TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                           TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                          44’üncü Birleşim

                                                                                        11 Ocak 2022 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                          İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Iğdır Milletvekili Habip Eksik’in, Iğdır’ın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Akay’ın, Şanlıurfa Akçakale’de Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde meydana gelen patlamada 3 askerin şehit olmasına ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Akay’ın yaptığı gündem dışı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

4.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

5.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, İstanbul Milletvekili Akif Çağatay Kılıç’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

6.- İstanbul Milletvekili Akif Çağatay Kılıç’ın, Ankara Milletvekili Levent Gök’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

7.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, İstanbul Milletvekili Akif Çağatay Kılıç’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, Afşin-Elbistan Termik Santralinin zehir saçtığına ilişkin açıklaması

2.- İzmir Milletvekili Fehmi Alpay Özalan’ın, Konyaspor ve Millî Takım oyuncusu Ahmet Çalık’ın vefatına ilişkin açıklaması

3.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan Ertuğrul Ulupınar, Murat Alyakut ve Enes Koç’u rahmetle ve minnetle andığına ve Mersin’de eski nişanlısı tarafından canice katledilen Raziye Oskay’a ilişkin açıklaması

4.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, şeker pancarı üreticisinin sorunlarına ilişkin açıklaması

5.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, Bursa Orhaneli’de hayatını kaybeden itfaiye görevlilerine Allah’tan rahmet dilediğine ve Bursa Gürsü Yenidoğan Spor Kulübünün taleplerine ilişkin açıklaması

6.- Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu’nun, kaldığı cemaat yurdunda intihar eden Enes Kara’ya ve cemaat yurtlarındaki taciz, tecavüz ve cinayet vakalarına ilişkin açıklaması

7.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm’ün, Aysel Tuğluk ve tüm hasta mahpusların serbest bırakılması gerektiğine ilişkin açıklaması

8.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’nın, Denizli’nin Babadağ ilçesindeki dokumacıların yılbaşındaki elektrik zammı nedeniyle yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

9.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, Kütahya’nın yol sorununa ilişkin açıklaması

10.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin açıklaması

11.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, servisçi esnafının yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

12.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne ve servisçi esnafının yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

13.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, CHP’li belediyelerdeki personel kıyımına ilişkin açıklaması

14.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan Ertuğrul Ulupınar, Murat Alyakut ve Enes Koç’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

15.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, tarımsal öğretimin 176’ncı yıl dönümüne ve tarımda yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

16.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, kamu dışı aile sağlığı çalışanlarının yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

17.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, Aydın’ın Germencik ilçesinin Dağyeni köyündeki çevre katliamına ilişkin açıklaması

18.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, HDP Diyarbakır Milletvekili ile bir teröristin fotoğraflarına ilişkin açıklaması

19.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, Mersin Gülnarlı şehit Ertuğrul Ulupınar’a ilişkin açıklaması

20.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy’un, engelli vatandaşların yararlanabileceği araçlar için ÖTV muafiyet indirim tutarının güncellenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

21.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın, Giresun’un Tirebolu ve Güce ilçelerine bağlı köylerde yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin açıklaması

22.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, 25’inci ve 27’nci Dönem Milletvekili Leyla Güven’in Elâzığ Cezaevinde gardiyan tarafından tehdit edildiğine, iktidar çevresinde içeriden edindiği gizli bilgileri kullanarak haksız kazanç sağlamış olanların açıklanması gerektiğine ve mültecilere yönelik ırkçılığa ilişkin açıklaması

23.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan Ertuğrul Ulupınar, Murat Alyakut ve Enes Koç’a Allah’tan rahmet dilediğine, Konyaspor ve Millî Takım oyuncusu Ahmet Çalık’ın vefatına, 15 Temmuz darbe girişimi ve FETÖ’yle ilgili cevaplanmayan sorulara, devletimizin ahlak, liyakat ve adaletten süratle mahrum olduğuna, Elâzığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2’nci sınıf öğrencisi Enes Kara’nın intiharına ve cemaat yurtlarında yaşananların kabul edilemez olduğuna ilişkin açıklaması

24.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Konyaspor ve Millî Takım oyuncusu Ahmet Çalık’ın vefatına, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan Ertuğrul Ulupınar, Murat Alyakut ve Enes Koç’a Allah’tan rahmet dilediğine, Konya-Karaman hızlı tren hattına, ihracat rakamlarına, yerli ve millî aşı Turkovac’ın acil kullanım onayı aldığına, Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde inşa edilen 16 tesise, TOGG’un CES’te 2022’de dünya marka lansmanını gerçekleştirdiğine, millî gözlem uydusu İMECE’ye, HAVELSAN’ın geliştirdiği komuta kontrol sisteminin Seydi Ali Reis denizaltısına kurulmak üzere Gölcük Tersanesi Komutanlığına teslim edildiğine ve Türkiye’nin ilk cep uydusuna ilişkin açıklaması

25.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan Ertuğrul Ulupınar, Murat Alyakut ve Enes Koç’a ve Konyaspor ve Millî Takım oyuncusu Ahmet Çalık’a Cenab-ı Allah’tan rahmet dilediğine, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne, Irak Meclisi içerisinde Türkmen Grubunun Başkanlığına seçilen Kerkük Milletvekili Erşat Salihi’yi tebrik ettiğine, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık’ın doğal gaz desteğiyle ilgili açıklamalarına, sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmen ayrımının ortadan kaldırılması gerektiğine ve Mekke’nin fethinin yıl dönümünü kutladığına ilişkin açıklaması

26.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan Ertuğrul Ulupınar, Murat Alyakut ve Enes Koç’a ve Konyaspor’un 28 yaşındaki futbolcusu Ahmet Çalık’a Allah’tan rahmet dilediğine, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne, Organize Sanayi Bölgeleri Mesleki Eğitim Merkezleri Projesi ve Uluslararası Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri Projesi’ne ilişkin açıklaması

27.- Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı’nın, Konyaspor ve Millî Takım oyuncusu Ahmet Çalık’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

28.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan rapora ilişkin açıklaması

29.- Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş’un, Konyaspor ve Millî Takım oyuncusu Ahmet Çalık’ın vefatına ilişkin açıklaması

30.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, Sağlıkçılar Günü’ne ve Türk Tabipleri Birliği yönetimini kınadıklarına ilişkin açıklaması

31.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Afyonkarahisar ili Şuhut ilçesi Hallaç köyünde bulunan atık su arıtma tesisinin çalıştırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

32.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, çiftçilere arpa satışının yüzde 1 KDV’yle yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

33.- Mersin Milletvekili Alpay Antmen’in, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan askerlere ve kendilerini sevdiklerini söyleyen erkekler tarafından katledilen Raziye Oskay ve Avukat Dilara Yıldız’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

34.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in, Soma’da acılı madenci yakınlarına tekme atan Yusuf Yerkel’in ödüllendirilerek Frankfurt’a ataşe yapılmasını protesto ettiklerine ve Eskişehir’in Sevinç köyünde kömür ocağı açılmasına izin vermeyeceklerine ilişkin açıklaması

35.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanal’ın, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan Enes Koç, Murat Alyakut ve Ertuğrul Ulupınar’ı rahmetle andığına ve Şanlıurfa’ya eğitim alanında yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması

36.- Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşı’nın, Türkiye’nin dost ve kardeş Kazakistan’la dayanışma içerisinde olduğuna ilişkin açıklaması

37.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özen’in, eğitimin dinselleştirilmesine ilişkin açıklaması

38.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu’nun, 11 Ocak Sağlıkçılar Günü’ne ve sağlık personelinin kadro sorununa ilişkin açıklaması

39.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın, araç muayene ücretlerine ilişkin açıklaması

40.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, 8 Ocak 2022 Cumartesi günü Şanlıurfa’nın Akçakale sınırında Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde şehit olan askerlere Allah’tan rahmet, yaralı askerlere şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

41.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü’nün, Şanlıurfa’nın Karaköprü ilçesinde kadın doğum ve çocuk hastanesine ayrılan sağlık alanının Cumhurbaşkanı kararnamesiyle iptal edilip imara açılmak istendiğine ilişkin açıklaması

 

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, İspanya Senatosu-Temsilciler Meclisi AB Komisyonu Başkanı Susana Sumelzo ve beraberindeki parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 16/12/2021 tarihli ve 67 sayılı Kararı’yla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1834)

 

B) Önergeler

1.- Başkanlığın, İYİ Parti Grup Başkanlığının İç Tüzük’ün 21’inci maddesi uyarınca Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine ilişkin önerge (4/154) yazısı

2.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, (2/1251) esas numaralı Çiftçilerin Kamu Bankaları, Özel Bankalar ve Tarım Kredi Kooperatiflerine Olan Kredi Borçlarının Faizlerinin Silinmesi ve Borçlarının Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/153)

 

 

 

 

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu ve arkadaşları tarafından, ilaç ve tıbbi cihaz sektöründe faaliyet gösteren yerli üreticilerimizin iç pazarda hacim yakalaması, yeni teknolojileri getiremeyen global yatırımcılarımızın, devlet hastanelerinden alacaklarını tahsil edemeyen binlerce yerel firmanın, çalışanların ve hastalarımızın sorunlarına gereken önlemlerin alınması amacıyla 3/12/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ocak 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve arkadaşları tarafından, Kriminal Polis Laboratuvarı ve Adli Tıp Kurumunun cezasızlığa yol açan raporların araştırılması amacıyla 11/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ocak 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, Türkiye ve Katar arasındaki ekonomik ilişkilerin, Türkiye’nin ulusal, uluslararası, ekonomik ve siyasi çıkarlarına ne tür zararlar verdiği ve gelecekte ne tür maliyetler çıkaracağının araştırılması amacıyla 11/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ocak 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun gündemindeki sıralama ile çalışma gün ve saatelerinin yeniden düzenlenmesi ve 301 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

 

IX.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

 

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 301)

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş'in, Şırnak ilindeki okulların ısınma sorununa,

- Muğla Milletvekili Suat Özcan'ın, anadolu öğretmen liselerinin yeniden açılıp öğretmen yetiştirme görevinin Bakanlığa verilmesine,

Meslek dersi öğretmenlerinin özlük haklarının iyileştirilmesi talebine,

Okullarda yürütülen projelerin denetlenmesi ve vakıflarla imzalanan protokollerin iptal edilmesi önerisine,

Ülkemizde uygulanan sınav sisteminin yeniden düzenlenmesine yönelik çalışmalara,

İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/55495), (7/55500), (7/55501), (7/55506), (7/55510)

2.- Muğla Milletvekili Suat Özcan'ın, yoksul aile çocuklarının eğitime erişiminin sağlanması ve okuldan ayrılan öğrencilerin okula döndürülmesine yönelik bakanlık çalışmalarına,

Okulların daha güvenlikli ve özel gereksinimli çocuklar için destekleyici hale getirilmesine yönelik çalışmalara,

Okullarda çocukların güvenliğine,

Okul aile birliklerinin karar alma süreçlerine aktif katılımlarının sağlanmasına,

Okul öncesi öğretmenlerinin atamalarına,

İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/55511), (7/55513), (7/55514), (7/55516), (7/55526)

3.- Muğla Milletvekili Suat Özcan'ın, okullarda çalışan yardımcı personel sayısının artırılması ve özlük haklarının iyileştirilmesine,

- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, bir kişinin hakkında takipsizlik kararı verilmesine rağmen ihraç edildiği iddiasına,

Sendika üyesi olduğu gerekçesiyle ihraç edildiğini iddia eden bir kişiye,

KHK’yle kamu görevinden ihraç edilen bir kişinin özel eğitim kurumlarında çalışma talebine,

- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal'ın, halk eğitim merkezlerinde görev yapan usta öğreticilere kadro verilmesi ve özlük haklarının iyileştirilmesi talebine,

- Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslan'ın, Nevşehir'in Avanos ilçesine bağlı Ayhanlar köyünde yer alan Ayhanlar İlkokulunun bakım ve onarımına,

İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/55525), (7/55623), (7/55624), (7/55625), (7/55627), (7/55630)

4.- Ankara Milletvekili Şenol Sunat'ın, öğretmenlere yönelik düzenlenen bir konferanstaki konuşmacıya,

- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm'ün, Kadıköy Anadolu Lisesi yönetimiyle ilgili iddialara,

- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, KHK ile kamu görevinden ihraç edilen bir kişiye,

- Hatay Milletvekili Suzan Şahin'in, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine,

İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/55621), (7/55622), (7/55626), (7/55631)

5.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir'in, otizmli çocukların eğitimine yönelik yapılan çalışmalara,

- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, bir öğretmenin hakkında takipsizlik kararı verilmesine rağmen ihraç edildiği iddiasına,

Bir öğretmenin hakkında kesinleşmiş bir ceza olmamasına rağmen çalışma izninin iptal edildiği iddiasına,

KHK’yle ihraç edilen bir kişinin direksiyon usta öğreticiliğine yaptığı başvurunun reddedildiği iddiasına,

- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin, 2002-2022 yılları arasında AB programları kapsamında İstanbul iline yapılan yatırımlara,

- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman'ın, Bakanlık tarafından akredite edilen medya kuruluşları ve basın mensuplarına,

İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/55629), (7/55770), (7/55771), (7/55772), (7/55775), (7/55938)

6.- Mardin Milletvekili Ebrü Günay'ın, Mardin'deki bir lise müdürünün öğretmenlere mobbing uyguladığı iddiasına,

- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Mardin'deki Elif Ana Mehmet Konuş İlkokulunun ısınma sorununa,

- İstanbul Milletvekili Ali Şeker'in, özel okullarda çalışan öğretmenlerin çeşitli sorunlarına ve maaşlarının iyileştirilmesi talebine,

- Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel'in, Diyarbakır'da bulunan Silvan Atatürk İlkokulu ile Silvan Anaokulunda yaşanan ısınma problemine,

İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/55769), (7/55927), (7/55937), (7/56063)

11 Ocak 2022 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44’üncü Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Iğdır’ın sorunları hakkında söz isteyen Iğdır Milletvekili Habip Eksik’e aittir.

Buyurun Sayın Eksik.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Iğdır Milletvekili Habip Eksik’in, Iğdır’ın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

HABİP EKSİK (Iğdır) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Iğdır ilinin birçok sorunu var ama en önemli sorunları yatırımsızlık, işsizlik ve hukuksuzluklarla baş başa bırakılma sorunlarıdır. Son dönemlerde bu iktidarın Iğdır'a yaptığı tek yatırım cezaevi. Bir kapalı cezaevi yapıldı, Iğdır S Tipi Kapalı Cezaevi. Bu S Tipi Kapalı Cezaevinde maalesef hemen hemen her gün bir skandalla karşı karşıya kalıyoruz, tutsaklar hukuksuzluklarla, zorbalıklarla, işkencelerle karşı karşıya kalıyorlar ve bize ulaşan aileler büyük bir çaresizlik içindeler, gerçekten büyük bir endişe içindeler çünkü yapılanları duydukça insanların tüyleri diken diken oluyor.

Ben bugün konuşmamı, özellikle bu Iğdır S Tipi Cezaevinde sorun yaşayan tutsaklarla ilgili birkaç konuya değinerek yapacağım. Bakın, Iğdır'da Abdullah Ateş, 70 yaşında ve tek başına tutuluyor cezaevinde ve aynı zamanda sağlık hizmetine ulaşmakta ciddi sorun yaşıyor. Necdet Ayna ağırlaştırılmış müebbet ceza yememesine rağmen ve aynı zamanda, disiplin cezası yememesine rağmen Ceza İnfaz Kanunu'na aykırı bir şekilde tek kişilik odada tutulmaya devam ediliyor. Bütün uyarılarımıza rağmen, bu konuyla ilgili yaptığımız bütün görüşmelere rağmen maalesef bu konuda hiçbir adım atılmıyor ve tek kişilik odada tutulmaya devam ediliyor. Yine, aynı durumda olan Serkan Güneş var, Mazhar Metin var, Faysal Çiçek var, Fırat Gerekli var… Bunların hepsi hukuksuz bir şekilde, tek kişilik odalarda tecritte tutuluyorlar ama en ağırı, en sıkıntılısı 24 Aralık 2021’de Hogır Batu'nun yaşadığı sıkıntı. Çünkü, Hogır Batu cezaevine getirildikten sonra, Diyarbakır’dan Iğdır S Tipi Kapalı Cezaevine getirildikten sonra çıplak aramaya maruz bırakılmak isteniyor, itiraz ediyor ama bunun üzerine de işkenceyle karşılaşıyor, kendisine işkence yapılıyor. Elleri ve ayakları bağlanarak zorla çıplak arama yapılıyor kendisine, Hogır Batu'ya.

Bakın, burada, bu Mecliste, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çıplak arama dile getirildiğinde iktidarın Grup Başkan Vekili “Kesinlikle böyle bir şey yok.” dedi ama kameralar karşısında Hogır Batu'ya, Ruken Yıldız’a çıplak arama dayatıldığını biz hem aileleri vasıtasıyla hem avukatları aracılığıyla öğrenmiş bulunmaktayız. Hogır Batu'ya sadece çıplak arama dayatılmadı, bunu reddeden Hogır Batu'ya işkence yapıldı, başı kırıldı, yerlerde sürüklendi ve aynı zamanda süngerli odaya konulup psikolojik, fiziksel işkence yapıldı. Hogır Batu ailesine ulaştı ve kendisine işkence yapıldığını, büyük bir zorbalığa, hukuksuzluğa, zulme maruz kaldığını iletti ama bizim görüşmelerimize rağmen, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüyle, cezaevi yönetimiyle görüşmemize rağmen maalesef bir geri adım atılmadığını öğrenmiş bulunmaktayız.

Bakın, Türkiye cezaevlerinde tecrit, İmralı Cezaevinde Sayın Abdullah Öcalan şahsında başlatıldı ve bugün tüm cezaevlerine uygulanmaktadır ve büyük bir zulme, zorbalığa, hukuksuzluğa âdeta dönüşmüş durumdadır. Bakın, bu insanların canı ve sağlığı tamamıyla devlete emanettir. Adalet Bakanlığı bu konuda adım atmalıdır. İşkence seslerinin geldiği ve hukuksuzlukların yapıldığı, çıplak aramaların dayatıldığı bu durumlarla ilgili Adalet Bakanlığı derhâl devreye girip soruşturma açmalıdır ama tüm uyarılarımıza rağmen, verdiğimiz soru önergelerine rağmen Adalet Bakanlığı resmen kulağını tıkamış, bu hukuksuzlukların yaşanmasına âdeta izin vermektedir. Bugün bu zorbalıklara, bu hukuksuzluklara sebep olan yöneticiler yarın yargılanacaktır, Adalet Bakanlığı da bu konuda hesap verecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Eksik.

HABİP EKSİK (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Tecrit bir imha yöntemidir. Tecridi bugün cezaevlerinde uygulayanlar, emin olun, suç işlemektedirler çünkü tecrit insanlık dışı bir uygulamadır ve işkencedir. Bakın, Hogır Batu şunu söylüyor, diyor ki: “Bir tane ceza infaz memuru her gün gelip bana diyor ki ‘Sen daha hâlâ yaşıyor musun? Niye intihar etmedin?’” Niye yaşamına son vermedi diye kendisine telkinlerde bulunuyormuş ve Cezaevi Müdürü “Burası bir çöldür.” diyor. Iğdır S Tip Cezaevi Müdürü “Burası bir çöldür ve kimsenin buradan haberi olmaz.” diyor, tehditler savuruyor.

Bugün ben şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Cezaevlerindeki insanlar âdeta yaşamlarıyla imtihan ettiriliyorlar, sağlıklarıyla imtihan ettiriliyorlar. O açıdan, bu hukuksuzluklara, bu zorbalıklara son verilmelidir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, tarımsal destekleme ödemeleriyle ilgili söz isteyen İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün, 10 Ocak, değerli arkadaşlarım, Türkiye’de zirai eğitimin başlamasının 176’ncı yıl dönümüydü. Bu vesileyle, ziraat mühendislerine müjde vermek istiyorum. Yakında iktidara gelecek olan Millet İttifakı çok sayıda ziraat mühendisi ve veteriner istihdam edecek köy grupları oluşturup; bunu bir müjde olarak burada vereyim.

Değerli arkadaşlarım, tarım desteklemeleri, yeterli ve güvenli gıda sorunu bugün dünyayı kasıp kavuran bir sorun; bu, pandemide daha da ortaya çıktı. Bütün ülkeler tarımı desteklemektedirler; Türkiye de Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri zamanında, 2006 yılında çıkarılan 5488 sayılı Kanun’la tarımı destekleme kararı almış ve bu desteğin bütçeden yapılacağı, gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1’inden az olmayacağı karara bağlanmış. Ne var ki Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri o günden bugüne, herhangi bir senede bu yüzde 1 kadar desteği vermemişlerdir değerli arkadaşlarım. Örneğin, 2021 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1’i 66,5 milyar TL olmasına rağmen ancak 22 milyar verilmiştir, bu sene için de aşağı yukarı böyledir. Bütün senelere baktığınız zaman 276,5 milyar TL, o zamanın dolarıyla hesaplanırsa aşağı yukarı 70 milyar dolar çiftçiden kaçırılmıştır, çiftçinin hakkı gasbedilmiştir. Bugün yaşamış olduğumuz gıda sıkıntısı dediğimiz sıkıntının temelinde bu var arkadaşlar yani marketlerde, şurada burada birtakım şey kovalıyorsunuz, soğan üreticilerine “terörist” filan diyorsunuz ama tarıma vermediğiniz destekler var.

Şimdi ben bunu çay örneğiyle size anlatacağım değerli arkadaşlarım. Çay ürününe kilo başına yılda 13 kuruş destek verilmektedir ve 2016 yılından bu yana hiç değişmemiştir bu değerli arkadaşlarım. Başka çok daha garip, garabet bir durum var. Çayın dönümüne 8 TL gübre desteği yapılmaktadır. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde başta Rize olmak üzere çay için ortalama -işte 5 dönüm, hadi en fazla 10 dönüm deyin; 80 TL eder- dönüm başına 80 TL destek veriliyor; tabii, Rizelilerin büyük çoğunluğu evrakçılık yapmamak için bu parayı almıyor. Değerli arkadaşlarım, geçen sene gübrenin tonu 2 bin-2.500 lirayken bu sene 10 bin-12 bin liraya çıkmıştır. Bu 80 TL komiktir, komiğin ötesinde alay etmektir insanlarla. Rizeliler ve Doğu Karadenizliler hiçbir dönem bu kadar büyük hakarete uğramadılar Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinden uğradıkları kadar. Değerli arkadaşlarım, bu sebepten dolayı, bu sene çiftçi Türkiye genelinde buğdaydan arpasına her konuda gübresiz ekim yapıyor; bakın, gıda sıkıntısını esas gelecek yıllarda göreceksiniz. Gübresiz ekim yaptılar insanlar; biliyorsunuz bunları, çok iyi biliyorsunuz. Bu konuda herhangi bir tedbir de almadınız. Kasım ayında açıklanan tarım destekleri de çok komik bir yerde kalmıştır. Kanun “yüzde 1” demesine rağmen bugüne kadar hiçbir zaman yüzde 0,5’e ulaşamadınız, gelecek sene bu oran yüzde 0,3’lerde kalacaktır.

Değerli arkadaşlarım, biz çayla ilgili bir kanun teklifi verdik, Çay Kanunu Teklifi. O teklifte “Çaya verilecek desteğin çay taban fiyatının yüzde 10’undan az olmaması gerekir.” dedik. Geçen sene 387 kuruştu, dolayısıyla çaya kilo başına 39 kuruş destek verilmesi gerekiyordu. Bu sene eğer ilkbaharda seçim olur da Millet İttifakı iktidara gelirse -ben size söyleyeyim, hesapları yaptık- kilo başına en az 7 TL çay taban fiyatı vereceğiz ve bu fiyatın altında hiç kimse alamayacak, kanunla bu böyle olacak. 70 kuruş da çay desteği oluyor, gübre desteği de dekar başına ya da dönüm başına 300 TL olacak. Böyle olmayınca Doğu Karadenizli insanların çayla yaşamaları mümkün değil.

Değerli arkadaşlarım, çayın hikâyesi ile diğer tarım ürünlerinin hikâyesi arasında çok büyük bir fark yok; aynı hikâyeler, aynı sıkıntılar, aynı sorunlar yaşanmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bakın, kendi seçim bölgelerinizde çiftçiyle görüşün, büyük çoğunluğu gübresiz ekti. Doğu Karadeniz’de çayı yarıcılar toplar. Bu sene yarı çayı bırakıyorlar. Niye bırakıyorsunuz diye soruyoruz “Çünkü 10 bin lira, 12 bin lira gübre atıp çay toplarsak bize hiçbir şey kalmaz.” diyorlar değerli arkadaşlarım.

Dolayısıyla, önümüzdeki günlerde fiyatları artıran teröristler falan aramayın. Bu terör ise bu terörü yaratan sizsiniz. Niye? Çünkü tarıma yeteri kadar destek vermediniz. Değerli arkadaşlarım, tarıma yeteri kadar destek vermemek, ekonomiye yeteri kadar destek vermemek insanlara yeteri kadar destek vermemek anlamına geliyor. Bu şekilde Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda kırsal kesimde çiftçi kalması mümkün değil, insanlar büyük şehirlere daha fazla göç edecektir. Bunun tedbirini almak lazım ama sizin yapacağınız bir şey yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bir an evvel seçim yapın, Millet İttifakı bu işleri halleder diye düşünüyorum. Değil mi sayın ortaklarımız?

Saygılar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Şanlıurfa Akçakale’de Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde meydana gelen patlamada 3 askerin şehit olması hakkında söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Akay’a ait.

Buyurun Sayın Akay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Akay’ın, Şanlıurfa Akçakale’de Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde meydana gelen patlamada 3 askerin şehit olmasına ilişkin gündem dışı konuşması

AHMET AKAY (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sizleri ve aziz milletimi hürmetle selamlıyorum.

Geçtiğimiz hafta sonu Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde görevli askerlerimizi taşıyan aracın geçişi sırasında bölücü, alçak terör örgütü tarafından daha önce yola döşenen EYP’nin infilak ettirilmesi sonucu 3 askerimiz, Murat Alyakut, Ertuğrul Ulupınar ve Enes Koç şehit olmuş, 1 askerimiz de yaralanmıştır. Bu menfur saldırıda şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine, aziz milletimize başsağlığı diliyorum, yaralı askerimize de acil şifalar diliyorum. Rabb’im bu saldırıyı yapanları ve iş birlikçi emperyalistleri “Kahhar” ismi hürmetine kahretsin diyorum. Şunu belirtmek isterim ki Mehmetçik’in karşısına çıkamayan, cesaret edemeyen alçaklar bu kahpe yollara başvurmaktadır. Bu haber tüm Türkiye’de olduğu gibi askerimize yârenlik eden Barış Pınarı Harekâtı’nın merkezi Akçakale’ye de kor ateşi düşürmüştür. Elim haberin duyulmasından sonra Akçakale’de yapılacak düğünlerin tamamı iptal edilmiştir. Arapça ve Kürtçe ağıtlar yakılmıştır. Ağıtlarımızın dili farklı olsa da amacı aynıdır, birlik ve beraberliğimizi kimse bozamayacaktır. Hassasiyetleri için buradan, milletin Meclisinden tüm hemşehrilerime teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Suriye iç savaşından en çok etkilenen ülke maalesef Türkiye’dir. Diğer sosyal olumsuzlukları bir tarafa bırakırsak ulusal güvenliğimizi tehdit eden en önemli unsur, oluşturulmak istenen terör koridorudur. Bu koridoru hiç kimse Kürtleri ve Müslümanları sevdiğinden oluşturmamıştır, Müslümanları birbirine kırdırmak ve Türkiye’nin yükselişini durdurmak için oluşturulmuştur. Bu koridor için boşuna Suriye’nin kuzeyi, Türkiye’nin güneyi seçilmemiştir. Türkiye’yi güney sınırından ablukaya almak, Orta Doğu’yla bağlantısını kesmek ve oradan ülkemize saldırmak için tasarlanmış bir terör koridorudur. Bu, Türkiye’nin yükselişini durdurmak için dış emperyalist güçlerin ve onun yerli iş birlikçilerinin yapmak istedikleri ama asla yapamayacakları hayal ürünü bir düşüncedir.

Değerli milletvekilleri, verilen binlerce silah, parasal ve siyasi desteklerden anlaşılan odur ki koridorun birileri için çok önemi vardı. İşte, Türkiye’nin bekasına kasteden bu terör koridoruna askerî müdahalelerle “Dur!” denilmiştir. Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde ilçelerimiz Akçakale, Suruç ve Ceylânpınar başta olmak üzere Şanlıurfalı hemşehrilerim, yüz yıl önce olduğu gibi birlik ve beraberlik içinde, ordusunun olağanüstü bir şekilde yanında durmuştur. Harekâtın merkezi Akçakale ilçemizde vatandaşlarımız, askerlerimiz için kurbanlar kesmiş, kazanlarda yemek pişirmiş, askerimize ikram etmiş ve askerimiz için dua etmişlerdir. Akçakalelilerin geçmişten gelen vatan sevgisi burada da tezahür etmiştir.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, CHP geçtiğimiz yıllarda “evet” dediği Irak ve Suriye tezkeresine bu yıl yoldaşı HDP’yle birlikte “hayır” demiştir. Daha sonra, tezkereye “evet” diyen ittifak ortağı İYİ Partiyi de cumhuriyete ihanet etmekle suçlamıştır. Burada özellikle Cumhuriyet Halk Partisinin tabanına seslenmek istiyorum: Lütfen CHP yönetimindeki eksen kaymasını görünüz. Ayrıca, kendisini milliyetçi olarak tanımlayan partiye de bir çift sözüm var: Size tavsiyem, duygularınızı bir daha test etmenizdir. Türkiye’nin bekası milletvekili olmamızdan da daha önemlidir. “Ya millet, ya zillet!” deme zamanı çoktan geldi ve geçmektedir.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Yok ya!

AHMET AKAY (Devamla) – Ülkemizin bütünlüğüne kastedenlerle daha ne kadar beraber yol yürüyeceksiniz?

Kendini Atatürk partisi olarak gören partiyi de Atatürk’e ve Türkiye’ye sahip çıkmaya davet ediyorum. 3-5 oy için kendi değerlerimizi lütfen yok etmeyelim.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Emredersin!

ERKAN AYDIN (Bursa) – Yok ettiniz, yok ettiniz; bütün değerleri yok ettiniz! Değer bırakmadınız, değer!

AHMET AKAY (Devamla) – CHP yönetimi ve yoldaşları terörle mücadeleye destek olmasa bile, Allah’ın izni ve milletimizin desteğiyle, Cumhur İttifakı olarak, ülkemizin birliğine ve bütünlüğüne kasteden bütün terör örgütlerini temizleyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, Mehmetçik’in bulunduğu bölgelerde huzur ve güven ortamı mevcuttur. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin toprak bütünlüğüne kastedenlerle mücadelesini her yerde olduğu gibi Suriye’de de devam ettirmektedir. Şunu herkes iyi bilmelidir ki Türkiye’nin yükselişi, bütün oluşumlara, siyonist ve emperyalist güçlerin ve onların yerli iş birlikçilerinin tüm çabalarına rağmen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde devam edecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz.

AHMET AKAY (Devamla) – Bu oyunlar ve bu oyunlara alet olan emperyalist uşakların hevesleri kursaklarında kalacaktır.

Rabb’imden vatanımıza emanet ettiğimiz bütün şehitlerimize rahmet diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Altay…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın hatip konuşmasında, tezkerelerle ilgili oylamamızdan bahisle, bizim teröre destek verdiğimizi ima eden açıklamalar yaptı; sataşmadan söz talep ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Akay’ın yaptığı gündem dışı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Çok teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Akçakale’deki şehitlerimiz ve tüm şehitlerimiz için Allah’ımdan rahmet diliyorum.

Sayın vekilin yaptığı duygusal konuşmayı anlayışla karşılamaya çalışıyorum ancak hep söylüyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisi taziye çadırı değil. Elbette vatan savunması söz konusu olduğu zaman 84 milyon şehit olmaya varız. Ama böyle, terör üzerinden muhalefete çamur atarak, iftira atarak Türkiye’nin içine düşürülen ekonomik hâli örtülemeyi amaçlıyorsanız bundan size ekmek çıkmaz. Biz, daha önce de tezkerelere “hayır” dedik Sayın Vekil. Sanıyorum 2016 ve 2017’de de bizim “hayır” dediğimiz tezkereler vardır. O tezkerelerin mahiyetine bakarsanız da niye “hayır” dediğimizi görürsünüz. Ancak Suriye’yle ilgili şu kadar söylemem lazım ki: Siz bir haftaya Emevi Camisi’nde namaz kılacakken Süleyman Şah Türbesi’ndeki o koca şanlı bayrağı ters yüz edip kaçırmak zorunda kaldınız yanlış politikalarınızdan dolayı. (CHP sıralarından alkışlar)

İkincisi, hani biz, güvenli bölge, koridor… Arkadaşlar, Suriye’de Türkiye yok; Fırat’ın batısında IŞİD var, Rusya var, merkezî yönetim var; doğusunda YPG, PKK ve Amerika var. Siz neredesiniz? Yalandan gelip buraya, tezkere mezkere isteyip de ne yaptığınızı zannediyorsunuz? Gözlem noktalarımız nerede; gözlem noktalarımız niye kuruldu, niye geri çekildi? Süleyman Şah Türbesi’nden, kendi vatan toprağımızdan askerimizi, bayrağımızı kaçırdıktan sonra bize burada laf etmeye hakkınız yok.

Bir diğer konu şudur: Bin kere söyledim, PKK hain, alçak bir terör örgütüdür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) – Başkanım, çok özel, bir tolerans tanıyın.

Devletin bununla katı, kesin, amansız bir mücadele yapması konusunda Cumhuriyet Halk Partisinin Hükûmete her zaman katkısı vardır.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Altay...

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bunu talep ediyoruz ve bekliyoruz. Sadece şehit yakınlarına taziye dilemekle terörle mücadele yapılmıyor.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Altay…

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

Ama Türkiye için tehdit sadece PKK değildir arkadaşlar, FETÖ’nün hâlen kalıntıları var. Sizin arkadaşınız Şamil Tayyar “FETÖ borsası kuruldu.” diye iddia attı ortaya, hiç merak edip sormaz mısınız? IŞİD… Bir dönem IŞİD’i “öfkeli çocuklar” diye tanımladınız, Apaydın Kampı’nda onları eğittiniz, donattınız, beslediniz ve o eğitip donattığınız, beslediğiniz insanlar askerimizi diri diri yaktı, siz neredeydiniz o zaman? (CHP sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özkan…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sataştı efendim, “Neredeydiniz?” dedi. Neredeyiz? Buradayız.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET AKAY (Şanlıurfa) – Yani ben sadece tezkereye “hayır” dediğinizi söyledim Sayın Başkan, başka bir şey demedim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ya, size dedim. Böyle bir tezkereye gene “hayır” deriz, bir şey demedim ben size zaten.

2.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, AK PARTİ’nin gerek FETÖ’yle mücadelede gerek PKK ile Türkiye düşmanlarıyla mücadelede ortaya koyduğu başarıyı zaten, terör örgütlerinin yaşadığı korkudan ve onların uzantılarının yaşamış olduğu korku ve dehşetten herkes biliyor, orada bir tartışma yok. Terörle mücadelede ülkemizin içinde ve dışında mücadele etmek için, terör örgütlerini kaynağında boğmak için ve köklerini kazımak için tezkereye gerek yok mu? Var. Eğer terör örgütü yurt dışından besleniyorsa “Terör örgütüyle mücadele edeceğiz.” diyorsanız… Kendiniz de dediniz ya, Kandil’i bombalayacakmışsınız. Yahu, siz Kandil’i tezkeresiz mi bombalayacaksınız? İşte, biz bombalıyoruz. İHA’yı üreten biz, SİHA’yı üreten biz. Biz bunları söylediğimiz zaman, arkasından gelip onlar da cevap verecekler, diyecekler ki: “Yahu, biz de FETÖ ile PKK’yla mücadele ediyoruz.” Yahu, o akşam önünüzden tanklar çekilirken belediye başkanınızın evine gidip, terlikleri giyip kahve yudumlayan siz değil misiniz? Ha, demek oluyor ki bir yerlerde bir anlaşma yapılmış.

Şimdi, ben biraz önce söyledim, bakın, gelen hatibin cevap vereceği sözleri de sizlere söyleyeyim: “15 Temmuz akşamı biz Meclisteydik.” diyecekler. Zaten ben de onu söylüyorum. Yahu, Genel Başkanınız sizi niye yalnız bıraktı? Siz buraya geldiğinizde neden önünüzden tanklar gitti de siz öylesi, 15 Temmuz akşamı milletimizi ve Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerini niye yalnız bıraktınız?

AHMET KAYA (Trabzon) – Darbeyi enişteden mi öğrendiniz? Enişteden mi öğrendiniz darbeyi?

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Niçin akabinde “Yahu, bu bir tiyatro sahnesidir.” diye o akşamın dehşetini, 251 vatandaşımızın şehadetini o şekilde küçümsediniz?

ERKAN AYDIN (Bursa) – Sayenizde.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Ha, demek oluyor ki Afrin mayın tarlasıdır, oraya giren…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özkan.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Adalet…

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.

AHMET KAYA (Trabzon) – Enişteyi bir arayın da şu ekonomik kriz konusunda da bilgi versin size.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – 15 Temmuz akşamı 251 vatandaşımızı şehit edenleri biz KHK’lerle attığımız zaman birileri de sorumlu genel başkan yardımcılarını topladı “Siyasetteki varlık sebebimiz, KHK’lileri geri döndüreceğiz.” diyor. Yahu “Kırk yılda bu devletin içerisine yuvalanmış bütün FETÖ’cülere yeniden yol vereceğiz.” demek değil mi bu? (HDP sıralarından gürültüler)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Sadece FETÖ’cüleri mi KHK’yle yolladınız? Muhalefet eden herkesi ihraç ettiniz ya!

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Ha, cevap verecekler birazdan, onu da söyleyeyim. Cevapları ne biliyor musunuz?

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Yargısız infazlar var! Utanın, utanın!

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Diyecekler ki: “Yahu, biz beraat edenleri kastediyoruz, biz suç işlemeyenleri kastediyoruz.” Yahu, zaten bu FETÖ’cülerin hiçbirisinden suçları yoktu, hiçbirisinin cezaları yoktu, mahkûmiyet kararları da yoktu.

HABİP EKSİK (Iğdır) – Yuh size ya! Yuh!

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Damla damla sızdılar mı, sonra da devleti tehdit ettiler mi? İşte, bugün, FETÖ’nün de PKK’nın da korkulu rüyası biziz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Bunların da kökünü tezkereye “hayır” diyenler değil, biz kazırız.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)

HABİP EKSİK (Iğdır) – Tasfiye edeceksin, sonra teröristlikle itham edeceksin. Hadi oradan!

BAŞKAN – Sayın Altay…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – İyi başladık.

Sayın hatip 15 Temmuz şehitlerini, 251 vatandaşın… (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Altay, bir saniye efendim, bir saniye…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – “251 şehidin, 15 Temmuz şehidimizin şehadetini küçümsediniz.” diyerek sataşma ötesi bir hakarette bulundu. Söz talep ediyorum efendim.

BAŞKAN – Yerinizden…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Efendim, sataşma Sayın Başkanım. Takdir…

BAŞKAN – Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Lütfen, ilave süre istemeyelim sataşmadan efendim.

3.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Cahit Bey, Sayın Genel Başkan 15 Temmuz gecesi İstanbul’daydı, buraya gelemezdi yani uçak da yoktu biliyorsun, yollar da tıkalıydı ama sizin Genel Başkanınız uçakla havada tur atıyordu, niye inmemiş Ankara’ya, o gece niye inmemiş Ankara’ya? (CHP sıralarından alkışlar)

AYHAN BARUT (Adana) - Diğeri de tüneldeydi.

ERKAN AYDIN (Bursa) – Ilgaz Tüneli’ndeydi Başbakan da.

ENGİN ALTAY (Devamla) – O gece Genel Başkanımızın bizi yalnız bıraktığını söyleyeceğine, sen, dönemin Cumhurbaşkanının, Başbakanın nerelerde saklandığına bir baksan iyi edersin, bir.

AYHAN BARUT (Adana) – Birisi de tüneldeydi, birisi de tüneldeydi.

ERKAN AYDIN (Bursa) – İçişleri Bakanını da söyleyin.

ENGİN ALTAY (Devamla) – İki: 251 şehidimizi istismar etmeyin. En azından, bu milletin dişinden tırnağından, nafakasından kesip yaptığı yardımları bir kere önce hak sahiplerine dağıtın. Nerede bu para, nerede?

ERKAN AYDIN (Bursa) – Çöktüler!

ENGİN ALTAY (Devamla) – 350 milyon Türk lirası, 15 Temmuz şehitleri için toplanmış 350 milyon Türk lirası para nerede kardeşim? Ben, sen cebine attın demem. Niye ödemiyorsunuz? Sorumu tashih ediyorum, neden hak sahiplerine ödenmiyor, 15 Temmuz şehit yakınlarına ve gazilerine bu para neden ödenmiyor?

Efendim, ya, özrü kabahatinden büyük, beyefendi diyor ki: “Biz onlara her ay bin lira veriyoruz.” Ayıp ya! Ayıp! Allah’tan korkun, kuldan utanın!

AHMET KAYA (Trabzon) – Ayıp!

ENGİN ALTAY (Devamla) – Vatandaş 15 Temmuz şehitlerinin ailelerinin yaralarını saralım diye, IBAN atmışsınız, devlete para vermiş, parayı iç etmişsiniz.

ERKAN AYDIN (Bursa) – Yemişler parayı!

ENGİN ALTAY (Devamla) – Para nerede Cahit Bey, para nerede? 15 Temmuz şehitleri için biz burada direnirken sokakta darbeye karşı direnen ve şehit olan kardeşlerimizin aileleri için toplanan para nerede? Niye ödemiyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – “Nerede?” diyor, “Nerede?” diyor efendim. “Nerede?” diye soru sordu.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Nerede?

Sataşma değil, yerinden.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, bütün konuşmasında grubumuzu hedef alarak şahsımıza sorular sormuştur, sataşmıştır.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Aldım, evet, sataştım efendim.

Parayı iç ettiler.

ERKAN AYDIN (Bursa) – Para nerede, para nerede?

AHMET KAYA (Trabzon) – Hamaset istemiyoruz, cevap istiyoruz ama. Para nerede? Niye ödemediniz? Bunun cevabını istiyoruz.

BAŞKAN – Buyurun.

4.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Para nerede, onu söyle.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce yapmış olduğum konuşmada Sayın Engin Altay’ın çıkıp kürsüden yapacağı konuşmayı da zaten sizlerle paylaşmıştım çünkü biliyoruz. Çünkü 15 Temmuzda havalimanında darbeciler bir siyasiyi yakaladığı zaman ne yapar? Hemen derdest eder. Yahu tanklar niçin çekildi? Niçin, efendim… O gece Özgür Özel buradaydı, hakkını teslim ediyoruz; yahu Özgür Özel’i niçin Genel Başkanları sattı?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Çok ayıp! Ayıp ediyorsun, edepli konuş, edepli! Edepli konuş!

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Niçin Sayın Kılıçdaroğlu’nun önünden tanklar giderken Kılıçdaroğlu Genel Kurula gelip de… Genel Kurulda mücadelesine, millî iradesine sahip çıkarken, millî iradeyi çalmak isteyenler, ceplerine indirmek isteyenler, milletin emanetini emperyalistlere peşkeş çekmek isteyen FETÖ terör örgütü acaba Bay Kemal’in önünden tankı niye aldı?

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – FETÖ’yü en çok savunan sendin! Cahit Bey, en çok sen savunuyordun!

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Acaba, Bay Kemal Sayın Kılıçdaroğlu “tiyatro” derken Özgür Özel’in ve o akşam buraya gelen Cumhuriyet Halk Partililerin davranışına mı “tiyatro” diyor? Acaba tiyatrocu Özgür Özel’in kendisi miydi? Ya Özgür Özel burada tiyatro oynadı ya da o akşam millete ihanet eden terör örgütleri ile Kılıçdaroğlu’nun yapmış olduğu oradaki müsamere milletimize ihanetti; bunun açıklamasını istiyoruz. Biraz sonra bu kürsüye geldiğinizde hani… Biraz ben konuşuyorum, Cumhuriyet Halk Partili muhatabım, diğer taraftan ortaklarından da sürekli sataşma geliyor. Onlarla hangi ittifakı yaptınız, hangi kapalı kapılar arkasında anayasa çalışması yaptınız?

ERKAN AYDIN (Bursa) – Parayı ne yaptın, parayı, onu söyle! Parayı ne yaptın?

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Mademki o kadar güzel anayasa yaptınız, çıkın, söyleyin, “Biz CHP olarak HDP’yle anayasa çalışması yaptık. Ne kadar farklılık varsa anayasa zemininde buluştuk.” deyin.

Teşekkür ediyorum.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Biz sizinle yaptık, sizinle! Biz sizinle yaptık, sizinle! CHP de vardı, siz de vardınız!

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.33

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.51

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren sayın milletvekillerine yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Çelebi...

