DÖNEM : 20 CİLT : 6 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M. TUTANAK DERGİSİ 58 inci Birleşim 5 . 6 . 1996 Perşembe İ Ç İ N D E K İ L E R I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. – GELEN KÂĞITLAR III. – YOKLAMA IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. – İstanbul Milletvekili H. Hüsamettin Özkan ve 14 arkadaşının, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in, yurtiçi gezilerinde kullandığı yabancı hava siciline kayıtlı uçağın kullanımının Siyasi Partiler ve Türk Sivil Havacılık Kanunları karşısındaki durumunun belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/79) V. – ÖNERİLER A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ 1. – Genel Kurulun 5.6.1996 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI A) ÖNGÖRÜŞMELER 1. – Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 62 arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/4) 2. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 56 arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/5) VII. – SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1. – İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit’in, Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Akyurt’un konuşmasında, şahsına yönelik yanlış anlamlara meydan verebilecek ifadeler bulunması nedeniyle konuşması 2. – İstanbul Milletvekili Korkut Özal’ın, Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Akyurt’un şahsına sataşması nedeniyle konuşması VIII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in 4.7.1934 Tarih ve 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/64) (S. Sayısı : 15) 2. – Türk Vatandaşları Hakkında Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen Ceza Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/298) (S. Sayısı : 16) 3. – Tokat Milletvekili Ahmet Fevzi İnceöz ve 22 Arkadaşının, Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun Teklifi ve Tütün ve Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair 9.1.1991 Tarih ve 3694 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/70, 1/5) (S. Sayısı : 17) 4. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek Şehrinde Kırgızistan - Türkiye Manas Üniversitesi Kurulmasına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri komisyonları raporları (1/290) (S. Sayısı : 18) 5. – Türkiye Cumhuriyeti ile Moldova Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve İşbirliği Antlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/325) (S. Sayısı : 19) 6. – Bursa Milletvekili Turhan Tayan ile Erzurum Milletvekili İsmail Köse ve 18 Arkadaşının Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Ek Maddeler Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifleri ve Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı ile Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifleri ve Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı; Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (2/198, 2/202, 1/415; 2/112, 2/199, 1/422, 2/200, 1/391)(S. Sayısı : 20) 7. – Milletlerarası Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/309)(S. Sayısı : 21) IX. – SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, dağılımındaki dengesizliğe ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’in yazılı cevabı (7/482) 2. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, yap-işlet-devret modeliyle hangi şirket ve kuruluşlara, hangi şartlarla proje tahsis edildiğine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı H. Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/558) 3. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Türkiye Taş Kurumu Amasra ve Armutçuk Müessese ve Maden Ocaklarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı H. Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/566) 4. – İstanbul Milletvekili Mehmet Tahir Köse’nin, İstanbul-Tuzla Deresinin ıslahına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı H. Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/586) 5. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, tutuklu bulunan bazı öğrencilerin tedavilerinin önlendiği iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın yazılı cevabı (7/588) 6. – Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın, kamu kesiminde çalışan işçilerin ikramiyelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’in yazılı cevabı (7/630) 7. – Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya eski Hükümet Konağının adliye binasına dönüştürülmesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın yazılı cevabı (7/688) 8. – Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya elektrik şebekesinin yenilenmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı H. Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/691) 9. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Konya Ticaret Mahkemesi Başkan ve üyelerinin atamalarının neden yapılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın yazılı cevabı (7/719) 10. – Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün, yurt dışından ithal edilen tıbbî malzeme-ekipman ve ilaç tutarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yaman Törüner’in yazılı cevabı (7/724) 11. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’a bağlı bazı ilçe ve köylerin telefon ve santral ihtiyacına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/730) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı. Konya Milletvekili Veysel Candan, Et ve Balık Kurumu müesseselerinin özelleştirme öncesi ve sonrası durumuna, Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli, kamu çalışmalarının sorunlarına, Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan da, Gökova Termik Santralına, İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar. Avusturya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin, Polonya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan, Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun, Bosna-Hersek’e gidecek olan; Devlet Bakanı İmren Aykut’a, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun, Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun, Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’ya, dönüşüne kadar, İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in, Finlandiya’ya gidecek olan Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in, Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Yaman Törüner’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in, Kanada ve Almanya’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın, İtalya’ya gidecek olan Orman Bakanı Nevzat Ercan’a, dönüşüne kadar, Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın, Belçika’ya gidecek olan; Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin, Devlet Bakanı Rüşdü Saracoğlu’na, dönüşüne kadar, Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’ın, Vekâlet etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı; Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı HABİTAT II Global Parlamenterler Forumuna katılacak olan TBMM heyetine Refah Partisini temsilen katılacak olan Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün yerine İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem’in katılacağına, Kuveyt Parlamentosunun daveti üzerine TBMM’yi temsilen Kuveyt’e gidecek olan 6 kişilik Parlamento heyetine, Fas Parlamentosunun vaki daveti üzerine TBMM’yi temsilen Fas’a gidecek olan 6 kişilik Parlamento heyetine, İlişkin Başkanlık; Tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu. TBMM’de, Türkiye-Almanya Parlamentolararası Dostluk Grubunun Kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi. Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve 57 arkadaşının, Emlak Bankası eski Genel Müdürü Engin Civan’ın rüşvet karşılığı verdiği krediler ve çıkar temin eden bazı tasarruflarına karşın gerekli işlemleri yapmamak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında (9/16), Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 61 arkadaşının, partisine oy kazandırmak amacıyla Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü yöneticilerine verdiği talimatlar neticesinde Çay-Kur’u zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve ilgili hükümlerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında (9/7), İstanbul Milletvekili Zekeriya Temizel ve 60 arkadaşının, Başbakanlık Örtülü ödeneğinin kamuoyuna yansıyan miktarının, Muhasebei Umumiye Kanununun 77 nci maddesine aykırı olarak harcamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevine kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ve diğer ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller ve eski Maliye Bakanı İsmet Attila hakkında (9/8), Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 61 arkadaşının, bakan ve başbakan olarak görev yaptığı yıllarda kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında (9/9), Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergeleri okundu; Anayasanın 100 üncü maddesine göre, en geç bir ay içinde olmak üzere, görüşme gününün, Danışma Kurulunca tespit edilerek Genel Kurulun onayına sunulacağı açıklandı. İzmir Milletvekili Hakan Tartan ve 16 arkadaşının, ülke çıkarlarına uygun bir enerji politikasının belirlenmesi (10/77), Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner ve 14 arkadaşının, hayvancılık sektörünün sorunlarının ve uygulanan yanlış politikaların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi (10/78), Amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmelerin, sırasında yapılacağı açıklandı. 26.4.1996 tarihinde Başkanlığa sunulan ve Genel Kurulun 7.5.1996 tarihli 48 inci Birleşiminde okunmuş bulunan eski Başbakan Tansu Çiller’in mal varlığı konusundaki (9/4) esas numaralı soruşturma önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının birinci sırasında yer alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılım açılmaması hususundaki görüşmelerin, Genel Kurulun 5.6.1996 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu Önerisi ile, 8.5.1996 tarihli Genel Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli 49 uncu Birleşiminde okunmuş bulunan eski Bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ın mal varlığı konusundaki (9/5) esas numaralı Meclis soruşturma önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının ikinci sırasında yer alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince, soruşturma açılıp açılmayacağı hususundaki görüşmelerin, Genel Kurulun 5 Haziran 1995 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin DYP Grubu önerisi, Kabul edildi. Adalet Komisyonunda açık bulunan ve DYP Grubuna düşen üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Niğde Milletvekili Ergun Özkan, Anayasa Komisyonunda açık bulunan ve DYP Grubuna düşen üyeliğe, Grubunca aday gösterilen İzmir Milletvekili Hasan Denizkurdu, Seçildiler. Başkanlıkça; Üye seçimi tamamlanan (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonu ile (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonlarının, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak için toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuruda, İçtüzük değişikliğinden sonra sözlü soruların görüşülmesinde uygulanacak usule ilişkin açıklamada, Bulunuldu. İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın; 1 inci sırada bulunan (6/58), 2 nci sırada bulunan (6/1), 3 üncü sırada bulunan (6/2), 7 nci sırada bulunan (6/65), 8 inci sırada bulunan (6/66), 9 uncu sırada bulunan (6/67), 10 uncu sırada bulunan (6/68), 11 inci sırada bulunan (6/69), 12 nci sırada bulunan (6/70), 13 üncü sırada bulunan (6/71), 14 üncü sırada bulunan (6/72), 15 inci sırada bulunan (6/73), 16 ncı sırada bulunan (6/74), 17 nci sırada bulunan (6/75), 18 inci sırada bulunan (6/76), 19 uncu sırada bulunan (6/77), 20 nci sırada bulunan (6/78), 21 inci sırada bulunan (6/79), 22 nci sırada bulunan (6/80), 23 üncü sırada bulunan (6/81), 24 üncü sırada bulunan (6/82), 25 inci sırada bulunan (6/83), 26 ncı sırada bulunan (6/84), 27 nci sırada bulunan (6/85), 28 inci sırada bulunan (6/86), 29 uncu sırada bulunan (6/87), 30 uncu sırada bulunan (6/88), 31 inci sırada bulunan (6/89), 32 nci sırada bulunan (6/90), 35 inci sırada bulunan (6/92), 36 ncı sırada bulunan (6/94), 37 nci sırada bulunan (6/95), 39 uncu sırada bulunan (6/98), 41 inci sırada bulunan (6/101), 43 üncü sırada bulunan (6/103), 4 üncü sırada bulunan, İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın (6/60), 5 inci sırada bulunan, Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in (6/63), 6 ncı sırada bulunan, Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın (6/64), 40 ıncı sırada bulunan, Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun (6/99), 42 nci sırada bulunan, Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy’un (6/102), 44 üncü sırada bulunan, Çorum Milletvekili Hasan Çağlayan’ın (6/104), 45 inci sırada bulunan, İstanbul Milletvekili Ali Şahin’in (6/5), Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın: 46 ncı sırada bulunan (6/150), 47 nci sırada bulunan (6/151), İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın : 48 inci sırada bulunan (6/152), 49 uncu sırada bulunan (6/153), 50 nci sırada bulunan, Diyarbakır Milletvekili Abdülkadir Aksu’nun (6/108), 51 inci sırada bulunan, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın (6/109), 52 nci sırada bulunan, Eskişehir Milletvekili Hanefi Demirkol’un (6/129), 53 üncü sırada bulunan, İzmir Milletvekili Atilla Mutman’ın (6/7), Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un : 54 üncü sırada bulunan (6/154), 55 inci sırada bulunan (6/155), 56 ncı sırada bulunan (6/156), 57 nci sırada bulunan (6/157), 58 inci sırada bulunan (6/158), 59 uncu sırada bulunan (6/159), 60 ıncı sırada bulunan (6/160), 61 inci sırada bulunan (6/161), 62 nci sırada bulunan (6/162), 63 üncü sırada bulunan (6/163), 64 üncü sırada bulunan (6/164), Esas numaralı sözlü soruları, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi. 34 üncü sırada bulunan, İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Midilli açıklarında düşen fantom uçağının pilotunu arama çalışmalarının erken durdurulduğu iddiasına ilişkin sözlü sorusuna (6/3) Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu cevap verdi. 33 üncü sırada bulunan (6/91) ve 38 inci sırada bulunan (6/97) numaralı soruların, soru sahibi tarafından geri alındığı için, gündemden çıkarıldığı açıklandı. 5 Haziran 1995 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 18.10’da son verildi. Kamer Genç Başkanvekili Ali Günaydın Ünal Yaşar Kâtip Üye Kâtip Üye Konya Gaziante II. – GELEN KÂĞITLAR 5 . 6 . 1996 ÇARŞAMBA Sözlü Soru Önergeleri 1. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesinin spor kompleksi ve kapalı spor salonu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/202)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 2. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’ya bir atletizm pisti yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/203)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 3. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Taşlıçay İlçesinde kapalı bulunan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/204)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 4. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesine bağlı bazı köy ve mezralarda kapalı bulunan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/205)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 5. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde branş öğretmeni ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/206)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 6. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesinde yapımı devam eden lojmanlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/207)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 7. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı-Hamur-Köşk ve Tükenmez köyleri arasındaki yola köprü yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/208)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 8. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesindeki sağlık merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/209)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 9. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesindeki Merkez Sağlık Ocağının onarım ve kalorifer tesisatı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/210)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 10. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Sağlık kuruluşlarında, Sağlık Meslek Liselerinden mezun olanların görevlendirilmemelerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/211)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 11. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Taşlıçay İlçesindeki hastane ve lojman inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/212)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 12. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı-Hamur-Sarıbuğday ve Kılıç köyleri arasındaki sulama kanalına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/213)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 13. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı ve ilçelerinin kütüphane ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/214)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 14. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Doğu Anadolu Bölgesinde turizmi geliştirmeye yönelik program ve projelere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/215)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 15. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı Yatılı Bölge Kur’an Kursunun müdür ve öğretmen ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/216)(Başkanlığa geliş tarihi : 31.5.1996) 16. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın, bazı köylerine cami ve minare yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/217)(Başkanlığa geliş tarihi : 31.5.1996) 17. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesine Kur’an Kursu açılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/218)(Başkanlığa geliş tarihi : 31.5.1996) 18. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı-Patnos’da Büyük Klima İstasyon Müdürlüğü kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/219)(Başkanlığa geliş tarihi : 31.5.1996) 19. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı-Eleşkirt Meteoroloji İstasyonunun ne zaman açılacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/220)(Başkanlığa geliş tarihi : 31.5.1996) 20. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı-Hamur İlçesine Meteoroloji İstasyonu kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/221)(Başkanlığa geliş tarihi : 31.5.1996) 21. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Patnos Devlet Hastanesi ve lojman inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/222)(Başkanlığa geliş tarihi : 3.6.1996) 22. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı-Patnos Spor Salonu inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/223)(Başkanlığa geliş tarihi : 3.6.1996) 23. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı-Hamur İlçesi Ceylanlı Kamışlı köyleri arasında bağlantıyı sağlayacağı belirtilen köprü yapımına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/224)(Başkanlığa geliş tarihi : 3.6.1996) 24. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı İli ve ilçelerindeki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/225)(Başkanlığa geliş tarihi : 3.6.1996) Yazılı Soru Önergeleri 1. – Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu’nun, Diyarbakır-Güngüş İlçesi ve Adıyaman - Gerger İlçesini bağlayan asma köprünün ne zaman yapılacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/909) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.5.1996) 2. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü tarafından yapılan mucur ihaleleri hakkındaki iddialara ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/910) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.5.1996) 3. – Ankara Milletvekili Ali Dinçer’in, bir şahsın akibetine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/911) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.5.1996) 4. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesi Yukarı Gözlüce Sağlık Ocağı’nın sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/912) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 5. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Avrupa Birliğinin Türkiye’ye yapacağı malî yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/913) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 6. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın GAP projesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/914) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 7. – Sıvas Milletvekili Musa Demirci’nin, Sıvas İline bağlı ilçelerin yollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/915) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 8. – Sıvas Milletvekili Musa Demirci’nin, Sıvas’ın bazı köylerinin sulama kanallarının yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/916) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 9. – Sıvas Milletvekili Musa Demirci’nin, Sıvas Kalkınma Projesine İlişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/917) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 10. – Sıvas Milletvekili Musa Demirci’nin, Sıvas’ın bazı ilçelerinin kütüphane ve kültür sitesi ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/918) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 11. – Sıvas Milletvekili Musa Demirci’nin, Sıvas’ın bazı ilçe ve köylerinin hastane, sağlık ocağı, sağlık evi ile personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/919) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996) 12. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul TEM otoyoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/920) (Başkanlığa geliş tarihi : 31.5.1996) 13. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, yurt dışı atamalarında gözönünde bulundurulan kıstaslara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/921) (Başkanlığa geliş tarihi : 31.5.1996) Meclis Araştırması Önergesi 1. – İstanbul Milletvekili H. Hüsamettin Özkan ve 14 arkadaşının, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in yurt içi gezilerinde kullandığı yabancı hava siciline kayıtlı uçağın kullanımının Siyasî Partiler ve Türk Sivil Havacılık kanunları karşısındaki durumunun belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/79) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.6.1996) BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: 15.00 BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Ali GÜNAYDIN (Konya) BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58 inci Birleşimini açıyorum. III. – YOKLAMA BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum. (Gaziantep Milletvekili Mustafa Rüştü Taşar'a kadar yoklama yapıldı) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz. Bugün, gündemimiz yoğun olduğu için, gündemdışı söz vermedim. Gündemin "Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları" bölümüne geçiyoruz. IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ 1. – İstanbul Milletvekili H. Hüsamettin Özkan ve 14 arkadaşının, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in, yurtiçi gezilerinde kullandığı yabancı hava siciline kayıtlı uçağın kullanımının Siyasi Partiler ve Türk Sivil Havacılık Kanunları karşısındaki durumunun belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/79) (1) BAŞKAN – Bir Meclis araştırma önergesi vardır; önergenin aslı 500 kelimeden fazla olduğu için özetini okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına DYP Genel Başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller'in yurtiçi gezilerinde kullandığı yabancı hava siciline kayıtlı yabancı uçağın kullanımının, Siyasî Partiler ve Türk Sivil Havacılık Kanunlarının karşısındaki durumunun belirlenmesi için, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılması hususunu arz ve teklif ederiz. Hasan Hüsamettin Özkan (İstanbul) Hikmet Uluğbay (Ankara) Mümtaz Soysal (Zonguldak) Tahsin Boray Baycık (Zonguldak) Mustafa Güven Karahan (Balıkesir) M. Hadi Dilekçi (Kastamonu) Ahmet Piriştina (İzmir) Tuncay Karaytuğ (Adana) Şükrü Sina Gürel (İzmir) Nami Çağan (İstanbul) Zekeriya Temizel (İstanbul) Gökhan Çapoğlu (Ankara) Hikmet Sami Türk (Trabzon) M. İstemihan Talay (İçel) Bülent Tanla (İstanbul) Gerekçe: Yazılı ve görsel basının 30 Mayıs 1996 gününden sonraki yayınlarında, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller'in, yabancı bir ülkenin uçak siciline kayıtlı bir uçağı yurtiçi gezilerinde kullandığı haberlerine yer verilmektedir. Aynı haberlerde, bir özel havayolu şirketince deneme amacıyla kiralanan bu uçağın, DYP Genel Başkanının kullanımına önce bedelsiz olarak tahsis edildiği haberi, daha sonra da kiralandığı ve kira bedelinin de örtülü ödenekten karşılandığı iddiaları yayımlanmıştır. Her gün yeni boyutlar kazanan bu olayla ilgili olarak henüz belgelenmemiş iddiaları bir tarafa bırakarak, şu ana kadar özel havayolu şirketince açıklanan ve DYP Genel Başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller tarafından da reddedilmeyen gerçekleri şu noktalar etrafında toplamak mümkündür. 