TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                           TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                           48’inci Birleşim

                                                                                  19 Ocak 2022 Çarşamba

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                          İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu’nun, polis unvan ve yükselme mülakat sınavına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Niğde Milletvekili Selim Gültekin’in, Niğde’ye yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, kamyoncu esnafının beklentilerine ilişkin açıklaması

2.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy’un, küresel iklim değişikliğinin toprak üzerindeki etkilerine ilişkin açıklaması

3.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, Hrant Dink cinayetine ilişkin açıklaması

4.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, Bursa’nın Osmangazi ilçesinin Demirtaş Mahallesi’nin sağlık alanındaki sorunlarına ilişkin açıklaması

5.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın, iktidarın Giresun’daki yol projelerini rafa kaldırdığına ilişkin açıklaması

6.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, teröristle fotoğrafı olan vekil hakkındaki fezlekeye “evet” oyu vereceklerine ilişkin açıklaması

7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ihtiyaç sahibi ailelerin çocuklarına verdiği sosyal ve ekonomik desteğe ilişkin açıklaması

8.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, Köşk-Ödemiş ve Nazilli-Beydağ yol sorununa ilişkin açıklaması

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, sağlıkevlerinde çalışan personelin özlük haklarına ilişkin açıklaması

10.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Karayollarında görev yapan personelin ücretlerinde “eşit işe eşit ücret” prensibi temel alınarak düzenlemeye gidilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

11.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının engelli vatandaşlara sağladığı desteklere ilişkin açıklaması

12.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, akaryakıta gelen zamlara ilişkin açıklaması

13.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem’in, 2020 senesinin KPSS öğretmen adaylarının yaşadığı mağduriyete ve engelli öğretmenlerin beklentilerine ilişkin açıklaması

14.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, İsrail’le normalleşmenin kabul edilemez olduğuna ilişkin açıklaması

15.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in, sağlık personelinin özlük haklarına ilişkin açıklaması

16.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, Arnavutluk’un Laç şehrinde Türkiye tarafından depremzedeler için inşa edilen konutlara ve Ethem Bey Camisi’nin açılışına ilişkin açıklaması

17.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, Mersin’e yapılan öğrenci yurtlarına ilişkin açıklaması

18.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplan’ın, Yerel yönetimlerin tedbirsizliği yüzünden Gaziantep’te kar yağışı nedeniyle vatandaşın yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

19.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, Yerel yönetimlerin tedbirsizliği yüzünden Gaziantep’te kar yağışı nedeniyle vatandaşın yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

20.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın, komiser yardımcılığı sınavındaki usulsüzlüklere ve özgür bir ülke için mücadele edeceklerine dair Hrant Dink’e söz verdiklerine ilişkin açıklaması

21.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul’un, Yerel yönetimlerin tedbirsizliği yüzünden Gaziantep’te kar yağışı nedeniyle vatandaşın yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

22.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Cumhurbaşkanının Adana’daki 2’nci etap metro projesini onaylaması için çağrıda bulunduklarına ilişkin açıklaması

23.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, Şehit Mehmet Kâmil’i ve tüm şehitleri rahmet ve minnetle andığına ilişkin açıklaması

24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, ülkemiz genelinde etkisini sürdüren yoğun kar yağışına, Ukrayna-Rusya gerilimi ile Balkanlardaki gerilime ve devletimizin bu gerilimler karşısında sergilemiş olduğu sorumlu ve yapıcı tavrın değerli olduğuna ilişkin açıklaması

25.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Hrant Dink katliamının yıl dönümüne, TÜSEDAD Başkanı Sencer Solakoğlu ile Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Alican Ebedinoğlu’nun açıklamalarına ve vatandaşlara seçmeli ders olarak Kurmanci ve Zazakiyi tercih etmeleri için çağrıda bulunduğuna ilişkin açıklaması

 

 

26.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Hrant Dink suikastının yıl dönümüne, uzaklaştırma cezası alan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Beliz İnce’nin yanında olduklarına, Ankara Melike Hatun Camisi İmam Hatibi Halil Konakçı’nın tehditlerine pabuç bırakmayacaklarına ve Millî Beka Hareketi Başkanının Sezen Aksu’yu tehdit ettiğine ilişkin açıklaması

27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı’nın 511’inci kilometresinde meydana gelen patlama sebebiyle Kahramanmaraş Pazarcıklı vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ilettiğine, Hrant Dink’in ölüm yıl dönümüne ve Genel Kurul gündemine ilişkin açıklaması

28.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Gaziantep’teki kar yağışı nedeniyle vatandaşların yaşadığı mağduriyetin liyakatsiz ve ehliyetsiz yönetimden kaynaklandığına, Hrant Dink’in 15’inci ölüm yıl dönümüne, sağlık çalışanlarının hak ve taleplerine, adil yargılanma hakkına, Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2022 Raporu’na, protezlerde çıkan fiyat farklarının vatandaşın canını yaktığına, servis esnafının sorunlarına ve Cumhurbaşkanının 2022 yılının Türkiye’nin en parlak yılı olacağına ilişkin sözlerine ilişkin açıklaması

29.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un, Adana hafif raylı sisteminin 2’inci etabının 2022 yılı Yatırım Programı’na yine alınmadığına ilişkin açıklaması

30.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, Nusret Dişo Ülkü’nün vefatına ilişkin açıklaması

31.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, kar yağışı sebebiyle birçok ilde tam bir kâbus yaşandığına ve AKP’li belediyelerin hezimetine ilişkin açıklaması

32.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Afyonkarahisar’da eğitim alanında yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

33.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, tüm vatandaşları 2022 yılı ara tatillerini Mersin’de geçirmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

34.- Tokat Milletvekili Kadim Durmaz’ın, Pancar Ekicileri Kooperatifinin iki yıldır kayyumla yönetildiğine ilişkin açıklaması

35.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, fahiş zamlara ilişkin açıklaması

36.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, vatandaşların borç içinde yaşam mücadelesi verdiğine ilişkin açıklaması

37.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın, Hrant Dink cinayetine ilişkin açıklaması

38.- Ankara Milletvekili Servet Ünsal’ın, doktorların yaşadığı sıkıntılara ilişkin açıklaması

39.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın, vatandaşların çöpleri karıştıracak kadar fakirleştiğine ve atanamayan öğretmenlerin mağduriyetine ilişkin açıklaması

40.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın, Cumhurbaşkanlığı 2022 Yılı Yatırım Programı’nda Kayseri’ye ivme ve güç katacak projelere yine ödenek ayrılmadığına ilişkin açıklaması

41.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Cumhuriyet Halk Partisinin 27 Mayıs dâhil tüm darbelere karşı olduğuna ilişkin açıklaması

42.- Şırnak Milletvekili Nuran İmir’in, Şırnak Beytüşşebap’ın su sorununa ilişkin açıklaması

43.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in, İncirli-Beylikdüzü-Tüyap Metro Hattı’nın 2022 Yılı Yatırım Programı’na alınmadığına ve çocukların sabahın köründe okula gitmesinin eziyet olduğuna ilişkin açıklaması

44.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk’ün, elektriğe gelen zamdan sonra Denizli Babadağ’da dokumacıların tezgâhlarını kapattığına ilişkin açıklaması

45.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’ün, elektrik dağıtım şirketlerinin denetlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

46.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Gaziantep-Şanlıurfa arasında kar nedeniyle mahsur kalan vatandaşların mağduriyetinin giderilmesini beklediğine ilişkin açıklaması

 

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Antalya Milletvekili Hasan Subaşı ve arkadaşları tarafından, uygulanan yanlış ihracat politikaları, destek ve teşvik sistemleri ile ihracat koşullarında sürekli yaşanan değişimlerin yarattığı güvensizlik ortamı nedeniyle limon üreticilerinin ihracat pazarlarını kaybetmesi, bir yıl içerisinde limonun bakımı, girdi maliyetleri, gübresinden ilaç ve mazotuna kadar fahiş oranda artması, üreticinin 30 kuruşa dalından zararına satması ya da yollara dökmesi konularında limon üreticilerinin sorunlarının, alınacak tedbirlerin ve çözüm önerilerinin belirlenmesi ve uygulanması amacıyla 19/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 19 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, elektriğe yapılan fahiş fiyat zammının bütün yönleriyle araştırılması amacıyla, 19/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 19 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ve arkadaşları tarafından, Demirören grubunun Ziraat Bankasından kullandığı krediyi geri ödememesindeki sorumluların araştırılması amacıyla 19/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 19 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

4.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak dağıtılan 303 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin kırk sekiz saat geçmeden gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2’nci sırasına alınması ve bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi

 

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcan’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

 

VIII.- SEÇİMLER

A) Anayasa Mahkemesi Üyeliklerine Seçim

1.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 146’ncı maddesi gereğince Türkiye Barolar Birliği Başkanlığınca bildirilen 3 aday içinden Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçim

 

 

 

 

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 301)

2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303)

3.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57 Milletvekilinin Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 302)

 

X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, bazı milletvekillerinin maske takılmamasından şikâyetçi olduğuna, dolayısıyla herkesi maske takmaya davet ettiğine ilişkin konuşması

 

XI.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı: 301) Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin oylaması

 

XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin, Ankara ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına uygunluğuna ilişkin sorusu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın cevabı (7/55940)

2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin, Ankara ilinde Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara ait binaların depreme karşı dayanıklılıklarına ilişkin sorusu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın cevabı (7/55941)

3.- İzmir Milletvekili Murat Bakan'ın, 2011-2021 yılları arasında intihar eden askerlere ilişkin sorusu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın cevabı (7/55942)

4.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın, Bakanlık tarafından 2021 yılında yapılan bazı harcama miktarlarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/56423)

5.- Adana Milletvekili Kemal Peköz'ün, 2021 yılında Bakanlığa yöneltilen soru önergelerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/56427)

19 Ocak 2022 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir),

-----0----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48’inci Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, polis unvan ve yükselme mülakat sınavı hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu’nun.

Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu’nun, polis unvan ve yükselme mülakat sınavına ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; polislerimizin unvan ve yükselme sınavında başarılı olmalarına rağmen mülakatta uğradıkları haksızlık üzerine gündem dışı söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuyla ilgili çok sayıda mektup ve mail aldım. Sizlere buradan erkek bir polis memurumuzun eşinin sitem dolu mektubunu noktasına, virgülüne dokunmadan okumak istiyorum; bakın, ne diyor:

“Sayın Vekilim, ben bir polis memuru eşiyim. Eylül 2021’de Polis Akademisi, komiser yardımcılığı yükselme sınavı açtı. Bu sınavda alınacak personel sayısı da 925 erkek, 75 bayan, 1.000 kişi olarak açıklandı. Sınava 32 binden fazla komiser yardımcısı adayı polis memuru katıldı. Bu kadar büyük katılımın olduğu sınavı eşimle birlikte 70 barajını aşabilen yalnızca 920 aday kazandı. Sonrasında Polis Amirleri Eğitimi Merkezi yazılı sınavı kazananlara 18 Kasım 2021 tarihinde fiziki yeterlilik ve mülakat sınavı yapılacağını açıkladı. Mülakat aşamasında sorulan sorulara doğru cevap verilmesine rağmen mülakatta eşim dâhil 350 adaya 70 puan ve altı verildi ve başarısız sayıldılar. Düşünün, 32 bin kişi arasından ilk 900’e giren, her gün insanüstü büyük bir gayretle çalışıp yazılıda başarılı olmuş bu adayların mülakatta başarısız olması akla, vicdana sığıyor mu Allah aşkına! Kusura bakmayın, benim aklım ve vicdanım almıyor; mülakata giren sayın büyüklerimizin vicdanına nasıl sığdı çok merak ediyorum doğrusu. Benim eşim bir yıldır bu sınava çalışıp hayaller kuruyor. 2 çocuğumuz var, bu sürede bizimle ilgilenmedi bile. Sınav sürecinde bana hep şöyle dedi: ‘Az sabret canım, şu sınavı kazanayım, size borcumu ödeyeceğim, çok ihmal ettim sizi.’ Ama maalesef alınacak kontenjanın altında kazanan olmasına rağmen başarısız sayılmasını o da ben de hazmedemiyoruz. Sonuçlar açıklanalı beri ruh gibi geziyor, bizimle yine ilgilenemiyor çünkü kafası bu yapılan haksızlıklarda kaldı. Sizden ricam, bu haksızlıkların önüne geçilmesini dillendirin, konuşun. Bu adamlar aktif çalışan polisler. Eğer sınavın bir önemi yoksa hiç yapılmasın, istediklerini alsınlar amirliğe. O zaman en azından eşim ve onun gibiler kazanmak için kendilerini yıpratmazlar, bizleri de mağdur etmezler. Okuduysanız teşekkür ederim.” diye mektubu bitiriyor.

Evet, kardeşim, mektubunuzu hem okudum hem de 84 milyonu temsil eden milletvekillerinin huzurunda, Meclis Televizyonunda ve TRT 3’ün ortak canlı yayınında dile getirdim. Hür ve özgür iradenle içinden geldiği gibi duygu ve düşüncelerini aktaran mektubunu paylaşmayı borç bildim. İYİ Parti Grubumuz ve şahsım adına sana teşekkür ediyorum.

Değerli kardeşim, bilmeni isterim ki Emniyet Genel Müdürlüğünün amir sınavlarıyla ilgili olarak üyesi olduğum İçişleri Komisyonu toplantılarında sınava giren tüm polis memurlarımızın mülakat sınavlarında mutlaka video kaydı bulunsun, yapılan itirazlar bu video kayıtlarına göre değerlendirilsin, kimseye haksızlık yapılmasın diye birçok kez söyledim ve Danıştay kararı olmasına rağmen maalesef iktidar milletvekillerinin sayısal çoğunluğuyla tekliflerimizden hiçbiri kabul edilmedi. Fakat biz İYİ Parti olarak sizlerin hak ve hukuk mücadelenizde hep yanınızda olacağız. Sizlerin de destekleriyle, mağdur edilerek hayalleri ellerinden alınan binlerce kardeşimizin sesi, umudu, ışığı, güneşi olmaya devam edeceğiz.

Değerli kardeşim, artık haksızlıkların ve milletimizin içinde bulunduğu tüm sıkıntıları çözmek için yola çıkmış, milletimizin sesi, nefesi olmaya söz vermiş Meral Akşener ve İYİ Parti var. Hiç merak etmeyin, ilk seçimlerle birlikte iktidar olacak, yapılan bütün haksızlıklara, milletimizin yaşadığı tüm olumsuzluklara en kısa sürede son vereceğiz.

İçişleri Bakanına ve sınava giren yetkililere sesleniyorum: Geçtiğimiz yıl polislerimiz arasındaki intihar vakalarının oldukça arttığını bu kürsüden defalarca belirttik. Üstüne bir de komiser yardımcılığına yükselme sınavında türlü fedakârlıklar gösterip başarılı olan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) – Değerli Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) – Toparlıyorum.

…ama mülakatta elediğiniz, gece gündüz demeden canı, kanı pahasına vefakârca çalışan polis kardeşlerimizin ruh sağlıklarını bozmaya ne hakkınız var? Bunların vebali sizin üstünüzdedir.

Bu vesileyle Emniyet teşkilatımızın bütün kahramanlarına bir kez daha selamlarımı sunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, Malatya’nın sorunları hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Sayın Veli Ağbaba’ya aittir. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Malatya’nın sorunlarına girmeden önce bugün yapılan anlaşmayla ilgili bir düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Daha önce biliyorsunuz, Erdoğan, gitti Katar’dan borç istedi -neyin karşılığı aldık, çok bilmiyoruz- sonra “FETÖ’nün finansörü…”

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – He, he, Malatya’yı anlatıyor!

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) – Orada Malatya mı var? Malatya mı o ya?

VELİ AĞBABA (Devamla) – Bunu hatırlıyor musun Aydemir?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Malatya’yı konuşalım.

VELİ AĞBABA (Devamla) – “FETÖ’nün finansörü şerefsiz bunlar.” diye manşet attıkları Birleşik Arap Emirlikleri’nin kapısının önüne yatmış durumdalar. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası bunlar gittiler Birleşik Arap Emirlikleri’nin bulunduğu caddenin ismini değiştirdiler.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Malatya’ya ait söyleyeceğin bir şey yok mu?

VELİ AĞBABA (Devamla) – Bir caddenin ucuna Medine Müdafii, bir caddeye Fahrettin Paşa adını verdiler.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Malatya’yı anlat, Malatya’yı!

VELİ AĞBABA (Devamla) – Araplar Fahrettin Paşa’yı sevmez ya, sırf gıcıklık olsun diye gittiler caddenin ismini değiştirdiler.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Malatya’ya ait söyleyecek bir şeyin yok mu?

VELİ AĞBABA (Devamla) – Ya, biraz utanma olsa Aydemir, laf atmazsın.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Yahu, yapma!

VELİ AĞBABA (Devamla) – Ya, daha dün bunlara “Şerefsiz!” diyen siz, kapının önünde yatan siz! (CHP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Malatya’yı anlat, Malatya’yı anlat!

VELİ AĞBABA (Devamla) – Ya, memleketin tapusunu verdiniz, tapusunu! Bak, 128 milyar doları yediniz, zehir zıkkım olsun, haram olsun! (CHP sıralarından alkışlar) 19,1 milyar doları bir gecede yediniz; zehir olsun, zıkkım olsun; bu, fakir fukaranın parası. Şimdi, ne yapıyorsunuz? Resmen ülke satıldı, resmen ülkenin tapusu verildi; ne yapılıyor? “Şerefsiz bunlar!” dediklerinin kapısının önünden ayrılmıyorlar, Birleşik Arap Emirlikleri’nin. Şimdi, yakında gidecekleri yer neresi? Suudi Arabistan, ardından İsrail. “İsrail bizim kardeşimiz, dostumuz.” diyecekler.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Zoruna gidiyor, zoruna gidiyor.

VELİ AĞBABA (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, gelelim Malatya’nın sorunlarına.

ORHAN SÜMER (Adana) – İbrahim Bey, dinle, bak, Malatya’ya geldi.

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) – Zaman kalmadı, zaman!

VELİ AĞBABA (Devamla) – Malatya’da adalet sarayı diye bir yer yazıyor. Senin anladığın gibi saray değil orası. Bu, kaçak saraya, kışlık saraya ya da yazlık saraya benzemiyor. Maalesef, Malatya’nın adliye sarayı bir ilçedeki adliye sarayından daha kötü durumda. Adliyeyi dörde bölmüşler, avukatlar kimi yerlere, 6’ncı, 7’nci kata asansörsüz çıkıyorlar. FETÖ’den el koydukları binayı adliye binası yaptılar. Maalesef, yıllardır söz veriliyor, adliye binası yapılabilmiş değil. Önce, dediler ki: “Sarıcıoğlu Mahallesi’ne adliye binasını yapacağız.” Ben 2011’de milletvekili oldum, AKP milletvekilleri değişiyor ama söylem aynı. Önce “Sarıcıoğlu’na…” sonra “Beyler Deresi’nin oraya yapacağız.” dediler, koca bir adalet sarayı. Şimdi, kapatılan bir askerî hastane var, “Askerî hastanenin yerine yapacağız.” diyorlar. Maalesef, 2020 yılının sonunda temel atılacaktı. 2022 Yatırım Programı’na alındığı müjdeleniyor. Üstelik bir gün “550 milyon liraya” bir gün “1 milyar liraya mal olacak.” diyorlar; zurnanın zırt dediği yer… 2022 yılında ne kadar para ayırmışlar? 100 bin TL, 100 bin TL. 100 bin TL’ye ahır yapamazsın, 100 bin TL ayırmışlar adalet sarayı için. Değerli arkadaşlar, müjdeye bir bakın, bir de yalanlara bakın.

Bir diğer konu, Arapgir yolu değerli arkadaşlar. Bu kürsüden defalarca söyledim; bu Arapgir yolu maalesef, hâlâ duble yollarla övünen AKP tarafından yapılmıyor. Burası, Arapgir, önemli bir ilçemiz. Sadece Arapgir değil, bu yol üzerinden Erzincan’ın en güzel ilçesi Kemaliye’ye ulaşıyorsunuz, en güzel ilçelerinden biri İliç’e ulaşıyorsunuz; Keban’ın, Arguvan’ın bağlantı yolu. Ayrıca, Arapgir Malatya’nın en güzel ilçelerinden biri. Kozluk Kanyonu, Türkiye’nin en eski cemevinin bulunduğu yer, tarihi yüzyıllar öncesine dayanan Kemer Köprüsü, Kaya Mezarları ve meşhur mor reyhanıyla önemli bir ilçemiz. Bu yolun yapılmasını takip edeceğimi söylemek istiyorum.

Bir diğer, başka konu; hepimizin, her Malatyalının yüreğini yakan bir Malatyaspor meselesi var. Maalesef, yönetim, siyasetçiler ve hakemler eliyle Malatyaspor -âdeta hakları yeniyor- katlediliyor. Değerli arkadaşlar, bakın, milletvekilleri siyaset sokmaya çalışıyor, İstanbullarda toplantı yaparak başkan arıyorlar. Maalesef, Türkiye Futbol Federasyonu Malatya’ya âdeta düşman, Malatyaspor’un hakkını yiyor. Malatya’ya haksızlığa karşı herkesin gözü kör, hakemlerin gözü kör, federasyonun gözü kör. Bir de VAR var, Doğan Kubat, VAR… VAR’ın da gözü kör. Maalesef, Malatyaspor’a yapılan haksızlıkları bu kurumlar görmüyor. Malatyaspor, bizim, dünyadaki bütün Malatyalıları Malatya’ya bağlayan bir kurum. Bu kuruma haksızlık yapmayın. Bu kuruma haksızlık yapanları da bu kürsüden söylemeye devam edeceğiz. Ben şahsen Malatyaspor’a siyaset karışmasın diye kan kusup kızılcık şerbeti içiyorum, asla Malatyaspor’a siyaset karıştırmamaya çalışıyorum bazıları gibi. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) – Daha ne diyeceksin ya?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

VELİ AĞBABA (Devamla) – Şimdi, bir de imzalanmayan kamu çerçeve sözleşmeleri var. Bilindiği üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayan 2021 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü 11/8/2021’de imzalandı. Lakin üzerinden altı ay geçti bir şey yapılmadı. Altı ay boyunca işçinin hakları olan toplu sözleşmeden yararlanamadılar ve mağduriyetler devam ediyor. En son -buradan Sayın Bakana da teşekkür ediyorum- 7 Ocak tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yayımlanan genelgeyle kamu kurum ve kuruluşlarında çerçeve sözleşmesine uyulması istendi Sayın Vedat Bilgin tarafından yapılan açıklama ve bizim Plan ve Bütçede konuşmamız üzerine. Malatya Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi maalesef hâlâ bu çerçeve sözleşmeyi imzalamış değiller. Buradan bir kez daha işçilerin haklarını üniversite yönetimlerinin vermesini talep ediyorum. Bu haksızlığı da takip edeceğim, bilinmesini istiyorum.

Başta Sayın Başkanımız olmak üzere hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Niğde’ye yapılan yatırımlar hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Selim Gültekin’e ait.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Niğde Milletvekili Selim Gültekin’in, Niğde’ye yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması

SELİM GÜLTEKİN (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde’mizdeki yatırımlar hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Ekranları başında bizleri izleyen Niğdeli hemşehrilerimizi, aziz milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, tarihî ve doğal güzellikleriyle birçok medeniyete ev sahipliği yapan kadim şehrimiz Niğde’mizde yatırımlarımız artarak devam ediyor. 2002-2020 yılları arasındaki on sekiz yıllık AK PARTİ dönemimizde şehrimize toplam 22 milyar TL’lik yatırım yapıldı. Ulaşımdan sağlığa, spordan sanayiye kadar birçok alanda Niğde’mizi kalkındırmaya, yatırımlarla buluşturmaya devam ediyoruz. Niğde'mizde bu dönemde ulaşım alanında çok güzel işlere imza attık. Öncelikle Anadolu'nun parlayan yıldızı Niğde'mizin ekonomisine, ticaretine, sanayisine, tarımına, turizmine katkı sağlayan ve önümüzdeki yıllarda daha büyük katkı sağlayacak olan Niğde-Ankara Otoyolu’muz için Sayın Cumhurbaşkanımıza şehrim adına canıgönülden teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu otoyolla artık her yol Niğde'ye çıkacak.

Yine, güvenli ulaşımı sağlamak için aynı anda 4 adet demir yolu üst geçidimizi tamamlayarak Niğdeli hemşehrilerimizin hizmetine sunduk. Ayrıca, bir müjde olarak 2022 Yatırım Programı’na aldırdığımız sanayicilerimizin heyecanla beklediği hem şehir içi trafiğini rahatlatacak hem de yük taşımacılığının daha modern ve daha yüksek kapasiteli yapılmasını sağlayacak olan demir yolu Andaval Yükleme Merkezi’mizi de en kısa sürede ihaleye çıkararak Niğde'mize kazandıracağız.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ olarak ilimizin ihtiyacı olan sağlık alanındaki önemli yatırımları bir bir hayata geçiriyoruz. Öyle ki Niğde Ömer Halisdemir Üniversitemize kazandırdığımız tıp ve diş hekimliği fakülteleri sayesinde sağlıkta güçlü bir ivmeyi yakaladık. 2020 yılında inşaatına başlanan ve şu anda gerçekleşme oranı yüzde 45 seviyesinde olan 400 yataklı hastanemizin yapımı hızla devam ediyor. İnşallah, 2023 yılının ilk aylarında yeni hastanemizi tamamlayarak Niğdeli hemşehrilerimizin hizmetine sunacağız.

Yine ileri ağız ve diş tedavisinin ve ameliyatlarının yapılabileceği 60 “unit”lik ağız ve diş sağlığı hastanemizin projesi tamamlandı. Takibini yapıyoruz, inşallah önümüzdeki aylarda ihaleye çıkararak inşaatına da başlayacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu dönemde, 4 ve 8 hekimli 2 adet aile sağlığı merkezimizi ilimize kazandırdık. Efendibey Mahallemizdeki sağlık kompleksinin de proje çalışması devam ediyor. Ulukışla ilçemizdeki 112 Aile Sağlığı ve Toplum Sağlığı Merkezlerini içeren sağlık kompleksimizde de sona gelindi. Çamardı ilçemizde de eski hastane yerine yapacağımız yeni entegre hastanemizin proje çalışmasını bu dönemde başlatıyoruz. Böylece tüm sağlık yatırımlarımızla Niğde’mizin sağlık altyapısının gücüne güç katacağız.

Gençlerimize önem veriyor, tarihin en büyük spor yatırımlarını onlar için ilimize kazandırmaya devam ediyoruz. Ulusal müsabakaların yapılabileceği 2.500 kişilik kapalı spor salonumuz, bugün, sporcularımıza ve sporu seven seyircilerimize hizmet ediyor. Yine antrenman salonlarını içeren, gece aydınlatması ve atletizm pistine sahip 7.500 kişilik Niğde Stadyumu’muzun inşaat çalışması devam ediyor. Sporu seven bir milletvekili olarak Niğdeli gençlerimiz için durmuyoruz. Şehrimizin merkezindeki 5 Şubat Kapalı Spor Salonu’muzu yeniden yaparak inşallah 2023’te gençlerimizin hizmetine sunacağız.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Helal olsun, bravo!

SELİM GÜLTEKİN (Devamla) – Ayrıca bu dönemde, bir ilki daha gerçekleştirdik; yediden yetmişe herkesi mutlu eden “İyi ki yapmışsınız.” denilen Ketençimen Kayak Merkezi’mizi hizmete açtık. Bu merkezimizi ilerleyen dönemlerde telesiyej hattı ilavesiyle daha da geliştireceğiz.

Değerli milletvekilleri, Niğde-Ankara Otoyolu’muzun açılmasıyla Niğde’miz, sanayicilerin gözdesi hâline geldi. Mevcut Niğde merkez ve Bor ilçemizdeki organize sanayi bölgelerimiz, ciddi yatırımlar almaya başladılar. 100’ün üzerindeki fabrikanın yatırım ve inşaat süreci devam etmektedir. Bu yatırımlar tamamlandığında ise Niğde’mizde ek 10 bin istihdamı sağlamış olacağız. Tabii ki biz yine durmadık, Niğde’mize Kayseri yolunda Niğde Merkez 2’inci Organize Sanayi Bölgemizi kazandırdık. Ankara-Niğde Otoyolu’nun sağladığı ulaşım kolaylığı, 6’ncı bölge teşviklerinin sunulması, yine yeni yapacağımız yükleme merkezimizin lojistik avantajı gibi birçok avantajlarımızla Niğde’mize yeni fabrikalarımızı kazandırmaya devam edeceğimizi belirtiyor, tüm yatırımcılarımızı da cazibe merkezi Niğde’mize davet ediyorum.

Tarihî dokumuzu koruyarak şehrimizi güzelleştirmeye devam ediyoruz. İlimizin elli yıllık hayali olan Niğde Kalesi ve Çevresi Yenileme ve Koruma Projemizdeki ilk kazmayı da bu dönemde vurarak “Yapılamaz.” denilen bu vizyon projemizi de başlatmış olduk. Tabii ki, Niğde’mizde bu dönemde yapılanları beş dakikaya sığdırmamız çok zor. Başlıklar hâlinde ifade edecek olursak; yeni hükûmet konağı ve konferans merkezimiz, Vilayetler Evimiz, Vakıf İş Hanımız, yeni kütüphanemiz, Kayardı Millet Bahçemiz, yeni baraj, gölet ve modern sulama tesislerimiz, Akkaya İleri Biyolojik Arıtma Tesisimiz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın lütfen.

SELİM GÜLTEKİN (Devamla) – …gençlik merkezleri, spor sahaları, Kent Meydanı Projemiz gibi daha birçok projeyi de bu dönemde Niğde’mize kazandırmanın gururuyla, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, milletvekilimiz, Belediye Başkanımız, teşkilatlarımızla şehrimize yeni yatırımlar kazandırmaya devam edeceğimizi ifade ediyor; Niğdeli hemşehrilerimizi, aziz milletimizi, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkürler. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Buyurun Sayın Bulut…

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, kamyoncu esnafının beklentilerine ilişkin açıklaması

YÜCEL BULUT (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Nakliye sektöründe görev yapan kamyoncu esnafımız zor şartlarda ve koşullarda mesleklerini sürdürmeye devam etmektedir. Tüm dünyada vuku bulan maliyet artışlarından kamyoncularımız da etkilenmiş olmakla birlikte, nakliye sektörü emekçilerimizin de birtakım temel beklentileri bulunmaktadır. Bu çerçevede, bütün nakliye sektöründe ton-kilometre fiyat uygulamasının sağlanması, çalışma sürüş saatlerinin artırılması, K1 belgelerinde üçüncü şahıslara devir imkânlarının tanınması, motorlu taşıt vergilerinde her yıl yapılan artışa ilişkin olarak kamyoncu esnafımıza destek ve özel indirim sağlanması, otoban ve köprü geçiş ücretlerinde kamyoncu esnafımıza yönelik indirim uygulanması kamyoncu esnafımızın bir an önce çözüm bekleyen başlıklarıdır. Emekçilerimizin bu temel beklentilerinin hızlı bir şekilde karşılanacağına inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Ersoy…

2.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy’un, küresel iklim değişikliğinin toprak üzerindeki etkilerine ilişkin açıklaması

AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Küresel iklim değişikliğinin toprak üzerinde önemli etkileri vardır. Küresel ısınmadan kaynaklanan ve hâlâ devam eden toprak nemindeki düşüşün gıda üretimi üzerindeki etkilerle birlikte tarımdaki sulama ihtiyacını artırabileceği ve daha az verime, hatta çölleşmeye neden olabileceği öngörülmektedir. İklim değişikliğini arazi kullanımındaki yöntemler ve topraktaki değişimlerle hızlandırabilir ya da yavaşlatabiliriz. Sağlıklı ve sürdürülebilir toprak yönetimi olmadan iklim krizlerini engelleyemez, gıda üretemez ve değişen bir iklime uyum sağlayamayız. Önemli bir tarım ülkesi olarak toprağımızın ve suyun verimli kullanılması adına alınması gereken önlemleri ivedilikle hayata geçirmeliyiz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Çepni…

3.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, Hrant Dink cinayetine ilişkin açıklaması

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Teşekkürler Başkan.

On beş yıl önce alçakça katledilen, kadim coğrafyamızın kadim halkı Ermenilerin aydın, demokrat, emekçi evladı Hrant Dink’i saygı ve özlemle anıyorum. Katil, kimi niye katlettiğini bile bilemeyecek çaptaki tetikçi değildir; katil, sermayenin, halk düşmanlarının, kandan beslenen savaş baronlarının, “kutsal devlet” diye perdeledikleri faşist düzenleridir. Cinayetin Türk halkı adına işlendiği koca bir yalandır. Tersine, cinayet aynı zamanda ırkçılıkla esir alınmaya çalışılan Türk halk onuruna ve halkların kardeşliğine yöneliktir. Tüm katliamların hesabını birleşik halk iradesiyle soracağımız güne kadar söylemeye devam edeceğiz: Faşizme inat “...”(x) Hrant.

BAŞKAN – Sayın Altaca Kayışoğlu…

4.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, Bursa’nın Osmangazi ilçesinin Demirtaş Mahallesi’nin sağlık alanındaki sorunlarına ilişkin açıklaması

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Sağlık Bakanı Sayın Koca’ya sesleniyorum: 90 bin nüfusa, 520 sokağa sahip Bursa’nın Osmangazi ilçesinin Demirtaş Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlarımızdan sağlık sorunlarıyla ilgili şikâyetler alıyoruz. 2014’e kadar belde statüsünde olan Demirtaş’ta yaşayanlar mahalleye dönüştürülmelerinin ardından sorunlarının daha da büyüdüğünü dile getiriyorlar. Bu bağlamda, 3 aile sağlığı merkezi bulunan 90 bin nüfuslu Demirtaş’ta planlanan yeni bir sağlık yatırımı söz konusu mudur? Böyle bir planlama söz konusuysa çalışmalar için belirlenen bir tarih var mıdır? Böyle bir planlama yoksa artan şikâyetlerin önlenmesi için ne gibi önlemler alınacaktır? Demirtaşlılar aile sağlığı merkezi bekliyor.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Tığlı…

5.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın, iktidarın Giresun’daki yol projelerini rafa kaldırdığına ilişkin açıklaması

NECATİ TIĞLI (Giresun) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

“Giresun'un vizyon projesi.” diye iktidarın her fırsatta dile getirdiği Giresun limanı köprülü kavşağı için 2022 Yılı Yatırım Programı’na yıllık tamı tamına 1.000 lira yani asgari ücretin dörtte 1’inden biraz az ödenek aktarıldığı görülüyor. Yıllardır siyasi kazanç için kullandığınız ve her fırsatta “Proje çalışmaları devam ediyor.” dediğiniz Giresun Güney Çevre Yolu Projesi’ni zaten rafa kaldırdığınız yatırım planlarında olmayışından çok net anlaşılıyor. Güney çevre yolu Giresun geçişini 2022 Yılı Yatırım Planı’na almayan ama konuyu her seçim döneminde istismar eden iktidardır. Giresun'un çözüm bekleyen en acil sorunu olan 145 milyon liralık Liman Köprülü Kavşak Projesi için 2022 Yılı Yatırım Programı’na 1.000 lira ödenek konulmasının Giresunlularla alay edilmesi olması bir yana, bu ödenekle bu projenin kaç yılda bitirileceğini gerçekten Giresunlu hemşehrilerim adına merak ediyoruz.

Teşekkür ederim Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Çelebi…

6.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, teröristle fotoğrafı olan vekil hakkındaki fezlekeye “evet” oyu vereceklerine ilişkin açıklaması

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Memleket Partisi olarak altı temel ilkemizden biri teröre karşı net duruşumuzdur. Terörist ile vekilin fotoğrafı olmaz, dağla irtibatı olan siyasi parti olmaz. Gelecek fezlekeye “evet” oyu vereceğiz ancak “FETÖ zombi” teşkilatının başındakiyle fotoğrafı olan vekillerin fezlekelerini de buraya bekliyoruz; onlar da yargılanmalıdır. Senin teröristin, benim teröristim olmaz. Ülkemiz ve millî iradenin tecelligâhı yüce Meclisimiz terörden tamamıyla arınana kadar mücadelemiz sürecektir. Bilinsin ki halkımız, matematik hesapları uğruna suskunları oynayanlara da prim vermeyecektir, o hesaplar tutmaz, vatan masaya yatırılmaz; artık seçenek var, artık Memleket Partisi var diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ihtiyaç sahibi ailelerin çocuklarına verdiği sosyal ve ekonomik desteğe ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız tarafından ihtiyaç sahibi ailelerimizin çocukları için ödenen sosyal ve ekonomik destek miktarı memur maaşlarına yapılan düzenleme doğrultusunda bu ay 1.259 TL’den 1.611 TL’ye yükseltildi. Ocak ayından itibaren ailelerin hesabına toplam 234 milyon 666 bin Türk lirası yatacak. Aile odaklı bir sosyal hizmet modeli olan sosyal ve ekonomik destekle çocukların ekonomik nedenlerle ailesinden uzakta büyümelerinin önüne geçilerek onların kendi aileleriyle bir arada, sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri önemseniyor. Bu destekle, ihtiyaç sahibi aileler çocuklarının başta eğitim olmak üzere diğer ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar.

AK PARTİ iktidarı olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde toplumumuzun bütün sosyal kesimlerini desteklemeye devam edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Bülbül…

8.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, Köşk-Ödemiş ve Nazilli-Beydağ yol sorununa ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Büyük Menderes ve Küçük Menderes Ovalarında üretim ve ticaret yapan Aydınlı hemşehrilerimiz Köşk-Ödemiş, Nazilli-Beydağ ticaret yolunu çok sık kullanmaktadır. 19 Temmuz 2019 tarihinde dönemin Ulaştırma ve Altyapı Bakanına Nazilli-Beydağ yolu hakkında verdiğim soru önergesine 44 kilometre uzunluğunda tek yol olarak 2019 Yılı Yatırım Programı’nda yer aldığı, bitim tarihinin 2021 yılı olduğu yanıtı verildi. İktidar vekilleri de bunu müjde olarak duyurmuşlardı ancak yine sözlerini tutmadılar. Yolun bir türlü tamamlanmaması nedeniyle vatandaşların mağduriyeti ne yazık ki devam ediyor; üreticiler mağdur, onlarca kaza meydana geliyor, daha dün bir kaza daha gerçekleşti.

AKP iktidarının tek yaptığı, Aydın’da olmayan, bir türlü yapılmayan projeleri yapılmış gibi anlatmaktan ibaret. Devlet yatırımını almada 81 il içerisinde 77’nci durumda Aydın ili. Hemşehrilerimize layık olduğu hizmeti sunmak için geliyor gelmekte olan.

BAŞKAN – Sayın Aycan…

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, sağlıkevlerinde çalışan personelin özlük haklarına ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, sağlık hizmetleri esas kamu hizmetlerindendir. Esas hizmetlerin devlet memuru eliyle yürütülmesi anayasal hükümdür fakat kamu sağlık kuruluşlarında personel farklı statüde çalışmaktadır. Sağlıkevleri kırsal kesime sağlık hizmeti götüren en uç sağlık kuruluşudur. Sağlıkevlerinin, sağlıkevlerinde personelin varlığı çok önemlidir, buraların yaşaması, hizmet vermesi zorunlu bir durumdur. Buralarda çalışan sağlık personeli, vekil ebe ve vekil hemşireler özlük hakları konusunda en mağdur kişilerdir, süresiz sözleşmeli olarak çalışmaktadırlar; bu kişilerin kadroya geçirilmesi, özlük haklarının verilmesi çok gereklidir. Sağlık kuruluşlarında süreli ve süresiz sözleşmeli statüde çalışan tüm personel kadroya geçirilmelidir, kamu dışı aile sağlığı çalışanları da kadroya geçirilmelidir. Sağlık personeli arasında pozisyon farklılıklarının ortadan kaldırılması çalışma verimliliği için çok gerekli bir durumdur.

Teşekkür ederim, saygılarımla.

BAŞKAN – Sayın Kılavuz…

10.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Karayollarında görev yapan personelin ücretlerinde “eşit işe eşit ücret” prensibi temel alınarak düzenlemeye gidilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Karayolları Genel Müdürlüğü ve bağlı bölge müdürlüklerinde çalışan işçiler aynı işi yaptıkları hâlde farklı ücretlendirmelere tabidirler. Türkiye YOL-İŞ Sendikası ile Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası arasında imzalanan 19’uncu dönem toplu iş sözleşmesine göre, 15/7/2005 tarihinden önce işe girenler 1’inci skala ve günlük 329 TL brüt ücret alırken, 15/7/2005 tarihinden sonra işe girenler 2’nci skala ve 190 TL'yle ücretlendirilmektedir. Yaklaşık 16 bin çalışanın bulunduğu 2’nci skalada her sözleşme döneminde makas açılmakta, hak ve motivasyon kaybına uğrayan personelin çalışma verimlilikleri düşürülmektedir. Karayollarında görev yapan personele yönelik “eşit işe eşit ücret” prensibi temel alınarak ücretlendirilmede düzenlemeye gidilmesi yerinde olacaktır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Ekinci…

11.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının engelli vatandaşlara sağladığı desteklere ilişkin açıklaması

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkanım.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız tarafından bakıma muhtaç engelli yakınının bakımını üstlenen 535 bin vatandaşımıza ocak ayında 957 milyon TL destek sağlanmıştır. Sosyal hizmet modelleri kapsamında evde bakım yardımı 1.798 TL’den 2.300 TL’ye çıkarılmıştır. Sultan şehrim Sivas’ta da engelli maaşı alan kişi sayısı 2.459, engelli yakını maaşı alan kişi sayısı 199, evde bakım hizmetinden de 5.419 hemşehrimiz yararlanmaktadır. Ödemelerin tüm engelli vatandaşlarımıza ve ailelerine hayırlı olmasını diliyor, her kesimin yanında olduğu gibi engelli vatandaşlarımızın da her daim yanında olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Sayın Derya Yanık’a teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Sümer…

12.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, akaryakıta gelen zamlara ilişkin açıklaması

ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Her geçen gün zam haberleriyle uyandığımız ürünlerden bir tanesi de akaryakıt. Arka arkaya gelen zamlara ne vatandaş ne de işletmeci alışabilmiş durumda değil. O kadar çok zam geldi ki akaryakıt istasyonlarındaki tabelalarda fiyatları yazacak yer kalmadı. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında vatandaş benzinin litre fiyatına 1 lira 48 kuruş öderken bugün 13 lira 85 kuruş ödüyor. 2021 yılında akaryakıt fiyatlarına 46 defa zam geldi, üzerinde 12 değişiklik yapıldı, dün de motorine 54 kuruş daha zam geldi. Öyle bir duruma gelindi ki hem tüketici benzin alamaz hem de petrol işletmecisi zarar eder hâle geldi. Böyle giderse otobüsçüsü, kamyoncusu, servisçisi, nakliyecisi, taksicisi kontak kapatacak duruma gelecek. Bu acı tablonun sorumlusu zam yağmuru ve hiperenflasyona sebep olan saray iktidarıdır.

BAŞKAN – Sayın Erdem…

13.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem’in, 2020 senesinin KPSS öğretmen adaylarının yaşadığı mağduriyete ve engelli öğretmenlerin beklentilerine ilişkin açıklaması

ARZU ERDEM (İstanbul) – Teşekkür ederim Saygıdeğer Başkanım.

2020 KPSS sınavının ilk pandemi senesine denk gelmesi sebebiyle ortalaması düşük olmuştur. Pandemi koşulları dolayısıyla öğretmen ataması yapılmamıştır, devamında 2021 yılında KPSS sınavı yapılmıştır ve puanlar genel ortalamalardan da anlaşılacağı üzere yüksek olmuştur. Açıklanan ilk atamada her ne kadar 2020 ve 2021 KPSS sınavına girmiş olanlardan alım yapılsa da sistem göz önünde bulundurulduğunda yukarıdan aşağı alımdan dolayı aslında 2020 senesinin KPSS öğretmen adaylarından maalesef çok az sayıda atama gerçekleştirilebilmiştir. Mağdur olan bu öğretmen adaylarımızın, kardeşlerimizin puanlarının özellikle süre olarak uzatılması talep edilmektedir.

Yine başımızın tacı engelli öğretmenlerimiz ek atama ve sayı olarak 2 bin civarında bir öğretmen ataması beklemektedir.

Çok teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Karaduman…

14.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, İsrail’le normalleşmenin kabul edilemez olduğuna ilişkin açıklaması

ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) – Sayın Başkanım, dün Sayın Cumhurbaşkanı İsrail’le bazı anlaşmalar üzerinden normalleşme sinyalleri verdi. Yıllardır atılan yanlış adımların bir sonucu olarak bugün bölgede yalnızlaştık ve İsrail’le anlaşma yapmak durumuna düşürüldük. Terör devletiyle yapılacak bir anlaşmada kazan-kazan esası kesinlikle söz konusu değildir, böyle bir anlaşmanın amacı terörü meşrulaştırmaktır.

İsrail’le normalleşme; toprakları gasbedilen, evleri yağmalanan mazlum Filistin halkı özelinde bütün Müslümanlara ihanettir. Filistinli çocukları katlederken gözünü kırpmayan, binlerce Müslümanı zindanlarda işkenceyle çürüten, kendi menfaatleri için bölgeyi kan gölüne çeviren İsrail’le normalleşmek asla kabul edilemez. İsrail bir terör devletidir ve coğrafyamız için en büyük tehdittir. Bir kez daha hatırlatma gereği duyuyoruz ki İsrail’le örtünen çıplak kalır.

BAŞKAN – Sayın Göker…

15.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in, sağlık personelinin özlük haklarına ilişkin açıklaması

MEHMET GÖKER (Burdur) – Sayın Başkanım, otuz yıllık uzman hekime reva görülen 8.100 lira maaş, aile sağlığı merkezlerinde asgari ücretle çalışan hemşireler, taşeronda asgari ücretle çalışan teknisyenler, özel hastanelerde asgari ücretin altında çalışan hemşire ve sağlık personeli, idare baskısı, cezalandırılmayan şiddet, tehdit ve bunlara karşı iktidarın yetersiz tavrı nedeniyle çalışmaktan bıkan, çözümü yurt dışına çıkmakta ya da istifa etmekte arayan sağlık personelinin özlük haklarına yönelik iyileştirme bir an önce yapılmalıdır. Bu konuda Sağlık Bakanlığını ivedi olarak göreve davet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu…

16.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, Arnavutluk’un Laç şehrinde Türkiye tarafından depremzedeler için inşa edilen konutlara ve Ethem Bey Camisi’nin açılışına ilişkin açıklaması

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Arnavutluk’ta 2019 yılında meydana gelen deprem felaketinde evlerini kaybeden aileler için Türkiye tarafından Laç şehrinde inşa edilen ve on üç ay gibi kısa bir sürede tamamlanan konutların teslimi ve Tiran’ın mücevheri Ethem Bey Camisi’nin açılışı Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirilmiştir. İyi ve kötü gününde kardeşinin ve dostunun yanında olmak bizim medeniyet değerlerimizin en önemli gereğidir. Coronavirüs salgınında büyük devletler kendi içine kapanırken, sınırları dışındaki dramlara gözlerini yumarken biz hiçbir ayrım yapmadan tüm dostlarımızın imdadına koştuk. Paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanarak salgına karşı mücadelelerinde dostlarımıza destek verdik, elimizdeki imkânları onlarla paylaştık. Tüm bunları yaparken milletimizin ferasetinden, gönlünün genişliğinden ve asaletinden güç aldık, almaya da devam ediyoruz.

Sözlerime son verirken mazluma umut, mağdura teselli geleneğimizi sürdüreceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özkan…

17.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, Mersin’e yapılan öğrenci yurtlarına ilişkin açıklaması

HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Gençliği karşımızda bir sorun ya da bir problem olarak değil, yanı başımızda hissettiğimiz bir güç, desteğini önemsediğimiz, fikirlerimizi bir sonraki döneme taşıyacak ciddi bir potansiyel olarak görüyoruz. Ondan dolayıdır ki gençlerimize yönelik yapılan her yatırım geleceğimizi daha güçlü kılacaktır.

Mersin’imizde 3.500 kişilik kız öğrenci yurdunun arkasında bulunan 40 dönümlük arazi üzerinde 1.000 yatak kapasiteli kız ve 1.500 yatak kapasiteli erkek olmak üzere 2.500 yatak kapasiteli 2 öğrenci yurdunun yapımına başlanmıştır. Daha konforlu bir ortam hazırlamak için yeni hizmetlerimizle kıymetli gençlerimizin daima yanında olmaya devam edeceğiz.

Emeği geçenlere teşekkür ediyor, öğrencilerimize hayırlı olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kaplan…

18.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplan’ın, Yerel yönetimlerin tedbirsizliği yüzünden Gaziantep’te kar yağışı nedeniyle vatandaşın yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

İRFAN KAPLAN (Gaziantep) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Gaziantep’te kar yağışı nedeniyle hayat durdu. Meteorolojinin günler öncesinde yaptığı uyarılara rağmen Gaziantepliler mağdur oldu. Yerel yönetimlerin basiretsizliği yüzünden şehrin ana caddeleri ve diğer şehirlerle olan ana yollarında ulaşım durdu. İnsanlar on üç-on dört saat yolda mahsur kaldı. AK PARTİ’li belediyeler çoluk çocuk, genç yaşlı, hasta demeden herkesi mağdur etti. Ambulanslar dahi yerinden kalkmadı. Kar yağması ve yolların kapanmasına karşı herhangi bir önlem alınmadı. Yolda mahsur kalan insanlara sıcak bir çorba bile ulaştırmayı beceremeyen belediyeler ve AFAD Gaziantep’te sınıfta kaldı. Halkın 60 milyonunu Okçular Vakfına yatır ama sokaklara bir avuç tuz atma. Buradan yetkililere sesleniyorum: Gaziantepli vatandaşlarımızı daha fazla mağdur etmeyin. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yılmazkaya…

19.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, Yerel yönetimlerin tedbirsizliği yüzünden Gaziantep’te kar yağışı nedeniyle vatandaşın yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) – Teşekkürler Sayın Başkan.

İlim Gaziantep’te günler öncesinden yapılan bütün uyarılara rağmen, dün yaşanan kar yağışı nedeniyle trafiğin kitlendiği, vatandaşın saatlerce yolda kaldığı Nizip ile Nurdağı’ndan Antep’e giden yollar kapanmış, birçok ilçe ve Gaziantep kent merkezinin yolları yoğun kar yağışı nedeniyle saatlerdir kapalı kalmıştır. Yollarda mahsur kalan yaşlı, çocuk, kadın, hamile ve hasta vatandaşlarımızın yaşadığı mağduriyetler nedeniyle -birçok aracın yakıtının bitmek üzere olduğu, vatandaşların ilaç ve gıda sorunu yaşadığı ve hâlen ulaşılamayan yurttaşlarımızın olduğu- problemleri devam etmekte. Vatandaşa bu çileyi reva görenlere yazıklar olsun. “Şampiyon şehir” denilen Gaziantep’teki basiretsiz yönetim nedeniyle hemşehrilerimizin haklı isyanını sizler de görün, duyun. Kentin çok başarılı olduğunu, birçok konuda şampiyon olduğunu söyleyenler binlerce insanın on sekiz saattir hâlen yollarda aç, susuz ve soğukta kaldığını, ulaşımın durduğunu unutmasın, gerekeni hemen yapsınlar. “Yeter artık.” diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kaya…

20.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın, komiser yardımcılığı sınavındaki usulsüzlüklere ve özgür bir ülke için mücadele edeceklerine dair Hrant Dink’e söz verdiklerine ilişkin açıklaması

YILDIRIM KAYA (Ankara) – Teşekkürler Başkan.

Polis Amirleri Eğitimi Merkezi komiser yardımcılığı sınavında usulsüzlükler yapıldığına ilişkin çok sayıda şikâyet aldık. İlanda bin kişinin alınacağı duyurulmuş, sınava 32 bin kişi katılmış ancak yazılı sınavı 920 kişinin kazandığı açıklanmış. Mülakat ve fiziki yeterlilik sınavını 880 kişi geçmesine rağmen, sınavı kazanan kişi sayısı 500 olarak açıklanmış, 300 aday nedeni belirsiz bir şekilde elenmiştir. Polis Akademisi Başkanlığının duyurusunda, komiser yardımcılığı sınavında bin kişinin alınacağı açıklanmış olmasına rağmen, 500 kişi alınmasının nedeni nedir? Yapılan mülakat ve fiziki yeterlilik sınavını geçmesine rağmen, sayıları 300 olan personel hangi gerekçelerle elenmiştir?

Hrant Dink’e sözümüz olsun, kimsenin güvercin tedirginliğinde yaşamadığı özgür bir ülke için mücadelemiz devam edecek.

BAŞKAN – Sayın Toğrul…

21.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul’un, Yerel yönetimlerin tedbirsizliği yüzünden Gaziantep’te kar yağışı nedeniyle vatandaşın yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, seçim bölgem Gaziantep’te, dün tam anlamıyla bir felaket yaşandı. Meteorolojinin tüm uyarılarına cevaben AKP’nin yerel belediyeleri “Sevinçle karı bekliyoruz.” derken hiçbir önlem almadıkları dün açık bir şekilde ortaya çıktı. Şehrin tüm ana arterleri ve yokuşlar tamamen trafiğe kapandı; vatandaşlar hâlâ sokakta bekliyor ve hâlâ evlerine ulaşmayan insanlar var; ara sokakların tamamı kapalı.

Yine, Gaziantep-Adana Otobanı, Gaziantep’i Maraş’a bağlayan yol, Gaziantep’i Adıyaman’a bağlayan yol, bu saat itibarıyla hâlâ trafiğe kapalı. Bu kadar uyarıya rağmen yeterli önlemi almayan yerel yetkililer, acaba bu durumda vatandaşa bir cevap olarak istifa etmeyi düşünmezler mi? Çünkü bunun dışında gerçekten bir felaket yaşandı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Şevkin…

22.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Cumhurbaşkanının Adana’daki 2’nci etap metro projesini onaylaması için çağrıda bulunduklarına ilişkin açıklaması

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Adana’da trafik sorunu metrosuz çözülmez. Sayın Cumhurbaşkanı 2’nci etap Adana metrosunu onaylamadı; İstanbul metrosu, Muğla İçme Suyu Projesi de benzer kaderi yaşadı. 2’nci etap Adana metrosu 2022 Yatırım Programı’na alınmadı. Niye onaylanmadığını ve ne yapılmaya çalışıldığını bilmiyoruz. Bu, tek başına, bizim, partimizin, belediyemizin meselesi değil, bütün Adana’nın ve Adanalıların meselesidir. Doğmamış çocukları bile borçlandıran, her gün zarar eden bir metro… 2’nci etap olmadan bir işe yaramamayı sürdüren bir yapıya gönlünüz nasıl razı oluyor? Adanalıları cezalandırmaktan vazgeçin. Buradan Sayın Cumhurbaşkanına çağrımızdır: Önünüzde hazır imza bekleyen 2’nci etap metro projesini onaylayın, Adanalıların kanayan yarasına tuz basmayın; unutmayın, Adanalı bunu unutmaz.

BAŞKAN – Sayın Filiz, buyurun.

23.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, Şehit Mehmet Kâmil’i ve tüm şehitleri rahmet ve minnetle andığına ilişkin açıklaması

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

29 Ekim 1919 tarihinde Fransızların Ayıntab’ı işgal etmesinden kısa bir süre sonra, 21 Ocak 1920’de, 14 yaşlarındaki Mehmet Kâmil, annesini Fransız askerlerinin tacizinden korumaya çalışırken süngülenerek şehit edilir. Olay üzerine halk galeyana gelir ve ellerinde kazma, balta ve satırlarla olay yerine koşarlar. Küçük şehidin cenazesi ertesi gün muazzam bir törenle kaldırılır; dükkânlar kapanmış, alışveriş durmuş, cenaze töreni Fransızlara gözdağı verme gösterisine dönüşmüştür. Fransız komutan tercüman vasıtasıyla Kâmil'in babası Ökkeş Ağa'ya başsağlığı diler ve tazminat olarak 200 altını uzatır. Ökkeş Ağa “Çocuğumun kanının hesabını milletim soracaktır.” diye reddeder. Yüz iki yıl önce Mehmet Kâmil'in ve babasının bu asil davranışlarıdır ki bu topraklara namahrem eli değmemiştir. Şehit Mehmet Kâmil’i ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

BAŞKAN – Şimdi söz talep eden Grup Başkan Vekillerine söz vereceğim. Milliyetçi Hareket Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi ve İYİ Parti diye devam edeceğiz.

Sayın Bülbül…

24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, ülkemiz genelinde etkisini sürdüren yoğun kar yağışına, Ukrayna-Rusya gerilimi ile Balkanlardaki gerilime ve devletimizin bu gerilimler karşısında sergilemiş olduğu sorumlu ve yapıcı tavrın değerli olduğuna ilişkin açıklaması

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür ederiz Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz genelinde yoğun kar yağışının etkisini sürdürdüğü görülmektedir. Yoğun kar yağışından ötürü 52 il ve bazı ilçelerde okullarda eğitime ara verilmiş, ulaşımda bazı aksamalar meydana gelmiş, trafik kazalarının arttığı görülmüştür. Buzlanma riskinin de artmasıyla, özellikle can ve mal kaybının yaşanmaması için araçla yapılacak yolculuklarda vatandaşlarımızın azami derecede dikkatli olmasını diliyoruz. Yoğun kar yağışından kaynaklanan durumlardan olumsuz olarak etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyor, fedakârca çalışan personelimize; Karayolları personelimize ve diğer emniyet güçlerimize kolaylıklar diliyoruz. Bununla birlikte, yağan karın memleketimize ve milletimize bereket getirmesini, su kaynaklarımızın çoğalmasını da diliyoruz.

Sayın Başkan, Kazakistan’da geçtiğimiz günlerde yaşanan olayların yerini sükûnete bırakmasının ardından, Ukrayna-Rusya geriliminin yükselmiş olduğunu da dikkatle takip etmekteyiz. Rusya’nın Ukrayna sınırına asker sevkiyatını hızlandırdığı, Batılı ülkelerce Ukrayna’nın cesaretlendirildiği, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edebileceği yönünde açıklamaların dünya kamuoyunda yapıldığı bir ortamda, Karadeniz’in emperyal politikaların hesaplaşma sahası olarak görülmemesi gerektiğini bir defa daha dile getirmek istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bülbül.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sorunların diplomasi yoluyla çözülmesi samimi beklentimizdir. Bölgedeki gerilimin sona ermesinin bütün ülkelerin çıkarına olacağı tartışmasızdır.

Yine, tarihî ve kültürel bağlarımızın bulunduğu, gönül coğrafyamızdaki Kırım ve Kırım Türklüğünün pozisyonu özellikle hassasiyet taşıdığımız bir meseledir. 2014 yılında meydana gelen Kırım’ın ilhakı kanayan bir yara olarak karşımızda dururken yeni sorunların baş göstermesi kimsenin yararına olmayacaktır.

Öte yandan, bir süredir Balkanlarda da gerilimi artıran gelişmelerin yaşandığı görülmektedir. Cumhurbaşkanımızın, dün itibarıyla Sırbistan’la yapılan eğitim, kültür ve turizm alanındaki anlaşmaların hemen akabinde Boşnak, Hırvat ve Sırp liderleri bir ayara getirerek Balkanlarda, özellikle Bosna Hersek’te bir sorun yaşanmaması noktasında adım atılacağının açıklanmasını son derece önemli buluyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Devletimizin Balkanlarda, Kafkaslarda, Karadeniz’de yaşanan bu gelişmelerde, bu gerilimler karşısında sergilemiş olduğu sorumlu ve yapıcı tavrın değerli olduğuna, diğer devletlerin de bu minvalde hareket etmesi gerektiğine inanıyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Beştaş, buyurun.

25.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Hrant Dink katliamının yıl dönümüne, TÜSEDAD Başkanı Sencer Solakoğlu ile Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Alican Ebedinoğlu’nun açıklamalarına ve vatandaşlara seçmeli ders olarak Kurmanci ve Zazakiyi tercih etmeleri için çağrıda bulunduğuna ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün 19 Ocak, kara, kapkara bir gün, hiç unutmadığımız, unutamadığımız bir tarih; Hrant Dink’in yargı kararıyla önce suçlu ilan edilmesi ve sorumsuz gazetecilik anlayışıyla hedef gösterilmesinden sonra organize bir suikastın, katliamın da yıl dönümü.

Evet, bir bebekten katil yaratan karanlık iklim, ne yazık ki her seferinde yüz yüze geldiğimiz bir realiteye dönüştü. Hrant Dink’in ölümünün 15’inci yıl dönümünde kendisini saygı, sevgi ve minnetle andığımı ifade etmek istiyorum. Onun bıraktığı mücadele zemininin güçlenerek devam ettiğini, karanlıkları elbet yırtarak aydınlık günleri getireceğimize olan inancımızı da paylaşmak istiyorum.

Evet, sevgili “…”(x) seni unutmadık, senin sözlerinle bitirmek istiyorum bu anmayı. Şöyle demişti Sevgili Hrant: “Evet, bizim bu topraklarda gözümüz var fakat alıp götürmek için değil, ölünce altında uyumak için.” Rahat uyu sevgili “…”(x) seni unutmayacağız.

Sayın Başkan, ekonomi gündemi can yakmaya devam ediyor. Et ve Süt Kurumundan bir açıklama var. TÜSEDAD’tan Başkan Sencer Solakoğlu yaptığı açıklamada “Nisan ayı gibi et ve süt açığı ortaya çıkacak. Ürünler o kadar pahalı olacak ki insanlar alamayacak. Kıtlık böyle olacak.” diye açıklama yapmış. “Fiyatlar en az yüzde 30, en kötü senaryoda yüzde 40 oranında artabilir. Dolar yükselirse fiyat daha da çok artar.” diye bir açıklaması var. Bunun anlamını hepimiz çok iyi biliyoruz ve anlıyoruz. Artık bizleri, vatandaşı açlık bekliyor. Yurttaşlar yoksulluktan değil, açlıktan şikâyet ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hani, kuru ekmekle, simit çayla beslenmemizi salık veren AK PARTİ’liler vardı ya; evet, o kuru ekmek de yok artık bu ülke halkları için; herkesi öyle bir açlığa mahkûm ettiler ki insanlar açlıktan ölmemek için çaba gösteriyor. Artık hamaseti bırakmanın, siyasete malzeme yapmanın zamanı değil, bu derde çare bulmanın zamanı ve biz, bu çare için her anlamda hazırız, bunun mücadelesini veriyoruz.

Diğer bir açıklama Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Alican Ebedinoğlu tarafından yapıldı. “2021 yılı sonu itibarıyla sadece Diyarbakır'da 982 iş yeri kapandı ve en az 10 bin kişi işsiz kaldı. Hiçbir tarihte kapanan esnaf sayısını bu oranda görmedik.” diyen Ebedinoğlu, destek sağlanmaması durumunda önümüzdeki dönemde kapanmaların artacağını söyledi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu, sadece Diyarbakır için değil, Türkiye'de bütün esnafların karşı karşıya kaldığı çok ciddi bir problem. Esnaflar artık kepenk kapatıyor ve vatandaş zor günler yaşıyor. Esnafların kepenk kapatması, artık iflas etmeleri, tabii ki bizlere de herkese de doğal olarak yansıyor ve bu sorunlara da çözüm üretmek hamasetten çok önce geliyor. Açlığın olduğu yerde çözümü konuşmak lazım.

Sayın Başkan, ana dil meselesinde bir çağrım olacak. Konfüçyüs’e sormuşlar “Bir ülkeyi veya halkı var etmek için ilk iş olarak ne yaparsınız?” diye, o da “Dille başlarım, onu korurum.” demiş, “O olmazsa her şey bozulur.” demiş. “Peki, bir ülkeyi, halkı yok etmeye çalışırsanız ilk iş ne yaparsanız?” diye sormuşlar, ona da “Dille başlarım.” demiş, “Dili olmayanın varlığı da olmaz.” diyerek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bugün asimilasyon kıskacında olan, “tek dil, tek millet” denilerek üzerinde politika yürütülen Kürt dili için de bu bin yılları aşan tespit maalesef günümüzde de geçerli. Çünkü “...”(x) Yani dilimizin sınırları dünyamızın sınırlarıdır. “...”(x) Yani dilimiz, varlığımız ve onurumuzdur.

Bu gerçeklik ve önemden yola çıkarak seçmeli ders seçimine dair bir çağrıda bulunmak istiyorum: Zazaca, Kurmanci seçmeli ders olarak kabul edilmiş olup bu derslerden yararlanmak için son başvuru tarihi 21 Ocak 2022 Cuma günüdür. Bütün vatandaşlara şu çağrıyı yapmak istiyorum: Birbirimizi zenginleştiren, güzelleştiren, birleştiren ne varsa hepsine sahip çıkacak adımları atmak için 21 Ocak önemli bir dönemeç olabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Zira, tüm kuşatılmışlıklara direnen dile kilit vurulamaz. Ana dili, kişinin varoluşundan gelen en güzel sesidir ve bu güçlü sesimiz bir barış çığlığı olarak her yerde yankılanmaktadır, yankılanacaktır. Seçmeli derslerde kendi ana dilinizi, Kurmanci ve Zazakiyi seçin diye çağrıda bulunmak istiyorum ve aynı çağrıyı Kürtçe yapmak istiyorum: “…”(x)

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Özgür Özel.

Buyurun Sayın Özel.

26.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Hrant Dink suikastının yıl dönümüne, uzaklaştırma cezası alan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Beliz İnce’nin yanında olduklarına, Ankara Melike Hatun Camisi İmam Hatibi Halil Konakçı’nın tehditlerine pabuç bırakmayacaklarına ve Millî Beka Hareketi Başkanının Sezen Aksu’yu tehdit ettiğine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

On beş yıl önce katledilen Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i bir kez daha anmak isterim. Bugün sabahleyin eşi Rakel Dink’le telefonda görüştük. Bugünkü Meclis Genel Kurulundaki çalışmalar olmasaydı, bu yoğun gündem olmasaydı bugün anma töreninde olmak istediğimizi, her sene olduğu gibi, o acının hâlâ içimizi yaktığını, Hrant Dink gibi aydın kimliğiyle kardeşlik ve barışa katkı sunmaya son ana kadar özen gösteren bir şahsiyetin kaybının hepimiz için yeri doldurulamaz bir kayıp olduğunu ifade ettim. Herkesin gördüğü, kimsenin kılını kıpırdatmadığı bir suikast sürecindeki tüm karanlıkların açığa çıkacağı bir soruşturma ve yargılama safahatını şart olarak görüyoruz. Bunun için bugüne kadar çağrıda bulunduk, bundan sonra içinde bulunacağımız iktidar döneminde de gereğini yapacağımızın sözünü bir kez daha buradan vermek istiyoruz.

Sayın Başkan, Boğaziçi Üniversitesine bir yıl kadar önce atanan bir kayyum rektör… Buna üniversitenin öğrencilerinin, öğretim görevlilerinin, mezunlarının verdiği tepki, gösterdikleri büyük mücadele bir yandan devam ediyor. Bir seferinde 550 öğrenciyi gözaltına alıp bu öğrencilerden tamamını adı sanı unutulmuş, kimi 1977’de faaliyetini bırakmış terör örgütleriyle kimi hâlen faaliyette olan ve hiçbirimizin reklamının yapılmasını tasvip etmeyeceğimiz terör örgütleriyle isimlerini sayan Süleyman Soylu, bu öğrencileri hem kriminalize etmiş hem toplum önünde, aileleri önünde, komşuları önünde çok zor durumda bırakmıştı. O yargılamalar iddia…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Soylu’nun iddianamelere yansımayan, hâkimlere iddia dahi edilmeyen ve asla mahkemede gündeme getirilmeyen iftiraları orada ortaya çıktı. Tutuklu öğrencimiz yok, yargılamalar, öğrencilerin masumiyetini ortaya koyuyor. Ama bu sefer de Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden Beliz İnce’ye, Naci İnci’ye yumurta attığı iddiasıyla bir dönem okuldan uzaklaştırma cezası verildi. 12 Eylül faşizminden kalma disiplin yönetmelikleriyle öğrenciler ve akademisyenler üzerinde baskılar oluşturuluyor; ispatlanamayan suçlarla ya da o yaştaki, o çağdaki öğrencilerin çok daha hafif uyarılarla geçirilebileceği birtakım eylemleri ömürlerinden yıllar alacak cezalara dönüştürülüyor. Biz, Beliz’in yanındayız, Boğaziçinin yanındayız, akademisyenlerin yanındayız ve bundan sonra da yanlarında olmaya devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – 19 Ocak, Hrant Dink cinayetini, o dönemdeki hedef göstermeleri hatırlatırken bir yandan da hepimizin vergileriyle maaş alan Ankara Melike Hatun Camisi İmam Hatibi Halil Konakçı afişlerle il il gezerek, namaz saatleri dışında camilerde ve söyledikleri kahkahalarla, alkışlarla karşılanarak, tezahüratlar alarak hedef göstermelere, saldırgan tutumlarda bulunmaya devam ediyor. Son olarak hedefinde Sezen Aksu var. Sezen Aksu’yu açıkça hedef gösterirken İslam’ın sahipsiz olduğunu, şeriatın geri gelmesi gerektiğini, şeyhülislamlık makamı olsaydı bu sanatçıların bu sözleri söyleyemeyeceklerini, bir şekilde şeriatın ve şeyhülislamlık makamının geri gelmesi için çalıştıklarını ve başaracaklarını söylüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Cumhuriyetin kurumlarından, cumhuriyetten maaş alarak cumhuriyete, cumhuriyetin yurttaşlarına meydan okuyor. Bu hadsiz, vaktiyle Bursa’daki bir camideki verdiği vaazda, sözde vaazda beni de hedef almış; İslam’a küfrettiğimi, dine küfrettiğimi iddia etmiş; benim “Okul öncesi eğitim Millî Eğitimin işi mi, yoksa Diyanetin işi mi?” dememden Diyanete küfrettiğim iddiasını çıkarıp beni hedef göstermiş ve iki elinin, o sözde iki elinin yakamda olduğunu, azdan az çoktan çok gideceğini söylemişti. Farklı mecralardan söyledim, tutanak altında söylüyorum: Biz onları biliriz, geçmişini biliriz, yapısını biliriz; bulunduğu o kutsal mekânlardan yaptığı saldırılara teslim olmayız. Bir canımız var, gelip alabiliyorsa alsın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ancak biz, onun cesaret aldığı, çağrı üzerine tek kapılı lüks spor arabalardan inen, kot pantolon üzerine perdelik kumaştan kefen çekenlere değil, Atatürk’ün emriyle bu ülke için toprak altında kefensiz yatanlara benzeriz, onların torunlarıyız. (CHP sıralarından alkışlar) Talimatla bıyık bırakanların, talimatla sakal uzatanların, talimatla meydan okuyanların meydan okumalarına, tehditlerine pabuç bırakmayız. Onlar çok beğenip halılar serer, top atışlarıyla karşılarken biz, Kartal İstimbotu’nun üzerinden işgal kuvvetlerine “Geldikleri gibi gidecekler.” diyen Gazi Mustafa Kemal’in partisindeyiz. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın Özgür Bey.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Onlar, onların yandaşları, 6’ncı Filoyu -sümme haşa- kıble belleyip namaz kılarken biz, 6’ncı Filonun emperyalist askerlerini denize dökenleriz; onların çizgisindeyiz, onların devamıyız. (CHP sıralarından alkışlar)

Süleyman Soylu’yu korumak için Millî Beka Hareketi Başkanının gidip de Metin Külünk’ün makamını -sözde- basıp oradan fotoğraf paylaşmasına ses etmeyen suç işleri bakanı, dün aynı zatın Sezen Aksu’nun evinin önündeki açıklamasına da sustu. Bu zat, birkaç gün önce polisimiz tarafından sahte polis kimliği, sahte basın kartı, yasak çakar ve elinde polis telsiziyle yakalandı, etrafta geziyor, Sezen Aksu’yu tehdit ediyor. Geçtiğimiz haftalarda da bizleri tehdit etmişti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Cirimleri kadar yer yakarlar, onlardan korkan, ona cesaret veren suç işleri bakanından, partisinin linç ordusundan beter olsun! (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ünal…

27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı’nın 511’inci kilometresinde meydana gelen patlama sebebiyle Kahramanmaraş Pazarcıklı vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ilettiğine, Hrant Dink’in ölüm yıl dönümüne ve Genel Kurul gündemine ilişkin açıklaması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Özgür Özel, son derece heyecanlı bir konuşma gerçekleştirdi. “Suç işleri bakanlığı” gibi bir ifadeyi şiddetle reddediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin İçişleri Bakanlığı bir makam olarak asla “suç işleri bakanlığı” olarak nitelendirilmez. Kendisini haklı olarak Cumhuriyet Halk Partisinin de kurucu lideri olan Mustafa Kemal Atatürk’le özdeşleştirdi. Ben Cumhuriyet Halk Partisinin bugünkü siyasi pozisyonunu da Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bağımsızlık, benim karakterimdir.” diyen iradesiyle örtüştürmesi gerektiği kanaatindeyim.

Sayın Başkan, dün akşam Kahramanmaraş Pazarcık ilçesi Narlı Mahallesi’nde 19.30 sıralarında Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı’nın 511’inci kilometresinde henüz belirlenemeyen bir nedenle bir patlama gerçekleşti ve maalesef bir yangın meydana geldi; hamdolsun ki herhangi bir can kaybı söz konusu olmadı, petrol akışı BOTAŞ tarafından durduruldu. Karayolları ve Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi itfaiye araçlarıyla yangına müdahale edildi. Yangın sabah saatlerinde kontrol altına alındı. Yangın -dediğim gibi- can ve mal kaybına sebep olmadı. Tüm Kahramanmaraş’ımıza ve Pazarcıklı hemşehrilerimize buradan geçmiş olsun diyorum.

Yine, bugün 19 Ocak, acı bir gün.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Onu, Hrant Dink'i biz Avrupa Parlamentosunda düzenlenen “Geçmişin Geleceği: Türkiye'deki Ermeniler” temalı konferanstaki tavrıyla tanıyoruz. Ermeni diasporası temsilcisinin, kendisini yani Hrant Dink'i “Türkiye'nin rehinesi” olarak tanımlaması üzerine şöyle demişti: “Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız; böyle algılar, böyle davranırız. Dışarıdakiler içeridekilerin hamisi kesilirse devlet ve toplum da azınlıkları dışarının uzantısı olarak görür.” Hrant Dink'i ölüm yıl dönümünde buradan saygıyla anıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ünal.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Bugün görüşeceğimiz özellikle enflasyon muhasebesi kanununun ve dünden kalan, son oylamasını yapacağımız kanunun hayırlara vesile olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Usta, buyurun.

28.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Gaziantep’teki kar yağışı nedeniyle vatandaşların yaşadığı mağduriyetin liyakatsiz ve ehliyetsiz yönetimden kaynaklandığına, Hrant Dink’in 15’inci ölüm yıl dönümüne, sağlık çalışanlarının hak ve taleplerine, adil yargılanma hakkına, Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2022 Raporu’na, protezlerde çıkan fiyat farklarının vatandaşın canını yaktığına, servis esnafının sorunlarına ve Cumhurbaşkanının 2022 yılının Türkiye’nin en parlak yılı olacağına ilişkin sözlerine ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gaziantep bugün son yılların en güçlü, en yoğun kar yağışını aldı; yağan kar sonrası şehirde hayat âdeta durdu, binlerce araç, Nurdağı Otoyolu’nda mahsur kaldı, otoyoldaki araçlar hâlen kurtarılmayı bekliyor. Valinin verdiği bilgilere göre şu ana kadar 1.900’e yakın araç kurtarılmış, aynı zamanda 2.900 kişi kurtarılmış ama bir bu kadar kişinin de şu anda mahsur kaldığı ifade ediliyor, tahmin ediliyor. Tabii, Meteorolojinin uyarılarına rağmen hem şehir içerisinde hem de ana yollarda niye bu kadar çok mağduriyet oldu, buna bir bakılması lazım; zannediyorum bu da yine liyakatsiz ve ehliyetsiz yönetimden kaynaklanan bir sorunmuş gibi geliyor. Tabii, on yedi saattir vatandaşlarımız kurtarılmayı bekliyor, aç susuz şekilde bekliyorlar, yapılan çalışmaların yetersiz olduğu düşünülüyor. AFAD dâhil tüm imkânların seferber edilip Hükûmetten çalışmaların hızlandırılmasını bekliyoruz.

Bugün, Hrant Dink’in 15’inci ölüm yıl dönümünü idrak ediyoruz, ben bu vesileyle hem ailesine hem de sevenlerine başsağlığı diliyorum. Hepimiz Türk’üz ve fevkalade üzgünüz. Bu topraklarda, Türkiye Cumhuriyeti devleti çatısı altında ve Türk Bayrağı’nın gölgesinde kardeşçe yaşayacağımız huzurlu bir gelecek temenni ediyorum.

1 Aralık 2021 günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen teklifle, uzman doktor, pratisyen hekim ve diş hekimlerinin maaşlarında 2.500 ile 5.000 arasında bir iyileştirme yapılmıştı fakat daha sonradan ortaya çıkan birtakım sıkıntılar nedeniyle bu karar geri çekildi ve bugüne kadar bir iyileştirme yapılamadı. Tabii, sağlık sektörü bir bütün olduğundan sağlık çalışanlarının kendi içerisinde ayrımcılık yapmadan bir düzenleme ihtiyacı devam ediyor. Aralık ayında uzman ve pratisyen hekimlere yapılması planlanan iyileştirme ve zamların hemşireler, sağlık memurları, ambulans ve acil bakım teknikerleri, acil tıp teknisyenleri, veteriner hekimler, fizyoterapistler ve radyoterapistler, ortopedi ve tıbbi laboratuvar teknikerleri gibi çeşitli sağlık çalışanlarına da yapılması şarttır; sağlık sektörü bir bütün olarak düşünülmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) – Bununla birlikte, görevi başında vefat eden sağlık çalışanlarımızın ailelerine ölüm aylığı bağlanabilmesi, sağlık çalışanlarına uygulanan şiddette cezaların artırılması, pandemiyle mücadele ederken hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının şehit sayılması ve 3600 ek göstergenin verilmesi gibi sağlık çalışanlarının hak ve talepleri de yapılacak çalışmayla bir an önce karşılanmalıdır, Hükûmetten beklentimiz budur.

Sayın Başkan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Mahkemeye 2021 yılında 66.121 bireysel başvuru yapıldığını ve bunların yüzde 73’ünden fazlasının da adil yargılanma hakkı için olduğunu söyledi. Diğer bir ifadeyle, geçen yıl Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruların yaklaşık dörtte 3’ü adil yargılanma hakkına ilişkin şikâyetleri kapsamaktadır. Bu sayı ve oranlar aslında bize vahim bir durumu işaret etmektedir, göstermektedir. Türkiye’nin, adil yargılanma hakkıyla ilgili büyük bir meselesi bulunmaktadır; vatandaşlar adaletin adil dağıtılmadığına inanmaktadır. Adalet herkes için vardır ve herkese eşit uygulanmalıdır. Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü esas alınmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) – Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2022 Raporu yayınlandı; öğretim ve araştırma, bilgi aktarımı, uluslararası görünüm gibi 13 ayrı kriterle 99 ülkede 1.600 üniversite karne aldı. Türkiye’nin, dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesi arasında artık hiç üniversitesi yok. Kayyum rektör protestolarıyla gündemde olan Boğaziçi Üniversitesi, dünya sıralamasında bu yıl da geriledi, Boğaziçi Üniversitesi, bir basamak daha gerileyerek ilk 800 bandından ilk bin bandına düşmüş oldu.

Sayın Başkan, bu sağlık sektörüyle ilgili bir sorun da şudur: Özellikle bu protezlerde ciddi bir şekilde fiyat farkları çıkmaktadır; bu, vatandaşın canını son derece yakmaktadır. Bu anlamda, özellikle hem vatandaştan şikâyet geliyor hem de -hatta- gazilerimiz dahi bu konuda çok ciddi şikâyet içerisinde bulunuyorlar. Devlet hastanelerine gittiklerinde çok fazla fark çıkmıyor belki ama orada da bu ihtiyaç vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) – “Protez değiştirilmelidir.” dedikten sonra bile altı ay ile bir yıl arasında süre veriliyor; dolayısıyla, özel sektöre gidenlerde de 30-40 bin liralara kadar farkın çıktığını görüyoruz. Bu, son derece can yakıcı bir durumdur; bu konuda SUT’ta yapılacak değişikliklerle vatandaşın canını yakmadan vatandaşı tedavi edebileceğimiz bir ortamın mutlak surette oluşturulması gerekir.

Diğer bir husus, bu taşımalı eğitimde servis esnafının sorunları devam ediyor. Biliyorsunuz, burada, Millî Eğitim Bakanlığı veya il millî eğitim müdürlükleri ihaleler yapıyor ve bu, devlet tarafından -taşımalı eğitimdeki servis şoförlerinin durumu- ödenen bir şey. Bu ihale yapıldığında mazot 6 lira; 6,50; 6,80 arasındaydı; şu anda mazot 14 liraya geldi. Lastik fiyatları, yedek parça fiyatları, hepsi yüzde 100’ün üzerinde arttı ancak bu ihalelerde bir düzeltme yapılmadı. Burada mutlaka fiyat farkının bir an önce verilmesi gerekmektedir. Esnafımız son derece sıkıntılıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayalım.

ERHAN USTA (Samsun) – Toparlayacağım.

Nasıl ki mesela, müteahhitlerle ilgili fiyat farkına ilişkin, ek fiyat farkına ilişkin düzenlemeler yapıldıysa servis esnafının da taşımalı eğitimdeki servis esnafının da bu sorunlarının mutlak surette görülmesi gerekir.

Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı, dün, 2022 yılının Türkiye'nin en parlak yılı olacağını ifade etmiştir yani umut tacirliği devam ediyor, umut satılıyor. 2023 için de bunlar söylenmişti, bugün Türkiye, 2023 hedefleri çerçevesinde bakıldığında, bu hedeflerin üçte 1’indedir yani birçok hedefte üçte 1’indedir. Şimdi, tabii, şu soruyu sormak istiyoruz: Bunu söylüyorsunuz, güzel de ne yapacaksınız da 2022 yılı parlak bir yıl olacak? Yirmi yılda niye yapmadınız, şimdi “2022 yılında yapacağız." diyorsunuz? Bunlara bakmak lazım.

Yıllar sonra enflasyon yirmi yılın üzerine çıkmıştır yani yirmi yılın en yüksek enflasyonunu yaşıyor Türkiye. Çiftçi belki de tarihinde ilk defa, en azından son elli yılda, fiyat artışlarından dolayı gübre atamıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) – Toparlayacağım Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) – Türkiye böyle bir sıkıntı yaşıyor. Vatandaşın alım gücü düştü. Yani her şeyde en kötü olduğumuz bir dönemdeyiz, enflasyonda dünya şampiyonuyuz, faiz oranlarında dünya şampiyonuyuz. Şu soruyu sormak istiyorum ben: Siz ne yapacaksınız da 2022 yılı parlak bir yıl olacak? Tabii, bu, umut satmaktır, umut tacirliğidir, bunu hiçbir şekilde doğru bulmuyoruz. Ülkeyi yönetenlerin güven verecek beyanatlarda bulunması lazım. Yandaşlar açısından, iktidara yakın olanlar açısından parlak bir yıl olabilir çünkü onlar dolar üzerden kamu-özel iş birliği projelerinde paralarını alıyorlar; işte, limanlar onlara şimdi peşkeş çekilecek; 3 maaş, 5 maaş alanlar var; onlar açısından olabilir ancak millet açısından bu yıl da -öyle görünüyor ki 2022 yılı da- çok kötü bir yıl olacak.

Millet açısından iyi bir yıl bekleniyorsa sandığın bir an evvel milletin önüne konulması lazım. Sandık geldikten sonra, seçim yapıldıktan sonra Türk milleti için güzel günler gelecektir diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Buyurun, okuyun.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Antalya Milletvekili Hasan Subaşı ve arkadaşları tarafından, uygulanan yanlış ihracat politikaları, destek ve teşvik sistemleri ile ihracat koşullarında sürekli yaşanan değişimlerin yarattığı güvensizlik ortamı nedeniyle limon üreticilerinin ihracat pazarlarını kaybetmesi, bir yıl içerisinde limonun bakımı, girdi maliyetleri, gübresinden ilaç ve mazotuna kadar fahiş oranda artması, üreticinin 30 kuruşa dalından zararına satması ya da yollara dökmesi konularında limon üreticilerinin sorunlarının, alınacak tedbirlerin ve çözüm önerilerinin belirlenmesi ve uygulanması amacıyla 19/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 19 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

19/1/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 19/1/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                        Erhan Usta

                                                                                                                                                                                                                          Samsun

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

Antalya Milletvekili Hasan Subaşı ve 19 milletvekili tarafından, uygulanan yanlış ihracat politikaları, destek ve teşvik sistemleri ile ihracat koşullarında sürekli yaşanan değişimlerin yarattığı güvensizlik ortamı nedeniyle limon üreticilerinin ihracat pazarlarını kaybetmesi, bir yıl içerisinde limonun bakımı, girdi maliyetleri, gübresinden ilaç ve mazotuna kadar fahiş oranda artması, üreticinin 30 kuruşa dalından zararına satması ya da yollara dökmesi konularında limon üreticilerinin sorunlarının, alınacak tedbirlerin ve çözüm önerilerinin belirlenmesi ve uygulanması amacıyla, 19/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 19/1/2022 Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Hasan Subaşı. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN SUBAŞI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bölgemizde, başta limon üreticilerinin yaşamakta olduğu sıkıntı ve ardından diğer narenciye üreticilerinin de yaşaması muhtemel sıkıntılara karşı tedbir aramak, zorunluluk hâline gelmiştir. Uygulanan yanlış ihracat politikaları, ihracat koşullarında sürekli yaşanan değişimlerin yarattığı güvensizlik ortamı nedeniyle limon üreticileri, ihracat pazarlarını maalesef kaybetmiştir. Limon üreticisi, fahiş girdi maliyetlerine rağmen malını 30 kuruşa dalından zararına satıyor ya da yollara döküyor. Üreticilerin sorunlarının, alınacak tedbirlerin ve çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması komisyonu kurulması gereklilik olmuştur.

Türkiye, özellikle gıdada yüksek enflasyonu yaşarken, market ve semt pazarlarında fiyatlar sürekli yükselirken bazı sebze ve meyveler depolarda ve dalında çürümeye terk ediliyor. Hükûmetin en temel ekonomi politikası söylemi hâline gelen ihracatı artırmak ise meyve ve sebzeler, özellikle narenciye söz konusu olduğunda dikkate alınmıyor. Geçtiğimiz sene, iç pazarda portakal fiyatlarında yaşanan yüksek artışlar nedeniyle Tarım ve Orman Bakanlığı, portakal ihracatı yapılırken kamuya ve Bakanlığa ait laboratuvarların tercih edilmesini istemişti. Bunun anlamı, portakal ihracatını durdurmak demekti. O günlerde hazırladığımız soru önergemiz ve narenciye birliklerinin tepkileri sonucu Bakanlığın geri adım atması sağlanmıştı.

Geçen seneki portakal krizinden sonra bu sene de limon üreticileri zor günler yaşamaktadır. Ülkemiz, dünya limon üretiminde yaklaşık yüzde 20’lik bir pazar payına sahiptir. Ancak coronavirüs salgınıyla birlikte, birçok ülkede limon başta olmak üzere, C vitamini içeren ürünlere talep ve fiyatlar artmıştı. Tarım ve Orman Bakanlığı ise iç piyasa ve enflasyon kaygısıyla limon ihracatını izne bağladı ve bunun sonucunda maalesef dış pazar kaybedilmiş oldu. Geçen yıl ağustos başında ihracattaki kısıtlama kaldırılsa da pazarları yeniden kazanmak maalesef mümkün olmadı. Bunun faturasını bu yıl üretici ödüyor. Bunun üzerine bir de komşularla yaşanan sorunlar, Rusya’nın engeller koyması, dış politikada istikrarsız ilişkiler, ihracat pazarlarının rakip ülkelere kaptırılmasına neden oldu. Antalya, Mersin, Adana ve Muğla’da üretilen limon, büyük ölçüde dalında kaldı.

Limon üreticisi; ilaçlama, gübreleme, sulama, budama ve temizleme gibi işlemler sonrasında bunların üzerine toplama, ambalajlama, nakliye, komisyon masrafları yapıyor. Üretici, kilosunu 1,5- 2 lira civarında mal ettiği limonu 30 kuruşa vermeye mahkûm oluyor. Hallerde ise limon kilogram fiyatı 50 kuruş ile 2,5 lira arasında işlem görmektedir. Bölgemizde birçok çiftçi, ürünü dalında bıraktı, bazı çiftçiler de mayer cinsi limon ağaçlarını kesmek zorunda kaldı. Hal fiyatları, işçilik ve toplama maliyetini karşılamıyor. En çok tercih edilen dikenli limon da halde 2 ve 2,5 lira arasında satılıyor. En çok ihracata giden enterdonat cinsi limonların ise depolarda büyük bir bölümü maalesef çürüdü, çöp oldu. Üretici, markete gittiği zaman 7-8 liralarla karşılaşıyor. Ne iç pazara satılarak vatandaşın ucuza limon yemesi sağlanabiliyor ne de ihracat yapılarak döviz geliri elde edilmesi sağlanabiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan.

HASAN SUBAŞI (Devamla) - Limon üreticisinin sorunlarıyla ardından gündeme gelmek üzere olan diğer narenciye ürünlerimizin sorunlarının tespiti ve çözülmesine ilişkin tedbirlerle girdi maliyetlerinin azaltılması, destek ve ihracat teşvikinin getirilmesi için bir araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz. Tüm narenciye üretiminde gerekli tedbirleri araştırmak adına lehte oylarınızı bekler, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay Pekgözegü, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Genel Kurulu, değerli halklarımızı saygıyla selamlıyorum.

Seni unutmadık “...”(x) Hrant Dink’i sevgiyle saygıyla, minnetle anıyorum. Katliamın arkasındaki karanlık gün yüzüne çıkıncaya kadar mücadelemiz sürecek, hesap soruncaya kadar mücadelemiz sürecek.

Sayın vekiller, Türkiye büyük bir ekonomik kriz içerisinde; ENAG’a göre enflasyon yüzde 82’lerin üstünde, TÜİK'e göre yüzde 30’ların üstünde ve halkımıza göre yüzde 100’lerin üstünde. Sorunlar üreticiler için, tarım sektörü için çok daha ağırlaşmış durumda ancak Hükûmet sorunların üstünü “terörö”yle, kutuplaştırma siyasetiyle, hamasetle örtmeye çalışıyor ve tarım sektörünün, üreticilerin sorunlarıyla hiçbir şekilde ilgilenmiyor. Aralık ayında döviz 18 lira olmuştu, tüm girdilere olağanüstü zamlar yapıldı, fiyatlar arttı ama döviz, dolar 13 liraya indiğinde fiyatlarda herhangi bir düşüş yaşanmadı dolayısıyla bu fiyat hareketliliğinden üretim sektörü olağanüstü kötü şekilde etkilendi.

Limon üreticisinin sorunlarının tespiti ve çözüm önerileri çok önemlidir, gerekli tedbirler alınmalıdır. Özellikle gübre, mazot, ilaç, su gibi girdiler pahalanmıştır ve yanlış ihracat politikaları sebebiyle ürün üreticinin elinde kalmıştır. Baktığımız zaman, tarımsal üretimde aslında kazananın sermaye kesimi olduğunu, kaybedenin de üreticiler olduğunu görüyoruz; tezgâha baktığımız zaman en ucuz 5 lira, dalında 40 kuruş. Bakın, markette ve tarlada limonun değeri bu şekilde; gördüğünüz gibi, markete gidinceye kadar çok fazla zamlanıyor ve çiftçiler, üreticiler borçlanıyorlar çünkü bu girdileri karşılayamıyorlar fakat bakıyoruz ki vergi teşvikleri ya da destekler sermaye kesimine, BİM’lere, market zincirlerine gidiyor. Örneğin BİM, 2021’in üçüncü çeyreğinde 884 milyon TL net dönem kârı elde etmiş, piyasa beklentilerinin üstünde kâr etmiş, bu kârını da yatırıma çevirmiş ama üretici iflas etmiş. Bu marketler zinciri ile tarlalar arasındaki ilişki tarlaların, üreticinin aleyhine bir şekilde cereyan ediyor; bunun değiştirilmesi gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) – Baktığımız zaman, AKP’nin sürekli olarak bu kesimleri, sermaye kesimini, büyük sermayeyi, tekelleri desteklediğini, üreticilerin borçları konusunda ise herhangi bir adım atmadığını görüyoruz. Tabii ki örgütsüzlük en önemli sorunların başında geliyor. Üreticiler çok ağır borç yükü altındayken 8 yerden maaş alan Tarım Kredi Kooperatifi Müdürünün toplam aylık kazancı döviz kuru artışına paralel olarak 180 bin liradan 230 bin liraya çıkmış durumda. Örgütsüzlük, dağınıklık, bu çarpık Kredi Kooperatifi anlayışı yine üreticiye zarar veriyor. Biz üreticinin, çiftçinin elektrik borçlarının silinmesini istiyoruz. Üreticinin ilk etapta 50 bin TL’ye kadar olan borcunun silinmesini istiyoruz ve TL’nin muazzam değer kaybı karşısında üreticinin, limon üreticileri başta olmak üzere bütün tarım üreticilerinin desteklenmesinin çözüm olabileceğini düşünüyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bulut…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

29.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un, Adana hafif raylı sisteminin 2’inci etabının 2022 yılı Yatırım Programı’na yine alınmadığına ilişkin açıklaması

BURHANETTİN BULUT (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

2013 yılından bu yana dosyası bekleyen Adana hafif raylı sisteminin ikinci etabı 2022 Yılı Yatırım Programı’na yine alınmadı. Şaşırdık mı? Hayır. Adana Büyükşehir Belediyemizin hazırlama sürecini Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve Hazine bürokratlarıyla birlikte yürüttüğü, şifahi olarak onaylanan bu projenin onaylanmaması tamamen siyasidir. Üvey evlat muamelesi gören Adana ve Adanalılar makul bir açıklama bekliyor. Gareziniz Adana’ya ya da seçimi kazanan Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeydan Karalar’a mı? Adana’nın şehir içi trafiğini rahatlatacak, Adanalı hemşehrilerimizin hayatını kolaylaştıracak bu projeye onay vermeyerek sadece Büyükşehir Belediyemiz değil, tüm Adanalılar cezalandırılıyor. Buradan Cumhurbaşkanına ve Ulaştırma Bakanına sesleniyorum: Adanalının trafik çilesine son verecek metro projesini bir an önce yatırım programına alın. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Nuhoğlu…

30.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, Nusret Dişo Ülkü’nün vefatına ilişkin açıklaması

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hafta başında kaybettiğimiz Nusret Dişo Ülkü Üsküp’te toprağa verildi, çok kimse duymadı bile. Prizren’de doğdu, çocukluğundan sonra Üsküp’e yerleşti ve seksen dört yıllık ömrünü orada geçirdi. Mustafa Kemal ve Yahya Kemal hayran olduğu en önemli şahsiyetlerdi. Okul kitapları yazdı, Makedonya ve bütün Rumeli’de Türkçenin yaşaması için dergiler çıkardı, çok sayıda kitap yayınladı. Şair, yazar, gazeteci ve fikir adamıydı. Yücelciler hareketinin son temsilcilerindendi. Gönlü ve aklı sadece dünya Türklüğündeydi. Rahmetle ve şükranla anıyorum. Çocuklarına, ailesine ve Rumeli Türklerine başsağlığı diliyorum. Onu hiç unutmayacağız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ Parti Grubunun, Antalya Milletvekili Hasan Subaşı ve arkadaşları tarafından, uygulanan yanlış ihracat politikaları, destek ve teşvik sistemleri ile ihracat koşullarında sürekli yaşanan değişimlerin yarattığı güvensizlik ortamı nedeniyle limon üreticilerinin ihracat pazarlarını kaybetmesi, bir yıl içerisinde limonun bakımı, girdi maliyetleri, gübresinden ilaç ve mazotuna kadar fahiş oranda artması, üreticinin 30 kuruşa dalından zararına satması ya da yollara dökmesi konularında limon üreticilerinin sorunlarının, alınacak tedbirlerin ve çözüm önerilerinin belirlenmesi ve uygulanması amacıyla 19/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 19 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Cengiz Gökçel.

Buyurun Sayın Gökçel. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, limonu konuşuyoruz. Limon bizim için sarraftaki altınla eş değer bir ürün, “sarı altın” deriz biz limona. Mersin'de öyle bir deyim vardır ki; Mersin bir liman ve limon kentidir. Limon, aslında narenciye çeşitleri içinde en önemli çeşitlerden biridir çünkü limon her iklimde, her toprak yapısında yetişmez; özellikli iklimlerde, özellikli topraklarda yetişen ve onu üretenin sevgisiyle daha kaliteli olan bir ürün. (CHP sıralarından alkışlar) Burada, öncelikle bir narenciye ama özünde limon üreticisi olarak konuşuyorum. Çocukluğunda limonun turunçtan aşılamasını, sulamasını, budamasını, ilaçlamasını ve hatta ellerine diken batarak onun hasadını yapan bir köy çocuğu olarak konuşuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bakın, burada -gerçekten çok iyi hatırlıyorum- yüce Meclis çatısı altında bizden önce görev yapan değerli milletvekilleri de limonla, narenciyeyle alakalı, çeşitli defalar araştırma önergeleri verdiler ve o önergeler neticesinde, Meclis çatısı altındaki partilerin gruplarından katılan arkadaşlar araştırma önergeleri noktasında bütün paydaşlarla çalışmalarını yaptılar ve bir rapor hazırladılar.

Değerli arkadaşlar, aslında, bu rapor 2000’li yılların başında hazırlanmıştı, yani AKP’nin iktidar olduğu dönemde hazırlanmıştı. Orada da limonun, narenciyenin sorunları konuşuluyordu o tarihte; 2022 yılına geldik hâlâ narenciyenin, limonun sorunlarını konuşuyoruz. Arkadaş, siz neyi çözersiniz bu ülkede ya? Hangi sorunu çözersiniz? Çözemiyorsanız da çıkın gidin artık. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, tabii ki konumuz limon. Özellikle, on bir yıl da Ziraat Odası Başkanı olarak bunun mücadelesini vermiş bir insanım. Mutlaka ihracatın artırılması lazım, bütün tarım ürünlerinde olduğu gibi, özellikle limonda ve narenciyede. Siz ne yaptınız? Limonun ihracatını yasakladınız. Limonun ihracatı yasaklanınca pazar payını kaybettik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gökçel.

CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) – Değerli arkadaşlar, geçmiş yıllarda narenciyenin tonuna 125 dolar -siz doları iyi bilirsiniz- destek veriliyordu, bugün limonun desteğini 100 liraya düşürdünüz.

AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) – Ne bağırıyorsun?

CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) – Vallaha, bağırmazsak duyamıyorsunuz. Acaba duyar mısınız, o sağır kulaklarınız duyar mı diye bağırıyorum, hâlâ duyacak… Siz, şimdi, magazinsel boyutunu alıyorsunuz ele.

YASİN UĞUR (Burdur) – Biz duyuyoruz da senin ağzından çıkanları kulağın duymuyor galiba.

CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) – Çiftçi bitmiş, limonu kesiyor; ağacını kesiyor, ağacını!

SALİH CORA (Trabzon) – Hurdacı bağırır.

CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) – Ben daha yeni kestim, söktüm limonları. Ne konuşuyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar) Verin ihracata primi, görün bakalım çiftçide sorun kalır mı kalmaz mı?

YASİN UĞUR (Burdur) – Sen bağırarak söylüyorsun, kulakların duymuyor.

CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) – Siz, bize laf yetiştireceğinize, narenciye ihracatına, narenciye yetiştiren çiftçiye desteği gerçek şekilde verin.

ALPAY ANTMEN (Mersin) – Bravo!

CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) – Tabii ki bağırırım, canı yanan insanım, canı yanan. Ürettiğim fiyata, limonu, mandalinayı satamıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN UĞUR (Burdur) – Biraz daha bağır.

ALPAY ANTMEN (Mersin) – O zaman anlar, anlar.

Belki anlarsın.

YASİN UĞUR (Burdur) – Yok, normalde kulaklarınız sağır değil de kendi kulakları sağırsa, Alpay Bey, ondan duymuyor olabilir.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Ben yirmi yıldır anlaşılmadığını düşünüyorum.

CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) – Özür dilerim Başkanım, çok saygılıyım ama bir şey söyleyeceğim.

ALPAY ANTMEN (Mersin) – Çok sataştılar Başkanım. “Anlaşılmadığım için.” diyor.

BAŞKAN – Buyurun.

CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) – Başkanım, affınıza sığınıyorum.

Değerli arkadaşlar, bakın, muzda da sorun var, muza gelemedim bile ama şunu söyleyeyim: Bütün tarım ürünlerinde sorun var. Siz ne kadar anlamazdan gelirseniz gelin, tarlalarda yangın var. Tarlalarda çiftçiler üretim yapıyor, para kazanamıyor.

Özellikle narenciyede -bakın, bir daha söylüyorum- ihracat miktarını arttıramazsak her yıl gelir, narenciye hasat döneminde bu konuşmaları yaparız, bunu siz de biliyorsunuz ama maalesef işinize gelmiyor bunu çözmek. 2017 yılında narenciyeye ihracat teşvikini bitirdiniz, kestiniz, zorlayınca bu yıl 100 lira vermek zorunda kaldınız. Mutlaka, acilen limonun ve narenciyenin ihracatına en az 100 dolar seviyesinde teşvik yeniden verilmeli diyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Ali Cumhur Taşkın, buyurun. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına verilen Meclis araştırması önergesiyle ilgili konuşmak üzere AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, gıda güvenliği, devletlerin millî güvenliğine eş değer, stratejik bir konudur. Son iki yıldır bütün dünyada yaşanan salgın hastalıkla beraber sürdürülebilir gıda güvenliği önemini daha da artırmıştır. Öncelikle şunu belirtelim ki Türkiye tarımı, uygulanan politikalar ve verilen desteklerle büyümeye devam etmektedir.

ERHAN USTA (Samsun) – Limona gel, limona.

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) – AK PARTİ iktidarı olarak son on dokuz yılda, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde, iyi bir stratejik planlama sonucunda verimli bir kaynak kullanımı ortaya çıkartarak güçlü bir tarımsal üretim altyapısını meydana getirdik, tarladan sofraya gıdamızın güvenliğini sağladık.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Onun için mi buğday ithal ediyoruz? Buğday ithal ediyoruz, buğday; en çok ithalat yapan ülkelerin başında geliyoruz.

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) – Bu bakımdan, bu meselenin üzerinde AK PARTİ olarak hassasiyetle duruyoruz, durmaya da devam ediyoruz.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Allah daha iyisinden sakınsın bizi(!)

ERHAN USTA (Samsun) – Limona gel, limona.

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) – Son on dokuz yılda çiftçimize, üreticimize 396 milyar TL destek verdik ve bununla beraber, tüm üreticilerimizin almış olduğu bu desteklemelerimiz -2017’den itibaren- bugün itibarıyla 2 misline çıkmıştır yani 12,9 milyar lira olan bu destek 26 milyar liraya çıkmıştır. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

ERHAN USTA (Samsun) – Limona gel, limona.

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) – Yine, OECD rakamlarına baktığımız zaman, gayrisafi millî hasılasının yüzde 1,6’sını tarıma ayıran Türkiye OECD ülkeleri arasında kaçıncı sırada arkadaşlar? 1’inci sırada. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Özellikle Mersin'deki, Antalya'daki, Adana'daki ve Muğla'daki limon üreticilerimize buradan teşekkür ediyorum. Limon üretiminin, dikiminden ilaçlanmasına, gübrelemesine, sulamasına, bakımına ve toplanmasına kadar zahmetli bir iş olduğunu içerisinden biri olarak çok iyi biliyorum ve bu üreticilerimize buradan öncelikle teşekkür ediyorum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Bravo!

ORHAN SÜMER (Adana) – Zarar ettikleri için mi teşekkür ettin?

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Zararına üretim yaptıkları için mi teşekkür ediyorsun?

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) – Değerli milletvekillerimiz, ülkemiz, dünya limon üretiminde Hindistan, Meksika, Çin, Arjantin ve Brezilya'nın ardından 6’ncı sırada yer almaktadır. Üretilen limonun yüzde 60’ı ihracata konu olmaktadır, yine yıllık 330 milyon dolar civarında ihracatımız olmaktadır.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Helal olsun!

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) – Limon üretim alanlarındaki artışa bağlı olarak üretim miktarındaki artış, ilk hasat edilen limon çeşitlerinin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) – …depolamaya uygun olmaması, tamamının piyasaya arzı, Covid-19 salgınının devam etmesi nedeniyle lokanta ve turistik tesislerin tam kapasite çalışmamasının iç piyasada limona olan talebi azaltması, salgın nedeniyle ülkelerin uyguladığı kısıtlayıcı tedbirlerin ihracatı daraltması, alıcımız olan ülkelerin Arjantin, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerden tedarik yoluna gitmeleri ve bu tedarik sürecinin kasım ayına kadar devam etmesi…

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Bravo sana Cumhur, helal olsun!

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) – …tarım ve gıda ürünlerinin dönemsellikten etkilenme oranının yüksek olması -tekrar söylüyorum, dönemsellikten etkilenme oranının yüksek olması- fiyatlarda dönemsel olarak azalışlara veya yükselişlere neden olmaktadır.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Helal olsun sana Cumhur, bravo!

ORHAN SÜMER (Adana) – Sayın Vekilim, girdi maliyetlerinden de bahset.

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) – Limona verdiğimiz desteklerle birlikte limon üreticilerimizin devamlı yanında olduk ve 2002 yılında limon üretimi 525 bin ton iken bugün 1,2 milyon tona ulaşıldı. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Allah’tan süren bitti yani.

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) – Bu, çiftçilerimize, limon üreticilerimize vermiş olduğumuz desteğin neticesidir arkadaşlar.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Helal olsun.

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) – Limon üreticilerimiz bizi ekrandan izliyorlar. Her zaman çiftçilerimizin yanında olduk, yanında olmaya devam edeceğiz çünkü AK PARTİ çiftçinin yanındadır, üreticinin yanındadır, yani kısacası milletin yanındadır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın Antmen, Sayın Şeker, Sayın Polat, Sayın Gökçel, Sayın Beko, Sayın Şahin, Sayın Köksal, Sayın Kayan, Sayın Kılınç, Sayın Emir, Sayın Özdemir, Sayın Berberoğlu, Sayın Durmaz, Sayın Keven, Sayın Bayır, Sayın Sarıaslan, Sayın Tuncer, Sayın Tokdemir.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.40

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.53

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)

-----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - İYİ Parti grup önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ Parti Grubunun, Antalya Milletvekili Hasan Subaşı ve arkadaşları tarafından, uygulanan yanlış ihracat politikaları, destek ve teşvik sistemleri ile ihracat koşullarında sürekli yaşanan değişimlerin yarattığı güvensizlik ortamı nedeniyle limon üreticilerinin ihracat pazarlarını kaybetmesi, bir yıl içerisinde limonun bakımı, girdi maliyetleri, gübresinden ilaç ve mazotuna kadar fahiş oranda artması, üreticinin 30 kuruşa dalından zararına satması ya da yollara dökmesi konularında limon üreticilerinin sorunlarının, alınacak tedbirlerin ve çözüm önerilerinin belirlenmesi ve uygulanması amacıyla 19/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 19 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, elektriğe yapılan fahiş fiyat zammının bütün yönleriyle araştırılması amacıyla, 19/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 19 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

19/1/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 19/1/2022 Çarşamba günü (Bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                  Meral Danış Beştaş

                                                                                                                                                                                                                            Siirt

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

19 Ocak 2022 tarihinde Siirt Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından verilen (16360) grup numaralı elektriğe yapılan fahiş fiyat zammının bütün yönleriyle araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırması Önergesi’nin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 19/1/2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Söz mü istediniz?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, pek kısa bir söz talebim var.

BAŞKAN – Önce size mi söz vereyim?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Takdir sizin Başkanım.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hüseyin Kaçmaz. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; herhâlde tüm Türkiye kamuoyunun son dönemlerdeki ortak konusu zamlar, özellikle elektrik zammı. Hatırlarsanız, temmuzda yüzde 15’lik bir zam yapılmıştı. 1 Ekimde yine bir yüzde 15 zam ama gelecek olan tepki sebebiyle geri çekilmişti ama ekimde geri çekilen bu zam 1 Ocakta yüzde 52 ile yüzde 127 arasında bir zam olarak tekrar geri geldi. Bu zam asgari ücrete ve emekli maaşlarına yapılan zammın yüzde 400’ü üzerinde bir elektrik zammı. Türkiye tarihinin en büyük zammını yapmak AKP iktidarına nasip oldu. Tabii, bu zamların gerekçesine baktığımızda, bu zamların sebeplerine baktığımızda daha öncesinden de eleştirdiğimiz özelleştirme sonucu ortaya çıkan bir durum olduğunu görebiliyoruz çünkü özel şirketlerin talebiyle getirilen fahiş bir zamla karşı karşıyayız. Sadece şu tabloya baktığımızda bile aslında halkın, doğanın değil, sadece sermayenin, şirketlerin iktidarın gündeminde olduğunu görebiliyoruz.

Elektrik Üretim AŞ’nin ürettiği, o da özelleştirilmeyen birkaç santralden ürettiği elektrik dağıtım şirketlerine 31,86 kuruşa satılıyor. Dağıtım şirketleri ise bu elektriği 150 kilovatsaatin altındaki kullanım için 79,5 kuruşa, 150 kilovatsaat üstü için ise 134,88 kuruşa satıyor. Yani bu durum için tek bir şey söylenebilir, el insaf diyoruz. Dağıtım şirketleri hem Elektrik Üretim AŞ’nin verdiği elektrikten hiçbir üretim yapmadan kazanıyor hem de dağıtım şirketi yine dağıtım ve iletimden de kâr kazanıyor. Baktığımızda Elektrik Üretim AŞ’nin 1 liraya verdiği elektriği dağıtım şirketleri 2,5 liraya, hatta 150 kilovatsaat üstündeki kısım için ise 4 liraya satıyor. Yani ortaya çıkan durum, maliyeti 1 lira olan bir şeyi halka 7 liraya satıyorsunuz. Bu zamların, dediğimiz gibi, temel sebebi AKP iktidarının özelleştirme politikalarıyla enkaz hâline getirdiği Türkiye ekonomisinin bir sonucudur.

Halk artık kombiyi kısmaktan Eskimo gibi yaşıyor. Halk oturduğu evinde bereyle, montla, battaniyeyle oturuyor. Yoksulun odununa, kömürüne de zam yapıldı. Ortaya öyle bir sonuç çıktı ki sadece elektriğe yapılan 1 kuruş zam bile 2,3 milyar TL’nin halkın cebinden çıkması anlamına geliyor. Ancak ne 1 kuruşu, onlarca lira para çıkıyor artık. Sadece aralık ayında yapılan yasadaki “TRT payını ve enerji payını faturalardan çıkarıyoruz.” diye müjde olarak verilen kısma baktığımızda, şu tabloda, 100 kilovatsaat kullanım için enerji fonundan 40 kuruş, TRT payından 80 kuruş düşüm yapıldı ancak aynı faturaya gelen zamlarla 46,8 lira zam yapılmış oldu. Sadece bu bile aslında halkın karşı karşıya kaldığı durumu gösteriyor.

Yine, zamlardan hemen önceki faturalara baktığımızda 150 kilovatsaat altı için kullanılan tarifede 100 kilovatsaat için 137,6 lira olan fatura şu aşamada 206 lira, yine 45,9 lira olan bir fatura 103 lira; 200 kilovatsaat ve üstü için olan tarifelerde ise 183 lira olan bir fatura şu an 309 lira.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de şöyle bir gerçek ortaya çıktı: Yapılan emisyonlarda azalma var. Bu, iktidar enerji ve iklim politikalarında iyi bir şey yaptığı için olmuyor ya da enerji verimliliği üzerine bir eğitim verildiği, daha dikkatli olunduğu için olmuyor. Halk kombiyi açamıyor, halk daha fazla üşüyor. Ancak dediğimiz gibi, iktidarın gündeminde sadece patronlar var; iktidarın gündeminde halk yok, doğa yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) – Tabii, bunlarla birlikte sadece artışın bir aylık faturası bile 20 Aralıktaki o döviz vurgunuyla, kurlardaki o oynamayla, o spekülasyonla, o yolsuzlukla ortaya çıkandan daha fazla. Her ay böyle bir vurgun yapılıyor. Bu zamlarla sadece elektrik şirketleri kazanıyor. 21 dağıtım ve iletim şirketi için iktidar, aslında halkı şirketlere, sermayeye peşkeş çekiyor. Elektriğe yapılan bu fahiş zammın sebebinin yaratacağı ekonomik ve sosyal tahribatların ortaya çıkarılması için bu önergeye tüm milletvekillerinin, tüm partilerin “evet” demesini bekliyoruz.

Halkın dayanacak gücü kalmadı; halkın gündemi zamlar, halkın gündemi yoksulluk, halkın gündemi artık bu iktidardan kurtuluş.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ümit Beyaz.

Buyurun Sayın Beyaz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT BEYAZ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni yıla zamlarla giren ülkemizde vatandaş yüksek fatura bedelleriyle karşı karşıyadır. Kademeli olarak yüzde 50 ile yüzde 125 arasında değişen elektrik zamları, vatandaşlarımızın cebini yakıyor. Özellikle doğal gaz ve elektrik faturalarından şikâyetçi olan bazı vatandaşlarımız, normal şartlarda ve kullanımlarına göre çok yüksek fatura geldiğini belirtirken, bazıları ise hiç tüketim yapmamasına rağmen yüksek fatura geldiğinden şikâyetçidir. Her gün gelen şikâyetlerden anlıyoruz ki toplum bu zamlarla büyük bir yük altındadır. Ne yazık ki Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun dağıtım şirketlerini koruyan bir anlayışla elektrik faturalarında, tüm ödemeleri “enerji bedeli” adı altında tek bir kalemde toplamasıyla ne için, ne kadar ücret ödediğimizi bilmiyoruz. Enerji bedeli, dağıtım bedeli, kayıp kaçak bedeli gibi kalemler, faturada, tek satırda gösterilen “enerji bedeli” adı altında toplam olarak gösterilmektedir. Dolayısıyla, tüketici hangi kalem için ne kadar ödediğini bilmiyor, tüketicinin evrensel hakkı olan bilgilenme hakkı elinden alınıyor.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ağır soygunuyla karşı karşıyayız. Son yapılan zamlar soyguna dönüşmüş durumdadır. Bunun adı “zam” değil, halkın cebindeki paranın doğrudan doğruya özel şirketlere transferidir.

Değerli arkadaşlar, elektrik üretiminde kamu payı yüzde 17 civarında, özel sektör payı ise yüzde 83 civarında; Türkiye’de 21 elektrik dağıtım bölgesi var ve sayıları bir elin parmaklarını geçmeyecek şirketlerin ortaklığıyla bu dağıtım bölgeleri işletilmektedir.

Değerli milletvekilleri, ardı ardına yağan zamlara direnmeye çalışan vatandaşlarımız evlerinde doğal gaz yakamaz, elektrik kullanamaz hâle gelmiştir. Vatandaşlarımız evindeki elektrikli aletleri çalıştırmaya korkuyor. Önce buzdolabına et koyamaz hâle getirdiniz, şimdi sayenizde dolabın fişi çekiliyor. Elektrik dağıtımı yapan özel şirketler çok para kazandıkları zaman vatandaşla paylaşmıyor ki zarar ettiğinde vatandaştan tahsil etsin. Üstelik, günümüz teknolojisinde kaçak elektrik kullanımını tespit etmek ise çok kolaydır, küçük yatırımlarla bu iş çözülebilir. Tabii, dürüst vatandaştan tahsil etmek kolayınıza geliyor.

Bu yoksul milletin sömürüldüğü yeter artık diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tokat Milletvekili Sayın Kadim Durmaz.

Buyurun Sayın Durmaz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA KADİM DURMAZ (Tokat) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri ve bizleri izleyen aziz milletimiz; hepinizi sevgiyle saygıyla muhabbetle selamlıyorum.

Tabii, yeni bir yıla girdik; girdiğimiz yeni yılda AK PARTİ iktidarı bu ülkenin yurttaşlarına yeni yıla umutla bakmayı, yeni yılı kutlamayı çok gördü. 2022 yılının ilk sabahı zam haberleriyle uyandık. Elektriğe yapılan bu zamlar evlerde ve ülkede tüm sektörlerde yıkıcı bir sonuç doğurdu. Tokat’ta, Yozgat’ta, Aksaray’da, Urfa’da, Konya’da, ülkemizin dört bir yanında çiftçiler üretim yapamaz hâle geldi. Bu zamlarla birlikte çiftçi tarımsal sulama kaynaklı borcunu artık ödeyemeyecek, üretimden vazgeçecek, işsizlik artacak, enflasyon daha da yükselecek, işletmeler kapanmaya gidecek, gıda krizi yaşanacak.

Artık AK PARTİ tek adam rejiminin fiyatları kontrol altına alacak ve toplumsal faydayı gözetecek gücü kalmamıştır, gücünüz ancak garip gurebaya yetmektedir. Nasıl mı? Elektrik şirketinin 25 kuruşa mal ettiği elektriği dağıtım şirketleri vatandaşa 50 kuruşa satarken AK PARTİ seyretmektedir. Son beş yılda 10 defa Elektrik Piyasası Kanunu değişmiş, ne acı ve ne garip ki her değişiklik sonrası zam yapmışsınız. Neden sürekli zam yapıyorsunuz? Çünkü AK PARTİ özelleştirmelerdeki zararı bu vatandaşa, garibana, garip gurebaya, sanayiciye, KOBİ’ciye yüklemenin yolunu alışkanlık hâline getirdi. Çünkü ülkede büyük bir kriz var, bu krizden çıkışın yolu üretim ve enerji. İşte bu noktada iktidar, yüzünü üretimden yana dönüp bu millete yaptığı zamlardan geri adım atmak zorunda ama sizin niyetiniz, zengin etmeyi hedeflediğiniz 5’li çeteye yeni kaynaklar aktarmak.

Bakın, şirketler nasıl kollanıyor: Elektrik dağıtım şirketleri 2014 ile 2019 yılları arasında trafolardan toplam 201 milyon 691 bin lira reklam ve kira geliri elde etti. Arkadaşlar, TEDAŞ’a bunun 1 kuruşunu yatırmadılar ve AK PARTİ iktidarı bunların üzerine gidip bunları icraya vermedi. (CHP sıralarından alkışlar). Defalarca soru önergeleriyle sorduk: “İşini düzgün yapamayan, kanuna aykırı hareket eden şirketlere kestiğiniz 3,6 milyar TL tutarındaki cezaları tahsil edin.” dedik, onu da etmediniz çünkü hedefiniz bu aziz millet değil, yandaşlara kâr ettirmek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

KADİM DURMAZ (Devamla) – Elektrik şirketlerinin sadece “dağıtım bedeli” adı altında elde ettikleri aylık gelir 3,66 milyar TL iken bu zamla birlikte gelirleri 4,55 milyar TL’ye çıktı. Bunlar, elektrik şirketlerinin bu ülkeyi nasıl esir aldığının en açık göstergesidir. Elektrik şirketleri Yozgat’ta, Tokat’ta, Aksaray’da, Konya’da, Urfa’da tarlasını sulayamayan çiftçinin ürettiğine el koyuyor; çiftçinin evini, tarlasını, traktörünü haczetmeye devam ediyor. Elektrik şirketleri tarımsal sulama yapamayan, borcunu ödeyemeyen çiftçilerin üretimi terk etmesine sebep oluyor ve şirketler bunu AK PARTİ Hükûmeti eliyle yapıyor değerli arkadaşlar. Bu şirketler, AK PARTİ iktidarının kademeli zulmüyle zamlarını yapmaya da devam ediyor. Gelin, bu zulme hep birlikte son verelim. Elektrik fiyat artışları ve zamlar kabul edilemez, geri alınmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KADİM DURMAZ (Devamla) – Elektrikte konutlar için en düşük tarife sınırı 230 kilovatsaate çıkarılmalıdır. Yoksul ailelere elektrik yardım sınırı aylık 230 kilovatsaate çıkarılmalıdır. Konutlarda elektrik, doğal gaz ve suda KDV acilen yüzde 1’e indirilmelidir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Nevzat Şatıroğlu.

Buyurun Sayın Şatıroğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA NEVZAT ŞATIROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine grubum adına aleyhte söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve bizleri izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekillerimiz; verilen önergede elektriğe 1 Ocak itibarıyla yüzde 127 zam yapıldığı ve EÜAŞ’ın dağıtım şirketlerine sattığı elektriğe ise sadece yüzde 34 zam yapılmak suretiyle dağıtım şirketlerine bir rant aktarıldığı iddia edilmektedir. Bu iddia kesinlikle ve kesinlikle doğru değildir. Bunu teknik bir konu olması hasebiyle bu kısa sürede izah etmeye çalışacağım.

Elektrik dağıtım şirketleri, elektriği EÜAŞ, serbest piyasa ve ikili anlaşmalar vasıtasıyla tedarik etmektedir. 2021 yılında serbest piyasa fiyatlarının en üst seviyeye çıktığı hepimizin malumudur. Bu makul dışı artışın sebebi küresel piyasalarda artan petrol fiyatlarıdır ki 20 dolarlara düşen petrol 90 dolarlara kadar çıkmıştır. Bir diğer gerekçe dünyada artan doğal gaz fiyatlarıdır. Ortalama 300 dolarda seyreden doğal gaz fiyatları -zaman zaman 100 dolardan tedarik ediyorduk ülke olarak- geçen yıl ortalama 1.000 dolara, zaman zaman da 1.500-2.000 dolara kadar yükselmiştir küresel piyasalarda. Hakeza, elektrik ürettiğimiz kömür santrallerinde yaktığımız ithal kömür 80-90 dolar bandında iken, geçen yıl bu rakam 260 dolarlara kadar yükselmiştir.

Bunun yanı sıra, iklim koşullarının getirdiği kuraklık sonucu hidrolik kaynaklardan ürettiğimiz elektriğin de azaldığını farz edersek ciddi bir daralmayla karşı karşıya kaldık. Örneğin, geçen yıl hidroelektrik santrallerden ürettiğimiz elektriği bir önceki yıla göre yüzde 10 eksik üretmek suretiyle, 55 milyar kilovatsaat elektriği hidrolik kaynaklardan değil, doğal gaz kaynaklarından tedarik etmek zorunda kaldık. İşte, bu süreçte Hükûmetimiz devreye girmiş, bu küresel ve iklimsel koşullar sebebiyle oluşan bu yüksek fiyatları vatandaşına yansıtmamak için sübvansiyonu maksimum seviyede kullanmaya başlamıştır.

Peki, bu sübvansiyonlar nasıl veriliyor? Kıymetli vekillerim, işte burada hazineye ait kuruluşumuz olan EÜAŞ, ürettiği elektriği maliyetinin altında elektrik dağıtım şirketlerine değil, elektrik havuzuna vermek suretiyle oluşan maliyetleri minimize etmeye çalışmaktadır. Aynı süreçte serbest piyasada oluşan elektrik fiyatları megavat başı bin lira seviyelerini geçmiştir. Yani burada EÜAŞ ucuz elektriği dağıtım şirketine değil, oluşan yüksek maliyetleri aşağı çekmek için elektrik havuzuna vermektedir. Sonra da havuzda oluşan bütün bu maliyetler EPDK tarafından yakinen takip edilmekte ve dağıtım şirketinin bundan bir menfaat sağlamasının önüne geçilmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun toparlayın.

NEVZAT ŞATIROĞLU (Devamla) – Bu sayede, AK PARTİ Hükûmeti olarak 2021 yılında elektrikte 25 milyar TL’yi sübvanse etmiş bulunmaktayız. Benzer olay doğal gazda yaşanmış, bu sübvansiyonlar bu sefer BOTAŞ marifetiyle vatandaşımıza yansıtılmış ve 80 milyar TL hazine kaynaklarından -vatandaşımızdan eksik ödeme almak suretiyle- daha ucuz gaz vermek suretiyle karşılanmıştır.

Önergedeki bir diğer iddia ise şu: Elektrikte kademeli tarifeye geçtiğimizi hepimiz biliyoruz, 150 kilovatsaat limit var. “Birinci kademe dediğimiz 150 kilovatsaatin altında hiçbir mesken bulunmamaktadır.” Bu, doğru değildir. Türkiye’de hane başı ortalama tüketim 134 kilovatsaattir, 35 milyon elektrik kullanıcımız vardır ve bunun da 23 milyon abonesi 150 kilovatsaatin altında elektrik tüketmektedir. Biz de bu sistem vasıtasıyla 23 milyon hanemize ucuz elektrik vermeye çalışıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NEVZAT ŞATIROĞLU (Devamla) – Buradan hareketle HDP grup önerisinin doğru olmadığını bir kez daha ifade ediyorum.

Şunu söylemek isterim ki: AK PARTİ olarak her zaman memurun, işçinin, çiftçinin, emeklinin yanında olmaya devam edeceğiz diyor, bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Size göre hiçbir sorun yok ya.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hiçbir konuda sorun yok ki.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın Beştaş, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

31.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, kar yağışı sebebiyle birçok ilde tam bir kâbus yaşandığına ve AKP’li belediyelerin hezimetine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, dün gece Antep’te, Diyarbakır’da ve birçok ilde tam bir kâbus yaşandı. Çok sayıda telefon alıyoruz ve maalesef bu devam ediyor. Kar yağışı sebebiyle yollar tıkandı ve yurttaşlar evlerine gidemediler. Mesela, Antep ile çevre illerin bütün bağlantısı maalesef saatlerce -on altı saatten fazla- kapalı kaldı; ısınma ve yiyecek sorunu yaşadılar. Aynı şey Diyarbakır ve Siirt için de geçerli; hatta vardiyaları biten işçiler fabrikalarda sabahlamak zorunda kaldılar, insanlar araçlarını yolda park ederek kilometrelerce yürümek zorunda kaldılar. AKP’li belediyeler şampiyon olduklarını iddia ediyorlar, açıkçası bu kar yağışı da gösterdi ki hizmette bir şampiyonlukları yok ama mağdur etmekte gerçek şampiyondurlar.

Kayyumlar zaten gasbederek oraya oturmuşlar ama…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Kayyumlar zaten gasbettikleri belediyelerde halka hizmet etmiyorlar ama seçimle iş başına gelen Fatma Şahin gibi belediye başkanları da halkı mağdur etmekte büyük ilklere imza atıyor diyorum. Bu nedenle AKP iktidarının kar yağışı sebebiyle bile ne kadar büyük bir hezimet yaşadığını herkesin takdirine sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ve arkadaşları tarafından, Demirören grubunun Ziraat Bankasından kullandığı krediyi geri ödememesindeki sorumluların araştırılması amacıyla 19/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 19 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım.

19/1/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 19/1/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                        Özgür Özel

                                                                                                                                                                                                                           Manisa

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ve arkadaşları tarafından, Demirören grubunun Ziraat Bankasından kullandığı krediyi geri ödememesindeki sorumluların araştırılması amacıyla 19/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (3099 sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 19/1/2022 Çarşamba günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Ali Mahir Başarır.

Buyurun Sayın Başarır. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün, Ziraat Bankasının, Ziraat Bankasının kredilerinin, Demirören grubunun çektiği bir krediyi neden ödemediğinin araştırılması talebiyle bir önerge verdik; bunun üzerine söz aldım.

Değerli arkadaşlar, kürsüde “soygun” “talan” “yolsuzluk” gibi kelimeleri kullandığımız zaman çok kızıyorsunuz ama bakın, Ziraat Bankasındaki Demirören grubunun çektiği bu kredi bana göre yüz yılın en büyük soygunlarından bir tanesi. Ziraat Bankası, yüz elli dokuz yıl önce, II. Abdülhamit döneminde çiftçiler için kurulmuş bir banka. Bakalım bu banka ne durumda? Bu bankayı ne duruma getirdiniz? Bu bankanın kredileri ne şekilde veriliyor, ne şekilde tahsil edilmiyor? Bir sefer, 2020 Sayıştay Raporu’nda 198 sayfa Ziraat Bankasına ayrılmış; bu raporun 80 ve 85’inci sayfası Demirören grubuna ayrılmış.

Değerli arkadaşlar, Demirören grubu, Doğan medyasını almak için 2018’de 916 milyon dolara anlaşıyor ve bu paranın 850 milyon dolarlık kısmını -750 falan değil- Ziraat Bankasından kredi şeklinde çekiyor, artı, Demirören grubunun Ziraat Bankasına 930 milyon lira da ayrı borcu var, iki yıl geri ödemesiz. Üç yıl içerisinde 150 milyon dolarlık nakdî sermaye koymak zorunda. Bunların hiçbirini üç yılın sonunda yapmayan bir şirket var.

Şimdi buradan Ziraat Bankasına ve sizlere soruyorum: Ne hakla çiftçinin, köylünün, emeklinin, milletin bankası bu adama bu krediyi veriyor? Ne hakla Ziraat Bankası bugüne kadar tek bir ihtarname çekmiyor, tek bir mesaj çekmiyor, temerrüde de düşürmüyor?

Değerli arkadaşlar, aralık ayında Demirören grubunu Ziraat Bankası temerrüde düşürse, icra takibi yapsa şu anda 30 milyar yani eski parayla 30 katrilyon borçlanacaktı. Bu, bizim paramız. Hâlâ bir işlem yapılmıyor. Bakın, Sayıştay diyor bunu Cumhuriyet Halk Partisi Grubu demiyor. Sayıştay “Demirören Ziraat Bankasını 850 milyon dolar çarpmış.” diyor ve tek bir soruşturma yok. Suç duyurusunda bulunuyoruz, Demirören grubu bizim hakkımızda suç duyurusunda bulunuyor. Neymiş? Şirketinin manevi haklarını zedelemişiz. Sen, şirketinin manevi haklarını düşünüyorsan -siz düşünüyorsanız- köylünün, çiftçinin parasını ödersin. Gerçekten utanç duyulacak bir olay.

Değerli arkadaşlar, bakın, 1 liradan bahsetmiyorum, 100 bin liradan bahsetmiyorum. Bugün bir emekli, bugün bir çiftçi, bugün bir memur Ziraat Bankasından kredi çektiği zaman iki ay ödemezse maaşına haciz geliyor; traktörünü, çiftliğini, tarlasını alıyorsunuz. Demirören'in özelliği nedir? Ha, şunu söylüyorsanız: “Doğan medya grubunu saray aldırdı, Demirören grubu aracı.” diyorsanız ayrıca tartışırız bunu çünkü bu adam dört yıldır bu çektiği kredinin tek bir kuruşunu ödememiş. Sen bankaya ortak mısın kardeşim, ortak mısın? Sayıştay raporu şunu söylüyor: “Ziraat Bankasının kredi riskinin yüzde 20’sini Demirören grubu oluşturuyor.” Ha, doğru. Ben Hürriyet’e bakıyorum, diğer medya gruplarına bakıyorum sabah akşam sarayın yayın organı gibi. Yani Cumhurbaşkanı kendi yayın organını kurmak için Ziraat Bankasının kredisini kullandırıp o adama mı aldırdı? Bence öyle ama yazık değil mi, yazık değil mi? Soruyorum: Siz bundan üzüntü duymuyor musunuz?

MURAT EMİR (Ankara) – Cevap veremezler, sorma.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Üzüntü duymuyor musunuz? Ben duyuyorum. Bakın, eski parayla 30 katrilyon para; bizim paramız, çiftçinin parası, köylünün parası. Yazık değil mi? Kim bu Demirören, kim? Gerçekten yazık. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Değerli arkadaşlar, siz bunu araştırmak zorundasınız. Ben suç duyurusunda bulundum, eminim karanlık yerler takipsizlik kararı verdirecek. Siz bu önergeye “hayır” diyeceksiniz. Peki, bu soygunu yargı araştırmıyorsa, Meclis araştırmıyorsa ne yapacak bu millet? Ne yapacak bu millet? Siz ya soyguna “Evet.” diyeceksiniz ya da bunun araştırılmasını isteyeceksiniz. Vatandaşlara karşı sizin borcunuz bu, vatandaşlık borcunuz bu, vekillik borcunuz bu. Adam, ben suç duyurusunda bulunduğum için, utanmazlığa bakın, bana suç duyurusunda bulunuyor. Sayıştayın tespit ettiği bir usulsüzlük bu “Sahte teminatla kredi çekmiş.” diyor. Hepinizin yüzünün kızarması lazım, hepinizin; çiftçi adına, emekli adına köylü adına. Karar sizin. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.

Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidarın, basın gücünü daha da artırmak adına Demirören medya grubuna Ziraat Bankası aracılığıyla verdiği 800 milyon dolar kredinin akıbeti hakkında verilen önerge üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Ziraat Bankasının kuruluş amacı tarımsal ekonomide çiftçilerimize destek olmaktır ancak Ziraat Bankası sadece tarımı teşvik eden, kurgulayan bir banka olmaktan çıkmıştır, banka tarım dışında sektörlere de kredi vermektedir. Kim diyor bunu? 2020 yılında diğer sektörlerdeki şirketlere verdiği kurumsal krediler yüzde 241, vadesi geçenler ise yüzde 1.933 gibi çok yüksek bir oranda artan, Ziraat Bankası Genel Müdürü diyor. Ekonominin dibe battığı, ülkedeki bütün sektörlerin finansa ihtiyacı olduğu bir doğrultuda öncelikli amacı çiftçiyi finanse etmek olan bir kamu bankası tabii ki diğer sektörlerin de kredi ihtiyacını karşılayabilir. Ne zaman? Kredi almak için kapısını çalan çiftçiyi geri çevirmediği zaman. Çiftçi artık Ziraat Bankasından kredi alamaz duruma gelmiştir. Neden? Çünkü banka alınan bir teminatla Demirören grubuna 800 milyon dolar kredi kullandırmıştır ve traktör almak için başvuran çiftçinin ümüğünü sıkarken Demirörenden gereken teminatı alamamış, bugüne kadar da tahsilat yapamamıştır. Sayıştay raporlarına da bu bir şekilde yansımış, Ziraat Bankasından Demirören grubuna ne kadar kredi verildiği hakkında sağlıklı bilgimiz yok iken bir tripod aracılığıyla en tutarlı açıklama “750 milyon dolar.” denilerek dile getirilmiştir. Ziraat Bankası yönetimi çok bonkör, çiftçiye vereceği kredileri böylesine çarçur ediyor.

Yine, rapora göre; Ziraat Bankası, Demirören grubuna verdiği 800 milyon dolarla da yetinmemiş bir de üstüne 2 ayrı yönetim kurulu kararı çıkararak işletme kredisini 100 milyon dolardan 250 milyon dolara çıkarmıştır yani anlayacağımız Demirören, Ziraat Bankasından 950 milyon dolar kredi almıştır ve tek kuruş ödememiştir. Zaten yapılan anlaşmaya göre de Demirören'in iki yıl içinde para ödemesi istenmemiş ve on yıl içinde yüzde 6,5 faiz oranıyla kredisini kapatması istenmiştir. 2020 Mayıs ayına gelince Ziraat Bankası o güne kadar herhangi bir ödeme yapmayan çok güvendiği müşterisine bir hatırlatmada bulunma gereğinde bulunmuş ve “Para yok.” cevabını alınca çareler aramaya başlamıştır. Tabii, iktidar, bu sürece hazırlıklı olduğu için 2019 yılında Demirörene önce Millî Piyangoyu devretmiş, ardından Demirörene ait olan Güzel Enerji şirketinin akaryakıt firması Total zarar etmesine rağmen, değeri düşmesine rağmen fahiş bir fiyatla OYAK tarafından satın alınmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun toparlayın.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Demirören Güzel Enerji hissesinin tamamı OYAK'a satılarak kendince güzel bir ticaret yaptı ama OYAK'ın hem zarar eden hem de içi boşaltılan Total’i -bazı paşaların itirazına rağmen direniş gücü kırılarak, bazı paşalara baskı yapılarak, istifaya zorlanarak- satın almasının nedeni sır gibi saklanmıştır.

Daha neler oldu biliyor musunuz? Demirören 10 milyon liraya aldığı Kemer Country Golf Kulübüne ait golf sahasını 320 milyon liraya Ziraat Bankasına sattı ve Banka, işletsin diye golf sahasını tekrar Demirörene verdi. Gördüğünüz üzere soygunun adı satış olmuş. Ne diye? Sırf kendileri adına basında tetikçilik yapsın diye.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halklar Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koç.

Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli halkımız; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Baştan söyleyeyim, biz bu önergeyi destekliyoruz.

Ziraat Bankası 2018 tarihinde 850 milyon doları yandaş olan Demirören grubuna şirket satın alma ve işletme kredisi adı altında vermiş bulunmaktadır. Peki, bu mevcut olan duruma benzer tarihte başka neler yaşandı? Bakın, TELEKOM’un uluslararası şirketlere peşkeş çekildiği dönemde de aynı yol izlendi. Buradaki amaç, muhalif olan medyayı gözetim altına almak ve neredeyse yok etmeye ilişkin olan bir amaç. Demirören grubuna verilen bu kredi hâlâ alınmış değildir. Peki, Ziraat Bankası başka kimlere kredi veriyor? Ziraat Bankası, ev almak için, ihtiyaçlarını karşılamak için ve çiftçinin üretim yapabilmesi için çeşitli krediler veriyor. Buraya kadarki olan mesele normal, normal olan bir süreç ama ödeme yapılmayınca, ödeme sıkıntısı yaşayan halka ve bu ödeme sıkıntısının yaşandığı andan itibaren banka ne yapıyor? Hemen harekete geçiyor. Vatandaşın elinde mevcut olan, krediyle alınan evini elinden alıyor, traktörüne haciz konuluyor ve vatandaşın evine resmen haciz memurları hücum ediyor. Ziraat Bankasının “web” sitesine baktığınız zaman değerli arkadaşlar, bakın, onlarca ve yüzlerce ev satışını göreceksiniz. Bunlar Ziraat Bankasının mevcut olan “web” sitesinde mevcut olan satışlar. Peki, bu satışlar nereden geliyor? Yani yoksul bırakılan ve evini krediyle almak durumunda olan vatandaş, evin kredisini ödemediği andan itibaren, elinde mevcut olan ev elinden alınıyor ve mevcut olan banka resmen emlakçılığa başlıyor. Kamu kaynaklarını yandaş şirketlere peşkeş çektiren bu iktidar, aynı zamanda Demirören grubuna karşı işlem yapamayan ve mevcut olan kamu bankası… Söz konusu halk olunca evini elinden alan bir bankayla biz karşı karşıya kalıyoruz. Bakın, bu düzen bu şekilde gitmeyecek değerli arkadaşlar. Bu düzen, halk olunca, mevcut olan… Evini almak için kredi çeken bir vatandaşa karşı bu kadar işlem yapan ve aynı zamanda, belki de Türkiye’nin en büyük emlakçı organizasyonu hâline gelen bir bankadan bahsediyoruz. Ve bu siteye girdiğiniz zaman ev satışları ilanları var, iş yeri satışları ilanları var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

ABDULLAH KOÇ (Devamla) – Yani organizasyon o kadar büyük ki değerli arkadaşlar, bu organizasyon aynı zamanda bu iktidarın, mevcut olan, halka olan bakışını da gösteriyor. Yani Demirörenin şu andaki borçları için hiçbir şekilde harekete geçmeyen bir iktidar ama halk olunca, ama çiftçi olunca, ama kendisine bir ev almak isteyen bir vatandaş olunca devreye giren ve bu evini elinden alan, icra yoluyla satmak isteyen ve satışa sunan bir bankayla, bir kamu bankasıyla biz karşı karşıyayız.

Bu nedenle, biz, bu önergeye destek veriyoruz. Bu tür olumsuzlukların ve yolsuzlukların araştırılması gerektiğini belirtiyor ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın Yelda Erol Gökcan.

Buyurun Sayın Erol Gökcan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

Son dönemlerde aldığımız tedbirler ve uyguladığımız yeni politikalarla ekonomimizde gözle görülür bir rahatlama sağladık. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği gibi, 2022 yılı bizim en parlak yılımız olacak, 2023’e de böyle gireceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – En fazla zam yaptığınız yıl mı olacak?

YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) – Yavaş yavaş, kademeli şekilde kur da düşecek, faiz de. Yatırım, üretim, istihdam ve ihracatta rekorlar kırıyoruz, kırmaya da devam edeceğiz.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Zam rekoru kırdınız siz, zam rekoru! Kırdığınız tek rekor, zam rekoru!

YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) – Fabrikalarımız 3 vardiya hâlinde çalışıyor, ihracata mal yetiştirmeye çalışıyor.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Ziraat Bankasını konuşuyorduk, Ziraat Bankasını!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Bankayı konuş, bankayı!

ERHAN USTA (Samsun) – Demirörene gel!

YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) – Durum böyleyken CHP başta olmak üzere muhalefet partileri suni gündem peşinde, başarılarımızı gölgelemek için olmadık yollar deniyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Mesela?

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Ne yapıyoruz?

YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) – Ancak güneş balçıkla sıvanmaz.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Güneş Demirören mi, güneş? Ha, güneş Demirören mi?

YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) – Vatandaşlarımız gerçekleri görüyor, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve AK PARTİ iktidarımıza güven ve inançları artarak devam ediyor.

HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) – Krediye gel, krediye. Ziraat Bankasına gel!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Var mısın seçime, vatandaş ne kadar güveniyor görelim? Vatandaş bize ne kadar güveniyor görelim, var mısın seçime? Niye seçimden kaçıyorsunuz?

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Para nerede, para?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Kadına saygı… Kadına saygı…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Doğru, ben kürsüye çıkınca hepiniz çok saygı gösteriyorsunuz Sayın Aydemir(!)

YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) – CHP zihniyeti, yirmi yıldır seçim sandıklarındaki hezimetini saklamak için olmadık yollar deniyor.

CHP, ticari sır kapsamına giren konularda dahi akıl almaz oyunlar oynamaya çalışıyor. Şunu iyi bilmeliler ki: Her şey mevzuatlar çerçevesinde yapılmaktadır. Ziraat Bankasını boşa karalamayın; Ziraat Bankamız daima çiftçimizin ve üreticimizin yanındadır.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – “Demirören’in yanındadır.” desek daha doğru olacak, “Tüpçünün yanında.” desek daha doğru olacak.

YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) – Ziraat Bankasının tarım sektörüne kullandırdığı krediler 2021 yılı sonu itibarıyla 109 milyar TL’yi aşmıştır.

ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) – Demirören çiftçiliğe mi başladı?

YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) – Kredilerden yararlanan üreticilerimizin sayısı ise yaklaşık 730 bindir. Üreticilerimiz, bu kredilerin 29 milyar TL tutarındaki kısmını sıfır faizli olmak üzere yıllık, yüzde 10’un daha altında oranlarla kullanmışlardır.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Paraları söyle, paraları; nerede, nereye gitti?

YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) – Ziraat Bankasının kullandırdığı tarım kredilerinin yüzde 36’sı ise uzun vadeli yatırım kredileridir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bankalar ile müşterileri arasındaki finansal ilişkiler 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun “Sırların saklanması” başlıklı 73’üncü maddesi kapsamında banka ve müşteri sırrı niteliğindedir.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Ha, öyle mi?

YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) – Bu bilgilerin kamuoyu önünde tartışılması, gündeme getirilmesi veya yetkisiz kişilerle paylaşılması güven ve itibar kuruluşları olan bankalara ve müşterilerine zarar verecektir.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Bankanın adını değiştireceksin; “Demirören bankası” yapacaksın, “tüpçü bankası” yapacaksın.

YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) – Ayrıca, söz konusu müşteri ve banka sırlarının açıklanması hususu uluslararası düzenlemelerle uyumlu olarak 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda suç olarak nitelendirilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – A, biz yargılanacağız yani şimdi!

CAVİT ARI (Antalya) – Suç işleyen sizsiniz, siz!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Milletin parasını peşkeş çekmek ne oluyor, milletin parasını peşkeş çekmek neye giriyor; ondan bahset!

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) – Bu bilgiler ışığında, CHP’nin Meclis araştırması komisyonu kurulması önerisine karşı olduğumuzu belirtiyor; bu vesileyle yüce Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Özgür Bey, size, oylayıp söz versem olur mu?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Olabilir Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Özgür Bey, buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, doğrudan sataşma niteliğinde “Cumhuriyet Halk Partisi zihniyeti” diye başlayan cümlede “yirmi yıldır seçim hezimetini örtmek için ticari sır kapsamındaki bilgiler” dediği için grup adına 69’uncu maddeden söz talebimiz var. Grubumuz adına Ali Mahir Başarır konuşacak efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

SALİH CORA (Trabzon) – Burcu Hanım konuşsun, niye Ali Mahir Bey konuşuyor?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Demirören adına sizin vekil konuşuyor ya bizim grup adına da Ali Mahir konuşsun. (CHP sıralarından alkışlar)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Aynen öyle.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başarır.

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcan’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Değerli arkadaşlar, banka dolandırıcılığı suçu ne zamandan beri ticari sır oldu merak ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, ben Ziraat Bankasının şahsiyetini bırakın karalamak, Ziraat Bankasının şahsiyetini korumak için söz aldım. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bugün size bir şey söyleyeyim: Bu Demirören krediyi çekerken -spor alanı- yeşil alandaki arsayı Ziraat Bankasına imarlı arsa diye verdi. Hadi, verdi diyeyim teminat olarak. Daha sonra buranın tarla, yeşil alan olduğu ortaya çıktı. Peki, ne yapıldı? Bakanınız bir gecede imar çıkardı. Kim iptal etti? Danıştay iptal etti: “Hayır, burası yeşil alan.” dedi. Peki, bugün o savunduğunuz Ziraat Bankası ne yaptı? İstanbul Büyükşehir Belediyesine dava açtı “Niye buraya imar vermiyorsun?” diye.

SALİH CORA (Trabzon) – Ziraat Bankası çiftçinin dostudur.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Ziraat Bankasını bu duruma getirenler utansın. (CHP sıralarından alkışlar) Ziraat Bankasını, Ziraat Bankasının parasını o beyefendiye peşkeş çekenler utansın. (CHP sıralarından alkışlar) Ziraat Bankasını milyarlarca lira parasını takip etmekten aciz bir banka hâline getirenler utansın.

SALİH CORA (Trabzon) – Tahsil ediliyor; rahat ol, rahat ol.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Ben size soruyorum… Bunu ben söylemiyorum; Sayıştay söylüyor, Sayıştay. O zaman Sayıştaya dava açın, Sayıştaya dava açın.

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – O zaman dava açarsın; avukatsın, açarsın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Hanımefendi, Sayıştaya dava açın.

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Aç, aç…

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Sayıştay diyor ki: “Usulsüz kredi kullandırılmış.” Sayıştay diyor ki: “Bu kredi usulsüz olmasına rağmen takibi yapılmamış.” Ha, benim paramla Doğan medyayı alacaksınız, Hürriyet imamı Abdulkadir Selvi’ye orada yazı yazdıracaksınız. Öyle mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Öyle mi? Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar)

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

4.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak dağıtılan 303 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin kırk sekiz saat geçmeden gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2’nci sırasına alınması ve bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

19/1/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 19/1/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                        Mahir Ünal

                                                                                                                                                                                                                     Kahramanmaraş

                                                                                                                                                                                                         AK PARTİ Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Bastırılarak dağıtılan 303 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin kırk sekiz saat geçmeden gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2’nci sırasına alınması ve bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaş.

Buyurun Sayın Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz sonra, bu önergeden sonra Anayasa Mahkemesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinde üye seçimi yapacağız.

Tablo nedir? Şu anda Anayasa Mahkemesinin 12 üyesinin 12’si de erkek, 2 Başkan Vekili de erkek, Başkan da erkek. Diyarbakır Barosu avukatlarından Zülal Erdoğan Bilal AYM aday adaylığı için önce başvuru yaptı ve maalesef, ilk 3’e giren tek kadın oldu, diğer 2’si erkeklerden seçildi yani önümüze Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday 3 kişi geliyor; 2 erkek, 1 kadın; 3 hukukçu.

Bugüne kadar AYM üyeliği yapmış olan 116 emekli ve 15 mevcut üyeden yani 131 kişiden yalnızca 5’i yani yüzde 3,8’i kadın. Ülkedeki avukatların yarıya yakını, yargıçların da yüzde 46,26’sı kadınken bugüne kadar AYM üyeliği yapmış olan kişilerin yalnızca yüzde 3,8’i kadın olmuş. En son, 1995 yılında bir kadın AYM üyesi olarak atanmış, bu üye 2015 yılında emekli olmuş ve o tarihten beri de AYM üyelerinin tamamı erkeklerden oluşuyor; evet, yanlış duymadınız, tamamı erkeklerden oluşuyor. Türkiye nüfusunun yarısı kadın ama bir yüksek yargı, en yüksek yargı mercisi Anayasa Mahkemesinde bir kadın üye 1995 yılından beri yok. Bu tablonun izahı yoktur. Bu, kadınları yok saymaktır, kadın iradesini yok saymaktır. Bu, bir utanç tablosudur. Bunu hiç kimse izah edemez.

Tek bir kadın üyenin bile bulunmasına tahammül edemeyen zihniyet, ülkede kadın cinayetlerini durduracağına, kadına şiddeti engelleyeceğine dair inanç da bırakmadı umut da bırakmadı ama biz umudu da inancı da büyütmeye ve bu mücadeleyi yürütmeye kararlıyız. Lakin bilinsin ki bizim mücadelemiz de devam edecek ve yargıda, siyasette, kısacası, toplumun her alanında eşit temsiliyeti sağlayana kadar asla yılmayacağız. Evet, kadın avukatların ve Türkiye’deki birçok kadın kurumunun Türkiye Büyük Millet Meclisine çağrısı var “AYM’de kadın temsiliyeti sağlansın.” diye.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Ve ne diyoruz: Şeklî eşitlik değil, gerçek eşitlik istiyoruz ve yüksek yargıda eşitlik istiyoruz; AYM’ye kadın üye seçelim. Yargıdaki cinsiyetçi kalıp ve uygulamaları kırmak için, toplumsal eşitlikten yana tutum almak için, şiddete karşı net tavır alabilmek için yargıdaki erkek egemenliğine “Dur!” demek için, eşitliğin sağlanması ve kadınların temsili için Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bütün üyelere, parti ayrımı gözetmeden, grup ayrımı gözetmeden, kadın-erkek ayrımı gözetmeden… Tabi ki öncelikli çağrım kadınlara ama erkek vekillere de sesleniyorum: Lütfen, bu utancı bitirelim. Anayasa Mahkemesi üyeliği aday listesine girebilen tek kadın üyeye oy vermemiz, Türkiye’deki bu utanç tablosunu da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Son cümlem… Son cümlem… Son cümlem… Yok, istemem normalde de bitiriyorum.

Bu utanç tablosunu bitirelim arkadaşlar, çağrım hepinizedir. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sivas Milletvekili Sayın Ulaş Karasu.

Buyurun Sayın Karasu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ULAŞ KARASU (Sivas) – Sayın Başkan, AKP grup önerisi hakkında söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, seçim bölgem Sivas’la ilgili önemli bir gündemi aktarmak istiyorum. Divriği’de ERMADEN’in alt taşeronu olan Çiftay Madencilikte çalışan 600’ye yakın demir madeni işçisi sosyal haklarının ve maaşlarının günün şartlarına göre düzenlenmesi talebiyle greve çıktı. Açıklamış olduğunuz sahte enflasyon rakamları hem işçiyi hem de işvereni mağdur ediyor. Rakamları doğru açıklasanız bu sorunların birçoğu yaşanmayacak. Soğuk havada, karda kışta yıllardır emek veren, alın teri döken işçiler emeğinin karşılığını mutlaka almalıdır. Buradan Divriği’de grevde olan tüm maden işçisi kardeşlerime selamlarımı gönderiyorum.

Değerli milletvekilleri, 301 sıra sayılı torba teklifin sonuna geldik. Teklif bu şekilde geçerse inşaat sektöründe ciddi bir kriz yaşayacağız. Kanun teklifi Meclise geldiğinden bu yana, inşaat sektöründen binlerce kişi sesini duyurmaya çalışıyor. Torba kanun teklifinin 11’inci maddesinde sektör paydaşlarının görüşü alınmadan yapılan düzenlemeler ve fiyat farkı ödemeleri sektörün sorunlarını bitirmeyecek. Sektörün taleplerinden biri, henüz başlamamış veya yüzde 50’nin altındaki işlerde tasfiye hakkının tanınması. Bu şekliyle, işe yeni başlanmış projelerde ödenecek fiyat farkının hiçbir anlamı yok. Binlerce müteahhit teminat mektubunu yakıp projeleri durdurmaya hazırlanıyor.

Bir diğer talep: Fiyat farkı ödemelerinin TÜİK oranı ile piyasa fiyatları eşitlenene kadar devam etmesi gerekiyor. Bakan Nebati dahi enflasyonun pik yapacağını söylüyor. TÜİK’in açıkladığı Üretici Fiyat Endeksi yüzde 80, gerçek rakamların bunun çok üzerinde olduğunu hepimiz biliyoruz. İnşaat sektöründeki girdi maliyetlerinde yaşanan artış ise yüzde 30’lara tırmandı. Burada sınırlı bir periyot için verilen fiyat farkı, yeni yılla gelen zamlarla birlikte zaten erimiş durumda. Nasıl asgari ücret eridiyse, nasıl kamu personelinin zammı eridiyse müteahhitlerin alacağı fiyat farkı da enflasyon karşısında, ÜFE karşısında ödenmeden erimiştir. Yeni düzenlemeye göre sanki sektörde sadece temmuz ayından bu yana darboğaz varmış gibi bir hava yaratıldı. Değerli milletvekilleri, sektör tam iki yıldır can çekişiyor, iki yılda girdi maliyetleri hiç olmadığı kadar arttı. Burada yapılacak düzenlemeyle en azından baz endeksin Aralık 2020 olarak alınıp geçmişe dönük fiyat farkının 2021 yılının tamamını kapsayacak şekilde revize edilmesi gerekiyor. Düzenleme, mevcut hâliyle yürürlüğe girerse sektörde yaşanacak derin bir krizin, derin bir işsizliğin sorumlusu sizler olacaksınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

ULAŞ KARASU (Devamla) – Teşekkür ederim Başkanım.

İnşaat sektöründe çalışma barışını yok etmiş, sektör ile bankaları kanlı bıçaklı hâle getirmiş olacaksınız. Bu teklif, ülkeyi yarım kalmış inşaatlara, terk edilmiş şantiyelere mahkûm etme teklifidir. Bizlerin ve sektörün talebi, inşaat sektörünü ayakta tutan binlerce paydaşın, alt taşeronun, inşaat emekçilerinin mağdur edilmemesi ve teklifin, adaletle, hakkaniyetle yeniden düzenlenmesidir.

Umudumuz yok ama umarız ki bu dakikadan sonra hatanızdan dönersiniz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Yavuz Ağıralioğlu.

Buyurun Sayın Ağıralioğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; basının iş adamlarının eline geçmesiyle ilgili dünyada bir standart var, hem iş adamlarının yaptıkları işlerle alakalı, basını bir güç hâline getirip kullanmalarıyla alakalı standart var hem de siyasetin elindeki imkânları dağıtırken, bu imkânları hukukun içerisinde dağıtma sorumluluğu var. Demokrasileri mecrasından çıkaran, yönetimi kalitesiz hâle getiren parayı toplama ve dağıtma usulleridir. Parayı toplarken de dağıtırken de adaletli olan devletin, bunu hukukun gözetiminde yapabiliyor olması, sisteme itimadı sağladığı gibi kurumsal meşruiyetimizin de devamlılığını sağlar. Siyaset, iktidarda kalmak için her yolu mübah gören bir anlayışa dönüştüğü andan itibaren, devletin imkânlarını kendi siyasi vizyonu lehine kullanmaya karar verdiği andan itibaren hem demokrasiyi hem hukuku hem devletin işleyişini yozlaştırmaya başlamış demektir. Yönetim kalitesinin bozulmasının sebebi; demokrasilerin oligarşiye dönme eşiklerini oluşturan şey, parayı harcayan iradenin parayı harcarken keyfîlik ihsas ettirecek şekilde davranmasıdır. Hesap soran devlet hesap da verebildiği müddetçe aslında millet nezdinde meşrudur. İktidarınızın idealizmini temsil ettiğiniz yıllarda, dilinizde en fazla tekrarından güçlendiği ölçü hep şudur, hatırlayın lütfen: Üzerinde beytülmaldan dağıtılmış yarım kumaşların, kendilerine bir gömlek giyme fırsatı vermediği halifelerine “Üzerindeki gömleğin hesabını vermezsen sana itaat etmeyeceğiz.” dediğiniz zamanları hatırlayın. “Bize yarım gömlek kumaşı düşmüşken senin üzerinde tam gömlek nasıl oluyor? Hesabını vermeden senin sözünü dinlemeyeceğiz.” sözlerini, nasihatlerini hatırlatarak iktidar olduğunuz zamanların içerisinden yirmi yıl geçti. Şimdi, size diyoruz ki: 850 milyon dolar parayı verirken ne kasıtla verdiniz? Verdiniz, alırken ne gayeyle aldırdınız? Aldırdığınız adama, ne gayeyle bu paranın hesabını sormuyorsunuz? Bizim muhalefet olarak vazifemiz budur.

Bugün şikâyetçi olduğumuz pahalılığın arkasında, bugün “enflasyon” diye bir belanın arkasında, konuştuğumuz her şey, hesabını vermek zorunda olduğunuz harcamalardır. Bugün başımızdaki pahalılığın sebebi, kamu kaynaklarının hesapsızca harcanmasıdır. “Enflasyon” diyorsak budur, “pahalılık” diyorsak budur, “faiz” diyorsak budur. Dünyadaki artan enflasyon oranlarına rağmen, bizde 10 kat artıyor olmasının sebebi kamu kaynaklarının israf edilmesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Bir dakika alayım mı Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Dolayısıyla, sizin sorumluluğunuz, iktidara gelen herkesin sorumluluğu, hazinenin bir kuruşunun hesabını verecek kadar açık yüreklilikle devlet yönetmektir. “850 milyon dolar” diye bahsettiğiniz para, kaç kişiye yurt, kaç asgari ücretliye geçim, kaç tane derdi, borcu olan adama huzur demektir, hesaplamak zorundasınız.

Dolayısıyla bunlara karşı, size sorduğumuz sorulara karşı alakasız bir şekilde “Şunları şunları da yaptık.” demek yerine, bu 850 milyon doların hesabını sormaktan bahseden bir ciddiyet, sizin iktidarınıza da meşruiyet katar. Hesap verebilen devlet de meşrudur, hesap vermelisiniz. Hesap soran Meclis mercisi burada muhalefettir; paralarınızın hesabını vermek zorunda olduğunuz millettir. Dünyada ve ahiretinizde boynunuza taşıyacağınız şeref levhası da son kuruşuna kadar yönettiğiniz devletin her kuruşunu canınızdan aziz bilmektir. Bu duygularla konuşmak, böyle davranmak ve böyle yönetmek zorundasınız.

Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.53

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.09

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)

-----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

VIII.- SEÇİMLER

A) Anayasa Mahkemesi Üyeliklerine Seçim

1.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 146’ncı maddesi gereğince Türkiye Barolar Birliği Başkanlığınca bildirilen 3 aday içinden Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçim

BAŞKAN – Şimdi, Anayasa’nın 146’ncı maddesi gereğince belirlenen ve Türkiye Barolar Birliği Başkanlığınca bildirilen 3 aday içinden Anayasa Mahkemesinde boşalacak 1 üyelik için seçim yapılacaktır.

Adayların ad ve soyadları, soyadlarının alfabetik sırasına göre mühürlü oy pusulası şeklinde düzenlenmek suretiyle bastırılmıştır. Adayların ad ve soyadlarını bu sıraya göre okuyorum: Zülal Erdoğan Bilal, Talat Göğebakan, Kenan Yaşar.

Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın 146’ncı maddesi gereğince, Anayasa Mahkemesine üye seçimi gizli oyla yapılacaktır. Üye seçilebilmek için ilk oylamada üye tam sayısının üçte 2 çoğunluğu yani 400 oy, ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu yani 301 oy aranacaktır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan 2 aday için üçüncü oylama yapılacak ve üçüncü oylamada en fazla oy alan aday Anayasa Mahkemesine üye seçilmiş olacaktır.

Sayın milletvekilleri, oylamanın sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit edilecektir. Tasnif komisyonuna ad çekmeyle belirlenen üyeler, oylama işlemi bittikten sonra Komisyon sıralarında yerlerini alacaklardır.

Şimdi ad çekme işlemini gerçekleştiriyorum:

Habibe Öcal? Burada.

Arzu Erdem? Burada.

Murat Çepni? Burada.

Mehmet Metanet Çulhaoğlu? Burada.

Salih Cora? Yok.

Orhan Sümer? Burada.

5 kişilik Tasnif Komisyonu oluşmuştur.

Şimdi, oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum: Komisyon sıralarından birinci sıradaki Kâtip Üye Adana’dan başlayarak İstanbul‘a kadar -İstanbul dâhil- ikinci sırada yer alan Kâtip Üye ise İzmir’den başlayarak Zonguldak’a kadar -Zonguldak dâhil- adı okunan milletvekillerinin adını ad defterinden işaretleyecektir. Adı işaretlenen milletvekiline mühürlü oy pusulası ve bir zarf verilecektir. Oyunu kullanan milletvekili oy pusulasını içeren zarfı Başkanlık Divanının önüne konulmuş olan oy kupasına atacaktır. Oy pusulasında belirlenen aday listesinde 1 adayın isminin karşısına yani kare içerisine çarpı işareti konulacaktır. Aday listesinden 1’den fazla aday işaretlenen veya oyun kime ait olduğunu belirleyecek herhangi bir işaret, imza veya karalama bulunan oy pusulaları geçersiz sayılacaktır. Bu hususlar oy pusulasında da dipnot olarak belirtilmiştir.

Sayın Kâtip Üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.

Birinci oylamada kullanılacak mühürlü oy pusulaları ve zarflar Sayın Kâtip Üyelere teslim edilmiştir.

Oylamayı Adana ilinden başlatıyorum.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oylama işlemi tamamlanmıştır.

Oy kupaları kaldırılsın.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okutuyorum:

Habibe Öçal, Kahramanmaraş Milletvekili; Arzu Erdem, İstanbul Milletvekili; Murat Çepni, İzmir Milletvekili; Mehmet Metanet Çulhaoğlu, Adana Milletvekili; Orhan Sümer, Adana Milletvekili.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasa’nın 146’ncı maddesi gereğince Türkiye Barolar Birliği Başkanlığınca bildirilen 3 aday içinden Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılan birinci oylamaya 419 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

                                                Üye                                                                                         Üye                                                                                         Üye

                                          Habibe Öçal                                                                              Arzu Erdem                                                                              Murat Çepni

                                        Kahramanmaraş                                                                              İstanbul                                                                                      İzmir

                                                Üye                                                                                         Üye

                                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                                                   Orhan Sümer

                                              Adana                                                                                      Adana

Kullanılan oy sayısı :  419

Zülal Erdoğan Bilal :   104

Talat Göğebakan :                             25

Kenan Yaşar :                                282

Boş :                                                1

Geçersiz :                                        7

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu sonuca göre Anayasa’nın 146’ncı maddesinde öngörülen üçte 2 oy çoğunluğu bulunamamıştır. Bu nedenle, şimdi ikinci oylamaya başlıyoruz. Bu oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğunun yani 301 milletvekilinin oyunu alan aday seçilmiş olacaktır.

Sayın milletvekilleri, oylamanın sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit edilecektir. Tasnif komisyonunda ad çekmeyle belirlenen üyeler oylama işlemleri bittikten sonra Komisyon sıralarında yerlerini alacaklardır.

Şimdi ad çekme işlemini gerçekleştiriyorum:

Ahmet Kaya? Burada.

İbrahim Aydemir? Yok.

Sefer Aycan? Burada.

Bedri Yaşar? Yok.

Gökan Zeybek? Yok.

Erkan Aydın? Burada.

Burak Erbay? Burada.

Ayşe Sibel Ersoy? Burada.

5 kişilik bir Tasnif Komisyonu oluşmuştur.

Oylamada dikkat edilecek hususları birinci oylama öncesinde belirtmiştim.

Sayın Kâtip Üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.

İkinci oylamada kullanılacak mühürlü oy pusulaları ve zarflar Sayın Kâtip Üyelere teslim edilsin.

Şimdi oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oylama işlemleri tamamlanmıştır.

Oy kupaları kaldırılsın.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okutuyorum:

Ahmet Kaya, Trabzon; Sefer Aycan, Kahramanmaraş; Erkan Aydın, Bursa; Burak Erbay, Muğla; Ayşe Sibel Ersoy, Adana Milletvekilleri.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasa’nın 146'ncı maddesi gereğince Türkiye Barolar Birliği Başkanlığınca bildirilen 3 aday içinden Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 (bir) üye için yapılan ikinci oylamaya 418 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

                                                Üye                                                                                         Üye                                                                                         Üye

                                          Ahmet Kaya                                                                              Sefer Aycan                                                                              Erkan Aydın

                                             Trabzon                                                                               Kahramanmaraş                                                                                Bursa

                                                Üye                                                                                                                                                                                        Üye

                                          Burak Erbay                                                                                                                                                                     Ayşe Sibel Ersoy

                                              Muğla                                                                                                                                                                                     Adana

Kullanılan oy sayısı :  418

Zülal Erdoğan Bilal :   107

Talat Göğebakan :                            21

Kenan Yaşar :                                284

Geçersiz :                                        6

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu sonuca göre, Anayasa’nın 146’ncı maddesinde öngörülen üye tam sayısının salt çoğunluğu bulunamamıştır.

Şimdi üçüncü oylamaya başlıyoruz. Bu oylamada, ikinci oylamada en çok oy alan 2 aday arasından en fazla oy alan aday Anayasa Mahkemesine üye seçilmiş olacaktır.

İkinci oylamada en çok oy alan 2 adayın ad ve soyadlarını alfabetik sıraya göre okutuyorum: Zülal Erdoğan Bilal, Kenan Yaşar.

Sayın milletvekilleri, oylamanın sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit edilecektir.

Mücahit Durmuşoğlu? Mücahit Bey burada.

Baha Ünlü? Burada.

Ali Muhittin Taşdoğan? Burada.

Hüseyin Örs? Burada.

Barış Karadeniz? Burada.

5 kişilik Tasnif Komisyonu oluşmuştur.

Oylamada dikkat edilecek hususları birinci oylama öncesinde belirtmiştim.

Sayın Kâtip Üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.

Üçüncü oylamada kullanılacak mühürlü oy pusulaları ve zarflar Sayın Kâtip Üyelere teslim edilsin.

Şimdi oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oylama işlemi tamamlanmıştır.

Oy kupaları kaldırılsın.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okutuyorum:

Tasnif Komisyonu:

Mücahit Durmuşoğlu, Osmaniye; Baha Ünlü, Osmaniye; Ali Muhittin Taşdoğan, Gaziantep; Hüseyin Örs, Trabzon; Barış Karadeniz, Sinop Milletvekilleri.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasa’nın 146’ncı maddesi gereğince Türkiye Barolar Birliği Başkanlığınca bildirilen 3 aday içinden yapılan ikinci oylamada en çok oy alan 2 aday arasından Anayasa Mahkemesine seçilecek 1 üye için yapılan üçüncü oylamaya 406 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

                                                Üye                                                                                         Üye                                                                                         Üye

                                    Mücahit Durmuşoğlu                                                                         Baha Ünlü                                                                Ali Muhittin Taşdoğan

                                            Osmaniye                                                                                 Osmaniye                                                                                  Gaziantep

                                                Üye                                                                                         Üye

                                          Hüseyin Örs                                                                            Barış Karadeniz

                                             Trabzon                                                                                     Sinop

Kullanılan oy sayısı :  406

Zülal Erdoğan Bilal :     99

Kenan Yaşar :                                302

Geçersiz :                                         5

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu sonuca göre, Sayın Kenan Yaşar üçüncü oylamada Anayasa Mahkemesine üye seçilmiştir.

Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 19.37

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.11

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor, gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 301) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Dünkü birleşimde, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 301 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ikinci bölümünde yer alan 18’inci maddenin oylamasında kalınmıştı.

18’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Teklifin tümünü oylamadan önce İç Tüzük’ün 86’ncı maddesi gereğince oyunun rengini belli etmek üzere, lehte Manisa Milletvekili Uğur Aydemir.

Buyurun Sayın Aydemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 301 sıra sayılı Kanun Teklifi’mizin lehinde olmak üzere AK PARTİ Grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, değerli milletvekilleri, teklifimizde milletimize, ülkemize çok faydalı maddeler olduğu kanaatindeyim. Bunlardan kısaca bahsetmek istiyorum. Teklifimizle, diğer ülkelerin merkez bankalarının paralarını, mallarını, haklarını ve varlıklarını bizim Merkez Bankamızda bulundurmaları hâlinde bu paraların haczedilmemesini öngören düzenleme yapıyoruz. Bu düzenlemeyle ülkemizin itibarını daha da artırıyoruz, Merkez Bankamızın muhabir bankacılık vasıtasıyla da komisyon geliri elde etmesini sağlıyoruz ve ayrıca döviz rezervlerimizi artırıyoruz.

Evet, değerli arkadaşlar, diğer düzenlemelere de baktığımız zaman, bireysel emeklilik sistemine katılımı teşvik eden düzenlemeler var, teknik düzenlemeler var ve kişilerin bireysel emeklilik sisteminde daha uzun süre kalmasını sağlayan düzenlemeler var. Bunlar nelerdir diye baktığımızda, sisteme giren kişilerin daha uzun süre sistemde kalabilmeleri için, evet, istedikleri zaman para çekebilmelerinin, kısmen para çekebilmelerinin önünü açıyoruz. Yani kişinin, paraya ihtiyacı olduğu zaman, sistemden çıkmadan tasarrufunun yüzde 50’si oranında para çekebilmesi imkânını sağlıyoruz. Ve sisteme girişi nasıl teşvik ediyoruz? Devlet katkısını yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkarıyoruz.

Evet, değerli arkadaşlar, diğer maddeler nelerdir diye baktığımızda, BOTAŞ’la alakalı bir düzenleme yapıyoruz. Evet, BOTAŞ’a kademeli fiyat tarifesi uygulama yetkisi veriyoruz. Bunu nasıl yapacak BOTAŞ? Kendisine vermiş olduğumuz yetkiyle beraber iklim koşullarını dikkate alacak, bölgesel ve il bazında, illeri de dikkate alarak tarifeli fiyat uygulamasını sağlayacak.

Başka ne düzenlemeler yapıyoruz değerli arkadaşlar? 1 Aralık 2021 tarihinden önce Kamu İhale Kanunu’na göre Türk lirası üzerinden yapılan ihalelerde, 1/7/2021 tarihi ile 31/12/2021 tarihleri arasında elde edilen hak edişlere fiyat farkı verilebilmesinin önünü açıyoruz ve ayrıca, devir hakkını da arkadaşlara, ihale sahiplerine, yüklenici firmalara getiriyoruz.

Diğer bir düzenlememiz de en düşük emekli maaşını 1.500 TL'den 2.500 TL'ye çıkartıyoruz; hayırlı olsun, uğurlu olsun değerli arkadaşlar.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Aman aman, ne büyük bir iş yapıyorsunuz!

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Diğer bir düzenlememiz, kurumların yatırım fonlarına iştirakini teşvik etmek amacıyla, diğer yatırım fonlarından elde etmiş oldukları kazançları kurumlar vergisinden istisna ediyoruz.

Evet, değerli arkadaşlar, diğer bir düzenlememiz de üretimi ve ihracatı teşvik etmek istiyoruz. İhracat yapan firmalara ve üretim yapan firmalara yani sanayi sicil belgesini haiz olan firmalar ile imalatçı belgesini haiz olan firmalara, üretim ve ihracattan elde ettikleri bu kazançlarda kurumlar vergisini 1 puan indirme hakkı sağlıyoruz.

Diğer bir düzenlememiz nedir değerli arkadaşlar? 2022 yılında memur ve emekli memur maaşlarına 1 Ocak 2022 tarihinden geçerli olmak üzere yüzde 2,5 ek zam veriyoruz, memur ve emekli memur maaş zammını yüzde 30,95’e çıkartıyoruz.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sadaka, sadaka; zam değil, sadaka! Ne zammı, sadaka!

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Evet, baktığımızda, Allah'a hamdolsun, her bir maddemizin milletimize, ülkemize, devletimize faydalı olduğunu çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz.

Bazı arkadaşlarımız “Merkez Bankasına gelen paralar kimden geldi? Nereden geldi?” gibi sorular sormuşlardı. Merkez Bankamıza paralar diğer ülkeler tarafından... Ve “Nereden?” diye sorduğumuzda da diğer ülkelerin merkez bankalarındaki paralarını bizim Merkez Bankamıza getirdiklerini daha rahat bir şekilde söyleyebiliriz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Evet, bu düzenlemeyi, bu teklifi getiren başta Cemal Öztürk Vekilimize huzurunuzda teşekkür ediyorum. Ayrıca, emeği geçen bakanlarımıza, bakan yardımcılarımıza, bürokratlarımıza, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımıza ve Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimize, katkı sağlayan bütün kıymetli vekillerimize ve oylarıyla destek verecek siz değerli vekillerimize huzurunuzda teşekkür ediyor; kanunun hayırlı olmasını Cenab-ı Allah'tan temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aleyhte, Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel.

Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi grubum adına saygıyla selamlarım.

Bir torba kanunla karşı karşıyayız. Torba kanun, çok istisnai durumlarda kullanılması gereken ama Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu tarafından her fırsatta kullanılan, çarpık, doğru olmayan bir yasama yöntemi. Kanunun içinde çok desteklediğimiz maddeler var, geliştirmeye açık bulduğumuz maddeler var, karşı çıktığımız hatta Anayasa'ya aykırı bulduğumuz maddeler var ama sonunda bir torba kanuna oy vermek gerektiğinde gerekçelerini buradan izaha ihtiyaç var.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu kanuna memurlara ve emeklilere yapılacak iyileştirmenin yüzü suyu hürmetine “evet” oyu kullanacağız. Ancak Komisyonda ve Genel Kurulda biz “Gelin, emeklilere bu iyileştirmeyi yapıyorsak, bunu BAĞ-KUR emeklilerine de yapalım.” dedik, kabul etmediniz. “Tarım BAĞ-KUR’lulara da yapalım.” dedik, kabul etmediniz. “İşçi emeklilerinin memur emeklisinden ne eksiği var, onlara da yapalım.” dedik, kabul etmediniz. En düşük emekli maaşının 2.500 lira olmasına biz “Yetersiz ama 1.500’den 2.500’e çıkmasına destek veriyoruz.” dedik. Ama dul ve yetimlerin maaşları var. Daha bu ay 572 lira almış, dul ve yetim, emekli maaşı var. Niçin? Maaş bütün vârislere bölünüyor belli bir sistemle; eşe bölünüyor, çocuklara bölünüyor. Dedik ki: “Bu maaş bölündükten sonra 1.500 liranın altında kalıyorsa gelin bunu 1.500 liraya tamamlayalım.” Bunun büyük bir maliyeti yok ama vicdanen ve sosyal olarak önemli bir yarayı saracaktı, bunu da kabul ettiremedik.

Biz bu kanunu bireysel emeklilik sigortasındaki artış yönünden olumlu buluyoruz ve bu konuda da destekliyoruz. Fiyat farkıyla ilgili yaklaşımı ikiye ayırıyoruz: Birincisi, itiraftır. Bu ülkeyi öyle bir hâle getirdiniz ki faizleri suni düşürüp, doları artırıp, o doların yükselmesine engel olacak rezerv kalmayınca, 128 milyarı cayır cayır yakınca doların 18 liraya fırlamasıyla yapılmış ihalelerin, taahhütlerin yerine gelemediğini yani geçen sene size fiyat veren, ihaleye giren müteahhidin demiri, çimentoyu veya ne taahhüt ettiyse onu yapamayacak hâle geldiğini itiraf ettiniz. Burada düzenlemeler getirdiniz. Arkadaşlarımızın iyileştirici, geliştirici, eleştirici önergeleri reddedildi. Ama geçen hafta bir son dakika önergesiyle bu Meclisin yetkisini Cumhurbaşkanına apar topar devretmeye çalıştınız TOKİ müteahhitleri yönünden. Buna çok yerinde bir itiraz tüm muhalefet partilerinden geldi ve -İç Tüzük’ten gelen hakkımızı kullanıp da- sizin çoğunlukla rahatsızlık duyduğunuz yoklama Meclisi kapattı. Bu salıya geldiğimizde ayaklarınız suya ermişti. Dediniz ki: “Haklıymışsınız.” Dediniz ki: “Bu, Anayasa’ya aykırı, bu kadar yetkinin ucu bucağı yok ve eşitsizlikler var.” Toplanıldı ve bizim katkımız, Halkların Demokratik Partisinin ve İYİ Partinin katkılarıyla önerge yine imza atamayacağımız, oy veremeyeceğimiz ama daha az kötü bir önerge hâline geldi; verilmiş önerge değiştirildi, ona 5 parti rıza gösterdik. Neden? Anayasal yarar vardı, kamu yararı vardı. Ama bu hâliyle de bu fiyat farkı önergeleri hem beklentileri karşılamayan hem Anayasa’ya aykırılıklar içeren hem de ucu açık, denetimsiz alanlar yaratan önergelerdir.

Bunun yanında, kanun teklifinin 1’inci maddesi var ki evlere şenlik; böyle bir maddenin buraya getirilmesi ayıptır, kabulü ayıptır, tarafımızdan Anayasa Mahkemesi düzeyinde her türlü mücadele verilecektir. Birilerinden “swap” gelecek, dönüp size diyorlar ki: “Senin Merkez Bankan haczedilirse benim Merkez Bankamın parası araya karışmasın.” Bu garantiyi isteyene “Ne münasebet, sen de kimsin, bu nereden çıktı?” diyemeyip bu kanuna “Merkez Bankasında bulunan diğer merkez bankalarının varlıkları haczedilemez.” maddesini koyanları milletimize şikâyet ediyoruz, yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Sayın Başkanım, müsaadenizle...

BAŞKAN – Buyurun Özgür Bey.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Ayrıca, bir kişinin inandığı ama birçok kişinin mecburen katlandığı bir ekonomik hipotez var. Bütün dünya diyor ki: “İyi yönetim faizi düşürür.” Siz diyorsunuz ki: “Faizi düşürürsen her şey düzelir.” Buna bir kişi inanıyor, aklıselimler itiraz edince görevden affediliyor ve onun sonucunda bir çare bulundu: “Efendim, biz faiz vereceğiz ama millete söylemeden zenginin cebine koyacağız; bunu da fakir fukaranın Hazinesinden karşılayacağız.” Çaktırmadan yaparsanız olur! Faiz yüzde 14 gözüküyor, bugün Meclisteki kamu bankaları bile 19,5 faiz veriyor, rotatifler yüzde 34. 14’le kamudan para alıp 24’le tekrar devlete satan bir düzen getirdiniz, onu da buraya getirmişsiniz; bu ayıp da size, iktidar partisine yeter.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı   : 353

Kabul                                           : 319

Ret                                              :  18

Çekimser                                      :  16 (x)

 

                                                               Kâtip Üye                                                                                                Kâtip Üye

                                                           Rümeysa Kadak                                                                                       Sevda Erdan Kılıç

                                                                 İstanbul                                                                                                    İzmir ”

Teklif, kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun.

2’nci sıraya alınan, Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Komisyon Raporu 303 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Teklifin tümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta konuşacaktır.

Buyurun Sayın Usta. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 303 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım, hepinizi saygıyla selamlarım.

Bu kanun teklifinde aslında 2 tane önemli konu düzenleniyor. Bunlardan bir tanesi, en son 2003-2004 yıllarında uygulanmış olan enflasyon muhasebesi sisteminin bu yıl -2022 yılında- uygulanmaması hususu. İkinci konu da işletmelerin dövizlerini kur korumalı mevduata geçirmeleri durumunda kurumlar vergisi başta olmak üzere kâr paylarından, faiz gelirlerinden vergi vermemesine ilişkin husustur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, önce enflasyon muhasebesi nedir, burada ne yapılmak isteniyor, bu ihtiyaç niye doğdu, onu ifade etmeye çalışacağım. Az önce ifade ettim: Enflasyon muhasebesi bizde en son 2004 yılında kullanıldı, geçerli oldu. Bunun şartları var; iki tane şart var enflasyon muhasebesinin uygulamaya girebilmesi için: Son üç yılda Üretici Fiyat Endeksi’ndeki kümülatif artışın yüzde 100 ve üzerinde olması, son yılda da -cari yılda da- yüzde 10’u geçiyor olması. “İki şart birlikte gerçekleşirse enflasyon muhasebesi uygulanır.” diyor kanun. Malum, 2021 yılında üretici enflasyonu yüzde 79,9 oldu, birinci unsur gerçekleşti, üç yılda da yüzde 142 oldu; dolayısıyla iki unsur da gerçekleştiği için mevzuatımıza göre eğer bir şey yapmamış olsak yılbaşından itibaren enflasyon muhasebesinin uygulanması gerekiyordu. Tabii, burada enflasyon muhasebesinin uygulanmamasından dolayı -on yedi yıldır uygulanmamasından dolayı- ve çok yüksek bir enflasyon yaşamamızdan dolayı bilançolardaki değerler, bilançodaki unsurlar -varlıklarda da pasiflerde de- anlamını kaybetti. Dolayısıyla, aslında, bilançoların güncellenme ihtiyacı var.

Şimdi, teklif ne getiriyor? Teklif diyor ki: “2023 yılı sonuna kadar enflasyon muhasebesi uygulanmasın.” Yani 2022 ve 2023’te uygulanmayacak enflasyon muhasebesi. “Uygulanması durumunda ne olurdu da niye ‘Uygulanmasın.’ deniliyor, bunun gerekçeleri nedir?” diye bakıyoruz, onu birazdan teferruatlı anlatacağım. Fakat ona geçmeden önce, öncelikle enflasyon muhasebesi getirilirken bizim sistemimize -ki bu Hükûmet tarafından getirildi, AK PARTİ hükûmetleri getirdi enflasyon muhasebesi sistemini- o zaman ki gerekçeler neydi, onlara kısaca bir bakmak istiyorum.

İlk gerekçesinde, tabii, Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri ve iktidar diyordu ki: “Bu, adaletsizliğe yol açıyor.” Enflasyon muhasebesi uygulanmaması sistemde adaletsizliğe yol açıyor çünkü fiyatların genel seviyesinde sürekli ve önemli bir artış varsa vergi matrahı oluşurken bazı mükelleflerden fazla vergi alınıyor, bazı mükelleflerden düşük vergi alınıyor. Nasıl oluyor bu? Daha çok öz sermaye değil de borçlanarak finansman sağlayan, varlıklarını borçlanarak artıran mükellefler enflasyon muhasebesi uygulamasının yapılmaması durumunda kârlı çıkıyorlar ama öz sermayesini kullananlar eğer enflasyon muhasebesi olmazsa sistemden zararlı çıkıyorlar. AK PARTİ bunun bir adaletsizlik olduğunu o zaman çok güçlü bir şekilde ifade etmişti.

Şimdi, ikinci gerekçesi: Mali yapı bozuluyor. Eğer enflasyon olmasına rağmen enflasyon muhasebesi yapılmazsa şirketlerin mali yapısı bozuluyor, mali yapısı zayıflıyor. Dolayısıyla, tabii “Bu da kaynak kullanımında etkisizliğe yol açıyor." diye bir sürü gerekçe söylediler.

Üçüncü -belli başlı gerekçeleri sayıyorum- gerekçesi de “Bu enflasyon muhasebesinin uygulanmaması durumunda normal kurumlar vergisi bir servet vergisine dönüşüyor çünkü işte öz sermayesi olan firmalardan buradaki enflasyondan kaynaklanan değerlenmeler nedeniyle yüksek vergi alınıyor, aslında kazancı değil de serveti vergilendiren bir sisteme dönüşüyor. Dolayısıyla, enflasyon muhasebesi olmalıdır.” diyorlardı. İşte, diğer gerekçeleri: “Enflasyon muhasebesinin olmaması kayıt dışı ekonomiyi teşvik ediyor.” diyorlardı. Sonra ne diyorlardı? “Böyle bir sisteme yabancı sermaye de gelmez çünkü yabancı sermaye de sermayesini koruyamayacak duruma geliyor.” deniliyordu. Ondan sonra “Ve bilançolarda da bilançoların güncel olmamasından dolayı firmalar hatalı kararlar alıyor, bu da hem ekonominin geneli üzerinde hem firmalar üzerinde sıkıntılara yol açıyor.” deniliyordu. Şimdi, bu kadar güçlü gerekçeler vardı. Ben bu teklifi getiren arkadaşlara ve AK PARTİ Grubuna veya buraya destek verenlere sesleniyorum: Bu gerekçelerin hangisi ortadan kalktı? Bu gerekçelerin tamamı bugün de geçerli. Buna rağmen enflasyon muhasebesini niye erteliyorsunuz kardeşim? Bunun cevabını bize birisi versin. Bu gerekçelerin tamamı hâlen geçerli, buna rağmen enflasyon muhasebesini niye erteliyorsunuz?

Şimdi, tabii, burada, biraz siyaset kısmına gelecek olursak, AK PARTİ işe başlarken söylediği şeylerin hepsinden bugün vazgeçtiği için belki enflasyon muhasebesinden de o yüzden vazgeçti çünkü ne demişlerdi: “Biz yoksullukla mücadele edeceğiz.” Bugün, Türkiye’de, belki tarihinde görülmemiş yoksulluk var, en azından son yirmi yılın en yüksek yoksulluğunu yaşıyoruz. “Yolsuzlukla mücadele edilecek.” denilmişti, buna bir şey söylemeye gerek yok, her taraftan yolsuzluk akıyor, artık Sayıştay raporları bile bunu gizleyemiyor. “Yasaklarla mücadele edeceğiz.” denilmişti. Yasaklar… O durumu da hepinizin takdirine arz ediyorum.

Şimdi, dolayısıyla, yani buralarda değişen AK PARTİ, demek ki teknik meselelerde geldiği gerekçelerin tamamını şimdi yalanlıyor. O zaman “Öz sermayesi güçlü olan firmaları korumamız gerekir.” diyen AK PARTİ bugün ne diyor? Bugün “Krediyi çok kullanan firmaları korumamız gerekir.” gibi bir noktaya gelmiştir. Bir yandan “Adalet olsun.” deniliyor, bir yandan “Üretim olsun.” deniliyor. Üretim olsun; üretim yapacak firmaların, makine, tesisatı yoğun olan firmaların siz daha fazla amortisman ayırmasına müsaade etmiyorsunuz bu ertelemeyi yaparak. Dolayısıyla, bu anlamda geldiği güne göre bugün her şeyi değişmiş bir AK PARTİ’yi de görüyoruz.

Şimdi, ertelemenin gerekçesi için şöyle bir şey daha söylendi, denildi ki: “Efendim, borçlu firmalar var, borçlu firmalara vergi çıkıyor.” Şimdi, çok fazla borcu olmayan firmalardan da gereksiz şekilde vergi alıyoruz, özellikle makine, tesisatı yoğun olan firmalardan, öz sermayesi güçlü olan firmalardan enflasyondan kaynaklanan nedenlerle çok fazla, gereğinden fazla vergi alınıyor. Zaten bunun bir adaletsizlik olduğunu söyleyerek getirdiğiniz şeyde şimdi, tekrar bunun tersini söyleyerek “Borçlu firmalar aleyhine bir durum oluştu, onlara fazla vergi çıkıyor. Dolayısıyla, enflasyon muhasebesini erteleyelim.” gibi bir çelişkiye düşülüyor.

Şimdi, erteleme olmazsa ne olur? Erteleme olmaması durumunda yani bu kanunun çıkmaması durumunda yapılacak şey şuydu: Geçen on yedi yıl için Üretici Fiyat Endeksi’ndeki artış kadar… Ki, 100 olan endeks 900’e geldi, 9 kat artış var. Yani, diyelim ki 100 milyon liraysa sizin bir makine, tesisatınız, o gün öyle defter değeri varsa, bugün aslında onun değeri 900 milyon olmuş ama siz ona hâlâ 100 milyon üzerinden işlem yapıyorsunuz, “100 milyon üzerinden amortisman ayır.” diyorsunuz. Amortisman ayırmak ne demek? “Gider” demektir. Amortismanı düşük ayırdığınız zaman gereğinden fazla vergi verdiriyorsunuz üreten, ihracat yapan firmalara. Yani bir yandan “üretim” “ihracat” diyeceksiniz, bir yandan da bunu getireceksiniz; bu çok yaman bir çelişkidir.

Şimdi, erteleme olmazsa bir şey daha olacak; 2022 ve sonrasında düzeltme koşulları eğer devam ederse sadece bu yıllarda oluşan enflasyon düzeltmesi sonucu oluşacak kârlar vergiye tabi tutulacak. Bu, normal şartlarda zaten olması gereken bir şey ama eğer “Bu vergi hiç olmasın.” deniliyorsa, biz şimdi 1’inci maddeden sonra bir önerge vereceğiz, o önergemiz dikkate alınabilir. Biz orada şunu söylüyoruz: Yani enflasyon muhasebesi yapılsın, yine bütün bilançolarımızı düzeltelim, güncel bilançomuz olsun ancak üç yıl için vergi alınmasın. Eğer buradan bir vergi çıkıyorsa veya zarar çıkıyorsa, zarar oluşuyorsa da zararı da kârı da yani vergiyle ilişkilendirmeyelim diye bir önergemiz var. Arkadaşlar, esas itibarıyla olması gereken budur.

Şimdi, bir de bir gerekçe olarak söylendi; bu, böyle gizli saklı söyleniyor: “Efendim, mali müşavirler hazır değil. Yani meslek mensupları sıkıntı çekerler, hazır değil.” Arkadaşlar, bu yıl enflasyon muhasebesinin olacağı, koşulların olacağı gün kadar açıktı. Ekim ayında bir kanun görüşülürken -tutanaklarda var, Plan ve Bütçe Komisyonu tutanaklarında- ben de bu konuda ikaz ettim. “Bu konuda hem idare hazır olmalı hem de meslek mensuplarının hazır olması gerekir çünkü Üretici Fiyat Endeksi çok yüksek geliyor, enflasyon muhasebesi sistemi devreye girecek.” dedik, fakat o günkü ikazlarımız hiç dikkate alınmadı. Ama ben bunun meslek mensuplarına bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Görüştüğüm bir sürü yeminli mali müşavir arkadaş, birçok arkadaşımız “Biz buna hızlı bir şekilde adapte oluruz, bunu yaparız. Bizden dolayı, bizi gerekçe göstererek böyle bir erteleme yapılmasın.” diye de bunu bize söylüyor.

Şimdi, bir de şu söylendi: İşte, yeniden değerleme müessesesi tekrar sisteme sokuldu. Bunu getirdiğimiz zaman, bu, enflasyon muhasebesinin yerini hiçbir şekilde almaz arkadaşlar. Bir defa, yeniden değerleme, geriye doğru yeniden değerleme, yüzde 2 gibi çok yüksek bir vergi üzerinden yapılıyor, dolayısıyla buna çok az firma müracaat etti. Yani “Bunu yaptık zaten, enflasyon muhasebesi olmasın.” da diyemezsiniz veya yeni sistemde yeniden değerlemenin getiriliyor olması da yine enflasyon muhasebesinin ertelenmesi için hiçbir şekilde gerekçe olamaz.

Tabii, benim burada anlamakta zorlandığım şey, TÜSİAD ve TOBB’un tutumudur değerli arkadaşlar. Ya onlar bu işin ne olduğunu bilmiyorlar, hakikaten uzmanları çalışmıyor… Yani buna, bu ertelemeye nasıl TÜSİAD ve TOBB destek verir, bunu da anlamış değiliz. Bizzat kendileriyle görüşmüş değilim ben ancak AK PARTİ Grubundan arkadaşlar TOBB'un ve TÜSİAD'ın da bu ertelemeyi istediğini ifade etti. Burada çok açık bir şekilde yapılan şey şudur: “Üretim yapan, ihracat yapan, öz sermayesini yoğun olarak kullanan firmaları daha fazla vergilendireceğiz, daha adaletsiz bir şekilde vergilendireceğiz.” diye bir kanun çıkartıyor AK PARTİ Grubu; bunu da ben firmalarımızın, bu anlamda onların takdirlerine bırakıyorum.

Bir yandan “Üretimi, ihracatı destekleyeceğiz.” diyeceksiniz -yeni modelin adı o biliyorsunuz, sanki birisi itiraz ediyormuş gibi- bir yandan da üretimi ve ihracatı köstekleyecek uygulamaları yapıyorsunuz. Dolayısıyla tekraren söylüyorum: 1’inci maddenin sonunda yine onunla ilgili önergemizle de bu konuyu ifade edeceğiz ancak arkadaşlar, bunu, lütfen, bu enflasyon muhasebesini ertelemeyelim. Vergi çıkmasından endişe ediliyorsa yine bu kanunda yani şu andaki teklifin bu hâlinde olduğu gibi bu kârları da, zararları da enflasyon muhasebesi düzeltmesinden kaynaklanan kâr ve zararı vergiyle ilişkilendirmeksizin bir çözüm bulabiliriz; kimseye ilave vergi de çıkmaz, kimseye de şey yapmaz, üç yıl için, ama sonrasında şartlar oluşursa o şartlarda yapılabilir diye düşünüyorum.

Şimdi, ikinci husus… Ha, şunu da söyleyeyim: Tabii, eğer bunu ertelemezsek birçok faydası olacak: Bir, bilançolarımız daha gerçekçi olacak, şimdi ona engel oluyorsunuz. İki, haksız vergilemenin önüne geçilecek, firmaların sermayeleri erimeyecek ve sermaye üzerinden bir anlamda vergi almayacağız. Diğer husus, kredi kullananlar bunu zaten gider olarak yazıyor.

Bakın, borçlu firmalara 2 defa kıyak yapmış oluyoruz; kredi kullanırken zaten gider yazıyor, bir de enflasyon muhasebesinin ertelemesinden dolayı bir anlamda vergi avantajı sağlıyorlar dolayısıyla onları 2 defa ödüllendirmiş oluyoruz. Bu, sizin gerekçede de söylediğiniz gibi yani enflasyon muhasebesinin olmaması yanlış kararlara neden oluyor. Dolayısıyla, ertelemezsek firmaların daha doğru kararlar almasına da imkân tanımış olacağız. Erteleme olmazsa firmaların mali yapıları daha güçlü olacak ve borçlanmak isteyen firmalar açısından krediye erişimler hem kolay hem de daha ucuz maliyetle olacak çünkü onun güçlü bilançosu olduğu zaman daha ucuz fiyatla, daha ucuz faizle kredi alma imkânı olacak. Lütfen, firmalarımızı bundan yoksun bırakmayalım, bu konuyu bir kez daha düşünün derim.

Sırası gelmişken şu konuyu da söyleyelim: KOBİ’lere bu anlamda biraz muhasebe ve finansman desteklerinin verilmesinin de önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle yazılım konusunda bir başıbozukluk var, burada bir akreditasyon yok, bunu ya Maliye Bakanlığı yapabilir ya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu diye bir kurum vardı, orası yapabilir ama bu tür şeylerin, özellikle KOBİ’lerin kullanacağı muhasebe, finansman programlarının bir akredite olması lazım ve bu konuda da KOSGEB’in destek vermesinin ben önemli olduğunu düşünüyorum.

Şimdi, burada diğer bir husus arkadaşlar, bu kanunun 2’nci maddesiyle getirilen mesele kur korumalı TL mevduat meselesidir. Bunun maddede biraz daha detaylarını konuşacağım ama şimdi önce şunu söyleyelim: Niye Türkiye elli yıl önce “dövize çevrilebilir mevduat” adı altında getirilmiş bir şeyi tekrar getirmek durumunda kaldı, bunu iyice bir anlamamız gerekiyor. Burada defalarca belki söylendi ancak buraya nasıl geldiğimizi... Niye şimdi bu kadar kurumlar vergisinde çok ciddi bir istisna tanıyoruz? Potansiyeli, şu anda yazdığımız kurumlar vergisinin yarısı kadar bir vergiden mahrum kalınabilir, bu kadar yüksek yani gerçek kişilerde yapıldığı gibi sadece faizden, faiz gelirinden stopaj alınmaması veya kur farklarının ödenmesi değil, bunlar burada da var zaten ama bir de ayrıca kurumlara -bunun detaylarını 2’nci maddede konuşacağız- kurumlar vergisinden ciddi bir istisna getiriliyor, bunu yapmak son derece yanlıştır. Bu 84 milyondan topladığımız vergileri böyle bir kısım döviz tutan firmalara vermenin çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Dövizi olmayıp, devlete güvenip, Türk lirasına güvenip, hadi size biraz yağ çekeyim, Erdoğan’a güvenip TL’de duran firmaların ne günahı var arkadaşlar? Yani dövize gitmeyen firmanın ne günahı var? 31/12 itibarıyla TL’si olan firmanın ne günahı var? Ona bu avantajı veriyor musunuz? Vermiyorsunuz. Doları olana veriyorsunuz bu avantajı. Bakın, diyelim ki 1 milyar dolar, 100 milyon dolar -ne derseniz- bozduran firma, onun tam TL karşılığı kadar sadece kurumlar vergisinde bir avantaj sağlıyor; yazıktır, günahtır, bunu yapmayın.

Şimdi, tabii, Türkiye buraya niye geldi? Niye bu kadar kur ve faiz lobisine teslim oldunuz, ona bir bakmamız lazım. İlk önce ne yapıldı? 31 Mart seçimleri öncesinde bu ülkenin rezervlerini cayır cayır siyasi emeller uğruna “Yerel seçimlerde kur artmasın, işte ortalıkta sıkıntı çıkmasın.” diye paraların bir kısmını cayır cayır o zaman harcadınız; rezervleri, bu 128 milyar dolar dediğimiz mesele. İkinci kısmı, daha büyük kısmı da yine pandemi esnasında, “pandemiyle mücadele” denilen dönemde harcandı. O zaman ne oldu, bir hatırlayalım, pandemi döneminde biz gelir kaybına uğrayan firmalarımıza veya şahıslara doğrudan bütçeden karşılıksız destek yapmak yerine bankaların yolunu gösterdik; müthiş bir kredi genişlemesi oldu. Alınan kredilerin önemli bir kısmı ihtiyaç sahibinden ziyade… Krediyi aldılar, arabaya gitti, eve gitti; araba fiyatları, ev fiyatları bir defa önceden patladı, hatırlayın. Önemli bir kısmı altına gitti, altın ithalatı 2020 yılında 25,5 milyar dolar oldu arkadaşlar. Bunlar sizin verdiğiniz, bankalardan verdirdiğiniz krediler nedeniyle oldu. Cari açık patladı, ondan sonra, bu sefer tabii, altına gittiği zaman veya dövize gittiği zaman ne oluyor? Bir dolar talebi oluyor. Doları tutmak için bu sefer ne yaptınız? Dolara da hücum oldu. Doları tutmak için rezervleri cayır cayır yaktınız. Ortalama 6,20’den Türkiye’nin rezervleri harcandı. Rezervler harcandı, güvensizlik bitti mi? Bitmedi, ondan sonra ne oldu? Kuru tutamadınız, bu sefer kur da patladı. En sonunda elimizde ne… Ha, istihdam açısından baktığımızda, yapılan şey yanlış olduğu için ve dengeli bir şekilde dağılmadığı için istihdam kayıplarının da önüne geçilemedi ve Türkiye, tarihindeki en büyük istihdam kayıplarını 2020 yılında, pandemi döneminde yaşadı. En sonunda ne oldu? Yaptığınız bu yanlışlardan dolayı cari açığımız patladı, enflasyon patladı ve rezervler bitti, Türk lirası korumasız hâle geldi. Şimdi, yeri geldiği zaman diyorsunuz ki: “Efendim, bütün dünya 2020 yılında küçülürken biz 1,8 büyüdük.” Arkadaşlar, o büyümenin bedeli çok ağır oldu, eğer bugün kur korumalı TL mevduatı getiriyorsanız, bu tavizleri veriyorsanız, sınırsız faiz artışına gidiyorsanız işte o 1,8’lik büyümenin bedelidir bu ülkede. Veya diyorsunuz ki: “Efendim, bütün dünyada bütçe açıkları artarken bizim ülkemizde artmadı.” Artmaz tabii, millete beş kuruş para vermediniz çünkü bankalardan verdiniz, oradan yapılan kredi genişlemesinin de ortaya çıkardığı mahzurları az önce size tek tek anlattım.

Şimdi, tabii, bütün bunlar oldu bitti; bu sıkıntılara neden olan Berat Albayrak ve Merkez Bankası Başkanı görevden alındı; “At izi, it izine karıştı.” diyerek çekti gitti Sayın Bakan, Merkez Bankası Başkanı da görevden alındı; yine, piyasalar bir kredi verdi size ve bir güven oluştu. Hatırlayın, Bakan ayrılır ayrılmaz dolar kuru 1 lira aşağıya geldi fakat ondan sonra öyle bir şey oldu ki rahat battı, dört buçuk ay sabredebildiniz, dört buçuk ay sonra Sayın Berat Albayrak bu sefer gölgesi şeklinde -veya ruhuyla- sisteme geri döndü; hem Merkez Bankası Başkanı görevden aldırıldı, akabinde de daha sonra, biraz gecikmeli olarak da Hazine ve Maliye Bakanı görevden alındı ve bugünkü yaşadığımız sıkıntıları yaşadık. 20 Marttır bu işin kırılması, Merkez Bankası Başkanının görevden alınması. Gerginlikler başladı, eylül ayından itibaren de yanlış faiz politikası yüzünden politika faizini düşürdünüz fakat piyasadaki bütün faizleri 10 ila 25 puan arasında artırdınız ve o süreç başladı, saçmalıklar zinciri başladı ve en sonunda geldiğimiz noktada bu kadar büyük tavizler verdiniz. Bir politikasızlık olduğuna piyasa hâkim oldu, piyasada o anlayış hâkim oldu, gerginlikler arttı. Bir gün “Çin modeli.” bir gün “Rekabetçi kur.” dediniz, o olmadı, ondan sonra “Türkiye modeli.” dediniz. Böyle, bu politikasızlığı gören piyasada dolar kuru en son 18,40’a kadar yükseldi, ondan sonraki şeyde piyasaya bir müdahaleyle ve yeni bir enstrümanla dolar 18,40’lardan 14’lere kadar, bugün itibarıyla 13,5’lara kadar geriledi.

Yapılan şey, “Faizi düşüreceğim.” derken sınırsız bir faiz artışı olmuştur, bunu kabul edin lütfen. Bu çok net bir şekilde ortadadır, zaten piyasadaki faizler arttı. Bugün “a plus” müşterilerde dâhi ticari kredi faiz oranları yüzde 37 arkadaşlar. Yüzde 50’ye varan ihtiyaç kredileri var. En son hazine de 26,3’le borçlandı. Hâlbuki bu saçmalıklar zinciri başlamadan önce hazine en son 16,5’la borçlanmıştı, diğer faizler de bugünkü seviyesinden 10-15 puan düşüktü. Şimdi, dolayısıyla bu kur garantisi verilmesi meselesi, bunun detaylarını birazdan konuşacağız, maliyet hesaplarını mutlaka siz de yapmışsınızdır ama biz de dilimiz döndüğü kadar onları anlatacağız.

Şimdi bir de vatandaş, çiftçi şunu söylüyor: “Bu kadar kur garantisini herkese veriyorsunuz. İhracatçıya verdiniz, efendim, mevduat sahiplerine veriyorsunuz, ondan sonra müteahhitlere fiyat farkı veriyorsunuz. Ben gübre atamıyorum arkadaş. Bana niye o zaman kur garantisi vermiyorsunuz?” Çiftçi de bunu soruyor. Dolayısıyla, gübreyle ilgili sorunları da mutlak suretle bizim görmemiz gerekiyor.

Şimdi, burada çok net bir şekilde, değerli arkadaşlar, bu kur korumalı mevduat dediğimiz hikâyede -yani bu ister gerçek kişilerde olsun ister kurumlar vergisinde olsun- 84 milyon vatandaştan topladığımız vergileri, geliri bir kesime, sayısı çok az olan bir kesime transfer ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ERHAN USTA (Devamla) – Bu çok nettir, burada çok ciddi bir gelir transferi vardır ve bu gelir transferi yanlıştır. Bakın, bütün dünya, bugün hâlâ… Geçen gün de zenginlerle ilgili dünya çapında bir açıklama yapıldı, “Bizden vergi alınsın.” dendi. Yani üst gelir grubunu bütün dünya vergilendirirken biz ha bire üst gelir grubuna avantaj sağlayan düzenlemeler yapıyoruz, kur korumalı mevduat da odur. Vatandaşın zaten borcu var. Bugün, tüketici kredileri toplamı 950 milyar lirayı -950 katrilyonu- aşmış. Vatandaşta para yok, para olan kesim… Evet, biz onların düşmanı falan değiliz. Onların parasının sistemde olması da güzel bir şeydir ama bütün dünya onları yüksek oranda vergilendirirken bütün vergilerini sıfırlayan bir anlayış kabul edilebilir mi? Böyle bir anlayış kabul edilemez. Dolayısıyla, bu yanlıştan dönülmesi gerekir. Bu anlamda, buna itirazlarımız vardır. Bu kanun teklifinin 2 maddesine de bu anlamda şiddetli bir şekilde itiraz ediyoruz. 1’inci maddeyle ilgili önergemizi yeri geldiğinde konuşacağız. Oraya destek verilirse ülke açısından iyi bir şey yapılmış olur diye düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu.

Buyurun Sayın Aksu. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 303 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, biraz önce burada kabul ettiğimiz kanun teklifiyle birlikte 20 Aralık 2021 tarihinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuyla paylaşılan ekonomik tedbirler kapsamında değerlendirilebilecek hükümlerden oluşmaktadır. Açıklanan tedbirlerle, ekonomide istikrar bozucu gelişmelerin önüne geçilmesi, vatandaşlarımızın tasarruflarının korunması, atıl tasarrufların ekonomiye kazandırılması, üretim ve ihracatın desteklenmesi ve ekonomide öngörülebilirliğin sağlanması amaçlanmış; açıklamayla birlikte de Türkiye ekonomisinin gerçekleriyle örtüşmeyen kurlardaki aşırı yükselme, yerini görece istikrara bırakmıştır.

Uygulamaya konulan tedbirlerle, tasarruflarını koruma endişesi taşıyan vatandaşlarımızın TL dışı araçlara yönelimlerinin önüne geçilmesi amacıyla tasarruflarını TL hesaplarında tutmaları desteklenmiştir. Kur korumalı TL vadeli mevduat hesabı ile altın korumalı TL vadeli mevduat hesabı gibi yeni enstrümanların başarılı bir şekilde uygulanması piyasalara olumlu yansımış, giderek artan bir şekilde bu etki görülmeye devam etmiştir. Ekonomideki gelişmeler dikkate alınarak, ihtiyaç duyulan ilave idari ve kanuni düzenlemeler kuşkusuz yapılmaya devam edilecek, bu şekilde istikrarın sürdürülebilirliği temin edilmiş olunacaktır.

Kanun teklifiyle, mevcutta sadece gerçek kişileri kapsayan yeni enstrümanların tüzel kişileri de kapsaması ve bazı vergi istisnaları getirilmesi düzenlenmektedir. Aynı zamanda, yasal olarak uygulanma zarureti ortaya çıkan enflasyon muhasebesi yönteminin de ertelenmesi öngörülmektedir. Teklifin 1’inci maddesiyle yapılan düzenlemeyle, 2023 yılı sonuna kadar enflasyon düzeltmesi yapılmaması, ayrıca 2023 yılı hesap dönemi sonu itibarıyla yapılacak enflasyon düzeltmesi neticesinde, belirlenen geçmiş yıl kârının vergiye tabi tutulmaması, geçmiş yıl zararının da zarar olarak kabul edilmemesi amaçlanmaktadır.

Bilindiği üzere, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesine göre, enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşması hâlinde şartların gerçekleştiği hesap dönemlerinde mali tabloların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması gerekmektedir. Buna göre, kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, Türkiye İstatistik Kurumunca Türkiye geneli için hesaplanan Üretici Fiyatları Genel Endeksi’ndeki artışın içinde bulunulan dönem dâhil son 3 hesap döneminde yüzde 100’den, içinde bulunulan hesap döneminde yüzde 10’dan fazla olması hâlinde mali tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutma zarureti bulunmaktadır. Diğer taraftan, madde hükümleri 213 sayılı Kanun’un mükerrer 298’inci maddesinin (A) fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamındaki mükellefler bakımından geçerli olmayıp bu mükellefler bahse konu fıkra kapsamında geçici vergi dönemleri ve hesap dönemleri sonları itibarıyla enflasyon düzeltmesi yapmaya devam etmektedir. Bilindiği gibi, bu fıkra münhasıran sürekli olarak işlenmiş altın ve gümüş alım satımı ve imaliyle iştigal eden mükellefleri kapsamaktadır. Hatırlanacağı üzere, enflasyon düzeltmesi 2003 ve 2004 yıllarında uygulanmış ve mezkûr maddenin (A) fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamındakiler hariç, sonraki dönemden günümüze kadar şartların gerçekleşmemesi nedeniyle tekrar gündeme gelmemiştir. 2021 yılı sonunda, enflasyonda meydana gelen artış nedeniyle kanundaki şartlar oluşmuş ve ilgili hüküm uyarınca uygulanma zarureti ortaya çıkmıştır ancak gerek mükelleflerin gerekse mali müşavirlerin uygulamayı hayata geçirebilecek yeterli altyapı ve hazırlığa sahip olmadığı gerekçesiyle uygulamanın bir süre ertelenmesi talebi gündeme gelmiştir. Kanun teklifiyle, bu yöndeki talep ve beklentilerin karşılanmasının da hedeflendiği anlaşılmaktadır.

Yapılan düzenlemeyle, geçici vergi dönemleri de dâhil olmak üzere, 2021 ve 2022 hesap dönemleri ile 2023 hesap dönemi geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşup oluşmadığına bakılmaksızın mali tabloların enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaması öngörülmektedir. Aynı zamanda, 31/12/2023 tarihli mali tabloların enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın enflasyon düzeltmesine tabi tutulacağı hükme bağlanmakta ancak yapılan enflasyon düzenlemesinden kaynaklanan kâr zarar farkı geçmiş yıllar kâr zarar hesabında gösterilirken, bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârının vergiye tabi tutulmayacağı ve geçmiş yıl zararının zarar olarak kabul edilmeyeceği de hükme bağlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, teklifin 2’nci maddesinde ise Türk lirası mevduat ve katılım hesaplarına dönüşümün desteklenmesi amacıyla, gerçek kişiler yanında kurumların da kapsama dâhil edilmesi ve kapsama giren kurumlara belli şartlar dâhilinde vergi istisnası sağlanması öngörülmektedir. Düzenlemeyle, bankacılık sistemindeki toplam mevduat ve katılım fonu büyüklüğü içerisinde Türk lirasının payının artırılarak finansal istikrarın desteklenmesi kapsamında, yabancı paralarını Türk lirasına çeviren kurumlar vergisi mükelleflerinin dönüşüm esnasında oluşan kur farkı kazançları da dâhil olmak üzere, açılan vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarından elde edecekleri faiz ve kâr paylarının vergiden istisna edilmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda, kurumların 31/12/2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar Türk lirasına çevirmeleri suretiyle elde edilen Türk lirası varlığı açılan en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirilmesi durumunda, söz konusu yabancı paraların dönem sonu değerlemesinden kaynaklanan kur farkı kazançlarının 1/10/2021 ila 31/12/2021 tarihleri arasındaki döneme isabet eden kısmı, ayrıca, 2021 yılı dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar Türk lirasına çevrilen hesaplarla ilgili oluşan kur farkı kazançları ile söz konusu hesaplardan dönem sonu değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere, vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilmektedir.

Diğer taraftan, kurumların 31/12/2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını 2022 yılı sonuna kadar Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşüm kuru üzerinden çevirmeleri suretiyle elde edilen Türk lirası varlığının en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirmeleri durumunda, oluşan kur farkı kazançlarının, geçici vergi dönemi sonu değerlemesi ile Türk lirasına çevrildiği tarih arasında isabet eden kısmı ile dönem sonu değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere, vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar kurumlar vergisinden istisna tutulmaktadır.

Kurumların 31/12/2021 tarihli bilançolarında yer alan altın hesabı ile bu tarihten sonra açılacak işlenmiş ve hurda altın karşılığı altın hesabı bakiyelerini 2022 yılı sonuna kadar Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşüm fiyatı üzerinden çevirmeleri suretiyle elde edilen Türk lirası varlığının en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirilmesi durumunda ise çevrildiği tarihte oluşan kazançlar ile dönem sonu değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere, vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar, yine kurumlar vergisinden istisna edilmektedir.

Ayrıca, teklifin Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeleri sırasında yapılan değişikle 2’nci maddede yer alan istisna hükümlerinin aynı şartlarla geçerli olmak üzere, bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinin kazançları hakkında da uygulanması sağlanmış; bu şekilde, olası eşitsizliğin giderilmesi de amaçlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, 2021 yılı sonuna doğru, Türkiye ekonomisinin gerçekleriyle bağdaşmayan kurlardaki aşırı yükselmeyle fiyatlar genel seviyesindeki artış, Türkiye ekonomisinde yaşanan olumlu gelişmeleri gölgeleyerek kur ve enflasyonu öne çıkarmıştır. Makroekonomik gelişmeler dikkate alındığında, ekonomik temeli olmayan ve rasyonel mülahazalarla izahı yapılamayan bu gelişmeler Türkiye ekonomisinin sert bir kuşatma altında olduğunu da göstermiştir. Döviz yükselirken piyasalardaki anormal oynaklıklar Türkiye’nin Ağustos 2018’den itibaren benzerlerine şahit olduğumuz bir senaryoya maruz kalındığına da işaret etmiştir. Bu süreçte kamuoyunda hem fiyat artışlarının hem de kurlardaki yükselişin durdurulması ve öngörülebilir bir ekonomik düzenin oluşturulması yönündeki beklentiler artmış, Hükûmetimizce atılan isabetli adımlar ve alınan tedbirlerle bu beklenti büyük ölçüde karşılanmıştır. Devamında yapılan önemli orandaki maaş artışlarıyla asgari ücretli, memur ve emeklilerimiz enflasyona ezdirilmemiş, asgari ücrete bağlı birçok destek ödemeleri de artırılarak dar gelirli büyük bir kesimin elinden tutulmuştur. Türkiye, pandemi döneminde üretimin kesintiye uğramaması için üretimi destekleyen adımlar atarken olumsuz etkilenen tüm kesimlere yönelik gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 14,2’si olan 717,8 milyar Türk lirasını doğrudan ve dolaylı destek harcaması yapmış, bu şekilde devletimiz müşfik elini her vatandaşımıza uzatmıştır. Önümüzdeki süreçte de çalışan, emekli, esnaf, çiftçi tüm kesimlerin bu ve benzeri gelişmeler karşısında sürekli olarak korunması önem arz etmektedir. Türkiye yatırım, üretim, ihracat ve istihdamı esas alan ekonomi modeliyle küresel ölçekte yaşanan değişim sürecine bağlı fırsat ve imkânları değerlendirirken riskleri de bertaraf edecektir. Bunun yanında orta ve uzun vadede Türkiye ekonomisinin yapısal zaaflarını tamamen giderecek köklü adımların eş zamanlı olarak atılması da mümkün hâle gelecektir. Dayanışma ve yardımlaşmaya en fazla ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde ekonomideki devrevi sorunları siyasi ve toplumsal krize tahvil etmek isteyen, bunun üzerinden sokakları karıştırmayı amaçlayan odaklara milletimiz prim vermemiş, bundan sonra da vermeyecektir. Şüphesiz Türkiye, büyüme, istihdam, ihracat, ödemeler dengesi ve bütçe performansında gösterdiği olumlu gelişmeleri enflasyonda da gösterecektir. İnsanımızın yüklendiği külfetle birlikte hiçbir vatandaşımızın bu külfetin altında kalmaması için birçok adımın atıldığının, alınan etkili tedbirlerle ekonomik dengelenmenin temin edildiğinin, Türkiye ekonomisinin giderek güçlendiğinin, yapılan salgın ve terör mücadelesi yanında sağlanan uygun iklimle Türkiye’nin yatırımcı için cazip bir ülke olmaya devam ettiğinin de görülmesi gerekmektedir. İnanıyoruz ki ülkemizin pozitif yönlü ayrıştığı birçok gelişmede ve makroekonomik göstergelerde sağladığı başarı, Cumhur İttifakı kararlılığıyla ekonominin tüm alanlarına da yansıyacaktır. Cumhur İttifakı, Türkiye’yi tuzak ve engellerden, karanlık emellerden, kaos tetikçilerinden koruyacak, milletimizle bir ve bütünlük hâlinde geleceği inşa edecektir. Bölgesel güç ve küresel bir aktör olan ülkemizi lider ülke yapma ülkümüz de adım adım gerçekleşecektir.

Bu düşüncelerle görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri ve bizi izleyen muhterem vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilli Sayın Erol Katırcıoğlu.

Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Birçok bakımdan çok önemli bir yasa konuşuluyor ama gördüğünüz gibi ilgi de bu kadar; bunu artık Parlamentonun işleviyle ilgili olarak düşünmenizi öneririm.

Değerli arkadaşlar, bu bir anlamda ek sayılabilecek olan, 4 maddelik ama esas itibarıyla iki konuyu içeren kanun teklifinin maddelerinden biri enflasyon muhasebesiyle ilgili olarak bir düzeltmeyi amaçlıyor. Diğeri de kur korumalı TL mevduatı meselesini şirketlere de şamil hâle getirmeye çalışıyor. Şimdi, dolayısıyla her ikisi de aslında “yeni ekonomik model” diye adlandırılan modelin bir anlamda devamıyla ilgili olarak bazı düzeltmeler anlamına geliyor.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, enflasyon muhasebesi -demin Sayın Erhan Usta da anlattı aslında- iki yıl hariç, 2003-2004 yılı hariç uzun bir zamandan beri uygulanmayan bir kanun ama hakikaten bu kanun durduğu sürece ve enflasyon muhasebesinin gerektirdiği koşullar gerçekleşirse ki gerçekleştiği anlaşılıyor gerek ÜFE ve gerek TÜFE değerlerinden baktığımızda; dolayısıyla bu değişikliği yapmak gerekliliği ortaya çıktı ve kanun teklifi de bu sebeple önümüze geldi.

Şimdi, burada iki yıllık bir öteleme söz konusu. 2023 sonuna kadar enflasyon muhasebesi erteleniyor ve 2023 itibarıyla bakıldığında da kârlar olmuş olsa bile kurumlar vergisinden istisna tutuluyor.

Değerli arkadaşlar, -yine Erhan Usta’ya referans vererek söyleyeyim- borçlanmak enflasyonist ortamlarda borçlunun lehine çalışan bir mekanizmadır. Dolayısıyla da borçlu şirketler bu koşullar devam ettiği sürece öz sermayesiyle iş yapan şirketlere kıyasla daha avantajlı bir duruma gelecekler demektir. Dolayısıyla da bu maddenin getirilmesiyle ilgili meselelerin konuşulması -benim kanaatim odur- yeteri kadar olmamıştır, yeteri kadar bilgi Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmemiştir ve dolayısıyla da yani işte birazdan eller kalkınca bu kanun teklifi de bu madde de geçmiş olacak ve de bir adaletsizliğe yeniden bir imza atmış olacağız. Hiç olmazsa… Yani şöyle düşünün: 2021 itibarıyla baktığımızda değerli arkadaşlar, büyük şirketlerin kârları, çok, inanılmaz yüksek kârları var yani yüzde 300, yüzde 400 civarında kâr etmiş durumda büyük şirketler. Hiç olmazsa bu meselede KOBİ’ler ve büyük şirketler diye bir ayrım yapılsaydı belki daha anlamlı bir iş olurdu diye düşünüyorum şahsen. Dolayısıyla da yani bu madde açıkçası, iş dünyasının devletle ilişkisi içinden baktığımızda yani vergiler perspektifinden baktığımızda bir adaletsizliğe işaret ediyor diye düşünüyorum. O sebeple de bu maddeye karşı çıktığımızın altını çizmek istiyorum.

Efendim, diğer konuya geçecek olursak yani kur korumalı TL mevduatı meselesi ki bir zamandan beri uygulanıyor, biliyorsunuz geçenlerde yasasını da çıkardık, hatta yasayı çıkarmadan önce uygulamaya başlamıştık ama sonra yasayla o eksikliği giderdik ve o madde gerçek kişilere yönelikti, gerçek kişiler ellerindeki döviz mevduatlarını eğer bankalara TL mevduatı olarak yatırırlarsa doların değerlenmesi durumunda aradaki farkın yani politika faizi ile doların aldığı değer arasındaki farkın devlet tarafından, hazine ya da Merkez Bankası tarafından ödeneceği bağlanmıştı.

Şimdi, benim anladığım kadarıyla, gerçi bugün Sayın Nebati çok heyecanlı bir şekilde sistemin yürüdüğünden söz etti ama doğrusunu isterseniz değerler de bana bunu tam olarak göstermiyor yani yayınlanan verilere baktığımızda, evet, TL mevduatı artıyor, bu hesaba yatmış olan TL mevduatı artıyor ama bu mevduatın dolar bozdurularak TL’ye dönmüş olan mevduat olmadığını görüyoruz yani zaten TL mevduatı olarak duran varlıkları gerçek kişiler bankalara, kur korumalı mevduat hesabına yatırarak kendilerine ekstra bir gelir elde etmiş oluyorlar. Yani tabii, bu, dolara endeksli faizdir esas itibarıyla fakat nasıl oluyor, ben onu anlamakta da zorlanıyorum. Geçen gün, yine, yaptığım bir konuşmada söylemeye çalıştım, faiz elinizdeki paradan vazgeçmenin maliyetidir. Siz dolardan vazgeçiyorsanız, dolar karşısında aldığınız para esasında doların faizidir. Dolayısıyla da efendim “Faiz vermiyoruz, faizler yüzde 14’e çekildi.” falan bunların hepsi -kusura bakmayın ama- hikâye gibi geliyor bana, hiçbir şekilde gerçeğe değmiyor.

Dolayısıyla da öte yandan baktığımızda, -ben, bugün, yine, Sayın Nebati’nin açıklamasından not etmiştim- mesela, 7 Aralıkta 252,5 milyar dolar var imiş, 13 Aralıkta 257,2 milyar dolara çıkmış bu mevduat yani -döviz mevduatını söylüyorum- 5 milyar artmış. Yani bunun 90 milyarı aşağı yukarı şirketlere ait, dolayısıyla da gerçek kişilerden yeteri kadar dolardan TL’ye dönme konusunda bir hareketlenme olmadığını gören hükûmet doların yeniden yükselme eğilimi içine girmiş olmasından dolayı piyasadan dolar çekmek zorunda; o da, şirketlerdeki 90 milyar dolar.

Şimdi, -bu madde de- bu 90 milyar doları -efendim, yanılmıyorsam, hatırladığım kadarıyla- üç ay vadeli hesaba yatırdığınız zaman TL’ye çevirip kurumlar vergisinden -öyle değil mi- istisna tutulacaksınız. Şimdi, burada da tuhaf bir durum var; bir yandan dolar değeri eğer yükselir de yatırdığınız paranın, Türk lirasının getirisi arasında bir fark olursa bu size devlet tarafından bir para olarak gelecektir, bir getiri olarak gelecektir; bir. İkincisi de bundan dolayı kurumlar vergisinden kurtulmuş olacaksınız. Yani hakikaten anlamakta zorlanıyorum, ben hukukçu değilim ama burada gerçekten -tırnak içinde söylüyorum- kamu konusunda bir karışıklık var. Yani kamu harcamalarının bir mantığı vardır ve bu mantık burada tutmuyor gibi geliyor bana. Niye tutmuyor? Çünkü 1 milyar doları olan insan, Allah aşkına, kaç kişidir Türkiye'de? Onun Türk lirasına çevirdiği paradan dolayı gelir elde etmesinin ve bu gelirin de toplumun vergileriyle ödenmiş olan ya da toplanmış olan kaynaklardan karşılanmış olmasının, doğrusunu isterseniz, anayasal olarak da baktığımızda, şahsen sorunlu olduğunu düşünüyorum ama önümüze getirilen kanun teklifi bu ve bu kanun teklifi buradan geçecek ve -demin ifade ettiğim gibi- yanlışlara bir yanlış daha eklenmiş olacak.

Peki, şimdi, problemimiz nedir diye baktığımda yani Adalet ve Kalkınma Partisinin perspektifinden niye anlaşamıyoruz diye baktığımda -birçok konudaki tavırları da bu esasında- şöyle bir sonuca varıyorum: “Bütün toplum eşittir.” dediğinizde, bu bir cümledir ve iyi anlam taşır; hepimiz eşitiz fakat eşit olup olmadığımız esasında başka şeylere bağlıdır. Yani kâğıt üzerinde eşit olabiliriz ama hayatın içinde eğer farklılıklarımız var ise o zaman eşit olduğumuzu söylemek, esasında o farklılıklarımızın devamını sağlamak amacıyla söylenmiş hâle gelir siz istemeseniz de. Dolayısıyla da burada da benzer bir durum var gibi geliyor bana. Türkiye’ye baktıklarında şirketler dünyası görüyorlar. Evet, tamam, şirketler dünyası var, binlerce şirket var falan; hepsi belli kanunlara tabi; evet, şirketler kanunu var, işte, ne bileyim, bir sürü kanun var, Bankacılık Kanunu, şu bu. Tamam, doğru, bütün bunlar doğru fakat değerli arkadaşlar, şirketler dünyası tek tek, küçük küçük şirketlerden oluşmuyor ki. O şirketlerin bazıları çok güçlü, çok büyük, çok büyük sermayelere hâkimler; dolayısıyla da ellerindeki güç öylesinedir ki çoğu zaman sizin siyasi gücünüzü de aşabilir.

Örnek istiyorsanız söyleyeyim: 2019 yılında Merkez Bankası parasal genişleme politikasını benimsedi, boyuna likidite verdi piyasaya; kâğıt aldı, likidite verdi; kâğıt aldı, likidite verdi ki niye verir bankalara? Kredi genişlemesi yapsın diye veriyor tabii ki fakat sonunda bankalar bunu yapmadılar değerli arkadaşlar, hatırlayın yani. Onun için aktif rasyosu getirildi, bir tür ceza mekanizması olarak getirildi ve bankalara denildi ki: “Siz bu paraları alıyorsunuz, gidiyorsunuz, borsaya, şuraya buraya yatırıyorsunuz, finansal piyasalara yatırıyorsunuz. Hâlbuki biz sizden ne istiyoruz? Bir kriz yaşıyoruz, dolayısıyla da bu aldığınız paraları kredilere verin ki bir üretim olsun veya kapasite artırımı olsun.” vesaire vesaire. Peki, niye yapmadılar? Yapmazlar arkadaşlar çünkü şirketler eşit değil, baktığımızda fiiliyatta şirketler dünyasını tek bir dünyaymış gibi kabul etmek mümkün değil. Bugün yine Sayın Nebati’nin sohbetinde bunlar konuşuldu ve ben, açıkçası, yine, Türkiye Merkez Bankasının yayınları arasından çıkmış Ufuk Akciğit’in -Chicago Üniversitesinden bir hocadır, çok değerli bir hocadır- Merkez Bankası uzmanlarıyla Türkiye ekonomisinin dinamizmi üzerine yaptığı çalışmada, açıkça ve net bir şekilde Türkiye piyasalarının giderek tekelleştiği, giderek şirketler dünyasına katılımın azaldığı veya tersten söyleyecek olursak bazı şirketlerin kendi sektörlerinde büyük güçler elde ettiği tespit edilmiş durumda.

Dolayısıyla da bu, demin ifade etmeye çalıştığım yani Adalet ve Kalkınma Partisinin perspektifindeki bu kanun teklifi veya buna benzer düzenlemeleri yaparken kabul ettiği mevcudun, esasında, onların kafasındaki düzen olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla da eğer biz, mesela, ekonomiden söz ediyorsak, gerçekten ekonomide adil bir mekanizma üretmek istiyorsak, her şirketin eşit bir biçimde davranabileceği ekonomik bir dünya olmasını istiyorsak başka bir tür davranışımız olmalı. Yani ben yine bu tartışmalarda hatırlatmak istiyorum rahmetli Erbakan’ı. Erbakan Hoca yıllar önce şunu söyledi ve de haklıydı, sonuna kadar da haklıydı. Neydi o haklı olduğu nokta? Ya, arkadaşlar, 1980’e geldiğimizde, 1960’tan 1980’e kadar ithal ikamesi politikalarıyla yani yüksek gümrük duvarları ve düşük faizlerle bir sanayi yaratmaya çalıştık fakat yarattığımız şey üç-beş tane büyük aile şirketi oldu, holding şirketi oldu; adlarını biliyorsunuz… Dolayısıyla da rahmetli Erbakan KOBİ’lere işaret ediyordu, Anadolu sermayesini işaret ediyordu. Niye ediyordu? Çünkü çok açık olarak bir şey vardı: Anadolu’daki bir sanayicinin -yeni başlamış diyelim- 50 kişi çalıştıran bir şirketi var, kredi almak istiyor çünkü en önemli sorunu kredi fakat değerli arkadaşlar, bütün bankalar esasında o ailelerin şirketleriydi -hatırlayın- ve bundan dolayı da o KOBİ sahipleri kredi bulamazlardı ve doğrusunu isterseniz, Türkiye ekonomisinde o zamanlar -hatırlarsınız belki- “SİAD”lar diye -yani sanayici ve iş adamları dernekleri- TÜSİAD’dan kendilerini farklılaştırarak örgütlenme ihtiyacı hissetmişlerdi ve bunlar bugüne kadar bir şekilde devam ediyor.

Özetle söylemek istediğim şey şu değerli arkadaşlar: Anlıyorum ki olayın başında “mandacı iktisatçılar” diye ifade edilen iktisatçıların önerileri esas itibarıyla faizin yükseltilmesi yönünde bir teklifti çünkü niye? Enflasyon yükseliyordu, talebin daraltılması lazımdı, onun için faizleri yüksek tutmamız lazımdı. Faizlerin yüksek tutulması, esasında, talebi daraltacak, tasarruflar artacak önce, tabii, sonra yatırımlar artacak ve yatırımlar artarsa dolayısıyla da ekonomi, tekrar daha düşük bir fiyat düzeyinde dengeye gelecek. Fakat değerli arkadaşlar, benim anladığım kadarıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı şöyle bir değerlendirme yaptı: Ya, biz bunu yaparsak bizim ne işimize yarayacak? Yani bir resesyon olacak bir kere, bir durgunluk olacak. Ee, durgunlukta biz nasıl seçime gideceğiz? İki, faizi arttırdığımızda -diyelim ki faizi arttırdık- Türk halkı faize yönelmiyor ki işte, dolara yöneliyor, görüyoruz bunu da. Mevduata baktığınızda, yüzde 60-70 civarında döviz mevduatı var bu ülkede her zaman; demek ki oradan da bir şey yapılamayacak. “Yabancılar” dersen, hani arbitraj geliri elde etmek üzere yüksek faiz yaparsanız dışarıdan yabancı sermaye gelecek falan, bu da olmayacak çünkü hiç kimse bu Hükûmete güvenmiyor dolayısıyla da zaten getirenler de mallarını alıp gidiyorlar. Dolayısıyla bunun bir rasyoneli yoktu esas itibarıyla yani kendilerine önerilen veya enflasyonist eğilimlerin arttığı bir dünyada uygulanan politikaların bir benzerinin Türkiye'de uygulanmasının Hükûmet açısından bir anlamı yoktu çünkü zaten olay bozulmuştu, rezerv kalmamıştı, dolar fırlamıştı vesaire vesaire, ayrıntısına girmeyeyim, zaten zamanım doluyor.

Dolayısıyla da değerli arkadaşlar, bu yola dönüldü. Bu yol, esas olarak belki de amacı itibarıyla baktığımızda önemli bir şeye işaret ediyor yani ithalattan bağımsızlığımızı kazanmayı sağlayacak olan bir önerisi var diyelim fakat bunun gerçekleşmesinin de çok mümkün olmadığını şahsen düşünüyorum. Bunun sebebi de 500 milyar dolara yakın bir dış borcu olan ya da yabancı para borcu olan bir ülkeden söz ediyoruz. Yanılmıyorsam, önümüzdeki yıl yani 2022 yılında ödenmesi gereken 120-130 milyar dolar bir borcumuz var ama bu kadar düşük TL’ye rağmen elde edilen… Evet, rekorlar kırıyoruz, doğru -ihracatta söylüyorum- fakat birincisi, ithalat yeteri kadar artmıyor; ikincisi de ithalat artmadığı için ithalattan alınan vergiler de artmıyor. Dolayısıyla da bütçe açığıyla buradan karşılaşacağımız da çok açık bence. Her neyse… Sonuç olarak bir yola girilmiş vaziyette; buna “yeni ekonomik model” diyorsunuz. Anlıyorum ki çok inanıyorsunuz bu modele çünkü inanmaya ihtiyacınız var, çünkü inanmak rahatlatıcıdır değerli arkadaşlar, rahatlarsınız inandığınızda; öteki türlü, sürekli meşgul olmanız lazım. Efendim, meşguliyet de hep rahatsız edici olabilir çünkü düşünmek, koşturmak vesaire zor bir meseledir. Yine de tabii ki “Hayırlı olsun.” diyeceğiz ama ben şahsen, bu kanun teklifinin Türkiye halkının genel çıkarlarına uygun olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla da olumsuz oy vereceğimizi söylemiş olayım.

Son bir buçuk iki dakikam var değerli arkadaşlar; bir duygumu -ki genellikle burada yaptığım konuşmalarda böyle konulara pek girmek istemem ama- bugün söylemek zorunda hissediyorum kendimi galiba. Bugün, Hrant öldürüldü. Hrant, benim yakın bir arkadaşımdı ve o gün birlikte olacaktık ancak ben onun ölüsüyle karşılaştım. Fakat sonra yıllarca düşündüm “Hrant neydi, niçin öldürüldü?” diye düşündüğümde -açıkça söylüyorum- Hrant kadar birleştirici bir unsur yok Türkiye’de. Gerçekten de geçmişin sorunlarını gidermekle ilgili olarak o kadar açık yüreklilikle konuşan bir insandı ki ve ben şunu da açıkça söyleyeyim: Gerçek bir Anadolu insanıydı; Anadolu’yu çok iyi bilen, Anadolu insanını çok iyi bilen bir arkadaşımızdı. İşte, on beş yıl olmuş bugün itibarıyla… Gerçekten de özellikle muhafazakâr camianın, Ermeni meselesiyle problemi olan arkadaşlarımızın Hrant’ı tekrar dinlemesinde büyük yarar var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hrant, bu toplumun gerçekten, önemli bir birleştirici unsuruydu ve onu kaybettik. Kaybettik ama hiç olmazsa neden kaybettik, niçin bu insanlar Hrant’ı düşman bellediler ve onun ölümüne karar verdiler; bunlar üzerinde düşünürsek sanırım, Ermeni meselesini değil, diğer meseleleri de daha rahat konuşma şansımız olabilir; Kürt meselesi gibi, Alevi meselesi gibi ki bu meseleler konuşulmadan da arkadaşlar, çok açık söyleyeyim, Türkiye, hiçbir zaman demokratik bir ülke olma şansına sahip olamaz. Kürt meselesi, sadece Kürt meselesi değildir değerli arkadaşlar, Kürt meselesi, doğrudan doğruya demokrasi meselesidir.

Hepinize saygılar sunuyorum, iyi akşamlar diliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar Emecan.

Buyurun Sayın Emecan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, bugün, 303 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni görüşüyoruz. Teklif 4 maddeden oluşuyor; 2 maddesi yürürlük ve yürütme yani düzenleme yapılan aslında 2 tane madde var, iki ayrı kanuna geçici madde eklenerek değişiklikler yapılıyor.

Öncelikle genel bir değerlendirme yapacak olursak, Türkiye, bugün aslında hem devlet krizini hem de ekonomik krizi iç içe yaşamaktadır.

Değerli arkadaşlar, bugün, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati Plan ve Bütçe Komisyonumuza sunum yaptı. Bu sunum esnasında bugün yüzde 36 olan enflasyonun önümüzdeki aylarda yüzde 40’ları bulacağını ve yıl sonunda yüzde 30’a düşürmeyi hedeflediklerini, öngörülerinin bu olduğunu ifade etti. Şimdi, buradaki sorun ne? Daha yeni, Cumhurbaşkanı Erdoğan “2022 yılı bizim en parlak yılımız olacak.” şeklinde bir açıklama yapmıştı, daha yakında yaptı bunu. Şimdi, iki açıklamaya baktığımız zaman, birbiriyle bu kadar çelişen açıklamaların yapılabiliyor olmasını gerçekten anlamak mümkün değil. Aslında, bu neyin göstergesi biliyor musunuz? Kurumların, ülkeyi yönetenlerin ne kadar birbirinden habersiz olduklarını, birbirleriyle ne kadar koordinasyonsuz olduklarını gösteriyor; yaşananlar da bu çelişkiyi doğrular nitelikte aslında.

Şöyle bir göz attığımız zaman, ekonomi modeliniz çok sorunlu; üretime dayalı değil, ranta, inşaata ve tüketime dayalı. Dolayısıyla da ithalata bağımlı bir ekonomi modelini yirmi yıldır bu ülkeye dayattınız. Ülkenin 2007’den sonra sıcak paranın girdiği dönemlerini iyi değerlendiremediniz. Uyguladığınız ekonomik politikalar sonucunda, ülke enflasyon, cari açık, döviz ve faiz denkleminin içerisine sıkışıp kaldı. Şimdi “yeni Türkiye ekonomi modeli” diye tanımladığınız bir süreçte, önce ihracat odaklı büyüme modeli ile rekabetçi yüksek kuru savunup faizleri indirdiniz, dövizi uçurdunuz, enflasyonu uçurdunuz. Ne oldu? Halk birdenbire fakirleşti. Sonra da 20 Aralık kur krizinde “Kur Garantili TL Mevduat Hesabı” adında bir finansal ürün getirerek “Kuru düşürdük.” diye övündünüz. Şimdi, hem topluma hem piyasalara hiç güven vermeyen bu zikzaklı, birbiriyle hiç uyuşmayan açıklamalarınızı yapmaya ve uygulamalarınıza devam ediyorsunuz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, TÜİK tarafından ilan edilen 2021 yılı enflasyon oranı neydi? Yüzde 36,08; üretici enflasyonu yüzde 79,89 seviyesine ulaşmıştı, öyle değil mi? Bir yandan da Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyon yangınını seçmenlerinin de kafasında soğutmak için gelişmiş ülkelerin ne kadar büyük bir enflasyon felaketiyle karşı karşıya olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bakalım öyle mi? Amerika Birleşik Devletleri'nde enflasyonun yüzde 1’lerden yüzde 7’ye çıkmasını “enflasyonun 7 kat arttığı” biçiminde sunuyor tabii ki. Hâlbuki, Amerika halkı on yıldır fiyat artışı diye bir şey görmemiş, fiyatlar hep sabit kalmış ve birdenbire böyle bir artış olunca tabii ki onlar için de bu, büyük bir enflasyon. Hâlbuki bizde enflasyon sürekli artıyor, yüzde 14-15’lik enflasyonun yüzde 36’ya çıkmasını da biz normalleştirmeye çalışıyoruz, hâlbuki normalleştirilemez. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtiği Temmuz 2018’den bu yana, üç buçuk yılda, TÜİK verilerine göre birikimli enflasyon yüzde 91 olmuş. Amerika Birleşik Devletleri’nde 2012’den 2021 sonuna kadar olan sekiz buçuk yılda gerçekleşen birikimli enflasyon oranı ise Türkiye’de tek ayda, aralık ayında gerçekleşen yüzde 13,6’lık artışa denk. Şimdi, Türkiye’de tek başına aralık ayında gıda fiyatları yüzde 16,5 artarken Amerika’da, bu enflasyon patlamasına karşın, son üç buçuk yıldaki gıda fiyat artışı yüzde 11, Almanya’da yüzde 8, “Raflarda ürün yok.” diye anlattığınız Britanya’da yüzde 4 olmuş yani bizdeki başkanlık rejiminin başından bu yana geçen sürede oranlar bu şekilde. Ülkeyi yönetenlerin yani sizlerin önceliği enflasyonla mücadele etmek olmalı. Yaşanan enflasyon kriziyle birlikte hayat pahalılığı da maalesef kök salmış durumda. Yoksulların yanında orta sınıf da çöktü, öyle bir sınıf kalmadı. Enflasyon karşısında ezilen halkın ve kurumların enflasyona karşı korunmasını sağlayacak önlemler alınmalı değerli arkadaşlar.

Şimdi, kanun teklifine gelecek olursak bu 2 madde, aslında geçen hafta görüştüğümüz kanun teklifine çok rahat eklenebilirdi. 2 tane madde var ve daha yeni bir kanun teklifi görüştük ve içerikler de birbirine benzer içerikler. Hatta biz 1’inci maddeyle ilgili bir önceki kanun teklifi görüşülürken önerge de vermiştik ama reddedildi, içeriğine birazdan değineceğim. Neden yapılmadı bu? Evet, aslında, biraz önce söylediğim gerekçelerle yine, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin uygulanmaya başlanmasıyla beraber bir yandan da Komisyonumuz, Plan ve Bütçe Komisyonu ve hatta diğer komisyonlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisi maalesef yasama yetkisini kaybetmiştir değerli arkadaşlar, bu yetki devredilmiştir. Daha önce, parlamenter sistemde, tasarı olarak Hükûmetten gelen konular bu dönem o şekilde gelmiyor, yok. Kanunlar, sadece teklif olarak milletvekilleri tarafından getiriliyor, e tabii, bu da neyi getiriyor? Getiren milletvekilleri kendi getirdikleri kanun tekliflerini yeteri kadar savunamıyorlar, bir eleştiri getirildiğinde de yorum yapamıyorlar çünkü önerileri değerlendirme yetkileri yok.

Şimdi, uygulamacı olan yürütme bu teklifleri eskisi gibi getirse, örneğin bakan olsa görüşmelerde, sorulan sorulara daha net cevaplar verebilirler, hatta bu tekliflere neden ihtiyaç duyulduğunu çok daha net anlatabilirler ve tekliflerini savunabilirler. Eğer bir değişiklik yapma ihtiyaçları var ise de çok daha rahat bu kararları alabilirler.

Şimdi, aslında, ucube bir sistemin içerisindeyiz. Yani yine son kararları aslında yürütme veriyor ama ben bu durumu şöyle tanımlıyorum artık: Sanki böyle araya bir ek durak gibi milletvekillerinin kanun teklifi getirmesi sunulmuş, yine son kararı yürütme veriyor ama teklifleri milletvekilleri getiriyor. Nedir? Arada bir ara durak. Tamam, tek tanımı budur şu andaki bu ucube sistemin. Örneğin, geçtiğimiz hafta kanun teklifi Genel Kurulda görüşülürken hiç müzakere edilmeden emrivaki bir şekilde TOKİ’yle ilgili Cumhurbaşkanına muazzam yetkiler veren, yetki sınırlaması olmayan bir önerge getirildi, böyle bir önergeyle karşı karşıya geldik ve sonuç ne oldu? Genel Kurul kapandı. Bu durum bile gelen tekliflerin ne kadar hazırlıksız, plansız olduğunu, nitelikli yasama yapma sürecinden ne kadar uzaklaşıldığını bize gösteriyor.

Şimdi, maddelere gelecek olursak zaten 2 maddemiz var. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na geçici bir madde eklenmekte ve enflasyon düzeltmesi uygulaması 2023 yılı sonuna kadar ertelenmekte.

Şimdi, enflasyon muhasebesi nedir? Bilmeyenlerin de anlayabileceği şekilde bir örnekle anlatmaya çalışayım: Esnaf ya da şirket sahibi diyor ki: “Sattığım malın yerine yenisini alana kadar fiyatı artıyor enflasyondan dolayı.” Tabii, önceden almış olduğu malın da değerini bilançolarında düşük göstermek zorunda kalıyor, düşük görünüyor. Bu da onların kredibilitelerini etkiliyor, kredibilitelerini düşürüyor. Enflasyon muhasebesinin amacı, bunları, bilançolarda duran bu kıymetleri yeniden tarihi değerleriyle bugünkü değerlerine endekslemek. Şimdi, enflasyon düzenlemesi en son ne zaman yapılmış? On yedi yıl önce, 2003 ve 2004 yıllarında uygulanmış ve sonraki dönemden günümüze kadar şartların gerçekleşmemesi nedeniyle enflasyon düzeltmesi uygulanmamış. Enflasyon düzeltmesi yapılabilmesi için bazı şartların oluşması gerekiyor. Nedir o şartlar diye baktığımızda; Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’nin son yıl yüzde 10, son üç hesap yılında ise yüzde 100 artmış olması gerekiyor.

Şimdi, geçmişe, 2003, 2004 yılına gidelim. İlk uygulamada birçok kurumda eksik, fazla, hatalı bazı işlemler yapılmış. Maliye de pek fazla inceleme yapmamış bu işlemlerle ilgili. Firmalar tarafından eksik ya da fazla kurumlar vergisi ödenmesi gibi durumlar oluşmuş o dönemde, bir daha da uygulanmamış ama şimdi, bu Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’ne baktığımızda, bu endekste otuz beş aylık süreç içerisindeki artış yüzde 103 olmuş yani enflasyon düzeltmesi, enflasyon muhasebesi için gerekli şartlar oluşmuş.

Maddenin Komisyondaki görüşmeleri sırasında görüşlerine başvurulan meslek grubu ve sivil toplum temsilcileri söz konusu düzenlemeyi uygun bulduklarını ifade etmişlerdi. Ancak uzun süredir uygulanmayan enflasyon düzeltmesiyle ilgili olarak meslek mensuplarının tam olarak hazır olmadıkları ve uygulamanın ilave eğitim çalışması ve bilgisayar programlarında yeni düzenlemeye ihtiyaç gerektirdiğini belirtmeleri üzerine ve TÜRMOB temsilcisinin Komisyonda uygulamanın 2022 yılı sonuna kadar ertelenmesinin daha uygun olacağı görüşü üzerine tartışmalarımızı yürüttük; sivil toplum örgütlerinin ve meslek gruplarının görüşleri böyle.

Aslında konuşmamın başında da söylemiştim, bir önceki kanun teklifinde bu konuyla ilgili önerge vermiştik, hakikaten bu düzenlemenin aynısını, bir farkla... O fark da nedir? 2023 yılı sonu yerine biz 2022 yılı sonuna kadar erteleme önermiştik. Geçen hafta görüşülen bu 301 sıra sayılı Kanun'da önergeyle bunu dile getirmiştik ama Komisyondaki görüşme sırasında da yine TÜRMOB yetkilisinin bizim önergemizi desteklemesine rağmen AKP ve MHP oylarıyla önergemiz reddedilmişti. Şimdi, hop bir hafta sonra bu şekilde bir yıl farkla yeniden getirildi.

Değerli arkadaşlar, bu söz konusu düzenlemeyi olumlu bulmakla birlikte, enflasyon düzeltmesi uygulamasının 2022 yılı sonu yerine 2023 yılı sonuna kadar ertelenmesinin mükelleflerin kazanılmış haklarının korunması bakımından uygun olmadığını düşünüyoruz çünkü 2023 yılına kadar, 2021 yılında 7326 sayılı Kanun'la ve 7338 sayılı Kanun'la düzenlemesi yapılan yeniden değerleme uygulaması yüzde 2 oranında vergi ödenerek yapılmaya devam edecek. O nedenle, bu şekilde, bu hâliyle uygun bulmasak da yine de uygulamayı taraflar uygun gördüğü için tabii ki biz de kabul ediyoruz.

Şimdi 2’nci maddeye gelecek olursak; 2’nci maddeyle ilgili en önemli konulardan bir tanesi yine teklifin bu maddesinin öncelikle Anayasa'ya aykırılık içeriyor olması. Anayasa'nın geriye yürümezlik ilkesi ve eşitlik ilkesine aykırılık içermektedir bu madde. Bizim Anayasa'ya aykırılık itirazlarımız yine birçok torba kanunda yapıldığı gibi görüşmelerde maalesef dikkate alınmadı; kabul edilmedi bu önerimiz, bu tartışmanın yapılması ve her zaman olduğu gibi yine Anayasa'ya aykırı bir maddeyi Genel Kurulda şu anda görüşüyoruz ve yine oylayarak tabii ki geçirilecek ne yazık ki.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na geçici madde eklenmesi suretiyle mevduat ve katılma hesaplarında bulunan yabancı paralarını ve altın hesabı bakiyelerini Türk lirasına çeviren kurumlar vergisi mükelleflerine bu kapsamda açılan vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarından elde edecekleri oluşan kur farkı kazançları da dâhil olmak üzere, faiz ve kâr paylarının vergiden muaf tutulması amaçlanmakta. Maddenin komisyonda görüşülmesi sırasında verilen bir önergeyle madde düzenlemesinin aynı şartları geçerli olmak üzere bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinin kazançları hakkında da uygulanması yönünde değişiklik yapılmıştır.

Şimdi, bu düzenleme, bir önceki görüştüğümüz 301 sayılı Kanun Teklifi’nde gerçek kişilere kur korumalı Türk lirası mevduat hesabı düzenlemesinin tüzel kişiler için yapılmış olan uygulamasıdır yani tüzel kişiler için getirilmiş olanıdır. Belli ki gerçek kişilerden toplanması gereken döviz mevduatı yeterince toplanamamış. Verilere şöyle bir baktığımız zaman, 17 Aralıkla biten haftada gerçek kişilerin yüzde 71’i mevduatını yabancı para cinsinden tutarken TL’yi destekleyecek önlemlerin açıklandığı 20 Aralık sonrasında, 24 Aralıkla biten haftada bu oran yüzde 64’e düşmüş ancak 31 Aralık itibarıyla yine gerçek kişilerin yabancı para mevduatının toplam mevduatlara oranı tekrar yükselişe geçmiş ve yüzde 67’ye çıkmış.

Şimdi, 7 Ocak haftasına geldiğimizde biraz daha iyimsermiş gibi görünen bir tablo var. Gerçek kişilerin döviz hesaplarında 1,6 milyar dolarlık bir düşüş yaşanmış. Ama toplam döviz hesabı hâlen ne kadar arkadaşlar? 145,5 milyar dolar. Yani dönüşen miktar devede kulak hatta kulaktan da daha düşük.

Şimdi, üzerine konuştuğumuz bu maddeyle de tüzel kişiler için uygulamayı 2’ye ayırmışlar. 1 Ekim 2021 ile 31 Aralık 2021 tarihleri arasında bilançolarında kayıtlı olan yabancı paralarını 17 Şubat tarihine kadar Türk lirasına çevirmeleri ve en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirmeleri durumunda bu tarihler arasındaki üç aylık dönem için -bakın, dikkat edin- kur farkı kazançları ve vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları vergiden muaf. Daha ne istesinler? Bunu yapmayan kurumlar için de 1 Ocak 2022 itibarıyla hesaplarındaki yabancı paralarını 2022 yılı sonuna kadar dönüşüm kuru üzerinden -yani ilk anlattığım 2021 yılının son üç ayıydı, şimdi bu ikinci uygulama 2022 yılının 1 Ocağından başlayarak 2022’nin sonuna kadar- yine aynı şekilde Türk lirasına çevirmek suretiyle en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendiren kurumların bu hesaplardan elde edecekleri kazançları da -aynı şekilde faiz, kâr payı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca yapılan destek ödemeleri dâhil- kurumlar vergisinden istisna edilmekte.

Şimdi, tüzel kişilerin yaklaşık 90 milyar dolar civarında döviz tevdiat hesabı olduğu biliniyor değerli arkadaşlar. Söz konusu düzenlemeyle ne kadar bir dönüşüm beklendiği konusundaki sorularımıza net bir rakam, net bir cevap verilemedi. Ancak teklif sahibi tarafından, Sayın Aydemir tarafından sadece 1 milyar dolar tutarında bir mevduatın bozdurulması durumunda hazinenin vazgeçtiği vergi miktarının 1 milyar 387 milyon olacağı şeklinde bir değerlendirme yapıldı. Şimdi, bozdurulan yabancı döviz mevduatının artması hâlinde hazinenin vazgeçmek zorunda kalacağı vergi miktarının da çok artacağı çok net bir şekilde görülüyor.

Şimdi, bazı belirsizlikler de var. Döviz tevdiat ve katılma hesaplarında bulunan yabancı paraların yurt içinde mi yoksa yurt dışında mı olduğu da kanun teklifinde çok belirli değil. Merkez Bankasının tebliğinde tüzel kişilerin altı ay veya on iki ay vadeli hesap açmaları gerekliyken kanun teklifinde en az üç ay vadeli hesap açılması ve vadeden önce çekim yapılmaması yeterli görülmüş, diğer altı ay ve on iki ay vadeyle ilgili herhangi bir belirlilik yok.

Değerli arkadaşlar, şimdi, yapılan bu düzenlemeler, normal vatandaşa hiçbir şey getirmiyor, yine para sahipleri için getirilmiş bir düzenleme yani parası olanın parasından para kazanacağı düzenlemeler. Kur farkı bir kamu geliri değildir değerli milletvekilleri. Öncelikle, eğer dönüş çok fazla olursa bu düzenleme hazineye yüksek oranda yük bindirecek ve gelen yükü de normal vatandaştan toplayacağınız vergilerle 85 milyonun üzerine yıkacaksınız. Bu, kesinlikle eşitlik ilkesine aykırı ve kabul edilebilir bir şey değildir. Bu düzenleme kabul edilebilir bir düzenleme değildir.

Şimdi, kimler ödüllendiriliyor bu düzenlemeyle? Yakın geçmişte 128 milyar dolarlık Merkez Bankası rezervinin finans cambazlıkları ve kamu bankaları aracılığıyla arka kapıdan satışı sırasında döviz alanlar. İkinci olarak, 20 Aralıkta 18 liradan döviz satıp gece operasyonuyla 11 liradan, 9 liradan yeniden döviz satın alanlar. Üçüncü olarak, 2016 yılından beri Kredi Garanti Fonu olanakları çerçevesinde dağıtılan kaynakları, yağmalayarak aldıkları kredileri yatırımlara değil…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Emecan.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – Teşekkür ederim.

Çünkü yatırımları desteklemiyorsunuz ancak döviz alımında kullanan kesimler ödüllendiriliyor ve bütün yük yine hazine üzerinden 85 milyonun, fakir fukaranın sırtına biniyor; öncelikle bunu belirtelim.

Maddelerin Anayasa’ya aykırılık tartışması… Olağan yasa yapma sürecinin dışına çıkılarak Plan ve Bütçe Komisyonunda acele geçirilmek suretiyle yasa yapma alışkanlığını genel demokratik ilkelere ve Türkiye Büyük Millet Meclisi geleneklerine aykırı bulduğumuz bu kanun teklifinin bu şekilde kanunlaşmasına biz karşıyız, bunu da belirtmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, siz para peşindesiniz, para peşinde olduğunuz için de başka gelir kaynaklarının peşindesiniz, o başka gelir kaynaklarını -sürem yetmediği için, uzun uzun tabi konuşmak isterdim, bir başka konuşmada inşallah- Varlık Fonu üzerinden satışlar yaparak elde etmek istiyorsunuz. Bunları da bir dahaki konuşmalarda dile getireceğiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Teklifin tümü üzerinde şahsı adına ilk söz Aydın Milletvekili Sayın Bülent Tezcan'a ait.

Buyurun Sayın Tezcan. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifiyle ilgili görüşlerimi beyan edeceğim ama önce memleketimden, Aydın'dan size biraz selam getirdim, o selamı sizinle paylaşmak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Geçen hafta Aydın'daydık, hafta sonu da Sayın Cumhurbaşkanı Aydın'daydı.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Biz de oradaydık.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Evet. Tesadüftür, aynı zamanlarda, benzer zamanlarda oradaydık ama benzer yerlerde değil, biraz farklı yerlerde, farklı şekillerde oradaydık.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Hiç misafirperverlik göstermediniz.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Şimdi, Dağyeniköy var Germencik ilçemizin. Dağyeniköy, Aydın’ın çok güzel incir, zeytin ağaçlarının olduğu, tabiatın çok güzel olduğu bir köyü; insanlarının çalışkan olduğu, alnı terleyip topraktan rızkını çıkardığı bir yer. O emekleri saygıya değer ama bir kere daha gördüm ki kadının mücadelesi, evladını yetiştirir gibi, yavrusunu yetiştirir gibi yetiştirdiği incir ağacına, zeytin ağacına, toprağına sahip çıkışı beni bir kere daha etkiledi: Dağyeniköylü analarımızı, bacılarımızı saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, geçen hafta orada, analarımız, bacılarımız Dağyeniköy’de destan yazdılar, resmen destan yazdılar. İnciri için, zeytini için, ağaçları için, toprakları için, alın terlerini korumak için makinelerin üzerine yürüdüklerini gördüm, makinelerin üzerine. Niye oldu, ne oldu? Bir gün makineleri yığmışlar, böyle ince ince emek vererek büyüttükleri zeytinlerini, incirlerini yok etme pahasına, su kaynaklarını yok etme pahasına altın madeni ya da başka madenler aramak üzere tesisat kurmuşlar.

Değerli arkadaşlar, jeotermallerle Aydın’ın havasını zehirlediler, suyunu zehirlediler, toprağını zehirlediler, şimdi de Aydın’ın dağlarına göz dikmeye başladılar. Şimdi, merak ediyorum, bu nasıl bir hırstır? Bu ne doymak bilmeyen bir hırstır? Hani büyük şair diyor ya… Çevreye bu kadar düşmanlık niye bu rant hırsı için? Büyük şairin güzel dizeleri var, hatırlayın, ne diyordu? “Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim, akar suyun, meyve çağındaki ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı.” Serpilip gelişen hayata niye düşmanlık ediyorsunuz? Germencik’e, Dağyeniköylü analarımızın, bacılarımızın emeğine niye düşmanlık ediyorsunuz? İşte, o analarımız, tam da yeni bir çevre katliamının arifesinde suçüstü yakaladı makineleri, suçüstü yakaladılar ve haklarına sahip çıktılar, emeklerine sahip çıktılar. (CHP sıralarından alkışlar) Bitmedi arkadaşlar; Cerattepe’yi yağmaladınız, bitmedi; Fırtına Deresi’ni yağmaladınız, bitmedi; Kaz Dağları’nı yağmaladınız, bitmedi; Aydın’ın ovasını jeotermallerle yağmaladınız, bitmedi; şimdi de gözü Aydın’ın dağlarına ve su kaynaklarına dikmişsiniz. Yeni bir katliam teşebbüsüydü, neyse ki analarımız, bacılarımız haklarına sahip çıktı.

Bakın, ne diyorlar? Bunlar benim sözüm değil, kendileri söyledi, bakın, ne diyorlar? “Bizim madenimiz, altınımız, en büyük zenginliğimiz yağımızdır, zeytinimizdir, incirimizdir.” diyor, analarımız, köylü kadınları söylüyor bunu. Dikkat edin “Mahvolduk rençperlikten, mahvolduk. İncirleri, zeytinleri yetiştirene kadar bacaklarımı, kollarımı kireç bağladı.” diyor Emine teyze. “Bacaklarımı, kollarımı kireç bağladı, nereden geldi başımıza bu bela?” diyor, “Nereden geldi başımıza, bu mınzırlar nereden geldi?” diyor. Bu mınzırlar Türkiye’nin dört bir yanını kaplamış ama Dağyeniköylü analarımız bu mınzırlara meydan okudular, Germencik’te meydan okudular. (CHP sıralarından alkışlar)

Bir başka teyzemiz ne diyor? “4 yaşında torunum, gece susamış kalktı, su istedi, su verdim; uyku mahmurluğu, uyku semesiyle ‘Babaanne, zehir var, içmeyeceğim suyu.’ dedi.” diyor. Bu insanlara, Aydın’ın bu güzel, çalışkan insanlarına bunu niye reva görüyorsunuz, niye reva görüyorsunuz, niye, niye? Alın teri…

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Baraj açmadık mı Başkanım?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Onu yapacaksınız tabii, barajı açacaksınız. Barajı açacaksınız ama o insanların incirine, zeytinine, alın terine de tecavüz etmeyeceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Hangisine edilmiş?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Milletin parasıyla açtınız o barajı, lütuf değil, lütuf değil. Milletin parasıyla açtınız onları, lütfetmiyorsunuz. Bırakın bu lütfetme yaklaşımını. Bakın, başta söyledim, Sayın Cumhurbaşkanı da hafta sonu oradaydı.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Ne yaptık ki mesela, ne yaptık da tecavüz ettik? Başkanım, bir açıklar mısınız onu.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Şimdi, öyle bir şey var ki; Aydın’a geldi Sayın Cumhurbaşkanı, husumet tohumları ekip gitme peşindeydi her zaman yaptığı gibi.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Maddelere gel biraz, maddelere gel!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Her zaman yaptığı gibi husumet tohumları ekmeye gelmiş Aydın’a.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Çine Çayı’na baktın mı?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Yani husumet tohumlarını ekecek, Germencikli, Dağyeniköylü vatandaşımıza “Maden arayacağım.” diye incirine, toprağına, varlığına tecavüz ederken “Cambaza bak cambaza.” deyip ara yerde oralar gidecek. Yok öyle yağma!

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Sen Çine Çayı’na baktın mı, Çine Çayı’na baktın mı?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Yok öyle yağma!

Bakın, şimdi Menderes’in yaşadığı toprakları zehirleyeceksin…

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Ayıp ya, vallahi ayıp ya!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Menderes’in bulunduğu yerde vatandaşın emeğini, alın terini zehirleyeceksin, ondan sonra da rahmetli Menderes’in davası üzerinden siyaseten rant elde etmeye çalışacaksın; Aydınlı bunu biliyor, Aydınlı bunu biliyor.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Onlar biliyor da sen bilmiyorsun, sen.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Bakın, şunu biliyoruz ki Erdoğan’ın davası, Menderes’in davası değildir.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Menderes’i kim idam etti, kim?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Erdoğan, rahmetli Menderes’in davasının peşinde değil…

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Menderes’i de siz yaptınız, siz.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - …rahmetli Menderes’in siyasi sermayesinin peşindedir, hesabı budur her geldiğinde. (CHP sıralarından alkışlar)

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Menderes’in hesabına hiç girme, Menderes’in hesabına girersen çıkamazsın!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Erdoğan, rahmetli Menderes’in davasını gütmekle meşgul değil, rahmetli Menderes’in siyasi sermayesini yemekle meşguldür husumet tohumları ekerek ama Aydınlı bu tezgâhları yemeyecek. Aydınlı bu tezgâhları yemeyecek, siz de rahmetli Menderes’in siyasi sermayesini yiyemeyeceksiniz, heder edemeyeceksiniz, yok öyle yağma! (CHP sıralarından alkışlar)

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Menderes’i kim astı?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Bakın, bu köy, rahmetli Celal Bayar’ın Millî Mücadele sırasında saklandığı köydü. Sizin zerrece saygınız varsa orada feryat eden vatandaşın, analarımızın, bacılarımızın emeğine saygı duyacaktınız.

Tabii, şimdi, bu kanun teklifini görüşüyoruz, kanun teklifine de geldik, geleceğiz.

Değerli arkadaşlar, biz bağırıyorduk “128 milyar dolar nerede?” diye. Nasıl sattınız, nereye sattınız, hangi gece sattınız, kime sattınız? Ya, “128 milyar dolar nerede?” diye biz bağırırken el çabukluğuyla bir 9 milyar dolar daha satmışsınız. Şimdi diyoruz ki: 137 milyar dolar nerede kardeşim? Bu milletin 137 milyar dolarını ne yaptınız? (CHP sıralarından alkışlar)

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – 9’u gördüğüne göre 128’i de görürsün, hatta okuyabiliyorsan aç.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Önümüze kanun teklifi getirip milletin, heder ettiğiniz çocuklarımızın geleceğinden çaldıklarınızı bu şekliyle meşrulaştıramazsınız.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Ya, böyle yalan şimdi...

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Ya, Bülent Bey, yakışmıyor, vallahi yakışmıyor.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Yeni bir şey ortaya çıkarmışsınız “kur korumalı mevduat” diye. Ya, bunun adını herkes biliyor; bu, dolar garantili faiz. Milletin almadığı dolar, Türk lirasını bile faiz garantisine bağladınız, dolar garantili faiz. Şimdi, buraya gelmeden önce bile bir kere daha 50 kuruşa yakın mazota zam geldi, geçen sene çiftçi 700 liraya depoyu dolduruyordu, bu sene 1.500 liraya depoyu dolduruyor. Aydın’da çiftçi tarlaya gübre saçamadı, gübre saçamadı; ilaca gücü yetmiyor, mazota gücü yetmiyor, gübreye gücü yetmiyor.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Elektriğini siz verin, siz!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Size gücü yetmiyor sanıyorsunuz ama sandıkta yetecek.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Belediye Başkanı elektriğini versin.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – İnşallah, sandıkta size o çiftçinin, o vatandaşın gücü yetecek. (CHP sıralarından alkışlar) Sandık geliyor, sandık yakın.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Belediye elektriği versin, Belediye elektriği bedava versin.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Pazar yerine gidin, burada konuşmayın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan, teşekkür ederim.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Elektrik verin, elektrik!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Pazar yerine gidin, pazar yerine, burada konuşmayın. 75 yaşında bir teyzemiz -görüntüleri var- dedi ki: “Çocuğum, mandalina almaya geldim, gelirken torunum ‘Mandalina al.’ dedi. 6 lira olmuş –‘6 milyon’ diyor o kendi diliyle- mandalina, torunuma mandalina alamadan dönüyorum.” Poşeti gösterdi, “Torunuma mandalina alamadan dönüyorum.” diyor. İşte, torununa mandalina alamadan dönen o teyzemizin, anamızın feryadı, bu dünyada da ahirette de yakanızı bırakmayacak sizin. (CHP sıralarından alkışlar) Hiç böyle buradan rahat rahat konuşmayın. Bu getirdiğiniz sistem önümüzdeki ilk sandıkta sizi hak ettiğiniz yere gönderecek.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şahsı adına ikinci konuşma Manisa Milletvekili Sayın Uğur Aydemir’e ait.

Sayın Aydemir… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 303 sıra sayılı Kanun Teklifi’miz üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Teklifimiz 4 maddeden oluşmakta, her 2 maddemizin her biri de vatandaşlarımızın lehine, mükelleflerimizin lehine olan düzenlemeler. Tabii, teklifimiz 2 madde olduğu için çıkan hatiplerimizin fikirlerinden istifade ettik; hepsine teşekkür ediyoruz, sağ olsunlar. Ama az önceki konuşan hatibimizin ne yapmak istediğini, ne anlattığını, kendimi ne kadar zorlasam da bir türlü anlayamadım. Artık onu Genel Kurulun yüksek anlayışına havale ediyorum.

ORHAN SÜMER (Adana) – Anlayamazsın!

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Anlayamazsın, anlayan böyle yapmaz!

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Yalnız, şunu hatırlatmak isterim hatibe, biz her zaman şunu söyleriz: Eğer yerin üstündeki yerin altındakinden değerliyse, yerin üstündeki kalmaya devam eder ama yerin altındaki yerin üstündekinden daha değerliyse, ülkemiz için kazanç sağlayacaksa, yerin altındakini çıkartıp da milletimizin, ülkemizin hizmetine onları da sunarız, ülkemize gelir olarak da kaydederiz.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Neye göre değerli?

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Yerin üstünde insanlar var, insanlar! İnsanlar var yerin üstünde!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Yazık ya; canlılara yazık ya, yaşayan bütün canlılara, ağaçlara yazık ya!

UĞUR AYDEMİR (Devamla) - Zeytini ben çok iyi bilirim, Manisa Akhisarlıyım, zeytinin başkentinde yaşıyorum. Dolayısıyla, zeytinin ne kadar kutsal bir ağaç olduğunu, ne kadar verimli bir ağaç olduğunu en az, en az sizin kadar bilirim Bülent Bey.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Belli oluyor!

UĞUR AYDEMİR (Devamla) - Teklifimize değinmenizi isterdik. Mesela enflasyon düzeltmesiyle alakalı güzel bir madde var. “Enflasyon düzeltmesini 2023 yılına niye erteliyoruz?” diye bazı konuşmacı arkadaşlarımız ifade ettiler. Niye erteliyoruz? Değerli arkadaşlar, şunu çok net bir şekilde ifade etmek istiyorum: Bakınız, 2023 yılına ertelememizin tek nedeni… Mükelleflerimizden gelen talepler, TÜRMOB’dan gelen talepler, artı, TOBB’dan gelen talepler, TİSK’ten gelen talepler neticesinde 2023 yılına erteledik. Yoksa, Maliyenin, Hükûmetimizin bu enflasyon düzeltmesinin ertelenmesiyle alakalı bir kazancı yok. Bunu ifade etmek istiyorum öncelikle. TÜRMOB niye bunun ertelenmesini istedi? Burada haksızlık yapmayalım, en son enflasyon düzeltmesi 2004 yılında yapıldığı için muhasebeciler, meslek mensuplarımız on altı, on yedi yıldan beri bu uygulamayı yapmadılar; hazır olmadıklarını, bilgisayar programlarını hazır hâle getirmediklerini, dolayısıyla bu uygulamayı, biz bu düzenlemeyi yapmazsak, ertelemezsek bazı sıkıntılar ve sorunlar yaşayacaklarını bize ifade ettiler; biz de görüştük arkadaşlarımızla, diğer parti gruplarımız da buna sıcak baktı, Maliyemizle görüştük, onları da ikna ettik ve 2023 yılına bu enflasyon düzeltmesini erteledik.

Enflasyon düzeltmesi neyi getiriyor, ne olacak erteleyince, neden erteledik; ifade ettim. Bakınız, ÜFE fiyatlarının cari yılda yüzde 10’dan fazla olması lazım -şartların nasıl oluşması lazım, onu ifade ediyorum- son üç yılda da ÜFE’nin yüzde 100’ü geçmesi lazım. Evet, kasım ayı itibarıyla, 2021 yılı sonu itibarıyla bu şartlar oluştu ve enflasyon düzeltmesi yapmak zorunda kaldı mükellefler. Enflasyon düzeltmesi, bazı mükelleflerin lehine olabilir, uygulama yaparsak, ertelemezsek bazı mükelleflerin de aleyhine olabilir. Plan ve Bütçe Komisyonunda da ifade ettik arkadaşlar, bizim şirket yapımıza baktığınız zaman, bir gözden geçirdiğimiz zaman, bizim öz varlıkları, sermayesi daha zayıf olan mükellefler ve işlerini, aktifteki varlıklarını daha çok borçla çeviren mükellefler enflasyon düzeltmesi yaptıkları zaman hakikaten büyük bir vergi yükü altında kalacaklardı. E, şimdi, zaten ekonomik durum da ortada, pandemiden çıkıyoruz, mükellefleri bir kez daha böyle vergi yükü altında bırakmamak için ne yaptık? Enflasyon düzeltmesini 2023 yılına öteledik ve bilançolarını düzeltmek isteyen mükelleflere veya iktisadi kıymetlerini, demirbaşlarını veya taşıtlarını veya binalarını güncel değere taşımak isteyen mükelleflere de geçtiğimiz yılda, 2021 yılında biz, onlara güncelleme imkânı sunduk. Yüzde 2 yeniden değerlemeyle bilançolarını mükelleflerimiz güncel hâle getirdiler ve 2022 yılından sonra da yeniden değerleme imkânı var, ayrıca yüzde 2 vergisiz. Vergisiz bir şekilde bunlar bilançolarını veya yeniden değerlemeye tabi tutulacak iktisadi kıymetleri değerleyebilecekler.

Artı, şunu da ifade etmek istiyorum: Enflasyon düzeltmesi parasal olmayan kıymetlere uygulanır -bu, çok önemli- parasal olmayan. Kredilere uygulanmaz enflasyon düzeltmesi arkadaşlar, parasal olmayan kıymetlere uygulanır, burası önemli. Milletvekillerimizin ve vatandaşlarımızın ben de bunu dikkatine sunmak istiyorum.

2023 yılında şartlar oluşmasa dahi enflasyon düzeltmesi 2023 yılı sonunda yapılacak ve geçmiş yıl kârları kâr olarak vergilendirilmeyecek, geçmiş yıl zararları da zarar olarak bilanço kârlarından düşülmeyecek, bunu ifade edelim.

Teklifimizde yer alan diğer bir düzenlemede finansal istikrara katkı sağlamak ve Türk lirası ve varlıklarına olan talebi artırmaya yönelik düzenleme yapıyoruz. Gerçek kişilerin dövizlerini ve Türk lirası varlıklarını dönüştürmeleri hâlinde birtakım avantajlar getiren düzenleme. Yani 31/12/2021 tarihli bilançolarında gelir vergisi mükelleflerinin, kurumlar vergisi mükelleflerinin bilançolarında kayıtlı olan dövizlerini 2021 yılı dördüncü geçici vergi dönem beyannamesine kadar bozdurmaları hâlinde 2021 yılında, 1/10/2021 ile 31/12/2021 tarihlerinde elde edecekleri kambiyo kârını kurumlar vergisinden veya gelir vergisinden istisna tutuyoruz. Bu, birinci bölüm. Arkadaşlar, bu çok önemli. 31/12/2021 tarihinde aktiflerinde kayıtlı olacak, bilançolarında ve şu anki tarih itibarıyla 17 Şubat 2022 tarihine kadar bozdurmaları lazım. Bu tarihten sonra 2022 yılında dövizlerini veya altınlarını gerçek veya kurumlar vergisi mükellefleri bozdurmaları hâlinde döneme isabet eden, hangi dönemde bozdurduysa o döneme isabet eden kambiyo kârlarını yine kurumlar vergisinden istisna tutuyoruz. Ayrıca, dönem sonunda elde edecekleri faizleri ve kâr paylarını ve diğer kazançlarını da kurumlar vergisi ve gelir vergisinden istisna tutuyoruz. Hangi şartla? En az üç ay vadeli Türk lirası mevduat hesabına yatırmaları şartıyla. Bu, çok önemli. Üç ay vadeli hesaba yatıracaklar ve paralarını çekmeyecekler. Zamanından önce paralarını çekerlerse ne olur? Zamanından önce paralarını çekerlerse faydalanmış oldukları, yararlanmış oldukları bütün istisnalardan yararlanamaz hâle gelirler ve ödemedikleri vergileri, istisna tutarı kadar vergileri de ne yaparlar? Vergi ziyaı cezasıyla gecikmeli bir şekilde vergi dairelerine ödemek zorunda kalırlar diyorum.

Altın için durum ayrı, fazla vaktim olmadığı için daha fazla detaylara giremiyorum ve Genel Kurula saygılarımı sunuyor, teklifimizin hayırlı olmasını Cenab-ı Allah’tan temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Soru-cevap işlemi yok.

Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre söz talep eden bazı milletvekillerine söz vereceğim.

Sayın Köksal…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

32.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Afyonkarahisar’da eğitim alanında yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Afyonkarahisar Merkez Kanlıca Mahallesi’ndeki Yüksel Varlı İlköğretim Okulunun tadilatı hâlâ yapılmadı. Pandemi dönemi okullar kapalıyken, ayrıca yaz tatilinde de kapalı kaldığında niçin tadilat bitirilmedi? Bu sorumsuzluk niye? Sırf bu okulun tadilatı yapılmadığı için ilkokul ve ortaokullar yarı zamanlı öğretim görüyor, çocuklar sabah zifirî karanlıkta derse başlıyorlar.

Yine, Afyonkarahisar merkez Güvenevler Mahallesi’nde bulunan Kocatepe İlkokulunda sınıflar 48-50 kişilik, çocuklar tıklım tıklım ders görüyorlar. Mahalleli 7.600 metrekarelik bir hazine arazisine bir ilköğretim okulu yapılmasını istiyor. Yer hazır ancak bina hâlâ yapılmıyor. Bu inat niye? Niçin çocukları mağdur ediyorsunuz?

Yine, Sandıklı ilçesindeki Ali Çetinkaya Ortaokulu, Cumhuriyet Ortaokulu, Miralay Ortaokulu ve Kız Meslek Lisesi binaları iki yıl önce yıkıldı ama hâlâ yapılmadı. Bu inat niye?

BAŞKAN – Sayın Özkan…

33.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, tüm vatandaşları 2022 yılı ara tatillerini Mersin’de geçirmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Mersin 320 kilometre uzunluğunda sahil şeridine sahip kumsalları, koyları ve doğal güzellikleriyle tam bir turizm kenti. Bir taraftan da barındırdığı tarihî ve kültürel zenginlikleriyle gerçek bir kültür şehri ve yeryüzü cennetidir.

İçinde bulunduğumuz kış günlerinde ülkemizin en sıcak ve yaşanılacak şehirlerin başında yer alan Mersin; coğrafyası, iklimi, gastronomisi, tarihi, kültürü ve turistik mekânlarıyla yerli ve yabancı ziyaretçilerini heyecanla bekliyor. Mersinimizin tantunisi, cezeryesi, kerebici ve eşsiz lezzetlerini tatmak için; Kızkalesi, Cennet-Cehennem, Ashab-ı Kehf Mağarası, Makam-ı Danyal Camisi gibi birçok tarihî, kültürel değerlerini yerinde görmek için tüm vatandaşlarımızı 2022 yılı ara tatillerini şehrimizde geçirmeye davet ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Durmaz…

34.- Tokat Milletvekili Kadim Durmaz’ın, Pancar Ekicileri Kooperatifinin iki yıldır kayyumla yönetildiğine ilişkin açıklaması

KADİM DURMAZ (Tokat) – Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'yi göreve davet ediyorum. Tokat, Turhal, Zile, Niksar, Pazar, Artova, Sulusaray, Yeşilyurt, Almus ve Sivas Yıldızeli’nden 68 bin çiftçinin üyesi olduğu Pancar Ekicileri Kooperatifi iki yıldır kayyumla yönetiliyor; Türkiye'de örneği yok. Kayyumun kalıcı yönetim gibi görev yapmasını bırakın, kooperatifin genel kurul yetkisinde olan, 68 bin çiftçinin malı olan tesislerini satmaya da başladı; bu durum kabul edilemez. Kayyumun derhâl kooperatif genel kurulunu yapmak üzere toplantıya çağırmasını bekliyoruz.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Sayın Şevkin…

35.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, fahiş zamlara ilişkin açıklaması

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – 2022 yılı vatandaş adına yeni bir ekonomik buhranın başlangıcı oldu. Vatandaş yeni yılın ilk sabahına yüzde 36,2’lik vergi, ceza, harç zammıyla, yüzde 25’lik motorlu taşıt vergisi ve yüzde 18,1’lik emlak vergisi zammıyla uyandı. 2021’in son saatlerinde ise elektrik, doğal gaz ve akaryakıta zam yağdı. Pasaport, ehliyet ve tapu harçları olağanüstü arttırıldı. Benzin, mazot bugün de dâhil, neredeyse her gün zamlandı, çiftçi de bu zamlardan nasibini aldı. 2020 Ocağında sadece 1.850 lira olan DAP gübresi bugün 11.500 liraya fırlamış durumda. Vatandaşların artık bu fahiş artışlara dayanacak gücü kalmadı. Bu vergi ve zam yükünü azaltmayı düşünüyor musunuz? Siz yönetemiyorsunuz; bırakın, yönetenler gelsin diyoruz.

BAŞKAN – Sayın İmir…

Sayın Sümer…

36.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, vatandaşların borç içinde yaşam mücadelesi verdiğine ilişkin açıklaması

ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Baskıyla, talimatla yanlı bir şekilde hizmet veren TÜİK'e rağmen, açıklanan rakamlara göre enflasyon son on dokuz yılın en yüksek seviyesine çıktı. Sarayın çevreleri dolar zengini olduğu için kimsenin umurunda değil ancak milletin büyük çoğunluğu yoksulluk içinde yaşam mücadelesi veriyor. Tüm millet borç içinde. Tarım sektörünün bankalara olan borcu 159 milyar liraya yükseldi. KOBİ’lerin bankalara borcu 1,1 trilyonu geçti. Vatandaşın ödemediği borç 1 trilyon 17 milyar liraya çıktı. Artık milletin gücü kalmadı, borç alacak kredisi de kalmadı. Tablo çok nettir. Saray iktidarının bu millete borcu çoğaldı; onu da ödemenin yolu bir an önce seçim kararı almasıdır.

BAŞKAN – Sayın Şeker...

Sayın Kaya...

37.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın, Hrant Dink cinayetine ilişkin açıklaması

YILDIRIM KAYA (Ankara) – Teşekkürler Başkan.

Hrant Dink'i kaybedeli on beş eksik yıl oldu. Hrant Dink yaşarken şöyle diyor: “Kendimi bir güvercin ruh tedirginliği içinde görebilirim ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Evet, biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.” Mücadelemiz, kimsenin güvercin tedirginliğinde yaşamadığı özgür bir ülke için. Sen rahat uyu Hrant Dink; seni unutmadık, unutmayacağız.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Sayın Gaytancıoğlu…

Sayın Ünsal…

38.- Ankara Milletvekili Servet Ünsal’ın, doktorların yaşadığı sıkıntılara ilişkin açıklaması

SERVET ÜNSAL (Ankara) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sistematik ötekileştirme, tıp eğitimini niteliksizleştirme, sistem sorunlarının sorumluluğunu doktorların sırtına yükleme, düşük ücretlerle çok ağır şartlarda çalıştırma, özel hastanelere ucuz iş gücü olma dışında çalışma seçeneklerini zorlaştırma, dövme ve öldürmeyi teşvik gibi politika ve tutumlar meyvelerini veriyor ne yazık ki. Genç doktorlar hayati önem taşıyan branşlarda uzmanlaşmaktan kaçınıyor, mesleği bırakıyor, depresyona giriyor, hatta intihar ediyor. Ülkenin en başarılı, en eğitimli profesyonellerini hızla kaybediyoruz çünkü doktorlar artık daha uygar koşullarda çalışabilecekleri yerlere göç ediyorlar. Doktorların bu sıkıntılarının tek sorumlusu ülkeyi batıran, bitiren AKP’dir değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tığlı…

39.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın, vatandaşların çöpleri karıştıracak kadar fakirleştiğine ve atanamayan öğretmenlerin mağduriyetine ilişkin açıklaması

NECATİ TIĞLI (Giresun) – Teşekkür ediyorum Başkan.

Başkanım, bu resimde, Giresun’un orta yerinde çöpleri karıştıran vatandaşlarımız var; iktidarın fakirlik fukaralık anlayışı var. Uzaya gittiğini, uçak ve araba yaptığını iddia eden iktidarın vatandaşlarımızı düşürdüğü bu durum vicdanlarımızı yaralıyor. Bu resimde, vatandaşlarımıza rahat yaşamayı hor gören iktidar var. Hükûmette bunları gören yok mu? İnsanlarımızın bu hayatları yaşaması normal mi? Vatandaşlarımız çöpleri karıştıracak kadar fakirken iktidarın vicdanı rahat mı?

Sayın Başkanım, Millî Eğitim Bakanına sesleniyorum: 138 bin öğretmen açığı varken 15 bin atama yapılıyor. Öğretmenlerimizin mağduriyeti giderilmeli, öğretmenlerimiz öğrencilerine kavuşmalıdır.

Teşekkür ediyorum Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Ataş…

40.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın, Cumhurbaşkanlığı 2022 Yılı Yatırım Programı’nda Kayseri’ye ivme ve güç katacak projelere yine ödenek ayrılmadığına ilişkin açıklaması

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Cumhurbaşkanlığı 2022 Yılı Yatırım Programı açıklandı. Toplam 184,3 milyar lira olan bu programda Kayseri’ye 1,2 milyar lirayla yalnızca yüzde 0,7 oranında pay ayrılmış. Yüzde 1 bile değil. Kayseri’ye ivme ve güç katacak projelere yine ödenek ayrılmamış, projeler yine ötelenmiştir.

4 üniversitesi, 3 OSB’si, 16 sanayi sitesi, 1 serbest bölgesi, 2 teknoloji geliştirme bölgesi olan Kayseri tarımdan sanayiye, sağlıktan eğitime, ticaretten ulaşıma, turizmden çevreye kadar her konuda sürekli geriye gitmektedir. Hâlbuki, Kayseri her seçimde AKP’ye sınırsız destek verdi ama artık yeter, her fırsatta “İşini bilir.” diyerek görmezden geldiğiniz, kaderine terk ettiğiniz, çantada keklik gördüğünüz Kayserili, AKP’ye ilk seçimde hak ettiği tokadı atacak, hak ettiği dersi sandıkta verecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303) (Devam)

BAŞKAN – Teklifin maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

VERGİ USUL KANUNU İLE KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ

MADDE 1- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 33- Geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2021 ve 2022 hesap dönemleri (kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenlerde 2022 ve 2023 yılında biten hesap dönemleri itibarıyla) ile 2023 hesap dönemi geçici vergi dönemlerinde mükerrer 298 inci madde kapsamındaki enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşup oluşmadığına bakılmaksızın mali tablolar enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaz.

Mükerrer 298 inci maddenin (Ç) fıkrası uygulaması açısından, birinci fıkrada enflasyon düzeltmesi yapılmayacağı belirtilen dönemler enflasyon düzeltmesi şartlarının gerçekleşmediği dönem olarak değerlendirilir.

31/12/2023 tarihli mali tablolar, enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın enflasyon düzeltmesine tabi tutulur. Yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkı geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârı vergiye tabi tutulmaz, geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul edilmez.

Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkrası hükümleri, mükerrer 298 inci maddenin

(A)      fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamında olan mükellefler bakımından geçerli değildir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

BAŞKAN – Teklifin 1’inci maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.

Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlarım.

Bu kürsüye gelip ülke ekonomisinin içine düştüğü durumu ve AK PARTİ’nin getirdiği kanunların çaresizliğini ifade etmekten keyif almadığımı üzülerek ifade etmeliyim. Biz ülke batsın da biz de iktidar olalım diyebilecek insanlar ve siyasi bir yapı değiliz. Biz ülkemiz iyi olsun, bizler de daha iyisini yapabileceğimize siyaset yoluyla insanımızı ikna edelim, iktidar olalım isteriz. Fakat maalesef, Cumhuriyet tarihimizin en derin ekonomik krizinin yaşandığı günlerde Genel Kurulumuzda ekonomimizle ilgili günü kurtarmaya yönelik, ülkeye yük olacak ekstra maliyetleri göze alan bir kanun teklifini daha görüşüyoruz. Sormadan edemiyorum, acaba Merkez Bankası kasasında 128 milyar dolar duruyor olsaydı, böylesine peş peşe gelen canhıraş kanun maddelerine ihtiyaç duyulur muydu? Görüştüğümüz teklifin ilk maddesiyle gerekli şartlar oluşsa bile 2023 yılı sonuna kadar enflasyon muhasebesi veya düzeltmesi uygulamasının ertelenmesi öngörülüyor. Enflasyon düzeltmesi için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekiyor. İlki: Yurt içi Üretici Fiyat Endeksi’ndeki artışın son üç yılda yüzde 100’den fazla olması. İkincisi ise fiyat endeksinin içinde bulunan hesap döneminde yüzde 10’dan fazla artış olması. Siparişle veri hazırlayan TÜİK’in açıkladığı Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’nde bile son üç yılda yüzde 103 oranında bir artış bulunuyor. Uygulamanın ikinci şartı için veriler incelendiğinde fiyat endeksinin içinde bulunan dönemde yüzde 39 arttığı görülüyor. Bu durumda her iki şartın da karşılandığı aşikâr. Diğer yandan, enflasyon düzeltmesi için gerekli şartların son üç yılda tamamlanmış olması çok önemli bir gerçeği açığa çıkarıyor. Bu da son üç yılın Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi içinde geçmesidir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemindeki liyakatten uzak, keyfî ve yanlış uygulamaların kanuni şartların oluşmasında doğrudan etkisi bulunuyor. Üzülerek ifade etmeliyim ki bu garip sistemle Türkiye, enflasyonu yükselen, fukaralık yaşayan, hayat pahalılığıyla boğuşan bir ülke hâline geldi. Ülkenin geleceği olan gençlik ümitsizlik içinde, hayal kurmaktan korkuyor. Vatandaşlarımızın bırakın tasarruf yapmasını, resmî borçları 850 milyar lirayı geçmiş durumda, 3,5 milyondan fazla vatandaşımız yasal takipte.

Türkiye’de birikmiş sermayeden, tasarruftan ziyade birikmiş varlık, servet olduğu kanaatindeyim. Çoğu yurt dışında olan bu servetler ülkemizde mevcut AK PARTİ yönetimine güven olmamasından dolayı kalkınmaya dönük yatırıma dönüşemiyorlar. Maalesef bu duruma AK PARTİ iktidarının demokrasiden hızla uzaklaşmasıyla varıldı. Demokrasi ortak akıl, uzlaşı, karşılıklı saygı temelinde gelişir. Demokrasi, kurallar içinde tahammüldür, ortak fedakârlıklardan özgürlük alanlarının açıldığı bir kurallar rejimidir; kuralsızlık, dilediğini yapmak demek değildir.

AK PARTİ'nin demokrasiyi ve devletin imkânlarını suistimal etmesi, güven duyulmayan politikaları, Mecliste kuralları ve teamülleri uygulamadan kişiye özel kanunlar çıkarması, içinde bulunduğumuz ekonomik krizin önemli sebepleri. Ekonomik krizin esas sorumlusu ise Türk devletini ve ülke ekonomisini akıl dışı teorileriyle keyfî idare edilir hâle getiren, ülkeyi iki dudak arasına hapseden Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir.

İYİ Parti olarak milliyetçi, demokrat, kalkınmacı kadrolarımızla Cumhur İttifakı ve sistemin başımıza açtığı büyük sorunları çözmek için çalışıyor, yanlışları belirtip uyarılarda bulunuyoruz. Bu bakımdan “faiz sebep, enflasyon sonuç” teorisinin yanlış olduğunu belirtmek isterim. Doğru olan, kötü, eksik demokrasi sebep; ekonomik kriz sonuçtur. Cumhuriyet tarihimizin en ağır ekonomik krizini işte, bu nedenle yaşıyoruz. Allah korusun, bu krizin sosyal ve siyasi bir krize dönmesinden endişe ederim. Siyasi krizden kastım ülkenin ekonomik zafiyetinden faydalanıp siyasi tavizler istenmesiyle karşı karşıya kalma durumudur. Ülkemiz, AK PARTİ'nin kasta varan yanlış siyasal ve ekonomik tercihleri sonucunda bir devlet krizi içinde bulunuyor. Tüm uyarılarımıza rağmen yapılan yanlışlardan dönülmüyor. Belirtmeliyim ki ekonomi, demokrasiyle birebir bağlantılı olan, güvenle yürüyen, piyasanın ana aktör olduğu, bol rakamlı sosyal bir bilimdir. Yolu yordamı, kuralları bellidir. Her bir birey için ulaşılabilir sağlık ve eğitim hizmetleri, demokrasi, hukuk, basın ve ifade özgürlüğü olursa hem toplumsal refah hem de serbest rekabet ortamı oluşur.

Sonuç olarak, döviz kurunun çok hızlı bir şekilde kasten yükseltildiği, yüksek enflasyonla yaşanan bir duruma gelindi. Şimdi ise günü kurtarabilme amacıyla arka arkaya düzenlemeler getiriliyor. Önerilen yeni düzenlemeler ve getirilen istisnalar da ekonomik sorunlara çözüm oluşturmayacaktır çünkü sorunu oluşturan AK PARTİ iktidarının bizzat kendisidir. Artık yapısal ve mental bir hâl alan sorunların AK PARTİ'yle giderilemeyeceği net bir şekilde anlaşılmışken derhâl seçime gidilmesinin ülke menfaatine olacağını samimiyetle ifade ederim.

Sayın milletvekilleri, enflasyon düzeltmesi iptali gibi sakıncalı kanun tekliflerine neden olan gelişmelerle ilgili düşüncelerimi paylaştıktan sonra tekrar maddeye dönmek istiyorum. Enflasyon düzeltmesi veya enflasyon muhasebesi kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından yapılıyor. 2021 yıl sonunda enflasyon düzeltmesi şartları oluştuğu için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca enflasyon muhasebesi uygulanmak zorunda. Önemle belirtmeliyim ki, bu uygulamayla oluşması muhtemel on yedi yıllık düzeltmenin kârı zaten vergiye tabi değildir. 2022 ve devamındaki yıllarda enflasyon düzeltmesine neden olacak şartların devam etmesi durumunda, yalnızca o yıllardaki düzeltme sonucu doğacak kârlar vergiye tabi olacaktır yani kurumların ilgili kanun gereği 2021 yılı için yapacakları enflasyon düzeltmesi sebebiyle vergi ödeyeceklerine yönelik oluşturulan algı doğru değildir.

Görüştüğümüz maddeyle enflasyon düzeltmesinin 2023 yıl sonuna kadar ertelenmesi sağlanıyor. Gerekçede net bir açıklamada bulunulmuyor, sadece mükelleflerden gelen talepten bahsediliyor. Bize açık, net, muğlaklıktan uzak ifadelerle gerekçeler açıklanmalı. Enflasyon düzeltmesinin 2023 yıl sonuna bırakılmasıyla hedeflenenin ne olduğu söylenmeli. Enflasyon muhasebesi konusunda mevzuatta 3 değişik kanun bulunuyor. Bugün 4’üncüsünü görüşüyoruz. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’yla enflasyon düzeltmesi, 2018 yılı Mayıs ayında yasalaşan 7326 sayılı Kanun’la yeniden değerleme, 2021 yılı Ekim ayında yasalaşan 7338 sayılı Kanun’la sürekli yeniden değerleme uygulamaları yürürlüğe girmişti. Aynı konuyla ilgili değişik uygulamaları içeren kanunun yasalaşması güven eksikliği oluşturuyor. Geçmiş kanunlarla mevzuata girmiş olan yeniden değerleme uygulaması enflasyon düzenlemesinin yerini alabilecek bir yapıda bulunmuyor. Yeniden değerleme yaparak 2004 yılından bu yana sabit kıymetlerin değerinde enflasyondan kaynaklanan aşınmanın giderilebilmesi ve yeni değerler üzerinden amortisman ayrılarak vergi avantajı sağlanabilmesi için mükellefler yüzde 2 oranında vergi ödüyorlar. Anlaşılan ihtiyaç çok acil ki AK PARTİ iktidarı yeniden değerlemeyle tahsil edilmiş olan yüzde 2’lik vergi gelirini riske atamıyor. Sağlıklı bir ekonomi için şart olan enflasyon muhasebesini 2023 yıl sonu gibi ileri bir tarihe öteleyerek belirsizliğe katkı sağlıyor. Bu durum ise hem piyasada fiyatlamaların sağlıklı olmaması hem de ileride elde edilecek daha büyük bir vergi kazancının feda edilerek batık tüccarın günü kurtarmak için ekstra maliyetlere katlanması gibi bir durum oluşturuyor. Enflasyon düzeltmesinin 2023 yıl sonuna kadar ertelenmesi yerine 2021 ve sonrası yıllarda enflasyon düzeltmesi yapılması hâlinde doğacak kârların vergilendirilmemesine ilişkin Vergi Usul Kanunu’nun ilgili maddesinde değişiklik yapılması daha yerinde olacaktır. Bu amaçla, İYİ Parti olarak kanun teklifinin 1’inci maddesi üzerinde değişiklik önergesi verdik. Yüksek enflasyonla sonuçlanması beklenen 2021, 2022 ve 2023 yıllarında yapılacak düzeltmelerden kaynaklanan kârların vergiye tabi tutulmaması, zararların ise zarar olarak dikkate alınmamasını amaçladık. Böylece hem enflasyon düzeltmesinin ertelenmeden uygulanmasını hem mükelleflerin yüzde 2 oranında bir vergi ödemeden sabit kıymetlerini değerleme ve yeni değerler üzerinden amortisman ayırmasını hem de düzeltmeden kaynaklanan kâr ve zararın vergi dışı bırakılmasını önerdik. Teklifimizde ayrıca mükelleflerin bilançolarında yer alan sabit kıymetlerin dışındaki mali varlıkların da düzeltilmesi imkânını oluşturduk.

Değerli milletvekilleri, enflasyon muhasebesi şartlarının sağlanmasına rağmen düzeltmenin yapılmaması doğru bir tercih değildir. Enflasyon düzeltmesini iki yıl ertelemekte nasıl bir fayda var, anlaşılır iş değil. Mükellefler ve mali müşavirler için enflasyon düzeltmesinin uygulanmasında adaptasyon sorununu önleyecek tedbirler önceden alınmalı, yeteri kadar zaman tanınmalı, geç kalınmamalıydı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Zaman kısıtlamasından dolayı, maddeyle ilgili konuşmamın geri kalanını önergemizde devam edeceğimi belirtir, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidarın kurduğu ekonomi oyununda kazanan ve kaybeden taraflar hiç değişmiyor. Kimler kazanıyor? Yandaş sermayedarlar, üçer beşer maaş alan bürokratlar ama kaybedenleri saymak kazananlar kadar kolay değil çünkü liste gerçekten çok uzun. Kıdem tazminatlarını ödememek için ya da sırf sendikaya üye oldukları için işten çıkarılan işçiler, traktörüne, tarım destek kredisine haciz koyulan çiftçiler, yıllardır değişmeyen onlarca sorunla mevsimlik tarımda çalışan mevsimlik tarım işçileri “Barınamıyoruz.” diyen öğrenciler; en zorunlu ihtiyaçları “ped”lere bile yüzde 18 vergi ödeyen, işsizlikten en çok etkilenen kadınlar, büyük işletmelerle aynı külfeti üstlenen küçük esnaf; doğal gaz, su, elektrik faturaları boylarını aşan yurttaşlar… Gerçekten saymakla bitmiyor.

Şimdi, görüştüğümüz kanun teklifiyle kazanan takımın hanesine bir artı daha yazılmak isteniyor. 2023 yılı sonuna kadar şirketlerin ÜFE oranında yeniden değerleme üzerinden ortaya çıkan kârları, bilançolarında görünse bile vergiden muaf olacak. 2003’te yasalaşan ve 2004’te sadece bir kere uygulanan enflasyon muhasebesi zaten o gün bugündür erteleniyordu. Şimdi bir kere daha 2023 sonuna kadar ertelenecek ancak defterlerde tutulan muhasebeyi erteleseniz de yurttaşın akıl muhasebesi yaptığını ve bunu erteleyemeyeceğinizi de unutmayın. Bu madde, Türkiye'de var olan iktisadi ve sosyal eşitsizlikleri daha da derinleştirecek.

Muaf tutulacak şirketlerin kârlarına bakalım: Örneğin, Erdemir yüzde 627, İsdemir yüzde 472, TELEKOM yüzde 126, Koç grubu yüzde 95, ENKA yüzde 172, Garanti yüzde 73, Şişecam yüzde 93, Sabancı yüzde 72 olarak kârlarını artırmış. Şimdi bu kârlar vergilendirilmeyecek ve vergilendirilen yine emekçinin ücreti olacak. Açıkçası, hazinenin gelirini yurttaşların elektrik, doğal gaz, benzin faturaları üzerinden sağlamaya çalışıyorsunuz ve tüm vergi zamlarını hane halkına yüklüyorsunuz.

İktidarın ekonomideki temel yanılgılarından biri de şurada: Ekonomik krizin iş dünyasının yeteri kadar yatırım ve üretim yapmamasından kaynaklandığını düşünüyorlar; bu sebeple de şirketlere vergi, kredi, faiz gibi kalemlerde yeni yeni olanaklar sağlayarak iktisadi krizden kurtulacaklarını zannediyorlar. Ancak şirketler bu desteği üretim ve yatırım için kullanmıyor; aksine, bu parayı daha kazançlı gördükleri borsaya yatırıyorlar. Sermayeye muafiyetler, kıyaklar, ödünler, teşvikler, vergi indirimleri getirince ekonominin düzeleceği varsayımı defalarca başarısız oldu ve ceremesini de halk çekti, bugün de çekmeye devam ediyor. Bakınız, ülke tarihinin en büyük iş ve istihdam kaybını yaşıyoruz ve hâlâ şirketlerin kârı artsın ve emekçilerin sırtından şirketler varlıklarına varlık katsın diye kaynak aktarmaya devam ediyorsunuz.

Evet, değerli arkadaşlar, bu halkın gerçek gündemi daha ellerine geçmeden eriyen maaşlar, ödeyemedikleri faturalar, açlık, yoksulluk. Gençlerin gelecekten umudu kalmadı. Yaşanan bu krizin sebebi iktidarın ta kendisi ancak sorumluluğunu örtmek için yeni krizler ve bu krizlere saçma sapan sebepler yaratıyor. Maksat ne? Maksat: Yurttaşların kafasını bulandırmak. Kafalar ne kadar bulanırsa o kadar iyi ve sorumluluktan kaçmak da o kadar kolay tabii ki. Mesela, döviz yükseliyor “Sebebi dış güçler.” diyorlar; marketlerde fiyatlar artıyor, zincir marketleri sorumlu tutuyorlar; eğitim, barınma hakkına erişmek isteyen öğrenciler hemen terörist ilan ediliyor. Tüm gerçekleri yüksek sesle haykıran partimizle uğraşmak da tabii ki temel konuların başında geliyor. İktidar başı sıkıştıkça geriye dönük suç ve suçlu icat ediyor. Aynı suçlamalarla tekrar tekrar HDP’liler olarak yargılanıyoruz. Açılan davalar yetmiyor, karalama organlarında her gün hedef gösteriliyoruz. Ciddiye aldığım için değil ama yürütülen taktiği ortaya sermek için anlatıyorum bunları. Âdeta büyük büyük olaylar varmış gibi gösteriliyor “Son dakika… Son dakika…” denilerek. Aslında son dakika falan yok neredeyse her davanın ilk dakikası çözüm süreci dönemine çıkıyor. Kendileri için asla yargılanmama garantisi sağladıkları yandaş yargı düzeniyle o dönemin meşru olaylarını altı yıl, yedi yıl sonra suçmuş gibi ortaya atıyorlar. Oysa aynı döneme ait onlarca beraat kararı olmasına ya da yargılama konusu bile olmamasına karşın bunu yapıyorlar işte. Neden, neden yapıyorlar bunu? İktidarın amacı ne? HDP’yi devre dışı bırakmak. Peki, bu neden? Neden HDP’yi devre dışı bırakmak istiyorlar? Çünkü HDP varsa seçim kazanması mümkün değil, umut yok. Çünkü bu ülkede muhalif olanlar yakınlaşırsa, birleşirse konforlu iktidarlarını sürdürebilmeleri için umut yok. İşte tam da bu nedenle kipkirli bir siyaset yürütülüyor. Adına siyaset bile diyemeyeceğim ucube bir hâl.

Bir yandan HDP’yi karalamak, bir yandan yoksulluğu örtmeye çalışmak için gözlerini âdeta ışın kılıcı sanan bakanlar ortaya atıyorlar. Evet, “Gözlerim ışın kılıcı.” diyor, “Bakın onlara, görürsünüz o ışıltıyı.” diyor. Bütün bunlar gerçek gündemi ve yolsuzlukları örtmeye yetmiyorsa bu kez başka suni gündemler devreye giriyor. “Şarkı yarışmasında kullanılan maskeler kültürümüzü yozlaştırıyor.” diye bir tartışma başlatıyorlar. Evet, “Hoppa!” diyoruz. Yani şarkı yarışmasındaki maskeler kültürümüzü yozlaştırıyormuş. Şimdi tartışma bu oluyor. Ondan sonra, diğer tarafta, Sezen Aksu’nun beş yıl önce çıkardığı şarkının sözleri eğilip bükülüp hakaret unsuru yaratılıyor. Yani gerçekten Taliban benzeri politikalar yürütülüyor ve haftalık linç konuşmalarında yeni yeni, bir sürü, abuk sabuk hedef yaratılıyor. Bununla ne amaçlanıyor, bu daimi trolleme hâliyle? Düşman yaratmak. (AK PARTİ sıralarından uğultular)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, burada bilinçli bir şekilde yüksek sesle konuşuluyor. Hakikaten rahatsız oluyoruz.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Yeni düşmanlar yaratalım ki linç kültürüne teşne olan insanları kışkırtalım ve kendi çaresizlik ya da yoksulluklarının nedeni olarak bu insanlar iktidarı değil başkalarını görsünler. Yani sevgili halkımız, yoksulluğunuzun nedeni maskeli şarkı yarışması da değil, Sezen Aksu da değil, HDP de değil. Sorumlu mu arıyorsunuz? Sorumlu, yirmi yıldır bu ülkeyi yöneten ve serveti yandaşlara aktaran iktidar. Evet, tüm bu iktidar atraksiyonlarına rağmen konu yine ekonomik krize gelirse yani Sezen Aksu yetmedi, maskeli şarkı yarışması yetmedi, HDP yetmedi, öğrenciler yetmedi; o zaman ne yapıyoruz? Bu atraksiyonlara ve ekonomik krize gelirse tekrar konu, gerçekleri söyleyenlere deniyor ki: “Çıkar telefonunu, göster telefonunu.” Evet, ben şunu söylemek istiyorum gençler: Göğsünüzü gere gere telefonunuzu gösterin, gösterin telefonunuzu gerçekten çünkü sizin telefonunuz varsa… Bir tek telefonunuz var zaten. Niye var? İş aramak için, iş görüşmesi yapmak için ya da birazcık mutlu olmak için var ya telefonunuz birazcık mutlu olmak için var bu gerçekten karanlık ülkede. Ama onların nesi var? Onların göstermedikleri milyonlarca haksız kazanç, kaçırdıkları vergiler ve bu düzeni sürdürmek için çevirdikleri dolaplar var. Siz göğsünüzü gere gere telefonunuzu gösterin. (HDP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Demir.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Evet, biz İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezini kurduğumuz zaman çok sayıda yoksul kadının başvurusunu alıyorduk ve aramızda özellikle konuşuyorduk, gelen kadınların asla eline koluna bakmayın diye çünkü kolunda bir bilezik olabilir, elinde bir yüzük olabilir, bu sadece onun son bileziğidir; kendisine asla yoksul olduğunu da hissettirmeyin, sanki bunu bir zenginlikmiş gibi yansıtmaya da çalışmayın diye. Ama bugünün zenginleri, muktedirleri ne yapıyor? Yoksulluğun asla görünür olmasını istemiyorlar. Yapmaya çalıştıkları şey, aslında yoksulluk yokmuş gibi göstermek; işte, bu kanun teklifinin bu maddesi de aslında zengine zenginlik katmak, onu vergilerden muaf tutmak ama bütün vatandaşları doğal gaz, elektrik, su faturalarıyla boğuşur hâlde bırakmak. Ha, bir de öyle fütursuzlar ki “Simidi, bölün de yiyin, eti kuşbaşı almayın -sanki alabiliyormuş gibi halk- işte, kıyma alın.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Son olarak selamlama yapabilir miyim?

BAŞKAN – Vermiyoruz genelde.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Efendim…

BAŞKAN – Kimseye vermedim yani o bakımdan...

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Tamam, o zaman selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Evet, biz bu oyunu kabul etmiyoruz, bu oyunu kabul etmiyoruz ve gerçekten birlikte güçlenerek bu oyunu bozacağız çünkü karanlığınız artık yeter.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Lale Karabıyık.

Buyurun Sayın Karabıyık. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA LALE KARABIYIK (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce olaya şöyle bir bakalım, 1’inci madde ne getiriyor, daha sonra da size enflasyon muhasebesini biraz teknik açıdan kısaca anlatma ihtiyacı hissediyorum.

Konuştuğumuz 1’inci maddede, kanun teklifinde yer alan bu maddede, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesinde bulunan ancak 2004 yılından beri uygulanmayan, yaşanan enflasyonist koşullar sebebiyle uygulanması gereken enflasyon değerlemesinin 2023 yılı yılı sonuna kadar ertelenmesi konu edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, “Enflasyon nedir?” dediğimizde, biliyoruz ki fiyatlar genel seviyesinin değişmesi veya paranın satın alma gücünü kaybetmesi. Bilançoyu biliyoruz veya… Çok kısa ifade etmek isterim yani Lale Hoca burada ders veriyor olarak algılanmasın ama yıllar sonra, 2004 yılından beri kullanılmayan enflasyon muhasebesi yeniden gündeme geldiği için biraz enflasyon muhasebesi hakkında kısaca bilgi verme gereğini, ihtiyacını duyuyorum. Şimdi, işletmelerin varlıklarını ve kaynaklarını gösteren bilanço var; mali tabloları var ve varlıkları bir tarafta, dönen ve duran varlıkları ve bu varlıkları sağladığı kaynakları var, öz kaynakları ve yabancı kaynakları. Ancak enflasyonist dönemlerde, enflasyonun etkisiyle bilançoda görünen varlıkların değeri üzerinde alım güçleri ve değeri üzerinde değişmeler oluyor yani bilançonun üzerinde enflasyonun yıpratıcı etkisi söz konusu oluyor. Dolayısıyla, enflasyonun yıpratıcı etkisi işletmelerin bilançosunda, mali tablolarındaki varlıklarının değerini gerçek değeriyle göstermiyor ve bilançolar gerçeği yansıtmayan bilançolar olarak karşımıza çıkıyor. Bu önemli mi? Bu önemli. Kimin için önemli? İşletme sahipleri için önemli, 3’üncü kişiler için önemli, kurumlar için önemli çünkü karar alırken veya uygulamalarda, bilançodaki varlıkları gerçek değerleriyle görme ihtiyacındayız. Peki, bu başka niçin önemli? Enflasyonun yükseldiği yıllarda eğer bu değerler yıpranmış ve bozulmuş olarak karşımıza çıkarsa bazen hayalî kârlar oluşuyor ve sermaye vergilendirilmeye kalkılıyor, bundan da işletme sahibi yerinde zarar edebiliyor.

Şimdi, enflasyon muhasebesi dediğimizde de işte, enflasyonun bilançodaki varlıklar üzerinde ki bu varlıklar... Hem parasal olan bilanço kalemlerini hem parasal olmayan bilanço kalemlerini etkiler enflasyon. Enflasyon muhasebesi, bu kalemler üzerindeki yıpratıcı etkileri ortadan kaldırabilmek için belli bir oranda, yeniden bir işlemle onları o günkü değerine getiriyor; bir muhasebe işlemi yani. Enflasyon muhasebesi yapılmamış olsa o zaman da değerlerinin dışında farklı değerlerle yanıltıcı olarak karşımıza çıkacak. Enflasyon muhasebesinin değişik yöntemleri var ama aslında, enflasyon muhasebesi olmayıp “kısmi enflasyon muhasebesi” dediğimiz yeniden değerleme gibi yöntemler de var veya bazı stok yöntemleri de var.