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, Afşin-Elbistan Termik Santralinin zehir saçtığına ilişkin açıklaması

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Otuz iki yıl olan işletme ömrünü tamamlamış Afşin-Elbistan Termik Santrali zehir saçıyor. İki santral tam kapasite çalışınca yılda 38 milyon ton en kalitesiz kömür kullanılıyor, 15 milyon ton kül, cüruf, kimyasal atık çıkıyor; filtreler eksik, hava solunamayacak durumda, kanser vakaları fazla, erken ölüm sayısı 30 bin; verim düşük, toprak 6 derece ısınmış durumda, meşhur Alişar üzüm bağları yok oldu, hayvanlar doğum yapamıyor, su krizi var ama su israfı büyük. Kömür çıkarmak için 100 milyon ton su kullanılıyor, türbin soğutulması için 100 milyon ton su Ceyhan Nehri’nden çekiliyor. Memleket Partisi olarak külünü vatandaş, parasını yandaşlar yemesin diyoruz, artık yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeliyiz diyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Özalan...

2.- İzmir Milletvekili Fehmi Alpay Özalan’ın, Konyaspor ve Millî Takım oyuncusu Ahmet Çalık’ın vefatına ilişkin açıklaması

FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bugün derin bir üzüntüyle öğrenmiş olduğum Konyaspor’umuzun ve Millî Takım’ımızın başarılı oyuncusu Ahmet Çalık kardeşimiz elim bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. Kendisine Allah’tan rahmet, kederli ailesi başta olmak üzere, Konyaspor’a ve tüm spor camiasına başsağlığı diliyorum; mekânı cennet, ruhu şad olsun.

BAŞKAN – Sayın Kılavuz...

3.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan Ertuğrul Ulupınar, Murat Alyakut ve Enes Koç’u rahmetle ve minnetle andığına ve Mersin’de eski nişanlısı tarafından canice katledilen Raziye Oskay’a ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Şanlıurfa Akçakale hudut hattında PKK’lı kahpe teröristlerce döşenen el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu şehit olan MHP Gülnar eski İlçe Başkanımız Nebi Ulupınar’ın oğlu, kardeşim Ertuğrul Ulupınar’ı ve şehitlerimiz Murat Alyakut’u, Enes Koç’u rahmetle ve minnetle anıyorum.

Teröriste “terörist” diyemeyenleri, teröristlerle yol yürüyenleri ve PKK’lı teröristlerle sarmaş dolaş kanlı silahlar arkasında fotoğraf çektirenleri şiddetle ve nefretle lanetliyorum. Kravatlı da olsa, eli silahlı da olsa, şehirde de olsa, dağda da olsa terörist teröristtir.

Mersin’imizin Toroslar ilçesinde, eski nişanlısı tarafından canice katledilen Raziye Oskay kardeşimi rahmetle anıyor, ailesinin acısını yürekten paylaşıyorum. Bu insanlıktan nasibini almamış caninin en ağır şekilde ceza almasını bekliyorum.

BAŞKAN – Sayın Keven…

4.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, şeker pancarı üreticisinin sorunlarına ilişkin açıklaması

ALİ KEVEN (Yozgat) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Tüm çiftçiler gibi, şeker pancarı üreticimiz de artan maliyetler karşısında elini kolunu kıpırdatamaz hâle geldi. Bakın, böyle giderse, şeker pancarı çiftçisi 2022 dönemi için tarlasına gidemeyecek. Bu insanlar, 5-6 yerden maaş almıyorlar. Şeker pancarının 2021 fiyatı, 1 ton için 420 lira olarak açıklanmıştı; şu an bu fiyatın bir an önce güncellenmesi lazım, en az 700 liraya yükseltilmesi lazım çünkü pancarın küspesi bile 600 lira oldu. Geçen yılın pancarını ekerken aldığı gübre fiyatı 5 katına ulaştı yani 15 bin lira oldu. Daha yeni, eylül ayında sökerken aldığı mazot 2’ye katlandı. Tarım Bakanı, şeker pancarı üreticisine bakmayacaksa kime bakacak? Çiftçimiz bu zulmü hak etmiyor, biraz elinizi vicdanınıza koyun.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Sayın Aydın…

5.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, Bursa Orhaneli’de hayatını kaybeden itfaiye görevlilerine Allah’tan rahmet dilediğine ve Bursa Gürsü Yenidoğan Spor Kulübünün taleplerine ilişkin açıklaması

ERKAN AYDIN (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün, Bursa Orhaneli’de, bir kazaya yetişmek üzere giden 4 itfaiye görevlisi, maalesef, bir kaza yaparak hayatlarını kaybetti. Onlara Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Hafta sonu, Bursa Gürsü Yenidoğan Spor Kulübünü ziyaret ettim ve ziyarette, gerçekten çok güzel işler yapan spor kulübü başkanı ve yöneticileriyle görüş alışverişinde bulundum. 2014 yılından beri, 250’ye yakın lisanslı çocuğu, o gençleri kötü alışkanlıklarından kurtarıp burada spora yönlendirerek gerçekten o bölgede büyük bir başarıya imza atmışlar ve Büyükşehir Belediyesi ve Gürsu Belediyesinden de sahalarıyla ilgili yardım talepleri olmuş. Bir kısmını yapmışlar ancak geri kalan eksiklerini, her türlü gitmelerine rağmen, bir türlü yapmamışlar. Ben de buradan sesleniyorum: Eğer Gürsu Belediyesi bu konuyu çözmezse biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, milletvekilleri olarak bu konuyu çözeceğiz diyorum ve buradan çağrı yaparak bunların girişimine destek olun diyorum.

BAŞKAN – Sayın Bankoğlu…

6.- Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu’nun, kaldığı cemaat yurdunda intihar eden Enes Kara’ya ve cemaat yurtlarındaki taciz, tecavüz ve cinayet vakalarına ilişkin açıklaması

AYSU BANKOĞLU (Bartın) – Dün, 21 yaşında bir tıp öğrencisi Enes, kaldığı cemaat yurdunda baskılara, yaşadığı gelecek kaygısına dayanamayarak ne yazık ki intihar etti. Sevenlerine başsağlığı ve ailesine sabırlar diliyorum.

Ülkemizde Enes gibi birçok genç, yurtların kapasite eksikliği, parasızlık gibi çeşitli sebepler yüzünden cemaat yurtlarına mecbur bırakılıyor. Bu yurtlarda taciz, tecavüz ve hatta cinayet vakaları olurken Hükûmetinse hiçbir öz eleştirisi ve çözümü yok. Gençlerin sorunlarına kulak tıkayan saray zorbalıktan medet umuyor. Sarayın gençlere vadettiği bir gelecek yok ama özgürlük isteyen, onlar gibi düşünüp biat etmeyen gençlere verecek cezasıysa hep var. Acaba din kisvesi altında ne yaptıkları meçhul bu cemaat yurtları denetleniyor mu, soruşturuluyor mu? Yoksa bir kereden çok şey olduğunu hâlâ görmüyor musunuz?

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Gülüm...

7.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm’ün, Aysel Tuğluk ve tüm hasta mahpusların serbest bırakılması gerektiğine ilişkin açıklaması

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Aysel Tuğluk, bu sıralarda milletvekilliği yapmış arkadaşımız, yoldaşımız; hukuk ve yasalar, insanlık onuru çiğnenerek hapishanede tutulmaya devam ediliyor. Kocaeli Tıp Fakültesi çok kapsamlı bir muayenenin ardından “Cezaevinde kalamaz.” raporu vermesine rağmen Aysel serbest bırakılmıyor. Aysel Tuğluk’un sağlığı her geçen gün geri dönülemez biçimde kötüye gidiyor. Binlerce kadının ortak talebi, Aysel Tuğluk'un bir an evvel serbest kalarak sağlığına kavuşması. Kadınlar Aysel Tuğluk için başlattıkları imza kampanyasıyla “Aysel Tuğluk için özgürlük isteyen binlerce kadından birisi de benim.” diyerek Aysel Tuğluk’un serbest kalması için çağrı videoları paylaştı. Biz de buradan bir kez daha sesleniyoruz: Düşman infaz hukukundan vazgeçilerek Aysel Tuğluk ve tüm hasta mahpuslar yasaların ve insan haklarının gereği olarak derhâl serbest bırakılmalıdır.

BAŞKAN – Sayın Biçer Karaca…

8.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’nın, Denizli’nin Babadağ ilçesindeki dokumacıların yılbaşındaki elektrik zammı nedeniyle yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Seçim bölgem Denizli’nin Babadağ ilçesinde ilçe merkezi Bekirler, Mollaahmet ve Kelleci Mahallelerinde yaşayan hemşehrilerimin yüzde 90’ı dokumacılıkla geçimini sağlamaktadır. 3.500’den fazla dokuma tezgâhıyla aile işletmesi olarak çalışan hemşehrilerime iktidarın yılbaşı hediyesi olarak sunduğu yüzde 127’lik elektrik zammı nedeniyle 1 Ocaktan bu yana tezgâhlarını kapatmışlardır. Kelleci Mahallemizde 2 binden fazla tezgâh, Mollaahmet’te 500’ün üzerinde tezgâh, Bekirler’de 500’ün üzerindeki tezgâh şu an sessiz ve gelecekten bihaber ve çok sıkıntılı bir şekilde susmaktadır. Dokumacılık yaparak ekmeğini kazanan hemşehrilerimiz çocuğunu buradan büyütüyor, karnını buradan doyuruyor; otuz gün çalışsa yirmi gününde elektrik faturasını ödemek zorunda. Bu nedenle bu zamları derhâl geri çekmelisiniz, geri çekmezseniz dokumacı esnafının sonu olacak ve dokumacı esnafı bu yılbaşı hediyesinin gereğini sandıkta sizlere verecek.

BAŞKAN – Sayın Kasap…

9.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, Kütahya’nın yol sorununa ilişkin açıklaması

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Seçim bölgem Kütahya’nın; Tavşanlı-Domaniç-Bursa yolu, Hisarcık-Gediz yolu, Simav-Sındırgı yolu on yıllardır yapılamadı, insanlarımız mağdur. Şeyhler-Karbasan yolu yine çamur deryası, bir kış daha geçecek. Kestel, Köpenez, Şaphane, Eyidemir, Allıören yolları da çamur deryası, sık sık heyelan oluyor. Şiddetli yağışta birçok köy yolu kapanıyor, köylüler mahsur kalıyor. Ulaştırma Bakanlığını, İl Özel İdaresini tekrar uyarıyoruz; eğer bu sene siz yapmazsanız, seçimden sonra ilk fırsatta bu yolları biz yapacağız.

Teşekkürler Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Çakır…

10.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin açıklaması

SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) – Sayın Başkan, 10 Ocak “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak kutlanmaktadır.

Gazeteciliği tarif ederken toplumun gören gözü, işiten kulağı, söz söyleyen dili olarak genel bir kabulden bahsederiz; öyle olmasından yarınlar adına da mutluluk duyarız.

Doğru bilgiyi, haberi en kısa zamanda ve kaynağından çıktığı gibi topluma aktarabilme sanatı olarak da gördüğümüz ve kabul ettiğimiz gazetecilik mesleği için “zor zanaat” ifadesini kullanmak çok da yanlış olmayacaktır ve hakkını verdikçe milletin kalbinde makes bulacak, aynı zamanda ilgi ve alakaya mazhar olmaya devam edecek bir meslektir.

Günümüz dünyasının en fazla ihtiyaç duyduğu ilkeli, doğru ve tarafsız bilgi akışının kaynağı olmayı başarabilmesi bir beklentidir. Böyle bir meslek anlayışı takdire şayan, aynı zamanda toplumun haber alma hakkının da gerçekleşmesi demektir.

Bu vesileyle tüm çalışan gazetecilerimizin gününü kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Tutdere…

11.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, servisçi esnafının yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Sayın Başkan, Türkiye genelinde öğrenci taşıma işi yapan yüz binlerce servisçi esnafı zamlar nedeniyle büyük mağduriyet yaşamaktadır. Pandemi nedeniyle uzun süre kontak kapatan, çalışamayan, evine ekmek götüremeyen esnafımız, bu kez akaryakıt zamları nedeniyle çalışamaz duruma gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, taşıma ihalelerinin yapıldığı 2021 yılı Ağustos ayında esnafımız akaryakıtın litresini 7,36 TL’den alırken bugün 13,89 TL’den almak zorunda kalmıştır. Fiyatların yükselmesinden kim sorumlu? İktidar. Esnafın bu zamlarda kusuru var mı? Yok. O zaman diyoruz ki esnafın hakkını ödeyin.

Buradan Millî Eğitim Bakanlığına ve iktidara esnaflar adına açıkça çağrı yapıyorum ve iktidarı uyarıyorum: Büyük fedakârlıklarla hizmet veren, servis işi yapan esnafımızın fark ödemelerini bir an evvel yapın, esnafı iş bırakmak zorunda bırakmayın.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Yalım…

12.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne ve servisçi esnafının yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tüm gazeteci arkadaşlarımızın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum.

Sayın Başkan, Sayın Millî Eğitim Bakanına sesleniyorum: Ülkemizde 1 milyon 100 bin civarında taşımalı sistemle eğitim alan öğrencilerimiz var ve bu öğrencilerimizi taşıyan, okul servisi yapan binlerce firma ve vatandaşlarımız var. 2021 ve 2022 sezonu için Bakanlıkla yapılan sözleşmede motorin artışları öngörülmemiştir ancak son bir ayda motorin yüzde 50 arttığından servisçilerimiz zararına çalışmaktadırlar ve bu durum kontak kapatma seviyesine gelmiştir. Sayın Bakana özellikle sesleniyorum: Sayın Bakan, acilen bu sorunu çözmek ve mazot artışlarını öngören yeni bir sözleşme yapmak için sizleri ve Bakanlığı göreve davet ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bulut…

13.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, CHP’li belediyelerdeki personel kıyımına ilişkin açıklaması

YÜCEL BULUT (Tokat) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Maalesef ki CHP’li belediyelerdeki personel kıyımı olanca hızıyla devam etmektedir. Son olarak İstanbul’da binlerce Tokatlı hemşehrimizi temsil eden Tokat Dernekler Federasyonunun Kıymetli Genel Başkanı Rasim Yağar ve arkadaşları, hiçbir gerekçe gösterilmeksizin ve ideolojik saiklerle on dokuz yıldır çalışmakta oldukları İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki işlerinden çıkarılmışlardır. Pandemi koşullarında evlerine ekmek götürmek ve işlerini namusuyla yapmak dışında bir amaç ve hedefleri olmayan bu insanların bu şekilde vicdansızca işten çıkarılmalarını kınıyor, sorumluların bu keyfî uygulamalarının hesabını mutlaka vereceklerine inanıyorum.

Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

14.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan Ertuğrul Ulupınar, Murat Alyakut ve Enes Koç’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Geçtiğimiz cumartesi günü Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinden gelen acı haber hepimizi üzüntüye boğdu. Hain teröristlerin kalleşçe döşedikleri el yapımı patlayıcının patlaması sonucu şehit olan Piyade Teğmen Murat Alyakut’u Kahramanmaraş’ta, Piyade Onbaşı Enes Koç’u İstanbul’da ve hemşehrim Piyade Sözleşmeli Er Ertuğrul Ulupınar’ı Mersin Gülnar’da Hakk’a uğurladık. Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve aziz milletimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

Terör ve bölücülükle Türk milletinin önünü kesmeye çalışan hainler, bu topraklardan köklerinin kazınmak üzere olduğunu açıkça görmenin telaşı içerisindedirler.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde kahraman ordumuzun ve kahraman güvenlik güçlerimizin yürüttüğü terörle ve onların iş birlikçileriyle mücadelemiz son terörist etkisiz hâle gelinceye kadar devam edecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Barut…

15.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, tarımsal öğretimin 176’ncı yıl dönümüne ve tarımda yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, 10 Ocakta tarımsal öğretimin 176’ncı yıl dönümünü içimiz buruk bir şekilde kutladık. Tüm dünyada salgın dönemi gösterdi ki güvenli gıda olmazsa sağlıklı bir yaşam mümkün değil. Ancak ne hikmetse tarımda sorunlar ziraat mühendisinden çiftçisine, tarım sektöründe faaliyet gösteren esnafından sanayicisine herkes için daha da derinleşti. Ziraat fakültelerinden mezun olan gençlerimiz yanlış planlama ve politikalar nedeniyle kamuya atanamıyor, ülkemizin yarınları -tarımımızın geleceği için- genç kardeşlerimiz işsizlik batağında boğuluyor, bilimsel nitelikli ve kaliteli tarımsal eğitime gereken kaynak aktarılmıyor. Akademi camiamız, âdeta kaderine terk edilen tarımsal kuruluşlarımız giderek etkisizleştiriliyor. Ziraat fakültesini bitiren mühendislerimiz sınav zorunluluğu gibi akıl almaz bir dayatmayla karşılaşıyor. Tarım topraklarımız ranta açılırken ne yazık ki üretimden kopartılıp kaybediliyor.

Bu duygularla, tarımda yaşanan sorunlara çare bulunmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Arık…

16.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, kamu dışı aile sağlığı çalışanlarının yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

ÇETİN ARIK (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kamu dışı aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı, hemşire, ebe, sağlık memuru ve acil tıp teknisyenleri “Korona öldürmedi ancak bu kadrosuzluk, bu adaletsizlik, bu ayrımcılık bizi öldürecek. Yeter artık, kadro istiyoruz.” diye feryat ediyorlar. Kamu dışı çalışan bu aile sağlığı çalışanlarımızın yer değişiklik hakkı yok; askere gitse, hastalansa ücretsiz izin hakkı yok; emeklilik ve tazminat hakları da yok yani tam bir köle gibi çalıştırılıyorlar. Bu kadar vicdansızlık, bu kadar adaletsizlik olmaz. Artık bu kardeşlerimizin yaşadığı mağduriyetleri görün, özlük haklarını düzeltin, kadrolarını verin.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bülbül…

17.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, Aydın’ın Germencik ilçesinin Dağyeni köyündeki çevre katliamına ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Büyük Menderes Ovası, Nazilli, Söke Ovası’yla; inciri, kestanesi, zeytini, çileği, pamuğuyla Aydın bir tarım kenti. Evliya Çelebi’nin “Dağlarından yağ, ovalarından bal akar.” dediği güzel Aydın’ımızın, efeler diyarı Aydın’ımızın, bugün, AKP iktidarının doğaya, çevreye ve tarıma düşman politikaları nedeniyle, denetlenmeyen JES ve maden işletmeleriyle havası, suyu ve toprağı kirletiliyor. Şimdi ise sıra -Bergama’da, Kaz Dağları’nda toprağı bitirdiğiniz gibi- siyanürle altın aramasına mı geldi? MTA’nın “maden tespit çalışması” adı altında, Germencik ilçemizin Dağyeni köyünde su kaynaklarının, kaliteli incir ve zeytin bahçelerinin yanında çevre katliamı mı yapacaksınız? Dağyeni köyünün kadınları, gençleri, erkekleri siyanürle altına, ranta “hayır” diyorlar, “Hemen çalışmayı durdurun.” diyorlar, “İncirimizi, zeytinimizi, toprağımızı, suyumuzu koruyacağız.” diyorlar. Çekin artık güzel Aydın’dan kirli ellerinizi. Neden çevreye, doğaya, toprağa, insana bu kadar düşmansınız?

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ekinci…

18.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, HDP Diyarbakır Milletvekili ile bir teröristin fotoğraflarına ilişkin açıklaması

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkan.

Gazeteci Ceyhun Bozkurt’un bu hafta sonu yayınladığı fotoğrafta, 2017 yılında kahramanlarımız tarafından etkisiz hâle getirilen terörist ile HDP Diyarbakır Vekilinin samimi görüntüleri ortaya çıktı. Biz, HDP’nin PKK’ya neden “terör örgütü” diyemediğini biliyorduk fakat bu fotoğraf gönülden ne kadar bağlı olduklarını da bir kez daha göstermiş oldu. Diyarbakır Annelerine destek olamayanlar bu konuda suspus oldular. Bedirhan bebek ve diğer şehitlerimizin kanı ellerinde olanların bu yüce Mecliste yeri olmamalı. Sizler PKK’ya “terör örgütü” diyemediğiniz sürece biz “HDP eşittir PKK.” demeye devam edeceğiz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Şimşek…

19.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, Mersin Gülnarlı şehit Ertuğrul Ulupınar’a ilişkin açıklaması

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Alçak terör örgütü PKK tarafından şehit edilen Mersin Gülnarlı kahramanımız, yiğidimiz Ertuğrul Ulupınar’ı binlerce hemşehrimizin katıldığı bir törenle “Şehitler ölmez, vatan bölünmez.” diyerek defnettik. Şehidimizin babası cenaze töreni sırasında “2 yiğidim daha var, 2 çınarım daha var, bunlar da vatana feda olsun, onlar da yetmezse ben de kendimi vatana feda etmeye hazırım.” dedi ve binlerce Gülnarlı hemşehrim gözyaşlarına boğuldu. Ben buradan herkesi daha sorumlu davranmaya, herkesin kimlerle beraber olduğunu, nasıl hareket ettiğini bir kez daha düşünmeye ve Türk milletinden tarafa, şehitlerimizden tarafa tavır koymaya davet ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Aksoy…

20.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy’un, engelli vatandaşların yararlanabileceği araçlar için ÖTV muafiyet indirim tutarının güncellenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Engelli vatandaşlarımızın yararlanabileceği araçlar için ÖTV muafiyet indirim tutarı 330.800 TL iken her ne kadar enflasyon oranına bakılarak 450.500 TL’ye yükseltilmişse de enflasyon oranı daha yüksektir. Belirlenen ÖTV indirimiyle yüzde 90 ve üzeri engeli bulunan vatandaşlarımızın tekerlekli sandalyesini bile rahatlıkla koyabileceği bir araç alabilmesi bu kriz ortamında mümkün değildir. Engelli olup da gerçekten bu indirime ihtiyacı olan vatandaşlarımızın hakkı gasbedilerek mağdur edilmektedirler. Trafik denetimlerini artırınız, engelliye bir engel de siz olmayınız. Belirlenen bu limit, ekonomik kriz karşısında şimdiden yok olmuştur. Bu tutar yeniden belirlenerek fiyat güncellemesi yapılmalıdır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Tığlı…

21.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın, Giresun’un Tirebolu ve Güce ilçelerine bağlı köylerde yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin açıklaması

NECATİ TIĞLI (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Seçim bölgem Giresun’da, Tirebolu ve Güce ilçelerine bağlı köylerde elektrik kesintileri hızla artmıştır. 1980’li, 1990’lı yıllarda 30-40 hanelik köylere çekilen elektrik hatları, yapılan trafolar köylerdeki artan hanelere bakıldığında yetersiz kalmaktadır. Elektrik hatları ve trafoların gücü evlerin çektiği akımı karşılayamıyor, köylerin ihtiyacını karşılayamıyor, kayıp kaçak bedelleri her geçen gün artıyor. Konuyla ilgili, Bakana defalarca önerge verdim. Aldığım tek cevap, Bakanlığın şirketlerden soruma cevap vermelerini bekledikleri yönündeydi. Yani ben, Bakanlığa soru soruyorum, Bakanlık da benim sorularımı cevaplasınlar diye dağıtım şirketlerine gönderdiğini söylüyor. Böyle Bakanlık olmaz, böyle hizmet olmaz, böyle adalet olmaz. Giresun ilçelerinin köylerinin elektrik sorunlarını çözmek Bakanlığın görevidir. O zaman ben de Bakanlığı göreve davet ediyorum ve yaşanan sorunların çözülmesini hemşehrilerim adına talep ediyorum.

Teşekkür ederim Başkanım.

BAŞKAN – Şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.

Buyurunuz Sayın Oluç.

22.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, 25’inci ve 27’nci Dönem Milletvekili Leyla Güven’in Elâzığ Cezaevinde gardiyan tarafından tehdit edildiğine, iktidar çevresinde içeriden edindiği gizli bilgileri kullanarak haksız kazanç sağlamış olanların açıklanması gerektiğine ve mültecilere yönelik ırkçılığa ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, Leyla Güven -25’inci ve 27’nci Dönem Milletvekilimiz- Elâzığ Cezaevinde, haksız ve hukuksuz bir cezayla karşı karşıya kaldı. Bugün yaşadığı bir olay var, burada gündeme getirip bir çağrı yapmak istiyorum.

Corona aşısı için götürüyorlar, aşı için sıra beklerken eli cebinde bekliyor ve bir gardiyan gelip “Elini cebinden çıkar.” diyor, o da “Niye çıkartıyorum elimi cebimden?” diyor, gardiyan “Çıkar elini cebinden.” diyor, bir münakaşa başlıyor. Ve sonunda gardiyan: “İstersen Cumhurbaşkanı ol, benim karşımda elin cebinde duramazsın.” gibi laflar da ediyor. Sonra araya başkaları giriyor filan, mesele yatışıyor. Fakat bu gardiyan oradan çekilirken “Bundan sonra göreceksin sen.” diyor yani açıkça tehdit ediyor. Şimdi, buradan, bunu cezaevi yönetimine, Ceza ve Tevkifevleri yönetimine ve Meclisin cezaevi komisyonuna çağrı yapıyorum: Bu gardiyan açıkça tehdit ederek Leyla Güven’in hayatına yönelik bir kastı olduğunu ifade etmiştir; güvenliğini sağlamak gerekiyor ve haddini aşmış olan bu gardiyan hakkında gereken işlemin yapılması gerekiyor. Dolayısıyla bu üç yere çağrıyı tekrarlıyorum.

Şimdi, sayın vekiller, FED var, biliyorsunuz Amerikan Merkez Bankası; hani sizin kıpır kıpır Bakanınızın 5 ailenin bankası sandığı Amerikan Merkez Bankasından bahsediyorum. Onun Başkan Yardımcısı Richard Clarida görev süresi 31 Ocağa kadar devam edecek olmasına rağmen beklemeyip 14 Ocakta istifa edeceğini bugün duyurmuş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Nedeni şu: Şubat 2020’deki ticari işlemleri nedeniyle bir inceleme başlatılmış olması. Finansal piyasalarda yaptığı bireysel hamleleri eksik beyan ettiği ortaya çıkınca istifa etmek zorunda kalıyor.

Bakın, bu FED Başkan Yardımcısı örneğini niye veriyorum? Çünkü Türkiye’de kamuda çalışan yetkililerin finansal hareketlerini açıklama zorunluluğu yok biliyorsunuz. Defalarca sorduk ve sormaya devam ediyoruz, dedik ki: Hazine ve Maliye Bakanlığı, BDDK, SPK ve kamu bankaları yönetimleri ile her şeyin başındaki saray yöneticileri son üç ayda hangi döviz işlemlerini yaptılar veya yaptılar mı? Birikimlerini hangi para biriminde tutuyorlar? İçeriden aldıkları gizli bilgilerle işlem yaptılar mı? Bu soruların, muhatapları tarafından cevaplanması gerekiyor ama bugüne kadar herhangi bir cevap gelmedi, kamusal bir zorunluluktur bunun cevabının verilmesi ama gelmedi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Hatırlatıyorum: Hazine ve Maliye Bakanının kardeşi, bu kıpır kıpır Bakanın kardeşi Merkez Bankasının faiz indiriminden bir gün önce “1 puan faiz indirimi olacak.” diye basına açıklamada bulundu ve İngilizcesiyle “insider trading” dedikleri yani içeriden gizli bilgi alarak finansal hareketler yapma konusundaki en bariz, açık örnektir Hazine ve Maliye Bakanının kardeşinin ettiği bu laf. Yani 128 milyar dolarla ilgili sorulan sorulara cevap yok, 20 Aralık 2021 gecesi ve sonrası satışlarla ilgili sorulara cevap yok, “100 bin dolar üstü alım ve satımları kimler yapmıştır?” sorularının cevabı yok, hiçbir soruya cevap verilmiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – “İktidar çevresinde ‘insider trading’ yapmış olan yani içeriden edindiği gizli bilgileri kullanarak haksız kazanç sağlamış olanlar var mıdır, yok mudur?” sorularına cevap yok. Bu soruları sormaya devam edeceğiz ve bu soruların cevabını alma konusunda da her türlü mücadeleyi sürdüreceğiz. Kamuya açıklamak zorundasınız çünkü belli ki orada çok kirli ama çok kirli işler dönüyor ve Türkiye Merkez Bankasının ve kamu bankalarının kaynakları birilerine, iktidar yandaşı şirketlere ve kişilere, bankalara peşkeş çekiliyor çok açık bir şekilde, bunu vurgulamak istiyorum.

Şimdi, geçtiğimiz günlerde, Esenyurt’ta, 1’i mülteci 2 kişi arasında çıkan tartışma sonrasında, saldırıya uğrayan Filistinli mültecinin sığındığı Suriyelilere ait iş yeri 30-40 kişilik bir ırkçı grup tarafından basıldı ve olaylar büyüdü, şiddet kullanıldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Bu saldırı mültecilere dönük ilk saldırı değildi, tabii biliyoruz. Yine, hatırlarsanız, ağustos ayında da Ankara’da mültecilere yönelik bir saldırı yapılmıştı. Yine, hatırlatmak istiyorum: İzmir’in Güzelbahçe ilçesinde işçilik yapan 3 Suriyeli mülteci 16 Kasım 2021 tarihinde yakılarak katledilmişti. Yani bu saldırıların hiçbiri yeni değil, münferit de değil ve bu son saldırı da aslında siyasi iklimin yarattığı ayrımcılık ve nefret dili sonucunda meydana gelmiştir. Onun için bir kez daha hatırlatalım: Türkiye’de en güvencesiz işlerde başta Suriyeli mülteciler olmak üzere mülteciler çalışmaktadır, mülteciler bu ülkede ucuz iş gücü hâline gelmiş durumdadır. Açık bir biçimde mültecilere yönelik ırkçılığın yaşandığı bir ortam vardır ve bunlar yetmiyor, mültecilerin yaşamları güvence altına alınamıyor ve sürekli şiddetin hedefi hâline geliyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - O nedenle Meclis içindeki ve Meclis dışındaki siyasi partilere ve elbette ki halkımıza çağrı yapıyoruz, muhalefete de sesleniyoruz: Mutlaka ama mutlaka ayrımcı bir dilden, nefret söyleminden, mültecileri hedef hâline getirecek her türlü eylem ve ifadeden kaçınmak gerekiyor. Halkımız aslında şunu biliyor: Mülteciler suçlu değil, mültecilerin buraya gelme nedeni kendi tutumları değil; esas itibarıyla, bu iktidarın yanlış dış politikası nedeniyle mülteciler Türkiye'ye gelmek durumunda kaldılar. Dolayısıyla sorunların -açlığın, sefaletin, yoksulluğun- nedeni mülteciler değil. O nedenle mültecilere kardeşçe yaklaşmak, saldırganlığa, ırkçılığa hiçbir prim vermemek bütün herkesin boynunun borcudur, bunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Engin Altay.

Buyurunuz Sayın Altay.

23.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan Ertuğrul Ulupınar, Murat Alyakut ve Enes Koç’a Allah’tan rahmet dilediğine, Konyaspor ve Millî Takım oyuncusu Ahmet Çalık’ın vefatına, 15 Temmuz darbe girişimi ve FETÖ’yle ilgili cevaplanmayan sorulara, devletimizin ahlak, liyakat ve adaletten süratle mahrum olduğuna, Elâzığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2’nci sınıf öğrencisi Enes Kara’nın intiharına ve cemaat yurtlarında yaşananların kabul edilemez olduğuna ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, tasada ve kıvançta bir olmak aziz milletimizin kadim geleneklerindendir. İsteriz ki burada sevinçleri paylaşalım; sevinçleri, mutlulukları, başarıları gündeme getirelim. Maalesef, pek rastlayamadığımız için bunu yapamıyoruz.

Öncelikle, peşinen, Akçakale'de hain bir saldırıyla şehadete ulaşan Teğmen Murat Alyakut'a, Er Ertuğrul Ulupınar'a ve Er Enes Koç’a Allah'ımdan rahmet diliyorum; son olsun diyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konularda sadece taziyeyle yetinmemesini, Hükûmetin Meclisten istediği bir şey varsa terörle mücadele konusunda bütün bu noktalarda -samimilerse tabii ki- katkı sunacağımızı tekrar beyan ediyorum.

Gene bugün acı bir haber aldık; A Millî Futbol Takımı’mızın ve Konyaspor’un kıymetli futbolcusu Ahmet Çalık'ı elim bir trafik kazasında kaybettik. Futbol camiamızın, Konya'mızın, Konyaspor'umuzun, ailesinin, sevenlerinin, milletimizin başı sağ olsun.

Sayın Başkan, bu oturumdan önce bir tartışma var idi, siz ara verince yarım kaldı ama ben bir iki soruyu sormak istiyorum. Mesela, AK Parti MKYK üyesi Sayın Şamil Tayyar'ın ortaya attığı, FETÖ borsasından kimler ne kadar para aldı, verdi; Meclis bunu bilmeli diye düşünüyorum. Mesela, 15 Temmuz darbesinden sonra Meclisimizde kurulan Darbe Araştırma Komisyon Raporu’nun akıbetini sayın milletvekillerimizin bilmesi gerekir diye düşünüyorum. Mesela, 251 şehit yakını için toplanan paranın neden ödenmediğinin cevabını -önceki oturumda sordum- hâlâ alamadık, milletvekillerinin ve milletimizin bunu bilmeye hakkı var diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Mesela, darbeden sonra yakalandığı hâlde kaçırılan Adil Öksüz’ün neden kaçmasına göz yumulduğunu milletvekillerimizin bilmeye hakkı olduğunu düşünüyorum. Mesela, Ergenekon, Balyoz davalarının mimarı Savcı –“sözde savcı” diyeyim ben- Zekeriya Öz’ün nasıl kaçtığını, kimlerin buna göz yumduğunu milletvekillerimizin bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Mesela, Hükûmetimizin Amerika'da, Başkan da değişmişken Fetullah Gülen’in Amerika'dan iadesi konusunda neden ciddi, yüksek refleksli, yüksek duyarlılığı olan bir girişimde bulunmadığını milletvekillerimizin bilmeye hakkı var diye düşünüyorum.

Sayın Başkan, devleti soymak bir tek Türkiye'de ticari sır sayılıyor. 20 Aralık gecesi döviz manipülasyonu esnasında -ben artık ona “kur borsası” diyorum- kur borsası marifetiyle kimlerin bir gecede milyarlarca TL’ye varan haksız kazanç elde ettiği konusunda bir araştırma yapma gayretimizi, girişimimizi Meclisimizin reddetmesini anlamıyorum, anlam da veremiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Yani devleti soymanın ticari sır sayıldığı dünyada başka bir ülke varsa bunu da merak ediyorum; bilen bir sayın milletvekilimiz varsa, bana söylerse memnun olurum.

Sayın Başkan, devleti devlet yapan 3 unsur vardır. Maalesef, yüce devletimizin, büyük devletimizin bu 3 unsurdan da her geçen gün süratle mahrum olduğunu üzülerek tespit ediyoruz, görüyoruz. Devleti devlet yapan bu 3 unsur şudur: Birincisi ahlaktır, ikincisi liyakattir, üçüncüsü adalettir. Ama maalesef, bir gecede dolarını 18 TL’den satıp sabah 11 TL’den alan, bunun haberini önceden alan ve bu şekilde haksız kazanç sağlayanlara göz yumulması ahlakla bağdaşmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, Somalı maden işçisine tekme atan insanın Türkiye Cumhuriyeti’nin ataşesi yapılması liyakatle bağdaşmaz. Ve Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda en yüksek puanı aldığı hâlde mülakatta elenmek adaletle ilişkilendirilemez. Bunlar Türkiye’nin ayıbıdır; hükûmetlerin ayıbı olabilir, devletin ayıbı olmaz, olmamalıdır. Devletin daha çok kirletilmesine burada parti ayrımı yapmaksızın bütün saygıdeğer, kıymetli milletvekillerimizin bir parça kafa kaldırması gerekir, böyle düşünüyorum.

Gene üzücü bir haber: Elâzığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2’nci sınıf öğrencisi Enes Kara intihar etti; ilk değil, inşallah son olur. Bir tıp öğrencisi istemediği, huzursuz olduğu bir yurtta kalmak zorunda olduğu için intihar etti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım Sayın Başkan.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Peşinen kimseyi suçlamak istemem ama Türkiye'de özel yurtlar ve cemaat yurtlarında yaşananlar artık kabul edilebilir sınırları zorlayan bir hâl aldı; yangınını gördük, tacizini gördük, tecavüzünü gördük, intiharları gördük, cinayeti gördük; görmediğimiz bir şey kalmadı. Devlet devletse -ki öyle olmalı ve hep öyle kalacak- bunlara göz yumamaz Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. Çocuk, yurtta istem dışı kalıyor -ailesinin zoruyla da olabilir, ekonomik imkânsızlıktan da olabilir- ve bu yurtta, tıp öğrencisine yurdun ayrıca bir müfredatı zorla tatbik ettirilmeye çalışılıyor. Böyle şey olabilir mi? Bu kabul edilebilir mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Devletin, Millî Eğitim Bakanlığının, Gençlik ve Spor Bakanlığının, şahsım hükûmetinin bunları seyretmesi belki olur ama Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu trajedilere -gün geçmiyor ki bir trajik vakayla karşı karşıya kalmayalım- sessiz kalması hiç kabul edilemez Sayın Başkan. Durumu Genel Kurulun, zatıaliniz takdirlerine sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Cahit Özkan.

Buyurunuz Sayın Özkan.

24.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Konyaspor ve Millî Takım oyuncusu Ahmet Çalık’ın vefatına, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan Ertuğrul Ulupınar, Murat Alyakut ve Enes Koç’a Allah’tan rahmet dilediğine, Konya-Karaman hızlı tren hattına, ihracat rakamlarına, yerli ve millî aşı Turkovac’ın acil kullanım onayı aldığına, Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde inşa edilen 16 tesise, TOGG’un CES’te 2022’de dünya marka lansmanını gerçekleştirdiğine, millî gözlem uydusu İMECE’ye, HAVELSAN’ın geliştirdiği komuta kontrol sisteminin Seydi Ali Reis denizaltısına kurulmak üzere Gölcük Tersanesi Komutanlığına teslim edildiğine ve Türkiye’nin ilk cep uydusuna ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, evet, hayırlı, başarılı, uzlaşma dolu bir hafta dileyerek hafta içerisinde çıkacak olan kanunumuzun ve görüşeceğimiz denetim faaliyetlerinin ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Bugün elim bir kaza yaşandı. Süper Lig ekibi Konyaspor’da forma giyen 27 yaşındaki millî futbolcumuz Ahmet Çalık, sabah saatlerinde nikâh işlemleri için Ankara’ya doğru gittiği sırada maalesef elim bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Ahmet Çalık kardeşimize Allah’tan rahmet niyaz ediyoruz; ailesine, yakınlarına, Konyalı hemşehrilerimize, spor camiasına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.

Akçakale-Şanlıurfa hudut hattında 8 Ocak 2022 tarihinde teröristlerce döşenen el yapımı patlayıcının patlaması sonucu hayatını kaybeden Piyade Teğmen Murat Alyakut, Piyade Sözleşmeli Er Ertuğrul Ulupınar ve Piyade Onbaşı Enes Koç şehit olmuştur; mekânları cennet, ruhları şad olsun; Rabb’im cennetinde cemaliyle şereflendirsin, yakınlarına sabrıcemil ihsan eylesin.

Kıymetli Başkan, sayın milletvekilleri; hamdolsun böylesine başarılı bir haftadan geçiyoruz ki son bir haftada milletimizi, ülkemizi, gençlerimizi heyecanlandıran; aydınlık geleceğimizi inşa eden, sadece son bir haftalık süre zarfında gerçekleşen başarılı çalışmaları sizlerle paylaşmak istiyorum: Son bir haftada -hani yirmi yıllık hikâyeyi değil, son bir haftayı paylaşıyorum- Konya ile Karaman arasını kırk dakikaya düşürecek olan hızlı tren hattı hamdolsun açıldı.

YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Bursa 2016’da açılacaktı, Bursa ne oldu?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Açılan hatla kazalar azalacak; zaman, enerji, emisyon ve bakım masrafları açısından yıllık 63 milyon lira tasarruf sağlanacak; karbon salınımı 25.340 ton azalmış olacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Yine, ihracat rakamları açıklandı. Ekonomide başarılı, destansı çalışmaların gerçekleştiği bir yılı geride bıraktık. Bir yıl önceye göre yüzde 33 oranında artışla ihracatı yaklaşık 225 milyar dolar olarak gerçekleştirdik. Bu, 2 milyon istihdam, üretim ve topluma yayılan refah anlamına geliyor. Dış ticaret açığı yüzde 8 azalışla tarihî bir azalış istikametine girdi ve yine 2021’de ihracata katılan yeni firma sayısı 32 bini aştı, 43.264 firma yeni pazarlara ihracat gerçekleştirdi, 81 ilin tamamı yurt dışına ihracat yaptı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Yine, başarılı bir çalışmanın ardından yerli ve millî aşımız Turkovac acil kullanım onayı aldı.

Yine, Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde inşa edilen 16 tesis ile organize sanayi bölgesi yönetimi binası açıldı ve kurulan tesislerde 15 bin kişinin istihdamı gerçekleştirilecek.

Yerli ve millî aracımız TOGG’un dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarı CES 2022’de dünya marka lansmanı gerçekleştirildi.

Türkiye’nin sıfırdan tasarlayıp ürettiği ilk metre altı çözünürlükteki millî gözlem uydusu İMECE’nin yıl sonunda uzaya gönderilmek üzere hazırlıkları başlatıldı.

HAVELSAN, Reis sınıfı denizaltıları için geliştirilen ve denizaltının beyni olan komuta kontrol sisteminin 5’inci denizaltı Seydi Ali Reis’e kurulması için Gölcük Tersane Komutanlığına gönderdi

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde kurulan Grizu-263 Uzay Takımı, 5 metrelik cep uydusu geliştirdi. Türkiye’nin geliştirilen bu ilk cep uydusu, 13 Ocak 2022’de SpaceX’in Falcon 9 roketiyle uzaya gönderilecek.

İşte, sadece son bir haftada gerçekleştirilmiş olan böylesi tarihî nitelikteki başarıların ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grup Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu.

Buyurunuz Sayın Dervişoğlu.

25.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan Ertuğrul Ulupınar, Murat Alyakut ve Enes Koç’a ve Konyaspor ve Millî Takım oyuncusu Ahmet Çalık’a Cenab-ı Allah’tan rahmet dilediğine, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne, Irak Meclisi içerisinde Türkmen Grubunun Başkanlığına seçilen Kerkük Milletvekili Erşat Salihi’yi tebrik ettiğine, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık’ın doğal gaz desteğiyle ilgili açıklamalarına, sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmen ayrımının ortadan kaldırılması gerektiğine ve Mekke’nin fethinin yıl dönümünü kutladığına ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum, başarılı bir çalışma haftası diliyorum.

Geçtiğimiz hafta sonu, Akçakale hudut hattında askerî aracın geçişi sırasında hain PKK’lı teröristlerce el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu 3 askerimiz şehit oldu, 1 askerimiz de yaralandı. Bu alçak saldırıda şehit olan Teğmenimiz Murat Alyakut ile Piyade Erlerimiz Enes Koç ve Ertuğrul Ulupınar’a Cenab-ı Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum; ruhları şad, mekânları cennet, kabirleri nur olsun.

Yine, bugün yaşanan elim bir trafik kazasında hayatını kaybeden Millî Takım’ımızın ve Konyaspor’un başarılı futbolcusu Ahmet Çalık’a Cenab-ı Allah’tan rahmet, sevenlerine ve ailesine başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

Dün, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ydü. İlkeli ve tarafsız habercilik anlayışını benimsemiş, mesleğinin ve kaleminin namusuyla doğrunun peşinde koşan ve büyük bir özveriyle çalışan tüm medya mensuplarının Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum.

Irak’ta üç ay önce düzenlenen genel seçim sonrası Irak Meclisi oluşturuldu, geçtiğimiz pazar günü de ilk kez toplandı. Türkmenler bu mecliste 7 milletvekiliyle temsil ediliyorlar. Kerkük Milletvekili Erşat Salihi ise Irak Meclisi içerisinde Türkmen Grubunun Başkanlığına seçildi. Sayın Salihi’yi yürekten tebrik eder, tüm Türkmen vekillerimize de başarılı çalışmalar dilerim.

Sayın milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde Sayın Erdoğan’ın müjdesini verdiği doğal gaz yardımlarıyla ilgili konuşan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık doğal gaz desteğiyle ilgili açıklamalarda bulundu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Bakan vatandaşlara ödemelerin mart ayı gibi gerçekleştirilmesi için çalıştıklarını ifade etti.

Sayın Bakan, kış geçtikten sonra yapacağınız doğal gaz desteğinden vatandaş ne tür bir fayda temin edecek, doğrusunu isterseniz kestirebilmiş değiliz. Daha geçen hafta, yeni yılın ilk dakikalarında doğal gaza konutta yüzde 25, sanayide yüzde 50 zam geldi. Hava çok soğuk, vatandaş ısınamıyor, vatandaşın eli ısınmak için gaz açmaya da gitmiyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının paylaştığı verilere göre Türkiye genelinde doğal gazı kesilen abone sayısı 2021 yılının ilk sekiz ayında 914.779, icralık olan abone sayısı ise 48.756’dır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Görüldüğü gibi 1 milyona yakın abone yani aileleriyle birlikte yaklaşık 4 milyon vatandaşımız kışın ısınamıyorken siz baharda destek verileceğini açıklıyorsunuz.

