Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 14 YASAMA YILI : 2

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

23 üncü Birleşim

27 . 11 . 1996 Çarşamba


İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Bolu Milletvekili Abbas İnceayan'ın, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp ve Mühendislik Fakültelerinin kurulmasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın cevabı

2. - İzmir Milletvekili Hasan Denizkurdu'nun, Avrupa Parlamentosu ile TBMM arasında kurulan Karma Parlamento Komisyonunun Brüksel'de yapmış olduğu toplantıya ilişkin gündemdışı konuşması

3. - Kırıkkale Milletvekili Mikail Korkmaz'ın, üniversite ikinci basamak sınavının Kırıkkale ve bazı illerde yapılmasından vazgeçilmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın cevabı

4. - Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın; Bolu Milletvekili Abbas İnceayan'ın, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp ve Mühendislik Fakültelerinin kurulmasına ve Kırıkkale Milletvekili Mikail Korkmaz'ın, üniversite ikinci basamak sınavının Kırıkkale ve bazı illerde yapılmasından vazgeçilmesine ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - (10/89, 126, 110, 124, 125) Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/584)

V. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. - (10/1, 14) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporunun gündemdeki yeri, görüşme gün ve çalışma saatlerine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi

VI. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. - Anayasa; Adalet; Tarım, Orman ve Köyişleri Millî Savunma Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A)SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Amasya Milletvekili Cemalettin Lafçı'nın, DYP-CHP koalisyonu döneminde Devletten kredi ve teşvik alan medya kuruluşlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/41)

2. - Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Mogan ve Eymir göllerinin ıslahına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/44)

3. - Diyarbakır Milletvekili Yakup Hatipoğlu'nun, Diyarbakır'daki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/47)

4. - Erzincan Milletvekili Mustafa Kul'un, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin faaliyetlerine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/48)

5. - Diyarbakır Milletvekili Yakup Hatipoğlu'nun, kamu alacaklarının faiz oranlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/49)

6. - Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel'in, Türkiye-İsrail arasında yapıldığı iddia edilen anlaşmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/50)

7. - İzmir Milletvekili Metin Öney'in, ilaçtan alınan KDV'nin kaldırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/56)

8. - Amasaya Milletvekili Cemalettin Lafçı'nın, İsrail'in, Lübnan'a yönelik saldırısına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/57)

9. - Ağrı Milletvekili Celal Esin'in, Ağrı ve ilçelerinin okul, öğretmen ve personel ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/113)

10. - Eskişehir Milletvekili Mustafa Balcılar'ın, Boks Federasyonu Başkanının sahte belge düzenlediği iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/114)

11. - Adana Milletvekili Sıtkı Cengil'in, “Dört Mevsim Kadın” isimli program çekiminde başörtülü öğrencilerin dışarı çıkarıldıkları iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/115)

12. - Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu İl Kültür Merkezi ihalesine ve kütüphane hizmet binalarına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/118)

13. - Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, basında çıkan bir habere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/119)

14. - Çankırı Milletvekili Ahmet Uyanık'ın, Engin Civan'ın mahkumiyet cezasına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/120)

15. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'da bir kayak tesisinin yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/121)

16. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı İlinin bazı ilçelerine kapalı spor salonu yapılıp, yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/122)

17. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'da bir stadyum yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/123)

18. - İstanbul Milletvekili Bahattin Yücel'in, T.C. Merkez Bankası Meclisi üyelerinin yenileneceği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/124)

19. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı İlinin köy yollarının yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/125)

20. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı İlinin köylerindeki kapalı okulların açılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/126)

21. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'daki yoksul vatandaşlarımızın çeşitli fonlardan sağlanan yardım miktarının artırılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/127)

22. - Adana Milletvekili Tuncay Karaytuğ'un, İstanbul Atatürk Hava Limanı dış hatlar terminali ihalesindeki yolsuzluk iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün cevabı (6/130)

23. - İstanbul Milletvekili Meral Akşener'in, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları A.Ş.'nin özelleştirilmesi ile ilgili ihalenin iptaline ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/131)

24. - Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol'un, çiftçilerimize yapılacak yardımlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/132)

25. - Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol'un, Şanlıurfa'da Tedaş'ın bazı hizmetlerindeki yetersizliğe ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/133)

26. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop Boyabat SSK Hastanesinin ne zaman faaliyete geçeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/135)

27. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'ta nükleer santral kurulması ile ilgili bir projenin olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/136)

28. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'a bağlı bazı ilçelerin yol yapım çalışmalarında ve köy konakları için ayrılan ödenek miktarlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün cevabı (6/137)

29. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'a bağlı Durağan ve Dikmen İlçelerinde yaşayan bazı kimselerin çocuklarını Bafra'da kurulmuş çocuk pazarında sattıkları iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün cevabı (6/138)

30. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Tümosan Motor Fabrikasının özelleştirme kapsamında bulunup bulunmadağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/139)

31. - Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel'in, memurlara ödenen lojman tazminatlarının artırılmasına ilişkin Maliye Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün cevabı (6/140)

32. - Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel'in, kamu bankalarınca yapılan reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/141)

33. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesine Endüstri Meslek Lisesi açılmasının düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/144)

34. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, yurtdışına işçi gönderilmesinde Ağrı'lı işsizlere öncelik verilmesinin düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün cevabı (6/145)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, asbest boru kullanımına ve otoyollardaki çukurlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın yazılı cevabı (7/1428)

2. - Aydın Milletvekili Cengiz Altınkaya'nın, Bolu Dağı geçişi tünel inşaatı ile İzmir-Aydın otoyolu tünel inşaatına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın yazılı cevabı (7/1536)

3. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa Çevre Otoyolu Projesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın yazılı cevabı (7/1557)

4. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ Çimento Fabrikasının yerinin değiştirilip değiştirilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez'in yazılı cevabı (7/1583)

5. - Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu sanayi bölgesi arsasının kamulaştırma bedellerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez'in yazılı cevabı (7/1611)

6. - Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, başka illerde hizmet veren Yozgat Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü Makina Parkına ait araçların Yozgat'a iadesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Bekir Aksoy'un yazılı cevabı (7/1616)

7. - Eskişehir Milletvekili Necati Albay'ın, Eskişehir'de Kırka Boraks işletmesine alınacak işçiler için yapılan sınava ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Teoman Rıza Güner'in yazılı cevabı (7/1633)

VIII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı : 23)

2. - Memurlar, Diğer Kamu Görevlileri ile Bunların Emeklilerinin Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/539) (S. Sayısı : 144)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Birinci Oturum

İstanbul Milletvekili M. Sedat Aloğlu, TBMMDışişleri Komisyonu üyelerinden müteşekkil bir heyetin Bulgaristan'a yaptığı ziyarete,

Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu, Hükümetin fındık politikasına;

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Kocaeli Milletvekili Halil Çalık'ın, Öğretmenler Günü ve öğretmenlerin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam cevap verdi.

İngiltere ve Amerika Birleşik Devletlerine giden Orman Bakanı Mehmet Halit Dağlı'ya dönüşüne kadar, Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez'in,

Belçika'ya giden Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'e, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın,

İspanya'ya giden Devlet Bakanı Bahattin Şeker'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Işılay Saygın'ın,

Belçika'ya gidecek olan Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ufuk Söylemez'in,

Almanya ve Fransa'ya gidecek olan :

Devlet Bakanı Sacit Günbey'e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un,

Adalet Bakanı Şevket Kazan'a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Altınsoy'un,

Vekillik etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı;

Başkanvekili ve kâtip seçimine ilişkin Anayasa Komisyonu Başkanlığı,

Tezkereleri ile,

Aksaray Milletvekili Nevzat Köse'nin, Millî Savunma Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi;

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Adana Milletvekili Cevdet Akçalı ve 49 arkadaşının, Türkiye Cumhuriyeti ile Türkçe konuşan ülkeler arasındaki ekonomik, kültürel ve sosyal ilişkileri geliştirmek için alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/132) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemde yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

Aydın Milletvekili Fatih Atay'ın, Aydın İli Yenihisar İlçesi Adının Didim Olarak Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/341) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarıları ile 1994 ve 1995 Malî Yılları Kesinhesap Kanunu Tasarılarının TBMMgündeminin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına, bütçe görüşmelerine 9.12.1996 Pazartesi saat 10.00'da başlanmasına ve bitimine kadar, resmî tatil günleri dahil, her gün saat 10.00'dan 13.00'e ve 14.00'ten günlük programın tamamlanmasına kadar devam olunmasına,

Başlangıçta bütçenin tümü üzerinde gruplar ve Hükümet adına yapılacak konuşmaların Hükümetin sunuş konuşması hariç birer saat olmasına, kişisel konuşmaların 15'er dakika ile sınırlandırılmasına,

Bakanlık ve daire bütçeleri üzerindeki görüşmelerin 14 turda ve 10 günde tamamlanmasına, 14 üncü turun bitiminden sonra bütçe kanunu tasarılarının maddelerinin oylanmasına,

Her turda gruplar ve Hükümet adına yapılacak konuşmaların 40'ar dakika, kişisel konuşmaların 10'ar dakika olmasına, kişisel konuşmalarda, her turda, biri lehte, biri aleyhte olmak üzere iki üyeye söz verilmesine ve her bir üyenin birden fazla turda söz kaydı yaptıramamasına,

Bütçe görüşmelerinde soruların gerekçesiz ve yazılı olarak Başkanlığa verilmesine ve soru cevap işleminin 20 dakikayla sınırlandırılmasına,

Bütçe görüşmelerinin sonunda gruplara ve Hükümete birer saat süreyle söz verilmesine, İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre yapılacak kişisel son konuşmaların 10'ar dakika olmasına;

İlişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Gündemin “Seçim” kısmında yer alan yasadışı örgütlerin devletle olan bağlantıları konusunda araştırma yapmak üzere kurulan ve adayları tamamlanan Meclis Araştırma Komisyonuna üye seçiminin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer alan genel görüşmeden önceye alınması kabul edildi ve grupların gösterdikleri adaylar komisyon üyeliklerine seçildiler.

Başkanlıkça, zorunlu tasarruf kesintilerinin değerlendirilmesi konusunda kurulan (10/17) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu üyelerinin başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmaları için toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu,

Birleşime, 15.55'te ara verildi.

Uluç Gürkan

Başkanvekili

Ünal Yaşar Mustafa Baş

Gaziantep İstanbul

Kâtip Üye Kâtip Üye

İkinci Oturum

Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan ve 26 arkadaşının, basın ahlak ve meslek esaslarına aykırı olarak görsel ve yazılı basında yer alan yayınlar konusunda önergesi üzerine açılması kabul edilen genel görüşme (8/8) tamamlandı.

Ankara Milletvekili M. Seyfi Oktay, Kayseri Milletvekili Nurettin Kaldırımcı'nın, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle bir açıklamada bulundu.

RPGrup Başkanvekili Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu da, Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş'in, konuşmasında Gruplarına sataşıldığı iddiasıyla bir konuşma yaptı.

27 Kasım 1996 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.00'da son verildi.

Kamer Genç

Başkanvekili

Ünal Yaşar Mustafa Baş

Gaziantep İstanbul

Kâtip Üye Kâtip Üye

II. - GELEN KÂĞITLAR

27 . 11 . 1996 ÇARŞAMBA

Tasarılar

1. - Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Bir Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/541) (Millî Savunma ve Adalet komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.11.1996)

2. - Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/542) (Millî Savunma ve Adalet komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.11.1996)

Teklifler

1. - Sıvas Milletvekili Nevzat Yanmaz ve 6 Arkadaşının; Sıvas İli Suşehri İlçesinin İl Olması Hakkında Kanun Teklifi (2/571) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.11.1996)

2. - Aydın Milletvekili Yüksel Yalova'nın; Devlet Tiyatroları Kuruluşu Hakkında Kanun Teklifi (2/572) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.11.1996)

3. - Aydın Milletvekili Yüksel Yalova'nın; 27.9.1984 Tarihli ve 3046 Sayılı Baknalıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanun ile 10.10.1984 Tarihli 3056 Sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkındaki Kanunun Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/573) (Anayasa ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.11.1996)

4. - Hatay Milletvekili Ali Uyar'ın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 32 nci Maddesine Bir Fıkra ile Aynı Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/574) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.11.1996)

5. - İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın; Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, Milletvekili Seçimi Kanunu ve Siyasî Partiler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/575) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.11.1996)

Rapor

1. - İstanbul Milletvekili Emin Kul ve 9 Arkadaşı ile Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 18 Arkadaşının, Sosyal Güvenlik ve Sosyal Sigortalar Kurumu İle İlgili Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Tespit Edilmesi Amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/1, 14) (S. Sayısı : 112) (Dağıtma tarihi : 27.11.1996) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. - İzmir Milletvekili Metin Öney'in, İzmir SSKHastanesi ve Dispanserlerinde verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/378) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.11.1996)

2. - İzmir Milletvekili Metin Öney'in, öğretmenlerin sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/379) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.11.1996)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Sıvas Milletvekili Mahmut Işık'ın, SSK'nın memuriyet sınavına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1675) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.11.1996)

2. - Sıvas Milletvekili Mahmut Işık'ın, Sıvas İlindeki doğal kaynaklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1676) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.11.1996)

3. - Antalya Milletvekili Yusuf Öztop'un, Gemi Sağlık Cüzdanına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1677) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.11.1996)

4. - Hatay Milletvekili Fuat Çay'ın, Hatay İli Samandağ ilçesinde meydana gelen bir deniz kazasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1678) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.11.1996)

5. - İzmir Milletvekili Ali Rıza Bodur'un, Beşeri ve İspençiyari Tıbbî Müstahzarların Tıbbî Tanıtım Yönetmeliğinin ihlal edildiği iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1679) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.11.1996)

6. - İzmir Milletvekili Ali Rıza Bodur'un, İzmir-Ödemiş Devlet Hastanesinde görevli bazı sağlık personelinin başka yerlere yapılan atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1680) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.11.1996)

7. - İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, dinlendiği iddia edilen telefonlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1681) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.11.1996)

8. - İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, SSK'na alınacak personel sınavına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1682) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.11.1996)

9. - Ordu Milletvekili Müjdat Koç'un, FİSKOBİRLİK'in üreticilere olan borcuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1683) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.11.1996)

10. - Balıkesir Milletvekili Tamer Kanber'in, SEKA'ya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1684) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.11.1996)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

27 Kasım 1996 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Mustafa BAŞ (İstanbul)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 üncü Birleşimini açıyorum.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN - Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Bolu Milletvekili Abbas İnceayan'ın, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp ve Mühendislik Fakültelerinin kurulmasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın cevabı

BAŞKAN - Birinci söz, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi tıp ve mühendislik fakültelerinin kurulması konusunda gündemdışı söz isteyen Bolu Milletvekili Sayın Abbas İnceayan'a verilmiştir.

Buyurun Sayın İnceayan. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlarım.

Şu günlerde, 1997 yılı bütçe tasarısı Meclisimizin komisyonlarında görüşülüyor. Bilahara Genel Kurulda görüşmeleri yapılacak. Cumhuriyet tarihinin bütün bütçeleri gibi, bu sene de Meclise sevk edilen bütçe, kâğıt üzerinde denk bir bütçedir. Bu bütçe içinde millî eğitime ve üniversitelerimize ayrılan payın yetersizliğini hepimiz biliyoruz. Artan nüfusumuza ve üniversite kapılarında çığ gibi biriken 1,5 milyona yakın gencimize üniversite eğitimi vermemiz için, 19 uncu Dönemde kurulmaları sağlanan 28 yeni üniversitemizin bu bütçeden alacakları payla altyapı ve binalarının hangi yıllar içinde bitirilebileceği, realize edileceği sorusu sorulduğunda, bu bütçe rakamlarıyla ancak onbeş yirmi yıl gibi bir sürede mümkün olabileceği anlaşılmaktadır.

Bolu'da 70'in üzerinde okul, hastane, sağlık ocağı, sağlıkevi, huzurevi yapımını ve donanımını üstlenen ve devlete hediye eden İzzet Baysal'ın, yine Bolu'da kurduğu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, kuruluşundan itibaren, İzzet Baysal Vakfı tarafından üstlenilen yatırımlarla üç dört yıl gibi bir süre içerisinde hızla realize olmuş ve en hızlı gelişen ve büyüyen bir üniversite haline gelmiştir.

İzzet Baysal Vakfı, bugünkü rakamlarla, Türk millî eğitimine 2,5 trilyon liralık bir yatırım yapmış ve devlete hediye etmiştir.

İzzet Baysal Vakfı, YÖK'e ve Millî Eğitim Bakanlığına bir müracaatta bulunmuştur. Bu müracaatta, Abant İzzet Baysal Üniversitesi kampusü içinde tıp ve mühendislik fakültelerinin kuruluşu halinde, bütün binalarını, donanımlarını üstleneceklerini taahhüt etmektedirler.

Şimdi, bütün Bolu'nun beklediği, bu hayırseverin arzusunun hayata geçirilebilmesi için, Bakanlar Kurulunda imzaya açılan tıp ve mühendislik ve mimarlık fakültelerinin kuruluşuna ait kararnamenin bir an önce imzalanıp, tamamlanıp, Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesidir.

Abant İzzet Baysal Üniversitesinin, bu fakültelerin kurulması için bütçeden bir tek kuruş talebi yok, devletin bir tek kuruş vergi kaybı söz konusu değil. Bu yatırımlar, Sayın Hükümetin kaynak paketi, imkân paketi gibi, her müjde paketi içinden tek kuruş talep etmeden, İzzet Baysal Vakfınca hayata geçirilecektir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın İzzet Baysal, Cumhurbaşkanımızca, devlet üstün hizmet madalyasıyla onurlandırılmıştır. Bakanlar Kurulunun, bir an önce kararnameyi imzadan çıkarıp, bunun Resmî Gazetede yayımlanması, 1907 doğumlu Sayın İzzet Baysal'a 90 ıncı yaşgünü hediyesi olacaktır; bütün servetini vakfeden bu hayırseveri, “yaratılanların en şereflisi olan insanın hayatında eğitim her şeydir” diyen Sayın İzzet Baysal'ı mutlu kılacaktır, şevklendirecektir.

Zamanın YÖK Başkanı, şimdi Millî Eğitim Bakanı olan Sayın Mehmet Sağlam, Bolu'da, Abant İzzet Baysal Üniversitesinin açılış törenlerinde YÖK Başkanı olarak “İzzet Baysal Vakfının diğer vakıflardan farkı, yaptığı tesisleri vakıf olarak yapıyorlar, inşaat ve donanımı bitince devlete teslim ediyorlar” diyordu ve Baysal Vakfına teşekkür ediyordu.

İşte, bugün, İzzet Baysal Vakfının bir müracaatı var; YÖK'ten geçmiş, Planlamadan geçmiş, Bakanlar Kurulu kararına kalmış olan tıp fakültesinin ve mühendislik ve mimarlık fakültesinin, üniversite bünyesi içerisindeki bütün yatırımlarını ve donanımlarını üstlenmek. Sayın Hükümetten, bütün Boluluların, Bolu milletvekillerinin dileği ve beklediği, bütün mal varlığını sağlık ve eğitime vakfeden İzzet Baysal Beyefendinin en büyük arzusu olan tıp fakültesi ve ...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Abbas İnceayan, size kısa bir eksüre veriyorum; lütfen toparlar mısınız...

ABBAS İNCEAYAN (Devamla) - .....mühendislik ve mimarlık fakültesinin kurulmasına ait Bakanlar Kurulu kararının bir an önce Resmî Gazetede yayımlanması ve bu fakültelerin, 1997 yılı içerisinde, İzzet Baysal Vakfı tarafından süratle hayata geçirilmesidir.

Bu duygu ve düşüncelerle Yüce Heyetinizi sevgi ve saygılarımla selamlarım. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İnceayan.

Sayın Bakan, cevap verecek misiniz?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) - Gündemdışı bir konuşma daha var, ikisine birden cevap vereceğim.

BAŞKAN - Peki efendim.

Aslında, “Öğretmenler Günü” dolayısıyla, dünkü birleşimde Sayın Halil Cin ve Sayın Erdal Kesebir de gündemdışı söz istemişlerdir. Ben, yalnız Sayın Halil Çalık'a söz verdim; kendilerinden özür diliyorum; tabiî, hepsine ayrı ayrı söz vermemiz mümkün değil; bunu da hatırlatmak istiyorum.

2. - İzmir Milletvekili Hasan Denizkurdu'nun, Avrupa Parlamentosu ile TBMM arasında kurulan Karma Parlamento Komisyonunun Brüksel'de yapmış olduğu toplantıya ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN - Gündemdışı ikinci söz, Avrupa Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında kurulan Karma Parlamento Komisyonu Toplantısının 19-20 Kasım 1996 tarihlerinde Brüksel'de yapılmış olduğu; toplantıda, Türk kanadınca hazırlanan taslak metnin, Yunanlıların muhalefet şerhiyle kabul edildiği; bu karara göre, Avrupa Parlamentosu, bundan böyle, karar almadan, Türk Parlamentosuyla karşılıklı diyalog içerisinde olmayı kabul ettiği konusunda Yüce Parlamentoya bilgi vermek isteyen İzmir Milletvekili Sayın Hasan Denizkurdu'na verilmiştir.

Buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

HASAN DENİZKURDU (İzmir) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; gündemdışı söz almamın sebebi, 19-20 Kasım tarihlerinde, Brüksel'de, Avrupa Parlamentosu ile Yüce Parlamentomuzun seçtiği 18 milletvekilinden oluşan Karma Parlamento Komisyonu Toplantısı hakkında bilgi arz etmek içindir; zira, bu toplantılara iştirak eden milletvekilleri, Türk Parlamentosunu temsilen bu görevi yapmaktadırlar. Karma Parlamento Komisyonu Türk Kanadının Eş Başkanı olarak, orada yapılan toplantı sonuçlarını ve alınan kararı Yüce Heyetinize arz etmeyi bir görev biliyorum.

Değerli milletvekilleri, malumunuz olduğu gibi, gümrük birliği sonrasında, özellikle Avrupa Parlamentosunun geçen eylül ayında aldığı karar, öncelikle Parlamentomuzu ve Türk kamuoyunu bir hayli rahatsız etmiştir. 15 üye içerisinde, özellikle bir komşu ülkemizin tahrikleriyle alınan karar, Parlamentomuzca kınanmış ve de karşı tarafa bildirilmiştir; ancak, Brüksel'de yapılan Karma Parlamento Komisyonu Toplantısında, biz, hem Meclisimizin bu duygularını ifade etmek hem de yıllar sonra, ilk defa, Karma Parlamento Komisyonunun statüsünden gelen bir danışma organının ötesinde, karar alan bir organ olduğu kanaatiyle, Brüksel'e, 18 arkadaşımızla birlikte, bir karar tasarısıyla gittik. Bu karar tasarısının, özellikle en önemli kısmı, Avrupa Parlamentosunun bundan sonra yapacağı toplantılarda, gündem maddesinin Türkiye olması halinde, bize danışmadan alınacak olan kararların -geçmişte olduğu gibi- yanlış olacağını ve üstelik de bu yanlış kararların Avrupa Parlamentosunun ciddiyetine gölge düşüreceğini belirterek, Başkanlık Divanı olarak, 18 arkadaşımızla birlikte, ilk defa bir karar tasarısıyla gittik. Bu karar tasarısında üç önerimiz vardı:

1- Gümrük birliği sonrası çalışmayan kurumsal işbirliğinin çalıştırılması; yani, Ortaklık Konseyinin bir an önce toplantıya çağrılması,

2- Avrupa Parlamentosunun yanında yürütme organı olan Avrupa Konseyinin bizim heyetimize bilgi vermesi,

3- Avrupa Parlamentosunun -biraz evvel söylediğim gibi- Türk Parlamentosundan bilgi almadan karar vermemesi.

Tabiatıyla, bu karar tasarısı, her ne kadar bir gün önceki Başkanlık Divanı toplantısında Sayın Mösyö Pike, Dankert, Claduia Roth ve bizler tarafından kabul edilse de, ertesi gün yapılan toplantıda, yine Yunanlı meslektaşlarımız, bu tasarımızın kabul edilmemesi için ellerinden gelen çabayı gösterdiler. Hatta, toplantının sonuna doğru da 3 Yunan milletvekili toplantıyı terk etti ve sonunda, 14 üye ülkenin kabulü ve Yunanistan'ın muhalefet şerhiyle, sizlere özetini sunduğum karar tasarısı, Karma Parlamento Komisyonunda kabul edildi. Yani, bundan sonra, Avrupa Parlamentosunun, acil, günübirlik kararlar dışında -ki, onlar önemli kararlar değil- alacağı kararlarda, karşı taraf Başkanı Mösyö Pike tarafından Türk kanadına sunulacak ve yedi günlük süre içerisinde, Türkiye'nin görüşü alındıktan sonra Avrupa Parlamentosunda tartışma olacak.

Bu vesileyle şunu söyleyeyim: Brüksel'e yaptığımız ziyarette, özellikle hiçbir parti farkı gözetmeksizin, 18 arkadaşımız, bir birlik içerisinde ve sanıyorum, başarılı bir çalışma sergilemişlerdir.

Ayrıca, bu seyahat dolayısıyla, Brüksel'de, Hıristiyan Demokrat Partisi Grup Başkanı Martenz, Tindemanz gibi Avrupa Parlamentosunun önde gelen milletvekillerini de ziyaret edip, Türkiye'nin görüşlerini, Parlamentomuzun görüşlerini aksettirme imkânına sahip olduk.

Önümüzdeki toplantıyı da, mart ayında, Avrupa Parlamentosunun toplantı halinde olacağı Strasbourg'da, haziranda da Türkiye'de yapacağız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Denizkurdu, süreniz bitti; lütfen toparlar mısınız...

HASAN DENİZKURDU (Devamla) - Ben, Parlamentomuzun bize verdiği görev dolayısıyla, Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı olarak, bu bilgileri sizlere aktarmayı bir görev addettim. Bundan sonraki toplantılarda da aynı yöntemi izleyeceğiz. Bize verdiğiniz güveni, elimizden geldiği ölçüde tüm arkadaşlarımızla yerine getirmeye çalıştık.

Bu vesileyle, Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Denizkurdu.

3. - Kırıkkale Milletvekili Mikail Korkmaz'ın, üniversite ikinci basamak sınavının Kırıkkale ve bazı illerde yapılmasından vazgeçilmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın cevabı

BAŞKAN - Gündemdışı üçüncü söz, ikinci basamak üniversite sınavının, seçim bölgesi olan Kırıkkale İlinde yapılmaması dolayısıyla, Kırıkkale Milletvekili Sayın Mikail Korkmaz'a verilmiştir.

Buyurun Sayın Korkmaz.

Süreniz 5 dakikadır.

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) - Sayın Başkanım, ikinci basamak sınavı, yalnız Kırıkkale'nin elinden alınmadı, maalesef, Tunceli'nin de elinden alındı. Benim bu konuşmalarım 17 ili ilgilendiriyor; onun için, tüm arkadaşlarımı dikkatle dinlemeye davet ediyorum.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; üniversite sınavlarında, birinci basamak sınavı, biliyorsunuz, bütün ciddiyetiyle yapılıyor; ama, ikinci basamak sınavında, bu sene, birtakım değişik uygulamalar yapılmakta; bu, bazı illerin elinden alınmaktadır. İş bulmak için kuyrukların oluşturulduğu 1996 Türkiye'sinde, insanları, böyle, maddî bakımdan zorluklara koşmak, bilmiyorum hangi uç fikirli insanların fikridir; bunu düşünmeye davet ediyorum.

Önce, birinci basamak sınavı yapılıp da ikinci basamak sınavı yapılmayan illeri okumak istiyorum ve arkadaşlarımı göreve davet ediyorum: Bilecik, Bingöl, Gümüşhane, Hakkâri, Kastamonu, Mardin, Muş, Nevşehir, Tunceli, Yozgat, Karaman, Kırıkkale, Batman, Şırnak, Bartın, Ardahan, Iğdır, Karabük ve Kilis. Bu illerin elinden ikinci basamak sınavı maalesef alınmıştır.

AYHAN GÜREL (Samsun) - Kim aldı?

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) - Bu işi yapanlar almıştır. Onun için, milletvekili arkadaşlarımın bu işin üzerinde durmaları lazım.

Ben bir hesap ettim, bu insanların masrafı, 100 milyar liranın üzerinde bir masrafa tekabül ediyor. Hiç kimsenin, bu insanların ellerinden bu kolay imkânı alıp, zor imkâna sokmaya hakkı yoktur. Hiç kimsenin, başıbozuk bir düzeni düzensizlik olarak devam ettirmeye de hakkı yoktur.

Geçtiğimiz yıl, Kırıkkale'den, birinci basamak sınavına 10 bin civarında, ikinci basamak sınavına ise 7 bin civarında öğrenci girmiştir. İkinci basamak sınavında, bu 7 bin kişiden aşağı yukarı 4 bini muvaffak olarak üniversitelere girmiştir.

Kırıkkale'de, her şeyini ispat etmiş, son kurulan üniversiteler arasında zannedersem birinci sırayı teşkil eden, rüştünü ispat etmiş bir üniversite vardır. Bu bakımdan, birinci basamak sınavının yapıldığı; ama, ikinci basamak sınavının ellerinden alındığı iller arasında bulunan Kırıkkale, bir üniversite kentidir; banliyö üniversitesidir, Ankara'ya bağlıdır. Bu bakımdan, bundan mağdur edilmemesini rica ediyorum.

Bu karar şundan dolayı alındı deniliyor: Efendim, bu sene, birinci basamak sınavındaki puanlar yükseltildi. Kaça yükseltildi; 120 puana. Halbuki, 130 puan da olsa, bunun aynı yerde yapılması lazım; yani, 17 ilde de yapılması lazım. Çünkü, insanlar, bir gün önceden geliyorlar; annesiyle geliyor, babasıyla geliyor, kardeşiyle geliyor; yatacak yer bulamıyorlar. Ben, hangi fikre hizmet ettiklerini bu insanlardan sormak istiyorum. İnsanlar, otel bulamıyorlar, yurt bulamıyorlar. Belki, buradaki milletvekili arkadaşlarım, evlerinin alt ve üst katları pansiyon olarak kullanacaklardır.

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) - SSK imtihanlarına gelenler de bulamadılar!

BAŞKAN - Siz devam edin efendim.

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) - Efendim, SSK imtihanı, bizim değil, Türkiye'yi bugüne kadar yönetenlerin yüzkarasıdır! (RP sıralarından alkışlar)

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) - Sizin yüzkaranız değil mi?!

