TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                           TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                          19’uncu Birleşim

                                                                                  10 Kasım 2022 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                          İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER

1.- Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 84’üncü yıl dönümü nedeniyle saygı duruşu

 

V.-OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.-Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akar’ın, cumhuriyetin kurucusu, yüzyılın en büyük lideri ve komutanı, eşsiz devlet adamı Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 84’üncü yılında ulusça saygı, sevgi ve şükranla andığına ilişkin konuşması

 

VI.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Ahmet Mücahit Arınç’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçay’ın, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ve Atatürk Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ve Tekirdağ’ın düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

 

VII.- AÇIKLAMALAR

1.- Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlu’nun, Başbuğ Atatürk’ün Hakk’a yürüyüşünün 84’üncü yıl dönümüne ve şehir hastanelerine ilişkin açıklaması

2.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, hasta tutuklu Fırat Nebioğlu, Emrah Nebioğlu ve Mehmet Emin Özkan’a ilişkin açıklaması

3.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, son yıllarda artan intihar olaylarına ilişkin açıklaması

4.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 84’üncü yıl dönümüne ve 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü’ne ilişkin açıklaması

5.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, sokak köpeklerinin saldırılarına ilişkin açıklaması

6.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümüne ve Mardin Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk’ün şehadetinin 6’ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması

7.- Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu’nun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümüne ve Korkut Ata Film Festivali’ne ilişkin açıklaması

8.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, minnetle andığına, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığına ve 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne ilişkin açıklaması

10.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel’in, Sosyal Güvenlik Kurumunun ilaçta geri ödeme politikasına ilişkin açıklaması

11.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, saygıyla andığına ve Adana’nın sorunlarına ilişkin açıklaması

12.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, minnetle andığına ve Kütahya’nın kentsel dönüşüm sorununa ilişkin açıklaması

13.- Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslan’ın, Atatürk’ü saygıyla andığına ve Nevşehir’in Kozaklı ilçesinin ısınma sisteminin çalışmamasına ilişkin açıklaması

14.- Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcan’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

15.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, saygıyla andığına ve Adıyaman’ın sorunlarına ilişkin açıklaması

16.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla, minnetle andığına ve Niğde’de kamu personelinin farklı tutarlarda promosyon almasına ilişkin açıklaması

18.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin’in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

19.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 84’üncü ölüm yıl dönümüne ve ehliyet affına ilişkin açıklaması

20.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

21.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 84’üncü yıl dönümüne ve genç nüfusun köyden büyük şehirlere göç ettiğine ilişkin açıklaması

 

22.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Başbuğ Atatürk’ün ebediyete uğurlanışının 84’üncü yıl dönümüne, Anıtkabir ziyaretinde karşılaştıkları sıkıntıya, şehit ve gazi yakınlarına verilen kadrolara, yaz saati uygulamasına ve Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar’ın tutuklanmasına ilişkin açıklaması

23.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 84’üncü yıl dönümüne, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine ve Osman Yüksel Serdengeçti’nin vefatının 39’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması

24.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, saygıyla andığına, Mardin Büyükşehir Belediyesine, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ve Türkiye’nin dünyanın çöp deposu hâline geldiğine ilişkin açıklaması

25.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 84’üncü yıl dönümüne, Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı üyelerinin ziyaretine, Genel Kurulu ziyarete gelen misafirlere, Anıtkabir ziyaretinde karşılaştıkları sıkıntıya, PTT’den emekli maaşı alanların yaşadığı mağduriyete, çağrı merkezlerinde çalışanlar ile Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin promosyon sorununa, Sağlık Bakanlığının verdiği giyim yardımına ve muharip gaziler arasındaki eşitsizliğe ilişkin açıklaması

26.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Ulu Önder Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 84’üncü yıl dönümüne ve 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne ilişkin açıklaması

27.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlık’ın, Harran Üniversitesinin eğitim kooperatifi çalışanlarının kadro talebine ilişkin açıklaması

28.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya’nın, Yomra-Özdil-Oymalı-Yağmurdere grup yolu üzerinde faaliyetini sürdüren taş ocaklarına ilişkin açıklaması

29.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 84’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

30.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, diyetisyenler platformunun taleplerine ilişkin açıklaması

31.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 84’üncü ölüm yıl dönümüne ve tüm kamu görevlilerini kapsayan vergi dilimi zulmüne ilişkin açıklaması

32.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan’ın, Yüce Önder Atatürk’ün ebediyete intikalinin 84’üncü yıl dönümüne ve Kırklareli’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 100’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

33.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın, Anayasa Mahkemesi üyelerine öğretmenlerin sesini duyurmak isteyen sendikacılara ilişkin açıklaması

34.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

35.- İzmir Milletvekili Özcan Purçu’nun, Habur Sınır Kapısı’na yaptığı ziyarete ilişkin açıklaması

36.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

37.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

38.- Niğde Milletvekili Selim Gültekin’in, Niğde’ye yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması

39.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

40.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

41.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

42.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

43.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

44.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Başkanlıkça, İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı’nın, Dışişleri Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine ilişkin önerge (4/191) yazısı

 

B) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin Türkmenistan Parlamentosu Halk Maslahatı Başkanı Gurbangulu Berdimuhamedov’un vaki davetine icabetle, 17-18 Kasım 2022 tarihleri arasında Türkmenistan’a bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/2099)

 

IX.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve 20 milletvekili tarafından, İstanbul’da şehir içinde yer alan kamu kurumlarına ait bazı arazilerin boşaltılma amaçlarının ve amacına uygun kullanılıp kullanılmadıklarının araştırılması amacıyla 3/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve arkadaşları tarafından, iş cinayetlerinin önlenmesi için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 4/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel tarafından, yargı bağımsızlığının ihlal edilmemesi ve siyasetin yargıya müdahalesinin önlenmesi amacıyla 10/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurul gündemindeki sıralama ile çalışma saatlerine ve 365 ve 366 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

 

 

X.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Dışişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

 

XI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 364)

10 Kasım 2022 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19’uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

IV.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER

1.- Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 84’üncü yıl dönümü nedeniyle saygı duruşu

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bugün Ulu Önder Atatürk’ün ölümünün 84’üncü yıl dönümüdür. Genel Kurulumuzu Yüce Atatürk’ün aziz hatırası önünde iki dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.

(Saygı duruşunda bulunuldu)

BAŞKAN – Ruhu şad olsun.

V.-OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akar’ın, cumhuriyetin kurucusu, yüzyılın en büyük lideri ve komutanı, eşsiz devlet adamı Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 84’üncü yılında ulusça saygı, sevgi ve şükranla andığına ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; cumhuriyetimizin kurucusu, yüzyılın en büyük lideri ve komutanı, eşsiz devlet adamı Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının 84’üncü yılında ulusça saygı, sevgi ve şükranla anıyoruz.

Atatürk, yalnız bir asker, ileri görüşlü bir devlet adamı değil, aynı zamanda büyük bir devrimci ve düşünce adamıdır. Atatürk’ün yıllar önce açıkladığı düşünceleri, dinamik yapısıyla güncelliğini korumakta ve çağdaşlık yürüyüşünde yolumuzu aydınlatmaktadır. Bilgili, barış yanlısı, hoşgörülü oluşuyla tüm milletlerin saygı duyduğu, örnek bir kişilik olan Atatürk, yüzyıllar boyunca cesaret edilmeyen dönüşümler gerçekleştirerek ekonomik, siyasal ve sosyal alanda köklü devrimler yapmıştır; bu değişimlere asla kolay ulaşılmamış, milleti için canını ortaya koymaktan çekinmemiştir. Demokratik, laik ve çağdaş değerlerden oluşan kişiliğindeki bütünleştirici kimliği ve bilimi rehber edinmiş olan anlayışıyla Atatürkçü düşünce sistemi, Türkiye Cumhuriyeti devletini milletiyle sonsuza dek bölünmez bir bütün olarak yaşatacak en büyük ateşleyici güçtür.

Bu duygularla 84’üncü yıl dönümünde cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile vatanımız uğruna fedakârca şehit ve gazi olan tüm kahramanlarımızı bir kez daha rahmetle, minnetle yâd ediyorum.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Mücahit Arınç’a aittir.

Buyurun Sayın Arınç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VI.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Ahmet Mücahit Arınç’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

AHMET MÜCAHİT ARINÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Anafartalar Grup Komutanı olarak Çanakkale’de yedi düvelin milletimize geçirmeye çalıştığı demir çemberi parçalayıp atan Büyük Millet Meclisimizin ilk Başkanı, Millî Mücadele’mizin Başkomutanı, cumhuriyetimizin banisi, ilk Cumhurbaşkanımız, bedeni ile fani fikirleriyle ölümsüz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihalinin yıl dönümünde saygı, sevgi, minnet ve özlemle yâd ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

“Benim naçiz vücudum elbet toprak olacaktır lakin Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır.” deyişiyle dünya siyasi tarihinde eşine az rastlanır bir anlayışı ortaya koyan Büyük Gazi, reform ve yenilikleri, kendi siyasal gücünü tahkim etmek için değil, milletimizin refahını artırmak için hayata geçirmiştir. Atatürk, bu anlayış sayesinde, vefatının üzerinden seneler geçmesine, dâhilî ve haricî bedhahların her türlü çabasına rağmen her bir Türk evladının kalbindeki eşsiz yerini korumaktadır. Atatürk’ün bizlere bıraktığı ve cumhuriyet kadar önemli olan, devlet adamlarının şahsi ikbalinden önce milletimizin refahını öncelemesi mirasını her ne pahasına olursa olsun yaşatmalıyız; şahsi menfaatlerini düşmanların siyasi emelleriyle birleştirebilecek gafillerin ihanetleri karşısında millet olarak yekvücut bulunmalıyız. Tarih, ancak kendisinden ibret alındığı takdirde tekerrür etmeyecektir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün istiklal ve istikbal mücadelemize önderlik ettiği zorlu dönemde yaşananları, vatanımızı dört bir taraftan kuşatan düşmanları, dışarıdan müttefik olarak görünenlerin ve gaflet içerisinde olanların ihanetleri, isyanları ve bunlara karşı topyekûn verilen mücadeleleri her Türk vatandaşı çok iyi öğrenmeli ve bunlardan ibret almalıdır.

Değerli milletvekilleri, tarihin en büyük devrimcilerinden ve ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü yitirmenin acısı her ne kadar büyük olursa olsun bu acıyı sadece 10 Kasımlarda yaşamalıyız. Zira, söylenildiği gibi, büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir. Tarih sahnesinden silinmeye çalışılan bir milleti uluslararası toplumun eşit ve saygın bir üyesi olarak tekrar ayağa kaldıran Atatürk’ü anmanın ve anlamanın en iyi yolu, onun, canından çok sevdiği milleti için çizmiş olduğu “muasır medeniyetler seviyesini yakalamak” ülküsünü yaşatmaktır. Bu ülküyü yaşatma gayreti gösterirken karşılaşacağımız zorluklar bizleri yıldırmamalıdır.

Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde işaret ettiği gibi, bu zorluklar bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Millî Mücadele’nin kadrolarına da feyiz veren bu inanç ve hedefle yürüdüğümüz müddetçe, hiçbir engelin ülkemizin ve milletimizin önünde durması mümkün değildir.

Kıymetli milletvekilleri, sizlerin aracılığıyla büyük milletimize Aziz Atatürk’ün hatırası üzerinden yürütülen sinsi, istismarcı ve art niyetli tutumlara karşı dikkatli olmamız gerekliliğinin altını çizerek tekraren hatırlatmak isterim. Ülkemizin kurucusuna ve onun şahsında vücut bulan Türkiye Cumhuriyeti’ne açıktan veya gizli gizli saldırmayı gelenekselleştirenlere karşı takınmamamız gereken berrak ve keskin tavrı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü siyasi bir çıkar hâline getirerek yaptıkları kirli işleri onun saygın hatırasıyla aklamaya çalışanlara da göstermeliyiz.

Cumhuriyetimizin 2’nci asrını kucaklamaya yaklaştığımız bu günlerde, Atatürk’ü sadece fani varlığıyla tarihimizde yer etmiş bir lider olarak değil, büyük milletimizin birliktelik ruhunun bir harcı, bir fikirler bütünü olarak algılamamızın ne kadar önemli olduğunu daha iyi idrak ediyoruz. Zira siyasi tarihimiz bu harçtan uzaklaştığımız, bu temele sırt döndüğümüz her dönemde karşı karşıya kaldığımız ibret vesikası olaylarla dolu.

Bu vesileyle mensubu olmaktan onur duyduğum bu Meclisin başmimarının manevi huzurunda, siz değerli milletvekillerinin ve aziz milletimizin şahitliğinde tekraren belirtmek isterim ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün milletimiz için hayal ettiklerini gerçekleştirmeyi, devrimlerini ve ülküsünü yaşatmak için elimizden gelen gayreti göstermeyi en temel görevimiz sayıyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, içindeki cevhere sarılan bir milletin dünyanın tüm emperyalistlerine karşı dik durabileceğini gösteren, esir milletlerin bağımsızlık savaşlarına ilham veren, millî egemenliğin üzerinde hiçbir beşerî gücün olmadığını kanıtlayan Büyük Komutan, Devlet Adamı Atatürk’ün ve kahraman silah arkadaşlarının aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Diyanet İşleri Başkanını görevden alın, Diyanet İşleri Başkanını.

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ve Atatürk Haftası münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Nevin Taşlıçay’a aittir.

Buyurun Sayın Taşlıçay. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçay’ın, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ve Atatürk Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü münasebetiyle gündem dışı söz aldım. Yüce Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

“Bir sisli kasım sabahıdır bu/Düştüler yollara Kırklar Yediler/Dağ başını duman almış kardeşim/Gün doğmayacakmış dediler.” Şairin böyle anlattığı 1938’in 10 Kasım sabahında, bütün aydınlığı milletine bırakıp doğan güne göz yumdu Büyük Önder. Ölüm raporunda “10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat dokuzu beş geçe muazzez ve büyük hasta terkihayat eylemiştir.” yazıyordu. O gün asırlara sığmayacak büyük bir ömrü yaşatan Ata, sanki cumhuriyetin kollarında bütün bir ömrün yorgunluğunu atar gibi sonsuz bir uykuya yatıyordu. O günün tarifsiz hüznü gönüllerden hiç silinmeyecek olsa da 10 Kasım bizler için matem tutma, karalar bağlama günü değil; Türk milletinin kaderini tarihin acımasız pençesinden alıp aydınlık bir geleceğe taşımak için ant içmiş bir dehanın, askerin, devlet adamının Türk milleti için ortaya koyduğu mücadeleyi anma, Türk milletine olan sevgisini anlama ve Türk milletinin geleceğine dair ülküsünü benimseme günüdür.

Bugün, işte tam da bu yüzden, millî egemenliğimizin koruyucu çatısı altında, Türk tarihinin silinmez, unutulmaz ve unutturulamaz kahramanını, Millî Mücadele’nin gök gözlü liderini, sarışın kurdunu baskılardan korkmayan, dayatmalardan yılmayan ve esarete karşı geri adım atmayan o hürriyetle dolu ruhuyla anıyorum.

“Paşam, ordu yok.” denildiğinde “Kurulur.” “Paşam, para yok.” denildiğinde “Bulunur.” “Paşam, düşman çok.” denildiğinde “Yenilir.” diyen lideri zor zamanlardaki inancın samimiyetiyle anıyorum.

Onu, henüz 10 yaşında bir çocukken cephede 2 bacağını kaybettiği için tedavisi yapılıp köyüne yollanan, ardından cepheye mermi taşıyan dedesinin kağnısıyla yeniden savaşa giden Kütahyalı Ahmet’in hatırasıyla ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı armağan ettiği Türk çocuklarının saf sevgisiyle anıyorum.

Onu, henüz 14 yaşında Millî Mücadele sahasında müfrezesini ölümden, bir köyü düşman işgalinden kurtaran Eskişehirli Arif’in gözü karalığıyla ve 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı armağan ettiği Türk gençlerinin gözlerindeki ışıkla anıyorum.

Onu, cepheye evlatlarını yollayıp aylar, yıllar boyunca onların yolunu gözleyen ve tüm Mehmetçik’i evladı bilen kahraman Türk analarının dualarıyla anıyorum. Kabrinin çevresinde 81 ilimizin, Azerbaycan’ın ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin toprağı bulunun Ata’mızı, Türk milletine duyduğu sonsuz sevgiyle anıyorum.

Trablusgarp’ın, Çanakkale’nin, Sakarya’nın Gazi’sini, Türk milletinin büyük oğlunu, Zübeyde Hanım’ın biricik Mustafa’sını, medeniyetimizin, zihnimizin ve hürriyetle çarpan kalbimizin Kemal’ini, cumhuriyetimizin banisi Ulu Önder’imiz Atatürk’ü, Türk milletinin ona duyduğu sonsuz sevgiyle anıyorum.

Şairin “Rabb’im yeni bir mucize versin, diye Türk'ü/Gönderdi bu dünyaya muhakkak Atatürk'ü” mısralarıyla Türk milletinin mucizelerinden biri olarak ifadelendirdiği Ulu Önder’imiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, ebediyete irtihalinin yıl dönümünde onun ülküsünü benimseyen bir Türk kadını olmanın gururuyla anıyorum. Bizlere miras bıraktığı cumhuriyet ve uğruna destansı bir ömrü feda ettiği yüce Türk milleti ilelebet yaşayacaktır. Ebedî istirahatgâhı kalbimizdir, ruhu şad olsun. (MHP, AK PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ve Tekirdağ’ın düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’a aittir.

Buyurun Sayın Aygun. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ve Tekirdağ’ın düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün büyük bir devrimciyi selamlıyoruz, ruhu şad olsun.

Kurtuluş Savaşı’nın önderi ve cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, tarihin en büyük komutanlarından ve devrimcilerindedir. Emperyalizme karşı en büyük darbeyi Atatürk indirmiştir. Batılı güçlerin açgözlülüğü ve emperyal açlığı, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Osmanlı Devleti üzerindeki paylaşım savaşında bütün çıplaklığıyla kendini göstermiştir. Atatürk ise Batı’nın bu sömürgeci anlayışı ve kibrine karşı yürüttüğü tam bağımsızlık mücadelesiyle tarihe adını yazdırmıştır. Onun tam bağımsızlıkçı yanı, sadece savaş alanında değildir; ekonomide, eğitimde, siyasette, her alanda tam bağımsızlıkçı olmuştur ve altını çizerek söylerim ki bağımsız değilseniz dinî aidiyetinizi korumak da zorlaşır. Müslümanlığı yaşamak için önce bağımsız olmamız gerekir.

Atatürk’ün harekete geçirdiği Kuvayımilliye ruhu bu ülkenin kurtuluşu ve kuruluşu olmuştur. Savaştan barışa, kurtuluştan kuruluşa kadar tüm evrelerde yetkiyi milletten isteyen, millî egemenliğin üstünde güç görmeyen, çağının liderleri diktatörlüklerle giderken ülkesi için daima demokrasi isteyen Atatürk, bugünümüz ve yarınımızdır. Atatürk millî egemenliği, Kurtuluş Savaşı’ndan cumhuriyetin kuruluşuna ve sonrasına kadar tüm aşamalarda baş tacı yapmıştır. Nitekim, ünlü yazar Amin Maalouf, Atatürk’ün tüm gücünü yurtsever meşrutiyetinden aldığını söylemiştir. Atatürk, yurdu düşmanlardan kurtardıktan sonra, ülkeyi her anlamda bağımsız kılmak için modernleşme sürecini yönetmiştir. Atatürk, devrimleri Batı’yla aramızdaki makası azaltmak için hızla yukarıdan aşağıya doğru yapmıştır ancak bunu Kurtuluş Savaşı’nda rüştünü ispatlayan bir lider olarak yapmıştır. Saltanatı ve halifeliği kaldırmış, din ve devlet işlerini ayırmıştır, çoklu hukuk sistemin kaldırmış, tek eşliliği getirmiş, Medeni Kanunu kabul etmiş ve pek çok Avrupa ülkesinden önce kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkını getirmiştir.

Kadınların siyasette, ekonomide, hayatın her alanında güç kazanmasını istemiştir çünkü kadınları güçlü olmayan toplumların beşeriyette güçlü olma şansları maalesef yoktur.

Yine altını çizerek söylerim ki aidiyet duygusu bir toplumdaki en önemli unsurdur. Ulusal aidiyetimiz, dinsel aidiyetimizle çelişki oluşturmaz. Örneğin Avrupa, etnik kökeni farklı uluslar aynı dine inanabilmekteler. Atatürk’le bizler de ulusal aidiyetimizle birlikte Müslüman kimliğimizi rahatça yaşayabilir hâle geldik. İşte laiklik, bu kimlikleri koruyan şemsiyedir değerli arkadaşlar. Nitekim Atatürk, 1 Mart 1924 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2’nci Dönem 1’inci Toplantısını açarken yaptığı konuşmada, cumhuriyetin ilk ilkesinin orduyu siyasetten ayırmak olduğunu, ikinci ilkesinin de İslam dininin asırlardır devam eden siyaset aracı olma hatasından temizleyerek yükseltmek olduğunu; bunun milletin, dünya ve ahiret mutluluğunun gereği olduğunu söyleyerek temel hedefini belirtmiştir.

Atatürk, yine, aynı tarihli konuşmasında, memlekette eğitim ışığının yakılması için, eğitime ayırdıkları bütçeyi dört senede 10 katına çıkardıklarını ifade etmiştir.

İşte cumhuriyetin ilk on yılında atılan adımlar, ülkemizi tüm yakın coğrafyalardan ayrıştırarak çok ileri bir seviyeye ulaştırmıştır. Bu yüzden, Anadolu’ya bağımsızlık, özgürlük, ulusal onur ve demokrasi getiren Atatürk’ü ve onun manevi mirasını yaşatmak hepimizin en temel görevidir. O, sadece Türkiye’yi değil tüm dünyayı etkilemiş, eşsiz ve örneğine az rastlanan bir önderdir. “Yurtta barış, dünyada barış.” söylemiyle evrensel bir iz bırakmıştır. Bu sebeple, Amerika’dan Küba’ya, Macaristan’dan Meksika’ya, Azerbaycan’dan Japonya’ya, Hindistan’dan Hollanda’ya, Yeni Zelanda’dan Şili’ye kadar 40’ı aşkın ülkede heykelleri ve anıtları olan tek liderdir. Savaştan barışa, kurtuluştan kuruluşa kadar tüm evrelerde yetkiyi milletten isteyen, millî egemenliğin üstünde güç görmeyen, çağının liderleri diktatörlüklere giderken ülkesi için daima demokrasi isteyen Ulu Önder’imiz Atatürk'ü vefatının 84’üncü yılında minnet ve özlemle anıyorum.

Aynı zamanda, Trakya millî mücadelesine dikkat çekmek istiyorum. Trakya’nın bağımsızlık savaşını yöneten Trakya-Paşaeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyetinin kurduğu çeteler, büyük zafere kadar büyük mücadeleler vermiştir.

Yurtsever Tekirdağlı şairimiz Namık Kemal'in “Biz o yüce yaratılışlı milletiz ki hamiyet meydanında ayaklar altında toprak olmaktan bize ölüm daha iyi gelir.” mısraları, Trakya’da verilen mücadelenin özetidir. Tekirdağ ilimiz, adım adım düşman işgalinden kurtarılmıştır. 29 Ekimde Çerkezköy, Marmara Ereğlisi, Kapaklı; 1 Kasımda Çorlu, Ergene ve Saray; 2 Kasımda Muratlı; 13 Kasımda şimdiki ismiyle Süleymanpaşa; 14 Kasımda Hayrabolu, Malkara; 17 Kasımda Şarköy düşman çizmelerinden kurtularak Tekirdağ’ın tamamı özgürlüğüne kavuşmuştur. Tekirdağ’ın kurtuluşunun 100’üncü yılı kutlu olsun.

Trakya millî mücadelesinde emeği geçenleri, tüm kahraman şehitlerimizi ve Atatürk’ü bir kez daha minnetle anarım; ruhları şad olsun.

Saygılarımı sunarım. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreye söz vereceğim.

Sayın Vahapoğlu…

VII.- AÇIKLAMALAR

1.- Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlu’nun, Başbuğ Atatürk’ün Hakk’a yürüyüşünün 84’üncü yıl dönümüne ve şehir hastanelerine ilişkin açıklaması

MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Başbuğ Atatürk’ün Hakk’a yürüyüşünün 84’üncü yıl dönümünde aziz hatırası önünde minnet ve rahmetle eğiliyorum; ruhu şad, mekânı cennet olsun.

Şehir hastaneleri, her türlü sağlık hizmetinin aynı kampüs içinde alınabildiği ileri teknoloji ve tıbbi imkânlara sahip kuruluşlar olup bulundukları şehrin yanında komşu illere de hizmet vermektedirler. Ben ve ailem de şehir hastanelerinden yararlanmaktayız. Tedavi görmek üzere başka illerden bu hastanelere gelen, tedavileri ve tahlil sonuçları ileri güne kalan hastaların yararlanabileceği, aynı kampüs içinde misafirhane açılması konusunu Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının dikkatlerine getiriyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Çepni…

2.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, hasta tutuklu Fırat Nebioğlu, Emrah Nebioğlu ve Mehmet Emin Özkan’a ilişkin açıklaması

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Teşekkürler Başkan.

Hasta tutuklu 2 kardeş yaşam mücadelesi veriyor. Fırat Nebioğlu’nun böbrekleri iflas aşamasında; görme ve işitme yetisini önemli oranda kaybetmiş durumda. Batman Eğitim ve Araştırma Hastanesi “Cezaevinde kalamaz.” demesine rağmen ATK hastayı kan alarak geri gönderiyor. Kardeşi Emrah Nebioğlu ise yüzde 94 engelli ve buna rağmen yine, tahliye edilmiyor. Yirmi yedi yıldır tutuklu, 84 yaşında, ağır hasta Mehmet Emin Özkan’ın ise bugün Adana’da duruşması görülecek. Bu cinayet politikasına son verin, hasta mahpusları derhâl serbest bırakın.

BAŞKAN – Sayın Yılmazkaya…

3.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, son yıllarda artan intihar olaylarına ilişkin açıklaması

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Son yıllarda ardı arkası kesilmeyen intihar olayları, maalesef, dur durak bilmiyor. Sadece Gaziantep’te bir hafta içinde dördüncü intihar olayı meydana geldi. Türkiye’de derin yoksullaşmanın ve toplumdaki huzursuzluk ortamının intihar ve saldırı vakalarında artışa neden olduğu yadsınamaz bir gerçektir. İntihar vakaları incelendiğinde, vakaların çoğunun erkek olduğu, erkeklerdeki artışın yüzde 135, kadınlarda ise yüzde 13 olduğu görülmektedir. TÜİK’in 2020 verilerine göre, yirmi yılda intihar oranlarında yüzde 90 oranında artış olduğu verilerle sabitlenmiştir. Konunun uzmanları ve STK’lerin yaptığı çalışmalara göre, ülkede yaşayanların dörtte 3’ünün depresif bozukluk yaşadığı belirtilmektedir. Ülkede yaşanan intihar vakalarındaki artışların araştırılıp gerekli önlemlerin alınması için verdiğimiz onlarca araştırma önergesi, maalesef, gündeme alınmamıştır. En azından, intiharların önüne geçilebilmesi için “Alo intihar hattı” kurulabilir ve en azından, intihara meyilli kişi bu hattı aramasa dahi yakınları buradan destek alabilir diyorum.

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

4.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 84’üncü yıl dönümüne ve 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü’ne ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ebediyete irtihalinin 84’üncü yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla yâd ediyorum.

Değerli milletvekilleri, yarın 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü. Orman Genel Müdürlüğümüz aracılığıyla 81 ilimizde 1.023 noktada düzenlenecek programlarda on binlerce vatandaşımızın katılımıyla milyonlarca fidan toprakla buluşturulacak. Bu yılki teması “Türkiye Yüzyılına Nefes” olarak belirlenen 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü’nü, gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzu hatırlama ve hatırlatma günü olarak da değerlendiriyoruz. Geçmişten kalan miras değil, gelecek nesillerin bizlere emaneti olarak gördüğümüz ormanlarımızı, son yirmi yılda yaptığımız çalışmalar neticesinde 20,8 milyon hektardan, 23,1 milyon hektara çıkardık. 2023 yılı hedefimiz 23,4 milyon hektar orman alanına ulaşmaktır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde, yirmi yıllık AK PARTİ iktidarında Türkiye her alanda bir şahlanış dönemine girmiştir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Karaduman…

5.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, sokak köpeklerinin saldırılarına ilişkin açıklaması

ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Son on ayda 27 insanımız sokaklardaki başıboş köpek saldırıları sonucunda hayatını kaybetti. Geçtiğimiz gün Bitlis’in Göldüzü köyünde köpek saldırısına uğrayan 10 yaşındaki Mustafa Erçetin'e kuduz teşhisi konuldu ve ne yazık ki hayatını kaybetti. Antalya Serik'te 10 yaşındaki Mahra Melin Pınar, Isparta'da Rabia Kallı, Ağrı'da 2 yaşındaki Ali Asaf Aktekin, Zonguldak'ta Hamide teyzemiz var ve daha niceleri başıboş köpek saldırıları sonucunda yaşamını yitirdi. Bu saldırılardan yaralı kurtulanlar da yaşadıkları travmanın yıpratıcı izlerini bir ömür taşımaya mahkûm kalmaktadırlar. Ne yazık ki sokaklarımız güvenli değil, yaşamı tehdit eden bu sorunun çözümsüz bırakılması asla kabul edilemez. Bu konuda, belediyeler ve ilgili bakanlıklar acilen gerekli adımları atmalıdır diyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Ekinci…

6.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümüne ve Mardin Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk’ün şehadetinin 6’ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkan.

İstiklal Mücadelemizin Başkomutanı, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, vefatının 84’üncü yıl dönümünde rahmetle ve saygıyla anıyorum. Bize bıraktığın Türkiye Cumhuriyeti'ni hedeflediğin muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için çalışıyoruz. Ruhun şad olsun.

Ayrıca, görevi başında hain teröristler tarafından şehit edilen Mardin Derik Kaymakamımız Muhammet Fatih Safitürk’ü de şehadetinin 6’ncı yıl dönümünde rahmetle, minnetle anıyorum. Bir süre önce vefat eden babası Asım hocamızla Rabb'im cennetinde buluştursun diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Gündoğdu…

7.- Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu’nun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümüne ve Korkut Ata Film Festivali’ne ilişkin açıklaması

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Vefatının 84’üncü yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, minnetle anıyorum.

Türk dünyası kültür başkenti Bursa’da 1-6 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen Korkut Ata Film Festivali, Türk dünyasını bir araya getirdi. Bursa’da gerçekleştirilen film festivalinde Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlarının katılımıyla ödül töreni düzenlendi. 52’ye yakın filmin yarıştığı film festivalinde, Türk dünyasının önemli yapımcıları ve yönetmenleriyle bir zirve gerçekleştirildi; zirve sonucunda ortak film fonu oluşturulması kararlaştırıldı.

Korkut Ata Film Festivali’nin ve zirvenin yapılmasında emeği olan Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’a ve Bakan Yardımcımız Ahmet Misbah Demircan’a Türk dünyasını sinema alanında bir araya getirdikleri için teşekkür ediyor, Türk dünyasına hayırlı olmasını diliyorum.

BAŞKAN – Sayın Güzelmansur…

8.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hataylılar için “Mustafa Kemal Atatürk” demek, emperyalizme diz çökmemek demektir, inanç demektir, kararlılık demektir, hasta yatağından kalkıp “Kırk asırlık Türk yurdu düşman ilinde kalamaz.” diyebilmektir. Hataylılar için “Mustafa Kemal Atatürk” demek, zafer demektir, sulh demektir, anavatana kavuşma demektir. Biz Hataylılar, Ata’mızı sadece gönüllerde yaşatmıyoruz; onun açtığı yolda, gösterdiği hedefe doğru yürümeye devam ediyoruz. Onun devrimlerine sahip çıkacağız, ilelebet yaşatacağız. Ülkemizin refahı ve huzuru için durmadan çalışacağız. Adaletsizliği ortadan kaldıracağız, gençlerimizi bilim ve kültürle donatacağız. Böylece bu ülkede Mustafa Kemaller yaşamaya devam edecek; böylece 10 Kasım, ölümsüzlüğün doğuşu olmaya devam edecek.

Hataylı hemşehrilerim adına yüce Meclisimizin çatısı altında Ulu Önder’imiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının 84’üncü yılında sevgi, saygı, özlem ve rahmetle anıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Aycan…

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, minnetle andığına, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığına ve 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle minnetle anıyoruz, mekânı cennet olsun.

Mustafa Kemal Atatürk, emperyalist işgalcileri ülkemizden temizlerken Başkomutanımız, ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız, cumhuriyetimizin kurucusu, ilk Cumhurbaşkanımız, aynı zamanda kuruluş yasalarımızın mimarıdır. Onu anlamak, anlatmak, eserlerine sahip çıkmak ve yaşatmak boynumuzun borcudur; emanetlerine sahip çıkacağız.

Sayın Başkan, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının kurulmasını Milliyetçi Hareket Partisi olarak destekliyor ve memnuniyetle karşılıyoruz. Alevi İslam inancına sahip vatandaşlarımız bu ülkenin öz evlatlarıdır. İnançlarını en iyi şekilde yaşamaları arzumuzdur. Ayrıca, 364 sayılı Kanun Teklifi’yle cemevleri için yapılan düzenlemeleri, verilecek destekleri de destekliyoruz. Bu düzenlemeler iddia edilenin aksine Anayasa’ya aykırı bir durum göstermemektedir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Adıgüzel…

10.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel’in, Sosyal Güvenlik Kurumunun ilaçta geri ödeme politikasına ilişkin açıklaması

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) – Sosyal Güvenlik Kurumunun ilaçta geri ödeme politikası hem ilaç tedarikinde hem de hastaların ilaca ulaşmasında büyük sorunlara yol açmaktadır. Ağrı kesici veya ateş düşürücü çocuk şurupları zaman zaman yoka girmektedir; bulunduğunda da hastalara 20 TL fark getirmektedir. “Amiodaron” isimli kalp ritim ilacı, şu anda piyasada yok, altı ay daha olmayacağı söyleniyor; hayati bir ilaç. Hayati potasyum ilaçları piyasada yok; bazı ilaçlar da inatla geri ödeme kapsamına alınmıyor. “Oneptus” isimli bir kalp yetmezliği ilacı var; hastalar kullandığı zaman hastaneye yatışlarını büyük oranda azaltıyor. Bir kalp yetmezliği hastasının, hastaneye yattığı zaman devlete maliyeti 9-10 bin lira, bu ilacın maliyeti ise sadece 500 TL yani akıl alır gibi değil. Haftada bir hastaneye gelen hasta, bu ilacı kullandığında aylarca gelmiyor. Bu nedenle yapılan uygulama, sadece tıbba ve insan haklarına değil, bilime, akla, hesaba ve kitaba da uygun değil.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Şevkin…

11.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, saygıyla andığına ve Adana’nın sorunlarına ilişkin açıklaması

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İlkeleri ve ışığıyla yolumuzu ilelebet aydınlatacak Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet, saygı, minnet ve özlemle anıyoruz.

İktidarın üvey evladı Adana'da Yumurtalık ve Ceyhan ilçelerimizi kapsayan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi bir türlü hayata geçirilemedi. Karataş ve Yumurtalık, denize açılan kapılarımız ancak turizm teşvik bölgesi kapsamından çıkarıldı. Saimbeyli’de, Feke'de bir tek fabrikamız yok. Aladağ'daki madenlerle ilgili yeni bir vizyon yok. Tufanbeyli'de tarım ve hayvancılık can çekişiyor. İmamoğlu, Kozan, Karaisalı ilçelerimizde arıcılık başta olmak üzere biber, pamuk, fıstık, narenciye üreticisi desteklenmiyor. Pozantı, kamu imkânlarından faydalanamıyor. Yüreğir ve Sarıçam'ın çocukları, geleceği sokaklarda arıyor. Seyhan ve Çukurova’ya ise iktidar yüzünü çevirmiş durumda. Haberiniz var mı, Türkiye'de bir Adana var arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Kasap…

12.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, minnetle andığına ve Kütahya’nın kentsel dönüşüm sorununa ilişkin açıklaması

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet ve minnetle anıyorum; ruhu şad olsun.

Seçim bölgem Kütahya merkezde, Osmangazi, Sultanbağ, Vefa semtlerinde kentsel dönüşüm bahanesiyle yüzlerce ev, toplumun en yoksul kesiminin sahip olduğu evler yıkıldı. Arada yıkıma direnen evler şu anda metruk vaziyette; mahalleler uçakla bombalanmış, imha edilmiş şehirlere döndü. Metruk evlerle dolu bu semtlerde belediye artık hizmet de sunmuyor. Bu evler uyuşturucu ve fuhuş bataklığına döndü. Geride kalanlar daha da mağdur; daha da yoksul, daha da mağdur. Sivrisinekle uğraşacağınıza, bataklıkla, baronlarla uğraşsanız… Kimsesizlerin kimi, sessizlerin sesi olacağınıza söz vermiştiniz; bekliyoruz.

Teşekkürler Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Sarıaslan…

13.- Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslan’ın, Atatürk’ü saygıyla andığına ve Nevşehir’in Kozaklı ilçesinin ısınma sisteminin çalışmamasına ilişkin açıklaması

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Atatürk'ü saygıyla anıyorum.

Nevşehir ilimizin Kozaklı ilçesinde her yıl ekim ayının 15’inde yanması gereken kaloriferler çalışmamakta, çalışacağı tarih de verilmemektedir. Okulların açıldığı, insanların büyük bir çoğunluğunun zamanını ev ve iş yerinde geçirdiği bu dönemde ısınma sisteminin çalışmaması okullarda her gün 10-15 çocuğumuzun hastalanmasına neden olmaktadır. Defalarca bu konuyu Mecliste dile getirmeme, Bakanlığa soru önergesi vermeme rağmen yaz boyu cırcır böceği gibi ötüp iş yapmayan iktidarınız bu soğukta vatandaşı donduruyor, genç yavrularımızı hastanelik ediyor. Allah’ın verdiği sıcak suyu dahi ısıtmada kullanamayan iktidarınıza yazıklar olsun! Sayın Belediye Başkanı, seçim zamanı Kozaklılı hemşehrilerimizden hangi yüzle oy isteyeceksiniz?

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gökcan…

14.- Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcan’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Kurtuluş Savaşı'mızın meşalesini yakan ve büyük bir mücadele, azim ve kararlılıkla zafere ulaşan Türkiye Cumhuriyeti’mizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının 84’üncü yıl dönümünde saygı, rahmet, minnet ve şükranla anıyorum; ruhu şad olsun. Bize emanetin emin ellerdedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Atatürk’ün koyduğu hedeflere ulaşacağımıza inancımız tamdır.

BAŞKAN – Sayın Tutdere…

15.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, saygıyla andığına ve Adıyaman’ın sorunlarına ilişkin açıklaması

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmetle ve saygıyla anıyorum.

Sayın Başkan, geçen hafta sonu arkadaşlarımızla birlikte merkeze bağlı Kaşköy, Bozatlı, Çakmaklar; Kâhta ilçemize bağlı Bölükyayla beldesiyle Boğazkaya, Kozağaç, Yelkovan, Çukurtaş köylerimizi ziyaret ettik. Ziyaret ettiğimiz yerleşim birimlerinde millet dertli, halk perişan, gençler işsiz ve umutsuz. Bazı yerleşim yerlerinde altyapı yok, bazı yerleşim yerlerinin yolları kullanılamaz durumda, bazı yerlerde içme suyu var; yüksek elektrik faturaları nedeniyle millet bir bardak suya hasret, topraklar suya hasret. Buradan iktidara açıkça çağrı yapıyorum: Yirmi yıl yetmedi mi, bu hizmetleri getirmek için daha neyi bekliyorsunuz? Adıyaman'daki çiftçilerimizin, köylerimizin sorunlarını bir an evvel çözün diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özkan...

16.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü 84’üncü ölüm yıl dönümünde rahmet ve minnetle anıyorum. Askerî, siyasi başarıları, öngörüleri, eserleri ve inkılaplarıyla tarihin akışını değiştiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük emeli Türk milletinin medeni ve refah seviyesi yüksek bir millet olarak varlığını sürdürmesiydi. Bugün, bizler de Atatürk’ün gösterdiği istikamet doğrultusunda, bizlere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti'ni yeni “Türkiye Yüzyılı”da bütün değerleriyle yaşatıp, geliştirip gelecek nesillere aktarmak olmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 84’üncü yıl dönümünde bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Gürer...

17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla, minnetle andığına ve Niğde’de kamu personelinin farklı tutarlarda promosyon almasına ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Önder’imiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı ve minnetle anıyorum.

Niğde'de kamu personeli farklı tutarlarda promosyonlar almıştır. Bankalarca 23 bin lira ile 25 bin lira arasında değişen promosyonlar verilirken Millî Eğitim çalışanları ise 11.800 lira promosyonla en düşük promosyon alan kesim olmuştur. Millî Eğitim çalışanları ve öğretmenlerin diğer kamu çalışanlarının neredeyse yarısı tutarında promosyon alması haklı huzursuzluk yaratmıştır; bu haksızlığın giderilmesini bekliyorlar, diğer kurumlar gibi promosyon artışı talep ediyorlar. Ekonomik krizde sorun yaşayan öğretmenlerimizin bu promosyonda mağduriyetleri önlenmeli ve onların da diğer kurumlardaki gibi 25 bin lira civarında bir promosyon alması sağlanmalıdır. Bunun için de yetkilileri sorumluluğa ve göreve davet ediyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Şahin…

18.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin’in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kurtuluş Savaşı’mızın ölümsüz lideri, ebedî Başkomutanımız, cumhuriyetimizin ve hürriyetimizin mimarı Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihal edişinin 84’üncü yıl dönümünde saygı, minnet ve özlemle anıyorum. Gösterdiği hedefleri, ilkeleri doğrultusunda ilk günkü azimle yürümeye devam edeceğiz. Ruhu şad olsun.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ataş…

19.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 84’üncü ölüm yıl dönümüne ve ehliyet affına ilişkin açıklaması

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Öncelikle, vefatının 84’üncü yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, minnetle anıyorum.

Sayın Başkan, ehliyet affıyla ilgili tarafımıza çok yoğun bir talep gelmektedir. İktidar tarafından yapılan açıklamalar neticesinde kamuoyunda konuyla ilgili büyük bir beklenti oluşmuştur; artık bu beklentiye kayıtsız kalınamaz. Geçimini ehliyetten sağlayan kamyon, taksi, servis şoförü gibi kişilerin de aralarında bulunduğu yaklaşık 1 milyon vatandaşımızın ehliyetine el konulmuştur. Bu vatandaşlarımız, ehliyet affıyla ilgili bir müjde beklemektedir. Can kaybına sebebiyet verenler hariç olmak üzere bir defaya mahsus ehliyet affı çıkarılmalıdır. Mağdur durumdaki bu vatandaşlarımıza ikinci bir şans verilmelidir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın İlhan…

20.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

METİN İLHAN (Kırşehir) – On binlerce yıllık geçmişiyle dünya medeniyet tarihinde çok önemli bir konumda olan Türk ulusu, geleceğine dair umudu yeşertmeyi her zaman bilmiş ve bu sebeple de bağımsız kalabilmiştir. Ulusun sahipsiz olduğu bir anda Samsun’dan tüm Anadolu’ya bir güneş gibi parlayan, milletimizin kaybettiği umudunu yeniden yeşerten vatansever bir asker bağımsızlık ateşini yaktı. İşte, bugün, tükenmiş umudun kahramanı ve cumhuriyetimizin kurucusu, Başkomutanımız Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 84’üncü yılındayız. Bu vesileyle cumhuriyet fikrini ilk telaffuz ettiği yerlerden biri olan Kırşehir’in Milletvekili olarak tüm hemşerilerimiz adına kendisine olan şükranlarımızın sonsuz olduğunu belirtir, bizlere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ni her ne pahasına olursa olsun koruyup yaşatacağımızı ifade etmek isterim. Ruhun şad olsun, mekânın cennet olsun Büyük Ata’m.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tığlı…

21.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 84’üncü yıl dönümüne ve genç nüfusun köyden büyük şehirlere göç ettiğine ilişkin açıklaması

NECATİ TIĞLI (Giresun) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Cumhuriyetimizin kurucusu, Başkomutanımız Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikalinin 84’üncü yılında saygıyla, hürmetle, minnetle anıyorum.

