TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

71’inci Birleşim

24 Mart 2022 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın, Konya’da tohum geliştirilmesine ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, ekonomideki güncel gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık’ın, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

 

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Orman Haftası’na ilişkin açıklaması

2.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, AK PARTİ’nin hedef ve ideallerine ilişkin açıklaması

3.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Tarsus İdman Yurdu’nun kuruluşunun 99’uncu yıl dönümüne, Çukurova Bölgesel Havalimanı’na ve Mersinlilerin taleplerine ilişkin açıklaması

4.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, polis atama ve yer değiştirme yönetmeliğine dair Cumhurbaşkanlığı kararının geri çekilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

 

 

5.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, emekli TSK personelinin geçim sıkıntısına ilişkin açıklaması

6.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, tenzilirütbe edilip araştırmacı kadrosuna atanan kamu emektarlarının özlük haklarına ilişkin açıklaması

7.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde ili Altunhisar ilçesi Keçikalesi kasabasında yaşanan tapu kadastro sorunlarına ilişkin açıklaması

8.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, Tokat Havalimanı’na ilişkin açıklaması

9.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın, pandemi döneminde esnaf ve sanatkâra verilen devlet yardımlarından vergi alındığına ilişkin açıklaması

10.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Türk çiftçisinin sorunlarına ilişkin açıklaması

11.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Adıyaman Gerger’in yol sorununa ilişkin açıklaması

12.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz’ın, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

13.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turan’ın, Turunçlu köyünde taş ocağına karşı olduklarına ilişkin açıklaması

14.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, AK PARTİ Hükûmetinin 2021 yılı icraatlarına ilişkin açıklaması

15.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, cezaevlerindeki keyfî sürgünlere ilişkin açıklaması

16.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Çukurova bölgesinde meydan gelen don olayına ilişkin açıklaması

17.- Adana Milletvekili İsmail Koncuk’un, devlet kurumlarındaki mülakat rezaletine ilişkin açıklaması

18.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, genel sağlık sigortasından dolayı vatandaşların evlerine borç mektupları gönderildiğine ilişkin açıklaması

19.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal’ın, Kırıkkale Sulakyurt’taki tarımsal sulama maliyetlerinin acilen düşürülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

20.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, 21 Mart Dünya Ormancılık Günü ile 22 Mart Dünya Su Günü’ne ilişkin açıklaması

21.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemir’in, icra dosya sayısındaki artışa ilişkin açıklaması

22.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü’nün, Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinin düzenledikleri “Nevroz” kutlamasına ırkçı bir grup tarafından yapılan saldırıya ilişkin açıklaması

23.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehadetinin 13’üncü yıl dönümüne ve kırmızı et ile temel gıda ürünlerine gelen fahiş zamlara ilişkin açıklaması

 

24.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Diyarbakır 3. Sanayi Sitesi’nde medyana gelen tüp patlamasına, Kırklareli’nin Poyralı ve Soğucak köylerinde yapılmak istenen kalker ocağına, Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresinin HDP’li belediyelere atanan kayyumlara ilişkin raporuna ve İstanbul Maltepe İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli olan ve bagajında patlayıcı bulunan polis memuruyla ilgili tatmin edici bir açıklamaya ihtiyaç olduğuna ilişkin açıklaması

25.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Ankara Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Doğan Öz’ün katledilişinin 44’üncü yıl dönümüne, Hayati Yazıcı ve Feti Yıldız tarafından imzalanan Seçim Kanunu Teklifi’ne ve Ticaret Bakanlığının şeker fabrikaları nezdinde başlattığı incelemeye ilişkin açıklaması

26.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Malatya Milletvekili Ahmet Çakır’ın babasının vefatına, Acil Tıp Teknisyenleri ve Teknikerleri Haftası’na, Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatının 13’üncü yıl dönümüne ve İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu ile Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

27.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

28.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

29.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

30.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

31.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, Malatya Milletvekili Ahmet Çakır’ın babasının vefatına ilişkin açıklaması

32.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Malatya Milletvekili Ahmet Çakır’ın babasının vefatına ilişkin açıklaması

33.- Hatay Milletvekili Suzan Şahin’in, Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelik’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

34.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmaz’ın, Düzce Akçakoca’daki hayvana şiddet vakasına ilişkin açıklaması

35.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel’in, yaş sebze ve meyve üreticilerinin banka işlemleri nedeniyle yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

36.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefat yıl dönümüne ilişkin açıklaması

37.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın, Hatay Milletvekili Suzan Şahin’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

38.- Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu’nun, coğrafi tescil işareti alan Bayramiç tahin helvasına ilişkin açıklaması

39.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü’nün, Mehmet Latifeci’nin ölümünün 27’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

40.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

41.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Aydın Engin’in vefatına ilişkin açıklaması

42.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Aydın Engin’in vefatına ilişkin açıklaması

43.- Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık, Van’ın Tuşba ilçesinde tapu, ruhsat ve kat mülkiyeti alanında yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

44.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap, ön ödemeli doğal gaz sayacı abonelerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması

 

V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’un, Grup Başkan Vekillerinin haftaya görüşülecek kanun teklifini bugün tartışmaya açmalarını doğru bulmadığına ve Başkanlık Divanı olarak, babası vefat eden Malatya Milletvekili Ahmet Çakır’a ve ailesine sabırlar, merhuma da Cenab-ı Allah’tan rahmet dilediklerine ilişkin konuşması

 

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, 9/3/2022 tarihinde Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve ve arkadaşları tarafından, akaryakıt üzerinden alınan özel tüketim vergisinin kaldırılmasının ülke ekonomisine yapacağı olası katkıların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, 24/3/2022 tarihinde Mersin Milletvekili Rıdvan Turan ve arkadaşları tarafından, Türkiye’deki yaşlı ve emeklilerin ekonomik, sağlık ve sosyal sorunlarının giderilmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, 21/3/2022 tarihinde Hatay Milletvekili Suzan Şahin ve arkadaşları tarafından, Türkiye’de artan Suriyeli nüfusunun kontrol altına alınması ve Hatay’ın sorunlarının araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 29 Milletvekilinin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4260) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 320)

 

 

VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Atila Sertel'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarına ait makam araçlarına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/59814)

2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin, 2018-2022 yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Eskişehir için hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,

2018-2022 yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Bilecik için hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,

2018-2022 yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Gaziantep için hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,

İlişkin soruları ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/59906), (7/59907), (7/59908)

3.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya'nın, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatlarında kullanılan araçlara ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/60237)

24 Mart 2022 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71’inci Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Konya’da tohum geliştirilmesiyle ilgili söz isteyen Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta’ya aittir.

Buyurunuz Sayın Şahin Usta. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın, Konya’da tohum geliştirilmesine ilişkin gündem dışı konuşması

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekillerimiz; gıda güvenliğinin çok önemli olduğu bir dönemde özellikle ata tohumlarımız, yerli tohumlarımız üzerinden birtakım yalanların yayıldığı ve Türkiye’ye olan güvenin azaltılmaya çalışıldığı hissiyatıyla, özellikle ülkemizde ve Konya’da tohumla ilgili yapılan çalışmalar hakkında söz almış bulunuyorum.

Evet, atalık tohumlar genetik kaynak olarak son derece önemli. Verim performansı, hastalık, zararlılara hassasiyet gibi özellikleri sebebiyle geniş alanlarda üretim yapan üreticiler tarafından tercih edilmemektedir; üreticilerimiz yüksek verim veren, kaliteli ve ihracata yönelik tohumları tercih etmişlerdir. Yalan ve yanlış bilgiler buralarda başlamaktadır.

Birinci yalan “2006’dan sonra atalık tohum satışı yasaklandı.” cümlesinin ardına eklenen “Hibrit ve yabancı tohumlar ekilmekte.” yalanıyla üreten çiftçimiz hedefe konulmaktadır. Peki, doğrusu nedir? Hububatta veya kendi kendine döllenen bitkilerde yani buğday, arpa ve benzerinde hiçbir şekilde hibrit tohum kullanılmamaktadır.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Hanımefendi, yanlış bilgi, yanlış.

LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) – Ve on beş yirmi yıllık iktidarımız boyunca hububatta yüzde 80, baklagillerde yüzde 85 yerli tohumumuzu ürettik ve kullanıyoruz, sebze de ise yüzde 67 yerli tohumumuzu kullanmaktayız. Bu rakamlar on beş yıl öncesinde maalesef, sadece yüzde 15 ve 20 civarlarındaydı.

Ata tohumlarının kayıt altına alınması, üretilmesi ve pazarlanmasına dair çıkarılan mevzuatlarla, herhangi bir kontrolden geçirilmeden ve tohumluk standartlarına uygunluğu tespit edilmeden çiftçilere satılması ve mağduriyetlerinin önlenmesi amacı güdülmüştür. Ata tohumlarının uygun olarak üretilip tescillenmesi, sertifikalandırılması sonrasında da ticarete sunulmasında hiçbir yasak bulunmamaktadır.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Kanunu okuyun kanunu, yanlış bilgi veriyorsunuz Meclise.

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) – Dinle, dinle!

LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) – İkinci yalan “Ata tohumlarını sertifikalandırmak çok zordur ve mümkün değildir.” Bu yalanın üzerine kurgulanmış ata tohumlarının ekilmediği iddiasına cevap vermek istiyorum: İsteyen çiftçimiz, sivil toplum kuruluşumuz veya kişi, tohumu Bakanlığımız bünyesinde çalışan enstitülere veya TAGEM’lere getirdiğinde, hiçbir ücret ödemeden, tohumunu tespit ve tescil ettirip, ardından sertifikalandırıp kullanıma ve satışa sunabilir.

Ata tohumlarının kasıtlı olarak yok edildiği yalanına en çarpıcı doğru cevap ise şudur: 2021 yılı itibarıyla 3.400 türe ait 117.000 tohum örneği, 2 gen bankamızda muhafaza altındadır. Tohum olarak saklanması mümkün olmayan meyve ve asma gen kaynakları da Arazi Gen Bankasında muhafaza edilmektedir.

Üçüncü yalan “Hibrit tohumlar, yapay laboratuvarlarda üretilir, biyolojik olarak kısırdır ve insanlığın sağlığına zararlıdır.” yalanı önümüze sürülmüştür. Bu tohumlar, tamamıyla Bakanlık kontrolü altında, enstitüler, özel sektör ve üniversiteler iş birliği ile tarla ve seralarda geliştirilmiş yerli çeşitlerdir ve sağlığa zararlı değildir.

“Hibrit tohum kullanmayan, hibritle üretim yapmayanlar hiçbir destek alamaz.” söylemi de yalandır. Sertifikalı tohumu kullanan üreticimizin aldığı ek destekler vardır. Ata tohumunu sertifikalandırıp eken her çiftçimiz her türlü destekten de faydalanmaktadır. Türkiye, tohumculuk sektöründe güçlü bir ülkedir. 1 milyon 324 bin ton tohumu 2021 yılında ürettik ve bunun 76 bin tonunu da ihraç ettik, aynı dönemde ithal edilen tohum miktarı ise 49 bin tondur yani Türkiye, net tohum ihracatı yapan bir ülkedir.

Dördüncü yalanınız “Tohum takas şenlikleri engellendi, kısıtlandı, iktidar, bu şenliklere de el attı.” yalanı. Tohum çok önemli dedik; kontrolsüz takasların sonuçlarının ne olduğunu görmezden gelemezdik. Bu etkinliklerdeki perde arkasındaki plan, bizim ata tohumlarımızın değiştirilmesi, karşı taraftan gelen tohumun ne olduğunu bilmeksizin ata tohumu diye çiftçinin eline verilmeye çalışılması, tam tersine, ata tohumumuzu alıp da yurt dışına kaçırılma meselesidir. Bu kontrolsüz şenliklerin arkasındaki organizasyonların tespitiyle ata tohumlarımız en üst düzeyde korumaya alınarak bu şenlikler de yeniden, aynı şekilde düzenlenmektedir. Özellikle, Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin konuyu sahiplenmesiyle birlikte, gen bankalarında muhafaza altında tutulan tohumlarımız, ata tohumlarımız toprakla buluşturulmuş, üretime sevk edilmiş, bu sayede çiftçimiz, ata tohumlarını da üretmeye başlamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Mardin’in “sorgül”ü, Kayseri Develi’nin “gacer”i, Konya’nın “taner”i ata tohumlarından geliştirilmiş özel buğdaylardır.

Hızlıca bir yalandan daha bahsetmek istiyorum: “GDO’lu ürünlerin Türkiye’de kullanımı serbesttir. Çocuk mamaları hariç, tüm gıdalarımızda GDO var.” yalanı da toplumu korku ve panikliğe sürükleyici kocaman bir yalandır. Doğrusu ise, ülkemizde GDO’lu tohum almak, satmak, yetiştirmek yasaktır. GDO tespit edilen tohumlukların ülkeye girişine izin verilmemekte, bunlar ya iade edilmekte ya da imha edilmektedir. Ülkeye giren her tohumun araştırılması ve incelemesi laboratuvar şartlarında yapılmaktadır. Bununla ilgili inceleme yapan tüm kurumlarımızın güvenlik şartları altında incelemelerini dahi hiçe sayarak çiftçimizin üretimine el uzatan, dil uzatan, ekmeğine el uzatan bu yalanların açıkçası…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) – Bir dakika daha rica etsem Başkanım.

BAŞKAN – Selamlayın.

LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) – Çiftçimizin hakkını ve emeğini korumak çiftçilerin başşehri olan Konya’nın bir vekili olarak da bir sorumluluk olarak görüyorum.

Bugün, eğer üreten çiftçimize “Ürettiğiniz sağlığa zararlı.” diyerek bu yalanlarla üretimi durdurmaya, çiftçimizin emeğini hiç etmeye çalışıyorsanız bunlara kimse itibar etmeyecektir. Biz her hâl ve şartta hem ata tohumlarımızı hem yerli tohumlarımızı çoğaltarak, üreterek insanımızın hizmetine sunmaya, sağlıklı gıda üretmeye de devam edeceğiz.

Tüm Meclisi ve heyeti saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz, ekonomideki güncel gelişmeler hakkında söz isteyen Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’a aittir.

Buyurunuz Sayın Karaduman. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, ekonomideki güncel gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması

ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Tabii, bugün, ekonomi yönetimini hakikaten büyük bir hayretle takip ediyoruz. Aslında “ekonomi yönetimi” diyoruz ama ekonominin nasıl yönetilemediğini hep birlikte büyük bir hayretle takip ediyoruz. “Türk lirası şu anda en aşağı seviyede, daha gideceği yer yok, vatandaşlarımız rahat olsun.” diyen bir Ekonomi Bakanı düşünün. Sayın Bakan herhâlde mizahın gücünü kullanmak suretiyle ekonomideki bu gidişatı düzeltmeye çalışıyor. Elbette ki bu da bir yöntem olabilir ancak vatandaşlarımızın bu açıklamalara sabrı kalmamıştır ve emin olun ki artık komik bile değilsiniz.

Yatırımcıya “Gelin, bürokrasiyi alaşağı eder, mevzuatı değiştiririz. Cumhurbaşkanımız da arkamızda, rahat olun.” diyerek güya güvence verdiğini zanneden Sayın Bakan aslında ülkemizi karaladığının farkında bile değildir. Ülkemizi parayı verenin düdüğü çaldığı bir ülke hâline getirdiğinizin itirafı değilse bu nedir Allah aşkına?

Saadet Partisi olarak açık çağrımız şudur: Rakamlarla konuşmayacaksanız, ekonomideki bu sorunların çözümüne dair ortaya bir vizyon koymayacaksanız görevden affınızı talep edin. Bunu sadece Sayın Bakana söylemiyorum, AK PARTİ’nin bütün yöneticilerine ifade ediyorum ve diyorum ki milletimize dönün ve görevden affınızı talep edin.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz yoksul bir ülke değildir, ülkemiz fakir bir ülke değildir ancak kaynakları çarçur edilmek suretiyle yoksulluğa mahkûm edilmiş bir ülkedir. Tarım ve hayvancılıkta özellikle zirve ülkelerden biri olmamız gerekirken bugün et ve süt ürünlerinden temel bakliyat ürünlerine kadar neredeyse fiyatlar ateş pahası hâline gelmiştir. Ürünlerde yapılan zamlar fahiş orandadır ki en son Et ve Süt Kurumu kırmızı et ve tavuk ürünlerine yüzde 48 zam yapmıştır. Bir gün ekmek kuyruğu, diğer gün yağ kuyruğu, diğer gün et sıralarındaki kavgalar… Aslında bu manzara yıllardır yürütülen yanlış tarım ve hayvancılık politikalarının bir neticesidir.

Daha önce gençlere şunlar söylenirdi, denirdi ki “Ey gençler, siz eski Türkiye’yi bilmiyorsunuz, hatırlamıyorsunuz, bugün yeni Türkiye’yi yaşıyoruz.” diye bazı ifadelerde bulunulurdu ama bugün gençler, bırakın eski Türkiye’yi görmeyi âdeta eski Türkiye’yi iliklerine kadar yaşamaktadır.

Bakınız sadece bir örnek bile bu krizin sebebini anlamamıza yetecektir: 2018’deki özelleştirmelerden önce şeker üretim kapasitesi yüzde 65 olan TÜRKŞEKER’in fabrikalar satıldıktan sonraki kapasitesi yüzde 35’e düşmüştür. Fabrikaların satışından hemen sonra Rusya’dan şeker ithal etmeye başladık. Bugün gelinen noktada dört ay önce 265 lira olan 50 kilogramlık şekerin çuvalı, bugün, 700 liraya dayanmıştır. Şeker üretimi baltalandıktan sonra da tamamen kimyasal olan nişasta bazlı şekere onay verilmiş ve sofralarda kullanımı yaygınlaştırılmıştır. Milletin sofrasından organik şekeri alıp da yerine laboratuvarda üretilen şurubu koymak bu millete açıkça düşmanlık etmektir. Nişasta bazlı şeker ülke sathında derhâl yasaklanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, kronikleşen sorunlardan bir tanesi de ülkemizde emeklilikte yaşa takılanların yıllardır yaşamış olduğu mağduriyettir. Yıllardır “EYT sorununu çözeceğiz.” diyorsunuz. Bu sorunun çözümü için maalesef en ufak bir çabanız dahi söz konusu değildir ancak milyonlarca mağdur verdiğiniz sözü tutmanızı, verdiğiniz söze sadık kalmanızı beklemektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) – İktidarınız birçok konuya kaynak ayırabiliyor ama EYT ve 3600 ek göstergeye gelince “Kaynağımız yok.” diyorsunuz. Kamuda “Kadroya geçirilecek.” dediğiniz taşeron işçilere gelince “Kaynağımız yoktur.” diyorsunuz. Bakınız yap-işlet-devret modeliyle sadece son bir ayda şirketlere ödeyeceğiniz garanti ücret 3 milyar lirayı geçecektir. Üç ay önce getirdiğiniz kur korumalı mevduat sistemiyle hazineden milyarlarca lirayı faiz olarak yine parası olana veriyorsunuz. Aynı zamanda hazineden yapılan toplam faiz ödemesi son bir ayda 43 milyar 669 milyon lira olarak gerçekleşmiştir yani bu rakam geçen yılın aynı ayına göre yüzde 242 artmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Selamlayın Sayın Karaduman.

ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) – Bütün bunlar devam ederken elbette ki EYT’liye hakkını vermemek de kabul edilebilir değildir. Milyonlarca vatandaş evine ekmek götüremezken siz onlardan aldığınız vergiyi faiz yoluyla modern tefecilere peşkeş çekiyorsunuz. Fakiri daha da fakir, zengini daha da zengin yapan bu ucube sistemin maalesef ki işleticileri oldunuz.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz elbette ki bu karanlık girdaptan kurtulacaktır, üstelik bunun için on dokuz yıllık bir hazırlık yapmaya da elbette ki gerek yoktur. Teknolojiden tarıma, eğitimden dış politikaya, adalet sisteminden ekonomiye, her alanda tam bağımsız bir Türkiye’yi kurmak, buna inanmak ve bu doğrultuda samimiyetle çalışmakla ülkemizi el birliğiyle kurtaracağız, Allah’ın izniyle.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü münasebetiyle söz isteyen Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık’a aittir.

Buyurunuz Sayın Orhan Işık. (HDP sıralarından alkışlar)

3.- Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık’ın, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Türkiye'de genel olarak engellilere, özel olarak da otistik bireylere sunulan sağlık, eğitim ve istihdam hizmetleri yetersizdir. Milyonlarca engelli yok sayılarak kamu hizmetlerinin planlanmaması temel hak ve özgürlüklerin ihlaline yol açmaktadır. Otistiklerin ve ailelerinin görüşü ve önerileri alınmadan oluşturulan Otizm Eylem Planı ve uygulamaları sorunları çözmek yerine ağırlaştırmaktadır. Engelliler ve aileleri sadece engellilik konusunda değil ülkenin tüm meseleleri hakkında dikkate alınmak istiyorlar. Otistik çocuğu olan ve çığlığını sosyal medyada duyurmaya çalışan Karadenizli bir annenin kendi dilinden kaleme aldığı yazıyı sizlerle paylaşarak sesini duyurmaya çalışacağım; Âşık Serdari'nin bir dörtlüğüyle başlıyor anne:

“Nesini söyleyeyim canım efendim

Gayri düzen tutmaz telimiz bizim

Arzuhal eylesem -yar yar- deftere sığmaz

Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim.”

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca alınan bir kararla 2 Nisan tarihi Dünya Otizm Farkındalık Günü olarak belirlenmiştir. Ülkemizde 2013 yılında tanımlanan ama geçen sekiz yıllık süre içerisinde uygulamaya konulmayan Otizm Eylem Planı’nı hemen uygulayın desem sekiz yıldır kimin umurunda olmuş ki şimdi umurunda olsun; hangi yasa, hangi genelge, hangi anayasa uygulanmakta ki bizim talebimiz dikkate alınsın. Üniversite yerleştirme sınavında en yüksek puanı alıp, ilk bin öğrenci arasında olma başarısını gösterip, Boğaziçi Üniversitesine kayıt yaptıran öğrencisinin talebine şiddetle yanıt veren erkten mi talep edeyim? Yerel seçimlerde seçtiği belediye başkanının görevden alınmasına, seçme seçilme hakkının elinden alınıp iradesinin yerine kayyum atanmasına, demokratik eylemlerle itiraz ederek protesto edeni dayaktan geçiren erkten mi talep edeyim? Yıllarca çalıştığı kamuda gecelik KHK’lerle, sorgusuz sualsiz işinden alınarak hem özelde hem de kamunun diğer hiçbir biriminde görev yapmasına izin vermeyen erkten mi talep edeyim? Her türlü insan hakları ihlallerini Mecliste, yaşam ve çalışma alanlarında, sokaklarda teşhir ederek vicdanlarınızı rahatsız eden, milletvekillerinin vekilliğini elinden alan erkten mi talep edeyim? Pandemi koşullarında işinden aşından olan, çalışma olanağı olmadığı en zor günlerinde devleti yanında hissetmediği için intiharı tercih eden, canına kıyan yurttaşına, esnafına sahip çıkmayan erkten mi talep edeyim? Muhalefetin her türlü söylemini, talebini, önerisini görmezden gelerek sürekli dışlayan, aşağılayan, ötekileştirici dil kullanıp üstenci kibirle alay eden erkten mi talep edeyim? Hükûmet olarak uyguladığı politikalar ve kullandığı dille yanlı ve yandaş medya aracılığıyla yıllarca algı yaratarak insanları sorma, sorgulama, düşünme, hak hukuk arama taleplerini bölücülükle, teröristlikle eş değer gören erkten mi talep edeyim? Çevreye, toprağına, yaylasına, ırmağına sahip çıkarak doğanın ve yaşamın sadece insanlar için değil, bütün canlılar için var olduğunun bilinciyle hareket ederek doğa ve çevre katliamlarına itiraz edenleri zulümden geçirip yok sayan erkten mi talep edeyim? “Yaradılanı severiz, Yaradan’dan ötürü.” diyerek farklı inancın, farklı kimliğin, farklı cinsin taleplerini yok sayan, üstelik imzasının bulunduğu tüm dünyada İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen sözleşmeden çekilen erkten mi talep edeyim? Velhasıl bu liste uzayıp gider.

Sonuçta Hollanda’da, Norveç’te yaşamıyoruz ki sosyal devletin gereği yerine getirilsin. Serzenişimiz, sitemimiz dikkate alınarak çözüm bulunsun, sorunlar son bulsun. Bugün ilgili bürokratlar, seçilmişler, atanmışlar, müdürler günün önemine binaen “cek” “cak”la biten sevgi dolu cümleler kurarak konuşmalar yapacak. Sakın inanmayın, ateş düştüğü yeri yakıyor. Biz, bu masalları yıllardır dinliyoruz ve inanmıyoruz; siz de inanmayın. Çocuklarımız her yeni yılda bir yaş daha aldıkları için sorunları artıyor. Onların ve biz ailelerin talepleri sürekli değişiyor. Çığ gibi büyüyen sorunlar “Allah yardımcınız olsun.” denilerek ilahi güce havale ediliyor. Dolayısıyla bunca sorunun, bunca derdin, bunca çığlığın duyulmadığı, görülmediği; ne dirisinin ne ölüsünün önemsenmediği bir ülkede milyonlarca engellinin arasında damla olan otizmli bireyler için talepte bulunmak insana zül geliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) – Sabır tükenmedi. İyi ki güzel hısım ve akrabalarımız var; iyi ki güzel arkadaşlarımız, dostlarımız var; iyi ki güzel komşularımız var; iyi ki güzel yol arkadaşlarımız var. Yaşam sizinle güzel, yaşam sizinle anlamlı; sağ olun, var olun, “…”(x) (HDP sıralarından alkışlar) Ülkeyi içine soktuğunuz durumu gayet açık dille dile getiren bu koca yürekli anneyi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Ben de annemize şunu söylüyorum: Elbette sabır tükenmedi, umut bitmedi. Size söz verdiğimiz gibi bizler HDP olarak kimsesizlerin kimsesi, sesini duyuramayanların sesi ve halkımızın umudu olmaya devam edeceğiz.

Tüm halkımızı sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren sayın milletvekillerine yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Taşkın…

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Orman Haftası’na ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ekonomik, ekolojik ve sosyal açıdan büyük öneme sahip olan ormanlarımızı korumak, sürdürülebilir şekilde yönetmekle gelecek nesillerimiz için yurdumuzu daha sağlıklı ve yaşanabilir kılmak amacıyla aldığımız nefesin, hayat bulduğumuz suyun ana kaynağı ormanları korumak tüm insanlığın ortak görevidir. Bu bilinçle, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde AK PARTİ hükûmetleri olarak yaklaşık yirmi yıldır Türkiye'nin orman alanlarını çoğaltmak amacıyla çok büyük yatırımlar yaptık. Dünyada orman varlığı azalırken Türkiye'nin orman varlığını artırdık. 2002 yılında 20,8 milyon hektar olan orman varlığımızı 2 milyon hektar artırarak 22,8 milyon hektara ulaştırdık.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Bravo!

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Yanan alanların 40 katı kadar ağaçlandırma yaptık.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Helal olsun.

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – İçinde bulunduğumuz Orman Haftası vesilesiyle orman teşkilatımızın tüm çalışanlarını, ormancılarımızı tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

2.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, AK PARTİ’nin hedef ve ideallerine ilişkin açıklaması

HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bizim büyük ve güçlü Türkiye sevdamız var. Meşruiyetimizin ve gücümüzün kaynağı hizmetçisi olduğumuz milletimizdir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK PARTİ olarak üstlendiğimiz misyon, medeniyet tasavvurumuz ve 2023 Türkiye vizyonumuz doğrultusunda aziz milletimizin üzerimize yüklediği büyük sorumluluğun gereğini yerine getirmek ve bu emaneti gelecek nesillere devretmek için çalışıyoruz. Hedefimiz ve idealimiz dünya devleri arasında hak ettiği yeri alacak güçlü bir Türkiye’yi inşa etmektir. Bu yıl da en büyük güvencemiz milletimize olan inancımız ve milletimizin bize gösterdiği teveccühtür.