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) - Bizim değil. Biz, bu yüzkarasını aka çevirmeye çalışıyoruz. (DSP sıralarından gürültüler)

Evet, SSK'yı siz iflas ettirdiniz, biz ettirmedik!

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) - Hadi canım sende!..

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) - Cevabını alırsın, merak etme.

BAŞKAN - Neyse, siz konunuza dönün.

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) - Onun için yaklaşık 300 bin kişinin yaşadığı Kırıkkale'de -demin de söylediğim gibi- ikinci basamak sınavını yapmamak, bu insanlara hakarettir, Bingöl'e hakarettir, Tunceli'ye hakarettir, Karabük'e hakarettir, Bitlis'e hakarettir.

Onun için, sayın YÖK üyelerinden, bu kararlarını yeniden almalarını rica ediyorum.

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - O tarafa konuş...

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) - Ben milletvekillerine söylemiyorum; bizlerin suçu yok. Bu işi yönetenlere, biz baskı oluşturacağız, bir koalisyon oluşturacağız, varacağız YÖK'ün başına, “bu kararınızdan dönün” diyeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Korkmaz, süreniz bitti; lütfen toparlar mısınız...

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) - Biz halkı temsil ediyoruz; fakslar dolmuştur, fakslar kuyruk olmuştur; Kırıkkale'ye gidemiyoruz; gazeteler boy boy resim gösteriyorlar. Onun için, benim hakkım, Kırıkkale'yi müdafaa etmektir. 17 milletvekili arkadaşım da koalisyon kurar, giderler YÖK'e, kendi illerini müdafaa ederler. (DSP sıralarından alkışlar [!] )

Sayın arkadaşlarım, hepsinden önemlisi, hatadan dönmek bir fazilettir ve hakka hizmettir. Onun için, bu insanlar, üniversiteye, boyunları bükük, moralleri bozuk olarak girmesinler. Hepiniz bilirsiniz, hepinizin çocukları vardır, bu zor şartlarla sınavlara giren yavrularımız, başarı noktalarında fazla netice alamıyorlar.

Onun için, ben işin özetini söylemek istiyorum. Sayın Bakanım YÖK Başkanlığı yapmıştır. Benim, Bakanım hakkındaki görüşüm şudur: Saf, tertemiz, hiçbir yere bağlı olmayan; bu devletin gerçeklerine bağlı YÖK Başkanlığı yapmıştır, Anadolu gerçeğine bağlanmıştır (DSP sıralarından alkışlar [!]) ve Millî Eğitim Bakanı olarak Sayın Sağlam'ın, YÖK'le işbirliği yapmak suretiyle bu mağduriyeti gidereceğine inanıyoruz. Siz alkışlasanız da alkışlamasanız da bu işi biz halledeceğiz; çünkü, halledemeye halledemeye bu noktaya siz getirmediniz, biz getirdik. (DSP sıralarından gürültüler)

Bağırmayın beyler, bağırmayın... Kırıkkale, bana, 46 bin oy verdi. Ben, onların hukukunu savunuyorum; siz de çıkın, savunun. Ben, barajı aşamayarak buraya gelmedim; bayraklarla buraya gönderildim.

Özetleyerek, Sayın YÖK üyelerine şunu söylemek istiyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Korkmaz, süreniz bitti; lütfen, son cümlenizi söyler misiniz.

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) - Sayın Başkanım, size de hatırlatıyorum, bu işi beraber çözelim; çünkü, sizin ilinizi de ilgilendiriyor.

BAŞKAN - Tabiî, tabiî...

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) - Sayın YÖK üyelerine, bu hatalarından dönmelerinin bir fazilet olduğunu hatırlatıyorum; eli nasırlı, ayağı çarıklı, kafası kasketli insanların çocuklarına bu zulmü yapmayalım. Halka zulüm yapmak, Hakka zulüm yapmaktır.

Hepinizi hürmetle selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.

4. - Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın; Bolu Milletvekili Abbas İnceayan'ın, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp ve Mühendislik Fakültelerinin kurulmasına ve Kırıkkale Milletvekili Mikail Korkmaz'ın, üniversite ikinci basamak sınavının Kırıkkale ve bazı illerde yapılmasından vazgeçilmesine ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevabı

BAŞKAN - Birinci ve üçüncü gündemdışı konuşmalara cevap vermek üzere, Millî Eğitim Bakanı Sayın Mehmet Sağlam; buyurun efendim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki değerli arkadaşımızın sorularıyla ilgili, konuşmalarıyla ilgili Yüce Meclisi aydınlatmak için huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Abant İzzet Baysal Üniversitesinde, mühendislik mimarlık fakültesi ve ikinci bir tıp fakültesinin kurulmasıyla ilgili; Sayın İzzet Baysal'ın, hem mühendislik mimarlık fakültesini hem de tıp fakültesini yapacağını taahhüt etmesi üzerine, Bolu İzzet Baysal Üniversitesinde ikinci bir tıp fakültesinin ve bir mühendislik mimarlık fakültesinin kurulması konusunda Yüksek Öğretim Kurulundan gelen teklif, Bakanlığımızca olumlu karşılanmıştır ve şu anda, her iki fakültenin kurulması, ilgili kanun gereğince Bakanlar Kurulu kararı şekline dönüştürülmek üzere imzadadır. Öyle zannediyorum ki, birkaç gün içerisinde, her ikisi de sonuçlanacaktır.

Gerçekten, İzzet Baysal örneği, Türkiye'de, büyük bir şükranla ifade edilmesi gereken bir örnektir. İzzet Baysal, Bolu İzzet Baysal Üniversitesini baştan sona yaptıran ve bununla da kalmayıp, belli bir vakıfla bu üniversiteye, yıllık 80-100 milyar civarında sürekli akar sağlayan hamiyetperver bir vatandaşımızdır ve yaptırmış olduğu üniversiteyi de doğrudan doğruya devlete bağışlamıştır. Bu örneğin yaygınlaşması, üniversiter hayatımız bakımından fevkalade önemlidir. Yapılmaktadır, bütünüyle, üniversite olarak işletilmek üzere devlete devredilmektedir; arkasından da, devlet bütçesine ilave olarak, sürekli bir vakfın akarıyla üniversitenin gelişmesi desteklenmektedir. Dolayısıyla, bu hamiyetperver vatandaşımızın yapmış olduğu bu işlem, değerli arkadaşımızın söylediği gibi, müracaat, Millî Eğitim Bakanlığına değil Yüksek Öğretim Kuruluna yapıldığından, onların incelemesi ve kararın bize bildirilmesi için de belli bir zaman geçtiğinden belki bir süre gecikmiştir; ama, Bakanlar Kurulu kararına dönüşmek üzeredir; birkaç gün içerisinde sonuçlandırılacaktır. Arkadaşımıza, konuyu gündeme getirmesinden dolayı, teşekkür ediyorum; çünkü, gerçekten, İzzet Baysal, desteklenmesi gereken hamiyetperver bir vatandaşımızdır; gecikmemesi daha iyi olurdu.

Üniversite giriş sınavlarının, özellikle, üniversite ikinci basamak yerleştirme sınavının, bazı illerden veya bazı yerleşim birimlerinden kaldırılmasıyla ilgili bir değerlendirme, ÖSYM'de, maalesef yapılmıştır. Yalnız, 2 Aralık 1996 itibariyle başvurular sonuçlanacaktır. Esasen, alınan karar da öğrenci yerleştirme sınavının, daha az öğrenci başvurusu olan yerlerden başlamak suretiyle, biraz daha azaltılarak, belli yerleşim merkezlerinde yapılması şeklinde bir karar olmuştur. Yalnız, ÖSYM yetkilileriyle görüştüm, YÖK yetkilileriyle görüştüm, bir kere, şunu, Yüce Meclise hemen ifade edebilirim, il merkezi olan yerlerden öğrenci yerleştirme sınavının kaldırılması diye bir uygulama olmayacaktır; bu karar yeniden gözden geçirilecektir. Değerli arkadaşımızın, Kırıkkale başta olmak üzere, saydığı il merkezlerinde öğrenci yerleştirme sınavı yapılacaktır; bundan, arkadaşlarımız emin olabilirler. (RP sıralarından alkışlar)

Tabiî, değerlendirmeleri yaparken şunu da gözden kaçırmamak lazım: Çoğu zaman, bir üniversite yerleştirme sınavı veya ÖSS'nin bir yerde yapılıp yapılmamasında karar kıstası, daha çok, sınav güvenliği ve öğrenci sayısıdır. Şimdi, Kırıkkale gibi bir ilimizde, esasen, arkadaşımızın da belirlediği gibi, 6 binin üzerinde öğrenci, öğrenci yerleştirme sınavına girmiştir geçen yıl; dolayısıyla, sayı itibariyle de zaten bu değerlendirmeye girecektir.

Bu arada, İzzet Baysal Vakfıyla ilgili, değerli konuşmacı arkadaşımız, konuşmasının başında, Millî Eğitim ve YÖK bütçelerinin bu yıl yeterli düzeyde olmadığını söyledi; orada olayı düzeltmekte yarar görüyorum. Reel bir biçimde ve genelde, özellikle, Millî Eğitim ve Yüksek Öğretim bütçeleri yüzde 113 oranında artmıştır. Yatırım bütçelerinden söz ediyorum özellikle ve bilhassa, Yüksek Öğretim Kurulunda inşa halinde bulunan 37 kampusün büyük bir çoğunluğunun tamamlanmasına yönelik, üniversite hastanelerinin tamamlanmasına yönelik yatırım bütçeleri Yüce Meclisin onayından da geçerse, komisyondan çıktığı haliyle gerçekten bir hayli tatmin edici düzeydedir. Millî Eğitim Bakanlığı yatırım bütçeleri de aynı şekilde.

Elbette ki, kalitenin hududu yoktur, iyinin daha iyisi vardır. Yatırım bütçelerine daha fazla ilaveler yapılmasının, genç nüfusa sahip olan Türkiye'nin eğitimindeki yatırım imkânlarının, kampuslerin, özellikle doğu ve güneydoğudaki yatılı bölge okullarının bir an önce tamamlanmasının, millî eğitimde çok önemli olduğunu da burada vurgulamak istiyorum.

Her iki arkadaşımıza da, millî eğitimle ilgili konulara gösterdikleri hassasiyetten dolayı teşekkür ediyor; Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Mesele hallolmuştur Sayın Korkmaz. Bu demektir ki, bütün illerde ikinci sınav yapılacaktır. Gerçekten, hep küçük iller bu yönde çok büyük zarar görmüştür. İmtihanların hep büyük illerde yapılması, küçük illerde okuyan öğrencileri de her yönüyle mağdur etmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar ve verilen cevaplar tamamlanmıştır.

Yozgat Milletvekili Sayın Kâzım Arslan, Başkanlığımıza gönderdiği bir yazıda, “dün, basınla ilgili genel görüşme esnasında, son konuşmacı, CHP'den Yılmaz Ateş, şahsımı ve arkadaşlarımı rencide edici ifadeler kullanmıştır” diyor ve bu konuda bir açıklama yapmak istiyor. Ancak, İçtüzüğümüzün bu konuyla ilgili iki maddesi vardır. Bunlardan 58 inci maddeye göre, geçen tutanakla ilgili, bir milletvekili veya bakan, kendisiyle ilgili, kendisinin beyanında bir yanlış anlaşılma olursa, talep ettiğinde, o beyanını düzeltebilir. Yani, Sayın Yılmaz Ateş'in burada yaptığı konuşmayla ilgili sizin bir düzeltme yapmanız mümkün değil.

Ayrıca, 69 uncu maddede sataşmayla ilgili bir hüküm var. Şahsına sataşılan veya ileri sürmüş olduğu görüşten farklı bir görüş kendisine atfolunan milletvekilinin, sataşmadan dolayı söz isteme hakkı vardır. Ancak, sataşma nedeniyle söz verebilmemiz için de aynı oturum içinde sizin böyle bir talepte bulunmanız lazım. O oturum dün bittiğine göre, böyle bir cevap hakkını kullanmanız mümkün değildir.

KÂZIM ARSLAN (Yozgat) - Dün, oturum esnasında talepte bulundum; söz verilmedi.

BAŞKAN - Efendim, siz, o zaman, dünkü oturumda yeterli açıklamayı yapmadınız ve şahsınıza sataşma olduğu gerekçesiyle bir söz talep etmediniz... Grup Başkanvekiliniz söz talebinde bulundu, Grup Başkanvekiliniz söz istedikten sonra, artık, sizin de hakkınız savunulmuş oldu.

Teşekkür ederim.

KÂZIM ARSLAN (Yozgat) - O mevzuların ikisi birbirinden farklı.

BAŞKAN - Efendim, şimdi, geçen konuları yeniden dile getirmeyelim.

Sayın milletvekilleri, yasadışı örgütlerin devletle olan bağlantıları ve Susurluk'ta meydana gelen kaza olayının ve arkasındaki ilişkilerin aydınlığa kavuşturulması konusunda (10/89, 126, 110, 124, 125) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun, başkanı, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - (10/89, 126, 110, 124, 125) Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/584)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmak üzere 26.11.1996 Salı günü saat 16.30'da toplanmış, toplantıya 9 üye katılmış ve kullanılan oy pusulalarının tasnifi sonucunda aşağıda ad ve soyadı ile seçim çevresi belirtilen üyeler hizalarında gösterilen oyları alarak başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçilmişlerdir.

Bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla. Nihan İlgün

Tekirdağ

/89,110,124,125,126 nolu

Komisyonu Geçici Başkanı

Başkan: Mehmet Elkatmış (Nevşehir) 5 oy

Başkanvekili : Mahmut Yılbaş (Van) 6 oy

Sözcü : Mehmet Bedri İncetahtacı (Gaziantep) 6 oy

Kâtip : Metin Öney (İzmir) 5 oy

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

V. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. - (10/1, 14) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporunun gündemdeki yeri, görüşme gün ve çalışma saatlerine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi

BAŞKAN - Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:

Danışma Kurulu Önerisi

No. 39 Tarih : 27.11.1996

27.11.1996 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve bastırılıp dağıtılan, Sosyal Güvenlik ve Sosyal Sigortalar Kurumu ile ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespiti konusundaki (10/1,14) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 112 Sıra Sayılı raporunun gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasının ve rapor üzerindeki görüşmelerin Genel Kurulun 3.12.1996 Salı günkü birleşiminde yapılmasının ve görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Temel Karamollaoğlu Murat Başesgioğlu

RP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Mehmet Gözlükaya Hikmet Uluğbay

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Nihat Matkap

CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN- Oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VI. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. - Anayasa; Adalet; Tarım, Orman ve Köyişleri ve Millî Savunma Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN - Bazı komisyonlarda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen üyelikler için seçim yapacağız:

Anayasa Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için, Doğru Yol Partisi, Manisa Milletvekili Sayın Yahya Uslu'yu aday göstermiştir.

Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Adalet Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için, Doğru Yol Partisi, Erzurum Milletvekili Sayın İsmail Köse'yi aday göstermiştir.

Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için, Doğru Yol Partisi, Ağrı Milletvekili Sayın Cemil Erhan'ı aday göstermiştir.

Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için, Doğru Yol Partisi, Kırşehir Milletvekili Sayın Ömer Demir'i aday göstermiştir.

Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

Bilindiği üzere, daha önce alınan karar gereğince, birleşimin, gündeme geçtikten sonraki 1 saatlik bölümü “Sözlü Sorular” kısmına ayrılmaktadır

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A)SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Amasya Milletvekili Cemalettin Lafçı'nın, DYP-CHP koalisyonu döneminde Devletten kredi ve teşvik alan medya kuruluşlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/41)

BAŞKAN - 1 inci sırada, Amasya Milletvekili Cemalettin Lafçı'nın, DYP-CHP koalisyonu döneminde devletten kredi ve teşvik alan medya kuruluşlarına ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan?.. Yok.

Bu sözlü soru, üç birleşim cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, yazılı soruya dönüşmüştür.

2. - Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Mogan ve Eymir göllerinin ıslahına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/44)

BAŞKAN - 2 nci sırada, Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Mogan ve Eymir Göllerinin ıslahına ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan?.. Yok.

Bu sözlü soru da, üç birleşim cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, yazılı soruya dönüşmüştür.

3. - Diyarbakır Milletvekili Yakup Hatipoğlu'nun, Diyarbakır'daki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/47)

BAŞKAN - 3 üncü sırada, Diyarbakır Milletvekili Yakup Hatipoğlu'nun, Diyarbakır'daki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Bu sözlü soru da, üç birleşim cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, yazılı soruya dönüşmüştür.

4. - Erzincan Milletvekili Mustafa Kul'un, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin faaliyetlerine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/48)

BAŞKAN - 4 üncü sırada, Erzincan Milletvekili Sayın Mustafa Kul'un, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin faaliyetlerine ilişkin İçişleri Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Bu sözlü soru da, üç birleşim cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soruya dönüşmüştür.

5. - Diyarbakır Milletvekili Yakup Hatipoğlu'nun, kamu alacaklarının faiz oranlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/49)

BAŞKAN - 5 inci sırada, Diyarbakır Milletvekili Yakup Hatipoğlu'nun, kamu alacaklarının faiz oranlarına ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Başbakan veya soruyu cevaplandıracak ilgili bakan?.. Yok.

Bu sözlü soru da, üç birleşim cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, yazılı soruya dönüşmüştür.

6. - Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel'in, Türkiye-İsrail arasında yapıldığı iddia edilen anlaşmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/50)

BAŞKAN - 6 ncı sırada, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Türkiye-İsrail arasında yapıldığı iddia edilen anlaşmaya ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) - Yazılı cevap aldım; sözlü soru önergemi geri alıyorum.

BAŞKAN - Sözlü soruyu geri alıyorsunuz; sözlü soru geri verilmiştir efendim.

7. - İzmir Milletvekili Metin Öney'in, ilaçtan alınan KDV'nin kaldırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/56)

BAŞKAN - 7 nci sırada, İzmir Milletvekili Metin Öney'in, ilaçtan alınan KDV'nin kaldırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Bu sözlü soru da, üç birleşim cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, yazılı soruya dönüşmüştür.

8. - Amasaya Milletvekili Cemalettin Lafçı'nın, İsrail'in, Lübnan'a yönelik saldırısına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/57)

BAŞKAN - 8 inci sırada, Amasya Milletvekili Cemalettin Lafçı'nın, İsrail'in, Lübnan'a yönelik saldırılarına ilişkin Dışişleri Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Bu sözlü soru da, üç birleşim cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, yazılı soruya dönüşmüştür.

9. - Ağrı Milletvekili Celal Esin'in, Ağrı ve ilçelerinin okul, öğretmen ve personel ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/113)

BAŞKAN - 9 uncu sırada, Ağrı Milletvekili Celal Esin'in, Ağrı ve ilçelerinin okul, öğretmen ve personel ihtiyaçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Bu sözlü soru da, üç birleşim cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, yazılı soruya dönüşmüştür.

10. - Eskişehir Milletvekili Mustafa Balcılar'ın, Boks Federasyonu Başkanının sahte belge düzenlediği iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/114)

BAŞKAN - 10 uncu sırada, Eskişehir Milletvekili Mustafa Balcılar'ın, Boks Federasyonu Başkanının sahte belge düzenlediği iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Peki, efendim.

İçtüzüğe göre 5 dakika konuşma hakkınız var; buyurun.(ANAP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçtüzük değişikliği yapılırken, milletvekilinin, belli konularda bilgi sahibi olabilmesini sağlayacak şekilde, İçtüzükte sözlü soruların daha kısa sürede cevaplandırılmasını amaçlayacak şekilde değişiklik yapılmış olmasına rağmen, bugün de işte, hep beraber gördüğümüz gibi, ilgili bakanlar cevap vermeyince, iki sefer cevap vermeyip, üçüncü kez de cevap verilmeyince, maalesef, yazılı soru haline getirilmekte ve İçtüzüğün ilgili maddesinin esprisi kaybolmaktadır.

Ayrıca da, mesela, 22.4.1996'da bu sözlü sorumu vermişim, belki o gün için güncelliği söz konusu olan bu konu, bugün için güncelliğini kaybetmiş, dolayısıyla, denetim faaliyetlerinden olan sözlü sorular, İçtüzükte gerçek ihtiyacı karşılayacak durumdan çıkmıştır.

Değerli milletvekilleri, 22.4.1996 tarihinde, o tarihteki ilgili Bakandan sormuş olduğum soruda, eski yıllarda boksla yakın olmam dolayısıyla, boks camiasında epey dostum olması dolayısıyla, mevcut federasyon başkanı hakkında bazı şikâyetler, federasyona ve ilgili Bakanlığa intikal ettirilmesine rağmen, ilgili Bakanlığın ve federasyonun bu konuda ilgisiz kalmasını önlemek amacıyla, olayı tahrik etmek amacıyla, Bakanlığı ve Hükümeti uyarmak amacıyla bu sözlü soru önergesini vermiştim.

Burada, şu andaki mevcut Boks Federasyonu Başkanı hakkında bir sürü iddia olmasına rağmen -ilgili dosya Bakanlıkta vardır; dün de, spordan sorumlu Sayın Devlet Bakanıyla görüştüm, kendisine bilgi verdim ve bu konuda bir araştırma yapacağını bana söyledi; ama, bugün, kendisi burada yok- kaçakçılıkla ilgili olarak altı ay hapis cezası almış ve daha sonra, makamı itibariyle, sosyal seviyesi itibariyle cezasının paraya çevrilmiş olduğuyla ilgili bir belge var.

Boks Federasyonu Başkanlığı gibi bir makamda olan bir kimsenin, kabadayılık olaylarına -hele son günlerdeki bu mafya, vesaire gündemdeyken- mahal verecek hareketlerden kaçınması gerekmesine rağmen, buna benzer hareketleri tespit edilmiştir; dosyada bu mahiyette bilgi vardır; ama, bundan da öte, kamu adına -seçilerek dahi olsa- görev yapan birisinin sahte belge düzenlemesi olayı kadar ciddî ve suç unsuru teşkil edebilecek bir olay yoktur.

İlgili arkadaşımız; yani, Boks Federasyonu Başkanı Sayın Caner Doğaneli arkadaşımız, bir tarihte, Kıbrıslı bir kişiye sahte antrenörlük belgesi veriyor ve ilgili kişi, bir boksörü antrene ederken, boksör ölüyor. Ailesinin ve Kıbrıs Federe Devletinin ilgili boks şubesinin şikâyeti üzerine, Türkiye'deki ilgili Bakanlığa ve Beden Terbiyesine yazılı olarak soru soruluyor; böyle bir belgenin olmadığı, bu belgenin sahte olduğu ifade ediliyor, bu konuda Bakanlığa şikâyet dilekçesi veriliyor ve ilgili federasyon da, ilgili Beden Terbiyesi de, ilgili Bakanlık da, bu konuda bugüne kadar bir çırpı harekette bulunmuyor.

Bu kadar duyarsızlığın fevkalade yanlış olduğunu vurgulamak amacıyla söz aldım. Ayrıca, bu şekilde, sicili bozuk bir arkadaşın, Türkiye'de belli bir federasyonun başında bulunmasının, o federasyon üyelerine ve camiasına ve spor camiasına zarar getirdiği kanaatindeyim.

İlgilileri uyarmak gayesiyle söz aldım, Yüce Heyetinize saygılar sunarım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Balcılar.

Sayın milletvekilleri, bu soru da yazılı soru haline dönüşmüştür.

11. - Adana Milletvekili Sıtkı Cengil'in, “Dört Mevsim Kadın” isimli program çekiminde başörtülü öğrencilerin dışarı çıkarıldıkları iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/115)

BAŞKAN - 11 inci sırada, Adana Milletvekili Sıtkı Cengil'in, “Dört Mevsim Kadın” isimli program çekiminde başörtülü öğrencilerin dışarı çıkarıldıkları iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili bakan?.. Yok.

Bu soru da, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesine göre yazılı soru haline dönüşmüştür.

12. - Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu İl Kültür Merkezi ihalesine ve kütüphane hizmet binalarına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/118)

BAŞKAN - 12 nci sırada, Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu İl Kültür Merkezi ihalesine ve kütüphane hizmet binalarına ilişkin Kültür Bakanından sorusu vardır.

Sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

13. - Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, basında çıkan bir habere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/119)

BAŞKAN - 13 üncü sırada, Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, basında çıkan bir habere ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Başbakan veya soruyu cevaplandıracak ilgili bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

14. - Çankırı Milletvekili Ahmet Uyanık'ın, Engin Civan'ın mahkumiyet cezasına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/120)

BAŞKAN - 14 üncü sırada, Çankırı Milletvekili Ahmet Uyanık'ın, Engin Civan'ın mahkûmiyet cezasına ilişkin Adalet Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

15. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'da bir kaya tesisinin yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/121)

BAŞKAN - 15 inci sırada, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'da bir kayak tesisinin yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

16. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı İlinin bazı ilçelerine kapalı spor salonu yapılıp, yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/122)

BAŞKAN - 16 ncı sırada, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı İlinin bazı ilçelerine kapalı spor salonu yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

17. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'da bir stadyum yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/123)

BAŞKAN - 17 nci sırada, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'da bir stadyum yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

18. - İstanbul Milletvekili Bahattin Yücel'in, T.C. Merkez Bankası Meclisi üyelerinin yenileceği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/124)

BAŞKAN - 18 inci sırada, İstanbul Milletvekili Bahattin Yücel'in, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Meclisi üyelerinin yenileneceği iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

19. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı İlinin köy yollarının yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/125)

BAŞKAN - 19 uncu sırada, Ağrı Milletvekili M.Sıddık Altay'ın, Ağrı İlinin köy yollarının yapımına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

20. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı İlinin köylerindeki kapalı okulların açılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/126)

BAŞKAN - 20 nci sırada, Ağrı Milletvekili M.Sıddık Altay'ın, Ağrı İlinin köylerindeki kapalı okulların açılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

21. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'daki yoksul vatandaşlarımızın çeşitli fonlardan sağlanan yardım miktarının artırılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/127)

BAŞKAN - 21 inci sırada, Ağrı Milletvekili M.Sıddık Altay'ın, Ağrı'daki yoksul vatandaşlarımızın çeşitli fonlardan sağlanan yardım miktarının artırılmasına ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Başbakan veya soruyu cevaplandıracak ilgili bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

22. - Adana Milletvekili Tuncay Karaytuğ'un, İstanbul Atatürk Hava Limanı dış hatlar terminali ihalesindeki yolsuzluk iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün cevabı (6/130)

BAŞKAN - 22 nci sırada, Adana Milletvekili Tuncay Karaytuğ'un, İstanbul Atatürk Havalimanı dış hatlar terminali ihalesindeki yolsuzluk iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?..Burada.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Tuncay Karaytuğ

Adana

İstanbul Atatürk Havalimanı dış hatlar terminalinin acil bir ihtiyaç olduğu ve ilk kez 1986 yılında ihaleye çıkarıldığı, bu ihalenin birçok kez iptal edildiği bilinen bir gerçektir.

İhalenin defalarca iptal edilmiş olması, bazı yolsuzluk iddialarının ortaya atılmasına neden olmaktadır. Sayın Bakan Barutçu ile Sayın Genel Müdür Karaduman'ın sadece ihaleyi vermek istedikleri firmaların adlarını söylemedikleri kalmıştır.

Kamuoyu önünde cereyan eden Bakan-Genel Müdür polemiğinin devlete güveni sarstığı kuşkusuzdur.

Sorular:

1- Konuyla ilgili iddialar karşısında ciddî bir soruşturma başlatıldı mı? Böyle bir soruşturma yapıldıysa buna müdahale eden oldu mu?

2- İhaleye katılan firmalar açıklanabilir mi?

3- Bakan ile Genel Müdürün karşılıklı güven bunalımına girmiş olmaları, devlet yönetiminde zaafiyet yaratıyor mu? Bakan ve Genel Müdür arasındaki bu kavgaya müdahale etmeyi düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan. (RP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adana Milletvekili Sayın Tuncay Karaytuğ'un, dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz'a tevcih ettiği, İstanbul Atatürk Havalimanı dış hatlar terminali ihalesindeki yolsuzluk iddiasına ilişkin sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İstanbul Atatürk Havalimanı dış hatlar terminal binasının yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirilmesi için çıkılan ihale, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu kararıyla iptal edilmiştir.

Yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak, Ulaştırma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca bir soruşturma başlatılmışsa da, 22 Mayıs 1996 tarihinde Başbakanlık Teftiş Kurulunca devralınmıştır.

Ayrıca, söz konusu ihaleyle ilgili olarak, muhtelif iddiaların, Ulaştırma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca soruşturulması sonucunda, ihalenin çeşitli safhalarında sorumlulukları görülen, başta eski Genel Müdür olmak üzere, muhtelif personele gerekli idarî ve inzibatî cezalar uygulanmıştır.

Atatürk Havalimanı yeni dış hatlar terminal binası projesine teklif veren firmaların isimleri şunlardır: SEA-ADP ortaklığı; Bayındır-AGI ortaklığı; Tractebel-Ceylan-Besıx-Aerriante ortaklığı; Alarko-ADC ortaklığı; Tekfen-Intes ortaklığı; Bilkent Holding-AFEN İnşaat-Akfen Mühendislik-Tepe İnşaat; YAZEKS-Yüksel İnşaat.

Bilgilerinize arz eder, Yüce Meclisin değerli üyelerini saygıyla selamlarım. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Karaytuğ?.. Yok.

Soru cevaplandırılmıştır efendim.

23. - İstanbul Milletvekili Meral Akşener'in, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları A.Ş.'nin özelleştirilmesi ile ilgili ihalenin iptaline ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/131)

BAŞKAN - 23 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Meral Akşener'in, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları Anonim Şirketinin özelleştirilmesiyle ilgili ihalenin iptaline ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Başbakan veya soruyu cevaplandıracak ilgili bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

24. - Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol'un, çiftçilerimize yapılacak yardımlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/132)

BAŞKAN - 24 üncü sırada, Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol'un, çiftçilerimize yapılacak yardımlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

25. - Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol'un, Şanlıurfa'da Tedaş'ın bazı hizmetlerindeki yetersizliğe ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/133)

BAŞKAN - 25 inci sırada, Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol'un, Şanlıurfa'da TEDAŞ'ın bazı hizmetlerindeki yetersizliğe ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

26. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop Boyabat SSK Hastanesinin ne zaman faaliyete geçeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/135)

BAŞKAN - 26 ncı sırada, Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop Boyabat SSK Hastanesinin ne zaman faaliyete geçeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

27. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'ta nükleer santral kurulması ile ilgili bir projenin olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/136)

BAŞKAN - 27 nci sırada, Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'ta nükleer santral kurulmasıyla ilgili bir projenin olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

28. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'a bağlı bazı ilçelerin yol yapım çalışmalarında ve köy konakları için ayrılan ödenek miktarlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün cevabı (6/137)

BAŞKAN - 28 inci sırada, Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'a bağlı bazı ilçelerin yol yapım çalışmalarında ve köy konakları için ayrılan ödenek miktarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Sözlü soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.

