TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

5’inci Birleşim

11 Ekim 2022 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm’ün, tutuklu ve hükümlü aileleri ve yakınlarının adalet nöbetine ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, Yozgat’ın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.-Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşı’nın, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’ne ilişkin açıklaması

3.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan’ın, Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde düzenlenen Geleneksel Nar, Yöresel Kurutmalık, Kültür ve Sanat Festivali’ne ilişkin açıklaması

4.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı’nın, Küre-İnebolu giriş yoluna ilişkin açıklaması

5.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kaya’nın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin terörle mücadelede sınır ötesi operasyonlarına ilişkin açıklaması

6.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, Doğanşehir ilçesi Polat, Bıçakçı ve Gövdeli beldelerindeki üretici ve çiftçilerin taleplerine ilişkin açıklaması

7.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in, evde ağır engelli ve yaşlı bakan kadınların sorunlarına ilişkin açıklaması

8.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Türkiye’nin ihracatta sağladığı başarıya ilişkin açıklaması

9.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, Milliyetçi Hareket Partisinin Alevi İslam inancına sahip kişilere bakışına ilişkin açıklaması

10.- Mardin Milletvekili Tuma Çelik’in, 27/10/2008 tarih ve 14273 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na ilişkin açıklaması

11.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç’un, AK PARTİ’li Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin Kahramanmaraşlıya zulmettiğine ilişkin açıklaması

12.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, AKP’nin Edirne’deki Söğütlük Kent Ormanı’nı millet bahçesine dönüştüreceğine ilişkin açıklaması

13.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, zeytin üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması

14.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kurulacağını açıkladığı Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığına ilişkin açıklaması

15.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, alkolün zararlarına ilişkin açıklaması

16.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’ne ilişkin açıklaması

17.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Kırşehirli esnafın sorunlarına ilişkin açıklaması

18.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, Balıkesir ve ilçelerinde, AK PARTİ iktidarının söz verip tutmadığı yatırım vaatlerine ilişkin açıklaması

19.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, AKP Hükûmeti tarafından elektrik ve doğal gaza yapılan zamlara ilişkin açıklaması

20.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, ÇUKOBİRLİK’in önemine ve desteklenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

21.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, milletvekilleri Habip Eksik ve Sait Dede’ye yapılan saldırıya ilişkin açıklaması

22.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması

23.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın, iktidarın ekonomiyi ileri sürerek projeleri ertelediğine ilişkin açıklaması

24.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, akaryakıta yapılan zamlara ilişkin açıklaması

25.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Sivas Belediyesince yapılan Amatör Spor Evi ve Kompleksi’ne ilişkin açıklaması

26.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy’un, 27’nci Dönemin Altıncı Yasama Yılının sonunda yapılacak olan seçimlerde bütün partilere başarılar dilediğine ilişkin açıklaması

27.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in, iktidarın sağlıkta dönüşüm politikalarına ilişkin açıklaması

28.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplan’ın, devletin sistinozis hastalığının ilacını ödeme kapsamından çıkarmasına ilişkin açıklaması

29.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un, Süper Lig’de olan Adana Demirspor’un her hafta hakkının yenildiğine ilişkin açıklaması

30.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, iktidar tarafından, belediye şirket çalışanlarına bir an önce kadrolarının verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

31.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Afyonkarahisar’ın Şuhut ilçesine bağlı Balçıkhisar köyü ile Dazkırı ilçesine bağlı Sarıkavak köyünün sorunlarına ilişkin açıklaması

32.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’ün, Araklı Stadyumu’nun durumuna ilişkin açıklaması

33.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa’nın eğitim sorununa ilişkin açıklaması

34.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, 27’nci Dönem Altıncı Yasama Yılının önemine, sansür yasasına, Hazreti Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edilişinin yıl dönümüne, Ankara Garı saldırısının yıl dönümüne, eczacıların sorunlarına, son zamanlarda artan intihar vakalarına, Kabine toplantısı sonrasında Cumhurbaşkanının verdiği müjdelere ve Hükûmetin uyguladığı yanlış politikalara ilişkin açıklaması

35.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, İsmet Uçma’nın vefatının seneidevriyesine, Rusya-Ukrayna savaşına ve bazı uluslararası kuruluşların Türkiye aleyhinde yürüttükleri karalama kampanyalarının organize bir şekilde devam etmesine ilişkin açıklaması

36.-İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Mehmed Uzun’un ölüm yıl dönümüne, Iğdır Milletvekili Habip Eksik ile Hakkâri Milletvekili Sait Dede’nin uğradıkları saldırı karşısında Meclis Başkanlığının tutumuna ve Hakkâri Valisinin açıklamalarına ilişkin açıklaması

37.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, yasama yılına sansür yasasıyla başlanmasına, dünya şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’nı kutladığına, engellilerin kamuda istihdamına ve 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’ne ilişkin açıklaması

38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın 1’inci ölüm yıl dönümüne, dünya şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’nı kutladığına, İstanbul Milletvekili Engin Altay ile İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine, dezenformasyonla mücadele kanununa ve Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulması kararına ilişkin açıklaması

39.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan’ın, İçişleri Bakanının ülkeyi daha da derin krizlere sürüklememesi gerektiğine ilişkin açıklaması

40.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Besni-Kızılin yolunun ve Çanakçı Köprüsü’nün bir an evvel yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

41.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlık’ın, Şanlıurfalı pamuk üreticilerinin taleplerine ilişkin açıklaması

42.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Manisa Milletvekili Uğur Aydemir’in CHP grup önerisi üzerindeki konuşması sırasında kullandığı bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

43.- Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer’in, AKP’nin Ankara Büyükşehir Belediyesindeki çoğunluğuyla suya yüzde 50 indirim kararı almasına ilişkin açıklaması

44.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel’in, şeker fiyatına gelen zamma ilişkin açıklaması

45.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, deprem kuşağında bulunan Tekirdağ’daki pek çok okulun güçlendirilmesinin hâlâ yapılmadığına ilişkin açıklaması

 

VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akar’ın, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın ölüm yıl dönümüne ilişkin konuşması

 

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu teşrif eden Romanya-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Nicolae Georgescu ve beraberindeki heyete “Hoş geldiniz.” denilmesi

B) Önergeler

1.- Başkanlıkça, Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyeliğinden (4/180); Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ’ın, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeliğinden (4/181) istifalarına ilişkin yazılarının 6/10/2022 tarihinde Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge yazısı

2.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, (2/794) esas numaralı Millî Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/182)

 

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan Usta tarafından, yabancıların gerçek dışı adreslere yapılan ikamet kayıtlarının oluşturabileceği güvenlik açıklarının tespiti ve alınabilecek önlemlerin belirlenmesi amacıyla 11/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ekim 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık ve arkadaşları tarafından, 10 Ekim Gar katliamının bütün boyutlarının araştırılması amacıyla 11/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ekim 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, Borsa İstanbulda yapılan manipülatif işlemlerde kamu görevlilerinin ve kamu kurum ve kuruluşlarının rolü ve sorumluluklarının belirlenmesi, küçük yatırımcıların uğratıldığı zararın tespiti, bu tür işlemlerin tekrarlanmaması, sermaye piyasalarının rüşvet ve yolsuzluklardan arındırılarak güvenilir bir alana dönüştürülmesi amacıyla 10/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ekim 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

IX.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim

2.- Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

 

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 340)

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, evrensel hizmet katkı payına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/66992)

2.- Antalya Milletvekili Rafet Zeybek'in, Antalya ilinde kullanılmayan kamu binalarına,

- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın, Zonguldak'ta devam eden sahil projesinde çocuk oyun alanı olarak belirlenen alanın güvenliğine,

- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel'in, Ordu'da temel atma töreni gerçekleştirilen aktif karbon üretim tesisine ait ihalenin iptal edildiği iddiasına,

- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın, Eylül 2018-Ağustos 2022 tarihleri arasında ÖSYM tarafından yapılan sınavların incelenmesi talebine,

- İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlü'nün, Cumhurbaşkanlığı ve 27'nci Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde görev alan kadın sayısına,

- Mersin Milletvekili Alpay Antmen'in, sokak köpeklerinin harita üzerinde yerini gösteren bir uygulamaya,

- Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslan'ın, Nevşehir'in Ürgüp ilçesi Ortahisar beldesinde yapılan Zipline Projesi için hazırlanan rapora,

- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan'ın, Erasmus programıyla yurt dışına gidip Türkiye'ye dönmediği tespit edilen kişilere,

- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan'ın, Erasmus programıyla yurt dışına gidip Türkiye'ye dönmediği tespit edilen kişilere,

- Kayseri Milletvekili Çetin Arık'ın, Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından maddi yardım sağlanan bazı dernek ve vakıflara,

- Uşak Milletvekili Özkan Yalım'ın, 65 yaş ve üzeri yolcular için özel halk otobüslerine ödenen gelir desteği tutarının artırılması önerisine,

İlişkin soruları ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun cevabı (7/68516), (7/68986), (7/69676), (7/70114), (7/70591), (7/70704), (7/70943), (7/70944), (7/71082), (7/71191), (7/71206)

3.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, 375 sayılı KHK'nin geçici 35'inci maddesi uyarınca ihraç edilen kamu görevlilerine ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/69656)

4.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan'ın, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda engelli personel istihdamına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/69657)

5.- Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu'nun, BTK'de yapıldığı iddia edilen usulsüz atamalara,

Ülkemizde kullanılan eSIM uygulamasına,

İlişkin soruları ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/69747), (7/69748)

6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, son beş yılda Bakanlık ve bağlı kurumlarında disiplin cezası verilen memur sayısına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/69807)

7.- İstanbul Milletvekili Yunus Emre'nin, Avrupa Birliği ülkelerine gerçekleştirilen yaş sebze ve meyve ihracatına Bulgaristan tarafından getirilen engellemelere ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/69808)

8.- Ankara Milletvekili Murat Emir'in, Sabiha Gökçen Havalimanı'nı işleten HEAŞ'a yönetici olarak atanan bir kişiye ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/69882)

9.- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın, yurt dışında bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyla ilgili çeşitli verilere ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/70399)

10.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2021 ve 2022 yıllarında yurt dışına göç eden hekim sayısına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/70400)

11.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2021 ve 2022 yılında Bakanlık tarafından yapılan yurt dışı görevlendirmelerine,

- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, bir öğrencinin MEB tarafından düzenlenen BİLSEM Sınavı’nı kazanamamasına,

- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü'nün, Şanlıurfa'ya gastronomi enstitüsü kurulması talebine,

- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın, Zonguldak'ta bulunan okulların depreme karşı dayanıklılığına,

- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm'ün, özel eğitim kurumlarındaki öğretmenlerin mali ve özlük haklarına,

- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, sözleşmeli öğretmen atamalarına,

- Adana Milletvekili İsmail Koncuk'un, özel okullarda görev yapan öğretmenler için taban maaş uygulaması yapılması talebine,

İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/70450), (7/70946), (7/70948), (7/70955), (7/70957), (7/71094), (7/71219)

12.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, 20 Temmuz 2022 tarihinde Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Ahmetçe köyünde denizde kaybolan bir kişiye ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/70563)

13.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlü'nün, Bakanlık ile Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara yönelik başlatılan icra takiplerine,

- İzmir Milletvekili Atila Sertel'in, okullarda tasarruf eğitimi verilmesine,

- Bursa Milletvekili Lale Karabıyık'ın, öğretmenler için ek atama yapılması talebine,

- Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya'nın, Ankara'daki bir okulun kapasitesine,

İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/70608), (7/70717), (7/70719), (7/70835)

14.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan'ın, yurt dışından ülkemize kara yoluyla gelen vatandaşların güvenliğine ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/70801)

15.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Habur Sınır Kapısı’nda Türk vatandaşların mağdur edildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/70802)

16.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Katar'da çalışan bazı Türk işçilerin sorunlarına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/70803)

17.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Kuzey Irak'ta gözaltına alınan bir ailenin durumuna ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/70924)

 

 

 

18.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy'un, İzmir Mavişehir'de bulunan bir okulun velilerden kayıt parası istediği iddiasına,

- Batman Milletvekili Necdet İpekyüz'ün, 2022-2023 eğitim-öğretim dönemi için okullarda covid-19 kapsamında alınacak tedbirlere,

- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın, Zonguldak'ta bulunan tarihî Yayla Ortaokulu'nun yıkılmasına,

- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, özel eğitim öğretmenleri için ek atama yapılması talebine,

İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/70945), (7/70950), (7/70956), (7/71090)

19.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı'nın, Kastamonu Üniversitesi İhsangazi Meslek Yüksekokulu binasının depreme dayanıklılığına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/71114)

20.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya'nın, bir üniversite tarafından kendi bünyesinde görevli bir öğretim görevlisinin profesörlük unvanının kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/71362)

21.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, gübre ithalatına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/71363)

22.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, 2020 ve 2021 yıllarında yapılan çelik ve ham çelik ihracatı ve ithalatına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/71364)

23.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, işten çıkarılan 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/71366)

24.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2021-2022 yılları arasında çift maaş alan Bakanlık personeline ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/71509)

25.- Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran'ın, İstanbul'un Beylikdüzü ilçesinde yaşamını yitiren bir bebeğin ölümüyle ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/71515)

26.- Adana Milletvekili İsmail Koncuk'un, KVKK tarafından düzenlenen araç kiralama ihalesine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/71516)

27.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy'un, İzmir Barosu tarafından düzenlenecek olan spor oyunlarına Valilikçe izin verilmemesine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/71519)

11 Ekim 2022 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, tutuklu ve hükümlü aileleri ve yakınlarının adalet nöbeti hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Züleyha Gülüm’e aittir.

Buyurun Sayın Gülüm. (HDP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm’ün, tutuklu ve hükümlü aileleri ve yakınlarının adalet nöbetine ilişkin gündem dışı konuşması

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Merhabalar.

Şimdi, bu iktidar, iktidara gelirken “İşkenceye sıfır tolerans.” dedi ama olanlara bir bakın. 9 Ekim günü milletvekili arkadaşlarımız sokak ortasında açık açık bir işkenceye maruz kaldı. Yüksekova’da Iğdır Milletvekilimiz Habip Eksik ve Hakkâri Milletvekilimiz Sait Dede’ye açıkça polis işkencesi yapıldı. Kimden talimat alıyordu, kimden güç alıyordu? Elbette ki bu iktidardan alıyordu. Önce etrafındaki halk uzaklaştırıldı, gazeteciler uzaklaştırıldı; yalnızlaştırıldıktan sonra polis amirinin talimatıyla -dikkatinizi çekiyorum, talimatla- arkadaşlarımız yerlerde sürüklendi ve Habip Vekilimizin bacağında 3 kırık oluştu. Şimdi, bu, halkın iradesine yönelik bir darbe değil mi? Peki, o zaman bu Meclis ne diyecek halkın iradesine karşı yapılan bu darbeye? Sessiz kalmanız ne anlama geliyor? Sessiz kalmak, susmak her zaman onaylamak değildir. Bu Meclisin görevi eğer halkın iradesine sahip çıkmaksa, bugün Meclis sessiz kalıyorsa aslında bu polis şiddetini, iktidar talimatıyla yapılan bu şiddeti, bu işkenceyi onaylıyor demektir. Bu onaylama bir gün kendi başınıza geldiğinde de birilerinin susmasına yol açar, buradan hatırlatıyoruz.

Peki, bu zorbalık düzeni, bu işkence düzeni sadece milletvekillerine yönelik mi, sadece dışarıda demokratik hakkını kullanmak isteyen halka yönelik mi? Hayır. Cezaevleri de zorbalığın en yaygın ve sistematik uygulandığı yerler hâline geldi. Çıplak arama, kelepçeli muayene, ayakta tekmil dayatımı, işkence, keyfî disiplin ve hücre cezaları, sürgün ve sevk uygulamaları tarihte görülmedik bir boyuta ulaştı. Bugün hapishanelerde 651’i ağır 1.517 hasta tutuklu var. Neden tutuklular? Çünkü “Adli Tıp Kurumu” denen, faşizmin uygulamalarını gerçekleştiren Kurum hasta mahpuslara “Cezaevinde kalabilir.” raporu veriyor ve bu raporlara dayanarak da talimatlı yargı “Cezaevinde kalabilir.” diyor ve hasta mahpuslar cezaevlerinde yaşamını yitiriyor. Geçen sene 57 hasta mahpus cezaevinde yaşamını yitirdi. Bu sene bu aya kadar 43 tutuklu yaşamını yitirdi. Hasta mahpuslar ancak ya tabut içinde ya da ölüm döşeğinde tahliye ediliyor. Hasta mahpus İbrahim Yıldırım, tüberküloz hastası mahpus Turgay Deniz, kanser hastası Hadi Yalçın, Hayrettin Yılmaz, Abdülrezzak Şuyur, Halil Güneş, Bangin Muhammed, İsa Gültekin, Salih Toğrul, 67 yaşındaki Bazo Yılmaz ve burada ismini daha sayamadığımız, zaman yetmeyeceği için maalesef sayamadığımız birçok hasta mahpus cezaevinde ölüme gönderildi.

Bunun yanında, hâlen ağır hasta mahpus olan, tedavileri engellenen ve tahliye edilmeyen çok sayıda hasta mahpus var. Evrim Deniz; Evrim Deniz’i Suruç katliamında yitiren ve cezaevinde tutulan 70 yaşındaki Besra Erol yani annesi birçok hastalığına rağmen tahliye edilmiyor. Gırtlak kanseri Nesip Yapıcı, 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan, hasta mahpus Ekim Polat, 3 kez beyin ameliyatı geçiren Abdullah Aslan ve daha niceleri cezaevinde ölüme gönderilmek üzere bekletiliyor.

Yine, Milletvekilimiz Aysel Tuğluk -hastanede- “Cezaevinde kalamaz.” raporlarına rağmen ATK’nin düşman siyaseti sonrası cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Üstelik de aynı hastalıkta, üstelik aynı ağır koşullara gelmemiş olmasına rağmen, 28 Şubat davası sanığı Çevik Bir’e “Cezaevinde kalamaz.” raporu üzerine tahliye kararı verilmiş olmasına rağmen Aysel Tuğluk hâlen cezaevinde tutuluyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ağır hasta olduğu gerekçesiyle 2 hasta tutukluya af yetkisini kullanıyor ama diğerlerine gelince “Hayır.” diyor.

İşte, tüm bu hukuksuzluklara karşı anneler adalet nöbetini sürdürüyor. Diyarbakır’da, Denizli’de, Van’da ve İstanbul’da, 4 yerde birden anneler adalet çığlıklarını duyurmak üzere sokaklara çıkıyorlar. “Hasta mahpuslar cezaevlerinde ölmesin, yaşam hakkını koruyun.” demek için her gün meydanlardan sesleniyorlar. Bu sesi duymaya çalışmak yerine sorumlu olanlar -Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ve bu iktidar- bu çığlığı, “Hapishaneler ölüm evleri olmasın.” çığlığını duymak yerine seslerini duyurmaya çalışan annelere saldırıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) – Anneler eylemlerini yapmak istediklerinde her seferinde özel yasak kararlarıyla karşılarına dikiyorlar polisleri. Yetmiyor, gözaltına alıyorlar; yetmiyor, işkence uyguluyorlar. En son Şirinevler’de yapmak istedikleri etkinlikte anneler ters kelepçeyle gözaltına alındılar; boyunlarına tekmeler atıldı, ayaklarla basıldı. Yetmedi, Cemile Karakaş’a şu cümleyi kullandı boynuna ayağıyla basarken bir polis: “Ben, devletim, kimse seni kurtaramaz.” Bu polis, gücü nereden alıyordu? Elbette ki iktidarınızın faşizm uygulamalarından alıyor, işkence uygulamalarından alıyor. Ve bugün anneler şunu söylüyor: “Biz susmayacağız; çocuklarımız ölürken, cezaevlerinde katliam sürerken asla susmayacağız, sokaklarda meydanlarda olmaya devam edeceğiz.” Biz de onların yanında olmaya, direnenlerle birlikte direnmeye devam edeceğiz diyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, Yozgat’ın sorunları hakkında söz isteyen Yozgat Milletvekili Sayın Ali Keven’e aittir.

Buyurun Sayın Keven. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, Yozgat’ın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

ALİ KEVEN (Yozgat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yozgat’ın sorunlarını ve taleplerini bir kez daha gündeme taşımak için söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Başkentin yanı başında, iki saat mesafede ve Anadolu’nun merkezindeki Yozgat ilimiz, orta Anadolu’da bulunan 13 il arasında gelişmişlik endeksinde, maalesef, 13’üncü sırada olup 81 il arasında 65’inci sıradadır. 414 bin nüfusun 120 bini fonlardan alınan yardımlaşmayla yaşamlarını sürdürmektedir. Buğday, şeker pancarı ve nohut üretiminde ilk 3’te olan; yeşil mercimek üretiminde 1’inci olan; tarımda, hayvancılıkta, termal turizmde önemli potansiyellere sahip olan; zengin orman ve doğal güzellikleri içinde barındıran Yozgat’ımız neden gelişmiyor, neden hızla göç veriyor? Bunun sebebi, bunca potansiyeli ortaya çıkaracak bir siyasi iradenin olmayışıdır, verilen vaatlerin unutulmasıdır; Yozgat'ı değil, kendi bekalarını düşünen etkisiz yetkililerdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilk olarak, 1970’lerde Yozgat'tan götürülen askerî birliğimizin yeniden Yozgat'a kurulmasıyla ilgili Yozgatlı hemşehrilerimin taleplerini iletmek istiyorum. Yozgat Cumhuriyet Meydanı'nda kürsüde konuşan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan 10 Temmuz 2014 tarihinde acemi birliği isteyen Yozgatlılara “Yozgatlıya acemi birliği yakışmaz, size usta birliği yakışır.” diyordu. Daha sonra, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan 2019 yerel seçimi için geldiği Yozgat'ta, 25 Şubat 2019 tarihinde yine aynı meydanda “Yeni askerî eğitim birliklerinden ilki Yozgat'a konulacak.” diyor. Verilen sözlerin üzerinden yıllar geçti ama Yozgat'a ne acemi birliği ne de usta birliği geldi.

Yine, dönemin Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Yılmaz'ın 2011 yılında Yozgat'a yapmış olduğu ziyarette “Yozgat ve Sivas’ta savunma sanayisi yatırımı yapılacak.” diye verdiği müjdenin karşılığını sadece Sivas aldı; Yozgat yine eli boş döndü, bu vaatlerin hepsi rafa kalktı.

Bakınız, bir hatırlatma daha yapayım: Tarih 17 Mayıs 2011, dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan, Yozgat’ta miting meydanında konuşuyor, diyor ki: “Yozgat’ı üvey evlat olmaktan kurtardık. Bozkırın ortasında bir marka kent oluşturacağız. Üniversite ile şehrin ulaşımını sağlayacağız, hafif raylı sistem kuracağız.” Şimdi soruyorum, bu vaatler ne oldu? Sayın milletvekilleri, Yozgat’ın nüfusu yirmi yılda 680 binden 414 bine geriledi, bu mu marka kent oluşturma vizyonu? Yozgat, AKP iktidarında marka kent olamadı, göç veren iller içerisinde şampiyon oldu maalesef.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yozgat bir türlü tanımlanamayan kamu yatırımlarından da payını aldı. Yüksek hızlı tren için bugüne kadar verilen tarihlere bakalım. Dönemin Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, 2009’da temeli atıldığını ve 2012’de hizmete açılacağını, 840 trilyona mal olacağını söylüyor. AKP Milletvekili Ertuğrul Soysal 2011 yılında yaptığı konuşmada, hızlı trenin 2014’te hizmete açılacağını ve 3 milyar dolara mal olacağını söylüyor. Yine, Sayın Bekir Bozdağ “2015’te bitecek, altmış dakikada Ankara’ya ulaşacaksınız.” diyor. AKP Milletvekili Sayın Yusuf Başer, Yozgatlıların “Kara tren gelmez mi ola…” diye türküler yaktığını ve hızlı trenin kara tren yerine yakın bir zamanda hizmete gireceğini söylüyor. Binali Yıldırım ise “2017’de tamamlamayı hedefliyoruz.” diyor. “Yozgat’ın hızlı treni var, havalimanı var, bir de denizi eksik.” diye Yozgatlıyla alay ediyor eski Sayın Başbakan. Görüldüğü gibi defalarca tarih sözü verildi, tam 8 kez açılışı ertelendi. Ankara-Konya-Karaman arasındaki 443 kilometrelik hızlı tren hattını altı senede tamamlayıp açan iktidar, 405 kilometrelik Ankara-Yozgat-Sivas hızlı tren hattının açılışını 8 kez erteleyerek 13’üncü yılda hâlâ açamadı. Bakın, bir şey söyleyeyim: Yozgat insanının aklıyla dalga geçenlerden Yozgat ve Yozgatlıya yâr olmaz. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TOKİ, Yozgat’ta Menekşe Evleri hak sahiplerine yapacağı konutların inşasına bir an önce başlayarak bitirmelidir, Menekşe Evleri hak sahiplerine yeni bir mağduriyet yaşatmamalıdır. Ayrıca, iş bitim süresi 13 Mart 2022 olan ve en son Temmuz 2022’de teslim edileceği söylenen Sarıhacılı bölgesindeki TOKİ evleri bir an önce teslim edilmelidir. Yozgat Belediyesi tarafından yapılan Gençlik Merkezi inşaatı, Hal Binası, Bankalar Caddesi Projeleri yarım kalmış durumdadır. Yozgat Stadyumu inşaatı da onca tartışmaya rağmen henüz tamamlanmamıştır. Havaalanı inşaatı tamamlanmayı bekleyen işler arasındadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ALİ KEVEN (Devamla) – Sağ ol Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yozgat’ta hâlâ kanalizasyon altyapısı olmayan, içme suyu yetersiz köylerimiz var. Defalarca söylememe rağmen, yapılacağı söz verilmişken Çayıralan-Evciler yolu yapılmadı. Ayrımcılığa maruz kalan, yolu yapılmayan onlarca köyümüz var. Bakın, Şefaatli Gülistan, Tahiroğlu, Sarıkent, Temlik, Hamzalı yol ve su sorunu; Çayıralan-Evciler, söylememize rağmen yolu hâlâ yapılmadı; Yozgat merkez Dağyenicesi yolu, Kışlaköy, Büyükmahal yolları… Deremumlu’daki TEİAŞ direkleri hâlâ tahtadan, hiçbir hizmet alımı yapılmıyor. Akdağmadeni Hüyüklüalanı, Yazılıtaş, Bozhüyük, Çağlayan, Ardıçalanı, Çerçialanı köy içi kilit taşları yok, yol sorunları var. Sevgili arkadaşlar, Yozgat’ta 60’ın üzerinde kanalizasyonu olmayan köy var. Geçenlerde Şefaatli ilçesinin köylerini gezdiğimde, Gülistan köyüne gittiğimde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ KEVEN (Devamla) - …köylü sağ olsun çok büyük bir ilgiyle karşıladı ve dedi ki: “Sayın Vekilim, 1987’de…”

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Keven.