1. Söz konusu uçağın, yabancı ülke sicilinde, yabancı bir şirket adına kayıtlı olduğu 2. Uçağın, DYP Genel Başkanı tarafından, 1 Nisan-1 Haziran 1996 tarihleri arasında 25 saat süreyle yurtiçi gezilerinde kullanıldığı ve 3. Uçağın kullanımı için Türk özel uçak şirketince bir bedel alınmadığı. Basında yer alan ve taraflarca reddedilmeyen bu bilgilerin ortaya çıkardığı hukukî durumun sağlıklı bir değerlendirmesini yapabilmek için, 2820 sayılı Siyasî Partiler ve 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunlarının bazı maddelerini anımsamakta yarar vardır. Siyasî Partiler Kanununun 68 inci maddesine göre, siyasî partiler, bir yıl içerisinde, gerçek ve tüzelkişilerin her birinden 50 milyon liradan fazla aynî veya nakdî bağış kabul edemezler; bu bağışların da makbuz karşılığı yapılması zorunluluğu vardır. Yine aynı maddeye göre, siyasî partilerin, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, yabancı uyruklu kişilerle, yabancı ülkelerdeki dernek, grup veya kurumlardan herhangi bir surette, aynî veya nakdî yardım veya bağış alamayacakları hükme bağlanmıştır. Kanuna aykırı olarak bağış yapılması ve alınması da aynı Kanun 117 nci maddesiyle hapis cezasına konudur. DYP Genel Başkanının kullanımına verilen yabancı sicile kayıtlı uçak için bir bedel ödenmedi ise, uçağı kiralayan Türk özel havayolu şirketi, Doğru Yol Partisine, Siyasî Partiler Kanunun 68 inci maddesine aykırı biçimde, 50 milyon lirayı aşan boyutta aynî bir bağışta bulunmuştur; DYP de bu bağışı kabul etmekle, aynı kanunun ilgili maddesine aykırı davranışta bulunmuştur. DYP Genel Başkanınca kullanılan uçağın, yabancı bir ülkenin uçak sicilinde, yabancı bir şirket adına kayıtlı olması ve uçağın kullanımı için bir bedel ödenmemiş bulunması, bu önemin aynı zamanda, Siyasî Partiler Kanunun 68 inci maddesinin son fıkrasında yer alan, siyasî partilerin yabancı kurumlardan aynî veya nakdî bağış alamayacağı hükmünü ihlal ettiği şeklinde yorumlamak da mümkündür. Konunun 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu açısından durumunu da şöylece özetlemek mümkündür: Türk hava sahasından yararlanmak, kabotaj hakkı olarak, sadece, Türk hava araçlarına tanınan bir haktır. Bu hakkın istisnaları da Kanunun 6 ncı maddesi son fıkrasında kurallara bağlanmıştır. Kanunda belirtilen kurallara uyulmaması da, 142 nci maddede hürriyeti bağlayıcı ve para cezasını gerektiren davranışlar olarak tanımlanmıştır. DYP Genel Başkanı Prof. Doktor Tansu Çiller'in, yurtiçi gezilerinde kullandığı, yabancı hava siciline kayıtlı, yabancı uçağın kullanımının, Siyasî Partiler ve Türk Sivil Havacılık Kanunları karşısındaki durumunun belirlenmesi için, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca, Meclis araştırması açılması hususunu arz ve teklif ederiz. BAŞKAN – Bilgilerinize sunulur. Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda yapılacak öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır. Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım: V. – ÖNERİLER A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ 1. – Genel Kurulun 5.6.1996 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi Danışma Kurulu Önerisi No: 15 Tarih: 5.6.1996 Genel Kurulun 5.6.1996 Çarşamba günkü Birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür. Mustafa Kalemli Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı RP Grubu Başkanvekili DYP Grubu Başkanvekili Abdüllatif Şener Ali Rıza Gönül ANAP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili Cumhur Ersümer Hasan Hüsamettin Özkan CHP Grubu Başkanvekili Nihat Matkap BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, şimdi, gündemin "Özel Gündemde Yer Alan İşler" kısmına geçiyoruz. VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI A) ÖNGÖRÜŞMELER 1. – Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 62 arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/4) BAŞKAN – Genel Kurulun 4.6.1996 tarihli 57 nci Birleşiminde alınan karar gereğince, 1 inci sırada yer alan, Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 62 arkadaşının, Kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevin kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13,14 ve 15 inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmelerine başlıyoruz. Bu görüşmede, sırasıyla, önergedeki ilk imza sahibi veyahut da onun göstereceği diğer bir imza sahibine söz verilecektir; ayrıca, 3 üyeye de şahısları adına söz verilecektir. İşlemin sonunda da, hakkında soruşturma istenmiş bulunan eski Başbakan Tansu Çiller'e söz verilecektir. Konuşma süreleri 10'ar dakikadır. Malumunuz olduğu üzere, bu soruşturma önergesi, daha önce Meclis kürsüsünde okunmuş, ayrıca, bastırılarak üyelere dağıtılmıştır. Bu itibarla yeniden okutulmasına gerek görmeden, şahısları adına söz isteyen Denizli Milletvekili Sayın Kemal Aykurt, Hatay Milletvekili Sayın Nihat Matkap, Kayseri Milletvekili Sayın Salih Kapusuz ve Denizli Milletvekili Sayın Mehmet Gözlükaya'ya söz vereceğim. Buyurun Sayın Esengün. (RP sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakika efendim. LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, saygıdeğer arkadaşlar; hepinizi hürmetle selamlıyorum. Eski Başbakan Sayın Tansu Çiller hakkında 3628 sayılı Yasaya muhalefet ve Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine muhalefetten dolayı 62 arkadaşımla beraber verdiğimiz soruşturma önergesi üzerinde önerge sahibi olarak söz almış bulunuyorum. Muhterem arkadaşlar, bu konu, bilindiği üzere, iki yılı aşkın bir süreden beri kamuoyunu, medyayı meşgul eden; üzerinde çok yazılan, çok söylenilen, çok çizilen, hatta üzerinde kitaplar yazılan bir konu. Bu işin böyle devam etmemesi ve bu iddialar, bu isnatlar, bu şüpheler her ne ise bir an evvel sonuca ulaşması lazım. Geçen dönem, liderlerin mal varlıklarının araştırılması için, malum olduğu üzere, bir araştırma komisyonu kurulmuştu. O komisyonun asıl kuruluş amacı veya Meclis gündemine getiriliş gayesi, Sayın Tansu Çiller'in, o günlerde yoğun şekilde medyada yer alan, yurtdışındaki ve yurtiçindeki mal varlıklarının araştırılması idi; ama, sonuçta, bu araştırma komisyonu, verilen bir başka önergenin kabulüyle 1983 yılından sonra Mecliste temsil edilmiş bütün partilerin, bu partilerin genel başkanlarının ve yakınlarının mal varlıklarının araştırılması gibi çok ağır bir görevle görevlendirildi. O komisyon, birbuçuk yıl civarında bir süre görev yaptı; tabiatıyla 27 partiyi ve 500'e yakın kişiyi araştırmakla mükellef olan bu komisyon, o günkü DYP'li arkadaşlarımızın da yanlış hareketleri sonucunda amacına ulaşamadı, yeterli araştırma yapılamadı, sonuç elde edilemedi ve Sayın Başbakan Çiller'in mal varlığı üzerindeki şüpheler, şaibeler, isnatlar hep devam edegeldi. O komisyon görevini layıkıyla yapmış olsaydı, aceleye getirilmeyip de kapatılmasaydı, zannediyorum, bugün, biz, bu soruşturma önergesini verme durumunda, mecburiyetinde kalmazdık ve bu tartışmalar, bu araştırmalar, soruşturmalar 19 uncu Dönemle bitmiş olurdu; 20 nci Dönemin hemen başında bu tür iddialarla, bu tür soruşturmalarla Meclis gündemi işgal edilmezdi; ama, maalesef, geçen dönem yapılan yanlış uygulamalardan dolayı, bugün, yine, bu Yüce Mecliste, bu konuyu tartışır durumdayız. Muhterem arkadaşlar, öncelikle, şunu ifade etmek mecburiyetindeyim: Önergemizde daha tafsilatıyla yazılı, tabiatıyla, şöyle 10 dakikalık bir süre içerisinde bu konular üzerinde uzun uzadıya fikir serd etmek, izahta bulunmak mümkün değil. Önergemizde de arz ettiğimiz gibi, biz -öncelikle arkadaşlarım ve ben- önerge sahibi olarak, mülkiyet hakkına saygılı olduğumuzu, mülkiyet hakkının temel insan haklarından birisi olduğunu, bir kimsenin sırf mülkiyeti, malı mülkü var diye kınanmaması gerektiği kanaatindeyiz; ama, yeter ki, o mülk, ol mal varlığı meşru olsun, alınteriyle kazanılmış bir mal varlığı olsun. Bu itibarla, bizim bu hareketimizin, kesinlikle, mülkiyet hakkına muhalefet eden kişilerin önergesi veya hareketi gibi kabul edilmemelidir ve şunu da bir defa daha huzurunuzda ifade etmek zorundayım: -Anayasamızda da yeri var, hüküm var; belki geçmişten beri de hukukun, hukuk devleti olmanın temel ilkesidir- Herkes, mahkûm oluncaya kadar, masumdur; beraeti zimmet asıldır. Biz, bu önergemizle, Sayın Tansu Çiller'i peşinen mahkûm etmek gibi bir niyetle hareket etmiyoruz. Biz, sadece, bu konu araştırılsın, bu yoğun tartışmalar Yüce Mecliste ele alınsın, bir soruşturma komisyonuna havale edilsin, sonra da, prosedür ne ise, işlesin, soruşturma komisyonunun getireceği rapora göre Yüce Meclisimiz bir karar versin; bu niyetle, bu düşünceyle hareket ettik ve konuyu Yüce Meclisin huzuruna getirdik. Biz, ne hâkimiz, ne de savcıyız; sadece, anayasal görevini yapan milletvekilleriyiz. Anayasa ve hukuk düzenimize göre, eski Başbakan Sayın Çiller hakkındaki bu tür iddiaların kesin olarak aydınlığa kavuşturulmasının yeri de, tabiatıyla Yüce Meclistir. Bu konu, ne medyada karara, hükme bağlanabilir ne başka bir mercide... Bu konuya, Yüce Meclis el koymalıdır, soruşturması yapılmalıdır, soruşturma komisyonunun vereceği rapora göre de yine Yüce Meclisimizin kanaati tecelli etmelidir. Geçen dönem araştırma komisyonunun yaptığı çalışmalar sonucunda varılan neticeler ve yine, Yüce Meclisimizin bu konudaki yetkisine dayanarak, tabiatıyla araştırma komisyonundan çok daha fazla yetkilere sahip bulunan bir soruşturma komisyonu marifetiyle araştırılması, soruşturulması yapmamız gereken ve Yüce Meclisin de, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarımızın da destek olması gereken bir konudur. Önergemize destek verilsin, bir soruşturma komisyonuna bu iş havale edilsin, soruşturma komisyonundan gelen sonuca göre, yine vicdanî kanaatimiz ne ise, ona göre oy verelim, neticeyi hâsıl edelim. Muhterem arkadaşlar, bizim bu dönemde Sayın Başbakan hakkında verdiğimiz soruşturma önergelerinin sayısı, sadece üçtür: TEDAŞ, TOFAŞ ve mal varlığı. Bunların hemen üçünde de, elimizde ciddî deliller, ciddî belgeler, teftiş kurulu raporları, ciddî isnatlar mevcuttur. Nitekim, TEDAŞ ve TOFAŞ'la ilgili önergelerimiz, Yüce Meclisçe, büyük bir çoğunlukla kabul görmüştür. Mal varlığıyla ilgili iddiaların da, yine, Meclisimiz tarafından araştırılması gerekmektedir; ama, bakın, kamuoyunda şöyle bir kanaat oluşuyor: Meclis, bütün işini gücünü bırakmış, sadece birbiriyle mücadele içerisinde, bir didişme içerisinde; niye bu hale getirildi; bizim verdiğimiz üç tane soruşturma önergesine mukabil, maalesef, bu işi yozlaştırmak, içinden çıkılmaz hale getirmek, neticeyi saptırmak için, Anayasaya ve İçtüzüğe aykırı birtakım önergeler de, yağmur gibi yağmaya başladı; daha dün, dört tane soruşturma önergesi, Meclisimizin bilgisine sunuldu; ta, yirmi yıl evvel görev yapmış bakanların, başbakan yardımcılarının burada soruşturulması gibi, Anayasaya ve hukuka aykırı önergeler, maalesef, işleme konuldu... Bu konuda, Sayın Meclis Başkanının da, gereken titizliği göstermediğini ifade etmek zorundayım. Sayın Cindoruk'un, geçen dönemki Sayın Başkanımızın ifade ettiği bir sözü buradan tekrar etmek istiyorum: "Meclis Başkanlığı trafik memurluğu değildir" Gelen önergeleri, muhakkak, Anayasaya ve İçtüzüğe uygunluğu yönünden incelemek, Anayasaya, İçtüzüğe aykırı önergeleri gündeme almamak, işleme koymamak mecburiyeti vardır Meclis Başkanlığımızın; ama, maalesef, her gelen önerge, Meclis huzuruna getiriliyor. Bakınız, bu konuda Meclisi suçlamak kimsenin hakkı değil. Maalesef, geçmişten beri, Meclisimiz, Hükümetin istediği şekilde çalışır hale getirildi. Hükümet çalışmadığı için, üç aydan, beş aydan beri, maalesef, icraat yapacak bir hükümet mevcut olmadığı için, Meclisten, beş aydan beri, ancak - malumunuz- 2 tane yasa çıktı; birisi Bütçe Kanunu... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Esengün, 2 dakika eksüre veriyorum; lütfen konuşmanızı bitirin efendim. YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Sayın milletvekili, önerge üzerinde hiç konuşmuyorsun, yoksa vazgeçtiniz mi bilelim?! LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Arz edeyim efendim. Geçen aylar içerisinde, ancak 2 tane yasa çıktı; ama, bizim, Refah Partisi olarak 70 tane kanun teklifimiz şu anda komisyonlarda bekliyor. Önergeye gelince, sayın milletvekilleri, biz önergemizin sahibiyiz, önergemizin takipçisiyiz, önergemizde ne iddia ediyorsak, ona inanarak o iddiayı ileri sürdük; hiçbir zaman da vazgeçmeyiz. Ben, sözümün başında da ifade ettim; bu konuda 10 dakika içerisinde hiçbir şey konuşmak mümkün değil; imkân olsa, saatlerce bu konuyu tartışabilsek. Yalnız, sizden özellikle ricam, verdiğimiz soruşturma önergesini iyiden iyiye okuyun. Bizim, o önergede, kimseye haksız bir isnadımız yoktur, iftiramız kesinlikle yoktur; olanı biteni, bildiğimizi ve Sayın Çiller'in kendi mal bildiriminde beyan ettiği mal varlığını esas alarak hareket ettik. Önergemizde sonuç olarak şunu istiyoruz: Eğer, bu mal varlığı -Sayın Çiller'in ve ailesinin- yasalara ve genel ahlaka uygun şekilde edinilmişse, tabiî ki Sayın Çiller aklanır, bundan da herkes mutlu olur. Bu devlette, bu memlekette başbakanlık yapmış bir insanın aklanması, tabiî ki, siyaset adına, Meclis adına güzel bir harekettir; ama, o mal varlığının içerisinde tüyü bitmemiş yetimin hakkı varsa, işte, biz onun için bu kürsüdeyiz, onun takipçisi de biziz. Bu düşüncelerle, önergemize kabul oyu vereceğinizi ümit ederek, hepinize saygılar sunuyor, inşallah hayırlısı olur diyorum. (RP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Esengün. Sayın milletvekilleri, Sayın Esengün, Meclis soruşturma önergelerinin gündeme sevki konusunda Meclis Başkanlığının gerekli titizliği göstermediği ve her gelen önergeyi Genel Kurula gönderdiği şeklinde bir beyanda bulundular ve kendilerinin yaptığı konuşmayı da dinlediniz. Kendisi "bu konuda elimizde kesin bir kanıt olmamakla beraber, biz, işte böyle bir mal varlığı önergesi verdik..." (RP sıralarından gürültüler) Efendim, bir dakika... Rica ediyorum... Hemen itiraz ediyorsunuz canım!.. Bir dakika efendim... Bir dakika... Yani, kendisi "elimizde çok önemli bir kanıt yok; ama, gitsin, kendisini mahkemede ispatlasın, temize çıkarsın, getirsin" dedi. (RP sıralarından gürültüler) SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Değil, Sayın Başkan... BAŞKAN – Fikrimi söyleyeyim arkadaşlar... Arkadaşlar, dinlemesini bir öğrenin; öğrenin, ondan sonra konuşun!.. Siz, burada, kürsüye çıkıp konuşuyorsunuz... Bir dakika... Şimdi, değerli arkadaşlarım, Sayın Esengün, 62 arkadaşıyla beraber bir önerge veriyor "Sayın Başbakan haksız olarak mal iktisap etmiştir ve suç işlemiştir" diyor. Biliyorsunuz, Meclis soruşturması çok ağır bir yoldur... ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Yumuşamıştır!.. BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin başvurabileceği en son yoldur. Şimdi, ben, sayın konuşmacıyı dinledim; aslında Meclis Başkanlık Divanının, 55 üyenin imzaladığı bir soruşturma önergesini geri çevirme yetkisi yok; ama, istiyorsanız... Dün, bakın, burada 4 tane soruşturma önergesi okundu; arkadaşlar, grupların bilgilerine arz ediyorum; bunu önceden bir denetime tabi tutalım; bu işi yarış haline getirmeyelim dedim. Türkiye Büyük Millet Meclisinin tek yargılama konusu, sahası, Meclis soruşturmasıdır. Ne diyoruz; yarın bu soruşturma gidecek komisyona, komisyon, soruşturma raporu düzenleyecek, gelecek ve 276 milletvekili, burada -işi siyasî tarafa getirirsek- bir kişiye "bu, suç işlemiştir" diyecek. Türkiye Büyük Millet Meclisinde 276 kişinin suçludur dediği bir konuda, Anayasa Mahkemesinin 6 üyesi "yok efendim, bunda suç yoktur" derse beraat ediyor. Ne oluyor o zaman, gerçekten çok kötü bir sonuç çıkıyor. Onun için... OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Kimin adına konuşuyorsunuz? BAŞKAN – Bir dakika efendim... Sözümü bitireyim. Bunun için, bu yolun çok sağlıklı kullanılması lazımdır. Şimdi, Sayın Esengün'ü ben burada dinledim "gitsin, kendisini aklasın gelsin" dedi. Biz, herkesi mahkemeye gönderirsek "gidin kendinizi aklayın gelin" dersek, olur mu... Böyle bir anlayış olmaz. ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) – Sayın Başkan, yorum yapma!.. LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Bir dakika... Size söz vereceğim efendim. Bir dakika... Meclis soruşturmasının çok açık seçik, kesin delillere dayanması, ilgili kanun maddesinin de açık seçik belirtilmesi ve illiyet rabıtasının kurulması lazım. (RP sıralarından gürültüler) ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) – Sayın Başkan, yorum yapmaya hakkınız yok. BAŞKAN – Efendim, arkadaşınız bizi itham etti... (RP sıralarından gürültüler) ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) –Hakkınız yok yorum yapmaya.... BAŞKAN - Buyurun Sayın Esengün. ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Sen kimin avukatlığını yapıyorsun? ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – İçtüzüğe uymanız lazım, madde 64... BAŞKAN – Bakın, bir grupsunuz. Şimdi, Refah Partisi, bu Meclisin en büyük grubu. Dolayısıyla, Refah Partisinin, bu Meclisin çalışmasına en büyük saygıyı göstermesi lazım, en büyük kolaylığı göstermesi lazım... (RP sıralarından gürültüler) RAMAZAN YENİDEDE (Denizli) – Önce sen göster... BAŞKAN – ... ama, siz geliyorsunuz, burada, kürsülerde konuşuyorsunuz, ondan sonra da hem Meclis Başkanını suçluyorsunuz hem de size cevap verdiğimiz zaman bu defa da yerinizden kalkıyorsunuz... Böyle bir anlayış olmaz efendim.(RP sıralarından gürültüler) RAMAZAN YENİDEDE (Denizli) – Kimin avukatlığını yapıyorsun? BAŞKAN – Buyurun Sayın Esengün. LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan... ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – İçtüzüğe uymanız lazım. BAŞKAN – Efendim, biriniz konuşun, ben hepinizi nasıl dinleyeyim. Buyurun efendim. LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Siz, bu tutumunuzla... RAMAZAN YENİDEDE (Denizli) – Lütfü Bey, anlamıyoruz, kürsüden konuşun. LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Müsaade edersiniz kürsüden konuşayım. BAŞKAN – Yok efendim, yerinizden konuşun.(RP sıralarından gürültüler) LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Siz, bu tutumunuzla görevinizi, yetkinizi ve makamınızı kötüye kullanıyorsunuz. BAŞKAN – O sizin anlayışınız. LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – O benim anlayışım değil, sizin tavrınız bu. Bizim önergemizi lütfen bir defa da siz okuyun. BAŞKAN – Ben okudum. LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – O önergede hangi suçla suçladığımız, hangi madde ile cezalandırılması gerektiğine dair kanun maddeleri yazılıdır. Bizim elimizde ve soruşturma önergemizin eklerinde deliller vardır. Sizin bu haliniz ve bu tavrınız Meclis Başkanlığının tarafsızlığına yakışmayan bir tavırdır. Bu tutumunuzdan dolayı sizi kınıyorum ve lütfen, bu tartışmayı devam ettirecekseniz... BAŞKAN – Sayın Esengün, ben size niye cevap verdim... Sizin, benim hakkımdaki yargılamalarınız benim için hiç değer ifade etmez, onu bilesiniz. (RP sıralarından gürültüler) LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) –Sizinki de bizim için değer ifade etmez. BAŞKAN – Siz ne dediniz; her gelen önergeyi Meclis Başkanı gönderiyor... LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Efendim, konuştunuz, oturun. Ben de, Meclis Başkanının böyle bir yetkisinin olmadığını, Meclis soruşturma önergesinin ciddi bir konu olduğunu söyledim ve bitirdim konuşmayı. Buyurun, oturun yerinize. Efendim, şimdi, söz sırası Sayın Salih Kapusuz'da. Buyurun. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Son söz benim Sayın Başkanım. BAŞKAN – Efendim, sıralamaya göre... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Hayır, son söz benim Sayın Başkanım. BAŞKAN – Son söz meselesi yok; konuşacaksanız konuşun; konuşmayacaksanız... Son söz olur mu canım... (RP sıralarından "Ne demek" sesleri) SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan... Sayın Başkan... BAŞKAN – Efendim, bakın, şöyle bir durum oldu: Birinci sırada Kemal Aykurt vardı; fakat, arkadaşımız hazır değilmiş; ikinci sırada, siz varsınız. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Son söz benim. LÜTFİ YALMAN (Konya) – Senin Başkanlığın böyle işte!.. BAŞKAN – Ben, bir defa, Meclis Başkanıyım. "Senin Başkanlığın böyle" diyemezsiniz; Meclis Başkanına karşı saygılı olun!.. LÜTFİ YALMAN (Konya) – Sen de adil ol!.. BAŞKAN – Bir defa, saygılı hareket etmesini öğrenin!.. LÜTFİ YALMAN (Konya) – Siz de, Genel Kurula karşı saygılı olun!.. BAŞKAN – Efendim, birinci sıradaki arkadaş, ben, sonra konuşayım diyor; arkadaşınız diyor, ben sonra konuşacağım; niye böyle... Kayıt sırasına göre, Sayın Mustafa Kemal Aykurt, konuşacak mısınız efendim? MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Konuşacağım efendim. BAŞKAN – Söz istersiniz, sıranızı beğenmezsiniz... Ben de anlamıyorum... Buyurun Sayın Aykurt. (DYP sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakikadır Sayın Aykurt. MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; Refah Partisi Grubu tarafından, Sayın Tansu Çiller hakkında verilmiş bulunulan soruşturma önergesiyle ilgili görüşlerimi arz etmek üzere Yüce Meclisin huzurlarındayım. Bugün, Refah Partisi tarafından verilen üçüncü soruşturma önergesini tartışmakta ve görüşmekteyiz. Bütün bu önergelerin amacının ve hedefinin Türk Milleti tarafından çok iyi bilinmekte ve takip edilmekte olduğunu bilmenizi istiyorum. Sayın Genel Başkanımız Tansu Çiller'in 13 Haziran 1993 tarihinden -Doğru Yol Partisinin Genel Başkanı olduğu tarihten- itibaren, kendisine ve muhterem eşine, acımasız, merhametsiz ve seviyesiz saldırıların, kimler tarafından, ne maksatla yapılmakta olduğunu da iyi biliyoruz. Hedef, yeniliğin, değişimin, çağdaşlığın, medenî âlemle bütünleşmenin ve ülkeyi 2000'li yıllara taşıyacak heyecanın temsilcisi Sayın Tansu Çiller'i yok etmek ve Doğru Yol Partisini parçalamaktır. Verilen önergeyle, Sayın Çiller'in, kanuna ve genel ahlaka aykırı şekilde mal edindiği ve görevini kötüye kullandığı iddia edilmektedir. Değerli millletvekilleri, şimdi, bu önergenin hangi hukukî çerçeveye oturtulması gerektiğini, bu önergenin muhtevası itibariyle hangi hukukî çerçevede değerlendirilmesi lazım geldiğini tespit etmeye çalışacağız. Anayasamızın 100 üncü maddesine göre, Meclis soruşturması açılmasına karar verilmesi, ceza önsoruşturmasını başlatmak demektir. Bunun için, en azından, bir suçun işlendiği konusunda, ciddî, inandırıcı delillerin ve kanıtların bulunması zorunludur. Meclis soruşturması açılması talebi, birtakım söylentilere ve dedikodulara göre değil, iddiayı teyit eden ciddî delillere ve bulgulara dayandırılmış olmalıdır. Aksi takdirde, bu gibi mesnetsiz iddialar, kişinin temel hak ve hürriyetlerini rencide eden, asılsız ve dayanaksız dedikodulardan ibaret kalır. Anayasamızın 35, 48 ve 49 uncu maddeleri, herkesin, serbestçe mal edinme hakkına sahip olduğunu kabul etmektedir. Bir suç hâsıl olmadıkça, Türk Ceza Kanununun 578 inci maddesi ihlal edilmedikçe, hiç kimse, hiç kimseye servetini nasıl elde ettiğini sormak hakkına sahip değildir; ancak, kamu görevlileri, Anayasamızın 71 inci maddesine göre, mal bildiriminde bulunmaya mecburdurlar. 