Saygılarımla.

Kadir Bozkurt

Sinop

Soru 1 - Sinop - Boyabat arasındaki karayolu, standartların çok altındadır. Bu yolla ilgili, Bakanlığınız ne gibi bir çalışma yapmakta ve karayolu standartlarına uygun hale gelmesi için güzergâh değişikliği düşünülmekte midir?

Soru 2 - Durağan - Alaçam yolu karayolları ağında olmasına rağmen, yapımı için ödenek konulmamıştır. Bu yol ne zaman trafiğe açılacaktır?

Soru 3 - Saraydüzü - Kargı yolu ne zaman bitirilecektir?

Soru 4 - Ayancık - Türkeli karayolunda bulunan köprü bitirilmiş olmasına rağmen, dolguları yapılmamıştır. Köprü ne zaman trafiğe açılacaktır?

Soru 5 - Karadeniz sahil yolu projesi ne durumdadır? Bakanlığınızın projeyle ilgili çalışmaları nelerdir?

Soru 6 - Sinop İli ve ilçelerinde yapımı devam eden köy konaklarına 1996 yılı içerisinde ne kadar ödenek vermeyi düşünüyorsunuz?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Sayın Bakan, süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sinop Milletvekili Sayın Kadir Bozkurt'un, Bayındırlık ve İskân Bakanımıza tevcih ettiği suallerin cevaplarını arz etmek üzere huzurunuzdayım; hepinize saygılar sunuyorum.

Sayın Bozkurt'un birinci sualinin cevabını arz ediyorum:

Sinop-Boyabat yolu: 63 kilometre uzunluğundaki Sinop - Boyabat devlet karayolunda yıllık ortalama günlük trafik sayısı 728 olup, trafiğe asfalt olarak hizmet etmektedir. Ancak, 1150 metre rakımdan geçen bu güzergâhın ve özellikle 4 kilometrelik Garandu varyantındaki kesiminin trafiğe daha rahat bir geçiş sağlaması amacıyla Genel Müdürlüğümüz ile Samsun Karayolları 7 nci Bölge Müdürlüğü teknik elemanlarından oluşan bir heyet tarafından 1-2 Haziran 1996 tarihinde yeni bir güzergâh tespit çalışması yapılmış; ancak, denize paralel uzanan sıradağlar nedeniyle, mevcut yola alternatif yeni bir güzergâh bulunamamıştır.

Söz konusu yol, 1996 yılı Yatırım Programında “Heyelan Önleme” global projesi kapsamında, 475 milyon lira ödenekle yer almakta olup, bu ödenekle Drenaz mevkiinde ihtiyaç duyulan istinat duvarlarının yapılması planlanmıştır.

İkinci sual “Durağan-Alaçam yolu, karayolları ağında olmasına rağmen, yapımı için ödenek konulmamıştır; bu yol ne zaman trafiğe açılacaktır?” şeklinde. Kısaca, cevabını arz ediyorum:

Durağan-Alaçam yolu: Altınkaya Barajının yapımı nedeniyle, Köy Hizmetlerinden ağımıza yeni giren yolda bakım çalışmaları yapılmış olup, etüt-proje çalışmalarına başlanmıştır.

Saraydüzü-Kargı yolunun ne zaman bitirileceğine dair sorunun cevabı şöyle:

Saraydüzü-Kargı yolu: Boyabat Barajının yapımı nedeniyle, yeni bir güzergâhtan projesi yapılmıştır. İleriki yıllarda, Karayolları Genel Müdürlüğünün enerji sektörü yatırımları içerisine alınarak veya Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüyle yapılacak protokolle yapımı mümkün olabilecektir.

Ayancık-Türkeli Karayolundaki köprülerle ilgili sorunun cevabı: Ayancık-Türkeli yolundaki Zaviye ve Helaldı Köprülerinin dolgularının yapılması işine ilişkin ihale ilana çıkarılmıştır.

Tabiî, bu arz ettiğim cevaplar, Karayolları Genel Müdürlüğünden, 8 Temmuz 1996 tarihinde Bakanlığa arz edilen cevaplardır. İnşallah, bugüne kadar da gelişme olmuştur.

Karadeniz sahil yoluyla ilgili projenin ne durumda olduğu?.. Karadeniz sahil yolu çalışmaları 555 kilometre uzunluğundaki Karadeniz sahil yolunun önemli şehir geçişleriyle yer yer 15 bini aşan yoğun trafiğe çözüm bulmak amacıyla, yüzde 50'si Dünya Bankası kredisi, yüzde 50'si ise iç kaynaktan finanse edilen Karayolları İyileştirme Projesi ve devlet yolları kapsamında bölünmüş yol olarak inşa edilmesi planlanmıştır.

Bu şekilde, 1995 yılı sonu itibariyle, Samsun Çevre Yolu 13 kilometre, Samsun-Ünye 82 kilometre, Ünye-Bolaman 45 kilometre, Perşembe-Piraziz 38 kilometre, Espiye-Çarşıbaşı 77 kilometre, Çarşıbaşı-Trabzon-Araklı 68 kilometre, Trabzon şehir geçişi 3 kilometre, Hopa-Kemalpaşa-Sarp 19 kilometre olmak üzere, toplam 345 kilometre yolun yapım ihaleleri gerçekleştirilmiş, muhtelif kesimlerde 50 kilometre yolun inşaatı tamamlanmıştır.

İhale edilmiş olan 345 kilometrelik yolun, şehir geçişlerindeki 134 kilometresinin yapımı bölünmüş yol olarak devam etmektedir. Kalan 211 kilometrelik yolun bölünmüş yol haline getirilebilmesi için, toplam 23 trilyon 600 milyar lira olan proje bedeli 44 trilyon liraya ulaşacaktır. İhale edilmiş işler için, bugüne kadar, 1996 yılı fiyatlarıyla 8,6 trilyon lira harcama yapılmıştır.

Henüz ihalesi yapılmamış kesimler ise, Bolaman-Perşembe 28 kilometre, Piraziz-Espiye 46 kilometre, Araklı-Hopa 136 kilometre olmak üzere, toplam 210 kilometredir.

1996 yılı fiyatlarıyla toplam maliyeti 37 trilyon lira olan bu kesimlerin 1996 ve ileriki yıllarda ihale edilmesi planlanmaktadır.

Bu çalışmaların her birinde ödenek açığı mevcut olup, toplam 3,3 trilyon liralık eködenek ihtiyacı gerekli makamlardan talep edilmiştir. Bu eködeneklerden Hopa-Kemalpaşa-Sarp yolunun yapımı için 500 milyar lira, kamulaştırması için 100 milyar lira eködenek için Devlet Planlama Müsteşarlığının görüşü alınmıştır.

Son sual, Sinop İli ve ilçelerinde yapımı devam eden köy konaklarına, 1996 yılı içerisinde ne kadar ödenek verilmesi düşünüldüğüne dairdir.

17 Nisan 1996 tarihinde yapılan İller Bankası Genel Kurulu Toplantısında alınan karar gereğince, bu paydan her ilin 15 köyüne ve her bir köye 979 574 788 lira olmak üzere 14 693 621 820 lira ayrılmış bulunmaktadır.

Yüce Meclisin bilgilerine saygıyla arz ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Soruyu, Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün cevaplandırdı.

Sayın Bozkurt bir diyeceğiniz var mı efendim?

KADİR BOZKURT (Sinop) - Hayır; teşekkür ederim.

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.

29. - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'a bağlı Durağan ve Dikmen İlçelerinde yaşayan bazı kimselerin çocuklarını Bafra'da kurulmuş çocuk pazarında sattıkları iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün cevabı (6/138)

BAŞKAN - 29 uncu sırada, Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'a bağlı Durağan ve Dikmen ilçelerinde yaşayan bazı kimselerin çocuklarını Bafra'da kurulmuş çocuk pazarında sattıkları iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.

Saygılarımla.

Kadir Bozkurt

Sinop

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanlık Divanı Üyesi

Soru 1.- Yazılı ve görsel basında, Sinop İli Durağan ve Dikmen İlçelerinde yaşayan insanların Bafra'da kurulmuş olan çocuk pazarında çocuklarını sattıkları söylenmektedir.

a) Bu doğru mudur?

b) Doğru ise, Başbakan olarak bu kalkınmamış ilçelere ne yapmayı düşünmektesiniz?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün; buyurun.

Sayın Bakan, süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sinop Milletvekili Sayın Kadir Bozkurt'un “yazılı ve görsel basında, Sinop İli Durağan ve Dikmen İlçelerinde yaşayan insanların, Bafra'da kurulmuş olan çocuk pazarında çocuklarını sattıkları söylenmektedir” diye dönemin Başbakanına tevcih ettiği soruyu cevaplandırmak üzere huzurunuzdayım.

Konunun, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerince mahallinde yapılan incelenmesi sonucunda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı teftiş alanındaki Sinop İli Durağan ve Dikmen İlçelerinden, soru önergesinde belirtilen konularla ilgili herhangi bir şikâyetin intikal etmediği; ancak, adı geçen yörede, kırsal alanda çalışan çocukların sorunlarıyla ilgili olarak, Türkiye Kalkınma Vakfı Durağan Projeler Müdürlüğünce İLO-IPEC Projesi çerçevesinde yapılan araştırma sonucu, soru önergesine muhatap olayların yörede söz konusu olduğu, Sinop'un Durağan, Gerze ve Dikmen İlçelerinde yaşandığı, Durağan İlçesinin ise, sorunun en yoğun şekilde yaşandığı ilçe olduğu belirtildiği;

Her yıl, mayıs-eylül ayları arası, beş ay, okul tatilinde, çocukların kırsal alanda çalıştırıldıkları; bu çalışmanın, zengin çiftçilere hayvan bakımı, odun kesme, tütün dizme, su taşıma ve benzeri işlerde olduğunun ve hedef olarak, ilkokul dört ve beşinci sınıflara giden çocuklar ile aynı yaş grubundaki okula gitmeyen çocukların bu gibi işlere muhatap kılınabileceğinin söylenmekte olduğu ve geçinmek amacıyla, çok kıt kaynaklara sahip olan orman köylülerinin, yetersiz geçim kaynaklarına ek gelir amacıyla hareket edebileceklerinin anlaşıldığı;

Yöredeki fakir orman köylülerinin geçimlerini temin amacıyla çocuklarını çalıştırabilecekleri gözlenerek, bölgenin ekonomik durumunun düzeltilmesi amacıyla yapılacak yatırımlar sonucu doğacak istihdam imkânlarıyla, aile bireylerinin buralarda çalışmalarının aileye bir kazanç temin edeceği, eğitim çağındaki bu çocukların da eğitime yönlendirilebileceği ve bu yaştaki çocukların topluma daha bilinçli olarak kazandırılacağı hususları tespit edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Hükümetimizce yapılan bir diğer çalışma, Yüce Meclisin ve Yüce Milletimizin malumudur. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonunda biriken tüm para, tüm kaynak, Hükümetimizin aldığı bir karar ve Sayın Başbakanımızın çıkardığı bir genelge doğrultusunda, tamamına yakın nispette -yüzde 90'ı miktarında- yoksul insanlarımızın, dargelirli, geçimini temin etmekte çok büyük güçlükler içerisinde bulunan ve bu soru önergesinde konu edilen küçük yaştaki çocuklarını çalıştırmak mecburiyetinde kalan muhtaç ailelerin ihtiyaçlarının giderilmesi için kullanılmaktadır.

İnşallah, başlattığımız bu kampanya, yaptığımız bu uygulamayla, bu şekilde, daha beş on yaşındaki çocuğunu çalıştırmak mecburiyetinde kalan ailelerin, dul hanımların, kadınların, yoksulların, yetimlerin ihtiyaçları devlet tarafından, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu tarafından karşılanacaktır ve inşallah, alınacak diğer tedbirlerle, bu tür yavrularımızın çalışmak değil, eğitimde kendilerini yetiştirmek imkânları meydana getirilecektir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkan... Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim, bir dakikanızı rica ediyorum.

Sayın Bozkurt, Sayın Bakanın yaptığı açıklamalara karşı bir diyeceğiniz var mı efendim?

KADİR BOZKURT (Sinop) - Sayın Bakana teşekkür ediyorum. Yalnız, bununla ilgili, ileriye dönük ne önlemler alındığını söylemedi. Bilhassa, Durağan İlçemizde, bununla ilgili, ileriki yıllarda ne önlemler alınacak; bu konuya açıklık getirmedi.

BAŞKAN - Sayın Bakan, anladınız mı efendim? Sayın milletvekili “Durağan İlçemizle ilgili, ileride ne önlemler alınacağı konusunda, Sayın Bakan bir öneride bulunmadı” diyor. Bu konuda bir açıklama yaparsanız, 5 dakika süre verebilirim yine.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Hayır efendim, yerimden cevap vermek istiyorum.

Gerek Durağan'da gerek diğer ilçelerde gerekse diğer illerde, bu konuda aldığımız şikâyetleri süratle değerlendirme ve yaralara derman olma gayretindeyiz. Bu nedenle, Durağan İlçesinde de gerekli önlemler alınmaktadır.

BAŞKAN - Peki; teşekkür ederim.

KADİR BOZKURT (Sinop) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Soru tamam efendim; zaten, usulümüz böyle...

Soru cevaplandırılmıştır.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Bostancıoğlu, buyurun.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un sorusu şu şekildedir: “Sinop'a bağlı Durağan ve Dikmen İlçelerinde yaşayan bazı kimselerin, çocuklarını, Bafra'da kurulmuş çocuk pazarlarında sattıkları iddiasıyla...” Bu söz, Sinopluları, Durağanlıları, Dikmenlileri müthiş bir şekilde aşağılamıştır.

BAŞKAN - Şimdi, efendim... Sayın Bostancıoğlu...

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Bu cümleler, Meclis tutanaklarından çıkarılmalıdır. Sayın Bakanın izah ettiği gibi, hiçbir çocuk satılmamakta; küçük çocuklar, tarım sektöründe çalıştırılmaktadır.

BAŞKAN - Şimdi, Sayın Bostancıoğlu...

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - İnsanlarımızı aşağılamaya...

BAŞKAN - Efendim, sizin, başkasının verdiği soru önergesiyle ilgili konuşma hakkınız yok.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sinop Milletvekili olarak konuşuyorum.

KADİR BOZKURT (Sinop) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Bir dakika efendim...

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Çocuklar satılmıyor; Türkiye'de, hiç kimse çocukları satamaz.

BAŞKAN - Bakın, Sayın Bostancıoğlu, arkadaşımızın sorusu şu şekilde; diyor ki, basında böyle... Siz, itham ettiniz de arkadaşınızı...

Buyurun Sayın Bozkurt.

KADİR BOZKURT (Sinop) - Efendim, görsel basında, Kanal 6'da ve diğer kanallarda, Bafra'da çocuk pazarı kurulduğu ve bu çocuk pazarında, Sinop'un Gerze İlçesinden, Dikmen İlçesinden ve Durağan İlçesinden çocukların, yıllık, üç aylık, dört aylık dönemlerle insanların yanında, daha önceki dönemlerde yapıldığı gibi, kiralık veya aylık ücretlerle, orada çalıştırıldıkları iddia ediliyor.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Çalıştırıldıkları...

KADİR BOZKURT (Sinop) - Bunu kimse inkâr edemez...

BAŞKAN - Efendim...

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Satılmıyor!..

NECATİ ALBAY (Eskişehir) - Satmak ayrı, çalıştırmak ayrı...

BAŞKAN - Efendim, tamam da... O zaman, burada özetleme yanlış olmuş.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Bu ifadeler Meclis tutanaklarından çıkarılmalıdır.

BAŞKAN - Efendim, bu ifadelerin tutanaklardan çıkarılması diye bir usulümüz yok da; eğer... Bakalım soru önergesine...

Efendim?..

NECATİ ALBAY (Eskişehir) - Efendim “çocuk pazarı” denildi.

BAŞKAN - Efendim, zaten, iddia ediliyor; arkadaşımız da “televizyonlarda ve mahallî basında böyle iddialar var, ne diyorsunuz” diye soruyor. Ama, yani, bu sayın milletvekili arkadaşımız da, bu konuda en az sizin kadar hassas; çünkü, hiç kimse, kendi ilindeki insanların satıldığı iddiasında bulunamaz. Bu gayet normal.

NECATİ ALBAY (Eskişehir) - Öyle olmasını temenni ediyorum.

BAŞKAN - Yani, böyle, televizyonlarda, yerel basında birtakım iddialar ortaya atılıyor; bunun gerçekdışı olduğunu burada tutanaklara geçirmeyi amaçlayan bir soru.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) - Sayın Başkanım, gerek sayın Bakanımın açıkladığı gibi gerekse milletvekili arkadaşımın söylediği gibi tarlalarda çalıştırılıyor.

SADİ SOMUNCUOĞLU (Aksaray) - Basın Kanununa aykırı bir...

BAŞKAN - Efendim, sizinle ilgili bir şey de yok Sayın Somuncuoğlu.

Mesele açıklanmıştır, teşekkür ederim.

KADİR BOZKURT (Sinop) - Sayın Başkanım, bu şekilde bir usul var mı? Kendileri de o bölgenin milletvekili; o zaman, kendileri de gündeme getirseydi.

BAŞKAN - Efendim, tamam... Mesele kapanmıştır.

Soru da cevaplandırılmış oldu.

30. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Tümosan Motor Fabrikasının özelleştirme kapsamında bulunup bulunmadağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/139)

BAŞKAN - 30 uncu sırada, Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Tümosan Motor Fabrikasının özelleştirme kapsamında bulunup bulunmadığına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak bakan?... Yok.

Ertelenmiştir.

31. - Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel'in, memurlara ödenen lojman tazminatlarının artırılmasına ilişkin Maliye Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün cevabı (6/140)

BAŞKAN - 31 inci sırada, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, memurlara ödenen lojman tazminatlarının artırılmasına ilişkin Maliye Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Lutfullah Kayalar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu arz ederim.

Saygılarımla.

Abdulkadir Öncel

Şanlıurfa

1- 15.1.1993 tarihinde 433 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, memurlara unvanlarına göre, 600 bin, 400 bin ve 200 bin olarak tespit edilen lojman tazminatı bugüne kadar hiçbir değişikliğe uğramamıştır. 2000 yılına yaklaştığımız şu günlerde 200 bin TL'lik lojman yardımını komik durumdan kurtarmak için bir çalışma var mıdır?

2 - 1996 bütçesinde lojman tazminatı olarak ne kadar Türk Lirası ödenecektir?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün; buyurun.

Sayın Bakan, süreniz 5 dakika.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biraz önce bilgilerinize arz olunan suallerin cevaplarını arz ediyorum.

Bilindiği gibi, devlet memurlarının maaşları, çeşitli ödeme unsurlarından meydana gelmektedir. Lojman tazminatı da, lojman tahsis edilmeyen memurlarımızın malî haklarından bir tanesidir. Hükümetimiz, memurlarımızın malî haklarını, özellikle aslî ödeme unsurlarında yapılacak düzenlemelerle artırmayı düşünmektedir.

Diğer taraftan, 30 Ağustos 1996 tarih ve 4182 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Taşınmaz Mallarının Satışı Hakkında Kanun yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Anılan kanun uyarınca, Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek ilkeler çerçevesinde, lojmanların da satışı cihetine gidilecektir. Memurlarımıza ödenen lojman tazminatı miktarlarının satış işlemlerinden alınacak sonuca göre 547 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen esaslar ve bütçe imkânlarının durumu da dikkate alınarak yeniden belirlenmesi, Hükümetimizin temel hedefleri arasındadır.

Bilgilerinize saygıyla arz ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Öncel, sorunuz cevaplandırıldı mı, ek bir izahatta bulunmak istiyor musunuz?

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.

32. - Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel'in, kamu bankalarınca yapılan reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/141)

BAŞKAN - 32 nci sırada, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, kamu bankalarında yapılan reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak bakan veya Başbakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

33. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesine Endüstri Meslek Lisesi açılmasının düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/144)

BAŞKAN - 33 üncü sırada, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesine endüstri meslek lisesi açılmasının düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak ilgili bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

34. - Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, yurtdışına işçi gönderilmesinde Ağrı'lı işsizlere öncelik verilmesinin düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün'ün cevabı (6/145)

BAŞKAN - 34 üncü sırada, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın, yurtdışına işçi gönderilmesinde Ağrılı işsizlere öncelik verilmesinin düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Devlet Bakanı?.. Buradalar.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sayın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Mehmet Sıddık Altay

Ağrı

Soru:

1- Ağrı ilinde işsizlik oranı çok yüksektir. Yurtdışına işçi gönderilmesinde Ağrılı işsizlere öncelik vermeyi düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Esengün; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ağrı Milletvekilimiz Sayın Sıddık Altay'ın, yurtdışına işçi gönderilmesinde Ağrılı işsizlere öncelik verilmesinin düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Başbakanımızdan sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere huzurunuzdayım, hepinize saygılarımı arz ediyorum.

İş ve İşçi Bulma Kurumuna 1996 yılı ocak-haziran döneminde Ağrı İlinden iş isteğiyle 188'i erkek, 16'sı kadın olmak üzere, toplam 204 kişi başvuruda bulunmuş; aynı dönemde, özel ve kamu kuruluşlarından 783'ü erkek, 22'si kadın olmak üzere, toplam 805 kişilik açık iş alınmış; önceki yıllarda iş için başvuranlarla birlikte, 738'i erkek, 22'si kadın olmak üzere, toplam 760 kişi işe yerleştirilmiştir. 1996 yılı haziran ayı sonu itibariyle, Ağrı İlindeki kuruma kayıtlı işsiz sayısı, 936'sı erkek, 133'ü kadın olmak üzere, toplam 1 069 kişidir. 1990-1995 yılları arasında, İş ve İşçi Bulma Kurumunda, Ağrı İlinden, toplam 1 584 kişi yurtdışına işçi olarak gönderilmiştir. Bu göndermelerin yıllara ve ülkelere göre dağılımına dair tablo, cevap yazımızın ekindedir; soru sahibi Sayın Altay'a bilahara takdim edilebilir.

İş ve İşçi Bulma Kurumunca yurtdışına yapılan işçi göndermeleri, ya kendi imkanlarıyla yurtdışında iş bulanların gönderilmesi ya da yurtdışında iş alan Türk firmalarının götürmek istedikleri kendi işçilerinin işlemlerinin yapılması şeklinde olmaktadır. Bunun dışında, yurtdışından, doğrudan İş ve İşçi Bulma Kurumuna gelecek işçi taleplerinin karşılanmasında -Ağrı İli de dahil- işsizliğin yoğun olduğu illere öncelik verilecektir.

Öte yandan, istihdamın artırılarak işsizliğin azaltılması amacıyla İş ve İşçi Bulma Kurumunca düzenlenen İşgücü Yetiştirme Kursları kapsamında, 1990-1995 döneminde, Ağrı İlinde, toplam 816 kişinin katıldığı 52 kurs düzenlenerek, kursu başarıyla bitirenlerin istihdamı sağlanmıştır.

Yüce Meclisin ve soru sahibi sayın arkadaşımızın bilgilerine saygıyla arz ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan. Bir dakikanızı rica edeyim.

Sayın Altay, bir diyeceğiniz var mı efendim?

MEHMET SIDDIK ALTAY (Ağrı) - Teşekkür ederim Sayın Bakanıma; sağ olsun.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın Bakan, biliyorsunuz, İçtüzüğümüzde bir hüküm var; eğer bir bakan birden fazla soruyu cevaplandıracaksa, birleşimin başında Başkana bunu bildirir ve Başkan da bunu Genel Kurula anons eder; dolayısıyla, sizin kürsüye birden fazla gelip gitmeniz engellenmiş olur. Son İçtüzük değişikliğinde böyle bir usul seçmişiz...

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, şöyle bir durum var: Bu cevap verdiğim sualler çeşitli bakanlarımıza tevcih edilmiş...

BAŞKAN - Hayır, mesela, zatı âliniz “ben, bu birleşimde şu şu soruları cevaplandıracağım” diye bize bildirirseniz, biz de, sizi ikide bir kürsüye çağırıp yormayalım.

DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Ben yorulmaya hazırım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hayır, usul öyle; yani, zaman kaybını da önlemek için...

Sayın milletvekilleri, böylece, bu soru da cevaplandırılmış oldu. Soru için ayrılan 1 saatlik çalışma süremiz de böylece doldu.

Şimdi, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

VIII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı : 23)

BAŞKAN - 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Aslında, bu kanun hükmünde kararname gündemde çok kaldı. Devamlı bunu ertelemenin bir anlamı da yok yani.

Bilmiyorum, Sayın Hükümet ve Komisyon niye erteliyor bunu. Zaten, hükmünü icra etmiş bir kanun hükmünde kararname.

2. - Memurlar, Diğer Kamu Görevlileri ile Bunların Emeklilerinin Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/539) (S. Sayısı : 144) (1)

BAŞKAN - Memurlar, Diğer Kamu Görevlileri ile Bunların Emeklilerinin Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.

Geçen birleşimde tasarının 1 inci maddesi üzerinde Anavatan Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grupları adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı. 1 inci madde üzerinde söz sırası Demokratik Sol Parti Grubu adına Sayın Metin Şahin'deydi.

Buyurun Sayın Şahin. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Şahin, süreniz 10 dakika efendim

(1) 144 S.Sayılı Basmayazı 20.11.1996 tarih ve 20 nci Birleşim Tutanağına eklidir.

DSP GRUBU ADINA METİN ŞAHİN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Memurlar, Diğer Kamu Görevlileri ile Bunların Emeklilerinin Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı üzerinde Demokratik Sol Parti adına 1 inci madde için söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Anayasaya aykırılığı geçmişte kanıtlanmış benzer bir tasarıyı bir kez daha görüşüyoruz. Bu tasarının 1 inci maddesinde “Bu Kanunun amacı; kamu kurum ve kuruluşlarında görevli memurların ve diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak ve malî imkânlar ölçüsünde geçmiş yıllardaki kayıplarını giderebilmek için bunların ve emeklilerinin malî ve sosyal haklarında iyileştirmeler yapmak üzere aşağıdaki kapsam maddesinde belirtilen çerçeve dahilinde Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilir” denilmektedir.

Değerli arkadaşlar, elimizdeki tasarı ile daha önce, yazın, ağustos ayında iki kez görüştüğümüz ve daha sonra, Anayasa Mahkemesi tarafından hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verilmiş olan metin arasında amaç yönünden herhangi bir farklılık yok.

Elbette, şekil olarak bazı ifadelerin değişikliği göze batıyor. Örneğin, eski tasarıdaki “personel” ifadesi, şimdi “memurlar” şekline dönüşmüş. Yine, daha önceki tasarıda “daha adaletli” ifadesi, “iyileştirme” ifadesi şeklinde düzenlenmiştir. Bu anlamda, tasarının 1 inci maddesine baktığımızda, özü itibariyle bir farklılık olmadığını görüyoruz. Tabiî, burada dikkati çeken bir husus “daha adaletli” ifadesi “iyileştirme” ifadesiyle yer değiştirmiş. Böyle bir değişikliği elbette yadırgamıyoruz; çünkü, Hükümetin Refah Partisi kanadının, adil düzeni unutup rant düzenine teslim olduğunu her alanda görüyorduk; şimdi ise, hukuka karşı hile yaklaşımı içinde, adaletli olma anlayışından da uzaklaşmalarını bir sürpriz olarak görmüyoruz.

Değerli arkadaşlar, yine, tasarıda yer alan bir husus “çalışmalarda etkinliği artırmak” şeklinde dile getiriliyor; çok yuvarlak ve her niyete açık bir ifade... Çalışmada etkinliği artırmak amacıyla, nelere dikkat edilebilir, ne gibi konular göz önüne alınabilir, böyle bir tasarı yasalaştığında; yani, böyle bir yetki Hükümete verildiğinde, kadro düzenlemesi yapılabilir mi, bize göre yapılabilir; iptal ve ihdas yapılabilir mi, elbette bize göre yapılabilir; terfi, tenzil işlemlerinde bir düzenleme yapılabilir mi, yine yapılabilir; disipline yönelik, verimliliği artıyorum anlayışı içinde yeni düzenlemeler yapılabilir mi, elbette yapılabilir; görev tanımlarında, kariyer ve liyakat değerlendirmelerinde yeni yaklaşımlar getirilebilir mi, elbette getirilebilir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; mevcut personel yasasındaki düzenlemelerimize göre, kamuda belirli görevlerde bulunmuş, liyakatını kanıtlamış ve kariyerden gelen kişiler, belirli görevlere getirilebilmektedir. Örneğin, genel müdür ve müsteşar olmak için kariyer ve liyakat, kamu görev tanımının temelini oluşturmaktadır.

Şimdi, görev tanımını değiştirerek, bu görevlere, o görev için gerekli olan liyakatla hiç ilgisi olmayan kişiler atanırsa ne olacaktır? İşte, bu genel hükümlerin böyle tehlikeli atamalara fırsat vereceğinden dolayı, Demokratik Sol Parti olarak, bu tasarıya karşı çıkıyoruz.

Sayın milletvekilleri, İktidarın, kamu hizmetlerinde verimliliği, sürekliliği sağlama uğruna ne gibi ayrıcalıkları ve de haksızlıkları beraberinde getireceğini önceden bilmek mümkün değildir. Bu nedenle, personel rejimi gibi çok geniş bir tartışma ve katılımı gerektiren bir reform anlayışı ihtiyacını, tek başına bu İktidara düzenleme yetkisi şeklinde verebilmek, kabul edilebilir değildir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biz, Demokratik Sol Parti olarak, çalışanların, memurların, böyle bir düzenlemeyle, ekonomik ve sosyal haklarındaki iyileştirmeye -Hükümetin dile getirmeye çalıştığı gibi, belki, gerçek niyetini gizleyerek- sadece maaş artırımı şeklinde olarak bakmıyoruz. Biz, çalışanların maaş artırımı gibi bir ihtiyaçlarını elbette haklı karşılıyoruz; artan hayat pahalılığı karşısında, ortaya çıkan yoksulluğu giderebilmek için maaş düzenlemeleri elbette yapılacaktır, yapılmalıdır. Bu konuya her zaman olumlu bakıyoruz; ancak, bunu yeterli görmüyoruz. Kamu çalışanları, grevli, toplusözleşmeli örgütlenme hakkını istiyorlar. Ayrıca, öğretmenler, teknik elemanlar, özetle tüm memurlar, siyasî anlayışla işlerinden, görevlerinden olmak istemiyorlar, sürgün yemek istemiyorlar. Bu anlamda yapılacak yeni düzenlemelerde, kendileri için güvence getirecek düzenlemeleri de beraberinde arıyorlar. Hele, ülkemizde yaşanan son olaylar karşısında, mafya-bürokratlar- siyasîler çıkar işbirliğinde görev alan yeni kahramanlarımızı da bilmek istiyorlar. Bazı siyasîlerimizin, haklarındaki soruşturmalardan kendilerini aklamalarını bekliyorlar. Ekmeğin 15 bin lira olacağı şeklindeki değerlendirmeleri bir kenara bırakarak, sürekli gelen zamlardan kurtulmak istiyorlar. Düşüncenin suç olmasından çıkmasını istiyorlar. Kitapların toplatılmasının, yazarlara yapılan baskıların sona ermesini istiyorlar.