ALİ KEVEN (Devamla) - Çok teşekkürler Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Gündem dışı üçüncü söz, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın ölüm yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Balıkesir Milletvekili Sayın Yavuz Şubası’ya aittir.

Buyurun Sayın Subaşı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.-Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşı’nın, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli Meclis üyeleri; geçtiğimiz yıl bugün ebedî âleme uğurladığımız değerli ağabeyim İsmet Uçma’yla alakalı, onu anma amaçlı bir konuşma yapmak istiyorum.

Dostluk nasıl bir şeydir, onu tasarlayabilir misiniz? Mesela, birisiyle tanışıp dost olmaya karar vermek… Hatta bazen tanıştığınız birisiyle bir daha karşılaşmamak için uzaklaşırsınız, hayat sizi yeniden buluşturur ve hayat boyu dost olursunuz. Şahsım için İsmet Uçma ağabey dostluklar abidesinde özel bir yerde durur. Bu sebeple, vefat yıl dönümünde, bugün merhum İsmet ağabeyimi saygı ve rahmetle anmak, duygu ve düşüncelerimi paylaşmak istedim.

Merhum İsmet Uçma, çok insan biriktirenlerdendi. Günümüzde “İnsanlık ailesinin en insan, en mükerrem insanlarından birisiydi.” desem İsmet Uçma ağabey için abartmış olmam. Onun durduğu yerde hep kendisine yakışan özel bir duruşu vardı, hatta öyle bir yerde dururdu ki ona “ağabey” sıfatından başka bir sıfatı asla yakıştıramazdınız.

Değerli İsmet Uçma’yla İstanbul İl Genel Meclisi üyesi iken yıl 1994’te tanıştım, yolumuz 2018 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde tekrar kesişti. İsmet Uçma AK PARTİ’nin kurucu üyesi, milletvekili adayı, milletvekili oldu, hatta bilimsel bir kimlik bile edindi, sosyal bilimler alanında doktora yaptı ama bu unvanların hiçbiri onun hayatına farklı hiçbir şey katmadı. Hayatının en önemli bir bölümünü aktif siyasette geçiren İsmet ağabey “Sayın Vekilim”le protokol sıralarında kaybolanlardan asla olmadı, siyasetteki uzun mesaisine rağmen siyasetin ürettiği sentetik alana teslim olmadı. Kibrin, geçici statülerin yanıltıcı dünyasının parıltısını sahici bulmayanlardan birisiydi. Cağaloğlu Yokuşu ile Üsküdar arasında kurduğu dünyada daha mutluydu. Ankara’dan İstanbul’a dönüşleri çok sevdiğini söylerdi. Yıllar önce edindiği alışkanlıklarla Üsküdar’da müdavimi olduğu kahvehane sohbetlerinde, geç saatlere kadar sürdürülen sohbetlerle, hayata güzel bir kelime katan her arkadaşa yapılan naif iltifatlarla anılırdı. İsmet ağabeyin olduğu zamanlarda en zor sorular sorulur, tartışılır ama kimse kimseye gönül koymaz, fırtınalı fikirler ortak düşünce ikliminde aydınlanırdı.

Dünyada hesapsız ve içten dostluklar yok denecek kadar azdır. Birilerinin överek bitiremediği eşit insanlar arasındaki dostluklara tanıklık edenlerin sayısı epey sınırlıdır. İsmet ağabey bu dostlukların anlamına müdrik bir dosttu, sentetik ilişkilerden ve yapmacık beraberliklerden hiç haz almadı. Arkadaşlarından birisiyle bir kırgınlık yaşadığında onu düzeltmek için çok ama çok çaba harcardı. Dosta vefa göstermede hep özel bir yerde durdu, “Sevginin olmadığı, kimsenin birbirini anlamadığı yerlerde “Kalabalık, insanı yalnızlıktan kurtarmazdı.” derdi.

İsmet ağabey için birbirlerinin yüzünü görmek için bir araya gelinmemeliydi; insanlar birbirini anlamak ve gelecek için konuşmak üzere bir araya gelmeli ve mümkünse İsmet Uçma’ya filozofça söylenecek, not almaya değer cümleler kurulmalıydı. Düşünüyorum da son yıllarda en çok not tutan ağabeylerimden birisiydi.

Dost, insanın acılara gark olduğu bir anda gönlünü açabildiği ve kendisinden emin olunan bir kişidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Fiziki sıkıntıların tamamını bir hekimle çözebilirsiniz ancak gönlünüz tıkandığında, nefes alamadığınız vakit, üzüntünüz sizi boğarken fısıldayabileceğiniz birisinin olması ne kadar kıymetlidir, tıpkı İsmet Uçma ağabey gibi. Kederlerinizi, korkularınızı, gizlerinizi ve zihninizi kemiren kuşkuları anlatabileceğiniz şeyleri bir dosttan başka hiçbir şey ve hiç kimse iyileştiremez.

Şahsen benim bir ağabeyim olarak yüz yüze veya telefonda sık sık görüştüğüm bir şahsiyetti İsmet ağabey. Onunla son telefon görüşmemizi ilk hastaneye yatırıldığında yapmıştık, nefes almakta zorlanıyordu. İstanbul dışındaydım. Ben ona moral vermeye çalışırken kısık ve sıcak, sevecen bir sesle o bana moral vermeye çalışmıştı.

Bu aziz ülkede acaba kaç milletvekili metroyla, gemiyle, minibüs veya otobüsle, bazı zamanlar ayakta yolculuk yapmıştır?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

YAVUZ SUBAŞI (Devamla) - Ya da bir cenazeye gittiğinizde milletvekili olduğunu anlatmak için kimliğini kaç kişi göstermiştir, tanıyanınız var mı? Ben tanıdım, İsmet Uçma ağabey. Her telefona mutlaka döner; eğer geç dönmüşse, telefona anında cevap verememişse özrünü ve mazeretini anlatan bir vekil tanıyor musunuz? Ben tanıdım, İsmet Uçma ağabey.

Bir kafeteryada veya öğrenci evinde yapacağınız basit bir yemeği iyi bir lokanta yemeğine tercih eden bir dostumuzdu İsmet ağabey. İsmet Uçma, yaşadığı zamanın ve tabi tutulduğu statülerin ötesinde yaşayan insanlık ailesinin özel kişilerinden biriydi diye düşündüğümü söylersem inanın abartmış olmam. İşaret Yayınlarının Cağaloğlu Yokuşu’ndaki mekânı daima özel buluşmalara, özel tanışmalara, özel tanıklıklara, özel tartışmalara ev sahipliği yaptı. Şahsım da Cağaloğlu müdavimlerinden biri olarak çok sayıda görüşmelere ve sohbet halkalarına şahit oldum.

Bu duygu ve düşüncelerle, geçtiğimiz yıl bugün vefat eden İsmet ağabeyime Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum, hepimizin başı sağ olsun. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan. Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Yavuz Subaşı'ya çok teşekkür ediyorum. Biraz da duygulandık. İyi niyetin, samimiyetin, insanlığın, vatanperverliğin cisimleşmiş hâlidir İsmet Uçma. Onunla bu Parlamentoda birlikte görev yapmaktan büyük gurur duyuyorum. Ölüm yıl dönümünde ben de hem kendim hem partim adına Allah'tan rahmet diliyorum; sevenlerine, milletimize başsağlığı diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akar’ın, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın ölüm yıl dönümüne ilişkin konuşması

BAŞKAN - Biz de Divan olarak sevgili İsmet Uçma’ya Allah'tan rahmet diliyoruz. Birlikte görev yaptık Parlamentoda.

Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 30 milletvekiline yerlerinden birer dakika söz vereceğim. Bugüne mahsus 30 yapıyorum çünkü 1920’den beri ilk kez Altıncı Yasama Yılını birlikte icra ediyoruz. O nedenle de 10 arkadaşıma daha söz verme ihtiyacı duydum.

Şimdi, ilk söz Sayın Aycan’ın.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’ne ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’dür. Ruh sağlığının korunması ve güçlendirilmesi konusunda farkındalık oluşturmayı, önlenebilir ruhsal hastalıkları önlemeyi hedeflemektedir. 2022 yılının teması, herkes için ruh sağlığı ve iyilik hâlinin küresel öncelik hâline getirilmesidir.

Ruh sağlığı sorunları gittikçe artmaktadır. İnternet bağımlılığı, Covid-19 salgını ruhsal sorunları daha da artırmıştır. Her hastalıkta olduğu gibi ruh sağlığında da öncelik hastalıklardan korunma olmalıdır, önemli olan ruh sağlığını korumaktır. Bu nedenle, ruh sağlığı hizmetlerinin daha yaygın sunulması ve herkese ulaşması gerekmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Sayın Genel Başkanımızın emriyle ruh sağlığı yasası hazırlanmıştır. Yasa teklifiyle ruh sağlığı hizmetlerinin daha yaygın ve etkin sunulması ve herkese ulaşması amaçlanmıştır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Taşdoğan...

3.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan’ın, Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde düzenlenen Geleneksel Nar, Yöresel Kurutmalık, Kültür ve Sanat Festivali’ne ilişkin açıklaması

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gazi şehrimiz Gaziantep’in nadide ilçelerinden olan ve MHP’nin güneydoğudaki kalesi Oğuzeli Belediyemiz tarafından Oğuzeli’mizin kültürünü, sanatını, yöresel ürünlerini Türkiye’ye ve dünyaya tanıtmak amacıyla yapılan ve pandemi dolayısıyla iki yıldır da ara verilen festival geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirildi. MHP Genel Başkan Yardımcımız Sadir Durmaz’ın da katıldığı ve 12’ncisi düzenlenen Geleneksel Nar, Yöresel Kurutmalık, Kültür ve Sanat Festivali’yle Oğuzeli ilçemizde âdeta yöresel kültür ve sanat şöleni yaşandı. MHP’nin sosyal belediyecilik çalışmalarının da bir yansıması olan bu muhteşem festivalde emeği geçen, Oğuzeli Belediye Başkanımız Mehmet Sait Kılıç ve ekibi başta olmak üzere, alın teriyle festivale renk katan Oğuzelili hemşehrilerimize ayrı ayrı teşekkür ederiz.

BAŞKAN – Sayın Baltacı...

4.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı’nın, Küre-İnebolu giriş yoluna ilişkin açıklaması

HASAN BALTACI (Kastamonu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

11 Ağustos 2021 tarihinde Kastamonu’da meydana gelen sel felaketi sonucu İnebolu-Küre giriş yolu heyelan nedeniyle trafiğe kapanmıştır. Felaketin üzerinden bir yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen 2 ilçeyi birbirine bağlayan bu yol hâlen açılmamıştır. 2 ilçe arasındaki ulaşım Kastamonu yolu girişi üzerinden sağlanmakta, sürücüler daha çok mesafe katetmek zorunda kalmaktadır. Özellikle 2 ilçe arasında maden taşımacılığı yapan kamyoncu esnafı başta olmak üzere, neredeyse her gün artan akaryakıt fiyatları altında ezilen tüm hemşehrilerimiz büyük mağduriyet yaşamaktadır. Küre-İnebolu giriş yolu bir an önce tamamlanmalı ve yol trafiğe açılmalıdır. Küre’nin zenginliği Küre’ye yol olmalıdır.

BAŞKAN – Sayın Kaya…

5.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kaya’nın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin terörle mücadelede sınır ötesi operasyonlarına ilişkin açıklaması

İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlılığı ve milletimizin güçlü desteğiyle terör örgütlerine karşı başlattığımız bataklığı yerinde kurutma ve çatışmaları sınırlarımızın dışına taşıma stratejimiz başarıyla devam ediyor. Mazisi sayısız zaferlerle dolu olan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin başarılı operasyonları sonucunda Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde son on günde çok sayıda PKK’lı ve YPG’li terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin icra ettiği bu başarılı operasyonlar, Türkiye’nin büyümesine ve güçlenmesine karşı olan her türlü hamlenin misliyle karşılık bulacağının en büyük göstergesidir. “Türkiye Yüzyılı” diyerek yeni bir vizyon kazandırdığımız kutlu yürüyüşümüzün önüne kim çıkarsa çıksın gereken cevabı vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Fendoğlu…

6.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, Doğanşehir ilçesi Polat, Bıçakçı ve Gövdeli beldelerindeki üretici ve çiftçilerin taleplerine ilişkin açıklaması

MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Doğanşehir ilçemizin Polat, Bıçakçı ve Gövdeli beldesindeki köy ziyaretlerimizde, hemşehrilerimizin, çiftçilerimizin, üreticilerimizin taleplerini Gazi Meclisimiz aracılığıyla ilgili Bakanlığımıza iletiyoruz. Bu kapsamda Malatya Doğanşehir ilçemizde planlama raporları onaylanan ve ÇED çalışmaları devam eden Polat Derbent ve Gövdeli Göletleri ile jeoteknik çalışması devam eden Bıçakçı Göleti ve ön inceleme raporu onaylanan Beğre Göleti’nin planlama ve proje aşamalarının Tarım Bakanlığımız tarafından bir an önce tamamlanarak 2023 yılı içerisinde yapımına başlanması ve en kısa sürede bitirilmesi çiftçilerimizin ve üreticilerimizin bize ilettikleri taleplerdir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Girgin…

7.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in, evde ağır engelli ve yaşlı bakan kadınların sorunlarına ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Engellilerin bakımını üstlenenlerin yüzde 91’i kadın ve engelli çocuk anneleri, eşitsiz ve güvencesiz yaşlanıyor. Açlık sınırının 7 bin lirayı aştığı ortamda engelli çocuğuna bakan bir anneye 3.340 lira bakım aylığı vermek “Siz yaşamayın.” demektir. Bakım veren kadınlardan onlarcasının ameliyatını ertelemek zorunda kaldığını, okulunu ya da işini bıraktığını, sosyal yaşamdan tamamen koptuğunu, gelecek kaygısı yaşadıklarını görmüyor musunuz? “Ayakta kalmaya çalışıyoruz. 2 kişilik bir aileyiz ve bu bakım parası dışında bir kazancım yok.” diyen “Ne evlatlarımızın acısını görmek istiyoruz ne de bizden sonraya kalmasını.” diyen ailelerin sesine iktidar kulak versin. Evde ağır engelli ve yaşlı bakan kadınlar sosyal sigorta sistemi içine alınmalı, primleri devlet tarafından karşılanmalı ve emeklilik hakkı sağlanmalıdır.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

8.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Türkiye’nin ihracatta sağladığı başarıya ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde Türkiye ihracatta 2021 yılında yakaladığı başarıyı 2022 yılında da sürdürmeye devam ediyor. Eylül ayında ihracatımız geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 9,2 artışla 22,6 milyar dolarla tüm zamanların en yüksek eylül ayı ihracatı olarak gerçekleşti. 2022 yılı Ocak-Eylül dönemi ihracatımız ise geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 17 artışla 188,2 milyar dolar seviyesine çıkarak oldukça güçlü bir performans göstermiştir. Seçim bölgem Mersin de eylül ayında gerçekleştirdiği 249 milyon 726 bin doları aşan ihracatla önemli bir başarı göstermiştir.

Türkiye ekonomisi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde yatırım, üretim, istihdam ve ihracata dayalı büyümesine rekorlar kırarak devam etmektedir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Arkaz…

9.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, Milliyetçi Hareket Partisinin Alevi İslam inancına sahip kişilere bakışına ilişkin açıklaması

HAYATİ ARKAZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimiz bizim canımızdır, ne ayrımız ne de gayrımız vardır. Cami ne kadar bizimse cemevi de o kadar bizimdir. Saz bizim, söz bizim, cem bizim, semah bizimdir. Allah’ımız bir, Peygamber’imiz bir, kıblemiz bir, kitabımız bir, imanımız bir, acımız bir, sevincimiz birdir. Hazreti Ali diyor ki: “Gönülleriniz bir olmadıkça sayıca fazla olmanızın bir anlamı yoktur.” Bizim gönlümüz birdir. Bu suretle, maksadımız gönüller yıkmak değil, gönül üstüne gönül yapmak, gönülleri kazanmaktır. Milliyetçi Hareket Partisinin dayandığı asırlık Türk milliyetçiliği düşüncesi hiçbir zaman ayrımcı ve uzaklaştırıcı olmamıştır. Bizim gönlümüzde herkese yer vardır, bizim sevgimiz herkese yetecektir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Çelik…

10.- Mardin Milletvekili Tuma Çelik’in, 27/10/2008 tarih ve 14273 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na ilişkin açıklaması

TUMA ÇELİK (Mardin) – Herhangi bir ayrım olmadan belli bir bedelle Türkiye’de mülk alımı yapan bütün yabancılar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına kabul ediliyorlar. Bugüne kadar bu yolla, Türkiye’nin 3 ili dışında, yabancılar mülk alımı yaptılar. Diğer tarafta, Türkiye’de yabancılara mülk satışının mümkün olmadığı 3 il bulunuyor. 27/10/2008 tarih ve 14273 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’yla Mardin, Kilis ve Hatay illerinde kamu yararı ve ülke güvenliği nedeniyle yabancılara mülk satışı yasaklanmıştır.

Soruyorum: Bu kararı veren Bakanlar Kurulunun da unuttuğunu tahmin ettiğim, İstanbul, Edirne, Kars, Hakkâri ve Antalya’nın da içinde yer aldığı, Türkiye’nin 78 ilinde olmayan kamu yararı ve ülke güvenliği nedir? Bu karar, kendisi ve ebeveynleri bu illerde doğmuş, büyümüş ve değişik nedenlerle vatandaşlığını kaybeden Süryani, Melkit Hristiyan, Arap, Alevi ve Kürtlere karşı alınmış bir karar gibi görünüyor. Eğer böyle değilse…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Öztunç…

11.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç’un, AK PARTİ’li Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin Kahramanmaraşlıya zulmettiğine ilişkin açıklaması

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, AK PARTİ’li Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Kahramanmaraşlıya zulmediyor. Bakın, AK PARTİ Ankara’da su fiyatlarının yarı yarıya indirilmesi için önerge veriyor. AK PARTİ’li meclis üyeleri oy veriyorlar, önerge veriyorlar ama aynı AK PARTİ’nin meclis üyeleri, belediyesi Kahramanmaraş’ta suya zam yaptırıyor. Yüzde 100’ün üzerinde, Kahramanmaraş’ta suya zam yapılmıştır. Bu yetmiyormuş gibi bir de vatandaşın bilgisi, isteği, rızası olmadan su sayaçları değiştiriliyor. Millet zaten enflasyonun altında inim inim inliyor, AK PARTİ’li Kahramanmaraş Belediyesi bir de vatandaşın cebindeki üç beş kuruşa göz dikmiş, su sayaçlarını değiştirerek milletin cebindeki parayı resmen çalıyor. Kınıyorum AK PARTİ’li Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesini ve Başkanını.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gaytancıoğlu…

12.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, AKP’nin Edirne’deki Söğütlük Kent Ormanı’nı millet bahçesine dönüştüreceğine ilişkin açıklaması

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

AKP, Zihni Sinir projelerinin birini Edirne’de halkımızın tepkisine rağmen yapmaya çalışıyor. “Söğütlük Ormanı” olarak bilinen Edirne’deki kent ormanını millet bahçesi yapacaklarmış, üstelik 246 milyon lirayı da burası için harcayacaklar. Millet bahçesi yapılmak istenen alan zaten doğal orman ve halkımız tarafından piknik yeri olarak kullanılıyor. Millet bahçesi yapacak yer mi bulamadınız? Doğal ormanı betona dönüştürmek hangi aklın işidir? Yapacaksanız, gidin Edirne’de millet bahçesi yapacak bir sürü alan var. Sabah akşam her yeri betona dönüştürmek isteyenlerin bilinçaltını bilimin incelemesine havale ediyoruz. Yapacaksanız insan gibi iş yapın, paraları doğayı katletmek için harcamayın; Saros’a yeterince zarar verdiniz zaten. 246 milyonu buraya harcamak yerine gelin Edirne’nin bir türlü bitirilemeyen sulama projelerine kaynak ayırın. Keşan-Enez yolunu kağnı yolu olmaktan çıkarın.

BAŞKAN – Sayın Bülbül…

13.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, zeytin üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – AKP’nin beceriksiz tarım politikaları zeytin üreticilerini de bitirdi. Üreticiden alınan zeytinin fiyatları yaklaşık 2 lira geri geldi, ilk açıklandığında ortalama 8,5 liraya gelen zeytin şu anda 6,5 liraya geliyor. Üreticiden üç kuruşa alınan zeytin ise markette 50-60 liradan satılıyor. Geçen yıl satılan 1 kilo zeytinle tam 3 litre mazot alınıyordu; bu sene ise 3 kilo zeytin satılıyor, 1 litre mazot zor alınıyor. Elektrik, gübre, ilaç fiyatları da sürekli artıyor. Yani üreticinin maliyetleri 3-4 kat artarken zeytin fiyatını aynı seviyede tutmak hatta geri çekmek resmen üreticiyi bitirme politikasıdır. AKP iktidarının kötü ekonomi politikasıyla zarar ettirdiği zeytin üreticisi üretimi durduruyor, tarlasını satışa çıkarıyor.

Çözüm basit; geliyor gelmekte olan.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz...

14.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kurulacağını açıkladığı Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığına ilişkin açıklaması

ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) – “Yolumuz ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur.” diyen Hacı Bektaş Veli, yüzyıllar geçse de felsefesinin derinliği ve gerçekliğiyle günümüz toplumlarına da ışık tutmuştur. Hak dostları ve gönül sultanlarının ilimle, irfanla, hikmetle yoğurdukları Anadolu topraklarımıza bu büyük medeniyete sahip çıkmak hepimizin görevidir. AK PARTİ hükûmetlerimiz de her bir insanımızın devletimizin birinci sınıf vatandaşı olduğu şiarıyla hareket ederek inancı ve kimliği ne olursa olsun tüm temel hak ve özgürlüklerden yararlanabileceği bir Türkiye inşa etmek için çalışmaktadır. Bu kapsamda, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kurulacağını açıkladığı Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının şimdiden ülkemize, milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Hacı Bektaş Veli’yle başladık, yine onunla bitirelim: “Bir olalım, iri olalım, diri olalım.”

BAŞKAN – Sayın Şeker…

15.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, alkolün zararlarına ilişkin açıklaması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Ankara Çayyolu’nda Onur Şener cinayetini işleyen canilerin, İzmir Çiğli’de Kur'an-ı Kerim’i yakan ve Müslümanlara hakaret eden insanlıktan nasibini almamış şahısların ortak özellikleri içkili ve sarhoş olmalarıdır. Yapılan araştırmalarda alkol kullanımı ile suç arasında bir ilişkinin olduğu, alkol bağımlılarında suç işleme oranının yüzde 68 olduğu bilinmektedir. Türk Karaciğer Vakfı 2’nci Başkanı Doktor Necmi Sınanmış der ki: “Alkolün ilk erittiği, insanın kişiliğidir.” Yine Doktor Necmi, dünyadaki cinayetlerin yüzde 85’inin, tecavüzlerin yüzde 50’sinin, şiddet olaylarının yüzde 50’sinin, ölümcül trafik kazalarının yüzde 65’inin, aile içi kavga ve geçimsizliklerin yüzde 70’inin, sonradan olan akıl hastalıklarının yüzde 60’ının nedeninin alkol olduğunu ifade etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Peygamber’imiz buyuruyor ki: “İçki bütün kötülüklerin anasıdır.”

BAŞKAN – Sayın Çakır…

16.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’ne ilişkin açıklaması

SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) – Sayın Başkan, Dünya Ruh Sağlığı Günü, yaklaşık otuz yıldır, ruh sağlığı ve hastalıklarının farkındalığını ve anlaşılırlığını artırmak amacıyla kutlanmaktadır. Covid’le beraber küresel olarak ruh sağlığının aşırı etkilenmiş olduğu söylenmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün raporuna göre, her 4 kişiden 1’i hayatının bir aşamasında ruhsal bozukluktan etkilenirken zihinsel, nörolojik ve madde kullanım bozuklukları küresel hastalık yükünün yüzde 15’ini oluşturmaktadır. Bu rakamlar, ruh sağlığı konusunda dünyanın el birliğiyle çözüm üretmeye mecbur olduğunu göstermektedir. Dünya, maddi yokluğun yanında manevi, moral değerlerdeki boşluğun girdabında debelenirken yeterli çözümü üretememiş. Durum tespit tabloları yayınlamanın ötesinde yeni ve acil çözüm üretmek, insanlık vasfına ve onuruna yakışan şekilde, ruhu tımar veya tamire kalkışmadan, ruha verilmesi gereken gıdanın gecikmeden ve gerektiği gibi verilmesini teminden geçmektedir. Yoksa bade harab-ül Basra diyor, Genel Kurulu ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın İlhan…

17.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Kırşehirli esnafın sorunlarına ilişkin açıklaması

METİN İLHAN (Kırşehir) – Teşekkür ederim Başkanım.

Süregelen ekonomik krizlerden en çok etkilenenlerin başında küçük esnaf ve KOBİ’ler gelmektedir. Bu hafta Kırşehir’de esnaf ziyaretleri yaptım, inanın durum çok kötü. Yüksek kira ve enerji fiyatları, sigorta primlerinin yaşattığı sorunlar ve ticari daralma esnafımızın direncini kırılma noktasına getirmiştir. 40 metrekarelik küçük bir dükkân 16 bin liralık elektrik faturasını nasıl ödesin, bu mümkün mü? Ne yapsın esnaf; buzdolabını mı kapatsın, vitrin ışıklarını mı söndürsün? Bu sebeple, esnafımızın takibe düşmüş borçlarıyla ilgili, öteleme değil, borçların devlet desteğiyle ödenmesi sağlanmalıdır. Enerji fiyatlarıyla ilgili en az yüzde 50’lik bir destek de ivedilikle hayata geçirilmelidir. Çünkü esnafımız şu ana kadarki birikimlerini de ayakta kalabilmek adına tüketti. Bu süreç toplumsal bir travmaya dönüşmeden bir an önce esnafımızla ilgili bir kriz masası kurulmalı ve acilen esnafımıza can suyu verecek tedbirler alınmalıdır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Akın…

18.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, Balıkesir ve ilçelerinde, AK PARTİ iktidarının söz verip tutmadığı yatırım vaatlerine ilişkin açıklaması

AHMET AKIN (Balıkesir) – Sayın Başkanım, teşekkürler.

