TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

83’üncü Birleşim

21 Nisan 2022 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Batman Milletvekili Ziver Özdemir’in, Batman’daki yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Turizm Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, İstanbul’daki imar değişikliğine bağlı olarak deprem ve diğer sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, 21-28 Nisan Ebeler Haftası’na ilişkin açıklaması

2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, Gençlik ve Spor Bakanlığında çalışan personelin sorunlarına ilişkin açıklaması

3.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, eczanelerde yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklaması

4.- Muğla Milletvekili Mürsel Alban’ın, Rusya-Ukrayna savaşının Türkiye turizmine olumsuz etkilerine karşı Kültür ve Turizm Bakanlığının hangi hazırlıkları yaptığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

5.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, TÜGVA Gaziosmanpaşa temsilciliğine yapılan bombalı saldırıya ilişkin açıklaması

6.- Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçay’ın, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na ilişkin açıklaması

7.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Yörüklere verilmesi gereken desteklere ilişkin açıklaması

8.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in, Muğla’nın ilçelerindeki tapu ve kadastro çalışmaları sonucu vatandaşların yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

9.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Mersin’in turizm potansiyeline ilişkin açıklaması

10.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, yapı kooperatiflerinde yaşanan mağduriyetlere ilişkin açıklaması

11.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, Kırklareli’deki sığınmacı krizine ilişkin açıklaması

12.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel’in, Mersin’de Orman İşletme Müdürlüğü tarafından kesilen ağaçlara ilişkin açıklaması

13.- Adana Milletvekili İsmail Koncuk’un, sözleşmeli personelin yaşadığı zulme ilişkin açıklaması

14.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, Gazi Meclisin açılışının 102’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

15.- Mersin Milletvekili Alpay Antmen’in, Türk gayrimenkullerinin yabancılara peşkeş çekilmesine ilişkin açıklaması

16.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, gazilere tanınması gereken imkânlara ilişkin açıklaması

17.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı’nın, Hatay’daki yaylalarda yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

18.- Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslan’ın, Nevşehir’in Avanos ve Gülşehir ilçelerinden geçen Kızılırmak’ta su seviyesinin düşmesi nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

19.- Niğde Milletvekili Selim Gültekin’in, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 102’nci yıl dönümü ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na ilişkin açıklaması

20.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, Ford OTOSAN’ın Kocaeli’de üretmeye başladığı tam elektrikli hafif ticari araca ilişkin açıklaması

21.- Tekirdağ Milletvekili Enez Kaplan’ın, Barbaros Limanı ile Malkara yolu arasındaki bağlantı yolunun ne zaman bitirileceğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

22.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Gezi davasının karar duruşmasına ilişkin açıklaması

23.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 2’nci maddesine rağmen bugün Resmî Gazete’de yayımlanan bir Cumhurbaşkanı kararıyla 2 ayrı spor federasyonu kurulmasının başkanlık sisteminin TBMM’yi nasıl itibarsızlaştırdığının bir örneği olduğuna ve TBMM Başkanının milletvekillerinin itibarını yeterince savunup savunmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

24.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, elektrik faturalarına, Türkiye’deki konutları yurt dışına pazarlayanlara devlet desteği sağlanmasına dair Cumhurbaşkanlığı kararına, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının yayımladığı SEGE-2022 Raporu’na ve TÜİK ile Kadir Has Üniversitesinin hazırladığı kadın raporlarına ilişkin açıklaması

25.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 102’nci yıl dönümü ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na ve Kemal Tahir’in vefatının 49’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması

26.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Cahar Dudayev’in şehadetinin seneidevriyesine, Kemal Tahir’in vefatının 49’uncu yıl dönümüne, 21-28 Nisan Ebeler Haftası’na, enflasyon ve yoksulluğa, Uluslararası Para Fonunun paylaştığı Ekonomik Görünüm Raporu’na ve ülkenin istikbali için erken seçimin bir mecburiyete dönüştüğüne ilişkin açıklaması

27.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin vermiş olduğu güç, kuvvet sayesinde Türkiye’nin ülkesinde güçlü, bölgesinde ve dünyada lider pozisyona ulaşmayı başardığına, Osmanlı tarihi uzmanı Yunan Profesör Kostas Grivas’ın Türkiye’yle ilgili açıklamalarına, TÜGVA Gaziosmanpaşa şubesine yapılan bombalı saldırıya ve Kemal Tahir’in vefatının 49’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması

28.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

29.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy’un, 21-28 Nisan Ebeler Haftası’na ilişkin açıklaması

30.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

31.- Şırnak Milletvekili Nuran İmir’in, Dicle Nehri’nin Cizre’de karşı karşıya kaldığı çevre felaketine ilişkin açıklaması

32.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, 2021 yılında AK PARTİ Hükûmetinin Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde gerçekleştirdiği çalışmalara ilişkin açıklaması

33.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlık’ın, Şanlıurfa’da yaşanan kuraklık sebebiyle çiftçiye verilmesi gereken desteklere ilişkin açıklaması

34.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, 21-28 Nisan Ebeler Haftası’na ve sağlıkçılara ek zam konusunda verilen sözlerin tutulmadığına ilişkin açıklaması

35.- Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir’in, İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

36.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Yenişehir Belediyesi Başkan Yardımcısı Arif Yıldırım’ın Ahi Evran Projesi’nde yaptığı yolsuzluklar nedeniyle görevden alınmasına ilişkin açıklaması

 

 

37.- Antalya Milletvekili Feridun Bahşi’nin, Orgeneral Aydın İlter’in vefatına ilişkin açıklaması

38.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, yoksulluk nedeniyle elektriği kesilen 4 milyon ailenin yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

39.- Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı’nın, Baykan-Kermete-Narlıdere arasındaki yol sorununa ve Bitlis çayı Viyadüğü’ndeki proje değişikliğine ilişkin açıklaması

40.- Antalya Milletvekili Aydın Özer’in, Antalya-Mersin sınırındaki Kaledran bölgesine açılmak istenen mermer ocağına ilişkin açıklaması

41.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özen’in, Çarşema Sor Bayramı’na ilişkin açıklaması

42.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, emeklilere verilmesi gereken bayram ikramiyesine ilişkin açıklaması

43.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü’nün, Deniz Poyraz’ın babası Abdülilah Poyraz’a açılan davaya ilişkin açıklaması

44.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, Hatay’daki trafik ve yol sorununa ilişkin açıklaması

45.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un trollere ilişkin “tweet”inin AK PARTİ içinde farklı isimleri temsil eden trol gruplarının olduğunu gösterdiğine ilişkin açıklaması

46.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan’ın, ithalata dayalı tarım politikasının sakıncalarına ilişkin açıklaması

47.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, 1915Çanakkale Köprüsü geçiş ücretlerine ilişkin açıklaması

 

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, 14/4/2022 tarihinde Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve arkadaşları tarafından, emekli vatandaşlarımız arasında eşitsizliğin giderilmesi, insan onuruna uygun yaşam kalitesine sahip olabilecekleri şekilde aylık ve ikramiyelerinin güncellenmesi için çözümler bulunması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, 21/4/2022 tarihinde Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, BM’nin yaptırım kararı aldığı kişi ve kurumların listeden çıkarılmasının araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

 

3.- CHP Grubunun, 18/4/2022 tarihinde İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir ve arkadaşları tarafından, vakıf üniversitelerindeki eğitimin niteliğinde ve öğretim elemanlarının özlük haklarında yaşanan sorunların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- İzmir Milletvekili Fehmi Alpay Özalan, Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile 92 Milletvekilinin Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi (2/4331) ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 324)

2.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45 Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327)

 

IX.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Ampute Millî Futbol Takımı’na “Hoş geldiniz.” denilmesi

 

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan'ın, TEİAŞ hakkında alınan özelleştirme kararına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in cevabı (7/61685)

21 Nisan 2022 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83’üncü Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Batman’daki yatırımlarla ilgili söz isteyen Batman Milletvekili Ziver Özdemir’e aittir.

Buyurunuz Sayın Özdemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Batman Milletvekili Ziver Özdemir’in, Batman’daki yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması

ZİVER ÖZDEMİR (Batman) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarlarında Batman’a yapılan yatırımlarla ilgili söz almış bulunuyorum. Konuşmamın başında tüm İslam âleminin ramazan ayını tebrik ediyorum. Genel Kurulu ve ekranları başında bizi takip eden tüm vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Yirmi yıllık AK PARTİ iktidarı, Türkiye’nin bütün şehirlerinde olduğu gibi, Batman’da da değişim ve dönüşüme zemin hazırlamış ve Batman şehir merkezimizi; Beşiri, Gercüş, Hasankeyf, Kozluk ve Sason olmak üzere bütün ilçelerimizi ve köylerimizi hizmetlerle ve milyarlarca liralık yatırımlarla buluşturduk elhamdülillah. Bütün bu yatırımları beş dakikaya sığdırmak elbette ki mümkün olmasa da sizlerle son birkaç yılda yapılan yatırımların bir kısmını paylaşmak istiyorum çünkü bazılarının gözleri var, görmezler; kulakları var, duymazlar ama biz bunları görsellerle de gösterelim ki belki çevremizdeki bir kısım insanlar bu yaptığımız hizmetleri kendilerine hatırlatmış olurlar.

Biz Batman olarak, 20 Kasım 2020 tarihinde, Sağlık Bakanlığının olurunu alarak 810 yatak kapasiteyle Batman Eğitim ve Araştırma Hastanesini faaliyete aldık. Böylece, Batmanlı hemşehrilerimizin başka illere, Diyarbakır’a ve Malatya’ya kadar giden bütün sevkleri ortadan kaldırılmış oldu. Biz, 500 yataklı Batman Şehir Hastanesini 13 Şubat 2020 tarihinde gene yatırım programına koyduk, elhamdülillah, kısa bir sürede bunun ihale sürecini bitirdik ve geçen hafta da yer teslimi yapıldı ve inşallah, kısa bir sürede kazmayı vuracağız. Bu arada, Gercüş’te de aynı şekilde 2019 yılında Devlet Hastanesi ve Gercüş Toplum Sağlık Merkezi de 2021 yılında hizmete başladı.

Türkiye’de, özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın Batman’ı ziyaretinden sonra çok gündem olan “Şehit Şenay Aybüke Yalçın” ismini verdiğimiz kütüphanemiz dünyaca tanındı ve geçen hafta da Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüze plaket verildi.

Eski 16 Mayıs Stadyumu’muzun yerine Batman Millet Bahçesi’ni 4 Haziran 2020 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle gene hizmete açtık.

15 bin kişilik Batman Stadı ve olimpik yüzme havuzuyla beraber, atletizm pistiyle beraber… Geçen hafta, Petrolspor’umuz burada 3. Lig’den 2. Lig’e çıkma -şampiyonluğu- turunu attı ve kısa bir sürede bunun semeresini Batman olarak gördük. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Okullarla ilgili de özellikle son dönemlerde hem modern mimarisiyle hem de bütün ilçelerimizde ve il merkezimizde yaptığımız okulların bir kısmı; 2016-2021 arasında Batman genelinde 11 anaokulu, 20 ilkokul, 5’i imam-hatip ortaokulu olmak üzere 26 ortaokul, 6’sı imam-hatip lisesi olmak üzere 19 lise ve toplamda 1.338 adet derslik inşası tamamlanmıştır.

YILDIRIM KAYA (Ankara) – İçinde öğretmeni var mı, öğretmeni?

ZİVER ÖZDEMİR (Devamla) – Hâlihazırda da 12 okulun derslik inşası ve merkez inşaatları da devam etmektedir.

Biz Batman olarak, millî eğitimde sınıf başına düşen öğrenci sayısı ve derslik sayısında Türkiye ortalamasının üstündeyiz elhamdülillah. Bu da okullardan biri.

YILDIRIM KAYA (Ankara) – Hocam, öğretmen yok, öğretmen. Batman’da öğretmen açığı var.

ZİVER ÖZDEMİR (Devamla) – Bizim Batman'da da son dönemlerde yerel siyasetimizde gündem olan İluh Deremiz var. Muhtemelen Türkiye'nin her tarafında, her ilin merkezinde bir dere sıkıntısı oluyor; Batman'da da böyle bir İluh Deremiz var. Batman’ın kuruluşundan bugüne kadar bütün siyasi aktörler bunun yapılmasıyla ilgili söz verdi, vaatte bulundu ama hiç kimseye nasip olmadı, ta ki son dönemde kayyum ataması yapıldıktan sonra biz de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız aracılığıyla devreye girerek bunun çözümü yönünde bir adım attık ve 1’inci etabı da elhamdülillah başlattık.

Burada da yapılması düşünülen, proje şekline getirdiğimiz İluh Deresi 2’nci etap projesi.

Görsellerimiz çok çünkü burada, bizim özellikle… Sason Devlet Hastanesi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özdemir.

ZİVER ÖZDEMİR (Devamla) – Çok teşekkür ediyorum.

Sason ilçemizde özellikle 50 yataklı devlet hastanesi, gene 2020 yılında bunu devreye aldık.

Kozluk ilçemizde, 2019 yılında gene sağlık kompleksi şeklinde ilçe müdürlüğü, 112 Acil olmak üzere aile, toplum sağlığı merkezlerini barındıran devlet hastanesi bitişiğinde gene devreye aldık ve 2020 yılında bunu da devreye almış olduk.

Kozluk yeni Öğretmenevi…

Bu da Hasankeyf ilçemizde özellikle son dönemde bitirdiğimiz kent meydanı. Hasankeyf’in aslında ayrı bir gündem olması lazım ama kısaca bu görseli de göstermiş olayım.

Gercüş Toplum Sağlığı Merkezi olarak yaptığımız ve aynı zamanda da bütün kırsalda, köylerimizde yaptığımız projelerimizle beraber, işte onlardan biri Beşiri ilçemizin köylerinde ve bu da Kozluk, Sason, Derince bölgesindeki görüntüler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZİVER ÖZDEMİR (Devamla) – Başkanım, son bir dakika…

BAŞKAN – Selamlayın efendim.

ZİVER ÖZDEMİR (Devamla) – Çok teşekkür ediyorum.

Evet, bunların hepsini ben niye burada gösterme ihtiyacı hissettim? İşin doğrusu, yaptığımız hizmetleri bugüne kadar zaten bütün seçimlerde -elhamdülillah- milletimiz takdir ediyor ve her seçimde daha fazlasıyla destek verdiğinden AK PARTİ iktidarını devam ettiriyoruz.

Son dönemlerde bizim yerelde konuşulan bir iki konu var. Biz özellikle AK PARTİ olarak, Türkiye genelinde bölgeler arası kalkınmışlık farkında yaptığımız gibi, illerimizde de şehir merkezlerinde de bu farkı ortadan kaldırdık; her bölgeye hizmet götürmeye çalıştık ve o şekilde, adaletli bir şekilde yaptık. Biz yeni güney çevre yolu üzerinde stat yaptığımızdan dolayı ve yanında da 500 yataklı şehir hastanesi yaptığımızdan dolayı, projelendirdiğimizden dolayı birileri “Efendim, işte bunları, bu şekilde, yerelde niye bu bölgeye kaydırıyorsunuz?” gibi söylemlerde bulunuyor. Bizim o bölgede; Petrolkent, Karşıyaka, Çamlıca, Seyitler Mahallesi, Güneykent, İrmi Mahallesi olmak üzere, oradaki vatandaşlarımız belediyenin hizmetlerini çok fazla alamıyorlardı çünkü ve âdeta ikinci sınıf muamelesine tabi tutuluyorlardı. Yeni şehri o bölgeye kaydıralım diye, o bölgedeki bütün trafik sıkışıklığını bu köşeden çıkarıp diğer tarafa kaydıralım diye yapmıştık. Başka bir zaman inşallah bunları kamuoyuyla tekrar paylaşacağım.

Başkanım, çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özdemir.

Gündem dışı ikinci söz, Turizm Haftası münasebetiyle söz isteyen Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’a aittir.

Buyurun Sayın Yıldız. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Turizm Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, her yıl 15-22 Nisan arasında Turizm Haftası var. Turizm paydaşlarının Turizm Haftası’nı kutluyorum.

“Turizm” deyip geçmeyin arkadaşlar, turizmde yaklaşık 1,5 milyon insan çalışıyor, 1,5 milyon insan; yandaşlarla beraber Türkiye’de turizmde gelir elde eden 5 milyon vatandaşımız var. Turizm sadece sahildeki bölgeler değil, Mardin’de, Şırnak’ta üretilen hediyelik eşya, Erzincan’da üretilen bakır hediyelik eşyalar, Ege, Akdeniz ve Marmara turizm bölgesinde satılanlar da bir turizm diyoruz. Peki, yirmi yıldan beri AK PARTİ iktidarı turizm konusuna gerçekten değindi mi? Üzülerek söylüyorum, hayır. “Neden?” diyorsanız, 2002 yılında turizmde İspanya’yla aramızdaki fark 5 milyar dolardı, 2019’da İspanya 120 milyar dolar ciro yaparken Türkiye'nin en yüksek cirosu 32 milyar dolar civarında. Bu ne demektir? Demek ki turizm konusunda AK PARTİ bu işle ilgili herhangi bir gelişme sağlamadı.

Değerli arkadaşlar, turizm, aynı zamanda Türkiye'nin dış açığının yüzde 99’unu karşılayan bir gelirdir ama maalesef, yirmi yıldan beri AK PARTİ iktidarı bunu göremedi ve turizmi ikinci plana attılar. İki yıl içerisinde yani 2020 ile 2021 arasında pandemi sebebiyle en fazla zarar görenler turizm şirketleri, otelciler ve seyahat acenteleriydi.

Sayın Turizm Bakanı bir yasa getirdi, dedi ki: “Ben, Türkiye’yi tanıtma fonu ajansı kuracağım.” Cumhuriyet Halk Partisi olarak destekledik, yüzde 2 olan komisyonu yüzde 1’e düşürdük. Geçen sene kendisi çıktı, dedi ki: “Ben, burada 20 milyar dolar ciro yaptım.” 20 milyar dolar cironun yüzde 1’i 200 milyon dolar para yapıyor. TGA, şu an, yurt dışında… Yine, Antalya’da Turizm Bakanı diyor ki: “176 ülkeye reklam veriyorum.” Ben buradan Turizm Bakanına soruyorum: Bu reklamları kimin aracılığıyla veriyorsun? Bu toplanan parayla hangi firmada reklam veriliyor? Ben Aydın Milletvekili olarak -Kuşadası, Didim turizm bölgesi- özellikle yurt dışındaki kanalları seyrediyorum, Aydın’la ilgili bir tane dahi reklam yok. Şimdi, TGA’nın Yönetim Kuruluna bakıyorum, yüzde 90’ı otelciler.

Arkadaşlar, Türkiye’yi tanıtan seyahat acenteleri. Yine, seyahat acentelerine, geçen sene -14 bin-15 bin tane seyahat acentesi var- Sayın Bakan 90 milyon dolar kredi sağladı; sadece 3 firmaya arkadaşlar, 3 tane firmaya. Yani otuzar milyon dolar 3 tane firmaya kredi sağladınız, geriye kalan 14 bin tane acente fatura kesemedi, fatura.

Değerli arkadaşlarım, turizmi, eğer o acenteleri destekleyemediğiniz takdirde, önümüzdeki sene, şuraya yazıyorum… Otelcilerle konuşuyorum, otelciler diyor ki: “Sayın Vekilim, ben geçen sene yaptığım anlaşmayla -Türkiye’de enerjinin fiyatı yüksek, yüzde 200 zam geldi; gıda sektöründe yüzde 150 zam geldi- şu an, gelen o müşteriyi sadece doyurabilirim, yatak ücreti alsam dahi zarar ediyorum. Benim kredi borcum var, benim vergi borcum var, ben nasıl ödeyeceğim?”

Yani size şunu söyleyeyim: Şu an otellerin yüzde 20’si yabancıların eline geçti. Şayet buna bir çözüm yolu bulmadığınız takdirde, önümüzdeki sene, göreceksiniz, turizm bölgesindeki otellerin yüzde 80’i de yabancıların eline geçer. Özelleştirmelerle nasıl yabancılara sattınız her şeyimizi, aynı şekilde turizm otellerinde de adam gelip burada oturacak, bizim memleketimizde kazanacak parayı, kendi memleketine götürecek; dış açık olan o 70-80 milyar doları da elde edemezsiniz.

Ben, özellikle, burada, Cumhuriyet Halk Partisi adına Turizm Komisyonu üyesi olarak… Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bize verdiği bir talimat var. Bütün sorunları biliyoruz, tek tek hazırlığımızı yaptık. Turizmcilere buradan sesleniyorum, 10 milyon insana sesleniyorum: Önümüzdeki ilk seçimde iktidara gelir gelmez ilk yapacağımız iş, sizin bütün bankalardaki borçlarınızın faizlerini sıfırlayacağız, uzun vadede turizmcilere kredi sağlayacağız, bütün vergi borçlarını sıfırlayacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) – Sayın Başkanım, bir dakika daha rica ediyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Yıldız.

HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) – 14 bin tane acenteye sesleniyoruz: Biz 3 tane firmayı büyütmeyeceğiz, 14 bin tane acenteye eşit şekilde kredi sağlayacağız arkadaşlar. 3 tane piyasada… Size bir örnek vereyim, Türk vatandaşları diyor ki: “Ben tatile giderken Hans geliyor, her şey dâhil sisteminde 40 dolar veriyor, ben gittiğimde 2 bin lira para veriyorum.” Neden biliyor musunuz arkadaşlar? 1618 sayılı Yasa’da şu deniliyor: Yetki tekliği var. Bu ne demek, biliyor musunuz? İç piyasada bir firma bütün otellerin yüzde 80’ini eline almış, başka firmaları o otele sokmuyor ve bu fiyatlarla Türkiye'deki vatandaşımız gidip de insan gibi orada tatilini yapamıyor. Yani 20 dolara, 30 dolara, 40 dolara yabancı gelip burada tatil yaparken benim vatandaşım 2 bin lira yani 150 euro vermek zorunda. Bunun sebebi de bu yasada tek yetkili bir firmaya verdiğiniz için Türkiye'de -o firmanın ne olduğunu, ismini vermek istemiyorum- biliyorsunuz o firma yüzünden Türk vatandaşları çok yüksek fiyatlarda tatil yapıyor arkadaşlar. Bu nedenle, gelir gelmez 1618 sayılı Yasa’yı değiştirerek herkesin önüne açacağız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.

Gündem dışı üçüncü söz, İstanbul’daki imar değişikliğine bağlı olarak deprem ve diğer sorunlar hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu'na aittir.

Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

3.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, İstanbul’daki imar değişikliğine bağlı olarak deprem ve diğer sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul'un imar değişikliklerine bağlı olarak deprem ve diğer sorunlar hakkında gündem dışı söz aldım. Selamlarımı sunarım.

İstanbul Türkiye'nin ve Türk dünyasının kalbi, Türk milletinin de canıdır. İstanbul medeniyetimizin kültür merkezidir, şairlerimizin ve sanatçılarımızın ilham kaynağıdır. İstanbul güzel Türkçemizin tınısı, maneviyatımızın nefesi, istiklalimizin garantisidir. Ne var ki İstanbul zor dönemlerden geçmektedir. İstanbul'a ihanet edilmektedir. İlgili bakanlar ihanete devam etmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanının geçen hafta yandaş bir televizyon kanalında yaptığı söyleşi üzerine bu konuşmayı yapma gereği hasıl olmuştur. İmar ve deprem başta olmak üzere bütün sorunlara değinmek istiyorum ama İstanbul öyle bir durumda ki İstanbul'da yaşayanlar yorgundur, mutsuzdur. Her hafta sonu İstanbul'un mahallelerini geziyoruz. Milletvekillerimiz, Genel Merkez yöneticilerimiz, il ve ilçe teşkilat mensuplarımız, Belediye Meclis üyelerimiz Anlat İstanbul programı kapsamında hep beraber sahadayız, halkın arasındayız; esnaf geziyoruz, muhtarları ziyaret ediyoruz, bazen de evlere misafir olup beraberce iftar sofralarına oturuyoruz. Görüyoruz ki imar, tapu ve deprem sorunundan önce halkın geçim derdi var; elektrik faturaları, kira, işsizlik, uyuşturucu belası ilk sıralarda yer alıyor. Başlıklar hâlinde sunduğum bu sıkıntıların çözümü bize göre zor değildir. İlk seçimde değişeceğine inandığımız iktidarın geride bıraktığı bütün tahribatları giderecek projelerimiz de kadrolarımız da hazırdır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, İYİ Parti çözüm için vardır.

Değerli milletvekilleri, bu iktidar adına konuşan yöneticilerin ortak tarafı güzel cümleler kurmak suretiyle algı oluşturmaktır. Bu konuda en başarılı olanlardan birisi de Çevre ve Şehircilik Bakanıdır. Bakın, ne dedi? “İstanbul’da 1,5 milyon riskli konut var, İstanbul’umuzun 39 ilçesinde örnek kentsel dönüşüm projeleri yapıyoruz. Kanal İstanbul’la ilgili de buraya 500 bin ilave rezerv konut yapıp Bağcılar’dan, Başakşehir’den, Küçükçekmece’den, Esenler’den insanları güvenli şekilde buraya getireceğiz.” dedi. Depremden müsilaja, barajlardan yabancılara konut satışına kadar birçok konuda konuşan Bakan söylediklerine kendisi inanıyorsa eğer ona diyeceğim tek şey, halkın da inanmasını boşuna beklemesin çünkü İstanbul’da halk için yapılan çok az şey vardır. Kentsel dönüşüm adına yapılanların yüzde 90’dan fazlası ranta dönüktür. Bakan bir zahmet edip Güngören ilçesinin Tozkoparan ve Küba Mahallelerini de ziyaret etse de görse halkın feryadını. Ataşehir’e, Beykoz’a, Ümraniye’ye, Maltepe’ye, Sultanbeyli’ye, Beyoğlu’na, Kâğıthane’ye, Bayrampaşa’ya, Sultangazi’ye, Zeytinburnu’na ve diğer ilçelere gitmesini öneriyorum. Bakana göre İstanbul’da 1,5 milyon riskli konut varsa tehlike büyüktür, İstanbul çok ciddi deprem tehdidi altında demektir. İstanbul’un yapı stokunun yüzde 60’dan fazlasının ekonomik ömrünü tüketmiş olduğu zaten bilinmektedir, yıkıp yenisini yapmaktan başka çözüm yoktur. Bu işler konuşmakla olmaz, doğru çözümler gerekir.

Türkiye'de 1 milyona yakın konut üretmekle övünen iktidara söylüyorum: Yılda ortalama 50 bin konut üretiliyor, bunların tamamı İstanbul’da üretilse bile otuz yılda biter ihtiyaç. Almanya'daki yeni hükûmetin koalisyon protokolünde her yıl en az 400 bin yeni konut inşa edilmesi var. 50 bin ile 400 bini mukayese eder misiniz? Üstelik Almanya bizim gibi birinci derece deprem kuşağında da değildir.

Değerli milletvekilleri, İstanbul’a yapılan en büyük ihanet 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının Bakanlık tarafından 2019’da resen değiştirilmiş olmasıdır. Bu değişiklikle, İstanbul’un yerleşim düzeni, havası, suyu, tarlası, ormanı, çiçeği, böceği yok sayılarak şehir kuzeye doğru gelişmeye açılmıştır. 1/5.000 ölçekli imar planı ve 1/1.000 ölçekli uygulama planları da resen değiştirildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

Bu planlara göre, kanal yapılmasa bile oradaki yapılaşmanın önü açılmış oldu. Bu değişikliğin arkasında, çok büyük bir rant ve büyük bir ihanet olan hayalî Kanal İstanbul Projesi algısı yatmaktadır. Bu algıyla kanal manzaralı arsa satışları herkese açık şekilde devam etmekte, bazı Arap ülkelerinde televizyon reklamlarıyla pazarlanmaktadır. Bu gidişatla, oradaki yapılaşmayla yakın gelecekte İstanbul’un nüfusu birkaç milyon artacak ve İstanbul yaşanılır bir şehir olmaktan çıkacaktır. Öyle anlaşılıyor ki 2019 mahallî seçimlerinde kaybettikleri Büyükşehir Belediye Başkanlığının İntikamını halktan alırcasına haksız ve insafsız uygulamalar yapılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) – Selamlama yapacağım Başkanım.

BAŞKAN – Selamlayın efendim.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim.

Görmek istemiyorlar ama intikam hırsı iktidarın sonu olacaktır. Sadece on üç ay kaldı; yapılacak ilk seçimde Türk milletinin gereğini yapacağına, İstanbul’u da Türkiye’yi de bu basiretsiz, ucube yönetimden kurtaracağına olan inancımı ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi, sisteme giren Sayın milletvekillerine yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Aycan…

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, 21-28 Nisan Ebeler Haftası’na ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, 21-28 Nisan Ebeler Haftası’dır. Ebelik kadim bir meslektir. Günümüzde ebelik, lisans düzeyinde diplomalı bir meslek hâline gelmiştir. Ebeler çok önemli hizmetler vermektedirler; kadın ve çocuk sağlığına, dolayısıyla toplum sağlığına çok katkı vermektedirler. Sadece “doğum” diye bakmamak gerekir; kadınların sağlığının izlenmesi, gebelik öncesi, gebelik ve gebelik sonrası dönemlerdeki periyodik kadın muayenesi çok gereklidir. Ayrıca çocukların izlenmesi ve aşılarının yapılması açısından da verdikleri hizmetler çok değerlidir. Günümüzde ebeler, sağlıkevlerinde yani en uç sağlık kuruluşlarında, tek başlarına kırsal kesimde kadın ve çocuk sağlığı için hizmet vermektedirler. Tüm ebelere verdikleri hizmetler için teşekkür ediyoruz. Ebelik mesleği desteklenmelidir, sorunları çözülmeli ve istihdamları artırılmalıdır. Her kadının ve her çocuğun bir ebesi olacak şekilde ebe dağılımı gerçekleşmelidir.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Sayın Çelebi…

2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, Gençlik ve Spor Bakanlığında çalışan personelin sorunlarına ilişkin açıklaması

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Spor yasa teklifi Meclis gündeminde. Bu yasa teklifinde Gençlik ve Spor Bakanlığında çalışan personelin sorunları pas geçilmiştir. Bu anlamda:

1) Sözleşmelilere kadro verilmeli, fazla mesai ve nöbet mağduriyeti giderilmelidir.

2) İlave personel alımıyla iş yükü azaltılmalıdır.

3) Gençlik ve Spor Bakanlığında çalışan antrenörün, spor uzmanının, yurt yönetim memurunun, memurun, şefin, diyetisyenin, masörlerin, beslenme uzmanlarının özlük hakları olan kadro, derece, mesai ücreti, ek zam ve nöbet ücreti çözüme kavuşturulmalıdır.

4) Adil ve taleplere cevap verecek bir ek gösterge düzenlemesi çalışma barışını ve verimliliği artıracaktır.

3600 düzenlemesinde Bakanlık çalışanları unutulmamalıdır diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Aydın…

3.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, eczanelerde yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklaması

ERKAN AYDIN (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Son günlerde eczanelerde tekrar sıkıntılar baş göstermeye başladı. Yüksek enflasyon ve euro kurunun çok düşük kalmasının üzerine, şu anda 78 adet ilacın kamu kurumu iskontosunun SGK’ye kesilen faturalarda işlenmemesinden dolayı hastalar fark ödemek zorunda kalıyorlar. Özellikle diyaliz hastaları diyaliz solüsyonlarında 600 ile 1.200 lira arasındaki farkı ceplerinden ödemek zorundalar. Bu kamu kurumu iskontolarını bazı firmalar uygulamıyorlar. Bir an önce bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Diyaliz hastaları kronik hastalar, her ay bunu kullanmak zorundalar ve birçoğu da ekonomik açıdan zayıf durumda olan hastalar ve mağdur olmaktadırlar. Bunun çözümü, en azından, kamu kurumu iskontolarının birazcık daha düşürülerek o maliyetin hastaya yansıtılmaması, hem devletin hem hastaların hem de eczanelerin sıkıntılarının giderilmesidir diyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Alban…

4.- Muğla Milletvekili Mürsel Alban’ın, Rusya-Ukrayna savaşının Türkiye turizmine olumsuz etkilerine karşı Kültür ve Turizm Bakanlığının hangi hazırlıkları yaptığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

MÜRSEL ALBAN (Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşta en çok Türkiye mağdur olmuştur. Ülkemize gelen her 100 turistten 23’ü bu iki ülke vatandaşıdır fakat savaş nedeniyle Rusya ve Ukrayna’dan gelen turist sayısı kesinlikle azalacağına göre Turizm Bakanlığı hangi hazırlıkları yapmaktadır? Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı hangi ülkelerde alternatif tanıtım çalışmaları yapmaktadır? Turizm Bakanı başta Muğla turizmcileri olmak üzere ülkedeki turizm sektörüne konuyla ilgili neden açıklama yapmıyor? Turizmci pandemiyle birlikte 2020 yılından beri kan ağlıyor, bu yıl da Rusya-Ukrayna savaşı çıktı; Turizm Bakanı konuyla ilgili bir çalışma ve bir acil eylem planı yapıyor mu bilmek istiyoruz. Kendisinden kamuoyuna ve turizmcilere bir açıklama yapmasını bekliyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

5.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, TÜGVA Gaziosmanpaşa temsilciliğine yapılan bombalı saldırıya ilişkin açıklaması

HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Türkiye Gençlik Vakfı Gaziosmanpaşa temsilciliğine yapılan bombalı saldırıyı kınıyorum. Gençliğimizi, birlik ve beraberliğimizi hedef gösterenlerin kötü emelleri ve bütün girişimleri boşadır, asla başaramayacaklardır. TÜGVA Genel Başkanımız Sayın Enes Eminoğlu kardeşim başta olmak üzere tüm TÜGVA gönüllülerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Gün, birliğimizi, dirliğimizi ve kardeşliğimizi muhafaza ederek hep birlikte Türkiye olma günüdür; ay yıldızlı bayrağımızın gölgesinde, 85 milyon vatandaşımızla tıpkı bir duvarın tuğlaları gibi birbirimize kenetleme günüdür.

Mübarek ramazan manevi ikliminde, bir kez daha, zihnini, gönlünü terör örgütlerinin, dış güçlerin emrine vermemiş herkesi büyük ve güçlü Türkiye için çalışmaya davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Taşlıçay…

6.- Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçay’ın, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na ilişkin açıklaması

NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

İki gün sonra 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bu bayram, ömrünü cephelerde geçiren, anne hasretini milletine duyduğu sevgiyle sarıp sarmalayan ve vatanını bir çocuk gibi saf ve sonsuz seven Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarımıza armağanıdır. Bu bayram, çocuklara, egemenliğini elinde bulunduran milletinin sinesinde özgürce yaşasınlar diye düşler kuran çelik atlı erlerin, çelik yürekli kadınların armağanıdır. Bu bayram, yalnızca Anadolu çocuklarının değil, Astana’da, Şeki’de, Oş’ta, Hive’de, Üsküp’te ve dünyanın her yerinde gözleri gökte buluşan çocukların bayramıdır. Bu bayram, millî egemenliğine bir çocuk kadar saf ve yürekten bağlı Türk milletinin bayramıdır.

Egemenliğimizin simgesi yüce Meclisimizin çatısı altında bugünün çocuklarının ve bağımsızlık karakteriyle hür ve müstakil Türkiye’ye âşık bu vatanın evlatlarının 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyor ve saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Kılavuz…

7.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Yörüklere verilmesi gereken desteklere ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Gazi Atatürk’ün “Gidip Toros Dağları’na bakınız, eğer orada tek bir Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.” sözü şiarınca, Yörükler kültürümüzün ayrılmaz bir parçası, Türk vatanının istiklal ve istikbalinin teminatıdır. Yörük kültürünün devamının sağlanması noktasında, Mersin’imizde yayla yollarındaki aksaklıklar ile internet ve iletişim sorunları giderilmeli, Yörük çocuklarımıza eğitim destekleri sürdürülmelidir. Yörüklerimizin BAĞ-KUR ve sigorta primlerinin yatırılması konusunda destekler artırılmalıdır. Yem ve hayvan başı küpe desteği artırılmalıdır. Yörüklerin yaşadığı ve hayvanlarını otlattığı bölgelerde daha toleranslı olunmalıdır.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Girgin…

8.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in, Muğla’nın ilçelerindeki tapu ve kadastro çalışmaları sonucu vatandaşların yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Muğla il genelinde tapulaşma çalışmaları 1950 yıllarında büyük oranda yapılmış, yapılan tapulama ve kadastro çalışmaları sonucu devlet tarafından vatandaşlara tapu senetleri dağıtılmış, kimi parsellerde yapılaşma bile tamamlanmıştır. Günümüzde ise Orman Genel Müdürlüğü tarafından orman sınırında düzeltme çalışmaları yapılmış, geçmişte oluşan arsa vasıflı imar, parsel ve tapular orman alanı içerisinde bırakılmış ve bu parsellerde vatandaşların mülkiyet hakkı kısıtlanmıştır. Bu kapsamda, Dalaman Çöğmen köylülerine, 21 Ocakta, atadan kalma yetmiş yıllık tapulu ev ve arazilerini rızaen terk etmelerini isteyen tebligatlar gönderilmiş, köylülerin isyan etmesi sonucu tebligatlar durdurulmuştur. Vatandaşlarımız, devletten “tapuya güven” ilkesini zedeleyen, idare ve mahkemeleri gereksiz yere uğraşmak zorunda bırakan bu sorunu kökten çözecek yasal adımların atılmasını bekliyor. Sorun, sadece Dalaman, Menteşe, Köyceğiz ve Ula ilçelerimizle sınırlı değil tüm ülke geneline yayılmış bir sorundur.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Taşkın...

