TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

94’üncü Birleşim

25 Mayıs 2022 Çarşamba

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem’in, gençlerin ve çocukların ruh sağlığını tehdit eden bilgisayar oyunları ile çizgi filmlerin zararları ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybek’in, Atatürk’ün Havza’ya gelişine ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Bilecik Milletvekili Selim Yağcı’nın, Bilecik’in fethinin ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun 723’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in ABD Senatosunda Türkiye aleyhine yaptığı konuşmaya ilişkin açıklaması

2.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, Gaziantep’te konut fiyatlarındaki artışa ilişkin açıklaması

3.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Toplum Yararına Programlar kapsamında çalıştırılan emekçilerin yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, Gezi direnişi sırasında yaralanıp gözaltına alınan Ekim Can Polat’ın ve cezaevindeki tüm hasta tutsakların serbest bırakılması gerektiğine ilişkin açıklaması

5.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere ilişkin açıklaması

6.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’nun, Sivas’ın Gürün ilçesinde yaşayan vatandaşların sorunlarına ve taleplerine ilişkin açıklaması

7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı ve ailesine yönelik sözlerine ilişkin açıklaması

8.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal’ın, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu personelinin yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

9.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in, Bodrum-Antalya yoluna ilişkin açıklaması

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, bulaşıcı hastalıklara ilişkin açıklaması

11.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, akaryakıt zamlarına ve akaryakıttaki vergiye ilişkin açıklaması

12.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk’ün, Kırıkkaleli küçük sanayi esnafının taleplerine ilişkin açıklaması

13.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kaya’nın, Cumhurbaşkanının bakaya ve yoklama kaçağı durumundaki gençlere verdiği bedelli askerlik müjdesine ilişkin açıklaması

14.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, Yozgat’ın sorunlarına ilişkin açıklaması

15.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Kırşehir’in hastane sorununa ilişkin açıklaması

16.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Evim şirketlerinin mağdurlarının şikâyet ve taleplerine ilişkin açıklaması

17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, TBMM’ye gelip sorunlarını aktardığı için işten atılan PTT-SEN üyesi işçilere ilişkin açıklaması

18.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Millî Eğitim Bakanlığının öğretmenlere yönelik hatalı uygulamalarına ilişkin açıklaması

19.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, Bayramiç Karaköy Göleti ve Sulama Projesi’ne ilişkin açıklaması

20.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, ülkeden çıkışı sağlanan göçmenlere ilişkin açıklaması

21.- Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu’nun, coğrafi işaret tescili alan Lapseki şeftalisine ilişkin açıklaması

22.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in, Salda Gölü ile Burdur Gölü’ne ilişkin açıklaması

23.- Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlı’nın, Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere ilişkin açıklaması

 

24.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Pençe-Kilit Operasyonu’nda yaralanıp şehit olan askerlere, Atatürk’ün Havza’ya gelişinin 103’üncü yıl dönümüne, Necip Fazıl Kısakürek’in vefatının 39’uncu yıl dönümüne, Çin’in Doğu Türkistan’da Uygurlara uyguladığı zulme, kamuda geçici statüde çalıştırılan işçilerin taleplerine, üniversite öğrencilerinin barınma sorununa, Bafra’nın Dedeağaç köyünde hurdacılara yapılan zulme ve enflasyon muhasebesinin ertelenmesi sebebiyle işletme sahiplerinin yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

25.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’ın Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yapacağı olası bir operasyona yönelik açıklamalarına, Necip Fazıl Kısakürek’i vefatının seneidevriyesinde rahmetle andığına ve Slovakya’yla karşılaşacak olan A Millî Erkek Voleybol Takımı’mıza başarılar dilediğine ilişkin açıklaması

26.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Çorlu tren katliamı davasının 10’uncu duruşmasına, Deniz Poyraz davasının aydınlatılması talebiyle “tweet” atanlara açılan soruşturmaların durdurulması gerektiğine, Cizre Belediyesi kayyumunun usulsüz ve provokatif uygulamalarına, Bitlis’teki yayla yasaklarına, Konya Numune Hastanesi Başhekim Yardımcısı Hasan Hüseyin Uysal’ın kadınlara yönelik sözlerine ve AKP Konya Milletvekili Ahmet Sorgun’un kendisine yaptığı destek ziyaretine ve Muş’un Bulanık ilçesinde Serkan Sarıdağ tarafından 7 yaşındaki bir çocuğa uygulanan cinsel şiddet vakasına ilişkin açıklaması

27.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Pençe-Kilit Operasyonu’nda yaralanıp şehit olan askerlere, Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığına yapılan atamaya, Millî Savunma Bakan Yardımcılarının kendisine yönelik açıklamalarına, Gezi süreciyle ilgili yargılanan Çiğdem Mater’in tutuklanmasına, TBMM Başkanlığına sunulan Çevre Kanunu’nun 2’nci maddesinde yapılacak olan değişikliğe, PTT’nin PTT-SEN’e açtığı davaya ve PTT işçilerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması

28.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere, Necip Fazıl Kısakürek’in 39’uncu vefat yıl dönümüne, Genel Kurul gündemine ve Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

29.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

30.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Tokat Milletvekili Yusuf Beyazıt’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

31.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın. Ankara Milletvekili Murat Emir’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

32.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

33.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, Aksaray’ın Boğazköy, Bekdik ve Harmandalı köylerindeki arazi toplulaştırma çalışmalarına ilişkin açıklaması

34.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, büyük Kafkasya sürgününün 158’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

35.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü’nün, Şanlıurfa’dan Bursa’ya giden mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması

36.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Afyonkarahisar merkeze yapılan bisiklet yolunun bir yılı bile doldurmadan kazılmasına ve Sinanpaşa ilçesi Balmahmut köyünün merasının bir maden şirketine peşkeş çekilmek istendiğine ilişkin açıklaması

37.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlık’ın, DEDAŞ’ın Şanlıurfa’da çiftçiye zulmettiğine ilişkin açıklaması

38.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, mevsimsel iklim değişikliğinin tarımda yol açtığı sorunlara ilişkin açıklaması

39.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, millî sporcularımızın başarılarına ilişkin açıklaması

40.- İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoy’un, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanına yönelik sözlerine ilişkin açıklaması

41.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere, Cumhurbaşkanının “kaçmak” sözüyle bir araya gelecek son kişi olduğuna ve Ziraat Türkiye Kupası’nda final maçına çıkacak olan Demir Grup Sivasspor’a başarılar dilediğine ilişkin açıklaması

42.- Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal’ın, Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit olan askerlere ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanına, ailesine ve bürokratlara yönelik sözlerine ilişkin açıklaması

43.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

44.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un, ekonominin her geçen gün dibe vurduğuna ilişkin açıklaması

45.- Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral’ın, Ankara’da Çin Büyükelçiliği önünde eylem yapan Doğu Türkistanlı kamp mağdurlarının taleplerine ilişkin açıklaması

46.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın, Atatürk Havalimanı’nı yıkmak isteyenlerin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında çalışan personeli 29 Mayıs günü zorla otobüslere bindirerek İstanbul’a götürecek olurlarsa bunun hesabını vereceklerine ilişkin açıklaması

47.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, AKP’li Esenler Belediyesinin Ana Meryem Ziyareti’ni yıktığına ilişkin açıklaması

48.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ve Aydın Germencik’te denetlenmeyen JES’lere ilişkin açıklaması

49.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, 2. Lig’e yükselen İskenderunspor’a başarılar dilediğine ilişkin açıklaması

50.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, cezaevlerindeki hükümlülerin Covid izinlerinin uzatıldığına ve 550 bin bakaya gencin bedelli askerlikten faydalanabileceğine ilişkin açıklaması

51.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, ekonomideki karanlık tabloya ve KHK’li Nuriye Gülmen’e on yıl ceza verilmesine ilişkin açıklaması

52.- Hatay Milletvekili Suzan Şahin’in, 2. Lig’e yükselen İskenderunspor’a başarılar dilediğine ilişkin açıklaması

53.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

54.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesinden sonra ihdas edilen yeni madde üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

55.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’nun 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

56.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’nun 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

57.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’nun 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

58.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, İnşaat Mühendisi Korkut Küçükcan’ın ölümüne ilişkin davaya ilişkin açıklaması

59.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü’nün, Osmaniye’nin Zorkun ve çevre yaylalarındaki tapulama çalışmalarına ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Bolu Seben Çok Programlı Anadolu Lisesinin öğrencilerine “Hoş geldiniz.” denilmesi

2.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Kastamonu Abdurrahman Paşa Lisesinin öğrencilerine “Hoş geldiniz.” denilmesi

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan Usta tarafından, uyuşturucu maddelerin yasa dışı yollarla Türkiye’ye kim ya da kimler tarafından sokulduğu, yasa dışı uyuşturucu ticaretini kimlerin yaptığı, ülkemizde uyuşturucu ticaretiyle kara para aklayanların siyasilerle bir bağlantısının olup olmadığı, bu anlamda Türkiye’de uyuşturucu satışı ve kullanımındaki artışın sebeplerinin araştırılarak toplum sağlığının, güvenliğinin ve geleceğinin güvence altına alınmasının yollarının bulunması amacıyla, 25/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, İzmir Milletvekili Murat Çepni ve arkadaşları tarafından, çay üreticilerinin sorunlarının belirlenmesi amacıyla 17/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kanun değişikliği gerektiren pilot kararlarının belirlenmesi ve bu kararların TBMM tarafından ivedilikle uygulanması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/5669) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin bu kısmın 2’nci sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 1, 2, 7, 8, 9, 14, 15, 16, 21, 22, 23, 28, 29 ve 30 Haziran 2022 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine, Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun, İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

4.- Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

5.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

6.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

7.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Ankara Milletvekili Murat Emir’in AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

8.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

 

IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’un, Genel Kurulda milletvekillerinin söz alırken, kendi sorunlarını, düşüncelerini, meramlarını ifade ederken ve siyasi partilerin genel başkanlarına hitap ederken saygı göstermeleri gerektiğine ilişkin konuşması

 

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45 Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327)

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 335)

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu'nun, 7350 sayılı Kanun kapsamında sözleşme süresinin uzatılması için başvuran firmalara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/63906)

2.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan'ın, Kırklareli'nin İğneada beldesindeki Mutludere'ye köprü yapılması ve kara sınır kapısı açılması taleplerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/63908)

25 Mayıs 2022 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94’üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, gençlerin ve çocukların ruh sağlığını tehdit eden bilgisayar oyunları ile çizgi filmlerin zararları ve alınması gereken önlemler hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Arzu Erdem’e aittir.

Buyurunuz Sayın Erdem. (MHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem’in, gençlerin ve çocukların ruh sağlığını tehdit eden bilgisayar oyunları ile çizgi filmlerin zararları ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündem dışı konuşması

ARZU ERDEM (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan kahramanlarımızı rahmetle anıyorum, 2 askerimize de acil şifalar diliyorum. Aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor; kederli ailelerine, silah arkadaşlarına ve büyük Türk milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, gençlerimizin ve çocuklarımızın ruh sağlığını tehdit eden bilgisayar oyunlarının ve çizgi filmlerin zararları ve alınması gereken önlemlerle ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizi izleyen aziz Türk milletimizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilgisayar, internet, video oyunları, çizgi filmlerle hızla gelişen sektörün yarattığı sanal dünyanın çocuklar, gençler ve yetişkinler üzerindeki etkilerine ait tartışmalar tüm dünyada olduğu kadar ülkemizde de gün geçtikçe artmaktadır. Piyasaya her yıl çıkan yüzlerce yeni bilgisayar oyunu, başta görsel efektleri, sosyal medya üzerindeki reklamları ve animasyon sahneleri olmak üzere, etkileyici senaryolarıyla dünya genelinde milyonlarca çocuğun ilgisini çekmektedir. Çocuklar ve gençler zamanlarının büyük bir bölümünü bilgisayar başında geçirmektedir ve bir süre sonra bu durum bağımlılık yaratmaktadır. Eğlenceli gibi görünse de özellikle şiddet içerikli birçok bilgisayar oyununun ve çizgi filmin çocuklarımızın ruh sağlığını tehdit ettiği, hatta ölüme sürüklediği bizim ülkemizde de yine dünyada da görülmektedir.

Değerli milletvekilleri, çocukların ve gençlerin bilgisayar başında fazla zaman geçirmeleri sosyal hayattan uzaklaşmalarına, dış dünyayla bağlantılarının kesilmesine ve kendi dünyalarını oluşturmalarına yol açmaktadır. Sosyal hayattan kopan çocuklar ve gençler, oyunlardaki ve çizgi filmlerdeki karakterleri benimsemekte ve öz benliklerini reddetmektedirler. Bu gençlerimiz o andan sonra o karakterlere bürünmektedirler. Yüzlerce gencimizin intiharıyla bağlantılı olduğu düşünülen ve sanal ölüm tuzağı olarak bilinen “Mavi Balina”, “Momo”, “Mavi Bebek” isimli bilgisayar oyunlarına son zamanlarda “Anime” adında bir çizgi film eklenmiştir. Bu oyun ve çizgi filmleri izleyen, karakterlerin kendileriyle iletişim hâlinde olduğunu düşünen çocuklar, o karakterlerin kendilerini desteklediğini, sevdiğini ve koruyup kolladığını ifade etmektedir. Ailelerine zarar vermeye yönlendiren bu gibi çizgi filmler, eğer çocuk kabul etmezse kendisine zarar vermeye yönlendirmektedir. Bu zarar, fiziksel olarak kendini kesme, ruhsal olarak ise yalnızlaşma, okula gitmeme ve sosyal aktiviteleri durdurma şeklinde olmaktadır. Öz benliklerini kabul etmedikleri için sevilmeyi hak etmediklerini düşünen çocuklar, mazoşistçe bedenlerine zarar vermektedirler. Estetik olarak kendi fiziğini ve görüntüsünü beğenmeyip hayal dünyasında oluşturduğu karakterleri kendilerine uyarlamaya çalışan çocukların ve gençlerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır.

Değerli arkadaşlar, konuştuğumuz konu, çocuklarımız; konuştuğumuz konu, evlatlarımız; konuştuğumuz konu, bugünümüz, yarınımız ve geleceğimiz. Bu çocukların hayatının kaybolmaması, yitip gitmemesi için üzerimize düşeni her şekilde yapmamız gerekiyor. Önce ailede başlıyor, aileleriyle bu çocuklar bağlarını koparıyorlar; özgürleşmek adı altında ise anne babayla kavga ederek aile yapısını zedeliyor ve evden kaçıyorlar veya bu durum karmaşıklaşmaya başladığında bu kez “Ben bu işin içinden çıkamıyorum.” deyip intihara kadar gidiyorlar. Çocuklarımızın ve gençlerimizin oluşabilecek fiziksel ve ruhsal zararlardan korunması, dolayısıyla, bugünümüzün ve geleceğimizin teminat altına alınması için üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor. 13 tartışmalı Anime ve Manga adındaki çizgi filmler tüm dünyada yasaklanmıştır. Bu şekilde, bizim ülkemizde de mutlaka yasaklanması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, yapılan araştırmalara göre, yüzde 70 civarında çizgi filmin, çocuklar üzerinde çok olumlu etkilerinin olduğu ve karakterlerini geliştirdiği söylense de bu zararlı olanların ayıklanması ve mutlaka kamuoyuyla bunların bilgilerinin paylaşılması gerekmektedir. Şiddet elementlerinin çok yoğun olduğu çizgi filmler, çocukların saldırganca davranmasına, onlar gibi hareket etmesine, o şekilde dövüşler yapmasına özellikle sebep olmaktadır. Devamında, en önemlisi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vekilim.

ARZU ERDEM (Devamla) – Son olarak, devamında, özellikle psikiyatr ve psikolog arkadaşlara, pedagog arkadaşlara müracaat eden danışanların videoları bana ulaştı. Videolarda hepinizin içi acır. Bacakları, kolları kendisi tarafından kesiklerle donatılmış, kendisini beğenmeyen, her biri bir çizgi film kahramanı olmak isteyen küçücük çocuklar bunlar. Yaş grubunu söyleyince biraz daha aslında içimiz acıyacak; 8 ila 12 yaş grubu. Yani tehlike büyük, bu tehlikeye karşı hepimizin uyanık olması gerekiyor. Her bir milletvekilinin doğal olarak birinci vazifesi bu hususta üzerine düşeni yapmak. Evet, biz aydınlatacağız ama Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak da gerekli tedbirlerin alınması hem bireysel hem toplumsal hem de devlet olarak gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.

Her birinizi saygılarımla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, Atatürk'ün Havza'ya gelişi hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili Kemal Zeybek'e aittir.

Buyurunuz Sayın Zeybek. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybek’in, Atatürk’ün Havza’ya gelişine ilişkin gündem dışı konuşması

KEMAL ZEYBEK (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, televizyonları başında bizleri izleyen kıymetli yurttaşlarım; sizleri saygıyla selamlıyorum.

19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, İngiliz ve Rum işgal güçlerinin kuşatmasını bertaraf etmek için Samsun’a çıkışlarının altı gün sonrası, 25 Mayıs 1919’da Havza’ya gelirler. Havza’da ilk konakladığı yer Mesudiye Oteli’dir; arkadaşları, Ali Osman Ağa’nın konağında konaklarlar. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları on sekiz gün Havza’da kalırlar.

İlk müdafaa-i hukuk cemiyeti Havza’da kurulmuştur; halkla ilk toplantı Havza’da Taş Mektep’te yapılmıştır. Toplantıda, Mustafa Kemal Atatürk “Yurdumuzun kurtulması, bu kavgamızın ve savaşımızın başarıya ulaşması için memleketin çeşitli yerlerinde bulunan bu tür mahallî cemiyetlerin tek bir çatı altında birleşmesi gerekmektedir.” diyerek müdafaa-i hukuk cemiyetini burada kurmuştur. Millî Mücadele’nin ilk millî birlik mitingi, Havza Yörgüç Paşazade Mustafa Bey Camisi önünde yapılmıştır. İlk genelge -Havza Genelgesi- 28 Mayıs 1919’da Havza’da yayınlanmıştır. İlk meşale Samsun ve Havza’dan ateşlenmiştir, emperyalizme karşı ilk mücadele Havza’da başlatılmıştır.

Ulusu ve ülkeyi Dünya Savaşı’na sokanlar, kendi hayatlarının derdine düşerek ülkeden kaçmışlardır. Saltanat ve hilafet makamında bulunan Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnızca tahtını güvenceye alabilmesi için çeşitli araştırmalara girmiştir. Damat Ferit Paşa başkanlığında hükûmetin zavallı, beceriksiz, onursuz ve korkak duruma gelişini; vatanın hâlini, Padişahın hâlini, düşmanlarımızın bize biçtikleri esirlik kaftanını Atatürk halka birer birer Havza’da anlatır. Mustafa Kemal Atatürk İstanbul Hükûmetinin niyet ve teşebbüsleri ile milletin istek ve menfaatlerinin arasında birlik olamayacağını ilk defa açıkça Havza’da ilan etmiştir.

Günümüzde Atatürk'ün başarısını gölgelemek isteyenlerin hainlik, ihanet ve dalalet içerisinde olduklarını görüyoruz. 3 Haziran 1919 tarihinde Havza’dan Samsun, Erzurum, Ankara, Diyarbakır kolordu komutanlıklarına ve Sivas, Kastamonu, Van valiliklerine acele kaydıyla çektiği şifreli telgrafta “Milletin istekleri ile şimdiki Hükûmetin görüş ve davranışları arasında bir tutarlılık yoktur.” demiştir. Bu mesaj Atatürk'ün ilk siyasi çıkışıdır, saraydan bağımsız, saraya, padişaha karşı mücadelenin ilk ilanıdır. 24 Haziran 1924’te Atatürk Havza'ya ikinci gelişinde Havzalılara şöyle seslenmiştir: “Kahraman Havzalılar, eğer Havzalıların o samimi ve metin hüsnükabulleri olmasa ve eğer Havza’nın nafi ve şifalı kaplıcaları ahvalisıhhiyem üzerinde müspet bir tesir bırakmasaydı, emin olunuz ki inkılap için çalışamayacaktım. Bundan dolayıdır ki Havza’ya ve Havzalılara çok borçluyum. Kalbî rabıtamı ebediyen saklayacak ve sizi hiç unutmayacağım. Muhterem Havzalılar, ilk cüreti, ilk cesareti gösteren, ilk teşkilatı yapan sizlersiniz. İnkılap ve cumhuriyet tarihinde kahraman Havza’nın ve Havzalıların büyük yeri vardır.”

Atatürk, cumhuriyetin ilanından sonra, 24 Eylül 1924’te, cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı ilçe olarak gördüğü Havza’ya Türkiye Cumhuriyeti devleti için yaptırılmış olan ilk Cumhurbaşkanlığı Forsu’nu yanında getirerek Havzalılara hediye etmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

KEMAL ZEYBEK (Devamla) – 1928’de Havza’ya 3’üncü kez gelmiştir. Bu ziyarette halkın nabzını ölçmüştür.

Mustafa Kemal Atatürk Havza’ya 4’üncü gelişinde, 22 Kasım 1930’da, Türkiye’nin, ülkenin her tarafının demir ağlarla örüldüğü bir yerde Amasya’dan Havza’ya geçmiştir. Burada, daha önceki yıllarda, benim de Havza’nın ve o bölgenin de milletvekili olarak, Samsun’un milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiğim kanun teklifinde belirttiğim gibi, en kısa zamanda Havza’nın hak ettiği “altın madalya”, “şanlı Havza tarihi” taltif edilecek. Bu durumda, Havza, Kurtuluş Mücadelesi’nde çok değerli ve kıymetli ilkleri başlatarak Atatürk’e sahip çıkan tarihsel misyonunu tamamlayacaktır. Havzalılara, Havza’ya bunun verilmesi gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Vekilim, 2’nci ilave süreyi veriyorum.

Buyurunuz efendim.

KEMAL ZEYBEK (Devamla) – Ben, buradan, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının 25 Mayıs 1919’da Havza’ya gelişinin yıl dönümünde, başta Mustafa Kemal Atatürk’ü ve arkadaşlarını saygıyla minnetle anarken onları burada yâd ediyorum. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce ve inkılapları Havza’da her yıl devamlı yaşanmıştır, yaşatılacaktır.

Ben, buradan, Havzalılarımızın, Havza 25 Mayıs Atatürk’ü Anma Günü’nü kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz Bilecik’in fethinin ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun 723’üncü yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Bilecik Milletvekili Selim Yağcı’ya aittir.

Buyurunuz Sayın Yağcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Bilecik Milletvekili Selim Yağcı’nın, Bilecik’in fethinin ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun 723’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

SELİM YAĞCI (Bilecik) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, taşı mermer, toprağı seramik, yaprağı ipek, diriliş, kuruluş ve kurtuluşun beşiği, Şeyh Edebali diyarı, Ertuğrul sancağı, ata toprağı Bilecik’ten siz değerli milletvekillerimize ve ekranları başında bizleri izleyen halkımıza en derin sevgi, saygı ve muhabbetlerimi iletiyorum ve tabii, Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit olan kahramanlarımıza rahmet, yaralı kahramanlarımıza acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Anadolu’da Yörük-Türkmen birliğini kurarak İstanbul’un fethinden üç kıtada hüküm süren bir cihan devletinin, Osmanlı İmparatorluğu’nun doğumuna vesile olan; diriliş, kuruluş ve kurtuluşun şehri Bilecik’in fethinin 723’üncü yıl dönümü münasebetiyle Bilecik Milletvekili olarak söz almış bulunuyorum.

Anadolu’yu ebedî yurdumuz olarak muhafaza etmek, insanımızı refah ve güven içinde yaşatmak; 2023, 2053, 2071 hedeflerine ulaşmak için var gücümüzle, hep birlikte çalışıyoruz. Millî mücadele tarihimizde Bilecik Görüşmesi’ne ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularımızın ilk zaferine ev sahipliği yapmasıyla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihe geçen “Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz.” sözleriyle onurlandırdığı şehrimin Anadolu Türk birliğinin kuruluşunda üstlendiği misyonu sizlerle paylaşmak istiyorum.

1299’da Bilecik’in fethiyle Osmanlı Devleti kurulmuş, Osmanlı çınarının gölgesinde ecdadımız, kıymetli hazinemiz olan, dünyaya örnek teşkil eden devlet nizamı ve milletimizin birlik ve beraberliği vücut bulmuştur. Anadolu’yu ebedî Türk yurdu olarak muhafaza etmek, insanlarımızı refah ve güven içinde yaşatmak için hep birlikte çalışıyoruz.

Bu düşüncelerle, Sultan Alparslan’dan Ertuğrul Gazi’ye, Şeyh Edebali’den Dursun Fakih’e, Osman Gazi’den Hayme Ana’ya, Fatih Sultan Mehmet’ten Gazi Mustafa Kemal’e, bu topraklara damgasını vuran; birlik, beraberlik ve bağımsızlığımız için mücadele etmiş tüm kahramanlarımızı, ceddimizi rahmet ve minnetle bir kez daha yâd ediyorum. Anadolu’nun kapılarını açan Malazgirt Zaferi’nden iki yüz yirmi sekiz yıl sonra, yedi yüz yirmi üç yıl önce bugün 1299’da Bilecik, Şeyh Edebali’nin manevi önderliğinde, Osman Gazi’nin askerî dehasıyla fethedildi. 1299 Bilecik’in fethi Anadolu Türk birliğinin yeniden kurulması adına, Malazgirt Zaferi’nin tamamlayıcısı olması adına bir milattır.

Sayın milletvekilleri, bizim tarihimizde kolay kazanılmış zafer yoktur. Şeyh Edebali’nin dediği “Geçmişini bilmeyen geleceğini de bilemez. Geçmişini iyi bil ki geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın.” sözünden aldığımız ilhamla çalışıyoruz. Ertuğrul Gazi’nin hayalini Osman Gazi Han gerçeğe dönüştürdü ve Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Söğüt Şenlikleri’miz maziden atiye bir geleneğin yaşatılması, değerlerin genç kuşaklara aktarılması adına Türkiye'de gerçekleştirilen tüm törenlerin âdeta Kırkpınarı’dır. Bu vesileyle, 741’incisini düzenleyeceğimiz 10-11 Eylüldeki törenlere tüm milletimizi bu kutlu toyumuza davet ediyorum. Gençlerimize en büyük mirasımızın, ebedi vatanımız Anadolu’ya vurduğumuz mühürlerle onları tanıştırmak olacağına inanıyorum. Bizim medeniyetimiz, kökü hoşgörüye, adalete dayalı bir fetih medeniyetidir. Tarih, fethettiğimiz bütün beldelerde güveni, huzuru ve refahı hâkim kılmak için verdiğimiz büyük mücadelelerin şahididir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

SELİM YAĞCI (Devamla) - Bacıbey Hayme Ana’nın “Bu topraklar bizim son durağımız olsun.” hayali bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde bizim gerçeğimiz oldu. Bizim gerçeğimiz çocuklarımızın rüyası olmasın diye Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yirmi yıldır canla başla çalışıyoruz. Bugün Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu birlikteliğin anahtarı, yedi yüz yirmi üç yıl önce Bilecik’in fethinde imza atan, Anadolu’da yörük Türkmen birliğini sağlayan kurucu felsefede mevcuttur. Malazgirt’ten başlayıp kadim başkentler İznik’e ve Konya’ya, ardından Bilecik’ten başlayıp Bursa, Edirne ve İstanbul’a, nihayet ebedî başkent Ankara’ya kadar uzanan bu uzun yürüyüş içerisinde nice zaferler, nice sevinçler, nice hüzünler vardır.

Sayın milletvekilleri, cumhuriyetimizin 100’üncü yılı da bizim, İstanbul’un fethinin 600’üncü yılı da bizim, Malazgirt Zaferi’nin 1.000’inci yılı da bizim, Hicret’in 1.500’üncü yılı da bizim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım.

SELİM YAĞCI (Devamla) – Geçmiş bizimse inşallah gelecek de bizim olacaktır.

Bu duygularla, Bilecik’in fethinin 723’üncü yılı vesilesiyle Anadolu’yu ebedî vatanımız hâline dönüştüren şehitlerimizin her birini, Ertuğrul Gazi’den bugüne istiklal sancağımızı yücelten tüm kahramanlarımızı ve ceddimizi bir kez daha şükran ve minnetle yâd ediyorum, Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi, sisteme giren sayın milletvekillerine yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Çelebi…

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in ABD Senatosunda Türkiye aleyhine yaptığı konuşmaya ilişkin açıklaması

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Yunanistan Başbakanı Miçotakis, ABD Senatosu'nda Türkiye aleyhine konuşup “F-16 dahi vermeyin.” demiş, ayakta alkışlanmıştır. Mavi vatan haritasını Biden’a gösterip şikâyet etmiştir. Yunanistan'a cevap olarak Millî Güvenlik Siyaset Belgesi gücünde ayrı bir mavi vatan strateji belgesi hazırlanmalıdır. Dünyada 32 devletin yaptığı gibi “Karşılıklı sınırlandırmaya hazırız.” denilerek Akdeniz'de tek taraflı münhasır ekonomik bölge ilan edilmelidir. EGAYDAAK olarak bilinen 152 ada, adacık, kayalığın Yunanistan tarafından yerleşime açılması veya silahlandırılması engellenmelidir. Gayriaskerî statüdeki adaların silahlandırılması engellenmelidir. Bilinsin ki, Türkiye Cumhuriyeti Antalya Körfezi'ne hapsedilecek kara devleti olamaz.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Sayın Yılmazkaya…

2.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, Gaziantep’te konut fiyatlarındaki artışa ilişkin açıklaması

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) – Teşekkürler Sayın Başkan.

İlim Gaziantep'te inşaat sektörü çöküş sürecine girdi ve gariban vatandaş için konut alması hayal oldu. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanının inşaat sektörüne yönelik konut müjdesi diye açıkladığı kredi oranları sonrası, zaten pahalı olan evlerin fiyatları daha da artırıldı. Bırakın 1-2 milyon liralık ev almayı, Antep'te evler artık 3-4 milyondan aşağı değil. Yapılan uygulama, hayat pahalılığı altında ezilen vatandaşa destek olmayacağı gibi, yeni ev alacak yüz binlerce insanımızı maalesef daha da mağdur etti. Öte yandan, ilk defa ev alacak vatandaşa müjdeymiş gibi, 2 milyon liralık krediyi ayda 28 bin lira taksitle ya da 1 milyonluk krediyi ayda 14 bin liralık taksitle ödemesi için yapılan açıklama tam bir akıl tutulması olmuştur. İktidar ya para saymayı bilmiyor ya da paranın kıymetini. Asgari ücretin 4.250 lira olduğu ülkemizde kaç insan ayda 28 bin veya 14 bin lira ödeyebilir ki? Zaten insanlar ev alamıyordu, bu şekilde hiç alamayacak hâle geldi. Yani gariban vatandaşımıza, bırakın evi, yine hüsran kaldı.

BAŞKAN – Sayın Barut…

3.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Toplum Yararına Programlar kapsamında çalıştırılan emekçilerin yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması ilişkin açıklaması

AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, İŞKUR aracılığıyla okullar, kaymakamlık, valilik gibi kamu kurumlarında üç, altı ve dokuz aylık sürelerle toplum yararına çalışma programı kapsamında kıdem ve tazminatıyla hiçbir sosyal hakkı bulunmadan çalıştırılan yüz binlerce vatandaşımız büyük mağduriyet yaşıyor. Her sene işsiz kalma tehlikesiyle baş başa bırakılan bu emekçilerimiz çare arıyor. Bu çalışanlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesini isterken, köle gibi çalıştırılan insanların iş güvencesinin sağlanmasını beklerken, şimdi, kıdem tazminatı haklarıyla ilgili olumsuz bir yargı kararı çıktı. Yargıtayın bu kararıyla, işçi sayılmayan 1,6 milyon emekçimizin kıdem ve ihbar tazminatı alamayacağına dair bir durum ortaya çıktı. Hakları verilmeyen, mağdur edilen emekçilerimiz, şimdi bir de açılan davalar nedeniyle dosya masrafı ve avukatlık ücreti yüküyle karşılaşacak. Gelin, bu sorunların hepsine yeni bir yasal düzenlemeyle çare bulalım.

BAŞKAN – Sayın Kenanoğlu…

4.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, Gezi direnişi sırasında yaralanıp gözaltına alınan Ekim Can Polat’ın ve cezaevindeki tüm hasta tutsakların serbest bırakılması gerektiğine ilişkin açıklaması

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Ekim Can Polat Gezi direnişi sırasında gaz bombasıyla bacağından yaralanmış ve gözaltına alınmıştır. 16 yaşında, yandaş medyanın linç kampanyasıyla hedef hâline getirilmiştir. 19 yaşındayken tekrar gözaltına alınmış ve yirmi beş gün boyunca ağır işkencelere maruz kalmıştır ve düzmece raporlarla, yaşanan bir olaydan sorumlu tutularak yirmi dört yıl ceza alıp tutuklanmıştır. İstinaf mahkemesinde beraat etmesi tahliye edilmesine yetmemiştir; içeride tutularak Gezi’nin intikamı alınmaya çalışılmaktadır. Sürgünlerle, toplam 4 cezaevi değiştirilerek işkenceye devam edilmiştir ve şu an Denizli’de T Tipi Cezaevinde tutulmaktadır. 24 yaşında olan Ekim Can Polat gördüğü işkenceler nedeniyle sağlığını yitirmiştir; kalp krizi, ritim bozukluğu, hipertansiyon, KOAH, kemik erimesi, görme kaybı gibi hastalıklarla boğuşurken tedavisi engellenmektedir. Yaşadığı hastalıklar, can güvenliğinin olmaması sebebiyle ve tedavisi engellendiği için açlık grevine başlamıştır. Ekim Can Polat için Adalet Bakanlığına sesleniyoruz: Ekim Can Polat’ı ve cezaevindeki tüm hasta tutsakları serbest bırakın.

BAŞKAN – Sayın Kılavuz…

5.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

“Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,

Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.

Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;

Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.”

“Belki birazdan ölürüm, sen her yazdığımı veda say.” diyerek vatanımızın bölünmez bütünlüğü, milletimizin namus ve şerefi, ay yıldızlı al bayrağımızın şanla dalgalanması uğruna anadan, yardan, serden geçerek Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen kahraman Mehmetçiklerimiz Piyade Teğmenimiz Abdulkadir Güler’i, Piyade Uzman Çavuşlarımız Onur Doğan’ı, Bican Kapılay’ı, Hüseyin Cankaya’yı ve Piyade Sözleşmeli Erimiz Celal Tekedereli’yi rahmetle ve minnetle anıyor, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Acılı ailelerinin ve büyük Türk milletinin başı sağ olsun.

Birçok kahramanımızın katili, PKK’nın Mahmur, Kerkük, Süleymaniye saha genel sorumlusu olup imha edilen alçak gibi, bütün teröristlerin sonu gelecektir.

BAŞKAN – Sayın Karasu...

6.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’nun, Sivas’ın Gürün ilçesinde yaşayan vatandaşların sorunlarına ve taleplerine ilişkin açıklaması

ULAŞ KARASU (Sivas) – Sayın Başkan, geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiğim, Gürün ilçemize bağlı Yolgeçen, Deveçayırı, Akpınar köylerindeki hemşehrilerimizin sorunlarını ve taleplerini aktarmak istiyorum.

Çiftçilerimiz, Hurman Çayı’nda akan suyun tarımsal sulamada kullanılmasını beklemektedir. Söz konusu talep, sadece Yolgeçen köyüne değil, bölgedeki 15 köye fayda sağlayacaktır ve 60 bin dönüm tarım arazisi sulanacaktır. Akpınar köyünde sulama kanalı ihtiyacı vardır, yıllardır yapılmamıştır.

Köylerde, tapu ve kadastro sorunu yıllardan beri devam etmektedir. 2008 yılında yapılan kadastro çalışmasının ardından ortaya çıkan yanlışlar hâlâ düzeltilmemiştir. Yolgeçen köyünü de kapsayan grup yolu asfalt özelliğini kaybetmiştir. Camiliyurt, Deveçayırı ve Akpınar köylerinde ise iktidar partisine oy çıkmadığı için yollar asfalt dahi değildir.

Yine, bölgede, Tarım Kredi Kooperatiflerinin şubesinin bulunmaması çiftçilerimizi mağdur etmektedir. Çiftçilerimiz bölgeye Tarım Kredi Kooperatiflerinin şubesinin açılmasını beklemektedir.

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı ve ailesine yönelik sözlerine ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

“Ce-Ha-Pe” Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sayın Cumhurbaşkanımız ve ailesiyle ilgili yaptığı iftiralar seviyesizliktir, şiddetle kınıyorum. Şimdiye kadar bir sürü temelsiz iddiadan dolayı ciddi maddi tazminatlara mahkûm edilen Kılıçdaroğlu’nun yaptığı, siyaset değildir.

Aziz milletimiz, kimin, milletiyle beraber meydanlara indiğini kimin de işgalci eşkıyaların yol göstermesiyle tankların arasından kaçtığını görmüştür. Milletimiz ölümle yüz yüze geldiğinde liderimizin cesaretine şahit olmuştur. Tankların arasından sıvışıp kaçan ve millete hizmete dair tek taş koymamış birinin cesur liderimize laf söylemesi haddi değildir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Önal…

8.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal’ın, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu personelinin yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

AHMET ÖNAL (Kırıkkale) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bir süre önce, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu yapılan kanun değişikliğiyle anonim şirkete dönüştürüldü. Bu değişiklikten kurumda kalan personel de ayrılan personel de etkilendi. Kurumda kalan personel emekliye zorlama, yer değişikliği gibi uygulamalara maruz kalmış; bazı personeller emekliliğe zorlanmak için Çankırı’ya dahi gönderilmiştir. Bunun yanında, kadro, unvan ve kazanılmış haklarını korumak isteyen personelden bir kısmı yer değişikliği haklarını kullanarak MSB’ye bağlı bazı iş yerlerine geçiş yapmışlardır. Bu kişilerin birçoğu çalıştığı iş yerlerinde branşları dışında çalışmaya zorlanmış, yer değişikliği haklarını kullandıkları için âdeta cezalandırılmışlardır.

Kanun görüşmelerinde tüm bu olumsuzlukların yaşanacağı uyarısında bulunmamıza rağmen uyarılarımız dikkate alınmamış, Kırıkkale’den ayrılmak zorunda kalan personelin sağlık, aile birliği gibi haklı gerekçelerle yakın illerde çalışma talepleri yine reddedilmiştir.

Yaşanan tüm bu sorunları CHP iktidarında çözeceğimizi, MKE’yi yeniden KİT yapacağımızı, ayrılan personele istemeleri hâlinde dönüş hakkı vereceğimizi belirtir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Girgin…

9.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in, Bodrum-Antalya yoluna ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına… Bilindiği üzere, Muğla ili turizm, tarım ve ticaret yönünden ülkemizin sayılı çekim merkezlerinden biridir ve Türkiye'nin dört bir yanından vatandaşlarımız yaz kış bölgemize seyahat etmektedirler. Daha önce Bodrum-Antalya yolu olarak planlanan ve amacı Bodrum, Milas ve Yatağan’ı Kavaklıdere ilçesi üzerinden Kale’ye bağlayarak, Denizli ve Antalya gibi önemli merkezlere daha kısa sürede ulaşımın sağlanması olan proje, bölgemize ve insanımıza ciddi katkı sağlayacaktır. Bölgeye ve vatandaşlarımıza bu ulaşım kolaylığının sağlanması için, bu güzergâhta bulunan yolun Denizli Kale ilçesine bağlanması yörenin tarım ve turizm anlamında gelişmesine katkı sağlayacaktır. 1997’li yıllarda gündeme gelen bu projenin son durumu nedir? Bakanlığınızca yürütülen böyle bir çalışma var mıdır? Yoksa, yatırım programına almak için bir çalışmanız olacak mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Aycan…

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, bulaşıcı hastalıklara ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bulaşıcı hastalıklar dünyanın gerçeği ve ciddi bir sorundur. Dünya ülkeleri şimdi de “maymun çiçeği” adı verilen bir bulaşıcı hastalıkla karşı karşıyadır. Dünya Sağlık Örgütünün açıklamalarına göre 20 ülkede 131 vakaya tanı konulmuştur. Temas ve solunum yoluyla bulaşmaktadır. Diğer taraftan, Avrupa’da özellikle çocuklarda hepatit yani karaciğer iltihabı vakaları ve ölümleri görülmektedir. Bu yeni vakaların nedeni ise araştırılmaktadır. Ülkemizde ise son günlerde özellikle çocuklarda ishal vakaları görülmektedir.

Görüldüğü gibi, bulaşığı hastalıklar her yerde vardır, var olmaya da devam edecektir. Bu nedenle, koruyucu önlemleri ciddi bir şekilde almaya devam etmeliyiz. Genel önlemlerin yanında, özellikle viral bulaşan hastalıklar için özel önlem aşıdır. Bu nedenle, aşı geliştirme ve üretme kapasitemizi geliştirmeli ve yeni salgınlara hazırlıklı olmalıyız.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Güzelmansur…

11.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, akaryakıt zamlarına ve akaryakıttaki vergiye ilişkin açıklaması

MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Akaryakıta zamlar yağmur gibi yağmaya devam ediyor, bugünlerde de yine zam bekleniyor. Son bir yılda benzine yüzde 219, motorine yüzde 237, LPG’ye yüzde 185 zam yapıldı. İktidar bu zamlara olağan gibi davranıyor. “Benim çiftçim bu fiyatlarla tarlasını nasıl sürsün?” demiyor, “Benim nakliyecim bu zamlarla nasıl mal taşısın?” demiyor, “Benim şoförüm bu fiyatlarla nasıl yolcu taşısın, nasıl öğrenci taşısın?” demiyor, “Benim esnafım zamları ürünlerine yansıtmadan nasıl satsın? Zammı yansıtırsa vatandaş nasıl alsın?” demiyor, akaryakıttaki vergiyi indirmiyor, eşel mobili devreye almıyor. Yabancıların aldığı konut ve iş yerinde KDV’yi sıfırlayan bu iktidarın vatandaşımızın tükettiği akaryakıttan yüksek vergiler almasını kınıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Öztürk…

12.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk’ün, Kırıkkaleli küçük sanayi esnafının taleplerine ilişkin açıklaması

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) – Kırıkkale merkez, Yahşihan ve Keskin küçük sanayi sitelerinde çok sayıda sanayi esnafımız küresel ölçekte yaşanan ekonomik gelgitlerin ülkemize olan etkileri ve de işlerin düşüklüğünden borçlarını çevirmekte zorlanmaktadırlar. Bu bakımdan, küçük sanayici ve diğer esnafımızın desteklenmesi, vergi prim borcu ve daha önceki yapılandırma borçlarına kolaylıklar sağlanması, taksit sayısının artırılması bir nebze olsun yüzleri güldürecektir.

Ayrıca, TOKİ tarafından yapılacak olan yeni sanayi sitesinin bir an önce tamamlanması, taşınacak esnafa ucuz ve uzun vadeli finansman sağlanması da yerinde olacaktır. Bununla birlikte Makine ve Kimya gibi güzide kuruluşlarımızın ilgili işlerini Kırıkkaleli küçük sanayi esnafımıza yaptırması da fayda sağlayacaktır. Küçük sanayi esnafımızın çarklarının dönmesi için taleplerinin karşılanacağı tüm düzenlemelere biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek olacağımızı bildiriyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kaya…

13.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kaya’nın, Cumhurbaşkanının bakaya ve yoklama kaçağı durumundaki gençlere verdiği bedelli askerlik müjdesine ilişkin açıklaması

İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan yaptığı açıklamada, bakaya ve yoklama kaçağı durumundaki genç kardeşlerimize bedelli askerlik müjdesi verdi. Sayıları 550 bini bulan ve muhtelif sebeplerden dolayı yoklama kaçağı veya bakaya durumuna düşmüş gençlerimizin bedelli askerlikten faydalanabilmesi sağlandı. Yoklamada askerlik şubesine veya yurt dışı temsilciliklerine gelmemiş, gelmeme sebebini bildirmemiş kişiler daha önce bedelli askerlikten faydalanamıyorlardı. Şimdi, kaçak yılına göre değişen oranlarda bir rakam ilavesiyle askerliğini bedelli yapmak isteyen gençlerimiz askerlik şubelerine başvurabilecekler. Yapılan çalışmaya göre, artık yoklama kaçağı ve bakaya durumundaki genç kardeşlerimiz de vatani görevlerini yerine getirebilmek için bedelli askerlikten faydalanabilecekler diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Keven...

14.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, Yozgat’ın sorunlarına ilişkin açıklaması

ALİ KEVEN (Yozgat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yozgat’ta yüzlerce insanın oturduğu “Menekşe Evleri” denilen bölgeyi yıkıp yerine Millet Bahçesi Projesi duyurulmuştu. Ancak şu an ne millet bahçesinin yapımında bir gelişme var ne de hak sahiplerine yapılacak TOKİ’de bir gelişme var. TOKİ, Menekşe Evleri hak sahiplerine yapacağı konutların inşasına bir an önce başlayarak bitirmelidir. Temmuz ayında teslim edileceği söylenen Sarıhacılı bölgesindeki TOKİ evleri gününde mutlaka teslim edilmelidir. Yozgat Çapanoğlu Büyük Cami etrafında yıkılan iş yerlerinin yerine yapılan çevre düzenlemesi şu an bitirilmeyen işler arasında yer almaktadır. Belediye tarafından yapılan Gençlik Merkezi İnşaatı, Hal Binası ve Bankalar Caddesi Projeleri yarım kalmış durumda olup inşaatı duran stadyumda piyasa değeri yüksek olan çimler maalesef kurumuştur. Çok ciddi sorunlar yaşayan Yozgat’ta inşaat sektörü an itibarıyla çok ciddi bir sorun ve yıkıntı yaşamaktadır. Yükselen inşaat fiyatlarına müteahhitler yetişememekte olup işlerini bırakmışlardır. Ödenek sorunlarının acilen çözülmesi gerekmektedir.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Sayın İlhan...

15.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Kırşehir’in hastane sorununa ilişkin açıklaması

METİN İLHAN (Kırşehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Kırşehir’de maalesef hâlâ tek hastaneyle sağlık hizmetleri sürdürülmeye çalışılmaktadır. İkinci bir hastane Kırşehirlilerin beklentilerine rağmen bir türlü yapılamamıştır. Mevcut hastanenin yanındaki eski hastanenin yerine 2019 yılında tamamlanmış olması gereken 150 yataklı hastane projesi de birtakım siyasi ve ticari saiklerle Hükûmetçe alelacele, revizyon aldatmacasıyla iptal edilmiş ve Kırşehirliler, temeline bir çivi bile çakılmamış 400 yataklı yeni hastane projesiyle aldatılmıştır. Hazine yani kamu kaynakları faizciye, yandaş beton rantçılarına, geçiş ve kullanım garantili ihalecilere peşkeş çekilince devletin yeni hastanelere ayıracak ödeneği kalmamıştır.

Buradan Sağlık Bakanına sesleniyorum: Lütfen, bürokratlarınızı da yanınıza alarak Kırşehir’e gelin, sizinle birlikte gezelim ve Kırşehir’e yerel siyasetçilerin şahsi istikbal beklentileri ve parti içi hesaplaşmalarının sonucu olan bu zulmü size bizzat göstererek anlatalım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Özdemir…

16.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Evim şirketlerinin mağdurlarının şikâyet ve taleplerine ilişkin açıklaması

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu pazartesi günü “Evim” şirketlerinin mağdurları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu binası önünde eylem yaparak mağduriyetlerini dile getirdiler. Ben de bizzat, Türkiye'nin dört bir yanından gelen mağdurların şikâyet ve taleplerini dinledim. Şöyle ki nisan ayında bir yasal düzenleme yapılmasına rağmen sorunlarının ve mağduriyetlerinin devam ettiğini ilettiler. Büyük çoğunluğu dar gelirli olan ve hayat pahalılığı altında ezilen aileler, önemli miktarda tasarruflarını bu firmalarda, özellikle de ev sahibi olmak için değerlendirmek istemişler. Ancak sözler verilmesine rağmen ne şirketler ne de Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından sorunlarının çözülmediğini ve aylardır oyalandıklarını dile getiriyorlar. Özellikle, karşılarında bir muhatap bulamadıklarını, ki yasal düzenlemenin de sorunlarını çözmediğini ilettiler. Çünkü bu devredilen 6 firma yasayı uygulamıyor, bizim burada belirttiğimiz o geri ödeme koşullarını yerine getirmiyor. Kendilerinin tamamen bu firmaların insafına bırakıldığını dile getiriyorlar. Biz belki Meclis olarak bu mağduriyetleri kalıcı olarak çözüme kavuşturacak ve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gürer…

17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, TBMM’ye gelip sorunlarını aktardığı için işten atılan PTT-SEN üyesi işçilere ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, PTT-SEN üyesi 2 işçi kardeşimiz bizleri ziyaret etmişti. Bu, ziyaret eden arkadaşların iş akitleri feshedilmiş, gerekçe de Türkiye Büyük Millet Meclisine gelip sorunlarını aktarmalarıymış. PTT’de hâlen taşeron firmada çalışan 17.400 işçi kardeşimiz var. Bunların haklarını vermeyi düşünmeyenler, onların Meclise gelip sorunlarını anlatmalarından dolayı işten çıkarıyorlar; bu durum kabul edilemez. Taşeronların tamamının özünde kadroya alınacağı sözü vardı, ne yazık ki ülkemizde hâlihazırda taşeron firmada çalışan 400 bine yakın işçiye kadro verilmedi.

PTT-SEN tarafından 2 arkadaşımızın gelip bize sorunlarını anlatması sonucu işsiz kalmalarına sizin de müdahalenizi istiyoruz. Böyle bir anlayış olmaz, yurttaşlar gelip milletvekillerine sorunlarını anlatabilmeli. İşçi kardeşlerimizin yeniden işe döndürülmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bu konuda girişimde bulunmasını temenni ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Şevkin…

18.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Millî Eğitim Bakanlığının öğretmenlere yönelik hatalı uygulamalarına ilişkin açıklaması

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Millî Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin yaz tatilini hesaba almadan, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik için 18 Temmuz ve 5 Eylül tarihleri arasına eğitim programı yapmıştır. Eğitimlerin yüz yüze mi yoksa uzaktan eğitimle mi yapılacağı hâlen netlik kazanmamıştır. Yaz tatilinde köyüne, memleketine, anne babasının yanına gidecek öğretmenlerin durumunun göz önüne alınmaması yanlıştır. Eğitimin eylül ayından başlayarak akşam saatlerinde gerçekleştirilebileceği mümkünken maalesef bu yöntem denenmemiştir, böylelikle öğretmenlerin tatil hakları da engellenmiştir. Sınav için yine şartlı kurs düzenlenmesi yanlıştır. İlk defa yönetici olacak öğretmenlerin ise son dört yıl içinde aldıkları ödüller göz önünde bulundurulacak, bu da önceki yıllarda ödül alan öğretmenlere karşı büyük bir haksızlıktır. MEB’i yanlışlarını düzeltmeye davet ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Ceylan…

19.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, Bayramiç Karaköy Göleti ve Sulama Projesi’ne ilişkin açıklaması

ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, Mecliste Mart 2021’de Bayramiç Karaköy Göleti ve Sulama Projesi’nin bölge için önemini anlatmış, elma, kiraz ve şeftali üretiminin ağırlıkta olduğu Karaköy, Yeşilköy, Tongurlu ve Sarıot köylerimizin geciken projeyi dört gözle beklediğini belirtmiştik. Dönemin Orman ve Su İşleri Bakanının “2019 yılında hizmete almayı hedefliyoruz.” dediği ancak hâlâ bitmeyen projede şimdi de müteahhidin zarar ettiği gerekçesiyle işi bıraktığını haber aldık. Yüksek enflasyon, israf ve kaynakların yanlış kullanımı yüzünden maalesef Çanakkale'de benzer pek çok proje durmuş durumdadır. Sonuç olarak, çağ atladığı söylenen ülkemizde çiftçimiz Yeşilköy'de hâlâ 1964 yılından kalma salma sulama kanallarıyla üretim yapmaya çalışmaktadır. Proje için gereken kaynak bir an önce sağlanmalı, gölet ve sulama projesi aciliyetle tamamlanmalıdır.

BAŞKAN - Sayın Karahocagil…

20.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, ülkeden çıkışı sağlanan göçmenlere ilişkin açıklaması

MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) - Teşekkür ederim Başkanım.

2016 yılından bugüne kadar 19.336 Suriyelinin asayiş sorunları sebebiyle ülkeden çıkışı sağlandı. 2020 yılında Avrupa'da sınır dışı başarı oranı yüzde 18 iken bizde geri gönderme yüzde 40 olarak kayıtlara geçmiştir. 2021 yılında 71.959 düzensiz göçmen hakkında işlem yapıldı; bu kişilerden 23.072’si İstanbul'dan sınır dışı edilirken 39.525’i ise sınır dışı işlemleri yapılmak üzere diğer illerdeki geri gönderme merkezlerine sevk edildi. 2022 yılında geçen yılın aynı dönemine göre sınır dışı başarı oranı yüzde 73 artışla yüzde 41,2 olmuştur. Yılbaşından bugüne kadar 21.087 düzensiz göçmen sınır dışı edildi. İstanbul'da 1 Ocak-15 Nisan 2022 tarihleri arasında 4.661’i Afgan, 1.418’i Pakistanlı olmak üzere toplam 18.781 düzensiz göçmen hakkında…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın İskenderoğlu…

21.- Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu’nun, coğrafi işaret tescili alan Lapseki şeftalisine ilişkin açıklaması

JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Dünyanın içinde bulunduğu durum üretimin önemini göstermiştir. Çanakkale’miz tarım alanındaki ürünleriyle geniş yelpazeye sahip, ülkemizin nadide şehirlerinden biridir. Üreticimizin ürünlerinin markalaştırılması demek, ürünün kalitesinin garanti altına alınması demektir. Lapseki ilçemizin dünya çapında üne sahip şeftalisi coğrafi işaret tescili aldı; 10’uncu tescilli ürünümüzle Çanakkale markalaşmaya, büyümeye devam ediyor. Bir yandan üretim teşvikleriyle, diğer yandan ürünlerin nitelikli hâle gelmesine yönelik yatırımlarla üreticimizi desteklemeye; Çanakkale’mizin kendine has koku ve aromasına sahip ürünlerini hem vatandaşımızla hem de dünyanın dört bir yanında tüketiciyle buluşturmaya devam edeceğiz.

Emeği geçen Türk Patent ve Marka Kurumuna, Kıymetli Grup Başkan Vekilimiz Bülent Turan’a, Lapseki Kaymakamımıza, Lapseki Belediye Başkanımız Eyüp Yılmaz’a teşekkür ediyoruz.

BAŞKAN – Sayın Göker…

22.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in, Salda Gölü ile Burdur Gölü’ne ilişkin açıklaması

MEHMET GÖKER (Burdur) – Sayın Başkan, dün gündeme getirdiğimiz Salda Millet Bahçesi’ne girişin ücretli olduğuna dair itirazımız üzerine bugün olması gereken yapılmış ve Salda Gölü’ne “Giriş ücretsiz.” tabelası asılmıştır. Ancak UNESCO’nun da koruma listesine girmesi için çalışmalarımızın devam ettiği Salda Gölü’nün bu mücadelesi maalesef yalnız bırakılmakta, yalnız kalmakta, yeterli denetim yapılamamaktadır.

Yine, yedi yıldır Burdur Gölü’müzün kurumasıyla ilgili çalışmalar nihayete erdirilememiştir, 1/3’ü kurumuş olan Burdur Gölü’müzün etrafındaki 10 binden fazla sondaj ve göletle gölümüz can çekişmektedir.

Buradan Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığına sesleniyorum: Burdur Gölü’müzün sesine kulak verin lütfen; bu, aciliyet arz etmekte. Burdur Gölü yoksa Burdur da yoktur.

BAŞKAN – Sayın Kaşlı…

23.- Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlı’nın, Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere ilişkin açıklaması

RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Devletimizin dirliği, milletimizin birliği, memleketimizin bölünmez bütünlüğü için gece gündüz demeden mücadele edilen, Irak’ın kuzeyinde yürütülen Pençe-Kilit Harekâtı’nda, hain terör örgütü tarafından araziye döşenen patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit düşen kahramanımız, Aksaray Ağaçörenli koç yiğit kardeşimiz, hemşehrimiz Tunahan Erbaşı’ya ve yine dün, acı haberlerini aldığımız, şehadete erişen 5 kahramanımıza; Teğmen Abdulkadir Güler'e, Piyade Er Celal Tekedereli’ye, uzman çavuşlarımız Hüseyin Cankaya'ya, Onur Doğan ve Bican Kapılay’a Allah'tan rahmet; ailelerine sabırlar diliyorum. Kahraman ordumuzun ve milletimizin başı sağ olsun. Şehitlerimizin kanı da sevenlerinin gözyaşı da yerde kalmayacaktır. Bu mücadele, son terörist yok edilinceye kadar kararlılıkla yürütülecektir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

İYİ Parti Grup Başkan Vekili Sayın Erhan Usta.

Buyurunuz Sayın Usta.

24.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Pençe-Kilit Operasyonu’nda yaralanıp şehit olan askerlere, Atatürk’ün Havza’ya gelişinin 103’üncü yıl dönümüne, Necip Fazıl Kısakürek’in vefatının 39’uncu yıl dönümüne, Çin’in Doğu Türkistan’da Uygurlara uyguladığı zulme, kamuda geçici statüde çalıştırılan işçilerin taleplerine, üniversite öğrencilerinin barınma sorununa, Bafra’nın Dedeağaç köyünde hurdacılara yapılan zulme ve enflasyon muhasebesinin ertelenmesi sebebiyle işletme sahiplerinin yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde dün PKK’lı teröristlerle mücadelede, çatışmada 3 askerimiz şehit olmuştu, yaralanan askerlerimizden 2’si de bugün şehit oldu. Ben bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum. Bu vesileyle de terör örgütü PKK’yı lanetliyorum.

Bugün 25 Mayıs, Atatürk'ün Havza'ya gelişinin 103’üncü yıl dönümü; dün bu konuyla ilgili de gündem dışı konuşma yapmıştım Samsun Milletvekili olarak. Tabii, Havza Genelgesi var. Atatürk Havza’da on sekiz gün kalıyor. Aslında Kurtuluş Mücadelesi’nde Havza’nın yeri tam olarak bilinemiyor. Bu anlamda, buradan hem 19 Mayıs Üniversitesine hem de Samsun Üniversitesine sesleniyorum; bu konunun daha iyi çalışılması lazım, belgelere dayalı olarak Havza’nın Kurtuluş Mücadelesi’ndeki yerinin daha fazla ortaya çıkartılması gerekir.

Necip Fazıl Kısakürek’in vefatının 39’uncu yıl dönümü. Kendisini rahmetle anıyorum; ruhu şad, mekânı cennet olsun.

Çin’in Doğu Türkistan’da zulmettiği ve toplama kamplarına gönderdiği Uygur Türklerine ait 5 binden fazla fotoğraf ve belge İngiliz haber ajansı BBC tarafından yayınlanmıştır. Polis bilgisayarlarının “hack”lenmesi sonucu elde edilen belgelerle zulüm bir kez daha kanıtlanmıştır. Çin, bölgedeki kampların sadece eğitim amaçlı olduğunu savunurken yeni yayınlanan belgeler kampların bir hapishaneden farksız olduğunu göstermektedir. Çin Hükûmetine ait belgelerde kampın silahlı gardiyanlar tarafından korunduğu görülmekte ve birçok soydaşımızın sadece Müslüman olduğu için gözaltına alındığı belirtilmektedir. Anne ve babaları gözaltına alınan Uygur Türkü çocukları ise Çin Hükûmeti kontrolündeki yurtlara yerleştirilmiştir.

Bu kapsamda, partimizin Başkanlık Divanı üyeleri ve milletvekillerimiz Çin’in Uygurlara yönelik tutumunu protesto etmek ve Uygurların Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiserliğine yaptığı çağrıya destek olmak amacıyla dün Çin’in Ankara Büyükelçiliği önünde basın açıklaması gerçekleştirmişlerdir. Çin’in Doğu Türkistan’da Uygur kardeşlerimize uyguladığı zulme Avrupa’dan, Amerika’dan bile ses gelirken Ankara’dan hâlâ beklenen tepki gelmemiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim.

Hükûmet, zulüm gören kardeşlerimizi duymamakta, insan hakları ihlallerini sürdüren Çin’e karşı sesini çıkaramamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti devleti Doğu Türkistan’a sahip çıkmalı, Çin zulmünü tanımalı, Uygurlu soydaşlarımızın can ve mal güvenliği uluslararası yasalara göre garanti altına alınmalıdır.

İYİ Parti olarak Doğu Türkistan davamıza sahip çıkıyor, Uygur Türklerinin kendi topraklarında şiddete maruz kalmadan, insanca yaşaması için mücadele veriyoruz. Çin’in Doğu Türkistan’da gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerini ve soykırım fiillerini kınıyor, Uygur Türklerinin acılarının son bulması için, başta Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olmak üzere, Birleşmiş Milletleri ivedilikle harekete geçmeye davet ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuda yaklaşık 32 bini Millî Eğitim Bakanlığında olmak üzere geçici statüde çalıştırılan 40 bin işçi Kamu Çerçeve Protokolü’yle hüküm altına alınan kadro haklarının verilmesini talep etmektedir. Geçici statüdeki işçiler kamuda yılda on ay çalıştırılıp geri kalan iki ay da işsiz bırakılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim.

Geçici işçiler hayat pahalılığı ve ekonomik sıkıntılar içinde, işsiz kaldıkları iki ay boyunca evlerine ekmek götürememekte, kiralarını ve faturalarını ödeyememekte, hayatlarını sürdürememektedir. Vicdanları yaralayan bu uygulama adalet, hak ve eşitlikle bağdaşmamaktadır. Kamuda sayıları 40 bini bulan geçici statüdeki işçilerin sürekli işçi kadrosuna geçirilmesi için Hükûmetin adım atmasını bekliyoruz; konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Bu vesileyle, taşeronların kadroya geçirilmesinde de zaten ciddi haksızlıklar olmuştu. Hâlen, işte, hastane bilgi yönetim sisteminde, mutfakta çalışanların, KİT’lerde çalışan taşeron işçilerin de kadroya geçirilmesi mutlak olarak adalet açısından bir zarurettir.

Değerli arkadaşlar, üniversite öğrencileri için öğrenci yurtları önümüzdeki yıldan itibaren geçerli olmak üzere erken kayıt indirimiyle ön kayıt yapmaya başlamıştır. İstanbul’da bir özel yurt için bu yıl 2 kişilik odada 1 kişi fiyatı -kahvaltı ve yemek hariç- 2.780 liraydı; bu yılki fiyat, 1 kişi fiyatı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) – Aynı öğrenci için aynı yurdun önümüzdeki yıl fiyatı ise 6.290 lira olarak belirlenmiştir yani yüzde 126 artış olmuştur; üstelik bu fiyat erken indirim fiyatıdır. Yurdun hemen yakınındaki binalarda kiralar 7.500 lira ile 17 bin lira arasında değişmektedir. Öğrenciler ve aileleri fahiş yurt ve kira fiyatlarıyla başa çıkamamaktadır. Devlet yurtları sayı bakımından yetersiz kalmaktadır ve her yerde olduğu gibi devlet yurtlarında da torpil aranmaktadır. Anayasal olarak teminat altına alınan ve en temel haklardan biri olan öğrenim ve barınma hakkı Hükûmet tarafından vatandaşlarımıza sağlanamamaktadır. Sosyal devlet olmanın gereği olarak iktidar tarafından uygun imkânlarla sunulması gereken temel haklar bile aziz milletimiz için artık lüks olmuştur. Hükûmet, vatandaşların hayatlarını devam ettirebilmesi için ihtiyaç olan en temel hakları bile sağlayamaz hâle gelmiştir. Bu faturayı aziz milletimiz önüne konulacak ilk sandıkta Hükûmete kesecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; diğer bir konu da bu hurdacılarla ilgili problem. Ben geçen hafta…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ERHAN USTA (Samsun) – Bizim Bafra'nın Dededağı köyü var, oradaki vatandaşlarımızın da önemli bir kısmı hurdacılıkla geçimini sağlıyorlar, helalinden para kazanıyorlar yani aslında israf olacak bir kısım maddelerin ekonomiye kazandırılması işini yapıyorlar fakat baş tacı olması gereken bu insanlara çok çeşitli zulümler yapılıyor. Valiliklere birtakım genelgeler gönderilmiş. Emniyet, Valilik bu insanlara göz açtırmıyor; sürekli cezalar kesiliyor, 60 bin lira ila 100 bin lira arasında… Yani hurda toplayarak hayatını kazanmaya çalışan insanlara bu kadar insafsızca bir uygulama olamaz. Hükûmete ve İçişleri Bakanlığına buradan çağrı yapıyorum: Mutlak suretle, bu hurdacılara yapılan bu zulüm durdurulmalıdır. Bu insanlar helalinden para kazanıyor, çoluğuna çocuğuna para götürmeye çalışıyor, devletten bir şey beklemiyor yani bunlara trafik cezalarının kesilmesi… Bir sürü ceza kesiliyor; bunları kabul etmek mümkün değildir. Devlet sorumlu davranmak durumundadır; o zaman, bu insanların karnını doyursun. Yani birilerinin daha devletin kapısına iş için gelmesi, aş için gelmesi, sosyal yardım için gelmesi beklenilen bir şey mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Usta, buyurunuz.

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim.

Dolayısıyla bu anlamda İçişleri Bakanlığını ve Hükûmeti burada daha toleranslı davranmaya ve bu insanların emeğine saygı duymaya davet ediyorum.

Son konu olarak da… Enflasyon, tabii, ülkemizde çok hızlı bir şekilde yükseldi. Biz bununla ilgili ikazlarımızı ta geçen Plan ve Bütçe Komisyonundan beri yapıyoruz. Enflasyon muhasebesinin bu yıl devreye girmesi gerekiyordu, maalesef, AK PARTİ'nin liderliğinde, diğer parti gruplarının da desteğiyle -İYİ Parti hariç- enflasyon muhasebesi iki yıl ertelendi. Şimdi millet feryat içerisinde, artan enflasyondan dolayı ciddi bir vergi yüküyle karşı karşıya. En son Samsun seyahatimde de bütün işletmeler bize bu konuyu şikâyet etti. Bu yanlıştan bir an evvel dönülmesi lazım. Girişi 300 lira olan bir malın bugün olmuş fiyatı 1.000 lira; arada 700 lira üzerinden bu insanlar vergi veriyor. Sayın Başkan, fiziki bir artış yok, mal 1 tane mal. Yani buraları böyle aşırı bir şekilde vergilendirirsek haksız bir şey yapmış oluruz ve dolayısıyla işletmelerin sermayeleri erir ve bunlarla önümüzdeki dönemde çok daha ciddi bir sorun olarak karşılaşılır. Keşke enflasyon muhasebesi ertelenmeseydi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ERHAN USTA (Samsun) – Bu tür fiyat artışlarından kaynaklanan ama reel olarak hiçbir kazanç olmayan hususların da vergilendirilmemesi lazım. Maliye Bakanlığının, bu konuda Hükûmetin tedbir alması gerekiyor. Sadece bugün bir miktar vergi alabilirsiniz, devlete bir kazanç sağlayabilirsiniz ancak bütün işletmelerimizin ciddi şekilde işletme sermayelerinin erimesi veya iflasla karşı karşıya kalmaları durumuyla karşılaşırız ve bu da önümüzdeki dönem için ekonomimiz açısından çok daha büyük bir risk olarak karşımıza çıkar; bunu da buradan ifade etmek istedim.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Çok teşekkür ederim Değerli Başkanım.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Muhammed Levent Bülbül.

Buyurunuz Sayın Başkan.

25.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’ın Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yapacağı olası bir operasyona yönelik açıklamalarına, Necip Fazıl Kısakürek’i vefatının seneidevriyesinde rahmetle andığına ve Slovakya’yla karşılaşacak olan A Millî Erkek Voleybol Takımı’mıza başarılar dilediğine ilişkin açıklaması

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er Celal Tekedereli, Piyade Uzman Çavuş Onur Doğan, Piyade Teğmen Abdulkadir Güler, Piyade Uzman Çavuş Bican Kapılay ve Piyade Uzman Çavuş Hüseyin Cankaya’ya Yüce Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve büyük Türk milletine sabır ve başsağlığı diliyor; yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyoruz.

Sayın Başkan, geçmişine bakıldığında, adım attığı her coğrafyaya kan, gözyaşı, kaos ve kargaşa götüren ABD, özellikle Irak işgalinde yaptıklarıyla DEAŞ gibi bir terör örgütünün oluşumuna meydan vermiş, öte yandan, 1984’ten beri Türkiye’nin teröre karşı vermiş olduğu mücadeleye destek olmak yerine terör örgütü PKK-PYD’yi doğrudan veya dolaylı yollardan açıkça desteklemiştir. Her yıl bütçelerinden belirli bir kaynağı Suriye’nin kuzeyindeki PYD-PKK terör örgütüne aktaran ABD, ayrıca terör örgütlerine tırlarca silah yardımı yaparak bölgenin istikrarsızlaştırılmasına zemin hazırlamıştır. 11 Mayısta ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Victoria Nuland yapmış olduğu açıklamada, Suriye’nin kuzeyinde PKK’lı teröristlerin kontrol ettiği bölgeye yaptırım muafiyetinin getirileceğini ve 45 milyon dolarlık kaynağın 350 milyon dolara çıkarılacağını ifade etmiştir.

Suriye’nin kuzeyinde terör koridorunun oluşumuna engel olunması ve ülkemizin sınır güvenliğinin sağlanması, olası göçlerin engellenmesi ve nihai olarak bölgede istikrarın sağlanması için yapılacak olan askerî harekâtın gündemde olduğu bir süreçte, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price haddini aşan bir açıklama yapmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – ABD’li sözcünün, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine olası bir operasyonunun bölgesel istikrara zarar verebileceği şeklinde yapmış olduğu manipülatif açıklamalar, ABD’nin bugüne kadar uygulamış olduğu istikrarsızlaştırıcı politikaları ve terör örgütlerine olan açık desteğini gizleyemeyecektir.

Başta ABD olmak üzere, Batılı devletlerin uzaklarındaki tehditlere karşı attığı adımlar, ortaya koymuş olduğu tavırlar herkesçe, bütün dünyaca malum olmasına rağmen, sınırının ötesinde bizzat kendisine yönelik olan tehdit ve saldırılara karşı tedbir üretmeye çalışan ve tedbir üretecek olan devletimize, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı gösterilen tavır, atacağımız adımlara yönelik olarak bu adımlara karşı duruş veya bırakın bu karşı duruşu, bunun sorgulanması dahi hem uluslararası hukuk açısından hem de mevcut siyasal düzlemde asla ve asla kabul edilemeyecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Bülbül.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkan, Türk edebiyatının önemli isimlerinden, şiir, öykü, roman, tiyatro ve fıkra türünde çok sayıda eser veren şair, yazar ve fikir adamı Necip Fazıl Kısakürek’i vefatının seneidevriyesinde rahmetle anıyoruz.

Son olarak, bugün, saat 17.30’da Fırat Üniversitesi Çok Amaçlı Spor Salonu’nda Avrupa Altın Ligi’nde Slovakya’yla karşılaşacak olan A Millî Erkek Voleybol Takımı’mıza da başarılar diliyor, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyoruz.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Meral Danış Beştaş.

Buyurunuz Sayın Danış Beştaş.

26.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Çorlu tren katliamı davasının 10’uncu duruşmasına, Deniz Poyraz davasının aydınlatılması talebiyle “tweet” atanlara açılan soruşturmaların durdurulması gerektiğine, Cizre Belediyesi kayyumunun usulsüz ve provokatif uygulamalarına, Bitlis’teki yayla yasaklarına, Konya Numune Hastanesi Başhekim Yardımcısı Hasan Hüseyin Uysal’ın kadınlara yönelik sözlerine ve AKP Konya Milletvekili Ahmet Sorgun’un kendisine yaptığı destek ziyaretine ve Muş’un Bulanık ilçesinde Serkan Sarıdağ tarafından 7 yaşındaki bir çocuğa uygulanan cinsel şiddet vakasına ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bugün Çorlu tren katliamı davasının 10’uncu duruşması yapıldı. Duruşmada aileler “Muhatabımız savcılıktır.” diyerek duruşmayı, mahkeme salonunu terk etti. Tabii, davanın avukatı Can Atalay da maalesef Silivri Cezaevinde tutuklu bulunuyor. Mahkeme heyeti, Can Atalay’ın SEGBİS’le katılma talebini reddetti ve dava 5 Ekime ertelendi. Bin dört yüz on yedi gündür, 25 kişinin hayatını kaybettiği katliamda rolü olan üst düzey sorumlular hakkında hâlâ iddianame yazılmadı. Evet, Çorlu için adalet talebi çok yüksek bir şekilde ifade ediliyor, devam ediyor; 25 insan toprak altında, davanın avukatı Can Atalay dört duvar arasında ama katiller yok. “Katiller nerede?” diye biz de ailelerin sorularını sormak istiyoruz ve bu vesileyle bir kere daha, katliamda yaşamını yitirenleri anıyorum; yakınlarının acısını paylaşıyoruz ve avukatlarına selamlarımızı gönderiyoruz.

Deniz Poyraz, İzmir il binamızda katledilen kadın arkadaşımız. Kendisinin dava dosyası için bir Twitter hesabı açıldı ve bu hesaptan açılan bir “tweet”i okuyorum: “Saldırının ve cinayetin aydınlatılması için etkin soruşturma yapmayan, delillerin karartılmasını sağlayan, tetikçi dışında gerçek faillerin ortaya çıkarılmasını engelleyen soruşturma savcısı, Deniz Poyraz’ın acılı babası hakkında propaganda suçlamasıyla dava açtı.” Bu “tweet”i “retweet” yapan 100 kişi kamu görevlisini hedef göstermek iddiasıyla adliyeye çağrılıyor. Şimdi, bunun neresinden tutalım?

Aynı şekilde, Deniz Poyraz’ın ailesine, bizlere, partimize yönelik ırkçı ve nefret söylemi içeren paylaşımlara yaptığımız suç duyurularına “Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındadır.” diye -bize nefret söyleminde bulunan, bizi hedef gösterenler hakkında- takipsizlik veriliyor ama babası hakkında soruşturma açan soruşturma savcısını paylaşmak suç.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Beştaş

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Adalet Bakanına bir bilgi vereyim. Bu çelişkiye dair bir izahınızı istiyoruz. Hakikaten savcı, tetikçi Onur Gencer dışında kimse hakkında soruşturma açtı mı? Kimdir onun arkasındaki güç? Deniz Poyraz’ı herhâlde elini kolunu sallayarak katletmeye gitmedi. Onunla ilgili binlerce delil var dosyada. Bu soruşturma savcısı görevini yapmıyor. Evet, ben de buradan söylüyorum: Tetikçiyle davayı kapatmaya çalışıyor, bunun karşısındayız. Bu soruşturmaları da durdurun diyorum çünkü ortada herhangi bir suç yok.

Sayın Başkan, kayyumlarla ilgili her gün yeni haberler çıkıyor. Şimdi de Cizre’den bir haber var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Cizre Belediyesi kayyumu itfaiye alanı olarak kullanılan 1.033 metrekarelik belediye taşınmazını bedelsiz bir şekilde Adalet Bakanlığına devretmiş. Açıkçası, bu düşman pratik ve yöntemleri cumhuriyet tarihinde yok. Kayyumlar tarih yazıyor, evet, düşmanlığa dair tarih yazıyorlar. İtfaiye alanının Adalet Bakanlığında ne işi var? Halkın hizmetinde olan bir alanın bu şekilde halk adına devredilmesini kabul etmiyoruz.

Tabii, provoke edici birçok mesele de var. Örneğin, Cemal Gürsel’in adını bir sokağa vermişler ama Kürt şair ve aydınlarının isimlerini de siliyorlar. Cemal Gürsel’i Kürtler şöyle hatırlar: Gürsel, 60 darbesinin ardından gittiği Diyarbakır’da halka “Size ‘Kürt’ diyenin yüzüne tükürünüz.” diye seslenmişti; Kürtler bunu unutmadı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Şimdi, Cizre’de sokağa bu adı vermek, sokağa “Cemal Gürsel” adını vermek bir provokasyon ve inkârı devam ettirmek oluyor. Bir yerin adını değiştirmekle güçlü olunmuyor, bilakis güçsüzlük ilan ediliyor. Merak etmeyin, tarih sizi de inkârcı isimleri de istediği yere koyuyor; sizin de bu politikalarınız yerle bir olacak, az kaldı.

Yayla yasakları mağdur etmeye devam ediyor. Bitlis’in Tatvan ve Hizan ilçeleri sınırlarındaki Üranis, Çanges, Şen, Horozdere, Hirit, Gulpik, Agur köylerinde operasyonlar gerekçesiyle günlerdir sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve köylüler köylerinden dışarı çıkamıyor. Hayvancılık yapılıyor, hayvancılık da bahar mevsiminde hayvanları tabii ki yaylaya çıkarmakla ancak mümkün oluyor. Tam yayla mevsimi ve bölge ekonomisini çok ciddi bir şekilde olumsuz yönde etkiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Açıkçası, bu mevsimde köylüler dağlardan mantar ve ışkın da topluyor ama şimdi -diğer bir korkuları da- yasakların sürdüğü alanda kurşunların hedefi olmaktan da korkuyorlar, hayvanlarının peşinden gitmek zorunda kalıyorlar. Bir an önce bu yasaklar kaldırılsın ve bu mağduriyetler giderilsin demek istiyorum.

Sayın Başkan, Konya Numune Hastanesi Başhekim Yardımcısı Hasan Hüseyin Uysal, Konya'da -söylediğim için toplumdan, halktan ve sizlerden özür diliyorum- şöyle bir cümle kuruyor: “Konya’da bile göbeği, göğüsleri açık tipler türedi. Bu teşhir, beden görseli satma değil mi? Beden satmaya giden yol, fahişelik yolu değil mi?” şeklinde ifadelerde bulunuyor. Şimdi, bununla da kalınmadı, AKP Milletvekili Ahmet Sorgun -buradaysa cevap verebilir- kıyafetini beğenmediği kadınlara “fahişe” diyen ve çok yoğun tepki alan bu Başhekim Yardımcısı ve İHH Konya İl Başkanı Hasan Hüseyin Uysal'a destek ziyaretinde bulundu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Şimdi, biz bunun neresinden tutalım? Ne giyeceğine, nasıl yaşayacağına kadınların kendileri karar verir. Bunu öğrensinler artık, uzaktan gazel okumasınlar. Ayrıca, AKP Milletvekilinin ziyareti de bu konudaki zihniyetlerini tescil eden bir hareket oldu, ne yazık ki bizi şaşırtmadı ama siz, kadınların ne giyeceğini değil, kadın cinayetlerini konuşun, kadın katillerini konuşun, şüpheli kadın ölümlerini konuşun, bu şahsı da bir an önce görevden alın. O zihniyetteki insanlar bu pozisyonda kalmamalıdır diyorum.

Sayın Başkan, hoşgörünüze sığınarak son bir şey; bu da bir cinsel şiddet meselesi. 17 Mayıs günü Muş’un Bulanık ilçesinde, Serkan Sarıdağ, 7 yaşındaki bir çocuğa cinsel şiddette bulundu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Danış Beştaş, buyurunuz efendim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitiriyorum.

Çocuk hastaneye kaldırıldı, takip ettik, fail tutuklandı, ancak tecavüzcülerin ailesi çocuğun ailesini tehdit etti. Hem de nasıl? “AKP’de tanıdıklarımız var, biz bu işi çözeriz.” Kim bu AKP’deki tanıdıkları? Çocuğa tecavüzün üstünü örtenler kim? Bunu bir an önce izah etmelerini istiyoruz ve bu korucubaşı hakkında, korucular hakkında da derhâl işlem başlatılmasını istiyoruz. Ellerindeki silahlara ve arkalarındaki iktidar gücüne dayanarak 7 yaşındaki çocuklara cinsel istismar hoş görülemez, meşrulaştırılamaz; bu fiiller ağır suçlardır. Bunun karşısında hep birlikte olalım diyorum ve çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özel.

Buyurunuz Sayın Özel.

27.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Pençe-Kilit Operasyonu’nda yaralanıp şehit olan askerlere, Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığına yapılan atamaya, Millî Savunma Bakan Yardımcılarının kendisine yönelik açıklamalarına, Gezi süreciyle ilgili yargılanan Çiğdem Mater’in tutuklanmasına, TBMM Başkanlığına sunulan Çevre Kanunu’nun 2’nci maddesinde yapılacak olan değişikliğe, PTT’nin PTT-SEN’e açtığı davaya ve PTT işçilerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Pençe-Kilit Operasyon bölgesinde, dün 3 şehidimiz vardı ve bununla ilgili üzüntülerimizi ifade etmiştik. 2 yaralımızın daha hayatını kaybetmesiyle birlikte 5 şehidimiz var. Ben, şehitlerimiz Celal Tekedereli, Onur Doğan, Abdülkadir Güler, Bican Kapılay ve Hüseyin Cankaya’ya bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. 5’inin birlikte çektirmiş oldukları fotoğraf tüm milletimizin, hepimizin yüreklerini dağladı. Bir kez daha milletimizin ve ailelerinin başı sağ olsun.

Sayın Başkanım, Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı, şüphesiz, hepimizin üzerinde mutabakata varacağı gibi, ordumuzdaki en kritik görevlerden bir tanesi. Geçen sene Serdar Atasoy tuğgeneralliğe yükseltilerek bu göreve getirildi ve daha sonra, kendisinin 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Bangladeş’te askerî ateşe olduğu, ancak teğmenlik rütbesinin bizzat Fetullah Gülen tarafından takıldığı, örgütle irtibatının olduğu ve sürdüğü Millî İstihbarat Teşkilatının raporlamasıyla ortaya çıktı; yargılama tamamlandı ve kesinleşti. O gün de söylemiştik, bugün de şimdi söylüyoruz: Böyle bir kişiyi geçen sene YAŞ’ta İstihbarat Başkanlığına kim önerdi? Millî Savunma Bakanlığının, Bakan Yardımcılarının… Söz konusu örgütle irtibatları, geçmiş ilişkileri mevcutken bu kişinin referansı kimlerdir? Bu kişiye asker kişiler karşı çıkarken eski asker Millî Savunma Bakanı kimlerin referansıyla bu kişinin Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanı olmasında ısrar etmiştir? Bu meseleyi açıklığa kavuştursunlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ayrıca, geçtiğimiz günlerde yaptığımız eleştirilerden sonra “Özgür Özel Millî Savunma Bakanımıza da Mecliste bir şeyler söylemişti, tazminat cezası aldı.” diye açıklama yapmış Millî Savunma Bakan Yardımcıları. Başlayan yerde bitsin, konuyu tutanak altında açıklığa kavuşturalım. Bir üst mahkeme tarafından 500 bin lira ceza talep edilmişti biliyorsunuz. Recep Tayyip Erdoğan demişti ki: “Millî Savunma Bakanıma laf etti; önce tazminat, sonra ceza.” Kürsü dokunulmazlığından dolayı ceza davasıyla ilgili fezleke geri gitti. Tazminat davasında 500 binin 15 bini kabul, 485 bini reddedildi; o 15 bini de kaldırdılar. “Özgür Özel’i savunan avukat ve Özgür Özel dosyaya bütün iddialarının kanıtlarını sunmuştur. Bu durumda, bunların Meclisteki ifadesinde kamu yararı vardır ve bundan dolayı ceza verilemez.” diyerek ceza kaldırılıyor. Bunu da tutanak altında, bu meselenin başladığı bu noktada ifade edelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – O günlerde hep beraber trol ordularının peşine takılıp Özgür Özel’i linç eden paylaşımları yapan arkadaşlara paylaşımlarını hatırlatırız.

Şimdi, yakın tarihimizin en barışçıl gösterilerinden Gezi sürecine ilişkin geçtiğimiz haftalarda yaşanan haksız tutuklamaların peşini bırakmayacağımızı söylemiştik. Cezaevine konulan her bir arkadaşımızın ayrı ayrı suçsuzluğunu ve hikâyelerini biliyorum. Bu kişilerden hikâyesi en enteresan olanlardan biri Çiğdem Mater’dir. Çiğdem Mater’in bir önceki duruşmasında 3 hâkim “Türk milleti adına…” dedi, hep beraber ayağa kalmıştık; beraat ettirdiler. Beraat edince yurt dışına gitmişti, Almanya’da film çekiminde çalışıyordu, tekrar mahkeme açıldı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hani Recep Tayyip Erdoğan dedi ya: “Birileri onları serbest bırakmaya çalıştı.” O “birileri” dediği 3 hâkimi ağır cezadan asliye cezalara dağıttı falan. Mahkemeyi tekrar açtı, bu mahkeme için Çiğdem Mater’in avukatı dedi ki: “Şubata kadar film çekimleri var, şubatta bitecek, gelir.” Hakikaten şubatta bitti, geldi; geldikten bir ay sonra tutuklandı. Tutuklanma gerekçesi, kaçma şüphesi. Yurt dışına çıkış yasağı tedbiri bile yeterli görülmedi; kaçma şüphesinden, kendi gelmiş Çiğdem Mater’i… O Çiğdem Mater’in, 75’inci Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan, Emin Alper’in yönetmenliğindeki “Kurak Günler” filminin de yapımcılarından biri olduğunu hatırlatarak bol ödüllü Yönetmen Emin Alper ve ekibine festivalde başarılar diliyoruz. Çiğdem Mater ve diğer tüm tutukluların özgürlüğüne kavuşacağı günleri bekliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, buradan Sayın Elitaş'a bir çağrım var: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinde Kooperatifler Kanunu’na geçici bir madde ilave ediliyor. Maddede, Kayseri ilindeki, bazı şartları taşıyan yapı kooperatiflerine ilişkin düzenlemeler var, düzenlemeler olumlu. “Ben Manisa için de bunu isteyeceğim.” demiyorum, bu olmaz; kişiye özel, grup başkan vekilinin iline özel düzenleme olmaz. Bunun 81 ilde benzer durumdaki bütün yapı kooperatifleri için uygulanması gerekir, bu yönde talepler var. Sayın Elitaş ve arkadaşlarının vereceği o yöndeki önergeyi bekliyoruz hep beraber. Sadece Kayseri'deki bu düzenleme doğru değildir.

Sayın Başkan, son sözüm PTT-SEN’le ilgili. PTT-SEN, Adalet ve Kalkınma Partisinin Türkiye’yi bir distopik romana dönüştürdüğünün ispatlarından bir tanesi. PTT-SEN’e PTT dava açtı. İşçiler örgütlenmişler, sendika kurmuşlar. Sayın Başkanım, siz bu konuda bir görüş bildiremezsiniz ama bütün milletvekillerimizin vicdanına soruyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - PTT'deki işçiler sendika kurarsa adı ne olur? “PTT-SEN” olur. PTT dava açmış, “‘PTT’ isminin isim hakları bize aittir, kullanamazsınız.” diye. Bu davayı PTT-SEN işçileri kazandı, “Olur mu öyle saçmalık!” diye. Bu işveren, Saf-Avrasya, işçilere zulmetmeye devam ediyor. En son, bütün grupları gezen, “Emin Kan” adında, PTT işçilerinin sorunlarını Mecliste dile getiren kişiyi “Bizi Meclise şikâyet ettin.” diye işinden atmışlar. Ülke hakikaten distopik romana döndü. İşçinin sendikasına, çalıştığı yerin ismini koymasına itiraz eden işveren, hakkını Mecliste arayan, bunu gelip bize anlatan arkadaşı işinden kovuyor. Bunu bütün milletvekillerimizin bilgisine ve vicdanlarına havale ediyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Mustafa Elitaş.

Buyurunuz Sayın Elitaş.

28.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere, Necip Fazıl Kısakürek’in 39’uncu vefat yıl dönümüne, Genel Kurul gündemine ve Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, dün gerçekleştirilen Pençe-Kilit Operasyonu’nda terörle mücadele ederken hayatlarını kaybeden, şehit olan 5 kahramanımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum. Bu şehitlerimiz; Piyade Teğmen Abdulkadir Güler, Piyade Uzman Çavuş Onur Doğan, Piyade Uzman Çavuş Hüseyin Cankaya, Piyade Sözleşmeli Er Celal Tekedereli ve Piyade Uzman Çavuş Bican Kapılay. Yine, bu operasyonda yaralanan kahramanlarımıza acil şifalar diliyorum. Kahramanlarımız bu operasyon süresince ülkemizin bekasına ve birliğine kasteden çok sayıda teröristi de etkisiz hâle getirmiştir; onları etkisiz hâle getiren bu kahramanlarımızı ve şehitlerimizi buradan hürmetle yâd ediyorum.

Öte yandan, şairlerin sultanı, yazar, mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek'in 39’uncu vefat yıl dönümünde kendisini rahmetle anıyor; ruhu şad, mekânı cennet olsun diye ifade etmek istiyorum.

Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde geçen haftadan kalan Bankacılık Kanunu’yla ilgili kanuni düzenlemenin görüşmelerine devam edeceğiz. Kanun teklifinin 5’inci maddesini geçmiştik, inşallah, siyasi partilerimizin olumlu görüşleri ve katkılarıyla da bu kanun teklifini bugün bitirmeyi planlıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bu kanun teklifinin içerisinde, Grup Başkan Vekillerimizle birlikte içerideki odada sizin huzurunuzda yaptığımız görüşme çerçevesinde, 2020 yılından bu tarafa Covid-19 münasebetiyle izinli olarak serbest bırakılan hükümlülerle ilgili -bugüne kadar 103 bin kişi bundan faydalanmış- 31/7/2023 tarihine kadar… Siyasi parti gruplarımızın da uygun gördüğü, Meclis Başkanlık Divanının da olumlu görüşleri doğrultusunda, görüşeceğimiz kanun teklifine bir madde ihdas etmeyi planlıyoruz, buna da 31 Mayıs tarihinde biteceğinden dolayı siyasi parti gruplarımızın da -yaptığımız görüşmeler çerçevesinde- olumlu görüş vereceklerine inanıyoruz. Hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonuna verdiğimiz, Sayın Özel’in biraz önce ifade ettiği kooperatiflerle ilgili düzenlemeyi biz yaklaşık dört aydır çalışıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kayseri’deki etap hâlinde yapılan kooperatiflerde farklı bir uygulama ortaya çıkmış; on yıl önce, on iki yıl önce kooperatif yönetim kurulu tarafından gazete ilanlarıyla “Şu kadar miktarı ödediğiniz takdirde size konutlarınız teslim edilecek.” “Yapılan kesin hesap sonucunda şu kadar miktarı ödediğiniz takdirde konutlarınız teslim edilecek ve üyelikleriniz sona erdirilecek.” denilmesi üzerine 4 binin üzerinde aile konutlarını almış fakat kooperatif yönetimleri değiştikten sonra Kooperatifler Kanunu gereğince tekrar çıkarılan borçları ödemekle karşı karşıya kalmıştır. Kimilerine 200 bin, kimilerine 80 bin, kimilerine 380 bin borç ihdas edilmiş. “Bu kanunu genel bir kapsam çerçevesinde yapalım.” diye söyledik ama hem Ticaret Bakanlığının hem Adalet Bakanlığının hem de konuyla ilgili kişilerin, ilgili bürokratların uyarısı üzerine, Kooperatifler Kanunu’nda böyle değişimi yaptığımız takdirde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

…içinden çıkılamaz bir sonuçla karşı karşıya kalabileceğimiz, Türkiye’deki bütün kooperatifleri, diğer kooperatifleri de zor bir duruma sokabileceğimiz iddiasıyla onların öngörüleri doğrultusunda böyle bir düzenleme yapma ihtiyacını hissettik. Sayın Özel haklı olarak soruyor “Kayseri'ye özel niye bunu yaptınız?” diye. Eğer bunun benzerinde bir yer varsa, başka şekilde de olanlar varsa o konutlarla ilgili, o kooperatiflerle ilgili yaparız ama genele teşmil ettiğimiz takdirde konut kooperatifçiliğinin önünü tıkayabilecek bir düzenleme olacağı endişesiyle bu işi gerçekleştirdik. Nitekim üç dört ay önce Kayseri'den gelen engelli bir arkadaşımız da vardı, Sayın Cumhurbaşkanımızla grup toplantısından sonraki yaptığı görüşme doğrultusunda, biz Kayseri'ye gittiğimiz çerçevede bu insanların mağduriyetinin giderilmesiyle ilgili…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Aslında basit bir kanun gibi, madde gibi görülebilir ama inanın, dört ay süreyle “Bunun yan etkileri ne olabilir?”in araştırmasını, incelemesini yaptık. Geçici bir maddeyle ve bir süre koyarak bu düzenlemeyi yaptığımızı ifade etmek istiyorum. Eğer değerli siyasi parti gruplarının bu konuyla ilgili, tamamına teşmil etmeyecek, Kooperatifler Kanunu’nu zor durumda bırakmayacak veya kooperatiflerin herhangi bir şekilde yaşamasını engellemeyecek bir önermeleri varsa buna da açık olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Çünkü bunun ne ideolojik bir tarafı var ne siyasi tarafı var. Sadece mağduriyetleri gidermek, kooperatif yönetimlerince ve genel kurulda karar alınmasına rağmen mağdur olmuş insanların mağduriyetlerini gidermek üzere yapılan bir düzenlemedir.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, bu konuyla ilgili çok kısa bir söz söylemek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özel.

29.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Sayın Başkan bu detaya girince, tabii, ben konuya dikkat çekmek için, hani Kayseri Milletvekili olduğu için öyle takıldım. Zaten mevzuya şöyle hâkimiyetimiz var: Bu mesele; Milletvekilimiz Çetin Arık'ın çok uzun süredir üzerinde durduğu, odalarımıza mağdurları getirdiği, buraya araştırma önergesi getirdiği; sizin oylarınızla önce reddedilen, sonra “Doğru söylemiyorlar, yalan söylüyorlar.” ithamlarına Çetin Arık'ın ciddi şekilde tepki dile getirdiği, en nihayetinde bir kişinin de Genel Başkanınıza derdini anlatma imkânını bulması üzerine çözüm yoluna girmiş ama bu işin gündeme gelmesinde de milletvekilimizin yoğun gayretlerinin Kayseri kamuoyunca malum olduğu bir husus. Ancak benzer durumda olan kooperatiflerden mailler geliyor; o konuda onlara dönüp sizin söylediğiniz bu hassasiyet üzerinden onlara da bir çarenin düşünülebileceğini ama genel bir düzenlemede bu mahzurun görüldüğünü aktaracağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Benzer durumdakileri de kapsayacak.” demeniz olumlu bir yaklaşım.

Teşekkür ediyorum.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Bolu Seben Çok Programlı Anadolu Lisesinin öğrencilerine “Hoş geldiniz.” denilmesi

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri Bolu Seben Çok Programlı Anadolu Lisesinin öğrencileri Genel Kurulumuzu ziyaret ediyorlar, kendilerine “Hoş geldiniz.” diyorum. (Alkışlar)

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

İYİ Parti Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan Usta tarafından, uyuşturucu maddelerin yasa dışı yollarla Türkiye’ye kim ya da kimler tarafından sokulduğu, yasa dışı uyuşturucu ticaretini kimlerin yaptığı, ülkemizde uyuşturucu ticaretiyle kara para aklayanların siyasilerle bir bağlantısının olup olmadığı, bu anlamda Türkiye’de uyuşturucu satışı ve kullanımındaki artışın sebeplerinin araştırılarak toplum sağlığının, güvenliğinin ve geleceğinin güvence altına alınmasının yollarının bulunması amacıyla, 25/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

25/5/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 25/5/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                               Erhan Usta

                                                                                                                                                                  Samsun

                                                                                                                                                        Grup Başkan Vekili

Öneri:

Samsun Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Erhan Usta tarafından, uyuşturucu maddelerin yasa dışı yollarla Türkiye'ye kim ya da kimler tarafından sokulduğu, yasa dışı uyuşturucu ticaretini kimlerin yaptığı, ülkemizde uyuşturucu ticaretiyle kara para aklayanların siyasilerle bir bağlantısının olup olmadığı, bu anlamda Türkiye'de uyuşturucu satışı ve kullanımındaki artışın sebeplerinin araştırılarak toplum sağlığının, güvenliğinin ve geleceğinin güvence altına alınmasının yollarının bulunması amacıyla 25/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 25/5/2022 Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Aytun Çıray.

Buyurunuz Sayın Çıray. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye hâlihazırda tarihinin hiçbir döneminde tecrübe etmediği ölçüde büyük, ağır ve yoğun, giderek derinleşen, çok boyutlu, çok katmanlı bir sosyoekonomik buhran süreci yaşamaktadır. Buhranın en ağır yan etkilerinden biri de Türkiye'de uyuşturucu kullanımının çok ciddi bir kamu sağlığı ve toplum güvenliği meselesi hâline gelmiş olmasıdır. Bu çok ciddi mesele, doğal olarak, uyuşturucu teminini ve dağıtımını, illegal uluslararası bağlantılarıyla birlikte kara para trafiğinin ve mafyatik yapıların güçlenmesini de içermektedir. Söz konusu kirli, karanlık para trafiği, siyasi aktörlerin ve bürokratların genellikle toksik yöntemlerle iş birliği yapmalarıyla gerçekleşebilir. Nitekim, kara para aklanmasının önlenmesinde OECD'ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü, Türkiye'yi, 2021 yılında kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele yaklaşımındaki eksikliklerinden dolayı gri listeye almış bulunmaktadır.

Bununla birlikte, mesele gitgide daha büyük bir vahamet arz etmektedir. Ucuzluğu nedeniyle kokain, eroin, bonzai gibi diğer uyuşturucu maddelerin türlerine göre çok daha kolay ulaşılabilen ve çok büyük bir hızla ölüme götüren, kısaca “met” denilen metamfetamin kullanımı 2004’ten itibaren katlanarak artmıştır. Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezinin her yıl yayınladığı raporlar bu vahim manzarayı olanca açıklığıyla ortaya koymaktadır.

Güney Amerika'da üretilen ve Avrupa ve Asya’ya sevkiyatı yapılan uyuşturucu kaçakçılığında Türkiye, bir transit ülke olmanın yanı sıra artık bir hedef ülke hâline gelmiştir. Son aylarda organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in ifşaatları sonrasında Türkiye'de ardı sıra ele geçirilen kokain miktarları dikkat çekici olmakla beraber, güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen uyuşturucular uyuşturucu miktarlarının yalnız yüzde 10’una tekabül etmektedir. Bunun neden böyle olduğunu, Meclise pandemide dezenfektan ve kolonya pazarlayan firmanın sahibi Ali Osman Akat'ın 111 kilo kokainle yakalanmasına rağmen geçen cuma tahliye edilmesinden anlıyoruz. Bu, âdeta ülkemizin narkoz Türkiye'ye dönüştürülmesidir. Bunun zeminini hazırlayan beceriksiz iktidar, evlatlarımızın zehirlenmesini karanlık güçlerin servetlerine servet katmanın bir fırsat penceresine dönüştürmüştür. Neticede de Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının 2021 yılı verilerini içeren raporuna göre, uyuşturucuya başlama yaşının ortalaması 21’e kadar düşmüştür. Yakın zamanda sahada yapılan diğer araştırmalar aslında uyuşturucu kullanımı ortalama yaşının 20’nin altına indiğini göstermektedir.

Uyuşturucu maddelerin kullanım mekânları gençlerin aileleriyle yaşadıkları evlerin içine kadar girmiştir ne yazık ki.

Uyuşturucu kullanımı aynı zamanda suç oranının artmasına da büyük bir etken teşkil etmektedir. Bu durum toplum sağlığını tehlikeye atarak, âdeta çürüterek bir millî güvenlik sorununu da beraberinde getirmektedir.

Bu sebeple, uyuşturucu maddelerin yasa dışı yollarla kim ya da kimler tarafından Türkiye'ye sokulduğunun, yasa dışı uyuşturucu ticaretini kimlerin yaptığının, ülkemizde uyuşturucu ticaretiyle kara para aklayanların siyasilerle bir bağlantısının olup olmadığının; bu anlamda, Türkiye'de uyuşturucu satışı ve kullanımındaki artışın sebeplerinin araştırılmasına vereceğiniz desteği siyasetüstü olarak vermenizi Türk milleti adına rica ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet Dilan Taşdemir.

Buyurunuz Sayın Taşdemir. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Teşekkür ederim Başkan.

İYİ Partinin önergesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde uyuşturucu kullanımı 8-9 yaşlarına kadar inmiş bulunmakta yani uyuşturucu kullanımı neredeyse ilköğretim öğrencilerine kadar inmiş bulunuyor. Uyuşturucu kullanan kişi sayısının 10 milyonu aştığı tahmin ediliyor. Son on yılda ülkemiz dünyadaki uyuşturucu trafiğinin önemli bir üssü hâline getirildi. Özellikle, Suriye savaşından sonra üretilen eroinin neredeyse yarısının Türkiye hattına kaydığını biz Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisinin yayınladığı raporlardan öğreniyoruz. Yine bu raporlarda Türkiye'de yakalanan uyuşturucu miktarının neredeyse Avrupa ülkelerinin toplamından fazla olduğu söyleniyor. Türkiye'nin uyuşturucu trafiğinin üssü hâline gelmesi yine tesadüfi değil elbette, uyuşturucuya bağlı ölümlerde Avrupa’da 1’inci sırada yer alması tesadüfi değil. Yine, son on yılda ülkenin bu noktaya getirilmesi ise elbette ki hiç tesadüfi değil. Bu meseleyle ilgili -yani sizin de yakından bildiğiniz- Sedat Peker aslında sosyal medya üzerinden ciddi ifşalarda bulundu, aslında ifşaları tüyler ürpertici iddialardı. Sözü edilen uyuşturucu trafiğini yani ülkemizin ana üs hâline getirilmesini organize eden kişilerin aslında siyasetin ve bürokrasinin içerisinde olan kişiler olduğunu ifade etti ama Sedat Peker’in bu iddialarına ilişkin herhangi bir soruşturma başlatılmadı. Sadece “suç örgütü lideri” denilerek aslında bu korkunç iddialar örtbas edilmemelidir, örtbas edemezsiniz.

Yine, bakın, Mersin Limanı’nda, Türkiye tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonunda 650 milyon lira değerinde 1,5 ton kokain ele geçirilmiş; göstermelik bir soruşturma başlatıldı, bu operasyona dair bir iddianame hazırlandı, iddianame sayfa sayısı 16. Siz bir “tweet” attığınızda yüzlerce sayfalık bir iddianameyle karşılaşıyorsunuz ama bu kadar tarihî bir operasyon, bu ülkenin bu kadar uyuşturucu üssü hâline getirildiği iddialarına rağmen yürütülen uydurmalık bir soruşturma. Bu soruşturmada yine sevkiyatı kimin yaptığı, hangi adrese gittiği, bu kara para meselesinde aslında kimlerin hedef olduğu ifade edilmiyor. Ortada bir ciğer var ama kedi yok; kimsenin kediyi yakalamak, ifşa etmek gibi bir niyeti de yok.

Ülkemizin kaynaklarının büyük bir bölümünün yandaşlara pay edildiğini biz çok iyi biliyoruz. Yine, ekonominin çalarak çırparak yolsuzluklarla çökertildiğini biz çok iyi biliyoruz. Şimdi, çökertilen bu ekonomi, ülkenin kaçırılan bu kaynakları, paraları, Man adalarında gizlenen kaynaklar bir şekilde başka yollarla tanzim edilmeye çalışılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Taşdemir.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) – Başka bir ekonomi, alternatif ekonomiler yaratılmaya, kaynaklar yaratılmaya çalışılıyor. Bu biçim siyaseti de çürüttü, toplumu da çürüttü. Bu çürümenin önüne geçebilmek için bu Meclisin sorumluluk alması gerekiyor; bir an önce araştırma komisyonlarının kurulması ve incelemelerin yapılması, sorumluların hesap vermesi ve bu konudaki iddiaların da aydınlatılması gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adıyaman Milletvekili Sayın Abdurrahman Tutdere.

Buyurunuz Sayın Tutdere. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, öncelikle şunu ifade edeyim: Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak İYİ Partinin bu araştırma önergesini destekliyoruz; hatta bu konu Türkiye’de gecikmiş bir meseledir. Özellikle uyuşturucu ticareti, Türkiye’deki kara para trafiği konusunda son yıllarda medyaya yansıyan çok ciddi iddialar var. Bu iddialara ilişkin maalesef yargı birimleri harekete geçmedi, cumhuriyet savcılıkları harekete geçmedi. İktidarın vesayeti altındaki yargı kurumları bu görevi yapmadığı için bu sorumluluğun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yerine getirilmesi gerekiyor, bu araştırma komisyonunun mutlaka kurulması gerekiyor.

Ülkemiz uyuşturucu trafiğinde transit ülke konumunda. Özellikle Afganistan, Hindistan ve Orta Asya’dan sevk edilen uyuşturucu Türkiye üzerinden Batı’ya sevk edilmektedir. Burada, Türkiye’de son yıllarda uyuşturucuyla ilgili hem soruşturma sayılarına baktığımızda hem de kullanan insan sayısına baktığımızda ciddi bir yükselişin olduğunu görmekteyiz. Bu istatistikler, özellikle Adalet Bakanlığının istatistikleri ve diğer sonuçlar iktidarın aslında bu konuda sınıfta kaldığını da göstermektedir.

Değerli milletvekilleri, özellikle Anayasa’mızın 58’inci maddesine göre, devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan korumakla görevlidir. Peki, Anayasa’nın bu maddesinin yani 58’inci maddesinin gereğini AKP iktidarı yapıyor mu veya bu konuda ülkemizde etkin bir mücadele var mı? İstatistiklere baktığımızda bunun olmadığını ne yazık ki görmekteyiz.

Değerli arkadaşlar, özellikle Emniyet Genel Müdürlüğünün Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının verilerine baktığımızda, Türkiye’de 2020 yılında gerçekleşen toplam 159.268 uyuşturucu olayının suç türlerine baktığımızda, 123.649 olayın kullanma amaçlı uyuşturucu madde satın almak olduğu, 30.341 olayın ise uyuşturucu ticareti olduğu ortaya çıkıyor.

