TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

86’ncı Birleşim

26 Nisan 2022 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişlerinin 50’nci yılına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Konya Milletvekili Halil Etyemez’in, 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

 

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

2.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk’ün, veteriner hekimlerin maruz kaldığı şiddet olaylarına ilişkin açıklaması

3.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

4.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

6.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

7.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan’ın, Gezi davasında verilen karara ilişkin açıklaması

9.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, Tavşanlı Linyitspor’un yaşadığı mağduriyete, ilişkin açıklaması

10.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Gezi davasında verilen karara ilişkin açıklaması

11.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

12.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

13.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin’in, Gezi davasında verilen karara ilişkin açıklaması

14.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

15.- Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşı’nın, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

16.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in, Gezi davasında verilen karara ilişkin açıklaması

17.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, sulama birliklerinin borçlarına ilişkin açıklaması

18.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Adana Havalimanı’nın yok edilmek istendiğine ilişkin açıklaması

19.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

20.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, otizmli hastaların kaldığı bakımevlerinin fiziki yetersizliğine ilişkin açıklaması

21.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in, Muğla’nın Ortaca ilçesi Fevziye Mahallesi’ndeki sosyal donatı alanlarına ilişkin açıklaması

22.- Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağ’ın, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

23.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

24.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın, sağlık çalışanlarına uygulanan şiddete ilişkin açıklaması

25.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, bütün yurttaşların Kadir Gecesi ile Ramazan Bayramı’nı kutladığına ve emeklilerin bayram ikramiyesine ilişkin açıklaması

26.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, Gaziantep’in Şahinbey ilçesi Kürüm ve Çöreklik Mahallelerindeki mera alanlarının talanına ilişkin açıklaması

27.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan’ın, Ergene Nehri’nin ıslah edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

28.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, Kavacık-Dursunbey grup yolunun bitirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

29.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, ulaşım sektöründeki esnafların taleplerine ilişkin açıklaması

30.- Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu’nun, Gezi davasında verilen karara ilişkin açıklaması

31.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Çanakkale Kara Savaşı Zaferi’nin 107’nci yıl dönümüne, dün Bursa’da meydana gelen uçak kazasına, Erol Güngör’ün vefatının 39’uncu yıl dönümüne, 26 Nisan Dünya Pilotlar Günü’ne, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 39’uncu Hükûmetine başarılar dilediğine, HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine, ABD Başkanı Biden’ın sözde soykırım açıklamasına, Gezi davasında verilen karara ve Spor Toto, Süper Lig ve TFF 1. Lig’in yeni sezon yayın hakkı için Türkiye Futbol Federasyonunun açtığı ihaleye ilişkin açıklaması

32.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan askerlerimiz Fırat Canlı, Doğukan Korkmaz ile Yunus Kalkan’a Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediğine; sözde Ermeni soykırımına ve TBMM üyesi bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifinin provokatif amaçlı olduğuna ilişkin açıklaması

33.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Gezi davasında verilen karara, hâkimlere evrensel hukuk ilkelerine göre karar vermeleri için çağrıda bulunduğuna ve Halkların Demokratik Partisi Merkez Yürütme Kurulunun “24 Nisan”la ilgili pazar günü yaptığı açıklamaya ilişkin açıklaması

34.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çanakkale Kara Savaşı Zaferi’nin 107’nci yıl dönümüne, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan askerlerimiz Doğukan Korkmaz, Fırat Canlı ile Yunus Kalkan’a Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediğine; Gezi davasında verilen karara ve mahkemelerin muhalefeti sindirmek için kullanılmaması gerektiğine ilişkin açıklaması

35.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan Piyade Teğmen Bekir Can Kerek, Piyade Uzman Çavuş Kubilay Çon, Piyade Uzman Çavuş Furkan Gök ile Fırat Kalkanı Harekâtı’nda şehit olan Özel Harekât Polisi Aytaç Altunörs’e Allah’tan rahmet dilediğine; Çanakkale Kara Savaşı Zaferi’nin 107’nci yıl dönümüne ve Gezi davası sürecinin hâlâ devam ettiğine ilişkin açıklaması

36.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

37.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

38.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

39.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, iğnesiz şeker ölçüm sensörünün SGK tarafından ödeme kapsamına alınması gerektiğine ilişkin açıklaması

40.- İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz’ın, ilaç fiyatlarına gelen zamların yaratacağı sıkıntıya ilişkin açıklaması

41.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç’un, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan Fırat Canlı, Yunus Kalkan ile Doğukan Korkmaz’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal’ın, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan Furkan Gök ile Fırat Canlı’ya Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

43.- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın, kamuda birden fazla yerden maaş alan bürokratlara ilişkin açıklaması

44.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

 

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptıkları açıklamaları sırasında şahsına sataşmaları nedeniyle konuşması

 

VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Celal Adan’ın, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit düşen askerlerimiz Fırat Canlı, Yunus Kalkan ve Doğukan Korkmaz’a Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediğine ilişkin konuşması

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve arkadaşları tarafından, ülke ekonomisine katkı sağlayan ihracat ve ithalatçılarımız ile onların yükünü taşıyan uluslararası nakliyecilerimizin sınır kapılarında ve kullandıkları güzergâhlarda yaşadıkları sorunlarının incelenmesi amacıyla 25/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, Mersin Milletvekili Rıdvan Turan ve arkadaşları tarafından, gıda enflasyonunun oluşmasındaki temel nedenlerin araştırılması amacıyla 26/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, çocuk yoksulluğunun sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/5923) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

B) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 26 Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde (10/1428), (10/2953), (10/3030), (10/3049), (10/3330), (10/3757), (10/4665), (10/4850), (10/5742), (10/5743), (10/5980), (10/5981), (10/5982), (10/5983), (10/5984), (10/5985), (10/5986), (10/5987), (10/5988), (10/5989), (10/5990), (10/5991), (10/5992), (10/5993), (10/5994), (10/5995), (10/5996), (10/5997), (10/5998) ve (10/5999) esas numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek yapılmasına, 27 Nisan 2022 Çarşamba günkü birleşiminde 325 sıra sayılı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’nun gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmına alınarak görüşmelerinin bu birleşimde yapılmasına ve Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerine ilişkin önerisi

 

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz ile 1 Milletvekilinin, (2/3726) esas numaralı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/167)

 

IX.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

 

X.- MECLİS ARAŞTIRMASI

A) Ön Görüşmeler

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan ve 20 milletvekilinin değişen aile yapısı içerisinde yaşlıların durumunun tespiti ile yaşlılara ilişkin hizmet ve politikaları belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1428)

2.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi ve 25 milletvekilinin pandemi süresince yaşlıların kaldığı huzurevlerinin virüsten korunma için etkin mücadele yollarının tespit edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2953)

3.- Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan ve 20 milletvekilinin yaşlı bakım hizmetlerinin finansal planlamasının sağlanması ve Türkiye'ye uygun bakım modellerinin geliştirilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3030)

4.- Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve 20 milletvekilinin pandemi sürecinde yaşlıların yaşadığı sorunların tespit edilerek gerekli desteklerin sağlanması ve mağduriyetlerin önlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3049)

5.- İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel ve 20 milletvekilinin yaşlı vatandaşların sorunlarının araştırılarak yaşlanan topluma yönelik politikaların belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3330)

6.- İstanbul Milletvekili Zeynel Emre ve 22 milletvekilinin yaşlı nüfusun karşı karşıya olduğu sorunların tespit edilerek bunlara çözüm önerileri geliştirilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3757)

7.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 22 milletvekilinin pandemi sürecinin emekli ve yaşlılar üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/4665)

8.-Ağrı Milletvekili Abdullah Koç ve 19 milletvekilinin yaşlı bireylerin sosyoekonomik durumunun tespit edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/4850)

9.- İstanbul Milletvekili Erol Kaya ve 43 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5742)

10.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turan ve 19 milletvekilinin yaşlı ve emeklilerin mevcut ekonomik koşulları ile yaşam koşullarının iyileştirilmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5743)

11.- Gümüşhane Milletvekili Cihan Pektaş ve 25 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5980)

12.- Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5981)

13.- Tokat Milletvekili Özlem Zengin ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5982)

14.- İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak ve 24 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5983)

15.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5984)

16.- Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5985)

17.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve 28 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5986)

18.- Adana Milletvekili Jülide Sarıeroğlu ve 29 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5987)

19.- İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Erhan Usta'nın yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5988)

20.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5989)

21.- Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinç ve 31 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5990)

22.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 25 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5991)

23.- İstanbul Milletvekili Ahmet Berat Çonkar ve 28 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5992)

24.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5993)

25.- MHP Grubu adına Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5994)

26.- HDP Grubu adına Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ve Grup Başkanvekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın yaşlıların karşılaştığı sorunların araştırılarak bu sorunlara yönelik yapısal çözüm önerileri geliştirilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5995)

27.- Bolu Milletvekili Fehmi Küpçü ve 25 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5996)

28.- Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5997)

29.- Şanlıurfa Milletvekili Halil Özcan ve 26 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5998)

30.- Yozgat Milletvekili Yusuf Başer ve 28 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5999)

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığın 2002-2022 yılları arasındaki projelerine,

- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın, Bursa'nın Osmangazi ilçesinde bir okul müdürünün verdiği karma eğitime aykırı talimata,

- Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ'ın, İstanbul'da bir özel yurtta yaşanan şiddet olayına ve özel yurtlara yönelik tedbirlere,

- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın, İstanbul'da bir öğrenci yurdunda yaşanan çocuklara şiddet olayına,

- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca'nın, Denizli'nin Merkezefendi ilçesinde bulunan bir lisede verilen eğitim ile ilgili bazı iddialara,

- Van Milletvekili Murat Sarısaç'ın, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında seçmeli ders olarak Kürtçe dersini seçen kişilere dair çeşitli verilere,

- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Kars'ın Digor ilçesine bağlı Alem köyündeki ortaokulun onarım ve tadilat ihtiyacının giderilmesi talebine,

Kars'ın Digor ilçesine bağlı Şirinköy köyündeki ilköğretim okulu binasının yenilenmesine,

Kars'ın Sarıkamış ilçesine bağlı Kozan köyündeki okulun lojman ihtiyacına,

İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/61866), (7/62033), (7/62034), (7/62036), (7/62038), (7/62041), (7/62179), (7/62185), (7/62187)

2.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlü'nün, bir cinsel taciz olayının kovuşturulmasına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/61960)

3.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya'nın, İstanbul'da bir öğrenci yurdunda yaşanan çocuklara şiddet olayına,

- Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş'un, otizm sendromlu çocukların eğitimine,

- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Kars'ın Kağızman ilçesine bağlı Tut köyündeki öğrencilerin okul servisi ihtiyaçlarının giderilmesi talebine,

Kars'ın Sarıkamış ilçesine bağlı Kazıkkaya köyündeki okul ve lojmanın onarılması talebine,

- İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç'ın, Bakanlığın olası siber saldırılara karşı aldığı önlemlere,

Taşımalı eğitim nedeniyle kapanan köy okullarına,

- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü'nün, taşımalı eğitim hizmeti veren servis firmalarının desteklenmesi talebine,

İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/62035), (7/62039), (7/62182), (7/62186), (7/62272), (7/62274), (7/62275)

4.- Muğla Milletvekili Mürsel Alban'ın, sığınma evi sayısına ve 2020-2022 yılları arasında sağlanan maddi yardımlara ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/62331)

5.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu'nun, Kadın Kooperatiflerinin Güçlendirilmesi Protokolü kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/62496)

6.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü'nün, Şanlıurfa'nın Haliliye ilçesinde işlenen bir kadın cinayetine ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/62634)

26 Nisan 2022 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86’ncı Birleşimini açıyorum. (x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, 28 Nisan Dünya Sağlığı ve Güvenliği Günü münasebetiyle söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’a ait.

Buyurun Sayın Aycan. (MHP sıralarından alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve İş Güvenliği Günü nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bu konuya geçmeden önce bir üzüntümü dile getirmek istiyorum: 24 Nisanda maalesef yine ülkemizle ilgili, tarihimizle ilgili hem iç çevrelerden hem de dış çevrelerden asılsız ithamlarda bulunulmuştur. Dış çevrelerden yapılan ithamlar, özellikle Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Biden’ın ve diğer kişilerin ithamları bizi çok da ilgilendirmiyor, önemsemiyoruz. Bir bunağın, tarih bilmeyen Türk düşmanı kişilerin siyasi amaçları doğrultusunda tarihimizle ilgili söylediği sözler yok hükmündedir. Esas bizi üzen ise aynı kaptan yemek yediğimiz, aynı ortamı paylaştığımız, kader birliği yaptığımız insanların söylemleridir. Maalesef, bir HDP’li vekilin, bir CHP’li vekilin ve bir de içinde bulunduğu her kuruma ihanet etmeyi alışkanlık hâline getiren Ali Babacan’ın söylemleri esas bizi üzmüştür.

Tabii, aslında Ermeniler, Doğu Anadolu’da Kürt kökenli kardeşlerimizi en çok katletmişlerdir. Bugün, özellikle, kendilerini Kürt kökenli olarak tanımlayan kişilerin bunun hesabını sormak yerine Ermeni diasporasından açıklamalar yapması aslında çok dikkate şayandır. Bu vesileyle ben de Doğu Anadolu’da ve şehrim Kahramanmaraş’ta özellikle Ermeniler tarafından katledilen kardeşlerimizi, dedelerimizi rahmetle anıyorum ve onların haklarının sorulmasını istiyorum.

28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü dedik. Bunu Dünya Çalışma Örgütü (ILO) iş sağlığı ve güvenliğinin gündeme getirilmesini ve bunun geliştirilmesi amacıyla böyle bir günü belirlemiştir ve Türkiye’de de bu, bu şekilde değerlendirilmektedir ve bu değerlendirme özellikle Türkiye’de de gündeme alınmaktadır çünkü Anayasa’mıza göre de çalışmak bir haktır. Her insanın çalışması hem bir görev hem de bir haktır. Her insanın bir işi vardır ve bu iş insanın sağlığını az ya da çok etkilemektedir. İnsanın yaptığı iş mutlak manada sağlığını etkilemektedir. Sürekli aynı ortamda, aynı risklere maruz kalması meslek hastalıklarına sebep olmaktadır ve diğer taraftan da iş yerinde iş kazaları ciddi bir şekilde yurdumuzda ve tüm dünyada işçi ölümlerine sebep olmaktadır. Bunun için her iş yerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemi alınması, bunun gündeme taşınması, bununla ilgili birimlerin oluşturulması çok elzem bir durumdur. İş sağlığı ve güvenliği önlemlerini memurların çalıştığı kamu kuruluşları da dâhil her birimde kurmalı ve bunu gündeme getirmeliyiz ve bununla ilgili de mutlak manada tedbir almalıyız. Yoksa iş kazalarına ve meslek hastalıklarına bağlı ölümler görülmeye devam etmektedir. Bu sadece çalışanların ölümüne sebep olmanın da ötesinde çalışma barışını, üretimi de etkileyen önemli bir konudur. Aslında Anayasa’mız da iş yerinde güvenlikle ilgili önlemler alınmasını istemektedir ve bu önlemler mutlaka alınmalıdır çünkü işçi sağlığını etkilemesi ve meslek hastalıklarının görülmesi ya da ölümlere sebep olmasının hayatın bir gerçeği olmaması gerekir. İş sağlığı ve iş güvenliği birimlerinin mutlaka iş yerinde çalışanların sağlığını koruyucu ve geliştirici önlemler alması lazım. Sadece iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemekle yetinmeyip bunun dışında da mutlaka çalışanların sağlığını daha çok geliştirmeye yönelik önlemleri, gerekli bağışıklama ve koruyucu önlemleri de kullanmayı sağlamamız lazım ve bu tedbirleri artırarak sürdürmemiz gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

SEFER AYCAN (Devamla) – Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak çalışma hayatının hem işçi hem de işveren yönünden desteklenmesini ve iş yeri ortamında iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili her türlü önlemin, teknik, hukuki ve yasal düzenlemelerin de yapılmasını, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin de artırılmasını bekliyoruz.

Tüm çalışanlarımıza sağlıklı ve iş kazasız günler diliyorum.

Teşekkür ederim, saygılarımla. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Nuhoğlu, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

24 Nisanda “tweet” atan, açıklama yapan, içeride ve dışarıda konumu ne olursa olsun, 1915 yılında soykırım yapıldığını iddia eden herkesi nefretle, lanetle kınıyorum. Bu konuda kanun teklifi verecek kadar şuurunu kaybetmiş Diyarbakır Milletvekilini de taşıdığı Türk vatandaşlığı kimliğine, gölgesinde rahatça yaşadığı Türk Bayrağı’na, kürsüsünden serbestçe konuşabildiği Türkiye Büyük Millet Meclisine yaptığı nankörlükten dolayı ayrıca şiddetle kınıyor ve kendisini iddialarını mahkemelerde ispatlamaya davet ediyorum. Hiç kimse dirliğimize, birliğimize ve istiklalimize boşuna göz dikmesin. Mustafa Kemal Paşa’nın 1923’te dediği gibi, bu memleket tarihte Türk’tü, hâlde Türk’tür ve sonuna dek Türk olarak yaşayacaktır.

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

2.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişlerinin 50’nci yılına ilişkin gündem dışı konuşması

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişlerinin 50’nci yılı nedeniyle söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’a ait.

Buyurun Sayın Başarır. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Aslında, bu konuşmayı 6 Mayısta yapacaktım ama bayram nedeniyle Meclis tatil ve bugün yapıyorum.

Evet, bugün, 3 yiğit adamın idamının üzerinden tam elli yıl geçti. Alçak bir zihniyet hain bir hükümle bu yiğitleri idam etti. Deniz, Hüseyin, Yusuf daha 20’li yaşlarda ülkesinin ve dünyanın en temel sorunlarını kendisine dert edinmişlerdi. Bu çocuklar yetenekliydi, zekiydi, yakışıklıydı, Türkiye’nin en iyi okullarında okuyorlardı, ailelerinin hiçbir şeye ihtiyacı yoktu; yaşasalardı hepsi zengin birer avukat, birer mühendis olabilirlerdi, hayatlarını en iyi şekilde sürdürebilirlerdi ama emekten, halktan, işçiden, köylüden, haktan, adaletten yana tercihlerini kullandılar. (CHP sıralarından alkışlar) Bir mücadele verdiler, haklı bir mücadele verdiler ve dediler ki: “Yaşasın tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti.”

Evet, bu 3 yiğit sadece Türkiye'nin sorunlarını değil, dünyadaki sorunları da kendilerine dert ettiler. Filistin'e gittiler, Filistin'de İsrail zulmüne karşı direndiler. Evet “bir dakika” deyip de daha sonra İsrail'e yüzlerini dönmediler çünkü yürekleri vardı, idealleri vardı, inançlıydılar.

Değerli arkadaşlar, bir resim göstereceğim; bakın, Samsun. 19 Mayısta bir yürüyüş başlattılar. Ne diyor? “Tam bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal yürüyüşü” diyor. (CHP sıralarından alkışlar) Kim yapıyor bunu? Deniz Gezmiş ve arkadaşları yapıyor, kucaklarında Türk Bayrağı’yla yapıyor. Evet, bu arkadaşlar defalarca tutuklandılar, gözaltına alındılar, işkenceye maruz kaldılar ama hep direndiler.

Bugün bu 3 yiğidin değerli bir avukatını kaybettik. Kendisine, Erşen Sansal'a Allah'tan rahmet diliyorum. Halit Çelenk’e -avukatları- Allah'tan rahmet diliyorum, saygıyla anıyorum. Değerli arkadaşlar, gerçekten acıyla, üzüntüyle yaşadığımız bir gün.

Bakın, o anneyi, o anneleri, 3 yiğidin annesini ağlattık. Deniz Gezmiş'in annesi Mukaddes Öğretmen oğlunun idamından iki gün sonra evine gelir, gelinine seslenir: “Kızım, git okul müdürüne, öğrencilerime söylesin, iki gün gelemeyeceğim okula.” der. İşte, biz böyle bir anneyi ağlattık ama dün de bir cumhuriyet aydını, dün de bir cumhuriyet kadını Necla Kavala’nın ciğerini yaktık. Evet, bu ülkenin kaderi mi? Cunta, sıkıyönetim mahkemeleri ya da 13. Ağır Ceza Mahkemesi gibi hukuktan uzak, vicdandan uzak, ahlaktan uzak karar veren mahkemeler bu ülkenin kaderi mi, merak ediyorum.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – 6’ncı Filoyu kıble yaptılar.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Bakın değerli arkadaşlar, elli yıl önce cunta vardı, bugün daha beter durumdasınız. En azından o mahkemeler bir karar verdiği zaman zikzak yapmıyordu, lanetliyorduk. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bir mahkeme Osman Kavala’ya beraat ettiği dosyadan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veriyor, tutuklandığı casusluk dosyasından beraat kararı veriyor. Ya, cunta mahkemeleri, sıkıyönetim mahkemeleri bu kadar ucube bir şekilde karar vermiyordu ama o mahkeme şunu bilsin: Ona o talimatı verenler, ona o hükmü yazdıranlar ve kendileri Osman Kavala hakkında karar vermediler, kendileri ve o hükmü ona verdirenler hakkında bir karar verdiler. Gün gelecek dünkü karar o beyefendilerin yüzüne okunacak, söz veriyorum. Söz veriyorum, bunun hesabını verecekler. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Gezi… Ben bakıyorum, tüm partilerden -MHP, CHP, HDP- o gün bozkurt işareti yapan, zafer işareti yapan milyonlarca çocuk sokaktaydı.

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Biz yoktuk; karıştırma kardeşim, biz yoktuk.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Çünkü Gezi bir onur hareketiydi.

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Yalan söyleme, milletin gözünün içine bakarak yalan söyleme!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Bakın, Gezi şerefli çocukların bir hareketiydi.

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Sabahtan beri 6. Filo propagandası yapıyorsun.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Bu çocuklara bugün “terörist” diyemezsiniz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Orada hangi pankartları gördük?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Gezi; “Deniz” demektir, “Yusuf” demektir, “Hüseyin” demektir.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Terör örgütünün pankartlarını görmediniz mi?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Gezi, “zulme karşı tam bağımsız Türkiye” “Türkiye Cumhuriyeti” demektir. Gezi, yiğitliktir!

YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) – Bak, Gezi’yi görmek istiyorsan buraya bak.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Hadi oradan, onu kimin yaptırdığını ben biliyorum!

YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) – Bak, buraya bak, buraya! Gezi’yi görmek istiyorsan buraya bak!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Gezi, Mustafa Kemal’e “2 ayyaş!” diyen zihniyetin yüzüne tükürmektir, yüzüne! (CHP sıralarından alkışlar)

YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) – Mustafa Kemal yok orada! Türk Bayrağı yakıldı orada!

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Yalan konuşuyorsun yalan! Orada PKK’nın paçavraları vardı!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - O yüzden bir kez daha ben o çocukların önünde saygıyla eğiliyorum, saygıyla. (CHP sıralarından alkışlar)

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – PKK’nın paçavraları vardı.

YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) – Türk Bayrağı yakıldı orada!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Türk Bayrağı’nı yakanlar senin provokatörlerin.

YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) – Bak, Gezi bu, Gezi bu!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Eminim danışmanındır biri senin, senin danışmanındır bir tanesi.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Ben Gezi’de bayrak yakan görmedim.

BAŞKAN – Yasin Bey, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk’ün, veteriner hekimlerin maruz kaldığı şiddet olaylarına ilişkin açıklaması

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Yozgat Sorgun’da Veteriner Hekim Volkan Lale insan sağlığına uygun olmayan bir hayvanın etini kullanıma uygun bulmadığı için, halk sağlığını korumaya çalışırken görevi esnasında çalıştığı mezbahanede bıçaklı saldırıya uğramış ve görevi başında öldürülmüştür.

Veteriner hekimler görevleri gereği gıda güvenliği, toplum ve halk sağlığı için süt ürünlerinden et ve et ürünlerine kadar vatandaşlarımızın sağlıklı gıda tüketimleri için çalışmaktadırlar. Sağlıkta Şiddet Yasası geçerken sağlık grubunda sayılmadıklarından dolayı unuttuğumuz veteriner hekimlerimizin bu ve benzeri şiddet olaylarına maruz kaldıklarını biliyoruz. Dikkatinizi çekmek için daha kaç veteriner hekimin şiddete maruz kalması lazım. Gerekli önlemlerin ve hassasiyetin gösterilmesini yetkililerden rica ediyoruz.

Teşekkürler Sayın Başkan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Bülent Bey, buyurun.

3.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, az önceki hatip daha ilk konuşmacı olmasına rağmen çok gergin başladı, bu kadar gerginliğe gerek yok diye düşünüyorum.

Biz başka bir memlekette mi yaşıyoruz? Yani biz Gezi’de arabaların yakıldığını, polislerin şehit edildiğini, PKK bayrakları açıldığını görmedik mi? Bu kadar gerginliğin, bu kadar anlamsız bağırmanın bir kıymeti olmadığı kanaatindeyim. Kaldı ki devam eden bir yargı süreci var, Yargıtay aşaması var.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Kaç yıldır?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – İtirazlar varsa bu itirazlar Yargıtayda değerlendirilecektir. Kaldı ki karar verilirken hâkimlerimizden bu konuya katılanlar var, katılmayanlar var. Dediğiniz gibi “sarayın hâkimi, talimatı” falan değil, yürüyen bir dava var, bu davaya daha soğuk akılla, daha sakin bir dille yaklaşmamız gerektiği kanaatindeyim.

Sayın Başkan, bir diğer husus da… Yine 60’a göre izin verirseniz şunu ifade etmek isterim: Az önce kıymetli hatip Deniz Gezmiş’le ilgili idamının 50’nci yılı olmasından yola çıkarak söz istedi. Hiç kimsenin idamına sevinecek hâlimiz yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kendi ifadesiyle söylüyorum, yiğit mi değil mi bilemiyorum, mahkemelerde kayıtlar var fakat ısrarla “Alçaklar astı.” dedi. Altını çiziyorum, ısrarla “Alçaklar astı.” dedi. Çok zor değil, Meclisimiz var, arşivlerimiz var, baktım kim asmış Deniz Gezmiş’i diye. Ayrıntıyı geçiyorum, CHP’li vekilin olduğu partiden dolayı orayı söyleyeceğim. CHP’den 2 “çekimser”, 28 “evet”, 62 de oylamaya katılmayan var yani 28 CHP’li vekil “evet” demese Deniz Gezmiş belki de şu an sizde vekildi. Asan siz, kızan siz, çok garip yaklaşım.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ne demek!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Değerli arkadaşlar, bu da elimde mazbatası, zaptı. Hangi CHP’li vekillerin Deniz Gezmiş’in idamına “evet” dediğinin tek tek isimleri var. 28’i “evet” demiş, 60’ı dışarıda durmuş gelmemiş içeriye, şimdi de “Asan alçak.” diyorsunuz. Meclisi bu tarz polemiklere mahkûm etmeyin.

Bakınız, daha da ötesi Tekirdağ Vekili Orhan Öztrak, şu anki sözcünüzün de babası. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

Arkadaşlar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Başkanım, son kez, otuz saniye sadece, izin verirseniz…

BAŞKAN – Toparlarsanız…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Toparlıyorum Başkanım.

Değerli arkadaşlar, derdim Meclisi germek değil, polemik yapmak değil ama isyan ediyorum bu samimi olmayan yaklaşıma. Siz kürsüye çıkıp “Alçaklar astı.” diyorsunuz. Bakıyoruz, “alçak” dediğiniz Tekirdağ Vekili, şu anki sözcünüzün babası Orhan Öztrak; bu yanlış bir yaklaşım.

Hâkimlerin yanlış kararını beraber eleştirelim -Deniz Gezmiş’i de Kavala’yı da- yanlış varsa değerlendirelim ama iftira atarak, soğuk aklı bırakarak, duygusal reflekslerle itham ederek yaklaşmanın doğru olmadığını kanaatindeyim.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun.

4.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu kürsüde konuşmasını yapan konuşmacı Gezi hadiselerinde veya Gezi eylemlerinde MHP’lilerin de hatta bozkurt işareti yapanların da bulunduğunu söyledi. Bozkurt işaretini Kemal Kılıçdaroğlu da yapıyor, o konuyu bir hatırlatalım. Yeri geldiğinde istismar için tabii elbette bunu yapıyorlar. Ve şunu söyleyeyim: Bu Gezi eylemlerinde Milliyetçi Hareket Partisi yoktur ve özellikle belirtiyorum -bir türlü anlamayanlar anlasınlar, kafalarına da iyi soksunlar- Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücüler kendi organize etmedikleri birtakım yürüyüş, eylem vesairede bulunmazlar yani biz başkalarının peşine takılıp onların gündeminin peşinden gitmeyiz; bu böyle biline.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, tamamlıyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Şimdi gündem dışı şahsı adına söz aldığı konuşmada Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnanları övgüledi, kendince kutsadı. Bir milletvekilinin, yani anayasal bir düzende, Türkiye Büyük Millet Meclisinde demokratik siyaset yapan bir milletvekilinin Anayasa’yı silahlı bir şekilde devirmek için dağa çıkan ve terörist olan kişileri anması ayrı bir garabettir ve çelişkidir. Bir kere, demokratik siyasetle çelişen bir durum vardır. “Filistin’e gitti.” diyor, Filistin’e niye gitti bunlar? Silahlı eğitim almak için, gelip Türkiye'de silahlı eylemler yapmak için. Ben gayet iyi hatırlıyorum onu yani benim çocukluğum dönemine rastladı. Bu sayılan isimlerin kim olduğunu da biliyoruz. Bunlar, demokrasiyle, demokratik siyasetle alakası olmayan teröristlerdir.

Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Altay, buyurun.

5.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Çok teşekkür ederim.

Bir meseleyle ilgili yapılan yorumlar meseleye nereden baktığınızla ilgilidir. Sayın Başkanın “terörist” diye nitelendirdiği insanları ben terörist görmem ama Gezi’yi provoke eden, Gezi’de o çadırları yakanlar, arabaları devirenler de Gezi’ye katılan o gençler değil, bu iktidarın devlete soktuğu, sızdırdığı FETÖ mensubu devlet görevlileridir, bunu herkes de bilmektedir. (CHP sıralarından alkışlar)

YUSUF BAŞER (Yozgat) – Hadi oradan!

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ben asıl şunun için söz aldım: Deniz Gezmişlerin idamıyla ilgili Sayın Turan Meclisteki oylama tutanağını gösterdi. Bir grup CHP milletvekilinin de bu oylamada “evet” oyu verdiği bizce de malumdur. Bir grup milletvekilinin bu oylamaya katılıp “evet” oyu vermesi bu konuda Cumhuriyet Halk Partisine bir suç, zan getirmez. Şunun için diyorum: Tıpkı dün Gezi’de, Kavala davasında olduğu gibi Deniz Gezmişlerin idam hükmünü veren…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – …mahkeme, sipariş ve talimatla bu kararı almıştır. O çocuklar bir kişinin burnunu kanatmadılar, bir kişinin ve idam edildiler. Dolayısıyla kararın, mahkemenin verdiği kararın Mecliste oylanması noktasında “kabul” oyu veren Cumhuriyet Halk Partililerin hepsi de bugün herhâlde hayatta olsalar yanlış yaptıklarını kabul edecektir. O günün atmosferi içinde şüphesiz yanlış yapmışlardır, yanlış yapılmıştır.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Eyvallah.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Konu bundan ibarettir ama buradan yola çıkarak Deniz Gezmişlerin idamıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisini zan altında bırakamazsınız. Zan altında bırakılacak olan, dün Gezi davasında olduğu gibi o gün de talimatla karar veren sözde yargıçlardır.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Emecan…

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bir dakika…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Geçti artık.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Başkanım…

BAŞKAN - Sayın Altay gayet güzel toparladı.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Ama benim şahsımla ilgili, bir milletvekili olarak...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hiç şahıslara laf atmam, konuşabilir ama laf atmam yani.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Açıkça terörü övdüğümü söyledi, ben buna cevap vermek isterim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Terörü övdüğünüzü söylemedim, “terörist” dedim onlara, kanaatimi söyledim.

BAŞKAN – Lütfen sataşmaya meydan vermeyin.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Asla Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptıkları açıklamaları sırasında şahsına sataşmaları nedeniyle konuşması

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Şimdi, milletvekili olmadan önce ben bir insanım. Adım Mahir, kardeşimin adı Taylan, kızımın adı Deniz; ben bunlarla gurur duyuyorum. Ben bu insanları seviyorum. Ben bu insanlarla büyüdüm. Benim babam da Deniz Gezmiş asıldığında onunla cezaevinde arkadaştı; babamla da onur duyuyorum. Bunu söyleyeyim, bir. (CHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Olabilir.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – İki: Bakın, her asılana “terörist” dersek Erdal Eren’e, Mustafa Pehlivanoğlu’na da diyebilir miyiz? Üzülmediniz mi Sayın Başkan? 1980’de asılan Mustafa Pehlivanoğlu'na üzülmediniz mi? Sizin arkadaşınızdı. Ben onu da yanlış buluyorum. Ben Erdal Eren'i de yanlış buluyorum. Ben Adnan Menderes’i de yanlış buluyorum. Ben Deniz Gezmiş’i de yanlış buluyorum çünkü gencecik çocuklar.

YUSUF BAŞER (Yozgat) – Senin arkadaşların imza atmış.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Sayın Başkanımın dediği gibi karıncayı incitmemişler.

Üç: Filistin’de ne eğitimi aldılar, nereden biliyorsunuz? Nereden biliyorsunuz?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Fotoğrafları var.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – O gün, Filistin halkına yardım eden, dünyanın birçok yerinden gelen devrimciler vardı, onlar da bunlardan bir tanesiydi. “Yanlış yaptı.” mı diyorsunuz? Siz “Yanlış yaptı.” diyorsanız, ben size hiçbir şey söylemeyeceğim. Ama “Kim ne oy verdiyse kendini bağlar.” Yanlış, Sayın Başkan da söyledi. Ben bu insanlara, inancına; devrime olan inancına, eşitliğe olan inancına, köylüye, millete olan inancına gönül verdim ve burada da konuşma ihtiyacında bulundum. 60’ta da, 70’te de, 80’de de ve -bugün de- dün de bir idam cezası verildi aslında. Yani idam cezası olsa Osman Kavala’yı asacaksınız, asacaksınız; zihniyetiniz bu. Bunu söyledim. (CHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

6.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, konuşmacı arkadaşımız Ali Mahir Bey kendi düşüncelerini ifade etti ve şu dikkat çekici bir husustur: Burada, Sorosçu ve Amerikancı Osman Kavala’yı övgüleyip de aynı zamanda Deniz Gezmiş’i övgülemek yaman bir çelişkidir diye düşünüyorum. Neden? En azından, bildiğimiz kadarıyla bu Deniz Gezmişler açıktan ve şiddetli bir şekilde Amerikan emperyalizmine, Amerika’ya, 6’ncı Filoya karşıydı ve kendilerince bunun da mücadelesini verdiklerini ifade ediyorlardı. Sorosçu olan, şimdi, Amerikancı olan Kavala ile Deniz Gezmiş'i nasıl aynı kefeye koyabiliyorsunuz, bu çelişkiye de dikkat çekmek istiyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Başkanım, yerimden sadece otuz saniye, yerimden.