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu, sadece bu konunun kapsamına giren hallerde ve Kanunun gösterdiği usul ve esaslar içerisinde, kamu görevlilerine, servetlerinin kaynağını açıklamak zorunluluğunu getirmiştir. Bu beyanlar, göreve atanmada, görevi bırakmada ve bir de muhtelif zamanlarda edinilen servetin kıyaslanması için verilmektedir. Önerge, 19.4.1990 tarih ve 3628 sayılı Yasaya göre verilmiş olduğuna göre, soruşturma konusu, Sayın Tansu Çiller'in, tüm hayatı boyunca edinmiş olduğu serveti değil, sadece servet beyanında bulunduğu tarihten sonra edindiği malları kapsar. Bu durumda, Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca, Sayın Çiller'in servetinin, soruşturma konusu yapılması, ancak, mal bildiriminde bulunduğu tarihle görevinin bittiği tarih arasında, önemli bir servet artışının tespit edilmiş olması halinde mümkündür. Bu demektir ki, Meclis soruşturmasının konusu, ancak, 3628 sayılı Kanunun koyduğu esaslar içerisinde kalan ihlaller için verilebilir. Oysa, burada, Meclis soruşturması açılması talebi, kanunun sınırları dışına taşmakta, böylece, hukuka aykırı olarak, mülkiyet ve kişilik haklarına tecavüz edilmek suretiyle, Sayın Çiller'in tüm hayatı soruşturma konusu yapılmaktadır. Değerli milletvekilleri, burada yaptığımız, bir savunma değildir; burada söylemeye çalıştığımız, yasalar çerçevesinde yapılması veya yapılmaması lazım gelenlerin bir tespitidir. Bu itibarla, ifade etmek istediğimiz husus, bir savunma değil, Anayasanın ve 3628 sayılı Yasanın gösterdiği çerçeveyi tespit etmektir. Şimdi, bu tespiti yaptıktan sonra, önerge hakkındaki genel görüşlerimizi arz etmeye çalışalım. Değerli milletvekilleri, aziz arkadaşlarım, Sayın Genel Başkanımız Tansu Çiller, yasaların hudutları dışına çıkarak, tüm menkul ve gayri menkul mallarının listelerini, fiyatlarını, edinme sebeplerini, yerlerini, teker teker, mal varlığı araştırma komisyonuna ibraz etmiştir. Komisyon, beyan edilen bu malları yerinde incelemiş, kayıtlarını resmî makamlardan celp ettirmiş, toplanan bilgi ve belgelerin beyana uygun olduğunu saptamış, gerek gayri menkul gerekse menkul mallarının ediniminde bir usulsüzlük ya da haksız bir iktisap olmadığını tespit etmiştir. Değerli arkadaşlarım, sayın milletvekilleri; şu belgelere teker teker baktığımız zaman, Çiller ailesine zulüm yapıldığını görüyoruz. Gerek Maliye Bakanlığınca... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Aykurt, size de 2 dakika eksüre veriyorum; lütfen, konuşmanızı toparlayın. MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – ...gerek diğer resmî makamlarca yapılan tetkik ve araştırmalarda, beyan edilen bütün malların emlak beyanı, vergileri, her türlü menkul ve gayri menkul mallara ait tüm malların vergilerinin emlak değerlerine göre verildiği, şu belgelerde tespit edilmektedir. O kadar ki, İstanbul Defterdarlığı, İstanbul'da bulunan bütün gayri menkullerin teker teker incelemesini yapmış, hiçbir usulsüzlüğün, hiçbir yanlışlığın yapılmadığını saptamıştır. Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına sunulan rapora imza koymayan milletvekilleri tarafından hazırlanan ek raporun sonuç bölümünü, Yüce Heyetinizin dikkatlerine arz etmek istiyorum: Burada "Liderlerin mal beyanlarının doğruluğu, araştırmalarımızda büyük ölçüde saptanmıştır. Sayın Tansu Çiller'in ve yakınlarının mal varlıklarının araştırılmasına ağırlık verilmiştir" denilmektedir. Demek oluyor ki, sayın üyelerin amacı, bütün liderlerin ve yakınlarının mal varlığını incelemek değil, sadece ve münhasıran Sayın Çiller'in mal varlığını incelemek oluyor. Yani, hedef, bilinen sebeplerle, sadece Sayın Tansu Çiller'dir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Lütfen... Son cümlelerinizi söyleyin. MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkanım. Değerli milletvekilleri, Sayın Çiller, her kademede mal beyanında bulunmuş olmasına rağmen, önergeyi veren Refah Partili arkadaşlarımızın Genel Başkanı Sayın Necmettin Erbakan, komisyonun mükerrer ve ısrarlı taleplerine rağmen, mal beyanını komisyona takdim etmemiştir. Ondan başka, Hüsamettin Cindoruk'la başlayan, bütün parti genel başkanları da araştırma komisyonuna mal beyanında bulunmamışlardır. Hatta, o kadar ki, komisyon üyeleri, Refah Partisinin genel merkezine gittiğinde, Refah Partisi, Partiyi, komisyon üyelerine kapatmış, defterlerin incelenmesine mâni olmuştur. Değerli milletvekilleri, tapuya kayıtlı gayri menkullerin tespiti, fiyatı ve edinme sebepleri belli olduğu halde, kooperatif ortaklığı, döviz, altın, sertifika gibi menkul malların ve bu gibi yatırım enstrümanlarının mücerret beyan dışında bir yolla tespitleri mümkün olmamaktadır. Bu kişilerin para akışlarının incelenebilmesi amacıyla, bankalardan ve Hazine Müsteşarlığından bilgi istenmiş; ancak, kişisel bilgilerin korunmasına dair yasal mevzuat gerekçesiyle, bu talepler geri çevrilmiştir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Aykurt, süreniz bitti; lütfen... Rica ediyorum... MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkanım. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu tür, aslı astarı olmayan ve dedikodulara dayanan sebeplerle verilen önergeler ve dosya savaşları, artık, toplumda bıkkınlık uyandırmaya başlamıştır. Geliniz, gayri ciddî işlerle değil, ciddî işlerle uğraşalım. Ülkemizin önünde, çözülmesi gereken bir sorunlar yumağı bulunmaktadır. Halkımız, beklentilerine çare aramaktadır, sorunlarına çözüm aramaktadır. Etrafımıza baktığımız zaman, ülkemizin dört bir yanında ateş yanmaktadır. Ülkemizin içinde ve özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgemizde, âdeta, sıcak savaş devam etmektedir. Böyle bir ortamda, biz, bu ciddî olayları bir tarafa attık "senin dosya benim dosya; sen şu kadar aldın ben bu kadar verdim" gibi, halkı toplumsal çatışmaya götürecek gayri ciddî işlerle Meclisin önünü tıkadık; ama, bunu, maalesef, Refah Partisi Grubu getirdi, biz de devam ettiriyoruz. MEHMET KORKMAZ (Kütahya) – Kapı açıldı... MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Evet, kapı açıldı. BAŞKAN – Toparlar mısınız efendim... Lütfen... MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sevgili arkadaşlarım, bakınız, bugün, bu olaylar sebebiyle, rejim, siyaset ve siyasetçi yıpranmaktadır. Çok özür dilerim, şurada, hepinizin... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Aykurt, son cümlenizi söyler misiniz... MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Son cümle Sayın Başkanım. Bakınız, bir yazar ne diyor: " Ya 25 altın adam çıkar ya da şu anda -450 demiş, 550'yi unutmuş- 450 milletvekiliyle, insan yağı ve kolesterol deposu haline gelen Meclis, bir yıla kalmadan, iyice, fışkı (hayvan gübresi) deposuna döner." (RP sıralarından gürültüler) OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Nasıl konuşuyorsun! Yapma Allah aşkına! MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bakınız, müsaade buyurun, bir yere geleceğim. Şimdi, ben, buradan, Sayın Meclis Başkanına haykırmak istiyorum. Bu yazıyı gördüler mi? Gördülerse ne işlem yaptılar? Burada, hem Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine hem de 550 milletvekilinin tümüne, ağıza alınmayacak şekilde, çok süflî bir şekilde hakaret yapılmaktadır. Eğer, Meclis Başkanı, bu hakaret karşısında susuyorsa, ben, kendisini göreve davet ediyorum. Artık, bazı kalemler, kiralık köşeler, kalemlerinden mürekkep yerine kan damlatmaya başladılar, kan damlatmaya... Böyle şey olmaz... BAŞKAN – Lütfen, toparlar mısınız efendim. MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sevgili arkadaşlarım, geliniz, hepimiz, halkımızın ve ülkemizin sorunlarını çözmek için birleşelim. Bu duygularla, Sayın Başkanlık Divanını ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aykurt. YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Sayın Başkan, önergeyle ilgili konuşan hatipleri dinliyoruz, sanki, soruşturma önergesi verilmemiş; başka bir şekilde... Önerge geri mi alındı? BAŞKAN – Efendim, tabiî, bu, milletvekillerinin vicdanını ilgilendiren bir şey. Tabiî, soruşturma önergesinin amacı, -burada, biliyorsunuz gruplar da karar almıyor- her milletvekili burada konuşulanları dinleyecek ve bu olayda bir suç unsuru olup olmadığına, vicdanına danışarak karar verecek. YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Soruşturmayla ilgili konuşan yok yani... BAŞKAN – Ne yapayım yani; önerge sahipleri veya önergelerle ilgili konuşanların adına, suç var ya da yok diyemem ki. Sayın Aykurt'un, o, basınla ilgili olarak söylediği konuda da bir fikir beyan etmek istiyorum. Değerli arkadaşlarım, maalesef, fikir fukarası olan bazı köşe yazarları, en kolay yolu seçiyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi ulvî bir makama çatmakla yazılarına bir değer kazandırdıklarına inanıyorlar. Aslında, bunlar fikir fukarasıdır; (ANAP ve DYP sıralarından alkışlar) bilgileri, mantıkları yoktur; zavallı insanlardır. Tabiî, biliyorlar ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi, çıkıp da, böyle küçük insanlarla uğraşmaz; ama, halkımız da bunlara gerekli dersi verir. Tabiî, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının da, Türkiye Büyük Millet Meclisini küçülten bu kişilere karşı gerekli cevabı vermesi lazımdır. Hatta, bu gazete sahipleri hakkında açmak lazım. Aslında, Türkiye Büyük Millet Meclisi görevini yapmıyor. Bu basın böyle devam ettiği müddetçe, Türkiye'nin başına çok büyük belalar gelecektir. Bunlar, her türlü suiistimali yaparlar -hepsini kastetmiyorum- vergi vermezler, sigorta aidatlarını yatırmazlar, devletten kredi alırlar; ama, üzerlerine gidildiğinde de her türlü çamuru atarlar. (DYP, ANAP ve RP sıralarından alkışlar,CHP ve DSP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) Şunu unutmamanızı istiyorum: Eğer, basına dayanarak... İSMAİL CEM (Kayseri) – Olmaz... Olmaz... Böyle konuşamazsın... BAŞKAN – Sayın Cem, biz basını da tanıyoruz, birbirimizi tanıyoruz. Eğer, biz, politikacı olarak, basının yazdıklarına, basının rüzgârına kendimizi kaptırarak görev yaparsak, bundan sonra, o medya patronları "ya iktidar olanlar bize hizmet edecek veyahut da biz onları indiririz" derler. Bunlara bu fırsatı vermeyelim, basını da ciddî bir kontrol altında tutalım. Herkes kendi görevini yapmalıdır. (DYP, ANAP ve RP sıralarından alkışlar) Şimdi, ikinci söz sırası Sayın Salih Kapusuz'da. Buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar) Sayın Kapusuz, süreniz 10 dakika. SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, yanlış anlaşılmaması açısından, Sayın Başkana bir hatırlatma yapmak isterim. Ben, sıramı şaşırmadım, sizin dünkü tespit etmiş olduğunuz sıraya göre hazırlık yapmıştım; onun için... Bunu düzeltmek istiyorum; bir. İkinci bir hatırlatma daha yapmak istiyorum. Dün, zatı âliniz bir konuşma yaptınız, özellikle soruşturma önergelerinin çok gönderilmesiyle Meclisin meşgul edildiği doğrultusunda. Sayın konuşmacı arkadaşımız da, âdeta, sizi teyit eder yönde bir açıklama yaptı. Galiba, münakaşa konusu edilmeyecek bir mesele yanlış anlaşılmıştır. Onu özellikle vurgulayıp düzeltmek istiyorum. Böyle ciddî bir meseleyi de, takdir edersiniz ki, 10 dakika içerisinde enine boyuna tartışıp konuşmak mümkün değil. Ancak, bu konunun bastırılıp dağıtılmış olması, aynı zamanda, değerli konuşmacıların da zaman içerisinde, kısaca ifade ettikleri hakikatler ve bundan sonra Meclis tarafından kabul edilip bir komisyon kurulucak olduktan sonra, Anayasa gereği, iki aylık veya azami dört aylık süre içerisinde, komisyon, gerekli çalışmaları yaparak en ince detayına kadar inerek tetkik edecek, hazırlık yapacak, raporu Genel Kurula takdim edecek; Genel Kurul bu kadar geniş bilgiye sahip olduktan sonra, her bir milletvekili, vicdanının sesini dinleyerek oy kullanacak; ona göre, olayın yargıya intikali gerekiyorsa gidecek; değilse, Genel Kurul, olayı kendisi sahiplenmiş ve bitirmiş olacaktır. Sözlerime başlarken, bu konulara değindikten sonra, diğer meseleye geçmek istiyorum. Konuşmacı arkadaşımız, Refah Partisinin defterleriyle ilgili bir konuyu gündeme getirdi. Anayasanın amir hükmü var; 69 uncu madde açık ve nettir. Bu maddeye göre, siyasî partilerin defterleri ve malî işlemleri, ancak ve ancak Anayasa Mahkemesi denetimine tabidir; Anayasa Mahkemesi denetler. Bunun dışında, herhangi bir komisyonca, özellikle her yıl bu denetimden geçmiş olan bütün siyasî partilerle ilgili tekrar bir denetimine ihtiyaç olmadığı, hukuken sabittir. Değerli arkadaşlar, bizler, ne bir savcı ne bir hâkim ne de bir mahkeme sıfatıyla değil, sadece, yetkisini milletten alan bir milletvekili olarak konuşuyoruz. Şeref ve haysiyetler karşısında gösterilmesi gereken hassasiyete dikkat ederek, sorumluluk duygusu içerisinde, konuyu değerlendirmek istiyorum. Milletimizden aldığımız yetkiye, Anayasanın, mevzuatın, ahlakî ve insanî değerlerin gereğine göre görevimizi yapmaya mecburuz. Bizim kastımız, hakkın ve adaletin tecellisidir; devlet yönetiminde kaybedilen güvenin yeniden kazanılmasıdır; kamu vicdanının huzura kavuşturulup rahatlatılmasıdır; seçim meydanlarında vatandaşlarımıza verdiğimiz sözleri yerine getirmektir; Milletimizin hassasiyet gösterdiği konulara, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve milletvekillerimizin el koyup, gerekeni yapıp, sahiplenip ve sonuçlandırmasıdır. Siyasîlerin de itibarlarını koruyup kollamak kastımızdır. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bir milletvekili olarak, mülkiyet hakkının, temel insan haklarından biri olduğunu ve meşruiyet sınırları içerisinde olmak kaydıyla, bu hakkın korunmaya ve itibar edilmeye layık olduğunu peşinen belirtmek istiyorum. Ayrıca, beraatı zimmetin asıl olduğuna; yani, bir insanın, suçluluğu sabit oluncaya kadar, onun masum sayılması gerektiğine de canı gönülden inanıyorum. Bizler milletvekilleri olarak, sadece kanun yapmakla değil, aynı zamanda, devleti yönetenleri de, millet adına denetlemekle görevliyiz. Bu gerekçelerden dolayı diyorum ki, eski Başbakan Tansu Çiller'in mal varlığıyla ilgili bilinmeyen gerçeklerin öğrenilmesine, Sayın Çiller'in serveti hakikaten meşruysa aklanmasına; aksi halde, adalet önünde değerlendirilip, 19 uncu Dönemden yarım kalan, bu dönemde tekrarlanması ihtiyacı duyulan bu soruşturmanın mutlaka sonuçlandırılmasına ihtiyaç vardır; çünkü, 25 Haziran 1993'ten; yani, Başbakan olduktan sonra, Sayın Çiller'in ve ailesinin mal varlığı, kamuoyunu sürekli meşgul etmiştir. Bu ailenin, çok kısa bir zaman içerisinde ortaya çıkan serveti, birçok zeminlerde münakaşa edilerek değerlendirilmeye tabi tutulmuştur. Kamuoyunda derin şüphelere ve endişelere düşüldüğü iddiaları yer almıştır. Bu konu, Türkiye'nin gündemine oturmuştur. Bugüne kadar gerekli şekilde araştırma yapılmadığından, Sayın Çiller'in mal varlığı üzerindeki şüphe ve şaibeler aydınlatılamadı. Kendisinin de, yaptığı açıklamalar yeterli olmadığından, mutlaka bu çalışmanın yapılması; hem kendisi hem devletimiz hem milletimiz hem de Meclisimizin, bu olayı sonuçlandırması gerekmektedir. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Tansu Çiller, bir memur çocuğudur. Üniversiteyi bitirdikten sonra, eğitim amaçlı, yedi yıl, Amerika Birleşik Devletlerinde kalmıştır. Bu konuda, kendi beyanları da açık ve nettir; kıt kaynaklarla geçindiğini göstermektedir. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeliği yapmıştır. 20 Ekim 1991'de milletvekili seçilmiş ve ekonomiden sorumlu devlet bakanı olmuş, 1993 yılı haziran ayında da Başbakan olmuştur. Kısaca, Sayın Tansu Çiller, esas itibariyle, Boğaziçi Üniversitesinde öğretim üyeliği, eşi Özer Çiller ise özel sektörde yöneticilik yapmış; her ikisi de, bazı aile şirketlerinde hisse sahibi olmak dışında kazanç sağlayabilecek bir işle uğraşmamışlardır. Önce geçinilebilecek bir gelire, daha sonra öğretim üyeliği maaşına, daha sonra da milletvekilliği ve nihayet bakanlık maaşına göre tasavvur edilebilecek bir servete karşılık, Sayın Çiller'in -hem de birkaç yıl içerisinde- ciddî boyutta bir servetinin olduğu, her zeminde iddia edilmektedir. Bu konuda, kendi beyanları da açık ve ortadadır. Sayın Çiller'in mal varlığıyla ilgili toplam parasal değer, 5 trilyon lira olarak ifade edilmektedir. Bu durumda, öncelikle, Sayın Çiller'in, bu servet ve muazzam mal varlığını, nasıl ve nereden kazandığı paralarla ve hangi yolla edindiğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu husus, bugüne kadar açıklığa kavuşturulup, kamuoyu yeterince tatmin edilememiştir. Bunun için, mutlaka, şu suallerin cevabının bulunabilmesi gerekmektedir: Bakanlık ve Başbakanlık nüfuzunun kötüye kullanılması, bu servetin kaynağında var mıdır? İstanbul Bankasıyla ilgili iddialar, bu servetle ne derece ilgilidir? Sayın Çiller ailesine ait şirketlerin, bu servete katkıları nedir? Bu ticarî şirketlerin, devlete ödediği vergilerle ilgili ciddî iddialar söz konusudur. Yine, yurtdışındaki mallarıyla ilgili vergiler gündemdedir. Özellikle, Çiller ailesinin, yurtdışında edindiği mallarla ilgili ödemeleri, hangi kanunî yollarla yaptığı bilinmeli ve açıklığa kavuşturulmalıdır. Dikkat çekici bir husus ise, Sayın eski Başbakanın servetiyle ilgili iddialar ortaya atılmadan, herhangi bir açıklamanın zamanında yapılmamasıdır. Mesela, bir duyum aldığım için, ilk defa gündeme getirip sormak istiyorum: Sayın Çiller'in, Alanya'da, arsa karşılığı edinilmiş, beyanda yer almayan 149 dairesi var mıdır? Bu soruşturmanın amacı, suçlamak ve itham etmek değil; öncelikle kamunun menfaatlarının kollanması ve suçlananın da aklanmasına yardımcı olunmasıdır. Milletvekilleri olarak, bütün toplumun özlemi olan temiz siyaset ve temiz yönetim idealinin gerçekleşmesi için göstereceğimiz çaba ve gayretler ise, inanıyorum ki, bizlerin en aslî görevi ve sorumluluğu olacaktır. Bendeniz, bu konuda çalışma yapacak Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi arkadaşlarımın, şayet soruşturma önergesi kabul edilecek olduğu takdirde komisyonlarda görev alacak arkadaşlarımın, vatanı, milleti, inancı, tarihi ve... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Kapusuz, size de eksüre veriyorum; buyurun efendim. SALİH KAPUSUZ (Devamla) – ... ülke menfaatlarını göz önünde bulundurarak, bu meseleyle ilgili en ciddî çalışmaları yapıp, Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne en ciddî raporu takdim edeceklerine inanıyorum. Bizler de, vicdanımızın gereği olarak, bunlarla ilgili muhasebemizi ve değerlendirmemizi yapıp, oylarımızı kullanacağız. Biz, kimsenin peşinen suçlu olduğunu kabul etmediğimiz gibi, bu milletin fakir fukarasının bir tek kuruşuna, bir tek lirasına tenezzül eden birileri varsa, onların da yakasına yapışmanın bir sorumluluk ve görev olduğuna inanıyoruz. Hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kapusuz. VII. – SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1. – İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit’in, Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Akyurt’un konuşmasında, şahsına yönelik yanlış anlamlara meydan verebilecek ifadeler bulunması nedeniyle konuşması BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Buyurun Sayın Ecevit. BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Sayın Başkan, biraz önce konuşan Sayın Kemal Aykurt, benimle ilgili olarak bir yanlış bilgi verdi kürsüden. Mal beyanını vermeyenler arasında benim de bulunduğumu iddia etti; bunun gerçekle bir ilgisi yok. MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Hayır efendim, öyle bir iddia yok. BAŞKAN – Hayır, zatı âlinizin ismi geçmedi efendim. BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Efendim, o zaman zaptın düzeltilmesi gerekiyor. Aynen şöyle Sayın Kemal Aykurt'un sözleri: "Sayın Tansu Çiller, her kademede mal beyanında bulunmuş olmasına rağmen, önergeyi veren Refah Partili arkadaşlarımızın Genel Başkanı Sayın Necmettin Erbakan komisyonun mükerrer ve ısrarlı taleplerine rağmen... BAŞKAN – Efendim, madem sizin isminiz geçmiş, uygun görürseniz, buyurun, kürsüde konuşun. Buyurun Sayın Ecevit. (DSP sıralarından alkışlar) BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu tartışmaya girmek istemiyorum. Sadece, değerli milletvekili Kemal Aykurt'un yaptığı konuşmada beni de ilgilendiren yanlış bir bilgi yer alıyordu -belki başka parti başkanlarını da aynı şekilde ilgilendiren bir yanlış bilgi- onun, tutanaklarda düzeltilmesini sağlamak için söz aldım. Sayın Başkana, bana bu olanağı verdiği için teşekkür ederim. Sayın Kemal Aykurt, zabıtlarda görüldüğü üzere, aynen şöyle konuşmuş: "Sayın Tansu Çiller, her kademede mal beyanında bulunmuş olmasına rağmen, önergeyi veren Refah Partili arkadaşlarımızın Genel Başkanı Sayın Necmettin Erbakan, komisyonun mükerrer ve ısrarlı taleplerine rağmen, mal beyanını komisyona takdim etmemiştir. Ondan başka, Hüsamettin Cindoruk'la başlayan bütün parti genel başkanları da araştırma komisyonuna mal beyanında bulunmamışlardır." Ben böyle bir beyanda bulundum; diğer parti başkanlarının durumunu bilemem. Eğer, aksi bilgisi varsa Sayın Aykurt'un, tabiî bir şey diyemem; ama, bir dil sürçmesi ise, tutanaklarda düzeltilmesini rica ederim. Teşekkür ederim. (DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ecevit. Durum aydınlığa kavuştu efendim. ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Buyurun Sayın Şener. ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Komisyona, Genel Başkanımız ve diğer genel başkanlar da mal beyanı vermişlerdir. BAŞKAN – Peki efendim; mesele anlaşıldı. ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Söz talebim vardı Sayın Başkan. BAŞKAN – Efendim, bir dakika... Sayın milletvekilleri, biraz önce yaptığım konuşma üzerine Başkanlığa iki pusula geldi. Birisi "Cavit" imzalı "Sayın Başkan, ben de gazete sahibiyim; bu ifadenizi size yakıştıramadım; bunun hesabını senden sorarım" diyor. Yalnız, hangi Cavit, onu bilmiyorum. Bu pusulayı hangi arkadaş gönderdiyse... SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Refah Partisinde Cavit yok!.. BAŞKAN – Efendim, o zaman, soyismini yazacak kadar kendisinde cesaret bulamayan bir arkadaşın bu Genel Kurulda, pusula göndermesini kabul etmiyorum. ("Bravo Sayın Başkan" sesleri) Ben, malumunuz olduğu üzere... HASAN DİKİCİ (Kahramanmaraş) – Ne yazmış Sayın Başkan?.. BAŞKAN – Ben, aslında, tabiî, bu ifademle bütün gazeteleri kastetmedim. Biliyorsunuz, bir gazete, benim resmimi birinci sayfaya koymuş "her gün makam arabasıyla gidip kiralarını topluyor" demiştir. Ben, mahkemeye verdim; tazminat aldım. Şimdi, böyle iftira eden bir medyayla biz nereye gideceğiz arkadaşlar?!. Sayın Altan Öymen "İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre söz istiyorum" diyor. Sayın Öymen, 63 üncü madde "Başkanın, çalışma usullerine riayet, gündeme riayet..." diyor. Böyle bir şey yok o olayda. ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – 64 üncü maddeyi açıkça ihlal ettiniz. BAŞKAN – 64 üncü maddeyle de ilgisi yok. Siz, 63 üncü madde demişsiniz. ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Tabiî, bakın, şöyle var efendim... BAŞKAN – "... Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerine uymaya davet..." Burada usulsüzlük diye bir şey söz konusu değil. ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – 64 üncü maddenin ikinci fıkrasını okursanız... BAŞKAN – Efendim, 64 üncü madde için ne diyorsunuz siz, onu bir söyleyin. ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Müsaade ederseniz, kürsüden izah edeyim efendim. BAŞKAN – Efendim, hayır... Evvela niye söz istiyorsunuz, onu... ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Onu izah ettim zaten talebimde... BAŞKAN – Efendim, evvela burada söyleyin ki, söz verebilecek bir durumumuz var mı yok mu, ben, ona göre karar vereyim. ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Efendim, 64 üncü maddenin birinci fıkrası diyor ki "Genel Kurula başkanlık eden Başkan veya Başkanvekili, asıl konu görüşülürken..." BAŞKAN – Evet, görüşmelere katılmaz, oy kullanmaz diyor. ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Müsaade edin... Bana söz verdiniz... BAŞKAN – Ben, size söz vermedim efendim; yani, orada uzun süre konuşmanız için söz vermedim ki... Açık söyleyin; ben İçtüzüğü biliyorum. ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Sorduğunuz şeye cevap veriyorum; müsaade ederseniz bitireyim. "...asıl konu görüşülürken ve oylanırken hiçbir surette görüşünü açıklayamaz." Açıklayacaksa eğer, yerini bırakır, başka bir Başkanvekili gelir, ondan sonra görüşünü açıklar. BAŞKAN – Orada öyle "yerini bırakır, başka Başkanvekili gelir" diyor mu? ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Evet, son fıkrası efendim. "Görüşmelere katılmak isteyen..." BAŞKAN – O, Kâtip üyesi için Sayın Öymen. Bakın, demek ki, okuduklarımızı da iyi anlamamız lazım. ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Müsaade ederseniz, onu da anlatayım... BAŞKAN – Efendim, bir dakika... Rica ediyorum... Bakın "Görüşmelere katılmak isteyen bir Kâtip Üye Başkanlık kürsüsünde görevli ise, yerini bir diğerine bırakmak zorundadır" deniliyor; yoksa, Başkanvekili olarak burada ben, efendim, şu sırada konuşmak istiyorum diye çıkıp da orada konuşmam. Rica ediyorum... Okuduklarımızı iyi anlayalım, ondan sonra konuşalım. ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Şimdi, birinci fıkraya göre açıkça ihlal ettiniz; bunun için, bana söz vermek zorundasınız. BAŞKAN – Efendim, ben, size söz vermek zorunda değilim, bir. İkincisi, ben, görüşmelere katılmadım. Sayın Aykurt dedi ki ... ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Böyle bir istemde... BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... Burada... ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Burada "...diğer işlerden önce konuşulur" deniliyor, 63 üncü maddeye baksanıza. BAŞKAN – Efendim, ben, İçtüzüğü gayet iyi biliyorum. ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Ben de biliyorum... BAŞKAN – Ama, siz yanlış tefsir yapıyorsunuz; diyorsunuz ki "Başkan konuşacaksa..." Bir defa, ben, müzakerelere katılmadım. Türkiye Büyük Millet Meclisine hakaret eden bir yazı okundu burada; ben de, Meclis Başkanvekili olduğum için, şu anda Meclisi temsil ettiğim için, buna, kısa bir cevap verdim; bu, müzakelere katılma değil. Ben, şimdi, bu soruşturma önergesinin... ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Sizin yaptığınız 64 üncü maddeye aykıdır efendim. BAŞKAN – Bakın... Sayın Öymen... Rica ediyorum... Bir dinlemesini öğrenin... Benim müzakerelere katılmam şu şekilde olabilir: Burada müzakere edilen soruşturma önergesi hakkında fikir beyan edersem, bu soruşturmada ilgilinin suçu yoktur veya vardır dersem, müzakerelere katılmış olurum; ama, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisine hakaret edecek şekilde birtakım konuşmalar veya Türkiye Büyük Millet Meclisini itham edecek bazı konuşmalar yapılırsa, ben, ona cevap veririm ve bu, Meclis çalışmalarına katılma değildir. Rica ediyorum... Size, söz vermedim... Oturun lütfen. ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Söz vermediniz... BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Ama, İçtüzüğü, bir kere daha ihlal ettiniz. BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... Ben, burada, söz verilecek bir durum görmüyorum... Teşekkür ederim. ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Hâlâ ihlal ediyorsunuz... BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Efendim, son konuşmacı Sayın Mehmet Gözlükaya; buyurun. Sayın Gözlükaya yok mu?... Konuşmayacaklar mı?... BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Efendim?.. BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Sayın Aykurt bir açıklama yapmadı... BAŞKAN – Anlamadım efendim... BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Tutanaklar düzeltiliyor mu? BAŞKAN – Sayın Aykurt, Sayın Ecevit "Kendisinin bahsettiği genel başkanlar arasında ben de var mıyım" diyor. MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Sayın Başkan, cevap vereyim efendim. Müsaade ederseniz kürsüden açıklayabilir miyim. BAŞKAN – Efendim, yerinizden açıklayın, gelmenize gerek yok. MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Mal beyanında bulunmayan genel başkanlar arasında Sayın Ecevit yoktur. Ben, zamanı kısaltmak için özetledim, birçoklarını da okumadım. BAŞKAN – Bu, bütün parti başkanlarını da itham ettiği için, sadece, o kısma mahsus olmak üzere, mal beyanında bulunmayan parti başkanlarını burada okuyun o zaman, öteki arkadaşlarımızı töhmet altından kurtarmak için. Buyurun efendim. MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Sayın Hüsamettin Cindoruk, Deniz Baykal, Turgut Sunalp, Necdet Calp, Ahmet Türk, Aykut Edibali, Yaşar Kaya, Hatip Dicle, Osman Ceylan, İbrahim Özdemir, Korkut Özal, Ahmet Özal, Efe Özal, Hacı Ali Demirel ve Kemalettin Erbakan mal bildiriminde bulunmamışlardır. (RP ve ANAP sıralarından "Bunlar genel başkan mı?" sesleri, gürültüler) BAŞKAN – Mal bildiriminde bulunmayan sayın genel başkanlar ve onların akrabaları. Biliyorsunuz, Mal Bildirimi Kanununda o var, yani arkadaşımız "Bütün parti genel başkanları mal bildiriminde bulunmamışlardır" gibi bir ifade kullandı... MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Genel Başkan ve yakınlarıdır. Teşekkür ederim Sayın Başkan. OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, yerinden cevap versin: Sayın Erbakan'ın mal bildiriminde bulunduğunu, kendisi burada ifade etti. Niçin herkesi itham ediyor?.. HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Sayın Erbakan mal beyanında bulunmuştur. BAŞKAN – Efendim, ben, başkasının yerine geçip, size cevap veremem. Sayın Aykurt, lütfen, kürsüye çıktığınızda çok geniş bir sataşmada bulunmayın. Bakın, eğer, böyle bir geniş sataşmada bulunulursa, o zaman bu Mecliste çalışmanın imkânı yok. MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sayın Başkan, yanlış anlaşılan bir husus var. Sayın Erbakan, mal bildirimi beyanını Meclis Başkanlığına vermiştir, araştırma komisyonuna mal beyanında bulunmamıştır; onu söylüyorum. Teşekkür ederim. 2. – İstanbul Milletvekili Korkut Özal’ın, Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Akyurt’un şahsına sataşması nedeniyle konuşması KORKUT ÖZAL (İstanbul) – Sayın Başkan, bana ismen sataşmada bulunuldu, söz hakkı istiyorum, söz vermeye de mecbursunuz. BAŞKAN – Peki. Arkadaşlar, rica ediyorum; bir arkadaşımız, kürsüye çıkıp da Meclisteki tüm milletvekillerine sataşır şekilde konuşursa, o zaman, Mecliste çalışma imkânımız olmaz. Buyurun efendim. Yalnız, yeni bir sataşmaya meydan vermemek üzere. KORKUT ÖZAL (İstanbul) – Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; önemli bir hususu konuşuyoruz ve hepimiz imtihandan geçiyoruz şu anda. Eğer, burada kötü şeyler olursa, millete kötü örnek olur. Güzel örnek olmamız lazım. Bir sayın sözcü, ismimden bahsederek, mal beyanı vermediğimi söyledi. Ben, iki defa mal beyanında bulundum. Biri o araştırma önergesinden de evveldi. Bir vakfın yöneticisi olarak mal beyanımı verdim, 1992 de mi, 1991'de mi mal beyanımı verdim, 20 nci Dönem Milletvekili seçildikten sonra da mal beyanında bulundum, dolayısıyla "vermemiş" demekle bana iftirada bulunulmuştur. MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – "Araştırma Komisyonuna verilmedi" dedim ben. KORKUT ÖZAL (Devamla) – Efendim, Mal Varlığı Araştırma Komisyonuna, hazırladık, tam gönderirken Meclis tatile girdi; ama, öyle değil; bakın, siz burada başka bir şey söylüyorsunuz... Ben burada bir şey söyleyeceğim efendim: Bu seviyede tartışmalarla insanları yaralarız, siyaseti yaralarız, Türkiye'yi yaralarız... KADİR BOZKURT (Sinop) – Çiller'i yaralarken iyiydi ama!.. KORKUT ÖZAL (Devamla) – ...ve kâfi derecede yaraladık. Bundan hiç birimize kazanç gelmiyor. Gelin, şu seviyeyi yukarıya çıkaralım... MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Biz de onu söylüyoruz zaten. KORKUT ÖZAL (Devamla) – Gelin, Türkiye'nin meselelerini çözelim. (DYP ve ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Emin olun, şu Parlamento kurulduğundan beri ben rahatsız oluyorum. Bunun da yolu nedir; bu gibi meseleleri uzatmayalım. Başka parlamentolar, bunları, çok kısa, etik sistemlerle çözüyorlar. Bugün, Amerikan Parlamentosunda böyle bir mesele, günlerce Amerikayı meşgul etmiyor; bunun etik kurulları var, bu meseleler oralara gidiyor ve çözülüyor. Biz, burada bir yerde Parlamentonun asli görevini bıraktık, Türkiye'de gündemi değiştirdik. Üzülerek söylüyorum, bu kişilerle uğraşarak biz bir yere gidemeyiz. Burada, o dönemden arkadaşlarımız var, 1980 Parlamentosunda, gene bu kürsüden söyledim: Eğer, biz, görevimizi bu şekilde yapmaya devam edersek, bu çatıyı çökertiriz. Millet bizden bunu beklemiyor. (DYP sıralarından "doğru" sesleri) Meselelerin üzerine gidelim. Gelin, buraları hızla geçelim; nasıl geçeceksek geçelim... (DYP ve ANAP sıralarından alkışlar) Araştırmaları da biran evvel yapalım; ama, gelin, Türkiye'yi, milletin istediği... Bugün, ıstırap çeken bir ülkemiz var. Son seçimde vatandaşın dertlerini görmediniz mi; hepimiz gördük. Onları, buralarda çözecek çok değerli milletvekilleri var, hepinize saygım var. Gelin, değerlerimizi... MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Bunu Genel Başkanınıza söyleyin, Mesut Beye söyleyin. BAŞKAN – Müdahale etmeyelim efendim KORKUT ÖZAL (Devamla) – Efendim, bakın, gene politika yapıyoruz... MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Bunu Genel Başkanınıza söyleyin, burada konuşmayın. KORKUT ÖZAL (Devamla) – Efendim, ben politika yapmıyorum; ben, size, inandığım şeyleri söylüyorum, şahsımla ilgili bir şeyden dolayı geldim. Ben, bu memlekette, bir başbakanın kardeşi olarak, bu kötü politika yüzünden, emin olun, Türkiye'yi bırakmaya mecbur oldum. İşimi tasfiye ettim, her şeyimi götürdüm, niye; çünkü, bu seviyede, düşük seviyede, iftiralarla dolu bir politika hayatı çıktı ve ben, bunu bırakıp yurtdışına gittim. Bunu yapmayın... (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bakın, ben, hiçbir partiyi, hiçbir kimseyi hedef almıyorum. Gelin, bu seviyeyi yükseltelim; gelin, seçtiğimiz bu kadar güzel insanlarla Türkiye'ye hizmet üretelim ve hep beraber üretelim. Bunu yapmazsak, emin olun, hepimiz mesul oluruz, vatandaşın önüne çıkamayız ve çıkamıyoruz. Ben, Hükümeti tenkit etmiyorum; ama, seyrini takip edin, kişisel seviyeye indirdik. 3 seviye var; fikirler seviyesi, olaylar seviyesi ve insanlar seviyesi. Hatta, biz, insanlar seviyesinin de altına indik, iftiralar seviyesi ürettik. Ben, şahsımla ilgili hesabımı her zaman veriyorum; ama, sizlerden de rica ediyorum; gelin, buradan çabuk çıkalım. Yüce Meclise ve Sayın Başkana saygılar sunuyorum. (ANAP ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özal. VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam) A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam) 1. – Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 62 arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/4) (Devam) BAŞKAN – Hakkında soruşturma istenen eski Başbakan Sayın Tansu Çiller söz istememişlerdir. Bu itibarla, Meclis soruşturması önergesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Soruşturma önergesini oylarınıza sunuyorum: Soruşturma önergesini kabul edenler... Kabul etmeyenler... Soruşturma önergesi kabul edilmiştir. Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince, soruşturma, siyasî partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her parti için ayrı ayrı adçekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından yürütülecektir. Soruşturma komisyonunun görev süresi 2 aydır. Bu sürenin, komisyon başkanı, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimi tarihinde başlamasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 2. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 56 arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/5) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, gündemin 2 nci sırasında bulunan soruşturma önergesine geçiyoruz. Genel Kurulun 4.6.1996 tarihli 57 nci birleşiminde alınan karar gereğince, 2 nci sırada yer alan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 56 arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergelerinin görüşülmesine başlıyoruz. Bu görüşmelerde sırasıyla, önerge verenlerden, ilk imza sahibine veya onun göstereceği diğer bir imza sahibine; ayrıca, üç sayın üyeye söz verilecektir. Bu işlemin sonunda da, eski Bakan ve Başbakan Yardımcısı Sayın Erbakan'a söz verilecektir. Bu konu üzerinde de konuşma süreleri 10'ar dakikadır. Bildiğiniz gibi, bu önerge, daha önce, Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunmuş, bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştı; bu itibarla, soruşturma önergesini tekrar okutmuyorum. Söz isteyen sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Önerge sahibi olarak Denizli Milletvekili Sayın Mehmet Gözlükaya. Şahısları adına: İzmir Milletvekili Sayın Hasan Denizkurdu, Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan, Trabzon Milletvekili Sayın Şeref Malkoç, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mustafa Kamalak, Trabzon Milletvekili Sayın Hikmet Sami Türk. İlk söz, Denizli Milletvekili Sayın Mehmet Gözlükaya'nın. Buyurun efendim. Sayın Gözlükaya, süreniz 10 dakikadır. MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, sözlerime başlamadan önce, şu Meclisin insicamı sağlansa iyi olur derim. BAŞKAN – Sayın Gözlükaya, bir dakikanızı rica edeyim. Sayın arkadaşlarım, bakınız, her soruşturma önergesinde özellikle ikaz ediyorum. Soruşturma önergeleri, çok ciddî bir Meclis tasarrufudur. Burada bir Başbakanı, Başbakan Yardımcısını veya ilgili bakanı Yüce Divana sevk edecek kadar çok ağır bir karar veriyoruz. Bu kararı, sağlıklı olarak, vicdanımızın sesine uyarak verebilmemiz için, olayı iyi kavramamız lazım. Rica ediyorum, konuşmak isteyen arkadaşlarımız, salonun dışına çıksınlar, kulislerde konuşsunlar. Burada konuşan arkadaşımızın sözlerinin anlaşılması için bize yardımcı olmanızı diliyorum. Rica ediyorum, ayaktaki arkadaşlar, ya otursunlar ya da dışarı çıksınlar efendim. Buyurun Sayın Gözlükaya. MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisinin belli sayıdaki milletvekili tarafından, Refah Partisi Genel Başkanı Sayın Necmettin Erbakan hakkında verilen soruşturma önergesiyle ilgili olarak söz aldım. Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum. Biraz önce, bir sataşma var iddiasıyla konuşan Sayın Korkut Özal'ın görüşlerine aynen katıldığımı ifade ediyor, kendilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca, bir şey daha söylemek istiyorum: Bir partiyi ve bir genel başkanı yok etme pahasına, gerek Mecliste ve gerekse Meclis dışındaki birtakım oyunlara da, bu Meclisin, artık, taviz vermemesini, son vermesini istirham ediyorum. Türkiye'de, hakikaten, ciddî, samimî ve sevgiye dayalı, icraata dayalı hizmetlerin, Meclis çalışmalarının, Hükümet çalışmalarının olduğunu ifade ediyor; bu vesileyle, kendilerine bir defa daha teşekkür ediyorum. Ayrıca, Sayın Kapusuz'un, burada "Sayın Çiller'in Antalya'da 149 dairesi olduğunu duyduk" gibi bir iddiadan da söz etmesine muvafakat etmediğimizi söylüyorum; yanlış bir ifadedir. Eğer, duyumlar üzerine, herkes hakkında birtakım laflar edecek olursak, çok büyük yanlış yaparız. Onun için, bu sözü söylenmemiş kabul ediyorum. Sayın Çiller'in 149 dairesi olmadığını burada ifade ediyorum. Sayın Necmettin Erbakan ve kardeşi Kemalettin Erbakan'ın mal varlığıyla ilgili olarak beyanlarda bulunmaya çalışıyoruz. Biz de istiyoruz ki... BAŞKAN – Sayın Gözlükaya, bir dakika... Arkadaşlar, rica ediyorum; lütfen, oturur musunuz... Ayaktaki arkadaşlar, lütfen, oturur musunuz efendim... Sayın milletvekilleri... Ayaktaki arkadaşlarım... İsimlerinizi mi söyleyeyim!.. Sayın Aykut, Sayın Bakan, oturur musunuz... Arkadaşlarımız o kadar çok derin sohbete dalmışlar ki, duymuyorlar... Efendim, oturur musunuz yerlerinize... Rica ediyorum... Buyurun efendim. MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) – Basında, kamuoyunda çok konuşulan bir konu olan, Sayın Erbakan ve yakınlarının mal varlığının ve kaynaklarının su yüzüne çıkması için bu önergeyi verdik. Şimdi, önergemizin tamamı olmamakla beraber, bu konuda satırbaşlarıyla bir şeyler söylemeye çalışacağız. Sayın Erbakan, 1969 yılında milletvekili olduktan sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiği mal beyanında 3 200 Türk Lirası olan milletvekili maaşından başka, Fatih'te bir dairesi ve bir de binek otosu olduğunu beyan etmişlerdir. Sayın Erbakan, bu beyannamede, bankalarla kredi işlemi olmadığını, borcunun bulunmadığını, herhangi bir şirkette ortaklığının olmadığını; ancak, Gümüş Motorda çok az, basit nitelikte bir miktar hisse sahibi olduğunu ifade etmiştir. Sayın Erbakan, daha sonraki yıllar içerisinde düzgün bildirimlerde bulunmamış ise de, en son, 1994 yılında Mal Varlıklarını Araştırma Komisyonuna verdiği beyanda, mal varlıklarını belirtmiştir. Bu mal varlıklarına göre, İzmit, Ankara ve Balıkesir'de 17 653 metrekare miktarında muhtelif 7 adet arsa; muhtelif şehirlerde -genelde, bu şehirler Ankara, İstanbul ve İzmit olmak üzere- 6 adet daire; Balıkesir Altınoluk'ta 40 bin metrekare arazi ve ortasında 216 metrekarelik lüks bir villa, keza, 3 yazlığının olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca, 421 bin dolar, 532 bin İsviçre Frangı, 611 bin Alman Markı olduğunu, bunlara ilaveten de, 148 kilo külçe altını olduğunu bu bildirimde ifade etmişlerdir. Sayın Erbakan'ın, 1969'dan 1994'e kadar geçen süre içinde varlıklı bir aileden gelmediği kendi ifadesiyle sabitken ve milletvekilliği dışında herhangi bir gelir sağlayan işi de bulunmadığına göre -ki, vergi kayıtlarından bu anlaşılmaktadır- mal varlığındaki bu büyük artışın nereden kaynaklandığının ve meşruluğunun da tespiti gerekmektedir. Sayın Erbakan, milletvekilliği, Devlet Bakanı olduğu ve Başbakan Yardımcılığı yaptığı dönemlerde, belirli şekilde zenginleşmiştir. Sayın Erbakan, gerekli zamanlarda verilmesi gereken mal bildirimlerini vermemiştir. Halbuki, 3628 sayılı Yasa ile daha önceki yıllara ait yasal düzenlemeler, milletvekillerinin kanunî süreler içinde mal bildiriminde bulunmalarını mecburi kılmıştır. 1970 yılında yok denilecek servete sahip Sayın Erbakan'ın, 1.10.1994 tarihinde Araştırma Komisyonuna verdiği mal bildirimindeki sahip olduğu menkul, gayri menkul, döviz ve altın miktarını gördükten sonra, bu servetin ne derecede kanuna ve genel ahlaka uygun olarak edinildiği konusunda toplumumuzda şüpheler vardır. Gerek basında çıkan ve gerekse 1970 ve 1994 yılında vermiş oldukları bildirimi mukayese ettiğiniz zaman, edinilen servetler arasında çok büyük, fahiş farklılıkların olduğu görülecektir. Sayın Erbakan, iki defa Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı yapmıştır. Servetinin büyük kısmının bu tarihlerde yapıldığı şüpheleri vardır. Anayasamızın 83 üncü maddesine göre, milletvekilleri hakkında üyelikleri süresince zamanaşımı işlemez. İsnat olunan suçlar ve iddialarla üyeliğin boş bulunduğu zamanlarda, zamanaşımının dolmadığı görülmektedir. Ayrıca, bu husustaki asıl yetkili merci -karar verilip Yüce Meclisçe Yüce Divana sevk edilmesi halinde- Anayasa Mahkemesidir, yani yargıdır. Sayın Erbakan'ın kardeşi Sayın Kemalettin Erbakan'ın, Araştırma Komisyonuna verdiği mal bildirimine göre, İstanbul'un değerli birçok yerinde 40 adet muhtelif büyüklükte kıymetli arsanın bulunduğu görülmektedir. Bu arsaların çoğu, İstanbul-Kartal, Samandıra, Sultanbeyli ve Çiftlik Mahallelerindedir. Burada, dikkatinizi iki gayri menkule çekmek istiyorum. Bunlar, 3 750 637 metrekare ve 1 130 416 metrekarelik değerli arsalar üzerindeki hisselerdir, arsaların tamamı değildir; ama, çok değer ifade eden gayrimenkullerdir. Bu itibarla, yukarıda arz ve izah ettiğimiz gibi, Türk Milletinin temiz toplum, temiz siyaset konusundaki haklı beklentilerine cevap verebilmek, kamuoyunu tatmin etmek ve 1974 yılından itibaren, uzun bir süre, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı sıfatlarıyla görev yapan Necmettin Erbakan'ın -görev yaptığı dönemlerde ve sonraki tarihlerde kendisi ve yakınları aşırı derecede zenginleşmiştir- tüm mal varlıklarının kaynaklarının iktisap şekillerinin haksız kazanç niteliğinde olup olmadığının tespiti, bu aşırı mal edinmelerinin haklı hukukî sebep ve kaynaklarının soruşturma komisyonunda tahkiki elzemdir. Ayrıca, gerekli zamanlarda bildirimlerde bulunmadıkları da açıkça görüldüğüne göre, Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Yasasının 13, 14 ve 15 inci maddelerine göre, eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı ve bugün Refah Partisi Genel Başkanı olan Sayın Erbakan hakkında verdiğimiz bu soruşturma önergesinin kabulunü Yüce Meclisten istirham ediyoruz. Biz de insanların aklanmasından yanayız. Ortada birtakım iddialar var, bu iddiaların gün ışığına çıkması lazımdır. Eğer, hakikaten, kaynağı hukukî ve ahlaka uygunsa, Sayın Erbakan'ın da, mal varlığı hakkındaki iddiaların ve şüphelerin ortadan kalkması lazımdır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Efendim, size ek süre veriyorum; buyurun. MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) – Bu bakımdan bu Meclis soruşturması önergesini verdik. Yüce Meclisin bu önergeyi kabul edeceğini düşünüyor, hepinize en derin saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gözlükaya. Şahısları adına Sayın Hasan Denizkurdu; buyurun efendim. Konuşma süreniz 10 dakikadır Sayın Denizkurdu. HASAN DENİZKURDU (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan evvel, hepinizi en derin saygılarımla selamlarım. Değerli milletvekilleri, uzun süren bir iş hayatından sonra, 48 yaşında ve büyük umutlarla, 24 Aralık seçimlerinde Parlamentoya geldik. 24 Aralıktan bu tarihe kadar, yaklaşık beş aylık süre içerisinde, Meclis sıralarında otururken, zaman zaman elimi başıma koyup, ne konuşuluyor bu Mecliste diye düşündüğümde ve bunun vicdanî muhasebesini yaptığımda, daha ötesi, beni seçerek buraya gönderen ve bir milletvekili olarak benden hizmet bekleyen insanlara hesap vermeye gittiğimde, açık söylüyorum -ve bu inancımı buradan hepinizin önünde de ifade ediyorum ki- vicdanım hiç rahat değil. 