İçinden geçtiğimiz tarihî dönemde en büyük gücümüz birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimizdir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kılavuz…

3.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Tarsus İdman Yurdu’nun kuruluşunun 99’uncu yıl dönümüne, Çukurova Bölgesel Havalimanı’na ve Mersinlilerin taleplerine ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Mersin’imizin güzide takımlarından, şehrimizde spor kültürünü oluşturup futbol sevgisini aşılayan köklü ve kıymetli kulüplerimizden Tarsus İdman Yurdu’muzun kuruluşunun 99’uncu yıl dönümünü kutluyorum, başarılar diliyorum.

Sayın Başkan, tarımdan turizme, enerjiden sağlığa uzanan geniş bir yelpazeye sahip Mersin’imizde ihracat, turizm, istihdam rakamlarını arttıracak, ülkemizin yatırım hedeflerine önemli katkılar sunacak, yüksek katma değerli büyümelere vesile olacak, yıl sonuna doğru açılışı gerçekleşecek yeni Çukurova Bölgesel Havalimanı’nın şehrimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Bununla birlikte, Mersin-Antalya, Silifke-Mut-Karaman, Çamlıyayla-Tarsus, Çeşmeli-Taşucu arası yol yapım çalışmalarının tamamlanmasını; Mersin-Tarsus Otoyolu’nun ücretsiz olmasını; Mersin Limanı’nın ve Organize Sanayi Bölgesi’nin ulaşımdan kaynaklı sorunlarının giderilmesini Mersinli hemşehrilerimiz adına talep ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Karaduman…

4.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, polis atama ve yer değiştirme yönetmeliğine dair Cumhurbaşkanlığı kararının geri çekilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Polisler intihar ediyor, mobbinge maruz kalıyor, çalışma süresi ve saatlerinden dolayı sosyal hayatları kalmıyor ve aile birliğini sağlayamıyor. Bunlar çözülsün diye defalarca bu konuları buradan gündeme getirdik ancak bütün bu sorunlar devam ederken bir gece ansızın 300 binden fazla polis memurunu yakından ilgilendiren bir Cumhurbaşkanlığı kararı yayınlandı. Bu sorunları çözmek yerine, ihtiyaçları karşılamayan, hukuka aykırı bir şekilde bir kararla yer değiştirme ve zorunlu görev süresiyle ilgili bir düzenleme çıkmış oldu. Bu düzenlemeyle birlikte, bir polis memuru, çalışma hayatı boyunca defalarca zorunlu tayine tabi tutulacak ve bu da elbette ki beraberinde yeni mağduriyetler getirecektir. Polis atama ve yer değiştirme yönetmeliğine dair Cumhurbaşkanlığı kararı geri çekilmelidir.

BAŞKAN – Sayın Çelebi…

5.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, emekli TSK personelinin geçim sıkıntısına ilişkin açıklaması

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Silahlı Kuvvetlerimizde emekli maaşlarının, görevdeki maaşa oranları uzman çavuşlarımız için yüzde 59, başçavuşlarımız için yüzde 56, yarbaylarımız için yüzde 57’dir. Adil olan emekli maaşı oranı buyken, yani görevdeki maaşın yüzde 55-60’ı iken ve emekli tüm TSK personeli geçim zorluğu yaşamaktayken binbaşılarımız neden görevdeki maaşlarının yüzde 40’ını, kıdemli binbaşılarımız neden yüzde 47’sini emekli maaşı olarak almaktadır? Neden katmerli geçim sıkıntısı yaşamaya mecbur bırakılmaktalar? Askerî öğrencilerin harçlıklarında dahi buna dikkat edilirken bu açık ve aleni garabete ne zaman son verilecektir? Bu konudaki kanun teklifim komisyondadır, ele alınmalıdır diyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Aycan…

6.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, tenzilirütbe edilip araştırmacı kadrosuna atanan kamu emektarlarının özlük haklarına ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, kamu kurum ve kuruluşlarının yeniden yapılanması sırasında şube müdürü, müdür, bölge müdürü, müdür yardımcısı unvanlarında görev yapanlar kanun hükmünde kararnameyle araştırmacı kadrosuna atanmışlardı, on yıldır kamuda araştırmacı olarak çalışmaktadırlar. Araştırmacı kadrosuna atanan bu kişiler devlete hizmet etmiş emektarlardır; şerefle devlete, millete hizmet etmişlerdir. Yeniden yapılanma aşamasında kendilerinden kaynaklanan bir neden olmadan tenzilirütbe edilmiş ve araştırmacı kadrosuna atanmışlardır. Ciddi bir maaş ve özlük hakkı kaybı yaşamaktadırlar, mağdurdurlar. Araştırmacı kadrosundaki bu kamu emektarları, kendileri için araştırmacı kadrosuna atanmadan önceki unvanlarına ait kadro unvanı için öngörülmüş zam ve tazminatlar ile ek ödeme oranlarının esas alınmasını istemektedirler. Maaşlarında yapılacak bu düzenleme onlar için çok önemlidir, bu şekilde bir düzenleme yapılması mağduriyetlerini giderecektir.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Sayın Gürer…

7.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde ili Altunhisar ilçesi Keçikalesi kasabasında yaşanan tapu kadastro sorunlarına ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ülkemizde bazı illerimizde kadastroyla ilgili sorunlar yaşanmaktadır. Niğde ili Altunhisar ilçesi Keçikalesi kasabamızda da tapu kadastroyla ilgili yaşanan sorunlar ciddi boyutlara ulaşmıştır. 1993 yılında tapu kadastro burada arazileri değerlendirirken bazı kişilerin üzerine yazılan araziler ne yazık ki fark edilmemiş, yıllar içinde aile genişleyince, çoluk çocuk sayısı artınca bu olay net olarak ortaya çıkmıştır. A’nın üzerine yazılması gereken B’ye yazılmış, B’ye yazılması gereken C’ye yazılmış derken bir sorun oluşmuştur. Kasaba halkı oldukça tedirgindir. Bu konuda Bakana önerge de verdim, sorunun çözülmesi gerekiyor. Bakan, bu konuda çalışma yapılacağını bana bildirmişti. Şu anda kasabada bu konuda bir çalışma mevcut değil, halk gergin. Onun için bir an önce kasabanın tapu kadastro sorunları giderilmelidir. Bununla ilgili çalışma yapılmalıdır.

BAŞKAN – Sayın Bulut…

8.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, Tokat Havalimanı’na ilişkin açıklaması

YÜCEL BULUT (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tokat Havalimanı’mızın yapımı tamamlanmış olup inşallah 25 Mart 2022 tarihinde yani yarın Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla açılışı gerçekleştirilecektir. Tokat ekonomisi için hayati bir değer taşıyacağına inandığımız ve hemşehrilerimizin de sabırsızlıkla beklediği Tokat Havalimanı, Sayın Cumhurbaşkanımızın himayesi ve tensipleri doğrultusunda inşa edilmiştir. Bu nedenle başta Muhterem Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Ulaştırma Bakanımız Adil Karaismailoğlu'na, en zor hava koşullarında havalimanı inşaatında çalışan bütün işçilerimize ve teknik personelimize şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca, bu vesileyle Tokat'a ilk havalimanının kazandırılmasına vesile olan eski Tokat Milletvekilimiz ve eski Ulaştırma Bakanımız Ali Şevki Erek Bey'i, Tokat'ın ilk havalimanının bugüne göre çok daha sade bir şekilde de olsa hayat bulmasına vesile olan merhum Valimiz Recep Yazıcıoğlu'nu, emekleri inkâr edilemeyecek eski Tokat milletvekillerimizi de hayırla yâd ediyor ve tarih huzurunda Tokatlı hemşehrilerimiz adına…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özkan…

9.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın, pandemi döneminde esnaf ve sanatkâra verilen devlet yardımlarından vergi alındığına ilişkin açıklaması

YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, pandemi döneminde alınan sokağa çıkma yasakları nedeniyle iş yerleri kapatılan esnaf ve sanatkârlar için devlet tarafından verilen maddi yardımların gelir vergisine tabi olduğu ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Hükûmet utanmadan vatandaşlara IBAN numarası göndererek yardıma ihtiyacı olanlara dağıtmak üzere milyarlarca lira toplamıştır. Yine, bir kısım esnafa devlet tarafından üç ay süreyle bin TL'lik hibe destek ödemesi yapılmıştır. Toplam 3 bin TL'lik hibe ödemesi alan bir esnaf bu miktarın yüzde 15’ini yani 450 TL’sini gelir vergisi olarak geri ödemek zorunda kalmıştır. İşte size AKP iktidarlarının sosyal devlet anlayışının bir örneği!

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın İlhan…

10.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Türk çiftçisinin sorunlarına ilişkin açıklaması

METİN İLHAN (Kırşehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

TMO geçen hasat sezonu arpa için belirlediği 1.750 liralık fiyat sebebiyle hiç alım yapamadı. Bu durumu tüccarlar fırsata çevirerek piyasadan arpayı ucuz fiyata topladılar, şimdi ise çiftçiye tonu 5 bin liradan satmaktalar. İktidar kabahatlerini algı yaratarak örtmek amaçlı şimdi de dostlar alışverişte görsün diye Kırşehir'de yeşil mercimek, ayçiçeği ve nohuta sözde yüzde 75 tohum hibe desteği vereceğini tüm çiftçilere mesaj atarak duyurmuştur. Ancak, işin aslı öyle değildir maalesef, “destek” diye belirlenen rakam, Kırşehir’in bir ilçesindeki destek ihtiyacının yarısını bile karşılamamaktadır. Bakınız, çiftçimiz, önümüzdeki hafta gübre atacak ama rekor üstüne rekor tazeleyen üretim maliyetleriyle nasıl verim alacak, nasıl rekolteyi yükseltecek? İktidar; zenginlik ve şatafata, yabancı eş değerlerini aratmayan 5’li oligarka sağladığı rantı artık biraz kessin lütfen. Zira Türk çiftçisinin dayanacak gücü kalmadı.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Tutdere…

11.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Adıyaman Gerger’in yol sorununa ilişkin açıklaması

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Sayın Başkan, Gerger ilçemizin yol çilesi yirmi yıldır devam ediyor. Bu kutsal çatı altında ve her platformda defalarca dile getirmemize rağmen bu konuda AK PARTİ iktidarı üzerine düşeni yapmadı. Gerger yolu konusunda AK PARTİ iktidarı bir ileri, iki geri yapmaya, halkı oyalamaya, işi zamana yaymaya devam ediyor. 26/11/2020 tarihinde ihalesi yapılan, 29/7/2021 tarihinde sözleşmesi imzalanan yol işine ilişkin tüm hukuksal süreçler tamamlanmış olmasına rağmen bugüne kadar yola başlanmadı.

Buradan iktidara soruyoruz: Siz, Gerger yoluna başlamak için neyi bekliyorsunuz, Gerger’e neden ödenek ayırmıyorsunuz, bu ilçeye neden ayrımcılık yapıyorsunuz? Buradan Cumhurbaşkanına ve Ulaştırma Bakanına açıkça çağrı yapıyorum: Gerger yolunun çalışmalarını bir an evvel başlatın, Gerger halkının hakkını teslim edin diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Boyraz…

12.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz’ın, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

OSMAN BOYRAZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum.

Muhsin Yazıcıoğlu, bu toprakların insanı, Anadolu irfanının da sesi ve temsilcisiydi. İnandığı değerler uğruna her daim vesayetin karşısında dimdik duran ve “Namlusunu millete çeviren tanka selam durmam.” diyerek 28 Şubatta en onurlu cümleyi kuran da oydu. Dostları vardı mihenk taşına vurduğu, davası vardı canını ortaya koyduğu, derdi vardı inancını sardığı, ideali vardı adaletin hüküm sürdüğü, insani yönüyle hormonsuz anlattıkları vardı dinleyenlerin düşünürken ders aldığı. Hasılı, Muhsin Başkan “Bir neslin, bir meşalenin taşıyanı, bir davanın insanı nasıl olur?” diye sorana somut bir örnekti. O giderken arkasına her yağmurda kokusunu taşıyacak ve yeşertecek nice dostluk, kardeşlik, mücadele ruhu ve onurlu bir duruş ekerek bir akşamüstü ansızın canı kadar sevdiği memleketinin bilinmezliğinde kaybolup gitti. Mekânı cennet olsun, makamı ali olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Turan…

13.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turan’ın, Turunçlu köyünde taş ocağına karşı olduklarına ilişkin açıklaması

RIDVAN TURAN (Mersin) – Mersin ilimiz Yenişehir ilçesi sınırlarındaki Turunçlu köyünde şu anda direniş var. Köyde taş ocağı kurulması için gerçekleştirilen ÇED toplantısı köylülerin ve çevre gönüllülerinin direnişiyle yaptırılmadı. Zira taş ocağı Turunçlu köyünün yok olması ve yörük kültürünün kültür kırıma uğratılmasıdır. Turunçlu köyünde taş ocağına “hayır” diyoruz. Toroslarda taş ocağı Türk yörük kültürümüze yönelik bir kültür kırım politikasıdır. İktidara sesleniyoruz: Turunçlu köyünden ve tüm Toroslardan ellerinizi çekin.

BAŞKAN – Sayın Karahocagil…

14.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, AK PARTİ Hükûmetinin 2021 yılı icraatlarına ilişkin açıklaması

MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) – Teşekkür ederim Başkanım.

AK PARTİ Hükûmetinin 2021 yılı icraatlarını anlatmaya devam ediyorum. TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü tarafından geliştirilen Türkiye'nin ilk millî hava füze sistemi GÖKDOĞAN ve BOZDOĞAN füzelerinin uçaktan atışlı test faaliyetlerini başarıyla tamamladık. FORD OTOSAN'ın 58 milyon avroluk yatırımı ve TÜBİTAK desteğiyle Türk mühendislerimiz tarafından ilk yerli otomatik şanzıman geliştirildi ve üretildi. 2021–2025 yılları arasında ülkemizde yürütülecek olan yapay zeka çalışmalarına yön verecek Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi’ni yayımladık. “Biz ürettik, biz geliştirdik, biz hizmete açtık.” gibi somut yatırımlardan konuşurken muhalefet, yapılanlara ve yapılacaklara karşı çıkmaya, hakaret etmeye, iftira atmaya, yalan söylemeye, hatta küfürler savurmaya devam ediyor. “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.”

Durmak yok, yola devam!

BAŞKAN – Sayın Gergerlioğlu…

15.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, cezaevlerindeki keyfî sürgünlere ilişkin açıklaması

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Cezaevlerinde keyfî sürgünler had safhaya ulaşmış durumda. En son Sincan Cezaevinden 500’e yakın kişi Diyarbakır, Van, Erzurum Cezaevlerine nakledildiler ani bir kararla; yakınlarının haberi olmadan, aniden kendilerini bu illerde buldular ve büyük mağduriyetler yaşandı. Evet, onlar cezaevinde ama mahpus yakınları büyük sıkıntılar çekiyorlar ve bu illere taşınmak zorunda kalıyorlar; çoluk çocuk, yaşlı kişiler bu illere ziyaretlere gitmek zorunda kalıyorlar; maddi, manevi çok büyük sıkıntılar yaşanıyor. Oysa Anayasa Mahkemesi ve AİMH kararlarıyla mahpusların ailelerine yakın cezaevlerinde kalması gerekiyor ama Adalet Bakanlığı mahpus yakınlarını da cezalandıran bir anlayışı dayatıyor ve nakil edildikleri cezaevlerinde çıplak aramalara, darplara, küfür ve hakaretlere uğrayan mahpusların şikâyetlerini alıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Şevkin…

16.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Çukurova bölgesinde meydan gelen don olayına ilişkin açıklaması

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Geride bıraktığımız günlerde, Adana başta olmak üzere Çukurova bölgesinde meydan gelen don olayı, ne yazık ki zor günler yaşayan çiftçimizi daha da zora soktu. Patates başta olmak üzere kavun, karpuz ve sert çekirdekliler gibi tüm ürünlerde büyük hasarlar oluştu. Yaşanan don, Türkiye’de karpuz üretiminin yüzde 20’si, kavun üretiminin ise yüzde 12’sini bölgemizde üreten çiftçiye büyük zararlar verdi. Ekonomik kriz, girdi maliyetlerinin yüksekliği üreticiyi zaten çıkmaza sokmuştu. Bir yılda 46 bin çiftçi tarımdan uzaklaşırken üreticinin uğradığı zarar acilen karşılanmalıdır. Ayrıca, dondan etkilenen ürünler sigorta kapsamına alınmalıdır.

İki dönem Adana Vekilliği yapan Tarım Bakanını acilen göreve çağırıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Koncuk…

17.- Adana Milletvekili İsmail Koncuk’un, devlet kurumlarındaki mülakat rezaletine ilişkin açıklaması

İSMAİL KONCUK (Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Gençlerimiz, mülakat konusunda gerçekten çok perişan durumda. Gün geçmiyor ki mülakatla ilgili bir rezaleti, bir suistimali duymamış olalım. Bütün kurumlarda; Millî Eğitim Bakanlığında, Adalet Bakanlığında, üniversitelerde ve -parti ayrımı olmadan söylüyorum- belediyelerde mülakat rezaleti devam ediyor ama iktidar bu konuda hiçbir düzenleme yapmadan, gençlerimizin yaşadığı bu acıyı görmezden geliyor. Böyle bir şey olabilir mi ya? Kendi ülkesinde kendi yöneticilerinden emin olmayan, hakkını nerede arayacağını bilmeyen ve sürekli devlete kızmak zorunda bırakılan bir gençlikle Türkiye nereye gidiyor diyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Gaytancıoğlu…

18.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, genel sağlık sigortasından dolayı vatandaşların evlerine borç mektupları gönderildiğine ilişkin açıklaması

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bugünlerde genel sağlık sigortasından dolayı vatandaşlarımızın evlerine borç mektupları gönderiliyor. Müflis tüccar, eski defterlerini karıştırırmış. İflas etmiş AKP, işsiz bıraktığı yoksul vatandaşına borç kâğıtları gönderiyor. Borçların birçoğu en az yedi sekiz yıllık. Şimdiye kadar neredeydiniz? Yandaşa daha fazla yedirmek için nereden para alacağınızı şaşırdınız. Artık, bu halk, beceriksizliğinizin faturasını daha fazla ödememeli. Ülkede zam hariç her şeyde kıtlık var, ekonomik iflas yaşanıyor. Hiçbir şeyi olmayan insanlarımıza borç kâğıtları gönderip para toplamaya çalışıp icra tehditleri yaparken itibarınızdan tasarruf etmiyorsunuz. Ne hazin bir zamandır ki uçakların yakıtı, sarayın şatafatı, yoksulun boğazından alınan paralarla doluyor. AKP, işsizlerimize borç yazıları göndereceğine iş bulmalarını sağlamakla yükümlüdür. Bir an önce her eve borç yazıları göndermeyi bırakın ve bu borçları silin, nalıncı keseri AKP hep yandaşa çalışmasın.

BAŞKAN – Sayın Önal…

19.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal’ın, Kırıkkale Sulakyurt’taki tarımsal sulama maliyetlerinin acilen düşürülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

AHMET ÖNAL (Kırıkkale) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Kırıkkale ilimize bağlı Sulakyurt ilçemizde 2018 yılında yapımı tamamlanan sulama barajından, başta Hamzalı, Yeşilyazı, Sarımbey köylerimiz olmak üzere, birçok köyümüzde on binlerce dönüm arazinin sulanması amaçlanmıştır. Bilindiği üzere, çiftçilerimizin su kullanımı, Devlet Su İşleri ve sulama birlikleri vasıtasıyla yaptırılırken Sulakyurt’ta bu durum yerel yönetimin yetkisine bırakılmıştır. Ülkemizin değişik bölgelerinde su tüketimi karşılığında çiftçilerimizden dekar başına ortalama 120 TL talep edilirken Sulakyurt’ta dekar hesabı yerine metreküp hesabı yapıldığı için çiftçilerimizden aynı tüketim karşılığında 825 TL talep edilmektedir. Mazot ve gübre fiyatlarına yapılan zamlar nedeniyle zor günler geçiren Sulakyurtlu çiftçilerimiz, bir de su kullanımında karşı karşıya kaldıkları bu zamlı tarife nedeniyle kara kara düşünmektedirler. Başta buğday, arpa, ayçiçeği, pirinç ve mısır olmak üzere birçok ürünün ekildiği bölgede sulama maliyetlerinin acilen düşürülerek çiftçilerimize destek olunması konusunda iktidarınızı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu…

20.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, 21 Mart Dünya Ormancılık Günü ile 22 Mart Dünya Su Günü’ne ilişkin açıklaması

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bizlerin ve gelecek nesillerimizin yaşamı için olmazsa olmazımız suyun ve onunla var olan ormanlarımızın önemine dikkat çekmek için dünyaca 21 Mart, Dünya Ormancılık Günü; 22 Mart ise Dünya Su Günü olarak kabul edilmiştir. Bizler “Su gibi aziz ol.” diyerek suyumuzun değerini çok iyi bilen, kıymetini insanımızla özdeşleştiren bir milletin ve medeniyetin temsilcisi olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde, su olmadan doğanın, yeşilin, bereketin, hayatın olmayacağı bilinciyle gece gündüz çalışıyoruz. Su alanında 300 milyar liraya yakın bir yatırımla 9.189 tesisi hizmete açan AK PARTİ hükûmetleri, sadece barajlarda, cumhuriyet tarihinde yapılanların tamamını ikiye katlayarak toplamda 47 milyon metreküp su depolanan 654 yeni barajı ülkemize kazandırmıştır. Biz bunları yaparken geçtiğimiz hafta İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Beşiktaş’ta Çırağan Caddesi üzerinde bulunan, yol üzerindeki asırlık çınar ağaçlarımızı katlettiğini de üzülerek hatırlatmak istiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Tokdemir….

21.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemir’in, icra dosya sayısındaki artışa ilişkin açıklaması

İSMET TOKDEMİR (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Mahkemelerdeki açık icra dosya sayısı ekonomik krizin de etkisiyle 24 milyona dayandı. Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı üzerinden alınan verilere göre, 1 Ocak ile 19 Mart 2022 tarihleri arasında toplam 2 milyon 291 bin yeni dosya açıldı. 2008’de 8 milyon olan icra dosya sayısı 3 kat artarak 24 milyona dayandı. İcra ve iflas davalarına Adalet Bakanlığının binaları yetersiz olduğu için Bakanlık, icra müdürlükleri, iflas daireleri ve icra mahkemeleri için yeni binalar kiralayıp ilave personel alarak sorunu çözmeye çalışıyor. Allah aşkına cevap verin, bu devasa problem bu şekilde çözülür mü? Bu millet geçinemiyor, barınamıyor, yaşayamıyor. Zamları geri çekin, alım gücünü artırın diyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Kemalbay Pekgözegü…

22.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü’nün, Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinin düzenledikleri “Nevroz” kutlamasına ırkçı bir grup tarafından yapılan saldırıya ilişkin açıklaması

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinin Beytepe kampüsünde düzenledikleri Nevroz kutlamasına ırkçı bir grup tarafından yapılan palalı saldırı kabul edilemez. Nevroz Bayramı’nı kutlamama hakkına sahipsiniz ancak bayram kutlayanlara ırkçı, faşist saldırı Kürt halkının kimliğine, diline hatta varlığına saldırıdır; Kürt düşmanlığıdır. Eli palalı, ırkçı, faşist güçleri üniversitelere sokanlar, puslu hava yaratmak isteyenler açığa çıkarılmalıdır. Soruyoruz: Hacettepe Üniversitesi bu vahim saldırıya dair soruşturma başlattı mı, neden açıklama yapmadı? Öğrenciler cevap bekliyor.

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

İYİ Parti Grup Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu.

Buyurunuz Sayın Dervişoğlu.

23.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehadetinin 13’üncü yıl dönümüne ve kırmızı et ile temel gıda ürünlerine gelen fahiş zamlara ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Yarın 25 Mart; Türk siyasetinde önemli bir yeri bulunan, dürüstlüğü ve yiğit duruşuyla gönüllerimizde müstesna bir yer elde eden Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehadetinin 13’üncü yıl dönümü. Davasına adanmış ömrüyle ve hakikati şiar edinmesiyle tanıdığımız Muhsin Başkana bir kez daha Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyorum; mekânı cennet, ruhu şad ve kabri nur olsun.

Bilindiği gibi, Büyük Birlik Partisinin Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatıyla ilgili olarak kamuoyunda çok çeşitli değerlendirmeler ve spekülasyonlar yapılmaktadır. Bundan tam on üç yıl önce yaşanan menfur olayın sıradan bir kaza değil, planlı bir suikast olduğuna dair toplumsal bir ön kabul de söz konusudur. Konuyla ilgili olarak kamuoyunun beklentisine cevap verecek adımlar henüz atılmamış ve vicdanları rahatlatacak araştırmalar maalesef yapılamamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca daha önce yapılan bazı çalışmalar da maalesef ve maatteessüf sonuçsuz kalmıştır. Bizler İYİ Parti olarak bir araştırma komisyonu kurulmasını elbette ki talep edeceğiz ama biliyorum ki bu yeterli olmayacaktır. Türk milletinin seçilmiş temsilcilerinin görev yaptığı Türkiye Büyük Millet Meclisi konuya müştereken el atmalı ve ortak bir kararla, şehit Muhsin Yazıcıoğlu suikastının aydınlatılması adına yapılması gereken ne varsa yapmaktan geri durmamalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Türkiye Büyük Millet Meclisi bu beklentiye diler ve umarım ki kayıtsız kalmasın. Bu vesileyle, Muhsin Başkanı tekrar rahmetle ve minnetle yâd ediyorum; ruhunun şad, mekânının cennet olması temennisini de bir kere daha tekrarlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ramazan ayına sayılı günler kala Et ve Süt Kurumu et fiyatlarına yüzde 48 zam yapmıştır. Yapılan zamla 1 kilo kıymanın fiyatı 56 liradan 83 liraya, 1 kilogram kuşbaşının fiyatı da 62 liradan 92 liraya yükselmiştir. Bu fiyat artışı serbest piyasadaki fiyatları daha da yukarı çekeceği için kasap ve marketlere yansıyan zamlar daha da fazla olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ette KDV indirimiyle birlikte verilen müjde kısa sürede kepçeyle geri alınmıştır. Gelen zamlarla birlikte kırmızı et artık emeklinin, dulun, yetimin, asgari ücretlinin ve dar gelirlinin sofrasından tamamen kalkmıştır. Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü ise alay eder gibi “Uzun kuyruklar oluşuyordu, bu nedenlerle fiyatları artırdık.” demek basiretsizliğine düşmüştür. Gelinen bu nokta, ülkemiz ve milletimiz açısından da ziyadesiyle hazin bir durumdur.

Yoksullukla mücadele edeceğini söyleyerek iktidar olan AK PARTİ, yanlış ve plansız tarım politikaları ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yarattığı güvensizlik ortamıyla milletimizi yoksulluğa mahkûm etmiştir. Hükûmet ekonomide de artık ipin ucunu kaçırmıştır.

Temel gıda ürünlerine her geçen gün fahiş zamlar gelmeye devam etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Enflasyon yükseliyor, zamlar çoğalıyor, döviz kuru düşürülemiyor, akaryakıt fiyatları her geçen gün artıyor, ekmek ve yağ kuyrukları uzadıkça uzuyor, alım gücü de düşüyor. Hükûmetin atacağı en hayırlı adım artık bu gidişe “Dur!” demek ve milletin önüne seçim sandığını getirmek olmalıdır.

TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre, yıllık gıda enflasyonu yüzde 55 iken süt fiyatlarında da yüzde 64’e varan bir yükseliş söz konusudur. Çiğ süte yapılan zammın ardından 1 litre sütün fiyatı marketlerde 10 lirayı aşmıştır. Süt ürünlerinin fiyatları da paralel olarak artmaya devam ediyor. Aralık 2021’de 38 lira olan beyaz peynirin fiyatı Ocak 2022’de yüzde 20 zamlanarak 46 liraya yükselmiş, tereyağı yüzde 41’lik zamla dar gelirlilerin alışveriş yaptığı uygun marketlerde bile artık 110 liraya satılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Vatandaşlarımız süt ve süt ürünlerini artık kiloyla değil, gramla almaya başlamıştır.

Türkiye’nin gerçeklerini anlatıyorum, hiç kimse söylediklerimden farklı manalar çıkarmasın. Ben iktidar partisinin durumunun ve iktidar partisi mensuplarının durumunun ziyadesiyle iyi olduğunun farkındayım ama millet bu durumdadır, milletin içine düşürüldüğü bu durumdan milleti kurtarmak da iktidarın görevidir. Bu yolda atılacak bir adımları varsa muhalefet olarak destekleyeceğimizi buradan ilan ediyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum efendim.

BAŞKAN – Halkların Demokrat Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.

Buyurunuz Sayın Oluç.

24.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Diyarbakır 3. Sanayi Sitesi’nde medyana gelen tüp patlamasına, Kırklareli’nin Poyralı ve Soğucak köylerinde yapılmak istenen kalker ocağına, Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresinin HDP’li belediyelere atanan kayyumlara ilişkin raporuna ve İstanbul Maltepe İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli olan ve bagajında patlayıcı bulunan polis memuruyla ilgili tatmin edici bir açıklamaya ihtiyaç olduğuna ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, bugün Diyarbakır 3. Sanayi Sitesi’nde bir iş yerinde bir tüp patlaması meydana geldi, 5’i ağır 10 kişi yaralandı. Yaralılara geçmiş olsun ve acil şifa dileklerimizi iletiyoruz.

Güzel bir haber Kırklareli’nin 2 doğa harikası köyünden geldi. Yargı, Poyralı ve Soğucak köylerinde kalker ocağı projelerinin yapılmaması konusunda karar verdi. Danıştay 6. Dairesi dedi ki: “Eğer bu projeler yapılırsa doğada telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğar.” Yani yöre halkı, doğa ve yaşam kazanmış oldu. Kim yapmak istiyordu bu projeleri, gerçekleştirmek istiyordu kalker ocağı projelerini? İktidar grubu olarak kızıyorsunuz ama sizin 5’liden biriydi.

Kırklareli Kent Konseyi bir açıklama yaptı bunun üzerine ve dediler ki: “Kırklareli Kent Konseyi olarak bileşeni olduğumuz Trakya Platformuyla birlikte bölgemizin bir bütün olarak ekolojik, kentsel, doğal, çevresel, tarihsel, kültürel değerleriyle birlikte korunması ve gelecek kuşaklara taşınabilmesi bizlerin yaşamsal varlık sebebi. Bölgemizin değerlerinin, varlıklarının talan edilmesine, ranta açılmasına, sağlıklı ve dengeli bir çevre ve kent yaşamının yok edilmesine, zarar görmesine karşı mücadeleyi bütünlüklü sürdürebilmek için her şart ve koşulda, yerelde yaşayan insanımızla birlikte bilimsel ve hukuksal doğrular kapsamında yaşamı savunmaya devam edeceğiz.” “5’li”ye duyurulur.

Şimdi, sayın milletvekilleri, biz bunu hep konuştuk burada, konuşmaya da devam edeceğiz; Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi dün bir karar kabul etti ve HDP’li belediye eş başkanlarının yerine kayyum atanmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu ilan etti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Daha önce, Avrupa Konseyi bu yönde bir karar almıştı, Venedik Komisyonu bu konuda bir karar almıştı ki her ikisi de Türkiye’nin parçası olduğu kurumlardır, bunu özellikle belirtmek istiyorum. Şimdi de Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi bu kararı aldı ve “Seçimlere katılmaları kabul edilen ve seçimleri kazanan adayların görevlerini yerine getirme haklarından etkin bir şekilde yararlanabilmeleri sağlanmalıdır.” dedi iktidara yönelik olarak. Şimdi, sanmayın ki bu rapor sadece bizlerle konuşularak hazırlandı; öyle değil, Türkiye Masasına bakan raportörler tarafından Türkiye’deki kurum ve partilerle görüşülerek hazırlandı yani hem Adalet ve Kalkınma Partisiyle hem İçişleri Bakanlığıyla görüşülerek bu rapor hazırlandı. Dolayısıyla, kayyum uygulamasının bir kez daha uluslararası alanda kabul görmediği ve inandırıcı olmadığı açıkça bu raporla birlikte ortaya konmuş oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Türkiye Belediyeler Birliği beyhude bir çaba içine girdi, rapora karşı değişiklik önergesi verdi ama Türkiye Belediyeler Birliğinin değişiklik önergeleri de reddedildi ve rapor kabul edilmiş oldu. Bir kez daha vurgulayalım: Kayyumlar, iktidar tarafından, hukuksuz bir şekilde ve halkın iradesinin gasbedilmesiyle o koltuklara oturtulmuşlardır.

Şimdi, geçtiğimiz günlerde ilginç bir durum yaşandı biliyorsunuz, yakın tarihimizde buna benzer başka örnekler de vardı fakat bir kez daha ortaya çıktı, İstanbul Maltepe İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli olan bir polis memurunun aracının bagajında 52,5 kilo patlayıcı yakalandı. Şimdi, bu kişi tutuklandı, biliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Fakat İçişleri Bakanı ilginç bir açıklama yaptı bu tutuklamadan sonra; bu kişiyi, bu polis memurunu kastederek dedi ki: “Bu tür ucuzlukları çok, sıkıntılı bir tip.” Aracında 52,5 kilo patlayıcı yakalanmış, açıklamaya bakın: “Bu tür ucuzlukları çok, sıkıntılı bir tip.”miş Yani ilginç, çok ilginç. Şimdi, bu kişinin tabii, kendisinin ve yakın akrabalarının mal varlığı, banka hesapları, bunlar tespit edildi mi, durum nedir, bunu bilmiyoruz. Bu kişi daha evvel kablo hırsızlığı nedeniyle meslekten ihraç edilmiş, sonra mahkeme kararıyla geri dönmüş; nasıl olmuşsa bu, bu da belli değil. Daha önce bu kişi aynı güzergâhtan İstanbul’a otomobille bir sevkiyat daha gerçekleştirmiş ama getirdiklerinin külçe altın olduğunu sanıyormuş, ne olduğu belli değil. Bu kişinin suç ortakları kimler, biz bunu duymak istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Oluç, buyurunuz efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bu kişinin taşıdığı patlayıcıyla hangi kanlı planlar gündemdeydi, bunu duymak ve bilmek istiyoruz. Sıkıntılı bir tip olduğu açıklaması yeterli değildir. Acaba bu operasyonun içinde devletin içindeki çeşitli karanlık odakların bir iktidar savaşı mı var, bunlar çeşitli provokasyonlar yaratarak bir kanlı plan peşinde mi koşuyorlar; bunları öğrenmek ve duymak istiyoruz. Sıkıntılı bir tip olduğu açıklaması kesinlikle tatmin edici değildir, bu konuda gerçekten tatmin edici bir açıklamaya ihtiyaç vardır; bunu da bir kez daha vurgulamış olalım.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özel.

Buyurun Sayın Özel.

25.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Ankara Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Doğan Öz’ün katledilişinin 44’üncü yıl dönümüne, Hayati Yazıcı ve Feti Yıldız tarafından imzalanan Seçim Kanunu Teklifi’ne ve Ticaret Bakanlığının şeker fabrikaları nezdinde başlattığı incelemeye ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

24 Mart 1978 Afyonkarahisarlı hukuk insanı Doğan Öz’ün katledildiği gündü. Devletin içindeki kontrgerilla yapılanmasını ve derin devlet yapılarını araştırırken 24 Mart sabahı öldürülen Ankara Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Doğan Öz’ü katledilişinin 44’üncü yıl dönümünde saygıyla rahmetle anıyoruz. Kontrgerilla yapılanmasına yönelik hazırladığı raporu dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e ulaştırdıktan sonra suikasta uğrayan Doğan Öz'ü öldürdüğünü itiraf eden, kontrgerilla tetikçisi eli kanlı katil beraat ettirilmiştir. Doğan Öz'ün öldürülme emrini kimlerin verdiği kırk dört yıldır aydınlatılamamıştır. Bu vesileyle, altı yıl önce katledilen Savcımız Mehmet Selim Kiraz'ı da Doğan Öz’ü de bir kez daha rahmetle minnetle anıyoruz, katillerini bir kez daha nefretle lanetliyoruz.

Sayın Başkan, Hayati Yazıcı ve Feti Yıldız tarafından imzalanan Seçim Kanunu Teklifi iki yıl 2 partinin mutfağında tartışıldı, neredeyse on altı ay boyunca sürekli hakkında kamuoyuna bilgi servis edildi, geçen hafta verildi ama dün on altı saat kesintisiz çalıştırılarak Komisyondan geçirildi. İnsani şartlarda çalışmadılar ancak 8 tane de değişiklik yapıldı üzerinde. İnsan “Kaliteli bir yasama yapıldı mı?” diye merak edip bakıyor, 1 tane muhalefet önergesi kabul edilmedi, tamamı on altı aydır üzerinde çalışanların son on altı saatte değiştirdikleri maddeler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Son on altı saatte, muhalefetten, sivil toplumdan, meslek örgütlerinden en ufak katkı almaksızın 8 kez kendi tekliflerini değiştirdiler ve eleştirilen çok yönü var ama AK PARTİ Grubuna dönerek… Dün akşam Komisyondan geçen ve gelecek hafta Mecliste görüşülecek teklifin “Mecliste grubu olma” maddesi kendileri tarafından şöyle tartışılıyor: “Cumhuriyet Halk Partili 15 milletvekili İYİ Partiye gitti, seçime girdi.” Evet, yüzde 10 da oy aldı o parti. Size kalsa 10 seçmenden 1’inin oyu buraya yansımayacaktı. Milletin gönlünde olan bir parti Meclise gelmesin istiyorsunuz. Peki, bu nasıl bir varoluşsal çelişki? 3 Kasım 2002’ye dönelim, AK PARTİ’nin seçime…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – 3 Kasım 2002’de AK PARTİ bu Meclise girdi, iktidar oldu ya, o madde sayesinde girdi. 41 ilde teşkilatlanmasını tamamlayıp kongresini yapmamıştı. Yapmadığı için Yüksek Seçim Kurulu toplandı, “Bu partiler, (1)’inci fıkradakiler teşkilatlanmasını tamamladığı için -orada AK PARTİ yok- bunların Mecliste grubu bulunduğu için AK PARTİ orada seçime girebilir.” dedi. Kendi varlığını inkâr eden, varoluşsal bir çelişki yaşayan ve kendisinin yararlandığı demokratik ve ön açıcı bir hükmü bugün kaldırmaya tenezzül edenlerin nereden nereye savrulduklarını, bugün neye “evet” dediklerini, neye tenezzül ettiklerini tutanaklar önünde bir kez daha kayda geçirmek isteriz Sayın Başkan.

Son olarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ticaret Bakanlığı, şekerde adil rekabeti bozan faaliyetler olduğu nedeniyle şeker fabrikaları nezdinde incelemeler başlatmış. Hangi şeker fabrikaları? Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun yurdun dört bir yanında gezip, önünde çalışanlarıyla miting yapıp, şeker ittifakı kurarak 9 partiyi, 10 partiyi bir araya getirip “Yapmayın, özelleştirmeyin; şeker stratejik üründür, çok önemli bir beslenme ürünüdür, bu ürünün üretimi de fiyatının kontrolü de elden kaçarsa geri gelmez.” dediği fabrikaları özelleştirdiniz. Şimdi soruşturma açıyorlar şeker fiyatlarındaki istikrarsızlık ve aksak rekabet ya da adil rekabeti bozan faaliyetlerinden dolayı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Daha ne kadar haklı çıkacağız, yaptığınız yanlışlar bu ülkeye daha ne kadar bedel ödettirecek? Dün et krizi vardı, ondan önceki gün ayçiçeği yağı, bugün şeker krizi var ama müstahak. Bu ülkenin Kıbrıs fatihi Başbakanı Kıbrıs’a çıkarma yaptı diye yediği ambargo yüzünden oluşan kuyruklardan siyaset mi devşirirsiniz “Ecevit’in kuyrukları” “CHP’nin yağ kuyrukları” mı dersiniz? Ambargo yok, bir şey yok; beceriksizliğiniz yüzünden oluşmuş kuyrukları, Et ve Süt Kurumuna zam yaptırarak ya da şeker fabrikalarını özelleştirip de başınızı taşlara vurarak… Bunların hepsini ödeyeceksiniz; vebal aldınız, burnunuzdan fitil fitil gelecek.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Bülent Turan.

Buyurunuz Sayın Turan.

26.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Malatya Milletvekili Ahmet Çakır’ın babasının vefatına, Acil Tıp Teknisyenleri ve Teknikerleri Haftası’na, Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatının 13’üncü yıl dönümüne ve İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu ile Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Malatya Milletvekilimiz Ahmet Çakır Bey’in babası rahmetli oldu. Merhum Mehmet Çakır Beyefendi’ye Allah’tan rahmet diliyoruz. Vekilimize, ailesine, yakınlarına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içinde bulunduğumuz bu hafta, Acil Tıp Teknisyenleri ve Teknikerleri Haftası. Onlar, her koşulda, tüm zorlu görevlerde can kurtarmak için yaraları ilk saran sağlık kahramanlarımızdan. Onların bu özel haftası bizim için çok özel değerlendiriliyor. Onların bu özel haftasını yürekten kutluyoruz. Bu vesileyle, yaşam kurtarmayı kendisine ilke edinmiş tüm sağlık çalışanlarımıza da teşekkür ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25 Mart, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatının 13’üncü yıl dönümü. Vatan ve millet sevdasıyla yaşamış, büyümüş, mücadele etmiş Sayın Yazıcıoğlu mücadeleci kimliği, cesareti ve yiğitliğiyle siyasi tarihimizde ayrı bir yer bıraktı. “İnandığım yolda tek başıma da kalsam yürürüm.” diyen Yazıcıoğlu ömrünü davası yolunda vakfetti. Merhum Yazıcıoğlu’nu ve beraberinde hayatını kaybedenleri vefatlarının 13’üncü yıl dönümünde rahmetle ve minnetle yâd ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm Grup Başkan Vekillerimiz ifade ettiği için ben de değinmek istiyorum. Et ve Süt Kurumu başta olmak üzere, devletimizin tüm kurumları vatandaşlarımıza hizmet etmek için kurulmuş kıymetli kurumlar. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” şiarını devlet yönetiminin merkezine koymuş siyasi bir anlayıştan geliyoruz. Yanlış varsa soruşturulur, gereği yapılır; polemiklere, ithamlara gerek kalmadan adımlar atılır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Ancak şahıslar üzerinden aynı konuşmaları her gün yaparak burada partimizi rencide eden ifadelerde bulunmayı da doğru bulmuyorum.

Et ve Süt Kurumu, hem tüketici hem üretici dengesini gözeterek piyasayı sübvanse etmek ve milletimize bir nebze de olsun ucuz et sağlamak için görev yapan güzide kurumlarımızdan bir tanesi. Bununla birlikte, tüm kamu görevlilerinin, sorumluluk makamında bulunanların daha dikkatli bir dil kullanmasını, üsluplarına dikkat etmesini önemle hatırlatmak istiyorum. Milletimizin rahatsız olduğu her ifade bizim için de ret sebebidir. Milletimizin yanlış anlama ihtimalini doğuran her ifade bizim için de kabul edilmez bir ifadedir. Ben tüm sorumluları daha dikkatli bir dil kullanmaya davet ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce Grup Başkan Vekili arkadaşımız “Dün seçim kanunu için on altı saat çalışıldı, böyle bir yasama faaliyeti olur mu?” dedi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Söyle bakayım bir daha, duyamadım.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – “On altı saat çalışıldı, ne gerek vardı buna?” dedi. Biz bazen on altı, bazen yirmi altı da çalışırız ihtiyaç olursa fakat…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – İnsani olmayan bir şekilde…

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Bugün de çalışılabilirdi.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sizin sekreteriniz mi, danışmanınız mı? Konuşuyoruz, ne gerek var, olur mu öyle şey ya?

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Ne biçim konuşuyorsunuz ya!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Milletvekiline nasıl konuşuyorsun ya!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Ne biçim konuşuyorsunuz!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Şöyle konuşuyorum: Grup Başkan Vekiline cevap veriyorum, kendisi orada ama yanında başka bir arkadaş, sanki o cevap veremeyecek gibi cevap veriyor; gerek yok, sakin olmak lazım. Siz hep bağıran bir insansınız.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır, hayır, bir milletvekiline böyle söylemeyin.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hayır, şöyle söylerim…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yapma, onu düzelt.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bakın, Sayın Başkan, 5 konu konuştu Özgür Bey, 5 konuda partimizi itham etti. Daha şimdi ağzımı açınca bağırıyorsunuz.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Ne biçim konuşuyorsunuz! Sizin milletvekillerine saygınız yok.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ya Bülent, milletvekili yani “sekreter” denmez.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bir daha söylüyorum: Grup Başkan Vekilimiz varken… Ben saygıyla ifade ediyorum, Başkan Vekilimiz diyorum…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ama sayın milletvekilimize de saygılı bir dil…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – …eleştirdi diyorum, cevap vereyim izin verirse diyorum. İstemezseniz vermeyeyim de Sayın Başkan.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – İnsani olarak söylüyoruz biz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Dünkü konuyu ifade edeceğim, etmeyebilirim de.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Et,et, et; Allah aşkına et.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Açıklamak için yapıyorum. Ama daha “a” demeden bağırmak… Bu nasıl bir tarz, nasıl bir usul? Bir hanımefendiye yakışıyor mu Allah aşkına?

BAŞKAN – Sayın Turan…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sen dönüp soru sorunca o da cevap veriyor.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, ben, Afyon Vekili duymasın…

BAŞKAN – Sayın Turan, lütfen…

Buyurunuz efendim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, Afyon Vekilimiz duymasın, ben bu tarafa konuşuyorum; olur mu böyle bir şey?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır, dönüp bana sordun ya.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Peki, size soruyorum Özgür Bey, tamam mı? Ne gerek var bunlara? Ne kadar gereksiz, sevimsiz tartışmalar ya, gerçekten ya.

Sayın Başkanım, dün Anayasa Komisyonumuz on altı saat çalışmış “Çok çalıştı, niye böyle olmuş?” dediler. Bakınız, ben tüm çalışmayı yakından takip ettim. Bizim planlamamızda dün genel görüşmeleri olacaktı, bugün madde görüşmeleri olacaktı ama CHP’li arkadaşlarımızın talebi doğrultusunda, tüm partiler anlaşarak devam etme kararı aldılar.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yok öyle bir şey ya!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Başkan muhalefete rağmen bu kararı almadı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hepsi makul değerlendirdi “Olur.” dedi ve beraber bu kararı aldılar. Ayrıntıya girmek istemiyorum ama gerekçeleri, niye böyle olduğunu siz biliyorsunuz yani “Bugün bir özel program var.” vesaire. Bunlar anlamsız tartışmalar, sonuca bakmak lazım. Saat, mesai… Bunlar iyi şeyler değil Sayın Başkanım.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Sonuçta hiçbir şey değişmedi.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – İkincisi, teklifte 5-6 tane değişiklik oldu, doğru fakat bu değişikliklerin hepsi, yine, gelen eleştirilerin değerlendirilmesine bağlı oldu. Tüm eleştiriler ciddiyetle değerlendirildikten sonra yapılan tekliflerin hepsinin özeti daha fazla insanın oyu, tartışmasız, sandığa yansısın diye yapıldı. 6 düzenlemeye bakın, hepsi daha fazla oy sandığa daha sağlıklı yansısın diye yapıldı. Seçim kütüğünün düzenlenmesi de ittifak oylarının partiye yazılması da -lütfen yanlış anlamayın- 2’nci defa kütüğünü değiştirirken ihmalden dolayı oy kullanamayanlar da ilk kütüğünde oy kullanabilsin düzenlenmesi de hep aynı gerekçeyle yapıldı.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Seçim kurulu hâkimleri de öyle mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hatırlayın, Sayın Kılıçdaroğlu İstanbul adayı olduğunda partisinin ya da kendisinin -bilemiyorum- ihmalinden dolayı İstanbul’dan aday olmasına rağmen oy kullanamamıştı. Böyle bir siyasi tablo olmasın diye, eğer bu ihmal yapılmışsa eski yerinde oy kullansın düzenlemesi de bu yüzden yapıldı. Özetle; çok sağlıklı, karşılıklı anlayışlı, kavgasız, tartışmasız, güzel bir yasama faaliyeti öngörüldü ancak biz Komisyona başlarken dün genelinin görüşmeleri, bugün madde görüşmeleri olsun diye planlamıştık. Tüm partilerimizin de makul yaklaşımıyla beraber sabaha kadar çalışma uygun görüldü. Kaldı ki bu, Komisyonun takdiridir, eleştirebiliriz, farklı bulabiliriz ama bunlar Genel Kurulun konuları değildir Başkanım. İçerik eleştirisini -baş göz üstüne- kanun teklifindeki şu maddeyi, bu eleştiriyi tartışalım ama “Komisyon Başkanı bunu niye böyle yaptı?” derseniz bu, burada olmayan arkadaşlarımıza haksızlık yapmak anlamına gelir. Ben bu konuda daha hassas bir dil olmasını tavsiye ediyorum Başkanım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özel.

27.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bu kadar çarpıtma, bu kadar yanlış anlama… Herhâlde biraz önce de yaşananlardan Sayın Başkan gergin veya anlamak istemiyor. Bu kadar gerçek dışılığa sığınacağını düşünmem.

Sorun şu: On sekiz aydır konuşulan kanun teklifi geçen hafta gelmiş. Pazartesi çalışabilir mi Komisyon? Çalışır. Salı çalışır, çarşamba çalışır, perşembe çalışır. Komisyon getirilmiş -salı günü buradayız, çalışmıyor- çarşambaya. Halkların Demokratik Partisinin bir çalışması var, normalde hepimizin anlayış göstermesi lazım ama “Kanun teklifi de bitsin, yoklama da istemeyin, bilmem ne de yapmayın...” Komisyonu oraya sıkıştırınca ondan sonra Komisyon sabaha kadar çalışmış; o diyor ki… Pazartesiden başlatsaydınız çalışmaya. Nasıl bir zorunluluk vardı? Haftaya pazartesiye kalsın. Bir ay önce getirseydiniz, bir ay önce geçirseydiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sonra tutuyor “Efendim, elbette, kampı olan bir partiyi zorla mı çalıştıracağız…” Ama eğer nezaketse şunu söyleyeyim size: KEFEK komisyonu salı günü çalışıyor, Cumhuriyet Halk Partisinin grup toplantısı var. İşte, burada, arkadaşlar “Ara vermeyiz...” Niye? “Geçe kalmayalım.” Akşam da 18.00’de bitiyor. Kırk beş dakika ara vermiyorlar. Bu Meclisin tarihinde nerede görülmüş grup toplantısı sırasında komisyonun çalıştığı?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Her zaman var ya!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Nasıl bir zorunluluk bu? Tali komisyona gidiyor, KEFEK de orada çalışıyor. Bir nezakettir ya! Ben utanırım; Milliyetçi Hareket Partisinin grubu olacak, ben komisyon başkanıyım “Hayır efendim, çalışacağız...” Ne münasebet ya! AK PARTİ’nin grubu olacak “Hayır efendim, komisyonu çalıştırıyorum, isterseniz siz gidin...” Bu kadarcık nezaketi de mi kaybettik ya! Bunu söylüyoruz size. Bunu yapamıyorsanız artık yönetme yetinizi kaybettiniz demektir. İktidar vaktiniz bitmiş, buyurun muhalefete geçin. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurunuz efendim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Başkanım, çok özür diliyorum, Sayın Başkanım ifade etmeden bir şey ekleyebilir miyim?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bir cümle söyleyeceğim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Peki.

28.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Özgür Özel bu komisyonların çalışmasından bahsederken işte, Milliyetçi Hareket Partisinin grubu varken komisyonların çalışmasının doğru olmayacağını ifade etti. Zaman zaman olabiliyor yani Milliyetçi Hareket Partisinin grubunun olduğu pek çok defalar, başta KİT Komisyonu olmak üzere, Plan ve Bütçe Komisyonunun çalışması falan çok sıklıkla tanık olduğumuz çalışmalardır; zaman zaman çakışabiliyor. O artık Meclis Başkanlığıyla ve gruplarla uyumlu bir hâle getirilebilir veya bir sakınca da olmayabilir. Yani bir grup toplantısı esnasında 2 veya 3 milletvekilimizin ilgili komisyonunda görev yapması durumunda biz vekillerimizi izinli sayıyoruz, grup toplantısına da katılmıyorlar.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım...

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ya, illa cevap vermek zorunda mısın Özgür Bey?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır, hayır; vereceğim tabii. Mesele şu...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Özgür Bey, ben de söyleyeyim, belki beraber cevap verirsiniz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır, en son sen söylersin.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Beraber verirsiniz, ondan diyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – E, buyurun, tamam.

BAŞKAN – Sayın Özel, bir saniye...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Daha iyi olmaz mı? Beraber verin, daha şık olur.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Buyurun, buyurun.

BAŞKAN – Sayın Turan, buyurunuz efendim.

29.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkanım, öncelikle, gergin değilim, çok rahatım; hiç böyle bir derdimiz yok ama haksızlığa isyan ediyorum, ağzımızı açtığımızda bağıran bir üslupsuzluğa isyan ediyorum. Yoksa içerikle ilgili değil derdim, üslupla ilgili itirazım var; onun da gerekçesini anladınız.

Sayın Başkanım, şunu düzeltmek isterim: Özgür Bey ısrarla “on sekiz ay çalışan komisyon” dedi.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Komisyon değil.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hiç alakası yok.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Siz çalıştınız üstünde diyorum ya, ne komisyonu ya!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hayır.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Hâlâ anlamıyor ya!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hâlâ anlamamış, hâlâ çarpıtıyor ya!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Arkadaşlar…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Üzerinde on sekiz aydır çalışıyorsunuz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Ya, anladım, anladım. Nasıl revize edeyim? O bizim komisyonumuz. Revize ediyorum; Meclis komisyonu değil, AK PARTİ ve MHP’nin çalıştığı kendi komisyonu. Oldu mu şimdi?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Onu söyledik zaten.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Tamam. On sekiz ay çalıştığımızı söylüyorlar ya. Hayır efendim, biz yeteri kadar çalıştık, bir ay falandı. Ben o komisyonun üyesiyim. Ne on sekiz ayı?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – On sekiz aydır...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Biz sadece muhalefetin sürekli tarih vererek “Seçim var, erken seçim var, yarın seçim var.” demesine malzeme olmamak için o teklifimizi vermedik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Çalışmamız bitti, öyle dediğiniz gibi on sekiz ay falan bir durum değil. Ortada bir teknik çalışma var, çok net, makul bir çalışma var ama o gün bitirdiğimiz çalışmayı muhalefetin erken seçim polemiğine malzeme yapmamak için bugün zamanı geldiğinde verdik. “Neden dün vermediniz...” Onu da biz belirleyelim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Bülent Bey, erken seçim var mı?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Kaldı ki -bir daha söylüyorum- biliyorsunuz, seçim kanunlarının bir yıl önceden görüşülmesi lazım. Şu an seçime bir yıldan fazla bir zaman var, tam zamanı diye getirdik, verdik; yoksa çalışmayı geciktirdik falan böyle bir gündemimiz yok.