Özetle, temiz toplum beklerken, basına getirilmek istenen son yasalar karşısında, geçmişte “konuşan Türkiye” diyenlerin elinde, şimdi, bir karanlığa düşmek istemiyorlar.

Sayın milletvekilleri, Demokratik Sol Parti olarak, biz, sonu nereye gideceği belli olmayan bu yetki kanunu tasarısına destek olmayacağız. Hele, hukuka saygının gereği, Anayasa Mahkemesince benzerleri geçmişte iptal edilen ya da yürürlüğü durdurulan, özde aynı, bu tasarıya, ret oyu vereceğiz.

Bilgilerinize arz eder, saygılarımı sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin.

Maddeyle ilgili gruplar adına konuşmalar bitmiştir.

Şahısları adına, Sayın Ömer Özyılmaz?.. Yok.

Sayın Mehmet Aykaç?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

144 sıra sayılı Yetki Kanunu Tasarısının 1 inci maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Oya Araslı Ali Rıza Bodur O. Veli Yıldırım

İçel İzmir Tunceli

Yahya Şimşek İsmet Atalay Ayhan Fırat

Bursa Ardahan Malatya

Altan Öymen

İstanbul

BAŞKAN - Tek önerge olduğu için, tekrar okutmuyorum.

Komisyon bu önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAİT AÇBA (Afyon) - Çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon önergeye katılmıyor.

Sayın Araslı, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okuyalım?

OYA ARASLI (İçel) - Söz almak istiyorum.

BAŞKAN - Söz almak istiyorsunuz; buyurun.

Sayın Araslı, süreniz 5 dakika efendim.

OYA ARASLI (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsüden yetki kanunları münasebetiyle sayısız kere yinelediğimiz gibi, Anayasamız ve Anayasa Mahkememiz, verilecek yetkinin açık seçik, belirli bir biçimde ortaya konulmasını amirdir; bu yetki kanununa dayalı olarak çıkarılacak kanun hükmündeki kararnamelerin amaçlarının, çok açık, tereddüte mahal bırakmayacak, esnek nitelik taşımayan birtakım ifadelerle ortaya konulması gereği bildirilmiştir.

Yine, Anayasa Mahkememizin kararlarına göre, iptal edilen kanunların yerine yasama organı bir kanun yaparken, Anayasa Mahkemesinin karar gerekçelerine de dikkat etmek, onlara da uymak durumundadır.

Şimdi, önümüze konulan bu metne baktığımız zaman, amacın, fevkalade esnek, kapsamının bu amacın nerelere ulaşabileceğini fark etmemize, teşhis etmemize imkân vermeyecek kadar uzatılabilecek bir nitelikte olduğunu göstermektedir. Bu kadar esnek bir amaç hükmü, hem Anayasamıza hem de Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı bir nitelik taşımaktadır. Bu konudaki görüşlerimizi, muhalefet partilerinden biri olarak, bundan önce Yetki Kanunu Tasarısı görüşülürken, ağustos ayındaki olağanüstü toplantıda yine dile getirmiştik; ama, üzülerek burada tekrarlayayım ki, bu görüşler, özellikle iktidar partileri üyeleri tarafından pek fazla benimsenmedi. Bu görüşler dikkate alınmaksızın aynı konuda bir Yetki Kanunu Tasarısı hazırlandı ve sonucun ne olduğunu hepimiz biliyoruz; bu Yetki Kanununun yürürlüğünün durdurulmasına Anayasa Mahkememiz karar verdi.

Şimdi, biz, önerge sahipleri olarak diyoruz ki, yol yakınken hatadan dönelim; tekrar Anayasa Mahkemesinin yürürlüğü durdurma kararıyla karşı karşıya gelme tehlikesini göze almayalım; gerekli değişiklikleri bu Yetki Kanunu Tasarısı metninde yapalım; çünkü, neleri yapmamız, neleri yapmamamız gerektiği çok açık, tartışmaya mahal bırakmayacak bir biçimde ortaya konulmuştur. Eğer, bizim burada söylediklerimiz dikkate alınırsa, muhalefet engelleme yapmak istiyor, zaten ayak bağıdır gibi, bizleri rencide eden ve aslı olmayan birtakım sözlerle bize hücum edileceğine, ne söylediğimiz dikkate alınırsa, sizleri ikaz etme konusunda içtenliğimize inanılırsa, öyle zannediyorum ki, aziz milletimiz için çok değerli olan zamanlar da burada harcanmayacaktır. Ben, zamana çok önem veriyorum; milletimizin de çok önem verdiğini görüyorum; bütün milletvekillerimiz için de bu değerli zamanların boşa harcanmamasına özen gösterilmesini, bütün milletvekillerimizin görev bilmesi gerektiğine inanıyorum.

Bütün milletimiz gözünü dikmiş, bizlerin burada ne yapacağını beklemektedir ve biz de, ağustos ayından beri, memurun, emeklinin malî imkânlarını genişleteceğiz adı altında, burada, boşuna bir şeyler yapıyoruz, zaman harcamış durumdayız. Eğer, ağustosta dile getirdiğimiz sözlere kulak asılsaydı, dikkat edilseydi, bugün bu durumda bulunmayacaktık ve belki de, bu geçen süre içerisinde bu konuları yasayla çözebilmek imkânını bulacaktık. Onun için, bir kere daha bu kürsüden değerli milletvekillerinin dikkatini, bizim tespit ettiğimiz Anayasaya aykırı hususlar üzerine çekiyorum ve bu yanlışları yapmaktan kendimizi alıkoymanın milletvekilliğimizin gereği olduğuna inandığımı dile getirmek istiyorum.

Saygılarımı sunarım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Araslı.

MAHMUT IŞIK (Sıvas) - Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Peki efendim.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) -Önergemiz var; müsaade ederseniz, ondan önce önerge üzerinde konuşmak istiyorum.

BAŞKAN - Nasıl olur, sizin önergeniz daha işleme konulmadı ki.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - Hayır efendim, o önerge üzerinde değil, bu önerge üzerinde konuşmak istiyorum.

BAŞKAN - Nasıl konuşacaksınız!.. İçtüzüğe göre, önerge sahibi konuşur, başka kimse konuşamaz ki. Zaten, önerge sahibi de... (CHP sıralarından “imza atarsa” sesleri) Neyse arkadaşlar... Bir dakika... Olabilir, arkadaşımız yanılabilir.

NİHAT MATKAP (Hatay) - Sayın Başkan, belki önergeye katılıyor.

BAŞKAN - Efendim, tamam. Yanlış anlaşıldı... Olabilir, gayet tabiî...

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) - Niye bağırıyorsunuz?

BAŞKAN - Bağırırım tabiî, ne olacak!..

Sayın milletvekilleri, önergeye, Hükümet ve Komisyon katılmadı. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı bulunamamıştır.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum; çünkü, karar yetersayısına ulaşmaya çok az bir sayı var.

Kapanma Saati: 17.08

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.20

BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER: Ünal YAŞAR(Gaziantep), Mustafa BAŞ(İstanbul)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VIII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. - Memurlar, Diğer Kamu Görevlileri ile Bunların Emeklilerinin Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/539) (S. Sayısı : 144) (Devam)

BAŞKAN - Görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 1 inci maddesiyle ilgili olarak verilen bir önergenin oylanması sırasında karar yetersayısı istenmişti; yapılan oylamada karar yetersayısı bulunamadığı için, birleşime 5 dakika ara vermiştik.

Önergeye Hükümet ve Komisyon katılmamıştı. Önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım: Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

Bu önergeyi işleme koyarken, ikinci bir önerge geldi; bu, muhalefetin de tereddütünü giderecek bir önergedir, o önergeyi de okutup işleme koyuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yetki kanunu tasarısının 1 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Gözlükaya İsmet Attila Mehmet Gölhan

DYP Grup Başkanvekili Afyon Ankara

Cafer Güneş Temel Karamollaoğlu

Kırşehir Sıvas

Madde 1.- Bu kanunun amacı; kamu kurum ve kuruluşlarında görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri ile, bunların emeklilerinin, malî imkânlar ölçüsünde geçmiş yıl kayıplarını giderebilmek, malî ve sosyal haklarında iyileştirmeler yapmak üzere aşağıdaki kapsam maddesinde belirtilen çerçeve dahilinde Bakanlar Kuruluna, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir.

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAİT AÇBA (Afyon) - Yetersayımız olmadığı için katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yani, aslında benimsiyorsunuz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAİT AÇBA (Afyon) - Benimsiyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLî SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon, çoğunluğu olmadığı için önergeye katılamıyor. Hükümet, önergeye katılıyor.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi, kabul edilen bu önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1 inci madde, kabul edilen bu önerge doğrultusunda kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

Kapsam

MADDE 2. -Bu Kanuna göre çıkarılacak Kanun Hükmünde Kararnameler;

1. 14.7.1965 tarih ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu,

2. 27.6.1989 tarih ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname,

3. 27.7.1967 tarih ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu,

4. 28.2.1982 tarih ve 2629 sayılı Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Tazminat Kanunu ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun,

5. 28.2.1985 tarih ve 3160 sayılı Emniyet Teşkilatı Uçuş Hizmetleri Tazminat Kanunu,

6. 24.2.1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu,

7. 23.1.1987 tarihli ve 270 sayılı Kanun Hükmünde Kararname,

8. 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu,

9. 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname,

10. Diğer Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerin

Memur ve diğer kamu görevlileri ile bunların emeklilerinin malî ve sosyal haklarını düzenleyen maddelerinde ve sözkonusu Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere ekli cetvellerde yapılacak ek ve değişiklikler ile yeni düzenlemeleri kapsar.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddenin yazılışında sizin de dikkatinizi çektiği üzere 7 nci sıraya kadar “tarih” ve “sayılı” denilmiş, 8 ve 9 uncu sıradaki 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu ile 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede de tarih yazılmamış. Madde içinde birilerinde tarih var, birilerinde yok. Komisyon ve Hükümetin bunu düzeltmesi lazım; bir.

İkincisi; 6 ncı ve 7 nci sıradakilere “tarihli” denilmiş, yukarıdakilere “tarih” denilmiş; yani, maddenin biraz düzgün olması bakımından, bunun ya hepsine “tarih” diyelim ya da “tarihli” diyelim veyahut da tarihi çıkaralım. Komisyon bu konuda...

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Başkanlığa bu konuda redaksiyon yetkisi verelim.

BAŞKAN - O zaman, hepsi “tarih” olacak. Bu 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin çıkış tarihlerini de önüne yazıyoruz.

Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Oya Araslı; buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Araslı, süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA OYA ARASLI (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Önümüzdeki konu, hepinizin bildiği gibi, bir yetki kanunu tasarısı. Yetki kanununun nasıl çıkarılacağı, bir yetki kanununda hangi hususların belirlenmesi gerektiği, Anayasamızın 91 inci maddesinde açıkça gösterilmiş durumda. Anayasamız, çıkarılacak yetki kanununda, bu yetki kanununa dayalı olarak yürürlüğe konulacak olan kanun hükmündeki kararnamelerin amacının, kapsamının ve ilkelerinin açıkça gösterilmesinin gerektiğini bildiriyor.

Anayasa Mahkememizin kararlarına baktığımız zaman ise, amacın, kapsamın ve ilkelerin esnek nitelik taşımayan, belirli, açık ve seçik ifadelerle ortaya konulmasının gerekli olduğunun bildirildiğini görüyoruz.

Eski yetki kanunları da bu gerekçelere dayalı olarak yeterli belirlilikten yoksun oldukları için iptal edilmiş durumdalar ve bir tanesinin de yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmiş bulunuluyor.

Şimdi, yeni bir yetki kanunu çıkarılırken hem Anayasanın 91 inci maddesinde ortaya konulmuş olan gereklere hem de Anayasa Mahkemesi kararlarında ortaya konulmuş olan gereklere dikkat edilmesi ve bunların gereğinin yerine getirilmesi gerekiyor.

Önünüze konulan metne baktığımızda, bunun, yeteri kadar belirlilik taşımadığı sonucuna varıyoruz. Belirsizlik nerede; kapsam 10 bent halinde ortaya konulmuş. Tabiî, burada belirsizliğin ne olduğunu ifade etmeden önce, hemen bir özensizliğe dikkatinizi çekmek istiyorum: Burada, 7 nci bent dahil, bütün bentlerde kapsam içerisine giren düzenlemelerin -kanun veya kanun hükmünde kararname- hem sayısı hem tarihi belirtilmiş durumda; ama, 8 ve 9 uncu bentlerde bu gerek yerine getirilmemiş. Bu, özensizlik olarak mütalaa edilmesi gereken bir husus; ama, buna benzer bir özensizliğin, çok da vahim boyutlarda, 10 uncu bentte ifade edilmiş olduğunu, ortaya konulmuş olduğunu görüyoruz. Söz konusu Yetki Kanunu Tasarısının 2 nci maddesinin 10 uncu bendinde bir ibare var “yeni düzenlemeleri kapsar” diyor. Yeni düzenleme ne demektir, sayın arkadaşlar; düzenleme, hukuk teorisinde kullandığımız bir tanım, kural koyan işlemlere, biz, düzenleyici işlemler diyoruz; ama, elinizde bir yasa tasarısı var ise, bir yasa yapıyorsanız, bu düzenleyici işlemin ne olduğunu, adını belirleyerek ortaya koymanız gerekir. Bu düzenleyici işlem, bir kanun mudur, bir kanun hükmünde kararname midir, bir yönetmelik midir, bir genelge midir; bütün bunlar hukuk düzeninde kural koyan işlemler, adları değişik; ama, hepsi düzenleyici işlem. Yeni düzenlemeler derken, biz, bunlardan hangilerini ifade ediyoruz; bunlar kanun mu, bunlar kanun hükmünde kararname mi, tüzük mü, yönetmelik mi; yeteri ölçüde belirliliğe hukuk terimleriyle kavuşmak istiyorsak, yeteri ölçüde belirliliği ortaya koymak istiyorsak, bunun adının belirlenmesi gerekir.

Tabiî, olayda aksayan yan, yalnız bununla da bitmiyor. Yeni düzenlemeler; yani, şu anda hukuk düzeninde mevcut olmayan; ama, daha sonra, birtakım kanunlarla, kanun hükmünde kararnamelerle ortaya konulacak kurallarla ilgili değişiklik yapma yetkisini de, biz, bu Yetki Kanunu Tasarısına göre Bakanlar Kuruluna devredeceğiz bu yetki kanununu kullanırsak

Arkadaşlar, bunun adı yetki devrinden başka bir şey değil. Anayasa, kapsamı açıkça ortaya koymamız gerektiğinden söz ediyor; ama, ileriki günlerde yapacağımız düzenlemeleri de, adını koymadan bu yetkinin kapsamı içerisine alırsak biz, korkarım ki, Anayasamıza aykırı bir vaziyette yasama yetkisini Bakanlar Kuruluna devretmiş oluruz.

Değerli arkadaşlarım, bu hataları yaparken acaba amacımız ne?.. Yani, deselerdi ki, böyle bir düzenleme yapmak için bir örnek ortaya koy, bundan daha uygun, hukukta hilkat garibesi nazarıyla bakabileceğimiz bir başka örnek daha ortaya koyamazdık.

Bunları yaparken amacımız ne; Niçin yeteri kadar özeni göstermiyoruz; nedeni şu: Bu hatalar bu kürsülerde defaatle dile getirilirken lütfedip dinlemiyoruz da onun için.

Şu anda sayın üyelere bakıyorum; bu küçümsenmeyecek kadar önemli bir konu; bunun arkasında emeklilerimizin, memurlarımızın malî haklarına kavuşması olayı yatıyor; ama, birkısım arkadaşlarımız birbirleriyle konuşuyorlar, başka konularla meşguller ve sonuçta ne oluyor biliyor musunuz; çıkarttığımız yasalar, Anayasa Mahkemesinin kapısından Anayasa Mahkemesi kararlarıyla geri dönüyor. Bunu yapmaya hakkımız yok veya ne yaptığımızın adını koyalım; eğer, milletvekilliği yapmak amacıyla şu sıraları işgal ediyorsak, insanlarımızın, milletimizin hayrına, yararına birtakım yasalar çıkartmak çabası içerisindeysek, gerekli özeni gösterelim. Hataları ifade ettikleri zaman, onlara kulaklarımızı açalım; dinleyelim, ne olduğunu bilelim, öğrenelim ve bir daha bu hataları yapmayalım. Yoksa, bize sorarlar; amacınız ne, bu Hükümetin amacı ne, sadece göz boyamak mı istiyor.. Yasa çıkaracağım, zam yapacağım diyor; ama, bize bunları vaat ederken, bunları yapamayacağını biliyor; onun için mi, Anayasa Mahkemesinin iptal edeceğini bile bile, birtakım yasalar çıkarmak suretiyle, hem göz boyamak hem de vaatlerini yerine getirmemek mi istiyor; bu soruyu sorarlar.

Hatta, ağustos ayında, burada, olağanüstü toplantı diye toplanıp da, bütün ikazlarımıza rağmen, bir yasa çıkarılmışsa ve o, Anayasa Mahkemesi kapısından dönmüşse, çok rahatlıkla bunu bize sorarlar ve soruyorlar da. Sokaklardaki insanlarımız soruyorlar: Bu Hükümet ve bu Hükümete destek olan milletvekilleri, gerçekten bizim sorunlarımıza çözüm aramak için mi Türkiye Büyük Millet Meclisindeler yoksa, göz boyamak için mi diye ve alınan sonucu gördükleri zaman da, çok üzülerek ifade edeyim; sizin dediğiniz tarzda değil; ama, birtakım milletvekillerimizin nelere olumlu oy verdiğini gördüklerinde, göz boyamak için oradalar kararını veriyorlar. Hele, bu hatalar tartışılırken, hiç ilgisi olmayan bir konuyu, Refah Partili Belediyelerin ne yaptığını tartışma arasına sokan, yanıt verirken, konuşmasını sadece ve sadece bu temel üzerine oturtan arkadaşlarımızı görünce, bunları daha rahat soruyorlar ve demek ki, birkısım milletvekilleri bizim yararımıza değil, sadece, elin günün gözünü boyamak için orada bir şeyler yapar gözüküyorlar teşhisini çok daha rahatlıkla ortaya koyuyorlar.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Siz kendinize bakın!..

OYA ARASLI (Devamla) - Değerli arkadaşlarımız, bunlardan kaçınmamız lazım; çünkü, bugün, Hükümete ve onu destekleyen milletvekillerine bu eleştiriler yöneltilir; ama, sonra, giderek, Hükümetten güven esirgenir, sonra, giderek, Türkiye Büyük Millet Meclisi töhmet altına girer ve anayasal kurumlarımız saygınlığını yitirmeye başlar.

Vatandaşlarımız bunu çok iyi değerlendiriyorlar ve bir şey daha soruyorlar: Bu, acaba, olma olasılığı olmayan şeyleri, çok değerli, çok geçerli, Anayasaya uygunmuş gibi takdim ederken, Erbakan'ın “çikolataya sarılı aspirin politikası” mı uygulanıyor diyorlar. Burada, 10 uncu bentte “yeni düzenlemeler” terimini gördüğüm zaman, aynı kuşkulara, aynı düşüncelere ben de saplandım. Yeni düzenlemeleri...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Araslı, süreniz bitti efendim. Ben, kanunların müzakeresinde ek süre vermiyorum; kusura bakmayın.

OYA ARASLI (Devamla) - Saygılarımı sunayım efendim.

BAŞKAN - Tamam, anlaşıldı efendim.

OYA ARASLI (Devamla) - Peki efendim.

Saygılarımı sunarım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim, sağ olun. (RP sıralarından alkışlar, CHP sıralarından alkışlar[!] )

RİFAT SERDAROĞLU (İzmir) - Çok kabalık yapıyorsunuz, bir hanımefendinin sözünü kesiyorsunuz.

BAŞKAN - Benim, aslında, başkasından incelik öğrenmeye ihtiyacım yok.

İkinci söz, DSP Grubu adına, Sayın Metin Şahin'e ait.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

DSP GRUBU ADINA METİN ŞAHİN (Antalya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri, bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, her maddede söylediğim bir sözü tekrar ederek sözlerime başlayacağım: Anayasaya aykırılığı daha önceki örnekleriyle kanıtlanmış ve yine, Anayasaya aykırı olan bir tasarıyı görüşüyoruz.

Değerli arkadaşlar, daha önceki; yani, yazın ağustos ayında iki kez görüştüğümüz tasarıda yer alan kapsam maddesiyle, şimdi, Hükümetin önümüze getirdiği tasarıdaki kapsam maddesi özü itibariyle aynı; belirli bir farklılık var, bu farklılık, dikkat edilirse, yazılış şeklinden ileri geliyor. Yeni tasarıda daha açık ifadeler şekline getirilmiş gibi görünmekle beraber, ilk, yazın iptal edilen, yürürlüğü durdurulan tasarıyla, şimdikinin arasında önemli bir fark yok.

Bu tasarıda, 9 sıra başlığı altında toplanan, kapsamı içine giren hususların hepsi belli ve açıkça görülüyor; ancak, dikkat çeken bir başka taraf 10 uncu sırada yer alan husus... 10 uncu sırada “ile diğer Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerin...” şeklinde başlıyor; yani, Anayasanın 91 inci maddesinde yer alan kapsamın açıkça belirtilmesi ilkesine son derece aykırı ve sonu ne olduğu belli olmayan bir düzenleme şeklinde ortaya çıkmış bir değişiklik olarak yeniden önümüze gelmiş bulunuyor.

Değerli arkadaşlar, bütünü üzerinde söylediğimiz gibi, daha önceleri, hükümetler göreve geldiği zaman, hep bu yollara başvurarak kamuda çalışanlara yönelik, sözde hep iyi duygularla yola çıkarlar ve birtakım kararnameler hazırlarlar. Bunların örnekleri görülmüş, 1982'den sonra, altı kez hükümetler bu yönde kararname çıkarmış. Hepiniz biliyorsunuz, başlangıçtaki ilk kararname üzerinde, o zamanın şartları içerisinde -aynen öyle ifade etmiştim, yine söylüyorum- bir itiraz hakkı kullanılmamış; ama, daha sonra, hükümetlerin çıkardığı bu altı kararnamenin dördü de, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş.

Tabiî, bu işin altında yatan, temel bir personel rejimi anlayışı içerisinde, yani, bu rejimde düzenlemeler yapma anlayışı içerisinde hükümetler yola çıktığına göre, Anayasa Mahkemesi, bunun, doğrudan kanun yoluyla çözümlenmesini öngörmüştür, o şekliyle istemiştir; yani, bunun, hükümetlerin, tek başına, kendilerinin oluşturucağı bir yetki kararnamesi şekliyle düzenlenmesini doğru ve yeterli bulmamıştır. İşte, böyle bir yaklaşım içerisinde -biz, her zaman söylüyoruz- hep kararnameler yoluyla yahut doğrudan birtakım düzenlemeler yoluyla personel rejimlerinin bir kaosa bir açmaza düştüğü görülüyor; ama, kanun hükmünde kararname yoluyla mevcut iktidarlara verilecek yetkiyle düzenlenmesi de doğru görülmüyor.

Bu aşamada ne yapılabilir? Bu aşamada, Hükümet, samimî ve iyi niyetliyse -daha önceki örneklerinde görüldüğü gibi, bir aylık çok kısa bir çalışmayla birçok önemli tasarıyı çıkardık. Personel rejimimizi düzeltmek hepimizin görevidir, hepimizin de isteğidir- buna içten yaklaşması lazımdır.

Öyleyse, ne yapabiliriz; bütün gruplar bir araya gelebiliriz; bunu, bir alt komisyonda tartışabiliriz; bence, bu da yetmez, kamudaki ilgili kuruluşların temsilcilerinin katılımını da sağlarız, görüşlerini alırız ve sonuçta bir düzenleme yapabiliriz. Elbette, bu düzenleme, bütünüyle, tam mutabakatlı gelmeyebilir; ama, hiç olmazsa, büyük bir mutabakatla gelir; katılımcılık anlayışı içinde çalışanların temsilcilerinin de kendi çalışma ortamındaki, yaşamlarında çektiği sıkıntıları, ihtiyaçları nedir, onları da dile getirirler ve onları da dikkate alabiliriz.

Bu bakımdan, Hükümetin bu şekliyle çaba göstermesi, Anayasaya aykırı bir konuma geliyor ve alınan sonuçlar ortada; her biri, Hükümetler tarafından yanlış uygulandığı için, haksız uygulandığı için, Anayasaya ve kurallara uygun olmayan bir biçimde uygulandığı için hep iptale uğramış; yani, bunu kabul etmemiz lazım.

Şimdi, bunu göz göre göre, geçmişte yaşananları bile bile -çok yenisini daha iki ay kadar önce yaşamamıza rağmen- İktidarın, Hükümetin bu konudaki ısrarını gerçekten anlamak mümkün değil, hukuka bağlılığını, hukuka yatkınlığını da ortaya koymayan gerçekten üzücü bir tablo.

Bu bakımdan, ben, Hükümetin iyi niyetli olduğunu, eğer, gerçekten, sadece ücretlere yönelik bir düzenlemeyse, zaten bunu çok kolayca yapabileceğimizi söylemek istiyorum.

Bakın, komisyonda bütçeyi görüyoruz; çok yakın bir zamanda, önümüzdeki cuma günü Maliye Bakanlığının bütçesini görüşeceğiz. Hükümet, çalışanlara yönelik ücret artırımı yönünden -bize söylediği gibi- bu yasayı getirişindeki amacının bu olduğunu söylüyorsa, böyle bir anlayışı varsa, bunun yolu çok kolay, hep beraber çalışırız, gece çalışırız, gündüz çalışırız, katkıda bulunuruz, destek oluruz, bunu sağlarız. Hem de önümüzde son derece açık bir fırsat var, iki gün gibi bir süre sonra Maliye Bakanlığı bütçesini görüşeceğiz.

Dolayısıyla, arkadaşlar, ben bu konuda Anayasanın 128 inci maddesini bir kez daha hatırlatmak istiyorum size. Anayasanın 128 inci maddesinde “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” deniliyor. Bunu, hep biliyoruz aslında; yani, bunu ben okumakla yeni bir şey söylemiyorum. Burada, çok tecrübeli siyasetçi arkadaşlarımız var, yıllardan beri kabinelerde görev almış, büyük sorumluluk taşımış arkadaşlarımız var. Bunun, aslında böyle olduğunu biliyorlar; ama, anlaşılmaz bir biçimde de el kaldırıyorlar; bunu anlamak da mümkün olmuyor.

O bakımdan, sağduyu egemen olsun. Biz, personel rejiminde ciddî düzenlemeler yapılmasını ve çalışanların haklarının iyileştirilmesini, geliştirilmesini ve belirli güvencelere kavuşturulmasını, elbette, hep beraber istiyoruz; hep de bunu savunduk; ama, bunun yolu, Anayasada gösterildiği gibi, doğrudan kanun yapma yoluyladır.

Bu bakımdan, Hükümetin bu ısrarından vazgeçmesini diliyoruz ve de bu konuda ısrar edilmesi halinde, Anayasaya da saygının gereği, hukuka saygının gereği, Demokratik Sol Parti olarak, bu maddenin de aleyhinde oy kullanacağımızı belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin.

ANAP Grubu adına, Sayın Recep Mızrak; buyurun efendim.

ANAP GRUBU ADINA RECEP MIZRAK (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Memurlar, Diğer Kamu Görevlileri İle Bunların Emeklilerinin Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının maddeleri üzerinde, Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Elbette, ülkemizde, devlet memurlarının ve emeklilerinin, gerek ücret durumları gerek diğer sosyal hakları, bunların iyi bir biçimde geçinmelerine, hayatiyetlerini devam ettirebilmelerine, sosyal statülerine uygun bir biçimde yaşantılarını devam ettirebilmelerine müsait değildir, yeterli değildir.

Bugün itibariyle 9 uncu derecenin 1 inci kademesinde olan evli ve 2 çocuklu bir devlet memurunun aldığı maaş, 26 milyon lira civarındadır. Bu memurun maaşı, 1992 yılında, yaklaşık olarak 2 milyon lira civarındayken ve o günün kurlarıyla 291 dolara tekabül ederken, bugün aldığı 26 milyon lira -bugünün kurlarıyla- yaklaşık olarak 262 dolara tekabül etmektedir. Bir taraftan ev kiralarını, mutfak masraflarını ve geçinebilmeleri için -bunların iaşeleri, çoluk çocuklarının masrafları için- gereken harcamalarını, diğer taraftan da enflasyon oranını dikkate almanız halinde, bu miktarın ne derece yetersiz olduğu ortadadır.

Bir diğer husus ise, özellikle son dört beş senedir, kamu kuruluşları arasında, hatta aynı kamu kuruluşunda çalışan farklı statüdeki personel arasında -olması icap edenden çok daha farklı- ücret farklılıklarının olduğu, bunun yaratıldığı da bir gerçektir.

Bu bakımdan, memurlarımızın gerek ücret gerekse diğer sosyal hakları konusunda birtakım düzenlemeler yapılmasına ihtiyaç olduğu ve bunun da yapılması gerektiği herkes tarafından kabul edilecektir.

Hükümetin, memurlar ve çalışanlar hakkında, bunların ücretlerini düzenleme konusundaki taleplerini, kendi içerisinde birazcık tutarsız görmekteyim. Bir kere, bugünün rakamlarıyla, devletin bir ay içerisinde, çalışanlarına, memurlarına ödemekte bulunduğu ücretler toplamı 91 trilyon lira civarındadır. Bugünkü haliyle, bugünkü rakamlarla devam edecek olursa, bir sene içerisinde memurlara ödenmesi gereken personel masraflarının tutarı yaklaşık olarak 1 katrilyon 92 trilyon lira civarında teşekkül edecektir.