Hükûmeti ciddiyete davet ediyor, milletimizin derdiyle dertlenmeye çağırıyorum. Yaratılan mağduriyetler bir an evvel giderilmeli ve destekler gecikmeksizin verilmelidir.

2022 yılıyla birlikte ücretli öğretmenlerin de zam oranı belli olmuştur. Yapılan yüzde 30,5 zamla birlikte, haftada otuz saat derse giren bir ücretli öğretmen ayda 3.360 lira ücret alacak yani bir ücretli öğretmenin alacağı aylık, asgari ücretin çok altında kalmıştır. Oysa geçtiğimiz ay 20’nci Millî Eğitim Şûrası’nda konuşan Sayın Erdoğan sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmen ayrımının ortadan kaldırılacağını açıklamıştı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Cumhurbaşkanını ve Hükûmeti verdiği sözde durmaya davet ediyorum. Bu yönde herhangi bir adım atılmamıştır. Aynı kalifiyede, aynı işi yapan öğretmenler arasında bu kadar ücret farkının oluşması hak ve hakikatle bağdaşabilen bir durum değildir. Ücretli öğretmenlik kaldırılmalı, öğretmenler kadrolu öğretmen çatısı altında toplanmalıdır.

Ayrıca, bugün Mekke'nin fethinin yıl dönümü. Fethi kutluyor, İslam âlemine hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay.

Buyurunuz Sayın Akçay.

26.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan Ertuğrul Ulupınar, Murat Alyakut ve Enes Koç’a ve Konyaspor’un 28 yaşındaki futbolcusu Ahmet Çalık’a Allah’tan rahmet dilediğine, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne, Organize Sanayi Bölgeleri Mesleki Eğitim Merkezleri Projesi ve Uluslararası Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri Projesi’ne ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

8 Ocakta Şanlıurfa'nın Akçakale hudut hattında terör örgütü PKK-YPG tarafından alçakça tuzaklanan el yapımı patlayıcının patlaması sonucunda 3 askerimiz Murat Alyakut, Ertuğrul Ulupınar ve Enes Koç şehit olmuştur ve 1 askerimiz de yaralanmıştır. Bu hain saldırıda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyoruz. Türkiye, terörün kökü kazınana kadar mücadelesine kararlılıkla devam edecektir.

Sayın Başkan, Konyaspor'un 28 yaşındaki futbolcusu Ahmet Çalık Ankara'da geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetmiştir. Merhum Ahmet Çalık'a Allah'tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve Konyaspor camiasına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü, 24 Temmuz Sansürün Kaldırılması ve Basın Bayramı ve 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü basının önemi ve basın mensuplarının sorunlarının dile getirilmesi bakımından önemli 3 günü teşkil etmektedir. Her insanın bilgiye ulaşma, doğruları öğrenme ve fikirlerini ifade edebilme özgürlüğü en temel haklarıdır. Bu bakımdan, basın, demokratik hayatımızın vazgeçilmez unsurlarından biridir. Basın mensuplarının görevlerini özgürce yapmaları basın özgürlüğünün ilk şartıdır ancak basın mensupları görevlerini meslek ahlak ve ilkelerine bağlı kalarak, toplumun değerlerini dikkate alarak doğru, ilkeli, tarafsız ve sorumlu gazetecilik anlayışı içerisinde gerçekleştirmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Basının algı yönetimi ve propaganda aracı olarak kullanılması kabul edilemez. Basın mensuplarımızın ve gazetecilerimizin sorunlarının farkındayız. Basın mensuplarının çalışma koşullarında düzenlemeler yapılmalı, sorunlarının çözümü konusunda adımlar atılmalıdır. Bu vesileyle, kaleminin onuruyla görev yapan basın mensuplarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyor, görevi başında hayatını kaybeden basın çalışanlarını rahmetle anıyoruz.

Sayın Başkan, daha önceki konuşmalarımızda mesleki eğitimin teşvik edilmesi, özendirilmesi ve yaygınlaştırılması konusunda bazı açıklamalar yapmıştık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Mesleki eğitim konusundaki gelişmeleri dikkatle takip ediyor, atılan adımları gurur ve umut verici buluyoruz. Bu hususta, dün, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Millî Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’in Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Organize Sanayi Bölgeleri Mesleki Eğitim Merkezleri Açılış Programı’nda yaptıkları açıklamalar oldukça önemlidir. Millî Eğitim Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının iş birliğinde gerçekleştirilen Organize Sanayi Bölgeleri Mesleki Eğitim Merkezleri Projesi, mesleki eğitimin teşvik edilmesi, özendirilmesi ve yaygınlaşması bakımından önemli bir projedir. Proje kapsamında, son iki ayda 251 organize sanayi bölgesinde ve 4 sanayi sitesinde mesleki eğitim merkezi kurulmuştur; daha önce bu sayı 87 sanayi bölgesiydi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bu projeyle, mesleki eğitimde iş yeri ve okul temelli eğitim perçinlenecek, ikili eğitim modeli daha işler hâle getirilecektir; sanayi işletmeleri, KOBİ’ler ve esnafımızın yeterli kalifiye ve ara eleman, çırak, kalfa ve usta ihtiyacı giderilecektir. Türkiye, bu proje ve mesleki eğitim konusunda atılan diğer adımlar sayesinde yakın gelecekte mesleksiz ve genç işsizler ordusu olmak riskinden kurtulacaktır. Hatırlanacağı üzere, 21 Aralık 2021’de Türkiye Büyük Millet Meclisinde 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan bazı değişikliklerle, mesleki eğitim gören öğrenciler için önemli adımlar atılmıştı. Söz konusu değişikliklerle, mesleki eğitim merkezlerindeki çırak öğrencilere asgari ücretin yüzde 30’u kadar, 1.276 lira ücret ödenmesi sağlanmış, kalfalık yeterliliğini kazanan 12’nci sınıf öğrencilerine asgari ücretin yarısı kadar ödeme yapılması kararlaştırılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım efendim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – İşletmeler tarafından üstlenilecek bu ücretlerin tamamı devlet katkısı olarak karşılanacak; öğrencilerin, iş kazalarına ve meslek hastalıklarına karşı sigortası yapılacaktır.

Mesleki eğitime yapılan yatırımların olumlu çıktıları istatistiklere de yansımıştır. OECD raporlarına göre, ortaöğretimden yeni mezun olanlar içerisinde mesleki eğitim mezunlarının oranı yüzde 43’e yükselmiştir. Ayrıca, mesleki eğitim merkezlerinden mezun olan öğrencilerin kendi alanlarında istihdam oranı yüzde 88’dir.

Diğer yandan, mesleki ve teknik eğitim alanındaki tecrübeleri uluslararası alana taşımak amacıyla hayata geçirilecek olan Uluslararası Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri Projesi’ni oldukça önemli bulduğumuzu da belirtmek isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Tamamlayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bu vesileyle, mesleki eğitim konusundaki çalışmaları dolayısıyla başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere Millî Eğitim Bakanımızı, Sanayi ve Teknoloji Bakanımızı ve tüm müteşebbisleri tebrik ediyor, teşekkürlerimi iletiyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Sancaklı…

27.- Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı’nın, Konyaspor ve Millî Takım oyuncusu Ahmet Çalık’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Millî Takım’ımızda da forma giyen, şu anda Konyaspor futbolcusu olan Ahmet Çalık kardeşimizin trafik kazası sonucu vefat ettiğini büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz hep beraber. Kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Ailesine, Konyaspor’a, Türk futboluna ve Türk spor camiasına da başsağlığı diliyorum. Allah mekânını cennet etsin kardeşim.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığının Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, İspanya Senatosu-Temsilciler Meclisi AB Komisyonu Başkanı Susana Sumelzo ve beraberindeki parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 16/12/2021 tarihli ve 67 sayılı Kararı’yla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1834)

10/1/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İspanya Senatosu-Temsilciler Meclisi AB Komisyonu Başkanı Sayın Susana Sumelzo ve beraberindeki parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 16/12/2021 tarih ve 67 sayılı Kararı’yla uygun bulunmuştur.

Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 7’nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                                                                                                                                                                     Mustafa Şentop

                                                                                                                                                                                                           Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                                                                                                                          Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

B) Önergeler

1.- Başkanlığın, İYİ Parti Grup Başkanlığının İç Tüzük’ün 21’inci maddesi uyarınca Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine ilişkin önerge (4/154) yazısı

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İYİ Parti Grup Başkanlığının, İç Tüzük’ün 21’inci maddesi uyarınca Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta’nın Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine ilişkin yazısı 6 Ocak 2022 tarihinde Başkanlığımıza ulaşmıştır.

Bilgilerinize sunulur.

İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu ve arkadaşları tarafından, ilaç ve tıbbi cihaz sektöründe faaliyet gösteren yerli üreticilerimizin iç pazarda hacim yakalaması, yeni teknolojileri getiremeyen global yatırımcılarımızın, devlet hastanelerinden alacaklarını tahsil edemeyen binlerce yerel firmanın, çalışanların ve hastalarımızın sorunlarına gereken önlemlerin alınması amacıyla 3/12/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ocak 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

11/1/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 11/1/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                                                                             Dursun Müsavat Dervişoğlu

                                                                                                                                                                                                                            İzmir

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu ve 20 milletvekili tarafından, ilaç ve tıbbi cihaz sektöründe faaliyet gösteren yerli üreticilerimizin iç pazarda hacim yakalaması, yeni teknolojileri getiremeyen global yatırımcılarımızın, devlet hastanelerinden alacaklarını tahsil edemeyen binlerce yerel firmanın, çalışanların ve hastalarımızın sorunlarına gereken önlemlerin alınması amacıyla 3/12/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 11/1/2022 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.

Buyurunuz Sayın Çulhaoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilaç ve tıbbi cihaz sektöründe faaliyet gösteren yerli üreticilerimizin hak edişlerini zamanında alamamaları bazı branşlarda hastalarımızın ameliyat olamamalarına sebep olmaktadır. Sorunların ivedilikle çözülmesi için İYİ Parti Grubumuzun vermiş olduğu Meclis araştırması açılması önergemizle ilgili söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsüden daha önce yaptığımız konuşmalar sonrası iktidar sesimizi duymuş olacak ki tıbbi cihaz sektöründe faaliyet gösteren yerli üreticilerimizin ve ithalatçılarımızın hastanelerden alacakları kısmen de olsa ödenmeye başlanmış. Başlanmış ama sorunlara çözüm bulmaktan uzak bir anlayışla firmalar yine mağdur edilmişler.

Sayın milletvekilleri, medikal firmaların kamu hastanelerinden 11 milyar liranın üzerinde alacakları var. İki yıldır alacaklarını alamayan firma ve dernek yetkilileri geçen aylarda Sağlık Bakanını ziyaret etmişler. Sağlık Bakanı da bu paraların 3 milyar lirasının tüm paydaşlara ödeneceğini söylemesine rağmen, bu, söylenilen gibi gerçekleşmemiş; 3 milyar liranın 1 milyar lirası paydaşlara, 1 milyar lirası Devlet Malzeme Ofisine malzeme verenlere dağıtılmış, 920 milyon Türk lirasının ortopedi ve beyin cerrahisi malzemeleri üreten yerli firmalara gönderildiğini söylemişler fakat 920 milyon liranın 600 milyon lirası yabancı uluslararası global firmalara ödenmiştir. Bu ödemeler de alacak sırasına göre hakkı olana, sırası gelene değil, global yandaş firmalara yapılmıştır. Hâliyle bu firmalar kamu hastanelerinden 2021 yılının 6’ncı ayına kadar olan alacaklarını ancak alabilmişler, yedi aylık alacakları yine içeride kalmıştır. Üniversite hastanelerinden de nisan ayına kadar olan kısmını alabilmişler, dokuz aylık alacaklarını yine alamamışlardır.

Bu iktidarın her işinde bir eksik veya bir yanlış oluyor mutlaka. AK PARTİ iktidarı olarak “Herkesi kur karşısında koruyacağız.” diyorsunuz ya, o zaman tıbbi malzeme üreticisi ve ithalatçısı yerli firmalarımızı da koruyun, işte size fırsat. Fazla verin demiyoruz, haklarını koruyun ve hak ettiklerini verin diyoruz. 2020 yılında 7,20 Türk lirasından 100 bin dolarlık mal veren ve 720 bin lira olan alacağını 2022 yılında hâlâ tahsil edemediyse 2022 yılında 100 bin dolar alabilmesi için kendisine 1 milyar 375 bin lira ödenmesi gerekmez mi? Aradaki 655 bin lira zararı kim karşılayacak? Ayrıca, sadece dolar kuru farkı da değil, navlun ücretlerinin 7-8 kat artmasıyla birlikte tedarik sağlama konusunda sıkıntılar yaşamaya başladıkları da bilinmektedir. Birçok tıbbi cihaz firması ihaleden geri çekilme kararı almış ve çok ciddi ceza ve yaptırımlarla karşı karşıya kalmıştır.

Bakın, değerli arkadaşlarım, ortopedi ve beyin cerrahi kliniklerinde omurga cerrahisi alanında temin edilemeyen tıbbi malzemeler nedeniyle büyük ve nitelikli ameliyatların yapılamaması gerçekten çok vahim bir durumdur. Hekimlerimiz ancak çok acil vakaları “Hayati önemi haizdir.” ibaresiyle sorumluluğu üzerlerine alarak ameliyat yapabilmektedir.

Diğer taraftan, firma yetkilileri bizleri arıyor ve “Biz de bu devlete vergi veriyoruz, biz de işçi çalıştırıyor, sigortasını yatırıyoruz, biz de bu ülkenin ekonomisine katma değer katıyoruz. Neden bize bu zulüm reva görülüyor? İçimizde iflas edip intihar edenler bile oldu.” diyorlar. Ayrıca, ek malzeme gereken hastaların ameliyatında da büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Özellikle ortez, protez, kalp pili, balon gibi dışarıdan alınan her türlü malzemenin temininde sorunlar yaşandığı tarafımıza bildirilmektedir. AK PARTİ iktidarı hem hastalarımızın hem de firmaların daha fazla mağdur edilmemesi için ilgili meslek örgütleri ve derneklerle iş birliği yaparak giderek büyüyen tıbbi cihaz ve ilaç temini sorununa çözüm bulmak zorundadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) – Bütün gerçekliğiyle ortaya koyduğumuz sorunların giderilebilmesi ve sektör ile hastalarımızın daha fazla mağdur edilmemeleri için bu önergemize desteklerinizi bekliyoruz.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Hakkâri Milletvekili Sayın Sait Dede.

Buyurunuz Sayın Dede. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA SAİT DEDE (Hakkâri) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tek adam rejimi Türkiye’yi tarihinin en büyük ekonomik ve siyasal krizinin içine sokmuştur. Yurttaşlar artık temel ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmiştir. Yaşam hakkı çerçevesindeki sağlık hakkına erişimde yurttaşların mağduriyet yaşadığı çok açıktır. Ekonomik krizin derinleştiği günümüzde sağlığa erişim giderek zorlaşıyor, hatta imkânsızlaşıyor.

Son aylardaki döviz kurlarındaki artışla birlikte, pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan yaşamsal önemdeki bazı ilaç ve tıbbi malzemelerin temininde güçlükler yaşandığına ilişkin çok sayıda şikâyet gerek hastalar gerek sağlık emekçileri ve gerekse Türk Tabipleri Birliği tarafından dile getirilmektedir. Bu sorun hayati önemde olup acil çözülmesi gereken bir durumdur. Türkiye’de hastanelere tıbbi cihaz ve malzeme tedarikinde yaşanan kriz sebebiyle hastalar tedavi edilmeden taburcu edilmektedirler.

Sayın Başkan, bir ilaç politikasının ve ilaç ham madde endüstrisinin olmaması nedeniyle, hayati öneme sahip birçok ilaç yurt dışından getirilmektedir. Yurt dışından ithal edilerek Türkiye’ye gelen ilaçlar için, Şubat 2021 tarihinde güncellenen Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun internet sitesinden yapılan duyuruya göre 1 avronun değeri 3,81 liradan 4,57 liraya çıkarılarak sabitlenmiş durumdadır. Son aylarda avronun 15 TL’nin üzerinde seyretmesi ilaç ve tıbbi malzeme temininde yaşanmakta olan krizin nedenlerinden en büyüğüdür. Türkiye'de uygulanan ilaç fiyatlandırma politikaları, döviz kurlarındaki yükselme ve sabit kur uygulamaları nedeniyle ilaç firmaları zarar ettikleri gerekçesiyle ilaçları serbest eczane ve sağlık kuruluşlarına arz etmeme eğilimi göstermektedirler. Bu nedenle, en temel ağrı kesicilerden kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçlarına kadar ilaçların temininde zorluklar yaşandığı açıkça görülmektedir. Benzer sıkıntı birçok kronik hastalığın tedavisinde kullanılan ithal ilaçlarda da söz konusudur. Medikal firmalar bazı tıbbi malzemeleri hastanelere vermemektedirler. Türk Tabipleri Birliğinin konuyla ilgili çalışmasında, medikal firmaların, 2017 yılından itibaren Sağlık Uygulama Tebliği fiyatlarının artması sonucu döviz kurunun sabitlenmesi nedeniyle artık tıbbi malzemelerin çok büyük bir kısmını yurt dışından ithal ettiğini tespit etmiş ve çok çarpıcı sonuçlara ulaşmıştır.

Yine Tabipler Birliği, ilgili firmaların devletten alacaklarını en erken on sekiz ay veya üniversitelerden alacaklarını ise iki yıl sonra aldıklarını, bu sebeple malzeme vermediklerini tespit etmişti ve ne yazık ki sorun yaşamsal önemde olup giderek derinleşmektedir.

“Konya-Karaman arası kaç para?” diyen Cumhurbaşkanına sormak istiyoruz: Hâlen stoklarda bulunan ithal ilaçların da tükenmesinden sonra bazı kemoterapi ilaçları gibi alternatifi olmayan kritik ilaçların bulunamayacağı gerçeği karşısında ne yapmayı düşünüyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAİT DEDE (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

SAİT DEDE (Devamla) – Tek ölçünüz para olduğuna göre bir insan yaşamının değeri sizce ne kadardır? Bizler sağlıklı olmayı hem yaşamsal hem de toplumsal bir hak olarak kabul ediyoruz. Sağlık hizmetlerinin kamusal olarak parasız, cinsiyetçi olmayan, halk sağlığının evrensel ilkelerine dayanan ve herkesin gereksiniminin karşılanması temelinde eşitlikçi, ulaşılabilir olmasını ve ana dilde sunulmasını hedefliyoruz, hedeflerimizi gerçekleştirmek için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Yüksel Özkan.

Buyurunuz Sayın Özkan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubunun önerisi doğrultusunda grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu kürsüden, 20 Aralıkta, bu konuda gerçekten bu sıkıntının ne boyutta olduğunu yüksek sesle haykırdık ama ne yazık ki AK PARTİ Grubu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubundan bu konuda hiçbir ses çıkmadı.

Arkadaşlar, bakın, ben gazete haberleriyle konuşmayacağım. Bugün gelmeden önce, Türk Tabipleri Birliği, (TOTBİD) Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği, Türk Nöroşirürji Derneği yetkilileriyle bizzat en az bir saat konuştum. Gerçekten büyük bir sıkıntı var. Bırakın elektif vakaları yani acil olmayan hastaları, acil hastalarda bile ortopedi, travmatoloji ve beyin cerrahisinde çok büyük bir sıkıntı var arkadaşlar. Bu sıkıntı çözülmedi. 20 Aralıktan önce tedarikçi firmaların yetkilileriyle bizzat görüştüm, kendilerini ziyaret ettim ve bu sıkıntının çözüleceği konusunda Sayın Sağlık Bakanının söz verdiğini söylediler. 8 Aralıkta yaptıkları toplantıda Sayın Sağlık Bakanının “Bize SUT fiyatı üzerinden malzeme vermeye devam edin, bu sorunu çözeceğim.” şeklinde bir sözü olmuş. Ancak bundan sonra çok ciddi bir adım atılmamış. Bir önceki hatip geçici bir ödeme yapıldığını, bu geçici ödemenin çoğunun global firmalara gittiğini beyan etti.

Bugün konuştuğum yetkililerden aldığım bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncesinde şunu hatırlatmak isterim sevgili arkadaşlar: SUT fiyatları yani Sağlık Uygulama Tebliği fiyatları 2010 yılından beri güncellenmedi, dolar 1,5 TL'ye sabitlendi. 2021 yılında SUT’ta yüzde 10 oranında bir iyileştirme yapıldı. Bugünkü döviz kurlarını hepiniz biliyorsunuz, bu durumda acaba bu firmalar bu malzemeleri hastanelere nasıl verecekler? On sekiz ay alacaklarını alamamış, otuz altı ay üniversitelerden alacaklarını alamamışlar; aldılarsa bile yüzde 70’ini geçmiş dönem o fiyatlar üzerinden aldılar. “Battık, bittik.” diyorlar sevgili arkadaşlar ve gelinen noktada, SUT fiyatları çarpı 2 üzerinden şu an tedarikçi firmalar hastanelere malzeme verme sözünü verdiler. Ancak sorun yine çözülmedi, niye biliyor musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özkan.

YÜKSEL ÖZKAN (Devamla) – Teşekkür ederim, tamamlıyorum.

Sağlık Bakanlığı yetkilileri sağlık müdürlüklerini arayarak böyle bir talimatta bulundular fakat yöneticiler yazılı bir talimat gelmediği için malzeme almakta çekiniyorlar ve şöyle bir yola başvurdular -bunu da sahadan öğreniyoruz, arkadaşlardan- döner sermayeden tıbbi malzeme alınmaya başlandı. Arkadaşlar, döner sermaye, çalışanlar için oluşturulan bir bütçe. Bunun sıkıntısını yine çalışanların sırtına yüklemeyin.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; en son, sizlerle -bu sektörün dünyadaki ölçeği nedir, bu sektör neye hükmediyor- bir iki bilgiyi paylaşmak istiyorum. 2017 bilgilerine ulaştım, Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre, ilaç ve tıbbi malzemede dünyada 7,8 trilyon dolar harcama yapılmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YÜKSEL ÖZKAN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan, lütfen…

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

YÜKSEL ÖZKAN (Devamla) – Avrupa'da ise tıbbi cihaz ve malzeme firması toplam 27 bin, çalışanı 675 bin ve piyasa payı da 115 milyar avro. Yani yaklaşık verilere göre kişi başı 213 avro harcama yapılmış Avrupa Birliği ülkelerinden.

Sevgili arkadaşlar, Avrupa FDA benzeri bir yapılanmaya gidiyor (MDR) “Medical Devices Regulation” diye. Yani bir yönetmelik yayınladı ve artık bu zorunluluk hâline geliyor. Türkiye'de üretim yapan firmaların bu sürece dâhil olmaları lazım, bu sürece dâhil olmaları için ciddi araştırmalar yapmaları lazım. Sadece ortopedi alanı için söylüyorum, milyon dolarları buluyor, bu da fiyatlara yansıyacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YÜKSEL ÖZKAN (Devamla) – Dolayısıyla, Sağlık Bakanlığı bu konuda sağlıklı politikalar üretmezse yerli üretici bitecek ve rekabet gücünü de kaybedecek.

Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Niğde Milletvekilli Sayın Selim Gültekin.

Buyurunuz Sayın Gültekin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SELİM GÜLTEKİN (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Partinin ilaç ve tıbbi cihaz sektörü üzerine vermiş olduğu grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi ve Niğdeli hemşehrilerimizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, cumartesi günü Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde hain terör örgütü PKK tarafından döşenen EYP’nin patlaması sonucu şehit edilen kahraman askerlerimize ve bu aziz vatan için şehadete yürüyen tüm şehitlerimize ve yine, Bursa’da yangına müdahaleye giderken kaza sonucu hayatını kaybeden 4 itfaiye personelimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Ayrıca bugün Niğde-Ankara Otoyolu’nda geçirdiği kaza sonucu hayatını kaybeden Konyasporlu Millî Futbolcu Ahmet Çalık’a da Allah’tan rahmet diliyorum. Konya’mızın ve Türk futbolumuzun başı sağ olsun.

Cumhurbaşkanlığı On Birinci Kalkınma Planı’yla ülkemizde ilaç ve tıbbi cihaz sektörü için en öncelikli hedefimiz, küresel pazardaki rekabet gücümüzü artırmak ve değer zincirinde de ülkemizi daha üst konumlara taşımaktır. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” anlayışıyla AK PARTİ olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde gerçekleştirdiğimiz Sağlıkta Dönüşüm Reformu ve son dönemde ortaya koyduğumuz Millî Teknoloji Hamlesi’yle “Türkiye olarak, dünya üzerinde gelişen teknolojide biz de artık varız.” diyoruz. Türkiye'nin küresel bir ilaç AR-GE ve üretim merkezi olması, ilaç ve tıbbi cihaz alanında rekabetçi bir konuma ulaşması elbette ki önem arz etmektedir.

Ortaya konulan irade ve gayretle 2020 yılında ilaç ve eczacılık sektörü ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 27,3 oranında artarak 1,84 milyar dolara ulaşmış ve tarihî rekoru kırmıştır. Böylece ilaç ihracatımızın Türkiye ihracatı içindeki payı 2020 yılında tarihinde ilk defa yüzde 1’in üzerine çıkmıştır. Gururla ifade etmek istiyorum ki bugün ülkemizde tükettiğimiz her 100 kutu ilacın 88’ini kendi ilaç sanayimizde üretiyor duruma gelerek büyük bir başarıya da imza atmış olduk. Yine 2020 yılında tıbbi cihaz ithalatımız yaklaşık 2,5 milyar dolar iken ihracatımız ise 1,2 milyar doların üzerine çıkmıştır. Yerli üretimin etkisiyle tıbbi cihazda ihracatın ithalatı karşılama oranı son beş yılda yüzde 30’dan fazla artış göstererek yüzde 50’ye ulaşmıştır.

22 Aralıkta seri üretime başlayan ülkemizin ilk, dünyanın 9’uncu coronavirüs aşısı Turkovac, Türk bilim insanlarımızca geliştirilerek insanlığın hizmetine sunulmuş ve millet olarak da bu gururu ve sevinci hep birlikte yaşamaktayız. Bu vesileyle de Erciyes Üniversitemize, Profesör Doktor Aykut Özdarendeli ve çalışma ekibine şükranlarımızı sunuyorum. Tabii ki, bu gururu yaşamayan “Aşı değil, solüsyon.” diyecek kadar alçalan, bilimsellikten uzak bir Tabipler Birliği de ne yazık ki var. Oysaki Turkovac’a acil kullanım onayını veren insan odaklı, bilimselliği esas alan, uluslararası alanda öncü, referans bir kurum olan Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuzla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Gültekin.

SELİM GÜLTEKİN (Devamla) – …Türkiye olarak millîleşmeyi amaç edinerek ilaçta, aşıda, tıbbi cihazda, biyoteknoloji ve medikal teknoloji alanında kendi kendine yetecek bir ülke hâline gelme yolunda emin adımlarla ilerlemekte olduğumuzu da görmekteyiz.

Son olarak da İYİ Partinin vermiş olduğu grup önerisine “hayır” oyu vereceğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, İYİ Parti grup önerisinin oylamasından önce yoklama talebimiz vardır efendim.

BAŞKAN – Sayın Altay, yoklama talebiniz var.

Sayın Altay, Sayın Keven, Sayın Köksal, Sayın Aydın, Sayın Antmen, Sayın Kaya, Sayın Bingöl, Sayın Köse, Sayın Şeker, Sayın Çakırözer, Sayın Ünsal, Sayın Barut, Sayın Tuncer, Sayın Emecan, Sayın Özkan, Sayın Gök, Sayın Hakverdi, Sayın Aygun, Sayın Zeybek, Sayın Gaytancıoğlu.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.07

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.19

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

III.– YOKLAMA

BAŞKAN - İYİ Parti grup önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulanamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

BAŞKAN – Pusula veren sayın milletvekillerimiz lütfen Genel Kurulda kalalım.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ Parti Grubunun, Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu ve arkadaşları tarafından, ilaç ve tıbbi cihaz sektöründe faaliyet gösteren yerli üreticilerimizin iç pazarda hacim yakalaması, yeni teknolojileri getiremeyen global yatırımcılarımızın, devlet hastanelerinden alacaklarını tahsil edemeyen binlerce yerel firmanın, çalışanların ve hastalarımızın sorunlarına gereken önlemlerin alınması amacıyla 3/12/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ocak 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- HDP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve arkadaşları tarafından, Kriminal Polis Laboratuvarı ve Adli Tıp Kurumunun cezasızlığa yol açan raporların araştırılması amacıyla 11/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ocak 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

11/1/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 11/1/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                  Hakkı Saruhan Oluç

                                                                                                                                                                                                                          İstanbul

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

11 Ocak 2022 tarihinde, Kocaeli Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu ve arkadaşları tarafından verilen (16205) grup numaralı, Kriminal Polis Laboratuvarı ve Adli Tıp Kurumunun cezasızlığa yol açan raporların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 11/1/2022 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.

Buyurunuz Sayın Gergerlioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün size Türkiye'deki cezasızlık politikasıyla ilgili çok önemli belgeler, bilgiler sunmaya çalışacağım.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Bağırma, bağırma!

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Bir buçuk sene oldu, Ali el Hemdan cinayeti işlendi Adana'da. Bu cinayetin üstü örtülmeye çalışıldı ancak insan hakları kuruluşları ve Adana Barosu bu meselenin üzerine gitti ve çok önemli başarılar elde edildi; katil cezayı aldı ama eksik kalan çok önemli hususlar oldu. Ali el Hemdan… ABD'de olsa “ırkçı” “nefret” cinayeti denirdi ama Türkiye'de kimse sesini çıkarmak istemedi, örtbas etmek istendi. Şunu net bir şekilde söylüyorum ki Ali el Hemdan Türkiye'nin George Floyd’udur. Bu cinayet örtbas edilmeye çalışıldı, aslında olay şuydu: 17 yaşında Suriyeli bir genç… Polis onunla çok kısa bir mesafede, karşılıklı konuşuyorlar -görüntüleri izledim- polis silahını doğrultuyor, mermiyi namluya veriyor ve göğsüne ateş ediyor; çocuk yere düşüyor ve hayatını kaybediyor. Bunun üzerine Adana Valiliği ve Emniyeti hemen uyduruk açıklamalar yapıyorlar. Polis diyor ki: “Ben silahı sıkarken sendeledim, yere düştüm; silah ateş aldı.” Adana Valiliği diyor ki: “Uyarı ateşi sonucu kazaen yaralandı.” ve bunlardan sonra savcı kasten öldürmeden ceza istiyor. Tüm bu olaylar olurken polisin kriminal laboratuvar raporu çıkıyor. Polis, kriminal laboratuvar raporunda “seken mermi” diyor, çok yanlış bir ifade. Bütün bu baskılar sonucu İçişleri Bakanlığından Mülkiye Müfettişi İmran Kürşat Ağca gelip bir açıklama yapıyor -açıklamasını dikkatle dinleyin lütfen, çok önemli beyanları var- diyor ki: Adana İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'ın apar topar Adana Valisi Mahmut Demirtaş ile görüştüğü, sığınmacı genci vuran polisi koruma kararı aldıkları, bu kapsamda Adana Emniyet Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Şube Müdürlüğünün raporunun sahte olduğu ortaya çıkıyor değerli arkadaşlar. Müfettiş diyor ki: Vali ile Emniyet Müdürü bir araya gelip polisi korumaya çalışmışlar ve savcılık makamı tarafından vurulma anının görüntüleri ile kriminal laboratuvar raporu karşılaştırıldığında olayın örtbas edilmek istendiğini söylüyor. Müfettiş diyor ki: “Olay buraya kadar benim dahlimdedir, bundan sonra Adana Cumhuriyet Başsavcısı görevini yapmalıdır.” Ama Adana Cumhuriyet Başsavcısı herhangi bir işlemde bulunmuyor. Adana Barosu suç duyurusunda bulunuyor ve ne cevap veriliyor biliyor musunuz? “İşleme alınamaz.” cevabı veriliyor. Baronun raporları burada, bakın, Adana Barosu konunun üstüne gidiyor, savcı “İşleme alınamaz.” diyor. Başvuranlar apaçık ortada, mülkiye başmüfettişinin raporu ortada ama maalesef ki olay böyle örtbas edilmeye çalışılıyor ve Adana Emniyet Müdürü bu örtbasa rağmen İstanbul’a terfi ediyor, İstanbul Emniyet Müdürü oluyor; Adana Valisi Mardin’e kayyum olarak atanıyor. Ve Vali hakkında “İşlem yapılamaz.” kararı alıyor cumhuriyet başsavcısı. Peki, idari olarak İçişleri Bakanlığı ne yapıyor? Hiçbir şey yapmıyor. Süleyman Soylu, Valiyi de koruyor, Emniyet Müdürünü de polisin yanındaki şahısları da kriminal polis ekibini de koruyor. Müthiş bir cezasızlık politikası var burada. Peki, biz bu cezasızlık politikasını daha yeni mi görüyoruz? Birçok olayda bunu gördük. Bütün bunları gündeme getirmek için illa Sedat Peker gibi birilerinin mi gündeme getirmesi gerekiyor arkadaşlar? Çok açık, olağan dışı bir olay var burada. Müfettiş raporuna rağmen örtbas edilmek istenen bir olay var ama polisine “Kır bacağını!” diyen bir İçişleri Bakanının olduğu yerde mesele örtbas ediliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Gergerlioğlu.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – İşte cezasızlık politikası her yerde. Kandıra Cezaevinde hasta mahpus Aysel Tuğluk Vekilimizin raporlarını inceledim, Kocaeli Adli Tıp infaz erteleme verilmesi gerektiğini söylediği hâlde İstanbul ATK “Hayır.” diyor. Bir hekim ve insan hakları savunucusu olarak insanı isyan ettiren bir sonuç.

Başka daha çok vaka var. Hasta mahpuslar Nesrin Gençosman, Halime Gülsu, Muzaffer Özcengiz’in ölümlerindeki örtbas etmeler yine, Kemal Kurkut, Medeni Yıldırım, Tahir Elçi. Hrant Dink, Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan cinayetlerindeki cezasızlık politikaları. Bu cinayetlerin çoğundaki katiller ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar ve Adli Tıp raporlarının, Kriminal Polis Laboratuvarlarının raporlarının 81 ilde incelenmesi gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Apaçık devlet raporları sahte raporlar üretmiş durumda.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali Şeker.

Buyurun Sayın Şeker. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adli Tıp Kurumu, tıp bilimiyle ilgili bilgileri adaletin hakça oluşabilmesi için hukukçuların anlayacağı bir dilde onlara sunması, bunu sunarken de tarafsız olması, bağımsızlığını koruması ve adaletin hızla tecelli etmesi için de bir an önce bu bilgileri hiçbir şekilde güvenilirliğinden taviz vermeden hukukun önüne koyması demektir. Burada tarafsız olması, bağımsız olması gereken Adli Tıp Kurumu bu şekilde davranmadığında bugünkü yaşadığımız sorunlarla karşılaşıyoruz.

Bir üniversite diyor ki: “Aysel Tuğluk kendi başına hapishanede hayatını sürdüremez.” Öbür taraftan Adli Tıp Kurumu diyor ki: “Böyle bir şey yok.” Biliyorsunuz, üniversiteler bilimin yuvalarıdır ve nispeten ve nispeten diğer kurumlara göre özerk unsurları hâlâ barındırabilen kurumlardır. Adli Tıp Kurumu, kurulduğu dönemde özerk bir yapı olarak hükûmetlerin karşısında, hukukun karşısında bilimi savunan, dimdik duran kurumlar olarak yerleşmiş kurumlardandı ama her geçen yıl kurumların tarafsızlığını bir bir yitirdiği gibi Adli Tıp Kurumu da tarafsızlığını yitirdi ve maalesef adaletin tecellisine engel bir konuma doğru hızla sürükleniyor. Kurumu bu durumdan çıkarmak Adli Tıpta çalışan kurum görevlilerinin de hepimizin de sorumluluğu.

2020 yılında en az 57 hasta mahkûm ve cezaevinde kalan tutuklu hayatını kaybetti. Burada, bu hayatını kaybedenler “Cezaevinde kalabilir.” dendiği için orada öldüler. Hâlbuki, bu noktaya gelmiş olan tutukluların daha öncesinde sağlık hakkını kazanmaları gerekiyordu. Burada, Adli Tıp Kurumu şeffaf bir şekilde görevini yapabilmeli ve TÜİK gibi -görüyorsunuz-Millî Eğitimin kapısına kilit vurması gibi, bütün kurumlar bir bir bağımsızlığını yitiriyor. Adli Tıp Kurumu da beyaz önlüklü bir kurum olarak en hızlı kirlenen kurumlardan biri oldu. Devlet intikam duygularıyla yönetilemez, devletin dini adalettir ve herkese adaletli davranmak durumundadır.

Bir başka sorun, maalesef, Elâzığ Tıp Fakültesi öğrencisi 20 yaşındaki Enes Kara cemaat yurdunda yaşadığı sıkıntılardan ve bunalımdan kurtulamayarak hayatını kaybetti, intihar etti. Bizim bu intiharların önüne geçmemiz gerekiyor. “Barınamıyoruz.” diyen öğrencileri bir bir gözaltına alanların, barınamayan ve cemaat yurtlarında barınmak zorunda kalan, orada katledilen, orada tecavüze uğrayan, orada cinayete maruz kalan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ALİ ŞEKER (Devamla) – …intihara sürüklenen bu çocukların bu ortamını ortadan kaldırması gerekiyor. Kaçak bir yurtta cinayet işleniyor, baskı görülen bir yurtta çocuklar intihar ediyor ve devlet olarak bu konunun muhatapları bu konuda hiçbir açıklama yapmıyorlar, üzerine düşeni yerine getirmiyorlar. Bunların, bu katillerin mutlaka ve mutlaka hesabının sorulması gerekiyor. O barınma koşullarını sağlayamayanlar da bu suça ortak. Evlatlarının katillerinin bıçağını yalayan babalar, daha önce Antalya’da katledilen çocuğun babası “Biz razıyız bu cemaatlerden.” demişti; bugün intihar nedeniyle hayatını kaybeden Enes Kara’nın babası da yine aynı minvalde bir açıklama yaptı. Bu evlatlarının katillerinin bıçağını yalayan babaların elinden de kurtarmak gerekiyor bu çocukları. Devlet olarak onlara barınabileceği imkânları sunmak hepimizin görevi, hepimizin sorumluluğu. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.

Buyurunuz Sayın Çelik. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP’nin grup önerisi üzerinde konuşma yapmak için söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nda da ifade edildiği gibi, polis, asayişi, kamu, şahıs, tasarruf emniyetini ve konut dokunulmazlığını korur. Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve kamunun istirahatini temin eder. Yardım isteyenlere yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere yardım eder. Kanun ve nizamnamelerin kendisine verdiği vazifeleri yapar. Kanun böyle diyor. Polisin adli görevi ise ayrı bir konudur. Polis kendisine mevzuatla tevdi edilen yetki ve görevlerinin dışında başkaca yetki ihdas ederek sınırların dışına çıkamaz. Fakat polisin eğer anayasal düzene, temel hak ve özgürlüklere, hukuk devletinin emredici hükümlerine aykırı bir yetki kullanımı söz konusu olursa biliniz ki işte, polis sıralı amirleri ile iktidarın makamları tarafından kötü kullanılıyor demektir.

Değerli arkadaşlar, kariyer ve liyakatin terk edildiği, hukuk devleti ilkelerinin çiğnendiği, temel hak ve özgürlüklerin göz ardı edildiği, büyük hırsızlıkların, soygun ve talanın yaşandığı bugünlerde polisin elinin kolunun bağlanması kabul edilemez. Polis, kaynak itibarıyla sahibinin sesi hâline getirilmek istenmektedir. Halbuki polis, kamu düzeninin ve güvenliğinin ve tasarrufa ilişkin emniyetin, halkın can, mal ve ırzının teminatıdır. Bugün polisin böyle olduğuna inanıyor muyuz? Sınırları delik deşik olmuş, uyuşturucu batağına saplanmış, genel ahlakın dibe vurduğu bir ülkenin polisinin sıkıntılarını hepimiz biliyoruz ama polisin -devletin polisi olacakken- iktidarın tasallutuyla AKP'nin polisi hâline getirilmesi teşkilatta büyük rahatsızlıklara yol açmaktadır.

Değerli arkadaşlar, polisin silah kullanmayla ilgili yetkileri aynı yasanın 16’ncı maddesinde fıkralar hâlinde belirtilmiştir. Polisin yetki ve görevlerini kendi uhdesinde tutarak adım attırmayan AKP iktidarı idari, adli her alanda adaletin tecellisinde en büyük engeldir.

Değerli arkadaşlar, devletin kurumlarını yıpratmamak gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Polis, Jandarma, yargı, maliye, hariciye, mülkiye gibi temel devlet yapılarını AKP lehine dönüştürmek bizatihi en büyük zararı iktidara ve sonra aziz milletimize fatura eder. Burada bir güven bunalımının olduğu da açıktır, bunu telafi etmek zorunludur. “Herkesin vicdanı kendi polisidir. Ancak polis, vicdanı olmayanların karşısındadır.” diyor Atatürk. O hâlde vicdanı hâkim kılmak gerekir. Bu vesileyle biz, İYİ Parti olarak, polisimizi kirletenlerin karşısındayız hem içte hem dışta.

Saygılarımla. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Tekirdağ Milletvekili Sayın Mustafa Yel.

Buyurunuz Sayın Yel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Kriminal Polis Laboratuvarı ile Adli Tıp Kurumunun verdiği raporlarla ilgili HDP Grubunun vermiş olduğu Meclis araştırması önergesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

27/4/2020 tarihinde Adana’da Ali el Hemdan isimli sığınmacının bir polis memuru tarafından vurularak vefat etmesi olayıyla ilgili olarak; Ali el Hemdan’ın vurulması olayının idari yönden incelenmesi için görevlendirilen mülkiye başmüfettişi tarafından, söz konusu Polis Memuru Fatih Karaca’yı devlet memurluğundan çıkarma teklifinin yer aldığı disiplin raporu düzenlenmiştir. Devlet memurluğundan çıkarma talepli bahse konu disiplin raporu, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından Bakanlık Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmiştir. Bahsedilen olayla ilgili olarak, dönemin Vali ve Emniyet Müdürünün bahse konu polis memurunu koruduğu şeklindeki iddiaları soruşturmak üzere görevlendirilen başka bir mülkiye başmüfettişi tarafından mahallinde yapılan çalışma sonucunda 1/2/2021 tarihli bir ön inceleme ve bir tevdi raporu düzenlenmiştir. Ön inceleme raporunda dönemin Valisi ve dönemin İl Emniyet Müdürü tarafından, olayı gerçekleştiren Polis Memuru Fatih Karaca’nın korunup kollandığına dair bir bilgi, bulgu ve emareye rastlanılmadığı, memurun olayın olduğu gün görevden uzaklaştırıldığı, savcılığa gecikmesizin haber verildiği ve tüm çalışmaların savcılık talimatları doğrultusunda yürütüldüğü, iş ve işlemlerde bir gecikme olmadığı, delil karartma ya da yok etme çabasının olmadığı, Vali ya da Emniyet Müdürünün nüfuzlarını kullanıp Kriminal Laboratuvar görevlilerini etkilediklerine ya da etkilemeye çalıştıklarına dair bir bilgi, bulgu ve delile ulaşılamadığı, söz konusu görevlilerin görevlerini zamanında ve eksiksiz yaptıklarının anlaşıldığının belirtildiği; tevdi raporunda ise söz konusu olay ve sonrasında Emniyet Genel Müdürlüğü Adana Kriminal Polis Laboratuvarı uzmanlarının düzenledikleri uzman raporları ile olay anının görüntülerinin yer aldığı DVD içindeki görüntülerle ilgili olarak bu işlemin adli görev niteliğinde olması sebebiyle gereğinin takdir ve ifasının savcılığa ait olduğu değerlendirildiğinden bahse konu raporun Adana Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği anlaşılmıştır.

Kriminal laboratuvarların çalışma usulüyle ilgili olarak ise Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığına bağlı 10 Bölge Kriminal Polis Laboratuvar Müdürlüğü bulunmakta olup bunların çalışma usul ve esasları Emniyet Genel Müdürlüğü Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlükleri Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir. Yönetmeliğe göre, laboratuvarlar, görev alanlarıyla ilgili adli ve idari soruşturmalara ilişkin inceleme taleplerini güvenilirlik, tarafsızlık, bilimsellik, hesap verilebilirlik ilkeleri çerçevesinde yürütmek, gerekli inceleme ve analizler yaparak uzmanlık raporu düzenlemek ve talep eden mercilere göndermekle mükelleftir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MUSTAFA YEL (Devamla) – Adli olayla ilgili olarak talep edilen inceleme sonucunda düzenlenen uzmanlık raporu, İçişleri Bakanlığınca Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş, bir nevi bilirkişilik görevi ifa edilmiştir. Adli olay kapsamında yürütülen bilirkişilik işleminde herhangi bir hata, kusur ya da görevi kötüye kullanma durumu olup olmadığını değerlendirmek ve gereğini takdir ve ifa etmek cumhuriyet savcılığının görev ve yetkisindedir.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Raporlar burada, mülkiye başmüfettişinin raporları burada. Mülkiye başmüfettişinin raporlarını görmezden geliyorsunuz. Adana Barosunun raporu burada. El insaf ya, nasıl böyle bir şey yapabiliyorsunuz?