60 milyon insanın, yasama ve ek olarak da denetleme görevini verdiği bu Yüce Meclis, sanki bir ağır ceza mahkemesi salonu; üstelik, öyle bir mahkeme salonu ki, hiçbir iddia hiçbir insaf hiçbir delil olmadan, gazete kupürlerinin bile soruşturma önergesi olarak -dört önerge- önümüze konulduğu bir ortam. Dolayısıyla, ben, Mecliste yaptığım bu ikinci konuşmada, bir soruşturma önergesi hakkında söz almanın, açıkça, psikolojik ezikliğini yaşıyorum. Gönül isterdi ki, bugün, devasa sorunlar hakkında, hepimiz, buraya çıkıp, hangi meseleyi nasıl çözeceğiz, bunun tartışmasını yapalım. Ülkemiz yollarında her gün binlerce insan, bir savaştan çok trafik kazalarında ölürken, trafik yasalarını tartışalım; ama, biz, yine, bugün, biraz evvel, bütün milletin önünde soyut bir konuyu tartıştık. Değerli Meclis üyeleri, bu konuşmamı yapmadan evvel, dünyanın diğer parlamentolarında soruşturmalar nasıl ele alınır diye araştırma yaptım. Yurtdışında bulunan arkadaşlarımdan, Fransa'da bulunan hocalardan ricada bulundum; dünyanın hiçbir parlamentosunda, etik açıdan, ahlakî açıdan, soruşturma müessesesinin böylesine kötüye kullanıldığı bir parlamento yok. Bir iddia geldiği zaman, parlamento, kendi içerisinden seçtiği alt komisyonda bu iddianın ciddiliğini araştırıyor, gerekirse işi yargıya gönderiyor, ancak, yargıdan meclise gelecek ölçüde ciddî olduğu zaman, dokunulmazlık zırhının kaldırılması amacıyla konuyu gündeme alıyor. Dolayısıyla, ben, Anayasayı hazırlayanların bile düşünmediği, bir hakkın suiistimali niteliğindeki bu gidişatın, ne Meclisimize ne ülkemize yarar sağlamayacağı kanaatimi arz ederek sözlerime başlamak istiyorum. Değerli milletvekilleri, günümüz, bilginin dünyanın her yanına çok çabuk ulaşabildiği bir toplum yapısına geldi, elektronik iletişim çağına geldik; dolayısıyla, bilgi toplumunda, fertler, bilgiye ulaştıkları zaman, bilgiyi, eskiden olduğu gibi bir dogma olarak kabul etmiyor; bunu soruşturmak, araştırmak ve kaynağına inmek istiyor. Bu anlamda, temiz toplum, 21 inci Yüzyıla girerken dünyanın yükselen değeridir ve özellikle, bu yükselen değer içerisinde siyaset ve siyasetçi ön plandadır; çünkü, siyasetçinin elinde tuttuğu kamu gücü, devlet erki dolayısıyla kendisine birtakım çıkarlar sağlaması her zaman toplumların merak konusu olmuş ve sanıyorum ki, bu anlamda yeni kuralların yerleştiği bir yüzyıla doğru gidiyoruz. Parlamentomuz da bu anlamda, geçen dönemde, mal varlıklarının araştırılmasıyla ilgili komisyonlar kurarak toplumun her kesiminde tartışılan bu konulara açıklık getirmek istemiştir. Ancak, temiz toplum arayışları ve temiz toplum arayışları içerisinde yasaların getirdiği hakları kullanırken, Medeni Kanunun dediği gibi, herkes iyiniyetli hareket etmek zorundadır. Oysa, bugün, yargı ilamına bağlanmış TOFAŞ gibi, hiçbir şekilde tartışılamayacak örtülü ödenek gibi "temiz toplum" adı altında birtakım iftiralarla insanların haysiyetleriyle oynanmaya çalışılması, temiz toplum arayışlarına set çekecek nitelik haline gelmiştir. Üstelik, toplumun en çok değer verdiği bu konu, öylesine dejenere olmuştur ki, sokaktaki insan, evinde oturan vatandaş ciddî bir iddia konusunda şüphe duyar hale gelmiştir. Başka bir deyişle, siyasetçinin ağzından çıkan bir iddianın doğruluğu sorgulanır hale gelmiştir ki, bence, en vahim olay budur. Değerli milletvekilleri, işte, bu anlamda, Doğru Yol Partisi olarak, bu iddiaların Meclis gündemine gelmeden, bağımsız yargıya gitmesi konusundaki önerilerimizi iki aydan beri ısrarla kamuoyunun gündemine ve Parlamentoya sunduk. Ancak, o zaman, sanki Doğru Yol Partisi Meclisin denetiminden kaçmak istiyormuş gibi bir izlenim uyandı ve diğer partiler tarafından da bu konu rağbet görmedi. Eğer bu teklifimiz kabul edilseydi, ne biraz evvel görüşülen ne şimdi ne de yarın veya önümüzdeki haftalarda görüşülecek olan bu soruşturma önergeleriyle bu Meclis işgal edilmezdi. Değerli milletvekilleri, benim söz aldığım konu, Sayın Erbakan'ın mal varlığıyla ilgili araştırma yapılmasına ilişkin, biraz evvel görüşülmesine başlanan 57 imzalı önergeyle ilgilidir. Sayın Erbakan, özellikle, Mal Varlığı Komisyonuna, geçen dönemde, ısrarlı taleplere rağmen, ancak, 1994 yılında beyanname vermiş. Ayrıca, yine, kanun kapsamında bulunan kardeşi Kemalettin Erbakan ise, yine, ısrarla, beyan vermekten kaçınmıştır. Dolayısıyla, beyan vermek zorunda olan Sayın Kemalettin Erbakan'ın mal varlığına baktığımız zaman, İstanbul'da 40 adet araziden -biraz evvel Sayın Gözlükaya söylediği için tekrarlamak istemiyorum- bayağı ciddî bir serveti vardır. AHMET DOĞAN (Adıyaman) – Açık söyle. HASAN DENİZKURDU (Devamla) – Efendim, bu böyle, Samandırası var... İsterseniz tek tek sayayım, hisseleri de sayayım. Yine, aynı şekilde, Sayın Erbakan'ın... Ben bu iddialarımı söylerken, soyut ve sübjektif bir iddia getirmiyorum, geçen dönem kurulan Mal Varlığı Komisyonu raporundan sayfa sayfa aldıklarımı ifade ediyorum. Nitekim, yine, geçen dönem Mal Varlığı Komisyonunun hazırladığı raporun 249 uncu sayfasında, Kemalettin Erbakan'ın beyan vermediği ve tespit edilen gayri menkulleri de yazılı olduğu gibi, bu soruşturma komisyonu raporunda her ne kadar liderlerin ve yakınlarının gayri menkullerinin tespiti, tapu sicil muhafızlıklarından talep edilerek tespit edilmişse de, varlıklarını gayri menkule yatırmayıp, hisse senedi, nakit ve dövizde tutanların hesaplarının açıklanmasıyla ilgili istem, gerek Bankalar Kanununda yer alan hüküm ve gerek diğer mevzuat gereğince, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının yazısıyla açıklanmamıştır. Dolayısıyla, geçen dönemde yapılan mal varlığı araştırmasında -biraz evvel oyladınız- Sayın Tansu Çiller'in mal varlığı tamamen gayri menkule bağlı olduğu ve dört kere beyan verdiği halde, mal varlığının içerisinde yüzbinlerce dolar, yüzbinlerce mark olan, belki de daha fazla olanların hesapları Komisyona gelmediği için, Komisyon, incelemesini tamamlayamamıştır. Sırf bu neden dahi, tamamlanamayan bu soruşturmanın, Mecliste bu dönem yeniden tekrarlanması gereğine işaret etmektedir. Değerli milletvekilleri, ayrıca, Sayın Erbakan'ın verdiği mal beyanı içerisinde, Balıkesir Altınoluk'ta zeytinlik olarak gösterilen ve içerisinde 216 metrekarelik bir villanın bulunduğu 40 bin metrekarelik -değerinin 100 milyar civarında olduğu söylenir- arazinin beyanı yoktur. Şimdi, ben asla böyle bir iddiada bulunmak istemiyorum; ama, her gün basını açtığınızda, işte, bu villanın, Suud'lar tarafından hediye edildiği polemik konusu olmaktadır, bu polemikleri sona erdirmek lazım. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Denizkurdu, size de eksüre veriyorum; konuşmanızı bitirin lütfen. HASAN DENİZKURDU (Devamla) – Yine aynı şekilde, biraz evvel kabul oyu verdiğiniz ve varlığını ailesinden gelen servetiyle izah eden bir başka Profesör gibi, Sayın Erbakan da, üniversite kariyerini, doçentliğini, profesörlüğünü tamamlamış, Gümüş Motor'da, Odalar Birliğinde çalıştıktan sonra siyasete atılmıştır. Şimdi, sokaktaki vatandaşa, 148 kilo altın ile 420 bin Amerikan Dolarının, 532 bin İsviçre Frangının, 611 bin Alman Markının makul izahını, herhalde, en iyi Sayın Erbakan yapıp, halkı inandırmak zorundadır. Aksi halde, yargısız infazların yapıldığı, herkesin, âdeta manşetlerle mahkûm edilmeye çalışıldığı bir ortamda, madem bu yol açıldı, geliniz... Yalnız, şunu söyleyeyim: Parlamento içerisinde, soruşturma komisyonlarında, iddia makamında bulunanlar, iddiada bulunanlar, aynı şekilde, komisyonda da çoğunluktadır. Eğer, biz, iddiada bulunanların iddiasını taraflı bir yargılama içerisinde yapar; başka bir deyişle, adaleti sayısal çoğunluğa kurban edersek, siyasî engizisyonu başlatmış oluruz. Umarım ki, bu komisyonlara seçilecek olan arkadaşlar, kendi partilerinin esiri olmazlar -ben, TEDAŞ Komisyonundayım; kendi adıma, bu konuda Yüce Meclise söz veriyorum- vicdanlarıyla, hukukla ve Türkiye'nin gelecekte olması gereken etik değerlerle oynamazlar -biraz evvel Sayın Özal feveran etti bu anlamda- ve dolayısıyla, biz, Anayasanın bize verdiği denetleme görevi içerisinde, yargıyı bir kenara bırakıp, tarihe, Dreyfus davası gibi geçecek; tarihe, bir adaletsizlik örneği olarak geçecek örnekleri yaratmayız. Bütün Türk milletinin gözü, bugün, bu Parlamentodadır; iftiralardan, ortaya atılan şahsiyetleri zedeleyen birtakım iddialardan, hepimizin ve herkesin arınması lazımdır. Açık söyleyeyim, bir milletvekili olarak, kendi yöreme gittiğimde, milletvekili olmanın gururunu taşımam gerekirken, zaman zaman halkın bakışlarından anlıyorum ki, milletvekiline bakış açısı bile değişti. Ben, çok rica ediyorum -bunu hepimiz paylaşıyoruz- biz, bu görev süremiz içerisinde -kendisinden çok umut beklenilen bir Parlamentoyuz- geliniz, Parlamentoyu tıkamak isteyenlere, Parlamentoyu, bu şekilde başka rejim arayışlarına itmek isteyenlere vasıta kılmayalım. Ben, sözlerimi tamamlarken, izin verirseniz, buradan, siz değerli milletvekillerine ve yüce Türk halkına, dünyadaki en iyi rejimin demokrasi olduğunu ve hiç kimsenin demokrasiden umudunu kesmemesi gerektiğini, Türk halkının umutsuzluğa kapılmaması gerektiğini ifade eder, bu vesileyle, siz Yüce Meclisi, en derin saygılarımla selamlarım. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Denizkurdu. İkinci konuşmayı Kocaeli Milletvekili Sayın Şevket Kazan yapacaktır. Buyurun Sayın Kazan. (RP sıralarından alkışlar) Sayın Kazan, süreniz 10 dakikadır. ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, sayın millletvekilleri; müzakeresini yapmakta olduğumuz Meclis soruşturması üzerinde, şahsî görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 56 arkadaşı tarafından verilen bu önergede, özetle, Sayın Erbakan'ın varlıklı bir aileden gelmediği halde, bugün itibariyle, aşırı bir zenginliğe sahip olduğu, Türkiye'de, bir hayli gayri menkulleri olduğu, 148 kilo külçe altını, 421 bin Amerikan Doları, 532 bin İsviçre Frangı ve 611 bin Alman Markı servete sahip olduğu; ayrıca, kendisine ve kızına ait özel arabalarının bulunduğu, hatta, Hollanda'da gayri menkullerinin olduğu iddia edilmekte ve bu servetin, kendisinin, eski Bakan ve Başbakan Yardımcısı olduğu 1976 yıllarında, görevini kötüye kullanması suretiyle ve de Libya'da bulunan İslama Çağrı Teşkilatının 1989 yılında gönderdiği paralarla elde edildiği iddia edilmektedir. Sayın milletvekilleri, her şeyden önce, birkaç bilgi yanlışlığını baştan düzeltmek zaruretini hissediyorum. Birincisi, Sayın Erbakan, varlıklı olmayan bir aileden değil, varlıklı bir aileden gelmektedir. Nitekim, beş kardeşten biri olarak, sadece kendisine, 1943 yılında, babalarının vefatından sonra miras olarak Fatih'de 2 daire ve 1978 yılında da, annelerinin vefatıyla, miras olarak Sinop'taki tarlalar kalmıştır. Beş kardeşten birine isabet eden bu varlık, ailenin varlıksız değil, varlıklı bir aile olduğunu gösterir. İkinci olarak, Sayın Erbakan'ın, ne Hollanda'da ne de bir başka yabancı ülkede mal varlığı yoktur. Üçüncü olarak, 1991 yılından önce mal beyanının yapılmaması, kanunî bir zorunluluk olmamasındandır. Zira, 3628 sayılı Mal Bildirimi Kanunu, malumunuz olduğu üzere, 19.4.1990 tarihinde kabul edilmiştir. Dördüncü olarak, Sayın Erbakan'ın eşinin ve çocuklarının mal bildirimlerinin yapılmadığı iddiası da doğru değildir. Zira, önergede dahi eşinin ve kızının binek arabalarından bahsedilmektedir. Yine, Sayın Erbakan'ın, Libya'daki İslama Çağrı Cemiyetinden de kendisine herhangi bir para gönderilmiş değildir. Bir vesile ile daha önce bu kürsüden belgesini gösterdim, işte yine gösteriyorum; bir gazetede intişar eden haber üzerine, Genel Sekreterimiz Sayın Oğuzhan Asiltürk, adı geçen kuruluşa bir yazı göndermiş ve yazıya verilen cevapta da söz konusu kuruluşun dünyada hiçbir siyasî kuruluşa böyle bir para göndermediği açıkça ifade edilmiştir; belgeler elimizdedir. Sayın milletvekilleri, Refah Partisi Genel Başkanı Sayın Erbakan'ın mal varlığı; rahmetli babalarından miras kendi hissesine düşen Fatih'teki bir apartman içinde 2 dairesi, yine rahmetli annelerinden miras olarak intikal eden Sinop'taki tarlaları; Kocaeli Bahçecik'te bir dağ tepesinde, 50 arkadaşıyla sahip olduğu bir tarladaki hisse; aynı şekilde, Çubuk kenarında, profesör arkadaşlarıyla birlikte kooperatif içinde edinilmiş bir diğer arsa; Ayrancı'da 1969 yılında satın aldığı 2 daire, halen ikâmet etmekte olduğu Balgat'taki 1 bahçeli ev ile yazın kullandığı Altınoluk'taki bahçeli ev ve müştemilatı; kendisinin, eşinin ve çocuklarının özel arabaları -tafsilatına girmiyorum- toplam 1 230 500 dolar değerinde dövizi, bunun bir kısmı İsviçre Frangı, bir kısmı Alman Markı, bir kısmı da dolardır. Peki, 148 kilo altın ne oluyor; bunun mahiyetini biraz sonra sizlere açıkladığım zaman, siz de, bu kürsüden yaptğınız hatayı açıkça fark edeceksiniz, eğer, Mal Varlığını Araştırma Komisyonuna Sayın Erbakan tarafından verilmiş olan beyannameyi iyi incelemiş iseniz. Şimdi bu servet... Bu arada bir de değerli arkadaşlarımız kürsüye çıktılar, Sayın Erbakan'ın kardeşi Kemalettin Erbakan'ın milyonlarca metrekare arsaya sahip olduğunu söylediler. Tabiî, bu arsaların listesi bundan bir ay kadar önce Hürriyet Gazetesinde yukarıdan aşağı liste halinde neşredildi. Şimdi, ben buradan, size, Kemalettin Erbakan adına -belki bana yetki vermiş değil ama- rahatlıkla, açıkça ifade ediyorum: Sayın Kemalettin Erbakan'ın Fatih'te, Sayın Erbakan gibi, babasından miras kalan daire dışında, bir de Sultanbeyli'de takriben 2 dönüm -toplam 2 dönüm- telle çevrili arazisi dışında, Hürriyet Gazetesinde neşredilen o listedeki gayri menkulleri gerçekse, ben bu gayri menkullerin tamamını 1 milyara isteyene satmaya hazır olduğumuzu ifade ediyorum. (RP sıralarından alkışlar) Değerli milletvekilleri, tabiî, davalar açılıyor, bu haksızlığa maruz kalan kişiler, elbette, hukuk yoluna başvuruyor ve davalarını açıyorlar. O nedenle, Kemalettin Erbakan'la ilgili soruşturma üzerinde değil, Sayın Necmettin Erbakan'la ilgili soruşturma üzerinde konuşuyorum. Sayın Erbakan bu serveti nasıl edinmiş: 1 - Miras yoluyla; biraz önce arz ettim, annelerinden ve babalarından intikal eden miras yoluyla. 2 - Elli yıla yakın bir çalışma hayatının alınteri neticesindeki tasarruflardan. Değerli milletvekilleri, şurada arz ettiğim liste, 19 uncu Dönemde kurulan Malvarlığı Komisyonuna aynen verilmiştir. Bu liste incelendiği zaman, bu listede bahsi geçen gayri menkuller ve bahsi geçen dövizlere ilaveten, ayrıca, 148 kilo altın diye birşey yoktur; lütfen, inceleyin göreceksiniz ki, yoktur. Peki, nereden çıkıyor bu; Sayın Erbakan tasarruflarını açıklarken Sayın Erbakan, 1948 yılından 1969 yılına kadar olan tasarruflarını açıklarken; mesela, 21 yıllık üniversite öğretim üyeliğinde 200 bin lira tasarrufu... Şimdi, bugün 200 bin lira dediğiniz zaman, herkes güler; ama, o tarihte 200 bin lira tasarrufun karşılığı 13,5 kilo altın tutuyor. O nedenle, serveti ifade edebilmek için, yani, gerçek servetini ortaya koyabilmek için yan tarafına, bir yanda rakamsal, ama, öbür yanda tekabül ettiği altın değeri ortaya konulmuştur; yani, iki rakam verilmişti. Sayın Erbakan'ın 1949 yılından 1969 yılına kadar öğretim üyeliğinden; bu arada, 31 ay Almanya'da tank fabrikasındaki mühendisliğinden, Türkiye'de sanayi çalışmaları sırasında Gümüş Motor'daki tasarrufundan ve hisse senetlerinden, Bursa'daki Gürsu Motor Fabrikasındaki tasarruflarından, Türkiye Odalar Birliğindeki Genel Sekreter olarak aldığı maaştan tasarruflarından ve Genel Sekreter tazminatından ve bu 22 yıllık devre içerisinde yaptığı, sahibi olduğu arsa satışlarından, 1969 yılında 2 milyon 230 bin lira para biriktirmiştir. Bu 2 milyon 230 bin lira para, 148 kilo altına tekabül etmektedir. Hesaplarında bir kolaylık olmak üzere, Sayın Erbakan, bu servetini, yani, 2 milyon 230 bin lira olan servetinin tekabül ettiği altını ifade etmiş ve 148 kilo altın olarak belirtmiştir. Şimdi, o tarihten bu yana her yanda, Sayın Erbakan'ın gayri menkulleri var, Sayın Erbakan'ın dövizleri var ve Sayın Erbakan'ın bir de 148 kilo altını var şeklinde konuşmalar yapılmaktadır ki, eğer, 19 uncu Dönem araştırma komisyonuna ibraz edilen mal varlığı beyannamesi iyi incelendiği zaman bunun aynen anlattığım gibi olduğu görülür. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı ) BAŞKAN – Sayın Kazan, size de eksüre veriyorum ; buyurun. ŞEVKET KAZAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Sayın Erbakan kadar mal varlığının hesabını vermek zorunda kalan ve bu hesabı her zaman yüzakıyla veren bir başka siyasî lider yoktur. Sayın Erbakan, bu hesabı, önce, 12 Eylül 1980 askerî darbesinden sonra, 23 arkadaşıyla yargılandığı sıkıyönetim mahkemeleri sırasında vermiştir. O tarihlerde, 5 bakanlık temsilcisinden oluşturulan bir komisyon tarafından, olağanüstü şartlarda, ille bir suç bulunsun gayretleri içerisinde, araba farlarımızın camlarına varıncaya kadar, her şey araştırılmış; fakat, tek bir kirli kuruşa rastlanılmamıştır. (RP sıralarından alkışlar) İşte, sizlere, burada belgesini arz ediyorum: 7 Mayıs 1982 tarihli, Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulunun 71 sayfalık raporu. Raporun konusu: Münfesih Millî Selamet Partisinin mallarının, parti yöneticilerinin üzerinde bulunduğu kayıt dışı gelir ve giderleri ve bazı şirketlerle ilişkileri konusundaki iddialarla ilgili incelemeler hakkında rapor. İşte, beraat raporu, 1982 yılında... Değerli milletvekilleri, öte yandan, bu hesap, 8.12.1994 tarihinde, köşe yazarlarının katıldığı bir basın toplantısında, kuruşu kuruşuna, bir defa daha verilmiştir; yine, bu hesap, 19 uncu Dönem Siyasî Parti Liderlerinin Mal Varlığını Araştırma Komisyonuna yazılı olarak bir defa daha verilmiştir ve nihayet, 14.5.1996 tarihli basına açık Grup toplantısında da bir defa daha verilmiştir ve 2 Haziran seçimlerinde de milletten cevabı alınmıştır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Efendim, lütfen, son cümlelerinizi söyler misiniz. ŞEVKET KAZAN (Devamla) – Sayın Başkanım, konuşmamı tamamlıyorum. Değerli milletvekilleri, her şeyden önce, önergenin konusu yoktur. Sayın Erbakan, 1976 yılında Bakan iken, hangi haksız eylemi işlemiş de suçlu olmuş, müşahhas bir örnek, müşahhas bir delil ortada yoktur. Oysa, Anayasanın 100 üncü maddesine göre, soruşturma önergesi bir bakan veya başbakan hakkında, göreviyle ilgili bir suç isnadından dolayı verilir. O nedenle, bu önergenin konusu yoktur. Değerli milletvekilleri, hukukî bazı hususlar var; onu arz etmeye vaktim yok; Sayın Başkanın müsamahasını istismar etmek istemiyorum. Sözlerimi şöyle noktalıyorum: Değerli milletvekilleri, hepimiz, çok şükür, inanan insanlarız. İnançlarımızın gereğini yerine getirmekte farklılıklarımız, eksikliklerimiz, noksanlarımız olabilir. Ben, ancak bizler adına konuşabilirim. Bizler, bu inancın gereği, akşam başımızı yastığa koyarken gündüzün hesabını düşünürüz; şayet, iki gün yaşamışsak, mukayese ederiz, hesabını düşünürüz; dünyada yaşarız; ama, ahretin hesabını düşünürüz; ancak bu hesabı yapanların temiz kalacağına, çamur atılsa dahi aklanacağına inanırız. Önerge konusunu vicdanî kanaatlerinize havale ediyor; hepinize saygılarımı sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kazan. Sayın milletvekilleri, bu arada, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Sayın Önder Sav, Başkanlığa gönderdiği bir pusulayla; Denizli Milletvekili Sayın Mustafa Kemal Aykurt, soruşturma önergesi üzerinde konuşurken, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal'ı mal beyanında bulunmayan parti liderleri arasında belirtmiştir. İstanbul'da uluslararası bir konferansta bulunan Sayın Deniz Baykal ile yapılan telefon görüşmesinde, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Yasası uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına muntazam şekilde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır. Aslında, Türkiye Büyük Millet Meclisi yetkili organınca da bilinen bu hususun tutanağa geçmesi açısından Yüce Meclise duyurulmasını talep ediyorum" demiştir. Aslında, Sayın Aykurt "mal beyanını, Araştırma Komisyonuna vermemiştir" dedi. ÖNDER SAV (Ankara) – Hiç tartışmaya girmek istemiyoruz. BAŞKAN – Hayır... Hayır... Arkadaşımızın buradaki beyanı öyleydi "Türkiye Büyük Millet Meclisine zaten mal beyanında bulunmuştur" dedi. Meclis Araştırma Komisyonuna mal beyanında bulunmayan parti liderlerini sayarken onları saydı. Bu açıklamayı da yapmak durumunda kaldım. Efendim, üçüncü konuşmayı Trabzon Milletvekili Sayın Şeref Malkoç yapacaklar. Buyurun. ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) – Vazgeçtim. BAŞKAN – Vaz mı geçtiniz. Dördüncü sırada söz isteyen Sayın Mustafa Kamalak?.. O da herhalde konuşmak istemiyor. MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Vazgeçtim Sayın Başkan. BAŞKAN – Vazgeçtiniz. Beşinci sırada söz isteyen Sayın Hikmet Sami Türk; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar) Sayın Türk, konuşma süreniz 10 dakikadır. HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son günlerde, siyasal mücadelelerde hukukî araçların çokça kullanıldığına tanık oluyoruz; soruşturma önergeleri birbirini izliyor; ancak, kulanılan aracın, hem amaca hem hukuka uygun olması gerekir; konuyu bu açıdan incelemek istiyorum. Hepinizin bildiği gibi, Meclis soruşturması, Anayasamızın 100 üncü maddesine göre, başbakan veya bakanların cezaî sorumluluğunu belirlemeye yönelik bir parlamento incelemesidir. Diğer denetim yollarından farklı olarak, suçlanan başbakan veya bakanın, sonunda, Yüce Divana sevk edilmesi söz konusudur. O nedenle, Anayasamız, 100 üncü maddesinde, bu denetim yolunu, başbakan veya bakanların gereksiz yere suçlanmaması için, gerek soruşturma önergesi verilmesi gerek soruşturma komisyonu kurulması gerek suçlanan başbakan veya bakanın Yüce Divana sevki bakımından özel hükümlerle düzenlemiştir. Adi suçlar hakkındaki kovuşturma usulüyle karşılaştırılırsa, Meclis soruşturmasında, soruşturma komisyonu çalışmaları ilk tahkikata, Yüce Divana sevk kararı son tahkikatın açılması kararına benzetilebilir. O nedenle, Meclis, soruşturmayla ilgili komisyon ve Genel Kurul çalışmalarında, bir yargı fonksiyonunu yerine getirmektedir. Nitekim, bu düşünceyle, ceza hukukundaki bir ilke Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında da belirtilmiş "ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre, hâkimlerin davaya bakmasına veya karara katılmasına engel oluşturacak durumlarda bulunan, Meclis soruşturması önergesini veren veya daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde ya da dışında bu konudaki görüşünü açıklamış milletvekileri, bu komisyona seçilemezler" denmiştir. Bu bakımdan, Meclisin soruşturmayla ilgili çalışmalarında ceza hukuku kurallarının göz önünde bulundurulması, onlara aykırı karar verilmemesi gerekir. Zaten, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 107 nci maddesinin ikinci fıkrasında da, soruşturma önergesinde, başbakan veya bakanın cezaî sorumluluğunu gerektiren fiillerinin görevleri sırasında işlendiğinden bahsedilmesi, hangi fiillerinin, hangi kanun ve nizama aykırı olduğunun gerekçe gösterilmek ve maddesi de yazılmak suretiyle belirtilmesi öngörülmüştür. Görüşülmekte olan önergede Sayın Erbakan'a isnat edilen suçlar şunlardır: Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesi anlamında, görevin kötüye kullanılması; 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması; Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddeleri. Bu maddelerde öngörülen cezalar ise şunlardır: Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine göre, görevini kötüye kullanan kamu görevlisi en çok bir ilâ üç yıl arasında hapis ve ağır para cezası; ayrıca memuriyetten süreli veya temelli yoksun bırakılma cezalarına çarptırılır. 3628 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde öngörülen ceza ise, üç ilâ beş yıl hapistir; ayrıca, ağır para cezası öngörülmüştür; 14 üncü maddede, haksız iktisap edilen malın zoralımı düzenlenmiştir; 15 inci madde de ise, kamu hizmetlerinden yasaklama düzenlenmiş bulunmaktadır. Anayasanın 148 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre, Anayasa Mahkemesi, Bakanlar Kurulu üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar. Şimdi, Sayın Erbakan'a isnat edilen suçların da, onun bakanlık yaptığı dönemde, göreviyle ilgili olması gerekir; yani, bakan olarak görev yaptığı sırada, bu görevini kötüye kullanmak suretiyle mal varlığı edinmiş olması gerekir. Hatırlayacağınız gibi, Sayın Erbakan, 1970'li yıllarda, üç hükümette, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yapmıştır. Önce, 26.1.1974 ilâ 17.11.1974 tarihleri arasında, Sayın Bülent Ecevit başkanlığındaki Hükümette, 10 ay 20 gün süreyle; sonra, 30.3.1975 ilâ 21.6.1977 tarihleri arasında, Sayın Süleyman Demirel başkanlığındaki Birinci Milliyetçi Cephe Hükümetinde, 2 yıl 2 ay 22 gün süreyle ve son olarak, yine, Sayın Süleyman Demirel başkanlığında 21.7.1977 ilâ 5.1.1978 tarihleri arasında, İkinci Milliyetçi Cephe Hükümetinde, 5 ay 15 gün süreyle, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı sıfatıyla görev yapmıştır. Toplam görev süresi, 3 yıl 6 ay 29 gündür. Sayın Erbakan'ın, son olarak görev yaptığı tarihten bu yana, onsekiz yılı aşkın bir süre geçmiş bulunmaktadır. Soruşturma önergesinin Anayasaya uygun sayılabilmesi için, Sayın Erbakan'ın, haksız iktisap niteliğinde olduğu iddia edilen mal varlığının bu süre içinde edinildiğinin öne sürülmesi gerekir. Oysa, önerge, Sayın Erbakan'ın Bakan ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptığı tarihlerdeki ve sonraki mal varlığı edinimlerini kapsamaktadır. Bu, Anayasaya ve İçtüzüğe aykıdır. (RP sıralarından alkışlar) Bu nedenlerle, bu soruşturma önergesiyle, Yüce Meclisi sonunda haksız duruma düşürecek bir yola gitmemek gerekir; çünkü, ceza hukukunda zamanaşımı dediğimiz bir kurum var. İnsanlar, ilanihaye, işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı sorumlu tutulamazlar. Hukukta, her şeyin altına bir yerde bir çizgi çekmek, kamu düzeni bakımından gerekli görülmüştür. Ceza hukukunda, Sayın Erbakan'a isnat edilen suçlar için öngörülen cezalar bakımından, Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinde yazılı zamanaşımı süresi 5 yıldır. Özel hukuktaki zamanaşımı sürelerinden farklı olarak, ceza hukukundaki zamanaşımı süreleri, mahkemece doğrudan doğruya dikkate alınmak zorundadır. Mahkemenin -tabiî, burada Yüce Divanın- başka türlü davranması söz konusu değildir; Yüce Divan bunu resen dikkate almak zorundadır. Bu, kamu düzeniyle ilgili bir konudur. O nedenle, sonunda Meclisi haksız duruma düşürecek bir denetim yolunun işletilmesi, son derece sakıncalıdır. Burada denebilir ki, Sayın Erbakan milletvekili olarak dokunulmazlığa sahipti. Yalnız, şu noktayı hatırlamak yerinde olacaktır: Anayasanın 83 üncü maddesine göre, milletvekilleri hakkında, bu görevleri süresince zamanaşımı işlemez. Doğru; ancak, Sayın Erbakan'ın milletvekili sıfatı 12 Eylül 1980 harekâtıyla sona ermişti ve ondan sonra, Sayın Erbakan, 19 uncu Dönem Milletvekili Genel Seçiminin yapıldığı 20 Ekim 1991 tarihine kadar milletvekili değildi. Dolayısıyla, aradan onbir yılı aşkın bir süre geçmiş bulunmaktadır... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Efendim, size de eksüre veriyorum; buyurun. HİKMET SAMİ TÜRK (Devamla) –...ve Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi dolmuş ve kamu hukuku davası bu nedenle düşmüş bulunmaktadır. Bu bakımdan, bu soruşturma önergesinin kabulünün doğru olmayacağı düşüncesindeyim; ancak, Sayın Erbakan'ın mal varlığıyla ilgili iddialar Meclis araştırması konusu yapılabilirdi; çünkü, Anayasanın 98 inci maddesine göre, Meclis araştırması, Meclisin belli bir konuda bilgi edinmesi için yapılan bir incelemedir. Böyle bir araştırma sonucunda ortaya konulacak bulgular da, halkımıza, Sayın Erbakan'ın mal varlığının edinim yolları hakkında bir fikir verebilir. Özetle; gündemdeki önergenin Meclis soruşturması değil, Meclis araştırması olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulması gerekirdi. Eğer böyle yapılsaydı, hukukî bir yanlışa meydan vermeden, Meclis soruşturması kurumunu yozlaştırmadan istenen bilgiler elde edilebilirdi. Böyle bir Meclis araştırması sonucunda elde edilecek bilgilerin de, kamu vicdanında gerektiği gibi değerlendirileceğinden hiç kimse şüphe etmemelidir. Bu düşüncelerle, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.(DSP ve RP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Türk. Sayın Erbakan söz istiyorlar mı? Yok, istemiyorlar galiba, değil mi efendim?.. Yok. Meclis soruşturması önergesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Şimdi, eski Bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan hakkında Meclis soruşturması açılıp açılmaması konusunu oylarınıza sunacağım: Meclis soruşturması açılmasını Kabul edenler... Kabul etmeyenler... (DYP ve CHP sıralarından alkışlar [!]) Arkadaşlar, tezahürata gerek yok; herkes vicdanına göre oy kullanır, çok önemli bir konu bu. Soruşturma önergesi kabul edilmemiştir. (RP sıralarından alkışlar) Sayın milletvekilleri... NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Buyurun efendim. NİHAT MATKAP (Hatay) – Biraz önce, Doğru Yol Partisi Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Aykurt tarafından, geçen dönem, hangi genel başkanların Meclis Araştırma Komisyonuna servet beyanı vermediği, mal bildiriminde bulunmadığı sayılırken, bizim Sayın Genel Başkanımızın ismi de sayılmıştır. Sayın Genel Başkanımız burada olmadığı için, telefonla ulaşılmaya çalışıldı; ama, sağlıklı bilgi alınamadı. Ben, biraz önce, bu durumun en doğru biçimiyle tespit edilmesi için, o dönemdeki komisyon üyelerinden Refah Partisi Erzurum Milletvekili Sayın Lütfü Esengün'e sordum. Sayın Esengün, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal'ın, Meclis soruşturma komisyonuna... BAŞKAN – Efendim, soruşturma değil, araştırma... NİHAT MATKAP (Hatay) – Araştırma Komisyonuna mal bildiriminde bulunduğunu söyledi. Sizden istirhamım, bunu, Sayın Esengün'den de teyit eder misiniz... BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum, böyle bir şey yok; yani, eğer, Araştırma Komisyonuna beyanname vermişse, gelirsiniz, bize... NİHAT MATKAP (Hatay) – Biraz önce, arkadaşımız, yanlış beyanda bulundu. Sayın Esengün de, komisyon üyesi sıfatıyla bunu açıklamaya hazır. BAŞKAN – Efendim, siz de açıklama getirdiniz. Arkadaşımız yanlış beyanda bulunmuşsa, bulunmuştur. Tabiî, aslında, burada, konuşan her milletvekilinin çok dikkatli ifade kullanması lazım; çok geniş bir insan kitlesini töhmet altında bırakacak bir ithamın, bir konuşmanın yapılmaması lazım. Biraz önce oylanan Danışma Kurulu kararı gereği, bugün, soruları görüşmeyeceğiz. Sayın milletvekilleri, şimdi, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz. VIII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in 4.7.1934 Tarih ve 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/64) (S. Sayısı : 15) BAŞKAN – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in 4.7.1934 tarih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporunun müzakeresine başlayacağız. Komisyon ve Hükümeti arayacağım. Komisyon var mı efendim? Komisyon yok. Ertelenmiştir. 2. – Türk Vatandaşları Hakkında Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen Ceza Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/298) (S. Sayısı : 16) BAŞKAN – Türk Vatandaşları Hakkında Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen Ceza Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun müzakeresine başlayacağız. Komisyon?.. Yok. Komisyon olmadığı için ertelenmiştir. 3. – Tokat Milletvekili Ahmet Fevzi İnceöz ve 22 Arkadaşının, Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun Teklifi ve Tütün ve Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair 9.1.1991 Tarih ve 3694 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/70, 1/5) (S. Sayısı : 17) BAŞKAN – Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz ve 22 Arkadaşının, Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun Teklifi ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair 9.1.1991 Tarih ve 3694 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Adalet Komisyonu raporunun müzakeresine başlayacağız. Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. 4. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek Şehrinde Kırgızistan - Türkiye Manas Üniversitesi Kurulmasına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri komisyonları raporları (1/290) (S. Sayısı : 18) BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti arasında Kırgızistan'ın Başkenti Bişkek Şehrinde Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Kurulmasına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakerelerine başlayacağız. Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. 5. – Türkiye Cumhuriyeti ile Moldova Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve İşbirliği Antlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/325) (S. Sayısı : 19) BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Moldova Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve İşbirliği Antlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun müzakeresine başlayacağız. Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. 6. – Bursa Milletvekili Turhan Tayan ile Erzurum Milletvekili İsmail Köse ve 18 Arkadaşının Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Ek Maddeler Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifleri ve Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı ile Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifleri ve Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı; Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (2/198, 2/202, 1/415; 2/112, 2/199, 1/422, 2/200, 1/391)(S. Sayısı : 20) (1) BAŞKAN – Bursa Milletvekili Turhan Tayan ile Erzurum Milletvekili İsmail Köse ve 18 Arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Ek Maddeler Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifleri ve Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı ile Bursa Milletvekili Turhan Tayan'ın Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabülüne Dair Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifleri ve Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı; Bursa Milletvekili Turhan Tayan'ın Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabülüne Dair Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz. Komisyon?.. Burada. Hükümet?.. Burada. Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar. Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir. Teklifin tümü üzerinde söz isteyen var mı? Yok. Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir. 1 inci maddeyi okutuyorum: Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Ek Maddeler Eklenmesi ile 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi MADDE 1. – 28.3.1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun 23 üncü maddesinin (a) bendindeki “... Alanya Reisoğlu Hukuk Fakültesi...” ibaresi “... Alanya Hukuk Fakültesi...” şeklinde değiştirilmiştir. BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen var mı? Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir. 2 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2. – 28.3.1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir. Işık Üniversitesi Ek Madde 35. – İstanbul’da Fevziye Mektepleri Vakfı tarafından, 2547 sayılı Kanunun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzelkişiliğine sahip Işık Üniversitesi adıyla yeni bir vakıf üniversitesi kurulmuştur. Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak; a) Fen-Edebiyat Fakültesi, b) İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, c) Mühendislik Fakültesi, d) Fen Bilimleri Enstitüsü, e) Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden, Oluşur. BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Kamu tüzelkişiliği vasfı oluyor mu acaba? Hükümet veya Komisyon bir açıklama yapabilir mi; bir vakfın kurduğu bir üniversitede kamu hükmî şahsiyeti olabilir mi? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Olur Sayın Başkan. VELİ ANDAÇ DURAK (Adana) – Sayın Başkan, zaten, Komisyondan öyle geçmiş... BAŞKAN – Efendim, öyle geçmiş de, önemli bir şey; yani, özel bir vakıf tarafından kurulan bir üniversiteye kamu hükmî şahsiyeti verme imkânı var mı? Yani bir tereddüt doğdu da, o bakımdan sordum. M.NECATİ ÇETİNKAYA (Konya) – Koç Üniversitesi de o şekilde Sayın Başkan. HALİL CİN (İçel) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Buyurun Sayın Cin. HALİL CİN (İçel) – Efendim, üniversite, tüzelkişiliği haiz bir kamu kuruluşudur. Vakıflar tarafından kurulabilmesi de Anayasayla öngörüldüğü cihetle... BAŞKAN – Yani, üniversite mallarının kamu malları statüsüne sokulması için değil mi efendim? HALİL CİN (İçel) – Evet efendim. BAŞKAN – Peki. Madde üzerinde önerge yok. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci maddeye bağlı ek madde 35 kabul edilmiştir. Ek madde 36'yı okutuyorum: Fatih Üniversitesi Ek Madde 36. – İstanbul’da Türkiye Sağlık ve Tedavi Vakfı tarafından 2547 sayılı Kanunun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzelkişiliğine sahip Fatih Üniversitesi adıyla yeni bir vakıf üniversitesi kurulmuştur. Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak; a) Fen-Edebiyat Fakültesi, b) Tıp Fakültesi, c) İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, d) Mühendislik Fakültesi, e) Hemşirelik Yüksekokulu, f) Sağlık Bilimleri Meslek Yüksekokulu, g) Fen Bilimleri Enstitüsü, h) Sosyal Bilimler Enstitüsü, ı) Sağlık Bilimleri Enstitüsü, i) Biyomedikal Mühendislik Enstitüsü’nden, Oluşur. BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Madde üzerinde önerge yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Ek madde 36 kabul edilmiştir. Ek madde 37'yi okutuyorum: Sabancı Üniversitesi Ek Madde 37. – İstanbul’da Hacı Ömer Sabancı Vakfı tarafından, 2547 sayılı Kanunun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzelkişiliğine sahip Sabancı Üniversitesi adıyla yeni bir vakıf üniversitesi kurulmuştur. Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak; a) Fen-Edebiyak Fakültesi, b) İktisadî ve İdari Bilimler Fakültesi, c) Mühendislik Fakültesi, d) Fen Bilimleri Enstitüsü, e) Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden, Oluşur. BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Madde üzerinde önerge yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Ek madde 37 kabul edilmiştir. Madde kabul edilmiştir. Ek madde 38'i okutuyorum: İstanbul Bilgi Üniversitesi Ek Madde 38. – İstanbul’da Bilgi Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından, 2547 sayılı Kanunun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzelkişiliğine sahip İstanbul Bilgi Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulmuştur. Bu Üniversite Rektörlüğe bağlı olarak; a)Fen-Edebiyat Fakültesi, b) İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, c) İletişim Fakültesi, d) Fen Bilimleri Enstitüsü, e) Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden, Oluşur. BAŞKAN – Daha önceki bir maddede "... yeni bir vakıf üniversitesi kurulmuştur" diyorsunuz; burada da "... bir vakıf üniversitesi kurulmuştur" yazıyor. Oraya bir "yeni" kelimesi ilave edilmesi gerekiyor mu Sayın Başkan? PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Doğrudur efendim. BAŞKAN – Orada "yeni bir vakıf üniversitesi kurulmuştur" şeklinde bir düzeltme yapıyoruz. Madde üzerinde söz isteyen var mı efendim? HALİL CİN (İçel) – Sayın Başkan, izninizle, Komisyona bir soru yöneltmek istiyorum. BAŞKAN – Sayın Cin, buyurun. HALİL CİN (İçel) – Bilgi Vakfı, acaba, mal varlığı itibariyle, bir üniversiteyi yönetecek ve üniversite kuracak nitelikte varlığa sahip midir; merak ettim, bilgi verebilirler mi? VELİ ANDAÇ DURAK (Adana) – Yazılı olarak bilgi istiyor. BAŞKAN – Efendim, bir dakika... Bir üniversite kuruyoruz; hem vakfa bağlı hem de kamu tüzelkişiliği vasfını veriyoruz. Sayın Hocamız da rektörlükten gelmiş. Bazı şeyleri öğrenelim. Buyurun Sayın Başkan. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, bu konular Millî Eğitim Komisyonumuzda ayrıntılı bir biçimde değerlendirilmiş ve burada kurulmakta olan vakıfların tümünün mal varlıklarının böyle bir üniversite kurulmasına yeterli olacağı görüşü, Komisyonumuza da intikal ettirildiğinden, ayrıca tahkike değer görülmemiştir. Arz ederim. BAŞKAN – Çok genel bir ifade oldu Sayın Başkan. Peki, teşekkür ederim. Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Önerge yok. Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Ek madde 38 kabul edilmiştir. Ek madde 39'u okutuyorum: Yeditepe Üniversitesi Ek Madde 39. – İstanbul’da, İstanbul Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzelkişiliğine sahip Yeditepe Üniversitesi adıyla yeni bir üniversitesi kurulmuştur. Bu Üniversite Rektörlüğe bağlı olarak; a) Mimarlık-Mühendislik Fakültesi, b) Tıp Fakültesi, c) Fen-Edebiyat Fakültesi, d) İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, e) Diş Hekimliği Fakültesi, f) Güzel Sanatlar Fakültesi, g) Hukuk Fakültesi, h) İletişim Fakültesi, ı) Yabancı Diller Yüksek Okulu, i) Spor Yüksek Okulu, j) Fen Bilimleri Enstitüsü, k) Sosyal Bilimler Enstitüsü l) Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nden, Oluşur. BAŞKAN – Sayın Komisyon, elimizdeki metinde, yine, maddede, birinci fıkranın sonunda "yeni bir üniversitesi" diye yer almış, "yeni bir vakıf üniversitesi" şeklinde olması lazım. PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Uygun olur Sayın Başkan. BAŞKAN – Peki efendim. Bunu da o şekilde düzeltiyoruz. Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Önerge yok. Bu haliyle, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Ek madde 39 kabul edilmiştir. Şimdi, çerçeve 2 nci maddeyi ek maddeleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Çerçeve 2 nci madde ek maddeleriyle birlikte kabul edilmiştir. 3 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 3. – 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Kanunun Ek 18 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir. Yapılacak Yardım : Devlet yardımının miktarı katma bütçeli Devlet yükseköğretim kurumlarına o yıl tahsis edilen toplam bütçe ödeneklerinin örgün öğrenci sayısına bölünmesi ile elde edilen tutardır. Bu şekilde bulunacak miktar İstanbul, Ankara ve İzmir illeri dışında kurulacak yükseköğretim kurumlarına bu illerdekilere nazaran iki katı; Fen, mühendislik, mimarlık ve tıp dalları için de diğer dallara nazaran iki katı olacak şekilde bölüştürülür. Vakıf üniversitelerinin merkezleri dışındaki illerde kurdukları yükseköğretim kurumları için yapılacak yardımın hesabında merkez dışındaki ilgili il esas alınır. BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen var mı? Yok. Önerge yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 4 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 4.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Önerge yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 5 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 5.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Önerge yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı ve uğurlu olsun. Komisyona ve Hükümete teşekkür ediyoruz. Sayın milletvekilleri, çalışmalarımıza devam ediyoruz. 7. – Milletlerarası Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/309)(S. Sayısı : 21) (1) BAŞKAN – Milletlerarası Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz. Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar. Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir. Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum... ALİ OĞUZ (İstanbul) – Raporun okunması kabul edilmiştir Sayın Başkan. BAŞKAN – Efendim, edilmedi... LÜTFİ DOĞAN (Gümüşhane) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğan. LÜTFİ DOĞAN (Gümüşhane) – Sayın Başkan, raporun okunmasında fayda görüyorum; tekrar oylayalım. BAŞKAN – Yani, çok da önemli bir şey değil; geçtik... Eğer, uygun görürseniz, ben öyle dedim. Yani, belki benim de gözümden kaçabilir; ama, baktım, ekseriyetle arkadaşlar kabul etmedi. MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Tekrar oylayalım Sayın Başkan. BAŞKAN – Peki... Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir. MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Saymadınız ki... BAŞKAN – Saydım efendim. Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir. 1 inci maddeyi okutuyorum: Milletlerarası Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ilişkin Kanun Tasarısı MADDE 1. – 1.9.1956 tarihli ve 6850 sayılı Milletlerarası Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun 5.6.1986 tarihli ve 3307 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Madde 2. – Milletlerarası Finansman Kurumuna yapılması gereken ödemeler, gelecek yıllar bütçelerine konulacak ödeneklerden mahsup edilmek üzere, avans olarak yerine getirilebilir. Ancak, bu avansların toplamı 14 545 000 ABD Doları karşılığını geçemez. Bakanlar Kurulu, bu miktarı gerektiğinde üç katına kadar artırmaya yetkilidir.” BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz. BAŞKAN – Tamam efendim, bir dakika... Daha oraya geçmedik Sayın Ünaldı, çok sabırsızsınız, sabrınızı koruyun, zamanında müdahale edin; belki madde üzerinde söz isteyen arkadaşımız olur. Madde üzerinde söz isteyen?.. YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – Sayın Başkan... BAŞKAN – Buyurun Sayın Aktürk. Bakın, arkadaşımız söz istedi. Şahsınız adına mı efendim?.. YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – Grup adına efendim. BAŞKAN – Yetki belgeniz yok. ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Sayın Başkan, grup adına konuşacak. BAŞKAN – Buyurun Sayın Aktürk. Süreniz 10 dakika. ANAP GRUBU ADINA YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – Değerli milletvekilleri, Milletlerarası Finansman Kurumu (İngilizce tabiriyle International Finance Corporation) IFC, Dünya Bankasının bir yan kuruluşudur. 1956'da Dünya Bankası grubu bünyesinde kurulmuştur ve ana amacı, özel sektöre destek olmaktır. Özellikle 1980 yılından beri yürütmekte olduğumuz dışa açılma ekonomik siyasetimizin bir parçası olarak, bu kurumla da çok yakın ilişkiye girmiş bulunuyoruz. IFC, bugüne kadar 1,4 milyar dolarlık özel sektör projesine Türkiye'de finansman sağlamıştır. Burada getirilen teklifle, Türkiye hissesinin bir miktar artırılarak, sağladığımız finansmana paralel, prestijimizi artıran bir hisse oranına kavuşmamız sağlanacaktır. Aslında, IFC'nin ortak ülkeleri arasında -bilgi vermek gerekirse- bizim hissemiz yüzde 0,42 iken, Mısır yüzde 0,57 ile Meksika yüzde 0,97 ile Macaristan yüzde 0,50 ile Belçika bile yüzde 2 ile temsil edilmekte, Avusturya 0,81 ile bizim önümüzde yer almaktadır. Türkiye, gelişmekte olan bir ülke; özel sektörü yeni projelerle bu kuruluşun devamlı müşterisi halinde ve IFC titiz bir finansman kuruluşu olarak, finansmanına vize verdiği herhangi bir projede, diğer milletlerarası finans sektöründen de bankalardan da aynı projelere finansman sağlamak mümkündür. Yani, sadece kendi katılma payı değil, yerine göre, hissedar olarak belli bir kuruluşta görev aldığı gibi, kredi vermekte; fakat, bunun da ötesinde, kredi itibarı yüksek bir kuruluş olduğu için, vize verdiği, projesini onayladığı Türk özel sektör projeleri, rahatlıkla dünya ölçeğinde finansman bulabilmektedir. IFC'yi herhangi bir şekilde -belki Refahlı arkadaşlarıma bu mesajı vermek durumundayım- bir IMF'yle veyahut da, kendilerine göre, bir komplo düzeninin parçası diye gördükleri milletlerarası bir kuruluşla karıştırmasınlar. ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Kimse karıştırmıyor!.. YILDIRIM AKTÜRK (Devamla) – ... IFC, Türkiye'de, üretime dönük ve düzgün fizibilitesi olan projeleri destekleyen bir kuruluştur. Bir misal vermek gerekirse, İslam Kalkınma Bankasının da finansman modeli IFC'nin prensiplerine uygun olarak inşa edilmiştir; hatta, kuruluşunda, aynı kuruluştan teknik yardım ve organizasyon desteği görmüştür. Bu açıklamaları yapma ihtiyacını nereden hissettim derseniz... Zannediyorum bir miktar karşı görüş var; fakat, aklın yolu birdir. Bu kuruluşun Türkiye'de katkıda bulunduğu projeler, Türkiye'nin güzide, önde gelen özel sektör projeleridir. Bunların, özellikle halka açılması yönünde ve sermaye piyasasının geliştirilmesi yönünde de öncü hizmetleri vardır. IFC'nin, son yıllarda, özellikle önayak olduğu, öncülük ettiği konulardan birisi finans sektörünün geliştirilmesidir. Bu açıdan da, Türkiyemizde finans sektörünün derinleştirilmesi, sermaye piyasasının geliştirilmesi, halk kapitalizmi dediğimiz, daha arzuladığımız bir şekilde sermaye piyasasının teşviki, yine, bu tip milletlerarası kuruluşlarla geniş işbirliğimiz sayesinde güçlenerek sürdürülecektir. Hadisenin diğer bir boyutu da, özelleştirme meselesinde de -maalesef, neredeyse onbeş yıldır konuşuyoruz, fazla yol alamadık- yine, IFC'nin çeşitli teknik katkılarını görebiliriz. Yapacağımız özelleştirmelerde -özellikle dış dünyaya açacağımız projelerde- bu kuruluşun yardımları da yararlı olur. Dünya Bankasıyla, genelde, ilişkilerimizde, maalesef, 1989 yılından sonra bir miktar örselenme olmuştur değerli arkadaşlarım. Şöyle ki; biz konvertibiliteye geçince, Türk parasının kıymetini veyahut da kambiyo rejimini tam liberal hale getirince, dünya para piyasalarından ve borsalardan borçlanabilir hale geldik diye, Dünya Bankasını özellikle ihmal ettik; hatta, küçümsedik. O zamanki sorumlu sayın bakanlarımız "biz, dünya piyasalarından borçlanıyoruz; Tokyo'dan, New York'tan, Frankfurt'tan, Londra'dan, para piyasalarından borçlanıyoruz; gidip de, öyle, Dünya Bankasıyla oturup da, müzakerelere yokuz" dediler. Bu, aslında bir kayıp olmuştur; şöyle ki: Çok ciddî bir kullanıcı ülke olan Türkiye, bir ara dördüncü sıraya kadar yükselmiş olan Türkiye, tabiî ki, yeni kredi kullanmayınca, eski kredilerini öder noktaya gelmiş ve Türkiye'nin kıymetli kaynaklarını, dışarıya, borçlarımızı erken öder bir şekilde yönlendirmek mecburiyetinde kalmışızdır. Maalesef, 5 Nisan ekonomik krizinden sonra da kredi itibarımız ortadan kalkınca, bu sefer, dünyadaki -o bahsettiğimiz- güzel para piyasalarından borçlanamadık; fakat, zedelediğimiz Dünya Bankası ilişkilerini, daha iyi bir noktaya çekecek adımları da atamadık. Dünya Bankası, yapısal uyum kredilerini -1982 yılında başlayacak şekilde- ilk defa Türkiye'ye verdi ve bunlardan ciddî bir şekilde istifade ettik; diğer ülkelere "ekonominizi yapı olarak nasıl değiştirirsiniz" konusunda Türkiye'yi örnek verdiler; fakat, son yıllarda, her ne kadar siyasî otoritelerimiz, hükümette bulunan arkadaşlarımız, Dünya Bankası ve IMF ile yaptıkları müzakereler çerçevesinde bazı vaatlerde bulundularsa da, yapısal değişimde ciddî adımlar atamadık. Onlar da, giderek "bu adımları atmadıkça biz de, size finansman sağlamayız" şeklinde güçlük çıkarmaya başladılar. Bugünlerde tekrar bir ısınma noktasına gelen hadise, özellikle enerji sektörümüzü ilgilendiriyor. Türkiye'de enerji darboğazına girmememiz için, süratli bir şekilde, Türk özel sektörünün -Sayın Doğan'ın sevk ettiği kararnamede de var- "BOT modeli" dediğimiz, yani yap-işlet-devret modeli dediğimiz modelin desteklenmesi ve milletlerarası ihale kurallarıyla bir an evvel yeni santral projelerinin de devreye sokulması lazım. Bunlara da, yine, finansman sağlayabilecek olan kuruluşlar Dünya Bankası ve IFC'dir. Özetleyecek olursam, bu kuruluşu, Dünya Bankasının veyahut da milletlerarası kuruluşların diğer müesseselerinden ciddî bir şekilde ayırt ederek gözetmek lazım. Herhangi bir programı, hiçbir şekilde empoze eden bir tarafı yoktur. Case by case, proje bazında, fizibilitesi düzgün olan projelere finansman sağlar; aklı yatıyorsa, hissedar olarak iştirak eder, yoksa kredi verir, bazen her ikisini de yapar; fakat, böyle bir destek sağladığı projenin milletlerarası kredi itibarı söz konusudur ve bu konuda, özellikle Türk finans sektörünün örselendiği -ben bunu daha evvelki bir konuşmamda da arz etmeye çalıştım- dış finans desteğine şiddetle ihtiyacımız olan bir dönemde, Türk özel sektörünün dinamizmini kesmememiz için, o gayreti pekiştirmek için, bu tip desteğe ihtiyacımız vardır. Sabrınız için teşekkür eder, saygılar sunarım. BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aktürk. Madde üzerinde başka söz isteyen?..Yok. MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz. BAŞKAN – Efendim, tamam... Aslında bu tasarı zaten açık oylamaya tabi; isterseniz, maddelerin müzakeresini bitirelim, sonunda açık oylama yapacağız Sayın Ünaldı. MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Maddede istiyoruz, Sayın Başkan. BAŞKAN – Canım anladım, istiyorsunuz da Meclisin çalışmasına biraz yardımcı olursanız memnun oluruz. Şimdi, ret yönünde de karar yetersayısı yok, kabul yönünde de yok; 158 arkadaşınız var, gelin, beğenmediğiniz kanunu reddedin. Olur mu?.. (RP sıralarından gürültüler) Bu Meclisi çalıştırmak zorundayız. Hem gelmeyeceksiniz hem de Meclis çalışmasın diyeceksiniz; olmaz ki arkadaşlar... Hepimiz bu Mecliste görev yapıyoruz... (RP sıralarından gürültüler) SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – İlk defa doğruyu söyledin Sayın Başkan. BAŞKAN – Ben her zaman doğruyu söylüyorum da, sen acaba benim dediklerimi anlıyor musun?! FETHULLAH ERBAŞ (Van) – Sayın Başkan, 95 milletvekili var burada. BAŞKAN- Evet, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Karar yetersayısı redde de kabulde de bulunamadığı için, birleşime 10 dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 17.53 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati: 18.05 BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ KÂTİP ÜYELER: Ünal YAŞAR (Gaziantep), Ali GÜNAYDIN (Konya) BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum. VIII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam) 7. – Milletlerarası Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/309)(S. Sayısı : 21) (Devam) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar. 21 sıra sayılı, Milletlerarası Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu üzerinde müzakereler yapılırken, 1 inci maddenin müzakeresi bitmiş, maddenin oylanması sırasında karar yetersayısı istenmişti. Şimdi, 1 inci maddeyi tekrar oylayacağım ve karar yetersayısını arayacağım. 1 inci maddeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir. 2 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 2.– Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. 3 üncü maddeyi okutuyorum: MADDE 3.– Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, kanun tasarısının tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Kupalar sıralar arasında dolaştırılsın. (Oylar toplandı) BAŞKAN – Salonda olup da oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok. Oy verme işlemi bitmiştir; kupalar kaldırılsın. (Oyların ayırımı yapıldı) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Milletlerarası Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının yapılan açık oylamasına 161 sayın milletvekili katılmış, 155 kabul, 2 ret, 4 geçersiz oy çıkmıştır; ancak, toplantı yetersayısına ulaşılamadığı için, bu oylama geçerli değildir. Oylama, ilerideki bir birleşimde tekrar yapılacaktır. Bu durumda, Meclisimizin çalışmasına devam etmesi için toplantı yetersayısı bulunamadığından ve zaten çalışma süremizin de bitmesine çok az bir zaman kaldığından, Başbakan Mesut Yılmaz hakkında verilen gensoru önergesini ve kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 6 Haziran 1996 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati: 18.23 IX. – SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, gelir dağılımındaki dengesizliğe ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’in yazılı cevabı (7/482) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki soruların Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 20.3.1996 Fethi Acar Kastamonu 1. Bilindiği üzere son yıllarda enflasyon üç rakamlara ulaşmış bir türlü aşağı çekilememektedir. Bu durumda bihassa devlet memurlarımızın geçim şartları gün geçtikçe zorlaşmaktadır. 1996 için memurların geçim durumu ile ilgili bir iyileştirme düşünülecek midir? 2. Gelir dağılımındaki dengesizlik (özellikle işçi memur arasındaki fark) büyük uçurum halini almış, husursuzluk yaratacak boyutlara ulaşmıştır. Bu dengesizlik için ne düşünülmektedir? (*) 7.5.1996 tarihli 48 inci birleşimde yer alan 7/482’ye ek cevap T.C. Devlet Bakanlığı Sayı : B.02.0.05 (18) 247 5.6.1996 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : 1.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/482-924/2304 sayılı yazınız. Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği 7/482-924 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmiştir. Gereğini arz ederim. H. Ufuk Söylemez Devlet Bakanı T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Sayı : FDB-44/4.5.8-7-96-1957 29.5.1996 Konu : Soru önergesi Devlet Bakanlığına (Sn. H. Ufuk Söylemez) İlgi : Devlet Bakanlığının 17.4.1996 tarih ve 12/2.02.390 sayılı yazısı İlgi yazıda Kastamonu milletvekili Sayın Fethi Acar’ın memurların gelir durumu ile işçi ve memur arasındaki maaş ve ücret farkıyla ilgili olarak Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği yazılı soru önergesinin cevaplandırılması istenmektedir. Mevcut kaynakların izin verdiği ölçüde memurlarımızın gelir durumu iyileştirilmeye çalışılmaktadır. Ancak, zaman zaman uygulanan istikrar tedbirleri, Bütçe gelirlerinin harcamaları karşılamadaki yetersizliği ve memur sayısının gerektiğinden fazla olması gibi nedenlerle memur maaşları bazı yıllarda düşük oranda artırılmakta ve reel olarak gerilemektedir. Son olarak, 5 Nisan İstikrar Tedbirleri sonucu memur maaşları 1994 yılında reel olarak gerilemiştir. Bu gerilemeyi telafi etmek için, 1995 yılında memur maaşları ortalama olarak Ocak ayında yüzde 19,6, Nisan ayında yüzde 36,2 ve Kasım ayında yüzde 57,6 oranında artırılmıştır. Bu artışlarla, 1995 yılında memur maaşlarındaki artış oranı ortalama olarak yüzde 84.4 ve yıl sonu itibariyle yüzde 156,7 olmuştur. Böylece, 31 Aralık 1994’e göre en düşük dereceli devlet memurunun aylığı yüzde 230,2, en yüksek dereceli devlet memurunun aylığı da yüzde 145,6 oranında artmış olmaktadır. Bu maaşlar 1996 yılının ikinci yarısına kadar uygulanacak, ikinci yarıdaki maaş artışları yılın ilk altı aylık dönemindeki ekonomik gelişmelere göre belirlenecektir. 1996 yılı personel harcamaları için, geçen yıla göre yüzde 81 oranında artış yapılarak, 910 trilyon lira ödenek ayrılmıştır. Bu ödenek, yüzde 69 olarak programlanan enflasyonun üzerinde bir artış yapmaya yetecek miktardadır. İşçi ücretleri ile memur maaşları arasında zaman içinde işçi ücretleri lehine oluşmuş bulunan farkın giderilmesi için, son yıllarda memur maaşları işçi ücretlerinden daha yüksek oranda artırılmıştır. Örneğin, 1995 yılında işçi ücretleri yılın birinci yarısında yüzde 16 ve ikinci yarısında da yüzde 16 olmak üzere 1994 yılı sonuna yüzde 39 oranında artırılmıştır. Bu artış oranı ise yüzde 156,7’lik memur maaş artış oranının oldukça gerisindedir. Bilgilerinize arz ederim. Necati Özfırat Müsteşar 2. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, yap-işlet-devret modeliyle hangi şirket ve kuruluşlara, hangi şartlarla proje tahsis edildiğine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı H. Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/558) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hüsnü Doğan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. Bülent Akarcalı İstanbul 1. 1994 Ocak ayından bu yana hangi kuruluş ve şirketlere, hangi şartlarla yap-işlet-devret modeliyle projeler tahsis edilmiştir? T.C. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.15.0.APK.0.23.300-673/9211 4.6.1996 Konu : Yazılı soru önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : TBMM Başkanlığının 9 Nisan 1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/558-1100/2849 sayılı yazısı. İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın tarafıma tevcih ettiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 96 ncı maddesi uyarınca cevaplandırılması istenen, 7/558 esas no.’lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Hüsnü Doğan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın soru önergesi ve cevabı (7/558-1100) Soru : 1994 Ocak ayından bu yana hangi kuruluş ve şirketlere, hangi şartlarla yap-işlet-devret modeliyle projeler tahsis edilmiştir- Cevap : 3096 sayılı yasa hükümleri çerçevesinde bu güne kadar YİD modeli kapsamında Bakanlığımızca toplam 37 projenin tahsisi yapılmıştır. Herhangi bir YİD projesinin şirkete tahsis edilmiş olması, Bakanlığmız ile şirket arasında uygulama sözleşmesi imzalanmasını zorunlu kılmamaktadır. Görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılan şirket ile Ek-3’de yeralan esaslar çerçevesinde uygulama sözleşmesi imzalanmaktadır. Tahsisi yapılan 37 projeden 3 adedi işletmeye açılmış, 3 adedi inşa halinde olup, 15 adedinin sözleşmesi imzalanmış, 7 adedi Danıştay incelemesinde, 9 adedinin ise sözleşme görüşmeleri sürdürülmektedir. Bu projeler ile ilgili detay bilgiler Ek : 2’de verilmiştir. Sözkonusu bu projelerden 12 adedinin tahsisi 1994 Ocak ayından sonra yapılmış olup, bu projeler ile ilgili detay bilgiler Ek : 1’de verilmiştir. Not : Yazılı soru ile ilgili diğer bilgiler dosyasındadır. 3. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Türkiye Taş Kömürü Kurumu Amasra ve Armutçuk müessese ve ocaklarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı H. Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/566) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorumun Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususuna emirlerinizi arz ederim. Cafer Tufan Yazıcıoğlu Bartın 5 Nisan kararları ile alınan Türkiye Taş Kömürü Kurumu Amasra ve Armutçuk Müessese ve Maden ocaklarının özelleştirilmesi mümkün olmazsa kapatılması kararında bir değişiklik düşünülüyor mu? T.C. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.15.0.APK.0.23.300-672/9210 4.6.1996 Konu : Yazılı soru önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : a) TBMM Başkanlığının 9.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/566-1113/2871 sayılı yazısı. b) Devlet Bakanlığının 10.5.1996 tarih ve B.02.0.012/2.02-539 sayılı yazısı. Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun Sayın Başbakan’a tevcih ettiği ve Millet Meclisi İç Tüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince cevaplandırılması istenen, 7/566 esas no.’lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Hüsnü Doğan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun yazılı soru önergesi ve cevabı (7/566-1113) Soru : 5 Nisan kararları ile alınan Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra ve Armutçuk Müessese ve Maden Ocaklarının özelleştirilmesi mümkün olmazsa kapatılması kararında bir değişiklik düşünülüyor mu? Cevap : Eski Başbakan Sayın Tansu Çiller ile zamanın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Murat Karayalçın’ın “Ekonomik İstikrar Tedbirleri” konusunda 5 Nisan 1994 tarihinde yaptıkları ortak basın toplantısında, TTK Kurumu ile ilgili olarak, özetle “Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda verimliliği artırmak üzere gerekli olan küçültme ve iyileştirme faaliyetlerine devam edileceği, bazı ocakların özelleştirileceği veya personelin kanunî haklarının korunarak üretimlerinin durdurulacağı” ifade edilmiştir. Ancak, Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra ve Armutçuk Müessese ve Maden Ocaklarının Özelleştirilmesi yada kapatılmasıyla ilgili herhangi bir faaliyette bulunulmamıştır. Ayrıca, 24.11.1994 tarih ve 4046 sayılı “Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” özelleştirme uygulamasına geçilebilmesi için, ilgili kurum ve birimlerinin özelleştirme kapsamına alınmasını gerekli görmektedir. Bugüne kadar TTK Kurumu veya herhangi bir birimi bu kapsama dahil edilmemiştir. Halen, TTK Kurumunda verimliliği artırmak üzere gerekli olan küçültme ve iyileştirme faaliyetlerine devam edilmektedir. Bu çerçevede; Armutçuk ve Amasra Müesseseleri, işletme haline dönüştürülerek konsantrasyona gidilmiştir. Küçük sahalar ya terkedilmiş yada rödevans karşılığı üçüncü şahıslara devredilmiştir. Havzada, modernizasyon projelerinin uygulamalarına geçilmekte, üretim verimini artırıcı teknolojiler devreye sokularak, uygulamaların yaygınlaştırılmasına çalışılmaktadır. Özellikle Amasra kömürünün briketlenmesi çalışmaları umut verici olmuştur. Kömür satış gelirlerini artırmak, linyit ve benzerî yakıtların sebep olduğu çevre kirliliğini önlemek amacıyla Amasra kömürlerinin dışarıdan hizmet alımı yolu ile briketlenmesi için yapılan çalışmalar sonuçlanmak üzeredir. 4. – İstanbul Milletvekili Mehmet Tahir Köse’nin, İstanbul-Tuzla deresinin ıslahına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı H. Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/586) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki soruların Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. M. Tahir Köse İstanbul İstanbul-Tuzla deresi muhtelif tarihlerde birçok defa taşmış, tuzlada bulunan konut ve işyerlerinde çok büyük maddî zararlar doğurmuştur. Geçtiğimiz günlerdeki son taşkında ise, ilçenin karşılaştığı maddî zararlar yanında bir de can kaybı olmuştur. Bu güne kadar Bakanlık, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlğı, İstanbul Valiliği ve Tuzla Belediye Başkanlığı arasında birçok yazışma yapılmıştır. Bu yazıların hepsi bende mevcuttur. Dolayısıyla bana verilecek cevapta bunların tekrarlanması yerine; bu sorunun nasıl ve ne zaman çözüleceğini yöre halkına iletebilmem için bilgi verilmesini saygılarımla arz ederim. 1. Tuzla deresinin ıslahı nasıl yapılacaktır? 2. Şayet bu ıslahı yapmayı düşünüyorsanız ne zaman başlanacaktır? T.C. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.15.0.APK.0.23.300-669/9207 4.6.1996 Konu : Yazılı soru önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : a) TBMM Başkanlığının 24.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/586-1197/3097 sayılı yazısı. İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Tahir Köse’nin Bakanlığıma tevcih ettiği ve Millet Meclisi İç Tüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince cevaplandırılması istenen, 7/586 esas no.’lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Hüsnü Doğan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı İstanbul Milletvekili Sayın M. Tahir Köse’nin yazılı soru önergesi ve cevabı (7/586-1197) Soru : 1. Tuzla deresinin ıslahı nasıl yapılacaktır? Cevap : 1. Tuzla ilçesinden geçen Tuzla deresi de dahil olmak üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde yer alan dere yataklarının büyük bir bölümünde, dere yağış alanlarının tamamı şehir imar planında kentsel kullanımlar için planlandığından, mecralardaki akış koşullarının düzenlenmesinin “Dere Islah Projeleri” yerine “Şehir Yağmur Suyu Projesi” kapsamında ele alınması gerekmektedir. Konu bu yönüyle tamamen kentsel alt yapı ile ilgili ve ayrı bir ihtisas gerektiren özellikte olup, DSİ Genel Müdürlüğünün görev kapsamı dışındadır. Soru : 2. Şayet bu ıslahı yapmayı düşünüyorsanız ne zaman başlanacaktır? Cevap : 2. İSKİ Genel Müdürlüğü, kuruluş ve görevleri hakkındaki yasanın, İSKİ’nin görev ve yetkilerine ilişkin 2 nci maddesinin “b” şıkkı çerçevesinde; 1988 yılına kadar İstanbul şehir merkezinde yaklaşık 30 derede DSİ Genel Müdürlüğünce etüt, proje ve uygulama gibi muhtelif aşamalarda yürütülen çalışmaları, DSİ ile mutabakat sağlayarak üstlenmiş olup, belirtilen tarihten itibaren de yürütmektedir. Bu çalışmalar sırasında, teknik danışmanlık hizmeti hususundaki talepler, DSİ Genel Müdürlüğünce karşılanmaktadır. Yine, İSKİGenel Müdürlüğü tarafından “Tuzla deresinin ıslahı” konusunda da benzer bir talepte bulunulması durumunda gerekli teknik yardım sağlanacaktır. 5. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, tutuklu bulunan bazı ögrencilerin tedavilerinin önlendiği iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın yazılı cevabı (7/588) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıda yer alan sorularımın Adalet Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. Ercan Karakaş İstanbul Ankara’daki öğrenci olaylarından sonra tutuklanan 26 öğrenciden, erkek olanlar Elmadağ, kız öğrenciler de Afyon cezaevinde bulunuyor. Elmadağ cezaevinde bulunan öğrencilerden Mehmet Akagündüz’ün kaburgasında ezik, Cevher Özbek’in omurgasında zedelenme, ayrıca Ali Durdağı’nın kafasında, Köksal Kaysı’nın burnunda, Devrim Erdem’in kolunda kırık olduğu ve bu öğrencilerin tedavi için doktora çıkma isteklerinin cezaevi yönetimince geri çevrildiği basında yer aldı. Aynı şekilde öğrencilerin ailelerinin, tedavi için cezaevi yönetimine vermek istedikleri dilekçelerin de kabul edilmediği basın haberleri arasındaydı. Sorular : 1. Polis tarafından yaralanan ve şimdi cezaevinde bulunan bu gençlerin tedavilerinin önlendiği doğru mudur? 2. Ailelerin verdiği dilekçeler neden alınıp işleme konulmamıştır? 3. Dilekçeleri almayan ve tedaviye sevketmeyen ilgililer hakkında herhangi bir idarî soruşturma açılmış mıdır? Açılmadıysa açmayı düşünüyor musunuz? T.C. Adalet Bakanlığı 4.6.1996 Bakan : 582 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 16.4.1996 tarihli A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/588-1217/3204 sayılı yazınız. İlgi yazınız ekinde alınan ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş tarafından verilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenen soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Mehmet Ağar Adalet Bakanı Sayın Ercan Karakaş İstanbul Milletvekili T.B.M.M. Bakanlığıma yönelttiğiniz ve yazılı olarak cevaplandırılmasını istediğiniz soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir. Ankara’da meydana gelen öğrenci olaylarıyla ilgili olarak, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet, öğrenim özgörlüğünü engellemek, kamu hizmetine tahsis edilmiş eğitim kurumlarının mallarına karşı ızrar suçlarından sanık 23 kişi Ankara nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesince 26.3.1996 günü tutuklanmışlardır. Tutuklu sanıkların suç yeri itibariyle Ankara Kapalı Cezaevine konulmaları gerekmekte ise de; cezaevinin fizikî koşullarının yetersizliği ve aynı cezaevinde barındırılan tutukluların işlemiş oldukları iddia olunan suçların nev’ileri göz önünde tutularak bunlardan 22’si Elmadağ Kapalı Cezaevine, 1’i Afyon E Tipi Kapalı Cezaevine konulmuşlardır. Elmadağ Kapalı Cezaevine konulan 22 tutuklu; 26.3.1996 tarihinde “Elmadağ Kapalı Cezaevinde kalmak istemediklerini ve Ankara Kapalı Cezaevine sevkedilinceye kadar açlık grevine gideceklerini” beyan ederek 27.3.1996 tarihinde kontrol ve muayene için cezaevine getirilen doktoru kabul etmemişler ve muayene olmamışlardır. 1.4.1996 tarihinde bu tutuklulardan 12’si, doktor kontrolünü kabul ederek Elmadağ Devlet Hastanesinden getirilen doktora muayene olmuşlardır. 8.4.1996 tarihinde, cezaevine getirilen doktora ise, 10 tutuklu kendi istekleriyle muayene olmuşlardır. 11.4.1996 günü açlık grevini bırakan tutuklulardan, daha önce muayene olmayanlar da cezaevine getirilen doktora kendi istekleriyle muayene olmuşlardır. Ayrıca, soru önergesinde isimleri geçen tutuklulardan; Cevher Özbek’in; 1.4.1996 ve 8.4.1996 tarihlerinde cezaevine getirilen doktorun muayenesini kabul etmediği, 11.4.1996 günü açlık grevini bırakarak sağlık ocağından getirilen sağlık ocağı tabibine tedavisinin yaptırıldığı, Mehmet Akagündüz’ün; 1.4.1996 günü Elmadağ Devlet Hastanesinden getirilen doktor tarafından muayene edildiği, muayene sonucunda Elmadağ Devlet Hastanesine sevkedildiği, 5.4.1996 günü Devlet Hastanesine gönderilerek burada tedavisinin yapıldığı, Ali Durdağı’nın; 1.4.1996 tarihinde Elmadağ Devlet Hastanesinden cezaevine getirilen doktor tarafından muayene edildiği, 8.4.1996 günü Elmadağ Merkez Sağlık Ocağı tabiplerinden birisi tarafından Elmadağ Devlet Hastanesi Dahiliye Polikliğine sevk edildiği, 10.4.1996 tarihinde Elmadağ Merkez Sağlık Ocağında tedavi gördüğü, 12.4.1996 tarihinde Elmadağ Devlet Hastanesi Dahiliye Polikliniğinde bir Dahiliye Mütehassısı tarafından tedavi edildiği, Köksal Kaysı’nın; 1.4.1996 tarihinde Elmadağ Devlet Hastanesindeki bir doktor tarafından cezaevi revirinde muayene edildiği, 8.4.1996 tarihinde tutukluları muayene için getirilen sağlık ocağı tabibi tarafından muayene edildiği, 10.4.1996 tarihinde Elmadağ Merkez Sağlık Ocağında, sağlık ocağı tabiplerinden birisi tarafından muayene edildiği, Devrim Erdem’in; 27.3.1996 günü cezaevine getirilen Merkez Sağlık Ocağı tabiblerinden birisi tarafından yapılacak muayeneyi açlık grevinde olduklarından dolayı kabul etmediği, 1.4.1996 tarihinde Devlet Hastanesi doktorlarından birisi tarafından yapılacak muayeneyi de aynı nedenle kabul etmediği, sonuçta 8.4.1996 günü Elmadağ Merkez Sağlık Ocağı tabiplerinden birisi tarafından muayene edildiği ve 10.4.1996 günü Elmadağ Merkez Sağlık Ocağına, buradan da Elmadağ Acil Polikliniğine götürüldüğü ve Elmadağ Hastanesi Acil Polikliniğince Ankara Numune Hastanesi Ortopedi Polikliniğine 18.6.1996 günü sevkedildiği, Elmadağ Kapalı Cezaevi vizite defterleri ve ilgili tutanakların incelenmesinden anlaşılmıştır. Öte yandan, Afyon E Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan Ülkü Gündoğdu isimli tutuklunun da, Afyon E Tipi Kapalı Cezaevine getirildiği 27.3.1996 günü kurum tabipliğine çıkartıldığı, cezaevi tabipliğince muayenesinin derhal yapıldığı, bilahare Devlet Hastanesine iki defa sevkedildiği, bunun dışında hergün veya gün aşırı olmak üzere kurum tabipliğine çıkarılarak gerekli tedavisinin yaptırıldığı kurum kayıtlarından anlaşılmıştır. Bu nedenle, Elmadağ ve Afyon Kapalı Cezaevlerinde tutuklu olarak bulunan 23 kişinin, cezaevlerine alındıkları günden itibaren tedavilerinin yaptırılmasına azamî gayret gösterildiği ve hiçbir tutuklunun bu yöndeki isteğinin geri çevrilmediği anlaşıldığından, bu konuda idarî soruşturma açılmasını gerektirir bir husus bulunamamıştır. Diğer taraftan, adı geçen tutukluların ailelerince sadece 4.4.1996 tarihinde Elmadağ Cumhuriyet Başsavcılığına verilen bir dilekçe mevcut olup, bu dilekçe de derhal işleme konulmuş olduğundan, bu konuda da idarî soruşturma açılmasını gerektirir bir husus bulunamamıştır. Bilgilerinize arz ederim. Mehmet Ağar Adalet Bakanı 6. – Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın, kamu kesiminde çalışan işçilerin ikramiyelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’in yazılı cevabı (7/630) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki soru önergesinin delaletinizle Başbakanımız tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim. Saygılarımla. Dr. Memduh Büyükkılıç Kayseri Kamu kesiminde çalışan işçilerimizin ikramiyelerini Kurban Bayramı nedeniyle Bayram öncesi vermeyi düşünüyor musunuz? T.C. Devlet Bakanlığı Sayı : B.02.0.05 (18) 249 5.6.1996 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : 22.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/630-1368/3625 sayılı yazınız. Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği 7/630-1368 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmiştir. Gereğini arz ederim. H. Ufuk Söylemez Devlet Bakanı T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Sayı : B.02.I.HM.O.KİT-01-01-52300 Konu : Soru önergesi Devlet Bakanlığı Makamına (Sayın Ali Talip Özdemir) İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 22.