Halbuki, 1997 yılı bütçe tasarısına baktığınız zaman, bütçe giderleri içerisinde personel giderlerinin 1 katrilyon 675 trilyon lira olduğu görülmektedir ki, bunun, bugünkü rakamlarla devam etmesi halinde, bir sene boyunca ödenecek olan 1 katrilyon 92 trilyon liranın yaklaşık yüzde 53 daha yukarısında tekabül edeceği görülmektedir. 1 Ocaktan itibaren yüzde 30 mertebesinde zam verileceği ilan edildiğine göre, ikinci altı ayda verilebilecek zam oranı, yaklaşık yüzde 17,69 ve bunun bileşik olarak toplamı ise, yüzde 53'e tekabül edecek demektir.

Yine, 1997 yılı deflatörünün yüzde 65 civarında olacağını düşünürsek, rakamlar, enflasyon oranının altında bir zam verileceğini ifade etmekte ve bundan dolayı da kendi içerisinde bir tutarsızlık var demektir.

Bir diğer husus, memurlarımızın, işçilerimizin düşünüldüğü söylenirken, bilindiği gibi, ağustos ayında Meclisimizin olağanüstü toplantıya çağırılması sırasında kabul edilen bir kanunla nemalar ortadan kaldırılmıştır. Personelin kendisinden, yani memur ve işçilerden yüzde 2, işverenden yüzde 3 kesilerek tasarrufu teşvik hesabında yüzde 5 olarak toplanan paranın değerlendirilmesi suretiyle, çalışanlara, memurlara ve işçilere hem her sene nemalarının muayyen bir kısmı ödenmek suretiyle ilave bir katkı hem de bunların emekliliklerinde emekli maaşlarının yaklaşık yüzde 40'ı civarında ilave bir para ödemek suretiyle yine bir katkı sağlanırken; bunların da ortadan kaldırılmış olması, memurlar, işçiler ve çalışanlar hakkındaki düşüncelerin ne derece tutarlı, ne derece samimî olduğunu ortaya koymaktadır.

Değerli arkadaşlar, bugünlerde sadece memurların değil, memurların dışındaki 65 milyon insanın geçimlerini, beslenmelerini onların ev geçindirmelerini çok yakından ilgilendiren başka bir mevzua bu vesileyle girmek istiyorum: Ekmek meselesi.

Bilindiği üzere, ekmek, piyasada yaklaşık olarak 18 bin lira civarında satılırken, Hükümetin aldığı bir kararla, fiyatın 15 bin liraya indirilmesi, 15 bin liradan satılması istenilmiş, buna bazı yerlerde uyulurken, bazı yerlerde maalesef, uyulmayarak, yine 18 bin liradan satılmasına devam edilmiştir.

Elbette, 18 bin lira civarında satılan ekmeğin, 15 bin liraya indirilmesi, hatta, daha aşağılara da indirilmesi mümkündür -ki, 15 bin liraya indirilmesi kararını takdirle anmak, takdirle karşılamak mümkündür- ancak, burada, esas üzücü olan, 18 bin liradan 15 bin liraya indirilirken, aradaki 3 bin liralık indirimin değirmenciden değil, fırıncıdan değil, bakkaldan, bayiden değil, köylüden, daha doğrusu ağustos-eylül ayından sonra buğdayın yüzde 60'lık, yüzde 70'lik kısmı elinde olduğundan stokçu olarak nitelendirilen köylünün kesesinden yapılmış olmasıdır .

Toprak Mahsulleri Ofisince, 27 bin, 27 500 lira civarında bir fiyatla satılan buğday konusunda -ki, piyasada fiyatı 21 bin lira, 22 bin lira şeklinde teşekkül edecektir- yüzde 15 gibi, daha önce alınan bir karar vardı, kaldırıldı serbest bırakıldı “alım fiyatının altında olmamak kaydıyla” diye böyle bir alt sınır çizildi. Bu şekilde Toprak Mahsulleri Ofisinin satış fiyatlarını aşağıya çekmek, diğer taraftan eylül ayı içerisinde getirilen yüzde 15'lik fonu da kaldırmak suretiyle, tüketiciye -başka tedbirler de almak suretiyle- daha ucuza ekmek yedirilebilecekken, bunu köylünün, çiftçinin buğdayından indirim yaptırılması suretiyle bu tedbiri almayı doğru bulmuyoruz.

Değerli arkadaşlarım, ekmekte klasik bir denge vardı; 1 kilogram ekmek eşittir 2 kilogram buğday esasına göre hareket ettiğiniz zaman, burada değirmenci de para kazanmakta, burada_

BAŞKAN - Sayın Mızrak, maddeye bağlı konuşur musunuz efendim; bunun ekmekle, ekmek fiyatlarıyla ilgisi yok. Rica ediyorum_ Maddedeki olay, ayrı bir olay.

RECEP MIZRAK (Devamla) - Sayın Başkan, evet, buradaki konu memurlarımızın gelir durumu. Geliri niye artırılmak isteniyor acaba; bunların daha rahat bir yaşama getirilmesi, yaşam düzeylerinin yükseltilmesi değil midir? Bir taraftan, gelirini artırmak suretiyle, reel anlamda geçimini yükseltirken, diğer taraftan, tüketimde kullandığı birtakım şeylerin fiyatını aşağıya çekmek suretiyle de, yine bunların geçimlerini, hayat şartlarını daha iyi düzeye yükseltme imkânına sahipsiniz -ki, bizim söylediğimiz de budur- o bakımdan, ben, bunu, bugünkü konudan farklı olarak görmemekteyim.

Bir diğer husus, memurların bugünkü hayat düzeylerini yükseltecek olan bu tedbirleri, bu kaynak arayışı tedbirlerini ve onların sonucu olarak da, yine çok ciddî görmüyorum, onların sonucu gibi tecelli edeceğini, teşekkül edeceğini zannediyorum.

İki gün önce, Sayın Başbakanımız, yanında koalisyon ortağı olan Sayın Başbakan Yardımcımızla birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Birinci paketteki 10 milyar dolarlık bir hedeften, 9,5 milyar dolarlık bir gerçekleşme sağladıklarını ifade ettiler. Yine, burada, bu gerçekleşmeden yaklaşık olarak 5,1 milyar dolarlık kısmının, kamu hesapları denilen havuzda biriken paralardan oluştuğunu ifade ettiler; halbuki, gerçek, 5,1 milyar dolar civarında değil, 19.11.1996 tarihi itibariyle havuz olarak nitelendirilen hesapta, fiilî olarak değil, kaydî olarak toplanan para 463 trilyon...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Mızrak.

RECEP MIZRAK (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Süre uzatmıyorum Sayın Mızrak.

RECEP MIZRAK (Devamla) - Peki Sayın Başkan.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Mızrak.

Gruplar adına yapılan konuşmalar bitmiştir.

Şahısları adına, Sayın Mehmet Aykaç; buyurun efendim.

Sayın Aykaç, süreniz 5 dakika efendim.

MEHMET AYKAÇ (Çorum) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan Memurlar Diğer Kamu Görevlileriyle Bunların Emeklilerinin Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının 2 nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum: Bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, bilindiği gibi kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bunların emeklilerinin malî ve sosyal hakları yeterli düzeyde bulunmamaktadır. Ayrıca, hizmeti özellik arz eden bazı kamu personeli ile üst düzey yöneticilerin maaşlarında son yıllarda önemli derecede reel azalma meydana gelmiştir. Kamu görevlileri ve bunların emeklilerinin statülerine uygun bir hayat sağlamak amacıyla mevcut kamu personel rejiminin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Hükümetimiz programında, kamu personel rejiminde bu yönde reform yapılması öngörülmektedir; reform çalışmalarına devam edilmektedir. Bununla birlikte, bu çalışmaların uzun zaman alacağı izahtan varestedir.

Kamu görevlilerinin ve bunların emeklilerinin malî ve sosyal haklarında iyileştirmeler yapmak için son derece kapsamlı ve birçok kanunî düzenlemeyi içeren reform çalışmalarının sonuçlandırılmasını beklememek gerekmektedir. Bu nedenle, devletimizin malî imkânları dikkate alınarak, bir an önce, memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bunların emeklilerinin malî ve sosyal haklarında iyileştirmeler yapmak amacıyla Hükümetimiz tarafından bu yetki kanunu tasarısı hazırlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasanının 91 inci maddesi uyarınca hazırlanan bu yetki kanun tasarısıyla, sadece sözkonusu personelin malî ve sosyal haklarını muhtevi kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin ilgili hükümlerinde yeni düzenlemeler ve değişiklik yapmak amaçlanmaktadır.

Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısının amacının oldukça açık olmasına rağmen, burada, söz alan diğer parti gruplarına mensup değerli sözcü arkadaşlarımızın, bu kanun tasarısının amacının ne olduğunu sormaları, bu kanun tasarısıyla neyin amaçlandığını ve vatandaşlarımızın bizi gayet iyi izlediğini dile getirmeleri, beni oldukça şaşırtmış ve düşündürmüştür.

Bu kanun tasarısının amacı gayet açıktır; kamu kurum ve kuruluşlarında görevli memurların ve diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli ve verimli bir şekilde yürütülmesi ve malî imkânlar ölçüsünde, geçmiş yıllardaki kayıplarını giderebilmek için, bunların ve emeklilerinin malî ve sosyal haklarında iyileştirmeler yapmak üzere, Bakanlar Kurulunun, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi olduğu belirtilmiştir; bu kanun tasarısının amacı budur.

Şimdi, değerli grup sözcülerimiz, özellikle, Anavatan Partisi Grup Sözcüsü Değerli Sayın Mızrak arkadaşımız çok önemli konulara temas ettiler ve şöyle dediler: “Memurlarımızın malî durumları oldukça düşüktür -tabiî ki, kendisini tebrik ediyoruz, isabetli bir tespit yapmıştır- memurlarımız arasında ücret dengesizliği vardır” Elhakk doğrudur. 1997 yılı bütçesinde, memurlarımıza öngörülen artışın tatmin edici olmadığına işaret ettiler; bütün bu tespitler doğrudur, kendisini tebrik ediyorum; ama, arkasından da, bu çıkarmakta olduğumuz yetki kanun tasarısıyla bunları düzelteceğimizi bilmesine rağmen, buna ret oyu vereceklerini söylemelerinin, tespitleriyle, sonunda söyledikleri arasında tutarlılık olmadığı kanaatini burada ifade etmek istiyorum; yani, hem deniliyor ki, memurlarımızın durumu iyi değildir; buna katılıyoruz, biz düzeltiyoruz, Hükümetimiz bunun için bir yetki istiyor “hayır, bu yetkiyi size vermeyiz, Mecliste yapalım”

AHMET ALKAN (Konya) - Burada düzeltilir!..

MEHMET AYKAÇ (Devamla) - İşte, Mecliste, hangi kanunu, kaç maddelik bir kanunu, kaç saatte çıkarabildiğimizi hepiniz biliyorsunuz; benden çok daha iyi biliyorsunuz.

AHMET ALKAN (Konya) - İstediğimiz gibi, üç dakikada çıkarıyoruz.

MEHMET AYKAÇ (Devamla) - Engelleme üzerine engelleme yapıldığını...

BAŞKAN - Sayın Aykaç, süreniz bitti efendim, teşekkür ederim.

Sayın Mahmut Işık, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Işık; süreyi uzatmadığımı da biliyorsunuz.

MAHMUT IŞIK (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Memurlar, Diğer Kamu Görevlileri ile Bunların Emeklilerinin Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı üzerinde kişisel görüşlerimi arz etmek için huzurlarınızdayım.

Ben, 2 nci madde üzerinde görüşlerimi arz edeceğim. Bu kanun tasarısı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununu, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyi, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununu, 2629 sayılı Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağaadam Hizmetleri Tazminat Kanununu ve buna benzer bir yığın kanunu yeni baştan değiştiriyor.

Bu kanunu, Yüce Parlamentodan geçtikten sonra Sayın Cumhurbaşkanı veto etmiş. Meclisimizin, bu Yasayı aynen kabul etmesi nedeniyle; Sayın Cumhurbaşkanı, tekrar, ikinci kez geri gönderme yetkisi olmadığı için, onaylamış. Daha sonra, Anayasa Mahkemesine gitmiş ve Anayasa Mahkemesi de yürürlüğün durdurulması kararı vermiş.

Biz, memurlarımızın ve onların emeklilerinin durumlarının düzeltilmesine karşı değiliz; ancak, Cumhurbaşkanı tarafından geri döndürülen, daha sonra da Anayasa Mahkemesince yürürlüğünün durdurulmasına konu olan kararda belirtilen usule uygun şekilde düzenlenmemesi nedeniyle bu tasarıya karşıyız.

Şimdi, biraz önce Sayın Metin Şahin söyledi; Anayasanın 128 inci maddesinde, memurlarla ilgili düzenlemelerin, 657 sayılı Yasayla verilen haklarla ilgili düzenlemelerin kanunla yapılacağını, Anayasa hükme bağlamış. Diğer taraftan, yine Anayasanın 153 üncü maddesi, Anayasa Mahkemesi kararlarına, yasama, yürütme ve diğer gerçek ve tüzelkişilerin uymasını da hükme bağlıyor; ama, Yüce Meclis, bu açık Anayasa hükmünü ihlal ediyor; bizim karşı olduğumuz bu.

Dün, Refah Partili bir arkadaşımız, konuşmasında “faşizan baskı uyguluyorsunuz” dedi, çok sinirlendiler. Ee, şimdi, ben soruyorum, bu bir baskı değil mi, bu bir dayatma değil mi?

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - Hayır, değil.

MAHMUT IŞIK (Devamla) - Elbette dayatma. Yani, bir yasanın hazırlanması için, hükümet, bununla ilgili sivil toplum örgütlerini çağırır, ilgili bakanlıkların, bu işte görüş bildirecek bakanlıkların görüşlerini alır. Burada, 8 -10 kanunu değiştiriyoruz; onları, komisyonlarda daha ciddî tartışalım, onların görüşlerini de alalım. O zaman, bu yasa, Anayasa Mahkemesinin gerekçelerine aykırı olarak düzenlenmez, daha iyi incelenerek, daha ciddî incelenerek hem ilgililerin önüne böyle bir yasa sunulmuş olur. Böylece, hem Yüce Meclis saygınlığından bir şey kaybetmez ve hem de bu yasadan istifade edecek birimler, kuruluşlar ve kişiler de, o yasanın faydasını sonuna kadar kullanmış olurlar. Bizim söylemek istediğimiz bu.

Arkadaşlarımızın olayı enteresan bir şekilde çarpıtarak söyledikleri gibi, biz, yasanın çıkmasına karşı değiliz; biz, yasanın çıkmasını istiyoruz ve bilakis, yasada eksiklikler meydana gelmesin diye uğraş veriyoruz. Bunu da arkadaşlarımızın bilmelerini istiyorum.

İnanıyorum ki, gerek 657 sayılı Yasada gerekse 926 sayılı Yasa ve 2 nci maddede sayılan diğer tüm yasalardaki yenilikleri teker teker getirmiş olsanız, bu Meclis, buna, son derece duyarlı davranacaktır. Kaldı ki, bu Meclis, bunun örneklerini de vermiştir. İşte Trafik Yasası, kaç maddeydi, ne oldu?.. Daha önce, Sayın Meclis Başkanı, bununla ilgili sivil toplum örgütlerinin ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerini Türkiye Büyük Millet Meclisinde topladı, bu salonda oturduk, bunu, bir gün, sabahtan akşama kadar tartıştık. Daha sonra da, yaptığımız tartışmalar ışığında hazırlanan o tasarı, yeni baştan Türkiye Büyük Millet Meclisine getirildi ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde sağlanan bir konsensüsle de, Trafik Yasası -işte, birinci aydan itibaren yürürlüğe girecek; onunla ilgili altyapılar hazırlanıyor- ilgililerin hizmetine sunuldu; Türkiye'de kangren olan bir konu, çok ciddî bir şekilde incelenmiş oldu. Eksiklerimiz olursa, onları da ileride getirin, onlara de “evet” diyeceğiz.

Şimdi, 657 sayılı Kanun 926 sayılı Kanun ve burada saydığınız kanun hükmünde kararnameleri düzelten hususlar, aynı şekilde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Işık, uzatmıyoruz süreyi.

Teşekkür ederiz.

MAHMUT IŞIK (Devamla) - Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 10 dakika efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Memurlar, Diğer Kamu Görevlileri ile Bunların Emeklilerinin Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının 2 nci maddesi üzerinde, Hükümet adına söz almış bulunuyorum.

Öncelikle, bir konunun sarahaten bilinmesinde yarar var: Anayasamızın 128 inci maddesinin ikinci fıkrası “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” der. Anayasamız, bu hükmüyle bir ilke ortaya koymuştur.

Ağustos ayının 12'sinde, Hükümetimiz bir yetki kanunu tasarısı getirmiş ve bu tasarı Meclisten geçtikten sonra, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından, bir defa daha görüşülmek üzere Meclise iade edilmiştir. Daha sonra, aynı yetki kanunu Mecliste tekrar görüşülmüş, kabul edilmiş ve Anayasa Mahkemesinden dönmüştür.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye, hukuk devletidir; yasalarımız, Anayasa Mahkemesinin denetimine tabidir. Bu ilk defa olmuyor, ilk defa olan bir olay değil. Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği yetki kanunu ile bugün görüşmekte olduğumuz yetki kanunu tasarısı çok farklı şeylerdir. Hükümetimiz, bu konuda, ücretlere yönelik, iyileştirmeden başka bir şey düşünmemektedir, Bunu tekraren söylüyorum: Hükümetimiz, memurların ücretlerinde iyileştirme yapmaktan başka hiçbir şey düşünmemektedir. Şayet, ağustos ayından bu yana geçen süre zarfında, bu konu çözülebilmiş olsaydı, memurlarımız, güvenlik güçlerimiz, doktorlarımız, idarecilerimiz tümüyle, bugün, ağustos ayında Hükümetimizin memura verdiği yüzde 50'lik zamdan ayrı bir zam almış olacaktı. Muhalefet, bir yandan hayat pahalılığından, memurun geçim sıkıntısından bahsedecek, öte yandan, bu konuda getirilen -tüm ekonomik zorluklara rağmen getirilen- iyileştirme önemlerine karşı çıkacak... Bunu anlamakta zorluk çekmekteyiz.

AHMET ALKAN (Konya) - Kim karşı çıkıyor Sayın Bakan?!.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, kanun tasarısının 1 inci maddesinde, İktidar Partileri olarak, bir öneri getirdik ve Hükümet olarak buna katıldık; Komisyon katıldı. Ne diyordu tasarının 1 inci maddesi: “Bu Kanunun amacı; kamu kurum ve kuruluşlarında görevli memurların ve diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak...” Bu konuda, iyileştirmenin ötesinde bazı maksat taşıyorsunuz, amaç taşıyorsunuz noktasından hareketle, itiraz edildi. Biz, bu itiraz karşısında, iyi niyetimizin bir işareti olarak, o 1 inci maddedeki, kendi tasarımızdaki bir ifadeyi, bir ibareyi çıkardık ve “Bu Kanunun amacı; kamu kurum ve kuruluşlarında görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bunların emeklilerinin, malî imkânlar ölçüsünde geçmiş yıl kayıplarını giderebilmek, malî ve sosyal haklarında iyileştirmeler yapmak üzere...”dedik. Biz, Hükümet olarak, kendimizi bağlamış durumdayız; bizim, bunun dışında bir tasarruf yapmamız mümkün değildir; çünkü, getirdiğimiz tasarıda bu mündemiçtir.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, 1986 yılında, aynı şekilde, bir yetki yasası çıkarılmıştır; zamanın Sosyaldemokrat Halkçı Parti Grubu, Anayasa Mahkemesine gitmiştir. Anayasa Mahkemesi, bu yetki yasası hakkında bir karar vermiştir; verdiği karar, tamamen, bugün, bizim yapmakta olduğumuz, önerdiğimiz istikamettedir. Bugünkü tasarının 2 nci maddesinin 10 uncu bendi, 1986 yılında çıkarılan Yetki Kanununda (m) fıkrası olarak geçmektedir. Bakınız, ne diyor: “Bu maddenin (m) bendinde, diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin, devlet memurlarıyla diğer kamu görevlilerinin idarî, malî ve sosyal haklarıyla ilgili hükümlerinde” ibaresine yer verilmişken; bu düzenlemenin Anayasanın 91 inci maddesine aykırı olduğu iddiasına karşılık -cevap- mevzuatımızda, devlet memurlarıyla diğer kamu görevlilerinin idarî, malî ve sosyal haklarıyla ilgili hükümler içeren yasalar bellidir; ancak, bir bir saptanması, hangi yasada bu konuda ne gibi bir hükmün bulunduğu oldukça dikkatli bir inceleme ve araştırmayı gerektirir. Burada, yasa koyucu, bizzat yapacağı araştırmada, devlet memurları ve diğer kamu görevlileriyle ilgili kimi yasaların gözden kaçmış olabilmesi ihtimalinin yaratabileceği sakıncaları önlemek gibi bir amaçla, iptali istenilen (m) bendinde olduğu şekilde bir belirlemeyi tercih etmiş bulunmaktadır. Bu tür bir tespitin, kapsam belirleme işinin ötesinde, topyekûn bir yetki devri olarak yorumlanması isabetli sayılmaz. Bu noktadan hareketle, iptal talebi reddedilmiştir.”

Bakınız, Anayasa Mahkemesinin 1986/15 esas sayılı ve 6 Ocak 1987 tarihli verdiği kararın fotokopisini, bu konuya itiraz eden, bu konuda itirazda bulunan arkadaşlarıma takdim edeceğim, sunacağım. Gerek Yetki Yasası gerekse bugün bizim getirdiğimiz yetki tasarısı, içerik itibariyle, ifade itibariyle tamamen tıpatıp aynıdır; en ufak bir değişiklik söz konusu değildir. Biz, Anayasa Mahkemesi kararlarına saygılıyız. Lütfen, değerli muhalefet partisi sözcüleri bu konuda anlayış göstersinler ve memurlarımızın beklediği bu iyileştirmenin bir an evvel yapılması konusunda bize yardımcı olsunlar.

Değerli arkadaşlarım, biz, bir idarî yapılanma peşinde değiliz; istediğimiz kararları, istediğimiz yasaları bu Meclisten çıkarabiliyoruz. Eğer biz, bu yetki tasarısının gölgesine sığınarak başka türlü birtakım idarî tasarruflar, idarî yapılanmalar peşinde olsaydık, onu, açıkça buraya getirirdik. Daha önce getirilmiş olanlardan bazılarının çıkarılmış olması, bu yetki tasarısına konulmamış olması, Hükümet ve İktidar grupları olarak iyi niyetimizin ifadesidir.

Saygılar sunuyorum. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Öymen, konuşacak mısınız efendim?

OYA ARASLI (İçel) - Sayın Başkan, muhalefet sözcülerine atıfta bulundular ve muhalefete...

BAŞKAN - Efendim, muhalefet sözcüsü, yalnız zatı âliniz değil ki, üç tane muhalefet partisi var.

OYA ARASLI (İçel) - Hepimizin üzerinde durduğu bir husus, burada yanlış yansıtılmıştır, onun için açıklama yapmak istiyorum...

BAŞKAN - Düzeltildi efendim...

OYA ARASLI (İçel) - Müsaade ederseniz düzeltelim...

BAŞKAN - Hayır efendim... Sayın Bakanın bahsettiği, muhalefetin üzerinde durduğu, biz, sanki ücretlerin iyileştirilmesi dışında teşkilata da iyileştirme getiriyoruz...

OYA ARASLI (İçel) - Hayır efendim, doğru değil, Anayasa Mahkemesi kararıyla ilgili...

BAŞKAN - Ben dinliyorum da, onun için... “Onu çıkardık” dedi.

OYA ARASLI (İçel) - Müsaade ederseniz, itirazımız zapta geçsin...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Öymen.

Süreniz 5 dakika.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın arkadaşlarım; benden önce konuşan Sayın Bakan, bu tasarıyla memurların durumlarının iyileştirilmesinin hedeflenildiğini belirtti. Şimdi, yalnız, bu hedefe doğru giderken, bunu, usulüne uygun yapma imkânı yok mudur?

Arkadaşlarım, bu tasarının Anayasaya aykırı olduğunu defalarca belirttiler. Tasarının Anayasaya aykırı olduğu bir yana, şu tasarının yazılış şekline bakın -Sayın Başkan farketti, yerinden işaret etti- madde şöyle başlıyor:”MADDE 2.- 14.7.1965 tarih ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu.”... Ne demek “tarih ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu?.. Yani, tarih mi söz konusu?.. “Tarihli” demesi lazım. Aşağıya kadar getirmiş getirmiş ve hep “tarih” demiş -yani, bu bir Türkçe meselesi- 5 inci fıkraya kadar “tarih” diye gelmiş, 6 ncı fıkrada aklı başına gelmiş, yazan kimse düzeltmiş ve “24.2.1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu” demiş; yani, orada düzeltmiş. “Yazan kimse” diyorum ama, bunu yazan Hükümet, bunu Hükümet yapıyor, Hükümetin tasarısı. Ondan sonra, geliyor 7 nci fıkraya ve Türkçe açısından iki tanesini düzgün olarak yazmış; 8 inci fıkraya gelmiş ve burada tarih falan yok, tarihi tamamen unutmuş ve sadece “2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu” demiş, sadece sayı vermiş; 9 uncu fıkrada yine sayı vermiş.

Burada Türkçe açısından, virgül, nokta gibi daha birçok söylenecek şey var; ama, bu kadar kayıtsız, bu kadar titizlikten uzak, laubali demek istemiyorum ama, bu kadar sorumluluk duygusundan uzak bir şekilde kanun yazılır mı!.. Hükümet tasarısı bu. Ve bu, Komisyona geliyor, Komisyondaki arkadaşlarımız tarafından da da bunun için “aynen kabul edilmiştir” deniliyor. Yani, iğneyi biraz da kendimize batıralım.

Değerli arkadaşlar, bu bir tarafa; anlaşılıyor ki bu kanun tasarısı -amacı ne olursa olsun- amaca doğru giderken doğru dürüst hareket etme gereğine uyulmadan getirilmiş bir kanun tasarısıdır.

İkinci husus: Bunun Anayasaya aykırı olduğu o kadar delilli bir şekilde anlatıldı ki ve şu da belli ki: “Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe sayan bir tavır sergilemek vurdumduymazlıktır.” Bu benim lafım değil, bu, Sayın Erbakan'ın lafı ve arkadan devam ediyor: “Anayasa Mahkemesine hürmet etmek lazımdır” şudur budur diye...Ne zaman; Hükümetin düşürülmesiyle ilgili olarak Anayasa Mahkemesine müracaat ettikleri ve Anayasa Mahkemesi bunu kabul ettiği zaman.

Yani kendi işlerine geldiği zaman Anayasaya uymak vazifedir, uymamak vurdumduymazlıktır; bu Hükümetin başında bulunduğu sırada buraya geldiği zaman ise, kendi partisi tarafından, kendi Hükümeti tarafından verilen tasarıda bu vurdumduymazlığın örneğini sergiliyor. Bu çifte standarttan...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) - Doğru... Doğru...

ALTAN ÖYMEN (Devamla) - Böyle bu... Tarihini de söyleyeyim mi; 16 Mayıs 1996. Daha bunun gibi çok sözleri var.

Fakat, netice itibariyle, 2 nci madde üzerinde konuşuyorum, hiç olmazsa, bu maddenin dediğim bölümlerinin Anayasaya aykırı olduğu muhakkak, bunun reddedilmesi lazım; ama, eğer mutlaka çıkacaksa, bunun bölümlerini, öyle, aşağıdan yukarıya “canım, Başkan, sen düzeltiver” falan diye düzeltme yoluna gitmeyin. Ayıp denen bir şey var! Başkan işaret ediyor “tarih”, “tarihli” meselesini; oradan Komisyon diyor ki: “Canım, siz de onu düzeltiverin.” Böyle kanun yapılır mı arkadaşlar?!

Kanun yapımında biraz daha ciddî olmayı ve Sayın Erbakan'ın dediği gibi, Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe sayan bir tutum sergilemenin vurdumduymazlık olduğunu idrak etmeyi Yüksek Heyetinizin takdirlerine sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öymen.

Sayın milletvekilleri, tasarının 2 nci maddesi üzerindeki konuşmalar sona ermiştir; yalnız, Plan ve Bütçe Komisyonu, gönderdiği bir pusulada, tasarının 2 nci maddesinde -bizim de ikazımızı göz önünde tutarak- 6 ve 7 nci fıkralardaki “tarihli” ibaresinin “tarih” olarak, 8 ve 9 uncu fıkraların da “11.10.1983 tarih” ve “22.01.1990 tarih” şeklinde düzeltilmesini istemiş; ancak, bence “tarihli” daha...

MUSTAFA KÖYLÜ (Isparta) - Sayın Başkan, bu ifade doğrudur.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Uygundur, uygundur...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAİT AÇBA (Afyon) - Uygundur Sayın Başkan.

MUSTAFA KÖYLÜ (Isparta) - Bu ifade doğru, “tarih ve sayılı” diye...

BAŞKAN - Efendim “tarih ve sayılı” da olabilir de “tarihli ve sayılı” olsa daha iyi.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın Başkan, sizin dediğiniz doğru.

BAŞKAN - Neyse; önemli değil.

Yalnız, öyle düzeltiyoruz da... Yani, hepsinde ya “tarih” olacak ya “tarihli” olacak; yani, birinde “tarih” birinde “tarihli” birilerinde de “tarih” yoksa olmaz, cümlede bir insicam olmaz.

Yalnız, 10 uncu fıkra da “ile” ile başlıyor. Bence, oradaki “ile” de gereksiz. Yani, “10. Diğer Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerin” demek daha iyi olur; öyle, bendin başını “ile” ile başlatmak kanun tekniğine biraz uygun değil; ama, uygun düşerse...

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Sayın Başkan, bunlar bir yerde esasa müteallik işler, bunları önergesiz düzenlemek mümkün değil.

BAŞKAN - Hayır efendim, bunlar nihayet bir redaksiyon...

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Redaksiyon yetkisi verdik Divana.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Redaksiyona girmez bunlar.

BAŞKAN - Girer efendim, girmez mi... Redaksiyonun ne olduğunu biliyoruz. Rica ediyorum...