Onun dışında, o komisyonda ben de uzun uzun çalıştım, çok kıymetli bir çalışma oldu, tüm vekillerimizin büyük katkısı oldu. Kaldı ki özelde görüştüğümüz, dün Komisyonda görüştüğümüz birçok CHP’li arkadaşımız da aslında demokratik olarak bu çalışmanın ne kadar kıymetli olduğunu, Türk demokrasisine katkı sağlayacağını ifade ettiler.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Yalan.” diyorlar.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – “Yalan.” mı diyorlar?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir isim ver, bir isim ver.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Peki, şöyle söyleyeyim: 2 madde -biri Cumhurbaşkanlığı, biri de ağır ceza reisleriyle ilgili mesele- dışında diğerlerine hep katıldılar Sayın Başkanım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Katılmayabilirlerdi -baş tacı- ama her kanunun kendinize göre eleştireceğiniz tarafı vardır, eleştirilmeyen tarafı vardır ama esası varken yok “Çok çalıştık.” “Az çalıştık.” “Niye bugün verdiniz?” gibi… Bunlar da bizim takdirimizdir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, sadece şunu söyleyeceğim.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özel.

30.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bülent Turan’a söylenecek bir şey yok, o diyeceğini desin yani çarpıtıyor, gidiyor on sekiz ay falan. Sayın Başkanım yapıcı bir katkı sağladı. KEFEK gibi bir tali komisyon toplam dört saat çalışmış, kırk beş dakika bir arayı bütün bayan arkadaşlarımız, kadın arkadaşlarımız talep etmiş; bu nezaketi göstersinler dedim. Onu söylüyorum, onun dışında da bir şey söylemiyorum.

V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’un, Grup Başkan Vekillerinin haftaya görüşülecek kanun teklifini bugün tartışmaya açmalarını doğru bulmadığına ve Başkanlık Divanı olarak, babası vefat eden Malatya Milletvekili Ahmet Çakır’a ve ailesine sabırlar, merhuma da Cenab-ı Allah’tan rahmet dilediklerine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Ben de izninizle, Sayın Grup Başkan Vekillerimizin önümüzdeki haftada görüşülecek olan konuyu niye bugün tartışmaya açtıklarını anlamadığımı, bunu çok doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Önümüzdeki hafta bunu inşallah böyle güzel bir şekilde neticelendirirsiniz.

Sayın milletvekilleri, öncelikle, biraz önce Malatya Milletvekilimiz Sayın Ahmet Çakır’ın babasının vefat haberini aldık. Biz de Divan olarak Sayın Vekilimizin hüznünü, acısını paylaştığımızı ifade ediyor, kendilerine ve ailelerine sabırlar diliyor, merhuma da Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz. Hepinizin, Meclisimizin, Genel Kurulumuzun, ülkemizin başı sağ olsun diyorum. Önümüzdeki süreç içerisinde arkadaşlarımız da taziye verebilirler.

Malatya Vekilimizin bir taziye talebi var.

Buyurunuz Sayın Fendoğlu.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

31.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, Malatya Milletvekili Ahmet Çakır’ın babasının vefatına ilişkin açıklaması

MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) – Teşekkür ederim Başkanım.

Bu sabaha karşı, eski Malatya Büyükşehir Belediye Başkanımız ve 27’nci Dönem Malatya Milletvekilimiz Sayın Ahmet Çakır’ın babası Mehmet Çakır amcamızı kaybettik. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun, geride kalanlara Allah sabırlar versin diyorum.

Teşekkür ederim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz biz de grup olarak…

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

32.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Malatya Milletvekili Ahmet Çakır’ın babasının vefatına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, biraz önce Sayın Bülent Turan’ın konuşması sırasında öğrendik. Sayın Ahmet Çakır’ın babası amcamıza Allah’tan rahmet diliyoruz, bütün aileye başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, 9/3/2022 tarihinde Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve ve arkadaşları tarafından, akaryakıt üzerinden alınan özel tüketim vergisinin kaldırılmasının ülke ekonomisine yapacağı olası katkıların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

24/3/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 24/3/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                      Dursun Müsavat Dervişoğlu

                                                                                            İzmir

                                                                                          İYİ Parti

                                                                               Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve 19 milletvekili tarafından akaryakıt üzerinden alınan özel tüketim vergisinin kaldırılmasının ülke ekonomisine yapacağı olası katkıların araştırılması amacıyla 9/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 24/3/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.

Buyurunuz Sayın Çelik. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Partinin grup önerisi üzerinde konuşma yapmak için söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, AKP iktidarının kötü politikaları nedeniyle ülkemiz yüzde 125’lerin üzerinde bir enflasyon belasına bulaşmıştır. 2003 yılında yüzde 29,7’yle aldıkları enflasyonu on dokuz yıl sonra yüzde 125’e taşıyan bir iktidardan söz ediyoruz. Hâl böyle olunca, milletimiz katlanılamaz bir hayat pahalılığı ve önlenemeyen bir geçim zorluğuyla karşı karşıya bırakılmıştır. Evet, gün geçmiyor ki yeni bir zam haberi almayalım, gün geçmiyor ki mutfağa yeni bir ateş düşmesin. Bir taraftan paramız pul olurken diğer taraftan satın alma gücü paritesi yerle bir ediliyor. 2009 yılında basılan 200 TL’lik bir banknot o dönem 125 dolar ediyordu; 4,08 gram altın alabiliyorduk. Bugün 200 TL’yle sadece 13,30 dolar ya da 0,21 gram altın alınabiliyor. Demem o ki arkadaşlar, yağmanın, talanın, haramiliğin, yolsuzluğun, usulsüzlüğün zirve yaptığı yirmi yılın sonunda bugün bütün acı faturalar milletimize çıkarılıyor.

Değerli arkadaşlar, grup önerimize konu olan Meclis araştırması önergemiz, ÖTV ve dolayısıyla akaryakıt sektöründeki önlenemeyen fiyat artışlarına ilişkindir. Akaryakıt ürünlerine yapılan fahiş ve bitmek tükenmek bilmeyen zamlar bir yıkım ve eziyet hâlini almıştır. Bir yılda 79 kez zam olur mu arkadaşlar? 2022’nin ilk altmış dört gününde 19 kez artış yapılmış; son altı ayda benzine yüzde 155, motorine yüzde 205 zam yapılmış. Evet, işte bu zulümdür.

Özel tüketim vergisine gelince, 2002 yılında çıkarılan ÖTV’nin bazı dolaylı vergileri kaldırarak bir sadeleşme getirmesinin yanında, devlet bütçesine büyük katkılar sağladığı bilinmektedir. 1999 yılı 17 Ağustos Marmara depremi, devlet muhasebesini ciddi şekilde olumsuz etkilemişti. Zamanın hükûmeti vatandaşlarımızın yaralarını sarmak için ÖTV’yi düşünmüş ve 2002’den sonra iktidara geçen AKP hükûmetleri de bunun çok faydasını görmüştür. Ne var ki tedricen yüksek oranlarda tahsiline devam edilen ÖTV uygulaması milletimizin yaralarının sarılmasının ötesine geçmiş, bir yıkım ve zulüm uygulaması hâline dönüşmüştür. Hâlbuki ÖTV oranlarının gittikçe düşürülmesi esas olmalıydı ama AKP tam tersini yaparak ocakları söndürmektedir. Biliyorsunuz, bir padişah hikâyesi var: Padişah diyor ki: “Zam yapın.” halk öfkeleniyor; padişah “Tekrar zam yapın.” diyor, halk isyan ediyor, protesto ediyor; “Tekrar zam yapın.” diyor. Padişaha diyorlar ki: “Padişahım, ahali eğleniyor, gülüyor, sevinç içinde.” İşte, diyor ki o zaman padişah: “Şimdi zammı durdurun, şimdi tehlikeli.” Değerli arkadaşlar, Türk milleti iktidarın zamlarından dolayı artık gülmeye başladı, haberiniz olsun. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

Evet, 1 Mart 2022 tarihinde yayınlanan 4938 sayılı Kanun’da Cumhurbaşkanlığı kararı uyarınca benzindeki ÖTV tutarına yüzde 24 ila 30 oranlarında yine artış yapıldı. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, bugün öğreniyoruz ki bu gece motorine yine 1 lira 37 kuruş daha zam yapılıyor. Bu durumun vahametini bir örnekle izah edersek geçtiğimiz yıl Ankara merkezde litresi 6,70 TL olan motorinle 45 litrelik bir depo 301 liraya doluyordu. Bugün aynı deponun dolması için bin lirayı aşkın para ödememiz gerekiyor. Asgari ücrete yapılan 1.428 liralık artışı müjdelerle duyuran iktidar, bu paranın yaklaşık 700 lirasını bir depo akaryakıttan geri alıyor. Tabii, bir de sözde indirimler konusu var, şu meşhur zam iptalleri.

HACI TURAN (Ankara) – Yanlış bilgi, yanlış; vergi o kadar değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Görüyoruz ki Brent petrol yüzde 3 yükselince 5 lira zam yapanlar, yüzde 33 düştüğünde 2 TL indirim yapıyor. Bu, Türk milletine reva mıdır; bu, vatanseverliğe yakışır mı arkadaşlar? Demek ki AKP'nin hesabı ile milletin hesabı arasında büyük bir fark var. Bununla birlikte, bu zamların akaryakıt sektörü üzerindeki etkilerini de dikkate almak gerekir.

PÜİS Genel Başkanı İmran Okumuş'un açıklamalarına göre, hâlihazırda 4 bine yakın akaryakıt istasyonu kapanmanın eşiğindedir.

Değerli arkadaşlar, eğer bu millete bir sevgi ve bir muhabbet duyuyorsanız, işsizliği, geçim zorluklarını, bunalım çığlıklarını lütfen işitin; ÖTV'yi kaldırın ya da en azından oranlarını önemli ölçüde düşürün diyorum.

Önergemizin kabulünü diler, hepinize saygılar sunarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

HACI TURAN (Ankara) – ÖTV yüzde 10, bilgi yanlış.

BAŞKAN – Halkların Demokrat Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.

Buyurunuz Sayın Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tabii, ÖTV'nin akaryakıt ürünlerinde geçici olarak -özel tüketim vergisinin- alınmamasına dayanan bir önerge. Yani buradaki faydanın, zararın araştırılması, ekonomiye yapacağı katkıların araştırılması konusu. Ama özelinde bu ÖTV'nin geçici süreyle de olsa akaryakıt ürünlerinde alınmaması talebi var bunun içinde; biz de bu talebe katılıyoruz yani kesinlikle ÖTV'nin akaryakıt ürünlerinden kaldırılması gerekiyor.

Şimdi, ÖTV nedir, “özel tüketim vergisi” diye ifade edilen vergi nedir? Lüks tüketim malları ile insanlara ve çevreye verdiği zararlardan ötürü kullanımı teşvik edilmeyen ürünlerden maktu veya oransal olarak alınan tüketim vergisidir. Yani özel tüketim vergisinin amacı budur. Bu özel tüketim vergisi, 2002 yılı Haziran ayında, Avrupa Birliği ilerleme yasaları çerçevesinde, o müktesebat içerisinde çıkartılmış bir yasadır. Esasında, amaç, buradan gelir elde etmek değil yani bu vergiden bir vergi geliri elde etmek, birikim sağlamak, bundan bir kaynak oluşturmak falan değil; amaç, bu ürünlerin… Bu ürünler neler? Bir: Lüks tüketim ürünleri. İki: İnsan sağlığına zararlı ürünler. Üç: Çevreye zarar veren ürünler. Yani bu ürünlerin kullanımını azaltmaya yönelik nedenlerle oluşturulmuş bir vergi bu. Şimdi, peki, bizde böyle mi oluyor? Bizde böyle olmuyor, böyle bir amaç güdülmüyor. Ha, bir vergi kalemi yakalanmış, “Acaba biz buradan ne kadar artı değer alırız, ne kadar hazineye para aktarırız?” Dert buna dönüşüyor bizde. Örneğin düşünün, 99 depreminden sonra özel iletişim vergisi çıkarılıyor; deprem hasarlarını, onun oluşturduğu felaketleri giderebilmek için geçici amaçlı oluşturuluyor. E, ne oldu sonra? Bu devam ediyor, kalıcı hâle getiriliyor ve bu, hazineye bir katkı olarak değerlendiriliyor, vatandaştan toplanan bir vergi kalemi hâline dönüştürülüyor. İşte, özel tüketim vergisi de böyle bir şey yani. Esasında bunun bir gelir amaçlı düşünülmemesi gerekirken bu hâle getiriliyor.

Şimdi, biz, şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Akaryakıttan ÖTV alınmasın. Niye bunu söylüyoruz? Çünkü artık akaryakıt meselesi hayatın her alanını etkileyen bir şey. Tarımdaki mazot maliyetlerinin artması, bütün tarımsal ürünlerin maliyetinin artması anlamına geliyor. Vatandaşın yediği ekmek, tükettiği her türlü gıda, zorunlu olarak hayatta kalabilmesi için tüketmesi gereken her türlü gıda ürününün fiyatını etkiliyor çünkü bunlar. Dolayısıyla burada ne yapılması lazım? KDV alınmaması lazım. mazottan, akaryakıt ürünlerinden, bunlardan ÖTV alınmaması gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ALİ KENANOĞLU (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım, teşekkür ederim.

“Brent petrolün fiyatı arttı ve dünya genelinde ekonomik seyirden dolayı, savaştan dolayı ve benzeri nedenlerden dolayı mazota, benzine zam yapmak zorunda kaldık.” Bunu açıklıyoruz, siz bunu böyle söylüyorsunuz. E, tamam da ÖTV'yi almak zorunda mısınız? KDV'yi almak zorunda mısınız? Madem maliyet artıyor, bunun vatandaşa yansımasını azaltmak için devlet kendi imkânlarını kullanır ve buralardan fedakârlık yapar. Şimdi bunlar yapılıyor mu? Yok. Şimdi bu gece yine zam yapılacak ve 24 liraya çıkacak mazot, 24 lira. Arabaya biniyoruz, her seferinde, her mazot aldığımızda fiyatların arttığını görüyoruz.

Dolayısıyla bütün bu imkânların vatandaş lehine, halkın lehine kararlar hâline dönüştürülmesi gerekiyor; ÖTV’nin kaldırılması gerekiyor, KDV'nin kaldırılması gerekiyor akaryakıt ürünlerinde ki halkımız da daha ucuz bir şekilde ürünlere ulaşabilsin.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Yozgat Milletvekili Sayın Ali Keven.

Buyurunuz Sayın Keven. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ KEVEN (Yozgat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu tarafından verilen Meclis araştırması önergesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Kamyoncu esnafının, şoför esnafının, taksicilerin, halk otobüslerini işleten esnafın, servisçi esnafının, kısaca akaryakıt fiyatlarının geldiği bu durumdan dolayı beli bükülen esnafımızın adına konuşuyorum. Yani şoför esnafı adına konuşuyorum, çiftçi, esnaf adına konuşuyorum sevgili arkadaşlarım, birkaç haftaya kadar traktörünü çalıştırıp nohutunu, mercimeğini ekmesi gereken çiftçimiz adına konuşuyorum. Bakın, bugün gece yarısı motorine 1 lira 37 kuruş zam gelecek ve motorinin litre fiyatı 23 lira 70 kuruş olacak. Bu gelen zamlarla birlikte, sevgili arkadaşlarım, 1 Ocak 2022 tarihinden itibaren motorine yapılan zam tutarı miktar olarak belli ama 25 kez zam gelmiş oluyor. Bunun dünyada böyle bir örneği yok. Maalesef, AK PARTİ iktidarı döneminde şoför esnafımız özellikle böyle bir sıkıntı yaşıyor.

Şimdi, bu zamlara karşı el insaf arkadaşlar, bu fiyatlara bir de “Dünyanın en ucuz akaryakıt fiyatı.” deme gafletine düşüyorsunuz. Gelin, şimdi, çok uzağa değil, 500 metre aşağımızda Güvenpark’taki dolmuş duraklarına gidelim. AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Cahit Özkan oradaki dolmuşçu esnafının gözlerinin içine bakarak “Bizdeki akaryakıt fiyatları çok ucuz.” desin, hodri meydan. Buradan, koltuklarınızdan atıp tutmak kolay ama oraya gidip onlara sormak biraz zor, biraz yürek meselesi.

Sevgili arkadaşlarım, bu akaryakıt fiyatlarıyla siz, şoförün, çiftçinin oyunu değil ancak bedduasını alırsınız. Şoför esnafının -üretiminin teminatı- çiftçilerin de kullandığı mazottan ÖTV’yi ve KDV'yi mutlaka kaldırmalısınız. Özellikle nakliyecilik yapan şoför esnafımız üzerinden yüzde 2 KDV tevkifatını mutlaka kaldırın, direkt nakliyeciye ödeyin. Mazot, lastik, yedek parça derken masraflar uçup gidiyor. Bu meşru talebi lütfen değerlendirmeye alın. Bakın, bir örnek vereceğim; 4 bin motora sahip bir lüks cipin sahibi pompaya yanaşınca aynı fiyatı ödüyor, akşama kadar evinin geçimini sağlamak için direksiyon sallayan esnafımız da aynı fiyatı ödüyor. Bu, Allah'tan reva mı arkadaşlar? Soruyorum size.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu akaryakıt zamlarından beli bükülen yurttaşlarımız adına acil bu vergilerin kaldırılması gerekiyor. Halkımız ancak bir nebze bu şekilde rahatlayabilecek diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Nilgün Ök.

Buyurunuz Sayın Ök. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA NİLGÜN ÖK (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Partinin grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Tüm dünyayı etkisi altına alan ve yıkıcı etkileri hâlâ devam eden Covid-19 salgını dünya ekonomilerini olumsuz bir şekilde etkilemiştir. Dünyada tedarik zincirlerinde yaşanan sıkıntılar, arz talep dengesinde yaşanan sıkıntılar, üretimde, enerjide ciddi bir kriz yaşanmaktadır. Dolayısıyla ülkemiz de bu global ekonominin bir parçası olduğu için bu krizlerden etkilenmiştir.

Bakınız, 2021 yılında dünya genelinde doğal gaz fiyatlarında 10 kata, elektrik ve kömür fiyatlarında 5 kata varan artışlar meydana gelmiştir. Dünya pandeminin oluşturduğu ekonomik enkazdan henüz tam olarak kurtulamamışken 2022 yılı Şubat ayında Rusya-Ukrayna savaşının patlamasıyla birlikte arz daralmasının endişeleri had safhaya çıkmış, enerji fiyatlarında artış daha da fazlalaşmıştır. Doğal gaz ve elektrik fiyatlarında artışın yanı sıra petrol fiyatları da ciddi oranda artmıştır. Savaş öncesinde 80 dolar seviyelerinde olan Brent petrolün satış fiyatı bu süreçte 135 dolar seviyelerini görmüş, bugün ise 122 dolar seviyesindedir.

Tabii ki böylesine zorlu bir süreçten geçerken Hükûmetimiz Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde elini taşın altına koyarak enerji alanında ciddi sübvansiyonları hayata geçirmiştir. Sadece 2021 yılında devletimiz eşelmobil uygulamasıyla akaryakıtta 65 milyar TL'lik bir ÖTV gelirinden vazgeçmiştir. Bunun yanı sıra, doğal gazda maliyetin yüzde 75’ini, elektrikte ise yarısını yine devletimiz karşılamaktadır. Bu sübvansiyonların 2021 yılı için hazinemize olan maliyeti 165 milyar TL’dir, diğer bir ifadeyle de bu sübvansiyonlar sayesinde 2021 yılında her bir vatandaşımız için yaklaşık 2 bin TL destek sağlanmış oluyor. Öyle ki ülke olarak pandemi döneminin başlangıcından bugüne geçtiğimiz süreçte toplam 1 milyar TL’lik bir büyüklükten vazgeçtik, vatandaşımızın lehine kullandık. 2022 yılında da destekler devam etmekte olup yine doğal gazın yüzde 75’ini, elektriğin yüzde 50’sini devlet olarak sübvanse etmekteyiz. Bu sübvansiyonların maliyetinin 2022 yılı sonu itibarıyla 300 milyar TL olmasını öngörmekteyiz.

Tabii ki bir taraftan da, bildiğiniz üzere, kamu harcamalarının finansmanı için de devletin vergi toplaması gerekmektedir. Üstelik, 2016 yılından bugüne akaryakıtta uygulanan ÖTV vergi miktarında, tutarında herhangi bir artış olmamıştır; 2016’da 2, bugün de 2 TL olarak devam etmektedir. Pandemi sürecinden sonra petrol üreticisi ülkeler dahi akaryakıttaki vergi yükünü artırmıştır. Baktığımızda, Avrupa Birliği ülkeleri arasında akaryakıtta en az vergiyi alan ülkeler arasındayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NİLGÜN ÖK (Devamla) – Toparlıyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz.

NİLGÜN ÖK (Devamla) – Rusya-Ukrayna savaşının devam ediyor olması enerjide arz sorununu ciddi anlamda gündeme getirmiştir. Batılı ülkeler enerji tedariki için yeni pazar arayışına girmiş, Hükûmetimiz ise uygulamış olduğu dengeli siyasi politika ve başarılı diplomasiyle enerjide tedarik sorununu yaşamamamız için gerekli adımları atmıştır çünkü biliyoruz ki en büyük pahalılık, enerjiye ulaşamamaktır.

Dolayısıyla, biz, bugüne kadar vatandaşlarımızı hiçbir zaman, hiçbir zorlukta yalnız bırakmadık -ama konjonktür gereğince sıkıntılar mevcut mudur, mevcuttur- bundan sonra da vatandaşımızı yalnız bırakmayacağız diyor, yüce Meclisimizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- HDP Grubunun, 24/3/2022 tarihinde Mersin Milletvekili Rıdvan Turan ve arkadaşları tarafından, Türkiye’deki yaşlı ve emeklilerin ekonomik, sağlık ve sosyal sorunlarının giderilmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

24/3/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 24/3/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                Hakkı Saruhan Oluç

                                                                                          İstanbul

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

24 Mart 2022 tarihinde Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan Turan ve arkadaşları tarafından (17557 grup numaralı) Türkiye’deki yaşlı ve emeklilerin ekonomik, sağlık ve sosyal sorunlarının giderilmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 24/3/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan Turan.

Buyurunuz Sayın Turan. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

AKP’nin son dönemlerde çok gerekçelendirdiği bir şey var: “Mazot fiyatları…” diyoruz, “Ya, dünyada böyle.” diyorlar; “Tarımsal girdiler…” diyoruz, “E, doğal gaz şu hâle geldi, bu hâle geldi falan.” diye bir gerekçe; sağlam bir çıpa bir yanıyla. Şimdi “Bizim memlekette emeklilerin, yaşlıların hâli niye böyle?” diye soracak olsak muhtemelen diyecekler ki: “Vallahi dünyada da böyle.” Dünyada öyle değil, hepimiz görüyoruz. Nereden emekli olduğu belli olmayan, büyük kısmı olasılıkla daha alt gelir grubuna dâhil olan pek çok pinpon insan gelip bizim memlekette tatil yapıyor; böyle 80’li yaşlarda, 90’lı yaşlarda, Uzak Doğu'dan ve Batı Avrupa'dan gelenler çok fazla. Buna karşın bizim emeklilerimiz ve yaşlılarımız büyük bir sefaletle karşı karşıya kalmış durumda. Bu niye böyle? Hani kadim kültürde kocalara, pirlere büyük önem verilir, AKP de bunu sıklıkla dile getirir falan ama iş kapitalizmin kurallarına geldiğinde ve Türkiye gibi son derece çarpık işleyen, ahbap çavuş ilişkilerinin belirleyen hâle gelmiş olduğu yani liberalizmin olağan ilişki biçiminin değil de, piyasa ilişkilerinin değil de iktidara yakın olmanın her şeyi belirlediği yerlerde ne yazık ki bu kocalık, pirlik kültürü de kapitalizm tarafından yok edilmiş, deyim yerindeyse kapitalizm bunları galebe çalmış durumda. Diyeceğim şeyin özeti şu: İnsanlar büyük bir sefalet içerisinde yaşıyorlar. Yani biraz şöyle bakılıyor: Ya, zaten işi bitmiş, zaten üretim alanının dışına çıkmış, zaten artık hayatının son zamanlarında yaşayan bu insanların ekonomiye ekstra yük olması kabul edilmiyor ya da belli ki doğru görülmüyor.

AKP iktidara geldiğinde aşağı yukarı asgari ücretin 2 katı kadar maaş alan emekliler, şu anda aşağı yukarı asgari ücretin yarısı kadar maaş alır hâle gelmişler. Bu bile bir durumu gösteriyor, bir durumu gösteriyor. Yıllarca bu ülkenin değerlerinin artması için, biraz daha kalkınması için saçını süpürge etmiş insanlar, günün sonunda kendi hâllerine terk edilmiş durumdalar ve içine düşmüş oldukları açmazda bir sosyal hak çerçevesinde mütalaa edilerek desteklenmek ve sorunları ortadan kaldırılmak yerine, AKP'nin klasik olarak bu alanlara yönelik yaklaşımı olan yardım mantığıyla, sadaka mantığıyla, bir biçimiyle siyasetin mücavir alanı hâline getirilmiş oluyor. Değerli arkadaşlar, bunu kabul etmek mümkün değil. Bu sıralarda oturanlar, büyük olasılıkla, emekli olduklarında bu sıkıntıyı çekmeyecekler çünkü milletvekili emekli maaşları onlarda böyle bir tedirginlik yaratmayacak ama velev ki olmasalardı, bu vahşi durumla herhâlde ciddi biçimde karşılaşacaklardı.

Şimdiye kadar iktidarlar, emeklileri ölmeden gömmek için pek çok çalışma yaptılar doğrusu yani bu sadece AKP'ye has bir şey değil. Hatırlanacaktır “mezarda emeklilik” önceki iktidarlar döneminde geldi. Buna itiraz ettik “İnsanlar biyolojik kapasiteleri, mental kapasiteleri gereğince çalışma süresini bitirdiklerinde emekli olmalıdır ve insan onuruna yakışır bir emekli ücretine sahip olmalıdır, sosyal olarak devlet onları desteklemelidir.” demiştik ama o mezarda emeklilik çıkarıldı. AKP’nin icadıysa bir adım daha ileriye götürerek “emeklilikte yaşa takılanlar” diye bir icat oldu ve bu sayede de milyonlarca insan emeklilik hakkından faydalanamadı. Hani, faydalansa ne olacaktı? Evet, önemli bir şey olacaktı ama bu emeklilik maaşlarıyla, faydalanılsaydı dahi insanların huzur içerisinde ve refah içerisinde yaşaması ne yazık ki mümkün olmayacaktı. O sebeple, şunu söylemekte beis yok: Emeklilere ve yaşlılara nasıl bakıyorsanız öyle bir gelecek tahayyül ediyorsunuz çünkü toplumumuz artık yaşlanan bir toplum; genç bir toplumuz hâlâ ama bu toplum artık hızla yaşlanmaya başladı. Dolayısıyla, çıkartacağınız yasalar, bizim bu araştırma önergesine vereceğiniz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Turan, size ek süre vermiyorum çünkü televizyon programınız var efendim.

RIDVAN TURAN (Devamla) – Öyle mi? Peki.

BAŞKAN – Selamlayın efendim.

RIDVAN TURAN (Devamla) – Peki, tamam, selamlayayım Sayın Başkan.

Yani buna vereceğiniz destek, sonuçta sizin kendi geleceğiniz ve çocuklarınızın geleceği hakkında ne düşündüğünüze ilişkin somut gösterge olacaktır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim Başkanım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.

Buyurunuz efendim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yarın Muhsin Başkanımızın, Muhsin Yazıcıoğlu Bey’in Hakk’a uğurlanışının 13’üncü yılını idrak edeceğiz. Kendisine bir kez daha rahmet diliyorum. Hâlen vefatıyla ilgili sonuç alınamamış olmasını, hâlen aydınlanmamış olmasını bu siyasi iktidarın bir eksiği olarak düşünüyorum. Muhsin Başkana bir kez daha Rabb’imizden rahmet diliyorum.