Sayın Başkanım, AKP’nin yirmi yıllık iktidarı boyunca köylerdeki genç nüfus büyükşehirlere göç etti. Köylerimizde artık yaşlı nüfus var ve bu köylerdeki ormanları Bakanlık yerine yaşlı nüfus koruyor. Sanayici ve tüccar nisan ayında parasını yatırıyor, yaz boyu kesim yapıyor. Yasal sınırları katbekat aşan kesim olduğunu artık söylemeye bile gerek duymuyoruz. Anadolu’da kış çetin geçer. Köylünün ısınmak için yakacağı odunu temin etmek üzere izne tabi ruhsatlı bir miktar odun hakkı var. Bu odunu da ekim sonu kasım başı gibi kullanmaya başlar. Peki, köylüler bu odunu ne zaman kesecek? Bununla ilgili düzenlemeler yapılmalı Başkanım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

Sayın Usta, buyurun.

22.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Başbuğ Atatürk’ün ebediyete uğurlanışının 84’üncü yıl dönümüne, Anıtkabir ziyaretinde karşılaştıkları sıkıntıya, şehit ve gazi yakınlarına verilen kadrolara, yaz saati uygulamasına ve Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar’ın tutuklanmasına ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün 10 Kasım. Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokrasi ve özgürlük mimarı, Türk milletinin yiğit evladı, ortak hüznümüz Başbuğ Atatürk’ü ebediyete uğurlayışımızın 84’üncü yıl dönümünde minnet, saygı ve şükranla yâd ediyorum. Çökmekte olan bir imparatorluktan, işgal edilmiş bir memleketten ve fakruzaruret içindeki bir milletten genç bir cumhuriyet çıkaran büyük devlet adamı Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk sadece Türk tarihinin değil, dünya tarihinin istisna şahsiyetlerinden birisi olarak gönüllerde saygın bir yer edinmiştir.

Yapılan türlü hakaretlere ve izleri silmek için gösterilen ahlaksız gayretlere rağmen, Büyük Atatürk’ü hayatını vakfettiği bu aziz milletin kalbinden silmeyi başaramadılar; başaramadıkları gibi, yapılan tüm nankörlükler Atatürk’ü daha iyi anlamamıza ve ona olan sevgi ve saygının katlanarak büyümesine vesile olmaktadır. İlelebet payidar kalacak cumhuriyetimizi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırma hedefi İYİ Parti olarak kuruluş felsefemizdir.

Bu düşüncelerle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha saygıyla anıyorum; Allah onu rahmetiyle kucaklasın, Peygamber Efendimiz’e komşu eylesin, ruhu şad, mekânı cennet olsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu vesileyle, sabahleyin Anıtkabir ziyaretinde karşılaştığımız bir sıkıntıyı da bir kez daha burada ifade etmek istiyorum; bununla değişik toplantılarda, değişik zamanlarda karşılaşıyoruz. Şimdi, toplumların -bu, en ilkel toplumda da vardır, en modern toplumda da- örfleri vardır, âdetleri vardır, gelenekleri vardır, nezaket kuralları vardır; asgari bir nezaket kuralı olur. Şimdi, bu devlet sisteminde de buna “protokol kuralları” diyoruz. Şimdi, bu yeni sisteme geçtikten sonra… Bir defa şunu söyleyeyim: Şu anda, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde devletin bir protokol listesi yok. Bakın, her şeyin hızlı yapılacağını söylediğimiz bu sistemde, dört yıl oldu -ben bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda Dışişleri bütçesinde hep soruyorum- bir protokol listesi yayınlanamadı. Bunun niye yayınlanamadığını ben bilmiyorum. Bir nedeni şu olabilir: Bir kişinin zaten protokoldeki yeri belli, sistem de tek adam rejimi. Dolayısıyla, kalanın bir önemi yok olabilir veya o kadar çarpık işler yapıldı ki bir protokol listesi dahi oluşturulamıyor olabilir. Ama nedeni her neyse, devletin bir protokol listesi olur.

Şimdi, bugün ne oldu? Bugün Sayın Genel Başkanların önünde, milletvekillerinin, Grup Başkan Vekillerinin önünde sarayın, Cumhurbaşkanlığının memurları vardı, oradaki başkanlar. Yani “memur” derken atanmış olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı veya Bakanları da kastetmiyorum. Onların olup olmaması da ayrıca tartışılacak bir konudur ama oraya girmiyorum. Ya, memur, bildiğimiz, oradaki başkan, Strateji Başkanı, İdari İşler Başkanı, bilmem ne başkanı; ikaz edilmelerine rağmen geriye durmadılar. Sayın Genel Başkanların ve milletvekillerinin önünde protokolde, kortejde yürüdüler. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir devlet anlayışı olabilir mi? Ne yapmaya çalışıyorlar, ben anlamıyorum. Yani bunda ben artık kasıt arıyorum, bu ihmal olamaz. Hani, insan bunu fark etmeyebilir ama söylendiği zaman, ikaz edildiği zaman geri çekilir, utanır. Öyle bir şey yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) – Sanki Türkiye Cumhuriyeti devletinden intikam alırcasına, cumhuriyetten intikam alırcasına bir tavır içerisindedir bir kısım insanlar. Buradan, tekrar, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bu arkadaşları ve bunlara vesile olanları, bunlara göz yumanları ikaz ediyorum. Bu yapılamaz, bu yapılmamalı. Yani böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değildir, bunu da buradan ikaz etmek istiyorum.

Şimdi, diğer bir husus, yine, içimizi yakan bir husus: Şehit ve gazi yakınlarımız var. Devletimiz, biliyorsunuz, yakınlarına kadro veriyor, iş veriyor. Bunlara kadro verilirken de elbette o günkü eğitim durumuna göre bir yere atanıyorlar fakat daha sonra bunlar, zaman içerisinde kendilerini geliştiriyorlar ve bir üst kadroya geçmek istiyorlar. Şimdi, bu 2018 yılına kadar yapılabiliyordu. 2018 yılında bir genelge çıktı fakat sonrasında, 2018’den sonra genelgeye rağmen, şu anda bu terfilere, daha doğrusu, bu yani hizmetliler sınıfından daha üst sınıflara, genel idare kadrosu sınıflarına geçiş yapılmıyor, hiçbir kurum bunu yapmıyor. Ya, şehit, gazi yakını diyoruz değil mi? Yani eğitim almış, lise bitirmiş, üniversite bitirmiş…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) – Eğer buna inanmıyorlarsa fotoğrafları var -bugün buraya getirmedim- tuvalet temizlettiğimiz şehit annesi var bu memlekette arkadaş; bu kabul edilemez, bu kabul edilemez; tuvalet temizlettiriliyor. Kötü bir şey değildir yani elbette tuvaleti birisi temizleyecek. Ben işi küçümsemiyorum ama şehit, gazi yakını diyoruz; başımızın üzerine koyuyorsak ve eğitim almış yani niye bu insanların kadrolarını bir üst sınıf… Bu şekilde mağdur 8 bin insan var. Aziz milletimizin bize emanetidir şehit, gazi yakınları ve Türkiye Büyük Millet Meclisi buna sahip çıkmak zorundadır, ivedilikle bir kanun çıkartıp bu işi çözmek lazım. Kurumlar onu diyormuş “Biz genelge takmayız, kanun çıkartın kardeşim.” şeklinde birtakım şeyler söylüyorlar. Bu hiçbir şekilde olamaz, bu da bizim vazifemizdir, bunu da bütün parti gruplarına da bu şekilde ifade etmek istiyorum.

Şimdi, diğer bir husus, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yaz-kış saati uygulaması var. Tabii, yine, şimdi kış geldi; anneler, çocuklar feryat etmeye başladı. Biliyorsunuz, 2016 yılından itibaren yaz saati uygulaması yapılıyor, 2018 yılında da bu Resmî Gazete'de yayınlanarak kalıcı hâle geldi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) – Toparlayacağım.

Şimdi, bir defa aileler şunu söylüyor, çocukları için şunu söylüyor: “Çok erken saatte çocuklarımız kalkmak durumunda kalıyorlar ve psikolojik durumları bozuluyor ve bu derslerine de yansıyor.” Bunu bilim insanları filan da söylüyor ama bunun karşısında Hükûmet de diyor ki: “Efendim, buradan bir enerji tasarrufu sağlıyoruz.” Ya, o zaman bunu hakikaten yani herkesin ikna olacağı bilimsel, güzel bir çalışma hâline getirip toplumun önüne koyun. Böyle bir şey de yok. Böyle sanki bir inatlaşma gibi bir şey oldu. Tabii, bu etki analizi yapılırken de sadece buna bir ışık, elektrik gideri olarak bakmamak lazım. İnsanların psikolojisi bozuluyorsa yani “sosyal fayda, sosyal maliyet” dediğimiz birtakım meseleler de vardır. Bu sosyal ve psikolojik maliyetleri de dikkate alarak bir etki analizi çalışması yapılsın, toplumun önüne konulsun. Eğer değilse bu inattan vazgeçilsin, biz bunu bu şekilde talep ediyoruz.

Son konu olarak da Sayın Başkan, bu Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar dün tutuklanarak Silivri Cezaevine gönderildi. Ben bu arkadaşı tanımam; kimdir, nedir, onu da bilmem. Yalnız, Türk milletini aşağılamak suçundan gözaltına alınan Kolivar hâkim karşısına çıktı ve bu konuda hakkında tutuklama gerektirecek hüküm bulunmadığına hükmedildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) – Hemen bitireceğim.

Ama bunun alınması gerekiyordu çünkü söylediği bir kısım meseleler -yani hakaret olma anlamında değil- Hükûmetin hoşuna gitmedi ve tutuklanması gerekiyordu. Ne yapıldı? İşte, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin getirdiği tek adam anlayışı yargı üzerinde tahakküm kurarak Cihan Kolivar'ı, eski “tweet”lerini öne sürerek Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklamıştır. Hükûmet, muhalif gördüğü kişileri keyfî uygulamalarla tutuklatarak toplum üzerinde tahakküm kurmaya ve korku iklimi oluşturmaya devam etmektedir. Hukuk normları ve adalet askıya alınmış, yargı terazisi siyasi saiklerle hareket edilerek keyfî uygulamalara maruz bırakılmıştır. Bu bağlamda davranılarak kamuoyunda yargı bağımsızlığına olan güven azalmakta, uluslararası arenada ise Türkiye'nin itibarı zarar görmektedir. Unutulmamalıdır ki adalet bir gün herkese lazım olacaktır.

Çok teşekkür ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Akçay…

23.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 84’üncü yıl dönümüne, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine ve Osman Yüksel Serdengeçti’nin vefatının 39’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün cumhuriyetimizin kurucusu, Kurtuluş Savaşı’mızın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete irtihalinin 84’üncü yıl dönümü. Atatürk'ü anmak ve anlamak, onun fikirlerini, ufkunu, azmini, cesaretini ve Türk milletine armağan ettiği Türkiye Cumhuriyeti'ni anlamak demektir. Türkiye Cumhuriyeti, Türk milletinin eseri ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emanetidir. Bugün, gururla söyleyebiliriz ki Türkiye, Atatürk'ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe kararlı bir şekilde ilerlemekte, cumhuriyetin 100’üncü yılına ve yeni yüzyıla emin adımlarla yürümektedir. Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin etkin yönetim mekanizması sayesinde siyasi istikrarını temin etmiştir. Darbe ve vesayet girişimleriyle, yönetim istikrarsızlıklarıyla sekteye uğratılan kayıp yıllarını telafi etmektedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği istikamette, yerli ve millî bir anlayışla teknoloji ve savunma sanayisinin gelecek vizyonu şekillenmektedir. Atatürk'ün “İstikbal göklerdedir.” sözü ışığında üretilen insansız hava araçlarımız 170’ten fazla ülkeye ihraç edilmektedir. Millî anma ve kutlama günlerinde dünya çapındaki eserler milletimize kazandırılmaktadır. Atatürk'ün geleceğimizin teminatı olarak gördüğü gençlerimiz, TEKNOFEST’lerde bilimsel çalışmalar ve yarışmalar yapmaktadır. Dünyanın kaosa sürüklendiği bir dönemde “Yurtta barış, dünyada barış.” parolasıyla dünyaya âdeta diplomasi dersi verilmektedir. Doğu Akdeniz'de, adalar denizinde, mavi vatanda egemenlik haklarımızı korunurken, sınırlarımız terör örgütlerinden temizlenmektedir. Sanayide çarklarımız dönüyor, fabrikalarımızın bacaları tütüyor, çiftçilerimiz ekip biçmeye devam ediyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Onuncu Yıl Nutku’nda şu değerlendirmeleri yapmıştı: “Az zamanda çok ve büyük işler yaptık fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.” Bizler de Türk milletinin her bir ferdi olarak yapılanları asla yeterli görmeden, daha çok çalışarak Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet payidar kılmak için mücadelemizi sürdürmeliyiz. Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Kurtuluş Savaşı’mızın ve cumhuriyetimizin bütün kurucu kadrolarını rahmet ve minnetle anıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, bugün şair, yazar, siyasetçi ve fikir adamı Osman Yüksel Sendengeçti’nin vefatının 39’uncu yıl dönümü. Serdengeçti “Ağıtlar” “İmparatorluğa Mersiye” “Bir Kahraman Bekliyoruz” şiirleriyle Türk tarihinin şanlı günlerini işlemiş “Bu Millet Neden Ağlar” eserinde milletimizin yarınları için öneriler sunmuştur. Bu vesileyle, vefatının yıl dönümünde Osman Yüksel Serdengeçti’yi rahmetle anıyoruz.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Oluç…

24.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, saygıyla andığına, Mardin Büyükşehir Belediyesine, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ve Türkiye’nin dünyanın çöp deposu hâline geldiğine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın vekiller; 10 Kasım dolayısıyla cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet ve saygıyla anıyoruz. Cumhuriyetin kimsesizlerin kimsesi ve demokratik olması hedefini, gereğini ve güncelliğini bu vesileyle bir kez daha vurguluyoruz. Yurttaşlarımızdan siyaset kurumuna, Parlamentodan tüm demokratik kurumlara ve sivil toplum kuruluşlarına varıncaya kadar hepimizin ortak hedefinin demokratik cumhuriyet, özgür yurttaşlık, Kürt-Türk bütün halkların ve Alevi-Sünni bütün inançların eşitliği olduğu bir ülke ve toplum çağrısını bugün vesilesiyle bir kez daha yineliyoruz.

Sayın vekiller, hatırlarsınız, Mardin ve kayyum meselesini burada çok konuştuk. Kaç yıldır? 2019’dan bugüne kadar, konuşmaya da devam edeceğiz belli ki. Yeni bir durumla karşı karşıya kalındı çünkü Mardin’de atanan kayyum -daha önceki- Mustafa Yaman, Mardin Valisi, biliyorsunuz açığa alındı, Ankara’ya çekildi. Hakkında çok büyük yolsuzluk, usulsüz harcama ve ihaleye fesat karıştırma iddiaları var. Mardin’de birçok şube müdürü de yargılanıyor ve yeni bir usulsüzlük eklendi Mardin Belediyesindeki bu uzun listeye. Ne oldu? 12 Mart 2021 tarihinde iki katlı kapalı otopark ikmal yapım işi nedeniyle bir ihale açıldı ve Kassap Mühendislik Mimarlık İnşaat Şirketine 17 milyon 247 bin liraya bu ihale verildi. Peki, sonra ne oldu? 2022 Haziran ayına kadar temel kazısı dahi bitirilemedi bu ihalenin, daha sonra firmalar artan girdi maliyetlerini gerekçe yaparak sözleşmelerini tek taraflı feshederek inşaatın çalışmasını durdurdular. Bu sefer ne oldu? Belediye yeni ihale açtı, 2 Eylülde bu ihaleyi açtı ama bu açık ihaleye bu Kassap Şirketi dışında başka bir firma davet edilmedi. Yani bu ihale yapıldı, daha önce 17 milyon 247 bin liraya yapılan sözleşmenin aksine, bu sefer maliyet 51 milyon olarak belirlendi ve yine, aynı firma 51 milyonluk ihaleyi almış oldu. Aslında, Mardin Büyükşehir Belediyesinde yiye yiye bitirilemeyen bir hazine var, öyle diyeyim. Tabii ki halkın emeğiyle, halkın alın teriyle oluşmuş olan belediye hazinesinden söz ediyoruz aslında. Usulsüz harcama orada, ihaleye fesat karıştırma orada, yolsuzluk hikâyeleri orada; Mardin Büyükşehir Belediyesine kayyum atandığından beri hırsızlık, talan bitmedi ve devam ediyor, bir kez daha bunu vurgulamış olalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın milletvekilleri, sık sık gündeme getiriyoruz, bir kez daha cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dair önümüze bir başvuru geldiği için bunu paylaşmak istiyorum: Bolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda yaklaşık 170 siyasi mahpus bulunuyor. Cezaevi birinci müdürünün değişmesiyle birlikte hak ihlallerinde ciddi bir artış yaşanmış vaziyette, idare ve infaz koruma memurlarının da tavırları değişmeye başlamış durumda. Haftada en az 2 kez odalara baskın şeklinde aramalar yapılıyor ve âdeta talan ediliyor odalar. Üç yıldan bu yana yani pandeminin başından bu yana bütün cezaevlerinde durum değişmiş olmasına rağmen, Bolu’da spor, atölye faaliyetleri gibi toplu etkinlikler yürütülemiyor, mahpusların sohbet hakkı engelleniyor, kitap kotası 3 kitaba düşürülmüş vaziyette.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Mahpusların kıyafet alımlarında daha önce kota olmadığı hâlde bir kota konuyor ve Bolu’nun iklim koşullarına uygun olmayan bir kota uygulanmaya başlanıyor. Elektrik tarifesi, 3 kişilik odalarda 200 Türk lirasından fazla elektrik faturası gelmeye başlamış bulunuyor çünkü sanayi tipi tarife orada da uygulanıyor. Yemekler tek tip ve kalitesiz, kantin fiyatları yüksek. Mahpusların koşullu salıverilme hakları engelleniyor ve şimdiye kadar 6 kişinin tahliyesi engellenmiş Bolu’da, diğer mahpuslar da aynı şekilde tahliyelerinin engelleneceği endişesini taşıyor. Bütün bu hak ihlallerine karşı, gördüğünüz gibi, güncel hayatla ilgili çok hak ihlalleriyle karşı karşıya kalınıyor. Bunlara karşı elli ikişer kişilik onar günlük periyotlarda açlık grevi başlamış vaziyette Bolu’da ve 2’nci grup eylemi devralmış vaziyette.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Dolayısıyla, bir kez daha iktidara ve Adalet Bakanlığına çağrı yapıyoruz, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne çağrı yapıyoruz. Bolu Cezaevinde yaşanan bu hak ihlallerine maruz kalan mahpusların bu konudaki talepleri karşılanmalıdır; insani taleplerdir. Açlık grevi ve ölüm oruçlarının bir an evvel sonuçlandırılması için adım atılmalıdır diyoruz.

Sayın vekiller, uzun zamandır ifade ediyoruz; Türkiye, dünyanın ve Avrupa’nın ve özellikle de İngiltere’nin çöp deposu hâline gelmiş vaziyette. Bu konuyu defalarca gündeme getirdik ama iktidar buna karşı kayıtsız kaldı. Geçtiğimiz günlerde, bütçe görüşmelerinde Ticaret Bakanı Sayın Muş bu konuda aslında bir itirafta bulundu ve Türkiye’nin gerçekten çöp deposuna dönüştüğünü verdiği rakamlarla da ifade etmiş oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – 2021 yılında, Avrupa Birliği üyesi ülkelerden Türkiye’ye ihraç edilen katı atık miktarı 14,7 milyon tona ulaşmış vaziyette. Türkiye kendi ürettiği çöpü işleyemezken dünyanın çöpünü satın alır durumda ve Türkiye, istatistiklere göre, 2021’de Avrupa Birliğinin en fazla katı atık gönderdiği ülke hâline gelmiş vaziyette, son üç yıldır Avrupa’da üst üste 1’inci olmuş vaziyette ama buna karşılık geri dönüşüm konusunda ise Avrupa’da son sıralarda yer alıyor. OECD’nin rakamlarına göre, Türkiye’nin geri dönüşüm oranı sadece yüzde 12 yani son derece ciddi bir durumla karşı karşıyayız. Havanın kirlenmesi, toprağın zehirlenmesi ve suya birçok kimyasalın karışmasına neden olunuyor bu adımlarla. Dolayısıyla, bu konunun bir kez daha gündeme alınması, tartışılması ve Türkiye’nin bir çöp deposu, Avrupa’nın çöp deposu olmasından çıkarılması gerekiyor; bunu bir kez daha vurgulamış olalım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Özel…

25.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 84’üncü yıl dönümüne, Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı üyelerinin ziyaretine, Genel Kurulu ziyarete gelen misafirlere, Anıtkabir ziyaretinde karşılaştıkları sıkıntıya, PTT’den emekli maaşı alanların yaşadığı mağduriyete, çağrı merkezlerinde çalışanlar ile Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin promosyon sorununa, Sağlık Bakanlığının verdiği giyim yardımına ve muharip gaziler arasındaki eşitsizliğe ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

10 Kasım, cumhuriyetimizin kurucusu, 1’inci Cumhurbaşkanımız, Millî Mücadele’mizin ve Kurtuluş Savaşı’mızın lideri, partimizin 1’inci Genel Başkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 84’üncü yıl dönümü. Anıtkabir'de ve Türkiye Büyük Millet Meclisindeki Atatürk Anıtı'nın önündeki anma törenlerine hep beraber iştirak ettik. “İki büyük eserim vardır: Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Halk Partisi.” diyen Ata'mızın iki büyük emanetine ve devrimlerine yılmadan, yorulmadan sahip çıkmaya devam edeceğiz. Genç cumhuriyetimizin devrimlerini, atılımlarını aşındırmaya çalışan, değersizleştiren, küçük gösterme niyeti taşıyanlara karşı cumhuriyetimize sahip çıkacağız. Cumhuriyetimizin kurucusu, kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk'ü saygıyla ve minnetle anıyoruz.

Sayın Başkan, benim de mütevelli heyetinde görev yaptığım Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfının üyeleri bugün Anıtkabir'i ziyaret ettiler, Meclisimizi de ziyaret ettiler. Kendilerine bu anlamlı günde elbette hoş geldiniz diyoruz.

Buradan Meclise bir hatırlatma yapmak isterim: Bir gün Adalet ve Kalkınma Partisine müzahir vatandaşların bulunduğu bir durumda onlarla özdeşleşmiş bir siyasi simge, geçtiğimiz hafta da bir Meclis idare amirinin yanında bir genç sporcumuzun bir siyasi partimizle özdeşleşmiş bir siyasi simge, oradan Meclise doğru yönlendirildi. Biraz önce benzer durum olmaması için bir milletvekilimizden, Sayın Burak Erbay’dan bunu hassaten rica ettik. Biz isteriz ki… Mecliste oradan buraya el sallamak, alkış yapmak, slogan atmak ve özellikle siyasi simgeler göstermek ve taşımak Meclis İçtüzüğü’ne göre yasaktır. Geçen hafta o hareketlerden memnun olan arkadaşlara, şimdi ne yapabileceğimizi gösterebiliriz ama onu bu Meclise yakıştırmayız. Biz, ister bizim, ister başka partilerin ziyaretçilerinin İç Tüzük’e uygun gelmelerini, uygun selamlanmalarını ve uygun şekilde bu yüce çatının altından ayrılmalarını doğru buluyoruz ve böyle davranmaya devam edeceğiz.

Sayın Başkan, biraz önce, Sayın Grup Başkan Vekilimizin, mevkidaşımızın, Sayın Usta'nın ifade ettiği husus bizim de ciddi şekilde rahatsızlık duyduğumuz bir husustur. Bugün, Gazi’nin manevi huzuruna çıkarken, tüm siyasi partilerden seçilmiş milletvekillerinin önüne, Cumhurbaşkanı tarafından atanan, protokolde yerleri olmayan veya varsa hepimizin çok arkasında olacak kişilerin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …duyarsızca, dengesizce ve küstahça geçtiklerini, Sayın Genel Başkanların önüne geçtiklerini gördük. Biz, tabii, İYİ Parti kadar nazik davranmadık o kişilere ama bu ayıbın bu ülkeye yaşattırılmaması lazım. O Anıtkabir'de Genel Başkanların önünden, hangi partinin olursa olsun… Sayın Akşener'in, Sayın Bahçeli'nin, Sayın Genel Başkanımızın böyle bir hadsizliğe… “Bu ülkede her şeyi yönetiyoruz, her şeyi biz yapıyoruz.” diyenlerin bir dönüp bakması lazım. Sizin milletvekillerinize de bu saygısızlık yapılıyor. Sizin Genel Başkanınız üstlendiği diğer görev gereği protokolde 1’inci sırada, arkasından sayın liderler yürümekte gocunmuyor; millet ne vazife verdiyse o olur. Ama o liderlerin önüne bilmem ne strateji, bilmem ne başkan yardımcısı ıvır zıvır; olmaz bu iş. Bu işe bir bakın. Biz gelince bu işi baştan sona tanzim edeceğiz ve hiçbir atanmış hiçbir seçilmişin önünde yürüyemeyecek ama bu işe bir bakın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kendinize saygınız varsa, bu milletin size verdiği vazifeye saygınız varsa bakın bu işe. Bugün kendi hakkımızı koruduk, bir dahakinde o densizlere karşı hepinizin hakkını biz savunuruz ama bunu yapmayın, yaptırmayın.

Sayın Başkan, PTT’den emekli maaşı alanlar var, bu özendirilen bir durumdu. “Bize kredi kullandırtıp yüzde 80 faiz uyguluyorlar, bir de üstüne 750 lira gibi komik promosyon veriyorlar 7.500 lira alırken millet. ‘Ayrılalım.’ diyoruz ‘Kredi borcunuz var.’ diyorlar.” diyor. PTT’den emekli maaşı alanların bu mağduriyetinin giderilmesi lazım.

İkincisi: Çağrı merkezinde çalışan 150 bine yakın emekçi var. Şirketler bu emekçilerin aldığı maaş promosyonlarına, hak ettiklerine el koyup kendilerine alıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ya, çalışanınkine Meclis el koymuyorsa, hiçbir kamu kurumu el koymuyorsa, özel şirketlerin bunu yapmasına engel olmak lazım. Gerekiyorsa yasal düzenlemeyi derhâl, burada, hep birlikte yapalım diyoruz.

Diyanet İşleri Başkanlığının başında daha da büyük bir dert var. Düşünün, Diyanet İşleri Başkanlığı demiş ki müftülüklere: “Efendim, katılım bankalarıyla olacağız, faizsiz bankacılık.” 2 katılım bankası girmiş, tabii, fırsatçılık yapmışlar, ayda 80 lira veriyorlar. 8.500 lira promosyon alıyor emekli kendi, ayda 80 lira. Kime? 5 vakit size ezanı duyuran müezzine, namaz kıldıran imama ya da diğer görevlilere. Ya, bu hak mı? Değil. Danıştaya gitmişler, iptal etmiş “Rekabet koşulları oluşmamış.” diye. Bu katılım bankası kâr payı diye faizi tutturur, kredi faizini tutturur destek bilmem nesi diye…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …promosyonu tutturamıyor, onda 1’ini veriyor, ellide 1’ini veriyor. Bu sefer Ankara İdare Mahkemesi iptal etmiş “Eksik rekabet” diye, Danıştay iptali bozmuş; bu arada, mesela, Üsküdar Müftülüğü yüksek bir paraya anlaşmış, şimdi paraları da geri istiyorlar çalışanlardan. Bu işe de bir şey yapalım, hep birlikte bakmamız lazım, doğru bir iş değil.

Sağlık Bakanlığı giyim yardımı… “Ben bundan utanıyorum.” diyor sağlık çalışanları; 38 lira 29 kuruş giyim yardımı; buna da bakmak lazım.

Bizimle ilgili bir hususu söylemeden önce, son olarak da şunu söyleyeyim Sayın Başkan: Muharip gaziler bir kez daha bu anlamlı günde rica ediyorlar; 2007’ye kadar, sosyal güvencesi olan, olmayan eşit şeref aylığı alıyordu. Bir çalışma, bir düzenleme yapıldı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özel, son sözlerinizi alayım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …sosyal güvencesi olmayanlar 2.277 lira alıyor, olanlar 5.720 lira. İkisinin de adı “şeref aylığı” ama muharip gazilerimiz arasında böyle bir eşitsizlik, böyle bir adaletsizlik var. Her bayramda hatırlatıyorlar, 10 Kasımda da bir kez daha bunun bu yüce çatı altında ifade edilmesini istediler. Ben de bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu söyleyerek yüce Meclisteki tüm siyasi partilere çağrıda bulunuyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Elitaş…

26.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Ulu Önder Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 84’üncü yıl dönümüne ve 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 84’üncü yıl dönümünü idrak ediyoruz, Ulu Önder Atatürk'ü saygıyla, minnetle anıyoruz. 1881 yılında Selanik'te başlayan yaşam, dünyaya geliş mücadelesi, 19 Mayıs 1919’da içinde bulunduğumuz süreci… Birinci Dünya Savaşı'ndan çıkmış yorgun bir ülkeyi, Samsun, Erzurum, Amasya, Sivas gibi illeri, Anadolu'yu gezerek önce Büyük Millet Meclisini kurmuş, arkasından da 1923’te, 29 Ekim’de 100’üncü yılına girdiğimiz Türkiye Cumhuriyeti'ni bize armağan etmiştir; Atatürk'ün çizdiği yolda, onun gösterdiği hedef doğrultusunda muasır medeniyet seviyesini aşabilmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Ülkemizi gençliğe emanet etmiş; gençliğe daha yaşanabilir bir ülke, daha yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak hep birlikte, büyük bir gayret içerisinde çalışıyoruz. Tekrar, Ulu Önder Atatürk'ü saygıyla, rahmetle yâd ediyorum, tüm silah arkadaşlarına da Allah'tan rahmet diliyorum.

Bu hafta başladığımız 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz. Bu kanun teklifinde önemli maddeler var; özellikle bir madde var ki geçen ayda yaşadığımız Amasra'daki maden kazasında hayatını kaybeden şehitlerimizle ilgili bir düzenleme var. Biliyorsunuz, ilk düzenleme 2014 yılında yaşanılan Soma maden kazasındaki şehitlerle ilgiliydi, ikinci düzenleme de Ermenek’le ilgiliydi ama bunlar geçici düzenlemelerdi ve 2003 yılından itibaren başlayan maden kazalarıyla ilgili düzenlemelerdi. Fakat şimdi getirdiğimiz kanun teklifine koyduğumuz düzenleme, ilk gözüken maden kazasından, 1930 yılından bugüne kadar hayatını kaybetmişlerin varsa yakınlarına maaş bağlama imkânı ve kamuda iş verme imkânı sağlayan, geçici değil, kalıcı maddenin olmasıyla ilgili bir düzenleme.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bu düzenlemenin hayata geçmesiyle birlikte, maden kazasında hayatını kaybeden insanlara -acılarını dindirir mi bilemiyoruz ama dindirmesi de mümkün değil- bir düzenleme yaparak geçirmek istiyoruz. Bunda da değerli milletvekillerimiz, Parlamentomuz katkı sağlayarak bugün, inşallah, bu kanun teklifini yasalaştırırsak onları da sevindiririz diye ümit ediyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Başkanlıkça, İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı’nın, Dışişleri Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine ilişkin önerge (4/191) yazısı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanlığının İç Tüzük’ün 21’inci maddesi uyarınca İstanbul Milletvekili Sayın Oğuz Kaan Salıcı’nın Dışişleri Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine ilişkin yazısı 9 Kasım 2022 tarihinde Başkanlığımıza ulaşmıştır.

Bilgilerinize sunulur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:

B) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin Türkmenistan Parlamentosu Halk Maslahatı Başkanı Gurbangulu Berdimuhamedov’un vaki davetine icabetle, 17-18 Kasım 2022 tarihleri arasında Türkmenistan’a bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/2099)

10/11/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Profesör Doktor Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin Türkmenistan Parlamentosu Halk Maslahatı Başkanı Gurbangulu Berdimuhamedov'un vaki davetine icabetle, 17-18 Kasım 2022 tarihlerinde Türkmenistan'a resmî ziyarette bulunması hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 6’ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                                                                                                                                     Mustafa Şentop

                                                                                                                                                                                                           Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                                                                                                                          Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın Aydınlık…

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

27.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlık’ın, Harran Üniversitesinin eğitim kooperatifi çalışanlarının kadro talebine ilişkin açıklaması

AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Harran Üniversitesinin eğitim kooperatifi çalışanlarının kadro talebini dile getirmek istiyorum. Kooperatif çalışanları kantin, restoran, otopark, oto yıkama gibi çeşitli alanlarda görev yapıyor. Yaklaşık yirmi yıldır haftalık altmış beş ile yetmiş iki saat arası çalışıyorlar. Ne yazık ki daha önceki taşeron yasasından faydalanamadılar. Harran Üniversitesinde yıllardır emek harcayan çalışanların kadro talebinin yerine getirilmesini ve çalışma hayatlarında emeklerinin güvence altına alınmasını işçiler adına talep ediyorum. Harran Üniversitesi emekçilerinin sesini umarım iktidar duyar.

Emekçi kardeşlerimizin kadrolarını alması dileğiyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kaya…

28.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya’nın, Yomra-Özdil-Oymalı-Yağmurdere grup yolu üzerinde faaliyetini sürdüren taş ocaklarına ilişkin açıklaması

AHMET KAYA (Trabzon) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Yomra-Özdil-Oymalı-Yağmurdere grup yolu üzerinde faaliyetini sürdüren taş ocakları, sebep oldukları heyelan ve kaya düşmesi nedeniyle otuz yıldır tehlike saçıyor. Yomra ilçemizde 7 mahalleye ulaşımı sağlayan ve Gümüşhane’ye bağlanan bu grup yolunu kullanmak zorunda olan binlerce insanımız hemen her an ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Yıllar önce, patlatmadan kaynaklanan heyelanda 3 vatandaşımız yaşamını yitirmişti. Yıllardır önlem alınmadı, sözler verilmesine rağmen grup yolu bitirilemedi. Yakın zamanda yine kaya düşmeleri yaşandı, tehlike devam ediyor. Yaşadıkları sıkıntıya çözüm arayan Yomralı hemşehrilerimiz bir toplantı gerçekleştirdiler; taş ocaklarının kapatılmasını, heyelan riskine karşı gerekli önlemlerin alınmasını ve Yomra-Özdil-Oymalı-Yağmurdere grup yolunun bir an önce bitirilmesini talep ettiler.

Yetkililere çağrımızdır, bu sesi duyun, yeni felaketler, can ve mal kayıpları yaşanmadan bir an önce gerekli önlemleri alın. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Nuhoğlu…

29.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 84’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) – Büyük milletlerin tarihe damga vurmuş büyük önderleri vardır. Türk milleti bu bakımdan şanslı bir millettir. Binlerce yıllık şanlı tarihimizdeki önderlerin sonuncusu Mustafa Kemal Atatürk’tür. Eşine az rastlanır, destani bir istiklal mücadelesinde, Türk milletinin unutulmuş bütün üstün vasıflarını, kültür ve medeniyet değerlerini, kahramanlıklarını canlandırarak yedi düvele kabul ettiren Büyük Önder’imizi aramızdan ayrılışının 84’üncü yılında minnetle, şükranla, rahmetle yâd ediyorum, mekânı cennet olsun. Onun aziz hatırasına her fırsatta saldırma cüreti gösteren gafiller bilmelidir ki Türk milleti kuruluş felsefesine bağlı, kurucu iradeye saygılı ve Millî Mücadele ruhuna sahiptir; vatanımıza, bayrağımıza ve Türkçemize sonuna kadar sahip çıkacaktır, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır.

BAŞKAN – İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

IX.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve 20 milletvekili tarafından, İstanbul’da şehir içinde yer alan kamu kurumlarına ait bazı arazilerin boşaltılma amaçlarının ve amacına uygun kullanılıp kullanılmadıklarının araştırılması amacıyla 3/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

10/11/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 10/11/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                        Erhan Usta

                                                                                                                                                                                                                          Samsun

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve 20 milletvekili tarafından, İstanbul’da şehir içinde yer alan kamu kurumlarına ait bazı arazilerin boşaltılma amaçlarının ve amacına uygun kullanılıp kullanılmadıklarının araştırılması amacıyla 3/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 10/11/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.

Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul’da askerî ve diğer kamu arazilerinden bazılarının imar durumlarının resen değiştirilerek yapılaşmaya açılması ve amaç dışı kullanılması iddialarını araştırmak amacıyla İYİ Parti Grubu olarak vermiş olduğumuz araştırma önergesinin gerekçesini açıklamak üzere söz aldım. Selamlarımı sunarım.

İstanbul’un nüfusu arttıkça buna paralel olarak yapılaşma da artmakta, şehir yayılarak genişlemektedir. Dolayısıyla şehir içinde kalmış olan bazı askerî tesisler ile kamu kuruluşları fonksiyonlarını yerine getirebilmek için başka alanlara kaydırılmaktadır. Şehir içinde kalan araziler değer kazanmakta ve birilerinin iştahını kabartmaktadır. Boşaltılan alanların imar durumları vakit geçirilmeden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile TOKİ tarafından resen değiştirilmektedir. İmar değişikliklerinin İstanbul ilçe belediyeleri ve Büyükşehir belediye meclislerinde görüşülmeden, yerel yönetimlerin düşünceleri bile öğrenilmeden Ankara’da onaylanması ve yürürlüğe girmesi şeffaf olmadığı için kuşkuyla karşılanmaktadır. Boşaltılmadan önce halkın istek ve beklentileri doğrultusunda verilen sözlerin aksine, bu arazilerde başka projelerin uygulamaya konulması tepkilere yol açmaktadır.

Değerli milletvekilleri, en son Çekmeköy ilçesindeki askerî kışlayla beraber geniş bir orman arazisi yapılaşmaya açılmıştır. Daha öncesinde Zeytinburnu Tank Fabrikası, Zekeriyaköy Füze Üssü, Sancaktepe Askerî Havaalanı ve lojmanları, Esenler Topkule, Baştabya ve Metris Kışlaları, Maltepe Kenan Evren Kışlası, Tuzla İçmeler’deki Piyade Okul Komutanlığı arazisinden 168 bin metrekare alan imara ve dolayısıyla yapılaşmaya açılmıştır. Beşiktaş Barbaros Bulvarı’nda bulunan Jandarma Genel Komutanlığına ait Dikimevi arazisi düşük bir bedelle TOKİ’ye devredilmiş, imar değişikliği yapılarak özel bir firmaya satılmıştır. Tuzla Aydıntepe’deki Jandarma Komando Tabur Komutanlığı Kışlası arazisinin imar planlarının da değiştirildiği ve yeni planlar kapsamında arazinin 130 bin metrekarelik kısmının yapılaşmaya açılacağı basında yer almıştır.

Diğer taraftan, bazı kamu kurumlarının yer aldığı araziler de aynı şekilde uygulamaya tabi tutularak yapılaşmaya açılmaktadır. Ataşehir’de bulunan gümrük sahasında konut ve ticari amaçlı yapılaşmaya imkân sağlayan imar değişikliği resen yapılarak uygulamaya konulmaktadır. Arazinin içinde küçücük bir park ile okul, cami ve kültür merkezine yer verilerek asıl yapılaşma olan konut ve ticari alanlar gizlenmek istenmiştir. Bütün imar değişiklikleri ve yapılaşmaya yol açan gelişmelerin arkasında kısa zamanda çok para kazanma hırsı ve bu konuda fırsatçılara imkân sağlama amacı olduğu halk arasında yerleşen bir kanaattir. Rant için yapıldığına inanılan imar değişikliklerinin ve yapılaşmanın İstanbul’a olumsuz etkilerinin olacağı çok açıktır.

Değerli milletvekilleri, hükûmetlerin bazı konularda öne çıkan ve halk arasında kolay unutulmayan kötü imajları oluşur. Gerçi bu hükûmetin pek çok konuda öne çıkan kötü imajı vardır. Bunlardan biri de kupon arazilere olan zaaflarıdır; doğrusu, en hırslı ve mahir oldukları alanın bu olduğu da söylenebilir. İşte, bu sebeple, İstanbul’daki askerî tesislere ait araziler ile kamu kurumlarına ait araziler üzerinde yapılmış olan imar değişikliklerinin yer değiştirme amaçlarına uygun olup olmadığının araştırılması önem arz etmektedir çünkü bundan sonra aynı işlemlerin devam etmesindeki olumsuz etkilerin tespit edilmesiyle birlikte gidişata “Dur!” demek mümkün olabilecek, İstanbul için acil ve gerçekten ihtiyaç duyulan kentsel dönüşüm kapsamında sosyal konut alanları ortaya çıkacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim.

Altyapı, ulaşım, okul, hastane ve diğer bütün sosyal ihtiyaçların karşılanabileceği şehir içindeki bu alanlarda dar gelirliler için sosyal konut üretilmesinden daha faydalı hiçbir iş olamaz. Konunun yerinde araştırılıp tespit edilmesi ve yanlış uygulamaların durdurulması için gerekli tedbirlerin alınması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde araştırma komisyonu kurulmasının uygun olacağı kanaatindeyiz.

Önergemizin kabulü yönünde destek verileceğini umar, saygılar sunarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoy.

Buyurun Sayın Ersoy. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) – Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Evet, 2001 krizi sonrasında sermaye bir tercihte bulundu; o tercih, inşaata dayalı ekonomik büyüme politikası, bu politikayı da en iyi siz uygulayacağınız için iktidara geldiniz ve gerçekten de çok iyi uyguladınız. İnşaata dayalı o ekonomik büyüme politikasının bir sonucu var, bugün biz bu sonucu yaşıyoruz. Ne oldu bu tercihle? Gayrimenkul yatırımları cazip hâle getirildi ve sadece özel alanlar değil kamusal alanlar da sermayenin talanına açıldı. Konut, artık bir barınma değil tamamen bir yatırım aracı hâline getirildi. Kamu arazileri, kamu-özel iş birliğiyle o rant yaratan projelere tahsis edildi ve kamuya ait ne kadar bina, arazi, arsa, park, orman varsa bunların hepsi şirketlerin hizmetine sunuldu. Bu konuda da TOKİ, çok iyi bir aracı şirket hâline getirildi, aracı kurum hâline getirildi. Yani halktan alıp sermayeye transfer konusunda, kârın transferi konusunda TOKİ'yi siz işlevlendirdiniz. Bakın, TÜİK verilerine göre 2002-2020 yılları arasında ülke genelinde 12,5 milyon yeni konut üretildi. Aynı dönemde toplam haneye yaklaşık 4 milyon yeni hane eklendi. Yani her yeni hane için ne olmuş oluyor? En az 3 yeni konut üretilmiş oluyor. Ama hâlâ bu ülkede barınma sorunu var, hâlâ bu ülkede kiralar ciddi olarak artmış durumda, bu halkın kira sorunu var. Yani bu politikaların sonucunda konut, barınma yerine yatırım aracı olunca lüks konut üretimine geçildi ve lüks konut üretildikçe kira fiyatları da yükseldi, diğer konutların fiyatlarını da etkiledi, yukarı çekti; işte, ortadaki krizin gerçek nedeni bu. Sonra, siz, halkın bu barınma sorununa, bu krize sözde “Çözüm buluyoruz.” diye “cumhuriyet tarihinin o en büyük sosyal konut projesi” adı altında hem umut tacirliği yapıyorsunuz hem de halkı borçlandırıyorsunuz. Neyle? Memur maaş katsayısı oranında yılda 2 defa artan faizle konut satıyorsunuz.