9.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Mersin’in turizm potansiyeline ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Günümüzde turizm, ulusal ve uluslararası düzeyde kazandığı dev boyutlarla gelir oluşturan, döviz sağlayan, istihdam alanları açan, sosyal ve kültürel hayatı etkileyen bir nitelik kazanmıştır. Akdeniz'in incisi, seçim bölgem Mersin, 321 kilometrelik sahil şeridi, modern otelleri, geçmişten günümüze farklı uygarlıklardan izler bırakan tarihî eserleri ve görülmeye değer ören yerleriyle büyük bir turizm potansiyeline sahip, ülkemizin en güzel şehirlerinden biridir. Anamur'dan Tarsus'a kadar görebileceğiniz pek çok kalıntı ve antik kentleriyle açık hava müzesi konumunda olan Mersin, doğal güzellikleri ve arkeoloji müzeleriyle ziyaretçilerine birçok alternatif sunmaktadır.

İçerisinde bulunduğumuz Turizm Haftası nedeniyle, anlatmakla bitiremeyeceğimiz güzellikleri görmek ve bir gastronomi şehri Mersin'e ait lezzetleri tatmak için herkesi Mersin'e davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Arık…

10.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, yapı kooperatiflerinde yaşanan mağduriyetlere ilişkin açıklaması

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Yapı kooperatiflerinde yaşanan mağduriyetlerin araştırılması için verdiğimiz önergeyi reddeden AK PARTİ’liler konuyu bildiklerini ve gerekli düzenlemeleri yapacaklarını dile getirmişti ancak aradan beş ay geçti, hiçbir adım atılmadı, sorun da katlanarak büyüyor. Sorun yaşayan kooperatif sayısı 20’ye, mağdur olan vatandaşımızın sayısı ise 30 bine yükseldi; sayı artmaya da devam ediyor. Buradan bir kez daha iktidarı uyarıyorum: Bu sorun telafisi olmayan ve büyük dramların yaşanacağı bir sürece doğru gidiyor, boş vaatlerle insanları oyalamayı bırakın, bir an önce gerekli adımları atın; siz gerekli düzenlemeyi yapın, biz destek vermeye hazırız. Yok “Biz yapamıyoruz.” diyorsanız biz yapalım, siz destek verin, yeter ki vatandaşlarımızın sorununu çözülsün.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Gündoğdu…

11.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, Kırklareli’deki sığınmacı krizine ilişkin açıklaması

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Vatandaşımız AKP'nin başına bela ettiği ekonomik krizle boğuşurken bir de sığınmacı krizi yaşanmaktadır. Misafirlikleri gereğinden fazla uzayan milyonlarca sığınmacı ekonomik ve sosyal sorunlarımızı tırmandırırken yetkililer olanları izlemekle yetiniyorlar. Kırklareli’nin Kofçaz ilçesi ile Bulgaristan’a ulaşımın sağlandığı Dereköy Sınır Kapısı yakınlarında Afganistan, Suriye ve Fas uyruklu sığınmacıların yoğunlaşması Kırklareli halkının huzurunu, can ve mal güvenliğini tehdit etmektedir. Ülkemizin dört bir yanından minibüs ve otobüslerle Kırklareli’ye getirilen sığınmacılar yaya olarak Bulgaristan’a geçmeye çalışmaktadırlar. Bulgaristan ise ülkemizden geçen sığınmacıları gayriinsani şekilde Kırklareli’ye geri göndermektedir.

Sayın Bakana sormak istiyorum: Akın akın Kırklareli’ye taşınan sığınmacıları kim kontrol edecek, kim disipline edecek, kim ülkelerine geri gönderecek?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Gökçel…

12.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel’in, Mersin’de Orman İşletme Müdürlüğü tarafından kesilen ağaçlara ilişkin açıklaması

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Gıda güvenliğimiz çok önemli. Gıdamızı güvence altına almak için tarımsal ve hayvansal üretimimizi planlayarak mutlaka üretimi artırmamız gerektiğini söylüyoruz; pandemi döneminde bunu daha iyi görmüş olduk. Köylülerimiz elli, altmış yıl önce orman vasfını yitirmiş arazileri önce tarla bitkisi, daha sonra da bahçe ve sera yaparak tarımsal üretimimize dâhil etmiş. Son yıllarda özellikle limon, zeytin, nar, muz, narenciye ve meyve ağaçları da bu arazilere dikilmiş. 15 ile 30 yaş arasındaki bu ağaçlar, Mersin'de Orman İşletme Müdürlüğü tarafından kesiliyor, sökülüyor. Meyve veren yetişmiş ağaçların kesilmesi kabul edilemez. Köylüler tarafından dikilmiş bu ağaçların kesilip sökülmesini durdurun.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Koncuk...

13.- Adana Milletvekili İsmail Koncuk’un, sözleşmeli personelin yaşadığı zulme ilişkin açıklaması

İSMAİL KONCUK (Adana) – Yirmi yılda âdeta çalışma hayatına bomba atıldı. İktidar döneminde sözleşmeli personel dahi süreli ve süresiz olmak üzere ikiye ayrıldı. Güya iktidarın en önem verdiği Diyanet İşleri Başkanlığında bile vekil imam görevlendirildi. Gençlerimiz “Fahri Kur'an Kursu Öğreticiliği” adı altında âdeta sömürülüyor ve kadro talepleri dikkate alınmıyor, 1.200-1.500 TL maaşla KPSS sınavıyla işe alınıyorlar. Çalışma hayatının yaşadığı bu zulüm maalesef, iktidarın da sonunu getirecektir.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Arkaz...

14.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, Gazi Meclisin açılışının 102’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

HAYATİ ARKAZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu milletin kanının son damlasına kadar verdiği mücadelenin adıdır; Dumlupınar'dır, Sakarya'dır, Kocatepe'dir; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Mareşal Fevzi Çakmak'ın, İsmet Paşa'nın, Kâzım Karabekir'in ve onlar gibi bir avuç Türk'ün bağımsızlığımızı dünyaya ilan edişidir; şehitlerimizin, gazilerimizin ve tarihimizin gururu ile egemenliğin kayıtsız şartsız millete teslimidir. Bu yüzden, Türkiye Büyük Millet Meclisi Türk milletidir, Gazi Meclistir, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran akıldır. Gazi Meclisimizin açılışının 102’nci yıl dönümü kutlu olsun.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Antmen…

15.- Mersin Milletvekili Alpay Antmen’in, Türk gayrimenkullerinin yabancılara peşkeş çekilmesine ilişkin açıklaması

ALPAY ANTMEN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

AKP iktidarı sayesinde, 250 bin doları bastıran yabancıya hiçbir araştırma yapılmadan Türk vatandaşlığı veriliyor. Arap televizyonlarında, millî gururumuzu incitecek şekilde, bir ev alana yanında promosyon olarak Türk vatandaşlığının verildiği reklamlar yapılıyor. Şimdi de bu yetmezmiş gibi, Sayın Erdoğan, dün Resmî Gazete’de yayınladığı bir tebliğle, yurt dışında Türk gayrimenkullerini pazarlayacak emlakçılara teşvik verilmesini kabul etti, bunu devlet desteğine aldı ve maalesef, halkımız oturacak ev bulamazken, kiralayacak ev bulamazken Türk gayrimenkulleri, Türk taşınmazları yabancılara bu şekilde peşkeş çekiliyor. Bunu esefle kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bulut…

16.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, gazilere tanınması gereken imkânlara ilişkin açıklaması

YÜCEL BULUT (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bilindiği üzere, Kıbrıs ve Kore gazilerimiz 1005 sayılı Kanun gereği şeref aylığı almaktadır. 2007 yılında gerçekleşen düzenleme sonrasında gazilerimiz arasında farklılık oluşturulmuş, gazilerimiz “sosyal güvencesi olan” ve “sosyal güvencesi olmayan” şeklinde sınıflandırılmış, sosyal güvencesi olan gazilerimize daha az şeref aylığı verilmeye başlanmıştır. Her geçen gün aramızdan ayrılan ve yaşları oldukça ilerlemiş olan Kore ve Kıbrıs gazilerimizin hayatlarının son dönemlerinde daha huzurlu yaşamalarının temini amacıyla, şeref aylığı eşitsizliğinin ortadan kaldırılması gerekmektedir.

Ayrıca, hâlen kendi adına bir konut mülkiyeti edinememiş gazilerimize faizsiz konut kredisi imkânı tanınması ve böylece mülkiyet edinmelerinin sağlanması gazilerimize vefa borcumuzun bir gereği olarak düşünülmelidir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Kaşıkçı…

17.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı’nın, Hatay’daki yaylalarda yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) – Özellikle yaz aylarında on binlerce insanımız Hatay'ın farklı bölgelerindeki yaylalarımıza çıkmaktadır. Hatay yaylaları Karadeniz'i aratmayacak doğal güzelliklere ve zenginliklere sahiptir. Ancak üzülerek ifade etmek isterim ki şehirlerimizdeki düzensiz ve çarpık yerleşmenin getirdiği sorunların çok daha fazlası yaylalarımızda yaşanmaktadır. Hatay'da yaylaların birbirlerine ve şehir merkezine bağlantı yollarından tutun elektrik, internet ve telefon altyapı yetersizliğine kadar birçok problemle karşı karşıyayız. Bir an önce, Hatay'ın tüm yaylalarını kapsayan master planı hazırlanmalıdır. Bu plan dâhilinde mevcut problemler çözüme kavuşturulup gelecekte yaylalarımızın nasıl olması gerektiğinin standardı belirlenmelidir. Böyle bir plan, aynı zamanda, Hatay'ın yayla turizm potansiyelinin de ortaya çıkmasına fayda sağlayacaktır.

Son olarak, yaz gelmeden, on binlerce insanımızın kullanacağı Kırıkhan ilçesi Alan Yaylası ve Hassa ilçesi Çardak Yaylası yollarının Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Sarıaslan…

18.- Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslan’ın, Nevşehir’in Avanos ve Gülşehir ilçelerinden geçen Kızılırmak’ta su seviyesinin düşmesi nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Teşekkür ederim Başkanım.

Nevşehir ilimizin Avanos ve Gülşehir ilçelerinden geçen Kızılırmak'ta su seviyesinin düşmesi nedeniyle çamurdan adacıklar oluşurken pis koku ve yosunlar başlamıştır. Su seviyesinin azalması bölge insanını ve çiftçilerimizi endişelendiriyor. Kızılırmak'taki suyun azalması çevre kirliliği ve tarımsal sulama kadar ırmak üzerindeki canlı yaşamı da tehdit ediyor. Avanos ve Gülşehir ilçelerimizden beslenen Kızılırmak havzasına ilişkin Çevre Bakanlığına vermiş olduğumuz soru önergesine “Böyle bir çevre kirliliği tespit edilememiştir.” denildi ancak burada da görüleceği üzere, ne kadar çevre kirliliğinin oluştuğu ortada. Su seviyesinin düşmesinin yarattığı tahribata karşı Bakanlık acilen önlem almalıdır.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gültekin…

19.- Niğde Milletvekili Selim Gültekin’in, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 102’nci yıl dönümü ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na ilişkin açıklaması

SELİM GÜLTEKİN (Niğde) – Millî iradenin ve ulusal bağımsızlığımızın simgesi olan Türkiye Büyük Millet Meclisimizin kuruluşunun 102’nci yıl dönümü ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından dünyada çocuklara armağan edilen tek bayram olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın heyecanını yine büyük bir gururla yaşıyoruz. Kendine güvenen, vatanını ve milletini çok seven, millî ve manevi değerlere sahip, geleceğimizin teminatı çocuklarımız, şanlı tarihimizden aldıkları güçle milletimizin yarınlarını şekillendirecek barış içinde bir dünyanın kurulmasında ve ülkemizin gelecekteki vizyonu için önemli görevler üstleneceklerdir. Çocuklarımızın en güzel şekilde yetişmelerini sağlamak ve gurur duyacakları bir Türkiye bırakmak amacıyla Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 2023, 2053 ve 2071 hedeflerimiz için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğimizi belirtiyor, başta kızım Ekin ve oğlum Mehmet Tuna olmak üzere tüm çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tebrik ediyorum, kutluyorum.

BAŞKAN – Sayın Şeker…

20.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, Ford OTOSAN’ın Kocaeli’de üretmeye başladığı tam elektrikli hafif ticari araca ilişkin açıklaması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ford OTOSAN’ın elektrikli hafif ticari aracı E-Transit, Kocaeli fabrikalarında üretilerek hattan indirildi. Türkiye’de üretilen ilk tam elektrikli hafif ticari araç olan E-Transit, Avrupa’nın da en güçlü elektrikli ticari aracı olma özelliğini taşıyor. Batarya montajı dâhil Türkiye’de üretilen ilk tam elektrikli hafif ticari araçla otomotivdeki ihracatımızda da ciddi anlamda artışlar sağlanacaktır. Geçen yıl en fazla ihracat 29,2 milyar dolarla otomotiv sektöründe gerçekleşirken 7 milyar dolarlık ihracatla otomotivde Kocaeli ihracatta şampiyon olmuştu. Ford OTOSAN’ın Kocaeli’de üretmeye başladığı tam elektrikli hafif ticari araçla ihracat rakamları daha da artacaktır.

Ford OTOSAN’ın başarılarının devamını diliyor yönetimini ve çalışanlarını kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kaplan…

21.- Tekirdağ Milletvekili Enez Kaplan’ın, Barbaros Limanı ile Malkara yolu arasındaki bağlantı yolunun ne zaman bitirileceğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın ilk 5 limanının arasında olan Tekirdağ Asyaport konteyner limanı önemli bir lojistik merkezidir. Limana erişim için yaklaşık sekiz yıldır Karayolları tarafından yol yapımı devam etmektedir. Barbaros Limanı ve Malkara yolu arasında 6.300 metrelik bölünmüş yolun 1 kilometrelik yolu yıllardır bitirilemedi. Özellikle yaz aylarında Altınova, Barbaros, Kumbağ Mahallelerinde oldukça yoğun trafik oluyor, burada yaşayan hemşehrilerim bu durumdan rahatsız ve mağdurlar. İktidar partisi milletvekili her fırsatta Büyükşehir Belediyesini eleştiriyor fakat Bakanlığın yapması gereken bu yol sekiz yıldır bitirilemedi. İktidar partisinin milletvekilleri bu konuya neden bu kadar duyarsız kalıyorlar? Bu yolu iktidarın yap-işlet-devret modeliyle rant elde edemediği için mi bitirmiyorlar?

Sayın Ulaştırma ve Altyapı Bakanına soruyorum: Barbaros Mahallesi Asyaport Limanı ile Malkara yolunun arasındaki bağlantı yolunu ne zaman bitireceksiniz?

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kerestecioğlu…

22.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Gezi davasının karar duruşmasına ilişkin açıklaması

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Teşekkürler Sayın Başkan.

AKP’nin en temel politikası; ülkede tüm muhalefeti suçlu ve suç örgütü gibi göstermek, yargıyı da bir araç hâline getirmek oldu. Gezi direnişi de bu şekilde kriminalize edilmeye çalışıldı, âdeta herkese gözdağı verilmek istendi. Yarın, Gezi davasının karar duruşması var. Ne arkadaşlarımıza istenen müebbet hapis cezalarını ne de Osman Kavala’nın beş yıldır süren haksız tutukluluğunu kabul etmiyoruz. Gezi, Türkiye’nin ağaçlarına, doğasına, özgürlüğüne sahip çıkma umududur, bu umudu asla yok edemeyeceksiniz. Osman Kavala’ya özgürlük!

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

Sayın Özkoç, bugün oradan başlamak istedik efendim, mümkün mü?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Tabii ki efendim.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

23.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 2’nci maddesine rağmen bugün Resmi Gazete’de yayımlanan bir Cumhurbaşkanı kararıyla 2 ayrı spor federasyonu kurulmasının başkanlık sisteminin TBMM’yi nasıl itibarsızlaştırdığının bir örneği olduğuna ve TBMM Başkanının milletvekillerinin itibarını yeterince savunup savunmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; başkanlık sistemiyle yönetilmeye başladığımızdan beri Türkiye'nin kalbi Türkiye Büyük Millet Meclisi itibarsızlaşıyor. Tek adam rejimi sarayda oturan tek kişinin verdiği kararlarla ülkeyi yönetmeyi hedefliyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi yasa koyucu tek kurumdur. Halkın oylarıyla seçilmiş milletvekilleri milletin yönetiminde en doğru yasaları getirmek için çalışır. Ancak üzülerek görüyoruz ki bugün burada görüşülmekte olan kanun teklifinin 2’nci maddesinde spor federasyonlarının kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulabileceği hükme bağlanıyor. Bu hükme rağmen Cumhurbaşkanı, bugün Resmî Gazetede yayımlanan bir Cumhurbaşkanı kararıyla “Türkiye Geleneksel Atlı Spor Dalları Federasyonu” ve “Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonu” adıyla 2 ayrı spor federasyonu kurdu. Türkiye Büyük Millet Meclisinden tersi yönde bir kanun teklifi geçerken böylesine bir Cumhurbaşkanı kararıyla bunu geçirmek açıkçası “Türkiye Büyük Millet Meclisini tanımıyorum.” demektir.

Buradan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına, Cumhur İttifakı Grup Başkan Vekillerine ve milletvekillerine soruyorum: Biz burada, gerçekten, kaç gündür ne yapıyoruz? Yasa koyucu, en üst merci Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarı ne durumda? Milletvekillerinin itibarını Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı yeterince savunuyor mu?

Bütün bu soruların cevabını bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Engin Özkoç, teşekkür ediyoruz.

Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Meral Danış Beştaş.

Buyurun Sayın Danış Beştaş.

24.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, elektrik faturalarına, Türkiye’deki konutları yurt dışına pazarlayanlara devlet desteği sağlanmasına dair Cumhurbaşkanlığı kararına, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının yayımladığı SEGE-2022 Raporu’na ve TÜİK ile Kadir Has Üniversitesinin hazırladığı kadın raporlarına ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan. Bu benden mi başlamış oldu, öyle mi anlayayım?

BAŞKAN – Bugün böyle oldu efendim, böyle başladık.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Tamam, tamam.

Sayın Başkan, elektrik faturaları herkesin canını yakmaya devam ediyor. Çiftçi tarlasında çalışamıyor, esnafın dükkânları karanlıkta, yurttaşlar evlerinde mum yakmak zorunda kalıyor. Ortalama bir aileye aylık 200 TL'nin altında fatura gelmesi mümkün değil ve ardı arkası kesilmeyen zamlar yüzünden bu topraklar tamamen karanlığa gömülmek isteniyor. Açıkçası sarayın ışıkları söndüğünde aslında tüm ülke aydınlığa kavuşacak. Bizler Halkların Demokratik Partisi olarak verdiğimiz kanun tekliflerinde temel ihtiyaçların; elektrik, su, doğal gaz, internet gibi temel ihtiyaçların ücretsiz olarak kamu bütçesinden karşılanması yönünde önerilerimizi sunduk ve ancak çözüm böyle olabilir diyorum ve tabii ki 5’li çetelerin bu konudaki kazançlarını da kamuoyunun dikkatine sunmak istiyorum. Sadece 5’li çetenin ilk şirketi Cengiz Holdinge 66 defa vergi affı sağlandığını son on yılda ve Cengiz Holdingin 424 milyon TL vergisinin silindiğini de örnek olarak vermek istiyorum. Vatandaş isyan içinde.

Sayın Başkan, geçen gün kira meselelerini ve konut fiyatlarını söylemiştim. Bugün bir Cumhurbaşkanı kararı yayınlandı, Türkiye'deki konutları yurtdışına pazarlayanlara devlet desteği sağlanmasına karar verildi.

(Uğultular)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, burada öyle bir konuşma var ki…

BAŞKAN – Sayın Beştaş, komşu hakkı efendim.

Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Komşu hakkı, evet yani kusura bakmasınlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ben baştan alayım. Açıkçası şöyle: Türkiye'deki konutları yurt dışına pazarlayanlara devlet desteği sağlanmasına dair Cumhurbaşkanlığı kararı yayımlandı. Bakanlık, Ticaret Bakanlığı bu faaliyette bulunan gayrimenkul şirketlerine 1,8 milyon liraya kadar reklam desteği sunacak. Bu, ne demek biliyor musunuz? Şu anlama geliyor: Yoksul yurttaşların vergileriyle yabancı emlak şirketleri teşvik ediliyor, emlakçıların masraflarını kamu bütçesinden karşılayacaklar, bu emlakçılar da Türkiye'deki konutları yabancılara pazarlayacaklar ve tabii ki daha fazla teşvik ve kolaylık konut fiyatlarını artıracak. İşte, AKP–MHP ittifakının yerli ve millî politikası tam olarak budur Sayın Başkan.

Şimdi, çok önemli bir araştırma raporu var elimde. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Türkiye'nin Sosyoekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırmaları…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – …2022, SEGE-2022 Raporu’nu yayımladı. Raporda birçok mesele var; gelişmişlik parametrelerini açıkladığı. Ben bir tanesini açıklayacağım: Araştırmanın baz aldığı bölgesel sınırlandırmaya göre 1’inci kademe gelişmiş ilçeler arasında Marmara Bölgesi'nden 36, Ege Bölgesi’nden 13, İç Anadolu'dan 9, Akdeniz Bölgesi’nden 5, Karadeniz Bölgesi’nden 2, Doğu Anadolu Bölgesi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden birer tane ilçe bulunuyor Sayın Başkan. Altını çizerek söylüyorum, 1’inci kademe gelişmiş ilçeler. Araştırma, 2’nci kademede ise 173, 3’üncü kademede 175, 4’üncü kademede 215, 5’inci kademede 222, 6’ncı kademede ise 121 ilçenin bulunduğunu gösteriyor. 6’ıncı kademe gelişmiş ilçeler toplamı 121 ilçeden oluşuyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu kısımda, Doğu Anadolu Bölgesi'nden 49, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden 41 ilçe var. Karadeniz Bölgesi'nden 15, İç Anadolu Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi'nden sekizer ilçe 6’ncı kademede yer alıyor. Daha açık ifade etmek gerekirse: Muş, Ağrı, Iğdır, Kilis, Siirt, Kars, Van, Mardin, Diyarbakır, Bitlis, Batman, Şanlıurfa, Adıyaman, Bingöl, Erzurum, Ardahan, Malatya, Şırnak, Gaziantep, Hakkâri illerine bağlı ilçelerin tam yarısı bu en gelişmemiş, 6’ncı kademede bulunan ya da başka bir deyişle geri bırakılmış ilçelerdir. Niğde ve Ordu sıralamada burada ama bölgesel yoğunlaşma Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde gerçekleşmiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu rapor çok uzun ama Türkiye ortalamasında mesela, Çanakkale, İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ, Yalova, Zonguldak illerinin hiçbir ilçesi 5’inci ve 6’ncı kademede değil Sayın Başkan. Buna karşılık, örneğin, Muş'un 6 ilçesi var, bu ilçelerin 5’i 6’ncı kademede yani Türkiye ortalaması yüzde 12’yken Muş'un ilçelerinin en dipteki gelişmişlik seviyesinde olma oranı yüzde 82, Ağrı’nın yüzde 75. Aslında çizelge var ama zaman almak istemiyorum. İşte, biz bölgeler arası farklılık, yoksulluk, Kürt meselesi, kürdistan coğrafyasına yatırım yapılmaması, Kürtlere yönelik düşmanlık politikaları ve ayrımcılık derken bunu da söylüyoruz. Kürt meselesinin bir yüzü de işte en dipte kalma hâlidir Sayın Başkan. Bu rapor, bizim değil, resmî olarak yayımlanan Bakanlığın bir raporudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Herhâlde bölgeler arası bu uçurum resmileştikten sonra kimse artık “Ayrımcılık yok.” diyemeyecek; en azından umut ediyorum, demesinler.

TÜİK’in Kadın Raporu ve Kadir Has Üniversitesinin Kadın Raporu’nu kısaca karşılaştırmak isterim. Şimdi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Türkiye Aile Yapısı Araştırması’nın sonuçlarını yayınladı. Katılımcıların yüzde 84’ü kadınların çalışma ve sosyal hayata katkılarını değerli bulduğunu söyledi, yüzde 84; ancak Kadir Has Üniversitesinin 29 Marttaki araştırmasına göre kadınların yüzde 48’inin kendisine ait bir banka hesabı bile yok.

Bakanlık ve TÜİK iş birliğiyle her beş yılda bir gerçekleştirilen çalışma kapsamında 81 ilde, 19 bin 430 hane ziyaret edilmiş ve çok sayıda, binlerce kişiyle görüşülmüş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – En çok paylaşılan boşanma gerekçeleri ise eşin ilgisiz ve sorumsuz davranışları olmuş, bu TÜİK’in; Kadir Has Üniversitesinin araştırmasında ise boşanma sebebi olarak yüzde 77 aile içi şiddet görülüyor. Yine, Bakanlık araştırmasında kadınların çalışma hayatını destekleyenlerin oranı yüzde 84’müş, çok garip. Kadir Has Üniversitesi araştırmasında; 2016-2022 yılları arasında kadınların yüzde 36’sı çalışma hayatında.

Evet, iktidara açıkça sesleniyorum: İki rapor var elimizde, biri üniversitenin, biri Bakanlığın yaptırdığı TÜİK’in verileri. Yine verilerle oynamışlar, yine gerçek dışı verilerle halkı aldatmayı tercih etmişler. Eskiden “Hayata pembe gözlükle bakmak.” diye çok sıkça kullanılan bir deyim vardı, artık o da değişti, TÜİK gözlüğü oldu, AKP gözlüğü oldu, iktidar gözlüğü oldu; TÜİK gözlüğü, iktidar gözlüğü oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Kadınlar hayata TÜİK gözlüğüyle, iktidar gözüyle bakmıyor ama haberiniz olsun; kadınlar bu şiddet sarmalının içinde başta yaşam hakkı olmak üzere ağır hak ihlallerine karşı destansı bir direniş veriyor. TÜİK başka ülkeler verileriyle, lütfen, bu kadınları, bizleri kandırmaya çalışmasın diyorum ve çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay.

Buyurunuz Sayın Akçay.

25.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 102’nci yıl dönümü ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na ve Kemal Tahir’in vefatının 49’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

23 Nisan Cumartesi günü Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 102’nci yıl dönümü ve aynı zamanda Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlayacağız.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, yüz iki yıl önce savaşların, işgallerin ve salgınların en ağır şartları altında Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncülüğündeki Millî Mücadele kahramanları tarafından dualarla açılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Millî Mücadele ruhunu kenetleyerek aziz vatanımızın egemenlik ve bağımsızlık savaşının karargâhı olmuştur ve Meclisimiz yedi düvele karşı Kurtuluş Savaşı’nı yürüten dünyanın ilk ve tek Gazi Meclisidir.

23 Nisan, Türk milletinin birliğine, bütünlüğüne, bağımsızlığına ve iradesine sahip çıktığı gündür; ayrıca, dağılma yerine kucaklaşmayı, bütünleşmeyi tercih ettiği gündür. Millî iradenin tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi gücünü ve meşruiyetini Türk milletinden alarak ebediyen var olacaktır.

Bu düşüncelerle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyor, vatanımızın birliği ve esenliği için mücadele eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm Millî Mücadele kahramanlarımızı, şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.

Sayın Başkan, değerli aydınımız, romancı, şair, yazar, senarist, düşünce ve fikir insanı Kemal Tahir’in vefatının 49’uncu yıl dönümüdür. Kemal Tahir; Devlet Ana, Esir Şehrin İnsanları, Yorgun Savaşçı, Kurt Kanunu gibi eserlerinde tarihimizin en kritik dönüm noktalarını dönemin ruhuyla tahlil edip romanlaştırmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Eserlerini Anadolu insanını anlama ve anlatma aracı olarak kullanmış, Türk toplumunun kendine özgü yapısını sosyal, siyasi, kültürel ve iktisadi özellikleri üzerine inşa etmiştir. Eserlerinde Anadolu Kurtuluş Savaşı yılları ve Osmanlı tarihi gibi dönemlerini işleyen Kemal Tahir, Türk romancılığına yerli bir kimlik kazandırmak için mücadele etmiştir. “Sanatta en büyük sahtecilik millî kalıplara yabancı özler doldurmakla olur.” diyen Kemal Tahir, millî kültür ve sanatın önemini hassaten vurgulamıştır. Bu vesileyle Kemal Tahir’i rahmetle anıyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – İYİ Parti Grup Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu.

Buyurunuz Sayın Dervişoğlu.

26.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Cahar Dudayev’in şehadetinin seneidevriyesine, Kemal Tahir’in vefatının 49’uncu yıl dönümüne, 21-28 Nisan Ebeler Haftası’na, enflasyon ve yoksulluğa, Uluslararası Para Fonunun paylaştığı Ekonomik Görünüm Raporu’na ve ülkenin istikbali için erken seçimin bir mecburiyete dönüştüğüne ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Çeçenistan’ın bağımsızlık mücadelesine önderlik eden sembol isimlerden Cahar Dudayev yirmi altı yıl önce bugün uğradığı bir suikast sonucunda hayatını kaybetmişti. Şehadetinin seneidevriyesinde rahmetle anıyor ve ruhu şad, mekânı cennet olsun diyorum.

Türk edebiyat tarihinin önemli ve öncü isimlerinden birisi olan, Kurt Kanunu ve Devlet Ana gibi önemli eserlerin sahibi, aydın, yazar ve fikir adamı, merhum Kemal Tahir’i vefatının 49’uncu yıl dönümünde saygı, minnet ve rahmetle yâd ediyorum.

Her yıl 21-28 Nisan Ebeler Haftası olarak kutlanmaktadır. Yoğun çalışma saatlerine rağmen fedakârca görev yaparak sağlık sisteminin önemli bir parçası olan ebelerimizin bu gününü kutluyor, her birini selamlıyorum. Bu vesileyle ebelerin uzun süreli ve sık nöbetler ile yoğun iş ve ücret yetersizliği gibi sorunlarının çözüme kavuşması için Hükûmeti konuyla ilgili çalışma yapmaya davet ediyorum.

Geçim sıkıntısı, yokluk, yoksulluk her geçen gün memleketimizi daha da kuşatmaktadır. Görünen odur ki enflasyona getirecek bir çözümünüz olmadığı gibi hayat pahalılığının tüm yükünü de bu aziz milletin üzerine yıkmaya karar vermişsiniz. Genetiği değiştirilmiş TÜİK rakamları bile artık malum olanı ilan ediyor; mart ayı enflasyonu yüzde 61, hayat pahalılığı son yirmi yılın zirvesinde. Mart ayı itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 61. İktidarınızda milletimizi sürüklediğiniz yoksulluk sebebiyle vatandaşlarımız çaresizlik içinde sosyal yardımlara başvuruyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sadece üç aylık zaman diliminde 1 milyon 130 bin kişi 65 liradan başlayan gıda yardımı alabilmek için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına müracaat etmiştir. Resmî rakamlara göre, devletten sadece gıda yardımı alan hane sayısı 2 milyon 800 bindir. Bugün Türkiye’de vatandaşlarımız temel gıda ürünlerine dahi erişmekte güçlük yaşıyorsa, bugün Türkiye’de 12 milyon vatandaşımız açlık sınırının altındaysa bunun sorumluluğu da vebali de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarındadır.

Mübarek ramazanışerif hasebiyle iktidarın şatafat ve lüksten sıyrılıp fakir sofralarda fotoğraf verdiklerini görüyoruz. İyi de yapıyorsunuz, buna bir şey demiyoruz ancak şunu bilmiyorsunuz: Başarılı devlet adamları, behemehâl fakir sofralarına oturan devlet adamları değildir; başarılı devlet adamları, sofrasına oturacak fakir bırakmayanlardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Siyasette gerçekler bazı zamanlar karartılmaya çalışılır ancak hiçbir zaman sönmezler. Gerçek şu ki: İktidarınız yoksullukla mücadele etmeyi değil, yoksulluğu yönetmeyi tercih etmiştir. Bol maaşlı danışmanların refahını, yandaş müteahhitlerin zenginliğini milletimizin refahı ve zenginliğine tercih ettiğini görüyoruz. Bu yanlıştan derhâl dönmenizi tavsiye ediyoruz.

Kimsenin şüphesi olmasın ki İYİ Parti iktidarında bu düzen değişecektir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiğinden beri enflasyon yükselmiş, alım gücü düşmüş, yoksulluk katlanarak artış göstermiştir. Siz görmek istemeseniz dahi milletimiz çarşıda, pazarda, hayatın içinde yaşadığı geçim sıkıntısını görüyor, bizzat tecrübe ediyor. Milletimizin yaşadığı yoksulluğu uluslararası ekonomik veriler de açıkça ortaya koymaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Uluslararası Para Fonunun paylaştığı Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasından düşmüştür yani küme düşmüştür. O beğenmediğiniz 90’lı yıllarda ilk 20’de olan Türkiye ekonomisi bugün maalesef 21’inci sıraya gerilemiştir. Üstelik IMF tahminlerine göre 23’üncü sıraya gerilemesi beklenmektedir. Kişi başı millî gelirde 43’üncü olan Türkiye bugün 51’inci sıradadır. Millî gelire kıyasla yapılan sıralamada Türkiye, Hindistan ve Suudi Arabistan’ın dahi gerisinde kalmıştır. Dış borç ve cari açık artarken millî gelir 67 milyar dolar erimiştir. Kişi başına düşen gelir ise 303 dolar azalmıştır. Oysa AK PARTİ Hükûmeti, cumhuriyetin 100’üncü yılı olan 2023 için açıkladığı ekonomik hedeflerde yıllık gayrisafi yurt içi hasılayı 2 trilyon dolara çıkararak dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmeyi, kişi başına düşen millî geliri ise 25 bin dolara yükseltmeyi vadediyordu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Şimdi 100’üncü yılın arifesindeyiz. 99’uncu yılında neyi başardınız ki 100’üncü yılda ne vadedeceksiniz doğrusu merak ediyoruz. Geldiğimiz noktada açıkça görünüyor ki Türkiye, bu iktidar ve siyasi iradeyle daha fazla yönetilemez. Ülkemizin istikbali için erken seçim artık bir tercih olmaktan çıkmış, bir mecburiyete dönüşmüştür. Türk milleti çaresiz ve çözümsüz değil, Türkiye bu yoksulluğa ve yoksunluğa mecbur değil; hesabımız kitabımız, planlarımız, projelerimiz ve liyakatli kadrolarımızla hazırız. Milliyetçi, demokrat, kalkınmacı umdelerimizle, makulün partisi olarak, Allah’ın izni ve inayetiyle, sebep olduğunuz enkazı mutlaka kaldıracak, milletimizi huzur ve refah içinde yaşatacak bir Türkiye'yi aziz milletimizle birlikte inşa edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Cahit Özkan.

Buyurunuz Sayın Özkan.

27.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin vermiş olduğu güç, kuvvet sayesinde Türkiye’nin ülkesinde güçlü, bölgesinde ve dünyada lider pozisyona ulaşmayı başardığına, Osmanlı tarihi uzmanı Yunan Profesör Kostas Grivas’ın Türkiye’yle ilgili açıklamalarına, TÜGVA Gaziosmanpaşa şubesine yapılan bombalı saldırıya ve Kemal Tahir’in vefatının 49’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, tabii, son iki yıllık süre zarfında dünya salgınla mücadele ederken Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin vermiş olduğu güç, kuvvet sayesinde milletimizin salgınla mücadelede sıkıntıları bertaraf edilmiş, bölgesel ve küresel güç olma mücadelemiz etkin bir şekilde hayata geçirilmeye devam edilmiştir. Tabii, özellikle bölgesel risklerimizin arttığı bir dönemde Rusya-Ukrayna krizinde bütün dünya üç maymunu oynarken Türkiye Cumhuriyeti liderliği olarak hem Rusya hem Ukrayna heyetiyle diplomatik görüşmeleri sürdüren, NATO’nun akim kaldığı ve elinin kolunun bağlandığı, hiçbir diplomatik girişim gösteremediği bir ortamda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Türkiye olarak büyük bir diplomasi seferberliği başlatılmış ve İstanbul zirvesi gerçekleştirilmiştir. Rusya-Ukrayna savaşının durdurulması için birileri sadece temennilerini ortaya koyarken Türkiye masa kurmuş ve bu diplomatik müzakereye ev sahipliği yapmıştır. Tabii, NATO Genel Sekreteri, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi eli mahkûm beklemiş, hiçbir girişim yapamamıştır. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye'nin ara buluculuk çalışmalarını takdir ettiğini ifade etmiş, Türkiye’nin burada diplomatik anlamda ortaya koyduğu mücadeleyle kilit bir rol oynadığını ifade etmiştir. Tüm bunlar da göstermektedir ki 2013 yılından bugüne Türkiye'yi uluslararası alanda yalnızlaştırma politikaları sonuç vermediği gibi Türkiye, ülkesinde güçlü, bölgesinde ve dünyada lider pozisyona ulaşmayı başarmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Başkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Tabii, bu çalışmalar uluslararası alanda muhasımlarımızın da dikkatini çekmiştir. Yunanistan'da bir televizyon programına katılan Osmanlı tarihi uzmanı Yunan Profesör Kostas Grivas, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşındaki ara buluculuk rolünü kahramanlık olarak ifade etmiştir. Tabii, Yunan tarihi demek, aynı zamanda beş yüz yıllık Osmanlı tarihi demek. Yunan Profesör Kostas Grivas açıklamalarında şu ifadelere yer vermiştir: “Bugün Libya'dan bir haber okuyorum, Libya Hükûmeti Libya'daki Türk askerî varlığının yasal olduğunu ifade ediyor. Yani Türkiye sadece bir uluslararası oyuncu değil artık Akdeniz'in büyük gücü…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – “…Dünyanın büyükleriyle pazarlık yapan hatta uluslararası ihtilaflarda garantör olan bir Türkiye var.”