BAŞKAN – Sayın Emecan, buyurun.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sadece otuz saniye ama Başkanım.

BAŞKAN – Ama düşüncelerinizi ifade ettiniz.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Söyledim ama Osman Kavalacı niye ben olayım Başkanım?

BAŞKAN – Ne söyleyeceksiniz şimdi?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Ben niye Kavalacı olayım, ben niye oncu olayım? Ben “Kavalacıyım.” demedim ki, sadece otuz saniye bunu gidermek isterim, yerimden.

BAŞKAN – Öyle demiyor, sana demiyor ya, sana demiyor.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – “Kavalacı.” demedim.

BAŞKAN - Bir dakika, sana demiyor ki.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Başkanım, bana dedi, ben konuştum.

BAŞKAN – Yok, diyor ki... Ya, sana demiyor.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ben “Kavalacı.” demedim ya.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – “Kürsüde konuşan hatip.” dedi Sayın Başkanım. Otuz saniye...

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ali Mahir Bey, ben “Kavalacı.” demedim size ya.

BAŞKAN – Engin Bey ne diyorsa yapayım ya.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Verin.

BAŞKAN – Buyurun.

7.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkanım, Osman Kavala olabilir, başka birisi olabilir, başka bir yurttaşımız olabilir ya da herhangi bir ilimizdeki, ilçemizdeki ülkü ocakları başkanı olabilir, eğer birisine haksızlık, hukuksuzluk yapılıyorsa, yanlış işler yapılıyorsa, bir partinin aday adayı olan bir hâkim o kişi hakkında karar veriyorsa, ben onun karşısındayım. Ben niye Kavalacı olayım, niye şuncu olayım? Ben hukukçuyum, adaletçiyim.

BAŞKAN – Sayın Emecan, buyurun.

8.- İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan’ın, Gezi davasında verilen karara ilişkin açıklaması

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Dün Gezi'nin duruşmasına tanık olduk hep birlikte ama bu, sıradan bir duruşma değildi, tarihe kötülüğün rejimine yaptığınız büyük bir katkı olarak geçecek cinsten bir duruşma. Hukuk devletinin çöküşünü, adaletin yok oluşunu izledik. Bir mahkeme heyeti düşünün ki üye hâkimlerinden birisi AKP’den milletvekili adayı olmuş ve biz bu kişilerin siyaseten verdiği karara -karar- değil, infaza tanık olduk. Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası; Mücella Yapıcı’ya, Çiğdem Mater’e, Hakan Altınay’a, Can Atalay’a, Mine Özerden’e, Yiğit Ali Ekmekçi’ye, Tayfun Kahraman’a da on sekizer yıl hapis cezası verildi. Ama unutmayın, bozmaya çalıştığınız bu adalet gün gelecek size de lazım olacak; küçük Vera’ya sözümüz olsun. Biz de Gezi’deydik, Gezi onurumuzdur; mücadeleye devam. Deniz Gezmiş’in, Yusuf Aslan’ın ve Hüseyin İnan’ın vermiş olduğu tam bağımsızlık mücadelesine de selam olsun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Ali Fazıl Kasap…

9.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, Tavşanlı Linyitspor’un yaşadığı mağduriyete, ilişkin açıklaması

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bölgesel Amatör Lig’de “play-off” grubunda mücadele eden kömür işçilerinin takımı Tavşanlı Linyitspor’un, rakip takımın cezalı oyuncu oynatmasıyla hakkı gasbedilmiştir; 3. Lig’e yükselme hakkını gasbetmeyin. Türkiye Futbol Federasyonu ve Amatör Spor Kulüpleri Federasyonuna sesleniyorum: Bir takımın bir yılını yakmayın. Tavşanlı Linyitspor 3. Lig’e dâhil edilmeli; yılların takımı, işçilerin takımı Tavşanlı Linyitspor 3. Lig’e yakışır, 3. Lig Tavşanlı Linyitspor’un hakkıdır.

Teşekkürler Sayın Başkanım.

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

3.- Konya Milletvekili Halil Etyemez’in, 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü münasebetiyle söz isteyen Konya Milletvekili Sayın Halil Etyemez’e ait.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HALİL ETYEMEZ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü dolayısıyla söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sözlerime Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Biden’ın 1915 olayları hakkında tarihî ve hukuki dayanaklardan yoksun açıklamalarını kınadığımı ve reddettiğimi ifade ederek başlamak istiyorum. Türkiye’yi soykırımla suçlayanlar önce kendi tarihlerine bakmalıdırlar. Türkiye’ye bu iftirayı atanlara Vietnam’da, Bağdat’ta döktükleri kanları, Hiroşima ve Nagazaki’ye attıkları atom bombasını hatırlatıyorum. Gazi Meclisimizde bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınması için verdiği ciddiyetsiz teklifin ise yok hükmünde olduğunu ve şiddetle kınadığımı ifade etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, dün yine gördük ki Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu unutan bir güruh var. Bağımsız Türk yargısının verdiği bir karardan sonra bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanının tehdit edilmesi asla kabul edilemez.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Nasıl bağımsız ya, sizin aday adayınız!

HALİL ETYEMEZ (Devamla) – Bu tehdit başta devletimiz ve milletimize yapılmış bir tehdittir; bu, milletin hür iradesine hakarettir.

Değerli milletvekilleri, Pençe-Kilit Operasyonu başta olmak üzere Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyindeki terörle mücadele eden kahraman Mehmetçik’imize başarılar diliyorum; bütün dualarımız onlaradır, onlar içindir, Allah şanlı ordumuzu korusun ve muzaffer eylesin.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü, Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından alınan bir kararla, meslek hastalıkları ve iş kazalarının önlenmesi amacıyla 2003 yılından bu yana her yıl 28 Nisanda kutlanmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği, çalışma hayatının öncelenmesi gereken en temel konusudur. Bizim geleneklerimiz insanı merkeze alır, insanı önemser “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” düsturuyla şekillenir. Medeniyet kodlarımızda vücut bulan merhamet yüklü, adaleti esas alan, ahlak temelli hukuk tesis eden bir çalışma düzeninin inşası için iş sağlığı ve güvenliğini son derece önemsemekteyiz.

Değerli milletvekilleri, Uluslararası Çalışma Örgütünün yaptığı açıklamaya göre, iş kazaları ve meslek hastalıklarının ülkelerin gayrisafi yurt içi hasılasındaki payı yüzde 3,94’tür. Dünya Sağlık Örgütüne göre ise kötü çalışma koşulları her yıl işle ilgili toplam 300 bin ölüme ve Avrupa bölgesinin gayrisafi yurt içi hasılasında yüzde 4 oranında ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bu rakamlar, iş sağlığı ve güvenliğinin yerelde ve genelde bütün insanlığın hassasiyetle üzerinde durması gereken bir konu olduğunu ortaya koymaktadır. Hükûmetlerimiz olarak hedefimiz, bu küresel sorunu asgari düzeye indirmek, hatta tek bir çalışanımızın dahi meslek hastalığı sebebiyle hayatını kaybetmediği bir çalışma hayatına çalışanlarımızı kavuşturmaktır. Biliyoruz ki çalışanlarımız ve emekçilerimiz için güvenlik lüks değil, bir haktır; işveren için güvenli bir çalışma ortamı sağlamak lütuf değil, bir zorunluluktur. Yaptığımız çalışmalarla, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve alt düzenlemeleri ile Avrupa Birliği standartlarında mevzuatları hayata geçirdik. 2000 yılı itibarıyla 100 bin işçide ölümlü iş kazaları ve meslek hastalıkları oranı yüzde 53,7 azalarak 13,4’ten 6,2’ye gerilemiştir. Denetim ve rehberlik faaliyetlerimizi etkinleştirdik ve toplumumuzdaki sağlık ve güvenlik kültürünü geliştirmeye yönelik adımlar atıyoruz.

İş sağlığı ve güvenliği, zihniyet değişimi ve bilinçli olmayı gerektirir. Bu nedenle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı iş birliğinde, okul öncesi çocuk ve yetişkin dönemi eğitim ve öğretim müfredatlarında ve staj uygulamalarında iş sağlığı ve güvenliğine yer veriyoruz. İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde hem çalışanlarımızın hem de işverenlerimizin yanında olduk, olmaya da devam ediyoruz. Bu minvalde 10’dan az çalışanı olan, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işletmelerimize devlet desteği sağlıyoruz. Ayrıca, 10’dan fazla çalışanı olan, çok tehlikeli sınıfta yer alan, üç yıl içinde ölümlü veya sürekli iş göremezlikle sonuçlanan iş kazası meydana gelmeyen iş yerlerinde işsizlik sigortası primi işveren payını üç yıl süreyle yüzde 50 indirimli olarak almaya başlıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HALİL ETYEMEZ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, iş sağlığı ve güvenliği alanında çalışan, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün geliştirilmesine katkı sunan kurum, kuruluşların, bireylerin ve tüm çalışanların 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü’nü kutluyor ve hatırlatıyorum: Önlemek ödemekten daha ucuz ve daha insanidir.

Aziz milletimizin yarın idrak edeceğimiz mübarek Kadir Gecesi’ni ve pazartesi günü ifa edeceğimiz Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum. Kadir Gecesi’nin feyiz ve bereketinden hepimizin nasiplenmesini, topyekûn insanlığın geçmekte olduğu zorlu süreçten ve yaşanan savaşlardan bir an evvel kurtulmasını, akan kan ve gözyaşının bir an önce durmasını, Ramazan Bayramı’na sağlık, afiyet içerisinde erişebilmeyi Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyor, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Şevkin…

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

10.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Gezi davasında verilen karara ilişkin açıklaması

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün Türkiye’de bir hukuk skandalı yaşandı; yeşili, ağacı, doğayı savunan insanlar zindanlara atıldı. Gezi bir direniştir. Gezi onurlu bir geleceğin inşası, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamaktır. Gencecik fidanların toprağa düştüğü yerdir Gezi. Birilerinin dediği gibi yargıya güven giderek yükselmemiş; tam aksine, Gezi davası kararı yargının kara bir lekesi olmuştur. Gezi; Uğur Mumcuların katiline karşı haykıranlar, Aladağ’da yanan kız çocukları için çırpınanlar, Soma’da, Hendek’te, Çorlu’da yakınlarını kaybedenlerin yanında yer alanlar demektir. Gezi, zeytini koruma, temiz hava soluma isteğidir. Gezi biziz, Gezi hepimiziz. Gezi benim, ben! “Saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter/Menekşeler de açılır üstümüzde, leylaklar da güler/Bugünlerden geriye bir yarına gidenler kalır, bir de yarınlar için direnenler...”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Arkaz…

11.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

HAYATİ ARKAZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Mehmetçik, 1915’te cephelerde çarpışırken, Taşnak ve Hınçak terör örgütlerinin militanları Anadolu’da yaşlı-genç, kadın-erkek ayırmadan, anne karnındaki çocuklara dahi acımadan katliam yapıyordu. Bu yüzden Talat ve Enver paşaların dökülen kanı durdurmak için uyguladığı Tehcir Kanunu doğru ve hukuki bir karardır. Büyük Türk milleti, tarihinin hiçbir döneminde katliam ve soykırım yapmamıştır; hatta, zulme ve soykırıma uğrayanları koruyup kollamış, mazlumlara sahip çıkmıştır. Sözde Ermeni soykırımı yalanı devletimize, milletimize, ecdadımıza ve tarihimize atılan büyük bir iftiradır, buna izin veremeyiz. Ne mutlu Türk'üm diyene.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Çelebi…

12.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Konu Türkiye düşmanlığı olunca PKK severler, FETÖ’cüler, liboşlar, sahte solcular, din tüccarları, Taşnakçılar, zararlı cemiyet uzantıları sözde soykırım yalanında birleştiler.

Değerli milletvekilleri, sizlere sesleniyorum: Gelin, yasal bir düzenleme yapalım; “24 Nisan”ı, Ermeni terör örgütü ASALA tarafından katledilen vatandaşlarımızı, Anadolu’da Ermeni çeteleri tarafından kadın, çocuk, ihtiyar ayırmaksızın katledilen 518.103 vatandaşımızı anma günü ilan edelim. Sözde soykırım yalanına boyun eğmeyelim, gerçeği yaşatalım, dünyaya anlatalım.

Milletvekili sıfatıyla kanun teklifi vererek türlü açıklamalarla sözde soykırım üzerinden milletimize hakaret edenler, size sözüm şu: Haddinizi, hududunuzu bilin! Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Türk milletine meydan okuma yeri değildir!

Saygılarımla. (AK PARTİ, MHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Şahin…

13.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin’in, Gezi davasında verilen karara ilişkin açıklaması

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Gezi davasında verilen kararlar haksızdır, hukuksuzdur ve tamamen siyasidir. Verilen kararlardan anlaşılıyor ki birileri Gezi Parkı'ndan çok korkmuş. Gezi, barışa, kardeşliğe, demokrasiye ve dayanışmaya adanmış bir millet hareketidir. Ülkemize karabasan gibi çöken, hukuk tanımayan iktidar, maalesef, hakkı, hukuku ve adaleti ayaklar altına almaya devam ediyor. Tarih kimin haklı kimin haksız olduğunu ortaya çıkaracaktır. Adalet mutlaka hak ettiği yeri bulacaktır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Kılavuz…

14.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sözde Ermeni soykırımının tanınması hususunda kanun teklifi vererek Hınçak, Taşnak, ASALA ve PKK'nın taşeronluğunu yapıp Türk vatanını kirleten sözde milletvekili kılıklı Türk düşmanına bu vatanın havası, suyu ve ekmeği haramdır. Bu Türkiye düşmanının Türk vatanındaki tüm hakları elinden alınmalıdır. Bu terör yandaşı iyi bilmelidir ki şan ve şeref dolu Türk tarihinde tek bir kara leke bile yoktur. Kurdukları terör örgütleriyle kadınları ve yaşlıları diri diri yakıp gençleri baltalarla parçalayan, Azerbaycan'da ve Türkiye'de nice insanımıza katliamlar yapan, üstüne bir de gurur duyan, kanlı bir geçmişe sahip olanlar asıl soykırımcılardır. Şanlı ecdadımıza dil uzatmak gafletinde olup Türk vatanını, Türk milletini katliamcı olarak suçlama cüretinde ve ihanetinde bulunanlar tarih ve hukuk önünde hesap vermelidir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Subaşı…

15.- Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşı’nın, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

24 Nisan tarihinde Amerika Başkanı Biden’ın sözde soykırım açıklaması tarihî ve hukuki dayanaklardan yoksundur. Soykırım iftirasını sektör hâline getiren lobileri memnun etmeyi amaçlayan açıklamasının hiçbir temeli olmadığını ifade ediyorum. ABD Başkanı veya diğer ülkelerin yöneticilerinin bu tür ithamları gerçek dışıdır, reddediyoruz. Hâl böyleyken 23 Nisanda kuruluşunun 102’nci yıl dönümünü tüm yurdumuzda büyük bir coşkuyla kutladığımız Gazi Meclisimizden maalesef bazı milletvekillerinin milletimize kara leke sürecek açıklamalarını asla kabul etmiyoruz; bu açıklamalar gerçek dışıdır, ahlaksızlıktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımızı bu kişiler hakkında işlem yapmaya davet ediyorum. Hain ve kalleş Ermeni terör örgütü ASALA tarafından şehit edilen vatandaşlarımızı, diplomatlarımızı saygı ve rahmetle anıyorum.

BAŞKAN – Sayın Şeker…

16.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in, Gezi davasında verilen karara ilişkin açıklaması

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Dün, Gezi davasında bir yargı utancına daha tanık oldum. Türkiye hukuk tarihinde kara bir leke olarak kalacak bir tebligat okundu. AKP milletvekili aday adayının da içinde bulunduğu heyet, Gezi’yi savunan, demokrasiyi savunan, adaleti savunan, özgürlükleri savunan arkadaşımızı darbecilikle itham etti. Ağırlaştırılmış ömür boyu hapis ve on sekizer yıl hapis cezası verdi arkadaşlarımıza. Daha önce Genelkurmay Başkanına ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdiğiniz gibi, orada ülkeyi savunan, özgürlükleri savunan, demokrasiyi savunan insanları da mahkûm ettiniz daha önceki ortağınızın yaptığı gibi. Gezi davası sanıkları için verilen bu kararı alanlar hükmü Türk milleti adına değil, saray adına aldıklarını bir kere daha ispatladılar ancak 72 yaşına gelmesine ve Türkiye’nin en önemli mimarlarından biri olmasına rağmen kirada oturan ve “Geçinmek için hâlâ çalışmak zorundayım.” diyen ve buna rağmen Gezi’nin finansörü diye gösterilen kıymetli Mücella Yapıcı Hocamızın söylediği sözleri unutmayacağız.

BAŞKAN – Sayın Bulut...

17.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, sulama birliklerinin borçlarına ilişkin açıklaması

YÜCEL BULUT (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Cumhurbaşkanımızın iradesiyle esaslı bir reforma tabi tutularak yönetim şekilleri değiştirilen sulama birlikleri tüm Anadolu’da faaliyetlerine devam etmektedir. Yeni yönetim modellerine kavuşturulan birliklerin geçmiş borçlarının tasfiyesi konusundaki belirsizlik, mevcut gelirlerinin ancak borç tasfiyesinde kullanılmasına sebep olmaktadır. Geçmiş borçların ancak faizlerini karşılayan bu ödemeler birliklerin bir kısmında personel maaşını bile ödeyememe sonucunu doğurmaktadır. Sulama birliklerinde haklı olarak gerçekleştirilen düzenlemelerin istenilen sonuçları verebilmesi adına geçmiş borçların tasfiyesi konusu gündeme alınarak bir çözüm aranmalı ayrıca köylünün sulama birliklerinin uygulamalarından kaynaklı şikâyetlerinin incelenmesi için il idare sınırları içerisinde bağımsız ve yetkili bir merci oluşturularak su kullanımı konusunda köylünün uğradığını iddia ettiği, haksızlık iddia ve ihtilaflarına mahallinde çözüm aranmalıdır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Barut...

18.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Adana Havalimanı’nın yok edilmek istendiğine ilişkin açıklaması

AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, iktidar eliyle Adana Havaalanı yok edilmek isteniyor. Çukurova Bölgesel Havalimanı yapımı nedeniyle havaalanımızı kapatmak isteyenlerin kötülüğü bitmiyor. Türkiye’nin en önemli kentlerinden olan koca Adana’da başkent Ankara’ya bir, bir buçuk yıl içerisinde bazı günler hiç uçak yoktu, şimdi seferler kondu ama onun da sayısı çok yetersiz ve saatleri de hiç uygun değil. Geçiş garantili otoyollar, kullanılmayan havaalanları için yolcu garantisiyle yandaşlarını ihya edenler sesimizi duymazdan geliyor. Kendini bilmez bürokrat Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi seçilmiş milletvekillerinin telefonlarına yanıt bile vermiyor, geri de dönmüyor. Bu bürokratın yaptığı hadsizlik değil mi, niye bunu yapıyor, bu cesareti kimden alıyor, bu kötülüğün arkasında kimler duruyor? Adana’yı ve Adanalıları mağdur eden bu kendini bilmez bürokratı şikâyet ediyoruz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın İlyas Şeker…

19.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Birinci Dünya Harbi’nde Osmanlı İmparatorluğu’nun özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Batı’nın da kışkırtmasıyla Ermeni çeteler tarafından Müslüman köylerinde yüz binlerce katliam yapıldı. Başta Biden olmak üzere, bazı tarih cahili ülke ve liderlerin Birinci Dünya Savaşı’nda Ermeni çeteleri tarafından katledilen yüz binlerce Müslüman vatandaşı görmezden gelerek yapılan siyasi ve politik açıklamalar hiçbir anlam ifade etmemektedir. Bu açıklamalar tamamıyla politik açıklamalardır. Yüreğiniz yetiyorsa -Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi- gelin, arşivleri tarih araştırmacılarına açalım, gerçekler ortaya çıksın. Ayrıca asılsız iddiaların bu yüce kurum çatısı altında hadsizce dile getirilmesi açık bir ihanettir, alçaklıktır.

Yapılan bu siyasi istismarlardan ülkemizde yaşayan Ermeni vatandaşlarımız da rahatsız olduklarını ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Arık…

20.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, otizmli hastaların kaldığı bakımevlerinin fiziki yetersizliğine ilişkin açıklaması

ÇETİN ARIK (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, bu fotoğrafa iyi bakın. Bu fotoğraf Sakarya-Arifiye bakımevinden. Burası Sinan’ın odası. Sinan, otizmli bir genç; Sinan çırılçıplak bu odada yaşıyor, burada yemek yiyor, bu mavi şeyin üzerinde yatıyor, bu köşeye de tuvaletini yapıyor. Milletin Meclisinden 101 odalı saraylarda, bir kuş sütü eksik sofralarda iftar verenlere sesleniyorum; mübarek Kadir Gecesi’nin hürmetine siz sayın milletvekillerinin vicdanına sesleniyorum; Bir insan evladı yemek yediği yerde aynı zamanda tuvaletini yaparak yaşıyor. Bir insan evladı bu şartlarda nasıl yaşar? Burada Sinan'a eğitim verecek özel eğitimci yok, burada Sinan'ı rehabilite edecek hiç kimse yok. Sinan, yeterince özel eğitim almadığı için bu şartlarda yaşıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÇETİN ARIK (Kayseri) – Lütfen elinizi vicdanınıza koyun, bu konuya duyarsız kalmayın.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Girgin…

21.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in, Muğla’nın Ortaca ilçesi Fevziye Mahallesi’ndeki sosyal donatı alanlarına ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Muğla Ortaca ilçemiz Fevziye Mahalle halkının elli yıldır kültürel toplanma ve eğlence yeri, gençlerin sportif faaliyetlerini yaptığı 5 bin metrekare hazine arazisi 7 Nisan tarihinde ihaleyle satıldı. Elli yıldır burada yaşayan insanların fikri alınmadı. “Bu bölgeler kırsal nitelikli yerleşim alanıdır, dolayısıyla, sosyal donatı alanı olarak kullanılamaz.” denilerek köylüye verilmeyen sosyal donatı alanı kime veriliyor? Kimin malını kime satıyorsunuz? Hazine arazileri rant uğruna satılırken kamusal hizmet alanları; okul, sağlık, sosyal, kültürel ve benzeri tesis alanları kamulaştırma yükünden dolayı alınamamakta ve dolayısıyla kamu hizmetleri aksamaktadır. Köylerdeki kamu taşınmazları bulunduğu yerin halkına hizmet etmeli ve bu ihale iptal edilmelidir.

Nöbete başlayan Fevziye köylülerine selam olsun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Karadağ…

22.- Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağ’ın, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

1800’lü yılların ikinci yarısında tüm Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren sayıları 1.600’ü aşan misyoner okullarının da etkisiyle emperyalist güçler Osmanlı topraklarındaki azınlıkları kışkırtıp Ermeni azınlıkların bir kısmını Hınçak, Taşnak gibi terör örgütlerine dönüştürdüler. Birinci Dünya Savaşı'yla birlikte emperyalizmin maşalığını yapan bu terör aparatları Anadolu'da ve Osmanlı toprağı dışında kalan Azerbaycan topraklarında aklın hayalin almayacağı katliamlar yaptılar. Bunun sonucunda Osmanlı İmparatorluğu tehcir kararı almıştır. Bugün emperyalizmin uşaklığını yapan Hınçak, Taşnak uzantısı ASALA ve PKK yandaşlarıyla tarihi saptırmaya çalışan diaspora uzantılarına Türk milleti hiçbir zaman geçit vermedi ve vermeyecektir. Sözde Ermeni soykırımı iddiasında bulunan Türk milleti düşmanı hainlerin Gazi Meclisin çatısı altında yeri yoktur. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Güneş…

23.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, Meclis çatısı altında bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine ilişkin açıklaması

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türklerin tarihi şanla, şerefle, merhametlilikle ve insanlıkla doludur; nerede bir mazlum varsa ona kucak açan ülkedir. Türkler birçok fetihler yapmış ama fethettiği yerlerde masum insanlara dokunmamıştır. Tarihinde hiçbir zaman zulüm ve katliam olmamış ender ülkelerden biridir. Çok farklı milletlerden insanların uzun yıllar kardeşçe yaşamasını sağlamış, onları bağrına basmış, birinci sınıf vatandaş ilan etmiştir. Ne zaman ülkesine ihanet edenler olmuş, onlarla ilgili yaptırımları hayata geçirmiş ama hiçbir zaman katliam yapmamıştır. Ülkesinin tarihini ve gerçeklerini bilmeyen, emperyalist güçlerle birlikte hareket edip ülkemizin itibarını sarsmaya yönelik sözde bir milletvekilinin girişimini ve bunu destekleyenleri nefretle kınıyorum. Çanakkale başta olmak üzere bu aziz vatan için şehadet şerbetini içmiş şehitlerimizi rahmetle minnetle anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

24.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın, sağlık çalışanlarına uygulanan şiddete ilişkin açıklaması

YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyarbakır'ın Lice ilçesinde hasta yakınları tarafından sağlık çalışanlarına silahlı saldırıda bulunulmuştur; olayı kınıyorum. Sağlık çalışanlarına giderek artan şiddet, sağlık hizmetlerinde giderek artan çöküş, halkın kamudan sağlık hizmeti almada zorluğu; bütün bunlar AKP iktidarlarının beceriksizliğidir. Yetmedi, şimdi de acil olmayan hastalara “Randevu almadan hastaneye gidin.” diyorsunuz. Beş dakikada bir muayene randevusu verilirken şimdi bu süre üç dakika mı olacak? Hasta ile hekimi karşı karşıya bıraktınız; böylece, beceriksizliğinizin faturasını sağlık çalışanlarına mı ödeteceksiniz? Bu uygulama, kamu hastanelerinde büyük kaos yaratacaktır. AKP iktidarını sağlıklı sağlık politikalarına davet ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Aydın…

25.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, bütün yurttaşların Kadir Gecesi ile Ramazan Bayramı’nı kutladığına ve emeklilerin bayram ikramiyesine ilişkin açıklaması

ERKAN AYDIN (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Önümüzdeki hafta bayram. Buradan, önce, Kadir Gece’mizi ve bayramımızı -bütün yurttaşlarımın- kutluyorum.

Emekliler dört gözle bayramda alacakları ikramiyeyi bekliyorlardı ancak iktidar, maalesef, onlara bu müjdeli haberi vermedi -gerekçe olarak da bütçede oluşacak bir yükten bahsedildi- bugün ise yaşlılarla ilgili bir araştırma önergesi getiriyor. İktidar, emeklilere parayı vermedi ancak yurt dışında emlak pazarlayacak olanlara, daire pazarlayacak olanlara bütçe sonuna kadar açık. Türkiye’den daire satmak için yurt dışında bir dükkân tutun, size, yıllık, 3 milyon 600 bin lira kira yardımı, 1 milyon 800 bin liraya kadar reklam yardımı, giderken gelirken uçak biletleriniz, on güne kadar konaklama bedeliniz… Yani çaylar Türkiye Cumhuriyeti devleti hazinesinden ama emekliye gelince para yok. 13 milyon emeklimiz de sandıkta bunu çok güzel değerlendirecektir diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yılmazkaya…

26.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, Gaziantep’in Şahinbey ilçesi Kürüm ve Çöreklik Mahallelerindeki mera alanlarının talanına ilişkin açıklaması

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Şahinbey ilçemizin Kürüm ve Çöreklik Mahallelerindeki -yaptığımız ziyarette- köylüler, yıllardır mera alanı olarak kullandıkları arazilerin yandaş şirketler tarafından talan edilmesine isyan ediyor. Üretici, köylü hayvanına yem almakta zorlanırken dağdaki mera, yaylım alanları da ellerinden alınırsa hayvanlarını kesip satmak zorunda kalacaklar. 2020 yılından itibaren, hayvanların otlatıldığı mera alanlarının bulunduğu 1 milyon 230 bin metrekare alan güneş enerjisi santrali için otuz yıllığına Kalyon İnşaata verilmiş; Gaziantep genelinde 3 bölgeden oluşan bu alanların hayvanların otlatıldığı verimli mera alanlarını kapsaması yeni bir talanın habercisidir. Güneş enerjisine karşı değiliz ama memlekette bu kadar yer varken, bir sürü çorak arazi varken mera alanlarının üzerine, en verimli toprakların üstünde tesis yapılması çok yanlış. Hayvancılığın ve tarımın öneminin dünya tarafından benimsendiği böyle bir dönemde bu gibi plansız projeler ülkenin geleceğine, köylümüze ve çiftçimize darbe niteliğindedir. Derhâl, yol yakınken yanlıştan dönülmelidir diyor, konunun takipçisiyiz diyorum.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kayan.

27.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan’ın, Ergene Nehri’nin ıslah edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçe sınırlarında bulunan, Ergene Nehri üzerinden geçen, Lüleburgaz ile Hayrabolu'yu birbirine bağlayan Ergene Köprüsü çökme riski taşımaktadır. Yine, Lüleburgaz ilçemiz sınırları içerisinde bulunan Turgutbey köyü ile Sakızköy’ü birbirine bağlayan köprü yaklaşık iki yıl önce taşan sular nedeniyle yıkılmıştır. Aynı zamanda, Lüleburgaz’ın içinden geçen ve bir mahallesini 2’ye bölen Lüleburgaz Deresi’nin üzerinde, mahallenin çocuklarını okula taşıyacak bir köprü yıkılmış iken ve bu dere her yıl taşıp mahalleyi sular altında bırakırken bu köprüleri yapmayıp Kırklareli merkezinde festival alanında bulunan demir yolu raylarını sökerek millet bahçesinin yapımına başladınız.

Kırklarelili hemşehrilerimiz merak ediyor; mahallelerini her yağmurda su basan derenin, Ergene Nehri'nin ıslahı mı önemli yoksa festival alanını bozup yaptığınız millet bahçesi mi?

BAŞKAN – Sayın Akın…

28.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, Kavacık-Dursunbey grup yolunun bitirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

AHMET AKIN (Balıkesir) – Milletin Meclisinden defalarca söyledim, AK PARTİ iktidarına buradan bir kez daha sesleniyorum: Dursunbey'imize verdiğiniz sözleri tutun, ölü taklidi yapmayın. Size oy veren Dursunbeyli hemşehrilerimizin artık boş vaatlere de karnı tok.

Balıkesir-Kütahya yol çalışmaları bitti. İki yılı aşkın süredir 550 haneli Dursunbey Selimağa Mahallemizin bu yolun üzerinden Selimağa Mahallesi'ne giriş yolu hâlâ yapılamadı. Burada, maalesef, ölümlü kazalar da meydana geliyor. Müteahhit bırakıp gitmiş, Karayolları Genel Müdürlüğü “Yapacağız.” demiş, yapmamış. Yine sözler veriliyor ama yine sözler tutulmuyor. Şimdi de hemşehrilerim haklı olarak mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini bekliyor. Kavacık-Dursunbey grup yoluna kaynak sağlandığını ve talimatın verildiğini söyleyen AK PARTİ sözcüleri Dursunbeyli hemşehrilerime verdikleri sözü yerine getirsinler.

BAŞKAN – Sayın Sümer...

29.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, ulaşım sektöründeki esnafların taleplerine ilişkin açıklaması

ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Adana'da servisçi, dolmuşçu, nakliyeci esnaflarımıza milletvekili arkadaşlarımızla yaptığımız ziyaretler ekonomik durumun ne kadar kötü olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Adana'da şehir içi ulaşımında görev yapan toplamda 23 durağın tamamında esnaflar artan akaryakıt fiyatları sonrasında kontak kapatmaya doğru gittiklerini, her gün her duraktan 10 aracı parka çekerek minimum düzeyde çalıştıklarını söylediler. Yine, aynı şekilde, 2.800’den fazla okul servisi yapan esnafımız da artık ailelerin gücü yetmediği için uzak da olsa çocuklarını yürüyerek okula gönderdiklerini belirttiler. Ulaşım sektöründeki tüm esnafların ortak talebi bu büyük kriz döneminde en azından odalara kayıtlı resmî bir şekilde işi yerine getirenlerin akaryakıt alımlarında KDV ve ÖTV'den muaf tutulmasıdır. Saray iktidarı, yarın tüm illerde şehir içi ulaşımı sağlayan esnafın birer birer kontak kapatmasını istemiyorsa bu haklı talebi yerine getirmelidir.

BAŞKAN – Sayın Bankoğlu…

30.- Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu’nun, Gezi davasında verilen karara ilişkin açıklaması

AYSU BANKOĞLU (Bartın) – Dün, adalete olan güveni bir kez daha yok eden Gezi davasında 8 masum insanın hayatı siyasetin gölgesindeki mahkemece karartıldı. İsnat edilen suç hükûmeti kaldırmaya teşebbüs. Hükûmeti kaldırmaya teşebbüs eden, Gezi ruhunu baskıyla sindirmeye çalışan hükûmetin ta kendisidir. Hâkimlerden biri AKP milletvekili aday adayı. Kaybeden zorba iktidardır, biz kazanınız çünkü Gezi biziz, biz. Biz, Gezi'yle genci yaşlısı, kadını erkeği milyonlarca insanın hep bir ağızdan insanın, doğanın, düşüncenin, adaletin özgürlüğü için aynı şarkıyı söyleyebildiğini öğrendik. Biz, biz olabildiğimizi öğrendik ve hepimiz oradaydık ama umutsuzluk yok, Gezi ruhuyla adalet ve özgürlük için mücadeleye devam edeceğiz. İktidarın çirkin yüzüne adalet kisvesiyle maruz kalan herkese selam olsun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Söz talep eden grup başkan vekillerine söz vereceğim.

Buyurun Sayın Usta.