Şimdi, enflasyon muhasebesi ne zaman yapılıyor? Bu iki koşula bağlanmış: Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi yani ÜFE son yıl yüzde 10, son üç hesap yılında ise yüzde 100 artmış olması durumunda uygulanıyor. Peki, şimdiki durum ne? Şu anda ÜFE’deki otuz beş aylık artış, sadece otuz beş aylıkta bile yüzde 103; zaten üç yılı hesapladığınızda onun çok üstünde. Peki, enflasyon muhasebesi ülkemizde uygulandı mı? Evet, 2003 yılında geldi, 2004 yılında uygulandı, uygulanmaya çalışıldı çünkü yöntem zor, gerçekten zor ve bunun için bir eğitim gerekli, bunun için altyapı gerekli. O zaman da gerçekten bocalandı, çok haksız vergilendirmeler, eksik ya da fazla vergilendirmeler oluştu, yanlış değerlendirmeler oluştu; böyle bir dönem yaşandı.

Şimdi, tekrar hayatımıza, 4 Aralık 2021’de enflasyon oranı açıklandığında, Aralık ayının enflasyonu açıklandığında “Evet, enflasyon muhasebesi geliyor, enflasyon düzeltmesi geliyor çünkü koşul oluştu.” diye yeniden gündemimize girdi. Ama bu arada hemen hatırlatmak isterim değerli milletvekilleri: Haziran 2021’de -hatırlayacaksınız- 7326 sayılı Yasa çıkarılmıştı burada ve orada geçici maddeyle vergi mükelleflerine bir seçimlik hak tanınmıştı, yeniden değerleme hakkı verilmişti ve değerleme tutarı üzerinden de yüzde 2 vergi verilmişti. Hemen ardından yani Ekim 2021’de de enflasyon düzeltmesinin olmadığı yıllarda bunun uygulamaya devam edebileceği konusunda bir devamı da geldi. Şimdi, şunu biliyoruz ki yeniden değerleme hakkı, maddi duran varlıklar ya da taşınmazların değerlenmesi şeklinde oluşuyor. Bu zaten var ve şu anda bu uygulandı, değer üzerinden de yüzde 2 vergi olarak da verdiler.

Şimdi, şu anda üzerinde konuştuğumuz madde ile bizim teklifimizi kıyaslamak istiyorum: Değerli milletvekilleri, dün bitirdiğimiz -aslında bugün bitirdiğimiz- 301 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldüğü geçen hafta, o günlerde, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak zaten bu ertelemenin olması gerektiğini ifade ettik çünkü orada uygulama zor, daha buna hazırlık yok, altyapı hazırlanmamış durumda, eğitim gerekli filan ama biz, 2022 yılının sonuna kadar ertelenmesi gerektiği konusunda bir önerge verdik. O gün, iktidar partisi buna karşı çıktı ve dedi ki: “Sadece meslek odalarının görüşleri olmaz, uygulayıcıların da görüşlerini alacağız.” Ve daha sonra, işte şimdi bu yasa teklifiyle 1’inci madde olarak, 2022 sonuna kadar değil, 2023’ün sonuna kadar getirme tercihinde bulundular. Ayrıca, 2023 yılı hesap dönemi sonu itibarıyla yapılacak enflasyon düzeltmesi neticesinde belirlenen geçmiş yıl kârının vergiye tabi tutulmaması ve geçmiş yıl zararının zarar olarak kabul edilmemesi de öngörüldü bu maddede. Şimdi, biz bu konuda ne diyoruz? Söz konusu maddeyi, tabii, TÜRMOB’u da dinledikten sonra -ki onlar da 2022 sonuna kadar demişlerdi- olumlu bulmakla beraber, enflasyon düzeltmesi uygulamasının 2022 yılı sonu yerine 2023 yılı sonuna kadar ertelenmesini, mükelleflerin kazanılmış haklarının korunması bakımından aslında uygun görmüyoruz. Bizim teklifimiz 2022’nin sonuna ertelenmiş olmasıydı. Yalnız, sorun bununla bitmiyor eğer 2023’te, artık ortada enflasyon kalmaz da hani, enflasyon düzeltmesi yapmak da gerekmez diye düşünüyorsanız, o, bu gidişatla olmaz yani bu gidişatla olmaz.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Hayır hayır, mutlaka yapılacak, erteleme var.

LALE KARABIYIK (Devamla) – Ama şu anda 2023’e hangi amaçla ertelenmiş ise bu hazırlıkların da bir an önce yapılması lazım yani o eğitim mi verilecek, bilgilendirme mi yapılacak? Çünkü herkes, şu anda geçilseydi -çok sıkışık bir dönemdi- bocalayacaktı ama madem böyle bir süre var, bu altyapının, bu bilgilendirmenin yapılması gerekir.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Stok devir hızı yok emtia için.

LALE KARABIYIK (Devamla) – Diğer taraftan, evet, faizi düşürdünüz, 5 puan düştü diye daha doğrusu kendinizi kandırdınız, algıyı yöneterek vatandaşı da etkilemeye çalıştınız ama gerçekler de maalesef acı. Şimdi, zaten, enflasyon muhasebesini “Koşullar oluştu ama erteliyoruz.” diyerek, hani “Biz OVP’deki hedefi de tutturamadık, enflasyon muhasebesini getirmek zorundayız ama erteliyoruz…” Enflasyonu da kabul etmiş oluyorsunuz, bu aslında bir başarısızlığın da ispatı ama başka bir şey daha var: Şu anda MHP destekli AKP iktidarının yirmi yıldır izlemiş olduğu ekonomik politikalar yanlış yani bunu şu anda da gördük; cari açık, döviz- faiz denklemiyle sıkışmış durumda.

Değerli milletvekilleri, sürem azaldığı için şöyle bitirmek istiyorum: Orta vadeli programdaki 2021 enflasyon hedefini size hatırlatmak istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

LALE KARABIYIK (Devamla) – Nerelerden nerelere geldiğine dikkatinizi çekerim çünkü ekonomi yönetilemiyor.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gruplar adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.

Teklifin 1’inci maddesi üzerinde şahsı adına ilk olarak Burdur Milletvekili Sayın Mehmet Göker.

Buyurun Sayın Göker. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÖKER (Burdur) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; geçen gün bir hastam aradı elektrik zamlarıyla ilgili, gerçekten duygusal bir konuşma çıktı. Kendisi kronik obstrüktif akciğer hastası ve dolayısıyla yirmi dört saat oksijen cihazıyla hava almak durumunda. Dedi ki “Benim faturam 1 milyar geliyordu, bu elektriğe yapılan zamlarla şimdi gelecek olanı benim nasıl ödeyeceğimi siz düşünün.” Buradan size tekrar bu hastamın şikâyetini iletiyorum, bunun gibi hastalarımızın şikâyetlerini iletiyorum. Aile Bakanlığınca yapılan yardımlar 200 lira ama yeterli değil. Yine, aynı şekilde evde diyalize giren hastalarımız var, bunlar da elektriğe yapılan zamdan ciddi anlamda etkilenmiş durumdalar.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; kuşkusuz sosyal bir devletin öncelikli görevi vatandaşın temel ihtiyaçlarını ucuz ve nitelikli bir şekilde karşılamak. Oysa 2022 yılının ilk dakikalarından itibaren yağmur gibi gelen zamlar her alanda gelir dengesini bozmuş, hayatı ciddi anlamda çok ama çok zorlaştırmıştır. İçinde bulunduğumuz kış mevsiminden dolayı da bu durum en çok enerji sektöründe kendini göstermektedir. Kamudan, kamu kurumlarından alınan elektrik yüzde 330 zamla vatandaşa tahakkuk ettirilmiş ve tabiri caizse, vatandaş -bugün Sayın Cumhurbaşkanı da bunu söyledi “Fedakârlık yaptı.” diye, değil- bu durumda feda edilmiştir. (CHP sıralarından alkışlar)

Bir hanede ortalama 150 kilovatın altında tüketim neredeyse imkânsızdır ki başarılabilse de -bugün bana gelen faturadan biliyorum, tarafıma atılan bir mailde- normalde bir aylık gelip ölçülmesi gereken fatura üç gün sonrasına geldi ve bu da 150 kilovatı otomatikman geçirmeye yönelik yani yapılan zammı garantiye almaya yönelik bir kapı arkası yöntemi. Bu konuda da sizleri uyarıyorum.

Konutlarda elektrik yüzde 127, doğal gaz yüzde 25 zamlanmış; LPG 10 liraya, benzin 14 liraya dayanmış; motorin bugün yapılan zamlarla 14,5’u geçti. 230 kilovatsaat elektrik tüketen bir ailenin ortalama ödeyeceği miktar 210 lirayken yapılan zamlardan sonra 375 liraya yükseldi yani artış yüzde 78,5 olarak gerçekleşti.

Evet, söz konusu asgari tüketim miktarı bilimsel yöntemlerle tekrar güncellenmeli, EPDK tarafından bu baz alınan 150 kilovat 230 kilovata çıkarılmalı ve normal şartlarda minimum seviyede tüketilecek olan miktar 230 kilovat olarak düzenlenmelidir. Yoksa elektrikten kaynaklanan üretim bazındaki maliyetler rafa da yansıyacak ve vatandaş faturalarla doğrudan ödediği farkı alım satım yaptığında, alışveriş yaptığında ekstra yine ödeyecek, bu da toplumsal barışımızı ciddi anlamda bozacaktır.

Son bir yılda benzine yüzde 88, motorine yüzde 123, LPG’ye yüzde 130 zam yapılarak rekor üstüne rekor kırılmıştır. Bu zamlar sonrası çiftçiden esnafa her kesim ciddi anlamda mağduriyet yaşamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; enerjide yapılan bu fahiş zamlar, vatandaşın fatura yükünün katlanmasının yanı sıra sanayide üretim maliyetlerini de artırarak marketlerdeki raf fiyatlarının yükselmesine neden olacaktır. Başka bir deyişle, vatandaş, az önce de ifade ettiğim gibi, hem faturalar aracılığıyla doğrudan bu zamla muhatap olacak hem de çarşı pazar ve market alışverişlerinde dolaylı olarak bu zammı ödemek durumunda kalacaktır, bu da bir sonraki aşamada hayat pahalılığını ve enflasyonu tetikleyecektir. Vatandaşımızın zamlara dayanacak gücü gerçekten kalmamıştır ki bunu sizin de bildiğinize eminim. Bu güveni yeniden tesis etmenin tek yolu bir seçimdir, erken seçim kararı alınmalıdır. Bu millete, bu vatana yapılabilecek en büyük iyilik bir erken seçim kararıdır.

Hepinize teşekkür ediyorum, iyi geceler diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Hocam, Burdur’da anketler “3-0” gösteriyor.

MEHMET GÖKER (Burdur) – Vallaha mı!

BAŞKAN – Sayın Göker, o alkış iyiydi. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Amirimizi severiz.

BAŞKAN – Şahsı adına ikinci konuşmacı Denizli Milletvekili Sayın Nilgün Ök. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

NİLGÜN ÖK (Denizli) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 303 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, coronavirüs salgını etkisiyle dünyada çok olağanüstü bir süreçten geçmekteyiz. Dolayısıyla, bu durum tüm dünya ekonomilerini derinden sarsmış ve belki de dünya bugün en enflasyonist dönemini yaşamakta. Pandemiyle mücadele için devreye sokulan devasa mali ve parasal genişleme politikalarının yarattığı talep artışı, tedarik zincirindeki aksamaların sonucu üretimde yaşanan aksaklıklar ve düşüş, bununla birlikte güçlü talep artışından kaynaklanan fiyatlar üzerindeki kaçınılmaz baskı, pandeminin ilk aşamasında kısıtlamalar nedeniyle ertelenen talebin de artmasıyla birlikte özellikle patlayan enerji sektörü ve gıda fiyatlarındaki artışlar, enflasyonun üzerinde önemli rol oynamaktadır. Her ne kadar birçok ülkeye nazaran Covid-19 sürecinde başarılı bir sınav vermiş olsak da dünya ekonomilerinin buhranlı süreci, doğal olarak bizi de olumsuz olarak etkiledi. Bakınız, dün ve bugün Brent petrol fiyatı, rekor seviyeye ulaşarak 88 dolar bandında seyretmekte. Enflasyonu oluşturan birçok sebep var ama bizler de yaptığımız düzenlemelerle duruma kayıtsız kalmıyoruz, çözümler üretmeye odaklanıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 303 sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinde yaptığımız düzenlemeyle mükelleflerimizden ve meslek kuruluşlarından gelen yoğun talepler neticesinde enflasyon düzenlemesi uygulamasını 31/12/2023 tarihine kadar erteliyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Aslında, AK PARTİ iktidarımız döneminde 2003 yılında hayata geçirdiğimiz vergi reform çalışmalarının en önemli konularından biri olan enflasyon muhasebesi, mali tabloların enflasyonun etkisinden arındırılması ve vergileme üzerindeki enflasyondan kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesine yönelik bir uygulamadır. Ülkemizde en son 2004 yılında yani on yedi yıl önce uygulanan enflasyon muhasebesi gündemimizde yoktu. Fakat bugün geldiğimiz noktada, 2021 yılı Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi oranlarına göre enflasyon muhasebesi için şartlar oluştu.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Başa döndünüz başa, geldiğiniz yere geldiniz.

NİLGÜN ÖK (Devamla) - Eğer biz, bugün bu düzenlemeyi yapmaz isek bilanço esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, parasal olmayan değerleri için 2021 yılı dördüncü dönem geçici vergi beyannamesinin verileceği tarihe kadar yani 17 Şubat 2022 tarihine kadar enflasyon düzenlemesi yapmak zorundadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; esasında taraflar -bizlere bildirmiş olduğu talepleriyle- yeterli altyapı ve hazırlığa sahip olmadıkları için bu duruma hazırlıksız yakalanmışlardır. Bu yıl enflasyon muhasebesi uygulamasını isteyen mükellefler için... Aslında enflasyon muhasebesi, 2021 yılında yürürlüğe giren 7338 sayılı Kanun’un yeniden değerleme düzenlemelerini esas alan enflasyon düzeltmesi uygulamasıyla da benzer sonuçlar doğurmaktadır. Dolayısıyla, gerek yeniden değerleme imkânının hâlen devam ediyor olması gerekse enflasyon düzeltme işleminin mükelleflere ve meslek mensuplarına ilave iş yükü oluşturacağı, yapılması gereken işlemlerin karmaşıklığı ve süre kısıtı gibi nedenlerle muhatapları bizlerden uygulamanın süresinin uzatılması için yoğun bir şekilde talepte bulunmuşlardır. Ayrıca, enflasyon düzeltmesi işleminin sermaye yapıları zayıf ve borçlu durumdaki şirketlere vergi yükü oluşturacağı da öngörülmektedir. Pandeminin oluşturduğu ekonomik durumlar neticesinde zaten zor bir süreçten geçen işletmelere de yeni bir vergi yükü oluşturmamak için ve şirketlerin bilgisayar sistemlerini hâlihazır hâle getirebilmeleri için bu taleplerini değerlendirerek bu kanun teklifini hazırladık.

Teklifimize göre, 2023 yılı sonuna kadar ertelenen düzeltme işlemi, o tarihte şartlar oluşmasa dahi yapılacaktır. Böylece, mükelleflerimize ve meslek mensuplarımıza bir geçiş süresi tanımış oluyoruz. Ayrıca, 2023 yılı hesap dönemi sonunda yapılacak enflasyon muhasebesi neticesinde tespit edilen geçmiş yıl kârının vergiye tabi tutulmaması, geçmiş yıl zararının ise zarar olarak kabul edilmemesi öngörülmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son vermeden önce, bugün burada bir hatibimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın Adnan Menderes üzerinden siyaset yaptığını ifade etti. Ben yine çok üzülerek gerçekten şaşırmış durumdayım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NİLGÜN ÖK (Devamla) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun.

NİLGÜN ÖK (Devamla) – O gün Aydın’daki toplantıda ben de vardım, aile de vardı. O ailenin duygusal sözlerinden, Sayın İçişleri Bakanımızın bu süreçte yapmış olduğu etkin çalışmalardan, yine Çine Çayı kenarında Adnan Menderes’in anısına böyle bir müzenin yapılmasından aslında gurur duyulması lazım. Bu, bir vefa örneğiydi, keşke daha önce yapılsaydı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sürem kısıtlı, rahmetli Adnan Menderes’in şu sözleriyle son vermek istiyorum: “Şimdiye kadar memleketin muvaffakiyetlerini kale alıp bahsettiler mi? Türk milletinin zekâ ve gayretinin mahsulü olan binbir eserden birisine başlarını çevirip baktılar mı? Milletin olan her güzel şeyden birisini dahi benimsemek faziletini gösterdiler mi? Hayır. Aksine olarak her muvaffakiyeti bir felaket, her güzel ve muhteşem eseri bir zarar diye göstermek için seneler ve senelerdir nasıl çırpındıklarını milletçe bilmiyor muyuz?”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NİLGÜN ÖK (Devamla) – Bugün burada tekrar buna şahit olmaktan duyduğum üzüntüyü ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, bazı milletvekillerinin maske takılmamasından şikâyetçi olduğuna, dolayısıyla herkesi maske takmaya davet ettiğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, gelen mesajlar var, maske takılmaması konusunda hem bazı milletvekillerimizin de şikâyeti var. Dolayısıyla, herkesi eğer bir sağlık sorunu yoksa maskeli olmaya, maske takmaya davet ediyorum.

Sayın Özel, buyurun…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Kısa bir söz verebilir misiniz Sayın Başkanım? Sayın Başkanım, otuz saniyelik bir söz verebilir misiniz, otuz saniye?

BAŞKAN – Grup Başkan Vekiliniz söz istiyor.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

41.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Cumhuriyet Halk Partisinin 27 Mayıs dâhil tüm darbelere karşı olduğuna ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, dün Sayın Ünal yaptığı değerlendirmede bugüne dair söyleyecek sözü olmayanların geçmişle uğraştıklarını söylemişti, o kanaati benimsedim ama -geçtiğimiz hafta sonu Sayın Erdoğan'ın- sayın hatibin “vefa” olarak ifade ettiği eser ya da iki yıl önce hep birlikte çıkardığımız, ittifakla çıkardığımız kanun noktasındaki birlikteliğimizi ifade etmek isterim. 27 Mayıs dâhil tüm darbelere karşı olduğumuzu, son darbe girişimindeki tutumumuzu bir kez daha ifade etmek isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O darbe dönemine ilişkin pek çok ezberi son yaşadığımız referandum sürecinde Sayın Celal Bayar'ın ailesinin ifadeleri, tutumları, ailelerin, İsmet Paşa'nın o hepimizin hâlen daha travmasını yaşadığı sonun yaşanmamasıyla ilgili, gayretleriyle ilgili tarihî vesikalar ve Adnan Menderes'in torunlarının bu konuyla ilgili yapmış olduğu açıklamalar, ifadeler bir yerdeyken hem Sayın Cumhurbaşkanının hem sayın hatibin Cumhuriyet Halk Partisine, geçmişe yönelik olarak suçlayıcı ve karalayıcı yaklaşımlarını reddederiz. Cumhuriyet Halk Partisi bugün 27 Mayıs darbesini ve ondan beri yapılmış bütün darbeleri, muhtıraları ve bütün darbe girişimlerini kınamaktadır, doğru bulmamaktadır. Tarihsel haklılığımız hem ailelerin beyanında hem tarihsel vesikalarda mevcuttur.

Teşekkür ediyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303) (Devam)

BAŞKAN – Soru-cevap işlemi yok.

İç Tüzük'ün 60’ıncı maddesine göre söz talep eden bazı milletvekillerine söz vereceğim.

Sayın İmir…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

42.- Şırnak Milletvekili Nuran İmir’in, Şırnak Beytüşşebap’ın su sorununa ilişkin açıklaması

NURAN İMİR (Şırnak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Beytüşşebap ilçemizde halk çok ciddi su sorunu yaşıyor, her taraftan akan ırmaklar olmasına rağmen ilçe halkı yıllardır su sorunuyla cebelleşiyor. Musluklardan akan çamurlu sudan kaynaklı, marketten hazır su almak zorunda kalıyorlar, bu da halka maddi manevi çok ciddi mağduriyetler yaşatıyor. Belediye son dört yıldır “Su projemiz hazır.” diyor fakat sorun çözülmüş değil; sular hâlâ çamur akıyor, kent halkının talepleri var, “Bahsedilen projeler eğer var ise faaliyete niye geçmiyor?” diye soruyorlar ve Beytüşşebap’ın su sorununun bir an önce çözüme kavuşturulmasını talep ediyorlar.

Teşekkür ettim.

BAŞKAN – Sayın Şeker…

43.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in, İncirli-Beylikdüzü-Tüyap Metro Hattı’nın 2022 Yılı Yatırım Programı’na alınmadığına ve çocukların sabahın köründe okula gitmesinin eziyet olduğuna ilişkin açıklaması

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

İncirli-Beylikdüzü-TÜYAP Metro Hattı, 2022 yatırım programına alınmadı. Önceleri “Londra Asfaltı” daha sonra “E5” olarak adlandırılan bu ana aks üzerinde, ana yolun etrafında İstanbul’un en yoğun yerleşim alanları oluştu. Metro hattı yapılması gereken ilk yer yıllardır ihmal edilerek en sona bırakıldı. Bu, hâlâ yapılmayan metronun olduğu bölgede 3,5-4 milyon insan yaşıyor. 2022’de dahi bunun programa alınmaması, bölgede yaşayan insanlara trafik eziyeti çektirilmeye devam edilecek olması, halkın ulaşım hakkına engel olunması bu çağda kabul edilemez.

Çocuklar sabahın köründe, zifirî karanlıkta yola çıkmaya, okula gitmeye devam ediyor. Bu karanlık inadınızdan vazgeçin, çocuklara, öğrencilere daha fazla eziyet etmeyin. Halkın yüzde 80’inden fazlasının yaşadığı ülkenin batısına göre değil de yüzde 17’sinin yaşadığı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Öztürk…

44.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk’ün, elektriğe gelen zamdan sonra Denizli Babadağ’da dokumacıların tezgâhlarını kapattığına ilişkin açıklaması

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Elektriğe gelen yüzde 127’lik zamdan sonra memleketim Denizli Babadağ’da tüm dokuma tezgâhları durdu. Babadağ’da halkımızın yüzde 90’ının geçim kaynağı direkt veya dolaylı olarak dokuma. “Kara tezgâh” diye tabir ettiğimiz dokuma tezgâhlarında genellikle 20 atkı pamuklu ham bez dokunuyor. 7 makinesi olan bir işletmenin elektrik faturası geçen yıl 3.500 lira iken kasım-aralık aylarında 5 bin liraya çıkmış, son gelen zamlardan sonra bir işletmenin elektrik faturası 11 bin lira civarında gelecektir. Atölyenin kirası, işçi masrafı, yağı, yedek parçası vesaire derken dokumacıya hiçbir şey kalmıyor. Fason dokumacılarımız, işverenlerden kendilerine ilave fiyat farkı alamadıklarına, zararına iş yapamayacaklarına göre tezgâhlarını kapatmışlardır. Babadağ’daki Kelleci, Mollaaahmetler, Bekirler mahallelerinde olduğu gibi Denizli merkezdeki, Kızılcabölük’teki, Buldan’daki tekstil işiyle uğraşan fason dokumacılarımız da zor durumda. Bu sese kulak verin, üreticilerimize, dokumacılarımıza destek olun.

BAŞKAN – Sayın Örs…

45.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’ün, elektrik dağıtım şirketlerinin denetlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

31 Aralık gece yarısı gelen zamlar vatandaşın üzerine kâbus gibi çöktü. Elektrik, doğal gaz ve akaryakıta gelen zamlar dar gelirliyi vurdu, perişan etti. Zamlar yetmiyormuş gibi, elektrik şirketlerinin 1 Ocak 2022’den itibaren uygulanacak zammı, aralık ayı faturalarına da yansıttığı, faturalarda kelime oyunlarından sonra gün oyunu yapıldığı şeklinde vatandaşlardan yoğun şikâyetler var. Okuma tarihinin kota sınırını geçecek şekilde ayarlanıp tüketicilerin fazla ödemeye mecbur bırakıldığı iddiası ciddi şekilde araştırılmalı, elektrik dağıtım şirketleri denetlenmeli ve vatandaşın mağduriyetine son verilmelidir.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Tanal…

46.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Gaziantep-Şanlıurfa arasında kar nedeniyle mahsur kalan vatandaşların mağduriyetinin giderilmesini beklediğine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Urfalı hemşehrim Taha Çiftçi biraz önce beni aradı; Gaziantep-Şanlıurfa arasında kar nedeniyle mahsur kaldığını beyan etmiştir. Karayollarının bir an önce yol çalışmasını yaparak Taha Çiftçi gibi yolda mağdur kalan tüm vatandaşlarımızın bu mağduriyetinin giderilmesini bekliyorum, selam ve saygılarımı iletiyorum.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi önerge işlemine geçiyoruz.

1’inci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Buyurun, okuyun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 303 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinin kanun teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                 Filiz Kerestecioğlu Demir                                                                     Ayşe Sürücü                                                                             Murat Çepni

                                              Ankara                                                                                    Şanlıurfa                                                                                     İzmir

                                        Mahmut Toğrul                                                                 Serpil Kemalbay Pekgözegü                                                                Erdal Aydemir

                                            Gaziantep                                                                                    İzmir                                                                                      Bingöl

                                         Abdullah Koç

                                               Ağrı

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ayşe Sürücü.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Genel Kurulu ve tüm halkımızı buradan saygıyla selamlıyorum.

Değerli halkımız, Urfa’nın sosyoekonomik sorunları karşısında gözünü, kulağını kapatan iktidar, Urfa için ne şimdi ne de geleceğe dönük verimli bir ekonomik ve sosyal yatırım yapmamakta. Urfa’yı işsizlik, yoksulluk, belirsizlik ve kentsel bunalım hâline terk etmiş durumdadır. Örneğin, 50 kişinin işe alınacağı yerlere 5 bin kişi başvuruyor. İşe alımlarda iddia edilen torpiller, kayırmalar ve liyakatten uzak alımlar kentte kendi imkânlarıyla iş bulmak isteyen gençlerde ciddi düzeyde moral eksikliği yaratmaktadır. Urfa, ülkenin genç nüfusu en yüksek olan kent olmasına rağmen, kentte gençlerin istihdam edilmesine ilişkin bir çalışma yok, yeterli ve nitelikli meslek edinme alanları yok. Mesleği olanlar da iş bulamıyor, pratikleştirecek alan ve imkânlar sunulmuyor kendilerine.

Urfa’da gençlerin gelecek kaygısını ortadan kaldırabilecek hiçbir sosyal politika üretilmiyor. Sosyal yaşam, spor ve kültür alanlarında gençlere ilgi alanları sunulmuyor. Belirsizlik psikolojisiyle gençlik, kaosun içine hapsediliyor ve böylece gençlerin geleceğe umutla bakması zorlaşıyor. Bu şekliyle Urfalı gençler, büyük bir belirsizliğin, umutsuzluğun içerisinde. Son bir yıldır Urfa, intiharlarla gündemde. Bakın, bir günde yaşları 18 ve 26 arası olan 4 genç intihar etti. Bunun vebali, gençlere bunu reva görenlerin boynunadır.

Buradan gençlere sesleniyorum: Sizler bu hayatı en güzel şekilde yaşamayı, dünyayı keşfetmeyi hak ediyorsunuz. Size dayatılan iradesizlik ve geleceksizlik hâline karşı çaresizliğe kapılmayın. Sizler, bu halkın, bu coğrafyanın umudusunuz. Umudunuz ve yaşama sevinciniz hep diri olsun. Yaşanabilir bir geleceği sizlerle, sizin öncülüğünüzle hep birlikte inşa edeceğiz. Verdiğiniz bu mücadeleyle, yanlış giden bu sistemi, bu düzeni değiştirip dönüştüreceğiz çünkü umut sizsiniz. (HDP sıralarından alkışlar)

Evet, arkadaşlar, genel olarak tüm ülkede, özelde ise ilim Urfa’da ciddi anlamda eksikliği yaşanan eğitim alanına ve atanmayan öğretmenlerin yaşadığı mağduriyetlere değinmek istiyorum. Ülkede ataması yapılmayan 460 bin öğretmen varken hâlen Türkiye’de en az 150 bin öğretmen açığı bulunmakta. Bu kadar öğretmen açığına rağmen neden atama yapılmıyor? Eğitim Bakanlığı bu durumu neden göz ardı ediyor? Ataması yapılmayan öğretmenler, kendi alanlarının dışında çok farklı işlerde çalışarak hayatlarını idame etmeye çalışıyorlar fakat siz öğretmen açıklarına rağmen ücretli öğretmen çalıştırıyorsunuz. Özellikle Urfa’da bu konuyu gündeme taşımamızı isteyen onlarca ücretli ve atanmayan öğretmen arkadaşlar adına bu talebi buradan dile getirmek ve onların sesi olmak istiyoruz.

Her hafta otuz saat derse giren öğretmenler ayda 3.360 TL alıyorlar, o eğitimci arkadaşlar adına soruyoruz: Bu ücret; ev kirasına mı, doğal gaz ve elektrik faturalarına mı yoksa gıda alışverişine mi yetecek? Bir öğretmen, asgari ücretin altında çalışıp hayat mücadelesi verirken verimli eğitim öğretim süreci işletebilir mi? AKP iktidarının eğitim konusundaki ciddiyetsiz yaklaşımının Urfa’da önemli yansımaları var. Yaklaşık 30 bin öğretmenin görev yaptığı Urfa’da 7 bin civarında öğretmen açığı var ve Urfa’ya da yeterli düzeyde öğretmen ataması yapılmıyor. Urfa’da yaklaşık 3 bin adet derslik açığı bulunmaktadır. Üstelik pandemi sürecinde 81 kent arasında EBA’ya ulaşımda 81’inci olan kent yine Urfa’ydı yani Urfa son sıradaydı.

Soruyoruz: Bakanlık geçen bu iki yılda bu soruna el attı mı? Ne kadar çözdü? Asgari ücretin altında tuttuğunuz bu rakamlar ve yaptığınız bu hesap; akla, mantığa ve vicdana sığmıyor. Buradan Eğitim Bakanlığına sesleniyoruz: Öğretmenler için gerekli düzenlemeler hızla yapılmalı ve tek bir öğretmen açığı kalmadan tüm atamalar gerçekleştirilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) – Kısacası, halk, AKP’nin notunu verdi, AKP iktidarı Urfa’da sınıfta kaldı.

Tüm halkımızı sevgiyle selamlıyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 1 – 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ Madde 33- Geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2021 ve 2022 hesap dönemleri (kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenlerde 2022 ve 2023 yılında biten hesap dönemleri itibariyle) ile 2023 hesap dönemi mali tablolarının bu Kanunun mükerrer 298 inci maddesi kapsamında enflasyon düzeltmesine tabi tutulması halinde enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kar/zarar farkı geçmiş yıllar kar/zarar hesabında gösterilir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl karı vergiye tabi tutulmaz, geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul edilmez.

Bu maddenin önceki fıkralarında yer alan hükümler, bu Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamında olan mükellefler bakımından geçerli değildir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

                                Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                                                   Dursun Ataş                                                                               Erhan Usta

                                              Adana                                                                                     Kayseri                                                                                    Samsun

                                      Yavuz Ağıralioğlu                                                                          Ümit Beyaz                                                              Muhammet Naci Cinisli

                                             İstanbul                                                                                    İstanbul                                                                                    Erzurum

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli.

Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri tekrar saygıyla selamlarım. Konuşmama biraz önce bıraktığım yerden devam ediyorum.

Enflasyon muhasebesi şartlarının sağlanmasına rağmen düzeltmenin yapılmaması doğru bir tercih değildir. Enflasyon düzeltmesini iki yıl ertelemekte nasıl bir fayda var, anlaşılır iş değil. Mükellefler ve mali müşavirler için enflasyon düzeltmesinin uygulanmasında adaptasyon sorununu önleyecek tedbirler önceden alınmalı, yeteri kadar zaman tanınmalı, geç kalınmamalıydı. Konuşmam için hazırlık yaparken görüştüğüm pek çok mali müşavir, düzenlemenin bu kadar ileriye, 2023 yılı sonuna kadar ertelenmesine karşı. Özel sektörde altyapı eksikliği kısa sürede giderilir, adaptasyon sorunu kolayca aşılır. Sanıyorum, Hazine ve Maliye Bakanlığımızda siyasi irade eksikliğinden bir altyapı yetersizliği oluşmuş. Acaba, enflasyon düzenlemesinin 2023’e kadar ertelenmesinin bir diğer nedeni de bu mudur? Aslında, enflasyon olan ülkelerde enflasyon muhasebesinin şarta bağlanmaksızın uygulanması gerekiyor çünkü yaşanan yüksek enflasyonun şirket bilançolarında yaratmış olduğu tahribat giderilmeli, bilançolar şirketlerin gerçek durumunu yansıtmalılar.

Enflasyona bağlı fiyat artışları vergi matrahının oluşmasında bazı mükelleflerin lehine, bazı mükelleflerin de aleyhine sonuçlanıyor. Borçlanarak çalışanların vergi matrahı azalırken öz sermayesiyle çalışanların vergi matrahı artıyor. Bu da vergi adaletini ve ticaret hayatındaki rekabet ortamını zedeliyor. Bunun sonucu olarak da kurumlar öz sermayeleriyle çalışmaktan uzaklaşarak borçlanmaya yöneliyorlar. Bu durum, ülkemizin kaynak dağılımını ve kurumların mali dengelerini bozuyor, mali yapının zayıflamasına yol açıyor. Sakat uygulama nedeniyle katlanılan finansman maliyeti, vergi matrahlarının büyük ölçüde azalmasına sebep oluyor. Öz sermayesiyle çalışan kurumlar, gelir vergisine tabi olmaktan çıkıp servet vergisi mükelleflerine dönüşmekteler. Haksız vergilendirmeyle karşılaşıyorlar. Bu husus, kurumların öz sermayesini eritip yatırım ve istihdam politikalarını olumsuz etkiliyor.

Enflasyon düzeltmesi olmaması, aynı zamanda kayıt dışı ekonomiyi teşvik etmekte ve kayıt dışı ekonominin temel sebepleri arasında yer almaktadır. Yerli sermayenin zarar görmesinin yanı sıra yabancı sermaye de doğru bilanço eksikliğinden dolayı ülkeye yeterince güvenememekte, şirketlere yatırım yapmaktan imtina etmektedir. Enflasyon muhasebesi uygulanmayarak rekabet şartları yerine getirilmemiş oluyor maalesef. Hâlbuki yüksek enflasyondan kaynaklanan belirsizlik ortamında bilançolarda doğru düzeltmeler yapılsa finansal ve reel piyasaların rekabet şartları sağlanmış olur.

Bilanço, şirketlerin aynasıdır. Doğru bilanço da rekabet unsurudur. Enflasyon düzeltmesi olmayınca “ayna” olarak tabir edilebilecek bilançolar âdeta bir içbükey (konkav) aynaya dönüyor ve içinden çıkılmaz, yanlış görüntülere neden olabilen bir duruma yol açıyor. Netice itibarıyla, enflasyon olduğu zaman paranın değeri düşüyor, malın değeri gereksiz yere fazlalaşıyor ve sattığınız ürünü rafa koyamadığınız zaman da suni bir değerlenme ve sözde kârla karşı karşıya kalınıyor. Bunun enflasyon düzeltmesiyle hakiki değerine, rayiç değerine çevrilmesi lazım.

Diğer yandan, iş dünyasına hakiki matrah bildirimlerinde bulunmaları için teşvik edici düzenlemeler yasalaştırılmalı. Teklif edilen maddelerde yer alan günlük çözümlerle ne iş dünyasına bir fayda sağlanır ne de ülkeye bir yarar dokunur. Ne garip ki devletin iki farklı kurumu iki farklı muhasebe sistemine rağbet ediyor. Konkordato davalarına girildiğinde mahkemelerde bilirkişiler hakiki bilançoları sunma ihtiyacı duyarken Maliye Bakanlığı enflasyon düzeltmesiyle oluşturulmuş hakiki bilançodan ziyade kayıt dışına çıkmayı mecbur bırakan bilançoları referans olarak kabul ediyor. Bu, doğru kabul edilebilir bir durum değildir.

Değerli milletvekilleri, enflasyon düzeltmesine ilişkin yasal değişikliğin Anayasa’ya aykırı olup olmadığı da tartışma konusudur. Çünkü enflasyon düzeltmesinin 2021 yılı için yapılmamasını düzenleyen bir geriye yürüme mevzubahistir. Anayasa’nın 2’nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesiyle, kanunların hukuk güvenliğini sağlaması, bu doğrultuda geleceğe yönelik öngörülebilir kurallar içermesi gerekliliği ifade edilmektedir. Bu nedenle, hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi hatta keyfî hareketlere engel olunabilmesi için kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihten sonrası için uygulanırlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) – Ayrıca, enflasyon düzenlemesinin lehlerine netice vereceği, resmiyetten uzaklaşmayan mükellefler bu kanun maddesiyle mağdur olacaklardır.

Sayın Başkanım, vaktim varken, Adnan Menderes ve arkadaşlarıyla ilgili yapılan polemiklerle ilgili ben de kısa bir yorum yapmak isterim. AK PARTİ temsilcilerinin şehit Başbakan Adnan Menderes ve şehit Bakanlarımızla ilgili yaptıkları yorumları ben de samimi bulmuyorum. Eğer samimi olsalardı Yassıada’yı tarihe gömmezlerdi, Yassıada’nın üzerinden bir silindir gibi geçmezlerdi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Cennetmekân Adnan Menderes’in eziyet gördüğü, işkence gördüğü küçücük oda bugün kocaman, pirinç karyolalı, at eyerli, banyolu, tuvaletli, 50 metrekare bir oda olarak gösterilmektedir; bu, hazindir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) – Zindanlar tahrip edilmiştir. Bu hassasiyeti ve üzüntümü de belirtmeden geçmek istemedim.

Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan (2/4092) esas numaralı Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesiyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na eklenen geçici 33’üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan “şartların” ibaresinin “koşulların” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                             Orhan Sümer                                                                                                             Türabi Kayan

                                                                  Adana                                                                                                                  Kırklareli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan.

Buyurun Sayın Kayan. (CHP sıralarından alkışlar)

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 303 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, bu Parlamentoda yaklaşık yedi yıldır varım, yedi yıl boyunca da ay geçmiyor ki bu Vergi Usul Kanunu hakkında bir değişiklik yapmayasınız. Yaptığınız değişiklikleri, bir bakıyorsunuz, bir ay sonra işinize gelmiyor, uymuyor, tekrar buraya getiriyorsunuz. Bu şekilde, vergi toplamaya çalışıyorsunuz. Bir taraftan saçıp savuruyorsunuz, öbür taraftan vergi toplamaya çalışıyorsunuz. Bir taraftan vatandaşa zamları yüklüyorsunuz, öbür taraftan da vergi toplamaya çalışıyorsunuz. O da yetmiyor, gidiyorsunuz, yandaşlarınızın yirmi beş yıllığına aldığı ihaleleri kırk dokuz yıla çıkarıyorsunuz. O da yetmiyor, bu sefer Merkez Bankası yabancı ülke merkez bankalarından para alıyor diye, o paraya el koymasınlar amacıyla, geliyorsunuz buradan kanun çıkarıyorsunuz. Bu, devletlere yakışır bir şey mi? Bu, onurlu bir devlete yakışır bir şey mi? İşiniz gücünüz devletin onurunu zedelemek. Üreterek, para kazanarak, dışarıya satarak bu toplumu gönendireceğiniz yerde tam tersini yapıyorsunuz. Çiftçiye yaptığınız reva mıdır?

ORHAN SÜMER (Adana) – Değil.

TÜRABİ KAYAN (Devamla) – Geçen yıl, bir yıl önce gübre 2 liraydı, şimdi 14 lira; bir ürün bir yılda yüzde 700 artar mı? Artar mı, söyleyin bana.

ORHAN SÜMER (Adana) – Artmaz.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Yazıklar olsun!

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Biraz yavaş.

TÜRABİ KAYAN (Devamla) – Bağırıyorum ki o sağır kulaklarınızı belki açarım diye.

Değerli arkadaşlar, geçen yıl söyledik size buğday rekoltemiz 12–13 milyon tonu geçmez diye. Ne aldınız? 12,5 milyon tondu rekoltemiz bu yıl. Şimdi söylüyoruz, gübre 14 lira olduğu için vatandaş gübre atamıyor tarlasına. Çiftçimiz gübre atamadığından dolayı rekoltesi yüzde 60 düşecek bu yıl ve alacağımız rekolteyi söyleyeyim size: Türkiye'nin bu yıl buğdayda rekoltesi 7 milyon tondur; yazın bir yere. Türkiye'nin ihtiyacı 20 milyon tondur. Bu sefer ne yapacaksınız? 13 milyon tonu dışarıdan almaya uğraşacaksınız. Neyle? Dövizle. Dövizi nerede bulacaksınız? Ne üretiyorsunuz da satıyorsunuz? Dışarıya ne vereceksiniz de döviz alacaksınız? Dövizi basamazsınız, Türk parasıyla alınmıyor bunlar.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – İhracat yapıyoruz, ihracat; 225 milyar dolar ihracat var.

TÜRABİ KAYAN (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, önemli bir konu üzerinde konuşmak istiyorum. Bizim ülkemizde Orta Doğu ve Balkanların en büyük azot sanayisi kuruldu 1970’li yılların başında, Rusya tarafından kurulmuş idi. Bu azot fabrikası bugün çalışmıyor. Niye çalışmıyor? Dışarıdan ithalat yapasınız diye, yandaşlarınızın cebini doldurasınız diye. Şimdi uyanmışsınız, Tarım Bakanı geçen gün diyor ki: “Gübre fabrikalarını çalıştıracağız, buna mecburuz.” Günaydın! Şeker fabrikalarını aynı şekilde kapattınız. Şimdi ne yapıyorsunuz? Amerika’dan Türkiye’ye 80 bin ton şeker getiriyorlar. Değerli arkadaşlar, duydunuz mu? (CHP sıralarından “İhanet” sesleri, alkışlar) Türkiye'nin, geçen yıl, önceki dönem bütün fabrikalarını sattınız; 7 kişilik olan Şeker Kurulunu kapattınız, lağvettiniz. Şimdi “Şeker Kurumu” diye bir şey var mı? (CHP sıralarından “Yok” sesleri) Kim düzenleyecek Şeker Kurumunu? Hiç yok. Bir kişi düzenlemeye kalkıyor. Bu adam ne yapıyor? Dışarıdan getiriyor şekeri. Şeker gemileri gelecek buraya, bekleyin; ne olacak biliyor musunuz? Limana yanaştığı zaman kapaklarını açmayacak, bekleyecek şekerin fiyatı 2 misli, 3 misli, 5 misli, 10 misli çıksın diye ve çıktığı zaman da açacak kapaklarını, Türkiye’ye şekeri öyle satacak. Türk milletini kazıklamaktan başka bir şey yaptığınız yok yirmi yıldan bu yana; maalesef böyle. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bir şey daha söyleyeceğim: Türkiye'ye, uzun yıllardır Rusya’yla yaptığı anlaşmalar gereği doğal gaz şu anda 240 dolardır, 240 dolar. Rusya, doğal gazın bin metreküpünü Avrupa’ya bin dolara satıyor. Bizler bu fabrikaları açık bıraksaydık bugün, bu 240 dolara aldığımız doğal gazla gübre üretirdik ve çiftçiye 3 liraya, 4 liraya gübre satardık. Siz ne yaptınız? Hepsini kapattınız, dışarıdan 14 liraya gübre alıp geri vatandaşa satıyorsunuz. Allah’tan reva mı bu, bundan utanmıyor musunuz? (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Yazıklar olsun size diyorum! Bu çiftçiler size lanet okuyor ve bu lanet, eninde sonunda gelecek sizi sandığa gömecek. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

TÜRABİ KAYAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, konuşacak çok şey var ama zaman bu kadar. Onun için, ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

NEVZAT ŞATIROĞLU (İstanbul) – Çok salladın çok.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Öğrenin bunları, ülkeyi ne kadar kazıkladığınızı görün.

NEVZAT ŞATIROĞLU (İstanbul) – Çok salladın.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Hadi, hadi.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Birleşime iki dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 23.32

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 23.33

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)

-----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

303 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sıraya alınan 302 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine başlıyoruz.

3.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57 Milletvekilinin Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 302)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Gündemimizde başka bir iş bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 20 Ocak 2022 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Hayırlı akşamlar.

Kapanma Saati: 23.33



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.

(x) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.

 

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.

(x) 301 S. Sayılı Basmayazı 11/1/2022 tarihli 44’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 303 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.