Ukrayna'daki karışıklık bittiği zaman herkes bilmelidir ki Türkiye daha kârlı çıkacak diye Türkiye'nin uluslararası alandaki mücadelesini ve başarısını bir muhasım olarak dahi ifade ve ikrar etmek zorunda kalmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, sabah saat altı sularında Türkiye Gençlik Vakfı Gaziosmanpaşa şubesine el yapımı patlayıcıyla saldırı gerçekleştirildi. Ölen ya da yaralananların olmaması tek sevindirici yanı. Milletimizin huzurunu bozmaya çalışan karanlık eller emellerine ulaşamayacağını gördükçe yine saldırılarını artırmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Tabii, ülkemizin, milletimizin, medeniyetimizin değerleriyle yetişen gençlerimiz, Türkiye düşmanlarının, terör örgütlerinin saldırısına muhatap olmaktadır. Bu tür saldırılar, TÜGVA’lı genç kardeşlerimizi hiçbir şekilde vermekte oldukları kutlu yolculuktan asla döndüremeyecektir ancak inanç, azim ve gayretlerini artıracaktır. TÜGVA Gaziosmanpaşa şubesi başta olmak üzere tüm TÜGVA gönüllülerine geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, saldırıyı lanetliyorum. Faillerin mutlaka yargı önünde hesap vermesinin de takipçisi olacağımızı ifade ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak, Türk edebiyatının büyük üstatlarından Kemal Tahir’in “Anadolu insanında büyük bir insani güç birikimiz vardır.” ifadeleri edebiyat tarihimizin en güzel özetidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Eserlerinde Anadolu, Kurtuluş Savaşı ve Osmanlı tarihi gibi konuları işleyen yazar Kemal Tahir’in bugün, vefatının 49’uncu yıl dönümü. Devlet Ana, Yol Ayrımı, Bozkırdaki Çekirdek romanları en öne çıkan eserleri arasında. Birçok farklı alanda eser veren edebiyatçı, senarist Kemal Tahir’i, vefatının yıl dönümünde rahmetle anıyorum. Mekânı cennet, ruhu şad olsun.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, 14/4/2022 tarihinde Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve arkadaşları tarafından, emekli vatandaşlarımız arasında eşitsizliğin giderilmesi, insan onuruna uygun yaşam kalitesine sahip olabilecekleri şekilde aylık ve ikramiyelerinin güncellenmesi için çözümler bulunması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

21/4/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 21/4/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                          

                                                                                        Dursun Müsavat Dervişoğlu

                                                                                                        İzmir

                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekili tarafından, emekli vatandaşlarımız arasında eşitsizliğin giderilmesi, insan onuruna uygun yaşam kalitesine sahip olabilecekleri şekilde aylık ve ikramiyelerinin güncellenmesi için çözümler bulunması amacıyla 14/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 21/4/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.

Buyurunuz Sayın Cesur. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün Türkiye’de bir feryat yükseliyor, sessiz çığlıklar atan milyonların feryadı bu ve pahalılık ve zamlar altında ezilen milyonların feryadı bu. “Açız.” diyor milyonlar “Açız.” İktidarın başarısız ekonomi yönetiminin halka maliyeti her gün artıyor; iktidar bir tek konuya odaklanmış, başarısız ekonomi yönetimine kılıf bulma konusuna. Olanları ne pandemiyle ne küresel krizle ne de iki aydır devam eden Ukrayna-Rusya savaşıyla falan açıklamak mümkün değil. Bedel ödeyenlerse hep aynı; yığın yığın, çaresiz ve yalnız bırakılmış halk kitleleri, yoksulluğu iliklerine kadar hisseden milyonlar. Evet, Türk milleti mağdur edilmiştir; sakin, vakur ve kanaatkâr emeklilerimiz ise bunların en mağdur olanları değerli arkadaşlar. 13 milyon emeklimiz var, bunların ancak yüzde 2-3’ü ay sonuna kadar aldığı maaşla geçinebiliyor ve kalanı hayatının dinlenme dönemlerinde, rahat etmeleri gereken dönemde geçinmek için ikinci bir işte çalışmak zorundalar, eğer bulabilirlerse. Açlık sınırının altında maaş alan emeklilerimizin torununa oyuncak almak ya da bir kahvehaneye gidip bir arkadaşıyla çay içmek artık lüks hâline gelmiş ve kaldı ki ikinci işte çalışan 7 milyon emeklimiz de pandemi döneminde işten çıkarılmış, durum bu kadar vahim.

Şimdi, yirmi sene size uzun geldi değerli arkadaşlar ve emeklimiz unutuldu. Kış oldu, bu sene uzun geçti, emeklimiz unutuldu; elektriğe zam yapıldı, emeklimiz unutuldu; doğal gaza zam yapıldı, emeklimiz unutuldu; gıdaya zam yapıldı, emeklimiz unutuldu. İttire kaktıra, uğraşmalarımızla 2.500 lira yaptırdık emekli maaşını ama parayı tutamadınız, bu da eridi gitti enflasyonla ve emekli aylıkları açlık sınırının yarısına kadar eridi. Tüm Emekliler Sendikasına göre en düşük aylık emekli maaşının 5.200 lira olması gerekiyor. Memur emeklilerinin 2022 zamları maaşa yansımadan tükendi, bitti. TÜRK-İŞ’in şubat ayı açlık, yoksulluk sonuçlarına göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 4.553 lira, yoksulluk sınırı ise 15.140 lira idi; mart ayına gelindiğinde -“idi” diyorum- 16.152 liraya yükselmişti ve son bir yıldaki artış yüzde 76’nın üzerinde değerli arkadaşlar.

Şimdi, 2002’den beri aslında unutulmuştu emeklilerimiz ve vatandaşlarımız. Temmuz zamlarının önemine dikkat çekmek istiyorum ama daha öncesinde bayram var, bayram ikramiyeleri var; unutmayın emeklileri diye bu önergeyi verdik ve 1.100 lira bir ikramiye kesinlikle bunun için kabul edilebilir değil. Bir koca Türkiye Cumhuriyeti devleti için onur kırıcı bu devirde değerli arkadaşlar, onur kırıcı 1.100 lira, tekrar ediyorum. Haziran 2018’de 1.000 liraydı bayram ikramiyesi, 2021’de biz söyleye söyleye şapkadan kuş çıkardınız 1.100 lira yaptınız. Bir SSK emeklisi 8 Haziran 2018’de 1.000 lirayla 224 dolar alabiliyordu, 10 Nisan 2022’de 67 dolara indi yani yüzde 70’ten fazla fakirleşmişti ve eğer bunu beğenmediyseniz, bakın, 2018’de 1 litre zeytinyağı 30 lira, 2022’de 100 lira; 2018’de 33 litre alabiliyor 1.000 lirayla, bugün 10 litreye düşmüş. Şimdi, 1.000 liralık ikramiye 5 Haziran 2018’de 3,25 çeyrek altın alıyordu, iki ay sonra kurbanda bu 2,69’a indi; dikkat edin rakamlara, rica ediyorum. 4 Haziran 2019 ramazan ikramiyesiyle 2,53’e, 24 Mayıs 2020 ramazan ikramiyesiyle 1,59’a, 13 Mayıs 2021’de 1.100 lira yaptığınız –sizi zorlayarak ancak çıkarttığınız- ramazan ikramiyesiyle bu 1,35’e ve bugün yine 1.100 lira verecek olursanız 0,73’ün altına inmiş. Yani 3,25 çeyrek altınla başlamışız 2018’de, bugün 0,73’e inmiş, bu kadar fakirleşmiş.

Şimdi, Genel Başkanımız Meral Akşener grup toplantısında çıkıp söyledi: “En az 3.700 lira olması gerekiyor ki o günkü rakamları karşılasın bugünkü pahalılıkta.” En düşük emekli maaşı 2001 yılında 1,43 asgari ücret ederken 2021’de asgari ücretin yarısı ediyordu -bakın, bu da çok çok önemli- 2001’de 1,43; şimdi yarısı ediyor asgari ücretin. Bu noktada, pahalılık altında ezilen milyonlar zamlar altında tarafınızdan ezdirilmiştir ve emekli vatandaşlarımız ilk sırayı çekmiştir. Emekli vatandaşlarımızın problemlerini ve bugün yaşadıklarını söylemek İYİ Parti olarak bizim boynumuzun borcudur. Burada oturan milletvekillerinin tamamının onların şartlarını düzeltmek boynunun borcudur. Eğer bunun dışında bu rakamları açıklayacak olursak ve hiçbir şey yapmazsak pişkin pişkin bu koltuklarda oturmaya hakkımız da yoktur bizim.

Şimdi, dünyada -yapısal sorun- 1 emekliye 4 çalışan düşüyor ama bizde maalesef 1 emekliye 2 çalışan düşüyor. Bütün bunları biz gelince düzelteceğiz de sizin 2004 ve 2008’de 2 defa yaptığınız maaş hesaplama sistemi nedeniyle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

AYLİN CESUR (Devamla) – Sağ olun Başkanım.

…bugün yaşadıklarımızı düzeltmek, burada en azından -dediğim gibi- hepimizin görevi.

Şimdi, değerli milletvekilleri, temmuz ayında yapılacak zamlarda zam verilmeyecek, 2.500 lira bile alamayacak maaşı tamamlananlar 2.500’e. Hâlâ emeklilerimizin çoğunun bundan haberi yok ve bu yanlış politikalarınızı düzeltmezseniz yakında emekliye maaş veremeyeceğiz, burada bunu tartışacağız değerli arkadaşlar, dikkatinize sunuyorum. Bir an önce kendinize çekidüzen vermek ve söylediklerimizi bir an önce dikkate almak zorundasınız. Bu mudur şahlanan ekonominiz, soruyorum? Şahlandıra şahlandıra bu hâle getirdiniz memleketimizi, bu hak mıdır emekliye? Değerli arkadaşlar, soruyorum: Hak mıdır?

Hukukun ve demokrasinin mihenk taşıdır insan onuru, insanın insan onuruna yakışır bir şekilde yaşama hakkı vardır. Emeklimiz açlık sınırının yarısı kadar ücret alırken biz bu koltuklarda -dediğim gibi- pişkin pişkin oturamayız. Siz ne yaptınız biliyor musunuz? Bayram mutluluktu, bereketti bu memleket topraklarında, onu aldınız insanlardan. Gelin, bu bayram ikramiyesini, İYİ Parti Genel Başkanımızın söylediği gibi 3.700 liraya yükseltelim.

Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Musa Piroğlu.

Buyurun efendim. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MUSA PİROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Karl Marx “Ücretli Emek ve Sermaye” adlı eserinde işçiyi anlatırken diyor ki: “Zaman, insanın gelişmesinin mekânıdır. Kullanacak boş zamanı olmayan, uyku, yemek ve benzeri salt fiziksel kesintiler dışında tüm yaşamı kapitalist hesabına çalışmaya giden bir insan, bir yük hayvanından daha beterdir. O, fizik olarak ezilmiş, kafaca alıklaşmış, başkası için servet üreten basit bir makinedir.” Patronlar, işçiyi bir makine düzeyine bile indirgemediler. İşçinin durumu makineden kötüdür çünkü makinenin hurdaya çıktığında bir kullanım değeri vardır, hurda değeri vardır; işçinin hurda değeri yoktur. Emeklilik meselesi işçi meselesidir, sınıf meselesidir çünkü patron, çalışırken işçinin kanını emer, onun alabileceği her şeyini alır ve kişi üretim dışına düştüğü anda onu bir hurda gibi, bir yük gibi görür ve dışarı atar. 13 milyon emekli -bunun 9 milyonu kendisi emekli olmuş- patronlar için ek bir yüktür, sırtta taşınan bir kamburdur ve patronların devleti ve iktidarı için de engelliler gibi emekliler de sırtta taşınan kamburdan başka bir şey değildir. O yüzden, onlar bir an önce ölmesi gereken, bir an önce ortadan kalkması gereken, sefalet içinde yüzmesi kimseyi ilgilendirmeyen insanlar yığınıdır. Emeklilerin meselesi emeklilerin sorunu değildir, emeklilerin meselesi, bugün çalışan milyonların sorunudur çünkü bir araştırmacı diyor ki: “Böyle giderse yakın zamanda 10 milyon çalışan, 2,5 milyon lirayla geçinmek zorunda kalacak emekli olduğunda.” Emeklilik yaşını yükselttiniz, insanları ölene kadar çalışmaya zorladınız, ölmeyip emekli olanları da ölüme sürüklüyorsunuz, sefalet içinde yaşamaya zorluyorsunuz.

Ben buradan emeklilere dair bir başka noktaya değinmek istiyorum. Çözüm arıyoruz ve her seferinde emekliler, bize, milletvekillerine, herkese yazıyorlar, diyorlar ki: “Bizim sorunumuzu çözün.” Ben diyorum ki: Çözümü buranın vicdanına bırakırsak, çözümü bu iktidarın vicdanına bırakırsak aslında ölüme kendi elimizle dua etmekten başka bir iş yapmayacağız. Mesele vicdan meselesi değil çünkü vicdanı olmayanlardan vicdan aramak, vicdanı kurumuşlardan vicdan aramak meselesi değil. Emeklilik bir haktır ve “Biz hakkımızdan başka hiçbir şey istemiyoruz.” diyor emekliler; ne vicdan ne iyi niyet ne de samimiyet gösterisi istiyorlar, haklarını istiyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MUSA PİROĞLU (Devamla) – Bu noktada yapılması gerekeni aslında geçtiğimiz cumartesi emekliler gösterdiler, Ankara'nın göbeğinde bir eylem yaptılar. Ben buradan açık çağrı yapıyorum: Emekli sendikaları birleşmek zorunda. Ben buradan açık çağrı yapıyorum, sefaletle yaşayan, ölüme terk edilmiş, aşağılanan, horlanan bütün emeklilere, bütün insanlarımıza sesleniyorum: Hakkınızı almanın bir tane yolu var; sokağa çıkan, örgütlenen emeklilere destek verin. Sendikaların içinde birleşin ve sesinizi yükselterek bu Meclisin sizin istediklerinizi yapması için ona baskı yapın. Mücadele edilmeden hiçbir şey kazanma şansı yok, mücadeleye katılındığında kazanıldığını direnen işçiler gösteriyor. Sendikalara iş düşüyor, çalışan yığınlara iş düşüyor çünkü emeklilerin sorunu onların geleceğinin sorunudur. Bütün işçileri kendi geleceklerine sahip çıkmaya, emeklilere destek vermeye çağırıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Burdur Milletvekili Sayın Mehmet Göker.

Buyurunuz Sayın Göker. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET GÖKER (Burdur) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle, Meclis locasından bizi izleyen Burdur İl Genel Meclisi üyelerime buradan bir selam göndermek istiyorum.

Evet, konumuz emeklilerin ikramiyeleri ki maalesef, geldiğimiz atmosferde, sizin ne idiği belli olmaz bir politikayla “faiz sebep, enflasyon sonuç” diyerek emeklilerimizin de bu sistemin içine dâhil olduğu berbat bir enflasyonu, bir ekonomik buhranı hep birlikte yaşamaktayız. Bu zor ekonomik şartlarda Türkiye’de bulunan 13 milyon emeklinin sadece ve sadece yüzde 2’si emekli maaşıyla geçinebilmekte, geriye kalan yüzde 98’i maalesef 2’nci bir iş yapmak zorunda, o da iş bulabilirse. Verdiğiniz bayram ikramiyesi -ki artış yapmadınız- dolar kuru artışına göre hesaplarsak reel olarak yüzde 70 oranında azalmış vaziyette ve siz, yine bu bayramda da çocuğuna, torununa harçlık vermek isteyen emeklilerimizin boynunu bükük bıraktınız. Aylık 2.500 lira yani açlık sınırının yarısı kadar maaş alan emeklilerimize enflasyon oranında dahi bir artış sağlayamadınız. Emeklilerimizi yok sayan, emeklilerimizi yük olarak gören bu sisteme itirazımız var.

13 milyon emekli vatandaşımıza buradan sözümüz olsun; nasıl ki muhalefetteyken verdiğimiz önergeler, gösterdiğimiz direnç sayesinde iki bayram ikramiyesini vermek zorunda kaldıysanız yine Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında -ki bu çok yakındır- emeklilerimize asgari ücret düzeyinde birer bayram ikramiyesi vereceğimizin sözünü de buradan vermiş olalım. (CHP sıralarından alkışlar) Bunun için de çok beklemeyeceksiniz saygıdeğer büyüklerim çünkü şunun şurasında en fazla iki bayram kaldı. İki bayram sonrasında yolcudur Abbas, bağlasan durmaz. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Evet, spor yasasını görüşüyoruz. Burada futboldan anlayanlar bilir -ben çok anlamam- futbolda oyundan çıkarılan oyuncu tekrar içeriye alınamaz ama siz memleketim Burdur’da daha önce görevden aldığınız 2 Millî Eğitim müdür yardımcısını dün itibarıyla göreve atadınız. Bu insanları görevden alan da sizdiniz, tekrar yerine atayan da yine sizsiniz. Daha önce 1’incilikleri, 2’ncilikleri, ilk 10’da dereceleri olan Burdur, maalesef şu anda 25’inci ve daha alt sıralarda mücadele etmekte; bunun sebebi de atamış olduğunuz liyakatsiz kadrolar. Umarım, bu atamayı yaparken iyi düşünmüşsünüzdür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Göker.

MEHMET GÖKER (Devamla) – Zira görevden alıp tekrar geriye atadığınız insanların Burdur eğitimine verdiği zarar rakamsal ve istatiksel olarak ortada durmakta.

Bir diğeri, yıllar sonra meydanımız yapıldı Sayın Burdur Belediye Başkanımızın projesi doğrultusunda. Bu projenin içerisine dâhil etmek istediğimiz İl Genel Meclisi eski binasına “Yüzde 60’ı sağlam.” diyerek izin vermediniz. Meydan projesi bitti, bitmek üzere, çok da şık bir proje oldu ve her nedense “Yüzde 60’ı sağlam.” dediğiniz binanın kiracılarına çıkış tahliyesi gönderdiniz bina çürük diye. Buradan soruyorum: Niye, neden? Yirmi yıl sonra bu siyasetimiz bitip evimize gittiğimizde bu insanlara verebileceğiniz bir cevap var mıdır? Bunu da ciddiyetle merak ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkanım, karar yeter sayısı istiyoruz oylamadan önce, eğer AK PARTİ’nin konuşmacısı yoksa.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı talebiniz var.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Ben konuşacağım efendim.

BAŞKAN – Bir konuşmacımız daha var efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Varsa tamam, sonrasında istiyoruz. Bunu uyarı için yapıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmasını istiyoruz; aksi takdirde bu karar yeter sayısından sonra da yoklama isteyeceğimizin iktidar grubu tarafından bilinmesini arzuluyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Başkan, biz sayın konuşmacıyı kürsüye davet ediyoruz.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Buyursun efendim.

BAŞKAN – Ondan sonra sizin talebinizi yerine getireceğiz.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Anladım efendim, anladım. Bu arada hazırlık yaparlar.

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Uğur Aydemir.

Buyurun Sayın Aydemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin hemen başında mübarek ramazan ayının tüm ülkemize, milletimize, İslam âlemine, gönül coğrafyamıza hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan temenni ediyorum. Rabb'im, inşallah, öncelikle Kadir Gecesi'ne, ardından da bayrama erişmeyi her birimize nasip etsin diyorum.

Yine, sözümün başında, Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit düşen askerlerimize ve dün Bursa’da infaz koruma memurlarını taşıyan araca yapılan hain terör saldırısı sonucu şehit olan infaz koruma memuru kardeşimize de Allah’tan rahmet diliyorum. Rabb’im her birinin mekânını cennet eylesin inşallah ve yaralılarımıza da hayırlı şifalar niyaz ediyorum. Buradan terörü bir kez daha lanetliyorum, teröre destek verenleri de huzurunuzda bir kez daha lanetliyorum; kim destek verdiyse hepsine lanet olsun.

Değerli arkadaşlar, enflasyonla alakalı, emekli maaşlarıyla alakalı İYİ Parti grup önerisi üzerinde söz aldım.

Tüm dünya son iki yıldan beri Covid-19 pandemisiyle mücadele ediyor. Covid-19 bütün küresel ekonomiyi olumsuz yönde etkiledi. Küresel ekonomik kriz yaşanıyor, bunu her birimiz defaatle anlattık, her biriniz de yakinen biliyorsunuz zaten.

Değerli arkadaşlar, Covid-19’la beraber tedarik zincirlerinde aksama, enerjiye ulaşımda büyük zorluklar yaşanmaya başladı ve bu da enerji maliyetlerinin artmasına, gıda fiyatlarının artmasına sebep oldu. Artı, buna ilaveten, 2021 yılında kuraklık yaşandığından dolayı ve bir de üzerine Ukrayna-Rusya savaşı gelince dünya âdeta ekonomik kriz pençesinde yanıp tutuşuyor. Bizim ülkemiz de dünyanın bir parçası, global ekonominin bir parçası; Türkiye de olumsuz yönden etkilendi. Bunları, enflasyonu konuşurken, emekli maaşlarını konuşurken, ekonomiyi konuşurken her zaman şunu söylüyoruz: Terazinin bir kefesine dünü, AK PARTİ hükûmetleri öncesindeki Türkiye’yi ve bir kefesine de AK PARTİ hükûmetleri zamanındaki ekonomiyi koymamız lazım.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Onu koyduk zaten; 17’nci sıradayken 21 olmuşuz, onu söyledik. Başka bir yeri mi dinliyordun?

ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) – Zaten onu koyduk.

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Ve artı, dünya konjonktürünün geçtiği süreci de unutmadan bunları değerlendirmek lazım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hikâye anlatmayın, gerçekleri söyleyin ya!

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Konuşmacı arkadaşlarımız defaatle 2018 yılını zaten tekrar ettiler, onlar da bunu biliyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – 1.100 lira veriyorsunuz ya! 1.100 liraya ne yapacaklar? Bir alışveriş yapamazlar ya!

AYLİN CESUR (Isparta) – Dinlemediniz mi konuşmamı?

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Biz bütün bu krizlere rağmen…

Değerli arkadaşlar, bakınız, en düşük yaşlılık aylığı kaç paraydı 2002 öncesi? 24 liraydı. Şimdi 1.300 lira.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – 1 çeyrek altın alınırdı, şimdi 1 kilo hıyar alınmıyor.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Çeyrek altın alınıyordu, çeyrek!

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Yeter mi? Yetmez.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Kendi altınlarınızı verin, yandaşlarınıza verdiklerinizi verin.

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Bakınız, bütün bu krizlere rağmen, Türkiye ekonomisinde basit usuldeki vergiyi kaldıran hükûmet bizim Hükûmetimiz, bütün ücretlilerin gelirinin asgari ücret kadar kısmını vergiden istisna tutan yine bizim Hükûmetimiz, stopajlardan vergiyi kaldıran yine bizim Hükûmetimiz.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Bu kriz nereden geldi?

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Emekliye ne verdiniz, emekliye; önemli olan o.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ayıp ya, ayıp!

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Yani hazine elde ettiği gelirlerin bir kısmından vazgeçmesine rağmen biz yine bugün yaşlılık aylığını 24 liradan 1.300 liraya getiriyoruz ve en düşük emekli memur aylığını da 2.500 liraya çıkardık; bunu biliyorsunuz.

AYLİN CESUR (Isparta) – “Emeklilere yeter.” mi diyorsunuz? Emeklilere bu yeter mi?

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Ya, millet aç ya, bari ekonomiyle ilgili böyle konuşmayın ya!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – 1.100 liraya ne satın alabilirsin? Bir git pazara bakayım, markete git, markete!

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – En düşük emekli maaşımızı 2.500 liraya çıkardık yani bunları göz ardı ederek, bunları görmezden gelerek Hükûmetimizi eleştirirken bunlara dikkat etmek lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Millet aç, aç!

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Bir hafta geçinemezsin 2.500 lirayla, bir hafta geçinemezsin.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – “Ekonomi iyi.” diyebiliyor musunuz?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – En düşük emekli maaşı 4.500 lira olacaktı 2008’de yasayı değiştirmeseydiniz.

AYLİN CESUR (Isparta) – Emekliler gelecek biraz sonra buraya.

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Sayın Başkanım, son cümle…

BAŞKAN – Tamamlayın efendim.

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Evet, bir de bunun yanında enerji maliyetleri arttı dedik, doğal gaz fiyatları 10 kat artmasına rağmen…

ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) – Kim artırdı?

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Sizin yüzünüzden arttı, sizin!

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Bakınız, konutlarda -yaşlılarımız da konutlarda yaşıyor- doğal gaz faturasının yüzde 80’lik kısmını Hükûmetimiz hazineden karşılıyor, elektriğin yüzde 50’lik kısmını hazineden karşılıyoruz yani bunlardan yaşlılarımız da faydalanıyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Doğru söylemiyorsunuz.

HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) – 4 milyon ailenin elektriği kesildi, 4 milyon ailenin elektriği kesik, kesik!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Elektriği kesik milyonlarca aileyi anlat ya!

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Dolayısıyla, hem gelirlerimizdeki düşüşe hem de bu krize rağmen vergiyi düşürüp de vergiyi azaltıp da hazine gelirlerinden vazgeçerek…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – DEDAŞ zulmünü anlat!

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – ...vatandaşına bu kadar sübvanse, yardım eden, destek çıkan başka bir hükûmet varsa…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Çiftçiler sulama yapamıyor!

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – O pembe gözlüklerden bize de versenize. Vatandaş hiç öyle demiyor.

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – …elinize kâğıt kalem alın, hesabınızı kitabınızı yapın, sonra biz eleştiriye açığız. Bütçemiz elverdiği sürece vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz, ezdirmedik, bundan sonra da ezdirmeyeceğiz diyorum…

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – İyi ki ezdirmiyorsunuz!

AYLİN CESUR (Isparta) – Vatandaşına bu kadar zülüm yapan başka bir hükûmet yok, dünyada yok!

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – …İYİ Parti grup önerisi aleyhinde oy vereceğimizi bildirip saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkanım, karar yeter sayısı istiyoruz uyarmak amacıyla.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı talebiniz var.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Kâtip Üyelerimiz arasında anlaşmazlık var, elektronik cihazla oylama yapacağız.

İki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.35

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.46

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul) Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman),

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

İYİ Parti grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Kâtip Üyeler arasında ihtilaf olduğu için elektronik cihazla oylama yapacağız.

Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- HDP Grubunun, 21/4/2022 tarihinde Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, BM’nin yaptırım kararı aldığı kişi ve kurumların listeden çıkarılmasının araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

21/4/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 21/4/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                              Meral Danış Beştaş

                                                                                                        Siirt

                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

21 Nisan 2022 tarihinde Siirt Milletvekili, Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili, Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından BM’nin yaptırım kararı aldığı kişi ve kurumların listeden çıkarılmasının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan (18208 grup numaralı) Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 21/4/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan Turan.

Buyurunuz Sayın Turan. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) – Sayın Başkan, değerli vekiller; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu uluslararası terörizmin engellenmesine yönelik olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin biliyorsunuz birtakım kararları var. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletlere üye ülkelerle birlikte almış olduğu bu kararların, doğal olarak anlaşmaya imza atmış ülkeler tarafından onaylanmasını ve uygulanmasını bekliyor. Burada 2 tane çok temel kriter var: İvedilikle bu kararların uygulanması, ikinci mesele de bunu uygularken ulus devletlerin kendi içlerindeki muhalefete karşı bunu keskin bir kılıç gibi kullanmamaları. Bu ilgili anlaşmalar yapıldıktan sonra -1267, 1988 ve 1989 sayılı- Türkiye de doğal olarak bu yapılmış olan anlaşmaları kendi mevzuatına dercetti. Burada amaç, terörizmin uluslararası finansmanını engellemek suretiyle terörist faaliyetleri, dünyanın bütün ülkeleri tarafından terörist görülmüş örgütlerin faaliyetlerini engellemekti fakat bir şey oldu yani bu, iç mevzuata dercedilmişken ve bu konuda bazı kişilerin terörle ilişkili olduğu ortaya konulmuş ve mal varlıkları dondurulmuşken bir gün Recep Tayyip Erdoğan kalktı, IŞİD ve El Kaide’yle bağlantılı gerçek kişiler listesinde yer alan ve mal varlıkları dondurulan “Abd Al-Malik” ve “Nayıf Salih Salim” isimli kişilere ilişkin hükümleri yürürlükten kaldırdı. Şimdi, biz merak ediyoruz, sadece biz değil bütün demokratik kamuoyu merak ediyor: Bu kişiler, terörist oldukları uluslararası belgelerle sabit bu kişiler gerçekte kimler, bu hükümler neden kaldırıldı ve bunların AKP'yle olan ilişkisi, yakınlığı nedir? Başka bir biçimde soruyu soralım: AKP'nin IŞİD ve El Nusra muhipliğinin kaynağı nedir ve istikameti nereye doğrudur? Bu olay münferiden olmuş bir olay olsaydı, diyecektik ki: Ya, bir tane böyle bir şey olmuş.

Çok geçmeden, bu defa 5 Ocakta, yine, Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla birlikte IŞİD ve El Kaide’yle ilişkili gerçek kişiler listesinden başka birileri daha çıkartıldı değerli arkadaşlar; Mevlüt Kar, Denis Mamadou Gerhard, Nayef Salam, Turki Mubarak gibi birtakım kişiler bu listeden çıkartıldı ve biz, yine merak etmeye devam ettik AKP'nin IŞİD ve El Nusra’yla ilişkisi nedir diye.

Yetmedi, 7 Eylül’de Recep Tayyip Erdoğan bir karara daha imza attı ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından terör örgütü üyesi olduğu netleşmiş, kanıtlanmış olan isimlerden -ki bunlar “DEAŞ ve El Kaide ile Bağlantılı Gerçek Kişiler” olarak kayda geçmiş kişiler- “Khalifa Muhammad Turki al-Subaiy” adlı kişinin hükmünü yürürlükten kaldırdı. Biz, yine merak etmeye devam ettik AKP ile IŞİD, El Nusra gibi radikal terör örgütleri arasındaki ilişki ve AKP’nin bu örgütlerle olan muhabbeti nereden kaynaklanıyor diye.

Yetmedi, liste devam ediyor; sonucunda, Hazine ve Maliye Bakanlığının 20 Ekim 2021 tarihinde Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki bir firmaya yönelik olarak -ki bu firmaya yönelik olarak iddia şu: IŞİD’in finansmanını sağlaması ve teknik destek vermesi- mal varlığının dondurulmasına ilişkin karar, yine, 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ortadan kaldırıldı.

Şimdi, olağan koşullarda halka dönüp, kamuoyuna dönüp bir açıklama yapmak gerekir, eğer ikna edici bir açıklama yapılmıyorsa bu, bu örgütlerle açık iş birliğinin somut kanıtıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Recep Tayyip Erdoğan, bu terör örgütlerinin mal varlığının dondurulmasına ilişkin alınmış olan ve kendi meşruiyetini Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine dayandıran bu kararları hangi sebeplerle, hangi saikle ortadan kaldırmıştır ve bu radikal terör örgütlerinin mensuplarının mal varlığını hangi sebeplerle serbest bırakmıştır? Bunların araştırılması gerekiyor, bunların konuşulması gerekiyor. Bunlar araştırılmaz ve konuşulmazsa bizim için zaten artık -ne diyelim- vakayıadiyeden hâle gelmiş bir hüküm bir kez daha kanıtlanmış ve bu ilişki somut biçimde ortaya çıkmış olacak.

İktidar, işine geldiğinde uluslararası anlaşmaları uygulamıyor aynı Demirtaş ve Kavala kararlarını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilmiş olan kararları uygulamadığı gibi, işine geldiği zaman da yine uluslararası kurumların almış olduğu kararların arkasından dolanmayı bir marifet biliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RIDVAN TURAN (Devamla) – Bu sebeple, biz, Meclisin bu konuları ivedilikle araştırmasının ve bu ilişkinin ortaya çıkartılmasının bir zorunluluk olduğunu ifade etmek istiyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Güzelmansur.

Buyurunuz Sayın Güzelmansur. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terörü finanse ettiği için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararları kapsamında mal varlığı dondurulan ve daha sonra kaldırılan kişi ve firmalarla ilgili önerge hakkında söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 2011’de Suriye’de başlayan iç savaş sonrasında dünyanın belli başlı örgütleri Suriye’nin kuzeyinde konuşlandı. 138 kilometrelik sınırımızın olduğu İdlib, Birleşmiş Milletlerin 15 Temmuz 2019 tarihli Raporu’nda “dünyanın terörist çöplüğü” olarak nitelendirildi. Yaklaşık 40-50 bin azılı terörist ne yazık ki sınırımızda yaşıyor; bu azılı teröristleri finanse etmek için de şirketler ve finansman ağları kuruluyor. Şirket açmak isteyen her yabancıya döviz geliyor diye kucak açılıyor; denetim yok, araştırma yok. Bu şirketlerden bazıları terörü finanse ederek ülkemizden kazandıkları parayla ülkemizi vuruyorlar. Terörizme finansman sağlayan bu kişi veya firmalardan bazılarının mal varlıkları Birleşmiş Milletler kararlarına uygun olarak donduruluyor ama aradan bir zaman geçiyor, bir bakıyorsunuz ki bu kişi veya firmaların mal varlıklarının dondurulmasıyla ilgili karar kaldırılıyor. Neden kaldırıldığına dair de hiçbir açıklama kamuoyuna yapılmıyor. Burada Birleşmiş Milletlerin aldığı yanlış bir karar varsa, herhangi bir siyasi çıkar yoksa, gizli ilişkiler, siyasi baskılar yoksa bu kararlar niye kaldırılıyor, niye kamuoyuna açıklanmıyor? Şeffaflıktan uzak, kuralların hiçe sayıldığı, güçlünün kurallarının geçerli olduğu bir sistemde terörle mücadele de suç örgütleriyle mücadele de başarısız olur. Suçu örterek, suçluyu gizleyerek, suçun konuşulmasını yasaklayarak, konuşanı da içeri atarak ne suçtan kurtuluruz ne de bir ilerleme sağlarız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bunun son örneğini yüz binlerce, belki de milyonlarca insanımızın çalınan verileri konusunda iktidarın takındığı tutumda yaşıyoruz. Fatih Portakal açıklama yapıyor “Kimlik bilgilerim çalındı.” diyor, İsmail Saymaz açıklama yapıyor “İş yeri sicil numaramdan sigorta kodum ve aldığım maaşa kadar bilgilerim ele geçirilmiş.” diyor. Kötü amaçlı yazılımların aktivitelerini raporlayan bir hesap var. Bunun geçen haftaki raporuna göre, devletin sisteminden değil ama kişisel hesaplardan 15 binden fazla insanımızın bilgileri çalınmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) – Çalınan verilerin “dark web” adı verilen siber suç ortamlarında 150-200 dolar karşılığında satıldığı söyleniyor. Tüm bu gelişmeler olurken iktidar ne yapıyor? Sağır sultana yatıyor, kamuoyunu bilgilendirmiyor. Kaç kişinin bilgileri çalındı? Bu bilgiler terör faaliyetlerinde mi, başka suçlarda mı kullanılıyor; bunu kimse bilmiyor. Bu bilgiler nerede kullanılıyor, kaça satılıyor? Veriler nereden, nasıl sızdı? Bu sızıntıya karşı hangi önlemler alındı? Halkın kafasındaki bu soruları iktidar bir an önce cevaplandırmalı, kamuoyunu ve Meclisi derhâl bilgilendirmeli.

Tüm Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Bartın Milletvekili Sayın Yılmaz Tunç.

Buyurunuz Sayın Tunç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

HDP grup önerisinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin mal varlığının dondurulmasına ilişkin yaptırım listesinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı tarafından ekleme ya da çıkarma yapıldığına ilişkin bir iddia var. Bu iddia kesinlikle doğru değil, şimdi sizlere tek tek açıklayacağım.

Öncelikle belirtmek gerekir ki Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından belirlenen yaptırım listesinde bulunan hiçbir kişiye ve kuruluşa muafiyet tanımamış, mal varlığı dondurma kararlarını kaldırmamış; bu konuda Cumhurbaşkanına zaten verilmiş olan bir yetki de bulunmamaktadır. Terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla, El Kaide ve DEAŞ terör örgütleriyle ilişkili kişi ve kuruluşların mal varlığının dondurulmasına dair kararlar, yalnızca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin uhdesinde olup yaptırım listesine ekleme ve çıkarma yetkisi de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine aittir. Ülkeler, bu kararları gecikmeksizin uygulamak zorundadır, Türkiye de bunu yapmaktadır.