Değerli milletvekilleri, SGK verilerine göre, 2021 yılı sonu itibarıyla toplam 13 milyon 644 bin emeklimiz var. Bu emeklilerimizin yüzde 80’i maalesef açlık sınırının altında ücret alıyor. Hepimiz biliyoruz ki TÜRK-İŞ’in ocak ayı açlık sınırı 4.250 lira, asgari ücret de zaten 4.253 lira. Bu tablo gerçekten Türkiye için, emeklilerimiz için garabet bir tablo. Bu tablonun düzeltilmesi için Meclisimizde defalarca çaba sarf ettik, siyasi iktidarı uyardık “Emeklilerimizin ömürlerinin son döneminde huzur içinde, rahat içinde yaşamaları için en düşük emekli maaşı hiç olmazsa asgari ücret kadar olsun.” dedik ama dinlemediniz. “2.500 liraya çıkardık.” diye övündünüz, gurur duydunuz ama hepimiz biliyoruz ki 65 yaş emeklilerimiz de var bizim, yaşlılık emekliliği alanlar; 840 bin kişi. Bunların aldığı maaş ise maalesef 1.290 lira civarında. Şimdi, Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun -1.290 lira ile 2.500 lira arasında ücret alan milyonlarca emeklimiz var- bu emeklilerimiz ev kirası mı versin; elektrik, ısınma paralarını mı ödesin yani bu emeklilerimiz mutfaklarında çorbalarını nasıl kaynatsın, hiç düşündünüz mü? Burada defalarca dedik ki: Hiç olmazsa, evi olmayan emeklilerimize asgari ücretin dörtte 1’i kadar kira yardımı yapalım. Onu da duymadınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) – Ne söylediysek kulak ardı ettiniz ama parayı faiz lobilerine peşkeş çektiniz, garantili işlerle müteahhitleri doyurdunuz, hele hele, sarayda üçerli beşerli maaşlarla ihya ettiniz; eskimiş milletvekili ve bakanlarınıza üçer beşer kadro verdiniz, ihya ettiniz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ama emekliye gelince maalesef yüzlerine bakmadınız.

Şimdi, bu emekliler size ne yapmalı? Evet, size beddua ettikleri zaman hak etmiyor musunuz? Bu yaptığınız gayretullaha dokunmaz mı ey Müslümanlar? Dokunur, değil mi? Onun için, vallahi emeklilerin ahı sizi mahvedecek, benden söylemesi. Bir an önce emeklilerin haklı taleplerini yerine getirin, bugünden itibaren emeklilerin en düşük maaşını asgari ücrete çıkarın. Benden söylemesi yoksa ahları tutacak, haberiniz olsun. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu.

Buyurunuz Sayın Hocam. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Halkların Demokratik Partisinin vermiş olduğu bu önerge… Rıdvan Turan'ı kutluyorum, gerçekten yaşlılarımızın çok ciddi problemleri var; ekonomik problemleri, sosyal problemleri, psikolojik problemleri var. Türkiye'de artık 65 yaş ve yukarı nüfusun oranı yüzde 10’a yaklaşmaktadır; 8,5-9 milyon civarında yaşlımız var ve bu insanların çok ciddi problemleri var, bu problemleri de çözecek herhangi bir hazırlığımız yok. En basitinden, yaşlı insanlar artık eskiden olduğu gibi kendi çoluğuyla çocuğuyla evinde kalamıyor arkadaşlar. Yani bu ayrı bir tartışma, eğer araştırma önergesi kabul edilirse bunlar ayrıca tartışılır.

Fakat değerli arkadaşlarım, yapabileceğimiz şeyler mevcut. Mesela, bakımevleriyle ilgili çok ciddi problem var; Türkiye'de talebin yarısını bile, üçte 1’ini bile karşılayamıyor. 12 bin liraya kadar paralar talep ediliyor. Çevrenizden bunu duyuyorsunuzdur, sizleri araya koyanlar vardır. Çok büyük sıkıntılar var. Bunların araştırılması gerekiyor. Bu insanlar bu ülke için, bu millet için otuz sene, kırk sene, elli sene çalışmışlar, emekli olmuşlar değerli arkadaşlarım. Bizim vicdani görevimiz; dinî görevimiz de. Bakın, ayet var bu konuyla ilgili; anneniz, babanız yanınızda yaşlandığı zaman onlara nasıl davranacağınız gibi. Her birisi anneniz ve babanız gibi empati kurun değerli arkadaşlar, iktidar partisi milletvekilleri. 2.500 lira alıyorlar; bakın, 2.500 lira. Bir empati yapın.

Ben, Üsküdar'da bir kadın tanıdım; 80 yaşına yakın, 2.500 lira maaş alıyor ve yanında 50 yaşını geçmiş bir de kızı var değerli arkadaşlarım; zihinsel özürlü, birlikte yaşıyorlar. Evet, eşi bir ev bırakmış ama buna rağmen 2.500 liraya… Et kaç lira değerli arkadaşlarım? Yani bir vicdan şeyi kurun lütfen. “Para yok, bütçemiz yetmiyor.” Öyle değil, öyle değil yani. Siz bir şeye girdiniz, işte “Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur. Sayın Reisimizin teorisi.” filan, “Ekonomistim ben.” falan diye ve şu anda –sözde- faizi yüzde 14’e indirdiniz ama KKM’ye yani kur korumalı mevduata yüzde 108 faiz veriyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, bir şirket kurmuşlar, Türk-Sudan Tarım ve Hayvancılık Şirketi. 2018’de kurulmuş, bugüne kadar hiçbir şey yapılmamış. 5 yönetim kurulu üyesi -bakanlıklardan memur, genel müdür, genel müdür muavini- atanmış ve o insanlara 2018’den bu yana paralar ödeniyor. Müsteşarları kaldırdı tek adam, bunun yerine 5 Bakan Yardımcısı atadı ve 5’ine de ikişer üçer maaş veriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bakanlar da memur zaten.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bunlara buluyorsak bu yaşlı insanlarımıza da insanca yaşayacak… Bir daha söylüyorum değerli arkadaşlarım: Ayda 2.500 lira para alıyor, bir ay yaşıyor. İstanbul’da, Üsküdar’da, her yerde, bu şekilde yaşayan milyonlarca insan var. Lütfen bir empati yapın, bir düşünün; anneniz ve babanız Üsküdar Meydanı’ndan İcadiye’ye yürüyerek çıkıyor çünkü dolmuşa verecek parası yok. Böyle insanlar dolu Türkiye’de ve biz, şimdi ramazan geliyor, rahat bir şekilde köftemizi yiyeceğiz, şunu yiyeceğiz, bunu yiyeceğiz; öyle mi değerli arkadaşlar?

Sizin gözünüzün içine bakarak söylüyorum, siz çok vicdanlı bir insana benziyorsunuz -ben sizi tanımıyorum- şimdi grubunuzu aktive eder, bu işi çözersiniz diye düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Hocam.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sivas Milletvekili Sayın Semiha Ekinci.

Buyurunuz Sayın Ekinci. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP’nin vermiş olduğu grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen kıymetli hemşehrilerimizi saygıyla selamlıyorum.

AK PARTİ olarak “sosyal devlet” ilkesini tam olarak hayata geçirmek, toplumumuzun bütün kesimlerine hizmet etmek en büyük arzumuzdur. Bu ülkenin çocuklarını, gençlerini düşündüğümüz kadar yaşlılarını da düşünüyoruz; onlar, bu ülkenin kemale ermiş aklı, vicdanı, bizim ve gelecek nesillerin de rehberleridir.

Dünyadaki ve Türkiye’deki demografik dönüşüm sürecinde yaşlı nüfusunun artması, yaşlı hakları ve aktif yaşlanmaya dikkat çekmek üzere Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan 25 Eylül 2018 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yapmış olduğu konuşmada 2019 yılının “Yaşlılar Yılı” olarak ilan edileceğini ve bu alandaki konuların kapsamlı şekilde ele alındığı bir Yaşlılık Şûrası’nın düzenleneceğini duyurmuştur ve bu şûra da 20-22 Şubat 2019 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilmiştir.

Yaşlılarımızın sadece maaşları üzerine değil, sosyal hayatlarında da yaşlı bakım politikası, yaşlı bireyi ailesinden ve toplumsal hayattan koparmadan bireyin bakım ihtiyaçlarının seviyesine yönelik uygun hizmetlere erişmesi, aktif ve sağlıklı yaşlanma perspektiflerinin kazandırılması üzerine çalışmalar yapılmıştır. Bu kapsamda, ulu çınarlarımıza yönelik bakım hizmetleri de evde bakım desteği, gündüz bakım hizmetleri, uzun süreli yatılı bakım hizmetleri olarak verilmektedir. Bu hizmetlerin yanında, onların yaşamlarını kolaylaştırmak adına büyüklerimize ücretsiz ulaşım desteği sağlanmaktadır. 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren Türkiye genelinde 65 yaş üstü vatandaşlarımız için belediye otobüsleri ve özel halk otobüslerinde serbest kart uygulaması hayata geçirilmiştir. Maaş kuyruklarında çekilen çileye son verilmiş, PTT Genel Müdürlüğü ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı arasında imzalanan protokolle ilk defa 2011 yılında yaşlılarımıza verilen maaşlar, istemeleri hâlinde evlerinde ödenecektir.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Kaç lira, kaç lira o maaş?

SEMİHA EKİNCİ (Devamla) – Sosyal güvencesi olmayan 65 yaş üstü vatandaşlarımıza 1.085 lira yaşlılık aylığı ödemesi gerçekleştiriliyor. Evet, en düşük emekli aylığı 2.500 liraya çıkarılmıştır ve emeklilerimize bayram ikramiyesi de ödenmektedir. Yeter mi? Yetmez. Yetmesi için de bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, gelecekte de çalışmalarımız devam edecektir.

Yaşlıların evde bakımlarına yönelik başlatılan en önemli uygulamalardan biri de Vefa Projesi’dir ki Covid-19 döneminde tüm dünya yaşlılarını sokağa bırakırken Türkiye onları, tabiri caizse, bir fanus içinde korumaya almıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

SEMİHA EKİNCİ (Devamla) – Ulu çınarlarımızın toplumsal hayata tam ve etkin katılımları için, bağımsız şekilde yaşayabilmeleri için, eğitimden sağlığa, ekonomiden sosyal hayata her alanda yanlarındayız. Allah ömür verirse hepimiz birer yaşlı adayıyız; bu yüzden, bugün onlara yaptığımız hizmetler yarın bizim de karşı karşıya geleceğimiz bir gerçek olacak.

Ben bu vesileyle tüm büyüklerimizin ellerinden hürmetle öpüyor, saygılarımı sunuyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Soruna çözüm öneriyor musunuz?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sözlerimi geri aldım, hiçbir empati yok.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Ellerinden öpmeyle olmuyor. Ellerinden öpeceksin ama paraları yok ki sana versinler.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Var, var.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

3.- CHP Grubunun, 21/3/2022 tarihinde Hatay Milletvekili Suzan Şahin ve arkadaşları tarafından, Türkiye’de artan Suriyeli nüfusunun kontrol altına alınması ve Hatay’ın sorunlarının araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

24/3/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 24/3/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                         Özgür Özel

                                                                                           Manisa

                                                                                 Grup Başkan Vekili

 

Öneri:

Hatay Milletvekili Suzan Şahin ve arkadaşları tarafından, Türkiye’de artan Suriyeli nüfusunun kontrol altına alınması ve Hatay’ın sorunlarının araştırılması amacıyla 21/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (3304 sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 24/3/2022 Perşembe günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Suzan Şahin.

Buyurunuz Sayın Şahin. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Hatay büyük sorunlarla boğuşmakta ve hak ettiği yatırımları alamamaktadır. Yapılması planlanan projeler ise her yıl bir sonraki yıla ertelenmektedir. Geçen yıl, Hatay, en az yatırım ödeneği ayrılan 4’üncü il oldu; 7’nci sırada vergi verip 78’inci sırada yatırım alıyoruz. Bu hak mı, reva mı Hatay halkına?

Değerli milletvekilleri, Hatay’ın önemli bir sorunu da sayıları hızla artan Suriyeli nüfusudur. Nüfusu 1 milyon 670 bin olan Hatay, resmî verilere göre 500 bin civarında -yani toplam nüfusun yüzde 26’sı- gayriresmî verilere göre ise 800 binin üzerinde Suriyeliyi barındırmaktadır. Yaklaşık her 3 kişiden 1’inin Suriyeli olduğu Hatay’da, doğumların yüzde 75’ini Suriyeli kadınların yaptığı iddia edilmektedir. Hatay, Suriyeli nüfusunun en yüksek olduğu 3’üncü şehir; yabancı gelinlerin en çok Suriyeli olduğu Hatay, altı yılda 6 çocuk yapan Suriyelilerle dolu.

Hatay’da ihracat, ithalat, altın ticareti ağırlıklı olarak Suriyeliler tarafından yürütülmekte ve onlar zenginleşirken Hatay halkı fakirleşmekte. 2017 yılında 275 olan Suriyeli firma sayısı, 2020’de 900’e çıktı; bu da Türkiye’deki Suriyeli firmaların toplamının yüzde 30’una tekabül etmekte. Ayrıca, Suriyeliler tarafından tarla, arsa ve ev alımları da artmış, Suriyelilere toprak satışı yasak olmasına rağmen, ara senetlerle bu yasak delinerek topraklarımız el değiştirmektedir. Hatay’da sigortalı çiftçi sayısı son on bir yılda yüzde 75 azalırken, tarlalarımız Suriyeliler tarafından alınmakta; bizim çiftçimiz desteklenmezken Suriyeli çiftçiler devlet eliyle desteklenmektedir.

Hatay açısından risk oluşturan diğer bir sorun ise Suriyeli seçmen sayısıdır. Yirmi beş ayda vatandaşlık verilen Suriyeli sayısı 13 binden 18 bine çıktı. Hatay’da Türk seçmen sayısı yüzde 3,8 artarken Suriyeli seçmen sayısı yüzde 38 artmış oldu.

Size bir örnek vereyim. Reyhanlı’nın yerli nüfusu 98 bin civarında fakat resmî kayıtlara göre Reyhanlı’da 129 bin Suriyeli barınıyor; Türk nüfusundan daha fazla. Reyhanlı ve Antakya’daki toplam Suriyeli sayısı 14 ilçemizin nüfusundan fazla arkadaşlar. Ne istiyorsunuz? Vatandaşlık verdiğiniz Suriyelilerden biri aday olsun ve muhtar, belediye başkanı, milletvekili mi olsun diyorsunuz?

Tüm bu gerçekler ortadayken İçişleri Bakanı Yardımcısı, geçtiğimiz günlerde talihsiz bir açıklama yaparak, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın yaptığı Suriyeli sayısı açıklamalarını yalanlayarak suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Yıllardır Hatay’da misafir etmek zorunda olduğumuz, barış içinde yaşadığımız Suriyelilerle ilgili gerçekçi analizler yapan Lütfü Savaş, halkı kışkırtmakla suçlanıyor. Herkes bilmelidir ki: Sayın Savaş, Hatay halkının sesini yansıtmıştır; dertleriyle dertlenmiş, barış çağrısı yapmıştır.

Hatay halkı, Suriyeli ve Afganlar nedeniyle nüfuslarında artış yaşanan belediyelere yol, su, kanalizasyon, ulaşım, temizlik gibi altyapı hizmetlerini kesintisiz ve kaliteli bir şekilde sürdürebilmeleri için mülteci, göçmen, sığınmacı nüfuslarının da genel nüfusa eklenerek bütçeden pay verilmesini istiyor. Hatay halkı, toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 30’unu oluşturan Suriyeliler için Hatay’a ek ödenek istiyor. Ek ödeneği geçtik; vadedilen, başlanan projelerinin tamamlanmasını istiyor. Hatay halkı, güvende olmak istiyor. Hatay halkı, iflas ederken, dükkânlarında iş yapamazken, AKP’nin batırdığı ekonominin yükünü taşımaya çalışırken artan Suriyeli firma sayısı karşısında devletinden destek bekliyor. Hatay halkı, güvenlik nedeniyle, medeniyetler kenti Hatay’ın turizminin baltalanmasını istemiyor. Hatay halkı, artık Suriyelilerle ekmeğini de hizmetlerini de paylaşmayı istemiyor arkadaşlar.

Hatay halkının lütuflarıyla iki dönemdir Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Sayın Lütfü Savaş, Hatay halkının Suriyeliler meselesinde sesi olmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – Hataylıların talepleri doğrultusunda, beka ve millî güvenlik meselesi olmaya başlayan Suriyeliler konusunda doğru ve gerçekçi tespitler yapmıştır. Ne demiştir? “Yeni doğan her 4 çocuktan 3’ü Suriyeli; demografik yapı bizim aleyhimize gelişiyor.” demiştir. Sağlık Bakanı, geçen hafta, bugüne kadar 754 bin Suriyeli çocuğun hastanelerde doğduğunu söyledi, evdekiler hariç. İçişleri Bakanı da, Eylül 2019’da, 450 bin Suriyeli bebek doğduğunu açıklamıştı. İlk sekiz yılda 450 bin doğum, son iki buçuk yılda 300 bin doğum var. O Bakan Yardımcısına sormak lazım: Sayın Savaş’ı doğrular nitelikte bir açıklama yapan AKP’nin Sağlık Bakanı ve kendi Bakanı da mı suç işliyor, halkı isyana teşvik ediyor, faşistlik yapıyor? On bir yıldır kardeşçe yaşıyoruz, “Barışı sağlayın.” demek ne zamandır suç oldu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Selamlayın efendim.

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – Sayın milletvekilleri, Hatay yoksullaştı, Hatay işsizleşti, Hatay’ın demografik yapısı değişti; sosyal ve kültürel psikolojik yaşamı olumsuz etkilendi. Her zaman söyledik, yine söylüyoruz: Mülteci, göçmen ve koruma statüsündeki sığınmacılar konusunda net bir politikası olmayan AKP, Suriyeli ve Afganlarla ilgili derhâl çalışma başlatmalıdır. Her iki tarafı mutsuz 2 toplumun huzuru için, Suriyelilerin barış içerisinde ülkelerine dönüşü için AKP’nin çaba harcamasını, çözüm üretmesini istiyoruz. Bu nedenlerle, Türkiye’de artan Suriyeli nüfusunun kontrol altına alınması ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Şahsi meselemdir.” dediği, millî güvenliğimiz açısından stratejik öneme sahip Hatay’ın sorunlarının araştırılması elzemdir.

Mevcut durumu orada bilfiil yaşıyoruz. Açıklama yapan siyasiler de bürokratlar da bu durumu gayet iyi biliyorlar, görmezlikten gelip sorumluluktan kaçıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – Bitiyorum Başkanım, son bir…

BAŞKAN – Peki, buyurun efendim.

SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay) – Suzan abla, yeter artık.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Başka Hatay vekilleri de konuşacak.

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – Hepsinin yetkisini ben aldım.

Bu sorun, siyasetüstü çok önemli bir sorundur, üstü kapatılamaz; güvenlik meselesidir, beka meselesidir, gelecek meselesidir hatta huzur ve barış kenti Hatay için barışı koruma meselesidir. Bu konuda gerekli önlemlerin alınması amacıyla ülke menfaatleri ve bekamız için elinizi vicdanınıza koyarak oy vermenizi ümit ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – Buradan da, bu ekonomik kriz ve sorunlar içerisinde 31 Martta yapılacak uluslararası EXPO organizasyonumuza hepinizi bekliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.

Buyurunuz Sayın Filiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP Grubunun Hatay’da Suriyeli göçmen sorunu hakkındaki araştırma önergesi üzerinde İYİ Parti Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanının bazı çevrelerde rahatsızlık yaratan Suriyeli sığınmacılarla Hatay’ın demografik yapısının değişeceğiyle ilgili beyanatının Gaziantep ve Kilis için de geçerli olduğu söyleyerek başlamak istiyorum. Gaziantep’te 461 bin, Kilis’te 130 bin Suriyeli var. Kilis Ticaret ve Sanayi Odasına kayıtlı 321 Suriyeli şirket var, Kilis’te Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı çok yakın bir gelecekte Suriyeli olabilir. Gaziantep’te Ticaret Odasına kayıtlı 3.005 Suriyeli iş yeri var, Sanayi Odasına kayıtlı Suriyeli şirket sayısı 100’e yakındır. Yani asıl sorun; beka sorunudur, demografik yapının değişmesi sorunudur. Yarın Kilis’te, Gaziantep’te, Şanlıurfa’da ve Hatay’da yani tüm sınır illerimizde büyük sorunlar yaşanacaktır.

Değerli milletvekilleri, en başta belirtmeliyim ki biz Suriye olayını hem Suriyelilere hem de ülkemize oynanan bir oyun olarak görmekteyiz. Arap Baharı, başka bir deyimle Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığından önce Suriye-Türkiye ilişkileri olağanüstü iyiydi. Gaziantep Üniversitesinde Rektörlük yaptığım dönemde, 1999 yılında Halep Üniversitesi Rektörlüğünün talebiyle Halep Üniversitesinin bünyesinde Türkçe öğretim merkezi açtık, merkezde on binlerce Halepliye Türkçe öğrettik. 2002 yılında AK PARTİ iktidarıyla birlikte ilişkiler daha da arttı, Gaziantep’te konsolosluk açıldı, Suriye’yle karşılıklı olarak vize kaldırıldı, Gaziantepliler Halep’te fabrikalar açtılar, Suriyeliler de Gaziantep’te. O zamanki Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Esad’a “Saygıdeğer Cumhurbaşkanı, kardeşim” diyerek hitap ediyor “Suriye, bizim Orta Doğu’ya açılan kapımız, ikinci evimiz.” diyordu. Erdoğan, imzalanan anlaşmalar çerçevesinde, üç dört yıl içinde dış ticaret hacmini 5 milyar dolara çıkarmak için her 2 tarafta da irade olduğunu, Türkiye-Suriye ilişkilerinin her alanda giderek geliştirileceğini söylediğinde yıl 2009 idi.

Değerli milletvekilleri, ama 2011 yılında olanlar oldu ve emperyalist dünya, Arap Baharı’nı Suriye’ye taşıdı. Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanlığından sonra “Esad” “Esed” oldu, kardeşlik, yerini düşmanlığa bırakarak ülkemiz böyle bir problemin içine çekildi.

Değerli milletvekilleri, iç savaş ve 3 milyon 700 bin Suriyeli hiçbir kontrole tabi tutulmadan, kimler olduğu bilinmeden, açık kapı politikası sonucu Türkiye’ye doldu, birkaç şehir haricinde her yere dağıldılar. Öğrenciler sadece beyanları esas alınarak üniversitelere kaydedildiler. Türkiye’ye maliyet, 60 milyar dolar masraf ve huzursuz bir toplum… Bunda tüm sorumluluk AK PARTİ hükûmetlerine aittir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Şimdiki duruma bakarsak Suriyeli sığınmacılar, bütün güneydoğu illerimizde, İstanbul’da gettolarını oluşturmuş durumdalar; kendi aralarında alışveriş yapmaktalar, çoğu eğitimsiz, çoğalma hızı ise Türklerin 3 katı. Türk halkı ise Suriyelilerin işsizliği artırdıklarına inanmakta. Eğitimde kalabalık sınıflardan ve Hükûmetin sağlıkta Suriyelilere gösterdiği ayrıcalıktan şikâyetçiler. “İşimizi elimizden aldılar.” şeklinde bir anlayış var ve büyük çoğunluk, Suriyelileri istemiyor.

Değerli milletvekilleri, Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener, Suriyeli sığınmacılar konusunun siyasi rant devşirilecek bir konu olmadığına değinerek “Biz, sığınmacılara vicdansızlık edilmesini istemiyoruz. Sığınmacılara karşı kullanılan ayrıştırıcı, düşmanca dilin karşısındayız; düşmanca söylemler, ırkçı eylemler sorun çözmekte acizlerin yöntemidir, Orta Çağ kafasıdır.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) – Sayın Başkanım, bitiriyorum.

BAŞKAN – Selamlayınız efendim.

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) – “Böyle yaklaşımlar, sorunun çözümünü değil, iktidarın vicdan perdesinin arkasına gizlenmesini kolaylaştırır.” görüşünü burada bir defa daha dillendirmek istedim.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’nin gündemini işgal eden Suriyeli sığınmacılar konusunun bütün yönleriyle araştırılması açısından bu araştırma önergesine destek verdiğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Sabahat Özgürsoy Çelik.

Buyurunuz Sayın Özgürsoy Çelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önerge aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle heyetinizi ve bizleri ekranları başında izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Kıymetli milletvekilleri, malumunuz olduğu üzere, komşumuz Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle ülkemiz, Müslüman kardeşlerimize kapılarını açtı. Çünkü orada kadın, çocuk, yaşlı demeden halkın üzerine bomba yağdıran ve ölüm kusan bir yönetim var. Bugün, Ukrayna’da yaşananları, sivil kayıpları hep beraber izlemekteyiz. Yaşlılar, kadınlar, çocuklar sırt çantalarıyla yollara düşmüş, kaçıyorlar. Hatta doğum hastanesinin bombalanması sonrası yaşanan dram hâlâ hafızalarımızda. Bugün çeşitli Avrupa ülkelerine 3 milyondan fazla Ukraynalı göç etmiş durumda. Hiçbir Avrupa devletinin çıkıp da “Bu insanların burada ne işi var?” dediğini veya muhalefet partilerinin bu konuyla ilgili karşı bir görüş bildirdiğini duymuyoruz, şahit olmuyoruz. Hep bir ağızdan, bu Batılı ülkeler bunlara kucak açtıklarını, hepsini beklediklerini izah etmekteler ve bu konuyu da savunmaktalar.

Bugün Batı’nın Ukraynalılara yaptığını AK PARTİ iktidarımız, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde Suriyeli Müslüman kardeşlerimize yaptı; dün de aynı şekilde Bulgaristan’daki soydaşlarımıza, Irak zulmünden ülkemize sığınan Kürt kardeşlerimize yaptığı gibi. Dolayısıyla bizler olaylara insani boyutta bakmaktayız. Avrupalı olunca “iyi mülteci”, Müslüman olunca “kötü mülteci” diyemeyiz. Muhalefetin bu konu üzerinden siyaset yapmasını asla doğru bulmamaktayız.

Önergedeki diğer bir konuysa Hatay ilimizin vergi tahsilatı konusunda 7’nci sırada oluşu ve bu konuda hak ettiği hizmeti almayışıdır. İlimizin 7’nci sırada bulunması, vergi tahsilatı noktasında bizleri gururlandırmaktadır fakat bu vergilerin tamamının Hataylı hemşehrilerimizden tahsil edildiği algısı doğru değildir. Limanları ve gümrük kapılarıyla ticari faaliyeti yüksek olan ilimiz Hatay, 24 milyarlık vergi tahsilatının uluslararası muameleden alınan vergilerin 12 milyarlık kısmının 11 milyarı ithalden alınan KDV, 1 milyar kadarı da gümrük vergileridir. Diğer 12 milyarlık kısmı da yurt içinde yapılan ticaretten alınan KDV, stopaj, kurumlar ve gelir vergisi gibi kalemlerden oluşmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Hatay’ımıza yapılan yatırımlar, sadece Tarım Bakanlığı özelinde baktığımızda, son iki yılda 4 milyardan fazla meblağı kapsamaktadır. Sağlık Bakanlığımızca yapılan yatırımları, hastanelerimizi, Ulaştırma Bakanlığımızca yapılan yatırımları, yollarımızı, Enerji Bakanlığımızca yapılan yatırımları… Her bir ilçemize doğal gazı iletmeye, yetiştirmeye çalışıyoruz. Gençlik ve Spor Bakanlığımızca yapılan yatırımları, Aile Bakanlığımızca yapılan yatırımları…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Devamla) – …Adalet Bakanlığımızca yapılan adalet sarayları vesaire; bunların hepsini, şu an bütün bu yatırımları üç dakikalık sürede burada anlatmam tabii ki de mümkün değildir. Hatay’ın gerçek sorunlarını eğer burada konuşacak olursak, Büyükşehir Belediyesinin görev alanında olan görevlerini yerine getirmemesinden kaynaklanan, musluklardan akmayan suyu konuşmalıyız; yol olmaktan çıkmış, köstebek yuvasına dönmüş yolları konuşmalıyız; altyapısı olmayan köylerimizi, mahallelerimizi, merkezde bulunan mahallelerimizi konuşmalıyız.

