TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                           TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                           97’nci Birleşim

                                                                                 1 Haziran 2022 Çarşamba

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                          İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı’nın, Dünya Çevre Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü’nün, Osmaniye’nin yaylalarında yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven’in, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonunun İsveç ziyaretine ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, TÜRK–İŞ’in mayıs raporuna ilişkin açıklaması

2.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan’ın, Trakya’da ayçiçeği tarımı yapan çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’ne ilişkin açıklaması

4.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Tarım ve Orman Bakanlığının açıkladığı kadro sayısının yetersizliğine ilişkin açıklaması

5.- Tokat Milletvekili Mustafa Arslan’ın, Türkiye ekonomisinin büyüme trendine ilişkin açıklaması

6.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Raziye Oskay’ın katil zanlısının yargılanması esnasında sarf ettiği sözlere ve Gaziantep’te engelli, yaşlı bir kadına yönelik gerçekleştirilen saldırıya ilişkin açıklaması

7.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, 31 Mayıs Dünya Sigara İçmeme Günü’ne ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, Gezi direnişinin yıl dönümüne ilişkin açıklaması

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, 1-7 Haziran Çevre Haftası’na ilişkin açıklaması

10.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın, CHP’li Bolu Belediye Başkanının Meclis toplantısı esnasında AK PARTİ’li kadın Belediye Meclisi üyesine sarf ettiği sözlere ve Cumhurbaşkanının grup toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelttiği sorulara ilişkin açıklaması

11.- Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş’in, polisin Güçlükonak ilçesi HDP Eş Başkanına yönelik tutumuna ve dün gözaltına alınan HDP’li yöneticilere ilişkin açıklaması

12.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, şeker ithalatına ilişkin açıklaması

13.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, Zorkun Yaylası ve tüm Türkiye’deki yaylacılıkta karşılaşılan sorunlarla ilgili AK PARTİ Hükûmetinin yaptığı düzenleme ve görüşmelere ilişkin açıklaması

14.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü’nün, cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin açıklaması

15.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, 1-7 Haziran Çevre Haftası’na ilişkin açıklaması

16.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, 2022 yılı itibarıyla AK PARTİ Hükûmeti lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin açıklaması

17.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman’ın, Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’ne ilişkin açıklaması

18.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Sivas’ın köylerine yapılacak hizmetlere ilişkin açıklaması

19.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, Türkiye’nin ve Kocaeli’nin ihracat rakamlarına ilişkin açıklaması

20.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel’in, sağlık alanında yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

21.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, geçen sene Mersin’de yaşanan orman yangınlarında evleri yanan ve hak sahipliği kazanamayan vatandaşların taleplerine ilişkin açıklaması

22.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, Avrupa’ya açılan sınır kapılarında uzun saatler bekleyen tır şoförlerinin taleplerine ve güvenlik görevlilerinin görev yerlerinin değişmesi sebebiyle yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

23.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Cacabey Gökbilim Medresesi’ndeki restorasyon çalışmalarına ilişkin açıklaması

24.- Antalya Milletvekili Aydın Özer’in, buğday üreticilerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması

25.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in, elektrik ve doğal gaza gelen zamma ilişkin açıklaması

 

 

 

26.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Rüzgârgülü Projesi’ne, Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı büyüme ve enflasyon rakamlarına, geçim sıkıntısına ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Sayıştayın kuruluş yıl dönümünde yapmış olduğu konuşmaya ilişkin açıklaması

27.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Gezi’yi hedef alan AKP Genel Başkanının grup  toplantısında açık ve aleni bir şekilde kadınlara hakaret ettiğine, Emine Erdoğan’ın öncülüğünde hazırlanan “Dünya Ortak Evimiz” adlı kitaba, Gezi’nin 9’uncu yıl dönümü sebebiyle gerçekleştirilen protestolara, Türkiye İnsan Hakları Vakfı 2021 yılı raporuna, 1 Haziran Dünya Süt Günü’ne, akaryakıt fiyatlarındaki artışa ve akaryakıt ve telefondaki ÖTV’nin kaldırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

28.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’ın, Ethem Sancak ile BMC’nin hikâyesinin cumhuriyet tarihinin en büyük soygunlarından bir tanesi olduğuna ilişkin açıklaması

29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, Siirt’te şehit olan Ercan Özcan’a Allah’tan rahmet dilediğine, Türk Hava Kuvvetlerinin 111’inci kuruluş yıl dönümüne, Leyla Muhammed’e yapılan saldırıya, Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

30.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’a Tank Palet Fabrikasıyla ilgili bir araştırma komisyonu kurulmasını önerdiğine ilişkin açıklaması

31.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlı’nın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

32.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan’ın, doğal gaz zammına ilişkin açıklaması

33.- Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral’ın, Başkent Kültür Yolu Festivali’ne ilişkin açıklaması

34.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, akaryakıta gelen zamma ilişkin açıklaması

35.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Ordu Fatsa’daki Fener Adası üzerine yapılmak istenen seyir terasına ilişkin açıklaması

36.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemir’in, Yarseli Sulama Birliği Barajı’nın elektriğinin Enerjisa tarafından kesilmesine ilişkin açıklaması

37.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’ın, Kocaeli Gebze Muallimköy’deki Bilişim Vadisi Projesi’nin ranta ve halkın taşınmazlarını gasbetme projesine döndüğüne ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- (10/1428, 2953, 3030, 3049, 3330, 3757, 4665, 4850, 5742, 5743, 5980, 5981, 5982, 5983, 5984, 5985, 5986, 5987, 5988, 5989, 5990, 5991, 5992, 5993, 5994, 5995, 5996, 5997, 5998, 5999) esas numaralı Yaşlıların Hayatın Çeşitli Alanlarında Yaşadıkları Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1960)

 

B) Çeşitli İşler

1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden oda başkanlarına “Hoş geldiniz.” denilmesi

 

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve arkadaşları tarafından, İstanbul’un kuzeybatısında resen ilan edilen Yenişehir rezerv alanının meydana getirdiği huzursuzlukların ve doğuracağı tehlikelerin görüşülerek gerekli tedbirlerin alınması amacıyla 1/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Murat Sarısaç ve arkadaşları tarafından, Kürtçe tiyatro ve konser yasaklarının sebeplerinin araştırılması amacıyla 1/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, uyuşturucu madde bağımlılığının nedenlerinin ve türlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/6074) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlı’nın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

 

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 335) (x) 335 S. Sayılı Basmayazı 26/5/2022 tarihli 95'inci Birleşim Tutanağı'na eklidir.

2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop’un İslam İşbirliği Teşkilatı Polis İşbirliği ve Koordinasyon Merkezi Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2034) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 127)

3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop’un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Polonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayinde Gizlilik Dereceli Bilgilerin Karşılıklı Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/4161) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 313)

 

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın, 2021 yılı itibarıyla görev zararı kapsamında bazı kurumlara yapılan ödeme miktarlarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/64139)

2.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü'nün, Şanlıurfa'nın Hilvan ilçesine bağlı Üçüzler köyünde yaşanan sel felaketinden zarar gören vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesine,

Şanlıurfa'nın Hilvan ilçesine bağlı Kepirhisar köyünde yaşanan sel felaketinden zarar gören vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesine,

Şanlıurfa'nın Hilvan ilçesine bağlı Malveran köyünde yaşanan sel felaketinden zarar gören vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesine,

Şanlıurfa'nın Hilvan ilçesine bağlı Çimdelli köyünde yaşanan sel felaketinden zarar gören vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesine,

İlişkin soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/64140), (7/64142), (7/64143), (7/64144)

3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, helal gıda üretimine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/64223)

4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, ÇAY-KUR bünyesinde çalışan mevsimlik işçilere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/64224)

5.- Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık'ın, engellilere yönelik düzenleme ve uygulamalara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/64226)

6.- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın, 2002 yılından günümüze kadar yap-işlet-devret modeliyle yapılan projelere ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/64351)

7.- Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy'un, engellilere yönelik ayrımcılığın önlenmesi ile mesleki habilitasyon ve rehabilitasyon merkezlerinin denetimine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/64354)

8.- Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer'in, engelli bireylerin siyasi çalışmalara katılımlarının artırılması amacıyla yürütülen çalışmalara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/64355)

9.- Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş'ın, Batı Karadeniz DGHB Faz-1 Yapım İşi Projesi İçin Çelik Boru ihalesine ve bazı iddialara ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/64451)

 

1 Haziran 2022 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Rümeysa KADAK (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla verilen süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını ve salondan ayrılmamalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Dünya Çevre Günü münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı’ya ait.

Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı’nın, Dünya Çevre Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Atatürk’ün de söylediği gibi “Doğayı korumak, geleceği korumaktır.” diyerek 5 Haziran Dünya Çevre Günü’müzü kutluyorum.

Çevre Günü’nün bu yılki teması “tek dünya, sürdürülebilir ve doğayla uyum içinde yaşamak” olarak belirlendi. Ülkemizdeki çevre ve doğa hakkı ihlallerinin artarak devam ettiği göz önünde bulundurulduğunda, insan “Ne büyük ironi!” diyor. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevrenin kirlenmesini önlemek devletin en önemli görevleri arasında ancak bu görev son yirmi yılda ülkemizde çok yanlış anlaşıldı. İktidar, çevreyi ihya etmeyi, kendi çevresini ihya etmek olarak yorumluyor. Her yıl olduğu gibi bu 5 Haziranda da pahalı etkinlikler düzenleyip çevreyle alakalı büyük laflar edecek, ertesi günse ülkemizin altını üstüne getiren, doğamızı talan eden uygulamalara kaldığınız yerden devam edeceksiniz. Biz, çevre ve doğayla pazarlık bile olmaz dedikçe siz, bırakın pazarlığı, insanlığın kaybedeceği bir savaşa giriyorsunuz; sonsuz hırslarınızla saldırdıkça saldırıyor, ne yarınımızı ne de gelecek nesilleri önemsiyorsunuz.

İktidarınız boyunca imzanız olan tahribatları saymaya vaktim yetmez, yalnızca son dönemdekilere hızlıca bakalım istiyorum. Ülkemizde yarattığınız tahribat yetmemiş gibi bir de artık tahribat ithal eder duruma geldiniz. EUROSTAT’a göre Avrupa’nın plastik çöpünü en çok alan ülkeyiz, sayenizde Avrupa’nın çöp bertaraf tesisi hâline geldik. Adana’daki 5 farklı çöp döküm sahasından alınan numunelerin yüksek kanserojen seviyesine sahip olduğu raporlarla sabit, biliyorsunuz.

Ülkemizin en verimli toprağı olan Çukurova’ya tohum değil, artık zehir saçılıyor. Dünya harikası olarak nitelenen, uzmanların “Ayakkabıyla bile basılmaması gerekiyor.” dediği Salda Gölü’ne iş makineleriyle girip dokusunu bozdunuz. Yüzyıllardır cennetten bir köşe gibi olan gölün suları çekildi, bataklık hâline geldi. “Koruyoruz, koruyacağız.” diye bir doğa harikasını daha hırslarınız, rant peşinde koşmanız yüzünden yok ettiniz.

Karadeniz başta olmak üzere ülkemizin dört bir yanında yaptığınız hidroelektrik santralleri doğada, ekosistemde, bölgedeki canlı hayatında büyük tahribatlar yarattı, yaratmaya da devam ediyor. Davalar açılıyor, projeler iptal ediliyor; yanından yönünden dolanıp yine aynı yere HES yapmaya çalışıyorsunuz. Küçücük derelerin üzerinde bile 10 tane santralin olduğu bir yerde ne doğa kalır ne de çevre. İnsan için damarlar neyse yeryüzü için de dereler odur. Siz ülkemizin damarlarını tıkıyor, organlarını çalışamaz hâle getiriyorsunuz.

Vahşi madenciliğe göz yumarak ülkenin dört bir yanını âdeta köstebek tarlalarına çevirdiniz. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’le birlikte Kaz Dağları’ndaki çevre katliamına “Dur!” demek için su ve vicdan nöbeti tutmaya gittiğimizdeyse, Ordu’da Trabzon Milletvekilimiz Hüseyin Örs’le yaptığımız ve Grup Başkan Vekilimiz Müsavat Dervişoğlu’nun ziyaretlerinde de gördüğümüz net bir şey var: Çevre sevgisi vatan sevgisidir ve siz çevreyi sevmiyorsunuz. Sizin için mesele millî gelir de değil, kesilen ormanlar ve fındık bahçelerinden elde edilecek gelir altın madenlerinden çok daha fazla ama siz sürdürülebilir bir geleceği kurmak yerine kısa dönemli kâra odaklanıp yarınları, yarınlarımızı heba ediyorsunuz.

Kıymetli milletvekilleri, Marmara Bölgemizin başına bela olmuş müsilajda bile görüyoruz ki büyük bir çaba, teknolojik destekle seferberlik hâlinde çözüme gidilmesi gerekirken sonuç yine hüsran.

Komisyondaki yasa düzenlemesine baktığımızda gördük ki yine atılan taş ürkütülen kuşa değmemiş. Madem alacağınız tek önlem 4-5 kanun maddesinde basit değişiklikler yapmaktı, neden dört aylık bir Komisyon çalışması yapıp 570 sayfalık bir rapor hazırlandı? Kanunu çıkarırken bari Komisyon raporunu okusaydınız, onu da yapmadınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) – Gerçekten soruyorum: Kanun yapıcılar olarak elinizden gelen bu kadar mı? İnsan ve ihmal kaynaklı her sorun çevremizi geri dönüşü olmayan dertlere, yeni çevre krizlerine sürüklüyor. Telafi niyetine yaptığınız çalışmalar kâğıt üstünde kalıp bizi çözümden daha da uzaklaştırıyor. Neticesinde, mevzuat ve yönetim hatalarıyla bezeli denetimden uzak bir sistem karşımıza çıkıyor. Bu sarmaldan çıkmak için ihtiyacımız olan yegâne şey gerçek bir zihniyet değişikliğidir. Ama memleketimiz merak etmesin, iyi bir iktidarda insanıyla, doğasıyla çevre günlerini layıkıyla kutlamaya az kaldı diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Vecdi Bey, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, TÜRK–İŞ’in mayıs raporuna ilişkin açıklaması

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

AKP'nin zam işkencesi sürerken TÜRK–İŞ’in mayıs raporunda açlık sınırı 6.017, yoksulluk sınırı 19.602 liraya yükseldi. Asgari ücretli 4.253, öğretmen 6.340, hâkim-savcı 12.500, uzman doktor 13.300 lira maaş alıyor. AKP sayesinde güzel ülkemizde doktor, hâkim, öğretmen yoksulluk sınırı altında; asgari ücretli ise açlık sınırı altında. Her dakika fakirleşen çalışanlarımızın hayallerini çaldılar. Doktor, hâkim, öğretmen, asgari ücretli her ay maaşının yüzde 10’unu tasarruf yapsa 1 milyonluk evi uzman doktor altmış beş yılda, hâkim-savcı altmış yedi yılda, öğretmen yüz otuz bir yılda alabiliyor. Onun için diyoruz ki: Güzel bir ülke için bize katılın. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

2.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü’nün, Osmaniye’nin yaylalarında yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, Osmaniye’nin yaylalarında yaşanan sorunlar hakkında söz isteyen Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü’ye ait.

Buyurun Baha Bey.(CHP sıralarından alkışlar)

BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem Osmaniye'nin Zorkun ve çevre yaylalarında yaşayan vatandaşlarımızın yaşadığı sorunla ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Yaylacılık, Türk kültürünün kendine has yanlarından biridir. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız yaz mevsimlerinde yüksek yerlere ve yaylalara, kışın ise düz ovalara göç etmeyi tercih etmişlerdir. Özellikle Akdeniz Bölgesi’nde halkın büyük çoğunluğu yılın en az dört ayını yüksek kesimlerde, nemden uzak ve serin yaylalarda geçirmektedir. Osmaniye'de de nüfusun büyük bir çoğunluğu havaların ısınmasıyla yaz aylarını yaylalarda geçirmektedir. Örneğin, yaz mevsiminde en büyük yaylamız Zorkun Yaylası'nın nüfusu yakın yaylalarla birlikte 100 binin üzerine çıkmaktadır. Yıllardır yerleşim yeri ve yayla olarak kullanılan Zorkun Yaylası ve hemen yakınlarında bulunan Büyük Küreci, Mitisin, Dervişpınarı ve Olukbaşı yaylalarında yaşayan vatandaşlarımız sahip oldukları yayla evleriyle ilgili büyük sıkıntı yaşamaktadır. 2005 yılına kadar Osmaniye merkez Küllü köyü sınırları içinde ve belediye mücavir dışında olan yaylalarda yapılan hizmetler dernekler marifetiyle sürdürülürdü fakat 2005 yılından sonra Osmaniye Belediyesi bu yaylaları merkez Dereobası köyünün sınırları içine almış ve belediye mücavir alanı sınırlarına dâhil etmiştir.

Daha sonra Zorkun ve diğer yaylalarda orman kadastro çalışmalarına başlanmıştır. Bu kadastro çalışmalarında, 1950 yıllarında çekilen hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara göre 1956 yılında yapılan 1/25.000 ölçekli haritalardan yararlanılmıştır. Eski ve geçerliliği olmayan bu haritaların hata payı çok yüksektir, yıllar içerisindeki yerleşim durumu ve fiziki değişiklikler göz önüne alınmamıştır. 2007 yılında orman kadastro çalışmalarında orman alanından çıkarılan yerler için tapulama çalışmaları başlatılmış, yaylalarımızın toplam yüz ölçümü 542 hektar olup bunun yaklaşık 150 hektarlık bölümü orman alanı dışındadır. Böylece, yayla genelinde bulunan 18 ila 20 bine yakın haneden sadece 2.500 bina ve parsel sahibine tapuları verilmiştir, geriye kalan 17-18 bin arasındaki bina ve parsel orman alanında bırakılmıştır.

7 Mart 2013 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Devlet Ormanlarındaki Yayla Alanlarının Tespiti ve İdaresi Hakkında Yönetmelik’e göre, orman alanında kalan yayla evleri Osmaniye Orman idaresi adına demirbaş kaydı yapılarak sabit kıymet statüsüne alınmıştır. 2015 yılından itibaren de yüzyıllardır aynı evde oturan vatandaşların, dişinden tırnağından artırarak kendi emeği ve parasıyla yapmış oldukları evler asıl sahiplerine kiraya verilmeye başlanmıştır. Yıllık kira bedeli hesaplaması için Adana ili yaylalarındaki betonarme ve lüks villa tipi evler için belirlenen metrekare birim kira bedelleri örnek alınmıştır fakat Zorkun Yaylası’nda bulunan ve yüzde 90’ı yığma briket ve ahşap türü malzemeyle yapılan yayla evleri için bu kira bedelleri çok yüksektir. İlk başlarda, vatandaşlarımız, Orman idaresiyle ters düşmemek ve ata yadigârı evlerinden ayrılmamak için kiralarını ödemişlerdir fakat her yıl kiraların TEFE-TÜFE ve yeniden değerleme oranları ölçüsünde artırılması sonucu başlangıçtan bu yana kira bedelleri yüzde 300, yüzde 400 artmıştır. Bu sebeple, vatandaşlarımız kiralarını ödeyememiş ve mağdur olmuşlardır. Kiralarını ödeyemeyen yaylacıların borçları birikmiş, faizle karşı karşıya gelmişler ve ilgili idareyle icralık duruma düşmüşlerdir. Bugün itibarıyla yüzlerce icra dosyası vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

BAHA ÜNLÜ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Bu sebeplerle, 2021 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Orman Kanunu’nun ek 16’ncı maddesi kapsamında orman sınırları dışına çıkarılma işlemleri Osmaniye’deki yaylalarımız için de uygulanmalı, vatandaşlarımızın kira ve faiz borçları silinmeli ve tüm icra dosyaları geri çekilmelidir diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonunun İsveç ziyareti hakkında söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven’e aittir.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven’in, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonunun İsveç ziyaretine ilişkin gündem dışı konuşması

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna bağlı olarak çalışan Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu olarak İsveç’e yaptığımız ziyaretle ilgili gündem dışı konuşma talep etmiş bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizleri seyretmekte olan tüm aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Komisyon Başkanı olarak bulunduğum Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonunda AK PARTİ adına Van Milletvekilimiz Osman Nuri Gülaçar’la, Cumhuriyet Halk Partisi adına Ankara Milletvekilimiz Ali Haydar Hakverdi’yle, Halkların Demokratik Partisi adına Mersin Milletvekilimiz Fatma Kurtulan'la ve Milliyetçi Hareket Partisi adına İstanbul Milletvekilimiz Memet Bülent Karataş Bey'le İsveç'e bir dizi ziyaret gerçekleştirdik. Bu ziyaretimiz esnasında İsveç Parlamentosu Adalet Komisyonuna, Adalet Bakanlığı temsilcilerine, Uppsala Denetimli Serbestlik Kurumuna, Sollentuna Tutukevine ve Österaker Yüksek Güvenlikli İnfaz Kurumuna bir dizi ziyaret gerçekleştirdik. Burada yaptığımız tespitleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, özellikle İsveç'te son dönemde, organize suçlar başta olmak üzere suç istatistiklerinde bir artış olması hasebiyle hem suçlular için öngörülen cezaların arttırılması hem de bunun sonucunda… Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde aşırı bir doluluk vardır, yüzde 104 civarında bir dolulukla çalışmaktalar. İsveç’te ceza infaz kurumlarının ve tutukevlerinin iyi işleyen kurumlardan olduğunu ancak mükerrer suçluluğun hâlen bir sorun olarak varlığını devam ettirdiğini, öyle ki ceza infaz kurumlarında çok farklı iyileştirme programları olmasına rağmen hâlâ mükerrer suçların önüne geçemediklerini tespit etmiş bulunmaktayız.

İsveç'te ceza siyaseti bakımından hapis cezasının tek yöntem olarak görülmediğini, denetimli serbestlik tedbirinin de etkin bir yöntem olarak kullanıldığını tespit ettik.

İsveç'te suç işleme yaşının gün geçtikçe düştüğü, İsveç Ceza Kanunu'na göre suç işleme yaşı 15 olmasına rağmen suç işleme yaşının 10’a kadar düştüğü de belirtilmiştir.

Adalet Bakanlığına bağlı olarak görev yapan İsveç Ceza İnfaz Kurumu ve Denetimli Serbestlik Kurumu, tutukevlerinin ve ceza infaz kurumlarının idaresinden sorumlu birimdir. Ancak çocuk ve genç tutuklu hükümlülerin barındırıldığı ve korunduğu kurum da Aile Bakanlığına bağlı çalışmakta.

Yine incelemenin yapıldığı tarih itibarıyla, verilen bilgilere göre, ceza infaz kurumlarında 5.687 hükümlü, tutukevlerinde de 2.335 tutuklu bulunmaktadır, ayrıca denetimli serbestlikten de 12.483 kişi yararlandırılmaktadır. Kurumda bulunan Müslüman hükümlüler için maalesef helal et kesimi bulundurulmamaktadır.

Kurumda tek tip kıyafet uygulaması geçerlidir ve bu bütün hükümlüler bakımından da uygulanmaktadır.

Kurum dışına herhangi bir sevk olması hâlinde hükümlülere 3 güvenlik personelinin eşlik ettiği bize bildirilmiştir. Yine, kurum güvenliğinin sağlanması amacıyla odalarda, tek kişi kalınan odalar dahi olsa günde 5 defa sayım yapıldığı bize belirtilmiştir ki bunun sebebini sorduğumuzda kişinin güvenliğiyle ilgili olduğu söylenmiştir. Yine, tekli odada kalmayanların sosyalleşmesi adına, günde 1 defa, birlikte -burada bulunan vekillerimiz de görmüştür- teras katında bulunan yaklaşık 3 metreye 4 metre diyebileceğimiz 10-12 metrekare genişliğindeki dar bir alanda, sadece bir saatliğine ve tepesinde de yine tellerin bulunduğu bir alanda sosyalleşme yani havalandırma yapılmaktadır ki bu, bize göre insan haklarına uygun olmamıştır. Yine, odalarda 10 tane kitap bulundurulmasına izin verilmiştir, yazışmalarda da gerekirse denetim yapılacağı belirtilmiştir.

Göçmenler için… Herhangi bir suç işlenmesi hâlinde tutukevlerinde tutulmakta eğer “deport” kararı verilmişse de yine bu tutukevinde kalmaya devam etmektedir ama bizde, bildiğiniz gibi, Türkiye’de göçmenler ayrı bir büroda bekletilmekte, oradan “deport” edilmektedir.

Ayrıca, tek kalınan odalarda bağımsız olmayan tuvalet ve banyo bulunmakta; güvenlik amacıyla yerleştirilen aynanın bu alanı gördüğü, net olarak gördüğü bizce tespit edilmiştir. Buna yine kendilerine göre sebep olarak da güvenliği söylemişlerdir.

Tutukevine girişlerde x-ray cihazıyla arama yapılmakta. Yine, çıplak arama tutuklu tamamen çıplak hâle getirilmek yoluyla yapılmakta, daha sonra x-ray cihazından geçirilmekte. Hükümlüler için ise yine ilk girişte çıplak arama yapıldığı -özellikle sorduk, üzerine basa basa sorduk- tamamen çıplak arama yapıldığı, üzerine örtü dahi verilmediği bize beyan edilmiştir.

İşin bir başka yönünü de sizlerle burada paylaşmak istiyorum. Bir başka önemli şey daha bence burada “riskli gruplar” dediğimiz gruplar, mesela uyuşturucudan yatan suçlulara gelen ziyaretçiler de aynı yöntemle yani çıplak olarak aranmaktadır ki bu da bize çok garip gelmiştir.

Ayrıca, son dönemde özellikle Danimarkalı ırkçı politikacı Paludan’ın Kur'an-ı Kerim yakma eylemleri, teşebbüsleri olduğunu -biz oradayken de yaşandı- bunların tüm Müslümanlara ve İslam'a karşı bir eylem olduğunu ve bu eylemlerin de kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bu eylemlerin sadece Müslümanlara ve İslam'a karşı olması nedeniyle kabul edilemez olduğunu, aksine diğer dinlere ve diğer insanların kabul ettiği kutsallara karşı yapılması hâlinde de bizce kabul edilemeyeceğini özellikle orada belirttik ve bunu da kabul etmediğimizi beyan ettik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

“İfade özgürlüğü” adı altında İsveç'te PKK-YPG, DHKP-C vesaire; tüm versiyonlarının, terör örgütü mensuplarının barındırıldığını ve terör seviciliği yapıldığını da gördük. Bu nedenle İsveç'in koynunda bir yılan beslediğini, günü gelince bu yılanın da onları sokacağını özellikle buradan belirtmek istiyor, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekilline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Kayan…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan’ın, Trakya’da ayçiçeği tarımı yapan çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Nisan ayı başında ekilen ayçiçeklerinin toprak üzerine çıkmasından itibaren, halk dilinde “köse” diye adlandırılan, yeşil yaprakların ve bitkinin uç kısımlarının büzülerek bozulması ayçiçeği tarımı yapan çiftçilerimize büyük zarar vermiştir. Trakya'da yaklaşık 30 bin dekar saha yeniden ekilmektedir. Tohum şirketlerinin ilgilenmemesi, hükûmetlerin soruna eğilmemesi çiftçilerimizi kara kara düşündürmektedir. Çiftçilerimiz bozulan ayçiçeklerini yeniden ekmek zorunda kalmışlardır, yeniden 10 milyon Türk lirası masraf etmektedirler. Çiftçimiz bu hâldeyken ne Trakya Birlik yanlarında ne Tarım Bakanı yanlarında ne de Hükûmet yanlarında. Çiftçilerimizi bu şekilde, tohum üreten şirketlerin eline teslim etmek, insafına teslim etmek hükûmetlere de Türkiye'ye de yakışmıyor. Bunlarla bir anlaşma, bir sözleşme mutlaka yaparak bu çiftçinin zararını Hükûmet tazmin etmek mecburiyetindedir diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’ne ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’ne ilk fidanlar Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Hanımefendi Emine Erdoğan tarafından dikildi. Tamamlandığında Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise 5’inci büyük parkı olacak Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi, İstanbul’un 1453’te fethini simgeleyen 145.300 ağaç dikilmesiyle birlikte İstanbul’un en çok ihtiyaç duyulan yeşil alan eksikliğini de giderecek bir proje. 5 milyon metrekarenin üzerindeki alan spordan pikniğe, kitap okumadan yürüyüşe, fuardan müzeye kadar her türlü faaliyetin yürütülebileceği bir alan olacak; yaşlılardan çocuklara herkese hitap eden, günde 1 milyon insanın yararlanabileceği bir yer hâline gelecek; AK PARTİ olarak, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde yapımına başlanan, milletçe kullanacağımız bir eser olacak.

Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nin İstanbul halkına ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Barut…

4.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Tarım ve Orman Bakanlığının açıkladığı kadro sayısının yetersizliğine ilişkin açıklaması

AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, tarım, ülkemizin geleceğidir. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği, üretim güvenliği, çiftçinin yüzünün gülmesi ve ekonomik kalkınmanın sağlanması için tarıma gereken önem verilmelidir. Çok stratejik bir sektör olan tarımda eğer planlı ve ulusal politikalar belirlenmezse geleceğimiz tehlike altındadır. Tarımın tüm bileşenleriyle istenilen noktaya taşınması için ziraattan gıdaya, balıkçılıktan hayvancılığa her alana titizlikle eğilmek gerekiyor. Bakanlık bünyesinde yeterli sayıda kadrolu ziraat, gıda, su ürünleri, balıkçılık teknolojisi mühendisi, veteriner hekim, tekniker ve teknisyen istihdamı şarttır ancak ne hikmetse, tarımda atama bekleyen on binlerce ziraat, gıda, su ürünleri, balıkçılık teknolojisi mühendisi, veteriner hekim, tekniker ve teknisyen varken Bakanlığın açıkladığı kadro sayısı oldukça yetersizdir. Tarım ve Orman Bakanlığının şekilsel atamalarına itirazımız var. Bu kararı revize edin, yeterli sayıda atama yapın; sözleşmeli değil kadrolu atamayı sağlayın.

BAŞKAN – Sayın Arslan…

5.- Tokat Milletvekili Mustafa Arslan’ın, Türkiye ekonomisinin büyüme trendine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ARSLAN (Tokat) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Küresel ekonomide son dönemde yaşanan olumsuzluklara rağmen Türk ekonomisi 2021 yılında yüzde 11 büyümeyi yakalamıştır, 2022’nin ilk çeyreğinde de güçlü büyüme performansı devam etmektedir. Türkiye ekonomisi güçlü büyüme trendini sürdürmeye devam ederken yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,3 büyüme sağlandı. Sanayide çarklarının hızlanmasıyla yılın ilk 3 ayında beklentilerin üzerinde büyüme gerçekleşti. TÜİK’in açıkladığı bu yılın ilk çeyreğine ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla sonuçlarına göre, bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,3 artış gösterdi. Bu verilerin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. AK PARTİ olarak, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde Türkiye ekonomisini üretim, istihdam ve ihracatla büyütmeye devam ediyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kılavuz…

6.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Raziye Oskay’ın katil zanlısının yargılanması esnasında sarf ettiği sözlere ve Gaziantep’te engelli, yaşlı bir kadına yönelik gerçekleştirilen saldırıya ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Mersin'imizin Toroslar ilçesinde, henüz hayatının baharındayken, ayrıldığı nişanlısı tarafından sokak ortasında 11 kurşunla canice katledilen Raziye Oskay kardeşimizin katil zanlısının yargılanması esnasında insanlıktan nasibini almamış canavarın aileye başsağlığı dilemesi tam anlamıyla kalleşlik ve rezalettir. Bu caninin en ağır cezayı alması ve bir daha gün yüzü görmemesi ise beklentimizdir. Ailenin acısını yürekten paylaşıyorum, Cenab-ı Allah sabırlar versin.

Ayrıca, Gaziantep'te engelli, yaşlı bir kadına yönelik gerçekleştirilen saldırı kendisine “insanım” diyen hemen herkesin yüreğini yakmış, ciğerini dağlamış, vicdanını kanatmıştır. Bu saldırıyı gerçekleştiren aşağıların aşağısı iblisin hak ettiği cezayı alması, böylesi menfur saldırıların bir daha yaşanmaması en büyük temennimizdir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Arkaz...

7.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, 31 Mayıs Dünya Sigara İçmeme Günü’ne ilişkin açıklaması

HAYATİ ARKAZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

31 Mayıs, sigaranın zararları konusunda farkındalık oluşturmak, sigara kullananlara bırakmaları için bilinç kazandırmak amacıyla Dünya Sağlık Örgütü tarafından Dünya Tütünsüz Günü olarak ilan edilmiştir.

Sigara dumanı içinde bulunan kimyasal maddeler nedeniyle, kalp, damar ve akciğerlerde çeşitli hastalıklar meydana gelmektedir. Her yıl Türkiye'de yaklaşık 150 bin vatandaşımız ve dünyada 7 milyondan fazla insan sigaradan dolayı hayatını kaybetmektedir.

31 Mayıs Dünya Sigara İçmeme Günü vesilesiyle herkesi sigaradan uzak durmaya davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kenanoğlu…

8.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, Gezi direnişinin yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, evet, Gezi’deydik, ben de oradaydım. Ağaçlar, nehirler, dağlar kardeşim olduğu için ben de Gezi’deydim. Düşüncemi özgürce söyleyebileyim diye ben de oradaydım. Birlikte eylemenin, dayanışmanın güzelliğini yaşamak için ben de Gezi’deydim. Kimse kız kardeşimin ne giyeceğine, kaç çocuk doğuracağına, gülüp gülmeyeceğine karışmasın diye ben de Gezi’deydim. Yaşadığım şehir beton ormanına dönmesin diye Gezi’deydim. Barış içerisinde yaşamak istediğimiz için hepimiz oradaydık.

Gezi direnişçilerinin 7 maddelik talebi toplumun özlemleri ve talepleridir. Direnişin yıl dönümünde Gezi direnişçilerini selamlıyorum, yaşamını yitirenleri de saygı ve minnetle anıyorum. Onları unutmayacağız, unutturmayacağız.

BAŞKAN – Sayın Aycan…

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, 1-7 Haziran Çevre Haftası’na ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, 1-7 Haziran Çevre Haftası'dır.

İnsanın kendisi dışındaki her şey çevresinin ögesidir, çevresini oluşturur. Fiziksel, biyolojik ve sosyal çevre, insan sağlığı üzerine direkt etkilidir. Çevre, insan sağlığını belirleyici faktördür. İnsanda görülen hastalıkların yüzde 90’ı çevresel faktörlere bağlıdır. Çevreyi kirletmemek ve çevrenin insan sağlığına olumsuz etkisini önlemek gerekir. Çevremiz her yönüyle sürekli kirlenmektedir. Hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği artarak devam etmektedir. Hava kirliliği, küresel ısınma, iklim değişikliği çok tehlikeli bir süreçtir. Hava kirliliği olan bir yerleşim yerinde hastalıkların yüzde 25’i hava kirliliğine bağlıdır. Çevre konusunda her birey ve her kurum daha duyarlı olmalı ve çevreyi kirletmemelidir, çevrenin insan sağlığı üzerine olumsuz etkilerini önlemeliyiz. Çevre kirliliğini önlemek için çevreyi kirletenlere en ağır cezalar verilmelidir. Yaptırımları taviz vermeden uygulamalıyız.

Saygılarımla.

BAŞKAN - Sayın Gül Yılmaz.

10.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın, CHP’li Bolu Belediye Başkanının Meclis toplantısı esnasında AK PARTİ’li kadın Belediye Meclisi üyesine sarf ettiği sözlere ve Cumhurbaşkanının grup toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelttiği sorulara ilişkin açıklaması

ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) Her daim kadınların karar alma mercilerinde yer alması gerektiğinden bahseden CHP, CHP'li Bolu Belediye Başkanının Meclis toplantısı esnasında söz almak için el kaldıran Belediye Meclisi üyemize “Bana el sallama Hanımefendi, ben evli bir adamım.” şeklindeki utanmaz ve hadsiz cevabına sessiz kalmıştır. Özellikle, kadın vekillerinden de tek bir kınama dahi gelmemiştir. Bu yaman çelişki işlerine geldiği gibi bazen ağaç, bazen sanatçı, bazen çocuk, bazen de kadında yaşanmaktadır. Belediye Başkanının bu ahlaksız tavrını ve partisinin ikiyüzlü tutumunu şiddetle kınıyorum.

Bir de bugün grup toplantımızda, Sayın Cumhurbaşkanımızın Kılıçdaroğlu'nun anlayacağı şekilde tane tane ve madde madde sorduğu sorulara en kısa zamanda cevap beklediğimizi ifade ediyor, saygılarımı sunuyorum.

 MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Yani siz… Burada söylenir mi o?

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN - Sayın Özgüneş...

11.- Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş’in, polisin Güçlükonak ilçesi HDP Eş Başkanına yönelik tutumuna ve dün gözaltına alınan HDP’li yöneticilere ilişkin açıklaması

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) – Teşekkürler Başkan.

İki gün önce Güçlükonak ilçemizin HDP Eş Başkanı ilçe girişinde polislerce durduruluyor ve kendisine her türlü hakaret ediliyor, tartaklanıyor ve şu söyleniyor: “İstediğiniz yere gidin, bizi şikâyet edin.” Bu bir.

İkincisi: Dün 5 yöneticimiz gözaltına alındı, mesele basın açıklaması yapmaktı, bugün serbest bırakıldı.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, lütfen müdahale eder misiniz.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Şimdi, Şırnak ilimizde şöyle bir gerçekliği yaşıyoruz: Bu bir keyfiyet meselesine dönüştü, bunun önlenmesi gerekiyor: İnsanlara sıkıntı vermek bir hobiye dönüşmemelidir. Bu polislere mutlaka bir şey söylenmeli, bu kadar keyfiyet olmaz. Her gün aynı şeylerle karşı karşıya geliyoruz.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN – Sayın Karaduman…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, insanların ne konuşacağına sayın milletvekili mi karar veriyor burada?

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Hakaret etti.

MAHİR POLAT (İzmir) – Hakaret etmemelerini de istiyoruz tabii ki.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Arkadaşlar, hakaret varsa hakaretin karşılığı İç Tüzük’tür.

BAŞKAN – Sayın Karaduman, buyurun, baştan söz veriyorum.

12.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, şeker ithalatına ilişkin açıklaması

ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) – Ülkemizin millî serveti olan şeker fabrikalarını haraç mezat sattınız, şimdi de “Şeker bulamıyoruz, ithal edeceğiz.” diyorsunuz. “Yapacağız.” dediğiniz şeker ithalatının tutarı 260 milyon dolar. Tek seferde şeker ithalatı için ayırdığınız bu paraya 4 tane şeker fabrikası sattınız. Dünya ülkeleri tahıl stoku yapıyor, yeni üretim stratejileri geliştiriyor, ihracatı yasaklıyorken biz son sürat ithalat yapmaya devam ediyoruz. Bu akıl dışı uygulamalarla ülkede çiftçiyi de tüketiciyi de perişan ettiniz. Yoksulluk da bugün dışa bağımlı hâle getirilmiş olmamız da tesadüf değil yanlış adımların birer sonucudur. İthalata dayalı bu politikalarla yürüdüğünüz yol çıkmaz sokaktan başka bir şey değildir, ne olur bu yoldan bir an önce geri dönün.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, zaten milletvekilimizin bir dakikalık konuşması var, bağırarak çağırarak sabote etmeyin ya. Arkadaşımız bir şeyler söyledi, ben anlamadım bile. Biraz evvel söyleyenden de bir şey anlamadım. Bu laf atmalardan vazgeçelim arkadaşlar.