İç hukuk sistemimizde bu nasıl işlemektedir, bunu sizlere açıklamak istiyorum. 2013 yılında yürürlüğe giren Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 5’inci maddesi gereğince BMGK Kararı, Dışişleri Bakanlığı tarafından ilgili birimlere iletiliyor ve yirmi dört saat içerisinde Cumhurbaşkanı kararı olarak Resmî Gazete’de yayınlanıyor. Bu süreçte, ülkelerin kendi inisiyatifi veya yargı kararlarıyla yaptırımlar listesinde değişiklik yapma durumu söz konusu olmuyor. Yayınlanan Cumhurbaşkanı kararları sadece Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının ilanından ibaret.

Değerli milletvekilleri, grup önerisinde adı geçen kişiler... Burada isimler telaffuz edildi: Mevlüt Kar, Denis Mamadou, Nayef Salam, Turki Mubarak, Tuah Febriwansyah ve Muhammad Turki. Grup önerisinde ifade edilen bu kişilerin mal varlığının dondurulması kararları yine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin SC/14758 sayılı İlanı’yla 4 Ocak 2022 tarihinde alınıyor. Yani, kararı, mal varlığının dondurulması kararının listeden çıkarılması kararını Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi alıyor. E, siz buna nasıl “Cumhurbaşkanı karar aldı, bir gecede kalktı, Resmî Gazete’de yayınlandı.” diyebilirsiniz?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Karar almış ama... Resmî Gazete’de yok mu?

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – BM Kararı Resmî Gazete’de yayınlanıyor, yapılan işlem bu.

Yine Muhammad Turki’yle ilgili işlem de 6 Eylül 2021 tarihinde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Çıkarma kararını, mal varlığı dondurma kararını kaldıran BM, yaptırım listesinden çıkarma kararını alan da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi. Bu kararın gecikmeksizin yayınlanması gerekiyor. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımıza nasıl “Bir gece kalktı, karar aldı, Resmî Gazete’de yayınlandı.” diyebilirsiniz? Bu çok ağır bir itham.

Yine Al Alamiya şirketi hakkındaki kararı da... İç dondurma gereğince yine kendi iç mevzuatımıza göre, 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 7’nci maddesi gereğince İçişleri Bakanlığımız ve Maliye Bakanlığımız karar alıyor, bu kararla ilgili ilgili şirket yetkilileri yargıya başvuruyor ve yargı kararının ilanından ibaret, bunun Cumhurbaşkanımızla ne alakası var?

Şimdi, değerli arkadaşlar, ya, eğer bu şekilde olayları çarpıtırsak kamuoyunu doğru bilgilendirmemiş oluruz. Burada grup önerisinde bahsedilen iddiaların...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.

O isimlerle ilgili bahsettiğiniz iddiaların hiçbir gerçekliği bulunmuyor. Ülkemizi IŞİD terör örgütüyle bağlantılı, ilişkili bir devletmiş gibi gösteren terör örgütleri var, yurt dışında da böyle bir kampanya var. Bu kampanyaya yüce Mecliste alet olmamak gerekiyor. Türkiye DEAŞ’la da terörün her türlüsüyle de en kararlı bir şekilde, yegâne bir şekilde mücadele eden bir ülke ve bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlılığı da bütün dünya tarafından bilinmektedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu konuda araştırılacak bir husus söz konusu değildir.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Beştaş.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

28.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ortada bir çarpıtma vesaire yok yani verdiğimiz önerge ya da söylediğimiz sözlere dair bu çok klasik cevapları istemiyoruz.

Şirkete dair, Al Alamia Gıda İnşaat ve İnşaat Malzemeleri Kuyumculuk İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limitet Şirketinin mal varlığı IŞİD’e finansman sağladığı gerekçesiyle dondurulmuş, yine bu da önergemizde var ve karar “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Elvan…” ve devam ediyor; dondurma kararı kaldırılmış vesaire, birçok şey var.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Kararı veren İçişleri Bakanı ve Maliye zaten, kaldırma kararını mahkeme veriyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Burada sizin söylediğinize şöyle cevap vereyim: IŞİD’le ilişkileriniz konusunda kamuoyunun zaten kafasında hiçbir soru işareti yok. Ankara’nın göbeğinde, IŞİD çeteleri Ezidi kız çocuklarını evlerde rehin tutuyor ya! Her gün bir kız çocuğu ailesine teslim ediliyor.

YUSUF BAŞER (Yozgat) – Hadi oradan be!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – “Hadi oradan!” diyeceğine biraz gazete haberleri oku, Ankara’dasın ve onlara nasıl kolaylık sağladığını sen de öğren.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) ­– Evet, Ankara’dasın, Ankara’dasın.

YUSUF BAŞER (Yozgat) – Yahu gazete haberleriyle siyaset yapılmaz ya! Mahkeme kaldırıyor, gazete haberleriyle sen siyaset yapıyorsun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Öyle “Hadi oradan!” diyerek milletvekilliği yapılmaz, gerçeklere dayalı konuşun.

Bizim verdiğimiz kararlar Birleşmiş Milletler tarafından daha önce dondurulmuş ve Cumhurbaşkanlığı kararlarıyla da ilan edilmiş ama şirkete dair söylediklerimize bir yanıt verilmedi. Onu da geçiyorum, şu anda, Türkiye’nin her tarafında IŞİD çeteleri cirit atıyor, buna dair bir önleminiz yok; IŞİD’ciler her gün serbest bırakılıyor, tahliye ediliyor. Düşünce suçundan dolayı olanlar içeride tutuluyor ama IŞİD’ciler ayrıcalıklı sanık olarak serbest bırakılıyor. Buna vereceğiniz bir cevap var mı, bilmiyorum.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan, gerçekleri çarpıttığımı söyledi, 69’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Tunç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Değerli Grup Başkan Vekili gerçekleri çarpıttığımı söyledi. Gerçekler burada, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin yaptırım listesinden çıkarılmasına dair karar; bu, Cumhurbaşkanı kararı değil.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Tamam, ben başka bir şey de sordum.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Dolayısıyla bahsettiğiniz şirketle ilgili de zaten malvarlığını dondurma kararını veren bu ülkenin bakanları; İçişleri ve Hazine ve Maliye Bakanlığı.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Donduran onlar, BM kaldırıyor, öyle mi?

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Ve ilgili şirket yargıya başvuruyor, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi bu kararı kaldırıyor. Bunun Cumhurbaşkanıyla ne ilgilisi var, niye çarpıtıyorsunuz?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Çünkü yargı bağımlı da ondan. “Niye kaldırılıyor acaba?” diye şüphe…

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Türkiye Cumhuriyeti devleti, DEAŞ terör örgütünün 3 bin militanını toprağa gömmüş bir devlettir dolayısıyla DEAŞ’la dünyada en güçlü bir şekilde mücadele eden ülke Türkiye’dir. Niye bunu çarpıtıyorsunuz?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – 10 Ekim Ankara davasına gelsene, 10 Ekim davasına gelin.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – İsimlerden bahsettiniz, burada tek tek isimlerden bahsettiniz. O isimlerle ilgili tek tek BM kararları burada. BM kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanmasından ibaret olan bir işlemi… Sanki “Birleşmiş Milletler kararı mal varlığını dondurdu, Cumhurbaşkanı kaldırdı.” Bu gerçek değil ki, böyle bir propagandayı niye yapıyorsunuz?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Mahkeme kaldırmış, mahkeme…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – IŞİD’le sınır ticareti yapmadınız mı ya?

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Gerçek değil. IŞİD’le de FETÖ’yle de PKK’yla da DHKP-C’yle de mücadele eden bir ülkeyiz ve bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Alkışlayınca her şey oluyor, üstü çiziliyor her şeyin. Hep beraber Gar katliamı davasını izleyelim, nasıl patır patır salınıyor IŞİD’liler.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, 21/4/2022 tarihinde Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, BM’nin yaptırım kararı aldığı kişi ve kurumların listeden çıkarılmasının araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

3.- CHP Grubunun, 18/4/2022 tarihinde İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir ve arkadaşları tarafından, vakıf üniversitelerindeki eğitimin niteliğinde ve öğretim elemanlarının özlük haklarında yaşanan sorunların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

21/4/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 21/4/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

 

                                                                                                   Engin Özkoç

                                                                                                      Sakarya

                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir ve arkadaşları tarafından, vakıf üniversitelerindeki eğitimin niteliğinde ve öğretim elemanlarının özlük haklarında yaşanan sorunların araştırılması amacıyla 18/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (3391 sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 21/4/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Sibel Özdemir.

Buyurunuz Sayın Özdemir. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, benim de son zamanlarda sıklıkla gündeme getirdiğim vakıf üniversitelerinde yaşanan sorunlar üzerine bir grup önerisi verdim ve bu konuda gerçekten grupların desteğini de bekliyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Genel olarak üniversitelerde çok ciddi sorunlar var. İşte, üniversitelerimizde giderek bir nitelik kaybı, tartışmalı rektör atamaları, kadrolaşmaları, kişiye özel liyakatsiz atamalar, hukuk dışı atama süreçleri, eğitim nitelikleri noktasında ciddi geriye gidiş var ve bu sorunlar gerçekten giderek artmaktadır. Ama ben öncelikle bu araştırma önergemle, sayıları son zamanlarda çok hızlı artan, baktığımız zaman 207 devlet üniversitemizin yanında 74 vakıf üniversitesi, 4 vakıf meslek yüksek okuluyla önemli bir sayıya ulaşan vakıf üniversitelerinde yaşanan sorunların araştırılmasına dikkat çekmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, son dönemde özellikle gerek Millî Eğitim Komisyonunda gerek Plan ve Bütçe Komisyonunda bir torba kanunla, bazen de burada bir önergeyle, madde ihdasıyla vakıf üniversitelerinin kuruluşlarına şahitlik ettik ve komisyonlarda da ben sıklıkla gündeme getirdim. Asıl odaklanmamız gerekenleri, bu üniversitelerin sayılarını artırmaktan ziyade eğitim niteliklerini, yönetim yapılarını, eğitim altyapılarını, plansız açılan çok sayıda bölümleri, istihdam politikalarını, çalışma koşullarını, bilim üretme kapasitelerini, asıl varlık sebepleri olan elbette kâr amacı gütmeden nitelikli eğitim verme sorunlarını tartışmamız gerektiğini sürekli olarak gündeme getirdim.

Bir genelleme yapmaktan elbette kaçınmak istiyorum değerli milletvekilleri. Bazı vakıf üniversiteleri gerçek anlamda kurumsallaşmasını tamamlayabilmiş, nitelikli bir eğitim sunan, akademisyenlerin çalışma koşulları, araştırma geliştirme kapasiteleri oldukça yüksek, dünya sıralamalarında yer alan ve gerçekten vakıf üniversitesi olma özelliği taşıyan üniversitelerimiz de var elbette ama benim buradaki asıl amacım, bu üniversitelerin dışındaki sorunlu üniversiteleri gündeme getirmek.

Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’ne göre vakıf üniversiteleri kesinlikle kâr amacı güdemez ancak bazı vakıf üniversitelerinin bu süreçte bu ilkeden uzaklaşıp bir nevi vergisiz ticaret yürüten bir şirket görünümünde olduklarına dikkat çekmek istiyorum. Evet, tüm bu sorunlar YÖK'ün son zamanlarda yayınladığı raporlarda da var. Ancak YÖK'ün vakıf üniversiteleriyle ilgili denetim süreçlerini tam, yerinde ve zamanında yapmadığını görüyoruz. Yapılan denetim ve inceleme sonucunda şeffaf bir şekilde sorunları çözmeye dönük de bir adım atmamıştır YÖK. İşte, bugün kamuoyuna da yansıyan birçok sorunlu üniversite, Nişantaşı Üniversitesi örneğinde olduğu gibi bir gecede tıp ve diş hekimliği fakültelerini açabilmiştir. Bu üniversitelerin sermaye lobileri, sermaye ilişkileri maalesef YÖK'ün denetim ve kararlarında etkin olabilmiştir. YÖK'ün raporlarına yansıyan bu üniversitelerde ciddi düzeyde reklam ve tanıtım harcamaları mevcuttur. Eğitim öğretime elverişli olmayan kampüs alanı diyebileceğimiz ortamlar mevcuttur. Akademik yayın sayısı, AR-GE bütçelerinin çok düşük düzeyde olması, akademisyenlerin çalışma koşulları ve eğitim niteliği noktasında da ciddi sorunlar vardır.

İşte bu en önemli sorunlardan bir tanesi değerli milletvekilleri, akademisyenlerin özlük haklarıyla ilgili yaşanan ve işlerine son verilen akademisyenlerin son zamanlarda yaşadığı sorunlar. Meclis olarak Yükseköğretim Kanunu’na bildiğiniz üzere oy birliğiyle bir madde ekledik, dedik ki: “Vakıf üniversitelerindeki öğretim elemanlarına devlet üniversitelerinde ödenen ücretten -özlük haklarından- daha az ücret ödenemez.” Böyle bir yasal düzenlemeye maalesef bazı vakıf üniversiteleri uymamakta ve bunu suistimal etmektedirler. Sizlerin de bildiği üzere, kamuoyunda da çok tartışılan ve değerli akademisyenlerle de görüştüğüm Nişantaşı, Bilgi, Maltepe, Toros, Okan Üniversitesi gibi üniversiteler bunların başında gelmektedir. Bu üniversitelerden özellikle Nişantaşı Üniversitesinde, araştırma görevlilerinin yasal hakkı olan, kanunla kabul edilen, burada güvence altına aldığımız ücretlerin düzenlenmesi konusunda akademisyenler yönetimden talepte bulunuyorlar ama bildiğiniz üzere bu akademisyenlerin işlerine son verildi. Tabii, başka sorunlar da var bu üniversitelerde; belli iş tanımları yok, ders yükleri çok ağır, alanları olmayan birçok derse girmeleri isteniyor akademisyenlerden, yemek servis ücretleri yok, uygun çalışma alanları olmayanlar dahi var değerli milletvekilleri ama YÖK neticede, geçen hafta bununla ilgili bir soruşturmayı başlattı. Tabii, buradan bir akademisyen olarak benim çağrım; bu soruşturmayı, bu denetlemeyi gerçekten şeffaf yapıp akademisyenlerin haksız yere görevlerine son verilmesi bir an evvel durdurulmalı ve akademisyenlerin görevlerine dönmesi sağlanmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, benim bu önergeyle amacım, yükseköğretim sistemimiz içinde gerçekten önemli bir yere ulaşan vakıf yükseköğretim kurumlarıyla ilgili çok ciddi bir çalışma yapılmasıdır; bu üniversitelerin bilim üretme, donanımlı bilim insanı yetiştirme, ülkemizin kalkınması ve istihdamına katkı sunması, nitelikli insan kaynağı yetiştirmesi ve gerçekten vakıf olma özelliği taşıyan niteliklere sahip olmaları gerekir. Bu özelliklerden ciddi uzaklaşan vakıf üniversitelerinin yönetim ve idari yapılarının oluşumu, ilginç sermaye yapıları, siyasi ilişkilerinin ortaya çıkarılması ama her şeyden önemlisi nitelikli eğitim, akademisyenlerin çalışma koşulları ve özlük haklarıyla ilgili detaylı bir araştırma yapmamız gerekmektedir. Bu süreçte, vakıf üniversitelerini de katarak belki de onlarla birlikte bu sorunları beraber tartışarak ve -gerçekten Millî Eğitim Komisyonuna sorumlu ya da- Meclisimizdeki değerli akademisyenlerin de katılımıyla vakıf üniversiteleri üzerinde ciddi bir yasal düzenlemenin yapılması gerektiğini düşünüyorum ve araştırma önergemize de destek vermenizi bekliyorum.

Teşekkür ediyorum sabrınız için. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.

Buyurunuz Sayın Filiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerinde İYİ Parti Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 9 Mart 2022 tarihinde vakıf üniversiteleriyle ilgili bir konuşma yapmış, bu üniversitelerin yeterince denetlenmediklerini söylemiştim. İki farklı anlayışta vakıf üniversitesinden bahsederek birinci grupta adı uluslararası arenada hiç bilinmeyen, diğer grupta ise uluslararası arenada dünya üniversiteler sıralamasında zaman zaman ilk 500’e giren ve Türkiye’de çok bilinen, nitelikli vakıf üniversiteleri olduğunu ve bu iki grubu aynı sepete koyamayacağımızı söylemiştim. Buradaki konuşmam birinci grupla ilgili olacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu üniversiteler, öğrenci ücretleriyle palazlandıklarından, bir öğrencinin üniversiteye maliyetinin katbekat üstü ücret talep etmektedir. Reklam ve tanıtım için ayrılan bütçeleri AR-GE bütçelerinden çok fazla olup araştırma geliştirme faaliyetlerine çok sembolik harcama yapmaktalar. Birçoğunda öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı 50 ile 65 arasında olup öğretim elemanları ders yükü altında ezilmekteler. Araştırma görevlilerine ise sayısız görevler verilmektedir. Eğitim düzeyi liseden ileri gidemeyen bu üniversitelerdeki kontenjanlar yüzde 40 düzeyinde kalmaktadır. Ancak YÖK'ün TYT ve AYT'deki barajları kaldırarak bu üniversitelere kaynak yaratmış olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.

Değerli milletvekilleri, öğretim üyesi istihdamına gelince 5 Nisan 2020’de kabul edilen 7243 sayılı Kanun ve Yükseköğretim Kanunu’nda yapılan değişiklik uyarınca “Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına, unvanlarına göre Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen ücret tutarından az ücret verilemez.” denmesine rağmen bu üniversitelerin bir kısmı öğretim üyelerine yasada belirtilen ücretleri ödemiyorlar.

Değerli milletvekilleri, bu üniversitelerin bazılarında yaşanan ücret ve işten çıkarma sorunlarıyla ilgili olarak YÖK toplam 9 vakıf yükseköğretim kurumu hakkında inceleme başlattı ama bu üniversitelerin adını açıklamadı. Sürecin şeffaf şekilde paylaşılacağını belirten YÖK'ü yakından takip edeceğimizi belirtmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, istihdamla ilgili olarak şimdi de devlet üniversitelerinden bahsetmek istiyorum. Üniversiteler siyasetin ağır baskısı altında olup hem akademik hem de idari kadrolar liyakat esas alınmadan, sadece yandaşlık esas alınarak doldurulmaktadır. Kadro ilanlarına bakınca bunları açıkça görüyoruz. Bütçe görüşmelerindeki konuşmalarımızda YÖK’ü uyarmış, şikâyetleri dile getirmiştik. YÖK 2019 yılında bir uyarı yayınladı ama dinleyen üniversite olmadı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) – 9 Mart 2021 tarihinde, YÖK’ün, Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliği’nde bir düzenleme yaparak “Öğretim üyesi kadrolarının özel şartlarında, adaylara ait tez isimlerinin bir kısmı veya tamamı yazılmayacak. Ayrıca, ilanın özel koşulunda belirli bir adayı tanımlayan özel şartlara da yer verilmeyecek.” diye bir karar yayınlamasına rağmen kamuoyunda ve akademik çevrelerde tepkiye yol açan, siyasi kadrolaşma amaçlı, adrese teslim kadro ilanlarına her gün bir başkası ekleniyor; saymakla biteceğe benzemiyor. En son, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesindeki doçent ilanında, bir tek, müracaatçının adı soyadı yazılmamış. Rektörlerin çoğu üniversiteleri “şahsım üniversitesi” olarak nitelemeye devam ettikleri sürece gidişat değişmeyecektir değerli milletvekilleri. Bu bakımdan, CHP’nin bu önergesini desteklediğimizi belirtiyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol Katırcıoğlu.

Buyurunuz Sayın Katırcıoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğrusu, bu ülke tuhaf bir ülke yani kabul edin, birçok konuda bu tuhaflığı hepimiz hissediyoruz. Mesela, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara yürürken geçmişte “YÖK’ü kaldıracağım.” diye söz vermişti topluma. YÖK’ü kaldırmadı yirmi sene süresince ve aksine, YÖK’ü daha da pekiştirdi, daha da otoriterleştirdi ve merkezîleştirdi.

Şimdi, bu vakıf üniversiteleri meselesi de böyle. Yine, hatırlayacaksınız, efendim, sizin Parti Başkanınız ve Sayın Cumhurbaşkanımız dedi ki: “Ya, bu vakıf üniversiteleri kazanç kapısı olmuş.” Herkes biliyor bunu. Herkes biliyor ki bunlar ticari işletme ve vergi vermiyorlar değerli arkadaşlar. Kendi şirketleri anonim şirket statüsünde, istedikleri gibi kaynak aktarabiliyorlar. Dikkat edin, her sene bu vakıf üniversiteleri bir inşaat yaparlar veya bir harcama yaparlar ve bu harcama esas itibarıyla vergiden muaftır ama ticari anlamda bir işlevi vardır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisinin bu önergesi gerçekten önemli bir önerge yani eğer eğitim gibi bir mesele kafanıza takılıyorsa lütfen bu meseleye eğilin. Yani hasbelkader ben bu üniversitelerde uzun zaman yönetici olarak çalışmış bir insan olarak şunu söyleyebilirim ki YÖK’ün denetim fonksiyonunun herhangi bir anlamı yoktur. Bakın, son iki yılda YÖK’ün verdiği 500 tane denetim ve uyarı raporu var fakat ne oluyor? Hiçbir şey olmuyor. Hiçbir şey olmuyor ve olan şey -yani zamanım olsa daha uzun konuşmak isterim ama- şu değerli arkadaşlar: Bakın, ilk zamanlar, vakıf üniversiteleri ilk kurulduğunda aralarında rekabet ediyorlardı ve rekabet de daha iyi üniversite hocalarını almaya yönelikti ve dolayısıyla da üniversite hocalarının ücretleri çok yüksekti görece olarak, devletten çok yüksekti. Fakat ne oldu? Arkadaşlar, tıpkı bir ticari işletme gibi, bu vakıf üniversiteleri bunun maliyet unsuru olduğunu gördükleri için ücretleri düşürmenin yollarını aradılar; bunun bir sürü yolu vardı, bunu becerdiler ve şimdi, hâlen de devam eden bir problem.

Son birkaç cümle de -zamanım hızla eriyor- şöyle: Değerli arkadaşlar, bu “vakıf” kelimesi, Müslümanlığın devrimci olduğu zamanlarda başka bir içerikteydi yani Hazreti Ömer'in vakfettiği söylenen topraklarda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

…miras yoluyla devredilemeyeceğini söyledi, parayla satılamayacağını yazdırdı vakıf senedine ve bütün Osmanlı boyunca da vakıflar, dışarıdan baktığımızda “Aa, ne iyi, kamu hizmeti gören kurumlar.” gibi geldi ama değerli arkadaşlar, aynı zamanda, tımar sisteminden dirlik sistemine geçerken servet biriktirmiş olan birtakım tefeci bezirgânların da miras yoluyla edindikleri servetleri miras yoluyla devretmelerinin imkânı olarak açıldı. Bu “vakıf” kavramının ve vakıf üniversitelerinin de bence bu çerçevede değerlendirilmesi lazım. Yani kısaca söyleyeyim: Vakıf üniversiteleri birer ticarethanedir; hepsi için aşağı yukarı bunu söylüyorum, istisnalar olabilir, bu tartışılabilir ama genel durum budur. Dolayısıyla da bunların denetim altına alınmalarıyla ilgili neler yapılabileceğinin bu Meclisin gündeminde olması lazımdır diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Hacı Ahmet Özdemir.

Buyurunuz Sayın Özdemir.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Değerli Başkan, kıymetli Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Notlarıma bakıyorum; biz bu konuyu 29 Mart 2022 tarihinde, daha dün denilebilecek bir tarihte bu kürsüden defalarca konuşmuşuz, yine ben grubumuz adına kendilerine burada cevap vermişim. Ramazan ayı olması münasebetiyle, ramazan ayında sıkça kullanılan ve ramazan ayıyla ilgili olan bir deyime değinmek herhâlde burada yerinde olur: “Temcit pilavı” derler, akşamdan kalan pilavı sahurda ısıtıp eğer tekrar yedirmeye kalkarsanız bunun adı temcit pilavıdır; zannediyorum, böyle bir temcit pilavı durumuyla karşı karşıyayız.

Ben geçtiğimiz konuşmada da bu konu üzerinde durdum, doğrusu, bugün yeniden gündeme gelmesini yadırgadığımı ifade etmekte fayda mülahaza ediyorum. Ne diye biz bu konuyu 29 Martta konuştuk, bugün tekrar konuşuyoruz, doğrusu, anlam vermekte güçlük çekiyorum.

Vakıf üniversiteleriyle alakalı, vakıf üniversitelerinde denetimin olmadığına dair şeyler söyleniyor. Hâlbuki vakıf üniversitelerinin denetimi…

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Denetimi olmadığını demedik Hocam.

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Ama “Yok.” denildi az önce burada; siz yoktunuz, uzaklardaydınız; söylendi bu, “Yok.” dendi. Hâlbuki kanunen denetim hakkı YÖK’e verilmiştir. Vakıf üniversiteleri kendi kendilerine devam edecek üniversiteler olarak da görülmemiş, yasa koyucu tarafından hami üniversite olarak bir devlet üniversitesiyle de ilişkilendirilerek vakıf üniversitelerinin işleyişiyle ilgili herhangi bir olumsuz durum karşısında da yasal önlem alınmıştır.

Denetlemelerle alakalı ben bugün YÖK Denetleme Kurulu Başkanıyla özellikle konuştum, dedim ki: “Denetlemelerle alakalı sizin eksik bıraktığınız, noksan bıraktığınız, denetlemeye rağmen denetleme raporunun gereğini yapmadığınız herhangi bir durum söz konusu mu?” Hayır, böyle bir durum da söz konusu değil.

Ücretler konusunu geçen de anlattık. Burada bir ikilem söz konusu; vakıf üniversiteleri bir yandan YÖK Yasası’na tabi, bir yandan İş Kanunu’na tabiler. İş Kanunu’na tabi oldukları için de normalde kamu üniversitelerindeki öğretim üyesi giderlerinin kat kat fazlası bir harcama mükellefiyetiyle karşı karşıyalar. Bütün bunları bir araya getirdiğinizde, vakıf üniversitelerinin kamu üniversitelerine göre biraz daha rahat, esnek çalışma şartlarına ve çalıştırma, personel istihdam etme şartlarına sahip olduğu; iyi olanın yüksek ücretlerle çalıştırıldığı, sıradan olanın sıradan ücretle çalıştırıldığı ama onun dışında, yetersiz görülen öğretim üyelerinin de belki çalıştırılmak zorunda kalındığı -fakat, bilemiyorum tabii onun işleyişini- bir durumla karşı karşıyayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Bunu burada öğretim üyesi olarak herkes konuştu. Bütün arkadaşlarımız öğretim üyesi, rektörlük yapmış olanlar var, herkes biliyor ama biz buraya geldiğimizde, kürsüde, herhâlde, kürsünün cazibesi, buradaki Genel Kurul ortamının çekiciliği falan devreye girerek bildiklerimizin biraz dışına çıkmayı tercih ediyor ve biraz daha, galiba, mesaj yüklü konuşmalara ağırlık vermeye gayret ediyor gibiyiz. Hâlbuki vakıf üniversiteleriyle ilgili yasal düzenlemeler gayet yerli yerincedir ve işleyişle alakalı da şu anda herhangi bir sıkıntı gözükmemektedir. Zaten sıkıntı söz konusu olursa Meclis buradadır, Hükûmet buradadır; yasal düzenleme imkânı da vardır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

III.- YOKLAMA

(İYİ Parti sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Sayın Başkanım…

ZAFER IŞIK (Bursa) – Yoklamaya kalkmayı bilmiyorsunuz daha ya!

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Senden mi öğreneceğiz?

ZAFER IŞIK (Bursa) – Böyle yoklamaya mı kalkılır?

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Daha yeni geldin Meclise.

ZAFER IŞIK (Bursa) – Konuşma!

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Yani, çene suyu çorba, gelir gelmez ötmeye başladın!

ZAFER IŞIK (Bursa) – Konuşma! Konuşma!

BAŞKAN – Yoklama talebi vardır.

Sayın Dervişoğlu, Sayın Çulhaoğlu, Sayın Bahşi, Sayın Çakırlar, Sayın Kaplan, Sayın Tatlıoğlu, Sayın Örs, Sayın Öztürk, Sayın Erel, Sayın Beyaz, Sayın Oral, Sayın Ataş, Sayın Kabukcuoğlu, Sayın Subaşı, Sayın Altıntaş, Sayın Yokuş, Sayın Cinisli, Sayın Filiz, Sayın Yılmaz, Sayın Erozan.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Göreceğim şimdi yoklamaya girmeyi becerebiliyor musunuz?

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Bizim arkadaşlar…

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Tecrübeli mi?

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – …günaha girmesinler diye birinci yoklamaya girmiyorlar, ikinci yoklamaya giriyorlar.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Görüşeceğiz.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Mecliste olup yok sayılmak nasıl bir şey acaba?

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.34

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.45

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, 18/4/2022 tarihinde İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir ve arkadaşları tarafından, vakıf üniversitelerindeki eğitimin niteliğinde ve öğretim elemanlarının özlük haklarında yaşanan sorunların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın Ersoy…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

29.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy’un, 21-28 Nisan Ebeler Haftası’na ilişkin açıklaması

AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ebe, hem bebeğe hem de anneye aynı anda hizmet ederek sağlıklarıyla ilgili sorumluluk alan, aile ve toplum sağlığının korunmasında önemli rolleri olan bir sağlık çalışanıdır. Ebeler, doğum sonrasında ve doğumdan sonra anneye ve bebeğe en doğru bakımı sağlayacak uzmanlık birikimine sahiptirler. Ebelerimiz sayesinde annelerin ve yeni doğanların sağlık durumlarının olumlu olarak etkilendiği vurgulanmakta ve yeterli kaynakları bulunan bir sağlık sisteminde iyi eğitilmiş ve iyi düzenlenmiş ebelik iş gücü sayesinde, gebelik ve doğum komplikasyonları sonucunda gerçekleşebilecek anne ve bebek ölümlerinin önlenebileceği çeşitli raporlarda belirtilmektedir.

Her koşulda yaşatma anlayışıyla hareket eden tüm ebelerimizin 21-28 Nisan Ebeler Haftası’nı en içten dileklerimle kutluyorum.

BAŞKAN – Sayın Özdemir…

30.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bir önceki oturumda araştırma önergemle ilgili AK PARTİ Grubundan Değerli Hocam Sayın Hacı Ahmet Özdemir, eğitimle ilgili sürekli gündeme getirdiğim vakıf üniversitelerinin sorunlarıyla ilgili konuya “temcit pilavı” “kürsü cazibesi” benzetmelerini yaptı. Sayın Hocama hem bu kavramlar yakışmadı hem de benim böyle bir özelliğim yok zaten. Ben, bu araştırma önergesini hazırlarken vakıf üniversiteleriyle ilgili YÖK’ün raporları, üniversite yönetimleri, akademisyenlerle görüşerek bu sorunları Meclis gündemine getirip çözmemiz gerektiğini öneriyorum. Benim, YÖK’ün denetim yapmadığını söylediğimi söyledi; ben, YÖK denetim yapıyor ama bu denetim sonucunda gerekli yaptırımları yapmıyor, bazı siyasi lobi ve sermaye lobilerinin etkisinde kalıyor dedim. Amacımız, bu sorunları gündeme getirip Meclis olarak çözmektir diyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın İmir…

31.- Şırnak Milletvekili Nuran İmir’in, Dicle Nehri’nin Cizre’de karşı karşıya kaldığı çevre felaketine ilişkin açıklaması

NURAN İMİR (Şırnak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Dicle Nehri, hem içme ve tarımsal sulama için hem de üzerinde kurulu HES’lerle elektrik üretiminde kullanılıyor. Son dönemlerde Dicle Nehri’ne dökülen kanalizasyon suları ile atıkların doğaya verdiği zarar nedeniyle birçok canlı yok olmakta, bu da ciddi sağlık sorunlarına ve çevre kirliliğine sebebiyet vermektedir. Kayyum atanan Cizre Belediyesinin şehir kanalizasyon sularını arıtmadan geçirmeden nehre akıtması sonucu bütün bunlar meydana gelmektedir. Dicle Nehri, Cizre’de büyük bir talan ve çevre felaketiyle karşı karşıya. Dicle Nehri’nin coşkulu akışını engelleyen bu felaketin önüne derhâl geçilmelidir.

Dicle Nehri’nin sesi herkesin nefesidir diyorum, teşekkürlerimi sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Karahocagil.

32.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, 2021 yılında AK PARTİ Hükûmetinin Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde gerçekleştirdiği çalışmalara ilişkin açıklaması

MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) – 2021 yılında AK PARTİ Hükûmetinin, lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde gerçekleştirdiği çalışmaları anlatmaya devam ediyorum: Cumhurbaşkanımızın kararıyla 175 adet kazı çalışması gerçekleştirilmiştir. 53 kazı çalışması, müze müdürlükleri başkanlığınca gerçekleştirilmiş olup aynı zamanda 193 adet kurtarma kazısı, 12 kamu yatırım alanı kurtarma kazısı ve 6 su altı kazısı gerçekleştirilmiştir. İlkokul düzeyindeki çocukların kültür varlıklarının korunması ve kültür varlığı kaçakçılığının önlenmesi konularında bilinçlerini artırmaya yönelik kitap basılmış ve yaklaşık 50 bin çocuğa ulaştırılmıştır. Ülkemizin zengin kültürel mirasını ve dünyanın çeşitli kültürel zenginliklerinin ülkemizde tanıtımını sağlamak amacıyla 2021 yılı içerisinde yurt içinde 46 adet sergi düzenlenmiştir.

Görüldüğü üzere, tarih, kültür, sanat birikimimize sahip çıkıp ileriye taşımak gelecek nesillere…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aydınlık…

33.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlık’ın, Şanlıurfa’da yaşanan kuraklık sebebiyle çiftçiye verilmesi gereken desteklere ilişkin açıklaması

AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Türkiye'nin kalkınması için tarımın şart olduğunu herkes biliyor ancak son dönemlerde çiftçimizin yaşadığı sıkıntılar saymakla bitmiyor. Şu anda Urfa’da çiftçi kuraklıkla karşı karşıya. Birkaç gün içerisinde yağmur düşmezse kuru tarım yapılan 3,5 milyon dönüm arazi ne yazık ki riske girecek.

Buradan Hükûmete çağrı yapıyorum: Acilen sulama alanlarında iyileştirme yapılması ve planlanan alanların sulamaya açılması gerekiyor. Bölgede yaşanan elektrik kesintilerine son verilerek tarımsal sulamaya en az yüzde 50 destek verilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, tarımı da çiftçiyi de unutmak zorunda kalacağız.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Erel, buyurunuz.

34.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, 21-28 Nisan Ebeler Haftası’na ve sağlıkçılara ek zam konusunda verilen sözlerin tutulmadığına ilişkin açıklaması

AYHAN EREL (Aksaray) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Ebeler Haftası’ndayız. Gebelik öncesi, gebelik ve doğum sürecinde gebelerimizin yol arkadaşı olan, bebeklerimizin ilk nefes verişini izleyip onları sağlıklı bir şekilde annelerinin kucağına teslim eden değerli ebelerimizin Ebeler Haftası kutlu olsun.

Sağlık çalışanlarımızın kıymetini maalesef sadece özel günlerde hatırlıyor, onlara verdiğimiz sözleri çok çabuk unutuyoruz. Pandemi döneminde doktorlar için ek zam müjdesi verilmiş, daha sonra haksızlık olmaması adına tüm sağlıkçılar için düzenleme yapılacağı belirtilerek ek zam ertelenmişti. 14 Mart Tıp Bayramı’nda Cumhurbaşkanımız yeniden bu ödemeleri gündeme getirdi fakat hâlâ bir gelişme meydana gelmiş değil.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özdemir.

35.- Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir’in, İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) – Değerli Başkanım, Sibel Hanım’ın açıklaması üzerine söz aldım. Normalde Meclis iradesinin belirli olduğu konularda yeni bir öneri verilmesi, İç Tüzük’e göre de teamüllere göre de uygun değildir. 29 Martta tartıştığımız bir konunun yeniden gündeme getirilmesini ben eleştirdim ama Sibel Hanım bundan alınganlık gösterdiyse ben kendisi kastetmediğimi burada özellikle belirtmek istiyorum. Tabirlerin de böyle değişik bir özelliği vardır, bu hususu bilgilerinize ve Genel Kurulun bilgilerine takdim etmek istiyorum.

BAŞKAN – Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, İzmir Milletvekili Fehmi Alpay Özalan, Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile 92 Milletvekilinin Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- İzmir Milletvekili Fehmi Alpay Özalan, Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile 92 Milletvekilinin Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi (2/4331) ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 324) (*)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Dünkü birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 324 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümünde yer alan 13’üncü maddesi kabul edilmişti.

14’üncü madde üzerinde 4 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 14’üncü maddesinin (4)’üncü fıkrasında yer alan “az olmamak üzere” ibaresinin “fazla olmamak üzere” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Hüseyin Örs                         Dursun Ataş                     Mehmet Metanet Çulhaoğlu

                   Trabzon                               Kayseri                                      Adana

           Hayrettin Nuhoğlu                    Yasin Öztürk                         İmam Hüseyin Filiz

                  İstanbul                               Denizli                                    Gaziantep

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.

Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 14’üncü maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, teklifin 14’üncü maddesiyle spor federasyonlarının belirli liglerde yer alabilmek için spor anonim şirketi olma zorunluluğu ve bu şirketlerin ödenmiş sermayesinin 1 milyon Türk lirasından az olmamak üzere asgari sermaye zorunluluğu getirilmesi düzenlenmektedir.

Değerli milletvekilleri, Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’ni birkaç gündür görüşmeye devam ediyoruz. Komisyonda da bulundum, orada da fikirlerimi, görüşlerimi ifade ettim. Bugün birinci bölüm üzerindeki maddeleri tamamlayacağız inşallah. Bildiğiniz gibi, kanun teklifi üç bölümden oluşuyor ve önümüzde görüşeceğimiz 45-46 madde daha var. Şu ana kadar kanun teklifinde üzerinde tartışmalar olan bazı maddelerde iktidar ve muhalefet partilerinin uzlaşısıyla bazı düzeltmeler yapıldığını görüyoruz. İnşallah, kanun teklifinin tamamında iktidar ve muhalefetin uzlaşısıyla herkesin “evet” diyeceği bir metni kanunlaştırırız.

Değerli arkadaşlar, sizlere birkaç hususu arz etmek istiyorum. Özellikle özerklik açısından önemli olduğuna inandığım ve spor federasyonlarının denetlenmesi konusunda bir iki hususu söyleyeceğim. Bağımsız denetim şirketleri tarafından yapılan denetim yerine, bu teklifte 42’nci maddede yer alan kuruluş kanunu bulunanlar hariç spor federasyonlarının her türlü harcamalarının Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından denetlenmesine ilişkin hükümler, siyasetin spor federasyonları, kulüpler ve futbol üzerindeki nüfuzunun artmasına imkân verecek ve vesayeti daha da güçlendirecek bir anlayışı yansıtmaktadır.

Değerli arkadaşlar, devlet, sporu koruma ve geliştirme görevini öncelikle Anayasa’nın 33’üncü ve 59’uncu madde hükümleri ve kanunların kendine tanıdığı sınırlar içerisinde yerine getirmelidir; evet. Ancak, eğer bu kanun teklifi kanun niteliğini haiz olursa federasyonlar üzerindeki siyasi kontrol uygulamada daha da artacak. Gençlik ve Spor Bakanı tarafından istenmeyen herhangi bir federasyonun görevde kalamayacağına ilişkin çekincelerimiz var ve bu çekincelerimizi burada ifade etmek istiyorum. Merkezî idarenin, futbol alanına bu derece yoğun müdahalesini getiren düzenlemelerin FIFA ve UEFA tarafından nasıl değerlendirileceğini göz ardı etmeyelim, yarın istenmeyen yaptırımlarla karşı karşıya kalmamak için yeni düzenlemelerimizde bu noktaya dikkat edelim, özen gösterelim.

Değerli milletvekilleri, amatör spor kulüplerimizin, amatör sporcularımızın, amatör branşlarda çalışan antrenörlerimizin ve teknik heyetin yaşamış oldukları mağduriyetler var, sorunlar var. Nedir bunlar? Finansal sorunları var, yeterli mali destek alamama sorunları var, malzeme tesis ve ulaşım için kaynak oluşturamama sorunları var, yöneticilerin donanımına ilişkin sorunları var, yapılması gereken hukuki düzenlemeleri gerçekleştirebilmek için maddi zorlukları var, mevcut tesislerin ortak kullanımında planlamayla ilgili sorunları var. Ben derim ki: Burada, bu spor yasası teklifini konuşurken gelin, bu kulüplerin, amatör kulüplerimizin sorunlarının çözümüne ilişkin de düzenlemeleri yapalım, bunları da yerine getirelim.

Son olarak bir şey söylemek istiyorum değerli arkadaşlar: Özellikle bu yasa teklifini konuşurken, bu yasa teklifini görüşürken kulüplerimizin aşırı borçlanmalarından bahsettik -ki doğrudur- burada yabancı transferleri ve menajerlik ücretlerinin çok fazla olduğundan şikâyetçi olduk -ki doğrudur- o zaman yapılması gereken kulüplerin altyapılarını güçlendirmek, altyapıya değer vermek, kıymet vermek ve altyapıdan yeni gençlerin yetişmesine imkân vermektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Teşekkür ederim.

Bununla ilgili pilot takım uygulamaları var yani profesyonel kulüplerin pilot takımları var. Bizim Trabzon’da, Trabzonspor’la “1461 Trabzon” pilot takım uygulaması vardı. Buradaki hedefimiz de A takıma yani ana takıma, Trabzonspor’a hem oyuncu yetiştirmek hem teknik heyet, antrenör, hoca yetiştirmek hem de idarecileri buna hazırlamaktı; bununla ilgili bir uygulamamız vardı. Yalnız, bizden başka bazı kulüplerin de yine bu tür uygulamaları var. Ben derim ki bunu Federasyonla konuşalım; Federasyon bu noktada pilot takım uygulamasının esaslarını belirleyecek bir çerçeve ortaya çıkarsın ve bu pilot takımları destekleyelim.

Son kez şunu söyleyeceğim: Büyükşehir belediyelerinden amatör spor kulüplerine bütçelerinden binde 12, diğer belediyelerden de yüzde 7 oranında ayni ve nakdî yardım var, bunun yetersiz olduğunu da burada ifade etmek istiyorum.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesinde geçen “vasfını” ibaresinin “özelliğini” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 Nuran İmir               Serpil Kemalbay Pekgözegü            Mahmut Celadet Gaydalı

                    Şırnak                                 İzmir                                        Bitlis

                Zeynel Özen                         Ayşe Sürücü                      Ömer Faruk Gergerlioğlu

                  İstanbul                              Şanlıurfa                                    Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Şırnak Milletvekili Sayın Nuran İmir.

Buyurunuz Sayın İmir. (HDP sıralarından alkışlar)

NURAN İMİR (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; cezaevlerinde rehin tutulan bütün arkadaşlarımızı ve halkımızı buradan selamlıyorum.

Sayın Başkan, dünya siyasal tarihine baktığımızda, yolsuzluğa bulaşıp ülkenin kaynaklarını yandaşlarına peşkeş çeken iktidarlar ayakta kalmak için her zaman faşizmin sınırlarını genişletmişlerdir. Türkiye’deki AKP ve MHP iktidarı da her gün faşizm dalgasını bir üst seviyeye ulaştırmaya çabalıyor, Türkiye’deki ekonomik krizin ve yolsuzluğun görülmemesi için tek çözümü Kürtlere ve demokrasi çevrelerine saldırmakta görüyor. Bu saldırıların merkezi hâline gelen Şırnak’tan birkaç örnek vermek istiyorum.

Hatırlarsanız, birkaç ay önce Cizre’de bir polis, kullandığı aracıyla “Abdulgaffar Dayan” adlı bir gencimizi ezerek katletmişti. Ailenin şikâyetçi olmaması için Vali, Kaymakam ve bürokratlarınız Dayan ailesinin evine âdeta karargâh kurdu. Dayan’ın ölümüne sebebiyet veren polis memuru da hâlâ görevinin başında. Tabii, olay bunlarla bitmiyor. Birkaç ay sonra yani geçtiğimiz hafta, yine başka bir polis memuru Şırnak’ta bu kez Dayan’ın avukatı olan Serkan Karakaş’ı arabasıyla ezdi, avukat Karakaş günlerce hastanede kaldı. Bütün bunlar tesadüfi olaylar değildir. Faşist dalgadan etkilenen polisler ve mülki idare amirleri halkın can güvenliğini gerçekten hiçe sayıyorlar, iktidarın gözüne girmek için de her türlü hukuksuzluğu ve yolsuzluğu yapıyorlar. Neden sadece bizim bölgede polis araçları sivilleri eziyor ve katlediyor? Diğer bölgelerdeki polisler araç kullanmıyor mu? Buna benzer bir sürü olay olmasına rağmen bunları hiç sorguladınız mı, hakikaten, tekrar buradan sormak istiyorum. Bölgedeki polisler suç işleme konusunda neden bu kadar rahatlar? Cezasızlık politikasının rahatlığıyla kendilerince halka devletin şiddetini göstermek istiyorlar; olacak iş midir? Çünkü bütün suçların arkasında duran iktidarınızı görüyorlar. O yüzdendir ki bir yandan araçlarıyla sivilleri eziyorlar, diğer yandan da parti binalarımızın kapılarını kırıp her gün baskınlar yapıyorlar.

Bakın, Cizre ilçe binamız dört ay içerisinde 2 kezdir basılıyor. Geçtiğimiz hafta sabahın köründe yine parti binamızı destursuzca basıp talan ettiler. Ben gördüklerimle inanın dehşete düştüm, bu nasıl bir kin, bu nasıl bir nefret dedim. Kitapları yırtmak, duman külüyle karalamak ne demek? Arkadaşlar, soba borularından çıkardıkları izlerle kitapları, duvarları, kapıları, panoları, fotoğrafları, parti içinde ne varsa hepsini özel olarak kirletmişler, bilgisayarları kullanılamaz hâle getirmişler, paramparça etmişler. Bundan daha barbar bir zihniyet olabilir mi? İşte, Vandalizm budur. Biliyorsunuz, biz de biliyoruz, halkı korkutmak istiyorsunuz, algılar oluşturuyorsunuz ve böyle parti binalarımızı basıyorsunuz. Her gün fiziki olarak takip ettiğiniz ilçe eş başkanlarımızı ifadeye ne zaman çağırdınız da gelmediler? Fakat faşizm dalgasını yükseltmek için gece gündüz kapısında nöbet tuttuğunuz parti binalarımızı ve ilçe yöneticilerimizin evlerini korsanvari basmayı tercih ediyorsunuz, çocukları korkutmayı, yaşlıları iterek yere atmayı marifet ve kendi hukukunuz sayıyorsunuz. Bu nasıl bir güç zehirlenmesidir, bu nasıl bir şuursuzluktur? Evet, amacınız korku salmak, bunu biliyoruz ama Cizre halkı korkmaz, Cizre halkı sinmez. Halkımız bu baskına cevaben üç gün üç gece parti binalarının önünde partilerine ve parti yöneticilerine sahip çıktılar; işte HDP, direnen bu onurlu halkın kendisidir. Biz bir kez daha söylüyoruz, ikiyüzlü politikalarınızdan bir an evvel vazgeçmelisiniz. Sizden öncekiler şu an yaptıklarınızın aynısını yapmışlardı ama hepsi tarihin çöp sepetinde yerlerini aldılar. Defalarca denenen ama aynı sonuçları doğuran savaş ve kaos seçeneğinin dışına çıkmak zorundasınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz, tamamlayınız efendim.

NURAN İMİR (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Siz de gördünüz ve çok iyi biliyorsunuz ki Kürtler, Botanlılar kirli hesaplara, faşist uygulamalara ve operasyonlara diz çökmeyecektir. Kürtler demokratik mücadele zeminini de terk etmeyecektir, partisi HDP’yle birlikte var olmaya, mücadele etmeye devam edecektir. O yüzden, kendi iktidar politikalarınızdaki bu inkârı ve baskıyı terk edin diyoruz, “Nevroz”larda yükselen seslere kulak verin diyoruz, sorunun tek çözümü olan barış ve diyaloğun yolunu bir an evvel açın diyoruz. Bu yolda bizler mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizim yolumuz barış yoludur, bizim yolumuz demokrasi yoludur.

Bu vesileyle bir kez daha direnen Cizre halkımızı, bütün Botan halkımızı sevgiyle selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Şimdi okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesinin (3)’üncü fıkrasının madde metninden çıkarılmasını ve diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Cahit Özkan                         Erkan Akçay                    Dursun Müsavat Dervişoğlu

                   Denizli                                Manisa                                       İzmir

           Meral Danış Beştaş                                                                   Engin Özkoç

                     Siirt                                                                                 Sakarya

 

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

            Mustafa Adıgüzel                       Ali Keven                          Yüksel Mansur Kılınç

                     Ordu                                  Yozgat                                     İstanbul

             Vecdi Gündoğdu                      Fikret Şahin                           Burhanettin Bulut

                 Kırklareli                            Balıkesir                                     Adana

            Ömer Fethi Gürer

                    Niğde

BAŞKAN - Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki ilk önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, spor anonim şirketlerinin tescillerinin İçişleri Bakanlığına bildirilmesine ilişkin fıkranın madde metninden çıkarılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde konuşmacı Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer.

Buyurun Sayın Gürer. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzde “spor” deyince akla futbol, “futbol” deyince büyük bir endüstri, “endüstri” deyince rant ve şans oyunları gelmektedir. Bu kanun teklifi ağırlıklı olarak profesyonel futbol kulüpleriyle ilgili düzenlemeler içerse de Bakanın atama yetkilerini güçlendirip özerkliği sınırlandırsa da yine de bir adımdır.

Ülkemizde 1.860 spor kulübünde 8 milyon 320 bin 347 lisanslı sporcu görülse de bunun ne kadarı aktif, belli değildir. Ülkemizde, 92 ayrı ülkeden, futbol hariç, 3.320 yabancı uyruklu sporcu vardır. Türkiye Futbol Federasyonuna tescilli futbol kulübü sayısı 5.751’dir. 282.605 amatör futbolcu, 308.008 profesyonel futbolcu lisanslıdır. Yabancı uyruklu futbolcu olarak ise 74 ayrı ülkeden, 273’ü Süper Lig'de, 101’i de 1. Lig’de top oynamaktadır. 8 milyon 250 bin üniversite öğrencimizden Üniversite Sporları Federasyonuna kayıtlı ise 24.271 sporcudur, bu da sporda hangi noktada olduğumuzun ilginç ve somut bir göstergesidir. Amatör spor kulüpleri ve engelli spor kulüpleri üvey evlat muamelesi görmekte, bu düzenlemede, bu yasada teklif olarak dahi yer almamaktadır.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde durum böyle, Niğde'de nasıl? Ben “Niğde Spor Tarihi” kitabını yazdım. Niğde, İç Anadolu'da spor anlamında geçmişte aktif, farklı branşların olduğu, spor ilgi alanının olduğu bir kentti. Niğde Spor Tarihi kitabı 540 sayfa. Dağcılıktan kayağa, güreşe, boksa tümünü anlattım çünkü o zaman okullarda spor aktif olarak yapıldığı gibi, fabrikaların da spor kulüpleri vardı. 1926 yılında Niğde’de kadın güreşçi bulunuyor.

Şimdi, bunları değerlendirdiğimiz zaman, o günden bu yana Niğde gibi bir kentte sporun erdiği evrenin ne yazık ki iyi olduğunu söyleyemeyiz. Altyapısı yetersiz. Niğde’de, Niğde Stadı 1970 yılında yapılmıştı, 1987 yılında genişletildi, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde 2016 yılından beri stadın yapılacağı söyleniyordu, nihayet Mayıs 2021 yılında stat yıkıldı. “Beş yüz elli günde bu stat bitecek.” deniliyordu; on bir ay geçti, hâlâ stat yıkıntı olarak duruyor ve bir çivi dahi çakılmadı. Bunun yansıması ne oldu? Niğde Anadolu Futbol Kulübü var. Bu kulübü 2018 yılında altyapıda sporcu yetiştirmek için İzmir Altınordu Spor Kulübü satın almıştı. Daha sonra, geçen yıl Galatasaray Kulüp Başkanı Burak Elmas bu takımı satın alarak bölge için önemli bir altyapı spor kulübünü oluşturdu ama stat olmayınca Niğde Anadolu Futbol Kulübü, üniversite stadında maçlarını yapmak zorunda kaldı, Niğde üniversite stadında da kar yağdığında kepçeyle stadın zemini kazınınca tarlaya döndü ve göçebe olarak oradan oraya maçlarını oynamak zorunda kalan bir takıma dönüştü, sonunda ne yazık ki Niğde Anadolu Futbol Kulübü küme düştü, böyle olunca da Niğde'nin tek profesyonel sayılabilecek takımı bir alt kümeye düşmüş oldu. Onun için, bu dönemde Niğde stadının söz verildiği gibi bir an önce yapılıp Niğde’ye kazandırılması gerekiyor. Neredeyse bir yıl geçmiş üzerinden, statla ilgili bir çalışmanın olmaması büyük bir eksiklik, bunu da buradan paylaşmak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Düşünce olarak Niğde Anadolu Futbol Kulübünün, Galatasaray Kulübünün bir alt kulübü olarak genç sporculara kapı açan bir kimliğe erdirilmesi güzel bir gelişmeydi. Bunun gibi profesyonel spor kulüplerinin, 1. Lig’de ve Süper Lig'deki takımların benzer girişimlerini Anadolu’ya yaymalarının faydası olacağını düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, geçmiş süreçte, kendi çocukluk yıllarımıza baktığımız zaman, sporun amatör ruhunun özelliği ve içeriği farklıydı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) – Futbol maçları, oynanan koşullar olumsuz da olsa ilgi bulduğu gibi, diğer spor branşları da yaygın olarak yapılırdı. Bugün ne acı ki çoğu lisemizin kapalı spor salonu olmadığı gibi, okullarda sportif faaliyetler oldukça geriye düştü. Yani biraz evvel söyledim, 8 milyonun üzerinde üniversite öğrencisinin 24 bininin aktif sporcu olduğu bir ülkede altyapının ortadan kalkması, spora verilen geniş tanımın daralmasına neden oldu.

Spor yalnızca futboldan ibaret olmamalı, amatör spor kulüpleri ve engelli spor kulüplerinin sorunlarını çözecek düzenlemeler sağlanmalı. Bugün engelli spor kulüpleri malzeme temin edemiyor, bir kentten bir kente giderken sponsor aramak zorunda kalıyor. Oysa, bunlarla ilgili geniş bir düzenlemeyi gerçekleştirip her kesimin spor yapacağı, sporun da faydalarında buluşacağı bir düzenlemenin ihtiyaç olduğunu düşünüyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…14’üncü madde kabul edilmiştir.

15’inci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 15’inci maddesinin (4)’üncü, (5)’inci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(4) Bir spor kulübü ile bağlantılı olan spor anonim şirketlerinde şirket kârından kuruculara, yönetim kurulu üyelerine ve diğer kişilere herhangi bir menfaat sağlanamaz.

(5) Gerçek veya tüzel kişiler aynı ligde yer alan birden fazla spor kulübünde veya spor anonim şirketinde doğrudan veya dolaylı olarak hissedarı olamaz.”

            Mustafa Adıgüzel                       Ali Keven                          Yüksel Mansur Kılınç

                     Ordu                                  Yozgat                                     İstanbul

                Fikret Şahin                     Burhanettin Bulut                        Vecdi Gündoğdu

                  Balıkesir                               Adana                                     Kırklareli

                                                   Abdurrahman Tutdere

                                                           Adıyaman

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Adıyaman Milletvekili Sayın Abdurrahman Tutdere.

Buyurunuz Sayın Tutdere. (CHP sıralarından alkışlar)

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, sporla ilgili kanun teklifini konuşuyoruz; tabii, bu kanun teklifinin hem geneli üzerinde hem de bölümler üzerinde yapılan konuşmalarda partimizin hatipleri gerekli açıklamaları yaptılar, ben bu konuda tekrara girmeyeceğim ancak şundan emin olmak lazım: Bu kanun teklifi sporda yaşadığımız gerilemeyi durdurmaya yetmeyecektir, yaşanan sorunları çözmeye yetmeyecektir. Sebebi şu: Türkiye, özellikle AK PARTİ iktidarı döneminde her alanda gerilediği gibi spor alanında da geriledi. Tabii, sporda bu ülke neden bu kadar geriledi, neden yeni gençler yetişmiyor, neden uluslararası başarılara imza atan yeni futbolcularımız, yeni sporcularımız ortaya çıkmıyor? Bunun bir sebebi var, o da AK PARTİ iktidarının yanlış politikaları. AK PARTİ olarak siz her şeye siyaseti karıştırdınız, büyük bir doyumsuzluk var; STK’ler bizden olsun, spor kulüpleri bizden olsun, bütün dernekler bizden olsun, her şey bizden olsun dediniz ve sporu da bu hâle getirdiniz. Buradan, milletin kürsüsünden sizleri uyarıyoruz: Elinizi milletin kurumlarından çekin. Bırakın bazı kurumlar da halkın olsun, bazı kurumlar da milletin olsun ki Türkiye'de ilerleme olsun.

Değerli arkadaşlar, hazır, Spor Bakan Yardımcısı da buradayken seçim bölgem olan Adıyaman'la ilgili birkaç eksiği ifade etmek istiyorum. Sayın Bakan, Adıyaman, AK PARTİ iktidarında kamu hizmetlerinden yeteri kadar pay alamadığı gibi sporda da yeteri kadar pay alamadı. Bizim il olarak şu anda amatörde toplam 83 takımımız var, profesyonel ligde 2 takımımız var. Ben, buradan, büyük zorluklar içerisinde bu sezon da mücadele veren Kahta 02 Spor’a ve Adıyamanspor kulübümüze başarılar diliyorum, teknik direktöründen tutun, bütün futbolcularına ve bütün seyircilerine şükranlarımı sunuyorum. Zor koşullarda mücadele ediyorlar. İnşallah, bu pazar bir maça çıkacaklar, gerçekten bir kader maçı ve pazar günkü maçta da takımlarımıza başarılar diliyorum.

Tabii, takımlarımız büyük zorluklarla boğuşuyorlar, özellikle Kahta 02 Spor. Kâhta ilçemiz büyük bir nüfusa sahip ancak stat gerçekten koşullar itibarıyla çok verimsiz ve Kahta 02 Spor’un antrenman yaptığı Kâhta Stadıyla ilgili iktidar defalarca söz vermiş olmasına rağmen bugüne kadar bir çalışma yapmadı. Sporcuların kalacak yeri yok, otellerde diğer firmaların destekleriyle kalıyorlar. Aynı şekilde Adıyaman'daki stadımız da gerçekten talepleri karşılayamıyor. Çok eski bir stat, birkaç kere onarıldı ancak şu anda talebi karşılamıyor. Çevre illerle yapmış olduğumuz kıyaslamada Adıyaman Stadı’nın artık, gerçekten talebi karşılamadığı açıkça ortaya çıkıyor. AK PARTİ iktidarı Adıyaman'dan oy almayı biliyor ancak hizmet etmeyi bilmiyor. Bunu nereden anlıyoruz? Kâhta Stadı’na baktığımızdan anlıyoruz, Adıyaman’daki Atatürk Stadı’na baktığımızdan anlıyoruz. Bir kez daha iktidarı, Sayın Bakanı Adıyaman’daki spor tesislerinin eksiklerini gidermeye davet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Adıyamanspor’un futbolcuları şu anda, tesis olmadığı için, yeteri kadar antrenman sahaları olmadığı için huzurevinde kalıyorlar, düşünebiliyor musunuz? Burada kalan çocuklardan, burada kalan gençlerden başarıyı nasıl bekleyeceksiniz? Bir an evvel, Adıyaman’daki spor tesislerinin eksiklerinin giderilmesini bekliyoruz. Yirmi yıllık AK PARTİ iktidarı, Adıyaman’ın çoğu beldelerine henüz bir halı saha daha yapamadı. Bakınız, Adıyaman merkezde, Kömür ve Yaylakonak beldelerimizde halı saha yok, Gölbaşı ilçemizin Harmanlı beldesinde halı saha yok, Çelikhan ilçemizin Pınarbaşı beldesinde halı saha yok. Siz yirmi yılda Adıyaman’a bir halı saha yapmayı dahi beceremediniz. Ancak Adıyamanlılar takip ediyor, milletimiz takip ediyor sizin bu vurdumduymazlığınızı, gerçekten bu halkın hâlinden anlamazlığınızı takip ediyor. İnşallah, en kısa sürede, milletin önüne sandık geldiğinde millet bunun hesabını size soracak.

Bakınız, Adıyaman Atatürk Barajı kenarında her yıl onlarca çocuğumuz boğularak vefat ediyor. Bu sıcak bölgelerde bir havuz bile yapmayı beceremediniz, başaramadınız. Adıyaman’da, Urfa’da, bölgedeki bütün illerde yazın çok sıcak havalar olmasına rağmen havuzlar yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) – Eğer siz havuz yapmış olsaydınız gençlerimiz hem yüzme sporunda başarılar sağlayacaklardı hem de ocaklar sönmeyecekti, her yıl onlarca evladımızı biz boğulma vakalarında kaybetmeyecektik. AK PARTİ iktidarı olarak gerçekten büyük bir vurdumduymazlık içerisindesiniz, halkı unutmuşsunuz. Ama şunu unutmayın: En yakın seçimde bu millet maça hazır, sahada hazır. Ve şunu unutmayın: Demokrasilerde en büyük hakem millettir. Millet maça hazır ve ilk sandıkta, ilk maçta size kırmızı kartı gösterecek ve sizi bu sahanın dışına itecek; Türkiye de rahat edecek, gençlerimiz de rahat edecek, milletimiz de rahat edecek.

Genel kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesinde geçen “imtiyazlar” ibaresinin “ayrıcalıklar” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Ayşe Sürücü              Serpil Kemalbay Pekgözegü                    Zeynel Özen

                  Şanlıurfa                                İzmir                                      İstanbul

       Mahmut Celadet Gaydalı        Ömer Faruk Gergerlioğlu

                    Bitlis                                 Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel Özen.

Buyurunuz Sayın Özen. (HDP sıralarından alkışlar)

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15’inci maddede HDP adına söz almış bulunmaktayım.

Bu maddeyle, spor kulüplerinin varlıklarını sahip oldukları anonim şirketlere çeşitli sözleşmelerle sermaye olarak koyup şirketleşmenin önü açılıyor. Spor kulüpleri iktidarın bir rant aracı hâline getirilmiştir. Kulüpler ve federasyonların başına geçebilmek için aranan tek nitelik yandaş olmaktır.

Şimdi çok fazla söz söylemeyeceğim bu konuda çünkü eğer Türkiye'nin ekonomisine bakarsanız, Türkiye'deki adalete bakarsanız Türkiye'deki sporun da hangi düzeyde olduğunu son dönemlerdeki başarısızlıklarıyla bunlar kanıtlamışlardır.

Değerli milletvekilleri, bugün Türkiye'nin en yakıcı sorunlarının başında gelen bir şey de cezaevlerindeki durumdur. Cezaevlerinde tutuklulara yönelik işkence, darp, hakaret, tehdit, çıplak arama, intihara sürükleme, yaşam hakkı ihlalleri gerçekleşmektedir. Cezasının infazını tamamlamış birçok siyasi hükümlünün, verilen disiplin ceza yöntemleriyle cezaevinden çıkmaları engellenmektedir. 2022 yılı itibarıyla infaz süreci tamamlandığı hâlde 116 hükümlü eşitlik hakkı hiçe sayılarak tahliye edilmemiştir. Cezaevlerinde yaşamını yitiren siyasi tutukluların cenazesi din görevlileri tarafından “Yasak.” denilip yıkanmamakta, dinî vecibeleri yerine getirilmemektedir. 6 Nisan 2022 tarihinde, Silivri 5 No.lu L Tipi Cezaevinde en az 8 mahpus 60 infaz koruma memuru tarafından toplu işkenceye tabi tutulmuştur ve Silivri Devlet Hastanesine kaldırılmışlardır ve işkencenin ardından 2 mahpus yaşamını yitirmiştir. Silivri 5 No.lu L Tipi Cezaevi idaresi, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, işkence sonucu yaşamını yitirdiği hastanedeki son görüntüleriyle anlaşılan Ferhan Yılmaz'ın kalp krizi geçirdiğini açıklamıştır. Bununla birlikte, Ferhan Yılmaz'ın ölüm belgesine bulaşıcı hastalıklardan dolayı öldüğü yazılmış, kayıtlara bu geçmiştir.

Değerli milletvekili, vicdanınıza bakın, buraya bakın. Bu, Ferhan Yılmaz’ın hastanede çekilen resmi. “Kalp krizi geçirmiş.” deniliyor bu adama. Kafası, gözü, her tarafı, dudağı, yüzü parçalanmış. Bu adama kalp krizinden öldü deniliyor. Böyle bir vicdansızlık olmaz. O Cezaevi Müdürünün ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürünün derhâl görevden alınması gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, cezaevlerindeki bu tablo Türkiye'nin insan hakları ve hukuk karnesidir. Türkiye’de iç barışın sağlanması için ilk olarak cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin giderilmesi gerekmektedir. İnsan Hakları Derneğinin kayıtlarına göre son beş yılda 255 mahpus cezaevlerinde ölmüş, 1.604 hasta mahpus var ve bunların 604’ü ağır hasta. Gerçekten bu, insanlık dışı bir uygulamadır. Bunların tedaviye erişimi engellenmektedir. Bu tutukluların başında Aysel Tuğluk gelmektedir. Yeme içme gibi temel insani ihtiyaçlarını karşılayamaz durumdadır ve kendisi kendi kendinin ihtiyaçlarını giderememektedir; herhangi bir yardım da yapılmıyor ve hücrede tutuluyor.

Değerli milletvekilleri, bizler bu hak ihlallerini gidermediğimiz zaman Türkiye demokratik bir ülke olmayacak. Burada onun için, ben, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel şahsında tüm mahpusları saygıyla selamlıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) – Bir dakika…

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, sorunları çözmek zorundayız. Eğer sorunları çözmezsek yani Kürt sorunu gibi yakıcı bir sorunun, Alevi sorunu gibi yakıcı bir sorunun etrafından dolanarak Türkiye'yi demokratikleştiremeyiz. Türkiye'yi demokratikleştirmediğimiz sürece hiçbir konuda bir adım ilerleme olmaz. Onun için, buradan size çağrımdır: Bu sorunları şiddetle, savaşla, asimilasyonla çözemezsiniz. Çözmek için bu Meclisin inisiyatif alması gerekiyor. Bu milletin temsilcisi olarak bu Meclis görevini yerine getirmelidir. Bu görev Meclise düşmektedir.

Ben tüm Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 15’inci maddesinin (1)’inci fıkrasında yer alan “veya” ibaresinin “ya da” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     Mehmet Metanet Çulhaoğlu              Dursun Ataş                              Yasin Öztürk

                    Adana                                Kayseri                                     Denizli

              Orhan Çakırlar                   Hayrettin Nuhoğlu

                    Edirne                                İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Kayseri Milletvekili Sayın Dursun Ataş.

Buyurunuz Sayın Ataş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerine İYİ Parti adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, AKP iktidarı 20’nci yılını geride bırakmaya hazırlanırken ülkemiz ise her alanda kâbus yaşamaktadır. Nitekim, AKP iktidarının milletimize yaşattıkları ortadır. Bunun muhasebesini yapacak olursak, son yirmi yılın ardından Türkiye, ekonomisi, hukuku, dış politikası iflas etmiş, enflasyon üç haneli rakamlara ulaşmış, milyonlarca işsizin olduğu, yolsuzluğun, yoksulluğun normalleştiği, 20 milyon insanın sosyal yardımlarla yaşadığı, yasama, yürütme ve yargının tek adama bağlandığı, bölgesinde yalnızlaşan bir ülkeye dönüşmüştür. Kısaca, AKP’nin yirmi yılının ardından ülkemize bıraktığı miras, yolsuzluktur, yoksulluktur, yasaklardır, baskılardır, canavara dönüşen enflasyondur, yüzde 30’ları bulan işsizliktir, sayıları 8 milyonu geçen sığınmacılardır, devlete çöreklenmiş rant çeteleridir, gelir adaletsizliğidir, ucuz ekmek kuyruklarıdır. Yani, AKP, yirmi yılda, cumhuriyetle kazandığımız her şeyi talan etmiş, geriye ise uçurumun kenarında, iflas etmiş bir ülke bırakmıştır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye pek çok badire atlatmıştır, bunu da atlatacak, AKP’yi de sandıkta siyasi partiler mezarlığına gönderecektir. Ancak bu tek adam rejiminin yarattığı tahribat cumhuriyet tarihinde görülmemiş boyuttadır. Bakınız, doksan sekiz yıllık cumhuriyet tarihimizde dolar cinsinden fert başına gelirin sekiz yıl üst üste düştüğü tek dönem bu dönemdir, o da 2014-2022 yılları arasına rastlamaktadır yani ucube partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle başlayan ve hâlen devam eden tek adam dönemidir.

Yine, dolar cinsinden millî gelirimizin üst üste dört yıl daraldığı sadece 2 dönem vardır. Birincisi, 1944-1947 dönemleri yani İkinci Dünya Savaşı ve hemen ardından gelen dönemdir. İkincisi ise 2017 ile 2022 arasındaki dönem yani yine tek adam dönemidir. 6 milyon ailenin yardımlarla yaşamaya çalıştığı bir dönem ise bugüne kadar hiç yaşanmamıştır.

Değerli milletvekilleri, bahsettiğim gibi bu tek adam rejiminin faturası milletimiz için çok ağır olmuştur. Cumhuriyetimizin kurulduğu 1923’ten 2002’ye kadar geçen dönemde yani AKP işbaşı yapana kadar bu ülke, 1929 Büyük Ekonomik Buhranı’nı, İkinci Dünya Savaşı’nı, Sovyet tehdidini, Kore Savaşı’nı, 1970’lerdeki petrol krizini, Kıbrıs Barış Harekâtı’nı ve ardından gelen ambargoları, 1961 ve1980 askerî darbelerini, 1994 ve 2001 krizlerini, 1999 Marmara depremlerini yaşadı. Cumhuriyet tarihinden bu yana tüm bu kriz ve bedellerin millî gelir cinsinden maliyeti 227 milyar dolar olmuştur. Peki, soruyorum: 2014’ten 2022’ye kadar yani bu ucube hükûmet sistemiyle gelen tek adam rejimi döneminde millî gelir kaybımız ne kadar olmuştur? Hemen cevap vereyim: Yaklaşık 250 milyar dolar. Yani bu ucube hükûmet sisteminin ülkemize maliyeti cumhuriyet tarihinden bu yana yaşanan tüm krizlerin ülkemize maliyetinin üstüne çıkmıştır.

Değerli milletvekilleri, dün Uluslararası Para Fonunun Dünya Ekonomik Görünüm Raporu yayımlandı. 2020 yılında dünyanın 19’uncu büyük ekonomisi olan Türkiye, 2021 yılında 806,8 milyar dolarlık millî geliriyle 21’inci sıraya gerilemiştir. Uluslararası Para Fonu 2022 yılında Türkiye’nin 692,4 milyar dolarlık millî gelirle dünyada 23’üncü sıraya gerileyeceğini tahmin etmektedir. Dünyanın en büyük ekonomileri listesinde Türkiye, 2000 yılında 17’nci sırada yer alıyorken bugün 21’inci sıraya gerilemiş, yarın 23’üncü sıraya gerileyecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN ATAŞ (Devamla) – Başkanım, tamamlayabilir miyim?

BAŞKAN – Buyurunuz.

DURSUN ATAŞ (Devamla) - Oysa AKP iktidarının en büyük vaadi 2023 yılında Türkiye’yi dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına sokmaktı yani hayaller ilk 10, hayatlar ise 21’inci, gelecekte ise 23’üncü sıra. Rakamların söylediği gayet açık, bu partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi başarısız olmuştur, AKP iktidarı başarısız olmuştur, saray başarısız olmuştur. Bu başarısızlıkların bedelini ise milletimize yüklemektedirler diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 15’inci madde kabul edilmiştir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – 60’a göre bir dakika söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Beştaş, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

36.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Yenişehir Belediyesi Başkan Yardımcısı Arif Yıldırım’ın Ahi Evran Projesi’nde yaptığı yolsuzluklar nedeniyle görevden alınmasına ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Kayyum atanma ve yolsuzluk meselesini buradan çok defa söyledik, şimdi de yeni bir haber var. Yenişehir Belediyesi Başkan Yardımcısı Arif Yıldırım, Ahi Evran Projesi’nde yaptığı yolsuzluklardan kaynaklı görevden alındı. Bu kaçıncı, doğrusu bilmiyorum. Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesi Seyrantepe semtindeki TOKİ Ahi Evran Parkı’nda süren Hanımevi, Gençlikevi, Yaşlılar Kıraathanesi, Engelsiz Yaşam Merkezi ve diğer sosyal donatıların bir kısmının çökmesi sonucunda kayyum tarafından görevden alınmış. Şimdi, burada çökme olduğu için, inşaat malzemelerinin kalitesiz kullanılması ve denetlenmemesi sebebiyle görevden alındığı iddia ediliyor ama tablo bunu gösteriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitiriyorum.

Ve şu anda, dün akşam belediye personelinin gözleri önünde Başkan Yardımcısı Arif Yıldırım’ın kayyum Murat Beşikçi tarafından azarlandığını da biliyoruz, tanıklar bunu aktardılar. Öte yandan, İmar Yapı Müdürü Alaattin Arpa ve Yapı Denetim Memuru Aydın Demirpolat’ın ise görev yerleri değiştirilmiş. Açıkçası burada artık bir yolsuzluk değil, yolsuzluğu aşan, insanların yaşam hakkını tehdit eden bir tablo da oluşmuş çünkü bu yapıların çökmesi sebebiyle bu görevden alma gerçekleşmiş. Halkın sağlığını ve yaşamını tehlikeye atan bir tablo.