31.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Çanakkale Kara Savaşı Zaferi’nin 107’nci yıl dönümüne, dün Bursa’da meydana gelen uçak kazasına, Erol Güngör’ün vefatının 39’uncu yıl dönümüne, 26 Nisan Dünya Pilotlar Günü’ne, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 39’uncu Hükûmetine başarılar dilediğine, HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifine, ABD Başkanı Biden’ın sözde soykırım açıklamasına, Gezi davasında verilen karara ve Spor Toto, Süper Lig ve TFF 1. Lig’in yeni sezon yayın hakkı için Türkiye Futbol Federasyonunun açtığı ihaleye ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün, Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilen Çanakkale Kara Savaşı Zaferi’nin 107’nci yıl dönümünü idrak ettik. Boğazdan deniz harekâtıyla Çanakkale'ye giremeyen düşman orduları Seddülbahir'den kara harekâtına kalkışmış fakat Türk milletinin destanlaşan sarsılmaz iradesi neticesinde bir kez daha hüsrana uğramıştır; Çanakkale yine geçilmemiştir. Başta öngörüsüyle Anzak ordularının durdurulmasında ilk müdafaayı gerçekleştiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kahramanlıklarıyla bayraklaşan ve isimleri ölümsüzleşen şehit ve gazilerimize bir kez daha minnet duyuyor, Allah'tan rahmet diliyorum; ruhları şad, mekânları cennet olsun.

Dün Bursa'da Yunuseli Havalimanı yakınlarında tek motorlu bir uçak Osmangazi ilçesine bağlı Bağlarbaşı Mahallesi Sarıgül Sokak'ta evlerin arasına düşmüştür. Kazada hayatını kaybeden 2 pilotumuza Allah'tan rahmet diliyorum, Sarıgül Sokak’ta ikamet eden vatandaşlarımıza da geçmiş olsun temennilerimi iletiyorum.

İki gün önce 24 Nisanda dava ve fikir adamı Erol Güngör'ün vefatının 39’uncu ölüm yıl dönümünü idrak ettik. Merhum Güngör'ü vefatının seneidevriyesinde saygıyla anıyor, rahmet diliyorum.

Türkiye'nin ilk pilotu olma unvanına sahip Fesa Evrensev'in Türkiye semalarında ilk uçuşunu 26 Nisan 1912’de gerçekleştirmesi dolayısıyla her yıl 26 Nisan günü Dünya Pilotlar Günü olarak kutlanmaktadır. Bu anlamlı günde tüm pilotlarımızı en içten dileklerimle muhabbetle selamlıyorum; ahirete intikal etmiş pilotlarımızı da rahmetle yâd ediyorum.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde 39’uncu Hükûmet Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Faiz Sucuoğlu Başkanlığında oluşturulan koalisyonla kurulmuştur. Başbakan Sucuoğlu ve Kabinesini tebrik ediyor, üstün başarılar diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan geçtiğimiz cuma günü sözde Ermeni soykırımının tanınması, soykırım faillerinin isimlerinin kamusal alandan kaldırılması başlıklı bir kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) – Verilen kanun teklifi en hafif ifadeyle hadsizliktir; şiddetle kınıyoruz ve asla kabul etmiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletinde, Türk Bayrağı’nın gölgesinde, Türk milletinin temsil iradesi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde, tarihî gerçekler çarpıtılarak Türk milletine düşmanlık yapılamaz. Aziz milletim müsterih olsun; İYİ Parti olarak, biz burada olduğumuz müddetçe Amerika'nın soykırım yalanlarına boyun eğmeyecek, diasporanın oyunlarına gelmeyecek, içimizdeki karanlık zihniyetlere müsaade etmeyeceğiz.

Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Biden’ın 24 Nisan 1915 Ermeni olaylarıyla ilgili bu sene de “soykırım” -sözde “soykırım”- ifadesini kullanmasını şiddetle telin ediyor ve asla kabul etmiyoruz. Amerika Birleşik Devletleri Başkanının sözde “soykırım” ifadesi, siyasi amaçlar uğruna uydurulan bir yalandır. Osmanlı Devleti, Ermenilerle değil, Ermeni terör örgütleri Hınçak ve Taşnak şebekeleriyle mücadele etmiştir; tıpkı bugün, PKK ve YPG gibi terör örgütleriyle mücadele edildiği gibi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) – 24 Nisan 1915’te soykırım yapılmamış, zorunlu göç olarak tehcir yani sevk ve iskân kararı verilmiştir. Üstelik, bu göçte çocuklar, yaşlılar, hastalar, âmâlar ve engelliler muaf tutulmuştur; yayınlanan genelgeyle, sevk edilen Ermenilerin can ve mallarının korunması, yiyecek ve ihtiyaçlarının karşılanması talimatı verilmiştir. Bunlar, belgeleri mevcut tarihî gerçeklerdir. Bu hassasiyet, bir iyi niyet göstergesidir ve Türk devlet terbiyesinin de gereğidir. Tarihî gerçekleri çarpıtmayı asla kabul etmiyor, sözde soykırım iddialarının politikacılar tarafından siyasi söylemlere alet edilmemesi gerektiğine inanıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün de Gezi olaylarıyla ilgili dokuz yılın sonunda bir karar verildi. Tabii, mahkemenin vermiş olduğu kararda enteresan bir durum var. Daha önce hükûmeti devirmeye kalkışmak suçundan beraat kararı alan şüpheli, bu sefer aynı kararda müebbet hapis cezasıyla cezalandırılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

ERHAN USTA (Samsun) – Daha önce beraat kararı aldıktan sonra tutuklanıyor, tutuklanmasının nedeni de casusluk suçundan, -öyle bir iddia vardı- bu suçtan da dün beraat ediyor. Yargılama yapan heyetten bir üyenin tane tane yazdığı muhalefet şerhini okuduğumuzda ise adalet duygusuna, vicdana, hukuka ve ülkemizin düşürüldüğü duruma ilişkin endişelerimiz derinleşmiştir. Karar veren heyetin gerekçeli kararını görmeden, deliller ve değerlendirmeyi okumadan, lehte ve aleyhte manşetler üzerinden ithamda bulunmak elbette doğru değildir ancak medyaya yansıyan muhalefet şerhindeki hususlar doğru ise yargının tarafsızlığına ve bağımsızlığına müdahaleden daha da ötesi, bizzat yargılamayı yapan yargı mensuplarının muhakeme yetki ve yeteneklerini terk ettikleri anlamına gelir ki bu da daha vahim bir durumu ortaya koymaktadır.

Ayrıca, istinaf, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM süreçleri vardır. Hukuka, adalete, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına inanan ve mesleki duruşlarını, hatta hayatlarını buna hasretmiş yargıçların böyle bir kararı objektif bir şekilde değerlendireceklerine olan umudumuz ve inancımız devam etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

ERHAN USTA (Samsun) – Son olarak da Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Spor Toto, Süper Lig ve TFF 1. Ligi’n yeni sezon yayın hakkı için Türkiye Futbol Federasyonunun açtığı ihalede mevcut yayıncı kuruluş beIN Sport’un verdiği teklif yeterli görülmemiş, en yüksek teklifi Saran Group vermiştir ancak Saran Group en yüksek teklifi vermiş olsa da imzalar atılmamıştır. Saran Group imzaların atılmasını beklerken -sosyal medyada yer alan iddialara göre diyelim- devreye saray girmiş ve yıllık 2 milyar 600 milyon liraya mevcut yayıncı kuruluş olan BeIN Sports’a ihale tekrar verilmiştir. Üstelik, söz konusu rakamın hepsini yayıncı kuruluş ödemeyecektir “İlk yıl için yayın ücretinin 2 milyar 100 milyonunu beIN Sports, 500 milyonunu da devlet karşılayacaktır.” iddiası vardır. Bu doğru mudur? Buradan bunu da soruyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Cumhurbaşkanı futbol maçları yayın ihalesine neden ve hangi hakla müdahale etmektedir? Bir Türk şirketinin kazandığı ihale niçin devlet eliyle Katarlılara teslim edilmiştir? Devlet hazinesinden futbol maçları için yayın ihalesi için neden 500 milyon lira -eski parayla 500 trilyon lira- gibi yüksek bir meblağ çıkmak zorunda bırakılmıştır? İşçiye, emekliye, memura gelince “Para yok.” diyenler futbol maçı yayınlamak için Katarlı şirkete gelince hibe edecek yüksek miktarda parayı nereden, nasıl buluyor? Ayrıca, bu durum, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin beraberinde getirdiği tek adam algısını da güçlendirmiştir “Cumhurbaşkanı istediği ihaleyi istediği kişiye verir, istediği ihaleyi iptal eder.” algısını kamuoyunda yaygınlaştırmıştır.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun.

32.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan askerlerimiz Fırat Canlı, Doğukan Korkmaz ile Yunus Kalkan’a Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediğine; sözde Ermeni soykırımına ve TBMM üyesi bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin verdiği kanun teklifinin provokatif amaçlı olduğuna ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biraz önce öğrendiğimize göre güvenlik güçlerimiz tarafından Irak’ın kuzeyinde terör hedeflerine yönelik düzenlenen Pençe-Kilit operasyonlarında terör örgütü PKK tarafından düzenlenen hain saldırıda askerlerimiz Fırat Canlı, Doğukan Korkmaz ve Yunus Kalkan şehit olmuştur. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun.

Türkiye, terörün kökü kazınana kadar kararlı bir şekilde terörle mücadeleye devam edecektir.

Sayın Başkan, Türkiye’ye ve Türk milletine düşmanlık besleyenler her yıl 24 Nisanda sözde soykırım yalanlarıyla sahneye çıkmakta ve çeşitli yöntemlerle ülkemize asılsız, yalan, iftira ve ithamlarla organize bir şekilde saldırmaktadırlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi bir milletvekilinin de bu minvalde vermek istediği kanun teklifi de provokatif amaçlıdır.

24 Nisan, sözde soykırım yalanları için planlı ve maksatlı olarak seçilmiş bir gündür. 24 Nisan 1915’te yayımlanan genelgeyle Hınçak, Taşnak ve diğer terör örgütlerinin kapatılmasına, belgelerine el konulmasına ve 235 elebaşının tutuklanmasına karar verilmiştir. Tehcir kararının hukuki ve tarihî çıkış noktası, 27 Mayıs 1915’te çıkarılan Sevk ve İskân Kanunu’dur. Bu kanun doğrultusunda alınan zorunlu sevk kararı 24 Nisan kararlarının bir sonucudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – 24 Nisan kararları Çanakkale, Kafkasya, Filistin cephelerinde ölüm kalım mücadelesi verdiğimiz bir dönemde düşman üniforması giyerek milletimizi, ordumuzu arkadan hançerleyenlere karşı bir millî devlet refleksidir. 24 Nisan kararları Birinci Dünya Savaşı’nın ağır koşullarında alınmış yerinde ve isabetli kararlardır. Hınçakçı diasporaların iddia ettiği gibi, bütün Ermeniler tehcire tabi tutulmamış, isyanlara karışmayanlar, çeşitli sanatkârlar, vatandaşlar ve yaşlılar tehcirden muaf tutulmuştur. Tehcir, iddiaların aksine, Osmanlı toprakları dışına değil, o dönem sınırlarımız içinde olan, vatan toprağı olan Suriye, Bağdat ve Musul vilayetlerine yapılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Tehcir, sadece vatan topraklarını korumakla kalmamış, isyana katılmadığı için isyancı komitacı eşkıyalar tarafından mezalime uğrayan Ermenilerin de can ve mal güvenliklerini korumuştur. Osmanlı Devleti de Türkiye Cumhuriyeti de daima mazlumlara kucak açmıştır. Başta ABD olmak üzere bazı ülkelerin 1915 tehcirini soykırım olarak tanıma kararları ve her yıl bu konuyla ilgili yaptıkları açıklamalar hukuk dışıdır, akıl dışıdır, ayaklarımızın altındadır ve düşmanca bir tutum olarak değerlendirilmektedir. 1915 tehciri, uluslararası hukuk normlarının soykırım suçu kriterlerinin hiçbirini de taşımamaktadır. Soykırımı yapan, Anadolu’da 518 bin, Karabağ’da 413 bin Müslüman’ı, Türk’ü katleden Hınçak ve Taşnak çeteleridir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Soykırımcılar, tehcire tabi tutulan Ermeni sayısının 3,5 katından daha fazla Müslüman Türk’ü -ki 1 milyon 600 bini aşmaktadır- göçe zorlayan ve katleden Hınçak, Taşnak terör örgütleridir. Asıl soykırımcı, 1973’ten sonra yurt dışında, 31’i diplomat ve ailesi olmak üzere 58 vatandaşımızı şehit eden ASALA örgütüdür. Soykırımcılar Millî Mücadele döneminde ülkemizi işgal edip genç yaşlı demeden insanlarımızı katleden emperyalist işgalciler ve onların yerli iş birlikçileridir. Ayrıca “ortak acılar” demek, olmayan bir suçu üstlenmek, mazlumla zalimi bir tutmak, mazlumun masumiyetine zalimi de ortak etmek demektir. Sözde soykırım iddiası alçakça ve hadsizce bir yalandır. Türkiye, 1915’te vatanını savunmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar kendi haklarını savunmuştur, kimseye verecek hesabı yoktur, aksine soracağı hesap vardır. Hiçbir güç Türk milletinin onuruyla oynayamaz. Vatanımızı savunmaya devam edeceğiz.

Bu vesileyle başta Talat Paşa, Said Hâlim Paşa, Enver Paşa, Cemal Paşa, Bahattin Şakir olmak üzere en son şehit edilen diplomatımız Enver Ergun’a kadar Hınçak, Taşnak ve ASALA terör örgütlerinin katliamları neticesinde hayatını kaybeden bütün devlet adamlarımıza, diplomatlarımıza, insanlarımıza, vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Vatan ve milletin varlığı ve bölünmez bütünlüğü için Ermeni komitacılarına karşı cansiparane mücadele veren bütün kahramanlarımızı ve şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Oluç…

33.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Gezi davasında verilen karara, hâkimlere evrensel hukuk ilkelerine göre karar vermeleri için çağrıda bulunduğuna ve Halkların Demokratik Partisi Merkez Yürütme Kurulunun “24 Nisan”la ilgili pazar günü yaptığı açıklamaya ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, dün Gezi kumpas davası sonuçlandı ve bunun sonucunda, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde, mahkeme dört buçuk yıldır tutuklu olan Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’ye on sekizer yıl hapis cezası verdi. Yani ne olmuş oldu? Bir partinin aday adayı olmuş olan bir ağır ceza hâkiminin dâhil edildiği bir heyet siyasi bir kararla, hukuku çiğneyerek bir mahkûmiyet kararı ortaya çıkardı. Bağımsız ve tarafsız yargı yok, hukuk yok, evrensel hukuk ilkeleri yok, delil yok. Ne var? Düşman hukuku uygulaması var, hukuksuz dinlemeye dayalı karar var ama hukuk yok. Ne yapıyor iktidar bu kararla beraber? Topluma yargı kumpasıyla gözdağı veriyor, siyasal ve toplumsal muhalefete yargı kumpasıyla gözdağı veriyor, siyaseti yargı kumpasıyla dizayn etmeye çalışıyor; iktidarın yaptığı esas itibarıyla budur. 2 kez beraat etmiş olduğu suçtan 3’üncü defa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı Osman Kavala ve diğer arkadaşlar on sekizer yıl. Yıllarca, dört buçuk yıldır “casus” diye tutuklu olarak rehin tutulan Osman Kavala’ya casusluktan ise beraat verildi. Şu mahkemeye bakın siz. Yani dün, aslında adalete bir kara leke daha sürüldü ve tarihin sayfalarına bu kara leke büyük harflerle yazıldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Hukuk, özgürlük, vicdan, uluslararası demokratik anlaşmalar, Anayasa'nın 90’ıncı maddesi, hukukun üstünlüğü bu mahkeme heyeti tarafından hiçe sayıldı ve yok edildi. Şunu çok açık ve net söyleyelim: Adaletsizliğe, hukuksuzluğa karşı direniş ve mücadele sürecek. Siz, istediğiniz kadar -bu iktidarın ortaklarına sesleniyorum- kumpas davalarıyla siyasi alanı dizayn etmeye çalışın, bunun karşısındaki mücadele, mutlaka hukuk, siyaset ve demokrasi mücadelesi kazanılacak, bunu bir kez daha vurgulamış olalım ve bu iktidar emin olsun ki Gezi kumpas davasının sonuçlarıyla önümüzdeki dönemde mutlaka yüzleşecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Ve bu hukuksuzluğu yerine getirmiş olan, ısmarlama karar vermiş olan, iktidarın yönlendirmesiyle ve baskısıyla karar vermiş olan o mahkeme heyetinin mutlaka yüzüne bu hukuksuzluk vurulacaktır ve o mahkeme heyetindeki tek şerh düşmüş olan yargıç yani “Delil yok, beraat etmeleri gerekir.” diyen yargıç ise tarihin sayfalarına temiz bir insan, vicdanlı bir insan olarak geçecektir.

Şimdi, hukuksuzluk Gezi kumpas davasında bitmiyor, çok var hani hep konuşuyoruz, bir tane daha var. Hatırlatıyorum: 12 Nisan günü, burada bir gözaltı operasyonuyla ilgili konuşma yaptım ve “48 arkadaşımız gözaltına alındı hukuksuz yere.” dedim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – O gözaltına alınanlardan 18 kişi tutuklandı, 48 kişiden 18’i tutuklandı. Ya, bu iktidar, hukuksuzluğu olağan hâle getirdi ve hukuka sıfır tolerans tanıyan bir iktidar hâline geldi.

Şimdi, bu gözaltına alınan ve sonra tutuklananlarla ilgili iddialara baktık, bunlar hakkında daha önce aynı konularda soruşturma ve kovuşturmalar yapılmış, daha önce beraat etmişler, kimileri de takipsizlikle sonuçlanmış ama ne gam; mükerrer bir soruşturmayla karşı karşıyayız, ne gam. Kim savcı? Ahmet Altun. Ahmet Altun kim? Kobani kumpas davasının savcısı, o Kobani davasının hukuksuzlukla dolu iddianamesine imza atmış olan savcı, sipariş soruşturma… Peki, ne oluyor, esas hukuksuzluk nerede karşımıza çıkıyor? 18 kişi tutuklandı, 30 kişi salındı ya, işte o kişiler hakkında, 30 kişi hakkında savcı, tutuklama talebiyle itiraz ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, buyurun toparlayın Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Peki, ne oluyor, tutuklama talebiyle itiraz ediliyor? Salmış olan mahkeme sulh ceza mahkemesi. Ne yapıyorlar? Hemen bir asliye ceza mahkemesine iletiyorlar itirazları ve o asliye ceza mahkemesi, salınmış olan 30 kişi hakkında tutuklama kararı veriyor. Peki, diyeceksiniz “Olabilir.” fakat daha ilginç bir şey var, aslında görevde olması gereken 70. Asliye Ceza Mahkemesine değil, bu ısmarlama tutuklama kararlarını veren başka bir asliye ceza mahkemesine hukuksuz bir şekilde yönlendiriliyor, orası kararları veriyor. Yani hâkimlere çağrı yapıyoruz ya, içinizde az buçuk vicdanla hareket eden, az buçuk hukuka, evrensel hukuk ilkelerine dayanarak hareket eden…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, buyurun, toparlayın.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) –…Siyasi baskılarla değil, kumpasların parçası olarak değil, gerçekten evrensel hukuk ilkelerine göre hareket eden hâkim kaldıysa bu yaptıklarınıza son verin ve iktidarın bu baskılarına boyun eğmeyin, gerçekten hukuka ve vicdana dayanarak karar verin, hareket edin diyoruz.

Şimdi, sayın vekiller, deminden beri çeşitli konuşmalar yapıldı, sataşmalar da yapıldı. Sayın Başkan, müsaade ederseniz, o sataşmalara ilişkin de bir cevap vermek istiyorum. Şimdi, geçen sene de bunları konuşmuştuk, bir kez daha konuşmak durumunda kalıyoruz. Partimizin Merkez Yürütme Kurulu, 24 Nisan’la ilgili Pazar günü bir açıklama yaptı ve bu açıklamasında birkaç noktaya işaret etti. Ben bunu bir kez daha dile getirmek istiyorum. Merkez Yürütme Kurulumuz dedi ki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

“Yüz yedi yıllık acıları ve yası paylaşıyoruz.” ve Merkez Yürütme Kurulumuz dedi ki: “Tarihsel hakikatlerle yüzleşmek, mağdur halklar ve inançlardan özür dilemek ve onarıcı adalet yollarına başvurmak, birbirini anlamak ve tarihsel yaraları samimi bir yaklaşımla sarmak ortak bir gelecek için vazgeçilmez adımlardır.” Partimizin tutumu budur 24 Nisanla ilgili olarak. Ve dedi ki: “Coğrafyamızı çoraklaştıran yüzleşmeleri ertelemek, toplumsal barışa ve hakikatlerin konuşulmasına hizmet etmemektedir.” ve devam etti “Bu topraklarda, bu coğrafyanın kadim halklarından olan Ermeni halkıyla ve Ermeni yurttaşlarımızla birlikte huzur içinde yaşamak son derece önemlidir. Aynı zamanda, bölgemizin bir parçası olan Ermenistan devletiyle diplomatik, ticari, ekonomik ilişkileri geliştirmek halkların ihtiyacı ve çıkarınadır.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bitiriyorum efendim yani kürsüden sataşmaya cevap vermemek için burada cevap veriyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Merkez Yürütme Kurulumuz “Bu duygu ve düşüncelerle Anadolu ve Mezopotamya’nın kadim halkları olarak yüz yedi yıllık acıları paylaşıyor, yaşanmış olan insanlık trajedisini yüreğimizin derinliklerinde duyuyor, o süreçte yaşamını yitirenleri bir kez daha hüzün ve saygıyla anıyoruz.” dedi. Mesele budur değerli vekiller. Biz, tarihsel gerçeklerin bu Mecliste konuşulmasını isteyen, talep eden ve savunan bir siyasi partiyiz. Bizim görüşlerimize katılmak zorunda değilsiniz ama bizim yapmak istediğimiz şey, bu toplumda ve bölgede barış içinde bütün halklarla birlikte yaşayabilmenin imkânlarını yaratmaktır esas itibarıyla.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Son cümlem efendim.

BAŞKAN – Toparlayalım artık.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Yani elli yedi yıl içinde bu ülke hakkında ve bu ülkede, bu topraklarda yaşayan insanlar hakkında 30 ayrı ülkenin, devletin parlamentolarında karar alınmasını her seferinde kınıyor burada insanlar; evet, eğer bunun bu şekilde uluslararası güçler tarafından bizim hakkımızda bir manevra ve politika yapma imkânı olmasını ortadan kaldırmak istiyorsak bu Mecliste tarihsel gerçekleri suhulet içinde konuşmak hepimizin görevidir. Bunu bir kez daha özellikle vurguluyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Altay…

34.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çanakkale Kara Savaşı Zaferi’nin 107’nci yıl dönümüne, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan askerlerimiz Doğukan Korkmaz, Fırat Canlı ile Yunus Kalkan’a Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediğine; Gezi davasında verilen karara ve mahkemelerin muhalefeti sindirmek için kullanılmaması gerektiğine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu saygıya selamlıyorum.

Sayın Başkan, Çanakkale, inandığı yoldan geri dönmeyenlerin yoludur, inanmışlığın ve adanmışlığın adıdır. Yüz yedi yıl önce 25 Nisanda Çanakkale kara savaşlarında destan yazan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Çanakkale’de gerek deniz gerek kara savaşlarında Anadolu coğrafyasının bütün etnik unsurlarına mensup insanlar el ele, koyun koyuna, omuz omuza düşmana karşı amansız bir mücadele vermişlerdir. Anadolu kardeşliğinin en güzel örneği Çanakkale savaşlarında bütün dünyaya gösterilmiştir. Hâl böyleyken günümüzde etnik tartışmaları yeniden şu veya bu şekilde ateşlemenin, buradan siyaset üretmenin doğru olmadığı kanaatindeyiz.

Sayın Başkan, Maraş’a, Zonguldak’a ve Hatay’a ateş düştü. Sayın Akçay konuşmasını yaparken “Pençe-Kilit Operasyonu’nda 2 şehidimiz var.” dedi. Konuşma sırası Akçay’dan bana gelene kadar maalesef şehit sayımızın 3’e çıktığını öğrendik.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – 3 dedim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Siz de mi 3 dediniz? Özür dilerim.

Doğukan Korkmaz, Yunus Kalkan ve Fırat Canlı; 3 filizimizi kaybettik. Allah’ımdan, bugün kaybettiğimiz şehitlere ve bütün şehitlerimize rahmet diliyorum ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin burnu kanamasın, ayağına taş değmesin istiyoruz ve yeni şehit haberleri almayalım inşallah diyoruz.

Sayın Başkan, devletin bir ciddiyeti olur, devletin bir adabı olur, devlette herkes üstlendiği görevin gerektirdiği niteliklere sahip olur; bunu da icraatlarıyla gösterir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Şimdi, bir Gaziantep Valisi çıkıyor, İstanbul'da görülen ve henüz kesinleşmemiş bir mahkeme kararı için -yani Gezi davası için- şunu diyebiliyor: “Devlet yarına bırakır ama yanına bırakmaz.” “Tweet” atıyor Beyefendi, Vali hazretleri. Böyle liyakatsiz ve hadsiz valiler bilmeliler ki devleti soyanların da devleti soyanlara yalakalık yapanların da hesabı yarına bırakılmıştır ama yanlarına bırakılmayacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, bana ait bir söz vardır: Mahkeme kararlarının meşruiyeti kamu vicdanındaki karşılığı kadardır. Yargı eliyle muhalefeti sindirmek isteyenler görecek ki muhalefet yılmayacak, susmayacak ve sinmeyecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – İnanın, Erdoğan dâhil herkes bilmeli ki bu baskılar, yargı eliyle muhalefeti sindirmeye yönelik bu baskılar muhalefeti sadece ve sadece daha da büyütecek, daha da güçlendirecektir. Arkadaşlarım müteaddit defalar söylediler, ben de söylüyorum: Gezi özgürlüktür, Gezi doğa ve çevreye saygıdır, Gezi bir adalet mücadelesidir, Gezi bir dayanışmadır. Ancak dün verilen bir karar Türkiye'de yargının içine düştüğü, içinde bulunduğu hâl açısından bizi dünyaya utandıracak bir karardır. Daha önce beraat verilen bir karar nasıl olur da ağırlaştırılmış müebbede çevrilir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Şöyle olur: Bir mahkeme emir komuta zinciri içinde karar alıyorsa beraat verilmiş bir dava ağırlaştırılmış müebbede döner. Mahkemeler tek adam yönetiminin giyotinine dönmüştür. Biraz önce söylediğim söz gibi, bu mahkeme kararı kamu vicdanında meşru bir karşılık bulmamıştır, bulmayacaktır. Bunun en güzel örneği de Ergenekon, Balyoz kumpas davalarıdır. O davalarda da bir sürü insan ağırlaştırılmış müebbet aldı, şimdi hepsi dışarıda ama komutla ağırlaştırılmış müebbet veren hâkimler, savcılar ya kaçak ya cezaevinde. (CHP sıralarından alkışlar) Umarım, dün Gezi kararını veren hâkimler, savcılar da Ergenekon, Balyoz’un müebbet kararını veren hâkimler, savcılar gibi bir gün kaçak ya da mahkûm durumuna düşmezler; hoş, düşerlerse de çok da üzülmem.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Son olarak şunu söyleyeyim Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkanım, tekrar altını çiziyorum; sınırlarımızı yol geçen hanına çevirip 5 milyon sığınmacıyı, mülteciyi, göçmeni -adına ne derseniz deyin- mahallelerimize, sokaklarımıza salıp bu sokağın, mahallenin huzurunu bozanlar, çocuklarımızı etten, sütten mahrum edenler, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını üç kuruşa satanlar muhalefeti sindirmek için mahkemeleri kullanmasınlar, mahkemeleri giyotin gibi kullanmasınlar.

Geldiğimiz günün özeti şudur: Türkiye’de artık namuslular için cesaret vaktidir, namussuzlar için de hesap vaktidir.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –Sayın Turan

35.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan Piyade Teğmen Bekir Can Kerek, Piyade Uzman Çavuş Kubilay Çon, Piyade Uzman Çavuş Furkan Gök ile Fırat Kalkanı Harekâtı’nda şehit olan Özel Harekât Polisi Aytaç Altunörs’e Allah’tan rahmet dilediğine; Çanakkale Kara Savaşı Zaferi’nin 107’nci yıl dönümüne ve Gezi davası sürecinin hâlâ devam ettiğine ilişkin açıklaması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cuma günü Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde teröristlerle çıkan çatışmada Piyade Teğmen Bekir Can Kerek, Piyade Uzman Çavuş Kubilay Çon ve Piyade Uzman Çavuş Furkan Gök şehit oldular; Allah rahmet eylesin diyoruz. Yine, Fırat Kalkanı harekât bölgesinde Özel Harekât Polisimiz Aytaç Altunörs şehit oldu; Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24-25 Nisan -biliyorsunuz- Çanakkale kara savaşlarımızın yıl dönümüydü. Çanakkale sadece savaşta geçilemez bir şehir ve bir deniz olmanın çok ötesinde aynı zamanda çelikten bir bilinç, kurşun geçirmez bir inanç, varoluşunu özgürlüğüne hasretmiş bir milletin yeniden ayağa kalkmasının adıydı. Cesaretiyle tarihe kazınmış bir destan ve “Şanları Bedr’in aslanlarına matuf bir kahramanlıktır Çanakkale” diyerek gurur duyduğumuz bir savaş oldu. Bu savaşta önce denize düşmanlar geldi, geçemediler; “Çanakkale geçilmez.” dedik. Ardından karadan geldiler; Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm silah arkadaşları, Anafartalar başta olmak üzere, büyük bir direnç göstererek, dünyaya örnek bir strateji geliştirerek zafer elde ettiler. Tüm şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle yâd ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında gündeme epey geç kaldık, uzatmak istemem ama neredeyse her konuşan Grup Başkan Vekilinin dünkü duruşmayla ilgili, kararla ilgili “sarayın yargısı, sarayın hâkimi” tarzı ithamını açıkçası bir hukukçu olarak üzülerek takip ettim. Hukukun üstünlüğüne inanan insanlarız. Adaleti sadece kendimize, kendimiz gibi düşünenlere değil tüm milletimize, tüm insanlığa isteyen insanlarız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Turan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Karar hoşumuza gidince “iyi”, gitmeyince “kötü” diyecek karakterdeki insanlar değiliz. Kararların sevinenleri olur, üzüleni olur. Bizim, gün geldi partimiz kapatıldı “Tarihte küçük bir hatıra.” dedik, kınamadık bile. Daha ötesi Genel Başkanımız şiir okuduğundan dolayı haksız, hukuksuz şekilde ceza aldı, onurumuzla zindana gittik, teslim olduk. Mahkeme önünde ağzından salyalar akarcasına hâkim tehdit etmeyi, savcı tehdit etmeyi, Cumhurbaşkanına hakaret etmeyi aklımıza bile getirmedik. Devlet adamlığının, millet adamlığının bu olmadığını düşünüyoruz. Kaldı ki dava devam ediyor, şu an mahkeme kararını verdi ancak istinaf safhası olacak, Yargıtay safhası olacak, AİHM tarafı olacak vesaire. Devam eden bir süreç var; daha saygın bir dille bu konuyu değerlendirmeyi, daha sağlıklı bir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Önce valine söyle valine, önce valine söyle.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Turan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Oraya geleceğim, valime laf attırmam.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – O sizin valiniz değil, devletin valisi.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Değerli arkadaşlar, herkesin hak ettiği oranda ceza almasının, haktan, adaletten ayrılmamasının altını çizdikten sonra şunu söylemek istiyorum: Yani dava başka bir şey, diğer Gezi meselesi başka bir şey. Bakınız, biz başka memleketlerde mi yaşıyoruz? Gezi kutsaması, Gezi kutsaması… Arkadaşlar, bu Gezi’de arabalar yakılmadı mı?

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Kim yaktı?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Polisler şehit edilmedi mi?

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Kim etti?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - PKK bayrakları açılmadı mı? Dün de Gezi’nin karşısındaydık, bugün de Gezi'nin karşısındayız. Cebir ve şiddetle Hükûmeti devirmek isteyen kim varsa, suçu sübut olmuşsa, Ceza Kanunu gereği cezası bellidir. Kaldı ki değerli arkadaşlar…

ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) – Gençleri öldürenler ne oldu?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ergenekon’da da vermişlerdi cezaları.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Diyeceğim ki “Vekillerinize sahip olun.” ama sizin de maşallahınız var bugün yani.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Evet, bugün bir şey oldu. Tamam, toparlayalım.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – 3 hâkimden…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın Sayın Turan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Toparlıyorum Başkanım.

Arkadaşlar, hâkimlerin bir kısmı karara katılmış, bir kısmı şerh koymuş yani yargı canlı, devam ediyor. Sizin istediğiniz karar olunca “çok iyi hâkim” istemediğiniz olunca “çok kötü hâkim” tarzı yaklaşımınızı doğru bulmuyorum. Bırakın, Yargıtay aşaması devam etsin.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sataştı ya.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hiç sataşmadım.

Ayrıca, sizin ifade ettiğiniz her şey fikir hürriyeti olacak ama sevmediğiniz bir ifade, söz, atasözü paylaşılınca bu hakaret olacak. Bakınız, o kadar itham ettiğiniz Vali Bey’in geçmişine baktım, birçok ilde başarıyla anılan bir Vali.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Yalakalaşmış, sonradan yalaka olmuş.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Adamcağızın söylediği aynı ifadeyi ben söylüyorum; Engin Bey, şunu da göstererek söyleyeyim ki eksik kalmasın: “Devlet yarına bırakır ama yanına bırakmaz.”

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sataşmadım, yapma şimdi.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Yok, yok; sadece mahkeme kararlarıyla ilgili bir dakika…

BAŞKAN – Buyurun.

36.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, herkes bilir ki mahkeme kararlarına uyulur ama beğenmek, saygı gösterip göstermemek ayrı bir iştir. Ben Sayın Turan’ın söyledikleriyle ilgili… Yani “Dün de Gezi’nin karşısındaydık, bugün de karşısındayız.” dedi, kendi kanaatidir. Biz dün de Gezi’nin yanındaydık, bugün de yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Oluç, kısa bir açıklama yaparsanız memnun olurum.

Buyurun.