Yine, Adalet Bakanlığı verilerine baktığımızda, cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu sayısına da baktığımızda Türkiye’de aslında cezaevlerinin uyuşturucu suçlarıyla dolu olduğunu ne yazık ki görmekteyiz. 2020 yılı itibarıyla cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu sayısı 85.484.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Tutdere.

ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) – Bu oran 2020 yılında cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu sayılarının yüzde 32’sine tekabül etmektedir. Yani diğer istatistiklere de baktığımızda etkin bir mücadele yok. Şunu açıkça ifade ediyoruz, Genel Başkanımız da Maltepe Meydanı’nda söyledi, biz de burada, milletin kürsüsünde bir kez daha ifade etmek istiyoruz; uyuşturucu baronlarıyla mücadele etmek için, çocuklarını, gençlerini zehir tacirlerine kaptıran ve şu anda evlatları cezaevinde bulunan bütün ailelere şu çağrıyı yapıyoruz: Gelin, bize katılın, uyuşturucu baronlarıyla etkin bir mücadeleyi yapalım, Türkiye’yi gençlerimiz için güvenilir bir ülke yapalım.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Sayın Selim Gültekin.

Buyurunuz Sayın Gültekin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SELİM GÜLTEKİN (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Partinin vermiş olduğu uyuşturucuyla mücadele hakkındaki grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi, Niğdeli hemşehrilerimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, vatanımızın bölünmez bütünlüğü ile asil milletimizin huzur ve güvenliği için canlarını feda eden kahraman Mehmetçiklerimiz Piyade Teğmen Abdulkadir Güler, Piyade Uzman Çavuşlarımız Bican Kapılay, Onur Doğan, Hüseyin Cankaya ve Piyade Sözleşmeli Er Celal Tekedereli şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Emniyet, Jandarma ve Sahil Güvenlik birimlerimizce uyuşturucuyla mücadele kapsamında yürütülen başarılı operasyonlar sayesinde Türkiye olarak uyuşturucuyla etkin bir mücadeleyi sürdürüyoruz. İşte bugün, İstanbul Emniyet Müdürlüğümüzce yürütülen büyük operasyonla ülkemizde tek seferde 1 ton 117 kilogram metamfetamin ele geçirildi. Böylece, uzun süreli takip sonucu İran uyruklu uyuşturucu çetesi de çökertilmiş oldu. Uyuşturucu çetelerinin korkulu rüyası İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu ve tüm Emniyet güçlerimize canıgönülden teşekkür ediyorum.

Türkiye, uyuşturucu kaçakçılığında transit ve hedef ülke konumundadır. Bu nedenle, güvenlik güçlerimiz başta gençler olmak üzere insan sağlığını tehdit eden uyuşturucu suçlarla mücadeleyi tüm dünya çocuklarını kendi dünya çocukları olarak gören bir anlayışla sürdürmektedir. Bu anlayışla İçişleri Bakanlığımızca yürütülen NARKOTİM, Narkolog, Narko Rehber, Narko Nokta, Narko Tır, Narkogenç, Uyuşturucuyla Mücadele Aplikasyonu (UYUMA) ve okul çevrelerinde alınan önlemlerle uyuşturucuyla mücadelemizde önemli sonuçlar elde ettik. Ayrıca, çocukların ve gençlerin uyuşturucu kullanımının önüne geçme konusunda anne duyarlılığından faydalanmak amacıyla “En İyi Narkotik Polisi: Anne” Projesi hayata geçirildi. Bu proje de uyuşturucuyla mücadelemize çok önemli katkılar sağlamaktadır.

Sayın milletvekilleri, uyuşturucuyla mücadelemizde 2016’dan 2021 yılına operasyon sayısı 81 binden 215 bine, gözaltı sayısı 114 binden 294 bine ve yine, tutuklanan sayısı 8 binden 27 bine ulaşmıştır. Öyle ki ülkemizde doğrudan uyuşturucuya bağlı ölümler son beş yılda yüzde 70 oranında azalarak dünya ve AB ortalamasının çok çok altında yer almıştır. Bin yandan emniyet güçlerimiz uyuşturucuya ulaşmanın önünü kesme noktasında başarılı çalışmalar yürütürken diğer yandan da yüz iki yıldır genç nesillerimizi bağımlılıklardan koruyan Yeşilayımız, Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Programı’yla her yıl 10 milyon öğrenci ve 3 milyon yetişkine ulaşarak çalışmalarını başarıyla devam ettirmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

SELİM GÜLTEKİN (Devamla) – Yeşilay, bağımlılıktan kurtulmak isteyenlere ve ailelerine Türkiye'nin her köşesindeki Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM) çatısı altında ücretsiz psikolojik ve sosyal destek hizmeti vererek yeniden hayata kazandırmalarını da sağlıyor. Yine AMATEM’le de madde bağımlılarının tedavileri sağlanmaktadır.

Son olarak, milletimiz için hizmet ve eser üretme yolunda yüz yılın işini yirmi yıla sığdıran, her daim milletinin yanında olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, terör örgütü PKK’nın uyuşturucu ticaretinden sağladığı geliri engellemek için 2016-2021 yılları arasında İHA ve SİHA destekli 226 büyük çaplı narkoterör operasyonları da icra edilmiş ve toplam 52 terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Bu başarılı narkoterör operasyonları sonucunda PKK terör örgütünün toplam 67 milyar TL yasa dışı gelir elde etmesinin önüne geçilerek etkin bir terörle mücadeleyi sürdürdüğümüzü ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) Çeşitli İşler (Devam)

2.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Kastamonu Abdurrahman Paşa Lisesinin öğrencilerine “Hoş geldiniz.” denilmesi

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu yıl 137’nci kuruluş yıl dönümünü kutlayan ve Anadolu’nun ilk lisesi olma özelliğini taşıyan Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesinin öğrencileri Genel Kurulumuzu ziyaret ediyorlar. Kendilerine “Hoş geldiniz.” diyorum. (Alkışlar)

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ Parti Grubunun Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan Usta tarafından, uyuşturucu maddelerin yasa dışı yollarla Türkiye’ye kim ya da kimler tarafından sokulduğu, yasa dışı uyuşturucu ticaretini kimlerin yaptığı, ülkemizde uyuşturucu ticaretiyle kara para aklayanların siyasilerle bir bağlantısının olup olmadığı, bu anlamda Türkiye’de uyuşturucu satışı ve kullanımındaki artışın sebeplerinin araştırılarak toplum sağlığının, güvenliğinin ve geleceğinin güvence altına alınmasının yollarının bulunması amacıyla, 25/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Öneriyi…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Özel, yoklama talebiniz var.

Sayın Özel, Sayın Hakverdi, Sayın Şevkin, Sayın Köksal, Sayın Şeker, Sayın Antmen, Sayın Gürer, Sayın Taşcıer, Sayın Ünver, Sayın Barut, Sayın Arık, Sayın Tutdere, Sayın Kayan, Sayın Gökçel, Sayın Budak, Sayın Erol, Sayın Şahin, Sayın Serter, Sayın İlhan, Sayın Keven.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.42

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.53

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yoklama isteyen muhalefet burada yok Sayın Başkan.

BAŞKAN – Muhalefet ediyor efendim. Muhalefet, muhalefet ediyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Muhalefet Parlamentoda yapılır Sayın Başkan.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ Parti Grubunun Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan Usta tarafından, uyuşturucu maddelerin yasa dışı yollarla Türkiye’ye kim ya da kimler tarafından sokulduğu, yasa dışı uyuşturucu ticaretini kimlerin yaptığı, ülkemizde uyuşturucu ticaretiyle kara para aklayanların siyasilerle bir bağlantısının olup olmadığı, bu anlamda Türkiye’de uyuşturucu satışı ve kullanımındaki artışın sebeplerinin araştırılarak toplum sağlığının, güvenliğinin ve geleceğinin güvence altına alınmasının yollarının bulunması amacıyla, 25/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- HDP Grubunun, İzmir Milletvekili Murat Çepni ve arkadaşları tarafından, çay üreticilerinin sorunlarının belirlenmesi amacıyla 17/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

25/5/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 25/5/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                         Meral Danış Beştaş

                                                                                                                                                                     Siirt

                                                                                                                                                        Grup Başkan Vekili

Öneri:

17 Mayıs 2022 tarihinde İzmir Milletvekili Murat Çepni ve arkadaşları tarafından -18612 grup numaralı- çay üreticilerinin sorunlarının belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 25/5/2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Murat Çepni.

Buyurunuz Sayın Çepni. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Teşekkürler Başkan.

Genel Kurul ve değerli halkımız; çayın ve çay üreticilerinin sorunlarını tartışıyoruz ve bu sorunların araştırılmasını istiyoruz. Çay ve çay üreticilerinin yaşadığı sorunlar yeni değil, periyodik olarak çay üretimi tasfiye edilmeye çalışılıyor. 1984 yılında çıkarılan yasayla bu sektöre özel şirketlerin girmesiyle birlikte burada ÇAYKUR’un payı sistematik olarak azalıyor, özel şirketlerinse payı, hâkimiyeti artmaya devam ediyor.

2016’ya kadar ÇAYKUR her yıl ortalama 80 milyon TL kâr eden bir kurum iken 2017’den sonra aynı kurum 600 milyon TL dolayında zarar etmeye başlıyor. Her nedense bir yıl önce kâr eden kurum bir yıl sonra zarar etmeye başlıyor fakat bunun sebepleri henüz tam olarak açığa çıkabilmiş değil. Peki, neden bu zararlar açığa çıkıyor? Birincisi şu: 2017’de ÇAYKUR Varlık Fonuna teslim ediliyor, Varlık Fonuna teslim edilmesinden sonra kurum zarar etmeye başlıyor; aynı zamanda, Sayıştayın da denetimi burada sınırlandırılmış oluyor.

AKP’nin buradaki çalışmaları sistematik olarak sürüyor. AKP, uluslararası tekellerin Türkiye’deki temsilcisi olduğu için, şirketler ne talep ediyorsa AKP-şirketler koalisyonu da emeğin sömürüsü, doğanın talanı, tarımın yok edilmesi pahasına bu talepleri emir telakki ediyor. AKP, 2020 senesinde yüzde 145 olan ithalattaki gümrük vergisini düşürüyor yüzde 7’ye yani ithalatın önünü açıyor bu politikayla.

Yine, dünyada kişi başına en çok çayın tüketildiği Türkiye'de, evet, ÇAYKUR'un zarar etmesinin anlaşılması mümkün değil. Peki, bu zararlar nasıl ediliyor? Örneğin, yatırım mı yapılıyor, fabrika mı açılıyor, üreticiye katkı mı yapılıyor, eskiyen çay bahçeleri mi yenileniyor? Hayır, hiçbiri yapılmıyor. Yapılan şey, bildiğimiz kadarıyla yapılan şey, yine ÇAYKUR'un reklam giderleri. Yani düşünün, dünyada en çok çayın tüketildiği ülkede ÇAYKUR her nedense reklam yapma ihtiyacı hissediyor.

Yine, burada kota ve kontenjan politikası var. AKP “Nasıl ederim de çayı özel şirketlere peşkeş çekerim?”i düşünmüş, bunun için elinden ne geliyorsa yapmaya çalışmış. “Kota ve kontenjan” demiş, yani çiftçiye diyor ki: “Sen şu kadar dekardan şu kadar çay verebilirsin; örneğin, dekar başına 600 ton verebilirsin. Günlük olarak da yine 15 kilo verebilirsin.” Bunun dışındaki üretimini de çiftçi doğal olarak, mecburen -çünkü çayın saklanma kapasitesi olmadığı için- özel şirketlere vermek zorunda kalıyor. Şimdi, özel şirketlere vermek zorunda kaldığında durum şu: Örneğin, geçen sene 4 TL'ydi taban fiyatı, bu sene 6,70 kuruş açıklandı fakat bu, talep edilenin çok altında bir rakam çünkü en az 9 TL olması gerektiğini çiftçiler ortaya koydular çünkü gübre fiyatları yüzde 300 arttı, girdi fiyatları arttı, her türlü gider çoğaldı; aynı zamanda, Karadeniz Bölgesi'nde yaşanan ekolojik kırımın da yarattığı verimsizlik üstüne binince çay üreticisinin zaten beli bükülmüştü. Şimdi, burada, bir taraftan da özel şirketlere havale edilince yani ÇAYKUR üretilen çayın neredeyse yarısını aldığı zaman, diğer yarısını da özel şirket aldığı zaman özel şirket -geçen sene 4 TL taban fiyat açıklanmıştı- bunu 2,50; 2,70’e kadar aldı yani çiftçi yok pahasına özel şirketlere mecbur kaldı.

1937 senesinde ülkede toplu üretime geçildi, 1963 senesinde ise ithal çay tümüyle ortadan kalktı. Yani bütün çay bu topraklarda üretilmeye başlandı, şimdi ülke yeniden çayda ithalatçı durumuna giriyor; 2019’da 8.736 ton alınmış, 2020’de 8.166 ton çay ithal edilmiş. Evet, çay üreticileri isyan hâlinde “AKP bizi sadece oy deposu olarak görüyor. AKP bir taraftan bizi vatan millet edebiyatıyla oyalamaya, kandırmaya çalışırken bir taraftan da turizm politikalarıyla, beton politikalarıyla Karadeniz’i açlığa mahkûm ediyor...” AKP politikasının Karadeniz’de tümüyle bir talan politikası olduğunu söyleyerek taleplerini ortaya koydular.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Çepni.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) – 12 Mayısta Trabzon ve Artvin’den gelen çay üreticileri Rize ÇAYKUR önünde toplanacaktı fakat Rize Valiliği bunu yasakladı. Talepleri şuydu: “Kota ve kontenjan kaldırılmalıdır. Özel sektörün taban fiyatın altında çay alması yasaklanmalıdır. Gübre fiyatları düşürülmelidir. Gübrede KDV sıfırlanmalıdır.” Karadeniz’de çay üreticilerinin talepleri bunlar. Biz buradan bu taleplerin takipçisi olacağımızı söylüyoruz ve AKP’yi bir kez daha uyarıyoruz: Halkın, köylünün taleplerini duyun; uluslararası şirketlerin, İngiliz çay tekellerinin taleplerini değil üretici çay emekçilerinin taleplerini dinleyin. Karadeniz bir oy deposu değildir, Karadeniz’i zehirlediniz ama bundan sonra Karadeniz halkı size karşı kendi emeğini korumaya ve savunmaya devam edecektir. Buradan direnen, emeğine sahip çıkan çay üreticilerini selamlıyorum ve sevgilerimi sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.

Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde teröristlerle çıkan çatışmada ne yazık ki 5 askerimiz şehit olmuş, 2 askerimiz de yaralanmıştır. Şehit askerlerimiz; Piyade Teğmen Abdulkadir Güler, Piyade Uzman Çavuş Onur Doğan, Hüseyin Cankaya ve Bican Kapılay’a, Piyade Sözleşmeli Er Celal Tekedereli’ye Allah’tan rahmet ve ailesine başsağlığı diliyorum, yaralı askerlerimize de Allah’tan şifalar diliyorum.

Yine, 25 Mayıs Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Havza’ya gelişinin yıl dönümü vesilesiyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah arkadaşlarını bir kez daha rahmetle buradan anıyorum.

Tabii, çay üreticilerinin sorunlarını müteakip defalar buradan gündeme getirdik. Bildiğiniz gibi, çay özellikle Rize başta olmak üzere Ordu, Giresun, Trabzon ve Artvin illerinde yetiştirilmektedir. Günümüzde çay üretimi 787 bin dekar alan üzerinde yaklaşık 182 bin üretici aile tarafından yapılmaktadır; yaklaşık 2 milyon nüfusu ilgilendirmektedir.

Geçtiğimiz dönemlerde de gördük ki, mesela çay fiyatını devlet 4 TL açıkladı ama bu açıklanan, Rize Milletvekillerimiz de burada…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – 7 TL.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Bugün için söylemiyorum, geçen yıldan bahsediyorum. 4 TL açıklandı ama geçerli fiyatı, özel sektör de dâhil -biraz önce hatip de ifade etti- 2,5 ile 2,7 TL arasında gerçekleşti. Aynı şekilde, Hükûmet 7 TL açıkladı fiyatı ama bugün Sayın Vekilim -bölgenin insanısınız- şu an 6 TL’den alımlar başladı. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı 7 TL açıkladı, alınan fiyatlar 6 TL ve bu gittikçe de aşağı doğru gidiyor. Hâlbuki sizin bir otorite… Bakın, yönetimin başındasınız, yetki sizin elinizde; özel sektörün de bu açıklanan fiyatlardan alması için elinizden geleni yapmalısınız. Eğer almıyorsa, cezai yaptırım uygulamanız gerekiyorsa da -sizin üzerinize düşen bu- lütfen gereğini yapın. Kaldı ki bizim beklentimiz, bunun 10 TL civarında olması çünkü girdileri siz de biliyorsunuz; gübre fiyatlarını, her şeyi biliyorsunuz. Oradaki artışlar yüzde 200, yüzde 300 iken bu açıklanan rakam bölgeyi tatmin etmiş değil; bırakın tatmin etmesini, satın alınan fiyatlar -7 TL açıklandı, bugün 6 liradan- gittikçe daha da aşağı doğru gidecek. Buna muhakkak müdahale edilmesi lazım. Bu şartlar altında, bizim, gelecekte bu sektörde de gerilere doğru gideceğimizi görmek için kâhin olmaya gerek yok. Ülke dünyada önemli bir üretim kapasitesine sahipken hiç olmazsa bu alanda bizi ithalatçı konuma düşürmeyin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Toparlıyorum Başkanım.

Bugün, tabii, bu işin yüzde 55’ini devlet, yüzde 45’ini özel sektör üretiyor; bu da ayrı bir vakıa. Özel sektörün tamamı bu işten kâr ederken devlet bu alanda zarar ediyor. Bunun bir açıklamasının olması lazım; bu kurumu yönetenlerin, idare edenlerin, başında olan insanların bunu muhakkak açıklaması lazım. Bu sefer ne oluyor? Her birimizin gözümüz gibi baktığı kurumlar için “Zarar ediyor, Varlık Fonuna devredilecek, devlet bu alandan elini çekecek.” gibi söylemler otomatikman bizim üreticimizi eksi duruma düşürüyor. Yine buna benzer, bugün çay bahçelerimiz oldukça yaşlı, bunları gençleştiremedik, bunun gençleştirilmesine yönelik ciddi çalışmanın olması lazım, ciddi katkının verilmesi lazım ama maalesef mevcut hükûmetin bunu yapacağına, destekleyeceğine dair bir emare de görünmüyor. Bunları yapabilmek için bizim bir sloganımız var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayınız efendim.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Arkadaşlar, az kaldı, inşallah -çay üreticimiz siz de- bu işlerden kurtulacağız; sandık milletin önüne gelecek, millet gereğini yapacak, çay üreticisi gereğini yapacak diyorum. Az kaldı seçime hep beraber gideceğiz diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu.

Buyurunuz Sayın Hocam. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İki teşekkürle sözlerime başlayacağım; bir, Rize-Artvin Havalimanı’nın açılışını sağlayan, öncülük eden Sayın Cumhurbaşkanına teşekkür ediyorum. Bir de Trabzonlulara teşekkür ediyorum, yıllarca bizi Trabzon Havalimanı’nda çektiler.

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Misafir ettik.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde biliyorsunuz Rize-Artvin Havalimanı’nın açılışı yapıldı, Sayın Cumhurbaşkanı geldi ve orada ÇAYKUR’un çayı kaça alacağını açıkladı; 7 lira fiyat açıklandı. Tam da bugünlerde, bu fiyatın açıklandığı günlerde öğrendik ki ÇAYKUR 30 bin ton civarında kuru çayı değişik firmalara satmış; bu firmaların bir kısmı zincir marketler, içlerinde inşaat firması -Ankara’da İlerleyen İnşaat ve Madencilik- bile var. Kuru dökme çaya zam geleceğini bile bile ÇAYKUR -ki Genel Müdürü Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanının ağabeyi- menfaat sağladı beş altı firmaya, en fazla on firmaya değerli arkadaşlar; 400 milyon TL ayırdılar. Biraz evvel İYİ Parti sözcüsü arkadaşımız söz etti “Niye zarar ediyor?” diye. Bunun için zarar ediyor. Aslında devlet ÇAYKUR’u, üreticiyi korusun ve stratejik bir ürün olan çayı dengelesin diye; herkes, üretici de kazansın, çayı içenler de uygun fiyatlı alsın diye kurulmuştur ama ÇAYKUR maalesef -öyle serbest piyasa filan değil- zenginleri koruyor, tüccarları koruyor, özel sektörü koruyor.

Değerli arkadaşlar, çayın temel problemi ÇAYKUR’un kapasite meselesidir. ÇAYKUR yıllardan beri çay fabrikası kurmuyor. Dolayısıyla kapasitesi 9 bin tonda kaldı, günlük kapasite. Hâlbuki günde 15-16 bin ton çay işlenmesi gerekiyor ki Doğu Karadeniz’de üretilen 1,5 milyon ton yaş çay işlenebilsin; bunu yapmıyor ÇAYKUR değerli arkadaşlar.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize)- Fındıklı’da Sümer Fabrikasında ya. Senin de orada, Fındıklı’da 500 ton.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bu sorun niye çözülemiyor? 3 fabrika kapandı, 1 fabrika açıldı.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Hayır, 500 ton, Sümer Fabrikası.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Niçin çözülemiyor değerli arkadaşlarım? İki şekilde çözülebilir.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Pazar’daki fabrika…

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Osman, biraz sonra konuşacaksın, dur ya.

Bu süreleri ekleyeceksiniz Sayın Başkanım.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Tamam, olsun ya; doğru bilgi ver.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bakın, çaydaki temel problem kota, kontenjan meselesidir. Üretici çayı yetiştiriyor, gübresini koyuyor, işçisine toplatıyor ama ÇAYKUR elinden almadığından dolayı gidiyor ÇAYKUR’un açıklamış olduğu fiyatın altında -ki bu sene 4-5 lira civarında satılacağı tahmin ediliyor- özel sektöre satmak zorunda kalıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bu şekilde geçen yıl özel sektöre vatandaştan alınarak 1 milyar TL aktarıldı, bu sene muhtemelen 2,5 milyar TL aktarılacak değerli arkadaşlarım. Yapılacak iş, kapasite artırmak. Bu şekilde gerçekten devlet görevini yapacak, ÇAYKUR, özel sektörle gerçek bir rekabete girecek ve buradan vatandaş kazanacak. Ya da kanunla taban fiyat koyacak, diyecek ki: “Çay 7 lira.” Gidip işte “Ben çayın taban fiyatını açıkladım.” dedi, koskoca Cumhurbaşkanı. Herkes biliyor ki taban fiyat değil bu fiyat. Niye? Ancak yarısını ÇAYKUR 7 liraya alacak, çayın diğer yarısını özel sektör 5 liraya, 4,5 liraya alacak. Ya, orada insanlar yaşıyor değerli arkadaşlar. Bir de yarıcılar var değişik yerlerden gelmiş insanlar. Başka bir yerden bir kuruş gelirleri yok değerli arkadaşlarım, orada yaşıyor bu insanlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayınız efendim.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bu insanlardan devlet eliyle, devletin gücüyle 1 milyar TL -bu sene 2,5 milyar TL- alınıp özel sektöre veriliyor. Bu olmaz, bu haksızlıktır, bu adaletsizliktir Sayın Osman Bey kardeşim; Adalet ve Kalkınma Partisinin adaleti de budur.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Biz takip ediyoruz Sayın Bekaroğlu, merak etmeyin. Üreticimizin sorunlarıyla…

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Geçen sefer dedin ki: “Madem böyle, niye Rize 3 tane milletvekili veriyor AKP'ye?”

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Buradayız, merak etme.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bakın, bakın, anlayışa bakın arkadaşlar. Bize 3 tane milletvekili veriyor, bunlara bir şey vermeye gerek yok; kafaya bakın.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Sataşma var efendim, lütfen.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bu kafayla buraya kadar geldiniz, bundan sonra bakalım nereye toslayacaksınız.

Saygılarımla. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Efendim, sataşmadan söz istiyorum, konuşması sırasında şahsımı işaret ederek…

BAŞKAN – Siz konuşma esnasında zaten diyalog kurdunuz efendim.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Hayır, efendim lütfen, şahsıma sataştı ve Rizelileri, Adalet ve Kalkınma Partisine oy vermekle suçladı(!)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın Bahar Ayvazoğlu.

Buyurunuz Sayın Ayvazoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; ben de sözlerime başlamadan önce Pençe-Kilit Operasyonu kapsamında şehit verdiğimiz aziz askerlerimize, evlatlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılara da şifa diliyorum.

Her yıl mütemadiyen çay hasadı öncesinde verilen ama çay üreticisinin derdiyle dertlenmekten çok uzak, gelişmeleri de takip etmeyen, birbirinin tekrarı rutin önergelerden birine daha cevap vermek üzere AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. “Önerge verdim, sorumluluğum üstümden kalktı.” anlayışının üreticiye de haksızlık olduğunu düşünüyorum, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Kıymetli milletvekilleri, geçtiğimiz hafta içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımızın Rize’de ilan ettiği üzere yaş çay alımlarında uygulanacak taban fiyat yüzde 73’lük bir artışla 6 lira 70 kuruşa, kilogramda 13 kuruş olan destekleme fiyatı ise yüzde 130’un üzerindeki artışla da 30 kuruşa çıkarıldı. Bütün dünyanın pençesinde kıvrandığı bir küresel ekonomik krizin içerisinde bile yani bugünün şartlarında enflasyonun üzerinde bir fiyat, bölgede üreticimizin yüzünü güldürdü. Rize-Artvin Havalimanı’nın açılışında binlerce kişinin huzurunda yapılan bu açıklamanın bölge halkında oluşturduğu memnuniyetin bizatihi şahidi olarak diyebilirim ki HDP vekilleri daha farklı konu başlıklarına çalışmış olsalardı çok daha yerinde olabilirdi.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Senden mi öğreneceğiz?

BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Sayın milletvekilleri, desteklemeyle birlikte açıklanan 7 liralık fiyat son dönemlerin en yüksek fiyatı. Bölge halkı açıklanan fiyatı takdirle karşılarken çaydan bihaber yaklaşımlarla Karadeniz’e göz kırpma gayretinin bölgesel bir etki alanı oluşturup oluşturmayacağı da nettir. 2022 yılında, birinci sürgün kotası dekarı 600 kilogram gibi yüksek bir miktarda belirlenerek üreticilerin mağduriyeti önlenmiştir. Hâlen devam eden alımlar serbest alım şeklinde yapılmaktadır. Bu uygulamamız nedeniyle özel sektör firmaları ÇAYKUR’un alım fiyatının altında alım yapamamaktadır. Üreticilerimiz mağduriyet yaşamadan çaylarını istedikleri şekilde, rahatça satabilmektedir.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Ya, 2 lira düşük satıyorlar, nasıl istedikleri oluyor?

BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – ÇAYKUR, son yirmi yılda yaptığı yatırımlarla yaş çay işleme kapasitesini 6.600 ton/günden 9.050 ton/güne çıkarmıştır. Gerek yeni fabrikalar kurarak -ki İkizdere’de ve Çamlıhemşin’de temeli atılan 2 fabrikamız daha var- gerekse mevcut fabrikalarımızın kapasitesini artırarak yüzde 38 oranında artış sağlanmıştır. Mevcut kapasite tam olarak kullanılmakta, hatta, 9.050 ton/gün olan günlük kapasitenin üzerinde yaş çay işlenmektedir. Özel sektörün toplam kapasitesi ise 10 bin ton/gün üzerindedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Yaş çay üreticisine ödenen destekleme ödemesi, her yıl üreticilerin yaş çay alım sezonu boyunca sattığı toplam yaş çay miktarına göre, yaş çay alım sezonunun sona ermesinden ve toplam üretimin belirlenmesinden sonra yapılmaktadır.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Bir de gübreye ne kadar destek veriliyor, onu açıklayın.

BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – ÇAYKUR, 2021 yılında, 860 bin tonla, tarihinin en yüksek yaş çay alımını gerçekleştirerek toplam rekoltenin de yüzde 59’unu almış ve üreticilerin ürünlerini özel firmalara düşük fiyattan satmasının önüne geçmiştir. Dolayısıyla, üreticilerin kota ve kontenjan nedeniyle uğradığı herhangi bir zarar söz konusu değildir.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – 1 milyar nereye gitti, 1 milyar?

BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Ayrıca, çay sektörünün tamamını kapsayacak şekilde çay kanunu hazırlanmasına ilişkin çalışmalarımız Bakanlığımız nezdinde yapılmaktadır.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) – Bir kere de biz yapalım şu çalışmayı; Bakanlık yapmasın, bırakın, burada yapalım bu kanunu ya!

BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Kıymetli milletvekillerimiz, konuşmamı Amerikalı yazar Katharine Branning’in “Evet, Bir Bardak Daha Çay İstiyorum” isimli kitabındaki…

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – 1 milyar…

BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – …anlatımıyla sonlandırmak istiyorum. “Türk çayı yeşil veya siyah değil, tıpkı vatansever Türklerin…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Baştan alın, hepimiz dinleyelim.

Buyurunuz efendim.

BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Konuşmamı Amerikalı yazar Katharine Branning’in “Evet, Bir Bardak Daha Çay İstiyorum” isimli kitabındaki…

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Amerikalı yazar Katharine, eyvallah! Bravo!

BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – …anlatımıyla bitirmek istiyorum. “Türk çayı yeşil veya siyah değil, tıpkı vatansever Türklerin damarlarından akan kan gibi kırmızıdır.” (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Amerikalı yazar! Evet! Rize diyoruz, Amerikalı yazar!

BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Dolayısıyla, herkes müsterih olsun.

MURAT EMİR (Ankara) – Amerikan hayranısınız, Amerikan hayranı.

BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Biz bize ait olanı, kıymetleri korumada vatanseverliğin gerektiği şekilde davranıyoruz, müsterih olun. (CHP sıralarından gürültüler)

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Eşitiz, eşit.

BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Bu saygısızlığınızdan dolayı ben de bu kürsüden sizi alkışlıyorum Sayın Bekaroğlu! (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Amerikalı yazar Katharine!

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sizin konuşmanızı hiç kesmemişti Bahar Vekilimiz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Danış Beştaş…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hatip kürsüdeyken yani acaba nereden sataşacak diye beklerken yaptı…

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – “PKK” demedi.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – “PKK” demedi, “çay” dedi.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Çok komik, çok komik!

BAŞKAN – Müsaade eder misiniz efendim.

Buyurunuz Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, farklı…

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – PKK’ya bir sataşmada bulunmadı ki.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Çok komik!

ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) – Yani kürsüde konuşana saygı yok, yazık!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Yani ben konuşmaktan vazgeçmeyeceğim.

Buyurun, sizi dinliyorum.

BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – Hayır, size değil, size değil; Bekaroğlu’na diyorum, size değil.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bir derdimi anlatayım ben.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – O konuşmayı biz yapsak “Dış güçler, dış güçler.” dersiniz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, sataşmadan söz istiyoruz. Gerekçe ise; çaydan bihaber olduğumuzu, farklı konu başlıklarında çalışmamızı falan -çok garip bir şekilde- önerdi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, bu sataşma değil ki.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hatibimiz kürsüden cevap vermek istiyor.

BAŞKAN – Bir eleştiriydi ama buyurunuz Sayın Çepni.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sataşma, Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Sayın Başkanım, PKK’ya bir şey demedi ki.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Çepni. (HDP sıralarından alkışlar)

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Evet, aynen konuştuğumuz gibi, biz tüm halkımızın olduğu gibi Rizeli çay üreticilerinin de temsilcisiyiz ama konuşan AKP’li hatip İngiliz çay şirketlerinin temsilcisi olarak da konuştu. (HDP sıralarından alkışlar)

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Hadi oradan!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sataşma bu.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) – Şimdi soruyorum: Her şey gayet iyi, yerindeyse ÇAYKUR neden Varlık Fonuna devredildikten sonra, 2016’dan sonra her yıl ortalama 500-600 milyon TL zarar ediyor? Buna cevap bekliyoruz.

BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – Az önce söylediğinizin aynısını söylüyorsunuz. Sataşmaya cevap vermek için…

MURAT ÇEPNİ (Devamla) – İki, kota ve kontenjan özel şirketlere AKP’nin bir kıyağıdır. Siz, eğer üretilen çayın yarısını alıp yarısını almazsanız o üretici o çayı taban fiyatının neredeyse yarısına özel şirkete vermek zorunda kalıyor. Şimdi, burada, AKP ne yapmış oluyor? AKP, burada özel şirketlerin temsilciğini yapmış oluyor. AKP, burada, yine hamasetle, demagojiyle Rizeli, Trabzonlu, Karadenizli üreticinin gözünü boyamaya çalışıyor ama artık o devran geçti, o devran geçti. AKP’nin Karadeniz’i ne yaptığını; doğasını, yaylalarını, derelerini, sularını nasıl katlettiğini, nasıl turizm şirketlerine peşkeş çektiğini herkes biliyor. Şimdi de sıra çayda ve fındıkta; fındığı da İtalyan şirketlerine peşkeş çektiniz, çayı da bitirmeye çalışıyorsunuz. Siz İngiliz çay tekellerinin temsilcisisiniz. (HDP sıralarından alkışlar)

MURAT EMİR (Ankara) – Amerikalının şiirini okuduğundan belli zaten. Amerikalının şiirini okuyor, Türk çayını Amerikalının şiirinden öğreneceğiz. Türk çayını bilmiyorsanız biz ne yapalım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Dış güçler (!) Dış güçler (!)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ben de söz istiyorum efendim.

BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – Sayın Başkanım, direkt şahsıma yönelik “İngiliz temsilcisisiniz” dediği için…

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Ayvazoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun, İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – HDP’li hatip sataşmadan söz istedi ama biraz önceki konuşmalarının tekrarını yaptı. Sadece, kendisine şunu iade etmek istiyorum: Biz Türk milletinin temsilcisiyiz, Karadeniz milletvekili olarak Karadeniz Bölgesi'nde çay hasadı yapan üreticinin temsilcisiyiz. O cümlenizi aynen size iade ediyorum. Başkalarının temsilcisi olmak, başkalarının himayesinde siyaset yapmak size ait bir olgudur. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) O yüzden, cümlelerinizi size iade ediyorum. Lütfen, herkes haddini bilsin mümkünse.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Ama siz Karadenizlinin paralısını seversiniz, paralısını!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım…

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Sataşma yok, bal gibi cevap.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Karadenizlinin paralısını seversiniz, zenginini seversiniz, fakirini de kandırırsınız.

BAŞKAN – Sayın Bekaroğlu…

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Hatip bizi doğruyu söylememekle suçladı, yalancılıkla suçladı.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Başkanım, sadece cevap verdi, sataşma yok ki!

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ne dedi efendim ya!

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Bu da mı gol değil ya!

3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sayın arkadaşlar, Rizeliler Amerika mamerika bilmez. Bak, Rizeliler çayı bu şiirle okurlar: “Basit yaşayacaksın, basit/Sanki bir gün yaşamın sona erecekmiş gibi basit/Çay, simit ve peynirle.”

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Peynir değil kaşar, taze kaşar, simit-kaşar.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, biraz evvel konuşan iktidar partisinin, AKP'nin hatibi gerçekleri örttü.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Simit-kaşar.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Hiç de öyle değil yani insanlar… Evet, 7 lira fena bir fiyat değil o şekilde ama çayın yarısını… Yani ben 30 ton çay veriyorsam 15 tonunu 4 liraya satacağım; niye? Çünkü değerli arkadaşlarım, ÇAYKUR kapasite artırmadı, fabrika kurmadı, taban fiyatınız yok, herhangi bir zorlama yok. Ya, çayı topladığınız zaman çayın bir hafta içinde o ağaçtan kesilmesi gerekiyor ve o kestiğiniz gün bunu alım yerine götürüp vereceksiniz; bu hikâye değil arkadaşlar. Yağmurun, çamurun içinde… Vermezseniz bozuluyor, gidiyor; dökeceksiniz. Geliyor o zaman özel sektör “7 lira çok, 5 lira vereceğim.” diyor, satmak zorunda. Bu, hırsızlıktır ya! Bu, şantajla insandan para almaktır. Siz de buna yardım ve yataklık ediyorsunuz, bunu söylüyorum size. (CHP sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Başkanım, Rize Milletvekili olarak söz almak istiyorum efendim, sataşma var.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Ne alakası var?

BAŞKAN – Sayın Bak, yerinizden efendim.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Efendim, lütfen...

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Başkan, ne alakası var...

BAŞKAN – Sataşma var mıydı efendim?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – 69’a göre açıkça sataşma var.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

4.- Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, öncelikle, Rize-Artvin Havalimanı açılışıyla Sayın Cumhurbaşkanımız yöremize çok değerli bir eser kazandırdı. Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Çay sezonuyla ilgili açıklamayı yaptı, 6,70; artı 30 kuruş desteklemeyle beraber 7 TL.

Biz geçen hafta çay üreticileriyle, çay sanayicileriyle toplantı yaptık, onlarla görüştük ve bu sezon çayın toplanmasıyla ilgili, müstahsiliyle ilgili yapılan çalışmaları takip ettik, takip ediyoruz. Şu ana kadar çok güzel bir sürgün devam ediyor, özel sektör de buna katkı veriyor. ÇAYKUR sezonu erken açtı, üreticimiz sahaya girdi ve yapıyor.

Şimdi, şu bir gerçek: ÇAYKUR bölgenin amiral gemisi. “ÇAYKUR kapasitesini artırmadı.” diyorlar. ÇAYKUR kapasitesini 6.600 tondan 9.500 tona çıkardı. “Fabrika yapılmadı.” dedi; sayın vekilimizin ilçesine, Fındıklı’ya, Sümer’e 500 tonluk fabrika yapıldı.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Ya, 95’te 9.500 tondu!

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Ve 2 tane fabrikanın temeli atıldı; bir tanesi İkizdere’de, bir tanesi Çamlıhemşin’de. Yeni yatırımlar için de çalışmalara devam ediyoruz. Bununla ilgili de -kanun çalışması içinde- hep beraber çalışmalara devam ediyoruz.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Nerede yaptınız?

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Fabrika orada yapılıyor, merak etme.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Nerede İkizdere’de yaptınız, nerede yaptınız?

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Merak etme, İkizdere’de. Gel götüreyim seni, beraber gidelim.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – İkizdere’ye mi götüreceksin beni?

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – İkizdere, İkizdere.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Ben İkizdereliyim. Nerede yaptın orada, yalan söyleme!

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Neyse sen…

Şimdi, şunu söyleyeyim: Karadeniz çok özel, Karadeniz vatanını, milletini sever, vatanı için her şeyi yapar, destek verir. Biz Rizeliler olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın arkasındayız, destek veriyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Sayın Vekile de söylüyorum: Buyurun, aday olun Rize’den. Niye Rize’den aday olmuyorsunuz, İstanbul’dan niye oluyorsunuz? Gel, Rize’den aday ol, bekliyoruz seni, niye olmuyorsun? Sen kontenjan milletvekilisin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Ya, sizin vekillerinizin hepsi memleketinden mi aday oluyor?

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Ya, niye hiçbir soruya cevap vermiyorsun? ÇAYKUR niye zarar ediyor?

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Dolayısıyla biz üreticinin yanındayız, bölgemizi seviyoruz, bölgemizi destekliyoruz ve yeni ürünlerin, yeni fiyatın bölgemize hayırlı olmasını diliyoruz.

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyoruz.

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Hep beraber sahada olacağız, üreticimize destek vereceğiz. Rize’mizi seviyoruz, bölgemizi seviyoruz, ülkemizi seviyoruz.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Beştaş…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ben bir şey söylemedim ki arkadaşa.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sataşmadan söz istiyorum, önergemiz üzerinde…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ben sataşmadım.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Beştaş, sataşmadı ya.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ne dediğini anlatacağım.

5.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve bizi izleyen Karadenizliler; bizim milletvekilimiz Rizeli ya, kendisi burada söylemek istemiyor.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Biz nereliyiz? Biz de Rizeliyiz, merak etme. Beraber gidelim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Ama “Karadeniz’in sorunlarından bihaber, çay üreticilerinin sorunlarını siz bilmezsiniz.” nobranlığıyla yaptığınızı kabul edilemez buluyorum en hafif deyimiyle. (HDP sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Yapma ya, kaç kere gittiniz?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bir kere, çay üreticilerinin sorunları yok mu ya? Niye üreticilerin sorunlarını konuşmuyorsunuz? Bizim burada -yok efendim- farklı konu başlıkları altında çalışmamızı öneriyorsunuz. Ya, bu sizin kalibrenizi aşar. (HDP sıralarından alkışlar) Bizim seçtiğimiz konuların mahiyeti ve detayı sizin kalibrenizi aşar, sizin zekâtınız olarak veririz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Siz bizim kalibremizi belirleyemezsiniz!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Siz, bizim derinliğimize, konuları seçişimize nasıl karışırsınız ya!

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Siz bizim kalibremizi belirleyemezsiniz. Bizim kalibremizi millet belirler, siz belirleyemezsiniz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Ha, diğer bir mesele: Biz Türk milletinin temsilcisiyiz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Kalibremizi millet belirliyor, sizin öyle bir yetkiniz yok, siz bizim kalibremizi belirleyemezsiniz.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Dinle ya, dinle, dinle!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Hayır, biz sadece Türk milletinin temsilcisi değiliz, biz Türkiye'de yaşayan Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Alevi, bütün farklı kimliklerin, inançların, dillerin temsilcisiyiz ve buraya sizin gibi o sandıklardan çıkarak geldik. (HDP sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Tamam.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Karadeniz’in de Ege’nin de Marmara’nın da İç Anadolu’nun da Güneydoğu’nun da Doğu Anadolu’nun da herkesin sorunu bizim sorunumuzdur. Vatanseverlikle, böyle hamasetle bizi susturamazsınız, tamam mı?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Beştaş, sataşmaya girmediniz. Hani, ne dedi de sataştı?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Karadeniz’e neler yaptığınızı biz gayet iyi biliyoruz. İkizdere’de fabrika yok, çıkıp fabrika anlatıyorsunuz bize ya!

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Var ya, gidelim beraber.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Nerede? Yalan söylüyorsun!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Benim vekilim oralı ya! Ya, böyle bir şey olamaz! Yani AKP bu ülkenin sahibi; bir de böyle üstten bize konu belirliyorsunuz ya! Konuyu siz nasıl belirlersiniz?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ya, yapmayın, yapmayın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Ya, ne dedi de sataştı?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Niye canınız sıkılıyor. Yok, böyle... Artık bu dili değiştirin. (HDP sıralarından alkışlar)

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Başkanım… Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Bekaroğlu…

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – “Niçin İstanbul’dan adaysın, Rize’den aday değilsin?” diye konuyla ilgisi olmayacak şekilde…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Sordum, sataşma yok efendim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – …kişiliğimi rencide edecek laflar etti Sayın Osman Aşkın Bak.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Hayır, alakası yok ya.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Kişiliğimi rencide etti.

BAŞKAN – Sayın Hocam, mesajınızı aldık efendim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Hayır, cevap hakkımı kullanmak istiyorum.

BAŞKAN – Yerinizden bir dakika veriyorum size efendim.

Buyurunuz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Kalkmışken konuşayım kürsüden.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bekaroğlu.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ya, ne alakası var? Bir şey söylemedim ya. “İstanbul Milletvekilisin” dedim, bir şey demedim. Daha önce Rize Milletvekiliydin zaten.

6.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Şimdi, gerçekten, çay meselesi ciddi bir mesele, ciddi konuşmak lazım; yani “Efendim, biz 3 vekil çıkarıyoruz. Bekaroğlu niye İstanbul’dan adaysın, İstanbul’dan seçiliyorsun? Rize’ye gel.” bu kadar basite alınacak bir konu değil değerli arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yani ben Rize’ye de gelirim, seçilirim, seçilmem, genç arkadaşlar seçilir; bunlar ayrı konu ama şu anda insanlar orada, çay bahçesinde, yağmurun altında ekmek parası için… Hele hele, bak -biraz evvel söyledim- mal sahiplerinin yanında bir de yarıcılar var; Ordu’nun yüksek yerlerinden, Bayburt’tan, değişik yerlerden oraya gelmişler, ekmek parası için gelmişler, perişanlar, on saat, on sekiz saat çalışıyorlar değerli arkadaşlarım. Sizin yanlış politikalarınızdan dolayı bunların hakkını alıyoruz özel sektöre veriyoruz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Başkanım, tekrara giriyor.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Ya, hiç sesinizi çıkarmadınız. Genel Müdür kuru çaya zam geleceğini bile bile yarı fiyatına niye inşaat firmasına kuru çay sattı? 25 bin ton değerli arkadaşlarım.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Aynı şeyi duyduk zaten az önce. Tekrara giriyor, tekrara.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bunun hesabını soracak mısınız Osman Bey?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Efendim, savcılığa başvur ya böyle bir şey varsa!

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Böyle bir şey olur mu değerli arkadaşlarım? Bu, suçtur kanunlarımıza göre.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Tamam, savcılığa başvur!

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Ya, bunu konuşalım, yoksa “Bekaroğlu, İstanbul’dan milletvekili, Rize’den milletvekili…”

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Hayır, savcılığa başvur, varsa öyle bir şey savcılığa başvur! Savcılığa başvur!

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Yazıktır ya! Gerçekten ayıplıyorum sizi ya, bunlar konuşulacak konular mı?

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, İzmir Milletvekili Murat Çepni ve arkadaşları tarafından, çay üreticilerinin sorunlarının belirlenmesi amacıyla 17/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kanun değişikliği gerektiren pilot kararlarının belirlenmesi ve bu kararların TBMM tarafından ivedilikle uygulanması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/5669) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

25/5/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 25/5/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                               Özgür Özel

                                                                                                                                                                  Manisa

                                                                                                                                                        Grup Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kanun değişikliği gerektiren pilot kararlarının belirlenmesi ve bu kararların TBMM tarafından ivedilikle uygulanması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/5669) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi'nin görüşmesinin Genel Kurulun 25/5/2022 Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın İbrahim Özden Kaboğlu.

Buyurunuz Sayın Hocam. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli vekiller; Anayasa Mahkemesinin ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin yasal düzenleme gerektiren pilot kararlarının belirlenmesi ve genel olarak bu tür pilot kararlara gelecekte yüce Meclis tarafından ivedi biçimde düzenleme yapılabilmesi için atılması gereken adımların incelenmesi amacına yönelik araştırma önergemiz hakkında söz aldım.

Pilot karar tekniği, kısaca, yapısal bir sorundan kaynaklanan ve çok sayıda kişiyi ilgilendiren davalarda AYM ve İHAM’ın alınması gereken genel önlemleri belirlediği karar uygulamasıdır, muhatap organ, yürütme, yargı ve yasamadır. Pilot kararlara göre “yasa” adı verilen hukuki işlem öngörülebilir, anlaşılabilir ve ulaşılabilir olma bakımından belli özellikleri yansıtmadığı sürece adı “yasa” olsa da içerik olarak yasa sayılamaz. Yasal nitelik taşımayan maddeler yürürlükte oldukları sürece sistematik hak ihlallerine neden oldukları için değiştirilmeli, yeniden düzenlenmeli veya yürürlükten kaldırılmalıdır. Dahası, yasama organı, benzeri düzenlemelerden kaçınmak ve adil yargılanma hakkı doğrultusunda düzenlemeler yapmak yükümlülüğündedir.

Sayın vekiller, eğer nitelikli yasama sürecini işletemezsek yurttaşlarımızın hukukunu, çocuklarımızın istikbalini, ülkemizin varlığını ve doğamızın geleceğini tehlikeye atan yasaların neden olduğu ve olacağı sorumluluk çok büyük olur. İHAM’ın benzer kararlar konusunda giderek artan iş yükü altında boğulmamak için 2000’li yıllarda başlattığı pilot karar tekniğinin iki ana nedeninden biri yargılamaların makul süreyi aşması, diğeri ise yargı kararlarının uygulanmasına ilişkin güçlüklerdir. Bu amaçla vermiş olduğu Daneshpayeh ve Ümmühan Kaplan kararlarından hareketle yüce Meclisimiz 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun’u çıkardı 2013’te. İşte, pilot karar niteliğindeki kararlar benzer tüm dosyalara uygulandığından büyük önem taşımakta. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nde de açıkça bu öngörülmektedir. Doğrudan yasal düzenlemelere ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 2011 yılından bu yana verdiği ve son beş yılda artan pilot kararlar kalemine Anayasa Mahkemesi kararları da eklenmiş bulunuyor. İşte bu çerçevede, yüce Meclisimiz somut düzenlemeler yapmak zorunda; bunların başında -bu yasaların başında- Türk Ceza Kanunu gelmekte ve bunun özellikle 301, 220, 314, 299, 125 gibi maddeleri açıkça neden yasa niteliği taşımamaktadır bu kararlarda belirtilmektedir.

Örneğin, madde 301, kullandığı kabul edilemez derecedeki geniş sözcükler öngörülebilirlik eksikliği nedeniyle bir kanun oluşturmamaktadır.

Madde 220’nin 6’ncı fıkrası, ulusal mahkemelerce üyeliğe dair herhangi bir somut delil bulunmaksızın yalnızca temel özgürlüklerin kullanılması ile yasa dışı örgüt üyeliği durumlarının denk tutulmasına varacak geniş yorumlara karşı yetersizdir.

Madde 314, tutuklamayı haklı kılabilecek eylemler yelpazesi fazla geniş olup mahkeme ve makamların keyfî müdahalelerine karşı yeterli koruma sağlamamaktadır.

Madde 299, Cumhurbaşkanına hakaret suçu ve uygulaması, Anayasa 26 ve İHAS madde 10’a açıkça aykırıdır. Buna göre, hakaret alanında devlet başkanına özel olarak yüksek seviyeli bir koruma sağlanması sözleşmeye uygun olmayıp devletin, devlet başkanının itibarını korumaktaki çıkarı hakkında haber verme ve görüş ifade etme hakkına karşı ona bir ayrıcalık ya da özel koruma tanınmasını haklı kılmaz.

Yine, 125’inci madde… “Kamu görevlilerine tanınan -üstün koruma- üst düzeyde koruma, seçilmişlere de tanınamaz.” biçimindeki düzenleme… Bu 3 madde yani 125, 299 ve 301’inci madde “pilot kararlar” hanesinde yer alan bu maddeler, Sayın Kaftancıoğlu’nun mahkûmiyet kararlarında uygulanan maddelerdir, dikkatinizi çekmek isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Anayasa Mahkemesi, özellikle vermiş olduğu sulh ceza mahkemelerinin internetteki haberlerin erişime engellenmesi kararıyla ilgili pilot kararında 5651 sayılı Yasa’nın 9’uncu maddesinin neden bir yasa maddesi olarak sayılamayacağını açıkça hükme bağlamıştır, bunun nasıl değiştirilmesi gerektiği, yeniden nasıl yazılması konusunda da açık önerilerde, somut önerilerde bulunmuştur.

Sayın vekiller, bu pilot kararlar yalnızca Anayasa’mız ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi doğrultusunda değil, aynı zamanda Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde de açıkça öngörülmüş bulunuyor, İnsan Hakları Eylem Planı’nda da açıkça öngörülmüş bulunmaktadır. Bu çerçevede, Anayasa’ya bağlılık andımız gereği, başta 2, 7, 11, 90, 138, 148 ve 153’üncü maddeler uyarınca Anayasa Mahkemesinin ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin kararları yasama faaliyeti bakımından temel normatif dayanak ve çerçeve oluşturmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayınız efendim.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesi ve İHAM’ın pilot kararları mevzuatımızdaki sistematik hak ihlallerine neden olan konularda gerekli değişikliklerin yapılması için -ilk ve doğrudan muhatap yüce Meclis olduğuna göre- zaman geçirmeden gerekli yasal düzenlemeleri yapmakla yükümlü olduğumuzu belirtiyor ve özellikle Yargı Reformu Strateji Belgesi’ndeki -paragraf 18, sayfa 8- ilgili cümleyi okuyorum: “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları ile Avrupa Birliğinin insan haklarına ilişkin müktesebatı Avrupa insan hakları hukukunu oluşturmaktadır. Türkiye, bu ortak hukukun bir parçasıdır.”

Evet, saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Feridun Bahşi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN BAHŞİ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yirmi yıldır iktidarda olan bir parti, hatırlarsanız, “insan hakları” diye bir kavram olduğunu fark edip bununla ilgili bir eylem planı hazırlamıştı. Cumhurbaşkanı bazı kriterlere de özellikle vurgu yapmıştı. Neydi bunlar? Anayasa’nın 90’ıncı maddesine göre uyulması zorunlu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kriterleri, Anayasa’nın 153’üncü maddesine göre uyulması zorunlu Anayasa Mahkemesi kriterleri. Zira Anayasa’nın 153’üncü maddesi “Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” hükmünü getirmiştir ama bilerek, isteyerek bağımsızlığını kaldırdığınız yerel mahkemeler bu kararları yok saymaya devam ediyor. Düzeni öyle kurdunuz ki ülkede ne Anayasa kaldı ne erkler ayrılığı ne de kişisel hak ve özgürlükler. Bugün hak ve özgürlüklerden bahsedebilmek mümkün mü? Asla. Peki, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığından? Kesinlikle hayır. Yerel mahkemeler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uymama keyfîliğini nereden alıyor? Cumhurbaşkanı Başdanışmanı her kritik karar öncesi gazetelere açıklama yapıyor. Bu açıklama ise ilgililerce talimat olarak algılanıyor ve Anayasa Mahkemesi kararları, AİHM kararları yok sayılıyor.