Açıkçası, kayyum rejimi bir halk düşmanlığıdır, gasptır, derhâl buna son verilmelidir ve belediye başkanları görevlerine iade edilmelidir.

Teşekkür ediyorum.

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- İzmir Milletvekili Fehmi Alpay Özalan, Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile 92 Milletvekilinin Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi (2/4331) ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 324) (Devam)

BAŞKAN – 16’ncı madde üzerinde 2 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesinde geçen “ilaveten” ibaresinin “ek olarak” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

               Kemal Bülbül             Serpil Kemalbay Pekgözegü                   Murat Sarısaç

                   Antalya                                 İzmir                                         Van

                Zeynel Özen                        Musa Piroğlu                              Ayşe Sürücü

                  İstanbul                              İstanbul                                    Şanlıurfa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NAZIM MAVİŞ (Sinop) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ayşe Sürücü.

Buyurunuz Sayın Sürücü. (HDP sıralarından alkışlar)

AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum.

AKP iktidarının son yirmi yılda her alanda yarattığı tahribatlar arasında ekolojik tahribatlar da yerini almaktadır. Nitekim, doğanın yeşilini yok ederek rant kapısı yaratmak isteyen AKP, ormanların ortasından yol geçirip, köylerin yanı başına madenler açıp, tarihî değerlere betonlar döküp, dağları siyanürle eritip, doğal afetlere davetiye çıkarıyor. Ülkenin en değerli mirasını yani doğanın yeşilini doların yeşiline kurban etmiştir. Şimdi ise Adıyaman Kömür beldesinin Male Berdıh köyünde yeni bir ekolojik katliam yapmaya hazırlanıyor. Male Berdıh Mahallesi’nin kırsal kesimlerinde 2016 yılında maden ocakları açılmak istenmiş, mahalleli 4 kez, maden için açılmak istenen yol yapımına izin vermemiştir. 2022’de ise MEDOS maden şirketine “ÇED Olumlu” kararı verildi. Aradan geçen altı yıldan sonra köylüler, özellikle de kadınlar yine maden şirketine karşı direniyor. Yaşadıkları bölgenin ekolojik dengesi yok edilmesin diye direnen kadınlar zırhlarla koruduğunuz o maden şirketlerinden daha güçlüler. Artvin Yeşil Yol’dan Kuzey Ormanları’na, Kaz Dağları’ndan Hasankeyf’e, Kirazlı’dan Male Berdıh’a biz kadınlar kapitalist rantçılara geçit vermeyeceğiz. Evet arkadaşlar, birkaç gün önce Ekoloji Komisyonumuz ve HDP Kadın Meclisimizle birlikte Adıyaman Kömür beldemizde köylerine yapılmak istenen mermer madeni ocağını istemeyen Male Berdıh köylülerini ve kadınları ziyaret ettik. Kadınlarla doğa nöbetine dâhil olduk, onları dinledik. O köylüler ekolojik bir direniş sergiliyorlar. “Toprağımıza, suyumuza, dağımıza, köyümüze, yaşamımıza sahip çıkıyoruz." diyorlar. Köye bu kadar yakın bir maden ocağına “ÇED Olumlu” raporu verilmesi de izaha muhtaç ve tartışma konusudur. “ÇED Olumlu” raporu esasında buradaki ekolojik yaşamın yok edilmesine izin vermektir. AKP iktidarının izniyle özel şirketlerin rantı için doğa âdeta katlediliyor.

Bakın, bu köyün geçim kaynağı küçükbaş hayvancılık. Hayvancılıktan gelen gelirle çocuklarını okutuyorlar, hayatlarını idame ettiriyorlar. Yapılması planlanan bu doğa katliamıyla hayvancılığı bitirmiş olacaksınız. Bu insanların gelir kaynağını bitirdiğinizde bu insanlar neyle geçinecek, ne yiyip ne içecekler? Yaptığımız ziyarette genç bir kadın şöyle diyordu: “Hayvanlarımız burada otlanıyor; içtiğimiz su bu dağdan geliyor; yakacağımızı, yiyeceğimizi buradan sağlıyoruz. Hayvanlarımız burada otlamasa biz sütü, peyniri, yağı nereden bulabiliriz? Hayvan yemine para ödeyecek durumumuz yok. Bizim bu dağımızı da bizden alırlarsa biz Kömür halkı olarak nereye gideceğiz? Bir binada insanlar yaşarken o binayı yıkabilirler mi? O hâlde, biz de buradayken bu dağı yok edemezler. Biz değil onlar gidecek.”

Evet, çok doğru söylüyordu o genç kadın arkadaş. Maden ocaklarının yarattığı o ağır tahribatın içinde mevcut yoksullukları daha da derinleşecek, köyün suyu kirletilecek, dinamit seslerinden canlıların huzuru kaçacak, insanlar geçim kaynağını kaybedecekler. Onların yaşam alanlarına karşılık ne vadediyorsunuz? Vadettiğiniz tek şey, göç ve yoksulluk. İnsanlar evlerinden, barklarından kopup metropollere gidecek, derinleşen yoksulluğun içinde yaşam mücadelesi verecek.

Geçtiğimiz günlerde de nöbet tutan o halkı alandan jandarmayla çıkardınız, orada özel şirketi korudunuz; halkın üzerine gaz ve plastik mermi sıktınız, darbettiniz, köyünü korumak isteyen, mermer ocağını istemeyen 20 genci gözaltına aldınız. Peki ne için? Özel bir şirketin kârı için. Halk orada direniyor, özellikle de kadınlar, içinde yaşadığı doğayı korumakta ısrarcılar, kararlılar. Oradan gidecek olan iktidarın koruması altındaki özel şirketlerdir.

Burada, tekrardan Male Berdıh köylülerinin, kadınlarının, doğa mücadelesinin yanında olduğumuzu belirtiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz.

AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Doğayı yok etmeye çalışan, bu usulsüz ÇED raporlarını vicdansızca onaylayan anlayış şunu bilmeli ki hiçbir güç doğaya karşı savaşamaz. Yaşanan iklim krizlerinden ders alınmalıdır. Madenlerle insanların coğrafyalarını, derelerini, hayvanlarını, bitki örtülerinin özünü bozarak elde edeceğiniz o ranta izin vermeyeceğiz.

Kapitalist rantçı sisteme karşı direnen kadınların o tabiat nöbetini buradan bir kez daha destekliyoruz, selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz ve buradan iktidara çağrımızı yeniliyoruz; Kömür beldemizin doğasından derhâl elinizi, şirketlerinizi ve kolluk güçlerinizi çekin, doğayı ve halkı rahat bırakın.

Tekrardan halkımızı sevgiyle selamlıyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanun Teklifi'nin 16’ncı maddesinde yer alan “oluşur” ibaresinin “teşkil olur” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     Mehmet Metanet Çulhaoğlu          Hayrettin Nuhoğlu                          Yasin Öztürk

                    Adana                                İstanbul                                     Denizli

           İmam Hüseyin Filiz                  Orhan Çakırlar

                 Gaziantep                               Edirne

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NAZIM MAVİŞ (Sinop) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.

Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi'nin 16’ncı maddesi üzerinde İYİ Parti grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Kapsamı itibarıyla milyonlarca kişiyi ilgilendiren ve sürekli büyüyerek önemli bir endüstri kolu hâline gelen sporla ilgili bir camianın bütün paydaşlarıyla birlikte uzun süredir bekledikleri bir kanun teklifini görüşüyoruz. Bu alanda bir ihtiyaçtan doğan ve önemli bir boşluğu doldurulması gereken bu teklif ne yazık ki sadece iktidar temsilcileri ile Bakanlık bürokratları tarafından hazırlanmıştır. Alanında faaliyet gösteren spor kulüpleri, spor camiasının en aktif unsuru olan spor basını, akademik çevreler, en büyük kitleyi oluşturan cefakâr taraftar derneklerinin de içinde bulunduğu sivil toplum kuruluşları ve muhalefetin görüşleri yeteri oranda kale alınmadı.

Diğer taraftan Komisyon süreci de sakıncalı yürümüş, teklifte yer alan bazı maddeler, önemleri sebebiyle ihtisas komisyonlarında görüşülmesi gerekirken tali komisyon olarak havale edilmiş olan Plan ve Bütçe Komisyonu ile Adalet Komisyonunda hiç görüşülmemiştir. Bu komisyonlardan âdeta kaçırılarak formalitenin tamamlandığı anlaşılmıştır. Bu yöntem, iktidarın 27’nci Dönemde başından beri tercih ettiği bir yöntem olsa da bu teklifte olduğu gibi, önemli birçok konunun ihtisas komisyonlarında görüşülmesini engellemekte ve kanunun kalitesini düşürmektedir.

16’ncı madde, Türk Ticaret Kanunu’na paralel biçimde, spor anonim şirketlerinin yönetim kurulu üye sayılarını ve üyelerin niteliklerini düzenlemektedir. Bu madde aynı zamanda kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesini de Sermaye Piyasası Kurulunun görüşü alınmak suretiyle Gençlik ve Spor Bakanlığına vermektedir. Yönetim kurulu üyeleri hakkında diğer mevzuatta aranan şartlara ilave olarak kimlerin görev alamayacağına dair bütün hususlar teklifin 5’inci maddesinin (4)’üncü ve (5)’inci fıkralarında açıkça sayılmış; devletin güvenliğinden ihaleye fesat karıştırmaya, uyuşturucudan cinsel tacizlere; şike, rüşvet ve her türlü sahtekârlığa karışarak suç işlemiş olanların yönetimlerde yer almaması isabetlidir. Bazı kesimlerin bu maddenin kapsamına itiraz etmesini ve “Bu şartlarda spor kulüplerine yönetici bulunamaz.” ifadesini çok yersiz ve mesnetsiz bulmaktayız.

Değerli milletvekilleri, spor kulüplerinin yönetici koltukları menfaat temin edilecek yerler değildir; tam tersine sporun özüne yakışır şekilde tertemiz olmalıdır. Karanlık işlerle ilişkisi olanların itibar kazanacakları yerler olmadığı da artık herkes tarafından anlaşılmaktadır. Gerçek sporseverlerin dürüst ve rahat çalışabilecekleri ortamların oluşmasıyla da elbette Türk sporu kazanacaktır.

Bu teklifin bazı maddeleri gibi 16’ncı maddesinin de yerinde ve isabetli olduğunu ifade etmekle birlikte tümüne bakıldığında sporun, sporcuların ve spora gönül verenlerin beklentilerinin tam olarak karşılanmadığını da belirtmeliyim. Bu sebeple, yakın gelecekte yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olacağı kanaatindeyiz.

İktidarın genel alışkanlığı hâline gelen durumlardan biri de muğlak ifadelerin kullanılmasıdır. Bu muğlak ifadeler kanun maddelerinin ileride kişisel çıkarlara göre yorumlanmasına yol açacaktır.

Ayrıca dünyadaki gelişmelere paralel olarak sporun bağımsız yapılanması beklenirken teklifin kanunlaşmasıyla siyasi baskı daha da artacak ve Bakanlığa sağlanan yetkilerle federasyonların bağımsızlığına gölge düşürülmüş olacaktır.

Son olarak, Genel Başkanımız Meral Akşener’in sporla ilgili bir sözünü hatırlatmak istiyorum: “Siyasetçilerin -ben dâhil- spora elini sokmaması lazım. Türkiye’de ligde ne kadar takım varsa hepsinin şampiyon olma hakkı vardır. Bu hakkı elde ederken biri kazanacak, elbette biri de kaybedecek. Kazananın da kaybedenin de ‘Biz çok güzel yarışma yaptık. İşte, onlar kazandı, biz de kaybettik.’ diyerek el sıkışacak pozisyonda olması lazım.” sözü doğrultusunda özellikle yönetenlerin bu konuda hassasiyet göstermeleri, tarafsız olmaları, sporun üzerinden siyaseti uzak tutmaları gerektiğini ifade ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 16’ncı madde kabul edilmiştir.

17’nci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 17’nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                Ahmet Kaya                     Mustafa Adıgüzel                             Ali Keven

                   Trabzon                                 Ordu                                       Yozgat

         Yüksel Mansur Kılınç               Vecdi Gündoğdu                            Fikret Şahin

                  İstanbul                             Kırklareli                                   Balıkesir

                                                      Burhanettin Bulut

                                                              Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Ahmet Kaya.

Buyurunuz Sayın Kaya. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET KAYA (Trabzon) – Genel Kurulumuzu ve ekranları başında bizleri izleyen saygıdeğer yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 23 Nisan Haftası’ndayız, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Haftası’ndayız ama iktidar bütün millî bayramlarımızda yaptığı gibi bu önemli haftayı da önemsizleştirme gayreti içerisinde; bu haftaya ilişkin hiçbir etkinlik, hiçbir faaliyet duymadık, görmedik, işitmedik. Ben bu haftanın önemini bir iki cümleyle sizlere anlatmaya çalışacağım.

Değerli arkadaşlar, ulusal egemenlik, diğer bir adıyla millî egemenlik, devletimizin temel dayanağı ve yapıcı gücüdür. Millî egemenlik, milletin kendi kaderini kendi eliyle çizmesi, kendilerini yönetecek olanları her türlü baskıdan ve etkiden uzak olarak seçebilmesidir. Millî egemenlik, aynı zamanda milletimizin bölünmez ve devredilemez iradesidir; kuvvet birdir ve o kuvvet millettir. Değerli arkadaşlar, en bariz ifadesiyle millî egemenlik “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” ifadesiyle Meclisimizde de en güzel yerde yer bulmuştur. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, millî egemenlik derken, millet derken burada milletimizin durumunu da konuşmak zorundayız. Milletimiz bugün ne hâlde, iktidar partisi milletvekilleri bunu biliyor mu acaba? Sık sık esnaf ziyaretleri yapıyoruz, insanların içinde dolaşıyoruz; bakın arkadaşlar, bugün maalesef milletimiz aç, milletimiz yoksullukla, milletimiz geçim derdiyle, milletimiz işsizlikle imtihan olma durumundadır. Vahim bir tablo var arkadaşlar. Trabzon’daydım geçen gün, Trabzon’da yaptığım ziyaretlerde bir ağabeyimle konuştum, bana şöyle bir şey söyledi içim acıdı gerçekten, bunu burada anlatmak istiyorum: “Ramazan ayındayız Sayın Vekilim, ben oruç tutuyorum –Allah kabul etsin- canım salata istiyor, salatalık alamıyorum, marul alamıyorum. Ne olacak bu memleketin hâli?” diye bana sordu.

Değerli arkadaşlar, fiyatlara baktığımız zaman gerçekten de vatandaşımız haklı. Domatesin kilosunu anlatmayacağım, hepimiz biliyoruz. Arkadaşlar, bir marul 20 lira; saydım marulu 15’e yakın yaprak var yani marulun her bir yaprağı 1,5 liraya geliyor ortalama. Millet nasıl alsın arkadaşlar, bir yaprak marul 1,5 lira olmuş! Böyle bir vahim tabloyla karşı karşıyayız. Tabii, iktidar partisi yetkililerine bunu söylediğimizde diyorlar ki: “Gitsin, eksin, diksin.” Herkesin toprağı yok, herkesin bağı, bahçesi yok arkadaşlar; bunu da böyle değerlendirmemiz lazım.

Diğer bir vatandaşımızı ziyaret ettim, Allah kabul etsin, geçen ramazanda kendisine bir yardımda bulunmuştum. Kadıncağız bana şöyle bir şey söyledi: “Sayın Vekilim, on gündür evden çıkmıyorum. Niye çıkmıyorum biliyor musunuz? Vekilim gelir, bana kumanya yardımı getirir de beni evde bulamaz diye on gündür evden çıkmıyorum.” Memleketin, milletin hâli bu değerli arkadaşlar, tabii, sizin umurunuzda değil.

Yine, bir emekli vatandaşımız aradı Trabzon’dan, “Değerli Vekilim, sabırsızlıkla bize verilen müjdeyi bekledik. Cumhurbaşkanı çıktı, iktidar yetkilileri çıktı, emekli ikramiyelerine bir zam yapacaklarından bahsettiler fakat zam yapmadılar bizi hayal kırıklığına uğrattılar. O verecekleri parayı da alsın başlarına çalsınlar, bize 1 lira zam vermediler.” dedi. (CHP sıralarından alkışlar) Fiyatların bu kadar arttığı ortamda emeklilerimizi yine 1.100 lira bayram ikramiyesine mahkûm ettiniz.

Değerli arkadaşlar -vakit dar- tabii, diğer taraftan “Çocuk Bayramı” diyoruz, “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” diyoruz bu haftaya. Ülkedeki çocuklarımızın durumunu da konuşmamız lazım. Bakın, Büyük Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dünyada ilk ve tek bayram hediye ettiği Türk çocukları bugün ne durumda; maalesef milletimizin çocukları derin yoksulluk içinde değerli arkadaşlar. Yapılan araştırmalarda çocuklarımızın yüzde 38’inin öğün atladığı tespit edilmiş, birçok çocuğumuz yemek dahi yiyemez duruma gelmiş. Çocuklarımız yoksulluğun yarattığı aile içi sorunlarla, yetersiz beslenmeyle hatta açlıkla ve sağlık hizmetlerinden, sosyal koruma sistemlerinden faydalanamama durumuyla ve suça sürüklenme olasılığındaki artışla mücadele etmektedir.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Trabzonspor’un şampiyonluğunu da engellerler, dikkat et!

AHMET KAYA (Devamla) – Ülkemizde 18,5 milyon ilk ve ortaöğretim çağında çocuğumuz bulunuyor; nüfusumuzun yüzde 27’si çocuk. Bu çocuklarımız yoksulluk içinde büyüyor, düzgün bir eğitim alamıyor ve ne acıdır ki çocuklarımızın suça sürüklenme yaşları ve suça sürüklenen çocuklarımızın sayısı her geçen gün artıyor. Sadece 2020 yılında 450 bin çocuğumuz suça sürüklenmiş durumda, 1.300 çocuğumuz cezaevlerinde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Kaya.

AHMET KAYA (Devamla) – Çalışan çocukların yüzde 34,3’ü eğitimine devam edemiyor ve çalışmak zorunda olan çocuklarımızın yüzde 40’ı tehlikeli işlerde çalışıyor.

Tablo bu değerli arkadaşlar, durum ortada. Meclis olarak, milletvekilleri olarak, gelin, bu hafta bir düzenleme yapalım. Çocuk yoksulluğunun azaltılmasına, çocukların psikososyal gelişimlerinin desteklenmesine, beslenme yetersizliklerinin ve sağlıksız beslenmelerinin önlenmesine, ailelerinin güçlendirilmesine, çocukların okul terklerinin önüne geçilmesine ve nihayetinde sosyal adaletsizliğin önlenmesine katkı olarak, özellikle yoksulluğun yoğun olduğu bölgelerde ilk ve orta dereceli devlet okullarımızda okuyan çocuklarımıza ücretsiz okul yemeği vermeye yönelik bir yasal düzenleme yapalım; bu düzenlemeyi hayata geçirerek Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Haftamızın ruhuna uygun bir iş yapmış olalım diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

YILDIRIM KAYA (Ankara) – Trabzonspor taraftarları sana kızacak.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 17’nci maddesinde yer alan “belirlenir” ibaresinin “düzenlenir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     Mehmet Metanet Çulhaoğlu              Dursun Ataş                          Hayrettin Nuhoğlu

                    Adana                                Kayseri                                     İstanbul

               Yasin Öztürk                      Fahrettin Yokuş                       İmam Hüseyin Filiz

                   Denizli                                Konya                                     Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.

Buyurunuz Sayın Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi İYİ Parti Grubu adına saygıyla selamlıyorum.

Sizlere Türk Dünyası Sivil Toplum Platformunun Kırım Türklüğünün içinde bulunduğu sıkıntıları dile getiren bildirisini okumak için söz almış bulunmaktayım. Söz konusu bildiriye sivil toplum örgütlerinin yanında ilim adamları ve tarihçiler de katılmış, toplam 370 Türk insanı bu millî meselenin yüce Mecliste de dile getirilmesini talep etmişlerdir.

Bildiriyi aynen okuyorum: “Kadim Türk yurdu olan ve 1783 yılında işgal edilen Kırım, Sovyetler Birliği’nin tüm Türklere yönelik soykırım ve asimilasyon uygulamalarından nasibini almıştır. 1944 yılında 200 bin Kırım Türkü etnik temizlik hareketiyle soykırıma maruz kalmış ve büyük çoğunluğu sürgün edilmiştir. Kırım, Sovyetler Birliği’nin bugünkü temsilcisi Rusya’nın çeşitli baskıları altında acı çeken kadim Türk yurdudur ve gönül coğrafyamızın ayrılmaz bir parçasıdır.

1954 yılında Ukrayna’ya bağlanan Kırım, 1991 yılında yapılan referandumla ‘özerk cumhuriyet’ statüsünü kazanmıştır. 2014 yılında ise Rusya tüm uluslararası anlaşmaları ihlal ederek haksız ve hukuksuz bir şekilde Kırım'ı işgal etmiştir. Bu işgalden sonra Rusya baskı, zulüm ve asimilasyon politikalarını Kırım Türkleri üzerinde yeniden uygulamaya koymuştur. 2014’te başlayan bu haksız işgal derhâl durdurulmalı, Rusya kendi sınırlarına çekilmeli, yeni bir Kırım Türkü soykırımına izin verilmemelidir. Gelinen konjonktür dolayısıyla Rusya-Ukrayna savaşında Kırım ve Kırım Türklerinin statüsünün masaya yatırılması son derece önemlidir. Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri Kırım’ın statüsü konusunda inisiyatif almalıdır. Türkiye, Kırım'a garantör devlet olmayı tarihî bir görev alarak kabul etmelidir. Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken Türkiye'nin barışı sağlamak için gösterdiği çabaları olumlu bulmaktayız. Savaş sürerken Kırım Türklerinin ve Kırım'ın unutulduğu, yapılan çalışmaların yeterli olmadığı tarafımızdan hissedilmektedir. Rusya-Ukrayna savaşı sürerken Kırım ve Kırım Türklerini unutmak, savaş süresince ve sonrasında 1944’ten beri süren acılarımıza, Kırım Türklerinin hatıralarına ve mücadelesine değer verilmediği izlenimi verilmektedir.

Kırım, yukarıda da belirtildiği üzere apaçık bir şekilde kadim Türk yurdudur, var olmaya da devam edecektir. Ne Rusya ne de Ukrayna Kırım'ın Türk yurdu olduğunu hatırlarından çıkarmamalıdır. Kırım'da yaşayan ve dünya üzerine yayılmış Kırım Türklerinin gözü Türkiye'nin atacağı adımlardadır. Dünya üzerinde kıymetli bir ülke olduğunu ispatlayan Türkiye'nin, milletimizin öz evladı olan Kırım Türklerine ve Kırım’a gönül borcu bulunmaktadır.

Özetle, Kırım Türkleri ve Türk dünyası gönüllüleri olarak fikriyatımız, Rusya-Ukrayna savaşı gölgesinde kalmaksızın Kırım Türkleri, Türkiye Cumhuriyeti başta olmak üzere Türk Devletleri Teşkilatının en önemli gündemi olmalıdır. Kırım’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin önderliğinde Türk Devletleri Teşkilatının garantörlüğüne ihtiyacı vardır. Kırım üzerinde oynanacak uluslararası oyunların durdurulması ve Kırım Türklerinin gelecekte yeni acılar yaşamaması için her alanda adımlar atılmalıdır. Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşında Kırım Türkleri adına tarihin yüklediği görev ve sorumluluğun gereğini yapmalıdır.” deniliyor söz konusu bildiride.

Değerli milletvekilleri, buradan ben de devletimizi yönetenlere ve yüce Parlamentomuza çağrıda bulunuyorum: Kadim Türk yurdu Kırım’da yaşayan soydaşlarımızı kaderine terk edemeyiz; sahip çıkmak millî ve insani görevimizdir. Kadim Türk yurdu Kırım sahipsiz değildir. Selam olsun Kırım’a, selam olsun Mustafa Cemiloğlu’na!

Saygılarımla. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 17’nci maddesinde geçen “çıkarılacak” ibaresinin “yayınlanacak” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

               Kemal Bülbül                        Zeynel Özen                              Murat Sarısaç

                   Antalya                               İstanbul                                       Van

     Serpil Kemalbay Pekgözegü             Musa Piroğlu                              Kemal Peköz

                    İzmir                                İstanbul                                      Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Kemal Peköz.

Buyurunuz Sayın Peköz. (HDP sıralarından alkışlar)

KEMAL PEKÖZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubum adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle Meclisi saygıyla selamlıyorum. Cezaevlerinde ve ekranları başında bizi izleyen arkadaşlarımızın tümünü de sevgiyle ve muhabbetle selamlıyorum.

Bugün Adana'dan, Kürkçüler Cezaevinden bir mektup aldım. Mektup çok uzun olduğu için birkaç maddesini sadece değerlendireceğim, buraya alacağım; durumu size aktarmak istiyorum. İbrahim Karakaş, Kürkçüler Cezaevinde uzun süredir tutuklu, hükmü daha kesinleşmemiş. Dün Adalet Bakanı bir açıklama yaptı, dedi ki: “Ülkemizde cezaevlerinde işkence veya kötü muamele yoktur.” Ben merak ediyorum bu mektubun geldiği yer acaba ülke sınırlarında mıdır, değil midir; Adana ülkenin sınırları içerisinde midir, yoksa başka bir ülkededir de o nedenle biz bunu saymayacak mıyız?

Özellikle sağlık alanında çok ciddi sorunlar yaşanıyor, insanlar rahatsızlıklarında revire gidiyorlar, revir hastaneye sevk ediyor ama hastaneye sevk edilmeden önce ağız içi araması dâhil olmak üzere çıplak arama dayatılıyor ve tutuklular bunu kabul etmedikleri zaman hem hastaneye götürülmüyorlar hem de disiplin cezası verilerek hücrelere kapatılıyorlar.

Aydınlatma için kullandıkları ampuller dışındaki tüm elektrik giderleri tutuklu ya da hükümlülerden tahsil ediliyor, onlardan alınıyor dolayısıyla da dışarıdaki herkesin yaşadığı pahalılık ve elektriğin ödenememesi tutuklular açısından da çok ciddi bir sorun yaratıyor.

“Sağlık personeli kendileriyle muhatap olsun, ağız içi aramaları, benzer aramaları onlar yapsın.” deniliyor ama genellikle infaz koruma memurlarına yaptırılıyor. Tutuklular ve hükümlüler bunun da sağlıksız olduğunu ifade ediyor ve o nedenle de çok ciddi sorunlar yaşıyorlar.

Yirmi yıllık bir iktidarla karşı karşıyayız. Yirmi yıl önce iktidara geldiklerinde ülke ne durumdaymış şimdi ne durumda onu kısaca bir özetlemek istiyorum. Bu alanda işsizlik ne durumdaymış, hayat pahalılığı ne durumdaymış, asgari ücret nasılmış, ülkenin dünya ekonomisindeki yeri neymiş, emeklilerin durumu nasılmış, tarım alanındaki üretim ve aynı zamanda girdi fiyatları ne durumdaymış, hedeflenen millî gelirde ne duruma gelmişiz, gelir dağılımındaki adalette ne durumdayız ve aynı zamanda doğa katliamıyla ilgili gelişmelerde de ne durumdayız. Ayrıca, buna ek olarak da tabii ki halk iradesinin gasbı söz konusudur. Halk iradesinden söz eden, millî iradeden akşama kadar söz eden bir iktidar, belediyeleri gasbederek halk iradesini açıktan açığa gasbetmiş, oralara kayyumlar atamış ve bu kayyumlar her gün yolsuzlukla yüz yüze gelmekte, birden fazla seferde değiştirilmekle karşı karşıya kalmaktadırlar.

İşsizlik 2002 yılında iktidara gelindiği zaman yüzde 5 civarındaymış şimdi yüzde 12 civarında. Hayat pahalılığında insanlar en azından günlük yaşamlarını sürdürebilirken şu anda o zamankine göre alım güçleri üçte 1 oranında azalmış ve şu anda çok daha büyük zorluklar yaşanıyor. Asgari ücretle insanlar günlük ihtiyaçlarını karşılayabilirken ve Türkiye’de asgari ücret düzeyinde çalışanlar yüzde 18’lerdeyken şu anda yüzde 48’lere çıkmış durumda ve asgari ücret ortalama ücret olmuş durumda.

Türkiye dünya ekonomisinde 17’nci sıradaydı, şu anda 21’inci sırada, yakın bir zamanda 23’üncü sıraya düşeceği de ekonomistler tarafından dile getiriliyor.

Yine emeklilerin durumu… Emeklilerin durumunu geçen gün ayrıntılı olarak dile getirdik ama bir kez daha söylemekte fayda var: 12,5 milyon emekli bankalara borçlu ve önemli bir kısmı faiz oranlarının yüksekliğine rağmen yeniden kredi kullanmak isterken borçlu oldukları için kredi bile kullanamamakla yüz yüze kalmış durumdalar. Önemli bir kısmı 2.500 lira civarında emekli maaşı alırken 1.000 lira, 1.100 lira, 1.200 lira, 1.400 lira alan değişik kesimlerde de yine emekliler bulunmaktadır. Bu durum da Türkiye’de her gün insanların ne kadar zorda kaldıklarını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Tarım alanındaki girdilerin fiyatlarının azami, çok yüksek oranda artmış olması nedeniyle tarım alanlarında insanlar her gün biraz daha tarım alanını terk etmekte ve tarım alanlarındaki üretim de dolayısıyla her gün biraz daha azalmakta, bu azalma da aynı zamanda hem tarım girdilerinin yüksekliği hem de üretimin istenen düzeyde olmaması nedeniyle hayat pahalılığına ve fiyatların yükselmesine sebep olmakta, tarım alanları dışındaki insanlar da bunun zorluğunu yaşamaktadır.

Millî gelir hedeflenirken 2018 yılında 12 bin dolar civarındaydı fert başına düşen millî gelir şu anda 8 bin dolar civarına gelmiş, oysaki iktidar 25 bin dolara en kısa zamanda çıkartacağını iddia ediyordu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

KEMAL PEKÖZ (Devamla) – Yine, millî gelir dağılımındaki adaletsizlik de had safhada. Daha önce en azından insanların yüzde 60’ı, 70’i millî gelirden bir miktar pay alabilirken şu anda yüzde 80’i, yüzde 85’i millî gelirden çok düzgün pay alamamakta ve her gün yaşam biraz daha zorlaşmakta.

Yine, doğa katliamında da rekorlar kırıyorsunuz. Önünüze gelen yeri kazıyorsunuz, önünüze gelen yere maden ocakları, taş ocakları ya da mermer ocakları açıyorsunuz ama bunları açarken aynı zamanda yeşili ve doğayı da katledip “Rehabilite edeceğiz.” diye de daha sonra bu katledilen yerleri yeşile boyadığınız zaman da rehabilite edilebildiğini ifade edebiliyorsunuz. Bu da bir doğa katliamıdır, başka türüdür. Aynı zamanda, sadece ülke içinde değil, Suriye’de de zeytinleri her gün biraz daha kesip katlediyor ve oradaki üretimi de alıp Türkiye’ye getirerek Türkiye’deki pazarlarda piyasaya sürüyorsunuz. Bu gidiş, iyi bir gidiş değil. Bir an önce gidin ve bu ülke bir miktar nefes alabilsin diyor, saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 17’nci madde kabul edilmiştir.

18’inci madde üzerinde bir önerge vardır.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 18’nci maddesinde yer alan “uyum göstermek” ibaresinin “uyum sağlamak” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     Mehmet Metanet Çulhaoğlu              Yasin Öztürk                            Orhan Çakırlar

                    Adana                                Denizli                                      Edirne

İmam Hüseyin Filiz                          Hayrettin Nuhoğlu

                 Gaziantep                             İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NAZIM MAVİŞ (Sinop) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Edirne Milletvekili Sayın Orhan Çakırlar.

Buyurunuz Sayın Çakırlar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 18’inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, maddeyle, spor kulüpleri ve spor anonim şirketlerinin şeffaf olması, denk bütçenin ve sporun sürdürülebilirliğinin sağlanması zorunlu hâle getirilmelidir.

Değerli milletvekilleri, maalesef Türkiye’de spor, futbola indirgenmiş, kulüp yöneticileri iktidara göre pozisyon almak zorunda bırakılmıştır. Bir kısım yöneticinin siyasetle iç içe geçtiği kulüplerin gövdesi sermayeden beslenmekte, sermayesi olmayan kulüpler ise var olma mücadelesi vermeye mecbur kalmaktadır. İdarecileri ve gövdesi bu durumda olan Türk sporu, altyapı sorunlarıyla çözümler beklemektedir. Gençler doğru yönlendirilmeden mahrum kaldığı için motivasyon bulamamakta, motivasyon bulanlar ise bunu devam ettirememektedir. Çok erken yaşta spora başlayan gençler bile gerek lise gerekse üniversitede spordan koparak deyim yerindeyse gelecek kaygısı çekmeyecekleri mesleklere yönelmektedir. Maalesef bu, gençlerin suçu değildir; sporu öteleyen eğitim sistemimiz spora istekli gençlerin bile hevesini kırmaktadır.

Değerli milletvekilleri, spor alanında yapılacak değişiklikler ve yenilikler kolektif bir şekilde ele alınmalıdır. Yapılan düzenlemede akademik kurumlar, spor yöneticileri, ilgili kuruluşlar ve sporseverlerin görüşleri dikkate alınarak bir kanun teklifi oluşturulması çok daha verimli olabilirdi çünkü spor siyasetüstü bir kavramdır.

Değerli milletvekilleri, spor söz konusu olunca çoğu insanımızca futbol, basketbol, voleybol, yüzme gibi spor dalları akla gelmektedir fakat ben burada gerekli değeri görmeyen yağlı güreşleri dile getireceğim. En büyük turnuva olan ve her yıl Edirne’nin Sarayiçi mevkisinde yapılan tarihî Kırkpınar Güreşleri’nin, Süleyman Paşa komutasındaki akıncı beylerinin Rumeli’ye geçtikten sonra Ahırköy’de dinlenmek için bulundukları çeşme başında 40 yiğidin güreşe tutuşup orada şehadet şerbeti içmeleriyle başladığı bilinir. Dolayısıyla Kırkpınar’ın böyle bir özelliği vardır. Kırkpınar Yağlı Güreşleri 2010 yılı itibarıyla UNESCO tarafından İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’nde yer almaktadır. Bu yıl 661’incisi gerçekleşecek olan Kırkpınar Yağlı Güreşleri, dünyanın en eski spor organizasyonlarından olup hâlâ sürdürülebilen bir organizasyondur. Buna rağmen günümüzde bu ata sporu ve güreşçilerimize maalesef yeteri kadar ilgi gösterilmemektedir.

Edirne’deki “Er Meydanı” için de yıllardır yenileme yapılacağı söylenmekte fakat doğru düzgün herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Spordan bahsederken Bakanlığın bu konuya da hassasiyet göstermesinin Edirne halkının ve güreşseverlerin talebi olduğunu da ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, emekli vatandaşlarımızın bayram ikramiyesindeki artış umudu yapılan açıklamalarla hüsrana uğramıştır. Bayram ikramiyesi olarak 1.100 lira ödenecek olması iktidarın emekliye verdiği değeri tekrar gözler önüne sermiştir. Geçen yıl 1.100 liraya yapılan alışverişin yarısının dahi karşılanmadığı bu piyasada, bu, olsa olsa teselli ikramiyesidir. Bayram ikramiyeleri beş yıldan beri verilmekte olup ikramiyeye yapılan zam ise beş yılda yüzde 10’dur. Yılda yüzde 2’ye tekabül eden bu miktar, içinde bulunduğumuz bu enflasyonist dönemde güdük kalmıştır. Emekli maaşlarının asgari ücretin altında kaldığı bir dönemde bu ikramiyenin maalesef bir anlamı yoktur. Asgari ücretlinin beklediği yarı yıl zammı için de herhangi bir somut adım atılmaması vatandaşımızı her geçen gün yokluğa mahkûm etmektedir. Yeni yılda asgari ücrete yapılan zam bugün erimiş, asgari ücretli ayın ortasını bile getiremez hâle gelmiştir.

Hiç zaman kaybetmeden gerekli çalışmaların yapılıp asgari ücretin revize edilmesi gerekmektedir.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

18’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 18’inci madde kabul edilmiştir.

19’uncu madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 19’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının (f) bendinde bulunan “hasılatları” ibaresinin “gelirleri” şeklinde değiştirilmesini, 2’nci fıkrasının ise aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(2) Sporcu ile yapılan sözleşmede gönüllülük esas olunduğu yazılı olan hallerde, spor kulüplerince sporculara yapılacak olan gıda yardımı, yol yardımı ve diğer adlarla verilen ve asgari ücreti geçmeyen tutarlar, ücret sayılmaz ve herhangi bir vergi alınmaz. Ayrıca bu kişiler sosyal sigorta kanunu kapsamına alınmaz. Spor kulüpleri tarafından yapılan taşınmaz kiralama işlemlerinde gelir vergisi stopajı %10 olarak uygulanır. 3289 sayılı Yasanın Ek Madde 12’de düzenlenen amatör sporların desteklenmesine ilişkin hükümler uygulanır.”