Ortaya çıkan sonuç; bakın, tamamen kamu arazilerinin, kamuya ait, halka ait ne varsa o alanların TOKİ aracılığıyla sermayeye iletilmesi, aynı zamanda da halkın borçlandırılması yani hem yağma hem sömürü politikaları. Üstüne üstlük, bakın, aynı zamanda bu TOKİ'ye devirlerde -özellikle TOKİ'ye devirlerde- bir denetim mekanizması söz konusu değil. Dün Çevre Bakanlığının bütçesinde de aynı şeyi söyledik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

OYA ERSOY (Devamla) – Bu yıl da Sayıştay raporlarında, 2021 yılı raporlarında deniliyor ki: “Kentsel dönüşüm projeleri için, TOKİ’ye aktarılan kaynakların takibi için bir kontrol mekanizması kurulmamıştır.” Sadece TOKİ’ye değil, belediyelere ve İLBANK’a aktarılan kaynakların hiçbirinin takibi de yapılmıyor. Üstelik Sayıştay bunu sadece bu yıl söylemiyor, dört yıldır söylüyor; 2018, 2019 ve 2020 yıllarında da söylemiş ama hâlâ herhangi bir hareket yok. Çevre Bakanlığı kulağının üstüne yatıyor çünkü burada ciddi bir rant var, rantın olduğu yerde de soygun var.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Ali Şeker.

Buyurun Sayın Şeker. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 84’üncü yıl dönümünde özlem ve minnetle anıyorum.

Atatürk, Gençliğe Hitabesi’nde “Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş olabilir.” demişti; bugün yaşasaydı “Bütün kamu alanları yağmalanmış, sıra askerî alanların, ormanların yağmasına gelmiş.” derdi.

Stratejik öneme sahip hastaneleri bile kapattınız, askerî fabrikaları kapattınız; ranta, talana açtınız. Atatürk’ün emanetlerine sahip çıkmadığınız gibi bugün “Atatürk’ü anıyoruz.” diyorsunuz. Atatürk’ü anmak onun emanetlerine sahip çıkmaktan ve İstiklal Savaşı gazilerinin bize vatan toprağı olarak emanet ettiği alanları korumaktan geçer.

O zamanın Başbakanı Binali Yıldırım 15 Temmuz sonrası askerî okulların kapatılmasıyla birlikte, kışlaların kapatılmasıyla birlikte buraların yeşil alan olacağını söylemişti “En güzel mekânlar yapılacak.” demişti. Mehmet Özhaseki “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı var, hepsi yeşil alan olacak; o konuda kimsede ters bir düşünce yok.” demişti. Yine, Murat Kurum da “Askerî arazileri hiçbir zaman bir rant olarak görmedik.” demişti. Peki, sonra ne oldu? Askerî araziler birer birer imara açıldı, talan edildi; AVM oldu, konut oldu, rezidans oldu ve ticaret alanı oldu. AKP tutarlılığına devam ediyor, ne diyorsa tersini yapmaya devam ediyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Çevreye verdiğiniz zararları sıfır maliyetli gibi görüyorsunuz, gelecek kuşakların üzerine yüklüyorsunuz; gelecek kuşaklara bırakmanız gereken arazileri, alanları, fabrikaları da bir bir satıp yağmalıyorsunuz. Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Tuzla, Metris Kışlası, Topkule Kışlası, Baştabya Kışlası; yine Esenler'de bunlar; Yeşilyurt'taki askerî alanlar, Beşiktaş'taki Askerî Dikimevi, Çekmeköy Kışlası, Zekeriyaköy, Çorlu, Nusretiye, Mahmutbey, Bağcılar, Halkalı, Maslak, Zeytinburnu; say say bitmiyor. Buralar bir bir AVM, konut, ticaret merkezi olarak değiştirildi, o “Yeşil alan olarak kalacak.” dediğiniz yerler bir bir yağmalandı.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Haram olsun!

ALİ ŞEKER (Devamla) - Çekmeköy Kışlası, 200 bin metrekarelik alan 392 daire, 70 ticari üniteden oluşan bir projeye çevrildi. Diğer bir alanda ise 1.774 adet konut, 141 villa, 56 da ticari alan yapılmaya devam ediliyor. Peki, askerî alanlarda ticari alanların, villaların işi ne? Buraları çocuklarımıza geri bırakmamız gerekmiyor muydu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ALİ ŞEKER (Devamla) – Sosyal donatı alanlarını şehirlerde bir bir yok etiniz, askerî alanlar şehrin nefes alınan yeri olarak kalmıştı ama oraları da yağmaladınız; denizi doldurdunuz, karayı bitirdiniz, sıra askerî alanların yağmasına geldi. Daha önce, bu konuda, bu alanların yeşil alan olarak korunması, şehrin hizmetinde kalması için kanun teklifi vermiştim ama siz ne yaptınız? “Biz buraları koruyacağız.” deyip hepsini yağmaladınız, kupon arazi olarak gördünüz. Yaptığınız köprülerden askerî araçları para ödemeden geçemez hâle getirdiniz, sadece askerî alanları yağmalamakla kalmadınız. Şimdi, bir ülke düşünün; askerî arazilerini, kendine emanet edilen askerî arazilerini bir bir yağmalatıyor ve kendi ülkesindeki köprülerden askerî araçları, Jandarma araçlarını, Emniyet araçlarını para ödemeden geçirmiyor.

Bu araştırma önergesine onay verin, hep beraber araştıralım; çocuklarımızın emanetine sahip çıkalım. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Demir.

Buyurun Sayın Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA DEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Konuşmama başlamadan önce, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını rahmetle ve minnetle yâd ediyorum.

Değerli arkadaşlar, İYİ Partinin grup önerisi münasebetiyle buradayım, huzurunuzdayım. Aslında şehir kurulurken şehrin çeperlerinde kurulmuş ama zamanla şehrin merkezinde ve işlevsiz hâle gelmiş olan askerî alanların yeniden değerlendirilmesi konusunu gündeme aldığımızda, aslında bunu beş başlık altında toplayabiliriz. Bunlardan bir tanesi, şehrin en temel ihtiyaçlarından biri olan yeşil alanlara dönüştürülmesi. Hatiplerin de söylediği gibi, İstanbul gibi bir yerde çoluk çocuğun, kadının, yaşlının, engellinin acil ihtiyacı olan yeşil alan.

İki, İstanbul’un en büyük problemlerinden biri olan depreme hazırlık için ve deprem için gerekli olan rezerv alanlarına dönüştürülmesi ve burada değerlendirilmesidir.

Üçüncü konu, yani üçüncü alan, şehirlerin mevcut yoğun yapılaşmalarının neticesinde yine şehrin ortak ihtiyacı olan donatı alanlarının ihtiyaçlarının karşılanması açısından bu alanların yeniden değerlendirilmesi.

Yine, dördüncü başlığımız, askeriye tarafından boşaltılan şehir merkezindeki yerleri değerlendirerek aynı zamanda askeriyenin ihtiyaçlarının bir şekilde buralardan karşılanmasıyla ilgili bir formül.

Yine, beşinci alt başlığımız da aslında İstanbul’un süreç içerisinde oluşmuş problemlerinin çözümünde sadece askerî alanların, bu özel alanların kullanılması değil; bununla birlikte, mesela, vakıflara ait arsalar da araziler de vatandaşın yıllardır süren tapu problemlerinin çözümünde kullanılmıştır. Bunlardan bir tanesi mesela, Beyoğlu Okmeydanı’nda vatandaşların on yıllarca beklediği tapu problemlerinin çözülmesi, yine burada değerlendirilmiştir.

Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu vizyonla İstanbul’un bu kentsel dönüşümü başta olmak üzere, temel ihtiyaçları olan yeşil alan açısından tam 16 milyon metrekarelik bir yeşil alan hedefi koyduk ve bunları adım adım gerçekleştiriyoruz.

Yine, arkadaşlarımızın söylediği, gündeme getirdiği bazı konulara küçük başlıklar altında cevap vereceğim; Tuzla Aydıntepe... Arkadaşlar, Tuzla Aydıntepe, aslında binaları bitmiş, şehir yapılaşması bitmiş ve hemen yanı başındaki askerî boş alanın olduğu bir yer.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MUSTAFA DEMİR (Devamla) – Orada Tuzla Belediyemizin askeriyeyle yaptığı ikili mutabakat sonucu hem mahallenin ihtiyacı olan yol ihtiyacı karşılanmış hem de yaklaşık 150 bin metrekarenin 100 bin metrekaresi Tuzla’da, o bölgede yeşil alan ihtiyacının karşılanması için değerlendirilmiştir. Yine, Zeytinburnu’nda askeriye lojmanlarının olduğu bölgede Zeytinburnu’nun en büyük millet parkı gerçekleştirilmiştir ve geçenlerde Cumhurbaşkanımızın katılımıyla da bu açılış gerçekleşmiştir. Yine, en yoğun yapılaşmanın bulunduğu Zeytinburnu halkı şu anda bu millet bahçesi sayesinde nefes almaktadır.

Bir diğer konu, hatibimizin de gündeme getirdiği konu Hasdal’daki askerî alan. Hasdal askerî alanı İstanbul Üniversitesinin kadim fakültesi İstanbul Tıp Fakültesi için bir kampüs hâline dönüştürülmüştür; yaklaşık 190 bin metrekarelik bir kampüs, İstanbul Üniversitesinin aslında dünyada iddiasını devam ettirebilmesi için de olması gereken bir kampüs.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA DEMİR (Devamla) – Dolayısıyla bunların hepsi milletin menfaati açısından değerlendirilmiş yerlerdir.

Hepinizi saygıyla sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Demir.

ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan…

III.- YOKLAMA

(İYİ Parti sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisini oylarınıza sunmadan önce yoklama talebi var.

Yoklama talebini karşılayacağım.

Sayın Usta, Sayın Örs, Sayın Cesur, Sayın Nuhoğlu, Sayın Bahşi, Sayın Oral, Sayın Yokuş, Sayın Cinisli, Sayın Çakırlar, Sayın Yılmaz, Sayın Kaplan, Sayın Ataş, Sayın Çelik, Sayın Koncuk, Sayın Erel, Sayın Subaşı, Sayın Sıdalı, Sayın Dervişoğlu, Sayın Çulhaoğlu, Sayın Çıray, Sayın Sezgin.

Üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.37

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.43

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Pusula yollayan sayın milletvekilleri lütfen Genel Kuruldan ayrılmasın.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ Parti Grubunun, İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve 20 milletvekili tarafından, İstanbul’da şehir içinde yer alan kamu kurumlarına ait bazı arazilerin boşaltılma amaçlarının ve amacına uygun kullanılıp kullanılmadıklarının araştırılması amacıyla 3/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın Keven…

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

30.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, diyetisyenler platformunun taleplerine ilişkin açıklaması

ALİ KEVEN (Yozgat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

30 bin diyetisyeni temsil eden diyetisyenler platformunun taleplerini aktarmak istiyorum. Öğrencilerimizin obeziteden korunması ve sağlıklı beslenmeleri için okullarda istihdam edilmeyi bekliyorlar. Diyetisyen kontrolünde, sağlıklı bir beslenmeyle öğrencilerimizin eğitimlerini daha verimli bir hâle getirmeliyiz. Unutmayın, nitelikli bir eğitimin başlıca koşulu sağlıklı beslenmekten geçer. Okullarda açlıktan baygınlık geçiren öğrencilerimizin haberleri elbette hepinizin vicdanlarını sızlatıyordur. Bu sorunu da ortadan kaldırmak için tüm öğrencilerimize en az bir öğün yemek hakkını mutlaka sunmalıyız ve okullarımızda diyetisyen istihdam etmeliyiz.

Yine, aynı şekilde, ülkemizde zamanında yüksek derecelerle öğrenci alımı yapan fizyoterapi ve rehabilitasyon bölümü mezunu 10 bin fizyoterapist Sağlık Bakanlığı bünyesinde istihdam bekliyor.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Sayın Sümer…

31.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 84’üncü ölüm yıl dönümüne ve tüm kamu görevlilerini kapsayan vergi dilimi zulmüne ilişkin açıklaması

ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü 84’üncü ölüm yıl dönümünde saygı ve özlemle anıyorum.

Her yıl mart ayından başlayarak tüm kamu görevlilerini kapsayan vergi dilimi zulmü yaşanmaktadır. Yıl sonuna kadar tüm kamu görevlileri, pozisyonlarına göre mart ayından itibaren yüzde 15’lik vergi diliminden başlayarak yüzde 28’e ulaşan vergi dilimlerine girmektedir. Memurlar ve ücretli çalışanlar için gelir vergisi kesintileri doğrudan maaşlarında azalma demektir. Mart ayından başlayarak yıl sonuna kadar tüm kamu görevlilerini kapsayan vergi dilimi mağduriyetlerine vergi oranının yüzde 15’e sabitlenmesi veya vergi artış miktarının devlet tarafından karşılanmasıyla son verilmelidir.

BAŞKAN - Sayın Kayan...

32.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan’ın, Yüce Önder Atatürk’ün ebediyete intikalinin 84’üncü yıl dönümüne ve Kırklareli’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 100’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün 10 Kasım, Yüce Önder’imiz Atatürk'ümüzün ebediyete intikalinin 84’üncü yıl dönümü; saygıyla, sevgiyle, rahmetle anıyoruz, ruhu şad olsun.

Mehmet Akif Ersoy'un meşhur bir sözüdür “İslamiyet, en güzel şekliyle Türkiye’de yaşanmaktadır. Bunu bize armağan eden Yüce Atatürk'tür. Allah bana ne kadar ömür vermiş ise hepsini alıp Atatürk’e versin.” der. Her ikisini de saygıyla anıyoruz.

Yine, bugün 10 Kasım, güzel şehrimiz, serhat şehrimiz Kırklareli’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 100’üncü yıl dönümü. Ulu Önder’imiz Atatürk'ümüzü sevgi ve saygıyla anarak, kurtuluşumuzun 100’üncü yılını coşkuyla kutluyoruz. Millî bayramlarımızı halkımızın, şehir erkanımızın ve çocuklarımızın coşkuyla kutlamalarını hep engellediniz bugüne kadar ve en güzel bayramlarımızı buruk bir şekilde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – ...kutlattınız fakat ne yaparsanız yapın o sevgi, o coşku hiçbir zaman bitmeyecek.

Kutlu olsun.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve arkadaşları tarafından, iş cinayetlerinin önlenmesi için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 4/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

10/11/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 10/11/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                  Hakkı Saruhan Oluç

                                                                                                                                                                                                                          İstanbul

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

4 Kasım 2022 tarihinde Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve arkadaşları tarafından verilen (22251 grup numaralı) iş cinayetlerinin önlenmesi için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 10/11/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay.

Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Sayın Başkan, sayın vekiller; Türkiye’de iş cinayetleri bitmiyor ne yazık ki. Daha bugün Hatay’ın Erzin ilçesinde 14 yaşında bir kız çocuğu Dicle Nur Selçuk paketleme yaparken makineye kapılarak yaşamını yitirdi; ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum, acılarını paylaşıyoruz.

Yapılan bilimsel araştırmalar, günümüzde iş kazalarının yüzde 100 önlenebilir olduğunu gösteriyor. Peki, iş kazaları yüzde 100 önlenebiliyorsa Türkiye neden bir işçi mezarlığına dönüşüyor? İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin verilerine göre, Türkiye’de son yirmi yılda 30 bini aşkın işçi çalışırken yaşamını yitirdi. Yine, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin verilerine göre 1.521 kişi 2022 yılının sadece son dokuz on ayında yaşamını yitirdi. Bu insanların 54’ü çocuklardan, 90’ı kadınlardan, 80’i mültecilerden ve göçmen emekçilerden oluşuyor. Hepsi de önlenebilir nedenlerden dolayı yaşamını yitirdi ve bu nedenle, biz buna kaza değil, cinayet diyoruz.

Daha geçen ay Amasra’da 42 madenci, yetersiz havalandırma, tozla mücadele konusundaki yetersizlikler ve metan drenajı yapılmadığı için yaşamını yitirdi. Hele ki 2014’te Soma’da, Türkiye'nin en büyük maden katliamında 301 madenciyi kaybettikten sonra hiç mi akıllanmadık? Ama tabii, bu mesele, bir akıllanma meselesi değil, bilmeme sorunu değil; kâr meselesidir. Ucuz emek rejiminde emekçiler, daha fazla kâr için öldürülüyorlar. Amasra maden katliamının araştırılması için kurulan Komisyonda tam da bunu anlatmaya çalışıyoruz fakat AKP’li üyeler konuşmalarımızı sürekli kesiyor, Başkan zaman kısıtlaması uyguluyor “Siyasi konulara giriyorsunuz.” diye “Teknik konuları konuşalım.” diye bizleri yönlendirmeye çalışıyor. Ya, bu teknik konuysa biz Türkiyelilerin teknik meselelerde ciddi bir sorunu var demek ki. Eser yaratmakla övünen tek adam rejiminin bir imzasına bakmıyor mu bu teknolojiyi almak, getirmek? İHA’lar için, SİHA’lar için getirilen teknik, işçiler için neden getirilmiyor? Ama söz konusu işçinin canı olduğunda o teknik kârlı gelmiyor, işçinin canı daha ucuz geliyor. Bu meseleler teknik değil, tam da siyasi kararların konusudur. AKP, sermayenin hizmetkârıdır, işçinin düşmanıdır; mesele buradan kaynaklanmaktadır. Ucuz emek rejimi için işçilerin kazanılmış haklarına en ciddi darbe 12 Eylülden sonra AKP’li yıllarda gelmiştir. Taşeronluk, redevans sistemi başta olmak üzere, esnek ve güvencesiz çalıştırılma yaygınlaştırılmıştır, ucuz emek yaygınlaştırılmıştır. Çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası piyasacı bir yasa olmakla beraber, içindeki iyi yönleri de kâğıt üzerinde kalmaktadır. İşçiler burada benim ne dediğimi anlamaktadır.

AKP'li yıllarda sendikal hareket baskı altına alındı, yandaş sendikacılık beslendi, iktidardan bağımsız sendikalarda örgütlenen işçiler işten çıkarıldı ve grevler millî güvenlik gerekçesiyle yasaklandı. Pandemide çarklar dönsün diye başta sağlık emekçileri olmak üzere emekçiler ölüme gönderildi. 1 Mayıs sözde resmî bayram yapıldı ama içeriğinden boşaltıldı, dayanışma, mücadele bayramı olma vasfı ehlileştirilmek istendi ve 1 Mayıs meydanları işçilere kapatıldı.

AKP her zaman yaptığı gibi gerçekleri bükerek iş cinayetlerini ve sefalete sürüklenmiş olan emekçilerle ilgili verileri gizlemeye çalışıyor. TÜİK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verileri üstünde sarayın o otoriter eli dolaşıyor, rakamlar beğenilmediğinde bürokratlar işinden oluyor. O yüzden, çıkıp sakın bize rakamlardan bahsetmeyin. AKP'nin “Oransal olarak işçi ölümleri düştü.” söylemlerini kesinlikle kabul etmiyoruz.

Geçen yirmi yıl içerisinde Soma'nın, Davutpaşa'nın, OSTİM’in, Torunların, Isparta, Düzce, Ermenek, Esenyurt, Erzurum, Samsun, Güllük, Elbistan, Şırnak, Dursunbey, Hendek, üçüncü havalimanı, Tuzla tersaneleri ve en sonunda da Amasra maden faciası gibi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) – Teşekkürler Başkan.

İşçilerin yaşamına sahip çıkmadınız ve hesap da vermediniz. Cezasızlık politikalarıyla Soma’da olduğu gibi patronları ve siyasileri, bürokratları koruyorsunuz.

Öte yandan, Türkiye’de gizli bir salgın olarak meslek hastalıkları işçilerin ömürlerinden almaya devam ediyor. İş yerlerinde alınmayan önlemler sebebiyle, Türkiye’de her yıl yaklaşık 120 bin ile 360 bin arasında işçinin meslek hastalığına yakalandığı tahmin edilmektedir. ILO verileri hesaba katıldığında, yılda 10 bine yakın işçi meslek hastalıklarından yaşamını yitirmektedir fakat iktidarınız meslek hastalıklarını da gizlemeye devam etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) – Ucuz emek rejiminde ısrar edenler, iş cinayetlerine “Olursa olsun.” diyenler Türkiye’de işçi mezarlığının mimarlarıdırlar. Gelin, hakikatleri araştıralım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına söz talep eden Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.

Buyurun Sayın Cesur. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Büyük Atatürk’ün ebediyete intikalinin 84’üncü yılında kendisini rahmetle, şükranla ve minnetle anıyorum; aziz hatırası önünde ihtiramla eğiliyorum.

EUROSTAT verilerine göre, her 100 bin işçide yaşanan ölüm oranı ülkemizde 5,36; bizden sonra gelen 2’nci sıradaki ülkede 3,5 ve bizi kıskanan Almanya’da 1. Sayıştay raporlarından yakın tanıklıklara kadar uzanan olgular gösterdi ki Amasra’daki grizu patlaması bir işçi katliamı. Uzmanlar diyor ki “İhmal var.” ve madencilikte ihmal, aslında ölümlü kazayı göze almak demek.

Biz Soma’da yitirdiklerimizi, Ermenek’te can verenleri, Amasra’da bir kör kuyuda hayata veda edenleri unutmayacağız. Göz göre göre gidiyor canlar ve burada üç beş konuşma, oralarda atılan nutuklar, daha sonra kanıksanıyor sanki ölümler ve ihmaller. İhmallerle ölenlerin, ihmaller değil artık sadece ortak yanları, dertleri de ortak; onların dertleri ekmek. Onlar ekmeğe koşuyor ama enflasyon, maaş zammından hep önde koşuyor. O ekmeği bir süredir onlara çok görenlerin yedikleri lokmaları boğazlarına dizeceğim vereceğim rakamlarla ama üzgünüm vermek zorundayım. İş Cinayetleri Raporu’na göre, 1.359 işçi 2022’nin ilk dokuz ayında, 18.285 işçi son on yılda, 30 binden çok işçi son yirmi yılda kaybetti hayatını ve işçilerin yüzde 85’i ücretli işçiler, bunun da altını çizmek lazım. 2012 yılında kabul edilen İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu var. Aslında sorumlular belli ama uygulama yine eksik ki sonuç aynı; ölüm ve nihai sonucu aslında kanıksamış ve çözüm üretmeyen bir iktidar yani miadı dolmuş ilaç gibi, var ama işe yaramıyor.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu Küresel Haklar Endeksi Raporu’nun geçen yılki verileri diyor ki: “Türkiye işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülkeden 1 tanesi.” Güvencesiz çalışma koşulları, kamuda sözleşmeli istihdam, mülakata dayalı atamalar, eğitimde sözleşmeli yüz binler, 100 bini aşan sağlıkta taşeron çalışanları, hepsi ekmek arıyorlar.

Çok önemli bir başlığa dikkat çekmek istiyorum yine, sayısı milyonu aşan çocuk işçilerimiz. İşçi sınıfının en güvencesiz, korumasız, sömürülen ve şiddete uğrayan kesimi de onlar. AK PARTİ iktidarının sosyal politikalarıyla her geçen gün daha fazla çocuk işçi oldu Türkiye’de ve “Yok artık.” diye üstüne bir örtü örtülse de 13 yaşındaki kimya işçisi Ahmet, 16 yaşındaki tekstil işçisi Emin, 13 yaşındaki konfeksiyon işçisi Emine, 6 yaşındaki otomobil camlarını silen Nazar; evet, bunlar çocuk işçiler ülkemizde ve sayıları çok fazla. TÜİK’e göre 30 Avrupa ülkesi arasında en yüksek çocuk yoksulluğu oranına sahip ülkeyiz ve Türkiye, ILO'nun 138 sayılı İstihdama Kabulde Asgari Yaş Sözleşmesi’ni 1998 yılında, yine En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi’ni 2001 yılında imzaladı ama sonuç değişmiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

AYLİN CESUR (Devamla) – Maalesef Türkiye'de çocuk işçiliğinin gerçek boyutları da perdeleniyor. Yasa dışı çocuk işçi çalıştırmayı önlemeye yönelik tedbir alacaksınız ve denetleyeceksiniz, bunun başka yolu yok, kayıt dışı çocuk işçi çalıştırmaya göz yummayacaksınız. Değerli arkadaşlar, son dokuz yılda en az 556 çocuk işçi hayatını kaybediyorsa ve 15 yaş altındaysa ölenlerin üçte 1’i, gözlerinizi kapamayacaksınız. Ekonomik sorunları inkârla, çözüm olarak da sabır ve yirmi yıl sonra yeni vaat paketleriyle çıkamazsınız artık düzlüğe. Bunları yok sayamayız, yok sayamazsınız. Evet, aynaya bakacaksınız; bu, Türkiye'deki yoksulluğun ve sefaletin aynası çünkü

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talep eden Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal Demirtaş.

Buyurun Sayın Demirtaş. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ebediyete intikal edişinin 84’üncü yılında büyük bir saygı, rahmet ve minnetle anıyor, ruhu şad olsun diyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii, iş kazalarını konuşuyoruz. İş kazaları maalesef ülkemizin kanayan yarası ve bugüne kadar da yirmi yıllık AK PARTİ döneminde hiç çözülememiş hatta derinleşerek de devam eden temel sorunlardan bir tanesi. İş ve çalışma yaşamı, tabii, gerçekten sorunlarla dolu bir alan ama özellikle iş kazaları ve meslek hastalıkları maalesef ülkemizde derin yaralara ve toplumsal sorunlara yol açıyor. Ama bakıyoruz bu noktada AK PARTİ’nin uygulamış olduğu politikalara, bugüne kadar herhangi bir çözüm üretememişler.

2021 yılında, değerli arkadaşlar, 511 bin iş kazası meydana gelmiş ve bu kazalarda da ortalama 1.800 işçimiz yaşamını yitirmiş ve on binlerce işçi de iş göremez hâle gelmiş ve her yıl da bu rakamları, istatistikleri açıklıyoruz ve bu sebeple de Türkiye her zaman Avrupa’da iş kazalarında 1’inci olmuş, dünyada da 3’üncülüğü kimseye kaptırmamış. Ama bakıyoruz, değerli arkadaşlar, aslında iş kazalarının yüzde 98’i öngörülebilir ve önlenebilir kazalardır, özellikle teknolojinin gelmiş olduğu bugünkü noktada değerlendirdiğimizde, aslında iş kazalarının yüzde 98’i net bir şekilde önlenebilir. Avrupa ülkelerine baktığımız zaman bu sorunu çözmüş değerli arkadaşlar ve dünyanın diğer medeni, ileriye gitmiş olan ülkelerine baktığımızda bu sorunu çözmüşler ama biz maalesef bu sorunu hâlâ çözemedik.

Peki, iş kazaları neden meydana geliyor? Bakıyoruz, işte, işverenlerin özellikle kâr hırsı nedeniyle aşırı üretim zorlaması yapmaları ve iş güvenliğine dönük yatırımları yapmamalarından, iş güvenliğindeki denetim ve teftişlerin yetersiz ve etkisiz olmasından ve iş güvenliği nedeniyle de alınacak olan idari yaptırımların ve yargı sürecinde ortaya çıkan sonuçların yeterince caydırıcı olmamasından ve tazminatların da mağduriyetleri gidermemesi ve aynı zamanda da iş güvenliği kültürünün de ülkemizde yeterince yerleşmemiş olmasından meydana gelmektedir.

Tabii, bu noktada özellikle denetim ve teftişler aslında çok önem kazanmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) – Bizim ülkemizde de aslında Çalışma Bakanlığının deneyimli müfettiş kadroları olmasına rağmen, sayıca yetersiz olduğundan özellikle ağır ve tehlikeli iş kollarında yeterli ve etkin denetim yapılamamaktadır. Avrupa ülkeleriyle kıyasladığımız zaman, özellikle bizi kıskanan Almanya'yla kıyasladığımızda Almanya’da her 100 bin işçiden 2 işçi yaşamını yitirirken ülkemizde her 100 bin işçinin 8,2’si yaşamını yitirmektedir. Ama müfettiş kadrolarına baktığımızda Almanya'da 1 iş müfettişine düşen ücretli çalışan sayısı 10 bin iken Türkiye'de maalesef bu 31 bin rakamına tekabül etmektedir. Dolayısıyla, 1 iş müfettişi bir yılda 31 bin işçinin çalışmış olduğu fabrikayı denetleyemediğinden bu kazalar meydana gelmektedir. Bu anlamda iş sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) – Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Konya Milletvekili Sayın Halil Etyemez.

Buyurun Sayın Etyemez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ETYEMEZ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verilen grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ hükûmetleri olarak son yirmi yılda eğitimden sağlığa, ulaştırmadan savunma sanayisine, adaletten enerjiye, emniyetten tarıma, her alanda tarihî reformları hayata geçirdik. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde büyük projeler, dev yatırımların yanı sıra çalışanını koruyan, çalışamayanına bakan sosyal devlet anlayışıyla politikalarımızı yürüttük, yürütmeye devam ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, biliyoruz ki çalışanlarımız ve emekçilerimiz için güvenlik ayrıcalık değil, bir haktır. Bunun için iş sağlığı ve güvenliği konusu hükûmetlerimizin çalışma hayatında öncelediği en başat konulardan biri olmuştur. Hükûmetlerimiz olarak hedefimiz küresel sorun olan iş kazalarını asgari düzeye indirmek, hatta tek bir çalışanımızın dahi mesleği sebebiyle hayatını kaybetmediği bir çalışma hayatını inşa etmektir. “Önlemek, ödemekten daha insanidir.” anlayışıyla iş yerlerimizde işçi kardeşlerimizin hayatlarını korumak için çok sayıda düzenlemeyi hayata geçirdik. 2013 yılında ilk kez müstakil bir kanun olan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nu yürürlüğe koyduk. Memur ve işçiler dâhil tüm çalışanlarımız bu kanun kapsamında yer almaktadır. İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde hem çalışanlar hem de işverenlerimizin yanında olduk, olmaya da devam ediyoruz. Bu minvalde 10’dan fazla çalışanı olan, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işletmelerimize devlet desteği sağlıyoruz. Ayrıca, 10’dan fazla çalışanı olup çok tehlikeli sınıfta yer alan ve üç yıl içinde ölümlü veya sürekli iş görmezlikle sonuçlanan iş kazası meydana gelmeyen iş yerlerinde işsizlik sigortası işveren payını üç yıl süreyle yüzde 50 indirimli olarak uyguluyoruz. 2013 yılında 28.931 olan iş güvenliği uzmanı sayısını 182 binin üzerine, 9.652 olan iş yeri hekimi sayısını ise 47 binin üzerine çıkardık. 2013 yılında 100 bin çalışanda ölümlü oran 10,4 iken 2021 yılında aynı oran 6,5’a gerilemiştir. 2013 ile 2021 yılları arasında 100 bin çalışanda ölüm oranında yüzde 37’lik bir azalma olduğu görülmektedir.

Diğer yandan, işçi kardeşlerimizin örgütlenme hakkında 2012’de yapılan değişiklikle işçilerin sendika üyelik işlemlerinde noter şartını kaldırdık, taşeron çalışan işçi kardeşlerimizi kadroya aldık ve sendikalı yaptık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

HALİL ETYEMEZ (Devamla) – E-devlet üzerinden işçi kardeşlerimizin sendikalara üye olabilmelerinin önünü açtık.

Değerli milletvekilleri, medeniyet kodlarımızda vücut bulan, adaleti esas alan, ahlak temelli hukuku tesis eden bir çalışma düzeninin inşası için iş sağlığı ve güvenliğine önem vermeye devam edeceğimizi vurguluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

NECATİ TIĞLI (Giresun) – Efendim, yoklama talebimiz var.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grup önerisini oylarınıza sunmadan önce yoklama talebi var.

Yoklama talebini karşılayacağım.

Sayın Tığlı, Sayın Sümer, Sayın Hakverdi, Sayın Aygun, Sayın Köksal, Sayın Barut, Sayın Tanal, Sayın Antmen, Sayın Şeker, Sayın Özcan, Sayın Kayan, Sayın Zeybek, Sayın Keven, Sayın Tuncer, Sayın Önal, Sayın Ünlü, Sayın Başevirgen, Sayın Tanrıkulu, Sayın Bekaroğlu, Sayın Çakırözer.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.13

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.18

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

BAŞKAN – Pusula veren arkadaşların Genel Kuruldan ayrılmamasını rica ediyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve arkadaşları tarafından, iş cinayetlerinin önlenmesi için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 4/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın Kaya…

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

33.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın, Anayasa Mahkemesi üyelerine öğretmenlerin sesini duyurmak isteyen sendikacılara ilişkin açıklaması

YILDIRIM KAYA (Ankara) – Sayın Başkanım, teşekkürler.

Dün Anayasa Mahkemesi önünde Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu görüşen Anayasa Mahkemesi üyelerine öğretmenlerin sesini duyurmak isteyen sendika genel başkanı ve sendika yöneticileri yerlere yatırılarak ters kelepçeyle gözaltına alındılar. “Mukadder” denen bir şahıs Ankara'da öğretmenlere terör estiriyor, bu teröre bir an önce son verilmesi gerekiyor.

Buradan Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer’e sesleniyorum: Öğretmenine sahip çık, İçişleri Bakanının talimatıyla öğretmene saldıranlara sen karşı durmazsan öğretmenler 1 milyon 250 bin yürek olarak kendi haklarına sahip çıkacaklardır.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel tarafından, yargı bağımsızlığının ihlal edilmemesi ve siyasetin yargıya müdahalesinin önlenmesi amacıyla 10/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

10/11/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 10/11/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                        Özgür Özel

                                                                                                                                                                                                                           Manisa

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

Grup Başkan Vekili, Manisa Milletvekili Özgür Özel tarafından yargı bağımsızlığının ihlal edilmemesi ve siyasetin yargıya müdahalesinin önlenmesi amacıyla 10/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (3762 sıra no.lu) Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 10/11/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Alpay Antmen.

Buyurun Sayın Antmen. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bugün 10 Kasım, ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin yıl dönümü. Bugün bu salonda bulunan herkes milletvekili olmasını cumhuriyete ve Atatürk’e borçludur. Eğer Atatürk bu iradeyi saraydan alıp halka vermeseydi, egemenlik kayıtsız ve şartsız millete ait olmasaydı sizler burada olamayacaktınız. (CHP sıralarından alkışlar) Ben bu bağlamda Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü özlem, saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

Değerli milletvekilleri, yargının siyasallaşmasından bahsediyoruz. Yargının siyasallaşmasını en iyi siz bilirsiniz. 2010 yılında yargıyı teslim ettiğiniz FETÖ, 2016 yılında o alçak ve hain darbe girişimini yapmaya çalıştı. El birliğiyle bunu ve yargının siyasallaşmasını, bunun gibi yargıyı etki altına almaya çalışan her tür etmeni engellememiz gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, hukuk devletinin olmazsa olmaz koşulu olan bağımsız yargı gücü, günümüzde temel hak ve özgürlüklerin olduğu kadar kamusal düzenin de korunmasının güvencesidir. Yargının bağımsızlığının amacı ise bireylere her türlü etki, baskı, yönlendirme ve kuşkudan uzak kalınarak adaletin dağıtılacağı güven ve inancı vermektir. Eğer hâkim, dışarıdan gelen başka etkilerle, telkinlerle değerlendirme yaparak karar verirse yani hukuk kurallarını tarafsız bir biçimde uygulamak yerine etki altında karar verirse, tarafsız olmazsa bireylerin hukuk sistemine olan güveni sarsılır ve o toplumda devlete olan güven yok olur. Bunun sonunda ise güzel ülkemiz Türkiye çağdaş dünyadan tamamen kopar.

Değerli milletvekilleri, sadakatten ayrılmayacağınıza yemin ettiğiniz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9’uncu maddesi “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” der; Anayasa’nın 138’inci maddesi “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.” der. Anayasa gereğince hiç kimse yargıçlara telkinde bulunamaz.

Değerli milletvekilleri, Anayasa’mızın bu emredici hükmüne ve hukuk devletinin olmazsa olmaz bu güvencesine rağmen Türkiye’de en çok tartışılan konuların başında yargı bağımsızlığı ve yargıya yapılan baskılar gelmektedir. Türkiye’de pek çok hâkim, tarafsız olmak yerine iktidarın istediği yönde karar vermektedir ve bundan maalesef üzüntüyle, utançla bahsediyorum.

Değerli milletvekilleri, meslek örgütü yöneticileri, sendika, dernek yöneticileri, sanatçılar, aydınlar, siyasetçiler konuşmaları ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle iktidar ve iktidar yandaşları tarafından hedef gösteriliyor ve maalesef yargı da bunu emir telakki ederek görevini yapıyor yani yargı, bağımsızlığını ve tarafsızlığını siyasi iktidara teslim ediyor. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın söylemleri, HSK'nin atama, soruşturma ve yer değiştirme kararlarıyla hâkim teminatı yok sayılıyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Yargının üzerine büyük bir gölge düşmekte sayın milletvekilleri. Bu eylem ve söylemler kamu vicdanını yaralamakta ve yargıya olan güveni yok etmektedir; bunun altında hepimiz kalırız. Örnek mi istiyorsunuz? Yargıtay 12. Ceza Dairesi heyetinin Soma yargılamasında karar verdikten sonra karar düzeltme yolunda mahkeme heyetinin değiştirilmesi, AKP’nin üst düzey 2 bürokratının bu daireye atanmasıyla kararın değişmesi; Cemal Kaşıkçı dosyasının Suudi Arabistan'a gönderilmesine şerh düşen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının Kahramanmaraş'a sürülmesi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ALPAY ANTMEN (Devamla) – …mahkeme tarafından alınan 3 ayrı bilirkişi raporuna rağmen Vefa Salman’ın, Yalova Belediye Başkanımızın hâlâ göreve atanamaması.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Bağırırsan öyle olur işte.

ALPAY ANTMEN (Devamla) – Anlasaydınız bağırmazdık.

Mahkeme mahkeme gezdirilen, istenilen kararın altına imza atan kişinin Adalet Bakan Yardımcısı yapılması; en son, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Selçuk Kozağaçlı, Gezi direnişindeki aydınlar ve en son, yarın yargılaması yapılacak Ekrem İmamoğlu davasında Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi hâkiminin Samsun'a gönderilmesi. Yazıktır, günahtır, yargı bağımsızlığına sakın el sürmeyin. Hepimiz bunun altında kalacağız ve unutmayın; tarih, Sokrates'i mahkûm eden, Galileo’yu yargılayan, Dreyfus davasına bakan, Kul Nesimi’yi idam eden iradeyi değil Sokrates'i, Galileo'yu, Dreyfus’u ve Nesimi’yi yazdı.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Feridun Bahşi.

Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN BAHŞİ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Büyük Türk milletinin seksen dört yıldır dinmeyen özleminin günü olan 10 Kasım'da Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet, minnet ve şükranla anıyorum; ruhu şâd olsun.

Türkiye'de demokrasinin ve hukuk devletinin karşısındaki en büyük tehditlerden biri, millî irade adına hareket etme iddiasıyla siyaseti ve devleti tekeline alan AK PARTİ'dir. AK PARTİ'nin getirdiği bu ucube sistem, demokrasilerin olmazsa olmazı erkler ayrılığı sistemini yok etmiş, tüm erkleri birleştirip tek adama bağlamıştır. Böylece, her alanda olduğu gibi yargı sisteminde de o ne derse olur hâle gelmiştir. Örneğin “Bu can bu bedende, bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsınız.” dediği ABD vatandaşı tutuklu rahibi, Amerika isteyince alelacele talimatla tahliye ettirip ülkesine göndermiştir. Yine, tutuklu Alman vatandaşı gazeteci için “Elimizde görüntüler, her şey var; bu, tam bir ajan terörist.” demiş, birkaç gün sonra da talimat verip tahliye ettirmiştir.

Değerli milletvekilleri, bağımsız olamayan yargının tarafsızlığından söz etmek mümkün değildir. Yargı bağımsızlığı ise yapılan yandaş atamalar ve yandaş kayırma sistemi olan mülakatla tamamen ortadan kaldırılmıştır. Eğer yargı bağımsız olsaydı İstanbul Başsavcılığından Yargıtay üyeliğine seçilen bir kişi tek bir imza bile atmadan, üstelik üye seçimi de geciktirilerek Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilebilir miydi? Yargı bağımsız olsaydı hâkimlik sınavını Türkiye derecesi yaparak kazanan yeğenim sırf benimle aynı soyadı taşıdığı için mülakatta elenebilir miydi? Yargı bağımsız olsaydı bir hâkim eski bir bakanın davasında “Tarafsız karar verebilir, müdahale edemeyiz.” denilerek Adalet Bakanının talimatıyla son dakikada kararnameye alınarak yeri değiştirilebilir miydi? Yargı bağımsız olsaydı hâkimlik sınavının yazılısından sonra mülakatı da geçen kızımın 900 kişilik kazandı listesinden adı çıkarılabilir miydi? Eğer yargı bağımsız olsaydı Cemal Kaşıkçı dosyasının Suudi Arabistan'a gönderilmesine şerh düşen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Kahramanmaraş'a sürülebilir miydi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ZAFER IŞIK (Bursa) – Kahramanmaraş güzel bir yer. Nesi var Kahramanmaraş’ın? Rahatsız olmayın Kahramanmaraş’tan.

FERİDUN BAHŞİ (Devamla) – Güzeldir, güzeldir.

Eğer yargı bağımsız olsaydı 31 Mart seçiminin iptal edilmesini eleştirdiği için yargılanan Ekrem İmamoğlu'nun mahkemesine bakan hâkimin yeri duruşmadan birkaç gün önce değiştirilir miydi? Tabii ki hayır.

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in ifade ettiği gibi, Erdoğan kendisine ayrılan sürenin sonuna geldiğini biliyor; işi gücü bıraktı, Millet İttifakı'nın adayını soruyor. Sandığa gömüleceğini bile bile adaylığını açıkladı. Hiç merak etme Sayın Erdoğan, senin yerine özgürlük gelecek, adalet gelecek, demokrasi gelecek, bereket gelecek.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Onların hepsi var zaten, hepsi var!

FERİDUN BAHŞİ (Devamla) – Ayarını bozduğunuz kantar, gün gelecek, sizi de tartacak. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!

Bu düşüncelerle CHP önerisine “evet” oyu vereceğimizi ifade ediyor, Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Şırnak Milletvekili Sayın Hüseyin Kaçmaz.

Buyurun Sayın Kaçmaz. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; totaliterlik, otoriterlik ve faşizm araştırmalarında klasik değer kazanmış bir eser olan, Ernst Fraenkel’in diktatörlük teorisine bir katkı olarak kaleme aldığı “İkili Devlet” kaynağını okumanızı ve Nazi Almanyası ile AKP Türkiyesi yargısındaki benzerliği görmenizi tavsiye ederim.