Değerli milletvekilleri, gelelim şimdi Anayasa'nın 90’ıncı maddesine. AK PARTİ 2004 yılında yaptığı Anayasa değişikliğiyle Anayasa'nın 90’ıncı maddesine bir beşinci fıkra ekledi. Buna göre “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” Yani bu değişiklikle, Türk yasaları ile uluslararası sözleşmeler veya mahkeme kararları çeliştiği takdirde uluslararası sözleşme veya mahkeme kararları üstünlük kazanmıştır. Bunlar aleyhine Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla mahkemeye iptal davası da açılamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

FERİDUN BAHŞİ (Devamla) – Ülkemiz kamuoyunda en çok Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmaması tartışma yaratmaktadır. Önergenin gerekçesinde de açıklandığı üzere her iki mahkemede uzun süredir pilot karar uygulaması vardır ve pilot kararlar Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama faaliyetlerinde bir çerçeve oluşturmalıdır, bu kararlar doğrultusunda da yasal düzenlemeler yapılmalıdır; bu, hukuki bir zorunluluktur. Bu sebeple, Cumhuriyet Halk Partisinin bu önergesini destekliyor ve kabul oyu vereceğimizi burada açıklıyoruz.

Bu vesileyle, Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu Demir.

Buyurunuz Sayın Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Sayın Başkan, değerli vekiller; ülkenin Cumhurbaşkanı “Anayasa Mahkemesi kararlarına saygı duymuyorum.” diyor, İçişleri Bakanı “Ya, arkadaş, sen gece yık, mahkeme kararı bizim arkamızdan gelsin.” diyor, Adalet Bakanı “Türkiye’de ‘tweet’ attı diye hakkında soruşturma başlatılan bir kişi yok, ‘tweet’in içinde yazandan dolayı soruşturma açılıyor.” diyor ve “tweet”i çay gibi içinde düşünce olmadan atılıp fırlatılan bir şey zannediyor. Şimdi, bu manzara karşısında yargının durumu âdeta “Tayyip Erdoğan’ın askerleriyiz.”e tekabül eden bir durum ama biz eğer her şeye rağmen hukuk yolundan vazgeçmemeye kararlıysak görüştüğümüz araştırma önergesi gerçekten önemli ve değerli. Önerge, yargılama süreçlerinde yaşanan yanlış uygulamalar ve kanunların yeterince açık ve anlaşılır olmaması ya da özgürlükleri daha da kısıtlamak yönünde algılanarak uygulanması nedeniyle yaşanan ihlaller nedeniyle yasama organını yani bizleri göreve çağırıyor ve diyor ki AYM ve AİHM’in pilot kararlarına atıfla: “Kanunları ivedilikle Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına uygun hâle getirmeliyiz.” Örneklersek, terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçunun düzenlendiği TCK 220/6-7’nci maddeleri nedeniyle o kadar çok sayıda insan aslında düşünce, ifade özgürlüğü hakkı; toplantı, gösteri hakkı ve örgütlenme özgürlüğü hakkını kullanırken ceza alıyor ki bu nedenle AYM ve AİHM önündeki başvurular da inanılmaz yoğunlukta. Yani aslında “kanunilik” ilkesine de aykırı. AYM’nin deyimiyle, öyle geniş bir yelpazede keyfî bir yargılama pratiği mevcut ki dolayısıyla AYM, örneğin “pilot karar” diyeceğimiz Hamit Yakut kararında “İhlalin ve sonuçların giderilmesi ve yeni ihlallerin önüne geçilmesi için ihlale neden olan kanun hükmünün gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle kararın bir örneğinin yasama organına bildirilmesi gerekir.” diyor, yani yine bize görev yüklüyor. Ancak bir sorun daha var, AYM: “Benzer başvuruların incelenmesinin bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesi gerekir.” diyor. Bu da aslında başvurular için adalete erişimi gerçekten geciktiren bir şey yani Mecliste acilen düzenleme yapmamız lazım.

Bir başka örnek ise AİHM, Selahattin Demirtaş Türkiye kararı. Başvurucunun Ceza Kanunu’nun 314’üncü maddesi uyarınca, ceza gerektiren ciddi suçlarla bağlantılı olarak tutuklanmasını haklı kılabilecek eylemler yelpazesi oldukça geniştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – “Bir ceza hukuku düzenlemesinin, ifade özgürlüğü hakkının kullanılmasının silahlı bir terör örgütüne üye olmaya, bu örgütü kurmaya ve yönetmeye özümleneceği şekilde geniş yorumlanması, bu yönde bir bağlantıya ilişkin hiçbir somut delil bulunmadığından haklı çıkarılamaz.” diyen ve Selahattin Demirtaş’ın derhâl serbest bırakılmasını gerektiren AİHM kararı da aynı kararlar statüsünde duruyor.

Cumhurbaşkanına hakaret suçu, internet yasakları, başkaca birçok konuyla ilgili böyle pilot şeyler var ama sürem yetmediği için anlatamıyorum.

Sonuç olarak, AYM de AİHM de diyor ki: “Bizim önümüze dosyaları yığıp durmayın, hepsiyle ilgili aynı ihlal kararlarını vereceğiz, ona göre davranın.” Ona göre davranmak nedir? Hâkimler eğer AİHM ve AYM kararlarına ya da sözleşmelere uygun davranmıyorlarsa buna uygun, onlara tane tane anlatacak şekilde yeni yasal düzenlemelerin yapılması gereği.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayınız.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Aksi takdirde, insanlar yargı terörüne maruz kalmaya devam edecekler ve ihlal tazminatları da yine bu ülke halkının cebinden ödenecek.

Bu nedenle, sevgili İbrahim Hocanın hazırladığı bu önergeyi destekliyoruz ve bugün, Yüksel direnişçisi, KHK’li Nuriye Gülmen’e verilen on yıl hapis cezası da yine yargının bir başka utancıdır diyorum.

Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Tokat Milletvekili Sayın Yusuf Beyazıt.

Buyurunuz Sayın Beyazıt. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA YUSUF BEYAZIT (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP tarafından verilen araştırma önergesi nedeniyle söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit olan kahraman Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına sabır ve yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum.

Hukukun evrensel ilkelerini uygulayan ve bu ilkelerle kendisini sınırlayan hukuk devleti insan hak ve özgürlüklerinin en büyük güvencesidir. Kesintisiz reform iradesiyle ülkemizin hukuk ve insan hakları standartlarını daha da ileriye taşıma noktasında gösterdiğimiz güçlü siyasi irade sonucunda AB müktesebatıyla uyumlu olarak hak ve özgürlüklere ilişkin standartları yükseltme kararlılığımız devam etmektedir.

İnsan hakları kurumlarının etkinliğini artırmak için bugüne kadar pek çok yasal düzenleme yapılmış ve yapısal dönüşüme imza atılmıştır. Geride bıraktığımız süreçte Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının getirilmesi hiç şüphesiz bu alandaki en köklü ve etkili düzenleme olmuş ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden birçok başvuruyu kendi iç hukukumuzda karara bağlama imkânı getirilmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuyla paylaşılan İnsan Hakları Eylem Planı'yla da özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye hedefiyle daha güçlü bir insan hakları koruma sisteminin tesisi amacıyla önemli faaliyetler öngörülmüştür. Bu kapsamda, Yargı Reformu Stratejisi’yle hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi, yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı ve şeffaflığının geliştirilmesi, insan kaynaklarının nitelik ve niceliğinin artırılması, performans ve verimliliğinin artırılması, savunma hakkının etkin kullanımının sağlanması, adalete erişimin kolaylaştırılması ve hizmetlerde memnuniyetin artırılması, ceza adalet sisteminin etkinliğinin artırılması, hukuk yargılaması ile idari yargılamanın sadeleştirilmesi ve etkinliğinin artırılması, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin yaygınlaştırılması amaçları doğrultusunda çalışmalar yapılmıştır. Bu amaçların gerçekleşmesi bakımından yalnız mevzuat değişikliği yeterli görülmeyerek uygulamaya ilişkin tedbirler de alınmıştır. Nitekim kendi iç hukukumuz bakımından Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün ilgili maddeleri gereğince pilot karar usulü düzenlenmiş ve bölüm başkanının tespit ettiği, bölüm tarafından verilen pilot karar niteliğinde ya da içtihadın ortaya konulması açısından ilkesel önemi haiz kararların Resmî Gazete’de yayımlanacağı düzenlenmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

YUSUF BEYAZIT (Devamla) – Örneğin, AİHM’in, “uzun yargılama” iddiasıyla yapılan Ümmühan Kaplan başvurusunu pilot dava seçerek verdiği kararın gereğinin yerine getirilmesi kapsamında, 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun mucibince tazminat konusu da kısmen halledilmiştir. Adalet Bakanlığımızla koordineli bir şekilde bu süreçler takip edilmekte, mevzuat noktasında gerekli çalışmalar yapılmakta ve yeni adımlar atılmaktadır. Pilot kararların yasal düzenleme gerektirmesi hâlinde, Meclisimiz üzerine düşen görevi yerine getirmektedir ve bundan sonrasında da getirecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyor, hürmetler arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özel…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

30.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Tokat Milletvekili Yusuf Beyazıt’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, çok önemsediğimiz bir grup önerisi. Bütün gruplar da konusunda son derece uzman arkadaşlarımızı konuşturdular. Ben Anayasa Komisyonu Başkanımızın da kürsüye çıkmasını çok önemsedim. Bütün konuşmayı dinledim. Ya, bu konuşmada şu nerede? Bu pilot kararlara uygun olarak bir kere, yasa teklifini Adalet Bakanlığından nasıl beklersiniz? Adalet Bakanlığı yürütmedir, yasama tekeli buradadır, milletin önüne çıkıp da oy istediğiniz referandumda billboardlarla bağıra bağıra bunu söylediniz.

İkincisi, Anayasa Komisyonu Başkanı olarak bu konuda Komisyon üyelerinizi özel gündemli bir toplantıya çağırdınız mı? Partinizin, başta Anayasa Komisyonu olmak üzere hukukçu milletvekilleri pilot kararlara uygun yasama yükümlülüğüne ilişkin nasıl bir teklif sundular?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hangileri Komisyonunuzda kaçıncı sırada bekliyor? Ele almadıysanız mazeretiniz nedir, aldıysanız bizim niye haberimiz yok? Türkiye Cumhuriyeti'nin bu kadar açık yükümlülükleri varken, Anayasa Mahkemesinin bu kadar açık kararları varken, yasama bizim işimizken “Adalet Bakanlığıyla koordineli teklif gelirse Meclis üstüne düşeni yapacaktır.” diyor. Meclisin üstüne düşen, konunun uzmanı milletvekillerinin sizin de katkınızla hızla, müştereken ve ittifakla bu konuda, bir daha bu pilot kararlara uygun mahkeme kararları çıkacak şekilde düzenlemeleri yapmaktır; bunu bekliyoruz sizden, siz çıkıp bize ne okuyorsunuz? Kabul edilebilir bulmuyoruz. Bu önergeyi mutat aralıklarla getireceğiz, bunu da tarih önünde not ediyoruz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kanun değişikliği gerektiren pilot kararlarının belirlenmesi ve bu kararların TBMM tarafından ivedilikle uygulanması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/5669) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin bu kısmın 2’nci sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 1, 2, 7, 8, 9, 14, 15, 16, 21, 22, 23, 28, 29 ve 30 Haziran 2022 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine, Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 25/5/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından İç Tüzük'ün 19’uncu maddesi gereğince Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                                                                             Mustafa Elitaş

                                                                                                                                                                  Kayseri

                                                                                                                                                          AK PARTİ Grubu

                                                                                                                                                             Başkan Vekili

Öneri:

Gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin bu kısmın 2’nci sırasına alınması ve bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun;

1,2,7,8,9,14,15,16,21,22,23,28,29 ve 30 Haziran 2022 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü Birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve bu Birleşimlerinde saat 24.00’e kadar,

25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü (bugün) Birleşiminde 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

26 Mayıs 2022 Perşembe günkü Birleşiminde 127 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

çalışmaların sürdürülmesi;

335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması önerilmiştir.

335 sıra sayılı Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441)

Bölümler

Bölüm Maddeleri

Bölümdeki Madde Sayısı

1. Bölüm

1 ila 6’ncı maddeler

6

2. Bölüm

7 ila 13’üncü maddeler

7

Toplam Madde Sayısı

13

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Hüda Kaya.

Buyurunuz Sayın Kaya. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA HÜDA KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan ve Sayın Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Aynı zamanda bizleri izleyen değerli halkımızı ve özgürlükleri gasbedilen, cezaevlerinde olan başta kadınlar olmak üzere tüm halkımızı da sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Hafta başı Kandıra’ya gittim değerli arkadaşlar -yıllar sonra ilk defa bir cezaevi ziyareti gerçekleştirebildik- Aysel Tuğluk ve Gültan Kışanak’la görüştüm. Burada sadece şunu söylemek istiyorum hasta mahkûmlarla ilgili: Bine yakın çok ciddi derecede kişisel ihtiyaçlarını göremeyen kadınlar ve erkekler var, yaşlılar var, çocuklar var. Aysel Tuğluk’un durumuyla ilgili bilgi aldım. Burada sadece şunu ifade etmek istiyorum: Bir kadın olarak ve bir kadın mahkûm hakkında kadınlık onurunu incitecek kelimeler ve açıklamalar yapmaktan imtina ediyorum fakat yüreğinde zerre kadar vicdan, insani bir ahlak ve zerre kadar hukuka saygısı olan bir yetkili, Aysel Tuğluk, Mehmet Emin Özkan gibi insanlar dâhil olmak üzere, hastaları cezaevlerinde tutamaz; bir an önce tahliye edilmeleri gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, kadın cinayetleriyle, tecavüzleriyle ilgili her gün ülkemizde ağır örnekler yaşamaya devam ediyoruz. Son günlerde İpek Er’in arkada bıraktığı mektupla… Kendisini uzun zaman istismar eden, tecavüz eden, ölümüne sebep olan Musa Orhan’a, bir tecavüzcüye “tecavüzcü” dedi diye bir kadına, Ezgi Mola’ya 7 bin lira civarında para cezası verildi. Kime veriliyor? Tecavüzcüye taltif yapılıyor. Bu ülkede kadın haklarından bahsedenler, insanlıktan, izzetten, ahlaktan bahsedenler iktidarında, tecavüzcüler ödüllendiriliyor, terfi ettiriliyor. Biz de burada kadınlar olarak, Ezgi Mola'nın dediği gibi, tecavüzcüye “tecavüzcü” demeye devam edeceğiz, hırsıza “hırsız” demeye devam edeceğiz, katillere “katil” demeye devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERAP YAŞAR (İstanbul) – Teröriste “terörist” peki?

BAŞKAN – Buyurunuz.

HÜDA KAYA (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) – Tuma Çelik ne olacak, Tuma Çelik?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Tuma Çelik beraat etti. Utanmıyor musunuz hâlâ? Beraat etti ya!

HÜDA KAYA (Devamla) – Ve yine kadınlardan devam etmek istiyorum. İçeride, Kobani davası başta olmak üzere gazeteciler, akademisyenler, pek çok kadın cezaevlerinde; düşündükleri için, yazdıkları için, muhalefet ettikleri için. İşte, bunlardan bir tanesi Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden derken bugün de KHK'li bir kadın, Nuriye Gülmen atıldığı işine… Eğitimci. Hırsızlık yapayım demiyor, öldüreyim demiyor; işime iade olayım, eğitime devam edeyim, yolda ona buna muhtaç kalmayayım diyor, bir kadın olarak emek verdiği mesleğine devam etmek istiyor, bugün ona da on yıl ceza verildi. Bu ülkede, bırakın onu, işte bakın yeni bir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜDA KAYA (Devamla) – Hemen, son bir cümlemi ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz.

HÜDA KAYA (Devamla) – Teşekkürler.

Bakın, Esenler'de AKP Belediyesi bir kadın türbesini, Ana Meryem Türbesi'ni yıktı, gizlice yıktı. Kimlerin gittiği geldiği yerler buralar? Abdal Alevilerin ziyaret makamlarından biri. Gizlice yıktı. İnançlara el uzatılıyor; insanların, kadınların izzetine, şerefine el uzatılıyor; tecavüzcüler ödüllendiriliyor, hırsızlar korunuyor; her türlü kaçak, gayrimeşru işler yapanlar taltif ediliyor AKP iktidarında. Biz, kadınlar olarak, bu haksızlıklara elbette ki engel olmasını da bileceğiz.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Murat Emir.

Buyurunuz Sayın Emir. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Pençe-Kilit Operasyonu’nda yaşamını yitiren, kaybettiğimiz Mehmetçik’imizi saygıyla anıyorum ve rahmet diliyorum.

Değerli arkadaşlar, bu vesileyle Süper Lig’e çıkan Ankaragücü’nü de kutluyorum. Gerçekten, Ankaragücü’nün Süper Lig’e çıkmış olması son derece değerli. Geçen dönem, Ankaragücü Süper Lig’den düştüğünde ben burada bir konuşma yapmıştım ve “Ankara’nın niye bir stadyumu yok?” diye sormuştum, “Niye hâlâ yok?” demiştim. 2018 yılında 19 Mayıs Stadyumu’nu yıktınız hem de bize göre yanlış bir raporla yıktınız, “Yıkılacak.” dediniz ama sonrasında, iki yılda yapacağınız stadyumdan hâlâ eser yok, tek bir çivi çakmadınız. Geçen yıl sorduğumda, “Niye üç yıldır yatıyorsunuz?” diye sorduğumda Nevzat Ceylan partiniz adına konuştu ve geldi “İnşallah, yakında temel atacağız.” dedi, hâlâ temel falan yok. Daha dört gün önce Fuat Oktay Ankaragücü’nü tebrik ederken “Yakında müjdeli haberi vereceğiz, Ankara’nın bir stadyumu olacak.” dedi ama hâlâ yok. Bakın, hep yalan dolan. Koca bir başkent, Süper Lig’de 2 tane takımı var ve bu başkentin stadyumu yok. En yakın stadyum Sincan’da, 25 kilometre ötede ve küçük bir stadyum. Bu yakışıyor mu Ankara’ya? Peki, niye yok? Çünkü çok küçük bir ödenek ayırıyorsunuz, 450 milyon lira ve her defasında o ödeneği başka işlere kullanıyorsunuz.

Sizin derdiniz Ankara’ya stadyum yapmak değil, sizin aslında Ankara’yla bir sorununuz var, Ankara’ya hıncınız var, Mustafa Kemal’e hıncınız var, İnönü’ye hıncınız var, 19 Mayısa hıncınız var. (CHP sıralarından alkışlar) Her şeyi parsel olarak görüyorsunuz, arsa olarak görüyorsunuz. Eğer orada bir AVM yapılacak olsaydı çoktan yapmıştınız, milyon dolarlık konut yapılacak olsaydı çoktan yapmıştınız ama stadyumu yapasınız gelmiyor.

Ankaralılar adına size soruyorum: Artık yalanı dolanı bırakın, “inşallah” “maşallah”la olmaz bu işler. Temeli atın ve kısa sürede bu stadyumu yapın. Ankaralı bunu bekliyor.

Bakın, İsmet İnönü’nün İnönü Stadyumu’nu da yıktınız, oraya konut yapacaksınız. EGO hangarlarını ne hâle getirdiğinizi Ankaralılar biliyorlar ve Ankara’yı katlediyorsunuz, Ankara’nın tarihine hakaret ediyorsunuz, Ankara’yı bir taşra kentine dönüştürmeye çalışıyorsunuz çünkü sizin Ankara’yla işiniz yok, sizin gözünüz İstanbul’da ve sizin meseleniz cumhuriyetle hesaplaşmak. Bu nedenle de Ankara’yı küçültebildiğiniz kadar küçültüyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, biz burada sizden açık bir takvim bekliyoruz. Öyle “İnşallah yakında temel atacağız.”la olmaz. Üstüne üstlük, harcanan paraların, o 450 milyon liraların hesabını da vermenizi bekliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT EMİR (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN – Buyurunuz.

MURAT EMİR (Devamla) – Niye dört yıldır hâlâ bir stadyum temelinin atılmadığını da soruyoruz ve bunun cevabını bekliyoruz. Ve Ankaralılar adına sizden talep ediyoruz; Ankara’nın Ankara’ya yakışır, modern, çağdaş, büyük bir stadyuma ihtiyacı var.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sayın Elitaş…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Konuşmacı “Mustafa Kemal’e hıncınız var.” dedi, “Cumhuriyetle probleminiz var.” diye söyledi. AK PARTİ’yle hiç alakası olmayan, herhâlde kendi aklından geçenleri kendi adına bize yakıştırarak söylemeye çalışıyor.

MURAT EMİR (Ankara) – Size hiç yakışmaz, doğru söylüyorsun(!)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Her stattan “Atatürk” ile “İnönü” adı kaldırıldı mı, onu söyle Başkan. (AK PARTİ sıralarından “Kes! Kes!” sesleri)

MURAT EMİR (Ankara) – Sen kes!

BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

7.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Ankara Milletvekili Murat Emir’in AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Değerli milletvekilleri, bir kere şunu herkes çok iyi bilmeli: AK PARTİ’nin ne cumhuriyetimizle bir hesaplaşması var ne de bu ülkenin kurucusu Atatürk’e bir hıncı var. Bu memleket, Atatürk’ün önderliğinde Millî Kurtuluş Savaşı’nı vermiş, bağımsızlığını ilan etmiştir. 7’den 77’ye herkesin bu vatan toprağında hakkı var ama Atatürk’ün önderliğinde gelişen bir durum var.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Adını niye kaldırıyorsunuz statlardan Başkan?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Nerede kaldırdık? Hangi stat? Bırakın Allah aşkına ya! Bırakın Allah aşkına ya! Atatürk Havalimanı’yla ilgili konu… Kenan Evren “Yeşilköy Havalimanı”nı “Atatürk Havalimanı” yaptı, onu “Kaldırdınız.” diye söylüyorsunuz. Bırakın Allah aşkına ya! Bırakın böyle safsata şeyleri, konuşmayın; doğruları konuşun. (CHP sıralarından gürültüler)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Asıl sen bırak! Yeni açtığınız doğumevine Zübeyde Hanım’ın adını vermediniz ya! Atatürk’ün annesinin adına dâhi tahammül edemiyorsunuz. Bırakın ya!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı yaptı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı şunu yapabilir: Belediyeler hizmet makamıdır; Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı gitti, Gençlik ve Spor Bakanlığıyla görüştü, başka kurum ve kuruluşlarla görüştü, Kayseri’ye ilk defa, Türkiye’de ilk defa örnek bir stadyum yaptırıldı. Biz bütün büyükşehirlerde bu stadyumları da yapıyoruz. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı “Ben şunu istiyorum, bunu istiyorum.” diyor; önünde imkân var, fırsat var, bütçesi var, Ankara'yı da kazanmış, Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş; gelsin, Ankara'ya stadyumu yapsın. Biz de Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak, biz de devlet olarak bütün imkânları da seferber edelim, bunu da yerine getirmeye çalışalım. (CHP sıralarından gürültüler)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Fesli deli Kadir’in yol arkadaşları Atatürk’ten bahsetmesin; fesli deli Kadir’in yol arkadaşlarının Atatürk sevgisine inanmıyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Böyle gelip bir stadyum üzerinden ve grubunuz üzerinden hiç alakası olmayan bir konuda “Cumhuriyetle sıkıntınız var, Atatürk'le derdiniz var…” Ya, siz bir kere…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Atatürk Stadı’nı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı mı yıktırdı?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Başkan, bak, Antalya, Afyonkarahisar, Konya, Bursa, Sakarya, Antakya, Kayseri, Rize ve Giresun’dan Atatürk adını silmişsiniz ya. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Aynen öyle.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Mitinge niye koymadınız, mitinginizde niye göremedik Atatürk’ün resmini?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – Sataşmaya göreydi ama…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, siz, İl Başkanınızı, “Ben Mustafa Kemal'e ‘Atatürk’ demekten imtina ediyorum.” diyen kişiyi hâlâ İl Başkanı olarak tutuyorsunuz.

MURAT EMİR (Ankara) – Hadi oradan! Öyle bir şey yok.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Hadi oradan!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – AK PARTİ'ye kalkıyorsunuz “Atatürk'e hıncınız var, cumhuriyetle probleminiz var.” Bırakın Allah aşkına ya!

MURAT EMİR (Ankara) – Hadi oradan!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Hadi oradan be! Hadi oradan be! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özel…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tutanağa da geçmiş olan, yaklaşık 16 kelimeden oluşan son cümlesine cevaben grubumuz adına Murat Emir için söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Murat Bey, Atatürk Stadı’nı Tayyip Erdoğan yıktırdı.

8.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MURAT EMİR (Ankara) – Bizim için öyle sizin gibi birkaç çeşit Atatürk yok; fesli, kalpaklı Kurtuluş Savaşı'nı veren Atatürk ile devrimleri yapan Atatürk aynıdır bizim için. (CHP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla biz, “Mustafa Kemal” de deriz onurla gururla, “Atatürk” de deriz. Bunu böyle bilin, siz yapamadığınızı bize isnat etmeyin bu bir.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Resmi dün niye yoktu mitingde? Mitinginize İstanbul’da niye koyamadınız resmini?

MURAT EMİR (Devamla) – İkincisi, değerli arkadaşlar, bakın, Atatürk'le meseleniz olduğunu çok açık görüyoruz. Daha geçenlerde Yozgat’ta “Atatürk Bulvarı”nı “Bekir Bozdağ Sokağı” diye değiştirdiniz. Ya, “Atatürk”ü kaldırıp ölmemiş adamın adını koyuyorsunuz. Bundan daha utanç verici ne olabilir?

Bakın, Ankara’da İnönü Stadyumu vardı; Ankara’ya bir stadyum çok mu geldi ki orayı yıktınız? Niye yıktınız biliyor musunuz? “İnönü” adı yazdığı için yıktınız.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Atatürk’ün resmini paralardan kim kaldırdı?

MURAT EMİR (Devamla) – Peki, Beşiktaş’taki İnönü Stadyumu’nun yerinde ne var şimdi? Niye adını koymaktan çekindiniz? Peki, Atatürk Havalimanı’nın nesi vardı? Atatürk Havalimanı hâlâ çalışabilir bir havalimanıyken, oraya kazma vurmak vatana ihanetken sadece adıyla sorununuz olduğu için orayı kaldırmaya çalışmıyor musunuz? Bakın, hâlâ bu ihanetinizi saklama peşindesiniz.

Değerli arkadaşlar, şunu bilin: Siz, Mustafa Kemal’le, Atatürk’le ne kadar uğraşırsanız uğraşın, ne yaparsanız yapın; ne bizim gönlümüzden ne de bu milletin gönlünden Mustafa Kemal’i de onun devrimlerini de silemezsiniz ve ne yaparsanız yapın, Atatürk ilke ve devrimlerine çarpmak zorundasınız, çarpacaksınız; ne yaparsanız yapın. (AK PARTİ sıralarından gürlütüler)

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Atatürk’ün yakasını bırakın ya! Yeter artık ya!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım…

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – 10 stadyumdan Atatürk’ün ismi silindi Başkan.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Elitaş.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

31.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın. Ankara Milletvekili Murat Emir’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, “Atatürk’ü unutturmaya çalışıyorsunuz.” diyorlar, önce bir geçmişlerine baksınlar. İsmet İnönü, Cumhurbaşkanı olduğu dönemde paralardan Atatürk resmini kaldırdı, milletin gönlünden kaldıramadı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MURAT EMİR (Ankara) – Fesli deli Kadir’e gözyaşı döktünüz ya!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İki; Atatürk’ü Koruma Kanunu ne zaman çıktı biliyor musunuz? 14 Mayıs 1950’de, çok partili sistemde Demokrat Parti iktidara geldikten bir ay sonra Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu çıkardı. Niye?

MURAT EMİR (Ankara) – Çünkü Atatürk’e saldıran yoktu o zaman.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Çünkü ondan önce, CHP iktidarı döneminde Atatürk’e saldıranlar vardı ve onlar da o rivayete göre –Şevket Süreyya Aydemir’in kitabında yazar- “İsmet İnönü’yü ve Cumhuriyet Halk Partisini destekleyen meczuplar.” diye ifade edilen hüküm var, cümle var. Ona da iyi baksınlar.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özel…

32.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hem Cumhuriyet Halk Partisi kurucusu ve 1’inci Cumhurbaşkanımız hem Millî Mücadele kahramanı, Lozan kahramanı, cumhuriyetin 2’nci Cumhurbaşkanı ve bu ülkeyi borçlu olduğumuz cumhuriyetin kurucu kadrolarından biri olan İsmet İnönü’ye, onun ve Atatürk’ün ortak hatırasına ve mirasına sonuna kadar sahip çıkar, birincisi bu.

İkincisi, Canan Kaftancıoğlu’nun “Atatürk” diyemediğini söylüyor, o sözler söylendikten on iki gün önce, 9 Eylül gününde Halk TV yayınında üst üste 12 kez “Atatürk” diyor, bu video yayınlandı, Allah’ın kulu utanmadı AK PARTİ’den. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Vay anasına! 12 bin kez söylese de olmaz, değişmez.

MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – “Atatürk diyemiyor.” derken onu kastetmedik.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ayrıca son sözüm şu: Kenan Evren’in seçim barajına yirmi yıldır sahip çıkıyorlar, oradan besleniyorlar, Kenan Evren’in YÖK Kanunu’na sonuna kadar sahip çıkıyorlar… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kenan Evren’in kendisi için isteyip kısmen yapabildiği rektör atama yetkisini Kenan Evren’in bile imreneceği şekilde bir tek adama kullandırtmaya sahip çıkıyorlar, Kenan Evren’in “Atatürk” ismini verdiği havaalanından “Atatürk” ismini kaldırmayı Kenan Evren’in yaptığı işe muhalefet sayıyorlar; yazıklar olsun! (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin bu kısmın 2’nci sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 1, 2, 7, 8, 9, 14, 15, 16, 21, 22, 23, 28, 29 ve 30 Haziran 2022 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine, Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın Erel…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

33.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, Aksaray’ın Boğazköy, Bekdik ve Harmandalı köylerindeki arazi toplulaştırma çalışmalarına ilişkin açıklaması

AYHAN EREL (Aksaray) – Teşekkürler Başkanım.

Aksaray’ımızda Boğazköy’ü ve çevre köylerden Bekdik, Harmandalı köylerinde 2014 yılında başlayan arazi toplulaştırma çalışmaları geçen zamana rağmen hâlâ sonuçlandırılamadı. Pandemiyle birlikte tarımın önemli olduğu, ihtiyacın yükseldiği bu dönemde arazi toplulaştırma çalışmalarının bu kadar uzun sürmesi tarımı olumsuz etkilemektedir. Bazı parsellerde birden fazla yol açılmış, mevcut parseller ekim ve dikim açısından kullanılmaz hâle gelmiştir. Vatandaşımız diyor ki: “Arazi toplulaştırmasıyla alakalı karşımızda herhangi bir muhatap bulamamaktayız, tarımsal girdilerin bu kadar arttığı, köylü ve çiftçinin bu kadar zor durumda olduğu bu dönemde çiftçilere yapılan bu zulüm artık sona ermelidir.”

İlgilileri göreve davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Bulut…

34.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, büyük Kafkasya sürgününün 158’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

YÜCEL BULUT (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yüz bir yıllık efsanevi bir direnişin sonrasında göçe zorlanan insanların çok önemli bir kısmının hayatını kaybettiği büyük Kafkasya sürgününün 158’inci yıl dönümünde Kafkasya direnişinin büyük önderi Şeyh Şamil’in sonsuza dek unutulmayacak efsanevi direnişini tarih huzurunda bir kez daha saygıyla ve minnetle selamlıyorum.

1864 sürgünü sonrasında Anadolu’nun kucak açtığı Kafkasya’nın yiğit evlatları Türk milletinin ayrılmaz bir parçası ve ebediyete kadar sarsılmaz kader arkadaşı ve yoldaşı olmuştur. Kafkasya’nın cesur evlatları, Şeyh Şamil’in komutasındaki şanlı direnişlerini, Türk milletinin istiklali için başlatılan Millî Mücadele’de de aynı azim, aynı iman ve aynı şevkle bu defa Mustafa Kemal Atatürk’ün başkomutanlığında sürdürmüşler, Anadolu’yu ebedî vatan olarak kabul etmişlerdir.

Bu vesileyle insanlık tarihinin görmüş olduğu en büyük katliam ve sürgüne muhatap olan Kafkasya’nın asil evlatlarına bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.

BAŞKAN – Sayın Sürücü…

35.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü’nün, Şanlıurfa’dan Bursa’ya giden mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması

AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Urfa’nın Viranşehir, Siverek ve Ceylanpınar ilçelerinden Bursa Yenişehir’e çalışmak için giden mevsimlik tarım işçilerinin koşulları oldukça kötü durumdadır. Konaklama için hiçbir imkân tesis edilmeyen mevsimlik tarım işçileri 20 metrekarelik çadırlarda yaşamaktadır. Tüm bu kötü koşullara ek olarak Belediye mevsimlik tarım işçilerinin kaldığı yaklaşık 200 çadıra kartlı sayaç takmış ve işçilerden su karşılığında ücret almak istemektedir, sayaç takmayanlara da su verilmemektedir. Zaten sağlık, barınma ve hijyen gibi pek çok konuda ciddi sorunlar yaşayan mevsimlik tarım işçilerine karşı Belediyenin aldığı bu karar doğru değildir ve buradan bu kararın derhâl durdurulması ve bundan vazgeçilmesi gerektiğini belirtiyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Köksal…

36.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Afyonkarahisar merkeze yapılan bisiklet yolunun bir yılı bile doldurmadan kazılmasına ve Sinanpaşa ilçesi Balmahmut köyünün merasının bir maden şirketine peşkeş çekilmek istendiğine ilişkin açıklaması

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Afyonkarahisar merkezde Afyonkarahisar Belediyesi geçtiğimiz yıl 10 milyon liraya bir bisiklet yolu yaptı ancak henüz bir yılı bile doldurmadan bu yol kazıldı. Bisiklet yolunun kenarında bulunan ve tanesi 269 liraya mal olan dubalar da söküldü yani hemşehrilerimin parası resmen çöpe gitti. Bu kadar işsiz, yoksul, ihtiyaç sahibi varken 10 milyon liranın böyle çarçur edilmesi hangi vicdana sığar? Bu parayla Afyonkarahisar’a hizmet edilmesi, istihdam alanı yaratılması gerekirken acaba birileri zengin mi edildi? Öğrenin artık, bir işi bir kere yapmak her yıl yapmaktan daha ucuza mal olur.

Ayrıca Sinanpaşa ilçemize bağlı Balmahmut köyünün merası bir maden şirketine peşkeş çekilmek isteniyor. Şirketin Emine Erdoğan’ın yakınının olduğu iddia ediliyor. Bu meradan Balmahmut, Saraycık, Garipçe, Bulca köyleri ve Küçükhüyük kasabası yararlanıyor. Bu insanlar hayvancılık yaparak geçiniyor. Bu mera ellerinden giderse bu insanlar nasıl geçinecek? (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Aydınlık…

37.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlık’ın, DEDAŞ’ın Şanlıurfa’da çiftçiye zulmettiğine ilişkin açıklaması

AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

DEDAŞ Urfa’da terör estirmeye devam ediyor. Şu anda Atatürk, Tatarhüyük, Topçu Gündaş, Cullap, Haktanır, GAP ve Güzelyurt sulama birliklerinin elektriği kesilmiş durumda. Bu demek ki 1 milyon dönüm arazi susuz kalacak, ekinler kuruyacak. DEDAŞ şu anda çiftçiden aylık ödeme istiyor; bu istek akıl ve mantık dışıdır. Soruyorum, çiftçinin düzenli bir geliri mi var? Hangi çiftçi aylık ödeme yapabiliyor? Gıda krizinin gündemde olduğu bir dönemde çiftçimize bu zulmü yapmak, bu zulme ortak olmak, açık ve net, ihanettir. Artık yeter! Bıçak kemiğe dayandı! DEDAŞ’a “Dur!” denilmeli.

BAŞKAN – Sayın Gürer…

38.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, mevsimsel iklim değişikliğinin tarımda yol açtığı sorunlara ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Mevsimsel iklim değişikliği, tarım için ciddi sorunlara neden olmaktadır. Kuraklık, dolu, don, sel, fırtına, çöl sıcakları, kum fırtınası gibi doğal afetler üreticileri, çiftçileri verim ve rekolte kaybı yanında ekonomik anlamda zorlamaktadır. Ayrıca meraların kuraklık etkisiyle verimsiz olması da hayvancılığa olumsuz yansımaktadır. Niğde ve çevre illerde etkili olan hava olayları TARSİM’e kayıtlı olmayan çiftçilerin mağduriyetini de katlamıştır. Afet niteliğinde olan doğa olaylarında zarar edenlerin zararları ÇKS ve TARSİM aranmaksızın karşılanmalıdır. Tarım arazileri ve bahçelerde oluşan zararlarla ilgili siyasi iktidarın da gerekli önlemleri alması şarttır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiğinden beri çiftçinin, üreticinin başı ne yazık ki felaketten kurtulmamaktadır. Bu nedenle de çiftçilerin sorunlarına eğilinmesi ve çözüm üretilmesi şarttır. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Güneş…

39.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, millî sporcularımızın başarılarına ilişkin açıklaması

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa ve dünyada birçok şampiyonluk elde ederek ülkemize madalya getiren millî sporcularımız son olarak Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenen Dünya Kadınlar Boks Şampiyonası’nda bizleri gururlandırmışlardır. Bu müsabakalarda 5 altın madalya kazanan millî sporcularımız Ayşe Çağırır, Buse Naz Çakıroğlu, Hatice Akbaş, Busenaz Sürmeneli, Şennur Demir ile 2 bronz madalya kazanan Sema Çalışkan, Elif Güneri tarih yazarak takım hâlinde şampiyon olmuşlardır. Kendilerini yürekten kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.

Yine, bizi gururlandıran Uşaklı hemşehrimiz, genç sporcumuz Ali Peker Fransa’da 70 ülkenin katıldığı 2022 Dünya Şampiyonası’nda gülle atma branşında 20,23 metrelik derecesiyle altın madalya kazanarak dünya şampiyonu olmuştur. Sporcumuz Ali Peker ve Hocamız Çağrı Oflaz’ı tebrik eder, başarılarının devamını diler, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

BAŞKAN – Sayın Özsoy…

40.- İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoy’un, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanına yönelik sözlerine ilişkin açıklaması

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Yalanı ve iftirayı siyaset tarzı hâline getiren, kasetle işbaşına gelmiş Cumhuriyet Halk Partisinin başındaki kişi dün yine Sayın Cumhurbaşkanımıza ve ailesine iftiralar atarak kendisine verilen görevi yerine getirdi. Buradan, Gazi Meclisimizden Kemal Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum: 15 Temmuz gecesi kimin fareler gibi kaçtığını, kimin de aslanlar gibi mücadele ettiğini milletimiz çok iyi biliyor! (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sensin fare, sensin! Sensin fare, terbiyesiz!

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sıçansın sen, sıçan!

ERKAN AYDIN (Bursa) – Aşağılık adama bakın ya!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Terbiyesiz! Sensin fare!

VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün uşakları, FETÖ’nün çocukları!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sizin yurt dışında gidecek çok yeriniz olabilir ama biz bu topraklarda doğduk, bu topraklarda yaşadık ve inşallah, bu topraklarda öleceğiz.

VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün uşakları!

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Fare!

BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) – Terbiyesiz herif!

VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun, FETÖ’nün!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Bizler korkak gibi yaşamaktansa adam gibi ölmeyi tercih edenlerdeniz. Biz atalarımızdan böyle gördük. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Utanmaz adam!

VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocukları!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sen FETÖ’nün çocuğusun!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Utanmaz adam! FETÖ’nün çocuğu sensin!

VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun, FETÖ’nün!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin sen!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sensin fare!

VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Terbiyesiz herif!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin!

BAŞKAN – Sayın Ekinci…

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkan.

VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin sen! Sen FETÖ’nün çocuğusun!

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Başkanım…

VELİ AĞBABA (Malatya) – Terbiyesiz!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin sen!

VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Ayıp ya, ayıp! Ancak hakaret ediyorsun!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin sen, sen FETÖ’nün çocuğusun!

VELİ AĞBABA (Malatya) – Saray çocuğusun!

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Başkan, süreyi tekrar…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Konuşmacı tamamlasın.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Başkanım, süreyi tekrar başlatırsanız sevinirim.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ya, niye üzerinize alındınız siz?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, hanımefendiye baştan söz verin zaten.

BAŞKAN – Buyurun.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Pençe Kilit…

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Niye üzerinize alındınız?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Terbiyesiz herif!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin terbiyesiz!

VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğu! FETÖ’nün çocuğusun, FETÖ’nün!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Niye üzerinize alındınız ki?

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Ya, bana saygınız yoksa şehitlerimize saygınız olsun!

VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun, FETÖ’nün!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – FETÖ’nün çocuğu sensin, sen!

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Bakın…

VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin FETÖ’nün çocuğu! Sensin!

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Ağbaba, bana…

VELİ AĞBABA (Malatya) – Gör, elinden maklube de yedin, çayını da içtin, elini de öptün; gittiniz yanına. FETÖ’nün çocuğu!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Senin niye zoruna gitti?

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Ağbaba, bir milletvekiline saygınız yoksa, şehitleri anacağım, şehitlere saygınız olsun lütfen.

VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun sen! Utanmaz!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin utanmaz! Niye zoruna gitti senin?

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Ağbaba…

VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun!

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Başkanım, lütfen…

BAŞKAN – Baştan alalım.

VELİ AĞBABA (Malatya) – 15 Temmuz darbesinin ortağısın sen!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – 15 Temmuz darbesinde ben Sabiha Gökçendeydim. Saklanıyordun, sen neredeydin?

BAŞKAN – Sayın Ağbaba…

VELİ AĞBABA (Malatya) – 15 Temmuz darbesinin ortağısın sen! Utanmaz adam!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Niye üzerinize alındınız! Niye üzerinize alındın! Üzerine alınma. Ben isim mi verdim? Üzerine alınma!

BAŞKAN – Sayın Ağbaba…

VELİ AĞBABA (Malatya) – Utanmaz adam!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ben kimseye söylemedim, üzerine alınma!

BAŞKAN – Sayın Ağbaba…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, sürdüremeyiz.

Arkadaşların hakkını tekrar verin. Ara istiyorum. Ara istiyoruz. İç Tüzük’ün 164’üncü maddesine göre işlem gerektiren bir söylemde bulundu. Ara istiyoruz, arkadaşların haklarını sonra verin. Bu şartlarda sürdüremeyiz.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Üzerine alınma!

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Şehitlerimizle alakalı konuşuyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir partinin genel başkanına bir milletvekili bu sözü söyleyemez. Bu İç Tüzük’e göre işlem yapmanız lazım.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ben kimseye söylemedim, üzerine alınma!

BAŞKAN – Sayın Özel, anlaşıldı efendim, anlaşıldı.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ben isim vermedim. Üzerinize niye alındınız ya, niye üzerinize alındınız?

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Seçilmiş Cumhurbaşkanına söyleyemez sizin Genel Başkanınız!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ara istiyoruz.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ben isim vermedim.

BAŞKAN – Ama müsaade etmiyorsunuz ki…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Ama müsaade etmiyorsunuz ki arkadaşlar.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Arkadaşların haklarını saklı tutun, ancak Genel Başkanımıza, bir, bu ifadeyi kullanamaz!

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Siz de Cumhurbaşkanımıza kullanamazsınız!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Niye üzerinize alınıyorsunuz? Niye üzerinize alındın?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Defalarca yaşandı, İç Tüzük’e göre işlem gerektiren bir suçtur!

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Siz de Cumhurbaşkanımıza kullanamazsınız!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Biz hakaret mi ettik?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Devam edemezsiniz! Ara talep ediyorum.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Niye üzerine alındın?

VELİ AĞBABA (Malatya) – Hadsiz!

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin hadsiz!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

Sayın Ekinci, hakkınız saklı kalacak, ben size hak vereceğim efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tabii ki ya, burada olmaz.

BAŞKAN – Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.25

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’un, Genel Kurulda milletvekillerinin söz alırken, kendi sorunlarını, düşüncelerini, meramlarını ifade ederken ve siyasi partilerin genel başkanlarına hitap ederken saygı göstermeleri gerektiğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bir önceki oturumda sayın konuşmacı direkt Cumhuriyet Halk Partisi Sayın Genel Başkanının şahsını gıyaben muhatap alarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna da dönük, ne kendisine ne yüce Meclise ne de herhangi bir şahsiyete yakıştırmadığımız, yakıştıramadığımız ifadeler sarf ettiği için, bugünkü oturumu yöneten bir arkadaşınız olarak kendisini uyarıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Bütün Genel Kurula, Sayın Grup Başkan Vekillerine çağrımdır: Zaman zaman Genel Kurulda sayın milletvekilleri söz alırken, kendi sorunlarını, illerinin sorunlarını veya düşünce ve meramlarını ifade ederken siyasi partilerin Sayın Genel Başkanlarına hitapta bulunurlar; siyasi parti Genel Başkanlarına hitap edecekseniz ancak ve ancak saygı göstererek hitap edeceksiniz. Siyasi parti Genel Başkanları birbirlerine cevap verebilecek, birbirlerinin görüş, düşünce ve siyasi anlayışlarını eleştirebilecek özelliklere, kabiliyetlere, kapasitelere sahiptirler. Kolay yetişmeyen, kolay yetişemeyecek olan bütün Sayın Genel Başkanlarımıza buradan saygıyla, hürmetle bir tavır ve onlarla ilgili bir duruş sergilerken… Lütfen, hangi vekilimiz olursa olsun eğer illa bir Sayın Genel Başkanımızla ilgili fikir beyan edecekse önce kendi Genel Başkanını, kendi Sayın Genel Başkanını gözünün önüne getirsin, onu düşünsün, kendi Genel Başkanıyla ilgili söylenecek bir sözün kendisine nasıl rahatsızlık vereceğini düşünsün, o şekilde, müdrik bir biçimde izahatını yapsın diyorum. Bundan sonraki çalışmalarımızda sayın vekillerimizin bu konudaki hassasiyetleri öne çıkacaktır diye düşünüyorum.

Haddim değil, öyle “temiz bir dil” falan ifadelerini de kullanmak istemiyorum; zaman zaman sürçülisan da olabiliyor, Meclisin heyecanı, konunun ağırlığı bazen herhangi birimizi belli bir mecraya sürükleyebiliyor.

Su yatağında akar; akar ama bir durup da tepeden o suyun yatağına da bir bakınız, nasıl akıyor, nasıl yol seçiyor. Eğer bir kanal gibi tekdüze bir şekilde o nehir akıyorsa zaten onun adı “yatak” değil, o suyun adı da “nehir” değil; olsa olsa “kanal” olur, insan elinin değmiş olduğu, düzenlediği bir düzenleme olur ki bu da asla ve asla etrafına hayat verecek bir nehir, bir pınar olamaz; sadece etrafı betonlarla örülü, belli bir yere akıntısı sevk ve idare edilen, kendi iradesini de kaybetmiş, akışına bırakılmış bir su gibi olur.

Ben yüce Meclise anlayışla beni dinledikleri için teşekkür ediyorum. Bundan sonraki çalışmalarımızı inşallah hem heyecanıyla birlikte hem de düzeyimizi de hatırlayarak yürüteceğiz diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Sayın Ekinci…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

41.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere, Cumhurbaşkanının “kaçmak” sözüyle bir araya gelecek son kişi olduğuna ve Ziraat Türkiye Kupası’nda final maçına çıkacak olan Demir Grup Sivasspor’a başarılar dilediğine ilişkin açıklaması

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkan.

Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan kahraman askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı ve sabır diliyorum; mekânları cennet olsun. Yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Terörle ve teröre destek olanlarla mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan her zaman, kefenini giyerek yola çıktığını ifade eden bir liderdir, “kaçmak” sözüyle bir araya gelecek son kişidir. 15 Temmuz akşamı da kimin milletiyle birlikte olduğunu tüm dünya görmüştür; takdiri aziz milletimize bırakıyorum.

Yarın akşam Ziraat Türkiye Kupası’nda final maçına çıkacak olan Sivas’ımızın, Yiğidoların gururu Demir Grup Sivasspor’umuza şimdiden başarılar diliyor ve tüm Sivaslılar olarak, o kupa Sivas’a gelecek diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Öçal…

42.- Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal’ın, Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit olan askerlere ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanına, ailesine ve bürokratlara yönelik sözlerine ilişkin açıklaması

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Dün Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit olan 5 kahraman askerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum.

Şehitlerimizin acısını milletçe derinden yaşarken muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun âdeta gündemi hafife alarak Cumhurbaşkanımıza, ailesine ve bürokratlara yönelik akıl ve ahlak yitiği, garip, ruhsal hezeyanlarla sarf ettiği cümle ve sözlerden dolayı bize sadece Allah’tan şifa dilemek düşer.(CHP sıralarından gürültüler)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Herhâlde sizi dinlememiş Sayın Başkan.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Başkanım, sen ne diyorsun, o ne diyor ya!

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Milletimiz de Kılıçdaroğlu da kimin kaçıp saklandığını, kimin tankların arasında durarak halkının yanında olduğunu çok iyi bilmektedir.

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Ne işi var Amerika’da o zaman o kadar paranın ya? Halkı Amerika’da mı?

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Daha önce de Cumhurbaşkanımıza “Kaçacak.” diyenlerin yurtsuz, vatansız olduğunu hatırlatır, bu çirkin iftira ve müptezel siyaset anlayışından dolayı muhalefette kaldıkları için muhalefete tebriklerimizi sunuyoruz. (CHP sıralarından gürültüler)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, sen ne anlattın, bu ne yapıyor!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Siz ne konuştunuz, burada ne oluyor Sayın Başkan!

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Gayet güzel, gayet güzel. Siz kamyon kamyon konuşun, iki kürek attırmayın bize; oldu!

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Hem hırsız hem arsız; ne diyeyim ya!

ALİ KEVEN (Yozgat) – Terbiyesiz! Ayıp be yaptığın! Ayıp, ayıp, çok ayıp! Sen bir bayansın, sana yakışmıyor. Bayan olduğunu unutma!

BAŞKAN – Alınan karar gereğince…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Beyefendi, siz kamyon kamyon konuşun, biz iki kürek konuşmayalım; hadi oradan!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım…

ALİ KEVEN (Yozgat) – “Müptezel” diyor ya, bu ne terbiyesizlik Sayın Başkan!

BAŞKAN – Sayın Özel, buyurun.

43.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, biraz önce içeride hep birlikte konuştuk, siz çok kıymetli uyarılar yaptınız ve bunun üstüne kullanılan ilk sözde bu cümlelerin kurulabiliyor olması o ahlak yitikliğinin bu Meclisteki tezahürüdür. (CHP sıralarından alkışlar) O “müptezel” kelimesi en yakışanın ağzından çıkmıştır, en çok kime yakışıyorsa. (CHP sıralarından alkışlar)

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – En çok size yakışır, en çok size.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Olacak şey değil ya!

BAŞKAN – Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45 Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45 Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

18 Mayıs 2022 tarihli 92’nci Birleşimde, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümünde yer alan 5’inci madde kabul edilmişti.

6’ncı madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                      Feridun Bahşi                                               Dursun Ataş

                                 Adana                                                            Antalya                                                           Kayseri

                            Aytun Çıray                                                                                                                   Ayhan Altıntaş

                                  İzmir                                                                                                                                    Ankara

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                         Süleyman Girgin                                                   Cavit Arı                                           Vecdi Gündoğdu

                                 Muğla                                                            Antalya                                                        Kırklareli

                          Utku Çakırözer                                               Bülent Kuşoğlu                                       Abdüllatif Şener

                               Eskişehir                                                          Ankara                                                            Konya

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) –Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen ilk konuşmacı Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.

Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 327 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 6’ncı maddesi üzerinde İYİ Parti Grubumuzun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan kahraman askerlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum, milletimizin başı sağ olsun ve yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu hafta Sigorta Haftası olması nedeniyle bana mektup, telefon ve e-mail yoluyla ulaşanların istekleri doğrultusunda birkaç konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Pandemi sürecinden sonra turizm destinasyonları içerisinde önemi artan kamp ve karavan turizminin ülkemizde gelişmesinin önündeki engellerin kaldırılması için yeni düzenlemelere ihtiyaç vardır. Öncelikle, altyapının güçlendirilmesi için illerde valilikler ve belediyelerimizin nitelikli kamp yerlerinin açılmasına öncülük etmeleri gerekmektedir. Konuyla ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığının genelgesi mevcuttur. “Wohnmobil” yani motorlu karavanların itfaiye, ambulans, çekici ve para nakil aracı gibi sigorta prim riski yüksek olan özel amaçlı taşıt statüsünde değerlendirilmesi, karavan sigorta ücretlerinin altından kalkılamayacak seviyelere çıkmasına neden olmaktadır. Hâlbuki, karavanlar yılda 5 ile 10 bin kilometre arasında, belirli aylarda kullanılan taşıtlardır. Avrupa Birliği ülkelerinde, kullanılmayan dönemlerde, geçici çekme belgesiyle kullanım dışı bırakılmakta ve o dönemler için vergi ve sigortadan muaf olmaktadırlar. Yine Avrupa Birliği ülkelerinde ve ülkemizde M1 araç sınıfında değerlendirilen motorlu karavanların araç muayene periyotlarında da farklılık görülmektedir. Ülkemizde M1 sınıf, sıfır kilometre otomobil, cip gibi özel araçlar ilk trafiğe çıkış tarihinden üç yıl sonrasında ve ikinci elde de iki yılda bir muayene yapılmakta iken motorlu karavanlar M1 sınıfında olmalarına rağmen yılda bir TÜV'e girmektedir. AB ülkelerinde ise -araç muayene periyotları mobil evler, motorlu karavanlar için- 3.500 kilograma kadar olanlar ilk trafiğe çıkıştan otuz altı ay sonra, sonraki yıllarda da yirmi dört ayda bir; 3.500-7.500 kilograma kadar olanlar ilk trafiğe çıkıştan yirmi dört ay sonra ve her yirmi dört ayda bir; 7.500 kilogram üzeri her yıl muayene olmaktadır. Ülkemizde de karavanlarda TÜV için Avrupa Birliği standartları uygulanmalıdır. İlgili bakanlıkların konuyu gündeme alarak, genelgeyle konuya çözüm getirmeleri kamp ve karavan turizminden ülkemizin alacağı payı artıracaktır. Ayrıca, kamp ve karavan turizmine gönül veren vatandaşlarımız adına bu düzenlemelerin yapılmasını talep ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 6’ncı maddesiyle Bankacılık Kanunu'nun 121’inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen, Fonun kat ve mutfak görevlisi, şoför, güvenlik ve benzeri destek personeli için, Fona alınacak nitelikli personelden istenen lisans düzeyinde eğitim istenmemesi konusunda sözümüz yok. İYİ Parti Grubu olarak itirazımız, AK PARTİ iktidarının yönetim sistemine, ülkemizi ve milletimizi düşürdüğü bugünkü kötü gidişatadır. Biz bu gidişata “Dur!” demek için iktidar olacağız, az kaldı. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendi’nin de söylediği gibi, milletimizle el ele, kol kola, omuz omuza, adaletle özgürleşen, güvenle yaşayan, liyakatle eşitlenen, sevgiyle güçlenen, üreterek kalkınan, güçlü, zengin ve mutlu Türkiye'yi hep birlikte inşa etmemize az kaldı.

İYİ Parti iktidarında, ekonomiye liyakat, vergiye adalet, piyasaya güven gelecek; hukuk devleti adaletle buluşacak, yargı bağımsız ve tarafsız olacak; millet birleşecek, kuvvetler ayrılacak, millet kazanacak, tek adamlar kaybedecek; hudut, tekrar namus olacak, sığınmacılar güvenle evlerine dönecek; İstanbul Sözleşmesi mutlaka imzalanacak, kadınlar adaletle özgürleşecek; medya özgürleşecek, haber alma ve verme hakkı korunacak; “İYİ Yaşam Gelir Modeli”yle tüm gençlere ve ihtiyaç sahibi kadınlara ayda 1.700 Türk lirası temel gelir desteği sağlanacak; mülakat olmayacak, kayırmacılık son bulacak, hiçbir genç, devletine borçlu olmayacak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) – …gençler KYK borçlarını sosyal sorumluluk projelerinde çalışarak ödeyebilecek; EYT Çözüm Planı’mızla EYT sorununu ortadan kaldıracağız; Atatürk Orman Çiftliği Tarım Bilimleri Akademisiyle çiftçilik en kazançlı ve yeni nesil meslek olacak. İYİ Parti iktidarında, hayat pahalılığı son bulacak, az kaldı diyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.

Buyurunuz Sayın Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sıra sayısı 327 olan Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde konuşacağım.

Değerli arkadaşlar, bu, bizim Plan ve Bütçe Komisyonundan çıkan bir kanun teklifi, 21 madde yani yürütme ve yürürlüğü düşersek 19 madde ve 19 maddelik bir kanun teklifi 6 kanunda ve 1 kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapıyor yani bir torba kanun. Şimdi, torba da olsa, değerli arkadaşlar, kanun görüşmelerinin amacı belli bir konuda düzenleme yapmak, yasama yapmak ama onun haricinde, o kanun vesilesiyle, o kanunla ilgili olan kamu kuruluşlarını, sektörü, alanı denetlemek, o konuyla ilgili olarak denetim yapmak; kanun görüşmelerinin amacı budur. Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerinden bir tanesi yasama yapmaksa yani kanun yapmaksa diğeri de denetim yapmaktır. İşte, denetim, sektörün nasıl çalıştığıyla, alanın nasıl düzenlendiğiyle ve kamu kurumlarıyla ilgili denetimdir. Peki, şimdi, burada veya komisyonlarda bu denetimleri yapabiliyor muyuz?

Ben, bu 327 sıra sayılı Kanun Teklifi'yle ilgili olarak geçen haftadan bıraktığımız yerden devam edeceğim ancak bir hatırlatma yapmak istiyorum; ne yapıyoruz bu torba kanunla? Şimdi, burada bir denetim söz konusu mudur? Denetim olabilmesi için -burada geçmiş dönemlerde yaşamıştık- şurada bir Bakan oturacak, Sayın Bakan kendisiyle ilgili mevzuatla ilgili, kendisiyle ilgili kurumlarla ilgili olarak bizim yapacağımız eleştirileri… Biz, halktan oy alarak gelen milletvekilleriyiz, halktan oy alarak bu milletin sesiyiz; yapılan eleştirileri, halktan dinlediğimiz konuları, eleştirilerini, onların sorunlarını, sıkıntılarını Sayın Bakanlara aktaracağız. Var mı burada Sayın Bakan? Yok; olsa da çok çok önemli değil bu sistemle çünkü bu yeni dönemdeki Sayın Bakanlar -burada geçmiş dönemden Sayın Bakanlar var- seçilmiş Bakanlar değil yani halka müracaat etmiş değil, sizin gibi, bizler gibi seçilmiş kişiler değil. Seçilmemiş olduğu için, halktan gelmediği için, halka hesap vermedikleri için umurlarında da değil; zaten burada yoklar, bizi dinlemiyorlar, biz aktaramıyoruz ne komisyonlarda ne burada, Genel Kurulda kendilerine halkın, milletin sorunlarını, sıkıntılarını anlatamıyoruz. Bakın, sadece bütçeyle ilgili geliyorlar, bu dönem sadece bütçeyle ilgili olarak Meclise geliyorlar. Dolayısıyla sorunları, sıkıntıları, kendi bakanlıklarının problemlerini, halkın problemlerini kendilerine anlatamıyoruz. Halkın problemlerini biliyoruz, bizler seçilmiş insanlarız; görüşüyoruz, bize aktarıyorlar, taleplerini söylüyorlar. Meclisimiz dolu, her hafta sizler de bizler de hem iktidar hem muhalefet olarak halkın talepleriyle karşı karşıyayız; bunları Bakanlara yeterince aktarabiliyor muyuz?

Şimdi, bir ekonomik krizle karşı karşıyayız, çok önemli bir kriz; cumhuriyet tarihinin, Türkiye tarihinin en uzun krizi bu, en uzun ekonomik krizi. Böyle bir kriz döneminde biz, bu sorunları burada hep beraber görüşmek durumundayız, değil mi? Ama bunları görüşemiyoruz. Bakın, bu 327 sıra sayılı Kanun Teklifi'yle, bundan önce olduğu gibi, gündemde olmayan; halkın sorunu, sıkıntısı olmayan, ekonomik krizle hiçbir ilgisi olmayan konular görüşülüyor. Neler görüşülüyor? Söylendi, TMSF’nin teşkilat ve işleyişine ilişkin düzenlemeler var burada. TMSF Kurul üyeleri ve personeli ile diğer görevlilerine koruma ve güvence getiren maddeler var burada. TMSF aleyhine yurt dışında açılan davalarda giderlerin karşılanması yetkisi var burada. TMSF tarafından OHAL kapsamında el konulan şirketlerin elden çıkarılmalarına ilişkin yeni düzenlemeler var; burada da epey bir istismar var, onu da söyleyeyim. Türkiye Varlık Fonuyla ilgili muafiyet ve istisnalar var; yetmedi, böyle sayfalarca Türkiye Varlık Fonuyla ilgili istisnalar var maalesef.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Kur korumalı mevduat hesabıyla ilgili şirketlere sağlanan kambiyo kârları istisnasının uzatılmasıyla ilgili düzenlemeler var. At yarışları ve şans oyunlarıyla ilgili düzenleme var. Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapımı üstlenilen, işletmesi belediyelerce üstlenilen altyapı projelerine ilişkin düzenlemeler var. Halkın sorunu, sıkıntısı yok burada değerli arkadaşlar. Hâlbuki bu Meclisin bunları konuşması gerekir. İşte bunu hatırlatmak istedim; yaptığımız düzenlemenin halkın, bu milletin derdiyle, sorunuyla, sıkıntısıyla bir ilgisi yok maalesef. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi, yasama organı yani bizler seçilmiş kişiler devreden çıkarılmış vaziyetteyiz, durum bu kısaca.

Biraz sonra 7’nci madde üzerinde de konuşarak sorunla ilgili daha detay açıklamalar yapmaya çalışacağım.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesinde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “dahil edilmiştir” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                             Hüda Kaya                                                    Zeynel Özen                                    Dilşat Canbaz Kaya

                                İstanbul                                                          İstanbul                                                          İstanbul

                          Erol Katırcıoğlu                                                                                                                 Ali Kenanoğlu

                                İstanbul                                                                                                                                 İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Hüda Kaya.

Buyurunuz Sayın Kaya. (HDP sıralarından alkışlar)

HÜDA KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Genel Kurul; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Tabii ki bu, Bankacılık Kanunu’nda yapılacak olan bazı düzenlemeler hakkında, 6’ncı maddeyle ilgili konuşmak için söz almış bulunuyorum partim adına fakat maalesef, artık sıradanlaşan, Meclise gelen, getirdiğiniz torba yasalarda -bu tür yasalar dâhil olmak üzere- yoksulun derdine çare bulacak, işsize iş bulacak, çiftçiye derman olacak bir çözüm yok ortada. Yine patronlar, yine karteller, yine sermaye sahipleri için, yine kendi menfaatlerine geldiği gibi, ihtiyaçları olan düzenlemeler hakkında önümüze bu yasaları, düzenlemeleri getiriyorlar. Burada ilgili bakanın da Hükûmet yetkililerinin de artık Mecliste olmaması da zaten apayrı bir sorun olmakla birlikte, bizim konumuz elbette ki halkımızın içinde bulunduğu yoksulluk, çaresizlik, akşam evine götüremediği ekmek, ay sonuna yetişmeyen maaşları, bulamadıkları iş, çocuklarına alamadıkları mamalar ve evine ekmek götüremeyenlerin derdi.

Çiftçiler ayrı bir feryat içerisinde, işsizler ayrı bir feryat içerisinde, halkımız her açıdan büyük bir çöküntü ve bir girdap içerisinde olmasına rağmen malum Maliye Bakanı çıkıyor, diyor ki: “Ülkemizin, ekonomimizin son iki yılda gösterdiği büyük başarı tüm dünya tarafından takdir ediliyor.” Bu neyi hatırlatıyor bize? Geçtiğimiz yıllarda malum bir Bakan vardı, Berat Albayrak. Ne demişti? “Cumhurbaşkanı ‘Ay’a 4 şeritli otoban yapacağız.’ dese, bunu alkışlayacak halkımız var.” demişti. Bu neye benzemişti? Aynen Muaviye’nin Hazreti Ali’ye deve mesajını göndermesi gibi, kendisine güvendiği, arkasına aldığı; doğru yanlış demeden, sorgulamadan, düşünmeden alkışlarını alabileceği bir kesime olan güveni ama maalesef trajik bir güveni ifade ediyordu. Fakat Türkiye’mizin ekonomisi her darbe aldığında, ülkemizde yoksulluk arşa çıktığında, gündemi işsizlik sardığında, çiftçiler feryat ettiğinde, artık, AKP iktidarı çözümü bulmuş; ya Karadeniz'de petrol buluyorlar ya da Ay’a otoban yapıyorlar. Şimdi de Ay’a 1 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı göndermeyi planlıyorlar. Yanlış hatırlamıyorsam, 70 milyon dolar maliyeti olan 1 kişinin Ay'a gönderilmesini, bir bayram havasındaymış gibi… Aç insanlara, ekmek bulamayan, iş bulamayan, tarlasını ekemeyen insanlara Ay'a insan gönderme müjdesi vererek halkın karnıyla, aklıyla, zekâsıyla dalga geçen bir AKP iktidarıyla karşı karşıyayız. AKP'nin bu politikaları, ülkeye getirdiği bu problemler karşısında genelde şöyle ifadeler kullanılıyor: “Yönetemiyorsunuz. Beceremiyorsunuz.”

Arkadaşlar, AKP iktidarı ekonomiyi, inançları, ahlakı, sosyal durumu, tarımı, çiftçiyi, işçiyi, emekçiyi, kadınları, halkımızın her kesimini, eğitimi, neresinden ele alırsak alalım… Toprak altında ve üstünde, tarihî zenginliklerden definelere varıncaya kadar, müzedeki ürünlere varıncaya kadar, her şeyi, aynen, işte dün CHP Genel Başkanının da ifade ettiği, belgelerini ortaya döktüğü gibi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HÜDA KAYA (Devamla) – Teşekkür ederim.

Yıllardır zaten biliyoruz; yurt dışına ürünleri nasıl kaçırdıklarını, parayı kaçırdıklarını, tarihî eserleri kaçırdıklarını zaten biliyorduk ama belgeleri de ortaya dökülmeye başladı, devam edecek zaten. Bir becerememe, bir yönetememe iktidarı değildir bu; bu bir ihanet iktidarıdır, Türkiye’yi çökertme iktidarıdır, gençlerin geleceğini yok etme iktidarıdır. Nitelikli, eğitimli gençler, binlerce gencimiz Türkiye’yi terk etmeye devam ediyor ama ne oldukları belli olmayan insanlar bir yerlerde eğitim almak üzere Türkiye’ye getiriliyor.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – PKK’yı mı anlatıyor?

HÜDA KAYA (Devamla) – Ben buradan şunu hemen ifade etmek istiyorum: Umutsuzluğa asla kapılmasın halkımız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Vekilim, tamamlayınız lütfen.

HÜDA KAYA (Devamla) – Ekmeği çalınanlar, özgürlükleri çalınanlar, hapsedilenler; gelecek bizim, gelecek adaletin, gelecek barışın, gelecek tüm halkların.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 6’ncı madde kabul edilmiştir.

7’nci madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                             Hüda Kaya                                                    Zeynel Özen                           Filiz Kerestecioğlu Demir

                                İstanbul                                                          İstanbul                                                           Ankara

                      Dilşat Canbaz Kaya                                           Erol Katırcıoğlu                                          Ali Kenanoğlu

                                İstanbul                                                          İstanbul                                                          İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                      Feridun Bahşi                                             Yasin Öztürk

                                 Adana                                                            Antalya                                                           Denizli

                            Aytun Çıray                                                   Dursun Ataş                                      Hayrettin Nuhoğlu

                                  İzmir                                                             Kayseri                                                           İstanbul

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı, Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu.

Buyurunuz Sayın Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Sayın Başkan, değerli vekiller; tam yetki, sıfır sorumluluk, sıfır denetim; iktidarın yönetim anlayışının en kısa ve her alanda geçerli özeti budur. Görüşülen teklif maddesinde de yapılmak istenen bundan farklı değil.

Daha önce Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunu yöneten bürokratlar bir zarara yol açtıklarında bundan kişisel olarak sorumluydular. Ancak şimdi getirilen teklifle TMSF Kurulu üyeleri ve Fon personeli herhangi bir kusurlu işlem yaptığında ve zarara yol açtığında, ortada mahkeme kararı olsa dahi, bu zarara sebep olan kişilerin zararı ödeme sorumluluğu ortadan kaldırılıyor. Yani kanun teklifiyle bürokraside bir kesim daha sorumluluktan ve denetimden kaçırılmak, muaf tutulmak isteniyor. Bu durum tabii ki Fon yöneticilerinin sorumsuzca ve dikkatsizce davranma riskini de artırıyor.

Bugüne kadar TMSF’de zaten şeffaf bir yönetim yoktu. Sayıştay raporları Fonun pek çok usulsüzlükle kamu zararına yol açtığını gösteriyor. Örneğin, TMSF 2016’da Fonun yönetim ve denetiminde yer almadığı hâlde bazı şirketlerin borçlarını ödemiş, üstelik Sayıştay bu tespite 2016, 2019 raporlarında yer vermiş, bu usulsüz işleme karşı ise TMSF herhangi bir düzeltici işlem yapmamış. Sayıştayın 2019 yılı raporunda ise yine TMSF’nin bir bankanın hâkim ortağı bir grubun borcunu 116 milyon dolar eksik hesapladığı bildiriliyor. Bir başka usulsüzlük: TMSF personeli ile onların bakmakla yükümlü oldukları kişilerin tedavi ve ilaç giderlerinin karşılanması amacıyla Fon bütçesinden SGK’ye prim ödenmesine rağmen tedavi ve ilaç giderleri için ayrıca ekstra ödeme yapılıyor. Bitmedi, TMSF bir de emekliye ayrılıp emekli aylığı almaya başlayan Fon Kurulu üyelerine yine mevzuata aykırı olarak özlük haklarını ödemeye devam etmiş.

Evet, değerli arkadaşlar, elimizdeki düzenleme özellikle, kayyum atanan Bank Asyaya ilişkin ve Bank Asya kayyumunun da bu sorumsuzluk, denetimsizlik kapsamının içine alınması isteniyor yani deniyor ki: Bank Asyayı yöneten kayyum ya da bürokratlar bankayı zarara uğratsa da bundan sorumlu olmasınlar. Şimdi, bakın, Bank Asyaya para yatıranlar, evet, sadece para yatıranlar “Bunlar örgüt.” suçlamasıyla hapse atıldı ya da KHK’yle ihraç edildi, bu insanların hayatı karartıldı ancak ne Bank Asyayı kuranlara ne de Bank Asya yöneticilerine dokunan olmadı. Şimdi de kayyum bürokratlar korunacak. Peki, bürokratların, kayyumların yol açtığı bütün bu zararı onlar üstlenmeyecekse kim üstlenecek? Siz üstleneceksiniz sevgili halkımız, ödediğiniz ekstra vergilerle ve size yapılmayan hizmetlerle siz üstleneceksiniz.

İşte Türkiye’de bugün, bu haksızlıklara razı olmayıp hep birlikte karşı çıkma ve hesap sorma dönemindeyiz. Çünkü iktidar, her mecrada kendi istediği işleri yaptırabilmek için Emniyet olsun, kamu mensupları, hâkimler, bürokratlar, hepsini eylemlerinden sorumsuz kılıyor ve o kişiler ceza almayacaklarına inançla, kendilerinden istenen her işi hukuksuzca yapıyorlar. Mesela, Batman Belediyesine atanan kayyum 635 milyon lira değerindeki Belediyeye ait AVM’yi 150 milyon liraya satışa çıkarabiliyor ya da Cizre Belediyesi kayyumu itfaiye alanı olarak kullanılan Belediye taşınmazını bedelsiz bir şekilde Adalet Bakanlığına devredebiliyor. İşte artık tüm bu hukuksuzlukları ortadan kaldırmanın ve halk iktidarını kurmanın zamanıdır.

Sayın Başkan, izninizle, sürem yettiğince bir başka konuya değinmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz değerli müzik insanı Ahmet Say’ın ardından oğlu Fazıl Say bir yazı yayınladı. Bu ülkenin değerlerine sahip çıkma hususundaki kırılganlığın Ahmet Say’ın en çok üzüldüğü konuların başında geldiği anlatıyor, “‘Sahip çıkmak’ bu ülkede çok kullanılan bir deyim değil malum.” diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım efendim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – “Binlerce konser, 60’tan fazla albüm kaydı, 102 opus ve babamı da beni de üzen, Türkiye'nin tutumu. Bu 102 eserin 70’i orkestra eseridir ve yarısından fazlası Türkiye'de henüz bir kere bile çalınmadı, yazık. Sebepleri, kişileri, hepsini biliyoruz. İşte sahip çıkmak bu yüzden daha fazla gerekiyor.” diyor Fazıl Say.

Bir tecavüzcüye “tecavüzcü” dedi diye sanatçı Ezgi Mola ceza alıyor, Niyazi Koyuncu’nun konseri yasaklanıyor, Kürt sanatçı Nudem hastalığına ve cezaevi koşullarına rağmen gitar çalıyor, gitarı gardiyanlar tarafından kırılıyor ve Pink Floyd'un efsane Gitaristi Roger Waters'ın hediye ettiği gitar kendisine verilmiyor.

Evet, sanatçılara, kültürümüze, hafızamıza, neşemize sahip çıkmalıyız.

(Hatibin cep telefonundan bir şarkı dinletmesi)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Bakın, bu sazı ve sözü hepiniz tanıyorsunuz. İster Kürtçe ister Türkçe söyleyin ama şimdi, şarkı söyleme ve hep birlikte özgürleşme zamanı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Sevgili Selahattin Demirtaş’ı sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kerestecioğlu.

Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.

Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; “Bankacılık Kanunu” başlıklı torba kanun teklifinin 7’nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Kanun teklifinin 7’nci maddesiyle, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kurulu üyeleri ve Fon personelinin Bankacılık Kanunu’nda yazılı görevlerine ilişkin karar, eylem ve işlemleri sebebiyle açılacak davalar sonucunda Fonun aleyhine karar verilmesi hâlinde bu meblağı ilgililerden talep etme yükümlülüğüne ilişkin olarak “…talep etme hakkı saklıdır.” şeklinde keyfî bir düzenleme yapılıyor.

TMSF, kuruluşundan itibaren uygulamalarıyla hem tartışılan hem de en çok dava açılan kurumların başında geliyor. Borçlu olan da dava açıyor, alacaklı olan da dava açıyor; Fon da dava açıyor, hem de savunma yapabiliyor. Bu davaların bir kısmı doğrudan TMSF Başkanı ve üyelerine açıldığı gibi, bir kısmı da Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı açılan, uluslararası mahkemelerde devam eden milyarlarca liralık tahkim davaları. Tahkim davalarının kaybedilmesi durumunda, değil TMSF yönetimi, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşları bu davaların sonucuna katlanmak zorunda kalacak yani öylesine büyük meblağlı ve sıkıntılı paralar. Bu nedenle, kurumun attığı her adımı dikkatli, hukuka uygun ve kanunun kendilerine tanıdığı yetkiler çerçevesinde gerçekleştirmesi büyük önem taşıyor.

TMSF, iş yükü ve sorumluluğu ağır bir kurum; kâğıt üstünde mali özerkliğe sahip ve bağımsız, gerçekte ise hem atama usulleri hem de yönetsel baskı nedeniyle siyasete göbekten bağlı. Siyasete bu bağımlılık kurumsal tarafsızlığa da gölge düşürüyor. Geçmiş uygulamalarda görüldüğü üzere, iktidara kafa tutan bir banka sahibi, borçlarını ödemek üzere protokol yapılması için defalarca yazılı başvurusuna güvenilir bulunmadığı için cevap alamamıştır. Ancak, başka bir banka sahibi borcunu ödememesine rağmen, Sayın Cumhurbaşkanının yanında, protokol tribününden maç izlemeye devam etmiş ve TMSF yinelediği protokollere rağmen bu batık bankanın ödemekle yükümlü olduğu faizi bir türlü tahsil edememiştir. Yine, iktidar tarafından pek de hoş karşılanmayan bir başka banka sahibi “Her şeyimi aldılar, ucuza satıyorlar, borcumu sürekli artırıyorlar.” diye feveran etmiş, davacı olarak TMSF üst düzey yönetimini görevini kötüye kullanma, haksız kazanç sağlama, zimmet gibi suçlamalarla mahkeme salonlarına taşımıştı. TMSF’yi yolsuzlukla itham eden bu banka patronunun iddiaları yenilir yutulur cinsten değildi. Şikâyetler sadece kurumsal işleyişe yönelik değil, doğrudan Fon yöneticilerinin yolsuzluk ve usulsüzlük yaptığını iddia ediyor. Bakın ne diyor: “TMSF’nin Başkan ve Yardımcısı ihale yapılmadan malımızı sattı, malımızı satarken arada arkadaşları olduğu bir komisyoncuyu aracı gösterdi hem de aracılık bile yapmayan bu komisyoncuya ödeme yaptı, bunu da bizim borcumuza ekledi.” İşin ilginci, hatırlı dostlara yapılan satışlar ve haksız komisyon iddiasıyla açılan davalar, TMSF’nin ve kamuoyunun gündeminden hiç düşmemiştir. Bu iddialar ve mahkeme süreçleri, TMSF’nin kendisine devredilen bankaların gerekirse mali bünyelerini güçlendirme, yeniden yapılandırma, devretme, satma ya da tasfiye işlemlerini yürütme görevi sırasında ortaya çıkmıştır ve ne yazık ki iddia olarak da kalmamış, davacı taraflarca da belgelenmiştir. Bununla birlikte iktidar ne yapmıştır? TMSF Başkanını dokunulmazlık zırhına sokabilmek için, yargıdan kaçırabilmek için görevi biter bitmez Cumhurbaşkanlığı kadrosuna dâhil etmiştir.

TMSF’ye 15 Temmuzdan sonra bir görev alanı daha açılmıştır: OHAL kapsamında çıkarılan KHK’yle, terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı ve irtibatı sebebiyle kayyum atanması hükme bağlanan şirketlerde kayyumluk görevini yürütmesi. Bilindiği üzere, kayyum atama yetkisi münhasıran hâkim ve mahkemededir ancak 15 Temmuz sonrası OHAL çerçevesinde çıkarılan kanunla, FETÖ’yle irtibatlandırılan şirketlere kayyum atama yetkisi TMSF’ye verilmiştir. TMSF’ye devredilen şirketlere kayyum ataması da kurumun ilgili olduğu Bakan tarafından yapılmıştır. Yine, atama gibi görevden alma kararı da atayan Bakanın yetkisindedir.

Ayrıca, TMSF’nin, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte Cumhurbaşkanına bağlı olarak faaliyet gösterdiği de dikkate alınacak ayrı bir husus. Alınız size özerk ve bağımsız bir kurum.

Kayyumların yönettiği şirketler başarılı oldu mu? Aynı şikâyet, kayyuma devredilen şirketler de değerinin altında haraç mezat satıldı. Bakın, bir laf vardır “Mal canın yongasıdır.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Kimse malından vazgeçmez. Bu konuda açılan davalardan da vazgeçmez, vazgeçmiyorlar da. Geçmişte TMSF yöneticilerine açılan davalara şimdi kayyumlara açılan davalar da eklendi. Doğal olarak TMSF Hukuk Müşavirliğinin görevi, kayyumların endişesi arttı.

AK PARTİ iktidarı yolun sonuna geldiğinin farkında. Tabii ki çifter maaşlı yönetim kurulu üyeleri de liyakatsiz atanan bürokratlar da bu gidişin farkında. Bugüne kadar dikensiz gül bahçesinde yürümenin güveni içerisinde, yukarıdan gelen talimatları harfiyen yerine getirenler yarın bu sorgusuz kabullenmenin seçim sonrası başlarını ağrıtacağını biliyorlar.

Bu kanun teklifi, AK PARTİ’si emrindeki bürokrasiyle atama yoluyla göreve getirilen kayyumlara hukuki, mali dokunulmazlık getirilmesine ilişkin düzenlemelerin ayak sesleridir. Ve bu kanun teklifinin bu maddesi, nüfuzlarını koruyan, usulsüzlüğü aklayan bu iktidarın vatandaşa giderayak attığı son kazıktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayınız.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Az kaldı, korumaya aldıklarınız da siz de gideceksiniz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 7 – 5411 sayılı Kanunun 127 nci maddesinin dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde bulunan "Fon bu meblağı, ilgililerinden talep eder” ifadesi "Fonun bu meblağı kusurlu bulunan ilgililerinden talep etme hakkı saklıdır” şeklinde değiştirilmiş ve dördüncü cümlesi yürürlükten kaldırılmış, beşinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Kanunun 71 inci maddesi” ifadesi "Kanun” şeklinde ve fıkranın ikinci cümlesinde yer alan "kurum bu meblağı, ilgililerinden talep eder” ifadesi "kurumun bu meblağı kusurlu bulunan ilgililerinden talep etme hakkı saklıdır” şeklinde değiştirilmiş, fıkranın üçüncü cümlesi yürürlükten kaldırılmış ve altıncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Fonu temsilen görev yapan yönetim, denetim kurulu üyeleri, müdürler kurulu üyeleri,” ibaresi "Fonu temsilen görev yapan yönetim, denetim kurulu üyeleri, müdürler kurulu üyeleri ile bu Kanun uyarınca görevlendirilen, atanan veya aday gösterilerek seçilen” ifadesi şeklinde değiştirilmiştir.

                         Süleyman Girgin                                              Utku Çakırözer                                         Bülent Kuşoğlu

                                 Muğla                                                           Eskişehir                                                          Ankara

                               Cavit Arı                                                  Vecdi Gündoğdu                                      Abdüllatif Şener

                                Antalya                                                         Kırklareli                                                          Konya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.

Buyurunuz Sayın Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sıra sayısı 327 olan Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce 6’ncı maddede konuşurken geçen haftadan devam etmekte olduğumuz bu görüşmeler sırasında “Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu kanun teklifiyle ilgili düşüncelerimiz nelerdir?”i özetlemeye çalışmıştım, şimdi ona devam etmek istiyorum müsaadenizle.

Bir torba kanunla, yürütme ve yürürlük maddeleri dışında 19 maddeden oluşan bir torba kanunla 6 kanun ve 1 kanun hükmünde kararnameyle ilgili değişiklik yapıldığını söylemiştim ancak bu kanun teklifinin görüşmeleri sırasında burada bakanlar da olmadığı için, içerik olarak da milletin, ülkenin gündeminden çok farklı olduğu için sorunlar olduğunu, özellikle bunları gündeme getirdiğimizi açıklamıştım. Şimdi, bunun haricinde de bazı mahzurları var bu görüşmelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin devre dışında kalmasının değerli milletvekilleri.

Şöyle: Şimdi, dünyada bir kriz var, ekonomik kriz var, büyük sıkıntılar var. Dünyada şu anda bir düzen değişikliği söz konusu, bunun mücadelesi veriliyor, özellikle Amerika ile Çin arasında bu mücadele yapılıyor. Amerika mücadeleyi finansal sektörüyle ilgili olarak yapıyor yani finansla ilgili, parayla ilgili düzenlemelerle, yaptırımlarla; kripto parayla ilgili ya da para sistemiyle ilgili olarak yaptığı düzenlemelerle Çin’i sıkıştırmaya çalışıyor ve yeni bir düzen oluşturmaya çalışıyor. Çin de özellikle ham madde piyasalarında yaptığı değişikliklerle -sıkıntılarda, o da sıkmaya çalışıyor- buna reel sektörden cevap vermeye çalışıyor, Amerika’nın özellikle finans sektöründe yaptığı kısıtlamalara cevaben. Yani tümüyle böyle değil ama bu yönü de var mücadelenin. Peki, biz ne yapıyoruz Türkiye olarak burada? Burada konuşmadığımız, konuşamadığımız konulardan bir tanesi de bu.

Şimdi, Türkiye’de, görüyorsunuz, yapılan bu ekonomik krizle ilgili, Türkiye'nin ekonomik kriziyle ilgili ve dünyanın kriziyle ilgili, dünyadaki ekonomik kriz nedeniyle ilaveten etkilendiğimiz durumla ilgili olarak biz ne yapıyoruz? Bunları, burada konuşmuyoruz. Biraz önce söylediğim TMSF’yle ilgili, oradaki bürokrasiyle ilgili konuları konuşuyoruz, bu konular gündeme gelmiyor. Biz, böyle bir ortamda, dünyanın krizde olduğu bir ortamda, varlık sahiplerini özellikle destekleyen politikalar izliyoruz ve reel sektörü de maalesef, yeterince desteklemiyoruz. Bakın, kur korumalı mevduat hesabıyla, Türkiye’de birkaç yüz bin olan, altın hesabı veya döviz hesabı olan kişileri destekliyoruz, onların enflasyonun üzerinde kazanmasını sağlamaya çalışıyoruz; birkaç yüz bin kişi için. Türkiye sığınmacılarla beraber 90 milyon nüfusa sahip. 90 milyon nüfus içerisinde birkaç yüz bin kişinin altına veya dövize dayalı serveti var, o birkaç yüz bin kişiyi destekliyoruz, hazineden destekliyoruz, Merkez Bankasından destekliyoruz. 5’inci aydayız, henüz bitmedi, şimdiye kadar -tam olarak belli değil ama- kambiyo kârları ile kur farklarının vergi dışı bırakılmasıyla birlikte 50 milyar civarında bir fedakârlık söz konusu. Yani fakirden alınıp zengine, bu varlıklı kesime, birkaç yüz binlik kesime verilmesi söz konusu. Bakın, Türkiye’de yapılan bu. Burada konuşmamız gereken, halktan gelen, milletin seçtiği milletvekilleri olarak konuşmamız gereken konulardan bir tanesi bu. İktidar bu tarafta, fakirden alıyor, zengine veriyor; sıkıntı var, böyle bir politika izliyor ve biz bunu konuşamamış oluyoruz.

Diğer taraftan, yatırımcı da desteklenmiyor. Ben biraz önce -öğlen gitmiştim- Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nden geldim. Şimdi, orada sanayicilerin, yatırımcıların şikâyetleri var, diyorlar ki: “Evet, inşaatçılarla ilgili düzenlemeler yapıldı, bizimle ilgili yapıldı ama bizimle ilgili büyük sıkıntı var.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim.

İmalatçılar, özellikle imalatla ilgili, sanayiyle ilgili ihaleye giren firmalar hem finansın yurt dışından sağlanması nedeniyle… Büyük ihalelerde finans yurt dışından sağlanıyor, dışarıdaki firmalar daha büyük avantaj sağlıyorlar finans getirebildikleri için, dövizle finans getirebildikleri için ve kendi imalatçımız, sanayicimiz maalesef aldığı ihaleleri bile götüremiyor, tamamlayamıyor ve kaybediyor sürekli olarak. Hâlbuki, bakın, öbür tarafta birkaç yüz bin kişiye milyarları veriyoruz, 40-50 milyar veriyoruz birkaç ay içerisinde; bu tarafta, imalatçıya, sanayiciye birkaç milyarı esirgiyoruz. Nasıl dünyayla rekabet edeceğiz? Bunları burada konuşmamız gerekirdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Diğer taraftan, mevzuatla ilgili sorunları var; İhale Kanunu’yla ilgili sorunları var, 21-b’yle ilgili sorunları var; bunları da bir başka vesileyle detaylı olarak aktarmak istiyorum.

Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 7’nci madde kabul edilmiştir.

8’inci madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 8- 5411 sayılı Kanunun 129’uncu maddesinde bulunan ikinci fıkra aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Fon, bu Kanunda belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde kendisine tahsis edilen kaynaklarını bu kanun ve ilgili diğer kanunlar ile Devlet aleyhine açılan uluslararası davaların takibine ilişkin Cumhurbaşkanlığınca verilen görev ve yetkilerin gerektirdiği ölçüde, serbestçe kullanır.”

                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                      Feridun Bahşi                                               Dursun Ataş

                                 Adana                                                            Antalya                                                           Kayseri

                            Aytun Çıray                                                                                                                     Hasan Subaşı

                                  İzmir                                                                                                                                    Antalya

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                         Süleyman Girgin                                                   Cavit Arı                                           Vecdi Gündoğdu

                                 Muğla                                                            Antalya                                                        Kırklareli

                          Utku Çakırözer                                            Neslihan Hancıoğlu                                    Abdüllatif Şener

                               Eskişehir                                                          Samsun                                                            Konya

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Antalya Milletvekili Sayın Hasan Subaşı.

Buyurunuz Sayın Subaşı. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

HASAN SUBAŞI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 327 sıra sayılı Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesi hakkında partim adına konuşmak için söz aldım.

8‘inci madde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun görev ve yetkilerine ilişkindir. TMSF, kanunda belirtilen esaslar çerçevesinde kaynaklarını görev ve yetkilerinin gerektirdiği ölçüde serbestçe kullanabiliyordu. 8’inci maddeyle yapılan değişiklikle özerk bir kurum olan TMSF kaynaklarını Cumhurbaşkanlığınca verilen görevlendirme çerçevesinde kullanabilecektir. Bu maddeye ciddi bir muhalefet ve itiraz olmamıştır; olmamıştır ama Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle dört yıldır yaşadığımız süreçte Cumhurbaşkanının yetkili olmadığı hiçbir alanın kalmaması sorunludur, esas itirazımız bunadır.

Yine itirazımız, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gücünü ve işlevini yitirmesine, devlet bürokrasisinin etkisiz ve çalışamaz hâle gelmesinedir. Teklifle bankacılık, Varlık Fonu ve finans konularıyla ilgili değişiklikler, iyileştirmeler öngörülmüştür. Öte yandan kur korumalı sistemin genişletilmesi, şirketlerin de dâhil edilerek teşvik edilmesi derin yoksulluğa itilen ülkemizi tam bir çıkmaza sürüklemiştir. Denetlenmeyen, sorgulanmayan bu sistem, finansman ve kaynak bulabilmek uğruna her çareye başvursa da nafile, sonuç alamamaktadır. Sorunun, hukuk güvencesinin olmayıp denetlenmeyen bir sistemde yetkilerin bir kişide toplanmasında olduğunun yeterince bilincine varılamamıştır. “Faiz sebep, enflasyon sonuç” inat ve ısrarı yüzünden halkın büyük kesimi ilk defa yoksulluk ve açlıkla yüz yüze kalmıştır. Finansman bulmak için neredeyse bütün kaynaklarımız tüketilmiş, sıra elde kalan doğal sit ve millî park alanlarına gelmiştir. Maalesef Antalya’da merkez, Kaş ve Gazipaşa’ya kadar birçok bölgede millî parklar ve doğal sit alanlarımız bu plan değişikliklerine maruz kalmış ancak meslek odalarının açtığı davalarla engellenmeye çalışılmaktadır.

Milyonlarca insanımız elektrik ve doğal gaz faturalarını ödeyemediği için karanlık ve soğuğa mahkûm olmuştur. Öte yandan finansman bulmak için neredeyse bütün kaynaklarımız satılmış, çevre değerlerimiz hiçe sayılarak maden ve taş ocaklarıyla ormanlarımız, inşaatlarla sahillerimiz, koylarımız rant uğruna talan edilmiştir. Bu torba yasa teklifinde de emekliye, milyonlarca işsize, tarlasını ekemeyen çiftçiye, öğrenciye ve öğretmenlere, KYK borçlusu üniversite mezunlarına, yoksulun derdine merhem olacak yine hiçbir şey yoktur. Bunlar yoktur ama kur korumalı mevduat yüzünden halkın vergileriyle bankalara ve mevduat sahiplerine büyük meblağlar aktaran hükümleri vardır.

Kamu-özel iş birliği yatırımları halkın kullanamadığı ama maliyetinin halka yüklendiği yatırımlardır, çocuklarımızı borçlandırma pahasına fahiş fiyatlarla yapılmaktadır. Bütün bunlarla “Biz büyük yatırım siyaseti yapıyoruz.” övünmesi yapılırken diğer taraftan da yandaşa para aktarıldığı gözlerden kaçmıyor maalesef.

Ahlat sarayından sonra Ahlat’ta Bakanlık konutları yapılmaya başlandı. Bir taraftan da Atatürk Havalimanı’nı yıkma faaliyeti sürüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Deprem tehdidi altındaki İstanbul için hiçbir tedbir almazken ısrarla Kanal İstanbul inadını sürdürmesi, artık rejimin tümden hesabını kitabını kaybedip savrulduğunun en belirgin işaretidir. Bugün yapılması gereken tek şey israfı durdurmak, fahiş yatırımları durdurmak, çılgın yatırımlardan vazgeçmek ve elde ne kalmışsa insana yatırım için seferber olmaktır. Hesapsız, plansız çılgın projeleriniz yüzünden insanımız, gençlerimiz kendi ülkesinde mutsuzdur, çaresizdir. Başka ülkelerden her gelene kucak açan iktidar kendi gençlerimize, yetişmiş insanımıza “Giderlerse gitsinler.” diyerek sınır kapısını gösteriyor. Öncelikle kendi insanımızı odağa alan bir iktidar ancak gençlerimizin umutlarını yeniden yeşertebilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Tabii, bunu yapabilmek için de bu rejimden kurtulmak zorunluluktur, hukuk güvencesini sağlayacak güçlü ve demokratik bir parlamenter sistemi yeniden kurmak zorunluluktur. Ortak akıl ve nitelikli demokrasiyle ülkenin bütün kazanımları ve değerleri yeniden seferber olabilir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Samsun Milletvekili Sayın Neslihan Hancıoğlu.

Buyurunuz Sayın Hancıoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) – Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar dileyerek konuşmama başlamak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 8’inci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Madde, devlet aleyhine açılan uluslararası davaların takibi konusunda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonundan yapılacak olan harcamalarla ilgili. Kanunun mevcut hâli bu harcamayı fon bütçesinden yapmaya cevaz vermediği için bu düzenleme yapılmak isteniyor. Bu noktada devlet aleyhine açılan uluslararası davalar konusu önemli. Arkadaşlarımız, Komisyon görüşmeleri sırasında “Bu davalar hangileri?” diye sordular, birisinin UNCITRAL ticari tahkim davası, diğerlerinin de FETÖ kovuşturmaları sürecinde el konulan iktisadi kuruluşların sahipleri ya da ortaklarınca açılan davalar olmak üzere toplam 5 ayrı dava olduğu bilgisi verildi.

Değerli milletvekilleri, bu tür uluslararası davaların özel nitelikli davalar olduğunu, ihtisas davaları olduğunu biliyoruz. Tabii ki bu alanda yetkinleşmiş hukuk firmalarından hizmet alımı yapılabilir ancak hukuk hizmeti alınacak yurt dışı hukuk firmalarının seçiminde, yargılama süreçlerinin izlenmesinde bu şirketlere fon bütçesinden yapılacak ödemelerin miktarı ve davaların seyri konusunda farklı bir hassasiyetin gösterilmesi gerekiyor. Konuya hassasiyet noktasından baktığımızda da iktidarın sicilinin ne kadar bozuk olduğunu görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, kamunun kaynakları milletimizin kaynaklarıdır, bu para milletimizin parasıdır. Milletin parası har vurup harman savrulduğu için, hesapsızca harcandığı için, mevcut kaynaklar talan edildiği için ülkemiz bugün kontrolsüz enflasyonla, borç batağıyla boğuşmak zorunda kalmıştır. Daha da acısı bu tablonun mimarı olan iktidar, emeklisine, emekçisine, gencine, köylüsüne, esnafına, sanayicisine, hepsine birden sırt çevirmiştir. İktidarın yaptığı bütçe bu yılın daha ilk dört ayında 20 milyar liraya yakın açık vermiştir. Zamlar neredeyse günaşırı bir hâle gelmiş, sanki otomatiğe bağlanmış durumdadır. Önceki gün Merkez Bankası bile yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 46,4’ten yüzde 57,92’ye çıkarttı yani zamlar devam edecek, hayat daha da pahalı olacak. Hâl böyleyken milletimize hâlâ 2023, 2053, 2071 masalları anlatılıyor.

Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı hafta sonu bir temel atma törenindeydi, hani şu otuz altı ayda tamamlanacak olan ancak Sayın Erdoğan’ın müteahhitle pazarlığa tutuşup on iki ayda bitirme sözünü aldığı projenin temel atma töreni. Biz Samsunlular aynı mizanseni 2019 yılında seyrettik. Sayın Cumhurbaşkanı seçim kampanyası için geldiği Samsun’un Tekkeköy ilçesinde gecenin bir vaktinde devlet hastanesi inşaatı temeli atmış ve altı yüz günde bitirilmesi için müteahhitle pazarlığa tutuşmuştu tıpkı geçen gün yaptığı pazarlık gibi. Peki, sonuç ne oldu, biliyor musunuz? Aradan bin yüz seksen gün geçti, ortada hâlâ bir hastane yok.

Değerli milletvekilleri, ülkemizi böyle bir anlayışla yöneten iktidar şimdi TMSF’nin kaynaklarını uluslararası davaların takibinde serbestçe kullanabilmek için Meclisten kanun çıkartmaya çalışıyor. Gerekçe neymiş? Fon kaynağının kullanımında uygulama sırasında tereddüt oluşuyormuş, tereddüdü gidermek için bu düzenleme yapılıyormuş. Bugüne kadar milletimizin bütün kaynaklarını zaten serbestçe kullanmadınız mı? Önünüze bir engel çıktığında işi kılıfına uydurup yine bildiğinizi okumadınız mı? Bunların hepsini yaptınız ve sonunda ülkemizi işte bu hâle getirdiniz. Yok mu bunun bir çözümü? Elbette var, kibirle, ihtirasla değil, akılla, bilimle, sağduyuyla yönetildiğinde ülkemiz bütün zorlukları aşar. Biz milletimize güveniyoruz, tıpkı 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Ulu Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk gibi, milletimize güvendiği ve inandığı gibi. (CHP sıralarından alkışlar)

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesinde yer alan “ve” ibarelerinin “veya” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                             Hüda Kaya                                                    Zeynel Özen                                            Ali Kenanoğlu

                                İstanbul                                                          İstanbul                                                          İstanbul

                          Erol Katırcıoğlu                                           Dilşat Canbaz Kaya                                               Sait Dede

                                İstanbul                                                          İstanbul                                                          Hakkâri

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Hakkâri Milletvekili Sayın Sait Dede.

Buyurunuz Sayın Dede. (HDP sıralarından alkışlar)

SAİT DEDE (Hakkâri) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin 8’inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Bankacılık Kanunu’nun 129’uncu maddesinin ikinci fıkrasında yapılmak istenen değişiklikle, kanunda belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde TMSF’nin, kendisine tahsis edilen kaynakları bu kanun ve ilgili diğer kanunlarla, devlet aleyhine açılan uluslararası davaların takibine ilişkin Cumhurbaşkanlığınca verilen görev ve yetkilerinin gerektirdiği ölçüde, serbestçe kullanabilmesi hususu düzenlenmek istenmektedir.

Bilindiği gibi 20 Temmuz 2016 OHAL ilanı sonrası şirketlere ve mal varlıklarına el koyma süreci başlatan TMSF, uluslararası davaların konusu olmuş ve aradan altı yıl geçmiş. Şimdi, iktidar yasal kılıf için böyle bir teklifi çözüm olarak görüyor. OHAL hukuksuzluğunun ekonomideki sopası olan, usulsüzlük merkezi hâline gelen, yandaşa kıyak yapma kurumuna, bir arpalığa dönüşen bir TMSF.

Sayın Başkan, artık sağır sultan bile kaynaklara nasıl çöküldüğünü, kaynakların nasıl pay edildiğini duydu; buradan bir daha tekrar etmeyeceğiz. Bir avuç yandaş dışında herkesin fakirleştiği, yoksullaştığı derin bir kriz dönemi yaşamaktayız. Bu krizin tek sorumlusu, yirmi yıllık AKP iktidarının uyguladığı yanlış politikalardır. Ülkede yaşayan yurttaşlar için yanlış olan, hayatı çekilmez hâle getiren bu politikalar, aslında sarayın amaçları açısından son derece tutarlı politikalar. Saray ve çevresi alabildiğince zenginleşmek istiyordu ve zenginleşti. Bilerek, isteyerek, belli bir program dâhilinde, adım adım ülke kaynakları hortumlandı, bankalar yağmalandı. Büyük bir pervasızlıkla yandaşa tahsis edilen geri ödemesiz kredilerin zararı yurttaştan çıkartıldı. Şimdi gelinen aşamada, kamu ve özel bankalar dışında Merkez Bankasında dahi ne kadar dövizin ya da altının olduğu bilinmemektedir veya verilen rakamlara itibar edilmemektedir.

Sayın milletvekilleri, hem ekonomik hem siyasal krizle karşı karşıyayız. Denetim faaliyetlerinin yetersizliği, kaynakların hortumlanması, yolsuzluklar, yurttaşlardan alınan yüksek vergiler, yandaşlardan alınmayan vergiler ve de en önemlisi, savaş ekonomisine ülke kaynaklarının heba edilmesi krizi derinleştirmiştir. Nerede bir savaş varsa oraya benzinle giden bir iktidar grubuyla karşı karşıyayız. Yıllardır bütün kaynaklar bomba ve mermi olup dağa, taşa atıldı; tarım ve hayvancılık savaş gerekçe gösterilerek yasaklandı; ne olduğu belli olmayan radikal gruplar ve çeteler silahlandırılıp maaşa bağlandı, erzak, mühimmat dağıtıldı; başka ülkenin toprağında kamu binaları yapıldı, kaymakamlar atandı. Tüm bu çatışmaların ve savaşların bedelini saray değil, halklar ödüyor; onlar ise manda yoğurdu yemeye devam ediyorlar. Nasıl olsa savaşın, rantın, israfın faturasını yoksuldan, emekçiden tahsil ediyorlar. Halklar, artık krizin siyasal sistemden bağımsız olmadığının çok iyi farkında. Kısacası, krizin tek nedeni AKP'dir. Bu nedenlerin toplamı eşittir AKP demektir. AKP demek fakirleşmek, yoksullaşmak demektir. Bu iktidar rant yaratma, çıkar dağıtma mekanizması hâline gelmiştir. Emekçilerin, yoksulların alın teri bir avuç elite, çeteye, mafyaya, yandaşa altın tepside sunulmaktadır. Yine, sinekten yağ çıkarabilecek mahirlikte kamu ve özel kaynaklar yandaşa peşkeş çekilmektedir. OHAL ilanı sonrası TMSF'nin yandaşı nasıl fonladığını ve fonlamaya devam ettiğini hepimiz görüyoruz. Bakın, bu teklifte bunun bir diğer yansıması olan dolar korumalı faiz sistemi var. Teklifle, kur korumalı TL vadeli mevduat sisteminin genişletilmesi öngörülüyor. Buna göre, dövizden kur korumalı TL vadeli mevduat sistemine geçen şirketlere sağlanmış olan kurumlar vergisi istisnasının süresi uzatılıyor. Şirketlere, döviz bozup sisteme girmeleri karşılığında yine vergi avantajı getiriliyor.

AKP iktidarı döneminde sermaye büyüdükçe, palazlandıkça, yoksulluğa sürüklenen işçi, emekçi sayısı da arttı. Özellikle, AKP yandaşı olan sermaye grupları bu süreçte katmerli bir şekilde büyüdü ve büyümeye de devam ediyor. Kendileri çıkarlarına göre bir sistem oturttular. Yoksul her geçen gün yoksullaştıkça yandaş her geçen gün zenginleşti. Bu iktidar adını tarihe değil, peçeteye yazdırdı. Tıpkı üzerinde “Saat bedelini elden teslim aldım.” diye yazan peçeteler gibi kapitalizmin çöplüğüne gitmek üzere iktidar.

Sayın milletvekilleri, televizyonları başında bizleri izleyen yurttaşlara da buradan seslenmek istiyorum: Kamu yararı anlayışını tek adam yararı anlayışına çeviren AKP iktidarının ve onun tek adamının yoksulluğu azaltma gibi bir derdi elbette yok, asla da olmadı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

SAİT DEDE (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.

İnsanlar evlerine ekmek götüremiyor, çocuklarıyla alışverişe gidemiyor, kira ödeyemiyor, pazara gidemiyor ama tüm bunlar iktidara yetmiyor, bir de koşulsuz biat istiyor. Sürekli yoksulluk ve hukuksuzluk üreten bu yapı siyaseti de tek tipleştirmek, yoksullaştırmak peşinde. Kendinden olmayana, kendi gibi düşünmeyene, kendi gibi yaşamayana yaşam hakkı tanımayan her iktidar elbette yenilmeye mahkûmdur.

Her gün partimize yönelik operasyon yapılıyor, kumpas davaları açılıyor; açılan bu davalarda akıllara durgunluk veren tiyatrolar sergileniyor. Her türlü hukuk dışı yöntemi kullanıp HDP’ye saldırarak iktidarınızı koruyacağınızı sanıyorsanız daha öncekiler gibi yanılıyorsunuz. Yaptığınız hukuksuzlukları, işlediğiniz suçları, çaldığınızı çırptığınızı, unutturmaya çalıştığınız her şeyi halka buradan anlatmaya devam edeceğiz; istediğiniz kadar ordu, polis, mahkeme ve hapishaneler gibi devletin baskı aygıtlarına sarılın.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 8’inci madde kabul edilmiştir.