            Mustafa Adıgüzel                       Ali Keven                          Yüksel Mansur Kılınç

                     Ordu                                  Yozgat                                     İstanbul

             Vecdi Gündoğdu                  Burhanettin Bulut                           Fikret Şahin

                 Kırklareli                               Adana                                     Balıkesir

                                                        Kadim Durmaz

                                                              Tokat

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NAZIM MAVİŞ (Sinop) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Tokat Milletvekili Sayın Kadim Durmaz.

Buyurunuz Sayın Durmaz. (CHP sıralarından alkışlar)

KADİM DURMAZ (Tokat) – Sayın Başkanım, kıymetli milletvekillerimiz, televizyonları başından bizleri izleyen aziz milletimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Uzun yıllardır, AK PARTİ döneminde niyet her ne kadar bu ülkenin geleceğine çok katkı sunmak olmasa da gerek komisyonlarda gerekse Mecliste ortak akıl kullanılarak birçok madde üzerinde muhalefetin önerilerinin dikkate alındığı bir yasa teklifini görüşüyoruz. Bu anlamda, Spor Komisyonu üyelerimize, katkı sunan herkese huzurunuzda teşekkür ediyorum, bir ilke imza attılar. (CHP sıralarından alkışlar)

Tabii, burada, bu yasa teklifinin gündeme gelişinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin spor politikaları ya da bu ülkedeki sağlıklı yaşam, ülkemizin uluslararası alanda iyi temsil edilmesi noktasında çok katkı sunabilmesi için spor altyapısından ve spordan siyasi ellerin çekilmesi gerekiyor. Şimdi, buna baktığımız zaman, ülkemizde böyle bir uygulamayı hayata geçirme şansımız var mı? Herhâlde “Var.” diyen çıkmaz bu yüce Meclisten de Türkiye’de yaşayan herkesten de. İşte, o yüzden de bu ülkenin kaynakları bir taraftan spor amaçlı kullanılıp heba edilirken karşılığını alamayışımızın temel nedeni spora da siyaseti soktuğumuzdan kaynaklanıyor arkadaşlar.

Bakın, şöyle birkaç örnek vereyim: Türkiye’de şehirlere sembol olmuş, o ülkenin geçmişteki kaynaklarının kullanımı noktasında şehir merkezlerinde yapılmış kapalı spor salonları vardı. Bütün okulların, ilkokulların kolay ulaşabilir olduğu, akşam üç buçuk, dört buçuk, beş buçukta çıkınca kent merkezinde olduğu için öğretmenleriyle ve aileleriyle gidip spor antrenmanlarının yapıldığı, belli etkinliklerin yapıldığı, halkın da yoğun katılımıyla dikkat çeken spor salonları vardı, bazı stadyumlar vardı. Bunlar hemen kent dışına çıkarılıp beton ormanı yapılarak çocukların araçlarla, toplu taşıma araçlarıyla ya da aile imkânlarıyla oralara götürülüp spora yönlendirilmesi gibi bir yola gidildi ama bu, ülkede amatör spor altyapısını da bitirdi. Tabii, bu yasa teklifi gündeme gelirken -dediğimiz gibi- genel bir spor politikası merkezli değil, Türkiye'de spor kulüplerinin dünyada olduğu gibi ülkemizde de futbol merkezli olmasından, iyi yönetilemeyişinden yola çıkıldı. Arkadaşlar, şu anda Türkiye'deki birçok spor kulübü borç batağında. Hâl böyle olunca bir milat gibi yine bir ortak anlayışla, doğru bir yaklaşımla bu sıkıntıdan ülkenin kurtulması gerekiyor.

Bakın, Tokat Erbaa'da, seçim bölgemde bir stadyum ihalesi yapılmış, 2017 yılında beş yüz elli gün süre verilmiş, uzatması verilmiş, pandemi girmiş ama bu bitmemiş, şimdi ihale sürecini bekliyor. Türkiye'nin birçok yerinde aynı şekilde “spor alanı” adı altında kentlerde tahrip edilmiş yeşil alanları görmekteyiz.

Bu ülkede 2020, 2021, 2022’deki öğretmen atamalarına bakıyoruz, “sporun altyapısı” dediğimiz beden eğitimi öğretmenlerinin oranı… En son 350 beden eğitimi öğretmeni almışız 2022’de. Arkadaşlar, bu nüfusla, bu genç nüfusla, bu öğrenci sayısıyla, bu eğitimci kadrosuyla biz sporda hedefi yakalayamayız. Kesinlikle, atanamayan öğretmenler noktasında, ülkemizin dünyadaki imajına katbekat mesafeler aldıracak, bu ülkenin doğru tanıtımını yapacak önemli organizasyonlardan biri spor. Buna önem verip bu sayıyı artırmamız gerekiyor, buradan siyasi elleri de çekmemiz gerekiyor.

Yine, dünyada olimpiyat oyunları yapılmış; arkadaşlar, yirmi yıldır bu ülkeyi yönettiğinizle övünüyorsunuz -AK PARTİ Grubu, size söylüyorum- Türkiye Cumhuriyeti’nde 1 tane olimpiyat yapmayı başaramadık. (CHP sıralarından alkışlar) 3 kez, 4 kez, 5 kez olimpiyat organizasyonu yapan ülkeler var ama Türkiye Cumhuriyeti dünyaya kendini iyi ifade edebilse, dünyayla barışık yaşasa, diplomasi yollarını kullansa, saygın bir ülke olmayı hedeflese biz cumhuriyetin 100’üncü yılında, Türkiye’de bir olimpiyat organizasyonu gerçekleştirebilirdik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

KADİM DURMAZ (Devamla) – Teşekkür ederim.

İşte, Türkiye’deki insanları yoksulluğa iterken, dünyada nereden kazandığı belli olmayan milyar dolarları olanların listesine sayılar eklerken spor noktasında da, yoksullaştırma noktasında da, bu ülkenin kaynaklarını vicdanlı, şeffaf, hesap verebilir harcama noktasında da AK PARTİ iktidarı sınıfta kalmıştır; bunu da belirtmek istiyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Yine de bütün olumsuzluklara rağmen bu yasanın kulüplerimize hayırlı uğurlu olmasını Cenab-ı Hak’tan diliyorum.

Bir şeyin daha altını çizeceğim arkadaşlar; kulüplerde hızla bir şirketleşme modası geldi, birtakım insanlar yerel yönetimlerden ya da merkezî Hükûmetten sözler alarak genel kurullarda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KADİM DURMAZ (Devamla) – Sayın Başkanım...

BAŞKAN – Buyurun.

KADİM DURMAZ (Devamla) – Peki; eyvallah, teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Söz hakkı verdim efendim ama siz...

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 19’uncu maddesinde yer alan “yararlanır” ibaresinin “faydalanır” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Metanet Çulhaoğlu                   Dursun Ataş                              Yasin Öztürk

                    Adana                                Kayseri                                     Denizli

           Hayrettin Nuhoğlu               İmam Hüseyin Filiz                     İbrahim Halil Oral

                  İstanbul                             Gaziantep                                    Ankara

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NAZIM MAVİŞ (Sinop) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın İbrahim Halil Oral.

Buyurunuz Sayın Oral. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 19’uncu maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, toplumda ve spor camiasında oluşan kapsamlı bir spor yasası düzenlemesi beklentisi şeffaf, adil, gelişmeye açık bir spor sistemini işaret etmektedir ancak görüşülen teklif bu bağlamdan çok uzaklaşmıştır. Ülkemizde her şeyi Beştepe’deki bir tek adamın ve farklı makamlardaki tek adamların iki dudağı arasına hapseden Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, bu teklifle spor camiasına yansıtılmak istenmektedir.

Bir kere, şunu ifade etmek gerekir: Bu teklif, sözde bütün sporları kapsasa da futbol merkezli düşünülmüş bir tekliftir; amatör sporları, okul sporlarını, gelişmekte olan branşları, kadın sporlarını geliştirmeye dayalı bir vizyon maalesef ortaya koyamamaktadır; tam bu özelliğiyle de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini yansıtmaktadır. Toplumun genelini dikkate almayan, bazı kişi ya da gruplar dışında kimseyi dinlemeyen bir saray teklifidir. Âdeta spor üzerinde bir bakanlık vesayeti kurulmaktadır. Federasyonlara genel sekreter atayabilen, her türlü denetimi tek elden yürüten, taşra teşkilatlarını baypas edip basit kulüp kuruluşlarını dahi tekeline alan, genel kurulları iptal edip yeniden yaptırabilen bir bakanlık bu teklifle yaratılmak istenmektedir. “Vesayetleri sonlandıracağız.” diye diye iktidara gelen AK PARTİ, sonunda spordaki vesayetini de kurumsallaştırmıştır. Sporu para ve rant odaklı gören zihniyet sona ermeden, tek adamlık anlayışını bitirmeden asla kurtulamayacağız.

Değerli milletvekilleri, kulüplerin bütçeleri ve gelirleriyle alakalı düzenleme teklifinin kulüplerle istişare edilmediği açıktır. Özellikle 19 ve 20’nci maddeler bağlamında çok daha kapsamlı düzenlemeler yapılması noktasında, maalesef, beklenti mevcuttur. Limit belirleme süreçlerinde federasyonların da sorumluluk alması şarttır. Özellikle son dönemdeki büyük kur farklılıklarının kulüplere bindirdiği yük asla atlanılmamalıdır. Şeffaf mali durumu üretmek için yola çıkılırken kulüpleri Bakanlık baskısına kurban etmemek gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde hazine arazileri satılmaktadır, garanti ödemeli projelerle kaynaklarımız eritilmektedir, vatandaşlığımız dahi satılmaktadır. İşte, bu ortamda, görüşülmekte olan kanun teklifinde spor kulüplerinin, aynı vatandaşlık satışı gibi, Katarlılara ve diğer Körfez ülkelerine satılarak içlerinin boşaltılamayacağının garantisi yoktur. Geçmişte AK PARTİ’li belediyelerce büyük paralarla yükseltilen kulüpler şimdi bu şekilde satılabilecektir ancak tam bu noktada bir çelişkiyle, bu teklif, gelecekte büyükşehir belediyelerinin kulüplere kaynak aktarmasının önünü kapatmaktadır. Belediyeler AK PARTİ’de iken bu kaynaklar paşa paşa aktarılmıştı, şimdi neden engelleme ihtiyacı duyuyorsunuz, bunu çok merak ediyoruz. Burada bir çifte standart vardır, yerel seçimlerde aldığınız mağlubiyetin acısını buradan çıkarmaya çalıştığınız da aşikârdır.

Bu teklif genel olarak eksik yönlere sahiptir ancak yirmi yıldır spora kurulan baskı ve siyasallaştırma garabetine rağmen sporla alakalı getirdiğiniz bu eksik düzenlemeye bütün siyasi parti gruplarının verdiği destek iktidara çok büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Umarım, Türk ekonomisini küme düşürdüğünüz gibi Türk sporunu da küme düşürmezsiniz.

Değerli milletvekilleri, konu spor olunca başkentimiz adına bir soruyu da sormak istiyorum: Sahi, ne oldu bizim 19 Mayıs Stadı, ne oldu bizim başkente yakışacak spor komplekslerimiz? İktidarı bu noktada acilen adım atmaya çağırıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) – Ankara, başkent olmasına yakışır uluslararası standartlardaki spor tesislerine bir an önce kavuşmalıdır.

Son olarak da çok zor ve güç şartlarda mücadele eden Türkiye Şehit Aileleri Derneği (TÜRŞAD) Adilcevaz Erkek Voleybol Takımı’nı da Efeler Ligi’ne yükselmesi sebebiyle tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 19’uncu maddesinde geçen “gerçekleştirmek” ibaresinin “yerine getirmek” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

               Kemal Bülbül             Serpil Kemalbay Pekgözegü                    Zeynel Özen

                   Antalya                                 İzmir                                      İstanbul

               Musa Piroğlu                       Murat Sarısaç                             İmam Taşçıer

                  İstanbul                                 Van                                      Diyarbakır

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NAZIM MAVİŞ (Sinop) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Sayın İmam Taşçıer.

Buyurunuz Sayın Taşçıer. (HDP sıralarından alkışlar)

İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi, ülkedeki sporun içinde bulunduğu çıkmaza çözüm üretmekten uzak olmakla birlikte, aksine sorunları daha da derinleştirecektir. Kanun teklifinin genel gerekçesinde her ne kadar Anayasa’nın 59’uncu maddesine atıf yapılmışsa da içerik olarak sporu geliştiren değil, aksine endüstrileşmiş sporu iyiden iyiye metalaştırmayı amaçlamaktadır.

Kanun teklifinin 11’inci maddesinde kamu yararına çalışan spor kulüplerinin özellikleri belirlenirken ülke gerçekleri dikkate alınmamış, maddede belirtilen kriterlere uygun bir avuç spor kulübüne devlet imkânlarının sağlanmasının önü açılmış, kriterlere uymayan spor kulüpleri devlet yardımından muaf tutularak kaderlerine terk edilmiştir. Bu madde bile başlı başına Anayasa’nın 59’uncu maddesinde zikredilen “Devlet, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder.” ifadesine ve de tabii ki Anayasa’ya aykırıdır.

Yine, kanun teklifinin 47’nci maddesi de Anayasa maddesine aykırılık içermektedir. Malum olduğu üzere, spor kulüpleri Dernekler Kanunu çerçevesinde kurulmakta olan derneklerdir, derneklerin üyeleriyle aralarındaki ilişki ise sözleşmesel ilişkidir. Bu yönüyle de dernek üyesi sıfatı ne olursa olsun dernekle arasında sözleşmesel ilişkiyle bağlıdır. Ancak kanun teklifinin 47’nci maddesinin (1)’inci fıkrasında dernek yönetim kurulu üyelerinin kendi dönemlerinde yapmış oldukları borçlanmalar neticesinde hapis cezasıyla karşı karşıya kalacakları belirtilmiştir. Bu hususun da açıkça Anayasa’nın 38’inci maddesinde belirtilen “Hiç kimsenin bir sözleşmeden dolayı özgürlüğünün kısıtlanması mümkün değildir.” ifadesine aykırı olduğu görülecektir.

Kanunun 52’nci ve 53’üncü madde gerekçelerinde federasyon hukuk kurullarının yapısı nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin son dönemde verdiği ihlal kararlarının dikkate alındığı belirtilmiş ve bu maddelerin bu karar çerçevesinde yeni ihlal kararlarının önüne geçmek için düzenlendiği belirtilmiştir. Ancak söz konusu maddeler, teklif incelendiğinde federasyon hukuk kurullarının yine federasyon yönetim kurulları tarafından atama usulüyle belirleneceği görülecektir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 18 Mayıs 2021 tarihinde -Amedspor’lu Deniz Naki- Amedspor ve Türkiye kararında da görüleceği üzere, Mahkemece söz konusu hukuk kurullarının oluşum şeklinin başlı başına tarafsız ve bağımsız olmadığı belirtilmiş ve bu sebeple ihlal kararı verilmiştir ama kanun teklifinin madde metninde söz konusu hukuk kurullarının belirlenmesine ilişkin usulde bir değişiklik olmamakla birlikte kelime oyunuyla “bağımsız ve tarafsız oldukları” ifadesiyle bu hukuksuzluk giderilmeye çalışılmıştır. “Federasyon hukuk kurulları bağımsız ve tarafsız.” denilerek bağımsız ve tarafsız olunamaz, bunu hepimiz bilmekteyiz; bağımsız ve tarafsız kişilerce seçilerek olunur. Bu düzenlemeyle, AİHM tarafından ihlal kararlarıyla karşı karşıya kalınması kaçınılamaz olacaktır.

Spor kulüplerinin, sporcu birliklerinin, spor federasyonları ve spor taban birliklerinin öneri ve görüşleri alınmadan birkaç bürokratın hazırlamış olduğu bu kanun teklifi, sporun kangrenleşmiş olan sorunlarına çare olmak bir yana sporun içinde bulunan sorunları derinleştirmekten öteye götürmeyecektir. Spor altyapısına katkı sunmayan, gençlerin spora teşvik edilmesine ilişkin çözüm getirmeyen, sadece belli branşlardaki belli spor kulüplerinin yarattığı sorunlar dikkate alınarak hazırlanan, spor alanına iktidarın sınırsız müdahalesinin önünü açmaktan başka bir gaye taşımayan bu kanun teklifi, sporu endüstri, sporcuyu meta olarak gören, federasyonların temel hak ve hürriyetlerine aykırı vermiş oldukları kararları kitaba uydurmaya çalışan bir anlayışın tezahürüdür.

Spor kanunu hakkında söz almış olmam vesilesiyle gerek sahada gerekse de hukuk önünde her türlü haksızlığa ve hukuksuzluğa direnen Amedspor’a da play-off yolunda başarılar diler, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 19’uncu madde kabul edilmiştir.

Sayın Bahşi…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

37.- Antalya Milletvekili Feridun Bahşi’nin, Orgeneral Aydın İlter’in vefatına ilişkin açıklaması

FERİDUN BAHŞİ (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kıbrıs Türkünün teminatı ve gururu, efsanevi Türk Mukavemet Teşkilatının son bayraktarı Orgeneral Aydın İlter’in ölümünü derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayım. İlter Paşa’nın ailesine, sevenlerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum, ruhu şad olsun.

Bilindiği gibi, Türk Mukavemet Teşkilatını “bayraktar” denilen Türk subayları yönetiyordu.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Tanal…

38.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, yoksulluk nedeniyle elektriği kesilen 4 milyon ailenin yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Evlerimizde kullandığımız telefon, bilgisayar, tablet, internet, fırın, ocak, buzdolabı, klima, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi ihtiyaç duyduğumuz ürünlerdir. Bu tür ürünler ancak elektrikle çalışmaktadır. 4 milyon ailenin yoksulluk nedeniyle elektrikleri kesilmiştir, bu sebeple karanlıkta kalmaktadırlar, mağdur durumdadırlar.

Elektriğe erişim hakkı ekonomik nedenlerden dolayı engellenemez; bu, bir insan hakkı ihlalidir. Yoksulluk nedeniyle elektrikleri kesilen vatandaşlarımız AK PARTİ iktidarının ayıbıdır. Bu yoksulluk AK PARTİ döneminde yaratıldı, AK PARTİ olmadan önce 4 milyon ailenin elektriği hiçbir zaman kesilmemişti. AK PARTİ demek yoksulluk demektir, sefalet demektir.

Saygılarımı sunuyorum efendim.

BAŞKAN – Sayın Gaydalı, buyurunuz efendim.

39.- Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı’nın, Baykan-Kermete-Narlıdere arasındaki yol sorununa ve Bitlis çayı Viyadüğü’ndeki proje değişikliğine ilişkin açıklaması

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bitlis deresi vadisinden geçen İran transit yolunun Baykan-Kermete-Narlıdere arasındaki yaklaşık 12 kilometrelik kesiminde son yedi yıldır hiçbir inşaat aktivitesi görülmemiştir. Her yıl sadece 2 kilometre yapılsaydı bugüne kadar tamamlanırdı. Bu yoldaki inşaat aktivitelerinin durdurulma gerekçesi nedir? Bunu halkımız da merak ediyor.

Gene aynı mevkide yapılan Bitlis Çayı Viyadüğü’nde proje değişikliğine gidilip betonarme yerine çelik konstrüksiyona geçilmiştir. Çelik konstrüksiyon, genelde atölyelerde prefabrik imalatlar yapılarak, sahada montaj işlemleri gerçekleştirilerek hızlı yapıldığı için tercih edilen bir metottur. Ama gözlemlediğimiz, imalatın neredeyse tamamen sahada yapılıyor olmasıdır. Bundan dolayı inşaatta ilerleme yavaş gitmektedir. Bunun da gerekçesi nedir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Özer…

40.- Antalya Milletvekili Aydın Özer’in, Antalya-Mersin sınırındaki Kaledran bölgesine açılmak istenen mermer ocağına ilişkin açıklaması

AYDIN ÖZER (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Çiftçilerimize güya “Bir karış toprağı boş bırakmayın, deliler gibi ekin.” diye akıl verirken, aynı başın uzuvları ekim yapılan arazilerde mermer ocakları açılmasına izin veriyor. Antalya-Mersin sınırındaki Kaledran bölgesi buna bir örnek. Yıllar önce başlanan muz üretiminin sarp arazilere kadar yayıldığı bölgede mikroklima özelliğiyle bugün artık avokado, mango, papaya, ejder gibi sarayın da sevdiği birçok tropik meyve yetişiyor. İşte, tam burada bir mermer ocağı açılmak isteniyor. “ÇED Gerekli Değildir” kararı çıktı ve çiftçiler kararın iptali için davayı açtı ama ocağın yol çalışması da başladı. Yüzlerce yabani zeytin, kızılçam ve sandal ağacı yok edildi.

Sayın Bakan Kurum’a soruyoruz: Daha önce bu bölgede bir ocak projesi kararı yargıda iptal edilmişken inatla bir yenisi neden uygulamaya konulmak isteniyor? Mermer ocağının üretimi olumsuz etkileyecek olması neden önemsenmiyor?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Özen…

41.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özen’in, Çarşema Sor Bayramı’na ilişkin açıklaması

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) – Teşekkürler Başkan.

Çarşema Sor, Ezidi inancına göre dünyanın tanrı tarafından mayalandığı ve böylelikle yaşamın başladığı gün yani yılın başı olarak kabul edilir ve kutlanır. Ezidi toplumu tarafından “Çarşema Sor” olarak adlandırılan bu bayrama Ezidi inanç sisteminin ortaya çıkışından günümüze kadar bütün zorluklara ve engellemelere rağmen sahip çıkılmış ve yaşatılmıştır. Son olarak Şengal’de IŞİD canilerinin soykırımından geçen mazlum Ezidi toplumu bu toprakların en büyük zenginliklerindendir. Ezidiler için yeni yaşam simgesi olan Çarşema Sor Bayramı’nın bütün insanlık için barışa, özgürlüğe vesile olmasını diler ve gönülden kutlarım.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Şevkin…

42.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, emeklilere verilmesi gereken bayram ikramiyesine ilişkin açıklaması

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, emekliye bayram ikramiyesinin 1.100 lira olarak belirlendiğini açıkladı. Geçtiğimiz hafta en az 4.253 liralık net asgari ücret tutarına yükseltilmesi için Grup Başkan Vekillerimiz nezdinde bir kanun teklifi sunduk, Hükûmet oralı bile olmadı. Ağırlaşan hayat şartlarından, pahalılıktan, ekonomik krizden en çok etkilenen kesimlerin başında emeklilerimiz geliyor. TÜRK-İŞ açlık sınırını 4.928 lira olarak açıkladı. Bu sınırın altında maaş alan emekliler büyük bir beklentiye girdi, ne yazık ki bu beklentilerini boşa çıkardınız. Yazık, günah değil mi? Allah'tan korkmuyor musunuz? 13 milyona yakın emeklimiz, bırakın bayram yapmayı elektriğini, suyunu, kirasını dahi ödeyemiyor, torunlarına beş kuruş harçlık veremiyor. Emeklinin maaşı da ikramiyesi de enflasyonun altında ezim ezim eziliyor. Gelin, bu yanlıştan dönün, emekliyi artık görün ve hakkını teslim edin.

BAŞKAN - Sayın Kemalbay…

43.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü’nün, Deniz Poyraz’ın babası Abdülilah Poyraz’a açılan davaya ilişkin açıklaması

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, sizin hiç çocuğunuz işkenceyle katledildi mi? Acınızı anlatırken propaganda yapabilir misiniz? Lütfen, buradaki bu fotoğrafa bakmanızı istiyorum. Partimizin İzmir İl Başkanlığına ırkçı, faşist, tetikçi Onur Gencer tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürülen yoldaşımız Deniz Poyraz'ın babası Abdülilah Poyraz cinayetten on ay sonra açılan davada propaganda yapmakla suçlanıyor. Çocuğu katledilmiş acılı bir insandan bahsediyoruz. Deniz Poyraz'ın katilinin sırtı sıvazlanırken, cezasızlık için etkili soruşturma ve hukuk işletilmezken acılı babasını 30 Mayısta mahkeme karşısına çağırıyorsunuz. Devlet, Deniz Poyraz'ın anne-babasıyla uğraşmak yerine çıkıp Abdülilah Poyraz'a, Fehime Poyraz'a hesap vermelidir.

BAŞKAN – Sayın Güzelmansur…

44.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, Hatay’daki trafik ve yol sorununa ilişkin açıklaması

MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yaz başladı ama seçim bölgem olan Hatay’da “dağın diğer tarafı” diye adlandırdığımız Antakya, Defne, Samandağı, Altınözü, Kırıkhan, Reyhanlı, Hassa ve Yayladağı’ndan yazlık ilçemiz olan Arsuz’a gitmek isteyen hemşehrilerimin de trafik çilesi başladı. Çünkü Arsuz’a giderken trafik yoğunluğundan dolayı Belen ilçemizi geçmek en az on beş dakika sürüyor. Bu yoğunluk da sürekli trafik kazalarına sebep oluyor.

Buradan Ulaştırma ve Altyapı Bakanına sesleniyorum: Edirne’den başlayan, Belen’de sona eren 1.200 kilometrelik otoyolu yapıyorsunuz ama Belen’den Antakya’ya kadar 38 kilometrelik yolu projelendirilmiş olmasına rağmen yapmıyorsunuz, Hatay’ı yatırımlarda hep pas geçiyorsunuz ama merak etmeyin Hatay halkı da ilk seçimlerde sizi pas geçecek, size “bye bye” diyecek.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Gergerlioğlu…

45.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un trollere ilişkin “tweet”inin AK PARTİ içinde farklı isimleri temsil eden trol gruplarının olduğunu gösterdiğine ilişkin açıklaması

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un sözleri AK PARTİ içinde farklı isimleri temsil eden trol gruplarının olduğunu gösterdi. Tutuklanan gazeteci İbrahim Haskoloğlu’yla fotoğrafı çıkan Mustafa Şentop’u eleştiren bir trolün ifadelerine Şentop’un “Trollerle muhatap olmadım bugüne kadar. İlk defa bozuyorum prensibimi. Ama suret-i haktan görünüp iç operasyon çekenlere gereken cevabı vermek icab ediyor bazen.” cevabını verdiği görülmekte. Demek ki AK PARTİ içinde farklı isimleri temsil eden trol grupları var. Bu tablo bize ne gösteriyor? AK PARTİ içindeki bir çöküşü gösteriyor, bir çöküş tablosunu gösteriyor, iktidarın son günlerinin çöküş tablosu trollerin birbiriyle savaşını gösteriyor.

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- İzmir Milletvekili Fehmi Alpay Özalan, Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile 92 Milletvekilinin Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi (2/4331) ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 324) (Devam)

BAŞKAN – 20’nci madde üzerinde 4 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 20'nci maddesinin (7)’nci fıkrasının sonuna “İlgili spor federasyonu, 4/a, b ile 5. fıkrada yer alan temlik ve borçlanma oranlarını azaltabilir, ancak artıramaz.” cümlesinin eklenmesini, (10)’uncu fıkranın (b) bendinde yer alan “esastır” ibaresinin “esas olup spor federasyonları mali denetimde bu hususu öncelikle gözetecektir.” şeklinde değiştirilmesini, (11)’inci fıkrasının sonuna gelmek üzere “ve Bakanlığa bildirilir.” ibaresinin eklenmesini, (13)’üncü fıkrasında bulunan “verdikleri zararlardan müteselsilen” ibaresinin çıkarılmasını, “Ancak” ibaresinin “Ayrıca” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Mustafa Adıgüzel                  Vecdi Gündoğdu                              Ali Keven

                     Ordu                               Kırklareli                                    Yozgat

                Fikret Şahin                  Yüksel Mansur Kılınç                       Burcu Köksal

                  Balıkesir                              İstanbul                                Afyonkarahisar

            Burhanettin Bulut

                    Adana

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NAZIM MAVİŞ (Sinop) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal.

Buyurunuz Sayın Köksal. (CHP sıralarından alkışlar)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; spor kulüplerini dernek statüsünden çıkarıp şirket statüsüne getirmeye çalıştığınız ama her sıkıştığınızda da Dernekler Kanunu’na atıf yaptığınız bir yasa teklifini burada konuşuyoruz. Gerçi Komisyonda önerilerimizin bazılarını dikkate alıp Genel Kurula gelirken düzeltmeler yaptınız ama hâlâ eksiklikler ve yanlışlıklar da yok değil.

Mesela 10’uncu maddede spor tesislerinin kira ve irtifak hakkı düzenlenmiş, irtifak hakkı kırk dokuz yıl için tanınıyor. Şimdi, Komisyonda da sordum cevap alamadım, niçin kırk dokuz yıl? Kırk dokuz yıl çok uzun bir süre, bazen insan ömrü bile yetmeyebilir.

24’üncü maddede Bakanlığın alacaklarına öncelik tanınmış. İcra ve İflas Kanunu'nda bile işçi alacakları öncelikliyken burada niye Bakanlık alacakları öncelenmiş? İşçinin ya da sporcunun alacağı, emeği daha mı geride kalmalı; bunun da bir cevabını alamadık.

48’inci maddede “Bu Kanunda tanımlanan suçlara ilişkin delil veya emarelerin tespiti hâlinde Spor Toto Teşkilat Başkanlığı, doğrudan Cumhuriyet başsavcılığına başvuruda bulunabilir.” deniliyor. Yani Spor Toto Teşkilat Başkanlığına âdeta seçimlik bir yetki tanınmış “İster suç duyurusunda bulun ister suç duyurusunda bulunma.” diye. Ya, böyle şey olur mu? Bir kere, bir suçun tespiti hâlinde her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının görevi, bu suçu cumhuriyet savcılığına bildirmektir. Şimdi, siz suçu tespit edip bunu bildirmezseniz, gizlerseniz bu da bir suçtur.

Bir de şu anda, sporcularımızın beklediği bir spor sicil affı var. Komisyonda da biz bu talebimizi söyledik ama dikkate alınmadı, ben buradan çağrımızı yineliyorum: Lütfen gelin, bu spor sicil affını çıkaralım. Şike ve cinsel suçlar nedeniyle verilen disiplin cezaları ile ödüllerin iadesi, ihraç, tescilin iptali, hükmen mağlubiyet, puan indirme, ligden düşürme, seyircisiz oynama, saha kapatma ve para cezaları hariç çeşitli disiplin suçlarının sicilden terkinini talep ediyorlar. Bu şekildeki bir spor sicil affını niçin istemiyorsunuz?

Cezalar ve sicil affı demişken disiplin kurullarının oluşumu da sıkıntılı. Bir disiplin kurulu oluşturuyorsunuz, yargılama yapıyor, ceza veriyor ama hukukçu üye zorunluluğu yok. Ayrıca, kadın üye zorunluluğu da yok. Düşünün bir kere, kadın sporculardan birisi disiplin kurulunun önüne geliyor, bütün kurul erkek. Benim anladığım kadarıyla sanırım bu yasa teklifinde kadın sporcuları da yok saymışsınız ama o yok saydığınız kadınlar bugün her alanda varlar. Sporda, siyasette, iş dünyasında, fabrikada, iş yerlerinde, evde, tarlada, bağda, bahçede, hayatın her alanında kadınlar var ve size rağmen var olmaya devam edecekler. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin iktidarınızda da maddi zorluklara en çok katlanan, geçim sıkıntısını en acı şekilde hisseden kadınlar.

Şimdi, bu, sarı kart; bir uyarıdır sarı kart sporda. Bu sarı kartı size seçmen 2019 yerel seçimlerinde gösterdi, belediyeleri kaybettiniz. Şimdi önümüzde bir genel seçim var, biz istiyoruz ki erken olsun, bir an önce sandık gelsin ama ister zamanında yapın, ister erken yapın, o sandık geldiği zaman seçmen bu sefer size bu kırmızı kartı gösterecek. (CHP sıralarından alkışlar) Kimler gösterecek bu kırmızı kartı? Her şeye zam gelen ülkemde bir gecede şekere gelen yüzde 80 zam yüzünden bayramda çocuklarına baklava ve tatlı dahi yediremeyecek hâle gelen anneler; kendisi 46 yaşında emekli olup yirmi yıldır emekli maaşı aldığı ve üstüne, bütün masraflarını devlete karşılattığı hâlde, emeklilikte yaşa takılanlara “çift dikiş” “türemiş” diye hitap eden AKP Genel Başkanı Erdoğan’a karşı emeklilikte yaşa takılanlar bu kırmızı kartı gösterecek. Başka kimler gösterecek? 2018 seçimleri öncesi söz verdiğiniz hâlde hâlâ kadroya geçirmediğiniz kamudaki tüm taşeron işçiler, umutlarını çaldığınız işçiler; pandemi dönemi kapalı kalan, siftah yapamayan, doğru dürüst destek alamayan, aylarca neredeyse bir dilim ekmeğe muhtaç hâle gelen; üstüne, borçlanan; kredi borçlarını, BAĞ-KUR primlerini ödeyemeyen ve bugün borçlarıyla cebelleşen esnaflar, nakliyeciler, pazarcılar bu kırmızı kartı gösterecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Aman kartı Divana göstermeyin efendim.

Devam edin, buyurun.

BURCU KÖKSAL (Devamla) – Kart AKP’ye gösterilecek.

Başka kimler gösterecek? Yeme yaptığınız zamlar yüzünden hayvanlarını kesime gönderen, süt ineklerini dahi kestiren üreticiler; gübreye yaptığınız zamlar yüzünden gübrenin yanına dahi yaklaşamayan, hemen her gün gelen mazot zamları yüzünden traktörünü çalıştıramaz hâle gelen çiftçiler gösterecek. Başka kimler gösterecek? Bayram ikramiyesini, zammı çok gördüğünüz, 2.500 liralık emekli maaşıyla geçim sıkıntısını iliklerine kadar hisseden emekliler gösterecek. Başka kimler gösterecek? Parasızlık yüzünden tedavilerini yaptırmakta zorlanan, çoğu kez iş bulamayan, asgari ücretin altında almış oldukları maaşla maddi, manevi engelleri aşmaya çalışan engelliler gösterecek. Başka kimler gösterecek?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BURCU KÖKSAL (Devamla) – Sayın Başkan, toparlayacağım.

BAŞKAN – Tamamlayın.

BURCU KÖKSAL (Devamla) – Üniversiteyi bitirip de bir türlü iş bulamayan, hayallerini gerçekleştiremeyen gençlerimiz gösterecek. Başka kimler gösterecek? Batırdığınız ekonomi yüzünden yurt dışında yaşama hayalleri kuranlar gösterecek. Başka kimler bu kırmızı kartı gösterecek? Ülkeden kovmaya kalktığınız doktorlar; söz verip de hâlâ 3600 ek göstergeyi, fazla mesaiyi vermediğiniz, o tayin yönetmeliğiyle âdeta evlerini sırtında taşımaya zorladığınız polisler gösterecek. Başka kimler gösterecek? 3600 ek gösterge sözü verip de hâlâ yerine getirmediğiniz kamu çalışanları ve bugün, takipsizlik veya beraat kararı aldığı hâlde ya da haklarında hiçbir soruşturma olmadığı hâlde işlerine döndürmediğiniz KHK’liler ve mağdur ettiğiniz, haklarını vermediğiniz herkes size bu kırmızı kartı sandıkta gösterip hakemin bitiş düdüğünü çaldığı gibi bitiş düdüğünü çalacak. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 20’nci maddesinde yer alan “müsabakaların” ibaresinin “karşılaşmaların” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mehmet Metanet Çulhaoğlu              Hayrettin Nuhoğlu                Yasin Öztürk

                         Adana                                   İstanbul                           Denizli

                İmam Hüseyin Filiz                        Behiç Çelik

                       Gaziantep                                  Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.

Buyurunuz efendim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 324 sıra sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 20’nci maddesi için verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün, ülkemizin sportif başarısını, kulüplerin ve federasyonların geleceğini doğrudan etkileyecek olan, sporseverlerin de ilgiyle takip ettiği bir yasa teklifini görüşüyoruz. Bilindiği üzere, kamu sağlığının desteklenmesinde, kötü alışkanlıkların ve bağımlılıkların bertaraf edilmesinde, vatandaşların sosyal gelişimlerinde sporun kritik bir rolü vardır. Bir ülkede sporun gelişmesi demek, o ülkede sağlıklı ve ahlaklı bir toplumun varlığına işaret eder. Yine millî duyguların pekişmesinde de sporun yapıcı rolünü yadsıyamayız. Hukuki açıdan ise Anayasa’nın 58’inci ve 59’uncu maddeleri gereğince sporun kitlelere yayılmasında, sporcunun desteklenmesinde ve fertlerin spora teşvik edilmesinde devletin sorumluluğu söz konusudur. Dolayısıyla, böyle önemli bir konuda mevzuatta bugüne kadar bir düzenleme yapılmamasını, hukuki, kültürel, ahlaki ve vicdani açılardan birer sorumsuzluk olarak değerlendirebiliriz.