Anayasa’nın 8’inci ve 138’inci maddelerindeki güvenceye rağmen Türkiye'de yargı bağımsız ve tarafsız değildir. İktidarın açıkladığı yargı paketlerine rağmen yargıya güven sürekli düşüyor. Türkiye'de yargının, bağımsız ve tarafsız olmadığı gibi, konjonktürel kodlarla hareket ettiği konusunda hiçbir tereddüt bulunmamaktadır. Türkiye’de yargı, her zaman için Türkiye’nin demokrasisi gibi sorunluydu. İstiklal mahkemeleri, DGM’ler, özel yetkili mahkemeler vesaire, hep sorunluydu, hep ancak hiçbir zaman son yıllardaki kadar istikrarlı bir şekilde hukuksuzluğa, kanunsuzluğa, hatta anayasasızlığa saplanıp kalınmamıştı. 17-25 Aralık operasyonlarıyla başlayan, 15 Temmuz sonrasındaki 5 bin hâkim ve savcının ihraç edilmesi, Adalet Bakanlığınca 15 bin –ki ekseriyetle partili- hâkim ve savcının atanması, Anayasa değişikliği sonrası HSK yapısının değişmesi ve herkesin bildiği AKP’li hukukçuların kurul üyesi seçilmesi, tabiri caizse yargının AKP il teşkilatına döndürülmesi gerçekliğiyle karşı karşıya kaldık. Kobani kumpas davasının mahkeme başkanı, biliyorsunuz, dolandırıcılık çetesinin üyesi olmakla gözaltına alındı.

Tabii, süre kısıtlı olduğu için teker teker hepsine giremeyeceğim ama şunu söyleyeyim: Olağan bir hukuk düzeninde ulusal ve uluslararası mahkemelerin bağlayıcılık açısından sıralaması; AİHM, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay, istinaf ve ilk derece mahkemesi olması gerekiyorken iktidarın beğenmediği yargı kararlarını tanımamaktaki ısrarıyla Türkiye’de, Cumhurbaşkanı ve iktidar siyasetçileri, HSK, sulh ceza, ağır ceza, Anayasa Mahkemesi ve en sonda AİHM yer almakta, bu şekle dönüşmüş durumda. Çünkü İçişleri Bakanı “Ben AİHM’in kararını boşlukta görüyorum.” Cumhurbaşkanı “Ben AİHM’in kararını tanımıyorum.” diyebiliyor.

Tabii, yine bugün, muhaliflere karşı, özellikle Kürtlere karşı, HDP’ye karşı yargı eliyle inanılmaz bir dizayn etme durumu söz konusu ancak yargıda şunu net bir şekilde görüyoruz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

AKP’lilerin suç iddialarına rağmen hiçbir şekilde yargılanmaması, yargıda kadrolaşma, AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarının -dediğimiz gibi- uygulanmaması, Kobani kumpas davası, siyasi soykırım operasyonları ve yine bugün İmralı tecridi gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Yargının hukuku eğip bükerek siyasi iktidarın temennilerine göre karar vermesi hâlinde ortaya çıkan durumun ya da çöküşün sonuçlarını tüm toplum yaşar, bugün yaşadığımız gibi.

Yine Nazi rejiminden bir örnekle konuşmamı bitirmek istiyorum. Nazi rejiminde binlerce muhalifi idama mahkûm eden halk mahkemelerinin başyargıcı, Führer’e mektup yazıp “Halk mahkemeleri bundan böyle karar verirken o karara konu olan olayı siz değerlendiriyor olsaydınız nasıl karar vereceğinize inanıyorsa o yönde karar vermeye çalışacaktır.” diyordu. Bugün Türkiye’de de yargıçlar bu şekilde karar veriyor.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Ahmet Özdemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine kendi grubumuz adına söz aldım.

Bütün konuşmacılar, aşağı yukarı, Anayasa’nın 8’inci ve 138’inci maddesindeki yargı bağımsızlığı ve hâkimlik teminatıyla ilgili gerekçeleri izah ettiler ama hiçbir tanesi “yargının bağımsız olmadığına” dair söylemlerini bir somut beyana ve delile dayandırmadılar. Bununla ilgili çok kısa bir açıklama yapacağım.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – O kadar hâkim değişikliğini saydılar ya.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Var, kaç kişi var.

AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Ama önce Kahramanmaraşlı olarak bir şey söylemem lazım -hem buradaki önergede hem konuşmacılar- Feridun Bey de Kahramanmaraş’ta ağır ceza reisliği yaptı; Kahramanmaraş sürgün gidilecek “Bir hâkim sürgün edildi.” diye anlatılacak bir yer değil. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Kahramanmaraş, Türkiye ekonomisinin lokomotiflerinden bir tanesi. Kahramanmaraş, Türkiye'deki çelik mutfak eşyalarının yüzde 60’ını üreten bir şehir, tekstilde ipliğin yüzde 35’ini üreten bir şehir…

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Yargı bağımsızlığı Ahmet Bey, yargı bağımsızlığı!

AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – …ve gidilip yaşanıldığı zaman oradan tekrar çıkılmak istenmeyecek kadar güzel bir şehir.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Ya, bırak onları, yargı bağımsızlığını anlat.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Yargı bağımsızlığından niye bahsetmiyorsunuz?

AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Ama AK PARTİ’yle, AK PARTİ’nin yargı alanında yaptığı işlerle ilgili eğer bir şeylerden bahsetmek istiyorsak…

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Çelik tencereyle ne alakası var?

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Hâkime verilen coğrafi teminat yerle yeksan oldu iktidarınızda, ondan bahsetsenize.

AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Kahramanmaraş’tan bahsetmemizden niye bu kadar alındınız anlamadım? Yani sadece Kahramanmaraş’tan bahsettim, başka bir şey söylemedim şu ana kadar.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Tencere söylüyor, tencere!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – İnsanların çoluk çocuğu okula devam ederken…

AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Şimdi, bakın, yargıyla ilgili AK PARTİ’den bahsederseniz şunu söyleyebilirsiniz: Yargıyı hızlandırma, şeffaf olmasını sağlama, işlerin hızlı yürümesi, hâkimlik teminatı, bağımsızlık, güvenilir olmak; bunların hepsi AK PARTİ’nin yargının işleyişiyle ilgili yaptığı çalışmaların sonucudur.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sekiz senedir tutuklu yargılanıyorlar, tutuklu!

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Ya, he, he.

AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Dosyaların mahkemelerin önüne gelmeden önce çözülmesiyle ilgili attığımız adımlar var; ara buluculuk, uzlaştırma, seri yargılama usulü; bunların hepsi AK PARTİ’nin kazandırdığı güzellikler. Avukat arkadaşlarımız da bunu çok iyi bilirler ve bu imkânları da kullanırlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Ama şunu söyleyelim: Yargıyla ilgili 2 tane konu, evet, konuşulması gereken konu var. Bir milletvekilinin, bir hukukçunun hâkimlerin karar vermesinin üzerinde baskı uygulamak için mahkemeyi basması konuşulmalıdır. Çünkü bu çok yadırganacak, çok ayıplanması gereken bir şey. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Hâkimlerin özgürce karar vermesinin üzerine kurulmuş bir baskı, bir prangadır bu; bunu konuşmak gerekir. Muhalefette bunu yapan milletvekili arkadaşlarımızın davranışlarını sizin takdirlerinize bırakıyorum.

Yargıyla ilgili konuşulacak ikinci şey de şudur: Yargı üzerinde bir baskı, bir algı oluşturmaya çalışmak; hâkimlerin özgürce karar vermesinin üzerinde siyasi bir baskı var algısı oluşturmak, bir manipülasyon yapmak, bir dezenformasyon yapmak…

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Yokmuş gibi mi davranalım, yokmuş gibi mi yapalım?

AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – …konuşulması gereken bir şey çünkü muhalefet bunu çok sıkça yapıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALPAY ANTMEN (Mersin) – Avukat Can Atalay niye içeride? Selçuk Bozağaçlı niye içeride?

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Avukatlar niye içeride?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım.

AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – İçimizde -hem iktidarda hem muhalefette- birçok hukukçu var, hepimiz de mesleğimizi doğruca, dürüstçe, adalet ve hakkaniyetin yerine gelmesini sağlayarak yaptık; biz Adalet ve Kalkınma Partisi olarak hâkimlerimizin de öyle yaptığına inanıyoruz. Hiçbir hâkim kendi edindiği bilgiyi, aldığı eğitimi siyasi bir söyleme kurban etmez.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Allah Allah! Allah Allah!

AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Bu kişiliğe hiçbir zaman sahip olmamışlardır; biz de bunu yaptık. Sizin içinizde hukukçular da var, hiçbirinize böyle bir isnadda bulunamayız.

RAFET ZEYBEK (Antalya) – FETÖ’cü hâkim ve savcılar ne yaptı Başkanım?

AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – O yüzden, bu iddianın yersiz, mesnetsiz, sadece algıya ve manipülasyona yönelik bir iddia olduğunu düşünüyoruz.

RAFET ZEYBEK (Antalya) – FETÖ’cü hâkim ve savcılar ne yaptı Sayın Başkan?

AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Önergeye destek vermeyeceğimizi bildiriyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Sen de inanmıyorsun söylediklerine ama ne yapacaksın.

AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) – Çok inanarak söyledim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel…

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

34.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, burada herkesin gözü önünde olan bir iki olayı hatırlatmam lazım. Hulusi Akar’la burada üzerinde çok konuşulan bir tartışmamız oldu. Recep Tayyip Erdoğan dedi ki: “Önce tazminat, sonra ceza.” Ceza fezlekesi geldi, geri gitti. Kürsüde yaptığım konuşmaya ne cezası? Kürsü dokunulmazlığı diye bir şey var. 500 bin liralık tazminat davası açıldı. Çok zorlandılar; daha önceki bir tarihten, bir cenaze çıkışı yaptığım bir açıklamayla birleştirip 15 bin lira verdiler. İstinaf daire başkanlığı heyet hâlinde çalışmış, istinaf dairesinde denildi ki… Biz söylediğimiz her şeyi ispatladık, 246 da şahit gösterdik. “Çok; üç şahit, beş şahit…” dediler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bir torbaya atın Hâkim Bey, Hulusi Akar’ın avukatları kurada seçsin dedik; 246 albay, amiral, general… Ve bozuldu… Ne oldu biliyor musunuz? İstinaf daire başkanı hâkim düz hâkimliğe indirildi bu karardan hemen sonra. Siz diyorsunuz ki: “Bu, yargı geleneklerimize uygun.” Soma kararını 5-0 bozan Yargıtaydan 3’ünü aldınız, yerine 3 kişi yolladınız; birisi sizde bakanlık yapmış, birisi Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürünüz. Yargıtay Savcısı altı ay sonra karara itiraz edince bu 3’ünün oyuyla -3’e 2- katilleri akladınız, serbest bıraktınız. Şimdi, çıkmışsınız diyorsunuz ki: “Cumhuriyet Halk Partisi yargıya saygısız davrandı.” falan. Birazdan AK PARTİ grup önerisinde o kastettiğiniz arkadaş o noktada grubumuzun hakkını da kendi hakkını da savunacak.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel tarafından, yargı bağımsızlığının ihlal edilmemesi ve siyasetin yargıya müdahalesinin önlenmesi amacıyla 10/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın Purçu…

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

35.- İzmir Milletvekili Özcan Purçu’nun, Habur Sınır Kapısı’na yaptığı ziyarete ilişkin açıklaması

ÖZCAN PURÇU (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Geçen hafta Şırnak Silopi’deydim, Habur Sınır Kapısı’nı ziyaret ettik. Kuzey Irak’tan Türkiye’ye geçiş yapan Türk vatandaşları, Kuzey Irak ile Türkiye sınırı arasında, Habur Sınır Kapısı’nda haftalarca, günlerce bekletiliyor; işkence çektiriliyor. Türk vatandaşlarımız Türkiye sınırında bir köprü üzerinde aç susuz bekletiliyor ve Habur Sınır Kapısı’nın etrafı pislik içerisinde. Yine, Habur Sınır Kapısı’nın önüne, yolun ortasına bir kafe yapıldı; bu kafenin, bu restoranın da Başverimli AKP ilçe yöneticisine verildiği söyleniyor.

Yine, aynı şekilde, Silopi Ovası’nda çiftçilerimiz can çekişiyor; sulama kanalı yok, çiftçilerimize fahiş miktarda elektrik paraları geliyor. Silopi-Şırnak-Cizre arasındaki yol da çok kötü durumda; Karayolları bu konuda hiç çalışma yapmıyor.

Teşekkürler.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurul gündemindeki sıralama ile çalışma saatlerine ve 365 ve 366 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

10/11/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 10/11/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                      Mustafa Elitaş

                                                                                                                                                                                                                          Kayseri

                                                                                                                                                                                                                   AK PARTİ Grubu

                                                                                                                                                                                                                      Başkan Vekili

Öneri:

Gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 366 ve 365 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin aynı kısmın sırasıyla 2'nci ve 3’üncü sıralarına alınması ve bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun;

10 Kasım 2022 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde 364 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

15 Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde 366 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

15 Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde 366 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 16 Kasım 2022 Çarşamba günkü birleşiminde 366 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

17 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde 365 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi;

365 ve 366 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetvellerdeki şekliyle olması,

Önerilmiştir.

365 Sıra Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4672)

Bölümler

Bölüm Maddeleri

Bölümdeki Madde Sayısı

Bölüm

1 ila 6’ncı Maddeler

6

Bölüm

7 ila 11’inci Maddeler

5

Toplam Madde Sayısı

11

 

366 Sıra Sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4674)

Bölümler

Bölüm Maddeleri

Bölümdeki Madde Sayısı

Bölüm

1 ila 8’inci Maddeler

8

Bölüm

9 ila 16’ncı Maddeler

8

Toplam Madde Sayısı

16

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.

Buyurun Sayın Oluç. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın vekiller; malum, Plan ve Bütçe Komisyonundan gelen bir kanun teklifini görüşüyoruz. Az evvel Plan ve Bütçe Komisyonundaydım, bütçe görüşmeleri sürüyor orada biliyorsunuz. Hazine ve Maliye Bakanı oradaydı, Sayın Nebati, gözlerini ovuşturuyordu sürekli.

Bilmiyorum, siz, Sayın Elitaş, ona şey mi dediniz, “Gözlerinizi ovuşturursanız parlaklığı daha fazla ortaya çıkar.” mı dediniz bilmiyorum ama gözlerini ovuşturuyordu.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Yazık, yazık, yazık! Kürsü mehabetinde olacak iş mi?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Şimdi, niye bunu söylüyorum? Bakın, bugün Sayın Bakan bütçe sunumunda, kur korumalı mevduat meselesi var ya, onunla ilgili yaptığı sunumda hane halkına yapılan transferler programına yazılmış olan kur korumalı mevduatla ilgili 25 milyar Türk lirası öngörüyor 2023 için. Ya, bu kur korumalı mevduatın bu yılki maliyeti yaklaşık 300 milyar Türk lirası oldu. 2023 için 25 milyar Türk lirası öngörmek demek, doların yaklaşık yüzde 1,5 kadar artacağını öngörmek demek. Bunu da hesapladığımızda 19 Türk lirası civarında bir dolar öngörmek demek 2023 için. Niye bunu söylüyorum? Geçtiğimiz yıl burada bütçeyi tartışırken bizler, hatırlarsanız, bütçenin hazırlanmaya başladığı zaman ile burada tartışılması arasında dolar kuru üçte 1 oranında arttı, bu bütçe kadük hâle geldi; bu böyle tartışılamaz dedik. Dinlemediniz; aradan altı ay geçti, ek bütçe getirdiniz. Şimdi, aynı şey yani bu bütçeye kur korumalı mevduata 25 milyar Türk lirası yazdığınız zaman, aslında bütçeyi başlangıç anından itibaren kadük hâle getirmiş oluyorsunuz; aynı durumla karşı karşıyayız.

Ya, bir şey daha var onu da hatırlatacağım. Şimdi, gelire endeksli senet diye bir şey icat ettiniz; hatırlıyor musunuz bunu, gelire endeksli senet… Bu gelire endeksli senetle birlikte döviz düşecek ve enflasyon da düşecekti; Sayın Bakan, Sayın Nebati bunu açıkladı “Dolarizasyonun önüne böyle geçeceğiz.” dedi. Ne zaman açıkladı bunu? 2022 Haziran ayında, bu yılın haziran ayında açıkladı. Şimdi neredeyiz? Kasımda. Peki, gelire endeksli senet ne oldu? Bütçede hiçbir kelime edilmedi onun üzerine; Bakanın sunuşunda da yok, sunduğu yazılı metinde de yok. Gelire endeksli senedi niye unutturmaya çalışıyorsunuz? Çünkü biz o gün, bu ekonomik olarak büyük bir fiyasko olacaktır, yanlış bir adımdır dedik; gerçekten büyük bir fiyasko oldu. Şimdi, siz gelire endeksli senet meselesini unutturmaya çalışıyorsunuz ama unutmuyoruz tabii ki.

Aynı şekilde, bu bütçedeki verdiğiniz rakamlar da böyle sorunlu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – “Kur korumalı mevduat” dediğiniz şey de aslında gelire endeksli senet gibi büyük bir fiyasko, büyük bir delik yarattı. Sayın Bakan, sadece hazineden 91,6 milyar Türk lirasının faiz lobisine aktarıldığını açıkladı, hazineden; Merkez Bankasından ne aktarıldığı belli değil, rivayet muhtelif; hazineden bu kadar aktarılmış yani 2,3 milyon kişiye bu kadar büyük bir aktarım yapılmış. Yani, kur korumalı mevduat bu ülke ekonomisine, hazinesine, Merkez Bankasına yapılmış en büyük kötülüklerden biridir; bunu bir kez daha vurgulamış olalım. Bunu bütçe süresince de tartışacağız ama şimdi, burada Plan ve Bütçe Komisyonundan gelmiş olan bir teklifi konuştuğumuz için ben bir kez daha buna değinmek istedim.

Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Ali Mahir Başarır.

Buyurun Sayın Başarır. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Az önce buraya gelen Kahramanmaraş Milletvekili arkadaşımız “mahkeme basmak” ifadesini kullandı.

Arkadaşlar, bir deli kuyuya taş atıyor, kırk akıllı çıkaramıyor. Bakın, biz, dokuz buçukta olan duruşmaya saat dokuzu yirmi geçe 30 milletvekili, 4 Genel Başkan Yardımcısı arkadaşımızla katıldık ve mahkeme bir ara karar verdi, ara karardan sonra mahkeme salonunu terk ettik biz.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) – Mahkemeyi niye bastınız, onu söyleyin.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Ve söylediğim cümleleri aynen söylüyorum, dediğim cümle şu: “Yazıklar olsun, AKP’nin hâkimleri gibi davranıyorsunuz; yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun!” dedim. (CHP sıralarından alkışlar)

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) – Size yazıklar olsun!

MELİHA AKYOL (Yalova) – Size yazıklar olsun!

ŞAHİN TİN (Denizli) - Sana yazıklar olsun, sana!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Bir kez daha diyorum: Yazıklar olsun, yazıklar olsun! Bunun neresinde hakaret var?

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) – Size yazıklar olsun! Mahkemeyi niye bastınız?

BAŞKAN – Sayın Gündoğdu...

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Ben size bir şey sormak isterim: Genel Başkanınız, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hayatındaki ilk sabıkayı neden aldı? Beyoğlu hâkimlerine “sarhoş” dediği için aldı.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) – Mahkemeyi basmak ne demek ya, hukuku katlediyorsunuz!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Allah’a şükür bizim böyle bir beyanımız yok. “Anayasa Mahkemesini kapatsınlar.” diyen, “Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımıyorum.” diyen biz miyiz? Yapmayın.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) – Hukuka saygınız olsun, saygınız!

BAŞKAN – Sayın Gündoğdu...

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Bakın, yargının geldiği nokta vahim.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Önce sen saygılı ol, saygılı!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Yalova’da bir hukuk rezaleti var; 3 tane ayrı bilirkişi raporu var, üç yıldır karar verilmiyor ve...

JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale) – Burası babanın çiftliği değil!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Asıl bu ülke senin babanın çiftliği değil; asıl bu ülke değil! (CHP sıralarından alkışlar)

Bu ülke tabii ki senin babanın çiftliği olmuş ki 180 milyon dolar rüşvet, kara parası olan milletvekili yargılanmıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Başarır, Genel Kurula hitap edin.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Yahu, siz 5 milyon dolarlık rüşvet sözleşmesi yapan milletvekilinizi yargılamıyorsunuz; neyin bağımsız yargısı, neyin bağımsız yargısı? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Başarır...

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) – Niye mahkemeyi bastınız?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Ha, suçsuz belediye başkanını yargılayacaksınız, kirli milletvekili hakkında fezleke gelmeyecek! 301’den önüne gelen milletvekiline fezleke geliyor. Çok merak ediyorum Sayın Başkan, Mahir Ünal’a niye gelmedi? 85 milyonunun diline laf etti, cumhuriyete laf etti; onun cezasını niye Recep Tayyip Erdoğan veriyor, niye yargı vermiyor? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ben söyleseydim o lafı bana fezleke gelirdi, Mahir Ünal’a niye gelmiyor? İşte, yargı; işte, yargı. Çünkü sizin suç işleme özgürlüğünüz var. Siz yargı tarafından korunuyorsunuz, milletvekilleriniz korunuyor, milletvekilleriniz korunuyor.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) – Tabii!

ŞAHİN TİN (Denizli) – Yargı bağımsız, yargı bağımsız.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Ben isterdim ki o milletvekili hakkında siz suç duyurusunda bulunun.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) – Mahkemeyi basın, haklı çıkmaya çalışın.

ŞAHİN TİN (Denizli) – Mahkemeyi basan sen değil misin?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Hâlâ “Mahkemeyi basan.” diyor. Neyi basıyoruz kardeşim, neyi basıyoruz?

ŞAHİN TİN (Denizli) – Yargıya saygı, yargıya saygı.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Biz mahkeme salonunu o kirli karardan dolayı terk ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞAHİN TİN (Denizli) – Yargıya saygı, kurumlara saygı.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) – Sen mahkemeye baskı yaptın, hâkime baskı yaptın.

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – Tamam, buyurun, bitirin lütfen.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Bir sefer, kirli algılarla bu ülkeyi yönetmeyin.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) – Mahkemeden sonra neler söyledin, onlardan…

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – İşte, geldi fezleke. Fezlekenin suç konularından biri idari para cezası, birinin üst sınırı bir yıl. Bundan mı geliyor fezleke? Bir kez daha söylüyorum: Niye gelmiyor Mahir Ünal’a fezleke? Niye gelmiyor Erzincan milletvekiline fezleke? Niye gelmiyor Erzurum milletvekiline fezleke? Ha, yine onlar suç işleyebilir; yargı sizin arka bahçeniz olmuş. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Gençlik kollarından, kadın kollarından avukatları hâkim yapın, sonra o yargıya laf etmeyelim öyle mi? Hayır! Hayır! Siz yargı eliyle belediyelere darbe yapıyorsunuz. Yargı bir vesayet organı olmuş.

ŞAHİN TİN (Denizli) – Yargı bağımsız.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) – Hâkime savcıya baskı yapıyorsun, bir de burada çıkıp konuşuyorsun ya!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Hep sizin dilinize doladığınız gibi, yine söylüyorum: Yazıklar olsun öyle karara ve mahkemeye! (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Sana yazıklar olsun, sana!

ŞAHİN TİN (Denizli) – Sana yazıklar olsun! Yargı bağımsız Türkiye’de, yargı bağımsız.

BAŞKAN – Sayın Elitaş, buyurun.

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

36.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Milletvekili arkadaşımız kürsüye çıktıktan sonra bizim Sayın Ahmet Özdemir’e atıfta bulunarak, mahkeme bastınız diye söyledi, şöyle de cevap verdi: “Bir deli bir kuyuya taş atıyor, öbürleri çıkaramıyor.” Sonra konuşmalarından anlıyoruz, 30 milletvekiliyle birlikte mahkemeye gidiyorlar. Görüntülere bakıyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcıları bir kişiye sarılmış, tutmaya çalışıyorlar, “Hadi dışarı çıkarın.” diyorlar. O kişi, sonradan görüntülerden öğreniyoruz ki bu milletvekili, biraz önce kürsüde konuşan milletvekili. Yani Cumhuriyet Halk Partili 30 milletvekiline sormak lazım: O görüntülerde, biraz önce Mahir Başarır dedi ya “Bir deli kuyuya taş attı…” diye; burada ki deli kim?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Havuz medyasını kastettim ben.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Deli kim, kurtarmaya çalışanlar kim? Onu iyi değerlendirmek gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 30 milletvekilinin 29’u, 29 kişi mahkeme başkanına saldıran bir kişiyi tutmaya çalışıyor. O görüntüleri de kim verdi bilmiyorum yani oradaki görüntülerde, eğer doğruysa ki itiraz etmediler aynen kabul ettiklerini söylüyorlar, mahkemeye saldıran bir kişi var, görüntüde Mahir Başarır; tutmaya çalışan Genel Başkan Yardımcıları var yani deli kim, tutmaya çalışan 40 akıllı kim onu sorgulamak gerekir.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özel…

37.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Silivri’deyiz; Hâkim Özese jandarmayı elinde kalkanlarla içeri soktu, Mahmut Tanal ile bizi ve Veli Ağbaba’yı ite ite salondan çıkardılar. Ben gittim onun odasına “Çay söyleyeyim.” dedi, istemem dedim. Sen geliyorsun, orada oturuyorsun, yeriniz var ama bizi zorla mahkemeden çıkarıyorsun dedim. Baktı, sert konuşuyoruz; odadan çıkarsın çıkmazsın, bağırış çağırış… Hakkımda benim fezleke geldi Özese’nin odasını basmaktan. Şimdi, ne oluyor biliyor musunuz? Özese hakkında Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu iken başladı HSK iken devam ediyor… O gün Mahmut Tanal ile bizim gidip yaptığımız şikâyet önce murakıp herhâlde aleyhimizeydi ama… 15 Temmuzdan sonra gördüler ki adam kumpasçıymış ve adama gelen CD’de hem karar gelmiş Amerika'dan hem de “Karardan önce salonu boşaltın, milletvekilleri dahi olmasın.” denmiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Yapıyorsunuz… Yaptıysan “Yaptım.” de.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şimdi, o orada yatıyor, ben buradayım.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Önce yapıyorsunuz sonra…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şimdi, bizim arkadaşlarımız karara kadar “Hâkim, doğru karar ver.” dese anlarım sizi. Bizim arkadaşlar karara kadar sustular ama hâkim 1, yetmedi 2… Nerede görülmüş 3’üncü kez aynı konuda bilirkişi? Her bilirkişi diyor ki: “Yalova Belediye Başkanının konuyla alakası yok.” Bu tekrar karar alıyor, yeni bir bilirkişiye, önceki bilirkişi hakkında suç duyurusu… Yeni bilirkişi nasıl vicdana göre karar verecek? Bizim arkadaşların söylediği iş, bu iş ve oradaki zorluk ne biliyor musunuz? Namusuma, vicdanıma, şerefime; kendine güvenen bu yemini etsin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son sözlerinizi alayım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Oradaki sorun şu Sayın Başkan: Yalova Belediye Başkanı bu haksızlıkla görevden alınıp da… Tuttunuz, yerine gelen Başkan Vekilini, Tayyip Erdoğan elini kaldırdı da siz avucunuz patlayarak alkışladınız ya eski senato salonunda, grup salonunuzda. Hâkim o kişiyi, Tayyip Erdoğan’ın o şovuna rağmen göreve iade edemiyor. O yüzden, kendisini haklı gören bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunup bir bilirkişi daha istiyor. 3’tür bu oluyor, isyan buna. Namusuma, şerefime mesele budur. Namusuna, şerefine çıksın birisi “Hâkim adil karar veriyor.” desin, ben sizden özür dileyeceğim.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurul gündemindeki sıralama ile çalışma saatlerine ve 365 ve 366 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

X.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Dışişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Ankara Milletvekili Sayın Murat Emir aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.03

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.21

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19’uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Sayın Gültekin…

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

38.- Niğde Milletvekili Selim Gültekin’in, Niğde’ye yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması

SELİM GÜLTEKİN (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde’mize iki müjdeyi vermek için söz aldım.

İlki, Niğde’mizin on yıllık hayali olan Andaval Demir Yolu Yükleme Merkezimizin 44,8 milyon TL bedelli yapım sözleşmesinin imzalanması. Bu projemizle daha modern ve yılda 1 milyon tonun üzerinde yük kapasitesine sahip bir yükleme merkezimize kavuşacağız.

İkinci olarak da Niğde’mizde kurmuş olduğumuz Niğde 2’nci Organize Sanayi Bölgemizin altyapı yapım işinin 1 Aralık tarihinde 334,7 milyon TL keşif bedelle ihale edilmesi. Söz verdiğimiz gibi, Niğde’mize yeni fabrikalar kazandırmaya, OSB’lerimizi büyütmeye, ticaret hacmimizi yükseltmeye, istihdamı artırmaya devam edeceğiz.

Bu iki projenin Niğde’mize kazandırılmasındaki güçlü destekleri için Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum. Niğde’mize hayırlı uğurlu olsun. Türkiye Yüzyılı’nda ilk günkü aşkla durmadan çalışmaya devam edeceğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine devam edeceğiz.

XI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 364) (*)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

8 Kasım 2022 tarihli 17’nci Birleşimde, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.

Şimdi birinci bölüm görüşmelerine başlıyoruz.

Birinci bölüm 1 ila 13’üncü maddeleri kapsamaktadır.

Birinci bölüm üzerinde söz isteyen İYİ Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı.

Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizin ilk Başkanı ve cumhuriyetimizin kurucusu, liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.

Atatürk, milletimizin ruhunda Türk Bayrağı gibi dalgalanmaya sonsuza kadar devam edecek; onun fikirleri ve ülküleri bir güneş gibi bugün olduğu gibi yarın da yolumuzu aydınlatacak. Açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan yürüyecek; ömrünü adadığı cumhuriyetimizi, ilelebet payidar kalacağından emin olarak bize emanet eden Ata’mızın emanetine sahip çıkacağız. Gençliğin Ata’ya cevabında da söylediğimiz gibi en kıymetli emanetimiz olan Türk istiklal ve cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak eğilmez başların, yenilmez Türk evlatlarının elinde sonsuza dek yaşayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 farklı kanunda değişiklik yapmayı öngören bir kanun teklifi üzerine görüşüyoruz. Döneminizin yıldızı torba kanun süreci her gün biraz daha dejenere oluyor.

Maddelere baktığımızda, 9’uncu maddede Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen Fiyat İstikrarı Komitesiyle ilgili Cumhurbaşkanlığı kararının bu kez kanun teklifi olarak geldiğini görüyoruz. Anayasa Mahkemesine “Kararname olmadı, kanun verelim.” diyorsunuz. Maddenin özüne dönersek fiyat istikrarını sağlamak Merkez Bankasının temel amacı ve görevidir. Bu amaç, Merkez Bankası Kanunu’nun 4’üncü maddesiyle de hukuki zemine oturtulmuştur. Şimdi, siz, temel görevi fiyat istikrarını sağlamak olan kurumu bu kanunla Komitenin sıradan bir üyesi hâline getiriyorsunuz. Yani Anayasa’ya aykırılığı ve iptali yalnızca Cumhurbaşkanlığı kararıyla kurulmasında aramamak gerekiyor, zihniyetinizde aykırılık var. Komiteye yasal olarak dayanak sağlansa da bu durum, kuruluşu ve yetkileriyle Merkez Bankasının varlık nedenine âdeta bir alternatif yaratma çabası. Siz, bu kanun teklifiyle Merkez Bankasının fiyat istikrarını sağlama konusundaki yetkisini elinden almakla kalmıyor, kâğıt üstünde kalan bağımsızlığını da yok ediyorsunuz. Dilimizde tüy bitti, tamamen bağımsız olmayan bir Merkez Bankası olmadan ekonomide hiçbir sorunu çözemezsiniz. Bu kürsüden “Temel sorunlara odaklanmadığınız sürece fiyat istikrarını sağlayamaz, palyatif çözümlerle enflasyonu düşüremezsiniz.” dedik. Siz ise bildiğinizi okumaya devam ediyor, şimdi de tüm sorunları bir komite kurarak çözmeye çalışıyorsunuz. Bu yaptığınız, bırakın iyileşme sağlamayı, kaotik ortamı daha da artırmaktan başka hiçbir işe yaramayacak. Çelişkileriniz, 180 derece dönüşleriniz hiç bitmiyor.

İş dünyasının ve akademisyenlerin “Fiyat istikrarı olmadan ekonomi işlemez.” uyarısına kulak tıkayarak, âdeta alay eder gibi “Fiyat istikrarını bir kenara koyduk.” dedikten yalnızca üç ay sonra Fiyat İstikrarı Komitesini kurmuşsunuz. Anlaşılan ne söylemde ne de fiyatta bir istikrarı yakalayabildiniz. Aslında “Son yılları saymazsak enflasyon 8-9 civarında.” diyen bir Ticaret Bakanı varken çözümü Komite kurmakta aramanız da son derece normal. Zihniyetinizde de başarısızlığınızda da değişen hiçbir şey yok.

Şimdi de izlenmesi gereken, doğru yoldan bahsedelim. Merkez Bankasının, enflasyon hedeflemeden koparak, siyasi yönlendirmelerle yetki alanının dışına çıkması ciddi bir kredibilite ve güven kaybına sebep oldu. Merkez Bankasının bağımsızlığının ve özerkliğinin acilen yeniden sağlanarak kredibilitesinin onarılması bu işin olmazsa olmazıdır; sonraki adımsa tam kapsamlı enflasyon hedeflemesine geri dönmektir. Bunları başarabilmek için, Komite kurmak yerine kurumsal değişiklikler yapmak gerekiyor. Öngörülebilir, etkin ve şeffaf bir iletişim stratejisine dayanan; birinci önceliğin fiyat istikrarı olduğu bir para politikası uygulanması çok önemli. Fiyat istikrarının sağlandığı bir ortam yalnızca vatandaşın ve firmaların tercihini Türk lirasına yönlendirmekle kalmaz, aynı zamanda ülkemize daha kaliteli ve kalıcı yabancı sermaye girişini de kolaylaştırır.

Bu bahsettiklerim, İYİ Parti tarafından hazırlanmış, ekonomik istikrar ve kapsayıcı büyüme için eylem planından yalnızca birkaç tane öneri. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in de her zaman sizlere belirttiği gibi, partimizin projeleri mirî maldır, milletimizin faydası için siz de kullanabilirsiniz ya da kendi bildiğinizi okur, siyasetteki polisiye tedbirleri ekonomiye taşımaya devam eder, depo basarak, raf gezerek fiyat istikrarı sağlayacağınızı umabilirsiniz; karar sizin.

Teklifte yer alan bir diğer maddede İstanbul Finans Merkezi’yle ilgili bir düzenlemeye gidiliyor. Merkezin kuruluşuna yönelik teklifi geçen haziranda hep beraber görüşmüştük. “Bal” demekle ağız tatlanmayacağı gibi, yalnızca yasa çıkarmakla da finans merkezi olunmuyor. “Ekonomi, yüksek binalar inşa edip şirketleri, kurumları buraya doldurarak ayağa kalkamaz.” demiştik, her zamanki gibi bildiğinizi okudunuz ancak şimdi görüyoruz ki merkezde işler -uyardığımız gibi- yolunda gitmiyor. Cazibe merkeziniz kimseye cazip gelmiyor. Bunun için de İstanbul Finans Merkezi bölgesinde faaliyet yürüten şirketlerin transit ticaret kazancına kurumlar vergisi indirimi getirme yoluna gidiyorsunuz. Bunun tüm transit ticaret yapan şirketler için getirilmesi gerekirken neden böyle yapılıyor? Yine, bir azınlık yaratma peşindesiniz. İşler iyi gitmeyince hemen “ne vereyim ağabeyime” “mod”una alıyorsunuz. Vergilemede eşitlik ilkesine aykırı bu jestin nedeni İstanbul Finans Merkezi’ne olan ilgiyi artırmak, güzel; kendi şirketleri arasında bile öz-üvey şirket gibi bir ayrıştırmaya giden bir iktidara güvenip de yabancı veya yerli yatırımcının finans merkezine gelmesini gerçekten bekliyor musunuz? Bu arada ticaretlerine kendi kentlerinde, mesela şehrim Mersin’de devam etmek isteyen şirketlerin ne suçu var? Hep söylüyoruz; ekonominin patronu güvendir. Yatırımcı güven, istikrar ve öngörülebilirlik ister; bunların olmadığı yerde ne yaparsanız yapın yatırım çekemez, aksine şu anda olduğu gibi yatırım kaçırırsınız.

Kıymetli milletvekilleri, ihracatta ekim rakamlarının da tüm zamanların rekoru olarak sunulmasına şahit olduk. Dış ticaret konusuna pembe gözlüklerle tek bir açıdan bakarsanız bu şekilde görmeniz normal. Oysa, ülkemizin dış ticaret tablosu gün geçtikçe kötüleşiyor. İktidar her ne kadar konuya yalnızca işine gelen açıdan baksa da dış ticaret açığı bir kara delik gibi büyümeye devam ediyor. İhracatınız artıyor ama katbekat fazlasını da ithalatta görüyoruz. İlk on aylık dönemde ithalatımız 300 milyar doları geçti, yıl sonu tahmini 357 milyar dolar. Bu rakamlarla birlikte ilk on ayda dış ticaret açığı 91 milyar dolar yani ekim ayı itibarıyla dış ticaret açığı yıllık bazda yüzde 430, bakın, tam yüzde 430 artmış. İşte programınız, işte sonucunuz.

Ne diyordu geçen yazki ekonomi modeliniz? “Türk lirasının değerini düşük tutacağız, dış ticaret ve cari dengede fazla vereceğiz. Bu yolla döviz talebini aşağıya çekeceğiz, enflasyonu da kontrol altına alacağız.” “Olmaz.” dedik, “hayal” dedik; hayaldi, gerçek olmadı; bugün, ucuz iş gücü ve ucuz ihracat cenneti olduk. İhracatımızın içinde düşük teknolojili ürünlerin payı büyük, yüksek teknolojili ürünlerin payı küçük hatta küçücük, yüzde 3’ün altında. Bu durum ürünlerin kilogram fiyatlarını aşağıda tutarken ihracatta ürün çeşitlemesinin de önüne geçiyor. Sanayi 4.0’ın üretim yapılarını değiştirdiği bu dönemde, rekabetçiliği, değeri düşük TL üzerinden değil, değerli bir ürün gamı üzerinden kurgulamak gerektiğini artık anlayın. Ancak bu şekilde ihracatta gerçek anlamda başarı sağlar, gelişmiş ülkeler seviyesi olan 4 dolara çıkarabiliriz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.

Evet, yeni işler ve yeni beklentiler konusunda beceri uyumsuzluğunun giderilmemesi hem nitelikli istihdam hem de nitelikli ürün ihracatı konusunda büyük sorunları beraberinde getiriyor, bu da önemli bir konu. Bu sebeple, istihdam ve iş gücü planlarının, eğitim planlamaları, sanayi ve teknoloji yatırımlarıyla birlikte yapılması arz talep uyumsuzluğunu gidermekle kalmaz, aynı zamanda da bizi dış ticarette -biraz evvel söylediğim- gelişmiş ülkeler ligine taşır. Ona da İYİ Parti istihdam programından bakabilirsiniz, alın size başka bir mirî mal. Dediğimizi yaptınız yaptınız; yapamadınız, az kaldı, altı ay sonra zaten biz yapacağız.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Yaşar Yıldırım.

Buyurun Sayın Yıldırım. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA YAŞAR YILDIRIM (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Büyük Atatürk’ümüzün 84’üncü ölüm yıl dönümünde Ata’mızı saygı ve minnetle anıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerinde söz almış buluyorum. Yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Alevilik, Orta Asya’dan günümüze gelene kadar Korkut Ata, Mansur Ata ve Hoca Ahmet Yesevi’nin sistemleştirdiği bir Türkmen İslam inancıdır. Türklük soy, Alevilik inanç iken maalesef zamanla ayrı bir toplum gibi algı yaratılmaya çalışılmıştır. Alevi İslam inancına sahip insanlarımızın büyük çoğunluğu Oğuz Türkmenidir, Oğuz boylarındandır, Türkmen’dir, Türk oğlu Türklerdir; ayrı bir milletten bir soy gibi algılanması ve böyle beyan edilmesi söz konusu değildir. Yani Alevilik, Orta Asya’dan Anadolu’ya Türkler tarafından getirilmiştir ve orada ne ayrı bir soy ne de ayrı bir din vardır. Alevi İslam inancına göre Allah’ımız birdir, Peygamber’imiz Hazreti Muhammed Mustafa (SAV) birdir, kitabımız Kur'an-ı Azimüşşan birdir, kıblemiz Kâbe-i Muazzama birdir, ehlibeytimiz de birdir.

Alevi İslam inancına göre ehlibeytin müstesna bir yeri vardır; bizde de müstesna bir yeri vardır. İslam’ın temel esaslarından biri Peygamber’i sevmektir. Önce Allah’ı severiz, sonra Peygamber’i severiz, sonra ehlibeyti severiz. Kimdir bu ehlibeyt? Ehlibeyt, Peygamber Efendimiz’in hane halkıdır. Bir rivayete göre cübbenin altına Hazreti Ali’yi, Hazreti Fatıma’yı, Hazreti Hasan’ı ve Hazreti Hüseyin’i almış ve “Bunlar benim ehlibeytim.” demiştir yani torunları, evladı, damadı, amcasının oğlu.

Milletimizin ehlibeyte karşı çok büyük bir teveccühü vardır. Dikkat ederseniz, Türk milletinde en fazla kullanılan isimler ehlibeytin isimlerindendir. Benim babamın adı Hüseyin, oğlumun adı da Hüseyin, anamın adı Fatma. Fatma, Hasan, Hüseyin, Ali Türk milletinin en fazla rağbet etti, sevdiği ve çocuklarına koyduğu isimlerdir. Yani bizim ehlibeyti sevdiğimiz ve ehlibeyte saygı duyduğumuz kadar diğer milletlerde ehlibeyte saygı duyan ne kadardır; şu anda kestirmek mümkün değildir.

Ehlibeytin, Hazreti Hasan ve Hazreti Ali’nin haricindekiler Medine’de bulunan Cennetülbâki’de yatar. Cennetülbâki’de, Hazreti Fatıma oradadır, Hazreti Hasan, Hazreti İmam Zeynelâbidîn oradadır, Hazreti İmam Cafer Sâdık oradadır; Hazreti İmam Muhammed Bâkır Medine’de metfundur. Hacca ve umreye giden ister Şafii olsun, ister Hanefi olsun, ister Sünni olsun, ister Caferi olsun, ister Alevi olsun, ister Şii olsun herkes Cennetülbâki’ye ziyarete gider ve önce ehlibeytten başlar, herkes önce ehlibeytten başlar. Ehlibeyt, mezarlığın sağ tarafındadır, gidenler bunu bilirler. Maalesef, ehlibeytimizden Hazreti Hasan, Medine’de zehirlenmiş ve şehit edilmiştir.

Yine, gençlerin efendisi Hazreti Hüseyin, Irak'ta Kerbelâ'da şehadet şerbeti içmiştir. Bu sızı, yüreğimizin çok derinliklerindedir. Bu, bizi zaman zaman hüzne sevk eder ve bir Kerbelâ ağıtı vardır:

“Hasanım ağu içmiş gözyaşları sel ağlar.

Kerbelâ imdat ister göze dinler yol ağlar.

Hüseyin attan düştü, sahrayı Kerbelâ'ya

Cibril kurban haber ver Sultanıenbiya’ya.”

Cebrail haber ver Hazreti Muhammed Mustafa’ya, (SAV) torunu şehit oldu Kerbelâ’da.