9’uncu madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                             Hüda Kaya                                                    Zeynel Özen                                    Dilşat Canbaz Kaya

                                İstanbul                                                          İstanbul                                                          İstanbul

                           Ali Kenanoğlu                                                                                                               Erol Katırcıoğlu

                                İstanbul                                                                                                                                  İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Dilşat Canbaz Kaya.

Buyurunuz Sayın Canbaz Kaya. (HDP sıralarından alkışlar)

DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) – Teşekkürler Başkan.

Ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımız, yoksulluk ve sefalet içinde yaşamaya mecbur bırakılan milyonlarca emekçi açlık sınırı altında yaşama tutunmaya çalışıyor. Emekçiler, emekliler, işsizler, kadınlar açlık sınırının altında yaşamak zorundalar.

Yoksulluğu en ağır biçimiyle yaşayanlar, bu yükü en ağır biçimiyle taşıyanlar yine kadınlar. Bakın, geçen gün Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına verdiğimiz bir soru önergesine gelen cevapta sosyal yardım alanların yüzde 65’inin kadın olduğu belirtiliyor.

Gün geçmiyor ki yeni bir zam haberiyle uyanmayalım. Çaya yüzde 43,7 zam geldi. En ucuz simit 4 Türk lirası. Ekmeğe neredeyse her gün, her ay zam gelecek duruma geldi bu ülke. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yıllar önce yaptığı çay-simit hesabını herkes bilir. Evet arkadaşlar, bu zalim iktidar bu çilekeş halka 1 bardak çayı, 1 kuru ekmeği, 1 simidi dahi layık görmüyor; bunu sesimizin ulaştığı her yere iletmeliyiz. Bugün yoksulluğun, yolsuzluğun, zulmün adı AKP ve MHP ittifakıdır; bu gerçek, tartışmaya yer olmayacak kadar da açıktır. Halkın yoksulluğuna yabancılaşmış, halkın sorunlarını görmezden gelen hiçbir yönetimin ayakta kalma şansı yoktur. Bu zalimane yönetim, halkı geçen her gün daha derin bir yoksulluğa sürüklemekle kalmıyor, yoksullukla çerçevelettiği halkı polis ve yargı aracılığıyla baskı altına da almaya çalışıyor. Yani özetle, AKP iktidarı sırça saraylarında günlerini gün ederken bu şatafatın ve yolsuzluğun altında sefalete sürüklenen emekçiler görünmüyor. Kısacası, yoksuldan alıp zengine veriyorlar ama umutsuz değiliz, mutlaka bu adaletsiz düzeni değiştireceğiz.

Değerli Genel Kurul üyeleri, yeni bir torba yasayı Mecliste görüşüyoruz. İktidar, sömürü, rant ve talan adına ne varsa torba yasalarla önümüze getiriyor. Bu torba yasalarda ne yok ama biliyor musunuz? Bu torba yasalarda halkın, emekçilerin sorunlarına çözüm yok; bu torba yasalarda emeğe, kadına, gence dair hiçbir şey yok. Sarayın torbasında sefalet, maaşlarına mahkûm edilen emekliler, tarlasına gübre atamayan çiftçiler, borç batağında esnaflar, işsiz kalan milyonlar, göç yollarını arayan üniversiteliler yok.

Peki, bu Meclisin işlevi nedir? Halkın temel beklenti ve sorunlarına çözüm bulamayan, bulmak da istemeyen bu Meclisin varlık gerekçesi nedir? Meclis, halkın en temel sorunlarına dahi çözüm üretemiyor, bu yönde bir çabası da yok. Nerede bir talan varsa, nerede bir rant varsa AKP iktidarı tarafından, buradan geçiriliyor. AKP ve ortaklarının işledikleri suçlar her geçen gün artarak devam ediyor. En asgari demokratik talep dahi polis şiddetine maruz bırakılıyor. Mahkeme salonları adaletsizliğin, zorbalığın mekânları hâline geldi, halka karşı işledikleri suçlar bitmek bilmiyor. Yolsuzluk, mafyayla ilişkileri, Suriye'deki selefilerle bağları, rüşvet veren düzenleri, kaos planları, bunlar yetmiyormuş gibi utanmadan önüne gelene “terörist” damgası vurmaktan çekinmiyorlar. Terörist ilan edemediklerini ise iltisak ve irtibat düzmecesiyle fişliyorlar. AKP'nin irtibat ve iltisak argümanı, ne ulusal ne de uluslararası hukuka uygundur. Bu torba kanun teklifiyle, bu bahaneyle TMSF aracılığıyla gasbettikleri şirketleri ve bu şirketlerin yöneticilerinin sermayesini gasbetme niyetindeler. Yani, kısacası, böylesi bir kanuni düzenlemeyi kabul etmiyor ve reddettiğimizi bir kez daha söylüyorum.

Ben, sözlerimi bitirmeden önce, zamanım kısıtlı ama şunu söylemek istiyorum: Dersim'de, 21 yaşında, üniversite öğrencisi genç bir kadın kayıp, sekiz yüz yetmiş iki gündür Gülistan Doku bulunamıyor. Bakın, İçişleri Bakanlığının Tunceli için, Dersim için “Tunceli huzur şehri” dediği kentin her tarafı kameralarla kaplı, kentte herkesin birbirini tanıdığı küçük bir kentte genç bir kadın sekiz yüz yetmiş iki gündür kayboldu. Ailesinin, Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığıyla görüşmelerine rağmen “Size kızınızı geri vereceğiz. Size kızınızı bulacağız.” demelerine rağmen iki buçuk yıl geçmiş ve hâlâ Gülistan’dan ses yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayınız efendim.

DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla) – Teşekkür ederim Başkan.

Tüm kadınlar olarak, ailesi başta olmak üzere… Ailesinin de bu Mecliste grubu olan tüm partilere talepleri şu yönde: “Bir araştırma komisyonu kurulsun ve Gülistan'ın başına ne geldi, buna dair bu komisyon tartışsın ve bize sonuç bildirsinler. Biz kızımızı soruyoruz.” diyorlar. Ben de Gülistan'ın ailesi ve tüm kadınlar olarak bu kürsüden bir kez daha söylüyorum: Gülistan Doku nerede? Gülistan Doku nerede? (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına

Görüşmekte olan 327 sıra sayılı Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 9- 5411 sayılı Kanunun 134 üncü maddesinin beşinci fıkrasının birinci cümlesinde bulunan "iktisadi değeri olmayanlar da dahil olmak üzere diğer tüm hak ve varlıkları” ibaresi "iktisadi değeri olmayanlar da dahil olmak üzere diğer tüm hak ve varlıklar ile bunlarla bağlantılı finansal kiralama sözleşmeleri ve bu sözleşmelere konu varlıkları” şeklinde ve "mal ve hizmet alımından doğan geçmiş dönem borçlarını” ibaresi "mal ve hizmet alımından doğan geçmiş dönem borçlarını; ticari ve iktisadi bütünlük içinde bulunan mal, hak ve/veya varlıklar ile ilgili olması veya ticari ve iktisadi bütünlüğün değerinin korunması için gerekli veya değerini artırır mahiyette olması, taraflarca borç miktarının tespitinde mutabakata varılmış olması, varlıkları ticari ve iktisadi bütünlük satışına konu edilen tarafça bahsi geçen mutabakattan sonra Fona müracaat edilmesi ve işlemlerin en geç Fon Kurulunun ihaleyi onay tarihine kadar tekemmül ettirilmesi şartıyla öncelikli olarak” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş, fıkranın mevcut onuncu cümlesinde bulunan "düzenlenir” ibaresi "düzenlenir ve Resmi Gazetede ilan edilir” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya mevcut onuncu cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş, fıkranın mevcut onüçüncü cümlesine maliklerinin iflasına karar verilemez,” ibaresinden sonra gelmek üzere “finansal kiralama sözleşmelerinin feshi talep edilemez, işbu sözleşmeler kapsamındaki varlıkların iadesine karar verilemez,” ibaresi ilave edilmiş ve maddenin sekizinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Bu şartlara uygun olmayan müracaatlar Fon tarafından işleme alınmaz.”

"Sıra cetveline itiraz süresi, sıra cetvelinin Resmi Gazetede yayımlanmasından itibaren 15 gündür.”

"Gerçek ve tüzel kişilerin sahip olduğu varlıkların, bu maddede yer alan hükümler çerçevesinde ticari ve iktisadi bütünlük kapsamında satışlarından elde edilen bedelden; satış masrafları düşüldükten sonra satış tarihine kadar tahakkuk etmiş olmak şartıyla sırasıyla, rehinle teminat altına alınmış borçlar, bütünlük kapsamındaki varlıkların aynından kaynaklanan amme borçları, işbu maddenin beşinci fıkrasında belirtilen geçmiş dönem borçları, kişilerin Devlete ve sosyal güvenlik kuruluşlarına olan 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamındaki borçları ile GSM imtiyaz sözleşmesinden doğan Hazine payı borçları ödendikten sonra kalan kısım, kişilerin diğer kamu kurum ve kuruluşları ile üst kurullara olan borçlarına garameten taksim edilerek ödenir. Finansal kiralama kapsamındaki varlıklara ait ekspertiz raporlarına göre ihale bedelinden isabet eden tutar ile finansal kiralama sözleşmesi kapsamındaki borç tutarından hangisi düşükse o tutar, finansal kiralayana ihale bedelinden sıra cetvelinin düzenlenmesi ve kesinleşmesi beklenmeksizin öncelikli olarak ödenerek Fonun bildirimi ile sözleşmeye konu varlıklar ihale alıcısına devredilir. Bu alacaklılara tamamen ödeme yapıldıktan sonraki bakiye, diğer alacaklılara garameten ödenir. Bu hükme göre yapılan dağıtım sonrasında bakiye borç kalması; lisans, ruhsat, imtiyaz sözleşmesi, geçici frekans ve kanal kullanımı ve benzeri hakların devri ve yeni alıcısı tarafından işletilmesi için gerekli olan ve kamu kurum ve kuruluşları ile üst kurullarca yapılması gereken devrin tescil ve nakli işlemine engel teşkil etmez.”

                         Süleyman Girgin                                                   Cavit Arı                                           Vecdi Gündoğdu

                                 Muğla                                                            Antalya                                                        Kırklareli

                          Utku Çakırözer                                                Burcu Köksal                                         Abdüllatif Şener

                               Eskişehir                                                   Afyonkarahisar                                                      Konya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal.

Buyurunuz Sayın Köksal. (CHP sıralarından alkışlar)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit düşen askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına sabırlar diliyorum.

Bankacılık Kanunu’nu konuşuyoruz ama millette bankaya gidecek hâl bırakmadınız, ya maaş çekmeye ya borç ödemeye gidiyorlar. İcra dairelerindeki dosya sayısı 23 milyonu aştı. Bu ne demek? Her 4 kişiden 1’i icralık olmuş iktidarınızda. Peki, 2002’de kaçtı dosya sayısı? Siz iktidara geldiğinizde tüm Türkiye’deki icra dosya sayısı 8 milyondu. Sadece son beş ayda icra dairelerinde 2 milyon 657 bin yeni icra dosyası açılmış, muhtarlıklar tebligatlarla dolu ve baktığımızda, parası olmayan, temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan vatandaş mecburen kredi kartına yükleniyor, borçlanarak yaşamaya çalışıyor. Vatandaşların zamanında ödeyemediği için bankalar tarafından icraya verilen takipteki borçların tutarı 28 milyar lirayı aşmış durumda. E, tabii, aşar çünkü baktığınızda, insanlar, zamlar yüzünden, ekonomik kriz yüzünden borcunu ödeyemez hâle gelmiş, icralık olmuş. Şekere zam, çaya zam, ete zam, süte zam, benzine, mazota, ayçiçeği yağına derken zam gelmeyen ürün kalmadı. Her şeye yüzde 50’nin üzerinde zam ama emekliye, işçiye, memura gelince zam yok.

Bakın, bunu söylediğimiz zaman her seferinde “dış güçler” “iç güçler” bilmem ne diye yalan uydurmaya devam ediyorsunuz; geçen yıl 100 liraya aldığımız ürünleri bu yıl 300 liraya alırken dış güçler ekonomiye saldırıyor ama 1 milyon Suriyeliye bedava ev verirken bu dış güçlerin hiç sesi çıkmıyor. “14 milyon emeklinin bayram ikramiyesine zam yapın.” dediğimizde, siz “Para yok.” diyorsunuz ama Suriyeliler için çocuk başına para verirken parada sıkıntı yok. Garibanın elinde kalan son çay keyfini yüzde 43’lük zamla zehir ettiniz, artık çay bile alamaz hâle geldi insanlar. Bu, ÇAYKUR Rize turist çayı, 100 gramlık çay 7,5 lira olmuş ve insanlar artık sadece bunu alabiliyorlar, 1 kilosu 75-80 liraya dayanmış durumda. Artık adı gibi olan bu Rize ÇAYKUR turist çayını sayenizde sadece turistler içebilecekler.

Şimdi, sürekli “Zamlardan sorumlu Ce-Ha-Pe, Ce-Ha-Pe!” deyip, insanlara çay içmeyi bile lüks hâline getirip, sürekli bizi suçlayıp duranlar, Okluk’ta, Ahlat’ta saraylar, üstüne bir de bakanlara konut yapmaya devam ediyorlar. Kendi ülkemizde parası yetmediği için çocuğuna elindeki çikolatayı markette, bakkalda bıraktırmak zorunda kalan anne-babalara, dolu market arabalarıyla alışveriş yapan Suriyeliler için kardeşlik edebiyatı yapıyorsunuz; bunu yapmayın, bunu anlatamazsınız! Siz ne derseniz deyin, sığınmacılar amasız, fakatsız, lakinsiz bu ülkeden gidecekler, ülkelerine geri dönecekler çünkü maddi olarak biz bu yükü kaldıramıyoruz. Diyeceksiniz ki: “Savaş var.” “Can güvenliği” bilmem ne… Bayramda, tatilde kendi ülkesine gezmek için gidebilenlerin can güvenliği sıkıntısı yoktur, demek ki ülkelerine gidip yaşayabilirler.

Sığınmacılarla ilgili “Ülkelerine gidecekler!” dediğimizde, ırkçılıkla suçluyorsunuz. Hâlbuki biz, ülkemizin demografik yapısına, mahalle dokusuna zarar vermelerine engel olmak… “Onları ülkelerine geri göndereceğiz!” demek; ırkçılık değil, vatanseverliktir. Biz Araplara ve Arap kültürüne karşı düşmanlık, kin, nefret, öfke beslemiyoruz; biz sadece ülkemizi koruyoruz.

“Ekonominin kitabını yazdık.” diyorsunuz, “Dünya bizi kıskanıyor.” diyorsunuz; evet, dünya bizi kıskanıyor, bu kadar nasıl rezil yönetilir, onu kıskanıyor işte! Zira, devriiktidarınızda yaptığınız zamlarla salata, menemen, ayçiçeği yağı, çay, şeker, bebek maması, hatta tuvalet kâğıdı bile lüks oldu. Gurbette olup sıla hasreti çekenler, bayramda seyranda akaryakıt zamlarınız yüzünden memleketine gidemez oldu. Çiftçiye bakıyorum, onu da bitirdiniz, bitirdiniz! Taban gübresini atamadılar verim düştü, lüks makam araçlarınızla karayollarında seyrederken hiç olmazsa kafanızı kaldırıp yol kenarındaki tarlalara bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Mazot zaten hayal oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

BURCU KÖKSAL (Devamla) – Eskiden “kuruş kuruş” diye çalışan traktör şimdi “lira lira” diye çalışıyor, hayvan pazarlarında süt inekleri dahi satış için bekliyor, yem almış başını gidiyor. Çiftçi mazot, elektrik, su borcundan bezdi, ürünü satarken zarar etmekten usandı, ekip biçmeyi bıraktı; siz sadece seyrediyorsunuz, hâlâ önlem almıyorsunuz. Çin ve Rusya gübre satışını durdurdu. Pazarın yarısına hâkim olan bu 2 ülkeden Çin, ayrıca tüm dünyadan buğday alıyor, stokluyor; Hindistan buğday satışını durdurdu. Herkes önümüzdeki yılı, kara kışı düşünüyor, ona göre önlemini alıyor. Siz yine sadece seyrediyorsunuz, önlem almak falan hak getire. Ama vatandaşlarımız müsterih olsun, ilk seçimde iktidar olacağız ve Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında para yandaşlara değil vatandaşlara harcanacak. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                       Dursun Ataş                                  Ahmet Kamil Erozan

                                 Adana                                                            Kayseri                                                             Bursa

                        İbrahim Halil Oral                                          Hayrettin Nuhoğlu                                       Ayhan Altıntaş

                                Ankara                                                           İstanbul                                                           Ankara

                                                                                                   Aytun Çıray

                                                                                                         İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) –Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın İbrahim Halil Oral.

Buyurunuz Sayın Oral. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Bankacılık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime büyük şair Necip Fazıl Kısakürek'i vefat yıl dönümünde rahmet ve dualarla anarak başlamak istiyorum; AK PARTİ iktidarını çok güzel anlatan şu dizelerini de paylaşmak istiyorum: “Dağı tanıyan nasıl tanımaz uçurumu?/Mademki yükseliş var iniş olmaz olur mu?” Yirmi yıllık iktidarınızda elhak, dağı tanıdınız ama o dağı da rant uğruna peşkeş çekme yolunu seçtiniz. Türkiye için, Türk insanı için, refahı için hiç bir şey yapmaz ve yapamaz hâle geldiniz. Şimdi, hızla uçuruma sürükleniyorsunuz. Ancak yaptığınız işlerle bir çığa dönüşüp Türkiye'yi de ezmeye kalkıyorsunuz. Az kaldı, inişi tadıyorsunuz. O tat o kadar acı ki sizi âdeta bir serseri mayın gibi hareket etmeye zorluyor.

Ülkemizin onca kritik sorunu varken, enflasyon canavarı hortlamış milletin boğazını sıkarken TMSF'de girdiğiniz çıkmazdan kurtulmanın yolunu arıyorsunuz. TMSF yoluyla atadığınız kayyumları korumaya çalışıyorsunuz. OHAL hukukunu olağan hukuk hâline getirmeye çalışıyorsunuz. FETÖ’yle mücadele etmeyi beceremeyip FETÖ’yle irtibat ve iltisak diye çok acayip bir hadiseyi ticaret hukukuna da özel hukuka da sokmak istiyorsunuz. FETÖ’yle mücadele sürecinde TMSF’ye devredilen şirketleri maalesef artık satamıyorsunuz. TMSF, her geçen gün daha çok personele, daha çok bütçeye ve daha çok bürokrasiye ihtiyacı olan dev bir holdinge dönüşüyor. Bugün, TMSF internet sitesine baktığımızda tam kayyum olunan 717 şirket ve kısmi kayyum olunan 115 şirket görülmektedir. 77 milyar Türk lirası büyüklüğündeki bu varlık ekonomiye kazandırılamamakta, özel sektörün serbest gelişmesine dâhil edilememektedir. Korkumuz odur ki TMSF de Varlık Fonu da bir balon gibi büyüye büyüye yakın bir gelecekte patlayacaktır, ülkemize çok daha büyük ekonomik felaketler gelmesine, daha çok pis kokuların yayılmasına sebep olacaktır. Kısacası, inişin acı tadını, Türk milletine de insafsızca dayatıyorsunuz.

Kıymetli milletvekilleri, iktidar Bankacılık Kanunu’nda bir şeyler değiştirmek istiyorsa bunu vatandaşın lehine yapmalıdır. TMSF ve Varlık Fonundaki ekonomik büyüklüğü, satılamayan şirketleri aktif ekonomiye dâhil etmeli, vatandaşa düşük faizli kredi sağlamanın teminatı yapmalısınız. Şirket kayyumlarını değil, ay sonunu getiremeyen işçinin, memurun, işsizin derdine çare aranmalıdır. Dalga geçer gibi “Müjde!” diye aylık en az 15-20 bin lira ödemesi olan konut kredilerini sunacak kadar toplumdan, milletten uzaklaşmış olmanız sizin adınıza üzücüdür. Bizim adımıza üzücü olan ise 2023’e kadar sizin bu milleti değil, kendi ikbalinizi düşünen siyasetinize katlanmak zorunda olacağımızdır.

Değerli milletvekilleri, sosyal medyayı takip eden arkadaşlarımız çok iyi bilir “Zaytung” diye bir hesap var. Esprili, siyasi hicivler paylaşırlar. Dün orada çok güzel bir paylaşım gördüm, sizin tepetaklak inişinizi harika tanımlamış. İYİ Parti’nin “Az Kaldı” diye vatandaşa umut verdiği kampanyasını paylaşarak şunu yazmışlar: “İYİ Parti’nin ‘Az Kaldı’ uyarısının ardından olağanüstü olarak toplanan AK PARTİ MKYK’sinde ‘Kalan sürede kime ne ihalesi verebiliriz?’ sorusu masaya yatırıldı.”

NAZIM MAVİŞ (Sinop) – Çok komikmiş(!)

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) – Komik olabilir ama sizin espriyi ve hicvi anlamanız gerekir, milletvekilisiniz.

“Zaytung” az bile yazmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – “Zaytung”dan örnek veriyor, vekil olmuş.

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) – Sayın Başkanım, bitirebilir miyim?

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) – Siz, kimi ceza davalarından kurtarırız, FETÖ borsasından kimi yargılatmadan hayatına devam ettirebiliriz derdine düşmüşsünüz. Siz iktidardaki son günlerinizde hangi kadrolara liyakatsiz atamalar yapar, kimleri istisnai yollarla memur edebiliriz yoluna girmişsiniz. Siz âdeta Türkiye’yi batan geminin malı gibi görmektesiniz. Asla unutmamanız gereken diğer bir husus şudur ki: İYİ Parti vardır ve size bu ülkeyi asla yağmalatmayacaktır.

Bu düşüncelerle teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 9’uncu madde kabul edilmiştir.

10’uncu madde üzerinde 3 önerge vardır, önergelere aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                             Hüda Kaya                                                    Zeynel Özen                            Ömer Faruk Gergerlioğlu

                                İstanbul                                                          İstanbul                                                           Kocaeli

                           Ali Kenanoğlu                                            Dilşat Canbaz Kaya                                     Erol Katırcıoğlu

                                İstanbul                                                          İstanbul                                                          İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.

Buyurunuz Sayın Gergerlioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu teklif, müflis bir iktidarın para arama teklifi, şirketlerden, onların dövizlerinden bir şeyler elde etme, para arama teklifi, TMSF’ye devredilen şirketlere çökme teklifi, belediye gelirlerine çökme teklifi, Varlık Fonu şirketlerinden 3 5 kuruş tırtıklama teklifi; başka bir şey değil. İflas etmiş bir tüccar var karşımızda, ne yapacağını bilemez bir hâlde.

Bakın, size bir resim göstereceğim -şöyle, herkes bir baksın- böyle, klasik olarak tüm bakkallarda bu resmi görürüz arkadaşlar: Peşin satan ve veresiye satan resmi. Şurada, sol tarafta gördüğünüz resim var ya, işte, o, AK PARTİ iktidarının resmi. Hani böyle, altından fareler kaçışıyor, hazine boşalmış, derbeder bir hâlde perişan bir tüccar görüntüsü; işte, AK PARTİ iktidarının görüntüsü burada. Neden? Ya, bakın, şu anda dolar 16,5; euro 17,5. Ev, araba, et, ekmek, -ne derseniz- fiyatlar çıldırmış gidiyor. İflas etmiş bir tüccar var karşımızda ve bunun karşısında, ne yapacağını bilemez, kapıyı, koltuğu, bacayı, her şeyi satmaya çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız; yağma, talan meslekleri. “İrtibat ve iltisak” denerek maalesef ki binlerce, yüz binlerce KHK’linin malına çöktüler. 2016’da Bank Asyada adamın dolarla parası var, TL’ye çevirip yıllar sonra o parayı ya verdi ya vermedi ya da üstüne çöktü. Şimdi de şirketlerin, bankaların üstüne çöküp onu cebe indirme telaşındalar.

Bakın, burada AK PARTİ’nin Kocaeli vekilleri de var, onlar iyi bilirler. Güngör Arslan Kocaeli’nde bir gazeteci; Ya, “cemaatten” denilerek darbe sonrası adamcağızı yirmi dokuz gün cezaevinde yatırdılar. Sol gelenekten gelen Marksist bir gazeteciydi Güngör Bey; bütün malına mülküne çöktüler. Ardından, muhalif bir gazeteci olduğu için öldürüldü. Şu anda merhumun tüm malına, varlığına el koymuş, çökmüş durumdalar; satmışlar, talan etmişler, yapmadıklarını bırakmamış durumdalar. Hiçbiri itiraz edemez, çok iyi biliyorlar Güngör Arslan’ı.

Ya, bu Mecliste oldu iki buçuk yıl önce, burada tüm arkadaşlar hatırlar. İbrahim Kaboğlu Hoca Anayasa Mahkemesine gitti -sağ olsun- Anayasa Mahkemesi o yasayı iptal etti. KHK’lilerin SGK’de hakları çiğneniyordu ve o SGK yetkililerine yasal zırh getiren bir yasa buradan geçti. Hiç unutmam, ben burada çırpındım “Etmeyin, eylemeyin; bu, yağma, talan ve hırsızlığın üstünü örtme yasasıdır.” dedim, geçti yasa buradan, AYM iptal etti. Yahu, bu haydutluktur, başka bir şey değildir. Bakın, şu anda aynısı devam ediyor. Anayasa madde 35’e de aykırı. Yahu, kişiyi cezalandırabilirsin, Bank Asyada parası var diye bir şekilde terörist ilan etmişsin, malına mülküne el koymak nedir ya! Allah aşkına, Anayasa madde 35 apaçık ortada, nedir bu! Her şeyi ayaklar altına almış durumdasınız, başka bir şey değil.

Bakın, şu anda tablo son derece kötü, 183 milyar dolar kısa vadeli, bir yıl içinde ödenmesi gereken borç var. Peki, bu borcu nasıl ödeyeceksiniz? Merkez Bankasında eksi 63 milyar dolar var; eksi ya, ekside yani. Eylülde faizi artırıp 100 bin liraya 25 bin lira faiz ödemekten kaçtınız, şimdi 60 bin lira oldu, aradaki 35 bin lirayı da vatandaşın üstüne vergi olarak yıktınız. Bakın, sadece kur artışı 441 milyar dolarlık dış borçta ne kadar zarara yol açtı biliyor musunuz? 3,5 trilyon liralık maliyet artışına yol açtı kur artışı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Hani bir Maliye Bakanınız var ya “Gözlerimdeki ışığa bak.” diyor, onun o saçtığı ışıklar sonrası nasıl bir felaketi yaşadığımızı gördük. Ya, 22 Martta demiş ki: “TL dibe vurdu.” 14,5’tu 22 Martta, şu an, 25 Mayısta 16,5 olmuş dolar. Ya, senin gözlerinden nasıl bir zehirli ışık saçılıyor Allah aşkına, şunu bir anlatsana Sayın Nebati? “150 milyar lira tasarruf edeceğiz.” diye yola çıktınız, 500 milyar lira faiz farkı ödemek zorunda kalabilirsiniz.

Bakın, öylesine bir yağma, talan düzeni oluşturmuşsunuz ki daha bugün, Ali Osman Akat -o suç işleri bakanınızla fotoğrafı çıkan bir insan- kendisine kokain gönderilmiş “Ya, adresime yanlışlıkla gönderilmiştir efendim herhâlde.” demiş, adamı tahliye etmişler, maşallah. Yani ülkenin hâli bu, buraya getirdiniz yağma ve talan düzenini. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                      Feridun Bahşi                                               Dursun Ataş

                                 Adana                                                            Antalya                                                           Kayseri

                            Aytun Çıray                                                                                                                   Ayhan Altıntaş

                                  İzmir                                                                                                                                    Ankara

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                         Süleyman Girgin                                                   Cavit Arı                                           Vecdi Gündoğdu

                                 Muğla                                                            Antalya                                                        Kırklareli

                              Çetin Arık                                                   Utku Çakırözer                             Emine Gülizar Emecan

                                Kayseri                                                          Eskişehir                                                         İstanbul

                      Ali Haydar Hakverdi                                                                                                         Abdüllatif Şener

                                Ankara                                                                                                                                   Konya

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerindeki konuşmacı Antalya Milletvekili Sayın Feridun Bahşi.

Buyurunuz Sayın Bahşi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

FERİDUN BAHŞİ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 327 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin 10’uncu maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan kahraman askerlerimiz Piyade Teğmen Abdulkadir Güler, Piyade Uzman Çavuş Onur Doğan, Piyade Uzman Çavuş Hüseyin Cankaya, Piyade Uzman Çavuş Bican Kapılay ve Piyade Sözleşmeli Er Celal Tekedereli’ye Allah’tan rahmet diliyorum; ruhları şad, mekânları cennet olsun, Türk milletinin de başı sağ olsun.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz işsizlikte dünya şampiyonluğuna süratle gitmektedir. Her gün yeni iş yerleri kapanmakta, insanlar işsiz kalmaktadır. AK PARTİ iktidarı ülkemizi tam bir ekonomik krize sokmuştur, kriz günden güne de artmaktadır. Ülkemizde üretim kanalları tıkanmış, yatırım imkânı kalmamıştır. İnsanlar umutsuz bir şekilde beklemekte, geleceğini de çok karanlık görmektedir. Esnaf, çiftçi, sanayici ve her kesimden insanımız perişan bir hâlde yaşamaya mahkûm edilmiştir. İnsanlar işlerimizi ne zaman kaybederiz korkusu yaşarken, emekli insanlarımız ise neredeyse devlete tamamen küsmüştür. Emekliye, işçiye, memura zam yapıyorum derken, mutfaktaki her şeye katbekat fazlasıyla zam gelmektedir. Elektriğe, doğal gaza, taşımacılığa yapılan zamlar artık çekilmez hâle gelmiştir. Bu kadar ağır bir tablo içerisinde, iktidar milletin gözüne baka baka “Her şey iyi gidiyor, krizden çıktık.” diye konuşuyor, ekonomik büyümeden bahsediyor; ekonomik sorun çok ciddidir, acil müdahale beklemektedir yani suni gündemlerle ülkeyi meşgul edeceğine ekonomiyi düzeltecek gerçek, reel tedbirleri bir an önce almalısın. Bugün, işletmeler ağır vergi, prim, tazminat ve istihdamla ilgili yüklerle karşı karşıyadır. İstihdam yaratmak istiyorsak yeni yatırımları hedefliyorsak işverenin üzerindeki yükü azaltmalıyız. İşverenler yeni iş yeri açmaya neredeyse korkmaktadır. İşte, ülkemizin reel gündemleri bunlardır. İşçi, memur, emekli, esnaf artık söylem değil, hizmet beklemektedir.

Değerli milletvekilleri, son günlerde yaşanan gelişmeleri kaygı verici bir şekilde hep birlikte izliyoruz. Bir yandan ekonomik kriz devam ederken diğer yandan iktidarın hız kesmeyen baskıları da çoğalmaktadır. Bu ülkede kime göre adalet, kime göre hak ve hakkaniyet var? Bu ülkede adaletten faydalanmak için illa AK PARTİ yandaşı olmak lazım. Ülkede öyle bir korku imparatorluğu oluşturuldu ki memuru, işçisi, esnafı korkuyor; iş adamı, akademisyeni, sağlıkçısı korkuyor, bakanı, vekili korkuyor; hiçbiri özgürce fikrini beyan edemiyor. Bakana soru yöneltiliyor, ben bilmem, Sayın Cumhurbaşkanımız bilir diyor. Bunların içinde korkmayan, cesurca hak aramaya yeltenenlerin başına ise -hepinizin malumu- gelmedik iş kalmıyor.

Evet, değerli milletvekilleri, bizim sonumuz ne olacak? Ülke böyle mi kalkınacak, böyle mi gelişecek? Görme, duyma, işitme, yanlışları eleştirme, sorgulama; bu mu ileri demokrasi anlayışımız? “Benden olan benimdir, olmayan düşmanımdır.” felsefesiyle nereye kadar gideceğiz? Türkiye'nin tüm fabrikalarını, para eden tüm kurumlarını, dağlarını, ormanlarını, derelerini, kıyılarını, limanlarını, madenlerini, verimli arazilerini yok pahasına sattık, tüm fonlarda biriken paraları tükettik, vergiler sürekli katlandı. Dağdaki otu bile parayla sattığı hâlde, her ürüne her ay 3-5 kere zam yapıldığı hâlde, her krizde vatandaşa IBAN numarası gönderildiği hâlde üretim yapmayan, samanı bile ithal eden zihniyet, Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokacakmış. Hâlimize gülelim mi, ağlayalım mı bilemiyorum ama az kaldı, gerçekten çok az kaldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Ülkemizi içinde bulunduğu bu devlet krizinden kurtarmak için; polisimizi, sağlık çalışanımızı, doktorlarımızı içinde bulundukları girdaptan çıkarmak için; çiftçimizi, besicimizi yeniden ayağa kaldırmak için; kadınları, gençleri, çocuklarımızı yeniden gülümsetmek için; güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye inşa etmek için çok az kaldı.

Bu düşüncelerle yüce Meclisi ve büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerindeki ikinci konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar Emecan.

Buyurunuz Sayın Emecan. (CHP sıralarından alkışlar)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifa diliyorum.

Şimdi, değerli milletvekilleri, sizleri erken uyarabilmek için söz aldığım 10’uncu maddede değil, 19’uncu maddede yapılan düzenlemelerle ilgili konuşacağım. Getirilen düzenleme, Anayasa Mahkemesinin bir iptal kararını düzeltme düzenlemesi ancak doğru değerlendirme yapabilmek için öncelikle, içeriği ve tarihsel sürecini de iyi anlamak gerekiyor. Bakın, geçmişte büyükşehir belediyelerinde bütçeleri Ulaştırma Bakanlığı tarafından karşılanan raylı sistemler, metrolar, tramvaylar gibi altyapı yatırımları yapılmıştı, hatta o dönemlerde bu projeler için çok da şaşaalı açılış törenleri düzenlenmişti. Peki, belediyeler bu projelerin bedellerini Bakanlığa nasıl geri ödeyeceklerdi? 25 Ekim 2010 tarihli Bakanlar Kurulu kararına göre projeler belediyelere devrolduktan sonra Hazine Müsteşarlığı ve belediyelerin birlikte belirleyecekleri periyotlarda hasılatın yüzde 15’i Hazine Müsteşarlığı hesabına aktarılacaktı değerli arkadaşlar. Ne tesadüf ki tam da 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin ardından çoğu büyükşehir belediyesinin -İstanbul, Ankara, Antalya gibi- muhalefete geçmesiyle, 1 Mayıs 2019 tarihinde bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla bu hüküm değiştiriliyor ve “Merkezî yönetim bütçesinden karşılanan projelerin geri ödemeleri belediyelerin İLBANK ödeneklerinden yüzde 5 oranında kesintiyle elde edilir.” şekline dönüştürülüyor. İki ay sonra Anayasa Mahkemesi bu kararın Cumhurbaşkanlığı kararıyla alınmasını belirsizlik nedeniyle de iptal ediyor. Görüşülen kanun teklifinde Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesini ortadan kaldırmak ve yüzde 5 kesintiyi yasal hâle getirmek istiyorsunuz. İki uygulama arasında ne fark var, biraz isterseniz bunu açıklayalım. Şimdi, örneğin, ben İstanbul Milletvekili olduğum için İstanbul Büyükşehir Belediyesinden birkaç örnek vermek istiyorum. Bakanlığın yaptığı ve 2015’te işletmeye alınan Levent-Hisarüstü Projesi için İBB’nin 2019 yılı öncesi ve sonrasında geri ödemesi gereken rakamlar arasında çok büyük bir fark var. Örneğin, 2018’de 956.170 TL ödeme çıkarken değiştirilen düzenlemeyle 2019’da ödenmesi gereken bedel ne kadar biliyor musunuz? 326 milyon TL’ye yükseliyor. Şu anda Bakanlık bünyesinde devam eden ve yapımı tamamlandıktan sonra İBB’ye devrolacak projelere baktığımızda, 2011’deki Bakanlar Kurulu Kararı esas alınırsa otuz sekiz yılda geri ödeme yapılacakken kanun teklifi geçerse bu süre sekiz yıla inecek yani yıllık 297 milyon gibi bir bedel belediyeden çıkacakken şimdi bu bedel yıllık 1 milyar 412 milyon TL’ye çıkıyor yani ücret 4 kat artarken ödeme süresi de 4 kat azalıyor. Bu ne demek? Şimdi, bir de buna bakalım. Aslında, belediyelerin vatandaşlara verilen hizmetlerin gelirlerinin Ulaştırma Bakanlığı tarafından bir kanuni düzenlemeyle toplu olarak geri alınması demektir ama bitmedi değerli arkadaşlar, dahası var. Görüşmeler esnasında AKP vekilleri bir önerge getirdi. Önerge gerekçesine göre güya belediyeler maliyetleri çok yüksek olan altyapı projelerinin maliyetlerinden kurtarılmak isteniyor.

(Uğultular)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – Sayın Başkanım, çok fazla uğultu var salonda, bir uyarırsanız sevinirim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen hatip kürsüde iken riayet ederseniz daha hayırlı olur.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – Proje mevcut şehir içi raylı sistem hatlarının devamı olmayıp eğer bağımsız bir hat ise bundan sonra yapılacak olan altyapı raylı sistem projelerinin mülkiyeti belediyelere devredilmeyecek, işletmesi Ulaştırma Bakanlığı veya bağlı kuruluşları şirketleri tarafından yürütülecek. Bu konuda Cumhurbaşkanına yetki veriliyor. Hani bir deyim vardır “Şahdı, şahbaz oldu.” diye, işte bu durum tam da bunun güzel açıklaması.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Emecan.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar ve bizi dinleyen değerli vatandaşlarımız; önemli olan İstanbul’un ulaşımının kesintisiz devam etmesi ve vatandaşlarımızın menfaatidir. Bunun için de kurumların partizanlık yapmadan, halk için birlikte çalışması gerekir ama hayır, bu iktidarın ve bu iktidarın Ulaştırma Bakanının başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere muhalefete geçen büyükşehir belediyelerine karşı yürüttüğü intikam düzenlemelerinin sonu gelmiyor. UKOME’nin yapısının değiştirilmesi, İstanbul’un taksi sorununun bir türlü çözülmemesi, Ulaştırma Bakanlığının kendi işlettiği hatlara “U” tabelası asması bunun en çarpıcı örnekleri. Şimdi, karşılarında sanki bir düşman varmış gibi davranıyorlar.

Bir şehir düşünün, raylı sistemlerin işletmesinin bir kısmını bakanlık yapıyor, bir kısmını büyükşehir belediyesi yapıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayınız efendim.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – Teşekkür ederim.

Şimdi, bu sistemler arasında zamanlama entegrasyonunu ve bilet entegrasyonunu sağlamak bu siyasi atmosfer içerisinde ne kadar başarılı olabilecektir, sizlerin takdirine bırakıyorum.

Yapılan düzenlemenin doğru bir düzenleme olmadığını bir kez daha buradan sizlere ifade etmek istiyorum. Derhâl 2010’da alınan Bakanlar Kurulu kararına geri dönülmelidir.

Sayın iktidar vekilleri, sizlere seslenmek istiyorum: Madde sırası gelmeden önce konuşuyor ve sizi uyarıyorum, size zaman kazandırıyorum. Lütfen, bu önergeyi geri çekin. Artık milletin menfaatine olan düzenlemelere kafa yorun, tilki kurnazlıklarını bir an önce bırakın.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 10’uncu madde kabul edilmiştir.

Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Sayın Enginyurt…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

44.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un, ekonominin her geçen gün dibe vurduğuna ilişkin açıklaması

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

“Faiz sebep, enflasyon sonuç.” “Nassa göre hiç kimse benden faizi savunmamı beklemesin.” dedikleri günden bu tarafa altı ay geçti. Altı aydır Merkez Bankası “pas, pas” diyor, maalesef paspasa döndü ülke. Gözüne baktığımızda boşluktan başka bir şey görmediğimiz Nureddin Nebati “Türk lirası dibin dibinde.” dediğinde dolar 14,50’ydi; bugün dolar 16,50 lira. Ekonomi her geçen gün dibin dibine vuruyor ama maalesef Hükûmetten ses yok, pardon ses var; varsa yoksa “illet ittifakı”, “zillet ittifakı”, “Memleket bu durumdaysa sebebi muhalefet.” diyorlar.

Ben, Sayın Cumhurbaşkanına çağrıda bulunuyorum: Şu ekonomi kitabını nasıl yazdıysan, hangi dilde yazdıysan Allah’ını seviyorsan bir an önce uygulamaya başla diyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Oral…

45.- Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral’ın, Ankara’da Çin Büyükelçiliği önünde eylem yapan Doğu Türkistanlı kamp mağdurlarının taleplerine ilişkin açıklaması

İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün Ankara'da Çin Büyükelçiliği önünde eylem yapan Doğu Türkistanlı kamp mağduru kardeşlerimizle bir araya geldim, kendilerinin taleplerini iletmek istiyorum.

Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerinin gözlemlenmesi amacıyla Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiseri bir dizi ziyaretler gerçekleştirmektedir ancak ziyaretin çok kısıtlı bir şekilde yürütüldüğü öğrenilmiştir. BM heyetinin kamplardaki mağdurlarla Çinli yetkililer olmadan görüşmeleri ve gazetecilerin ziyaretlere katılmalarının önü mutlaka açılmalıdır. Siyaset kurumunun ve özellikle iktidarın Çin'e giden Birleşmiş Milletler heyetinin özgürce inceleme yapabilmesi için çağrıda bulunması insani, İslami ve millî bir sorumluluktur. Doğu Türkistanlı Müslüman Türk kardeşlerimizin baskıdan kurtulması, özgürce kimliklerini yaşayabilmesi, hür dünyaya açılabilmesi en temel arzumuzdur.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Kaya…

46.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın, Atatürk Havalimanı’nı yıkmak isteyenlerin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında çalışan personeli 29 Mayıs günü zorla otobüslere bindirerek İstanbul’a götürecek olurlarsa bunun hesabını vereceklerine ilişkin açıklaması

YILDIRIM KAYA (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Atatürk Havalimanı'nı yıkmak isteyenler, yıkmakla doymadılar. 29 Mayıs'ta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında çalışan personel, il müdürlükleri, İller Bankasındaki çalışanlar, Karayollarında çalışan kamu çalışanları, yol harcırahları ve izinli sayılma koşuluyla 29 Mayıs günü İstanbul’a götürülecekmiş. Bugün, buradan bir kez daha uyarıyorum: Çevre ve Şehircilik Bakanı, eğer çalışanlarınızı gönüllü değil, zorla otobüslere bindirerek Atatürk’e ihanete götürüyorsanız bunun hesabını zorla gidenler ve götürenler gün gelecek mutlaka verecektir. Ne Atatürk’ün adını ne eserlerini silemeyeceksiniz.

Son olarak şunu söylemek isterim: Sivas…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kenanoğlu…

47.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, AKP’li Esenler Belediyesinin Ana Meryem Ziyareti’ni yıktığına ilişkin açıklaması

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, İstanbul Esenler’de Abdal Alevi toplumunun Ziyareti, ibadet mekânı var. AKP’li Esenler Belediyesi bu Ziyareti, Ana Meryem Ziyareti’ni dün gece yıkmış yani haberini bugün aldık. Kentsel dönüşüm alanı içerisinde diye bu ziyaret yeri yıkılmış. Bölgede yaşayan Abdal Alevileri önemli ölçüde burayı ziyaret edip ibadetlerini burada gerçekleştiriyorlar.

AKP iktidarı rant uğruna sınır tanımıyor, bu sefer de elini ziyaret yerlerine atmış durumda. İnsanların kutsal mekânlarından elinizi çekin diyor ve bu yıkımı da kınadığımı ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.59

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.23

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45 Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon yerinde.

Sayın Bülbül…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

48.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ve Aydın Germencik’te denetlenmeyen JES’lere ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.

Sayın Başkan, AKP iktidarının çevre ve doğa düşmanlığı bitmiyor. Aydın’ı Aydın’da denetlenmeyen JES’lerle kuşatıp yandaş şirketlerinize peşkeş çekiyorsunuz. Aydın’da 32 tane jeotermal santrali bulunuyor, bunun 19 tanesi Germencik ilçemizde. Aydın’ın havasından, suyundan, toprağından ne istiyorsunuz? Germencik’te denetlenmeyen JES’ler kaliteli inciri ve zeytin üretimini âdeta bitirme noktasına getirdi ve hâlâ Bozköy Mahallemizde 3,79 hektarlık tarım arazisine 9 tane jeotermal sondaj çalışması yapılmak isteniyor. Yapılmak istenen proje alanı incir bahçelerinin içinde kalıyor. Kızılcagedik ve Dağkaraağaç Mahallelerimizde 10,22 hektarlık tarım arazisinde Melih JES Yardımcı Kaynak Güneş Enerjisi Santrali Projesi için de başvuruldu. Proje alanı yine tarım arazileri içinde kalıyor, proje alanına en yakın konutsa sadece 1.800 metre mesafede bulunuyor. Germencik…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45 Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

İkinci bölüm 11 ila 21’inci maddeleri kapsamaktadır.

İkinci bölüm üzerinde söz isteyen İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.

Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

327 sıra sayılı Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum.

Bu torba yasada da 5 farklı kanun ve 1 kanun hükmünde kararnamede değişiklik öngörülmekte.

Değerli Başkanım, tabii, burada da özellikle kur korumalı kanun teklifi var, onun üzerinde konuşacağım ama ben biraz rahatsız olduğum için konuşamayacağım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Lütfi Kaşıkçı.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın başında, Pençe-Kilit operasyon bölgesinde PKK’lı teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan İskenderunlu Piyade Uzman Çavuş Bican Kapılay’a ve tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum; milletimizin başı sağ olsun.

Bugün, aynı zamanda, 3. Lig play-off mücadelesinde Iğdırspor’u mağlup ederek 2. Lig’e yükselen ve şehrimize bayram sevinci yaşatan İskenderunspor’un futbolcularını, teknik heyetini ve tüm kulüp yönetimini canıgönülden kutluyorum ve tebrik ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifiyle, ülkemizde mevduat ve katılım fonlarının sigortalanma yetkisi ve görevini yürüten Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kapsamı genişletilerek ticari mevduat kapsamına alınıyor ve Fondaki iş çeşitliliği nedeniyle ciddi oranda artan iş yükünü azaltmak için teşkilat yapısında bazı değişikliklere gidiliyor.

TMSF’nin kayyum görevi nedeniyle, hukuki koruma getirilen kişiler arasına iflas idare memurları da bu kanun teklifi değişikliğiyle dâhil edilmektedir. Yine, bu kanun teklifi değişikliğiyle, ticari mevduatların sigorta kapsamına alınmasına ilişkin düzenlemelerle mevduat ve katılım fonunun sigortalanmasındaki kapsamı da genişletilmiş oluyor. Mevcut düzenlemeyle sadece gerçek kişilere ait, ticari işlemlere konu olmayan mevduat ve katılım fonu tutarlarının yanı sıra, resmî kuruluşlara, kredi kuruluşlarına ve finansal kuruluşlara ait olanlar dışındaki tüm ticari mevduat ve katılım fonları da sigorta kapsamına dahil edilmiş olacaktır. Bu şekilde, Uluslararası Mevduat Sigortacıları Birliği tarafından yürürlüğe koyulan etkin mevduat sigortacılığı için belirlenmiş olan temel prensipleri çerçevesinde Uluslararası Mevduat Sigortacıları Birliğinin tavsiyelerine ve Avrupa Birliği mevduat sigortacılığı kriterlerine de uyum sağlanmış olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin küresel enerji ve emtia fiyat artışlarını tetiklediği bugünlerde Sayın Genel Başkanımız, özellikle 3 ana başlık altında acil ve stratejik tedbirler alınması gerektiğini kamuoyuyla paylaşmıştır. Bu stratejik plan dâhilinde acil tedbir alınması gereken konu başlıkları ise şunlardır: Gıda güvenliğinin tam ve eksiksiz sağlanması, hormonlu artışlara karşı caydırıcı ve etkili önlemlerin sürdürülebilir mahiyette alınması, enerji arz güvenliğinin temin ve takviye edilmesi.

Enerji arz güvenliğinin temin ve takviye edilmesi başlığı altında da asıl hedefler şunlardır: İleri teknoloji kullanarak yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma vasıtasıyla Türkiye'nin enerji bağımlılığından kurtulması, uluslararası enerji piyasasının belirleyici aktörlerinden biri hâline gelmesi, enerjide dışa bağımlılığın azaltılarak güvenli enerji kaynaklarının oluşturulması, yerli enerji kaynaklarının verimli kullanılması, nükleer başta olmak üzere yeni enerji teknolojilerini üretecek yetkinliğe ulaşılması, enerjide çeşitlilik ve kaynak güvenliği sağlanması, enerji sıkıntısı yaratacak risklerin önlenmesiyle ülkemizin kurulu gücünün enerji talebini karşılayabilecek duruma getirilmesidir. Bu anlamda, özellikle ülkemiz adına çok önemli çalışmaların yapıldığını belirtmek isterim. Bu çalışmalardan bir tanesi de Mersin Akkuyu'da yapımına devam edilen nükleer güç santrali. Nükleer güç santralini, geçtiğimiz haftalarda NÜTED AŞ’nin yani Nükleer Teknik Destek Anonim Şirketinin davetlisi olarak, Mersin Akkuyu'da Türkiye'nin bu çok önemli projesini yerinde görmek için bir ziyaret gerçekleştirdik, Sayın Mersin Milletvekilimiz Olcay Kılavuz'la birlikte. Orada yapmış olduğumuz ziyaretlerde edinmiş olduğumuz bilgiler gerçekten bizi gururlandırdı. Türkiye'nin nükleer güce ulaşma hedefi, yaklaşık yarım asırlık bir hikâyesi var bu hedefin ve bu hikâyenin Allah'a şükürler olsun sonuna geldiğimizi orada gözlemlemek, bu milletin bir evladı olarak bizleri gururlandırdı.

Değerli milletvekilleri, santralin şu an dünyada yapılan en büyük nükleer güç santrali olduğunu orada ziyarete gittiğimiz esnada yetkili arkadaşlardan öğrendik. Yine, santralde 20 binin üzerinde insanımızın çalıştığı büyük, dev bir eserin olduğunu buradan sizlere belirtmek isterim. 4 reaktör olarak planlanan santralin 1’inci reaktörü Allah nasip ederse önümüzdeki yıl devreye girecek ve 1’nci reaktörüyle birlikte peş peşe devam eden 2’nci, 3’üncü ve 4’üncü reaktörler de Allah nasip ederse çok kısa bir zaman sonra Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamak adına faaliyete geçecek. Bakın, santralle ilgili şunu ifade etmek isterim: Santral devreye girdiği an itibarıyla, bugün itibarıyla, bugünkü Türkiye'nin enerji ihtiyacı itibarıyla, yaklaşık 2 tane Atatürk Barajı'nın ürettiği elektriği tek başına üretebilecek bir güçte. Yani bugün Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisinin tam kapasite devreye girdiği an yüzde 10’unu karşılayabilecek büyük bir güç. Bu hem enerji çeşitliliğimizi artırmak adına hem de Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak adına gerçekten son derece önemli bir adımdı. Bu adıma da Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, sadece bugün değil, Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş Bey’in ortaya koyduğu hedefler doğrultusunda yaklaşık yarım asırdır, Türkiye’nin bu güce erişimi noktasında büyük bir destek veriyoruz. Dolayısıyla, bugün o reaktörlerin bir bir yükselmesi hepimizi mutlu ediyor. Elbette bundan mutsuz olan çevreler de var, onlara da yapabilecek bir şey yoktur çünkü onlar Türkiye’nin bu anlamda dışa bağımlılığının azalmasını -üzülerek söylüyorum- istemiyorlar.

Ben, nükleer enerji konusunda sahada çalışan binlerce Türk mühendis arkadaşımı gördüm. Onlar bugün o teknolojiyi öğrenip Allah nasip ederse önümüzdeki dönemlerde Türkiye’nin ikinci ve hatta üçüncü nükleer güç santralinin inşallah yerli kaynaklarla, kendi mühendislerimiz tarafından yapılmasıyla ilgili büyük bir adım atacaktır. Buna da canıgönülden inanıyorum.