MUSTAFA YEL (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu vesileyle, terörle mücadele ederken şehit düşen tüm askerlerimize, polislerimize, korucularımıza, kamu görevlilerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize de sağlıklı uzun ömürler diliyor, yüce heyetinizi tekrardan saygıyla selamlıyorum.

Sağ olun, var olun diyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Mülkiye başmüfettişinin raporu var ya! Ya, nasıl bir pişkinlik bu? Nasıl bir pişkinlik? El insaf ya! El insaf! Nasıl bir pişkinlik?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Otur, boşuna bağırma, boşuna bağırma!

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, Türkiye ve Katar arasındaki ekonomik ilişkilerin, Türkiye’nin ulusal, uluslararası, ekonomik ve siyasi çıkarlarına ne tür zararlar verdiği ve gelecekte ne tür maliyetler çıkaracağının araştırılması amacıyla 11/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ocak 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

11/1/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 11/01/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                       Engin Altay

                                                                                                                                                                                                                          İstanbul

                                                                                                                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından, Türkiye ve Katar arasındaki ekonomik ilişkilerin, Türkiye'nin ulusal, uluslararası, ekonomik ve siyasi çıkarlarına ne tür zararlar verdiği ve gelecekte ne tür maliyetler çıkaracağının araştırılması amacıyla 11/01/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesi’nin (3076 sıra no.lu), diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 11/01/2022 Salı günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök…

Buyurunuz Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, iktidar Katar’ı çok seviyor. Katar’la bir karşılıksız sevgi yaşıyoruz. Biz Katar’ı çok seviyoruz ama Katar’ın da bizi sevdiğini zannediyoruz. Bir imkânsız aşk var aramızda Katar’la.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Katar aşkı!

LEVENT GÖK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, 2002-2020 yılları arasında tüm yabancı yatırımlar arasında Katar’ın doğrudan yatırımları Türkiye’ye 2 milyar 900 milyon dolar yani tüm yatırımların 1,7’si. Aradan yirmi yıl geçiyor, bir bakıyorsunuz tüm yabancı yatırımlarda toplam sermaye stokunun Katar on sekiz yıl önce 1,7’sini oluştururken aldığı değerlerle yüzde 15’ine ulaşmış durumda yani 33 milyar dolara ulaşıyor. Katar’a 1 vermişiz Katar bizden 15 almış, Katar’a elimizi vermişiz Katar bizim kolumuzu almış. Neler vermemişiz ki Katar’a? Her şeyi vermişiz: Borsa İstanbul’un yüzde 10’unu, Antalya Havalimanı’nın daha geçtiğimiz hafta kırk dokuz yıllığına uzattığımız haklarını, Memorial Hastanesinin yüzde 20’sini; Alternatif Bankı vermişiz, Finansbankı vermişiz, Digiturk’ü vermişiz, Banviti vermişiz, 15 suit odalı Munamar Otelini vermişiz.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Fenerbahçe de gidiyor.

LEVENT GÖK (Devamla) – Katar Emirinin annesi gelmiş İstanbul’dan tam 44 dönüm arazi almış Kanal İstanbul güzergâhı üzerinden. Vermediğimiz bir şey kalmamış; Katarlılar memnun, bizdeki iktidar, sermaye, iş insanları ve bürokratların bir kısmı memnun. Katar’dan para alıyoruz, ekonomiyi düzelttiğimizi zannediyoruz ama değerli milletvekilleri, Tank Palet Fabrikasını vermeden önce birden Katar Emiri bize bir uçak bağışlamış, hibe etmiş. “Ben Türkiye’den para almam, Türkiye’ye hibe ederim.” diyor. Tam iki ay sonra bir bakıyoruz, Tank Palet Fabrikasını veriyoruz Katar’a yani Katar boşuna vermiyor ve bedava da vermiyor.

Değerli milletvekilleri, şeffaflık olmadan hiçbir ülke ilişkilerini götüremez. Bakın, değerli ekonomistlerimiz Deutsche Welle gazetesine verdikleri röportajda şunları söylüyorlar: “Türk Hükûmeti ile Katar Hükûmeti arasındaki ilişkilerin hiçbir şeffaflığı yoktur. İlişkiler ikili yürümektedir ve bunların doğru düzgün kaydı da yoktur. O yüzden, Arap sermayesi olduğunda kurumlar bir kenara itiliyor ve bire bir ilişkiler üzerinden alımlar, satımlar yapılıyor. Bu doğru değil.” diyorlar ve “Böyle bir şeffaflık olmaz, dikkatli olun, Katar sermayesine dikkat edin.” diye uyarıyorlar Türkiye’yi.

Değerli arkadaşlarım, Ethem Sancak diyor ki: “Tank Paleti almadan önce Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı aradım, siz büyük ferasetinizle Arapların büyük bir bölümünü onurlu hâle getirdiniz. Katar’la neredeyse tek millet, iki devlet gibiyiz. Allah da gani gani para vermiş Katarlılara, Emir de sizi kırmaz; bir telefon ederseniz Tank Paleti ben alayım.” Ethem Sancak “Sağ olsun, Cumhurbaşkanı Sayın Katar Emirini aradı, o da kırmadı, BMC’nin yüzde 50 eksi 1’ini Katar ordusuna sattım.” diyerek teşekkür ediyor Cumhurbaşkanına. Değerli milletvekilleri, ne diyor Ethem Sancak? “Tek millet, iki devlet.” Öyle mi? Bakın, tek millet, iki devletin diğer milleti ne yapıyor? Türkiye oluk oluk değerlerini oraya verirken Katar geçtiğimiz günlerde Güney Kıbrıs’la anlaşma yaparak doğal gaz arama faaliyetlerinde Güney Kıbrıs’ın yanında yer alıyor yani tek millet olacaktık ya, tek millet olamıyoruz. Katar, Güney Kıbrıs’la beraber iş tutuyor şu anda ve Kuzey Kıbrıs’a elçilik sözü veriyorlar, Güney Kıbrıs’ta açılıyor, Kuzey Kıbrıs’ta açılmıyor ve Katar yetkilileri Makarios Nişanı alıyor değerli arkadaşlarım. Şimdi, tek millet, iki devlet anlayışa bakın, Katar’ın yaptığına bakın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

LEVENT GÖK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, tabii iş böyleyken Katar Dışişleri Bakanı Al Sani ne diyor: “Türkiye ekonomisini yakından izliyoruz. Türkiye ekonomisinin yaşadığı zorluklardan çıkacak fırsatlara bakıyoruz.” Katar Dışişleri Bakanı daha ne desin? “Atmaca gibi bir yerde bekliyoruz, Türkiye zora düştükçe elinden değerleri almak için biz çabamızı göstereceğiz.” diyor. Peki, Katar boşuna mı yapıyor bunları? Asla. Katar işini bilen bir ülke. Bakın, Katar geçtiğimiz yıllarda dünyanın en önde ülkelerinin girdiği Dünya Kupası’nın organizasyonunu aldı, Dünya Kupası’nda 2022 organizasyonu Katar’da yapılacak. Peki, arkasından ne çıktı? Rüşvet çıktı. Dünyanın en ünlü futbolcularından Platini’nin de adının karıştığı, Fransa Cumhurbaşkanının adının karıştığı bir rüşvet çıktı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz.

LEVENT GÖK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, eğer Katar 1 verip 15 alıyorsa biliniz ki bu 15’in Türkiye'de paylaşıldığı siyasetçiler, bürokratlar ve iş adamları vardır. İşte, bu araştırmanın konusu da dünya kupasını rüşvet vererek alan Katar'ın Türkiye'deki dağıttığı paraların soruşturulmasıdır. Türkiye'de neler olmuştur? Eğer 1 alıp 15 veriyorsanız, bu 15’in hangi kısmı hangi siyasetçiye gitmiştir, hangi bürokrata gitmiştir, hangi iş adamına gitmiştir? (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Türkiye'deki tüyü bitmemiş yetimin hakkı Katarlılara nasıl peşkeş çekilmiştir? Gelin, bunu araştıralım. Yurtsever olmak, aydın olmak, demokrat olmak bunu gerektirir. Biz Türkiye'nin haklarını savunuyoruz ve Katarlılara bedavadan verecek bir tek değerimizin de olmadığının altını çiziyoruz.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bravo!

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.

Buyurunuz Sayın Cinisli. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve sizleri saygıyla selamlarım.

İYİ Parti olarak biz yabancı sermayeye, başka ülkelerle ekonomik ve çok taraflı ilişkiler kurulmasına karşı değiliz. Olması gereken yabancı sermayenin kurallar çerçevesinde ülkemize yatırım yapmasını sağlamaktır ancak dozu kaçan, devlet ciddiyetinden uzak, ülkemizdeki rekabet ortamını zedeleyici, Türk insanının hür teşebbüsüne darbe vuran laubali ilişkilere kesinlikle karşıyız.

AK PARTİ hükûmetlerince Katar'la 2015’ten bu yana siyasi, askerî, ekonomik ve kültürel alanlarda 84 anlaşmaya imza atıldı. Bu anlaşmalar ve alınan kararların işaret ettiği tek bir husus var, o da AK PARTİ iktidarlarınca Katar'ın menfaatlerinin ülkemizden daha çok kayrıldığı. Ülkemizin tank hastanesi olarak bilinen stratejik önemdeki Sakarya Tank Palet Fabrikamızın işletmeci statüsünün devletimizin güvencesinden koparılıp her türlü finansal riske açık Katar ortaklı özel bir şirkete devredilmesi örnek olarak verilebilir veya daha geçen hafta şiddetli muhalefetimize rağmen kanunlaştırılan bir maddeyle, kendi öz varlıklarımız olan limanlarımızın bazı imtiyazlı ak elitist gruplar ve Katar devleti tarafından çok uzun süre daha kullanılmasına ihalesiz imkân sağlanması gibi. Üstelik, limanlarımızı kullanmak isteyen, AK PARTİ iktidarıyla gizli ilişkilere sahip bu ülkenin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle birlikte, kesin itirazımıza rağmen, adanın güneyinde doğal gaz aradığı bilinmez bir durum değil.

Katar'a “hayır” diyememenin sebebi nedir bilmek istiyoruz. Katar ile ülkemiz arasındaki ilişkiler kurumsal diplomasi temelinde yürütülmüyor. Şahıslar arası yürütülen gizli ve özel ilişkilerin ülkemize maliyetleri artık hesap edilemez duruma geldi.

Diğer yandan, Dünya Kupası gibi büyük çaplı organizasyonlarda komiteler tarafından ev sahibi ülke belirlenirken aranan şartlar arasında “güvenlik” başlığı da muhakkak bulunuyordur. Katar devleti bu organizasyonu alırken güvenliği sağlamak için FIFA’ya fedakâr Emniyet teşkilatımızı mı önerdi de güvenlik güçlerimizi Katar'a gönderiyoruz? Hediye uçak meselesinin detaylarını bu kürsüde konuşmayı ise zül addederim.

Sayın milletvekilleri, bugün bir torba kanun teklifiyle, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki yabancı ülke merkez bankalarına ait paraların haczedilmemesi Genel Kurulumuzda görüşülecek. Son derece onur kırıcı, ülkemizin ve Merkez Bankamızın itibarını zedeleyecek sorunlu bir teklif olarak değerlendiriyorum. Bu talebi ileten ülkeler arasında Katar da var mıdır? Böylesine hadsiz ve düzeysiz bir talebe muhatap olmaktan ve bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirmekten AK PARTİ’li siyasetçiler utanç duyuyor mu; bunu da merak ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Çok büyük ve lüks bir ak sitenin süs havuzu olarak değerlendirdiğim “kalan İstanbul projesi” faciasında Katar’ın payı ne kadardır; bunu da bilmek istiyoruz.

Anlaşılıyor ki Katar’la son derece karmaşık ve devlet ciddiyetinden uzak girişimlere kapılınmıştır. AK PARTİ ve Katar arasında yürütülen ilişkiler şeffaflıkla kamuoyuyla paylaşılmalı. “Katar sermayesi” olarak adlandırılan anonim paranın detayları bilinmeli. AK PARTİ inandırıcılığını yitirmiştir, güvenmiyoruz.

Bu ilişkilerin ülkemizin menfaatlerine nasıl etki ettiğinin araştırılması gerektiğini ifade eder, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.

Buyurunuz Sayın Kılıç Koçyiğit. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan ve ekranları başında bizi izleyen değerli halklarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, araştırma önergesi, tabii, AKP Hükûmeti ve Tayyip Erdoğan’ın Katar’a sağladığı özel ayrıcalıkların araştırılması ve bunların ülkemize verdiği zararların ortaya çıkarılmasına dönük ama oraya gelmeden önce aslında bir şeyleri konuşmaya ihtiyacımız var. Örneğin, sorun yaşadığımız, sadece Katar’la olan dış politika mıdır, sadece Katar Hükûmeti ve oranın sermayesiyle Tayyip Erdoğan ve AKP Hükûmetinin geliştirdiği yakın ve kişisel ilişkiler midir, dış politikanın kurumsallıktan çıkması ve neredeyse bir parti devletine dönüştürülmeye çalışılan yerde, partiye ve partinin çıkarlarına endekslenmesi midir; bütün bunları konuşmamız gerekiyor. Ne yazık ki özet olarak şunu söyleyebiliriz: Aslında, Türkiye Cumhuriyeti devletinin genel anlamda bir kurumsal devlet dış politikası yoktur, AKP Hükûmetine endekslenmiş, Tayyip Erdoğan’ın çıkarlarına endekslenmiş, konjonktüre endekslenmiş, rüzgârın estiği yöne göre endekslenmiş bir dış politikası vardır. Fakat Katar meselesinde özel bir şeye dikkat çekmek gerekiyor. Nereden geliyor bu Katar sevdası?

Bakın, değerli arkadaşlar, 2011 yılında, Suriye savaşı başladığında AKP Hükûmeti gibi Katar Hükûmeti de Katar devleti de Katar’ın yapısı da aslında Selefi cihatçı örgütleri, IŞİD’i, El Nusra’yı, El Kaide’yi destekliyordu. Yani bu anlamıyla aslında, Katar ile AKP Hükûmeti arasında bir ideolojik yakınlığın, bir ideolojik örtüşmenin, bir ideolojik bakışın olduğunu ifade etmemiz gerekir.

Şimdi, asıl soru şu: Bir demokratik devlette, bir demokratik hukuk devletinde ülkeler arasında karşılıklı çıkara dayanan, ülkeler arasında mütekabiliyete dayanan ilişkiler gelip kişilerin çıkarlarına dayanır mı ya da kişilerin çıkarlarına, partilerin çıkarlarına endekslenir mi? Tabii, normal koşullarda bu soruya hızlı bir şekilde “Hayır.” yanıtı oluşturuyoruz. Ama eğer ülke, ülke olmaktan çıkarılmış ve şahsın devletine dönüşmüşse işte, orada artık bir dış politikadan, kurumsallaşmış bir devlet aklından bahsedemeyiz; orada sıkıştıkça soluğu Katar’da, sıkıştıkça soluğu, işte, başka ülkelerde alan bir yönetim aklının hâkim olduğunu ifade edebiliriz. Örneğin bunlardan birincisi, biri diyelim, örnek verelim; Birleşik Arap Emirliklerine ne diyordunuz? “15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki finansör ülke.” diyordunuz. “Maazallah, ülkemizi yıkacaklardı.” diye feryat figan bağırıyordunuz. Sonra ne oldu? Sonra 10 milyar dolarlık bir swap anlaşması için önlerine kırmızı halılar serdiniz, VIP’te karşıladınız, en üst düzeyde görüşme yaptınız. Ne oldu? Yani, hain darbe girişimini destekleyen ülke, sırf 10 milyar dolarlık swap anlaşması yapacak diye birden bire aklandı sizin tarafınızdan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Koçyiğit.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Bu anlamıyla, genel anlamıyla dış politikada bir tutarsızlığınızın olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.

Avrupa’ya karşı göçmen kartını kullanıyorsunuz ve diyorsunuz ki: “Ey AB, benim faşist uygulamalarıma, benim antidemokratik uygulamalarıma, benim hukuku ayaklar altına alan uygulamalarıma sessiz kal, ben de göçmenleri burada tutayım bir tampon ülke olarak. Onlar linç girişimine mi maruz kalıyor, çöpten ekmek mi topluyor, entegre mi olamıyor, yoksulluktan mı ölüyor; ona da hiç karışma.”

Peki, Arap coğrafyasına ne diyorsunuz? “Ey Katarlılar, ey Suudiler, ey şeyhler, ey petrol zenginleri, gelin, bakın, bizim bakir Karadeniz kıyılarımız var, el değmemiş ormanlarımız var, milyon hektara varan madenlerimiz var ve diğer millî ve yerli kaynaklarımız var.” Onlara da onu peşkeş çekiyorsunuz.

Sınır komşularımıza ne diyorsunuz? Kürt anasını görmesin diye iç savaşı körüklüyorsunuz ve yangına benzinle gidiyorsunuz. İşte, AKP’nin dış politika özeti!

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Akif Çağatay Kılıç.

Buyurunuz Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin hemen başında, bugün ahirete irtihal eden 27 yaşındaki millî futbolcumuz ve Konyaspor futbolcusu Ahmet Çalık kardeşimizi tekrar rahmetle anıyorum, mekânı cennet olsun inşallah.

Değerli arkadaşlar, tabii, Türkiye ve Katar arasındaki siyasi, ekonomik, askerî ve ticari ilişkiler egemen iki devletin müşterek yararını gözeten stratejik bir iş birliği olarak değerlendirilmeli. Fakat her nedense Katar’la ilgili konular gündeme geldiğinde veyahut da farklı uluslararası konular gündeme geldiğinde maalesef muhalefet partilerimizin ilginç yaklaşımları oluyor. Burada dile getirilen birtakım sözlere kısa süre içerisinde cevap vermeye çalışacağım.

Şimdi, tabii, Sayın Gök, Türkiye'de yapılan uluslararası birtakım yatırımlardan bahsetti ve buna referans olarak da bir Alman televizyon veyahut da haber sitesini, Deutsche Welle’yi referans gösterdi. Fakat Sayın Gök, Alman referansı verdiğiniz için hatırlatmak isterim ki Deutsche Welle’nin ev sahibi olduğu Almanya, Volkswagen’ın da ev sahibidir, Katar Yatırım Fonu Volkswagen’ın geçen sene yüzde 18’ini satın aldı; bu da dünya anlamında yapılan uluslararası bir yatırımdır.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bravo, işte bu! Kapak oldu! Hadi bakalım.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sen Katarlı mısın? Katarlılar fonu aldı diye sevindiğine göre herhâlde sen de Katarlısın!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Kapak oldu, kapak! Hadi bakalım.

CAVİT ARI (Antalya) – Katarlıların satın aldıkları fabrikalara sevinen bir Grup Başkan Vekili… Helal olsun sana!

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Yine, aynı şekilde, baktığınız zaman, burada, tabii, çeşitli farklı yatırımların yatırım yapılmış olarak ortaya konmasıyla beraber aynı zamanda belli yerlere farklı şekilde verildiği iddia edildi. Şunu unutmamak lazım: Ana muhalefet partisinin Sosyalist Enternasyonalde kardeş partisi olan Almanya Sosyal Demokrat Partisinin de Türkiye'ye yönelik olarak sanayi yatırımları ve aynı zamanda, bu noktada yapılacak olan savunma sanayisi yatırımlarıyla ilgili ortaya koymuş olduğu tutum ortadadır. Ümit ederim ki burada kürsüye gelerek Türkiye’ye yatırım yapan, Türkiye’nin yatırım ilişkilerini geliştirdiği farklı ülkelerle ilgili ortaya koyduğunuz düşüncelerinizi Türkiye’de yatırıma karşı duran kardeş siyasi partinizin yönetimine de dile getirirsiniz ve onlar Türkiye’ye karşı olan bu olumsuz tutumlarını gözden geçirirler.

Tabii, Dünya Kupası’yla alakalı da belli konular dile getirildi. Burada uluslararası anlaşmalar çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirdiğimiz ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin tüm milletvekillerinin bilgisi dâhilinde cereyan eden uluslararası anlaşmalar nasıl kapalı kapılar ardında görüşülmüş oluyor veyahut da ilişkiler nasıl kapalı kapılar ardında cereyan ediyor, onu da bir açıklamak gerekir tabii. Anlaşmalardan söz edildi, Katar’la 80 küsur anlaşmanın yapıldığını dile getirdiniz. Kendi sözlerinizle kendinizle çelişiyorsunuz. 80 küsur tane anlaşmayı yaptıysanız gizli kapaklı kapılar ardında, nerede yapılmıştır bu görüşmeler?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kılıç.

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tamamlıyorum.

Dolayısıyla bu anlamda ortaya koymuş olduğunuz düşünceler de kendi kendisiyle çelişki içerisindedir. Ve şunu dile getirmek isterim ki: Bakın, Türkiye Cumhuriyeti devleti terörle mücadele etmektedir. Teröre karşı hiçbir şekilde müsamahasız, en üst şekilde mücadele etmektedir. Türkiye’nin terörle mücadelesinde ve teröre karşı verdiği şehitlerinde sesi çıkmayanlar, uluslararası terör örgütlerine karşı hiçbir şekilde geri durmaksızın bu aziz milletin evlatları mücadele ederken gelip milletin kürsüsünden bununla alakalı tek kelimeyi ortaya koyamazken bizden hesap sorma hakkına sahip değildirler, bunu reddediyorum çünkü Türkiye Cumhuriyeti uluslararası anlamda terör örgütü olarak nitelendirilmiş bütün terör örgütlerine karşı mücadele etmektedir.

Bu anlamda, hepinizi sevgiyle saygıyla tekrar selamlıyorum. Ülkemizin ilişkileri ve anlaşmaları şeffaftır, diplomasi geleneğine uygundur.

Bu anlamda, hepinize saygılar sunuyorum, hayırlı günler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Altay…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Bakanın konuşmasına bir açıklık getirmesi gerekir. Yani uluslararası, neyse…

“Bu kürsüde terör örgütlerini eleştiremeyenler bize bir şey diyemez.” derken kimi kastettiniz?

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) – Eleştiremeyenleri kastettim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hayır, bizim hatibimizin peşine siz konuştunuz, hatibimize cevap gibi oldu.

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) – Hayır, sizin hatibinizin peşine konuşmadım.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bu, Sayın Gök’ün terör örgütlerine laf edemediği manasını taşır, Sayın Gök’ün bu konuda kürsüden cevap vermesi gerekir efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Efendim, böyle bir usul…

BAŞKAN – Sayın Kılıç…

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) – Sayın Altay, benim söylediklerimde Sayın Gök’ün cevap vermesi gereken…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Arkadaş, Sayın Bakan…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Efendim, sataşma söz konusu değil.

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) – Bir sataşma yok efendim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ya, o zaman çıksın… Herkesi töhmet altında bırakıyor. Terör örgütlerine laf edemeyen kim?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Zaten cevaben çıktı, cevabını verdi.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Terör örgütüne laf edemeyen kim, çıksın söylesin. Söyle oradan. Yoksa Sayın Gök’e söz talep ediyorum.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Buradan sataşma çıkarsa teselsül olur efendim. Teselsül batıldır, böyle bir usul olmaz.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Olur olur.

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) – Kim üstüne alınıyorsa…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Ya, gerek yok efendim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, efendim, tekrar arz edeyim. Meclis kürsüsünde bir hatip kendisinden önce konuşan hatibe cevap verirken isim vermese bile “bu kürsüde terör örgütlerine laf edemeyenler” diye bir ifade kullanırsa buradan algılanan Sayın Gök’tür.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – E, kabul etmiş olur.

BAŞKAN – Sayın Gök, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – O zaman İYİ Parti de mi bundan gocunacak? İYİ Parti de mi şey yapacak canım?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ben karışmam. Levent Bey’e cevap verdiniz çünkü siz.

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) – Ben Sayın Gök’ün hiç böyle anladığını zannetmiyorum.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ben alınmam, ben alınmam. Ben o konuda çok açık ve netim. Oradan beri laf yetiştirmeye çalışma Sayın Cahit Bey!

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ben de alınmadım canım, itham ediyorlar zaten.

Terör örgütleriyle düşüp kalkan sizsiniz, biz değiliz.

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

5.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, İstanbul Milletvekili Akif Çağatay Kılıç’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, irticalen konuşmalarda kimi konuşmacılar maksadını aşan konuşmalar da yapabilir, ben Sayın Kılıç’ın konuşmasının böyle olduğunu düşünürüm. Ben bu Meclisi yönetirken de bu kürsüden de bütün terör örgütleriyle ilgili düşüncelerimi defalarca ifade etmiş bir kardeşinizim. O nedenle, Sayın Kılıç'ın söylediği bu sözler havada kalır. Bu kürsüden söylüyorum ki yüce Parlamentonun önünde PKK’yı, IŞİD’i, DHKP-C’yi, FETÖ’yü ve masum insanları öldüren bütün terör örgütlerini lanetliyorum.

Şimdi, Sayın Kılıç'ın benim verdiğim bir soruya esas cevap vermesini ben beklerdim. Sayın Kılıç, terör örgütleri konusunda bir tereddüt yok ama Katar'ı “tek millet, iki devlet” gibi gören bir anlayışla benimsediğiniz ve sevdiğinize göre, Katar'ın Güney Kıbrıs’la yaptığı anlaşma konusunda sizin burada bir çift laf söylemeniz gerekirdi bence, değil mi? Yani Güney Kıbrıs'la ilgili anlaşmayı Katar nasıl yapabildi? Kuzey Kıbrıs'a elçilik sözü verilip de Güney Kıbrıs'a elçiliğin niçin açıldığını, Kuzey Kıbrıs'ı Katar'ın niye tanımadığını ve elçilik açmadığını açıklamanız gerekirdi. Bakın, milliyetçi olmak bunları sorgulamaktan geçer değerli arkadaşlarım.

Ben bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Katar'ın -iktidarın çok sevdiği anlaşılıyor ki- Sayın Kılıç'ın da itibar ettiği Katarlıların Güney Kıbrıs'taki anlaşmayla doğal gaz aramalarından rahatsızlık duyduğumu ifade ediyorum, bunu belirtiyorum. Kuzey Kıbrıs'a niçin elçilik açılmadığını soruyorum?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LEVENT GÖK (Devamla) - Kuzey Kıbrıs'ta pek çok yurttaşımızın, soydaşımızın katledilmesine neden olan Makarios'un Katarlılar tarafından bir şeref nişanı olarak niçin kabul edildiğinin de açıklanmasını istiyorum. Tablo bu. Olayları fazla büyütmeyin, sorular bunlar, sorular açık ve net. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Başkan.

Sayın Kılıç…

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) - Sayın Başkanım, Sayın Gök ismimi vererek oradan birtakım sataşmalarda bulunmuştur.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Soru sordu, soru sordu.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Her isim veren…

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

6.- İstanbul Milletvekili Akif Çağatay Kılıç’ın, Ankara Milletvekili Levent Gök’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Tabii, Engin Bey tecrübeli bir Grup Başkan Vekili ancak bugün herhâlde görüşmeleri takip etmedi.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – İsmimi verdi efendim, iki dakika da ben rica edeceğim.

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Sayın Altay, benden önce bu kürsüde hangi partinin temsilcisi konuştu?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Levent Bey konuştu.

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Benden önce hangi…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Önerge sahibi Levent Bey konuştu.

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Siz dediniz ki: “Sizden önce kürsüde söz alan kişiyi algılar.” Benim söylediklerim net. Terör örgütlerine “terör örgütü” diyemeyen, uluslararası herhangi bir şekilde kabul edilmiş olan bir terör örgütüne “terör örgütü” diyemeyenlerin bize hesap sorma hakkı yoktur; bundan kim üstüne ne alınıyorsa alınsın.

Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Haydi bakalım!

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Altay…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Bakan sırf “İsmim geçti.” dedi, kürsüye yürüdü, söz talep ediyorum.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Efendim, böyle sataşma olur mu?

BAŞKAN – Ama bir selamlamaydı size efendim, size bir sataşma yoktu.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Selamlama değil efendim.

BAŞKAN – Sataşma yoktu efendim size.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Var, sataşma olmaz mı efendim, çok açık sataşma var.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Terörle iltisaklı hâle gelir efendim, Cumhuriyet Halk Partisi terörle iltisaklı hâle gelir böyle.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – “Tecrübeli bir Grup Başkan Vekili...”

BAŞKAN – Tecrübelisiniz efendim, tecrübelisiniz siz.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hayır, hayır. Tecrübesizlik yaptığımı ima etti efendim, etmediyse bile…

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) – Ben tecrübenize işaret ettim, öyle bir şey söylemedim.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)

7.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, İstanbul Milletvekili Akif Çağatay Kılıç’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Şimdi, ben, Sayın Levent Gök’e çok teşekkür ederim; Katar gerçeğini hem yüce Meclise hem aziz milletimize çok derli toplu bir şekilde ortaya koydu. Bunun savunması, “Efendim, terör örgütlerine…” Evet, bizi kastetmediğini şimdi beyan etti Sayın Bakan; bizi kastetse hem bozulurdum hem farklı bir refleksim olurdu. Cumhuriyet Halk Partisi kadar terör örgütleriyle mesafeli, tavrı net bir parti, biz…

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – İç içe, iç içe.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – PYD terör örgütü mü? YPG terör örgütü mü?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ha, söyleyeyim, fotoğrafları getireyim.

Biz, işine geldi mi hendek kazdırıp kaymakamları, valileri PKK’lıların başına şantiye şefi olarak dikmedik. (CHP sıralarından alkışlar) Biz Oslo’da, Kandil’de, Habur’da, bilmem nerede işimize gelince… Biz o zaman da “Devlet, terör örgütleriyle pazarlık yapmaz.” dedik, yaptınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Neyse, geçelim o işi, o işi geçelim.

Meclis TV’yi sonradan açanlar için tekrar altını çiziyorum: Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin başına bela olan, aziz milletimizin bağımsızlığına tasallut eden PKK dâhil, FETÖ dâhil, IŞİD dâhil bütün terör örgütlerine karşı net bir duruşa sahiptir; konjonktürel değildir, konjonktürel davranmıyoruz.

Ben, Katar gerçeklerini bu kadar mükemmel bir şekilde ortaya koyan ve ortaya koyduğu hiçbir teze karşı tez üretilemediği için Sayın Levent Gök’e grubum adına çok teşekkür ediyorum efendim.

Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, Türkiye ve Katar arasındaki ekonomik ilişkilerin, Türkiye’nin ulusal, uluslararası, ekonomik ve siyasi çıkarlarına ne tür zararlar verdiği ve gelecekte ne tür maliyetler çıkaracağının araştırılması amacıyla 11/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Ocak 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Arkadaşlar arada bir kalksınlar, otursunlar! (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun gündemindeki sıralama ile çalışma gün ve saatelerinin yeniden düzenlenmesi ve 301 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 11/1/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                       Cahit Özkan

                                                                                                                                                                                                                           Denizli

                                                                                                                                                                                                         AK PARTİ Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Bastırılarak dağıtılan 301 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin kırk sekiz saat geçmeden gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 1’inci sırasına, yine bu kısımda bulunan 291 ve 190 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin ise yine bu kısmın sırasıyla 2’nci ve 3’üncü sıralarına alınması ve bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun;

13 Ocak 2022 Perşembe günkü birleşiminde 300 sıra sayılı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu'nun görüşmelerinin yapılması,

11 Ocak 2022 Salı günkü (bugün) birleşiminde 301 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümünde yer alan maddelerin oylamalarının tamamlanmasına kadar,

12 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde 301 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

12 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde 301 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 13 Ocak 2022 Perşembe günkü birleşiminde 301 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

12 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde 301 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanması hâlinde ise 13 Ocak 2022 Perşembe günkü birleşiminde 300 sıra sayılı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu'nun görüşmelerinin tamamlanmasına kadar

çalışmalarını sürdürmesi,

301 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,

Önerilmiştir.

301 sıra sayılı Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 78 milletvekilinin Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058)

Bölümler

Bölüm Maddeleri

Bölümdeki Madde Sayısı

1. Bölüm

1 ila 9’uncu maddeler

9

2. Bölüm

10 ila 18’inci maddeler

9

TOPLAM MADDE SAYISI

18

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.

Buyurun Sayın Oluç. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın vekiller; bugün burada ve yarın yine ekonomiyle ilgili, işçileri, emekçileri ilgilendiren, emeklileri ilgilendiren bir kanun teklifini görüşeceğiz.

Şimdi, Cumhur İttifakı’nda Türkiye’nin büyük bir ekonomik ve sosyal kriz yaşadığını defalarca söyledik, kabul etmediler ama ne kadar kabul etmezlerse etmesinler aslında sokaklarda, fabrikalarda, tarlalarda, atölyelerde, her yerde ekonomik ve sosyal krizin insanların canını yakmaya devam ettiği çok aşikâr, belli. Bugün ve yarın konuşacağımız mesele de zaten emeklilerle ilgili ağırlıklı olarak. Emeklilerin, gerçekten, maaşlarının 2.500 liraya çıkarılması gibi yani vicdansızlıkla dolu bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız.

Bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının “Faiz sebeptir, enflasyon neticedir.” safsatası ve takıntısı yüzünden Türkiye’de yaşayan bütün halk büyük bir sıkıntı çekti ve çekmeye devam ediyor. 2021 yılının Kasım ayında yüzde 16’ydı faiz oranı, aynı ayda enflasyon yüzde 21’di. Aradan bir ay geçti, faiz oranı 2 puan düşürüldü, yüzde 14 yapıldı; enflasyon fırladı, yüzde 36 oldu, son on dokuz yılın en yüksek enflasyon oranına erişildi. Yani başekonomistin teorisi bir ay bile dayanamadı, çöktü. Arkasından “kur korumalı faiz” diye başka bir safsatayla karşı karşıya kaldık, tam bir algı operasyonu. En sonunda, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı “Ya, dua edin de tutsun." dedi. Bu noktaya gelindi, bu da çöktü ve çökmeye mahkûm olan bir şey. Şimdi, bugün bunu konuşacağız. Biz bu getirildiği zaman dedik ki: “Hazinenin böyle bir harcama yapma yetkisi yok, yasası yok. Nasıl yapıyorsunuz bunu?” Bize, burada, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili dedi ki: “Bilmeden konuşmayın ya, var yasası bunun.” Sonra ne oldu? İşte, yasasının olmadığı ortaya çıktı, bugün getirdiniz kanun teklifiyle. “Olmayan yasaya dayanarak harcama yapıyorsunuz, insanları kandırıyorsunuz.” dedik. Bugün getirdiniz, şimdi bu yasayı çıkarmaya çalışıyorsunuz.

Bakın, yaptığınız o uygulamayla da aslında reel ekonomide hiçbir rahatlama olmadı, biliyorsunuz, değil mi? Döviz düşünce reel hayatta tek bir indirim gerçekleşmedi. Ya, 20 Aralıkta 1 dolar 17 liraydı, benzinin litresi 12,28’di; 11 Ocakta dolar 13,77 oldu, benzinin litresi 13,63’e çıktı yani bir indirim de gerçekleşmedi. Şimdi, Türkiye, bu iktidarla birlikte, yeniden, döviz, enflasyon ve faiz sarmalına girdi ve çoklu krizi yaşıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

Şimdi, bakın, Sefalet Endeksi’nde en kötülerden başlıyor sıralama, biliyorsunuz; 156 ülke arasında 21’inci oldu Türkiye. Sefalet Endeksi’nde yüzde 47’yi geçti, Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara geldiği 2002 yılındaki seviye yüzde 40’tı yani siz, yalan TÜİK rakamlarına rağmen 2002’nin üstüne çıktınız.

Bakın, bir noktaya dikkat çekmek istiyoruz. 2022 yılı bütçesini konuştuk burada. ÖTV geliri olarak öngörülen miktar 220 milyar Türk lirasıdır. Peki, 5’li çetenin yani iktidarın yandaşı olan firmaların, holdinglerin vergi istisnası ve muafiyeti ne kadardır? 335 milyar Türk lirası. Biz diyoruz ki: “Gelin, ÖTV'yi kaldıralım, 220 milyar Türk lirası ÖTV'yi kaldıralım, 5’li çeteye 335 milyar lira sağlanmasın.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – ÖTV kaldırıldığı zaman bu ülkedeki 84 milyon insan bundan faydalanacak ve yararına bir iş olacak ama siz 220 milyar Türk liralık ÖTV'yi kaldırmak yerine 5’li çeteye ve onlarla birlikte hareket eden holdinglere 335 milyar Türk lirası vergi istisnası ve muafiyeti sağlama konusunda kararlısınız.

Bir kez daha söylüyoruz, bütün partilere çağrı yapıyoruz: 5’li çete mi, yoksa 84 milyon insanın rahatlaması mı? Bunun cevabının verilmesi gerekiyor. Bunun cevabını vermeyen iktidar, işte, emeklilerin maaşını 2.500 liraya çıkarıyor asgari ücret 4.250 lira olmuşken. Ve biz diyoruz ki: “Emeklilerin en düşük maaşı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.” Bunu da kabul etmiyor bu iktidar. Bunu tartışmaya devam edeceğiz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Engin Altay.

Buyurunuz Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.

Şimdi, AK PARTİ grup önerisiyle 301 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin gündemin 1’inci sırasına alınması ve temel kanun olarak görüşülmesi öneriliyor. Önce, bu kanun teklifinin içinde olumlu, bizim de kabul oyu vereceğimiz maddeler var, bizim kabul edemeyeceğimiz maddeler de var; hatiplerimiz bunları ayrıntılı olarak kanun görüşmeleri sırasında ortaya koyacaklar. Ben bir şeyi merak ediyorum; bu kanun teklifinin 1’inci maddesinden muradınız nedir? Ne yapmak istiyorsunuz? Plan ve Bütçe Komisyonunda, hem İYİ Parti hem CHP hem HDP müteaddit defalar bunu sordu; Allah için bir AK PARTİ sözcüsü de temsilcisi de çıkıp “Biz bu 1’inci maddeyi şu, şu, şu sebepten getiriyoruz, buna ihtiyaç var.” da demedi. Eğer çok gizli, çok özel bir şeyse bunun başka yolları da var, bütün bunlar yapılabilir ama bu 1’inci madde, Parlamentonun ve ülkenin onurunu zedeleyecek bir maddedir bize göre.

Şimdi, arkadaş, burası bir sömürge ülke değil, başka ülke istedi diye kanun çıkmaz.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Avrupa ülkelerinde de var.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Avrupa Birliği müktesebatıyla ilgili değil.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Amerika’da da var.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Biz istiyorsak, biz ihtiyaç görürsek olur. Bu Mecliste Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı yapmış bir beyefendi var, bir milletvekilimiz var. Sanıyorum, kendisi bu konuda bir değerlendirme yapacaktır.

Efendim, başka ülkelerde başka örnekler var; olabilir. Benim derdim şu: Plan ve Bütçe Komisyonunda bunu somut bir şekilde, şeffaf bir şekilde ortaya koymamanız. Biraz önce Sayın Levent Gök’ün Katar ilişkilerinde anlattığı; devletler arası ilişkiyi kişiler arası, şahıslar arası ilişki gibi yürüttüğünüz için de bizde endişeye yol açıyor; bu bir.

İkincisi, değerli arkadaşlar, 12’nci madde için 21 Aralık itibarıyla siz bir işlem başlattınız; bu işlem gayriyasal, gayrikanuni, illegal. 21 Aralıktan beri yaptığınız bir gayrimeşruluğu, gayrikanuniliği şimdi kanuni hâle getireceksiniz. Getirirken de ayrıca, bu 12’nci madde kapsamında Maliye Bakanına bu yetkiyi bir kanun içinde veremezsiniz, Maliye Bakanına bu yetkiyi Meclise bir ek bütçe göndererek yapabilirsiniz. Yani kanun yapılan yerde kanunları çiğnemekten ne kadar zevk alıyorsunuz, ben anlamıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Şu Meclise, şu Meclisi kuranlara, bu cumhuriyeti kuranlara, onların aziz hatıralarına biraz saygı rica ediyoruz ya, biraz saygı rica ediyoruz! Saray her istediğini yapacak, Meclis arkasından işlem tamamlayacak. Bu kafayı değiştirin! Bu kafa, en çok Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi şahsiyetine hakarettir. (CHP sıralarından alkışlar) Ama sizin kafa aynı, İçişleri Bakanı da muhtarlara diyor: “Siz yıkın, hukuk arkadan gelir.” Olmaz arkadaşlar!

Şu kanun teklifinde bizim de alkışladığımız, kabul oyu vereceğimiz maddeler var. Bunu bir kere de doğru dürüst, şuradan el birliğiyle, gönül rızasıyla “Bugün güzel bir iş yaptı bu Meclis.” deyip çıkarın bizi ya! Getirdiğiniz her torbada bir musibet, bir gayrimeşruluk, bir gayrinizamilik olmak zorunda mı kardeşim ya; ayıptır, günahtır ya! (CHP sıralarından alkışlar) Yazık, Meclisin itibarıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefiyle böyle oynanmaz! “Efendim, bir ülke istedi.” İstediyse istedi, bunu kabul etmemiz mümkün değil değerli arkadaşlar.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, AK PARTİ grup önerisinin oylanmasından önce grubumuzun yoklama talebi vardır efendim.

BAŞKAN – Bir yoklama talebi var.

Sayın Altay, Sayın Bingöl, Sayın Köksal, Sayın Bülbül, Sayın Antmen, Sayın Arı, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Aygun, Sayın Şeker, Sayın Çakırözer, Sayın Kaya, Sayın Tuncer, Sayın Emecan, Sayın Özkan, Sayın Şahin, Sayın Öztunç, Sayın Aydın, Sayın Sarıaslan, Sayın Kasap, Sayın Gök.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.27

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.38

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Pusula sunan sayın milletvekilleri Genel Kurulu lütfen terk etmesinler.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun gündemindeki sıralama ile çalışma gün ve saatelerinin yeniden düzenlenmesi ve 301 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İç Tüzük 60’a göre söz taleplerini yerine getireceğim.

Sayın Filiz…

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

28.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan rapora ilişkin açıklaması

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan rapora göre, madde bağımlıları içinde ortaokul ve dengi okul mezunu yüzde 40; ilkokul mezunu yüzde 32; lise mezunu yüzde 22; üniversite, yüksekokul mezunu yüzde 3; okuma yazması olmayan yüzde 2; okuryazar yüzde 1 oranındadır. Yani genç nüfusta uyuşturucu, sigara ve alkol gibi madde bağımlılığı hızla yaygınlaşmaktadır. Aileler yakınlarının tedavileri için AMATEM’e başvurmalarına rağmen yoğunluk nedeniyle bu merkezlerde yer bulunamıyor. Madde bağımlılığıyla mücadele için Aile ve Sosyal Hizmetler, Millî Eğitim, Gençlik ve Spor, Sağlık ve İçişleri Bakanlıkları, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte hazırlanacak ulusal bazda madde bağımlılığıyla mücadele eylem planının ivedilikle hazırlanıp hayata geçirilmesi gerekmektedir diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Yokuş…

29.- Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş’un, Konyaspor ve Millî Takım oyuncusu Ahmet Çalık’ın vefatına ilişkin açıklaması

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu sabah Ankara-Niğde kara yolunda meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu Konyaspor’umuzun millî futbolcusu Ahmet Çalık Bey, Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Merhuma Allah’tan rahmet diliyor; başta Konyaspor camiası olmak üzere spor camiamızın, ailesinin ve büyük Türk milletinin başı sağ olsun diyorum.

BAŞKAN – Sayın Aycan…

30.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, Sağlıkçılar Günü’ne ve Türk Tabipleri Birliği yönetimini kınadıklarına ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bugün Sağlıkçılar Günü, tüm sağlık personelini kutluyoruz. Coronavirüs salgınıyla sağlıkçıların yükü bir kat daha artmıştır, özverili çalışmalarını takdir ediyoruz ama sadece takdir etmek yetmez; sağlık personelinin çalışma şartlarını iyileştirmeliyiz, yükünü azaltmalıyız, özlük haklarında, ücretlerinde gerekli iyileştirmeleri yapmalıyız. Tüm sağlık personelinin ek ödemesinin sabitlenmesini, maaşla birlikte herkese verilmesini ve emekliliğe yansıtılmasını ve 3600 ek gösterge hakkının da verilmesini bekliyoruz.

Sağlıkçılar Günü’nde sadece Türk Tabipleri Birliği yönetimini tebrik etmiyor, üstelik kınıyoruz. Türk Tabipleri Birliği yönetimi, Türk tabiplerinin temsilcisi olamaz, açıklamalarının sadece kendilerini bağladığını belirtmek isterim. Bu yönetim, bilimsellikten uzak, tamamen kasıtlı açıklamalara bir yenisini daha eklemiştir. Her zaman Türkiye'nin düşmanlarıyla birlikte hareket eden, Türkiye'nin karşısında tutum gösteren bir örgüt hâline gelmiş olan Türk Tabipleri Birliği yönetimi, Türk tabiplerinin temsilcisi olamaz.