Balıkesir’imizde ve ilçelerimizde AK PARTİ iktidarının söz verip tutmadığı birçok yatırım vaadine şahitlik ediyoruz. Burada Balıkesir’imize verilen ve tutulmayan sözleri de sık sık gündeme getiriyorum. Bunlardan bir tanesi de Bandırma’mıza söz verilen yeni stadyumun yapılmasıydı. Nisan ayında bu konu AK PARTİ Genel Başkanı Erdoğan'a da iletildi ve Balıkesir'imize geldiğinde tekrar hatırlatıldı ancak tık yok. Gençlik ve Spor Bakanı da konuyu araştıracaklarını söylemişti. Samsun'da ve Akhisar'da örnekleri olan ve Bandırma’mıza söz verilen butik stat yatırımı için araştırmalar bir türlü bitmek bilmiyor. Özetle, vaat var, icraat yok; durum tam da böyle.

AK PARTİ iktidarının ömrü bu yatırımları yapmaya yetmeyecek ancak hemşehrilerim hiç merak etmesin, biz hayata geçireceğiz ve Balıkesir'imizin ve ilçelerimizin yatırımlarını en güzel şekilde tamamlayıp yenilerini yapacağız.

BAŞKAN - Sayın Yılmazkaya…

19.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, AKP Hükûmeti tarafından elektrik ve doğal gaza yapılan zamlara ilişkin açıklaması

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Avrupa ülkeleri başta olmak üzere gelişmiş birçok ülke vatandaşlarının, sanayi ile ticaret işletmelerinin enerji faturalarını hafifletmek ve destek olmak adına çeşitli adımlar atarken ülkemizde ise bu durum tam tersine işlemektedir. Bütçe açığını kapatmak adına bu durumu âdeta fırsata çeviren iktidar, yaklaşan kış ayları öncesi elektrik ve doğal gaza peş peşe yaptığı yüklü zamlarla vatandaşı ve sanayiciyi zora sokmuştur. Diğer ülkelerin hükûmetleri enerji faturalarını sübvanse etmek adına peş peşe adımlar atarak vatandaşları korumak, ekonomi ve sanayi kuruluşlarının ağır faturalar altında ezilmesini önlemek adına birçok tedbiri hayata geçirirken, maalesef AKP Hükûmeti tarafından elektrik ve doğal gaza büyük zamlar yapılmakta ve daha da vahimi yeni zam planları yapılmasıdır. Hükûmete çağrımız, vatandaşın, esnaf ve sanayicinin bu zor günleri geçirebilmeleri için bütçeden gerekli kaynağı ayırması, elektrik ve doğal gaz fiyatlarını sabit tutarak gerekli desteği sağlamasıdır. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Şimşek…

20.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, ÇUKOBİRLİK’in önemine ve desteklenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Çukurova'da pamuk hasadı başlamış, Hükûmet de 21 lira gibi bir fiyat açıklamıştır. Açıklanan fiyat pamuk üreticilerimizi memnun etmiştir. Yalnız, bölgedeki alıcı olan kurumsal tek firma ÇUKOBİRLİK'tir. ÇUKOBİRLİK de ortakları dışında alım yapmamaktadır. Tüccarlar da bunu fırsata çevirerek piyasayı 13-14 liraya kadar düşürmektedir. ÇUKOBİRLİK’in finans olarak Bakanlık tarafından desteklenmesi ve üreticimizin mağdur olmaması adına yapacağı alım miktarının artırılması gerekmektedir. Adana’dan Urfa’ya kadar olan bütün bölgede tek alıcı ÇUKOBİRLİK’tir. Ben buradan çağrıda bulunuyorum: ÇUKOBİRLİK desteklenmeli ve ÇUKOBİRLİK de kendisine ortak olmayan çiftçilerin pamuğundan da mutlaka alarak piyasayı dengelemelidir.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Gergerlioğlu…

21.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, milletvekilleri Habip Eksik ve Sait Dede’ye yapılan saldırıya ilişkin açıklaması

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Habip Eksik ve Sait Dede vekillerimize yapılan saldırı, Meclisin manevi şahsiyetinedir, onurunadır, haysiyetinedir. Polis şiddetinin hak arayan mağdurlara, habercilik yapan gazetecilere yönelmesi yetmezmiş gibi, milletin temsilcisi olan milletvekillerine yönelmesi sadece HDP’nin değil, tüm Meclisin ve 84 milyonun konusu olmalıdır. Utanç verici açıklamalar yapan Hakkâri Valisi haddini bilmelidir.

Sayın Şentop’a soruyorum: Milletvekillerine yapılan, tekrar eden saldırılar karşısında susan Sayın Şentop, hangi Meclisin Başkanısın? Başkan mısın yoksa “cumhur zulüm ittifakı”nın zulümlerinin koruyucusu, İçişleri Bakanının hamisi misin? Meclis Başkanının vekillerin dokunulmazlığını korumaktan başka bir görevi var mıdır?

BAŞKAN – Sayın Filiz…

22.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aileleriyle göç eden mevsimlik tarım işçileri, kendi kurdukları derme çatma çadırlarda elverişsiz barınma, sağlıksız beslenme, temizlik gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmadığı şartlarda yaşamaya devam ediyor. Duş ve tuvalet konusu ise tam anlamıyla insanlık dışı bir durum arz etmektedir. Çocuklar dâhil, bütün aile bireyleri yevmiyeli olarak çalışmakta, zaten düşük olan ücretlerinin bir kısmını da dayıbaşına vermek zorundalar. Her yıl mevsimlik tarım işçileriyle ilgili genelgeler yayımlansa da genelgelerde ifade edilen uygulamalar hayata geçirilmiyor. Traktör römorklarında taşınma sırasında yaşanan kazalar, kaybedilen hayatlar... Çocuklarının yüzde 94’ü eğitim imkânından mahrum kalan, sayıları 2 milyona ulaşan mevsimlik tarım işçileri, sorunlarına çözüm beklemektedir.

İYİ Parti olarak iyi tarım politikamızla çiftçimizin, emekçimizin ve mevsimlik tarım işçimizin yanında olacak, sorunları biz çözeceğiz. Az kaldı diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Tığlı...

23.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın, iktidarın ekonomiyi ileri sürerek projeleri ertelediğine ilişkin açıklaması

NECATİ TIĞLI (Giresun) – 5’li çeteler için ihale yapmaktan, para dağıtmaktan bıkmayan iktidar, iş, halka hizmet etmeye gelince ekonomiyi ileri sürerek projeleri erteliyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Güney Çevre Yolu Projesi için “2012 yılında başlayacak.” diye tarih vermişti. Sonra “2015 yılında çalışmalar ve ihale tamamlandı.” dedi. “2019 yılında çalışmalarda sona gelindi.” denildi. Benzer sözler 2020 yılında da söylendi. Verilen sözler ortadayken bugün gelinen noktada bir gelişme yok. Bu proje 2022 Yatırım Programı’nda da yer almadı. Çevre Yolu Projesi’ni yapamayan iktidar ne yaptı? 2022 Yatırım Programı’nda yer alan Liman Köprülü Kavşağı'na 5 kuruşluk ödenek bile aktarmadı. Giresun’da şehir merkezinde yaşanan trafik can ve mal kaybına neden oluyor, acil çözüm gerekli. 1 defa değil, 10 defa değil, 100 defa söz verip tutmamak, iktidarı tarif etmek için yeterlidir.

Teşekkür ediyorum Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Güzelmansur...

24.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, akaryakıta yapılan zamlara ilişkin açıklaması

MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Akaryakıta yine zam, zam, zam... Geçen yıl 10 Ekim 2021’de, 1 litre motorinin pompa satış fiyatı 7 lira 65 kuruştu. Bu fiyatın içinde ÖTV yoktu çünkü eşelmobil sistemi devredeydi, KDV ise 1 lira 17 kuruştu. Bugün, 11 Ekim 2022’de ise vatandaş 1 litre motorini 28 lira 81 kuruşa alıyor. Bu fiyatın 2,055 lirası ÖTV, 4,39 lirası KDV yani vatandaş bugün 1 litre motorine 6 lira 45 kuruş vergi ödüyor. “Nas, pas, nas” diyerek bir yılda dövizin yüzde 109 artmasına neden oldunuz, akaryakıt fiyatının yüzde 276 zamlanmasına yol açtınız. Yetmezmiş gibi, bir yılda, 1 litre motorinin satış fiyatındaki vergi yükünü de yüzde 451 artırdınız. Nakliyeci kan ağlıyor, vatandaş “Bu kadar zam olur mu?” diyor. Biraz vatandaşı düşünün de akaryakıttaki vergileri indirin.

BAŞKAN – Sayın Ekinci…

25.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Sivas Belediyesince yapılan Amatör Spor Evi ve Kompleksi’ne ilişkin açıklaması

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkan.

Sivas Belediyemiz tarafından stadyum bölgesinde yapımı tamamlanan Amatör Spor Evi ve Kompleksi içerisinde 1.636 metrekare kapalı alana sahip 2 blok inşa edilmiştir; A Blok’ta soyunma odaları, duşlar, hakem odaları ve ofisler, B Blok’ta ise teknik ve idari kısımlar bulunmaktadır. Projenin ikinci bölümünde ise amatör lig sporcuları için FIFA onaylı 2 adet sentetik çim saha, futbol sahası inşa edilmiştir. Tribünlerde ise tadilat yapılarak oturma basamakları eklenmiş olup mevcut tribün çelikleri güçlendirilmiştir. 30 milyon TL’ye mal olan Amatör Spor Evi ve Kompleksi’nin şehrimizin sportif başarısını yükselterek birbirinden değerli sporcuların yetişmesine katkı sağlamasını diliyor, emeği geçen başta Sayın Cumhurbaşkanımıza, Gençlik ve Spor Bakanımıza, Sivas Belediye Başkanımız Hilmi Bilgin’e ve ekibine teşekkür ediyor, sultan şehrimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Aksoy…

26.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy’un, 27’nci Dönemin Altıncı Yasama Yılının sonunda yapılacak olan seçimlerde bütün partilere başarılar dilediğine ilişkin açıklaması

HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 27’nci Dönemin Altıncı Yasama Yılının sonunda memleketimizde seçimler yapılacak. Buradan parti liderlerimize, vekillerimize ve halkımıza sesleniyorum: Tek amacımız, milletvekilliğine devam etmek veya birbirini alt etmek değil, sadece vatanımız olmalıdır. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına giderken emperyalistler ve taşeronları, Yunanistan, Kıbrıs Rumları, teröristler ile Ermenistan ve de yerli iş birlikçileri, Lozan’ı yok etmek istemektedirler. Bir oy fazla alayım diye Türk milletinin millî duygularını zayıflatıcı propaganda yapmadan, millî ve yerli konularda birliğimizi aşındırmadan, kardeşlik içinde çalışmalarınızı sürdürmenizi tavsiye ediyorum. Biz Memleket Partisi olarak Türk milletini ayrıştırmadan “Ne cumhur ne millet, tek yol memleket.” sloganıyla, milletimizi barıştırıp kucaklaştırarak iktidara geleceğiz. Bütün partilere başarılar diliyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Göker…

27.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in, iktidarın sağlıkta dönüşüm politikalarına ilişkin açıklaması

MEHMET GÖKER (Burdur) – Sayın Başkanım, sosyal devletin en önemli görevlerinden biri de sağlıktır. İlaç olmadan sağlık hizmeti de verilemez. Bugün “sağlıkta dönüşüm” diye ortaya atılan politikaların sonucunda piyasada ilaç bulunamamakta, eczacılarımız ilaç tedarikinde ciddi anlamda sıkıntı çekmektedir. Tasarruf tedbiri olarak ilaç fiyatlarının baskılanması bu sıkıntıyı beraberinde getirmiştir. Bu sorunun ışığında, eczacıların ekonomik çıkmazına, kamu eczacılarının hak kayıplarına, ilaç yokluklarına, hastanın cebini yakan yüksek ilaç farklarına karşı, Bakanlığı tedbir almak için göreve davet ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Kaplan…

28.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplan’ın, devletin sistinozis hastalığının ilacını ödeme kapsamından çıkarmasına ilişkin açıklaması

İRFAN KAPLAN (Gaziantep) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bugün ziyaretime Konya’dan bir aile geldi, 21 ve 11 yaşlarında 2 çocuğu da sistinozis hastası. Devlet, sistinozis hastalığının ilacını ödeme kapsamından çıkardı, özelde dahi ilaca erişim oldukça zor. Ömür boyu kullanmaları gereken bu ilacın dar gelirli bu ailemize maliyeti çok çok yüksek. Hayati öneme sahip olan bu ilaçlar mutlaka ödeme kapsamına alınmalı. Bu 2 evladımız gibi, bu hastalığı yaşayan yüzlerce hastamız da aynı mağduriyeti yaşamaktadır. Buradan Sağlık Bakanı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanına sesleniyorum: Bu çocuklarımızı ölüme terk etmeyin, ivedilikle bu ilacın temini, erişimi noktasında somut adımları atın ve bu ilacı ödeme kapsamına alın.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bulut…

29.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un, Süper Lig’de olan Adana Demirspor’un her hafta hakkının yenildiğine ilişkin açıklaması

BURHANETTİN BULUT (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Süper Lig’de şehrimizin en köklü takımlarından olan Adana Demirspor’un her hafta hakkı yeniliyor. Hakem hatasıyla sahada futbolcuların, maddi olarak zor durumda takıma destek olan Demirspor yönetiminin, fedakâr, cefakâr taraftarının alın teri, emeği çalınıyor. Sahada penaltımız verilmiyor, Adana Demirspor’un aleyhine çok kolay penaltı çalınıyor. Adana Demirspor taraftarı sormadan edemiyor “Üst üste yapılan bu fahiş hatalar, hakemlerin faul düdüklerindeki, kartlarındaki, çifte standart neden hep bizim başımıza geliyor?” diye. Son olarak Gaziantep maçında penaltımız çalınmadı, yediğimiz gol ofsayttı, on üç dakika duran maç on altı dakika uzatıldı. Adana Demirspor ayrıcalık değil, sadece adalet istiyor, adil bir hakem yönetimi istiyor. Buradan MHK’ye ve Futbol Federasyonuna sesleniyorum: Adana Demirspor sahipsiz değildir, Adana Demirspor’un ağır taşı altında kalırsınız.

BAŞKAN – Sayın Gürer…

30.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, iktidar tarafından, belediye şirket çalışanlarına bir an önce kadrolarının verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Belediyelerde zabıta memurlarının yanı sıra belediye şirketlerinden alınan, yardımcı personel statüsünde çalıştırılan, zabıta kıyafeti giydirilen, zabıtanın görevi yaptırılan ama kadrosu verilmeyen çalışan arkadaşlarımız var. Bunların bir an önce kadroları verilmeli ve belediyelerde zabıta, yardımcı zabıta statüsünde olanlar da kadroya alınmalıdır. Ayrıca, belediye iktisadi teşekküllerine alınan işçiler için de kadro haktır, onların da kadrolarının bir an önce verilmesi lazım. 400 bin insan mağduriyet yaşıyor. Taşerondan geçtikten sonra iyileştirme de sağlanmadı. Belediye şirket çalışanlarına da iktidar, bir an önce kadrolarını vermeli ve belediye kadrolarında asıl işi yapan, asıl işin karşılığı ücreti de almalıdır diyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Köksal…

31.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Afyonkarahisar’ın Şuhut ilçesine bağlı Balçıkhisar köyü ile Dazkırı ilçesine bağlı Sarıkavak köyünün sorunlarına ilişkin açıklaması

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Seçim bölgem Afyonkarahisar ili, Şuhut ilçesine bağlı Balçıkhisar köyünde pancar kooperatifi tarafından verilen patates tohumlarının bozuk çıkması yüzünden verim çok az oldu. Çiftçinin mağduriyeti had safhada. Bu nedenle bu yıl tohum paralarının en az yüzde 20’sinin alınmaması gerekiyor. Tohum, gübre, yem, mazot zamlarıyla ezdiğiniz çiftçiye CHP iktidarında biz sahip çıkacağız; emeğinin karşılığını alacak, yüzü gülecek.

Yine, seçim bölgem Dazkırı ilçesinde Sarıkavak köyü, on beş yıl önce baraj yapılması için müracaat etti. Fizibilite çalışması yapıldı, ihale aşamasına gelindi ancak maliyet gerekçe gösterilerek Kocadere mevkisi bu iş için uygun olduğu hâlde yapılmıyor. Ayrıca kapalı sulama sistemi kurulması gerekiyor, şu anda kapalı sulama sistemi olmadığı için kayıplar çok. Bu nedenle de kapalı sulama sistemi şart. AKP bunu yapmadı, yapamaz da.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Ama söz veriyoruz: CHP iktidarında barajınız olacak, kapalı sulama sistemine kavuşacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Örs…

32.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’ün, Araklı Stadyumu’nun durumuna ilişkin açıklaması

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Trabzon’un çok güzel bir ilçesi var, Araklı ilçesi. Türkiye Büyük Millet Meclisinde Araklı’nın sorunlarını, özellikle Taşönü Mahallesi’ndeki çöp tesisinin bölgeye verdiği çevresel zararı defalarca dile getirmiştim. Bugün de ilçe stadyumuna dikkatlerinizi çekmek isterim. Araklı ilçe stadyumu; zemini, tribünleri, soyunma odaları ve diğer donatılarıyla bugün kullanılamaz hâldedir arkadaşlar. Araklıspor’un maçlarının oynandığı, birçok bayram kutlamasına ev sahipliği yapan Araklı Stadyumu, maalesef bugün harabe durumdadır, stadyum demeye bin şahit ister vaziyettedir. İktidar, Araklı’ya verdiği stadyum sözünü ne zaman tutacaktır? 50 bin nüfuslu Araklı ilçemiz stadyumuna ne zaman kavuşacaktır?

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Tanal…

33.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa’nın eğitim sorununa ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, Şanlıurfa’nın “mahalle” diye geçen aslında köylerde bulunan okullarda taşıma sistemiyle eğitime öğrenciler gidemiyor yani burada 2 kilometreye kadar bir sınırlama getiriliyor; eğitimde tasarruf yapacaklarına rüşvette, yolsuzlukta, ihalede tasarruf yapsınlar; eğitimde tasarruf olmaz. Yani cumhuriyetin ilk kurulduğu dönemlerde her yerde okul vardı ama AK PARTİ döneminde okulların sayısı azaltıldı; kapatıldı, taşımalı eğitime geçildi, bunun da adı “tasarruf” oldu. Yani bu araba saltanatından tasarruf yapsınlar, öğrencilerin taşımalı eğitiminden tasarruf yapmasınlar.

Teşekkür ederim, saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

Sayın Usta…

34.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, 27’nci Dönem Altıncı Yasama Yılının önemine, sansür yasasına, Hazreti Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edilişinin yıl dönümüne, Ankara Garı saldırısının yıl dönümüne, eczacıların sorunlarına, son zamanlarda artan intihar vakalarına, Kabine toplantısı sonrasında Cumhurbaşkanının verdiği müjdelere ve Hükûmetin uyguladığı yanlış politikalara ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

1 Ekim itibarıyla 27’nci Dönem Altıncı Yasama Yılı başlamış oluyor. Bu yasama yılı tabii önemli, altıncı olmasının ötesinde Türkiye’yi seçime götürecek bir yasama yılı olacak. Hayırlı ve uğurlu olmasını hem ülkemiz için hem de Meclisimiz için temenni ediyorum.

Tabii, böyle bir yasama yılına Türkiye’de basın hürriyetini ve ifade özgürlüğünü geriye götürecek bir sansür yasasıyla başlamış olması da fevkalade üzücüdür. Keşke iktidar grubu böyle bir kanun teklifiyle Meclisi açmasaydı. Türkiye'nin sorunları büyüyor; Türkiye'nin, milletimizin refahını artıracak kanun teklifleriyle gidilmesini biz tercih ederdik. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde, maalesef, Türkiye, 180 ülke içerisinde 149’uncu sırada. Eğer bu kanun bu hâliyle geçerse bu sıralamamız çok daha kötü olacak; bu da çok net bir şekilde ortadadır. Ben aklıselimin galip geleceğini düşünerek en azından buradaki mahzurlu maddelerin -29’uncu madde başta olmak üzere- düzeltileceğini de temenni etmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; miladi takvime göre dün, Peygamber Efendimiz’in torunu Hazreti Hüseyin'in Kerbelâ'da şehit edilişinin yıl dönümüdür. Sadece Hazreti Hüseyin değil, ehlibeytten 70 kadar da insan şehit edilmiştir. Hazreti Hüseyin'in niye şehit olduğunu hiç aklımızdan çıkarmamamız lazım, zulme ve haksızlığa karşı durmuştur. Bu tavrı Türk milleti olarak bizim de sürdürmemiz gerekir.

Aynı zamanda, yine dün IŞİD’in Ankara Garı saldırısının yıl dönümüydü. 103 insan hayatını kaybetmişti. Ben orada hayatını kaybeden insanların ailelerine de tekrar sabırlar diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eczacıların sorunları her geçen gün artıyor. Bizleri de ziyaret ettiler. Yakında da bir gösteri yapmak durumunda da kalacaklar. 28.700 eczacı var ülkemizde. Biliyorsunuz, eczacıların gelirlerini aslında devlet belirliyor; nereden, ne kadar kâr alacağını, ne kadar insan çalıştırılması gerektiğini devlet belirliyor. Aynı zamanda bir anlamda da kamu hizmeti görüyor eczacılar. Dolayısıyla, özellikle belli ölçeğin altındaki eczacıların durumunun çok sıkıntılı olduğunu görmemiz gerekiyor. Burada düzeltilme yapılması gereken yerler var. Bu konuda da Hükûmetin daha anlayışlı davranması gerektiğini düşünüyoruz. Zaten sağlıkla ilgili sorunlar artıyor, Türkiye'de bir kısım, özellikle yeni nesil ilaçlar bulunamıyor, bir de eczacılık ayağında da ciddi bir aksama olursa bu, Türkiye açısından iyi olmaz; bu konuda Hükûmetin dikkatini çekmek istiyorum. Daha yaşanabilir, daha yaşayabilir bir hâle getirmemiz lazım eczacıların durumunu.

Samsun'da, aralarında belediye çalışanı, özel güvenlik görevlisi, emekli polis ve 1 öğrencimizin de bulunduğu 7 vatandaşımız son günlerde intihar ederek hayatına son vermiştir. Dikkat ederseniz bunların içerisinde çalışanlar da var yani işsiz olduğu gibi çalışanlar da var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) – Maalesef AK PARTİ hükûmetleri döneminde Türkiye “çalışan yoksullar” kavramıyla tanıştı. Azalan alım gücü ve artan ekonomik şartlar vatandaşımızı bunalıma sürüklemeye devam ediyor. İktidar, geçim sıkıntısı yaşayan vatandaşlarımızın durumunu maalesef görmezden geliyor. Bakan Nebati'nin ne olduğu anlaşılmayan heterodoks politikalarının da vatandaş nezdinde bir karşılığının olmadığını da burada bu şekilde görmüş oluyoruz. Oğluna okul kıyafeti alamadığı için intihar eden insanlar, işte, evine ekmek götüremediği için intihar eden insanları maalesef yaşıyoruz. Bu sadece Samsun’da değil, Türkiye’nin her tarafında aslında var; ben Samsun örneğini verdim kendi seçim bölgem olduğu için.

Tabii, sadece ekonomik alanda yaşanan buhran değil, aynı zamanda özgürlük ve demokrasi alanlarının kısılması, baskı rejiminin giderek artması da zannediyorum bu toplumda çaresiz bir ortam oluşturuyor ve insanları da intihara sürükleyen olayların veya nedenlerin başında geliyor. Geçtiğimiz iki günde de 5 polisimiz maalesef intihar girişiminde bulunmuş, 4’ü hayatını kaybetmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğünün resmî açıklamalarına göre dokuz ayda, 2022 yılının dokuz ayında 44 polis memurumuzun intihar ettiği açıklanmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

İntihara sessiz kalarak ve sebeplerini araştırmayarak gerçeklerin üzerini örtmek mümkün değildir. Sayın Cumhurbaşkanı “Fırat Nehri’nin kenarında kaybolan bir koyunun hakkı bile bizden sorulur.” derdi, bu sorumluluğu kendisine hatırlatmak istiyoruz, bu sorumluluğu çoktan beri Sayın Cumhurbaşkanı unutmuş görünüyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün gerçekleşen Kabine toplantısı sonrasında Sayın Cumhurbaşkanının milletimize müjdeleri oldu, tabii, bunlara nasıl “müjde” deniyor, onu anlamak mümkün değil. Borç içerisinde kıvranan esnafa kredi kolaylığı sağlamayı Sayın Cumhurbaşkanı bir “müjde” olarak görüyor. Pandemi döneminde esnafı hiç görmeyen, esnafın gelir kayıplarını telafi etmeyen iktidarın bugün de yapması gereken şeyin onların maliyetlerini azaltmak, enflasyonu düşürmek olması gerekirken yeni kredilerle vatandaşa müjde veriliyor. Bunlar müjde değildir, esnafımızın bu şekilde hayatını sürdürmesi mümkün değildir. Vatandaş, esnafımız doğrudan destek beklemektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Başkanım.

Esnafımız destek beklemektedir, özellikle -dediğim gibi- elektrik fiyatları başta olmak üzere kira stopajlarında indirim beklemektedir. Saray ve çevresine yakın müteahhitlerin vergi borçlarını bir kalemde silen Hükûmetin gösterdiği cömertliğin aynısını esnafımız için de yapmasını bekliyoruz.

Dün Sayın Cumhurbaşkanının açıkladığı müjdelerden bir tanesi de gençlere ulaşım desteğidir. Hakikaten çok manidar yani dikkatinizi çekmek isterim. Bugüne kadar Türkiye böyle bir sıkıntı hiç yaşamadı yani emeklinin, çalışanın, öğrencinin, bayramda bile memleketine gidemediği bir ekonomik ortamı yaşıyoruz. Bunun da en büyük delili -aslında Türkiye’nin geldiği ekonomik sıkıntıyı göstermesi açısından çok manidardır- gençlere ulaşım desteği verilmesidir. Elbette bu desteğe karşı değiliz çünkü gençlerin buna ihtiyacı var. Sadece gençlerin değil, çalışanların da ihtiyacı var ancak ekonomik şartların ne kadar kötü olduğunu da bu anlamda görmemiz gerekiyor. Maalesef, bu şartlar düzelmiyor git gide biraz daha bozuluyor.