Bu, İslam âleminin kanayan yarasıdır. Bu, Alevi toplumunun da Sünni toplumunun da hepimizin ortak hüznüdür. Yani burada böyle bir geçmişe, böyle bir hayat tarzına, böyle bir inanca sahip olan insanların ayrı olmaları, ayrı değerlendirilmeleri mümkün değildir.

Kanun teklifimizde cemevleriyle ilgili teklifler vardır. Cemevleri, Alevi İslam inancına sahip insanlarımızın ibadethaneleridir, sosyal hayatlarında en önemli yerlerdir. Bugüne kadar cemevlerini cemaat kendi yapmıştır, kendi hayata geçirmiştir. Şimdi gelen teklifle birlikte ilk defa cemevleri, yasada kendini bulacaktır. Teklifin kanunlaşmasıyla birlikte daha fazla cemevi açılacak, daha fazla cemevi yeşerecek, Alevi İslam inancına sahip daha fazla insanımız kendi ibadetlerini rahat rahat yapacaklardır.

Kanun teklifinin 15’inci maddesinin “Alevi-Bektaşi kültürü ve erkân hizmetlerinin yürütüldüğü cemevlerinin de büyükşehir belediyeleri tarafından gerektiğinde yapım, bakım ve onarımı ile malzeme desteği sağlanmasına imkân tanınmaktadır. Büyükşehir ilçe belediyeleri tarafından sağlık, eğitim ve kültür tesisi binalarının yapım, bakım ve onarımları yapıldığından aynı kapsamda cemevlerinin de yapım, bakım ve onarımlarının aynı belediyeler tarafından yapılmasına yönelik düzenleme yapılmaktadır.” denilen gerekçesinde, bu madde, yerel yönetimlerin önünü açacak, cemevleri kamunun gücünü yanlarında hissedeceklerdir.

Burada, bu tekliften dokuz yıl evvel Milliyetçi Hareket Partili Tarsus Belediyesi, cemevine arsayı vermiştir, cemevinin inşaatını yapmıştır, cemevinin tefrişatını tamamlamış, Alevi İslam cemaatine anahtarını teslim etmiştir. Yine, bundan yıllar evvel Osmaniye’de, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin talimatlarıyla cemevine arsa tahsis edilmiştir; inşaatı başlamıştır, yine Osmaniye Belediyesinin büyük katkılarıyla Osmaniye Cemevi yapılmıştır ve şu anda hizmete devam etmektedir. Alevi İslam cemaatine hizmet, Milliyetçi Hareket Partisi ve belediyeleri tarafından başlatılmış ve devam etmekte, bundan sonra da inşallah devam edecektir.

İl özel idaresinin, il sınırları içerisinde mabetler, kültür ve tabiat varlıkları, tarihî doku, kent, tarih bakımından önem taşıyan mekânlar ile cemevlerinin yapım bakım ve onarım yapmasına imkân sağlıyor. İl özel idarelerinin, belediyelerin olmadığı yerlerde veya ihtiyaç hasıl olan zamanlarda cemevlerinin yapımıyla ve bakımıyla ilgili önünün açıldığını görüyoruz; madde 15.

Kıymetli milletvekilleri, Sayın Başkanım; 16’ncı maddeyle de belediyeler tarafından mahallî müşterek nitelikli Alevi-Bektaşi kültür ve erkân hizmetlerinin yürütüldüğü cemevlerinin de yapım, bakım, onarımlarının belediyeler tarafından yapılmasına imkân sağlanmaktadır. Burada, belediyelerin önü açılmakta, yeni yapılacak olan imar planlarında ibadethane bölümlerine cemevleri de işlenecektir yani cemevlerinin arsa problemi bu şekilde çözülmüş olacaktır. Belediyelerin ellerindeki arsalarından Alevi İslam cemaati de son demine kadar yararlanmış olacaktır.

Şimdi, bu sürecin içerisinde, Milliyetçi Hareket Partisi belediyeleri, bulunduğu yerlerde mümkün mertebe cemevleri yapmış, cemevleri açmış ve cemevlerine büyük bir şekilde hizmet etmeye devam etmektedir. Tarsus Cemevi, Tekeliören Cemevi, Mersin Toroslar Cemevi, Silifke Cemevi, Anamur Dişlen Cemevi, Yenice Cemevi, Yenişehir Cemevi, Antalya Kaş Cemevi, Kayseri Pınarbaşı Cemevi, Bodrum Konacık Cemevi bunlardan bazılarıdır. Bunların yanı sıra, Konya Ereğli'de 3 ayrı cemevinin MHP'li belediye tarafından yapımına büyük destek verilmiş, şu anda da hizmetlerine devam etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

YAŞAR YILDIRIM (Devamla) – Milliyetçi Hareket Partisi olarak cemevlerine ve Alevi İslam toplumuna her zaman destek olduk, olmaya da devam edeceğiz.

Genel Kurulu saygılarla selamlarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.

Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Ben bu kürsüde milletvekili kimliğimden öte Alevi inanç kimliğimle, ocakzadelik misyonumla konuşacağım çünkü bu yasa benim için ve temsil ettiğim misyon açısından sıradan bir milletvekilliği faaliyeti değildir. Beni var eden, yaşamımı, yaklaşımımı, bakışımı, duruşumu, tercihlerimi belirleyen, kimliğimin konuşulduğu bir yasadır. O yüzden dualarımızdaki son cümleyle başlamak istiyorum: Dil bizden, nefes ulu pirlerimizden ola.

Sayın vekiller, dinler, inançlar, ibadetler beyana dayalıdır çünkü kişi ve kişilerden oluşan toplumlar, o toplumun inançları, değer yargıları, inandıkları manevi değerler ile kendileri arasındaki bir ilişkidir. Siyasetçilerin, parlamentoların görevi; teolojik tartışmalar yapmak, teolojik belirlemeleri yapmak değildir; laik, demokratik ülkelerde dinler, inançlar tanımlanmaz, tanınır.

Şimdi, size bir örnek vermek istiyorum: İsveç'te bir din oluşturuldu, İsveç'te, yeni bir din bu. Dinin adı “copy paste” yani “kopyalayapıştır” dini, klavye dini; kutsal tuşları “F” tuşu, “Q” tuşu filan. Şimdi, buna gülersiniz değil mi? Bu haber Türkiye'de yayınlandı çünkü gelişmiş demokrasilerde şöyle diyorlar: “Biz kimin neye inanacağına karar veremeyiz, tarif edemeyiz; insanlar beyan eder, biz bunu kabul ederiz.” İsveç’te bu nedenle “kopyalayapıştır” dini kabul edilmiş durumda.

Şimdi, size Avusturya'dan, Viyana'dan bir örnek vereceğim. Orada Alevilik 2 türlü tanımlanıyor. Kim tanımlıyor? Aleviler tanımlıyor. Bir grup önce gitti, dedi ki “Biz Alevi İslam inancına mensubuz.” Avusturya Hükûmeti bunu kabul etti ve oradaki kurumumuzu ve topluluğu Alevi İslam inanç topluluğu olarak kabul etti. Sonra başka bir derneğimiz ve topluluğumuz dedi ki “Hayır, biz özgün bir inanç topluluğuyuz.” Uğraştılar ve onları da kabul ettiler. Yani şunu “İslam'ın tek tanımı vardır, Aleviliğin tek tanımı vardır; o yüzden siz busunuz, buysanız busunuz, bu değilseniz değilsiniz.” demediler. “Beyanı esas alırız.” dediler ve bunu kabul ettiler.

Bizde peki ne oluyor? Bırakın tanımlamayı dikte ediliyor, dayatılıyor ve elbise biçiliyor, çerçeve çiziliyor. Makbul vatandaşın makbul inancı tarif edilip buna uymayanlara hakaret ediliyor. İktidar ve devlet kurumları haddini aşarak bize ve inançlara tanımlar getiriyor. Şimdi, bakın, bu ülkenin Cumhurbaşkanının yapmış olduğu tanım ve tarife “Allah'sız, Muhammed’siz, Ali'siz, Alevilik olmaz. Sadece sapkın zevkler üzerine inşa edilmiş Alevilik ve Müslümanlık, Türklük, Kürtlük olmaz.” Size ne, kime ne? Kim nasıl inanıyorsa öyle inanır, öyle ibadet eder ve sonra Sayın Erdoğan yine Alevilik tarifi yapıyor “Alevilik, Hazreti Ali'yi sevmekse ben dört dörtlük Aleviyim ve Alevi olmak istiyorsanız böyle olun.” Sana ne, kime ne? Sen bu tanımı yapamazsın!

Sonra, Diyanet İşleri Başkanlığı şunu bizim Alevi dergâhlarımıza, tekkelerimize, ziyaret yerlerimize, ibadethanelerimize asmış, ne diyor? “İslam dinine göre yatır ve ziyaret yerlerinde adak adanmaz, kurban kesilmez; mum yakılmaz; bez çaput bağlanmaz; taş, para yapıştırılmaz; yemek götürülmez, lokma götürülmez.” Bunun gibi uzayıp gidiyor. Aslında, Alevilerin inançsal değerlerinin tamamını reddediyor. Sana ne, senin haddine mi? Ama bunu yapıyor. (HDP sıralarından alkışlar) Şimdi, AKP’nin Alevilik yaklaşımı… AKP’nin Alevilik yaklaşımı da işte tam da bu tanımlama ve tarif etme üzerine kurulu.

Alevi çalıştaylarının katılımcısıydım, Alevileri temsilen o kürsüdeydim, o masadaydım ben 2009’da. Bana ilk daveti gönderen dönemin bakanı Said Yazıcıoğlu “Biz bugüne kadar Aleviliğe bir elbise biçtik -burada, burada- ama o elbise Aleviliğe uymadı, şimdi bu çalıştayları onun için yapıyoruz, yeni bir elbise biçeceğiz.” dedi. Biçilen elbise, ne oldu? Biçilen elbise, salı gecesi işte 112 numaralı Kararname’yle açıklandı: Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı; biçilen elbise o.

Şimdi, devletin Aleviliğe bakış açısı ne? Hani, bu, AKP’nin Aleviliğe bakış açısı; peki, devletinki ne? Devletin Aleviliğe bakış açısı da Alevilerin cumhuriyete verdiği desteğe rağmen yok saymaktır, inkâr etmektir, asimilasyon üzerine kuruludur. Alevilik bir tarikat olarak kabul edilmiş, tarikatların yasaklanmasıyla birlikte de Alevilik yasaklanmıştır. Şu haberler 1936’ya, 1937’ye, 1940’a, o dönemlere ait: “Bektaşi ayini yapanlar mahkûm edildi.” dönemin gazetesi. “Bektaşi ayini yapanlar Adana’da yakalandı ve kadınlı erkekli mahkûm edildi.” dönemin gazetesi. “Adana’da Kızılbaşlık töreni yapanlar mahkûm edildi ve hapse atıldılar.” dönemin gazetesi. “Eyüp’te cem ayini yaparken 30 Bektaşi yakalandı, yargılandı ve mahkûm edildi.” dönemin gazetesi.

Şimdi, gelelim günümüzün yasasına. Günümüzdeki yasa, işte, tam da bu kararname, salı gecesi çıkan kararname, Aleviliğe yeni bir elbise biçme kararnamesidir ve şunu bilin ki biz sizin biçtiğiniz elbiselere sığmayız. Bu tutumunuzdan vazgeçin. Ve Cumhurbaşkanı şunu söyledi… İşte, bu kararname, Alevi kurumlarına, Alevi toplumuna darbedir ve kayyum atama kararnamesidir. Ne dedi Cumhurbaşkanı Şahkulu Dergâhı’nda yapmış olduğu konuşmada? Bak, yazılı konuşmaydı çünkü ezbere konuşmadı “Biz bu başkanlıkla muhtarlıklara, belediyelere, derneklere, vakıflara ve federasyonlara ait tüm cemevlerinin yönetimini üstleneceğiz, hepsini biz yöneteceğiz.” diyor yani kayyum atıyor.

Şimdi, bu yasa teklifi, bu görüşmüş olduğumuz yasa teklifi mahkeme kararlarıyla elde edilmiş ibadethane statüsünü, cemevlerinin elde ettiği ibadethane statüsünü geriye indiren ve cemevlerini kültürel bir yapıya, bir turizm tesisine dönüştüren yasa teklifidir, yasa teklifinin kendisi budur. O nedenle fazla övünmeyin, fazla böbürlenmeyin. Ne olması gerekiyor peki? Olması gereken, Anayasa’nın 2’nci maddesinde sayılıyor; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti çerçevesinde olması gerekiyor. Laiklik derken yasakçı, statükocu, sadece Türkiye’de uygulanan çakma laiklikten bahsetmiyoruz, gerçek anlamda özgürlükçü laiklikten bahsediyoruz, bunun da altını çizmemiz gerekiyor. Bu maddeler çekilmelidir, 112 no.lu Kararname çekilmelidir, iptal edilmelidir. Mecliste bir komisyon kurulmalı ve bu komisyon eliyle bir bütün olarak yeniden Alevi toplumu da dinlenerek bu meselenin çözüme kavuşması konusunda Alevi toplumuyla ilişki kurulmalıdır.

Şimdi, deniliyor ki: “Biz 1.585 tane cemevi gezdik, cemeviyle görüştük ve bu yasayı o çerçevede oluşturduk.” “1.585” dediği cemevinin tamamının temsilcileri, salı günü bu Meclisin önündeydi; üst kurumlarıydı, çatılarıydı, onlara bağlı kurumlar o görüştükleri cemevleriydi ve hepsi burada copla, saldırıyla, gazla karşı karşıya kaldılar. 1.585 cemevinin birçoğunu biz de dolaştık HDP Halklar ve İnançlar Komisyonu Alevi Masası olarak, biz de dolaştık ve söyledikleri çok net şuydu: “Biz önce dedik ki eşit yurttaşlık istiyoruz, dediler ki bize: ‘Eşit yurttaşlık bizim boyumuzu aşar; bizi aşar o iş, siz boya badana, tuğla, çimento, beton ne istiyorsunuz bize onu söyleyin.’ Ondan sonra biz öbür isteklerimizi sıralamak durumunda kaldık. Bizi eşit yurttaşlık ve temel insan hakları çerçevesinde ele almayı reddettiler.” Şimdi iktidar çıkıyor ki: “Biz hepsiyle görüştük, talepleri buydu.” Çünkü siz diğer taleplere “Geçin bunları.” dediniz. Gittik hepsiyle tek tek görüştük, hepsi ortak açıklama da yaptılar birçoğu ama siz bunların hiçbirini dikkate almadınız.

Alevilik meselesi, torba yasa çerçevesi içerisinde değerlendirilecek basit bir mesele değildir. Alevilik sorunu, bu ülkenin temel sorunlarından bir tanesidir. Alevilerin yaşadığı sorunlar temel sorunlardan bir tanesidir ve sadece bugünün sorunu değildir, 1200’lerden bu tarafa bu topraklarda yaşayan bütün iktidarlar döneminde yaşanmış bir sorundur. Bu kadar kadim bir sorunu torba yasa içerisinde 6 maddeyle ele alamazsınız; bu şekilde ele aldığınız zaman kimse kabul etmez. Alevi toplumu, sizin övünerek bahsetmiş olduğunuz bu yasayı hiçbir şekilde kabul etmiyor; lütuf olarak değerlendirmeyin, bir şey yaptığınızı zannetmeyin. Bu yasa tümüyle Alevi kurumlarının ve Alevi toplumunun gelecek yüzyılını ele alacak bir yasadır ve biz bu yasayı sadece bir seçim yatırımı olarak da görmüyoruz. İllaki seçimlerde kullanacaksınız ama bir bütün olarak Diyanet İşleri Başkanlığıyla nasıl Sünni İslam toplumunu zapturapt altına aldıysanız, işte bu yasayla da Aleviliği zapturapt alıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ALİ KENANOĞLU (Devamla) – Değerli canlar, sevgili arkadaşlar; Anadolu, Mezopotamya, Trakya ve Balkanlara güvercin donunda gelen biz Aleviler çok badireler atlattık, çok kıyımlardan geçtik. Bugünlere Malya Ovası’ndan, Ebussuud fetvalarından, Yavuz Selim katliamlarından, Hınzır Paşaların ihanetlerinden, Kuyucu Murat'ın kuyularından, II. Mahmut’un yıkım ve kıyım politikalarından, Koçgiri’den, Dersim’den, Maraş’tan, Çorum’dan, Sivas’tan, Gazi’den, Gezi’den kurtularak, direnerek geldik; iri olarak, diri olarak, bir olarak geldik. Sanmayın ki sizin bu sinsi kıyım politikalarımıza teslim olacağız. İnancımız, itikadımız ve bizi biz yapan, onur duyduğumuz Kızılbaş Alevi kimliğimiz ebediyen sürecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ KENANOĞLU (Devamla) – Başkanım, bitiriyorum.

BAŞKAN – Peki, son sözünüzü alayım.

ALİ KENANOĞLU (Devamla) – Son söz sevgili canlara: Sevgili canlar, birliğimiz beraberliğimiz daim olsun. Yezit ve zihniyetlerine lanet olsun. (HDP sıralarından alkışlar) Umudunuzu yitirmeyin, mücadelenizi durdurmayın. Hızır, cümlemizin yâr ve yardımcısı olsun. Gerçeğe hu! (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talep eden Muğla Milletvekili Sayın Süleyman Girgin.

Buyurun Sayın Girgin. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifinin görüşmeleri sırasında Anayasa Mahkemesinin iptal kararına rağmen tekrar getirilen limanların özelleştirme sürelerinin uzatılması Komisyonda tekliften çıkarıldı. Şimdi, burada iktidara sormak isterim: Ülkemiz limanlarının imtiyaz hakkını kırk dokuz yıl gibi çok uzun bir sürede, özellikle de yabancı firmalara vermek ülkemize hangi menfaati sağlamaktadır? Bu, bir nevi kapitülasyon değil midir? Siz bir şey satmadan duramıyor musunuz? Amacınız ne? Nedir bu Katar aşkı?

Dünyada teknoloji çok hızla gelişiyor, üretim alışkanlıkları ve ticari seçenekler artıyor, üretim merkezleri farklı coğrafyalara kayıyor, tüm bu değişkenler ortada dururken, yeni fırsatların ne olacağını kırk dokuz yıllık zaman diliminde tahmin etmek oldukça güç iken firmalara ilave çıkar sağlamaktaki amacınız nedir? Giderayak yakalım, yıkalım, talan edelim mi demek istiyorsunuz? Eğer bir düzenleme yapılacaksa gelin, özel sektördeki limanlarda sendikal örgütlenme özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak için yapalım. Özel sektör limanlarında birçok işletme sahibi çalışanların sendikaya üye olma haklarına engel olmakta ve üye olan çalışanları hukuksuz şekilde işten atmaktadır. İşçiler, toplu sözleşme yetkisini almalarına rağmen sendikaya üye oldu diye işten atılıyorlar; atılmayanlar ise tehditle istifa ettirilip sendikanın yetkisi düşürülüyor. Gelin, devleti zarara uğratacak yasalara aykırı düzenlemeler yerine; iş cinayetlerinin yaşanmadığı, sendikal hakların özgürce kullanıldığı, kayıt dışı çalışmanın önüne geçildiği ve insan onuruna yaraşır şekilde ücretlerin olduğu bir çalışma hayatı için düzenlemeler yapalım. Kamu limanlarına personel alımı yapalım, sahalarını ve ekipmanlarını yenileyelim, günün ihtiyaçlarına uygun teknolojiyle donatalım.

Değerli milletvekilleri “Devlet basma mı satar, şeker mi satar?” diye diye her şeyi haraç mezat satan iktidara hatırlatmak istiyorum: Son yapılan şeker fabrikaları özelleştirilmelerinde dahi özelleştirme sonrası şeker fiyatlarının ucuzlayacağı ileri sürülmüştü. Peki, gerçek ne? O kadar özelleştirmeden sonra ucuzlayan tek bir ürün, hizmet fiyatı oldu mu? Hayır. TÜPRAŞ, TEKEL, TÜRK TELEKOM, SEKA, termik santraller, limanlar ve daha niceleri… Ne demiştiniz? “Ne banka bırakacağız ne fabrika ne liman ne enerji dağıtımı; hepsini özelleştireceğiz. ‘Stratejik bölge’ymiş; hiç önemli değil, önemli olan müşteri bulmak; parayı veren, düdüğü çalar.” İşte bu anlayışla, iktidarınız, Türkiye'nin en stratejik, en kârlı kurumlarını özelleştirerek uluslararası sermayeye ve onun yerli iş birlikçilerine hızlıca peşkeş çekti, hem de on binlerce emekçiyi kapı önüne koymak, onları çoluğuyla çocuğuyla açlığa ve yoksulluğa mahkûm etmek pahasına. Sonuç? Elektrik mi ucuzladı, şeker mi ucuzladı, kâğıt mı ucuzladı? Hayır, tam tersi oldu.

Değerli milletvekilleri, madencilerin bedenlerini yer altından çıkarabilen ve başsağlığı dileyen değil, işçilerin kömür çıkarırken, çalışırken ölmesini engelleyebilen devlet sosyal devlettir. Cinayetleri önlemek için yapılması gereken çok net; kârı değil insanı esas almak. Soma faciası sonrası yapılan bir düzenlemeyle, 2003 ile 2014 tarihleri arasında madenlerde meydana gelen iş kazası sonucunda ölen işçinin ailesinden bir kişinin kamu kurum ve kurumlarında istihdam edilebilmesine imkân sağlanmıştı, bu tarihlerden önceki ve sonrakilere ise bu hak tanınmıyordu. Bu ayrımcılığın giderilmesi için, Amasra faciasından üç gün sonra yine bir torba yasa görüşmelerinde, Plan ve Bütçe Komisyonunda CHP Grubu olarak verdiğimiz önerge reddedildi. Şimdi, bu torbayla bu ayrım gideriliyor, olması gereken bu ama insan sormadan edemiyor: Bu düzenleme için madencilerin ille de toplu olarak mı ölmesi gerekiyordu?

Değerli milletvekilleri, bu teklifin 8, 14, 15, 16, 17 ve 22’nci maddelerinde cemevlerinin yapım, bakım, onarım ve giderlerinin karşılanmasına yönelik düzenlemeler var ancak cemevleri Alevi yurttaşlarımızın taleplerine rağmen ibadethane kapsamına alınmıyor. Anayasa madde 10 “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” demektedir.

Yine, ayrıca, Anayasa'nın “Din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24’üncü maddesinde şöyle söylüyor: “Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.” Yapılan düzenlemeler, kanun önünde eşitlik ilkesinin sistemli ihlalini oluşturan ayrımcılığı ortadan kaldırmak şöyle dursun, söz konusu ayrımcılığı örtülü olarak pekiştirmektedir. Teklif, Alevi dinî inancını Alevi-Bektaşi kültürü, cemevlerini ise kültürel tesis olarak nitelemekte, açık şekilde Alevi inancının din ve vicdan hürriyeti bağlamında korunmasını engellemeye yönelik bir tavır benimsemektedir. Kanun teklifi, cemevlerini ibadethane kabul etmeyen ve bunu Alevi vatandaşların sineye çekmesini isteyen bir zihniyetin ürünüdür. Alevi inancına sahip vatandaşlarımızın uzun zamandır beklentisi olan ve toplumun bu kesimini çok yakından ilgilendiren önemli düzenlemelerin acele bir torbayla yasaya sıkıştırılmasını doğru bulmuyoruz. Bu inanç torbaya sığmaz. Bu tutum Alevi yurttaşlarımızı oldukça inciticidir. Alevi vatandaşlarımızın seçime yönelik göz boyamalara değil, eşit yurttaşlık taleplerinin hayata geçirilmesine ihtiyaçları vardır.

Değerli milletvekilleri, 10’uncu maddeyle Fiyat İstikrarı Komitesi kuruluyor. Öncelikle belirtmek gerekir ki fiyat istikrarı bir komite kurarak sağlanmaz. Diyelim ki komite fiyat istikrarı için faizleri yükseltme tavsiye kararı aldı, ekonomi yönetimi olarak bu karara uyacak mısınız? Komite bu görevini yerine getirirken “Elektrik ve doğal gaz fiyatlarını artırma.” derse iktidar buna uyacak mı? Şimdi, hepimiz biliyoruz ki bu Hükûmetin bakanlarının hepsi bir karar aldıklarında “Sayın Cumhurbaşkanının talimatıyla” diye lafa başlıyorlar. Amasra’daki maden cinayetinde bile Cumhurbaşkanı talimatıyla bölgeye gittiklerini söylediler. Görüldüğü üzere, ülkede âdeta kimsenin hiçbir şey bildiği yok, kimsenin uzmanlığının hiçbir değeri de yok; her şeyi bildiğini zanneden tek bir kişi var, Merkez Bankasına, bakanlara, bürokratlara, tüm vatandaşlara ne yapması gerektiğini o söylüyor, ona göre hiç kimsenin kendine ait bir düşüncesi ve iradesi de yok; olamaz. Merkez Bankasına saraydan talimat verilerek fiyat istikrarı bozuluyor, sonra da komite kurarak fiyatları kontrol altına alacağınızı sanıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, fiyat istikrarı için ısrarla komite kurmaya kalkmak, ekonomi yönetiminin ve Merkez Bankasının görevini yapamadığının bir itirafıdır. Merkez Bankası felç edildiği için, ne iş yapacağı belli olmayan bir komiteyle arşa varan enflasyona bir çare aranmaya çalışılıyor. Amaç, hiperenflasyon Hükûmetin değil, satıcıların, marketlerin, çiftçilerin suçudur algısını oluşturmak. Bu komite, marketlere görevli göndermek, soğan, patates fiyatları artarsa depoları basmak, uçuşa geçen girdi maliyetlerine karşı özel sektöre zam yapmamaları için baskı yapmak gibi işlerle mi uğraşacak? Eğer bunlardan sonuç alınamazsa konuyu dış güçlere atıp Avrupa’daki yüzde 7, yüzde 8 enflasyonu gözümüze öcü gibi göstermeye mi çalışacak? Fiyat İstikrarı Komitesi, fiyat artışlarına ceza yazılmasını ve gıda depolarına zabıta baskını yapılmasını önermekten öteye gidemez arkadaşlar.

“Demokrasi, demokrasi” dediniz, ekonomiyi, tarımı, eğitimi bitirdiniz; sadece beton yaptınız, ekonomiyi, tarımı, eğitimi bitirdiniz. Halkın yirmi yılını yediniz, parasını pula döndürdünüz, 9 kat fakirleştirdiniz, elli sene geriye götürdünüz. Vatandaşı enflasyona ezdirdiniz, kura ezdirdiniz, hayattan bezdirdiniz, sonra da kalkmış komite kurup suçu onun üzerine atacaksınız; yemezler.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gruplar adına söz talepleri karşılandı.

Şahıslar adına ilk söz Hatay Milletvekili Sayın Barış Atay Mengüllüoğlu'na aittir.

Buyurun Sayın Mengüllüoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) – Herkesi selamlıyorum.

Salonda 5 kişi olmanız bir sözümüzü ispatlar nitelikte; ha boşluğa konuşmuşuz, ha size konuşmuşuz, fark etmiyor gerçekten.

“Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.” sözü bu iktidardan daha fazla hiç kimseye uymamıştır eminim. Bunu size her adımınızda söylesek fazladan bir laf söylememiş oluruz. Ha, diyorsanız ki “Biz ne düşünüyorsak onu söyleriz.” ben size bir soru sorayım: 200 küsur kişisiniz toplamda -hiç o kadar görmedik ama- bir tekiniz, sadece biriniz bile, şu anda “Cemevleri cümbüş evidir.” diyebiliyor musunuz mesela? Biriniz bile, başka birinden bahsederken “Biliyorsunuz kendisi Alevi.” diye altını çizme gereği duyuyor musunuz? Bunu biri benim önümde söylese “Ya, sen ne saçmalıyorsun, haddini bilsene.” derim. Sizden bunu da beklemiyorum fakat aranızdan yalnızca biriniz çıkıp Alevilere bu hakaretleri eden Genel Başkanınız Tayyip Erdoğan'a, ya, en azından “Biraz ayıp oldu.” diyebiliyor musunuz? Diyemiyorsunuz, zaten diyemezsiniz de. Demediğinize göre, Genel Başkanınız da bu fikrinden vazgeçtiğini açıklayan bir açıklama yapmadığına göre soruyorum: Bu durumda, en son ziyaretinde cemevine cümbüşe mi gitti Sayın Erdoğan? Mustafa Elitaş diyor ki: “Efendim, ne varmış torba yasada gelmesinde? Birbiriyle ilgili maddeler görüşülünce torba yasa oluyormuş, bunun neresi Alevileri aşağılıyormuş?” Yahu, motorlu taşıtların Alevilikle ne ilgisi var ya? İstanbul Finans Merkezi’ndeki şirketlerin vergilerinin silinmesinin Alevilikle ne ilgisi var? İhalelerin ne ilgisi var? Ne ilgisi var, size soruyorum? Öyle boş beleş konuşuyorsunuz.

Alevi yurttaşların sorunlarını yirmi yıl sonra bile ayrı başlıkta görüşemiyorsunuz, bari bu yasa teklifinin görüşüldüğü günlerde “Polisle saldırmayalım.” diyemiyorsunuz, içinizden gelmiyor çünkü. Çünkü bunu seçimlere giderken göz boyayabileceğinizi sandığınız için yaptığınızı hepimiz biliyoruz, o kadar belli ki. Siz şimdiye kadar yirmi yıldır Alevi yurttaşların hangi sorununu çözdünüz de şimdi çözüyor gibi davranabiliyorsunuz? Alevilerin talepleri çok net: Eşit yurttaşlık talepleri var. Cemevleri ibadethane olarak yasal güvence altına alınsın istiyorlar. “Zorunlu din dersleri kaldırılsın.” diyorlar. Bu tek mezhepçi Diyanet lağvedilsin istiyorlar. Alevi köylerine cami yapılmasın istiyorlar. Siz hangisini yaptınız? Sivas'ta, Çorum'da, Maraş'ta yapılan katliamların araştırılması önergesini siz reddetmediniz mi? Dersim katliamının araştırılması önergesini siz reddetmediniz mi? Madımak katliamına ilişkin araştırma önergesini kim reddetti; biz mi ettik, siz etmediniz mi? Evleri işaretlenen Alevi yurttaşlara yönelik tehditlerin araştırılması için komisyon kurulma teklifini kim reddetti, siz etmediniz mi? Ve hâlâ çıkmış “Alevi yurttaşların sorunlarını çözeceğiz.” diyebiliyorsunuz. Neymiş? Kültür Bakanlığına bağlayacaklarmış. Neymiş? Aydınlatmasını, suyunu, ısıtmasını, sağlayacaklarmış. Yahu, iktidarınızla hayatlarını karartmaya çalıştığınız bir toplumun aydınlatmasını sağlasanız ne olur siz ya! Kerbelâ'da susuzluktan ölüme mahkûm edilmiş insanlara su verseniz ne olur siz? Madımak'ta yakılan insanlara hâlâ… Bir de hele katillerinin tahliyesine “Hayırlı olsun.” diyen sizlerken ısıtma masrafını karşılasanız ne olur? İnsanlara böyle mi söyleyeceksiniz, insanların yaralarına böyle mi merhem olacaksınız? Siz cemevinin içinde öldürülmüş Uğur’un, Uğur Kurt’un katili olan polise 12 bin lira ceza verip tahliyesini sağlamış bir iktidarsınız, hayatınız boyunca böyle anılacaksınız. Siz Alevilerin türbesini camiye çevirmiş bir iktidarsınız. Siz hâlâ meseleyi bina giderlerini karşılayarak, bulduğunuz birkaç dedeye maaş bağlayarak, “Alevilik Ali’yi sevmekse dört dörtlük Alevi’yim.” diyerek çözebileceğinizi sanıyorsunuz; çözemezsiniz çünkü çözmek gibi bir niyetiniz yok çünkü inkâr ve yok sayma politikalarınız tüm hücrelerinize işlemiş

Samimiyetle Aleviliği öğrenmek mi istiyorsunuz, Alevileri tanımak mı istiyorsunuz, ben size yardımcı olayım. Örneğin, Aleviler, din şarlatanları gibi başkasından bahsederken hangi mezhepten olduğunu belirtme gereği duymazlar. Alevilik zorla “Alevilik öğreneceksiniz.” diye ısrar eden bir yol değildir. Aleviler bir otel dolusu insanı faşist tertiplerle yakmazlar. Aleviler sabah çayını içtiği, akşam yemeğini yediği komşusunu sabah toplaşıp katletmeye girişmezler. Öğrenmek, tanımak mı istiyorsunuz? Önce bizim ne yapmayacağımızı öğreneceksiniz.

Sözün özü, Alevilerin taleplerini yok sayan, hatta böyle manevralarla var olan düzeni bir de yasalaştıran bu anlayışınızı kabul etmeyeceğiz, etmiyoruz. Gece yarısı çıkarttığınız kararnameler de şu an çoğunluk olduğunuz için yasalaşacak olan bu yasa da bizler için yok hükmündedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) – Tamamlıyorum.

Bu toplum “Alevilerin katli vaciptir, kestikleri et yenmez.” diyen Ebussuud’a, Kalender Çelebi’nin üstüne orduyla yürüyen Pargalı’ya, iktidarı Alevi katliamlarıyla geçmiş Selim’e, ll. Mahmut’a, Hınzır Paşa’ya boyun eğmedi; Yezid’e baş verdi, baş eğmedi; gerçekten size biat mı edecek zannediyorsunuz? Gerçekten çok beklersiniz, çok bekleyeceksiniz. (HDP sıralarından alkışlar) Hep söyledik, söylüyoruz: Baş eğmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz, asla ama asla ne iktidarınızın ne devletin Alevisi olmayacağız, siz de bunu öyle ya da böyle öğreneceksiniz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şahıslar adına ikinci söz talebi Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Aydemir’e aittir.

Buyurun Sayın Aydemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, arkadaşlar, bazılarının kitaptan okuduklarını biz hayat mektebinde yaşaya yaşaya buralara geldik. Çok net, istismarları ellerinden alınanlar, maalesef, hakikatleri ters yüz ediyorlar. Ben, bir defa Yaşar Yıldırım Başkanıma minnettarlığımı burada kayda geçeyim, kendisine teşekkür ediyorum. Yetiştiği ocak sahici bilgiler yüklemiş, o donanımla burada kayıtlar düştü, dolayısıyla da hakikaten çok özel beslendik biz de.

Şunun altını çizeceğim arkadaşlar: Sivaslı bir Alevi ozan öylesine medeniyetimizin kodlarını ifade eden kayıtlar düşmüş ki bunu okurken, bunu dinlerken yüreği ferahlanmayan bu medeniyete mensubiyet duygusu zayıf olandır demek. Ben bunu sizinle paylaşmak istiyorum.

Ne diyor Sivaslı Alevi ozanımız: “Alevi Sünni kardeş, kardeşliği biliriz/Vatan için yaşarız, vatan için ölürüz/Provoke etmeyin, bir araya geliriz/Ali benim imamım, Osman’a da bağlıyım.”

Budur işte, bizim anlayışımız bunu ifade ediyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Valla, Osman’dan laf eden Alevi olmaz yani.

DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) – Hiç öyle bir şeyimiz yok.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Burada bir çakmalık var İbrahim Bey.

DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) – Hiç öyle bir şey yok.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Ve arkadaşlar, “Teorik tartışma açmayalım.” diyenler, burada teorik tartışmalarla zaman geçirdiler.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Alevilere Osman’dan bahsetme yani.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Sayın Cumhurbaşkanımıza, yaptığı bir tarif üzerinden “Sana ne, kime ne?” gibi bir yakıştırma yapıyor.

ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) – Kim demiş onu?

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) – Aleviliği kimse tarif edemez Alevilerden başka.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Be güzel kardeşim, Cumhurbaşkanımızın tarifinden sana ne, kime ne?

DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) – Kabul etmek zorunda mıyız?

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Yani ona bile tahammülün yoksa, burada, bu konu üzerine söz söyleme ehliyetin niye olsun? Böyle bir şey olabilir mi?

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Olabilir çünkü o Alevi.

DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) – Olabilir, tahammül etmek zorunda mıyız?

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – İşte, biz istismar zeminini yok ediyoruz. O yüzden ne diyor kardeşim?

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Kendi adına konuşuyor, senin gibi başkalarının yerine konuşmuyor.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Şunu söylüyor: “Efendim, bu getirdiğiniz yasayı lütuf olarak görmeyin.”

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Başka toplumlar adına konuşmuyor, başka inançları tanımlamaya çalışmıyor.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Birkaç defa altını çizerek onu söyledi. “Bu getirdiklerinizi lütuf olarak görmeyin. Seçim zemininde bunları kullanmayın.” Ha, bu, şu anlama geliyor: Aslında, örtülü de değil açık bir biçimde yaptığımızın Alevi kardeşlerimiz nezdinde çok itibarlı işler olduğunu kendileri de ifade etmiş oluyorlar.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Aksine, aksine, mollalara, cemaatlere, tarikatlara yaranmaya çalışıyorsunuz.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Rahatsızlık oradan arkadaşlar, rahatsızlık oradan.

BAŞKAN – Sayın Koçyiğit, müsaade edin.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Ediyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Müsaade edin.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Rahatsız olun arkadaşlar, rahatsız etmeye devam edeceğiz.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Tarikatlara yaranıyorsunuz, tarikatlara! Kime, ne söz verdiğinizi iyi biliyoruz.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Biz Alevi ile Sünni’yi zerre kadar, milim nispetinde ayrı görmedik.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Tabii canım!

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) – Hiç görmezsiniz!

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Aleviler bu vatanın en sahici, en asli unsurudur. Kardeşliğimiz ilanihaye devam edecektir.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Sivas’ın katillerini milletvekili yaptınız.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Arkadaşlar, bir isme daha teşekkür etmek istiyorum.

ALİ KEVEN (Yozgat) – Hani eşit vatandaşlık?

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – AK PARTİ Grup Başkan Vekilimiz Yılmaz Tunç Bey’in gayretine bizatihi şahidim. Plan ve Bütçe Komisyonunda kanun teklifi görüşülürken arka planda ne kadar önemli katkıları olduğunu bizatihi biliyorum, Abdullah Güler kardeşimle beraber. Nedir o?

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Ortaya bu yasa teklifi çıkmış!

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Özgür Başkanım da burada, o da çok ilgili bu mevzuyla. Maden ocakları ve yer altı işlerinde çalışanlar için hakikaten devrim niteliğinde kararlar getirdik, kanun çıkarıyoruz.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Öldüren devrim! 301, Soma!

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Bundan böyle, bakın, altını çizerek söylüyorum, bir gün sigortalı olsa dahi eğer maden ocağında kazaya uğramış, vefat etmişse onun geride bıraktıkları emeklilik hakkı kazanıyorlar.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Ne büyük lütuf! Ne büyük lütuf! Öldükten sonra yapıyorsunuz, ne büyük lütuf! Önce yaşatmayı deneyin, yaşatmayı!

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – 1930’dan beri.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Evet, tabii, ta o yıldan bu yıla gelmişiz, bakın, ilk defa biz yapıyoruz, devrim niteliğindedir.

ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) – Öleceklerini hâlâ bekliyorsunuz madencilerin!

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Göz göre göre öldüler.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Bir başkası arkadaşlar, orada şehadete uğrayan -biz onları şehit olarak kabul ediyoruz- şehit olduktan sonra -daha önce bir tarih aralığına sığdırılan- efendim, kardeşlerinin, aileden birinin iş sahibi olması, aş sahibi olması hükmünü -tarihi bütünüyle kaldırarak- hangi zaman diliminde kazaya uğramış olursa olsun eşi, çocuğu, kardeşleri iş, aş sahibi olacak diye kayıtlar getirdik.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Bu kazalar niye hep fakirleri buluyor, niye sizi hiç bulmuyor? Neden zenginler hiç kazaya uğramıyor?

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Arkadaşlar, bunlar bu muhalefetin aklının ucundan geçmez çünkü millet diye bir dertleri yok, sadece ve sadece istismar.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Tabii, tabii!

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – İşte, istismarın kayıtlarını da şimdi burada koydum Alevilerle ilgili arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Aleviler bizim yüreğimiz.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Ya, duygu sömürüsü yapmayın!

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) – Şimdiye kadar neredeydin?

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Şehitlerimiz, hangi sahada olursa olsun vatan için can veren Mehmetçiklerimiz gibi yer altında şehadete uğrayanlar da bizim için ölümsüzdürler, onların geride bıraktıklarının da hatıralarını her daim yüksek tutarız. Dolayısıyla, sahabetlik bizim işimiz, milletin işini görmek bizim işimiz, millet lehine kanun çıkarmak bizim işimizdir.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Bir de Alevilere sorsaydınız Hocam ya!

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Ara ara şunu söylüyorum arkadaşlar -bitirirken söyleyeceğim- diyorum ki: Güzel olanı taklit de güzeldir. Buradan, yirmi yıldır düştüğümüz kayıtlardan hisse kaparsanız çok özel pozisyonlar alırsınız.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – 400 madenciyi öldürdünüz. 400 madenci öldü, 400 madenci! Ondan mı hisse kapacağız? Madenci yakınını tekmelemekten mi hisse kapacağız?

İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) – Hele hele Cumhur İttifakı’ndaki kardeşliğimize bakın, kendi aranızdaki nizayı da gidermeye çalışın diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – İbrahim Bey, bir de Alevilere sorsaydınız, Alevilere! Acaba bu yasaya ne diyor Aleviler? Bir de sorsaydınız.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Alevi ozandan bahsettim, bak, Alevi ozandan.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Kürsüden konuştuğunuz yetmiyor, bir de yerinizden konuşuyorsunuz ya!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 364 sıra sayılı Komisyon Raporu’nun birinci bölümünün görüşmelerinin devamı hususunda İç Tüzük’ün 72’nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır.

Önergeyi okutuyorum:

10/11/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölüm görüşmelerine İç Tüzük’ün 72’nci maddesine göre devam edilmesini arz ve teklif ederiz.

                                           Özgür Özel                                                                         Gülizar Biçer Karaca                                                                     Candan Yüceer

                                              Manisa                                                                                     Denizli                                                                                    Tekirdağ

                                    Yüksel Mansur Kılınç                                                                      Yüksel Özkan                                                                            Rafet Zeybek

                                             İstanbul                                                                                     Bursa                                                                                      Antalya

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ama sunmadan önce bir yoklama talebi var, bunu karşılayacağım.

Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın Şevkin, Sayın Köksal, Sayın Şaroğlu, Sayın Bülbül, Sayın Karaca, Sayın Zeybek, Sayın Yüksel, Sayın Yüceer, Sayın Özkan, Sayın Öztunç, Sayın Karabat, Sayın Durmaz, Sayın Kılınç, Sayın Aygun, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Gökçel, Sayın Çakırözer, Sayın Adıgüzel.

Üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.23

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.28

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerinde İç Tüzük’ün 72’nci maddesine göre verilen görüşmelere devam önergesinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Pusula yollayan milletvekili arkadaşlarımızın Genel Kuruldan ayrılmamaları rica olunur.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

XI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 364) (Devam)

BAŞKAN – Görüşmelere devam önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yerinde.

Sayın milletvekilleri, on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.

Şimdi ismini okuyacağım milletvekillerinin sisteme girmesini rica ediyorum: Karahocagil, Ataş, Kılıç Koçyiğit, Köksal, Gaytancıoğlu, Durmaz.

Sayın Karahocagil, buyurun.

MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

İçişleri Bakanlığımız uyuşturucu ticaretinin önlenmesi için topyekûn mücadelesini sürdürmektedir. Geçtiğimiz beş yılda çökertilen uyuşturucu şebekesi sayısı bini geçmiş, uyuşturucu suçundan yatan tutuklu ve hükümlü sayısı 35 binden 117 binin üzerine çıkmıştır. Türkiye, geçtiğimiz yıl 5,5 ton, bu yılın ilk on ayında 12 ton uyuşturucu yakalayarak mücadeleyi en üst seviyede yürüten ülkeler arasına girmiştir. 15 Temmuzdan bu yana, PKK terör örgütünün en önemli gelir kaynağı olan 362 milyon kök kenevir, 275 ton esrar ele geçirilerek örgüte 287 milyar liralık darbe vurulmuş, 53 teröristse etkisiz hâle getirilmiştir. AK PARTİ Hükûmeti olarak sinek vızıltılarına kulaklarımızı tıkayıp zehir tacirlerine…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ataş…

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, biyologlar, canlılarla ilgili tüm süreçlerde rol alan bilim insanlarıdır. Gelişmiş ülkelerde profesyonel meslek grupları arasında en ön sırada yer alan biyologlar, ülkemizde gereken önemi görmemekte, işsiz ve potansiyel işsiz konumuna düşmektedir. Ülkemizde resmî olarak 1933 yılından beri bir meslek unvanı olan biyologluk, aradan geçen seksen altı yıla rağmen mesleki haklar, statü, bilimsel olanaklar bakımından uluslararası normların çok gerisinde kalmıştır. Bakınız, daha geçtiğimiz günlerde bilim dünyasının en prestijli ödülü olan Nobel Ödülü’nü alan kişi İsveçli bir biyologdur. Buna karşın, ülkemizde her yıl sadece 5-10 biyolog ataması yapılmaktadır. Meslek alanları sınırlandırılmakta, binlerce biyolog işsiz bırakılmaktadır, kaderlerine terk edilmektedir.

Buradan Sağlık Bakanı başta olmak üzere, tüm Hükûmet temsilcilerine sesleniyorum: Bilimi engellemeyin, biyologlarımızın sorunlarını çözün diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Koçyiğit…

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Her gün zorunlu din derslerine tabi tuttuğunuz; AİHM’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve AYM’nin kararlarını tanımadığınız; hâlihazırda Hacı Bektaş Veli Dergâhı’nı Alevilere teslim etmediğiniz; Alevi köylerine cami yapmaya devam ettiğiniz; cemevlerini ibadethane olarak tanımadığınız bir yerde hangi hakla, hangi hukukla ve kime danışarak böyle bir yasa getirdiniz? Sizi destekleyen tek bir Alevi kurumu, tek bir Alevi dergâhı, tek bir Alevi ocağı var mıdır? “Evet, iyi yapıyorsunuz, bu yasa bizim ihtiyacımızdır.” diyen tek bir Alevi yurttaşı var mıdır, merak ediyoruz.

BAŞKAN – Sayın Köksal…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Seçim bölgem Afyonkarahisar iline bağlı Sandıklı ilçemizde Hükûmet Konağı ve Jandarma Karakolu yıkıldı, yerine yeni bina yapılacağı belirtiliyor. Sandıklı’da, özellikle yaz döneminde, yurt dışında yaşayıp izne gelen hemşehrilerimizle birlikte nüfus 100 bine kadar çıkabiliyor, hâl böyle olunca da otopark ihtiyacı artıyor. İşte, bu nedenle, yapılacak olan bu iki binanın altına otopark yapılması hem Sandıklı trafiğini rahatlatacak hem de vatandaşların mağduriyetini engelleyecektir.

Yine, sürekli zamlanan yem fiyatları yüzünden 1 kilo karkas etin maliyeti 115-116 liraya geliyor, kesim ise 103 lira yani üretici her kesimde kilo başına 13-14 lira zarar ediyor. Peki, Et ve Süt Kurumu ne yapıyor? Aynı AKP iktidarı gibi bu duruma seyirci kalıyor. Vatandaşa da çiftçiye de yazık değil mi?

BAŞKAN – Sayın Gaytancıoğlu…

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bundan beş ay önce yani haziran ayında Toprak Mahsulleri Ofisi buğday ve arpa fiyatlarını açıkladı, sonra dedi ki: “Bana yani Toprak Mahsulleri Ofisine ürün getirenlere bin lira fazla para ödeyeceğim.” Bunun haziran sonu ve temmuz ayının ilk haftasında olanlara biner liralar ödendi ama daha sonra, üç aydır biner liralar ödenmedi. Neden ödenmiyor, bunu merak ediyoruz. Ayrıca, o dönemde ve sonrasında, tüccarlara teslim edenlere biner lira hiçbir şekilde açıklanmadı dahi.

Şimdi, buradan soruyorum: Bu tüccarlar başka ülkenin tüccarları mı? Çiftçi her yerde Toprak Mahsulleri Ofisinin ürün teslim edeceği deposunu bulamıyor ki bazen mecburen tüccarlara teslim etmek zorunda kalıyor dolayısıyla burada bir hak mahrumiyeti var, bu hak mahrumiyetinin giderilmesini talep ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Durmaz…

KADİM DURMAZ (Tokat) – Servis taşıma yönetmeliği 4 bakanlığa bağlı. Bu yüzden, alınacak kararlarda 4 bakanlığın görüşüne başvurulduğu için servisçilerimiz mağdur olmaktadır. Bu yönetmeliğin tek bakanlıkça yürütülmesi, Türkiye’de servis işletmeciliği yapan odaların ve servisçi esnafın talebidir.

Tokat’ta cazibe sulama suyu Bakanlık tarifesi patateste 44 liradır ama birlikler 160 liradan tahsil etmektedir. Aynı sulama mısır için 44 lira olup yine birliklerce mısırda da 200 liradan tahsil edilmektedir. Bu, hububatta 28 lira olup birliklerce 75 liradan tahsil edilmektedir. Pompaj sulama ise dönüm başı yaklaşık olarak 600 liradan tahsil edilmektedir. Çiftçilerimizin sulama birliklerine olan ve son ödeme günü 31/12/2022 tarihli borçları, çiftçilerimizin bilgisi ve onayı olmadan hesaplarına yatması gereken çiğ süt destekleme primi ve buzağı destek ödemelerinden…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Tiryaki…

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Dün, saat 22.00 sıralarında, Hatay’ın Erzin ilçesine bağlı Hürriyet Mahallesi’ndeki bir narenciye paketleme fabrikasında mevsimlik işçi olarak çalışan Dicle Nur Selçuk, meyve paketlerken kıyafetini makinenin makarasına kaptırdı. Yaralanan Selçuk, Erzin Devlet Hastanesine kaldırıldı ancak doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamadı. Dicle Nur 14 yaşındaydı, evet, 14 yaşındaydı; okulda arkadaşlarıyla olması gereken bir saatte mevsimlik işçi olarak çalışıyordu. 3 Kasım günü MEB bütçesi görüşülürken Sayın Bakan eğitimde nasıl çağ atlandığını anlatıyordu. Şunu söyledi Sayın Bakan: “İlk ve ortaokullarda okullaşma oranımız yüzde 100, ortaöğretimde de yüzde 97’nin üzerinde.” Evet, Hükûmetin yürüttüğü ekonomik model çocuklarımızı yok sayıyor. Okulda olması gereken 14 yaşındaki çocuklarımız yoksulluğa ve ölüme itiliyor.

BAŞKAN - Sayın Gergerlioğlu…

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Zulmen tutuklu avukat Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşlarının mahkemede söylediklerini Mecliste seslendiriyorum: “Bizi tutuklayarak madencileri öldüremezsiniz. Burada bulunmamızın ölü veya sağ yoksullarla ilgisi var. Biz avukatız. Kendimiz için asaleten ve konuşamayanlar için vekâleten konuşacağız. On yıllık süreç içinde suç işleyen yargıçların terfi ettiğini gördük. Yargıda on yılda uyuşturucu baronları ve borsalar oluştu. Mesleğe başladığımda ‘5 bin terörist var.’ denirdi, şimdi ise vatandaş başına tutan teröristin 50 katı olduğunu yargı iddia ediyor. Hürriyeti tahdit eyleminizi ‘gözaltı’ diye yutturdunuz. 25 avukata on yıl boyunca bu muameleyi reva görmüş hiç kimsenin güzelim mesleğimize sızmaması için mücadele edeceğim. Hazırlık soruşturmasına 14 tanık…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Işık…

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Teşekkürler.

İnsanların diğer canlılardan farkı, ölülerini bir merasimle ve saygı göstererek gömmeleridir. Mezarlara ve cenazelere saldırı ve saygısızlık temel bir hak ihlalidir. Ancak, Türkiye'de dönem dönem bu hak saldırıya uğramaktadır. Saldırganlar herhangi bir ceza almadıklarından bu suç tekrar etmektedir. Cemile Çağırga, Hacı Lokman Birlik, Taybet İnan, Hatun Tuğluk, Aysel Doğan, Ekin Van, Agit İpek, Hakan Arslan'ın cenazelerine yönelik saldırı ve ahlaksızlık hafızalarda acı bir şekilde durmaktadır.

Van'da da 2020 yılından bu yana onlarca mezar tahrip edilmiştir, aileleri aranarak taciz edilmektedir, en son 29 Ekim 2022’de Revan Zana Barıştıran’ın mezarlığı tahrip edilmiştir. Bakanlık bünyesinde, bir birimin, mezar taşlarını takip edip, aileleri sürekli rahatsız ettiği bilinmelidir. Ölülere saygıyı da yok ettiniz; ölülerden, mezarlardan ne istiyorsunuz? Mezarlara yönelik bu çirkin saldırılar derhâl durdurulmalıdır.

BAŞKAN – Sayın Komisyon…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben kanunla ilgili olan kısımlarla ilgili sorulan sorulara cevap vereceğim sürem yettiğince: “Fiyat İstikrarı Komitesi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının bağımsızlığını engellemiyor mu?” diye bir soru soruldu.

Fiyat İstikrarı Komitesi, fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesine ve sürdürülmesine katkı sağlamak üzere kurulmuştur. Komitenin temel kuruluş amacı, para politikasının etkinliğinin sınırlı olduğu arz yönlü şoklara etkin ve zamanında yanıt vermektir. Bu görev tanımı çerçevesinde Komite, yönetilen, yönlendirilen fiyatlar ile fiyat istikrarını tehdit eden riskler ve bunlara yönelik hayata geçirilmesi gereken tedbirleri ele almakta ve para ve maliye politikaları arasındaki eş güdümü gözeterek fiyat istikrarına yönelik yapısal politika önerileri geliştirmektedir. Bu nedenle, temel amacı fiyat istikrarı olan ve araç bağımsızlığına sahip Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasıyla arasında herhangi bir şekilde görev ve yetki çakışması bulunmamakta, dolayısıyla bankanın bağımsızlığına herhangi bir aykırılık teşkil etmemektedir.

Yönetilen, yönlendirilen ürünler, fiyatı doğrudan kamu ya da kamuya bağlı kurumlar yani belediyeler, KİT'ler ve benzeri tarafından belirlenen ve/veya fiyatı kamunun onayı neticesinde oluşan mal ve hizmet kalemlerini ifade etmektedir. TÜFE sepetindeki yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar TÜİK tarafından ayrıca sınıflandırılmıştır. Bu doğrultuda “yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar hariç TÜFE” adıyla istatistik olarak yayımlanmaktadır.

Enflasyonla mücadele kapsamında 2021 ve 2022 yılında vazgeçilen vergi tutarı; sırasıyla, 154,2 milyar lira ve 276,8 milyar lira olarak hesaplanmaktadır. Gıda ürünlerinde KDV indirimi, otomobilde matrah eşiklerinin güncellenmesi, kurumlar vergisi indirimleri, enerji sübvansiyonları nedeniyle BOTAŞ’ın ödemediği ithalde alınan KDV, tütün, alkollü ürünlerde vergi güncellemelerinin Yİ-ÜFE oranları yerince daha düşük oranda artırılması gibi ve benzeri. Böylece vatandaşlarımızın alım güçlerini gözeterek enflasyonla mücadeleye vergi politikaları yoluyla da önemli bir destek sunmuş olduk.

2’ncisi de; İstanbul Finans Merkezi’ne neden yeni vergi avantajları sağlanmaktadır? 7412 sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu'nun 6’ncı maddesine göre, katılımcı belgesi almış finansal kuruluşlar tarafından İFM’de gerçekleştirilen finansal hizmet ihracatı niteliğindeki faaliyetler kapsamında elde edilen kazançların yüzde 75’inin -2022 ila 2031 yılları vergilendirme dönemlerine ait kurum kazançları için yüzde 100’ü- kurum kazancından indirilmesine imkân tanınmıştır.

Katılımcı belgesi almış finansal kuruluşların İstanbul Finans Merkezi’nde istihdam ettikleri belirli şartları sağlayan personelin ücretlerinde belirli oranlarda istisna öngörülmüştür.

Yine, finansal hizmet ihracı kapsamındaki işlemlere yönelik banka sigorta muameleleri vergisi, harç ve damga vergisi istisnaları öngörülmüştür.

Kanunla düzenlenen istisnalar sadece finansal hizmet ihracatı kapsamında yapılan faaliyetleri kapsamakta olup kanunda mal ticaretine aracılık edilmesine yönelik bir istisna düzenlemesi bulunmamaktadır.

Yapılan düzenlemeyle ülke ekonomisinin uluslararası rekabetçiliğinin geliştirilmesi ve ekonomik büyümeye katkı sağlanması, ülkemize döviz girdisi sağlamak suretiyle ekonomik istikrarın korunması ve bu alanda oluşacak yeni pazarlarda istihdam imkânlarının artırılması amacıyla yeni bir teşvik unsuru ihdas edilmektedir.

Bu kapsamda, 7412 sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu hükümlerine göre katılımcı belgesi, İstanbul Finans Merkezi bölgesinde faaliyette bulunan kurumların yurt dışından satın alınan malların Türkiye'ye getirilmeksizin yurt dışına satmalarından veya yurt dışında gerçekleşen mal alım satımlarına aracılık etmelerinden sağladıkları kazancın yüzde 50’sinin kurum kazancından indirilmesine imkân tanınmaktadır.

“Avantajlar neden sadece İstanbul Finans Merkezi’ne sağlanıyor?” Cevabımız: Bilindiği üzere, İstanbul Finans Merkezi ülkemizin finansal rekabet gücünü uluslararası alanda artırmak, finansal piyasalar ile ürün ve hizmetlerin gelişimine ve derinleşmesine katkıda bulunmak, uluslararası finans ve sermaye piyasalarına entegrasyonu güçlendirmek amacıyla 7412 sayılı Kanun’la kurulmuştur. Bu bölgede finans sektörü alanında çalışan kurumlar faaliyette bulunabilecekleri gibi, finans dışı sektörde çalışan kurumlar da katılımcı belgesi almak suretiyle faaliyetlerini bu alanda icra edebileceklerdir.

Düzenlemenin amacı, esas itibarıyla ülke ekonomisinin uluslararası rekabetçiliğinin geliştirilmesi, ekonomik büyümeye katkı sağlanması, ülkemize döviz girdisi sağlamak suretiyle ekonomik istikrarın korunması ve bu suretle istihdam imkânlarının artırılmasıdır. Bu bağlamda, uluslararası ticaret ya da transit ticaret faaliyetlerinde başarılı olan ülke uygulamaları incelendiğinde, bu işlemlerin güçlü bir finansman yapısıyla desteklendiği, diğer bir ifadeyle, mal alım satım ile tahsilat, ödeme ve ödemeye aracılık gibi finansman işlemleriyle birlikte yürütüldüğü görülmektedir.

Ülkemizin jeopolitik önemi göz önünde bulundurulduğunda, ticaret ya da transit ticaretle uğraşan tam ve dar mükellef kurumların faaliyet merkezlerini ülkemize taşımaları teşvik edilmekte, böylelikle hem ekonomik büyümeye ve istihdama katkı sağlanması hem de yeni kurulan İstanbul Finans Merkezi’nin faaliyet çeşitliliğinin artırılması suretiyle bölgesel ve küresel cazibe merkezi olması amaçlanmaktadır.

Cemevleriyle ilgili de çok konuşuldu, çok soruldu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Kanun teklifiyle planlanan; beldenin veya bölgenin şartları ile müstakbel ihtiyaçları göz önünde tutularak gerekli görülen cemevi yerlerinin imar planlarının tanziminde yer ayrılması öngörülmüştür. İl ve ilçelerimizde Alevi-Bektaşi kültürü ve erkân hizmetlerinin yürütüldüğü cemevlerinin yapılabilmesi için meri mevzuat olan İmar Kanunu’na uygun olmak şartıyla mülki idare amirinden izin alınması yeterli olacaktır. Uygulama imar planlarında cemevi yeri ayrılması hâlinde sadece buralarda cemevi yapılabilecektir. İmarlı alanların dışındaki yerlerde cemevi yapılamayacaktır. İmarlı alanlarda camilerin yapılmasında mülki idare amirinden izin alınma sistemi cemevlerinin yapımında da uygulanacaktır.

Köylerde İmar Kanunu’nun 27’nci maddesi ve Köy Yerleşme Alanı Uygulama Yönetmeliği hükümleri kapsamında cemevleri inşa edilebilecektir.

Mevcut cemevleri için izin veya ruhsat alımına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamış olup mevcut hâlleriyle devam edecektir.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyoruz.

Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

1’inci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri okutup sırayla işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinin kanun teklifi metninden çıkarılmasını teklif ederiz.

                                        Necdet İpekyüz                                                                            Zeynel Özen                                                         Serpil Kemalbay Pekgözegü

                                             Batman                                                                                    İstanbul                                                                                      İzmir

                                           Oya Ersoy                                                                              Ali Kenanoğlu                                                           Mahmut Celadet Gaydalı

                                             İstanbul                                                                                    İstanbul                                                                                      Bitlis

                                                                                                                               Filiz Kerestecioğlu Demir

                                                                                                                                            Ankara

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu.

Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, herkesi ayrıştırma ve düşmanlaştırma politikalarının doğal sonucu olarak aslında tabanının eridiğini gören iktidar cenahı seçim yaklaşırken açılımlara geri döndü. Hak temelli eşit yurttaşlık ilkesini savunan bizler için Alevi yurttaşların talepleri, bunların karşılanması, sorunların çözülmesi çok önemli ancak aylarca reklamını yapıp sonra da meseleyi torba kanun içine sıkıştırdığınızda Alevi yurttaşların sorunları çözülmüyor; TRT Şeş açınca Kürt sorununun çözülmediği gibi. Aynı şekilde, cemevlerini kültür merkezi statüsüne alıp elektrik faturasını karşılamakla da Alevi yurttaşlara eşit yurttaşlık tanınmış olmayacak. Oysa Alevi yurttaşların talebi çok net; cemevlerinin ibadethane statüsünün tanınması ve eşit yurttaşlık.

Şimdi, algı yöneterek imaj tazeleme tüm dünyanın sorunu aslında. İnsan hakları sorunlarıyla gündeme gelen ve bu yıl Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak olan o çok sevdiğiniz Katar’a bakalım örneğin. Stadyum ve tesis inşaatlarında çalışan çoğunluğu göçmen binlerce işçi kupa hazırlıklarında hayatını kaybetti. O ölümlerin üstüne oynanacak futbol için FIFA “Siyaseti bırakın, futbol konuşun.” diyor. Şimdi, binlerce işçi ölmüş ve gerçekten, aslında, tamamıyla bir sömürü politikasının sonucu olarak yani siyasetin tam göbeğinde ölmüş o işçiler ve deniyor ki -birçok yerde duyduğumuz o laf- “Siyaset yapmayın.” Katar'a futbolla itibar kazandıramaz kimse, siyasetin tam göbeğidir bu.

Size yine gelince, Amasra'da 42 maden işçisinin hayatını kaybettiği katliama ilişkin komisyon kurdunuz ve sanki başka insan yokmuş gibi, o komisyonun başına, Soma katliamının yaşandığı dönemde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olan ama hiçbir sorumluluğu üstlenmeyen Taner Yıldız'ı getirdiniz. Ona itibar kazandıracağınızı düşünüyorsunuz. Ne Amasra'dan ne de Soma'dan itibar kazanamazsınız.

Amasra faciasına baktığımız zaman, metan gazı seviyesi 2 kere patlama eşiğini aştığı hâlde işçilerin çalıştırılmaya devam edildiği… Ayrıca, madenin gaz ölçüm merkezinde polislerin yaptığı inceleme tutanağından görüyoruz ki patlamanın olduğu gün yani 14 Ekimde metan gazı seviyesi 85 kez ikaz seviyesinin üstüne çıkmış ve 5 kez de alarm seviyesini aşmış. Aslında sadece, bir yıldır serpilmeyen taş tozu bile serpilmiş olsa kömür tozu patlaması engellenecek ve çoğu bu nedenle, bunun yaydığı ısı nedeniyle yanarak ölen işçiler kurtulmuş olacaktı. Başta TTK Genel Müdürü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve tüm ilgili yönetici ve denetçilerin yaşanan bu katliamda cezai sorumluluğu var ve hiçbiri sonradan itibar kazanamaz.

Evet, algı yöneterek imaj tazelemeye örnekler çok. Yine, COP27’de mesela küresel iklim krizini yaratan diğer ülkeler gibi Türkiye de iklim hedefini açıklayacak, karbonsuzlaşma için sera gazı emisyonlarının azaltılacağına, ormansızlaşmanın önüne geçileceğine dair sözler verecek. Tabii, fosil yakıt şirketleri, maden şirketleri, çok uluslu endüstri şirketleri de çevre için sosyal sorumluluk projeleri yürütecek ama diğer taraftan da Amazon Ormanları yine, bu şirketlerin ticaret savaşları nedeniyle yakılmaya devam edecek ya da Eko İklim Zirvesi’ne katılıp “Yarınlara yeşil bir dünya bırakmayı istiyoruz, bunun sözünü veriyoruz.” panosunu imzalayan Ankara Belediye Başkanı ODTÜ Ormanı’nı yok edecek rant yolu projesinde ısrar edecek. Evet, bütün bunlardan kimse itibar kazanamaz.

Bakın, yanı başımızda Suriye, Lübnan ve Irak'ta insanlar kuraklık nedeniyle kolera salgınıyla uğraşıyor ve Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 1 Kasım itibarıyla 81 kişi kolera nedeniyle yaşamını yitirdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Bundan da Fırat Nehri'ndeki akışı kısıtlayan bu memleket sorumlu ve gerçekten bu iktidar sorumlu.

Son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Evet, bir kadın; 90 yaşında, Adile Ada ve bu kadın bir gösteri sırasında kelepçelendi. Evet, Soylu, gerçekten bir dakika korumasız dolaşabilir mi; etrafında polisler, korumalar olmadan? Ona kelepçe takılması emrini veren Soylu. O zaman bu kadın mı cesur, Süleyman Soylu mu cesur? Bu kadın cesur çünkü bu kadın 90 yaşında hâlâ bir protesto içindeyse o, gerçekten bir haklar abidesidir, başka bir şey değil. (HDP sıralarından alkışlar) Bir de insanlara düşünceleriyle baş eğdiremeyip, aynı şekilde polislerle baş eğdirmeye çalışıyor. Baş eğmeyecek, bunu böylece bilin.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…. Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup, önergeleri okutup sırasıyla işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.

                                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                                                Fahrettin Yokuş                                                                           Enez Kaplan

                                              Adana                                                                                      Konya                                                                                     Tekirdağ

                                      İbrahim Halil Oral                                                                          Dursun Ataş                                                                     Hayrettin Nuhoğlu

                                              Ankara                                                                                     Kayseri                                                                                    İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                        Mustafa Tuncer                                                                          Cengiz Gökçel                                                                          Tacettin Bayır

                                             Amasya                                                                                    Mersin                                                                                       İzmir

                                            Cavit Arı                                                                                Fikret Şahin                                                                   Kamil Okyay Sındır

                                             Antalya                                                                                   Balıkesir                                                                                     İzmir

                                                                                                                                     Ömer Fethi Gürer

                                                                                                                                             Niğde

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk söz Ankara Milletvekili Sayın İbrahim Halil Oral'a aittir.

Buyurun Sayın Oral. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 364 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 1’inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sözlerime Türk'ün hürriyet mücadelesinin lideri, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet, minnet ve dualarla anarak başlamak istiyorum. Büyük Atatürk, fikirleri, mücadelesi ve hayatıyla bizlere ebedî bir rehber olmaya devam edecektir, ruhu şad olsun.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu maddeyle, motorlu araç ticareti yapan mükelleflerden doğacak özel tüketim vergisinin tahsil güvenliğini sağlamak amacıyla 30 milyon TL'ye kadar teminat alınması düzenlenmektedir. Bu yöntem kabul edilebilir değildir, bu durum vergisini zamanında ödemiş olan mükellefler ile ödemeyen mükellefleri aynı kefeye koymaktan başka bir şey değildir. Namusuyla para kazanan ve vergisini zamanında ödeyen mükelleflere vergi kaçakçısı muamelesi yapılmaktadır. Ayrıca, bu uygulamayla toplanacak olan paraların hangi amaçla kullanılacağı kanun metninde yazılmamıştır. Teklifin seçim öncesine denk getirilmesiyle de şiddetli şüphe uyandıran bir kanun metni olarak kamuoyunda algılanmaktadır; bu, açıkça bir seçim ekonomisi yaratma hamlesidir.

Kıymetli milletvekilleri, madde metninde yer alan “motorlu araç ticareti yapan” ifadesi de son derece geniş bir kesimi kapsamaktadır. Bu ifadeyle galerilerden fabrikalara kadar tüm mükellefler getirilmesi planlanan teminat miktarını ödemeye mecbur edilecektir. Motorlu araç ticareti yapan bazı firmalar için 30 milyon Türk lirası fazlayken bazı firmalar için de bu miktar son derece düşük kalacaktır yani vergi adaleti tesis edilemeyecektir. Bütün bunların yanı sıra otomobil üzerindeki ÖTV oranları da çok yüksektir. Yüksek ÖTV oranları otomobil fiyatlarını ikiye katlamaktadır. Otomobiller için ÖTV oranları yüzde 40 ila yüzde 220 arasında değişmektedir. Böylece vatandaşlarımız bir araba parası kadar da ÖTV ödemek zorunda kalmaktadır. Başta, otomobilde uygulanan ÖTV oranları makul seviyeye çekilmelidir, ayrıca birçok üründen alınan ÖTV tamamen kaldırılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, vergi, harç ve cezalarda artış belirleyen yeniden değerleme oranı yüzde 129,93 olmuştur. Yılbaşından itibaren ehliyet ve pasaport harcı ile trafik cezaları oranları yüzde 129,93 oranında artacaktır. Vergi, harç ve cezalarda enflasyonun üzerinde bir artış yapılmıştır. Her şeyden önce vergide adalet sağlanmalıdır.

Dolaylı vergi yükü de hızla artmaktadır. Türkiye’de gelir ve kazançlardan alınan vergilerin millî gelire oranı yüzde 5,6 iken OECD ülkelerinde bu oran yüzde 11,4’tür. Tam tersi şekilde Türkiye’de ÖTV olarak toplanan miktarın millî gelire oranı yüzde 3,6 iken OECD ülkelerinde bu oran yüzde 2,4’tür. Bu durum OECD ülkelerinden daha yüksek oranda dolaylı vergi topladığımızı ortaya koymaktadır. TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve TİSK çalışanların gelir vergisi yükünün hafifletilmesini istemektedirler. Hükûmet asgari ücret üzerindeki vergilerden artık vazgeçmelidir. Örneğin, ücreti brüt 13.043 Türk lirası olan bir çalışanın eline ocak ayında net 10 bin Türk lirası geçmekteyken aralık ayında bu rakam 9.143 TL’ye düşmektedir yani kesilen vergi oranı ocak ayında yüzde 15 iken ağustos ayında yüzde 27’ye yükselmekte ve bu nedenle de eline geçen net rakam azalmaktadır. Kısacası, Türkiye’de her alanda olduğu gibi vergi tahsilatı noktasında da adalet ayaklar altına alınmıştır. Vergi, devlet yatırımlarının aracı olmaktan çıkarılıp iktidarın seçim bağışı hâline dönüştürülmüştür; yatırımlar ise yandaş müteahhitlere “kamu-özel iş birliği” adı altında peşkeş çekilerek fahiş fiyatlarla yapılır hâle gelmiştir. “Adalet ve kalkınma” yalnız iktidar partisinin adı olmuş ama ülkemizin gerçek hayatını terk etmiştir.

Bu düşüncelerle teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz talep eden Amasya Milletvekili Sayın Mustafa Tuncer.

Buyurun Sayın Tuncer. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA TUNCER (Amasya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve saygıdeğer milletimizi selamlıyorum.

Seksen dört yıl önce bugün, cumhuriyetimizin kurucusu, Kurtuluş Savaşı’mızın ve milletimizin Başkumandanı Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü Hakk’a uğurladık; toprağı bol, ruhu şad olsun. Kendisi aramızda olmasa da eserleri, devrimleri ve cumhuriyeti ilelebet bizlerle olmaya devam edecektir. Sevgi ve özlemle yâd ediyorum.

Yine bir torba yasayla karşı karşıyayız. AK PARTİ iktidarları ve saray yirmi yıldır öyle bir kötü yönetim gösterdi ki bu basiretsiz ve beceriksiz yönetiminiz neticesinde halk fakirleşti, insanlar yoksullaştı, toplum âdeta sokağa çıkamaz hâle geldi. Bütün bunların üzerine bir de özgürlüklerin yerine baskıyı, adaletin yerine zulmü, konuşabilmenin yerine muhbirliği getirerek âdeta korku toplumu yarattınız. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdiyse seçime ramak kala yarattığınız tahribatı ortadan kaldırmak için torba yasalara sarıldınız. Halkımızı torba yasalar değil, seçim kurtaracak. (CHP sıralarından alkışlar) Oy günü gelecek ve bu halk sizi oy torbalarıyla gönderecek. Gökten düşenin parçası bulunurmuş da gönülden düşünenin asla. AK PARTİ de Cumhurbaşkanı da halkın gönlünden düştü, bundan sonra başınız pınar, ayağınız göl olsa da tekrar girmeniz mümkün değil.

Sayın AK PARTİ milletvekilleri, saray hükûmeti yirmi yılda ülkeyi ne hâle getirdi, gelin bunlara bir göz atalım. İktidara geldiğiniz 2002’den bu yana 2 trilyon 504 milyar dolar vergi topladınız. 131 milyar dolar içeriden ve dışarıdan borç aldınız. Milletin 63 milyar dolarlık malını mülkünü sattınız ve toplam 2 trilyon 698 milyar dolar para topladınız ve harcadınız. AK PARTİ kendinden önceki 57 hükûmetin yetmiş dokuz yılda kullandığı kaynağın 4 katını kullandı. Buna rağmen sizden önceki hükûmetler kullandığı her 100 dolarlık kaynakla 714 dolar gelir yaratırken saray hükûmetleri ve AK PARTİ kullandığı her 100 dolarlık kaynakla sadece 533 dolarlık gelir yaratabildi. Yani bu konuda sınıfta kaldınız çünkü kaynaklar israfa ve şatafata gitti.

2011’de çıktınız “2023’te Türkiye’yi en büyük 10 ekonomi arasına sokacağız.” diye söz verdiniz. “2023’te millî gelir 2 trilyon dolar, fert başına gelir 25 bin dolar, ihracat 500 milyar dolar, işsizlik yüzde 5 olacak.” diye söz verdiniz. Bunları kalkınma planlarına yazıp resmî hedef hâline getirdiniz. 2023’e şunun şurasında sayılı günler kaldı ama siz bırakın dünyada ilk 10 ekonomiden biri olmayı, 1990 yılında en büyük 20 ekonomi arasına giren, 1999 yılında G20 üyesi olan Türkiye’yi en büyük 20 ekonomi arasından düşme noktasına getirdiniz.

Türkiye sadece ekonomide zemin kaybetmedi; ülkemizi hukukta ve demokraside de üçüncü dünya ülkeleri seviyesine indirdiniz. Sadece son dört yılda ülkemizi Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 8, Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 18, Dünya Mutluluk Endeksi’nde 38 sıra gerilettiniz; halkımızı âdeta mutsuzluğa hapsettiniz.

Son yirmi yılda hiçbir hükûmete nasip olmayan kaynakları ve zamanı kullanmanıza rağmen verdiğiniz sözleri tutmadınız, büyük fırsatları kaçırdınız, toplumu kutuplaştırdınız, kaynakları israf ettiniz, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarda âdeta Everest’in zirvesine çıktınız ama saraya heba ettiği yirmi yıl yetmemiş, şimdi de utanmadan, sıkılmadan yüzyıl masalları anlatıyorsunuz. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın teklif sahibi milletvekilleri, torba yasada Alevilikle ilgili düzenlemeler de bulunmaktadır. Yaptığınız bu düzenlemeler Alevilikle bağdaşmamaktadır çünkü cemevleri birer kültürevi değil, Alevilik inancının ibadet yeridir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MUSTAFA TUNCER (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Aleviler cemevlerinde “Ya Allah, ya Muhammed, ya Ali” haykırışlarıyla Allah’a karşı olan ibadetlerini yaparlar. (CHP sıralarından alkışlar) Cemevlerine inanç yönüyle bakmayıp sadece kültür mekânı olarak nitelendirmek ve böyle kabul etmek Aleviliğe karşı en büyük hakarettir. Derhâl bu hatadan dönülmelidir. (CHP sıralarından alkışlar)

Sonuç olarak, sayın AK PARTİ milletvekilleri, cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında aziz milletimiz bu otoriter rejimi sandıkta gönderecek ve bir kez daha tarih yazacak. Saray kaybedecek, halk kazanacak; otokrasi kaybedecek, demokrasi kazanacak; saray beslemeleri kaybedecek, milletimiz kazanacak; biz kazanacağız, Türkiye kazanacak; biz kazanacağız, 85 milyon kazanacak. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1’inci madde kabul edilmiştir.

2’nci madde üzerinde 1 önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                                                   Enez Kaplan                                                                         Fahrettin Yokuş

                                              Adana                                                                                    Tekirdağ                                                                                    Konya

                                      Hayrettin Nuhoğlu                                                                                                                                                                        Dursun Ataş

                                             İstanbul                                                                                                                                                                                   Kayseri

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talep eden Kayseri Milletvekili Sayın Dursun Ataş.

Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülen 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, kanun teklifinin görüşülen maddesi motorlu araç ticareti yapan vergi mükelleflerinden vergi tahsilatının güvenliğini sağlamak amacıyla 30 milyon liraya kadar teminat istenebilmesini düzenlemektedir. Ayrıca, teklife göre, bu teminatı vermeyenlere vergi cezası verilecektir. Bu yönteme göre, tüm vergi mükelleflerinden doğmamış vergi borcu için teminat alınması gerekmektedir ki bu da suç işleyebilir diye herkesi cezaevine atmaktan farksızdır. Bu yüzden böyle bir yöntem kabul edilemez. Ancak AKP iktidarına bu yöntemi nerede kullanmaları gerektiğini söyleyebilirim. Mesela, vergisini zaten ödeyen firmalardan teminat almak yerine son on yılda tam 128 kere vergi istisnası yaptığınız 5’li çeteden teminat isteyebilirsiniz. Mesela, son on yılda 100 milyar liradan fazla ihale verdiğiniz, kira borçlarını dahi yirmi iki yıl ertelediğiniz şirketlerden teminat isteyebilirsiniz. Vergisini hep ödemiş namuslu vatandaştan teminat istemek yerine milyarlarca lira vergi borcunu sildiğiniz yandaşlardan teminat isteyebilirsiniz.

Değerli milletvekilleri, vergi toplamak da bu vergileri gerekli yerlere harcamak da devletin başlıca görevidir. Bu vergileri toplarken de harcarken de adaletli olunmalıdır ancak Türkiye’de vergi yükü fakir fukaranın sırtına yüklenmiş, kaynaklar ise yandaşlara seferber edilmiştir. Ekonomik krizin süreklilik kazandığı, her yeni güne zamlarla başladığımız, yaşam maliyetlerinin her geçen gün artmaya devam ettiği bu ortamda AKP’nin vergi politikalarının özeti şudur: Az kazanandan çok vergi, çok kazanandan az vergi; yandaşlara ise vergi affı, vergi istisnası. Holdinglerin vergileri bir gece yarısı sıfırlanırken işçinin sırtındaki vergi yükü büyüdükçe büyümektedir. Gelir eşitsizliği yetmezmiş gibi vergi adaletsizliğiyle de vatandaşın ekmeği çalınmaktadır. Cumhuriyetin fabrikalarını, şirketlerini, kurum ve kuruluşlarını birer birer satan AKP iktidarı, satacak bir şey bulamayınca vatandaşın cebine el atmaktadır. Seçim için kaynak yaratmaya çalışan iktidar, milyarlar içinde yüzen yandaşlardan değil, geçim derdiyle uğraşan vatandaştan vergi üstüne vergi almaktadır.

Değerli milletvekilleri, AKP’nin ülkeyi getirdiği noktada vatandaşın araba alması bırakın lüks olmayı, imkânsız hâle gelmiştir. Türkiye otomobil vergisinde dünya rekortmeni olmuştur. Yüzde 40 ile yüzde 220 arasında uygulanan ÖTV yüzünden, her araba alan vatandaş en az bir tane de devlete araba almaktadır. 2022 yılında artık tartışmasız bir zaruret olan arabadan, cep telefonundan, beyaz eşyadan özel tüketim vergisi alınması kabul edilemez bir durumdur. AKP iktidarı yirmi yıldır hep eskileri örnek gösterip kendilerini başarılı göstermek için algı yaratmaya çalışmaktadır. Eskiden bir emekli rahatlıkla araba alabiliyordu, araba almak, ev almak bir memur için hayal değildi ancak bugün Türkiye’de en ucuz sıfır araç 500 bin liranın üzerindedir. Bir asgari ücretlinin en ucuz sıfır arabayı alabilmesi için hiç para harcamadan, evine ekmek götürmeden, bir çay dahi içmeden doksan ay para biriktirmesi gerekmektedir yani tam yedi buçuk yıl. Üstelik, yemeden içmeden yedi buçuk yılın sonunda bir araba alabilirse bir araba parası da devlete vergi ödemektedir. Aynı araba Almanya’da 13 bin eurodur yani bizi kıskanan Almanya’da bir asgari ücretli aynı arabayı sekiz ayda alırken Türkiye’de asgari ücretli tam yedi buçuk yılda alabilmektedir. Coğrafya bir kader değildir, bunun adı kötü yönetimdir; bu, vatandaşı enflasyona, yüksek vergilere ezdirirken milletin kaynaklarının yandaşa aktarılmasının bir sonucudur.

Değerli milletvekilleri, Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in önderliğinde, vatandaşın ezildiği, yandaşın baş tacı edildiği bu harami düzeni değiştireceğiz. Biz vergilerin garibanın sırtına yüklendiği, yandaşın vergi ödemediği bu düzeni değiştireceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN ATAŞ (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

DURSUN ATAŞ (Devamla) – Biz otomobilde ÖTV’yi kaldıracağız, otomobili temel ihtiyaca dönüştüreceğiz. Biz ekonomiden adalete, dış politikadan eğitime kadar her alanda yaşanan krizleri çözeceğiz. “Ben ekonomistim.” deyip ülkeyi borç batağına sürükleyenlere karşı projelerimiz ve kadrolarımızla Ulu Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde ülkemizin ikinci yüz yılına hazırız diyor, çok az kaldı diye ekliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Elitaş…

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

39.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük 60’a göre bir açıklama ihtiyacı hissettim.

Kanun teklifinin 1’inci maddesiyle ilgili kısımda hem biraz önce konuşan Sayın Milletvekilimiz Ataş ve daha önce konuşmacı bir meseleyi gündeme getirdiler: “Otomobil ticareti yapan herkesten 30 milyon Türk lirası teminat alınacak.” gibi sanki söylediler. Bunu hem kamuoyunun hem milletvekillerimizin aydınlanması açısından söylüyorum: Distribütör haricinde doğrudan doğruya araç ithal eden, ithalatı yapan, otomobil ticaretiyle uğraşan kişiler var. Bu kişiler özel tüketim vergisini araç çektikten sonra, belli bir müddet sonra yatırdıklarından dolayı ÖTV’nin garanti kapsamı altına alınmasıyla ilgilidir. Herhangi bir yerde, Ankara'da, Kayseri'de, İstanbul'da ikinci el araç ticareti yapanlarla ilgili bir düzenleme getirmemektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Doğrudan doğruya ithalatçılık kapsamında yurt dışından distribütör haricinde ithalat yapan kişilere yapılan bir düzenleme, teminat mektubu alımıdır.

Genel Kurulun ve milletimizin takdirine sunuyorum, teşekkür ediyorum.

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, açıklamada bulunabilir miyim? Benim konuşmama karşı yapıldı, bir şey aktaracağım sadece.

BAŞKAN – Ya, size karşı bir açıklama yapılmadı, genel bir açıklama yaptı Sayın Elitaş.

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Peki ama…

BAŞKAN – Siz zaten kürsüden açıklayacağınızı açıkladınız.

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Orada bir şey var.

BAŞKAN – Ekstra, kürsüde söylediğinizin dışında bir şey söyleyecek misiniz?

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Yok, başka bir şey söyleyeceğim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Komisyona sorarsanız, Sayın Ataş, Komisyona sorarsanız Komisyon da aynı şekilde cevap verir. Komisyon herhâlde benimle aynı kanaattedir.

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Düzelmesiyle alakalı…

BAŞKAN – Peki, Sayın Ataş, 60’a göre söz verelim.

Buyurun.

40.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, konuyu Elitaş Bakanım güzel açıkladı fakat Komisyonda da bu gündeme geldi, orada bir açıklık olmadığını hep ifade ettik, edilmeye devam etti fakat oraya bir açıklık getirilmedi. Bakanlığın çıkaracağı yönetmeliğe bırakıldı ve bu yönetmeliğin de ucu açık olacak. Eğer gerçekten öyleyse kanunda bir cümleyle bunu açıklığa kavuşturup bir şey koyabiliriz ama konulmadı, sadece ifade edildi; onu belirtmek istedim.

BAŞKAN – Peki, anlaşıldı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, bir açıklığa, aydınlığa kavuşsun diye bir daha açıklamama izin verir misiniz?

BAŞKAN – Tabii, buyurun.

41.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Ataş, ikinci el ticareti yapanlar zaten ÖTV mükellefi değiller. ÖTV ithal araçlarda vardır, fabrikalardaki üretilen araçta vardır, ithal edilen araçlarda ÖTV vardır. Ankara’da, Kayseri’de veya herhangi bir yerde otomobil ticareti yapanlar ÖTV mükellefi değildir. Ben aracımı size satarsam veya siz benim aracımı bir galeriden alırsanız orada ÖTV ödemezsiniz. ÖTV’nin mükellefleri bellidir zaten, kanunda sayılmıştır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Peki, anlaşıldı konu.

XI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 364) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddede önerge yoktur.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 3’üncü madde kabul edilmiştir.

4’üncü maddede önerge yoktur.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 4’üncü madde kabul edilmiştir.

5’inci madde üzerinde 2 önerge vardır, okutup sırasıyla işleme alacağım.

1’inci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesinin kanun teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                        Necdet İpekyüz                                                                            Zeynel Özen                                                                    Muazzez Orhan Işık

                                             Batman                                                                                    İstanbul                                                                                       Van

                                  Mahmut Celadet Gaydalı                                                                    Ali Kenanoğlu                                                       Serpil Kemalbay Pekgözegü

                                               Bitlis                                                                                     İstanbul                                                                                      İzmir

                                                                                                                                          Oya Ersoy

                                                                                                                                           İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Van Milletvekili Sayın Muazzez Orhan Işık. (HDP sıralarından alkışlar)

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sözlerime başlarken Ağrı Tutak’ta yaşanan vahim trafik kazasında yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine sabır, yaralılara şifa diliyorum.