BAŞKAN – Sayın Köksal…

31.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Afyonkarahisar ili Şuhut ilçesi Hallaç köyünde bulunan atık su arıtma tesisinin çalıştırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Seçim bölgem Afyonkarahisar ili Şuhut ilçesi Hallaç köyünde bulunan atık su arıtma tesisi, yüksek elektrik maliyeti gerekçesiyle çalıştırılmıyor. Atlıhisar, Güneytepe, Kayabelen ve Balçıkhisar köyleri, bu tesis çalışmadığı için kirlilik ve pis kokudan dolayı büyük mağduriyet yaşıyorlar. Vergisini ve atık su bedelini ödeyen ancak atık su arıtma tesisi çalışmadığı için aynı zamanda hastalık riskiyle de karşı karşıya kalan köylüler, bir an önce tesisin çalıştırılmasını istiyorlar. Yandaşlarına çifter çifter maaş bağlayanlar, 5’li çetenin garanti ödemesine para basanlar; lütfen, bu tesisi çalıştırın, hiçbir şey insan sağlığından daha önemli değildir.

BAŞKAN – Sayın Aygun…

32.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, çiftçilere arpa satışının yüzde 1 KDV’yle yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

“Toprak Mahsulleri Ofisi, çiftçinin kara gün dostudur.” diye yazıyordu depolarda, silolarda ama bakıyoruz ki acaba öyle mi? Yurt dışından getirmiş olduğu, ithal etmiş olduğu buğdayı, arpayı sanayiciye yüzde 1 KDV’yle verirken, asıl hayvancılıkta üretici olan çiftçilerimize ise yüzde 8 KDV’yle arpa satışı yapıyor. Bu adaletsizliğe “Dur!” demek acaba ne zaman gerçekleşmiş olacak diye soruyorum AKP yetkililerine. Sözde, demişlerdi ki: “Çiftçilerimize de yüzde 1 KDV uygulayacağız.” ama gerçekleşen bir şey yok. AK PARTİ sadece söylüyor ama hiçbir şey gerçekleşmiyor, çiftçimizin arpada karşılaştığı tablo da aynı; hâlâ yüzde 1 KDV yerine yüzde 8 KDV’yle gerçek üreticilere arpa satışı var, bu ayıp bize yeter diyorum. Biz sanayicinin yanında mıyız yoksa gerçek üretici olan çiftçinin yanında mıyız? Bir an evvel bunu görün diye bekliyoruz. İnşallah, yüzde 1 KDV’yi bir an evvel uygularsınız diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Antmen…

33.- Mersin Milletvekili Alpay Antmen’in, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan askerlere ve kendilerini sevdiklerini söyleyen erkekler tarafından katledilen Raziye Oskay ve Avukat Dilara Yıldız’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

ALPAY ANTMEN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Urfa Akçakale’de şehit düşen başta Gülnarlı hemşehrim Ertuğrul Ulupınar olmak üzere 3 askerimize Allah’tan rahmet, kederli yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Bu arada, ülkemizde, bir günde 2 kadın daha sözde kendilerini sevdiklerini söyleyen erkekler tarafından katledildi. Seçim bölgem Mersin’de kız kardeşimiz Raziye Oskay ve İstanbul’da meslektaşım Avukat Dilara Yıldız, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkanların sorumluluğunda olmak üzere, erkek despotizmine kendi eylem ve söylemleriyle destek olanlar yüzünden katledildiler. İstanbul Sözleşmesi hayat kurtarır diyorum; İçişleri Bakanını görevini doğru düzgün yapmaya davet ediyorum. Ölen kardeşlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Çakırözer…

34.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in, Soma’da acılı madenci yakınlarına tekme atan Yusuf Yerkel’in ödüllendirilerek Frankfurt’a ataşe yapılmasını protesto ettiklerine ve Eskişehir’in Sevinç köyünde kömür ocağı açılmasına izin vermeyeceklerine ilişkin açıklaması

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

301 madencimizin katledildiği Soma’da acılı madenci yakınlarına tekme atan Yusuf Yerkel’in ödüllendirilerek Frankfurt’a ataşe yapılması milletimizin vicdanını sızlatmıştır, atamayı protesto ediyorum. Bu tekmeciye vergilerimizden yapılacak binlerce euroluk ödemeleri helal etmiyoruz. Vicdanları kanatan bu atama derhâl geri alınmalıdır. Bu tekmeci ve diğer rüşvetçi ve partizan büyükelçileriniz, bugün olmasa bile millet iktidarında işgal ettikleri koltuklardan derhâl geri çekilecektir.

Değerli milletvekilleri, tüm dünya çevreyi korumak için kömürden vazgeçiyor ama bu iktidar, Eskişehir'in Sevinç köyünde, Anadolu'nun buğday deposu Alpu ovamızda havayı, suyu, toprağı zehirleme inadından vazgeçmiyor. Tarım ve hayvancılık merkezi olan bu bölgeye kömür ocağı açma projesi yeniden gündemde. Görüyoruz ki Paris Anlaşması'nı imzalamakla, Bakanlığın ismine “iklim” eklemekle çevre korunmuyor. Köylüsüyle, kentlisiyle 900 bin Eskişehirli nasıl Alpu ovamızda zehir santrali yapılmasına izin vermediysek şimdi de Sevinç köyünün, Eskişehir'imizin kömür solumasına, zehir solumasına da izin vermeyeceğiz; bereketli topraklarımızı, temiz havamızı, berrak suyumuzu hayatımızın sonuna kadar koruyacağız.

BAŞKAN – Sayın Açanal…

35.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanal’ın, Şanlıurfa Akçakale’de şehit olan Enes Koç, Murat Alyakut ve Ertuğrul Ulupınar’ı rahmetle andığına ve Şanlıurfa’ya eğitim alanında yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması

ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sözlerime başlamadan önce Akçakale Hudut Kapısı'nda PKK'nın hain saldırısı sonucu şehit olan Enes Koç, Murat Alyakut ve Ertuğrul Ulupınar şehitlerimizi rahmetle anıyor, kederli ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, hizmette sınır tanımayan AK PARTİ kadroları, 2022 yılında da aynı disiplinle çalışmaya devam etmektedir. Seçim bölgem Şanlıurfa'yı ziyaret eden Millî Eğitim Bakanımız, 2022 yılı için de mevcut yatırımlara ilave olarak 14 ilkokul, 19 ortaokul, 1 lise ve 39 anaokulu yapılması müjdesini vermiştir. Bu vesileyle, başta Genel Başkanımız Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a ve Millî Eğitim Bakanımız Sayın Mahmut Özer'e Urfa'm adına teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Subaşı…

36.- Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşı’nın, Türkiye’nin dost ve kardeş Kazakistan’la dayanışma içerisinde olduğuna ilişkin açıklaması

YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir ) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

2 Ocak 2022 tarihinde dost ve kardeş Kazakistan'da üzücü olaylar başladı. Kazakistan, gerek Türkiye için gerekse Türk Devletleri Teşkilatı için önemli bir ülkedir. Kazakistan’ın istikrarı, huzuru Türk dünyası için çok önemlidir. Kazakistan’da yaşanan gelişmeleri üzüntü içerisinde takip ediyoruz. Bu vesileyle, kardeş kavgasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Türkiye, dost ve kardeş Kazakistan’la dayanışma içerisindedir. Kazakistan’da yaşanmakta olan gerginlik ve kaosun en kısa zamanda sona ermesini diliyorum. Kazakistan halkının dış müdahaleye imkân vermeden karşılıklı güven, diyalog ve sağduyuyla sorunları çözeceğine inanıyorum. Türkiye'ye ihtiyaç duyulması hâlinde Azerbaycan-Karabağ’da olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti her türlü desteğe hazırdır diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler (Devam)

2.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, (2/1251) esas numaralı Çiftçilerin Kamu Bankaları, Özel Bankalar ve Tarım Kredi Kooperatiflerine Olan Kredi Borçlarının Faizlerinin Silinmesi ve Borçlarının Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/153)

9/6/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TBMM Başkanlığına vermiş olduğum (2/1251) esas numaralı “Çiftçilerin Kamu Bankaları, Özel Bankalar ve Tarım Kredi Kooperatiflerine Olan Kredi Borçlarının Faizlerinin Silinmesi ve Borçlarının Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Teklifi”nin TBMM İçtüzüğü’nün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                                                                                   Okan Gaytancıoğlu

                                                                                                                                                                                                                           Edirne

BAŞKAN – Önerge üzerinde teklif sahibi olarak Edirne Milletvekili Sayın Okan Gaytancıoğlu konuşacaktır.

Buyurun Sayın Gaytancıoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifini 2018’de vermiştim. O zaman çiftçinin borcu özel bankalar, Tarım Kredi Kooperatifleri, Ziraat Bankası, kamu bankaları hepsi 100 milyar liraydı. Sayenizde, uyguladığınız yüksek girdi fiyatları, düşük ürün fiyatları sayesinde çiftçinin borcu 210 milyar liraya çıktı; hâlâ da gidiyor. Artık bu görüntüler Türkiye’de ciddi anlamda yaşanıyor, ne yazıyor: “icraburada.com.” Girin, dünya kadar icralık traktörle karşılaşabilirsiniz; işte, AK PARTİ iktidarının Türk tarımını yirmi yılda getirdiği durum bu.

Evet, bu da bundan sonra çiftçinin kullanacağı alet yani geriye dönüş; cumhuriyeti kurarken atalarımız, dedelerimiz kağnıyla, öküzle toprakları işliyorlardı, yine oraya gidiyoruz. Neden? Geçen hafta bu traktörü, bu icralık olan traktörü iki hafta önce tam bin liraya doldurabiliyorduk; son zamlardan sonra 2 bin liraya doluyor. Artık bununla mazot alıyor çiftçi. Neden? Parası yok, bin lira nereden bulsun, 2 bin lira nereden bulsun? Siz, çiftçiyi bu hâle getirdiniz ama hiç farkında değilsiniz.

Şimdi, Grup Başkan Vekili diyor ki: “Biz zaten bunu yapmıştık.” Evet, yaptınız; tam 20 bin çiftçi borcunu ödeyemedi. Bugün Ankara’ya geldi onlar yine, 12’nciye geliyorlar, dertlerini anlatıyorlar; siz de gazlarını alıyorsunuz, geri gönderiyorsunuz, “Halledeceğiz.” diyorsunuz, halletmiyorsunuz. Her taraf satılık tarla dolu, icralar dolu. Bakın, borçlar sizin yüzünüzden oldu. Neden sizin yüzünüzden oldu? Çünkü uyguladığınız politika, yüksek girdi fiyatları, düşük ürün fiyatları.

Peki, çiftçi nasıl borçlandı? Bu yüksek girdi fiyatlarına dayanamadı çiftçi ama başka bir işi yok, üretmeye devam etti. Baktı, gördü, girdi satın alamıyor, ürünü para etmiyor, dedi ki: “Ya, hanım, şu bileziklerini versene Tarım Kredinin borcunu ödeyelim, Ziraat Bankasının borcunu ödeyelim.” Bu on sene önceydi, o zaman eşlerde bilezik vardı, bilezikler bozduruldu, borçlar ödendi. Ertesi yıl yine düşük ürün fiyatları çünkü ürünler nereden geliyor? Başka ülkelerden geliyor. Siz Türkiye'yi ithal ürünler cenneti hâline getirdiniz, her şeyi ithal ediyorsunuz. O sene ne oldu? O sene de dediler ki: “Ya, bari tarlayı ipotek edelim.” ondan sonraki sene “Traktörü ipotek edelim.” ondan sonra “5 dekar tarla satalım.” ondan sonra “Başka bankaya gidelim, o bankadan çekelim, başka bankaya yatıralım.” Sonra ne yapalım? “İnekleri satalım.” Yani, çiftçi sizin yüzünüzden her türlü taklaları ata ata borcunu bir türlü bitiremedi. Bakın, 2018’de 100 milyar lira olarak vermişim bu kanun teklifini, şu an 210 milyar lira, bir de bunlar kayıtlı. Kayıtlı olmayan yani aracılardaki, tefecilerdeki borçlar hariç.

Peki, çiftçi ne yapıyor? Her şeye rağmen üretmeye çalışıyor ama siz, ona, gübre bile kullandıramıyorsunuz. Şu anda tarlalar gübre bekliyor, özellikle üre gübresi. Ya, 1 ton üre gübresi 13-14 bin lira; 1 dekar tarlada bu kadar. Yani sizin hiç fiyatlardan haberiniz yok mu? Çiftçiniz nereye gidiyor? Biz bas bas bağırıyoruz, “Gıda krizi geliyor.” diyoruz, sizin bakanınız seralarda fotoğraf çektiriyor, “Gıda krizi yok.” diyor. Arkadaşlar, seralarda domates, biber yetişiyor. Biz tarlalardaki krizden bahsediyoruz; çiftçi tarlaya nasıl gitsin, tarlasındaki kullanacağı traktör icralık. Siz bunların hiç farkında değilsiniz, sürekli her şeyi ithalatla çözmeye çalışıyorsunuz, bir de ithalat zamanlarınız o kadar yanlış ki çiftçi tarladayken siz ithalat düğmesine basıyorsunuz.

AYHAN BARUT (Adana) – Mazot, mazot.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) – Ya, bırakın, çiftçi tarlasını sürsün, ürününü hasat etsin, ürününü satsın, birkaç ay sonra ithalat yapın en azından ama siz rakip oluşturuyorsunuz. Örneğin, buğdayı çiftçi 2.250 liradan sattı, siz daha on beş gün sonra Rusya’dan 3.343 liraya ithalat yaptınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Gaytancıoğlu.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) – Her şeyi ithal ediyorsunuz. Şimdi, tabii ki ben sizden bu kanun teklifine “evet” demenizi isteyeceğim, siz “hayır” diyeceksiniz ama ben de bizi izleyen çiftçilere biraz daha bekleyin çiftçi kardeşim, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında zaten biz bir hafta içerisinde çiftçinin faizini sileceğiz, ana parayı da ne yapacağız arkadaşlar? Burada yazdığı gibi dört yıl -kırk sekiz ay- eşit faizle böleceğiz, çiftçi rahat bir nefes alacak. Her yıl 4 milyon dönüm alana su götüreceğiz, 35 yaşına kadar olan bütün köylü, çiftçi gençlerimizin sigorta primlerini ödeyeceğiz, ithalatı durduracağız. Neden? Çiftçiye destek vereceğiz, yasalardaki yazan destekleri uygulayacağız. Yasa ne diyorsa onu yapacağız yani şu an sizin verdiğiniz desteğin yaklaşık 3 katını biz çiftçiye vereceğiz üretsin diye. Başka bir şey istemiyoruz. Üreten bir Türkiye, hakça bölüşen bir ülke. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

IX.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Plan ve Bütçe Komisyonunda boşalan ve İYİ Parti Grubuna düşen 1 üyelik için Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özen’in bir söz talebi vardır.

Buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

37.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özen’in, eğitimin dinselleştirilmesine ilişkin açıklaması

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) – Teşekkürler Başkan.

Millî Eğitim Şûra Toplantısı’nda okul öncesi eğitim dönemindeki bebeklere zorunlu din dersi eğitimi tavsiye kararı alındı. Bu karar, çoğulculuğa aykırı olduğu gibi, halkların ve inançların bir arada barış içerisinde yaşamasını güçleştirmektedir. Devletin görevi her türlü inanca, inananlara ve inanmayanlara karşı eşit mesafede durmaktır. Yıllardır Alevilerin temel talepleri içerisinde yer alan “zorunlu din dersleri kaldırılsın” isteği yerine getirilmediği gibi anasınıflarındaki bebeklere de dinî eğitimlerin dayatılması pedagojik açıdan büyük bir faciadır.

Cemaat yurduna hapsedildiği için intihar eden tıp öğrencisi Enes Kara, eğitimin dinselleştirilmesi ve yurtların tarikatlara bırakılmasıyla kindar nesil yetiştirme zulmünün kurbanı olan en acı örneklerden birisidir. Buradan iktidara sesleniyorum: Yeter artık…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kabukcuoğlu…

38.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu’nun, 11 Ocak Sağlıkçılar Günü’ne ve sağlık personelinin kadro sorununa ilişkin açıklaması

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

11 Ocak Sağlıkçılar Günü’nde sağlık personeli dert küpüdür. Ülkemizde 39 sağlık branşından mezun olan gençlerimizin yaşadığı ortak sorun atanamamaktır. Plansızlık sonucunda oluşan arz talep dengesizliği neticesinde her branşta ihtiyaçtan fazla mezun verilmekte, yeterli kadro bulamayan gençlerimiz ne yazık ki işsizlik ordusuna katılmaktadır. Okuyup da karşılığını alamamak, bu gençlerimizi maddi ve manevi olarak yıpratmaktadır. 39 sağlık branşından biri olan ve bugün itibarıyla atama bekleyen en az 34 bin acil tıp teknisyeni vardır. Sağlık Bakanlığı sadece 66 acil tıp teknisyeni alınacağını belirtmiştir. 20 bin kişilik alımda 66 sayısı devede kulaktır. Sınavlarda almış oldukları yüksek puanlara rağmen atanamayan acil tıp teknisyeni kardeşlerimiz bu düşük oranın sonraki alımlarda telafi edileceğini beklemektedir.

BAŞKAN – Sayın Ataş…

39.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın, araç muayene ücretlerine ilişkin açıklaması

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Araç muayene ücretlerine 2022 yılında yüzde 36 zam geldi. Bu zamlarla beraber küçük araç muayenesi 507 TL'ye, büyük araç muayenesi 685 TL'ye, traktör ve motorlu bisiklet muayenesi 258 TL'ye, egzoz muayenesi ise 110 TL'ye yükseldi. Sadece on beş, yirmi dakika süren ve zorunlu tutulan bu işlem için bu fiyatlar çok yüksektir. Vatandaşa bakım, onarım, tamir, değişim gibi hiçbir hizmet sunulmadığı için yapılan bu işin maliyeti de oldukça düşüktür. Vatandaşın, zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamadığı, akaryakıta gelen zamlar yüzünden aracına dahi binemediği bu dönemde vatandaşın beli bu zamlar yüzünden iyice bükülmüştür. Bu ücret ve zamlar gözden geçirilmeli ve tekrar düzenlenmelidir.

Vatandaşın cebinden elinizi çekin artık diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Arkaz…

40.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, 8 Ocak 2022 Cumartesi günü Şanlıurfa’nın Akçakale sınırında Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde şehit olan askerlere Allah’tan rahmet, yaralı askerlere şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

HAYATİ ARKAZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

8 Ocak 2022 Cumartesi günü Şanlıurfa'nın Akçakale sınırında Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde PKK'lı teröristler tarafından bir askerî aracımıza patlayıcıyla yapılan saldırıda Teğmen Murat Alyakut, Sözleşmeli Er Ertuğrul Ulupınar ve Onbaşı Enes Koç şehit olmuş, 1 Mehmetçik’imiz de yaralanmıştır. Şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet, yaralı askerlerimize de şifalar diliyorum. Aziz milletimizin ve kederli şehit ailelerinin, kahraman silah arkadaşlarının başı sağ olsun diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Çok teşekkür ederim.

BAŞKAN – Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

1’inci sıraya alınan, Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 milletvekilinin Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 301) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Komisyon Raporu 301 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince bu teklif İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.

Teklifin tümü üzerinde söz isteyen Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu.

Buyurunuz Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 301 sıra sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi kamu çalışanları ve emeklilerinin ek maaş artışlarının düzenlenmesi, en düşük emekli maaşının 2.500 Türk lirasına çıkarılması, Türk lirası finansal araçların özendirilmesi, doğal gaz fiyatlarının kademelendirilmesi, kamu ihalelerinde ek fiyat farkı uygulanması, bireysel emeklilik sisteminin teşvik edilmesi gibi toplumun birçok kesimine yönelik önemli düzenlemelerden oluşmaktadır. Öngörülenlerin çoğu Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 20 Aralık 2021 tarihinde açıklanan ekonomik tedbirlerden yasal düzenleme gerektirenlere ilişkindir. Açıklanan tedbirlerle ekonomideki istikrar bozucu gelişmelerin önüne geçilmesi, vatandaşlarımızın tasarruflarının değerinin korunması, atıl tasarrufların ekonomiye kazandırılması, üretim ve ihracatın desteklenmesi ve ekonomide öngörülebilirliğin sağlanması amaçlanmıştır. Bu süreçte hemen devreye konulan 3 uygulamayla piyasaların rahatlatılması sağlanmıştır. Bunlardan birincisi, birikimlerini TL mevduat olarak değerlendirenlerin kurlardaki oynaklık karşısında mağdur olmaması için 21/12/2021 tarihinde uygulamaya geçen kur korumalı TL vadeli mevduat hesabıdır. İkincisi, ihracatçı ve ithalatçı firmalara TL uzlaşmalı vadeli döviz satımına ilişkin Merkez Bankası tarafından 21 Aralık 2021 tarihinde başlatılan uygulamadır. Üçüncüsü de 29 Aralık 2021 tarihinde yurt içi yerleşik kişilerin altın cinsinden mevduat ve katılım fonu hesaplarının Türk lirası vadeli mevduat ve katılma hesaplarına dönüşmesi hâlinde sağlanacak desteğe ilişkin düzenlemedir. Devamında ise alınan tedbirler ve kurlarda sağlanan görece istikrar sonucu fiyatlardaki yüksek artış aralık ayının sonuna doğru düşmeye başlamış ancak aralık enflasyonuna yansımamıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak enflasyonla mücadeleye katkı amacıyla, mal ve hizmet üreten, satan, pazarlayan firma, şirket ve kurumlarımızın temel ihtiyaçların fiyatlarında indirime gitmelerinin millî birlik ve dayanışmamızın harcı olacağı yönünde çağrı yapmış, bu doğrultuda bir kampanya başlatmıştık. Kampanyaya ilgi yoğun olmuş, tüm ülke sathında fiyatların indirilmesi suretiyle enflasyonun düşürülmesine katkı sağlayacak önemli adımlar peş peşe atılmıştır. İnanıyoruz ki kur korumalı TL mevduat hesabına olan ilginin artması, ihracatın ivme kazanması ve kurlardaki istikrarla birlikte fahiş fiyat artışları da tamamen durdurulmuş olacaktır.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun teklifi ekonomik tedbirler kapsamında öngörülen amaçların gerçekleştirilmesine, aynı zamanda, vatandaşlarımızın hayat kalitesinin artırılmasına yönelik önemli muhtevaya sahiptir. Teklifin 1’inci maddesiyle merkez bankaları arasında kurulan ilişkilerin işin gerektirdiği diplomatik hassasiyet ve ekonomik güven temelinde yürütülebilmesini teminen diğer merkez bankalarının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki para, alacak, mal, hak ve varlıklarının haczedilmemesi sağlanmaktadır. Gelişmiş çoğu ülke mevzuatında da bulunmakta olan düzenleme, ülkemizde rezerv tutma talebine ilişkin artışın ve Türkiye'ye güvenin de bir göstergesidir. Bu uygulamanın Türkiye'nin diğer ülkelerin güvendiği bir ekonomik merkez olma özelliğini öne çıkaracağı ve rezervlere katkı sağlayacağı açıktır.

Teklifte yapılan bir diğer düzenleme 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na ilişkindir. 2’nci maddeyle vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin açılan davalarda haksız iadelerin önüne geçilebilmesi amacıyla dava konusu tutarın yüzde 50’si oranında teminat alınmadan yürütmenin durdurulması kararının verilmemesi öngörülmektedir. Bu şekilde geri ödemeler konusunda ortaya çıkan sorunların bir ölçüde giderilmesi amaçlanmaktadır.

3 ve 8’inci maddeler mevzuatta yer alan atıfların Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumuyla uyumlu hâle getirilmesine yöneliktir.

Teklifin 4 ile 9’uncu maddelerini kapsayan 6 maddesi bireysel emeklilik sistemiyle ilgilidir. Bireysel emeklilik sistemine katılımı teşvik etmek ve fon birikimini arttırmak amacıyla 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’nda önemli değişiklikler yapılmaktadır. Bireysel emeklilik, bir sosyal güvenlik sistemi olmasının yanında uzun dönemli bir tasarruf sistemidir. 2001 yılında kabul edilen bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi 27 Ekim 2003 tarihinde ilk emeklilik planlarının onaylanmasıyla fiilen yürürlüğe girmiş, 1 Ocak 2013 tarihinde yüzde 25 oranında sağlanan devlet katkısıyla da sisteme katılım artmıştır. Teklifle yüzde 25 oranındaki devlet katkısı yüzde 30’a yükseltilerek vatandaşlarımızın Türk lirası kullanımıyla daha fazla tasarruf yapması hedeflenmektedir. Ayrıca, BES'te belirli süre kalmış kişilerin konut alımı, evlilik, eğitim ve benzeri için ihtiyaç duyulabilecek tasarruflarını sistemde kalarak kullanabilmesine imkân sağlanmaktadır.

Düzenlemeyle, ayrıca, talepleri hâlinde 45 yaş üstü çalışanların otomatik katılım sistemine dâhil edilmesi mümkün hâle getirilmekte, bireysel emeklilik sistemindeki sözleşmelerin temlik edilme standartlarının belirlenmesi için Sigortacılık ve Özel Emeklilik Kurumuna yetki verilmektedir.

Yapılan önemli düzenlemelerden biri de doğal gaz satışında kademeli fiyat uygulamasına geçilmesine ilişkindir. Ülkemizin doğal gaz tüketimi, nüfus, sanayileşme ve kentleşmeyle doğru orantılı hava sıcaklığıyla ters orantılı bir şekilde büyümektedir. Bilindiği gibi Avrupa'daki doğal gaz fiyatlarında son bir yılda 5 kata varan yükselişler yaşanırken dünya genelinde de doğal gaz fiyatları 2020 yılına göre dolar bazında yüzde 100’e yakın artış göstermiştir. Ülkemizde ise eşel mobil sistemi etkin şekilde kullanılarak doğal gaz, elektrik ve akaryakıtta uygulanan desteklerle küresel düzeyde yaşanan artışlar, vatandaşlarımıza aynı düzeyde yansıtılmamıştır.

Teklifin 10’uncu maddesiyle BOTAŞ'a fiyat belirlemede esneklik sağlanarak bölgesel ve iklimsel koşullara bağlı, il veya bölge bazında kademeli doğal gaz satış fiyatı belirleme yetkisi verilmektedir. Böylece, aynı abone grubunda yer alsa bile maliyet bazlı tarife metodunun yanında doğal gazın tasarruflu kullanılmasını teşvik edici, destekleyici ve fazla tüketim yapanların maliyetine katlanmasını öngören kademeli fiyatlandırmanın yapılması mümkün hâle gelmektedir.

Teklifin 11’inci maddesi kamu ihalelerine yönelik fiyat farkı getirilmesine yöneliktir. Son dönemde ülkemizde ve dünyada ham madde temininde ve tedarik zincirlerinde meydana gelen aksaklıklar ve girdi fiyatlarındaki artışlar nedeniyle kamu ihalelerine yönelik fiyat artışlarının belirli kural bütünlüğü içinde, fiyat farkı ödenmek suretiyle yerine getirilmesini temin etmek amacıyla 4734 sayılı Kanun’da değişiklik yapılmaktadır. Öngörülen düzenlemeyle, 1 Aralık 2021 tarihinden önce 4734 sayılı Kanun’a göre ihale edilen işlerde ek fiyat farkı verilerek işlerin zamanında tamamlanması, tamamlanan işlerin ise maliyet kayıplarının belirli ölçüde karşılanması amaçlanmaktadır. Ayrıca, bu sözleşmelerin herhangi bir kısıt olmadan devrine de imkân sağlanmaktadır.

Teklif kapsamındaki bir diğer düzenleme ise tasarruf kompozisyonunun makroekonomik politikalarla uyumlu olması amacıyla Türk lirası finansal araçların özendirilmesine ilişkindir. 12’nci maddede, Türk lirası araçlara olan talebin ve finansal piyasalarda derinliğin artırılması, ürün çeşitliliğinin teşvik edilmesi ve bu süreçte finansal sektörün ve millî ekonominin sağlıklı gelişmesine katkıda bulunulması amacıyla mevduat ve katılma hesaplarının getirilerinin kur artışlarına karşı desteklenmesi öngörülmektedir. Bu kapsamda, hazine kaynağının açılacak hesaplara hangi yöntemlerle aktarılacağına ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilendirilmekte; ödenecek destek tutarı ve hesaplama yöntemi, destekten yararlanacak kişi kapsamı, hesap türleri, vadeler, limitler ve kesintiler ile uygulamaya ve denetime ilişkin usul ve esasları belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkili kılınmaktadır.

14’üncü maddeyle, tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonlarının katılma payları ile girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kâr paylarına uygulanan kurumlar vergisi istisnası girişim sermayesi dışındaki diğer yatırım fonlarından elde edilen kâr paylarını da kapsayacak şekilde genişletilmektedir. Portföyünde yabancı para birimi cinsinden varlık ve altın ile diğer kıymetli madenler ve bunlara dayalı sermaye piyasası araçları bulunan yatırım fonlarından elde edilen kazançlar ise bu istisna kapsamının dışında bırakılmaktadır.

15’inci madde, sanayi sicil belgesini haiz, fiilen üretim faaliyetleriyle iştigal eden ve ihracat yapan kurumların söz konusu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarına geçerli olan kurumlar vergisi oranının 1 puan indirimli uygulanmasını öngörmektedir.

Sayın milletvekilleri, teklifin 13’üncü maddesi en düşük emekli aylığının yeniden düzenlenmesine, 16’ncı maddesi ise kamu çalışanları ve emeklilerinin ek maaş artışlarına ilişkin hususları düzenlemektedir. 5510 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca gelir ve aylık ödemesi yapılanlara 1.500 Türk lirası olarak öngörülen aylık asgari ödeme tutarı 2.500 TL’ye yükseltilerek en düşük emekli maaşı da 2.500 TL’ye çıkarılmaktadır. Ayrıca, 2022 yılı için emeklilerimize enflasyon artışına bağlı fark ile toplu sözleşmeyle belirlenen artışlar yapılacak, temmuz ayında memur ve emeklilerine toplu sözleşmeyle belirlenen maaş artışları yanında yeni enflasyona bağlı oluşan fark da yansıtılacaktır. Devleti yaşatmanın yolunun insanı yaşatmaktan geçtiğine, ülkelerin değerinin insanlarına verdiği değerle artacağına ve istikbale güvenle bakabilmek için emekliler, yaşlılar ve çalışanların onurlu bir yaşam sürmesinin temin edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu kapsamda, Milliyetçi Hareket Partisi olarak asgari ücretlimizin, çalışanlarımızın ve emeklilerimizin daima yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz.

Diğer yandan, 16’ncı maddede kamu görevlileri ile emeklilerimize yapılacak ek zam tutarıyla ilgili düzenlemeler yer almaktadır. Buna göre, Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2022 ve 2023 Yıllarını Kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşme’yle kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinde 1/1/2022 ile 30/6/2022 tarihleri arasındaki dönem için uygulanacak artış oranı yüzde 5’ten yüzde 7,5’a çıkarılmaktadır. Böylece, söz konusu toplu sözleşmeye göre 2021 yılı ikinci yarısından kaynaklı enflasyon farkı dâhil 1/1/2022 tarihinden geçerli olmak üzere yaklaşık yüzde 27,9 oranında yapılması gereken maaş zammı yüzde 30,95’e çıkarılmaktadır.

Ayrıca, aile yardımı ödeneği kapsamında eş ve çocuklar için yapılan ödemelerin artırılmasıyla tüm çalışanların asgari ücret kadar gelirinin vergi dışı bırakılması sonucu oluşan gelir artışı kadar net maaş artışı da çalışanlarımıza yansımış olmaktadır.

Bununla birlikte, memur ve emeklilerine yönelik 3600 ek gösterge düzenlemesiyle de maaşlarda ayrıca önemli artışlar meydana gelecektir. Asgari ücretlilere, emeklilerimize ve çalışanlarımıza yapılan maaş artışlarından, sosyal destek ödemelerinden yararlanan asgari ücrete bağlı maaş alan birçok vatandaşımız da olumlu yönde etkilenmektedir. Bu şekilde, dar gelirli büyük bir kesimin fiyat artışlarına karşı korunması da temin edilmektedir. Önümüzdeki süreçte çiftçimizin geçim şartlarını kolaylaştıracak, gübre, mazot ve elektrik gibi girdi maliyetlerine karşı onları etkin biçimde destekleyecek ilave adımların atılması da yerinde olacaktır. Ayrıca, esnaf ve sanatkârlarımızın faaliyetlerini olumsuz etkileyen gelişmelere karşı yapılan desteklerin faaliyetlerinin devamını sağlayacak ve rekabet gücünü artıracak şekilde sürdürülmesi de önem arz etmektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye kısa vadeli dalgalanmalara rağmen giderek güçlenen bir ülkedir. Mali disiplini, güçlü bankacılık sistemi, ulaştırma, sanayi ve enerji altyapısı, nitelikli insan kaynağı, girişimcilik kültürü sayesinde Türkiye dünyanın pandemi karşısında bocaladığı bir ortamda pozitif yönlü ayrışmayı başarmış, güçlü bir ekonomiye sahip olduğunu kanıtlamıştır. Türkiye, 2020 yılında büyümeyi başarabilen az sayıda ekonomi arasında yer almış, büyüme eğilimini sürdürerek 2021 yılının birinci çeyreğinde yüzde 7,4, ikinci çeyreğinde yüzde 22, üçüncü çeyreğinde ise yüzde 7,4 oranında büyümüştür. Büyümedeki başarının arkasındaki itici güç, güçlü sanayi altyapımız olmuştur. Türkiye'nin 2021 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla, dünya ihracatından aldığı pay ilk defa yüzde 1’in üzerine çıkmıştır. 2021 yılında toplam ihracatımız, geçen yıla göre yüzde 32,9 oranında artarak 225,4 milyar dolara ulaşmış, ihracatçılarımız tarihî bir rekora imza atmıştır. Dış ticaret açığımız yüzde 7,8 azalışla 45,9 milyar dolara gerilemiş, ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 83,1’e yükselmiştir. 2021 yılında bütçe performansı da oldukça olumlu seyretmiştir. Kasım ayında bütçe dengesi 32 milyar lira, faiz dışı bütçe dengesi ise 47,3 milyar lira fazla vermiştir.

Normalleşme süreciyle birlikte turizm ve hizmet sektörünün kazandırdığı katkıyla ekonomimiz daha da canlanmıştır. 2020 yılında 12 milyar dolar seviyesine düşen turizm gelirimiz 2021 yılında yüzde 100 artarak 24 milyar doların üzerinde gerçekleşmiştir. Avrupa Birliği ülkelerinde genel yönetim borç stokunun millî gelire oranı yüzde 90’ın üzerindeyken en az borçlu ülkeler arasında bulunan ülkemizde bu oranın 2021 yılı sonu itibarıyla yüzde 36,6 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir.

Uluslararası düzlemde yaşanan gelişmeler, her geçen gün ortaya çıkan yeni krizler Türkiye’ye güçlü bir devlet ve bölgesinde lider ülke olma sorumluluğunu yüklemektedir. Ülke olarak bazı sıkıntılarımız olsa da alınan tedbirler sayesinde bunların üstesinden gelinmektedir. Hayat pahalılığı kaderimiz değildir ve enflasyonun da üstesinden hep birlikte gelinecektir.

Kanun teklifiyle dar ve orta gelirli insanımızın elinden tutularak onların enflasyona ezdirilmemesi için önemli adımlar atılmaktadır. Cumhur İttifakı birlikteliği ve kararlılığıyla aşılamayacak sorunumuz, çözülemeyecek problemimiz yoktur. Önemli olan, millî birlik ve beraberliğimizin korunması, güçlü demokrasimizin, siyasi istikrarımızın bozulmaması; Türkiye’yi kaosa sürüklemek isteyenlere, amaçları uğruna ülkemizi yangın yerine çevirmekten çekinmeyenlere fırsat verilmemesidir. Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle güçlenmekte, millî menfaatlerimizi merkezine alan Cumhur İttifakı’yla da lider ülke Türkiye hedefine kararlılıkla yürümektedir.

Bu düşüncelerle kanun teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri ve bizi izleyen muhterem vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.23

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati:19.48

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

301 sıra Sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon? Yerinde.

Teklifin tümü üzerinde ikinci söz İYİ Parti Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun.

Buyurun Sayın Dervişoğlu. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Her zaman ifade ettiğimiz gibi, biz siyasete ve Parlamentodaki çalışmalara siyah ve beyaz olarak bakmıyoruz. Biz önümüze gelen her teklif üzerinde parti grubu olarak ciddiyetle çalışıyoruz. Komisyondaki görüşmeler esnasında sorularımızı yöneltiyoruz, gördüğümüz eksiklikleri ve çekinceleri de ortaya koyuyoruz. Ön yargılara ve siyasi mülahazalara göre değil, yalnız ve ancak Türk milletinin menfaatlerini esas alarak bir kanaat oluşturmaya gayret sarf ediyoruz.

Bu teklif içerisinde de olumlu bulduğumuz bazı maddeler var. Örneğin, BOTAŞ tarafından il ve bölge bazında kademeli doğal gaz satış fiyatı uygulanabileceğine dair düzenlemeyi İYİ Parti olarak destekliyoruz. Bu konu hakkında önerilerimizi de her zeminde defaatle ifade ettiğimizi hatırlatmak istiyoruz. Öte yandan, teklifte yer alan ve en düşük emekli aylığının 2.500 liraya çıkarılmasına yönelik düzenlemeyi de yetersiz ve eksik buluyoruz. Uzun yıllar boyunca bu memlekete emek veren, alın teri döken ve külfetlere katlanan emekli vatandaşlarımızın hak ettiği nimetlerden mahrum bırakılmasını da kabul etmediğimizi her fırsatta tekrarlıyoruz. Açlık sınırının 4 bin lirayı aştığı Türkiye'de, emekli vatandaşlarımıza 2.500 lira emekli maaşını reva görmek, 10 milyon emekli vatandaşımızı bir anlamıyla açlığa mahkûm etmektir.

Şu an Genel Kurulda görüşmekte olduğumuz teklifin 1’inci maddesi, Merkez Bankamız nezdinde bulunan yabancı ülke merkez bankalarına ait para, alacak, mal, hak ve varlıkların haczedilemeyeceği, üzerlerine ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz konulamayacağı hususunu düzenlemektedir. Komisyondaki görüşmeler esnasında hem teklif sahiplerine hem de Merkez Bankamızın yetkililerine bu konuda birçok farklı soru sorduk fakat böyle bir düzenlemeye bugün neden ihtiyaç duyulduğuna dair sorduğumuz her soru maalesef karşılıksız kalmıştır. Hangi ülkenin, hangi sebeple Türkiye Cumhuriyeti'nden böyle bir kanun talep ettiğine dair sorduğumuz sorular da yanıtsız bırakılmıştır. Şeffaf ve hesap verebilir bir siyasi iktidarın yokluğunda Türkiye ekonomisinin başına gelebilecek gaileleri iktidarınız döneminde acı bir şekilde tecrübe ettik, etmeye de devam ediyoruz, tıpkı 128 milyar dolar hadisesinde olduğu gibi. O dönemde de ne iktidardan ne de Merkez Bankası yetkililerinden kamuoyunu tatmin edecek ya da aydınlatacak herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Cumhurbaşkanı başka, bakanlar başka, milletvekilleri başka savunmalar yapmış, her biri birbiriyle çelişen siyasi demeçlerle toplum nezdindeki güven kaybı daha da derinleştirilmiştir.

Ekonominin temelinde güven ve istikrar vardır. Gözlerdeki ışıltı diğer ülke merkez bankalarına yetmiyor olacak ki Merkez Bankamızı itibarsızlaştıracak bu düzenlemeyi Genel Kurula getirebilme cüretine kapıldınız. Türk lirası milletimizin itibarı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ise bu itibarın güvencesidir, savunucusudur. Eğer Merkez Bankasının olması gerektiği gibi bağımsız olmasını temin edebilseydiniz Türk lirasının itibarını muhafaza edebilirdiniz, iktidarınız boyunca da uluslararası piyasaların tahakkümüne boyun eğmek zorunda kalmazdınız. İktidarınızın istikrarsız ve güven telkin etmeyen ekonomi politikalarının yıkıcı etkileri maalesef ve maatteessüf artarak devam etmektedir. Merkez Bankası gibi itibarlı ve köklü bir kurumun kodlarıyla bu denli oynanırsa ve bağımsız olması gereken Merkez Bankası siyasetin tasallutu altında böyle ezilirse tecrübe ettiğimiz bu akıbet de kaçınılmaz hâle gelir.

Esasen, yapılan bu düzenleme de ne olduğu belli olmayan 128 milyar dolar meselesinin doğal bir sonucudur. Bizim, bugün bu hususu tartışıyor olmamızın sorumluları, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası rezervlerini eksi 57 milyar dolara düşürenlerdir.

Daha önce defalarca sorduk ama cevap vermediniz, milletin kürsüsünden yine soruyoruz: Türk milletinin alın teri olan Merkez Bankası rezervlerinin satışına kim ve nasıl karar verdi? Bu satışlar kimlere yapıldı? Bu satışlardan kimler ne kadar kâr etti?

Dün rezervlerimizin hiç edilmesine sebep olan AK PARTİ iktidarı, bugün Cumhur İttifakı milletvekillerinin dahi malumat sahibi olmadığı bir düzenlemeyle Merkez Bankamızın tabutuna son çiviyi de çakmak istemektedir. Siyasi ikballeri için Türkiye’nin istikbali üzerine kumar oynayanlar şunu iyi bilsinler ki İYİ Parti iktidarında Türk milletinin her bir kör kuruşunun hesabı mutlaka sorulacaktır. Gelecek siyasi planlarınızı bu hususu nazarıdikkate alarak yapmanızda da sizin açınızdan çok büyük fayda vardır.

Eskiden istisnai durumlarda kullanılan örtülü ödenek vardı, şimdi neredeyse bütün ödenekler örtülü. Kamu bankaları ve Merkez Bankası ilişkileri örtülü, Merkez Bankası ile hazine arasındaki ilişkiler de örtülü. 20 Aralık gecesi küçük yatırımcının üç kuruşuna yapılan operasyon da örtülü. Türkiye’deki her türlü işleyişin yeni normu hâline getirdiğiniz bu örtülü düzen önümüzdeki ilk genel seçimden itibaren son bulacaktır.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz kanun teklifi bir başka maddesinde kur korumalı Türk lirası mevduatıyla ilgili düzenlemeyi kapsamaktadır. Bildiğiniz üzere, kur korumalı Türk lirası mevduat sözleşmeleri bankalar tarafından hayata geçirilmiş olmasına rağmen yasal çerçevesi şimdi düzenlenmektedir. Yürütmeyi temsil eden iktidar “Siz gerekeni yapın, mahkeme arkanızdan gelir.” diyerek yargıyı, kur korumalı mevduatı önce hayata geçirip sonra da yasal düzenlemeyi getirerek yasamayı peşinden sürüklemeye gayret etmektedir. Hukuka ve kanunlara riayet etmesi icap eden yürütme, hukuku ve kanunları kendisine riayet etmeye mecbur bırakmaktadır. İcra makamı tarafından önce icra edilen, sonra Türk milletinin iradesinin tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisine dayatılan bu kanun teklifine yalnızca muhalefet partilerinin değil, esasen iktidar grubunun milletvekillerinin de karşı çıkması gerekmektedir çünkü bu, Gazi Meclisimizin egemenlik haklarına sahip çıkmanın ihmal edilemez bir mecburiyetidir.

Ucube sistemler ucube uygulamaları da beraberinde getirip hayata geçirir. Sizin “kur korumalı mevduat” dediğiniz bu ürün, gerçekte Türk lirasını dolara bağlayan, sınırsız faiz getirili hazine üzerinden kumar oynayan ucube bir uygulamadır. 20 Aralıktan 4 Ocağa kadar olan süre içinde gerçek kişilerin döviz mevduatı 400 milyon dolar daha artmıştır. Vatandaşlarımız, bugün söylediğini yarın inkâr eden iktidarınıza, verdiğiniz sınırsız faize ve ortaya koyduğunuz finansal enstrümanlara rağmen hâlâ güvenmemektedir.

Kur korumalı mevduat için öngördüğünüz katılım beklentilerinizin altında gerçekleşmiş olacak ki bu sabah itibarıyla şirketlerin de bu sistemde hesap açmalarına izin verdiniz. Hani siz yeni ekonomik modelinizle yatırım yapacaktınız? Hani istihdam ve üretim sağlayacaktınız? Döviz üzerinden faiz garantisi verilen şirketler mi yatırım yapacak? Döviz üzerinden sonsuz faiz vadettiğiniz şirketler mi üretim ve istihdam sağlayacak? Söylemleriniz ve eylemlerinizin arasında ortaya koyduğunuz çelişkiler, Türkiye’yi yönetme ehliyetinizi kaybettiğinizin göstergesidir. Her biri başka bir yöne koşan atlarla bu araba Türkiye’yi taşıyamaz, zaten taşıyamıyor. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Türkiye’yi yönetenlere düşen, ortadaki bu büyük başarısızlığın sorumluluğunu almak ve Türkiye’yi bir seçim sürecine derhâl taşımaktır; siyasi sorumluluğun gereği budur. Türkiye için tek ve gerçek çıkar yol erken genel seçimdir. Bunun dışında dayatılan hiçbir yol Türkiye’nin önünü açamaz, milletin güvenini tesis edemez. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, AK PARTİ dönemi, Türk lirasının Türk ekonomisinden kovulmasının hüzünlü bir hikâyesidir. Kamu-özel iş birliği projelerinin tamamı, yerli ve millî olduğunu iddia eden AK PARTİ iktidarı tarafından, dolar üzerinden imzalanmıştır; bu sebeple, Osmangazi Köprüsü’ne 2 Ocak itibarıyla gelen zam yüzde 104 olmuştur.

Partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yürürlüğe girmesiyle başlayan döviz ve altınla iç borçlanma süreci kamunun borç stokuna ek 1 trilyon liralık bir yük daha eklemiştir. Şimdi de ekonomideki tüm mevduatların dövize bağlanmasıyla dolarizasyon son safhaya ulaşmıştır. Hükûmetin 300 bin kişinin bankadaki mevduatına döviz garantisi vermesi ve hazineye ilave yük getirmesi aslında kendi kabiliyetsizliğini örtme çabasıdır. Ay sonunu getiremeyen vatandaşlarımızdan topladığınız vergilerle mevduat sahiplerine hazine garantisi vermek, fakirin sofrasındaki aşı alıp zenginin lüksüne, şatafatına katmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Uyguladığınız yanlış ekonomi politikaları neticesinde Türkiye “dünyanın en yüksek enflasyonu” “dünyanın en yüksek faizi” “dünyanın en çok değer kaybeden para birimi” unvanlarıyla 2022 yılına girmiştir. Ekonominin her sahasında, her türlü mal ve hizmet alanında yeni zamlar gözlemlenmektedir. 2021’e girerken “Faiz, kur, enflasyon şer üçgenini kıracağız.” diyen kadrolar şimdi de “Göreceksiniz, birkaç ay içinde enflasyon tek haneli rakamlara inecek.” iddiasında bulunuyorlar. Bürokrasiyi yozlaştıran; adaleti, diplomasiyi, ekonomiyi tüketen bu tek adam rejiminin artık Türkiye'ye verecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Bundan beş yıl önce bu sistemi milletin önüne getirenler vaatlerinin çok uzağına düşmüş, toplumun refahı ve gelişimi önünde birer engele dönüşmüşlerdir. Tüm bunların sonucu olarak 2021 yılında faiz yüzde 98, enflasyon yüzde 80, dolar kuru yüzde 79 artmıştır. Borsa İstanbul, 2021 yılında dünyanın en çok kaybettiren borsası hâline dönüşmüştür.

Bugün paramız pul olduysa sorumlusu bellidir. Mutfaklar yangın yerine döndüyse sorumlusu bellidir. Çiftçilerimiz toprağa düşürdükleri terin karşılığını alamıyorlarsa sorumlusu bellidir. Milletimiz hayat pahalılığı altında her geçen gün daha da fazla eziliyorsa bunun da sorumlusu bellidir. Sorumlusu dış güçler filan değil, yirmi yıldır bu ülkenin ekonomisini yöneten Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

Yüksek faiz, yüksek enflasyon, yüksek dolar kuru Türkiye'nin kaderi olmamalıdır. Türk milleti böyle bir iktidara mecbur, muhtaç ve mahkûm değildir. Elinize aldığınız sopa ve polisiye tedbirlerle ne fiyatları ne de döviz kurunu kontrol edemezsiniz. Ekonomiyi istikrara kavuşturmanın yolu akıl dışı heterodoks politikalarla değil, ortak aklın ve uzlaşının sağlandığı bilimsel argümanlarla mümkün olmaktadır.

Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı tarafından ekonominin istikrara kavuşturulamayacağı artık anlaşılmıştır. Tehlikeli ve akıbeti malum ekonomi deneylerinizle milletimizin zamanını çalmayı artık bırakın. Sandığı milletin önüne bir an önce getirin el mi yaman, bey mi yaman görelim bakalım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Son kez olsun, milletimizin bu beklentisine kulak verin ve Türk milletinin iradesiyle birlikte merhametine kendinizi teslim edin.

Değerli milletvekilleri, sözlerime son vermeden önce, İYİ Parti olarak kardeş Kazakistan’daki gelişmeleri dikkatle takip ettiğimizi belirtmek istiyorum. En büyük dileğimiz, yalnızca bölgenin değil, aynı zamanda Türk dünyasının da kurucu iradesi içinde bulunan Kazakistan’ın büyük emeklerle taçlandırdığı bağımsızlık ve istikrarını muhafaza etmesidir. Jeopolitik olarak her fırsatı değerlendiren Rusya tarafından bir dış müdahale penceresinin açılması ve oldubittiyle Rus askerî varlığının Kazakistan üzerinde kalıcı hâle getirilmesi Türk dünyası açısından büyük bir riski de beraberinde getirmektedir. Dış müdahalelerin önüne geçebilecek bir inisiyatif alanını Türk Devletleri Teşkilatı zaman kaybetmeden derhâl üstlenmelidir. Dolayısıyla, Türk Devletleri Teşkilatının böylesine önemli risk ve tehditleri içinde barındıran bir konuda kamuoyunu bilgilendirirken “Endişeyle takip ediyoruz.” demekten daha önemli iş ve eylemlerde bulunması icap etmektedir. Çokça kıymet verdiğimiz Türk Devletleri Teşkilatının, temennilerin ötesine geçen bir uluslararası organizasyona dönüşmesine, iktisadi, akademik ve askerî gücünü eş güdümlü şekilde harekete geçirebilecek bir yapıya kavuşturulmasına acilen ihtiyaç vardır.

Bir kez daha, İYİ Parti olarak, kardeş Kazak halkının ve devletinin yanında olduğumuzu ifade ediyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo Paylan.

Buyurunuz Sayın Paylan. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ben, altı yıldır Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim; altı yıldır çok sayıda vicdansız ve adaletsiz torba yasayla ve yasalarla karşı karşıya kaldık ama ben, hiç bu kadar adaletsiz, bu kadar vicdansız ve bu kadar akılsız bir torba yasa görmemiştim. Gerçekten, Allah, insanın önce aklını alırmış; bunların da herhâlde vicdanını aldığı gibi aklını da aldı Allah, maalesef.

Değerli arkadaşlar, bakın “Faiz sebep, enflasyon sonuç.” dediler. Hani bir teşhiste bulunursunuz ve “Bir tedavi uyguluyorum.” dersiniz, bunun sonucunda hasta daha kötüye giderse “Galiba benim uyguladığım tedavi yanlış.” deyip geri adım atarsınız. Ne yaptınız? Faizi 2 puan düşürdünüz; dolar 8,30’du, 10 liraya fırladı. Dedik ki: “Efendim, yanlış tedavi.” Yok, geri adım atmak yok, devam. Faizi yine düşür suni olarak, dolar 12-13 oldu. “Efendim, hasta ölüyor.” Yetmez, bir daha düşür; dolar 18 liraya fırladı “dış mihrak” falan filan demeye başladılar. Sarayda bir panik “Ne yapacağız?” diye. “Efendim, sermaye kontrolü koyamayız, daha beter batarız.” birinci seçenek. İkinci seçenek, faiz yükseltmek. “Biz Tayyip Bey'e bunu söyleyemeyiz, mahveder bizi. Ne yapacağız? Şapkadan bir tavşan çıkaracağız. Tayyip Bey'e ne önerelim? Efendim ‘Faiz yükselttik.’ demeyelim ama ‘Faizi dolar bazında yapalım.’ diyebiliriz.” diye şapkadan bir tavşan çıkardılar. Şimdi, tavşan sevimli bir hayvandır, öyle değil mi? Ama bu tavşan, arkadaşlar, yurttaşımızın ekmeğini, aşını, işini alabilecek bir canavar.

Bakın, değerli arkadaşlar, şimdi dolar geçici olarak 11,5 liraya düştü değil mi? Hani, ilk gün müdahaleyle filan 11,5 liraya düşürdüler. Bu sistem daha on beş gün önce başladı yasa dışı olarak. On beş gün önce 11,5 liraydı. Bugün kaç para? 13 lira 85 kuruş. Yani bu sisteme on beş gün önce para yatıranlar yalnızca on beş gün içinde kılçıksız, net, vergisiz yüzde 20 para kazandılar arkadaşlar. Ya, bu nas mıdır arkadaşlar? “Nas” dediğiniz böyle bir şey miydi? Ya “faizsiz sistem” dediğiniz böyle bir şey miydi? “Faiz düşecek.” dediğiniz böyle bir şey miydi? On beş günde kılçıksız yüzde 20 para kazandıran bir sistem. Peki, ucu, sınırı var mı bu sistemin? Yok. Dolar ne kadar yükselirse para sahiplerine o kadar faiz ödenecek. Peki, bu ağalar ceplerinden mi ödeyecekler? Şimdi, Cemal Öztürk Bey getirmiş bu torba yasayı. Vallahi vebali büyük Sayın Cemal Bey, bilmem artık. Bu iş, ihale de sana kalmış, bunun vebali büyük, ne diyeyim?

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Ya, ağalık falan yok.

GARO PAYLAN (Devamla) – Ceplerinden mi ödeyecek bu ağalar? Yok, ceplerinden ödemeyecek. Nereden ödeyecekler? Ey, 84 milyon yurttaşım, sen ekmek alıyorsun ya, ekmekten vergi kesiliyor; süt alıyorsun ya, sütten vergi kesiliyor; sigara alıyorsun ya, sigaradan vergi kesiliyor; iğneden ipliğe ne alırsan senden vergi kesiliyor. Bir de maaşını alıyorsun, maaş daha cebe girmeden maaşın yüzde 30’unu, yüzde 40’ını bu vicdansızlar alıyorlar, hazineye koyuyorlar. Hazinede para birikti ya, hazinemizin altına bir hortum takıldı şu anda; bu hortumun bir başı hazinede, sizin ödediğiniz vergilerde; diğer başı dolar baronlarında, zenginlerde. İşte, dolar yükseldikçe bu vana açılacak arkadaşlar, yüz milyarlarca lira vergi, işçinin, emekçinin vergisi bir avuç dolar baronuna gidecek. Yani, 84 milyon çalışacak, vergi ödeyecek; 100 bin kişi, 200 bin kişi büyük para sahibi daha da zengin olacak.

Arkadaşlar, saraydakiler vicdanlarını kaybetmiş olabilirler ama biz halkın vekilleriyiz. Bakın, biz esnafa gidiyoruz, çiftçiye gidiyoruz; çiftçi “Tarlama gübre atamadım.” diyor; esnaf “Dükkânı kapatacağım.” diyor; işçi ay sonunu getiremiyor. Vicdanlı milletvekilleri böyle bir durumda ne yaparlar? “Ya, ben bu yoksulun yanında nasıl olurum, onun derdine nasıl derman olurum?” diye düşünür, öyle değil mi? “Şu zengini biraz daha çok vergilendireyim, yoksullara kaynak aktarayım.” der, değil mi? Ama bu vicdansızlar ne yapıyorlar?

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Ya, Garo Bey…

GARO PAYLAN (Devamla) - Yoksul zaten bitmiş, aç, açıkta; yoksuldan alıp zengine veren bir sistem bulmuşlar akılları sıra.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Bir de gülüyorsunuz!

GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, bu sistem ahlaksız, adaletsiz ve vicdansız bir sistem ve aynı zamanda hukuksuz da. Bakın, kanun dışı başlattılar ve Anayasa’mıza da aykırı arkadaşlar, Anayasa’ya aykırı.

Bakın, değerli arkadaşlar, bürokratlar, size de söylüyorum, bunlara imza atacak herkese söylüyorum, zaten Merkez Bankası kanun dışı başlattı, tamamen kanun dışı işliyor ama hazinemize bakarsak… Ne diyor Anayasa madde 73: “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi öder.” Yani ne için vergi ödüyormuş yurttaş? Kamu giderlerini karşılamak üzere; yani işçinin, memurun, emeklinin maaşlarını ödemek üzere; yani yatırımları karşılamak için, okul yapmak için, hastane yapmak için vergi öder yurttaşımız diyor. Siz, Anayasa’ya aykırı bir şekilde ne yapıyorsunuz? Yoksulun ödediği vergiyi zengine aktarıyorsunuz değerli arkadaşlar.

Birinci olay, bu yasa Anayasa’mıza aykırı ve eğer vicdanlı hâkimler hâlâ kaldıysa Anayasa Mahkemesinden dönecektir. Ne yapacaksınız o zaman Cemal Bey? Ne yapmayı düşünüyorsunuz AK PARTİ’li vekiller?

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Cebinden ödeyecekler.

GARO PAYLAN (Devamla) - Ne olacak o zaman sisteme girecek yüz milyarlarca lira para? 2 risk olacak; bir: Anayasa Mahkemesi iptal ettiğinde, zaten sistemi bunun üzerine kurmuşsunuz, sistem çökecek, doların nereye gideceğini Allah bilir. İkincisi: Bu sisteme girmiş, yüz milyarlarca lira girmiş vatandaşa da tazminat ödemek zorunda kalacaksınız. Ama onlara kâğıt imzalatıyorsunuz herhâlde “Bu, Anayasa Mahkemesinden dönerse bunu ödeyemeyeceğiz.” diye. Dediğim gibi, Anayasa’ya aykırı.

İkincisi: Bu iktidar yerli ve millî olduğunu iddia ediyordu, değil mi değerli arkadaşlar? “Yerliyiz, millîyiz.” diyordu. Yerliliğin ve millîliğin en önemli göstergelerinden biri de paranın itibarıdır arkadaşlar. Paranız önemli bir bağımsızlık belgesidir ve onun itibarı ülkenin itibarlarından biridir. Bakın, Amerikan devleti, parasını bütün dünyaya hâkim kılmıştır -yalnızca ülkesinde değil, ülkemizde de- bankalardaki paranın üçte 2’si dolardadır. Maalesef diyorum. Şimdi, yerli ve millî olduğunu iddia eden bu iktidar ve küçük ortağı diyor ki: “Biz geri kalan üçte 1 Türk lirasını da dolara bağladık.” Ben açıkça söylüyorum arkadaşlar, bir kez daha tekrar ediyorum: Ben bundan daha büyük bir mandacı yasa düzenlemesi görmedim; bu, mandacılıktır arkadaşlar, bunu unutmayın. (HDP sıralarından alkışlar) Paranızı enflasyona bağlamıyorsunuz, paranızı Türk lirasına bağlamıyorsunuz; paranızı dolara bağlıyorsunuz.

Ya, arkadaşlar, bakın, bu aynı zamanda -bakın, uyarıyorum iktidar ve ortağını- ulusal güvenlik meselesine yol açacak bir yasal düzenlemedir arkadaşlar, ulusal güvenlik meselesine yol açabilir. Ya, hafızayı beşer nisyan ile maluldür, öyle değil mi? Ya, yalnızca üç yıl önce -hadi Trump haklı, haksız geçiyorum- rahibi burada rehin tutuyordunuz, “Rahibi bırakmazsanız ekonominizi mahvederim.” dedi, değil mi? Zaten damat ekonomiyi kötü yönetiyordu, onunla beraber dolar fırladı, öyle değil mi? Ya -bugün Biden, yarın Trump, öbür gün başkası- Amerika, bütün paramızı dolara bağladığımızı görse -aramızda da sıkıntılar var, değil mi- “Ya, ben bunlara bir baskı yapayım.” dese, o baskıya ezilmeyecek misiniz? Ezilmek zorunda kalacaksınız çünkü paranız dolara bağlı. Çünkü bilecek ki Amerikan Başkanı, Türkiye'nin parası dolara bağlı “Ben bunlarla istediğim gibi oynarım.” diyecek; bu bir ulusal güvenlik meselesi değil midir arkadaşlar?

Bakın, arkadaşlar, üçüncü mesele de bu, sistemik bir risk yaratır arkadaşlar, sistemik bir risk. Düşünün ki, bakın, Hazine ve Maliye açıklıyor, diyor ki: “107 milyar lira on beş günde girdi.” Bakın, on beş günde 107 milyar lira girdi. Bugün şirketlerin ve kurumların da girmesini onayladınız. Ne oldu? 300 milyar lira, 500 milyar lira -üst sınırı yok ki- ben diyeyim en az 600 milyar lira bu sisteme girdi; girebilecek 1,6 trilyon var, 600 milyar lira girdi bu sisteme. Ya, dolar yalnızca on beş gün önce gördüğü rakamı görse arkadaşlar, hazinemiz -Hazine ve Maliye Bakan Yardımcımız burada- 300 milyar lira para ödeyecek. Nereden ödeyecek arkadaşlar bu parayı, nasıl ödeyecek? Para basacak değil mi? Hani dolar basacak matbaası yok ki, Türk lirası ödeyecek. Ne yapacak? Para basacak. Ve ne yapacak? Bir avuç zengine bu parayı, Türk lirasını aktaracak. Onlar ne yapacaklar? Dolar almaya koşacaklar, dolar daha da yükselecek, enflasyon patlayacak. Arkadaşlar, bu, şu anda Türkiye'nin ekonomik temelleri zaten zayıf, bu zayıf olan ekonomik temellerimizi daha da sarsacak ve belki Türkiye'yi yerle bir edecek büyük bir ekonomik, sistemik bir risk yasasıdır. İşte, bu adımı atarsanız arkadaşlar, emin olun, üç vakte kadar -bakın, kayıtlar burada, üç hafta, üç ay ya da on üç ay- bu sistem patlayacak. Hiçbir yolu yok, kurtuluşu hep böyle olmuş. Rahmetli Özal da bu sistemi 70’li yıllarda yapanlara maalesef beddua etmiş çünkü sistem çökmüş. 2001 yılında bu sistem bir yıl içinde çöktü; bankaları batırdı, sistemi batırdı, dolar 3 katına çıktı “Doları sabitleriz.” dediler, “Faizi kontrol altına alırız.” dediler; üç ay, altı ay sürdü, dolar 600’den 1.600’e fırladı, bütün sistem çöktü. Tayyip Bey ne diyor? “Hâlâ 2001 yılının faturasını ödüyoruz.” diyor. Ya, 2001 yılının faturasını ödüyorsan bir dönüp 2001 yılına bakmaz mısın? Hadi geçtim 2001 yılını, ya, damadın üç yıl önce bu sistemi uygulamaya kalktı, doları sabitlemeye kalktı 6,5’a, 128 milyar doları sattı. Sonra ne oldu arkadaşlar? Bakın, Merkez Bankası Başkan Yardımcımız burada. Arka kapıdan sattılar doları, mecbur kaldılar. Ne oldu 6,5’a sabitledin, ne oldu, sonra ne oldu? Hani diyor ya “Dolar 10 lira, 15 lira olacak ya…” diye, olmadı mı arkadaşlar ya, olmadı mı, sonucu ne oldu? Damat bey, neredesin? Damat bey sattı dolarları, tuttu mu? Tutmadı. Kayınbaba satsa da tutmayacak arkadaşlar. Şu anda arka kapıdan dolar satmaya devam ediyorlar. Tayyip Bey’e “10 liranın altına düşüreceğiz.” diye taahhütte bulunmuş Sayın Nebati; olmadı. “11,5 lira” dediler, 10 milyar, 15 milyar dolar sattılar, olmadı, şimdi 13,80’de tutmaya çalışıyorlar. Hâlâ arka kapıdan Merkez Bankasının eksi rezervlerini daha da eksiye düşürüyorlar. Yine olmayacak arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, aklınızı başınıza devşirin, gerçekten diyorum, aklınızı başınıza devşirin. Bakın, bu sizin felaketiniz olacak, biliyorum -sizin felaketiniz olsun gerçekten- ama ülkenin de felaketi olacak, bunu unutmayın. Yoksullar daha da yoksul olacaklar, aklınızı başınıza devşirin.

Değerli arkadaşlar, bakın, iki türlü bir soygun düzeni var şu anda Türkiye’de, iki türlü.

Birincisini açıklıyorum, Merkez Bankamız ve Hazinemiz burada. Merkez Bankası Başkan Yardımcımız Merkez Bankasında ne yapıyor biliyor musunuz? Yüzde 14’le para satıyor. Bakın, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı burada, yüzde 14’le para satıyor. Kime satıyor? Bankalara satıyor. Bankacılık sistemi kimin elinde? Yabancı sermayenin elinde. Orada Hazine ve Maliye Bakan Yardımcımız da var, o da diyor ki bankalara “Ben yüzde 26’yla borç alırım.” Allah Allah! Bir kamu kuruluşu yüzde 14’le para satıyor, öbür kamu kuruluşumuz yüzde 26’yla para satın alıyor. Bankalar, kılçıksız, yüzde 12 para kazanıyor arkadaşlar, yüzde 12.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Yabancı bankalar.

GARO PAYLAN (Devamla) – Ya arkadaşlar, gerçekten Allah akıl fikir vermedi size, gerçekten aklınızı bu kadar kaybettiniz mi ya? Bak, bu birinci soygun düzeni.

HÜDA KAYA (İstanbul) – İhanet, ihanet!

GARO PAYLAN (Devamla) – İkinci soygun düzeni de şu, diyorlar ki: “Ey, yurttaşlar, bankalara yüzde 14’le parayı yatırın. Ben sana dolar garantisi veriyorum. Dolar ne kadar yükselirse hazineden vereceğim.” Yurttaşlarımız da yüzde 14’le parayı bankaya yatırıyor. Sonra bu bankalar, özel bankalar bu yüzde 14’le yurttaştan topladığı parayı ne yapıyor? Yüzde 30’la, yüzde 35’le, yüzde 40’la yurttaşlarımıza satıyor, şirketlere satıyor, kurumlara satıyor. Ya arkadaşlar, mevduat yüzde 14; dolar garantisi hazineden, Merkez Bankasından. E, kârı kim alıyor? Yabancı sermayeli özel bankalar yüzde 30’la, yüzde 35’le, yüzde 40’la kredi satıyor. Arkadaşlar, soyuluyoruz, soyuluyoruz ve kamu eliyle soyuluyoruz, bu iktidar eliyle soyuluyoruz. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar) Ya, böyle bir şey olabilir mi ya? Ya, aklınızı peynir ekmekle mi yediniz? Ya, bir kamu kuruluşu yüzde 14’le para satıp öbür kamu kuruluşu yüzde 26’yla para alır mı arkadaşlar?

Bakın, arkadaşlar, ulusal güvenlik meselesi dedim ya; varan 1. Şimdi, varan 2; Merkez Bankası Başkan Yardımcımız burada gelmiş diyor ki: “Ya, benim kasam tükendi.” Ee… “Hatta yetmez, eksi 57 milyar dolardayım ben; damat bey sattı dolarları, şimdi de Tayyip Bey satıyor dolarları, eksi 57 milyar dolardayım.” Ee… “Güvenilir ülkeden de sermaye gelmiyor buraya, vallahi ben batık durumdayım. Ne yapacağım?” Vallahi üçüncü dünya ülkeleri var; Libya gibi ülkeler var mesela. “Şimdi Libya bana para koymak istiyor, para yatırmak istiyor 3-5 milyar dolar, ona muhtacım.” Ee… “Ama Türkiye’deki müteahhitlerin de Libya’dan alacağı var.” diyor. Şimdi, Libya “Parayı buraya koyacağım.” diyor ama “Ya senin müteahhitlerin haciz koyarsa… Sen bana bir yasa çıkar.” diyor Libya. Yasa da şöyle çıksın diyor: “Meclisteki Cemal Öztürk imza versin, AKP’li 100 milletvekili imza versin, Mecliste bu yasaya el kaldırsınlar; Türkiye’nin müteahhidi Libya’dan alacaklı ama Libya buraya para yatırırsa o para haczedilemesin.” Arkadaşlar, ben hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyorum. Böyle bir yasa teklifi bu Meclise verilebildi ve eğer AKP ve MHP milletvekilleri el kaldırırlarsa bu yasa teklifi bu Meclisten geçecek. Bakın, arkadaşlar, iflas eden esnaf tefeciye düşer. Bunlar tefeciye düştüler, düne kadar “kabile devleti” dedikleri Libya’dan üç beş kuruş bulmak için, bizim müteahhitlerimizin alacakları karşısında haczetmemesi için yasa çıkarmayı bile göze alıyorlar; bu bir.

Bu yasa başka niye çıkıyor? Şimdi, Arap Emirlikleri buraya para verecek, değil mi? Tayyip Bey gidecek, diyecek ki: “Bana 3-5 milyar verin, muhtacım.” Arap Emirlikleri diyor ki: “Senin Libya’da güçlerin var, şimdi o güçlerini çekersen ben sana para verebilirim. Bir de ben sana para verirsem benim param haczedilmesin.” Bak, ulusal güvenlik meselesi dedim ya. Bir ülkenin kasası boşaldığında tefeciye düşer; borç alan da emir alır, bunu unutmayın. Düne kadar “hain” dediğiniz, “Darbenin arkasında var.” dediğiniz Arap Emirlikleri ne yapacak? Şimdi diyecek ki arkadaşlar: “Size para vereceğim ama siz hele bir Libya’dan çekilin, hele bir de bana haczedilmeme güvencesi verin.”

ÜMİT YILMAZ (Düzce) – Geçen sene “Çekilin.” diyordunuz.

GARO PAYLAN (Devamla) – Başka… Maduro -eksik kalır mı- Venezuela’nın diktatörü diyecek ki: “Ben sana para koyacağım; bak, bana hacizler geliyor, bu parayı koyacağım ama bu paraya haciz gelme riski var, benim parayı sana kaçırmam için Meclisinden böyle bir yasa çıkar.” Arkadaşlar, bunlar hepimiz için utançtır ve bu utanca yol verilmemesini bütün Meclisten hassaten rica ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bireysel emeklilik sistemini getirmiş AKP, diyor ki: “Yüzde 25 devlet katkısı vardı, yüzde 30’a çıkaracağım.” Arkadaşlar ya, bireysel emeklilik sisteminde kimler kalabiliyor? Parası olanlar kalabiliyor, değil mi? Yoksul yurttaşımız zaten karnını doyuramıyor, o sistemde kalamıyor; zorunlu olarak soktunuz, sokan parasını geri alıyor. “Yüzde 25 yetmez parası olana, ben yüzde 30 destek vereceğim.” diyorsunuz. Bu kabul edilemez arkadaşlar, bu da vicdansız ve adaletsiz bir düzenlemedir.

Emeklilerle ilgili düzenleme getirmişler. 1.500 lirayı 2.500 lira yapıyoruz, değil mi? Çok olumlu bir düzenleme olarak gösteriyorsunuz. Arkadaşlar, buradan hepinize çağrı yapıyorum, “2.500 lira ne güzel oldu.” deyip imza atan arkadaşların hepsine: Gelsinler, 2.500 lirayla bir ay geçinsinler bakalım diyorum. Hadi, buyurun, var mısınız? Ben varım. Hadi, deneyelim bir ay, 2.500 lirayla geçinin. Arkadaşlar, açlık sınırı 4 bin lirayken, yoksulluk sınırı 12 bin lirayken siz, 2.500 lira olan emekli maaşına nasıl “Güzel.” dersiniz? Bakın, bunun maliyeti ne kadar? Cemal Bey getirdi; 3,5 milyar liracık. Dedim ki emekli maaşı 3 bin liraya yükselse maliyeti ne olur? 10 milyar lira olur maliyeti. Biz “En azından en düşük emekli maaşı 4.250 lira olsun.” dedik ama ben, en azından 3 bin lira olsa ne olur maliyeti dedim? 10 milyar lira. Ne dediler? “Olmaz.” dediler, “Hazinemiz bunu kaldıramaz.” dediler.

Peki, bir sonraki maddede müteahhitler var; müteahhitler zordaymış, kabul, zorda ama bir milletin Meclisinin öncelikleri olmaz mı arkadaşlar? Önce ne yaparsınız? Aç, açıkta olanı, emeklinizi, işçinizi, fakir fukarayı gözetirsiniz değil mi? Önceliğiniz bu olur, önce onlara destek verirsiniz, sonra gerekirse müteahhittin de zararı niçin, bakarsınız. Müteahhitler zarar etmişler; vallahi, ben, hiç bu kadar AKP’li vekili Plan ve Bütçe Komisyonunda görmemiştim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Paylan.

GARO PAYLAN (Devamla) - Hepsi geldiler, lobi yapıyorlar müteahhitler için. “Aman, müteahhitlere para vermemiz lazım, 40 milyar vermemiz lazım, 50 milyar vermemiz lazım.” En sonunda 10,5 milyar lira maliyetle kurtardık. Bakın, emekliye 3,5 milyar lira verdiler, müteahhide 10,5 milyar lira verdiler. İşte bunlar, emeklinin, işçinin, memurun, çiftçinin iktidarı değil, müteahhitlerin iktidarı maalesef. (HDP sıralarından alkışlar) Bakın, çiftçi tarlasına gübre atamıyor, emekli pazardan çöp topluyor, işçiler ay sonunu getiremiyor. En büyük kaynak torbadan kime gitti? Müteahhitlere gitti maalesef. Değerli arkadaşlar, gerçekten aklınızı başınıza devşirin.

Bakın, arkadaşlar, torbada doğal gazla ilgili bir düzenleme var. “Kademeli düzenleme” dediniz ya, vallahi elektrikte gördük kademeli düzenlemenizi, elektrikte de “kademeli” deyip vallahi merdivenli zammı millete itelediniz; yüzde 50 minimum, yüzde 100 maksimum zam yaptınız. Doğal gazda da kademeli tarifeye geçeceklermiş, kademeli zam geliyor doğal gazda da değerli arkadaşlar.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Boş ve temelsiz beyanları reddediyoruz.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Gerçekler çok ağır geldi değil mi?

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sen gerçeğine bak, kendi gerçeğine!

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Gerçekler ağır geldi vallahi.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Boş ve temelsiz… Biz mücadele ede ede bu icraatları hayata geçirdik.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Gerçekler söylendi.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Boş ve temelsiz beyanlar…

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sen kendi gerçeğine bak, rezil oldunuz be!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Dün “Libya’ya gitmeyin.” diyen siz değil miydiniz? Bugün Libya’dan geri gönderecekti… Nereye, kim gönderiyor kendi millî silahlarımızla? Ooo!

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Cavit Arı.

Buyurun Sayın Arı. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya) - Değerli Başkanım, sevgili milletvekili arkadaşlarım; Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Bu torba yasayla getirilmeye çalışılan düzenlemelere şöyle bir baktığımızda, buradaki ihtiyaçların hepsinin, AKP'nin bugün ülkeyi getirmiş olduğu çıkmazdan dolayı getirildiğini açıkça görmekteyiz. Ekonomiyi çıkmaza soktuğunu, ekonomiyi gerçekten mahvettiğini ve böylelikle de ekonominin bu kötü gidişatı nedeniyle belirli sektörlere destek verme girişiminde olduklarını görmekteyiz. Yani kısacası, ortada AKP'nin ekonomideki başarısızlığı bulunmakta. Ekonomik anlamda ülkeyi getirdiğiniz çıkmaza bölüm bölüm çare aramaya çalışmaktasınız. Ancak ne yazıktır ki artık ülkede birden fazla delik var ve bu delikler her geçen gün artmakta. Yani gemi su aldı, siz ne yaparsınız yapın artık sizin yapmış olduklarınız, sizi içinde bulunduğunuz çıkmazdan kurtarmaya yetmeyecek. Birini kapatmaya çalışsanız bir başka yerden yeni bir delik ortaya çıkmakta. Artık tek çare kaldı, iktidardan gitmeniz; ülke başka türlü rahatlamayacak, ekonomi düzelmeyecek, huzur gelmeyecek çünkü siz ülkede güven bırakmadınız çünkü size bu ülkede güven kalmadı, ekonomiyi batırdınız.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, öyle bir düzenleme getirdiniz ki… Efendim, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yabancı ülke merkez bankalarına ait para, alacak, mal, hak ve varlıklar gönderildiğinde, yatırıldığında bunların haczedilemeyeceğine, üzerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulamayacağına dair bir madde getirmektesiniz. Şimdi, değerli arkadaşlar, buradaki para nedir? Bu para kimin parası? Bu düzenleme ihtiyacı nereden çıkmıştır? Ben sizlere soruyorum: Para yatırmak isteyen merkez bankaları hangi ülkelerin merkez bankaları? Bugüne kadar hangi ülkenin merkez bankası para yatırmak istedi de böyle bir düzenleme olmadığı için vazgeçti? Buna ilişkin yaşanmış bir örnek var mı? Yani bu ihtiyaç nereden doğdu? Bu para kimin parası? Bu düzenlemeye neden ihtiyaç var? Ya, bu düzenleme Türkiye’nin güveninin zedelenmesi düzenlemesidir değerli arkadaşlar, Türkiye’nin itibarının yok edilmesi düzenlemesidir. Yani böyle bir düzenlemeyi nasıl kabul edersiniz anlaşılır gibi değil. Yani siz, bu ülkenin itibarını düşünmüyor musunuz?

Şimdi, bu düzenlemeyle gerçekten, Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarını ayaklar altına almaktasınız. Yani buraya bir ülkenin merkez bankası para yatıracaksa “Bizim koşullarımız belli; gelin, bu koşullarda para yatırın.” diyebilirsiniz ama deniliyor ki: “Siz böyle bir düzenleme yapın, biz ancak o zaman yatırırız.” İşte, o zaman, akıllara “Bu paralar kimin parasıdır?” sorusu gelmekte. İşte, bu konularda Plan ve Bütçe Komisyonunda defalarca sorduk, biraz önceki soruları orada sizlere sorduk; bir kelimelik dahi tatmin edici cevap veremediniz. Yani neymiş efendim, işte, para yatırmak isteyen ülkeler bizden böyle bir talepte bulunmuş.

Şimdi, ayrıca, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının her ne kadar bir anonim şirket de olsa kamu tüzel kişiliği yönü vardır ve sonuç itibarıyla, bizim kanunlarımızda zaten bir anlamda da haczedilemezlik hükümleri bulunmaktadır. Bu, İcra ve İflas Kanunu’nda da düzenlenmiştir; 82, 83 ve 89’uncu maddelerinde zaten yasal bir engel bulunmaktadır. Dolayısıyla, böyle bir düzenlemeye de ihtiyaç yoktur. Bu düzenlemeden, esas itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarını düşünerekten vazgeçin değerli arkadaşlarım.

Şimdi, yine bir başka düzenlemeyle karşı karşıyayız. “Vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda, dava konusu tutarın yüzde 50’si oranında teminat alınmadan yürütmenin durdurulmasına karar verilemez.” şeklinde bir öneri var. Şimdi bu öneri, pratik uygulamada belki idarenin karşılaştığı bazı sorunlardan ortaya çıkmış olabilir. Yani bazı kötü niyetli mükelleflerin yarattığı tablolardan dolayı böyle bir düzenleme ihtiyacı olabilir. Ancak bakın değerli arkadaşlar, biz bir hukuk devletiyiz ve bir hukuk devletinde hak arama özgürlüğü engellenemez. Yani birisi kötü niyetli olup da belki yanlış bir iş yaptı diye… İyi niyetli olup da hak arama mücadelesine girişmek isteyen ama sonuçta kendisinden yüzde 51 yürütmeyi durdurma amacıyla teminat istenen kişiyi de mağdur edebilirsiniz. İşte, hukuk düzeni, kötü niyetlinin kötü niyetli davranışıyla düzenlenmez, iyi niyetli kişinin hakkının ihlal edilmesini önleyecek bir sistemdir. O nedenle bakın, burada, eğer biz yargı bağımsızlığını savunuyorsak açılmış bir davada -ki bu düzenleme dava açılmaya engel değil, yanlış anlaşılmasın, dava açılacak- o davada yürütmeyi durdurma kararı verilebilmesi için yüzde 50 teminat şartı aranması o mükellef için ağır bir şart olabilir. Yargı bağımsızlığı içerisinde bu takdir hakkını biz mahkemeye bırakmak zorundayız ya da hakkaniyete uygun, daha makul bir teminatı mahkeme takdir etmeli ya da burada daha makul bir teminatı belirleyebiliriz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, özellikle başta ilim Antalya olmak üzere “sıcak bölge” diye ifade edilen illeri yakından ilgilendiren bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Baştan söyleyeyim: Bu düzenleme eşitliğe aykırı, bu düzenleme Anayasa’nın en temel haklarından olan eşitlik prensibine aykırı. Şimdi, “BOTAŞ tarafından Bakanlık görüşü alınmak kaydıyla bölgesel ve iklimsel koşullar dikkate alınarak il veya bölge bazında kademeli doğal gaz satış fiyatı uygulanabilir.” diye bir düzenleme getirilmekte. Yanlış anlaşılmasın, önce, şunun altını kalın bir çizgiyle çizmek istiyorum: Şimdi, “soğuk bölgeler” diye geçen illerimiz var. Biz bu illerimizde doğal gaz fiyatlarının ucuz olmasına, daha uygun bir tarife üzerinden uygulanmasına kesinlikle ve kesinlikle karşı değiliz ve bu anlamda soğuk illerimizde, sarfiyatın daha fazla olduğu illerimizde doğal gaz fiyatlarının daha uygun bir şekilde olmasını, bu anlamda da devlet imkânlarıyla teşvik edilmesini destekliyoruz. Bu konuda bir sorun yok ancak gelelim sıcak illere yani ılık olarak kabul edilen illere. Şimdi, zaten soyut bir tanımlama var yani burada -BOTAŞ’a- Bakanlık oluruyla -bölgesel bir takdir hakkı- bakın “İklimsel koşullar dikkate alınarak…” denilmekte. Şimdi, Antalya deyince, İzmir, Muğla, Aydın, Hatay, Mersin, Adana deyince, o bölgede yaşayan insanlara her şey güllük gülistanlık mı? O bölgede yaşayan insanların hiç ekonomik sorunu yok mu? Yani o bölgede yaşayan insanların hepsinin ekonomisi çok mu yerinde, hiç mi ekonomik anlamda sıkıntısı olan yok? Yani o bölgede olanların hepsi doğal gaz fiyatlarını katlamalı ödeyebilecek mi zannediyorsunuz? Bakın, bu yanlış bir uygulama değerli arkadaşlar. Tekrar söylüyorum, soğuk bölgelere destek verelim, hep beraber destekleyelim ama siz sıcak veya kış süreci daha kısa geçti diye o illerde yaşayan vatandaşlarımızı cezalandıramazsınız. Zaten neye göre tespit edileceği soyut, böyle muallak; işte sadece iklim koşulu üzerinden gidilen bir tespitle belirlenecek. Yarın bu işin içine siyaset girecek mi, girmeyecek mi; siyasi tercihlere göre, oradaki durumlara göre belirlenecek mi, bunları bir kenara koyarak konuşuyorum yani bunlar da yaşanabilir çünkü siz her şeyde bu tip ön yargılarla hareket eden bir anlayıştasınız. Şimdi, sonuçta bu bölgelerde yaşayan insanları cezalandırmaya hakkınız yok değerli arkadaşlar.

Ve ben buradan, başta Antalya olmak üzere, bu bahsettiğim ılıman iklimi olan illerdeki vatandaşlarımıza buradan söylüyorum: Yarından itibaren doğal gaz fiyatlarında yükselme meydana gelirse, o faturalar kabarmaya başlar, o faturalar şişmeye başlar ödenmez hâle gelirse bunun tek sorumlusu AKP iktidarıdır; buradan ilan ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Bu düzenlemeden geri adım atın, bakın, değerli arkadaşlar, geri adım atın yoksa bunun cezası, siyasi faturası ağır olur; bu iklimde yaşayan insanlar size bunun faturasını ağır keser. Bu insanları cezalandırmaya hakkınız yok.

Şimdi, tersinden bakalım. Şimdi, bu illerde kışın süre kısa ama yazın ne olacak? Yazın da yaz süreci uzun. Şimdi, örneğin, Antalya'da yaz sürecinde insanlar evlerinde yirmi dört saat klima çalıştırıyor, arabasında sonuna kadar klimasını açıyor yani o zaman o bölgede yaşayan insanlara elektrikle ilgili özel bir destek veriyor muyuz?

Kaldı ki değerli arkadaşlar, bakın, bölgeler arasında böyle ayrım yapmak kadar yanlış bir şey yok. Yani elektriği orada ucuza ver, doğal gazı burada ucuza ver, efendim, yarın başka bir ürünü öbür tarafta ucuza ver. Bu, kesinlikle doğru değil; bu, bir ayrıştırma yaratır; bu, bölgeler arasında gerçekten bir ayrıştırma yaratır; bu, doğru bir uygulama değil. Ha, bunu başka, teknik, bilimsel ve gerçekten gerçekçi veriler üzerinden yapalım ve ona göre bir fiyat belirlemesi yapalım değerli arkadaşlar. Yani bu düzenlemeden yol yakınken vazgeçin, aksi hâlde o bölgedeki insanlar mağdur olacaktır.

Şimdi, bakın kötü ekonomi yönetiminiz dedik; evet, bugün ülkede yaşayan herkesin sizin kötü ekonomi yönetiminizden kaynaklanan mağduriyetleri var; bu açık. Ve şimdi şöyle söyleyeyim: Bakın, bir madde daha getirmeye çalışmaktasınız. Şimdi, ülkemizde ve dünyada ham madde temininde ve tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklarla girdi fiyatlarında beklenilmeyen artışlar nedeniyle mal ve hizmet alımları ile yapım işlerine ilişkin Türk lirası üzerinden yapılan sözleşmelerde, efendim, bir ek fiyat farkı verilmesi… Şimdi, tabii, burada bahsi geçen kesim, müteahhitler yani bunlar inşaatla ilgili olan müteahhitler veya mal ve hizmet alımlarıyla ilgili müteahhitler. Şimdi, değerli arkadaşlar, sadece bu açıdan baktığımızda tabii “Ya, müteahhittir kardeşim, sonucuna katlansın.” diyebilirsiniz, denebilir ama şimdi, şu pencereden bakalım: Siz müteahhitleri dahi bu duruma düşürdünüz işte; müteahhitleri dahi, bugün “Bu ülkede bolca para kazanıyor.” diye değerlendiren belli bir kesimi dahi bu şekilde desteklenmek zorunda bıraktınız. Yani sizin yarattığınız bu tablo nedeniyle müteahhitler de bir anlamda iflasın eşiğine gelmiş durumda.

Şimdi, müteahhitlerin, bu süreçte destek yanında ayrıca başka talepleri de var; bunların en başında da yine tasfiye konusunda da taleplerinin kabul edilmesi… Şimdi, daha önce, 2019 yılında yeniden bir düzenleme getirilmişti, bilindiği üzere bir düzenleme getirilmişti. Bu düzenlemede tasfiye imkânı da vardı, kaldı ki o tarihte pandemi dahi yoktu ve o günkü ekonomik koşullar içerisinde sizin kötü yönetiminiz nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle böyle bir dönem yaşanmıştı. O dönemde dahi siz, müteahhitlere bir tasfiye imkânı sağlamıştınız. Şimdi, müteahhitlerin de yine böyle bir beklentisi var değerli arkadaşlar.

Şimdi, vatandaş ekonomik olarak gerçekten can çekişiyor değerli arkadaşlar. Bakın, her şey pahalı; artık bugün benzin, mazot 14 TL’ye yaklaştı, vatandaş markete girmekten korkar hâle geldi. Daha yakın tarihe kadar 100 TL’lik benzin alsa araçların göstergesi hemen harekete geçerdi; şimdi, 100 TL’lik benzin alsa o aracın göstergesi 100 TL’lik benzini muhatap dahi kabul etmiyor değerli arkadaşlar, 100 TL’lik benzini o aracın göstergesi yok sayıyor. İşte, böyle bir dönemi yaşıyoruz.

Çiftçi zaten perişan durumda. Çiftçi, bakın, sayenizde tohum alamaz duruma geldi, tohum alsa ekim yapamaz duruma geldi, ekim yapsa gübre atamaz duruma geldi, atsa da tarlasını süremez duruma geldi. Kısacası çiftçiyi de perişan ettiniz. Bakın, bir emekli vatandaşımızın biraz önce gönderdiği bir mesajı sizlerle paylaşayım. “Devlet memuru iken ilçemdeki 2 armut bahçemde daha iyi üretim yaparım diye emekli oldum." diyor. Ancak hayatın gerçekleriyle orada karşılaşmış ve “Geçen yıl bahçenin birinin ağaçlarını söktüm. Eğer böyle giderse ikinci bahçeyi de sökmek zorunda kalacağım, bir müddet sonra da satmak zorunda kalacağım ve bugün ben 3,5 TL’ye mal ettiğim bir meyvemi 1 TL’ye -onu da alıcı bulabilirsem- ancak satabilirim, satabilecek durumdayım." diyor.

İşte, kısacası değerli arkadaşlar, bu ülkede herkesin durumu kötü, bu kötü duruma gelmesinin sebebi de sizlersiniz. Müteahhitler de herhâlde bu anlamda destek istemekteler.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, bu arada bir eli yağda bir eli balda olan müteahhitleriniz de var sizlerin; o kamu-özel iş birlikleriyle keyifleri yerinde olan, doların her gün artmasıyla kazancına kazanç katan müteahhitleriniz de var ama bakın, Anadolu’da hayat mücadelesi verenler de var yani şimdi, her müteahhidi de rantçı sayamayız. Onlar diyor ki, bakın, onlar diyor ki: “Yakın tarihe kadar inşaat demirinin tonu 3 bin TL’ydi.” Bugünse aradan daha altı ay geçmeden 13 bin TL’ye çıkmış yani altı ay içerisinde 4 kattan fazla artırmışsınız arkadaşlar. Bakın, bu, sizin hüneriniz. Yani demir altı ay bile geçmeden 3 bin liradan 13 bin liraya çıkmış; çimento 120 TL’den, 5 kat artmış, 600 TL’ye çıkmış; bu da sizin hüneriniz. Diğer inşaat malzemeleri de yine yüzde 100’den yüzde 150’ye kadar çıkmış durumda. İşte, müteahhitlerin yaşadığı bu sıkıntının tek sebebi de sizsiniz yani AKP iktidarıdır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, şunu söyleyeyim: Burada müteahhitler tekrar fesih hakkının getirilmesini beklemekte. Ancak şöyle bir hususu da buradan vicdanınıza sunmak istiyorum: Şimdi, kamu müteahhitlerine fiyat farkı uygularken belediyelerin durumunu da dikkate almak zorundayız. Şimdi, belediyelerin de bu kamu ihaleleri nedeniyle fark ödemek zorunda kalacaklarını unutmayalım değerli arkadaşlar. O nedenle, belediyeler normal bütçesinin dışında ani gelişen bu kararla birlikte eğer ek ücret ödemek zorunda kalacak ise belediyelere ve özel idarelere de bu anlamda bir destek vermek zorundayız çünkü aksi hâlde, belediyeler gerçekten büyük sıkıntı içerisine düşecektir.

Şimdi, değerli arkadaşlar, döviz garantili mevduatlar burada konuşuldu. Bugün, ülkemizin ekonomisine gerçekten en büyük darbeyi vurabilecek düzenlemelerden biri. Önce zaten 21 Aralık'ta bu düzenlemenin uygulanmasına geçildi, ortada kanun yok. Yani siz, ortada kanunu olmayan bir düzenlemeyi 21 Aralık'ta uygulamaya başladınız ve dediniz ki “Kardeşim, sizin hesabınız bundan sonra dolar garantili olacak; dolar korumalı, döviz korumalı olacak.” Peki, buna geçmeden önce ben buradan size soruyorum: Bu ülkede 20 Aralık günü ne oldu? Doların 18 TL'den bir anda 11 TL’ye kadar inme aşamalarında, o dolar 18 TL aşamalarındayken kimler haksız kazanç elde etti?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

CAVİT ARI (Devamla) – Dolar düştüğünde kimler tekrar dolarları geriye cukkaladılar? Bunlar kim? Bunlar araştırılsın dedik, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz araştırılsın dedik ama siz bunların araştırılmasından korktunuz değerli arkadaşlar. Neden korkuyorsunuz yani Türkiye'de 20 Aralık günü dönen bu dolapların araştırılmasından neden korkuyorsunuz? Önce bunu açıklamanız gerekir. Çünkü o gün haksız kazançlar elde edildi. İşte, kimlerin haksız kazanç elde ettiğini, kimlerin o gün dolardan, dövizden yüksek paralar kazandığını sizler biliyorsunuzdur; o nedenle de bunların araştırılmasını istemediniz.

Şimdi, bakın, kur korumalı mevduat sistemine ilk karar verildiğinde dolar 11 liraydı, 12 liraydı, 13 liraydı; şimdi 13,85 TL'ye kadar çıktı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Devamla) – Yani parasını bankada normal bir vadede tutmuş olsaydı alacak olduğu paranın kat kat üstünde bir rakam var.

Bitiriyorum Başkanım, selamlama yapayım.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

CAVİT ARI (Devamla) – İstemeyiz ama önümüzdeki süreçte dövizde hızlı bir yükselme yaşandığı takdirde, inanın, Türkiye Cumhuriyeti hazinesine bu yanlış uygulamanız nedeniyle çok büyük bir maliyet binecektir. Bu maliyet de tamamen sizin yarattığınız bir tablo olacaktır. Bu düzenleme içerisinde Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarına zarar verecek düzenlemelerden geri adım atın diyorum.

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şahıslar adına Konya Milletvekili Sayın Abdüllatif Şener.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkanım, efendim, Parlamentonun bir ritüeli var, muhalefet en son konuşur; usul de öyledir, İç Tüzük’te de buna yatkın hükümler var. Söz, istem sırasına göre verilir ancak epeydir Kanunlardan bir yetkili geliyor, grupların konuşmacılarını soruyor, burada bir istem sırası yaşanamıyor. Hâl böyle olunca takdir ederseniz ritüeller bozulmasın, önce lehteki arkadaşımız konuşsun, aleyhte konuşma son yapılır biliyorsunuz.

Arz ediyorum efendim.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Benim için mahzuru yok.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hayır, ağabey, usul öyle; sizinle ilgili değil sakın yanlış anlamayın.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 301 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Detayları Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuyla paylaşılan Türkiye Ekonomi Modeli, yatırım, üretim, istihdam ve ihracatın artırılmasına dayanıyor. Türkiye, küresel çapta üretim ve tedarik merkezi olma potansiyelini öne çıkarmayı; ülkemizin lojistik altyapısından, üretim kapasitesinden, ihracat ve doğrudan yabancı yatırım çekme kabiliyetinden yararlanmayı hedeflemektedir.

Amaçlanan bu hedeflere ulaşmak için öncelikli olarak makroekonomik istikrarı sağlayacak yüksek katma değerli yatırımların teşvik edilip üretimin, ihracatın ve istihdamın artırılması gerekiyor. Bu suretle, cari açık sorununun kalıcı olarak çözülmesi, orta gelir tuzağından uzaklaşılması, küresel değer zincirlerinde üst sıralara çıkarılması mümkün olabilecektir. Üretime dayalı ihracat öncelikli bu modelin orta ve uzun vadede başarı sağlayabilmesi için öncelikle makroekonomik istikrarın korunması bir zorunluluktur.

Hükûmet yetkilileri, piyasa ekonomisinden, finansal seferberlik ve serbest kambiyo rejimine tam bağlılıktan vazgeçilmeyeceğini, ekonomi politikalarının daha şeffaf ve öngörülebilir olacağını, dengeli ve sürdürülebilir bir maliye politikası uygulanacağını, piyasalardaki oynaklığın azaltılmasına yönelik olarak makroihtiyati tedbirler alınacağını, piyasa beklentilerinin iyileştirileceğini, reel sektörün önünü daha net görmesinin sağlanacağını ifade etmektedirler. Türkiye’nin demokrasi geleneği, piyasa tecrübesi, piyasa ekonomisi tecrübesi, dinamik iş gücü ve teşebbüs kapasitesi gibi kendine özgü özellikleri dikkate alındığında, uygulanmasına karar verilen programın başarılı olacağına inanıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kapsamda, bugün, bu yeni ekonomi modeliyle amaçlanan hedeflere ulaşabilmek için gerekli yasal düzenlemelerin bir kısmını içeren kanun teklifini görüşüyoruz. Yürürlük ve yürütme dâhil 18 maddeden oluşan teklifle, bireysel emeklilik sistemine katılımı teşvik etmek ve fon birikimini artırmak amacıyla 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’nda önemli değişiklikler yapılmaktadır. Bu kapsamda, hâlihazırda sistemde yüzde 25 olan devlet katkısı oranı yüzde 30’a çıkarılmaktadır. Konut alımı, evlilik, eğitim ve benzeri konularda ihtiyaç duyulabilecek nakdin bireysel emeklilik sistemi çatısı altındaki birikimden kullanılabilmesine imkân getirilmektedir. Yine, 45 yaş üstü çalışanların isteğe bağlı olarak otomatik katılım sistemine dâhil edilmesi sağlanmaktadır.

Teklifteki bir diğer düzenlemeyle, kişilerin mevduat ve katılma hesaplarının getirilerini kur artışlarına karşı desteklemek üzere yasal düzenlemeler yapılmaktadır. Burada, Türk lirası araçlara olan talebin artırılması, finansal piyasaların daha etkin bir şekilde işlemesi, finansal piyasalarda derinliğin artırılması, ürün çeşitliliğin teşvik edilmesi ve bu suretle finansal sektörün ve ulusal ekonominin sağlıklı gelişimine katkı yapılması amaçlanmaktadır.

Teklifle, ayrıca Kamu İhale Kanunu’na göre ihale edilen işlerde ek fiyat farkı verilebilmesi amacıyla düzenleme yapılmaktadır. Hâlihazırda Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu uyarınca Kamu İhale Kanunu kapsamındaki işlere fiyat farkı verilmesine ilişkin esas ve usuller Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmekte ancak sözleşme imzalandıktan sonra bu hususta değişiklik yapılamamaktadır. Ayrıca, aynı kanunda sözleşmelerin devri belli şartlara bağlanmakta ve buna ilişkin bazı kısıtlamalar bulunmaktadır. Bilindiği gibi, son dönemlerde ülkemizde ve dünyada ham madde temininde ve tedarik zincirlerinde ortaya çıkan aksaklıklar ve girdi fiyatlarında beklenmeyen artışlar nedeniyle kamu ihale sözleşmelerinin maliyetlerinde de öngörülemeyen artışlar meydana gelmiştir. Bu çerçevede, teklifin 11’inci maddesindeki düzenlemeyle Kamu İhale Kanunu’na göre ihale edilen işlerde ek fiyat farkı verilerek işlerin daha sağlıklı yürütülmesi ve zamanında tamamlanması, tamamlanan işlerinse maliyet kayıplarının belli ölçülerde karşılanması amaçlanmaktadır. Fiyat farkı verilebilecek dönem Haziran-Aralık 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilen kısımları kapsamakta, ayrıca bu sözleşmelerin herhangi bir kısıt olmadan devrine de imkân sağlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, teklifle, yatırımları, üretim ve ihracatı desteklemek amacıyla Kurumlar Vergisi Kanunu’nda da değişiklik yapılmaktadır. Mevcut durumda, mükelleflerin elde etmiş olduğu kazançlarına, ihracat veya imalat faaliyetleri sonucu elde edilip edilmemesine bakılmaksızın kurumlar vergisi oranı -bildiğiniz gibi- 2021 yılı için yüzde 25 oranında uygulanmış, 2022 yılı için yüzde 23, sonrası yıllar için de yüzde 20 olarak uygulanacaktır. Getirilen düzenlemeyle, ihracat yapan kurumların münhasıran ihracattan elde ettikleri kazançları ile sanayi sicil belgesini haiz ve fiilen üretim faaliyetiyle iştigal eden kurumların münhasıran üretim faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarına kurumlar vergisi 1 puan indirimli uygulanmak suretiyle bu kurumların söz konusu faaliyetleri teşvik edilmektedir. Ayrıca, değişiklikle, kurumların yatırım fonlarına iştirak etmeleri de teşvik edilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ hükûmetleri döneminde çalışanlarımızın, emeklilerimizin yanında olduk; onların refah düzeylerini artıran birçok düzenlemeyi hayata geçirdik. İçinde bulunduğumuz bu zorlu dönemde de yine çalışanlarımızı, emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik. Bu kapsamda, teklifle, en düşük emekli maaşının 2.500 lira olmasını sağlayacak düzenlemeyi getiriyoruz. Yeter mi? Elbette yetmez. Ayrıca, yine, kanun teklifimizde kamu görevlilerine yönelik olarak 6. Dönem Toplu Sözleşme’de belirlenen aylık ve ücret artışına ilaveten 2,5 puanlık iyileştirme yapılmaktadır. Böylece, 2021 yılının ikinci yarısında ortaya çıkan enflasyon farkı da dâhil, Ocak 2022 döneminden itibaren yapılacak zam oranı yüzde 30,95’e yükseltilmektedir.

Teklifle, vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda, dava konusu edilen tutarın yüzde 50’si oranında teminat alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilememesi temin edilmektedir; böylece, haksız iadelerin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

Bir diğer düzenlemeyle de merkez bankaları arasında kurulan ilişkilerin işin gerektirdiği diplomatik hassasiyet ve ekonomik güven temelinde yürütülmesini teminen, diğer merkez bankalarının Banka nezdindeki para, alacak, hak ve varlıklarının haczedilememesi düzenlenmiştir. Muhalefet gruplarından bazı arkadaşlarımız geldiler, dediler ki: “Bu vicdansız bir yasadır.” Burada sadece bir iki maddeyi, açıkça özellikle Merkez Bankasıyla ilgili maddeyi öne çıkardılar. Hâlbuki düzenlemede yürürlük ve yürütme hariç 16 madde vardır. Bu 16 maddenin içinde, vatandaşımıza dokunan ve özellikle de emeklilerimizi, çalışanlarımızı yakından ilgilendiren kanun maddeleri mevcuttur.

Dolayısıyla, teklifimizin kabulü yönünde oy kullanacağımı belirtiyor, düzenlemenin milletimize hayırlı uğurlu, bereketli olması dileklerimle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şahıslar adına Konya Milletvekili Sayın Abdüllatif Şener.

Buyurunuz Sayın Şener. (CHP sıralarından alkışlar)

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeyden önce, bugün hayatını kaybeden Konyaspor futbolcusu Ahmet Çalık Bey’e Allah'tan rahmet diliyorum; yakınlarına, Konyaspor camiasına, bütün sporseverlere de başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlar, yine bir torba yasa üzerinde görüşmelerimizi sürdürmekteyiz. Açıkçası, bu torba yasa vesilesiyle şunu belirtmek isterim ki bu iktidar ekonomide ne yapacağını bilmemektedir, herhangi bir ekonomik politika ortaya koymamakta, her gün birbirinden farklı demeçler vermekte, birbirinden farklı politikalar uygulamaktadır yani neyi niçin yaptığını, hangi hedefe ulaşmak istediğini bilmediği açık ve seçik bir şekilde gözükmektedir. Bir kere son bir aydır tartışılan modele bir isim bulmakta da zorluk çekmiştir çünkü ortada bir model yok, onun için önce “rekabetçi kur” demiştir, arkasından “Çin modeli” demiştir, daha sonra da “Türk ekonomi modeli politikası” diye bir cümle, bir ifade icat etmeye kalkmışlardır. Tüm bu farklılıklar, birbirinden farklı isimlendirmeler yol haritalarının ne olduğunu bilmemelerinden ve önlerini görememelerinden kaynaklanmaktadır. Nitekim, bakıyorsunu bir politika aracını kuru yükseltmek için kullanıyor, bir bakıyorsunuz bir başka politika aracını da kuru düşürmek için kullanıyor. Aynı dönemde, aynı periyotta iki politika aracını farklı doğrultuda kullanıyorsanız sizin bir ekonomik perspektifiniz yok demektir, ne yapacağınızı bilmiyorsunuz demektir. Buna karşılık, aniden ortaya çıkan hadiseleri kucaklarında buluyorlar ve bir çözüm yolu bulabilmek maksadıyla sağdan sola, soldan sağa doğru savruluyorlar.

Değerli arkadaşlar, bakın, biraz önce değerli arkadaşımızın bahsettiği şekilde eğer makroekonomik istikrarın kurulması ve cari dengenin sağlanması hedef olsaydı bunu sağlayacak politikaları uygulamaları gerekirdi. İşte, ekim ayı rakamları ortaya çıktı, biraz aylık cari fazla vardı; onun üzerine, cari fazla üzerine, dış ticaret açığının daraltılması üzerine destan yazdılar. Şimdi, kasım ayının cari açığı belli oldu, cari açığı demek ki kapatmamışsınız. Geçen ay ile bu ay farklı, 2,6 milyar dolar açık var, dış ticaret açığı artıyor. O zaman sizin uygulamaya çalıştığınız politika neyin nesidir? Bunun tartışılması lazım.

İkincisi, eğer yeni bir model geliştirdiyse bu iktidar, on dokuz yıllık hükûmet dönemleri sonrasında artık sona gelirken bir model icat ettiğini düşünüyorsa çok geç kalmış demektir, bu ülkenin on dokuz yılını heba etmiş demektir. O zaman, eğer bugün savunduklarınız doğruysa on dokuz yılın hesabını vermeniz lazım. Neden on dokuz yıldır yanlış yaptınız? Aslında makroekonomik bir model yoktur, ortada böyle bir şey yoktur; bireysel, günübirlik, ihtiyaca binaen ortaya çıkan politikalar vardır. Bakın, 2009 yılına kadar kur düşüşü vardır, bireysel anlamda bu dönem birikim dönemi olduğu için kur düşük gidiyordu; 2009-2010’dan sonra, özellikle de 2012’den sonra kurda sürekli yükselme oldu, döviz kurunda. Bu dönemde de biriktirilen paraların, dolarların veya dövizlerin değerlendirilmesine ihtiyaç vardı, bu da değerlendirme dönemidir demek lazım. Yani ikiye ayırırsak, birinci dönemi “biriktirme dönemi”, ikinci dönemi de “değerlendirme dönemi” diye nitelemek lazım ve her şeyden önce de bir genel, Türkiye’nin ihtiyacına uygun politikanın ortada olmadığı açıktır. Eğer bugün savundukları şeyler bu konjonktüre uysaydı netice alırlardı. Netice alamayacakları, cari açığın tekrar patlamış olmasından, aylık bir iyileşmenin bir sonraki aya devredilemeyişinden tablo açık seçik gözükmektedir.

Değerli arkadaşlar, bu pakete baktığımız zaman, bu pakette de garip maddeler var. Gerçi ben Komisyon üyelerimizi pek eleştirmeye alışık değilim çünkü beraber mesai yapıyoruz, tekliflerinin yanlış olduğunu söylemek zor geliyor bana, ağır geliyor ama özellikle 1’inci maddede, herkesin gözünün içine batıracak gibi “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde bulunan, yabancı ülke merkez bankalarına ait para haczedilemez.” diyor. Yani bunu kim yerleştirmiş buraya? Yıllardır Merkez Bankamızın aklına gelmemiş, yıllardır politikacıların, iktidarların aklına gelmemiş; Merkez Bankasında yabancı merkez bankalarının para ve varlıklarının haczedilemeyeceğiyle ilgili madde gelmiş, bugüne rastlamış ve bugün yerleştirmişsiniz. Merkez Bankasının merkez bankası olması durumunda hiçbir ülke bu Merkez Bankasına yatırılan paradan, varlıktan vesaireden dolayı endişeye kapılamaz, kapılmaz, emindir; “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında param var, alacağım var, malım var, hakkım var, varlıklarım var; burada emniyettedir.” diye düşünür, bununla ilgili özel bir madde yazmaya ihtiyaç yok. Ama Hükûmet ekonomiyi yıllardır yanlış idare ediyor, sıkıntıya sokmuş, felaketin içerisine sürüklemiş, dışarıdan paraya ihtiyacı var ve yabancı ülkelerden para istediğinde, biraz finansman ve kaynak istediğinde bakıyorlar ki Türkiye ekonomisi güvenilmez bir durumda, “Siz bu ekonomik hâlinizle, Merkez Bankasını bu kadar tahrip ettikten sonra biz bu bankaya para yatırmayız ve biz bu bankaya alacak, mal, hak ve varlık koymayız. Bizim bunları getirebilmemiz için, sizin Merkez Bankasına koyabilmemiz için bir yasal düzenleme yapacaksınız. Bu yasal düzenlemeyle, bizim bu varlıklarımızın ve haklarımızın haczedilmeyeceğini, üzerine ihtiyati tedbir konulmayacağını veya ihtiyati haciz uygulanmayacağını madde olarak yerleştirmeniz lazım.” diyorlar. E, Türkiye'nin paraya ihtiyacı var, Hükûmetin paraya ihtiyacı var. İşte, başta Körfez ülkeleri olmak üzere, oradan gelecek sermayeye ihtiyacı var. “Hayhay, peki, hemen bir madde çıkarıyoruz.” diyor ve dış talimata uygun olarak, dış talebe uygun olarak bu maddeyi düzenliyor.

Değerli arkadaşlar, ben Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ve Hükûmetinin bu duruma düştüğü hiçbir dönemi görmedim, hiçbir dönemi. Nasıl olur? Bir yabancı finans kuruluşu veya banka Türkiye'den talep etti diye Merkez Bankasıyla ilgili kanunda değişiklik yapan, ilave yapan bir düzenleme yaparsınız ve de bununla gelecek parayı garanti altına aldığınızı düşünürsünüz. Gerçekten, Türk ekonomisinin bu iktidarın elinde hangi duruma düştüğünü göstermesi için bu 1’inci madde ibretlik bir maddedir; bunu çerçeveletip hepiniz, bütün milletvekilleri odasına asabilir “Bunu çıkaran da bizdik.” diye. Katar'a güvence verebilmek için, Birleşik Arap Emirlikleri'ne güvence verebilmek için bu maddeye ihtiyacımız vardı ve Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdik. Bu maddeyi bu Meclisten umarım ki geçirmezsiniz. Herhâlde vazgeçecek gibisiniz.

Değerli arkadaşlar, diğer maddelerde de buna benzer problemler var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Ama bu torba yasadaki düzenlemelere baktığımızda Hükûmetin ekonomiyi içine düşürdüğü durumu görüyoruz, tespit ediyoruz. “Bu felaketten ülkenin çıkabilmesi için ne yapacağız?” diye uğraşırken sayın iktidar, böyle değişik, palyatif, Aspirin tedavisi niteliğinde ufak tefek kırıntıları maddeler hâlinde serpiştirmiş ve getirmiştir ama bu, bir politika değildir; bu, hedefi, misyonu, vizyonu olan bir politika değildir. Aslında, tekrar Türkiye’de ne yapmak gerektiğini diğer partilerin katkılarıyla birlikte bu iktidarın düşünmesi gerekir diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP, HDP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi, yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemine geçilecek.

Sayın Taşkın…

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Görevini, toplumsal değerlere saygılı, kişisel hak ve özgürlükleri temel alan, tarafsız bir anlayışla yerine getiren tüm basın çalışanlarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum.

Basın, milletimizin müşterek sesi, gözü kulağıdır. Çağımızın en dinamik mesleklerinden biri olan gazetecilik, insanlara haber, bilgi akışı sağlamak gibi çok yönlü bir misyonu içermektedir. Her şartta ve her koşulda görevleri peşinde olan gazeteciler doğal olarak her türlü tehdit ve yıpranmaya da açık olmaktadır.

Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde son yirmi yıllık AK PARTİ iktidarlarında ülkemiz genelinde hayata geçen reformlar Türk basınının zenginleşmesine, çeşitlenmesine, daha demokratik ve özgürlükçü bir yapıya kavuşmasına vesile olmuştur diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Köksal…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, geçtiğimiz günlerde Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek “Mısri Mahallesi’ndeki kentsel dönüşümü muhalefet engelledi.” diyerek Fakıpaşa Mahallesi'nde kentsel dönüşüm yapabileceğini belirtti. Mısri Mahallesi'nde yaşayan hemşehrilerimiz “Ranta hayır!” dediler. Onların yaşayacağı büyük hak kayıpları ve mağduriyetleri önlemek adına Belediyeyi ve AKP iktidarını uyardık, hemşehrilerimin mücadelesine destek verdik ve vereceğiz de. Ayrıca, yargı da yürütmenin durdurulması kararı verdi. Şimdi, buradan ümidini kesenler rant için başka bir mahalleye gözlerine dikmesinler. Afyonkarahisar'da hemşehrilerimizin istemediği, karşı çıktığı, onların mağduriyetine yol açacak hiçbir şeye onay vermeyiz. Fakıpaşa Mahallesi'ndeki hak sahiplerinin istemediği hiçbir projeye destek vermeyeceğimi ve tıpkı Mısri Mahallesi'nde olduğu gibi onlara da destek olacağımı bir kez daha belirtiyorum. Hiçbir Afyonkarahisarlı hemşehrimi ranta kurban ettirmeyeceğim. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ataş…

DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Teşekkürler Sayın Başkan.

İktidar “yeni ekonomi modeli” diye algı yaratıyor, can çekişen çiftçi can suyu bekliyor. Çiftçiler üretim yapmaktan çok, borçlarını nasıl ödeyeceğini kara kara düşünüyor. Artan döviz kurları yüzünden gübre, ilaç, tohum fiyatları sürekli artıyor; akaryakıt, elektrik ve sulamaya gelen zamlar üretim maliyetlerini yükseltiyor. Akaryakıta geçen sene tam 46 kez zam yapılmış, motorinin fiyatı bir yılda 2 kat, gübrenin fiyatı ise 5 kat artmış. Gelen zamlar çiftçiyi ezip geçiyor, zarar eden çiftçi taban gübresi dahi atamadı. Böyle giderse sofralarımız yemeksiz, toprağımız çiftçisiz kalacak. İktidar bir an önce çiftçi borçlarını yapılandırmalı, çiftçilere verilen desteklerin arttırılması yönünde çalışmalar yapmalı, üretime küsen çiftçiyi tekrar tarlaya döndürecek yolları bulmalıdır, yoksa ucuz ekmek kuyruklarına başka kuyruklar da eklenecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tutdere…

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – İktidara ve Komisyona soruyorum: Atama bekleyen 50 bin öğretmeni ne zaman atayacaksınız? Açlık sınırının 4 bin TL olduğu ülkemizde en düşük emekli maaşını 2.500 TL olarak teklif etmek vicdani midir? Bu durumu hangi adalet anlayışıyla açıklıyorsunuz? 20 Aralık akşamı kimler yüklü miktarda döviz aldı, kimler sattı? Çiftçinin traktörünün haczedildiği bir ülkede Merkez Bankası hesaplarının haczedilmeyeceğine ilişkin kanun teklifini neden getiriyorsunuz? Doların düştüğünü söylüyorsunuz, fiyatlar neden düşmüyor? Zenginin mevduat faizini fakir neden ödesin? (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Aydın…

ERKAN AYDIN (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Özel Okullar Derneği özel okullarla ilgili, bu seneki özel okul ücretlerini yüzde 62,9 oranında artırabilmekle ilgili bir açıklama yaptı. Her ne kadar bu açıklama daha sonra geri çekilse de bütün velilerde böyle bir kaygı oluştu ve bize onlarcası ulaşarak hiçbir velinin gelirinin yüzde 62,9 oranında atmadığı, bu durumda ne ücretli çalışanın ne serbest çalışanın ve birçok ailenin çocuğunu özel okula gönderemeyeceği kaygısını ilettiler.

Biz de buradan ifade ediyoruz: Bu oran -artış oranı- yeniden değerleme oranının neredeyse 2 katıdır, yapılan zamların neredeyse 1,5 katıdır; bunun daha dikkatli değerlendirilmesi ve bu oranda bir zammın birçok öğrencinin eğitimden uzak kalmasını sağlayacağını düşünerek bu konuda bir görüş daha belirtilmesini talep ediyoruz.

BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu…

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Zaman mefhumu tanımadan, büyük bir fedakârlıkla tüm enerjisini halkımızın doğru haber alması için harcayan basın emekçilerimizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyor; vefat eden gazetecilere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı ve uzun ömürler diliyorum.

Ülkemizin sorunlarını kamuoyuna aktaran, etkin çözüm önerileriyle toplumsal yapının ve kamu kurum ve kuruluşlarının daha sağlıklı bir şekilde çalışmasına yardımcı olan basın mensuplarımızın yorum ve görüşleri siyasiler olarak bizlere de çalışmalarımızda önemli katkılar sağlamaktadır. Doğru, ilkeli ve objektif görev anlayışıyla, her türlü sıkıntı ve zorluğa karşı büyük bir özveriyle mesleklerini icra eden gazeteci arkadaşlarımızın, meslek etiğini her şeyin üstünde tutması ve kişilik haklarına saygılı habercilik anlayışını benimsemesiyle doğru bilgilendirme görevini yerine getireceklerine ve demokrasimizin gelişmesine katkı sağlayacaklarına yürekten inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özkan…

HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinin karşısında bulunan Barış Pınarı bölgesinde askerî aracımızın geçişi esnasında meydana gelen patlamada 3 kahraman yiğidimiz şehadet mertebesine ulaştı. Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda şehit olan Sözleşmeli Er Ertuğrul Ulupınar kardeşimizi binlerce hemşehrimizin dualarıyla pazar günü Gülnar ilçesinde Hakk’a uğurladık. Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır, asil milletimize başsağlığı diliyorum.

“Ölürsem şehit, kalırsam gazi.” diyen bir milletin kahraman evlatlarının karşısında hiçbir zalim güç duramayacaktır. Vatandaşlarımızın ve sınırlarımızın güvenliği, bölgemizin huzur ve emniyeti sağlanana kadar terörle mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Subaşı…

YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Büyük ve güçlü Türkiye için, milletimize hizmet yolunda, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde çalışıyoruz. 2021 yılı nasıl geçti, neler yaptık, kısaca hatırlayalım. İstanbul'da, Taksim'de Atatürk Kültür Merkezi'ni “kültür merkezi” olarak yeniden hizmete açtık. Yani söylenildiği gibi otel veya AVM yapmadık. Merhum Başbakanlardan Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Necmettin Erbakan'ın yapmak istediği, hayalleri Taksim Camisi'ni yapmak ve ibadete açmak bizlere nasip oldu. Amerika New York'ta Birleşmiş Milletlerin tam karşısında Türkiye'mize yakışan Türkevi’ni açtık. Tarihî mirasa sahip çıkarak tam 295 kültür varlığını onardık. İstanbul Taksim'de tarihî Atlas Sineması’nı hem sinema hem de müze olarak açtık, sinemaseverlerin hizmetine sunduk. Pandemiden olumsuz etkilenen tam 40 bin müzisyene 280 milyon TL destek sağladık.

Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Tığlı…

NECATİ TIĞLI (Giresun) - Teşekkür ederim Başkanım.

Ziraat mühendisleri, mühendislik ve biyoloji bilimiyle toprak ve suya can veren, tarımsal problemlere çözüm bulan kişilerdir. Dört yıl üniversite okuyan, dirsek çürüten ziraat mühendislerimiz yoksa ne tarımsal gelişme ne tarımsal dönüşüm ne de tarımsal büyüme olmaz. Giresun Çamoluk'ta üreticilerimiz 2 bin dekarlık alanda siyez buğdayı, bin dekarlık alanda coğrafi işaret tescilli Çamoluk şeker kuru fasulyesi üretilmesi için mücadele ederken, organik tarımda pazar payı ararken; ceviz, elma, armut, kiraz, kızılcık, karadut gibi meyvelerle meyve pazarına girmeye çalışırken, Çamoluk ilçemizde 1 ziraat mühendisi bile olmaması şaşırtıcı, düşündürücü ve çok acıdır.

Tarım Bakanına sesleniyorum: Ülkemizde 20 binden fazla ziraat mühendisi atama bekliyor. Çamoluk’a 1 ziraat mühendisi bile atayabilecek yetkiniz yoksa siz neden o koltukta oturuyorsunuz? 20 bin Ziraat mühendisimiz acil bir şekilde atama bekliyor.

Teşekkür ederim Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Gaytancıoğlu…

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çiftçimiz AKP'nin elektrik ve mazota yaptığı zamlarla âdeta ölümü bekler duruma getirilmiştir. Hititlerden bu yana, bu topraklar, AKP gibi tarıma ve çiftçiye düşman bir yönetim görmemiştir. “Çiftçi tarlasına gübre atamıyor.” diyorduk ama bu elektrik fiyatlarıyla sulama da yapamayacak. Bu yaz iklim değişiminden çok tarlaları AKP susuz bırakacaktır. İklim değişikliğinden daha büyük bir felaketsiniz. “Susuz Yaz” filmindeki rahmetli Erol Taş iktidar olsa aynı AKP olurdu. “Tam organik tarıma geçiyoruz.” diye konuşabilirsiniz. AKP’nin eğitimden kültüre, bilime, her alanda gerici politikalarını biliyor, görüyor, yaşıyorduk. Cilası dökülmüş AKP iktidarında, tarımda gericiliğin devrimini yaparak Cilalı Taş Devri’ne dönüyoruz. Çiftçimiz bu fiyatlarla tohum ve ilaç alamaz, tarlasına gübre atamaz, sulama yapamaz durumdadır. Hepsini ucuzlatın ama öncelikle tarımda kullanılan mazot ve elektriği ucuzlatın, bunlardan vergi almayın, gübreyi sübvanse edin. Çiftçi borçlarının faizini silin, anaparayı yapılandırın.

BAŞKAN – Sayın Aygun...

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Başkanım.

Çiftçimizin traktörüne haciz uygulayan ve Danıştay 10. Dairesinin almış olduğu karara rağmen haciz uygulaması devam eder iken başka merkez bankalarına verilen paralara haciz konulamaz... “Acaba bu kararı alırken vicdanlarınız sızlamadı mı?” diye soruyorum. Çiftçiye haciz var ama “Yabancı bankaların, merkez bankalarının bizim Merkez Bankasına vermiş olduğu paralara haciz konulamaz.” ibaresi...

Yine, bakınız, taban gübresi kullanamayan çiftçimiz şimdi de kardeşlenme dönemi içerisinde kullanması gereken üre gübresi için sıkıntı yaşıyor. Çiftçi gübre alamaz hâlde ama biz ise çiftçimizi değil, yabancı çiftçileri destekliyoruz.

Yine, bakınız, desteklemeleri artırmamız gerektiğini söylüyoruz ama maalesef duyan yok. Çiftçi borç içerisinde, borçlarını yapılandırma yerine çiftçiyi borçlandırma yolunu seçiyoruz. Ve gidip “Yabancı merkez bankalarının vermiş olduğu paralara haciz uygulanamaz.” ibaresini koymak çiftçimizi baltalamaktan ötedir diye söylüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, buyurunuz efendim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Burada kanun teklifi üzerindeki sorulara cevap verme imkânımız olacak tabii. Doğrusu, sorularda doğrudan maddelere ilişkin gelen hususlar kısıtlı oldu ama daha önce yapılan konuşmalar var, o konuşmalardan da bazı sorulara cevap vermeye çalışacağım.

Burada ifade edilen hususlarda ağırlıklı konu tarım ve çiftçilere dönük destekler oldu. Birkaç şey söyleyeyim, gerçi doğrudan konumuzla belki ilgili olmayabilir ama ağırlıklı sorulduğu için birkaç yorumda bulunmak isterim.

Öncelikle geçtiğimiz son iki yıl pandeminin etkileri, bütün alanları etkilediği gibi tarımı da etkiledi. Ama bunun üzerine bir de dünyada ve Türkiye’de kuraklık yaşandı, iklim değişikliğinin de etkileri oldu, böyle çifte bir etkiyle karşı karşıya kaldı tarım sektörü. Başından itibaren Hükûmetimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız tarım konusuna çok özel bir önem verdi. Pandemide, geçmişte yaşanan küresel salgınlarda gıda konusunun ne kadar önemli olduğunun farkında olarak tarım konusuna başından itibaren çok büyük bir özen gösterildi ve her türlü destek verildi; gerek söylemlerle güvenceler verilerek gerekse politikalarla tarım sektörünün canlı kalması yönünde her türlü gayret sarf edildi.

Biz de Komisyon olarak geçtiğimiz dönemde bazı düzenlemeler yaptık. Bir taraftan, Tarım Kredi Kooperatiflerinin borçlarını yeniden yapılandırdık; diğer taraftan, köklü bir değişiklik yaptık, tarıma verilen destekler üzerindeki vergileri kaldırdık; bununla da kalmadık, son beş yıldaki ödenmiş desteklerden kesilmiş vergilerin iadesine ilişkin düzenleme yaptık. Sadece bu yapılan düzenlemenin etkisi -yanlış hatırlamıyorsam- 4 milyar TL civarında çiftçilerimize bir katkı ifade ediyor. Yeter mi? Daha fazlası tabii ki olsun. Ülkemizin imkânları geliştikçe, imkânlarımız arttıkça bütçeyle veya diğer kaynaklarla bu destekleri vermeye devam edeceğiz. Sadece bütçeden değil, sübvansiyonlu krediler yoluyla da tarım sektörümüze elimizden geldiğince destek oluyoruz. Ziraat Bankası kanalıyla, diğer kanallarla daha ucuza finansman kullanımına da destek oluyoruz.

Son dönemlerde gübre başta olmak üzere girdi fiyatlarındaki artışın da elbette farkındayız. Bu konuda da Tarım Bakanlığımız, Hükûmetimiz çalışmalar yapıyor. Ülkemizin ve Hükûmetimizin imkânları çerçevesinde her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Dünyada da gıda fiyatlarının arttığı bir dönemden geçiyoruz. Dünyada, hakikaten, gıda konusunun önümüzdeki yıllarda da stratejik bir konu olacağı çok açık görülüyor. Biz de tarıma stratejik bir sektör olarak yaklaşıyoruz, destekliyoruz, bundan sonra da destek vermeye devam edeceğiz. Tarım hiçbir zaman modası geçmeyecek bir sektördür, bunun da altını çizmek isterim.

Diğer taraftan, doğrudan ilgili sorulardan bir tanesi emekliliğe ilişkin soru oldu. Biliyorsunuz, şu anda alt limit 1.500 lira, bunu 2.500 liraya çıkarıyoruz bu yaptığımız düzenlemeyle. Yüzde artış oranına baktığınızda genel artışların oldukça üzerinde. Yine, yeterli mi? Elbette bunu tartışmıyoruz ama bu bir alt limit yani alt limiti 1.500’den 2.500’e çıkarmak takdir edersiniz ki olumlu bir adımdır, olumlu yönde atılmış önemli bir adımdır. Sadece bu düzenleme 1 milyon 265 bin insanımızı ilgilendiriyor, etkileyecek ve sadece bu düzenlemenin yıllık maliyeti 3,5 milyar Türk lirası civarında olacaktır. Bir taraftan artışlar gelecek, bir taraftan da artışlar sonucu oluşan ücret ile 2.500 arasındaki rakamı giderme, telafi etme mekanizması olacak. Dolayısıyla bu, bu anlamda önemli bir adımdır.

Yine, tarımda olduğu gibi, burada da şunu ifade etmek isterim, imkânlarımız geliştikçe, ülkemizin ekonomisi büyüdükçe bütün kesimler gibi emekli kesimimize de daha fazla imkânlar sağlama gayretimiz devam edecektir.

Değerli arkadaşlar, Merkez Bankasıyla ilgili bir iki yorum yaptı arkadaşlarımız. Merkez Bankamızın kendi varlıklarına ilişkin bir düzenleme yapmıyoruz, sadece başka ülkelerin merkez bankalarının bizim Merkez Bankamız nezdinde açtığı hesaplara ilişkin güvenceyi oluşturan bir düzenlemedir bu. Son dönemlerde ülkemize yönelik artan taleplerin bir sonucudur bu. Türkiye, eskiden böyle düzenlemelerle karşı karşıya kalmıyordu çünkü böyle bir talep söz konusu değildi. Son dönemlerde daha fazla bir talebin oluşması böyle bir düzenlemeyi de tetiklemiştir. Bu, son günlerin de meselesi değildir, geçen yaz aylarında Meclisimize gelmiş bir taleptir. Bir süre bunu yapamadık, şimdi bu düzenleme çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. Bunun ülkemizin bir finans merkezi olma amacı da var, “İstanbul Finans Merkezi” dediğimiz strateji ve proje aslında bunu öngörüyor. Bölgemiz başta olmak üzere uzun vadede de küresel düzeyde finans merkezi olmak Türkiye’nin hedeflerinden bir tanesidir; daha fazla finansın ülkemize gelmesi de ülkemizin lehinedir. Bunun da altını çizmek isterim.

Devletler arası bir ilişki söz konusudur, bunun kötüye kullanımı da söz konusu olmayacaktır. Ülkemize fayda sağlayacaktır, bunun da altını çizmek isterim. Merkez Bankamızın itibarı olmasa böyle taleplerle zaten karşı karşıya kalmazdık.

Değerli arkadaşlar, BES’e ilişkin de bazı yorumlar yapıldı. Aslında içeriğe baktığınızda bu teklifte, ağırlıklı olarak en fazla yaptığımız bireysel emekliliğe ilişkin düzenlemelerimiz var. Devlet katkısını yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkarıyoruz. 45 yaşın üstünde olanlara da otomatik BES’e katılma hakkı getiriyoruz.

Diğer taraftan, bugünkü sistemde acil harcama ihtiyaçları bütün parasını çekmesine yol açıyordu tasarruf sahiplerinin; şimdi eğitim gibi, evlilik gibi, işte, bedelli askerlik gibi belli konularda kısmi harcama yapma imkânı getiriyoruz tasarruf sahiplerine. Bugünkü sisteme baktığımızda, 13,2 milyon katılımcının ortalama 22 bin TL tasarrufta bulunduğunu görüyoruz. Bunlara baktığınızda, bazı eleştiriler oldu “Üst gelir grupları mı faydalanıyor?” şeklinde. Gönüllü BES’te asgari ücretin 2 katına kadar aylık geliri olanların oranı yüzde 62. Yine, baktığınız zaman, otomatik katılım sisteminde de asgari ücretin 2 katına kadar geliri olanların oranı yüzde 93. Dolayısıyla, bu mekanizma sadece üst gelir gruplarıyla ilgili değil, tüm toplumu ilgilendiren bir düzenleme.

Şunun da altını çizmek isterim: BES gibi mekanizmalarla tasarrufları artırdığımız zaman bu, makro istikrarımıza da katkıda bulunacak. Cari açığın özünde şu var: Yaptığımız yatırımlardan daha az iç tasarrufumuz olunca, bu farkı dış tasarruflarla, dış borçlanmalarla karşılamak durumunda kalıyoruz. İşte, bu tür enstrümanları güçlendirdikçe, yurt içi tasarruflarımızı artırdıkça dış tasarruflara ihtiyacımız da azalacak, makro istikrarımız güçlenecek, cari açığımız da azalacaktır, bunun da altını çizmek isterim. BES’teki bu düzenlemeler gibi, önümüzdeki süreçte yeni ekonomi politikalarımızın da bir gereği olarak, yeni tasarruf imkânları, yeni tasarruf enstrümanlarını da geliştirme kararlığımız var. Önümüzdeki dönemlerde, bu anlamda, ülkemizin gündeminde tasarrufu artırıcı yeni finansal mekanizmalar geliştirme konusu yerini almaya devam edecektir, BES bunun güzel örneklerinden bir tanesi.

Diğer yandan, BOTAŞ’a ilişkin hususlar da dile getirildi, BOTAŞ’a yaptığımız bir yetkilendirme. Tabii ki ilgili kurumumuz teknik olarak detaylandıracak ve en uygun modeli geliştirecek. Değerli arkadaşlar, buradaki esas şu: Kademeli fiyat uygulamasında, öncelikle bölgesel veya il bazında, ısınma ihtiyacının olduğu aylarda, 100 metrekare büyüklüğündeki bir konutun iklimsel şartlara bağlı olarak ısıtılması için ihtiyaç duyulan asgari aylık doğal gaz miktarı üzerinden bir model geliştirilecek dolayısıyla bölgeler arası, kesimler arası bir denge kurulacak. Aynı ilin değişik bölgeleri arasında da bir denge kurulmuş olacak. Burada şeyle karıştırmayalım ama…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) –Çok affedersiniz… Son bir cümle…

Bir taraftan da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın bedelsiz bir şekilde -bu kömüre benzer- destek mekanizması geliştirmesi söz konusu, o da bunu tamamlayıcı olacak. Bir taraftan da -gelir düzeyi anlamında- ödeme gücü olmayanlara ayrı bir mekanizmayla, doğal gaz yoluyla ısınma desteği de verilecek. Hem bu mekanizma hem diğer mekanizma, birlikte düşündüğümüzde, bir taraftan yoksullukla mücadele politikalarımızı güçlendirecek, diğer taraftan enerjinin verimli kullanımını getirerek yeşil ekonomi hedeflerimiz çerçevesinde, Yeşil Mutabakat hedefleri çerçevesinde doğal gazda yüzde 15 civarında bir verimlilik getirecek, tasarruf getirecek. Sonuçta, fosil bir yakıt doğal gaz. Bizim çevresel politikalarımıza da bu yolla destek olmuş olacak. Burada noktalayayım.

Teşekkür ederim Başkanım.

BAŞKAN – Biz de teşekkür ediyoruz.

Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Birinci bölüm 1 ila 9’uncu maddeleri kapsamaktadır.

Birinci bölüm üzerinde söz isteyen, İYİ Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Durmuş Yılmaz.

Buyurunuz Sayın Yılmaz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ YILMAZ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (2/4058) esas numaralı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin birinci bölümü hakkında İYİ Parti adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz yasa 15 maddeden ibaret ama son derece önemli bir yasa, önümüzdeki on yılları belirleyici olacak hükümler ve maddeler ihtiva eden bir yasa, son derece önemli bir yasa.

(Uğultular)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkanım, salonda sükûnet istirham ediyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) – Nasıl…

BAŞKAN – Sayın Başkanım, bir saniye efendim.

Sayın milletvekilleri, lütfen hatip kürsüdeyken daha riayetkâr olalım.

Buyurunuz Sayın Başkan.

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) – Nasıl 1960’lı yılların sonlarında uygulamaya konulan dövize çevrilebilir mevduat hesapları takip eden 70’li ve 80’li yılların kaderini tespit ettiyse ve ekonomik gidişatımızı belirlediyse bu yasa teklifinin 12’nci maddesindeki düzenlemeler de bizim önümüzdeki on yılımızı belirleyecek olan düzenlemelerdir, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın ve buradaki düzenlemeler de ciddiye alınmalıdır ve üzerinde düşünülmelidir.

Bu düzenlemenin, buradaki düzenlemenin ne zaman, nasıl, neye evrileceğini bugün bilmiyoruz, birçok belirsizlik var, bu belirsizlikler zaman içerisinde peyderpey ortaya çıkacak, ya bu program başarılı olacak, başarılı olursa olumsuz etkileri var, başarılı olmazsa da olumsuz etkileri var; iki ucu pis bir değnekle karşı karşıyayız. Onun için burada yaptığımız düzenleme önümüzdeki on yılın, belki de daha uzun bir sürenin sorunlarının tohumunu ekmeye adaydır. Aslında karşı karşıya olduğumuz sorunlar özet itibarıyla, kısaca şudur: “Ben ettim, ben buldum.” sorunudur bu. “Ben ettim, ben buldum.” evet, bu, sorunlar yumağıdır. Ne ettim? “Kanunda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına verilen görevi yapmaması için kurumun elini bağladım, Türk lirasını itibarsızlaştırdım, yerle bir ettim, onun sonucunda da bugün böyle bir noktaya geldim ki artık Türk lirasının itibarını tekrar nasıl canlandırırım?” diye düşünüyorum.