Son konu olarak da Sayın Başkanım...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Başkanım, bitiriyorum.

Az önce de bir arkadaşımız, AK PARTİ döneminde Sayın Cumhurbaşkanı liderliğinde Türkiye'nin nasıl ihracatta atılım yaptığını söyledi. Sayın Cumhurbaşkanının liderliğinde Türkiye'nin nasıl cari açık verdiğini aslında anlatmak gerekiyor. Geçen yılın ocak-ağustos döneminde 12,8 milyar dolarmış; yuvarlarsak 13 milyar dolar cari açık varken, bu yılın ilk sekiz ayında cari açık 40 milyar dolara çıkmış. Bu da hangi dönemde çıkıyor? Hükûmetin “Cari fazla vereceğim.” iddiasında bulunduğu bir dönemde tarihin en yüksek cari açıkları veriliyor. Sayın Cumhurbaşkanının bir kısım beyanatlarına bakıyorsunuz, hâlâ, Türkiye'nin cari fazla verdiğini söylüyor; ben anlamıyorum, TÜİK rakamlarını veya Merkez Bankası rakamlarını Cumhurbaşkanından mı gizliyorlar? Yani, hani, gerçekleri milletten gizliyorlar da açıklanan rakamları da Sayın Cumhurbaşkanından gizler gibi bir hâlleri var. Onun beyanatlarına bakarsak, hâlâ, Türkiye'nin cari fazlasından bahsediyor; bir kısım arkadaşlar da bundan bahsediyor, hâlbuki sekiz ayda 40 milyar dolar cari açık verilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son sözünüzü alayım Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Başkanım.

Daha da kötüsü, bu cari açığın yüzde 71’i yani 40 milyar doların 28,3 milyar doları kaynağı belirsiz bir şekilde finanse edilmiştir. Bu para nereden geliyor, bu para kimin parasıdır, niye böyle sağlıksız para Türkiye'ye geliyor? Bu da üzerinde durulması gereken bir şeydir. Türkiye'nin cari açığı artıyor ve cari açığı da sağlam kaynaklardan finanse edilmiyor. Tabii, bu, Türkiye'nin geldiği ekonomik ortamla açıklanabilecektir. Hükûmet bu yanlış politikalarını değiştirmek durumundadır. Hem cari açığı düşürecek hem de cari açığın sağlam, ucuz kaynaklarla finanse edilmesini sağlayacak ekonomik politikalar uygulamasını Hükûmetten bekliyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Akçay…

35.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, İsmet Uçma’nın vefatının seneidevriyesine, Rusya-Ukrayna savaşına ve bazı uluslararası kuruluşların Türkiye aleyhinde yürüttükleri karalama kampanyalarının organize bir şekilde devam etmesine ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bundan bir yıl evvel hayatını kaybeden AK PARTİ İstanbul Milletvekili merhum İsmet Uçma’yı vefatının seneidevriyesinde rahmetle anıyorum, ruhu şad olsun.

Sayın Başkan, geçtiğimiz sekiz aydır devam eden ve küresel gündemin en önemli konularından biri olan Rusya-Ukrayna savaşı gelecekte yaşanabilecek çok önemli gerilim hatlarının ana kaynağını teşkil edebilen potansiyel bir tehdit hâline gelmiştir. Rusya, uluslararası hukuku ihlal eden yayılmacı politikalarından vazgeçmeli, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine uymalıdır. Diğer yandan, başta ABD ve bazı Batılı ülkeler Ukrayna üzerinden yürüttükleri vekâlet savaşından vazgeçmeli, kalıcı ateşkesin sağlanması konusunda somut adımlar atmalıdır. Gelinen nokta itibarıyla, Rusya-Ukrayna savaşının kalıcı ateşkesle sonuçlanması için en çok çaba harcayan, en samimi ve somut adımları atan ülke Türkiye’dir. Türkiye, savaşan tarafların Antalya ve İstanbul’da bir araya getirilmesi, tahıl krizinin çözülmesi, esir değişimi ve savaştan kaçan sivillerin tahliyesi gibi konularda gerçekçi, insani ve aktif bir rol oynamıştır. Türkiye’yi, küresel ve bölgesel olarak yıkıcı bir boyuta ulaşan bu savaşta herhangi bir blokun tarafı olarak görmek çarpık bir bakış açısının tezahürüdür. Türkiye, barışın, huzurun, bölgesel ve küresel istikrarın tarafı ve garantörüdür.

Sayın Başkan, bazı uluslararası kuruluşlar tarafından Türkiye aleyhinde yürütülen karalama kampanyaları organize bir şekilde devam ediyor. 7 Ekimde Avrupa Konseyinin danışma birimi Venedik Komisyonu tarafından “Dezenformasyon Yasasıyla İlgili Acil Görüş Metni” adında bir rapor yayınlanmıştır. 10 Ekimde Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi tarafından yayınlanan diğer bir raporda, görüşmeleri devam eden dezenformasyon kanun teklifi hedef alınmıştır. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi söz konusu raporda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine yönelik asılsız ithamlarda bulunarak devam eden hukuki süreçlerle ilgili gerçekleri çarpıtmıştır. Avrupa Konseyinin çeşitli organları tarafından hâlihazırda devam eden yasama ve yargı süreçlerine yönelik müdahaleler…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – …Avrupa Konseyinin, denetlemekle yükümlü olduğu diğer ülkelere ait birçok dosya ve konu varken kasıtlı bir şekilde Türkiye üzerinde durması ön yargılı tutumun en açık göstergesidir. Türkiye, uluslararası hukuktan ve taraf olduğu antlaşmalardan doğan hak ve yükümlülüklerini yerine getirmektedir ve getirmeye devam edecektir.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Oluç…

36.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Mehmed Uzun’un ölüm yıl dönümüne, Iğdır Milletvekili Habip Eksik ile Hakkâri Milletvekili Sait Dede’nin uğradıkları saldırı karşısında Meclis Başkanlığının tutumuna ve Hakkâri Valisinin açıklamalarına ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, çağdaş Kürt edebiyatının usta ismi Mehmed Uzun'un ölüm yıl dönümüydü dün. Mehmed Uzun’un yaşamı Urfa'da başladı, sürgün ve hapislerden sonra Amed'te son buldu. Bu yaşama “Nar Çiçekleri”, “Dicle'nin Sesi”, “Yaşlı Rind’in Ölümü” gibi birçok eser bırakarak Kürt edebiyatında önemli bir yer buldu. Mücadelesindeki ve yazarlığındaki kararlılığı ve verimliliği selamlayarak kendisini saygı ve minnetle anıyoruz.

Sayın vekiller, vahim bir şey yaşadık, birçoğunuz fark etmiş olabilir, bir kısmınız önemsememiş olabilir ama biz bu konuyu burada da konuşmak istiyoruz. Iğdır Milletvekilimiz Habip Eksik ağır bir polis saldırısına uğradı, aynı zamanda Hakkâri Milletvekilimiz Sait Dede de bu saldırıya uğradı ama Habip Vekilimizin bacağında 3 kırık oluştu Hakkâri Yüksekova’da. Oradan Ankara’ya getirildi, ameliyat oldu, şimdi hastanede yatıyor. Kendisine geçmiş olsun diyoruz. Vahim bir durum çünkü vekillere yönelik kolluk gücünün saldırısı ilk defa değil gerçekten, daha önce de çeşitli saldırılarda bulundular. Bunun birçok örneğini burada hep konuştuk, konuşmaya da devam edeceğiz, öyle anlaşılıyor, bu iktidar sürdüğü müddetçe. Ama bu seferki çok açık bir şekilde hayatına kastedilerek yapılmış vaziyette. Yani biz kendisiyle de dün konuştuk ameliyat sonrasında, anlatımını dinledik, gerçekten vahim bir durum; ölüme kast var, öldürmeye kast var, kolluğun kastı var. Planlı ve bilinçli bir şekilde yapılmış, hazırlanmış yani önce etraftaki bütün yurttaşlar uzaklaştırılmış, basın uzaklaştırılmış ve ardından bu saldırı gerçekleşmiş 2 vekilimize dönük olarak. Sait Vekilimizde de ağır darp var, rapor aldı ama maalesef Habip Eksik Vekilimiz ameliyat olmak zorunda kaldı 3 kırıkla.

Şimdi, bu durumu bugüne kadar Meclis Başkanlığı kınamadı. Sayın Meclis Başkan Vekili, sizin vasıtanızla da Meclis Başkanlığına bunu bir kez daha iletmiş olalım, kınamadınız. Meclis Başkanlığı bir milletvekiline yönelik bu ağır saldırıyı kınamadı, bu vahim bir durum. Yani nasıl olur da Meclis Başkanı kınamaz? Söylediklerini sahiplenmek anlamına gelmez. Zaten bir şey de söyleyememişler, açıklama da yapamamışlar. Bir basın açıklaması yapmak için milletvekillerimiz orada; kınanmadı. Bunu bir kenara koyuyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bu demektir ki bir milletvekiline kolluğun yaptığı saldırıyı Meclis Başkanlığı kınanacak bir durum olarak görmüyor yani bu saldırının arkasında duruyor; bu anlama geliyor. Yok, böyle değilse Meclis Başkanlığı İçişleri Bakanından mı korkuyor, korkuyor mu gerçekten, gerçekleri konuşmaktan korkuyor mu? Bu milletvekilimizi savunamayacak mı kolluğun bu şiddet saldırısı karşısında? Şimdi bunu bir kenara koyalım.

Peki ne oldu? Hakkâri Valisi bir açıklama yaptı ve açıklamada dedi ki: “Aşırı güç kullanıldığına dair algı oluşturmak amacıyla bu vekiller kendilerini yere atmışlar.”

Sayın Mahir Ünal, bakın, dezenformasyon yasasını konuşuyoruz değil mi? Açık dezenformasyon… Hakkâri Valisi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Ya, bu valileri yalan söyleme eğitiminden mi geçiriyorsunuz siz iktidar olarak? Hani “Dezenformasyonu nasıl yaparsınız?” diye özel eğitim mi veriyor yürütme, İçişleri Bakanlığı bu valilere? Daha önce de gördük, Van'da helikopterden 2 kişi atıldı işkenceyle, Servet Turgut hayatını kaybetti, Osman Şiban ağır yaralandı, hastanede yattı, sonra evinde aylarca yattı hafıza kaybıyla. O zaman Van Valisi dedi ki: “Kayaların üstünden koşarken aşağı düşmüşler.” Şimdi de “Bu vekiller kendilerini yere atmışlar…” Yani bizim vekil kendini öyle bir yere atmış ki ayağında, bacağında 3 kırık oluşmuş. Ya, sen nasıl bir Valisin? Nasıl bir dezenformasyon, nasıl bir yalan eğitiminden geçtin de böyle yalan bir açıklama yapıyorsun? Niye? Algı oluşturmak istiyorlarmış. Ya, pes! Böyle bir şey görülmüş bir şey değil. E, tabii yani şimdi bu Vali kime bağlı? Bakıyorsunuz, İçişleri Bakanlığına değil mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Hani toparlanacak gibi değil ama yani yine de toparlamaya çalışacağım.

İçişleri Bakanlığına bağlı değil mi bu Vali? Evet, İçişleri Bakanı ne diyor? İçişleri Bakanı diyor ki: “Demokrasiyi istismar etmelerine izin vermedik.” Söyleyen kim? Söyleyen, İçişleri Bakanı. Hani ben “suç işleri bakanı” filan gibi kelime oyunları filan da yapmak istemiyorum; çok açık, doğrudan, net söyleyeyim, mafyayla iltisaklı ve irtibatlı bir İçişleri Bakanı bu, mafyayla iltisaklı ve irtibatlı. Yahu her türlü uyuşturucu baronuyla, yolsuzluk yapanla, hırsızlık yapanla, ülke dışına kaçırılanla, her türlü musibeti yapanla ortak fotoğrafları olan, bir fotoğraf albümü oluşturmuş bir İçişleri Bakanı; Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en berbat İçişleri Bakanından bahsediyoruz. Bu İçişleri Bakanı diyor ki: “Demokrasiyi istismar etmelerine izin vermem.” Öyle mi? Ya, senin demokrasiden ne haberin var?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Toparlıyorum.

Senin demokrasiden ne haberin var, senin hukuktan ne haberin var? Burada “Önce yık, sonra hukuk.” diye kendisi demedi mi? “Kırın ayağını, sonra hukuk.” demedi mi daha geçen gün? Bu İçişleri Bakanı diyor “Demokrasiyi istismar…” Yani adamın ne demokrasiden haberi var ne hukuktan haberi var ne uluslararası sözleşmelerden haberi var -Türkiye'nin altına imza attığı- ne yasadan ne Anayasa’dan. Ama kimden haberi var? Mafya artıklarından haberi var, fotoğraf çektiriyor; ülke dışına kaçırdıklarından haberi var, fotoğraf çektiriyor, uçaklara biniyor; mafyayla iltisaklı veya irtibatlı. Eh, işte bu iktidarın İçişleri Bakanı böyle yaparsa Hakkâri Valisi de o açıklamayı yapar. Peki, iktidar ne yapıyor? Hiç sesiniz çıkmıyor. Ya, bunu nasıl savunabiliyorsunuz? Bunun arkasında nasıl durabiliyorsunuz?

Ben Meclis Başkanlığına son bir soru sormak istiyorum. Zamanım da bitiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – Evet, son sözünüzü alayım Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Mesela bir milletvekilinin ayağında 3 kırık oluşturulmuş, kolluk saldırmış, vahşice, insanlık dışı, hukuk dışı saldırmış, ne zaman Meclis Başkanlığı açıklama yapmayı düşünüyor? Bir milletvekili öldürüldüğü zaman mı? O zaman mı yapacaksınız? Bunun için mi bekliyorsunuz? Soruyoruz, cevabı yok ya. Böyle bir şey olabilir mi? Gruplar, Meclisteki bir milletvekiline yönelik bu saldırıyı –sizin bu milletvekilini savunmanız gerekmiyor, söylediklerini, düşüncelerini ama– böyle bir saldırıyı kınamayacak mısınız ya? Yarın sizin bir milletvekilinizin başına gelse ilk biz kınarız böyle bir şeyi, bir polis sizin bir milletvekilinize uygunsuz davranışta bulunsa -ki daha önce yaptık da bunu- ilk biz kınarız böyle bir şeyi ama siz hiç sesinizi çıkarmıyorsunuz, bravo! Demek ki demokratik siyasetten anlaşılan buymuş. Biz de bunu bir kez daha gördük. Halkımız da görmüş olsun diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Altay…

37.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, yasama yılına sansür yasasıyla başlanmasına, dünya şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’nı kutladığına, engellilerin kamuda istihdamına ve 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’ne ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hiç tereddüt yok ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir sayın üyesine polis tarafından yapılan şiddeti, orantısız güç kullanımını -adı her neyse- kabul ve tasvip etmemiz mümkün değildir. Tıpkı polisimize yapılan bir şiddeti tasvip etmediğimiz gibi, milletvekilimize yapılmış bir şiddetin de Meclis tarafından tasvip edileceğine ihtimal vermiyorum.

Sayın Başkan, 27’nci Dönemin Altıncı Yasama Yılına başladık geçen hafta ve keşke, Altıncı Yasama Yılına milletin derdi yerine, sansür yasasıyla başlamasaydık. Bu beni çok üzüyor, şunun için üzüyor: Dünyanın bütün parlamentoları o ülkedeki vatandaşların, toplum kesimlerinin derdiyle dertlenir, o dertleri çözmeye çalışır; hayır, burada biraz sonra görüşeceğimiz sansür yasasını, yürütme organının yanlışlarına karşı çıkanların kodese atılmasını öngören bir yasayı yüce Meclis belki de kabul edecek. İnşallah, son anda sağduyu galip gelir diye düşünüyorum. Ama mesela bu yasama yılına EYT'yle başlayabilirdik. Bu yasama yılına 3600’de unutulan kamu şeflerinin sorununu çözmekle başlayabilirdik. Açıkta tutulan, doldurulmayan engelli kadrolarına atama yapılması ve bu kadroların çoğalmasıyla, artırılmasıyla başlayabilirdik. Meclisten çıkan ucube Öğretmenlik Meslek Kanunu kapsamında, uzmanlık ve başöğretmenlik sınavlarının kaldırılmasıyla başlayabilirdik. Taşerona kadroda unutulan binler var, bunlarla da başlayabilirdik. 3600’de yapılan haksızlıklar var, bunlarla başlayabilirdik. Çiftçinin borç faizlerinin silinmesiyle başlayabilirdik, esnafın borç faizlerinin silinmesiyle başlayabilirdik. Binlerce staj mağduru feryat ediyor, bununla başlayabilirdik. “Hayır, hayır; sansür yasasıyla başlayacağız, Tayyip Erdoğan'ın iş ve işlemlerine karşı olan, bu konuda laf eden, haber yapan, yazı yazan herkesi de kodese atacağım...” Ben daha önce Erdoğan'a seslendim “Erdoğan, hakikaten eleştiri duymak istemiyorsan yapacağın bir şey var; 15 milyonu içine alacak bir cezaevi yap, anca o zaman eleştiri duymazsın.” dedim, demeye de devam ediyorum. Birileri susabilir, Cumhuriyet Halk Partisi bu haksızlığa, bu yağmaya, bu talana karşı duracak, susmayacak; ne diz çökecek ne baş eğecektir. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu herkesin de böyle bilmesini istiyorum.

Sayın Başkan, Ampute Futbol Millî Takımı’mız 2017 ve 2021 yıllarında üst üste 2 kez Avrupa şampiyonluğunu kazandı, iktidarı muhalefeti hepimiz iftihar ettik. Dünya Kupası finallerinde Angola’yı yenerek dünya şampiyonu oldular.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Başarı, azim, inanç karşısında hiçbir engelin duramayacağını herkese gösteren bu güzel çocuklara, teknik ekibe teşekkür ediyor, kutluyor, grubumdan bir alkış rica ediyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Ancak bu güzel başarının karşılığı şöyle verilmeliydi: Ampute Futbol Millî Takımı’yla fotoğraf çektirerek “Aferin çocuklar.” diyerek bu başarı ödüllendirilmez. Bu başarı nasıl ödüllendirilir biliyor musunuz? Türkiye'de 200 bin iş arayan engelli var, 62 bin 311’i Engelli KPSS sınavına girdi ve siz, sadece 2 bin kişiyi atadınız. Gelin, kalan 60 bin engelliyi de kamuda kadroya alarak yani 4 milyon devlet memuru sayısını ya da devlet kurumlarında, kamuda çalışan kadroyu 4 milyon 60 bin yapın ve bu başarıyı böyle ödüllendirmiş olun, yakışanı budur. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bitiriyorum efendim.

Sayın Başkan, bunu talep ediyoruz.

Ben bir kız çocuğu babası olarak 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’nü de kutluyorum. 2012’de Birleşmiş Milletler tarafından alınan bir kararla, kız çocuklarının cinsiyetlerinden ötürü maruz kaldığı eşitsizlik konusunda farkındalığın artırılması amacıyla kutlanmaya başlanmıştır bu. Bugün, sadece kız çocuklarıyla fotoğraf paylaşma günü de değildir; eğitime gidemeyen, eğitim alamayan, eğitime erişemeyen, yeterince beslenemeyen, zorla evlendirilen, cinsiyetçi ayrımcılığa maruz kalan, töreye kurban verilen, tedavi olamayan, eşitsizliklerle mücadelesi ömür boyu süren bir cinsiyetin sesini duyurma ve önlerinde saygıyla eğilme günüdür. Tekrar kutlu olsun.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ünal…

38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın 1’inci ölüm yıl dönümüne, dünya şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’nı kutladığına, İstanbul Milletvekili Engin Altay ile İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine, dezenformasyonla mücadele kanununa ve Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulması kararına ilişkin açıklaması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde herkesin İsmet ağabeyi olan değerli İstanbul Milletvekilimiz İsmet Uçma’yı 1’inci ölüm yıl dönümünde rahmet ve minnetle anıyoruz, ruhu şad olsun.

Yine dünya şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’mızı buradan biz de kutluyoruz. Sayın Engin Altay’ın ifade ettiği şekle dönük şunu söylemek isterim: Engelli vatandaşlarımızın memuriyetiyle ilgili sayı 5 binden 62 bine çıkarılmıştır ve engelli vatandaşlarımızla ilgili en çok hassasiyet AK PARTİ döneminde gösterilmiştir.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Nüfus artışından kaynaklı Başkan, nüfus da arttı.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Boş kadroları doldurun yeter.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, her zaman söylediğimiz bir şey var: Burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda hakaretin muhatabı kişiler değildir, hakaretin muhatabı İç Tüzük’tür yani biz burada yapılan hakaretleri kişisel olarak alıp eğer bunlara cevap verecek olursak o zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün mehabetinin bir anlamı kalmaz. Denir ki: Parlamento tarihi sokaktaki anlaşmazlığın demokratik uzlaşıyla Parlamentoya taşınması sürecidir. Dolayısıyla burada bu hakaretlerin muhatabı Meclis İçtüzüğü’dür. Bakın, madde 65 Genel Kurulda şahsiyatla uğraşmayı yasaklıyor. Yine, madde 67 Genel Kurulda kaba ve yaralayıcı sözler söylemeyi yasaklıyor.

Şimdi, bir İçişleri Bakanıyla ilgili eleştirilerinizi dile getirebilirsiniz, düşüncelerinizi söyleyebilirsiniz ama açık itham, iftira ve doğrudan infaz niteliğinde cümleler, mafyayla iltisaklı olduğunu söylemek kesinlikle… Ve Anayasa 38 açık bir şekilde suçu sabit olmadığı sürece herkesle ilgili suçluluk ithamını yasaklanmışken bu kadar rahat konuşulmasını, bu kadar çirkin ifadeler kullanılmasını asla kabul etmiyorum.

Yine, Sayın Engin Altay “Erdoğan ve eleştiri” dedi, eleştiren herkesle ilgili… (CHP sıralarından gürültüler)

Arkadaşlar, biz sizi büyük bir sabırla dinledik, lütfen.

Öncelikle demokrasi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ünal, müsaade ederseniz…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Değerli arkadaşlar, siz…

BAŞKAN – Sayın Ünal, bir müsaade eder misiniz.

Açacağım mikrofonunuzu, sizin mikrofonunuzu açmadan önce bir heyet var.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu teşrif eden Romanya-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Nicolae Georgescu ve beraberindeki heyete “Hoş geldiniz.” denilmesi

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ülkemize bir ziyarette bulunan Romanya-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Sayın Nicolae Georgescu ve beraberindeki heyet Genel Kurulumuzu teşrif etmiştir. Kendilerine Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın 1’inci ölüm yıl dönümüne, dünya şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’nı kutladığına, İstanbul Milletvekili Engin Altay ile İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine, dezenformasyonla mücadele kanununa ve Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulması kararına ilişkin açıklaması (Devam)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ünal.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Değerli arkadaşlar, demokrasi tahammül rejimidir. Siz kendi düşüncenize uygun düşmeyen bir cümleye bile tahammül edemeyecek ve dinlemeyecekseniz o zaman neyi konuşuyoruz?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Öfkeliyiz!

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – O yüzden mi bacaklar kırılıyor acaba sokaklarda?

BAŞKAN – Sayın Ünal, Genel Kurula hitap edin lütfen.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Şimdi, “Erdoğan ve eleştiri” ifadesini kullandı Sayın Engin Altay. Şimdi, TCK 299 Cumhurbaşkanına hakareti düzenliyor, eleştiriyi düzenlemiyor, hakareti düzenliyor. TCK 125 kişilere hakareti düzenliyor. TCK 216, TCK 217 zaten yalan haberi, halkı kin, nefret, kaygı… Bunları düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nda ilgili maddeler zaten var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Şimdi, bizim dezenformasyonla mücadele kanunu teklifi yani 340 sıra sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ndeki 29’uncu maddeyi yani 217/A’yla ilgili yaptığımız düzenlemeyi bu şekilde değerlendirmek hukuktan bigâne kalmaktır yani bununla ilgili defalarca hem Dijital Mecralar Komisyonunda hem Adalet Komisyonunda değerlendirmeler yaptık ama anladığım kadarıyla burada amaç üzüm yemek değil, bu mesele üzerinden biraz bağcıyı dövmek olarak görülüyor.

Yine, benim çok önemsediğim bir konuyu da paylaşıp sözlerimi tamamlamak isterim. Uzunca bir süreden beri yürütülen çalışmalarda Alevi Bektaşi vatandaşlarımızın son bir yılda tüm talepleri, beklentileri tespit edilmiş, bunlardan idari tasarruflarla hemen çözülebilecek olanlar çözülmüş valiliklerimiz ve belediyelerimiz vasıtasıyla.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sunulan hizmetlerin sürekliliğini sağlamak için de Kültür ve Turizm Bakanlığımız bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulma kararı alınmıştır. Bu kararı oldukça önemsiyorum ve hayırlı olsun diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Oluç, niye söz istediniz?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sataşmadan söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Nasıl sataştı?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ben İç Tüzük’ü hatırlattım sadece.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – İç Tüzük’ten alıntı yaparken şahsiyatla uğraştığımı, kaba ve yaralayıcı söz kullandığımı iddia etti Sayın Ünal.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Kullanmadım efendim, tutanaklara bakalım.

BAŞKAN – Evet yani şimdi, Sayın Oluç, ben burada yargı makamı değilim ama size bir sataşma yok. Sizin söylediğiniz sözleri söyledi ve İç Tüzük’ün maddesini hatırlattı.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Efendim, bakın, kaba ve yaralayıcı söz söylediğimi, açık itham ve iftira ettiğimi söyledi. Bunlardan daha başka türlü nasıl sataşma olsun?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Efendim, “mafya” demek, “iltisaklı” demek, “mafya bozuntusu” demek, bunlar normal ifadeler mi?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bakın, bana söylemiş.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bence Saruhan Bey’e açık sataşma var, bana da var ayrıca.

BAŞKAN – Şimdi, müsaade edin, bu kelimeler, bu sözler İç Tüzük’ün ilgili maddesine göre doğru kabul edilmeyen sözler. Siz Grup Başkan Vekilisiniz, Grup Başkan Vekilleri…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – İşte, ben de buna…

BAŞKAN – Mahir Bey de İç Tüzük’ü hatırlatarak bu sözlerin doğru olmadığını söyledi. Burada bir sataşma yok.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Efendim, nasıl yok?