Teşekkür ederim.

Sayın Komisyon, “ile” kelimesini çıkarıyor muyuz çıkarmıyor muyuz? Yani, redaksiyon bakımından 10 uncu fıkranın başındaki “ile” kelimesinin yerinde kalmasını istiyor musunuz, yoksa kalksın mı?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAİT AÇBA (Afyon) - Çıkabilir Sayın Başkan.

BAŞKAN - Çıkarıyoruz, peki.

Maddeyi, o şekilde, düzeltilmiş olarak oylayacağız.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili bir önerge var okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

144 sıra sayılı Yetki Kanunu Tasarısının 2 nci maddesinin 10 uncu bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Oya Araslı Nihat Matkap Birgen Keleş

İçel Hatay İzmir

Altan Öymen Ali Şahin Ayhan Fırat

İstanbul Kahramanmaraş Malatya

Orhan Veli Yıldırım Yahya Şimşek İsmet Atalay

Tunceli Bursa Ardahan

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAİT AÇBA (Afyon) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmıyorlar.

Sayın Araslı, gerekçeyi mi okutalım, konuşacak mısınız efendim?

OYA ARASLI (İçel) - Gerekçeyi okutun efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Söz konusu 10 uncu bent, Anayasa Mahkemesinin yetki kanunlarıyla ilgili kararlarına aykırı bir biçimde verilecek kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin kapsamını belirsiz hale getirmektedir. Halbuki, Anayasamızın 91 inci maddesine ve Anayasa Mahkemesi kararlarına göre, yetkinin kapsamının belirli olması gerekmektedir.

BAŞKAN - Önergenin gerekçesini okuttuk.

Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmadılar.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum...

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.

BAŞKAN - Efendim, önergeyi işleme koyalım da, arkasından maddeyi oylayacağız.

MEHMET KEÇECİLER (Konya) - Olur mu efendim?

BAŞKAN - Efendim, talebinizi iki saniye sonra işleme koyacağım... Rica ediyorum... Ne olacak yani, bir önergeyi işleme koyalım. (anap ve CHP sıralarından gürültüler)

Arkadaşlar, o kadar önemli bir olay değil... İki saniye geç olsun...

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Şimdi, maddenin oylaması sırasında yoklama isteği var, işleme koyacağım. Maddeyi, böyle, önergelerden arındırarak oylayacağız arkadaşlar.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Bunlar memur düşmanı(!)

BAŞKAN - Maddenin oylanması sırasında yoklama yapılması istenmiştir. Şimdi, evvela, yoklama isteyenleri Genel Kurul salonunda arayacağım. Gerçi, bir yoklama yarım saat sürüyor; ama, Meclisin de 40 dakikalık bir zamanını israf etmek istemiyoruz, son dakikasına kadar Meclisin çalışma saatini kullanacağım. Yoklamayı yapacağız, çoğunluk olursa, çalışmalarımıza devam edeceğiz, olmazsa, ona göre değerlendireceğiz.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda yeterli çoğunluk bulunmadığından, yoklama yapılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

BAŞKAN - Önergede imzası bulunanların burada bulunup bulunmadığına bakacağım:

Sebgetullah Seydaoğlu?.. Burada.

Adil Aşırım?.. Burada.

Murat Başesgioğlu?.. Burada.

Miraç Akdoğan?.. Burada.

Refik Aras?.. Burada.

Bülent Atasayan?.. Burada.

Recep Mızrak?.. Burada.

Ömer Ertaş?.. Burada.

Halil İbrahim Özsoy?.. Burada.

Güneş Taner?.. Burada.

Mehmet Keçeciler?.. Burada.

Sadi Somuncuoğlu?.. Burada.

Ahmet Alkan?.. Burada.

Mahmut Işık?.. Burada.

Oya Araslı?.. Burada.

Celal Topkan?.. Burada.

Ahmet Küçük?.. Burada.

Nezir Büyükcengiz?.. Burada.

Ayhan Fırat?.. Burada.

Metin Arifağaoğlu?.. Burada.

Nihat Matkap?.. Burada.

20 kişi var, yoklama isteğini yerine getireceğim.

Sayın arkadaşlar, yalnız, çalışma saatimizin sona ermesine 35 dakika var; bizim de, böyle, 35 dakika yorulmamıza sebep oluyorsunuz...

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Sayın Başkan, bu kanun tasarısı bitmez zaten.

BAŞKAN - Yoklamaya başlıyoruz.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yoklama sırasında Genel Kurul salonunda olmayıp, sonradan gelen milletvekilinin, adını, soyadını beyaz bir kâğıda yazıp, bugünkü tarihi ve imzasını atarak, Divana göndermesini rica ederim.

Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza devam ediyoruz.(RP ve DYP sıralarından alkışlar)

VIII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. - Memurlar, Diğer Kamu Görevlileri ile Bunların Emeklilerinin Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/539) (S. Sayısı : 144) (Devam)

BAŞKAN - Efendim, 2 nci maddeyi, redakte edilmiş şekliyle, oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.

3 ncü maddeyi okutuyorum:

İlkeler

MADDE 3. -Bakanlar Kurulu bu Kanunla verilen yetkiyi kullanırken; kamu hizmetlerinin yürütülmesinde etkinliği artırmayı, ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alarak memurlar, diğer kamu görevlileri ve bunların emeklilerinin geçmiş yıllardaki kayıplarını gidermeyi, yeterli ve adil bir ücret seviyesini sağlamayı, memur ve diğer kamu görevlilerinin malî ve sosyal haklarında hizmetin özellik ve gereklerine uygun iyileştirmeler yapmayı göz önünde bulundurur.

BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Güneş Taner; buyurun.

Sayın milletvekilleri, uygun görürseniz, bu maddenin müzakeresi bitinceye kadar çalışma süresini uzatalım. (ANAP sıralarından gürültüler)

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Olur mu Sayın Başkan ?!.

BAŞKAN - Bir dakika efendim... Oylarınıza sunmadım.

Bu maddenin görüşmeleri bitinceye kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Efendim, maddenin görüşmelerine başlamamanız gerekirdi.

BAŞKAN - Sayın Başesgioğlu, bakın; burada yarım saattir yoklama yapıyoruz. Biz, Başkanlık Divanı olarak bu kadar emek sarf ettiğimize göre, Meclisi de çalıştırmamız lazım değil mi... (RP ve DYP sıralarından “Bravo”sesleri; alkışlar)

Rica ediyorum efendim... Rica ediyorum...

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Uzatma olur da, bir saatlik uzatma olmaz ki.

BAŞKAN - Neyse, az bir zaman kaldı.

Buyurun Sayın Güneş Taner; süreniz 10 dakikadır.

ANAP GRUBU ADINA GÜNEŞ TANER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk ekonomisinin, her geçen gün, maalesef, daha ağır şartlara itildiği bugünlerde, şüphesiz, memurlarımızın ve emeklilerin durumunu iyileştirmek için çıkarılacak olan her türlü yasaya, Anavatan Partisi mensupları ve tahmin ediyorum bu Meclisin bütün üyeleri “evet” diyecektir; bunda bir şüphem ve kuşkum yoktur. Bu konuda kimsenin yanlış düşüneceğini, eksik düşüneceğini tahmin etmiyorum.

Yalnız, bütün mesele, acaba Hükümet bu tasarıyı getirdiği zaman bu Yüce Meclisteki milletvekillerine ve memurlara müjdeli bir haber veriyor mu veya doğruyu söylüyor mu? İşte, anlaşılması gereken, araştırılması gereken veya ben yanlış anladıysam, biz yanlış anladıysak, Hükümet tarafından düzeltilmesi gereken sual budur.

Metni okuduğunuz zaman, halisane, fevkalade tatlı, hatta, baldan tatlı bir kanun tasarısı görüyorsunuz. Hakikaten öyle...

Bakınız, ne diyor; geçmiş zamanlar içerisinde durumları kötüye düşen memurun ve emeklinin halini düzelteceğim.

FİKRET KARABEKMEZ (Malatya) - Sayenizde...

GÜNEŞ TANER (Devamla) - Sayemiz de değil mi!..

Şimdi bakın, devletin rakamlarından, memuru, kimin nereye getirdiğini göstereceğim. (RP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Efendim, müdahale etmeyelim, rica ediyorum...

GÜNEŞ TANER (Devamla) - ... Bunu söylüyor. Bununla beraber, burada, ufak bir parantez açıyor; dikkatli okursanız göreceksiniz, diyor ki “...kamu hizmetlerinin düzenli, süratli ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak...” Şimdi, aklımıza şu sual geliyor. Bugüne kadar, devletin kamu düzeni, sürekli ve süratli yürütülmüyor muydu da, buna ihtiyaç duyduk? Kaldı ki, bunu yetki tasarısıyla buraya getirmenize lüzum yok; Hükümetsiniz, elinizdeki yetkiyi kullanarak, devleti bu şekilde idare edersiniz, hiçbir engel, hiçbir mani yok.

Bunu, acaba, buradan, sizler, yeni kadrolar açıp, memur sayısını artırıp, kendinize ve kendi siyasî parti yandaşlarınıza imkân tanımak için mi; yoksa, bir popülist politikayla, 1997 senesinde erken seçimlere gitme niyetiniz olduğu için mi geçirmek istiyorsunuz?.. Birinci sual budur.

ÖMER EKİNCİ (Ankara) - Olabilir...

GÜNEŞ TANER (Devamla) - “Olabilir” diyorsanız, bakın, hiçbir itirazım yok. Eğer, böyleyse, çıkın, bu kürsüden, bu Meclise, bu millete doğrusunu söyleyin. Böyle gizleyerek, alttan bunu yapmaya kalkarsanız, doğruları söylememiş olursunuz.

Peki, ben diyorum ki, bir an için iyi niyetli davranıyoruz, katiyen bunun altında bir şey aramayalım; o zaman, 3 üncü maddenin metnini okuyorum size, anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor; bakın ne diyor: “... ve gereklerine uygun iyileştirmeler yapmayı göz önünde bulundurur.” Hükümet ne bulundururmuş; memur için iyileştirme yapmayı göz önünde bulundururmuş. Allah Allah!.. Nasıl bir madde bu?!. Kanun hükmünde kararname çıkarıyoruz; diyoruz ki, ezilen memura daha fazla para vereceğiz, emekliye daha fazla imkân vereceğiz ve bunu verecek olan Hükümet, bu vermeyi göz önünde bulundurur... O zaman, niye buraya “verir” demiyorsunuz? Çünkü, vermeyeceksiniz. Niye vermeyeceksiniz, onu da arz edeyim size: Eğer, elimdeki doküman, şu anda Plan ve Bütçe Komisyonuna verilen ve tartışılan bütçe yalan söylemiyorsa, eğer buradaki rakamlar hayalî değilse, o zaman, gelin, bu rakamlar ne diyor, ona bakalım. Bu rakamlara göre, 1996 yılında -yani, içinde bulunduğumuz yıl içerisinde- memura tüm bütçe harcamalarından yüzde 22 oranında para verilmiş. Hatırlayacaksınız, daha evvel yapılan yüzde 50'lik bir maaş artımıyla vardı bu.

Şimdi, eğer, siz, bu iyileştirmeyi göz önünde bulunduruyorsanız, 1997 senesinde, bu rakamlara göre, devletin bütçesinden ne vermeyi taahhüt ediyorsunuz; yüzde 22'den yüzde 24'e, yüzde 2'lik bir artış getiriyorsunuz.

Peki, o zaman, daha evvel yapılanlar neymiş bakalım; bakın devletin rakamlarından okuyorum: Anavatan Partisinin iktidarı bıraktığı dönemde 1 milyon 270 bin memur vardı. Bugün, bu rakam, 1 milyon 900 bini aşmıştır; yani, geçen süre içerisinde yüzde 50 oranında yeni memur alınmış.

Şimdi, eğer, elinizdeki imkânlar fazla yoksa -ki, Türkiye'de yok, hepimiz biliyoruz bunu, kimseye bir şey söylemek için arz etmiyorum- o zaman, elinizdeki imkânı 1 milyon 270 bin yerine, 1 milyon 900 bin kişiye paylaştırıyorsunuz ve bakın netice ne olmuş, aynen okuyorum: 1991 senesinde personel giderlerinin toplam harcama içindeki miktarı yüzde 42 imiş; yani, Anavatan Partisi Hükümeti, bütçenin yüzde 42'sini memuruna, emeklisine veriyormuş. 1992'de bu rakam yüzde 47 olmuş; hatırlayacaksınız, biraz arttı, hükümet değişti. Peki, sonra ne olmuş; 1993'te yüzde 38, 1994'te yüzde 32, 1995'te yüzde 29,4 ve 1996'da yüzde 24...

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, memurun durumunun ne hale geldiği; elimizdeki imkânlar ve fazla alınan memur sayısından dolayı bütçenin ne hale geldiği, burada, rakamlarla ortadadır.

Bu geçmiştir, geçmişi kurcalamak istemiyorum; yapılan yanlış, yapılmışsa yapılmıştır... Geçmişi kurtarmak elimizde değildir; ama, yarını kurtarmak elimizdedir.

Yarın için diyorsunuz ki: “Biz, memurun durumunu, emeklinin durumunu iyileştireceğiz.” İnanmak istiyorum size. İyileştireceksiniz; ama, hangi kaynakla iyileştireceksiniz? Rakamlara bakıyoruz, bütçeye koyduğunuz rakamlarda bu rakam yok ve unutmayınız ki, bu bütçe, Türkiye tarihinde bu Hükümetin övündüğü denk bütçe olarak gelmektedir. Bunun denk olup olmadığını zaman gösterecektir, bir şey demiyorum; ama, var sayın ki, sizin burada yazmış olduğunuz bütün rakamlar yerine gelse, bütün özelleştirmeyi yapsanız, bütün gelirleri tutmuş olsanız bile, bu rakamların içerisinde, memura, burada verecek paranız yok. Eskaza, bir yanlışlık yapar da, popülist bir yaklaşımla, seçime meçime gideceğiz diye, siz de, diğer iktidarlar gibi daha fazla memur alırsanız, bugünkü memurun, bugünkü emeklinin durumu perişan olur. Gelin, yapmayın!.. Yapmayın bu garibanlara!.. Bakın, sokaklarda yürüyorlar; yapmayın!.. insanlar aç...

Diğer taraftan, biz, burada, devletin içerisine kirli ellerin, kirli ilişkilerin niye girdiğini tartışıyoruz. Bu maaşla, bu imkânlarla, bu insanların nasıl düzgün, bozulmadan kaldığına şükretmek kalıyor bize. Bakın, bu yanlışları yapmayın!..

Peki, o zaman ne yapacaksınız; diyeceksiniz ki, “peki Sayın Taner, siz, bizim Sayın Başbakanımızı, Sayın Başbakan Yardımcımızı iki gün evvel izlemediniz mi, 10'ar milyarlık kaynakları nasıl getirdiğini!..”

Bakın, buradan size acı bir şey anlatayım: Türkiye'nin ulusal rezervleri 25 milyar dolar civarındadır; Merkez Bankası, artı, bankalarımız...

Dünyada hiç rastlanmamış bu havuz sistemi ile devlet bankalarının ve özel sektör bankalarının dışarıda tuttukları mevduat; yani, bizim rezerv olarak gösterdiğimiz rakamları oradan alıyorsunuz, devletin Hazinesine veriyorsunuz ve buraya da 10 milyar dolar bir para geliyor. Kaynak mı, kaynak; imkân mı, imkân; ismine ne derseniz deyin...Peki, o zaman, sizin ulusal rezervleriniz kaç oluyor? Yani muhasebe bilen insanlar gayet iyi bileceklerdir ki, iki yerde aynı para olmaz; eğer, para oradaysa 25 milyar dolar; yok, para buradan gelirse... Beyler, siz, şu andan itibaren -ki, IMF bunu size yakında söyleyecektir, sizi, ikaz edecektir ve sizin ulusal rezerevleriniz artık 25 milyar dolar değil, ulusal rezervleriniz 10 milyar dolar düşmüştür” diyecektir- Hazinenin borçlanması için ulusal rezervleri kullanıyorsunuz. Niye kullanıyorsunuz bu kaynakları? Çünkü, yurtdışında Amerikan piyasası kapandı, Avrupa piyasası kapandı, geçenlerde Japon piyasası da kapandı. 1997 senesi içerisinde anapara ve faiz olarak 11 milyar dolar para ödeyeceksiniz; hangi kaynakla ödeyeceksiniz bunu; size, 5 kuruş para vermiyorlar!..

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yurt içinde mukim vatandaşlarımızın...

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Alışmışsın iyice borçlanmaya, kafanı takmışsın borçlanmaya...

BAŞKAN - Müdahale etmeyelim, rica ediyorum...

Buyurun, efendim, siz devam edin.

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Türkiye'nin bu kaynakları var...

BAŞKAN - Efendim, müdahale etmeyin...

GÜNEŞ TANER (Devamla) - Yahu, böyle bilmeden konuşuyorsun. Ben, borçlanmaya karşı değilim; yeter ki, bu para, bu memlekete kullanılsın. Ben, bu paranın; kulağı böyle göstererek, memleketin ve milletin aldatılmasına karşıyım; ben, onu anlatıyorum. Benim için fark etmez; ha Ali ha Veli, sen istediğin yere koy... Bu işi bilenler, bu paranın nerede olduğunu bilirler; siz, kendinizi kandırmaktan ileri gidemezsiniz...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) - Sayın Başkan, konuyla ilgili konuşsun...

GÜNEŞ TANER (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yurtiçinde mukim vatandaşlarımızın, bankalarımızda konvertibiliteye bağlı olarak açmış oldukları döviz tevdiat hesaplarında yaklaşık 23.5 milyar dolar para vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Taner, süreniz bitti. Hiç kimsenin konuşmasını uzatmadım efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Peki; teşekkür ederim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Oya Araslı; buyurun.(CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

CHP GRUBU ADINA OYA ARASLI (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Konuyla ilgili olarak, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini dile getirmek amacıyla huzurunuza çıkmış bulunuyorum.

Görüşmekte olduğumuz 3 üncü madde, tıpkı, elinizdeki tasarının 1 inci maddesi gibi, Anayasanın belirlemenizi istediğiniz konularda yeteri kadar belirlilikten, açıklıktan yoksun olan bir düzenlemeyi karşımıza getiriyor. Böyle bir düzenleme, 1 inci maddeyle ilgili olarak dile getirdiğim gibi, Anayasa Mahkemesinin kararlarına da aykırı; çünkü, Anayasa Mahkemesi, amaç konusunda, kapsam konusunda ve ilkeler konusunda esnek ifadelere başvurmaksızın, açık ve seçik bir biçimde, ilkelerin, amacın, kapsamın ortaya konulmasını emrediyor.

Şimdi, biraz önce, bu tasarının “Amaç” başlığı taşıyan 1 inci maddesinin üzerinde görüşmeler yaptık. Bizim, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, üzerinde durduğumuz ve bu düzenlemede yer almadığını iddia ettiğimiz bazı hususlar vardı. Bu maddeye, açıklık, belirlilik getirilmesi gerektiğini söylemiştik. Memnuniyetle gördük ki, bu ikazlarımız ciddiye alındı, bunlara değer verildi ve bazı değerli arkadaşlarımızın sunmuş olduğu önerge doğrultusunda, 1 inci maddeye açıklık, belirlilik getirecek bir değişiklik hükmü getirildi, yeni bir düzenleme oylandı ve bu şekilde, Anayasaya aykırılığı, Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırılığı konusunda söz konusu olan endişelerimiz büyük ölçüde giderilmiş oldu bu düzenlemeyle.

Aynı tür bir tavrın söz konusu ilkelerle ilgili olarak da sergilenmek istenildiğine ilişkin bir değişiklik önergesi elimize geçmiş bulunuyor. Şu haliyle, bu tasarının amacı ve ilkeleri birbirinden fevkalade değişik durumda. En azından, ilkeleri amaçla uyumlu hale getirebilmek için, 1 inci maddenin girdiği görünüm doğrultusunda 2 inci maddede de, “İlkeler” hükmünde de bir değişiklik yapılması gerekiyor. Bunları Anayasaya ve hukuk devletine, hukuk devleti ilkesine saygımızın gereği olarak yapmamız söz konusu.

Biraz önce, burada, bazı arkadaşlarımız “Anayasaya aykırı yetki kanunları çıkmadı mı; onlar da, defaatle Anayasa Mahkemesi kapısından dönmedi mi? Amacımız, memurların ıstırabını sona erdirmek; öyleyse, bu tartışmalarla çok fazla vakit kaybetmeden, yeni yasalar çıkaralım” gibi “bu yetki kanunu tasarısını kanunlaştıralım” gibi birtakım görüşler ileri sürdüler. Önümüzdeki tasarıyla ilgili olarak sarf edilen görüşler doğrultusunda konunun dışına çıkmadığımı düşünerek -çünkü, bu tartışmalar bunlarla ilgili olarak yapıldı- bu fikirler doğrultusunda, bazı görüşler ileri sürmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, hata herkes tarafından yapılır; önemli olan, yapılan hatalardan yararlanarak, onları bir kere daha tekrarlamamaya çalışmaktır. Yoksa, her hata, bize, onları tekrarlamak için yeni bir basamak, yeni bir dayanak oluşturmamalıdır. Arkadaşlarımız, bu tür mantıklara bağlı kalmamalı, yeni hatalara kapıları ardına kadar açık tutmamalıdır. Evet, yapılmıştır birtakım düzenlemeler ve hepsi defaatle Anayasa Mahkemesinden dönmüştür. Bunları tekrarlamayalım dedik, ağustos ayındaki olağanüstü toplantıda bunu dile getirdik; ama, bazı arkadaşlarımız “ne olur?” dediler; ne olduğunu gördük, bir kere daha Anayasa Mahkemesinin kapısından döndü.

Hepimizin, dertlerine çözüm getirmeyi amaçlamamıza rağmen, memurlarımız aldıkları parayla geçinemiyorlar, geçim sıkıntısıyla boğaz boğaza gelmek durumundalar; bazı memur arkadaşlarımız kendilerini yakarak, bazıları intihar edeceğini dile getirerek, sıkıntılarını bu Yüce Meclise duyurmaya çalışmaktadırlar. Bu arkadaşlarımızın ıstırabına son vermek hepimizin ortak düşüncesi; kimse, burada farklı bir düşünce dile getirmiyor; ama, bu ıstırabı nasıl çözümleyebiliriz; bu ıstırabı, doğru düzgün, Anayasa Mahkemesi kapısından dönmeyecek, Anayasamıza uygun yasalar çıkararak çözebiliriz. Çünkü, bizim, burada, çeşitli görevlerimiz var. Bir sorunu çözmek, herkesin yapabileceği bir şey; ama, bir sorunu doğru düzgün, Anayasaya uygun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi yüce bir organa yaraşacak biçimde çözebilmek, biraz özen, biraz dikkat gerektiriyor.

İşte biz, bundan önce defaatle bu özeni göstermekte birtakım hatalara düştük. Bugün, o nedenle, şu yasama dönemi içerisinde, bir kere daha, bunu görüşmek durumunda kaldık. Onun için “bu kere hata yapmayalım” diyoruz; gösterdiğimiz titizlik bu nedenledir. Yoksa, muhalefet olarak, İktidarın, bir sorunu çözmesini engellemek istemiyoruz; çünkü, bu memleketin memuru, bu memleketin emeklisi hepimizin memuru, hepimizin emeklisidir. Onların derdini çözmek, hepimizin ortak arzusudur; ama, hatayı bile bile tekrarlamak, hatayı defaatle huzura getirmek, bu konulardaki ikazlara kulak asmamak, doğrusu biraz önce söylediğim gibi, bu sorunu çözmek konusunda, özellikle Hükümetin, özellikle ona destek veren İktidar partisi milletvekillerinin, bu konuda yeteri kadar samimi olmadığına ilişkin kuşkuların dile getirilmesine neden oluyor.

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Niye samimi olmamak; o nereden çıktı?

OYA ARASLI (Devamla) - Değerli arkadaşım, samimi olmamak, hatayı göre göre onun tekrarlamak demektir. Bugüne kadar, bizim, sizi alıkoymaya çalıştığımız sakınca, hata budur; hatayı bile bile tekrarlamayalım, hatanın bile bile üzerine gitmeyelim “Anayasayı bir kere çiğnemekle bir şey olmaz” zihniyetinin uzantılarını bu Mecliste görüntülemeyelim.

Bizim, sizleri sakınmaktan, korumaktan kaçınmadığımız, korumaya çalıştığımız hatalar, sakıncalar bunlar. Bunun için burada gayret sarf ediyoruz; ama, sizler, muhalefete ayakbağı diye bakarsanız, bizim dediklerimize kulak asmazsanız, doğru, düzgün ve güzel bir eseri ortaya koymamız mümkün değildir.

Bakın, yapılanı da açıkyüreklilikle dile getiriyoruz. Bir düzeltme önergesiyle yapılan düzeltmeler, Anayasaya aykırılık iddialarını büyük ölçüde ortadan kaldırmaya muvaffak olmuştur diyoruz. Eğer bunlar yapılırsa, ileride bize vakit kaybettirecek birtakım olayların da önüne geçmiş oluruz. Burada, iktidar ve muhalefet, elbirliğiyle birşeyler çözmeye yönelmelidir; bizim yaptığımız ikazlar da, muhalefete bir ayakbağı nazarıyla bakmayan bir felsefeyle değerlendirilmelidir.

Geçen toplantımızda bir arkadaşımız “siz, bize ayakbağısınız” dedi. Bizim sizlere ayakbağı olmadığımız, doğruları gösterdiğimiz bugün ortaya çıkmıştır. Bugün, bizim “doğru” diye işaret ettiğimiz noktaya büyük ölçüde gelinmiştir.

Dilerim ki, bu işbirliği, bu beraberlik anlayışı ve iktidarın muhalefete ayakbağı diye bakmama zihniyeti, bundan böyle, bu Yüce Meclisin toplantılarında geçerli olur ve elbirliğiyle, özellikle büyük sıkıntılarla boğaz boğaza olan memurumuzun, emeklimizin sıkıntılarını çözeriz; ama, bir kere daha ben burada yinelemek istiyorum, yalnız ücret artışlarıyla, yalnız maaş artışlarıyla bunu çözmek mümkün değil, aldatıcı oluyor. Verdiğiniz zam, daha sonra, tüketim maddelerine birbiri peşi sıra getirilen zamlarla ortadan kalkarsa, ne bu yetki kanununun amacına ulaşması mümkün olur ne de emeklimizin memurumuzun sorunlarının çözümünde başarılı bir noktaya geliriz.

Onun için, verilen zamların, verilen ücret ve maaş artışlarının erimemesi için de özen gösterilmesi lazım. Zammın adının müjde olmadığı, müjdenin zam diye ortaya çıkmadığı, tüketim maddelerine zam diye ortaya çıkmadığı bir düzene bir an önce geçmek lazım. Bir kere daha söylüyorum, bugün artık_

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Araslı.

OYA ARASLI (Devamla) - Sayın Başkan, izin verin de saygılar sunarak ineyim.

Saygılar sunuyorum efendim.

BAŞKAN - Cümlenizi tamamlamanız için süreyi durdurdum; ama, hiç tamamlama niyetinde olmadığınız için, süreyi tekrar işletim. Kusura bakmayınız.

Teşekkür ederim

OYA ARASLI (Devamla) - Niyetimin ne olduğunu bilemezsiniz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Peki.

DSP Grubu adına Sayın Metin Şahin; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Şahin, süreniz 10 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA METİN ŞAHİN (Antalya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime, yine, daha önceki gibi başlıyorum; Anayasaya aykırı olduğuna inandığımız bir tasarıyı görüşmeye devam ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, tasarının başlangıcındaki görüşmeler sırasında, o zaman Sayın Maliye Bakanının sunuş konuşmasında söylediklerini; acaba, Sayın Bakan bu konuyu aktarırken neleri dile getirmiş, nasıl bir görüş ortaya koymuş, ne diye savunmuş diye tutanaklardan okudum. Gerçekten, dikkat çekici bir sunuş; bu tasarının ve benzerlerinin, geçmişte ne gibi işlemlerle karşı karşıya olduğunu, hangi iktidarlar döneminde nelerin yapıldığını ve bu yapılanlar karşısındaki sonuçların ne olduğunu, falan dönemde şu kadar çıktı ve işte, şunlar Anayasa Mahkemesi tarafından geri çevrildi gibi açıklamaları yapmış yapmış ve sonra, sanki bunlar hiç olmamış gibi -o da ayrı bir meziyet herhalde- yok saymış ve de bir arkadaşımızın biraz önce söylediği gibi, bir anlamda “Anayasa bir kez daha ihlal edilse, bundan bir şey çıkmaz” anlayışı içerisinde; bu tasarının ve geçmişteki benzer tasarıların bütün sakıncalarını, müdahalelerini anlatmış anlatmış, sonunda da “bu tasarıya olumlu bakıyoruz” demiş. Tabiî, böyle bir hukuk anlayışını Bakanın ortaya sergilemesi tuhaf geliyor.

Öte yandan, Sayın Bakanımız Tayan da, özellikle -öyle düşünüyorum- Millî Savunma Bakanlığındaki personelin bir bölümünün sıkıntıları içinde. Kendisine hak vermiyor değiliz; elbette, birtakım düzenlemelerin yapılması ihtiyacı olduğu görülüyor ve bu anlamda, Sayın Tayan, bu tasarıya itirazlarımızı “yapmayın” diyor; ama, bir anlamda, sanki uzlaşma istiyor -yani, ben, değerlendirmesini öyle alıyorum- bir uzlaşma arzu ediyor. İşte, bunu engelliyorsunuz; bir sürü sorunlar ortaya çıkıyor ve de biz, çalışanlara, memurlara bir şeyleri aktarmak istiyoruz, bunları yapamıyoruz, siz de engelliyorsunuz gibi diyor.

Biz de diyoruz ki, çalışanlara verilecek ücret artışı doğrudur, yerindedir, biz de arzu ediyoruz. Mevcut hayat koşulları ve yüksek enflasyon çalışanları ezmiştir, yoksulluğa doğru götürmektedir. Nitelikli personelin kamuda çalışmasını engeller hale getirmiştir, bunların hepsi doğru; ama bu, her iktidar değişikliğinde, yeni bir yaklaşımla, bunların üzerine gitme heyecanı, isteğiyle bürokrasinin nasıl allak bullak olduğu, nasıl kaosa sürüklendiğini de hep beraber biliyoruz, görüyoruz. Bunları gözardı edemeyiz.