Bahse konu önergedeki gerekçelerin tamamı ilgili bakanlıklarımız tarafından bilinmekte ve takibi yapılmaktadır.

Ülkemizin menfaati doğrultusunda gerekli adımları atan başta Sayın Cumhurbaşkanımıza, ilgili bakanlarımıza buradan teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Sataşma var, söz istiyorum.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sataşma var efendim, milletvekilimizin söz talebi var.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, özür dilerim.

İç Tüzük 69’a göre söz talebimiz var. Gerekçemiz şudur: “Yabancı, mülteci düşmanlığı yapılması ve bunun üzerinden siyaset yapılması…” gibi, grubumuzu itham eden bir cümle…

Uygun görürseniz grubumuz adına Sayın Suzan Şahin hakkımızı kullanacak efendim.

SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay) – Böyle bir cümle bile yok, böyle bir cümle söylemedim Başkanım.

BAŞKAN – Yerinden olur mu efendim, bir dakika? Mümkün mü?

SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Ha kürsüden… Ne fark eder?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Haydi yerinden olsun.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Zaten beş dakika oldu.

BAŞKAN – Yerinizden bir dakika efendim, buyurunuz.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

33.- Hatay Milletvekili Suzan Şahin’in, Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelik’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Hatay, dünyada barış ve kardeşliğiyle tanınan bir ildir. Biz şehrimizde tam on bir yıldır bütün Suriyeli kardeşlerimize kucak açmış, onlarla yan yana kardeşçe hayatımızı sürdürmekteyiz ve onların bütün ihtiyaçlarını da karşılamaya çalışmaktayız. Bizim öyle ırkçı, faşizan bir yaklaşımımız asla yoktur. Aksine, Türkiye vatandaşlarının bulunduğu kötü durumla beraber bir dengenin sağlanması, gerekli tedbirleri alması için, sorumsuzluk içerisinde bulunan iktidarı göreve ve sorumluluğa çağırıyoruz.

Bunun yanı sıra, arkadaşımız biraz önce “Hatay Büyükşehir Belediyesi köstebek yollarına veya suyuna baksın.” dedi ya, zam yaptıkları elektrik, doğal gaz, akaryakıt…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz efendim.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Ama tamamlayamadım.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Ama devam etsin ya, savunma yapıyor Başkanım.

BAŞKAN – Anlaşılmıştır efendim.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Kürsüden konuşsaydım orada üç dakika olacaktı ama… (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tamam tamam, teşekkür ediyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz efendim, sağ olun efendim.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.18

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.36

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

60’a göre söz talebini karşılayacağım.

Sayın Yılmaz...

34.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmaz’ın, Düzce Akçakoca’daki hayvana şiddet vakasına ilişkin açıklaması

ÜMİT YILMAZ (Düzce) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bazen sırdaşımız, bazen evimizin paydaşı olan can dostlarımız hayvanlara karşı yapılan saldırıları nefretle kınıyoruz. Dün Akçakoca ilçemizde yaşanan bir olayda, bir şahıs, tasma takıp gezdirdiği bir köpeği tekmelerken -aslında şahıs demeye de utanıyorum ama- çok duyarlı bir kadın vatandaşımız olaya müdahil olmuş ve şahsı şikâyet etmiştir. Şikâyeti ilgili merciler değerlendirmiş, şahsı usulüne uygun şekilde sorguya almış, hayvana da el konulmuştur. Bu saldırıları yapanları -tekrar söylüyorum- nefretle kınıyorum.

BAŞKAN – Sayın Gökçel...

35.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel’in, yaş sebze ve meyve üreticilerinin banka işlemleri nedeniyle yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ülkemizin yaş sebze ve meyve ihracatının yüzde 33’ü Rusya’ya yapılıyor. Rusya-Ukrayna savaşı çıktığından beri yaptırımlar neticesinde ticaret ruble ve Türk lirası üzerinden ilerliyor ancak ülkemizde rubleyle işlem yapan tek banka Denizbank. Bankanın işlemleri ruble/TL kurunun çok altında fiyatlarla yaptığını, ihracatçı arkadaşlarla görüşmelerimiz neticesinde öğrenmiş bulunuyoruz. Yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi için, mutlaka Ziraat Bankası başta olmak üzere devlet bankalarının işlemlerde devreye alınması, ihracatçılarımızın, dolayısıyla Türk tarımında üretim yapan çiftçilerin mağdur olmaması için rublenin ihracatçıları kurtaracak bir şekilde fonlanması ve devlet bankalarının derhâl devreye alınması gereklidir diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Ekinci...

36.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefat yıl dönümüne ilişkin açıklaması

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkan.

“Milletime doğrultulmuş namluya selam duramam.” diyerek millî iradeye leke sürdürmeyen, tavizsiz duruşu, yiğitliği, örnek şahsiyeti, cesareti ve samimiyetiyle siyaset ve düşünce yaşamımızda saygın bir yeri olan, hemşehrisi olmaktan gurur duyduğum şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun adı milletimizin hafızasından ve gönlünden silinmeyecektir. Türkiye âşığı şehit Muhsin Yazıcıoğlu ve onunla şehadete eren Erhan Üstündağ, Yüksel Yancı, Murat Çetinkaya, Gazeteci İsmail Güneş ve Pilot Kaya İstektepe’ye Allah’tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum, milletimizin tekrar başı sağ olsun.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Yayman...

37.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın, Hatay Milletvekili Suzan Şahin’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bir dakikalık bir konuşma süresi içinde mülteciler meselesiyle ilgili konuşmak çok zor. Biraz önceki Sayın Hatibin ifadelerinde pek çok maddi hata var. Bir kere söylenen rakamların hiçbiri doğru değil, on bir yıl içerisinde Hatay’da vatandaşlık kazanan insan sayısı 30 bin, bahsedilen rakamlar çok yüksek.

Bir diğer önemli husus, hiç kimse hayatında mülteci olmaya bir tercih olarak bakmaz; mültecilere düşman sıfatıyla bakmak doğru değildir, bunlar insandır ve geçici koruma statüsündedir. Bu meselede doğru bilinen yanlışlar vardır, bunların kayda geçmesini isteriz.

Diğer taraftan, bu mesele üzerinden ırkçı bir yaklaşımla Türkiye’nin farklı yerlerinde bu konuyu gündeme getiren insanları, önce, gerçekten bu meseleye daha serinkanlı bakmaya ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir imparatorluk bakiyesi olarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın İskenderoğlu…

38.- Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu’nun, coğrafi tescil işareti alan Bayramiç tahin helvasına ilişkin açıklaması

JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tarih, doğa, deniz ve Türk kültür turizmiyle ön plana çıkan Çanakkale, Türkiye ve dünyanın yakından tanıdığı ve sevdiği lezzetlerini koruma ve yaşatma konusunda da önemli adımlar atıyor. Çanakkale'mizin Ezine peyniri, Bozcaada çavuş üzümü, Bayramiç beyazı, Yenice kapya biberi, Bayramiç elması, Geyikli zeytinyağından sonra Bayramiç tahin helvası da coğrafi tescil işareti aldı. Yöremizin eşsiz ürünlerini marka hâline getirmeye, lezzetlerini korumaya ve kollamaya devam edeceğiz. Tüm üreticilerimize, hemşehrilerimize ve Çanakkale’mize, ürünlerimizi severek tüketen vatandaşlarımıza hayırlı olsun.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kemalbay Pekgözegü…

39.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü’nün, Mehmet Latifeci’nin ölümünün 27’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

30 Mart, Mehmet Latifeci yoldaşın ölümünün 27’nci yıl dönümü. Mehmet Latifeci yoldaşımız Arap, Kürt ve Türk halklarının kardeşliği temelinde devrimci mücadele sürdürmüş, halkların kardeşliği için Demokrasi ve Emek Partisi (DEP) ilçe başkanlığı yapmış bir arkadaşımızdı. Mücadeleci ve direnişçi kimliğiyle egemen güçleri rahatsız etmiş olmalı ki 30 Mart 1995’te, evinin önünde kurulan bir pusuyla Mehmet Latifeci ve babası Yahya Latifeci katledildi. Mehmet Latifeci ve babasını burada saygıyla anıyorum; Devrim şehitleri ölümsüzdür.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, bir kısa söz talebim var.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özel.

40.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, önceki grup önerisindeki tartışmaya devamla bir söz söylendi. Burada, “mülteci düşmanlığı” ve “ırkçı” gibi ifadeleri Cumhuriyet Halk Partisi olarak tamamen reddederiz. Biz, sol, sosyal demokrat bir parti olarak mültecilere, göçmenlere düşman değiliz; mülteci ve göçmen yaratan politikalara düşmanız, mülteci ve göçmen yaratan politikacıların tam karşısındayız. Komşuda iç savaş kışkırtıcılığı, komşunun toprak bütünlüğüne saygısızlık, komşunun camilerinde üç saat içinde namaz kılacak mesafeyi alma gibi yaklaşımların oradaki iç savaşı kışkırtması ve mülteci yaratmasının bedelini başta Hatay, bütün Türkiye’nin ödemesine karşıyız. Çözüm yolumuz ırkçılık, düşmanlık değil; Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatının teşekkülü ardından…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …bütün Avrupa’nın ve dünyadaki tüm uluslararası örgütlerin elini taşın altına sokacağı, bu yükün hep birlikte kaldırılacağı, bu mültecilik ve geçici koruma statüsüne ihtiyacın ortadan kalkacağı, herkesin kendi evine güle oynaya geçeceği bir düzendir. Komşuda savaş kışkırtanlar bu barış projesini anlayamazlar. (CHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN – Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

1'inci sırada yer alan, Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 29 Milletvekilinin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 29 Milletvekilinin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4260) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 320) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Geçen birleşimde, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 320 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesi üzerinde önerge işleminde kalınmıştı.

Sayın milletvekilleri, 10’uncu madde üzerinde ilk 2’si aynı mahiyette olmak üzere 3 önerge vardır.

Aynı mahiyetteki önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 320 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesinde geçen “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Ayşe Sürücü                        Züleyha Gülüm                Kemal Peköz

                Şanlıurfa                               İstanbul                            Adana

             İmam Taşçıer                         Rıdvan Turan   Dirayet Dilan Taşdemir

               Diyarbakır                               Mersin                              Ağrı

 

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

           Fahrettin Yokuş                        Enez Kaplan          İbrahim Halil Oral

                  Konya                                Tekirdağ                           Ankara

          Hayrettin Nuhoğlu                 Arslan Kabukcuoğlu          Orhan Çakırlar

                İstanbul                               Eskişehir                           Edirne

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Oluç, bir açıklamanız olacaktı.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

41.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Aydın Engin’in vefatına ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, acı bir haber aldık. Çok uzun yıllardır arkadaşım da olan bir kişidir Aydın Engin, gazeteci, vefat etmiş maalesef, çok üzüldük. Ailesine başsağlığı diliyoruz, bütün sevenlerine, yakınlarına, arkadaşlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz. Gerçekten, Türkiye’deki hem yazar, aydın camiası açısından hem de Türkiye’de demokrasi mücadelesini sürdürenler açısından çok acı bir kayıptır, benim için de özel olarak çok acı bir kayıptır. Allah rahmet eylesin diyorum.

BAŞKAN – Sayın Özel…

42.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Aydın Engin’in vefatına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Türkiye çok önemli bir değerini, çok önemli bir kalemini, çok önemli bir beynini ve yüreğini kaybetti. Aydın Engin’in ailesine başsağlığı diliyoruz, kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz. Gerçekten adı gibi yeri de dolmayacak bir aydınımızı kaybettik. Hepimizin başı sağ olsun.

VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 29 Milletvekilinin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4260) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 320) (Devam)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet Dilan Taşdemir.

Buyurun Sayın Taşdemir. (HDP sıralarından alkışlar)

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Teşekkür ederim Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

10’uncu madde üzerinde söz aldım ama ben son dönemlerde cezaevlerinde artan hak ihlalleri üzerinde konuşmak istiyorum.

Cezaevlerinde ciddi hak ihlalleri yaşanıyor. Evet, cezaevleri ülkemizde her zaman yapılan işkencelerle, hak ihlalleriyle gündeme geldi ama bu dönemki hukuksuzluk ve keyfiyet artık bir yönetim biçimine dönüşmüş cezaevlerinde. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin yüzlerce başvuru alıyoruz. Aileler arıyor, avukatlar arıyor, mahpusların kendisi bizlere mektup yazıyorlar ama maalesef, bu yaşanan sıkıntıları, sorunları gündeme getirdiğimizde hiçbir sonuç alamıyoruz çünkü bütün yetkililer, bu konuda sorumlu olan kişiler mutlak bir sessizliğe bürünmüş durumda. Özellikle Adalet Bakanlığı, bu konuda, ciddi anlamda bu yaşanan hak ihlalleri konusunda suspus durumda. Adalet Bakanlığının bir an önce buna ilişkin bu sessizliği bozup bir müdahale ve soruşturma açması gerektiğini düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, Iğdır S Tipi Kapalı Cezaevi son dönemlerde bütün bu hukuksuzlukların yaşandığı bir merkez hâline geldi. Son bir ay içerisinde 2 tutsak yaşamını yitirdi. Sezer Alan, 19 Şubat 2022 tarihinde ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde, infaz koruma memurlarının kendisine yönelik kötü muamelede bulunduğunu, işkence yaptığını ifade ediyor. Bu telefon görüşmesinden sonra Sezer Alan yaşamını yitirdi. Yine, aynı cezaevinde 28 yaşındaki Sinan Kaya şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Daha dün Van T Tipi Kapalı Cezaevinde Can Güder isimli bir genç yaşamını yitirdi, hatta dün basına da yansıdı, Can Güder’in ailesi çocuğunu cezaevinden alırken cenaze aracı bile verilmedi yani bir türlü bitmeyen bir kin, öfke ve nefret duygusu ailelere, cenazeler üzerinden topluma gösteriliyor.

Bakın, bu şüpheli ölümler son dönemlerde artmaya devam etti. Açıkçası, bu ölümler her ne kadar şüpheli olarak tanımlansa da bizim açımızdan bunlar cinayettir. Eğer böyle olmadığı düşünülüyorsa bir an önce Adalet Bakanlığının bu şüpheli ölümlerle ilgili bir soruşturma açması, yine, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun bu cezaevlerinde incelemelerde bulunması gerekiyor ki bu şüpheli ölümlere ilişkin toplumu da aileleri de bizleri de aydınlatsın.

Yine, Iğdır S Tipi Kapalı Cezaevine ilişkin hukuksuzluklar bitmiyor. Bu cezaevinde olan tutukluların hepsi tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Oysa, ilgili Anayasa maddesine göre de bu cezaevlerinde tek kişilik hücrelerde tutulması için ağırlaştırılmış müebbet cezası alması gerekiyor ama bu maddeden ceza almayan bütün tutuklular şu an tek kişilik hücrede tutuluyor. Açıkçası bir tecrit politikası uygulanıyor mahpuslar üzerinde, bu şüpheli ölümler de böylesi bir ortamda gerçekleşiyor.

Benzer hukuksuzluklar Patnos Cezaevinde de yaşanıyor. Biz Patnos Cezaevine ilişkin aslında onlarca önerge verdik, burada basın toplantıları düzenledik, yine, cezaevi yönetimiyle görüştük ama maalesef, orada da herhangi bir çözüm bulunamadı, herhangi bir adım atılamadı.

Bakın, cezaevi inşa edilmiş ama su şebekesi düşünülmemiş. Cezaevinde şu an su şebekesi yok; kuyu kazılmış, kuyudan mahpuslara su veriliyor ve bu kuyudaki suyun kükürt oranı çok yüksek, çok ciddi anlamda kötü kokuyor ve mahpuslar bu suyu kullandığında ciltlerinde çeşitli yaralar çıkıyor ve bu suyu içemiyorlar, mecburen su satın almak durumunda kalıyorlar.

Yine, evet, hasta tutsakları çokça gündeme getirdik, her gün bir hasta tutsak yaşamını yitiriyor ve hasta tutsakların tedavisi bilinçli olarak engelleniyor. Bakın, Patnos Cezaevinde de son dönemde 3 mahpus hayatını yitirdi, hasta tutsak yaşamını yitirdi. Şimdi, bunlar sağlık erişimi konusunda sıkıntı yaşıyorlar çünkü Ağrı zaten sağlık alanında en problemli illerden bir tanesi. Dolayısıyla, hem doktor sıkıntısı yaşanıyor hem altyapı sıkıntısı yaşanıyor ama mahpuslar sağlık hizmetlerinin daha iyi olduğu illere sevk istediğinde bu da bilinçli bir şekilde engelleniyor.

Yine, 16 kişilik koğuşlarda 32, hatta 40’a varan kişi kalıyor, böyle ciddi bir kalabalık da söz konusu.

Yine, diğer bir sorunsa zaten insanlar adil yargılanmıyor, talimatlarla yargılanıyor, cezalar veriliyor, sadece AKP’ye muhalefet ettiği için ağır cezalarla cezaevlerinde rehin tutulmaya devam ediliyor ama mahpuslara aileleri bir destek sunduğunda, bu, örgüte yardım ve yataklık adı altında suç olarak görülüyor ve aileler bu konuda cezalandırılıyor. En son Bolu Cezaevinde yatan oğluna para yatırdığı için 84 yaşındaki İbrahim Şek gözaltına alındı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) – İbrahim Şek’in sol gözü görmüyor, sağ gözünde de yüzde 70’e varan oranda bir görme sıkıntısı yaşanıyor. Kalp, şeker, tansiyon sorunu var. Sadece oğluna para yatırdığı için şu an gözaltında tutuluyor ve bu, aslında, diğer gözünü de kaybetme riskini de beraberinde getiriyor. Şimdi, mahpuslardan elektrik faturası talep ediliyor, yine, satın aldıkları suyun parası talep ediliyor, kantinde aldıkları ihtiyaçları 10 kat daha fazla bir ücretle talep ediliyor ama ailelere de… “Çocuklarınıza para yatırdığınız için örgüte yardım ve yataklık.” gibi saçma sapan iddialarla insanlar gözaltına alıyorlar. O zaman, ya insanları cezaevinde… Zaten haksız, hukuksuz bir yere hapsetmişsiniz, rehin tutmuşsunuz; o zaman, insanların temel ihtiyaçlarını ya siz karşılayın ya da aileler çocuklarına para yatırdığı için saçma sapan gerekçelerle, akıl dışı tutumlarla insanları gözaltına almaktan vazgeçin.

Dolayısıyla, bu, cezaevlerinde yaşanan hukuksuzlukların, biz, son dönemde özellikle bir politika olarak geliştirildiğini, özel bir tutum alındığını çok iyi biliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) – Ben, bir kez daha cezaevlerinde yaşanan bu hak ihlaline ilişkin hem Meclisin hem de Adalet Bakanlığının bir an önce harekete geçmesi gerektiğini düşünüyorum, Genel Kurulu da saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Sayın Arslan Kabukcuoğlu.

Buyurunuz Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 320 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesi üzerine İYİ Parti Grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Tüketicinin korunmasıyla ilgili olarak tarih boyunca Türk milletinin büyük bir duyarlılığı oluşmuştur. Özellikle Ombudsmanlık kurumunun il hâli olan ve çarşı pazar denetimiyle görevlendirilen Hisbe Teşkilatı, Selçuklu ve Osmanlı Devleti dönemlerinde en ücra kasaba ve köylere kadar yayılan Ahilik organizasyonu, bir taraftan çarşı pazarda adalet ve dürüstlük içerisinde alışverişin gerçekleşmesini, ticaretin gelişmesini, diğer yandan da belli bir meslek disiplini ve ahlakı etrafında kaliteli üretimi sağlamaktaydı. Bunlara ek olarak, meslek birlikleri diyebileceğimiz loncalar da meslek kurallarının uygulanmasında çok sıkı bir disiplin sağlamışlardır.

Cumhuriyetin kuruluş yılları içerisinde, tüketicinin korunmasına yönelik özel bir yasa veya organizasyona rastlanılmamakla birlikte, bu konuda mahallî idareler, özellikle çarşı pazar denetimini yapanlar yetkili olmuştur. 1950’li yıllardan sonra, üretim yapısındaki ve tüketim alışkanlıklarındaki değişiklikler ve bilhassa 1980 sonrası uygulanmaya başlanan liberal ekonomi politikaları yeni bir tüketim ve pazarlama zorunluluğunu ortaya koymuştur. Bu dönem içerisinde, genel olarak kamu düzeninin korunmasını amaçlamakla birlikte, dolaylı olarak tüketici haklarını da kapsayan yasalar çıkartılmıştır. Giderek yaygınlaşan üçüncü dünya ülkelerinin pazarları hakkında araştırmalar yapan bir danışmanlık şirketi “Dünya küçüldükçe tüketici beğenilerinde dünya çapında daha büyük bir tekdüzelik ortaya çıkıyor.” diyor.

İnternet erişiminin yaygınlaşması ve internet kullanım oranlarının artması, lojistik altyapı alanlarında yaşanan iyileştirmelerin ve gelişimlerin etkisiyle, e-ticaret alanında faaliyet gösteren küresel oyuncuların faaliyetlerine eriştiği hacim artarak e-ticaretin dünya ticaretinden aldığı pay her geçen gün biraz daha artmaktadır. 2010 yılında küresel internet kullanıcılarının yüzde 53’ünün yani 1 milyar kullanıcının çevrim içi mecrada alışveriş yaptığı tespit edilmiştir. 2011 yılında dünya ticaretinin sadece yüzde 3,6’sı internet üzerinden yapılırken, 2017 yılında yüzde 10’a yükselmiştir, 2021 yılında ise bu oran yüzde 13’ü geçmiştir. Bu artışta birçok faktör rol oynamakla birlikte, küresel anlamda internet kullanıcı sayısındaki artış önemli unsurlardan biri olarak dikkat çekmektedir.

Ülkemizde internet alışverişi dünyadaki gelişmeye paralel büyüme göstermektedir. Ülkemizde, Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre hanelerin yüzde 92’sinde internete ulaşma imkânı vardır. Bireylerin internet kullanım imkânı ise yüzde 82’dir. İnternet üzerinden özel kullanım amaçlı mal ve hizmet alanların oranı 16-72 yaş arasında yüzde 44’tür. Ülkemizde, internette malı görenlerin yüzde 34,8’i malı internet üzerinden almak yerine, gidip yerinde görerek almayı tercih etmektedirler. Yani yüzde 34 birey internet alışverişine, kısaca, güvenmemektedir.

Neoliberal sistemde tüketiciler satıcıların yoğun bombardımanı altındadır, sürekli tüketmeye zorlanmaktadır. Satıcı firmaların, bilhassa internet üzerinden satış yapanların ciddi oranda denetlenmesi gerekmektedir. Yalnız mal satışı bakımından değil, dağıtım kanalları bakımından da önemlidir.

Dünyada ilk 3’te yer alan bir Amerika Birleşik Devletleri şirketi e-ticaretiyle dev hâline gelmiştir. Ülkemizde elektronik pazarlama şirketi ise 768 milyon dolarlık yatırımla 11,8 milyar dolarlık bir değere ulaşmıştır ve “decacorn” olmuştur. Ticaret Bakanlığı mevzuatında pek çok değişiklik yapılarak e-ticaret mecrasında tutulmaya çalışılmaktadır. Ancak kanun yapıcıları piyasanın aksayan yanlarını bilmiyorlar, vatandaş da hiç bilmiyor. Satıcı firmalar her durumda kamu otoritesine ulaşabilmektedir; sorunlarını anlatabiliyorlar ve karar mekanizmasının bir parçası olabiliyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) – O kadar ki geçtiğimiz yıl bir e-ticaret firması, Rekabet Kurumunun denetimden sorumlu başkanını transfer edebilmiştir.

AK PARTİ hükûmetleri, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarının zamanında sergilediği tüketiciyi koruma hassasiyetinin yarısını bile yerine getiremiyor. Tüketici temsilcileri her durumda Ticaret Bakanlığı karar mekanizmalarında açık ve net olarak bulunmalıdırlar. Ticaret Bakanlığı ayıplı mal satıcılarını, hileli satışları topluma anlatmalı ve onları bilgilendirmelidir.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 320 sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 10’uncu maddesinin birinci fıkrasında geçen “ibaresi,” ibaresinin “ibaresi ile” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

         Okan Gaytancıoğlu                    Tahsin Tarhan              Kadim Durmaz

                 Edirne                                 Kocaeli                             Tokat                     

          Müzeyyen Şevkin                  Çetin Osman Budak  Abdurrahman Tutdere

                  Adana                                 Antalya                         Adıyaman

                                                      Tacettin Bayır

                                                            İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) –Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Edirne Milletvekili Sayın Okan Gaytancıoğlu.

Buyurunuz Sayın Gaytancıoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüketici yasasını konuşuyoruz, çok konuştuk. Bundan önce de geldi, değişiklikler var.

Tabii ki yasaya genel hatlarıyla “tamam” diyoruz. Çünkü tüketicinin hayatında kolaylıklar sağlayabiliyor ama siz tüketiciyi kandırıyorsunuz ki neyini konuşalım? Yani gerçek rakamları söylemiyorsunuz. Türkiye İstatistik Kurumu diye bir kurum var, o hep rakamları yanlış söylüyor. Ona göre de enflasyon rakamı belirleniyor, ona göre asgari ücreti artırıyorsunuz, ona göre işçiye, emekliye, memura zam veriyorsunuz. Bu rakamların hepsi afaki, hepsi hayal yani enflasyon rakamları yanlış, işsizlik rakamları yanlış. Sürekli biz sahada dolaşıyoruz, bize herkes çocuğunun işsiz olduğundan bahsediyor “Üniversiteyi bitirdi, çocuğuma bir iş bulun.” diyor. Ne yapın ne edin… Bu ülke büyüsün istiyoruz ama büyüme rakamları da yanlış, küçülme rakamları da yanlış, işsizlik rakamları da yanlış, cari açık rakamları yanlış, her şey yanlış. Enflasyon rakamları zaten ciddi anlamda çelişkili. Bakın, yüzde 40’larda, 50’lerde çıkarıyorsunuz ama halk sokağa çıktığı zaman, çarşıya, pazara gittiği zaman, alışveriş yaptığı zaman hiç öyle yüzde 40’la, 50’yle artmış bir rakam görmüyor. En düşük artış yüzde 100’lerle, yüzde 150’lerle anılıyor.

Biz, buraya çıkarak defalarca anlatıyoruz, diyoruz ki… Hatta özellikle ben yağ şişesi getiriyorum, un getiriyorum, buğday getiriyorum, kepek getiriyorum. Diyorum ki: Bakın, anlayın, bu kepeği işlerseniz, hayvana verirseniz hayvanın karnını doyurursunuz ama biz bunu ithal ediyoruz. Yani biz sizi uyarıyoruz, diyoruz ki: “Şeker fabrikalarını satmayın. Kaleler satılmaz.” İşte, yarısı satıldı, yarısı devlette kaldı, yarısı özel sektörde. Diyor ki şimdi devlet: “Ben 1 kilo şekeri 5 lira 90 kuruştan satarım.” Özel sektör de “Ben de 15 liradan.” Şimdi yukarı çıkardı, 28 liralara kadar çıkardı. Biz bunların geleceğini söyledik yani perşembenin gelişinin çarşambadan belli olduğunu defalarca anlattık.