37.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Turan dedi ki: “Daha saygın bir dille konuyu dile getirmek lazım.” Daha nasıl saygın bir dille konuşalım? Biz Gezi’yi tartışmıyoruz ki burada sizinle, Gezi iyi mi, kötü mü; siz yandaş mısınız, değil misiniz; bunu tartışmıyoruz, o ayrı bir tartışma, onu gerekirse yaparız. Hukukla ilgili bir şey konuşuyoruz, bu mahkeme heyetiyle ilgili bir şey konuşuyoruz, 2 kere aynı suçtan beraat etmiş kişiyi 3’üncü defa yargılayan ve ağırlaştırılmış müebbet veren mahkemeden söz ediyoruz, bu mahkemenin bir heyet üyesinin Adalet ve Kalkınma Partisinin aday adayı olmasından bahsediyoruz, sizin mahkemelere bütün yandaşlarınızı yerleştirmiş olmanızdan ve ağır cezada…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bunu devam ettireceğiz, öyle görünüyor Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – …mahkeme heyetlerini dizayn ederek bunun yoluyla siyasi ve toplumsal muhalefeti sindirmeye çalışmanızdan bahsediyoruz; hukuktan, hukukun üstünlüğünden, uluslararası demokratik sözleşmelerden, Anayasa'nın 90’ıncı maddesinden bahsediyoruz. Siz bunları konuşmuyorsunuz, başka şeyler konuşuyorsunuz çünkü bunları konuşmaya başladığınızda söyleyecek lafınız yok.

Bakın, ben burada daha evvel de söyledim, ya, bir ağır ceza hâkimi, mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak çete üyesi çıktı Kobani kumpas davasında ve bunu siz atadınız, siz! Çete üyesi ya! Mahkeme başkanı ve bizim arkadaşlarımızı yargılıyor bu adam. Görevden uzaklaştı sonra, istifa etti kendisi, görevden bile alamadınız, kendisini istifa ettirdiniz; böyle bir hukuk anlayışı olur mu? Biz bunu tartışıyoruz Sayın Turan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Başkanım, bir dakika sadece, özür diliyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Turan, bir sataşma olmasın.

38.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Başkanım, sabrınıza itimat ederek sakince söyleyeceğim.

Bakınız, hâkimlerin geçmişteki dernek üyelikleri, parti üyelikleri, bunlar tartışılmaz; bu da ayıptır. Konu, kararın ne olduğudur; karar tartışılır.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Ağır ceza hâkimi ya.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Hâkimin verdiği kararı söylüyoruz.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bütün hâkimleri AK PARTİ teşkilatlarından aldınız ya.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sakin… Arkadaşlar, biz bu ülkede yirmi yedi, yirmi sekiz sene CHP'de görev yapan kişiyi Anayasa Mahkemesi Başkanı yapmadık mı? Aynı şekilde, Erdoğan'ı hapse atan Başsavcıyı, CHP, vekil yapmadı mı?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Kim yaptı?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Aynı şekilde “MHP'yi mi alacağım? Tabii ki kendimizden alacağım.” diyen Moğultay, Bakan olmadı mı? Size yüzlercesini söyleyebilirim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hazırlıklı gelmişsin bakıyorum da.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Vural Savaş, parti kapatan dava…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bak, resim göstermeye kalırsa bizde de çok resim var; bırak bu resim işini.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Zırhlı aracı Zekeriya Öz’e vermediniz mi?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bakınız, Sayın Başkanım, mesele eskiden hangi partinin üyesi olduğu değildir, kararının ne olduğudur.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.

VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Celal Adan’ın, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit düşen askerlerimiz Fırat Canlı, Yunus Kalkan ve Doğukan Korkmaz’a Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – PKK terör örgütüne yönelik Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit düşen askerlerimiz Fırat Canlı, Yunus Kalkan ve Doğukan Korkmaz'a Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

İYİ Parti Grubunun İç Tüzük'ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve arkadaşları tarafından, ülke ekonomisine katkı sağlayan ihracat ve ithalatçılarımız ile onların yükünü taşıyan uluslararası nakliyecilerimizin sınır kapılarında ve kullandıkları güzergâhlarda yaşadıkları sorunlarının incelenmesi amacıyla 25/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

26/4/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 26/4/2022 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                         Erhan Usta

                                                                                           Samsun

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve 20 milletvekili tarafından ülke ekonomisine katkı sağlayan ihracat ve ithalatçılarımız ile onların yükünü taşıyan uluslararası nakliyecilerimizin sınır kapılarında ve kullandıkları güzergâhlarda yaşadıkları sorunların incelenmesi amacıyla 25/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 26/4/2022 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.

Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu olarak ihracat ve ithalatçılarımızın yükünü taşıyan uluslararası nakliyecilerimizin sınır kapılarında ve yol güzergâhlarında yaşadıkları sıkıntıların, mağduriyetlerin giderilmesi hususunda vermiş olduğumuz araştırma önergesi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, uluslararası nakliyecilerimiz gerek sınır kapılarında gerekse gittikleri yol boyunca birçok sorunla karşı karşıya kalmakta, sınır kapılarımız dert kapısı olmaktadır. Bölge milletvekili olarak birkaç kez Sarp Sınır Kapısı’na giderek orada günlerce kuyrukta bekleyen tır şoförlerimizle görüştüm, yaşamış oldukları mağduriyetleri birinci ağızdan dinledim ve yerinde gördüm. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener geçtiğimiz haftalarda yaptığı grup konuşmalarında nakliyecilerimizin yaşadığı sorunları Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında gündeme taşıdı ve “ ‘Yaşanan sorunlar karşısında beklemekten başka bir çözüm yok.’ söylemiyle kaderine terk edilen nakliyecilerimiz perişandır; yazıktır, günahtır. Kendi başarılarıymış gibi ihracat rakamları açıklayanlar Türk ihracatçılarının ve nakliyecilerinin mağduriyetlerine sessiz kalmamalıdır.” ifadesini kullanmıştı.

Değerli milletvekilleri, uluslararası nakliyecilerimiz sınır kapılarında uzun süreler beklediklerini, günlerce kuyruklarda adım adım ilerleyebildiklerini söylemektedirler. Bakın, şimdi size bir fotoğraf göstereceğim. Bu fotoğraf, değerli arkadaşlar, Türkiye’yi Gürcistan’a bağlayan devlet kara yolu üzerinde çekilmiş bir fotoğraftır ve dün çekilmiştir, Arhavi ile Sarp Sınır Kapısı arasındaki bölgede çekilmiştir. Gördüğünüz gibi hem Gürcistan tarafına gidişte hem de Türkiye’ye dönüşte tırlarımız uzun kuyruklarda beklemektedirler. Arkadaşlar, bu yol yani Arhavi’yi Sarp’a bağlayan yol 30 kilometredir. Peki, bu şoförlerimiz, bu tır şoförü kardeşlerimiz, nakliyecilerimiz bu yolu kaç günde gidiyorlar? Bakın, saat demedim. 30 kilometrelik bu yolu normalde otuz dakikada aşması gereken bu sürücülerimiz bu yolu beş, altı günde gitmekte ve orada kuyruklarda beklemektedirler. Arkadaşlar, bu kuyruklarda bekleyen arkadaşlarımız, yine burada göstereyim bir başka açıdan, tır şoförlerimizin… Tuvalet yok orada arkadaşlar, su yok, çay yok, kahve yok. Bu sorunu burada gündeme getirmekteki sebebimiz bu şoför kardeşlerimizin mağduriyetine bir an önce son verilmesi içindir.

Değerli milletvekilleri, sadece sınırda değil, yol boyunca da sıkıntılar var. Bakın “güney koridor” olarak adlandırılan İran-Türkmenistan üzerinden Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan’a ulaşım güzergâhında ihracatımızın önemli geçiş noktası Türkmenistan’ın, coronavirüs salgınının başlangıcından beri kapattığı sınır kapılarının üst düzeyde görüşmelerle bir an önce açılması gerekir. “Orta koridor” olarak adlandırılan Gürcistan-Azerbaycan ve Ro-Ro’yla Kazakistan veya Gürcistan-Azerbaycan-Rusya güzergâhında Azerbaycan’ın birçok ülke nakliyecilerinden almadığı hâlde Türk plakalı araçlardan talep ettiği yüksek geçiş ücretlerinin kaldırılması ve Azerbaycan’dan Kazakistan’a yapılan Ro-Ro taşıma fiyatlarının uygun seviyeye çekilmesi gerekir. En ekonomik yol olarak değerlendirildiğinden, en fazla kullanılan kuzey koridor yani Gürcistan-Rusya ve Rusya üzerinden Kazakistan ve diğer Tük Devletleri Teşkilatı üyesi ülkelere giden güzergâhta ise Gürcistan’ı Rusya’ya bağlayan 50 kilometrelik dağ yolunun kış aylarında sık sık trafiğe kapandığını biliyoruz. Gürcistan’ın trafiğe açacak yeterli ekipmanının olmaması gerekçesiyle kapanan bu yolda ihracat ve ithalat yüklü araçlarımızın yirmi, yirmi beş güne varan bekleme süreleri vardır ve oralarda çok sıkıntılar çekmekte bu arkadaşlarımız; telefonlarla bize ulaşıyorlar ve sıkıntılarını dile getiriyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SALİH CORA (Trabzon) – Ticaret Bakanına ilettik bunları.

ERHAN USTA (Samsun) – Sadece ilettiniz.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Çok özür dilerim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Ayrıca, kuzey koridorundan ülkemize dönmeye çalışan binlerce şoförümüz, maalesef, Rus polisinin -Ermeni, Gürcü ve Rus araçlarının aksine- birçok engellemesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Tır şoförlerimizin yaşadığı mağduriyetlerin son bulması için ilgili bakanlıklarımız bir an önce devreye girmeli ve çözüm üretmelidir.

Değerli arkadaşlar, son bir şey daha söyleyeceğim: Cumartesi günü Trabzon’da Trabzonspor’umuzun şampiyonluk müsabakası var. Bu müsabakaya İstanbul’dan gelmek isteyen taraftarlarımız için uçak yok. Türk Hava Yolları ve AnadoluJet yetkililerine buradan sesleniyorum: Lütfen, taraftarlarımıza, Trabzonspor’a, bordo-mavi renklere gönül verenlerimize, şampiyonluk hasretini özleyenlere, bu hasreti gidermek isteyenlere gerekli imkân verilsin ve ek seferler konulsun.

SALİH CORA (Trabzon) – Ayarladık onu, ayarladık.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Şimdiden, bordo-mavi renklerimizin, Trabzonspor’umuzun şampiyonluğu da kutlu olsun diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.

Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, İYİ Parti Grubunun vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, dünyada tır şoförlüğü gerçekten zor bir meslektir. Özellikle uluslararası yük taşımacılığında aktif olarak çalışan emekçilerin sahip olması gereken yeteneklerin başında sabır sahibi olması gerekmektedir. Saatlerce, günlerce ve bazen haftalarca sınır kapılarının önünde ülkeye girmek için beklemek zorunda kalıyorlar. Bu sorun sadece bugünün değil, uzun yıllardır devam eden bir sorundur. Eğer sorunlar sürekli olarak artarak devam ediyorsa demek ki bir şeyler yanlış yapılıyor. Geçtiğimiz hafta yine Habur gümrüğünde yüzlerce araç bekletildi. Eleman eksikliği, memur eksikliği vardiyalar arası bekleme, polis tarafından yapılan arama ve operasyon derken kuyruklar kilometrelerce uzamakta, araçlar günlerce bekletilmektedir. Savaş olur, beklerler; ülkeler arası gerginlik olur, beklerler; salgın hastalık olur, beklerler; beklerler de beklerler. Bu durum iki açıdan sorun teşkil etmektedir: Bunlardan birincisi ve en önemlisi, işin insani boyutudur. Ramazan ayında, tuvalet ve temel ihtiyaçlarını giderecek hiçbir tesis olmadan aileleriyle geçirecekleri güzel vakit ortamından kaybederek sadece sıranın kendilerine gelmesini bekliyor olmaları herkesi rahatsız eden bir sorun olmalıdır. İkincisi ise, ticari ve ekonomik boyutudur. Hem üreticinin hem de tüketicinin ihtiyaç duyduğu ham maddeler, ürünler, gıda ürünleri bu tırlarla taşınıyor; önergede de bahsedildiği üzere, birçoğu sebze, meyve gibi çabuk bozulabilen ürünler. Ortaya çıkan ekonomik kaybın sorumlusu kim? Bu işin bir de düzenlemeye ihtiyacı olduğu aşikârdır. Böyle “Memurum yok, elemanım az.” gibi ifadeler bir devletin bahanesi olamaz. Gerekiyorsa 10 memur fazla görevlendireceksin ama kimseyi mağdur etmeyeceksin. Siz beklemeyi rutinleştirirseniz bu durum keyfî bir hâl almaya başlar; böyle bir uygulamaya da hiç kimsenin hakkı yoktur. Keyfiyetin olduğu yerde yolsuzluk başlar, rüşvet de olur, hırsızlık da.

Değerli milletvekilleri, sektörde hizmet veren emekçilerin talebi şu: “Bizim ne çektiğimizi bilmek ve görmek istiyorlarsa gelsinler, bizimle yirmi dört saat ya da bir defa sırada beklesinler.” Bu sorunun yetkililer tarafından duyularak bir çözüme kavuşturulması adına daha ne yapması gerekiyor bu insanların? Bu bekleme hâli gerçekten bir sömürü şeklidir. İnsanların sahip olduğu en kıymetli şeyi, zamanı çalmaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) – Bu hususta gerekli adımların atılması, çalışmaların yapılarak sorunun çözümü adına tüm düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili Sayın Özkan Yalım.

Buyurun Sayın Yalım. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sayın Başkan, değerli çalışma arkadaşlarım ve de bizi izleyen tüm vatandaşlarım; sizlere saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Bülent Turan, bu hafta o nöbetçi… Ve de bu konuyu getirdiğinden dolayı Trabzon Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Bey’e de teşekkür ederim. Gerçekten nakliyeci arkadaşların ciddi anlamda sorunları var. Ben neden Sayın Bülent Bey’in ismini özellikle zikrettim? Çünkü Ulaştırma Bakanı bizi dinlemiyor, duymuyor. Bunun yanında, Ticaret Bakanı aynı şekilde, Dışişleri Bakanı… Bakın, özellikle iktidar vekili arkadaşlarımız ve de Grup Başkan Vekili; ihracat yapan nakliyecinin sesini duyun. İhracat rakamlarının daha fazla artması adına gerçekten bu 3 Bakanlığı, başta Ulaştırma Bakanlığını, Ticaret Bakanlığını ve de Dışişleri Bakanlığını göreve çağırıyoruz. Vatandaşlarımız, firma sahiplerimiz ve de şoför arkadaşlarımız eziliyor, ülke dışında eziliyor; ikinci, üçüncü sınıf vatandaş muamelesi görüyor. Gerçekten bu konuda başta vekil arkadaşlarımızı, Grup Başkan Vekillerini ve de Sayın Bakanları göreve davet ediyorum tüm nakliyeciler, firma sahipleri ve de şoför arkadaşlarımız adına.

Bakın, “Vladikavkaz” diye bir sınır kapısı var, elli gündür aç susuz orada bekliyorlar. Geçen hafta Grup Başkan Vekillerine bunu söylettirdik ama gereken yapılmadı. Özellikle de Rusya Devlet Başkanıyla görüşme yapılmıyor. Hem geçiş belgesi “dozvola” hakkında olan sorunları hem de bunun yanında Vladikavkaz’da bekleyen Türk şoförlerimizin sorunlarını duymuyorsunuz.

Bunun yanında, Azerbaycan’ın transit araç geçiş ücretinin astronomik olmasından dolayı, Türkmenistan’ın corona nedeniyle kapattığı sınır kapılarının hâlâ açılmaması sebebiyle…

Bunun yanında, Çeçenistan sınır kapısında Rus, Gürcü, Ermeni tırlarına öncelik verilmekte, Türk firmalarına, Türk tırlarına, Türk şoförlerine ise maalesef eziyet edilmekte ve bunlar ikinci sırada özellikle bekletilmekte.

Bakın, aynı şekilde, bazı kapılarda, özellikle Gürcistan’da ve de diğer kapılarda -pandemi bitmesine rağmen- maalesef hâlâ vatandaşlarımızdan, şoförlerimizden test ücreti olarak 50 euro alınmaktadır. Tabii ki bunun yanında, Kafkas ülkelerinin ödedikleri ücretlerin Türk firmalarının ödediklerinin yanında çok düşük olmasının haksız rekabete de yol açtığını özellikle belirtmek istiyoruz. Gürcistan-Azerbaycan kapısında ciddi anlamda hâlâ sıra bekleniyor. Özellikle de -biraz önce söyledim- Covid’den dolayı test parası 50 euroyu… Yazıktır, 50 euro, yazıktır. Vatandaşlarımızı soydurmaya devam ediyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZKAN YALIM (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii ki bunun yanında da ihracat yapan firmalarımızın tükettiği en önemli unsur kesinlikle akaryakıt. Sınır kapılarında akaryakıt fiyatları kontrolsüz bir şekilde, “ÖTV’siz, KDV’siz” diye neredeyse ÖTV’li, KDV’li rakamlardan satılmaktadır. Aynı şekilde, bundan dolayı Avrupa'da mazot ACCIS… Yani mazot desteği, buna Avrupa'da Fransızca ve İngilizcede ACCIS denir. Ama bizim ülkemizde ihracat yapan bu firmalarımıza, 12 ton ve üzeri nakliye yapan firmalarımıza ACCIS mazot desteği verilmemektedir. Bu da özellikle diğer ülke vatandaşlarıyla, ülke firmalarıyla haksız rekabetten dolayı firmalarımızın gücünü ve de rekabet gücünü düşürmektedir.

Ben tekrar buradan Ticaret Bakanına, Ulaştırma Bakanına ve de Dışişleri Bakanına sesleniyorum: Nakliyecilerin, firmaların ve de şoförlerimizin duyun sesini. Daha fazla Rusya'daki ve sınır kapılarımızdaki vatandaşlarımızın ezilmesine izin vermeyiniz diyorum.

Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili Sayın Jülide İskenderoğlu.

Buyurun Sayın İskenderoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi adına AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve ekranları başındaki milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Dış ticaretimizin etkin ve yüksek kapasiteyle devamı için dünya konjonktürüne uygun tedbirler alıyoruz. Tüm dünya ekonomilerinin küçüldüğü dönemde ihracatımızın rekorlar kırması bu tedbirlerin de bir sonucudur. Sektör temsilcilerimize bu alanda -emeği- alın teriyle milletimize hizmet sunan herkese çok teşekkür ediyorum. Artık Türkiye de küresel tedarik zincirlerinin tam merkezindedir. Gerek başta Şanghay olmak üzere, Uzakdoğu limanlarındaki darboğazlar, fiyatlardaki artışlar gerek karantina tedbirleriyle üretimdeki aksaklıklar tedarikçilerin bölgeye olan güvenini olumsuz etkilese de Türkiye bu konuda güvenilir bir ticaret ve lojistik ortağı olarak birinci sırada yer alıyor.

Hükûmetimiz birçok altyapı projesini hayata geçirmekte. Bir taraftan gümrük kapılarına fiziki ve dijital altyapının yenilenmesi ve yerlileştirilmesi yapılırken diğer taraftan ulaşımla ilgili dev projeler de göz doldurmaktadır. Bu anlamda, 18 Martta, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla açmış olduğumuz 1915Çanakkale Köprümüz, Pekin’den Londra’ya, tarihî İpek Yolu’nu dünya ticaretinin vazgeçilmez bir hattı kılmıştır.

Uluslararası yük taşımacılığı kapsamında birçok önemli düzenlemeler, anlaşmalar yaptık, tedbirler aldık. Geçtiğimiz haftalarda Romanya’yla yapılan toplantıda kara yolu geçiş kotaları kaldırılmış ve transit geçişler serbestleştirilmiştir. Altını çizmek istiyorum ki ürettiğimiz ürünleri dünyaya taşıyan nakliyecilerimiz için bu yapılanlar devrim niteliğindedir.

Son olarak, Türkiye ile Rusya Federasyonu, Ukrayna savaşının karada yol açtığı lojistik krizini aşmak üzere, Doğu Karadeniz’de Ro-Ro liman seferlerini çeşitlendirmeye karar verdi. Soçi Limanı, Ro-Ro’ya uygun hâle getirilerek, küçük gemiler Kavkaz Limanı’ndan kullanılabilecek; böylece, Sarp sınırının yükü hafifletilecek. Yakın zamanda, Trabzon’dan Karadeniz’in kuzeydoğusundaki çeşitli rotalara Ro-Ro seferlerini de başlatmayı hedefliyoruz. İstanbul-Novorossiysk hattı seferleri yakın zamanda başlayacak. Türkiye, dünyadaki olumsuzluklara rağmen tedarik zinciri ve küresel kaynaklı şoklardan daha az etkilenecek. İhracatta vites yükseltiyoruz, ihracatta rekor kırmaya devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla) – Uluslararası taşımacılık sektörünün sıkıntı yaşamaması adına Hükûmetimiz, ilgili bakanlıklarımız koordine hâlde gece gündüz demeden çalışmaya devam ediyor; hiç kimse merak etmesin.

İYİ Parti grup önerisinin aleyhinde olduğumu belirtiyor, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Grup Başkan Vekillerimizin de görüşlerini aldım. İftar saatini yakalayabilmemiz için bundan sonra birer dakikalık uzatmaları vermeyeceğim. 2 milletvekilimiz buraya geldiler, birer dakika söz talebinde bulundular; onlara söz vereceğim, uzatmaları vermeyeceğim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bu oturuma mahsus mu?

BAŞKAN – Bu oturuma mahsus; ben genelde söz veriyorum yani iftar saatiyle ilgili...

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hayhay Başkanım.

BAŞKAN – Önce öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Sayın Erel, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

39.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, iğnesiz şeker ölçüm sensörünün SGK tarafından ödeme kapsamına alınması gerektiğine ilişkin açıklaması

AYHAN EREL (Aksaray) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda on binlerce şeker hastası çocuğumuzu sevindirebilirdik fakat ne yazık ki gerçekleşmedi. Bir çocuğun, iğneyle günde 5-10 defa parmağının delinmesinin acısını hayal edebiliyor musunuz? Bunların -bir gecede- yarısı uykudan uyandırılarak da yapılıyor; tam bir kâbus. Oysa ki iğnesiz şeker ölçüm sensörleri mevcut. Sosyal Güvenlik Kurumu, şeker hastası çocuklarımızın acısına son vererek bu sensörleri ödeme kapsamına almadığı için binlerce çocuğumuz iğnelerle acı çekmeye, göz yaşı dökmeye devam ediyor. Evlatlarımıza daha fazla acı çektirmeden ilgili sensörlerin SGK tarafından ödeme kapsamına alınması gerektiğini hatırlatıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Beyaz, buyurun.

40.- İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz’ın, ilaç fiyatlarına gelen zamların yaratacağı sıkıntıya ilişkin açıklaması

ÜMİT BEYAZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Tepeden tırnağa her şeye geldiği gibi ilaç fiyatlarına da rekor düzeyde zam geldi. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, içerisinde kanser, diyabet, hormon, tüp bebek tedavisi ilaçları ile bazı antibiyotiklerin de yer aldığı 508 kalem ilaca yüzde 200’e varan oranlarda zam yaptı. İlerleyen günlerde yeni zamların da geleceği gündemde. Piyasada temin sıkıntısı olan ilaçların fiyatlarına yapılan bu zamlar ciddi tepki çekiyor. Ülkemizde ilaca erişimde yaşanan sorunlar bu zamlarla beraber katlanacak ve bir krize dönüşecektir. Sorunların çözümü için sektörün tüm temsilcilerinin görüşlerinin dikkate alındığı yeni bir fiyat kararnamesi ve SGK geri ödeme sisteminin oluşturulması talep ediliyor. İYİ Parti olarak konuyla ilgili acil çözüm çağrısında bulunuyoruz.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, Mersin Milletvekili Rıdvan Turan ve arkadaşları tarafından, gıda enflasyonunun oluşmasındaki temel nedenlerin araştırılması amacıyla 26/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Buyurun.

26/4/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 26/4/2022 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                Hakkı Saruhan Oluç

                                                                                          İstanbul                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

26 Nisan 2022 tarihinde, Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan Turan ve arkadaşları tarafından verilen 18307 grup numaralı gıda enflasyonunun oluşmasındaki temel nedenlerin araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 26/4/2022 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Ali Bey, buyurun “Şehidimiz var.” dediniz.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

41.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç’un, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan Fırat Canlı, Yunus Kalkan ile Doğukan Korkmaz’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, Pençe-Kilit Operasyonu kapsamında şehitlerimiz var. Kahramanmaraş Afşin’li hemşehrim sözleşmeli Er Fırat Canlı’ya Allah’tan rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun. Yunus Kalkan ve Doğukan Korkmaz kardeşlerimiz de şehit olmuşlardır, Allah rahmet eylesin mekânları cennet olsun. Milletimizin başı sağ olsun Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Allah rahmet etsin.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, Mersin Milletvekili Rıdvan Turan ve arkadaşları tarafından, gıda enflasyonunun oluşmasındaki temel nedenlerin araştırılması amacıyla 26/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Dilşat Canbaz Kaya.

Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) – Ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımız, ben de önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum.

AKP ve MHP ittifakının yarattığı adaletsizlikle birlikte ülkemiz halkları derin bir yoksullukla karşı karşıya. Temel beslenme, hijyen, enerji ve barınma fiyatlarındaki yüksek artışlar bugün milyonlarca insanı açlık sınırı altında yaşamaya mecbur bıraktı. Değerli arkadaşlar, okullarda yıllarca Türkiye'nin kendi kendine yetebilen nadir ülkelerden biri olduğu öğretildi. Gerçekten üzerinde yaşadığımız ülke tarihte her daim bereketli topraklar olarak anıldı. Gerçekten gelinen aşamada ise bu bereketli topraklar âdeta kendi kaderine terk edilmiş durumda. Yirmi yıllık AKP iktidarı boyunca köylüler, çiftçiler her gün daha fazla zarar etti ve yoksullaştı. Aralık 2021 tarihinde resmî verilere göre kayıtlı çiftçi sayısı son beş yılda yüzde 26, son on yılda ise yüzde 53 azaldı. Haziran ayında son güncel rakamlar açıklanacak ve belki tarihimizin en büyük gıda krizinin başlangıcı olabilecek veriler ortaya çıkacak. Temel gıda ürünlerinde üretici ile raf fiyatları arasındaki fark yüzde 200’e ulaştı, bu korkunç bir tablo; ne üretici kazanabiliyor ne emekçiler gıdaya erişebiliyor. Türkiye bir gıda kriziyle karşı karşıya ve AKP-MHP iktidarının bu kriz karşısında gerçekçi hiçbir somut programı dahi yok. Gıda enflasyonundaki artış bir krizin habercisi, iktidar ve ortakları ise halkı yoksulluğa, açlığa mahkûm eden politikalarından vazgeçmiyor. Bu kriz karşısında bizim önerimiz ise Türkiye’de ekilemeyen arazilerin ekilmesi teşvik edilmeli, girdilerde dışa bağımlı üretim biçimi terk edilmeli, tarımda üretici ve tüketicileri koruyan çiftçi borçlarının kamu borcu olarak üstlenilmesi sağlanmalı, kapsamlı politikaların uygulanmasıyla gıda enflasyonuyla mücadele edilmeli; enflasyonla mücadele etmenin esas yolu adil bir üretim biçiminin tesis edilmesinden geçer. Tam bu noktada, Türkiye ve tüketicileri korumak için üretimi koruma altına almak gerekir, yüksek fiyatları düşürmek için tarımsal üretim maliyetini düşürmek gerekir, üretim maliyetini azaltmak için ise emekten ve ekolojiden yana yeni bir tarım felsefesine ihtiyacımız var. Halkımızın sağlıklı, erişilebilir ve ucuz gıdaya ulaşması için araştırma önergemize destek vermenizi istiyoruz.

Ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımız, dün -bugün burada arkadaşlarımız da konuştu- Türkiye tarihi, hukuk tarihi -bugüne değin- birçok haksızlık ve hukuksuzluklara tanık oldu. Gezi’yle ilgili dünkü kararı hepimiz biliyoruz, hepimiz oradaydık ve bunu kınadığımızı tekrar ifade edelim. Eşitlikten, adaletten, özgürlükten ve emekten yana olan her bir kişi ve grup ise siyasi iktidarın yönlendirmesinde yargının gazabına uğramaktan kurtulamadı. Biz bir coğrafyanın ötekileri olarak adliyelerdeki hukuksuzlukların yabancısı değiliz ancak hiçbir zaman yargı AK PARTİ dönemindeki gibi de bu derece açık tiyatroya, kendi hukukunu dahi tanımayan bir trajediye dönüşmemiştir.

Dün Gezi davasında Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet verenler Mücella Yapıcı’ya, Çiğdem Mater’e, Hakan Altınay’a, Can Atalay’a, Mine Özerden’e, Yiğit Ali Ekmekçi’ye, Tayfun Kahraman'a da on sekizer yıl hapis cezası verdi. Buradan açıkça ifade ediyoruz, Gezi, coğrafyamızın gördüğü en kitlesel ve meşru direnişlerinden biridir. Gezi, milyonların adalet, eşitlik, özgürlük, umudu olmaya devam ediyor, devam edecek. Dün de söylediğimiz gibi, Gezi'de söylediğimiz gibi “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam.” diyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Sezal, buyurun. Şehidimizle ilgili…

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal’ın, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan Furkan Gök ile Fırat Canlı’ya Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Cuma günü bir şehidimiz vardı maalesef, Furkan Gök kardeşimiz, Hasancıklı Mahallemizden; bugün de Afşin'den, Veteriner Sözleşmeli Er Fırat Canlı kardeşimizi şehadete uğurladık. Kahramanmaraşlı hemşehrilerimin ve aziz milletimizin başı sağ olsun diyorum, tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, Mersin Milletvekili Rıdvan Turan ve arkadaşları tarafından, gıda enflasyonunun oluşmasındaki temel nedenlerin araştırılması amacıyla 26/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.

Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Pençe-Kilit Harekâtı'nda şehit olan kahramanlarımıza, başta Samsunlu hemşehrimiz Kubilay Çon olmak üzere hepsine Allah'tan rahmet, yakınlarına ve yüce Türk milletine başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bir zamanlar tarımda kendi kendine yetebilen ülkeler arasında Türkiye'yi sayıyor idik, maalesef son döneme kadar. Bugün hâlbuki polisiye tedbirlerle gıdadaki hareketlerin önüne geçmeye çalışıyoruz. Tersten giderek bu işleri çözemezsiniz yani polisiye tedbirlerle, zabıta tedbirleriyle, farklı metotlarla, denetimlerle gıda fiyatlarını bir yere getirmeniz mümkün değil. Zaten yerel seçimlerde şehir meydanlarına kurduğunuz manav tezgâhlarıyla bunu önlemeye çalıştınız -patatesti, soğandı- depolara baskınlar yaptınız, bunun önüne geçmeye çalıştınız; geçemediniz. Bugün de bilinen yöntemle aynı yoldan aynı sonuca gitmeye çalışıyorsunuz, bu mümkün değil. Hâlbuki bunun yerine, bugün fiyatlardan değil de üretimden yola çıkarak, üretim maliyetlerini düşürerek, üretim girdilerini düşürerek bu işin önüne geçmek veyahut da bu işi planlamak, programlamak mümkün. Bugünkü rakamlarla, bugünkü mazot fiyatlarıyla, bugünkü gübre fiyatlarıyla üretim maliyetlerini nasıl aşağıya çekeceksiniz? Asıl sorun bu yani üretimde, daha işin kaynağında bu işi çözmek lazım. Kaynağında çözemediğiniz bir işi finalinde nasıl çözeceksiniz? Bu mümkün değil. Bunun yolu da yöntemi de belli. Daha işin başında üretimdeki girdi rakamlarını muhakkak kontrol altına almanız lazım. Mazotu bugün yatlara, katlara verdiğiniz mazot fiyatına çiftçiye verirseniz, gübre fiyatlarını aşağıya çekerseniz, girdi maliyetlerini düşürürseniz, üretimden tezgâha kadar olan bu işin seyrindeki fiyatlara daha işin başında müdahale ederseniz bu iş çözülür. Biz buradan sadece sorunları değil, çözüm önerilerini de söylüyoruz. Bugün, mazot fiyatı 7 liradan 22 liraya çıkmış, gübrenin fiyatı 160 liradan yüzde 160 artmış, yem fiyatları yüzde 120 artmış. Bugün, gıda enflasyonunda dünyada Arjantin’den sonra şampiyonuz, yüzde 64’lerde geziyor. 100 liraya dolan sepet 240 liraya dolmaya başlamış. 1 çuval unun fiyatı 127 liradan 325 liraya yükselmiş. Patatesin fiyatı yüzde 227, salatalığın fiyatı yüzde 193, patlıcanın fiyatı yüzde 185… Bunun kaynağına inmeden bu işi çözemezsiniz.

Sayın Başkan da söz vermeyeceğini ifade etti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Diyoruz ki: Bırakın finalindeki polisiye tedbirleri, işin kaynağına inin, kaynağında çözün.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Cengiz Gökçel.

Buyurun Sayın Gökçel. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bütün tarım ürünlerinin yetiştiği bir ülkede gıda enflasyonunu konuşmak ne kadar acı değil mi? Böyle bereketli topraklarda vatandaşlarımız gıda ürününe ulaşamıyor. Gıda fiyatları çok pahalı, peki, neden artıyor? AKP’nin yanlış tarım politikaları nedeniyle artıyor. Çünkü çiftçimiz üretemiyor; plansız, ithalata dayalı, yerli üreticiyi yok sayan bir AKP var iktidarda. AKP’nin tarımsal ve hayvansal üretim envanteri yok, veri tabanı yok. Şu anda memleketimizde hangi alanda ne yetişiyor, ne kadar yetişiyor, ne kadar hayvan varlığımız var, bunu bilmiyoruz, Tarım Bakanı da bilmiyor. Elimizde bir veri olmazsa üretimimizi nasıl planlayacağız? Gıda enflasyonunu düşürmek için tarımı planlamak gerekiyor. Üretici desteklenmeli, üreticiyi desteklerseniz cefakâr çiftçimiz her şeyin en güzelini üretir ama siz çiftçiyi toprağını süremeyecek hâle getirdiniz. Mazotu AKP 22 lira yaptı, çiftçi tarlasını nasıl sürsün? Bir tek sebze fidesinin tanesi 7 lira, çiftçi bunu nasıl alıp tarlasına diksin? 25 kiloluk göz taşı 1.500 lira, ilacın yanına yaklaşılmıyor, çiftçi hastalık ve zararlara karşı nasıl mücadele etsin? Sizin yüzünüzden gübre fiyatları o kadar arttı ki çiftçi tarlasına gübre atmadan ekim yapıyor; besiciler yem alamadığı için zarar ediyor, süt ineklerini kesime gönderiyor; anası da gidiyor, danası da gidiyor. Çiftçi maliyetlerin altında eziliyor, siz de gidip yurt dışından pahalıya hayvan ithal ediyorsunuz, tarım ürünü ithal ediyorsunuz. Sizin ithalatçı bir iktidar yapınız var. (CHP sıralarından alkışlar)

Arkadaşlar, elektrik fiyatlarına yaptığınız zam yüzünden çiftçiler sulama pompalarının, besici ahırının elektrik faturasını ödeyemiyor. Mersin’de çiftçilerin geçen sene sulama birliğine dekara 310 lira ödediği sulama ücreti bu sene 760 lira arkadaşlar, 760 lira. Bu sene Mersin’de müthiş bir don zararı oldu; narenciyeler, meyve bahçeleri dondu, seneye ürün veremeyecek ağaçlar. Meyve bahçelerinde bir tek meyve yok. Geçen sene suladığının, yaptığı masrafın karşılığını alamayacak olan çiftçi bu sene yeni dönem için de ağacını kurtarmak için verdiği suyun parasını ödemek zorunda kalacak. Bunu vicdanınız kabul ediyor mu?