Bu bakımdan, gerçekten iyi niyetle, iktidarı ve muhalefetiyle, biz, kamu çalışanlarına karşı, nitelikli personele karşı koruyucu önlemleri alabilmek, onların yaşam düzeylerini artırmak istiyorsak, bu konuda bir mutabakata ihtiyaç var. Bu mutabakat, tek başına alınacak bir yetkiyle, bir iktidar tarafından kullanılamaz. O, bir mutabakat olmaz. O, kendi siyasî düşünceleri ve bürokratik yaklaşımları içinde bir çözüm olur. Halbuki, toplum, kamu hepimizin ortak sorumluluğunda; yani, iktidarı ve muhalefetiyle birlikte çözmemiz gereken bir olay.

Başlangıçtan beri söylüyoruz ve bu anlattıklarım nedeniyle de zaten Anayasa Mahkemesi bunu özel bir hüküm haline getirmiş; kamuya yönelik bu anlamdaki düzenlemeler için özel bir hüküm haline getirmiş. Hükümete 91 inci maddeyle kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini vermiş; ama bu işin özelliğini ayırmış, bunun için de 128 inci maddeyi ayrı bir hüküm haline getirmiş. Arkadaşlar, bunu gözardı edemezsiniz. Dolayısıyla da bu, bir iktidarın tek başına çözümleyeceği bir konu olmaktan çıkıyor. Biz de, çalışanların haklarının düzenlenmesinden yanayız; ama uzlaşma istiyoruz, birlikte bu işi çözelim istiyoruz, siz de ısrarla bundan kaçınıyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, bunun örnekleri görüldü. Bakın, ben, bir ziraat mühendisiyim -Tarım Bakanlığında da, geçmişte, bürokrat olarak görev yaptım, Sayın Bakanımız da burada, bana bakıyorlar- 1980'den sonra, böyle yaklaşımlarla -bir örnek olsun diye söylüyorum- Tarım Bakanlığının altı üstüne getirildi; ne fonksiyonu kaldı ne etkinliği kaldı ne yetkisi kaldı ve ne de kuruluşları kaldı; darmadağın oldu, paramparça oldu. Niye yapıldı bunlar; bu yasa tasarısının içerisinde yer alan iyi niyetle yapıldı. Yaklaşımlar öyle, iyileştirme anlayışı içerisinde yapıldı.

İyileştirme, herkesin kendi anlayışına göre bırakılacak bir işlem değil ki, ortak mutabakatı gerektiriyor iyileştirme. Birtakım insanlar bir araya gelip de “ben bunu iyileştiriyorum” deyince, işte, kamudaki bir sürü kaos ortada, verimsizlik ortada, etkisizlik ortada. Biz bunları yaşadık değerli arkadaşlar. Bu bakımdan, iyi niyetli yaklaşımlara saygı duyuyoruz; ama, bu iyi niyet tek taraflı kullanılabilecek bir yetki değil.

Ayrıca da, zaten, 128 inci madde de, bunu, yasayla düzenleme yetkisini Parlamentoya vermiş ve bu anlamdaki düzenleme yetkisinin de devredilemeyeceğini, açıkça, 7 nci maddeyle ortaya koymuş.

Değerli arkadaşlar, konuya böyle yaklaştığımızda, biz, bu konuda uzlaşmaya hazırız, birlikte çalışmaya hazırız ve söylüyorum, Sayın Tayan'ın sıkıntılarını da anlıyorum. Bakın, gene, hukuk üstün gelecektir bu yasa tasarısında. Eğer hukukun üstünlüğüne inanıyorsak, hukukun üstünlüğü gene ortaya çıkacak; ama, iyi niyetle bir çözüm arıyorsak gene gecikecek. O zaman, gelin, bunu birlikte çözelim. Bunu, Plan ve Bütçe Komisyonunda çözelim, ilgili komisyonlarda çözelim. Bu konuda taraf olabilecek kamu çalışanlarından temsilcilere soralım, düşüncelerini alalım ve geniş bir mutabakatla bu işi yapalım.

Değerli arkadaşlar, işte, bütün bu değerlendirmelerimiz karşısında, biz, bu yetkinin, kanun hükmünde kararname yoluyla, İktidara, Hükümete bırakılmasına karşıyız, uygun görmüyoruz, doğru bulmuyoruz; gerekçelerimiz de, yasa tasarısıyla, Anayasayla da zaten ortaya konuluyor. Bu bakımdan, Demokratik Sol Parti olarak, bu işi iyileştirmeye açığız; ancak, bu yöntemle çözümlenmesine de karşıyız. Bu nedenle de, bu yetki yasa tasarısının lehinde değil, aleyhinde oy kullanacağız ve de yasaların bize verdiği hak doğrultusunda, hukuk karşısındaki yetkilerimizi de sonuna kadar kullanacağız.

Saygılar sunuyorum; iyi akşamlar diliyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Şahin.

Efendim, şahısları adına; Sayın Mehmet Aykaç, Sayın Ramazan Yenidede, Sayın Ömer Özyılmaz, Sayın Altan Öymen, Sayın Mahmut Işık, Sayın Mehmet Keçeciler söz istemişlerdir. İki kişiye söz vereceğim.

Sayın Mehmet Aykaç, buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

MEHMET AYKAÇ (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bakanlar Kuruluna yetki veren yetki kanunları daha önceki hükümetler zamanında da çıkmıştır. Bunlardan kimisi iptal edilmiş, kimisi de edilmemiştir. Bugün çıkarmakta olduğumuz bu kanun tasarısı da Anayasaya uygundur, iptal edilmeyecektir; kanaatimiz budur.

Öyle, bazı muhalefet sözcülerimizin ifade buyurdukları gibi “efendim, bu, mutlaka iptal edilecektir, iptal edilmesi kesindir” gibi sözler, Anayasa Mahkemesinin bağımsızlığına gölge düşürür kanaatindeyim, bu sözleri de uygun bulmuyoruz. (RP sıralarından alkışlar)

Ayrıca, bir muhalefet partisi sözcümüzün de “efendim bu kanun tasarısıyla yandaşlara iş sağlanacaktır, yandaşlar işe alınacaktır” sözleri de son derece yanlıştır. Bu, özellikle Hükümetimizi ve Refah Partimizi rahatsız etmiştir. Eğer benim partimin böyle bir amacı olsaydı, üç yıldır iktidarda, idarede bulunduğu belediyelerde -özellikle büyükşehir belediyelerinde- bu tür insanlar işe alınırdı.

Çorum Belediyesinde, üç yıldır, emeklilik ve çeşitli sebeplerle 300 kişi işten ayrılmış olmasına rağmen, alınan eleman sayısı 75'tir.

Dikkatlerinize arz ediyorum ve böyle bir amacımızın olmadığını, Refah Partisi olarak hiçbir zaman popülist bir düşünceye sahip olmadığımızı, kamuoyuna, Yüce Meclisinize sunmak istiyorum.

Bu kanun tasarısı yararlıdır ve bu konuda acelemiz vardır; çünkü, bizi milyonlar izlemektedir. İnşallah, memurlarımız bu kanun tasarısıyla rahata erecektir; müşterisi bu kesim olan esnafımız ve tüccarımız da rahata erecektir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aykaç.

Sayın Ramazan Yenidede; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın Yenidede, süreniz 5 dakikadır.

MAHMUT IŞIK (Sıvas) - Sayın Başkan, iki sözü de İktidara verdiniz; olur mu?

BAŞKAN - Efendim, bunun iktidarı muhalefeti var mı; sırayla...

MAHMUT IŞIK (Sıvas) - Var tabiî...

BAŞKAN - Rica ediyorum... Şu İçtüzüğü okuyun, ondan sonra gelin burada konuşun. (RP sıralarından alkışlar)

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) - Sayın Başkan, ben İçtüzüğü okudum...

BAŞKAN - Kim erken söz isterse, söz hakkı onundur. Burada, muhalefet iktidar ayrımı yok. (CHP sıralarından gürültüler)

Efendim, zaman kaybettirmeyelim...

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) - İsimleri ilk okuduğunuz sırada biz vardık; sıra değişti.

BAŞKAN - Kalemdeki arkadaşlar yazdılar bana verdiler; zatı âliniz, dördüncü sıradasınız. Bundan sonra başta söz isteyin de, sizi hep başa yazalım.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) - Zabıtlara bakın...

MAHMUT IŞIK (Sıvas) - Ben, ta 2 nci maddede söz istedim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Yenidede.

RAMAZAN YENİDEDE (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamu personeli ve emeklilerinin durumlarını iyileştirmeyi amaçlayan yetki kanunu tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

Memurumuzdan verim almak ve onun dürüst çalışmasını sağlamak istiyorsak, ona, insanca yaşayabileceği imkân ve ortamı, Meclis olarak hazırlamak mecburiyetindeyiz diye düşünüyorum. Devletin en ağır yükünü çeken, taşıyan bu kesimi, ekonomik ve sosyal yönden o kadar kötü duruma düşürdük ki, bundan iki sene önce, İstanbul Müftüsü çıktı “memura zekât verilebilir” dedi. Hiç kimsenin, memurumuzu, zekât alacak duruma düşürmeye hakkı yoktur; hele, yıllardır, memurumuzu süründüren kesimin, bu kürsüden konuşmaya hiç hakkı yoktur arkadaşlar. (RP sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Ortağına söyle, ortağına...

BAŞKAN - Arkadaşlar, gürültü etmeyin.

RAMAZAN YENİDEDE (Devamla) - Şimdiye kadar yapılamayanı bu Hükümet yapıyorsa alkışlanmalıdır, destek verilmelidir; mutlaka, memurumuz, en kısa zamanda, rahat nefes alacak hale getirilmelidir.

Ya memurdan, emekçiden, fakirden fukaradan yana olduğunuzu bu kanun tasarısına destek vermek suretiyle teyit edersiniz, ispat edersiniz sayın muhalefet veya bugüne kadar meydanlarda bir türlü konuşur, Mecliste bir türlü hareket edersiniz; bunu da sandıkta, milletimiz, özellikle memurumuz değerlendirir!.. (RP sıralarından alkışlar)

Siz değil misiniz, yıllardır, meydanlarda, fakir fukara edebiyatı yapan; siz değil misiniz “memurumuz eziliyor” diyen?! Gelin, şimdi, memuru ezilmekten kurtarıyoruz; bu kanun tasarısına destek verin. (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Efendim, fukaradan birisinin evine bir zengin misafir olmuş. Tabiî, fukaracık, kümesinden bir tavuk yakalamış, kızartmış, sofraya koymuş; o zengin misafire de “şunun taksimatını yapıver” demişler. Tabiî, zengin misafir fakirin halinden pek anlamaz; tavuğun başını koparmış “baba, hanenin başıdır, baş ona münasiptir” demiş; boynunu koparmış “ana, hanede babadan sonra gelir, boyun ona münasiptir” demiş...

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) - Hayatınız hikâye anlatmakla geçiyor...

RAMAZAN YENİDEDE (Devamla) - Dinleyin, ibret alacaksınız, ders alacaksınız!.. Siz, bugüne kadar ders almamanın cezasını çektiniz!.. (RP sıralarından alkışlar)

...kanatları koparmış “kızlar haneden uçup gidecek, kanatlar onlara münasiptir” demiş; kuyruğunu koparmış “oğlan, hanenin devamıdır, babadan sonra haneyi o devam ettirir” demiş, kuyruğu oğlana vermiş “misafire de ikram gerektir, gövdesi de onundur” demiş.

Şimdi, siz, bugüne kadar, tavuğu böyle taksim ettiniz; memura kanat dağıttınız, biz gövdeyi vereceğiz. (RP sıralarından alkışlar) Gelin, bu kanun tasarısına destek verelim; miletimizin hayrına olacaktır. Bu kanun tasarısındaki amaç, mutlaka, dargelirli, az gelirli memurumuzu desteklemektir.

Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Arkadaşlar, tezahürat çok fazla; bundan sonra, herhalde, tavuğu paylaştırmayı adilce yapacağız.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim, madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Maddeyle ilgili önergeler vardır; okutuyorum...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Sayın Başkan, Sayın Bakan işaret ediyor.

BAŞKAN - Efendim “bitmiştir” dedim artık.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) -Siz söylemeden önce işaret etmişti.

BAŞKAN - Yerinizden, iki cümle söyleyebilirsiniz; çünkü “bitmiştir” dedim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın Başkanım, DSP Sözcüsü Sayın Metin Şahin, konuşmasında “Sayın Millî Savunma Bakanının sıkıntılarını anlıyorum” dedi. Şimdi, öncelikle şunu söyleyeyim ki, ne benim sıkıntım var ne Bakanlığımın sıkıntısı var. Bu, Millî Savunma Bakanlığının tasarısı değil, bir Hükümet tasarısıdır; tüm memurlarımızı kapsayan bir tasarıdır; bunun böyle bilinmesinde yarar vardır.

Yine, Sayın Şahin “uzlaşma arayışı içerisindeler” dedi. Gayet tabiî, arkadaşlar, yani, uzlaşma arayışı, bizim iyi niyetimizin ifadesidir. Bakınız, 3 üncü maddeyle ilgili, şimdi, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarla mutabakat sağlayarak bir önerge verdik; bu, iyi niyetimizin işaretidir.

İkincisi, bir redaksiyon önereceğiz; 2 nci maddenin 10 uncu bendine “bunlarla ilgili” diye iki kelime koymak suretiyle. Bu konuda, 2 nci maddenin o 10 uncu bendinde diyoruz ki “ekler ve değişiklikler ve bunlarla ilgili.” Yani, başka konuyla ilgili bir değişiklik yapmayacağımızı tescil ediyoruz. Bu konuda, Başkanlık Divanına redaksiyon yetkisi verilmesini önereceğiz.

Arz ediyorum.

BAŞKAN - Peki efendim; teşekkür ederim.

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Efendim.

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) - Sayın Bakanımıza, bu güzel açıklamaları için teşekkür ederiz. Bizim iyi niyetimiz olmasa, yarım saat uzatamazdınız.

BAŞKAN - Tabiî, tabiî. Efendim, yarım saat yoklamada geçen zamanı... Sayın Özkan, yarım saati, yoklamada harcadığımız zamanı telafi etmek için uzattık. (DSP ve ANAP sıralarından gürültüler)

Efendim, rica ediyorum...

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Yoklamada geçen yarım saati bu şekilde telafi etmeye hakkınız yok.

BAŞKAN - Efendim, Genel Kurul kararıyla yaptık bunu.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Hayır Sayın Başkan, yapamazsınız; yeni bir maddeyi burada tartışmaya açıyorsunuz. Süre uzatması, ancak, başlamış, devam eden, bitmesi yakın bir madde hakkında olur.

BAŞKAN - Ee, tamam, siz... Efendim, çok az bir zaman var...

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) - Yeni bir maddeyi tartışmaya açtınız.

BAŞKAN - Sayın Başesgioğlu, benim de takdirim, o kadarlık bir süreyi kısa bir süre gördüm.

Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

144 sıra sayılı yetki kanunu tasarısının 3 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Oya Araslı Nihat Matkap Ayhan Fırat

İçel Hatay Malatya

İsmet Atalay Ali Şahin

Ardahan Kahramanmaraş

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yetki kanunu tasarısının 3 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Gözlükaya Baki Ataç Temel Karamollaoğlu

Doğru Yol Partisi Balıkesir Sıvas

Grup Başkanvekili

Mahmut Nedim Bilgiç Şamil Ayrım

Adıyaman Iğdır

Madde 3: “Bakanlar Kurulu bu kanunla verilen yetkiyi kullanırken, ülkenin ekonomik ve sosyal imkânlarını dikkate alarak, memurlar ve diğer kamu görevliler ile bunların emeklilerinin geçmiş yıllardaki kayıplarını giderme ve onlara, yeterli ve adil bir ücret seviyesi sağlama amacıyla malî ve sosyal haklarında, hizmetin özellik ve gereklerine uygun iyileştirmeler yapar.”

BAŞKAN - Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yetki kanunu tasarısının 3 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini öneririz.

Saygılarımızla.

Celal Topkan Nezir Büyükcengiz Altan Öymen

Adıyaman Konya İstanbul

Mustafa Yıldız Mahmut Işık

Erzincan Sıvas

Madde 3.- Bakanlar Kurulu bu Kanunla verilen yetkiyi kullanırken; ülkenin ekonomik ve sosyal imkânlarını dikkate alarak, memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bunların emeklilerinin geçmiş yıllardaki kayıplarını gidermek ve yeterli ve adil bir ücret seviyesine ulaşmak amacıyla malî ve sosyal haklarında hizmetin özellik ve gereklerine uygun iyileştirmeler yapar.

BAŞKAN - Önergeleri aykırılık derecesine göre tekrar okutup, işleme koyacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

144 sıra sayılı yetki kanunu tasarısının 3 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Oya Araslı

(İçel)

ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Araslı, aslında, sizin bu önergeniz Anayasaya da biraz aykırı düşüyor. Çünkü, yetki kanununu tarif eden Anayasanın ilgili hükmünde “amacı, kapsamı, ilkeleri, yetki süresinin kanun metninde belirtilmesi lazım” deniliyor. Şimdi, bu ilkeleri çıkardığımız zaman, Anayasanın açık hükmüne aykırı oluyor. Ben, aslında önergenizi -bir başka önerge daha verdiniz- işleme koymak da istemiyorum; ama, ısrar ederseniz işleme koyarım. Çünkü, Anayasa, yetki kanunlarında, verilen yetkinin amacının, kapsamının, ilkelerinin ve süresinin açıkça belirtilmesi konusunda hüküm ihtiva etmektedir. Dolayısıyla, siz “ilkelerini çıkarın” dediğiniz zaman Anayasaya aykırı önerge vermiş oluyorsunuz...

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) - Sayın başöğretmeni dinleyelim...

OYA ARASLI (İçel) - Müsaade ederseniz, arz edeyim. Yani, mutlaka, ilkelerin bulunması elbette ki şarttır; ama, bunların Anayasaya uygun biçimde bulunması şarttır.

BAŞKAN - Ama, siz “tamamını çıkarın” diyorsunuz.

OYA ARASLI (İçel) - Evet, başka çare yok.

BAŞKAN - Yani, ben, size hatırlatayım dedim.

OYA ARASLI (İçel) - Önümüzde bir değişiklik önergesi var. Onun kabul edilip edilmeyeceğini bilmediğimiz için böyle bir yol gerekiyor...

BAŞKAN - Hayır, ben, size hatırlatayım dedim; aslında, daha önceki maddelerde de hatırlatmadım; ama, neyse...

Efendim, önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYOSU SÖZCÜSÜ SAİT AÇBA (Afyon) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Katılmıyorsunuz.

Hükümet?..

MİLLî SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.

Gerekçe mi okunsun, konuşacak mısınız?

OYA ARASLI (İçel) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okuyalım:

Gerekçe: Anayasamız, yetki kanunuyla verilecek yetkinin kullanımında uyulacak ilkelerin gösterilmesini, (91 inci maddesinde) zorunlu görmüştür. Anayasa Mahkemesi kararlarında, bu ilkelerin, belirli olarak açık ve seçik biçimde ifade edilmesi gerektiğini bildirmiştir. Sözkonusu 3 üncü maddede, bu ilkelerin son derece esnek ve belirsiz bir biçimde ortaya konulduğu görülmektedir. Bu nedenle 3 üncü maddenin tasarı metninden çıkarılmasını önermek gereği doğmuştur.

BAŞKAN - Önergeye Hükümet ve Komisyon katılmamıştır.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Efendim, Sayın Mehmet Gözlükaya ile Sayın Altan Öymen'in önergeleri birbirinin aynısıdır...

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) - İzah edebilir miyim...

BAŞKAN - Efendim, önce birlikte işleme koyalım...

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın Öymen, uzlaştık ve size göre önerge değiştirdik.

BAŞKAN - Eğer, Hükümet ve Komisyon katılırsa, konuşma hakkınız doğmaz; ama, neyi açıklayacaksınız?

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) -Şunu izah etmek durumundayım: Bu önergeler aslında birbirine çok yakın.

BAŞKAN - Evet ; ben de onun için birlikte işleme koyuyorum.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) - Birlikte işleme koyuyorsunuz, ama -demin de söz vermediniz- birlikte işleme koyduğunuz sırada Komisyon “katılıyorum” derse, bizim söyleyeceğimiz bir şey yok. Biz, zaten bunu arkadaşlarla birlikte formüle etmiştik.

BAŞKAN - O zaman mesele yok; önerge kabul edilirse amaç sağlanmış oluyor.

İkisini birleştirerek işleme koyuyorum; buyurun efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yetki kanunu tasarısının 3 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 3.- Bakanlar Kurulu bu Kanunla verilen yetkiyi kullanırken, ülkenin ekonomik ve sosyal imkânlarını dikkate alarak, memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bunların emeklilerinin geçmiş yıllardaki kayıplarını gidermek ve onlara yeterli ve adil bir ücret seviyesi sağlama amacıyla malî ve sosyal haklarında hizmetin özellik ve gereklerine uygun iyileştirmeler yapar.

Mehmet Gözlükaya

(Denizli)

ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon bu önergeye katılıyor mu ?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAİT AÇBA (Afyon) - Yetersayımız olmadığı için katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ama, aslında benimsiyorsunuz...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAİT AÇBA (Afyon) - Uygun görüyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Efendim, Hükümet bu önergeye katılıyor, Komisyon yetersayısı olmadığı için katılmıyor; ama, esasını da benimsiyor.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) - Söz hakkı da doğuyor efendim.

BAŞKAN - Efendim, buyurun; 5 dakika da siz konuşun... Ne diyorsanız; buyurun.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) - Sayın Başkanın lütfuyla, “5 dakika da siz konuşun” demesiyle buraya geldim; ama, aslında İçtüzükteki hakkımdı tabiî.

Sayın Başkan, sayın arkadaşlar; şimdi, burada, bazı arkadaşlar, özellikle, son sırada şahsı adına konuşan Refah Partili arkadaş, muhalefeti, işte, bu kanun tasarısını önlemekle falan itham etti. Başlangıçtan beri arkadaşlarımız belirtiyorlar, biz de belirttik; tam tersine, bu kanun tasarısının kazasız bir şekilde çıkmasını, bir daha Anayasa Mahkemesinden dönmemesini sağlamak için, bu kanun tasarısının müzakereleri hep bizim uyarılarımızla geçmiştir.

1 inci maddede, arkadaşlarımızın uyarısı üzerine, Hükümet ve Komisyon da anlayış gösterdiği için, bir değişiklik yapılmıştır. 2 nci maddede büyük redaksiyon hataları da vardı, yine, Anayasaya aykırılık unsurları da zikredilmişti; bunlar da redaksiyon sırasında bir ölçüde düzeltilmiştir. Bu, yeterli midir değil midir; biraz tartışmalı olsa bile, şimdi, 3 üncü maddedeki önergeyle, bu tasarının 3 üncü maddesindeki mahzurlar da büyük ölçüde ortadan kaldırılmış olmaktadır.

3 üncü madde üzerinde, biz, daha önceden, yine Komisyonla ve Hükümetle temas arayarak, bu şekildeki bir formül üzerinde anlaştık. Onun için, biz de bir önerge verdik, bu önergenin altında imzası olan arkadaşlarımız da bir önerge verdi. Şimdi, bu iki önerge birlikte konuşuluyor ve böylece, aslında, Anayasaya aykırılık ihtimalleri büyük ölçüde azaltılmış oluyor. Bu da bir örnektir, muhalefetin, burada, ne kadar yapıcı şekilde davranmaya çalıştığı; fakat, bunu, biraz önce konuşan arkadaşımın yaptığı gibi, öyle, birtakım hikâyelerle, mikâyelerle, siz şöyle yaptınız, böyle yaptınız diye, bu hale sokmanın da bir alemi yoktur.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) - Gerçeğin ta kendisi.

ALTAN ÖYMEN (Devamla) - Memurların ve diğer devlet personelinin haklarının sağlanması, hepimizin, bütün bu Meclisin dileğidir. Bunu yaparken, doğru yapmak, Anayasa Mahkemesi engeline takılmamasını sağlamaya çalışmak için gayret sarf etmek de hepimizin vazifesidir. Biz bu vazifeyi yaptık; dileriz, bundan sonra, Komisyon da Hükümet de, aynı vazifeyi, aynı ciddiyetle yapar, Anayasaya aykırılık yolundaki iddiaları daha ciddiyetle inceler, sonradan düzeltilmiş olan hataları baştan düzelterek ve önümüze daha düzgün metinler getirerek görevini yerine getirir.

Teşekkür ederim sayın arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öymen.

Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmıştı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önerge doğrultusunda, 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilen önerge doğrultusunda 3 üncü madde kabul edilmiştir efendim.

Sayın Bakan, siz, 2 nci maddeyle ilgili bir redaksiyon mu istiyorsunuz?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Evet efendim.

BAŞKAN - Konuyu biraz açıklar mısınız efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Sayın Başkan, arkadaşlarımızın tereddütleri, bizim, iyileştirmenin dışında, başka düzenlemeler yapacağımız konusundaki kuşkularıdır. Böyle kuşkuya sahip arkadaşlar. 2 nci maddenin sonunda “...Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere ekli cetvellerde yapılacak ek ve değişiklikler ile yeni düzenlemeleri kapsar” denmektedir.

Arkadaşlarımız, bunlarla ilgili, yani, bu konu dışında bir düzenleme yapılmayacağını temin etmemizi istiyorlar. Biz de diyoruz ki, bir redaksiyon yapalım, oraya, “ve bunlarla ilgili” şeklinde bir ifadeyi koymak suretiyle, başka alanda bir düzenleme yapmayacağımız konusunda Genel Kurulu temin etmek istiyoruz. Olay bundan ibarettir.

BAŞKAN - Sayın Bakan, maksadınız anlaşıldı.

Biliyorsunuz, kanunlar, önce lafzıyla, sonra ruhuyla yorumlanır; ruh da, işte Türkiye Büyük Millet Meclisindeki müzakerelerde hâkim olan görüş ve düşünceler kapsamında yorumlanır. Dolayısıyla, Hükümetin niyeti bu ise...

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Budur efendim.

BAŞKAN - ... siz de uygulamalarınızı buna göre yaparsınız, yeni bir tekriri müzakereye gerek yok.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Çok teşekkür ederim... Zapta geçmiştir...

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz bitti. Zaten, uzatma kararını da 3 üncü maddenin oylanması sonuçlanıncaya kadar almıştık.

Bu itibarla, olağanüstü halle ilgili Başbakanlık tezkeresi ile kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 28 Kasım 1996 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.45

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, asbest boru kullanımına ve otoyollardaki çukurlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın yazılı cevabı (7/1428)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

Bartın

Soru : 1. İller Bankasınca içme suyu ve kanalizasyon hatlarına asbest boru döşenmekte midir? Asbest boru zararlı mıdır?

2. 1996 yılında Teknik Araştırma Genel Müdürlüğünüzce Bartın ili dahilindeki Belediyelere ayrı ayrı ne kadar proje yardımı yapılmıştır?

3. Otoyollarımızda özellikle kış aylarında oluşan ve araçların ithal parçalarının arızalanması nedeniyle trilyonlarca lira zarara uğramamıza neden olan çukurların hemen kapatılması için bir tedbir alınmakta mıdır?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği 27.11.1996

Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/7858

Konu : Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun yazılı soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M.'nin 10.10.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-3697 sayılı yazısı. (7/1428)

İlgi yazı ekinde alınan, Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Soru : 1. İller Bankasınca içme suyu ve kanalizasyon hatlarına asbest boru döşenmekte midir? Asbest boru zararlı mıdır?

Cevap : 1. İller Bankasınca yaptırılan içmesuyu ve kanalizasyon tesislerinde asbestli çimento boru döşenmektedir.

Ancak; Banka yetkili mercilerce üretimi ve kullanılmasına müsaadeye istinaden imalatı yapılan boruların içmesuyu tesislerinde yararlanılmasına aracı olmaktadır.

Dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan müteaddit toplantı ve konferanslarda içmesuyu tesislerinde kullanılan asbestli çimento boruların kansere yol açmadığı görüşünde birleşilmiştir.

Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından 1996 yılında düzenlenen kongre sonucunda 125 ülkenin imzaladığı “Asbestin Güvenli kullanımı” adlı Yönetmelik yayınlanmıştır.

ABD'de, Yüksek Mahkeme 1986 da EPA (Çevre Koruma Başkanlığı)'nın koyduğu yasağı Mart 1993'de kaldırmıştır.

Diğer taraftan uluslararası Asbest Birliği'nin araştırmaları sonucu Bankamızın da katıldığı 1987 yılındaki 6 ncı Asbest Konferansında, İçmesuyu iletiminde kullanılan asbestli çimento boruların kanser yapmadığı, asbestli ürünlerin imalatı sırasında asbestin toz haline gelmesi sonucu asbest liflerinin solunum yoluyla vücuda girmesiyle kanserojen etki yapabileceği belirtilmiştir.

Asbest elyafının sadece belli cinslerinin, belirli büyüklükte olanlarının yoğun ve uzun süre ile solunması halinde sağlığa zararlı olabileceği ortaya çıkmıştır.

Son olarak Bankamız temsilcilerinin 11-12 Mayıs 1993 tarihlerinde Paris'te katıldığı AIA (Asbestos International Association)'ın 8 inci Bienal Konferansı sonucu; krisotil cinsi asbestin kontrollü kullanımının insan sağlığı ve çevre yönünden risk taşımadığı, işçi sağlığı yönünden riskin kabul edilebilir sınırlar içinde kaldığı, bunun sağlanması için gerekli önlemlerin alınması gerektiği teyid edilmiştir.

Ayrıca; 11.7.1993 tarih ve 21634 sayılı Resmî Gazetede Çevre Bakanlığınca yayınlanan “Zararlı Kimyasal Madde ve Ürünlerinin Kontrolü Yönetmeliği”nin, Asbest kullanımı ile ilgili Hükümler başlıklı 37 nci maddesinde, asbest lifi içeren ve piyasaya sürülemeyecek maddeler arasında asbestli çimento borular yer almamaktadır.

Bu itibarla, asbestli çimento boruların, içmesuyu tesislerinde kullanımından dolayı istatistiki araştırma verilerine dayalı kanserojen etkileri araştırılıp bugüne kadar ortaya konulamamıştır.

Soru : 2. 1996 yılında Teknik Araştırma Genel Müdürlüğünüzce Bartın ili dahilindeki Belediyelere ayrı ayrı ne kadar proje yardımı yapılmıştır?