BAŞKAN – Siz bu sözlerin doğru olduğunu mu ispatlayacaksınız şimdi?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Hayır, bunu tabii ki tartışmak istiyorum, olur mu? Bana ithamlarda…

BAŞKAN – Hayır, ben istemiyorum bunu tartışmak çünkü doğru bulmuyorum.

Evet, teşekkür ediyorum.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Hayır. Tabii, sizin takdirinizde ama açık sataşma Sayın Başkan. Böyle bir şey olur mu?

BAŞKAN – Benim takdirimde sataşma olarak kabul etmiyorum ben bunu.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Siz kabul etmiyor olabilirsiniz ama açıkça sataştı.

BAŞKAN – Çünkü Mahir Bey İç Tüzük’ün ilgili maddesini hatırlattı size.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Neyi itham etmişim ben?

BAŞKAN – Bir sataşma olursa ben size söz veririm.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Hayır efendim, ben hiç kimseyi itham etmedim.

BAŞKAN – Çok rica ediyorum.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Burada İçişleri Bakanının yüzüne ne söylediysem bugün de onu söyledim. Aynı şey.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Böyle bir adaletsizlik olabilir mi ya? Siz bu kadar tarafgir olamazsınız yani Sayın Başkan!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Halkların Demokratik Partisi Grup Başkanlığının İç Tüzük’ün 21’inci maddesi uyarınca Diyarbakır Milletvekili…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bir Meclisin bir milletvekilinin bacağının kırılmasını kınayamıyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Oluç…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Meclis Başkan Vekili olarak...

BAŞKAN – Sayın Oluç…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – …benim sözümü kesiyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Oluç…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Böyle bir şey var mı! Ama siz…

BAŞKAN – Ben kınarım, bende sıkıntı yok. Bir milletvekiline şiddet uygulanmasını, kolluk kuvveti uygulanmasını kınarım.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Hayır, eşitsizlik yapıyorsunuz!

BAŞKAN – Sizin sözlerinizi de kınıyorum aynı zamanda.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Siz tarafsız olmak zorundasınız. Taraf tutuyorsunuz! Taraf tutuyorsunuz!

BAŞKAN – Benim kadar tarafsız kimseyi bulamazsınız.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Nerede bulamayız, bırak onu!

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler

1.- Başkanlıkça, Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyeliğinden(4/180); Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ’ın, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeliğinden (4/181) istifalarına ilişkin yazılarının 6/10/2022 tarihinde Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge yazısı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Halkların Demokratik Partisi Grup Başkanlığının İç Tüzük’ün 21’inci maddesi uyarınca Diyarbakır Milletvekili Sayın Semra Güzel’in Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine ilişkin yazısı ile Diyarbakır Milletvekili Sayın Dersim Dağ’ın Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin yazısı 6 Ekim 2022 tarihinde Başkanlığımıza ulaşmıştır.

Bilgilerinize sunulur.

İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan Usta tarafından, yabancıların gerçek dışı adreslere yapılan ikamet kayıtlarının oluşturabileceği güvenlik açıklarının tespiti ve alınabilecek önlemlerin belirlenmesi amacıyla 11/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ekim 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

11/10/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 11/10/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                        Erhan Usta

                                                                                                                                                                                                                          Samsun

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

Samsun Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Erhan Usta tarafından yabancıların gerçek dışı adreslere yapılan ikamet kayıtlarının oluşturabileceği güvenlik açıklarının tespiti ve alınabilecek önlemlerin belirlenmesi amacıyla 11/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 11/10/2022 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden İYİ Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.

Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yabancıların gerçek dışı yerleşim kayıtlarını ve bunun oluşturabileceği güvenlik açıklarını konu alan İYİ Parti grup önerimiz için söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere vatandaşlarımız e-devlet üzerinden yaptıkları sorgulamalar sonucunda hiç tanımadığı, bilmediği isimlerin kendi yerleşim yeri kayıtlarına eklendiklerini görmüş, konuyu basın ve ilgili mercilerle paylaşmışlardır. Sosyal medyada “evdeki yabancı” etiketiyle geniş yankı bulan bu durum halkımızın kaygı ve endişelerini artırmıştır. Bizler de yaptığımız araştırma ve incelemeler sonucunda maalesef çok sayıda yerli ve yabancı kişilerin kayıtlarının usulsüz ya da kasti olabileceğini ne yazık ki üzülerek öğrendik. Şimdi de sorumlu muhalefet anlayışımız gereği bu konuyu Genel Kurul gündemine taşıyoruz.

Değerli milletvekilleri, durumun vahametini birkaç örnek üzerinden izah etmek gerekirse eşi ve 2 çocuğuyla yaşayan bir vatandaşımız yaptığı sorgulama sonucunda dairesinde 14 yabancının kayıtlı olduğunu paylaşmıştır. Yine, başka bir vatandaşımız yaşadığı adreste 5 yabancının yer aldığını belirterek durumdan rahatsızlık duyduğunu aktarmıştır. 100 metrekarelik evlerde 8-10 yabancının kaydedildiği birçok örneğe rastladığımızı söyleyebilirim. Yine, sosyal medyada birçok vatandaşımız ekran görüntüleri yayınlayarak benzer durumda olduklarını duyurmuştur, üstelik bu kişiler arasında yabancı uyrukluların olduğu da bilinmektedir. Bir hukuk devletinde asla kabul edilemez, asla olmayacak bu tür hadiseler yaşanırken AKP cephesinden hiçbir açıklama yapılmamıştır; böylece iktidarın milletin sorunlarına olan duyarsızlığı ya da kastı bu konuyla bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bahsi geçen ikamet kayıtlarının sistemik bir zafiyet sonucu mu yoksa kasıtlı olarak mı gerçekleştiği ne yazık ki belirsizliğini korumaktadır.

Bu durumda “Acaba ülke ekonomisini, sınır güvenliğini, esnafı, çiftçiyi, işçiyi, genci, kadını, emekliyi koruyamayan iktidar artık hanelerimizi bile koruyamaz hâlde midir?” sorusunu tabii ki kaçınılmaz olarak sormak durumundayız. Mesela, gerçek dışı ikamette kayıtlı görünen bir kişinin bir suça ya da terör eylemine karışması durumunda yer tespitinde gecikmeler yaşanabilecektir. Mesela, gerçek dışı bilgiler nedeniyle karmaşıklaşan dosyalar Emniyet teşkilatımızın iş yükünü artıracak, faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sekteye uğratacaktır. Ayrıca, bir kişinin giriştiği suç ve eylemler neticesinde aynı ikamette bulunan ve durumdan habersiz diğer kişiler de cezai müeyyidelerle karşılaşabilecektir. Kamu düzenini, devlete güveni, emniyet ve asayişi bu durumun menfi etkileyeceği açıktır.

Değerli arkadaşlar, nüfus kayıtları aynı zamanda Yüksek Seçim Kurulu açısından seçmen kütüğü mahiyetindedir. Dolayısıyla bu kayıtlar aynı zamanda demokrasinin de temelidir. Kayıtların doğruluğu, düzgünlüğü devletin görevi olduğu kadar namusudur da. Kişilerin ikamet kaydını dışarıdan tanzim etmek mümkün değildir. Son günlerde bahsettiğimiz, belirsiz kişilerin kaydedilmesi dehşet vericidir. Bunu yapan İçişleri Bakanlığı ise durum çok daha vahimdir.

Değerli milletvekilleri, tabii, konuyu bir de seçim güvenliği bağlamında değerlendirmek gerekmektedir. Nitekim mevzuata ve hakkaniyete uygun seçim yapma becerisini gösteremeyen bir iktidarın meşruiyeti de tabii ki tartışmaya açılır. Bu nedenle sandık seçmen listelerinin her türlü şaibe ve şüphelerden uzak tutulması, kamuoyu tarafından basitçe denetlenebilecek bir şekilde askıya çıkarılması yasal bir zorunluluktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Başta Cumhurbaşkanlığı ve İçişleri, Adalet Bakanlığı olmak üzere tüm yetkili mercilerin bu, boynunun borcudur. Herhangi bir usulsüzlüğe, suistimale, ihmale ve ihlale asla ama asla göz yummayacağımız unutulmamalıdır. Buna yeltenen kim olursa olsun hesap ağır olur diye ikaz ediyoruz.

Evet, sözlerimi tamamlarken Türk milletinin bekası için ikamet kayıtlarındaki sorunların incelenmesi, bu sorunlardan doğabilecek güvenlik açıklarının tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla önergemizin kabulünü diliyor, hepinize teşekkür ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.

Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Aynı zamanda seçim güvenliğini de ilgilendiren bir araştırma önergesini görüşüyoruz. Bu konudaki görüşlerimi birazdan paylaşacağım ama öncelikle Iğdır Vekilimiz, mücadele arkadaşım, kardeşim Habip Eksik’e Yüksekova’da uygulanan polis şiddetini güçlü bir şekilde kınadığımı belirtmek isterim. Evet, bu ülkenin demokrasi çıtası tam olarak budur, bir milletvekilinin bacağı kural tanımaz bazı polisler tarafından kırılmaktadır, iktidar ortakları âdeta bunu destekler açıklamalar yapmaktadır, muhalefet partileri ise buna güçlü bir tepki vermemektedir, Meclis Başkanı ise âdeta ölü balık taklidi yapmaktadır. Evet, tuzun koktuğu bir dönemi yaşıyoruz.

Araştırma önergesine gelince… Şimdi durum şu: Yurttaşlar milletvekillerini arıyor, gazetecileri arıyor “Bizim evimizde, ikamet adresimizde tanımadığımız, bilmediğimiz yabancı kişilerin kaydı var.” diyor. Haklı olarak, bunu duyan, öğrenen milletvekilleri ne yapıyor? İçişleri Bakanına soru önergesi veriyor ve bunun yanıtını almaya çalışıyor. Yine, bunu duyan bir gazeteci ne yapıyor? Haklı olarak, İçişleri Bakanına bir soru soruyor ve bunun yanıtını almaya çalışıyor. Peki, İçişleri Bakanı ne yapıyor? Gazeteciye yanıt vermek yerine onunla alay ediyor, onu küçümsüyor; ne zaman? Tam da sansür yasasının Mecliste görüşüldüğü bir dönemde bunu yapıyor. Evet, iktidarın basına duyduğu saygı tam olarak bu.

Türkiye’de vatandaşın da yabancıların da MERNİS kayıtlarının da adres kayıtlarının da tamamının tutulduğu kurumlar belli. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, Göç İdaresi Yabancılar Genel Müdürlüğü. Peki, bunlar kime bağlı? İçişleri Bakanlığına. Olağan bir devlet düzeninde, olağan bir hukuk düzeninde böyle bir soru İçişleri Bakanlığına sorulduğunda İçişleri Bakanlığının buna dair bir açıklama yapması gerekir. “Bu bilgiler doğru değil veya seçim güvenliği açısından bir tehdit oluşturmuyor. Bu itirazları en kısa sürede çözeceğiz.” demesi gerekiyor. Fakat İçişleri Bakanlığı da Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü de Göç İdaresi de aradan geçen bunca zaman içerisinde tek bir açıklama yapmıyor.

Bakın, bu kayıtları tutan tek makamın kim olduğunu söyledim; bu çok açık, tartışmasız. Yüksek Seçim Kurulu bu kayıtları tutmuyor, Yüksek Seçim Kurulu anlık olarak Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden kayıt alıyor; anlık olarak, günlük olarak bu kayıtları alıyor. Fakat bu kayıtları aldıktan sonra bunun üzerinde herhangi bir ikamet araştırması yapmıyor. Yaptığı 2 tane şey var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Eğer ölmüş yurttaşlar varsa bunların kayıtlarını düşüyor, yine 18 yaşını doldurmuş yurttaşlar kimlerse bunların seçmen olarak kayıtlarını tutuyor. Dolayısıyla bütün kayıtları tutan İçişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı buna bir yanıt vermek zorunda. Eğer binlerce yurttaş evinde yabancıların oturduğunu söylüyorsa ve bunlarla ilgili seçmen yapıldığı konusunda iddialar varsa İçişleri Bakanlığı bu konuda bir an önce açıklama yapmak zorundadır.

Bakın, bir kez daha altını çiziyorum: Bir ülkenin yurttaşı başka bir ülke yurttaşlığına geçebilir, ülkesinin dışında başka bir yerde yaşayabilir. Nitekim Türkiye’nin sadece Avrupa’da ikamet eden, yaşayan 6 milyona yakın yurttaşı var, dolayısıyla bu olağandışı değil. Bir yabancı düşmanlığından söz etmiyoruz ama seçim güvenliğine dair bir kuşku varsa İçişleri Bakanlığı yanıt vermek zorundadır, yoksa üzerindeki şaibe hiçbir şekilde ortadan kalkmayacaktır diyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Turan Aydoğan.

Buyurun Sayın Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Filmin adı “Evimdeki Yabancı” izlemişsinizdir herhâlde. Evinizde oturuyorsunuz, sizin dışınızda birtakım insanlar daha sizinle beraber ortaklar, orada oturuyorlar. Baktınız mı evlerinize sevgili arkadaşlar, ikametgâh adreslerinize baktınız mı? 10 kişi, 20 kişi, tanımadığınız insanlar olabilir; birazdan hukuki sakıncalarını da söyleyeceğim. Bence İçişleri Bakanı da adresine baksın, Emniyet Genel Müdürü de baksın, tanımadıkları adamlar, mesela uyuşturucu baronları falan sağda solda çıkabilir, dikkat edin, bu adreslerde çıkabilirler, çok da piyango olmaz. Niye bunları söylüyorum? Ya dünyadan haberiniz yok ya işinizi doğru yapmıyorsunuz. Eğer bu ülkede, Anayasa’nın 5’inci maddesine göre, güvenlik kuvvetleri, İçişleri Bakanlığı varsa ve bizim huzurumuzu sağlamakla mükellefseler adresimizde fazladan görünen insanlardan haberleri yoksa günaydın, bu ülkeyi yönetmiyorlar demektir, haberleri varsa suçun ortağıdırlar demektir. Siz neyi tercih edeceksiniz şimdi? Ya çıkın “Haberimiz yok.” deyin ya çıkın “Haberimiz var.” deyin; ikisi de sizin sorumluluk hanenize yazılır. Bakın, İcra İflas Kanunu’nun 97’nci maddesi var -sürpriz şeylerden bahsedeyim ben size- o maddede, adreste görünen insanlardan bir tanesi için o adrese borçlu olarak hacze gidildiğinde masum vatandaşın malı “birlikte elinde bulunduran” olarak adlandırılır ve haczedilir, haberiniz olsun. Suç işlerse bu bilinmeyen kayıtlı kişiler, vatandaşın evine gece baskın da yapılır, başına iş de gelir, eğer fiziki takip gibi şartlar varsa örgüt suçu, şu, bu, falan filan diye, masum vatandaş bu takibin kurbanı da olur, siz bunu ne hakla bizim vatandaşımıza uygun buluyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) – Niye bu ülkeyi gerçekten modern, çağa uygun, hukuki güvenlik hakkına, özgürlük hakkına uygun olarak yönetmeyi beceremiyorsunuz? Yoksa bilerek mi yapıyorsunuz? Seçim güvenliğini tehlikeye atmak acaba sizin kasti olarak ortaya koyduğunuz bir tablo olabilir mi? (CHP sıralarından alkışlar)

İki soru sordum, AK PARTİ adına çıkan vatandaştan bunun cevabını istiyorum burada. Bir, beceremiyor musunuz? İki, suçun ortağı mısınız? Bu ülkenin güvenliğini kim sağlayacak, bizim adreslerimizin masuniyetini, hukuki güvenlik ve özgürlük hakkımızı kim sağlayacak? İçişleri Bakanı sağlamayacaksa, Emniyet Genel Müdürü sağlamayacaksa, güvenlik kuvvetleri sağlamayacaksa onların görevi nedir, milletvekilinin bacağını kırmak mıdır görevleri? “Metruk yerleri yıkın, mevzuatı sonra gelir.”midir görevleri? Bizim Anayasa’mız kamu görevini böyle mi tarifliyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURAN AYDOĞAN (Devamla) – Sayın Başkanım, bir dakika istirham ediyorum.

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) – Ülke yönetmiyorsunuz, kaos yaratıyorsunuz, kaostan da besleniyorsunuz. Eğer bu ülkenin vatandaşının kahir çoğunluğu diyorsa ki “Adresimde kimin olduğunu bilmiyorum, başıma neyin geleceğini bilmiyorum, kullandığım oyun karşılığında başka bir özgül ağırlık merkezinin yaratılıp yaratılmadığını bilmiyorum.” bu psikolojiyle yaşıyor ise bunun cevabını buradan vermek mükellefiyeti taşıyorsunuz. Bir ülkenin vatandaşları Anayasa’yla teminat altına alınmış şekilde kendilerini güvende hissetmiyor iseler siz iktidar olarak batağın içindesiniz, aciz hâlindesiniz, vatandaşın hukuki güvenlik ve özgürlük hakkını heba etmiş yerdesinizdir. Tekrar soruyorum: Kasten yapıyorsanız, çıkın, deyin ki “Kasten yapıyoruz.” Beceremiyorsanız “Beceremiyoruz.” deyin; becerecek birisi gelir, bu vatandaşı her türlü güvenlik altına alır.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Atay Uslu.

Buyurun Sayın Uslu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Cevap bekliyorum, hatipten cevap bekliyorum arkadaşlar; haberiniz olsun, iki soru sordum.

AK PARTİ GRUBU ADINA ATAY USLU (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Hamdolsun, bugün güvenliği de sağlayan bir Hükûmetimiz var, hayatı da kolaylaştıran bir Hükûmetimiz var.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Ama Hükûmet yok, Cumhurbaşkanı var; onu düzeltelim. Hükûmet yok, Hükûmet kalkalı çok oldu.

ATAY USLU (Devamla) – Değerli arkadaşlar, Türkiye’de e-devlet kapısı var biliyorsunuz, birçok dijital hizmetin, farklı sistemlerin birbiriyle konuşturulmasıyla oluşturulan bir platform. Bu platform, hem güvenliği hem güvenilirliği hem sürekliliği hem de şeffaflığı sağlamaktadır. Bu sistem ülkemiz açısından risk oluşturmaktan öte, bugün sağlanan güven ve huzur ortamının oluşmasında çok büyük katkılar ortaya koymaktadır. E-devlet olsun, GöçNet olsun, Adres Kayıt Sistemi, MERNİS sistemi bizim huzur ve güvenliğimize katkı sunuyor. Bakın, mesela yabancı terör savaşçılarıyla mücadelede Türkiye önemli bir merhale katetti ve bir başarı katetti.

ALPAY ANTMEN (Mersin) – “Terör savaşçısı” olmaz “terörist” olur.

ATAY USLU (Devamla) – Burada, bu sistemin varlığı ve bu sistemlerin sınır kapılarındaki sistemlerle veya güvenlik güçlerinin sistemleriyle konuşmasında ve entegrasyonunda önemli bir etki var. 2011 yılından bugüne kadar 9 binden fazla yabancı terör savaşçısı sınır dışı edilmiş, 100 bin tanesine giriş yasağı konulmuş; hep bu sistemlerin katkısıyla bunlar sağlanmış.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Nasıl girmişler Türkiye'ye o teröristler?

ATAY USLU (Devamla) – Değerli milletvekilleri, şimdi önergeyle yabancılar ile seçmen listeleri arasında bir bağ kurulmaya çalışılıyor. Değerli arkadaşlar, yabancılar hangi statüde olursa olsun oy kullanamazlar, bunun bilinmesi gerekir. Önergede olduğu gibi yabancılar oy kullanacaklar ya da seçmen listelerine kaydolacaklar gibi bir intiba oluşturulması yanlıştır, provokatif bir davranıştır.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Yabancıyı vatandaş yapıp kullandırtıyorsunuz.

ATAY USLU (Devamla) – Bugün yabancıların biz, bakın, yalnızca kişisel kayıtlarını değil, biyometrik kayıtlarını, parmak izlerini bile alıyoruz. Türkiye'de bulunan 3 milyon 600 bin Suriyelinin, Türkiye'de bulunan 300 bin uluslararası koruma statüsündeki yabancının, Türkiye'de bulunan 1 milyon 300 bin ikametlinin yani toplam 5 milyon 200 bin göçmenin parmak izi dâhil bütün biyometrik kayıtları tutulmaktadır.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Adresinize bakın…

ATAY USLU (Devamla) – Dolayısıyla, bunlar güvenlik birimleriyle, sınırla entegre edilmekte ve birbirleriyle konuşturulmakta ve güvenlik sağlanmaktır.

Değerli milletvekilleri, tabii, bir MERNİS sistemimiz var 85 milyon vatandaşımıza hizmet veren, bu sistem, bugün, günlük ortalama 150 bin vatandaşımıza yüz yüze, 600 bin vatandaşımıza da e-devlet üzerinden hizmet veriyor yani 750 bin vatandaşımıza hizmet veren bir sistemimiz var. Yine, bu sistemin içinde 82 milyondan fazla adres beyanı bulunmaktadır ve bu adres beyanını kusursuz işleyen bir sistemden bahsediyoruz.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – O zaman burada bir kasıt var, kasıt. Kasıtlı yapıyorsunuz o zaman.

ATAY USLU (Devamla) – Şimdi, Adres Kayıt Sistemi’nin özü beyana dayanmaktadır. Beyanlar farklı şekillerde zaman zaman kontrol edilir, gerektiğinde de kolluk güçleri tarafından tahkikatları yapılır. Kamuoyunda konu edilen olay teknik bir sorun olarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bir tane değil, kaç tane var kamuoyuna böyle yansıyan.

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ATAY USLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

…tespit edilmiş -bakın, bu çok önemli- sistemin çapraz sorgu kabiliyeti sayesinde görülmüş ve giderilmiştir.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Vatandaş başvurmadan mı görmüş ya! Vatandaş başvurmuş.

ATAY USLU (Devamla) – Çapraz sorgu kabiliyeti nedir? Aynı hanede oturan kişi belgesi sorgulama modülü; onu anlatacağım şimdi birazdan.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sen evine baktın mı? Sen evine baktın mı?

ATAY USLU (Devamla) – İçişleri Bakanlığımız konuyu incelemiş, 80 milyon adres beyanının içerisinde 1.200 adres kaydı sorunu görmüş ve bunu gidermiştir.

Değerli arkadaşlar, 2021 yılından itibaren İçişleri Bakanlığı bir modülü devreye sokuyor, çapraz sorgu modülü. Nedir biliyor musunuz? Aynı hanede oturan kişi belgesi sorgulama modülü. Bu modül açılmadan önce vatandaşlarımız aynı evde oturdukları kişileri göremiyordu. Vatandaşımız, kendi adresinde kimler oturuyor, bu modül sayesinde görüyor.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Kendi oturmadığını da görüyor işte!

ATAY USLU (Devamla) – Dolayısıyla bu modül, hem şeffaf hem sağlıklı hem de güncel bilgi tutulmasını kolaylaştırıyor. Eğer bir art niyet olsaydı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ATAY USLU (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım, son bir dakika.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ATAY USLU (Devamla) – Art niyet olsaydı, şeffaflıktan uzak davranılmak istenseydi böyle bir hizmeti niye devreye alır ki?

Saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALPAY ANTMEN (Mersin) – O zaman kasıt var demektir.

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın Öcalan…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

39.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan’ın, İçişleri Bakanının ülkeyi daha da derin krizlere sürüklememesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, bu ülkede bir İçişleri Bakanı var ama görevi dışında her şeyi yapıyor; maalesef, tüm açıklamaları küfürlüdür, hakaretlidir. Bakınız, bu ülkede milletvekillerinin bacakları kırılıyor, bu herkesi ilgilendiriyor, kimsenin bu ülkede can güvenliği yoktur; Habip arkadaşımıza geçmiş olsun diyoruz. Bu ülkede artık İçişleri Bakanı bir klinik vaka hâline gelmiştir, yaptığı hâl ve hareketler ortadadır, bir an önce tedavi edilmesi gerekiyor. Gerçi bu bizim işimiz değil, kendi eski yol arkadaşları bu işin peşine düşmüştür, artık doktorluk mu yaparlar başka bir şey mi yaparlar… Biz İçişleri Bakanının bu hâl ve hareketlerinden vazgeçmesini öneriyoruz. Bu ülkeyi daha da derin krizlere sürüklememesi gerekiyor.

Saygılar.

BAŞKAN – Sayın Tutdere…

40.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Besni-Kızılin yolunun ve Çanakçı Köprüsü’nün bir an evvel yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Başkanım, Besnili hemşehrilerimin, Sayören ile Kızılin başta olmak üzere yol güzergâhında bulunan bütün muhtarlarımızın ve oradaki bütün hemşehrilerimizin bir talebini size iletmek istiyorum.

Sayın Başkan, Besni ilçemizin en işlek yollarından bir tanesi Besni- Kızılin yoludur. Bu yol fiziki koşullar anlamında artık talebi karşılayamaz hâle gelmiştir. Yolu kullanan öğrenci servisleri ve bölgede yaşayan halkımızın kullanmış olduğu araçlar her gün ciddi kazalarla karşı karşıya kalmaktadır.

Ayrıca, yine bu yol üzerinde bulunan bir köprümüz var, bu köprünün özellikle fiziki koşulları da gerçekten talebi karşılayamıyor. Özellikle Sofraz Çayı üzerinde bulanan bu Çanakçı Köprüsü ihtiyacı karşılayamıyor. Bütün vatandaşlarımızın talebidir, biz iktidarın bu konuda sözlerini tutmasını talep ediyoruz.

Buradan iktidara, Karayollarına ve Ulaştırma Bakanlığına çağrı yapıyorum: Besni-Kızılin yolunu ve Çanakçı Köprüsü’nü bir an evvel yapın, bu konuda vatandaşa verdiğiniz sözleri tutun diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Aydınlık…

41.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlık’ın, Şanlıurfalı pamuk üreticilerinin taleplerine ilişkin açıklaması

AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şanlıurfa’da pamuk üretimi yapan çiftçiler açıklanan fiyatlardan rahatsız. Maliyeti 16 lirayı bulan 44 randıman pamuk 21 lira, 40 randıman pamuk ise 17 lira. Fabrikalar devreye girince bu rakamlar daha da düşüyor.

Yüzde 45’le pamuk üretiminde 1’inci olan Şanlıurfa kan ağlıyor. Desteklerin artırılması, ithal edilen pamuğun azaltılması, elektrik ve sulama maliyetinin düşürülmesi çiftçilerimiz tarafından alınması istenen önlemlerdir. İktidarın bu önlemlere karşı gerekli girişimlerde bulunmasını çiftçilerimiz adına talep ediyorum. Aksi takdirde, çiftçi pamuk üretmekten vazgeçecek. Bu sesi lütfen duyun.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati:16.51

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık ve arkadaşları tarafından, 10 Ekim Gar katliamının bütün boyutlarının araştırılması amacıyla 11/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ekim 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

11/10/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 11/10/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                  Hakkı Saruhan Oluç

                                                                                                                                                                                                                          İstanbul

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

11 Ekim 2022 tarihinde Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık ve arkadaşları tarafından 10 Ekim gar katliamının bütün boyutlarının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan  -21899 grup numaralı- genel görüşme önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 11/10/2022 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.

Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, sayın vekiller; bu fotoğrafa iyi bakın. Bu fotoğrafta tecavüzcüler, hırsızlar, gaspçılar, uyuşturucu baronları, mafya bozuntuları, yolsuzluk yapanlar yok; onlar malum kişinin albümünde. Burada, 7 yaşındaki Veysel’den 72 yaşındaki Mehmet Şah ağabeyimize kadar 104 isim var. Bu 104 kişi, 10 Ekim 2015’te Ankara’da demokratik kitle örgütlerinin, partilerin, sendikaların çağrısıyla “emek” “barış” “demokrasi” “hak” “hukuk” “adalet” demek için bir araya gelmişlerdi. Tabii, bütün bu süreç ve 10 Ekimde yaşananların bir öncesi, bir o anda yaşananlar, bir de sonrası var. Şimdi, sizlere bunlarla ilgili kısaca görüşlerimizi aktaracağım.

Faşizan rejimler kan ve katliam üzerine kurulurlar yani faşizan rejimlere doğru giden yollar hep kan ve katliamlarla oluşturulmuştur; bunu kurduktan sonra da bu rejimler kendilerini sürdürebilmek için, yaşamlarını sürdürebilmek için savaş, sansür ve baskı politikalarını uygularlar. İşte, 12 Eylül 1980 darbesine giden yolda Çorum, Maraş katliamı gibi yaşananlar, bütün o boyutlarda ülkedeki kargaşalar ve o süreçler 12 Eylül 1980 faşist darbesini ve devamındaki faşist rejimi oluşturmuştu. Bugünlere gelen yola Ekim 2014’teki Millî Güvenlik kararları çerçevesinde alınan bir kararla gelinmişti ve o kapsamda 5 Haziranda Diyarbakır'da, 20 Temmuzda Suruç'ta -bunların hepsi 2015’te oluyor- 10 Ekimde Ankara Garı’nda, 20 Ağustosta da Antep'te katliamlar yapıldı. Tabii, bu katliamlarla birlikte aynı zamanda katliam girişimleri de yapıldı. Burada 10 Ekim günü ne oldu? Gaziantep'ten elini kolunu sallayan bombacılar Ankara'ya, gar önüne kadar girdiler ve orada kendilerini patlattılar. Sonra ne oldu? Tabii ki orada gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığını görüyorduk, biliyorduk; ben de oradaydım yani bunun tanıklarından birisiyim, 10 Ekim 2015’te gar önünde bulunan kişilerden birisiyim. Ortalıkta herhangi bir güvenlik gücü yokken, polis yokken insanlar yaşamını yitirdikten sonra, bomba patladıktan sonra bir anda güvenlik güçleri sağlıkçılardan, ambulanslardan önce oraya intikal ettiler ve ambulansların gelişini engellediler. İlk ambulans, patlamadan kırk beş dakika sonra ancak gelebildi, alana girebildi ve bir taraftan da yaralılara müdahale engellendi, gaz sıkıldı ve tazyikli su sıkılarak ilk yardım imkânları da engellenmiş oldu ve çok sayıda kişinin ölümüne de sebebiyet verildi. Bu olaydan sonra, bu kişilerle ilgili yani oradaki gerekli güvenlik önlemlerini almayan, istihbarat bilgilerine rağmen tedbir almayanlara karşı herhangi bir soruşturma açılmadı, herhangi bir kovuşturma yapılmadı, herhangi bir dava açılmadı. Hatta şöyle ilginç bir şey var: Antep Nizip’te, katliamdan on gün önce çok yüklü miktarda amonyum nitrat satın almak isteyen kişi var, bu belirleniyor ve savcılık bununla ilgili soruşturma açıp, inceleme başlatıp bu kişi hakkında Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne diyor ki: “Bu kişiyi araştırın.” Kim bu kişi? Yakup Şahin. O gün, Antep'ten Ankara'ya gelen katillere, o bombacılara eskortluk eden araçtaki kişi Yakup Şahin; onları takip eden. Ama ne oluyor? Yakup Şahin'le ilgili herhangi bir araştırma soruşturma yapılmıyor ama bu araştırma soruşturmayı yapmayanlarla ilgili de herhangi bir soruşturma kovuşturma yok. Ne oluyor? Katliam esnasında ambulanslar gelmediği için, orada 2 polis aracılığıyla yaralıları hastaneye taşıyan insanlar kamu aracını gasbetmekten dolayı yargılanıyorlar yani yargılananlar da yine mağdurlar oluyor. Diğer taraftan, babasının mezarı başında anma yapan, duygusal konuşma yapan insanlar hakaretten, terör propagandasından ve benzeri gibi uyduruk iddialardan aylarca, yıllarca mahkemelerde yargılanıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ALİ KENANOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

Değerli arkadaşlar, gelinen noktada Ankara Garı katliamı tarihimizin gördüğü en büyük vahşetlerden bir tanesidir ancak davaları da takip ediyoruz, bu davalardan da hiçbir umut yok çünkü düzgün bir soruşturma, araştırma ve dava süreci yürütülmüyor. En son dava 7 Ekimde görüldü -o davaya katıldım ben- ve orada MİT’in tespitlerine göre IŞİD’in Türkiye sorumlusu, Türkiye emiri olarak bilinen kişi Kasım Güler şunu itiraf etti, tanık olarak kendi söylediğiydi mahkemede, dedi ki: “Biz o dönemde elimizi kolumuzu sallayarak Türkiye’ye giriş-çıkış yapıyorduk. Ben 4 ya da 5 defa Türkiye’ye giriş-çıkış yaptım. Sınırdaki güvenlik karakoluna sadece bilgi veriyordum, o bilgi çerçevesinde de Türkiye’ye giriş-çıkış yapıyordum.” Bu rahatlıkla geldi bu katiller ve insanlarımızı katletti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ KENANOĞLU (Devamla) – Dava da şu anda bu aşamada karartmayla sürüyor, sonuç almak için etkin bir soruşturma yürütülmüyor; bunun araştırılmasını talep ediyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Murat Emir.

Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Maalesef 10 Ekim Ankara Garı katliamı bu toprakların ve insanlığın gördüğü en zalim, en kanlı, en alçak saldırıdır. Ama maalesef üstünden yedi yıl geçmiş olmasına rağmen biz Ankara Garı katliamı ve saldırısıyla ilgili gerekli yüzleşmeyi yapamadık, hukuki süreç savsatıldı. Arkadaşım bahsetti, göstermelik bir mahkeme süreci, sanki birkaç IŞİD’li militan, IŞİD’li katil bu işi planlamış, yapmış gibi, gerçek sorumlulara uzanmayan bir hukuki süreç işletildi. Oysa bu katliamı planlayanlar, arkasında duranlar, ona siyasi destek verenler, orada bu bomba tedarik edilirken Emniyet bilmesine rağmen gereğini yapmayanlar, mülkiye müfettişlerinin raporlarına geçtiği gibi “Bir saldırı yapılabilir.” istihbaratı alınmış olmasına rağmen önlem almayanlar, bu katiller Ankara'ya âdeta eskort eşliğinde gelirken hiçbir şey yapmayanlar suçlular ama maalesef mahkeme bunları görmezden geldi, duymazdan geldi.

Bir katil düşünün; 2 kardeş, birisi Suruç katliamındaki bombacı ve bu kişi teknik takip altında, yine “Ankara emiri” dedikleri İlhami Balı’yla sürekli görüşüyor, o da teknik takip altında ama onlar hakkındaki hiçbir “tape” kaydı mahkemeye getirilmedi. Oysa İlhami Balı, firari sanık, her nasılsa 2016’da aranıyorken meğer Konya Cihanbeyli Devlet Hastanesinde tedavi edilmiş. Baktığınız zaman, bu katliam, devletin içindeki kirli odakların, birilerinin bilgisi, ilgisi ve ihmali sonucunda gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla biz bu mahkeme sürecini eksik sayıyoruz, eksik buluyoruz ve bu yargılamayı göstermelik buluyoruz. Bu nedenle, yargılamanın mutlaka gerçek sorumlulara ve suçlulara uzanması gerekiyor.

Çok daha önemlisi arkadaşlar, AKP iktidarı o günlerde IŞİD’e “IŞİD” diyemiyordu ve o günkü dış politikanız, o günkü Suriye politikanızın bir gereği olarak da sınırlarımızın kevgire dönüşmesine izin vermiştiniz. Bugünün katilleri, o gün sizin “katil” diyemediğiniz IŞİD saldırganları “cihatçı” adı altında, “savaşçı” adı altında Suriye sınırından Türkiye’ye istedikleri gibi, elini kolunu sallayarak girip çıkıyorlardı, hatta yaralandıklarında Türkiye’deki hastanelerde tedavi ediliyorlardı ve bugün tanık ifadelerinden de biliyoruz ki siz seyirci kaldınız, bir devlet politikası olarak buna göz yumdunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MURAT EMİR (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Ve özellikle de haziran-kasım arasında Türkiye’yi bir kaosa sürükleyerek ve kan gölü olmasına göz yumarak oylarınızı artırma yoluna gittiniz; iktidarınızı, o kaybettiğiniz iktidarınızı bu şekilde tekrar tahkim etme, tekrar iktidar olma yoluna gittiniz. Bunun için de bilerek veya bilmeyerek -ama iktidar içerisindeki kimi kirli odakların bunu bilerek tasarladıklarını elbette biliyoruz- göz yumdunuz ve o kaostan, o kandan sizler yeni bir iktidar ürettiniz.

Bugün Meclisimizin önünde anayasal bir görev duruyor. Bu katliamla yüzleşmek zorundayız hem hukuki seviyede hem de siyasi seviyede ve sizlerin o günkü siyasi sorumluluğunuzun mutlaka hesabının sorulması gerekiyor. Meclisimize bu görev düşmektedir ve bu Meclis bu katliamla, ölen 104 vatandaşımızın, yaralanan 400’ün üstünde vatandaşımızın anısı adına mutlaka yüzleşecektir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Tekirdağ Milletvekili Sayın Mustafa Yel.

Buyurun Sayın Yel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimiz; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Ankara Tren Garı’nda 10 Ekim 2015 tarihinde meydana gelen menfur saldırı sonrası hayatını kaybeden 101 vatandaşımıza Allah’tan rahmet dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, coğrafya olarak gerçekten çok önemli bir coğrafyada, Anadolu ve Trakya coğrafyasında, insanoğlunun bugüne kadar var olduğu, kurmuş olduğu medeniyetlerden 25’inin yerleşik olarak bulunduğu bir coğrafyadayız. Dolayısıyla her dönem, her çağda Anadolu ve Trakya coğrafyası tüm insanlığın, tüm medeniyetlerin dikkatini çekmiş ve burada hep var olunmak istenmiştir. Biz de 25’inci medeniyet olarak bu topraklarda kıyamete kadar güçlü bir şekilde var olacağız inşallah. Ancak böylesine stratejik öneme sahip, böylesine güzel topraklara göz diken, hem dışarıda hem de içeride ne yazık ki bu konuda üzerimize gelen çok sayıda mihrak bilmekteyiz. Dolayısıyla “vesayet odakları” olarak adlandırabileceğimiz terör örgütlerini ülkemiz aleyhine kullanmak konusunda vazgeçmeden çaba sarf eden güçleri bilmekteyiz. İşte bu konuda ülkemiz, bugüne kadar hangi terör örgütü olursa olsun gerekli müdahaleyi ve mücadeleyi sürdürmektedir. Nasıl PKK’yla, FETÖ’yle, DHKP-C’yle mücadele ediliyorsa DEAŞ’la da aynı şekilde mücadele edilmektedir.

10 Ekim 2015 tarihinde meydana gelen bu menfur saldırıdan sonra hemen devletimiz tarafından gerekli makamlar harekete geçirilerek bu saldırıda 2’si canlı bomba olmak üzere, ayrıca bu saldırıya karıştığı düşünülen ve karıştığı tespit edilen 6 şahıs tutuklanmış, 23 şahıs hakkında ise arama kararı çıkartılmıştır ve devam eden süreçte soruşturma dosyasında şüpheli firari durumunda bulunan şahısların yakalanmasına yönelik yapılan çalışmalarda 3 şahıs ölü olarak ele geçirilmiş, 13 şahıs ise yakalanarak gözaltına alınmıştır. Bunlardan, adli makamlara sevk edilen 3’ü tutuklanmış, 7 şahıs ise hâlen aranmaktadır.

Ülkemiz, ulusal güvenliğini ve kamu düzenini tehdit eden, güvenlik güçlerinin ve vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini hedef alan terör örgütleriyle ayrım gözetmeden, demokratik hukuk kuralları çerçevesinde etkin bir şekilde ve kararlılıkla mücadele etmeye devam etmektedir. Terörle mücadele kapsamında elde edilen bilgilere ilişkin detaylı çalışmalar yapılmakta, alınan ihbarlar ilgili kurum, kuruluş ve birimlerle anında paylaşılarak gerekli önlemlerin alınması sağlanmaktadır.

Genel görüşme önergesine konu olan, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı önünde meydana gelen olayla ilgili soruşturma adli süreç içerisinde yürütülmektedir. Devletimiz tüm birimleriyle bu olayı aydınlatmak için çalışmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MUSTAFA YEL (Devamla) – Milletimizin huzurunu, ülkemizin güven ve istikrar ortamını bozmak amacıyla yapılan bu saldırıda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve aziz milletimize tekrar başsağlığı diliyorum. Bu vesileyle, terörle mücadele ederken şehit düşen tüm askerlerimize, polisimize, korucularımıza, kamu görevlilerimize ve tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, gazilerimize de sağlıklı uzun ömürler diliyorum.

Yüce heyetinizi tekrardan saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, Borsa İstanbulda yapılan manipülatif işlemlerde kamu görevlilerinin ve kamu kurum ve kuruluşlarının rolü ve sorumluluklarının belirlenmesi, küçük yatırımcıların uğratıldığı zararın tespiti, bu tür işlemlerin tekrarlanmaması, sermaye piyasalarının rüşvet ve yolsuzluklardan arındırılarak güvenilir bir alana dönüştürülmesi amacıyla 10/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ekim 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

11/10/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 11/10/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                       Engin Altay

                                                                                                                                                                                                                          İstanbul

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

İstanbul Milletvekili, Grup Başkan Vekili Engin Altay; Manisa Milletvekili, Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili, Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından, Borsa İstanbulda yapılan manipülatif işlemlerde kamu görevlilerinin ve kamu kurum ve kuruluşlarının rolü ve sorumluluklarının belirlenmesi, küçük yatırımcıların uğratıldığı zararın tespiti, bu tür işlemlerin tekrarlanmaması, sermaye piyasalarının rüşvet ve yolsuzluklardan arındırılarak güvenilir bir alana dönüştürülmesi amacıyla 10/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (3685 sıra no.lu) Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 11/10/2022 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak.

Buyurun Sayın Budak. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Borsa İstanbulda son dönemde yaşanan, manipülatif işlemler aracılığıyla yapılan soygunun araştırılması adına partimizin verdiği grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde hepinizin gündeminde bu konu vardı. Burada büyük bir soygun var. İktidar, Borsa İstanbulu büyük bir kumarhaneye çevirdi. Bu, kumardan da daha beter. Yoksul vatandaşlarımızın küçücük birikimlerini burada ellerinden aldılar ve bu suçtur, manipülasyon suçtur. Ve bununla ilgili, benim size açık açık biraz sonra izah edeceğim konularda şu ana kadar iktidar bir şey yapmamıştır. 10 kişi gözaltına alınmış, 5’i tutuklanmış, 5’i gönderilmiş, kim olduğu belli değil; asıl suçlular dışarıda, asıl suçlular dışarıda.

Bakın, değerli arkadaşlar, Bakan Nebati, Bakan Nebati ilk önce 23 Ağustosta bir televizyonda açıklama yapıyor. Televizyonda yaptığı açıklama: “Doğrudan yatırımlar ve çeşitli enstrümanlarla Türkiye’ye bir giriş olduğunu gözlüyoruz.” Biz görmüyoruz, bunun yansıması nerede? “BIST’e giren miktar 300 milyar doların üzerinde. Dünya güvenli bir liman arıyor ve Türkiye dünyada bu güvenli limanların başında geliyor.” Neresini düzelteceksiniz? 300 milyar dolar, 300 milyar dolardan bahsediyor. Bakın, arkadaşlar, borsanın toplam değeri 180 milyar dolar, toplam değeri 180 milyar dolar. 180 milyar dolar değil kısa zamanda 300 milyar dolar… Kuyruklu yalan.

Ve şimdi, bunun arkasından yaptığı başka açıklamalar var. Aslında burada büyük bir kurnazlık da var, onu da açıklayacağım size. KKM’den elde ettikleri, topladıkları dövizin bir kısmını borsa üzerinden manipülasyon yaparak toplama amacı vardı. “Vatandaşlar dövizlerini bozdursunlar, getirsinler borsaya, biz borsayı yükseltelim kamu bankaları aracılığıyla, sonra vatandaşları buradan silkeleyelim.” Operasyon budur.

Şimdi, yine aynı “tweet”le Nureddin Nebati, Bakan -manipülasyonu burada ispat ediyorum- 2 Eylülde bir açıklama yapıyor: “Ekonomik aktivitedeki güçlü seyir ve şirket kârlılıklarındaki artış BIST’i yatırımcılar için cazip kılıyor. Borsamız son dönemdeki performansıyla diğer gelişen ülke borsalarından pozitif yönde ayrışıyor, ilerleyen dönemde de bu güçlü seyrin sürmesini bekliyoruz.” Bu ne demek? “Gel gel” demek; “borsaya gel gel” yapıyorsun. Amaç, açık açık borsaya gelen küçük yatırımcıları silkelemek. Ve 11 Eylülde bir açıklama daha arkadaşlar -hızlı geçiyorum, süre tükeniyor- “Yerli ve yabancı yatırımcılarımız, şirketlerimizin bilançolarına, sermaye yapılarına ve kârlılıklarına güveniyor, sermaye piyasalarına her geçen gün daha çok yatırım yapıyor.” 11 Eylül… Arkadaşlar, 12 Eylülde borsa çöktü. Borsa yüzde 151 yukarıya götürüldü kamu bankaları aracılığıyla, banka hisseleri aynı zamanda… Bakın, burada da bir tane grafik var, Vakıfbankın grafiğinde -buradan görülüyor mu bilmiyorum- çok kısa sürede yukarıya doğru bir hareket, sonra aşağı çakılma, kayıp yüzde 53; silkeleme budur. Yine, ikincisi de… Bunlar bir de ayrıca Varlık Fonunda arkadaşlar. Varlık Fonunun başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan vardır, yardımcısını da biraz sonra söyleyeceğim. Halk Bankasındaki kayıp da 11’inden sonra bu kadar kısa sürede yüzde 56. Bu, maalesef, borsa diliyle keriz silkelemedir. Bunu kimler yaptı arkadaşlar? Bunu kimler yaptı, bu kurumların başında kimler var; ben bunları söyleyeyim. Şimdi, Borsayı SPK denetler, tamam, Borsayı SPK denetler, SPK’yi de Devlet Denetleme Kurulu denetler. Peki, bunların başında kim vardır? Maliye Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Bakın, şimdi, burada Borsanın 9 yönetim kurulu üyesinden 5’ini söyleyeceğim size: Erişah Arıcan, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Yönetim Kurulu Üyesi -bunu daha önce de Sayın Engin Altay açıklamıştı- aynı zamanda Varlık Fonunun Başkan Yardımcısı; Yunus Arıncı, Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kurulu Başkanı -bunlar Borsa yöneticisi- Metin Kıratlı, bu arkadaş Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı; Fahrettin Altun -her taşın altından çıkıyor- Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı ve 5’inci yönetim kurulu üyesi Ahmed Ali Al-Hammadi, bu da Borsa İstanbulun Katar temsilcisi, kayyum yani. Şimdi, arkadaşlar, bunları böyle alt alta sıraladığınız zaman bir şey ortaya çıkıyor: Bu manipülasyonları yapanlar, bu soygunlarla halkımızı soyanlar aslında iktidarın içinde ve iktidar tarafından atanmış insanlar. Buna susacak mısınız? (CHP sıralarından alkışlar)

Son olarak da şunu söyleyeyim: Burada, AK PARTİ’li 1 bakan da aynı zamanda Milliyetçi Hareket Partili 7 milletvekili de silkelendi arkadaşlar; 100 milyon gibi bir rakam kaybettiklerini ifade ettiler. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Budak.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, bunlarla ilgili söylenmesi gereken son bir cümle... Aslında SPK’nin bir maddesi var ve üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası hükmediyor. Bu manipülasyonu yapan Maliyenin başındaki, Hazinenin başındaki Sayın Nebati’dir; Sayın Nebati’nin yargılanması gerekir.

Saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Durmuş Yılmaz.

Buyurun Sayın Yılmaz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ YILMAZ (Ankara) – Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Temmuzun ikinci haftasından sonra 25 Eylül’e kadar Borsa İstanbulda olağanüstü gelişmeler yaşandı. Bu, gerçekten önemli bir olay ve bunun temelinde de önceden üzerinde itinayla düşünülmüş, planı programı yapılmış taammüden bir soygun işlemi... Bu -tırnak içinde özellikle söylüyorum- bir tam soygundur. BIST 100 Endeksi’nin bu iki aylık dönemde yüzde 43 arttığı, bunun içinde de Bankacılık Endeksi’nin yüzde 174 arttığı bir ortamda birden bire son beş günde Borsa İstanbul Endeksi yüzde 16, Bankacılık Endeksi de yüzde 38 düşüş kaydediyor. Peki, bunun sebebi neydi? Piyasanın içinde bulunan ve bu konuda bilgi sahibi olanların yazdıklarından, çizdiklerinden ve yapılan işleri takipten anladığımız kadarıyla kendinden emin, kural tanımaz iki grup oluşup bir araya geliyor ve bankacılık hisseleri üzerinde bir manipülasyon yapmaya karar veriyorlar. Hisse senedi vadeli işlemler pazarında alımlar hız kazandıkça hisse kontratlarındaki faizler yükseldi, faizler bir ara yüzde 100’ün üzerine çıktı; bu, arbitraj imkânı yarattı. Bunun farkında olan ve elinde sermayesi olan fonlar bu faiz artışından istifade etmek üzere operasyona başladılar. Vadeli piyasada sattıklarını spot piyasada geri aldılar ve böylece vadeli piyasada fiyatları yükselttiler. Spot piyasadan aldıklarıyla da vadeli piyasadaki yüksek fiyattan bunları satmayı hedeflediler. Bu işlemin yapılabilmesi için teminat yatırılması gerekiyordu, fiyatlar yükseldikçe de teminat oranları artıyordu fakat bir noktaya gelindi ki fiyatlar uzun müddet tavan yaptı. Bu tavan yapmada ortaya çıkan teminatları yatıramadılar, teminatları yatıramayınca sıkıntı ortaya çıktı.

Olan bitenin yani manipülasyonun farkında olan piyasa oyuncuları bu ortamda Sermaye Piyasası Kurulunu göreve çağırdılar, Borsa yönetimini göreve çağırdılar; işlemlerin incelenmesini talep ettiler, brüt takasın neden sadece iki banka arasında yapıldığı konusunda sorgulama yapılmasını istediler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayayım lütfen.

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) – 50 saniyem var yetmeyeceğini biliyorum ama söylemek istediğim şey şu: Bu, bir organize manipülasyondur ve küçük yatırımcıyı soyma işlemidir. Bununla ilgili olarak da fiyatlar düştükten sonra da kendi manipülasyonları sonunda ortaya çıkan durumdan manipülasyonu yapanlar zarar görmeye başlayınca bu sefer kamudan kendi zararlarının ortadan kaldırılması için talepte bulundular, toplantı üstüne toplantı yaptılar, toplantıda ortaya çıkan husus şu oldu: Özellikle kamu bankalarının kendi hisselerini geri alması için bir çözüm yolu önerdiler. İddia o ki borsada işlem gören kamu bankaları fiyatlar çok düşük olduğu hâlde yüksek bir fiyattan kendi hisselerini geri aldılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) – Bu geri almanın sonucunda bu manipülatörler kurtarıldı ve kamu zarara sokuldu.

Bu ortaya çıkan kamu zararının telafisi için bu araştırma önergesinin kabul edilmesi elzemdir ve mutlaka kabul edilmelidir. Eğer bugün burada bu kabul edilmezse 128 milyar dolar araştırması gibi bu da açıklanacaktır ve kamuya zarar veren bu bankaların yönetim kurulu üyelerinden hukuk çerçevesinde bu zararlar tazmin edilecektir; bunu böyle bilelim. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan Turan.