Yine, Türk mühendislerimizle ilgili bir gelişmeden sizlere bahsetmek istiyorum. Bakınız, değerli milletvekilleri, bu kürsüye bundan önce çok sayıda ürün çıktı -en son bir kelepçe de çıkmıştı- ben bugün bu kürsüye Türk milletinin, Türk mühendislerinin geliştirmiş olduğu bir sistemi getirip burada sizlere gururla göstermenin mutluluğunu yaşamak istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar) Bu sistem, devletimize ait Elektrik Üretim Anonim Şirketinin AR-GE’sinde üretmiş olduğu bir kontrol sistemleri mekanizması. Bu sistemi bizim EÜAŞ’a bağlı Türk mühendislerimiz geliştirdi. Bu sistem hangi amaçla kullanılacak? Bu sistem, hidroelektrik santrallerinin uzaktan kumanda edilmesiyle ilgili çok büyük bir açığı kapatacak. Bugüne kadar, başta hidroelektrik santralleri olmak üzere birçok tesisin kontrol sistemlerini yurt dışında üretilen markalarla yapıyorduk, tabii bu markaların bize hem ithalat açısından getirdiği bir yük, aynı zamanda da güvenlik açısından beraberinde getirmiş olduğu büyük bir yük vardı. Düşünün ki bu uluslararası markalar istediği anda bir düğmeyle hidroelektrik santrallerimizin elektrik üretimini durdurabilirlerdi. İşte, böyle savunmasız bir alanı, bizim Türk mühendislerimiz geliştirmiş oldukları EÜAŞ’a bağlı bu EOS sistemiyle artık kendi yerli sistemimizle sistemlerimizi kontrol edecek. Bu sistemi ilk olarak Antalya'da Kepez Hidroelektrik Santrali’nde kurduk, devreye aldık ve çok şükür saat gibi çalıştı. Ondan sonra da peş peşe 6 tane hidroelektrik santralimizde daha bu sistemi devreye aldık.

Ben buradan EÜAŞ Genel Müdürü başta olmak üzere, bu sisteme destek veren ve bu sistemin yazılımında ter döken, emek veren tüm mühendis kardeşlerimize ayrıca teşekkür etmek istiyorum.

Özellikle madencilik ve enerji alanında bir önemli gelişme daha var, zamanım ölçüsünde ondan da kısaca bahsedip sözlerimi bitirmek istiyorum. Bakınız, değerli milletvekilleri, bor madeninin ülkemiz için çok önemli bir maden olduğunu hepimiz biliyoruz. Bor madeninin yüksek katma değerli bir ürün hâline getirilip satılmasından yanaydık hepimiz yıllarca. Allah'a şükürler olsun, bugün bor madenini yüksek katma değerli bir ürün hâline getirip dünya pazarına sunan Eti Madenden bahsetmek istiyorum. Bakın, bugün bor madeninin cevher olarak fiyatı 120 dolar seviyesinde ancak Eti Madendeki Türk mühendisleri bu bor madenini işleyerek borik asit hâline getirdiler ve 120 dolarlık cevher bugün 800 dolar seviyelerine çıktı ve yakın bir zamanda da inşallah bu borik asitle birlikte…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) – Sayın Başkanım, küçük bir hatırlatma daha yapıp bitiriyorum.

Tonu 800 dolar olan o borik asiti, petrokok kömürüyle yüksek dereceli fırınlarda ısıtıp -nasipse- yeni bir ürün AR-GE çalışması yapılıyor; bu yeni ürün “bor karbür” diye uluslararası piyasada tanınan ve bilinen bir ürün. İnşallah, önümüzdeki yıl, biz bordan bor karbür üretimi de gerçekleştireceğiz ve tonu 120 dolar olan bor cevherini, bor karbüre çevirdiğimiz an tonu 100 bin dolar seviyesinde olacak. Bu gelişmeleri bizlere yaşatan kurumlarımızdaki mühendislerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum, Allah hepsinden razı olsun.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.

Buyurunuz Sayın İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bankacılık Kanunu’yla ilgili düzenlemeler üzerine konuşuyoruz; geçen hafta konuşuldu, bu hafta devam ediyor. “Türkiye'de krizle beraber en çok kâr eden kurumlar nelerdir?” deseler; bankalar. Kazançlarına doymuyorlar, bu süreçte yoksulluk artarken, insanlar açlıkla baş başa iken bankalar para kazanmaya doymuyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi iki haftadır bankalarla ilgili düzenlemeyi konuşurken… Ve tekrar torba yasa şeklinde geliyor, içinde bir kısım düzenlemeler var.

Peki, milyonlarca aç olan, borcunu ödeyemeyen, birçok problem yaşayan insanlarla ilgili bir konuşma var mı? Hayır yok. Cezaevleriyle ilgili bir konuşma var mı? Yok. Özgürlüklerle ilgili bir konuşma var mı? Yok. Demokrasiyle ilgili var mı? Yok. Ya, her gün yasaklarla ilgili, Kürtçeyle ilgili yasaklarla ilgili bir parmak kalkmıyor, seçimler zamanı her şeyi konuşuyorsunuz ama bankalarla ilgili ve sermayeyle ilgili konuşmaların hepsine varsınız.

Peki, ülke ne hâlde? Bir fotoğrafa bakarsak; ülkenin fotoğrafına baktığımızda işsizlik artıyor, insanlar geçinemiyor ama geçinemeyenlerle beraber çok iyi geçinen bir kesim de var. Neden? Makas açıldı, orta sınıf diye bir şey kalmadı, giderek insanlar -yoksulluk demiyorum- dibe ulaşıyor, açlıkla karşı karşıya. Eşitsizlik had safhaya ulaştı, hayat pahalılığı sürekli artıyor ve en büyük şey umutsuzluk, gelecekle ilgili kaygı taşımak.

Çiftçiye gidin, öğrenciye gidin, kadınlara gidin, kimin yanına giderseniz gidin gelecekle ilgili kaygısı var. Ya, bindiğiniz taksi şoförü, sizin Parlamentoda olduğunuzu duyunca kaotik ortamdan, umutsuzluktan söz etmekte, “Bunlar ne yapıyorlar?” diye söylüyorlar ama bir taraftan da buraya çıkıldığında hep kendileriyle ilgili düzenlemeler geliyor. Meclisin asıl görevi bunları görmek, bunlarla ilgili düzenleme yapmak.

Şimdi, halkın geliri giderini karşılıyor mu? Bir araştırma grubu çalışma yapmış. Yüzde 59 küsuru yani yüzde 60’a yakını elde ettiği aylık gelirle geçimini sağlayamıyor. Peki, bunlar seçmenlere vurulduğunda, hangi partiye oy verdikleri sorulduğunda, Adalet ve Kalkınma Partisine oy verenlerin yüzde 40’ının gelecekle ilgili kaygısı olduğu gibi, geliri giderini karşılamıyor ama HDP’de yüzde 88 oranında... Biz, işte onların sesiyiz; biz, bu ülkede kendi emekleriyle geçinmek isteyen, kendi emekleriyle barışı inşa etmek isteyenlerin sesiyiz ve o nedenle burada her söylediğimizde, “Siz sermayeden yanasınız.” dediğimizde kabul etmiyorsunuz ama biz bu ülkede en çok değer verenlerin, en çok değer üretenlerin sesiyiz. Ülkedeki yüzde 75, faturalarıyla ilgili kaygı yaşıyor; yüzde 80’e sormuşlar, “Enflasyon artacak.” diyorlar. Peki, zam? Zamlar sürekli geliyor fakat siz zamlara “Fiyat güncelleme.” diyorsunuz, “zam” demiyorsunuz ama asgari ücrete gelince -maaşla ilgili- “zam” diyorsunuz ama çayda artış olunca, kahvede artış olunca, şekerde artış olunca buna “zam” demiyorsunuz, ne diyorsunuz? “Fiyatı güncelleme.” Bunun sorumlusunu da diyorsunuz ki: “KDV’yi 18’den 8’e düşürdüm, marketler vicdansızlık yapıyor.” Asıl vicdansızlık, yirmi yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi bu ülkeyi yönetirken Orta Vadeli Program, yeni ekonomik model, diğer programlar, bakanlar, Merkez Bankası yöneticileri, TÜİK yöneticileri değiştiği hâlde ekonomiyi yönetememenizdir. Burada sorumluluğu markette, yurttaşta değil, sizin beceriksizliğinizde aramanız lazım. Ne oldu? İşsizlik arttı ve yönetemiyorsunuz. Peki, bu işsizler kim? En çok da üniversite mezunları ve gençler. Gençler artık bu ülkeden gitmeye çalıştıklarında siz onları tehdit edecek dereceye geldiniz.

Türkiye İstatistik Kurumunun, TÜİK’in geçenlerde bir yöneticisi değiştirildi, fiyatları belirleme şeyi. Artık değiştiriyorsunuz ve bir taraftan bu yasakları öyle bir hâle getirdiniz ki fiyat belirlemek dışında Enflasyon Araştırma Grubunun vereceği verilere engel getirmeye çalıştınız, mahkemeler reddetti. Neydi 20 Aralıkta? Bir taraftan “Asgari ücrete zam.” dediniz, bir taraftan da kur korumalı mevduat ve işte, “Dolar 18’den 11’e düştü.” dediniz, 16,40. Peki, arkadaşlar, bu ülkede o günden bugüne ne oldu? Açlık sınırı arttı, yoksulluk sınırı arttı ve geldiğimiz süreçte, gıdada enflasyon yüzde 70’lere geldi. Hani, hep “Dünya lideriyiz.” diyorsunuz, enflasyonda yüzde 70’e geldiniz, Arjantin’le beraber yarışıyorsunuz ama Meksika’da, Rusya’da -savaştan söz ediyorsunuz- yüzde 10’larda, yüzde 12’lerde enflasyon ve hep diğer ülkelerden de örnek veriyorsunuz. Niye diğer ülkelerin özgürlüklerinden, demokrasisinden, barışından örnek vermiyorsunuz? Hesabınıza gelen şeyleri örnek alıyorsunuz, hesabınıza gelmeyen şeyleri kapatmaya çalışıyorsunuz.

Ve şimdi ikinci bölüm… Arkadaşların bir kısmı birinci bölümde dedi, ikinci bölümdeki konuşulacak maddelerden -bir kısmına bu akşam devam edeceğiz, yarın da arkadaşlarımız devam edecek- biri, kur korumalı mevduat, Türk lirasıyla ilgili, diğeri TMSF’yle ilgili, bir kısmı Türkiye Varlık Fonuyla ilgili. Deseniz de demeseniz de sizin yarattığınız ve darbe dediğimiz, işgal dediğimiz, kayyumlarla ilgili, tekrar, burada da şirketlerle, kayyumlarla ilgili bir kısım yönetimler var ve tekrar yerel yönetimler sizin elinizden çıkınca onlarla ilgili. Bu, kur korumalı mevduatla ilgili, ya, bir müjde gibi duyuruldu ve şu anda burada, 11’inci maddede ne konuşulacak, biliyor musunuz arkadaşlar? Türkiye'de kimin parası var, kimin dolarları, dövizleri var, eurosu var, bunlara bir açıklama yapıldı. Sonra dediler ki: “Şirketler, bu parayı yatırmıyorlar çünkü güvenmiyorlar. Şirketlere bir özendirme yapalım.” İşte, 11’inci madde o. Ne diyorlar şirketlere? “Sen bu parayı getirdiğin sürece, değerlendirdiğin kazançlardan, değerlerden bir kere, biz vergi almayacağız, artı, kâr payından da vergi almayacağız. Diğer kazançlardan aldığınız kurumlar vergisini de almayacağız.” Kürtçe diyorlar ya “…”(x) Hem parasını kazanacak hem vergisini vermeyecek, bu işten nimet… İşte, bizim “rantçı” dediğimiz olay bu.

Peki, işçi ne yapacak? Vergisini verecek. Memur ne yapacak? Vergisini verecek. Emekli ne yapacak? Vergisini verecek. Peki, bu parayı, kur korumalı mevduatı siz 18’den 11’e getirdiniz, şimdi 16’ya getirdiniz, bu farkı kim verecek? Yine işçi, memur, emekli ve çiftçi verecek. Neydi, emekliye 1.100 lira yapmışsınız, bir zam veremediniz. Dolardaki her 1 kuruşluk artış… Az önce arkadaşlarla konuştuk, Türkiye’deki bütün döviz borcuna baktığımızda 475 milyar dolar, şu anda ödemesi gereken 140 küsur milyar dolar, 140 milyar dolar ödeniyor. 1 kuruş artış 1,4 milyar; 10 kuruş artış 14 milyar. 10 kuruş arttığında 14 milyarlık farkı verin emekliye, verin öğrenciye, verin elektrik faturasını veremeyenlere, verin doğal gazını veremeyenlere; yok. Rantçılara kapınız açık. Çiftçi mazot alamıyor, çiftçi gübre alamıyor, borcunu ödeyemiyor; yok. Bunlarla ilgili düzenleme yapın, yok ama her şeyden vergi almaya varsınız, onlara da vergi affı getiriyorsunuz.

Bu anlayışla beraber, siz kur korumalı mevduat sistemiyle beraber riski görmüyorsunuz; parası olanların parasını artırıyorsunuz, parası olmayanların emeklerinden o sömürüyü geliştiriyorsunuz ve sadece bu döviz, kur korumada değil, dövizin artışı köprüden geçişi, havaalanına inişi, tünelden geçişi, birçok yeri de etkiliyor. Bunu kim ödüyor? Hazine. Hazine kimden besleniyor Türkiye’de? Vergi sistemi adil olmadığı için daha çok dezavantajlı kesimlerden.

Diğer bir madde, 12’nci madde. Ya, ayıptır! Bir taraftan faize karşı çıkıyorsunuz, dinî ritüeller kullanıyorsunuz, şans oyunlarıyla ilgili bir düzenleme getiriyorsunuz. Ya, kalkıyorsunuz, şans oyunlarını Varlık Fonuna teslim ediyorsunuz. Varlık Fonu ne? Denetimsiz, denetlenmeyecek değerleri oraya alıyorsunuz. Kendinize risksiz, denetimsiz bir alan bulmuşsunuz. Hani, kumar, şans oyunlarında, kumarda denetime yetki sınırsız, ne oynuyorsanız oynayın ve bu parayı hiç kimse denetleyemeyecek; bir şirket kuruyorsunuz, o şirkete… Ya, at yarışları Tarım Bakanlığındaydı, onu da Varlık Fonuna alıyorsunuz, son şekliyle Plan ve Bütçe Komisyonuna getirdiler çünkü siz biliyorsunuz ki bu ülkede umutsuzlukla beraber, uyuşturucuyla beraber bir yığın problemi çıkarırken kumardan, şanstan insanları oraya gönderip oradan vergi almaya çalışıyorsunuz ve o da denetimsiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) – Arkadaşlar, az önce bir haber düştü, araştırma önergelerinde de vardı: Bursa’da limon tuzu gitmiş, savcılığa gitmiş şikâyet etmiş: “Ben uyuşturucu istedim, yerine limon tuzu geldi.” Ülkeyi bu hâle getirdiniz.

Şimdi, diğeri, Varlık Fonu. Varlık Fonunda siz kendinize bir para ve servet olanağı yarattınız ve onunla beraber çifte maaşlı yöneticileri oraya atadınız. Cumhurbaşkanı buranın sorumlusu ama hiçbir zaman da bunlarla ilgili bir düzenlemeyi düşünmüyor.

Bir diğeri, TMSF’yle ilgili. Şimdi, kayyumlarla ilgili bir düzenleme getirmişsiniz, daha kayyumluk ne aşamada, ne olacak belli değil, değer kaybetmesin diye onların satışlarına, feshine, tasfiyesine karar veriyorsunuz. Ya, sabah arkadaşlarım söyledi, Grup Başkan Vekilimiz de söyledi; Cizre’deki kayyumun yaptığı ortada, dün Batman’ı söyledik. Ya, Batman’da kentin en işlek yerindeki caddeyi, seçilmemiş bir adam, makam işgal etmiş birisi oturup 635 milyon değer biçilen bir yeri -ki bu, arsa bedeli, belki de satış bedeli 1 milyara yakındır- 150 milyon…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) – Selamlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Selamlayın.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - 150 milyon ve altı ay önce de aynı fiyat. Ya kayyum, sen oraya encümeni atamışsın, bunu yapıyorsun, Batman halkının yerini nasıl işgal edersin? Bismil Belediyesinde, Bismil Belediyesinin yaptığı belediye binasını emniyet müdürlüğüne… Belediyenin yeri yoktu, işte Cizre’deki de aynı. Kayyum iradesi gasptır.

Siz şimdi ne getirdiniz? En sonunda şu: Yerel yönetimlerin yetkisi daha önce vardı bu metrolar yapılırken altyapıyla ilgili, şimdi o parayı Cumhurbaşkanı kararnamesiyle kestiniz, belediyenin şimdi gelirlerini alıyorsunuz, genel bütçeden yüzde 5’ini kesiyorsunuz; daha önce hasılattan alınıyordu, bunu da önlüyorsunuz. Ne yaparsanız yapın, siz batıyorsunuz, çürüyorsunuz, çürütüyorsunuz. Bir an önce umuda, özgürlüğe gitmek lazım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Burhanettin Bulut.

Buyurunuz Sayın Bulut. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BURHANETTİN BULUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sunulan teklifin adı Bankacılık Yasası Teklifi ama maşallah içinde her şey var. Bu kanun teklifleri genel olarak sarayın mahareti sonucu geliyor ve 1’inci parti özellikle bu konuda vesayeti teslim edince de bu torbayı doldurmak için -özellikle Çin işi, Japon işi- içine ne bulursa koyuyor ama bir tek bir şey yapmıyor: Milletin torbasını doldurma. Yandaşlarına -işte bu bankacılık düzenlemesinde olduğu gibi- çevresine fayda sağlayacak her türlü maddeyi bu torba yasanın içerisine koyuyor.

Aslında bu torba yasa bu yasama döneminin ruhuna aykırı ama yine de böyle cinlikler olunca, hele hele bilek bükemeyince bu tür hilelere başvurarak bu maddelerin içerisine adından farklı başka maddeler konuyor. Burada ne var? Burada 18 ve 19’uncu maddeler var toplumun midesini bulandıran; bu maddeler -topal ördek diye, seçimlerde bükemedikleri bileği- yasal düzenlemelerle büyükşehir belediyelerini dize getirmek adına çıkarılmış maddeler. Bu maddelerin özü şu: Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılan raylı sistemlerin belediyeye devir süreçlerine ilişkin hükümler. Bunun öncesine bakalım. Bu raylı sistemlerdeki çalışma nereden başlamış? 2019 yılında yerel seçimlerde, seçim döneminde iktidar partisinin belediyeleri seçimleri kazanmak için her türlü vaatte bulundular ve yeni metrolar vadettiler ancak bu vaatlerin hepsi havada kaldı. Belediyelerin yapamadığı bu metroları Ulaştırma Bakanlığının üzerine yıktılar. Sonra, bu raylı sistemleri belediyeler yapmış gibi şaşaalı yani -deyim yerindeyse- âlâyıvalayla bunların açılışlarını yaptılar. Bu yapılan açılışlarda, projelerde belediyelere sürekli ödeme kolaylığı sağladılar. O dönemde belediyelere yani seçimlerden önce, 2019 yerel seçimlerinden önce bu projelere ödenen bedel metro hatlarından kâr payı üzerinden yüzde 15 olarak uygulanıyordu. Bu, belediyelere herhangi bir mali yük getirmiyordu. İşte, buradan sonra, ne zaman ki 2019’da büyükşehirleri Millet İttifakı’nın belediye başkanları kazandı, o zaman kara bulutlar bu iktidarın etrafında dönmeye başladı, korkulu rüyaları oldu; maç devam ederken maçın kurallarını değiştirdiler. Partili Cumhurbaşkanına -sanki hiçbir yetkisi kalmamış gibi- bunun yetkisini de devrettiler ve seçimlerden hemen sonra 1 Mayıs 2019’da kararname çıkardılar, dediler ki: “Bundan sonra bu ödemeleri kâr payından değil, İller Bankası üzerinden tahsil edeceğiz.” Oran ne? Yüzde 5. Peki, bu karardan sonra ne oldu, tek tek söyleyeyim size. Kâbusları Mansur Yavaş’ın Belediye Başkanı olduğu Ankara Büyükşehir Belediyesi eski düzenlemeye göre üç yılda 38 milyon verecekti ancak şimdi, bu ödemelerle 903 milyon vermek durumunda kalacak, yaklaşık 30-40 katına kadar yükselmiş durumda. Bugünkü iktidarın, sarayın karabasanı Ekrem İmamoğlu’nun Belediye Başkanı olduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2016-2019 yıllarında toplam 3 milyon lira ödeme yaptı; yanlış duymadınız, 3 milyon lira ama şimdi, yapılan ödeme 323 milyon lirayı bulmuş durumda, 100 katından daha fazla bir ödeme çıkardılar. Yine, aynı şekilde, Antalya Büyükşehir Belediyesinden 230 milyon lira daha fazla kesinti yaptılar. Türkiye’deki mevcut metro ve raylı sistemlerin çoğunluğunu bu hâle getirdiler, bir istisna dışında, o da Adana’da; Adana metrosu 2’nci etabı 2022 Yılı Yatırım Programı’na alınmadı, sebebi şu: Çünkü Adana’da Millet İttifakı Zeydan Karalar’a oy verdi diye vatandaşı cezalandırıyor. Burada Adana'nın şehir içi trafiğini kolaylaştıracak metro 2’nci etabına onay veren ve bunu seçimlerde vaat olarak söyleyen; planın durumuna, yapılışına onay veren ama masasında bu imzayı atmayan Cumhurbaşkanı, Adanalıları cezalandırıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Cezalandırsınlar ama Adana halkı cezasını sandıkta verecek, hiç merak etmeyin.

Ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Zamanında metroları vadedip yapmayan belediyeler yerine, bu işten sorumlu olan Ulaştırma Bakanı tüm parayı bizim belediyelerden alıyor, üstelik ödeme ücretlerinin yüzde 30-yüzde 40 daha fazlasıyla bunu alıyor. Bu yapılan iş siyasi sahtekârlıktır, bu yapılan iş siyasi üçkâğıttır; bu, tüm vatandaşlarımızın gözü önünde net, somut rakamlarla ortaya çıkmaktadır. Daha önce Anayasa Mahkemesine gidilmiş, bu konuda Cumhurbaşkanına verilen yetkinin sınırlı olmadığından yola çıkarak bu getirilen yasa iptal edilmiştir ancak tekrar bu yasayı Meclisimize getirerek buradan kanunla tahkim etmek istiyorlar. Siyasi hırsızlığın göz önünde hiç bu kadar kör sağır olduğu bir dönem olmamıştır. Biz eski metroların parasını belediyelerden alacağız ama bu yasayla birlikte “Canımızın istediği metroyu belediyelere vereceğiz, istemediği metroyu da Bakanlığa bırakacağız…” Yine, hiçbir işi kalmamış gibi bu konunun yetkisi de Cumhurbaşkanına veriliyor. Burada işletmesi zarar edenler belediyeye, kâr edenler ise Bakanlığa kalacak. Buna ilişkin bir söz var: Hilekârdan yumurta alan içinde sarısını bulamazmış; siz de zorla yumurta satıyorsunuz, hem de içindeki sarısını alarak; bu olayın özü budur.

Ayrıca şunu da söyleyelim: İstanbul Havalimanı metrosunun yapımı devam ediyor, bunu da belediyeye devretmemek için bu yasal düzenlemeyi hazırlıyorsunuz. Burada tüm yapılanlar bir paralel yapı oluşturmaktan öteye değil.

Sayın Başkan, siyasi iktidar 2019 yerel seçimlerinden sonra bu uygulamaları, bu getirilen maddeler gibi uygulamaları o tarihten bugüne kadar gerek Meclise gerekse yönetmeliklerle belediyelerimizin karşısına çıkartıyor; torba yasalar, belediyelerin yetkilerini almak… Bunlardan birkaç tane örnek vereyim, örneğin İller Bankasının 2021 yılı raporunu size okuyayım: İLBANK geçen yıl yerel yönetimlere 2 milyar 721 milyon TL destek olmuş, bu kaynağın ve yapılan desteğin yüzde 94’ü Cumhur İttifakı’na ve kayyum belediyelerine. 191 belediye projesine yüzde 100 hibe vermiş, bunun da tesadüf ki yüzde 99’u Cumhur İttifakı ve kayyum belediyelerine. Millet İttifakı belediyelerine kalan ise sadece yüzde 1. İşte, bu iktidarın adaleti bu. Yine yerel seçimlerden sonra belediye şirketlerine atama yetkisini Meclise verdiler, ulaşım koordinasyon yetkisini merkezî hükûmete verdiler, İstanbul’un bu konuda yaşadığı sıkıntılar ortada ve toplanan bağışlara el koydular. Son olarak da İstanbul Galata Kulesi’ni, Ordu Gülyalı Balıkçı Barınağı’nı da belediyelerin elinden aldılar.

Bu talimatlar bununla da kalmadı, tetikçi müfettişlerle belediyelere de müdahale ettiler. İlk başta Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman kendi şikâyet etti, iktidar onu görevden aldı; yine benzer şekilde Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Haydar’ın YSK eliyle Belediye Başkanlığı düşürüldü sonra da seçilmiş Belediye Başkanının tutuklanmasına sebep olan ses kaydında yani “tape”lerde isimleri çıkararak “tape”leri mahkemeye sundular ve o “tape”lerde isim çıkarıldığı için sanki rüşvet alan belediye başkanı gibi ifade ettiler. Kadir Haydar dört buçuk ay hapis yattıktan sonra mahkeme “tape”lerin özünü istedi, ilk hâlini istedi ve orada “Rüşvet verildi.” diye ifade edilen başka bir isim olduğu ortaya çıktı. Allah’tan ki namuslu bir hâkim vardı orada, eğer o olmasaydı, geçen dönemde olduğu gibi, Ergenekon ve Balyoz’da vicdanı kuruyanlar bu dönemde de bu arkadaşımızı hâlâ hapiste tutacaktı. (CHP sıralarından alkışlar) Bu yapılanlar FETÖ’cü anlayışın bir tekerrürü, FETÖ’cü taktikle bu ülke 251 şehit feda etmiş, hain darbe girişiminde bulunmuşlar ama FETÖ’cü anlayış belli ki sizde devam ediyor. Yine, benzer şekilde Kadıköy’de belediyenin ilgisi olmayan zabıtalara CİMER şikâyetinden soruşturma açıldı, sanki tüm belediyeye operasyon varmış gibi gösterildi. Yine, Maltepe’de benzer şekilde 2018’deki takipsizlik kararı verilen dosyayı yeniden yürürlüğe soktular.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

BURHANETTİN BULUT (Devamla) – Bodrum Belediyesinden evrak istediler, o evrakı almaya 50 polisle gittiler, hepsinin yaptığı tümüyle bir algı operasyonu. Yaptıkları algıda belediyelerimizi kirletmiyorlar, onların başarısına engel olamıyorlar ama siyaseti ve kendilerini lekeliyorlar. Bu bir cezalandırma süreci değil; bu, AKP’nin ayıplı sürecidir. Şimdiye kadar başaramadınız, bundan sonra da başaramayacaksınız.

Şimdi size bu türlü zulmü yapanlara karşı bir şairin şu dizesini okuyorum: “Eğer hak haksızlıktan yüce, sevgi nefretten üstün, aydınlık karanlıktan güçlüyse çaresi yok, biz kazanacağız.”

Geliyor gelmekte olan. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir de bir şey eksik kaldı: “Az kaldı.” demen lazım, “Az kaldı.”

BAŞKAN – Şahıslar adına Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul.

Buyurunuz Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

(2/4389) esas numaralı Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine ben de şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri şu anda, tabii, izleyemeyen halkımızı da buradan selamlamak istiyorum.

Aslında televizyon açık olsaydı Antep’teki imar rantını anlatacaktım, Nejat Bey de buradaydı. Fakat şu anda televizyonda yayınlanmayacağı için konuyla ilgili konuşmak istiyorum.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) – Sosyal medyada paylaş.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, doğrusu iki Türkiye var: Bir, zenginleşen, parasına para katan, dolarları gittikçe artan, şişen ve AKP-MHP ittifakının nezdinde kıymetli olanlar, bir diğeri de geçinemeyenler, aç kalanlar, açıkta kalanlar, ısınamayanlar, elektrik faturasını ödeyemeyenler ve neredeyse çöplükte beslenenler var. AKP iktidarı, sürekli, gözünü işte bu yoksulların emeğine dikmiş. “Kur korumalı” diye zenginlerin parasına para katıyorlar, şimdi “enflasyon korumalı” diyorlar ve kaybettiği belediyeleri de bir şekilde ranta devam etsinler diye, paralara çökmeye devam etsinler diye ülkenin kaynaklarının bir kısmını da Varlık Fonuna devrediyorlar.

Şimdi, bakıyorsunuz, gözleri ışık saçan bir Bakanımız var, Maliye Bakanımız. Hani, çocuklara bir hikâye anlatılır: “Yatacağız kalkacağız, yatacağız kalkacağız; uçacağız.” Bizim Bakanımız da diyor ki: “Gözünüzü kapatın, altı ay sonra açın, enflasyon yok.” Ama vatandaş gözünü kapatamıyor çünkü açlıktan uyuyamıyor. Aç, yoksul, tarlasını ekemiyor, hayvanını besleyemiyor ve geçinemiyor ama bir taraftan israf almış başını gidiyor.

Bakın, Antep Büyükşehir Belediyemiz vatandaşı ekmek karnesine bağladı. Ekmekten 1 lira indirim için kupon dağıtıyor, kupon 1 lira indirim için. Ama bakın, Şahinbey Belediyemiz okçuluk tesisi açıyor, 67 milyon harcıyor. Antepli çöpten besleniyor, okçuluk tesisi için 67 milyon para harcanıyor. Bakın, Şahinbey Belediyesi yine Diyanete para aktarmanın bir yolu olarak, güya millet kütüphanelerine Diyanet Vakfından tam 891 bin TL’ye -Diyanet matbaasından- kitap alıyor. Büyükşehir Belediyesi Antep’i tanıtacakmış; sadece 10 kişi için, değerli arkadaşlar, 10 kişi için otel ve yemek masrafını ihaleye çıkarıyor, 1 milyon 700 bin lira para harcıyor ama vatandaş yoksulluk içinde, tarlasını ekemiyor.

Bakın, grup toplantısında Eş Başkanımız bir uyarı yaptı -dünya bir gıda kıtlığına doğru gidiyor- ve bir çağrı yaptı; ben buradan bu çağrıyı yinelemek istiyorum: “Tarımda girdilerin vergilerini sıfırlayalım. Bakın, dünya gıda krizine doğru hızla ilerliyor ve Türkiye de aynı şekilde bunun göbeğinde.” İkincisi: “Çiftçilerin bankalara olan borçlarını silelim.” Ve üçüncüsü: “Eğer biz girdi maliyetlerini azaltmazsak vatandaş tarlasını ekemiyor ve bir taraftan da vatandaşın ekilebilir alanları imara açılıyor, imara açılmasının önüne geçelim.”

Bakın, burada her gün bir torba yasayla karşılaşıyoruz. Bu torba yasaların hiçbir tanesinin bugüne kadar işçinin, emekçinin, tarımla uğraşanın, hayvancılıkla uğraşanın sorununa, derdine çare olduğunu duydunuz mu? Öğrencinin yurt meselesine, geçim meselesine, işsizin iş bulma arayışına bir çare olduğuna şahit olduk mu? Hayır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Bu Meclis ne yapıyor?

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - İşverenlere kanun çıkarıyor, işverenlere.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Bu Meclis “Yoksuldan alıp zengini daha zengin etmek için nasıl torbalar hazırlarız?” bunun çalışmasını yapıyor. Bu rantiye düzeni bitecek ve bizler, Halkların Demokratik Partisi mücadelesiyle bu ülkeye adil, eşit ve özgür bir Türkiye; karnı tok, sırtı pek bir halk gerçekliği yaratana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Eminiz, biz kazanacağız diyoruz.

Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şahıslar adına Giresun Milletvekili Sayın Cemal Öztürk.

Buyurunuz Sayın Öztürk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizli Milletvekilimiz Sayın Nilgün Ök Hanımefendi ve 45 milletvekili arkadaşımız tarafından hazırlanan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Kanun teklifinin görüşmelerinin birinci bölümü bitti, bu akşam nereye kadar gideceğiz bilmiyorum ama ikinci bölümü de inşallah bitecek. 21 maddeden oluşan teklif 19 çerçeve ile 2 yürürlük ve yürütme maddesinden oluşmaktadır; özellikle de 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, 6758 ve 7076 sayılı Kanunlar ile diğer bazı kanunlar ve 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de değişiklik yapılmasını öngörmektedir.

Aslında, arkadaşlarımız, geniş çaplı olarak kanun teklifiyle nelerin getirildiği üzerinde epeyce durdular. Tabii, kanun teklifinde ağırlıklı olarak TMSF’yle ilgili maddeler var, bunların üzerinde duracak değilim ancak TMSF’nin dışında, ayrıca, Varlık Fonuyla ilgili yapılan düzenlemelerde, Fona devredilen şans oyunları lisanslarıyla ilgili ortaya çıkan kamu payının Fon veya Fon tarafından kurulacak şirket tarafından gelir kaydedilmesi öngörülmektedir.

Yine, 6741 sayılı Kanun’un muafiyet ve istisnaları düzenleyen maddesine “hâkim hissedar olarak kurulacak şirketler” ayrımı getirilerek “şirket” ifadelerindeki karmaşa giderilmekte ve bedelini ödemek suretiyle sermayesinin yarısından fazlasına sahip olunan şirketler ve bağlı ortaklıklarının KİT’lere uygulanan mevzuata tabi olmaması öngörülmektedir. Varlık Fonu bünyesinde olup hâlen Sayıştay tarafından denetlenen kuruluşların denetim sisteminde bir değişiklik söz konusu değildir.

Teklifteki diğer bir düzenlemeyle, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca yapılarak devredilmiş raylı ulaşım sistem ve metro projelerine dair borçlar için belediyenin genel bütçe vergi gelirleri paylarından yapılacak kesinti oranının yüzde 5’i aşmaması öngörülmekte; böylece, bu konudaki Anayasa Mahkemesi iptal kararı doğrultusunda Cumhurbaşkanına verilen yetkinin sınırları belirlenmektedir.

Teklifteki bir başka düzenlemeyle de kurumların 31 Mart 2022 tarihli bilançolarındaki yabancı paraların da Türk lirasına dönüştürülmesi durumunda faiz ve kâr payı ile diğer kazançlar istisna kapsamına alınmaktadır, kur farkı kazancı ise istisna kapsamında değildir. Bu maddeyle sağlanan istisnanın 30 Haziran ve 30 Eylül 2022 tarihli bilançolardaki yabancı paralar için de uygulanması konusunda Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir. Ayrıca, bu istisnanın 2022 yılı sonuna kadar yenilenen hesaplara da uygulanması düzenlenmektedir.

6 kanun ve 1 kanun hükmünde kararnamede değişiklik öngören teklifin kanunlaşmasıyla birlikte, özellikle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve diğer kanunlarda açıklığa kavuşması beklenen önemli konularda sorunlar giderilmiş olacaktır.

Teklife kabul yönünde oy vereceğimi belirtiyor, Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemi yoktur.

Sisteme giren sayın vekillerimize 60’a göre söz vereceğim.

Sayın Güzelmansur…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

49.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, 2. Lig’e yükselen İskenderunspor’a başarılar dilediğine ilişkin açıklaması

MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün Hatay’ımızın güzide takımlarında İskederunspor, Türkiye Futbol Federasyonu 3. Lig’de final karşılaşmasını kazanarak 2. Lig’e yükseldi. Oynadığı futbol oyunuyla en zor şartlarda birbirine sımsıkı tutunan, gönülleri fetheden İskenderunspor’un 2. Lig’e çıkmasından dolayı onur duyduk, gurur duyduk; helal olsun. Bu başarıda emeği olan, başta Kulüp Başkanı Sayın Hakan Bolat’ı ve yöneticilerini, futbolcuları, teknik direktörü ve ekibini, İskenderunspor’un vefalı seyircilerini canıgönülden kutluyorum. Önümüzdeki sezon 2. Lig’de İskenderunspor’a başarılar diliyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

50.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, cezaevlerindeki hükümlülerin Covid izinlerinin uzatıldığına ve 550 bin bakaya gencin bedelli askerlikten faydalanabileceğine ilişkin açıklaması

HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Türkiye’nin küresel ekonomik çalkantılardan, güvenlik kavgalarından yıpratıcı siyasi çekişmelerden en az hasarla çıkması için her türlü çabayı gösteriyoruz. Toplumun her kesiminin derdi bizim derdimizdir. Cezaevlerindeki hükümlülerin Covid izinleri 31 Temmuz 2023 tarihine kadar uzatılıyor. 550 bin bakaya gencimize bedelli askerlikten faydalanabilme yolu açılıyor. Vatandaşlarımızın refah seviyesini artıracak önemli adımları atmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ülkemizin bugüne kadar her meselesini nasıl biz çözdüysek Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle mevcut sıkıntıların da üstesinden yine biz geleceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Gergerlioğlu…

51.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, ekonomideki karanlık tabloya ve KHK’li Nuriye Gülmen’e on yıl ceza verilmesine ilişkin açıklaması

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İktidar pembe tablolar oluşturuyor ama zifirî karanlık bir ekonomi var. Deveye sormuşlar: “Boynun neden eğri?” “Nerem doğru ki?” demiş. “Toprak kaybetmedik.” diyen iktidarın durumu da öyle. Sultan Abdülhamit dönemi de en çok toprak kaybedilen dönemlerimizden biri maalesef. Yine, yüceltilen ama çöküş dönemi olan Sultan Abdülhamit döneminde bile dış borçlar Erdoğan dönemi iktidarı kadar değildi, büyük bir çöküş yaşanıyor şu anda. Kur korumalı mevduatla hem hazineden rantiyeye ödeme yapılıyor hem de şirketlere kurumlar vergisi istisnası getiriliyor ve alınmıyor.

Ayrıca, bugün KHK’li Nuriye Gülmen’e on yıl ceza verildi ve maalesef ki büyük bir haksızlık, hukuksuzluk yapıldı, yargının sefaleti tekrar ortaya çıktı. Herkes bilsin ki KHK’ler gidecek, biz kalacağız.

BAŞKAN – Sayın Şahin…

52.- Hatay Milletvekili Suzan Şahin’in, 2. Lig’e yükselen İskenderunspor’a başarılar dilediğine ilişkin açıklaması

SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün Türkiye Futbol Federasyonu play-off final maçında Iğdırspor’la karşılaşan seçim bölgem İskenderun’un şanlı takımı İskenderunspor, normal süresi 1-1 biten maçta penaltılarla rakibini 8-7 mağlup ederek şampiyon oldu ve 2. Lig’e yükseldi. Müthiş bir mücadeleyle muhteşem bir zafer kazanan İskenderunsporlu futbolcu kardeşlerimden teknik direktörüne, malzemecisinden antrenörüne, taraftarından kulüp yönetimine kadar emeği geçen herkese teşekkür ediyor, takımımızı tebrik ediyorum. Centilmence bir maç oldu, Iğdır takımındaki bütün futbolculara ve futbol camiasına da ayrıca bu centilmen futbol zevkini yaşattıkları için teşekkür ediyorum. Sezon boyu üstün gayret göstererek, şampiyonluk kupasını İskenderun’a armağan ederek 2. Lig’e yükselen takımımızı yürekten kutluyorum.

Şampiyonluk ve 2. Lig sana çok yakıştı İskenderunspor, helal olsun, yolun açık olsun. (CHP sıralarından alkışlar)

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45 Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)

BAŞKAN – İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

Sayın milletvekilleri…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şimdi, Sayın Başkanım, benim bir söz talebim var.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

53.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, birazdan bu yeni madde ihdasıyla ilgili konuşulacak ama Sayın Milletvekilimiz Hacı Özkan öyle bir şey söyledi ki, diyor ki: “Sayın Cumhurbaşkanımız, Covid izinleri…” falan. 5 partinin uzlaşısıyla ve 5 parti “evet” demeden olmayacak bir şekilde birazdan bunu yapacağız. Komisyonda herkes yerini alıyor, 5 partinin imzası var ve bu Covid izni öyle yürütmeyle falan olmuyor, yasamanın işi bu. Yasama birazdan üzerine düşeni yapacak, 5 partinin uzlaşısıyla Covid izinleri uzatılacak. Yürütme “Ben yapıyorum.” diyorsa o zaman kuvvetler ayrılığını ayaklar altına alıyordur. Böyle bir ifadeyi kabul etmemiz mümkün değil; zaten büyük haksızlık olur, bu büyük uzlaşıyı gösteren 5 siyasi partiye büyük haksızlık olur.

Teşekkür ediyorum.

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45 Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.

Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte olan teklife konu kanunun, Komisyon metninde bulunmayan ancak teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve Komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Söz konusu önerge bu mahiyette olmamakla birlikte, siyasi parti gruplarından bir itirazın bulunmaması nedeniyle, emsal teşkil etmemek üzere önergeyi işleme alıyorum.

Şimdi söz konusu önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

“MADDE 11- 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun geçici 9 uncu maddesinin beşinci fıkrasında yer alan ‘oniki kez’ ibaresi ‘ondokuz kez’ şeklinde ve altıncı fıkrasında yer alan ‘31/5/2022’ ibaresi ‘31/7/2023’ şeklinde değiştirilmiştir.”

                           Mustafa Elitaş                                                 Erkan Akçay                         Muhammed Levent Bülbül

                                Kayseri                                                           Manisa                                                           Sakarya

                       Meral Danış Beştaş                                               Erhan Usta                                            Abdullah Güler

                                   Siirt                                                              Samsun                                                          İstanbul

                             Özgür Özel                                                   Ramazan Can                                 Ali Haydar Hakverdi

                                Manisa                                                          Kırıkkale                                                          Ankara

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Değerli Başkanım, salt çoğunluğumuz vardır, yeni madde ihdasına ilişkin önergeye salt çoğunluğumuzla katılıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Sayın Usta, buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifine bir madde ihdas ediyoruz. Tabii, bunun, bu madde ihdasının yapılabilmesi için bütün siyasi partilerin burada mutabakatının olması gerekiyor. Biz de İYİ Parti Grubu olarak önergeyi bu anlamda imzaladık ve bu maddenin ihdasından yanayız.

Burada ne yapıyoruz? Yarı açık ve açık cezaevlerinde olup Covid nedeniyle izinli sayılan vatandaşlarımızın izin süreleri bu ayın sonunda bitiyordu, 31 Mayısta bitiyordu. Bu izin süresinin gelecek yılın temmuz ayı sonuna kadar uzatılmasına imkân veren bir maddedir bu. Dolayısıyla, bundan 103 bin kişi yararlanacaktır, bu önemli bir sayıdır. Tabii, şu anda uzun süredir bu arkadaşlarımız izinde olduğu için, bunların içerisinde şu anda yaklaşık 400 bin kişi faydalanmış ve bunlardan da 25 bin kişisi hâlen SGK’li olarak çalışmaktadır. Dolayısıyla bir iş kurmuşlar, bu işlerin devam etmesi lazım, bu anlamda tekrar cezaevine gitmesinin çok fazla bir anlamı da yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ERHAN USTA (Samsun) – Dolayısıyla, yapılan bu maddeyi, ihdas edilen bu maddeyi İYİ Parti Grubu olarak destekliyoruz ve uzatılmasından yanayız ancak burada yetki kullanan yer yasamadır, Meclistir dolayısıyla konunun da bu çerçevede bilinmesi lazım, yürütmenin burada herhangi bir fonksiyonu yoktur; beyanatların da siyasi nezaket açısından bu çerçevede olması gerekirdi. Sayın Cumhurbaşkanının beyanatını, bunun, böyle bir şeyin Meclisin kabul etmesi durumunda yapılacağı şeklinde düzeltmesinde fayda olacağını düşünüyorum.

Teşekkür ederim. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Akçay…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kıymetli milletvekili arkadaşlarım, 14 Nisan 2020’de yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul ettiğimiz 7242 sayılı Kanun’la açık ceza infaz kurumlarında bulunan veya açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazananlar ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilenler için Covid-19 izni 31 Mayıs 2022’ye kadar uygulamaya konulmuştu. Söz konusu izinden yararlanmakta olan yaklaşık 90 bin hükümlü yirmi beş aydır aileleriyle birlikte sosyal yaşama entegre olmuşlardır. Bu hükümlüler, geçen süre zarfında ailevi ve toplumsal sorumluluklar üstlenmiş, çalışma hayatında yer edinmiş, iş kurmuş, kredi çekmiş, evlenip çocuk sahibi olmuşlardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazıyla ulaşılmak istenen temel amaç bireyi ıslah edip topluma kazandırmaktır. Bu bireyler toplumla bütünleşmiş, hiçbir suça karışmayarak pişmanlıklarını ve ıslah olduklarını kanıtlamıştır.

Ayrıca, dünyayı ve ülkemizi etkisine alınan Covid-19 salgınının etkileri her ne kadar azalmış olsa da farklı varyantlarıyla varlığını devam ettirmektedir. Salgına ilişkin önlemler de henüz tam olarak ortadan kalkmamıştır. Ayrıca, cezaevlerinin kapasitesi ve doluluğu da hepimizin malumudur. Mesele tüm boyutlarıyla ele alındığında izinlerin uzatılması son derece yerinde olacaktır.

Bu kapsamda ve bu düşüncelerle, Milliyetçi Hareket Partisi olarak izinlerin devam etmesinin gerekli ve yerinde olacağı kanaatindeyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu nedenle madde ihdasına ilişkin önergeye de imzamızı attık; oylama esnasında da Milliyetçi Hareket Partisi olarak “kabul” oyu vereceğiz. Bu madde ihdasının hayırlı ve uğurlu olmasını diliyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaş.

Buyurunuz Sayın Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İnfaz Yasası görüşmelerinde burada çok şey söyledik, yasaya ilişkin eleştirilerimizi, düşüncelerimizi, yasayla, var olan eşitsizliğin, ayrımcılığın derinleştirildiğini çokça ifade ettik ve bugün, aradan uzun süre geçti, söylediğimiz her şeyin nasıl doğrulandığını deneyimledik. Ben bunlardan sadece örnekler vereceğim.

Şimdi, bugün bizim de aslında imzaladığımız bir madde ihdas ediliyor. Önce, imzalama sebebimizi söyleyeyim; şu anda on binlerce yurttaş yani dışarıda, iki yıldır evinde ve yeni bir suç işlemeyenlerin -özellikle altını çizerek söylüyorum çünkü yeni bir suç işleyenler zaten tekrar tutuklanmışlardır ve haklarında yeni yargılamalar yapılıyordur- hayata uyum sağlayanların -kaçakçılık suçu, basit müessir fiiller, yaralamalar, birçok suç var- biz onların tekrar cezaevine gidişini savunmuyoruz ama içeride onlarla aynı koşullarda olan…

(Uğultular)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Ya, o kadar yüksek sesle konuşuyorsunuz ki gerçekten yani hakikaten…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

Buyurunuz Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Biz dışarıda olanların, suç işlememiş olanların içeri gitmesini değil, İnfaz Yasası’yla yaratılan eşitsizliğin giderilmesini savunuyoruz. Bu nedenle yani bu mağduriyet açısından imza koyduk; yoksa bu kesinlikle eksiktir, kesinlikle tek taraflıdır ve diğer suçları da kapsaması lazım.

Şimdi size tek tek söyleyeceğim. Biz “Bu bir af yasasıdır.” demiştik, af yasası olduğu ortaya çıktı; on binlerce insan, yüz bini aşkın insan dışarı çıktı, denetimli serbestlikten faydalandı vesaire. “Pandemi döneminde iktidar grubu ve ortağı tarafından bir fırsat kullanılıyor.” dedik, “Pandemi fırsata çevrildi.” dedik çünkü çıkmasını istedikleri, çete de olur, uyuşturucu da olur yani benzeri birçok suç tipinde insan dışarı çıkarıldı ve muhaliflere yer açıldı. Evet, bunu demiştik, bu da gerçekleşti ve söz verilen tutuklular, hükümlüler dışarı çıkarıldı. Bu “söz verilen” derken ayrıntıya girmeyeceğim gecenin bu saatinde, basın-yayın organlarında çarşaf çarşaf çıktılar. “Ya, ayrım yapmayın; hamile kadınlar, bebek bekleyen kadınlar, çocuklu annelerle ilgili suç tipinde ayrım yapmayın, bu kadar vicdansızlık olmasın.” dedik; bugün hamile, gebe kadınlar cezaevine yine gönderiliyor, tutuklanıyor, çocuklu anneler cezaevinde suç tipine göre ayrılıyor. Dedik ki: “Hasta mahpusları ayırmayın, yaşlıları ayırmayın, suç tipine göre ayırmayın.” Ya, bir hasta ölecek, sadece veda hakkı için, ailesinin yanında ölmek için, ona son bir tas çorba verilmesi için ailesinin yanında ölmek istiyor. “Suç tipine bakmayın.” dedik, günlerce burada direndik, söyledik; bunu da dinlemediler. Hasta mahpuslar, çocuklu anneler ve gebe kadınlar ayrımcılığa uğradı.

Peki, neydi ayrımcılık sebebi? Tırnak içinde söylüyorum “Terör suçları hariç.” dediler. Şimdi, bu ülkede “terör suçları” kavramının ve “terör” tanımının ne kadar geniş kullanıldığını, ne kadar kötüye yorumlandığını dünya âlem biliyor, dünya âlem. Yani ben sadece Türkiye'de söylemiyorum, ABD raporlarına yansıdı, insan hakları raporlarına, AKPM’ye yansıdı, Birleşmiş Milletlere yansıdı, Avrupa Konseyine yansıdı, Türkiye'deki bütün insan hakları kurumları raporlarına yansıdı; “terör” kavramı muhalefet olanların tamamına sirayet etti. Kim iktidarı eleştiriyorsa terörist. Kim terörist? Avukat. Kim terörist? Gazeteci. Kim terörist? Milletvekili. Kim terörist? Doktor. Kim terörist? Herkes aslında, AKP ve MHP'li olmayan herkes terörist. Şimdi, bugün biz, Çiğdem Mater'e terör suçundan ceza vermiş bir mahkemenin olduğu bir ülkede yaşıyoruz; utanç verici. Kadın Hamburg'tan kalkmış, mahkemesine katılmak için gelmiş -geçen hafta ziyaret ettim- mahkemede on sekiz yıl ceza almış. Neymiş? Film çekmiş, belgesel çekmiş; olmayan bir filmden ceza vermişler, o da ayrı bir şey. Yönetmeni, bir aydını, bir kadın hakları savunucusunu ve… Yani nasıl ifade edeyim bilmiyorum. Çiğdem Mater terörist değil, Osman Kavala tabii ki değil; Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, size daha yüzlerce isim sayabilirim. Ya, bu Mecliste üç dönem milletvekilliği yapmış insanlar, genel başkanlar, belediye başkanları, büyükşehir belediye başkanları -tırnak içinde- terör suçundan içerideler. Bunlar terörist falan değil, bu ülkede… “Terör” kavramı dünyanın her yerinde böyle kullanılır işte; kendisine muhalif olanlara “terör” yaftası yapıştırılır. İşte, bir gün bir partinin il başkanı olur, başka bir gün bir partinin genel başkanı olur, başka bir gün başka birisi olur.

Bunu bırakmayan, bu kapsama almayan iktidar ve ortağı ne yaptı? Cinsel suç işleyenleri, kadına yönelik şiddet, insan öldürme, uyuşturucu, rüşvet, ihtilas, irtikap, her türlü gerçek suçların faillerini serbest bıraktı ve bu serbest bırakmadan sonra kadına yönelik şiddet arttı biliyor musunuz? Ne oldu? Pandemi döneminde kadınlar eve kapanmıştı, bu şiddet uygulayan eşlerini de bıraktılar, gittiler eve aynı psikopatlar, evde yine eşini dövdüler, sokakta yine kadın öldürdüler, yine tecavüz suçu işlediler. Neymiş? Terörist değillermiş. Ya, böyle bir mantık olabilir mi? İşte, şimdi, hâlâ düzeltilmedi ve biz bunun peşini tabii ki bırakmadık. Şimdi, Gezi davasından tutuklananlar, ceza alanlar “terörist” olacak, bilmem hangi mafya lideri “terörist” olmayacak; çete reisi her türlü suçu işliyor, göz göre göre basın açıklamaları yapıyor, herkesi tehdit ediyor ama İnfaz Yasası’ndan yararlanıyor; düşüncesini açıklayan ise “terörist” ilan ediliyor. İşte böyle bir garabetle karşı karşıyayız. Gerçek suçlular ile siyasi tutuklu ve hükümlüler ayrıldı. Anayasa’ya, AİHS’e, AİHM kararlarına, her şeye aykırı bir İnfaz Yasası düzenlendi ve şimdi, mağdur olanlara “Tamam, tekrar dışarıda olsunlar.” diyorlar ama asıl mağduriyet yaşayan siyasi suçlular, sadece düşüncelerinden dolayı içeride olanlar AİHM kararlarına rağmen bu kapsamda değerlendirilmiyor; infaz süresi farklı. Propaganda, 2911 gibi suçlar “terör suçu” kabul ediliyor.