Daha Derik’teki, Antep’teki ve birçok yerdeki kayıpların acısı geçmeden şimdi de Ağrı’da halkımız ağır bir yara almıştır. Ağrı yolunun trafik yükü, tek şerit olması son kazaya açıkça davetiye çıkarmıştır. Trafik kazalarını önlemek için gerekli çalışmaları yapması gereken iktidar, saltanatını kaybetme kaygısıyla her gün ilgisiz birçok gündemle toplumu uğraştırıyor, oyalıyor. Sadece trafik kazaları değil, neredeyse her gün yaşanan kadın cinayetleri, iş cinayetleri, ateşli silahlarla ölüm haberleri ne yazık ki gündem olmaktadır.

Değerli üyeler, ülkenin temel meseleleri olan savaş ve çatışma, yoksulluk ve işsizlik, kadın emeği sömürüsü ve kadın cinayetleri, ekolojik yıkım ve doğa talanı sorunlarını çözmek yerine daha da derinleştiren, tek adam rejimini kurumsallaştırıp rantı ve yandaşları esas alan torba kanunlar önümüze getiriliyor. Torba kanun yöntemi başlı başına bir sorundur ve yasama yetkisinin istismarıdır. İktidar, bu kanunları ilgili toplum kesimlerine, sivil toplum kuruluşlarına, muhalefete danışmadan tekçi bir anlayışla yapıyor. Tekçi, ırkçı, cinsiyetçi ve ayrımcı kültürü torba yasalarla kalıcılaştırmaya, kurumsallaştırmaya çalışıyorsunuz. Aynı torbada Alevilik, madenlerde yaşamını yitirenler, motorlu araçlar, kamulaştırma gibi birbiriyle ilgisiz, alakasız konuların yer alması iktidarın ciddiyetsizliğini ve toplum karşıtlığını gösteriyor.

Kanun teklifinin 5’inci maddesinde kamulaştırma ve kamulaştırmasız el atma üzerine bir düzenleme yapılıyor. Kamuya ait tarihsel birikimleri, kurumları, kamusal hizmetleri yok pahasına özelleştiren bir iktidarın kamulaştırma hukuku üzerinde bu kadar tepinmesi de tesadüfi değil. Özellikle, kamulaştırmasız el atma işlemlerinde ve alelacele kamulaştırma işlemlerinde kamu hizmetlerini geliştirme amacıyla bir işlem yapılmadığı açıktır. Nerede bir maden alanının bir yandaşa tahsis edilmesi, tarihî, kültürel bir alanını ranta açılması, HES’lerle doğanın yağmalanması varsa orada AKP önce kamulaştırıyor ya da kamulaştırmasız el atıp sonra yandaş sermayeye devrediyor. AKP iktidarı sadece son bir yılda 7,7 milyar TL’lik kamu taşınmazını satmıştır. AKP tüm ülkeyi satarken kayyumlar eliyle de gasbettikleri belediyelerimize ait ne varsa yandaşlara peşkeş çekiyor.

AKP-MHP iktidarı kamulaştırmanın değil, özelleştirmenin iktidarıdır. Bunun en büyük örneği kamuya ait olan PTT’nin taşeronlaştırılmasıdır. PTT personeli içerisinde kamu çalışanı oranı her geçen gün azaltılarak çalışanlar güvencesiz, esnek ve ucuz iş gücü olarak ağır bir iş yüküyle karşı karşıya bırakılmış, yoksulluğa mahkûm edilmiştir. Çalışan memurlara yönelik mobbing, sürgün ve ayrımcılık uygulamaları her hafta kamuoyuna yansımaktadır. İktidarın özelleştirme politikalarını da TELEKOM’un özelleştirilmesi skandalında hep beraber gördük. Kamuya ait olan TELEKOM, kamu bankalarından verilen kredilerle AKP’nin seçtiği bir şirkete verilmiş, bu firma TELEKOM’u on üç yıl işlettikten sonra kredi borcunu ödemeden TELEKOM’u yine borçları karşılığında kamu bankalarına devretmiştir. Bu özelleştirmede kamu bankalarının zararı 5 milyar dolar civarında olup ülkenin kaybı ise tam olarak hesaplanamamıştır. TELEKOM özelleştirmesinde olduğu gibi halka ait olan her şey sermayeye peşkeş çekilmektedir. Bu Meclisin bağımsız bir araştırma komisyonuyla başta TELEKOM olmak üzere tüm özelleştirme süreçlerini araştırması gereklidir.

Derin bir toplumsal yoksulluk, artan mafyalaşma, yolsuzluk ve bunlara karşı çıkan herkesin baskıyla sindirilmesine dayalı bir yasaklar ülkesindeyiz. Artan yoksulluk ve ağırlaşan yaşam koşulları toplumda büyük bir umutsuzluk yaratmış, en ufak sorunlarda bile bir cinnet hâli topluma sirayet etmiş, sokaklar şiddet alanına dönüşmüştür. Yargıya güvenin kalmadığı bu tek adam düzeninde, herkes adaleti kendi eliyle gerçekleştirmeye çalışırken iktidar da bireysel silahlanmayı âdeta teşvik etmektedir.

AKP iktidarı döneminde uyuşturucu ve silaha ulaşmak kolaylaştırılmıştır. Siyasi tutsaklar cezaevlerinde fiilî ölüme mahkûm edilirken her türlü suçu bulaşmış tecavüzcü, kadın katilleri, mafya elemanları, uyuşturucu baronları iyi hâl ve aflarla serbest bırakılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) – Kabineden bir bakanla, özellikle de o bakanla fotoğrafları varsa sınır kapıları dâhil tüm kapılar açılıyor.

İktidarınız, toplumun temel değerlerine, halkların diline, inancına ve mezhebine savaş açmış; devletin kurumlarını, bütçesini, kolluk gücünü ve bürokrasisini topluma karşı kullanan bir yapıya dönüşmüş durumdadır.

Bütün baskı ve saldırılarınıza, nefretinize, halk ve kadın düşmanlığınıza rağmen bizler emekten, adaletten, eşitlikten, özgürlükten ve yaşamdan vazgeçmiyoruz. Sözümüz var: Bedeli ne olursa olsun bu ülkede onurlu bir barışı, demokrasiyi, özgür ve eşit bir yaşamı inşa edinceye kadar mücadele edeceğiz ve halkların umudu olmaya devam edeceğiz.

Tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen ek 4’üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan “bedel” ibaresinden sonra gelmek üzere “tazminat,” ibaresinin eklenmesini, üçüncü fıkrasında yer alan “ile her türlü vekâlet ücretleri” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                         Mustafa Elitaş                                                                            Ramazan Can                                                                        Ahmet Özdemir

                                             Kayseri                                                                                   Kırıkkale                                                                           Kahramanmaraş

                                       Metin Gündoğdu                                                                         Semiha Ekinci                                                                             İshak Gazel

                                               Ordu                                                                                       Sivas                                                                                      Kütahya

                                                                                                                                      Abdullah Güler

                                                                                                                                           İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçe…

Gerekçe:

Önergeyle birinci fıkranın kapsamına mahkemelerce hükmedilen tazminat da eklenerek uygulamada yaşanabilecek tereddütlerin giderilmesi ve vekâlet ücretlerinin diğer tazminat davalarıyla aynı uygulamaya tabi olarak belirlenmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 5’inci madde kabul edilmiştir.

6’ncı maddede önerge yok.

6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6’ncı madde kabul edilmiştir.

7’nci maddede önerge bulunmuyor.

7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 7’nci madde kabul edilmiştir.

8’inci maddede 2’si aynı mahiyette olmak üzere 3 önerge vardır.

İlk 2 okutacağım önerge aynı mahiyette olup, okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesinin kanun teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                        Necdet İpekyüz                                                                            Zeynel Özen                                                                           Ali Kenanoğlu

                                             Batman                                                                                    İstanbul                                                                                    İstanbul

                                           Oya Ersoy                                                                       Mahmut Celadet Gaydalı                                                Serpil Kemalbay Pekgözegü

                                             İstanbul                                                                                     Bitlis                                                                                       İzmir

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                            Cavit Arı                                                                              Cengiz Gökçel                                                                     Ömer Fethi Gürer

                                             Antalya                                                                                    Mersin                                                                                      Niğde

                                          Fikret Şahin                                                                        Kamil Okyay Sındır                                                                      Tacettin Bayır

                                            Balıkesir                                                                                     İzmir                                                                                        İzmir

                                                                                                                                         Ulaş Karasu

                                                                                                                                             Sivas

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerine söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel Özen.

Buyurun Sayın Özen. (HDP sıralarından alkışlar)

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Teşekkürler Başkan.

Bu kanun teklifiyle, cemevleri ibadet yeri sayılmamakta, kültürel ve folklorik bir unsura indirgenmektedir. Yüzyıllardan beri Muaviye-Yezit zihniyetinin katliamlarla yok edemediği Alevilere, cumhuriyetin 2’nci yüzyılında Kürtlere dayatılan koruculuk sistemi gibi bunun bir başka versiyonu dayatılmaktadır. Cemevleri için Kültür Bakanlığına bağlı Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı dairesi kurulmaktadır ve yerelde mülki amirlere, belediye başkanlarına havale edilmektedir. Ama şunu bilmiyorsunuz, arkadaşlar, Alevi inancının bir sistematiği var: Dede, ana, pir, mürşit ve babalar rızalık olmadan posta oturamaz, hizmet yaptıramaz. Bunlar kim oluyor yani Cumhurbaşkanının atayacağı insanlar kim oluyor? Bu, Alevilere kayyum atamaktır. Bu nedenle, Cumhurbaşkanının atadığı isimlerin Alevi toplumunda hiçbir karşılığı olmaz.

Alevilik, ocak-mürşit-pir sistemin dışında hiçbir sistemi kabul etmez, Alevi canlarının onuruna dokunmaktadır bu. Cemevleri ibadethanemizdir.

Değerli başkanlar, Alevilerin hak ve taleplerini siz biliyorsunuz. Şimdi, hep şunu söylersiniz, dersiniz ki: “Aleviler siz bölük pörçüksünüz ne istiyorsunuz? Talepleriniz bir değil.” Burada, tüm Grup Başkan Vekilleriyle Alevi çatı örgütlerinin başkanları geldi görüştü. Başka bir çatı örgütü var mıdır ki Türkiye'de? Hepsi geldi, sizinle görüştü. Bu konuda homojenler hepsi “Cemevi bizim ibadethanemizdir.” diyor. Şimdi, bu yasa acilen geri çekilmelidir, cemevlerinin ibadet yeri sayılması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Alevilere eşit yurttaşlık hakları verilmeli, cemevleri ibadethane sayılmalıdır.

Arkadaşlar, Aleviler Avrupa'da 14 ülkede örgütlüler. Bu Aleviler, bu cumartesi günü, bu yasayı Köln'de protesto edecekler. Kürt sorununu nasıl çözmeyip uluslararası bir sorun hâline getirdiyseniz Alevilik sorununu da uluslararası bir sorun hâline getireceksiniz ve bu sorun kangren hâline gelecek. Ben diyorum ki Alevilik vardır, Alevilik haktır ve “Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan.”

Şimdi, arkadaşlar burada -başka da söyledim- bir samimiyet testi olacak. Tüm partilerin milletvekillerine söylüyorum: Alevilerin yüzyılını belirleyen bir yasa burada oylanacak. Hamaset konuşmaları bir tarafa, “Alevi-Sünni kardeştir.” “Kürt-Türk kardeştir.” demekle bu sorunları çözemezsiniz. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin temsil edildiği yer. Burada vereceğiniz oy, Aleviler karşısında sizin düşüncelerinizi, sizin Alevileri ne kadar sevdiğinizi ve sevmediğinizi gösterecek. Onun için, bu samimiyet testinden geçmek için Alevilerin taleplerini kabul etmek zorundasınız. Aleviler çimento, tuğla, boya istemiyor; Aleviler eşit yurttaşlık istiyor, Aleviler kendi haklarını istiyorlar ve demokratik bir Türkiye'de eşit yurttaşlık temelinde bir arada yaşamak istiyorlar.

Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde diğer konuşmacı Sivas Milletvekili Sayın Ulaş Karasu.

Buyurun Sayın Karasu. (CHP sıralarından alkışlar)

ULAŞ KARASU (Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün 10 Kasım, Ulu Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikal edişinin 84’üncü yıl dönümü. Kurtuluş Savaşı’mızın liderini, eşsiz siyasi ve askerî dehayı, kurucu ve ebedî Genel Başkanımızı saygıyla anıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu önemli günde cumhuriyeti en fazla sahiplenen inanç topluluklarından biri olan Alevilerle ilgili düzenlemeyi görüşüyoruz. O kadar sahiplenilmiş ki ibadethanelerine Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafını koyarak bu ülkeyi, cumhuriyeti ve Ulu Önder’i benimsediğini, bağrına bastığını görebildiğimiz bir inanç Alevilik. Öyle ki cemevine girdiğinizde Hazreti Ali'nin, Hacı Bektaş Veli'nin tasvirlerinin yanında Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafını görürsünüz. Böylesine bir sahiplenme sadece bu topraklara ve Alevilere özgüdür. Yüzyıllardır bu topraklarda yaşamış, var olmuş, bu toprakları savunmuş, canını vermiş, Anadolu'yu erenlerin diyarı yapmış, bir avuç toprağında dahi hakkı olan bir inançtan ve bu inancın temsilcilerinden bahsediyoruz ama gelin görün ki biz bunlardan bahsederken AKP zihniyeti Alevilikle ilgili düzenlemeyi bir torba yasanın içinde getirecek kadar fütursuz olabiliyor. Üstelik Alevilerin taleplerine kulak tıkayan bir teklifi, Alevi federasyonlarını, Alevi örgütlerini muhatap almayan bir teklifi, Alevileri ötekileştirmeye devam eden bir teklifi, Alevilerin talepleriyle alakası olmayan, kendi akıllarınca ağızlara bir parmak bal çalmaya çalışan bir teklifi Meclise getirmeye cüret edebiliyorlar.

Değerli milletvekilleri, Alevilerin talepleri net; cemevlerinin ibadethane statüsüne alınması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanması yani “ama”sız, “fakat”sız, eşit yurttaşlık hakkı. (CHP sıralarından alkışlar)

Milyonlarca Alevi yurttaşımız cemevlerini ibadethaneleri görüp ibadetlerini cemevlerinde yapıyor, lokmalarını cemevlerinde dağıtıyor, matemlerini cemevlerinde yaşıyor ama iktidar, milyonların “İbadethanemiz.” dediği cemevlerini ibadethane olarak görmüyor. Peki, ne olarak görüyor? Kültürevi. Siz şimdi, burada da Aleviliği kültürle bağdaştırıp bin yıldır bu topraklarda her türlü baskı ve zulme karşı inançlarını sürdüren Alevileri yok saymak istiyorsunuz, yok sayarken dizayn etmeyi de ihmal etmiyorsunuz. Öyle bir dizayn ki bu; Cumhurbaşkanının gittiği cemevinin şekli şemaili değiştiriliyor, Alevilerin talebi sadece aydınlatma, su, personel gibi giderlerin karşılanması olarak gösteriliyor, Aleviliğe kültür gömleği giydirilip inanç ve mezhep temelinden çıkarılıyor, Alevileri devlet kademelerinden uzaklaştırıp, bir vali, bir bakan görevlendirmeyip bu açılımdan sonra transfer ettiğiniz bir vekiliniz var. Bu dizayn, bu mezhep mühendisliği tutmaz, elinizde patlar. Hiç merak etmeyin, Aleviler de zaten bu oyuna gelmezler.

Değerli milletvekilleri, iktidar-Alevilik-kültür üçgeni o kadar garip bir hâl aldı ki iktidar için, 35 aydının can verdiği Madımak Oteli, kültür merkezi; Alevilerin ibadethanesi olan cemevleri de kültür mekânı oldu. Alevilerin temel hak ve eşit yurttaşlık talepleri gündeme geldiğinde AKP’liler kültür damgasını yapıştırıp işten sıyrılmaya çalışıyor. Bunu yaptığınız sürece Aleviliği de Alevileri de Alevilerin taleplerini de anlama şansınız yok. Neye karşısınız da “ibadethane” kelimesi size bu kadar uzak? Hazreti Ali’ye mi karşısınız, ehlibeyte mi, 12 imama mı karşısınız, Hacı Bektaş Veli’ye mi, dört kapıya kırk makama mı, “Eline, beline, diline sahip ol.” diyen düstura mı karşısınız? (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, 3 Temmuz 2020 Levent Camisi açılışında konuşan Genel Başkanınız şunları söylemiş: “Biz ülkemizdeki hâkim inanç grubu olan Müslümanların ve diğer dinî inançlara mensup olanların da hakkını, hukukunu korumaya devam edeceğiz.” Milyonlarca insan sadece dinî inançlarından dolayı hayatlarına kastedilmesi dâhil her türlü baskıya maruz kalıyor. Asıl bakılması, üzerinde durulması, tedbir alınması gereken yer burasıdır.

Dünyaya gösteriş yapan Erdoğan içeride ne yapmış peki? Cemevine “cümbüşevi” demiş, cemevine “ucube” demiş, yetmemiş, Aleviliği seçim meydanlarında yuhalatmış. Ey Erdoğan, baştakini söyleyen de sensin, sondakini söyleyen de sen. Hangi sözüne inanalım senin?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ULAŞ KARASU (Devamla) – Mahzuni ne güzel söylemiş:

“İkrar verdin, ikrarını çiğnedin,

Hayatında helal lokma yemedin,

Hacı Bektaş, Mevlâna'da işin ne?

Açtın Mahzuni'ye yürek yarası,

Dünyanın fitnesi, yüzler karası,

Hüseyin’de, Kerbelâ'da işin ne?”

Seçim yaklaştı, iktidarınız zorda. Yirmi yılın sonunda Aleviler aklınıza geldi. Ama bilin ki hiçbir Alevi 3 torba çimentoya, 100 metrekare parke taşına, vereceğiniz üç beş kadroya, elektrik yardımına inanıp ne cumhuriyetten vazgeçer ne devrimlerden vazgeçer ne de Mustafa Kemal Atatürk'ten vazgeçer.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

 Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                         Hasan Subaşı                                                                           Fahrettin Yokuş                                                                           Dursun Ataş

                                             Antalya                                                                                     Konya                                                                                     Kayseri

                                      Hayrettin Nuhoğlu                                                                        İsmail Koncuk                                                       Mehmet Metanet Çulhaoğlu

                                             İstanbul                                                                                     Adana                                                                                      Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Hasan Subaşı.

Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

HASAN SUBAŞI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 364 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 8’inci maddesi hakkında konuşmak için partim adına söz aldım.

8’inci madde, teklifin diğer 14,15,16,17 ve 22’nci maddeleriyle birlikte cemevlerine ilişkin bir düzenlemedir. Bu konuya, milyonlarca Alevi yurttaşımızı yakından ilgilendiren ve çözülememiş kadim bir sorunumuz olması nedeniyle, bir torba yasada değil de müstakil bir kanun teklifiyle etraflıca tartışılarak çözüm aranması gerekirdi. Maalesef, bu yapılmadığı gibi, Alevi yurttaşların gösteri ve yürüyüş hakkı engellenerek görüş bildirmeleri dahi engellenmiştir.

Konuşmak için söz aldığım 8’inci maddeyle, cemevi yapılmasına ilişkin imar hükümleri düzenlenmektedir. Buna göre, beldenin ve bölgenin şartları ile ihtiyaçları göz önünde tutularak cemevi yerleri ayrılabilecektir. Geçtiğimiz yıllarda, Alevi yurttaşlara devlet tarafından ayrım yapıldığına ilişkin bir tartışma sırasında ben de kürsü konuşmam sırasında konuya müdahil olmuştum. 1990’lı yıllarda, Antalya Belediye Başkanlığım döneminde Alevi yurttaşların cemevi isteğini haklı bulmuş, planlama, arsa temini ve yapımı konusunda destek vermiştim. Cemevinin açılışında vakıf ve dernekler teşekkür plaketi verdiklerinde, bu konuda destek veren ilk kamu yöneticisi olduğumu öğrenmiş ve şaşırmıştım. Konuşmamın devamında, Alevi yurttaşlara ayrımcılık yapıldığının kanıtı olarak da 2016 tarihli Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararını hatırlatmıştım. Bu karar, ayrımcılık olduğunu saptayarak devleti tazminata mahkum etmiş, cemevlerinin Alevi toplumun ibadetgâhı olduğunu hükme bağlamıştır. Her ne kadar taraflı Cumhurbaşkanı hükûmet sistemiyle birlikte hukuk ve anayasa sistematiğimiz hayli yıpranmış dahi olsa mevcut yasalarımızın bu hâliyle bile geçerliliği ve karara uymak gereği tartışmasız Anayasa hükmüdür.

Bir toplumdaki inanç, kimlik ve kültür farklılıklarını tekleştirmeye çalışmak, resmî tanımlara göre kalıba sokmaya çalışmak o toplumun tümüne yapılan haksızlık sayılır. Aksine, farklılıklara saygı duymak o toplumu pekiştirir ve tercihlere saygı çimento görevi yapar. Kendisini farklı tanımlayanlar, ayrımcılığa uğradıkları fikrine kapılmaksızın eşit yurttaş olduğuna inandıkları takdirde devlete aidiyetleri ve bağlılıkları güçlenir. Laiklik de bunun güvencesidir.

Teklifin 10’uncu ve 21’inci maddeleri hakkında kanun teklifimiz ve soru önergelerimiz olması ve ardından gelen bu düzenlemeler nedeniyle kısaca bahsedeceğim.

10’uncu maddeyle, sosyal denge tazminatı ödemelerine af getirilmesini destekliyoruz. 2020 Ocak ayında detaylı bir kanun teklifi vermiştim, 2020 Haziran ayında Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen kanun teklifine madde ihdası için verdiğimiz önerge de reddedilmişti. Temmuz ayında, Meclis tatile girmeden kanun teklifimizde önerdiğimiz af maddesi ufak bir değişiklikle kabul edildi. Bu teklifle getirilen af geçici bir çözümdür, ilerleyen yıllarda yine cezalar kesilmeye devam edecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Sorunun kaynağı olan 4688 sayılı Yasa’nın 2’nci maddesi değiştirilerek tavan tutar uygulamasından vazgeçilmeli ve kesinleşen Sayıştay ilamlarına da af getirilmelidir.

21’inci madde ise ilimizin Kaş ilçesinde 2016’da temel atma töreni yapılan ve iki yılda bitmesi hedeflenen Kıbrıs Barajı'yla ilgilidir. Bugüne kadar bitirilemediği gibi, müteahhit şirketin “web” sitesinde tamamlanan proje olarak gösterildiğine dikkat çekerek eylül ayında soru önergesi vermiştik. Dolayısıyla, bu maddede geç kalınmış da olsa projenin ilerlemesi için alınan kararı desteklediğimizi ifade ederken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 8’inci madde kabul edilmiştir.

9’uncu madde üzerinde 4 önerge vardır. İlk 3 önerge aynı mahiyette olup, okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesinin kanun teklifi metninden çıkarılmasını teklif ederiz.

                                        Necdet İpekyüz                                                                            Zeynel Özen                                                                             Murat Çepni

                                             Batman                                                                                    İstanbul                                                                                      İzmir

                                         Ali Kenanoğlu                                                                             Oya Ersoy                                                              Mahmut Celadet Gaydalı

                                             İstanbul                                                                                    İstanbul                                                                                      Bitlis

                                Serpil Kemalbay Pekgözegü                                                                                                                                                Gülüstan Kılıç Koçyiğit

                                               İzmir                                                                                                                                                                                      Muş

Aynı mahiyetteki 2’nci önergenin imza sahipleri:

                                        Fahrettin Yokuş                                                                 Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                                                   Dursun Ataş

                                              Konya                                                                                      Adana                                                                                     Kayseri

                                          Enez Kaplan                                                                          Hayrettin Nuhoğlu                                                                        Hüseyin Örs

                                             Tekirdağ                                                                                   İstanbul                                                                                    Trabzon

                                                                                                                                    Yavuz Ağıralioğlu

                                                                                                                                           İstanbul

Aynı mahiyetteki 3’üncü önergenin imza sahipleri:

                                            Cavit Arı                                                                            Ömer Fethi Gürer                                                                        Tacettin Bayır

                                             Antalya                                                                                     Niğde                                                                                       İzmir

                                         Cengiz Gökçel                                                                            Fikret Şahin                                                                   Kamil Okyay Sındır

                                              Mersin                                                                                    Balıkesir                                                                                     İzmir

                                                                                                                                      Bülent Kuşoğlu

                                                                                                                                            Ankara

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.

Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP sıralarından alkışlar)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, biz katliamlardan gelen bir inancın mensuplarıyız. Kerbelâlardan, Koçgirilerden, Dersimlerden, Sivaslardan, Maraşlardan, Malatyalardan, Çorumlardan, Gazilerden çıkarak bugünlere geldik. Yıl 2022, 21’inci yüzyıldayız ve bizim biat etmediğimiz Kerbelâ’daki Yezit, bizim biat etmediğimiz Yavuz, bizim biat etmediğimiz Selçuklu, bizim biat etmediğimiz, ser verip sır vermediğimiz Osmanlı bizim inancımızı bitiremedi, bizi asimile edemedi. Biz, gün geldi, çadırlarda cemimizi yaptık; gün geldi, kulaktan kulağa inancımızı fısıldadık; gün geldi, annelerimiz bize çocukken, daha küçücükken “Bak, biz Alevi’yiz ama sakın bunu okulda söyleme.” diye tembihlediler; biz yatılı okullarda zorunlu oruç tuttuk; biz zorunlu din derslerinde namaz kılmak zorunda bırakıldık; yetmedi, tekke ve zaviye kanunları çıktı ve bizim inanç dergâhlarımız -Hacı Bektaş Dergâhı başta olmak üzere- gasbedildi; inanç önderlerimiz, ulularımız, pirlerimiz, rayberlerimiz, analarımız tutuklandı, yasaklandı ve bize, Kızılbaşlığı bütün Türkiye halklarına “kötü” diye anlattınız, “Kızılbaş’ın elinden ekmek yenmez.” dediniz, “Kızılbaş’tır, kız verilmez, kız alınmaz.” dediniz; her yerde bizi mimlediniz, her yerde ötekileştirdiniz ama yine de size yetmedi. Ve bugün, yirmi yıl sonra, 7 tane Alevi çalıştayından sonra, 7 defa gelip Alevilere “Ya, biz sizin sorununuzu çözeceğiz.” dedikten sonra geldiğiniz yer neresi? Geldiğiniz yer, Alevilerin cemevlerini ibadethane olarak dahi tanımadan elektriğini, suyunu ödemek üzerine.

Peki, kime sordunuz? Biz, Aleviler metropollere gittiğimizde cenazelerimizi yıkayacak yerimiz yoktu; camiler çoğu zaman cenazelerimizi yıkamayı kabul etmiyordu; cenaze erkânlarımızı yapacak mekânlarımız yoktu. Örgütlendik, imece usulüyle cemevlerimizi yaptık; örgütlendik, dedelerimiz, analarımız bizi yeniden o büyük kentlerde inancımızla buluşturdular ama şimdi siz diyorsunuz ki: “Hayır, öyle olmaz, cemevi yapacaksan bana soracaksın.” Sen kimsin? Kimsiniz siz? Sizin hangi mülki idare amirinize soracağız? Mesela, Nazımiye’deki cemevini uzun namlulu silahlarla basan kaymakamınız mı izin verecek bizim cemevi yapıp yapmayacağımıza? Yoksa haddini bilmeden bir cemevine gidip dedenin postuna oturan anlayışınız mı bize izin verecek? Cemevine “cümbüşevi” diyen aklınız mı bize izin verecek? Siz kimsiniz ya, siz kimsiniz? Yıllarca bizi asimile etmeye çalıştınız, yıllarca bizi inancımızdan soğutmaya çalıştınız, şimdi de inancımızı tarif ediyorsunuz. Hangi hakla, hangi hakla? Siz bir Aleviden duydunuz mu “Sünnilik şöyledir.” diye “Müslümanlık böyledir.” diye? “Hristiyanlık böyledir.” diye duydunuz mu? Bize ne ya, biz 72 millete bir nazarla bakarız. Onun için, siz bugün getirdiğiniz bu düzenlemeyle tarihin en kara sayfasına geçtiniz. Siz Yavuz’u bile arattınız, Yavuz’u çünkü sizin iktidarınız köprü yaptı, nazire olsun diye de “Yavuz” verdi adını ya. Bu ülkede “Yavuz”u Aleviler küfür diye kullanır ya, küfür diye kullanır. 40 bin Alevinin celladıdır sizin “Yavuz” dediğiniz, 40 bin Aleviyi kesmiştir, katletmiştir ama o 40 bin Alevi katledilmesine rağmen biat etmemiştir. “Ferman padişahınsa dağlar bizimdir.” demiş, biz de bugün diyoruz: Ferman AKP’ninse direniş bizimdir; ferman MHP’ninse direniş bizimdir. İnancımızı, kültürümüzü, itikadımızı, yolumuzu ölümüne savunacağız, ölümüne. Tıpkı Kerbelâ’da Hazreti Hüseyin’in durduğu gibi, tıpkı Kerbelâ’da Zeynep Ana’nın direndiği gibi direneceğiz size karşı. Sanmayın ki teslim olacağız, sanmayın ki boyun bükeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Asla, asla geri adım atmayacağız. Bu ülkede tek bir Alevi çocuğu da olsa, tek bir ocak evladı da olsa o ocak tütecek, o yol yürünecek. Biz yola ikrar vermiş insanlarız, yolumuzdan dönmeyiz ne sizin elinizle ne de başkasının eliyle. Ben bir ocak evladıyım, bir mürşit ocağının evladıyım, Baba Mansurluyum.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Ocak adabına göre konuş o zaman!

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Nerelerden geldik biz bugünlere biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz, o zaman konuşmayacaksınız, o zaman başkasının inancını tarif etmeyeceksiniz. Benim bin yıllardır annemden, nenemden, dedemden, atamdan gelen inancıma el uzatmayacaksınız, dil uzatmayacaksınız. Hele de getirip burada torba yasalarla asla tanımlayamayacaksınız. Biz eşit yurttaşlık mücadelesini AKP'ye rağmen, bu Yezit anlayışa rağmen sonuna kadar devam ettireceğiz. (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Ne kadar hadsiz laflar bunlar ya! Nasıl hadsiz bir açıklamadır bu ya!

HALİL ETYEMEZ (Konya) – Şu dile bak, dile!

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Böyle bölücü laflar…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş.

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

42.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, konuşmacı sanki bu sorunların kaynağı bizmişiz gibi, düşmanmışız gibi bizimle gündeme getiriyor, bizden tarafa söylüyor.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Kim yaptı ya!

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Yezit gibi konuşuyor, Muaviye gibi konuşuyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bin dört yüz yıl önce olan, içimizi yakan, Hazreti Ali’ye, Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin’e yapılan zulmü biz de lanetliyoruz. Şah İsmail ile Yavuz Sultan Selim arasında geçen bir hadiseyle ilgili konuyu, sanki biz katletmişiz gibi…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bölücülük yapıyorlar.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İki ülke arasında bir savaş var, İran ile Osmanlı İmparatorluğu arasında bir savaş var.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Köprüye adını verirsen böyle olur.

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) – Köprüye niye adını verdiniz o zaman kutsal değil de?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – O savaş anında ortaya çıkan olayların sorumlusu bizmişiz gibi gündeme getiriyor. Bir de “Yezit gibi…”

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Kendisi Yezit, kendisi! Yezit kafası kendisinde!

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Aynen iade ediyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bu İslam toplumunda Yezit en lanetli kişilerden birisidir, bizi Yezit’le tanımlamak Yezitlikten başka bir şey değildir.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Sayın Başkan…

(AK PARTİ sıralarından "Otur!" sesi)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Sen kimsin “Otur!” diyorsun bana, haddini bil!

BAŞKAN – Bir dakika söz veriyorum 60’a göre.

Buyurun.

43.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, yarası olan gocunur. Ben bir anlayıştan, bir zihniyetten bahsediyorum ve bugün Alevilere sormadan…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Alevinin temsilcisi sen misin ki sana soracağız?

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – …Alevi toplumunun rızasını almadan bir torba yasada 6 maddeyle Alevilikle ilgili düzenleme yapmak bir zihniyetin yansımasıdır.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sen mi temsilcisisin Alevilerin? Sen kimsin ya!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Alevilikle ilgili bir düzenleme yapmıyoruz, cemevleriyle ilgili düzenleme yapıyoruz.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Bu zihniyeti kınıyorum ve Yezit zihniyetine karşı her zaman için Hüseyni duruşu, Zeynebi duruşu göstermek biz Alevi canların boyun borcudur.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Hadi oradan!

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Bu borcumuzu da sonuna kadar ödeyeceğiz.

BAŞKAN – Peki.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

44.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Cumhurbaşkanımız İstanbul’da bir kültürevinde bu konuyla ilgili cemevlerinin, Alevi cemaatinin temsilcileriyle konuştular, onlarla mutabık kaldılar, arkasından bunu açıkladılar; biz de bu açıklamanın hemen arkasından kanun teklifi olarak verdik.

Alevi cemaati içerisinden olan arkadaşlarımızın bir kısmı buna itiraz ediyor olabilirler ama bizim konuştuklarımız, bu kanun metninin çok doğru olduğu kanaatindeler.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Kiminle konuştunuz Sayın Elitaş?

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Yok böyle bir şey Başkan, yok böyle bir şey!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Biz burada Aleviliği tanımlamıyoruz. Aleviliği böyle tanımlamıyoruz, ifade etmiyoruz.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – 25 milyon Alevi topluluğu var, kiminle konuştunuz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sadece cemevleriyle ilgili kısımda İmar Kanunu’nda değişiklik yapıyoruz, Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda değişiklik yapıyoruz.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Konuştuklarınız düşkünse biz ne yapalım! Onlar Alevi değil o zaman!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Onların önündeki engelleri aşmak için, cemevleri yapılmasıyla ilgili imar tadilatı yaptırabiliyoruz.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Hayır efendim! Bilakayduşart cemevini esir alıyorsunuz, bilakayduşart!

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Niye kapıda dövdürdünüz Alevileri?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Onların tamiratları, tadilatlarıyla ilgili yıllarca burada “Alevi vatandaşlarımızdan vergi alıyorsunuz, bize imkân vermiyorsunuz.” diye söylediler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Siz devletin Alevisini yaratmak istiyorsunuz, biat etsin istiyorsunuz Aleviler ama etmezler, bin yıldır etmemişler.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Alevi temsilcilerini niye dövdürdünüz kapıda? Niye dinlemediniz Alevileri?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Kimin kim olduğunu bunlar mı tayin edecek ya! Hadsizliğe bak ya!

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Zorunuza mı gitti?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Kimin kim olduğunu bunlar tarif edecek!

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bugün Alevi vatandaşlarımız eğer vergileriyle katkıda bulunuyorlarsa onlardan aldığımız vergilerle cemevlerinin tamirat ve tadilatıyla ilgili imar planlarında yapılan değişikliklere ve onların elektrik, su parasına yapılan katkıya niye itiraz ederler anlayamıyorum.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Ediyoruz, bize sormadınız! Bizim, sizin su paranıza ihtiyacımız yok, elektrik paranıza ihtiyacımız yok! Biz kendi elektriğimizi de öderiz, suyumuzu da öderiz, cemevimizi de yaparız; ihtiyacımız yok size!

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Provokatör!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Biz burada bir tanımlama yapmıyoruz. Herkes kendisini istediği gibi tanımlayabilir, biz o tanımı ifade etmiyoruz.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – İnayet istemiyoruz, ulufe de istemiyoruz!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Biz tanımlama yapmıyoruz diyorum.

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım.

XI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 364) (Devam)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde diğer konuşmacı Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.

Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 9’uncu maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu 9’uncu maddeye baktığımız zaman bir komitenin, Fiyat İstikrarı Komitesinin kurulması söz konusu ve bu komite aracılığıyla fiyat istikrarının sağlanması amacıyla birtakım görevler ve yetkilerin düzenlenmesi var bu maddede.

Değerli arkadaşlar, bizim bir bankamız var, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankamız. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının kuruluş kanununa baktığımız zaman, 4’üncü maddesinde “Bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır.” denilmektedir yani Merkez Bankasının görevlerinden bir tanesi de fiyat istikrarını sağlamaktır. Şimdi, bu düzenlemeyle Merkez Bankasının görevi yeni bir komiteye verilmek istenmektedir. Bunun hangi amaçla yapıldığını gerçekten çok anlamış değilim. Burada şunu söylemek isterim: Fiyat istikrarını sağlamak için bir komiteye ihtiyaç yok; Merkez Bankasının, kuruluş amaçlarına göre çalıştırılması lazım; Merkez Bankasının, emirle, komutayla değil bağımsız olarak çalışması lazım. Bu kanun teklifi maddesiyle âdeta Merkez Bankası baypas edilmek istenmektedir, bunu da buradan arz etmek isterim.

Değerli arkadaşlar, konuşmamın bu bölümünde Trabzon yerel basınından arkadaşlarımızın tarafıma ilettiği bir hususu da arz etmek istiyorum. Bu kanun teklifi gündeme geldiğinden beri basınımız, özellikle de yerel ve internet basınımız endişeli bir bekleyiş içerisindedir arkadaşlar çünkü Anadolu'nun sesi olan, milletimizin sesi olan yerel basınımız yapılacak bu düzenlemeyle, bu kanun teklifindeki düzenlemeyle önemli gelir kalemlerinden birini kaybedecektir. Teklifin 13’üncü maddesinde son derece kritik bir düzenleme yapılmakta, internet basınımızın ve yerel basınımızın hayat damarlarından biri âdeta kesilmektedir. Bundan böyle, Basın İlan Kurumu üzerinden yerel basın ve internet basınında yayınlanacak kamu ihale ilanları artık Kamu İhale Kurumu (KİK) tarafından yürütülecektir. Elektronik Kamu Alımları Platformunun -kısa adıyla EKAP’ın- kurulmasına ve işletilmesine; birinci fıkra kapsamında yapılacak işlemlere; alım, ihale ve sözleşme süreçlerinde elektronik araçların kullanımına ilişkin usul ve esaslar ile EKAP üzerinden yapılması zorunlu işlemleri belirlemeye Kamu İhale Kurumu yani KİK yetkili olacaktır. Kamu İhale Kanunu’nun “İhale ilan süreleri ve kuralları” başlıklı 13’üncü maddesi hükmü gereğince, daha önce kamu ihalelerinin Kamu İhale Bülteni’nde ve işin yapılacağı yerde çıkan gazetelerin birinde yayımlanması zorunlu iken yapılacak düzenlemeyle bu zorunluluğun ortadan kalkacağı ifade edilmektedir.

Değerli arkadaşlar, bu düzenlemelerin ne anlama geldiği, neleri değiştirdiği, halkımızın hayatını nasıl etkilediği burada, bu kanun tekliflerinde âdeta milletin gözünden kaçırılmaktadır. Konunun uzmanlarının bile çok zor anladığı bu düzenleme, âdeta yangından mal kaçırırcasına bir torba içine atılmış olsa da torbaya konulmuş olsa da basınımızın dikkatinden kaçmamıştır. Nitekim, Trabzon’da yayınlanan yerel gazetelerimiz ve yerel medya kuruluşlarımız... Mesela, Taka gazetesinde önceki gün “Yeni Basın Yasası sonrası Basın İlan Kurumunun ilanlarına göz dikti” deniliyor. Mesela, Trabzon’da yayınlanan diğer bir gazetemiz Günebakış gazetesinde “KİK yerel basını bitirmek istiyor” deniliyor. Yine, Trabzon’da yayımlanan Kuzey Ekspres gazetemiz de “KİK yerel basını bitirmek istiyor” manşetiyle çıkmış. Yine, Trabzon’da yayımlanan, Karadeniz Bölgemize hitap eden gazetelerimizden bir tanesi Karadeniz gazetesi de “KİK yerel basını bitirmek istiyor” manşetiyle çıkmış. Yine, Trabzon’da yayımlanan Sonnokta gazetesinde de aynı konuya dikkat çekerek “Destek bekliyoruz” denilmiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Teşekkür ederim.

Trabzon’umuzda çok izlenen haber sitelerimizden Haber61 de “KİK yerel basını bitirmek istiyor” manşetini atmış. Yine, 61saat çok izlenen bir medya kuruluşumuz, “Kamu İhale Kurulu, yine bildiğini okuyor… Trabzon basınından tepki!” manşetiyle çıkmış.

Değerli arkadaşlar, şimdi şunu söyleyeyim: Türk İnternet Medya Birliği de bu düzenlemeye tepki gösterdi. Bu arkadaşlarımız da diyorlar ki: “Medya ve özellikle internet medyasıyla ilgili kazanımların ve iyileştirmelerin devam ettiği bir süreçte, kazanımları bir kalemde yok edebilecek olan Kamu İhale Kurumunun yapmayı düşündüğü tüm ihale ilanlarını EKAP üzerinden yapılmasını düzenleyen veya bu şekilde yorumlanabilecek düzenlemeye bir anlam veremiyoruz.” Kısaca, bu uygulamanın yerel medyaya büyük zararlar vereceği yönünde endişeler var; ben de bu endişeleri sizlerle paylaştım.

Hepinize çok teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Hüseyin ağabey, değişiyor o. Haberin olmadı mı?

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – EKAP’tan çıkıyor o.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Değişiyor o sistem.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapabilir miyim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Örs’ün hassasiyetini anlıyoruz. Konuştuğu konu 12’nci maddeyle ilgili, Kamu İhale Kurumuyla ilgili. Aslında önergeleri de dağıttık biz. Sayın Örs önergeyi okumuş olsaydı, bunu Trabzon’daki basın-yayın organlarıyla değil bizimle, burada, Parlamentodaki iktidar partisi veya yanlarındaki Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekiliyle konuşmuş olsaydı gerçeği öğrenmiş olurdu.

Kamuoyunun ve değerli milletvekillerinin bilgisine sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Peki.

ERHAN USTA (Samsun) – Keşke siz de söyleseydiniz yani.

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Söyleseydiniz, “Düzettik.” deseydiniz, “Yanlıştan döndük.” deseydiniz, dilinizi mi yuttunuz?

BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeler üzerine son konuşmacı Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.

Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum.

Sıra sayısı 364 olan Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesi üzerinde söz aldım. Bu madde “Fiyat İstikrarı Komitesi” başlığını taşıyor. Ekonomiyle ilgili bir komite kurulması öngörülüyor bununla.

Değerli arkadaşlar, Plan ve Bütçe Komisyonunda bugün, Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz; Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı BDDK, SPK, Kamu İhale Kurumu, -ekonomiyle ilgili aklınıza ne gelirse bütün kurumlar, kuruluşlar var- Gelir İdaresi Başkanlığı, Merkez Bankası vesaire. Şimdi, ekonomideki bu sorunun, sıkıntının, krizin sebeplerinden bir tanesi de ekonomiyle ilgili kurumların iyi çalışmamasıdır, ekonomiyle ilgili kurumların tahribata uğramış olmasıdır, aynı zamanda ekonomiyle ilgili mevzuatın da benzeri şekilde tahribata uğramış olmasıdır, önemli ölçüde hasar görmüş olmasıdır. Durum böyleyken şimdi tutuyoruz bunların üzerine bir de bunu getiriyoruz: Fiyat İstikrarı Komitesi. Fiyat İstikrarı Komitesini neden kuruyoruz? Yani eğer iyi bir ekonomi yönetimi varsa, ekonomi iyi durumdaysa; yönetim anlayışınız, yönetim tarzınız iyiyse, siyasi istikrar varsa böyle bir kurula ihtiyaç olmaz. Zaten yirmi seneden beri iktidar böyle bir kurula ihtiyaç duymamış, gelmiş bu sene -daha doğrusu bu geçen seneden başladı, Anayasa Mahkemesi tarafından da haziran ayında iptal edilmişti- getirmişler bunu yani işler kötüye gidince bu zecrî tedbirlere başvurmak zorunda kalmışlar. Hâlbuki Cumhurbaşkanlığından daha önceden bu geçmiş, Anayasa Mahkemesi iptal etmiş, demiş ki “Cumhurbaşkanlığı veya herhangi bir bakanlık teşkilatına dâhil olmayan, kendine özgü bir idari birimdir bu. Hiçbir yere bağlı olmayan, Cumhurbaşkanlığına veya herhangi bir bakanlığa bağlı olmayan bir kamu kuruluşu olamaz, bu şekilde bir kuruluş olamaz.” demiş, iptal etmiş. Şimdi tekrar, iptal ettiği şekilde bunu, Fiyat İstikrarı Komitesini getiriyoruz.