MAHİR POLAT (İzmir) – E, tamam, kötü söz sahibine aittir diyelim, geçelim Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu…

13.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, Zorkun Yaylası ve tüm Türkiye’deki yaylacılıkta karşılaşılan sorunlarla ilgili AK PARTİ Hükûmetinin yaptığı düzenleme ve görüşmelere ilişkin açıklaması

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Çukurova’da havaların çok sıcak olması nedeniyle bölgemizde yaylacılık kültürü gelişmiştir. Osmaniye ilimiz de bunlardan bir tanesidir. Osmaniye’mizde 30 adet yayla alanı ilan edilmiştir. Bunlardan da en fazla kullanılan Zorkun Yaylası’dır. Zorkun’la ilgili olarak, biz, tüm Türkiye’deki yaylacılıkta karşılaşılan sorunlarla ilgili olarak, ilk defa AK PARTİ hükûmetleri döneminde bir yasal düzenleme yaptık. Bu çerçevede, 6292 sayılı… Devlet Ormanlarındaki Yayla Alanlarının Tespiti ve İdaresi Hakkında Yönetmelik yayınlandı. Bu yönetmelik belki vatandaşların taleplerini karşılamamış olabilir; kira, elektrik ve benzeri konularda şu anda bizim görüşmelerimiz devam ediyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, ayrıca Enerjisa Toroslar Elektrik Dağıtımla ilgili görüşmelerimiz devam ediyor. İnşallah, en kısa sürede vatandaşlarımızı rahatlatacak bir çözüm üretmeye çalışıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kemalbay Pekgözegü, buyurun.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Teşekkürler.

Sayın Başkan, cezaevlerinde…

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Ayrıca, Zorkun Yaylası’nın sıcak asfalt yolunun ihalesi de 18 Mayısta yapıldı.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Ne oluyor ya!

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Onun da hemşehrilerimize hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sizin hakkınızı gasbetti.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Alışmışlar gasbetmeye zaten Başkan ya.

BAŞKAN – Yok, yok tamam.

Buyurun, size söz veriyorum…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Tamam, konuşmasını tamamlamış Sayın Başkan.

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim, bağlamış olduk, sağ olun.

BAŞKAN – Sayın Pekgözegü, buyurun.

14.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü’nün, cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin açıklaması

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Cezaevlerinde çıplak arama dayatması , işkence, kötü muamele, özel alanların kamerayla gözetlenmesi, hasta mahpusların ölüme terk edilmesi gibi ağır hak ihlallerine, sorunlara çözüm aramak bu Meclisin görevi değil midir? Kırıklar Cezaevinde yatan Onur Yılmaz, “Seni bitireceğim.” diyen Birinci Müdür Haydar Ali Ak tarafından tehdit edilmiştir. Onlarca şikâyet aldığı hâlde bu Müdür neden korunuyor? Onur Yılmaz sesini size duyurmak için on altı gündür ölüm orucundadır; tuz, su ve şekerden başka bir şey almıyor. Bu Meclis Onur Yılmaz’ın yaşam hakkını koruyacak mıdır?

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

15.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, 1-7 Haziran Çevre Haftası’na ilişkin açıklaması

HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

İnsanlık için tüm unsurlarıyla doğanın korunması bir tercih değil, bir zorunluluktur. Çevrenin korunması, bütün bireylerin, bütün ülkelerin ve bütün insanlığın ortak meselesidir. Türkiye olarak doğayı koruyan, çevre kirliliğini önleyen ve çevre bilinci kazandıran çalışmalarda öncü bir rol üstleniyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, son yirmi yılda ülkemizde ağaçlandırma yapılan alan miktarını 3 katına, orman varlığımızı ise 23 milyon hektara çıkarttık. Hem ülkemizi hem de dünyayı daha yaşanılabilir ve temiz çevreyle buluşturmak için çalışmaya devam edeceğiz.

Çevre Haftası vesilesiyle, bize emanet edilmiş çevrenin ve doğal zenginliklerimizin korunması konusunda herkesi duyarlı olmaya davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Karahocagil…

16.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, 2022 yılı itibarıyla AK PARTİ Hükûmeti lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin açıklaması

MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) – Teşekkür ederim Başkanım.

2022 yılı itibarıyla AK PARTİ Hükûmeti lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde gerçekleştirilen çalışmaları anlatmaya devam ediyorum. Türkiye’nin ilk yerli elektrikli otomobili TOGG’tur. Önümüzdeki sene başından itibaren seri üretime geçecek olan TOGG’un çevrenin korunmasına yapacağı katkı da açıkça ortadadır. Yerli otomobilimiz TOGG başta olmak üzere yüksek hızlı şarj istasyonlarının yaygınlaştırılması konusunda yeni adımlar atıyoruz. 81 ilimizin tamamında 1.500’den fazla yüksek hızlı şarj istasyonu kurulmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. 300 milyon liralık bir destekle bir yıl içinde ülkemizde yaygın ve yüksek hızlı şarj altyapısı kurulmasını sağlayacağız. Milletimizin boş tartışmalara, yalanlara, iftiralara, polemiklere, çıkar hesapları güden sahte dostluklara ihtiyacı yok. Bizim işimiz, varsa yoksa üretmek, hizmet etmektir.

BAŞKAN – Sayın Karaman.

17.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman’ın, Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’ne ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Devlet Bahçeli ve yüz binlerce kişinin katılımıyla pazar günü gerçekleştirilen törende İstanbul'un fethini temsilen Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’ne -5 milyon 61 bin metrekarelik alana- 145.300 tane ağaç dikiminin gururunu yaşadık. Dünyanın en büyük 5’inci şehir parkı olacak bu muhteşem esere destek veren başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Murat Kurum'a ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. İçerisinde uçak pisti, metro hattı, hemen yanında Marmaray'ın bulunduğu ve her yere kara yolu ve deniz yolu ulaşımı olan millet bahçemizin vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Atatürk Havalimanı'nda tüm peronlar, hangarlar ve binalar restore edilecek, ulusal ve uluslararası fuarlara ev sahipliği yapılacak.

BAŞKAN – Sayın Ekinci…

18.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Sivas’ın köylerine yapılacak hizmetlere ilişkin açıklaması

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkanım.

17 ilçe, 7 belde, 1.234 köy, 677 mezrasıyla yerleşim yeri olarak Türkiye'nin 1’inci, yüz ölçümü olarak da 2’nci ili olan sultan şehrimiz Sivas'ımızda sadece il merkezimize değil köylerimize de hizmet etmeye devam ediyoruz. Bu çerçevede, 2022 yılı için İl Özel İdaremizin 240 milyon liralık bütçesinin yanı sıra KÖYDES'ten gelen 82 milyon TL'lik bütçe de köylerimize hizmet için kullanılacaktır.

Yapılacak hizmetlerimizin köylerimize hayırlı olması dileğiyle; bu hizmetlerin sultan şehrimize tahsisinde başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, bakanlarımıza, Grup Başkanımız İsmet Yılmaz'a, milletvekillerimize ve İl Genel Meclisimize teşekkür ediyor, şimdiden sultan şehrimiz Sivas'ımızın köylerine ve hemşehrilerimize hayırlı olması dileğiyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Şeker…

19.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, Türkiye’nin ve Kocaeli’nin ihracat rakamlarına ilişkin açıklaması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, ülke genelinde gayrisafi yurt içi hasıla 2022 yılı birinci çeyreğinde yüzde 7,3 artarak 2,5 trilyon TL olurken, ihracat 2022 yılı Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı ayının aynı dönemine göre yüzde 21,6 arttı. Ocak-Nisan döneminde yapılan ihracatın yüzde 94,5’ini imalat sanayisi oluşturmaktadır. Seçim bölgem Kocaeli'de nisan ayında ihracat yüzde 41,7 arttı. 2022 yılı Ocak-Nisan döneminde ülke genelinde yapılan toplam ihracat 83,5 milyar dolar olurken, Kocaeli'de 5,1 milyar dolar oldu. Kocaeli, ülke genelinde yapılan toplam ihracatın yüzde 6’sını yaparken iller arasında da 3’üncü sırada yerini aldı.

Üretime destek olan Cumhurbaşkanımıza ve bakanlarımıza teşekkür ediyorum. Başta Kocaeli'deki firmalar olmak üzere, üreten ve ihracat yaparak ülke ekonomisini büyüten tüm işletmeleri tek tek tebrik ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Adıgüzel…

20.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel’in, sağlık alanında yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) – Kronik hastalığı bulunan hastaların ilaç raporlarının sürelerinin uzatılması ve ilaçların da doktor reçetesi olmadan yazılması işlemi bugün itibarıyla sonlandırılmıştır. Hastanedeki kuyruklar sabah altıda başlamaktadır. Çoğu yaşlı veya kronik hastalığı nedeniyle düşkün durumda olan bu insanlara daha fazla engel koymayın. Engelli vatandaşlar hem engelli raporu almak hem de raporlarını yenilemek için kamu hastanelerinden randevu alamamaktadır, ivedi çözüm gerekiyor.

Sosyal Güvenlik Kurumu bir genelge yayınladı, özel hastanedeki el okuma sisteminin yeniden devreye alınacağını duyurdu ama şu anda bu sistemler ilgili firmanın ilgilenmemesi nedeniyle çalışmıyor. Bakanlık da “Bana ne, yenisini al.” diyor. Tanesi 3 bin dolar, Türkiye’ye maliyeti 600 hastanede yaklaşık 1 milyar TL. Yakında yüz tanıma sistemine geçileceği söyleniyor, altı ay için sistemde bu masrafa neden gerek duyuluyor? Yeni firmalarla ortaklığınız mı var?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Şimşek…

21.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, geçen sene Mersin’de yaşanan orman yangınlarında evleri yanan ve hak sahipliği kazanamayan vatandaşların taleplerine ilişkin açıklaması

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, geçtiğimiz yıl Mersin’de yaşanan orman yangınlarında 107 vatandaşımızın evi yanmış, hasar görmüştür. Hasar tespit çalışmaları sırasında Aydıncık merkez, Atatürk, Duruhan, Pembecik, Karaseki ve Yenikaş köylerinde 41 vatandaşımız; Silifke’nin Işıklı ve Yeşilovacık köylerinde 5 vatandaşımız hak sahipliği belgesi kazanmış ve bunlara ev yapılmasına karar verilmiştir; diğer vatandaşlarımız tapu sorunları ve miras meselesi yüzünden hak sahipliği kazanamamışlardır. Yaz ayları boyunca, bu inşaatların bir an önce ihalesinin yapılarak vatandaşlarımıza kıştan önce bu evlerin teslim edilmesi temennimizdir. Bakanlıklarımız -gerek İçişleri gerek Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği- bugüne kadar birçok konuda vatandaşlarımızın yarasını sarmak için destek verdiler, verilen destekler için teşekkür ediyoruz. Hak sahipliği kazanamayan bu vatandaşlarımıza da en azından başka bir yerde ev yaptırabilmeleri için nakdî destek sağlanmalıdır diyorum.

Tekrar bütün hemşehrilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Özkan Yalım…

22.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, Avrupa’ya açılan sınır kapılarında uzun saatler bekleyen tır şoförlerinin taleplerine ve güvenlik görevlilerinin görev yerlerinin değişmesi sebebiyle yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, ülke dışına çıkan, ihracat rakamlarımızı belirleyen nakliyat firmalarımız ve değerli şoför arkadaşlarımız çok zor durumdalar. Avrupa'ya açılan kapılarda bekleme süresi, özellikle Kapıkule Sınır Kapısı'nda bekleme süresi yüz on saati bulmuştur. Şoför kardeşlerimizin bu bekleme sürelerinin gerçekten bir an önce azaltılması gerekiyor. İlgili bakanlıkları, özellikle Ulaştırma Bakanlığını ve de Ticaret Bakanlığını göreve davet ediyorum. Hem ihracatımızı belirleyen hem de bu kadar zorluk içerisinde çalışmak zorunda kalan değerli şoför kardeşlerimizin bugün saat 11.00’de yapmış oldukları basın açıklamasından da özellikle memnuniyet duyduğumu belirtiyorum, ilgili bakanlıkları göreve davet ediyorum.

Bunun yanında, 56 bin güvenlik görevlimizin yer değişikliği gerçekleşecek. Özellikle polislerimizin yer değişikliği sebebiyle doğudan batıya geçmelerinden dolayı 40 bin ila 50 bin TL civarında taşıma masrafları çıkmaktadır ancak Bakanlık maksimum 10 bin TL taşıma ücreti vermektedir; bunun için İçişleri Bakanlığını da göreve davet ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Metin İlhan…

23.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Cacabey Gökbilim Medresesi’ndeki restorasyon çalışmalarına ilişkin açıklaması

METİN İLHAN (Kırşehir) – Teşekkür ederim Başkanım.

Eğitimde Kırşehir’i sürekli üst sıralara taşıyan tüm eğitim çalışanlarımıza teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Kültür ve ilim şehri olan Kırşehir'in merkezinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de alınan tarihî Cacabey Gökbilim Medresesi'nin iç duvarlarında başlayan rutubet ve çürüme tehlikesi nedeniyle üç yıldır restorasyon çalışmaları devam etmektedir. Konuyla ilgili Vakıflar Genel Müdürü orijinalliği sağlamak adına bilim heyeti oluşturduklarını da süreç içinde ifade etmişti ancak bir türlü bitmeyen restorasyon çalışmaları ve orijinallikle ilgili akıllarda soru işaretleri olması Kırşehirlileri bir hayli tedirgin etmektedir. Bizler de süreç tamamlandıktan sonra bağımsız uzman çevrelerden inceleme talep edeceğiz.

Astronot yerine “Cacabey” kelimesinin kullanılmasını isteyen Sayın Bahçeli'nin de konuya hassasiyet göstermesi yerinde olacaktır diye düşünüyorum.

Son olarak, Türkiye'nin ve Kırşehir'in göz bebeği tarihî mirasımıza yanlış uygulamalar yapılmışsa bunun hesabını Kırşehirliler olarak sorumlulardan mutlaka soracağımızın bilinmesini isterim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Aydın Özer…

24.- Antalya Milletvekili Aydın Özer’in, buğday üreticilerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması

AYDIN ÖZER (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Antalya'da buğday hasadı başladı. Geçen yıllara göre rekoltede büyük düşüş olacağını söyleyen çiftçimiz, buğday alım fiyatlarının açıklanmasını bekliyor. Sayın Tarım Bakanı da kalkmış “Bizim buğday sorunumuz yok.” diyor. Tabii, biz de zaten en büyük sorunun süne zararlısı olduğunu düşünüyoruz! Çiftçimize sorsan “Ne yüksek girdi maliyetleri ne hasadın başlamasına karşın fiyat vermeyen TMO ne de dağ gibi biriken banka ve kredi borçları; bizim asıl derdimiz, süne zararlısıdır.” der! Çünkü süne, başağın üzerine konar; önce, iğnesini buğday tanesine batırır, buğdayı zehirler, parçalar; sonra da özünü içine çeker. Halk dilinde sünenin salgıladığı enzime “sünesinin pisliği” denilir. İşte, çiftçimiz de yaklaşık yirmi yıldır bununla mücadele etmektedir, yoksa, tarlaya buğday ekememek, ekse de gübre atamamak, atsa da alım fiyatlarının düşük olması nedeniyle ektiğinden kazanamamak falan da çiftçimizin derdi değildir!

BAŞKAN – Sayın Göker, sonradan farkına vardım söz talebiniz olduğunu.

Buyurun.

MEHMET GÖKER (Burdur) – Sayın Başkan, Sayın Başkanım…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÖKER (Burdur) – Sesimizi kısıyorlar efendim.

BAŞKAN – Bir sıkıntı var, dur bakalım.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Kısmaya devam ediyorlar!

MEHMET GÖKER (Burdur) – Divanın sesi kısılırsa artık…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Göker.

25.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in, elektrik ve doğal gaza gelen zamma ilişkin açıklaması

MEHMET GÖKER (Burdur) – Sayın Başkanım, elektriğe mesken abonelerinin tarifesinde yüzde 15, sanayide ticarethane abonelerinin tarifesine yüzde 25, yine doğal gaza konutta yüzde 30 zam yapıldığı bir dönemde esnafımızın pandemi döneminde çekmiş olduğu kredilerin geri ödemesi Halkbank tarafından istenmektedir. Bu durumda bu zamlarla mücadele eden esnafımız tabiri caizse belini yeni doğrultmaktadır. Geri ödemelerin ileri bir tarihe sıfır faizle ötelenmesi ve esnafımızın bir nebze daha olsun nefes alması sağlanmalıdır. Bu konuda Hükûmeti göreve davet ediyorum.

BAŞKAN – Şimdi, söz talep eden Grup Başkan Vekillerine söz vereceğim.

Buyurun Sayın Başkan, Müsavat Bey.

26.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Rüzgârgülü Projesi’ne, Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı büyüme ve enflasyon rakamlarına, geçim sıkıntısına ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Sayıştayın kuruluş yıl dönümünde yapmış olduğu konuşmaya ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Geçtiğimiz aylarda açıkladığımız kırsal ve bölgesel kalkınmayı geliştirecek, okul çağındaki çocuklarımızın sağlıklı gıdaya erişimini sağlayarak gelişimlerini güçlendirecek Rüzgârgülü Proje’mizi pilot uygulama olarak Demre’de faaliyete geçirdik. İYİ Partili Demre Belediye Başkanımız 10 farklı okulda 152 okul öncesi öğrencimize sağlıklı yemek kutularını ulaştırdı. Hem çocuklarımızdan hem de ailelerinden çok olumlu geri bildirimler aldık. İnşallah önümüzdeki ilk seçimde Demre’de hayata geçirdiğimiz Rüzgârgülü Proje’mizi tüm ülke sathına yayarak memleketimizin dört bir yanındaki çocuklarımızın sağlıklı gıdaya erişimini temin edecek, kırsal ve bölgesel kalkınmayı geliştireceğiz.

Saygıdeğer milletvekilleri, dün, Türkiye İstatistik Kurumu 2022 yılının ilk çeyrek döneminde ekonominin yüzde 7,3 büyüdüğünü açıklamıştır. Dükkânların elektrik faturalarını karşılayamadığı, esnafın borç batağına sürüklendiği, milyonlarca çalışanın yüksek enflasyon ve artan döviz kuruna bağlı alım gücünün düştüğü, işsizliğin arttığı, gençlerin ülkeyi terk etmek için neredeyse sıraya girdiği bir dönemde vatandaşlarımız açıklanan yüzde 7,3’lük büyümeyi mutfağında, cebinde ve cüzdanında hissedememiştir.

Enflasyon, TÜİK’in resmî rakamlarında bile yüzde 70’lere dayanmış, durdurulamayan kur yükselişiyle dolar 16 lirayı aşmış, mazot ve benzin her geçen gün gelen zamlarla 25 liraya yükselmiş durumdadır. Temel gıda ürünleri son bir yılda yüzde 100’den fazla artış göstermiş, marketlerde bebek mamalarına ve çiğ süte zincir vurulmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Büyüme işsizliktedir, icra dosyaları sayısındadır ve geçim sıkıntısındadır. Aziz milletimize bu eza ve cefayı çektiren siyasi iktidar, büyüme palavralarıyla vatandaşlarımızı değil ancak kendisini kandırabilir. İktidar görmezden gelse de milletimizin yaşadığı gerçekler ortadadır. Semt pazarlarında ucuza sebze meyve alabilmek için akşamı bekleyen vatandaşlarımız maalesef bu ülkenin gerçeğidir. Annelere tencere kaynattırmayan yokluk, babaları çocuklarına mahcup eden yoksulluk bu ülkenin kaderi olmamalıdır. Tok, açın hâlinden nasıl anlamıyorsa Külliye’de, saraylarda oturanlar da milletin hâlinden anlamamaktadır. Gıda fiyatları artmıştır, vergi oranları büyümüştür, sarayın harcamaları, israfları ve saray çevresinde doymak bilmeyen müteahhitlerimiz ziyadesiyle büyümüştür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Durmak bilmeden yaptırdığınız saraylar, kışlık konutlar, yazlıklar, işte, tekneler, uçaklar vesaire Orta Doğu liderlerinin ülkemizde aldıkları arsaların payını büyütmektedir. Sığınmacılara yaptığınız harcamalar büyümüştür. Hükûmetin büyüme uydurmaları, toplumumuzun hiçbir kesimi tarafından hissedilmediği için inandırıcı da bulunmamaktadır.

Aziz milletimiz müsterih olsun; İYİ Parti iktidarında, bu karanlık günleri aydınlatacak, milletimizin geçim sıkıntısını giderecek planlı ve programlı ekonomik kadrolarımızla kısa sürede memleketimizi refaha çıkaracağız.

Sayın Erdoğan Sayıştayın kuruluş yıl dönümünde yapmış olduğu konuşmada, kamu idarelerinin mali faaliyetlerini denetlemekle mükellef olan Sayıştaya “Açık aramayın.” ifadesinde bulunmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, devam edin.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Anayasa’mız Sayıştaya devlet kurumlarının gelir gider ve mallarını Türk milleti adına denetlemek ve Türkiye Büyük Millet Meclisine doğru ve yeterli raporlar sunmak görevini yüklemiştir. Cumhuriyetle birlikte oluşan devlet kurumsallığımız, esasen kişi otoritesine dayalı anlayıştan yasa ve kurallara dayalı anlayışa geçiştir. Cumhuriyet kazanımları ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurumsal yapısı, kendi varlığını devlet zanneden geçici siyasi iktidar ve siyasi otoriteler tarafından akamete uğratılabilir belki ama asla yok edemez. Maalesef Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türkiye’yi getirdiği son noktada denge ve denetleme mekanizmaları yerine bir kişinin iradesi ve dudağının arasından çıkan bir çift kelam tercih edilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bitiriyorum hemen.

BAŞKAN – Buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ancak kamu kaynaklarının israfını ve yolsuzluklarını tespit etmekle yükümlü olan Sayıştayın denetleme faaliyetlerini hedef alan yürütme erkine şunu söylemek isteriz: Atacağınız her adım ve yapacağınız her hesabı, ilk seçimden itibaren Türk milletinin iradesi ve teveccühüyle iktidarı teslim edeceğinizin bilinciyle gerçekleştirin çünkü gerçekten söylüyorum, yolun sonu görünüyor, az kaldı.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Beştaş…

27.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Gezi’yi hedef alan AKP Genel Başkanının grup toplantısında açık ve aleni bir şekilde kadınlara hakaret ettiğine, Emine Erdoğan’ın öncülüğünde hazırlanan “Dünya Ortak Evimiz” adlı kitaba, Gezi’nin 9’uncu yıl dönümü sebebiyle gerçekleştirilen protestolara, Türkiye İnsan Hakları Vakfı 2021 yılı raporuna, 1 Haziran Dünya Süt Günü’ne, akaryakıt fiyatlarındaki artışa ve akaryakıt ve telefondaki ÖTV’nin kaldırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Evet, bugün yeni bir gündemimiz var, AKP Genel Başkanının grup toplantısında açık ve aleni bir şekilde kadınlara hakareti; “sürtük” dedi kadınlara. Milyonlarca kadının muhatap olduğu bir olayda, Gezi’yi hedef aldı ve tüm kadınlara bu sözüyle hakaret etmiştir. Bunu asla kabul etmiyoruz; Erdoğan derhâl bütün kadınlardan özür dilemelidir.

Tabii, Genel Başkanın, Erdoğan’ın kadınlara yönelik hakaretleri yeni değil, daha önce de defalarca kadınlara yönelik cinsiyetçi, aşağılayıcı ifadeler kullanmıştı. Kadın düşmanlığı dediğimiz tam da budur, bu iktidar kadın düşmanıdır. İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etmesinin sebebi de budur. Kadına yönelik şiddetin bir kırım düzeyine vardığı Türkiye’de bizzat Cumhurbaşkanın ağzından çıkan bu kadın düşmanı ifadeler bu ülkede kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmaktadır, teşvik etmektedir. Erkek şiddetini meşrulaştırmaktadır ve kadına yönelik şiddete onay verdiğini aslında bir yönüyle itiraf etmiştir. Ve bizim, kendisinin sorumluluğu gereği, bunu çok daha vahim bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. Erdoğan ya kadınlardan derhâl özür dileyecek ya da her gün erkekler tarafından katledilen kadınların katline onay gösteren bir şahsiyet olarak tarihe ve kayda geçecektir. Biz kadınlar mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Gezi de Gezi’de direnen kadınlar da bu ülkenin alnının akı ve onurudur. “Selam olsun Gezi’de direnen tüm kadınlara!” demek istiyorum.

Evet, bugün bir haber daha düştü; Emine Erdoğan’ın öncülüğünde hazırlanan “Dünya Ortak Evimiz” kitabı bugün çıkıyormuş. Emine Erdoğan, kişisel hikâyesini kitabın “Ağacın Hikâyesi Böyle Bitmesin” bölümünde kaleme almış deniyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Gerçekten ironik bir durum. Tam da Gezi’nin yıl dönümünde “Herkesin ağacı hikâyesi böyle bitmesin.” dediği için onlarca gencin öldüğü, yüzlerce kişinin müebbet cezalarıyla yargılandığı bir günün arifesinde ilginç bir tesadüf diyelim. Sadece kendi ağacını düşünenlerin iktidarında maalesef ortada ağaç kalmadı, her şey kurudu.

Dün Gezi’nin 9’uncu yıl dönümü sebebiyle birçok merkezde protestolar vardı ve çok sert müdahaleler oldu. Dün gece İstanbul’da 170 kişi işkenceyle, darpla gözaltına alındı. Türkiye Gazeteciler Sendikasının açıklamasına göre 6 gazeteci de gözaltına alındı ve gazetecilerin ağır bir şekilde darbedildiğini, işkence gördüğünü gözlerimizle gördük. Bu gazlardan etkilenen bir kişi de İstanbul Milletvekilimiz Musa Piroğlu’ydu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Dünkü Gezi protestolarına saldırı sabahında TİP Milletvekilleri Erkan Baş, Sera Kadıgil ve Ahmet Şık’a köprüde yapılan saldırı sonrası bu ülkenin suç işleri bakanı ödüllendirileceklerini söyledi polislerine. Dünkü şiddet âdeta bir ödül kapma yarışı gibiydi. Eğer bir ülkede İçişleri Bakanı vekillere müdahale etti diye polislere teşekkür ederse, polisler de tabii ki yarışır vekillere ve halka müdahalede. Bu halk düşmanlığına, bu saldırılara son vereceğiz.

Sayın Başkan, elimde çok vahim bir rapor daha var, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Raporu. 2021 yılı raporunu açıkladı TİHV, son otuz yılın en zirvede olduğu şiddet ve işkence oranlarını açıkladı. Piklerin ülkesi olduk; yolsuzlukta pik, yoksullukta pik, işkencede pik yapıyor Türkiye.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Rapora göre, gözaltı sürecinde işkence gören 10 kişiden 7’si sokakta veya toplumsal gösterilerde işkenceye uğradığını belirtti. TİHV’e başvuru yapan -92 yılından beri en yüksek oran- 984 kişi. Burada dikkat çekici bir ayrıntı daha var; Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi doğumlular yani Kürtler yani kürdistan coğrafyasında yaşayanlar, Türkiye'nin diğer tarafında da Türkiye nüfusunun yüzde 30’unu oluşturuyor ama işkence nedeniyle TİHV’e başvuranlar içinde bu bölgede doğanların oranı yüzde 63,7. Başvuranların yüzde 89’unun -en yüksek oran- siyasi düşünce, kimlik veya eylemleri nedeniyle gözaltına alındığı bildirildi. En yüksek işkencenin Van ve İstanbul’da olduğu kaydedildi. Biz, işkence ülkesine döndü derken tam da bunu söylüyoruz, işkenceyi durdurun diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Başkan, toparlıyorum.

Bugün, aynı zamanda, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından ilan edilen 1 Haziran Dünya Süt Günü. Peki, Türkiye'de çocuklar süt içebiliyor mu? Hayır, sütü unuttular. Sadece mayıs ayı içinde yüzde 35 zam geldi. Artık halkın büyük çoğunluğu çocuklarına zaten süt içiremiyor, lüks hâline geldi. Süt ambalajları kelepçelendi. Son beş ayda yüzde 100’ün üzerinde zamlanan ve bazı markalarda litresi 21 lirayı bulan süt ürünleri artık gelişim çağındaki çocuklara verilemiyor ama iktidar sözcüleri manda yoğurdu ve manda kaymağı öneriyor maalesef. Bu yıkım ve yoksulluk karşısında hep birlikte önlem almalıyız, bunu değiştireceğiz.

Son olarak akaryakıt fiyatlarındaki artış artık herkesin hayatında ciddi bir etkiye sebep oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitiriyorum.

İktidar sözcüleri, ısrarla, küresel olarak enflasyonun arttığını, bu nedenle akaryakıt fiyatlarının arttığını söylüyor ama rakamlar bunu yalanlıyor. 28 Mayıs 2021 tarihi itibarıyla benzinin litresi 7,80, motorinin litresi 7,26, Brent petrol 76 dolardı fakat şimdi Brent petrolde yüzde 60 artış oldu. Türkiye’de benzin ve motorin yüzde 240 arttı, motorin ise bir yılda yüzde 260 arttı. Bu, küresel bir enflasyon değil, büyük soygundur. Akaryakıt ve telefon başta olmak üzere acilen ÖTV kaldırılmalıdır.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tahsin Bey, buyurun.

28.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’ın, Ethem Sancak ile BMC’nin hikâyesinin cumhuriyet tarihinin en büyük soygunlarından bir tanesi olduğuna ilişkin açıklaması

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

2014 yılında, Recep Tayyip Erdoğan ecza deposu işiyle uğraşan “Ethem Sancak” ismindeki bir yakınına “Git, TMSF’den BMC’yi al.” dedi. Ethem Sancak, arsa değerinin yarısına, 751 milyon liraya BMC’yi satın aldı; dönemin parasıyla yaklaşık 360 milyon dolar. Sonra Erdoğan, kişisel olarak, Katar Emirini aradı ve Katar ordusunu 300 milyon dolara BMC’ye ortak etti, bir aylık kâr 120 milyon dolar. Hemen ardından, elde kalanın yarısı Erdoğan’ın köylüsü Talip Öztürk’e satıldı, buradan da 60 milyon dolar kâr elde edildi ve kâr yıllar içinde katlanarak büyüdü. Millî tank ihalesi hiçbir tecrübesi, fabrikası olmayan BMC’ye verildi; ordunun Tank Palet Fabrikası 5 kuruş bedelsiz yirmi beş yıllığına BMC’ye verildi; Karasu’daki 2 milyon metrekare hazine arazisi BMC’ye verildi; sırf üretsinler diye cumhuriyet tarihinin en büyük teşviklerinden biri BMC’ye verildi; KDV istisnası, gümrük vergisi istisnası, kurumlar vergisi indirimi, nitelikli personel desteği, faiz desteği, enerji desteği; liste uzun. Peşkeş çekilen Tank Palet Fabrikasında tank yapıldı mı? Hayır. Yıllarca da orduya “yedek parça” adı altında faturalar kesildi. Üç buçuk yıl geçti, on sekiz ayda tank teslim edilecekti, ortada tank var mı? Hayır. Karasu’da fabrika yaptı mı? Hayır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Karasu’da fabrikanın temelini Ocak 2019’da Erdoğan atmıştı “Buradaki yatırım büyüklüğü 500 milyon dolara ulaşacak, 10 bin kişiye istihdam sağlanacak, 5 milyon dolarlık katma değer sağlanacak.” demişti. Erdoğan “Üretim üssü olacak, Türkiye’nin gelecek elli yılına damgasını vuracak.” diye ballandırdığı tesisin “İlk bölümünü yıl sonunda açacağız.” demişti. 2020 geçti, 2021 geçti; 2022’de, fabrikanın temeline atılan birkaç demiri de sökülüyor. Bu yanlış sözleri için verilen bir hesap var mı? Peki, hikâyenin kahramanı görünen Ethem Sancak ortada mı? Hayır. Ethem Sancak nerede? Erdoğan’ın havuz medyası başta olmak üzere her sahada başaktördü, şimdi niye hain ilan edildi? Ethem Sancak ve Talip Öztürk’ün hisseleri neden Tosyalı’ya, hem de 480 milyon dolara satıldı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, buyurun.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Ethem Sancak’ın milyonları nerede?

Bu hikâye cumhuriyet tarihinin en karanlık, en büyük soygunlarından bir tanesi; hesabı sorulacak. Millî Tank Projesi ehil ellere verilecek, Tank Palet Fabrikamız geri alınacak, Karasu’da üzerine çöktükleri hazine arazisi geri alınacak. (CHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Ünal, buyurun.

29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, Siirt’te şehit olan Ercan Özcan’a Allah’tan rahmet dilediğine, Türk Hava Kuvvetlerinin 111’inci kuruluş yıl dönümüne, Leyla Muhammed’e yapılan saldırıya, Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Siirt’te şehit olan kahraman askerimiz Ercan Özcan’a Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabırlar diliyorum; milletimizin başı sağ olsun.

Şanlı bayrağımızı göklerde gururla dalgalandıran, dünyanın ilk havacılık teşkilatlarından biri olan Türk Hava Kuvvetlerimizin 111’inci kuruluş yıl dönümünü kutluyorum.

Sayın Başkan, şiddet iki şekilde öğreniliyor; görerek ve yaşayarak. Maalesef, geçen gün izlediğimiz şiddet görüntüleri hepimizin kanını dondurdu. Masum bir insanı şiddet yoluyla hedef alanların toplum olarak her daim aynı bilinçle karşısındayız ve bunu şiddetle kınıyoruz ve lanetliyoruz. Leyla Muhammed annemize yapılan saldırı ve toplumda oluşturduğu tepki son derece acı. Bu şiddet görüntüsünü yayınlayan ve bu şiddeti sergileyen kişiye tabii ki gerekli ceza verilecek ama bu bize bir şeyi sorgulamamız gerektiğini gösteriyor ki o da ırkçılık, ötekileştirme ve ayrımcılık üzerinden yürütülen kirli siyasetin, bunun altında bir sorumluluk olarak yattığı.

Yine, sayın milletvekilinin gündeme getirdiği Tank Palet Fabrikası konusunda defalarca gerekli açıklamalar yapıldığı hâlde ve bu konuda kamuoyuna dönük…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – …hem Tük Silahlı Kuvvetlerinin hem ilgili tarafların gerekli açıklamaları yapmasına rağmen burada tekrar tekrar aynı iddiaların gündeme getirilmesi tabii ki milletvekilinin burada dokunulmazlık ve kürsü hakkı çerçevesinde temel bir hakkıdır ama Anayasa 38 de bize bir şeyi hatırlatır. Şimdi, biz bazen terör suçlusu bir kimseyi konuşurken -dikkat ediyorum- evet, yargılama süreci devam ediyor ve Anayasa 38’e göre bu kişiyle ilgili yargısız infaz yapamazsınız ve suç sabit olmadıkça kişi yani “Beraatizimmet asıldır.” hükmünce tabii ki gerekli uyarılar yapılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ünal.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bizim burada bir iddia üzerinden yargısız infazda bulunmamız ve sanki bütün bunlar olmuş, ortada bir suç, suçlu, teşekkül etmiş bir hüküm varmış gibi yargısız infaz yapılmasını da hem zikredilen kişiler, şahıslar, iddialar üzerinden hukuka ve genel olarak da etiğe aykırı bulduğumu ifade ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Başkanım, bir şey önerebilir miyim?

BAŞKAN – Size bir şey söylemedi yani.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Sadece bir öneride bulunacağım.

BAŞKAN – Buyurun.

30.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’a Tank Palet Fabrikasıyla ilgili bir araştırma komisyonu kurulmasını önerdiğine ilişkin açıklaması

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, ben, Grup Başkanımıza bir öneride bulunuyorum: Kamuoyunu aydınlatma açısından gelin Büyük Millet Meclisinde bir araştırma komisyonu kuralım, Tank Palet Fabrikasıyla ilgili neler yapılmış, kaça alınmış, kaça satılmış, üretim yapılmış mı, hep beraber Büyük Millet Meclisinde araştıralım, bu konuyu kapatalım diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Sayın milletvekilleri, Yaşlıların Hayatın Çeşitli Alanlarında Yaşadıkları Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır.

Okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- (10/1428, 2953, 3030, 3049, 3330, 3757, 4665, 4850, 5742, 5743, 5980, 5981, 5982, 5983, 5984, 5985, 5986, 5987, 5988, 5989, 5990, 5991, 5992, 5993, 5994, 5995, 5996, 5997, 5998, 5999) esas numaralı Yaşlıların Hayatın Çeşitli Alanlarında Yaşadıkları Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1960)

1/6/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz; Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 1/6/2022 Çarşamba günü saat 13.30’da toplanmış ve kullanılan (17) adet oy pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak İç Tüzük'ün 24’üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                                                                                                                  İmam Hüseyin Filiz

                                                                                                                                                                                                                         Gaziantep

                                                                                                                                                                                                              Komisyon Geçici Başkanı

Başkan              :  Erol Kaya                        (İstanbul)       13 oy

Başkan Vekili     :  İbrahim Halil Fırat             (Adıyaman)     13 oy

Sözcü                :  Lütfiye Selva Çam             (Ankara)         13 oy

Kâtip                 :  Abdurrahman Başkan         (Antalya)        13 oy

BAŞKAN – İYİ Parti Grubunun İç Tüzük'ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve arkadaşları tarafından, İstanbul’un kuzeybatısında resen ilan edilen Yenişehir rezerv alanının meydana getirdiği huzursuzlukların ve doğuracağı tehlikelerin görüşülerek gerekli tedbirlerin alınması amacıyla 1/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

1/6/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu, 1/6/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                                                                             Dursun Müsavat Dervişoğlu

                                                                                                                                                                                                                            İzmir

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve 20 milletvekili tarafından İstanbul'un kuzeybatısında resen ilan edilen Yenişehir rezerv alanının meydana getirdiği huzursuzlukların ve doğuracağı tehlikelerin görüşülerek gerekli tedbirlerin alınması amacıyla 1/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 1/6/2022 Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.

Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul'un Arnavutköy ve Başakşehir ilçelerinde ilan edilen Yenişehir rezerv yapı alanıyla ilgili halkın yaşadığı huzursuzluk ve meydana gelecek tehlikelerin görüşülerek gerekli tedbirlerin alınması amacıyla İYİ Parti Grubu olarak verdiğimiz araştırma önergesinin gerekçelerini açıklamak üzere söz aldım. Selamlarımı sunarım.

İstanbul, sürekli artan nüfusuyla doğru orantılı olarak sorunları da en çok artan ilimizdir. Ekonomik sıkıntılar, sosyal patlamalara dönüşecek boyutlara gelmiştir. Sığınmacılar, genç işsizler, uyuşturucu bağımlılığı, trafik sıkışıklığı gibi sorunların yanında bir türlü çözülemeyen kentsel dönüşüm ve buna bağlı olarak artan deprem tehlikesi ve müsilaj sorunu devam etmektedir. Çözüm üretme kabiliyetini ve gücünü kaybetmiş olan iktidar İstanbul’dan intikam alırcasına hâlâ rant peşinde koşmakta, sadece kupon arazileri ele geçirmekle yetinmeyecek kadar hırslı görünmektedir. İstanbul’un anayasası niteliğindeki 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı Ankara’da Çevre Bakanlığınca resen değiştirilmiştir. Tarım alanlarını, su havzalarını, meraları, ormanları, kısaca, İstanbul’un nefes alacağı bütün alanları yok etmeye dönük bu girişimin Kanal İstanbul hayalî projesi kapsamında yapıldığı bilinmektedir. Bu algıyla büyük bir rant alanına dönüştürülen bölgedeki araziler Arap ülkelerinde bile pazarlanmaktadır. Dikkat çekmek istediğim esas konu ve asıl tehlike bölgenin yapılaşmaya açılmış olmasıdır. En son 1/5.000 ölçekli imar planı ile 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı da resen değiştirilmiştir. Bu durumda Kanal İstanbul hayalî projesi gerçekleşmese bile bölgede yapılaşma başlamış olacaktır. Bu da İstanbul’a 3 milyona yakın ilave nüfus getirecektir. Çözüm bekleyen bütün sorunların üzerine yeni sorunlar eklenecek ve âdeta çözümsüz hâle gelecektir. Marmara Denizi’yle birlikte bölge olumsuz etkilenecek, çocuklarımıza ve gelecek nesillerimize ağır bir yük kalacaktır. Diğer taraftan, bölgede yerleşik olarak yaşayan hak sahibi vatandaşlarımız şimdiden bu değişikliklerden mağdur olmuşlardır. Birilerinin haksız kazanç sağlamasına yol açacak şekilde malikler kendi yerlerinden edilmiştir. Hak sahiplerinin itirazları dikkate alınmadan yapılan bu değişiklikler tapuya tescil edilmek üzeredir.

Değerli milletvekilleri, bölgede bu değişikliklerden hâlâ haberi olmayan vatandaşlarımız vardır. Tebligatlar usulüne uygun yapılmamış, askıya çıkarılan listelerde ise maliklerin isimleri gizlenmiştir. Bölge halkı, rant peşinde koşan yandaşların haksız kazanç sağlamaları için korunduğunu iddia etmektedirler. Yerleşik halkla iletişime geçilmemiş, bilgilendirme yapılmamış, hak sahipleriyle anlaşma yolları aranmamış, ikna edilme lüzumu hissedilmemiştir.

Bakın, bölge halkı neler söylemektedir: “Yerli kimse kalmasın, yerlerimizi satmak zorunda kalalım diye parseller büyük tutuldu.” “DOP genellikle yüzde 30’lar seviyesinde uygulanırken burada yüzde 45 olarak uygulanmaktadır.” “Yandaşların aldığı değersiz yerler ticari alan ilan edilip yüksek katlar verildi.” “Bizim güzel yerlerimiz değersiz yerlere taşındı.” “Hisseli yerleri olanlar başka ilçelere bile nakledildi.” “Bazı parseller için planlar askıdayken yandaşlar lehine değiştirildi.” “Kamu arazilerini işgal etmiş olanlar bile ödüllendirilerek hak sahibi yapıldı.” Halkın iddiaları bu şekilde artarak devam ediyor. Halkın bu feryadını duymadan bölgeyle ve konuyla ilgili açıklamalar yapmaya devam eden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanının sözleri ise algı yaratmaktan öteye geçemiyor ve maalesef gerçeklerle ilgisi yoktur.

Değerli milletvekilleri, imar uygulamasının amacı sorunların çözümüne yönelik olması gerekirken yapılan uygulamayla sorunsuz müstakil parseller bile onlarca kişiyle hissedar yapılarak sorunlar artırılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Bu düzenlemeler yapılırken yönetmeliklere de kanunlara da uyulmamıştır. Yapılan bu imar uygulamasının tapuya işlenmesi hâlinde binlerce kişinin telafisi imkânsız zararların ve haksızlıkların mağduru olması kaçınılmazdır. Sonuç itibarıyla, çözülemeyen sorunlara yeni sorunlar eklenecektir. En önemlisi, kentsel dönüşümün sağlanması gereken İstanbul'da mevcut yapı stokunda deprem tehdidi artarak devam edecek, henüz çözüm için gerekli adımların atılamaması sebebiyle müsilaj Marmara Denizi'ni öldürecektir.

Bu sebeplerle İstanbul Yenişehir Rezerv Yapı Alanı imar uygulamasının durdurulması ve gerekli tedbirlerin alınabilmesi için Meclis araştırması komisyonu kurulmasını gerekli görmekteyiz. Destek verilmesini bekler, saygılar sunarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Züleyha Gülüm.

Buyurun Sayın Gülüm. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Merhabalar.

Burada, maalesef, sürekli bir rant üzerine konuşmak zorunda kalıyoruz, yıkım politikaları üzerine, yoksulluğu dayatmanız üzerine, sermayeyi koruyan politikalarınız üzerine konuşmak zorunda kalıyoruz; zira bütün politikalarınız bunlardan ibaret. Başka bir şey bilmiyorsunuz. Nerede bir arazi görseniz, nerede bir ağaç görseniz, nerede bir rant alanı olabileceğini düşündüğünüz bir yer görseniz anında harekete geçiyorsunuz ve onu hemen ya kendinize ya yandaş sermaye gruplarınıza ya görüntüde aslında başkasıymış gibi gözüken ama aslında sizlere ait olan birtakım şirketlere devretmeye çalışıyorsunuz. Kanal İstanbul Projesi de tam böyle bir proje. Tümüyle rant üzerine dayalı, İstanbul’u, Marmara’yı hatta Türkiye'nin ekolojik dengesini yok edecek, doğayı talan edecek, insanlara yaşam hakkı tanımayacak bir projeyi yapmakta ısrar ediyorsunuz. Ama görünen o ki bir tıkanma da var, çok fazla ilerlemiyorsunuz çünkü İstanbul halkı çok ciddi anlamda rant projesine karşı çıkıyor, her yerde doğasına, geleceğine sahip çıkıyor ve “Size bunu yaptırmayacağız, rant projenizi kabul etmeyeceğiz.” diyor. Ama buna rağmen, siz yeni planlarla, Kanal İstanbul bahaneleriyle, bu projeyle yeni alanları ranta çevirmek üzere harekete geçiyorsunuz.

Son harekete geçtiğiniz mesele de İstanbul’un anayasası niteliğindeki 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planını Ankara’da, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca resen değiştirip buraları imara açmaktan geçiyor. Yeni rant alanlarını açmak istiyorsunuz ve burayı insanlara satıp artık paralarını nereye aktaracaksınız bilemiyoruz. Ve aynı zamanda da buraları, daha önceki hikâyelerdeki gibi, insanların dolandırılacağı zeminler hâline de getiriyorsunuz. Bugün, işte, “Kanal İstanbul’un yerleri çok kıymetlenecek.” denilerek buraları satışa çıkaracaksınız ama sonrasında buralarda Kanal İstanbul yapılamadığında aslında bu halk da buradan alınan arazilerle dolandırılma zeminine girmiş olacak.

Şimdi, burada, diğer bir sorun ne? Yeni imar alanları açmanız yetmiyor, aynı zamanda Başakşehir Şahintepe’de olduğu gibi insanların yıllarca dişiyle tırnağıyla yaptığı, binbir emekle yaptığı evlerinden, iş yerlerinden insanları gönderiyorsunuz. Nerelere? Yeni yapılmış, henüz yaşanabilir olmayan ve mali olarak da değeri çok daha fazla düşük olan yeni yerlere insanları sürgün ediyorsunuz; barınma haklarını ellerinden alıyorsunuz, yaşam haklarını ellerinden alıyorsunuz. Komşuluk düzenleri var, hayatlarını kurmuş durumdalar ve o insanlara -tapuları daha yeni dağıtılmışken- siz diyorsunuz ki: “Ben o tapulardan vazgeçtim, size başka yerler gösteriyorum, oralardan çıkacaksınız.” Çünkü oralar kıymetlendi, değerlendi; oraları yandaşlara vermek istiyorsunuz. O nedenle de Şahintepeliler başta olmak üzere birçok yerdeki insanın tapulu arazilerine el koyup, kararnamenizle, bakanlıklarınızdan gelen talimatlarla bir gecede değiştirip insanların yıllarını harcadığı, binbir emekle kazandığı bir evlerine, bir iş yerlerine el koymayı bile göze alıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) – Ve şimdi, bütün bunlara karşı, yaşam alanlarımıza müdahaleye karşı, doğamızın talan edilmesine karşı, özgürlüklerimize müdahaleye karşı, ne giyeceğimize, nasıl yaşayacağımıza dahi karıştığınız bu siyasete karşı, son dönemlerde yaygınlaşan konsere bile, sanatçılara bile müdahalenize karşı hatırlatmak isterim ki dokuz yıl önce Gezi direnişi gerçekleşti. İşte, tam da bugünkü talan siyasetinize “Dur!” diyebilmek için Gezi direnişi gerçekleşti. Ve dün, Gezi direnişinin yıl dönümüydü, Gezi direnişinin bu yıl dönümünde sokağa çıkmak isteyen, demokratik hakkını kullanmak isteyen arkadaşlarımıza saldırdınız, inanılmaz bir dehşetle, bir polis gücüyle, polis şiddetiyle karşı karşıya kaldılar; yetmedi, gözaltına da alınan arkadaşlarımız gece vakti polisin odada bizzat şiddetine maruz kaldılar. Avukatlar içeriye alınmadı, avukatların ısrarı sonucunda işkence durdu. İşkenceniz de elbet bir gün sizin gibi ortadan yok olacak. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kastamonu Milletvekili Sayın Hasan Baltacı.

Buyurun Sayın Baltacı. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HASAN BALTACI (Kastamonu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

İYİ Partinin vermiş olduğu grup önerisini görüşüyoruz. Bu grup önerisinde özü itibarıyla şunu anlatmaya çalışıyorlar: Kanal uğruna, Kanal İstanbul uğruna Arnavutköy ve Başakşehir ilçelerinde yapılan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı eliyle yapılan Yenişehir Rezerv Yapı Alanı’na ait 1’inci, 2’nci, 3’üncü etap imar uygulama planlarının iptali isteniyor. İYİ Partinin grup önerisine destek veriyoruz. Niye destek veriyoruz arkadaşlar? İktidar partisinin de yapamayacağını bildiği, yapmak istese bile siyasi ömrünün yetmeyeceğini bildiği bir kanal uğruna İstanbul’un ilçeleri, İstanbul’un tarım arazileri, İstanbul’un meraları, İstanbul’un hazine arazileri talan edilmek isteniyor.

Ne yapılmak isteniyor bu kanalla birlikte? Arnavutköy ve Başakşehir ilçelerine ait on binlerce dönüm arazide imar uygulaması yapılarak bu bölgede yaşayan hak sahipleri vatandaşlarımızı yıldırmaya çalışıyorsunuz. Bu planlar durdurulmalı. Bu planlar niye durdurulmalı? Her şeyden önce İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait olan imar planı yapma yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredildiği için bu planlar yok hükmündedir. Öncelikle şunu söylemek istiyorum: İstanbul’un hiçbir sorununu çözememiş, yirmi beş yıl boyunca İstanbul’u yönetmesine rağmen İstanbul’un sığınmacı sorununu çözememiş, işsizlik sorununu çözememiş, trafik sorununu çözememiş, kentsel dönüşüm sorununu çözememiş, su kirliliği, hava kirliliği sorununu çözmemiş bir iktidar, şimdi, bu planları uygulamakla birlikte, hayata geçirmekle birlikte 2 milyon kişinin yaşadığı yeni bir yerleşim alanı yaparak İstanbul’un sorunlarını daha da büyütecek.

Değerli arkadaşlar, plan uygulamasının bazı hususlarına dikkat çekmek istiyorum. Bu plan durdurulmalı çünkü plana ait, uygulamaya ait 6 bin tane itiraz vardır ve bu 6 bin itirazın hiçbirine şu ana kadar henüz cevap verilmemiştir. Bu plan durulmalıdır çünkü düzenleme ortaklık payı hesabı askı ilanına çıkmamıştır arkadaşlar. İtiraz edecek hak sahiplerinin yeni parsellerinin yerini bulması için… Askıya çıkan kadastro cetvellerinde malik isimleri yazmıyor yani kim, nereyi aldı, bunu bilme şansı yok. Aynı parselde 2 hissedarın birisinden yüzde 45 oranında kesinti yapılmış, birisinden hiç kesinti yapılmamış. Onun için bu plan iptal edilmelidir. Ayrıca, bazı parsellere 15 kat izin verilmesine rağmen bazı parsellere 3 kat izin verilmiştir. Kime 15 kat izin verilmiştir, kime 3 kat izin verilmiştir, bunu da bilme şansımız yok. Değerli arkadaşlar, ayrıca, bunun gibi yaratılan birçok mağduriyet karşısında 100 bine yakın yurttaş bu konudan mağdurdur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HASAN BALTACI (Devamla) – Onun için bu planlar bir an önce iptal edilmelidir.

Bir örnek vermek istiyorum: Özellikle Başakşehir’de yaşayan bazı yurttaşlarımız sabah kalktıklarında bir baktılar ki bu uygulama sayesinde parselleri, tapuları Arnavutköy’e geçmiş ama bununla ilgili hiçbir itiraza henüz, net cevap verilememiş. Bu Kanal İstanbul uğruna, yapılamayacak bir proje uğruna, yapmaya siyasi ömrünüzün yetmeyeceği bir proje uğruna Başakşehir ve Arnavutköy’deki yurttaşları daha fazla mağdur etmeyin. Bunun planının ve uygulamasının bir an önce iptal edilmesi gerekiyor.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi için söz almış bulunmaktayım.

İstanbul Yenişehir Rezerv Yapı Alanı İstanbul’da beklenen olası depremin etkilerini aza indirmek ve İstanbul’da kentsel dönüşüm sürecine de katkı sağlamak amacıyla “kentsel dönüşüm rezerv yapı alanı” olarak belirlenmiş bir alandır. Deminki konuşmacılarımız depremle ilgili bir şey söylediler, ben burayı açmak isterim. Değerli arkadaşlar, 6306 sayılı Kanun rezerv bir yapı alanıyla, kentsel dönüşümle yani riskli yapıların yeniden dönüştürülmesiyle ilgili bir kanundur. Dolayısıyla bu alanda yapılacak olan konutların öncelikli değerlendirilmesi gereken, şahıslar… Aslında, bu alanlar, şehrin içerisine sıkışmış riskli yapıların yıkılıp yeniden aynı yerde yapılmasının güçlüklerinin olduğu merkez ilçelerin desantralizasyonlarında kullanılmak üzere aynı zamanda değerlendirilecek bir rezerv alanıdır.

Ben şuradan soruyu sormak isterim: Aslında, bakın, deprem amaçlı bir çalışma başlatıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimden önce beş yılda 100 bin konut yapacağını söylemişti, 100 bin konut. Niçin? Depreme yönelik 100 bin konut yapılacağını söylemişti. Bunun üzerinden üç yıl geçti, kaç tane konut yapıldı İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından? Hiç zahmet etmeyin, ben söyleyeyim: Hiç yapılmadı, sıfır. Peki, projelendirme var mı? Yok. Peki, rezerv yapı alanı ilan edildi mi İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından? Yine ilan edilmedi. Bizim söz konusu alanla ilgili yürüttüğümüz çalışmalar -ilanını yaptığımız- 2012 yılından bugüne kadar devam eden bir süreçtir ve 200 bilim insanımızın katkılarıyla hazırlanan, başta ÇED raporu olmak üzere halkımızın katılımının da sağlandığı, tüm kamu kurum, kuruluş ve yerel yöneticilerimizin de katkılarıyla yürütülmüş bir süreç olup bu süreç oldubittiye asla getirilmemiştir.

Değerli arkadaşlar, 2 milyon veya 3 milyon insan yaşamayacak burada. Bir defa, 500 bin kişilik bir nüfus barınacak ve tüm arazinin yüzde 52’si de donatı alanlarından oluşacak yani az yoğunluklu bir yerleşim alanı olacak.

Yine, uygulama sürecinde Bakanlığımız 12 milyon metrekarelik alanda 19 bin parseli ilgilendiren bir uygulama gerçekleştirdi. Bu parseller içerisinde askı sürecinde yine konuşmacıların, milletvekillerinin söylediği gibi özellikle üzerinde durduğumuz konu Başakşehir Şahintepe Mahallemizdir. Başakşehir Şahintepe Mahallemizde tam 2 bin parseli ilgilendiren itirazlar olmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUSTAFA DEMİR (Devamla) - Bu itirazlar, 2 bin parselle ilgili itirazlar olumlu olarak kabul edilmiştir ve bunların üzerinde yeniden çalışmalar yapılacaktır. Yine, genel anlamda itirazlar, mülkiyeti imar planında donatı alanında kalan şahıslardan olmuştur. Burada şöyle bir çözüme gidilmiştir: Donatı alanında kalan mülk sahiplerinin arsaları veya yapıları onlara en yakın imar adasına taşınmıştır; yoksa, öyle Başakşehir’den diğer ilçeye taşınması mümkün değildir. Bu anlamda, imar uygulaması sürecini Bakanlığımız “biz yaptık oldu” zihniyetiyle yürütmemiştir. Bu anlamda her bir itiraz titizlikle incelenerek değerlendirmeler hakkaniyet çerçevesinde alınmıştır. Vatandaşlarımıza söz verdiğimiz hiçbir süreci yarıda bırakmadık, bırakmayız ve bunun ülkemize, İstanbul’umuza hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Murat Sarısaç ve arkadaşları tarafından, Kürtçe tiyatro ve konser yasaklarının sebeplerinin araştırılması amacıyla 1/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

1/6/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 1/6/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                  Meral Danış Beştaş

                                                                                                                                                                                                                            Siirt

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

1 Haziran 2022 tarihinde Van Milletvekili Murat Sarısaç ve arkadaşları tarafından (18939 grup numaralı) Kürtçe tiyatro ve konser yasaklarının sebeplerinin araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 1/6/2022 Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Van Milletvekili Sayın Murat Sarısaç. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MURAT SARISAÇ (Van) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, ekranları başındaki tüm halklarımızı saygıyla selamlıyorum.

Mezopotamya ve Anadolu coğrafyası… Kadim halkların yaşadığı, çok kültürlülüğün olduğu ama buna rağmen on yıllardır homojenleştirme politikaları sonucu birçok halkın kültüründen uzaklaştığı, kendi kültürüyle kendi yaşamını sürdüremediği bir coğrafya içerisinde yaşıyoruz. Ki bu baskı politikalarından en çok etkilenen de yine Kürt halkıdır, Kürt halkı da bu halklardan bir tanesidir.

Şimdi, Kürtler halaylarından şarkılarına, kıyafetlerinden renklerine, köy isimlerinden çocuklarının isimlerine kadar her anlamda baskı ve asimilasyonla karşı karşıya kalmışlar. AKP iktidarı döneminde, her ne kadar, bu geçmişte yaşanan olaylar, asimilasyon ve inkâr politikaları eleştirilip “Bizim dönemimizde özgürlükler sağlandı.” denilse de aslında Kürt halkına, Kürt kültürüne, Kürtçeye ve Kürtlere en büyük baskı, en sistematik baskı yine AKP döneminde gerçekleşmiştir. AKP, Kürt'e ve Kürtçeye en yoğunlaştırılmış şiddeti uyguluyor bugün.

Türkçe dışındaki dillerin dokümantasyon çalışmalarının yapılmaması, birçok kültür unsurunun zamanla ya dejenere olmasına ya da unutulup gitmesine de neden olmaktadır.

Şimdi, Kürtçeye ve Kürtlere yapılan baskıların en büyük örneklerinden bir tanesi, aslında, Kürtçenin yani Kürt kültürünün sesli geleneği olan şarkılarının özellikle asimilasyona uğraması, başka dillere ya da Türkçeye çevrilmesinde hiçbir tedbirin alınmamasıdır.

Evet, bugün dünyadaki bütün dillere ait şarkıları, şiirleri başka bir dile çevirmek elbette ki en doğal haktır ama eğer o dil asimilasyona uğratılmak istenmiyorsa, o dil ortadan kaldırılmak istenmiyorsa bu doğaldır. Yoksa, öbür türlü, dillerin, telif hakları, anayasal ve yasal olarak güvenceye alındıktan sonra, başka dillere çevrilmesinde bir sakınca yoktur. Özellikle Türkiye'de de 1926’dan 1980’e kadar bu dil yasakları, Kürtçe şarkıların Türkçeleştirilmesi fiilî bir şekilde olmuş ama 1980 darbesi sonrası da yine Kürtçe şarkılar artık resmî bir şekilde ve üstelik Kürt olan sanatçılar tarafından Türkçeleştirilmiştir. Bu konuda ne bir yaptırım uygulanmış ne de buna karşı bir önlem alınmıştır. Özellikle Burhan Çaçan, İbrahim Tatlıses, İzzet Altınmeşe, Kel Hamza gibi sanatçılar, birçok parçayı Türkçeye çevirmiş durumdalar.

Yine birkaç tane örnek vereceğim sizlere: Mesela Kürt sanatçı Hasan Zirek’in 1946-1947 yıllarında Mahabad Kürt Cumhuriyeti için bestelediği “Ey Niştiman” parçası 1970’li yıllarda “Ankara'nın Taşına Bak Olmuş”, Şivan Perver’in “Yek Mumik” şarkısı İbrahim Tatlıses tarafından “Bir mumdur, iki mumdur”, anonim Kürt ezgisi olan “Ah Fadike” İzzet Altınmeşe tarafından “Oy Fadike” ve son dönemde Mikail Aslan'ın seslendirdiği Kürtçenin Zazaca lehçesinin anonim “Elgajiye” parçasını da Abdurrahman Önül tarafından “Bir görseydik seni” şeklinde Türkçeleştirilmesi bunlardan sadece birkaç örnektir.

Yine, evet, çevirebildiklerini yani çalabildikleri şarkıları zaten çalıyorlar, çalamadıklarını da bu sefer yasaklama durumuna geçiyorlar. Özellikle son günlerde Aynur Doğan, Mem Ararat, Metin-Kemal Kahraman ile Melek Mosso’nun konserlerinin yasaklanması tam anlamıyla AKP’nin çalamadığını yasaklama zihniyetinden kaynaklanan bir durumdur.

Biliyorsunuz, AKP birkaç yıl önce kültürel iktidarını kuramadığını, bu yüzden de mücadele ettiğini söylüyordu. Bugün elinde bütün devlet imkânları olmasına rağmen, iktidarın bütün zor aygıtlarını elinde bulundurmasına rağmen, halkların ve onurlu sanatçıların kendi dillerinde özgürce şarkı söylemesine engel olamadığı için şu an bocalıyor ve bu bocalama sonucunda da işte, Van’da kayyum eliyle yasaklamalar oluyor, yine Bursa’da çeşitli trollerle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MURAT SARISAÇ (Devamla) – Yani Ahmet Kaya’ya nasıl çatal bıçak atan magazinciler varsa bugün işte, Aynur Doğan’ın da Melek Mosso’nun da konserini yasaklayan yine bu aynı zihniyettir. Şunu da belirtmek isteriz ki nasıl ki 80 öncesi fiilî yasaklar engel olamadıysa, nasıl ki 80 sonrası resmî yasaklar engel olamadıysa şimdi AKP dönemindeki hibrit yasaklar da Kürtlerin, halkların özgürce kendi dillerinde şarkı söylemesine engel olamayacaklar yani “…” (x) (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.

Buyurun Sayın Bingöl. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

AKP iktidarının bugünlerde geldiği noktada yasaklar bir başka boyuta evrildi. 2002’de “Yasakları ortadan kaldıracağız.” diye bas bas bağırarak, dağlara taşlara hitap ederek iktidara gelen AKP, bırakın en demokratik hak olan sokaktaki etkinliklere yasak getirmeyi, bunun yanında artık bugün türküleri hapsediyor, sanatçılara yasak koyuyor. Bakın, Melek Mosso’nun, Aynur Doğan’ın, Mem Ararat’ın ve diğer sanatçıların etkinlikleri yasaklandı ve bunu yasaklayan valiler, kaymakamlar, belediye başkanları tek ağızdan kamu güvenliğini gerekçe gösterdiler. Bu valilere ve kaymakamlara seslenmek istiyorum: Siz eğer çok mütevazı bir sanat etkinliğinde kamu güvenliğini sağlayamıyorsanız o koltuklarda ne işiniz var? O koltuklardan kalkın, kamu güvenliğini sağlayacak olanlar otursun; oraları hak etmiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Başka? İçişleri Bakanı Diyarbakır’da TRT Kurdî’ye çıkıyor, niye? Çoğunlukla Kürtçe parçalar yasaklandığı için şunu diyor: “Bu yasaklarla benim ilgim yok.” Allah Allah, İçişleri Bakanlığına herhâlde kaymakamlıklar, valilikler, belediyeler bağlı değilmiş, bir kararnameyle Bakanlıktan alınmış ki “Benimle ilgisi yok.” diyor. Ya, bu bürokratlar adım atarken bile size danışmadan hiçbir şekilde adım atmazlar. E, şimdi, o da bir gerekçelendiriyor, diyor ki: “Buralarda yasak var, benimle ilgisi yok ama terörle irtibatlı olabilir.” Bir terördür almış başını gidiyor. Sıkıştığınızda “terör” diyor, sıkıştığınızda hemen terörle iltisaklı hâle getiriyorsunuz. Ya, bu, o sanatçılara hakarettir, o toplantılara gelen, o konserlere gelen yurttaşlara hakarettir. Ne demek terör? Aynur Doğan teröristse yakalayın, Mem Ararat teröristse yakalayın, Melek Mosso teröristse yakalayın. Bir “terörist” söylemi, sanki sığınacağınız son liman... Bütün bunların hepsi yanlış.

Bakın değerli milletvekilleri, Şili’de faşist Pinochet döneminde Victor Jara diye çok ünlü bir sanatçı vardı, müthiş bir sanatçı. Pinochet faşizmi, önce muhalifleri topluyor ve bu arada Victor Jara’yı da tutukluyor. Victor Jara’yı tutukluyor, yetmiyor, gitar çalan ellerini kırıyor ama o Victor Jara işkence tezgâhında elleri kırılırken “Venceremos” şarkısını sonuna kadar söylüyor. Ne diyor biliyor musunuz? “Kazanacağız, kazanacağız, kazanacağız.” diyor. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Bin yıldan fazladır bu topraklarda “dengbej”ler “kilam” söylüyorlar, “stran” söylüyorlar; hiçbir kötülüğü yok. Siz, bu kültürel asimilasyonla ne o “stran”ların ne o “kilam”ların sesini kesebildiniz ne “dengbej”leri susturabildiniz. Susturamayacaksınız. Size bir tavsiyem; gelin, Kürtçe şarkıları özünü bozmadan dinleyin, kulağınıza o kadar hoş gelecek ki.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Hadi ya, sanki biz bilmiyoruz!

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Aslında anlamını bilmeseniz bile yüreğinizi ısıtacak yüreğinizi. Hiçbir dildeki türküyü, bakın, o Türk sanat müziğinin güzellik kokan parçalarını, Türk halk müziğini, Arap türkülerini, Arap ezgilerini, Kürt ezgilerini, Zaza ezgilerini özünden koparmayın; bırakın, o kültürlerin müziklerini özünden koparmadan dinleyelim, keyif alalım. Müziğe düşmanlık, sanata düşmanlık sizi abat etmez. Umut yeşerecek, türküler özgürleşecek, sanatçı özgürleşecek ve Türkiye’de halkların müziği her zaman dağlara, taşlara yansıyacak.

Saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Hiç bilmiyordum, dediklerini de hiç bilmiyorduk, öğrendik!

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Ya, laf atma, gel konuş! Söyleyecek sözün varsa kürsüye gel!

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Sayın Halil Özşavlı.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. HDP Grubunun sunmuş olduğu önergeye cevap vermek üzere huzurunuzdayım.

AK PARTİ iktidarı 2000’li yılların başında değil Kürt sorunu, “Kürt” kelimesinin dahi kullanılamadığı yıllarda iktidar oldu. İlk yaptığı işlerden bir tanesi OHAL uygulamasını kaldırmak oldu malumunuz.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Yerine daha ağırını getirdi.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sus be! Kes sesini, dinle!

HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) – Sonrasında Türkiye’nin her yerinde özel Kürtçe kursları açıldı. 2009’da TRT Şeş yani günümüzün TRT Kurdîsi açıldı.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Asimilasyon politikalarınız onlar.

HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) – Camilerde Kürtçe vaaz, Kürtçe hutbe uygulamasına geçildi.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Özal dönemi o, Özal!

HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) – Mahkemelerde Kürtçe konuşmak isteyenlere tercüman imkânı sağlandı ve geldiğimiz son noktada, bugün birçok üniversitede Kürt dili ve edebiyatı bölümü var…

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Atanamıyorlar.

HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) – …yüksek lisans programı var, hatta ve hatta doktora programı var. Bugün 555 öğrencimiz Dicle Üniversitesinde, Bingöl Üniversitesinde, Mardin Artuklu Üniversitesinde, Muş Alparslan ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitelerinde Kürt dili ve edebiyatı bölümlerinde yüksek lisans ve doktora yapmaktalar.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Mücadeleyle kazandık, mücadeleyle. Şu anda asimilasyon için kullanmak istiyorsunuz.

HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) – Bunun yanı sıra, Türk Dil Kurumu bu bölümlere ilk tercih olarak yerleşen öğrencilerimize ilk 1.000 kişi içerisinde ise 2.000 lira burs veriyor, 1.000 ve 5.000’li sıralar arasında ise 1.500 lira, daha sonra ise 1.000 lira ayrıyeten burs veriyor; kredi değil burs. Bakınız, Kürtçeyi, Kürtçe konuşmayı, Kürt dilini araştırmak üzere bundan daha güzel bir teşvik olabilir mi? Ben bunu kamuoyunun takdirine sunuyorum.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Gölge etmeyin, başka ihsan istemez Halil Bey.

HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) – Bunun dışında, az evvel Muş Valimiz, Bursa Valimiz, Tatvan Kaymakamımızla görüştüm. Önergede geçen yasaklamaların hiçbiri söz konusu değil.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Ya neymiş?

HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) – Hem Muş'ta hem Tatvan'da ilgili kişilere denmiş ki: “İstediğiniz yer öğretmenevi, burası uygun değil, başka bir yer önerelim size.” Beyefendiler bir daha gitmemişler bile. Asla ama asla bir yasak söz konusu değil, bunu her yere teşmil edebiliriz.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Keyfinize göre mi olacak?

HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) – Bunun dışında, az evvel CHP Grubu adına konuşan Sayın Tekin Bingöl'e, şurada bir 10 tane arşiv belgesi var, bunları göstermek isterim. 1944, Bağdat'ta Necah Basımevinde Kürtçe olarak bastırılmış olan “Barbu” adlı kitabın dağıtımının yasaklanması; Şam'da basılmış olan Kürtçe “Ciğerhun” adlı kitabın yurda sokulmaması yasaklanması, 1946…

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Siz de Kürt enstitülerini kapattınız.

HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) – …“Kürt ve Hürriyet” “Yüksek Serdar Barzani” ve “Kürdistan Hürriyet” adlı Kürtçe beyannamelerin yurda sokulmaması, 1948 diye gidiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Tamam, siz de…

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – 2000’e gel, 2010’a gel ya.

HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) – Bugün kiminle ittifak hâlinde olduğunuzu bir kez daha düşünmenizi tavsiye ederim.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – 2000’lere gel, 2010, 2020…

HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) – Doktora programı saydım az evvel, duymadın mı? (AK PARTİ sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Oturun, yerinizden vereyim.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – İki dakika kürsüden…

BAŞKAN – Buyurun.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlı’nın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Tabii, vurdu ve gol oldu. Gol oldu mu çıkmaz buradan, bu top çıkmaz.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Değerli arkadaşlar, şimdi, Muş’taki, Tatvan’daki etkinliklerin mekânıyla ilgili bir savunma geliştiriliyor. Ya, Melek Mosso’nun konserinin iptalinin mantığı da aynı mantık mı ya da Aynur Doğan’ın konserinin iptali aynı mantık mı?

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Bu top çıkmaz.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Yani kesinlikle bir savunma mekanizması geliştirilmek isteniyor ama külli yanlış, külli yanlış. Çıkın şuraya, yüreklice, cesurca “Elhak, bu bürokratların yaptığı yanlış, biz kardeşiz, biz ayrımcılığa karşıyız, biz bütün dillere saygılıyız, bütün kültürlere saygılıyız.” deyin, sizin dediklerinizi alkışlayalım ama hâlâ bu yanlışı savunarak mazeret geliştirmeye çalışıyorsunuz. 1944’ler, 1950’ler…

HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) – Tek parti iktidarı.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Yanlış ne zaman yapılmışsa…

HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) – İsmet İnönü zamanı…

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Cumhuriyet Halk Partisinin kadroları hiçbir zaman yanlışı savunmaz.

HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) – CHP zihniyeti en çok Kürtçeyi yasakladı.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Sizin hayatınız yanlış, hayatınız yanlışı savunmak; aramızdaki temel fark bu. (CHP sıralarından alkışlar)

HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) – Tamam, güle güle!

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Bu top çıkmadı.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

31.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlı’nın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Eğer bugün Kürt halkı kazanımlar elde etmişse bu, AKP’nin bir lütfu değil, Kürt halkının mücadelesiyle ödedikleri bedeller sayesindedir; bunu unutmasınlar.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Daha önce niye yoktu? Daha önce niye yoktu? Daha önce niye yoktu?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Diğeri; kendisi bir şeyler anlattı hatip, ben de onun karşılığında söyleyeyim neler var: Evet, kayyumlarınız Kürtçe yer isimlerini değiştiriyor, Türkçeleştiriyor.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Yalan! Yalan! Yalan!

HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) – Aksine Kürtçeleştiriyor, aksine Kürtçeleştiriyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ana dilinde eğitim veren Cizre’de Berivan, Amed’de Ferzad Kemanger ve Ali Erel, Yüksekova’da Dayika Uveyş okullarını, Kürtçe yazı yazan Zarok TV’yi, Kürtçe hizmet veren kreşleri, Kürtçe oyunlar sergileyen şehir tiyatrolarını, ve Kürt dil çalışmaları yapan İstanbul Kürt Enstitüsü ve KÜRDİ-DER'i kim kapattı? Uzaydan mı geldi onlar? Hepsini siz kapattınız.

 HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) – PKK propagandası yapıyorsa kapatırız.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – PKK kanalının söylemleri, PKK!

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Hadi oradan!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Kürtçeye katkı sunan akademisyenleri ihraç ettiler ve Kürtçe öğretmenlerini almadılar Sayın Başkan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, buyurun, toparlayın.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Vallahi yalan söylüyorsun, billahi yalan söylüyorsun!

BAŞKAN – Sayın Eronat, ben size…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Evet, özel Kürtçe…

BAŞKAN – Bir dakika, bir dakika…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ben size hiç sataştım mı? Siz konuşurken ben hiç sataştım mı?

BAŞKAN – Laf atmayın, laf atmayın.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Ben de söz istiyorum Başkanım, yalan söylüyor, ben de söz istiyorum.

BAŞKAN – Ben size söz vereyim, gelin, 5 dakika konuşun ama laf atmayın ya, lütfen ya. Grup Başkan Vekiliniz orada, ayıp ya.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Onu yapmaz işte.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Duramaz ki duramaz ki orada. Duramazsın, duramazsın yerinde, rahat duramazsın sen.

BAŞKAN – Buyurun.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Aa, ben mi yapmam? Benimle baş edemezsin sen çünkü ben bilgiliyim. Ben haklıyım ve ben bilgiliyim. Haklı olduğum için de konuşurum, yüz dakika da konuşurum, baş edemezsin.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Tamam orada konuş işte, çık orada konuş.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, söylediklerime cevap bekliyorum. Tekine cevap verebiliyorlarsa biz tekrar konuşalım.

“Özel Kürtçe kursları” dediler ya; kapı boyundan dolayı Kürtçe kursları kapattınız ya; ben gidip tanıklık etmiştim. TRT Kurdî, Kürtlere hakaret üzerine kurulmuş bir yayın politikası izliyor.

“OHAL’i kaldırdık.” dediniz ya; her yer OHAL ya, şu anda her yer OHAL. OHAL’e ne gerek var, siz bütün Türkiye'yi OHAL'e çevirdiniz. Kürtçe bölümlerine atama yapılmıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitireceğim Başkan.

BAŞKAN – Peki, toparlayın Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Kürtçe dil bölümlerine atama yapılıyor, akademisyenler Kürtçe tez yazamıyor, Kürtçe şarkılar Türkçeleştiriliyor; ne diyorsunuz buna? Tıpkı yer isimleri gibi Kürtçe şarkılar da Türkçeleştiriliyor.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Yalan söylüyorsun!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – “Kimse yasaklamadı.” dediniz, dün İçişleri Bakanınız da dedi. Valiler nereye bağlı? İçişleri Bakanına bağlı değil mi? Bursa Valiliği “kamu güvenliği” demedi mi? Ya, attığınız yalanlara siz inanmıyorsunuz ya. Bize ne hikâye anlatıyorsunuz?

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Ya, sen yalanı çok konuşuyorsun, her 2 lafından 1’i yalan!

HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) – Yalancı olan sizsiniz!

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Çeşitli İşler

1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden oda başkanlarına “Hoş geldiniz.” denilmesi

BAŞKAN – İzmir'den gelen oda başkanlarımıza “Hoş geldiniz.” diyoruz, hayırlı çalışmalar diliyoruz. (Alkışlar)

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Murat Sarısaç ve arkadaşları tarafından, Kürtçe tiyatro ve konser yasaklarının sebeplerinin araştırılması amacıyla 1/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir…

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, uyuşturucu madde bağımlılığının nedenlerinin ve türlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/6074) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

1/6/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 1/6/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                       Engin Özkoç

                                                                                                                                                                                                                          Sakarya

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan uyuşturucu madde bağımlılığının nedenlerinin ve türlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/6074) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin görüşmesinin, Genel Kurulun 1/6/2022 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili Sayın Özkan Yalım.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ÖZKAN YALIM (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım ve yüce Divan.

Bizi izleyen tüm vatandaşlarımızı ve de tüm milletvekili arkadaşlarımızı selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarımız, burada 5 partiden çok sayıda milletvekilimiz var; toplam 600’e yakın milletvekilimiz görevde şu an. Vatandaşlarımızın bir sorunu var ve gerçekten bu sorun ne AK PARTİ'nin ne CHP'nin ne HDP'nin ne MHP'nin ne İYİ Parti'nin sorunu; toplumun genel sorunu. Hepimizin -Allah'a emanet- çocukları var, hepimizin eşinin dostunun, tanıdıklarının çocukları var. Bu konu bütün hepimizi ilgilendiriyor, parti ayrımı etmeden 5 partinin de onay vereceği düşüncesiyle bu araştırma önergesini verdim. İnşallah, konu bittikten sonra sizlerden de bu desteği bekliyorum.

Değerli arkadaşlar, ilk önce, toplumda tıbbi anlamda “metamfetamin” diye adı geçen, özellikle bölgede “taş” “limon tozu görünümlü taş” diye anılan, adına “met” denilen “kristal” “buz” “met” “ice” gibi isimlerle satılan bir uyuşturucu var. Bu uyuşturucu madde, maalesef 12-13 yaşlarına kadar inmiş durumda. Özellikle, ilim Uşak çevresinde, merkezde ve ilçelerinde çok sayıda vatandaşımız bu illete bulaşmış durumda ve de kurtulamamaktan dolayı da kendileri bile şikâyetçiler, birçok aile de kendileri şahsen bana gelip bunun durumunu anlattılar.

Değerli arkadaşlar, tabii ki bununla alakalı ilimden değil ama genel anlamda basından aldığım görüntüleri sizlere göstermek istiyorum. Gerçekten bu görüntüler bizim çocuklarımıza yakışmayan görüntüler. Bakın, bununla alakalı şu görüntüleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunların, işte, bu illetin “met” denilen, “taş” denilen bu kimyasal maddenin vatandaşlarımızı, çocuklarımızı, arkadaşlarımızı ne hâle getirdiğini sizlere göstermek istiyorum. Bakın, bir kadını bile ne hâlden ne hâle getiriyor. Bu kızlarımız bizim kızlarımız.

Bakın, özellikle, bu uyuşturucuyu “metamfetamin” denen bu taşı Uşak’ta çok sayıda Afganlı ve Suriyeli yabancı uyruklu vatandaşın sattığıyla ilgili net bilgiler var elimizde. Ben burada tüm Meclisten -Meclisimizin alacak olduğu kararla, İçişleri Bakanlığının verecek olduğu talimatla- başta Uşak olmak üzere tüm illerimizde bu sorunu gidermek adına, çocuklarımızı bu illetten kurtarmak adına birazdan sizlerden destek bekliyorum. İlimiz milletvekilleri olan hem Mehmet Altay’dan hem de İsmail Güneş’ten ve de AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Mahir Ünal’dan bunu özellikle beklemekteyim çünkü bu çocuklar hepimizin çocuğu.

Bakın, bu kimyasal maddenin açılımını çok basit bir şekilde anlatabilirim ama burada zaman kaybı olmasın diye anlatmıyorum. Gerçekten çocuklarımızı ve de tanıdığımız bütün vatandaşlarımızı evden uzaklaştıran, eşinden uzaklaştıran, işinden uzaklaştıran, hatta annesinin babasının altınını çalıp sattıran, bu illeti almak adına gereken her türlü hırsızlığı yaptıran, özellikle de küçük çocuklara hırsızlık yaptıran bu illetten kurtarmak adına gereken desteği bekliyoruz çünkü hem fiziken hem ruhen bitiriyor, gerçekten bitiriyor. Bu anlatmakla bitmez, vatandaşı ne hâle getirdiği gerçekten anlatılmaz. Kırmızı ışığı yeşil gibi görüp gelen büyük kamyonun altına girmeye kadar aşırı derecede cesaret gösterip buna benzer birçok anlamda her şeyde halüsinasyon gösteren bu illetten… 5 partide yer alan tüm milletvekili arkadaşlarımızdan destekle kurulacak olan bu komisyonla bunun önüne gerçekten geçebileceğimizden hiç şüphem yok çünkü bizim Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, emniyet güçlerimiz bununla baş edecek güçte. Ben tekrar söylüyorum: Özellikle yabancı uyruklu vatandaşların ürettiğini ve kendi vatandaşlarımıza sattıklarını belirtiyorum, bununla alakalı tekrar tekrar sizden destek bekliyorum. Bu çocuklarımızın, bu kızlarımızın bu hâle düşürülmesinden dolayı utanç içerisinde olduğumu belirtiyorum.

Birazdan yapılacak olan oylamada, bütün vatandaşlarımızı bu sorundan, bu illetten, bu metamfetaminden, bu taştan kurtarmak adına -tekrar tekrar özellikle üzerine basıyorum- gereken desteğinizi bekliyorum. Çünkü vatandaş bizim vatandaşımız, çocuk bizim çocuğumuz; bütün hemşehrilerimizin bu sorununu gidermek adına çok Değerli Grup Başkan Vekillerimizden ve milletvekillerimizden tekrar tekrar destek bekliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZKAN YALIM (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün gece Kapıkule’de, Avrupa’ya ihracat yaptığımız 3 önemli sınır kapısından –Hamzabeyli, İpsala ve Kapıkule- 1’i olan Kapıkule’de bekleme saatleri yüz on saati bulduğundan dolayı çok sayıda şoför arkadaşımız benimle iletişime geçti. Ben buradan Ulaştırma Bakanını ve de Ticaret Bakanını göreve davet ediyorum. Yüz on saat beklemek nedir ya? İnsanda ne psikoloji bırakır ne de gidecek olduğu ülkedeki terminine yani randevusuna doğru zamanda varabilir. Bugün kendileri saat 11.00’de Kapıkule’de kontak kapattılar ve de basın açıklaması yaptılar. Tüm nakliye firmaları sahipleriyle birlikte, tüm şoför arkadaşlarımızın bu yaptığı eylemden dolayı yanlarında olduğumu, gereken desteği vermek üzere her zaman yanlarında olduğumu ve de Mecliste bu konuyu dillendireceğimi tekrar edip bu konuyu da Sayın Ulaştırma Bakanına ve Ticaret Bakanına buradan iletiyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizde madde bağımlıların sayısı her geçen gün artmaktadır, uyuşturucu maddeler her köşebaşında satılır hâle gelmiştir. Madde bağımlılığının tedavisi uzun bir süreç gerektirmektedir, ne yazık ki tedavi merkezlerimiz bu hususta yeterli değildir. Yasalarımızdaki yaptırım ve cezaların yetersizliği de âdeta madde kullanımını teşvik etmektedir. Şöyle ki bu işin ticaretini yapanlara caydırıcı cezalar verilmemektedir. Bu nedenle ülkemizde “torbacı” adı altında on binlerce satıcı bulunmaktadır. Ayrıca, ülkemizdeki uyuşturucu ticaretini uyuşturucu baronlarıyla beraber PKK terör örgütü yapmaktadır. Hatta bu örgütler ülkemiz üzerinden Avrupa'ya çok yoğun uyuşturucu geçişi sağlamaktadırlar.

Değerli milletvekilleri, öncelikle uyuşturucuyla mücadele konusunda okul çağında çocukları olan aileler bilinçlendirilmelidir. Bu konuda okul-aile iş birliğiyle ailelere eğitimler verilmelidir. Uyuşturucuyla mücadele konusunda kamu kurumları rasyonel bir çalışma içine girmelidir. Bu hususta, uyuşturucuyla mücadele başkanlığı kurulmalıdır. Gelecek nesillerimiz için en büyük tehlike olan uyuşturucu sorunlarıyla Emniyet Genel Müdürlüğündeki bir narkotik şube müdürlüğünün çabalarıyla sonuç almamız mümkün değildir.

Uyuşturucuyu bir kez kullanan kişi ne yazık ki bağımlı hâle gelmektedir. Ülkemizde madde bağımlılarının tedavisi kişilerin kendi istekleri doğrultusunda yapılmaktadır. Ne yazık ki uyuşturucu madde beyin hücrelerine zarar verdiği için gençler hiçbir zaman tedaviye istekli olmamaktadırlar. Uyuşturucu batağına düşen gençlerimizi tedaviye istekli ve cevap verebilecek konuma getirmek için uzmanlar tarafından çalışmalar yapılmalıdır, gençlerimize örnek olacak şekilde kamu spotları hazırlanmalıdır, madde bağımlılığından kurtulanların hikâyeleri kısa film olarak yayınlanmalıdır. Ayrıca, bu konuda halkımıza belgesel, seminer gibi etkinlikler düzenlenmelidir.

Ülkemizdeki AMATEM merkezleri madde bağımlılığı tedavisinde maalesef yetersiz kalmaktadır. Gençlerimizi rehabilite edecek şekilde tedavi merkezleri oluşturulmalıdır. Bu merkezlerin içinde sosyal tesisler ve meslek edindirme kursları mutlaka olmalıdır. Uyuşturucu tedavisi görenler, tedavi sonrasında belli aralıklarla psikolog veya psikiyatristlerden oluşacak uzmanların denetiminde olmalıdırlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanlığı, ilköğretim müfredatından başlamak üzere, her yaş grubuna uygun şekilde uyuşturucu maddelerin zararlarıyla ilgili olarak kapsamlı çalışmalar yapmalı ve çocuklarımızın bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır.

Bilindiği gibi, Sayın Cumhurbaşkanımız sigarayla mücadelede kararlı bir tavır sergilemektedir ancak sigaradan daha zararlı olan, gençlerimizin geleceğini karartan uyuşturucuyla mücadelede gerekli hassasiyet ne yazık ki gösterilmemektedir. Eğer cezaevlerindeki her 4 mahkûm ve tutukludan 1’isi uyuşturucu satıcılarından oluşuyorsa durumun vahametini dikkatinize sunmak istiyorum.

Bugün ülkemizin en önemli sorunlarının başında gençlerimizin hayatını tehdit eden uyuşturucu belası vardır; acilen tedbir alınmalıdır ve gereği yapılmalıdır. Biz bu araştırma önergesini destekliyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol Katırcıoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; Cumhuriyet Halk Partisinin uyuşturucuyla ilgili verdiği bu önerge ile Sayın Cumhurbaşkanının -dündü yanılmıyorsam- yaptığı bir açıklamanın yakından ilişkili, bağlantılı olduğunu düşünerek sözlerime başlamak istedim.

Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı bu alkol ve sigarayla ilgili olarak diyor ki, okuyorum: “Devamlı artırıyoruz -yani vergileri artırıyorlar- bundan dolayı da çok rahatsızlar, hem suluda hem sigarada artırıyoruz fakat hayret yani aç sefil geziyor ama almaktan geri durmuyor. Rakıyı almaktan, birayı almaktan geri durmuyor ‘Yeter ki alayım.’ diyor.”

Şimdi, değerli arkadaşlar, iktisat okumuş olan -ki biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı kendini iktisatçı olarak kabul ediyor- birisi için bu hadise “hayret” denilecek bir hadise değil, bu hadise “talebin inelastikliği” dediğimiz bir hadiseyle ilgilidir yani talep fiyatlarla ilgili olarak, malın niteliğine bağlı olarak farklı davranabilir. Eğer tüketiciler açısından vazgeçilmez bir maldan söz ediyorsak o malın arzını azalttığınız zaman veya fiyatını arttırdığınız zaman onun miktarı azalmaz çünkü insanlar almaya devam edeceklerdir çünkü alışkanlıklar vesaire ne derseniz deyin o malı talep etmeye devam edeceklerdir. Şimdi, dolayısıyla da burada ben Sayın Cumhurbaşkanının bu cümlesini hakikaten… Birkaç defa söyledim, yanılmıyorsam, kendisi Aksaray Yüksekokulu'nda okuyordu ama sanıyorum, herhâlde iktisat derslerini mesleğin başındaki bazı asistanlardan almış olsa gerek bunu tam olarak öğrenememiş. Çünkü, ben, gerçekten, Cumhurbaşkanlığı katında kendisini ekonomist olarak gören bir kişinin buna hayret etmemesi lazım gelir diye düşünüyorum.

Şimdi, önergeye gelecek olursak önergede de benzer bir durum var esasında. Bakın, şöyle söyleyeyim: Vergileri artırdığınız zaman arzı azaltırsınız ama talep inelastik olduğu için sadece fiyat artar, miktar azalmaz. Benzer bir şeyi uyuşturucuyla ilgili olarak da söyleyeceğim şimdi size. Sadece uyuşturucu baronlarıyla mücadele ettiğinizde ne olur biliyor musunuz? Uyuşturucunun fiyatı artar, baronların kârları artar ve kullanımı azalmaz. Bu, dünyada, uyuşturucuyla mücadelede herkesin bildiği bir husustur. Ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayın Süleyman Soylu'ya birkaç defa anlattım bunu ya da her sene anlattım bir şekilde bir vesile olduğunda. Bunu değerlendiremiyorlar diye düşünüyorum. Yani uyuşturucuyla da alkolle de tabii ki mücadele edilmelidir ama bu mücadele talep yönlü bir mücadele olmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Yani kullanımının azalmasını sağlayacak bir mücadele olmalıdır yoksa vergileri arttırarak alkol kullanımını da azaltamazsınız, sigara kullanımını da azaltamazsınız. Aynı şekilde, uyuşturucuyu da uyuşturucu kullanımını da azaltamazsınız. Olacak olan şey -yapılan şey de odur esasında, yanlışlık diyeyim- uyuşturucu baronlarının kârlarına kâr katılmasıdır diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili Sayın İsmail Güneş.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Çağımızda iletişim ve ulaşımın hızla artması neticesinde çağımızın maalesef önemli hastalıklarından biri olan uyuşturucu kullanımı da önemli derecede artmıştır. Uyuşturucu kullanımı sadece ülkemizin problemi değil, tüm dünyanın problemidir. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisinin 2021 Dünya Uyuşturucu Raporu’na göre dünyada 2019 yılında 15-64 yaş arası uyuşturucu kullanımına baktığımız zaman oran yüzde 5,5. Yine, 2021 yılı Avrupa Uyuşturucu Raporu’na bakıldığında “Avrupa’da bu kullanım kaç?” derseniz aşağı yukarı yüzde 28,9; yaklaşık 83 milyon insan Avrupa’da uyuşturucuyu en az 1 kez kullanmış. “Türkiye’de bu oran kaç?” derseniz yüzde 3,1 yani Avrupa ve dünya ortalamasının altında olmasına rağmen, bunu bizim için de önemli bir oran olarak kabul ediyoruz.

Uyuşturucuyla mücadele edebilmek için ilk önce, bu uyuşturucudan para kazanan, bu uyuşturucuyu transfer eden terör örgütleriyle mücadele etmek gerekir. Eğer terör örgütleriyle mücadele etmezseniz uyuşturucuyla asla mücadele etmiş sayılmazsınız. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir taraftan terörle önemli ölçüde mücadele ederken diğer taraftan da uyuşturucu kullanımı, satılması, ticaretiyle de önemli bir mücadele vermektedir. Hükûmetlerimiz döneminde, uyuşturucu kullanımı ve ticaretiyle ilgili cezalarda önemli derecede artışlar yapılırken, ceza düzeyleri önemli derece artırılırken diğer taraftan bunun infazlarında bizden önceki dönemde infaz yüzde 40’ken bugün dörtte 3’üne yükseltilmiş, ayrıca uyuşturucudan ceza alanların denetimli serbestlikten faydalanmalarının önü kesilmiştir.

Diğer taraftan, uyuşturucu kullanımını önlemek amacıyla Emniyet, Jandarma birimlerimiz, narkotik birimlerimiz bir taraftan halkı eğitirken diğer taraftan da Uyuşturucu Kaçakçılığıyla Mücadele Koordinasyon Kurulu kurulmuştur; üç ayda bir toplanmakta ve önemli kararlar almaktadır.

Diğer bir önemli proje olan “UYUMA” uygulamasını telefonlara indirerek vatandaşımız uyuşturucu kullanılanları kolaylıkla ihbar etmektedir. “UYUMA” programını Türkiye'de 441 bin vatandaşımız indirmiş ve 40 bin kişi ihbarda bulunmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) – Teşekkür ederim Başkanım.

Uyuşturucuyla mücadelede pek çok program hayata geçirilirken en önemli projelerden bir tanesi de “En İyi Narkotik Polisi; Anne” projesini hayata geçirerek annelerin uyuşturucu kullanımıyla ilgili bilinçlendirilmesi ve farkındalığın artırılması hayata geçirilmiştir.

Diğer taraftan, mesela, uyuşturucuyla ilgili dünyada yapılan uyuşturucu yakalamalarının, dünyada yakalanan eroinin yaklaşık yüzde 21’i ülkemiz tarafından yakalanmıştır. Diğer taraftan, Avrupa'da 2019 yılında 4 milyon 610 Ecstasy tablet yakalanırken bu sayı Türkiye'de 8 milyon 695; yaklaşık 2 katı.

Şehrimizle ilgili de uyuşturucuyla mücadelede önemli adımlar atılmakta…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) – …ve bununla ilgili de 2021-2022 yıllarında yaklaşık olarak 14,5 kilogram metamfetamin, 85 bin adet sentetik ecza, 69 kilogram esrar, 450 kök Hint keneveri, 500 adet Ecstasy hap ve 1 kilogram eroin ele geçirilmiştir.

Önergenin aleyhinde olduğumu bildirir, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.14

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.47

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Rümeysa KADAK (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 335) (X)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Dünkü birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümünde yer alan 1’inci madde kabul edilmişti.

2’nci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                Serpil Kemalbay Pekgözegü                                                                 Hasan Özgüneş                                                                         Ali Kenanoğlu

                                               İzmir                                                                                      Şırnak                                                                                    İstanbul

                                         İmam Taşçıer                                                                            Şevin Coşkun                                                              Dirayet Dilan Taşdemir

                                           Diyarbakır                                                                                    Muş                                                                                        Ağrı

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir.

Buyurun Sayın Taşdemir. (HDP sıralarından alkışlar)

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve bizi televizyonları başında izleyen sevgili halklarımıza saygılarımı sevgilerimi iletiyorum.

Ülkemizde ciddi bir ekonomik kriz söz konusu. Yine, derin bir yoksulluk ve açlık yaşanıyor ama AKP, yarattığı bu yıkımı, hukuksuzluğu hukuk hâline getirerek aslında bildiğimiz siyasete yeniden sarılıyor. Kendi başarısızlığını örtbas etmek için kadınlara, partimize ve muhaliflere operasyonlar düzenliyor. 7 Haziran 2015 tarihinden bugüne saldırılar sistematik bir hâl aldı. Bugün ülke şiddet ve baskıyla yönetiliyor; iktidarda kalmanın yolu, bu sistematik şiddet olmuş durumda. Dün Batman’da, içerisinde belediye eş başkanlarının, il, ilçe yöneticilerinin ve TJA aktivistlerinin olduğu 17 kadın arkadaşımız gözaltına alındı; gözaltı gerekçesini bilmiyoruz. Artık AKP yargısı insanları gözaltına almak için herhangi bir gerekçeye de ihtiyaç duymuyor; AKP’ye muhalifseniz, kadın iseniz, Kürt iseniz zaten baştan suçlu ilan ediliyorsunuz. Özellikle Kürt kadınlarının yürüttüğü siyasal faaliyetler ve örgütlenme çalışmaları suç sayılıyor ve engellenmeye çalışılıyor. Bugün dünyanın her yerinde kadın hareketi şiddete, savaşa, yoksulluğa, sömürüye, tacize ve tecavüze karşı örgütleniyor, mücadele yürütüyor; Kürt kadın hareketi de bu kadın hareketlerinin bir bileşeni, bir parçası olarak yıllardır bu coğrafyada mücadele etmeye çalışıyor, örgütlenmeye çalışıyor, farkındalık yaratmaya çalışıyor.

İlk örgütlenme biçimi DÖKH’le başladı yani Demokratik Özgür Kadın Hareketi. Daha sonra KJA olarak bir dernekleşme süreci yaşadı. KJA, kanun hükmünde kararnameyle, diğer kadın örgütleri gibi kapatıldı. Ardından, sivil toplum örgütlerinde yer alan, inanç gruplarında yer alan bağımsız kadınlar bir araya gelerek kendilerini TJA olarak ilan ettiler, faaliyetlerini bugün de TJA olarak yürütüyorlar. Tüm bu çalışmalar açık, şeffaf olmasına rağmen, sanki gizli saklı bir şey varmış gibi, çalışmalarımız, TJA’nın faaliyetleri terörize edilmeye çalışılıyor, yargılama konusu yapılıyor. Bakın, 25 Kasım, 8 Mart, yine, kadına yönelik şiddetle mücadele faaliyetleri iddianamelere konu yapılıyor; bundan kaynaklı, kadınlar tutuklanıyor.

Gözaltına aldırdığınız, tutukladığınız kadınların yürüttüğü mücadeleyi ve faaliyetleri bir kez daha burada hatırlatmak istiyorum. Hani uluslararası platformlarda “Kadınların siyasette temsil oranını artırdık.” diye övünüyorsunuz ya, işte, aslında bu temsiliyeti artıranların içinde TJA’lı kadınların emeği var. Yine, Kürt kadınlarının mücadelesi sonucunda eş başkanlık, eşit temsiliyet bugün bütün dünya kadınlarının ortak kazanımına dönüştü. Yerel yönetimlerde kadın politikaları müdürlükleri, daire başkanlıkları, şiddetle mücadele dernekleri, kadın dayanışma merkezleri, “Alo Şiddet” hatları, meslek edindirme kursları, kreşler, kadın yaşamevleri ve kadını güçlendiren, burada adını sayamadığım yüzlerce projenin, çalışmanın altında TJA’lı kadınların, Kürt kadınlarının, bugün gözaltına aldığınız, tutukladığınız, yargıladığınız kadınların imzası var.

Kürt kadınları, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir yaşam için mücadele ediyor; toplumsal dönüşümde çok önemli rol oynuyorlar ve bunu da başarıyorlar. Aslında buna tahammül edilmiyor, işte, bu başarıya karşı ciddi bir öfke, ciddi bir nefret duyuluyor çünkü kadınların eşitlik, özgürlük talebi yargılanıyor. AKP, kadınların özgürleşmesinden, dayanışmasından ciddi anlamda rahatsız ve korku duyuyor; onun için de kadınların karar mekanizmalarında, siyasette yer almasını istemiyor; sadece, kadınlar, evde kalsın, biat etsin isteniyor. Kadın mücadelesi var oldukça biat eden bir toplum inşa edemeyeceksiniz; karşınızda, sorgulayan, hesap soran, itiraz eden kadınlar hep olacaktır. Cezaevlerine atarak, şiddet uygulayarak sesimizi kısamazsınız.

Bugün, zindana attığınız Gültan, Figen, Sebahat, Mukaddes, Gülseren, Ayla, Edibe, Songül, Mücella ve Çiğdem ve adını sayamadığım binlerce kadın yargılanmıyor; aslında AKP’yi yargılıyorlar, sizden tüm kadınlar adına hesap soruyorlar. Ben de onları bir kez daha buradan saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) – Değerli arkadaşlar, ben sözlerimi sevgili Gültan Kışanak'ın sözleriyle bitirmek istiyorum. Sevgili Gültan ne demişti? “Ant olsun ki biz kadınlar en büyük kariyerimizi sizin saltanatınızı yıkarak başaracağız.” Evet, kadınlar, AKP iktidarına mücadeleleriyle son vereceklerdir.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin çerçeve 2’nci maddesiyle 3218 sayılı Kanun’a eklenen ek 5’inci maddenin ikinci fıkrasının teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                         Tahsin Tarhan                                                                       Çetin Osman Budak                                                       Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu

                                             Kocaeli                                                                                    Antalya                                                                                     Manisa

                                         Tacettin Bayır                                                                        Okan Gaytancıoğlu                                                                  Müzeyyen Şevkin

                                               İzmir                                                                                      Edirne                                                                                      Adana

                                                                                                                                         Mahir Polat

                                                                                                                                             İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Mahir Polat.

Buyurun Mahir Bey. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

MAHİR POLAT (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin 2’nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bu yasa teklifinin daha komisyonlara gelmeden önce çokça reklamı yapıldı, çokça anlatıldı. İlgili Komisyon Başkanı tarafından Meclis TV’sinde falan anlatıldığında ihracatçılar beklediler, acaba içinden ne çıkacak? Bizimle iletişime geçen ihracatçılar kendileriyle ilgili bir şeyler çıkmasını beklediler fakat bu yasa teklifinden üç tane şey çıktı. Birincisi, yirmi yıldır yapamadığınız, CHP belediyelerde iktidara gelince belediyelerin fuardan reklam gelirlerini kısmak; ikincisi, uzun zamandır atanamayan TİM Genel Sekreteri ile Genel Sekreter Yardımcısını değiştirmek; üçüncüsü de kullanılan bir binanın kullanılma şekliyle ilgili bir karar almaktı. Onun dışında, ihracatçıyla ilgili hiçbir şey yoktu oysa ihracatçının sizden çokça beklentileri vardı. Bunları tek tek sıralamak gerekirse, mesela, ihracatçı birliklerinin yedek akçelerini neden İhracatı Geliştirme Anonim Şirketine gönderiyorsunuz? İhracatçı birlikleri, ihracatı geliştirmek üzere plan ve proje yaparlar, ilgili analiz laboratuvarlarını kurarlar; bunları onlardan alıp ihracatçı birliklerini güçsüzleştirirseniz ihracatçı birlikleri nasıl ihracatı geliştirecek?

Yine, sizin kanun marifetiyle 2 Genel Sekreter ve Genel Sekreter Yardımcısı atamanız TİM’in ve ihracatçı birliklerinin insan kaynağı noktasında eksik olduğunu gösterir ve zafiyeti ortaya koyar.

Yine, değerli arkadaşlar, ihracatçıların üzerine yükler koyuyorsunuz. Bu yüklerin bir tanesi de ihracat genelgesinde yer alan terkinlerle ilgili madde. İhracatçıya diyorsunuz ki: “15 bin dolara kadarki -önce 30 bindi- kısmını getirin, yüzde 40’ını aracı bankada bozdurun, ondan sonra ne yaparsanız yapın.” Bu, hayatın doğal akışına terstir. İhracatçılar dövizle borçlanırlar, dövizle girdi maliyetleri var; siz, bunları bozduracaksınız, sonra döviz aldıracaksınız. İhracatçılara “Aradaki parite farkını da cebinden karşıla.” diyorsunuz.

Yine, ülkede ekonomi ne zaman sıkıntıya girse yurt dışından gelecek döviz kazandırıcı işlemleri konuşuruz, dış ticareti konuşuruz, ihracatı konuşuruz. Üç tane döviz kazandırıcı işlem var; bir tanesi turizmdir, bir tanesi hizmet sektöründen gelecek dövizlerdir, biri de ihracattır. Turizm Hak getire; dünyada turistleri en ucuza ağırlayan ülke hâline geldi Türkiye. Döviz kazandırıcı işlemlere bakıyoruz, TURQUALITY destekleri vardı. Mesela, bununla ilgili, 2564 sayılı Yasa’nın geçici 7’nci maddesinde özellikle yeme içme sektörünün, “franchising”lerin yurt dışında belli giderlerinin karşılanmasıyla ilgili destekleri vardı, bunu kaldırıyorsunuz. Neden, sadece, ünlü bir firmanın, ünlü bir yiyecek içecek firmasının kiralarının yüksek olması. Bu, diğerlerine yapılan ciddi bir haksızlıktır; bunu doğru bulmuyoruz.

Değerli arkadaşlar, ihracatla ilgili hep beraber iri iri laflar kullanıyoruz, önüne gelen ihracat rakamı açıklıyor “İhracat şöyle arttı, böyle arttı.” diye. Ben size başka bir -Komisyonda da söyledim- okuma biçimi söyleyeyim. Dünyada ülkelerin gelişmişliği 1 kilo ihracatlarını kaç dolara yaptıklarıyla da ölçülür. Mesela, dünyanın gelişmiş ülkeleri -Amerika, Japonya gibi- 1 kilogram ihracatı 4 dolara yapar; Avrupa bölgesinde 1 kilogram ihracatı 2 doların altında yapan yok. Bizim ucuz diye küçümsediğimiz, ihracatının ucuz olduğunu düşündüğümüz Çin, maalesef 1,53 dolarları gördü; bizim ülkemiz ise -TİM verileridir bunlar- 1 kilo ihracatı ocak ayında 1,22 dolara, nisanda 1,28 dolara yapıyor. Bunun anlamı şudur: Biz, gelecek nesillere bırakacağımız kaynakları ve insanımızın emeğini, iş gücünü Avrupa’ya ve dünyanın çeşitli ülkelerine ucuza satıyoruz, dünyanın ucuz ihracat ülkesi hâline geldik. Eğer biz Türkiye’nin gelişmesini ve kalkınmasını istiyorsak, ihracat değerlerimizi Avrupa gibi 2 dolarlara çekmiş olsaydık, bugün, nisan ayı için, 25 milyar doları değil, 32 milyar doları konuşuyorduk.

Yine, Bakanlık yetkilileri buradayken bir uyarıda bulunmak istiyorum. Sadece ihracat olarak dış ticareti düşünmemek gerekiyor, dış ticaret bir ülkenin tüm dengelerini etkiliyor. Biz, şekeri sıfır vergiyle tarife kontenjanlarıyla ithal etmeye başladık çünkü şeker fabrikalarını ve üretim dengesini kaybettik. Ülkede krizle birlikte, döviz kriziyle birlikte neyi gördük? Ayçiçeği yağının tavan yaptığını gördük.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MAHİR POLAT (Devamla) – Bakanlık yetkilileri buradayken uyarmak isterim. Ayçiçeği yağında 30 Haziran 2022’ye kadar vergiyi sıfırlamıştınız, yarın, 30 Haziran bittikten sonra 67,5 gümrük vergisi var bunun, bunlarla ilgili önlem almazsanız yine insanlar temel gıdada olduğu gibi ayçiçeğinde de erişim ve fiyat pahalılığıyla karşılaşacaklar, yine fırsatçılar gündeme gelecek. Bunları olmadan öngörüp yapmanızla ilgili sizleri uyarıyoruz.

Hepinize teşekkür ederim.

Saygılar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                                                   Behiç Çelik                                                                               Ayhan Erel

                                              Adana                                                                                     Mersin                                                                                     Aksaray

                                          Dursun Ataş                                                                          Zeki Hakan Sıdalı                                                               İmam Hüseyin Filiz

                                             Kayseri                                                                                     Mersin                                                                                    Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 335 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 2’nci maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu maddeyle, arazisi hazinenin mülkiyetine ait serbest bölgelerde faaliyet ruhsatı iptal edilen ya da süresiz olan kiracı kullanıcılara, üst yapıda bulunan mallarının tahliyesi için, bir aydan az, altı aydan fazla olmamak üzere süre verilmesi, bu süre sonunda ise tahliyesi gerçekleşmeyen malların idarece tasfiyesi öngörülmektedir. Bu maddeye olumlu baktığımızı belirtmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, seçim bölgem Gaziantep'te Serbest Bölge 1998’den itibaren faaliyete başlamış, hâlen 15’i Türk, 6’sı yabancı olmak üzere 21 firma faaliyette bulunmaktadır. Gaziantep Serbest Bölgesi’yle ilgili yapılan bir akademik çalışmada, bu maddeye esas olan ruhsat süreleriyle ilgili olarak, yatırımcıların yüzde 70’e yakını faaliyet ruhsatında belirtilen süreleri yetersiz bulmaktadır. Dolayısıyla, ruhsat süresinin ilgililerce yeniden değerlendirilmesi yararlı olacaktır. Bu sorunlara ilaveten, yatırımcılar; alan yetersizliği, konteyner eksikliği, tartıda sıra bekleme sorunu ile ham madde girişindeki sorunlar ve sigortayla ilgili sorunların giderilmesini beklemektedirler. Türkiye genelinde serbest bölgelerde 737’si yabancı, toplam 2.802 firma bulunmaktadır. Bunlardan 1.115’i yani yüzde 43’ü üretim faaliyeti yapmaktadır. Burada üzerinde durmamız gereken konu, üretim faaliyetinde bulunan firmaların sayısının ve katma değeri yüksek ürünlerin oranının artırılması konusudur.

Değerli milletvekilleri, TÜİK'in mart ayı verilerine göre, toplam ihracatımızın yüzde 94,3’ünü teşkil eden imalat sanayisi ihracatı içinde yüksek teknoloji ürün payı yüzde 2,8’dir. Gelişmiş ülkelere nazaran oldukça düşük olan bu oranı arttırmanın yollarını bulmak zorundayız. Bu konuda gösterilmesi gereken çabalardan birini dikkatinize sunmak istiyorum. Üniversitelerin bilgi ve becerilerini ticarileştirmek amacıyla gelişmiş ülkelerde “university spin-out” Türkçe'de “yenilikçi işletme” olarak adlandırılan şirketlerin kurulması teşvik edilmelidir.

Değerli milletvekilleri, kurucuları, pay sahipleri akademisyenler olan ve teknoloji geliştirme bölgelerinde kurulan bu şirketler, üniversitelerin araştırma potansiyeliyle akademik bilgilerini inovatif bir ürün veya hizmete dönüştürüyor, somutlaştırarak sanayiye aktarıyor ve onlara ekonomik değer kazandırıyor. Araştırmalara göre, inovasyon, üniversite yenilikçi şirketlerinin başarısını etkileyen en önemli faktör olmakla birlikte, üniversite personel desteği, AR-GE faaliyetinin de dikkate alınması vurgulanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülkenin teknolojide dışa bağımlılıktan kurtulması ve teknoloji üreterek gelişmesi için üniversite-sanayi iş birliği teknoloji geliştirme bölgeleri ve bu bölgelerde faaliyet gösteren yenilikçi şirketler gerçekten çok önemlidir. Bunlar, nihai olarak yine toplumsal kalkınmaya hizmet edecektir ancak bunların ekosistemin tüm mekanizmalarının kötüye kullanımına müsaade etmeyecek şekilde tasarlanması ve doğru bir şekilde işletilmesi gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, maalesef, AK PARTİ iktidarı her konuda olduğu gibi katma değerli ürün üretiminde ve teknoloji konusunda ülkenin çok önemli stratejik kuruluşlarını liyakatsiz yöneticilerin ellerine teslim etmiş durumda. Liyakatsiz yöneticiler ülkenin en stratejik kurumlarının başında ne yapıyorlar, belirsiz. Ayakları yere basan projeler olmadığı gibi, hibelerden de Hükûmete yakın, yandaş olan kurum, kuruluş, KOBİ ve sanayiciler yararlanıyor.

Yine, hatırlatmak istiyorum, alakasız projelere, fikirlere destek verilmemeli, fon sağlayıcı kuruluşlardan dağıtılan hibeler doğru adreslere gitmelidir. Yüzlerce niteliksiz patent başvurusu var, çoğunun ticarileşme potansiyeli istenilen düzeyde olmayıp bu patentler sanayiye entegre edilemiyor. Maalesef, teknoloji konusunda yetişmiş eleman eksikliği, sanayicimizi geleneksel üretim sarmalı ve dolayısıyla düşük kâr marjıyla bir kısır döngünün içine atıyor. Sanayicimiz, kâr marjı düşük un, makarna, iplik gibi katma değeri düşük onlarca mal yüklüyor, bir taraftan da yükselen elektrik, doğal gaz ve benzeri maliyetlerle cebelleşmek zorunda kalıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, gelişmiş ülkeler, Endüstri 4.0 devrimini tamamlamış ve dev adımlarla ilerleyip Endüstri 5.0’ten bahsederlerken cumhuriyetin aydınlığı için de artık silkinip ayağa kalkmak zamanı geldiğine inanan liyakatli kadrolarla, Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in dediği gibi, Türkiye’yi üreterek kalkındıracağız.

Biz hazırız diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Turan Bey, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

32.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan’ın, doğal gaz zammına ilişkin açıklaması

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Enerji Bakanı, şubat ayında 400 liralık doğal gaz faturasının 300 lirasını devletin karşıladığına yönelik açıklamalar yapmıştı. Bugün gelen doğal gaz zammına bakınca doğal gazdaki sübvansiyon BOTAŞ’a karşılıksız değil, borç vermeyle karşılanmış belli ki. Uzmanların yorumuna göre, bugün bu durumdan kısmen vazgeçilmiş görülüyor. Tamamından vazgeçilmesi durumunda gelecek zamların halka gerçekten açlık ve sefalet getireceğini söylüyor herkes. Zaten ekonomik anlamda beli bükülmüş vatandaşa zamlarla yaptığınız zulmün bir sonu olacak mı?

Teşekkür ediyorum.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 335) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. (İYİ Parti sıralarından “Sayın Başkanım, 2 kişi var!” sesleri)

İtiraz etseydiniz.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Mahir Bey, arkadaşlar bana göre nezaket gösteriyorlar. Dolayısıyla…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Özür diliyorum. Ben Sayın Grup Başkan Vekiliyle bir konuyu konuşuyordum, çok özür diliyorum.

BAŞKAN – Peki.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Kendilerini ben meşgul ettim, bağışlasın yüce Meclis.

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Böyle yasama olmaz efendim, böyle yasama olmaz efendim! Kayıtlara geçsin, böyle yasama olmaz, lütfen…

BAŞKAN – 3’üncü madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin çerçeve 3’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 3 – 18/6/2009 tarihli ve 5910 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasına (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.

e ) Bu bendin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılan ilk Genel Kurul Toplantısı tarihi itibariyle iflas eden, ölen, ticareti terk eden veya son beş takvim yılında ihracat yapmayan üyelerin yasal takipte olanlar dâhil borçlarının ve bu borçların gecikme zamlarının terkin edilmesine karar vermek.”

                                         Tahsin Tarhan                                                                             Mahir Polat                                                                     Okan Gaytancıoğlu

                                             Kocaeli                                                                                      İzmir                                                                                       Edirne

                                         Tacettin Bayır                                                                    Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu                                                             Müzeyyen Şevkin

                                               İzmir                                                                                      Manisa                                                                                      Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Önerge hakkında söz isteyen Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; 335 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 3’üncü maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri “Bir şey deneyeceğiz.” diyerek yola çıktığınız zaman yapmış olduğunuz konuşmalar ve o gün bizim söylediklerimiz daha dün gibi aklımda. Ne demiştiniz, ne yaptınız ve ne oldu? “Faiz sebep, enflasyon sonuç.” dediniz, faizi indirdiniz, kuru artırdınız; kur arttı “Dövize takılmayın, ihracat artacak, cari fazla vereceğiz, istihdamı artıracağız, büyümeyi sağlayacağız ve enflasyonu düşüreceğiniz.” dediniz. Peki, ne oldu? İhracat arttı artmasına, hatta rekorlar kırmakta ancak ithalat da rekorlar kırmaya başladı. Rekor kıran sadece ihracat veyahut da ithalat değil, enflasyon da rekorlar kırmaya başladı. En son açıklanan oran yüzde 69,9 yani yüzde 70; mayıs ayı rakamları yakında açıklanacak ve beklenti yüzde 80. Doları, döviz kurunu tutamıyorsunuz, tutmak için “kur korumalı mevduat” diye bir şey uydurdunuz, fakir fukaradan zengine servet transferi yapıyorsunuz ama olmadı, olmuyor. Merkez Bankasının döviz rezervlerini eksi 55 milyar dolara indirdiniz, arka kapıdan döviz sattınız ama olmuyor, dikiş tutmuyor, dolar artmaya devam ediyor; şimdi de enflasyon korumalı tahvil bononun peşine düştünüz ancak emin olun, bu da kâr etmeyecek.

Değerli milletvekilleri, döviz artışı ile enflasyon arasında ülkemizde çok ciddi bir korelasyon var yani ülkemizde dolar artarsa bilin ki enflasyon da artar. “Enflasyonu indireceğiz.” diye çıktığınız yolda “rekabetçi kur” dediniz, enflasyonu hortlattınız, halkı sefalete sürüklediniz; tüm bu fakirliğin, tüm bu yoksulluğun sebebi ne yazık ki sizlersiniz; sizin akla, bilime aykırı uygulamalarınız ve politikalarınız.

Şimdi, halka dönüp “Ne yapalım, tüm dünyada enflasyon var.” diyorsunuz. Doğru, tüm dünyada enflasyon var. Mesela ABD enflasyonunun yüzde 8’e çıkacağı tahmin ediliyor, bizde ise yüzde 80’e, tam 10 kat fark var. Şu an, ülkemiz, dünyada en fazla enflasyonun yaşandığı 6’ncı ülke konumuna geldiyse bunun sebebi sizlersiniz.

Bir de sıklıkla söylediğiniz bir şey var: “Efendim, dünyada emtia fiyatları arttı, biz ne yapalım?” Bunda da doğruluk payı var. Mesela gübreden örnek vereyim size: DAP gübresinin tonu 600 dolardan 900 dolara çıkmış dünyada, artış yüzde 50. Yani Amerikalı bir çiftçi bir yıl öncesine göre DAP gübresine yüzde 50 daha pahalı ulaşmakta. Peki, ülkemizde ne oldu? Tonu 4 bin lira olan DAP 13.500 liraya çıktı. Artışa bakar mısınız, tam 3 kat artmış, yüzde 300’lük bir artış var. Amerikalı çiftçideki artış yüzde 50, bizdeki yüzde 300. Yani bizde de artış yüzde 50 olsa “Ne yapalım, dünyada da yüzde 50 arttı.” diyebilirsiniz, o zaman biz de size hak veririz. Peki, bizde neden 3 katına çıktı? DAP gübresi bizde 3 katına çıktı çünkü Türk lirası sayenizde dünyada en fazla değer kaybeden para birimi.

Geçen hafta Manisa Demirci ilçesinde esnaf ziyaretlerinde bulundum, kırtasiyecilik yapan bilge bir esnafımız esasında durumu gayet güzel açıkladı. Kâğıdın topu bir yıl içinde tam 4 katına çıkmış, topu 25 lira olan kağıt 100 liraya çıkmış. Esnafımız diyor ki: “Dünyada kâğıt fiyatları 2 katına çıktı, bizde de 2 katına çıksa anlarım, vatandaş da anlar ama 4 katına çıkmış, bu fark nereden kaynaklanıyor?” Şimdi, ben de size soruyorum: Bu fark nereden kaynaklanıyor? Sorunun cevabı bilimsel olarak da verilmiş esasında. Değerli bir bilim insanı bir araştırma yapıyor, yaptığı çalışmanın sonucuna göre yaşadığımız enflasyonun 20 puanı dış kaynaklı, 50 puanı ise tamamen yerli ve millî.

Değerli milletvekilleri, gün geçtikçe fakirleşen halkımızın bilmesi gereken bir şey var, yaşadığımız bu sefaletin sebebi Adalet ve Kalkınma Partisinin yanlış ekonomik politikalarıdır. Bugün Sefalet Endeksi'nde dünya 1’incisi isek sorumlusu sizlersiniz; bugün bayat ekmek satılıyorsa, vatandaşlarımız artıklarla beslenmek zorunda kalıyorsa şayet, bunun sorumlusu sizlersiniz; bugün marketlerde süte bile alarm takılıyorsa, vatandaş çocuğuna süt alamıyor, çalmak zorunda kalıyorsa şayet, bunun sorumlusu sizlersiniz. Sorumlu bellidir, sebep tamamen yerli ve millîdir.

Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiş” ibaresinin “ilave edilmiş” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                                                   Dursun Ataş                                                                              Behiç Çelik

                                              Adana                                                                                     Kayseri                                                                                     Mersin

                                      Zeki Hakan Sıdalı                                                                         Feridun Bahşi                                                                            Hüseyin Örs

                                              Mersin                                                                                     Antalya                                                                                    Trabzon

                                                                                                                                         Ayhan Erel

                                                                                                                                           Aksaray

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.

Buyurun Sayın Erel. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

AYHAN EREL (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerine partim İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin bu maddesiyle, ihracatçı birliklerine yıllık aidat borcu bulunan üyelerden birçoğunun ticareti terk etmiş olduğu ve birliklerin borçlarını tahsil etmesinin alacaktan daha masraflı hâle geldiği göz önünde bulundurularak söz konusu alacakların genel kurullar tarafından silinmesi için düzenleme yapılması öngörülmektedir.

Kanunun amacına baktığımızda, ihracatı çoğaltmak için gerekli çalışmalar yapılıyor ama her şeyi kanunlarda bulmak mümkün değil, bir de Türkiye’de hayatın gerçekleri var. Bu hayatın gerçeklerinden bir tanesi de İYİ Parti olarak ısrarla karşı çıktığımız ama satışın gerçekleştiği şeker fabrikalarının satışı hakkında konuşmak istiyorum.

16 Nisanda Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, başta şeker olmak üzere gıda arzı konusunda hiçbir sıkıntının olmadığını, zam fırsatçılarının algı operasyonu yürüttüklerini öne sürerek şekerde Türkiye'nin kendine yeterli stoklarının bulunduğunu söylemişti. Açıklamadan yaklaşık bir ay sonra da Ticaret Bakanlığı 400 bin ton şeker ithalatı için karar çıkardı. Maliyeti, şu anda dünya emtia borsalarında şekerin tonu 550 dolardan işlem görüyor, nakliye ve lojistik giderleriyle birlikte ton başına gümrüksüz, vergisiz ithal maliyetinin yaklaşık 800 dolar tutarında olduğu görülmekte. Bu fiyatlarla 400 bin ton şeker aldığımızda yaklaşık 320 milyon dolar para ödemek zorundayız. Ödeyeceğimiz meblağı sattığımız şeker fabrikalarıyla karşılaştırdığımızda, Kırşehir Şeker Fabrikası 48 milyon dolar, Yozgat Şeker Fabrikası 40 milyon dolar, Niğde Bor Şeker Fabrikası 49 milyon dolar, Çorum Şeker Fabrikası 76 milyon dolar, Turhal Şeker Fabrikası 82 milyon dolar yani sattığımız şeker fabrikalarının toplamı 295 milyon dolar ama biz dışarıdan 420 milyon dolarlık şeker alıyoruz. Yani bir dönemde şeker açığını kapatmak için 5 tane şeker fabrikasını satmışız. Böyle bir ticaret olur mu, böyle bir anlayış olur mu? Sattığınız her şeker fabrikası tarımla uğraşan vatandaşın topraktan kopmasına, tarımdan vazgeçmesine sebep oluyor. Daha önceleri pancar kotasını aşan vatandaşımız pancar kotasını aştığından dolayı, cezaya rağmen, şeker pancarlarını fabrikaya götürüyordu ama bu sene şeker kotası dolmadı, kimse şeker pancarı ekmedi, tarlasını sürmedi; dolayısıyla şeker fabrikaları şeker pancarı dahi bulamıyor. Sattığınız fabrikaların üzerine 25 milyon dolar koyduğumuzda bu seneki şeker açığını anca karşılayabiliyoruz.

Biz, şeker fabrikalarının satışına karşı çıktığımızda bizi “hain” ilan ettiniz. Şimdi soruyorum... Allah aşkına, biz buna karşıyız “muhalefet ne derse yanlış, yalan” anlayışına karşıyız.

Yine, Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar’ın dile getirdiği bir konu var. Çarşamba Şeker Fabrikasının çalıştırılmasıyla birlikte şeker açığının yaklaşık üçte 1’inin ortadan kalkacağı söyleniyor, bunun için de 130 milyon TL’ye ihtiyaç var. Bir yanda 320 milyon dolar parayı yurt dışına veriyorsunuz ama Çarşamba Şeker Fabrikasına Türk parası olarak 130 milyon TL’yi ayırmıyorsunuz. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Ondan sonra da pancar ithal ediyoruz. Sadece pancar mı? Kâğıt fabrikalarını sattınız, kâğıda muhtaç olduk; demir çelik fabrikalarını sattınız, demir çeliğe muhtaç olduk; gübre fabrikalarını sattınız, vatandaş gübre bulamıyor; yem fabrikalarını sattınız, vatandaş hayvanına verecek yem bulamıyor. “Satacak ne kaldı?” derseniz, sattığınız… Affedersiniz, vatan topraklarını satmaya başladık, bunun yanında Türk vatandaşlığını satmaya başladık. Benim bir Türk milliyetçisi olarak bu kanıma dokunuyor diyor, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesinde yer alan “aşağıdaki” ibaresinin “aşağıda bulunan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                Serpil Kemalbay Pekgözegü                                                                 Hasan Özgüneş                                                                         Ali Kenanoğlu

                                               İzmir                                                                                      Şırnak                                                                                     İstanbul

                                         İmam Taşçıer                                                                                                                                                                         Şevin Coşkun

                                           Diyarbakır                                                                                                                                                                                   Muş

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) - Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Önerge hakkında söz isteyen Muş Milletvekili Şevin Coşkun.

Buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

ŞEVİN COŞKUN (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 3’üncü maddesi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, teklifle, ihracatçıların iflas etme, ihracat yapmama ve aidat borçlarını ödememe gibi durumlarda yapılacak işlemlere dair düzenlemeler getirilmektedir. Burada üzerinde durmamız gereken, ihracatçıları iflasa götüren, ihracat yapamayacak ve hatta üyelik aidatlarını dahi ödeyemeyecek hâle getirilmeleridir. Bu durumun temel nedenlerinden biri de iktidarın yanlış politikalarıdır. Ülke ekonomisi her geçen gün kötüye gitmektedir. Üretim ve ihracat bir yana, esnaf bugün sattığını yarın yerine koyamamaktadır. Yurttaşlar evine ekmek götürememektedir. İktidar öncelikle, halklara bu sefaleti yaşattığı için hesap vermelidir.

Değerli milletvekilleri, yaşanan ve etkileri artarak devam eden ekonomik kriz iktidar çevresi ve bir avuç zengin dışında tüm toplumu sarmış durumdadır. Halklar büyük yoksulluğun yanında en borçlu dönemini yaşamaktadır. Üretici maliyetlerdeki artış nedeniyle üretim yapamaz hâldeyken ithalat, ihracat açığı ise her geçen gün artmaktadır. Dış borç stoku 421 milyar dolara ulaşmıştır. TÜİK'in en son verilerine göre, 2022 Nisan ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 98,5 artışla 6 milyar 113 milyon dolara yükselmiştir. Türkiye gittikçe dışa bağımlı hâle gelirken, açıklanan her veri ülkenin durumuna dair vahameti gözler önüne sermektedir. Bu vahim tablonun yansıması da seçim bölgem Muş’taki yoksulluk, işsizlik ve bitme noktasına getirilen çiftçi ve üreticidir. Türkiye İhracatçılar Meclisinin 2021 yılı verilerine göre, Muş yüzde 33’le ihracatı en düşen kenttir. Yine, 2022 yılının ilk dört ayında ülke genelinde yapılan ihracatta Muş’un payı yüz binde 1’dir, sondan da 2’nci sırada yer almaktadır.

Dünya Açlıkla Mücadele Haftası'ndayız. İktidarın yarattığı bu işsizlik ve yoksulluk karşısında yurttaşlar nefes alamamaktadır. Artan enflasyon ve yapılan günlük zamlar nedeniyle açlık sınırı altında yaşayan yurttaş sayısı her geçen gün artmaktadır. 25,5 milyon yurttaş 5.323 TL olan açlık sınırının altında yaşamaktadır. Türkiye’de -yaşanan gıda krizinin etkilerini en derin yaşayan ülkelerden biri olmasına rağmen- tarım ve hayvancılık bitme noktasına getirilmiştir. Çiftçi artan girdi fiyatları ve borçları nedeniyle tarlasına girememekte, üretim yapamamaktadır. 2002’de yaklaşık 2,5 milyar TL olan çiftçi borcu 2022’de 200 milyar TL’yi geçmiştir.

Ayrıca, Muş çiftçisi, geçen sene 20 dönümlük tarım arazisini sürmek için verdiği ücretle bu yıl sadece 4 dönümünü sürebilmektedir. Önceki yıl yaklaşık 2.500 TL’ye aldığı bir ton gübrenin fiyatını bu yıl yaklaşık 15 bin TL’ye alabilmektedir.

Değerli milletvekilleri, ekonomideki bu çöküntü ve yaşanan yoksulluğun temel nedenlerinden biri de iktidarın yürüttüğü savaş politikalarıdır. Bu politikalar ekonomide var olan krizi daha da derinleştirirken, etkilerini en derin yaşayan kesimlerden biri de kadınlardır. Özellikle sosyal, siyasal krizlerin yoğun yaşandığı dönemlerde toplumsal cinsiyet eşitsizliği daha keskin bir hâl almaktadır; kadına yönelik her türlü şiddeti, katliamı, ayrımcılığı, eşitsizliği, cinsiyetçi iş bölümünü ve yoksulluğu da beraberinde getirmektedir. Kadınlar ucuz iş gücü olarak görülürken açıklanan işsizlik rakamları cinsiyete dayalı eşitsizliği de açığa çıkarmaktadır. DİSK-AR’ın Mayıs 2022 verilerine göre, geniş tanımlı işsizlik erkeklerde yüzde 18,8 iken kadınlarda yüzde 29,9’dur. TÜİK’in 2021 verilerine göre, bir önceki yılda iş gücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 70,3 iken kadınlarda yüzde 32,8’dir. Yine, Derin Yoksulluk Ağının 2022 verilerine göre, kadınların yüzde 75’i ücretli bir işte çalışmıyor, yüzde 18’i günlük, yüzde 5,71’i de düzenli işlerde çalışmaktadır. Bu veriler kadınlara yönelik yürütülen ayrımcı politikaların sadece bir örneğidir.

İktidar, kadınların, gençlerin, emekçilerin yaşadığı bu yoksulluğu görmezden gelmektedir. Yurttaşın alım gücü her geçen gün düşmekteyken yeni zamlar açıklanmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞEVİN COŞKUN (Devamla) – Başkanım, tamamlayacağım.

BAŞKAN – Buyurun.

ŞEVİN COŞKUN (Devamla) – Daha bu sabah elektriğe yüzde 15, doğal gaza ise yüzde 30 zam yapıldı. “Ekonominin kitabını yazıyoruz.” “Uçuyoruz.” “Dünya bizi kıskanıyor.” “2023’te Ay’a sert iniş yapacağız.” diyen iktidara halkları kuru ekmeğe muhtaç ettiğini buradan bir kere daha hatırlatıyoruz. Tüm bu yoksulluğun, krizin, işsizliğin nedeni politikalarınızdır, sermaye ve yandaşlarınızı büyüten siyaset anlayışınızdır. Bu anlayışınıza son verecek olan bu ülkenin kadınları, emekçileri ve gençleri olacaktır. Koltuğunuzda oturma süreniz dolmak üzeredir.

Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum… Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

4’üncü madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                        Hasan Özgüneş                                                                           İmam Taşçıer                                                                          Ali Kenanoğlu

                                              Şırnak                                                                                   Diyarbakır                                                                                  İstanbul

                                         Şevin Çoşkun                                                                                                                                                      Serpil Kemalbay Pekgözegü

                                               Muş                                                                                                                                                                                       İzmir

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                          Dursun Ataş                                                                              Behiç Çelik                                                                               Ayhan Erel

                                             Kayseri                                                                                     Mersin                                                                                     Aksaray

                                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                                               Zeki Hakan Sıdalı                                                                          Hüseyin Örs

                                              Adana                                                                                     Mersin                                                                                     Trabzon

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ekonomisi, 2015 yılından beri yaşanan yapısal sorunların üzerine yeni sorunlar eklenerek, büyük bir krizle karşı karşıya. Tek bir insanın her alanda karar aldığı, Parlamentonun işlevsizleştirildiği, ademimerkeziyetçiliğin yok edildiği, hukukun, demokrasinin, temel hak ve hürriyetlerin ayaklar altına alındığı bir Türkiye'de adalete güven yok, geleceğe dair umut da kalmamış bir durumda.

Bugün, karşı karşıya kaldığımız ekonomik sorunların tek ve asıl nedeni pandemi ve uluslararası piyasalarda artan emtia fiyatları değil. Kamu kaynaklarını doğru kullanmayan, öncelikli yatırımlar yerine desteklediği şirketlere göre iş üreten, yoksulların, geri bıraktırılmış bölgelerin sorunlarını görmezden gelen bir yönetim anlayışının sonuçlarını yaşıyoruz.

Gençlere fırsat eşitliği, nitelikli eğitim sunulamıyor. Genç işsizlik oranlarına bakıldığında, verilerine güvenilmeyen TÜİK'e göre dahi 4 kişiden 1’i işsiz, gençler iş bulamıyor. Genç işsizliği ve gençlerin iş gücüne katılımında TÜİK rakamları bile korkunç. Mardin, Batman, Siirt, Şırnak illerinde genç işsizlerin işsizlik oranı yüzde 53,4; Diyarbakır ve Şanlıurfa illerinde genç kadınların iş gücüne katılımı yüzde 17,4. Ekonomi için fırsat olarak görülen gençler açlığa, yoksulluğa mecbur bırakılmış bir durumda. Bu illerde küçük yerel sermayelerle kurulan tarım, hizmet ve basit sanayi üretiminde yoğunlaşan işletmeler var.

Kırk yıldır GAP’la vaatler veriliyor; tarımsal arazilerin sulanacağı, ürün deseninin gelişeceği, gıda üretiminde bölge illerinin üs olacağı ifade ediliyor. Çiftçileri, tarımsal işletmeleri, yerel halkı sürekli beklenti içine sokan bu projeler ne zaman bitecek, topraklar ne zaman sulanacak, insanlar ne zaman üretim yapacak ve ek gelir elde edecek? Buna dair bir plan, bir program yok maalesef.

Mikro ve küçük ölçekli işletmeler kendi öz kaynaklarıyla üretim yapmaya ve hizmet sunmaya devam ediyor ancak finansmana erişimde, kamuyla iş yapmakta, ödemelerini almakta zorlanıyor; güvenlik soruşturmaları ve sicil sorunlarıyla kamu kurumlarıyla çalışmalar yasaklanıyor. Atanan kayyumlar ile belediyelerdeki tüm çalışanlar, hizmet alınan işletmelerin tamamı artık dışarıdan geliyor. Yerelde nitelikli insan kaynağı yokmuş, hizmet alabilecekleri yerel girişimciler yokmuş gibi davranılıyor. İş yapma alanı daraltılan işletmeler başka yerlere göç ettiriliyor. Kurulan işletmeler, kırk yıldır uygulanan politikalar nedeniyle faaliyet alanları ve sürdürülebilirliklerinde sorunlar yaşıyor.

Tarım sektöründe bir türlü tamamlanamayan sulama kanalları ve üzerine kuraklık nedeniyle, hayvansal ve bitkisel üretimde önemli bir merkez olan illerde üretim son yıllarda düştü ve bayağı bir düşüş seyrediyor. Üreticiler artan girdi fiyatlarıyla artık üretimden vazgeçiyor ve kent merkezlerine doğru göçlerle kırsal nüfus gittikçe azalıyor.

Üreticilerin en temel girdilerinden biri elektrik. Çiftçiler, sulama yatırımları tamamlanmadığı için sulamada daha fazla elektrik kullanmak mecburiyetinde bırakılıyor. İllerinde yereldeki ekonomik ihtiyaçlar ve kararlar, masabaşında, bölgeyle alakası olmayan ve bölgeyi tanımayan teknokratların eliyle belirleniyor.

İllerdeki ekonomik sorunları çözmek için de şu önerilerimiz var:

Nitelikli eğitime erişimin, gençlerin ve çocukların ana dilleri olan Kürtçe eğitiminin önceliklendirilmesi.

Bitkisel ve hayvansal üretimin geliştirilmesi için bütüncül politikaların geliştirilmesi.

Zamana yayılan, içeriği bilinmeyen, kamuoyuna büyük vaatlerle sunulan Silvan Barajı ve Güneydoğu Anadolu Projelerinin gözden geçirilmesi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, devam edin.

İMAM TAŞÇIER (Devamla) – Yoksul bırakılan toplumsal kesimlerin sadaka kültürü yerine temel ihtiyaçlarını karşılayacak etkin sosyal destek projelerinin geliştirilmesi.

Küçük işletmelerin, esnafların, sanatkârların faaliyetlerini destekleyecek finansman, üretim ve hizmet modellerinin geliştirilmesi.

Kamu kurumlarının satın alma süreçlerinin şeffaflaştırılması.

Yereldeki satın alımlarda yerel girişimcilerin ve yerel insan kaynaklarının önceliklendirilmesi.

Güvenlik soruşturmalarının ve sicil uygulamalarının sonlandırılması.

Bunlar gibi yeni ve bütünlüklü politika ve uygulamalar geliştirilmesi gerekmektedir diye düşünüyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler hakkında diğer konuşmacı Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.

Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 4’üncü maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin bu maddesiyle, meslek kuruluşu olan ihracatçı birliklerinde boşalan veya yeni ihdas edilen yönetim kadrolarına otuz gün içinde atama yapılamaması hâlinde atamanın Ticaret Bakanlığı tarafından resen yapılabilmesi öngörülmektedir. Bu teklife gerekçe olarak da Genel Sekreter veya Genel Sekreter Yardımcılarının atamalarındaki gecikmelerden dolayı birliklerin sevk ve idaresinde kaynaklanan aksamaların önüne geçilmesi ileri sürülmüştür. Ancak bu teklif bu hâliyle ihracatçı birliklerinin bağımsızlığını zedeleyecek, demokratik sürecin işleyişini ve karar alma sürecini olumsuz etkileyecektir kanaatindeyim.

Değerli arkadaşlar, ihracat ülkemiz için çok önemli, bunu hepimiz biliyoruz. Bu sebeple, ihracatın artmasına katkı sağlamak, mesleki dayanışmayı artırarak sorunların çözümüne katkı sağlamak, ihracatçıların mesleki faaliyetlerini ve ilişkilerini düzenlemek, sorunlarına çözüm bulmak ve yol göstermek amacıyla, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün imzasıyla 1937 yılında ilk ihracatçı birliği kurulmuştur. Bu nedenle 5910 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nde yapılacak değişiklikleri İYİ Parti Grubu olarak biz de oldukça önemsiyoruz.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde bölgeler arası sanayileşme ve altyapı gereksinimleri bakımından var olan dengesizliklerin ihracatımızı olumsuz yönde etkilediğini hepimiz biliyoruz. Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde sanayileşme ve altyapı yatırımlarının geride kalması bölge ihracatını olumsuz olarak etkilemeye devam ediyor. Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaş nedeniyle Ukrayna üzerinden Orta Asya’ya ihraç yükü taşıyan transit geçişler durduğundan ülkemizden Orta Asya’ya yapılan transit taşımalar Doğu Karadeniz Bölgemizde bulunan Sarp Sınır Kapısı’nda yoğunlaşmaktadır arkadaşlar. Sarp Sınır Kapısı’nda yaşanan sıkıntıları sık sık bu kürsüde dile getiren bir arkadaşınız olarak bunu söylüyorum; sınır güzergâhında günlerce bekleyen tır şoförlerimiz vardı, gittim, onlarla kapıda, yerinde görüştüm, onların problemlerini dinledim. Değerli arkadaşlar, burada yani kapıda yaşanan sıkıntılarda sadece uluslararası nakliyecilerimiz değil, ihracatçılarımız ve ithalatçılarımız da büyük mağduriyetler yaşamaktadır. İhracatçılarımız ürünlerini müşterilerine zamanında gönderemezken ithalatçılarımız da ürünlerini zamanında teslim alamıyorlar.

Değerli arkadaşlar, taşıma alanında yaşanan sorunların çözülememesi durumunda, istenilen ihracat seviyelerine ulaşamayız. Sarp’ta yaşanan sorunun çözümü amacıyla Muratlı Sınır Kapısı’nın bir an önce faaliyete geçmesi gerekir. Bakın, 10 Ocak 2019’da, ben, Muratlı Sınır Kapısı’nın açılmasıyla ilgili, dönemin Ticaret Bakanı Ruhsar Hanım’a bir önerge vermiştim. O gün bu önergemde özetle “31 Ağustos 2013 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla açılması kararı alınan Muratlı Sınır Kapısı’nın faaliyete geçmesiyle ilgili çalışmalar hangi aşamadadır?” diye sormuştum. Değerli arkadaşlar, aradan üç yıldan fazla bir zaman geçti, yine aynı konuyu burada konuşuyoruz ve ben tekrardan Muratlı Sınır Kapısı'nın bir an önce açılmasının önemini dikkatlerinize arz ediyorum, yüce Meclisimize arz ediyorum.

Değerli arkadaşlar, konuşmam öncesi bölge ihracatçılarımızla görüştüm, onların sorunlarını dinledim, taleplerini aldım. İhracatçılarımızın talepleri var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Çok özür dilerim Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

İhracatçılarımız Trabzon ilimiz ile Rusya Federasyonu Soçi ve Tuapse şehirleri arasında kurulacak feribot ve Ro-Ro taşıma sistemleriyle yeni bir güzergâh ve taşıma hattının bir an önce faaliyete geçirilmesini talep ediyorlar.

Yine, ihracatçılarımız “İhracat maliyetlerinde yaşanan artışlar nedeniyle yurt dışı piyasalarında rekabet imkânımız ortadan kalktı.” diyorlar ve kendilerine acilen nakliye desteği sağlanmasını istiyorlar.

Bunun yanında, özellikle inşaat ve mobilya sektörlerinde ihracat kısıtlaması getirilen ahşap mamul üreticisi ve ihracatçı firmalarımızdan da bana iletilen bir sorun var, onu da paylaşmak istiyorum. Söz konusu firmalarımızın çoğu kısıtlama öncesi yurt dışında belli müşterilerle ihracat kontratı imzaladıklarını ancak getirilen kısıtlama nedeniyle kontrat yükümlülüklerini yerine getiremediklerini ifade ettiler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Bu firmalarımız da kendilerine kolaylık sağlanmasını istiyorlar.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Bu biraz da Trabzonspor’a alkış ha!

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin çerçeve 4’üncü maddesinde yer alan “fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiş ve” ibaresi ile maddeyle eklenmesi öngörülen cümlenin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                         Tahsin Tarhan                                                                       Çetin Osman Budak                                                       Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu

                                             Kocaeli                                                                                    Antalya                                                                                     Manisa

                                         Tacettin Bayır                                                                        Okan Gaytancıoğlu                                                                  Müzeyyen Şevkin

                                               İzmir                                                                                      Edirne                                                                                      Adana

                                                                                                                               Nurhayat Altaca Kayışoğlu

                                                                                                                                             Bursa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Aslında madde üzerinde konuşmak istiyordum, hani birtakım çalışmalar yaptım, görüşler aldım ama maalesef, maalesef bugün siyaset tarihinin utanç sayfalarından birine tanıklık etti bu yüce Meclis, emperyalizme diz çöktüren, Kurtuluş Savaşı’nı yönetmiş olan bu Meclis, 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı direnen bu Meclis. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından milyonlarca insana, bu ülkenin 80 ilinin, e neredeyse nüfusunun da yarısının Gezi direnişinde o en barışçıl, o en demokratik hakkını kullandığı için burada söylemek istemediğim, sarf etmek istemediğim -çünkü çocuklar da izliyor olabilir- bir kelimeyle hakaret edildi; gerçekten utanıyorum, gerçekten, ülkemiz adına üzülüyorum da. Bu ülke böyle temsil edilmemeli. Yazık; basitlik, çaresizlik, acizlik. Yani aynı seviyede cevap vermek istemiyorum ama “Camide içki içtiler, bira şişeleriyle girdiler.” yalanını tam on yıldır, dört yüz altmış dokuz haftadır… O yayınlanacak görüntüler vardı ya, yayınlanmadı. Bu yalanı artık insanlar yutmuyorlar, inanmıyorlar. Burada tekrar ediliyor on yıl sonra; ayıp ya! O caminin müezzini çıktı “Ben, böyle bir yalan söyleyemem, böyle bir şey yaşanmadı.” dedi, bizzat caminin müezzini; sürüldü. İnsan Allah'tan utanır, Allah'tan korkar, kuldan utanır ya! Gerçekten yani şimdi ben bu kanunun üzerinde konuşsam ne olur konuşmasam ne olur.

Ya, ihracatçılar “Bu maddeyle FETÖ'den öğrendikleri taktiğin aynısını getiriyorlar. Onlar da ihracatçı birliklerini ele geçirmişlerdi, oradan elde ettikleri ticari sırları, bilgileri yandaş firmalara aktarıyorlardı ve istemedikleri firmaların önünü kesiyorlardı. Bu maddenin amacı bu.” diyorlar. Şimdi, ben bunu anlatsam ne olur anlatmasam ne olur. Bugün bu utancı yaşamışız, milyonlarca insana, milyonlarca kadına -yani çocuklarımız söylediğinde “Ayıp çocuğum, bunu nereden öğrendin?” diye kızıyoruz- bir hakaret edilmiş. Biz bundan sonra çocuklarımıza ne diyeceğiz? Nasıl diyeceğiz “Ayıp çocuğum?” diye. Nasıl yetiştireceğiz ya? Gerçekten, ya, kelime bulmakta, anlatmakta, duygularımı anlatmakta zorlanıyorum. Bu ülke bunu hak etmiyor. Böyle bir Cumhurbaşkanı olduktan sonra yani bu kanun teklifine dünyanın en mükemmel kelimelerini, cümlelerini yazsanız ne olur yazmasanız ne olur. İhracatımız mı artar, büyür müyüz? “Vay, ne kadar büyük bir ülke!” mi denilecek böyle bir Cumhurbaşkanıyla temsil ediliyorken? Milyonlarca vatandaşına çıkıp gerçekten hani bir çocuğun bile söylediğinde zorlandığımız bir kelimeyi nasıl söyleyebiliyor ya nasıl? O yüzden kanun teklifine çok giremiyorum ama diyorum ki FETÖ nasıl zamanında mali yapılanma sağladıysa bu benzer yönetimle ihracatçı birliklerinde bu kanun teklifiyle yine aynı şeyi yapıyorsunuz; tıpkı adalette olduğu gibi, tıpkı orduda, kollukta, eğitimde, yargıda olduğu gibi ticarette de FETÖ’yle benzer taktikleri uyguluyorsunuz. Evet, aynısını uyguluyorsunuz -telefonla konuşuyormuş- dolayısıyla da söyleyecek çok bir şey yok. Evet, genelde laf attığı için Osman Bey, “Evet, evet.” deyince bana katılıyor diye düşündüm. (CHP sıralarından alkışlar) Bana katılıyorsun herhâlde “Evet.” dediğine göre.

Söyleyecek bir şey yok. Utanıyorum, utanıyorum, utanıyorum; bence siz de utanın. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

5’inci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin çerçeve 5’inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                         Tahsin Tarhan                                                                       Çetin Osman Budak                                                       Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu

                                             Kocaeli                                                                                    Antalya                                                                                     Manisa

                                         Tacettin Bayır                                                                        Okan Gaytancıoğlu                                                                  Müzeyyen Şevkin

                                               İzmir                                                                                      Edirne                                                                                      Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

5’inci madde hakkında söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teklifin görüşmeleri sırasında AK PARTİ Grubu tarafından bir önerge getirildi “TİM Yönetim Kurulu üye sayısı 13’ten 15’e çıkarılsın, Başkan Vekili sayısı 3’ten 5’e çıkarılsın.” diye. Değerli milletvekilleri, bu ay, 13 Haziranda TİM Başkanlığı için seçim var, seçime bir ay kala yani maç başlamış, oynanırken kural değiştiriliyor. Onun için, bu kanun maddesi seçim sonuçlarına etki edebilir. 27 sektör, 61 birlikten oluşan TİM’de sektör temsilcilerinin seçimlerinde oy hakkını alan kişiler Yönetim Kurulu üyeliği pazarlığıyla seçim sonuçlarını etkileyebilir. Dolayısıyla bu maddeyi reddetmemiz gerekiyor, TİM seçimleri de demokratik olarak yapılsın. Bu maddeyi getiren TİM Başkanı ne yazık ki kendi birlikleri seçiminde seçimi de kaybetti yani bugünkü şartlarla olsa bu maddeyi de getirmez.

Çok değerli milletvekilleri, bu kanun taslağına, bu kanun metnine imza atan Zehra Taşkesenlioğlu Komisyon çalışmalarında gelip beş dakika konuşup kaçtı, gitti. Bugün de bakıyoruz, bugün de yok, dün de. Dün özellikle, işte, Cumhuriyet Halk Partili bir belediyenin ihracatçılarla ilgili fuar alanına baskın yaptığını söyleyip onun için bu kanun maddesinin değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

Çok değerli milletvekilleri, buna açıklık getirmek istiyorum. Burada bu kanun maddesiyle ihracatçılara destek olunmayacak. Bizim ihracatçılarımız dünyanın bütün ülkelerine gidip fuarlara katılıyorlar. O fuarlarda uluslararası markalar oraya baskın yapıp, “Acaba kopya çekti mi?” gibi baskınlar yapıp, raporlar düzenleyip hatta 200 bin dolarlık, 300 bin dolarlık cezalara çarptırabiliyor. Türkiye’de, özellikle İstanbul’daki fuarlara, TÜYAP’ta, CNR’de yapılan fuarlara gelen firmalar dünyanın bütün bölgesinden geliyor, bütün ülkelerinden geliyor, uluslararası markalar da gelebiliyor. Onun için burada iç reklam dediğimiz ilan bedelini bu firmalar ödemiyor, buna açıklık getirelim. Onun için biz çırpınıyoruz, diyoruz ki: Bu kanun maddesi doğru değil. Biz şu an Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak Türkiye’de sadece 2-3 tane firmaya rant sağlamak için kanun düzenliyoruz. Arkadaşlar, bu firmanın belediyeye 143 milyon lira borcu var, ödememiş. Sadece belediyeye değil devlete de borcu var. Bu firmaları kim koruyor? Size soruyorum, iktidar milletvekillerine; TÜYAP’ın sahibinin kim olduğunu bir araştırın. Bu kişiyi kim koruyor? Eğer bu teklif yasalaşırsa ihracatçılar bundan faydalanmayacak, sadece 2-3 tane firma faydalanacak; biri de CNR. Sürekli iflas gösterip, sürekli isim değiştirip yani devletin parasını, vergisini ödemeyen bir firma. Onun için işte “Türkiye’de fuarlar desteklenmeli.” diyor. Erzurum’dan alınmasın, Adana’dan alınmasın; zaten orada sosyal anlamda oralar tanıtılıyor, şehirler tanıtılıyor ama İstanbul farklı; İstanbul’da düzenlenen bir fuara 400 bin, 500 bin kişi gelebiliyor. Yerel yönetimler, geliri olmazsa bunu nasıl karşılayacak? Onun için bu kanun metnine, bu kanun taslağına ret dememiz gerekiyor, sadece 2-3 firma için Büyük Millet Meclisinin kanun çıkarmaması gerekiyor diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

İbrahim Halil Oral, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

33.- Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral’ın, Başkent Kültür Yolu Festivali’ne ilişkin açıklaması

İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kültür ve Turizm Bakanlığımızın düzenlediği Başkent Kültür Yolu Festivali programı Ankara’mızın tarihî, kültürel, dinî, sanatsal pek çok mekânını içine alan bir etkinlik dizisidir. Öncelikle programda emeği geçenlere teşekkür ediyorum ancak Ankara’mızın ve cumhuriyetimizin en anlamlı simgesi olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedî istirahatgâhı olan Anıtkabir programın hiçbir yerinde bulunmamaktadır.

Anıtkabir gerek manevi anlamı gerek mimarı özellikleri gerekse de Ankara için simgesel anlamı bağlamında bu programın içinde yer almalıydı. Bakanlığın bu hususta bir açıklama yapmasını diliyor ve yüce Meclisin dikkatine sunuyorum.

Teşekkür ederim.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 335) (Devam)

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                                               Zeki Hakan Sıdalı                                                                           Ayhan Erel

                                              Adana                                                                                     Mersin                                                                                     Aksaray

                                          Dursun Ataş                                                                                                                                                                             Behiç Çelik

                                             Kayseri                                                                                                                                                                                   Mersin

 BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Behiç Çelik.

Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesi için verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 5 farklı kanunda değişiklik öngören 13 maddelik bir torba kanun teklifini görüşüyoruz. Dışarıda hazırlandığı Komisyon aşamasında anlaşılan bu teklifin gerekçesine baktığımızda, ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmekten, doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmaktan, işletmeleri ihracata yönlendirmekten ve uluslararası ticareti geliştirmekten söz ediyor. Keşke bunlar yapılabilse diyorum ancak görüyoruz ki başta ihracat olmak üzere ticari yaşamdaki yapısal sorunlar göz ardı edilmeye devam ediyor. Çünkü AKP iktidarının bu ülkeye çözüm sunacak ne iradesi ne vizyonu ne de kapasitesi kalmıştır. Ülkemizi dış politikadan ekonomiye, tarımdan sanayiye, eğitimden sağlığa, güvenlikten göç politikasına kadar her alanda krizlere sürüklemiş, her yönüyle çökmüş, kokuşmuş bir AKP iktidarıyla karşı karşıyayız. Yirmi senenin sonunda ülkeyi bir sistem krizinin içerisine saplamış, milletimizi yokluğa, yoksulluğa maruz bırakmış bir siyasal iktidar herhangi bir sorunu çözebilir mi?

Değerli arkadaşlar, ülkemizde ihracatın gelişmesi ekonomik ilerleme için şarttır. İhracattan elde edilen gelirler milletimizin başlıca refah kaynaklarındandır. Örneğin, güçlü ülkeler yüksek teknolojik ürünleri ihraç ederek vatandaşlarının yaşam kalitesini artırır. Burada esas formül nedir diye baktığımızda hiç şüphesiz güvendir. Ekonomik ve ticari yaşamda güveni yok ederseniz üretim yavaşlar, ilerleme durur, tedarik zincirleri kopar, piyasa istikrarsızlaşır, yabancı yatırımcılar hızla uzaklaşır, paranızın itibarı erir ve yok olur. Evet, bugün geldiğimiz noktada ülkemizin içinde bulunduğu durum tam da budur.

Değerli arkadaşlar, başta ekonomi olmak üzere, ülkede bütünüyle bir güven erozyonu söz konusudur, buna bağlı olarak Türk lirası artan döviz kuru karşısında hızla güç kaybetmektedir. Körfez’den sağlanan sıcak paralar da artık nafiledir. Gerçi onlar da artık destek vermediklerini gösterdiler. Dolar 14,5 lirayken “Türk lirası dipte, bundan daha aşağı inemez.” diyen bir Maliye Bakanımız var. Bugün doların 16,42 lira olmasına hâlâ sessiz. Tarımı yok edip fabrikaları bir bir elden çıkaranlar yaşanan pahalılık ve geçim zorluklarına da maalesef seyircidir.

Değerli arkadaşlar, ihracat verilerine baktığımızda, 2022 yılının Ocak-Nisan ayları arasında 32,5 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı görüyoruz yani son dört ayda 83 milyar dolarlık ihracata karşılık 116 milyar dolarlık ithalat yapılmış. Geçen yılın aynı dönemine göre ithalatta yüzde 40 artış kaydedilirken ihracatta yüzde 24,6’lık bir artış görülmüş. Çok daha yüksek ihracat rakamlarını aslında hak ediyor bu ülke. Ayrıca, ihraç ürünlerinin ortalama kilogram fiyatlarına baktığımızda da maalesef bizim ihracatımızın birimi ortalama 1,3 dolar gibi gözüküyor. Biz bu ortalamanın en az 2’ye, 3’e katlanması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun yolu da nitelikli ihraç ürünleri üretmekten geçiyor. Ancak, ne yazık ki toplam ihracatın önemli bir bölümünü oluşturan imalat sanayisi içinde yüksek teknolojili ürünlerin oranı sadece yüzde 3.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Değerli arkadaşlar, araştırmaya, altyapıya, teknolojiye ayrılması gereken paylar yandaşa, rantçıya, haramiye, soyguncuya ayrılıyorsa başarı mümkün olamaz.

Sözün özü, ekonomiyi şahlandırmaktan, ekonominin kitabını yazmaktan bahsedenlerin geldiği noktayı Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener şöyle özetliyor: “Mühendis ihraç edip çoban ithal ediyorlar, doktor ihraç edip maraba ithal ediyorlar. Gençlerini yoksulluğa mahkûm ederken ülkelerini de mülteci kampına dönüştürüyorlar.”

Evet, teklifin 5’inci maddesi İhracatçılar Meclisinin yönetimine ilişkin düzenlemeler içeriyor değerli arkadaşlarım. Bu değişikliklerin ihracatın önündeki yapısal sorunları çözemeyeceği hepimizin malumudur.

Türkiye'nin sorunları ancak kalıcı ve nitelikli çözümlerle halledilebilir diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesinde yer alan “şeklinde” ibarelerinin “olarak” şeklinde değiştirilmesini arzu ve teklif ederiz.

                                Serpil Kemalbay Pekgözegü                                                                 Hasan Özgüneş                                                                         Ali Kenanoğlu

                                               İzmir                                                                                      Şırnak                                                                                     İstanbul                                         Şevin Coşkun                                                                            İmam Taşçıer                                                                            Ömer Öcalan

                                               Muş                                                                                    Diyarbakır                                                                                  Şanlıurfa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Genel Kurulu ve halkımızı selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, burada her türlü haksızlığa ilk reaksiyonu gösteren… Burası bir hukuk devletidir, burası bir kanun devletidir; hikâyeye buradan başlıyorlar. Ülkenin her tarafından hukuksuzluk akıyor, hukuk adına bir şey kalmamış. Koca koca adliye sarayları içerisinde parti militanı gibi hareket eden, parti yöneticileri gibi hareket eden savcılara, hâkimlere hukukçu deniyor bu ülkede.

Değerli arkadaşlar, yirmi üç yıldır İmralı’da Sayın Öcalan üzerinde ağır bir tecrit var. Bakınız, en son 25 Mart 2021 tarihinde kısa bir telefon görüşmesi gerçekleşiyor, 3 Mart 2020 tarihinde de en son yüz yüze gerçekleşen bir görüşme vardı. Şimdi, bu düşman hukukunun da bir ölçüsü var, Tabii ki AKP’nin İmralı’da yürüttüğü tecrit ile ülke içerisinde ve dışında yürüttüğü Kürt düşmanlığı konsepti aynıdır. Her gün, Allah’ın her günü Hükûmet yetkilileri çıkıp konuşuyor, Kürt düşmanlığı…

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı uluslararası cihadistlere Kürtleri tercih etti. Şu an Suriye'de yaptığı odur, Rojava’da yaptığı odur; Suriye savaşında, Rojava savaşında dünyanın her tarafından gelen cihadist teröristlerden yana tavır koydu.

Şu an, bugün de Cumhurbaşkanı bazen TBMM’de bazen Birleşmiş Milletler Meclisinde eline bir harita alıyor, 30 kilometre aşağısını terörden arındıracakmış. Terörden kastı, milyonlarca insanın yaşadığı alandır. Siyasal ve ideolojik olarak size yakın olmayabilir ama bu düşmanca politikalar, maalesef, toplumlar arasında, halklar arasında derin bir düşmanlığa, derin bir öfkeye neden olmaktadır. Bu sorunların çözümü de maalesef kolay olmamaktadır. Siz cihadistleri tercih ederken ikide bir bahsettiğiniz, bin yıldır beraber yaşadığınız Kürtleri tercih etseydiniz şu an bu ülke içerisinde gerilim siyaseti ya da İsveç-Finlandiya şantaj siyaseti yapmazdınız.

Bakınız, İmralı’da… Burada Grup Başkan Vekilleri var, 28 Şubat 2015 Dolmabahçe mutabakatında fotoğrafları vardır. Ülke bir nefes almıştı, ülke bir rahatlama yaşamıştı ama Cumhurbaşkanının iktidar hayallerinden kaynaklı o masa devrildi, 5 Nisan 2015’den sonra İmralı’da masa yıkıldı, görüşmeler gitti. Şu an içinde bulunduğumuz saat diliminde bile insanlar ölüyor, insanlar ölüyor. Her taraftan ölüyor; asker de ölüyor, Kürt gençleri de ölüyor, polis de ölüyor, sivil de ölüyor. Burası ne yapıyor efendim? Taziye, taziye yapıyor; görevi budur. Demokrasiyle, insan haklarıyla, Kürtlerin doğuştan getirdiği hakları vereceğine millî duygular etrafında bir kutuplaşma, bir karşıtlaşma üzerinden siyaset yürütülüyor. Bir an önce bu kutuplaşmadan, bu siyasi gerilimden çıkmak gerekiyor. Bakınız, 12 Haziranda da birçok kurumun aldığı karar vardır, bir Gemlik yürüyüşü gerçekleştirilecektir.

Bu tecrit bu ülkeyi tecrit ediyor, bu ülke tecrit durumdadır şu an. Kime karşı tecrit durumundadır? Tüm dünya siyasetine karşı, tüm dünya diplomasisine karşı tecrit olmuştur. Söylediği ilk söz, ilk söylem Kürt karşıtlığı siyaset; Finlandiya diyor, İsveç diyor, Norveç diyor, Fransa diyor, Rusya diyor. Rusya’ya “Biz size orada yardımcı olduk, siz de bize burada yardımcı olun da biz bu Kürtleri sürelim, 30 kilometre aşağıya sürelim.” diyor. Bunlar yanlış politikalardır değerli arkadaşlar.

AKP Hükûmeti bunu iyi bilsin, Sayın Cumhurbaşkanı da bilsin; iktidarını kaybedecektir, iktidarını kaybedecektir. Ama kimin iktidar olacağına da partimiz HDP karar verecektir; bunun hamlelerini yapıyor, bunun mücadelesini yürütüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖMER ÖCALAN (Devamla) – AKP şimdi yaftaladığı, karaladığı, ağır ithamlarda bulunduğu insanlarla zamanında oturup konuşmuştu, bir aşamaya getirmişti. MİT Başkanını göndermişti, en üst düzeyde devlet yetkililerini göndermişti; şimdi bunların söylenmesini istemiyor. Masa kurulmuştu, devlet yetkilileri oradaydı; hepsi kayıtlardadır. Şimdi, balık hafızalı bir şekilde hareket ediyor, bunu unutturacağını zannediyor. Bu tecriti kaldırın; bu tecrit bu ülkeye fayda getirmez. Siz hukuk devletini temsil etmiyorsunuz, hukukla da alakanız yoktur. İnsani yönüyle bırakınız aile gitsin yanına, aile gidip Sayın Öcalan’ı ziyaret edebilir. Avukatlar her hafta başvuru yapıyor, bırakın, avukatlar gitsin ziyarete. Bu tecrit sizi de boğacak, size de zarar verecek, bu topluma da zarar verecek; bir an önce bundan vazgeçin. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir…

5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

6’ncı madde üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 6’ncı maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                                                   Behiç Çelik                                                                               Ayhan Erel

                                              Adana                                                                                     Mersin                                                                                     Aksaray

                                      Zeki Hakan Sıdalı                                                                         Feridun Bahşi                                                                            Dursun Ataş

                                              Mersin                                                                                     Antalya                                                                                    Kayseri

                                                                                                                                    Hayrettin Nuhoğlu

                                                                                                                                           İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.

Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba kanun teklifinin 6’ncı maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım.

Selamlarımı sunarım.

6’ncı maddeyle 5910 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesinin (1)’inci fıkrasında bir ibare değişikliği yapılarak “müsteşarlık” yerine “Ticaret Bakanlığı” yazılmakta bir de fıkra eklenmektedir. İlave edilen fıkrayla boşalan veya yeni ihdas edilen kadrolara otuz gün içinde Ticaret Bakanlığının olumlu görüşü alınmak suretiyle atama yapılamaması hâlinde Ticaret Bakanlığına resen atama yetkisi verilmektedir. Bu yetkinin uygulamada nasıl gerçekleşeceğini anlamak zor değildir. Bu teklifle, arka bahçelerinde oyun oynamakta olan çocuklar gibi bakanlara da oyun oynamaları için fırsat verilmektedir. Bütün devlet kuruluşlarının içini boşaltarak kevgire çeviren iktidar, cahil yandaşlarına üçüncü, beşinci maaşı alabilmelerine imkân sağlayacak kadrolar açabilmek için devlet ciddiyetinden iyice uzaklaşmıştır. Türkiye İhracatçılar Meclisi ve ihracatçı birlikleri doğrudan Ticaret Bakanlığına bağlı olmayıp özerk yapıya sahip kuruluşlardır. Bakanlığa resen atama yetkisi verilmesi bu kuruluşları siyasi baskı altına alacak ve hareket kabiliyetini zedeleyecektir.

İktidar açısından olumlu sayılabilecek tek gösterge olan ihracat artışında en büyük pay elbette iş insanlarınındır. Onların üstün gayretleriyle artan ihracatta iktidarın katkısı yok denecek kadar azdır. Teklifteki bu hamleler, iş insanlarının azmini kırmaktan başka işe yaramaz. Bakanlığın yapacağı iş ihracat kalemlerindeki ileri teknoloji gelişmelerine ayak uyduracak hamleler yapmak olmalıdır. İhracat gelirleri incelendiğinde görüleceği gibi ileri teknoloji ürünlerinin çok küçük paya sahip olmasının temel sebebi AR-GE harcamalarının düşük kalmasıdır. Son dönemlerde, gelişen bazı ülkelerde gayrisafi millî hasıladan AR-GE'ye ayrılan pay yüzde 5’lere kadar çıkarken Türkiye'de bu oran yüzde 1’in altında kalmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu Mecliste halkımızın artarak devam eden sorunlarına ve beklentilerine çözüm bulunması gerekirken tam tersine uyduruk ve engelleyici düzenlemelerle vakit geçirilmesini makul göremeyiz. Ülkemiz ekonomik bir ateş çemberinden geçmektedir. Gelecekle ilgili umutları yeşertemezsek bu ateş çemberinin etkileri ve sonuçları çok ağır olabilir. Giderek daha da ağırlaşacağı belli olan gelişmelere karşı duyarsız kalmak Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarına, üstlendiği görev şuuruna ve geçmişten gelen yüksek görev anlayışına uygun düşmez. Milletin beklentileri doğrultusunda sorunları çözme konusunda üzerimize düşen görevleri yerine getirmeye çalışmalıyız. “Seçimlere kadar böyle gitsin.” diyemeyiz. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi tıkanmış olsa da milletimize umut ışıkları yakacak işaretler vermek mümkündür. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in grup toplantılarında dile getirdiği “İYİ Parti'nin çözüm önerilerini alın, kullanın.” ifadesini hatırlatmakta fayda görüyorum.

Saraydan bakınca her şeyin farklı göründüğü bellidir. Halkın arasında, sokakta, parkta, pazarda durum çok vahimdir ve hayatın gerçeği maalesef iktidar mensuplarının ifade ettiği gibi değildir. Bu söylediklerim de siyaseten söylenmiş sözler değildir. Aylardır İstanbul sokaklarındayız, 962 mahallenin 700’den fazlasını gezdik; ülkemizin her yöresinde de durum aynıdır. Biz gördüklerimizi dile getiriyoruz, iktidarın da gidip görmesini istiyoruz. Gittiğimiz her yerde en çok duyduğumuz “Açız, perişanız, gücümüz kalmadı ve değiştirin bunları.” sözleridir. İktidar mensupları isterse beraber de gideriz. Seçim zamanı değildir, biz oy istemeye gitmiyoruz; halkımızın durumunu ve beklentilerini yerinde görmeye ve tespit etmeye gidiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim.

Durum gerçekten kötüdür, hiçbir kesimin dayanma gücü kalmamıştır. Elektrik ve doğal gaz faturalarına aşırı kira artışları eklenmiştir. Ekmek fiyatlarının artışı herkesi korkutmaktadır. Sosyal patlamalar olmadan, aile faciaları yaşanmadan çok acil tedbirler alınmalıdır. İktidar çare bulamayacağını, çözüm üretemeyeceğini kabul ederse yapacağı tek şey vardır; hemen seçime gitmek. Seçimle kaybedip gitmek iktidar mensuplarının bu yükten kurtulmaları için bir fırsat olacaktır.

Değerli milletvekilleri, ihtiyaçlara ve beklentilere cevap veremeyeceği, olumlu katkı sağlayamayacağı belli olan bu kanun teklifine kabul oyu vermeyeceğimizi beyan eder, saygılar sunarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin çerçeve 6’ncı maddesinde yer alan “değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir.” ibaresinin “değiştirilmiştir.” şeklinde değiştirilmesini ve maddeyle eklenmesi öngörülen cümlenin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                         Tahsin Tarhan                                                                       Çetin Osman Budak                                                       Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu

                                             Kocaeli                                                                                    Antalya                                                                                     Manisa

                                         Tacettin Bayır                                                                        Okan Gaytancıoğlu                                                                  Müzeyyen Şevkin

                                               İzmir                                                                                      Edirne                                                                                      Adana

                                                                                                                                         Bedri Serter

                                                                                                                                             İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Bedri Serter.

Buyurun Sayın Serter. (CHP sıralarından alkışlar)

BEDRİ SERTER (İzmir) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde söz almış oldum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

İktidar olduğu günden beri, yirmi yıldır, cumhuriyetin bütün değerlerini yerle bir etmek için ve bütün değerlerin üstüne çökmek için mücadele eden bir AKP zihniyetiyle karşı karşıyayız ve son süreçte de İhracatçılar Meclisindeki Genel Sekreterlik ve ilgili birimlerle ilgili maddelere çökmekteler. Bu ülkede senelerdir canını dişine takıp bütün risklere göğüs gererek ihracat yapmaya çalışan ihracatçımız, sanayicimiz, yapısal sorunlara çözüm üretmeyen, tamamen sarayın istekleri doğrultusunda ve verilen açıkları nereden kapatırız diye mücadele eden bir iktidarla baş başa. İktidar olarak ihracatı artırmak bir yana, inatla sürdürdüğünüz istikrarsız bir politikayla ne doları ne euroyu ne altını yerinde tutabiliyorsunuz. İthalatı her geçen gün artırıp kaynakları hortumlayarak dış kaynaklara aktarmak sizin en baş görevlerinizden biri hâline geldi.

Geçtiğimiz günlerde İzmir'in Kiraz ilçesindeydim, bir Ali amcamızla, esnaf Ali amcamızla karşılaştım, söylediği o kadar önemli bir söz var ki arkadaşlar, kulaklara küpe olsun: “Tükettiğimizin en son noktasındayız, en pahalı; ürettiğimizin ilk noktasındayız, en ucuz.” Getirdiğiniz hâl bu nokta. Yediden yetmişe herkes televizyonlarda, cep telefonlarında doların, euronun nerelere vardığını takip etmekten yoruldu. 7 yaşındaki çocuk dedesinden aldığı harçlığı “Euroya mı yatırayım, dolara mı yatırayım?” diye öğrenmeye çalışıyor. Bu iktidar bizi üretemeyen bir hâle getirip her geçen gün daha pahalı tüketmek zorunda bırakmakta. Siz ise bu sesi duymak yerine yine tek adam rejiminin getirmesi gereken kanunlara “Eyvallah.” diyerek Meclisi yönetmeye çalışıyorsunuz, İhracatçılar Meclisine de el attığınız gibi. Şimdi de ülkenin ticaret insanının özerkliğini kaybettirmeye çalışıyorsunuz. İş insanı özerktir ve özel çalışmak ister. Meclislerine el koymak istediğiniz ihracatçı… Dünyamızın durumuna baktığımız zaman 2022 yılı Ocak-Nisan aylarında -biraz evvel Sayın Valim de söyledi- ihracatımız 83 milyar, ithalatımız 116 milyar; aradaki fark dağlar gibi. Sadece geçen ay dış ticaret açığımız 6,1; 12’yle çarpın, rakam ortaya çıkıyor. Yirmi yıl sonra geldiğimiz durum içler acısı ama gerçek acıyı hem tamamen ihracatçılar çekiyor hem de bir yandan halka çektiriyorsunuz.

Siz bu kanun teklifiyle hem Türkiye İhracatçılar Meclisinin yönetimine hem de kasasına göz koymuş oluyorsunuz. Kaynaklar her geçen gün tükendiği için “Nereden kaynak yaratacağız?” diye çırpınıp duruyor iktidar. Nitekim, bu maddeyle İhracatçılar Meclisinin yedek akçelerine de göz diktiniz. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak sizin bilerek net oran belirtmediğiniz yedek akçenin miktarının binde 3’le sınırlandırılmasını istedik fakat kabul etmediniz. Zaten bu kanun teklifiyle “Ticaret Bakanlığıyla sıkı bir bağı olan kuruluş” diye tanımladığınız TİM demir halatlarla saraya bağlanma çabasında. Bunun için, TİM’in Genel Sekreter ve Genel Sekreter Yardımcılarının atamaları noktasında yetkiyi Ticaret Bakanlığına almak istiyorsunuz. Şunu bilin ki: Sayenizde, yirmi yıldır her geçen gün büyüyen ihracat açıkları ve boşlukları, saraya yaranmaya çalışacaklara koltuk yaratmakla kapanmaz; bu, başka hiçbir şey değil. Biz iş insanları, sanayiciler, ihracatçılar olarak Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Sekreterinin ve Genel Sekreter Yardımcılarının atamasını Hükûmetin yapmasını kabul etmiyoruz. Türkiye İhracatçılar Meclisi, Türkiye'nin tüm ihracatçılarının temsilcisidir. Eğer, İhracatçılar Meclisine seçtiğimiz arkadaşlarımız bu işi beceremiyorlarsa -geçenlerde İsmail Bey gibi- “Seçilmeyecekler ve onun yerine bu işi görecek insanlar gelecek.”

Ayrıca, bu kanun teklifi sanayi ve ticaret hayatına engel oluşturma noktasında ilk adım değil, daha önce de organize sanayi bölgelerinde yönetim kurulu başkanlıklarına ve başkanlığa şehrin ve kasabanın en üst makamındaki insanları getiriyordunuz, bunlar valiler ve kaymakamlar. Tek derdiniz, ülkenin sermayesine ciddi bir şekilde hükmetmek ama bu, böyle değil; sanayici başöğretmen istemez, sanayicinin tek istediği başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’tür. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, devam edin.

BEDRİ SERTER (Devamla) – İhracatçıların cumhuriyetin değerleri yerine sizin gündelik çıkarlarınızı savunmasını bekliyorsunuz, daha çok bekleyeceksiniz. Sizin için toplumun çıkarlarını gözeten ve ülkenin ticaretini de sanayisini de her şeye rağmen ayakta tutmak için çabalayan sanayicilerimiz ve ihracatçılarımız bizim baş tacımızdır. En yakın iktidarda çekiç seslerinin sanayilerde daha canlı yükseldiği, ihracat rakamlarının ithalat rakamlarını katladığı günler çok yakındır.

Kirazlı Ali amcanın sözüyle yine son vermek istiyorum konuşmama: “Tükettiğimizin en son noktasındayız, en pahalı; ürettiğimizin ilk noktasındayız, en ucuz.” Ülkemizi üç kuruşa muhtaç ettiniz, yazıklar olsun!

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesinde yer alan “aşağıdaki” ibaresinin “aşağıda bulunan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                Serpil Kemalbay Pekgözegü                                                                  İmam Taşçıer                                                                         Hasan Özgüneş

                                               İzmir                                                                                    Diyarbakır                                                                                   Şırnak

                                         Ali Kenanoğlu                                                                                                                                                                        Şevin Coşkun

                                             İstanbul                                                                                                                                                                                     Muş

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli Meclis; saygıdeğer halklarımızı selamlıyorum.

Evrende “kara delikler” diye bir olgu var. Kara delikler etrafındaki her şeyi yutar. Ülkelerde de kara deliklere benzeyen sorunlar var. Bu çözülmediği zaman her şeyi yutuyor işte. Türkiye'de en büyük kara delik demokrasi ve demokrasi zihniyetinin olmamasıdır. Bununla bağlantılı, Kürt sorunu yüz yıldır çözülemiyor; inançlar sorunu başta Alevilik olmak üzere çözülemiyor. Diğer bütün sorunlar bu kara deliklere bağlı olarak her geçen gün Türkiye'yi çamurun içerisine batırıyor.

AKP’nin iktidarda kalmak için tek çaresi içeride çatışmayı sürdürmek, dışarıda savaş; başka yol bulamadı çünkü zihniyeti yetmiyor.

Şimdi, gelinen nokta ne? Açlık sınırı 6 bini geçti, yoksulluk sınırı 19,6 bini geçti, geniş işsizlik tanımı 8 milyonu geçti. 2003’te devraldıkları enflasyon yüzde 30’a yakındı, şimdi resmî olarak yüzde 70’e, bağımsız kuruluşlara göre yüzde 160’lara dayandı. Dolar 1,5 liraya yakındı, şimdi 16,5 liraya dayandı. Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, benzin, mazot 25 lira, AKP’nin devraldığı dönem 1 lira 50 kuruş, 1 lira 60 kuruştu. Dolayısıyla, bakın, ekmek bir yılda 1 TL’den 4,5 TL’ye, yedi yılda şeker 2 TL’den 20 TL’ye, yumurta 5 liradan 50 liraya çıktı. Dolayısıyla, AKP, hükûmeti devraldığı aldığı zaman dış borç 124,5 milyar dolarken şimdi 441 milyar dolar dış borç. Çiftçilerin toplam borcu 255 milyar TL. 25,5 milyon insan açlık sınırının, 51 milyon insan da yoksulluk sınırının altında. Toplamda 76,5 milyon insan yoksulluk sınırının altındadır. AKP Hükûmeti, işte o baştaki 6 milyona yakın olan, bu ülkeyi talan edenlerin hükûmetine dönüşmüş.

Değerli arkadaşlar, şimdi, buraya AKP'li arkadaşların yandaşları çıkıyorlar. Öyle ateşli, öyle hararetli ülkenin uçtuğunu anlatıyorlar ki insan bir anda şaşırıyor “Ya, bunlar nasıl oluyor da bunu yapabiliyorlar?” diye.

Aklıma hep şu gelirdi: Muhammed Said es-Sahaf vardı, Saddam’ın propaganda bakanıydı, Amerika Bağdat'ı bile ele geçirmişti, elinde bir mahalle kalmıştı, orada açıklama yapıyordu: “Biz Amerika'yı böyle çökerttik, şurada şöyle gerilettik.” İşte AKP'nin durumu bu. Ülkeyi batırmışsınız, her şey çamura dönüşmüş, kalkıp propaganda yapıyorlar.

Şimdi, ben öneriyorum: AKP artık Adalet ve Kalkınma Partisi olmaktan çıkmış, aldatma ve kandırma partisine dönüşmüştür, talan partisine dönüşmüştür. İlk kongrede isminizi değiştirin lütfen.

Bir de şunu söylemek istiyorum: Değerli arkadaşlar, şimdi, harita çiziyorlar, Rojava’ya, güney Kürdistan'a plaka dağıtmaya çalışıyorlar beyefendiler; 82 olacak, 83 olacak. Misakımillî’de zaten Kürtler ile Türkler ortak coğrafya olarak Kürtlerin ve Türklerin Osmanlı coğrafyasını kabul etmişlerdi. Satan, ona buna peşkeş çeken sizlersiniz. Bu ülkeye ihanet eden, o gün orayı Fransa’ya, İngiltere’ye verendir. Şimdi, harita çıkarmış ne diyor? “Ben şurayı silahla alacağım, burayı silahla alacağım.” Kimse size yutturmaz, büyük bir lokmadır Kürt sorunu; herkesin midesine oturur, herkes aklını başına alsın. Saddam çözemediği için kendini bitirdi, Suriye çözemediği için kendini bitirdi, siz de Kürtlere düşmanlık ederek savaşla bu işi çözemezsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) – Kardeşçe bin yıl nasıl kader birliği yaptık, nasıl birçok alanda ilerlemeler sağladık; gelin, şimdi de Kürt, Türk, diğer halklarla kardeş olalım. Demokratik ulus temelinde, Orta Doğu coğrafyasındaki ülkelerle demokratik konfederal yapıları oluşturalım. Türkiye’yi ademimerkeziyetçi, demokratik, özgürlükçü, adaletli bir ülke yapalım, o zaman Kürtlerle, başka halklarla savaşma ihtiyacını da duymazsınız. Musul’u da beraber yeriz, Tahran’ı da beraber yeriz, Suriye’yi de beraber yeriz, İstanbul, Ankara’yı da beraber yeriz. Halklar da özgürleşir, kadınlar da özgürleşir, inançlar da özgürleşir; Türkiye, Orta Doğu’nun lideri olur. İşte, bunun için akıl lazım, vicdan lazım, sevgi lazım ama biz bunu AKP’de göremiyoruz. Yolcu edeceğiz, yolunuz açık olsun ama Türkiye sahipsiz değildir, Orta Doğu sahipsiz değildir. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.31

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.53

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Rümeysa KADAK (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yerinde.

Sayın Güzelmansur, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

34.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, akaryakıta gelen zamma ilişkin açıklaması

MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, akaryakıta yine zam geldi. Benzin de motorin de 26 lirayı aştı, akaryakıta bir yılda gelen zamlar arşa ulaştı. Biz, burada kahrolarak “akaryakıta zam” haberi okurken Almanya Hükûmeti halkını enflasyondan korumak için akaryakıt vergilerini indirdi. Bizim Hükûmet de zam geldikçe seviniyor çünkü topladığı vergi artıyor. Almanya bizi hiç kıskandı mı bilmiyorum ama vallahi de billahi de ben bugün Almanya’yı kıskandım. İktidara buradan sesleniyorum: Her gün, her gün zam, yeter artık, milletin sabır taşı çatlamak üzere. Almanya’yı biraz örnek alın, siz de akaryakıtta ÖTV’yi sıfırlayın, KDV’yi yüzde 1’e çekin, halkı biraz rahatlatın.

Teşekkür ederim.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 335) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

İkinci bölüm 7 ila 13’üncü maddeleri kapsamaktadır.

Teklifin ikinci bölümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı konuşacaktır.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kasım 2021’de, Genel Kurulumuzda Türkiye İhracatçılar Meclisi hakkında bir kanun teklifini hep beraber görüşmüştük. O gün hem Komisyon hem de Genel Kurul sürecinde bu teklifin eksik olduğunu, üzerinde hep birlikte çalışmamız gerektiğini de ifade etmiştik. Her zamanki gibi dinlemediniz. Şimdi, yalnızca altı ay sonra aynı kanunda değişiklik teklifi getiriyorsunuz; demek ki ya vizyonunuz yok ya da işi bilmiyorsunuz. Bari bu sefer uyarılarımıza kulak verin, önerilerimizi ciddiye alın ki seçim öncesi bu kanunu bir daha revize etmek zorunda kalmayın.

Teklifinizin gerekçesinde de “ihracatçılarımızı destekleme” vurgusu yapıyorsunuz ancak ihracatçıların kronikleşen sorunları hakkında tek bir çözüm sunmuyorsunuz; slogan var, icraat yok. “İhracat oranları uçuyor, rekor üstüne rekor kırılıyor.” diyorsunuz ama hangi bedelle? İhracatçılarımız her türlü zorluğa rağmen mücadele ederek küresel rekabet gücünü korumaya çalışıyor; güzel ancak ithalata dayalı sanayi, üreticilerimizin belini büküyor. Nasıl mı? Geçen yılın ilk çeyreğinde 46 milyar dolarlık ara mal ithal ederken bu yılın ilk çeyreğinde ara malı ithalatımız 71,7 milyar dolara fırladı yani bir yandan ihracat artışı var ama diğer yandan da ithalat patlaması yaşıyoruz. Geçen yıl ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 82’ydi, bu sene yüzde 70’e geriledi. Şunu bilin ki ihracattaki artış başarısı üretenlerin, ithalattaki artış başarısızlığı Hükûmetindir, sizindir. Bu sebeple, iktidarı ihracat rakamlarıyla övünmeyi bırakıp ithalat rakamlarına da odaklanmaya davet ediyorum. Üretecek ortamı yarattığınız takdirde kimse ithal etmeyecek, dış ticaret açığı geçen yıla göre yüzde 130 artarak 14 milyar dolardan 32,5 milyar dolara çıkmayacak. Şimdi çıkıp “Ocak-Nisan 2022 döneminde gerçekleşen 33,2 milyar dolarlık ithalat artışının bir kısmı enerji maliyetinden.” diyeceksiniz. Ne diyorsunuz yani, dünyanın başka hiçbir yerinde enerji maliyeti artmadı mı, sadece bizde mi arttı? Hayır, her yerde yükseldi. Peki, o zaman ihracattaki birim fiyatlarımız arttı mı? Hayır, artmadı çünkü sağlıksız ekonomi ve üretim politikaları yürütüyorsunuz. İthal ara malı alıp işliyor, onu ihraç ediyoruz. Bir de üstüne, dünyada girdiler de çıktılar da artarken bizim ihraç ettiğimiz ürünlerin kilogram fiyatları sabit kalınca nur topu gibi bir cari açığımız oluyor. Demek ki neymiş? İthalatın artması, yabancı hükûmetlerin kalkınma politikalarının başarısı, sizin başarısızlığınızmış. Mesela, Çinli sanayiciler bizim seçimlerde oy verse kesin size oy verirlerdi. Çinlilerin haberi olsun, siz iktidardan gidince onların işi bozulacak ancak milletimiz kazanacak.

Kıymetli milletvekilleri, ihracattan elde edilen geliri artırmak zorundayız. Sadece bu şekilde, kronik hâle gelen dış ticaret açığını kapatıp dış ticaret fazlası vereceğimiz günlere ulaşabiliriz. Ülkemizin ihraç ettiği ürünlerin kilogram fiyatı 1,3 dolardı; dünyada, gelişmiş ülkelerde 4 olan bu fiyatın -4 olmasını geçtik- en az 3 dolar civarına çıkarılması ekonomimizin gelişimi ve refah seviyemizin yükselmesi için çok elzem bir adım. Bunu sağlayabilmek için izlememiz gereken yol belli: Yüksek teknolojili ürün imal et ve pazar çeşitliliğini artır. Sizin göreviniz bunu sağlayacak ortamı yaratmak, bırakın ihracatla ihracatçı övünsün. TÜİK’in 2022 yılı Mart ayı verilerine göre, ülkemizin ihracatının yüzde 94,3’ünü oluşturan imalat sanayisinde biraz evvel bahsettiğim yüksek teknolojili ürün ihracatımız yalnızca yüzde 3 paya sahip. İşte, bahsettiğimiz de tam olarak bu. İhracatımızın içinde düşük teknolojili ürünlerin payı büyük, yüksek teknolojili ürünlerin payı küçük, hatta küçücük. Bu durum, ürünlerin kilogram fiyatlarını aşağıda tutarken ihracatta ürün çeşitlenmesinin de önüne geçiyor. Çeşitlendirilmiş bir dış ticaret portföyü bizlere istikrarlı kalkınmanın yolunu açar. Tekrar ediyorum: İleri teknoloji üretimi, yüksek gelir sağlayarak ülkemizin zenginler ligine çıkması demek. Gerçekten ihracata dayalı büyüme stratejisini benimsemiş ülkelerin izlediği yol tam da bu. Yalnızca yüzde 3’lük yüksek teknoloji ihracatıyla uçacağını sanmak değil doğru stratejilerle kalkınma sağlamak temel gaye olmalı.

İhracatta küresel oyuncu konumuna gelebilmek için izlememiz gereken bir diğer yol yeşil ve dijital dönüşüme ayak uydurmak. İlk olarak “Türk firmaları bu dönüşüm sürecine ne kadar hazır?” diye sormalıyız çünkü dünya bugün ikiz dönüşümün eşiğinde, dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm eş zamanlı ve kol kola ilerliyor. Tüm sektörleri yatay kesen dijital ve yeşil dönüşüm, sadece çevreci değil aynı zamanda ekonomik bir dönüşümü de temsil ediyor. Artık “ya katıl ya atıl” dönemindeyiz; yeşil ve dijital dönüşüme katılmayan ülkeler dünya ticaretinden, teknoloji transferinden ve küresel finansmandan dışlanacak. Bu sebeple, kısa, dönemsel avantajlardan çok, uzun vadeli yatırımlara odaklanmak gerek. Küreselle uyumu yakalamak istiyorsak sürdürülebilir finans stratejilerine, doğal sermaye muhasebesine ve yeşil tahvillere yönelik çalışmalara da ivedilikle başlamalıyız. Geleceğin dünyasında yalnız yeni becerileri teşvik edip uygulayabilenler, yeni nesil iş imkânı yaratabilenler, yeşil dönüşüm trenini kaçırmayanlar ayakta kalacak. Eğer bunu gerçekten istiyorsak geleceği, yeşile boyanmış kahverenginizle değil çağımızın gerçeği yeşille hazırlanmalıyız. İşte, ancak o zaman gerçek bir kalkınmadan ve dönüşümden söz edebiliriz.

Diğer yandan, hemen yanımızda şekillenen bir Avrupa Yeşil Mutabakatı ve onun getirdiği sınırda karbon düzenlemesi var. Mutabakat çerçevesinde emisyonları yüzde 55 oranında azaltma hedefine uygun hâle getirmek için “Fit for 55” taslağı yayımlandı. Bu taslağa göre, 2023’ten itibaren mali sorumluluk getirmeyen geçiş, 2026’dan itibaren ise sınırda karbon düzenlemesi uygulamaya geçecek. Bu, ülkemizi çok yakından ilgilendiriyor çünkü Avrupa Birliği, ihracatımızda ilk sırada yer alıyor. Sertifikalandırma için ödenecek fiyat ürünlerdeki karbon emisyonu miktarlarına göre belirlendiğinden gecikmenin de faturası ağır olacak. Avrupa Birliği pazar büyüklüğünü ve alüminyum, demir çelik, çimento sektörlerinin ihracattaki payını düşündüğümüzde konuyla ilgili hızlı önlemler almalıyız. Bu konuda TEPAV tarafından bir rapor yayınlandı. Bu rapora göre her 4 şirketten yalnızca 1’i karbon ayak izini hesaplıyor, yalnızca yüzde 30’unun karbonsuzlaşma politikası var ve şirketlerin çok büyük çoğunluğunun Yeşil Mutabakat ve sınırda karbon düzenlemesi hakkında bilgisi çok sınırlı yani katetmemiz gereken yol çok uzun, vaktimizse çok kısa. Acil önlemler alınması ve harekete geçirilmesinin ülkemiz için krizden çok fırsat yarattığı bir dönemdeyiz. İklim değişikliğiyle mücadele, ekonomik kalkınma ve toplumsal refahı yükseltme hedefleriyle birleştiği müddetçe krizi fırsata çevirme kapımız hep açık kalacak her ne kadar siz kapatsanız da. Zararlardan ziyade kâra odaklanmalıyız, artık bize gelecek vergi yükünü konuşmanın ötesine geçmeliyiz. Ülke içinde kurulacak bir emisyon ticaret sistemini ivedilikle gündemimize almamız gerekiyor. Doğru politikalar aracılığıyla Avrupa Birliğine ödenecek karbon vergileri ülke içinde kalmalı. Ayrıca, ETS’den elde edilecek kaynakla sektörlerin karbonsuzlaşmasını hızlandırmalıyız.

Değerli milletvekilleri, Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in ifade ettiği gibi yapay zekânın, büyük verinin, blok zincirinin konuşulduğu büyük değişimlere gebe bir dönemdeyiz. Önceden üretimin odağı üründü, artık dünyada insan merkezli yeni bir anlayış var; üretim sistemleri tek bir odak değil birden fazla odağın oluşturduğu bir paydaşlar ağı oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) – Toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) – Dijitalleşme iş dünyasında yeni bir yönetim anlayışını doğuruyor, dağıtık sistem; siz ise merkezîleştiriyorsunuz, bırakın merkezîleştirmeyi tekleştiriyorsunuz. Küresel ticarette rekabet gücünü artırmak isteyen ülkelere baktığımızda sürekli inovasyon stratejisi bezeli bir dağıtık sistem görüyoruz. Unutulmamalıdır ki rekabet, yalnızca rekabet edecek kaynakları olanlar için anlamlı. Bizim rekabet edecek kaynağımız var, insan gücümüz var, sanayi kapasitemiz var ama bunu anlayan bir Hükûmetimiz yok. Ülke olarak ihtiyacımız olan yagâne unsur, vizyon ve bunu uygulayacak liyakatli kadrolar. İşte İYİ Parti bunun için var, işte bunun için İYİ Parti iktidara gelmeli; sürdürülebilir kalkınmayı esas alan vizyonumuz ve liyakatli kadrolarımız hazır; az kaldı.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Hem de çok az kaldı.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay konuşacaktır.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Sayın Başkan, sayın vekiller; bu yasa teklifinin amacı ne, hangi derde deva oluyor diye bakmak istiyorum ben. “Ekonomi büyüyor.” dediniz, “büyüyor” dediğiniz ekonomi ilk 20’den aşağıya düştü ve TÜİK, Andersen'den masallar anlatmaya devam ediyor. “İlk çeyrekte ekonomimiz 7,3 büyüdü.” diyor TÜİK. Büyüyen ekonomide emeğiyle geçinen, üreten, çalışanların payı artmış mı diye bakıyoruz; artmamış tabii ki, tam tersine 4 puan daha geriye düşmüş. Gerçekte kim büyümüş diye baktığımızda, bir avuç sermayedar, sarayın orada burada istifledikleri büyümüş.

Sayın vekiller, halkın büyüyen tek bir şeyi var, borçları büyüyor; halkın bankalara, finans şirketlerine borçları 1 trilyon 144 milyar TL'yi buldu. Halkın büyüyen tek şeyi kabaran faturalar oluyor. İşte haziranı şöyle karşılıyoruz: Doğal gaza yüzde 30 zam, evlerde elektriğe yüzde 15 zam, son bir yılda petrole yüzde 220 zam. AKP iktidarında emekliler, emekçiler tefecilerin, bankacıların, bankaların eline düşmüş durumda.

Bir Maliye Bakanınız var; vallahi evlere şenlik. “Merak etmeyin TL daha fazla değer kaybetmez.” dedi geçenlerde ama bu tahmini bile tutmadı, gözleri daha da ışıldayabilir çünkü TL daha da aşağıya düştü, değer kaybediyor; döviz artmaya devam ediyor.

Sayın vekiller, bir kez devletin eylem ve işlemleri siyasal iktidar sahiplerinin keyfî yönetimlerine karşı hukuksal güvence vermiyorsa eğer bu hukuksuzluktan herkes payına düşeni alır “Susma, sustukça sıra sana gelecek.” sloganında olduğu gibi. Açık bir şekilde görülüyor ki ihracatçı birlikleri, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) iktidarın baskısı altında. Bu teklife göre TİM ve ihracatçı birlikleri tarafından kullanılan hazine taşınmazları TİM ve birliklere bedelsiz verilecek. Yine sormak isterim: Bunda kamunun ne faydası var?

Serbest bölgelere dair düzenleme buralarda kölelik koşullarında sömürülen emekçileri nasıl etkileyecek? Bu konular elbette AKP’nin konuları değil. Serbest bölgeler, ülke sınırları içinde sermaye için yaratılmış cennetlerdir; işçi ve emekçiler içinse cehennemî bir sömürü sistemi burada sürmektedir. Serbest bölgelerde sermaye desteklenirken, sermayenin çıkarları düzenlenirken sendikaların eli kolu iktidar ve patronlar eliyle bağlanıyor; izlenen sıkı sendikasızlaştırma politikası yüzünden işçiler buralarda köleleştiriliyor. Nedense mesele emek sömürüsü olduğunda AKP’nin aklına hiç helal akreditasyon gelmiyor. Oysa işçilerin, emekçilerin helal akreditasyonları da sendikalarıdır ama tabii ki sarı sendikalar değil yandaş sendikalar değil sınıf sendikalarıdır.

Hatırlayın, Antalya’da 2006’da serbest bölgede, NovaMed’de çalışan kadınlar nasıl da cinsiyetçi emek sömürüsüne maruz kalmışlardı. Ne zaman çocuk sahibi olacaklarına kadar patronları karar veriyordu, çocuk sahibi olmak isteyen kadın işçiler sıralı doğum yapmak zorundaydı; sendikaları yoktu, fiilen yasaktı; kadın işçiler şefleri tarafından aşağılanıyordu; iş güvenceleri yoktu, sağlık güvenceleri yoktu; tuvalete dakikayla gidebiliyorlardı. Serbest bölge işletmelerinde bu ağır sömürü koşulları hâlâ sürmektedir. Bu teklifin bu tabloya hiçbir faydası olmadığı açıktır.

AKP iktidarında emek sömürüsü derinleştirildi; işçilerin mücadeleyle kazandığı iş güvenceleri, iş tanımları belli uzmanlaşmaya dayalı üretim yerine enformel, güvencesiz, kesintili, düşük ücretli taşeron sistemi yasalaştırıldı.

Bu yasa mültecilerde de bir çözüm üretmiyor. Sığınmacılar, AKP döneminde, Erdoğan politikalarıyla Suriye'de savaşa benzin döküldüğü için Türkiye'ye geldiler; AKP ve patronlar sığınmacıları bedava emek deposu gibi gördü. İhracatçılar, sermaye sınıfının çıkarları için getirilen bu kanun teklifi sığınmacı, göçmen, mülteciler için hiçbir hak getirmiyor, sömürüye son vermek için hiçbir şey söylemiyor.

Soylu diyor ki: “Fabrikalarda Suriyeli çalıştır, sömür, sigortasını yatırma; sonra, ayak ayak üstüne at ‘Ne olacak bu Suriyelilerin hâli?’ de. 1 milyon insan gidecek, kim isyan edecek biliyor musunuz? O iş sahipleri.”

Ya, Süleyman Soylu, bu güvencesiz çalışmayı, bu sigortasız çalışmayı, bunları önleyecek olan sizin Hükûmetinizdir, sizsiniz.

Soylu’nun konuşmasından anlıyoruz ki 2011’den beri sığınmacıların kölelik koşullarında devlet ve sermaye eliyle sömürülmeleri kolaylaştırılmış; patron sömürmüş, Soylu seyretmiş, şimdi de Vedat Bilgin seyrediyor. Sığınmacılar artık seçimin malzemesi olduğuna göre buruşturulabilir, bir köşeye atılabilir. O atölyeler, işletmeler basılıyor, 25 yaşından küçük sığınmacılar oradan toplanıp iade ediliyor.

Bir “misafir” diyorsunuz, bir “Açarım kapıları ha!” diyorsunuz, bir “1 milyon insan geri gidecek.” diyorsunuz; sizde ne hukuk var ne vicdan var ne ahlak var ne insanlık var. Şimdi de kendi bekanız için savaşta el yükseltiyor; seçimlere giderken ırkçılığı, militarizmi kışkırtarak iktidarınızı sürdürmek istiyorsunuz. Sınır ötesi operasyonlarınız, savaş politikalarınız bu halka ölüm ve ekonomik krizden başka hiçbir şey vermiyor. Kırk yıldır tekrarlanan hamasetle sadece canlarımızı ve halkın birikimlerini kaybettiğimizi artık bu Meclisteki herkes görmeli; görülmesin diye de aslında bu faşizminiz, bu şiddetiniz her gün daha çok artıyor. O yüzden Gezi’den korkuyorsunuz. Gezi, çürük düzeninizin ortaya çıkartılmasıydı, parıltılarının, simlerinin dökülmesiydi; Gezi, AKP’nin burnunun sürtülmesiydi; o yüzden çok öfkelisiniz.

Kadınlara hakaret Cumhurbaşkanına serbest mi diye de bu arada sormak istiyorum. Gezi, kadınların isyanı, haykırışı, erkek egemen kapitalist düzene başkaldırıydı; orada hepimiz bulunuyorduk. Ortak sesimiz, sözümüzdür Gezi. Kadınlara hakaret eden AKP Başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı burada kınıyorum ve diyorum ki: Gezi’den korkmanız boşuna değil. O yüzden Gezi’nin korkusu, iktidarınızı kaybetme korkusudur. Bir avuç haramiye hizmet eden iktidarınız batsın diyoruz; yerine yaşanabilir bir Türkiye kuralım, yerine demokratik bir cumhuriyet kuralım istiyoruz ve demokratik halk iktidarı kurulsun istediğimiz için biz Gezi'deydik ve Gezi'deki mücadeleyi de savunuyoruz. Gezi direnişinde yitirdiğimiz Mehmet Ayvalıtaş başta olmak üzere Gezi'de düşene, dövüşene buradan selam olsun. Berkin Elvan’dan Medeni Yıldırım'a katledilenleri unutmayacak, mutlaka hesap soracağız.

Bugün Güvenpark'ta idik, daha doğrusu Güvenpark'a gitmeye çalıştık. Sevgili Ethem Sarısülük şahsında tüm Gezi şehitlerini anmak istedik, şu gördüğünüz karanfilleri Ethem Sarısülük'ün düştüğü yere bırakmak istedik. Bu karanfilleri buraya getirdim çünkü polis engellediği için, polis şiddet uyguladığı için, vandalca protestoculara saldırdığı için bu protesto gösterisi yapılamadı, onlarca arkadaşımız gözaltına alındı. Şöyle düşündüm: Bu Ethem Sarısülük'ün düştüğü yere konması gereken karanfiller aslında Ethem Sarısülük'ün düştüğü yer olan bu Türkiye Büyük Millet Meclisine, bu kürsüye konmalı; onun için buraya koymak istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar) Çünkü Ethem aslında bu kürsüde düştü, Ethem “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” yazan bu yalan yüzünden düşüyor, Ethemler gibi gençlerimiz bu ülkede bu yüzden katlediliyor. Çünkü bu ülke asla halkın iradesinin tecelli ettiği bir ülke değil, bu ülke bir polis devletine dönüşmüştür. Bu ülkede faşizm var, bu ülkede gençlerimiz katlediliyor, halklarımıza zulmediliyor. Ethem Sarısülük’ten Medeni Yıldırım’a hepsine selam olsun. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Müzeyyen Şevkin.

Buyurun Sayın Şevkin. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümünün geneliyle ilgili parti grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teklifle, genel itibarıyla bakıldığında ve Komisyon görüşmelerinde de açıkça ortaya çıktığı üzere, âdeta, iktidarın, zaten fiilen arka bahçesine dönüşmüş bir kurumu kanunen de Ticaret Bakanlığının boyunduruğu altına almak istediği göz önüne serilmektedir.

Değerli milletvekilleri, birlikler ve TİM’de görevlendirilecek Genel Sekreter ve Genel Sekreter Yardımcılarının otuz gün içerisinde atanmaması hâlinde Ticaret Bakanlığınca atama yapılacağı bu yasa teklifiyle düzenlenmektedir. Yine, Yönetim Kurulu üye sayısı 12’den 15’e, 3 olan başkan vekili sayısıysa 5’e çıkarılmaktadır. TİM seçmenlerinin ilgili yasa kapsamında bu ay içerisinde seçimlerinin yapılacağı düşünülürse 27 sektör ve 61 birlikten oluşan TİM’de sektör temsilcilerinin seçiminde her üyenin 1 oy kullanacağı da göz önünde bulundurulduğunda salt çoğunlukta bu rakamın ne kadar önem taşıdığını ortaya çıkmaktadır. Bu özerk olan kurumun ne kadar da siyasallaşacağının göz önünde bulundurulmasını ve kamuoyunun dikkatine bunu da sunmak isteğimizi de buradan ifade etmek isterim.

Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi kararıyla ihracatçı birliklerinin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olduğuna hükmedilmiştir ve bu kararla TİM ve birliklerin Ticaret Bakanlığına bağlı kuruluş vasfı ortadan kalkmış olmasına rağmen, teklifte yer alan düzenleme birliklerin ve TİM’in özerk yapısına aykırılık taşımakta, “Her türlü vesayeti kaldırdık.” diyenlerin her kurumun üzerinde Anayasa’ya aykırı olarak vesayet kurma çabalarını açıkça ortaya koymaktadır. Liyakat burada ortadan kalkacak, kurum siyasallaşacak, birliklerin özerk yapısının korunması da ne yazık ki engellenmiş olacaktır.

7’nci maddede, yine birliklerin yedek akçelerine aktarılan Ticaret Bakanlığınca belirlenecek tutarın ihracatı geliştirme sermayesine eklenmek üzere sermaye taahhüdü ödemesi olarak aktarılacağı düzenlenmektedir. Tabii, hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir. Burada Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak birliklerin gelirlerinin, yedek akçelerine aktarılan meblağın sınırının kanunla binde 3 oranında belirlenmesi gerektiğini ifade ettik. Buradan, Meclis kürsüsünden de bunu ifade etmek isterim.

8’inci maddede, TİM ve birlikler tarafından kullanılan hazine taşınmazlarının, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, kuruluş amaçlarında kullanılmak üzere TİM ve birliklere tahsis edileceği ifade edilmektedir.

10’uncu maddeye baktığımızda da akredite olmayan kuruluşlarca helal sertifikası verilmesi hâlinde 100 bin liradan 1 milyon liraya kadar idari para cezası uygulanacağı ifade edilmektedir. Bu makasın bu kadar açık olması bir handikap yaratacaktır arkadaşlar. Cezalar orantılı olmalı ve makasın bu kadar geniş olmasının bir ceza niteliği taşıması hususu da göz önünde bulundurularak düzenlemede mutlaka 100 bin liranın en az 2 katı ya da 3 katı gibi belirli bir rakamın verilmesi burada önem taşımaktadır; bu yönde de vermiş olduğumuz önerge umuyorum oylarınızla kabul edilecektir.

Değerli milletvekilleri, bu teklif ihracatçıların hangi sorununu çözüyor, doğrusu merak ediyoruz. Komisyonda sorularımıza tatmin edici yanıtlar alamadık. Teklifin gerekçesinde yazılanlardan ziyade, siyasi amaçlar güdüldüğü açıkça görülmektedir. İhracatçıların artan ham madde, girdi ve navlun maliyetlerinin çözümü yönünde bir adım atmayan teklif, ihracatın yapısal sorunlarına da çözüm getirmemektedir. 2022 Ocak-Nisan aylarında toplam ihracatımız 83,57 milyar dolarken ithalatımız 116 milyar dolar olmuş, dış ticaret açığımız da 32,5 milyar dolara ulaşmıştır.

Değerli milletvekilleri, 1980’de, ithal ikameci sanayiden ihracata dayalı büyümeye geçildiği yılda ülkemizin dünya ticaretinden aldığı pay binde 86’yken 2020 yılı sonunda bu pay hâlâ binde 85. Hani, nerede büyüme arkadaşlar? 1980 yılında ülkemizin gelişmekte olan ülkeler grubu millî geliri içindeki payı yüzde 3,55’ken AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılında bu oran yüzde 3,39’du. 2020 yılı sonunda, AKP'nin yanlış politikaları sonucunda bu oran yüzde 2,12’ye geriledi.

Evet, arkadaşlar, ülkemizde maalesef hukukun üstünlüğü ilkesi yerle yeksan edilmiştir; yatırım iştahı tümüyle tükenmiştir, erozyona uğramıştır. Türkiye'de kamu kaynakları ne yazık ki kamu kaymağına dönüşmüş durumdadır. Kamu kaynaklarının sınırlı bir kesime pay edildiği ortadadır; bu sınırlı kesim için yurt dışına aktarılan sınırsız paralar, milyonlarca garibanın ekmeğidir, elektriğidir, işidir, aşıdır, suyudur, doğal gazıdır, benzinidir, mazotudur, meyvesi ve sebzesidir. İşsizlik ve yoksulluk almış başını giderken vatandaşların vadesinde ödeyemediği için bankalar tarafından icraya verilen takipteki borçları 27,7 milyar liraya çıkmıştır. Yine, Türk lirasının kredi risk primi tarihî rekorla 728’i bulmuştur arkadaşlar. Mayıs 2022’de iç borç ödeme projeksiyonu 1 trilyon 504 milyar lira anapara… Faizi ne kadar arkadaşlar? 2 trilyon 53 milyar TL yani arkadaşlar, Türkiye tarihinde ilk defa faiz ana borcu 2’ye katlamış durumda, bu da hamdolsun AKP sayesinde olmuştur.

Evet, değerli milletvekilleri, işsizlik ve yoksulluk almış başını gitmişken, vatandaşların vadesinde ödeyemediği için bankalarda bu kadar borç bulunurken, ülkemizde öğrenciler yurtlarda yer bulamazlarken, banklarda uyudukları görüntüler hâlâ hafızalarımızda yer alırken ne yazık ki finans merkezi Manhattan’da kurulan ve TURKEN Vakfına milyonlarca dolar aktarılarak yapılan yurtlar, öğrencilere hizmet etmek etmekten çok… Sözde öğrenci yurdu yerine yapılmıştır burası. O paralarla bu ülkede eğer yurt yapılsaydı şu anda barınamayan ve yurtsuz bir tek öğrencinin kalmayacağı bir durumda, ABD’de kurulmuş bir vakfa aktarılan paraların hayır işlerinde kullanıldığını söylemek aklımızla açıkça alay etmektir.

Vatandaş sizden, TİM’in gelecek hafta yapılacak seçimlerinde rüşvet olarak yönetim kurulu üyelikleri değil, bu ülkenin sorunlarına çözüm bulacak kanun teklifleri getirmenizi bekliyor. Bugün doğal gaza, elektriğe, akaryakıta gelen zamlar yoksulluk altında ezim ezim ezilen halkın belini bükmeye devam ederken siz, yaşam biçimlerine müdahale ederek, sizin gibi düşünmeyen herkese ve her kesime baskı yapmayı arttırarak bu zulmü sürdürüyorsunuz. En demokratik hak olan protesto hakkını gasbediyorsunuz. Dün Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine ve öğrencilere Gezi’yle ilgili nöbet tuttukları için gözaltılar yaşatanlar, Başkanımız Canan Kaftancıoğlu’nu cezaevine atmaya çalışanlar, bugün 16 milyon İstanbullunun Belediye Başkanını, üstelik 2 kez halkın iradesiyle seçim kazanan Ekrem İmamoğlu’nu yargılamaya kalkıyorsunuz. Unutmayın, Anadolu’da bir söz vardır: “Zulmün artsın ki tez zeval bulasın.” Halk yoksulluk altında inim inim inlerken her nedense vatandaşın sorunlarına çözüm getiremeyen basiretsiz Hükûmetiniz, baskıyı her geçen gün arttırıyor. Yettiniz artık, yettiniz gayri! (CHP sıralarından alkışlar) Atanamayan öğretmenler, mühendisler, mimarlar, şehir plancıları, veterinerler, EYT’liler, emekliler, şiddet gören kadınlar, gençler, 3600 ek gösterge bekleyenler, çiftçi, esnaf, kısacası, sorunlarını çözemediğiniz ve görmezden geldiğiniz, gündemi değiştirmeye çalışarak halının altına süpürdüğünüz tüm bu sorunlar yumak olup iktidarınızı ezecek ve sandıkta halkımız gereğini yapacak; bundan hiç kuşkum yok.

Çocuklarının beslenme, barınma, eğitim, sağlık, iş, atanma sorunlarını çözememiş, pandemi döneminde sağlık çalışanlarını sadece alkışlamakla yetinen, özlük haklarında ve maaşlarında herhangi bir düzenlemeye gitmeyen iktidar, yurt dışında geleceğini arayan gençlere yüzsüzce “Giderlerse gitsinler.” deme aymazlığını göstermektedir. Biz hiçbir yere gitmiyoruz arkadaşlar, buradayız. Siz ise nereye gitmeye çalışırsanız çalışın, bu ülkede yeniden tesis edilecek hukuk kuralları çerçevesinde tüm bunların hesabını tek tek vereceksiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) – Ülkemiz, aydınlık yarınlara halkımızla birlikte kavuşacak. Herkese, her kesime canıgönülden, yürekten bir çağrı yapmak istiyorum: Başı dik, onurlu halkımız; haramilerin saltanatına son vermek istiyorsanız bize katılın diyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Muhittin Taşdoğan. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri takip eden yüce milletimizi saygılarımla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin ikinci bölümünü incelediğimizde, 8’inci maddenin Türkiye İhracatçılar Meclisi ve ihracatçı birliklerinin kullanmakta olduğu ve Ticaret Bakanlığına tahsisli bulunan taşınmazlara ilişkin kullanım tereddütlerinin maddi açıdan ortadan kaldırılmasına yönelik müspet bir düzenleme olduğunu görmekteyiz. Bu çalışma, TİM ve birliklerimiz için olumlu bir çalışmadır.

Sayın milletvekilleri, 9’uncu maddeyle, sürdürülebilir finansal piyasalar için yatırım kararları merhalesinde dünya ile Türkiye arasında karşılaştırma ve risk-fırsat analizi kabiliyetini üst düzeye çıkarma girişimlerimize olumlu katkı sağlayacak bir çalışma olduğu öngörülmektedir. Bu kapsamda, Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu, Uluslararası Muhasebe Standartları Kuruluyla birlikte Uluslararası Muhasebe Standartları Vakfı bünyesinde yer alarak yakın bir çalışma gerçekleşecektir. Böylelikle, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’ndan faydalanılarak, tüm yatırımcıların sürdürülebilirliğe dair ihtiyaçlarına uygun bilgilere ulaşarak yatırım süreçlerini tüm boyutlarıyla değerlendirmeleri; Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu eliyle Uluslararası Muhasebe Standartları Vakfı tarafından söz konusu standartların belirlenmesi ve yayımlanması sağlanmış olacaktır. Böylece, ilgili alandaki tüm gelişmelerin bilgi akışı sağlanmış olacaktır.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin ikinci bölümünde 10’uncu ve 11’inci maddeler Helal Akreditasyon Kurumunun yetkileriyle ilgilidir. Gönüllülük esasına dayalı belgelendirme süreci olan helal uygunluk tercihinde bulunan herhangi bir üreticinin, sonucu insana yani tüketiciye ulaşmasından dolayı, ürünüyle ilgili en küçük bir yanıltma, şüphe ve tağşiş kamu menfaatine ve kamu refahına aykırı olacaktır. Bu nedenlerle, belgelendirme faaliyetlerinin bağımsız ve yetkin bir kamu otoritesi tarafından yapılması gerekmektedir. Helallik şartlarına uygun ürünleri tercih etmekte olan tüketicinin hassasiyetleri bu sürecin kusursuz işlemesini gerektirir. Öngörülen çalışmayla, kanunsuz olarak helal akreditasyon faaliyetinde bulunan ve helal akredite denetimlerinden geçmeden ve akredite statüsü taşımadan helal uygunluk değerlendirmesi yapanlara müsaade edilmemektedir. Ayrıca, buna rağmen faaliyet yürütenlere uygulanacak idari para cezaları düzenlenmiştir. Tüm bu değerlendirmelerin yerinde ve doğru kararlar olacağını düşünüyoruz.

Sayın milletvekilleri, konuşmamın geri kalanında seçim bölgem ve aynı zamanda memleketim Gaziantep’le ilgili bazı hususları da dile getirmek istiyorum. Gaziantep’in, her zaman, ülkemizin üretimi, istihdam ve ihracat gücünün üzerinde performans sergileyen bir şehir olduğunu yakından görmekteyiz. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin lokomotif kenti olan Gaziantep, geçtiğimiz nisan ayında 927 milyon 172 bin dolar ihracat gerçekleştirdi. Sürekli büyüme ve gelişme hedefini gerçekleştirmek için yoluna emin adımlarla devam eden Gaziantep’in gelişim ve istikrar çizgisi geçen yılın aynı ayına göre yüze 5 artış göstererek aylık ve dönem bazında 6’ncı sırada yer aldı. Genel tabloda ülkemizin en fazla ihracat yapan 5’inci şehri konumunda yer alan Gaziantep, 2022 yılına 10 milyar dolarlık hedefini aşarak girmeyi başarmıştır. 10 milyar 92 milyon dolar ihracatla 2021’de kendi ihracat rekorunu kıran gazi şehrimizin, cumhuriyetin 100’üncü yılında 13 milyar dolar olan ihracat hedefini de aşarak karşılayacağından Allah’ın izniyle hiç şüphemiz yoktur.

Ayrıca, Gaziantep, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sanayi Veritabanı esas alınarak hazırlanan Sanayinin Liderleri Listesi’nde 130 üründe 1’inci, 117 üründe 2’nci ve 94 üründe ise 3’üncü olmak üzere 341 ürünle 8’inci sırada yer almaktadır. 1’incilik kategorisinde Gaziantep’ten 42 tekstil, 20 gıda, 18 plastik ve kimyevi ürün, 15 makine metal ürünü listeye girmiştir. 2’ncilik kategorisinde ise 25 plastik ve kimyevi ürün, 24 tekstil, 22 gıda, 21 makine metal ürünü listede yer almıştır. 3’üncülük kategorisinde 28 makine metal, 21 gıda, 17 tekstil, 10 plastik ve kimyevi ürün listedeki yerini almıştır.

Gaziantep’ten Sanayinin Liderleri Listesi’ne giren tekstil, gıda, plastik ve makine metal sektörlerinden ürünleri, sırasıyla, ayakkabı ve deri sanayisi ürünleri, sağlık ürünleri, kâğıt ve kâğıt ürünleri, mobilya, matbaa ve medikal ürünler takip etmektedir. Şehrimizde üretimi ve ihracatıyla bu potansiyele sahip çok sayıda firma bulunmaktadır. Bu nedenle önümüzdeki süreçte Sanayinin Liderleri Listesi’nde şehrimizden çok daha fazla sayıda ürünün yer alacağından kuşkumuz da yoktur. Önce pandemi, ardından küresel ekonomide baş gösteren tüm sıkıntılara rağmen başarı grafiğini yükselten, her koşulda üretmeye, istihdam yaratmaya ve ekonomimizi kalkındırmaya devam eden firmalarımızı ve çalışanlarını tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tarım ve hayvancılık üretiminin yoğun yapıldığı Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman ve Kilis’in bağlı olduğu Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri üyesi firmalarımız da ocak ayında 128 ülke ve serbest bölgeye 373.361 ton ürün göndererek geçen yılın aynı dönemine göre dış satımlarını yüzde 51 artırmıştır. Söz konusu dönemde bölgeden en fazla 47 milyon 864 bin dolarla makarna ihraç edilirken en çok ihracat ise 91 milyon 56 bin dolarla Irak’a gerçekleştirilmiştir.

Gaziantep, aynı zamanda, küçükbaş hayvancılıkta güneydoğunun yurt dışına açılan kapısıdır. 2018 yılında 258 bin adet olan damızlık anaç küçükbaş hayvan sayısı 2021 sonu itibarıyla 80 bin adet artarak 338 bine ulaşmıştır. Küçükbaş hayvan sayısı son dört yılda 80 bin artmışken aynı zamanda 2020 yılında ülkemizden yurt dışına 155 bin adet küçükbaş erkek besilik hayvan ihraç edilmiş olup bunun 110 bin adedi Gaziantep’ten, 2021 yılında ise ülkemizden yurt dışına ihraç edilen erkek besilik 264 bin adet küçükbaş hayvanın 163 bini yine Gaziantep’ten ihraç edilmiştir. Bu durum, rakamlar göz önüne alındığında, Gaziantep’in çok yakında hayvancılık sektöründe de parlayan yıldız olacağının en büyük göstergesidir. Bu vesileyle, geleceğimiz açısından umut veren ve göğsümüzü kabartan, başta oda başkanlarımız olmak üzere, ihracatçılarımıza, iş insanlarımıza ve onların çok değerli çalışanlarına başarılar diliyor, teşekkür ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, Gaziantep, her alanda ciddi potansiyeli olan, ürettiği ürünleri marka hâline getirmiş, ülke ve dünya ekonomisi için katma değer oluşturmuş bir tarım kentidir. Öyle ki baklavaya ve fıstığa adını vermiş, dünyaca ün kazanmıştır. Türkiye'nin 27 farklı il ve ilçesinde yüz binlerce kişiye ekmek kapısı olan Antep fıstığının tarımsal ürün destekleme programının dışında kalmasından dolayı, üretici ve işletmecileri çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadırlar.

 Gaziantep ve Şanlıurfa illeri başta olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde üretimi en fazla yapılan tarım ürünü olan Antep fıstığında kayıt dışı ekonominin engellenmesi ve üretimin teşvik edilmesi amacıyla, Antep fıstığı üretici ve işletmeleri tarımsal destek talep etmektedirler. Antep fıstığının, üretim miktarının artırılarak bölge ve ülke ekonomisine sağladığı katma değerin istenilen seviyeye çıkarılması için atılacak en önemli adım, Antep fıstığının tarımsal ürün desteği kapsamına alınması olacaktır. Üretim alanları her geçen yıl gelişerek büyüyen ve buna bağlı olarak toplam rekoltesi şu an 300 bin ton seviyelerine ulaşan ve önümüzdeki birkaç yıl içerisinde rekoltesi 450-500 bin ton seviyelerine ulaşması beklenen Antep fıstığında maalesef rekoltenin ancak yüzde 30 kadarı tescille kayıt altına alınabilmektedir. Ürüne tarımsal destek verilmemesinden kaynaklı yaşanan kayıt dışı ekonomi yaklaşık yüzde 70 oranında gerçekleşmektedir. Tüm bunlardan mütevellit, devletimiz her yıl ciddi bir gelir kaybına uğramakta ve sektör bileşenleri de bu durumdan zarar görmektedir.

İlk bakışta, fıstığa verilecek tarımsal ürün desteği önemli bir gider kalemi gibi gözükse de ekte yapılan kâr zarar hesaplamaları incelendiğinde, ürünün tümünün kayıt altına alınması hâlinde devletin alacağı stopaj ve BAĞ-KUR primleriyle net bir şekilde kâra geçeceği öngörülmektedir.

Gaziantep ve ilçelerinin yanı sıra, Şanlıurfa, Siirt, Adıyaman il ve ilçelerinde yüksek miktarda üretimi yapılan Antep fıstığına gerekli düzenlemelerin yapılarak tarımsal destek sağlanması, üreticilerimizin ve işletmecilerimizin ehemmiyetle beklediği bir husustur.

Kıymetli milletvekilleri, bir başka önemli husus ise sadece Gaziantepli ihracatçılarımızın değil, birçok bölge şehirlerinin de beklediği Hassa-Dörtyol Tünel Projesi’dir. Ülkemizin en büyük organize sanayi bölgesine sahip Gaziantep’in ve birçok şehrimizin İskenderun Limanı’na mesafesini kısaltacak ve bölge sanayisine sınıf atlatacak olan Hassa-Dörtyol Tünel Projesi’ndeki çalışmaları yakından takip etmekteyiz. Ulaştırma Bakanlığımızca güzergâh projesi tamamlanan Hassa-Dörtyol Tünel Projesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde bulunan Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Adıyaman, Diyarbakır, Malatya ve Mardin illeri başta olmak üzere birçok ilimizin ticareti ve sanayisi açısından önemlidir. Bu sebeple, tünel projesindeki yapım işleri ihalesinin hızlandırılması ve tünelin bir an evvel hizmete açılması bölgedeki şehirlerin ihracatları açısından büyük önem taşımaktadır.

Değerli milletvekilleri, Hitit medeniyetinden Osmanlı medeniyetine kadar pek çok farklı kültüre ve ticarete tanıklık etmiş, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük, Türkiye'nin ise 6’ncı büyük kenti olan Gaziantep, tarihî İpek Yolu’nun güzergâhı olması sebebiyle uygarlık tarihine yön vermiştir. İpek Yolu üzerindeki hanlar, hamamlar hâlâ ayaktadır ve ziyarete açıktır. Gaziantep, şehir merkezinde gizlediği tarihiyle, başta Zeugma Müzesi olmak üzere Savaş Müzesi, Mutfak Sanatları Müzesi, Cam Müzesi, Etnografya Müzesi ve Panoramik Gaziantep Savunması Müzesi gibi birçok müzesi günümüze kadar sağlam olarak ayakta kalabilmiş olan, Gaziantep Kalesi gibi kültür merkezleri bulunan kadim bir şehirdir. Zeugma Mozaik Müzesi’nin onlarca mozaik eserler içerisinde Çingene Kızı mozaiğini bilmeyen yoktur. Evliya Çelebi, Seyahatnâme’sinde ilimizden "şehr-i ayıntab-ı cihan" yani cihanın göz bebeği olarak bahsetmiştir. Bu dönemin ibadethaneleri bütün ihtişamıyla varlığını günümüze kadar korumuştur. Korumaya alınan Tarihî Antep Evleri şehrimizin önemli tarihî ve kültürel zenginliklerindendir. Gaziantep’te günümüze kadar sağlam olarak ulaşabilmiş sivil mimari örneklerinden konutlar ise restore edilerek kullanıma kazandırılmıştır. Gaziantep, aynı zamanda kültür ve gastronomi alanında adından söz ettirip UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na dâhil olarak âdeta cazibe merkezi hâline gelen bir şehir olma başarısını da göstermiştir.

Turizm dünyası artık sadece deniz, kum, güneş turizminden ibaret değildir. Gaziantep’in tarihî yapılarını ve kültürel değerlerini gastronomiyle süsleyerek turizm konusunda her geçen gün daha da iddialı bir konuma gelmiş bulunmaktayız. Kurtuluş mücadelesindeki yoklukta zerdali çekirdeğinden ekmek yapılan bir dönemden gastronominin başkenti olma başarısına erişen Gaziantep’in bu yılki konaklamalı turist hedefi 1 milyon olurken geceleme hedefi ise yaklaşık 1,5 milyondur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Devamla) – Pandeminin etkisinin atıldığı dönemde yaklaşık 600 bin turisti ağırlayan, zengin mutfağı, eşsiz kültürü, tarihî zenginlikleriyle dolu gazi şehrimize hepinizi bekliyoruz. Şimdi, Gaziantep’e gitme zamanı diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan, Müsavat Bey, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

35.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Ordu Fatsa’daki Fener Adası üzerine yapılmak istenen seyir terasına ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Aslında, böyle arada konuşmak çok yaptığım bir şey değil ama bir hususa vurgu yapmak, bir konuyu da aydınlatmak bakımından söz aldım. Çok teşekkür ediyorum tekrar.

Geçen hafta yaptığım Ordu gezisinde birkaç kez dile getirdim. Fatsa’da bir kayalıklar topluluğu var, orada yaşayanlar oraya “Fener Adası” derler. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanlığımız ne kanaat önderlerine ne çevreci kuruluşlara ne de Fatsa Belediyesine aydınlatıcı herhangi bir bilgi vermeksizin ada üzerinde bir seyir terası yapmak üzere bir ihale tanzim etmiş. Ayrıca, adaya rıhtım da yapılıyor.

Ben çocukluğu orada geçen biri olarak oranın özelliklerini biliyorum; adanın çevresi bizim balık longozları dediğimiz ve balıkların yuvalandığı, yumurtaladığı yer.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ayrıca, kayalıkların üstüne martılar, karabataklar da yumurtlarlar.

Sadece çevresel duyarlılıktan kaynaklanmıyor hassasiyetim, oraya rantabl olmayan bir yatırım planlanıyor, kanaatim ve inancım odur. Defalarca sordum, fizibil olup olmadığına da bakılmamış, herhangi bir çalışma yapılmamış, doğal şartlar değerlendirilmemiş. Oraya bir tesis yapılsa bile deniz, doğa oraya müsaade etmez, sadece doğayla rekabet eden, sıradan bir fantezi projesinden öteye gitmez diye düşünüyorum. Ayrıca, güvenlik sorunları söz konusu olabilir çünkü ne Ordu ne de Fatsa Emniyet Müdürlüğünün deniz aracı yok. Denizden 4-5 mil uzakta bir yere siz bir seyir terası yapacaksınız, güvenliğinden kimin mesul olacağı da belli değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bitiriyorum, müsaadenizle.

BAŞKAN – Buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Ordu'da yaptığım basın toplantısında ve dün Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerçekleştirdiğim basın toplantısında hem Ordu Büyükşehir Belediye Başkanlığından hem İçişleri Bakanlığından hem de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından bu ihalenin incelenerek iptal edilmesi noktasında harekete geçmelerini istedim. Şu ana kadar herhangi bir adım atılmadı. Burada yapılan her doğru işte iktidar partisi sözcüleri Sayın Cumhurbaşkanına teşekkür ediyor, ben de Sayın Cumhurbaşkanına teşekkür edebilmek için bu ihaleyi gözden geçirmelerini ve mümkünse iptalini sağlamalarını, bunun ne Fatsa’mıza ne Ordu’muza herhangi bir fayda getirmeyeceğini buradan ifade etmek istedim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Sayın Cumhurbaşkanına çağrıda bulunuyorum: Fizibil olmayan, rantabl olmayan, çevresel duyarlılıktan bihaber bu uygulamanın derhâl durdurulması hususunda durumdan vazife çıkarmalarını hassaten istirham ediyorum. Genel Kurulu da saygıyla selamlıyorum. Diler ve umarım ki bu çağrım karşılık bulur.

Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 335) (Devam)

BAŞKAN - Şahsı adına ikinci konuşmacı Adana Milletvekili Sayın İsmail Koncuk. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İSMAİL KONCUK (Adana) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Şahsım adına kanun teklifinin ikinci bölümüyle ilgili kanaatlerimizi ifade edeceğiz. Bu teklifin 4 ve 6’ncı maddesi, aslında iktidar partisinin devlet yönetme anlayışını, zihniyetini ortaya koyan maddeler. Diğer maddeler de önemli ama bunlar bir zihniyeti ortaya koyması açısından son derece önemli. Şunu istiyorsunuz: Her şey bizim kontrolümüzde olsun, ihracatçı birlikleri dahi, ihracatçı meclisleri dahi bizim kontrolümüzde olsun, sendikalar bizim kontrolümüzde olsun, sivil toplum örgütleri bizim kontrolümüzde olsun; böyle bir anlayış olamaz. Bu yönüyle bu teklifin arızalı olduğuna İYİ Parti Grubu olarak da inanıyoruz.

Değerli milletvekilleri, bugün, doğal gaza yüzde 30, elektriğe yüzde 25, yine, benzine ve motorine de yarından geçerli olmak üzere zam geliyor.

Şimdi, memurlarımıza 2022 Ocak ayından geçerli olmak üzere yüzde 5, artı 2,5 zam yaptık ama aradan geçen dört ay zarfında gerçekleşen enflasyon yüzde 28,53 oldu. Dolayısıyla memurlarımızın, memur emeklilerinin ve işçilerimizin yüzde 24,21’lik enflasyon farkı alacağı doğdu. Şimdi, Çalışma Bakanımız Sayın Vedat Bilgin’den, iktidar partisinin değerli temsilcilerinden zaman zaman çeşitli açıklamalar duyuyoruz: “Telafi edeceğiz.” Yani vatandaşın, hem çalışanların, memurların, işçilerin hem bütün vatandaşlarımızın alım gücü tabiri caizse yerlerde sürünüyor, yerlerde. Şimdi, bu nasıl bir iktidar olmak ki vatandaşın bütün dertlerine gözümüzü kapattık, kulağımızı tıkadık; bunu anlamak mümkün değil, bunu anlayamıyoruz. Nasıl çözeceğiz? Alım gücü artacak. Sayın Binali Yıldırım da AKP Genel Başkan Vekili de evvelsi gün yapmış olduğu konuşmada diyor ki: “Artık terör birinci önceliğimiz değil, enflasyon birinci önceliğimiz.” Yani ekonomi birinci önceliğimiz. Peki, birinci önceliğiniz olan bu ekonomiyle ilgili yani halkın, memurun, işçinin, emeklinin alım gücünü -üç, dört yıl öncesini saymıyorum- bir yıl öncesine çekebilmek için hangi tedbirleriniz var? Bunları duymuyoruz ancak afaki “Çözeceğiz.” “Halledeceğiz.” “Bize güvenin, biz çözeriz.” Ya, nasıl çözeceksiniz?

Şimdi, yüzde 24,21’lik bir enflasyon farkı alacağı doğdu ama biliyorsunuz, SGK emeklileri sadece altı aylık gerçekleşen enflasyon oranında zam alabilecekler. Şimdi, burada yapılması gereken nedir? Şunu ifade etmek istiyorum eski bir sendikacı olarak da: Yüzde 2,5’luk bir artı zam yapıldı ocak ayında, onun adına “refah zammı” dememiz lazım. Bunun özellikle altını çiziyorum. Burada sendikalar da iyi dinlesin: Dolayısıyla, bu refah zammının oluşacak enflasyon farkında hesap dışı bırakılması lazım yani 1 Temmuzdan geçerli olarak verilecek zam hesap edilirken, enflasyon farkı hesap edilirken ocak ayında verilen yüzde 2,5’luk fark, zam enflasyon farkı hesabında dikkate alınmamalıdır. Bu önemli ve enflasyon farkı, artı refah payı uygulaması 1 Temmuzdan geçerli olmak üzere artık yüzde 2,5 değil… Değerli milletvekilleri, bilhassa değerli iktidar partisinin milletvekilleri; enflasyon farkı vermek yetmez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL KONCUK (Devamla) – Sayın Başkanım, bir dakika…

BAŞKAN – Buyurun.

İSMAİL KONCUK (Devamla) – Bakın, emin olun bir yıl önceki alım gücünü tekrar kazanabilmek için bu -affedersiniz- TÜİK'in uydurma enflasyon rakamlarından hareket ederek bir yere varmanız mümkün değildir. Onu bir kenara bırakacaksınız; bağımsız kuruluşların, işte, ENAG gibi, Enflasyon Araştırma Grubunun kanaatleriyle, tespitleriyle yola çıkacak ve enflasyonu yüzde 70 gibi komik bir rakamla değil, yüzde 156 oranında değerlendireceksiniz. Dolayısıyla, bu enflasyon farkının ve refah payının herkese verilmesi lazım. Bilhassa refah payı uygulaması hem memurlarımıza hem işçilerimize hem de en önemlisi tüm emeklilere, memur, işçi vesaire hangi kaynaktan emekli olmuş olursa olsun hepsine verilmeli diyorum.

Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tokdemir, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

36.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemir’in, Yarseli Sulama Birliği Barajı’nın elektriğinin Enerjisa tarafından kesilmesine ilişkin açıklaması

İSMET TOKDEMİR (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yarseli Sulama Birliği Barajı’nın borcu nedeniyle Enerjisa elektriğini kesmiş. Dolayısıyla pompalar çalışmıyor, çiftçi ürününü sulayamıyor. Orada ekilmiş pamuk var, mısır var, biber var, dikilmiş kayısı, erik, şeftali fideleri var. Tam sulama zamanı ama bir haftadır sulama yapamıyorlar. Binlerce çiftçi perişan, on binlerce dönümde ekinler fideler ölüyor, yazıktır, günahtır. Elektrik şirketi sulama zamanı elektriği kesiyor. Böyle kötülük, böyle vicdansızlık olur mu? Buradan ilgili şirket yöneticilerine sesleniyorum: Bu borç çiftçinin borcu değil. Elektriği bir an önce açın, çiftçi rahat sulama yapsın, hasat etsin diyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Tahsin Bey, talep mi var sizin?

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – 60’a göre, evet…

BAŞKAN – Tahsin Bey, buyurun.

37.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’ın, Kocaeli Gebze Muallimköy’deki Bilişim Vadisi Projesi’nin ranta ve halkın taşınmazlarını gasbetme projesine döndüğüne ilişkin açıklaması

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, Kocaeli Gebze Muallimköy’de yaptırılan Teknoloji Geliştirme Merkezi Bilişim Vadisi’yle ilgili skandalların ardı arkası kesilmiyor. “Teknoloji” diye yola çıkılan proje, yine ranta ve halkın taşınmazlarını gasbetme projesine döndü. İhale yapılmadı, proje davetiye usulüyle yandaşa verildi. Bölgede bulunan, Avrupa’nın en iyi kamu binası olarak seçilen 3 ayrı bina yıkıldı. Bölge halkına ait arsalara değerinin altında el koymak için istimlak yapılmıyor, izaleişüyu davasıyla âdeta çökmeye çalışılıyor. Muallimköy halkının sesini duyun, alın terleriyle kazandıkları mallarından ellerinizi çekin, haklarını teslim edin diyorum.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 335) (Devam)

BAŞKAN – İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

7’nci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                        Hasan Özgüneş                                                                 Serpil Kemalbay Pekgözegü                                                                Ali Kenanoğlu

                                              Şırnak                                                                                       İzmir                                                                                      İstanbul

                                         Şevin Coşkun                                                                            İmam Taşçıer                                                                           Kemal Bülbül

                                               Muş                                                                                    Diyarbakır                                                                                   Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.

Buyurun Sayın Bülbül. (HDP sıralarından alkışlar)

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Teşekkür ederim Başkanım.

Herkese saygılar.

Evet, Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile -ve âdet olduğu üzere- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Saat ikide Meclis açılırken sıraları dolduran Adalet ve Kalkınma Partisinin vekilleri, Milliyetçi Hareket Partisinin vekillerinden oldukça az sayı var. Saat iki başkaydı demek ki saat sekiz başka, oysa aynı şeyi görüşüyoruz, gündem devam ediyor; bir farklılık var.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Tembel öğrenciler gibi sadece yoklamaya katılıyorlar.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Evet, tembel öğrenciler gibi böyle kaçışlar söz konusu oluyor.

Şimdi, değerli Türkiye halkı, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir yasama organı bildiğiniz gibi ve buraya yasa önerisi geliyor. Hükûmetten gelen yasa önerisi virgülüne dahi dokunulmadan geçiyor, muhalefetten gelen yasa önerisi kale alınmıyor, araştırma önergesi hiç dikkate alınmıyor; bu demokratik bir işleyiş değil. Burası neresi? “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” yazan ve milletin Türkiye halkı, Türkiye milleti olduğunu kasteden vecizenin yazıldığı yer ve bu vecize durup dururken yazılmadı; bir emek, bir çaba, bir hakikat üzerine yazıldı. Şimdi, burada egemenlikten bir partinin egemenliği, egemenliği de değil tahakkümü, baskısı, istediğini yapması anlaşılıyor maalesef ve muhalefetin her türlü talebinin reddedildiği yerde demokrasi yok.

Peki, şimdi halkımız diyecek ki “Sen bir vekil olarak bunu kürsüde söylüyorsun ama sen vekilsin, bunun çaresi ne?” Bunun çaresi şu sevgili halkımız: Birlikte bulacağız bunun çaresini. Zaten geliyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz; eşitlikten, adaletten söz ediyoruz. Bakın, bir anayasasızlık var; Türkiye Cumhuriyeti devletinin şu anda bir anayasası yok, var ama yok, var ama uygulamaya konulmuyor. Bir yasasızlık var, bir hukuksuzluk var, bir adaletsizlik var. Giderek aslında, insani ve toplumsal bir özellik olan bir merhametsizlik söz konusu.

Şimdi, halkımızın bir sözü var, diyor ki: “Dert bir olaydı ağlaması kolaydı.” Yoksulluk, işsizlik, ahlaksızlık, katliam, taciz, efendim, sayamayacağımız kadar çok şeyin olduğu bir yerde diyoruz ki ortaklaşa bir şey yapalım, bir çözüm bulalım; hayır. Şimdi “Baba, bir hırsız tuttum; al da gel, gelmiyor; sal da gel, o bizi salmıyor.” Böyle bir durumla karşı karşıyayız şimdi.

Şimdi, hâl böyle olunca, bakınız, uluslararası politika söz konusu oluyor, NATO'dan çıkacaklarmış. Ya, siz NATO'yu hemşehri derneği sanıyorsunuz herhâlde. Hadi, çıkın bakayım, göreyim, hadi çıkın NATO'dan da göreyim! Çıkamazsınız, çıkamazsınız, sebeplerini saymam uzun sürer, burada boşu boşuna böyle siyasi şantaj, siyasi tehditle bir yere varacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Şimdi, dün Gezi’nin 9’uncu yılıydı. Bakın, Türkiye genelinde yüzlerce insan gözaltına alındı. Sadece İstanbul'da 169 kişi gözaltına alınmış -biraz önce bir avukat arkadaşım yazdı- bazıları tutuklamaya sevk edilmiş. Niye? Gezi’nin yıl dönümü nedeniyle alana çıktığı ve Gezi’nin bir demokratik eylem olduğunu söylediği ve bu demokratik eylemi sürdürmek istediği için. İşte, bu hukuksuzluktur, işte, bu anayasasızlıktır. Bakın, görevlendirdiğiniz polisler yasa bilmiyor, Anayasa da bilmiyor, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nı da bilmiyor; geliyor, çok şey biliyormuş gibi, bir de ukalalık yapıyor “Efendim, Anayasa gereği, bilmem ne.” falan. “Anayasa” dediği, valinin gizli genelgesi, valinin âdeta bir diktatör gibi ortalığa sunduğu genelge. Ya, vallahi de billahi de inanmıyorsanız tarihe bakın, bununla bizi sindiremezsiniz; bununla toplumu, muhalefeti, halkı yoksulları, kimsesizleri, Kürtleri, Alevileri, emekçileri, kadınları sindiremezsiniz. Böyle bir şey mümkün değil.

Şimdi, bakınız, cezaevlerinde ne yapmışlar biliyor musunuz arkadaşlar? İnanılır gibi değil. Meclis TV'yi izlemeyi yasaklamışlar hapishanede. Şuraya bakın.

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) – Yok öyle bir şey.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Meclis TV'yi izlemeyi hapishanelerde yasaklamışlar. Niye? “Tutuklu Kürtler HDP’lileri izler.” diye.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) – Yok öyle bir şey, yok öyle bir yasak!

BAŞKAN – Buyurun, buyurun.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Var öyle bir yasak, var öyle bir yasak! Gel, göstereyim sana.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Cezaevini söyle, cezaevini.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Şimdi, bakın, Trabzon Beşikdüzü Cezaevinde ve bir cezaevi daha var. Her neyse.

Şimdi, kendine çok güvenen bir diktatör, kendini dünyanın banisi sanan bir diktatör, herkese merhamet ediyor ya, en son tımarhanedekilere de merhamet edecek “Gideyim, şu tımarhaneyi bir gezeyim.” demiş. Tımarhaneyi gezerken tabii, oradaki fukara hiç umursamayınca yanındaki “Ya, sen ne yapıyorsun, bu kim biliyor musun sen?” demiş. “Kim?” demiş. “Bu, dünya lideri, işte, şöyle biri, böyle biri, falan filan.” demiş. Deli demiş ki: “Ya, aklınızı başınıza toplayın, ben de öyle sanıyordum, beni buraya getirdiler.” Şimdi, dikkat edin, sonunuz iyiye gitmiyor. Sizin sonunuz ne yazık ki ne ayıp ki ne günah ki buna benzeyecek.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir…

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin çerçeve 7’nci maddesiyle eklenmesi öngörülen ek maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“EK MADDE 1 – (1) Hesap yılı sonunda birliklerin yedek akçelerine aktarılan meblağın binde üçü kadar olan tutarı, İhracatı Geliştirme Anonim Şirketinin sermayesine eklenmek üzere sermaye taahhüdü ödemesi olarak aktarılır.”

                                 Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu                                                               Çetin Osman Budak                                                                      Tahsin Tarhan

                                              Manisa                                                                                    Antalya                                                                                    Kocaeli

                                         Tacettin Bayır                                                                        Okan Gaytancıoğlu                                                                  Müzeyyen Şevkin

                                               İzmir                                                                                      Edirne                                                                                      Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak.

Buyurun Sayın Budak. (CHP sıralarından alkışlar)

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

7’nci madde üzerine söz aldım; bu maddeyi dün de eleştirmiştik, bugün de eleştiriyoruz. Bu madde, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Türkiye'de bulunan 61 ihracatçı birliğinin yedek akçelerinin İhracatı Geliştirme AŞ’ye aktarılmasıyla ilgili. Şimdi, daha önce de eleştirdiğimiz gibi, Genel Sekreterini, Genel Sekreter Yardımcısını bile Bakanın belirleyeceği bir kurum iş dünyasının temsilcisi olamaz. Geçtiğimiz günlerde seçimleri yapıldı, bu seçimlerde ciddi demokratik mücadeleler yaşandı. Birliklerin yeni başkanları belirlendi ve birliklerin yeni başkanlarının arkasından, sanıyorum, yanılmıyorsam 13 Haziran’da TİM’in seçimleri yapılacak. TİM’in seçimleri yapılırken, süreç yaşanırken bu süreçte birtakım tavizleri TİM, birtakım tavizleri Bakanlık vermiş ve bizim önümüze getirilen bu kanunla da bizim onaylamamızı istiyorlar; biz de onaylamıyoruz çünkü bu kanun belli bir zümreye hizmet edecek, daha doğrusu ne ihracatçıya ne Türkiye ekonomisine fayda sağlayacak maddelerden oluşmuyor.

7’nci maddede Bakana ne kadar miktarda yetki verildi, oranları nedir? Bizim de zaten burada önerdiğimiz bir oran var, bunun da kabul edilmeyeceğini biliyoruz. Yüzde 100’üne kadar yedek akçeyi kullandırma hakkını Bakana veriyoruz bu maddede; böyle bir şey olmaz. Madem ihracatçıdan siz bu parayı toplayacaksınız, ihracatçıdan topladığınız rakamın da… Eğer ihracat 250 milyar dolar olursa 125 milyon dolar gibi bir kaynağı siz İhracatçılar Meclisine alacaksınız, bunun tasarrufunu Bakana vereceksiniz. İhracatçı, sanayici son derece sıkıntılı durumda iken burada da böyle bir İhracatı Geliştirme AŞ kuruyorsunuz ki 24 Ekim 2021’de şirketi kuruyorsunuz, sonra bize getiriyorsunuz, onaylamak üzere önümüze bir kanun çıkarıyorsunuz, kasım ayında çıkarmak istiyorsunuz; orada da itiraz ediyoruz. Tamamen kamunun ortak olduğu anonim şirket 24 Ekimde kuruluyor, kasımda kanunu çıkıyor. Yine, ucube bir kanunla Meclisi meşgul ediyorsunuz. Ha, orada diyorsunuz ki: “Yedek akçeler bir defalığına, Bakan tarafından öngörülen rakam da İhracatı Geliştirme AŞ’nin öz sermayesine eklenir.” Altı ay önce sizin o bir defalığına talep edip bu Mecliste geçirttiğiniz kanunla ilgili bugün gene önümüze geliyorsunuz, diyorsunuz ki: “O bir defalıktan vazgeçtik, biz artık tamamen bu yetkiyi Bakana veriyoruz: Bakan bundan sonra istediği kadar, istediği sürede bu kaynakları İhracatı Geliştirme AŞ’ye aktarır.”

Arkadaşlar, İhracatı Geliştirme AŞ’nin ana görevi, kefalet oluşturmak yani Kredi Garanti Fonu gibi kefalet oluşturmak, buradan da ihracatçıya ucuz kaynak sağlamak. Bakıyorsunuz EXIMBANK’a, EXIMBANK’a giden ihracatçılara kapı duvar “Paramız yok.” diyorlar ve bugüne kadar da buradan kaynak kullanılmamış. Soruyoruz yine: Altı ay olmuş, İhracatı Geliştirme AŞ’de ne kadar kredi kullandırılmış, kime kullandırılmış? Çünkü sermayesi 1 milyar 400 milyon TL’lik bir şirketten bahsediyoruz. Kime kullandırılmış? Bilgi yok. Burada Komisyon var, Komisyona bir kere daha soralım: Bu kaynak kime kullandırılmış? Burada, geçmişte işi olan, ihracatçı olan arkadaşlarımız bu kaynağı kullanmamış; bizi arayanlarda ya da bizim aradıklarımızda bu kaynağı kullanan yok. Peki, bu kadar kaynak sıkıntısı varken bu para nasıl yönetiliyor? Sormak istediğim bu. Nasıl yönetildiğini de şöyle tanımlayabilirim: Yönetim Kurulu üyelerine bakarak.

Şimdi, hep konuşulur, kamuda çalışan bürokratlardan 3 yerden, 4 yerden, 5 yerden, hatta 11 yerden maaş alanlar olduğunu burada söyleriz ve ispatlarız. Şimdi, 9 Yönetim Kurulu üyesinden sadece 4’ünün görevlerini sayacağım size, siz de anlayacaksınız:

Rıza Tuna Turagay, şu anda burada, Bakan Yardımcısı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) – Komisyonda cari açıkla ilgili bir konuyu açtığım zaman da orada dedi ki: “Enerji hariç biz fazla veriyoruz.” Ya, bu, siyasi bir savunmadır dedim. Enerji olmadan makineler döner mi? Yani enerji yok ve “Enerji hariç biz fazla veriyoruz.” sözünün siyasi bir yaklaşım olduğunu söylemiştim.

Şimdi, Rıza Bey, bir, Ticaret Bakan Yardımcısı; iki, EXIMBANK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı; üç, İhracatı Geliştirme AŞ Yönetim Kurulu Başkanı; doğru mu?

TİM Başkanı İsmail Gülle. Gülle, güle güle olacak da 13’ünde, kendi grubunda çıkamadı çünkü. İsmail Gülle, EXIMBANK Yönetim Kurulu Üyesi, İhracatı Geliştirme AŞ Yönetim Kurulu Üyesi; ohh, kaymak gibi maaşlar, ballı kaymak.

Özgür Volkan Ağar, Ticaret Bakan Yardımcısı, İhracatı Geliştirme AŞ Yönetim Kurulu Üyesi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) – Ali Güney, EXIMBANK Genel Müdürü, İhracatı Geliştirme AŞ Yönetim Kurulu Üyesi. Vakıf Katılım Bankası AŞ’de Genel Müdür Yardımcısıymış fakat herhâlde geçtiğimiz günlerde görevden alınmış.

Arkadaşlar, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 7’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                      Hayrettin Nuhoğlu                                                                     İbrahim Halil Oral                                                                          Aytun Çıray

                                             İstanbul                                                                                    Ankara                                                                                       İzmir

                                          Dursun Ataş                                                                                                                                                       Mehmet Metanet Çulhaoğlu

                                             Kayseri                                                                                                                                                                                    Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral.

Buyurun Sayın Oral. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 335 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 7’nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanının “Nas var, nas.” diye başlattığı süreç ekonomimizin bir yıkıma uğramasına sebep olmuştur. Nas, Allah'ın emir ve yasaklarıdır. Yüce Allah, toplum düzenini ve ekonomiyi bozacak her türlü faizi haram kılmaktadır ama iktidar İslam'ın hükümlerini siyasi rant için kullanmaktadır. Faiz haramsa, bir tek politika faizi için mi haramdır? Tarım Kredi borçlarındaki çiftçimizi perişan eden faizler helal midir? Vergi borçlarındaki faizin faizi hâline gelmiş, milletimizin belini büken ödemeler haram değil midir? Vatandaştan çıkan faiz helal, iktidarın işine gelen politika faizi ise haramdır, öyle mi? Bu asla akıl alacak bir iş değildir, Allah sizi ıslah etsin. “Nas var.” diye başlayan süreç israfla sonuçlanmıştır; “Nas var.” diye başlayan politikalar açlıkla, sefaletle sonuçlanmıştır. Ücretli çalışanlar, memurlar sabit gelirli olmalarına rağmen yoksullaşmıştır. İktidar kendi siyasi beceriksizliklerinin karşılığında ortaya çıkan enflasyon canavarını dizginlemek için hem milletin kaynaklarını kullanmış hem de yüce dinimiz İslam’ın hükümlerini alet etmiştir. Faiz politikalarının kurda yarattığı yıkım, güya ihracatı artıracak ve deyim yerindeyse ülkemiz yatırım alarak sürümden kazanacaktı. Ancak sıkça konuşulan Çin modeli tam da Çin usulü olmuştur. Bir kesimi zengin eden, halkı ise daha çok çalışıp daha az kazanmaya mahkûm eden bir ekonomi modeli ortaya çıkmıştır hem de kur farkı sebebiyle ithalata daha çok para harcamak durumunda kalınmıştır. Kısacası, siz her işte olduğu gibi bu ihracat ve kur hesabında da işi elinize yüzünüze bulaştırdınız. “Çin modeli” diye yola çıkıp Türk milletine Çin işkencesini reva gördünüz.

Saygıdeğer milletvekilleri, gözleri pırıltılı Bakanımız Sayın Nebati enflasyondaki faturayı bile bütün dünyaya kesecek kadar fütursuzca siyaset yapmaktadır. Evet, bütün dünyada bir enflasyon hareketi vardır. Gelişmiş ülkelerde yüzde 8 ila 10 bandında enflasyon tartışılmaktadır ama bizde ise yüzde 70’lerde -resmî verilere göre yüzde 70’lerde- gezen enflasyonla mücadele etmeye çalışıyoruz. Ancak en yakın rakiplerimiz ambargo uygulanan İran, Afrika ülkesi Zimbabve olmuştur. Bu rakiplerimiz bile bizim yarı oranımızda yıllık enflasyona maruz bırakılmıştır. Enflasyon dünyanın bir sorunudur ancak bizim için dünya kadar bir sorun olmuştur. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bu hafta millet olarak payımıza benzinde 1,5 lira, elektriğe yüzde 15 ve doğal gaza yüzde 30 zam ve niceleri düşmüştür. Bu zamlarla enflasyonu nasıl tutmayı düşünüyorsunuz, merak ediyoruz.

Değerli AK PARTİ’li milletvekili dostlarımız, biz sahadayız; esnafı, vatandaşı, işçiyi, memuru dinliyoruz. Bakınız, öğrenci şehri Eskişehir’de kırk yıldır aynı tantuni dükkânını işleten ve bu dükkândan kazandıklarıyla biri mühendis, biri avukat 2 evladını okutmuş olan bir dostumla görüştüm. Kardeşimiz, sonunda ağlayarak kırk yıllık dükkânını kapatmak zorunda kaldı. Böyle örnekleri toplasak büyük bir kitap olur, bu bir tesadüf müdür? Millet ekmek fiyatlarını bile düşünür hâle gelmiştir. Millet işini, gücünü kaybetmiştir; iş yeri sahipleri işçi konumuna gelmiş, işçiler işsiz kalmıştır. İstihdamda ise asgari ücretli çalışan oranı yüzde 80’ler civarındadır. Bugün bir ev kirası asgari ücret kadar olmuşken bu millet nasıl geçinecektir? Hodri meydan, siz yapabiliyorsanız yapın, milletimize de örnek olun.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) – Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz maddede İhracatı Geliştirme AŞ’ye aktarılacak yedek akçelerin durumu düzenlenmiştir. Kalıcı hâle getirilen bu düzenlemede ise bir belirsizlik hâkimdir. Burada yetkinin sadece Ticaret Bakanlığında olması doğru değildir. Bu oran belirlenerek sonrasında ise Bakanlığa belli oranlarda düşürme ya da arttırma yetkisi tanımak çok daha doğru olacaktır.

Bu düşüncelerle teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

8’inci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 8’inci maddesinde geçen “amaçlarında” ibaresinin “amaçlarına uygun olarak” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                         Tahsin Tarhan                                                                       Çetin Osman Budak                                                       Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu

                                             Kocaeli                                                                                    Antalya                                                                                     Manisa

                                         Tacettin Bayır                                                                        Okan Gaytancıoğlu                                                                  Müzeyyen Şevkin

                                               İzmir                                                                                      Edirne                                                                                      Adana

                                                                                                                                       Hüseyin Yıldız

                                                                                                                                             Aydın

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Aydın Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldız.

Buyurun Sayın Yıldız. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii ki ihracat yapmak ülke için önemli bir şey ama sadece doğal gaza bir yılda yüzde 600 zam geliyorsa, elektriğe yüzde 150 zam geliyorsa ve dünyanın en pahalı enerjisini kullanıyorsak bilin ki bu ihracatta bir sıkıntı var Türkiye'de. Türkiye'de ihracat yaptığımız malların yüzde 75’ini dışarıdan ithal ediyoruz ve biz sadece taşeronluk yapıyoruz. Bu yasa teklifi de aslında 3-4 tane firmayı kurtarmak için getirdiğiniz bir yasa teklifi.

Değerli arkadaşlar, bugün Cumhurbaşkanını izlerken gerçekten hayretler içinde kaldım. Bir cumhurbaşkanına yakışmayacak kelimeler etti ve o kelimeleri burada bir milletvekili olarak söylemekten de utanıyorum aslında; gerçekten utanıyorum. Şimdi, diyor ki: “Camide içki içildi.” “Camide içki içtiler.” yalanına “Ben din adamıyım, yalan söyleyemem. Camide içki içilmedi.” diyen cami müezzini Fuat Yıldırım’ı, bu arkadaşı unutmadınız herhâlde, değil mi? “Ben din adamıyım, yalan söyleyemem. O gençler bu camide içki içmediler.” diyor, dokuz yıl sonra Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor, hâlen aynı kelimeyi ediyor; utandım.

Evet, Gezi olayı 9’uncu yılında. Gencecik 8 kardeşimizi kaybettik, gencecik yaşta gittiler. Buradan rahmetle anıyorum, Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsınlar; ailelerine de başsağlığı diliyoruz.

Sonra, kalktı Sayın Cumhurbaşkanı “Ey CHP, ey Millet İttifakı; siz iktidara geldiğinizde müteahhitlerin parasını vermek zorundasınız, hukuk var devlette.” dedi. Değerli arkadaşlar, bizim, gerçek müteahhitler ile yandaş, hırsız müteahhitleri birbirinden ayırt etmemiz lazım. Kamu iş birliği yaparak 1 köprü yaptınız, 9 köprü parasını verdiniz; 1 hastane yaptınız, 5 tane hastane parasını verdiniz; 100 kilometre yol yaptınız, 500 kilometre otoyol parasını ödediniz. En basit örneğini size söyleyeyim, Aydın-Denizli arasındaki yolun maliyeti 200-250 milyon euro ve yandaşlara verdiğiniz yap-işlet-devret modeline tam on yedi yıl boyunca, 1 milyar 572 milyon euro para ödüyorsunuz. Yani biz 84 milyonun bütün haklarını savunmayacak mıyız? O 5’li çeteye Cumhuriyet Halk Partisi olarak buradan seslenmek istiyoruz: Her götürdüğünüz parayı geri alacağız. Paranızı alacaksınız, o işin maliyeti neyse o parayı alacaksınız, hiç sıkıntı yok, hiç sıkıntı yok.

Buradan bütün Aydınlılar duysun, iktidarımızda, o Aydın Otoyolu’nu Aydınlılara çevre yolu olarak da kullandıracağız. Siz geçiş ücretini 5,5 euro yapacaksınız; adam 100 kilometre yol gidecek, 85 lira ücret ödeyecek; vatandaş Kuyucak’tan, Nazilli’den, Buharkent’ten, Köşk’ten, Sultanhisar’dan Aydın’a gelecek, 85 lira para ödeyecek, geri dönecek, tekrar 85 lira para ödeyecek; öyle mi? Ve geçmediği zaman da -hazine garantisini verdiniz- tıkır tıkır hazine ödeyecek değil mi? Madem 84 milyon bu parayı ödüyor, o otoyolların hepsini vatandaşlarımıza bedava yapacağız, öyle kaçmak yok.

Hastaneler, hastaneler... Siz, o hastanenin maliyetinin kaç para olduğunu biliyor musunuz? Bir sorun bakalım Bakanınıza. Yaptığınız ihalenin maliyetini bir sordunuz mu? 1 milyar dolarlık yeri 5 milyar dolara mal ettiniz arkadaşlar. Müteahhit -garanti verdiğiniz için- daha işi yapmadan on yıllık parayı kredi olarak aldı, cebine koydu, inşaat kârını da saymıyorum değerli arkadaşlar. İşte, yaptığınız bu. Arkadaşlar, o 5’li çeteyi koruyacağınıza 84 milyon insanı koruyun.

Bir haftadan beri Aydın’da geziyoruz; insanlar aç, pazara çıkamıyor. “4.250 lira para alıyorum, 3 çocuğum var, 1.000 lira kira ödüyorum, 1.000 lira elektrik ve doğal gaz parası geliyor. Pazara gittiğimde taneyle domates alıyorum, taneyle soğan alıyorum. Sayın Vekilim, taneyle alıyorum, geçinemiyorum.” diyor. Bir 84 milyon insanı düşünün, 5’li çeteyi bırakın arkadaşlar, yeter; yirmi yıldır doyuruyorsunuz, doyuruyorsunuz, doymuyorlar. İşte, Millet İttifakı’nın iktidarında onlara giden o hortumları kesip 84 milyona çevireceğiz arkadaşlar.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesinde yer alan “aşağıdaki” ibaresinin “aşağıda bulunan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                        Hasan Özgüneş                                                                 Serpil Kemalbay Pekgözegü                                                                  İmam Taşçıer

                                              Şırnak                                                                                       İzmir                                                                                    Diyarbakır

                                         Ali Kenanoğlu                                                                           Şevin Çoşkun                                                                            Ömer Öcalan

                                             İstanbul                                                                                      Muş                                                                                      Şanlıurfa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Öncelikle, yarın 2 Haziran, HEP ve DEP İl Başkanı, HADEP PM üyesi Muhsin Melik ve yol arkadaşı Mehmet Ayyıldız’ı saygıyla anıyorum. Urfa’nın büyük bir siyasetçisiydi, maalesef dosya faili meçhulle kapandı. Kürt siyasetçinin katili bile, tetikçisi bile bulunamıyor. Ama bu da sözümüz olsun, biz bu mücadeleyi barışla, çözümle sonuçlandıracağız, hedefe götüreceğiz; bunu belirteyim arkadaşlar.

Şimdi, Urfa, bir tarım şehri değerli arkadaşlar. Urfa tarım şehri ama ülke politikası ithalata dayandığı için tarım hak ettiği noktada değil. Bakınız, tarımın temel girdilerinden sulama önemlidir, enerji önemlidir; bunun yanında, mazot, gübre ve tohum önemlidir.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Türk lirası o kadar ucuzlamış ki çiftçiler bunu alamıyor, çiftçiler karşılayamıyor; 4 kilo buğdayı satacak, 1 litre mazot alacak; 4 ton buğdayı satacak, 1 ton gübre alacak. Şimdi, bu devletin bir tarım politikası yoksa, bu Hükûmetin bir tarım politikası yoksa çiftçi ne yapsın?

Bakınız, Urfa, Fırat’ın yanı başında; ağaçlarımız kuruyacak arkadaşlar. Halfeti de Birecik de, Bozova da fıstıkçılığın merkezidir. İsmi “Antep fıstığı” doğrudur ama fıstığın yüzde 60’ı Urfa’da yetişiyor. Bu 3 ilçe büyük anlamda bir fıstık deposudur ama ağaçlar kurumuş. Oraya pompalama yöntemiyle su taşınabilir, bu ağaçlar 40-50 derece altında sulanabilir. Maalesef, ağaçlar artık zayıflamış, kuruma noktasına gelmiştir. Bakan değişti ama politika değişmedi; Vahit Kirişci geldi, bu noktada yapacakları var ama yapmıyor. Enerji meselesi; Urfa yılın on iki ayı güneş görüyor, güneş enerjisinden faydalanabilir. Tarım arazisi olmayan kıraç arazileri güneş panellerine açabiliriz. Burada Maliye Bakanı söylüyor güneş enerjisi için ama uygulamada, pratikte bir şey yok değerli arkadaşlar.

Bakınız, Suruç’a su verdiler birkaç yıl önce, ama Suruç’a drenaj kanallarını koymadılar, suyun hepsi tarlada kalıyor; şu an binlerce dönüm arazi suyun altında, su tahliyesi yapılmıyor. İnsanlar ne ekebiliyor, ekebilen de ektiğini biçemiyor. Bu noktada bir tarım politikası olmayan bu Hükûmet Urfa’ya zulüm yapıyor, Urfa’ya hakaret ediyor.

Karacadağ Siverek’in, Viranşehir’in, Derik’in ortasındadır, 2 milyonun üzerinde hayvancılık kapasitesi vardır, hayvancılık yapılabilir, beyefendiler dışarıdan angus getirdikleri için, dışarıdan et ithalatı yaptıkları için maalesef hayvancılık da öldü yani. Şimdi bu Hükûmet nasıl bu politikayı yürütecek, nasıl burada tarımı yürütecek? Bir gecede 400 bin ton şeker dışarıdan getiriyor. Bozova GAP’ın merkezidir, şeker pancarı ekmiş hemşehrilerimiz, vatandaşlarımız, şeker fabrikası yok arkadaşlar. Oradan alıyor, 25 liralık mazotu nakliye aracına koyuyor, Malatya’ya, Adıyaman’a şeker pancarını götürüyor. Binlerce ton şeker pancarı ekiliyor ama üretim işlerine gelmiyor. Niye üretim işlerine gelmiyor? İthalat baronları vardır, bir gecede gemilerle mısır, pamuk, nohut, aklınıza gelebilecek buğdayı, unu dışarıdan getirdikleri için vay çiftçinin hâline.

Urfa, pamukta 1’inci şehirdir, buğdayın yüzde 10’unu, 15’ini üretiyor, Ankara ve Konya’dan sonra 3’üncü şehirdir ama katma değeri arttırmaya dönük bir sanayileşme yok, sanayi yok. Orada üretilen buğday una çevriliyor ve oradan başka illere götürülüyor. Şimdi katma değeri olmayan bir şehir de maalesef dışa çalışıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bunları bu Hükûmetin yapması, bu Hükûmetin tarıma çözüm bulması mümkün değil. Ateş bacayı sarmış, iktidarda kalma peşinde. Çiftçiyi kim düşünecek, halkı kim düşünecek, Urfalıyı kim düşünecek? Ceylânpınar’da TİGEM diye bir kuruluş var, insanlar hayvanlarını otlatmaya çıkarıyor, TİGEM’in yetkilileri o hayvanlara el koyuyor, cezaevine atıyor, geri almak için de halktan, çiftçiden para istiyor, hayvancılık yapan insanlardan para istiyor. Şimdi, iş merkezî hükûmet sisteminden çıkmış, herkes kendine bir derebeylik kurmuş, Urfa da bu derebeyliğin merkezi hâline gelmiş. Adamlar derebeylik sistemiyle bir otorite kurmuş ne yasa tanıyor ne kanun tanıyor ne hukuk tanıyor, binlerce insanı mağdur etmeye devam ediyor.

Arkadaşlara hayırlı akşamlar. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                                               İbrahim Halil Oral                                                                          Aytun Çıray

                                              Adana                                                                                     Ankara                                                                                       İzmir

                                          Dursun Ataş                                                                           Fahrettin Yokuş                                                                   Hayrettin Nuhoğlu

                                             Kayseri                                                                                     Konya                                                                                     İstanbul

                                                                                                                                         Ümit Beyaz

                                                                                                                                           İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak isteyen milletvekilimiz Ümit Beyaz.

Buyurun Sayın Beyaz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ÜMİT BEYAZ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili kanunun 8’inci maddesi üzerine İYİ Parti adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Ekonomi ve Hazine Bakanı Nureddin Nebati, dün, 2022 yılının ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisinin yüzde 7,3 büyüdüğünü açıkladı. Sözde değil özde bir büyüme varsa tabii ki bununla mutlu oluruz ama ülkede gerçek bir büyüme olmadığını söylemek çok da mümkün. Büyüyorsak gördüğümüz bu fakirlik fukaralık neden? Gelin görün ki ülkenin ekonomisi büyüyor ama ülkenin vatandaşlarının ekonomisi tam tersine son derece küçülüyor hatta var olanı bile koruyamıyor. Ülkede bir büyüme varsa o da yoksulluğun büyümesidir. Millî gelirin iş gücü ödemelerine payı 2020 yılında yüzde 39,1 iken, 2021 yılında yüzde 35,5, 2022 yılında yüzde 31,5 olmuştur. Büyüyen ekonomiyi tabana, halka eşit dağıtmaz sadece 5’li çetenize dağıtırsanız ekonomimizin büyümesinin hiçbir anlamı olmaz. Vatandaşlarımız oturmaya ev, yemeğe aş, çocuğunun cebine harçlık koyamadıktan sonra sizin rakamlarınız büyüse ne olur büyümese ne olur. Vatandaşları hayatlarından bezdirdiniz, esnafı cinnet durumuna getirdiniz, çiftçiyi ve tarımı bitirdiniz; esnafımız ve halkımız geçinmeyi bırakın borcunu ödeyemiyor, mahkemelerdeki açık icra dosyaları 24 milyona ulaştı değerli arkadaşlar, farkında mısınız? Ülke nüfusunun dörtte 1’i icralık durumda; son bir ayda tüketici kredilerinde 5,1 milyar, kredi kartı borçlarında ise 8,5 milyarlık artış yaşanmıştır. “Kalkınma” dediniz, “zenginlik” dediniz, 21’inci yüzyılın Düyun-ı Umumiyesi oldunuz. Vatandaşımız gece gözünü kapatıp yatıyor, sabah kalktığında zamlarla uyanıyor. Ülkenin gerçeklerinden uzaksınız. Nasıl tok, açın hâlinden anlamıyorsa saraylar da milletin hâlinden anlamıyor.

Değerli arkadaşlar, yeni evlenen kardeşlerimize “3 çocuk yapın.” tavsiyesinde bulunanlar, o kardeşlerimiz şu anda oturmaya ev bulamıyorlar. Evlenmeye niyetlenenler ekonomik şartları gördükten sonra neredeyse evlenmekten vazgeçiyor. Siz saraydaki şatafatı tüm ülkenin yaşadığını zannediyorsunuz, son derece yanılıyorsunuz. Kafanızı saraydan çıkarıp halkın içine bir karışın, halkın sorunlarını dinleyin. Memurumuz, sağlık personelimiz, emeklimiz ay başında nasıl geçineceğini, faturasını nasıl ödeyeceğini, pazara, markete hangi parayla çıkacağını hesap eder duruma geldi. İstanbul’daki kira oranlarının artışlarından dolayı kamuda çalışan devlet memurları bir bir İstanbul’dan tayinlerini memleketlerine aldırmak için canhıraş çalışıyor. Siz hâlâ hayaller ve rüyalar içerisindesiniz ama az kaldı, gidiyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, SMA Tip 1 hastası çocuklarımızın ailelerinin tek umudu yurt dışındaki gen tedavisi, bunun için gerekli tedavi masrafı 1 milyon 800 bin dolar. Çocuklarını hayatta tutmak için valilik onayıyla kampanya düzenleyen bu ailelerimiz bir yandan da çocuklarını hayatta tutmaya çalışırken diğer bir yandan da dolar kuruyla mücadele ediyor. Bir haftada dolar kuru 2 lira arttı yani ailelerimiz kampanyasını tamamlamaya çalışırken kur farkından dolayı yaklaşık 400 bin TL’ye yakın daha fazla yardım toplamak zorunda kaldılar. Hiçbir ailenin tek başına toplayamayacağı bu miktara bir de kur farkı ekleniyor. Fatma Zehra da bu çocuklarımızdan sadece birisi; 2 yaşında, tedaviyi alabilmesi için son 1 kilosu kaldı. Parklarda oynaması gereken bu çocuklarımız cihazlara bağlı yaşamamalıdır. Zamanla yarışan bu çocuklarımız bir an önce devletimizin yardım elini uzatmasını bekliyor.

“Çok az kaldı gidiyorsunuz.” diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Birleşime iki dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.35

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.36

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, 127 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine başlıyoruz.

2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop’un İslam İşbirliği Teşkilatı Polis İşbirliği ve Koordinasyon Merkezi Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2034) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 127)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, 313 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine başlıyoruz.

3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop’un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Polonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayinde Gizlilik Dereceli Bilgilerin Karşılıklı Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/4161) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 313)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 2 Haziran 2022 Perşembe günü saat 14.00’te toplamak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 20.37



(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(X) 335 S. Sayılı Basmayazı 26/5/2022 tarihli 95’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.