Buyurun Sayın Turan. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) – Sayın Başkan, değerli Genel Kurul; biz, devletlerin bir serveti yeniden bölüştürme aracı olduğunu biliriz. Bu bölüştürme yöntemi de çoğunlukla yoksullardan varsıllara doğru bir yol izler. Bütün devletler, bütün kapitalist devletler bu istikameti izlerler az demokratik ya da çok demokratik. Fakat teşkilat kurup milleti dolandırmak nedir ya! Ya, şimdi, zaten devletin olağan akışı içerisinde gerek gelir vergisi gerek kurumlar vergisi… Yani maliye politikasıyla, para politikasıyla, kur korumalı mevduat dolayısıyla zaten fakirin cebinden alıp zenginin cebine dolduruyorsunuz, doğru mu? E, peki, SPK’den başlayan, Borsa İstanbulla devam eden bu süreç nasıl kepaze bir durumdur? Şimdi, SPK konusunda pek çok iddialar öne sürüldü; SPK’nin, şirketlerin sermaye artırımını sağlayabilmesi için rüşvet aldığına ilişkin piyasada pek çok iddia gündeme geldi fakat bu konuda Allah’tan bir savcı çıkıp da “Ya, gerçekten ne olmuş?” demedi. E, SPK’nin görev ve sorumluluk alanı içerisinde olan borsada da böyle bir ihtimalin, böyle bir yolsuzluğun ortaya çıkma olasılığı elbette ki yüksekti. Çok açıkça, çok açıkça birileri civcivleri topladı, ondan sonra arasına da sansarı ya da tilkiyi saldı ve oradan muazzam miktarda gelirler elde ettiler. Şimdi, normalde geçerli olan şu değil midir, olmamalı mıdır? Yani burada, Borsa İstanbulda problem neyse böyle bir manipülasyon neyden kaynaklandıysa sadece bu manipülasyonu yapanlar değil aynı zamanda mesela epistemolojik kopuş bakanı Nebati gibilerin de içinde olduğu, SPK yetkililerinin de içinde olduğu bir araştırma, soruşturma süreci başlamamalı mıydı? Ya, Bakanınınız Nureddin Nebati açıkça manipülatörlük yaptı, bunun adı manipülasyondur ve suçtur. Ne dedi? Dedi ki: “Vallahi Borsa İstanbulda muazzam kâr var, siz en iyisi Borsa İstanbula gelin.” İnsanları buna çağırdı mı? Çağırdı. İnsanlar Borsa İstanbula bir Bakanın önerileriyle doluştu mu ve sonuçta Borsa İstanbul çöktü mü? Bu, zerreyimiskal kadar adalet duygusu olan ve hukuktan anlayan herkes açısından bir suçtur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

RIDVAN TURAN (Devamla) – Dolayısıyla burada -işte birkaçı Amerika’daymış, birkaçı memleketteymiş- bu manipülasyon yapanların araştırılması soruşturulması meselesi değildir mesele. Esas olarak buna imkân sağlayan siyasi iradenin, Bakan başta olmak üzere, Nureddin Nebati başta olmak üzere, SPK yetkilileri başta olmak üzere bunların hepsi hakkında tahkikatın başlatılması gerekir. Eğer başlatılmayacaksa bizde zaten net olan kaygı ya da net olan düşünce bir kez daha kesinleşmiş olacaktır; iktidar eliyle halkın geniş kesimleri, yoksullar soyulmuştur ve soyulmaya bu biçimde de devam edecektir.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Manisa Milletvekili Sayın Uğur Aydemir.

Buyurun Sayın Aydemir. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – İhale sana mı kaldı?

AK PARTİ GRUBU ADINA UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Öneriye baktığımızda Borsa İstanbuldaki manipülasyonlar ve tek adam rejimi nedeniyle ülkedeki sonu gelmez bir ekonomik krizin başladığını ifade eden ve sonu gelmeyen krizlerin olduğunu ifade eden bir önerge; tabii bunlara katılmamız mümkün değil, başından ifade edeyim.

Evet, değerli arkadaşlar, son günlerde Borsa İstanbuldaki dalgalanmalar neticesinde SPK inceleme başlatıyor, inceleme neticesinde de 10 kişi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. Savcılıkta… Tabii, bu arada Borsa İstanbulda da bu 10 kişiye işlem yapma yasağı getiriyorlar. Savcılık yaptığı soruşturma neticesinde 10 kişinin 5’ini tutukluyor, 3 kişiyi de adli kontrol şartıyla serbest bırakıyor ve 2 kişiyi de arama çalışmaları devam ediyor.

Evet, değerli arkadaşlar, gördüğümüz gibi zaten SPK gereğini yapıyor, savcılık da gereğini yapıyor. Konu yargıya intikal etmiş, daha fazla derinlemesine bu işe girmek istemiyorum ancak şunu da ifade etmek istiyorum: SPK 2021 yılından itibaren 479 kişi hakkında işlem yasağı getirmiş, 168 kişi hakkında da 188 milyon lira para cezası kesmiş, 79 kişi hakkında da adli makamlara suç duyurusunda bulunmuş.

Evet, değerli arkadaşlar, bundan tam bir yıl önce Borsa İstanbula baktığımızda BIST 100 Endeksi’nin 1.400 puan olduğunu görüyoruz. Bugün baktığımızda BIST 100 Endeksi kaç? 3.580 yani 2,5 kattan fazla BIST değer kazanmış, yatırımcısına para kazandırmış.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Dolar bazında aynı yerde.

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Dolayısıyla Maliye Bakanımızın çıkıp da “BIST’e yatırım yapın, Borsa İstanbula gelin.” demesi kadar hangi şey doğal olabilir? Ne yapması lazım? “Dövize koşun.” mu demesi lazım? Geçtiğimiz aralık ayında zaten bunları biz çok duyduk. Plan ve Bütçe Komisyonunda arkadaşlar “Doların nerede duracağını biz bilemiyoruz…” Herkesi dolara koşturanlar speküle etmiyor, provoke etmiyor… Ama rakamlar ortada; 1.400 puandan 3.580 puana gelen Borsa İstanbulda Maliye Bakanımızın yatırımcılarını uyarması “Dolardan daha fazla kazandırıyor.” demesi, “Faizden daha fazla kazandırıyor.” demesi, “Mevduat gelirinden daha fazla, altından daha fazla kazandırıyor.” demesi; neresi suç bunun? Evet, bir Maliye Bakanı tabii ki yatırımcısını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Maliye Bakanı yapamaz.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Vakıfbankın hareketi bu, bir aylık hareketi.

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Evet, bir Maliye Bakanı tabii ki ülkedeki yatırımcıyı yatırıma teşvik etmesi lazım.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Borsada mı, borsada?

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Biz ne diyoruz? Yatırım, istihdam, üretim, ihracat diyoruz; Türkiye böyle kalkınıyor. Türkiye böyle kalkındığı için uluslararası derecelendirme kuruluşları ne yaptı? Türkiye’nin büyümesini pozitif yönde revize etti. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

Bakınız, son bir yılda tarihî bir zirve yakaladık istihdamda, 31 milyon kişi istihdam ediyoruz. Evet, son bir yılda arkadaşlar, işsizlik oranını tek haneli rakama düşürdük. Nasıl düşürdük? İşte, Maliye Bakanımızın çağrısıyla düşürdük. Nasıl düşürdük? Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla, Cumhurbaşkanımıza yatırımcının güven duymasıyla birlikte bunları sağladık. Türkiye’yi büyütmeye devam edeceğiz, ihracatı artıracağız ve Türkiye’yi tökezletmek isteyenlere, dönen tekerleğe çomak sokmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Dolayısıyla yargıya intikal eden bir konu hakkında da değerli arkadaşlar, yargının sonucunu hep birlikte takip edeceğiz diyorum.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bir de Meclis araştırsın. Bir de Meclis araştırsın, ne zararı var? Bir de Meclis araştırsın.

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Öneriye katılmadığımızı ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Altay, buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın hatip grup önerimizle ilgili öneriyi çarpıtan ve mesnetsiz bulduğunu iddia eden sözler söyledi ama ben sataşmadan değil de zatıaliniz uygun görürse 60’a göre pek kısa bir söz talep edeceğim.

BAŞKAN – Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

42.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Manisa Milletvekili Uğur Aydemir’in CHP grup önerisi üzerindeki konuşması sırasında kullandığı bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Evet, bir yerde yolsuzluk var iddiasının üstünü örtmesi Türkiye Büyük Millet Meclisinin ne şanlı tarihine ne de Gazi Meclis olmasına yakışmaz. Hakan Atilla’yı dinlediyseniz, eski Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı, eski SPK Başkanı Hakan Atilla “Ben, borsada kaldığım sürece bunlarla uğraştım, bu yolsuzluklarla uğraştım.” dedi adam. Bunun bir önemi yok mu? Amerika’dan gelirken kahraman gibi karşıladınız.

Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum: 2 danışmanı niye görevden aldın o zaman? Görevden almak yetmez, hâkimin önüne yatırman lazım Sayın Cumhurbaşkanı. Burası kokuyor, SPK kokuyor ve Meclisin “Bunu araştırmayalım.” demesi de suçu örtbas etmektir, suçluyu korumaktır; bunu kabul etmiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Bir ülkede hırsızlığa seyirci kalan, göz yuman bir Meclis millî iradenin tecelligâhı da olamaz.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, Borsa İstanbulda yapılan manipülatif işlemlerde kamu görevlilerinin ve kamu kurum ve kuruluşlarının rolü ve sorumluluklarının belirlenmesi, küçük yatırımcıların uğratıldığı zararın tespiti, bu tür işlemlerin tekrarlanmaması, sermaye piyasalarının rüşvet ve yolsuzluklardan arındırılarak güvenilir bir alana dönüştürülmesi amacıyla 10/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ekim 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Öneriyi...

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Grup önerimizin oylamasından önce yoklama talep ediyoruz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Başkanım, Sayın Altay beni kastederek önergeyi çarpıttığımı ifade ettiler.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Evet, suçu da suçluyu da övüyorsun. Suçu örtbas ediyorsunuz, suçluyu koruyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Aydemir, yoklama talepleri var. Şimdi yoklama talebini karşılayıp sataşmadan söz veririm sonra.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Ama olmaz ki Başkanım.

BAŞKAN – Kalktılar ayağa.

Ya, bırakın da ben yöneteyim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Yargıya intikal etmiş bir konu. Savcılar suç duyurusunu almaktan korktu ya, İYİ Partinin suç duyurusunu.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Konu bağlamından kopacak ama Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Yoklama talebinde bulunan arkadaşların salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım: Sayın Altay, Sayın Özkan, Sayın Aygun, Sayın Gürer, Sayın Bayır, Sayın Topal, Sayın Özdemir, Sayın Emir, Sayın Zeybek, Sayın Budak, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Kılıç, Sayın Gündoğdu, Sayın Emecan, Sayın Kılıç, Sayın Aydoğan, Sayın Ünver, Sayın Bülbül, Sayın Demirtaş, Sayın Kaplan, Sayın Yılmazkaya.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Pusula veren arkadaşlar Genel Kuruldan ayrılmasın.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.47

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.59

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Pusula veren milletvekili arkadaşlarımın salondan ayrılmamalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, Borsa İstanbulda yapılan manipülatif işlemlerde kamu görevlilerinin ve kamu kurum ve kuruluşlarının rolü ve sorumluluklarının belirlenmesi, küçük yatırımcıların uğratıldığı zararın tespiti, bu tür işlemlerin tekrarlanmaması, sermaye piyasalarının rüşvet ve yolsuzluklardan arındırılarak güvenilir bir alana dönüştürülmesi amacıyla 10/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ekim 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) Önergeler (Devam)

2.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, (2/794) esas numaralı Millî Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/182)

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

18/1/2019

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlığınıza vermiş olduğum (2/794) esas no.lu Kanun Teklifi’min İç Tüzük’ün 37’nci maddesi gereği doğrudan gündeme alınmasını talep ediyorum.

Gereğini arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                       Serkan Topal

                                                                                                                                                                                                                            Hatay

BAŞKAN – Önerge üzerinde teklif sahibi olarak Hatay Milletvekili Sayın Serkan Topal konuşacaktır.

Buyurun Sayın Topal. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

SERKAN TOPAL (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepinize saygılarımı sunuyorum. Ekranları başında bizleri izleyen bütün vatandaşlarımıza da buradan selamlarımızı, saygılarımızı bir kez daha iletmiş olalım.

Değerli arkadaşlar, bizler milletvekilleri olarak kanun teklifi veriyoruz; burada da bazı öğrencilerimizin, ihtiyaç sahibi öğrencilerimizin, dönem başı kırtasiye ihtiyacı olan öğrencilerimizin ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanmasına dair bir kanun teklifi verdik. Tabii, Meclis kapalı olduğu için biz bugün bunu burada konuşuyoruz.

Değerli arkadaşlar, bugün bir öğrencinin bir dönem başı masrafı yaklaşık 5-6 bin lira. Ey milletim, bunu iyi bilin, iktidarı da iyi tanıyın!

Bakın, bizler milletimizin lehine kanun getirirken elleri otomatiğe bağlanmış, sürekli reddediyorlar ama ranta gelince rant kanunlarını getiriyorlar, o otomatik el direkt yine kabul ediyor.

Bakın, millî eğitim istatistiklerine göre 670 bin çocuğumuz maalesef kayıt yapmamış. Yine, örgün öğretimden 1,5 milyon öğrenci açık öğretimde şu anda. Yine, arkadaşlar, şu anda 552 bin çocuğumuz ana sınıfına kayıt yapmamış. Değerli iktidar milletvekilleri, bunun sebebi nedir? Yoksulluk. Peki, buna sebep olan kim arkadaşlar?

Sayın Erdoğan çıkıyor, diyor ki: “3 çocuk yapın.” Sayın Cumhurbaşkanı, millet 3 çocuk yapıyor da çocuklarını okula gönderemiyor. Neden? Mamanın dışında, kitap, kalem, kırtasiye, kıyafet… Gelin, bu kanun teklifiyle birlikte onaylayalım ve ihtiyacı olan öğrencilerimizin ihtiyaçlarını giderelim.

Bakın değerli arkadaşlar, bugüne kadar yaklaşık 20, hatta üstünde kanun teklifi verdik ama maalesef iktidarın milletvekilleri hep reddetti. Hatay’la ilgili, şu anda, onayda ve buraya getirilmeyi bekleyen -önümüzdeki dönemlerde inşallah getiririz- 4 tane kanun teklifi verdim. Özellikle Antakya merkeze yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta olan bir Serinyol Mahallesi var, Serinyol ilçesi olması gerekiyor ama Antakya'nın dibinde olan, Antakya'nın merkezinde olan Armutlu ve Elektrik’i Defne'ye bağlıyor. Neden? Siyasi bir rant; Antakya Belediyesini kazansın diye. Yazıklar olsun!

Bakın, yine İskenderun merkeze 20 kilometre uzaklıkta Denizciler Mahallesi’nin ilçe olması gerekirken -kanun tekliflerim var- maalesef aynı iktidar yanı başındaki Karaağaç Mahallesi’ni Arsuz'a bağlıyor; yine siyasi bir rant. Oradaki bütün vatandaşlarımız mağdur oluyor, yerel anlamda da kamusal anlamda da… Düşünebiliyor musunuz, yanı başındakine gitmesi gerekirken 20-25 kilometre öbür tarafa gidiyor; zaman kaybı, masraf... Yazık günah değil mi?

Bakın, yine, bizim Samandağ-Defne arasında Karaçay bucağımız var. Orada da ciddi bir ihtiyaç var, bir ilçe olması gerekiyor. Buradan iktidar milletvekillerine sesleniyoruz: Birincisi, az önce söylediğim öğrencilerimizi mağdur etmeyin; ikincisi, az önce sıraladığım Hatay halkını mağdur etmeyin. Zaten Büyükşehir Belediyesi Kanunu’yla Hatay'ı yeterince darmadağın ettiniz. Yazıktır, günahtır, vicdan değildir bu arkadaşlar. Bu konuda, bu konularla ilgili bir şey söylemek isteyen varsa çıkıp söyleyebilir arkadaşlar.

Buradan Hatay halkına sesleniyoruz: Bizim iktidarımızda, Millet İttifakı’nın iktidarında bunları çözeceğiz; birlikte çözeceğiz, birlikte çözeceğiz.

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Büyükşehir vazifesini yapsın Serkan Bey.

SERKAN TOPAL (Devamla) – Bu, Büyükşehrin işi değil Sayın Bakan. Bu, Büyükşehrin işi değil; bu, iktidarın işi.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Hüseyin Bey, bakan yaptı sizi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

SERKAN TOPAL (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; son olarak, tabii, basına sansür kanununu getirmişler, son bir dakikada onunla ilgili konuşmak istiyorum çünkü Samandağ’ımızda bir basın emektarı var; Okan Pirinç davasında sadece görevini yaptığı için, oradaki tutanaklar yüzünden maalesef ceza aldı, Ali Arslan -Ali Arslan’ın da lakabı Dadük- ceza aldı. Mahkemeye de başvuru yapacak, Anayasa Mahkemesine de başvuru yapacak. Burada şunu ifade etmek istiyorum: Ali Arslan Dadük yalnız değildir, günü geldiğinde de hesabı sorulur inşallah.

Ben hepinize bir kez daha teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş olan doğrudan gündeme alınma önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Sayın Taşcıer...

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

43.- Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer’in, AKP’nin Ankara Büyükşehir Belediyesindeki çoğunluğuyla suya yüzde 50 indirim kararı almasına ilişkin açıklaması

GAMZE TAŞCIER (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün Türkiye derin bir ekonomik kriz içerisinde, bunun sorumlusu da Erdoğan ve partisi. Doğal gazdan elektriğe, akaryakıttan harç ücretlerine her şeye zam yapan, kendi belediyelerinde ulaşımdan suya vatandaşı zam yağmuruna tutan AKP, Ankara Büyükşehir Belediyesindeki çoğunluğuyla suya yüzde 50 indirim kararı aldı. Ankara’da suyun maliyeti 24 lirayken vatandaşa zaten 13 liraya sunuluyordu. Bu adımla, ASKİ, elektrik giderinin yarısını dahi karşılayamaz hâle geldi. Sadece son beş günde mazota yüzde 25 zam yapıldı. CHP’li belediyeleri gayrinizami ve gayriahlaki bir siyasette batırmaya çalışıyorlar. “Ya benimsin ya kara toprağın.” anlayışıyla Ankaralıları cezalandıran bu zihniyeti kınıyorum. Burada da çoğunluktasınız; bir gün olsun doğal gaza, akaryakıta indirim teklifinizi görmedik. Samimiyseniz, derdiniz belediyeyi batırmak değil vatandaşa fayda sağlamaksa kendi belediyeleriniz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gökçel…

44.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel’in, şeker fiyatına gelen zamma ilişkin açıklaması

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şeker fiyatına bir kez daha zam geldi. Yapılan yüzde 8 zamla birlikte 50 kilogram şeker 810 lira oldu. Şekere bu yıl yapılan üçüncü zam bu. 31 Martta yüzde 31 zam yapılan şekere, 25 Haziranda yüzde 36 ile 66 arasında değişen zam geldi; yetmedi, dün yüzde 8’lik bir zam daha yapıldı. Cumhuriyetin en büyük kazanımlarından olan şeker fabrikalarını yandaşlarınıza sattınız, üreticiyi perişan ettiniz, üreticiyi üretimden uzaklaştırdınız, şimdi de piyasayı kontrol edemiyorsunuz. Vatandaşımızı şeker alamaz hâle getirdiniz. Çiftçi üretiyor, para kazanamıyor; vatandaşımız içeceğe, çaya şeker atamıyor. Vatandaşımızı çocuğunun beslenme çantasına yiyecek koyamaz hâle getirdiniz. AKP iktidarını kınıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Aygun…

45.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, deprem kuşağında bulunan Tekirdağ’daki pek çok okulun güçlendirilmesinin hâlâ yapılmadığına ilişkin açıklaması

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Başkan, bu iktidar, deprem vergilerine rağmen, yaklaşan büyük depreme ilişkin hiçbir hazırlık yapmamaktadır. Deprem kuşağında bulunan seçim bölgem Tekirdağ’ımızdaki pek çok okulun hâlâ güçlendirmesi yapılmamıştır. 2018 yılında Tekirdağ’da ilk aşamada 33 eğitim binasının, ikinci aşamada 37 eğitim binasının, üçüncü aşamada da 23 okulun güçlendirilmesi için çalışmalara başlanmıştır. Ne var ki güçlendirmesi yapılacak okullar boşaltılmış, buradaki öğrenciler diğer okullara yönlendirilmiştir. 2-3 okul öğrencisi birleştirilince çocuklarımız 70-80 kişilik sınıflarda okutulmaktadır, bir kuşak böyle eğitilmektedir. Şarköy gibi birçok ilçemizde mağduriyet yaşanmaktadır. Deprem güçlendirme çalışmalarının hızlandırılarak eğitime açılmasını, böylece kalabalık sınıflarda eğitim kalitesi düşen öğrencilerimizin hak ettiği koşullara kavuşturulmasını buradan diliyorum.

Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

IX.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN – Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boşalan ve Halkların Demokratik Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit aday gösterilmiştir.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2.- Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda boşalan ve Halkların Demokratik Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz aday gösterilmiştir.

Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Dijital Mecralar Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 340) (*)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

6 Ekim 2022 tarihli 4’üncü Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 340 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesi üzerinde önerge işleminde kalınmıştı.

15’inci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan (2/4471) esas sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesinin kanun teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                             Engin Özkoç                                                                                     İbrahim Özden Kaboğlu

                                                                 Sakarya                                                                                                   İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın İbrahim Özden Kaboğlu.

Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 340 sıra sayılı yasa önerisi madde 15’e göre basın kartının Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından iptali, basın özgürlüğü güvencelerine aykırı düzenlemelerin devamı niteliğindedir. Düzenlemeler bütünü, özgürlükler hukuku tekniğine ve siyaset bilimi verilerine aykırıdır. Şöyle ki: Özgürlükler bakımından 9 ana ilkeye aykırılık teşkil etmektedir.

1) Anayasa’da öngörülmeyen nedenler yasada kullanılamaz. Hak ve özgürlükler yalnızca anayasal nedenlerle sınırlanabilir. Basın ve sosyal medya özgürlüklerini sınırlamak için yasa önerisine konulan nedenler Anayasa madde 28’de yoktur.

2) İfade özgürlüğü güvencesindeki kavramlar suç olamaz. Şiddete çağrı, ırkçılık, kin ve nefret yayıcı söylem, özel ve ailesel yaşama ilişkin beyanlar özgürlük koruması dışında kalır. Ne var ki teklif, düşünce özgürlüğü kavramlarını suç saymaktadır.

3) Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı yönetmelik çıkaramaz. Kamu tüzel kişiliği bulunmayan CİB’e yönetmelik yetkisinin üstelik yasayla düzenlemesi gereken alanlarda tanınması Anayasa dışıdır.

4) İdari birimler, özgürlükleri sınırlama aracı olamaz. CİB ve CİB komisyonu, BTK ve Basın İlan Kurumu gibi siyasal ve idari hiyerarşik yapı içinde yer alan ve özerk olmayan birimlere tanınan basın özgürlüğünün kullanılmasını engelleyici yetkiler, erkler ayrılığının biçimsel kaldığı bir anayasal kurguda bile olanaksız olup medya üzerinde vesayet yaratıcıdır.

5) Anayasa Mahkemesi kararı yadsınmıştır. Erişim engellerine ilişkin 5651 sayılı Yasa üzerine AYM pilot kararı gereği düzenlemeler yapmak yerine, öngörülebilir olmayan ifadelerle getirilen yeni erişim engeli Anayasa’ya açıkça aykırıdır.

6) Çifte etki analizi yapılmamıştır. Sosyal medya hükümleri içeren 7253 sayılı Yasa’nın ve bu önerinin etki analizi yokluğu, yasama belleği ve yasal etkinlik zaafıdır.

7) Çifte resmî bilgi kirliliği meşrulaştırılamaz. Zaten tescillenmiş sosyal medya trolleriyle demokratik çoğulculuğu ve serbest tartışmayı yok etmeyi meslek edinenleri maaşa bağlayan parti yönetimi, yeni sansür düzenlemesiyle bilgi kirliliğini resmîleştirerek yasal bir yasaklamayı da yürürlüğe koymuş olacak.

Dezenformasyonu önleme gerekçesiyle hazırlamış olsa da aslında yurttaşların, toplumun bugününü ve geleceğini ilgilendiren bilgilerden yoksun kılınmasını amaçlayan yasanın yapımı bile bilgi kirliliği eşliğinde yürütülmektedir.

8) Savaş hükmü olağan hukuk düzenine uygulanamaz. Yanıltıcı bilgiye ilişkin madde 29 ifade özgürlüklerini 2 yönden tehdit etmekte. Bir yandan yurttaşlar için caydırıcı etki yarattığı için otosansür sonucunu doğurmakta, öte yandan ise eleştiri niteliğindeki düşünceler “gerçeklik ve değer yargıları” adı altında hukuk devleti ve yasallık ilkelerinin gerektirdiği belirlilik ve öngörülebilirlik ögelerini içermemesi nedeniyle cezai yaptırıma tabi tutulacaktır. Açık ve yakın tehlike ölçütleri tümüyle dışlanılarak “gerçeğe aykırı haber yayma” adı altında savaşta dahi dar kapsamda ve ölçülü biçimde uygulanabilecek bir sınırlamanın olağan dönemde sınırları belirsiz olarak ve daha sert şekilde uygulanması hukuk düzeni ve toplumsal barış için tehlikelidir.

9) Ulusal egemenlik gölgelenemez. Özgürlük alanını kısıtlayan ve yurttaşı cezayla tehdit eden, “dezenformasyonla mücadele” adı altında hakkın özüne dokunan ve düşünce suçu ihdas eden bu öneri, demokratik siyaset alanını daraltan seçim yasası değişikliğinden sonra demokratik toplumu baskılama amacına yöneliktir. Nitekim Venedik Komisyonu ve Avrupa Konseyinin diğer organları, seçim öncesi böyle bir düzenlemenin -madde 29 açısından- potansiyel sonuçlarından demokrasi açısından duydukları endişeyi haklı olarak dile getirmişlerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Özgürlükler hukuku tekniğine aykırı 9 ilkenin sonunda siyaset bilimine ilişkin şu 9 ilke siyaset bilimine göre faşizmin başlıca 9 özelliği: İnsan haklarının aşağılanması ve hor görülmesi, sürekli düşman ve günah keçisi üretme, cinsel ayrımcılığın tırmanması, ulusal güvenlik ve beka takıntısı, din ve yönetimin iç içeliği, iktidarı destekleyen özel sermayenin korunması, emek gücünün baskı altına alınması, aydınların, sanatçıların ve bilim insanlarının küçümsenmesi, kitle iletişim araçlarının denetimi ve sansür. Özetle, hukuk devleti ve demokratik toplum düzenine aykırı olan yasa önerisi, Cumhur İttifakı'nın kendi bekasını koruma telaşıyla totalitarizme doğru yürüyüşünü yansıtmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) – Bütün bunlara karşın, tekelci, tek kişi yönetiminin bilgi ve haber üretimini engellemek için, niyeti, kanaati ve düşünceyi baskılayarak resmî yalanlara dayalı “hakikat tekeli kurgusu", insan hakları temelinde hukuk yoluyla demokrasi mücadelesine ivme kazandıracaktır.

Teşekkürler.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Kaboğlu’nun üzerinde konuştuğu 15’inci maddede verdiğimiz önergenin oylamasında karar yeter sayısı istiyoruz efendim.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi önergesini oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.21

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.28

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

15’inci madde üzerinde İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu’nun önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

340 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yerinde.