Şimdi bir şeye daha dikkat çekeyim: Hasta mahpuslar. Bu kürsüden çokça söyledik; onlarca hasta mahpusun cenazesi çıktı, evet, tedavi edilmedikleri için, aileleriyle vedalaşamadan cezaevlerinden tabutları çıktı. Bu kürsüden sayısız defa bir ismi ifade ettim: Mehmet Emin Özkan. Sadece örnek olarak söylüyorum; 84 yaşında, hepiniz Google’ı bir tarayın ve bakın. Adamın en son, bugün kızı gitmiş ziyarete, beni aradı, “Artık sadece birbirimize bakıyoruz." dedi. Ne konuşabiliyor ne hareket edebiliyor, tekerlekli sandalyede getiriliyor ve bu “terör suçlusu” diye yirmi beş yıldır içeride tutuluyor. Bu bir vicdansızlıktır. Her şeyden önce, hukuku falan bir tarafa bıraktım, siyasi ahlak aksini emreder ama bu iktidar öyle bir düşman hukuku uyguluyor ki, öyle bir intikam hukuku uyguluyor ki; artık intikam üzerine çalışıyor.

Aysel Tuğluk, çok yakın arkadaşımız, bu gruptan çoğumuz tanırız. Ben onu 3 defa ziyaret ettim, en son on beş-yirmi gün önce; anlatmayacağım tabii nasıl olduğunu. Bu ülkede genel başkanlık yapmış, milletvekilliği yapmış bir şahsın bu kadar hasta olduğu hâlde içeride tutulmaya devam edilmesi ama çete reislerinin serbest bırakılması Türkiye yönetiminin utanç verici resmidir işte.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Doğru.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Mehmet Emin Özkan, Aysel Tuğluk sadece örnektir. Bunun gibi şu anda yüzlerce hasta tutuklu ve hükümlü cezaevinde tedavi edilmeden, ailelerinin yanında olmadan, hatta görüşemeden ölümü bekliyor.

SALİH CORA (Trabzon) – Suçları…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Suçlu değiller Cora, suçlu değiller onlar. O suçlular, asıl sizin bıraktığınız Alaattin Çakıcılardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Siz, suçluların arkasında duruyorsunuz. Ayıp ya!

SALİH CORA (Trabzon) – Bağımsız yargı…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bağımsız yargı falan yok; hiç insicamımı bozmaya çalışma. Bu ülkede ne bağımsız bir yargı var ne adalet var ne demokrasi var ne eşitlik var ne hukukun üstünlüğü var artık, hepsi bitti, hepsi bitti; AKP’li ve MHP’li olanlar var, onlara muhalif olanlar var, ikiye ayrılırlar.

SALİH CORA (Trabzon) – Size göre öyle.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bu iş bu kadar nettir ama merak etmeyin, az kaldı ve bu mesele de bu şekilde devam etmeyecek, bu halk size gerekli cevabı ilk seçimde verecek. Siz de şimdiden bence kara kara düşünün, artık ne yapacağınıza siz karar verin.

Son olarak, tekrar yineliyorum: Bu maddeyle, sonra suç işlemeyenler, yeni suçtan tutuklanmayanlar, hani, o anlamda uyum sağlayanlar tamam, evinde kalsın, onları tekrar cezaevine göndermeyelim ama anlattığım sebeplerle siyasi mahpuslar da dışarı çıksın. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Ali Haydar Hakverdi.

Buyurunuz Sayın Hakverdi. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gecenin bu saatinde Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

Dün 5 askerimiz şehit düştü, 2 askerimiz de yaralandı. Buradan, şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet, yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum; ülkemizin başı sağ olsun.

Ayrıca, dün yine yıllardır mücadele ettiği hastalığa yenik düşen tecrübeli gazeteci Ali Ekber Ertürk'ü de kaybettik; kendisine Allah'tan rahmet, sevenlerine ve kalemini satmayan tüm basın camiasına sabır ve baş sağlığı diliyorum.

Şimdi, evet, İnfaz Kanunu'nda değişiklik yapıyoruz arkadaşlar. Birkaç kez değişiklik yaptık bu kanunda; en son 2022’nin 5’inci ayının 31’ine kadar uzatmıştık. “Aman ha, 2023’ün 7’nci ayının 31’ine kadar uzatalım.” diyorsunuz bugün.

Evet, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu önergeye destek veriyoruz; aslında destek vermiyoruz, bu önergenin de sahibi biziz. (CHP sıralarından alkışlar) Bu önergenin sahibi biziz, izah edeceğim. Şöyle…

SALİH CORA (Trabzon) – Yok yok, Cumhurbaşkanımız…

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – Arkadaşlar “Yok.” demeyin ya.

Bakın, muhtemelen Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili de hakkımı iade edecektir, teslim edecektir; geçen hafta da konuştum, bakın, bu mayısa kadar uzatılırken aylar öncesinden ben çıktım, ısrarcı oldum “Bakın, Covid izinlerinin son gününe yaklaşıyoruz; çıkartalım, çıkartalım.” diye kürsüde defalarca konuşma yaptım. Son gün geldiniz, yetiştirdiniz; bize de geldiniz “Aman ha, çıkması lazım, uzatalım.” dediniz, son haftaya bıraktınız. Bakın, ne zamandı o? O, 5’inci ayın 31’ine uzattığınız izinler. Bu sefer ne oldu? Ben aylardır söylüyorum -Sayın Grup Başkan Vekilim hakkımızı teslim edecektir- aylardır diyorum ki: “Bunların son zamanı yaklaşıyor, gelin, bir düzenleme yapalım, bir kanun düzenlemesi yapalım, bu izinleri kalıcı hâle getirelim.” Sebebini de açıklayacağım; gerekçesini bile açıklayamamışsınız. Evet, biz imza koyduk. Siz bugün geldiniz “Aman ha, bunu bugün çıkarmamız lazım, haftaya süresi bitiyor, Cumhurbaşkanı onayından geçecek.” dediniz ve tabii, istişareyle, hep birlikte çıkarmamız gerekiyor; biz karşı koyarsak ki koymayacağımızı söyledik, haftaya kalsa yetiştiremeyecektiniz. Yine her zaman yaptığınız gibi son güne bıraktınız ve şöyle bir usul hatası da yaptınız; pazartesi Bakanlar Kurulunda Cumhurbaşkanımız çıktı, dedi ki: “Covid izinlerini uzattık.” Siz uzatamazsınız, Cumhurbaşkanı bu Covid izinlerini uzatamaz. Bu, Meclis iradesine saygısızlıktır, millet iradesine saygısızlıktır. (CHP sıralarından alkışlar) Covid izinlerini uzatırsa burası uzatır, Cumhurbaşkanı Resmî Gazete’de ya yayınlar ya da reddeder.

SALİH CORA (Trabzon) – İstişare ettik ya, Allah Allah!

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – O yüzden, bakın, bugün bu, Cumhuriyet Halk Partisinin emeğiyle gelmiş bir izindir.

Gerekçe? Ya, gerekçeye bakın, gerekçe yok ki burada. Gerekçe var mı? Allah aşkına, gerekçede sadece kanunda uzattığınızı yazmışsınız. Ben söyleyeyim gerekçeyi, sizin gerekçeniz şu: Cezaevlerinde yer yok, cezaevleri ağzına kadar doldu. Türkiye'de toplam 384 cezaevi var, bunların toplam kapasitesi 275.843, kapasite fazlası bugün 38.659; 90 bin mahkûmu nereye koyacaksınız? Koyacak yeriniz yok, o yüzden uzatıyorsunuz ama kanuni bir gerekçe bulamamışsınız. Ben, kanuni bir gerekçe kendi şahsımca söyleyeyim. Bakın, bunlar yirmi beş aydır dışarıdalar, topluma karışmışlar; Covid sebebiyle, olağanüstü bir durum sebebiyle çıkmışlar, evet, çünkü cezaevleri ağzına kadar doluydu. Tamam, Covid sebebiyle iznin uzatılmasına biz de muvafakat etmiştik başında. Sonra, yirmi beş ay oldu arkadaşlar. Bunların suç nevi neyse ne ama açık cezaevinde olanlar ya da açık hakkı kazananlar yani cezasının büyük bir kısmını çekmiş olup da açıkta bir şekilde farklı işlerde çalıştırılan veya daha rahat davranılan mahkûmlar dışarı çıktı, aile kurdular, iş kurdular. “İş kurabilir mi kuramaz mı?” tartışması yapıyorlardı. Mesela biliyor musunuz, bir vekilimiz biliyor mu AK PARTİ’den; bu mahkûmlar SGK’li çalışabiliyor bugün biliyor musunuz?

SALİH CORA (Trabzon) – Çalışabiliyor, çalışanlar var.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü yazdı SGK’ye, “Bunlar çalışabilir mi sigortalı?” dedi, olur aldı ve bunlar sigortalı çalışıyor, iş kurdu, yeni çocukları oldu. Yani kanuni temeli bu bunun; bunlar ıslah oldu, ıslah oldu, topluma karıştı. Zaten bunlar yeni bir suç işlerse mükerrer olacak ve işledikleri suçun misliyle cezasını çekecekler. Bir de “İzinli sayıldığı günleri de dâhil edeceğiz.” diye bir ağırlaştırıcı sebep daha koyabilirdik. Bugün bunları, 91 bin mahkûmu içeri almaya kalksanız -geçen hafta söyledim- en az 10 bin firar olurdu çünkü içeriye girmiş, yirmi beş aydır dışarıda mahkûm, artık yeniden cezaevine dönecek psikolojide değil ve kaçardı, firar ederdi. Bu sefer toplumun düzeni bozulurdu, yeni suçlar ortaya çıkardı; firar eden adam, darda kalan adam yeni suç işlerdi. O yüzden, bunun yasal temeli aslında bu sizin yazdığınız değil. Evet, getirdiniz, imza attık ama bizce yasal temeli budur. Bu yasal temeli açıkça ortaya koyabilmek lazım.

Başka bir şey var. Niye 31 Temmuz 2023’e kadar uzatıyorsunuz ikişer ay, üçer ay, altışar ay uzatmışken, niye? Seçim yatırımı yapıyorsunuz. Seçimden sonraya attınız ki bu 90 bin kişi size oy versin, aileleri oy versin. Bakın, ben on beş yıl avukatlık yaptım; mahkûmun umuduyla oynanmaz, mahkûmun umuduyla oynanmaz. Ekmeğini vermeyin, suyunu vermeyin ama onların umudu olsun yoksa cezaevinde kalamazlar. Suç işleyenler var, ağır suç işleyenler var; gerçekten cezalarını çeksinler tecavüzcüler, uyuşturucu baronları; bunların hepsi cezalarını çeksin, biz buna razıyız ama “Ya, ıslah olmuş, ceza amacına ulaşmış ve açığa geçmişse bunları da yeniden cezaevine almayalım.” diyor Cumhuriyet Halk Partisi, bunun için uğraştı Cumhuriyet Halk Partisi. (CHP sıralarından alkışlar) Bu yasanın sahibi de Cumhuriyet Halk Partisidir, hiç kendinize yazmayın.

Şimdi, evet, cezaevleri doldu. Niye doldu? AK PARTİ iktidarının yirmi yıllık yanlış politikasından doldu. Neden, biliyor musunuz? Şu son zamanlarda ne yaptılar bunlar, söyleyeyim hemen: 118 okul ihalesi vardı arkadaşlar, 118 okul ihalesi. Parasızlıktan bu okul ihalelerini iptal ettiler yakın tarihte ama 2022 yılı için 36 cezaevi inşaatı projesi koydular. Okul yapmaktan vazgeçiyorsunuz, cezaevi yapıyorsunuz. Toplumu yoksullaştırdınız, fakirleştirdiniz; AK PARTİ iktidarı maalesef vatandaşı suça sürüklüyor, bu yüzden önünü alamazsınız. AK PARTİ iktidarı cezaevi sorununu çözemez, böyle bir iradeniz de yok maalesef.

Şimdi, cezaevinde kimler kalıyor diye ayrıntılarla yazmıştım, genel anlamıyla neden doluyor diye ayrıntılarla yazmıştım; bunlara değinmeyeceğim ama şöyle bir bireysel örnekle konuşmamı bitirmek istiyorum: Ali Osman Akat. Bu Ali Osman Akat kim, biliyor musunuz? Hani, şurada dezenfektanlarımız var ya, Mecliste önümüzdeki kolonyalar, onları imal eden firma; evet, Lactone firmasının sahibi. Meclisimiz bu kişiden ihaleyle almıyor bunları, doğrudan teminle almış Ali Osman Akat’tan, doğrudan teminle. Nereli? Meclis Başkanımızın hemşehrisi. Kim bu Ali Osman Akat biliyor musunuz? Geçenlerde 115 kiloluk bir kargo geldi Kolombiya’dan, Almanya üzerinden; içerisinde demir tozu varmış, demir tozu. Demir tozu ithal ediyormuş Kolombiya’dan. Divriği’de var, daha ucuz ya, niye Kolombiya’dan demir tozu ithal edersin? Çünkü içinde 30 kilo uyuşturucu madde varmış, Alman polisi yakalamış bunu.

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Vay be!

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – O demir tozunun içine uyuşturucu madde katmışlar ve on beş gün yattı bu adam biliyor musunuz, on beş gün. Tutuklandı, on beş gün sonra serbest bırakıldı.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Pudra şekeri çıkmıştır(!)

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – Ya, bu adamın resimlerini paylaşacağım, bakın kimlerle var: Ruhsar Pekcan’la resmi var bu adamın.

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Fotomontaj olabilir Ali Haydar (!)

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – O dezenfektancı bakanla resmi var, Binali Yıldırım’la resmi var bu adamın, Berat Albayrak’la resmi var bu adamın, Erdoğan’la resmi var bu adamın. Kim kaldı?

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Biz yokuz.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – Hayır, biri daha var.

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Soylu.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – Evet, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmadan olur mu? Süleyman Soylu’yla da resmi var. (CHP sıralarından alkışlar)

Ya, on beş gün yattı bu adam, on beş gün yattı, yazık değil mi ya? Niye tahliye oldu biliyor musunuz? “Paket yanlışlıkla bana gönderilmiş olabilir.” dedi. Değerli AK PARTİ milletvekilleri, yanlışlıkla size gönderilen uyuşturucu var mı? Ya, böyle bir yargı var mı ya? Yazık değil mi, günah değil mi? Çocuklarımız zehirleniyor ya, okulların önünde çocuklarımız zehirleniyor. Uyuşturucu baronları dışarıda ama garibanların çocukları, zehirlenenlerin çocukları, kullanıcılar içeride. Dışarıda olsunlar demiyorum ama hak yerini bulsun diyorum.

Buradan halkımıza seslenmek istiyorum: Kolombiya’dan gelen 5 ton uyuşturucunun sahibini yargıya teslim etmek istiyorsanız bize katılın. “Uyuşturucu baronları yargılansın.” diyorsanız bize katılın. “Evlatlarımız okul önlerinde zehirlenmesin.” diyorsanız bize katılın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Hakverdi.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – Mafya liderlerinden ve suç örgütlerinden hesap sormak istiyorsanız bize katılın. (CHP sıralarından alkışlar)

Sözlerimi şöyle bitirmek istiyorum; özellikle de Süleyman Soylu duysun, burada fotoğrafı olanlar da duysun: “Yürü bre Hızır Paşa/Senin de çarkın kırılır/Güvendiğin padişahın/O da bir gün devrilir.” diyorum, “Geliyor gelmekte olan.” diyorum, “Az kaldı.” diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Mustafa Elitaş, buyurunuz efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, biraz önce, kanun teklifine Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin çoğunluğuyla katıldığı bir madde ihdasıyla ilgili değerli siyasi parti gruplarımıza, Grup Başkan Vekillerimize, Genel Başkanlarına teşekkür ediyorum.

Bu konuyu gündeme getirdiğimizde arkadaşlarla istişare ettik. Meclis Başkanlık Divanına da teşekkür ediyorum çünkü bu metnin buraya girmesi İç Tüzük gereğince siyasi parti gruplarının uzlaşması, anlaşması çerçevesinde ancak olabilirdi. Değerli Grup Başkan Vekillerimizle istişare ettik, onlar da yetkili kurullarıyla görüştükten sonra bu madde ihdasıyla ilgili kanaatimiz, kararımız oluştu.

Öncelikle şunu ifade ediyorum: Her kesime, bütün milletvekili arkadaşlarımıza bu konuyla ilgili talepler vardı, istekler vardı. 14 Nisan 2020 tarihinde yürürlüğe giren -bugün, 25 Mayıs 2022- hemen hemen iki yıldır, yirmi beş aydır dışarıda olan bu insanların, bugüne kadar işlemedikleri, az suç işleme oranı veya ıslah… “Cezaevlerinin görevi, ıslah.” diye söylediğimiz, açık cezaevinde bulunan kişilerin pandemi süreci dolayısıyla dışarıda bu cezalarını tamamlayabilmeleri ve izne ayrılmalarıyla ilgili bir düzenleme yapılmıştı.

Bakanlığın bize gönderdiği verileri değerli arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum: Bugün itibarıyla, şu anda hâlen Covid-19 izninde 103.532 kişi bulunuyor. Şimdiye kadar Covid-19 izninden faydalanan toplam kişi sayısı 413.652. Covid-19 izninin uzatılması hâlinde yani bu önerge verdiğimiz sürede kabul edilirse inşallah -arkadaşlarımız da beyan ettiler, yarın da bu yasanın tamamını inşallah saat 19.00’da onaylayıp hayata geçirmiş olacağız- 135 bin kişinin fiilen izinde olacağı, o tarihe kadar yani 31/7/2023 tarihine kadar bu izinden faydalanan kişi sayısının ise yaklaşık 640 bin kişi olacağı tahmin edilmektedir. Hâlen Covid-19 izninde bulunan kişilerden aktif sigortalı bir işte çalışan kişi sayısı 25.066’dır.

Değerli arkadaşlar, az önce Ali Haydar Bey dedi ki: “Bu arkadaşlarımız iş kurmuşlar, evlenmişler, aile ortaya çıkarmışlar.” Doğru. Bir mahkûmun, normal şartlar altında, çalışabilmesi mümkün değil ama idari ve iradi bir çerçevede, bunlara iş bulma -çünkü ailelerine yük olmak değil, ıslah olmuş diye çalışmış- o ıslah olan insanların dışarıda bulundukları hayatlarını idame ettirebilmeleri için bir çalışma imkânı verilmiş. “Bu 435 bin kişi içerisinden tekrar suç işleyen ne kadardır?” diye sorduğumuzda yaklaşık olarak 20 bin kişinin yeniden suç işleyip cezaevine gönderildiği ilgili arkadaşlarımız tarafından bize iletildi. Yani 435 bin kişiden hesapladığımız takdirde yaklaşık yüzde 4,5; 4 veya 5’i civarında yeniden suç işleyen kişiler, olduğu gibi cezaevine gönderildi.

Bakın, 14 Nisan 2020 tarihli Kanun’un geçici maddesinin birinci fıkrası: “5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap, Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde ve 220 nci maddesinde düzenlenen suçlardan…” Nedir bunlar? Suç işlemek amacıyla örgüt kuran kişiler yani “katalog suçlar” diye tarif ettiğimiz, bir çete marifetiyle suç işleyen kişiler. İki: Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlardan hükümlü ve tutuklu olanlar ile bu kanunun 9’uncu maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında kalan hükümlü ve tutuklular hakkında verilenler hariç olmak üzere, açık cezaevinde bulunan her kim varsa; açık cezaevinde bulunma hakkı olan -belirli şartları yerine getirdiğiniz takdirde- açık cezaevinde bulunan kimler varsa, 14 Nisan 2020 tarihli Kanun çerçevesinde hayata geçirilmiş.

Bizim yaptığımız uzatma da… Ali Haydar Bey diyor ki: “Gerekçesi nedir?” Ya, gerekçe zaten -kanun teklifi verilirken- 14 Nisan 2020 tarihinde var, 14 Nisan 2020 tarihinde -verilen önergede- var. Bu önergede de 14 Nisan 2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun’un “12” diye geçen ibaresi “19” olarak düzeltilmiş, “31 Mayıs 2022” olan ibaresi de “31 Temmuz 2023” olarak düzenlenmiştir. “Covid izinlerinin devamını sağlamak amacıyla bu önerge verilmiştir.” diyor. Yani bu önergeye baktığınızda ne anlayacaksınız veya ne anlamayacaksınız anlamında değil; amaç ne? Covid izniyle alakalı olan düzenlemenin uzatılmasıyla ilgili görüş beyan etmek. Yani bir hukukçu arkadaşımızın bir önergeyi bu şekilde hafife almasını da doğru bulmuyorum. Açıkçası, şuradaki kanun teklifinde görüştüğümüz önergelerin, üzerinde fikir beyan etmeye çalıştığımız veya başka konularla ilgili değerlendirme yaptığımız önergelerin; Allah rızası için, bir önergeye bakın, bir de gerekçesine bakın.

Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, burada amacımız cezaevinde bulunup açık cezaevinde bulunan insanların ıslah olduğu varsayımıyla… Rakamlar da onu gösteriyor; 435 bin kişiden 20 bin kişinin tekrar cezaevine dönmesi yani bu oranın yüzde 4 ila 5 civarında olması önemli bir nokta. Buradan, Sayın Meral Beştaş Hanım’ın ifade ettiği “Cinsel dokunulmazlıkla ilgili suçluları dışarı çıkarıyorsunuz.” “Çeteleri, şebekeleri dışarı çıkarıyorsunuz.” Birinci fıkrada okudum, onlar hariç. Yani uyuşturucu tacirleri, cinsel tacizciler, suç örgütü kurmak amacıyla bir faaliyette bulunanlar, katalog suçları işleyenler kesinlikle bu kapsam içerisinde değil. “Ona ayrım, buna ayrım yapıyoruz.” şeklindeki bir ifadeyi ben açıkçası doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum.

Bakın, değerli milletvekillerim, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi milletten duyduğu meseleleri Parlamentoya getirip onunla ilgili çözüm yollarını üretebilmektir. Muhalefet partisinden arkadaşlarımız söyleyebilir, bizim milletvekili arkadaşlarımız… İktidar partisi olmanın özelliklerinden biri budur; muhalefet zaten her şeyi söyleyebilmek, iktidar partisi de icra etmek üzere kurulmuş bir düzendir.

Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili konuyu Sayın Usta eleştirdi. Sayın Cumhurbaşkanımız Kabine toplantısından sonra… İcra organı eğer bunu kabul etmezse… Değerli arkadaşlar, icra organının bunu kabul etmesi lazım; icra organının kabul etmediği, uygun bulmadığı, etki analizlerinin yapılmadığı bir düzenlemeyi yaptığınız takdirde kaos beraberinde gelir. Parlamento her şeyin üstündedir. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diyor. Bu milletvekilleri, bu Parlamento eğer ellerini kaldırmazsa kanun olmuyor. İmzayla kanun değil, bizim ellerimizle kanun “evet” veya “hayır” oluyor, biz ellerimizi kaldırdığımız takdirde kanun kabul veya reddolunuyor. Önergeyi verirsiniz, imza atarsınız ama Genel Kurul elini kaldırmazsa onun kanunlaşması mümkün değildir. Sayın Cumhurbaşkanımız Kabine toplantısından sonra Hükûmetimizin Covid-19’dan dolayı, hükümlü olup dışarıda izinli bulunanların sürelerini 31 Temmuz 2023 tarihine kadar uzatmayla ilgili görüşlerini beyan etti ve “Parlamentomuz da bunu en yakın zamanda gerçekleştirir diye umuyorum.” dedi, “Parlamentonun yerine ben böyle talimat verdim.” demedi ki.

Bakın, değerli arkadaşlar, bir şeyi eleştirirken lütfen dikkatli olalım. Ben, benim amirimle konuşmak zorundayım çünkü her siyasi partinin kendi bir çatısı vardır. Bütün Grup Başkan Vekili arkadaşlarımız kendi -amir demek yanlış olur- Genel Başkanlarıyla, icra organının başındaki kişilerle konuşur. Hepimiz konuştuk, ben de konuştum, siz de konuştunuz, öbürleri de konuştu çünkü siyasi partilerde bir disiplin olması gerekir, o disiplin çerçevesinde bu faaliyetler icra olacaktır. Ama benim siyasi partimin, Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı kim? Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Genel Başkanımızın iradesi, Kabine ile Cumhurbaşkanımızın oradaki aldığı karar ve Genel Başkanımızın bize talimatları doğrultusunda biz bu önergeyi hayata geçirmiş olduk. Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanının bu iradeyi ortaya koymasına “Bir Cumhurbaşkanı nasıl Parlamentoya talimat verebilir?” diye… Arkadaşlar, bakın buradaki yaptığımız bütün icraatlarda bizim Genel Başkanlarımızın veya partideki yetkili kurullarımızın aldığı karar çerçevesinde hepimiz icraatlarımızı uyguluyoruz, o icraatları yerine getirmek için gayret gösteriyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bu düzenlemede emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum, siyasi parti Grup Başkan Vekillerine teşekkür ediyorum. Bu çerçevede bütün Genel Başkanlara, onların bu çerçevenin oluşmasıyla ilgili yaptıkları katkıya ve Meclis Başkan Vekilimiz ile Başkanlık Divanına ve uzmanlarımıza, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine teşekkür ediyorum. Önemli bir meseleyi, önemli bir sorunu kısmen ertelemiş… İnşallah, bu kişiler izinli oldukları -bir kısmının zaten altı aydan az süreleri var, bir kısmının bir yıldan az süreleri var, bir kısmının iki yıldan az süreleri var- süre içerisinde bunlar da zaten tahliye olacaklardır diye ümit ediyorum.

Hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor; cezaevinden izne ayrılacak, bu süre içerisinde izne ayrılacak arkadaşlarımızın hayatlarında, izin sürelerinde muvaffakiyetler, başarılar diliyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.

Herhangi bir karışıklığa mahal vermemek için teklifin görüşmelerine mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.

Sayın Usta, buyurunuz efendim.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

54.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesinden sonra ihdas edilen yeni madde üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, Sayın Elitaş, tabii, konuşmasında etki analizlerinin falan yapıldığını söyledi bu konuyla ilgili olarak. Böyle bir şeyin yapılmadığı çok net ortada, rakamlar bile çok net bilinemiyor zaten. Etki analizi yapılmış olsaydı… Bunun daha önceki safhalarında olumlu görülmedi, son safhada olumlu görüldü. Bir defa, beş gün kalmış şurada, izinler bitiyor yani kanuna bugün burada eğer siyasi parti grupları anlayış göstermeseler bu kanun çıkmıyor; bu bir.

Şimdi, bir defa, plansız programsız iş yapma konusunda zirvede AK PARTİ, onu da görmemiz gerekiyor. Şimdi, madem bu kadar önemli bir konuyu -etki analizi falan da yapıyorsunuz- niye bugüne kadar getirmiyorsunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Yani bugün burada çıkmasa, bir tane siyasi parti grubu “Hayır, bunu uygun görmüyoruz.” veya “Bunu gelecek hafta yapalım.” dese bu insanların hepsi bir cezaevine gidecek, ondan sonra çıkarsa yeniden çıkartılacak. İş yapma tarzınız bu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ERHAN USTA (Samsun) – Şimdi, bu hâlinizi bilmiyorsunuz, görmüyorsunuz, gelip bir de buradan ahkâm kesiliyor; efendim, şöyleymiş, böyleymiş. Şimdi, Recep Tayyip Erdoğan AK PARTİ Genel Başkanıdır, evet ama Recep Tayyip Erdoğan’ın oyu şu Parlamentodan yasa çıkarmaya yetmiyor; bu birincisi. İkincisi: Yani Sayın Erdoğan -ne olursa olsun, isterse 500 milletvekili olsun burada, burada bir siyasi nezaket vardır- “Uzattık.” diyor bakın; “Bunun Hükûmet olarak uzatılması konusunda parti grubumuz çalışma yapacak, bunu Parlamentoya getirecek, konu orada tartışılacak, orada yapılacak.” filan demiyor, basın toplantısı sonucuna bakarsan “Uzattık.” diyor. Burada tamamen, sadece bize değil, ortağı bulunan siyasi partiye ve bütün siyasi partilere aslında bir anlamda talimat verecek şekilde bir iş yapıyor. Bu, siyaseten doğru bir şey değil, böyle yaklaşmamak lazım. Elbette bu ülkenin Cumhurbaşkanının hangi kanunun çıkartılacağına ilişkin olarak bir fikri olacaktır, o fikrini kamuoyuyla paylaşacaktır ama bunun bir üslubu var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Elitaş gibi tecrübeli bir siyasetçinin, bir milletvekilinin de yani en azından bizim bu eleştirimiz karşısında sessiz kalması daha doğru olurdu. O yanlış üslubu buradan doğruymuş gibi benimsemenin yanlış olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, ben de tutanaklara geçsin diye söyleyeceğim.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Danış Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Yani cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ve diğer suçlarla ilgili -Sayın Elitaş söyledi- İnfaz Yasası görüşmelerinde bunları çok konuştuk.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İnfaz Yasası başka, bu başka.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu da aynı kapsamda.

Yani tekrar o konuşmalarımıza atıfta bulunuyorum. Sözlerimin doğru olduğunu tekrar ifade edeyim.

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45 Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)

BAŞKAN – 11’inci madde üzerinde 3 önerge vardır, ilk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                             Hüda Kaya                                                    Zeynel Özen                                            Ali Kenanoğlu

                                İstanbul                                                          İstanbul                                                          İstanbul

                      Dilşat Canbaz Kaya                                                                                                           Erol Katırcıoğlu

                                İstanbul                                                                                                                                  İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                         Süleyman Girgin                                              Utku Çakırözer                                                   Cavit Arı

                                 Muğla                                                           Eskişehir                                                          Antalya

                         Vecdi Gündoğdu                                             Abdüllatif Şener                              Mehmet Güzelmansur

                               Kırklareli                                                          Konya                                                             Hatay

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Erol Katırcıoğlu.

Buyurunuz Sayın Katırcıoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’yle ilgili olarak ben de bazı tespitlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ama Sayın Elitaş’ın, demin, bu Meclisin yasama mekanizmasıyla ilgili olarak ifade ettiği “Elimizi kaldırırız, kanun geçer.” vesaire dediği şeylerin tümüyle yanlış olduğunu düşünüyorum. Kusuru bakmayın ama bu Meclisin yasama süreci aldığı kararlara göre çok hafif kalıyor arkadaşlar ya da tersten söyleyeyim, çok ağır kararları çok hafif bir şekilde alıyoruz, bunun farkında değil misiniz Allah aşkınıza ya? Bakın, bugün bir karar verdik, birçok insanın hayatıyla ilgili önemli bir karar oldu, değil mi? Yarın insanlar tekrar cezaevlerine dönmeyecekler. Fakat değerli arkadaşlar, Komisyonun getirdiği 327 sıra sayılı bu Kanun Teklifi inanılmaz paralarla ilgili bir kanun teklifi ve bu paralar birilerine verilecek, üstelik de halktan alınan vergilerle verilecek fakat bu olayın hakkı olan tartışma asla ve asla burada yapılamadı. Yani burası… Kusura bakmayın ama şunu söylemek zorundayım: Bu yasama süreci gerçekten, bir tarafıyla baktığımızda, dışarıdan baktığımızda -açıkça söyleyeyim- komik, komik. Niçin komik? Şundan dolayı komik: “Efendim, bu kanun teklifi 40 bilmem kaç milletvekili tarafından hazırlanmıştır.” Yanlış, yalan, doğru da değil; hepimiz biliyoruz bunun böyle olduğunu. Başka yerde hazırlanıyor, bürokratlar hazırlıyor, saraydaki birtakım insanlar hazırlıyor ve buraya geliyor ve burada -Sayın Elitaş’ın o söylediği doğru- iktidar partisi ve ortağıyla birlikte eller kalkınca o kanun teklifi geçiyor ama o kanunun ima ettiği ağırlık nerede? Bu, söz konusu bile değil.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu çıkaracağımız kanunla birçok insan zengin olacak, servetlerine servet katacak ve birçok insan da yoksullaşacak. Bunun ağırlığına uygun tartıştık mı biz bunu? Ben Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim, hayır, asla tartışmadık. Sorduğumuz soruların birçoğuna cevap alamadık ama kanun teklifi buraya kadar geldi. Komisyon orada, Adalet ve Kalkınma Partisi vekilleri… Ki gelen kanun teklifinin sahipleri, onlar yok, onlar dışarıdalar. Arkadaşlar, böyle bir Meclis olur mu ya, elinizi vicdanınıza koyun ya, böyle bir Meclis olur mu ya? Böyle bir karar, böyle bir ağırlığı olan bir karar böyle yüzeysel ve ciddi tartışmalar içermeyen bir biçimde nasıl çıkarılabilir ya? Bunu nasıl içinize sindirebiliyorsunuz? Emin olun, eğer inancınız varsa bunun hesabını vereceksiniz -herkes için söylüyorum bunu- çünkü bu, öyle bir şey ki birçok insanın hayatıyla ilgili kararlar veriyoruz ve bu kararların gerektirdiği ciddiyeti asla ve asla burada görmüyoruz. Hiçbir zaman -ben dört senedir buradayım- Plan ve Bütçe Komisyonunda gerçekten gerçekleri konuşan bir konuşma görmedim. Bu kadar, horolop şorolop, hop, kanun teklifi buraya geliyor; burada da zaten gördüğünüz gibi -görüyorsunuz- bu kanun teklifi geçiyor, geçiyor.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu maddede, şimdi konuşmam gereken bu maddede kurumlar vergisiyle ilgili bir istisna talebindeler ve bu istisna da şöyle bir talep: “Dolarınız varsa üç aylığına gidin, mevduat olarak yatırın, sizin kazançlarınız hariç olmak üzere kâr ve faiz gelirlerinizden herhangi bir kurumlar vergisi almayacağım.” diyor. Kurumlar vergisi almamak ne demek ya, kurumlar vergisi almamak ne demek? Halkın verdiği vergilerle toplanmış olan bir havuzdan siz bazılarını istisna tutuyorsunuz. Niçin? Çünkü birilerine kaynak aktarıyorsunuz, bu kadar basit. Bunun gerekçesi ne olursa olsun, değerli arkadaşlar, anlatmayın bana “Dolar kurunu şöyle tutuyoruz, böyle tutuyoruz.” diye. Bunların hepsi palavra, kusura bakmayın. Bu Meclis benim gördüğüm kadarıyla gerçekleri konuşamayan bir Meclis, gerçekleri konuşmuyoruz değerli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Bir dakika daha… Müsaadenizle efendim.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Dolayısıyla da konuşuyormuşuz gibi yapıyoruz, eyvallah, öyle yapıyoruz hakikaten. Her çıkan arkadaş -üstelik üslupta da bir homojenizasyon olmuş- herkes ne söyleyeceğini biliyor. Değerli arkadaşlar, kusura bakmayın ama ben -siyaseti başka türlü gören, başka türlü anlayan bir insanım- burada, Türkiye Cumhuriyeti’nin Millet Meclisi olan bu yerde yaptığımız tartışmaların çoğunun palavra olduğunu söyleyebilirim.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Haksızlık yapıyorsun ya! Ne biçim konuşuyorsun? Olabilir mi böyle bir şey?

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Olabilir… Canım, sen de kalk, sen de konuş.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Saygısızlık yapıyorsun!

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Palavra tabii, ne diyorsun sen?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Meclise saygısızlık yapıyorsun ya!

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – E, niye?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hepimize saygısızlık yapıyorsun, kendi kurumuna saygısızlık yapıyorsun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Recep Bey, lütfen…

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Kardeşim, ben saygısızlık yapmıyorum. Ayrıca, ben konuşma hakkına sahibim. Konuşacaksan çık, konuş burada.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Gerçekleri anlatıyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Saygısızlık yapıyorsun! Bu kurumu, kimseyi bu kadar rencide edemezsin!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Niye rencide oluyorsun, niye rencide oluyorsun?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Edemezsin, edemezsin!

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Niye bu kadar insan olmuyor?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Edemezsin, kardeşim! Boş, boş işler; boş…

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Ya, sus Allah aşkına ya! Konuşma ya!

KEMAL PEKÖZ (Adana) – Recep Bey, çıkar konuşursun, orada bağırma!

BAŞKAN – Sayın Katırcıoğlu…

RECEP ÖZEL (Isparta) – İstifa et ya!

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Senin ne olduğunu biliyoruz.

RECEP ÖZEL (Isparta) – İstifa et ya! Biz senin olduğunu biliyoruz! İstifa et, git madem sen.

KEMAL PEKÖZ (Adana) – Çıkar konuşursun, orada niye bağırıyorsun ki?

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, müdahale eder misiniz lütfen.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, gerçekten…

BAŞKAN – Buyurun, selamlayın efendim.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Evet, selamlayacağım.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Muhatap olma şununla ya.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Ya, böyle işte. Adalet ve Kalkınma Partisi -benim gördüğüm kadarıyla- bu arkadaşları hiç hak etmiyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ya, sana ne ya?

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Yani tersten okursak, Adalet ve Kalkınma Partisinin çıkış gerekçeleri Türkiye’nin gerçeklerine değinen bir şeydi; şimdi bakıyorum, afaki laflarla yutturuluyor bir şeyler, gördüğümüz bu. Bu arkadaş da buradan konuşuyor işte.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ya, sen Meclise hakaret ediyorsun ya! Bulunduğun kuruma hakaret ediyorsun ya!

BAŞKAN – Sayın Vekilim, lütfen…

HÜDA KAYA (İstanbul) – Sana söylüyor, Meclise söylemiyor!

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Sen nasıl anlıyorsan anla kardeşim, beni ilgilendirmiyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Öyle yapıyorsun.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Her neyse değerli arkadaşlar, ben bu derdimi anlatmaya çalıştım.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sen boş konuşuyorsun, kendin boş konuşuyorsun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Dinlemeyin!

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Beni naif bulabilirsiniz, beni antipatik bulabilirsiniz ama söylenmesi gereken bir şeyi söylediğim kanaatindeyim, anlayan anlar. Burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerçekten gerçekleri konuşacaksak burada olalım, yoksa palavralara karnımız tok hakikaten.

İyi akşamlar sizlere. (HDP sıralarından alkışlar)

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkan…

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Oyun oynanıyor neredeyse ya, tiyatro gibi ya! Burada ciddi konuşuyoruz, ciddi meseleleri anlatıyoruz; millet aç be!

BAŞKAN – Sayın Bülbül, buyurunuz.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

55.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’nun 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkanım, bu yapılan konuşmada ifade edilen hususlar, özellikle yapılan görüşmelerin, konuşulanların palavra olduğu noktasında Meclisin tamamını ve yapılan bütün faaliyetleri ilzam edecek şekilde, bütün tarafları ilzam edecek şekilde kullanılan bu ifadeleri kabul edemeyeceğimizi; Meclisin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunun farkına varılarak bu ifadelerin dikkatlice, yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Mecliste gerçeklerin konuşulmadığını ifade etmek son derece ağır bir ithamdır, bunu kabul etmek mümkün değildir. Türkiye'nin geleceğine, kaderine ve bütün faaliyetlerine yön veren bir kurumu, yasama organını bu şekilde itham etmek hiç uygun olmamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz bu ifadeleri net bir şekilde, kesin bir şekilde reddediyoruz ve doğru bulmuyoruz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Elitaş…

56.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’nun 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Katırcıoğlu’nun kürsüde yaptığı konuşma gerçekten beni çok şaşırttı. Bakınız “Milletvekili arkadaşlarımızın, imza sahibi milletvekili arkadaşlarımızın hiçbiri bilmiyor.” diye itham etti. Nasıl kanun yaptığımızı bilmediği için haklı görebiliriz ama onu izah ederken “Bir şeyi bilmiyor.” diye itham etmek büyük bir haksızlık.

İki, bu Parlamentoya büyük bir haksızlık. Bu Parlamentonun -Tüzük gereği- komisyonlarında pişirilir, Genel Kuruldaki ilgili olan arkadaşlar dinler ve oylamasını yapar.

Nitekim bu kanun teklifi açık oylamaya tabi işlerden biri. Milletvekili arkadaşlarımız sadece oturarak değil, teknolojinin imkânlarından faydalanarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonu’nu izleyerek de buna karar verebilirler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bakın, bu kanun teklifi, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekillerinin, benim -ve burada imza sahibi olan milletvekillerine baktım- Milliyetçi Hareket Partisi Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi 2 milletvekili arkadaşımızın, bizim burada Plan ve Bütçe Komisyonundaki üye milletvekili arkadaşlarımızın tamamının olmak üzere ve diğer milletvekillerimizin de katkılarıyla, belki yirmi gün, bir ay işlenerek bu hâle getirildi. Yani Sayın Katırcıoğlu’nun, bu işleyişi bilmeden, bizimle ilgili, imza sahibi olan milletvekili arkadaşlarımızla ilgili, Parlamentoda iradesini elleriyle beyan eden -ki başka şekilde olmuyor, bu şekilde oluyor- milletvekillerimizin yaptığını hafife almak gibi, “bir tiyatro gibi” ifadesi bu Parlamentoya yapılan büyük bir haksızlıktır diye düşünüyorum. Ben Sayın Katırcıoğlu’nu tanıyorum ama oradan bir arkadaşımızın “Haksızlık yapıyorsunuz." ifadesini yanlış anlayarak birdenbire farklı tepki gösterdi, ona da üzüntülerimi ifade etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Değerli arkadaşlar, Parlamentoda kanunun nasıl yapılacağı belli, bu sistemde milletvekili arkadaşlarımız kürsüde de ifade etmeye çalıştı. Demek ki burada bu Covid-19 izinleriyle ilgili konuşan arkadaşlarımızın hiçbir esamesi yok; onunla ilgili, sosyal medyada veya başka yerde, bu kürsüde görüşlerini beyan eden arkadaşlarımız masal okuyorlar. Yapmayın böyle şeyi arkadaşlar. Bakın, bu Parlamentodaki her söz değerlidir, her konuşma önemlidir. Her konuşmayı değeri çerçevesinde dinliyoruz, her konuşmaya da ehemmiyet veriyoruz. Muhalefet partisinden arkadaşlarımızın burada yaptıkları uyarıları çok ciddiye alıyoruz, ciddi bir şekilde dinliyoruz. Bu arka oda ne işe yarıyor Allah aşkına? Çok kanun teklifini birlikte oturup istişare ederek -siyasi partinin veya iradenin “Ben böyle yapacağım.” dedikleri hariç ama- ideolojik olmayan, toplumun genelini ilgilendiren bir konu varsa hep birlikte biz bu kanun teklifini ihya ediyoruz, düzeltmeye çalışıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Son cümlem Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Açıkçası, ben Sayın Katırcıoğlu’nu Plan ve Bütçe Komisyonunda tanıdım, ben Sanayi Komisyonunda olduğum süreçte yaptığı katkıları da gördüm ama Genel Kurulda bu yaptığı katkıları… Milletvekili arkadaşlarımızın çalışmalarını bilmeden böyle bir ifade kullanması, Parlamentonun iradesini “Milletvekili arkadaşlarımız burada tiyatro sahneliyor, olmaz böyle bir kanun teklifi.” diye ifade etmesi içinde bulunduğu, yer aldığı bu Parlamentoya yapılan büyük bir haksızlıktır diye ifade ediyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini, bu Parlamentonun değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Danış Beştaş…

57.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’nun 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

İstanbul Milletvekilimiz Sayın Katırcıoğlu’nu Meclisteki her milletvekili ve Grup Başkan Vekilleri de yakından tanır; ne kadar naif, ne kadar donanımlı olduğu ve ekonomi alanındaki uzmanlığı tartışma dışıdır.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yakıştıramadığımız ondan zaten.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bugün yani açıkçası Erol Hocayı bile hani bu kadar konuşturan pratiği… “Konuşturan” derken kötü bir şey söyledi anlamında söylemiyorum. Yani artık bu Parlamentonun nasıl işlevsiz olduğunu ben aslında tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Parlamentoya asıl haksızlığı bu Cumhurbaşkanlığı sistemini getirip, Parlamentoyu devre dışı bırakıp kararnamelerle, tek bir imzayla ülkeyi yönetenler yapıyor. Bugün, Parlamentonun itibarını yerlere indiren bizzat iktidar milletvekilleridir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Danış Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Burada açıkçası Erol Hoca, Erol Milletvekilimiz Plan ve Bütçe Komisyonuna çok büyük bir emek veriyor ve bizim hiçbir önerimiz -diğer muhalefet kendi adına konuşabilir- dikkate alınmıyor, dinlenmiş gibi yapılıyor ve yine bildikleri okunuyor. Yani ben de uzun yıllar Anayasa Komisyonunda çalıştım, Adalet Komisyonuna gittim, Plan ve Bütçe Komisyonuna gidiyoruz zaman zaman; dinleniyor ya da dinlenmiş gibi yapılıyor ama bürokratlar ve iktidar grubu ortağıyla beraber neye karar vermişse genellikle -son Spor Yasası istisnalardan biridir, istisnalar var- iktidarın istediği gibi çıkıyor. Mutfak Meclis değil, mutfakta çalışanlar milletvekilleri değil maalesef; şüphesiz, imza sahiplerinin bir emeği vardır, okuyorlardır ama Parlamento böyle çalışmaz yani bu, bizim grubumuzun genel görüşüdür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu sistemden sonra, maalesef, Parlamentonun itibarı oldukça farklı bir noktaya gelmiştir ve milletvekilleri, artık, eskiye göre -eski milletvekillerini de dinliyoruz- neredeyse itibar konusunda çok kötü bir noktaya geldiler ve bunun mimarı AKP ve MHP partileridir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Katırcıoğlu zem ederek aslında Meclisin ağırlığını methetme sanatını icra etti, siz de böyle kabul edin efendim.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bu kadar zorlamayın Başkanım, çok zorluyorsunuz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, konuşmacıların konuştukları hakkında yorum yapmak makamınızın… İç Tüzük’e göre, bu olmaz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Olması gerekeni söyledi.

BAŞKAN – Yani bir sanat, edebî bir sanat gibi düşünelim efendim.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Öyle anlamak istiyorsunuz siz!

BAŞKAN – Böyle anladım efendim.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – İstiyorsunuz!

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45 Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)

BAŞKAN – Evet, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Güzelmansur.

Buyurunuz Sayın Güzelmansur. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; akaryakıt istasyonlarının sorunlarını anlatmak üzere söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde 12 bine yakın akaryakıt istasyonu var. Akaryakıt istasyonları sadece benzin, motorin ya da LPG aldığımız sıradan bir iş yeri değildir. Akaryakıt istasyonları 150 bin civarında insanımızın doğrudan istihdam kapısıdır, 70 milyar lirayı aşkın vergi gelirinin devlet adına tahsildarıdır. Akaryakıt istasyonları günlük yaklaşık 5 milyon araca, 9 milyon kişiye hizmet sağlar. Akaryakıt sektörü inşaat, üretim, enerji, mühendislik, emlak, taşımacılık ve tarım dahil olmak üzere yaklaşık 30’un üzerinde ana sektörü doğrudan etkileyen bir lokomotif sektördür. Akaryakıt istasyonları yağmurda, rahatsızlıkta, yorgunlukta, açlıkta, arızada sığındığımız bir limandır. Akaryakıt istasyonları yılda üç yüz altmış beş gün, günde yirmi dört saat açık olan, milletimize daima kesintisiz hizmet veren iş yerleridir.

Ticaret, üretim, hizmet, sosyal yaşam için böylesine önemli olan akaryakıt istasyonları bugünlerde çok ciddi sorunla karşı karşıya. Bu sorunun adı “süresiz teminat mektubu verme zorunluluğu”dur.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz yıl akaryakıtta vergi kaçakçılığını önlemek için bu Meclisten bir kanun çıkardık. Bu kanunun bazı maddeleri amaca hizmet etmekle birlikte, bazı maddeleri ise masabaşında, sektörün görüşleri alınmadan, bildirilen görüşler de dikkate alınmadan yazıldığı için şimdi uygulamada çok önemli sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bunlardan bir tanesi, akaryakıt bayilerinin vermek zorunda olduğu süresiz teminat mektuplarıdır. Bu teminat mektubunun 31 Mayısa kadar verilmesi gerekiyordu ama bugün bu süre 30 Hazirana kadar uzatıldı. Ama bu teminat mektubunun verilmesinde yaşanan çok ciddi başka sorunlar vardır.

1) Bayilerin teminat yükümlülüklerinin yerine getirilmesi konusunda ciddi bir eksikliği mevcut. Bankalardan süresiz teminat mektubu alma, bu ekonomik krizde neredeyse imkânsızdır. Bayilerin 30 Hazirana kadar mektubu vermesi yine zor görünüyor.

2) Bayiler dağıtım şirketleriyle azami beş yıllık sözleşme imzalarken istasyonları için de kira sözleşmesi düzenliyor ve dağıtım şirketleri istasyonlara sözleşme süresi boyunca kira şerhi ve intifa koyuyor. Bu nedenle bayiler istasyonları teminat olarak gösteremiyor.

3) Kanun yürürlüklerinden önce faaliyette bulunan bayilerden cironun yüzde 1’i kadar teminat alınacak. Bayilik lisansıyla aynı unvan altında farklı iş kolunda faaliyette bulunanların bu faaliyetlerinin de ciroya dâhil edilmesi nedeniyle verecekleri teminat tutarı da çok yüksek oluyor.

4) Faaliyeti öteden beri devam eden ve cirosunun yüzde 1’i kadar teminat verecek bayiler uyumlu mükellefse bunlardan teminatın beşte 1’i alınacak ancak doğal afet gibi mücbir bir sebeple vergi beyannamesini ertelemiş bir bayi ya da vergi ödemesini öteleme hakkından yararlanmış bir bayi uyumlu mükellef olarak kabul edilmiyor.

Değerli milletvekilleri, bu sıkıntıların, yanlış uygulamaların düzeltilmesi gerekiyor. Bunlar düzeltilmezse akaryakıt bayilerinin çoğu, kapanma da dâhil olmak üzere, ciddi sorunlarla karşı karşıya. 150 bin insanımızın doğrudan ekmek teknesi olan akaryakıt bayilerinin teminat mektubu verme konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığından beklentileri şunlardır:

1) Teminat mektubu verme süresi en az bir yıl uzatılmalı.

2) Teminat mektubu süresine bir sınırlama getirilmeli, bu bir yıl olabilir veya maksimum beş yıl olmalıdır.

3) Bayilerden alınacak teminat miktarı belirlenirken sadece akaryakıttan elde edilen ciro göz önünde tutulmalı.

4) Mücbir bir sebeple vergi beyannamesini erteleyen ya da ÖTV ötelemesinden faydalanan da uyumlu mükellefler arasında yer almalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) – 5) Kira şerhi veya irtifak olmuş istasyonlar da teminat olarak kabul edilmeli.

Bu hususları çözerek akaryakıt bayilerinin faaliyetlerine devam etmesini, istihdama ve üretime katkı vermeye devam etmesini sağlayacağız. İlgililerin ciddiye alacağını umuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın Yılmazkaya…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

58.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, İnşaat Mühendisi Korkut Küçükcan’ın ölümüne ilişkin davaya ilişkin açıklaması

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Gaziantep’in Şahinbey ilçesindeki Akkent Camisi inşaatında yaşanan iskele çökmesi sonucu hayatını kaybeden inşaat mühendisi Korkut Küçükcan’ın yargılama süreci aradan geçen uzun sürenin ardından yakın zamanda başladı. Ölümünün üzerinden altı ay geçmesine rağmen yargılamaya yeni başlanması, sürecin ağır ve aksak ilerlemesi hem toplumda hem de ailede haklı tepkilere neden olmaktadır. Birçok delil ve yapılan incelemelerdeki bilirkişi raporları Korkut Küçükcan’ın kusursuz olduğu, belediyenin ve bazı yetkililerin kusurlu olduğu yönünde olmasına rağmen 2021 yılında Danıştaya yapılan başvurunun reddedilmesi, belediye yetkilileriyle ilgili soruşturma izninin verilmemesi hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukukunun olduğu bir hukuk garabeti olarak tarihin kalanında yerini aldı. Kamuoyunun gözü önünde gerçekleşmiş bu olayda yargılama sürecinin takipçisi olduğumuz inşaat mühendisi Korkut Küçükcan’ın ölümü davasında Gaziantepli hemşehrilerimiz gibi bizler de adalet istiyoruz ve bekliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ünlü…

59.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü’nün, Osmaniye’nin Zorkun ve çevre yaylalarındaki tapulama çalışmalarına ilişkin açıklaması

BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Seçim bölgem Osmaniye’nin Zorkun ve çevre yaylaları 2005 yılında belediye mücavir alan sınırlarına dâhil edilmiş ve tapulama çalışmaları yapılmıştır. Çalışmalar sonucu, 20 bin haneden sadece 2.500 haneye tapuları verilmiştir. 2013 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelikle, orman arazisi içinde kalan yayla evleri kamulaştırılmış, bina ve tesislere el konulmuştur. 2015 yılından itibaren ise dişinden tırnağından artırarak kendi emeği ve parasıyla yapmış oldukları evler asıl sahiplerine yüksek bedellerle kiraya verilmeye başlanmıştır. Yüz yıldır ata yadigârı evlerinde oturan vatandaşlarımız yüksek kiraları ödeyememiş, borçları birikmiş ve idareyle icralık olmuşlardır. Bu sebeplerle derhâl vatandaşlarımızın borçlarını…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Birleşime iki dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.24

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.25

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45 Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)

BAŞKAN - 327 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2'nci sıraya alınan 335 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerine başlıyoruz.

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 335)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Gündemimizde başka bir konu bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 26 Mayıs 2022 Perşembe günü saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 22.26



(x) 327 S. Sayılı Basmayazı 18/5/2022 tarihli 92’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.