Cevap : 2. Genel Müdürlüğümüzce imar uygulamaları nedeni ile yapacakları düzenleme ve kamulaştırma işlerinde kullanılmak üzere 1.1.1996 - 21.10.1996 tarihleri arasında Bartın İli Belediyelerinden 2 belediyeye 550 000 000 TL. tahsis edilerek gönderilmiştir.

Soru : 3. Otoyollarımızda özellikle kış aylarında oluşan ve araçların ithal parçalarının arızalanması nedeniyle trilyonlarca lira zarara uğramamıza neden olan çukurların hemen kapatılması için bir tedbir alınmakta mıdır?

Cevap : 3. Bartın ili hudutları içindeki Devlet ve İl yollarında oluşan çukurlar, normal bakım programında yama yapılmak suretiyle onarılmakta ve imkânlar ölçüsünde kaplaması yapılmaktadır. Yağışlı günlerde ve özellikle kış aylarında kar ve buzlanma nedeniyle açılan çukurlar ise geçici olarak temel malzemesi ile doldurularak sürekli kontrol altında tutulmakta, hava şartlarının imkân verdiği oranda rodmiks (Asfalt-stabilize karışımı malzeme) veya bakım plentlerimizin (Asfalt karışımı yapan makine) bulunduğu Şube yollarımızda plentmiks (sıcak karışım) malzemeleri ile kaplanmaktadır.

Bartın ili ve Zonguldak, Karabük gibi çevre illerde Çimento, Demirçelik, Tuğla fabrikaları gibi ağır sanayi tesislerinin bulunması ve buna bağlı olarak oluşan ağır taşıt trafiği, bu çevredeki trafik yoğunluğunu oluşturmakta olup; özellikle Devlet yollarımızın yıllık ortalama günlük trafiği 1 000'in üzerindedir. Bartın ili sınırlarındaki yollarımızın tamamı asfalt sathi kaplamadır. Bu nedenle ağır taşıt trafiği altındaki yollarımızın bakımı çok zor şartlar altında yapılmaya çalışılmaktadır. Zorunlu hallerde; sürekli yağış olduğu ve asfalt yama yapılamadığı günlerde, bozuk kesimlerde düşey işaretleme yapılarak sürücüler uyarılmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Cevat Ayhan

Bayındırlık ve İskân Bakanı

2. - Aydın Milletvekili Cengiz Altınkaya'nın, Bolu Dağı geçişi tünel inşaatı ile İzmir-Aydın otoyolu tünel inşaatına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın yazılı cevabı (7/1536)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.

Saygılarımla...

Cengiz Altınkaya

Aydın

1. Ülkemizin en yoğun trafik hacmine sahip yol güzergâhı olan İstanbul-Ankara arası otoyol ağıyla birbirine bağlanmıştır. Ancak bir türlü tamamlanamayan Bolu Dağı geçişi, bu güzergâhı tıkayan bir engel konumunu hala devam ettirmektedir.

Aradan geçen bunca zamana rağmen Bolu Dağı geçişi tünel inşaatı bir türlü bitirilememiştir. Bir an önce bitirilmesi ulaşım güvenliği açısından elzem olan Bolu Dağı geçişi tünel inşaatını bitirmek için Bakanlığınızca hangi tedbirler alınmaktadır? Tünel inşaatının ne zamana kadar bitirilmesi planlanmaktadır?

2. İzmir-Aydın Otoyolu tünel inşaatı çok yavaş bir şekilde ilerlemektedir. Her iki bacadaki karşılıklı kazımlarda günlük ilerleme iki metre civarındadır.

Selçuk yönündeki sol bacada delinecek kısım 500 metre, sağ bacada ise 230 metre civarındadır. Sağ bacanın bugünkü inşaat hızıyla Şubat ayı sonu itibariyle biteceği tahmin edilirken sol baca için bir tahminde bulunulamamaktadır.

İzmir-Aydın otoyolu tünel inşaatının bir an evvel bitirilmesi için Bakanlığınızca hangi tedbirlerin alınması düşünülmektedir?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği 27.11.1996

Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.21/2-A/7862

Konu : Aydın Milletvekili Cengiz Altınkaya'nın yazılı soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M.'nin 1.11.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4005/10631 sayılı yazısı. (7/1536)

İlgi yazı ekinde alınan, Aydın Milletvekili Cengiz Altınkaya'nın Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Soru : 1. Ülkemizin en yoğun trafik hacmine sahip yol güzergâhı olan İstanbul-Ankara arası otoyol ağıyla birbirine bağlanmıştır. Ancak bir türlü tamamlanamayan Bolu Dağı geçişi, bu güzergâhı tıkayan bir engel konumunu hala devam ettirmektedir.

Aradan geçen bunca zamana rağmen Bolu Dağı geçişi tünel inşaatı bir türlü bitirilememiştir. Bir an önce bitirilmesi ulaşım güvenliği açısından elzem olan Bolu geçişi tünel inşaatını bitirmek için Bakanlığınızca hangi tedbirler alınmaktadır? Tünel inşaatının ne zamana kadar bitirilmesi planlanmaktadır?

Cevap : 1. Proje, yapım ve bir yıllık bakım işi Astaldi S.P.A. firması taahhüdünde bulunan Gümüşova-Gerede Otoyolunun Bolu Dağı geçişinde bulunan Bolu Dağı tünelinin uzunluğu 3272 metredir.

Söz konusu tünelin, Yeni Avusturya Metodu (NATM) ile 1993 yılı Nisan ayında Asarsuyu girişindeki iki ağızdan, 1994 yılı Temmuz ayında da Elmalık girişindeki iki ağızdan yapımına başlanmıştır.

Ancak, 1994 yılı sonunda Tünelde aşırı deformasyonlar ortaya çıkmış ve mevcut tünel, iksa sistemleri karşılamadığından kazı yapılamamıştır.

Bu duruma göre Müteahhidin projecisi Geoconsult firması; bu aşırı deformasyonlar nedeniyle Tünel içinde ve tünel güzergâhında jeolojik, jeoteknik araştırmalar yapmakta, elde edilen araştırma raporlarına göre tünel iksa projelerini hazırlamaktadır. Müteahhit, hazırlanan yeni projelere göre kazı işlerini yapmakta olup, tünelde 31.10.1996 tarihi itibariyle Asarsuyu girişinde 881 m., Elmalık girişinde de 319 m. ilerleme kaydedilmiştir.

Bolu Dağı tünelinin bulunduğu yer, Kuzey Anadolu Fay hattı ile Batı Anadolu fay hattının kesiştiği bölgede olması sonucu karşılaşılan zor zemin şartları ve zemindeki su problemleri nedeniyle Tünel kazısı sırasında sürekli proje revizyonları yapılmakta; dolayısıyla kazı çalışmaları yavaşlamaktadır. Bu nedenle çok zor koşullarda devam edilen Bolu Dağı Tüneli yapımının, 2 000 yılında bitirilebileceği tahmin edilmektedir.

Soru : 2. İzmir-Aydın Otoyolu tünel inşaatı çok yavaş bir şekilde ilerlemektedir. Her iki bacadaki karşılıklı kazımlarda günlük ilerleme iki metre civarındadır.

Selçuk yönündeki sol bacada delinecek kısım 500 metre, sağ bacada ise 230 metre civarındadır. Sağ bacanın bugünkü inşaat hızıyla Şubat ayı sonu itibariyle biteceği tahmin edilirken sol baca için bir tahminde bulunulamamaktadır.

İzmir-Aydın otoyolu tünel inşaatının bir an evvel bitirilmesi için Bakanlığınızca hangi tedbirlerin alınması düşünülmektedir?

Cevap : 2. İzmir Çevreyolu-Aydın Otoyolu inşaatı bünyesinde yapımı Müteahhit Kutlutaş-Dillingham Ortak Girişimi tarafından sürdürülmekte olan Selatin Tüneli, kısım 4.1 km:86+733 ile 89+755 arasında yer almakta olup proje boyu 3 022 metredir.

Selatin Tüneli gidiş hattında (sağ tüp) kalan kazı boyu 200 m. dönüş hattında (sol tüp) kalan kazı boyu ise 406 m. dir.

Her iki tüpte de çalışmalar jeolojik yapının elverdiği maksimum hız ile yapılmakta olup, değişik zemin formasyonlarının durumuna göre çalışma hızı değişmektedir.

Şu anda yapılan çalışmalar kaya sınıfı 5 ve 6'da yapılmakta, bu tür zeminlerde stabil olmadığı için kazı ve destekleme aşamasında aktivitelerin sık sık değiştirilmesi zorunluluğu ortaya çıktığından, günlük ilerleme hızı düşmektedir.

Zeminin stabil olmamasından dolayı, yapılan raund boyu 0,75 m. ile 1 m. arasında değişmekte olup; deformasyonlar 60 cm. civarında gerçekleşmekte, bunun içinde L=12 m. boyunda ilave balonlamalar yapılmaktadır.

Diğer taraftan, Tünel güzergâhında beklenenden daha fazla suyla karşılaşılması nedeniyle çalışmalar güçleştiğinden hız düşmektedir. Buna göre;

Kaya Klası 6'da ortalama ilerleme 20 m./ay

Kaya Klası 5'de ortalama ilerleme 25 m./ay

olmaktadır.

Gidiş hattında kazı ve destekleme çalışması Mart 1997 tarihinde tamamlanmış olacak ve bu hatta kaplama betonu çalışmalarına önümüzdeki günlerde başlanacak olup, Kasım 1997 tarihinde sağ tüpdeki betonlama işi bitmiş olacaktır.

Aydın tarafındaki su pompaj işi 15 aralık 1996'da bitirilecek ve bu kazı çalışmalarına tekrar başlanacak olup, dönüş hattındaki kazı ve destekleme çalışmaları Temmuz 1997 tarihinde tamamlanmış olacaktır.

Selatin Tünelinin ilk keşfi 49 955 000 ABD Doları, bugüne kadar yapılan iş 46 114 537 ABD Doları, son keşfi ise 71 540 554,86 ABD Doları olup; yaklaşık % 50 oranındaki keşif artışı ile birlikte işin bitim süresi ilave ödenek ve tünel kaplama kalıbı temin edilmediği takdirde 1998 yılı sonuna sarkacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Cevat Ayhan

Bayındırlık ve İskân Bakanı

3. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bursa Çevre Otoyolu Projesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan'ın yazılı cevabı (7/1557)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bursa Çevre Otoyolu ile ilgili olarak aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını Anayasanın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 96 ncı maddeleri uyarınca arz ederim. 23.10.1996

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Sorular :

1. Bursa Çevre Otoyolu ile ilgili olarak Çevre Etki Değerlendirme Raporu hazırlanmış mıdır? Çevre Otoyolunun tümü için ÇED hazırlanmamış ise bölüm bölüm hazırlanması düşünülebilir mi?

2. Bursa Çevre Otoyolu Güzergâh ve Proje esasları ile ilgili çalışmalar hangi aşamadadır?

3. Proje ne zaman yaptırım programına alınmıştır veya alınacaktır?

4. Proje için bugüne kadar konulan ödenekler ve yapılan harcamalar ne kadardır? Projenin toplam maliyeti nedir?

5. Projenin ne zaman bitmesi öngörülmektedir?

6. Bursa'nın kilitlenen trafiğini açacak bu projenin hızlandırılması için neler düşünmektesiniz?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği 27.11.1996

Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/7860

Konu : Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın yazılı soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M.'nin 1.11.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4005/10631 sayılı yazısı. (7/1557)

İlgi yazı ekinde alınan Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Soru : 1. Bursa Çevre Otoyolu ile ilgili olarak Çevre Etki Değerlendirme Raporu hazırlanmış mıdır? Çevre Otoyolunun tümü için ÇED hazırlanmamış ise bölüm bölüm hazırlanması düşünülebilir mi?

Cevap : 1. Orhangazi-(Bursa-Karacabey) ayrımı (Bursa Geçişi Dahil) projesinin bir bölümü olan Bursa Çevre Otoyolu ön proje mühendislik hizmetleri 27.5.1993 yılında ihale edilmiş ve iş % 98 oranında tamamlanmıştır.

Projeye ait Çevresel Etki Değerlendirme Raporu henüz hazırlanmamıştır. 1996 Aralık ayı içinde ihalesi planlanan uygulama projesi kapsamında hazırlanacaktır.

ÇED Raporunun bölümler halinde hazırlanması, ancak çevreyolununda bölümler halinde (Örneğin İzmir çıkışı-İstanbul çıkışı bir bölüm, İstanbul çıkışı-Ankara çıkışı ikinci bölüm) inşa edilmesi düşünüldüğü takdirde mümkündür.

Soru : 2. Bursa Çevre Otoyolu Güzergâh ve Proje esasları ile ilgili çalışmalar hangi aşamadadır?

Cevap : 2. Orhangazi-(Bursa-Karacabey) ayr. otoyolunun Bursa Çevreyolu kesimi, Karacabey Devlet yolu ayrımı-Bursa arasında 26,6 Km., Bursa-Ankara Devlet yolu ayr. arasında ise 28,9 Km. olmak üzere toplam 55,5 Km. uzunluğundadır. Söz konusu otoyolun yapımı halinde Ankara-Bursa ve İstanbul-Bursa-İzmir trafiğini etkilemeden transit geçişi sağlanacaktır.

Otoyol üzerinde sırasıyla, Karacabey, Görükle, Mudanya, Çağlayan, Bursa Bağlantı kavşağı, Kazıklı ve Turanköy köprülü kavşakları olmak üzere 7 tane köprülü kavşak yer almaktadır.

Otoyol 2x3 şeritli olarak projelendirilmiş ve üzerinde 29 adet kutu menfez, 23 adet altgeçit, 12 adet üstgeçit, 1 694 metre uzunluğunda 2 adet viyadük, 1 800 m. uzunluğunda 2 adet tünel yer almaktadır.

Soru : 3. Proje ne zaman yatırım programına alınmıştır veya alınacaktır?

Cevap : 3. Bursa Çevre Otoyolu projesi, Karayolları Genel Müdürlüğü Yatırım Programında 91E040150 proje no ile otoyol etütleri kapsamında, İstanbul-Bursa-Balıkesir-İzmir Otoyolu bünyesinde 1991 yılında yer almıştır.

Bursa Çevre Otoyolunun yapım yatırım programına alınması için Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına 9.8.1996 gün ve 3017 sayılı yazı ile müracaat edilmiş; ancak DPT tarafından, uygulama projeleri, teknik, ekonomik ve malî fizibiliteleri ile ÇED etütlerinin öncelikle yaptırılması neticesinde programa alınabileceği belirtilmiştir.

Soru : 4. Proje için bugüne kadar konulan ödenekler ve yapılan harcamalar ne kadardır? Projenin toplam maliyeti nedir?

Cevap : 4. Bursa Çevre Otoyolunu da kapsayan 91E040150 proje no ile yatırım programında yer alan İstanbul-Bursa-Balıkesir-İzmir otoyolu projesinin otoyolu etütleri için 1996 yılında ayrılan ödenek 217 500 000 000 TL. olup, bu projenin bir parçası olan Orhangazi-(Bursa-Karacabey) ayr. (Bursa Çevre Otoyolu dahil) ön projesi için bu güne kadar harcanan para 7,5 milyar TL. olup, 1996 yılı sonunda ön projenin tamamlanmasını takiben ödenecek miktar toplam 40 milyar TL. olacaktır.

Bursa Çevre Otoyolunun yapım maliyeti yaklaşık 440 milyon ABD Doları olarak tahmin edilmektedir.

Soru : 5. Projenin ne zaman bitmesi öngörülmektedir?

Cevap : 5. Bursa Çevre otoyolu ön proje çalışmalarının 1996 yılı sonunda tamamlanması planlanmaktadır. 1997 yılında ise ÇED Mühendislik hizmetleri, fizibilite etütleri ve uygulama projelerinin ihale edilerek tamamlanması düşünülmektedir.

Soru : 6. Bursa'nın kilitlenen trafiğini açacak bu projenin hızlandırılması için neler düşünmektesiniz?

Cevap : 6. Bursa çevre otoyolunun yapım ihalesinin 1997 sonlarına doğru yapılabileği düşüncesiyle, 1997 yılı Karayolları Genel Müdürlüğü otoyolu yapım yatırım programına alınması teklif edilmiştir.

Bursa Çevreyolunun eldeki verilere göre 1995 yılı ortalama günlük trafiği 36 588 araçtır. Bu değer 1997 yılında 44 331'e, çevreyolu inşaatının tamamlanması planlanan 2001 yılında ise 65 960'a yükselecektir. 36 588 araçla bugün kilitlenen mevcut yolun 65 960 araca geçit veremeyeceği kesindir. Fizibilite ve ÇED raporlarının hazırlanmasını takiben 1997 yatırım programına dahil edilerek ihale edilebilme aşamasına gelinecektir. Kamulaştırma bedeli olarak ise 100 m. genişlik esas alındığında 8-10 trilyon TL. tutacağı tahmin edilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Cevat Ayhan

Bayındırlık ve İskân Bakanı

4. - Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ Çimento Fabrikasının yerinin değiştirilip değiştirilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez'in yazılı cevabı (7/1583)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz ederim.

Ahmet Cemil Tunç

Elazığ

Sorular : Elazığ Çimento Fabrikası Elazığ ortasında etrafına toz saçan, Elazığ'lıların sağlığını tehdit eden bir kuruluş haline gelmiştir. Geçici önlem olarak filtre takıldığı halde bu da kirliliğe çare olmamıştır. Dört mahalle yazın sıcağında tozdan dolayı kapı pencerelerini dahi açamamaktadırlar. Sağlık ve temizlik için çok büyük bir problem Elazığlıları tehdit etmektedir.

Sayın Sanayi ve Teknoloji Bakanından şunu sormak istiyorum :

- Acaba fabrikanın yerini değiştirmeyi düşünüyor musunuz?

T.C.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B.140.BHİ.01-322 21.11.1996

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 7.11.1996 tarih ve A.01.0.GNS.010.00.02-4110/11365 sayılı yazınız.

Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un tarafıma tevcih ettiği (7/1583) esas nolu yazılı soru önergesinde; bahse konu Elazığ Çimento Fabrikası, Özelleştirme Yüksek Kurulunun 14.6.1995 tarih ve 95/41 sayılı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınmış olduğundan Bakanlığımızı ilgilendirmemektedir.

Sözkonusu önerge, Özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanı Sayın Ufuk Söylemez'i ilgilendirdiğinden dolayı, yazımız ekinde iade edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Yalım Erez

Sanayi ve Ticaret Bakanı

5. - Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu sanayi bölgesi arsasının kamulaştırma bedellerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez'in yazılı cevabı (7/1611)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 20.3.1996

Hüseyin Olgun Akın

Ordu

Bakanlar Kurulunun; 15.7.1978 tarihli kanun ile Ordu ilinde Sanayi Bölgesi kurulması kararlaştırılıp, planlanmış ve geçen zaman zarfında kamulaştırma parselleme ve satışı yapılmış ve buranın 58 milyar TL. keşif bedeline arsa sahiplerinin tezyidi bedel davaları sonucunda almağa hak kazandıkları toplam 166 milyar TL. borcun muhatap Arsa Ofisi tarafından ödenmemesi ve bu hususta Ticaret ve Sanayi Bakanlığının ödenek temin edememesi sonucu 250'ye yakın vatandaş mağdur edilmiştir.

Bir yerde faydalı bir hizmet yapalım derken;

1. Üzerinde oturduğu evi, işlediği tarlası terk ettirilerek ve bedelleri verilmeyerek mağdur edilmesi adil bir devlet anlayışı mıdır?

2. Bu hadise vatandaşın malının gasbedilmesi değil midir?

3. 250 kişiye yakın mağdur insanın alacaklarını alabilmeleri için bir ödenek sağlanmış mıdır veya düşünülmekte midir?

4. Gittikçe artan enflasyon karşısında alacaklılara ödeme hangi değerler üzerinde yapılacaktır?

T.C.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B.140.BHİ.01-321 21.11.1996

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 11.11.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1611-902/2247 sayılı yazınız.

Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu sanayi bölgesi arsasının kamulaştırma bedellerine ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Yalım Erez

Sanayi ve Ticaret Bakanı

Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın yazılı sorularına cevaplarımız

Bakanlığımız kredi desteği ile inşa edilecek olan Ordu Organize Sanayi Bölgesi arsalarının kamulaştırılması ile ilgili olarak, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü aleyhine açılan tezyid-i bedel davaları sonucu, Ordu Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Teşekkülünce ödenmesi gerekli olan 172 milyar 350 milyon TL.'lik borcun, Müteşebbis Teşekkülün ödeyecek durumda olmaması ve Bakanlığımız bütçe imkânlarının yetersizliği dikkate alınarak, 21.4.1995 tarih ve 5788 sayılı yazımızla Maliye Bakanlığından ödenek talep edilmiştir.

15.6.1995 tarih ve 8613 sayılı yazımızla da, bölge inşaat maliyetinin artışına mahal verilmemesi ve arsaları istimlâk edilmiş bulunan şahısların mağdur edilmemeleri için bahsi geçen 172 milyar 350 milyon TL.'nin, Bakanlığımız 1995 yılı bütçesine ek olarak tahsisin çabuklaştırılması istenmiştir.

Ödenek tahsis edildiğinde Müteşebbis Teşekkül Başkanlığı kanalıyla ödeme tarihi itibariyle yasal faizleri ile birlikte hak sahiplerine ödenecektir.

6. - Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan'ın, başka illerde hizmet veren Yozgat Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü Makine parkına ait araçların Yozgat'a iadesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Bekir Aksoy'un yazılı cevabı (7/1616)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Bekir Aksoy tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını talep etmekteyim.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 7.11.1996

Dr. Kâzım Arslan

Yozgat

1. Yozgat Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü Makine parkına ait ve yaklaşık 4 yıldır Ağrı'da çalıştırılan araçlar ne zaman İlimize iade edilecektir?

2. Şayet orada ihtiyaç var ise biraz da başka İllerden takviye edilmesi veya Yozgat'a muadil araçlar verilmesi daha uygun olmaz mı?

T.C.

Devlet Bakanlığı

Sayı : B.02.0.0.013/5-566 25.11.1996

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 14.11.1996 tarih, A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1616-4118/11326 sayılı yazınız.

Yozgat Milletvekili Dr. Kâzım Arslan'ın 7/1616-4118 sayılı soru önergesi incelenmiştir.

Ağrı İl Müdürlüğünde geçici olarak bulunan 2 adet yapım greyderi ile 1 adet dozer Yozgat İl Müdürlüğüne iade edilmiştir.

Sınır güvenlik yollarında çalıştırılmak üzere toplam 70 adet iş makinası muhtelif illerden görevlendirilmiştir. Sınır güvenlik yollarının dışında muhtelif görevler için de tüm illerimizden makinalar görevlendirilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Bekir Aksoy

Devlet Bakanı

7. - Eskişehir Milletvekili Necati Albay'ın, Eskişehir'de Kırka Boraks İşletmesine alınacak işçiler için yapılan sınava ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri'nin yazılı cevabı (7/1633)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı T. Rıza Güneri tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 11.11.1996

Necati Albay

Eskişehir

1. 25.10.1996 günü Eskişehir'de yapılan yazılı sınavda Kırka Boraks işletmesine alınacak 176 işçi için lise mezunu, Sanat Okulu mezunu, lise ve dengi okul mezunları için çağrı yapılmıştır.

Sınavda sorulan sorular İlkokul düzeyinde mi düzenlendi; yoksa lise düzeyinde mi düzenlendi?

2. Yazılı sınava girenlerin sayısı kaç kişidir; yazılı sınavı kaç kişi kazandı?

3. Yazılıyı kazananlar 3 580 kişi olduğuna göre 176 kişi mülakatta nasıl seçildi?

4. Söylendiği gibi sözlü sınavı kazananlar RP'li ve RP sempatizanları mıdır?

5. Maden çevresinden sınavı kazananlar kaç kişidir?

6. Konya'dan sınava katılan 35 kişi hiç fire vermeden sınavı kazanmış mıdır?

7. Şoför sınavını kazananlardan sınav tarihinde 2 aylık ehliyet sahibi olan var mıdır?

8. 18 yaşını doldurmadan sınav kazanan var mıdır?

9. Bu sınavda Toplu sözleşmenin 10 uncu maddesi gereği iş kazası geçiren, ölen veya çalışamaz duruma gelenlerin yerine yakınlarından işçi alınmış mıdır?

10. 1402 sayılı yasa gereği işten ayrılanlara müracaatları halinde yeniden işe başlaması için kendilerine yapılan tebligat gereği ilk sınavda işe alınan var mı? Yoksa nedenlerini açıklayınız.

T.C.

Devlet Bakanlığı

Sayı : B.02.0.016/01300 26.11.1996

Konu : Soru önergeleri

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 20.11.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1633-4181/11536 sayılı yazısı.

Eskişehir Milletvekili Sayın Necati Albay'ın şahsıma tevcih ettiği ve Millet Meclisi İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen, 7/1633 esas nolu yazılı soru önergeleri ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Teoman Rıza Güneri

Devlet Bakanı

Eskişehir Milletvekili Necati Albay'ın Yazılı soru önergesi ve cevabı (7/1633-4181)

Soru : 1. 25.10.1996 günü Eskişehir'de yapılan yazılı sınavda Kırka Boraks işletmesine alınacak 176 işçi için lise mezunu, Sanat Okulu mezunu, lise ve dengi okul mezunları için çağrı yapılmıştır.

Sınavda sorulan sorular İlkokul düzeyinde mi düzenlendi; yoksa lise düzeyinde mi düzenlendi?

Cevap : 1. Kırka Boraks İşletmesi Müessesesi Müdürlüğü işyerinin işçi ihtiyacına binaen 25.10.1996 tarihinde yapılan yazılı sınavda imtihan komisyonu tarafından;

a) Asgarî ilkokul mezunu olup (c) sınıfı ehliyetli şoför adaylarına ilkokul düzeyinde,

b) Endüstri Meslek Lisesi, Teknik Lise, lise ve lise dengi okul mezunlarına ise lise düzeyinde,

soru hazırlanarak sorulmuştur.

Soru : 2. Yazılı sınava girenlerin sayısı kaç kişidir; yazılı sınavı kaç kişi kazandı?

Cevap : 2. Yazılı sınava, şoför adayı olarak 594 Endüstri Meslek Lisesi, Teknik Lise, lise ve lise dengi okul mezunu işçi adayı olarak da 2 435 kişi olmak üzere toplam 3 029 kişi katılmıştır. Şoför adaylarından 539, lise ve lise dengi okul mezunu işçi adaylarından ise 2 370 kişi olmak üzere toplam 2 909 aday yazılı sınavı kazanmıştır.

Soru : 3. Yazılıyı kazananlar 3 580 kişi olduğuna göre 176 kişi mülakatta nasıl seçildi?

Cevap : 3. Kamu Kurum ve Kuruluşlarının daimî kadrolarına ilk defa işçi olarak alınacaklar hakkında uygulanacak sınav yönetmeliği gereğince; işçinin öğrenim ve meslekî durumu ve çalıştırılacağı işler gözönünde bulundurularak, Yönetmelikte belirtilen konularda genel kültür soruları sorulmak suretiyle yapılan yazılı sınavı kazanan 538 şoför adayından 475'i, 2 370 lise ve lise dengi okul mezunu işçi adayından da 2 126'sı olmak üzere toplam 2 601 aday mülakata alınmıştır.

Bu adaylar, 1.11.1996 ile 3.11.1996 tarihleri arasında sabah 08.00'de başlayıp saat 20.00'ye kadar devam eden mülakat sonucu seçilmiş olup kendilerine mülakat sırasında yine sözkonusu yönetmelik gereğince meslekî bilgi ve göreve ilişkin bilgi ve becerileri içeren konularda sorular sorularak işe alınacak 176 kişi seçilmiştir.

Soru : 4. Söylendiği gibi sözlü sınavı kazananlar RP'li ve RP sempatizanları mıdır?

Cevap : 4. Yapılan mülakat esnasında adaylara yukarıda açıklandığı üzere meslekî bilgi ve göreve ilişkin bilgi ve becerileri içeren konular dışında siyasî görüşlerini belirtecek mahiyette soru sorulmamıştır.

Soru : 5. Maden çevresinden sınavı kazananlar kaç kişidir?

Cevap : 5. Maden çevresi olan Eskişehir, Kırka ve Seyitgazi çevresinden sınava katılan adaylardan 109 tanesi sınavı kazanmış bulunmaktadır.

Soru : 6. Konya'dan sınava katılan 35 kişi hiç fire vermeden sınavı kazanmış mıdır?

Cevap : 6. Konya ve ilçelerinden sınava katılan adaylardan 33 tanesi sınavı kazanmıştır.

Soru : 7. Şoför sınavını kazananlardan sınav tarihinde 2 aylık ehliyet sahibi olan var mıdır?

Cevap : 7. Şoför sınavına katılabilmek için adaylardan (c) sınıfı ehliyete haiz olmak ve 1.10.1996 tarihi itibariyle 18 yaşını doldurmuş ve 35 yaşından gün almamış olmak şartı istenmiş, ehliyet süresine ilişkin herhangi bir şart aranmamıştır.

Soru : 8. 18 yaşını doldurmadan sınav kazanan var mıdır?

Cevap : 8. Sınavı kazanan adaylardan 1.10.1996 tarihi itibariyle 18 yaşını doldurmayan bulunmamakla beraber, işe girmek için işyerine verdikleri belgelerden 18 yaşını doldurmadıkları anlaşılanlar yanlış beyanda bulunmaktan dolayı işe alınmamaktadırlar. Nitekim İş ve İşçi Bulma Kurumundan 18 yaşını bitirmiş gibi kart alan bir kişi işe başlatılmamıştır.

Soru : 9. Bu sınavda Toplu sözleşmenin 10 uncu maddesi gereği iş kazası geçiren, ölen veya çalışamaz duruma gelenlerin yerine yakınlarından işçi alınmış mıdır?

Cevap : 9. Toplu İş Sözleşmesinin yürürlük süresi olan 1.1.1996 tarihinden sınavın yapıldığı tarihe kadar işyerinde çalışırken ölenler ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu çalışamaz duruma gelen personel bulunmamaktadır.

Soru : 10. 1402 sayılı yasa gereği işten ayrılanlara müracaatları halinde yeniden işe başlaması için kendilerine yapılan tebligat gereği ilk sınavda işe alınan var mı? Yoksa nedenlerini açıklayınız.

Cevap : 10. 1402 sayılı yasa gereği işten ayrılanlardan yeniden işe girmek için müracaat eden aday sayısı 2 olup bunlardan birisi sınavı kazanamamış diğeri ise yedek listesinde yeralmıştır.

TUTANAĞIN SONU
Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.