15’inci madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 340 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesinde yer alan “Başkanlıkça” ifadesinin “Basın kartı komisyonu tarafından” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                   Mehmet Ruştu Tiryaki                                                                      Kemal Peköz                                                        Serpil Kemalbay Pekgözegü

                                             Batman                                                                                     Adana                                                                                       İzmir

                                          Murat Çepni                                                                     Mahmut Celadet Gaydalı                                                                 Hasan Özgüneş

                                               İzmir                                                                                       Bitlis                                                                                      Şırnak

                                            Sait Dede                                                                                Nuran İmir                                                                             İmam Taşçıer

                                             Hakkâri                                                                                     Şırnak                                                                                   Diyarbakır

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talep eden Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.

Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP sıralarından alkışlar)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle sizleri, ekranları başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı ve elbette basın özgürlüğünü mezara gömme teklifi olarak gördüğümüz bu yasanın doğrudan etkilediği basın mensuplarını, özgür habercilik için canını vermekten çekinmeyenleri, cezaevinde tutsak edilen özgür basın mensuplarını sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Bu yasa, bugün, yarın, bu hafta Mecliste çoğunluğu elinde bulunduran ama halk nezdindeki çoğunluğu çoktan kaybetmiş iktidar ortaklarının oylarıyla kabul edilebilir ama emin olun meşruiyeti her zaman tartışmalı olacak bu yasa, haber alma hakkını da asla engelleyemeyecek; gerçek gazeteciler buna izin vermeyecek ve Meclis aritmetiği değiştiğinde bütün o antidemokratik yasalar gibi bu yasa da mutlaka yürürlükten kaldırılacak.

Görüşülmekte olan teklifin 15’inci maddesi basın kartının iptal edileceği hâlleri düzenliyor. Kim iptal edecek? Basın kartlarının kime verilip verilmeyeceğine karar veren propaganda başkanlığı yani şimdilik Fahrettin Altun. Bakın, bu yasa baştan sona antidemokratiktir, yerel basını ekonomik olarak çökertecek hükümleri antidemokratiktir, “dezenformasyon” adı altında basına sansür antidemokratiktir, şebekelerüstü hizmet sağlayıcılara ilişkin hükümler yani WhatsApp, Telegram, Signal gibi uygulamaların kontrol altına alınması antidemokratiktir, sosyal medyaya ilişkin hükümler antidemokratiktir ve elbette şu anda konuştuğumuz basın kartlarına ilişkin hükümlerin tamamı antidemokratiktir.

Bakın, şu anda görüşmekte olduğumuz Basın Kanunu bu iktidar zamanında, 2004 yılında yürürlüğe kondu. Doğru veya yanlış, kanunun amacının şu olduğu söyleniyor, deniliyor ki: “Bu Kanunun amacı, basın özgürlüğünü ve bu özgürlüğün kullanımını düzenlemektir.” En azından kanunda öyle yazıyor, bu cümleyi bile değiştiriyorsunuz. Ne için? Bu kanun basın özgürlüğünü değil, basın kartlarını düzenlesin diye. Basın kartlarına ilişkin hükümleri yönetmeliklerle düzenlediniz fakat Danıştay bu hükümlerin neredeyse tamamını iptal etti. Neden? Çünkü “Basın Kanunu’na aykırı.” dedi. Neden? “Basın özgürlüğüne aykırı.” dedi. Olağan olarak yargı kararlarına saygılı bir iktidarın ne yapması gerekir? Bu yargı kararlarına uygun biçimde düzenleme yapması gerekir fakat siz ne yapıyorsunuz? Size çoğunlukla bağlı olan bu yargı kararlarını bile boşa çıkaracak düzenlemeler yapıyorsunuz, yani yönetmelik hükümleri yerine yargı kararlarını boşa çıkaracak kanuni düzenlemeler yapıyorsunuz. Bu kadar net yaptığınız şey.

Kararlısınız, kimin gazeteci olup olmadığına siz karar vereceksiniz. Kimin gazeteci olup olmadığına karar verdikten sonra basın kartının iptal edilip edilmeyeceğine de siz karar vereceksiniz. Dünyada bunun örnekleri yok mu? Var. Nerede? Diktatörlüklerin olduğu yerlerde elbette iktidarı elinde bulunduranlar kimin gazeteci olduğuna karar veriyorlar ama gelişmiş demokrasilerde buna kim karar veriyor? Bağımsız meslek örgütleri karar veriyor.

Bakın, elli iki yıllık gazeteci Aydın Engin ağabeye bile -rahmetli, toprağı bol olsun, nur içinde yatsın, ışıklar içinde yatsın- basın kartı vermediniz. Basın kartı vermediğinizde bir röportaj vermiş, ben o röportajdan bir alıntı yapacağım. Bunun iptali için dava açmış “Bana nasıl basın kartı vermezsiniz?” diye. Fahrettin Altun’un avukatı yanıt vermiş, dilekçe incelendikten sonra şöyle diyor Aydın ağabey: “Şu an mahkeme dilekçemi inceliyor, başvurumdan bu yana epey zaman geçti ama herhâlde ince eleyip sık dokudukları için bu kadar uzun sürüyor. Ancak dava dilekçemize İletişim Başkanlığı avukatı bir cevap verdi. AKP’nin icat ettiği İletişim Başkanlığına çok yakışır bir cevap oldu. Özetleyeyim: İletişim Başkanlığı avukatı benim 1994 yılında yani yirmi yedi yıl önce yaptığım bir haberle ilgili olarak dava açıldığını, on sekiz ay hapis cezasına mahkûm edildiğimi ve cezanın ertelendiğini hatırlatıyor ve ekliyor: ‘Bu cezanın verilmesini gerektiren ceza kanunu devam ediyor. Bu yüzden biz Aydın Engin’e basın kartı vermedik.’ diyor.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.

T24’te yazan diğer yazarlara da vermemişler, diğer gazetecilere de. Kime vermemişler? Sadece ona değil; Murat Sabuncu’ya, Hasan Cemal’e, Gökçer Tahincioğlu’na, Yalçın Doğan’a, Mehmet Yılmaz’a basın kartı vermemiş bu Fahrettin Altun.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Kime verdiklerini söyle.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Diyor ki: “Ben T24’te ‘Tırmık’ adlı bir sergi yeri açtım, orada karpuz satıyorum. Hasan Cemal, T24’ün nalburu; Mehmet Yılmaz, T24’ün kebapçısı; Yalçın Doğan da kundura boyacısı.”

Kimin gazeteci olup olmadığına hiçbir ülkede, hiçbir yerde iktidarlar değil, sadece bağımsız meslek örgütleri karar verebilir. Bu yasayı yürürlüğe koyabilirsiniz ama emin olun iktidar değiştiğinde bu yasalar yürürlükten kaldırılacaktır diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin çerçeve 15’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                          Hüseyin Örs                                                                              Dursun Ataş                                                                             Yasin Öztürk

                                             Trabzon                                                                                    Kayseri                                                                                     Denizli

                                      Zeki Hakan Sıdalı                                                                                                                                                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu

                                              Mersin                                                                                                                                                                                    Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talep eden Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.

Buyurun Sayın Örs. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 15’inci maddesi üzerinde İYİ Parti adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 15’inci maddeyle “Basın kartlarının iptal edileceği hâller düzenlenmiştir. Buna göre “Basın kartı sahibi bir kişinin basın ahlak esaslarına aykırı davranışlarda bulunması durumunda, komisyon kararıyla basın kartı sahibinin sahip olması gereken niteliklere sahip olmadığı veya bu nitelikleri sonradan kaybettiği anlaşılırsa başkanlıkça kartı iptal edilecektir.” deniyor.

Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifini getirenler yani teklif sahipleri, üzerinde konuştuğumuz kanun teklifinin dezenformasyonu engelleyeceğini, yalan haberlere son vereceğini söylüyorlar. Ya, şimdi düşünüyor insanlar; siz hiç kendi havuz medyanıza bakmaz mısınız; yandaş gazetelerinizi hiç okumaz mısınız; sabahtan akşama kadar yalan söyleyen, iftira atan, milleti ayrıştıran, kerameti kendinden menkul maaşlı elemanlarınızın ekran ekran gezdiği yandaş kanallarınızı hiç izlemez misiniz arkadaş? Her gün tek elden çıkmış, aynı manşetlerle halkı yanıltan, kutuplaştıran gazetelerinizi hiç okumaz mısınız? Onlara ne yaptınız bugüne kadar? Bırakın, bir müeyyide uygulamayı Allah için bir kez “Ya, yapmayın, etmeyin, halkı yanıltmayın, doğru haber verin.” dediniz mi? Şimdi kalkmış “Dezenformasyonu engellemek için yasa teklifi getirdik.” diyorsunuz. Yahu size kim inanır arkadaşlar? Siz eleştirilmek istemiyorsunuz, siz milletin gerçekleri öğrenmesini istemiyorsunuz, buna da yasal bir kılıf uydurmak istiyorsunuz; işte getirdiğiniz kanun teklifi bu. Bunun adı basın kanunu değil, sansür kanunudur; bunun adı, sosyal medyayı havuz medyasına çevirme kanunudur.

Siz enflasyon ve zamlar konuşulmasın istiyorsunuz; o zaman işinizi doğru yapacaksınız, ekonomiyi işin ehli olanlara idare ettirecek, yolsuzluklara “Dur!” diyecek, ekonomiyi düzelteceksiniz.

Siz işsizlik konuşulmasın istiyorsunuz; o zaman torpili, adam kayırmayı ortadan kaldıracaksınız, liyakati esas alacak, doğru bir istihdam politikasıyla işsizliğe çare bulacaksınız.

Siz adalet konuşulmasın istiyorsunuz; o zaman adil olacaksınız arkadaş, yargıya müdahale etmeyecek, yargının bağımsız kalmasını sağlayacaksınız.

Şimdi soruyorum: Seçime çok az bir zaman kala bu kanun teklifiyle neyi amaçlıyorsunuz, neyin hazırlığını yapıyorsunuz? Mesela seçim günü trafolara kedi girecek de yayın yasağı mı getireceksiniz? Mesela hiçbir şey olmasa da muhakkak bir şeylerin olacağı zamanlarda sansür mü uygulayacaksınız?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Çok zorlama.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – İktidara mensup arkadaşlara söylüyorum: Ne yaparsanız yapın, sandık gelecek ve siz gideceksiniz. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Zorlama.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Biz zor günlerden geldik, zor mücadelelerle bugün Türkiye'nin kaderini değiştirmeye talip bir siyasi parti olduk. Bir siyasi hareket düşünün ki onun liderinin bindiği aracın önü çöp kamyonuyla kesilmiş, konuşacağı salonların elektrikleri kapatılmış, kapılarına kilit vurulmuştu.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Vah, vah (!)

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Bir siyasi hareket düşünün ki onun liderinin evine baskın yapılmış, tehditler savrulmuştu. Ne oldu, ne oldu?

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Vah, vah (!)

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – İşte buradayız, Allah'a şükürler olsun. Dimdik ayaktayız. Başımız dik, alnımız açık, her yerde varız, her yerde iyiyiz. Biz Türkiye'yi idare etmeye talibiz.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Vah, vah (!)

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Sayın Genel Başkanımıza, Sayın Meral Akşener'e aziz milletimiz “cesur lider Meral Akşener” diyor.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Vah, vah (!)

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Şunu unutmayın: Medeniyet yolunun taşlarını sadece cesurlar döşer. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Teşekkür ederim.

İlçe ilçe, il il Türkiye'yi adımlıyor, vatandaşlarımızı dinliyor, onların dertlerine çare arıyoruz. Sizi bu sansür yasası da kurtaramayacak.

O seçim bu seçim diyorum, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 15’inci madde kabul edilmiştir.

16’ncı madde üzerinde 4 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 340 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                          Kemal Peköz                                                                            Erdal Aydemir                                                                        Hasan Özgüneş

                                              Adana                                                                                     Bingöl                                                                                      Şırnak

                                          Murat Çepni                                                                               Sait Dede                                                                 Mehmet Ruştu Tiryaki

                                               İzmir                                                                                      Hakkâri                                                                                    Batman

                                           Nuran İmir                                                                      Mahmut Celadet Gaydalı                                                      Dirayet Dilan Taşdemir

                                              Şırnak                                                                                      Bitlis                                                                                        Ağrı

                                                                                                                              Serpil Kemalbay Pekgözegü

                                                                                                                                             İzmir

Aynı mahiyetteki 2’nci önergenin imza sahipleri:

                                          Engin Özkoç                                                                            Ünal Demirtaş                                                                          Gamze Taşcıer

                                             Sakarya                                                                                  Zonguldak                                                                                   Ankara

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk söz Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet Dilan Taşdemir’e aittir.

Buyurun Sayın Taşdemir. (HDP sıralarından alkışlar)

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Teşekkür ederim Başkan.

Bizi televizyon karşısında izleyen herkesi buradan bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

Bugün Kürt edebiyatının önemli isimlerinden birisi olan Mehmed Uzun'un 15’inci vefat yıl dönümü. Kendisini bir kez daha buradan saygıyla selamlıyorum.

Mehmed Uzun asimilasyona, yasaklara karşı sürgünü göze aldı, yargılanmayı göze aldı ama Kürtçe düşündü, Kürtçe yazdı ve Kürtçe konuştu. Ben de Mehmed Uzun'u o çok sevdiği dili olan Kürtçeyle …(*) (HDP sıralarından alkışlar)

Sevgili milletvekilleri, birçok arkadaşım da burada ifade etti ama bu, sıradan bir olay olmadığı için ben de bir kez daha burada ifade etmek istiyorum; pazar günü Hakkâri'de bu Meclisin de üyesi olan 2 milletvekili arkadaşım lince uğradı, Habip Vekilimizin ayağı üç yerinden kırıldı, arkadaşımız şu an hastanede tedavi görüyor. Bu linç girişimi karşısında ne muhalefet ne iktidar ne Meclis Başkanı çıtını çıkarmadı. Yani aslında bu sessizlik, oy birliğiyle “Siz, HDP seçmenlerini; siz, HDP’nin seçtiği iradeyi; siz, Kürtlerin iradesini linç edebilirsiniz, biz buna onay veriyoruz.” demektir. Hani -çokça söylüyordunuz- halkın iradesinin üstünde irade yoktu? Peki, bu, Kürtlerin iradesi değil mi, HDP’nin iradesi değil mi, kadınların iradesi değil mi, halkların iradesi değil mi? Bunun karşısındaki bu suskunluk, bu sessizlik aslında bize bir kez daha gösteriyor, Kürtlerin iradesi kabul edilmiyor.

Şimdi, bunun karşısında bir de Hakkâri Valiliğinin bu linci örtbas eden bir açıklaması var. Biz de buradan bir kez daha söylüyoruz: Sizin linçleriniz, sizin baskılarınız, sizin hedef almalarınız bize asla özgürlük mücadelesinden, demokrasi mücadelesinden, barış mücadelesinden geri adım attırmayacaktır, bunu da böyle bilesiniz.

Bakın, bugün burada, Mecliste aslında konuşulması gereken bu lincin kendisidir ama biz neyi konuşuyoruz? Biz, yolsuzluk düzenini, rüşvet çarkını, yoksulluğu, hukuksuzluğu, baskıyı örtbas edecek olan bu sansür yasasını konuşuyoruz. Bu yasayla aslında iktidar bize şunu söylüyor: “Ben neyi doğru buluyorsam siz bunu doğru olarak kabul etmek zorundasınız. Siz, benim size sunduğum bilginin dışında herhangi bir bilgiyi esas almayacaksınız. Benim söylediğim yalanlara karşı çıktığınızda ben sizi cezalandıracağım.” Şimdi, buna getirdiğiniz kılıf ne? “Biz dezenformasyonla mücadele ediyoruz.” E, peki, gerçekten mücadele etmek istiyorsanız o zaman öncelikle, şu trol ordularını, beslediğiniz, büyüttüğünüz, istihdam ettiğiniz bu trol ordularını bir kere dağıtın. Yine, 7/24 yalan söyleyen, hedef gösteren yandaş medyaya aktardığınız fonları kısıtlayın ama biz bunları yapmayacağınızı biliyoruz çünkü tarihte de benzer örnekleri var, diktatöryal rejimler, baskıcı rejimler ilk önce basını susturur, muhalefetin sesini kısmaya çalışır. Ama siz de dönün bakın, göreceksiniz ki tarihte hiçbir baskıcı rejim hakikatin açığa çıkmasını engelleyememiştir, siz de engelleyemeyeceksiniz.

Şimdi, bu yasayla aslında ne yapılmaya çalışılıyor? Bu yasayla, hepimizin de bildiği gibi, aslında, her gün “Ben işsizim, açım, yoksulum.” diyen gençlerin “Ben öldürülüyorum, tacize uğruyorum, cinayete kurban gitmek üzereyim.” diyen kadınların, yine adalet arayan Şenyaşar ailesinin, Çorlu tren kazasında yakınlarını kaybeden ailelerin sesi susturulmaya çalışılıyor. Biz bu baskıcı yöntemleri, bu susturma yöntemlerini elbette ki çokça yaşadık, çokça gördük. Her gün bir habere erişim engeli getiriyorsunuz işinize gelmeyince, her gün bir haberi yasaklıyorsunuz. Bununla da aslında hızınızı almayıp ne yapıyorsunuz? Konserleri yasaklıyorsunuz, mitingleri yasaklıyorsunuz, festivalleri yasaklıyorsunuz, hatta şarkıcıların kılık kıyafetlerini yasaklıyorsunuz ve bu, sizin ilk defa yaptığınız bir şey değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) – Ama şunu da bilin ki bizler bu baskıcı yasalara rağmen sesimizi, sözümüzü söylemeye devam edeceğiz. Sizler yasakları getirdikçe, hukuku hukuk olmaktan çıkardıkça, adaleti adalet olmaktan çıkardıkça insanlar da direndiği her alanda, sözünü söyleyeceği her alanda bu baskıcı yasalara karşı tepkisini vermeye devam edecektir.

Bakın, eğer sosyal medya olmamış olsaydı biz Şule Çet’in normalde intihar ettiğini düşünecektik ama biz Şule Çet’in katledildiğini biliyoruz. Eğer sosyal medyadaki tepkiler olmasaydı, bu tepkiler büyümeseydi, bu Şule Çet cinayeti aydınlanmayacaktı, Şule’nin katilleri elini kolunu sallayarak aramızda dolaşacaktı.

Yine, Silivri 5 No.lu L Tipi Kapalı Cezaevinde Ferhan Yılmaz işkenceyle hayatını kaybetti. Ama sosyal medya olmasaydı bizler ne bilecektik? “Ferhan cezaevinde, hücresinde öldü, yaşamını yitirdi.” yalanına inandırılacaktık. Onun için de bu yalanlara karşı, bu dezenformasyona karşı biz de hakikatin sesini, sözünü her yerde söylemeye devam edeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde diğer konuşmacı Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal Demirtaş.

Buyurun Sayın Demirtaş. (CHP sıralarından alkışlar)

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Cumhur İttifakı’nın kamuoyuna “dezenformasyon yasası” olarak açıkladığı ama gerçekte cumhuriyet tarihinin en ağır sansür yasalarından biri olan kanun teklifi üzerinde görüşmelerimiz devam ediyor.

Değerli milletvekilleri, yasalar ihtiyaçtan doğmaktadır. Tabii, bu anlamda basınla ilgili bir ihtiyaç varsa düzenleme yapılamaz mı? Elbette yapılabilir. Sosyal medyayla ilgili bir düzenleme ihtiyacı varsa yapılamaz mı? Elbette yapılabilir. Ama yapılacak olan bu düzenlemeler Anayasa’mızın öngördüğü temel hak ve hürriyetlerin özünü zedeleyecek ve onları ortadan kaldıracak düzenlemeler olmamalıdır. Oysa bu teklifle getirdiğiniz düzenlemeler Anayasa’mızın öngördüğü temel hak ve hürriyetlerin özünü zedeleyecek ve hatta bir nevi ortadan kaldıracak düzenlemelerdir. Özellikle teklifin 29’uncu maddesiyle, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak gibi somut olmayan, muğlak ve ucu açık ifadelerle yeni bir suç ihdas edilmek istenmektedir. Sosyal medyada eleştirel paylaşımları dezenformasyon olarak suçlamakla, yalan haberi yapanın yanı sıra “yayan” ifadesi de getirilerek düşünce ve ifade özgürlüğü ortadan kaldırılmak istenmektedir.

Bu teklifte Anayasa’nın birçok maddesine aykırı düzenlemeler vardır ama her şeyden önce bu düzenlemeler Anayasa’nın 26’ncı maddesinde belirtilen düşünce ve ifade hürriyetine ve Anayasa’nın 28’inci maddesinde belirtilen basın hürriyetine aykırı düzenlemeler içermektedir. Bu sebeple bu kanun teklifinin tekrar gözden geçirilerek Anayasa’ya ve demokrasiye aykırı hükümlerinin geri çekilmesinin milletimizin yararına olacağına düşünmekteyim.

Değerli milletvekilleri, peki, 2023 genel seçimleri öncesi Cumhur İttifakı’nın getirdiği bu teklifin gerçek amacı nedir? Bize göre bu yasa teklifiyle Cumhur İttifakı iktidara muhalif basın kuruluşlarını, muhalif gazetecileri ve muhalif vatandaşlarımızı daha fazla baskı altına almak, korkutmak, sindirmek, susturmak ve güçlükle ayakta kalmaya çalışan yerel basını tamamen bitirmek, Basın İlan Kurumunu basın infaz kurumuna dönüştürmek ve bu şekliyle aslında gazetecilik faaliyetini cezalandırmak ve sonuç olarak da halkın gerçekleri öğrenmesini engellemek yani Cumhur İttifakı'nın yolsuzluklarının, 5’li çetelerin, ekonomik krizin, hayat pahalılığının konuşulmasını engellemek amaçlanmaktadır. Bu sebeplerle, bu yasa teklifi yasakçı AK PARTİ zihniyetinin çıkardığı yasalar zincirinin son halkasıdır.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ dönemlerinde ve özellikle son yıllarda maalesef, Türkiye'de bütün alanlarda yasaklar giderek artmaktadır. Buna bağlı olarak da temel hak ve hürriyetler de giderek gerilemektedir. Ülkemiz giderek daha da nefes alınamaz ve yaşanamaz hâle gelmektedir. Uluslararası kuruluşlar da bunu tespit etmişler değerli arkadaşlar. Bakın, en son yapılan araştırmaya göre Türkiye, AK PARTİ’nin çıkarmış olduğu bu yasakçı kanunlar ve uygulamalar nedeniyle, Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 149’uncu sıraya gerilemiştir. Türkiye'nin bu durumunu dünyadaki diğer ülkelerle kıyasladığımızda şunu ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlar: Bakın, bu listede komşularımız Yunanistan 108’inci sırada, Bulgaristan 91’inci sırada, Afrika ülkelerinden Kenya 69’uncu sırada, Gambiya ise 50’nci sırada. Biz neredeyiz? 149’uncu sıradayız. Gambiya'nın ve Kenya'nın bile fersah fersah gerisine düşmüşüz. Peki, bu yasa çıktıktan sonra önümüzdeki yıl bu endekste 149’uncu sırada kalabilir miyiz? Bence kalamayız, maalesef, daha da gerilere gideceğimizi düşünüyorum. Bu tablo bize rahatsızlık veriyor değerli arkadaşlar. AK PARTİ’li arkadaşlarımıza soruyorum: Bu tablo size rahatsızlık vermiyor mu? Bu tablo bize ne kadar çok rahatsızlık veriyorsa aslında size de o kadar çok rahatsızlık vermelidir değerli arkadaşlar, çünkü bu tablo utanılması gereken bir tablodur, çünkü güzel ülkemiz bu tabloyu hak etmemektedir.

Değerli milletvekilleri, teklifin 16’ncı maddesiyle, aralarında -bu teklifle de getirilmek istenen- halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu ile gazetecilerin en çok mahkûm edildiği “örgüt üyeliği” gibi suçların da yer aldığı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) – …suç kataloğundaki suçlardan birinden ceza alan gazeteci, cezasının infazı sona erse bile, üç ila otuz yıl gibi uzun yıllar süresince basın kartı hakkından mahrum bırakılmaktadır.

Tarafsız ve bağımsız yargının olmadığı ülkemizde gazetecilere verilen haksız ve hukuksuz cezalar büyük mağduriyetlere yol açarken bir de bu gazeteciler uzun yıllar basın kartı hakkından mahrum bırakılarak ikinci kez mağdur edileceklerdir. Bu durum da son derece yanlıştır. Bu sebeple de bu düzenlemelerin teklif metninden çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.

Değerli Cumhur İttifakı mensupları, bakın, bu yasayla amacınıza ulaşamayacaksınız. Bu yasa bumerang gibi gelip sizi vuracak. Bu yasayla birlikte kendi kazdığınız kuyuya düşeceksiniz çünkü vatandaşlarımız size 2023 yılındaki sandıkta gereken cevabı verecek ve sizi sandığa gömecek ve Millet İttifakı olarak biz iktidara geleceğiz ve demokrasiyi ve hürriyeti de Millet İttifakı olarak biz getireceğiz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyorum.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunmadan önce yoklama talebi var. Yoklama talebini karşılayacağım.

Sayın Altay, Sayın Öztunç, Sayın Özkan, Sayın Gürer, Sayın Karabat, Sayın Serter, Sayın Kaya, Sayın Zeybek, Sayın Kılıç, Sayın Zeybek, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Yılmazkaya, Sayın Aygun, Sayın Köksal, Sayın Tokdemir, Sayın Aydoğan, Sayın Taşcıer, Sayın Şener, Sayın Aydınlık, Sayın Tığlı, Sayın Sarıaslan.

Üç dakika süre veriyorum.

Yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.59

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – 340 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesi üzerinde verilen aynı mahiyetteki önergelerin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlıyorum.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Pusula veren sayın milletvekillerinin salondan ayrılmaması rica olunur.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın Yalçın Akdoğan? Burada.

Sayın Ceyda Bölünmez Çankırı? Burada.

Sayın Cemil Yaman? Yok.

Sayın Nilgün Ök? Burada.

Sayın Şahin Tin? Yok.

Sayın Serkan Bayram? Yok.

Sayın Osman Nuri Gülaçar? Burada.

Sayın Muhammet Müfit Aydın? Burada.

Sayın Ahmet Mücahit Arınç? Burada.

Sayın Atilla Ödünç? Burada.

Sayın Yücel Menekşe? Burada.

Sayın Mehmet Habib Soluk? Burada.

Yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından, alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 12 Ekim 2022 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.14



(*) 340 S.Sayılı Basmayazı 4/10/2022 tarihli 2’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(*) Bu bölümde/bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.