Yağ konusunda da sizleri uyardık. Zam şampiyonu neden sıvı yağ oldu bunu anlattık. “Üretmezseniz, sağlıklı bir üretim politikanız, tarım politikanız olmazsa bu krizlerle karşı karşıya kalırız; gıda krizi olacak.” dedik, siz “CHP her şeyi abartıyor.” diye bize sesleniyorsunuz. Ya, biz abartmıyoruz, bu ülkeyi kuran parti biziz, bu ülkenin kılına zarar gelsin istemeyiz, hele 85 milyon gibi büyük bir ülkede herkes sağlıklı ve dengeli beslensin isteriz. Tüketiciler sağlıklı olsun, sağlıklı nesiller olsun, geleceğe yönelik güzel adımlar atalım istiyoruz ama siz ne yapıyorsunuz? Varsa yoksa talan edebiyatı.

İki gün önce bizim Enez ilçemizdeydim. Enez’de 5 tane köyden oluşan 8 bin dekarlık bir bentonit ocağı açmak istiyorsunuz, birinci sınıf tarım arazisine. Hem “Gıda krizi var, üretemiyoruz.” diyoruz hem de çıkıyor sizin Genel Başkanınız: “Saksıyı bile bulun, ekin.” diyor ama siz gidiyorsunuz, ekilebilir birinci sınıf tarım alanlarının üzerine sanayi tesisi kurmaya çalışıyorsunuz; hem toprağı kirletiyorsunuz hem suyu kirletiyorsunuz. Bu sefer ne oluyor? Tabii ki üretim rakamları kendiliğinden düşüyor. Türkiye buğday ithal eder mi? Bize göre hayır ama siz illa yandaşlarınıza rant sağlamak istiyorsunuz ya ciddi anlamda döviz ödüyoruz buna yani bir şekilde tüketiciyi sürekli kandırıyorsunuz.

Türkiye’deki şeker krizinin temel nedeni, inanın, sizsiniz; aslında, kriz falan yok. Niye? Çünkü şeker fabrikaları devlette kalmış olsaydı hiç böyle sorunlarla karşılaşmayacaktık ama özel sektörün amacı kâr olduğu için, hem de aşırı kâr olduğu için sizin piyasadaki başıbozukluğunuzdan dolayı ne yapıyor? Onlar da yararlanıyor ve tüketiciyi kandırıyor. Bugün de biz, tüketici yasasını konuşuyoruz, tüketicinin kandırılmaması için uğraş veriyoruz, bakın, burada mesai harcıyoruz ama siz, tüketiciyi düşünmüyorsunuz, 85 milyonu düşünmüyorsunuz, sağlıklı ve dengeli beslensin istemiyorsunuz.

Bir de bunun üretici kısmı var. Üreticiye “Ek.” diyorsun ama üretici nasıl eksin, nasıl gübre alsın üretici, nasıl traktörünün mazotunu doldursun? Yani bir traktörün mazotu kaç paraya doluyor biliyor musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) – Daha önceden 500 liraya dolan traktörün deposu 2.500 liraya doluyor arkadaşlar. Şimdi, çiftçi tarlasını nasıl eksin biçsin? Ancak, 5 litrelik şaşal şişelerine koyuyor, onunla tarlasına bakmaya gidiyor; sürmeye gidemez, bunları görün. Gübre fiyatlarının nereye geldiğini görün, tüketicileri kandırmayalım.

Yine, etteki krizin temel nedeni sizsiniz. Bakın, niye Et ve Süt Kurumu fiyatları artırdı? Çünkü süt hayvanları kesildi, 1,5 milyonun üzerinde süt hayvanı kesildi, bunları biz et olarak kullandık. Şimdi, ne oldu? Hayvan varlığımız azaldı, besilik hayvan çiftlikleri boşaldı, ahırlar boşaldı. Sizin amacınız hayvan ithalatını yeniden Türkiye’nin gündemine sokmak. Yandaşlarınıza para kazandıracaksınız ya “Türkiye’de et açığı var.” diyeceksiniz, onun için ithalatın önünü açıyorsunuz, fiyatları yükseltiyorsunuz yandaşlarınız kazansın diye. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 10’uncu madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 11’inci madde üzerinde aynı mahiyette 2 önerge vardır, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 320 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesinde geçen “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

             Kemal Peköz                         İmam Taşçıer                 Ayşe Sürücü

                  Adana                               Diyarbakır                       Şanlıurfa

            Züleyha Gülüm                        Rıdvan Turan                            

                İstanbul                                 Mersin

 

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

           Fahrettin Yokuş                        Enez Kaplan          İbrahim Halil Oral

                  Konya                                Tekirdağ                           Ankara

          Hayrettin Nuhoğlu                     Orhan Çakırlar                  Ayhan Erel

                İstanbul                                 Edirne                            Aksaray

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ayşe Sürücü.

Buyurunuz Sayın Sürücü. (HDP sıralarından alkışlar)

AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, tüm halkımızı ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Yağan yoğun kara, baskılara ve faşizme inat Amed’den Urfa’ya, Viranşehir’den Şırnak’a, İstanbul’dan Hakkâri’ye “Nevroz” ateşi etrafında zılgıtlarla halay çeken milyonlarca Kürt’ün talepleri, toplumsal barış, demokratik bir yönetim, ana dilinde eğitim, tecridin son bulması ve tutsakların, siyasi tutukluların serbest bırakılmasıydı. Halkın bu taleplerini buradan bir kez daha dile getirmek istiyoruz. “Nevroz”la yeniden doğan bahar tüm halklara her alanda baharı yaşatsın. Tüm halkımızın “Nevroz”unu tekrardan kutluyoruz. Ana dilimle de “Nevroz”u kutlamak istiyorum. “…”(x)

Evet değerli arkadaşlar, gün geçmiyor ki AKP iktidarı kadınlara, özellikle de özgürlük mücadelesi veren Kürt kadınlarına karşı siyasi ve kadın düşmanı operasyonlar yürütmesin. Diyarbakır'da 16 Martta sabah saatlerinde yapılan baskınlarda adalet nöbetindeki anneler, TJA aktivistleri, HDP'li kadınlar, Rosa Kadın Derneği, EĞİTİM SEN ve SES'in kadın yöneticileri olmak üzere 24 kadın hukuksuz bir şekilde gözaltına alındı. Gözaltına alınan kadınlardan 11’i tutuklanmıştır. Tutuklama gerekçesi olarak 8 Mart ve İstanbul Sözleşmesi'nin etkinlikleri gösterilmiştir. 8 Mart’a ve İstanbul Sözleşmesi'ne tahammül edemeyen tekçi erkek zihniyeti kadınları sindirmeye çalışıyor ve kadınları susturarak aslında toplumu susturmaya çalışıyor. Erkek yargıya ve iktidara karşı susmayan kadın arkadaşlarımızı cezaeviyle korkutacağınızı mı sanıyorsunuz? Şunu iyi bilin ki biz kadınlar sizlerden korkmuyoruz, asıl sizler susmayan, itaat etmeyen, makul görmediğiniz kadınlardan korkuyorsunuz ama kadınlar geri adım atmayacak ve baskılarınıza da boyun eğmeyecek.

Evet değerli arkadaşlar, Türkiye cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri işkenceye dönüşmüş durumda. Cezaevlerinden her gün bir tabut çıkıyor, ağır hasta olan tutuklu ve hükümlüler her geçen gün kötüleşmekteyken, tutuklulara karşı en ağır insanlık suçları işlenirken Adalet Bakanlığı izlemek dışında hiçbir şey yapmıyor; bir Bakan gidiyor diğeri geliyor ama hiçbiriyle de tutukluların durumunda arpa boyu bir iyileşme ve düzeltme yapılmıyor.

Diğer bir husus ise, cezası biten ve tahliye olması gereken insanları akıl dışı gerekçelerle cezaevinde tutmaya devam ediyorsunuz. Bir örnek vereyim: Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde “Leyla” adlı hükümlünün çok su harcadığı gerekçesiyle infazını yaktınız. Aslında bu gerekçeyle “Sen Kürt'sün ve kimliğinde ısrar ediyorsun, üstüne bir de su harcıyorsun, senin özgür kılma hakkını engelliyorum, işte ben bu kadar güçlü bir iktidarım.” demek istiyorsunuz, bunu diyorsunuz.

Yine Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde koğuşlara yapılan baskında onlarca gardiyan “Size rahat vermeyeceğiz; haftada bir gün değil her gün koğuşu basacağız.” deyip, tutukluları ölümle tehdit edip, ayakkabılarıyla masalara çıkıp eşyaları dağıtmış ve ölüm tehditlerinde bulunmuştur, ki bu durum basına da yansıdı. Bir şey sormak istiyoruz: Koğuşlarda masalara çıkıp tepinen bu gardiyanlar ve buna ses çıkarmayan cezaevi yönetimleri; kendi evlerinizde de masalara çıkıp böyle tepiniyor musunuz? Yani aslında Garibe Gezer'e yaşatılanlar tüm cezaevlerinde uygulanmak isteniyor.

Yine bakın, Mizgin Çiçek beş yıldır Şakran Cezaevinde. Mizgin Çiçek’in geçtiğimiz 17 Kasımda tahliye edilmesi gerekiyordu fakat disiplin kurulunun provokatif yaklaşımları, soruları neticesinde Mizgin Çiçek hâlen keyfî bir şekilde cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Mizgin Çiçek cezaevinde ailesinden bir gitar teli istiyor. Cezaevi, ailesinin gönderdiği o bir gitar teline bir aydır el koymuş. Yani böyle bir uygulama olabilir mi! (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Özgür kadın kimliğine dönük tahammülsüzlük ve Kürt düşmanlığı birleşince cezaevleri, kurullar, mahkemeler, Adli Tıp Kurumu iktidarın güdümünde hareket ediyor.

Yargıya ve Adli Tıp Kurumuna buradan sesleniyoruz: Bile bile takındığınız bu siyasi tavrın mevcut konforuna hiç mi hiç güvenmeyin. Sizin esas almanız gereken, hukuk, meslek ilkeleri ve insanlık onurudur. Sizleri adil olmaya davet ediyoruz çünkü adalet herkese lazım olacak.

Tekrardan tüm halkımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.

Buyurunuz Sayın Erel. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

AYHAN EREL (Aksaray) – “Ölüm, inançsız insanlar için korkunç bir sondur ama inananlar için ne kadar zevkli bir başlangıçtır.” demişti cennetmekân Muhsin Yazıcıoğlu. Ömrünü vatanı, milleti, dini, devleti için bir kibrit kutusunda yakmaya her daim hazırdı. Ki karlı dağlarda devletinden yardım beklerken -devletinin, milletinin hemen dizinin dibinde ama sanki çok uzakta gibi kurtarılamayarak- şehadet şerbetini içmişti. Muhsin Yazıcıoğlu’nun Türk devletine, Türk milletine, Türk Bayrağı’na sadakati hasımlarını bile saygıya teşvik eder; onun adamlığına, onun mertliğine, onun vatan sevgisine herkes hayranlık duyar, imrenirdi.

Yüce Türk milleti Muhsin Yazıcıoğlu’ndan razıdır, Cenab-ı Hak da ondan razı olsun.) 25 Martta Rahmetirahman’a kavuşan sayın Muhsin Yazıcıoğlu’nu Fatihalarla anıyoruz; makamı cennet, ruhu şad olsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesi üzerinde partim İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

“Tüketici” deyince, burada bir teşekkür etmek istiyorum. Et ve Süt Kurumu Genel Müdürünün vatandaşlarımızın karda, kışta, kıyamette, o kadar soğukta kuyrukta beklemelerine gönlü ve vicdanı razı olmamış; bunlar kuyrukta, soğukta beklemesin diye et ürünlerine yüzde 50’ye yakın zam yaparak kuyruk sorununu bu şekliyle çözmeye çalışmıştır. Kendisine bu üstün dehasından dolayı Türk milleti adına teşekkür ediyorum (!)

“Et, süt” demişken, hemen, Aksaray’dan bir mesaj gönderen hemşehrimiz diyor ki: “Eğer bir gün yağ yüklü gemilerin gelmesini beklediğimiz gibi et, süt yüklü gemilerin gelmesini beklemek istemiyorsak, yerli ve millî olmayan kimseyi istemediğimiz gibi yerli ve millî olmayan her türlü tarım ve et ürünlerini de istemiyoruz. Evet, sabretmemiz gerekiyor; ineklerimizi, koyunlarımızı kestirmeyelim ama hiçbir zaman olmadığı kadar desteğe ihtiyacımız var. Ses verin, sesimize kulak verin, bize destek olun.” diyorlar. İktidar milletvekili arkadaşlarıma bu vatandaşımın feryadını duyurmak istiyorum.

Türkiye'nin Meclisine çok kanun geldi geçti ama Türk milletinin gündeminde olan kanunlardan hiçbir tanesi maalesef bu yüce çatının altına gelmedi. Mesela, umut verilen ama emeklilik hakkı teslim edilmeyen emeklilikte yaşa takılanların; sözde kadrosuz kalmayacaklarına söz verilen ama kadro dışı bırakılan taşeron işçilerin; geçim derdindeki asgari ücretlilerin, ay sonunu getiremeyen işçilerin; hevesleri kursaklarında bırakılan emeklilerin; zam yağmuru altında direksiyon sallayan şoför esnafımızın; her türlü cefayı çeken kahraman polisimizin; dağda, bayırda, kelle koltukta düşmanla, teröristle korkusuzca çarpışan uzman çavuşlarımızın; hakları olan atamayı bekleyen öğretmenlerimizin; ziraat mühendisimizin, gıda mühendislerimizin, bir yığın mühendisimizin, veteriner hekimlerimizin, sağlık çalışanlarımızın… Yine, Vergi Usul Yasası’ndaki 359 mağdurlarına umut verip bir köşede çırpınışlarını izlediğiniz vatandaşlarımız, Sayın Cumhurbaşkanın, İnsan Hakları Eylem Planı’nda vergi suçunun her yıl ayrı ayrı oluşması yerine tek bir suç kabul edilerek zincirleme suç hükümlerinin uygulanacağı yönündeki beyanını sabırsızlıkla beklemektedirler.

Yine, Ramazan Bayramı öncesi emeklilerimize ödenen bayram ikramiyeleri hiçbir derde derman olamaz hâle geldi, çikolata parasının altında kalmış durumda. Emeklilerimize, Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener'in de buyurduğu gibi, en az asgari ücret tutarında 1 maaş ikramiye verilmelidir diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

AYHAN EREL (Devamla) – Yine, emeklilik yaşı gelen ancak 2000’den önce BAĞ-KUR kaydı olmayan esnafa, vergi ve oda kaydı dikkate alınarak son bir kez daha borçlanma imkânı sağlanmalıdır.

Yine, toplumsal ayrışmaya sebep olan ve emekliler arasındaki sosyal dayanışmaya engel olan, 2000 öncesi emekli olanlara tanınan intibak yasasıyla ilgili sıkıntılar emeklilerimizi canından bezdirmiştir.

Fahri Kur'an kursu öğreticileri ve vekil imamların kadro istekleri var. Bu kadro isteklerini herkesin dikkate alması gerekiyor.

Yani baktığımızda, Meclisin gündemiyle, Meclisin gerçekleri ile Türk milletinin gerçekleri, Türk milletinin gündemi maalesef örtüşmemektedir. Bu Millet Meclisi, Türk milletinin derdine derman olmayacaksa, yaralarına merhem olmayacaksa…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYHAN EREL (Devamla) – Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 11’inci madde kabul edilmiştir.

12’nci madde üzerinde önerge yok.

12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 12’nci madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 13’üncü madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Fahrettin Yokuş                      Orhan Çakırlar                Enez Kaplan

                  Konya                                  Edirne                           Tekirdağ

          İbrahim Halil Oral               Muhammet Naci Cinisli  İmam Hüseyin Filiz

                 Ankara                                Erzurum                        Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.

Buyurunuz Sayın Cinisli. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.

Tüketici hakem heyetleri 15 bin liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda görevli iken üzerinde söz aldığım maddeyle sınırın 30 bin liraya yükseltilmesi teklif ediliyor. Ayrıca, tüketicinin ikamet ettiği yerlerde tüketici hakem heyetinin bulunmaması hâlinde tüketicinin kaymakamlıklara başvuru yapabilmesine imkân tanınıyor.

Tüketici uyuşmazlıkları adil, hızlı, basit ve en düşük kaynakla çözüme ulaştırılmalı, tüketici hakem heyetlerine kolay erişim sağlanmalı. Yargı dışı karar mercisi olmak amacıyla kurulan tüketici hakem heyetlerinde etkinlik ve verimliliği artıracak düzenlemeler yapılmalı. Bu tür eksiklikleri olduğunu düşündüğümüz kanun teklifini tüketicinin korunması adına yine de olumlu buluyoruz fakat tüketicinin sorunları 19 maddelik bir kanun değişikliğiyle sınırlı değildir, ele alınması gereken birçok sorun hâlâ çözüm bekliyor. Sürece katkı sağlayacak paydaşların görüşüne başvurulmaması büyük bir eksiklik.

Diğer yandan, tüketici hakem heyetlerinin verdikleri kararlara itiraz olması hâlinde başvurulan tüketici mahkemelerinin verdikleri kararlar nihaidir, kesindir. Bu mahkemelerde tüketici aleyhine birçok karar çıkabiliyor, kesin olduğu için de mağduriyetlerin yaşanmasına devam ediliyor. Bu kararlara karşı sadece Yargıtay nezdinde kanun yararına bozma yoluna gidilebiliyor. Yargıtayın verdiği kararlar hükmü değiştirmeyip sonucunu da etkilemediğinden dolayı ilgili dosyalara bir faydası olmuyor. Bu nedenle, tüketici mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlarında icra, ceza mahkemelerinde olduğu gibi bir üst tüketici mahkemesine itiraz edilebilmesi düzenlenmelidir.

Değerli milletvekilleri, tüketicilerin yaşadıkları mağduriyetler karşısında bireysel olarak seslerini duyurmalarından, üreticiler karşısında tek başlarına haklarını aramalarından ziyade birlikte hareket etmeleri daha kısa sürede mağduriyetlerinin giderilmesini sağlar. Aldığı mal ve hizmetten memnun kalmayan, kalite ve fiyat ilişkisinde istismar edilen, ürün ve hizmet konusunda yeterli şekilde bilgilendirilmeyen, tüketim harcamalarında korumasız kalan tüketicilerin bir taraftan devlet tarafından korunması, diğer taraftan da tüketici haklarını savunan örgütlerle desteklenmesi zorunlu hâle gelmiştir. Fahiş fiyatlara muhatap olan yeni köprü ve otoyol müşterileri, TÜRK TELEKOM müşterileri gibi AK PARTİ’zede tüketiciler, buradaki tüketici tarifine fazlasıyla uyuyor.

AK PARTİ Genel Başkanı Sayın Cumhurbaşkanının ifadelerinden görüyoruz ki artık, devlet vatandaşı müşteri olarak görmektedir. Bu, bizim düzelteceğimiz çok yanlış bir anlayıştır. Yine, bu vesileyle ifade etmeliyim ki: İYİ Parti olarak, projeye, yatırıma karşı değiliz, talana karşıyız. Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi’nin söylediği gibi, devleti “ganimet” olarak gören AK PARTİ anlayışına karşıyız.

Anayasa’mızın 172’nci maddesi devlete tüketicileri koruyucu tedbirleri alma görevini veriyor. Ülkemizde tüketicinin korunmasına ilişkin ilk mevzuat çalışması Avrupa Birliği üyelik sürecinde 1994 yılında Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve 1995 yılında 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’la yapıldı. Ekonomideki gelişme ve değişiklikler, teknolojinin ekonomiye etkileri, vahşi ak özelleştirmeler ve ihaleler tüketiciyi koruyan hukuki düzenlemelerde de değişimi zorunlu kılıyor. Tüketici alışkanlıklarının ekonomi piyasalarına da doğrudan yansıması hem kamu kurumlarının hem de özel kuruluşların tüketicinin korunması alanında veri oluşturmaları gereğini ortaya çıkarıyor fakat görüştüğümüz kanun teklifinde öngörülen düzenlemelerle gün kurtarılmaya çalışılıyor.

İlgili kurumların yaptıkları araştırmalar ve belirlemeler Tüketici Güven Endeksi haber bülteniyle bulunulan ayın son haftasında TÜİK tarafından açıklanıyor. TÜİK tarafından şubat ayında yapılan açıklamaya göre, tüketici güveninde daha önceki aylarda yaşanan kısmi artış yerini düşüşe bırakmış durumda. 2021 yılının Şubat ayında yüzde 84,5 civarında hesaplanan Güven Endeksi, 2022 yılının aynı ayında 71,2 oranına düştü. Neredeyse bütün vatandaşlarımızın harcama ve tasarruf eğilimleri azalıyor. Açıkça görülüyor ki tüketici, AK PARTİ iktidarına güvenini tamamen yitirmiştir. Kasıtlı olarak dolar yükselten, liramızın değerini düşüren krizin ardından her türlü ürün ve hizmet alımında meydana gelen fiyat artışları elektrik, doğal gaz ve akaryakıt zamlarıyla artık katmerli bir hâle gelmiş durumda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ülkedeki genel ekonomik gidişat nedeniyle tüketici artık tüketememekte, üretici de üretememektedir. Ücretlere yapılan sözde iyileştirmelerin ürün ve hizmetlere gelen zamlar karşısında erimesi, asgari ücretin açlık sınırı altında kalması tüketiciyi korunamaz hâle getirdi.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da yapılması öngörülen değişikliklerin tüketemeyen tüketicimize, üretemeyen üreticimize olumlu yansımalar getirmesini diler, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

13'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 13'üncü madde kabul edilmiştir.

14'üncü madde üzerinde önerge yok.

14'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 14'üncü madde kabul edilmiştir.

15'inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 320 sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 15'inci maddesinde yer alan "Ancak, teknik olarak ihlale ilişkin içeriğe erişimin engellenmesi yapılamadığı veya ilgili içeriğe erişimin engellenmesi yoluyla ihlalin önlenemediği durumlarda, internet sitesinin tümüne yönelik olarak erişimin engellenmesi kararı verilebilir." ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Tahsin Tarhan                       Kadim Durmaz          Müzeyyen Şevkin

                 Kocaeli                                  Tokat                              Adana

         Çetin Osman Budak               Abdurrahman Tutdere          Tacettin Bayır

                 Antalya                               Adıyaman                           İzmir

            Utku Çakırözer

                Eskişehir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Eskişehir Milletvekili Sayın Utku Çakırözer.

Buyurunuz Sayın Çakırözer. (CHP sıralarından alkışlar)

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanunun 15'inci maddesi Türkiye'de demokrasimizin en sıkıntılı alanlarından biriyle ilgili; ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran erişim engelleri meselesi. Kanunun bu maddesiyle Reklam Kuruluna, bir internet sitesinin tümüne mahkeme kararı dahi olmaksızın erişim engelleme yetkisi verilmekte; bu, tamamıyla Anayasa'ya aykırıdır.

Değerli milletvekilleri, bu madde "Ne var bunda?" deyip geçebileceğimiz bir madde değildir. Niyetiniz iyi olabilir ama verilecek bu yetkinin doğuracağı sonuçlar özgürlük alanımızın daha da daraltılması gibi bir felaketle sonuçlanabilir.

Sizinle bazı rakamlar paylaşacağım. Daha bugün İfade Özgürlüğü Derneğinin kurucusu Yaman Akdeniz Hoca’yla konuştum, Türkiye’de erişim engellerini istatistiki olarak takip ediyorlar. Şu an itibarıyla, Türkiye’de 510 bin “web” sitesine ve internet sayfasına erişim engeli getirilmiş durumda; çok ciddi bir rakam. Yani, Türkiye’de gazetecilerin saldırıya uğraması, yargılanması, hapsedilmesi ne kadar basın özgürlüğünü ortadan kaldırıyorsa; haber kuruluşlarının sitelerine, haberlere getirilen erişim engelleri de aynı ölçüde ifade ve basın özgürlüğünü yok etmekte; halkın haber alma hakkını yok etmekte. Wikipedia, resim paylaşım sitesi Imgur, “sendika.org” yıllarca erişime engellendi; erişimin hâlâ yasak olduğu OdaTV ve Independent Türkçe’ye ancak başka isimlerle girmek mümkün.

Erişim engeli getirilen haberlere baktığımızda ağırlıklı olarak yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, görevi suistimal, cinsel taciz haberlerine yönelik erişimin engellendiği gözlemlenmekte. Ucu bu iktidara dokunan neredeyse her haberin okunması, görülmesi engellenmekte. Bakın, TÜGVA’nın devlet içinde nasıl kadrolaştığına ilişkin haberlere erişim yasak; Zindaşti davasıyla ilgili haberlere erişim yasak; Dilek Doğan’ın polis kurşunuyla öldürülmesine ilişkin haberlere erişim yasak; Sezgin Baran Korkmaz ile Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü arasındaki ilişkiyi ortaya koyan “tweet”lere erişim yasak; aralarından Grup Başkan Vekillerimizin, çeşitli partilerden milletvekillerinin paylaşımlarına ilişkin haberler bile yasak hatta, bu erişim engellerini duyuran paylaşımlar, haberler; onlar da yasak.

Değerli arkadaşlarım, EngelliWeb verilerine göre, sadece 2020 yılında 58.809 alan adı, 5.645 haber adresi erişime engellenmiş. Bugün itibarıyla bu rakamın toplamı -az önce de söyledim- 510 bine ulaşmış. Erişim engellileri karnemiz böyle ayıplıyken, şimdi, çıkıp “Reklam Kuruluna da hem aynı yetkiyi vereceğiz hem de internet sitesinin tümünü kapatma yetkisi vereceğiz.” diyorsunuz; bu, olmaz.

İşin bir başka boyutu daha var. Türkiye’de yargının yanı sıra çok sayıda kamu kurumuna bu yetki verilmiş durumda. Yani, içeriğe erişim engeli ve o içeriğin yer aldığı internet sitesinin tümüne erişim engelleme yetkisi verilen kurum, kuruluş sayısı 20’yi aşmış. Kimler yok ki! Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Millî Piyango İdaresi, Türkiye Jokey Kulübü, Spor Toto, Diyanet İşleri, BDDK, Türkiye Futbol Federasyonu; hepsine çeşitli düzenlemeler altında erişim engelleme yetkisi verilmiş durumda.

Bir internet sitesinin tümden kapatılmasına Reklam Kurulunun karar vermesi doğru değildir diyoruz, yargı kararlarıyla uygulanması gereken bir hususun bürokrasiye bırakılması kabul edilemez diyoruz. Ayrıca, yine, Basın İlan Kurumu aracılığıyla gazetelere ilan ambargolarının uygulandığı, RTÜK eliyle televizyonların karartıldığı bir ortamda bu düzenlemeyi hiç ama hiç iyi niyetli bulmuyoruz. Siyasi saiklerle internet sitelerinin kolaylıkla kapatılabilmesine yeni bir kapı aralanmaktadır bu maddeyle değerli milletvekilleri. Eğer ortada bir suç isnadı varsa bu mutlaka ama mutlaka mahkeme kararıyla belirlenmelidir.

Son olarak değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz, Anayasa Mahkemesi, geçtiğimiz yıl ekim ayında bir karar aldı -13 Ocakta bunun gerekçeli kararı da açıklandı- erişim engelleri konusunda bir karar verdi. Anayasa Mahkemesi, 5651 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesini dayanak göstererek, internet sitelerindeki haberlere verilen erişim engellenmesi kararlarının ifade ve basın özgürlüğünün ihlali olduğuna karar verdi; kararı Meclisimize gönderdi hem de bir yıl süre vererek. Biz beklerdik ki burada, öncelikle, Anayasa Mahkemesinin o kararının gereğini yapalım, kanunu özgürlükçü olarak değiştirelim ama maalesef bir başka kurula yeni erişim engelleme yetkisi veren bir kanunla önümüze geldiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) – Teşekkür ederim.