Değerli arkadaşlar, yıllardır bas bas bağırıyoruz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) – Sayın Başkan, müsaade etmiyorsunuz herhâlde.

BAŞKAN – Karara bağladık.

CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) – Ben teşekkür ediyorum, öneriyi desteklediğimizi belirtiyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Osmaniye Milletvekili Sayın Mücahit Durmuşoğlu.

Buyurun Sayın Durmuşoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında Pençe-Kilit Operasyonu’nda hayatını kaybeden kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum.

HDP grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle ekranları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımızı ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tüm dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan Covid-19 salgını, insan yaşamını tehdit ettiği kadar gıda sektörünü de önemli ölçüde etkilemiştir, tedarik sektörünü sekteye uğratmış, ürün fiyatlarında istikrarsızlaşmaya neden olmuştur. Özellikle, ulusal karantina uygulamalarında insanların gıda ürünlerini stoklamaya başlaması fiyatları yukarı doğru çekmiştir. 2022 yılı aşılama çalışmalarının etkisiyle normalleşme başlamış ve tüm dünya bir toparlanma sürecine girmişken Ukrayna-Rusya savaşıyla karşı karşıya kalınmıştır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla devletimizin tüm imkânları seferber edilmiş, vatandaşlarımızı rahatlatmak, refah seviyesini artırmak amacıyla gece gündüz çalışmalar sürdürülmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, 23,4 milyon hektarlık işlenen tarım alanı varlığıyla her geçen gün tarımsal üretimini artırarak 84 milyona ulaşan ülke nüfusunun besin ihtiyacının karşılanmasının yanında ihracatta da bulunarak tarımsal hasılada Avrupa 1’incisi tarım ülkesi olma özelliğini devam ettirmektedir. Türkiye, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2020 yılı verilerine göre dünya bitkisel ürünler üretiminde 12’nci, sebze üretiminde 4’üncü, meyve üretiminde dünyada 6’ncı sıradadır. Bitkisel üretimde sürdürülebilirliği temin etmek üzere Yazlık Ekiliş Programı başlatarak tarım takviminin elverdiği alanlarda üreticilerimize belirli hibe oranlarıyla tohum temin ederek özellikle stratejik öneme sahip ve arz açığı olan ürünlerin ekilimi yapılması sağlanmıştır. Atıl, boş veya nadasa bırakılan alanlarda başlatılan projelerin yanında, birim alandan elde edilen verimi yükseltmeye yönelik yürütülen çalışmaların sonucunda Covid-19 pandemisine rağmen son iki yılda toplam bitkisel üretim miktarı yaklaşık 9 milyon ton ilave artışla 2020 yılında 126 tonu aşarak cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmıştır. 2020 yılında 6,5 milyon ton mısır üretimi ve 278 bin ton kuru fasulye üretimiyle cumhuriyet tarihinin üretim rekorunu kırmıştır.

Diğer taraftan, yurt içi gübre arz güvenliğinin sağlanması adına ülkemizde hem gübre ihracatı hem de gübre ham maddesi olarak kullanılan amonyum ve sülfürik asit ihracatı kayda bağlanarak kısıtlanmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla) – Başkanım, bir dakika ek süre veriyorsun diye ayarlamıştık ama… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, çocuk yoksulluğunun sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/5923) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

26/4/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 26/4/2022 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                        Engin Altay

                                                                                          İstanbul

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündemi’nin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan çocuk yoksulluğunun sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/5923) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin görüşmesinin Genel Kurulun 26/4/2022 Salı günkü (bugün) birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Gülizar Biçer Karaca.

Buyurun Sayın Karaca. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuzun vermiş olduğu çocuk yoksulluğunun araştırılması önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Geçtiğimiz cuma günü hemşehrim Bekir Can Kerek şehit düşmüştür; sözlerime başlarken, başta hemşehrimiz, şehidimiz Bekir Can Kerek olmak üzere bugün şehit düşen tüm askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlar, çocuk yoksulluğu, birçok hak ihlalini bünyesinde barındıran, önlenememesi ve önüne geçilememesi hâlinde yaşam boyu sağlık, eğitim ve gelişim gibi çok kalıcı etkiler bırakan bir sorundur. Sorunu çözmek için neden adım atılmıyor? Yasa mı eksik? Hayır; uluslararası sözleşmeler var, Anayasa var, bakanlıkların faaliyet raporları, eylem planları var, aslında mevzuat olarak her şey var. Peki, ne yok? Sadece çözme iradesi yok çünkü yoksulluğu çözmek değil, yoksulluğu önlemek değil, yöneterek iktidarda tutunmak isteyen bir irade var.

Değerli arkadaşlar, yoksulluğu önlemek için, çocuk yoksulluğunu bilmek için öncelikle milletin içine gitmek, pazar yerlerini akşamüzerleri ziyaret etmek gerekir ki oradaki vatandaşlarımızın akşama çocuklarının önüne koyacak bir yemek pişirebilmek için yaşadıkları o zorunluluğu ve atıkları toplayan aileleri görmek lazım ama maalesef bunu yapmıyorsunuz, yapmak da istemiyorsunuz.

Yine TÜİK’in doğru düzgün bir araştırma yapması gerekir, o da yapmıyor. Peki, ben size birkaç örnek vermek isterim: TÜİK’in yapmadığını 3 hekim yapmış ve 3 hekim ilkokul, ortaokul, lisedeki 6-19 yaş arasındaki 1.049 öğrenci, çocuk hakkında bir araştırma yapmış; görülen sonuçlar da inanın çok vahim tablolar. Her 4 çocuktan 1’i çok düşük kilolu ve bu çocukların her biri potansiyel kalp rahatsızlığı riskine sahip ve aynı zamanda da maalesef kansızlıkla mücadele ediyor. Her 4 vatandaştan 1’i, son bir yılda, para ve yeterli gelire sahip olamadığı için bir daha gıdaya erişememe kaygısını yaşıyor. En vahimi; her 8 çocuktan 1’i karnı aç olduğu hâlde yemek yiyemiyor, aç kalıyor. Bunlar aslında sizlerin duymak istemediği bazı gerçekler.

Yine, bir pazarda bir çocuk şunu söylüyor, diyor ki: “Beslenmeyi çoğu zaman okula götüremiyorum, beslenmem olmadığında oturup ders çalışıyor numarası çekiyorum.” Yine, bir anne diyor ki: “Evde kira, taksit, borç konuşuyoruz; çocuğum diyor ki: ‘Ben çalışayım, okulu bırakayım.’ Çocuğumdan utanıyorum.” ve sizler maalesef bunları duymuyorsunuz, duymak da istemiyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, elimde, bu, okulda beslenme programınıza ilişkin sizin bir raporunuz, eylem planınız var, onun 40’ıncı sayfası -2019 yılında yapmışsınız- diyorsunuz ki: “Çocukların sağlıklı beslenmesi için bir program, çocukla okulda okul yemeği programı yapacağız ve 2020’de başlayacağız.” Ama 2022, bu programa başlamadınız. Neden başlamadınız? Bu programa başlamak için bütçe mi yoktu? Hayır, vardı çünkü yandaşlara aktardığınız bütçe var, affedilen vergiler var ve kıyak huzur hakları var, demek ki bütçe var. (CHP sıralarından alkışlar) Neden hayata geçirmediniz? Bir nesil kayboluyor arkadaşlar, bir nesil kayboluyor ve maalesef geri telafisi de mümkün olmayacak.

Pazarda aileler çürük sebze, meyve topluyor. Karabağlar Belediye Başkanımız bir açıklama yaptı, diyor ki: “Geçen yıl 3.007 ton atık topladım, bu yıl 1.918 ton.” Her ay 30 ton pazar atığı yok olmuş. Neden, biliyor musunuz? İşte, aileler gidip pazar atıkları topluyorlar değerli arkadaşlar. O nedenle, çocuklarımızla, çocuklarla ilgili ve bu beslenme hakkına ilişkin mutlaka yoksulluğun sebeplerini araştırmak için bu komisyonu kurmamız gerekiyor ve bütün partilerin de bu komisyon için desteklerini bekliyorum.

Sözlerimi tamamlarken Gezi’nin çocuklarını, dün siyasete boyun eğmiş mahkeme tarafından hapse atılan, zindana atılan başta Can Atalay ve Mücella Yapıcı olmak üzere bütün Gezi tutsaklarını buradan saygıyla selamlıyorum.

Gezi kalacak, siz gideceksiniz diyorum, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.

Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan evvel Pençe-Kilit Harekâtı sırasında teröristler tarafından yapılan alçak saldırı sonucu şehit olan kahraman askerlerimize Allah’tan rahmet diliyor, ailelerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; UNICEF tarafından yayınlanan yeni analize göre “Acilen önlem alınmazsa düşük ve orta gelirli ülkelerdeki yoksul hanelerde yaşayan çocukların sayısı yüzde 15 artarak 672 milyona ulaşabilir.” denilmekte ve maalesef, ülkemizde Türkiye İstatistik Kurumunca 20 Nisan 2022’de yayınlanan İstatistiklerle Çocuk, 2021 Raporu’nda 2020 yılı itibarıyla 7 milyon 378 bin yoksul çocuk olduğu belirtilmiştir. Nüfusu 83 milyon olan ülkemizde yaşayan 7 milyon 378 bin çocuğumuz yoksulluk içinde büyümekte ve bu rakam gün geçtikçe artmaktadır. Lütfen empati yapalım arkadaşlar, rızıkları üç beş müteahhide peşkeş çekiliyorken çocuk yaşlarında yoksulluğa, yokluğa mahkûm bırakıldığı için en temel hakkı olan gıdasını ve eğitimini alamadan büyüyen gençlerimizin varlığı sizin vicdanınızı hiç sızlatmıyor mu? Bizim vicdanımızı sızlatıyor. Onun için projeler üretiyoruz. 2021 Ekim ayında çocuklarla ilgili Rüzgârgülü Projemizi Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener açıkladı, projemizi açıklarken de “İktidara geldiğimizde ilk olarak çocuk haklarıyla ilgili bir seferberlik başlatacağız.” diyerek konuya olan hassasiyetimizi dile getirdi. Uygulayacağımız Rüzgârgülü Projemizle devlet okullarında okuyan 15,1 milyon çocuğumuza ücretsiz kahvaltı ve öğle yemeği vereceğiz. Rüzgârgülü Projemiz uygulandığında 2 milyon çocuğumuz artık hastalanmayacak, 1 milyon 600 bin vatandaşımız yoksulluktan kurtulacak, eğitimde uluslararası bir başarı yakalanacak, kadın istihdamı artacak, kırsal kalkınma desteklenecek; böylelikle, hem çocuklarımızın karnı doyacak hem de ailelerimiz çocuklarına harçlık veremediği için artık üzülüp dertlenmeyecek. Bizim Rüzgârgülü Projemiz hem büyük bir sıkıntıyı ortadan kaldıracak hem de çocuklar aç kalmadığı gibi ekonomiye, bütçeye de 144 milyar lira katkı sağlanacaktır. İktidara geldiğimizde hemen yürürlüğe koyacağımız bu projemizle çocuklarla el ele, gönül gönle hep beraber mutlu ve iyi yaşayacağımız günlere kavuşacağız.

Araştırma önergesini desteklediğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hüseyin Kaçmaz. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çokça söylenir “Gelecek nesillere güzel bir gelecek bırakmak lazımdır.” diye. Eğer bizler değiştirmezsek içinde bulunduğumuz bu kutuplaştırıcı ortamın bütün ihalesi çocuklara kalacak.

Değerli milletvekilleri, Türkiye, maalesef ki sorunlarını çözemeyen, bakiyesi giderek şişen bir ülke durumundadır. İktidarın politikaları sebebiyle ekonomik kriz devasa boyutlarda. İktidar bloğunun savaş politikalarındaki ısrarıyla derinleşen ekonomik krizden en çok çocuklar etkilenmektedir. Bugün Türkiye'de milyonlarca çocuk, beslenme, ısınma ve giyim gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Çocuk yoksulluğu, çocuk işçiliği, çocuk evlilikleri gibi ağır toplumsal krizleri de derinleştirmektedir. Çocuk yoksulluğu konusunda OECD ülkeleri arasında Türkiye 1’inci sırada yer almakta. Türkiye'de her 5 çocuktan 1’isi derin yoksullukla ve açlıkla karşı karşıya kalmış durumda. Yine, Türkiye'de her 4 çocuktan 1’isinin kilosu çok düşük. Çocuklarda büyüme ve gelişme sorunları yaşanıyor, çocuklarda kalp hastalığı potansiyeli yüksek, çocuklar kansızlıkla mücadele ediyor. Bunların temel sebebi, yeterince beslenememe. Tabii, bununla birlikte sağlık hakkından da çocuklar yararlanamıyor. Türkiye’de 2 milyon çocuk işçi var, Türkiye'de ana dilini konuşamayan 10 milyon çocuk var yani okulda, derste veya oyunda olması gereken çocuklar derin yoksulluk sebebiyle çalışmak zorunda bırakılıyor ya da zorla çalıştırılıyor.

İktidarın savaş ve çatışma politikalarındaki ısrarı, maalesef ki ülkedeki yolsuzluk, kaynakların yandaşlara peşkeş çekilmesi sebebiyle, her geçen gün ağırlaşan koşullar nedeniyle aileler ve çocukları temel ihtiyaçlarına erişememekte, buna bağlı olarak özellikle bebek mamaları ve bebek bezleri fiyatlarında ciddi artışlar yaşanmakta. Düşünün ki bu ülkede 0-3 yaş grubu arasındaki çocuklara, bebeklere çorba, şekerli su, pirinç lapası gibi besin değeri bu yaş grubu için yeterli olmayan besinler verilmek zorunda kalınıyor. Derin Yoksulluk Ağının paylaştığı rapora göre de Türkiye'de yaşayan ailelerin yüzde 74’ü bebek maması almakta zorlanmakta; yine, ailelerin yüzde 21’i ise mamaya ya da bebek bezine hiçbir şekilde erişememektedirler.

Tüm bu bilgiler ışığında çocuk yoksulluğunun önüne geçilebilmesi ve çocukların üstün yararı gözetilerek temel yaşam haklarının sağlanması için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasının elzem olduğu açıktır. Tabii, çocuk yoksulluğuyla birlikte, çalışmak zorunda kalan çocukların karşı karşıya kaldığı sömürü düzenini, engelli çocukların karşı karşıya kaldığı ayrımcılık meselesini de konuşmalıyız. Ülkedeki bu karanlığın ve bu yoksulluğun kaynağı olan sorunları daha kökünden konuşmamız gerekiyor. Kürt meselesini, Kürt düşmanlığını konuşmak gerekiyor. Nefret iklimini dağıtmak gerekiyor. Güvenlikçi politikaları, savaşa, çatışmaya harcanan paraları, kaynakları sorgulamak gerekiyor.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Lütfiye Selva Çam. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA LÜTFİYE SELVA ÇAM (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizi ve bizleri ekranları başında izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Partimizin ve bugüne kadarki hükûmetlerimizin büyük bir titizlikle geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın yaşam standartlarının artırılması için çok önemli ve özgün çalışmalar yaptığı bilinen bir gerçektir. Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önergeye karşı bana verilen şu kısıtlı sürede yirmi yıldır yaptığımız yüzlerce çalışmayı aktarmam mümkün değil. Acizler, mazlumlar ve her daim itinalı şekilde sahip çıktığımız yoksul ve dezavantajlı çocuklarımız için pek çok çalışmalar yaptık. Bu yavrularımız için daha ne yapsak azdır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde, sağladığı büyük bütçe imkânlarıyla, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın çalışmalarıyla dünya standartlarının üzerinde büyük atılımları başarıyla gerçekleştirdik. “Sosyal ve ekonomik destek” adını verdiğimiz sistemle çocukların anne ve baba yoksunluğundan kaynaklanan sorunlarla baş edebilmesi, topluma uyum sağlayabilmeleri ve psikolojik yönden sağlıklı olmaları amacıyla çeşitli mekanizmalarla birçok destekte bulunmaktayız. Ekonomik desteğe ihtiyaç duyan, ebeveyn kaybı yaşamış çocuklar için ailelerine sosyal ve ekonomik yardımları yapmaya devam ediyoruz.

Bunun yanı sıra, psikososyal destek ve danışmanlık hizmetleri sunuyoruz. Çocuk Destek Merkezleriyle (ÇODEM) rehabilitasyona ihtiyaç duyan çocuklarımıza hizmet veriyoruz. Ayrıca, çocuklarımıza en uygun hizmet modelinin belirlenmesi için Çocuk Koruma ve İlk Müdahale (ÇOKİM) Birimlerini oluşturduk. Bir taraftan çocuk işçiliğiyle mücadele ederken diğer taraftan eğitim hayatlarını başarıyla sürdürmeleri ve meslek sahibi olmaları için de rehberlik yapıyoruz.

Sözlerime son verirken özellikle dikkatlerinizi bir hususa çekmek istiyorum: Söz konusu çocuk olduğunda zaman zaman maddi ve manevi yönlendirmelerle kandırılarak terörizmin kucağına itilmek istenen, dağa çıkarılmak istenen ya da dışarıdan akan kirli ve tehlikeli paralarla yönlendirilen, ellerine molotofkokteylleri tutuşturulan, o çocuksu masumiyetleri ellerinden alınan… Sokakları savaş alanlarına çevirten, hak ve özgürlükler adına Gezi Parkı’nda bayraklarımızı yaktıran, teröristlerin paçavralarını astıran, kamu bina ve araçlarımızı parçalatan ve tüm dünyada Türkiye aleyhtarı birer propaganda mekanizmasına dönüştüren, kanlı senaryolar peşinde koşan her türlü kişi, kuruluş ve siyasi yapıyı bu vesileyle kınıyorum. Devletimiz, mahkemelerimiz ve milletimiz, bu gibi karanlık ve hain odakların üstesinden gelebilecek güç ve kabiliyettedir, içeriden ve dışarıdan gelebilecek her türlü ihanete karşı duyarlı bir millet ve devlet iş birliğini başarıyla oluşturmuştur.

Bu vesileyle ben de bayramınızı kutluyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

B) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 26 Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde (10/1428), (10/2953), (10/3030), (10/3049), (10/3330), (10/3757), (10/4665), (10/4850), (10/5742), (10/5743), (10/5980), (10/5981), (10/5982), (10/5983), (10/5984), (10/5985), (10/5986), (10/5987), (10/5988), (10/5989), (10/5990), (10/5991), (10/5992), (10/5993), (10/5994), (10/5995), (10/5996), (10/5997), (10/5998) ve (10/5999) esas numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek yapılmasına, 27 Nisan 2022 Çarşamba günkü birleşiminde 325 sıra sayılı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’nun gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmına alınarak görüşmelerinin bu birleşimde yapılmasına ve Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerine ilişkin önerisi

No:76                                                                                   26/4/2022

Danışma Kurulu Önerisi

Danışma Kurulunun 26/4/2022 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

                                                                                         Celal Adan

                                                                    Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                      Başkanı Vekili

 

           Bülent Turan                                                              Engin Altay

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu                      Cumhuriyet Halk Partisi Grubu

           Başkan Vekili                                                           Başkan Vekili

 

       Hakkı Saruhan Oluç                                                         Erkan Akçay

Halkların Demokratik Partisi Grubu                  Milliyetçi Hareket Partisi Grubu

           Başkan Vekili                                                           Başkan Vekili

 

                                                     Erhan Usta

                                                  İYİ Parti Grubu

                                                   Başkan Vekili

 

Öneriler:

Genel Kurulun 26 Nisan 2022 Salı günkü (bugün) birleşiminde (10/1428, 2953, 3030, 3049, 3330, 3757, 4665, 4850, 5742, 5743, 5980, 5981, 5982, 5983, 5984, 5985, 5986, 5987, 5988, 5989, 5990, 5991, 5992, 5993, 5994, 5995, 5996, 5997, 5998 ve 5999) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek yapılması, bu görüşmelerde siyasi parti grupları adına yapılacak konuşmaların en fazla iki konuşmacı tarafından kullanılabilmesi ve bu birleşimde Meclis araştırması önergelerinin birlikte yapılacak görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

27 Nisan 2022 Çarşamba günkü birleşiminde 325 sıra sayılı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu'nun gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına alınarak görüşmelerinin bu birleşimde yapılması, bu görüşmelerde siyasi parti grupları adına yapılacak konuşmaların süresinin en fazla üç konuşmacı tarafından kullanılabilmesi ve aynı birleşimde Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’nun görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi,

28 Nisan ve 5 Mayıs 2022 Perşembe günleri toplanmaması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz ile 1 Milletvekilinin, (2/3726) esas numaralı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/167)

2/11/2021

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/3726) esas numaralı ve 30/6/2021 Başkanlığa geliş tarihli Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’min ilgili komisyonda kırk beş gün içerisinde ele alınmaması sebebiyle İç Tüzük’ün 37’nci maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ve talep ederim.

Saygılarımla.

                                                                                 Deniz Yavuzyılmaz

                                                                                         Zonguldak

BAŞKAN – Önerge üzerinde teklif sahibi Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz.

Buyurun Sayın Yavuzyılmaz. (CHP sıralarından alkışlar)

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

İstanbul Milletvekilimiz Akif Hamzaçebi ve Balıkesir Milletvekilimiz Fikret Şahin’le birlikte çoklu maaş vurgununa karşı bir kanun teklifi hazırladık. Ülkemizde milyonlarca işsiz var; milyonların bir işi, bir maaşı bile yok ama birden fazla maaşı olan AK PARTİ’li bürokrat çok; üstelik, bu bürokratların aldıkları maaş tutarlarının bir üst sınırı da yok. Örnek, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan. Aylık geliri ne kadar biliyor musunuz? Tam olarak 313.870 lira. Tekrar ediyorum: Tam olarak 313.870 lira. Kendisi hem Bakan Yardımcısı hem de aynı zamanda Kuveyt Türk Katılım Bankasının Yönetim Kurulu üyesi. Bankanın yüzde 18,72’si Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait. Bu nedenle, bu hisseyi temsilen bankanın Yönetim Kurulu üyesi. Bakan Yardımcılığı aylık maaşı 39.537 lira. Kuveyt Türk Katılım Bankası 2022 yılı Genel Kurul Toplantı Tutanağı’na göre banka Yönetim Kurulu üyesi olarak aylık ücreti 9.630 dolar. Yanlış duymadınız, ücreti dolar üzerinden alıyor yani Türk lirası olarak ücreti aylık 142.427 lira. Aldığı Yönetim Kurulu ilave ücreti aylık 8.919 dolar yani 131.906 lira. Böylece, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısının bir aylık geliri 313.870 lira. Yani 73 asgari ücrete denk geliyor.

Sayın milletvekilleri, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin gözlerinden neden ışık saçtığını da tespit ettik. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü dört dörtlük Bakan Yardımcıları var. Hazine ve Maliye Bakan Yardımcılığında 4 Bakan Yardımcısı var, 4’ü de çift maaşlı. Yunus Elitaş aynı zamanda TÜPRAŞ Yönetim Kurulunda, buradan aldığı huzur hakkı aylık 67.500 lira; toplam aylık geliri 107.037 lira. Diğer Bakan Yardımcıları Mahmut Gürcan ve Cengiz Yavilioğlu TÜRK TELEKOM Yönetim Kurulunda, buradan aldıkları yılda 6 maaş ikramiye, ücret ve Bakan Yardımcılığı maaşları toplamı aylık 80.155 lira. 4’üncü Bakan Yardımcısı Murat Zaman aynı zamanda EXIMBANK Yönetim Kurulu Başkanı, o da maaş, huzur hakkı ve yılda 4 maaş ikramiyeyi de yine cebine indiriyor.

Sayın milletvekilleri, ayrıca Türkiye'de bir yanda alanında iş bulamayan gençler, diğer yanda uzmanlığı olmayan alanlarda görev alan çok maaşlı AK PARTİ’li bürokratlar var. Örnek: Ülkede bunca güvenlik sorunu varken Emniyet Genel Müdürü PTT Yönetim Kurulunda. Bir İçişleri Bakanı bizim ülkemizde inşaat işinde, Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının Yönetim Kurulunda. Çiçeği burnunda Tarım ve Orman Bakanı da göreve gelir gelmez 4 yeni Bakan Yardımcısının 4’ünü de Yüksek Komiserler Kuruluna atadı.

Sayın milletvekilleri, Yüksek Komiserler Kurulu ne iş yapar, biliyor musunuz? İçinde “yüksek” kelimesi geçiyor Yüksek Seçim Kurulu gibi. Komiserler Kurulu, emniyet ve iç güvenlikle ilgili bir kurul. Yani size bir ipucu vereyim, Kurul bununla ilgili.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – At yarışı…

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) – Sayın Başkanım, o atı tanımak istiyoruz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) – Başkanım, tamamlayabilir miyim.

BAŞKAN – Vermedik kimseye.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bugün verilmiyor Deniz.

Başkanım, 60’a göre bir dakika bir söz isteyebilir miyim?

BAŞKAN – Ya, yok ya.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Grup Başkan Vekilimiz Bülent Turan söz istiyor, ona da…

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) – Yani Başkanım, konuşmamın bütünlüğünü sağlayamadım.

BAŞKAN – Siz uzun süredir meramınızı anlatıyorsunuz ya, değil mi?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – İkide bir söz istiyor ya!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Ama iddialar doğru değil.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ne doğru değil, yalan mı söylüyor benim milletvekilim?

BAŞKAN – Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

IX.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve Milliyetçi Hareket Partisi grubuna düşen 1 üyelik için İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Hayırlı olsun.

Alınan karar gereğince gündemin genel görüşme ve Meclis araştırması yapılmasına dair görüşmeler kısmına geçiyoruz.

Yaşlıların Hayatın Çeşitli Alanlarında Yaşadıkları Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan (10/1428, 2953, 3030, 3049, 3330, 3757, 4665, 4850, 5742, 5743, 5980, 5981, 5982, 5983, 5984, 5985, 5986, 5987, 5988, 5989, 5990, 5991, 5992, 5993, 5994, 5995, 5996, 5997, 5998, 5999) esas numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin birlikte yapılacak görüşmelerine başlıyoruz.

X.- MECLİS ARAŞTIRMASI (x)

A) Ön Görüşmeler

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan ve 20 milletvekilinin değişen aile yapısı içerisinde yaşlıların durumunun tespiti ile yaşlılara ilişkin hizmet ve politikaları belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1428)

2.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi ve 25 milletvekilinin pandemi süresince yaşlıların kaldığı huzurevlerinin virüsten korunma için etkin mücadele yollarının tespit edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2953)

3.- Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan ve 20 milletvekilinin yaşlı bakım hizmetlerinin finansal planlamasının sağlanması ve Türkiye'ye uygun bakım modellerinin geliştirilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3030)

4.- Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve 20 milletvekilinin pandemi sürecinde yaşlıların yaşadığı sorunların tespit edilerek gerekli desteklerin sağlanması ve mağduriyetlerin önlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3049)

5.- İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel ve 20 milletvekilinin yaşlı vatandaşların sorunlarının araştırılarak yaşlanan topluma yönelik politikaların belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3330)

6.- İstanbul Milletvekili Zeynel Emre ve 22 milletvekilinin yaşlı nüfusun karşı karşıya olduğu sorunların tespit edilerek bunlara çözüm önerileri geliştirilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3757)

7.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 22 milletvekilinin pandemi sürecinin emekli ve yaşlılar üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/4665)

8.-Ağrı Milletvekili Abdullah Koç ve 19 milletvekilinin yaşlı bireylerin sosyoekonomik durumunun tespit edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/4850)

9.- İstanbul Milletvekili Erol Kaya ve 43 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5742)

10.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turan ve 19 milletvekilinin yaşlı ve emeklilerin mevcut ekonomik koşulları ile yaşam koşullarının iyileştirilmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5743)

11.- Gümüşhane Milletvekili Cihan Pektaş ve 25 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5980)

12.- Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5981)

13.- Tokat Milletvekili Özlem Zengin ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5982)

14.- İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak ve 24 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5983)

15.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5984)

16.- Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5985)

17.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve 28 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5986)

18.- Adana Milletvekili Jülide Sarıeroğlu ve 29 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5987)

19.- İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Erhan Usta'nın yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5988)

20.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5989)

21.- Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinç ve 31 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5990)

22.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 25 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5991)

23.- İstanbul Milletvekili Ahmet Berat Çonkar ve 28 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5992)

24.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5993)

25.- MHP Grubu adına Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5994)

26.- HDP Grubu adına Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ve Grup Başkanvekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın yaşlıların karşılaştığı sorunların araştırılarak bu sorunlara yönelik yapısal çözüm önerileri geliştirilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5995)

27.- Bolu Milletvekili Fehmi Küpçü ve 25 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5996)

28.- Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5997)

29.- Şanlıurfa Milletvekili Halil Özcan ve 26 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5998)

30.- Yozgat Milletvekili Yusuf Başer ve 28 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5999)

BAŞKAN - İç Tüzük’ümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda sırasıyla siyasi parti gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahiplerine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.

Konuşma süreleri gruplar için yirmişer dakika olacak ve az önce alınan karar gereğince bu süre en fazla 2 konuşmacı tarafından kullanılabilecektir. Önerge sahiplerinin konuşma süreleri ise onar dakikadır.

Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimlerini okutuyorum:

İYİ Parti Grubu adına Arslan Kabukcuoğlu, Eskişehir; Fahrettin Yokuş, Konya; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sefer Aycan, Kahramanmaraş; Abdurrahman Başkan, Antalya; Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Kemal Peköz, Adana; Mahmut Toğrul, Gaziantep; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gamze Akkuş İlgezdi, İstanbul; Fethi Açıkel, İstanbul; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Erol Kaya, İstanbul; Jülide Sarıeroğlu, Adana milletvekilleri.

BAŞKAN – Gruplar adına ilk söz, Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen kahramanlarımıza Allah’tan rahmet dileyerek sözlerime başlıyorum.

Yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması yapılmasına dair İYİ Parti Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Yaşlılarımız, ceddimiz dünyaya geldiğimizde bizim hazır bulduğumuz her şeyi sağlamış olan geçmişimizdir. Yaşlılar, insanoğlunun belli bir konforda büyümesini, hayatla bütünleşmesini sağlayan kimselerdir. Yakın çevremizdeki büyüklerimiz ise sahip olduğumuz pek çok şeyi bize kazandıranlardır. Kişi bazında, toplum bazında, ülke bazında yaşlıların ihtiyaçlarının karşılanması bir borcun ödenmesinin, daha da önemlisi insan olma vasfının gereğidir Dinimizde de konuyla ilgili Rûm suresi 54’üncü ayette “Allah sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir.” buyurulmuştur. Bir hadisişerifte yaşlılara saygı “Küçüklerine merhamet etmeyen, büyüklerine saygı göstermeyen bizden değildir.” şeklinde dile getirilmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü yaşlılığı “çevresel koşullara uyum sağlama kabiliyetinin zaman içinde yitirilmesi” olarak tanımlamaktadır. 65 yaşın üzerindeki nüfusa “yaşlı nüfus” diyoruz. Ülkemizde 2000 yılında yaşlı nüfus yüzde 6,7 iken 2021 yılında yüzde 9,7’ye yükselmiştir. İnsanın kendi gerçeğini çözmek ve kendi çabasıyla biçimlendirdiği toplumsal sistemlerin derinliklerini keşfetmek amacıyla geliştirdiği bilgi üretme yolları; aile ve toplum, yaşlı bireylerin korunması, bakımı ve desteklenmesinde kilit rol oynamaktadır. Bu kapsamda değerlendirildiğinde yaşlanma, tüm toplumda, demografik geçmişin bir sonucu olarak kaçınılmaz ve geri dönüşü olmayan bir değişim sürecidir. Dünya çapında, bir taraftan, doğum oranları azalırken diğer taraftan, yaşam süresinin uzaması ve tıp alanındaki gelişmelerle birlikte ölüm hızındaki düşüş, yaş ortalamasında artışa neden olmuştur; böylece, yaşlı nüfus da artmaktadır. 1900’lerde kişi başına ortalama yaşam süresi 40 yıl civarındayken bugün Türkiye’de kadınlarda 81, erkeklerde 76 yaşına yükselmiştir.

Yaşlanma fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik yönden yaşlı bireylerin tüm hayatını etkileyen bir durumdur. Yaşlı bireylerin cesaretlendirilmeye, güçlendirilmeye, desteklenmeye, fiziksel olarak rahatlatılmaya ihtiyaçları vardır. Çalışırken iş dışında uğraşı olmayan, ekonomik olarak kötü durumda olan bireylerde emeklilik sonrası, değersizlik duygularının artmasına, öz güven azalmasına ve boşlukta olma hissine daha fazla rastlanılmaktadır. Bu duruma düşmemek için, çalışan kişi başka şeylere vakit ayırmalı, emekli olduktan sonra sosyal ve iş çevresiyle ilişkilerini sürdürebilmelidir. Tüm bu ihtiyaçları tamamlayınca yaşlıların zihinsel ve fiziksel konforları sağlanmış olur. Rahat, sıkıntısız, konforlu yaşlı, günlük olaylarla ve stresle daha rahat baş eder hâle gelir, daha mutlu olur.

Erken yaşlarda pek çok sistemik hastalık ve kansere yakalanma ihtimali düşüktür. Günümüzde, yaşlanan nüfusun artmasına paralel olarak organizmanın yıpranmasıyla kalp-damar hastalıkları, kanserler, kas-iskelet sistemi hastalıkları, şeker hastalığı ve unutkanlık, kavgacılık gibi kişisel değişiklikler artmaktadır. Pandemi sürecinde bazı ülkelerde yaşlılara yeterli sağlık hizmetlerinin götürülmediği ve buradaki insanların ihmale geldiğini biliyoruz.

Kısaca, yaşlanmayı 4 boyutta inceleyebiliriz. “Biyolojik yaşlanma” dediğimiz, zamana bağlı olarak bireyin anatomi ve fizyolojisindeki değişmelerdir. Ekonomik yaşlanma, parasal koşullardaki değişikliklerin etkisiyle yaşlı kişinin hayatının bozulmasıdır. Psikolojik yaşlanma, bireyin davranışsal uyum yeteneğindeki yaşa bağlı değişmelerdir; sosyal yaşlanma ise kişinin zamanın akışı içerisinde edindiği sosyal huy ve sosyal konumunun, bireyin sosyal rollerinin değişmesidir, bunlara ayak uyduramamadır. Kişi aktif döneminde sosyal çevreye sahip olmazsa veya değişen koşullarda sosyal çevresini zenginleştiremezse biyolojik ve psikolojik yaşlanması daha da hızlanacaktır.

Yaşlıların yüzde 90’ında 1 hastalık, yüzde 35’inde 2 hastalık, yüzde 23’ünde 3 hastalık ve yüzde 15’inde ise en az 4 hastalık bulunmaktadır. Yaşlanma hastalık değildir. Bunun yanında, bazı hastalıkların yaşlılığa bağlanması da son derece yanlıştır.

Yaşlılıktaki konforun, genç çalışan nüfusla yakından ilgili olduğunu biliyoruz. Doğurganlık düzeyinin gittikçe azalması çalışan nüfusun azalmasına neden olmakta, bu da önemli bir ekonomik sorun yaratmaktadır. Özellikle, Japonya gibi gelişmiş ülkelerde yaşlılara ekonomik imkânların sağlanmasında büyük zorluklar yaşanmaktadır. İşsizliğin yaygın olduğu ülkemizde ise sorun bambaşka boyuttadır. İşsizliğin yaygın olduğu ülkemizde, işsizliğin yüksek olması pek çok menfi olayın nedenidir. Bizde 1,9 çalışana 1 emekli düşerken Batı’da 4 çalışana 1 emekli düşmektedir; bu nedenle yaşlılara ayrılan miktar da düşük olmaktadır.

Yaşlılıkta sağlık giderleri önemli bir gider kalemidir. Amerika Birleşik Devletleri’nde 20 yaş altı sağlık giderlerinin 17 katı kadarı ileriki yaşlarda harcanmaktadır. İsrail’de ise 65 yaşın üzerindeki sağlık giderleri tüm sağlık giderlerinin üçte 1’ini oluşturmaktadır. Ülkemizde ekonomik ve coğrafi engeller yaşlıların sağlık sorunlarını gidermelerinde önemli bir engeldir.

Ülkemizde yaşlıların en büyük sorunu gelir yetersizliğidir. AK PARTİ Hükûmeti 2021 yılında “sosyal yardım” adı altında 20 milyon kişiye bir şekilde yardımda bulundu. Bu yardımın adına olsa olsa “sadaka” denir, bunlar değersiz ve düşük miktardadır. Günümüzde, ülkemizde, 21 milyon kadar emekli vardır. Ortalama emekli maaşı Emekli Sandığına bağlı olarak çalışan; 1 milyon 584 bin kişi için 4 bin lira iken sigorta emeklisi 6 milyon kişinin aldığı 2.500 ile 3.200 arasında değişiyor. BAĞ-KUR’lu 1 milyon 655 bin kişiden BAĞ-KUR esnafı 2.948 lira, BAĞ-KUR tarım emeklisi ise 2.500 lira maaş almaktadır. Emeklilerimizin aldığı maaşın ne kadar yetersiz olduğu ortadadır. Hükûmet bunca enflasyonist ekonomide emeklilerin bayram ödeneklerini, bayram harçlıklarını 1 lira bile artırmadı.

Geleneksel toplumlarda, çocuk, ailenin sosyal güvencesi olarak görülür; çocuk, annenin, babanın yaşlılıkta bakıcısı, hayatını idame ettiricisi olarak kabul edilir. Günümüz Türkiyesindeki emeklilerin önceki yıllardaki emeklilere göre şansızlıkları, eski yıllarda tahsil sonrası gençler işe başlarken, hayatını devam ettirirken günümüzde bunlar başlayamıyorlar, bir şekilde ailelerinden destek alıyorlar; evlenseler dahi aile, emekli anne-baba o çocuklara bir miktar yardım yapmak zorunda kalıyor.

Yaşlılık açısından yüksek risk faktörü olarak değerlendirilen geniş anlamıyla bir de ”yoksulluk” tanımı vardır; özel bir grubu oluştururlar.75 yaş üzerinde olmak, kadın olmak, dul olmak, yalnız yaşamak, eğitim düzeyi düşük olmak ve benzeri nitelikteki kronik durumlarla başa çıkmaya yönelik sosyal politikaların ivedilikle üretilmesi gerekmektedir; yaşlılık yalnız kronolojik olarak ele alınmamalıdır. Yaşlılık yoksulluğuna değişik çözümler aranmaktadır. Bir çözüm olarak aktif yaşlanma yani hayat boyu eğitimden bahsedilmektedir. Ülkemizde de örneği olan 3’üncü yaş üniversitesi “Tazelenme Üniversitesi” adı altında kurulmuştur. Böylece, bilgilerin kuşaklar arasında sosyokültürel aktarımı artacak; kuşaklar arası çatışma önlenecek; yaşlı, izolasyondan kurtulacak; toplumla entegrasyon daha iyi bir şekilde gerçekleşecektir. Yaşlı bakımevleri, çok gerekirse uygulamaya konulabilecek ancak bu, ilk aşamada çok düşünülmemesi gereken bir çözümdür. Ülkemizde 100 bin kişiye düşen yaşlı bakımı yatak sayısı Batı ülkelerinin yirmide 1’i kadardır.

“Yaşlılık” derken toplumun yüzde 10’undan bahsediyoruz. Bu grubun sorunu, şu anda bile bazılarımızın dâhil olduğu, bazılarımızın dâhil olmak üzere olduğu ve bazılarımızınsa eninde sonunda dâhil olacağı bir gruptur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) – Sorunun insani, manevi yanı bir tarafa, son derece maddi bir sorundur. Bunca sorun yumağı çoktan Meclis araştırmasını hak etmektedir.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Yavuzyılmaz, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

43.- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın, kamuda birden fazla yerden maaş alan bürokratlara ilişkin açıklaması

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, Tarım ve Orman Bakanlığının 4 Bakan Yardımcısının yer aldığı Yüksek Komiserler Kurulu, at yarışları ve müşterek bahisleri düzenleyen, safkan Arap ve İngiliz atlarının soy kütüğü işlemlerini yapan kuruldur. Bir yanda, ülkenin tarım ve hayvancılığı bitmiş, ormanları cayır cayır yanıyor ama AK PARTİ'nin Tarım ve Orman Bakan Yardımcıları çok maaş sevdasıyla at peşinde koşuyor. Yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Turan.

44.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, aynı tekrarları duymaktan sıkıldık, aynı ifadeleri tekrar etmekten biz de sıkıldık.

AHMET KAYA (Trabzon) – Doğruları duymaktan mı, doğruları?

AYSU BANKOĞLU (Bartın) – Ama hiçbirini inkâr edemediniz ki.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) – Yeni Bakan Yardımcılarını da aynı kurula atadınız.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hiç yakışıyor mu ya? Hiç yakışıyor mu? Trabzonlu, size hiç yakışıyor mu ya?

AHMET KAYA (Trabzon) – Dediği ne yanlış Başkan? 313.870 lira maaş alıyor adam ya. Bunun neyini savunuyorsunuz?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) – Tekrar değil; bunlar yeni Bakan Yardımcıları.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bir şey demedim ki daha, söyleyeceğim ne olduğunu.

BAŞKAN – Sayın Turan, hiç muhatap olmadan anlatın.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Her şeyi biliyorlar. Böyle bir anlayış olur mu? Her şeyi siz bileceksiniz… Yargılayın, iddianame ortaya koyun, asın; biz ağzımızı açmayalım! Daha bir şey demedim ya, sadece selam verdim. Ayıp bir şey gerçekten! Çok ayıp bir şey, hiç yakıştıramadım! Çok ayıp bir şey ya!

BAŞKAN – Bir dakika Bülent Bey…

Biraz evvel Grup Başkan Vekilinden ben rica ettim, söz talebini geri aldı.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Konuşmadım.

BAŞKAN – Ama Değerli Milletvekiline -Grup Başkan Vekilleriyle görüştükten sonra- bir dakikaları uzatmayacağımı söyledim ama buraya geldi, bir serzenişte bulundu. Bir milletvekili buraya kadar gelince “Söz veririm.” diye söz verdim.

Siz de bir sataşmaya müsaade etmeden buyurun Sayın Turan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Başkanım, asla sataşmam ama üslubu doğru bulmuyorum yani.

Sayın Başkanım, kamuda üst düzey görev yapan ilgililer; memurlar, bürokratlar, 1’den fazla değil, 10’dan fazla, 100’den fazla da yönetim kurulu üyesi olsalar bir yerde aldıkları maaş; kendi maaşı artı 1 yönetim kurulu üyeliği maaşı. Bu düzenleme de AK PARTİ döneminde geldi. AK PARTİ döneminde gelen düzenlemenin altını çizmek istiyorum.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Ama “huzur hakkı” adı altında veriliyor. Huzur hakkı kaç tane?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) – 10 yerde nasıl yapacak?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bakın, bir daha söylüyorum: Bir kişi görevinin gereği olarak 3, 5, 10 yere yönetim kurulu üyesi olabilir ama aldığı maaş; kendi maaşı artı kaç yer olursa olsun, 1 yerin yönetim kurulu üyeliği maaşı.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) – 300 bin lira para alıyor, 300 bin lira.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Dolayısıyla burada olmayan insanları kâğıt atarak, itham ederek -hepsinin ailesi var, çevresi var, çoluk çocuğu var- bu kadar ilzam etmenin sanki bize çok yakışmadığını düşünüyorum.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Ya, Bülent Turan, bakan yardımcın 10 yerden maaş alıyor, 300 bin lira maaş alıyor; inkâr etme.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Daha sağduyulu bir dille konu değerlendirilebilir. Eksik varsa da gelin, beraber bunun önüne geçelim. Hiç kimsenin ekstra para almasını, hak almasını istemeyiz zaten.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Kaç tane huzur hakkı alıyor Bülent Bey, kaç tane huzur hakkı alıyor?

KEMAL PEKÖZ (Adana) – Alıyor mu almıyor mu; onu söyle, alıyor mu almıyor mu?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Trabzonlu, bunu söylemeyeyim mi ya? Bunu söylemeyeyim mi yani? Bu kadar şeyi söylemeyeyim mi? Ayıp ya! Ayıp, vallahi ayıp!

AHMET KAYA (Trabzon) – Söyle Başkanım ama 313 bin lira; 313.870 lira maaş alan bir adamdan bahsediyoruz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Yalan; konuştum kendisiyle, yalan. Onun da çoluk çocuğu var, yazık ya!

AHMET KAYA (Trabzon) - Nasıl yalan? Olur mu öyle şey! Belgelerini sundu adam ya, neyi yalan?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Ne kolay kolay söylüyorsunuz, geçiyorsunuz ya!

AHMET KAYA (Trabzon) – Belgeli konuşuyor, belgeli?

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Kaç tane huzur hakkı alıyor?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hocam, araştırdın mı?

X.- MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A) Ön Görüşmeler (Devam)

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan ve 20 milletvekilinin değişen aile yapısı içerisinde yaşlıların durumunun tespiti ile yaşlılara ilişkin hizmet ve politikaları belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1428) (Devam)

2.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi ve 25 milletvekilinin pandemi süresince yaşlıların kaldığı huzurevlerinin virüsten korunma için etkin mücadele yollarının tespit edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2953) (Devam)

3.- Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan ve 20 milletvekilinin yaşlı bakım hizmetlerinin finansal planlamasının sağlanması ve Türkiye'ye uygun bakım modellerinin geliştirilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3030) (Devam)

4.- Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve 20 milletvekilinin pandemi sürecinde yaşlıların yaşadığı sorunların tespit edilerek gerekli desteklerin sağlanması ve mağduriyetlerin önlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3049) (Devam)

5.- İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel ve 20 milletvekilinin yaşlı vatandaşların sorunlarının araştırılarak yaşlanan topluma yönelik politikaların belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3330) (Devam)

6.- İstanbul Milletvekili Zeynel Emre ve 22 milletvekilinin yaşlı nüfusun karşı karşıya olduğu sorunların tespit edilerek bunlara çözüm önerileri geliştirilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3757) (Devam)

7.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 22 milletvekilinin pandemi sürecinin emekli ve yaşlılar üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/4665) (Devam)

8.-Ağrı Milletvekili Abdullah Koç ve 19 milletvekilinin yaşlı bireylerin sosyoekonomik durumunun tespit edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/4850) (Devam)

9.- İstanbul Milletvekili Erol Kaya ve 43 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5742) (Devam)

10.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turan ve 19 milletvekilinin yaşlı ve emeklilerin mevcut ekonomik koşulları ile yaşam koşullarının iyileştirilmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5743) (Devam)

11.- Gümüşhane Milletvekili Cihan Pektaş ve 25 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5980) (Devam)

12.- Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5981) (Devam)

13.- Tokat Milletvekili Özlem Zengin ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5982) (Devam)

14.- İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak ve 24 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5983) (Devam)

15.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5984) (Devam)

16.- Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5985) (Devam)

17.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve 28 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5986) (Devam)

18.- Adana Milletvekili Jülide Sarıeroğlu ve 29 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5987) (Devam)

19.- İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Erhan Usta'nın yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5988) (Devam)

20.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5989) (Devam)

21.- Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinç ve 31 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5990) (Devam)

22.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 25 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5991) (Devam)

23.- İstanbul Milletvekili Ahmet Berat Çonkar ve 28 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5992) (Devam)

24.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5993) (Devam)

25.- MHP Grubu adına Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5994) (Devam)

26.- HDP Grubu adına Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ve Grup Başkanvekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın yaşlıların karşılaştığı sorunların araştırılarak bu sorunlara yönelik yapısal çözüm önerileri geliştirilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5995) (Devam)

27.- Bolu Milletvekili Fehmi Küpçü ve 25 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5996) (Devam)

28.- Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu ve 27 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5997) (Devam)

29.- Şanlıurfa Milletvekili Halil Özcan ve 26 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5998) (Devam)

30.- Yozgat Milletvekili Yusuf Başer ve 28 milletvekilinin yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları veya yaşamaları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5999) (Devam)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına ikinci söz, Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş’a aittir.

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına hepinizi…

BAŞKAN – Bir dakika Sayın Yokuş…

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Kefil misiniz Bülent Bey siz?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Kefil filan değilim, ne kefil olacağım!

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Kefil değilseniz sorun yok.

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Bülent Turan diyor ki: “Gelin, konuşalım.” Karşılıklı konuşmayın, bir araya gelin.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Özür dilerim Fahrettin ağabey, hep Trabzonlunun işleri bunlar.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Yokuş.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yaşlanma, kişinin fiziksel ve ruhsal yönden değişmesidir. Yaşlılık, bireysel olmasının yanı sıra toplumsal değerlerle de ilişkilidir. Yaşlılığa verilen toplumsal değerler çok önemlidir. Yaşlılığa verilen toplumsal değerlerle yaşlılığın değeri ve yeri bilinmemektedir.

Bilindiği gibi, yaşlılık sadece biyolojik değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir durumdur. Türk toplumunun tarihine bakıldığında yaşlılar, geleneksel aile modeli içinde söz sahibi ve otoriter bir kişiliktir. Yaşlılarımız; atalarımız, dedelerimiz, ninelerimiz, babalarımız ve annelerimizdir. Yaşlılarımıza duyulan saygı, sevgi, merhamet duyguları bizim dinimizin, kültürümüzün en önemli özelliğidir.

Yaş ilerledikçe yaşın getirmiş olduğu fiziksel nedenler her şeyden önce yaşlıların üretime yeterince katkı sağlayamamasına sebep olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütünün tanımlanmasına göre 65 yaş ve üzeri kişiler “yaşlı” olarak kabul edilmektedir. TÜİK verilerine göre ülkemizde çalışamayan yani çalışma yaşını aşmış olan 65 yaş ve daha yukarı yaştaki nüfus son beş yılda yüzde 24 artarak 2021 yılında 8 milyon 245 bine ulaşmıştır.

Ülkemizde 836 bin kişi yaşlılık aylığı alıyor, bu aylık maalesef 1.085 lira civarındadır. Emeklilerimiz her türlü olumsuz koşullara rağmen yılmadan ve yorulmadan devletine ve milletine hizmet etmiştir. Yıllarını çalışarak geçiren ve emekli olduktan sonra 2’nci bir işte çalışmayan emekli vatandaşlarımız gelir ve gider adaletsizliği içinde perişan ve muhtaç durumdadır. 2022 yılı itibarıyla en düşük emekli aylığı 2.500 TL olmuştur. Bugün itibarıyla emekli vatandaşlarımızın maaşları gündelik hayatlarındaki zorunlu harcamaları dahi karşılamaz olmuştur. En düşük emekli maaşının asgari ücret kadar olması talebimiz maalesef reddedilmiştir. Yine, emeklilerimizin bayram ikramiyesinin enflasyon kadar artırılması yani 2.680 TL olması da maalesef reddedilmiştir. Hayatının en güzel dönemlerini devlet ve millet hizmetinde geçiren emeklilerimizin aldıkları aylık ücret ortalama açlık sınırının altındadır. Yapılan bir araştırmaya göre, 5 milyonu aşkın emekli hâlen çalışmaktadır. Bu durum, ülkemizi yönetenler açısından vallahi utanç verici bir durumdur.

Değerli milletvekilleri, 65 yaş ve üzeri vatandaşlarımızın kalkınma, sağlık, refahlarının artırılması, destekleyici ortamlarının sağlanması sosyal devletimizin görevidir. Yaşlılara yönelik sosyal, kültürel, kalkınma, sağlık ve refahın artırılması, destekleyici ortamların sağlanması gerekmektedir. Özellikle, yaşlılarda yoksulluğun azaltılması, yine, kırsal kesimde, tarım alanında uğraşan yaşlıların sorunlarının çözümlenmesi gerekmektedir. Dünya ülkelerine baktığımızda, yaşlıların sayısındaki artışla birlikte sosyal politikaların daha da çok önem kazandığını görmekteyiz. Türkiye'de de nüfus giderek yaşlanmakta ve devletin sosyal yönü ağır basan politikalar üretmesi zorunlu hâle gelmiştir.

22 Temmuz 2020 tarihinde, yaşlılarımızın sorunları ve bu sorunların çözümü için İYİ Parti Grubumuz adına verdiğimiz araştırma önergemiz maalesef reddedilmiştir. Aradan geçen iki sene sonra yaşlılarımızın sorunları için bir komisyon oluşturuyoruz; elbette oluşturulacak komisyonu destekliyoruz ve doğru buluyoruz. Keşke iki yıl önce biz bu önergeyi Genel Kurula sunduğumuzda kabul edilseydi, şimdiye kadar belki de araştırma komisyonu gerekli çözümleri yaşlılar için bulacaktı.

Değerli milletvekilleri, yıllarca çalışıp ev sahibi olamayan emeklilerimize kira yardımı için kanun teklifi vermiştim ancak ne yazık ki hâlâ komisyonlarda bekliyor. Hiçbir emeklimizi kira köşelerinde süründürmemeliyiz. Ülkemizde kirada oturan 65 yaş üzeri vatandaşlarımızı, emeklilerimizi de bu araştırmaya dâhil edelim. Bugüne kadar herhangi bir ev sahibi olamayan, hiçbir mal varlığı bulunmayan, kirada oturan 65 yaş üzeri vatandaşlarımıza, emeklilerimize kira yardımında bulunalım. Kanun teklifimizde de önerdiğimiz gibi, evi olmayan yaşlılarımız ile emeklilerimize aylık net asgari ücretin dörtte 1’i kadar kira yardımı yapılması yaşlılarımızı ve emeklilerimizi bir nebze olsun rahatlatacaktır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde “yaşlılar için kurum bakımı” denilince akla ilk gelen huzurevleri oluyor. Oysa başka bakım hizmeti alternatifleri de düşünülmelidir. Yaşlı dayanışma merkezleri, yaşlı kulüpleri, sosyal ve kültürel yaşam alanları gibi alternatifler tüm ülke genelinde yaygınlaştırılmalıdır. Yaşlılarımızın mutlu ve huzurlu olması en önemli hedefimiz olmalıdır. Yaşlılarımızın, emekli vatandaşlarımızın yaşamış oldukları sorunları tespit ederek ihtiyaç duydukları destekleri sağlamak bizlerin görevidir.

Türkiye Emekliler Derneğinin yaşlılar ve emekliler için bazı önerileri bulunmaktadır. Bu önerilerden birkaçı şöyledir: Yaşlı ve emeklilerimiz mahallî idarelerde yer almalıdır, kendi sorunlarına çözüm üretmek için karar alma mekanizmalarına her düzeyde etkin olarak katılmaları sağlanmalıdır. Yaşlılığa dayalı ayrımcılıkla mücadele edecek olan yine yaşlılarımızdır, bu sebeple yaşlı ve emekli meclisleri oluşturulmalı, onların tecrübelerinden yeni nesillerin yararlanmasının önü açılmalıdır.

Yine, mahallî idareler emekli ve yaşlılarımıza yönelik projeler geliştirmelidir. Bu projeler kapsamında, okuma, spor yapma, müzik dinleme, tatil yapma imkânı gibi çeşitli imkânlar hazırlanmalıdır. Yaşlılarımızın gezebilecekleri, torunlarını park ve bahçeye götürebilecekleri sosyal tesisler oluşturulmalıdır. Hobi bahçeleri gibi yaşlılarımızı aktif tutacak çevre koşulları da sağlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, İYİ Partimizin yaşlılarımıza yönelik politikalarını kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. İYİ Parti iktidarında Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi çerçevesinde şehirlerimizde özellikle sosyal bakıma muhtaç, yaşlı, çocuk ve engellilerin kamu hizmetlerine erişimini kolaylaştıracağız. Engelsiz kentler uygulamasını başlatacağız.

Geriatri yani yaşlı bakım sağlık merkezlerini yaygınlaştıracağız. Bütün hizmet ve sağlık ihtiyaçları için ihtiyaç sahibi emekli vatandaşların cebinden kesinlikle “hizmet bedeli” ya da “katkı payı” adıyla herhangi bir ödeme almayacağız. Önleyici sağlık hizmetleri ile erken tanı ve tedavi hizmetlerinin sağlanacağı geriatri sağlık merkezleri açacağız.

Genel sağlık sigortası kapsamında gelir testi uygulamasını yeniden düzenleyeceğiz; ihtiyaç sahibi olanlardan sağlık sigortası primi almayacağız ve prim ödeme yükümlülüğünde yaş sınırını yükselteceğiz, yaşlılardan prim almayacağız.

Bakıma muhtaç vatandaşlarımıza yönelik tedavi ve bakım hizmetlerini güçlendireceğiz. Yeni bir sosyal hizmet programı çerçevesinde, bakıma muhtaç, kronik hasta ve yaşlılara devlet tarafından sağlanan tedavi ve bakım hizmetlerini ve desteklerini yaygınlaştıracağız.

Yaşlı bakım hizmetlerini iyileştireceğiz. Yoksul veya kimsesiz yaşlılar için mutlu yaşam merkezleri kuracağız. Evde bakım ve mobil sağlık hizmetlerini genel sağlık sigortası kapsamına alacağız. Yoksul veya kimsesiz yaşlılar için mutlu yaşam merkezleri kuracağız; onları mümkün olan ölçüde evinden ve sosyal çevresinden ayırmadan beslenme, barınma, sağlık ve temizlik hizmetlerini periyodik olarak yürüteceğiz.

Eğitimli ve donanımlı yaşlı bakım personelinin yetişeceği bölümler açacağız, bakıcıların sertifikalı olmasını sağlayacağız. Evde bakım ve mobil sağlık hizmetlerini genel sağlık sigortası kapsamına alacağız.

Sözün özü: Yaşlılarımıza, emeklilerimize ne yapsak azdır, onları başımızın üstünde taşıma mecburiyetimiz vardır ve inşallah öyle yapacağız.

Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi, her 24 Nisanda ihanet şebekesi harekete geçer. Amerikan Başkanından tutun da içerideki iş birlikçileri dâhil, herkes sözde Ermeni soykırımının arkasına sığınır. Buradan sesleniyoruz, bir kere daha ifade ediyoruz: Adı milletvekili, adı bakan, adı ne olursa olsun, bu kürsülerden Türk milletine “soykırımcı” diyecek biri bu kürsülere çıkamaz. Soykırımın anlamı nedir? Katil demektir. Bizim ecdadımıza “katil” diyecekler bu ülkede yaşamasın, gitsin nerede yaşayacaksa orada yaşasınlar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Herkes haddini bilsin, çizgiyi, çizmeyi aşmasın. Bu ülkede huzur istiyorsak, bu ülkede adam gibi yaşamak istiyorsak, 85 milyon Türk insanına saygımız varsa önce edebimizi takınacağız, önce Türk milletine saygı duyacağız. Mezhebiniz, meşrebiniz, alt kimliğiniz, üst kimliğiniz ne olursa olsun Türk milletine dil uzatanın dili koparılır, buradan tekrar söylüyorum.

Hoşça kalın. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ilk söz Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’a aittir. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yaşlıların sağlık sorunlarıyla ilgili Meclis araştırması açılması isteği doğrultusunda gündeme gelen konu üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Yaşlıların sorunlarının saptanması konusunda Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de araştırma tekliflerinde bulunmuştuk ve bu yüzden de bu konuda Meclis araştırması komisyonu kurulmasını destekliyor ve yerinde buluyoruz.

Şimdi, yaşlılık farklı şekillerde tanımlanmaktadır. En çok kabul edilen pratik tanımlama ise Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı tanımlamadır. Dünya Sağlık Örgütü 65 yaş üstünü “yaşlı” olarak kabul etmektedir. Bu, resmî olarak da ülkemizde çalışma yaşı sınırı olarak kabul edilmektedir bildiğiniz gibi. Şimdi, buna baktığımız zaman yani yaşa göre yaptığımız zaman tanımı, bu bir kronolojik tanımlamadır ve takvimsel bir tanımlamadır ve pratik bir tanımlamadır. Şimdi, 65 yaş üstünü yaşlı olarak kabul ettiğimizde nüfusumuzun da Türkiye'de ciddi bir şekilde yaşlanma eğiliminde olduğunu da görmemiz gerekiyor. 2021 sonu itibarıyla Türkiye’de 65 yaş üstü nüfus tüm nüfusun yüzde 9,7’sini oluşturmaktadır ve Türkiye ciddi bir şekilde yaşlanan bir toplum hâlindedir. Tabii, bizden daha yaşlı toplumlar var. Özellikle yaşlı nüfus tüm dünyada da artmaktadır. Bazı ülkelerde, örneğin Japonya, Kuzey Avrupa ülkeleri, İtalya’da ise 65 yaş üstü nüfus tüm nüfusun yüzde 20’sinden fazlasını oluşturmaktadır.

Tabii, bu yaşlanmayla birlikte Türkiye'deki demografik yapı da değişmektedir. 65 yaş üstü nüfusumuzun yüzde 60’ını kadınlar, yüzde 40’ını erkekler oluşturmaktadır. Türkiye'de doğumların azalmasıyla birlikte ciddi bir şekilde nüfusta yaşlanma da ortaya çıkmaktadır. Özellikle hastalık tedavisinde ve bakımında ilerlemelerin de bunda etkisi var ve toplum olarak da artık yaşlanan bir toplum grubuna girmeye başladık. Tabii, 65 yaş şu an belki çok düşük bir yaş gibi geliyor çünkü Türkiye'nin doğuştan beklenilen yaşam süresi de 80’e çıkmıştır. O yüzden bu kronolojik tanımlama farklı bir yeni tanımlamayla da kendini göstermektedir ve yaşlı nüfus 3’e ayrılmaktadır: 65-74 yaş arası genç yaşlılar, 75-84 arası orta yaşlılar, 85 yaş üzeri de ileri yaşlılar olarak kabul edilmektedir ve bazı kaynaklarda da artık yaşlı nüfus olarak 80 yaşın üstü alınmaktadır.

Tabii, yaşlılık birçok yönüyle gündeme gelen bir konudur; biyolojik tanımı vardır, sosyolojik tanımı vardır, ruhsal tanımları da vardır. Aslında biyolojik anlamda baktığımızda yaşlanmak damarsal fonksiyonların azalmasıyla alakalıdır. “Kılcal damar” dediğimiz damarların zayıflaması ve buna bağlı olarak hücrelerin beslenmesindeki bozulmaya bağlı olarak fonksiyonlar yitirilmekte ya da yeti kayıpları olmaktadır. Özellikle kılcal damarlarda yaşla veya şeker hastalığıyla, tansiyonla beraber bozulmalar meydana gelmektedir. Aslında kronolojik yaş ile biyolojik yaş birbirinden farklıdır. Bazen bakarsınız yaşı 80’lerdedir ama görüntüsü 60 yaşında da olabilir ya da tersi de olabilir, bir kişi takvim yaşı olarak 60 yaşlarındadır ama görüntüsü 80 yaşlarında da olabilir; bu tamamen biyolojik bir yaşlılıktır, hücre yapısındaki beslenme bozukluklarından kaynaklanan bir durumdur.

Her hâlükârda yaşlı nüfus artmaktadır. Türkiye’nin de buna hazırlıklı olması lazım. Bu bir gerçek. Bunun artık birçok sosyal sebepleri, tıbbi nedenleri vardır ama yapacak da pek bir şey yok. Türkiye'de ciddi bir şekilde doğumlar azalmaktadır. Biraz evvel de söylediğim gibi, doğumların azalması en bariz şekilde nüfus artışını ve toplumun yaş yapısını etkilemiştir. Özellikle 2020 yılında, belki de Covid salgınının etkisiyle nüfus artış hızımız yüzde 0,5’e inmiştir. Bu da ciddi bir şekilde ne kadar teşvik edilse de doğumların azaldığını da gösteriyor ve toplumumuzun yaşlandığını da göstermektedir. O zaman bunu kabul edip buna hazırlıklı olmak lazım.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu Meclis araştırması açılması önerisiyle hem sorunların saptanması hem de bununla ilgili politikaların ve programların geliştirilmesi gerekliliğini de belirtiyoruz. Durumu dikkate alarak yaşlılarla ilgili sosyal politikaların, tıbbi politikaların, sağlık hizmetlerinin ve tüm hizmetlerin yeniden yapılanması ve kurgulanması gerekmektedir. Bu da artık zorunlu bir ihtiyaçtır. Her kamu kuruluşunun kendine göre politikalarında, programlarında değişiklik yapması elzem hâle gelmiştir.

Yaşlılığın artmasıyla birlikte dünyada iki bilim dalı gelişmiştir; biri geriatri, ikincisi de gerontolojidir. Geriatri yaşlıların tıbbi sorunlarıyla ilgilenmektedir. Gerontoloji ise yaşlıların sosyal sorunlarıyla ilgilenmektedir. Sadece geriatri klinikleri kurarak, hastanedeki yatak sayısını artırarak yaşlılara hastanede bakmak şeklindeki bir mantık doğru değildir. Bugünkü kabul edilen yaklaşım, yaşlıyı kendi sosyal çevresi içerisinde tutmak ve aktif yaşamasını sağlamaktır. Onun için, bu tür düzenlemeleri mutlaka yapmamız lazım.

Tabii, yaşlılık kendi başına bir risk grubudur. Sağlık hizmetleri anlayışında önemli değişiklikler olmuştur, eskiden bebekler ve çocuklar için “risk grubu” derdik, şimdi yaşlılar için “risk grubu” diyoruz. Sağlık hizmetinde risk yaklaşımı, daha fazla hasta olan ve daha fazla ölme olasılığı olan kişiler için daha fazla sağlık hizmeti verilmesi anlamına geliyor. O yüzden, bizim de yaşlılara yönelik sağlık hizmetlerini de planlamamız gerekiyor çünkü hastalanma ve ölüm olasılıkları, özellikle kronik hastalıklar ve kanserler yaşlılarda daha fazla görülüyor. Bunun için sağlık hizmetlerinde ve sosyal hizmetlerde mutlaka bu tür düzenlemeleri de yapmamız ve gerekli önlemleri de almamız gerekiyor.

En önemli risk grubu yaşlıların kendisidir ama yaşlıların içerisinde de daha riskli gruplar var; daha yaşlı olan, yalnız yaşayan, evinde tek başına yaşayan, kimsesi olmayan veya kronik hastalığı olan ya da yatalak olan, engelli olan kişiler daha risklidir. Onun için, bunlara yönelik sağlık hizmetlerini de daha yoğun bir şekilde vermemiz lazım ama ne olursa olsun yaşlıyı mümkün olduğu kadar kendi sosyal çevresinde, kendi ailesi içerisinde tutmak ve orada desteklemek daha doğru bir yaklaşımdır; bu, yaşlının psikolojisi ve ruh sağlığı açısından da çok önemlidir. Ona küçük işler vererek hâlâ değerli olduğunu, hâlâ işe yaradığını da bir şekilde desteklemek gerekiyor veya onlar için sosyal ortamlar da hazırlamak gerekiyor.

Böylece yaşlıların sorunlarının mutlaka saptanarak bu konuda gerekli önlemlerin alınması konusunda Meclis araştırması açılmasını çok doğru buluyoruz ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu araştırma komisyonunu destekliyoruz. Buradan çıkacak kararlar doğrultusunda da yaşlıların sağlığıyla ilgili veya sosyal hayatıyla ilgili yapılacak düzenlemeleri çok gerekli ve yerinde buluyoruz ve bir an önce de bunun sonuçlanmasını ve hayata geçirilmesini bekliyoruz. Özellikle Aile Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve yerel yönetimler bu konuda mutlaka iş birliği yapmalıdır. Farklı kurumlar tarafından verilen hizmetlerin tek bir elden organizasyonunun belki daha etkin ve daha verimli sonuçları da olacaktır. O yüzden araştırma komisyonunu destekliyoruz ve sonuçlarını acil bir şekilde bekliyoruz diyorum, herkese sağlıklı yaşlılıklar diliyorum.

Bu arada yaklaşan Kadir Gecemizi ve Ramazan Bayramı’mızı da tebrik ediyor, tüm Türk İslam âlemine hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ikinci söz Antalya Milletvekili Sayın Abdurrahman Başkan’a ait.

Buyurun Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) – Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin kıymetli milletvekilleri; yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları ve yaşamaları muhtemel sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması komisyonu kurulması için verdiğimiz teklif üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan kahraman Mehmetçiklerimiz Fırat Canlı, Yunus Kalkan ve Doğukan Korkmaz’a Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve aziz Türk milletine sabır ve başsağlığı diliyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; yaşlılık, insan ömrünün ileri ya da geç safhasını ifade eden, fiziksel ve ruhsal değişimlerin görüldüğü bir evre olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle Türkiye’nin yaşlı bakım hizmetlerinin finansal planlaması ve Türkiye koşullarına uygun bakım modellerinin bir an önce geliştirilmesi için bu komisyonun kurulmasını teklif ettik.