Değerli arkadaşlar, spor camiası içinde çok ciddi bir kayıtsızlık ve çürümüşlük de söz konusudur. Mali kriz yaşamayan bir tek spor alanı kalmamıştır, usulsüzlükler ve yolsuzluklar had safhaya ulaşmıştır. Mevzuattaki eksiklik ve yasal boşlukları fırsat bilen bazı kişiler ve gruplar her türlü hileyle haksızca zenginleşmektedirler. Güzide kulüplerimiz her geçen gün borç batağına biraz daha saplanıyor. Geçtiğimiz yıl 4 büyük kulübün toplam borcu ne kadar arkadaşlar, tahmin edin? 17 milyar 380 milyon TL'dir. O zaman ben buradan şöyle bir sonuç çıkarıyorum: Bu borç bu seviyelere gelene kadar, düzenbazlar servetlerine servet katarken iktidar ne yapıyordu? Bütün bunlara seyirci kalan, göz yuman herkes bu çürümenin, bu çöküşün ortağı değil midir? Hiç şüphesiz öyledir.

Değerli milletvekilleri, diğer taraftan, çözümden çok sorun yarattığı aşikâr olan “ben yaptım oldu” mantığının mevcudiyeti de devam ediyor. Her zaman olduğu gibi, bu teklif hazırlanıyorken hiçbir tali komisyondan geçmeden buraya getiriliyor. Esas komisyon görüşmelerinde kulüplere söz hakkı verilmiyor. Kaç uzmanla, kaç hukukçuyla, kaç kulüp yetkilisiyle istişare edildiğini biliyor muyuz? “Toplam 65 tane spor federasyonumuz var.” deniliyor. Bunların kaç tanesiyle görüşüldüğünü biliyor muyuz? Maalesef bilmiyoruz. Tek bildiğimiz, verdiğimiz bütün önergeleri reddeden, oldubittiye dayalı bir idare anlayışının bu ülkenin hiçbir derdine derman olmadığıdır.

Teklifin 20’nci maddesine gelince, bu maddeyle spor kulüpleri ve spor anonim şirketlerinin bütçe ve harcama ilkelerinde düzenleme yapılmaktadır. Yine bu maddeyle spor kulüpleri ve şirketlerdeki gelir ve alacakların devrine, borçlanma ve borç vermeye ilişkin koşullar belirlenmektedir. Ayrıca, kulüp yöneticilerinin verdikleri zarardan ötürü müteselsilen sorumlu olacakları öngörülmektedir. Evet, kontrolsüz borçlanmayı önlemeye, yönetimde şeffaflık sağlamaya, mali istikrar kazandırmaya bir itirazımız yoktur ancak şeffaf ve titiz bir denetim ve disiplin mekanizmasının elzem olduğunu düşünüyoruz. Bu mekanizmanın objektif ve hakkaniyete uygun olarak yürütüleceğinden de emin olmak isteriz. Teklifte yoruma açık, muğlaklık içeren ifadelerin bürokratik engellere ve keyfî yönetim usullerine kapı aralayacağına ilişkin endişelerimiz, yirmi yıllık AKP iktidarının fazlasıyla lekeli sicilinden kaynaklıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Ülkemizi krizlere sürükleyen tek adam rejimi spora da el atmak istiyorsa buna asla razı olamayız. Biz İYİ Parti olarak sporcu ve sporsever yurttaşlarımız için en iyi şartların sağlanmasından yanayız. Dünyayla rekabet edebilecek nitelikte ve kapasitede bir spor kültürünü hedefliyoruz ve tabii, bunu sağlayacak olan adil, işlevsel ve kapsayıcı bir hukuki düzeni savunuyoruz.

Bu duygularla hepinize tekraren saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 20’nci maddesinde geçen “nitelikleri” ibaresinin “özellikleri” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

               Kemal Bülbül             Serpil Kemalbay Pekgözegü                    Musa Piroğlu

                   Antalya                                 İzmir                                      İstanbul

                Zeynel Özen                        Murat Sarısaç                              Nuran İmir

                  İstanbul                                 Van                                         Şırnak

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Şırnak Milletvekili Sayın Nuran İmir.

Buyurunuz Sayın İmir. (HDP sıralarından alkışlar)

NURAN İMİR (Şırnak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 20’nci maddesi hakkında partim adına söz almış bulunmaktayım.

Fakat birçok arkadaşımın da ifade ettiği, dikkat çektiği cezaevi sorunlarına ben de dikkat çekmek istiyorum, birçok şeye değinmek istiyorum çünkü gerçekten cezaevleri toplumun kanayan bir yarası hâline gelmiş durumda. Her attığımız adımda, her görüşmede, her telefon görüşmelerinde yüzlerce sorun ve hukuksuzluk bizimle paylaşılıyor, aktarılıyor. Cezaevleri artık fiilî bir idam merkezlerine dönüştürülmüş durumda. Birkaç gün önce Ölüye Saygı İnisiyatifinin bir toplantısı vardı, ben de dâhil olmuştum ve cezaevi sorunlarından bahsedilmişti, özellikle Aysel Tuğluk’un kardeşinin ifadesi hakikaten canımızı çok acıtmıştı. Büyük bir sorun yaşıyor, büyük bir sağlık problemi var ve bütün kamuoyunda, yüzlerce ülkenin, binlerce kadının, yüzlerce kurumun çağrı yaptığı bu soruna el atılmaması, Aysel Tuğluk'un tahliye edilmesi konusundaki bu sessizlik herkesi ciddi anlamda yormuştu. Ve böyle bir talepte bulundu kardeşi bu toplantıda: “Hiç olmazsa bir koridor açılsın.” demişti. Ya, benim bildiğim iki ülke arasında yaşanan savaşlarda koridorlar istenilir, talep edilir cenazelerin alınması konusunda ya da yaralıların çekilmesi konusunda. Şimdi, cezaevinde tutuklu olan, bu Mecliste milletvekilliği yapmış olan, insan hak ve savunuculuğunda bütün ömrünü, emeğini sarf etmiş bir kadına bir vefa borcu vardır bu Meclisin her şeyden önce. Aysel Tuğluk’un tutuklu olması bu Meclisin bir utanç tablosudur. Bu kadar talebe, kamuoyunun bu kadar taleplerine rağmen bu sese nasıl karşılık verilmiyor? Derhâl bu talepler karşılanmalı. Kardeşinin talebi şudur: Tahliye edilmiyorsa bile bu koridorla Aysel Tuğluk bir hastaneye sevk edilsin ve orada bağımsız doktorlar tetkik sonuçlarına baksın; sonuca göre en azından bir karar verilir. Bu, vicdanları sızlatan duruma artık “Dur!” deyin “Yeter!” deyin.

Cezaevlerinde yaşanan ve sürekli hâle gelen bu hak ihlalleri üzerinden bu sorunlara son verilene kadar biz bu sesleri buradan duyurmaya devam edeceğiz. Ciddi anlamda büyük bir hukuksuzluk yaşanıyor, büyük bir katliam yaşanıyor. Son bir yıldır hemen hemen her hafta bir insanın cesedi oradan çıktı; bu bir katliamdır. Buna seyirci kalan Adalet Bakanlığını da bu Meclisi de sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyorum. Kamuoyundaki bu seslere karşı bu sessizliğin önüne artık geçilmelidir diyorum. Cezaevlerinde her gün artan bu şiddete ve bu hukuksuzluğa son verilmelidir diyoruz. Özellikle de şunu belirtmek istiyorum, daha önce yine ifade etmiştik ancak bu anlamda da şikâyetler gelmeye devam ediyor: Cezaevlerinin çoğunda yapılan avukat görüşmelerinde Kürtçe konuşmaya, şarkı söylemeye disiplin cezaları veriliyor. Kürtçe kitapların alınmaması hatta üzerinde “Kürtçe” kelimesi yazan kitapların dahi içeriye alınmadığı şikâyetleri yine çoğunluk kazanmış.

Bir diğer konu ise cezaevlerinde başlatılan görüntülü konuşma sistemi; odalara kurulmuş fakat idare ve gözlem kurulu tarafından çoğu cezaevinde siyasilere görüntülü arama kapatılmıştır. Bu durumun hukuki dayanağı nedir? Bunu da sormak istiyoruz.

Ve buradan tekrar hatırlatmak istiyoruz: Bakanlık, ilgili kurumlar denetim yapmıyor cezaevinde; bu nettir. ATK’ye göre her şey uygun ve herkesin sağlığı yerinde. Sonra da çıkıp “İşkence ve kötü muamele yoktur.” denilebiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

NURAN İMİR (Devamla) – Doğrudur, görmediğiniz, kendinizce kabul etmediğiniz her şey sizin için zaten yok hükmündedir. Fakat bir şeyi unutuyorsunuz; bu insanlar sizin kontrolünüz altında ve ölen her insanın sorumlusu iktidarınızdır, ilgili Bakanlığınızdır. Bu yapılanlar, artık “işkence” “kötü muamele” gibi kavramlarla izah edemeyeceğimiz bir duruma dönüşmüş. Artık, gerçekten, bir topluma tecrit sistemi uygulanmaktadır.

Buradan tekrar söylüyoruz: Cezaevlerindeki baskıları durdurun, cezaevlerinde olan insanlar üzerinde, toplumda kaos yaratmaktan artık vazgeçin diyoruz.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

IX.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Ampute Milli Futbol Takımı’na “Hoş geldiniz.” denilmesi

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Ampute Millî Futbol Takımı’mız şu anda dinleyici locasından Genel Kurulu izlemektedir, kendilerine “Hoş geldiniz.” diyoruz. (Alkışlar)

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- İzmir Milletvekili Fehmi Alpay Özalan, Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile 92 Milletvekilinin Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi (2/4331) ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 324) (Devam)

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 20’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ayrı” ibaresinin “başka” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

          Tamer Osmanağaoğlu            Ali Muhittin Taşdoğan                  İbrahim Ethem Sedef

                    İzmir                               Gaziantep                                    Yozgat

     Mustafa Hidayet Vahapoğlu            Saffet Sancaklı                     Mehmet Celal Fendoğlu

                    Bursa                                Kocaeli                                     Malatya

           BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Saffet Sancaklı.

Buyurunuz Sayın Sancaklı. (MHP sıralarından alkışlar)

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ampute Millî Takımı'mız burada; aslanlar, kahramanlar sizleri de selamlıyorum, buradan da alkışlıyorum.

Evet, bir spor yasası çıkarıyoruz, çok sevindirici şeyler oluyor Mecliste. Grubu olan 5 tane partinin değerli milletvekilleri hem Komisyonda olsun hem Komisyonun dışında olsun ciddi çalışmalar yaparak bu yasayı inşallah yarın akşam itibarıyla çıkarmış olacağız. Tabii, bu yasayı çıkarmamızın sebebi, Türk sporunun sorunlarını çözüp bir zemine oturtmak ve Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinde nasıl yönetiliyorsa bu spor, bu futbol nasıl yönetiliyorsa o şekilde yapmak. Bu kulüplerin hepsi ayrı ayrı birer değer bizim için ve bunları da aynı şekilde bir zemine oturtup bunların yaşamasını sağlamak ve bunların başarılı olmasını sağlamak için… Tabii, bu yasa keşke on beş sene önce çıksaydı, on sene önce çıksaydı, beş sene önce çıksaydı bu duruma gelmezdik. Bu yasayla ilgili çok sevindiren bir konu var; Mecliste bir yasa çıkıyor ve siyaset konuşulmadan çıkıyor. Demek ki spor siyasetüstü bir konudur ve hepimizi mutlu edecek bir konudur. Tabii, biz burada gelip konuşurken de bazı yanlış anlaşılmalar da olabiliyor. Bugün beni değerli bir kulübümüzün değerli bir başkanı aradı, dedi ki: “Konuşmanda acaba şunu mu ima ettin bize?” diye bir serzenişte bulundu. Tabii ki öyle bir şey ima etmedim.

Çok değerli bir kulübümüzün de çok değerli bir başkanı benim onlara hakaret ettiğimi ima etmiş, kesinlikle öyle bir şey yok. Söylediğim konu, benim anlatmak istediğim de şuydu: “Türk sporuna çöreklenmiş gruplar var, gayrimeşru adamlar var. Her türlü pisliği çeviriyorlar, kendileri nemalanıyorlar, para kazanıyorlar, yasa dışı bazı şeyler yapıyorlar özellikle bahis konusunda ve kulüpleri batırdılar.” dedim. “Bu arkadaşlar bu yasadan sonra Türk sporunu terk edecekler.” dedim, söylediğim bu. Ha, kulüp başkanlarına ve bazı yöneticileri de sitemim şu… Diyorlar ki: “Bu yasa çıkarsa yönetecek adam bulamazsınız.” Ben de “Türkiye'de 500 tane şerefli adam mı bulamayacağız, sadece siz mi varsınız şerefli olan?” dedim ama çok değerli bir kulübümüzün başkanı şöyle anlamış: “Kaptan bize ‘şerefsiz ve namussuz’ dedi.” Öyle bir şey demedim, öyle bir anlaşılmaya da mahal verdiysem hakkınızı helal edin, öyle bir şey demedim. Zaten o kulüp başkanı da Türkiye'nin en zengin adamı. Kendisine birisi “Türk futboluna para kazanmaya geldi.” dese herhâlde herkes güler bu konuya onun için. Alınmış başkanlarımız; buradan ben böyle bir açıklama yapmak istedim. Buradaki güzellik şu: Grubu bulunan 5 tane parti siyaset konuşmadan bu yasayı çıkarmak istiyor.

Bir sitem daha var: “Bizim dediklerimizi kale almadılar, bizi dinlediler ama bizim söylediklerimizi yapmadılar.” İşte, burada 3 muhalefet partisi milletvekilleri var, Komisyonda kendileriyle de konuştum. 60 tane madde var toplamda yasada. Biraz evvel sordum Yıldırım Bey'e, Cumhuriyet Halk Partisinin sporla ilgili komisyon başkanı herhâlde. “Bize kulüpler geldi, bütün kulüpler geldi; büyük kulüpler dâhil anlattılar isteklerini. Biz de bunları önerge yapıp sunduk. Çok teşekkür ederiz, ilk defa böyle bir şey oluyor; 60 maddenin 38’inde değişiklik yapıldı.” dendi. Öyle mi? 60 maddenin 38’inde muhalefet partilerinin istediği oldu. Muhalefet partilerinin istediği oldu derken kulüplerin size gelip söyledikleri istekler kondu bu maddelere.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Siz de muhalefette değil misiniz üstadım?

SAFFET SANCAKLI (Devamla) – Mahmut Bey, çok ciddi bir şey anlatıyorum.

Demek ki 60 maddenin 38’inde kulüplerin istediği olmuş, toplumun istediği olmuş, partilerin istediği olmuş, milletvekillerinin istediği olmuş ki grubu bulunan 5 parti siyaset konuşmadan, huşu içinde bir yasa çıkarılıyor. Bu çok önemli arkadaşlar, bu çok değerli. Onun için, kulüp başkanlarından ricamız şu: Biz kulüplerin düşmanı değiliz ya. Saffet Sancaklı benim adım, on sene amatörde oynadım, on beş sene profesyonel liglerde oynadım. Ben ve diğer bütün arkadaşlarım bu kulüpleri ayakta tutmaya çalışıyoruz, geleceklerini garanti altına almaya çalışıyoruz ve buradan da konuşma yapıyoruz. Arkadaşlar benim konuşmamı yanlış anladıysa bir kez daha söylüyorum: Hakkınızı helal edin.

Ama bu yasadan geri dönüş yok. Onun için, hepinize de teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

20’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 20’nci madde kabul edilmiştir.

21’nci madde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 21’inci maddesinin (1)’inci fıkrasında bulunan “ve üst kuruluşlara” ibaresinin ve (3)’üncü fıkrasının birinci cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

              Yıldırım Kaya                      Hüseyin Yıldız                            Burcu Köksal

                   Ankara                                 Aydın                                 Afyonkarahisar

               Hasan Baltacı                        Ahmet Kaya                           Ömer Fethi Gürer

                 Kastamonu                             Trabzon                                      Niğde

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Kastamonu Milletvekili Sayın Hasan Baltacı.

Buyurunuz Sayın Baltacı. (CHP sıralarından alkışlar)

HASAN BALTACI (Kastamonu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Önümüzde bir spor kanunu var, geneli itibarıyla olumlu bulduğumuz ve bazı maddelerine de katkı sunduğumuz bu kanun teklifini şimdi görüşüyoruz.

Şimdi, kanun teklifinin genel gerekçe kısmına baktığımızda şu ifadelerle başlıyor: 1’inci paragrafta “Anayasa'nın ‘Gençliğin korunması’ başlıklı 58’inci maddesi uyarınca gençleri alkol düşkünlüğü, uyuşturucu madde, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan korumak için gerekli tedbirleri almak…” diyor ve devam ediyor. Doğrudur, uyuşturucuyla mücadelede gençlerin spor yapması ve spor yapacakları olanaklarının artırılması önemlidir ama daha da önemlisi, devleti bütün kurumlarıyla birlikte uyuşturucuyla mücadelede etkin ve uyumlu bir şekilde çalıştırmaktır. Bu konuda gösterilecek en ufak bir zafiyetin toplumsal bedeli olabildiğince yıkıcı olacaktır ve olmuştur.

Bakın, 2021 Dünya Uyuşturucu Raporu'na göre en fazla kokainin yakalandığı ülkenin 20 tonla Türkiye olduğu belirtilmiştir. Yine, en çok eroinin ele geçirildiği 3 ülkenin Türkiye, İran, Pakistan olduğu ve bu ülkelerin 2019’da küresel pazarın toplamının yüzde 48’ini oluşturduğu vurgulanmıştır. Türkiye, artık dünyada uyuşturucu trafiğinin transit ve kilit ülkeleri bataklığına saplanmış ve liste başında olmuş bir ülkedir.

Bu rakamlar ve gelinen aşama şunu gösteriyor: Türkiye'de uyuşturucuyla mücadelede zafiyetten daha fazlasının olduğunu, organize bir kötülüğün olduğunu ifade ediyor. Bu öyle bir organizasyon ki uyuşturucu baronundan torbacısına kadar İçişleri Bakanıyla herkes fotoğraf çektirebiliyor ve öyle bir organizasyon ki Türkiye'nin limanlarında uyuşturucu yakalandığında tek bir kişi bile gözaltına alınmıyor. Kamuoyu baskısı ya da bir klik çatışması olursa birkaç kişi ön kapıdan alınıp arka kapıdan bırakılıyor. Uyuşturucu ticareti ne yazık ki Türkiye’de artıyor çünkü bu işi yapanlar, yakalanma riskinin en düşük olduğu ve hukukun üstünlüğünün olmadığı ülkeleri tercih ediyor. Durum böyle olunca iş giderek tabana doğru yayılıyor.

Mesela Anadolu şehirlerinde uyuşturucuyla yakalanan AK PARTİ’li yöneticiler korunup kollanıyor. Operasyonların üstü siyasi baskılarla örtülüyor. Hatırlayın pudra şekeri çeken Kürşat’ı. Ne oldu o işin sonu, bilen var mı? Yok. Mesela Aile ve Sosyal Hizmetler Kastamonu İl Müdürlüğünde çalışan ve 594 adet uyuşturucu hapla yakalanan şahıs eğer biz olayı kamuoyuna duyurmasaydık görevinden bile alınmayacaktı. Yedi ay yedi gün sonra biz açıklama yapınca gözaltına alındı, sonra kısa bir tutukluluk, şimdi serbest bırakıldı ve dışarıda geziyor. Bu şahsı yedi ay yedi gün boyunca görevde tutanlarla ilgili tek bir işlem yapılmadı.

Bakın, cumartesi günü İnebolu ilçesinde bir operasyon gerçekleştirildi. İlçede esnaf olan bir şahıs ile bir Belediye personeli İnebolu Belediyesine ait zabıta aracında 200 adet uyuşturucu hapla yakalandı. Zabıta aracındakilerden biri Belediye çalışanı, bir diğeri esnaf. Bu esnaf aynı zamanda İnebolu Devlet Hastanesi Müdürünün kayınbiraderi ve aynı zamanda AK PARTİ İnebolu Teşkilat Başkanının eniştesi. Kim bunlar? Bunlar, 2021 yılı Ekim ayında İstanbul’dan İnebolu’ya dönerken araçlarında çok sayıda uyuşturucu hap yakalandığı ortaya çıkan AK PARTİ İnebolu Teşkilat Başkanı ve Hastane Müdürü. İşin içinde kimler var? AK PARTİ Teşkilat Başkanı var, AK PARTİ’nin atadığı Hastane Müdürü var, bu ikisinin akrabası var, belediye personeli var, bir de Kastamonu Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünde çalışırken 594 adet uyuşturucu hapla yakalanan İnebolulu şahıs var. Her şeyi üst üste koyduğunuzda İnebolu’da bir şebekenin varlığına işaret ediyor her şey. Operasyonlar yapılıyor, yapılmıyor değil ama sonuçta hiç kimseye hiçbir şey olmuyor, herkes sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ediyor çünkü birileri bu şahıslara kol kanat geriyor. Onları çok yakından tanıyoruz, her fırsatta millî ve manevi değerlerimizin arkasına saklanarak siyaset yapıp milletin çocuklarını uyuşturucuyla zehirleyen çetelere kol kanat gerenleri yakından tanıyoruz. Sessiz kalanın, göz yumanın, koruyanın kollayanın yaptığını yanına kâr bırakmayacağız. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HASAN BALTACI (Devamla) – İnebolu’nun, Kastamonu’nun ismini uyuşturucuyla lekeleyen çetelerle mücadeleye devam edeceğiz. İnebolu şereftir, İnebolu şeref madalyasıdır, İnebolu istiklal yoludur, kurtuluş yoludur. Böylesi kıymetli, böylesi değerli bir ilçeyi uyuşturucu trafiğinin konusu hâline getirenleri, ar damarı çatlamış olanları biliyoruz ve mücadele etmek de boynumuzun borcudur.

Sayın Soylu hafta sonu Kastamonu’yu ziyarete gelecekmiş. Haberi olsun, fotoğraf çektirmediği üç beş torbacı var, onu da İnebolu’da bulabilir.

Teşekkür ediyorum. (CHP, HDP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’nin 21’inci maddesinde yer alan “Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle” ibaresinin “Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik ile” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     Mehmet Metanet Çulhaoğlu              Dursun Ataş                          Hayrettin Nuhoğlu

                    Adana                                Kayseri                                     İstanbul

               Yasin Öztürk                       Orhan Çakırlar                            Hasan Subaşı

                   Denizli                                Edirne                                      Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Hasan Subaşı.

Buyurunuz Sayın Subaşı. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

HASAN SUBAŞI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 324 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 21’inci maddesi hakkında partim adına söz almış bulunuyorum.

Emek çeken arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz, dileriz ki istedikleri gibi bir yasa teklifidir. UEFA ve FIFA’dan birtakım sıkıntılar olabilir diye düşünüyorum.

Ben Belediye Başkanıyken futboldan anlamazdım, takip de etmezdim Antalyaspor -Alpay Bey hatırlar, Saffet kardeşimizle beraber- 3. Lig’e düşmek üzereydi, kulüp dağılmak üzereydi, yönetim bana geldi “Bu kulübü ya kayyuma teslim edeceğiz ya da Belediye Başkanı olarak sen teslim alacaksın.” dediler. Ben de sorumluluk sahibi biri olarak ve bir şehremini sıfatıyla kabul etmek zorunda kaldım ve dokuz yıl Kulüp Başkanlığı yaptım.

Bu arada, baktığımız zaman, sadece hacizli bir telefonu vardı; onun dışında, kulüp dağılmıştı, antrenmanlara çıkamaz hâldeydi ve sonuncuydu, 3. Lig’e düşmek üzereydi, 3-4 maç kalmıştı. Ben de siyasi çekişmelerin, siyasetin dışına çıkarabilmek için Antalya’da Kulüp Başkanlığı yapmış ne kadar kişi varsa hepsini davet ettim. “Yönetime davetlisiniz, yönetim kurulunda yer alır mısınız?” dediğimde hemen hemen hepsi yönetim kurulunda yer almışlardı. Ayrıca, yine Antalya’nın tanınmış siması Gültekin Çeki’yi -rahmetli, bizim şöhretli ve tanınmış insanımız, rahmetle anıyorum; aynı zamanda da Spor Bakanlığı Müsteşarıydı, emekli Müsteşar- Genel Sekreter yapmıştık. Antalyaspor Kulübü Türkiye’nin en tertipli, intizamlı kulübü hâline gelmişti, kurumsallaşma için büyük adımlar atmıştık.

Başkanı olduğum derneği tamamen altyapıya ve amatör sporlara ayırmıştık. Aynı zamanda bir vakıf kurmuştuk; kazandırdığımız tesisleri, sosyal tesisleri de vakfa kazandırmıştık, Antalyaspor Vakfına. Aynı zamanda, bir de bugün kurulmak istenen anonim şirketi kurmuştuk 1990’lı yıllarda. Aynı zamanda, milyonların döndüğü bir futbol kulübünde denetimi sağlamak istemiştik. Bağımsız denetim yapılıyordu ve aynı zamanda kamu borçlarından dolayı da yöneticiler zaten kişisel servetleriyle sorumluydular her anonim şirkette olduğu gibi. Biz, bir süre sonra, Antalyaspor Kulübü, hem basketbolda hem futbolda 1. Lige çıktıktan sonra Avrupa Kupası maçlarını oynamaya başlamıştık, başarılı bir kulüp olmuştuk ve teslim ederken de Türkiye’de belki borçsuz birkaç kulüpten biri olmuştuk.

Futboldan anlamıyorum demiştim ama futboldan anlayanları, liyakat sahiplerini yerli yerine oturtmuştuk, intizamlı bir kulüp hâline getirmiştik, kurumsallığını sağlamıştık. Bugün yapılmak istenenlerin belki önemli bir bölümünü yapmıştık ama bu yasada benim dikkatimi çeken, futbol özerklik ister, burada Bakanlığa sağlanan yetkilerle özerkliği zedelenmiştir. Oysa futbolu paydaşları yönetmek durumundadır. Bugün Federasyon Yasası’nda da FIFA’nın, UEFA’nın kurallarında da özerkliğe çok dikkat edilir. Onun için, zannediyorum, emek çekilmiş ve bütün partilerin de katılımıyla sağlanmış bu hususlar, bu hükümler UEFA’nın ve FIFA’nın ciddi eleştirilerine muhatap olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Yine, önümüzdeki aylarda bu yasa çokça gelecektir.

Bu yasa görüşüldüğü için bugünkü Başkanımız, Antalyaspor Kulübü Başkanı Aziz Çetin birkaç hususu bana iletmişti “Kulüpler Birliğinin de itirazları olacaktır.” diye ve söylemek istediği de 13’üncü, 15’inci ve benim bugün konuşmak üzere söz aldığım 21’inci maddede, kulüp şirketlerindeki hâkim pay, sadece şirket ortaklarına hâkim pay yerine bunun serbest olması; bu çok önemli bence de. Ayrıca, Bakanlığa vesayet sistemi kuracak şekilde yetkilerin verilmesi son derece sakıncalı ve Bakanlığın da denetimsiz futbol kulüplerine yardım etme keyfiyeti sorunludur bana göre.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayınız efendim.

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Büyükşehirlerin ve belediyelerin de yasaklanmış olması, yine siyaset ile futbolu çok iç içe geçirmenin izlerini taşıyor. Onun için, şeffaflığı ve denetimi sağlamak için Bakanlığın da şeffaf ve denetime önem verir olması lazım ama maalesef, iktidarın ve bakanların şeffaflığı sağlamak ve denetilebilir olmak konusunda ben sınıfta kaldıklarını düşünüyorum ve kulüpleri, federasyonu Bakanlığa teslim etmişçesine yapılmış bazı hükümlerin sorunlar taşıdığı kanaatindeyim. Birliğin itirazları olacaktır, FIFA'nın ve UEFA'nın itirazlarıyla önümüzdeki aylarda belki daha sağlıklı hâle gelir diye düşünüyorum. Yine de emek çekenlere teşekkür ediyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 324 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 21’inci maddesinde geçen “şeklinde” ibaresinin “biçiminde” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

               Kemal Bülbül                        Zeynel Özen                              Murat Sarısaç

                   Antalya                               İstanbul                                       Van

     Serpil Kemalbay Pekgözegü              Musa Piroğlu

                    İzmir                                İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay.

Buyurunuz Sayın Kemalbay. (HDP sıralarından alkışlar)

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Derinleşen yoksullukla, işsizlikle, açlıkla, sefaletle mücadele eden değerli halklarımızı saygıyla selamlıyorum.

Yollar, özelleştirmeler, köprüler, tüneller ve elbette spor; hepsi sermayeye kaynak için düşünülüyor, konuşuluyor. Tek adam demek sermayeye kaynakları peşkeş çekmek demektir ve öyle de yapılıyor. Emeklilere, kadınlara damla bile gelir artışı yapmayanlar, dövize endeksli mevduat için birkaç ayda 25 milyar lirayı ayırdılar bile.

Bir de beka için sürdürülen bir savaş var sayın vekiller. Ukrayna’da ihtilafların müzakere yoluyla çözülmesi için gayret edenler, sıra Kürtlere geldiğinde savaş politikalarına sarılıyor. Neredeyse ömrümüz, Türkiye’de yürütülen operasyonların, savaş politikalarının faydasızlığını, yanlışlığını anlatmakla geçti. Yazık değil mi bu canlara? Yazık değil mi bu kaynağa? Kırk yıldır, 400 milyar dolara yakın zenginliğimiz komşularımızın topraklarına bomba, mermi, mühimmat olarak atılıyor. Türkiye halklarına düşen ise sürekli yoksulluk, sürekli ekonomik kriz, siyasi krizler. Halkımız ekmek bulamayacak duruma geldi, peki bundan haberiniz var mı diyorum ama sıralarda kimse yok. Büyüyen ve kalıcılaşan işsizlik, çocuklarımızın beslenememesi, kadınların pazar artıklarını toplamaya çalışması, açlık ve sefalet.

Erdoğan diyor ki: “Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.” Çünkü toplumda sanki göçmenler suçlu gibi bir algı var. Komşularımızın topraklarında sürdürülen savaş ve çatışma iklimi bitmeden sığınmacı, mülteci ya da göçmenlerin ülkelerine dönmelerini beklemek hayalcilik değil midir ya da halkımızdan gerçeği gizlemek için söylenen, sözden ibaret şeyler değil midir bunlar? Halkımıza gerçeği söylememek, olmayacak beklentilere sokmak toplumu daha çok kutuplaştırır; sığınmacılara, göçmenlere, mültecilere karşı nefret söylemini, ırkçılığı körükler, ayrıca çözümsüzlüğü de getirir. Siyasi iktidar bu tehlikeli söylemden vazgeçmelidir.

HDP, tüm halkların eşitliğini, kardeşliğini savunan bir partidir. Her zaman söylüyoruz, bir kez daha ifade etmek istiyoruz: Yurttaşlarımızın işsiz kalmasının, geçinememesinin, emeğin bu kadar ucuzlaşmasının, enflasyonun, pahalılığın, zamların sebebi sığınmacılar, göçmenler, Suriyeliler, mülteciler değil; AKP-MHP iktidarıdır. Sığınmacılar, hiç kimsenin çalışmak istemediği en kirli, en tehlikeli, en güvencesiz, en kötü koşullara sahip, en düşük ücretli işlerde asgari ücretin dahi altında çalıştırılıyorlar. Gidin imalat sanayisine, gidin geri dönüşüm sanayisine, gidin inşaatlara, mevsimlik tarım işçiliğine, hepsinde Suriyeli, Afganistanlı ya da başka ülkelerden işçiler kölelik koşullarında çalışıyorlar. Bizler göçmenleri, sığınmacıları, mültecileri değil, ucuz emek rejimini ve bu vahşi kapitalist sermaye düzenini göndermeliyiz, bu düzeni değiştirmeliyiz.

Yine, Erdoğan dedi ki: “Şubat ayı itibarıyla yıllık Sanayi Üretim Endeksi yüzde 13,3 oranında artarak üretim temelli büyüme sürdü.” Ve yine şöyle söyledi: “Bu tablonun değerini sanayici, nakliyeci ve ihracatçı bilir.” Bakın, aynı günlerde tekstil işçisi Betül, metal işçisi Selma fabrikalarında tam kapasite üretim sürerken hayatlarındaki küçülmeyi anlatmışlar Evrensel gazetesinde, diyorlar ki: “Sosyal hayatımız yok, sürekli borçluyuz. Eve istediğimi alamıyorum, maaşın çoğu taksitlere gidiyor. Et alıyor muyum? Yok. Gezmeye gidiyor muyum? Yok. Kendime bir ped alırken bile zorlanıyorum. Serviste konuştuğumuz şey sürekli olarak, yumurta bu kadar oldu, ekmek şu kadar oldu.” Peki, Türkiye büyüdüyse emekçilerin durumu neden böyle? Bu obez büyümeyi alın başınıza çalın diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkan, 3 kişi var vallahi, oylamaya sunmayın bunu.

FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) – 2 kişi kaldı.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – 2 kişinin oyu bize bedel olamaz efendim.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Ya, siz de destek veriyorsunuz.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

SERPİL KEMAL PEKGÖZEGÜ (Devamla) – Yoldaşımız Deniz Poyraz’ın duruşması var, bunu duyurmak istiyorum. Üçüncü duruşması 29 Nisanda İzmir Adliyesinde gerçekleşecek, başta kadın hareketi olmak üzere demokratik kamuoyunu ilk günkü gibi davaya güç vermeye davet ediyorum. Deniz Poyraz onurumuzdur, mücadelemizde yaşayacak.

Yine, rehin tuttuğunuz Osman Kavala’yı tahliye etmediğiniz gibi, Mücella Yapıcı ve arkadaşlarını da mahkûm etmek istiyorsunuz. Bir değil iki değil, bu üçüncü mükerrer yargılamaların net bir şekilde hukuksuz ve siyasal olduğunu görüyoruz.

Gezi; işçilerin, öğrencilerin, kadınların, doğanın, zulme karşı direnen halkların, ağacımıza, suyumuza, toprağımıza, emeğimize, birbirimize sahip çıktığımız için bizimdir; en güzel mücadelemizdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) – Yarın Gezi davasında olacağımı da buradan duyurmak istiyorum.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkanım, 3 kişiydiler, 3 kişi. 1 AK PARTİ’li 50 kişiye bedel mi oluyor Başkan? Vallahi ya. Yani 1 AK PARTİ’li 50 kişiye mi bedel oluyor? 3 kişi!

BAŞKAN – Sayın Kayan, buyurunuz efendim.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

46.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan’ın, ithalata dayalı tarım politikasının sakıncalarına ilişkin açıklaması

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dünyada önemli bir tarım ülkesi olan Türkiye, bugün gıda ürünlerini ithal ediyor. Türkiye un, bulgur, makarnayı kendi buğdayından yapmalı, dünyaya da ihraç etmelidir. Ayçiçeği yağını kendi ürettiği çekirdekten elde etmeli; halkının uygun fiyatla yerli mercimek, nohut, fasulye tüketimini sağlamalıdır. Bunun için yeterli toprağımız var, çiftçimiz var, iklimimiz uygun. Yaşanan ekonomik krizden çıkılmasının en sağlam yolu tarıma sahip çıkmaktır. Ülkemizin topraklarında üretilecek ürünleri ithal etmenin maliyeti her geçen gün artıyor. İthalata ödediğimiz para yurt içinde çiftçiye ödenmelidir. Yerli buğdaya 2,5 lira, yabancının buğdayına 7 lira. Tekrar tekrar soruyorum: Türk çiftçisi yerine neden ısrarla yabancı çiftçiyi destekliyorsunuz? Sizler yabancı çiftçiden mi destek alıyorsunuz, oy alıyorsunuz; yoksa bu itibarınızı başka bir ülkenin çiftçisinden mi alıyorsunuz? Bu gareziniz nedendir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Ceylan…

47.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, 1915Çanakkale Köprüsü geçiş ücretlerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, 1915Çanakkale Köprüsü ve bağlantı yollarıyla birlikte kentin dokusunda yaşanacak gelişim aşikârdır ancak baştan beri eleştirdiğimiz nokta, köprünün yapım süreci, bu sürecin yükleniciye sağladığı fahiş kârlar ve kamunun sırtına yüklenen borçlardır. Önceki gün 200 liraya kıyıp köprüden geçen bir vatandaşımızın bize gönderdiği video gösteriyor ki köprü, beklenen performansı sergilemekten çok uzaktır. Köprü geçiş ücreti yüksektir. Yüksek fiyat nedeniyle köprüden geçiş olmamakta, vatandaşımız köprü yerine arabalı vapuru tercih etmek zorunda kalmaktadır.

İktidara sesleniyorum: Kamu kaynaklarının gasbedildiği bu süreçte yapılacak en akılcı iş, köprü geçişlerini makul bir fiyata çekmektir. Bu noktada köprü geçiş ücretinin Gestaş’ın vapur fiyatlarına denk ya da cüzi miktarda üstünde olması, köprüden geçişleri artıracak ve kamunun üzerindeki borcu biraz olsun hafifletecektir.

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- İzmir Milletvekili Fehmi Alpay Özalan, Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile 92 Milletvekilinin Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi (2/4331) ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 324) (Devam)

BAŞKAN – 21’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Birleşime iki dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.39

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.40

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

324 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine başlıyoruz.

2.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45 Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Gündemimizde başka bir iş bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 22 Nisan 2022 Cuma günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.41



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.

(*) 324 S. Sayılı Basmayazı 19/4/2022 tarihli 81’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.