Bu maddede Reklam Kuruluna verilen yetki aslında tam da Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerini içermekte. Buradan soruyoruz: Neden ortada bir Anayasa Mahkemesi kararı varken onun gerektirdiği yasal düzenlemeyi yapmıyoruz da tam da yüksek mahkemenin “Yapmayın.” dediği düzenlemeyi geçirmekte ısrarcı oluyoruz? Bunu anlamak mümkün değil ama bu hâliyle yeniden -dediğim gibi- Türkiye’de ifade özgürlüğü alanını daraltacak olan, mahkeme kararı olmadan bir internet sitesine erişimi tamamen yasaklama yetkisini Reklam Kuruluna veren bu düzenlemeye karşı olduğumuzu bir kez daha kayda geçiyoruz.

Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 15’inci madde kabul edilmiştir.

16’ncı madde üzerinde önerge yok.

16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 16’ncı madde kabul edilmiştir.

17’nci madde üzerinde 2 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 320 sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 17’nci maddesiyle 6502 sayılı Kanun’a eklenen geçici 3’üncü maddenin 1’inci fıkrasında geçen “kurulan” ibaresinin “kurulmuş bulunan” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Tahsin Tarhan                       Kadim Durmaz          Müzeyyen Şevkin

                 Kocaeli                                  Tokat                              Adana

        Abdurrahman Tutdere                Çetin Osman Budak            Burcu Köksal

               Adıyaman                               Antalya                 Afyonkarahisar

            Tacettin Bayır

                  İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal.

Buyurunuz Sayın Köksal. (CHP sıralarından alkışlar)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce yolsuzluklarla ve kontrgerillayla mücadele ederken eli kanlı katillerce hayattan koparılan hemşehrimiz, gururumuz; hukuk insanı, cumhuriyet savcısı Doğan Öz’ü ölüm yıl dönümünde saygı ve rahmetle anıyorum.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Teklifi’ni konuşuyoruz. AKP’nin aslında ne üretici ne de tüketici umurunda, onu da çok iyi biliyoruz çünkü yandaşları korumaktan vatandaşı korumaya sıra gelmiyor. Görüyoruz ki Katar’a, İran’a mübarek ramazan ayı öncesi canlı hayvan ihraç edip kendi ülkesinde ete yüzde 48 zam yapanlar tüketiciyi koruyamaz. Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü milleti kuyruklara muhtaç etmenin mahcubiyetini duyacağı yerde “Uzun kuyruklar oluştuğu için biz zam yaptık.” diyecek kadar ileri gidebiliyor. Bakın, seçim bölgem Afyonkarahisar’da Kasaplar ve Sucukçular Odası Başkanı yani sektör temsilcisi sizi uyarıyor: “Müdahale etmezseniz, önlem almazsanız ramazan ayında, Afyon’da 105, 110 liraya çıkabilir et fiyatları.” diyor ama kimin umurunda? Umurunuzda değil. Aslında birçok temel gıdada durum aynı. Şeker fabrikalarını satıp NBŞ lobilerine çiftçilerimizi ezdiren, pancar ekiminden soğutan, bu ülkeye şeker krizi yaşatanlar bir kere tüketiciyi koruyamazlar. Kur korumalı mevduat yüzünden işsiz gence, emekli amcaya, yaşlı nineye, pazar artıklarından meyve ve sebze toplamaya çalışan anneye, yenidoğan bebeğe, kısacası, 84 milyona bir avuç zenginin kur korumalı mevduat hesabı faiz zararını ödetenler tüketiciyi koruyamazlar.

Kuyumcunun “Altınım, elmasım, incim çok iyidir.” diye bağırdığını duydunuz mu? İşte, ekonominin iyi olduğu ülkelerde de bakanlar “Ekonomi iyidir.” diye bağırmazlar, yabancı yatırımcılara “Problem yaşarsanız bürokrasiyi alaşağı ederiz, rahat olun, arkamızda Cumhurbaşkanı var, mevzuatı da değiştiririz.” diye açıkça hukuk kurallarını ihlal edeceklerini söylemezler.

Ha, bu arada, ihlal edilen sadece hukuk değil bu ülkede. Bugüne kadar haklarını vermediğiniz, sorunlarına kulak tıkadığınız, görmezden geldiğiniz, mağduriyetlerini gidermediğiniz o kadar çok kesim var ki… 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutladık daha geçen hafta ama ne kutlama! Pandemide öve öve bitiremediğiniz, yere göğe sığdıramadığınız hekimleri “Ülkeden giderlerse gitsinler.” diye kovarcasına yapılan bir kutlama. Yandaş gazetede anayasal haklarını kullanan hekimlere “beyaz önlüklü zorbalar” diyecek kadar nefret etme… Ne diyeyim size, edeceğim en güzel beddua; o kovmaya kalktığınız, nefret ettiğiniz hekimlere muhtaç olmadan ölmeyin inşallah.

Tabii, AKP demek, bu ülkede zam demek, zulüm demek; benzin ve motorin fiyatlarına cumhuriyet tarihinin rekor zamlarını yapmak demek. Bir yılda mazot ve benzine yüzde 327 zam yaparak Rekorlar Kitabı’na girmeye adaysınız. Tabii, rekor zamlarınız burada kalmıyor? Mutfak tüpünde yüzde 120, elektrikte yüzde 127, unda yüzde 300, doğal gazda yüzde 110, gübrede yüzde 400, şekerde yüzde 200’le yine rekorlara koşuyorsunuz.

Zaten bir dediğiniz bir dediğinizi de tutmuyor. Dün “Ekonominin kitabını yazdık.” diyordunuz, bugün “Ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz.” diyorsunuz. 2002’de “Hedef Avrupa Birliği.” diyordunuz, bugün milleti et, mazot ve akaryakıt kuyruklarına mahkûm ettiniz. Dün “Asgari ücretin altında emekli maaşı yok.” diye övünüyordunuz, bugün “Asgari ücretin yarısı kadar emekli maaşı veriyoruz.” diye müjde veriyorsunuz. Siz iktidara geldiğinizde yani 2002’de en düşük emekli maaşı 216 liraydı, asgari ücret de 163 liraydı; bugün en düşük emekli maaşı 2.500 lira, asgari ücret 4.253 lira; sizin tabirinizle “Nereden nereye…”

Akaryakıt zamlarıyla servisçiler kontak kapattı, isyan ediyorlar. Nakliyeciler, kamyoncular, taksiciler hepsi zorda. Vatandaş bile artık arabasını çalıştıramaz hâle geldi ama siz hâlâ “Dünya bizi kıskanıyor.” masallarını okumaya devam edin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

BURCU KÖKSAL (Devamla) - Seçim bölgem Afyonkarahisar İscehisar’da kontak kapatan bir servisçi, zamlar yüzünden “İki aydır evladıma ayakkabı alamadım.” diyor; acaba umurunuzda mı?

Çiftçi zamlar yüzünden taban gübresini atamadı, verim düşecek, yüzde 400 zam gelen gübreyi nasıl atsın? 1 dekarda gübrenin maliyeti yaklaşık 500 lirayı buluyor; eğer siz yüzde 50 gübre desteği vermezseniz üretim yapamaz. Elektriği, mazotu, ilacı, tohumu, girdileri tabii bunlar ayrı. Çiftçiyi perişan eden, görevden affedilen Bekir Pakdemirli, çiftçiden 2,5 liraya aldığı buğdayı yabancı çiftçiden 6 liraya aldı. Şimdi Cumhurbaşkanı onu affedebilir ama Türk çiftçisi Bekir Pakdemirli’yi affetmeyecek. (CHP sıralarından alkışlar)

Hayvancılıkta da yem fiyatları aldı başını gidiyor, onlar da perişan. Esnafa gitseniz, siftahsız günler, yüksek gelen faturalar, ödeyemediği zamlı faturalar, BAĞ-KUR primleriyle cebelleşiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BURCU KÖKSAL (Devamla) – Toparlayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Selamlayın.

BURCU KÖKSAL (Devamla) – Sattığı malın yerine yenisini alamıyor.

Şimdi gördünüz ki Maliye Bakanını değiştirince ekonomi, Adalet Bakanını değiştirince adalet, Millî Eğitim Bakanını değiştirince eğitim, Tarım Bakanını değiştirince tarım, TÜİK Başkanını değiştirince enflasyon düzelmiyor. Bir şeylerin düzelmesi için, bu ülkenin bu darboğazdan çıkması için sizin gitmeniz gerekiyor. Onu da ilk sandıkta biz gerçekleştireceğiz inşallah.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 320 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 17’nci maddesiyle 6502 sayılı Kanun’a eklenen geçici 3’üncü maddenin (2)’nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(2) Bu maddenin yayımı tarihi itibarıyla yapı ruhsatı alınmış olan devre tatile konu taşınmazlarda, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren beş yıl süresince ön ödemeli usulle satış da dahil olmak üzere devre mülk, mülkiyet payına bağlı ayni hak sağlayan devre tatil veya şahsi hak sağlayan devre tatil satışı yapılabilir.”

              Tamer Dağlı                   Çiğdem Erdoğan Atabek          Ramazan Can

                  Adana                                 Sakarya                         Kırıkkale

             Bülent Turan                      Yusuf Ziya Yılmaz        İbrahim Aydemir

               Çanakkale                               Samsun                           Erzurum

                                                      Abdullah Güler

                                                          İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Madde metni daha sade şekilde uygulayıcı ve yükümlüleri açısından tereddüde mahal vermeyecek şekilde yeniden kaleme alınmıştır. Kanunun yayımı tarihi itibarıyla yapı ruhsatı alınmış, inşaatı devam eden veya tamamlanmış tesislerde beş yıllık geçiş süreci boyunca ön ödemeli satış da dâhil olmak üzere devre mülk, mülkiyet payına bağlı ayni hak sağlayan devre tatil veya şahsi hak sağlayan devre tatil satışı yapılabilmesine imkân sağlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler… 17’nci madde kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 320 sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 17’nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesinin ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

“MADDE 18- 6502 sayılı Kanuna ek madde olarak aşağıdaki düzenleme eklenmiştir.

EK MADDE 1- Elektrik, doğalgaz, telefon, gsm, internet abonelik sözleşmelerinde açma-kapama bedeli adı altında ücret talep edilemez. Bir yılı aşan taahhütlü aboneliklerde cayma bedeli bir aylık ücreti aşamaz.”

            Tahsin Tarhan                       Kadim Durmaz          Müzeyyen Şevkin

                 Kocaeli                                  Tokat                              Adana

         Çetin Osman Budak                    Tacettin Bayır     Abdurrahman Tutdere

                 Antalya                                  İzmir                          Adıyaman

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Başkanım, yanlış önerge okundu.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Takdire bırakıyor.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Komisyon karar veremedi Sayın Başkan.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – O zaman, bu önergeye katılamıyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, salt çoğunlukları var. O yüzden, Komisyona bu konuda bir danışıp ona göre karar vermek durumunda.

BAŞKAN – Sayın Başkan…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Salt çoğunluk yok.” gerekçesi yok şu anda. Salt çoğunluk var, eğer Komisyon katılmıyorsa onu kayda geçirsinler.

BAŞKAN – Sayın Başkan, buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bizim arkadaşlarımız verdikleri önergeye katılıyorlar elbet. Şekil yönünden işlemi tamamlayalım.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Salt çoğunluğumuz var, katılamıyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Oy çokluğuyla katılmıyorsunuz, reddediyorsunuz.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Salt çoğunluğumuz var, katılamıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge daha vardır. Söz konusu önerge, Komisyon metninde bulunmayan bir konuda değişiklik öngörmektedir. Ancak, grupların uzlaşısı nedeniyle emsal teşkil etmemek üzere önergeyi işleme alacağım.

Yeni madde ihdasına ilişkin önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 320 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne 17’nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

"MADDE 18- 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 59 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan "15” ibaresi "7" şeklinde değiştirilmiştir.”

             Bülent Turan                         Ramazan Can                  Tamer Dağlı

               Çanakkale                             Kırıkkale                           Adana

         Jülide İskenderoğlu                   Abdullah Güler Çiğdem Erdoğan Atabek

               Çanakkale                              İstanbul                           Sakarya

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Salt çoğunluğumuz var ve katılıyoruz Başkanım, oy birliğiyle katılıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Madde üzerinde söz talebi? Yok.

Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.

Herhangi bir karışıklığa mahal vermemek için bundan sonra maddeler üzerindeki önerge işlemlerine mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.

Sayın milletvekilleri, 18’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 320 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin mevcut 18’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine "fıkraları” ibaresinden sonra gelmek üzere "ve 18 inci maddesi" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

             Bülent Turan                         Ramazan Can                  Tamer Dağlı

               Çanakkale                             Kırıkkale                           Adana

         Jülide İskenderoğlu              Çiğdem Erdoğan Atabek       Abdullah Güler

               Çanakkale                              Sakarya                           İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 59’uncu maddesinde belirlenen asgari devre süresinin on beş günden yedi güne indirilmesine ilişkin maddenin devre tatile ilişkin diğer hükümlerle aynı tarihte yürürlüğe girmesi sağlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 18’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 18’inci madde kabul edilmiştir.

19’uncu madde üzerinde önerge yoktur.

19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 19’uncu madde kabul edilmiştir.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati:17.49

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

320 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yerinde.

İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Komisyonun bir redaksiyon talebi vardır.

Buyurunuz efendim.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Teklifin başlığının, kabul edilen önerge doğrultusunda “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Kat Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” olarak redaksiyona tabi tutulması gerekmektedir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – İtiraz ediyorum efendim. İtiraz ediyorum, doğru değil çünkü…

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, doğru değil çünkü teklifin adının bu şekilde değiştirilmesi -bu teklifin verildiği sırada hazırlayan arkadaşlara- bu 5 partinin ittifakla yapmış oldukları katkıyı reddeder; bu doğru bir şey değil. Bu, 5 siyasi partinin uzlaşısıyla, katkısıyla olmuş yeni madde ihdasıdır. Teklifin adında, onları da imza sahibi 29 arkadaşa mal eden bir başlık değişikliğini kabul etmeyiz. Ayrıca yerleşik uygulama gereği redaksiyon sınırlarını aşan bir taleptir, kabul etmemiz mümkün değil bunu usul yönünden.

SALİH CORA (Trabzon) – Oylayalım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hâlâ “Oylayalım.” diyorsan seni tebrik ederim! Bundan sonra 5 grubu ikna edersiniz! Böyle bir şey var mı? Redaksiyon talebi redaksiyon sınırlarını aşıyor bir kere, geri alsınlar bu taleplerini.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Sayın Özel’in konuyla ilgili değerlendirmesini aldık ancak bu, tamamen teknik bir konu, mevzuat hazırlama usul ve esasları çerçevesinde talep edilen bir konu, onun dışında bir takdir mevzu değil.

Teşekkür ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, anlatmaya çalıştığımız husus şu: Bu kanun teklifi verilirken bu 29 arkadaş bu değişikliği öngörmediler. Zaten bu, bir torba kanuna döndüğü için hangi kapsamdaysa diğer maddelerin olduğu yere parantez içinde “Yerine işlendi.” yazacak yani…

BAŞKAN – Buyurunuz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, şimdi bu kanun teklifi verildiğinde bu değişiklik öngörülmemişti. Bu kanun teklifi verildiğinde bu, kat mülkiyetiyle ilgili, devre mülklerle ilgili teklif öngörülmemişti; o yüzden de yok. Zaten onunla ilgili değişiklikler -bu, torba kanun hükmünde olduğu için- parantez içinde “Yerine işlendi.” yazılacak, ilgili kanuna gidecek. Bu kanun bir bütün olarak bastırılıp dağıtılmayacağı için de böyle bir titre ihtiyacı yok. Bu, redaksiyon sınırını aşar, ayrıca 5 parti uzlaşıyla yaptığımız bir katkıyı kanun teklifini veren bir partinin milletvekillerine mal eder, etik değildir; başta bizden bu konuda rıza alınmamıştır.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

Tabii, teknik bir düzenleme olarak gördük biz ve bu, teamül olarak da şimdiye kadar gelen bir uygulama.

Sayın Turan…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkanım, bu konuyla ilgili aslında daha önce görüştük ama mesele şudur: Redaksiyon yetkisi genel bir yetkidir, bu verildi daha önce Komisyona. Aynı şekilde, Özgür Bey başta, tüm partilerimizle görüşerek madde ihdasına karar verdik; toplumun menfaatine olan bir maddenin ihdasını beraber istedik. Bundan sonraki süreç bizim dışımızda, bürokrat arkadaşlarımızın önerisiyle kanun tekniği açısından yapılan bir düzenleme. Şöyle: Verilen teklifin içerisinde olmayan bir maddeyi ihdas ettik; o madde, kat mülkiyetini ilgilendiriyor. Dolayısıyla, aradaki bir maddenin başlıkta belirtilmesinin zorunlu olduğunu ifade ettikleri için başlık revize edildi.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kim diyor bunu?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Özgür Bey bitireyim, bir dakika.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tamam, özür dilerim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Eğer bu, CHP açısından olağanüstü bir problemse biz talep edelim, başlığı değiştirmeyelim. Fakat avukat kimliğimle söylüyorum, o kanunun içerisinde o madde varsa başlıkta olur. Şöyle düşünün: “Ceza Kanununda ve Diğer Kanunlarda” demek gibi, ama şurada sadece “Ceza Kanunu” yazsa…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - …ceza dışında bir kanun eklesek, “Ceza Kanunu ve Diğer Kanunlar” demez miyiz gibi. İçeride başka bir madde eklendiğinden dolayı başlık değişiyor ama bir daha diyorum, teknik olarak böyle olduğunu doğru bulmama rağmen söylüyorum, çok ısrarcılarsa bunu revize edelim ama yanlış değil, teknik olarak doğru. Yani içeriğine ilişkin bir şey konuşmuyoruz, madde eklediğimizden dolayı başlığı revize ediyoruz. Sonuca ilişkin bir konu değil Sayın Başkanım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN – Sayın Özel, buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, kod kanun yapmıyoruz, zaten bu kanunu torba kanuna çevirdik şu anda. Torba kanunların hangisinde gidip de başlığa yaptığımız değişiklikleri ekledik bugüne kadar? Yani bunun yapıldığı örnekler olabilir ama bu değişikliği bütün partilerin rızasıyla yapıp sonra kanunun adını bu şekilde değiştirmek doğru bir usul olmaz. Bizim bu konuda rızamız yok.

Buradan sonra şöyle olabilir: Birincisi, siz rızamızı gözettiğinize göre -dediniz ya, örnek teşkil etmeyecek- reaksiyon talebini reddedersiniz biter. Bu, sizin kullanabileceğiniz doğru inisiyatif, madem 5 partinin rızasını gözetiyorsunuz. Yok, oya sunarsanız, arkadaşlar bizim rızamızı alıp sonradan başlığı değiştirmeyi bize söylemeden, oyla yaparlarsa o da onların takdiridir ama bundan sonra, 5 partinin rızasıyla, benim başkanlık ettiğim bir oturumda, görev yaptığım bir oturumda değişiklik yapamazsınız.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Turan…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, burada kızacak, ne bileyim…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ya, kızmıyorum ama çok kritik bir yer.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Peki, ses tonunuz fazla geldiği için ben öyle anlamış olabilirim.

Şöyle: Torba yasalarda “şu kanun” der, ana kanunu yazar, ardından “bazı kanunlar” der. Bu, torba olmadığı için, Kat Mülkiyeti Kanunu eklendiği için “şu kanunda ve Kat Mülkiyeti Kanununda” dendi. Bunda hiçbir problem yok ama Özgür Bey’in hassasiyetine saygı gösteriyorum, diyorum ki: Eğer uygun görürse önergeyi ortak imzayla verelim. Eğer bu bir çözümse ortak vermiş olalım, bir beis yok diye düşünüyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır, zaten biz destek verdik, orada geçti.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Dolayısıyla, fiilen destek olmuş olduğumuz önergeyi resmî olarak da CHP, AK PARTİ, hepsi beraber verelim; bu çözerse çözelim. Ama diğeri muhakeme konusu, takdir konusu yani hâkim, savcı bunu ararken zor bulacak demektir, teknik olarak yanlış demektir; bir yanlış tekniği hayata geçireceğiz. Buna rağmen ısrarcıysa -bu kadar gruba rağmen- diyorum ki: Biz, dedikleri gibi fiilî anlaşmaya rağmen adım atmayız, doğrusu neyse onu yaparız Başkanım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ben diyeceğimi dedim, takdir Başkanlık Divanının, takdir AK PARTİ’nin.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Önergeyi beraber verelim mi Özgür Bey?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ya, önergeyi vermek değil, biz zaten rıza gösterdik işleme alınmasına, orada bir şey yok ki.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Peki, ne yapalım, onu söyleyin.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Takdir sizin, ne yaparsanız yapın.

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekilleri, 5 partimizin uzlaşıyla, ittifakla bu haftaki çalışmasının gerçekten de takdir edilen bu neticesinde -Sayın Turan’ın önerisi doğrultusunda imza altına alınmak kaydıyla- yine 5 partimizin o şekilde son noktayı koymasını ben şahsen fikir olarak teklif ediyorum; takdir yine partilerimizindir. Grup Başkan Vekillerimiz bu konuda nasıl bir karara varacaklarsa… Arzu ederseniz bir ara da verebiliriz, takdir tamamen sizde.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yok, yok, araya gerek yok.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Başkanım, ara vermeyelim, eğer “Uygun.” derse arkadaşlarımız imza atalım.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ortak imzayla verelim, imzayla yapalım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tamam, atalım.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Peki, teşekkür ediyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tamam, önergeyi ortaklaştırmak suretiyle halledelim.

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekillerimize tekrar teşekkür ediyoruz. Birazdan hayırlı bir neticeyle bu çalışmamızı da sonlandıracağız.

60’a göre söz talebi olan sayın milletvekillerimizden Sayın İsmail Ok? Yok.

Sayın Özkan Yalım? Yok.

Sayın Ahmet Özdemir? Yok.

Sayın Muazzez Orhan Işık, buyurunuz.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

43.- Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık, Van’ın Tuşba ilçesinde tapu, ruhsat ve kat mülkiyeti alanında yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Van’ın Tuşba ilçesinde Marangozlar Ve Keresteciler Sitesi başta olmak üzere Sanayi Sitesi ve o güzergâhta bulunan yüzlerce konuta ilişkin tapu, ruhsat, kat mülkiyeti ve ilgili işlemlerde sorun yaşanmaktadır. Bu siteler, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının izni ve teşvikiyle 1994 yılından itibaren kurulmuştur. Şu an aktif olan Van–İran Tren Yolu ilk planlanan yerden farklı bir alanda 1971’de yapıldı ancak 2013 yılında hazırlanan revize imar planında hayalî tren yolu hâlâ görünüyor. Bu plan hazırlanırken Büyükşehir ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasında bir koordinasyon sorunu yaşanmıştır. İşletme sahiplerinin girişimleriyle Devlet Demiryollarının burada tren yolu yapımına ilişkin bir programının olmadığı tespit edilmiştir. Buna rağmen, hayalî tren yolu nedeniyle söz konusu işletmelerin ve konutların ruhsat, kat mülkiyeti ve tapu işlemlerinde sorun çıkarılmaktadır…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kasap…

44.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap, ön ödemeli doğal gaz sayacı abonelerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ön ödemeli doğal gaz sayacı abonesi olan Ankara'da 495 bin, Kütahya'da 35 bin, İstanbul'da 10 bin abone, EPDK'nin çıkardığı bir yönetmelikle sürekli olarak soyuluyor, sürekli olarak mağdur ediliyor. Depodaki benzine, mazota siz aldıktan iki ay, üç ay sonra nasıl zam veya fiyat farkı uygulanamıyorsa… Maalesef, bu sistemde şu anda bunlara fark uygulanıyor ve insanlar mağdur ediliyor; bu zulme, bu soyguna son verilmesi gerekiyor. Tüketici yasasının konuşulduğu şu günlerde bunun gündeme getirilmemesi, bu soyguna devam edilmesi çok çağ dışıdır.

Teşekkürler Sayın Başkanım.

VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 29 Milletvekilinin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4260) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 320) (Devam)

BAŞKAN – Komisyonun redaksiyon talebi kayıtlara geçmiştir, görüşülen teklifin kabul edilmesi hâlinde redaksiyon işlemi Başkanlığımızca da gerçekleştirilecektir.

İç Tüzük’ün 86’ncı maddesine göre oyunun rengini belli etmek üzere lehte ve aleyhte birer kişiye beşer dakika söz vereceğim.

Lehte İstanbul Milletvekili Abdullah Güler, aleyhte Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan.

Sayın Güler, buyurunuz efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; tabii, ilerledi saatimiz, artık tamamlamak üzereyiz. Madde ihdasıyla beraber 20 maddeden oluşan… Özellikle, 2014 yılında yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’dan sonra ciddi manada itirazların, şikâyetlerin vuku bulduğunu biliyoruz. Bu kapsam içerisinde hazırlanan ve sizlerin de oylarıyla biraz sonra kabul edilecek olan kanunumuzun ben hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah bundan sonraki süreçte de… Diğer partilerimize, katkı sağlayan partilerimize, Komisyonumuza ve Bakanlık bürokratlarına da teşekkür ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun diyorum.

Hayırlı akşamlar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aleyhte Kocaeli Milletvekili Sayın Tahsin Tarhan.

Buyurunuz Sayın Tarhan. (CHP sıralarından alkışlar)

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne canıgönülden Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak destek vermek isterdik. Kod kanun olarak başladık, kanunun sonuna geldiğimiz zaman torbaya dönüştü. Üzülerek AK PARTİ Grubunun son mücadelesini izledim. Bizler komisyon çalışmalarında, özellikle tüketiciyi ilgilendiren internet, doğal gaz, elektrik gibi aboneliklerde açma kapama bedeli ve elektrik ve doğal gazda kesme bedelinin kaldırılması için mücadele ederken, aynı zamanda, ihlalli geçiş mağduriyeti olan vatandaşlarımızın, özellikle kamyoncu esnafın yap-işlet-devret modeli olan otoyollarda, köprülerde 4 katı gibi cezaya çarptırılması için önerge verdiğimizde AK PARTİ Grubu şunu söyledi bize: “Bu bir tüketiciyi koruma kanunu, ileriki süreçlerde değerlendiririz.” Özellikle AK PARTİ’li milletvekillerine şunu söylüyorum: AK PARTİ Grubu olarak ihlalli geçişlerde 4 katı cezanın 2 katına düşürülmesiyle ilgili grubumuza söz verdiler, ileriki süreçte inşallah bu sözü tutarlar.

Sıra sayısı 320 no.lu Tüketicinin Koruması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne gelince, mevcut ekonomik koşulları düşünürsek bu kanuna ihtiyaç var. Teklifin 6’ncı maddesi tüketiciyle ilgili değil, müteahhitlerle ilgili; otuz altı ay taksitlendirmenin kırk sekiz aya çıkarılmasını doğru bulmuyoruz. Aynı zamanda 15’nci madde… Daha önce gene bu konuyu tartıştık, 15’inci maddede Reklam Kurulunun internet sitelerinin tümünü kapatması Anayasa'ya aykırı. Reklamla ilgili, özellikle konuyla ilgili “Bizler Reklam Kuruluna o reklamla ilgili yetkiyi verelim ama siteyi kapatma yetkisini vermeyelim.” önerimiz reddedildi. Bu madde Anayasa'ya aykırıdır. Biz, bu maddeye, 15’inci maddeye şerh düşüyoruz, 15’inci maddeyi reddediyoruz.

Bu kanun teklifi geneli itibarıyla tüketicilerin lehine olduğu için Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu kanun teklifine “evet” oyu vereceğimizi açıklıyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

İttifakla kabul edilen teklifin hayırlı olmasını diliyoruz.

Gündemimizdeki işler tamamlanmıştır.

Alınan karar gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 29 Mart 2022 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 18.19



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) 320 S. Sayılı Basmayazı 23/3/2022 tarihli 70’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.