Türk kültüründe “yaşlılık” kavramı saygı ve hürmet makamı olarak kabul görmektedir. Bizi biz yapan örf ve âdetlerimizde “dede” ve “nine” çok önemli figürlerdir. Dede ve ninesinin rahleitedrisinden geçmeyen çocuk, çocukluğunu eksik yaşamış olarak kabul edilir. Geçmişimiz ve bugünümüz arasında bir köprü vazifesi gören, tecrübeleriyle bilgelik ve olgunluk çağrıştıran kişiler olarak bizler “ata” diye tabir ettiğimiz büyüklerimizi mümkün olduğu müddetçe her zaman aile ve toplum hayatımızın en temel taşı görüp onların evimizin başköşesinde olmalarını isteriz çünkü biliyoruz ki bugünün çocukları ve gençleri yarınların birer yaşlı adaylarıdır. Bu doğrultuda yaşlılarımız hakkında yapılan veya yapılacak her türlü çalışma toplumumuzun da genelini ilgilendirmektedir.

Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri; TÜİK 2021 yılı verilerine göre ülkemizde 25 milyon hanenin 6 milyonunda yaşlı nüfus olarak tanımlanan 65 yaş üstü en az 1 vatandaşımız bulunmaktadır. Bu rakam yaklaşık olarak her 4 hanenin 1’inde yaşlı vatandaşımızın olduğunu da göstermektedir. Ülkemizde yaşlı nüfus diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hızla artış göstermektedir. Ülkemiz “küresel yaşlanma süreci” olarak adlandırılan demografik dönüşüm sürecindedir. Dünyada ve ülkemizde doğurganlık ve ölüm hızlarındaki azalmalar, sağlık alanındaki ilerlemeler, yaşam standardının, refah düzeyinin değişmesi gibi nedenlerle nüfusun yaş yapısı şekil değiştirmiştir. Çocuk ve gençlerin toplam nüfus içindeki oranı azalırken yaşlıların toplam nüfus içindeki oranı artış göstermiştir. Türkiye, oransal olarak yaşlı nüfus yapısına sahip ülkelere göre hâlâ genç bir nüfus yapısına sahip olmasına rağmen yaşlı nüfus sayısal olarak oldukça fazladır. 2021 yılında dünya genelinde 65 yaş ve üzeri 764 milyonu aşkın kişi bulunmaktayken bu sayının 2050 yılında 1,5 milyarı bulacağı tahmin edilmektedir.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Türkiye’de TÜİK verilerine göre yaşlı nüfusumuzun 2016-2021 yılları arasında yüzde 24 oranında arttığını görmekteyiz. Yaşlı nüfusumuzun toplam nüfus içindeki oranı 2021 yılında yüzde 9,7’yken 2080 yılında bu oranın yüzde 25,6’ya ulaşması tahmin edilmektedir. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının yüzde 10’u geçmesi nüfusun yaşlanmasının bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Dünya genelindeyse 167 ülke arasında yaşlı nüfusumuzun ülkeler arasındaki sırasıysa 68’dir. Yine, Türkiye’de tek başına yaşayan yaşlı nüfusun 1 milyon 561 bin 398 kişi olduğunu da bilmekteyiz.

Sayın Başkanım, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; yaşlılarımıza bakmak ve hürmet etmek millî kültürümüzün temel unsurudur. Milliyetçi Hareket Partisi devleti yaşatmanın insanı yaşatmaktan geçtiğine, ülkelerin değerinin insana verdiği değerle artacağına, istikbale güvenle bakabilmek için yaşlıların onurlu bir yaşam sürmesinin temin edilmesi gerektiğine inanır. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi’nin “Türk milleti, tarihin her devrinde darda kalana ilgi ve merhamet gösteren erdemin adı ve şeref payesidir.” der. Asırlarca üzerinde yaşadığımız coğrafyalarda tutunmamızın sırlarından biri de insana ve insan hayatına verdiğimiz önemde gizlidir. Aziz ecdadımız Bilge Kağan’ın “Açları doyurdum, çıplakları giydirdim, yoksul milleti zengin kıldım.” kutlu sözleri yaklaşık on üç asırlık vicdanın devasa fedakârlığının da somut hâlidir. Ertuğrul Gazi ocağının manevi direği Şeyh Edebali’nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” nasihati de insanî duyarlılığın, ahlaki sorumluluğun ve kim olursa olsun herkese aynı nazardan bakan derin kavrayışın özetidir. Sözlerini yine Meclisimizin kürsüsünden bir kez daha hatırlatmak istedim.

Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri; yaşlılara dönük politikalar, onların yaşlılık şartlarını hazırlayan gençlik, aktif çalışma dönemlerini de kapsayacak şekilde olmalıdır. Hiçbir yaşlı aç açıkta ve muhtaç durumda bırakılmamalı ve yalnızlığa mahkûm edilmemelidir. “Yaşlı” olarak tanımlanan 65 yaş ve üzeri nüfus grubu ekonomik, sosyal, sağlık gibi alanlarda özellikle diğer yaş gruplarına göre kendine özgü birçok istek ve ihtiyaca sahiptir. Sosyal güvenlik hakkı kapsamında Anayasa’mızın 61’inci maddesinde “Yaşlılar, Devletçe korunur. Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir.” hükümleri de yer almaktadır. Bu doğrultuda, ülkemizde yaşlı vatandaşlarımızın yaşam standartlarını muhafaza etmek, yaşam kalitelerini artırmak amacıyla yaşlı bakım hizmetlerine ihtiyaç duyan kitlenin sisteme kolay erişimi, bakım hizmeti sunum ve sorumluluklarının yerel ve merkezî yönetimler tarafından paylaşılmasının yanı sıra bakım hizmeti modellerinin de çeşitlendirilmesi gereklidir. Özellikle, evde bakım hizmeti modelinin geliştirilmesi, ülkemizde yaşlı nüfusa yönelik olarak sunulan sağlık hizmeti tedavi yöntemleri, ilaç tedariki ve bakım benzeri politikalarıyla sosyal hizmet politikalarının değerlendirilmesi ve bu hizmetlerin aksamadan etkin bir şekilde sürdürülmesi gerekmektedir.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; sözlerime son vermeden önce bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nde kâinatın yaratıcısı ve âlemlerin Rabb'i, bağışlayıcı Yüce Allah'ın tüm dualarımızı kabul etmesini diliyorum. Bu vesileyle, siz değerli milletvekillerimiz başta olmak üzere, ekranları karşısında bizleri izleyen aziz Türk milletimizin ve İslam âleminin Kadir Gecesi’ni kutluyor, mübarek Ramazan Bayramı’nızı tebrik ederek sizlere, ailenize ve tüm Türk-İslam âlemine sıhhat, afiyet ve esenlikler getirmesi dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Allah’a emanet olun. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sağ ol Başkan.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına ilk söz Adana Milletvekili Kemal Peköz’e aittir.

Buyurun Sayın Peköz. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA KEMAL PEKÖZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen sevgili halkımız; sizleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Elli yıl önce bugün, 6 Mayısta daha doğrusu, idam sehpasına başları dik, “Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği” ve “tam bağımsız Türkiye” diye sehpaya giden 3 fidanı saygıyla sevgiyle, özlemle anıyorum. Onları idam edenler şu anda kamuoyu vicdanında yok sayılmaktadır. Sokağa çıkın, herhangi bir 100 kişiyi çevirin, “Faik Türün, Ali Elverdi, Baki Tuğ” diye sorun size ne cevap verecekler, kim olduğunu kim bilecek acaba? Bir de “Deniz, Yusuf ve Hüseyin” diye sorun yediden yetmişe mutlaka olumlu cevap alacaksınızdır. Tarih hakkın ve hakikatin mutlaka hakkını teslim ediyor. Onun için Deniz, Hüseyin ve Yusuf da tarih tarafından beraat ettirilmiştir; bunu belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, yaşlılar ve emekliler… Genellikle, yaşlıların içinde çoğunlukla emekliler de olduğu için beraber değerlendiriliyor. Yaşlıların sorunlarını 3 ana kategoriye ayırmak mümkün. Ekonomik sorunlarını gözetlemek gerekiyor, sosyal sorunlarını gözetlemek gerekiyor, bir de sağlık sorunlarına dikkat çekmek gerekiyor. Ekonomik sorunlarıyla ilgili burada çokça konuşuldu, hemen hemen her hafta bir şekilde konuşuluyor. Yakın bir zamanda da -biraz sonra metnini okuyacağım- emekliler Ankara’ya bir yürüyüş gerçekleştirdiler ve taleplerini burada dile getirdiler. Bunun için onu sona bırakacağım ancak özellikle sağlık sorunları çok ciddi problem arz ediyor çünkü emekliler gelirleri son derece düşük olduğu için, çok az gelirle geçinmek zorunda kaldıkları için zorluk yaşarlarken bir yandan da sağlık sorunları yaşıyorlar ve bu sağlık sorunlarını yaşarken de hastanelere gittiklerinde sağlık katkı payı ödemek zorunda kalıyorlar.

Aynı zamanda, evde bakım hizmeti verilmesi gerekirken daha çok hastalananların mutlaka hastaneye yatırılması söz konusu oluyor. Gitgide nüfusumuz yaşlanıyor, doğum oranlarındaki düşme, yaşam süresinin uzaması da aynı zamanda yaşlılarımızın sayısının gitgide artmasına ve bunun da Türkiye’de her gün daha fazla, ciddi bir sorun hâline gelmesine sebep oluyor. Batı ülkelerine baktığımız zaman bunların hepsini görüyoruz. Tabii, sağlık sorunları bu kadar problemken aynı zamanda sosyal yaşam içerisinde de yer alamıyor olmaları, sosyalleşecekleri çevrelerinin olmaması, ya evde kapalı kalmaları ya işte dar alanlarda ya da hastalandıkları zamanlarda da hastanede kalmaları onların daha çok psikolojik sorunlar yaşamasına ve gerginlik yaşamasına neden oluyor. Bu nedenle bu konuda da mutlaka hassasiyet göstermek gerekiyor.

Şimdi, her şeyin başında, tabii ekonomik gelirin olması önemli bir durum arz ediyor. Ekonomik olarak da yaşlılarımız çoğunlukla kötü koşullarda yaşamak zorunda kalıyorlar. Yakın zamanda, mart ayında TÜRK-İŞ'in yaptığı açıklamaya göre açlık sınırı 4.928, yoksulluk sınırı ise 16.052 lira. Şimdi Türkiye'deki yaşlıların ve emeklilerin durumuna baktığımız zaman hemen hemen tamamına yakınının bundan faydalanamadığını görüyoruz dolayısıyla bu durum açlık sınırının altında kaldıklarını gösteriyor. “Türkiye'de kim ne kadar maaş alıyor?” diye emeklilere baktığımız zaman, 847 bin emekli 1.418 lira civarında bir emekli maaşı alıyor; 248 bin emekli, dul, yetim 1.000 lirayla 1.100 lira arasında maaş alıyor; 220 bin emekli, dul, yetim ise 1.100 ile 1.200 lira arasında aylık gelir elde ediyor. 9 milyon 850 bin emekli yurttaş açlık sınırının altında, geri kalanı ise yoksulluk sınırının altında yaşamaya devam ediyor. 12,5 milyon emeklinin bankalara borcu var, bunu çoğu zaman ödeyemediği ya da geç ödediği için kredibilitesi bozuluyor, yeniden borç almak istediği zaman da bankalara gidip kredi alamadığı için de tefecilerle baş başa kalmak ve onlardan borç para edinmek zorunda kalıyor.

Tabii, emeklilerin derdi sadece karnını doyurmak değil, aynı zamanda yaşamlarını sürdürmek için çalışan emeklilerin sağlık giderleri vesaire benzeri şeyleri de var. Bunun yanı sıra, emeklileri yük olarak gören bir iktidarla karşı karşıyayız. Yaşa takılan emekliler de bu nedenle şu anda sorun yaşamakta ve emekli edilmemekte, onlarla ilgili herhangi bir düzenleme de yapılmamakta. Emekli oldukları zaman yeteri kadar gelire sahip olmadıkları için çalışmak zorunda olan çok sayıda emekli, yaşlı bulunmakta ve tabii bunlar emekli oldukları için, yaşlandıkları için de sıradan işlerde çalışmakta. Bunların bir kısmı tamirhanelerde çalışmakta, bir kısmı çay-kahve, getir götür işleri gibi işlerde çalışmakta, bir kısmı da temizlik benzeri işlerde çalışmakta ve bu şekilde de geçimlerini sağlamaya çalışmaktadırlar.

Tabii, emekliler arasında ayrıca gelir farklılıkları da önemli ölçüde bulunmakta. Bu gelir farklılıklarının da giderilmesi için bir düzenlemenin yapılması ve düşük gelir düzeyine sahip olan emeklilerin gelir düzeylerinin yükseltilmesi için diğerlerinin seviyesine çıkarılması gerekiyor. 2021 yılında yapılan araştırmaya göre 178 ülke arasında enflasyonda Türkiye 8’inci sırada. Bu da yaşlılarımızın her gün biraz daha zorluk yaşamalarına ve hayatlarının her gün biraz daha zorlaşmasına sebep oluyor. Bu nedenle de ekonomik gelirlerinin düzeltilmesi, bunlara ekonomik gelir sağlanması çok ciddi önem arz ediyor. Bu bakımdan da bir kez daha bunu tekrarlamış olalım.

Enflasyon Türkiye’de açıklandığı zaman, mart ayındaki yıllık enflasyon yüzde 61,14; ENAG’ın açıklamasına göre ise yüzde 142. Dolayısıyla, bu da yapılmış olan zamların, onlara verilen emekli maaşlarının iki ay içerisinde ve artık bir daha geriye dönülmez bir şekilde eridiğini, kendi yaşamlarını sürdürmek için yeterli olmadığını bize gösteriyor. Bu durumun da yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.

Emekli ikramiyesi veriliyor şimdi, 1.100 lira olarak belirlenmişti. Üç yıldır emekli ikramiyesi 1.100 lira olarak veriliyor. Enflasyon üç yıl içerisinde yüzde 180 artmış durumda ama emeklilere verilen ikramiye yüzde 10 civarında bir artışla karşı karşıya. Dolayısıyla bunun da bir an önce değiştirilmesi gerekiyordu. Hâlâ zaman var, hâlâ bu gözden geçirilebilir ve hâlâ değiştirilebilir durumdadır.

Bildiğiniz gibi, 16 Nisanda Türkiye'nin dört bir yanından emekliler Ankara'ya yürüdüler ve Ankara'da dertlerini, sıkıntılarını, seslerini duyurmaya çalıştılar. Sizler duydunuz mu bilmiyorum ama emeklilerin çok ciddi talepleri var. Türkiye'de işsizlerden sonra en az gelir düzeyine sahip olanlar emekliler, bu durumun mutlaka düzeltilmesi gerekiyor. Ev kiraları her gün biraz daha artıyor, yoksulluk içerisinde yaşamlarını sürdürüyorlar, o nedenle de talepleri var. “Pazara gidip 1 kilo domates alamıyoruz, artık yeşillik bile almakta zorlanıyoruz.” diye ifade ediyorlar. Dolayısıyla da bunların mutlaka düzeltilmesi, bayram ikramiyelerinin yılda 4 keze çıkarılması ve bu ikramiyelerin asgari ücretin altında olmaması da gerekiyor. Aynı zamanda, emekli maaşlarının da en az asgari ücret düzeyine çıkarılması, bunun altındaki emekli maaşlarının da mutlaka o düzeyde oluşturulması gerekiyor ki ülkesine bu kadar hizmet etmiş insanların son zamanlarını, yaşlılıklarını insan onuruna yakışır bir şekilde geçirmelerinin zemininin yaratılması gerekiyor. Bu nedenle bu araştırma önergesini destekliyoruz. Araştırma komisyonunun bir an önce kurulmasını ve bu komisyonun çalışmalarına başlayıp yaşlılarımızın ve emeklilerimizin sorunlarının giderilmesi için de bir zemin yaratmasını temenni ediyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına ikinci söz Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul’a ait.

Buyurun Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, partim Halkların Demokratik Partisi adına, yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları ve yaşayacakları muhtemel sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırma önergeleri üzerine söz aldım. Bu vesileyle, Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

İktidara göre, toplumun ekonomik koşulları olağan yani hiçbir sorun yok fakat iktidar ekonomik koşulları olağan karşılasa da gerçekler bambaşka. Bugün uygulanan yanlış politikalar ekonomik krizi gün geçtikçe derinleştirmektedir. Yaşanan bu ekonomik krizden herkes payını alıyor ama bu krizden en çok etkilenenlerin başında ise emekliler ve yaşlılar geliyor. Dolayısıyla, son yirmi yıldır neoliberal politikaların uygulanmasıyla yaşlı ve emeklilerin yaşam kalitesinde önemli ölçüde düşme yaşandı. Türkiye'de yaşlı ve emeklilerin kahir ekseriyetinin asgari yaşam seviyesi açlık ve yoksulluk sınırının dahi altındadır. Özellikle ekonomik krizin derinleşmesi nedeniyle açlıkla karşı karşıya kalan yaşlı ve emeklilerin sayısında son birkaç yılda önemli oranda artış olduğu hepimizin malumudur. Türkiye'de mevcut ekonomik ve politik koşullara bağlı olarak hâlihazırda yasal düzenlemeler, yaşlı ve emeklilerin asgari yaşam ihtiyacını karşılama konusunda maalesef yetersiz kalmaktadır. AKP iktidarının yaşlı ve emeklilere yönelik ücret politikalarının doğal sonucu olarak geçim sıkıntısı çeken yurttaşlarımızın sayısı her geçen gün artmaktadır. AKP'nin ilk iktidar olduğu yıllarda en düşük emekli aylığı 216 TL’ydi; bu oran aynı yıllardaki 160 TL olan asgari ücretin oldukça üzerindeydi. 2022 yılı için belirlenen en düşük emekli aylığı her ne kadar 2.500 TL’ye çıkarılmış olsa da 2022 yılında 4.253 TL olarak belirlenen asgari ücretin neredeyse yarısı seviyesine inmiş durumdadır. Buna rağmen, AKP Genel Başkanı Erdoğan ve Çalışma Bakanı ücretlere yapılan artışların yeterli olduğunu iddia ediyor. Resmî enflasyonun yüzde 61,14; aslında gerçek enflasyonun yüzde 140’ın üzerinde olduğu bu ortamda asgari ücrete, memura, emekliye ve yaşlıya yapılan maaş zamları yüksek enflasyon nedeniyle çoktan eridi gitti. Artan bu enflasyon karşısında yaşlılar ve bu yaşlıların büyük bölümünü oluşturan emekliler hayata küsmüş durumda, hayatlarından bezmiş durumdadır; kendi kabuklarına çekilmiş, gündelik hayatlarını zorla da olsa idame ettirmeye çalışıyorlar. Emekliler bugün pazara, manava gidemez, tencerelerini kaynatamaz durumdalar. Peki, iktidar olarak siz ne demiştiniz? “Memuru, emekliyi, yaşlıyı, bütün yurttaşlarımızı artan enflasyon altında ezdirmeyeceğiz:” demiştiniz. 2021 Aralık ayında yükseltilen emekli ve yaşlı aylık ücretleri iki ay gibi kısa bir sürede enflasyon rakamlarının altına indi, yurttaş artan enflasyonun altında inim inim inliyor.

Sosyal Güvenlik Kurumundan emekli aylığı alan emekliler ve emeklilik hakkı sahiplerinin sayısı 13 milyonu aşmış durumdadır. Bunlardan 9 milyon 321 bini kendi aylığını alıyor, 3 milyon 950 bin kişi ise dul ve yetim aylığı alıyor. 2022 yılı başında emekliye yüzde 25 ile 27 arasında bir zam yapıldı, 1 milyon 266 bin emekliyse son yapılan zamla 2.500 TL emekli aylığı alıyor. 2.500 lira alan bir emekli, maaşının büyük bir kısmını kira ve faturalara ödüyor. Gıda, su, elektrik, doğal gaz fiyatları her gün, sürekli biçimde artıyor.

Bakın, bir emekli ne diyor? “Kiram bin lira, faturalarla birlikte aylık 1.800 lira kira giderim var. Bana kalan para günde 30 lira gibi bir şey.” diyor. Bir başka emekliyse “Eskiden et alırdık, şimdi yemeğe et tadı versin diye bulyon alıyoruz. Evden çıkarken torunlar bir şey istemesin diye dua ediyoruz.” diyor. “Nasıl yaşayacağımızı bilmiyoruz.” diyorlar. Bir başka emekli kirasını ve borcunu ödedikten sonra maaşından geriye sadece 2 TL'nin kaldığını ifade ediyor.

Sayın vekiller, sendikaların açıklamış olduğu verilere göre açlık sınırının 4.928, yoksulluk sınırının 16.052 lira olduğu ülkemizde hayat o kadar pahalılaşmış ki 2.500 TL'yle yaşamak artık imkânsızdır. Bu durum yaklaşık 8 milyon emeklinin açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşadığını ortaya koyuyor. Bu nedenledir ki emeklilerin büyük kısmı ikinci bir işte çalışıyor. Çalışan emekli sayısı 4 milyonu aşmış durumda, iş arayan emekli sayısı her gün artıyor. Emekliler hayatını sürdürmek için kredilere mahkûm ediliyor, günümüzde 12,5 milyon emekli ve yaşlı bankalara borçlu. Dolayısıyla yapılması gereken açık ve nettir, yaşlılar ve emekliler acilen maaşlarına seyyanen zam bekliyorlar.

Sayın vekiller, bilindiği üzere 2018’den bugüne emeklilere önce 1.000 TL, daha sonra 1.100 TL bayram ikramiyesi veriliyor. Artan fiyat artışları karşısında emeklinin beklentisi en azından ikramiyelerinin de iyileştirilmesi yönündeydi fakat birkaç gün önce Çalışma Bakanı bayram ikramiyeleri konusunda bir iyileşme yapılmayacağını açıkladı. Biz şu anda emeklilerin durumunun iyileştirilmesi için komisyon kurulması amacıyla görüşmeler yapıyoruz ama emekli ikramiyelerinin iyileştirilemeyeceğini söylüyorsunuz bir taraftan. Şimdi, sormazlar mı, bu ne yaman çelişki? Ülkede bugün fiyatı artmayan neredeyse hiçbir şey yok. Bayram ikramiyesi TÜİK'in resmî enflasyon rakamına göre dahi artırılsa bugün bayram ikramiyesinin en az 2.400 TL olması gerekiyor. İktidarınızın üç ayda kur korumalı vadeli hesaptan 25 milyar ile 40 milyar TL arasında harcama yaptığı söyleniyor. Şirketlere 10 milyar TL vergi istisnası uygulandı. 13 milyon 622 bin emekliye enflasyon kadar zam yapılsa bu 12,5 milyar TL yapıyor. Bu durum, kabul edilebilecek ve vicdanla izah edilebilecek bir durum değil. Bir taraftan şimdi komisyon kurmaya çalışıyoruz ama diğer taraftan bayram ikramiyesini değiştirmiyorsunuz.

Sayın vekiller, öte yandan, iktidar, evrensel ve uluslararası hukuk kurallarına ve Anayasa’ya göre temel bir insan hakkı olan, emeklilerin örgütlenme ve sendika hakkı kullanmasının önüne hem idari hem yasal engeller çıkarıyor. Emekli yurttaşlarımızın haklarını savunmak için kurduğu sendikalar, imzacısı olduğumuz uluslararası sözleşmeler dikkate alınmadan, hukuk dışı bir şekilde kapatılmaktadır. Bu durum kabul edilemez.

Sayın vekiller, son olarak, yirmi yıldır uygulanan ekonomik, sosyal ve sağlık politikaları sonucunda emekliler sadece sosyal yaşamın değil, toplumsal yaşamın dışına da atılıyorlar. Geldiğimiz noktada, yaşlıların ve emeklilerin sorunlarının boyu maaşlarının boyunu çoktan aşmıştır. Yaşlıların ve emeklilerin sorunlarının yani yoksulluğunun tüketilmesi gerekiyor. Yaşlı ve emeklilerin durumunun bundan daha iyileştirilmesi içinse en düşük emekli maaşı, açlık ve yoksulluk sınırının ortalaması olmalıdır. Bayram ikramiyeleri en az 2.500 TL olmalıdır. Yaşlıların ve emeklilerin insanca yaşamlarını sağlayacak, hayatlarını kolaylaştıracak çalışmalar yapılmalıdır. Emeklilerin sendika kurma ve örgütlenme hakları önündeki yasal engeller kaldırılmalıdır. Emeklilerden kesilen katkı payları kaldırılmalıdır. Sağlığa erişim önündeki engeller kaldırılmalıdır. Yaşlıların ve emeklilerin sağlığa ulaşımı kolaylaştırılmalı ve ücretsiz sağlık hizmeti verilmelidir. Yaşlı ve emeklilerin mevcut ekonomik koşullarını iyileştirmek için, aylık alanların ücretlerinin yükseltilmesi, aylık alamayanların ise asgari yaşam düzeyine göre aylık ücrete bağlanması gerekir.

Türkiye nüfusu gittikçe yaşlanıyor, hepimiz kaçınılmaz olarak yaşlanacağız ve en azından bugünden itibaren yaşlılarımıza, bu ülkede onların hukukuna uygun çalışmaların yapılması gerekiyor. Bakın, bir ülkenin sosyal hukuk devleti olması, yaşlılarına sağladığı imkânlarla ölçülür. Dünyanın yaşlıları dünyayı gezerken, tanırken, tatil yaparken maalesef bizimkiler geçim kaygısı taşımaktadırlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Bu önergenin bir an önce gerçekten yaşama geçirilmesi gerektiğini ifade ediyorum.

Genel Kurula teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ilk söz İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’ye ait.

Buyurun Sayın İlgezdi. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; yaşlılarımızın sorunlarıyla ilgili oluşturulacak komisyon önergesi üzerine söz aldım. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Yıllardır dile getirdiğimiz, iktidarın her seferinde kulaklarını tıkadığı yaşlılarımızla ilgili önergeyi getirmeniz öncelikle bizi şaşırttı. Yaşlılarımızın refaha kavuşması için bizim ısrarlarımızı görmüş olmanız ve bir adım atmış olmanız bizim için önemli.

“Yaşam” dediğimiz şey nedir? Günler geçer, aylar geçer, yıllar geçer, bir bakmışsınız ki bir ömür geçmiş; ömür geçmesine geçer de nasıl geçmiştir, önemli olan o asıl. İnsanca yaşayabildik mi? Sosyal haklarımızın, barınma, sağlık ve yaşam haklarımızın sağlandığı bir ömür sürebildik mi? Yaşlandığımızda çocuklarımızla, torunlarımızla sıcacık evimizde refah içinde ve huzurla, kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyor muyuz? Evet, bu ülkenin 65 yaş üstü vatandaşlarının aklında hep bu sorular var. Soruyorlar ama hayat pahalılığı omuzlarına öyle bir çökmüş ki işin içinden çıkamıyorlar.

Bu ülke için gece gündüz demeden çalışmış, evlatlarını yetiştirmiş, torunlarına ülke değerlerini öğretmiş, toprağını ekmiş biçmiş, ağacını, çiçeğini sulamış, bu ülkenin kurumlarında hizmet etmiş, bu ülkeye bir ömür adamış olan vatandaşlarımızdan bahsetmek istiyorum. Yaşlılık, sadece yaş almak değil, tecrübe ve bilgeliktir de aynı zamanda; bizim yurttaşlarımız, bizim deneyimli gençlerimizdir aslında. AKP iktidarı öyle bir geçim derdine düşürdü ki yaşlılarımızı büyük usta Attilâ İlhan’ın dediği gibi yaşayıp durmaktan gizlice utanır oldular bugün. Onlar hepimizin annesi, babası, ninesi, dedesi, hepimizin en kıymetlileri ama onlara bugün reva gördüğünüz emekli aylığı sadece 2.500 lira.

21 Aralık 2021’de en düşük emekli aylığının asgari ücret düzeyinde olması için kanun teklifi vermiştik, çok değil, dört ay önce. O günkü tutanaklardan okuyorum: “Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.” Kim bu kabul etmeyenler? AKP ve MHP milletvekilleri. Değerli arkadaşlar, merak ediyorum: Sizin ailelerinizde yaşlılarınız, emeklileriniz yok mu? Sizin yaşlılarınıza verdiğiniz değer bu mu?

Şimdi daha acı bir tabloyu ortaya koyacağım. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının son verilerine göre 836.635 kişi yaşlılık aylığı alıyor. Bu demek oluyor ki 836 bin küsur kişi, yaşlımız emekliliği yok, sosyal güvencesi yok ve bakıma muhtaç. Yaşlılığa verdiğiniz maaş –maaş demeye dilim de varmıyor- 1.084 lira 55 kuruş. Her ne kadar ismi “aylık” olsa da yaşlılık aylığı aslında bugün tam da bir fakirlik yardımına dönüşmüş durumda. Elbette yaşlılarımız için zamanı geri çevirmek mümkün değil ama insan onuruna yaraşır bir hayatı onlara sunmak hâlâ mümkün. Öncelikle yapmamız gereken, temel geçim güvencesi olarak insanca yaşayacakları maddi desteği vermek. Zira, dul ve yetim maaşı da yine yoksulluk sınırının çok çok altında. Ölmüş eşi zaten ne kadar emekli ücreti alıyordu ki güvencesi olmayan dul eşi o maaşın en fazla, en fazla yüzde 75’ini alıyor bugün. O eş bu parayla nasıl geçinecek, hiç düşündünüz mü? Bu ülkede asgari ücret alan birisi günde 141 lira, 2.500 lira emekli aylığı alan günde 83 lira, 1.875 lira dul ve yetim aylığı alan günde 62,5 lira, yaşlı aylığı alan birisi ise 36 lirayla yaşamak zorunda; gelin, siz geçinin bu maaşlarla değerli arkadaşlar. Ramazan ayındayız, Diyanet İşleri Başkanlığı bir kişinin günlük yemek ihtiyacı için fitre olarak 40 lirayı uygun gördü; bu demek oluyor ki yaşlılık aylığı alan bir yurttaşımız fitre hesabının bile altında maaş almakta.

Peki, açlığa ve sefalete mahkûm ettiğiniz milyonlar için gelişmiş ülkeler ne yapıyor? Öncelikle, yaşlılarının açlık süreçleri için değil, bakım süreçleri için kafa yoruyor çünkü aç bırakmak demek, 21’inci yüzyılda bir ülkenin, bir devleti yönetenin ayıbıdır. Bugün Almanya’da 14.688 ayakta bakım merkezi varken ülkemizdeki sayı sadece 32, aradaki 459 kat farkın açıklanması mümkün değil; İngiltere’de huzurevi sayısı ise ülkemizin 10 katı, biz ise maalesef açlığı konuşmaktan sağlıklı yaşam süreçlerine bile gelemedik.

Bizler, gelişmiş ülkelerdeki gibi vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırmak zorundayız değerli arkadaşlar. Bugün yaşlılarımızın maddi-sağlık-bakım ekseninde yoğunlaşan temel sorunları var; yaşlılıkta yalnızlaşma, soyutlanma sorunları var. Evet, sosyal devlet, bünyesindeki sorumluluğu yerine getirmekle mükellef, bunu hatırlatmak isterim ve bu ihtiyaçlara cevap vermek, buna uygun sosyal politikalar üretmek zorunda. Bunun için biz, öncelikle yapılması gerekenleri şu şekilde sıralıyoruz: İnsanların onuruna yaraşır ekonomik koşullar, yaşam koşulları sağlamak; tüm yaşlılarımıza sağlık güvencesi sunmak; tüm kentlerde gündüz yaşlı bakımevleri açmak; ihtiyaç sahiplerine evde bakım hizmeti sunmak; kamusal mekânları yaşlılara da uygun şekilde düzenlemek; kamunun düzenleyeceği etkinliklerde yaşlıların ulaşımını rahatlatmak; önleyici sağlık hizmeti için yaşlılık hastaneleri kurmak; bunlar iktidarımızın yaşlılarımızla ilgili ilk yapacakları. Yeter mi? Yetmez. Gelişmiş ülkeler yaşlılarını sağlıkla yaşlandırmak için çalışmalar yaparken biz karınlarını dahi duyuramıyoruz ama sorarsanız, Avrupa bizi kıskanıyor(!) Ne acıdır ki bizlerin çocukluğunda emekli olacak büyüklerimiz evini, arabasını almayı planlardı emekli olurken; oysa şimdi bu topraklarda vatandaşın en korktuğu şey emekli olmak, emekliliğe ayrılmak, değil mi? Bırakın bu hayalleri, geçinemeyen emekliler ek işlere ihtiyaç duyuyor bugün ama siz onların seslerini ısrarla duymuyorsunuz. Dilerim oluşturacağımız bu kurul gerçekten hakkını vererek görevini yapar ve diğer kurullar gibi olmaz.

Bugün 2.500 lira aylık alan 65 yaş üstü vatandaşımız adına soruyorum: Ülkemizde açlık sınırı 4.928 lirayken, 2.500 liraya kiralık ev kalmamışken sizler vatandaşımızı açlığa mahkûm etmediniz mi? Yani, diyorsunuz ki: “İnsanca yaşamak sana haram; torununa hediye almak, bayramda harçlık vermek sana lüks.” Değerli arkadaşlar “Akmasa da damlar.” diye oyalanan, “Allah devletimize zeval vermesin.” diye ihtiyaçları geçiştirilen 65 yaş üstüne damlaya damlaya göl olmuyor, dert oluyor.

Lüks sofralarda gününü gün edenler acaba emeklilere reva gördükleri parayla sadece bir gün geçinebilirler mi? Hiç yaşlanmayacak gibi yaşamayı bırakın. Unutulmasın ki yaşlılar geleceğimiz, yaşlılık geçmişimizdir. Zannetmeyin ki bu koltukların verdiği güç hep kalacak, o güç gidecek ve o eller bir gün baston tutacak.

Bugün kurulacak komisyon bir hak teslimi komisyonudur. İnsan onuruna yaraşır maaş almak 65 yaş üstü her vatandaşın hakkıdır. Ücretsiz sağlık hizmeti almak, gerekiyorsa hizmetin ayağına gitmesi emeklinin hakkıdır. Evsiz, kimsesiz yurttaşların devletin korumasında barınabilmesi hakkıdır. Yaşlımızın yeterince beslenebilmesi hakkıdır, tatil yapmak hakkıdır, değerli olduğunu bilmek hakkıdır.