Ya değerli arkadaşlar, burada maddede yapacağı görevler var, görev ve yetkileri şunlar: “Para ve maliye politikaları arasındaki eş güdümü gözetmek suretiyle fiyat istikrarını sağlamaya yönelik yapısal politika önerileri geliştirmek.” Peki, Merkez Bankası ne yapacak? Merkez Bankası bununla ilgili görevli.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Maliye politikasında görevli değil ama Merkez Bankası.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – “Fiyat istikrarını tehdit eden riskleri izleyerek alınması gereken tedbirleri belirlemek ve ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından uygulanmasını sağlamaya yönelik kararlar almak.” E, Merkez Bankası ne yapacak? Bir de bunu nasıl yapacak, ya nasıl yapacak bunu? Bir sekretaryası, sadece Maliye Bakanlığına bağlı bir sekretaryası olan kurum bunu yapabilir mi? Ben biraz devleti bilen…

Sayın Bakanım, bilen insanlarsınız, bunlara müdahale edin; sadece sekretaryası olan, zaman zaman toplanan bir kurum bunu nasıl yapacak, nasıl yerine getirecek? Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası gibi içinde ekonomistlerin olduğu, yüzlerce çalışanın olduğu, çok iyi yetişmiş kadroların olduğu bir yer bunu yapamıyor; tutuyoruz, bir komite kuruyoruz, hiçbir yere bağlı değil, bir tane sekreteri var, Maliye Bakanlığına bağlı çalışıyor; “O yapacak.” Nasıl yapacak? Mümkün değil, uygulanması mümkün değil. Anayasa Mahkemesi de iptal etmiş, şimdi bir daha getiriyoruz. Bunların olmaması lazım. Teklif sahibi arkadaşın da bunları düşünmesi, idarede tecrübeli arkadaşlarımız var, onlara sorması, sorulması; ondan sonra bunların getirilmesi lazım. Ya, aslında, bu Anayasa Mahkemesince de iptal edildiği için, gerekçeler de aynı olduğu için hiç getirilmemesi lazım. Bu Türkiye Büyük Millet Meclisi yönetmelik yapan bir yer değil ki, kanun yapıyoruz, ikide bir değişiyor, geliyor, yanlış yapılıyor, bir daha geliyor.

Değerli arkadaşlar, bu şekilde kanun yapılmaz. Hakikaten, öncelik, siyasi istikrardadır, ekonomik gidişatın düzgün olup olmamasındadır. Şimdi, işler bozulunca bu gelmiştir. Siyasi istikrar varsa, ekonomi yönetimi düzgün çalışıyorsa bunlara ihtiyaç yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Konu yönetim tarzıyla ilgilidir. Dolayısıyla gerçekten bu kurula ihtiyaç yoktur. Tekrar üzerinde -eğer vakit varsa- önümüzdeki haftaya kadar düşünülsün, bu madde teklif metninden çıkarılsın arkadaşlar; yazıktır, gereksizdir, devleti boşu boşuna işgal etmektir.

Hepinize saygılar sunuyorum bu vesileyle. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesiyle 4059 sayılı Kanun’a eklenen 1/A maddesinin (4)’üncü fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“b) Fiyat istikrarını tehdit eden riskleri izleyerek para politikası ve para politikası araçları dışında alınması gereken tedbirleri belirlemek ve ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından uygulanmasını sağlamaya yönelik tavsiyelerde bulunmak,”

                                         Mustafa Elitaş                                                                            Ramazan Can                                                                      Metin Gündoğdu

                                             Kayseri                                                                                   Kırıkkale                                                                                     Ordu

                                        Ahmet Özdemir                                                                          Semiha Ekinci                                                                        Abdullah Güler

                                        Kahramanmaraş                                                                                Sivas                                                                                      İstanbul

                                                                                                                                         İshak Gazel

                                                                                                                                           Kütahya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kısa bir açıklama...

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talep eden Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş.

Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Kuşoğlu biraz önce burada bazı meselelerden bahsetti, biraz önce Değerli Milletvekilimiz Hüseyin Bey bu konuyu ifade etti. Anayasa Mahkemesinin esas itibarıyla iptal sebebi, kanun hükmünde kararnameyle yapılamayacağı, bunun kanunla olması gereğiyle ilgiliydi. Yani Anayasa Mahkemesinin iptal sebebi “Bağımsız bir kurum olan Merkez Bankasının alanına müdahale etmek.” diye bir ifade değil ama genel anlamda tarif ederken Anayasa Mahkemesinin -sadece özet olarak- hüküm olarak verdiği ifade şu: “Kanun hükmünde kararnameyle, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapamazsınız, kanunla yaparsınız.” Bunun aynısı, Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde geçen maddelerin aynısı bize geldi. Sayın Kuşoğlu’nun söylediği gibi biz de aynı hassasiyetle davrandık. (4)’üncü fıkranın (b) bendinde, fiyat istikrarını tehdit eden riskler kısmında, Merkez Bankasının görevleri arasında sayılan “para politikası hariç olmak üzere karar vermek” ifadesini de “tavsiye etmek” hâline döndürdük.

Bakın, Merkez Bankası Kanunu’nun 4’üncü maddesi -yanlış hatırlamıyorsam- diyor ki: “Hükûmet politikalarına paralel olarak fiyat istikrarını sağlamak.” Yani teklifin 4’üncü maddesinin (a) bendinde “Para ve maliye politikalarının eş güdümünü gözetmek.” Para politikasını ayarlamaya yetkili olan organ kim? Merkez Bankası. Maliye politikalarını ayarlamaya yetkili organ kim? Sayın Kuşoğlu, siz bunu çok iyi bilirsiniz: Maliye Bakanlığı. Yani ikisi arasındaki eş güdümle Fiyat İstikrar Komitesinde değerlendirilerek orada alınacak sonuçları tavsiye etmek kadar güzel bir şey olabilir mi? Yani iki kurum; bir tarafta para politikasını yapan bir kurum, öbür tarafta maliye politikası üzerindeki yetkili kurum istişare edecekler, görüşecekler ve bunun içinde sadece o da yok; Çalışma Bakanlığı var, Sanayi Bakanlığı var, Ticaret Bakanlığı var, Hazine ve Maliye Bakanlığı var. Merkez Bankası, piyasadaki gelişmelerin de birbirleriyle olan verilerini toplayarak, yetkili organlarla birlikte fikir teatisinde bulunup istişare ederek bir noktaya doğru götürme anlamında bu işi yapıyor.

“Karar vermek” ifadesini değiştirip… Sayın Kuşoğlu, bizim şimdiki önergemizi gözünüzden kaçırdınız diye düşünüyorum. “Para politikası hariç olmak üzere” ibaresini koyuyoruz biz önergemizle, cümlenin yüklemini de “karar vermek” yerine “tavsiye etmek” hâline getiriyoruz; bilgilendirmek adına söyledim.

Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, tabii, bu konu çok önemli bir konuydu. Sayın Elitaş’ın açıklamalarını da dinledik, Komisyonda bizim arkadaşlarımız da bu konuya ilişkin değerlendirmeler yaptı, genelini konuşurken de ben bu konuyu ısrarla belirttim. Çok büyük sakınca vardı, şu anda o kısmen çözülmüş durumda yani tamamen çözülmüş falan değil. Demek ki arada muhalefetin sesine kulak vermek lazım yani biz burada doğru olanı söylüyoruz yani para politikası araçlarını tanzim edecek şekilde bir şey vardı, şimdi en azından “…para politikası dışında…” denilmiş. O “karar” yerine “tavsiye” olmasıyla biraz düzeltilmiş ama hâlâ bütün mahzurlar giderilmiş değil, onu da belirteyim.

Ama yine de muhalefetin ısrarlı değerlendirmelerine kulak verdiğiniz için teşekkür ederim.

Sağ olun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ben sizi duymadım ama doğru bir konuda ısrar etmişsiniz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kuşoğlu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Elitaş’a da teşekkür ediyorum böyle bir konuyu tartışmaya açtığı için.

Şimdi, şöyle haklısınız Sayın Elitaş: Evet, Anayasa Mahkemesinin iptal konularından bir tanesi bu konunun kararnameyle düzenlenmiş olması, kanuna ihtiyaç olduğunun söylenmesi. Ama diğer bir husus da şu: “Getirilen bu düzenlemeyle bankanın bağımsızlığına -yani Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının- halel geliyor ve para politikasını belirleme yetkisi fiilen ortadan kalkıyor.” deniliyor.

1211 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinde Merkez Bankasına verilen ana görev fiyat istikrarıdır, fiyat istikrarını sağlamak Merkez Bankasına ana görev olarak verilmiştir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hükûmet politikalarıyla eş güdümlü.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Fiyat istikrarını sağlamak da zecrî tedbirlerle olmaz, öncelikle kur politikasını yani para politikasını doğru saptamakla olur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim.

Kur politikasını doğru saptarsanız dünya fiyatları ile Türkiye’deki fiyatları ayarlamış olursunuz. Sadece tek yönü itibarıyla değil bu yönü itibarıyla da Anayasa’ya aykırı bulmuştur Anayasa Mahkemesi, o nedenle bunun iptali gerekir.

Ancak bir de uygulamadaki sorun var yani biraz önce söylediğim gibi, bir sekreteri olan, arada bir toplanan bir kurulun bu konuyu başarması Merkez Bankası gibi bir kurum varken asla mümkün değildir zaten.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 9’uncu madde kabul edilmiştir.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.17

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 20.30

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yerinde.

10’uncu madde üzerinde 4 önerge vardır.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 10- 25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 16- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, iş bu yasanın 32. Maddesi çerçevesinde mahalli idari kurumları ile ilgili kurumda en çok üyeye sahip sendika arasında imzalanan sözleşme çerçevesinde çalışanlara ödenen sosyal denge tazminat ile ilişkili olarak Belediyeler ile memurlara hakkında çıkarılan kamu zararı ve tazmini miktarların geriye dönük olarak tahsilinden vazgeçilir.

Konusu suç teşkil etmemek ve kesinleşmiş bir yargı kararına müstenit olmamak kaydıyla; bu maddenin yürürlük tarihine kadar bu Kanun veya 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi hükümlerine aykırı olarak sosyal denge tazminatı ödediği tespit edilen il özel idareleri, belediyeler, büyükşehir belediyeleri ve bağlı kuruluşları ile bunların üyesi olduğu mahalli idare birliklerinin yetkili veya görevli olan sorumluları hakkında yapılan bu ödemeler nedeniyle idari veya mali yargılama ve takibat yapılamaz; başlamış olanlar işlemden kaldırılır.”

                                           Oya Ersoy                                                                               Zeynel Özen                                                            Filiz Kerestecioğlu Demir

                                             İstanbul                                                                                    İstanbul                                                                                     Ankara

                                          Murat Çepni                                                                                                                                                              Mehmet Ruştu Tiryaki

                                               İzmir                                                                                                                                                                                    Batman

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talep eden Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.

Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP sıralarından alkışlar)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi sorunları köklü olarak nasıl çözmüyor, her seferinde nasıl öteliyor, bunun tipik bir örneğini anlatacağım bu maddeyle. Şimdi, 4688 sayılı bir Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu var. Bu kanunun 28 ve devamı maddelerine göre memurlar, kamu görevlileri ile Hükûmet arasında bir toplu sözleşme yapılıyor. Bu toplu sözleşmede memurların temel hakları belirleniyor. Bir de yerel yönetimler var; belediyeler, büyükşehir belediyeleri, il özel idareleri. Ayrıca, belediyeler, büyükşehir belediyeleri, il özel idareleri de belediye başkanlığıyla, il özel idare başkanlığıyla sözleşme yapıyorlar. Buna “toplu sözleşme” değil “sosyal denge sözleşmesi” deniliyor. Şimdi, bu sosyal denge sözleşmesi belediyeden belediyeye fark ediyor. Biliyorsunuz, belediyelerin ekonomik olanakları birbirinden farklı. Fakat bu sosyal denge sözleşmesine dair yasa bir dizi sınırlama içeriyor; o, 32’nci madde. Mesela diyor ki: Bu toplu sözleşme, yerel yönetimlerde yapılan sözleşme, işte, mahallî idare seçimlerini aşamaz, toplu sözleşme süresini aşamaz.” Bir de 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 15’inci maddesi var, o da diyor ki: “Genel olarak memur sendikaları ve Hükûmet arasında yapılan toplu sözleşmenin üst sınırını geçemez.” Genel ilkeler bunlar. Buna rağmen sendikalar belediyelerle sosyal denge sözleşmesi, toplu sözleşme yapıyorlar. Farklı dünya görüşlerine sahip her sendika yapıyor bunu; MEMUR-SEN de yapıyor, Türkiye KAMU-SEN de yapıyor, KESK'e bağlı sendikalarda yapıyor fakat bu toplu sözleşmeler, bu sosyal denge sözleşmeleri nedeniyle hem belediye başkanları hakkında hem de ona imza atan sendika yöneticileri hakkında mali ve idari soruşturma başlatılıyor, mali ve idari davalar açılıyor. İkide bir bununla ilgili bir geçici yasa hükmü konuluyor ve “Bu mali soruşturmalar, bu idari soruşturmalar konusu suç teşkil etmemek kaydıyla -bir sendika ve bir belediye arasındaki sözleşme nasıl suç olabilecekse- bu soruşturmaları, bu mali soruşturmaları, bu idari soruşturmaları bir biçimde affediyoruz.” diyor. Bu yasa tam olarak bu.

3’üncü kez geliyor bu yasa, 3’üncü kez. Bakın, toplu sözleşme hakkı yoktu; memur sendikaları söke söke toplu sözleşme haklarını aldılar, belediyelerle sözleşme yaptılar. Bu sözleşmeler tanınmadı, tıpkı sendikaları açtıkları gibi… Ve bu toplu sözleşmelerin uluslararası sözleşmelere uygun olduğuna dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları çıktı ve 2012’de toplu sözleşmeye dair yasa değişikliği yapıldı. İlk af, yasa yürürlüğe girdiğinde, 2001’de geldi, “Daha önceki sosyal denge sözleşmeleri nedeniyle Sayıştayın başlattığı mali, idari soruşturmaları affediyoruz.” dendi. 2012’de toplu sözleşme yasaya eklendi, yine sizin Hükûmetiniz döneminde. “Belediyeler bu sosyal denge sözleşmelerini yapıyorlar. Biz bunu suç olmaktan çıkarıyoruz, geçmişe dönük olarak yine affediyoruz.” dediniz. Sene geldi, 2022, diyorsunuz ki: “Biz, yine, Sayıştayın başlattığı mali, idari soruşturmaları affediyoruz.” Niye ikide bir affediyorsunuz? Bunu bir suç olarak görüyorsanız affetmeyin. Bir sendika ile işveren arasındaki toplu sözleşme asla suç olarak nitelendirilemez, buna dair yasalarda eğer sınırlamalar varsa bu yasal sınırlamaları ortadan kaldırın. 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 15’inci maddesinde sınırlama varmış, ne diyor? “Genel toplu sözleşmeden farklı olamaz.” Arkadaşlar, işçi sendikaları için böyle bir sınırlama koyuyor musunuz? Her işçi sendikası her belediyede toplu sözleşme yapıyor; biri yüzde 5’lik artış yapar, biri yüzde 20’lik yapar, biri yüzde 50’lik yapar, biri yüzde 100’lük. Hükûmetiniz… “Belediyeler birbirinden farklı sözleşme yapamaz.” diyor musunuz? Demiyorsunuz. Niye memurlar için böyle bir sınırlama getiriyorsunuz? Bunu köklü olarak çözebilirsiniz.

Bakın, İstanbul'da yaşayan bir belediye işçisinin giderleri ile nüfusu 3 bin, 5 bin olan bir belediyede çalışan kişinin giderleri aynı değil, belediyelerin gelirleri aynı değil. Dolayısıyla belediyeler ile sendikalar arasındaki toplu sözleşmeler birbirinden farklılık gösterebilir. Emin olun, hiçbir belediye kendi imkânları üzerinde bir sözleşme yapmaz, kendi imkânlarına göre bir sözleşme yapar. Dolayısıyla bu sözleşmeye “yasa dışı” demeyin, kalıcı olarak bir çözüm üretelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 15’inci maddesini yürürlükten kaldıralım. Bunun dışında, bunu suç olarak nitelendirmekten vazgeçin, belediyeler kendi olanakları ölçüsünde sendikalarla otursunlar toplu sözleşme yapsınlar diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup, okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 10’uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                      Hayrettin Nuhoğlu                                                                         Dursun Ataş                                                         Mehmet Metanet Çulhaoğlu

                                             İstanbul                                                                                    Kayseri                                                                                      Adana

                                        Fahrettin Yokuş                                                                                                                                                                           Ayhan Erel

                                              Konya                                                                                                                                                                                   Aksaray

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                            Cavit Arı                                                                            Ömer Fethi Gürer                                                                        Tacettin Bayır

                                             Antalya                                                                                     Niğde                                                                                       İzmir

                                         Cengiz Gökçel                                                                            Fikret Şahin                                                                   Kamil Okyay Sındır

                                              Mersin                                                                                    Balıkesir                                                                                     İzmir

                                                                                                                                        Veli Ağbaba

                                                                                                                                           Malatya

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen İYİ Parti Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.

Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, Hakk’a uğurlamamızın 84’üncü yılında bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anıyorum; ruhu şad, mekânı cennet olsun.

Değerli milletvekilleri, dünkü grup konuşmasında Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi, okullardaki aç öğrencilerimizin durumlarıyla ilgili bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı sizlere buradan bir kere daha ifade etmek istiyorum: “20’nci yılını tamamlayan AK PARTİ iktidarı artık, giderayak milletimizi hor görmeye devam ediyor. Evine ekmek götüremeyenlerden şükretmelerini istediler, elektrik faturasını ödeyemeyenlerden tasarruf etmelerini istediler, çocuğuna harçlık veremediği için dertlenenlerden sabretmelerini istediler; peki, kendileri ne yaptılar? Beceriksizliklerine kurban ettikleri ekonomi yüzünden sebep oldukları ağır sonuçlarla bile cesaret edip yüzleşemediler. Her 3 çocuğumuzdan 1’inin yoksullukla ve yoksunlukla mücadele ettiğini görmezden geldiler. Okullarına aç giden çocuklarımız varken kendi vicdanlarının sesini bile duymazdan geldiler. İzmir'deki bir öğretmenimizin feryadını duymayanınız yoktur. Öğretmen Hanım, diyor ki: Çocuklar okula aç geliyor, yoksulluktan okula ara veren çok sayıda öğrencimiz var. Çocuklarımızı yoksulluğun pençesine atanlara yazıklar olsun.”

Değerli milletvekilleri, biz İYİ Parti olarak, iktidardakilerin aksine, ülkemizin içinde bulunduğu bu tablonun karşısında 3 maymunu oynamayacağız. Her şeyden önce çocuklarımızı derinden etkileyen acı gerçeklerin karşısında susmayacağız, yaşananlara seyirci kalamayacağız. Nitekim, tam olarak bu yüzden bütçe görüşmelerinde Ankara Milletvekilimiz Durmuş Yılmaz ile Erzurum Milletvekilimiz Naci Cinisli Beyler, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına İYİ Parti olarak bir teklifimizi sundular. Bu teklifle, ilkokul, ortaokul ve lisede okuyan 16 milyon öğrencimize hiç değilse günde bir öğün yemeğin okullarda ücretsiz olarak verilmesini teklif ettiler. Çünkü bilindiği gibi il, ilçe, sokak sokak gezdiğimiz memleketimizde çocuğunu okula kahvaltısız göndermek zorunda kalan annelerimizin feryadını dinledik; çünkü çocuğunun cebine harçlık koyamadığı için kahrolan babalarımızın çaresizliğini dinledik; çünkü ailesinden harçlık istememek için aç kalmayı göze alan çocuklarımızın acılarını dinledik. İstikbalimizin teminatı olan çocuklarımızın karınları doysun, zihinleri açık olsun, eğitimlerinin önünde hiçbir engel kalmasın diye bir teklif sunduk. Bu sayede ailelerin üzerindeki yük de bir nebze olsun hafiflesin istedik.

Peki, Cumhur İttifakı ne yaptı? Her zamanki gibi yine teklifimizi reddetti. Oysaki 16 milyon öğrencimiz için talep ettiğimiz miktar öğrenci başına yaklaşık 22 lira yani 1 dolardan biraz daha fazlaydı. Yani bu iktidar, bizim çocuklarımıza 1 doları bile çok gördü. Aile dostu Hariri’nin cebine 24 milyar lirayı koydu ama bizim çocuklarımıza 1 doları çok gördü. ANKAPARK denilen ucubeye 14 milyar lira harcadı ama bizim çocuklarımıza 1 doları çok gördü. Danışmanlarına 5, 10, 15 maaş bağlamakta hiçbir sakınca görmedi ama bizim çocuklarımıza 1 doları çok gördü. Yazıklar olsun!

Bu vesileyle, çocuklarımız ve ailelerimiz için fevkalade değerli bir teklifi sunan milletvekillerimize buradan teşekkür ediyorum. Bırakın onlar reddetsin, bırakın onlar görmezden gelsin, bırakın onlar yaptıkları yanlış tercihlerle son günlerini geçirsin. Biz tercihimizi her zaman milletimizden yana, çocuklarımızdan yana kullanacağız çünkü biz açlıktan karnına taş bağlayan, yine de yetimleri doyurmaya gayret eden Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’nın ümmetiyiz.

İşte, bu yüzden milletimizin her bir ferdine sözümüz olsun ki biz milletini açlığa mahkûm edip kendimizi zenginleştirmeye değil, ülkemizi zenginleştirip refahı da adil bir şekilde bölüştürmeye geliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) – Allah’ın izni, milletimizin de teveccühüyle İYİ Parti iktidarında ilk işimiz, çocuklarımıza günde 1 değil, 2 öğünü de okullarda ücretsiz olarak sunacağız, Rüzgârgülü Projemizi hayata geçirmiş olacağız. Zenginlikte eşitlenen, mutlulukta birleşen ve huzurla güçlenen bir Türkiye'yi milletimizle el ele, kol kola hep birlikte inşa edeceğiz. Hiç merak etmeyin, çok az kaldı.

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde konuşma talep eden Malatya Milletvekili Sayın Veli Ağbaba.

Buyurun Sayın Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz hafta Erdoğan Türkiye Yüzyılı vizyon belgesini açıkladı ve “Gelin, hep birlikte altını dolduralım.” dedi ama -biz tahmin ediyorduk, vatandaş tahmin etmiyordu- altını bir hafta içerisinde doldurdu. Önce Alevi dernek başkanlarına biber gazıyla, kalkanla saldırdı ki bu insanların birçoğu Alevi dernek başkanlarıydı. Allah aşkına bir hafta önce, on gün önce Alevi cemevlerini ziyaret eden anlayış, bir hafta sonra Alevilere biber gazıyla, copla saldırdı; bu nasıl bir açılım, bunu anlamak mümkün değil. Aslında Alevi açılımı, Aleviler için yine her zamanki gibi biber gazı, cop ve polis kalkanı oldu.

Değerli arkadaşlar, dün Sayın Yıldırım Kaya ve Gülizar Biçer Karaca’nın takip ettiği bir olay oldu, Anayasa Mahkemesinin önünde EĞİTİM-SEN ve EĞİTİM-İŞ sendikaları kendi görüşlerini açıklamak için bir açıklama yapıyorlar. Yaptıkları açıklama Anayasa Mahkemesinin önünde değil, açıklama yaptıkları yer ile Anayasa Mahkemesinin arasında dört şeritli bir yol var ve hatta Ahlatlıbel Parkı'nın otoparkının içinde yapıyorlar. Değerli arkadaşlar, bu öğretmenleri karga tulumba, âdeta düşman hukukunu uygulayacak şekilde ve ellerine ters kelepçe takarak gözaltına alıyorlar. Ya, böyle bir anlayış, böyle bir vizyon olur mu? Öğretmenlerin hakkına düşen de ters kelepçe oldu. Hele, ismini vermeyeceğim -başındaki İçişleri Bakanının talimatıyla hareket eden bütün polisleri de kastetmiyorum- biri var ki her eylemde provokatörlük yapan; onunla ilgili de arkadaşlarımız suç duyurusunda bulunacak. Ahlatlıbel’den Anayasa Mahkemesi doğru düzgün gözükmüyor bile, orada eyleme bile müdahale ettiler. Sonra, değerli arkadaşlar, bakın, düşman hukuku… Sayın Elitaş da dinliyorsa diyorum ki: Bunu yapanlara yuh olsun! Yani AKP'ye yuh olsun, yuh olsun, yuh olsun! (CHP sıralarından alkışlar) Bunlar öğretmen, değerli arkadaşlar.

Sonra ne oldu? Sonra, bir televizyon kanalında biri, ekmekle ilgili bir söz söyledi, ekmekle ilgili söz söylediği için gözaltına alındı. Baktılar ki bunu da tutuklayamayacaklar: “Yolda giderken gerekçeyi değiştirelim.” Ne yaptılar? Cumhurbaşkanına hakaret! Değerli arkadaşlar, müflis tüccar eski defterleri karıştırır, müflis iktidar eski “tweet”leri karıştırır. (CHP sıralarından alkışlar) Adamın “tweet”inden suç buldular. Yahu insaf! Vallahi utanıyorum, vallahi billahi utanıyorum. Türkiye'de ne kadar muhalif varsa herkes düşman! Türkiye’yi tam bir cehenneme çevirdiler. Celal Şengör’e düşman, Gülşen’e düşman, caza düşman, saza düşman, kendi dışında herkese düşman bir siyasi iktidarla karşı karşıyayız. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, şimdi bu gelen madde, 10’uncu madde aslında bizim desteklediğimiz bir madde.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) – Kendi düşmanlıklarınızdan da bahset biraz…

VELİ AĞBABA (Devamla) – Bu konuyla ilgili hem yerel sendika hem de TÜM BEL-SEN uğraştı ve en son Hükûmet, gündemine alarak af gibi bir şey getirdi. Ancak bunun yeterli olmadığını söylemek istiyorum. Bu yeterli değil, devamlı da değil.

Maalesef AKP 2 tür memur yaratmış durumda. Bir memurun toplu sözleşme hakkı var, zaten grev kimseye yok ama hem özel idarelerde hem de belediyelerde çalışan bu memurların toplu sözleşme hakkı da yok. Değerli arkadaşlar, toplu sözleşme hakkı da yok, maalesef mevcut 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 32’nci maddesinde yerel yönetimlerde çalışan memurların toplu sözleşme hakkına sahip olmadığı açık açık belirtilmiştir ve maalesef bunu hakeme bile götüremiyorlar.

Değerli arkadaşlar, karşımızda -zaten kamuda birçok 4/B, 5/B, 3/B, taşeron vesaire var- kamuda 2 çeşit memur yaratılmış durumda. Burada da söylemek istiyorum: Bu insanlara mutlaka toplu sözleşme hakkı tanınmalıdır ama ayrıca, memurlara grev hakkı da mutlaka tanınmalıdır. Grevsiz toplu sözleşme hakkı, silahı olan ama mermisi olmayan asker gibidir. Maalesef yirmi yıldan beri bir arpa boyu yol gidilememiştir. Nasıl ki 2010 referandumunda “Sendika, sendika, sendika.” dediler ama maalesef sadece yandaş sendikaların büyüdüğü, özgür sendikacılık yapmaya çalışan sendikaların maalesef yok olduğu bir dönemi hep beraber yaşıyoruz.

Tabii, yirmi yıldan beri değerli arkadaşlar, memurlar -yeri gelmişken söyleyeyim- yoksulluk sınırının tam 15 bin TL altında yaşamlarını sürdürmeye çalışmakta, 9.105 TL en düşük memur maaşı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Devamla) – Başkanım, hemen topluyorum.

BAŞKAN – Ama ilave süreyi dün kullandınız Sayın Ağbaba, yerinizden kullandınız dün ilave süreyi.

Buyurun, devam edin, tamamlayalım.

VELİ AĞBABA (Devamla) – Ben ilginize çok teşekkür ediyorum Başkanım, sağ olun.

Tabii, maalesef değerli arkadaşlar, AKP iktidarı, AKP sözcüleri maşallah -onlara “Maşallah!” demek lazım- yalanları doğru gibi söylüyorlar, en son kendileri de inanıyorlar.

Şimdi bu torba kanunla getirilenlerde birkaç tane desteklediğimiz şey var ama birçoğu tartışılmadan, görüşülmeden alınmış kararlar. Hele hele bu cemevleriyle ilgili alınan karar var ki -biraz önce ifade etmeye çalıştım- bir tane Alevi örgütü temsilcisi yok, bir tane Alevi örgütü temsilcisiyle görüşülmeden bir yasa hazırlanıyor. Şunu şuradan ifade etme istiyoruz değerli arkadaşlar, hiç kimse hiç kimsenin inancının sınırlarını çizme, “Sen şuna inanacaksın.” deme hakkına sahip değildir; herkesin inancı vardır ve herkes kendi inancını yaşamakta özgürdür; bir kişi bile bu memlekette “Benim ibadethanem bu.” diyorsa, bizim için sözün bittiği noktadır. Çok küçük bir virgül değişikliğiyle bu değiştirilebilir, kanunda “cami, kilise…” den sonra “, cemevi” demekle bu değiştirilebilirdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Devamla) – Bunu da inşallah, kısa zamanda, biz iktidarımızda yapacağız.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesi ile 4688 sayılı Kanun’a eklenen geçici 16’ncı maddede yer alan "ve kesinleşmiş bir yargı kararına müstenit olmamak” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                         Mustafa Elitaş                                                                            Ramazan Can                                                                        Ahmet Özdemir

                                             Kayseri                                                                                   Kırıkkale                                                                           Kahramanmaraş

                                       Metin Gündoğdu                                                                         Semiha Ekinci                                                                        Abdullah Güler

                                               Ordu                                                                                       Sivas                                                                                      İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talep eden Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş.

Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Elitaş, konuşmayı özlediniz herhâlde ya.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Biraz önceki tartışmada, Sayın Kuşoğlu, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararla ilgili yaptığı bir düzeltme olduğunu ifade ettiler. Arkadaşlarımızdan Anayasa Mahkemesinin kararını istedik, biz mi yanlış söylüyoruz yoksa, kamuoyunu yanıltmayalım diye. Anayasa Mahkemesi, net olarak kararında “Cumhurbaşkanı kararnamesiyle kurulması imkânı olmayan bir şeyin ancak kanunla yapılması gerekir.” diye ifade etmiş ama Sayın Kuşoğlu, Cumhuriyet Halk Partisinin Anayasa Mahkemesine gidiş gerekçesini sanki Anayasa Mahkemesi kararı gibi burada ifade etmeye çalıştılar. İptal talebinin gerekçesi, Anayasa Mahkemesinin hükmü… “Merkez Bankası Kanunu’nun 4’üncü maddesinde fiyat istikrarını sağlama görevi sadece Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının görevi olduğundan dolayı” ifadesini kullanarak bunun da iptal sebebi olması gerektiğini ifade etmişler ama Anayasa Mahkemesinin iptal kararında ve gerekçesinde böyle bir hükmün olmadığını ifade etmek istiyorum.

Şimdi, önümde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu var.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kısa, kısa.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Beni değil, sizin konuşmacıları kes Başkanım, teknik bir şey anlatıyoruz yani kamuoyunu aydınlatmak adına.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hani “İki dakika konuşacağım.” dediniz ya.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Tamam, iki dakika olmadı daha, bir buçuk dakika oldu.

Şimdi, kanunun 4’üncü maddesi: “Bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisi belirler.” Sonraki fıkra: “Banka, fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla Hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekler.” Yani Hükûmet politikalarına paralel bir şey yapması gerekir. Örneğin, Hükûmet “2023 yılında ben büyümeyi yüzde 7 ilan ediyorum, amacım, hedefim budur. Onunla ilgili yatırım programım, işte, kredi programım.” vesaire der ve banka buna göre fiyat istikrarını nasıl sağlaması gerekirse onunla ilgili para politikası araçlarını, para arzını nasıl hesaplayacağını, nasıl denetleyeceğini belirler. Öte yandan, Maliye Bakanlığı da maliye politikası çerçevesinde bunu nasıl yapacağını anlatır ve burada 2 politikayı yapan kurumun bir araya gelmesiyle ilgili istişare mekanizması ortaya çıkmış olur.

Bir de 10’uncu maddeyle ilgili Sayın Ağbaba “Destekliyoruz.” diye ifade ettiler. Aslında Mehmet Bey biraz önce bu konuyu anlatırken -gerçekten çok güzel anlattı- hem kanunun maddesini hem de 4688 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’deki konuları ifade ettiler. Arkadaşlar, burada bizim önergemizde dikkat ederseniz -sizin önergenizde de bu yok- “Konusu suç teşkil etmemek ve kesinleşmemiş bir yargı kararı…” ifadesi var. Orada “kesinleşmemiş yargı kararı” ifadesini çıkararak daha önce kesinleşmiş, zimmet yapılmış belediyelerle ilgili veya imza atan görevlilerle ilgili tahsil kabiliyetini de ortadan kaldırabilmek için bu düzenlemeyi yaptık. Herhâlde sizin dikkatinizden kaçmış diye düşünüyorum çünkü bize bunu Türkiye’deki tüm belediyelerden getirdiler; İzmir Büyükşehir Belediyesinden -sanıyorum- İstanbul Büyükşehir Belediyesinden. Bizim de yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcılığımız bu konuyu gündeme getirdiler. “Kesinleşmiş mahkeme kararına müstenit olmamak kaydıyla” ibaresini çıkararak -daha geniş- imza sahiplerini de bu yükümlülükten, kişi borcundan veya zimmetten kurtarmış oluyoruz. Bu şekilde de yüce heyeti bilgilendirmek istedim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… 10’uncu madde kabul edilmiştir.

11’inci maddede 1 adet önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 364 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 11’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 11 - 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 53 üncü maddesinin (h) fıkrasının dördüncü paragrafında bulunan "ilk gününde otuz yaşını” ibaresi "birinci günü itibarıyla otuz beş yaşını” şeklinde değiştirilmiş, aynı paragrafın dördüncü cümlesi yürürlükten kaldırılmış, aynı fıkraya dördüncü paragraftan sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiş, fıkranın mevcut beşinci paragrafında yer alan “, personelin atanma ve çalışma usul ve esasları” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve maddenin (j) fıkrasına aşağıdaki paragraflar ilave edilmiştir.

"Kamu ihale uzmanlarının mesleğe giriş ve yeterlik sınavlarına, meslek personeli ile diğer kurum personelinin atanma, görev, yetki ve sorumluluklarına, çalışma esas ve usullerine ilişkin hususlar ile 15/3/1999 tarihli ve 99/12647 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğe uygun olarak görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavına tabi unvanlar ve bu unvanlara yapılacak atamalara ilişkin hususlar Kurul kararıyla yürürlüğe konulacak yönetmeliklerle düzenlenir.”

"Başvuru sahibinin iddialarının tamamında haklı bulunması halinde, Kurul kararı ile itirazen şikâyet başvuru bedelinin başvuru sahibine iadesine karar verilir. Kurul kararının başvuru sahibine bildirimini izleyen otuz gün içinde başvuru sahibinin Kuruma yazılı talebi üzerine, bu talep tarihini izleyen otuz gün içinde Kurum tarafından itirazen şikâyet başvuru bedelinin iadesi yapılır ve son ödeme tarihine kadar geçen süre için faiz işlemez. Diğer hallerde başvuru bedeli iade edilmez.

Bu fıkranın (1) numaralı bendi uyarınca tahsil edilen bedel hiçbir durumda iade edilmez. "

                                            Cavit Arı                                                                                Fikret Şahin                                                                           Cengiz Gökçel

                                             Antalya                                                                                   Balıkesir                                                                                    Mersin

                                       Ömer Fethi Gürer                                                                     Kamil Okyay Sındır                                                                      Tacettin Bayır

                                              Niğde                                                                                       İzmir                                                                                        İzmir

                                                                                                                                 İbrahim Özden Kaboğlu

                                                                                                                                           İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın İbrahim Özden Kaboğlu.

Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesi Kamu İhale Kanunu’nda yapılan değişikliğe ilişkin.

Kamu İhale Kanunu 27’nci Yasama Döneminde 7 kez değiştirilmiş, şimdi 8’inci kez değiştiriliyor. Maden Kanunu değişiklikleri ile bu kanunda yapılan değişiklikler Türkiye’de siyasal liberalizm ile iktisadi liberalizm arasındaki antagonizmanın tipik bir örneğidir. Bunun anlamı nedir, bu ana çelişkinin anlamı nedir? Bir maden ocağı çöker, bir fabrika çöker ve orada onlarca kişi ölür; çöküşe neden olanlar yargılanmaz ama çöküşü sorgulayanlar hapse atılır. İşte, siyasal liberalizm ile iktisadi liberalizm antagonizması budur sayın vekiller.

Şimdi, bu açıdan, burada yapılacak düzenleme esasen yönetmelik sorunu; yasayla yapılması gereken düzenleme yönetmelikle yapılacak, ilgililerin, görevlilerin göreve gelişi ve yükseltilmesi. Biz yasayla yapılması gereken düzenlemenin yönetmelikle yapılamayacağına dair Anayasa Mahkemesine kaç kez başvurduk; Anayasa Mahkemesi iptal etti kanunilik ilkesi açısından, madde 123’e aykırılık bakımından, madde 2’ye aykırılık bakımından, yasama yetkisinin devredilmezliği açısından ve kamu hizmetine girme hakkı, görevin gerektirdiği koşulların nesnel olarak belirtilmesi, belirlenmesi açısından fakat yine aynı düzenleme yapılıyor. Tabii ki bu şekilde bir düzenleme, Anayasa'nın 10’uncu maddesine de neden olabileceği eşitsizlikler açısından aykırılık teşkil edecektir.

Şimdi, bu yasa önerisi torba dedik fakat torba kategorisinin 3’üncü aşamasında yer alıyor yani sıradan torba yasa değil ama unutulan bir husus CBK. Torba CBK elimdeki bu da cemevlerini düzenleyen Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, bu da torba niteliğinde. Bu torba niteliğinde yasa, cemevlerini de tepiştiren yasa, aslında yapmakta olduğunuz torbanın birincisini anladık; homojen, türdeş yasa. Evet, olabilir, türdeş torba yasa olabilir. Heterojen, ayrı cinsten, çoğu zaman oluyor fakat bu, heteroklit torba yasa yani tamamen birbirine zıt konuları; para ve iman konusu, para ve inanç konusu. Doğrusu para ve inanç konusunu aynı torbaya tepen bir zihniyet karşısında bulunuyoruz bu öneriyle. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

İşte, bu açıdan, tıpkı Nükleer Düzenleme Yasası'nda yaptığımız gibi, paralel düzenleme; burada cemevleri torbaya tepiştiriliyor, kimse görmesin diye saklanıyor, sarayda ise 112 no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle korporatist devlet yapısı, eğer bu şey olsaydı, dünyevi dernek olsaydı nasıl inşa edilir, bunun örneği olurdu. Ama bir inanç topluluğu olduğu için bunun karşılığı olan deyimi kullanırsam ağır olabilir, burada kullanmıyorum. Şimdi, bu bakımdan, aslında, burada söz konusu olan durum... Demek ki çifte torbanın birincisi, üçüncü kategoride “heteroklit” torba kategorisinde yer alıyor; bunu da icat ettiniz.

Peki, yasa niçin düzenlenir, neden yapılır? Toplumsal ihtiyaç, kamu yararı ve kamu barışı adına düzenleme yapılır. Şimdi, bakın, bu bakımdan kaç ayrı yasanın, birbiriyle hiç ilgisi olmayan yasaların doldurulduğu bu yasaya ne dediniz? “Temel yasa” dediniz. Gülmeyelim, aslında gülünecek bir durum değil. Buna “temel yasa” dediniz ve Alevi inancını teptiğiniz torbaya da “Biz, cemevlerini su ve elektrikle donatıyoruz.” dediniz. Aslında, birincisinde, temel yasa açısından bu yöntem yasama haysiyetini zedelemek ise Alevi inancını torbaya tepiştirmek de bir inancın mensuplarının haysiyetini zedelemektir; bu bakımdan da bir paralellik söz konusu. Peki, neden böyle?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Nedeni şu: Eğer gerçekten bir inanç topluluğunu tanıma iradesi içten olsaydı vicdan, inanç, din özgürlüğü çerçeve yasası hazırlanırdı; o yolla düzenleme yapılırdı. Ama, burada, baktığımız zaman -ben bir uzman gözüyle konuşuyorum- tanıma açısından, ayrımcılık yapmama açısından, eşit muamele etmek açısından; eşitlik, yurttaşlık ve laiklik temelinde bir, tanımama; iki, eşit muamele yapmama; üç, ayrımcılığı derinleştirme yasası söz konusu.

Bu bakımdan, ben, siyasal liberalizm ile iktisadi liberalizm arasındaki antagonizmadan söze başladım ama burada inançlar arasındaki antagonizmayla karşı karşıya bulunuyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) – Bir inanç topluluğu Diyanet İşleri Başkanlığı altında, bir başkası “İslam” diyorsunuz, “İslam’ın bir kolu.” diyorsunuz fakat dernek statüsünde düzenliyorsunuz. İşte, bu da antagonizma paralelliği; ne yazık ki bunu da burada gördük.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Çok heterojen bir konuşma oldu.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kaboğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 11’inci madde kabul edilmiştir.

12’nci madde üzerinde 1 önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 12’nci maddesiyle değiştirilen 4734 sayılı Kanun’un ek 1’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanunda” ibaresinin “Bu Kanunun 13 üncü maddesi saklı kalmak üzere bu Kanunda” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                         Mustafa Elitaş                                                                            Erkan Akçay                                                                            Ramazan Can

                                             Kayseri                                                                                     Manisa                                                                                    Kırıkkale

                                        Ahmet Özdemir                                                                        Metin Gündoğdu                                                                    Bahar Ayvazoğlu

                                        Kahramanmaraş                                                                                Ordu                                                                                      Trabzon

                                         Semiha Ekinci                                                                            Ahmet Kaya                                                                          Abdullah Güler

                                               Sivas                                                                                     Trabzon                                                                                    İstanbul

                                                                                                                                      Bayram Özçelik

                                                                                                                                            Burdur

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, 4734 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesi hükümlerinin uygulamasında yaşanabilecek tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 12’nci madde kabul edilmiştir.

13’üncü maddede önerge yoktur.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 13’üncü madde kabul edilmiştir.

Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Birleşime iki dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.06

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.07

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

364 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yok.

Ertelenmiştir.

Gündemimizde başka bir iş bulunmadığından, alınan karar gereğince Kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 15 Kasım 2022 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 21.08



(*) 364 S. Sayılı Basmayazı 8/11/2022 tarihli 17’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir.