebini yineleyen Cumhuriyet Başsavcısının bu girişimi de, ikinci kez engellenmiştir. Böylece, adı geçen genel müdürün Meclise girmesi ve dokunulmazlık zırhına büründürülmesi sağlanmıştır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Okan Ünalmışer olayına gelince: Başbakanlığın açıktan atama yapılmamasına ilişkin 20 Ağustos 1993 tarih ve 10104 sayılı genelgesine aykırı olarak, Kuşadası Marina Müdürlüğü daimi kadrosuna açıktan atanması yapılan Okan Ünalmışer'in, işletmenin hiçbir departmanında çalışmadığı ve ücret alma dışında işletmeye uğramadığı, Kuşadası Marina Müdürlüğünün komisyonumuza ulaşan yazılı beyanıyla doğrulanmıştır.

Adı geçen şahsın, ne gibi hizmetlerde çalıştırıldığı raporda ayrıntısıyla açıklanmıştır.

Yine komisyon raporuna göre, Kuşadası Marinasına alınan Suzuki marka motorlu su kayağının, bir siyasî parti liderinin oğluna verildiği, hatırlı bir kişinin ve korumalarının yemek paralarının, işletmenin temsil giderleri hesabına aktarıldığı; Sait Halim Paşa Yalısının boyanması amacıyla alınan malzemelerin, bu yalının yakınında bulunan, bir siyasî lidere ait yalının da boyanmasında kullanıldığı tespit edilmiştir.

İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) - Kim o siyasî lider?..

MEHMET AYDIN (Devamla) - Merak eden arkadaşlarımız, mufassal rapordan okuyup, öğrenebilirler. Sayın Dumankaya, raporları getirmiştir...

BAŞKAN - Sayın Aydın, siz, konuşmanızı kendi insicamınız içerisinde götürün efendim, lütfen.

MEHMET AYDIN (Devamla) - Komisyonun çalışma süresinin sınırlı olması ve işletmelerin çokluğu nedeniyle, Turban Genel Müdürlüğü ile Erciyes, Elmadağ, Adana Seyahat Acentası, Isparta Seyahat Acentesi, Ürgüp, Gümüldür, Akçay, Ilıca, Urfa, Samsun, Amasya ve Çorum işletmelerinde araştırma yapma imkânı bulunamamıştır. Bu işletmelere ait olup, komisyonumuza intikal eden belgeler, hazırlanan rapora alınmakla yetinilmiştir.

Dönemin Başbakanı, TURBAN Genel Müdürlüğü ve bağlı işletmelerinde yolsuzluk yapıldığına dair gazetelerde, televizyonlarda, Meclis gündeminde yer alan, şahsı ve aile fertleriyle ilgili konuları ihbar kabul edip, emrindeki denetim organları aracılığıyla gereğinin ortaya çıkmasını sağlayacağı yerde, iddiaları, aksi yönde düzenlenen raporları, gerçekmiş gibi, kamuoyuna açıklamakla yetinmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; amacımız, Türkiye Büyük Millet Meclisini ve kamuoyunu bilgilendirmek, iddia konularını belgeleriyle ortaya koymak, kusurlu görülenler hakkında yasal işlem yapılmasını sağlamaktır.

12 Kasım 1995 tarihinde çıkan Sait Halim Paşa Yalısı yangını olayına gelince: Yalıdaki restorasyon işlemlerine başlanırken, yasal zorunluk olduğu halde, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna başvurulmadığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Boğaziçi İmar Müdürlüğü ve Sarıyer Belediye Başkanlığından, restorasyon konusunda ruhsat alınmadan işe başlandığı; yalıda bulunan duman ve ısıya karşı duyarlı olan dedektörlerin bakım ve onarım sözleşmesinin 1995 yılında yapılmadığı; sistemin, yangın sırasında devredışı olduğu kesinlik kazanmıştır. Yine yangın sırasında itfaiye irtibat telefonunun çalışmadığı; 1994 yılına kadar, hem tarihî eserler hem de yalı sigortalı iken, 1995 yılında sigorta işleminin yaptırılmadığı ortaya çıkmış ve şu anda, yangından kurtarılarak muhafaza altına alınan, 18 inci Yüzyıla ait tarihi eserler, isi, pisliği, tozu ve tuzlu suyu ile kaderine terk edilmiş durumdadır.

Yalının giriş katında bulunan, Türkiye'nin en büyük ebatlı (400X400 cm) ve içinde bizzat Sait Halim Paşa'nın da bulunduğu bir av sahnesini gösteren orijinal yağlıboya tablo, yangın esnasında kullanılan deniz suyunun tahribatıyla kaderine terk edilmiş bulunmaktadır. Değeri trilyonları aşan mobilyaların ise kurtlanmış olduğu, değişen hava koşulları, ısı ve nem nedeniyle cilalarının bozulduğu, tarihî pirinç avizelerde de oksitlenme başladığı, bir diğer tespitimiz olmuştur.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kısıtlı zaman içerisinde yapılan araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlar, iddia ve olayların soruşturmaya dönüştürülmesini gerekli kılmaktadır. Bu düşüncelerle, keyfiyeti, Yüce Meclisin takdirlerine saygı ile arz ediyorum. Bu vesileyle, Yüce Meclisi ve bizleri izleyen vatandaşlarımı sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Aydın, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, görüşmelere devam etmek üzere, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.06


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 17.20

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Ali GÜNAYDIN (Konya), Kâzım ÜSTÜNER (Burdur)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. - İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 15 arkadaşının, Sait Halim Paşa Yalısında Meydana Gelen Yangının Nedenlerini ve Turban Genel Müdürlüğüyle İlgili Yolsuzluk İddialarını Araştırmak Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergesi ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/2) (S. Sayısı : 115) (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, müzakereye konu raporun görüşülmesine devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet hazır.

Şimdi, sıra, Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Süleyman Hatinoğlu'nda; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sait Halim Paşa Yalısında meydana gelen yangının nedenlerini ve TURBAN Genel Müdürlüğüyle ilgili yolsuzluk iddialarını araştırmak amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, çalışmalarını tamamlamış, 149 klasör dolusu evrak ve 308 sayfalık araştırmanın, soruşturmaya dönüştürülmesiyle ilgili rapor üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına sözlerime başlarken, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, raporda, TURBAN Genel Müdürlüğü İşletmelerinde birçok haksızlıkların, yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin yapıldığı, belgelerle tespit edilmiş durumdadır.

Sait Halim Paşa Yalısının ihmaldan dolayı yanması: Daha önceleri, bu yalıdaki yolsuzluklar nedeniyle, 1994 yılına kadar yalı ve paha biçilmez tablolar sigortalıyken, 1994 yılından sonra, kasıtlı olarak, sigorta yaptırılmamıştır. Neticede, “bir gün, Sait Halim Paşa Yalısı yakılacaktır” denilmiş ve yakılmıştır. Bu, bir durum tespitidir, burada bir kehanet yoktur; çünkü, yalının içi boşaltılmıştır. Kayıpların yok edilmesi gerekiyordu; onun için, yalı yakılmıştır.

Şimdi, bu tarihî eserin yanış sebebi ve içinden kaybolan, başta tablolar ve tarihî eserlerin bulunabilmesi için, TURBAN hakkında soruşturma açılmasının zorunlu hale geldiğini görmekteyiz.

Sayın milletvekilleri, devlet, artık, işletmecilik yapmamalıdır. Devlet, TURBAN Genel Müdürlüğü kanalıyla, marina, otel ve lokanta işletmemelidir. Devlet bunları işletirse, başta hükümet ve bazı yöneticilerin, bu işletmeleri kendi çıkarlarına kullanacakları bir gerçektir ve neticede kullanmışlardır. Özelleştirme hükümlerine göre, başta TURBAN'ın özelleştirilmesi gerekirken, bazı makamlar, bu kurumu kendi hizmetlerine tahsis etmişlerdir.

Şimdi, araştırma raporlarındaki, zamanın TURBAN Genel Müdürü Sayın Ömer Bilgin'in birkaç becerisine kısaca bakalım: Kendini, TURBAN'a getirenlere ve yandaşlarına, hiçbir mevzuatı ciddîye almadan, başta marinada, otellerde ve lokantalarda, her türlü ücretsiz veya çok az ücretli hizmetlerde kusur etmiyor. Sayın Genel Müdür “bal tutan parmağını yalar” misali, DYP Isparta teşkilatlarını, belediye mensuplarını, muhtarlarını ve delegelerini de bu arada ihmal etmiyor; onları da, zaman zaman, devlet kesesinden yatırıp, yedirip, kendisine siyasî gelecek hazırlıyor.

Çiller ailesine ait President ve Denge isimli iki yatın bakımı ve onarımı, Özer Çiller'in talimatıyla, TURBAN Kuşadası Marina İşletmesinde yapılıyor ve 114 066 mark borç tahakkuk ediyor. Çiller ailesi -arkadaşlar dikkat edin- önce bu borcu inkâr ediyor, sonradan, borç belgelenip kamuoyuna duyurulunca, 86 bin markını ödedikleri ortaya çıkıyor. Geri kalan kısmı hâlâ ödenmemiştir. Madem borcu yoktu, neden 86 bin markını ödedi diye düşünmek gerekir. İyi ki, bu araştırma yapılmış, epey tahsilat yapıldı. Geri kalanı için de, savcıları göreve davet ediyoruz, inşallah, kalanların tahsilatı da yapılır.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Biraz sonra ödendiğini göreceksiniz...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Çiller ailesinin bu tutumu bize pek yabancı değildir değerli arkadaşlar. Mesela, önce “Kuşadası Çiftliği bizim değil, iftira” dediler, sonra, tapularına geçirdiler. Antalya Kemer'deki motellerinin gelirlerini “Zübeyde Hanım Şehit Analarını Koruma Vakfına vereceğiz” dediler, ceplerine indirdiler. Amerika'daki mal varlıklarını satıp, gelirlerini Türkiye'ye getirip, yine aynı vakfa vereceklerini söylemişlerdi; fakat, onlardan da henüz bir ses yok. Değerli arkadaşlar, şimdi, bu vakıf, üniversite kuruyor ve Sayın Tansu Çiller de, hayat boyunca bunun başkanı oluyor.

Ey, Sayın Çiller ailesi; mallarınızın ve gelirlerinizin vergisini devlete tam vermediniz, ödememektesiniz; bari, mallarınızın zekatını bu vakfa veriniz! “Kulağım ezanda, Kuran'da, namazda, gözüm bayrakta” deyip, milleti kandırıp; “...ama, aklım fikrim Amerika'daki mal varlığımda ve Türkiye'deki servetlerimde; Sarıyer'deki yeni 16 dairemde, Bizim Vadi Kooperatifinde” diye düşünen ve neticede “çoluk çocuğumun geleceğini Amerika'da arıyorum” düşüncesinde olanların aklına, fikrine ve emirlerine uyanlar, mutlaka bir gün, bu millete, bu devlete hesap vereceklerdir. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın TURBAN eski Genel Müdürü, iddia edilen, yüz kızartıcı bu sorumluluklardan kurtulup, asla, dokunulmazlık zırhına bürünemez. Milletin temsilcisi olarak, millete ve Meclise hesap vermelidir.

TURBAN'da, belki, günahsız bir sürü memur halen yargılanmaktadır.

Sayın milletvekilleri, araştırmada, akla hayale gelmeyecek iddialar ve belgeler vardır; 149 klasörle Meclis Başkanlığına teslim edilmiştir. İsteyenler, oradan belge ve bilgi alabilirler.

Sayın Ömer Bilgin'in mal varlığında büyük artışlar var. Genel Müdür olduğu zamanki durumu nedir; mal beyanı yok. Milletvekili seçildiğindeki mal beyanı nedir; bunların hiçbirisi bilinmiyor. Komisyona beyannameler verilmemiştir. Sayın Ömer Bilgin'in kayınpederinin servetinde, Ömer Bilgin'in Genel Müdür olduğu dönemlerde, köşklere varan büyük servet artışı var. Köşk alan kayınpederi, acaba ne işler yapmıştır; ne kadar vergi ödemiştir; finansörlüğünü kim yapmıştır; bunların hiçbiri bilinmiyor. Bunların hepsinin açığa çıkması için, mutlaka, soruşturmanın açılması gerekiyor. 140 civarında suç duyurusu dosyası vardır, savcılıklarda bekliyor.

Sayın milletvekilleri, bakınız, TURBAN Genel Müdürlüğünde başka neler oluyor: Çiller ailesine ait iki yatın bedava bakım ve onarımı yapılır; Mert Çiller'e tenis öğretmek için, hocası, Kuşadası Marinaya tayin edilir ve hiç gelmeden maaşı ödenir.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Biraz sonra alacaksın cevabını...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Berk Çiller'e de, aynı marinadan, yeni Suzuki marka su kayağı verilir; yerine, başka model, eskimiş su kayağı teslim edilir. Levent Kırca'nın “Olacak O Kadar” programına konu olmuştur; Jetsky'i, herhalde hatırlayacaksınız.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Buna, siz inanıyor musunuz?

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Hatinoğlu, biraz sonra cevabını alacaksınız.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Ayrıca, TURBAN da, sahte imzalarla evraklar tanzim edilir, sahte faturalar düzenlenir; işe gitmeden maaş alanlar, müfettiş raporlarıyla tespit edilir... Bakınız, halen çalışır görünüp, işe gitmeden maaş alanlar var, 17 kişi -demin, arkadaşlar isimlerini söylediler; ben, onlardan bahsetmeyeceğim; ama, teftiş raporu burada, onlar hakkında da bilgi alabilirsiniz- ve geçmişte çalışıp, işe gitmeden maaş alanların sayısı da 18.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Toplam 44...

ADNAN KESKİN (Denizli) - Yatlara gel, yatlara!..

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Kurum personelinden, DYP'nin seçim mitingine katılanlara harcırah verilmektedir; zimmete para geçirmeler tahakkuk etmiştir.

Yolsuzluklar: Bir yerin birkaç kez boyanması, fazla boya alımları; marinaya bedava bağlama yaptırılan yatlar; kanunsuz personel alımları; sahte mezuniyet diplomalarıyla üst düzeylere atamaların yapılması; bedelsiz yapılan konaklamalar; siyasî mitinglere otobüs kiralanması ve değerli arkaşlar, DYP'ye, tişört, bayrak ve flama yaptırılması... Bakın, buradan, bir tişört örneğini gösteriyorum, bu tişört, TURBAN tarafından yaptırılan bir tişörttür.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Ne biliyorsun?!.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Arkasında, Sayın Çiller'in resmi var. Şurada da, çekilmiş bazı fotoğraflar...

ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) - Çiller'in reklamını yapıyorsun.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Çiller'in bu tişörtünü giyip de, bu resimde görünen vatandaşların tamamı veyahut da bir kısmı, TURBAN Genel Müdürlüğünün personelidir. Üzerlerinde şunlar vardır... (DYP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Hatinoğlu, rica ediyorum efendim...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, işte, buradaki resimde görünenlerden 4'ü şu anda tutukludur; 4'ü de, gıyabî tutuklama kararıyla aranmaktadır. (CHP sıralarından “Buraya da göster, göremiyoruz” sesleri)

Değerli arkadaşlar, işin bitiminden sonra alınan fazladan istihkaklar var. Dikkat edin, bakın, 6 müdürün imzasıyla ilgili olarak “tüm kararlar, iş bitmeden sonra alınmıştır ve bu kararların altını, gerek dönemin işletme müdürü ve gerekse genel müdürlük yönetiminin baskısı sonucu imza ettik” diyen marina müdürü ve iki muavin, satış şefi, muhasebe şefi; 6 imzalı tutanak... Diyorlar ki “baskıyla yaptık...”

Geleceğim nasıl baskı yaptığınıza; onu da izah edeceğim...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Ne yapmışlar?..

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Ayrıca, yöneticilerin şahsî harcamaları, işletmeye ödettirilmiştir; çalınan faturalara ilişkin kısa tediye fişlerinin tanzimi yapılmıştır; demirbaş eşya alımında yapılan yolsuzluklar, bilgisayar kayıtlarının silinmesi, faturaların sahte faturalarla değiştirilmesi, avansların sahte faturalarla kapatılması ve muhasebe evraklarının yok edilmesi gibi daha birçok yolsuzluklar devam edip gidiyor.

Bu konuda, Maliye Bakanlığının üç başmüfettişinin önemli raporları var “inceleme değil, soruşturma istiyoruz” diyorlar.

Sayın milletvekilleri, bu durumlara seyirci kalınamaz; yalı çetesinin gittiği yere kadar takip edeceğiz. (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Burada çok önemli bir noktaya dikkatinizi çekerim. 1995 yılında, Ömer Bilgin'in Genel Müdür olduğu dönemlerde -nisan, mayıs, haziran aylarında- TURBAN Genel Müdürlüğü, 2 milyon 134 bin dolar zarar etmiş. 1996'da, aynı aylarda -nisan, mayıs, haziran, temmuz aylarında- ise, bu zararı kapatmış ve 32 bin dolar da kâr etmiş; aynı yıllarda... 2 milyon dolar, herhalde cebe gitti görünüyor.

NECATİ ALBAY (Eskişehir) - Genel Müdür mü değişmiş?!..

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Bütün bu yanlışlıklar, Sayın Bilgin'in yazılı telefon talimatlarıyla oluyor. İşte, Sayın Bilgin'in 30.12.1993 tarihli çok önemli bir genelgesini burada okuyorum. “Genel Müdürlüğümüzce yapılan tespitlerde, işletme ünitelerinin, genel müdür adına kendilerine verilen talimatlara gereken özeni göstermedikleri görülmüştür. Gerek yazılı gerek telefonla verilen talimatlara tüm işletme yöneticilerinin titizlikle uymaları gerekmektedir; uymayanlar hakkında gerekli yasal işlemler yapılacaktır. Bu yazıyı, kesinlikle, tüm personelin görüp okuyacağı yere asın” diyor.

Arkadaşlar, Genel Müdür Ömer Bilgin... Şimdi, bu genelge, çok calibi dikkat bir genelgedir. Genelgede “gerek yazılı gerekse telefon emirleriyle” diyor; biz de idarecilik yaptık, yıllarca genel müdürlük yaptık, yani, minareyi çalan kılıfını hazırlar; çalınacak veyahut da çırpılacak olan işlerle ilgili talimatlar telefonla; çünkü, onun belgesi yok!..

TURBAN'ın bir sürü memuru yargılanıyor; kimisi içeride, Ömer Bilgin de burada maşallah!..

Değerli arkadaşlar, bu genelgeden sonra, Sayın Bilgin'in, artık, kendisine bağlı birimlerin başındaki kişilerin sorumluluğunun olmadığı kanaatini taşıyorum ve buna göre, Bilgin'in dışında hiç kimseninin bir sorumluluğu yoktur.

Şimdi, bu Meclis, Sayın Bilgin'i ve koruyanları sorumsuz tutabilir mi? Yalnızca bu iddialar bile, TURBAN Genel Müdürlüğünün, gerek siyasî gerekse idarî açıdan bağlı bulunduğu Başbakanın, ne kadar zafiyet içerisinde olduğunu göstermiyor mu?!.. Milletin malı, herkesin gözü önünde yağma edilmiş; fakat, Başbakanlık, ilgili Genel Müdür hakkında Cumhuriyet Başsavcılığının bu suç duyurusunu, Memurin Muhakematı Kanununa göre işleme dahi koymamıştır fezlekeleri uzun zaman bekletmiş, ta ki, Ömer Bilgin milletvekili olup, dokunulmazlık zırhına bürünene kadar...

Değerli arkadaşlar, kendisi, bugün, tam bir yıllık milletvekili. Yandaşları hapiste veya bazıları sorgulamada...

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) - O, şimdi, milletvekili...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, ayrıca, araştırmada, ilgili kuruluşlardan istenen bazı bilgiler verilmemiş; âdeta, devlet sırrı gibi saklanmış; istenilen bazı kişilerden de ifadeler alınamamıştır. Bu nedenle, temsilde adaletin, yönetimde istikrarın sağlanabilmesi için ve olayların da kimsenin yanına kâr kalmaması için, bu araştırmanın soruşturmaya dönüştürülmesi zorunludur. Ülkenin bu kadar âli menfaatları dururken, bu kadar adi menfaatlarla uğraşanlar hakkında, ne bu Hükümet ne bu Meclis asla seyirci kalamaz; aksi halde, milletimize karşı dürüstlükten, ahlaktan, faziletten, hukuktan, vicdandan ve Yüce İslam Dininden bahsetmekle hiç kimseyi inandıramayız.

Değerli arkadaşlar, işin vebali büyüktür. Bu konuda, Yüce Meclise güvenim tamdır; ancak, bu Hükümete, yolsuzluk üzerinde güvenimiz kalmamıştır; bu durumu, aklanan soruşturma dosyaları açıkça ortaya koymaktadır.

Sayın milletvekilleri, şu ortak Hükümetin yapısına bir bakınız; ortaklardan birinin genel başkanı diğerine “eroinci” diyor, 4 milyar tazminat alıyor; adaletin başındaki Bakana “şerefsiz, milliyetsiz” diye hitap ediliyor, 2 milyar tazminat alıyor. Şimdi, bunlar ortak Hükümet; bunlara güvenilir mi?!.

Öte yandan, Türkiye yağma edilsin, devletin ve milletin paraları onun bunun cebine insin... Kimsede ses yok... Yeter ki bu Hükümet devam etsin, yolsuzluklar örtbas edilsin, soruşturmalar aklansın, gerisi kolay!.. “Hey gidi Türkiye Cumhuriyetinin ilkeleri, demokrasinin kuralları, devletin kurumları, neredesiniz; nerede bu devlet “ diyesim geliyor değerli arkadaşlar.

Ulu Önder Atatürk, cumhuriyeti bize emanet ederken, cumhuriyet için “cumhuriyet, fikren, ilmen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister” demiştir. Değerli arkadaşlar, şimdi nerede bu muhafızlar?!. (ANAP sıralarından alkışlar)

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) - Susurluk'ta!..

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Şimdiki Hükümete bakıyoruz; ortaklar hacıyla bacı olmuşlar, güya memleketi idare ediyorlar... Bacının derdi yolsuzlukların örtülmesini beklemek, hocanın derdi de Hükümette ne pahasına olursa olsun kalalım ve Refah kadrolarını kuralım...

Değerli arkadaşlar, işçi, memur sokakta “ey hacım, ey bacım; memurum, açım” diye bağırıyor; niye sesinizi çıkarmıyorsunuz?!. (ANAP sıralarından alkışlar)

Bugün, biz, askerimize verilen hiçbir zamma karşı değiliz; ama, memuru, Türk siyasetine düşman ettiniz. Bunun yanında, askere verilen zammın, hiç olmazsa, bir kısmı da memura verilseydi, bu sempati köprüsü kurulabilirdi. Burada büyük bir yanlışımız var.

Değerli arkadaşlar, evet, hiçbir gizlilik, sorumluluğu gerektirmez. Gelin, her şeyi açığa çıkaralım ve yargıya gitmesi için gerekeni yapalım; Yüce Mecliste denetimi çalıştıralım. Tersini yaparsak, TURBAN olayları, her işte bir yol olur. Bu gibi yollar doğru yol değil, Refahyol değil; ta Susurluk'a kadar uzanan yanlış, kirli ve silahlı yol olur.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Kaldığı yerden başlayın.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Şimdi, burada, bazı konuşmacılar -tabiî, Sayın Bilgin de- Dumankaya'nın Başkanlığı konusunu eleştirecekler. Sayın Dumankaya ile Ömer Bilgin'in hiçbir akrabalığı, yakınlığı ve eskiden dostluğu, tanışmışlığı yok; herhangi bir husumetin olması da mümkün değil.

Sayın Dumankaya, bir milletvekilinin aslî görevi olan denetim görevini yerine getirmiştir ve getirmektedir.

BAŞKAN - Sayın Hatinoğlu, son dakikaya giriyorsunuz. Toparlayasınız diye uyarıyorum.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Sayın Bilgin, Sayın Dumankaya'ya bir dosya gönderiyor, bir dosya dağıtmış ve “dosyada şunlar şunlar var” diyor. Ben, Sayın Bilgin'e buradan sormak istiyorum; ama, Sayın Bilgin'i de zaten göremiyorum; çünkü, o, çok rahat, dışarıda çay içiyor!..

Dumankaya, benim bildiğim kadarıyla, hepinizin bildiği kadarıyla, namuslu, şerefli biridir. Sizin gibi yanlışları olsaydı, eğer bu şekilde yolsuzlukları olsaydı, Dumankaya, bu yolsuzlukların üzerine zaten gidemezdi. Bir açığı olsaydı, gidemezdi; gittiğine göre, hiçbir açığı yok. Dumankaya'nın bütün kurumları beş yıldır tetkik ediliyor. Nerede raporları; kapatılan var mıdır, cezası nedir, onları da çıkarın_

Değerli arkadaşlar, tapu daireleri, vergi daireleri, gümrük kapıları, devlet bankaları bu Hükümetin elinde değil miydi daha önce? Beş yıldır neredesiniz? Dumankaya'nın varsa böyle bir durumu gereğini yapın.

Sayın Bilgin'e buradan şunu söylüyorum ve “seni Meclis affetse, millet affetmeyecektir; seni Allah'a havale ediyorum” diyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, eğer, bu işlerde samimî isek, milletvekillerinin yüz kızartıcı adi suçlarla, yolsuzluklarla ve hırsızlıklarla ilgili dokunulmazlıklarını kaldıralım ve bu iş bitsin. Burada yapmak istediğimiz de budur; bu şekildeki pisliklerin ortadan kalkması için mutlaka, dokunulmazlığın kaldırılması gerekmektedir;

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

Sayın Başkan, 1-2 dakikanızı rica edeceğim.

BAŞKAN - 1 dakika; peki.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) - Sayın Dumankaya'nın KİT Komisyonu üyesi olup, konuyu bilen, araştıran bir milletvekili olarak bu komisyona üye seçilmesi, Başkan olması çok doğal bir olaydır; ancak, Sayın Ömer Bilgin'in milletvekili seçildikten sonra, genel müdürlüğü dönemiyle ilgili, TURBAN'daki icraatlarıyla ilgili yolsuzlukları araştıran bir komisyona üye olması bir talihsizliktir; çünkü, aynı kişi, hem savcı hem hâkim hem de suçlanan kişi nasıl olur değerli arkadaşlar?!.

Sayın milletvekilleri, neticede, Yüce Meclisin -birçok müfettiş ve uzman ekiple müşterek olarak hazırlanan- araştırma komisyonu raporunu değerlendirip, sonucuna göre işlem yapacağına inancım tamdır.

Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Hatinoğlu, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, şimdi, sıra, Doğru Yol Partisi Grubu sözcüsünün konuşmasında; Sayın Aykurt'u DYP sözcüsü olarak kürsüye davet ediyorum.

Buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Turban Genel Müdürlüğü ile ilgili Meclis Araştırması Komisyonu raporu üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınıza geldim; bu vesileyle, Sayın Başkanlık Divanını ve Yüce Meclisin değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.

Çok değerli milletvekilleri, yüksek huzurlarınıza getirilen bu araştırma komisyonu raporu, bundan evvel, bu çatı altında tartıştığımız, konuştuğumuz benzeri raporlardan, muhteva itibariyle, üslup itibariyle, karar nisabı itibariyle farklılıklar ve özellikler göstermektedir.

Raporda ileri sürülen ve hiçbir mesnede dayanmayan birtakım... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından “Oo...” sesleri, gürültüler)

AHMET KABİL (Rize) - Neyin mesnedi; dosyalar var, dosyalar ortada_

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Müsaade buyurun efendim...

AHMET KABİL (Rize) - Ne itiraz ediyorsun...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Birtakım iddiaların ve ithamların sahibi Sayın Dumankaya'dır.

BAŞKAN - Sayın Aykurt, sürenizi durdurdum; bir dakikanızı rica edeyim.

Sayın milletvekilleri, hiçbir hatip muhatabın gönlünden geçtiği biçimde konuşmaya mecbur değildir. Çıkan hatipler belgeler gösteriyorlar ve “bunlar, namusu mücessem belgelerdir” diyorlar. Kimsenin itiraz hakkı olmaz; ama “o belge geçersiz” demeye de kimsenin hakkı yok.

ALİ COŞKUN (İstanbul) - Büyük talihsizlik...

BAŞKAN - Efendim, rica ediyorum... Müsaade buyurun... Hatibi dinleyin... Efendim, ben, sükûnetle Genel Kurulu yönetmek zorundayım.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) - Sayın Başkan, o, bir zamanlar Hoca için “eroinci” demişti.

BAŞKAN - Sayın Hatinoğlu, kürsüden şimdi indiniz.

Buyurun Sayın Aykurt.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; bu rapordaki iddiaların, ithamların sahibi Sayın Dumankaya'dır. Başka bir ifadeyle, bu raporda ileri sürülen olaydaki iddiaların müddeisi, müştekisi ve muhbiri Sayın Dumankaya'dır.

MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) - Savcı.. Savcı...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Şimdi görüyoruz ki, Sayın Dumankaya bu iddiaları araştırmakla görevli Komisyonun da Başkanıdır; yani, davacı, kendi açtığı davanın hâkimidir. Böyle şey olur mu; evvela bunda bir mutabakat sağlamamız lazım.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Komisyonda 9 kişi var...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bakınız, bu olay, genel hukuk ilkelerine aykırıdır. Bunu bilmek için, düşünmek için hukukçu olmaya hacet yok.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Dumankaya tek başına mı karar verdi?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Sayın Dumankaya, biraz evvel, bu kürsüde, Sayın Çillerin, Sayın Genel Başkanına hitaben “bu komisyona Dumankaya seçilmesin” dediğini ifade etti.

ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) - Doğru.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Dedi mi demedi mi bilmiyorum; ama, demiş ise, bu kürsüde dedikodu, devlet adabına aykırı dedikodu yapılsın diye değil, bir hukukun temel ilkesini hatırlayın diye söylemiştir; bunu bile idrakten yoksun insanlar, bu küsrüde bunu dedikodu malzemesi yaptılar; üzüntü duyuyorum.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Ömer Bilgin de Komisyon üyesi...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Sayın milletvekilleri, onun içindir ki, Sayın Dumankaya huzurumuza getirdiği bu raporla...

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Hepsi sahte öyle mi?!.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - ... her türlü hukukî mesnetten yoksun, objektif kriterlerden yoksun, kin ve nefret dolu; her zaman bildiğiniz ve alışageldiğiniz hayalî, uydurma isnat ve iftiralar listesi tanzim etmiştir. Bu rapor budur. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

AHMET KABİL (Rize) - Size göre öyle...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bir başka tarafını inceleyelim değerli arkadaşlarım...

ERKAN KEMALOĞLU (Muş) - Sayın Başkan; lütfen_ Müdahale edin; olmuyor böyle...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - ...komisyonun 9 üyesi olmasına rağmen, Komisyonda 4 üye arkadaşımız imza koyuyor.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Öbürleri nerede; öbürleri niçin gelmezler?..

BAŞKAN - Sayın Aykurt, bir dakikanızı rica edebilir miyim.

Değerli milletvekili, ben Genel Kurulu uyardım. Şimdi, bakın, bundan sonra bir başka grup daha konuşacak, sonra Komisyon konuşacak. Benim ricam şudur: Sükûnetle dinleyelim, herkes, kararlarını, serbest hürriyeti içerisinde versin. Ben rica ediyorum, bundan önceki grupları, herkes, sakin ve sükûnetle dinledi; buna mecburuz. Beğenmeyebiliriz hatibi; ama, kim olursa olsun, her hatibi sükûnetle dinlemek zorundayız.

Benim görevim, sükûnetle herkesi konuşma imkânına kavuşturmaktır. Rica ediyorum...

Buyurun efendim.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Sayın milletvekilleri, Komisyonun 9 üyesinden 4 üyesi rapora imza koyuyor, 5 üyesinin imzası yok; bu üyeler bilahara Komisyona gelerek muhalefet şerhlerini ekliyorlar. Şimdi, hukukî açıdan baktığımız zaman, bu Komisyon raporu hukuken mualleldir.

ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) - Türkçe söyle...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Evet; başka ifadeyle, bu rapor, yoklukla maluldür, keenlemyekûndür. Çoğunluğun imzasını taşımayan böyle bir raporun Meclis gündemine getirilip, bu kürsüde nasıl görüşüldüğünü anlamakta zorluk çekiyorum.

AHMET KABİL (Rize) - Gelmediler_ Yazı yazıldı onlara; ama, gelmediler.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Şimdi, birtakım sataşmalarla benim konuşma insicamımı bozacağınızı sanıyorsanız, aldanıyorsunuz_ Zorluk çekersiniz...

AHMET KABİL (Rize) - Hayır, ben, doğruyu söylüyorum_ Yazı yazıldı; ama, gelmediler; vicdanları müsaade etmedi.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Öte yandan, raporu tetkik ettiğimiz zaman ve muhalefet şerhlerindeki gerekçelere baktığımız zaman; münhasıran, Komisyon Başkanı kendi itham ve iddialarını ispat etmek gayreti içerisinde çalışma yapmış ve Komisyon üyelerini dışlayarak, birçok tahkikatı resen kendisi yapmak suretiyle hayalî iddialarını kanıtlamak gayreti içerisine girmiş.

AHMET KABİL (Rize) - Sayın hatip hangi iddia hayalî; lütfen onu söyle.

BAŞKAN - Sayın Kabil, karşılıklı konuşma usulü var mı efendim?

AHMET KABİL (Rize) - İsim versin.

BAŞKAN - Efendim, size ne isimden?.. Sayın Kabil, rica ediyorum...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Komisyon Başkanı Sayın Dumankaya, raporda tadat edilen isnat ve ithamların -biraz evvel arz ettim-müddeisi, müştekisi, muhbiridir dedik. Böyle bir insanın, böyle bir kimsenin, böyle bir iddia sahibinin -ki oturduğu yer de bunu kanıtlıyor, benim iddiamı teyit ediyor- kendi iddiasını tahkikle görevli bir komisyonda görev almasının hangi hukuka, hangi vicdana sığdığını takdirlerinize sunuyorum. Böyle şey olur mu?

MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) - Ömer Bilgin nasıl aldı?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Şimdi, bakınız; eğer, bu yol açılırsa, bundan hepimiz zarar görürüz. Yarın, bir başka siyasî parti hakkında bu türlü bir komisyon kurulabilir; yanlış olur diyorum.

Sayın milletvekilleri, özetlersek; bu rapor, Komisyonun kuruluş biçimiyle, Komisyon üyelerinin sadece 4'ünün imzasının bulunuşu ile, hukuken hiçbir değeri olmayan ve burada konuşulmaması lazım gelen bir belgedir; ama, biz, bütün bunlara rağmen -siz olsanız belki terk ederdiniz Meclisi, geçmişte yaptığınız gibi- size olan saygımızdan dolayı, Yüce Meclise olan saygımızdan dolayı ve kamuoyuna olan saygımızdan dolayı görüşlerimizi, burada, birer birer, delilleriyle, zaman ve mekân göstererek, rakamlarıyla gözlerinizin önüne sereceğiz.

AHMET KABİL (Rize) - Ser bakalım.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Sanıyorum ki, bu rakamları, bu belgeleri koyduğumuz zaman, vicdanları ve kalpleri gerçeklere âmâ olmayan insanların yüzleri kızaracaktır.

Raporda, Sayın Çiller ailesine yöneltilen isnat ve iddialar şu başlıklar altında tanzim edilmiştir: Yatlar olayı, Okan Ünalmışer olayı -rapor böyle diyor- telefaks olayı, motorlu su kayağı olayı, Pelister Çiftliğinde açılan kuyu olayı ve Yeniköy Yalısının boyanması olayı.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Artezyen var; artezyen...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Sayın milletvekilleri, şimdi, yatlar olayından başlayalım. “President” ve “Denge” isimlerini taşıyan yatlar, Marmara Holding A.Ş adına kayıtlı yatlardır...

MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) - Özer Çiller ortak değil mi?!.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Her iki teknenin marina, tamir, bakım masrafları, bu şirket tarafından muntazaman ödenegelmektedir, ödenmiştir.

AHMET KABİL (Rize) - Ne zaman?!.

MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) - Şirketin sahibi kim?!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bekleyin, sabredin; biraz sonra söyleyeceğim.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Ortaktır, ortak_ Sahibi olmaz!..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - “President” isimli tekne için... (Gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Aykurt, efendim, rica ediyorum...

Sayın milletvekilleri, bakın, biraz sonra...

MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) - Şirketin ortağı kim; Özer Çiller mi, Tansu Çiller mi?!.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biraz sonra, Anavatan Partisi Grubu üyesi de olan Komisyon Başkanı bir konuşma yapacak. Aynı manzarayla karşılaşmasını ben de arzu etmem, siz de etmezsiniz. Rica ediyorum...

Buyurun efendim.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Şimdi, devam ediyoruz; “President” isimli tekne için -biraz evvel bir konuşmacı bahsetti; şimdi cevabını alacak- 1994-1995 yıllarında 70 693 mark ve “Denge” isimli tekne için 1995 yılında 13 873 mark düşük ücret tarifesi uygulandığından bahisle, ilave fark ücreti tutarı 29 500 mark ve böylece, toplam ödenmemiş borcun 114 066 mark olduğu iddia edilmekte. Bu borcun -yine iddia devam ediyor- tahsili için, Ankara 7 nci İcra Memurluğu marifetiyle cebrî icraya başvurulduğu da ileri sürülmekte. Muhalefetin ve özellikle Anavatan Partisinin alışkanlık haline getirdiği mesnetsiz ve asılsız iddia ve ithamlara karşı hazırlıklı olan Marmara Holding Anonim Şirketi...

AHMET KABİL (Rize) - O üslup size ait; onu siz kullanıyorsunuz.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - _Kuşadası Marina Müdürlüğüne müracaatla, Marmara Holding A.Ş'ye ait “President” ve “Denge” isimli teknelerin borcu olup olmadığını yazılı olarak sorar. Dikkat buyurun; Kuşadası Marina Müdürlüğü tarafından verilen 16.9.1994 tarih ve 1994/933 sayılı cevabî yazıda, adı geçen şirkete ait teknelerin hiçbir borcu bulunmadığı bildirilir.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Belgeleri burada...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Burada, marina müdür yardımcısı, muhasebe şef yardımcısı imzasını taşıyan iki imza var; bu, birincisi belge_

MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) - Üç sene sonra mı hazırlandı o belgeler?!

AHMET KABİL (Rize) - Tarihi ne zaman?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bütün bunlara rağmen, icra takibi konusu olan, borç doğurucu nitelikte olmayan ve ilamsız takip yoluyla takibe konulan 85 449 mark tutarındaki parayı ihtirazî kayıtla, yani “her türlü talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla” şerhini koyarak 17.10.1996 tarih ve 1981 sayılı makbuz ile 85 450 mark olarak TURBAN Genel Müdürlüğü veznesine öder. İşte belgesi...

AHMET KABİL (Rize) - Madem borcu yok, niye ödedi?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Sen anlamıyorsun ki benim konuştuğumu “ihtirazî kayıtla” diyorum “talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla” diyorum. Nereden mezun oldunuz bilmiyorum; ama, biraz hukuk bilgisi öğrenin canım_ İhtirazî kayıt ne demek; ileride talep ve dava hakkım mahfuz. Yarın göreceksiniz, zaten, bunlar, istirdat davasıyla geri alınacak, mükerrer ödeme bunlar, mükerrer_ İşte belgesi...

AHMET KABİL (Rize) - Göreceğiz_ Zapta geçsin_

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Sabır gösterin_

Devam ediyoruz; keza, bu para ödendikten sonra, ek bir yazıyla -yine aynı kuruluş tarafından- 181 875 378 lira daha istenmiş, bu para da, yine ihtirazî kayıtla “talep ve dava hakkımız mahfuz kalmak kaydıyla” şerhi konularak, 11.11.1996 tarih ve 2174 sayılı makbuzla TURBAN Genel Müdürlüğünce ödenir. Tamam mı; bu da ödenir_ İşte makbuzu_ Belgeler konuşuyor, belgeler; mücerred iddialar değil!

AHMET KABİL (Rize) - Biraz sonra belge konuşacak, cevabını alacaksın.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bunun dışında, işletmenin teknik atölyesinde yapılan hizmetler karşılığını... Şimdi, bir arkadaşımız burada birtakım şeyler söyledi ve “tamir, bakım, bilmem ne masraflarını Marinaya ödettiler” dedi_ Bu kürsüde herkes konuşur, konuşmalıdır da; yalnız, herkes, konuşmasının nereye varacağını da hesaplamalıdır ve söylenen sözlerin de vicdan terazisinde tartılması lazımdır. Bakalım biz ne cevap vereceğiz? Şimdi veriyoruz cevabı; bakalım öyle mi, böyle mi?

İşletmenin teknik atölyesinde yapılan hizmetler karşılığında, 16.2.1995 tarih ve 23481 sayılı faturayla 130 751 901 lira; yine aynı tarih ve 23480 sayılı faturayla 447 721 263 lira. 31.10.1994 tarih ve 94/1077 sayılı Kuşadası Marina Müdürlüğünün ayrıca... Devam ediyoruz...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) - Onların tarihi ne?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Söyledim.

Ödeniyor ve ayrıca, Kuşadası Marina Müdürlüğünün TURBAN İşletmeleri Genel Müdürlüğüne hitaben ilgi 31.10.1994 tarihli yazısına verdiği cevaba göre “President” isimli yatın borçları için isimli yatın borçları için, 20.9.1994 tarih ve 276285 No'lu faturayla 1 355 010 805 lira ve yine bu belgede, aynı tarihli ve 0222879 No'lu faturayla 1 719 052 022 lira olmak üzere, toplam 3 136 062 927 lira olarak işletmeye ödendiği... Bu da ödeniyor. Yine, 17.11.1995 tarih ve 25711 sayılı faturayla 2 912 636 000 lira... Faturası da bu.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Artezyenden bahset...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Oraya geleceğim...

7.1.1994 tarih ve 6544 No'lu tahsil fişiyle 60 milyon lira ödendiği; 14.1.1994 tarih ve 6548 sayılı tahsil fişiyle 169 milyon 673 bin lira ödendiği; 1.2.1994 tarih ve 6550 sayılı tahsil fişiyle 228 283 970 lira ödendiği...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Artezyene gel; süre bitti...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Niye?!. Teker teker verelim hesabını... Öyle dediler burada.

14.4.1994 tarih ve 003537 sayılı tahsil fişiyle 815 556 700 liranın ödendiği; 17.5.1994 tarih ve 3701 sayılı tahsil fişiyle 897 053 235 liranın ödendiği; 12.7.1994 tarih 001734 sayılı tahsil fişiyle 965 495 400 lira ödendiği görülüyor.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Alacaklı çıkaracaksın galiba!..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bakınız, bu rakamları alt alta koyduğunuz zaman, tekne bedellerini aşan boyutlarda ödenen para var. (ANAP sıralarından “alacağı var” sesleri) Evet, alacağımız var belki de... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar [!])

Onun için, kaydı ihtiraziyle ödemişiz. Bakın, siz bir şeyi anlamıyorsunuz; onun için kaydı ihtirazi şerhi koyarak ödemişiz; onu söylemeye çalışıyorum.

Hani, nerede buradaki iddialar?.. Marinadaki ödenmedi, tamir parası ödenmedi, bakım parası ödenmedi, kira parası ödenmedi... Bu ne?!.

AHMET KABİL (Rize) - Kaç kişinin alacağı var?!.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Şimdi, Okan Ünalmışer olayı, hiçbir mesnede, delile, bilgiye, belgeye dayanmayan, mücerret iddianın adıdır.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Şu artezyene gel...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Telefaks olayı... Bakınız, yine belge gösteriyorum; Sayın Çiller ailesinin bahsedilen evdeki faksı, numarasıyla bu; alındığı yer, Işık Elektrik... Böyle bir faks filhal çalışır vaziyetteyken, bir sorumsuz kişinin o eve başka bir faks götürdüğü iddiasına inanmak için, akıl, idrak ve izandan yoksun olmak lazım; böyle şey olur mu?! (DYP sıralarından alkışlar) Faturası da bu...

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - O faturanın sizde işi ne?!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Motorlu su kayağı iddiası var. Güya, iddiaya göre, motorlu su kayağı, Jet Ski marka motorlu su kayağı, üzerinde Honda yazılı başka bir tekneyle değiştirilmiş, ondan sonra da bilmem ne olmuş deniliyor. İşte belgesi beyler... Bakınız, bu, motorlu su kayağının bulunduğu yerdeki masrafları, ödenen faturaları; dokümanlar cetvel halinde; resmî belge burada. Belge konuşuyor.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) - Savcıya gönder savcıya...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bu da kavli mücerrette kalan soyut iddia...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Sayın Başkanım, 2 dakika daha rica edeceğim.

BAŞKAN - Efendim, lütfen toparlayın.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Kuyu olayı son derece gülünç bir olay. Efendim, Sayın Çiller ailesi çiftliğinde kuyu açtırmış, bunun bedelini TURBAN'a fatura ettirmiş iddiası var. Bakınız beyler, insaflı konuşalım; bu kuyu, Deşici Sondaj İşletmeleri tarafından açılmış ve 1.9.1994 tarihli faturayla, Katma Değer Vergisi dahil, 230 milyon lira bedel, bu şirketin sahibine ödenmiş.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Adını okuyuver.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Adı da -okuyalım- Ahmet Fikirdeşici... Ne diyor: “Kuşadası Kirazlıyolu üzeri Çamtepe mevkiindeki Suna Gönül Pelister adına kayıtlı arazide sondaj çalışmaları yaptım; su, faal şekilde akmaktadır. Ücretini tam olarak nakit aldım; hiç bir alacağım yoktur. İşlerde doğabilecek aksaklıklar tarafıma aittir.”

Sayın Dumankaya bir şey unutmuş burada; aklına gelmemiş galiba; burada, bir de elektrik hattı, trafo yapıldığı iddiasını söylemişti daha evvel; onu unutmuş; onun faturası da bu; 575 milyon lira para ödenmiş_ Faturası da bu...

Yeniköy Yalısının boyanması iddiasını ispat edecek, tevsik edecek hiçbir belge yoktur; iddia ediyorum ve büyük konuşuyorum. Eğer, kimin elinde Yeniköy Yalısının boyanması hususunda, Sait Halim Paşa Yalısının boyasının alındığı hususunda belgesi varsa, açıklamayan namerttir! Kimin elinde varsa, açıklamayan namerttir! (DYP sıralarından alkışlar) Açıklayın bunu!.. Böyle şey olur mu!..

AHMET KABİL (Rize) - Açıklamayan namerttir.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görülmektedir ki, Sayın Çiller ailesine izafe edilen ve TURBAN'daki yolsuzluklarla illiyet rabıtası kurulmaya çalışılan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aykurt, Genel Kurula saygınızı sunun.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Bağlıyorum efendim.

...iddiaların hiçbir ciddiyeti, hiçbir esası yoktur. Kaldı ki, o zamanın Genel Müdürü hakkında, Başbakanlık Teftiş Kurulunca, Yüksek Denetleme Kurulunca, KİT Komisyonunca tahkikat yapılmış; bunlar sonuçlanmış. Savcılar olaya el koymuş; mahallî cumhuriyet savcılarına yazı yazmış, illiyet rabıtası görmediği için.

Tabiî ki, vaktimiz olsaydı, şurada, Sayın Dumankaya'nın hatırlayacağı birtakım isimler anons edecektim. Şurada, Show Oto Elektrik Şirketiyle ilgili bir kira sözleşmesi var. 53 bin dolar aylık kira veriyor Sayın Dumankaya. 6 112 metre yer kiralamış; yetmemiş; 1 490 metrekare daha kira sözleşmesi için kavga veriyor.

CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) - Niye onun için ayrı bir önerge vermiyorsun?!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Vaktim olsa bunu konuşabilseydim...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) - Önerge ver.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Yine, asıl yolsuzluk da, Nisan 1996 tarihinde_

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aykurt, son cümlenizde saygılar sunar mısınız lütfen.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Son cümlemi söylüyorum.

Asıl yolsuzluk da, 1996 Nisan döneminde_

BAŞKAN - Sayın Aykurt, Genel Kurulu selamlayın lütfen.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - _Özelleştirme İdaresinde sorumlu Devlet Bakanı Sayın Rüşdü Saracoğlu tarafından yapılan TURBAN yolsuzluğudur_

BAŞKAN - Sayın Aykurt!.. Sayın Aykurt!..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - _ve müfettiş raporlarında mevcuttur.

BAŞKAN - Sayın Aykurt, Genel Kurulu selamlar mısınız.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - Evet, tamamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, inşallah önümüzdeki günlerde onu da anlatırız.

Ben, bu vesileyle sözlerimi toparlıyor_

BAŞKAN - Efendim, toparlamayın!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) - _Sayın Başkanlık Divanını ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Zalimin zulmü varsa, mazlumun da Allah'ı vardır diyorum; saygılar sunuyorum.(DYP sıralarından alkışlar, ANAP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Aykurt, teşekkür ediyorum.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan_

BAŞKAN - Buyurun efendim.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Sayın konuşmacı, benim_

BAŞKAN - Sayın Dumankaya, siz Komisyon Başkanısınız, konuşacaksınız efendim; siz buyurun oturun.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Hayır, Sayın Başkan, benim ismimi vererek, şirketimin ismini vererek “asıl yolsuzluğu Halit Dumankaya'nın şirketi yaptı” dedi. İçtüzük gereği, bunun düzeltilmesini istiyorum.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Yolsuzluk demedim; dinlememişsin.

BAŞKAN - Buyurun oturun, tutanakları getirteyim.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Demin kaynak sordunuz da; o kaynağı nereden buldun dedim.

BAŞKAN - Efendim, siz istirahat buyurun, ben tutanağı getirteyim, bakayım.

Gruplar adına son konuşmayı yapmak üzere, Refah Partisi Grubu adına, Sayın Mehmet Ali Şahin.

Buyurun Sayın Şahin. (RP sıralarından alkışlar)

RP GRUBU ADINA MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Muhterem Başkan, Meclisimizin saygıdeğer üyeleri; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (10/2) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun raporu üzerinde, Refah Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurunuzdayım.

Değerli arkadaşlarım, 20 nci Dönemde ilk kurulan araştırma komisyonlarından birinin raporu üzerinde, şu anda müzakere yapıyoruz. Bu araştırma önergesi ne için verilmişti ve bu araştırma önergesinin kabulü üzerine kurulan komisyon, hangi görevi ifa için kurulmuştu?

Değerli arkadaşlarım, bu komisyonun iki amaç için kurulduğunu görüyoruz:

Bu komisyonun birinci görevi, 12 Kasım 1995 tarihinde, İstanbul'da Sait Halim Paşa Yalısında meydana gelen yangının nedenlerini araştırmak,

İkinci görevi de, TURBAN Genel Müdürlüğüyle ilgili yolsuzluk iddialarını araştırmak.

Araştırma raporunu okuduğumuzda, araştırma önergesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13 Şubat 1996 tarihli 12 nci Birleşiminde kabul edildiğini görüyoruz ve komisyonun 6 ay 8 gün çalıştığını, yine rapordan tespit ediyoruz.

Değerli arkadaşlarım, komisyon raporu, toplam 216 sayfadan ibaret. Komisyon raporunu değerlendirmeye aldığımızda, iki açıdan değerlendirme yapmanın doğru olacağı kanaatindeyim. Bunlardan biri usulî açıdan...

Değerli arkadaşlarım, şimdi söyleyeceklerim sadece bu komisyonla ilgili değil, bu zamana kadar kurulmuş olan araştırma ve soruşturma komisyonlarıyla da ilgilidir, bundan sonra kurulacak muhtemel araştırma ve soruşturma komisyonlarıyla da ilgilidir. Bunlar, bir arkadaşınız olarak tespitlerimdir. Bunu, burada arz etmeyi -biraz önce Sayın Aykurt konuşurken bazı itirazlar oldu- bir görev olarak biliyorum.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği gibi, Meclis araştırması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme ve denetim yollarından biridir. Nitekim, Anayasamızın 98 inci maddesinin üçüncü fıkrası “Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir” diyor. Demek ki, Meclis araştırması, sadece bir incelemedir, bir tespittir; Meclisimizin, belli bir konuda bilgi edinme yoludur.

Değerli arkadaşlarım, peki, araştırma komisyonlarında kimler görev alabilir, acaba, tüm milletvekilleri araştırma komisyonlarında görev yapabilir mi? Bu konuda, İçtüzüğümüzün 104 ve 105 inci maddelerinde açık bir hüküm göremiyoruz. Göremememize rağmen, acaba her milletvekili -önergeyi imzalayan da olsa- araştırma komisyonlarında görev alabilir mi? Saygıdeğer arkadaşlarım, ben, görev alamayacağı kanaatindeyim.

Meclis araştırma komisyonlarının başkanlık divanının nasıl teşekkül edeceği, tatil ve ara vermelerde çalışması, komisyonların toplantıya çağrılması, toplantı karar yetersayısı, komisyonlara devam gibi konularda da İçtüzüğümüzün 104 ve 105 inci maddelerinde hüküm yoktur; ama, biz bu konuda ne yapıyoruz; İçtüzüğün, ihtisas komisyonlarıyla ilgili, 24'ten başlayıp 29'a kadar devam eden maddelerinden ve sonraki maddelerinden yararlanıyoruz. Araştırma komisyonlarında hangi üyelerimizin görev alıp almayacağı sorununa da, aynı yöntemle çözüm bulmamız mümkündür.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Konuya gelelim.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - İçtüzüğümüzün 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasından yararlanabiliriz. Bu madde şöyle diyor: Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre, hâkimlerin davaya bakmasına veya karara katılmasına engel oluşturacak durumda bulunanlar, Meclis soruşturma önergesini veren veya daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde ya da dışında, bu konudaki görüşünü açıklamış milletvekilleri, bu komisyonlara seçilemezler.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) - Soruşturma o.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bir dakika.

Sizin bir yorumunuz varsa, benim de bir yorumum var. İçtüzüğü ve Anayasayı yorumlamada Refah Partililerin ne kadar haklı olduğu konusunda, Anayol Hükümetinin, güvenoyu almadığı halde, almış gibi açıklanması sonucu, Anayasa Mahkemesi gereken cevabı vermiştir. Refah Partili hukukçuların Anayasa ve İçtüzükle ilgili yorumlarını, lütfen dikkatli takip ediniz.

Değerli arkadaşlarım, biz, bu düzenlemenin, aynen, araştırma komisyonları için de geçerli olduğu kanaatindeyiz; ancak, maalesef, bu hususlara, sadece bu Komisyon için değil, diğer komisyonlar için de riayet edilmediğini üzülerek görüyoruz.

Şu anda raporunu müzakere ettiğimiz Komisyonun teşekkül tarzına, yukarıdaki yasal düzenlemeleri göz önünde bulundurarak baktığımızda ne görüyoruz:

Bir; önerge sahipleri Komisyonda görev almışlardır, hatta, birinci imza sahibi arkadaşımız Komisyon Başkanlığı görevini üstlenmiştir.

İki; önergede birinci imza sahibi ve Komisyon Başkanı, Meclis içinde ve dışında, önerge konusuyla ilgili görüşünü defalarca açıklamıştır.

Değerli arkadaşlarım, peki, bu uygulama doğru mudur? Bir savcı, iddianamesini hazırladığı ve açtığı davanın hâkimliğini yapabilir mi? Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunumuzun 21 inci maddesi buna “hayır” diyor.

Peki, bir araştırma ve soruşturma önergesini veren veya verenler, önerge üzerine kurulan komisyonlarda görev alabilirler mi? Bizim kanaatimize göre, Meclis İçtüzüğünün 109 uncu maddesine göre, alamazlar.

Peki, bir hâkim, baktığı davayla ilgili görüşünü veya reyini daha önce ihsası rey ederek, açıklayarak görüşünü belirtmiş ise, o davaya bakabilir mi? Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 23 üncü maddesi de buna “hayır” diyor.

Peki, bir araştırma ve soruşturma önergesini veren veya verenler, o önerge konusuyla ilgili görüşlerini daha önce veya araştırma, soruşturma devam ederken açıklarlar ise, kurulan komisyonlarda görev alabilirler mi, göreve devam edebilirler mi? Biz, Meclis İçtüzüğünün 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının buna cevaz vermediği kanaatindeyiz.

Halit Dumankaya arkadaşımız, çalışmaları başarılı, girişken, işini takip eden bir arkadaşımız, kendisini takdir ediyoruz. Keşke, vermiş olduğu bu önerge üzerine kurulan Komisyonda kendisi görev almasaydı.

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Siz de, keşke ilk başta söyleseydiniz, sonunda değil!

HİKMET AYDIN (Çanakkale) - Usulden mi reddedeceksiniz bunu, ona mı hazırlanıyorsunuz; geri zekâlı mıyız biz!

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Rahatsız mı oldunuz?.. Efendim, bu gerçekler sizi niye rahatsız ediyor?.. Bunlar hukukî gerçekler, niye rahatsız oluyorsunuz?.. Bana teşekkür etmeniz lazım; bu hukukî yorumdan dolayı beni kutlamanız, tebrik etmeniz lazım.

Değerli arkadaşlarım, Meclisimizin siz değerli üyelerine bir önemli soru daha sormak istiyorum: Araştırma önergesini verenlerin komisyonlarda görev alması, hatta komisyon başkanlığını yapması yanlış da, araştırma önergesinin muhatabının o komisyonda görev alması doğru mu? O da külliyen yanlıştır. Sayın Ömer Bilgin'in de bu Komisyonda görev alması, katmerli bir yanlıştır. Dolayısıyla, bu, bir inat komisyonu olarak kurulmuştur. Sayın Ömer Bilgin 24 Nisanda Komisyona üye olmuştur; halbuki, bu Komisyon, şubat ayında kurulmuştur. Herhalde, Doğru Yol Partili arkadaşlarımız, önerge sahibinin Komisyon Başkanı olması karşısında -demek ki, bu böyle oluyor diye- Ömer Bilgin'i de -bana göre hatalı şekilde- bu Komisyona üye olarak vermişlerdir. Bu kardeşinizin hukukî yorumuna göre, her ikisi de yanlıştır.

Değerli arkadaşlarım, diğer yandan, raporda iki ayrı ve farklı görüş göze çarpıyor. Raporun sonunda, 2,5 sayfadan ibaret, 5 imzalı bir çoğunluk görüşü var; bir de, 214 sayfadan ibaret, azınlık görüşü var. Şu rapor, Komisyonun azınlıkta kalan üyelerinin hazırladığı bir rapor mahiyetinde; demokratik kriterlere ne kadar uygun düşüp düşmediğini, siz saygıdeğer arkadaşlarımın takdirlerine bırakıyorum.

Bir de, Komisyonun, koro halinde değil de solo halinde çalıştığını, solo görevi yaptığını müşahede ediyorum. Sayın Dumankaya, bu konuları çok iyi bildiği için, Komisyonu toplamaya bile gerek duymadan, birçok çalışmalar yapmış; çünkü, 16 işletmede inceleme yapıldığı Komisyon raporunda belirtildiği halde, sadece 8 toplantı yapılmıştır. Bu, Komisyonun, koro halinde değil, solo halinde çalıştığının da en çarpıcı örneklerinden biridir.

Değerli arkadaşlarım, gelelim, arz ettiğimiz nedenlerle eleştirdiğimiz raporun içeriğine... Arkadaşlarımız “sadede gelin” diyorlar; şimdi sadede geliyorum.

BAŞKAN - Sayın Şahin, bundan öncekiler de sadetti...

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Hayır...

BAŞKAN - Efendim, sadet değilse, neyi ifade buyurdunuz_ Bundan öncekiler de sadetti.

Buyurun efendim.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - _Komisyonun içeriğinin önemli olduğunu ima etmek istiyorlar arkadaşlar. Benim usulle ilgili ortaya koymuş olduğum düşüncelerden, bazı arkadaşlarımız rahatsız oldular; aslında, rahatsız olmamız lazım. Bundan sonra kurulacak komisyonlarda buna dikkat edelim diye bu açıklamaları yapma ihtiyacını hissettim. Yanlış düşünebilirim. Yanlış düşündüğümü söyleyen arkadaşlarımız beni ikna ederlerse, fevkalade memnun olurum.

Değerli arkadaşlarım, Komisyonun kuruluş amaçlarından biri, Sait Halim Paşa Yalısında meydana gelen yangının nedenlerini araştırmaktı. Raporda bu konuda ne görüyoruz_ Raporda bu konuya ayrılan bölüm, sadece 5,5 sayfadan ibarettir.

Öncelikle, tarihî bir yalının yanmasını önemli görmesinden, bu konuyu araştırma konusu haline getirip bir araştırma önergesi vermesinden dolayı Sayın Dumankaya'yı kutluyorum.

ALİ KEMAL BAŞARAN (Trabzon) - Sadece o kadar...

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Sayın Dumankaya'nın Başkanlığındaki Komisyon tarafından hazırlanmış bu konuyla ilgili bölümde şöyle bir cümle var: “Paha biçilemeyen kültür ve sanat hazinesi ecdat yadigârımız Sait Halim Paşa Yalısının tahribatına neden olan yangının planlı bir eylem olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır.”

Şimdi, tabiî, bu, önemli bir yargıdır; ancak, ben, bu 5,5 sayfayı didik didik, tekrar tekrar okuduğumda, bu yargıya mesnet olacak delilleri ve gerekçeleri doğrusu bulamadım; yani, eğer, Sait Halim Paşa Yalısı planlı bir eylem sonucu yakılmışsa, kim yakmış, kimler yakmış; bu plan nerede yapılmış? Gerçekten, raporda, bu konuyla ilgili herhangi bir bilgiyi yakalayamadım.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Kahraman Beye sorun, Kahraman Beye...

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu böyle olduğu halde, bu konuda bir de soruşturma açılması talebi var. Bu konuyla ilgili raporun sonucunda şöyle diyor: “Evet, biz böyle bir kanaate vardık, soruşturma açılması lazım.”

Değerli arkadaşlar, İçtüzükte, soruşturmanın hangi hallerde açılacağı bellidir, yazılıdır. Peki, kimin hakkında açacağız soruşturmayı? Ömer Bilgin hakkında mı açacağız? Sayın Ömer Bilgin hiç başbakanlık da yapmadı, bakanlık da yapmadı; kimin hakkında açacağız soruşturmayı? Kaldı ki, değerli arkadaşlarım, yine raporda, bu yangınla ilgili olarak, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesinin, 28 Kasım 1995 tarihinde Sarıyer Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu belirtiliyor.

Şimdi, Komisyonumuz bunu bir delil olarak değerlendirip... Bakın, bir yılı aşkın bir süredir, Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı bu konuda bir soruşturma başlatmış; ama, Komisyon raporunda bundan hiç eser yok. Bu dosyayı getirtip incelemeliydi ve bu konuda ne yapılmış olduğunu Genel Kurulun huzurunda bizlere anlatmalıydı. Belki, önemli ipuçları bulunmuştur, belki sanıklar yakalanmıştır, belki takipsizlik kararı verilmiştir_ Bütün bunlardan habersiziz.

Değerli arkadaşlarım, birtakım Komisyon üyelerince -benim kanaatime göre- hazırlanan raporun 214 sayfası, TURBAN Genel Müdürlüğüyle ilgili yolsuzluk iddialarına ayrılmıştır. Bu konuyla ilgili, TURBAN'a bağlı 16 işletmede inceleme ve araştırma yapıldığı görülmektedir. Demin de ifade etmiştim; bu kadar yoğun bir çalışma yapan Komisyonun sadece 8 defa toplanmış olmasını, biraz manidar karşıladığımı da belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu işletmelerde, sahte faturalar yoluyla, sahte faturaların sahte faturalarla değiştirilmesi yoluyla, avansların sahte faturalarla kapatılması yoluyla, bilgisayar kayıtlarının geriye dönük olarak değiştirilmesi yoluyla, bilgisayar kayıtlarının silinmesi yoluyla, muhasebe evrakının yok edilmesi yoluyla, bedelsiz yaptırılan konaklamalar, usulsüz personel alımları sebebiyle suiistimal yapıldığı ileri sürülmektedir ve TURBAN'ın milyarlarca lira zarara uğratıldığı beyan edilmektedir.

Bu sonuçlara hangi delillerle varılmıştır; raporda isimlerini göremediğim, zikredilmeyen birtakım personelin beyanları, Sayın Dumankaya'nın tedarik ettiği anlaşılan uzmanların araştırmaları ve bir de, birtakım kamu kurum ve kuruluşlarının yapmış olduğu incelemeler, bu yargının delili olarak gösterilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu tespitler doğru mudur, yanlış mıdır?.. Bu sualin cevabını artık bağımsız yargı organları verecektir. Niçin; çünkü, Komisyon, 135 suç duyurusunu, bundan bir süre önce, değişik cumhuriyet savcılıklarına vermiştir. Artık, konu yargıya intikal etmiştir. Bakınız, 135 ayrı suç duyurusunda bulunulmuştur, 121'inde Sayın Ömer Bilgin maznun olarak gözükmektedir.

Değerli arkadaşlarım, araştırma komisyonlarına, araştırmanın sonucunda savcılıklara suç duyurusunda bulunma yetkisi verilip verilmediği konusunun tartışmalı olduğu kanaatindeyim. Çünkü, sadece bir tespit yapar araştırma komisyonları; ama, mademki Araştırma Komisyonumuz, 135 ayrı dilekçeyle böyle bir suç duyurusunda bulunmuştur; o halde, yargıya güvenilmeli, yargının bu konuda vereceği karar beklenmelidir.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Anayasa hükmü de var.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, ben, bu noktada, adı sıkça zikredilen, 20 nci Dönem Parlamentosunda birlikte çalıştığımız Ömer Bilgin arkadaşıma, bir arkadaş olarak bir çağrıda bulunmak istiyorum: Sayın Bilgin, sizi, cumhuriyet savcılıkları, bu suç ihbarları üzerine çağırabilir. Lütfen, dokunulmazlık zırhına bürünmeyin, gidin, savcılıklara ifadenizi verin. (ANAP sıralarından alkışlar)

ÖMER BİLGİN (Isparta) - Tamam... Tamam...

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Eğer, gerçekten suçsuz olduğunuza inanıyorsanız, gidin, verin ve hatta, bu cumhuriyet savcılıkların'dan herhangi biri veya birkaçı sizin dokunulmazlığınızın kaldırılmasıyla ilgili, buraya, fezleke gönderirse, dokunulmazlığının kaldırılmasına dair “evet”i, ilk defa siz ellerinizle işaret edin, kaldırın.

AHMET KABİL (Rize) - Siz verecek misiniz, siz!.. Refah verecek mi!..

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bakın, ben ne diyorum; yakında, buraya, Sayın Fethullah Erbaş'ın dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili bir fezleke gelecek. Kendisiyle görüştüm, dedi ki, en önce ben isteyeceğim. Ben de dedim ki, ikinci olarak ben isteyeceğim.

AHMET KABİL (Rize) - Aynı şey mi!..

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Biz, yargıdan korkmuyoruz. Dokunulmazlık zırhına da asla bürünmüyoruz. Eğer, Sayın Bilgin, bu konularla ilgili, bu suçlamalarla ilgili suçsuz olduğuna inanıyorsa, inanıyorum ki, cumhuriyet savcılığının davetine icabet edecektir; gidecek sivil bir vatandaş gibi ifadesini verecektir ve hatta, dokunulmazlıkla ilgili fezleke geldiğinde, inanıyorum ki, burada, dokunulmazlığın kaldırılması istikametinde reyini ortaya koyacaktır. Arkadaşımızın bu mertliği göstereceğine inanıyorum.

AHMET KABİL (Rize) - Siz de verirsiniz inşallah.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, raporun sonuç bölümünde “yapılan araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlar, bu raporun konusu olan iddia ve olayların soruşturmaya dönüştürülmesini gerekli kılmaktadır” denilmektedir. Peki, kimin için soruşturmaya dönüştürülecek? Demin sordum, Sayın Bilgin'le ilgili mi; o mümkün değil bir defa; İçtüzük müsait değil. Peki, kimin için soruşturmaya dönüştürülecek? Peki, Tansu Çiller'le ilgili mi?..

ALİ ER (İçel) - Sayın konuşmacı, de ki, ben, bunları koruyorum_

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Dinleyin arkadaşlar...

Araştırma raporunun sonuç bölümünde, bu araştırma raporunun soruşturmaya dönüştürülmesi, şu gerekçeyle ifade edilmektedir.

ALİ ER (İçel) - Yazık!.. Yazık!..

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Deniliyor ki raporda: “TURBAN Genel Müdürlüğü, Başbakanlığa bağlı bir kuruluştur. Bu kurumun genel müdürünün faaliyetleri, Başbakanın siyasî sorumluluğu altındadır.” Böyle deniliyor...

Şunu belirtmek isterim ki, bu cümle çok önemli bir cümledir. Bu cümle ve gerekçe, bu olaya çok benzer bir ilişkiyi araştıran bir başka komisyonda, muhalefet partisine mensup üyeleri, özellikle ANAP'lı üye arkadaşlarımızı çok güç durumda bırakabilecek bir cümledir, çok iddialı bir cümledir. O nedenle, Araştırma Komisyonu, böyle bir yaklaşımla, bana göre, yetkisini aşmış, siyasî bir tavır içerisine girmiştir.

Değerli arkadaşlarım, sonuç olarak, TURBAN'la ilgili iddia ve beyanlar, artık, yargının malı olmuştur. Biz, Refah Partisi Grubu olarak, bağımsız yargı organlarına güveniyoruz, onların vereceği kararın bu olayı çözeceğine inanıyoruz. Eğer, suçlular varsa, hiç şüphesiz ki, yargı, bunları tespit edecek ve Türk Ceza Kanununun tayin en ağır cezayla cezalandıracaktır; kim olursa olsun...

METİN ŞAHİN (Antalya) - Yani, dokunulmazlığın içerisinde tutmaya devam edeceksiniz.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O nedenle, konuşmamı şöyle tamamlamak istiyorum: Hukukun üstünlüğüne, kuvvetler ayrılığı ilkesine yürekten inanan Refah Partisi Grubu olarak, hepinizi sevgiyle, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum efendim. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Şahin, teşekkür ediyorum efendim.

ALİ ER (İçel) - Millet size cezanızı verecek bundan sonra, hiç merak etmeyin!

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Gel dışarıda sen ver bakayım! Kabadayılık yapma!

ALİ ER (İçel) - Verecek, verecek...

BAŞKAN - Sayın Şahin, siz buyurun efendim.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Gel dışarıda sen ver!..

BAŞKAN - Efendim, lütfen...

ALİ ER (İçel) - Yanlışı savunduğun için niye sinirleniyorsun?!

BAŞKAN - Sayın Er, rica ediyorum...

ALİ ER (İçel) - Niye yanlışı savunuyorsunuz?

BAŞKAN - Efendim, milletin işine karışmayın; millet işini bilir.

(İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin'in ANAP sıralarına yürümesi)

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Gel cezamı sen ver! (ANAP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Şahin!.. Sayın Şahin!.. Efendim, rica ediyorum... Sayın Şahin, bakın, gayet güzel bir birleşim götürüyoruz.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Gel cezamı sen ver! (ANAP sıralarından gürültüler)

ALİ ER (İçel) - Yanlışı savunduğun için niye sinirleniyorsun ki?!.

BAŞKAN - Sayın Er, rica edeyim...

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Aklının ermediği işe ne karışıyorsun!

BAŞKAN - Sayın Oğuz, lütfen...

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Çok ayrı bir şey!..

BAŞKAN - Sayın Oğuz...

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Mahkemeleri de bakkallar görsün bari!...

BAŞKAN - Sayın Oğuz... Sayın Oğuz, efendim, siz bari_ Lütfen...

Efendim, millet adına kavga etmeyin, millet ne yapacağını bilir. Biz, işimize bakalım.

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) - Efendim, Ali Oğuz'a söz yok. Ali Oğuz'u sinirlendirmeyin...

BAŞKAN - Efendim, Sayın Komisyon söz istiyor mu?

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Evet efendim.

Sayın Başkan, önceki itirazım üzerine mi?

BAŞKAN - Hayır efendim, Komisyon Başkanı olarak... O dosyaları da alın efendim. Sayın görevliler, yardımcı olun arkadaşımıza.

Sayın Dumankaya, buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; ben, bir sıra takip ederek konuşmaya başlayacaktım; ama, her iki partinin sözcüleri konuşmamın sırasını değiştirdi. Sayın DYP Sözcüsü “belge, belge” dedi. Ben, bunları, buraya getirdiğim zaman, dediniz ki: “Bunları niye getirdiniz?” İşte, siz “belge” dediğiniz için bunları getirdim.

Bakınız, 23 müfettiş raporunun belgeleri burada; maliye müfettişlerinin hazırladığı belgeler burada; teknik bilirkişilerin hazırladığı belgeler burada; İzmir, Antalya, İstanbul defterdarlıklarının hazırladıkları belgeler burada; TURBAN müfettişlerinin hazırladığı 2 dosya belge burada ve 149 tane dosya, aynı bu şekilde, şu Meclis Başkanlığının arşivinde. Sizden istirham ediyorum, bu belgeleri inceleyin; bir hukukçusunuz, çok zor duruma düşeceksiniz.

Bakın, şimdi başlayayım...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Bizim itiraz ettiğimiz belgeler...

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Tersten başladım işte, tamam.

O sizin söylediğinizi, TURBAN Genel Müdürü Sayın Ömer Bilgin -o zamanki genel müdürü- basına fakslamıştı; demişti ki: “Özer Çiller'in, Tansu Çiller'in borcu yoktur.” İşte, size, ödediği makbuzlar, o sizin söylediğiniz makbuzlar...

ADNAN KESKİN (Denizli) - Saat başı orada makbuz mu üretiliyor?

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Şimdi, Sayın Özer Çiller de, basına “benim size borcum yoktur, TURBAN'a borcum yoktur, bana çamur atıyorsunuz...” diyor.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - TURBAN kendisi öyle yazmış_

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Tabiî, ondan sonra, işte, keser döner, sap döner, bir gün hesap döner...

Borcu tespit edildi; nasıl tespit edildi biliyor musunuz değerli arkadaşlarım... Senin o söylediğin makbuzlar var ya, onlar sahtedir. (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Bakınız, burada zabıtlara geçiriyorum “sahtedir” diyorum.

ADNAN KESKİN (Denizli) - O belgelerdi...

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Şimdi, o okuduğun 4 tane makbuz var ya, o makbuzların bir tanesi şununla; yani, 10 uncu ayın 14'ü 1994 yılında bir tutanakla ambardan çıkmış, muhasebeye gitmiş; halbuki, o makbuz, 5 inci ayın 14'ünde kesildi değerli arkadaşım. Demek ki, ambarda iken biri o makbuzu kesti. (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) - Aksilik olmuş!..

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Örneklerini gönderelim Sayın Dumankaya.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Dahası var_ Öbürü bu makbuzdadır, öbür dediklerin, 3 tanesi de bu makbuzdadır. Bu, devletin makbuzudur.

Bakınız, değerli arkadaşlarım, bu, TURBAN'ın makbuzu; boş. Boş... Boş...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Benim gösterdiğim makbuzu göstermedin.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Burada... İşte, o dediğin makbuzun biri. “President Yatı...” Yine buralar boş, boş... O saydığın... Senin makbuzların bunlar... Bakınız, ondan sonra “President Yatı...” İşte, şu devletin -sahte makbuzlarıyla ödeme yapıldığını iddia ettiğiniz- makbuzudur.

Değerli arkadaşlarım, siz, öyle birine çatmışsınız ki... Benimle öyle oynayamazsınız. (ANAP, CHP ve DSP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Onun için, dikkat edin, size daha çok şey söyleyeceğim.

Değerli arkadaşlarım, şimdi geldi, oradan bir yazı yazıldı ya “TURBAN'ın borcu yoktur” diyorsunuz, işte oraya geldik. “Sayın Çiller'in borcu yoktur” diyorsunuz. Okuyalım; baştan sona kadar okuyacağız.

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) - Oku, oku.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - “Marmara Holding AŞ'ye ait President ve Denge isimli teknelere işletmemiz atölyesince aşağıdaki işler yapılmıştır:

Çekme-atma-bağlama hizmetleri; boya, vernik ve poliyester işleri; yeni krom tank yapımları, muhtelif mekanik işler.

Yukarıda arz edilen işlerde kullanılan malzemelerden kendi mağazamızdan kullandığımız malzemelere yüzde 25, dışarıdan alınan malzemelere ise yüzde 5 kâr konmuştur. President Teknesinden 21 251 DM işçilik ücreti alınmış, Denge isimli tekneden ise işçilik ücreti alınmamıştır.” Yani, Turban yapmış.

“Tekne sahibiyle anlaşma yapan taşeron firmalardan komisyon alınmamıştır.” Halbuki, yüzde 30 komisyon alınması lazım; niçin alınmamıştır? Soruyorum size.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sonra almışlar işte.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - “President Teknesinin, işletmemize 92 215 DM borcu bulunmaktadır. Denge Teknesinin ise borcu bulunmamaktadır.

16.9.1994 tarih, 933 sayılı yazı, dönemin İşletme Müdürü Haydar Mengi'nin -yani, sizin dediğiniz o yazı var ya- Sayın Özer Çiller'den para getireceğini, ancak, kendisine borcu bulunmadığı hakkında bir faks çekilmesini istemesi üzerine tekrarlanmıştır.” Yani, basına intikal etti, Özer Çiller para ödemiyor ya, işte onun için bir faks çektik diyor.

“Marmara Holding tarafından işletmemize yapılan ödemelerin tümü banka havalesiyle yapılmıştır. Hiçbir zaman elden para tahsil edilmemiştir. Bahse konu sahte tahsil fişleri Marina eski Müdürü Haydar Mengi'nin talimatları doğrultusunda hazırlanmış olup, işbu durum tutanak ile kayıt altına alınmıştır.” Yani, sahtekârlık tutanakla kayıt altına alınıyor. Ben isterdim ki, siz, o dosyaları inceleseydiniz de burada bu duruma düşmeseydiniz.

“Sayın Özer Çiller'e ait korumaların sayılarının çok fazla olması ve tükettikleri yiyecek ve içecek miktarlarının çok fazla olması nedeniyle, durum, Genel Müdürlük makamına tarafımdan ısrarla bildirilmiş; ancak, cevap alınamadığı için... ikram giderlerine atılmıştır.” Onun da miktarlarını vereceğim size, on günde ne kadar işçi ne kadar yemek yedi, biraz sonra onu da vereceğim size.

Okan Ünalmışer olayında ise, Okan Ünalmışer, Berk'e hocalık yapmak için işletmeye uğramamış, maaşını TURBAN'dan almıştır...

ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) - Berk kim?!

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - “_mahsup fişiyle kayıtlarımızda görünen faks cihazının eski Müdür Haydar Mengi'nin talimatı üzerine, işletmemiz demirbaş memuru Sayın Ahmet Yeleranmaz tarafından Özer Çiller'e ait olduğu belirtilen çiftlik evine gönderilmiştir...” 14 milyon liralık faks!..

“İşletmemiz... evrakları Ömer Bilgin tarafından alınmıştır...”

Değerli arkadaşlarım, ben isterdim ki, buraya geldiğinizde...

Şimdi, size bir ifade daha okuyayım. Bakınız değerli arkadaşlarım, burada, TURBAN müfettişlerince alınmış belki yirmi ifade var. Bakın ne deniliyor: “Ancak, söz konusu teknelerden President için gerçekte tahsil edilmediği halde, tahsil edilmiş gibi gösterilmesi amacıyla Kasım 1994 tarihinde yanılmıyorsam 4 adet tahsil fişi düzenlendi. Bu durumu, fişleri kesmek zorunda kalan Adnan Mumcu arkadaşımız bana söyledi. Tahsil fişlerinin kesilmesi için Haydar Mengi talimat vermiş. Bu, ifade değil, bu, resmî yazıdır, belgedir; bu da ifadedir. Şimdi, siz ödedi diyebilir misiniz?!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Benimki de resmîdir...

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Peki, değerli arkadaşlarım, bir şey daha sorayım: Biz desek ki, Sayın Çillerlerin TURBAN'a 100 trilyon borcu vardır; Ödeyecek mi? Demek ki, borcu var ki, borcu olmadığı halde “borcum yok” dediği halde borcunu ödemiş.

Değerli arkadaşlarım, bir başka konuya geliyorum. Ben, buradan, Refah Partisi adına konuşan çok sevdiğim kardeşime sesleniyorum, size sesleniyorum, bakınız ne diyor. Bu da bir belgedir. Altında...

BAŞKAN - Sayın Dumankaya, Genel Kurula hitap edin efendim.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Hayır, arkadaşlara da sesleniyorum.

“İlişikteki adisyonlar, 12.3.1995-31.3.1995 tarihlerinde Sayın Özer Çiller ve korumalarına verilen yemeklerdir, arkasındakiler içkilerdir.” Bakınız, 10 günde 869 tabak yemek verilmiş; karışık ızgara, şiş, köfte... (ANAP sıralarından “Maşallah!..” sesleri)

Bakınız 584 şişe de şarap, bira, soda, rakı, Buzbağ şarabı, Efes cup, diet cola, viski, viski tek, nescafe, bloody marry -bilmiyorum ne içkisidir- verilmiş ve bunlar, fakirin fukaranın cebinden tahsil edilmiş TURBAN tarafından, Özer Çiller'in, Çiller ailesinin yatında içilmiş. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, Sayın Refah Partisi Sözcüsü, konuşmasında “evrakları yok burada” diyor; Allah aşkına,istirham ediyorum!.. 149 adet dosya Meclisin arşivindedir; bu 149 dosyayı ben bu rapora yazamam ki... Dosyaları öyle güzel düzenledim ki, işte, burada, istediğiniz şekilde bakın, kararınızı ona göre verin.

Değerli arkadaşlarım, onbeş gün sonra bu yine buraya gelecek; 150 bin evrakın o rapora sığması mümkün değil; o dosyaları tetkik edin.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Ben raporu okudum.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Bakınız, bunları seçmeninize belki izah edebilirsiniz; ama, Allah'a nasıl izah edeceksiniz?!. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; DYP ve RP sıralarından gürültüler)

Değerli arkadaşlarım, o jet ski olayı vardı ya -işte, ben onu söyleyemiyorum, o su kayağı- onu da almışlar, onun da tutanakları vardır; onun yerine Hyundai diye bir şey yazıp vermişler ve Özer Çiller'in, Tansu Çiller'in oğlu şey yapmış.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, değerli DYP'liler, siz de bu işten alınmayın. Bakın, Peygamberimiz diyor ki “eğer, hırsızlığa giden el kızım Fatma'nın eli ise onu kesin” (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; DYP ve RP sıralarından gürültüler)

Yine, Sayın DYP Sözcüsü dedi ki: “Yahu, şu TURBAN olayıyla ilgili, yalı boyasıyla ilgili bir belge var mı?” Var kardeşim var, noter tasdikli var; Cağaloğlu inşaatı... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

Bakın ne diyor: “Boyacı Ferhat Küçük ile Yeniköy'de Başbakanlık Yalısının boya ve tadilat işleri Yapı Firmadan Mimar Mesut Rahman, ön cephe, deniz tarafı, havuzlu salon, iç kısım komple ve çatı işleri, taraflar ve şahitler huzurunda ödenmesine karşılık taraflar arasında iş bitiminde 60 milyon tarafımdan ödenecektir” ve bunu, TURBAN'ın müteahhidi Cağaloğlu İnşaat, Mesut Rahman yapıyor. Refah Partili arkadaşımla beraber_ Noter tasdikli beyannamesi burada.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Ne alakası var?!

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Refah Partisi de şeydir... Onu yaptı, ödemediler parayı. TURBAN'ın şeyleri yaptı.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Ne alakası var?!. Almışlar 60 milyon işçilik parası.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Laf atmayın... Utanmıyor musunuz laf atmaya, bu kadar rezalete?! (ANAP, DSP ve CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Şimdi, değerli arkadaşlarım, dikkat edin, söylediklerime dikkat edin, vatandaşlarım, siz de dikkat edin.

Şimdi, ihalelerde yolsuzluk yapılmıştır diyoruz. Buralarda var... Bakınız, bunlar teklif mektubudur; asıllarıdır bunlar değerli arkadaşlarım. Bu teklif mektupları, kırılmamıştır, zarfın içerisine konmamıştır; bütün teklif mektupları böyledir. Yani -teklif mektuplarının asılları bunlar- burada ihalelere fesat karıştırılmıştır.

(Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu ve Bolu Milletvekili Necmi Hoşver'in karşılıklı sataşmaları ve yumruklaşmaları; DYP ve ANAP milletvekillerinin karşılıklı ayağa kalkmaları)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri... Sayın idare amirleri... Sayın idare amirleri...

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Sayın Başkan, süremi durdurmamışsınız.

BAŞKAN - 6 dakikanız var; durduruyorum.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Sayın Başkan, size haber verene kadar saat çalıştı. 13'teydik efendim.

BAŞKAN - Yok efendim, yok...

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - 13'teydik efendim...

BAŞKAN - Efendim, neyse... 13'se, 13...

Sayın milletvekilleri... Sayın idare amirleri... Kim var idare amirlerinden burada?... Sayın idare amirleri... Sayın milletvekilleri, lütfen sakin olunuz...

Sayın milletvekilleri, saat 19.00'da yeniden toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.49

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 19.05

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Ali GÜNAYDIN (Konya), Kâzım ÜSTÜNER (Burdur)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39 uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. - İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 15 arkadaşının, Sait Halim Paşa Yalısında Meydana Gelen Yangının Nedenlerini ve Turban Genel Müdürlüğüyle İlgili Yolsuzluk İddialarını Araştırmak Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergesi ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/2) (S. Sayısı : 115) (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bir tereddütü gidermek için arz ediyorum. Bu raporun müzakeresi konusu kararlaştırılırken, rapor müzakeresini sonuna kadar süre uzatımına zaten heyetiniz karar vermişti. Bunu hatırlatayım, tereddütler zail olsun; çünkü, arkadaşlarımız “19.00'da bitiyorsa” diye soruyor.

Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet hazır.

Sayın Dumankaya'yı davet ediyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

Süre konusunda, Sayın Dumankaya ile aramızda her ne kadar bir ihtilaf varsa da, onu usuletle, sühuletle halledeceğimize emin olabilirsiniz.

Buyurun Sayın Dumankaya.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Değerli arkadaşlarım, mümkün olduğu kadar üslubumu yumuşatmıştım. Ben, olan olaylardan, Meclis adına üzüntü duyuyorum.

Burada, Refah Partili arkadaşım dedi ki “Halit Dumankaya bu Komisyonun Başkanı olamaz.” Halbuki, ben -Refah Partili kardeşlerime teşekkür ediyorum- bu Komisyonun Başkanlığına onların oylarıyla seçildim. (ANAP sıralarından alkışlar)

İkincisi: Bakınız, şurada, Sayın Kahraman Emmioğlu'nun bir konuşması var. Orada, yedi madde halinde_ O zaman İstanbul Belediyesinin Genel Sekreteriydi. “Yakılmıştır” diyor. Şimdi beni eleştirmeleri yanlıştır.

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) - O zaman muhalefetteydiler...

ADNAN KESKİN (Denizli) - Farklıydı konumları...

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, bakınız -ben, zaman geçiyor, tek tek, kısaca açıklayacağım- burada, yolsuzluk vardır, usulsüzlük vardır, hırsızlık vardır, irtikâp vardır. Sizden rica ediyorum, özellikle bütün milletvekillerinden rica ediyorum; Kanunlar Dairesindeki belgeleri inceleyin; şu belgeleri inceleyin, ona göre, yanlışa düşmeyin; çünkü, ben... Burada, Refah Partili komisyon üyesi arkadaşlarım -işte, DYP'li konuşmacı- diyor ki: “Halit Dumankaya hazırladı.” Burada, komisyon üyesi arkadaşlarıma bir hakaret var; o arkadaşlarımla beraber hazırladık. Mademki, değerli arkadaşlarım buna inanmıyorlardı, o zaman 5'e 4 idik, gelselerdi Komisyonda reddetselerdi. Şimdi, olay ortaya çıkacak, belgelenecek, bilgilenecek, 149 dosya oraya gidecek; ondan sonra da “ben bunu yaptım” veya “yapmadım...”

Bakınız değerli arkadaşlarım, burada, polis kriminoloji laboratuvarının raporu var; 35 firmanın faturalarını Çeşme İşletme Müdürü Sabri Bayraktar kesiyor, paraları Ankara'ya geliyor; aksini nasıl söylersiniz?!. Bakınız, polis kriminoloji laboratuvarı inceleme yapmış; faturalar buradadır. Rica ediyorum, dosyaları inceleyin. Ben, incelemeden buraya gelmem, huzurunuza gelmem.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu, sahte faturaların sahte faturalarla değişimidir. Genel Müdürlükte yapılmış bu. Nedir bu?.. Şimdi, bakınız, 1 milyar 210 milyon liralık cam faturası var. Bilirkişi tetkik ediyor, diyor ki “zelzele oldu, binanın camlarının hepsi kırıldı; 210 milyon liralık cam faturası olması lazım.” Yani, zelzele oldu, tamam; ama, 1 milyar 210 milyon liralık fatura var. (Gürültüler)

Değerli arkadaşlarım, bakınız, sahte faturalar sahte faturalarla değişiyor. Nedir bunlar?.. 1 milyon 560 bin liralık inşaat faturası, Şahin Ticarete ait.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - 1 milyar mı?!.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - 1 milyar 506 milyon. Neyle değişiyor Adnan Cingöz'ün et faturasıyla; 1 400 kilo dana eti, 1 200 kilo kuzu eti, 600 kilo dana bonfile, 400 kilo dana bonfile, 950 kilo pirinç, 600 kilo dana bonfile, 400 kilo dana bonfile, 950 kilo pirinç. Değerli arkadaşlarım, bunları tabağa koyduğunuz zaman, bir tane kuzu bir tabağa düşüyor. (ANAP sıralarından alkışlar)

Bakınız, değerli arkadaşlarım, yine Asena İnşaatın faturaları_ Nedir?.. İşte, inşaat yapmışlar_ Onu yine sahte faturayla değiştiriyorlar; 1 000 kilogram dana eti_ Bu sefer, bir kuzu düşüyor bir tabağa.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) - Devamlı yiyorlar.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bitmedi. Yine, Merkez Et Tanzim Ticaretin 264 milyon liralık inşaat faturası, bezelye, enginar, taze fasulye faturalarıyla -muhasebe kayıtlarından- genel müdürlükte değiştiriliyor; ifadeler vardır.

Değerli arkadaşlarım, yine, 276 milyonluk fatura, 60 kilo kuzu eti, 150 kilo kontrfile, 130 kilo bonfile ile değiştiriliyor. Bu sefer, bir öküz düşüyor bir tabağa. (ANAP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, aynı şekilde, pastırma, sucuk, toz şeker, yine, Asena İnşaatın faturaları değiştiriliyor ve burada, bu sahte faturalar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Dumankaya, efendim, size 2 dakika süre veriyorum.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Nasıl 2 dakika efendim?.. Hayır, olmaz. Benim, burada, kavga nedeniyle 4-5 dakikamı yediler. Yani, sizden de rica ediyorum_ (ANAP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Efendim, müsaade buyurun.

Sayın Dumankaya, buyurun efendim; ben size 2 dakika süre verdim.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Kaç dakika verdiniz efendim?

BAŞKAN - 2 dakika verdim efendim; buyurun.

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Başkan, bana 2 dakika süre veriyor. Halbuki, burada, benim çok süre kaybım var.

Size, şunu söylemek istiyorum: İhalelerde büyük yolsuzluk vardır, vurgun vardır. Buradaki yolsuzluğun boyutu 3,6 trilyondur; bu, yüzde 5'idir.

Sizlerden rica ediyorum; bunu, geliniz, soruşturmaya çevirelim. Soruşturmaya niçin çevireceğiz; soruşturmaya şundan çevireceğiz: Sayın Tansu Çiller'in yalıdaki, Kuşadası'ndaki harcamaları, yalısındaki harcamalar_ Ondan sonra bu Komisyonun... Bu bakanlık ona bağlıdır. O bakanlığa gerekli şeyi vermedi.

İkincisi de şudur: Ben, sahte faturalarla ilgili suç duyurusunda bulundum, bunlara geçit vermedi. Sayın Ömer Bilgin'i milletvekili yaptıktan sonra_ Hem de nasıl yaptı biliyor musunuz; cumhuriyet tarihinin en büyük yanlışlığıyla; ön seçime girmiş bir DYP'liyi çıkarıp, onun yerine koyup, milletvekili dokunulmazlığına büründürdükten sonra- buraya getirdi ve_ Bu nedenle diyorum ki, bunu bir adaletin terazisiyle tartalım. Geliniz, bunu tartınız ki_ Şu dosyaları bir değerlendirin, ondan sonra... Bakınız, Kuşadası'na giden keresteleri, çimentoları bir hesap edin, onları hesap ettiğiniz zaman, o çimentoların, o şeylerin nereye gittiğini göreceksiniz.

Ben, buradan, tekrar seslenmek istiyorum, halkıma da, size de seslenmek istiyorum. Burada, geliniz, milletvekili dokunulmazlığını da kaldıralım. Cezaevine girecek, mahkemeye gidecek kişilnin buraya gelmeye hakkrı yoktur.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Dumankaya, tekrar süre verdim; ama, Genel Kurulu selamladınız.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Yani, benim bu kadar belgelere... Ben size bu belgeyi göndermiştim.

BAŞKAN - Sayın Dumankaya, ben size istediğiniz süreyi verdim. Ne yapalım ki, süre 20 dakikadır. Ben ilave süreler verdim size. Buyurun efendim.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Peki.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dumankaya'ya.

Görevliler, dosyaların kaldırılması konusunda yardımcı olur musunuz.

Efendim, sayın grup temsilcilerimiz ve Sayın Komisyon görüşlerini ifade buyurdular...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, tutanak geldiyse tutanağa bir bakın.

BAŞKAN - Sayın Dumankaya, Divanda hiçbir şey hasıraltı edilmez; üzülmeyiniz lütfen.

Sayın milletvekilleri, kişisel olarak, Sayın Ömer Bilgin, Sayın Arslan Ali Hatiboğlu, Sayın Miraç Akdoğan söz istemişlerdi; yalnız iki arkadaşımıza söz verme imkânım var.

Sayın Bilgin, buyurun.

Sayın Bilgin, süreniz 10 dakikadır.

ÖMER BİLGİN (Isparta) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi, sizlere, çok önemli bir konuyu hatırlatmak istiyorum. Biliyorsunuz, bu Komisyonun esas amacı, Sait Halim Paşa Yalısı yangınını araştırmak idi. Bunun gerekçesi de, Dumankaya'nın, yalıyı, kasıtlı olarak benim yaktırdığımı söylemesiydi.

İşte, elimde, Dumankaya'nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarında yer alan konuşmaları var; bakın, ne diyor: “Sait Halim Paşa Yalısı yanmıştır; ama, bana göre yakılmıştır. Bu tablolardan hangileri Başbakanın elindedir, hangileri İsviçre'ye gitmiştir?.. Yalının içi boşaltılmıştır.”

13 Kasım tarihli Hürriyet Gazetesinde sürmanşet: “Dumankaya, Sait Halim Paşa Yalısının içinde tarihî eşyaları değiştiren TURBAN yetkililerinin bile... yaktıklarını söylüyor.” (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar) Bekleyin_ Bekleyin... (DYP sıralarından gürültüler)

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın Başkan, burası tiyatro salonu değil; böyle gösteremez...

BAŞKAN - Sayın Dumankaya... (DYP sıralarından gürültüler)

Müsaade buyurun_ Müsaade buyurun...

Sayın Dumankaya, siz, Komisyon Başkanısınız; size söz vermedim; rica ediyorum...

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Ben konuşmadım...

BAŞKAN - Size söz vermedim efendim...

(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, ben konuşmadım ki...

BAŞKAN - Efendim, gazete gösteremezsiniz ve çeşitli eylem ve işlemde bulunamazsınız. Rica ediyorum Sayın Dumankaya...

Buyurun efendim.

ÖMER BİLGİN (Devamla) - “Ömer Bilgin milletvekili adayı olmak için istifa edince, olay ortaya çıkmasın diye yalıyı yaktılar” diyor. Aynı şekilde, diğer gazeteler de bu iddiaları manşetten veriyor. Dumankaya, günlerce televizyonlara çıkarak bu iddialarını kamuoyuna ezberletiyor; hop oturup hop kalkıyor, insanların beyinlerine bu yalanını nakşediyor; bunu araştırmak için de komisyon kurduruyor ve söylediklerini ispatlamak için, deliler gibi, kafasını oradan oraya vuruyor. (ANAP sıralarından gürültüler)

Gelelim_ 350 sayfalık Komisyon raporunda, tek sayfa, Sait Halim Paşa Yalısından bahsedilmiyor. Hazırladığı senaryolarda yalancı ve rezil çıkıyor. Ayıptır... Ayıptır... Ayıptır... (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar) Bu kadar hassas konularda...

BAŞKAN - Sayın Bilgin, sürenizi durdurdum.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim, ben kendisini uyarıyorum...

Sayın Bilgin... (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

EYÜP AŞIK (Trabzon) - Sözünü geri alsın Sayın Başkan. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN - Efendim, müsaade ediniz... Sayın Aşık... Uyarıyorum efendim. Müsaade ediniz ki uyarayım efendim.

Sayın Bilgin...

ÜNAL YAŞAR (Gaziantep) - Utanır insan, utanır biraz!..

BAŞKAN - Efendim, müsaade ediniz ki uyarayım...

SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Diyarbakır) - Burada kimin rezillik yaptığı ortada!..

BAŞKAN - Sayın Bilgin, burada, kim olursanız olun -kürsüde hangi arkadaşımız olursa olsun- temiz bir üslupla konuşmaya mecbursunuz. Rica ediyorum... Temiz bir üslupla...

Buyurun efendim.

EYÜP AŞIK (Trabzon) - Sözünü geri alsın Sayın Başkan...

ÖMER BİLGİN (Devamla) - Ayıptır beyler, ayıptır... Bu kadar hassas konuları siyasî malzeme yapmayın... (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar) Böylesine gözü dönmüş olmayın. Attığınız iftiraların, mezar açıp yağmalamaktan farkı yoktur. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

EYÜP AŞIK (Trabzon) - Sayın Başkan, sözünü geri alsın!.. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN - Efendim, siz sakin olmazsanız, birleşime ara veririm; yapacağım bir şey yok. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

Sayın Bilgin, buyurun efendim.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Başkan, Genel Kurulda, konuşmacının sözünü geri almasıyla ilgili bir fikir birliği var...

BAŞKAN - Sayın Ersümer...

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın konuşmacının, bu Genel Kurula bu şekilde hitap etmemesi gerektiği yönünde bir fikir birliği var.

BAŞKAN - Sayın Ersümer, bir hatip var kürsüde. Bu nerede görülmüş efendim... Müsaade buyurun... Konuşmasını bitirsin...

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Gerekeni yapacağınıza inanıyoruz...

BAŞKAN - Sayın Ersümer, konuşmasını bitirsin, sonra dinlerim sizi.

Sayın Bilgin, rica ediyorum_

Buyurun.

ÖMER BİLGİN (Devamla) - Hani, çalınan tabloları, yurt dışından, eliyle koymuş gibi alıp gelecekti?! (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar) Hani, yalıyı ben yakmıştım?! Raporun neresinde bununla ilgili bir şey var; yok; çünkü, o zaman da yoktu, şimdi de yok. Ama, aynen personel alımları gibi, satıp parasını yediğimiz 22 araç gibi, aynen muhtarlar hikâyesi gibi, bu da, Dumankaya'nın o gün yapması gereken şovunun bir parçasıydı. Tüm bunlar, bana ve dolayısıyla Doğru Yol Partisi Sayın Genel Başkanı Tansu Çiller'e çamur atmak, bundan da partisine siyasî bir puan kazandırmak için yazılan ve oynanan senaryolardı. Burada bir doğru var; ya Dumankaya doğru ya ben doğruyum ya gazete doğru... O zaman, dürüst olan da benim, doğru olan da benim. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu rapor, 1993 yılında, Mesut Yılmaz'ın, tetikçisi Halit Dumankaya'ya “TURBAN'da, Tansu Çiller'i Yüce Divana götürecek bir şeyler ayarla” talimatıyla başlayan çamur atma manzumesinin son halkasıdır. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN - Sayın Bilgin...

MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Sayın Başkan...

(ANAP sıralarından “sözünü geri al” sesleri)

BAŞKAN - Müsaade buyurun...

EYÜP AŞIK (Trabzon) - Susturun! Kürsüde konuşturmayın! Yeter artık...

BAŞKAN - Müsaade buyurun ki söyleyeyim...

AHMET ALKAN (Konya) - İndir onu oradan!

BAŞKAN - Rica ediyorum...

AHMET ALKAN (Konya) - Utanmıyor!

BAŞKAN - Bir şey söyleyeceğim... Müsaade buyurun...

Sayın Bilgin “tetikçi” sözünüzü geri alın lütfen...

ÖMER BİLGİN (Devamla) - Peki Başkan.

BAŞKAN - Sayın Bilgin “tetikçi” sözünüzü geri alın lütfen...

ÖMER BİLGİN (Devamla) - Sayın Başkan, madem ki, siz Başkansınız... Geri alıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Buyurun.

ÖMER BİLGİN (Devamla) - Bir şovmenin siyasî hayatındaki beceriksizliğini bir şovmenin raporuyla kurtaracağını zanneden Sayın Mesut Yılmaz_ Artık, bazı gerçekleri kabul etme zamanı gelmiştir. Sayın Mesut Yılmaz, gözü dönmüş kiniyle (ANAP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar) her zaman olduğu gibi yanlış karar vermiş ve bir şovmenden... (ANAP sıralarından “Ne biçim konuşuyor” sesleri, gürültüler)

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) - Sayın Başkan, niye...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın Taşar...

(ANAP milletvekillerinin kürsü önünde toplanmaları)

SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Diyarbakır) - Hırsızsın ulan, hırsız!..

LEVENT MISTIKOĞLU (Hatay) - Otur!.. Otur!..

BAŞKAN - Sayın idare amirleri_ Sayın idare amirleri_(Gürültüler)

SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Diyarbakır) - İn aşağıya! Terbiyesiz! Yeter artık!

LEVENT MISTIKOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, ya sustur, ya biz sustururuz.

İn aşağı, şerefsiz!

EYÜP AŞIK (Trabzon) - İndir onu aşağıya!

BAŞKAN - Sayın idare amirleri_ (Gürültüler)

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Başkan, istirham ediyorum_

BAŞKAN - Sayın Ersümer, ben sizi dinliyorum.

SÜLEYMAN HATİNOGLU (Artvin) - Ayıptır, ayıp!

BAŞKAN - Sayın Hatinoğlu, siz bırakın, Grup Başkanvekilinizi dinleyeyim.

Sayın Ersümer, buraya gelmeyin; ben sizi oradan dinleyeyim.

MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) - Sayın Başkan, eğer bu hatibi siz bu şekilde konuşturmaya devam ederseniz, bu Meclisteki olayların sorumlusu olacaksınız.

BAŞKAN - Sayın Ersümer, işin kolayına gitmeyin_

LEVENT MISTIKOĞLU (Hatay) - Evet efendim, doğru söylüyor.

BAŞKAN - Sayın Bilgin_(Gürültüler)

LEVENT MISTIKOĞLU (Hatay) - Bu hırsız, bu Meclise yakışmıyor.

İn aşağıya!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, ara vereceğim. (ANAP sıralarından “Ver, ver” sesleri)

Sayın Bilgin, rica ediyorum_ Siz o üslubunuzu dışarıda kullanın, nerede kullanacaksanız_ Burada kullanamazsınız.

ÖMER BİLGİN (Devamla) - Peki Sayın Başkanım

SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Diyarbakır) - Çete!.. Çete!..

BAŞKAN - Sayın Bilgin, tekrar rica ediyorum_ Sözünüzü keserim, kürsüden indiririm.

ÖMER BİLGİN (Devamla) - Tamam Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

ÖMER BİLGİN (Devamla) - Bugüne kadar, sadece ve sadece televizyonlara çıkmak, seçmene şirin görünmek, hatta kendi yaptıklarını örtbas etmek için, Ömer Bilgin ismi_ 65 milyon Türk halkı, beş yıldır kandırıldı ve şov yapıldı_

ERKAN MUMCU (Isparta) - Seni kendi partin de biliyor.

ÖMER BİLGİN (Devamla) - Dumankaya, Ömer Bilgin dışında, yani şovmenlik dışında, fakir fukaranın ekmek parası için, beş yıllık milletvekilliği döneminde, bir tek kanun teklifi vermiş midir; hayır.

LEVENT MISTIKOĞLU (Hatay) - Sana ne ondan!

ÖMER BİLGİN (Devamla) - Ömer Bilgin olmasa, Dumankaya'yı televizyonlara hiç çıkarırlar mı; hayır. (ANAP sıralarından gürültüler)

Beş yıldır da, hiçbir savcının, hiçbir mahkemenin kararı olmadan hep suçlandık, hep şov yapıldı; beş yıldır da, mezardaki ölülerin bile hesabı, hep Ömer Bilgin'den soruldu.

Ömer Bilgin kimdi? (ANAP sıralarından “hırsız, hırsız” sesleri) Ömer Bilgin, boynunda Kur'an, göğsünde iman (ANAP ve DSP sıralarından “yuh” sesleri, gürültüler) vatan diyen, millet diyen, ezan diyen, Kur'an diyen bir Türk milliyetçisiydi, bir Türk milliyetçisiydi. (ANAP sıralarından gürültüler)

Tekrar ediyorum. Sizlerde eğer devlet ciddiyeti olsaydı, bu raporları sokaklarda, ayak altlarında dolaştırmaz, şimdiye kadar çoktan yüce adalete, devletin savcılarına, devletin hâkimlerine teslim eder ve yüce adaletin vereceği kararı beklerdiniz. Unutmayın, adalet bir gün size de lazım olacaktır. Ama, Dumankaya bunu yapmadı; adalete inanmadı, savcılara inanmadı, hâkimlere inanmadı; adaleti kendi yaptı, kendi hâkim oldu, adaleti kendi koydu. TV'lerde, her gün -65 milyon Türk Halkını kandırdınız- şov yaptın, hedef saptırdın...

Siz gayet iyi bilirsiniz; mitinglerde, yankesiciler “bakın, bakın” diyerek hedef gösterir, herkes oraya bakarken ceplerini boşaltır. (ANAP sıralarından gürültüler)

Yüce Türk Milletine sesleniyorum... Yüce Türk Milletine sesleniyorum... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Bilgin... Sayın Bilgin...

ÖMER BİLGİN (Devamla) - ...1950 yılında doğdum. 46 yılın hesabını...(ANAP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Bilgin, beni dinleyin.

Üslubunuzu düzeltmezseniz, bu ikinci ikazım, indiririm kürsüden.

ÖMER BİLGİN (Devamla) - Peki... Bitti Sayın Başkanım. (ANAP sıralarından gürültüler)

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, konuya gelsin, Parlamentoya hitap etsin.

BAŞKAN - Bir dakika efendim... Bir dakika...

Buyurun.

ÖMER BİLGİN (Devamla) - Yüce Türk Milletine sesleniyorum. 1950 yılında doğdum. 46 yılın hesabını, her yerde, her zeminde ve her zaman vermeye hazırım. Yasalara aykırı hiçbir işim olmadı, kanunların müsaade etmediği hiçbir işi yapmadım, haktan, hukuktan, adaletten de ayrılmadım. Ben kula kulluk etmedim, sadece ve sadece Cenabı Allah'a, Yüce Allah'a kulluk ettim. (ANAP sıralarından gürültüler)

Kimin elinde, benimle ilgili, yasaların suç saydığı bilgi ve belge varsa, yarın sabah, devletin savcılarına, yüce adalete teslim etsin. Bu rapor, tehdit, şantaj ve hile ile hazırlanmıştır. TURBAN personelini sindirerek, korkutarak, ekmekleriyle oynayarak, âdeta terör havası estirilerek var güçleriyle elde ettikleri bu rapor, ne yazık ki, düzmece bir rapordur; boş bir kovan olarak ortaya çıkmıştır. Bir şovmen_ Bir kamu kurumunda çalışan dürüst insanları zan altında bırakmaya, devletin imkânlarını ve zamanını boşa harcamaya kimsenin hakkı yoktur.

Bu rapor, Dumankaya tarafından, Genel Başkanımızı Yüce Divana gönderme tutkusu doğrultusunda hazırlanmıştır. Kirli yöntemlerle hazırlanan bu raporun, çamur siyasetçilere ne sağlayacağını göreceğiz. Ne yazık ki, bitmekte olan siyasî ömrünü, sonunda, bir akrep gibi kendi kendini sokarak bitirecek ve medet umduğu çamur siyasetinin kurbanı olacaktır.

Sayın milletvekilleri, demagojiyle, kavgayla, şantajla sulandırılan, kokuşturulan belgelerle, şovlarla, daha ne kadar bu Yüce Meclis oyalanmaya devam edilecek? (ANAP sıralarından gürültüler) Karanlık siyasetçilere, işte, mahallî seçimlerin sonucunda, bu Yüce Millet “dur” demiştir. (ANAP sıralarından gülüşmeler, gürültüler)

Gülmesini bile beceremeyen, gülme gibi insancıl bir duyguyu kursla öğrenmeye çalışan (ANAP sıralarından gürültüler) insandan bu memlekete, bu millete ne hayır gelir? (ANAP sıralarından “Ayıp Sayın Başkan” sesleri, gürültüler)

Sözümü bağlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yüce Türk Milleti, Anadolu da bir atasözü vardır, “kılavuzu karga olanın burnu yumruktan kurtulmaz” derler. (ANAP sıralarından “Yuh” sesleri, gürültüler)

Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Bilgin, teşekkür ediyorum.

VII. - SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. - Kastamonu Milletvekili Murat Başesgioğlu'nun, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in, Genel Başkanlarına ve Gruplarına sataşması nedeniyle konuşması

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Güner. (Gürültüler)

Efendim, biraz sakin olur musunuz lütfen.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Dumankaya, bir dakika oturun efendim. Efendim, bir Sayın Grup Başkanvekilini dinliyorum.

Buyurun Sayın Güner.

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) - Sayın Başkan, biraz önce bu kürsüde konuşan hatip, Meclis tarihinde ender rastlanan bir seviye sergileyerek, Genel Başkanımıza, Partimize, Grubumuza, Sözcümüze, siyasetteki üslubumuza hakarette bulunmuştur. İçtüzük hükümleri ortadadır. Bu sataşmayı aşan hakaretler sebebiyle, Anavatan Partisi Grubu adına söz istiyorum efendim.

BAŞKAN - Sayın Güner... (ANAP ve DSP sıralarından “Doğru” sesleri, gürültüler)

Efendim, müsaade buyurun... Ne söyleyeceğimi bilmiyorsunuz ki sayın milletvekilleri.

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) - Zatıâliniz, İçtüzüğü en iyi bilen yardımcılardansınız. 69 uncu madde sarihtir...

BAŞKAN - Sayın Güner, ben, sizi Grup Başkanvekili biliyorum, Grup Başkanvekili misiniz?

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) - Hayır efendim.

BAŞKAN - Hangi sıfatla efendim?..

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) - Ben Genel Başkanvekiliyim.

BAŞKAN - Affedersiniz, ben, sizi Grup Başkanvekili olarak bildiğim için dinledim.

EYÜP AŞIK (Trabzon) - Genel Başkanvekili Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, Genel Başkanvekili ayrı şey...

Siz yerinize buyurun.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Ben, sizin talebinizi alayım Sayın Çakan.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Sayın Başkan, bu Yüce Parlamentonun çatısı altında bir milletvekiline yakışmayacak şekilde, ancak, bugüne kadar yaptığı hareketlerle kendisine yakışacak şekilde konuşan bu milletvekili, gerek Anavatan Partisi Genel Başkanımıza gerekse...

BAŞKAN - Efendim, Grubunuza sataşma olduğunu mu ifade ediyorsunuz?

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun efendim, Grup Başkanvekili olarak size söz veriyorum.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - Efendim, Sayın Güner konuşacaklar. (Gürültüler)

BAŞKAN - Efendim, Grup Başkanvekili...

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Sayın Başkan, Grup Başkanvekili olarak ben konuşacağım.

BAŞKAN - Sayın Başesgioğlu, ben sizden çok rica ediyorum, gecenin bu saatindeyiz, zabıtlara falan bakmadan zatıâlinize söz verdim, çok kısa, iki dakikada meramınızı ifade buyurun.

Buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; burada, biraz evvel konuşan Sayın Bilgin...

EYÜP AŞIK (Trabzon) - “Sayın” deme şuna ya!..

MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - ...kendisiyle ilgili bir Meclis Araştırması Komisyonu raporu üzerinde konuşması gerekirken, hiç de alakası olmayan konulara girmiştir; Grubumuza ve Sayın Genel Başkanımıza sataşmıştır. Aslında, bu, konuşmacının bir suçluluk psikolojisi içerisinde olduğunu göstermektedir. (ANAP sıralarından alkışlar) Kendisi, bazı şeyleri öne sürerek, ardına saklanmayı yeğlemiştir.

Biz, arzu ederdik ki, beklerdik ki, bu Parlamentonun bir üyesi, burada, demin Refah Partili arkadaşın söylediği gibi, dokunulmazlık geldiği zaman, ilk oyu ben vereceğim, cumhuriyet savcılarına gidip ifadeyi ben vereceğim demesi gerekirdi. ( ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Ama, burada, hiçbir konuya değinmeden, alakası olmayan Anavatan Partisi Genel Başkanı Sayın Mesut Yılmaz'a ve diğer partili arkadaşlarımıza sataşmak suretiyle, bir savunma yapmıştır. Bu savunmayı, bütün Türk Milleti buradan izledi, Yüce Parlamento da izledi.

Biz, Anavatan Partisi Grubuna ve Sayın Genel Başkanına yapılan bütün tenkitleri, iftiraları şiddetle protesto ediyoruz. Bir muhalefet partisi genel başkanının yurtdışında uğramış olduğu bir menfur saldırıyı burada kendine malzeme yapan insanlar, Türk milliyetçiliğinden bahsedemezler. (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Başesgioğlu, 2 dakika süre vermiştim; 1 dakika daha eksüre veriyorum.

Lütfen efendim... Maksadınız hasıl olmuştur diye düşünüyorum.

Buyurun.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Peki; çok teşekkür ederim.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin kritik ortamda bulunduğu şu dönemde...

SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Diyarbakır) - Anladığı dilden cevap ver, anladığı dilden!..

MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - ...bu ortamda, Parlamento olarak, milletvekilleri olarak üzerimizde büyük sorumluluk olduğunu bilmek zorundayız. Bu Parlamento çatısı altında, herkes, kendi hesabını vermek zorundadır. Bu konuda da, Anavatan Partisi, hem Türk Milleti huzurunda hem de yüce yargı önünde hesabını vermiştir.

Hepinize saygılar sunarım. (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Başesgioğlu, çok teşekkür ediyorum.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. - İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 15 arkadaşının, Sait Halim Paşa Yalısında Meydana Gelen Yangının Nedenlerini ve Turban Genel Müdürlüğüyle İlgili Yolsuzluk İddialarını Araştırmak Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergesi ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/2) (S. Sayısı : 115) (Devam)

BAŞKAN - Son söz sahibi, Sayın Aslan Ali Hatipoğlu; buyurun efendim.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, bu konuda konuşabilir miyim?

BAŞKAN - Buyurun efendim; nedir?..

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Bakınız, sayın sözcü konuşmasında “bu raporu, Komisyon değil, doğrudan doğruya Dumankaya hazırladı” diye, diğer Komisyon üyelerine, yani bizlere sataşmada bulunmuştur. (ANAP sıralarından “Doğru” sesleri)

BAŞKAN - Sayın Ketenci, yapmayın... (Gürültüler)

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Şimdi, bu konuda açıklama yapmak üzere, 69'a göre söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Ketenci, bulunduğunuz yerden iki cümleyle; lütfen...

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, sesim kısık...

BAŞKAN - Bulunduğunuz yerden efendim, zabıtlara geçmesi açısından; buyurun. (ANAP sıralarından “Kürsüden” sesleri)

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Efendim, kürsüden konuşayım, sesim kısık...

BAŞKAN - Efendim, sataşma yok; lütfen, bulunduğunuz yerden ifade buyurun.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, bakın, ben 69'a göre söz istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, 69'un unsurları yok; bulunduğunuz yerden maksadınızı ifade edin... (ANAP sıralarından “Var” sesleri, gürültüler)

Efendim, oradan ifade ediyor musunuz? Oradan ifade ediyorsanız buyurun.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Efendim, sesim kısık, müsaade edin...

BAŞKAN - Efendim, ben duyuyorum, stenograflar da duyuyor. Oradan buyurun. (ANAP sıralarından “Biz duymuyoruz” sesleri)

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, bu Komisyon, gerçekten, dört aylık bir süre içerisinde... (DYP sıralarından “Başkana dön, Başkana” sesleri)

BAŞKAN - Buyurun efendim, siz nazik bir insansınız.

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - ...cumartesi pazar demeden, tatillerinden fedakârlık yaparak, bu raporun hazırlanmasına katkı yapmıştır. Bakın, ben, 6 oyla seçildim. Seçildiğimde, 6 oyun 2'sini Refah Partili arkadaşlar verdiler; yani, bu Komisyon toplantılarına katılmayan arkadaşlarım tarafından seçildim ben. Başkan da, alt komisyondaki her üye de 6 oyla seçildi; Sözcü 6 oyla seçildi, Başkan 6 oyla seçildi, diğer arkadaşlarım 6 oyla seçildi.

Rapor, bizim tarafımızdan hazırlandı. Kendisi, ikide bir, Dumankaya'yı öne sürerek, abartarak, Komisyonun çalışmasını yok saymakta, dikkatleri de başka tarafa çekmeye, yöneltmeye gayret etmektedir; yanlıştır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum.

Efendim, zaten, Komisyon raporunun altında, en sonunda, sayın üyelerin imzaları var. Bu anlaşılıyor; ama, bir de, zatı âliniz ifade buyurdunuz.

Sayın Aslan Ali Hatipoğlu; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Hatipoğlu, gecenin bu saatindeyiz, ben rica ediyorum... (ANAP sıralarından gürültüler)

Efendim, az konuşun demedim, gecenin bu saatindeyiz, tansiyonu görüyorsunuz dedim. Sayın Hatipoğlu, hatiptir.

Buyurun efendim.

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sait Halim Paşa Yalısında meydana gelen yangının nedenlerini ve TURBAN Genel Müdürlüğüyle ilgili yolsuzluk iddialarını araştırmak amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonunca hazırlanan rapor üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi ve Yüce Türk Milletini saygıyla selamlıyorum.

Komisyon, 4 ay fedakârca çalışmış, binlerce evrakı incelemiş, yüzlerce insanı dinlemiş, neticede, 216 sayfalık, akıllara durgunluk verecek sahtekârlıkların nasıl yapıldığını tek tek belgeleyen bir rapor hazırlamıştır. Bu raporda en dikkat çekici olan, cumhuriyet savcılıklarına tam 135 adet suç duyurusunda bulunulmasıdır. Zamanın yetersizliğinden, TURBAN'a bağlı birçok kuruluş incelenmemiş olmasına rağmen, yapılan yolsuzlukların sadece görünen kısmı 3,5 trilyon lira civarındadır.

Değerli arkadaşlarım, cumhuriyet tarihimizin en büyük skandalıyla karşı karşıyayız ve Yüce Meclis ciddî bir sınavdan geçecektir.

Değerli milletvekilleri, Sait Halim Paşa Yalısı, ne TURBAN Genel Müdürlüğünün ne de Başbakanlığındır; o ve bütün tarihî eserler, şanlı ecdadımızın, bizlere ve gelecek nesillere bıraktığı mirasın en kıymetli hazinesidir, bizim emanetimizdir. Emanete ihanet edene de, Türk'ün örfünde, Türk'ün âdetinde af yoktur. (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Bir yıl öncesinden yanacağını ihbar eden Sayın Dumankaya'nın ikazlarına kulak tıkayanların başı, cezasız kalamaz, kalmamalıdır. Birkaç kıymetli tablo ve eşya uğruna, çalınanları gizleme uğruna, koskoca bir tarihî binanın yakılmasına göz yumanlara verilecek ceza, ecdadımıza ve Türk İslam kültürüne göstereceğiniz hassasiyetin ve saygının da bir göstergesi olacaktır. Bir millet mazisine sahip çıkmazsa, geleceğine de sahip çıkamaz; çünkü, bir milleti millet yapan değer, tarihidir, kültürüdür.

Değerli milletvekilleri, söz konusu dosya dikkatle incelendiğinde, yapılan sahtekârlıklar ve yolsuzlukları şu ana başlıklar altında toplayabiliriz: Sahte faturalar; sahte faturaların, yine sahte faturalarla değiştirilmesi; bilgisayar kayıtlarının değiştirilmesi, yerine yenilerinin konulması; bedelsiz konaklamalar; usulsüz personel alımı ve konaklamalar; işe gelmeden ödenen ücretler; genel müdürün usulsüz talimatları; kurum personelinin DYP'nin mitinglerinde görevlendirilmesi; marinalar, yatlar, bilmem ne olayları; yalının bakım, onarım ve boyanması esnasında sahtekârlıklar yapılması ve bunların yanı sıra, nice asılsız ve usulsüz işler... Bütün bunların yapılmasına göz yuman, dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyerek yiğitlik göstereceğine, bağırarak yiğitlik olacağını sanan Bilgin'in konuşmasını kınıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar) Türk milliyetçiliğini, mukaddes ezanı ve Kur'an'ı, ağzına almaya layık olup olmadığını da Yüce Heyetinizin takdirlerine arz ediyorum. (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bu dosya incelendiğinde, Kuşadası Marina bakımevlerinde, Sayın Çillerlere ait bu iki tane yatın, iki tane teknenin onarımından 114 bin mark borçlu çıkılmıştır. Acaba, bir Ali Hatipoğlu olsaydım, o marinada, benim de olmayacak yatım olsaydı, acaba bakarlar mıydı? Acaba, orada, normal bir vatandaşın yatı da tamir edilebilir miydi? Varsayalım ki edilirdi, acaba, borcunu ödemeden, o yat, o marinadan dışarıya çıkarılabilir miydi? Bunları da takdirlerinize arz ediyorum.

EMİN KARAA (Kütahya) - Vatandaşın yatı mı olur?

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Devamla) - Sait Halim Paşa Yalısında, 1992'den yangın tarihine kadar geçen sürede meydana gelen tüm gelişmeler ile TURBAN Genel Müdürlüğüne bağlı işletmelerde yapılan bütün yolsuzluklar, sonuçta, maalesef, Çiller ailesi ile TURBAN eski Genel Müdürünün arasındaki, önemli, karanlık ilişkileri ortaya koymaktadır ve kimin tetikçi olduğunu da göstermektedir. (ANAP sıralarından alkışlar)

Devletin Maliye Bakanlığı müfettişlerince faturaların sahte olduğu kanıtlanmış, Ankara Cumhuriyet Savcılığı kendisine iletilen suç duyurusunu yerinde bulmuş ve ilgililer hakkında dava açmak üzere düzenlediği tezkere, Adalet Bakanlığı aracılığıyla, TURBAN Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Başbakanlığa iletilmiş olmasına rağmen, dönemin Başbakanı Tansu Çiller, TURBAN Genel Müdürü hakkında işlem yapmamıştır; çünkü, yasal olmayan işler, kendisine kadar uzanmaktadır.

Sayın Bilgin, bunu da fırsat bilerek, 24 Aralık genel seçimlerinde milletvekili seçilmiş ve milletvekilliği dokunulmazlığının demir zırhı arkasına gizlenme başarısını göstermiştir. Bu başarının müsebbibi olan Çillerler'in yaptığı ince hesaplar, kamuoyunda ciddî kuşkular uyandırmaktadır.

Değerli milletvekilleri, son yıllarda yaşanan olaylar, aziz milletimizi derinden üzmüş, devletine olan güven duygusunu zedelemiştir. Eğer, bugün, 65 milyon insanımız sokaklara dökülmüyorlarsa, sanmayın ki yapılanları görmüyorlar, sanmayın ki yapılanları hoş görüyorlar... Bunlar, milletimizin aczinden değil, efendiliğinden ve devlete olan saygısındandır. Hiç kimsenin, bu yüce milletin temiz duygu ve düşünceleriyle oynamaya hakkı yoktur. Her ne kadar sizler birbirinizi, Meclis araştırma komisyonlarında, su arıtma tesisleri gibi temizleseniz de, aziz milletimizin temiz vicdanında ve ilahî adalette, günahkâr olmaya devam edeceksiniz ve bir gün, ama mutlaka bir gün, hak ettiğinizi göreceksiniz.

Değerli milletvekilleri, bugün Yüce Meclis, itibarı açısından, son derece hassas bir imtihanla karşı karşıyadır. Başta koalisyon ortağı olan partilere mensup milletvekilleri olmak üzere, hepimize, tarihî bir görev düşmektedir. Bugün, halkımızın sisteme ve Meclise karşı sarsılan güvenini yeniden inşa etmek zorunda olduğumuz bir gündür ve bugün, 24 Aralık seçimlerinin 1 inci yıldönümüdür. Geliniz, Türkiye'nin içerisinde bulunduğu karanlık ilişkileri sona erdirecek ve Türkiye'nin aydınlık geleceği için tüm engelleri ortadan kaldıracak kararı alalım. Bugün, inkârı mümkün olmayan belgelere dayalı bu raporu, bu dosyayı kapatamayız, kapatmamalısınız.

Muhalefetteyken, TEDAŞ ve TOFAŞ dosyalarını gündeme getirenler, hak diyenler, hukuk diyenler, iktidar ortağı olunca, üç beş günlük dünya ikbali için, başbakanlık koltuğunda bir müddet daha oturabilmek için, verdikleri önergeleri, yine kendileri temizlediler; anlaşılan, Hükümeti götürü aldılar.

Değerli arkadaşlarım, Hazreti Mevlana'nın dediği gibi “Ya olduğunuz gibi görününüz ya da göründüğünüz gibi olunuz” üçüncüsünü asla olmayınız.

Karnını doyurmak için bir somun ekmek çalanın yıllarca hapsedildiği bu ülkede, fakirin fukaranın, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlere, trilyonları götürenlere göz yumamazsınız. Hiçbir şeyden habersiz sokakta oynayan, okulda ilim, irfan öğrenmeye çalışan evlatlarınız, yarın sizden hesap sorarlar. Bu nedenle, geliniz, soruşturma açılması yönünde çalışmalar yapalım. Haksız olanlar hesabını versinler, haklı olanlar da aklansınlar. Bunun için de, temiz toplum, temiz siyaset ve milletvekilliği dokunulmazlığının sınırlandırılması teklifimizin, acilen gündeme getirilip kanunlaşmasını sağlamamız gerekir.

DYP ve RP Partisi sözcüsü arkadaşlardan, Meclis kürsüsünde, bizim aklanmayacak hesabımız yoktur; yalıyı yakan da, yalıdaki tarihî eserlerimizi çalanlar da ortaya çıkmalıdır diyeceklerini bekledim; ama, nafile. Yakan da, çalan da, alan da, kaçan da, korkarım ki, sayelerinde affedilecek. Neredeyse, arkadaşlarını, sütten çıkmış kaşığa benzetecekler.

Değerli milletvekilleri, ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz; bu nedenle, adaleti ortaya koyacak, laf değil, icraattır. Bize göre, adalet, zengin-fakir, güçlü-güçsüz, başbakan-çoban demeden, din, dil, ırk, kavim, zümre ayırt etmeden herkes için yerine getirilmelidir. Eğer, kendinize bu konuda rehber arıyorsanız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

“Suçlu, kızım Fatıma dahi olsa, cezasını veririm. Sizden öncekiler, cezaları, güçsüzlere uygulayıp, güçlülere uygulamadıkları için helak oldular” diyen Hazreti Muhammed ile suç işleyen öz evladını cezalandıran Hazreti Ömer'i kendinize rehber alın ve her fırsatta kendinize materyal olarak kullandığınız İslam ahlakına da artık uyun. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Yüce Meclisin en önemli denetim mekanizması olan ve uygulamalardaki kirli çamaşırları yıkama tezgâhlarına çevirdiğiniz araştırma ve soruşturma komisyonlarının da, artık, gerçek işlevlerine dönmesine yardımcı olunuz.

Yapılan görüşmelerin, ülkemizin aydınlık geleceği için bir vesile olması dileğiyle, Yüce Heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Hatipoğlu, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Sait Halim Paşa Yalısında Meydana Gelen Yangının Nedenlerini ve TURBAN Genel Müdürlüğüyle İlgili Yolsuzluk İddialarını Araştırmak Amacıyla Kurulan 10/2 Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporu üzerindeki genel görüşme tamamlanmıştır.

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) - Sayın Dumankaya'ya sataşma vardı.

BAŞKAN - Sayın Dumankaya burada var, Divan da var!

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) - Hatırlatıyorum.

VII. - SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2. - İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

BAŞKAN - Rapor üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır; biraz sonra birleşimi kapatacağım; ancak, Sayın Dumankaya'nın bir talebi oldu “Bana sataşma oldu” derler. (ANAP sıralarından “Doğru” sesleri)

Efendim, sataşmanın varlığı, sizin, zatıâlinizin yahut Yüce Heyetin “doğrudur” demesine bağlı değil. Başkanın takdir hakkı var, nasıl kullanacağımı görmediniz ki daha.

Sayın Dumankaya, gecenin bu saatinde yeni bir sataşmaya fırsat vermemek üzere, buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Dumankaya, size, çok kısa; 2 dakika süre veriyorum.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, iki defa...

BAŞKAN - Efendim, benimle süre pazarlığı yapmayın lüten.

Siz buyurun, sataşmayı izah edin lütfen.

Buyurun Sayın Dumankaya.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; Sayın Ömer Bilgin'in, benim için söylediği sözlere, aynayı karşısına koyuyorum ve başka bir şey söylemiyorum.

Ben isterdim ki, Sayın Ömer Bilgin buraya çıksın, Beldibi'ne seçim için yapmış olduğu 6 milyar 100 milyonluk harcamayı diğer işletmelere nasıl dekont ettiğini anlatsın. Bu, raporda var. (ANAP sıralarından “vay, vay” sesleri)

Ben isterdim ki, 2 tane müdürü, sahte diplomayla nasıl tayin ettiğini anlatsın. (ANAP sıralarından “vay, vay” sesleri)

Ben isterdim ki, Genel Müdürlükte, telefonları, seçim meydanlarına, kasım ayında 2 797 telefonun 973'ünü, aralık ayında 6 982 telefonun 5 946'sını Isparta'ya nasıl yaptığını izah etsin. (ANAP sıralarından “vay, vay” sesleri) Bunlar raporda var.

BAŞKAN - Sayın Dumankaya... Sayın Dumankaya, raporun müzakeresine dönmüyoruz!

HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Ben isterdim ki, 12 300 odanın nasıl “free” olarak bırakıldığını...

ÖMER BİLGİN (Isparta) - Yalan söylüyor!..

HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Ben isterdim ki...

BAŞKAN - Sayın Dumankaya, raporun müzakeresi tamamlandı efendim...

HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Hayır, bunları şey ettik; yani daha...

HALUK YILDIZ (Kastamonu) - Devletin savcısı var; sen ne karışıyorsun!..

BAŞKAN - Efendim, raporun müzakeresi tamamlandı; siz sataşmayla ilgili ne buyuruyorsanız buyurun.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, burada, ben, kendinin, bir insanın, bir şey patladı mı, ona daha artık bir şey yapamazsın. Dolayısıyla, ben şunu söylemek istiyorum, ben sizden de rica ediyorum, DYP Grubu size de söylüyorum: Geliniz, çıkınız yukarı şu dosyaları bir inceleyin de, bu kirliliği temizleyelim. Eğer...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HALİT DUMANKAYA (Devamla) - ...bu kirliliği temizleyemezsek, siz Refah Partililer, siz DYP'liler bunları inceleyin, eğer, bu raporları incelerseniz, o zaman göreceksiniz ki, burada...

ÖMER BİLGİN (Isparta) - Emlak...(Gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Bilgin, oturun yerinize...

Sayın Dumankaya, ben süre verdim size, buyurun.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) - _buradaki durum hâsıl olmayacaktır. Sizlerde temiz insanlar çoktur, orada çoktur. Bu yolsuzlukların üzerine gidelim. Eğer, bunların üzerine gidersek, bu Meclis şaibeden kurtulur; ama, bu tutumla, bu Meclis hiçbir şeyden kurtulmaz. Biz bunların arkasını bırakmayacağız; bu iş zor iştir, kolay iş değildir; ama, bu zoru başaracağız. Hiçbir şey, o birinin dediği, o yukarıda suç örgütünün dediği gibi “Halit Dumankaya'yı vurup bir çukura atacağım” ona da boyun eğmeyeceğiz.

Şimdi, burada bir ihbarda daha bulunuyorum Sayın Başkan, eğer müsaade ederseniz, bu çok önemlidir.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın Başkan, olur mu canım...

HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Şu ihbarda bulunuyorum: TURBAN 'da Yeşil pasaport alanlar : Ömer Bilgin, Ahmet Dündar, Erol Uğurlu, Özcan Ali Gür, Metin Riyaz Karaaltın'ı şikâyet ediyorum, ihbar ediyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) - Bir daha oku... Bir daha...

BAŞKAN - Sayın Dumankaya, efendim, lütfen, Genel Kurulu selamlayıp inin efendim.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) - Peki efendim.

Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa hava unsurlarının katılımıyla, Türkiye tarafından belirlenecek ilke ve kurallara bağlı olarak, sadece, keşif ve gerektiğinde önleme uçuşlarıyla sınırlı hava harekâtında bulunulmasına Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin verilmesine dair Başbakanlık tezkeresi ile gündemde yer alan diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 25 Aralık 1996 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.55

VIII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar'ın, ahlak dışı yayın yapan özel TV'lerin kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün yazılı cevabı (7/1600)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.

Mustafa R. Taşar

Gaziantep

İnsanların ahlakını bozduğu gerekçesiyle özel TV'lerin hükümetinizce kapatılacağı iddiası doğru mudur? Özel TV'lerdeki ahlaksız yayınları yasaklamayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Devlet Bakanlığı 18.12.1996

Sayı : B.02.0.0010/01182

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 14.11.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1600-4060/11230 Sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd. nün 21.11.1996 tarih ve B.02.0.KKG/401-398-9/4575 sayılı yazısı.

Gaziantep Milletvekili Sayın Mustafa R. Taşar'ın; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılması istenilen ilgi (b) yazı ekindeki yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Lütfü Esengün

Devlet Bakanı

Gaziantep Milletvekili Sayın Mustafa R. Taşar'ın Sayın Başbakanımıza Tevcih Ettiği 7/1600-4060 Esas No.lu Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Hükümetin özel televizyonları kapatma gibi bir yetkisi yoktur, bu husus kanunla düzenlenmiş ve kanuna aykırı yayın yapan televizyonlar hakkında yasal işlem yapma ve yayın durdurma dahil tüm müeyyidelerin uygulanması yetkisi RTÜK'na verilmiştir.

Bilgilerinizi rica ederim.

2.- Bilecik Milletvekili Şerif Çim'in, Bulgaristan'dan göç edenlerin vatandaşlığa alınmaması nedenine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1627)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen konu hakkında İçişleri Bakanı tarafından Meclis İç Tüzüğünün 96 ıncı maddesi gereği yazılı olarak cevaplamasını rica ederim.

11.11.1996

Şerif Çim

Bilecik

Millî Sav. Kom. Üyesi

1989 ile 1996 yılları arasında Bulgaristan'dan Ülkemize zorunlu olarak göçe zorlanan 299 622 kardeşimizin 258 732'si T.C. vatandaşlığına alındığını fakat bunların 40 890 kardeşimizin halen vatandaşlığa alınmadığım araştırmalarım sonucu öğrenmiş bulunmaktayım.

Ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşamakta olan fakat resmi olarak var olmayan göçmen kardeşlerimiz hiç bir vatandaşlık hakkından da faydalanamamaktadır.

1. Sayıları 40 890'ı bulan bu mağdur durumdaki göçmen kardeşlerimizin mağduriyetinin giderilmesi için, vatandaşlığa alınmaları hususunda herhangi bir çalışmanın yapılıp yapılmadığının cevaplanmasını rica ederim.

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri

GenelMüdürlüğü 12.12.1996

Şb. Md: B.050NÜV0070001-238-672(77)

Konu : Bilgi talebiniz

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 20.11.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4272/11489 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız ekinde Bakanlığımıza gönderilen Bilecik Milletvekili Millî Savunma Komisyonu üyesi Şerif Çim tarafından verilen yazılı soru önergesi üzerine Bulgaristan uyruklu kişilerin durumları incelenmiştir.

Bulgaristan'dan zorunlu göçe tabi tutularak 1989-1991 yılları arasında yurdumuza gelen ve Türk Vatandaşlığına alınma talebinde bulunan 240 782 kişinin tamamı 2510 sayılı İskân Kanunu ve 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ile vatandaşlığımıza alınmış bulunmaktadır. Ancak bunlardan Bulgaristan'a dönmek üzere müracaat ederek pasaportlarını alan ve vatandaşlık işlemlerinin iptalini isteyen 15 068 kişinin Türk Vatandaşlığı Bakanlar Kurulu Kararı ile iptal edilmiştir.

Zorunlu göçten sonra 1989-1996 yılları arasında göçmen vizesi ile yurdumuza gelen ve vatandaşlık talebinde bulunan 17 098 kişinin tamamı göçmen olarak Türk Vatandaşlığına alınmış bulunmaktadır. Göçmen vizesi dışındaki vizelerle yurdumuza gelen ve Türkiye'de ikamet etmelerine izin verilenlerden 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu uyarınca Bulgaristan uyruklu 17 153 kişi vatandaşlığımıza alınma talebinde bulunmuştur.

Bunlardan;

1. 852 kişinin işlemleri tamamlanarak Türk Vatandaşlığına alınmıştır.

2. 3 057 kişinin vatandaşlığımıza alınmaları için isimleri Başbakanlığa gönderilmiştir.

3. 5 905 kişi hakkında ise güvenlik bakımından yaptırılan araştırmaları halen devam etmektedir.

4. 1 262 kişinin dosyalarında noksan bulunan yurdumuzda ikamet ettiklerine dair belgeleri ilgili Valiliklerden istenmiştir.

5. 792 kişinin talepleri Kanun da öngörülen şartları taşımadıklarından red edilmiştir.

6. 5 285 kişinin işlemleri, isimleri Başbakanlığa sunulmak üzere sürdürülmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

3.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Kayseri Belediye Başkanının bazı beyanlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1629)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

Kayseri Belediye Başkanı, Şükrü Karatepe hakkında Atatürk'e hakaretten, Türk Milletinin Millî duygularını rencide etmekten, halkı kin ve nefret hisleri ile tahrik ederek, vatandaşlar arasında hasmane duygular yaratmaktan dolayı ne gibi işlem yapıp, ne gibi tedbir alacaksınız?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü 23.12.1996

Sayı : B050MAH0650002/(80-84)96-80972

Konu : İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı'nın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 20.11.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4272/114897/1629-4170/11484 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen, İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın “Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanının bazı beyanlarına ilişkin” yazılı soru önergesiyle ilgili olarak;

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Şükrü Karatepe'nin 10 Kasım Atatürk'ü anma törenine katıldıktan sonra verdiği beyanlarla ilgili olarak 11.11.1996 tarihli onayımla mülkiye müfettişi görevlendirilmiştir.

Mülkiye Müfettişlerince adı geçenin, 10 Kasım 1996 pazar günü Refah Partisi genişletilmiş İl Divan toplantısında yaptığı konuşma ile Türk Ceza Kanunu'nun 312 nci maddesi 2 nci fıkrası kapsamındaki fiili işlediği, Memurin Muhamekatı Hakkında Kanun kapsamına girmeyen bu fiilden dolayı ilgili hakkında gerekli soruşturmanın Devlet Güvenlik Mahkemesince başlatılan 1996/32 sayılı hazırlık soruşturması ile birleştirilerek Kayseri Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığınca yapılması gerektiğine dair rapor hazırlanarak, ilgili Başsavcılığa tevdi edilmiş olup, sonucu izlenmektedir.

Devlet Güvenlik Mahkemesince verilecek karar neticesinde gereğinin yapılacağı muhakkaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

4.- Adana Milletvekili İmren Aykut'un, Kayseri Belediye Başkanının bazı beyanlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1630)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla

11.11.1996

Dr. İmren Aykut

Adana

Ulu Önder Atatürk'ün Ölümünün 58 inci Yıldönümü Törenlerine katıldıktan sonra gittiği Partisinin İl Divanı Toplantısında yaptığı konuşmada;

“Cumhuriyetin Dikta Rejimi” olduğunu, “Süslü püslü görünüşüme bakıpta beni sakın Laik sanmayın” diyerek, resmî görevi nedeniyle bu törenlere içi kan ağlayarak katılmak zorunda bırakıldığını,

“Müslümanların içindeki hırsı, kini ve nefreti eksik etmemeleri biraz daha beklemeleri gerektiğini” televizyonlardan bizzat kendi sesi ile kamuoyu önünde dile getiren Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe Cumhuriyete ve onun kurucusu Yüce Atatürk'e karşı hakaretamiz beyanlarda bulunmuştur.

Soru 1. T.C. nin bir Bakanı olarak, Ulu Önder Atatürk'ün gerçekleştirdiği reformlar çerçevesinde kurmuş olduğu Cumhuriyeti yıkmayı hedef alan bu ürkütücü beyanlar karşısında ne düşünüyor sunuz?

Soru 2. Laik toplum düzenini ve Cumhuriyetin temel ilkelerini yıkmayı hedef aldığını kendi beyanları ile dile getiren sözkonusu Belediye Başkanını görevden almayı düşünüyor musunuz?

Soru 3. Türk Kadınına tüm demokratik haklarını, özellikle Seçme ve Seçilme hakkını vererek bugünkü çağdaş konuma gelmesini sağlayan Yüce Atatürk'ün yarattığı imkân sayesinde elde ettiğiniz bugünkü konumunuz da onun fikir ve düşüncelerine karşı girişilen tehlikeli ve endişe verici saldırılar karşısında ne gibi tedbirler almayı düşünüyor sunuz?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü 23.12.1996

Sayı : B050MAH0650002/

(80-84)96-80971

Konu : Adana Milletvekili

Sayın İmren Aykut'un

yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 20.11.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4272/114897/1630-4175/11489 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen, Adana Milletvekili İmren Aykut'un “Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanının bazı beyanlarına ilişkin” yazılı soru önergesiyle ilgili olarak;

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Şükrü Karatepe'nin 10 Kasım Atatürk'ü anma törenine katıldıktan sonra verdiği beyanlarla ilgili olarak 11.11.1996 tarihli onayımla mülkiye müfettişi görevlendirilmiştir.

Mülkiye Müfettişlerince adı geçenin, 10 Kasım 1996 Pazar günü Refah Partisi genişletilmiş İl Divan toplantısında yaptığı konuşma ile Türk Ceza Kanunu'nun 312 nci maddesi 2 nci fıkrası kapsamındaki fiili işlediği, Memurin Muhakematı Hakkında Kanun kapsamına girmeyen bu fiilden dolayı ilgili hakkında gerekli soruşturmanın Devlet Güvenlik Mahkemesince başlatılan 1996/32 sayılı hazırlık soruşturması ile birleştirilerek Kayseri Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığınca yapılması gerektiğine dair rapor hazırlanarak, ilgili Başsavcılığa tevdi edilmiş olup, sonucu izlenmektedir.

Devlet Güvenlik Mahkemesince verilecek karar neticesinde gereğinin yapılacağı muhakkaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

5.- İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar'ın, kamuoyuna “Susurluk Kazası” olarak yansıyan olaya ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1631)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.

3.11.1996

D. Fikri Sağlar

İçel

Son bir kaç aydır birbiri ardına kamuoyuna yansıyan yasadışı, örgütlü faaliyetler içerisinde devletin son derece hassas mevkilerinde görev yapan memurların da yer aldığı görülmektedir. Kamu görevlileri, suç çeteleri ve siyaset üçgeninin gündeme geldiği bu organize yasadışı faaliyetler toplumda devlete duyulan güveni giderek daha fazla sarsmaktadır. Son olarak kamuoyuna “Susurluk kazası” olarak yansıyan olay toplumun tüm kesimlerinde büyük kaygı yaratırken kamu kurumlarına güvensizliği daha da artmıştır. Demokratik hukuk devleti tanımı içerisinde hukukun üstünlüğü en temel değer olması gerekirken, bu değerin yerini organize suç çetelerinin yasadışı yöntemlerine bıraktığı gözlenmektedir. Tüm bu gelişmeler karşısındaki sessizliğinizin anlamını kamuoyu ciddi olarak merak etmektedir. Bu konuların açıklığa kavuşturulması, kamu vicdanının rahatlatılması ve kamuoyunun aydınlatılması için aşağıdaki sorularımın içtenlikle yanıtlanması gereğine inanmaktayım :

1. Uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle İsviçre'de yargılanacak mahkûm olmuş ve ülkemizde de başta Bahçelievler katliamı olmak üzere birçok terörist faaliyetin sanığı olarak aranan ve İnterpol tarafından da yakalanması istenen Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı'nın yeşil pasaport taşıdığı doğru mudur? Doğru ise devlet memurlarının özel koşullarla edinebildiği bu pasaporta nasıl sahip olmuştur? Yasal prosedür gereğince ibraz edilmesi gereken devlet memuru olduğunu belirtir hizmet belgesi hangi kurum tarafından verilmiştir? Bu belge kimler tarafından tanzim edilmiştir? Tanzim edenler hakkında herhangi bir araştırma yapılmış mıdır?

2. Aynı şahsa emniyet amiri ya da emniyet görevlisi kimliği verilmiş midir? Verildi ise hangi merci tarafından ve ne amaçla verilmiştir? Bir yandan İnterpole yakalanması için başvurulan bir şahsa aynı kurum tarafından güvenlik görevlisi kimliği ve yeşil pasaport verilmesini nasıl açıklayabilirsiniz? Kamuoyunca bilinen devletin en önemli güvenlik kurumlarından biri olan Emniyet Genel Müdürlüğünce aranan bu kişiye yine aynı kurum tarafından pasaport ve kimlik verilmesi emniyetin yetersiz olduğunu mu yoksa bu kişiyi çeşitli amaçlarla koruyarak kullandığını mı göstermektedir?

3. Türk emniyeti ve İnterpol tarafından terörist faaliyetleri ve uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle aranan bir kişinin tabutunun Türk Bayrağına sarılması yasal mıdır? Değilse bu konuda sorumluluk taşıyan kamu görevlileri hakkında herhangi bir soruşturma açılmış mıdır? Açıldı ise sorumlular belirlenerek gerekli yasal müeyideler uygulanmış mıdır?

4. Korkut Eken isimli şahıs hangi kamu görevinde bulunmaktadır? Botaş A.Ş. ile bir bağlantısı var mıdır? Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı adlı şahıs Botaş'tan herhangi bir ihale almış mıdır? Almış ise Korkut Eken'in bu ihaledeki rolü nedir? Korkut Eken'in İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar'ın danışmanı olduğu doğru mudur? Şu anda Daire Başkanlığı görevini sürdürdüğü söylenen Eken'in Abdullah Çatlı ile ilişkisi nereden kaynaklanmaktadır? Bu konuda herhangi bir araştırma yapılmakta mıdır?

5. Kamuoyunun gündeminde yoğun biçimde yer almaya devam eden Susurluk kazası ile ilgili olarak trafik kazası dışında devletçe herhangi bir araştırma yapılmadığı iddia edilmektedir. Ayrıca kaza yapan araçta bulunduğu öne sürülen silah, susturucu ve dinleme cihazları gibi delillerle ilgili balistik, mülkiyet v.b. konularda bugüne kadar neden bir araştırma yapılmamıştır? Böyle durumlarda ilk elde yapılması gereken bu araştırmaların geciktirilmesinde sizin özel amacınız var mıdır? Böyle bir talimatınız yoksa araştırmalar neden yapılmamıştır. Bu gecikmenin sorumluları hakkında ne yapmayı düşünüyor sunuz?

6. Sokaktaki adamın ve hatta ilkokul öğrencilerinin bile konuştuğu, tartıştığı Susurluk kazası ve sonrasındaki gelişmeler üzerinde bugüne değin hiçbir açıklama yapmaya gerek duymadınız? Bu olayı çok önemsiz bulmanızdan mı, yoksa sonuçların yıllar sonra ele geçirdiğiniz Başbakanlık Makamını kaybetme kaygısından mı kaynaklanıyor? Açıkça sergilediğiniz bu tedirgin davranışınız kamuoyuna bu hükümet tarafından bu olayın çözülmesine yönelik samimi çaba göstermeyeceğiniz izlenimi yaratıyor. Bu izlenimi kırmayı ve ciddi biçimde konuyu araştırmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 23.12.1996

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.285263

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 20.11.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1631-4163-11467 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd'nün 27.11.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-405/4651 sayılı yazısı.

c) Devlet Bakanlığının 9.12.1996 gün ve B.02.0.0010/01285 sayılı yazısı.

İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve Sayın Başbakanımızca da kendileri adına tarafımdan cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Önergede sözü edilen Abdullah Çatlı'ya; 3.8.1996 tarihinde Mehmet Özbay adına düzenlenmiş sahte kimliği ile Maliye Bakanlığına bağlı 1 inci kadro derecede görevli Maliye Müfettişi olduğundan bahisle Bakanlığımızdan Hususi Damgalı pasaport (Yeşil Pasaport) talebinde bulunduğu ve adına TR-A 245202 seri numaralı pasaport tanzim edildiği anlaşılmıştır.

Konuyla ilgili olarak tayin edilen iki Polis Başmüfettişi tarafından yapılan soruşturmada; hizmette kusuru saptanan görevliler hakkında görevi ihmalden adlî yönden yargılanabilmesi için fezleke tamamlanma aşamasındadır.

Sözkonusu şahsa Emniyet Amiri yada Emniyet Görevlisi kimliği verilmemiş ve “Silah Uzmanı” unvanında bir kadromuz da yoktur.

5.11.1996 günü Abdullah Çatlı'nın cenazesi Nevşehir ili Devlet Hastanesi morgundan öğle namazını müteakip alınarak, Türk Bayrağına sarılı vaziyette 3 000 kişilik bir kalabalık tarafından götürülmekte olduğu görülmüş ancak, Türk Bayrağının tabuttan alınması yönünde yapılacak bir müdahalenin infial uyandıracağını düşünerek müdahalede bulunmayan görevliler defini müteakip Cumhuriyet Başsavcılığı ile derhal temasa geçmişler ve sanıklar hakkında “Türk Bayrağı Kanununa Muhalefet” suçundan gerekli soruşturma yapılarak adlî mercilere intikal ettirilmiştir.

Bu olayda görevliler yönünden herhangi bir ihmal ve kusur görülmediğinden soruşturma açılmamıştır.

Korkut Eken isimli şahıs 2.8.1994 tarihinde Botaş Genel Müdürlüğünde görev yapmakta iken Emniyet Genel Müdürü Danışmanı olarak vekaleten atanmış bilahare 6.3.1996 tarihli onay ile de görevine son verilerek 12.4.1996 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü ile ilişiği kesilmiştir.

Önergede bahsedilen ve Susurluk'ta meydana gelen trafik kazasının inceleme ve soruşturması başlangıçta CMUK'un 153 ve 154 ncü maddeleri gereğince Susurluk Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılmış, bilahare dosya İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığına devredilmiştir. Bu hususta gerekli soruşturma halen ilgili Başsavcılık tarafından yürütülmektedir.

Olayı müteakip otomobilde bulunan malzemelerin incelenmesi ilgili savcılık tarafından Jandarma Genel Komutanlığından istenmiş, inceleme sonuçları vaktinde savcılığa gönderilmiştir.

Sözkonusu olayın tüm yönleriyle araştırılması için müfettiş görevlendirilmiş olup, tahkikat halen devam etmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

6.- Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, Devlet İstatistik Enstitüsünün Gelir Dağılım Anketine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'in yazılı cevabı (7/1636)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TBMM İçtüzüğünün 96 ıncı maddesi gereğince aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

13.11.1996

Tevfik Diker

Manisa

Sorular :

1. Başbakanlığınıza bağlı Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından Kasım 1996 tarihi itibariyle “Gelir Dağılım Anketi” yapılmış mıdır?

2. Yapıldı ise bu anketlerin içinde toplam hane halkı kullanılabilir gelirleri içinde “karşılıksız” olarak belirtilen bir gelir bölümü var mıdır?

3. Karşılıksız olarak gelir elde ettiği devletin kurumu tarafından belirlenen bu kişilerin, bu gelirlerini ne yönde edindikleri yönünde bir soru, isim, adres gibi özellikleri de bu araştırmayla belirlendi mi?

4. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde “Karşılıksız” geliri olduğu belirlenen bu kesimin bu gelirlerinden herhangi bir vergi alınıyor mu ya da vergi alınması düşünülüyor mu?

T.C.

Maliye Bakanlığı

Gelirler Genel Müdürlüğü 23.12.1996

Sayı : B.07.0.GEL.0.82/8211-11.61232

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı Kanunlar Kararlar Müdürlüğü'nün 27.11.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-405-5/4653 sayılı yazısı.

Manisa Milletvekili Sayın Tevfik Diker'in Sayın Başkanımıza tevcih ettiği ve Sayın Başbakanımızın da Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün'ün koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği ilgi yazı eki 7/1636-4189 esas no.lu yazılı soru önergesi incelendi.

Sözkonusu soru önergesinin Bakanlığımla ilgili 4 üncü maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde karşılıksız geliri olduğu belirlenen kesimin bu gelirlerinden herhangi bir vergi alınıp, alınmadığı ve bu gelirlerden vergi alınmasının düşünülüp, düşünülmediği hususu sorulmaktadır. Belirtilen soruya ilişkin cevabımız Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün'ün örneği ekli yazısı üzerine aşağıda açıklanmıştır.

Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsünce yayınlanan “1994 Yılı Hane Halkı Gelir Dağılımı Anketi”nin haber bülteni şeklinde yayımlanan çalışmasının V-C faaliyet dışı gelirler bölümünün incelenmesinden, faaliyet dışı gelirler içerisinde yer alan ve karşılıksız olduğu belirtilen gelirlerin devletten, yurt dışından, özel kişi ve kuruluşlardan sağlanan emekli maaşı, burs, yaşlılık maaşı, vergi iadesi gibi nakdi ve yiyecek, giyecek, yakacak gibi ayni transfer gelirleri olduğu anlaşılmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ücretlerde istisnaları düzenleyen 23 üncü maddesine göre, kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz bulunan emekli sandıkları tarafından kişilere ödenen emekli, maluliyet, dul ve yetim aylıkları, maddede sayılan şartlarla gelir vergisinden istisna edilmiştir.

Öte yandan, aynı Kanunun 28 inci maddesine göre, resmî ve özel müesseseler ve şahıslar hesabına Türkiye'de tahsilde bulunan öğrenciye iaşe, ibate ve tahsil gideri olarak ödenen paralar ile öğrencilere tatbikat dolayısıyla öğretim müesseseleri veya tahsil masrafları deruhde edenler tarafından verilen paralar, gelir vergisinden müstesna bulunmaktadır.

Bu durumda, Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığının söz konusu “1994 Hane Halkı Gelir Dağılımı Anketi”nin haber bülteni şeklinde yayınlanan çalışmasına göre, faaliyet dışı gelirler içerisinde yer alan ve karşılıksız olduğu belirtilen emekli maaşı, burs ve yaşlılık maaşının vergilendirilmesi söz konusu değildir. Ayrıca, 2978 sayılı Kanuna göre, emekli, maluliyet, dul ve yetim maaşı alanlar ile bunların eş, çocuk ve bakmakla hükümlü oldukları kimselere ödenen vergi iadesinin de vergilendirilmesi mümkün değildir. Bu tür gelirlerin vergilendirilmesi de düşünülmemektedir.

Diğer taraftan, malların veraset yoluyla veya her ne suretle olursa olsun ivazsız bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikali veraset ve intikal vergisinin konusuna girmektedir.

Buna göre, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içeresinde vuku bulan ivazsız (karşılıksız) intikallerden, Kanunda yazılı olan ve her yıl yeniden değerleme oranında artırılan istisna miktarı düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden gerekli vergilendirme yapılmaktadır.

Bilgilerine arz ederim.

Doç. Dr. Abdullatif Şener

Maliye Bakanı

7.- Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül'ün, Bağ-Kur'a tabi sigortalılardan basamak yükseltme talebinde bulunanların miktarına ve Bağ-Kur'luların durumlarını iyileştirmek için alınması gereken tedbirlere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in yazılı cevabı (7/1649)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

19.11.1996

Bekir Yurdagül

Kocaeli

1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârların, Diğer Bağımsız Çalışanların Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa geçici 9 uncu maddenin eklenmesine ilişkin 4181 sayılı Kanun 4.9.1996 tarihli ve 22747 sayılı Resmî Gazetede yayınlanmıştır. Sözkonusu yasa 1 Ekim 1996 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

Buna göre;

1. 3 Şubat 1996 tarihine kadar basamak yükseltmek talebinde bulunma hakkı olan iki milyon aktif sigortalıdan bugüne kadar kaç kişi bu talepte bulunmuştur?

2. Yaşlılık aylığı almakta iken bu kanunla tanınan basamak yükseltme hakkından yararlanmak için son müracaat tarihi olan 30 Eylül 1996 günü mesai bitimine kadar, Bağ-Kur İl Müdürlüklerine beş yüzbin pasif sigortalıdan, yani emekliden ne kadarı dilekçe vererek üç yıl süre ile aylıklarını kestirip aktif sigortalılığa dönmüştür?

3. Bağ-Kur'a altı ay gibi kısa bir dönemde 43 trilyon lira civarında ilave bir kaynak sağlayacağı ve Bağ-Kur'u düzlüğe çıkaracağı gibi gerekçelerle TBMM'nin Ağustos 96 sonundaki olağanüstü toplantısında görüşülerek alelacele geçirilen bu yasanın, bugüne kadarki getirisi nedir?

4. Aynı zamanda Bağ-Kur'luya emekliliğinde insanca yaşam süreceği bir emekli aylığı verebilmeyi amaçladığı açıklanan bu yasal düzenlemenin bir hayal ürünü olduğu ve fiyasko ile sonuçlandığının görülmesi üzerine, Bağ-Kur'lunun durumunu düzeltecek hayali olmayan, gerçekçi bir çözüm öneriniz var mı? Varsa nedir?

T.C.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

Sosyal Güvenlik Kuruluşları

Genel Müdürlüğü 19.12.1996

Sayı : B.13.0.SGK-0-13-00-01/7843.33400

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 22.11.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1649-4254/11752 sayılı yazınız.

Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül tarafından hazırlanan “Bağ-Kur'a tabi sigortalılardan basamak yükseltme talebinde bulunanların miktarına ve Bağ-Kur'luların durumlarını iyileştirmek için alınması gereken tedbirlere ilişkin” yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

Bilindiği üzere; Bağ-Kur'da 1987 yılına kadar aylıkların ve primlerin hesaplanmasına ilişkin basamak sayısı 12 iken, aynı yıl Bakanlar Kurulu kararı ile basamak sayısının 24'e çıkarılması, emeklilik programlarını 12 basamaklı sisteme göre ayarlayan sigortalıların bugün çok düşük basamaklarda kalmalarına neden olmuştur. Bu durumda olan sigortalılardan ve özellikle onların temsilcisi durumundaki meslek kuruluşlarından gelen yoğun istek üzerine, 4 Eylül 1996 tarihli ve 4181 sayılı Kanunla sigortalılara, bulundukları basamakları 12 basamağı geçmemek üzere diledikleri sayıda yükseltebilmeleri hakkı tanınmıştır.

4181 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına 1.11.1996 tarihi itibariyle başlanılmış olup, bugüne kadar basamak yükseltme hakkından yararlanmak üzere talepte bulunan aktif sigortalı sayısı 7196 kişidir.

Ancak, basamak yükseltmek için talepte bulunma süresinin 3 Şubat 1997 tarihinde sona ereceği gözönüne alındığında, talep sayısının daha da artacağı tahmin edilmektedir.

Sözkonusu kanunda yaşlılık aylığı almakta olanlara basamak yükseltme hakkı tanınmıştır. Ancak, Bağ-Kur'dan aylık almakta olanlara mektup gönderilerek, 1479 sayılı Kanunun 38 inci maddesi gereği yaşlılık aylıklarını iptal ettirmek suretiyle 4181 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1.10.1996 tarihi itibariyle aktif sigortalı olmaları halinde basamak yükseltme hakkından yararlanabilecekleri duyurulmuştur.

Buna göre, 30.9.1996 tarihi itibariyle aylıklarını iptal ettirerek, basamak yükseltme hakkından yararlanmak üzere talepte bulunan sigortalı sayısı 130 dur.

Basamak yükseltme hakkından yararlanmak üzere talepte bulunma süresi 1.11.1996 tarihinde başlamış olup, 3.2.1997 tarihinde sona erecektir. Basamak yükseltme fark primini ödeme süresi ise, 1.5.1997 tarihinde sona erecektir.

Bu nedenle, ödeme süresinin bitim tarihi olan 1 Mayıs 1997 tarihinden önce tahsil edilecek basamak yükseltme prim tutarı hakkında tahmini bir hesap yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Dolayısıyla, basamak yükseltme talep süresi 3 Şubat 1997 tarihinde, basamak yükseltme prim tutarlarının ödeme süresi ise 1 Mayıs 1997 tarihinde sona ereceğinden, uygulamanın sonuçları bu tarihlerden sonra değerlendirilebilecektir.

Bilgilerinize arz ederim.

Necati Çelik

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

8.- Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu'nun, yapılan zamlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün yazılı cevabı (7/1659)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.

Süleyman Hatinoğlu

Artvin

Hükümete geldiğinizde “hiç zam yapılmayacağını” ifade etmenize rağmen, yaklaşık 4 ay içerisinde akaryakıta % 40'lara yaklaşan 5 kez zam yaptınız. Dolayısıyla akaryakıtla ilgili tüm girdilerde de büyük artışlar olmuştur.

Bu durum : özellikle memur, işçi, emekli, dul ve yetime yapılan % 50 zammı alıp götürmüştür.

Bu Nedenle Sorularım:

1. a) “Hiç zam yapılmayacak” vaadinize rağmen peşisıra yapılan ve halkımızı inim inim inleten bu zamları neye bağlıyorsunuz?

b) Hükümetin başı olarak “hiç zam yapılmayacak” sözünüze rağmen her gün yapılan bu zamlardan sizin haberiniz olmuyor mu?

2. Başbakanlığınızın ilk günlerinde “Allahın bize verdiği nimetlerden, bizde size veririz” dediniz.

Şimdiye kadar Allahın hükümete verdiği nimetlerden henüz fakir-fukara halka yansıyan bir nimet bulunmamaktadır. Allahın verdiği bu nimetlerden kimler faydalanmaktadır?

3. İki ekonomik paket açıkladınız. Bu paketleri mübarek olarak vasıflandırdınız ve bir kurbanlık koyun benzetmesi ile her türlü organlarından halkın yararlanabileceğini ifade ettiniz.

Bu mübarek kaynaklar nelerdir ve ne zaman halka yansıyacaktır?

4. 18.11.1996 tarihi itibariyla basın açıklamalarınızda “artık un, yağ ve şekeri elde ettik, sıra şimdi size helvayı yapıp yedirmeye geldi” demektesiniz.

Helvayı fakir-fukaraya, dar gelirli mamura, emekliye, dul ve yetime ne zaman ve nasıl yedireceksiniz?

Yoksa bu pahalılık karşısında ölen vatandaşın, ölü helvası mı yenecek?

5. Açıkladığınız iki ekonomik paketten 800 trilyondan fazla gelir elde ettiğinizi söylediniz. Bu para nereden geldi, nereye gitti?

İş dünyasının istihkak bedellerinin ödenmediği söylenmektedir. Bunun nedenini açıklar mısınız?

6. Bir Bakanınız “ipin ucu p.... elindedir” diyor. Sayın Bakan bu ifadesiyle kimleri kastetmektedir?

T.C.

Devlet Bakanlığı 18.12.1996

Sayı : B.02.0.0010/01295

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 25.11.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1659-4284/11861 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.'nün 27.11.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-411-4/4658 sayılı yazısı.

Artvin Milletvekili Sayın Süleyman Hatinoğlu'nun; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına, Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılması istenilen ilgi (b) yazı ekindeki yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Lütfü Esengün

Devlet Bakanı

Artvin Milletvekili Sayın Süleyman Hatinoğlu'nun Sayın Başbakanımıza Tevcih Ettiği 7/1659-4284 Esas No.lu Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Hükümetimizce bugüne kadar açıklanan ekonomik paketlerin hiçbirisinde zam ve vergi yer almamış, ülke zenginliklerinin yatırıma, üretime dönüştürülmesi hedef alınmıştır.

Hazırlanan ve uygulamaya konulan kaynak paketlerinin mahiyeti, muhtevası, bugüne kadarki gerçekleşme durumu Sayın Başbakanımız tarafından müteaddit basın toplantıları ile kamuoyuna açıklanmıştır ve bu konuda bilgi verilmeye devam olunacaktır.

Yapılan açıklamaların iyi bir şekilde takibi ve değerlendirilmesi, kaynakların ne olduğu ve halka nasıl yansıyacağı hakkında yeterli bilgiyi vermektedir.

Bilgilerinizi rica ederim.

9.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Teaş ihalesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan'ın yazılı cevabı (7/1664)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sn. Recai Kutan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

1. 12 trilyonluk Teaş İhalesini hangi şirket kazanmıştır?

2. Kıyaslanabilecek başka teklif olmadığına göre, ihalenin iptali gerekirken, niçin İngiliz Catego Energy şirketinin teklifi değerlendirmeye alınmıştır?

3. İngiliz Catego Energy şirketi ile Kalyon Yapı A.Ş. arasında nasıl bir ilişki vardır?

4. Kalyon Yapı A.Ş.'nin ortakları kimlerdir?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı 23.12.1996

Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-1777-20307

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığı'nın 2.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4426/11922 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı'nın tarafıma tevcih ettiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen 7/1664 esas no.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Recai Kutan

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı'nın

Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı(7/1664-4299)

Soru 1 :

12 trilyonluk Teaş ihalesini hangi şirket kazanmıştır?

Cevap 1:

Mevcut Babaeski-Dimodichev ve Hopa-Batum Enerji İletim Hatları üzerinden elektrik enerjisi ithali için ELEK. EN. İTH. 96/1 referans no.su altında çıkılan ihale neticesinde;

- Astronom Energy Finance/İsviçre

- Multigroup Bulgaria Ag Holding/Bulgaristan

- Catego-Kalyon Joint Venture (Ortak Girişim)

firmalarından teklifler temin edilmiştir. Ancak ihale şartname hükümlerine aykırı olarak Astronom Energy Firmasının geçici teminat mektubu ibraz etmemesi, Multigroup Bulgaria Firmasının ise yabancı bir bankanın kontrgarantisine istinaden herhangi bir Türk Bankasınca düzenlenmiş geçici teminat mektubu yerine, doğrudan bir Bulgar Bankasınca düzenlenmiş geçici teminat mektubu ibraz etmesinden dolayı, Teaş Genel Müdürlüğü'nün Satınalma ve İhale Yönetmeliği gereği, teklifleri geçerli sayılmamıştır.

Hopa-Batum (Gürcistan) 220 kV E. İ. H. üzerinden aylık 70+ % 20 GWh, yıllık 840+ % 20 GWh elektrik enerjisi ithali hususunda Catego-Kalyon Joint Venture Ortak Girişimi'nin teklifi; 3,65 Cent/kWh birim üzerinden yaklaşık toplam 30 660 000 US $ (3 066 000 000 000.-TL) şeklindedir. Teaş Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunun 29.11.1996 tarih 44-503 sayılı kararı; ihale şartnamesinde yeralmayan karşı şartların kaldırılması halinde, yukarıda belirtilen bedel üzerinden, siparişin Catego-Kalyon Ortak Girişimi'ne verilmesi, aksi halde ihalenin iptali şeklinde olup, firmadan karşı şartların kaldırıldığının teyidi istenecektir.

Dolayısıyla Catego-Kalyon Ortak Girişimi ile elektrik enerjisi ithali hususunda henüz bir akit yapılmamıştır. Aktin yapılması Ortak Girişimin karşı şartlarını kaldırması ile ilgili cevabına bağlıdır.

Soru 2 :

Kıyaslanabilecek başka teklif olmadığına göre, ihalenin iptali gerekirken, niçin İngiliz Catego Energy şirketinin teklifi değerlendirmeye alınmıştır?

Cevap 2 :

Catego-Kalyon Ortak Girişimi'nin teklifi;

- Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgesindeki mevcut enerji iletim hatlarının yetersizliğinden, bu bölgede 154 kV olan işletme gerilimlerinin 110 kV seviyelerine düştüğü, bu nedenle enerjinin kalitesizliğinden dolayı bölgede sanayinin ve elektrikli makina ve teçhizatın çalışamadığı, böylece bu durumun giderilerek enerji kalitesinin yükselmesi,

- Bölge enerji iletim hatlarındaki yetersizlikten dolayı yılda 75 milyon kWh'e ulaşan enerji iletim kayıplarının önlenmesi,

- Önümüzdeki yıl muhtemel enerji açığının bir kısmının Hopa-Batum (Gürcistan) 220 kV Enerji İletim Hattı üzerinden alınacak enerji ile karşılanması,

- Alınacak enerji fiyatının Teaş'ın Ambarlı (4,32 Cent/kWh), Hopa (6,75 Cent/kWh), fuel oil ve Aliağa (17,02 Cent/Kwh), motorin santrallarında üretilen enerjiden ve Teaş Termik Santrallar ticari maliyet ortalamasından (3,98 Cent/kWh) daha ucuz olması, sebeplerinden dolayı değerlendirmeye alınmıştır.

Soru 3 :

İngiliz Catego Energy Şirketi ile Kalyon Yapı A.Ş. arasında nasıl bir ilişki vardır?

Cevap 3 :

Teklif sahibi, Catego Energy-Kalyon İnşaatı ve Ticaret Kollektif Şirketi'nin oluşturmuş olduğu Joint Venture (Ortak Girişimi)'dir. Her iki Firmanın Ortak Girişimdeki hisse oranı % 50'dir.

Soru 4 :

Kalyon Yapı A.Ş.'nin ortakları kimlerdir?

Cevap 4 :

Teaş Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre Kalyon İnşaat ve Ticaret Kollektif Şirketi'nin ortakları Hasan ve Cemal Kalyoncu'dur.

10.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, otoyol gişelerine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın yazılı cevabı (7/1666)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Cevat Ayhan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

1. Otoyol gişelerinde personel yetersizliği ne zaman giderilecektir?

2. Otoyolu kullanmak için yüzbinlerce lira alıp, sonra gişelerde para tahsil etmek için vatandaşı bir saate kadar bekletmek ne zaman son bulacaktır?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği 23.12.1996

Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/8074

Konu : İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M.'nin 2.12.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1666-4301/11904 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan, İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Soru : Otoyol gişelerinde personel yetersizliği ne zaman giderilecektir? Otoyolu kullanmak için yüzbinlerce lira alıp, sonra gişelerde para tahsil etmek için vatandaşı bir saate kadar bekletmek ne zaman son bulacaktır?

Cevap : Otoyollar üzerinde bulunan ücret toplama istasyonlarındaki gişe memuru ihtiyacının karşılanması konusunda yapılan girişimler henüz sonuçlanmamıştır.

Bu konu ile ilgili olarak, münhal bulunan 185 adet gişe memuru kadrosuna açıktan atama izni verilmesi hususunda Maliye Bakanlığına başvurulmuş, henüz cevap alınamamıştır.

Trafik akışını hızlandırmak için öncelikle Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinde otomatik geçiş sistemi kurulmasıyla ilgili teknik çalışmalar tamamlanmış ve uygulama olanakları araştırılmıştır. Bu konuda T.C. Ziraat Bankası ile yapılan görüşmeler son aşamasına girmiştir. Anılan projenin yatırımı banka tarafından, sistemin işletilmesi ise Karayolları Genel Müdürlüğümüz tarafından yapılacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Cevat Ayhan

Bayındırlık ve İskân Bakanı

11.- Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, öğretmenlik için müraacat edenlerin atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın yazılı cevabı (7/1673)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Mehmet Sağlam tarafından yazılı olarak cevaplandırılması talep etmekteyim.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

22.11.1996

Dr. Kâzım Arslan

Yozgat

1. Değişik Fakülte ve Yüksekokul mezunlarından, Öğretmenlik için müracaat eden adayların atamaları ne zaman yapılacaktır?

2. Bu kadroların bir bölümünün (6 000.- Adet) Millî Eğitim Bakanı tarafından, bilgisayar dışı kullanılacağı ve istediği kişileri atayacağı şeklindeki iddialar doğru mudur?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı 24.12.1996

Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/3535

Konu : Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 2.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1673-4330/11936 sayılı yazısı.

Yozgat Milletvekili Sayın Dr. Kâzım Arslan'ın “öğretmenlik için müracaat eden adayların atamalarına ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. Değişik fakülte ve yüksekokul mezunlarından, öğretmenlik için müraacatta bulunan ve gerekli şartları taşıyan adaylardan, 11.001 sınıf ve branş öğretmenlerinin atamaları, 27.11.1996 ve 28.1.1996 tarihlerinde çekilen bilgisayar kur'ası ile gerçekleştirilmiştir.

Atamaları yapılan bu öğretmen adaylarının dışında kalanların atamaları ise kadro kullanma izni alındıktan sonra bilgisayar kur'ası yoluyla peyderpey yapılacaktır.

2. Öğretmen atamaları yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yapılmaktadır.

Arz ederim.

Prof. Dr. Mehmet Sağlam

Millî Eğitim Bakanı

12.- Amasya Milletvekili Cemallettin Lafçı'nın, İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırısına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in yazılı cevabı (7/1691) (1)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıda dile getirilen hususların Sayın Dışişleri Bakanı Emre Gönensay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

16.4.1996

Cemallettin Lafçı

Amasya

Tüm dünyanın gözleri önünde Ortadoğu'da (Lübnan'da) İsrail'in Hizbullah'a yönelik saldırısı sivil bir katliama dönüşürken ve İsrail Genelkurmay Başkanı “Sivilleri öldürmekten çekinmeyeceğiz” açıklamasını ibretle ve nefretle basından öğrenmekteyiz.

İsrail'in Ortadoğu'da estirdiği bu devlet terörünün sivil halkı katletmesine ve katliamdan da çekinmeyeceğini küstahca haykırmasına karşılık İsrail'e karşı hükümetin dışişlerinden sorumlu bir bakanı olarak ne gibi girişimlerde bulunuyorsunuz?

Türkiye'nin de katıldığı Mısır'da toplanan sözde terör zirvesinde İsrail tarafından müslüman Filistin halkının yokedilmesi için gizli bir karar mı alındı? Alınmadı ise bu sivil halka karşı işlenen cinayetler niçin? Terör zirvesi niçin toplandı? İsrail'in yapmış olduğu bu hareket terör değil mi?

Bir halkın öz malı olan toprağını işgal etmek, gerçek sahipleri olan Filistin müslümanlarını evinden, barkından zorbalıkla kovarak oraya yerleşip, Amerika ve batının desteği ile sözde bir devlet kurdurup müslüman halkın ezilmesi karşısında sessiz mi kalacaksınız?

Dünya öyle hale geldi ki, ülkesinden, evinden zorla kovulan insanlar, topraklarını, öz vatanlarını geri almak için kurtuluş mücadelesini veren insanları (Müslümanlara) terör, işgalci İsaril de meşru müdafaa yapıyor diye övgü yağdırılıyor.

1. İçtüzük değişikliği nedeniyle yazılı soruya çevrilmiş ve 7/1691 numarasını almıştır.

Siz de hükümet olarak böyle mi düşünüyorsunuz?

Eğer böyle düşünülüyorsa; Biz Kurtuluş Savaşını niçin yaptık? Ecdadımız bugün dost olduğumuz batılılara yaptığı kurtuluş savaşında başarıya ulaşıp düşmanı ülkemizden kovmasaydı, İşgalciler ülkemize yerleşip kalsalardı. Biz de bu gün işgalcilere karşı vatanımızı onlardan kurtarmak için mücadele verseydik, bizler terörist mi olacaktık?

Milletimiz İsrail terörüne karşı isyan halinde, kan ağlıyor. Hükümet neden suskun? Milletimiz bu durumdan ızdırap çekerken hükümet İsrail'le antlaşma yapıyor. Üstelik katil uçakları da ülkemizde. Bu uçakların ülkemizde ne işi var? Müslüman sivil halkı bombalamak için ülkemizi üs olarak mı kullanacaklar?

Şahsınızda hükümetten bu konuda açıklamalar bekliyorum.

T.C.

Dışişleri Bakanlığı

Orta Doğu, Afrika ve Uluslararası

Siyasi Kuruluşlar Genel Müdürlüğü 25.11.1996

Sayı : OAGY-I.3105-737

Konu : Dışişleri Eski Bakanına

Tevcih Edilen Soru Önergesi

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine

İlgi : TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliğinin 9 Mayıs 1996 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6/57-1357/3579 sayılı yazısı.

Amasya Milletvekili Sayın Cemalettin Lafçı'nın Sayın Dışişleri Bakanına tevcih ettiği sözlü soru önergesinin cevabı ekte takdim kılınmaktadır.

Saygılarımla arz ederim.

Prof. Dr. Tansu Çiller

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

İsrail'de genel seçimlerin Mayıs ayına alınması ve Orta Doğu Barış Sürecinde kaydadeğer ilerlemeler sağlanması ile irtibatlı olarak, Lübnan'da üslenmiş bulunan ve Barış Sürecine karşı olan Hizbullah örgütü, Güney Lübnan'daki mevzilerinden Kuzey İsrail'deki sivil yerleşim merkezlerine zaman zaman yapmakta olduğu taciz ateşlerini arttırmış ve “Katyuşa füzeleri” kullanarak yaptığı bu atışları adeta düzenli bir hale getirmişti. İsrail Silahlı Kuvvetleri bu gelişmeleri takiben, 11 Nisan 1996 sabahından itibaren Lübnan'daki Hizbullah mevzi ve karargahlarına uçak ve helikopterler kullanmak suretiyle geniş bir hava harekatı düzenlenmiş, bu hareket kara ve denizden de top atışlarıyla desteklenmeye başlanmıştır.

İsrail hükümetince bu konuda yapılan açıklamada, harekatın münhasıran Hizbullah Terör Örgütünün karargah, mevzi ve silah araç-gereçlerine karşı düzenlendiği vurgulanmış, bölgedeki sivil halk, çatışmadan zarar görmemesi için bölgeyi terke çağrılmıştır.

Bu gelişme üzerine, Ankara'daki İsrail Büyükelçisi aynı gün Bakanlığa çağrılarak, kendisinden operasyon hakkında bilgi istenmiş ve harekatın sivil halka zarar vermemesi gerektiği vurgulanarak, Lübnan'ın büyük güçlükler sonucu sağladığı iç barışın ve yine önemli kaynaklar tahsis etmek suretiyle yapımına giriştiği altyapının zarar görmemesine verilen önem, hükümetine iletilmek üzere, Büyükelçinin dikkatine getirilmiştir.

Dışişleri Bakanlığınca 12 Nisan günü bir açıklama yapılarak, bu hususlar kamuoyuna da duyurulmuştur.

Harekatın genişleyerek devam etmesi üzerine 15 Nisan günü Ankara'daki Büyükelçisi bu defa bizzat Dışişleri Eski Bakanı tarafından kabul edilmiştir. Kendisine, İsrail operasyonunun açıklanmış hedef ve kapsamını aşmakta olduğunun müşahade edildiği; sivil halkın mal ve can güvenliğini tehdit altında görüldüğü; dünya televizyonlarının sivil kayıplarla ilgili olarak yayınladığı görüntülerin bu endişeleri teyid ettiği belirtilerek, operasyonun ilan edilen amaç ve kapsamı içinde kalınmasının gerek Lübnan halkının güvenliği gerek Orta Doğu Barış Sürecinin selameti açısından arzettiği önem vurgulanmaktadır. Aynı gün, Ankara'daki Lübnan Büyükelçisi de, yine Dışişleri Eski Bakanı tarafından kabul edilerek, görüşleri alınmıştır. Yukarıda belirtilen görüşleri kendisine de duyurulmuş, bu olayla ilgili hassasiyetimiz belirtilmiştir. Lübnan Büyükelçisine, İsrail harekatı nedeniyle yerlerini terketmek zorunda kalan Lübnan halkına insani yardım sağlamak için gerekli çalışmaları başlattığımız da bildirilmiştir.

Bu temasların ve operasyonun giderek açıklanan amacını aşması karşısında duyduğumuz endişe Dışişleri Bakanlığının ikinci bir açıklamasıyla kamuoyuna duyurulmuştur.

Ayrıca, 17 Nisan 1996 günü Lübnan Dışişleri Bakanı Farez Bouiez ile İsrail Dışişleri Bakanı Ehud Barak'ı telefonla aradım. Lübnan Dışişleri Bakanı, Arap Ligi Olağanüstü Toplantısına katılmak amacıyla Kahire'de bulunduğundan kendisiyle o gün temas mümkün olamamıştır. Dışişleri Eski Bakanı Barak'a harekatın giderek genişlemesi, şiddetin tırmanması ve olayların Lübnan halkı için yeni bir trajedi halini almakta olduğunu endişeyle izlediğimizi belirtmiştir. Kendisine, terörizmden çok zarar görmüş olan Türkiye'nin, bu afet ile mücadelenin meşruluğuna inanmakla beraber, meşrutiyet sınırlarının aşılmaması ve sivil halka hiçbir surette zarar verilmemesi hususundaki hassasiyetimiz nakledilmiş, masum insanların can ve mal güvenliğini hedef alan bir afet olan terörizme karşı yürütülen mücadelenin de aynı şekilde masum insanların hayatına mal olması halinde haklılığını ve anlamını yitireceği İsrail Dışişleri Bakanı Barak'ın dikkatine getirilmiş; Türkiye'nin harekatın durdurulması için başlatılan girişimleri desteklediği ve bu girişimlere yardımcı olmak için üzerine düşen herşeyi yapmaya hazır olduğu ifade edilmiştir. İsrail Dışişleri Bakanı Ehud Barak cevaben, Lübnan halkının zarar görmesinden kendilerinin de üzüntü duyduğunu, ancak sivil halkı kalkan olarak kullanan Hizbullah'ın ve bu örgütün sivil halk arasında yuvalanmasına bigane kalan Lübnan hükümetinin bu sonucun aslî sorumlusu olduklarını ileri sürmüş, ABD'nin harekatın durdurulması amacıyla bir plan geliştirdiğini belirtmiş ve tüm ülkelerin bu planı desteklemesini istediklerini ifade etmiştir.

İsrail harekatı, 18 Nisan günü İsrail Silahlı Kuvvetlerinin Lübnan'daki bir Birleşmiş Milletler kampını bombalayarak, aralarında çocuk, kadın ve yaşlıların da bulunduğu çok sayıda sivilin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermesi üzerine mazur gösterilemez bir safhaya girmişti. Aynı gün yapılan Dışişleri Bakanlığı açıklamasıyla, bu olay ve İsrail'in tutumu karşısında duyulan infial açık şekilde dile getirilmiştir.

Dışişleri Bakanlığının 18 Nisan 1996 tarihli açıklamasında aynen şu ifadeler yer almıştır :

“İsrail askerî harekatının terörizm ile mücadele sınırlarını aşmasını ve iç barışını henüz ve zorlukla sağlamış, yıllar süren kardeş kavgası sonucu tamamen tahrip olmuş altyapısını yeni yeni imar etme yoluna girmiş olan masum Lübnan halkı için yeni bir trajedi haline dönüşmesini infialle karşılıyoruz.”

Türkiye, barış girişimlerine katkıda bulunmak üzere, çok taraflı bir diplomatik çaba içine de girmiştir. ABD ve Fransa'nın Lübnan'daki çatışmaların sona erdirilmesi amacıyla ortaya koydukları ve taraflara ilettikleri bazı görüşler ve girişimleri ilke olarak tarafımızdan da desteklenmiştir.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde 18 Nisan günü İsrail'in Lübnan'a düzenlediği saldırı konusunda yapılan açık toplantıya Türkiye'de katılarak söz almış ve konuya ilişkin olarak yukarıda belirtilen görüşler Konseyinde ifade edilmiştir.

Öte yandan, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonunun Cenevre'deki toplantıları sırasında İslam Konferansı Örgütü adına bu konuda yapılan beyanatın hazırlanmasına Türkiye katkıda bulunmuştur.

İslam Konferansı Örgütü'nün BM nezdindeki Daimi Temsilciler düzeyinde 19 Nisan günü bu konuda yapmış olduğu toplantıda da görüşlerimiz aynı çerçevede dile getirilmiştir.

Daha önce Kahire'de olduğu için görüşme imkanı bulunamayan Lübnan Dışişleri Bakanı ile Dışişleri Eski Bakanı 19 Nisan 1996 günü uzun bir telefon görüşmesi yapmıştır. Bu görüşmede ifade edilen hususlarla ilgili olarak Lübnanlı Bakan, Türkiye'nin tutumundan Lübnan'ın duyduğu memnuniyeti dile getirerek, olayların başlangıcından bu yana gösterdiğimiz ilgi ve hassasiyetten dolayı teşekkürlerini bildirmiştir. Dışişleri Bakanlığınca aynı akşam yapılan bir açıklamayla sözkonusu görüşmenin içeriği de kamuoyuna duyurulmuştur.

Lübnan'da son İsrail harekâtı nedeniyle, yerlerinden olan halkın acil gıda ve ilaç ihtiyacını karşılamak üzere Türkiye'nin Lübnan halkına gönderdiği insani yardım malzemesi, 23 Nisan Salı günü Kızılay vasıtasıyla ve havayoluyla sevk edilmiştir.

Diğer taraftan, BM Genel Kurulu'da 25 Nisan 1996 günü oylanan, Lübnan'daki durum konusunda Bağlantısız ve Arap ülkelerince sunulan karar tasarısına tarafımızdan çekimser oy kullanılmıştır. Bu konuda Daimi Temsilcimizce yapılan oy açıklamasında, Lübnan'ın toprak bütünlüğüne ve BM Güvenlik Konseyi'nin 425 (1978) sayılı kararının uygulanmasına verdiğimiz önem belirtilmiş, ancak son karar tasarısında terörizmle mücadelenin meşrutiyetine atıf yapılmamasının bir eksiklik olarak mütalaa ettiğimiz, bu sebeple çekimser oy kullandığımız kaydedilmiştir. Daimi Temsilcimizce BM Genel Kurulunda oylama öncesinde yapılan konuşma ise bilinen tutumumuz dile getirilmiş, bu bağlamda BM kampının bombalanmasından ve masum sivil halkın uğradığı kayıplardan infial duyduğumuz vurgulanmıştır.

Bilindiği gibi, İsrail harekâtı taraflar arasında verilen ateşkes mutabakatı uyarınca 27 Nisan 1996 günü sabah saat 04.00 itibarıyla sona ermiştir. Dışişleri Bakanlığı aynı gün bu konuda da bir açıklama yapmış ve operasyonun sona ermesinden duyduğu memnuniyeti Türk ve dünya kamuoyuna açıklamıştır.

Bilindiği gibi Hizbullah örgütü, Lübnan'daki Şii toplumu içinde ortaya çıkan ve Orta Doğu Barış Sürecine karşı olmakla kalmayıp İsrail'in bölgede varlığını da kabul etmeyen, amaç ve hedeflerine terör yoluyla ulaşmak yolunu tercih eden bir örgüttür. Binaenaleyh, soru önergesinde değinildiğinin aksine, müslüman Filistin halkı ile herhangi bir bağlantısı yoktur.

Diğer yandan, tüm Filistin halkının yegane ve meşru temsilcisi olarak, tüm dünyayla birlikte bizim de tanıdığımız Filistin Kurtuluş Örgütünün Lideri ve Filistin Devletinin Başkanı Sayın Arafat'ın da iştirak ettiği Sharm El Şeyh Zirvesinde “Müslüman Filistin halkının yok edilmesi için gizli bir karar” alındığını düşünebilmek, en azından Orta Doğudaki gelişmeleri takip eden insanlar için sözkonusu olmasa gerekir.

Yine bu vesileyle Yüce Meclisin teyiden bilgisine arzedilmesinde yarar olan bir husus da, İsrail'in son askerî harekâtı henüz devam ederken 24 Nisan günü Filistin Ulusal Konseyi, kuruluş yasasında değişiklik yaparak, “İsrail'in yok edilmesi gerektiği” yolundaki ifadeleri bu yasadan çıkarmış olduğudur.

Dünyada ve bölgemizde tüm karşı çıkmalara rağmen barış ve dostluk rüzgarları esmeye devam ediyor.

On yıllarca devam eden ve masum insanlara maddi ve manevi acılardan başka bir şey vermeyen düşmanlıkların yerini, barış ve ekonomik refaha yönelik dostluk ve işbirliği çabaları alıyor.

Bundan çok değil on yıl önce birbirleriyle savaş halinde olan bir Orta Doğunun yerini bugün aralarındaki düşmanlıkları imzaladıkları anlaşmalarla bitiren veya bu amaçla müzakere süreci içinde yeralan devletleri görüyoruz. Artık Orta Doğuda İsrail'in varolma hakkını inkar eden İran ve Libya dışında ülke kalmamıştır.

Ürdün 26 Ekim 1994'te İsrail ile Barış anlaşmasını imzaladı.

Filistin halkının meşru temsilcisi olan FKÖ, İsrail'in varlığını 1993'te kabul etti. Biraz önce belirttiğim gibi, 26 Nisan 1996 tarihinde, Filistin Ulusal Konseyi aldığı kararla, kuruluş yasasındaki İsrail'in varolma hakkını öngörmeyen maddeyi metinden çıkarttı.

Suriye-İsrail kanalındaki görüşmelerin geçici olarak durgunluk dönemine girmiş olmakla beraber devam etmesi beklenmektedir.

Bu konudaki ilerlemelere bağlı olarak İsrail-Lübnan kanadında da ilerleme sağlanacağını herkes kabul ediyor.

Mısır, Barış Sürecinden çok önce 1979'da İsrail ile Barış Anlaşması imzaladı. Bunu takiben iki ülke arasındaki her alanda 67 tane anlaşma aktedildi.

Körfez ve Magrep ülkeleri İsraille çeşitli düzeyde temaslarını sürdürüyorlar.

Bütün bu gelişmeler önümüzde dururken, Türkiye'nin millî menfaatlerini ön planda tutarak ve bölgede hiç bir ülke ve toplumun aleyhinde olmadığını defaatle açıklamak suretiyle, İsrail ile ilişkilerini geliştirmesinin bazı çevrelerde yarattığı rahatsızlığı anlamak güçtür.

13.- Hatay Milletvekili Fuat Çay'ın, Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulunun bazı kararlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1697)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

26.11.1996

Fuat Çay

Hatay

1. Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu, olağanüstü hal uygulaması olmayan illerde görev yapan bazı kamu görevlileriyle ilgili kararlar vermeye yetkili midir?

2. Bu Kurul'un kararı ya da teklifine dayanarak, olağanüstü hal uygulanmayan bir ilde görev yapmakta iken, başka bir ile ataması yapılan öğretmenler var mıdır? Var ise bu uygulama hukuk devleti ilkelerine uygun mudur?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Olağanüstü Hal Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı 23.12.1996

Sayı : 1300/GEN-SEK/10-447

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M. Başkanlığı Genel Sekreterliğinin günsüz, Kan. Kar. Md : A.01.0.GNS.0.10.00.02-4540-12189 sayılı yazıları.

Hatay Milletvekili Sayın Fuat Çay tarafından TBMM Başkanlığına verilen ve yazılı olarak İçişleri Bakanı tarafından cevaplandırılması istenen soru önergesi incelenerek, hazırlanan cevap aşağıya çıkarılmıştır.

1. Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu; 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 34 üncü maddesine göre hazırlanarak 21.2.1984 tarih ve 84/7778 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Yönetmeliğin 5 inci maddesinde belirtilen görevleri yerine getirmektedir. Olağanüstü hal ilan edilen iller ve bunlara ait iş ve işlemlerle ilgili konularda karar vermektedir. Uygulama bu kapsam içindedir.

2. Olağanüstü hal uygulaması olmayan illerde görev yapan kamu görevlisi veya görevlileri hakkında Kurulumuzun vermiş olduğu bir karar mevcut değildir.

Belirtilen konuyla ilgili müşahhas örnek verilmediğinden böyle bir olayın varlığını veya doğruluğunu tesbit etme imkanı da bulunmamaktadır.

Arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

OHAL Koor. Krl. Başkanı

14.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Emniyet Müdürleri kadrolarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1704)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

1. Şu anda Emniyet Müdürü unvanı ile görev yapanların sayısı kaçtır?

2. Önümüzdeki 5 yılda Emniyet Müdürü sayısı kaç olacaktır?

3. Gereksinim açısından, gerçekte Emniyet Müdürü kadrosu ihtiyacı ne kadardır?

4. Emniyet Müdürü olmak için yürürlükte olan prosedür nedir? Hangi kurallara bağlıdır?

5. Emniyet Müdürü fazlalığı, İçişleri Bakanlığı piramidini bozmamakta mıdır?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 23.12.1996

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.285266

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 9.12.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4540/12189-7/1704-4369/12188 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Şuanda 2096 Emniyet Müdürü görev yapmakta olup, bu sayı ihtiyacımızı karşılamaktadır.

Önümüzdeki 5 yıl içinde; 1997 yılında 2285, 1998 yılında 2504, 1999 yılında 2727, 2000 yılında 2738 ve 2001 yılında ise Emniyet Müdürü sayısının 2943'e ulaşması beklenmektedir.

Emniyet Müdürlerinin rütbe terfisi 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda değişiklik yapan 22.3.1993 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3870 sayılı Kanun ve bu kanuna bağlı olarak 5.8.1993 günlü Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinin Rütbe Yükselmeleri ile Görev Unvanlarında Uygulanacak Esaslara Dair Yönetmelik Hükümleri uyarınca yapılmaktadır.

Emniyet Müdürlüğü rütbesi 1.2.3 ve 4 üncü sınıf olmak üzere 4 gruba ayrılmaktadır. 3 ve 4 üncü sınıf Emniyet Müdürlerinin bir üst rütbeye terfileri her yıl Mayıs ayı içerisinde toplanan Yüksek Değerlendirme Kurulunca görüşülmekte ve 30 Haziran tarihi itibariyle rütbe terfileri yılda bir kez yapılmaktadır. 2 nci Sınıf Emniyet Müdürlerinin 1 inci Sınıf Emniyet Müdürlüğüne terfileri ise, 2451 Sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun uyarınca ve atamaya yetkili amir olan Bakan tarafından yapımaktadır.

4 ve 3 üncü Sınıf Emniyet Müdürlüğüne terfilerde kadro açısından hiçbir sorunla karşılaşılmamaktadır. Ancak 3 üncü Sınıf Emniyet Müdürlüğünden 2 nci Sınıf Emniyet Müdürlüğüne, 2 nci Sınıf Emniyet Müdürlüğünden 1 inci Sınıf Emniyet Müdürlüğüne terfilerde kadrosuzluk nedeniyle terfii ettirilmemeden doğan ciddi sorunlar mevcuttur. Bu sorunların varlığı Emniyet Teşkilatı personel sayısına göre oluşturulan pramidin genel yapısını bozmaktadır. Emniyet Teşkilatı pramidi Emniyet Hizmetleri sınıfı personelinin mevcut sayısı dikkate alınarak yapılmakta olup, Bakanlığımız pramidiyle herhangi bir bağlantısı yoktur.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

15.- İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın, 1978 yılında İ.Ü. Eczacılık Fakültesinde meydana gelen bombalama olayının faillerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1719)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Ercan Karakaş

İstanbul

18 Yıl önce İstanbul Ünivesitesi Eczacılık Fakültesi önünde bir grup öğrencinin üzerine önce bomba atılmış ve daha sonra öğrenciler taranmıştı. Bu saldırı sonucunda 7 genç ölmüş, 41 genç de yaralanmıştı.

O günlerde üniversitede görevli bazı güvenlik görevlilerinin ve onların üslerinin yanlı tutumu sonucu meydana gelen bu katliam “gerçek bir delil yetersizliği” nedeniyle faili meçhul kalmış sıradan bir katliam değildi.

Olay üzerine İstanbul sıkıyönetim mahkemesinde açılan dava sanıkların beraatiyle sonuçlanmış ve diğer binlerce faili meçhul olay gibi rafa kaldırılmıştı.

Katledilen gençlerin avukat arkadaşlarının 1988 yılında kurduğu komisyonun çalışmaları sonucu olaydan 14 yıl sonra katliama katılan bir kişinin, aile mensupları itirafta bulunmuşlardı. Bunun üzerine öldürülen gençlerin avukat arkadaşları 10 Eylül 1992 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Savcılığına yeni deliller ve faillerle ilgili suç duyurusunda bulundular, bunun sonucu olarak zaman aşımına az bir zaman kala 2 Ekim 1995 tarihinde davaya tekrar başlandı.

Bu katliamın aydınlatılması bugünlerde tüm toplumu meşgul eden devlet içinde devlet gibi davranan oluşumların geçmişini de ortaya çıkaracaktır. Çünkü “ortaya çıkan ipuçları Susurluk'ta ortaya çıkan ilişkiyle, 16 Mart katliamını planlayanlar arasında ciddi bağlantılar olduğunu göstermektedir.” (6.11.1996 tarihli Cumhuriyet sayfa 7 Ali Yurtaslan'ın itirafları ile ilgili Alper Turgut'un haberi)

16 Mart'da katledilenlerin yakınlarının ve yaralanan gençlerin avukatları davanın adlî soruşturması ile görevli emniyet mensupları arasından bu olayla ilgisi olan kimselerin bulunduğunu belirtiyorlar. Avukatlar açıklamalarında “Esasen 16 Mart katliamının faillerinin olduğu gerekçesi ile hakkında ek iddianameyle dava açılması talep edilen Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Reşat Altay'ın halen görevinin başında olabilmesini kuşkuyla karşılıyoruz” demektedirler. Avukatlar “Mahkeme ve Savcının emrinde delil toplamakla ve olayı diğer faillerinin yanısıra gıyabi tutuklu sanığı yakalamakla görevli emniyet güçlerine, açık suistimalleri ve olayla doğrudan ilgileri nedeniyle” güvenlerinin kalmadığını belirterek İçişleri Bakanlığının ve hükümetin bu konudaki başvurulara ve uyarılara duyarsız kaldığını vurgulamaktadır.

İstanbul Terörle Mücadele Müdürlüğü 15.3.1995 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazdığı cevabi yazısında “ilgi sayılı yazınız ile zaman aşımı haddine kadar daimi aramaya aldırılan faili meçhul patlayıcı madde atılması olayı faillerinin bugüne kadar kimlikleri tesbit edilmemiş ve bulunamamıştır. Araştırmalarımız devam etmekte olup, tespit edildiğinde veya yakalandığında bilgi verilecektir” denilmiştir.

Emniyet katliamın sanıklarından olan ve 18 yıl önce Toplum Zabıta Müdürlüğünde görevli bulunan Mustafa Doğan hakkında Cumhuriyet Savcılığının bilgi isteyen yazılarına birbiriyle çelişen üç ayrı yanıt verilmiş olması da avukatların kuşkularının haklılığını göstermektedir.

Sorular

1. Her gün İstanbul Üniversitesi'nin yan ve arka kapılarından çıkan sol eğilimli öğrenciler o gün yani 16 Mart 1978 tarihinde neden zorla ön kapıdan çıkartılmışlardır? Ön kapıdan çıkarılma emrini veren güvenlik yetkilisi kimdir?

2. Sol eğilimli öğrencilerin üniversiteden çıkışlarında her gün onlarla sağcı öğrenciler arasında etten duvar ören emniyet güçleri o gün neden orada değillerdi? Barikat kurulmaması emrini veren yetkili kimdir?

3. Dönemin Toplum Polis Müdür vekili Murat Naiboğlu'nun bombalama olayından 9 gün önce “İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde sol gruba mensub öğrencilerin fakülteye gelmeye devam etmeleri halinde 8-10 gün içinde bu grup üzerine dinamit atılacağı istihbar olunmuştur” şeklindeki bütün emniyet birimlerine gönderdiği 7.3.1978 ve plan Hrk. Şb. K. 1892 sayılı yazısına rağmen ya da yazısı üzerine bu önlemlerin kaldırılması ne ifade etmektedir?

4. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nden sorumlu müdür olan, o dönemde üniversitede komiser olarak görev yapan Reşat Altay'ın saldırganların takip edilmesini engellediği iddiaları doğru mudur?

5. Çocukları Zülküf İsot'un olayın faillerinden olduğu ve bu yüzden daha sonra öldürüldüğünü beyan eden tanıkların bu olaya karıştığını iddia ettikleri polis Mustafa Doğan'ın o dönemde görevli olduğu yerin tespit edilerek bildirilmesi işlemi neden bir yıl sürmüştür?

6. Aynı tanıkların 1992 yılında verdikleri ifadelerdeki bazı iddiaları neden zapta geçirilmemiştir?

7. Bu olayın soruşturmasını üstlenen komiser Günay Uslu'ya soruşturma süresinde baskı yapan görevliler kimlerdir? Baskı yapanlar arasında olduğu söylenen milletvekili kimdir?

8. Bu katliamın aydınlatılması suçluların ve suç örgütünün ortaya çıkarılması suçsuz olanların da zan altından kurtulması için İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Emniyeti bugüne kadar hangi çalışmaları yapmıştır?

9. Mahkemenin idarî soruşturma başlatılıp başlatılmadığına ilişkin sorusuna İçişleri Bakanlığının Emniyet Genel Müdürlüğü aracılığı ile yanıt verilmesini ve bu yanıtın konu ile ilgili olmamasını nasıl karşılıyorsunuz?

10. İstanbul sıkıyönetim 1 Nolu Askerî Mahkemesi olay tarihinde olay yerinde görevli olan emniyet mensupları hakkında görevi ihmal ettikleri nedeniyle suç duyurusunda bulunmuştu. İçişleri Bakanlığı, hakkında suç duyurusunda bulunan bu görevliler hakkında ne gibi işlem yapmıştır?

11. Basında olayın gıyabi tutuklu sanığı polis Mustafa Doğan'ın olaydan bir yıl sonra Atatürk Hava Limanında görevli Hakkı Eroğlu isimli başkomiserin yardımıyla ve üstüne zimmetli silahı ile birlikte Almanya'ya Münih'e gittiği yer almıştır. Basında yer alan bu iddialar araştırılmış mıdır?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 23.12.1996

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.285262

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 9.12.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4549/12415-7/1719-4466/12404 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

16.3.1978 günü İstanbul Üniversitesi merkez binasında bulunan Hukuk ve İktisat Fakültesi öğrencileri güvenlik kuvvetlerinin refakatinde her zamanki gibi ana giriş kapısından çıkıp dağılma bölgesine giderlerken üzücü olay meydana gelmiş ve 7 kişi ölmüş, 41 kişide yaralanmıştır.

Öğrencilerin o gün zorla ön kapıdan çıkarılmaları sözkonusu olmadığı gibi bu konuda hiçbir güvenlik yetkilisi emir vermemiştir.

Ana binadan çıkan öğrenciler sağ ve sol taraflarında, önlerinde ve grubun ortasında görevlendirilen güvenlik güçlerinin refakatinde çıkış yapmışlardır.

İstanbul Üniversitesinde derslere başlandığı 1.3.1978 sabahından itibaren önceden tespit olunan hertürlü güvenlik tedbirleri en ileri derecede alınmış, dönemin Toplum Polisi Müdür Vekili Murat Naipoğlu'na (9) gün önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Sol gruba mensup öğrencilerin Fakülteye devam etmeleri halinde 8-10 gün içerisinde bu gruba eylem yapılacağı yolunda istihbari bilgilerin ulaşmasından sonra tüm görevliler uyarılmış, kuvvetler takviye edilmiş ve önlemler kaldırılmamış bilakis daha da arttırılmıştır.

Halen İstanbul Emniyet Müdürlüğünde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı olan ve o dönemde Üniversitede görevli Toplum Zabıtasında Komiser Yardımcısı rütbesiyle görev yapan Reşat Altay'ın görevini ihmal ettiğine dair iddialara ilişkin herhangi bir bilgi ve belge mevcut değildir.

Bu olayın faillerinden olduğu önergede belirtilen, Zülküf İsot'un öldürüldüğünü beyan eden tanıkların ifadelerinin 1992 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğünde alındığına dair bir kayıt mevcut değildir.

Bu olayın soruşturması önergede ileri sürüldüğü gibi Komiser Günay Uslu'ya verilmemiştir. Dolayısıyla kendisine baskı yapılması da sözkonusu olmamıştır. Hiçbir Milletvekilinin isminin de bu soruşturmaya karışmadığı yapılan incelemeden anlaşılmıştır.

Olayın faili olduğu iddia edilen Polis Memuru Mustafa Doğan hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Toplum ve Sahtecilik Suçları Bürosunca Hazırlık 1978/9417 sayısına kayden, bomba atıp silahla tarayarak tasarlamak suretiyle (7) kişiyi öldürmek ve tasarlayarak adam öldürmeye tam teşebbüs'ten dava açılmış ve dava halen İstanbul 6 ncı Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmektedir.

Mustafa Doğan'ın olaydan bir yıl sonra Atatürk Hava Limanında görevli Başkomiser Hakkı Eroğlu'nun yardımıyla Almanya'ya gittiği iddialarını doğrulayacak hiç bir belgeye rastlanılmamıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı

16.- İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, öğrenci yurtlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un yazılı cevabı (7/1727)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini dilerim.

Saygılarımla.

2.12.1996

Sabri Ergül

İzmir

1. Türkiye'de Yüksek Öğretim ve orta öğretim öğrencilerinin barınması için kamuya, devlete, Yurt-Kur'a ait kaç yurt, barınma yeri, tesisi vardır?

Bunlarda kalan, barınan, öğrenci, yatak sayısı nedir?

Bunların tesis ve yatak öğrenci sayısı itibariyle il, il dağılımı, sayısı nedir?

2. Türkiye'de Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı, Vakıflar Genel Müdürlüğünün malı kaç öğrenci yurdu vardır? Bu yurtlar hangi illerdedir? Ve bu yurt ve öğrenci yatak sayısı iller itibariyle nedir?

3. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), Millî Eğitim Bakanlığı, Başbakanlık, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve diğer kamu kuruluşlarından ve/veya İl valiliklerinden izin alması, bilgi vermesi gerekli resmî mercilerden izin almış, açılmış, faaliyet gösteren kaç vakıf, dernek, özel, resmî gerçek veya tüzel kişi ve kişiler ile şirketlere il özel idare ve belediyelere ait yüksek öğretim veya ortaöğretim veyahutta kuran kursu öğrencisi yurdu, öğrenci barınma ve yatmasına yarar bina, tesis vardır? Bunların İller itibariyle dağılımı nedir? İller itibariyle bu yurtların yüksek öğrenim, ortaöğretim, kuran kursu öğrencilerine ait yatak sayıları nedir? Toplam yatak sayısı nedir?

4. Başbakanlık, Millî Eğitim Bakanlığı, Yurt-Kur Genel Müdürlüğü tarafından lisans ve lisans üstü öğrenim öğrencisi kaç kişiye, öğrenim kredisi, harç kredisi ve öğrenim bursu kredisi adı altında devletçe malî destekte bulunulmaktadır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 23.12.1996

Sayı : B.02.0.012/04.01-1301

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) Devlet Bakanlığının (Sn. Lütfü Esengün), 18.12.1996 tarih ve B.02.0.0010/01430 sayılı yazısı.

b) 9.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1727-4479/12418 sayılı yazınız.

Bakanlığımıza İlgi (a) yazıyla intikal ettirilen, İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün 7/1727-4479 sayılı yazılı soru önergesinin 2 numaralı sorusuna verilen cevap ekte gönederilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Ahmet Cemil Tunç

Devlet Bakanı

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül'ün 7/1727-4479 Sayılı Yazılı

Soru Önergesinin 2 Numaralı Sorusuna Verilen Cevaptır.

Soru 2. Türkiye'de Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı, Vakıflar Genel Müdürlüğünün malı kaç öğrenci yurdu vardır? Bu yurtlar hangi illerdedir? Ve bu yurt ve öğrenci yatak sayısı iller itibariyle nedir?

Cevap 2. Bakanlığım bağlı kuruluşu Vakıflar Genel Müdürlüğünün yönetiminde halen 2'si kız olmak üzere 59 orta öğrenim öğrenci yurdu vardır. Bu yurtalarda 11.570 öğrenci barındırılmaktadır. Yurtların bulunduğu yerleri ve öğrenci yatak kapasitelerini gösterir liste ekte sunulmuştur.

Vakıflar Orta Öğrenim Öğrenci Yurtları

1996-1997 Öğretim Yılı Durum Çizelgesi

Bağlı Bulunduğu Öğrenci Yatak

Bölge Adı Yurdun Adı Kapasitesi

1. Bolu 250

2. Çankırı 150

Ankara 3. Kastamonu 100

4. Kırşehir 300

5. Mucur 100

6. Karabük 300

7. Antalya 150

Antalya 8. Burdur 300

9. Isparta 120

Aydın 10. Aydın 300

11. Denizli 200

Bağlı Bulunduğu Öğrenci Yatak

Bölge Adı Yurdun Adı Kapasitesi

12. Balıkesir 300

Balıkesir 13. Burhaniye 120

14. Biga 100

15. Gelibolu 100

16. Bitlis 200

17. Hakkâri 80

Bitlis 18. Muş 200

19. Siirt 300

20. Van 100

Bursa 21. Bursa 300

22. İzmit 100

23. Diyarbakır 300

Diyarbakır 24. Bingöl 100

25. Tunceli 300

26. Elazığ 300

27. Erzurum 300

28. Erzincan 300

29. Bayburt 100

Erzurum 30. Ardahan 100

31. Kemah 50

32. Kars 100

Edirne 33. Edirne 60

34. Kırklareli 60

35. Malatya 200

36. Kilis 50

Gaziantep 37. Şanlıurfa 300

Kayseri 38. Kayseri 300

39. Niğde 150

Kütahya 40. Afyon 120

41. Uşak 150

Konya 42. Konya 300

Hatay 43. Hatay 300

44. Kahramanmaraş 300

45. Belen 80

İzmir 46. Manisa 250

İstanbul 47. İstanbul 250

48. Samsun 80

49. Amasya 150

50. Bayat 50

Samsun 51. Çorum 350

52. Ordu 200

53. Fatsa 300

Bağlı Bulunduğu Öğrenci Yatak

Bölge Adı Yurdun Adı Kapasitesi

54. Sıvas 300

Sıvas 55. Tokat 250

56. Yozgat 300

Trabzon 57. Trabzon 300

58. Giresun 100

59. Gümüşhane 200

Not : Amasya ve Manisa Yurtlarının mülkiyeti Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına aittir. Bu yurtlar idaremize sözkonusu vakıfça tahsis edilmiştir. Diğer 57 yurdun mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne aittir.

17.- İzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün, polisle girdiği çatışma sonucunda hayatını kaybeden bir şahsa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener'in yazılı cevabı (7/1734)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanlığınca yazılı yanıtlanması için gereğini dilerim.

Saygılarımla.

2.12.1996

Sabri Ergül

İzmir

1. İstanbul Alibeyköy'de 13 Mayıs 1996 tarihinde polisle girdiği çatışma sonucunda öldürüldüğü ileri sürülen İrfan Ağdaş'ın ölüm olayı ile ilgili olarak, C. Savcılığınca dosyanın lüzumu mahkeme kararı istemiyle İstanbul Valiliğine gönderilmiş olduğu ve aradan bir yıla yakın süre geçtiği dikkate alınarak, İstanbul Valiliğince bu konuda ne gibi işlem yapılmış ve ne karar verilmiştir?

Karar verilmedi ise, mumeleler ne aşamadadır?

Diğer yargısız infazlarda olduğu gibi 17 yaşındaki genç çocuğun öldürülmesi ile sonuçlanan bu olayın failleri de yargı önüne çıkarılmayacak mıdır?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 23.12.1996

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.285265

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 12.12.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4611-12411/7/1734 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sabri Ergül tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

13.5.1996 tarihinde polisle girdiği silahlı çatışma sonucunda öldürüldüğü ileri sürülen İrfan Ağdaş'ın ölüm olayı ile ilgili olarak, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli 3 polis memuru hakkında “ölüme sebebiyet vermek” suçundan dolayı inzibati yönden tanzim edilen tahkikat evrakı İl Polis Disiplin Kuruluna sevk edilmiş, adlî yönden ise İstanbul Valiliği İl İdare Kurulunca 14.11.1996 gün ve 1996/380 sayılı Lüzum'u Muhakeme kararı verilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Meral Akşener

İçişleri Bakanı


TUTANAĞIN SONU
Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.