Ülkemizde yaşlı nüfus giderek artıyor, sürdürülebilir yaşlı politikalarının bir devlet meselesi olarak ele alınması acil ve elzemdir. Bugün, Bakanlığa bağlı 163 huzurevi yaklaşık 14 bin kişiye hizmet sunuyor; ayrıca, özel 267 huzurevinde 11 bine yakın, kamuya ait 21 huzurevinde ise 2.400 yaşlının bakımı gerçekleşiyor. Evet, Almanya’da ise bu oranlar bunun 100 katı oranında. Bu, aslında sözün bittiği yer. Hani dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri bizdik. Bugün, hafızamız olan yaşlılarımız için harekete geçme zamanı. Bu komisyon dilerim merhem olur halkımıza çünkü sosyal yardımlar olmadan boğazından ekmek geçmeyen milyonlar yarattınız. Milyonları muhtaç hâle getirmekten utanmadınız, üç kuruş yardımla övünüp gururlandınız. Dünyada muhtaç vatandaşlarıyla ve verdiği açlık sınırının altındaki yaşlılık maaşıyla övünen tek iktidar AKP iktidarıdır. Siz servetinize servet katasınız diye bu ülkenin yaşlısı, emeklisi, asgari ücretlisi gün yüzü görmedi.

Buradan tüm yaşlı gençlerimize sesleniyorum: Siz de çok iyi biliyorsunuz ki bu iktidar gitmedikçe, tek adamlık bitmedikçe halkımızın muhtaçlığı bitmeyecek. Hegel'in bir sözü var “Havanın değiştiğini haber veren, genç uzuvlar değildir, bunu evvela ihtiyar kemikler sezerler.” diyor. Evet, katıldığım tüm programlarda, sokakta, pazarda, markette artık 65 yaş üstü vatandaşımızdan havanın değiştiğinin sinyallerini çok net alıyorum, evvela onlar seziyor gelmekte olanı.

Evet, değerli vekiller, geliyor gelmekte olan.

Önergeyi destekliyoruz.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ikinci söz İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel’e ait.

Buyurun Sayın Açıkel. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FETHİ AÇIKEL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizdeki tüm parti gruplarının yaşlı vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılmasıyla ilgili Meclisimize vermiş olduğu maalesef oldukça gecikmiş araştırma önergesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisimizi ve memleketimizin tüm yaşlı yurttaşlarını saygıyla selamlıyorum.

Irak’ın kuzeyinde Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan kahraman Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulu Önder’imiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır.” demiştir. Geçtiğimiz hafta içinde, 23 Nisanda maalesef buruk bir biçimde çocuk yoksulluğunu, bu ülkede devam eden çocuk mahrumiyetlerini konuşmak zorunda kaldık. Bugün ise Halk Ekmek kuyruklarında soğukta bekletilen, gece geç saatlerde pazarlarda meyve sebze artıklarını toplayan, torunlarına bayram harçlığı dahi veremeyen, medeni ülkelerin yaşlılarına layık gördüğü aktif ve müreffeh bir yaşlılık döneminin aksine, dört duvar arasına sıkıştırılmış yaşlılarımızın sorunlarını, yaşlılarımızın yoksulluğunu ve mahrumiyetini konuşuyoruz; tam bağımlı ve gelir testini geçemeyen, yoksul aileleriyle birlikte ızdırap içerisinde kıvranan, 200 liralık ilaç farkı ve alt bezi maliyetini karşılamakta zorlanan ailelerimizin dramını konuşuyoruz. Bu durum, maalesef, yirmi yıllık AK PARTİ iktidarının sonunda çocuk yoksulluğunun, genç yoksulluğunun yanı sıra yaşlı yoksulluğunun da ülkemizin gündeminde hâlen en üst sıralarda tartışılmakta olduğunu gösteriyor. Artan bu yaşlı yoksulluk gündemi yirmi yıllık bu Hükûmet adına hem bir itiraftır hem de memleketimiz adına bir ayıptır ve bu ayıp Türkiye’ye yakışmamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye nüfusu hızla yaşlanıyor, bunu biliyoruz. Maalesef yaşlanan nüfusumuz aynı zamanda yoksullaşıyor, kimsesizleşiyor ve bunu kabul edemiyoruz. Yaşlılar ve aileleri büyük zorluklarla yüz yüze bırakılıyor. Özellikle tam bağımlı yaşlılarımız Türkiye’nin bir sıkıntısı, bir acısı olarak önümüzde duruyor. Türkiye, tek adam hükûmetiyle, değişen demografik yapı karşısında gerekli tedbirleri ve stratejileri geliştiremeyen, genç nüfus avantajını kaybeden bir ülke görüntüsü veriyor. Bir yandan genç ailelere 3 çocuk yapmaları önerilirken diğer yandan Orta Asya’dan, Orta Doğu’dan milyonlarca genç, bekâr sığınmacıya ülkemizin sınır kapıları sonuna kadar açılıyor. Demografik plansızlık ve düzensiz göç, yaşlılarımız için yaşamsal olan sosyal güvenlik sistemini çökertme noktasına getiriliyor. Bugün gelinen noktada gençlerimiz işsizlikle, kayıt dışı istihdamla, yaşlılarımız ise düşük emekli maaşı, yetersiz sosyal destekle ve sıkıntı içerisinde kaynak yetersizliğiyle boğuşan bir sosyal güvenlik sistemiyle baş başa bırakılıyor. Diğer yandan, yaşlılarımıza sağlık ve bakım hizmeti sunacak olan fedakâr doktor ve hemşirelerimizin yurt dışına beyin göçü olarak gitmesine seyirci kalınıyor, sağlıkçı ordumuzun yitirilmesine âdeta alkış tutuluyor; yaşlılarımız için destek teknolojilerini üretecek olan, yazılım ve donanım geliştirecek olan sanayimizin yüz akı mühendislerimiz ise Avrupa ve Batı ülkeleri yollarında uğurlanıyor. AK PARTİ Hükûmetinin yarattığı ekonomik krizler yüzünden orta hâlli aileler küçülüyor, haneler ve bütçeler çöküyor, evlilik oranları azalıyor, Türkiye yaşlanan topluma, maalesef, hazırlıksız yakalanıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşamları boyunca tarladan fabrikaya, devlet dairesinden özel sektöre, ailesine ve yakınlarına destek olmuş, helal kazançlarıyla vergisini ödemiş yurttaşlarımız yaşlılık eşiğine geldiklerinde layık oldukları huzurlu ve onurlu bir yaşlılık hayatından mahrum bırakılıyor. Bilhassa 4.500 liranın altında emekli, dul ve yetim aylığı alan 11 milyonun üzerinde yurttaşımız hayatının en ihtiyaç duyduğu zamanlarında açlık sınırının altında mahrumiyet içerisinde yaşamaya mahkûm ediliyor. TÜİK verilerine göre, yaşlı yoksulluk oranı yüzde 16 olarak açıklanmışken bağımsız kuruluşlar ve sendikalar tarafından yaşlı yoksulluğu yüzde 70’in üzerinde gösteriliyor. Anayasa’mızın 61’inci maddesinde yaşlılarımızın devletçe korunacağı belirtilmiştir. Bu hayat pahalılığı koşullarında TÜİK verileri bile gıda enflasyonunu yüzde 70’lerde gösterirken emeklilerimizin bayram ikramiyelerine zammı çok gören bir zihniyetle karşı karşıyayız. Yaşlı ve emeklilerimiz geçen yıldan bu yana zam yapılmayan 1.100 liralık bayram ikramiyesiyle ne memleketlerine gidebilecek otobüs bileti alabilecek ne de torunlarına harçlık verebileceklerdir. Yaşlılarımız bu zor koşullarda ya gıda, mutfak masraflarını karşılamak ya da elektrik, doğal gaz faturasını yatırmak ikilemi arasında sıkışmış bırakılıyor. Bugün memleketimizde bu zor hayat koşullarında en düşük emekli aylığı açlık sınırı olan 4.900 liranın neredeyse yarısına yani 2.500 liraya denk gelmiştir. Dul ve yetim aylıkları ise bu seviyelere bile çıkarılamamış, 627 lira ile 2.447 lira arasında bırakılmıştır. Yaklaşık 8 buçuk milyona yaklaşan yaşlı nüfusumuza Hükûmetçe yapılan net sosyal destek harcamalarının millî hasılaya oranı 36 Avrupa ülkesi arasında en sondan 3’üncü sıradadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşlılara dönük bu düşük kamu harcamaları ve sosyal destek oranları yüzünden yaşlılarımıza bakma vazifesi, maalesef, doğrudan aile bütçesine ve aile bireylerinin sırtına yüklenmiştir. AK PARTİ iktidarı, yaşlılarımızı ve ailelerini gerekli sosyal desteklerden mahrum bırakmış, yaşlılarımız ve aileleri âdeta terk edilmiştir. Nitekim, Türkiye'de bugün itibarıyla ancak 160 küsur huzurevi bulunmakta, bu huzurevleri ise 13 bini biraz aşkın sayıda yurttaşımızın bakımını sağlayabilmektedir. Huzurevlerindeki bakım giderleri orta gelirli bir ailenin gelirinin çok üzerindedir. Yaşlı bakımı açısından çok önemli olan sağlık meslek liseleri, yüksekokulları ve yaşlı bakımı ve gerontoloji bölümlerinden mezun olan işsiz gençlerimiz atamaları yapılmadığından yaşlı bakım hizmetinde istihdam edilememektedir. Diğer yandan, yüz binlerce bakıma muhtaç yaşlımız, ailelerinin emeğiyle iş ve sorumluluklarıyla baş başa bırakılmaktadır.

Türkiye’de hâlen bakıma muhtaç yaşlıların yaşadığı hanelerin yüzde 98’inden fazlası bakıcı hizmeti alamamaktadır. Türkiye’nin yaşlı bakıcı açığı maalesef ağırlıkla Orta Asya ve kısmen Balkanlardan gelen bakıcılar yardımıyla giderilmektedir. Bu durum yaşlılarımız açısından büyük bir bakım hizmeti açığına işaret etmekte; işsiz, sağlıklı gençlerimiz açısından ise istihdam kaybına yol açmaktadır. Ekonomimiz açısından ise kendi gençlerini istihdam edemeyen, kendi yaşlılarına bakamayan, millî kaynak israfı üreten bir ekonomi görünümüne bürünülmektedir.

Yıllardır Avrupa’nın yaşlılarına “yaşlı bakım turizmi” çerçevesinde bakma hayalleriyle milletimizi oyalayan AK PARTİ hükûmetleri, yabancılara sağlık turizmini bir kenara bırakınız, Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşlı, emektar yurttaşlarına bile bakamayacak bir noktaya düşmüş durumdadır. Gelişmiş dünyanın yaşlı ve emekli nüfusu farklı ülkeleri turist olarak gezerken Türkiye’nin yaşlı ve emekli yurttaşları kendi memleketlerine giderken bile otobüs bileti parasını düşünmek zorunda bırakılmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşlı yurttaşlarımıza sunulan haklar ve imkânlar, Anayasa’mızın 2’nci maddesindeki sosyal devlet anlayışına yakışmayacak kadar kısıtlı ve yetersiz noktadadır. Adalet ve Kalkınma Partisi, başı dara düşen yurttaşlarımızı ve yoksul vatandaşlarımızı “Aile Destekleri Sigortası” gibi koruyucu temel yurttaşlık haklarından mahrum bırakmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak yaşlılarımızın sorunlarını cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yaraşır biçimde güçlü sosyal devlet politikaları ve aile destekleri sigortamızı hayata geçirerek çözeceğiz. Yıllarca emeklerini, sevgilerini ve alın terlerini ailelerinden ve ülkelerinden esirgemeyen değerli büyüklerimizi sıkıntılarından kurtarmak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.

Yaşlılarımızın, yaklaşan Ramazan Bayramı’nı kutluyorum, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri ve alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına ilk söz İstanbul Milletvekili Erol Kaya’ya aittir.

Buyurun Sayın Kaya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA EROL KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yaşlı nüfusumuzun sorunları, alınması gereken tedbirler, kamu hizmetlerinin daha nitelikli sunulmasıyla ilgili Meclis araştırması hakkında söz almış bulunuyorum. Hemen sözlerimin başında Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan askerlerimize ve polislerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da şifa diliyorum.

Kıymetli milletvekilleri, dünyada 8 milyar insan var. Hepimiz, bir anne ve babadan bahsetmekteyiz, her birimiz bir anne ve babanın emaneti bir de evladın emanetçisiyiz. Yaşlı deyince hepimizin aklına annelerimiz ve babalarımız gelmekte, tabii, benim gibi dedeler de gelmekte. Peki, Rabb’imizin bu konuda bize ne emrettiğine baktığımızda ise İsra suresinde Cenab-ı Hak: “Onlardan biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişirse sakın onlara ‘öf’ bile deme, onları azarlama; onlara gönül alıcı tatlı ve güzel söz söyle.” diye emri fermanda bulunmakta. Hazreti Peygamber (SAV) ise hadisi şeriflerinde: “Küçüklerimize merhamet etmeyen ve büyüklerimizin hakkını bilmeyen bizden değildir.” buyurmaktadır. Tüm semavi dinlerde ve kadim kültürlerde büyüklere saygı ve hürmet vardır. Tolstoy “Dünyanın ahlaki gelişimini yaşlılara borçluyuz.” derken Mevlâna ise “Gençlerin aynada gördüklerinin daha fazlasını ihtiyarlar bir tuğla parçasında görürler.” demektedir. Bu örnekleri daha da artırmamız mümkündür.

Değerli arkadaşlar, hemen sözlerimin başında, yaşı had çizgisinde birisi olarak yaşlılık-ihtiyarlık tanımıyla ilgili birkaç tespiti de sizlerle paylaşmak istiyorum. Biz kimi, kimleri konuşuyoruz, bunu bilmekte fayda var. Türk Dil Kurumu yaşlı tanımını “yaşı ilerlemiş, kocamış, ihtiyar kimse” olarak yaparken ihtiyarlık tanımını ise “pir olan, yaşlı olan, kocamış” olarak ifade etmekte. Kıdemli insan tanımını ise “bir işte eski ve deneyimi çok olan” olarak yapıyor. Olgun insan tanımını ise “bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, ağırbaşlı, kâmil insan” olarak yapıyor. Aslında biz bugün, 65 yaş üstü yaklaşık 8 milyon insanımızın sorunlarını konuşurken aynı zamanda, bu ülkede yaşayan en kıdemlilerimizi, en olgun ve kâmil insanlarımızı konuşmaktayız. Yaşlılık, yaşı ilerlemiş olanlar için kullanılsa da kültürümüzde, örfümüzde yaşlı kimselerin ayrı bir yeri vardır. Toplumumuzda yaşlı insan, bilge insandır, tecrübe sahibi insandır, ağırbaşlı, olgun insandır, kararı hakka en yakın olan insandır. Yaşlıya danışmak, yaşlının hakemliğine başvurmak, yaşlının hayır duasını almak, askere giderken ya da evlenirken yaşlıların elini öpmek örfümüzün en güzel âdetlerindendir. Yaşlı demek tecrübe demektir, bir işte deneyimi çok olan insan demektir. Bir kişinin bir işte ileri derecede usta olduğunu, işin piri olduğunu anlatmak için çok usta demeyiz, bu işte saçını sakalını ağartmış insan deriz. Fârâbî gibi, Piri Reis gibi, Halil İnalcık gibi, Mehmet Genç gibi toplumumuzun temel dinamikleri olan nice âlimlerimiz asırlara ışık tutan eserlerini yaşlılık dönemlerinde vermişlerdir. Mimarinin duayeni Mimar Sinan “Ustalık eserim.” dediği Selimiye Camisi’ni inşa ettiğinde 80 yaşındaydı.

Değerli arkadaşlar, yaşlılık, aynı zamanda hürmet makamıdır. Her seçimden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk oturumunun en yaşlı vekile açtırılması ya da yönettirilmesi bu çatı altındaki hürmet, saygı ve kâmil insan örneğine işarettir. Öte yandan, uzmanlar, bedensel yaşlılığın yanı sıra psikolojik yaşlılıktan da bahsederler. Ancak şunu da unutmayalım: Hiç kimse fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz. Kalbi sevdikçe, neşe duydukça, güzellikleri fark ettikçe, beyni yeni şeyler keşfettikçe ve yeni şeyler ürettikçe herkes aslında gençtir.

Kıymetli arkadaşlar, özellikle Sanayi Devrimi’yle birlikte, tıptaki gelişmeler günümüz insanımızın daha da uzun yaşadığını ortaya koymaktadır. Ölüm oranları düşerken buna paralel olarak doğurganlık düzeyi de azalmıştır ve 65 yaş üzerindeki kıdemlilerimizin toplam nüfus içindeki oranı dünya genelinde ve ülkemizde de büyük ölçüde artmış bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler, konunun ehemmiyeti anlaşılsın diye Dünya Nüfusunun Yaşlanması Raporu’nu sürekli güncellemektedir.

Değerli arkadaşlar, bugün dünya genelinde 65 yaş üzerinde 764 milyon insan yaşamaktadır. Bu sayının 2050 yılında 1,5 milyarı aşacağı tahmin edilmektedir. Ülkemizde 65 yaş üzeri nüfusumuz ise 2021 yılı itibarıyla yani bugünkü tabloda nüfusumuzun yüzde 9,5’unu yaklaşık 8 milyonunu oluşturduğunu ifade etmek mümkündür. Bu oranın 2080 yılında yüzde 25’lere ulaşacağı tahmin edilmektedir. Türkiye, dünya genelinde yaşlı nüfus ortalamasında 167 ülke arasında 68’inci sırada yer almaktadır. Ülkemizde, Bakanlığa bağlı 165 huzurevi ve yaşlı bakım merkezinde toplam 12.901 yaşlımız, ayrıca 267 özel huzurevinde de 11.598 yaşlımız hizmet görmektedir. Bugün 25 milyonu bulan hanelerimizin her 4 hanenin 1’inde ise en az 1 yaşlı vatandaşımız yaşamaktadır ve yine bugünkü tespitlere göre 65 yaş üstü yaklaşık 1,5 milyon vatandaşımız tek başına yaşamaktadır. Bir başka ifadeyle 1,5 milyon konutta insanlarımız tek başına dostlarının, çocuklarının, torunlarının özlemiyle, hasretle ömürlerini tamamlamaya çalışmaktadır. Özetle, yaşlı bağımlılık oranımız artarken çocuk sayısı ise maalesef düşmektedir; kısaca, nüfusumuz yaşlanmaktadır.

Kıymetli arkadaşlarım, ülkemizin yaşlılara bakışını ortaya koyan en önemli gösterge Covid-19 pandemi süreci olmuştur. Birçok Batılı ve medeni olan ülkede Yaşlılar Bakanlığı, Yalnızlık Bakanlığı olmasına rağmen pandemi sürecinde yaşlı nüfusun ihmal edildiğini, hatta gözden çıkarıldığını görmekteyiz. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın “Yaşlılara sahip çıkmak geleceğimize sahip çıkmaktır.” ifadesiyle en güzel bakışı ortaya koymuştur. Daha somut ifadeyle, Batılı ülkelerde yaşlı bakım kuruluşlarındaki Covid-19 kaynaklı vefatların oldukça yüksek olduğunu, oran olarak da yüzde 30 ve yüzde 70’ler arasında değiştiğini görmekteyiz, ülkemizde ise bu oran yüzde 4’ün altında kalmıştır. Hamdolsun, bu hassasiyeti ortaya koyan Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sağlık ve Aile Bakanımıza ve tüm sağlık çalışanlarımıza teşekkür etmek hepimize bir borçtur.

Kıymetli arkadaşlar, ülkemizde yaşlı nüfusun hem sayısal hem de oransal olarak artması, insan sağlığına verilen değeri ve özellikle sağlık hizmetlerinde gelinen mükemmel bir noktayı ortaya koymaktadır. Fakat diğer taraftan, yaşlanan nüfusa karşı bazı evlatlarımızın evlatlık vazifelerini hakkıyla yerine getirmeme durumları da artık konuşulur olmuştur.

Kıymetli arkadaşlar, yaşlılarımızın kimini huzurevlerine, kimini yaşlı bakım merkezlerine, kimini cami avlularına, kimini kahve köşelerine ve kimini de parklarımızda hatıraları ve tecrübeleriyle baş başa bırakarak aslında en kıymetli hazinemiz olan nesiller arası tecrübe aktarımını yok ettiğimizi tespit etmemiz gerekmektedir.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak ülkemizdeki 65 yaş üstü kıdemlilerimizin hayat konforlarını nasıl daha da geliştirebilirizi, yaşlılarımızın hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları ve yaşamaları muhtemel sorunlarının tespiti, ülkemiz nüfusunun yaş gruplarına göre yaşanan değişimin incelenmesi, yaşlı nüfusumuzun artışıyla oluşacak yeni ihtiyaç ve fırsat alanlarının aktif ele alınması, yaşlılarımıza yönelik kamu hizmetlerimizin ülkemiz genelinde aksatılmadan ve daha da nitelikli şekilde sunulması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasını talep ettik.

Bu duygular içerisinde Meclisimizi saygıyla selamlarken, Rabb’im, Kadir Gecemizi, eğer geçtiyse mübarek eylesin, önümüzdeki günlerde ise inşallah, gerçek manada idrak etmeyi nasip eylesin.

Şimdiden bayramınızı da tebrik ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına ikinci söz, Adana Milletvekili Jülide Sarıeroğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Sarıeroğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA JÜLİDE SARIEROĞLU (Adana) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; yaşlı vatandaşlarımızın yaşam standartlarını muhafaza etmek ve yaşam kalitelerini daha da artırmak amacıyla Meclis araştırması komisyonu kurulması için verilen önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın hemen başında, Irak’ın kuzeyinde bulunan ve operasyonda teröristlere karşı büyük bir mücadele veren kahraman Mehmetçiklerimize görevlerinde başarılar dilemek istiyorum. Pençe-Kilit Operasyonu’nda kaybettiğimiz şehitlerimize de Allah’tan rahmet diliyorum.

Bugün, yaşlılarımızla ilgili, uzun süredir bütün partilerimizden milletvekillerimizin söylediği, genel olarak önergemize destek amaçlı konuşmaları dinlemiş durumdayız.

Hepimiz, dünyaya gelişimiz ve sonrasında hayatımızı evreler içerisinde sürdürüyoruz; bebeklik, çocukluk, gençlik, ileri gençlik ve yaşlılık. Burada -kabul ediyorum- ileri gençliği ben ilave ediyorum. Eskiden gençliğin hemen arkasına yaşlılığı ekleyiverirdik ama şimdi, bakıyoruz ki dünyada yaşanan değişim ve dönüşüm sonrası yaşlılık hemen öyle ulu orta gelip bulmuyor bizleri. Zaman içerisinde yaşanan teknolojik gelişmeler, sağlık hizmetlerinin yaygınlaşması, tedavi yöntemlerinde gelişmeler ve yaşanan çeşitlilikler, yaşam şartlarının değişmesi, insanların bilgilenmesi, sosyal refahın artması nedeniyle insanoğlunun doğuşta beklenen ortalama yaşam süresi tüm dünyada uzamaktadır. Birkaç asır önce 40’ı bulmayan ortalama yaşam süresi bugün 70’in üzerine çıkmış hatta bazı gelişmiş ülkelerde 90’lar seviyesine ulaşmış durumdadır. Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan -az önce Erol Başkanımızın çok kıymetli derinlikli vermiş olduğu rakamlar konuşmalarında ifade etti- Dünya Nüfusunun Yaşlanması 2020 Raporu, yaşlılıkla ilgili dünyanın önümüzdeki dönemde yaşayacağı süreçleri açıklıkla ortaya koymaktadır.

Günümüzde dünyanın karşı karşıya kalmış olduğu demografik yapıda nüfus içerisinde çocuk ve gençlerin payının, 65 yaş üstü bireylerin gerisinde kalması tüm dünya açısından büyük önem arz etmektedir. Dünya nüfusunun yüzde 10’unu, 65 yaş üstü vatandaşlar oluşturuyor. Yine, her geçen gün artan bu oranın 2050 yılında yüzde 22’nin üzerine çıkacağı bütün projeksiyonlarda ifade ediliyor. Yine, ülkemizin yaşlı nüfusunun toplam nüfus içerisindeki oranı 2010 yılında yüzde 7,2 iken 2021 yılına geldiğimizde yüzde 9,7’ye çıkmıştır. Yaşlı nüfus oranımız yıllar içerisinde artmıştır ve 2040 yılında mevcudun 2 katına çıkacağı öngörülmektedir. Ortalama yaşam süresinin uzaması, doğurganlık oranının azalması, nüfus yapısındaki değişimler bizleri yaşlılıkla ilgili konularda daha çok tartışmaya, bu konuyla ilgili daha çok çalışmaya teşvik etmekte, yönlendirmektedir.

AK PARTİ olarak “Ne mutlu ki bizler millet olarak saygıdeğer büyüklerimizi asla bir yük olarak görmeyen, bilakis onların varlıklarından mutluluk duyan, onlara hak ettikleri ilgi, saygı ve hürmeti gösteren bir kültür ve geleneğe mensubuz.” diyen bir Cumhurbaşkanına, bir lidere sahibiz ve Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde de yaşlılarımıza yönelik olarak yirmi yıldır çok etkin, güçlü politikalar uygulamaktayız. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, yirmi yıldır dünümüz bugünümüz arasında köprü olan kıdemli vatandaşlarımız yaşlılarımızın yaşam kalitesinin yükseltilmesi konusunda çok önemli mesafeler katettik ve katetmeye devam ediyoruz. Yirmi yıldır yoğun bir biçimde çalışıyoruz; ayrım yapmadan sevgiyle, hürmetle, ilgiyle sayın büyüklerimize, hürmetli, kıymetli büyüklerimize yönelik çalışmalar yapıyoruz. Yaşlılarımıza sahip çıkmayı, geleceğimize sahip çıkmak olarak görüyoruz. Dua kapımız yaşlılarımızı en büyük servetimiz olarak değerlendiriyoruz. Bu doğrultuda yaşlılarımızın aileleriyle, yakınlarıyla birlikte, bulundukları çevrede aktif ve sağlıklı yaşlanma çerçevesinde yaşlanma süreçlerini geçirmelerini önceliyoruz, bu konuda politikalar uyguluyoruz.

İktidara geldiğimiz ilk günden itibaren yaşlılarımızın sosyal hayatın içinde yer almasına, toplumla bütünleşmesine ve yaşam şartlarının iyileştirmesine katkıda bulunmak amacıyla politika ve stratejiler belirliyor, sosyal hizmet faaliyetlerimizi geliştiriyoruz; sosyal devlet olmanın gereklerini sözde değil, özde hayata geçiriyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Yaşlılık Şûra’sını 2019 yılında gerçekleştirdik. Yine, 2030 Yaşlanma Vizyon Belgemizi hazırlıyoruz. Bu belgeyle, inşallah, eylemlerimiz, politikalarımız, stratejilerimiz, izleme ve değerlendirme mekanizmalarımızla yol haritamızı belirliyoruz. Bugün görüştüğümüz önergeyi oyladıktan sonra kuracağımız Komisyonumuzun da inşallah, bu yol haritasına büyük katkı sağlayacağına yürekten inanıyoruz.

Yaşlıların bakımdan sağlığa, istihdamdan erişilebilir çevreye, hayat boyu öğrenmeden sosyal koruma sistemine kadar her alanda haklarını etkin şekilde kullanmalarını sağlayarak yaşam kalitesini artırmaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Yaşlı yaşam evleri, gündüz bakımevlerimiz yuva sıcaklığıyla hizmet sunarken geleneksel aile yapısını güçlendiren, yaşlılarımızın topluma aktif şekilde katılımlarını sağlayan gündüz yaşam merkezleri modelini hayata geçiriyoruz. 2016 yılında YADES’i uyguladık, 2007 yılında evde bakım hizmetine yönelik 66 milyar liralık ödeme gerçekleştirdiğimiz evde bakım hizmet modelini hayata geçirdik. Yine, 2010 yılında ilk defa evde sağlık uygulamasını hayata geçirdik. Destekleyici bakım hizmeti olarak palyatif bakım merkezlerimizi kurduk, 81 ilimizde 432 palyatif bakım merkezimiz var. Yine, 65 yaş üstü vatandaşlarımızın tüm şehir içi ulaşım hatlarından ücretsiz yararlanmalarını sağladık. Yerel yönetimlerle yaşlı dostu mekânlar konusunda uygulamalar hayata geçirdik. 65 yaşını doldurmuş muhtaç vatandaşlarımıza yönelik 65 yaş aylığını 34 kat arttırdık ve inşallah daha da artıracağız. Bu anlamda, maaş kuyruğu çilesine de bizler son verdik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

60 Yaş Üstü Tazelenme Üniversitesi Projesi’ni uyguladık. Bugün Bilim Kurulumuz da en son toplantısı gerçekleştirdi, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Bilim Kurulunun kararları açıklandı. Bugüne kadar pandemi sürecinde katkı veren, başta Bilim Kurulu üyeleri olmak üzere Sağlık Bakanımıza, tüm sağlık emekçilerimize teşekkür ediyoruz. Maske uygulaması bugün itibarıyla sona erdi. Biz, tüm dünyayı etkisini alan Covid-19 sürecinde en önemli özeni yaşlılarımıza gösterdik, dünyaya örnek uygulamaları hayata geçirdik. Birçok ülkede gerçekten içleri sızlatan, çok uygun olmayan görüntüler yaşanırken ülkemizde yirmi yıldır inşa ettiğimiz sağlıkla ilgili altyapı yatırımlarımız, sosyal güvenlik sisteminin gelmiş olduğu aşama, yetiştirdiğimiz güçlü insan kaynağı sayesinde Allah'a çok şükür ki diğer ülkelerde yaşanan tatsız görüntüler ülkemizde yaşanmadı ve yaşlarımızla ilgili süreçleri çok olumlu şekilde yürüttük.

12 Mart Covid-19’un ülkemizde görüldüğü ilk tarih. Öncelikle bu tarihten itibaren yaşlı vatandaşlarımızın sağlığını korumaya öncelik verdik. Vatandaşlarımızın bulaş riskini azaltmak amacıyla 65 yaş ve üstü vatandaşımızın ihtiyaçlarını Vefa Sosyal Destek ekiplerimiz sayesinde karşıladık. Bugüne kadar 65 yaş üstü vatandaşlarımızın çağrı merkezlerine ulaşan 12 milyonun üzerinde talebi oldu. Bu 12 milyonun üzerindeki talebin tamamı Vefa Sosyal Destek ekiplerimiz aracılığıyla karşılandı.

Yine, yaklaşık 6 milyon 650 bin yaşlı vatandaşımızın da ihtiyaçları pandemi sürecinde karşılandı. Aşı uygulaması başlar başlamaz, Sağlık Bakanlığımız, 65 yaş üstü vatandaşlarımızı ve huzurevi sakinlerimizi önceleyen, ilk sıraya koyan uygulamalara başladı ve bu gruptakiler öncelikli olarak tanımlandı. Bu süreçte hiçbir ayrım yapmadan tüm vatandaşlarımızın sağlıklı şekilde süreçlerden, desteklerden faydalanmasıyla ilgili önemli çalışmalar yaptık.

Yine, partimiz çatısı altında yirmi yıldır Yaşlılar Koordinasyon Merkezimiz var. Bu koordinasyon merkezimiz 81 ilimizde, 976 ilçemizde yaşlı vatandaşlarımızla gönül gönüle çalışmaları sürdürüyor.

İktidara geldiğimiz ilk andan itibaren AK PARTİ olarak, sağlıktan eğitime, sosyal güvenlikten çalışma hayatına, engellilerimize, kadınlarımıza, yaşlılarımıza, tüm dezavantajlı gruplarımıza yönelik çok ciddi devrim niteliğinde düzenlemeler yaptık. Bu düzenlemelerdeki başarı anahtarımız istişareye verdiğimiz önem, katılımcı anlayışta hayata geçirdiğimiz çalışmalar. Bu bağlamda, Genel Merkezimiz içerisinde de yine yenilikçi politikalar oluşturmaya yönelik çalıştaylar yapıyoruz. En son, şubat ayında Yaşlı Dostu Yenilikçi Politikalar Çalıştayı’mızı hayata geçirdik.

Elbette, hayat boyu öğrenmeden bakım hizmetlerine, sosyal yardımlardan sağlığa, erişilebilirlikten ulaşıma kadar her alanda yaşlılarımıza yönelik çok güçlü düzenlemeler yaptık. Elbette ki bu çalışmalar yeterli değil kıymetli büyüklerimiz, dua kapısı olarak gördüğümüz kıdemli vatandaşlarımız için. Dualarıyla bizleri koruyan, destekleriyle bugüne kadar getiren başımızın tacı büyüklerimiz için ne yapsak az. İstiyoruz ki önümüzdeki dönemde bu çalışmalarımızı daha ileri seviyeye getirelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

JÜLİDE SARIEROĞLU (Devamla) – Bu kapsamda, bugün görüşmelerini gerçekleştirdiğimiz önergemizin sonucunda, kıymetli milletvekillerimizin katkılarıyla, istişareyle, birlikte çalışma kültürüyle, ortak bir bakış açısıyla, katılımcı bir anlayışla yürütülecek toplantıların, çalışmaların inşallah, bizim yürüttüğümüz 2030 yılına yönelik “Yaşlı Dostu Vizyon Belgesi” oluşturacağımız yol haritasına da güçlü katkılar sağlayacağına inanıyorum.

Şimdiden tüm gruplarımıza destekleri için teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Yarın idrak edeceğimiz Kadir Gecemizi ve mübarek Ramazan Bayramı’nızı da şimdiden tebrik ediyor, tüm İslam âlemi ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Meclis araştırması önergeleri üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım.

Meclis araştırması açılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Meclis araştırmasını yapacak Komisyonun 19 üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Komisyonun çalışma süresinin Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Komisyonun gerektiğinde Ankara dışında çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Gündemimizdeki konular tamamlanmıştır.

Alınan karar gereğince 325 sıra sayılı Başta Marmara Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu üzerindeki genel görüşmeyi yapmak üzere 27 Nisan 2022 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Çok teşekkürler.

Kapanma Saati: 19.25



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.

(x) Birleştirilerek görüşülmesi kabul edilen (10/1428, 2953, 3030, 3049, 3330, 3757, 4665, 4850, 5742, 5743, 5980, 5981, 5982, 5983, 5984, 5985, 5986, 5987, 5988, 5989, 5990, 5991, 5992, 5993, 5994, 5995, 5996, 5997, 5998, 5999) esas numaralı Meclis Araştırması Önergeleri tutanağa eklidir.