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/630-1368/3625 sayılı yazısı. İlgide kayıtlı yazıda, Kayseri Milletvekili Sayın Memduh Büyükkılıç’ın Sayın Başbakan’a tevcih ettiği yazılı soru önergesine ilişkin cevap talep edilmektedir. Sözkonusu önergeye ilişkin cevabımız aşağıda sunulmaktadır : Kamu İktisadî Teşebbüslerinde çalışan işçilerin ikramiye ödemeleri toplu iş sözleşmesi şartlarına uygun olarak yapılmaktadır. Ayrıca Kurban Bayramı nedeniyle Bayram öncesi, finansman durumu uygun olan KİT’ler, işçilere daha sonra maaşlarından mahsup edilmek üzere avans ödemesinde bulunmuşlardır. Bilgileri arz olunur. H. Ufuk Söylemez Devlet Bakanı 7. – Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya eski Hükümet Konağının adliye binasına dönüştürülmesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın yazılı cevabı (7/688) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki yazılı sorularımın Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ağar tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim. Saygılarımla. 24.4.1996 Mehmet Korkmaz Kütahya 1. Kütahya eski Hükümet Konağının restore edilerek, burasının adliye binasına dönüştürülmesi konusundaki çalışmalar neden bitirilememektedir? 2. Bu güne kadar, söz konusu binanın restoresi için ne kadar ödeme yapılmış ve bitirilmesi için ne kadar ödeneğe ihtiyaç vardır? 3. Bakanlık olarak, bu konudaki görüşünüz nedir? T.C. Adalet Bakanlığı 4.6.1996 Bakan : 578 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 09.5.1996 tarihli A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/688-1488/3963 sayılı yazınız. İlgi yazınız ekinde alınan ve Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz tarafından verilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenen soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Mehmet Ağar Adalet Bakanı Sayın Mehmet Korkmaz Kütahya Milletvekili T.B.M.M. Şahsıma yönelttiğiniz ve yazılı olarak cevaplandırılmasını istediğiniz soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir. Kütahya Eski Hükümet Konağının restore edilerek Adliye Binasına dönüştürülme işi 595 029 407 TL.’lik keşifle 19.10.1990 tarihinde ihale edilmiş olup, 1 301 107 308 TL.’lik hakediş üzerinden 4.2.1993 tarihinde tasfiye kabulü yapılarak ilk keşif bedeli tamamlanmıştır. Yapılan ilk ihale ile binanın kiremitleri yenilenerek çatı onarımı, çevre direnajı, iç sıvalar sökülerek orjinaline uygun sıvası yapılmış, ahşap tavan ve pencere doğramaları yenilenmiş, sıva altı tesisatlar çekilmiş, bodrum katların ıslahı yapılarak % 40’lık kısım bitirilmiştir. Geriye kalan kısmın tamamlanması için, 1. 1993 yılında 3 346 912 016 TL. 2. 1994 yılında 6 900 000 000 TL. 3. 1995 yılında 20 240 000 000 TL. ödenek istenilmiş olmasına karşılık ödenek yetersizliğinden gönderilememiştir. 1996 yılı ödenek talebi ise 32 000 000 000 TL. + % 15 KDV ile birlikte (4 800 000 000 TL.) = 36 800 000 000 TL.’dir. Bilgilerinize arz ederim. Mehmet Ağar Adalet Bakanı 8. – Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya elektrik şebekesinin yenilenmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı H. Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/691) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki yazılı sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hüsnü Doğan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim. Saygılarımla. 24.4.1996 Mehmet Korkmaz Kütahya 1. Kütahya il merkezinin Elektrik şebekesi 28 yıldan beri yenilenmediği için sık sık arızalar ve elektrik kesintileri meydana gelerek, tehlikeler olmaktadır. Elektrik şebekesinin yenilenmesi konusunda Bakanlığınızın çalışmaları nedir? Yenileme ihalesinin yapıldığı söylenmektedir. İhale edildi ise, hangi firmaya verilmiştir ve çalışmalara ne zaman başlanılacaktır? İhale bedeli ne kadardır? T.C. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 4.6.1996 Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-670/9208 Konu : Yazılı soru önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 9.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS. 0.10.00.02-1731 sayılı yazısı. Kütahya Milletvekili Sayın Mehmet Korkmaz’ın tarafıma tevcih ettiği ve Millet Meclisi İçtüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince cevaplandırılması istenen, 7/691-1491 esas no.’lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Hüsnü Doğan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Kütahya Milletvekili Sayın Mehmet Korkmaz’ın yazılı soru önergesi ve cevabı (7/691-1491) Soru : Kütahya il merkezinin elektrik şebekesi 28 yıldan beri yenilenmediği için sık sık arızalar ve elektrik kesintileri meydana gelerek, tehlikeler olmaktadır. Elektrik şebekesinin yenilenmesi konusunda Bakanlığınızın çalışmaları nedir? Yenileme ihalesinin yapıldığı söylenmektedir. İhale edildi ise, hangi firmaya verilmiştir ve çalışmalara ne zaman başlanacaktır? İhale bedeli ne kadardır? Cevap : Kütahya il merkezinin eskiyen elektrik şebekesinin yenilenmesi amacıyla, Kütahya-Merkez Ag/OG elektrik şebekesinin ihalesi, TEDAŞ Genel Müdürlüğü tarafından 189 137 000 000 TL. keşif bedeli ile 6.9.1995 tarihinde yapılmıştır. Söz konusu ihaleyi Çağrı Mühendislik İnş. ve Tic. Ltd. Şirketi 126 093 135 500 TL. ihale bedeliyle almış olup, TEDAŞ ile firma arasında 27.2.1996 tarihinde sözleşme imzalanmıştır. Yüklenici firmaya 17-18 Nisan 1996 tarihinde yer teslimi yapılmıştır. Yer teslimi ve iş programı onaylanma aşamasında olup, firma bu onayı müteakip 1 ay içerisinde işe başlayacaktır. İş süresi ise işe başlama tarihinden itibaren 5 yıldır. 9. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Konya Ticaret Mahkemesi Başkan ve üyelerinin atamalarının neden yapılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın yazılı cevabı (7/719) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorumun Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ağar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim. 24.4.1996 Lütfi Yalman Konya 9.3.1996 tarih ve 15901 sayılı Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü yazısı ile kurulup faaliyeti için gerekli personel kadroları tespit ve tayin edilen, Konya Ticaret Mahkemesine hala Mahkeme Başkanı ve Üyeleri atanmamıştır. Başkan ve üye ataması niçin yapılmamıştır? Ne zaman atanacaklardır? T.C. Adalet Bakanlığı 4.6.1996 Bakan : 580 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 15.5.1996 tarihli A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/719-1528/4048 sayılı yazınız. İlgi yazınız ekinde alınan ve Konya Milletvekili Lütfi Yalman tarafından verilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenen soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Mehmet Ağar Adalet Bakanı Sayın Lütfi Yalman Konya Milletvekili T.B.M.M. Şahsıma yönelttiğiniz ve yazılı olarak cevaplandırılmasını istediğiniz soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir. Adliye hizmet binasında yer bulunamaması nedeniyle, Konya Ticaret Mahkemesi başkan ve üyeliklerine bugüne kadar atama yapılamamıştır. Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 5.4.1996 tarihli ve 1996/66 sayılı yazısıyla, Konya Adliyesi ek hizmet binasının kullanılmaya başlandığı ve Ticaret Mahkemesine hizmet verecek bölümün tahsis edildiği bildirildiğinden, hâkim ve savcıların atamalarıyla ilgili olarak yapılacak Kararname çalışmalarında Konya Ticaret Mahkemesi başkan ve üyeliklerine atama yapılması hususu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna sunulacaktır. Bilgilerinize arz ederim. Mehmet Ağar Adalet Bakanı 10. – Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün, yurt dışından ithal edilen tıbbî malzeme-ekipman ve ilaç tutarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yaman Törüner’in yazılı cevabı (7/724) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın ilgili Bakanlık tarafından Dış Ticaret Müsteşarlığının kayıtlarına bağlı ve yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 24.4.1996 Dr. Sema Pişkinsüt Aydın 1. Son 5 yıl içerisinde yurt dışından ithal edilen (bedelli ve bedelsiz) tıbbî malzeme-ekipman ve ilaç tutarı ne kadardır? Bunun ne kadarı devlet, ne kadarı özel sektör tarafından ithal olunmuştur? 2. Sağlık Bakanlığının yurda sokulan bu iyileştirici mahiyetteki tıbbî malzemelerin ve ekipmanların hangi model olduklarına ve ne miktar alındıklarına ait onayı var mıdır? Teşekkürler ve Saygılarımla. T.C. Devlet Bakanlığı Sayı : B.02.0.007/1-40-3-00393 4.6.1996 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 15.5.1996 gün ve A.01.0.GNS. 0.10.00.02.7/724.1541/4111 sayılı yazısı. Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün 7/724 esas nolu yazılı soru önergesine verilen cevap ilişikte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Yaman Törüner Devlet Bakanı 7/724-1541 Sayılı soru önergesine ilişkin not Aydın Milletvekili Sayın Dr. Sema Pişkinsüt tarafından TBMM Başkanlığına sunulan 7/724-1541 sayılı yazılı soru önergesi incelenmiş olup, anılan soru önergesi ile cevaplanması istenilen soruların yanıtları aşağıda sunulmaktadır. 1. Devlet İstatistik Enstitüsünden alınarak Müsteşarlığımızca değerlendirilen istatistiki verilere dayanılarak, 1991-1995 yılları arasında kamu ve özel sektör tarafından bedelli ve bedelsiz olarak ithal edilen tıbbî malzeme-ekipman ve ilaç konusunda hazırlanan Ek : 1 ve Ek : 2 sayılı tablolar ekte sunulmaktadır. Öte yandan, kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılacak alımların esasları diğer hususlar meyanında, Bütçe Kanunu ve Devlet İhale Kanununda belirtilmiş bulunmaktadır. 2. Bu güne kadar uygulana gelen İthalat Rejimi Kararlarında, eski, kullanılmış, yenileştirilmiş, kusurlu (defolu) ve yatık (zamanla dayanıklılığını yitirmiş) malların ithalatı Müsteşarlığımızın iznine tabi tutulmuş olup, ekli tablolarda yer alan maddeler için bu kapsamda Müsteşarlığımızca herhangi bir izin verilmemiştir. Başka bir ifade ile, mezkur maddelerin ithalatı ancak yeni olması halinde mümkün bulunmaktadır. Diğer taraftan, ilgili mevzuat uyarınca anılan maddelerin ithalatında sağlık, kalite, standart ve radyasyon yönünden kontroller, çalışma sahalarına göre Sağlık Bakanlığı, Türk Standartları Enstitüsü ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumunca yapılagelmektedir. Ayrıca, 1262 sayılı İspençiyari ve Tıbbî Müstahzarlar Kanunu çerçevesinde, ilaç ve bazı tıbbî malzeme ithalatında, ithalden önce ve fiilî ithal sırasında Sağlık Bakanlığından Kontrol Belgesi alınması zorunlu bulunmaktadır. Tarife tatbikatı nedeniyle kesin bir ayrım yapılamadığından tablolarda yer alan tıbbî malzeme -ekipmanların cüz’i bir miktarının veterinerlikle ilgili olması hususunun da gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Arz olunur. 1991-1995 Yılları Arasında Tıbbî Malzeme-Ekipman ve İlaç İthalatı Değerleri EK : 1 Dolar ($) Tıbbî malzeme-ekipman İlaç Yıllar Özel Sektör Kamu sektörü Özel sektör Kamu sektörü Toplam 1991 151 554 454 65 354 236 89 802 423 1 378 261 308 089 374 1992 164 931 704 59 615 991 101 439 682 353 306 326 340 683 1993 211 085 104 71 202 143 131 984 491 305 986 414 577 724 1994 160 934 024 58 241 004 133 181 403 313 491 352 669 922 1995 219 276 344 117 525 805 226 416 107 420 297 563 638 553 Genel Toplam 1 965 316 256 1991-1995 Yılları Arasında Bedelsiz Olarak İthal Edilen Tıbbî Malzeme-Ekipman ve İlaç İthalatına İlişkin Değerler EK : 2 Dolar ($) Tıbbî malzeme-ekipman İlaç Yıllar Özel Sektör Kamu sektörü Özel sektör Kamu sektörü Toplam 1991 283 741 – – – 283 741 1992 7 439 945 – 592 453 – 8 032 398 1993 453 505 – 76 269 – 529 774 1994 1 503 770 – 458 663 – 1 962 433 1995 672 840 – 792 877 – 1 465 717 Genel Toplam 12 274 063 11. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’a bağlı bazı ilçe ve köylerin telefon ve santral ihtiyacına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/730) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Ömer Barutçu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı ile arz ederim. 24.4.1996 Osman Hazer Afyon Soru 1. Merkez İlçeye bağlı Belkaracaören ve Sadıkbey köyleri ile Değirmen Ayvalı Kasabası, Sandıklı’ya bağlı Sorkun Kasabası ile Suhut’a bağlı Belçıkhisar kasabalarının telefon santralleri ihtiyaca cevap veremeyen santralleridir. Adı geçen yerleşim birimlerindeki telefon santrallerinin ihtiyaca cevap verebilir hale getirilmesi düşünülmekte midir? Soru 2. Afyon İlinde 130 köyde otomatik telefon yoktur. Bu köylere otomatik telefon sağlanacak mıdır? Soru 3. Afyon Merkezde 1 600 kişi telefon bağlatmak için sıra beklemektedir. Yeni abone tahsisi ne zaman olacaktır? Soru 4. Dinar’ın 2 000’lik santrali yetersizdir. Bunun 3 000’e çıkarılması mümkün müdür? T.C. Ulaştırma Bakanlığı 3.6.1996 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı APK : B.11.0.APK.0.10.00.00.A-7/733-14763 Konu :Afyon Milletvekili Osman Hazer’in Yazılı Soru Önergesi Hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İlgi : 15.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1811 sayılı yazınız. Afyon Milletvekili Osman Hazer’in Bakanlığıma yönelttiği 7/730-1552 sayılı soru önergesine ilişkin cevap formu ilişikte sunulmuştur. Bilgilerinize arz ederim. Ömer Barutçu Ulaştırma Bakanı Afyon Milletvekili Osman Hazer’in 7/730-1552 Sayılı Soru Önergesi ve Cevapları Sorular : 1. Merkez İlçeye bağlı Belkaracaören ve Sadıkbey köyleri ile Değirmen Ayvalı Kasabası, Sandıklı’ya bağlı Sorkun Kasabası ile Suhut’a bağlı Belçıkhisar kasabalarının telefon santralleri ihtiyaca cevap veremeyen santrallerdir. Adıgeçen yerleşim birimlerindeki telefon santrallerinin ihtiyaca cevap verebilir hale getirilmesi düşünülmekte midir? 2. Afyon ilinde 130 köyde otomatik telefon yoktur. Bu köylere otomatik telefon sağlanacak mıdır? 3. Afyon Merkezde 1 600 kişi telefon bağlatmak için sıra beklemektedir. Yeni abone tahsisi ne zaman olacaktır? 4. Dinar’ın 2 000’lik santrali yetersizdir. Bunun 3 000’e çıkarılması mümkün müdür? Cevaplar : 1. Afyon İli Merkez İlçeye bağlı Belkaracaören ve Sadıkbey köyleri ile Değirmen Ayvalı Kasabası, Sandıklı İlçesine bağlı Sorkun Kasabası ve Suhut İlçesine bağlı Balçıkhisar Merkezinde 500 hatlık TTF tipi santrallar mevcut olup, santrallerin değiştirilmesi hususu TTE Dönüşüm Projesi çerçevesinde emsalleriyle birlikte değerlendirilecektir. 2. Afyon İlindeki toplam 481 köy ve kasabanın 148’inde otomatik telefon santrali bulunmakta ve 219 köy ve kasabada şebeke götürülmek suretiyle diğer otomatik santrallerden yararlandırılmaktadır. Afyon İline ait Kırsal Alan Santralleri Yatırım Programında bulunan merkezlere santral; abone potansiyeli, bina ve şebeke durumlarına göre sevk edilecektir. Programda bulunmayan merkezlere santral sevki ilave ödenek verilmesi durumunda emsalleriyle birlikte değerlendirilecektir. 3. Afyon merkezinde 15 000 hatlık N5-3, 12 095 hatlık DMS 1/2 ve 4 096 hatlık S-12 tipi santrallar mevcut olup, toplam 1 635 bekleyen abonesi bulunmaktadır. Bekleyen taleplerin karşılanabilmesi için Temmuz 1996 ayında 2 048 hatlık santral ilavesi yapılması planlanmıştır. 4. Dinar Merkezinde 2 000 hatlık Dicle tipi santral mevcut olup, ilave 1 000 hatlık Dicle tipi santral 23.5.1996 tarihinde sevk edilmiştir Milletlerarası Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısına Verilen Oyların Sonucu. (Çoğunluk Yoktur.) Üye Sayısı : 550 Kullanılan Oy : 161 Kabul Edenler : 155 Reddedenler : 2 Çekinserler : – Geçersiz Oylar : 4 Oya Katılmayanlar : 389 Açık Üyelikler : – (Kabul Edenler) ADANA İ. Cevher Cevheri Tuncay Karaytuğ Mustafa Küpeli ADIYAMAN Mahmut Bozkurt Celal Topkan AFYON H. İbrahim Özsoy Yaman Törüner Nuri Yabuz AĞRI Cemil Erhan Yaşar Eryılmaz AKSARAY Nevzat Köse Sadi Somuncuoğlu AMASYA Ahmet İyimaya ANKARA Yılmaz Ateş Gökhan Çapoğlu Cemil Çiçek Ünal Erkan İrfan Köksalan M. Seyfi Oktay Mehmet Sağdıç Önder Sav Aydın Tümen Hikmet Uluğbey ANTALYA Osman Berberoğlu İbrahim Gürdal Bekir Kumbul Yusuf Öztop Metin Şahin ARDAHAN İsmet Atalay ARTVİN Metin Arifağaoğlu Süleyman Hatinoğlu AYDIN M. Fatih Atay Ali Rıza Gönül Nahit Menteşe Sema Pişkinsüt BALIKESİR Abdülbaki Ataç Ahmet Bilgiç Tamer Kanber İlyas Yılmazyıldız BARTIN Zeki Çakan Cafer Tufan Yazıcıoğlu BATMAN Faris Özdemir BAYBURT Ülkü Güney BOLU Avni Akyol Necmi Hoşver Abbas İnceayan Mustafa Karslıoğlu BURDUR Mustafa Çiloğlu BURSA İlhan Kesici Hayati Korkmaz Cemal Külahlı Feridun Pehlivan Yahya Şimşek Ertuğrul Yalçınbayır İbrahim Yazıcı ÇANAKKALE Ahmet Küçük A. Hamdi Üçpınarlar DENİZLİ M. Kemal Aykurt Mehmet Gözlükaya Haluk Müftüler DİYARBAKIR Abdülkadir Aksu M. Salim Ensarioğlu EDİRNE Mustafa İlimen ESKİŞEHİR Mustafa Balcılar Demir Berberoğlu GAZİANTEP Mehmet Batallı Mustafa R. Taşar Ünal Yaşar GİRESUN Yavuz Köymen GÜMÜŞHANE Mahmut Oltan Sungurlu HATAY Abdulkadir Akgöl Nihat Matkap Atila Sav İÇEL Oya Araslı Fevzi Arıcı Abdülbaki Gökçel Turhan Güven Mustafa İstemihan Talay Ayfer Yılmaz İSTANBUL Ziya Aktaş Sedat Aloğlu Tayyar Altıkulaç Refik Aras Ali Coşkun Nami Çağan Hüsnü Doğan Hasan Tekin Enerem Algan Hacaloğlu Hayri Kozakçıoğlu Yusuf Namoğlu Altan Öymen Korkut Özal Ali Talip Özdemir Yusuf Pamuk Zekeriya Temizel Bahattin Yücel İZMİR Turhan Arınç Ali Rıza Bodur Ahmet Piriştina KAHRAMANMARAŞ Ali Şahin KARABÜK Erol Karan KARS Y. Selahattin Beyribey KASTAMONU Nurhan Tekinel Haluk Yıldız KAYSERİ Osman Çilsal İbrahim Yılmaz KIRIKKALE Hacı Filiz KIRKLARELİ Cemal Özbilen KIRŞEHİR Mehmet Ali Altın Ömer Demir KOCAELİ Halil Çalık İsmail Kalkandelen Hayrettin Uzun KONYA Abdullah Turan Bilge Nezir Büyükcengiz Necati Çetinkaya Ali Günaydın Mehmet Keçeciler Mehmet Ali Yavuz KÜTAHYA Emin Karaa MALATYA Yaşar Canbay Ayhan Fırat MANİSA Erdoğan Yetenç MARDİN Muzaffer Arıkan Mahmut Duyan Ömer Ertaş MUĞLA İrfettin Akar Zeki Çakıroğlu Mustafa Dedeoğlu Fikret Uzunhasan MUŞ Necmettin Dede NİĞDE Doğan Baran Akın Gönen ORDU Müjdat Koç SAKARYA Ahmet Neidim Ersin Taranoğlu SAMSUN Cemal Alişan Yalçın Gürtan Biltekin Özdemir Adem Yıldız SİİRT Nizamettin Sevgili SIVAS Tahsin Irmak ŞANLIURFA Necmettin Cevheri Eyüp Cenap Gülpınar M. Fevzi Şıhanlıoğlu ŞIRNAK Mehmet Salih Yıldırım TEKİRDAĞ Fevzi Aytekin TOKAT Ali Şevki Erek TRABZON Yusuf Bahadır İbrahim Çebi UŞAK Yıldırım Aktürk VAN Mahmut Yılbaş YOZGAT Yusuf Bacanlı Lutfullah Kayalar İsmail Durak Ünlü (Reddedenler) ANKARA BOLU Ersönmez Yarbay Mustafa Yünlüoğlu (Geçersiz oylar) ADANA BURSA Mehmet Büyükyılmaz Yüksel Aksu BALIKESİR İSTANBUL Mustafa Güven Karahan Ahmet Güryüz Ketenci ADANA Cevdet Akçalı Uğur Aksöz İmren Aykut (B.) İbrahim Yavuz Bildik M. Ali Bilici Yakup Budak Sıtkı Cengil Erol Çevikçe M. Halit Dağlı Veli Andaç Durak (İ.A.) Orhan Kavuncu Arif Sezer İbrahim Ertan Yülek ADIYAMAN Mahmut Nedim Bilgiç Ahmet Çelik Ahmet Doğan AFYON Sait Açba İsmet Attila (B.) Osman Hazer Kubilay Uygun AĞRI M. Sıddık Altay Celal Esin M. Ziyattin Tokar AKSARAY Mehmet Altınsoy Murtaza Özkanlı AMASYA Aslan Ali Hatipoğlu Cemalettin Lafcı Haydar Oymak ANKARA İlhan Aküzüm Nejat Arseven Saffet Arıkan Bedük Ahmet Bilge Hasan Hüseyin Ceylan Ali Dinçer Mehmet Ekici Ömer Ekinci Eşref Erdem Mehmet Gölhan Agâh Oktay Güner (B.) Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.) Şaban Karataş Yücel Seçkiner (İ.A.) Ahmet Tekdal İlker Tuncay Rıza Ulucak ANTALYA Deniz Baykal Arif Ahmet Denizolgun Hayri Doğan Emre Gönensay (B.) Sami Küçükbaşkan ARDAHAN Saffet Kaya ARTVİN Hasan Ekinci AYDIN Cengiz Altınkaya Muhammet Polat İsmet Sezgin Yüksel Yalova BALIKESİR Safa Giray İ. Önder Kırlı (İ.A.) İsmail Özgün Hüsnü Sıvalıoğlu BARTIN Köksal Toptan BATMAN Alaattin Sever Aydın Ataullah Hamidi Musa Okçu BAYBURT Suat Pamukçu BİLECİK Şerif Çim Bahattin Şeker BİNGÖL Kazım Ataoğlu Hüsamettin Korkutata Mahmut Sönmez BİTLİS Zeki Ergezen Edip Safder Gaydalı Kâmran İnan Abdulhaluk Mutlu BOLU Feti Görür BURDUR Yusuf Ekinci Kâzım Üstüner BURSA Ali Rahmi Beyreli Abdülkadir Cenkçiler Cavit Çağlar Mehmet Altan Karapaşaoğlu Ali Osman Sönmez Turhan Tayan (B.) ÇANAKKALE Hikmet Aydın Mustafa Cumhur Ersümer Nevfel Şahin ÇANKIRI Mete Bülgün İsmail Coşar Ahmet Uyanık ÇORUM Bekir Aksoy Mehmet Aykaç Hasan Çağlayan Zülfikâr Gazi Yasin Hatiboğlu (Bşk. V.) Ali Haydar Şahin DENİZLİ Hilmi Develi Adnan Keskin Hasan Korkmazcan (Bşk. V.) Ramazan Yenidede DİYARBAKIR Muzaffer Arslan Ferit Bora Sacit Günbey Seyyit Haşim Haşimi Ömer Vehbi Hatipoğlu Yakup Hatipoğlu Sebgetullah Seydaoğlu Salih Sümer EDİRNE Ümran Akkan Evren Bulut Erdal Kesebir ELAZIĞ Mehmet Ağar (B.) Ömer Naimi Barım Hasan Belhan Cihan Paçacı Ahmet Cemil Tunç ERZİNCAN Tevhit Karakaya Mustafa Kul Naci Terzi Mustafa Yıldız ERZURUM Zeki Ertugay Lütfü Esengün Abdulilah Fırat Necati Güllülü İsmail Köse Ömer Özyılmaz Aslan Polat Şinasi Yavuz ESKİŞEHİR Necati Albay İbrahim Yaşar Dedelek (B.) Hanifi Demirkol Mahmut Erdir GAZİANTEP Nurettin Aktaş Hikmet Çetin Kahraman Emmioğlu Ali Ilıksoy Mehmet Bedri İncetahtacı Mustafa Yılmaz (İ.A.) GİRESUN Turhan Arçelik Burhan Kara Ergun Özdemir Rasim Zaimoğlu GÜMÜŞHANE Lütfi Doğan HAKKÂRİ Naim Geylani Mustafa Zeydan HATAY Fuat Çay Ali Günay Süleyman Metin Kalkan Levent Mıstıkoğlu Mehmet Sılay Ali Uyar Hüseyin Yayla IĞDIR Adil Aşırım Şamil Ayrım ISPARTA Ömer Bilgin A. Aykon Doğan Mustafa Köylü Erkan Mumcu Halil Yıldız İÇEL Mehmet Emin Aydınbaş Saffet Benli Halil Cin Ali Er D. Fikri Sağlar Rüştü Kâzım Yücelen İSTANBUL Bülent Akarcalı Meral Akşener Yıldırım Aktuna (B.) Ahat Andican Azmi Ateş Mehmet Aydın Mustafa Baş Mukadder Başeğmez Tansu Çiller Gürcan Dağdaş Halit Dumankaya Bülent Ecevit Süleyman Arif Emre Ekrem Erdem Mehmet Fuat Fırat Metin Işık İsmail Kahraman Cefi Jozef Kamhi Hüseyin Kansu Ercan Karakaş Yılmaz Karakoyunlu M. Cavit Kavak Osman Kılıç Mehmet Tahir Köse Emin Kul (B.) Köksal Küçükali Aydın Menderes Necdet Menzir Mehmet Moğultay Ali Oğuz H. Hüsamettin Özkan Mehmet Cevdet Selvi Mehmet Sevigen Mehmet Ali Şahin Ahmet Tan Güneş Taner Bülent Tanla Erdoğan Toprak Ali Topuz Şadan Tuzcu Osman Yumakoğulları Bahri Zengin Namık Zemal Zeybek İZMİR Veli Aksoy Işın Çelebi Hasan Denizkurdu İ. Kaya Erdem Sabri Ergül Şükrü Sina Gürel Aydın Güven Gürkan Gencay Gürün Birgen Keleş Mehmet Köstepen Atilla Mutman Metin Öney Rüşdü Saracoglu (B.) Işılay Saygın (B.) Rıfat Serdaroğlu Ufuk Söylemez (B.) Süha Tanık Hakan Tartan Sabri Tekir Zerrin Yeniceli İsmail Yılmaz KAHRAMANMARAŞ Esat Bütün Hasan Dikici Ali Doğan Avni Doğan Ahmet Dökülmez Mustafa Kamalak Mehmet Sağlam KARABÜK Şinasi Altıner Hayrettin Dilekcan KARAMAN Abdullah Özbey Zeki Ünal Fikret Ünlü KARS Çetin Bilgir Sabri Güner Zeki Karabayır KASTAMONU Fethi Acar Murat Başesgioğlu Hadi Dilekçi KAYSERİ Memduh Büyükkılıç İsmail Cem Ayvaz Gökdemir Abdullah Gül Nurettin Kaldırımcı Salih Kapusuz Recep Kırış KIRIKKALE Kemal Albayrak Mikail Korkmaz Recep Mızrak KIRKLARELİ İrfan Gürpınar A. Sezal Özbek Necdet Tekin KIRŞEHİR Cafer Güneş KİLİS Mustafa Kemal Ateş Doğan Güreş KOCAELİ Bülent Atasayan Necati Çelik Şevket Kazan Onur Kumbaracıbaşı Osman Pepe Bekir Yurdagül KONYA Ahmet Alkan Hüseyin Arı Veysel Candan Remzi Çetin Necmettin Erbakan Abdullah Gencer Teoman Rıza Güneri Hasan Hüseyin Öz Mustafa Ünaldı Lütfi Yalman KÜTAHYA Ahmet Derin Mustafa Kalemli (Başkan) İsmail Karakuyu Mehmet Korkmaz Metin Perli MALATYA Miraç Akdoğan Oğuzhan Asiltürk Metin Emiroğlu Fikret Karabekmez M. Recai Kutan MANİSA Abdullah Akarsu Rıza Akçalı Bülent Arınç Tevfik Diker Ayseli Göksoy Hasan Gülay Sümer Oral Ekrem Pakdemirli Yahya Uslu Cihan Yazar MARDİN Fehim Adak Süleyman Çelebi Hüseyin Yıldız MUĞLA Lale Aytaman Enis Yalım Erez (B.) MUŞ Nedim İlci Erkan Kemaloğlu Sabahattin Yıldız NEVŞEHİR Abdülkadir Baş Mehmet Elkatmış Esat Kıratlıoğlu NİĞDE Mehmet Salih Katırcıoğlu Ergun Özkan ORDU Hüseyin Olgun Akın İhsan Çabuk Mustafa Bahri Kibar Mustafa Hasan Öz Nabi Poyraz Refaiddin Şahin Şükrü Yürür RİZE Avni Kabaoğlu Ahmet Kabil Ahmet Mesut Yılmaz (Başbakan) Şevki Yılmaz SAKARYA Teoman Akgür Nezir Aydın Cevat Ayhan Nevzat Ercan (B.) Ertuğrul Eryılmaz SAMSUN İrfan Demiralp Ahmet Demircan Ayhan Gürel Murat Karayalçın Nafiz Kurt Latif Öztek Musa Uzunkaya SİİRT Ahmet Nurettin Aydın Mehmet Emin Aydın SİNOP Metin Bostancıoğlu Kadir Bozkurt Yaşar Topçu SIVAS Musa Demirci Mahmut Işık Temel Karamollaoğlu Abdullatif Şener Nevzat Yanmaz Muhsin Yazıcıoğlu ŞANLIURFA Sedat Edip Bucak İbrahim Halil Çelik (İ.A.) Seyit Eyyüpoğlu Zülfükar İzol Ahmet Karavar Abdülkadir Öncel ŞIRNAK Bayar Ökten Mehmet Tatar TEKİRDAĞ Bayram Fırat Dayanıklı Nihan İlgün Hasan Peker Enis Sülün TOKAT Abdullah Arslan Hanefi Çelik Metin Gürdere Ahmet Feyzi İnceöz Bekir Sobacı Şahin Ulusoy TRABZON Eyüp Aşık (B.) Ali Kemal Başaran Kemalettin Göktaş Şeref Malkoç İsmail İlhan Sungur Hikmet Sami Türk TUNCELİ Kamer Genç (Bşk. V.) Orhan Veli Yıldırım UŞAK Hasan Karakaya Mehmet Yaşar Ünal VAN Maliki Ejder Arvas Mustafa Bayram Şerif Bedirhanoğlu Fethullah Erbaş Şaban Şevli YALOVA Cevdet Aydın Yaşar Okuyan YOZGAT İlyas Arslan Kazım Arslan Abdullah Örnek ZONGULDAK Veysel Atasoy Necmettin Aydın Ömer Barutçu (B.) Tahsin Boray Baycık Hasan Gemici Mümtaz Soysal TUTANAĞIN SONU |
|