Cemal Bey, size saygıda kusur etmeyeyim, bu kürsüde söylediklerinizin samimiyetine canıgönülden inanıyorum.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Teşekkür ederim.

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) – Kendimden şüphe ederim, samimiyetinizden şüphe etmem ama ortada olmayan bir makro politika varmış gibi itibarınızı ortaya koyarak bu politikayı savunmanızı da gerçekten yadırgıyorum, cesaretinize hayranım. Ortada böyle bir program yok. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ortada yanlış bir para politikası uygulaması var. O para politikasının ortaya çıkardığı sorun var, o sorunun üstüne giydirilmiş güya bir makro çerçeve var; yok böyle bir çerçeve. Bu yanlışlar silsilesi eylülden itibaren başladı, bir kar topu gibi büyüye, büyüye, büyüye günümüze geldi. Ve son zamanda yapılan yanlışlıklar… Yönetime yakın çevrelerce öyle şeyler ima edildi ki güvene en çok, en fazla ihtiyaç duyulduğu bir noktada bu güveni yerle bir etmek için ne yapılması gerekirse hepsi yapıldı. Yönetime yakın çevrelerce, ekonomik olağanüstü hâl iması yapıldı, kambiyo kısıtları anlamına gelebilecek sözler söylendi. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu üyelerinin görevden alınması, Hazine ve Maliye Bakanının görevden alınması, değiştirilmesi, “Faiz sebep, enflasyon sonuç.” iddiasının sürekli gündemde tutulması ve en sonunda, açık ve net olarak yetkililerin ağzından Merkez Bankasının enflasyonla mücadeleden vazgeçtiğini ifade eden açıklamaları… Ve buna da bir kılıf giydirildi, önce “yeni ekonomi modeli” denildi ki adı bunun “yapboz modeli” bence, arasına bir Çin konuldu, sonra “Türkiye ekonomi modeli” denildi ve tartışmalar böylece gidiyor. Tedirginlik arttırıldı, güvensizlik ekildi ve dolayısıyla güvensizlik derinleştirildi. Geldiğimiz noktada en çok duyduğumuz şey: Güvenin yeniden tesisidir. Fakat bu güvenin tesis edilmemesi için de elden gelen ne varsa yapılıyor. Bunun için de yapılan şey: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının organik kanununa bir madde eklenmesi. Arkadaşlar, siz dünyaya ne tür bir mesaj veriyorsunuz böyle bir düzenlemeyle? Rezervlerin eksiye düştüğü, risk priminin alıp başını gittiği, enflasyonun üç haneye doğru koştuğu bir ortamda dünyaya ne mesaj veriyorsunuz bu yaptığınız düzenlemeyle?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Hukuk İşleri Genel Müdürlüğündeki arkadaşlarımın yaptığı bir çalışma var. Buradaki bütün milletvekili arkadaşların bu çalışmayı alıp okumalarını tavsiye ediyorum. Bunun önünde sizin Komisyonda okuduğunuz metin var; Komisyonda okuduğunuz bu metin aslında Merkez Bankasının kanununda yapılmak istenilen bu değişimin niçin yapılmaması gerektiğinin gerekçesi, bunu böyle okumalısınız. Bu son derece yanlış. Arkadaşlar şunu da göstermişler, demişler ki: “Eğer böyle bir şey yapılacaksa dünyada bunun örneği var.” Nerede var? İngiltere’de var, Amerika Birleşik Devletleri’nde var, Birleşmiş Milletlerin henüz uygulamaya konulmamış bir çalışması var, Kanada’da var, Avustralya’da var, Hollanda’da var. Alın, buna göre bir şey yapın. Böyle bir düzenlemeye ihtiyaç var fakat bunu hükümran olan devlet yapacak. Burada örnek veriyor arkadaşlar, diyorlar ki: “Amerika Birleşik Devletleri’nde devletlerin ve malların yargısal bağımsızlığına dair, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi…” Yine, Amerika Birleşik Devletleri’nde egemen devlet yargı bağışıklığı kanunu. Diğer ülkelerde de var, bizim ihtiyaç duyduğumuz bu. Bu arkadaşlarla temasa geçin, Adalet Bakanlığı çalışsın, sizin getirmeniz gereken kanun bu. Bu olduğu sürece Merkez Bankasının itibarını zedelemeye hiç kimsenin hakkı yok. Arkadaşlar diyorlar ki: “Biz bu düzenlemeyi Merkez Bankasının itibarını korumak için getirdik.” Tamamen yanlış. Bir ülkenin merkez bankasının itibarı ancak böyle zedelenebilir, böyle bir yanlış da ancak tahsille mümkündür, başka türlü mümkün değil. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Onun için, böyle bir düzenlemeye ihtiyaç var.

Sayın Komisyon Başkanı arkadaşım, biraz önce söylediğin sözler gerçekten, kanun teklifinin bu maddesinin niçin kabul edilmemesi gerektiğinin gerekçesi. “İstanbul finans merkezi olacak…” Londra Finans Merkezi, 7 trilyon dolarlık döviz piyasası orada; New York Finans Merkezi, Frankfurt Finans Merkezi; oralarda merkez bankalarında değil bu düzenleme, hükümran devletin düzenlediği kanun var, getirin o kanunu biz burada yapalım ve İstanbul finans merkezi olacaksa olsun, bu güvenceyi alsın. Yaptığınız iş yanlış, buradan dönün ve bu kanun teklifini lütfen geri çekin, lütfen geri çekin, lütfen geri çekin.

Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

Onun dışında, görüşmeler esnasında denildi ki: “Efendim, bu mesele daha önce Meclise geldi.” Hayır efendim, bize Komisyon olarak veyahut da muhalefet partileri olarak bu mesele, bu yasa teklifiyle geldi. Ama daha önce Merkez Bankasıyla ilgili olarak yapılan bir düzenlemede demek ki AK PARTİ’nin mutfağında ilgililer tarafından oturulmuş, görüşülmüş, müzakere edilmiş, tartışılmış ama bizim ondan haberimiz yok, biz şimdi buna muttali oluyoruz ve dolayısıyla bu iş yanlış. Burada nasıl, dövizle ilgili, kurla ilgili Sayın Numan Kurtulmuş’a söylediysem, yine söylüyorum; Allah rızası için bunu geri çekin ve burada belirtilen bu kanunu getirin, Adalet Bakanlığı çalışsın, bunu geçirelim.

Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Baki Ersoy.

Buyurunuz Sayın Ersoy. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 301 sıra sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerine konuşma yapmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve ekran başında bizleri izleyen yüce Türk milletinin tüm fertlerini saygılarımla selamlıyorum.

Dünya genelinde yaklaşık iki senedir etkisini sürdüren Covid-19 salgınıyla birlikte küresel anlamda birçok denge bozulmuş, ekonomik politikalar değişmiştir. Salgın sonrası Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Türkiye ekonomi modelinin temeli; yatırım, üretim, istihdam ve ihracatın artırılmasına dayanmaktadır. Türkiye, küresel çapta üretim ve tedarik merkezi olma potansiyelini öne çıkarmayı, ülkemizin lojistik altyapısından, üretim kapasitesinden, ihracat ve doğrudan yabancı yatırım çekme kabiliyetinden yararlanmayı hedeflemektedir. Amaçlanan bu temel hedeflere ulaşmak için öncelikli olarak makroekonomik istikrarı sağlayacak yüksek katma değerli yatırımların teşvik edilip üretiminin, ihracatının ve iş imkânlarının arttırılması gerekmektedir. Üretime dayalı ihracat öncelikli modelin orta ve uzun vadede başarı sağlayabilmesi için öncelikle makroekonomik istikrarın korunması bir zorunluluktur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kapsamda hazırlanan teklifle yeni ekonomi modeliyle amaçlanan hedeflere ulaşabilmek için gerekli yasal düzenlemeler Meclisimizin takdirlerine sunulmuştur. Söz konusu teklifin konuşmama konu birinci bölümünde, merkez bankaları arasında kurulan ilişkilerin işin gerektirdiği diplomatik hassasiyet ve ekonomik güven temelinde yürütülebilmesi amacıyla diğer merkez bankalarının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki para, alacak, mal, hak ve varlıklarının haczedilememesi sağlanacaktır. Vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda haksız iadelerin önüne geçilebilmesi amacıyla dava konusu edilen tutarın yüzde 50’si oranında teminat alınmadan yürütmenin durdurulması kararının verilememesi amaçlanmaktadır.

Yeni kurulan Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumuna ilişkin olarak kanundaki tanımların güncellenmesi ve bireysel emeklilik sisteminden çıkmadan hesaptan kısmi ödeme yapılabilmesinin sağlanması öngörülmektedir. Böylece konut alımı, evlilik, eğitim ve benzeri özellik arz eden durumlarda ihtiyaç duyulabilecek tasarrufların bireysel emeklilik sistemi çatısı altında biriktirilerek kullanılabilmesi, bu itibarla, bireysel emeklilik sisteminde belirli bir süre bulunmuş katılımcılara kısmen ödeme alma imkânı sağlanmaktadır. Kısmen ödeme alan katılımcıların, kısmen ödeme alınmasını müteakip, belirli bir süre için sistemden ayrılmasının önlenmesi ve bu sayede katılımcıların sistemde kalmaları da sağlanacaktır. Bununla birlikte, bireysel emeklilik sistemindeki sözleşmelerin temlik edilebilmesi, bireysel emeklilik sisteminde devlet katkısının yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkarılması amaçlanmaktadır.

Teklifle uygulamaya girecek bir başka değişiklikle 45 yaş üstü çalışanların otomatik emeklilik planına dâhil edilmesinin sağlanması öngörülmektedir. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun kurulması sonrasında kanunda yapılan atıflarda uyum düzenlemesi yapılacaktır.

Son olarak da bireysel emeklilik sisteminde yapılan katkı payı artışının yürürlük tarihinden itibaren mevcut katılımcılara da uygulanması sağlanacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem olan Kayseri’mizde bulunan toplamda 714 muhtarımızla sorun ve taleplerine ilişkin yaptığımız istişare görüşmelerinde birçok muhtarımızın özlük haklarıyla ilgili endişeleri olduğunu öğrendik. Şüphesiz ki muhtarlık, kuruluşundan itibaren halk tarafından kendisinin bir temsilcisi olarak kabul edilen en müstesna kurumlarımızdan bir tanesidir. Kamu hizmetini vatandaşa götürme konusundaki verimin artması için muhtarlarımızın moral ve motivasyonlarının da yüksek olması gerekmektedir. Geçtiğimiz yıllarda muhtarlarımızın özlük haklarında yeni düzenlemeler yapılmıştır. Özellikle SGK prim ödemelerinin devletimiz tarafından karşılanacak olması, muhtarlarımız tarafından sevinçle karşılanmıştır fakat bu konuda bazı muhtarlarımız mağduriyet yaşamakla ilgili endişe duymaktadır. Kanuna göre, emeklilik öncesi son üç buçuk yıl süreyle sigorta priminin BAĞ-KUR olarak ödenmesi hâlinde işçi emekliliğinden esnaf emekliliğine geçilmesi söz konusudur. Böylece, muhtarlık görevinden önce işçi ya da memur statüsünde sigortası yatıp emeklilik için yaşlarının dolmasını bekleyen yahut emekliliğine üç buçuk yıldan az süre kalmış muhtarlarımız muhtarlık göreviyle birlikte sigortalarının BAĞ-KUR üzerinden işlemeye başlamasıyla bazı avantajlardan yararlanamama durumunda kalmaktadırlar. Bu durumda olan muhtarlarımız için yeni bir düzenleme yapılması, aynı mağduriyeti yaşayan binlerce muhtarımızın ortak beklentisidir.

Değinmek istediğim bir başka konu ise yine, seçim bölgem olan Kayseri’mizde bulunan vergi denetmenleri ve binlerce mükellefimizi ilgilendiren bir sorun. Türkiye genelinde yapılan bir uygulamayla, vergi denetim başkanlıklarının bir kısmı kapatılarak bölgelere ayrılmıştır. Bu kapsamda, Kayseri Vergi Denetim Başkanlığı da kapatılarak Konya Denetim Daire Başkanlığına bağlanmıştır. Kayseri ili İç Anadolu Bölgesi’nin en büyük organize sanayi bölgelerini ve önemli ticaret merkezlerini bünyesinde bulunduran bir şehirdir. Şehrimizde faal olarak toplamda 38.945 gelir vergisi mükellefi, 51.444 katma değer vergisi mükellefi ve 13.959 kurumlar vergisi mükellefi bulunmaktadır. Bu mükellefler tüm imza ve belge işleri için, hatta çok basit işlemler için bile 330 kilometre gidiş, 330 kilometre dönüş olmak üzere toplamda 660 kilometre yol katederek Konya Vergi Denetim Daire Başkanlığına gitmek durumunda kalmaktadırlar. Bunun yanı sıra, Kayseri Vergi Denetim Başkanlığında görev yapmakta iken zorunlu olarak tayini çıkan birçok müfettişin, eşlerinin tayin hakkı olmayan işlerde çalışması sebebiyle aile birliği bozulmuş ve buna benzer sebeplerden dolayı birçok açıdan mağdur olmuşlardır. Kayseri-Konya illeri arası ulaşımda otoban, hızlı tren ve hava yolu ulaşımı imkânı bulunmadığından ve özellikle de kış aylarında hâkim olan karasal iklimin sert koşullarından dolayı sorun arz etmektedir. Kayseri ili bünyesinde hâlihazırda çalışan ve mükelleflerin taleplerini karşılayacak geniş imkânlı ve tam donanımlı vergi denetim binası bulunmaktadır. Bu kapsamda mükelleflerimizin, özelikle uzun süren inceleme dönemlerinde ve KDV iadeleri hususunda mağdur olmamaları ve kurum çalışanlarının da Kayseri gibi fiziki ve sosyal altyapısı bulunan bir şehirde huzurla, aile bütünlüğü bozulmadan çalışmaları için bir düzenleme yapılması herkesin ortak beklentisi hâline gelmiştir. Mağduriyetlerin giderilmesi adına en azından bölge sayısında artışa gidilerek Kayseri’miz gibi mükellef sayısı fazla olan illerde yeni bölgeler oluşturulması ilgili Bakanlığımızdan beklenti ve talebimizdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konyaspor futbolcumuz Ahmet Çalık kardeşimizin elim bir trafik kazası sonucu Hakk’ın rahmetine kavuştuğunu da büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayım. Kardeşimize Cenab-ı Allah'tan rahmet; kederli ailesine, yakınlarına, Konyaspor camiamıza ve tüm Türk futbol camiamıza başsağlığı diliyorum, mekânı cennet olsun.

Bu duygu ve düşüncelerle Milliyetçi Hareket Partisi olarak söz konusu teklifi olumlu değerlendiriyor, destekliyor; vatanımıza ve milletimize hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.

Buyurunuz Sayın Kılıç Koçyiğit. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın vekiller; herkese merhabalar.

Şimdi, tekrardan, yine bir torba yasa konuşuyoruz ve bu torba yasaya ilişkin olan, aslında şerhimizde de olan bütün eleştirilerimizi kayda geçirmek istiyoruz yani torba yasa yapma tekniğinden ne yazık ki AKP vazgeçmedi, bu anlamıyla da bir torba yasa Hükûmeti olarak AKP’yi herhâlde tanımlamamız da yanlış olmayacaktır.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi… Torba yasa hükûmeti olur mu?

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Birbirine benzemezleri aynı torbanın içine koymak ve birbirine benzemeyen bütün yasal düzenlemelere illaki bir şey söylemek zorunda kalmanın kendisinin sorunlu bir yaklaşım olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz.

İkincisi…

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Hükûmet yok ki Kabine var, Kabine.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Tabii, iktidar partisi var; pardon, birinci büyük parti var.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Sayın Cahit Özkan, duyamıyorum, yüksek söyleyin isterseniz, sürekli mırıldanıyorsunuz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Birinci büyük parti yani anayasal yanlışlık olmasın diye.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Hükûmet partisi yok, hükûmet partisi.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Şimdi, bütün bu yasal düzenlemenin içerisinde ne var? Bir defa AKP’nin rant düzenini, talan düzenini, sermayeyi destekleyen, bir avuç yandaşı destekleyen düzeninin devamı var ama o da yetmiyor, artık işi o kadar fütursuz bir hâle getirmişsiniz ki 5’li yandaşlarınızı, 5’li çeteyi korumakla yetinmiyorsunuz, bir de başka ülkelerin çetelerini korumak, başka ülkelerin sermayedarlarını korumak için de yasal düzenleme yapıyorsunuz. Bu anlamıyla gelen bu düzenlemenin gerçekten Meclis tarihindeki en kötü, en talihsiz düzenlemelerden biri olduğunu ifade etmemiz gerekiyor ki sayın hatibimiz de uzun uzun bunu ifade etti.

Şimdi, birinci bölümde ne var? Tam da söylediğimiz gibi Merkez Bankasının başka ülkelerden getirip ülkemizin Merkez Bankasına yatırdıkları paraya haciz konulamamasıyla ilgili bir şey var. O zaman söylüyoruz; bu düzenlemeyle hangi ülkeyi, kimi, neyi, niye koruyorsunuz? Niye böyle bir düzenleme yapma ihtiyacı duydunuz?

İkincisi, uluslararası hukuk önünde sorunlu olan bu ülkelere böyle bir koruma garantisi vermenizin kendisi etik bir problem yaratmıyor mu ve uluslararası hukuk alanında da Türkiye’yi zora sokmayacak mı? Ve bu uygulamanın Mali Eylem Görev Gücü tarafından gri listeye alınmamız gibi bir yaptırım süreciyle Türkiye’yi de karşı karşıya bırakma riskinin farkında mısınız?

2’nci maddede ne var değerli arkadaşlar? Bu maddeyle de aslında adil yargılanma hakkını ihlal ediyorsunuz. Anayasa’nın 36’ncı maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6’ncı maddesi aslında adil yargılanmayı düzenliyor. Ama siz ne diyorsunuz? Bütün bu yürütmenin durdurulması kararını alabilmek için haksız alınan meblağın yarısı kadar para istenmesi vatandaşın hak arama özgürlüğünün önünde de büyük bir engel oluşturuyor ama bu da sizin için önemli değil. Yine 2’nci madde Anayasa madde 2’nin sosyal devlet ilkesine ve Anayasa madde 35’teki mülkiyet hakkını da ihlal ettiğini ifade edelim.

Madde 4’te BES sistemine yönelik bir düzenleme getiriyorsunuz. Tabii kasayı boşalttınız, kasa tamtakır, bu anlamda da şimdi BES’teki tasarruflara göz dikmiş durumdasınız ve bunun üzerinden bir banka mefhumu oluşturmaya çalışıyorsunuz.

Madde 5, BES’teki birikimlerin aslında teminat olarak verilerek BES’teki birikim sahiplerinin borçlandırılmasını düzenleyen bir madde. Yani diyorsunuz: Üç beş kuruşu zorla biriktirdiyseniz gelin onları da teminat verin, biz de size karşılığında kredi verelim. Yani “Borç üzerine borç yapın, biz battık, ülkeyi batırdık, varsa sizin üç kuruşunuz sizi de batıralım.”ın yolunu açmış oluyorsunuz.

Yine, madde 10’a da -9’a kadar birinci bölüm ama- değinmek istiyorum. Orada doğal gazda tarifeli bir sisteme geçerek tasarruf yapacağınızı söylüyorsunuz. Sayın Komisyon Başkanı da bunun ne kadar ekolojik olduğunu çünkü kullanılanların fosil yakıt olduğunu, bu anlamda da tasarruf yapılarak iklime, ekolojik sisteme katkı sağlanacağını ifade etti ki bütün bunlar, yağmalanan Kaz Dağları gerçeği, yok edilen Salda Gölü gerçeği ve diğer bütün ekolojik kayıpları yan yana koyduğumuzda ne kadar gerçeklikten uzak olduğunu da ifade edebiliriz.

Şimdi bütün bunların dışında ne var? Bakın, TÜİK geçenlerde enflasyon oranını açıkladı ve ne dedi? İşte, “Türkiye’de enflasyon yüzde 36.” Peki, gerçekten enflasyon yüzde 36 mı? Sokaktaki enflasyon yüzde 36 mı? Pazardaki enflasyon yüzde 36 mı? İnsanlar bu kadar yakıcı bir şekilde fiyatların altında ezilirken, enflasyondan evine ekmek, meyve alamazken, çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayamazken gerçekten TÜİK'in çıkıp enflasyonu yüzde 36 diye açıklamasının bir ayıp olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Çarşıda, pazarda enflasyon yüzde 80 ama sadece çarşıda, pazarda hissedilen enflasyon değil, ENAG’ın verilerinde de yüzde 82,81 çıkıyor yani çarşıdaki enflasyon ile araştırma grubunun verileri örtüşüyor ve TÜİK'in rakamları manipüle ettiği gerçeği de bir kez daha açığa çıkmış oluyor değerli arkadaşlar. Tabii, TÜİK sadece enflasyon oranlarıyla oynamıyor, aynı zamanda işsizlik oranlarıyla, yoksulluk oranlarıyla, bütün verilerle oynuyor ve bütün verileri manipüle ediyor. Oysa gerçeği biliyoruz. Bakın, DİSK-AR'ın raporuna bakalım. Gerçek işsizlik yüzde 22 değerli arkadaşlar hatta yüzde 25’lere doğru gidiyor. İşsiz sayısı 8 milyon 45 bin; genç işsizliği yüzde 22,3; genç kadın işsizliği yüzde 30,7; geniş tanımlı kadın işsizliği ise yüzde 30’ların üzerinde ama bütün bu verileri görmeyen, bütün bu verilere hiçbir şekilde kulak asmayan bir AKP gerçeği var.

Şimdi, enflasyon nelere yol açıyor, bu yüzde 80’lere varan enflasyonun sonucu? Bakın, iyi bir şey yaptınız mı bilmiyorum ama siz, artık, benzinin neredeyse tablolara sığmayan artışı nedeniyle İstanbul'un trafik sorununu kısmen çözdünüz. Artık insanlar kontak çalıştıramaz hâle geldiler. 100 liralık benzin aldığında ibre yukarıya çıkmıyor ama daha önemlisi, normal koşullarda biri hastalandığında aracı olan aracı olmayandan rica ederdi: “Ya, Allah rızası için beni bir hastaneye atar mısın?” Şimdi, Allah rızası için kimse kimseyi hastaneye atamayacak. Niye? Çünkü Allah’ın rızası depoyu doldurmuyor, depoyu benzin dolduruyor, o benzini dolduracak da para yok insanlarda.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Allah’ın rızası her şeye kudretlidir.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Yani siz insanların hayır işlemesinin de önüne geçtiniz, küçücük bir sevap işlemesinin de önüne geçtiniz; bunu da söyleyelim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Ya, Allah’ın kudretine niye sınır çiziyorsun? Kelam ilmi açısından sıkıntılı.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Diğer bir mesele, siz üretimi kısıtladınız, üretimi kapattınız. Bakın, çiftçiler sonbaharda tarlalarını ektiler, yükselen gübre fiyatları nedeniyle yüzde 20 oranında gübre attılar. Baharı beklediler, “Belki baharda gübre atarız.” diye ama baharda da gübre atamadılar değerli arkadaşlar, neden? Çünkü gübre fiyatları aldı başını gidiyor. DAP gübre 14.750, üre gübresi 14.250, yüzde 26 azotlu can gübre 5.900 ve 50 kilogramlı üre gübrenin çuval fiyatı 820 TL; bakın, bu fiyatlar astronomik fiyatlar. Bu fiyatlarla hiçbir çiftçi tarlasına gübre atamaz. Peki, ne olur? Tarlaya gübre atamayınca rekolte düşer, ürün düşer. Ürün düşünce fiyat artar, fiyat artınca da insanlar bu fiyatların karşısında alım gücü düştüğü için alamazlar, tüketemezler. Bunu ifade edelim.

Şimdi, kış aylarındayız, kömür fiyatları ne durumda? Ben size söyleyeyim: Yüzde 137 artmış. 2020 aralık ayında 1 ton kömür fiyatı 1.190 TL’ymiş değerli arkadaşlar. Peki, bu, şu anda ne kadar? 1 ton kömür 2.823 TL. Bakın, yani aradaki farkı görüyor musunuz? Yüzde 137. Peki, size soruyorum: Muş’ta, Kars’ta, Ardahan’da, Erzurum’da, Van’da, Hakkâri’de bir evin ısınması için kaç ton kömür lazım? Peki, hiçbir geliri olmayan, hiçbir üretimin olmadığı, hiçbir fabrikanın olmadığı Muş’ta insanlar bu kömürü nasıl alacaklar, evlerini nasıl ısıtacaklar, çocuklarına sıcak bir aşı nasıl pişirecekler? Tabii, bunlar sizin umurunuzda değil çünkü sizin daha önemli işleriniz var; 5’li çeteyi ihya edeceksiniz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Beraber açılışlara gidelim, fabrika açılışlarına.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Bakın, Türkiye'nin batısında doğal gazın olduğu yerlerde ne oldu biliyor musunuz? Doğal gaz fiyatları nedeniyle insanlar doğal gaz düğmesini açamıyorlar, kombilerini açamıyorlar, sobaya döndüler. Soba fiyatları ne hâlde? Soba fiyatları da geçen yıl 443,2 TL olan soba fiyatı bu yıl 818,2 TL olmuş. Orada da neredeyse yüzde 100’ün üzerinde bir artış var. Peki, sobayı kurdular ama bu sefer de içerisinde yakacak bir şey yok. Şimdi, siz yeni bir düzenleme yapacaksınız. Dediniz ki: “Emekli maaşlarını 2.500 liraya çıkardık.” Şimdi, Allah aşkına, ya, insan bunu söylemekten gerçekten utanır ya! Bu ülkede enflasyon yüzde 80, kira oranları almış başını gidiyor. Siz, doğal gaza, elektriğe ve diğer bütün her şeye mütemadiyen her gün ve her gün zam yapıyorsunuz ama çıkmışsınız, en dar gelirli sınıfa, bütün yaşamı boyunca çalışmış artık yaşlılığında rahat edecek, ayağını uzatıp torun sevecek insanlara, gelmişsiniz, 2.500 lira maaş verdiniz diye bunu bir müjde olarak söyleyebiliyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu nedir biliyor musunuz? Bu, gerçeklikten kopuştur. Sizin, artık, bu toplumla bağınızın kalmadığının, bu toplumun gerçekliğini bilmediğinizin en önemli göstergelerinden biridir.

Tabii, şöyle bir düzenleme yapan ne anlasın yoksulun hâlinden: Ne diyorsunuz? “Paranızı mevduata yatırın, zarar ederseniz döviz üzerinden biz karşılarız.”

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Etmeyecekler ki!

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Kimin kesesinden karşılıyorsunuz? Yoksulun kesesinden.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – “Dolar 20,30,40 lira olacak.” deyip de gaz vermeye gerek yok.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Eskiden hazine garantili olan her şeyin zararını toplumsallaştırıyordunuz, şimdi artık bireylerin kişisel zararlarını da toplumsallaştırıyorsunuz, maliyetini halka, topluma çıkarıyorsunuz.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Biraz çocukluktan çık be!

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Neye kızıyorsunuz Sayın Özkan? Bunlar gerçekleriniz. Siz yandaşlarınızı ihya ededurun, biz geldiğimizde bu halkın kurtuluşunu sağlayacağız.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Gözlük tak!

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Siz nereye geliyorsunuz?

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – İktidara.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Allah Allah!

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar Emecan.

Buyurunuz Sayın Emecan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli Genel Kurul, öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerine söz almış bulunuyorum.

Evet değerli arkadaşlar, yine bir torba kanunla karşı karşıyayız. 18 maddeden oluşan bu kanun teklifini doğru değerlendirebilmek için öncelikle Türkiye'nin genel ekonomik durumunu da bir değerlendirmemiz gerekir çünkü bugün gelinen sonuç AKP iktidarının yirmi yıldır izlediği ekonomi politikalarının ve siyasi anlayışının bir ürünüdür. Son dönemlerde Merkez Bankasının bağımsızlığını kaybetmesiyle beraber rotayı şaşırdınız ve artık siz savruluyorsunuz. Cumhurbaşkanı Çin modeline geçti, faizler indi, paramız pul olmuş durumda şu anda. Döviz uçuşa geçti ve kur krizi yaşanmaya başlandı, beraberinde enflasyon sorunu geldi. TÜİK'in açıkladığı 2021 yılı enflasyon oranı yüzde 36,08; üretici enflasyonu ÜFE artışı ise yüzde 79,89 seviyesine ulaşmış bulunmaktadır. En son modelinizde bir nevi örtülü faiz artışı niteliğinde olan kur garantili tasarruf mevduatı uygulamasına tabii ki başlamak oldu. Verdiğiniz asgari ücretle tüm maaşlar enflasyon karşısında eridi, alım gücü giderek düşmeye devam ediyor. Elektrik ve doğal gaz fiyatlarında son iki yılda Avrupa'nın zam şampiyonu olduk, 2022 de zamlarla geldi. Hâlâ aldığınız bu yanlış kararları siz yine yanlış kararlarla çözmeye çalışıyorsunuz; stratejik planlama sizin kitabınızda yok, yerini taktik hareketlere bırakmış durumda. Mesele, vatandaşın sorununu çözmek, onların derdine merhem olmak değil; sizin meseleniz, Merkez Bankası bilançosunu, bankaların ekonomik göstergelerini düzgün göstermek. İşiniz sizin ne biliyor musunuz? İşiniz gücünüz pasta cila, başka bir şey değil. İçinde birkaç olumlu düzenleme olsa da görüştüğümüz kanuni düzenleme de işte, günü kurtarmaya yönelik, her zaman olduğu gibi yine Anayasa’ya da aykırılıklar içeriyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, şöyle bir maddelere bakacak olursak, teklifin 1’inci maddesi Merkez Bankasının bütün itibarını yerle bir eden bir düzenleme getiriyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında bulunan yabancı ülke merkez bankalarına ait para, alacak, mal, hak ve varlıkların haczedilmemesi, üzerlerine ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz konulmaması için bir düzenleme yapılıyor. Şimdiye kadar hiç düşünülmemiş böyle bir düzenlemeye neden şimdi gerek duydunuz diye Komisyonda da sorduk. Hangi ülkelerin merkez bankalarından böyle bir talep geldi? Tabii, bu sorularımıza cevap yok. Sadece Türkiye'nin artan önemi ve Türkiye'ye yönelik teveccühün sürekliliğinin sağlanması, Türkiye'nin bir finans merkezi olması gibi gerekçeler öne sürüldü. Yani bugüne kadar bu gerekçeler yok muydu değerli arkadaşlar? Yani sormak istiyorum: Siz kimi kandırıyorsunuz? Kendinizi mi kandırıyorsunuz, bizi mi kandırmaya çalışıyorsunuz?

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Hiç kimseyi kandırmıyoruz, kandırma yok.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – Şimdi 31/12/2021 tarihi itibarıyla Merkez Bankasının net döviz rezervleri, swaplar hariç eksi 56,4 milyar dolara indi. Merkez Bankasının brüt döviz rezervini yüksek gösterme ihtiyacınız var.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Kanun maddeleri açık. Emine Hanım, kandırma diye bir şey yok, maddeler açık.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – Bu çok açık ve görünüyor ama hem içeride hem dışarıda güven kaybettiğiniz için zorlanıyorsunuz. Ben şimdi bir iki örnek vereceğim. Ağustos 2021’de Güney Kore’yle 2 milyar dolar yani 17,3 milyar TL tutarında bir swap anlaşması imzalanmıştı ancak beş aydır bu anlaşmanın yürürlüğe girmediği de biliniyor. Merkez Bankasının brüt rezervlerinin, 128 milyar doların arka kapıdan satışından bu yana sürekli eridiğini de biliyoruz. Erimeyi gizlemek için Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri ve benzeri ülkelerin merkez bankalarıyla swap anlaşmaları yapmaya çalıştığınız da biliniyor. İşte, bu ve benzeri yapılacak olan anlaşmaları kolaylaştırmak için böyle itibar sarsıcı, Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı bir düzenleme getirmek zorunda kalmış olduğunuzu da herkes görüyor; maalesef çok yazık.

Teklifin 2’nci maddesiyle, vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda, dava konusu edilen tutarın yüzde 50’si oranında teminat alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilemeyeceği hususunda bir düzenleme yapılmakta. 2021 yılında Gelir İdaresi Başkanlığına karşı açılan 2.247 KDV iadesi ve istisnalara ilişkin davanın 359’unda yani yüzde 16’sında yürütmeyi durdurma kararı verilmiş. Yani çok sınırlı sayıda verilen karar için böyle bir düzenleme yapılıyor. Bu sınırlı düzenleme, hak arama özgürlüğünün en görünür biçimlerinden biri olan yürütmenin durdurulması kararı verilmesi olanağını, maddi durumu uygun olmayan davacılar için ölçüsüz şekilde sınırlayarak Anayasa’nın 36’ncı maddesiyle de çelişmekte. Yani yeni mağduriyetler doğma riski de vardır.

Değerli arkadaşlar, teklifin 3, 4, 5, 6, 7, 8 ve 9’uncu maddeleri 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’nda yapılan değişikliklerle ilgilidir. Bu kanunda 2007 yılından itibaren 42 kez değişiklik yaptınız değerli arkadaşlar; hâlâ bir model oluşturmaya çalışıyorsunuz iktidar olarak ama oluşmadığı, oluşturamadığınız da görülüyor, sürekli yeni düzenlemeler getiriyorsunuz. Komisyonda, şu ana kadar ödenen devlet katkısı tutarının 29,3 milyar TL olduğu, yeni düzenlemelerle yaklaşık 138 milyar TL’lik ek fon oluşturulmasının beklendiği, yeni düzenlemelerin bütçeye yıllık ortalama maliyetinin 2,7 milyar TL olacağı söylenmişti. Oluşacak olan 138 milyarlık bu fon beklentisi aslında bu düzenlemelerin neden bugün getirildiğini de bizlere gayet iyi açıklıyor. Yani iyi bir fon girdisi oluşuyor aslında bu yapılan düzenlemeyle, bu da çok açık belli; paraya, kaynağa ihtiyaç var. Bu düzenlemelerle, burada oluşacak…

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – E herhâlde, paraya herkesin ihtiyacı var Emine Hanım yani.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – Bireysel emeklilikle ilgili düzenlemelere, evet, eleştirilerimiz var ama vatandaşlarımız açısından biz yine de olumlu bakıyoruz.

Şimdi, sırasıyla, örneğin 3’üncü maddede, 47 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle kurulan Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumuna ilişkin mevzuattaki atıflar değiştirilerek geçmişte yapılan hukuksuzlukların giderilmesi amaçlanmakta. Ancak bu Kurumun bağımsız, düzenleyici ve denetleyici bir kurum olması sebebiyle kanunla kurulması ve görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesi gerekmekte. Yani olumlu bir şeyi getirirken bu olumluyu bile yanlış yoldan yapıyorsunuz, yanlış düzenlemelerle getiriyorsunuz.

4’üncü madde BES katılımcılarının devlet katkısı haricinde birikim tutarının yüzde 50’sini ve bu aldığı kısmen ödeme tutarının da yüzde 25’ine kadar olan devlet katkısı tutarını da sistemden ayrılmadan alabileceğini düzenliyor. Çünkü şu andaki mevcut durumda eğer sistemden ayrılıp paranızı alırsanız devlet katkısını hiçbir şekilde alamıyorsunuz.

5’inci maddede bireysel emeklilik sisteminde katılımcıların hesaplarının Borçlar Kanunu çerçevesinde temlike konu edilebileceği, bunun usul ve esaslarının da Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirleneceği düzenleniyor ancak bu hususta da kuruma verilen yetki, yetki devrinin sınırlarını aşan bir düzenleme; yine, doğru işleri yanlış yoldan yapmanın bir örneği.

6’ncı maddede, bireysel emeklilikte devlet katkısı oranı yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkarılıyor. 7’nci maddede, zorunlu bireysel emeklilik sistemine istekleri hâlinde 45 yaş üzerindeki çalışanların da katılmalarına ilişkin düzenlemeler ekleniyor. Madde 9, yüzde 30’a çıkarılan devlet katkı oranının hâlen sistemde yer alan katılımcılara kadar uygulanmasını düzenliyor.

Değerli arkadaşlar, söylediğim gibi, bu düzenlemelere genel olarak katılıyoruz yani teklifin belki de uygun bulduğumuz tek düzenlemeleri diyebiliriz. Kanun Teklifi’nin ikinci bölümünde çok önemli maddeler var; örneğin, madde 11’e de bir değinmek istiyorum -sürem yettiğince- Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda bir değişiklik yapılıyor. 1 Aralık 2021 tarihinden önce ihalesi yapılmış, yapımı hâlen devam eden işlerle ilgili, kamu müteahhitlerine, inşaat sektöründeki girdilerde yaşanan yüksek fiyat artışlarından dolayı bir fiyat farkının ödenmesiyle, fesih ve devir işlemleriyle ilgili, burada…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – Teşekkür ederim.

…ilgili sivil toplum temsilcileri tarafından, Komisyonda verdikleri bilgilere göre, Mayıs 2020 ile Aralık 2021 tarihleri arasında sektörde ortalama girdi maliyetlerinin yüzde 277 arttığı, sözleşmelere dayalı ÜFE’yle genel endekslerde ödenen fiyat farkı oranının ise yüzde 20 olduğu ifade edilmiş. Ancak şunu da belirtmem gerekiyor ki: YİD modeliyle ihale edilen ve gelir garantisi verilmiş olan büyük çaplı altyapı yatırımlarının müteahhitleri bu sıkıntılardan hiç etkilenmiyor, olan yine daha orta ve küçük ölçekli müteahhitlere oluyor. Aslında şunu söylemek istiyorum: Bu ülkede, iktidara geldikten sonra, ekonomiyi, üretime dayalı bir ekonomi olmak yerine, inşaata ve betona dayalı bir üretim modeliyle yürüttünüz; müteahhitleri zengin ettiniz, betona yığdınız ama inanın, bugün geldiğimiz noktada, bunu bile batırdınız; sizi tebrik ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – O yüzden de en son sözüm şudur: Bundan sonra artık en önemli şey, derhâl seçime gitmektir, derhâl seçim, hemen seçim diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şahıslar adına Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.

Buyurunuz Sayın Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, bugün sabah trafik kazasında kaybettiğimiz milli oyuncumuz, değerli hemşehrim Ahmet Çalık'a Allah'tan rahmet, kederli ailesine de başsağlığı diliyorum.

Tabii, bu kanunla beraber gelen maddeler üzerinde… Özellikle bu mevduatlarla ilgili, dolar endeksli mevduat dâhil, altına endeksli mevduat dâhil, bu piyasaya yaptığınız müdahalelerle, gerçekten bankacılık sisteminde, şu an özellikle iş insanları, iş adamları çok ciddi sorunlarla karşı karşıya. Yani kredi kullanmakta -sistem, her şey birbirine girdi- çok ciddi problemleri var. Bankaya müracaat ediyorlar “Limitlerimiz var, her şeyimiz var, kredi kullanabilir miyiz?” “Bizim bankada çekin varsa kullanabilirsin, bizim bankada kredin varsa kullanabilirsin, buradan aldığın TL'yle başka yerde mevduat faizine, mevduata koyamazsın, dolar alamazsın, döviz alamazsın, kapıdan geçemezsin, bacadan geçemezsin.” Hasılıkelam “Kredi talep etmeyin de ne yaparsanız yapın.” gibi bir sonuçla şu an karşı karşıyayız.

Tabii, bu değişiklikler bir gece yarısında yapılınca hemen arkasından gelen zamlar otomatikman piyasadaki dengeleri bir kez daha bozdu. İşte, 1/1/2022’den itibaren elektriğe gelen yüzde 53 ile yüzde 130’luk zam, doğal gaza gelen yüzde 25’lik zam, tüpe gelen yüzde 40, ulaşıma gelen yüzde 36, köprülere gelen yüzde 36, yollara gelen yüzde 36; vergilere, harçlara gelen zamlarla zaten piyasa altüst oldu. Maalesef, dolar 13,30’ken benzinin fiyatı 9,16 liraydı 2 Aralıkta; 2 Ocakta dolar 13,30 ama benzin de 13 lira. Yani “Tamam, enerjiye çok ciddi döviz harcıyoruz.” dedik ama dövizlerdeki rakamlar düşmesine rağmen maalesef bunun piyasaya yansımadığını hepimiz görüyoruz. Bugün insanlar neredeyse emtiaya ulaşmada bile belli zorluklar yaşıyor.

Yılbaşından önce bu kürsüde yaptığım konuşmada, özellikle doğal gaz tarifelerinin kademelendirilmesine yönelik teklif bu maddede yer aldı. Bundan dolayı duyduğum mutluluğu ifade etmek istiyorum ama bunda da dikkat etmemiz lazım gelen temel husus var: Buradaki minimum rakamları tespit ederken soğuk bölgelerde, mesela Ağrı bölgesinde asgari ücretli birinin tükettiği doğal gaz miktarı ile Ege’deki asgari ücretli bir tüketicinin tükettiği doğal gaz miktarı arasında fark var; bunları hem gelir grubuna göre hem de bulunduğu coğrafi konuma göre yapılandırmakta fayda var, en azından dar gelirlilere belli bir katkı sağlamış oluruz. Bundan önce Türkiye’nin neresinde olursa olsun belli rakama kadar herkese aynı ücret uygulanıyordu, bu kademeli ücretle beraber dar gelirlilerin bu zor şartlar altında durumunun düzelmesine yönelik en azından biraz daha ciddi bir adım atılmış olur.

Yine, buna paralel, fiyat farkı uygulaması yılbaşından önce, 11’inci maddeyle beraber geldi ama maalesef bu yeterli değil. 11’inci maddede bununla ilgili bizim teklifimiz var, şöyle söyleyeyim: Yedinci ayın 1 ile 30’u arasında bir iş almış olsun, bunun da yüzde 5’ini, yüzde 10’unu yapmış olsun; verdiğiniz fiyat farkıyla bu işin bitmesi mümkün değil. Belki burada bir kademe oluşturabilirdik, derdik ki mesela “Yüzde 15’i, yüzde 20’si tamamlandıysa buna tasfiye hakkı verelim.” çünkü bu vereceğiniz fiyat farkıyla bunların yapılması kesinlikle mümkün değil.

İkincisi, fiyat farkı verirken süre uzatımı vermiyoruz yani süre uzatımının da bunun paralelinde muhakkak verilmesi lazım yoksa “Bunlar müteahhitler, nasıl olsa yaparlar ederler…” Müteahhitleri birbirinden ayırt etmek lazım. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımız diyor ya “Dünya 5”ten büyüktür.” Şu sizin mahşerin 5 atlısından da bugün bu piyasada iş yapan 40 bin müteahhit, 40 bin işveren daha büyüktür. İnanın, onların bugünkü çalışanlara katkısı yüzde 6’nın, yüzde 7’nin altında değil, istihdam açısından söylüyorum bunu. Etkileşim alanı açısından baktığınız zaman da yaklaşık 300-400 kaleme hitap ediyor; elektrikçisi, mekanikçisi, duvarcısı, sıvacısı, boyacısı; bunlar 300-400 kalem. Birinin mağdur edilmesi demek zincirleme, otomatikman buna yansır. Bunu vermediğiniz takdirde ne olur? Açar bakarlar, alacakları fiyat farkına bakarlar, hatta onun da bir miktarını alıyormuş gibi gösterirler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Ondan sonra, alacağı farklar işi kurtarmıyorsa teminat mektubunu yakarlar. Bunun yanması devlet açısından inanılmaz zararlı bir iştir. Tekrar ihaleye çıktığınız zaman bunları en az 4-5 katından aşağıya…

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Maliyeyi ikna edemedik…

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Ama edemediğimiz takdirde bunun ceremesini millet çekiyor. İnanın, en az 4-5 katına mal olacaktır. Geçmiş dönemden bunlarla ilgili deneyimlerimiz var yani bir yolu iki sefer çiğnemenin hiç kimseye bir faydası yok. Göreceksiniz bu konuyla ilgili olumsuz sonuçları olduğu zaman bu, piyasaya da ciddi oranda yansıyacaktır. Geçmişte bununla ilgili bir sürü hadiseler yaşandı. 11’inci maddede, bununla ilgili -benim önergemde- bunların düzeltilmesine yönelik teklifim var, hâlâ zaman da var. Tahmin ediyorum yarın 11’inci maddeye gelene kadar bunları bir daha düşünme fırsatı olsun diye ben sizleri şimdiden, erkenden uyarıyorum. En azından o konuyla ilgili bir adım atalım diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şahısları adına Gaziantep Milletvekili Sayın Abdullah Nejat Koçer.

Buyurunuz Sayın Koçer. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Plan ve Bütçe Komisyonumuzda görüşülerek kabul edilen ve bugün Genel Kurulda görüştüğümüz Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanun Teklifi, her kesimden milyonlarca vatandaşımızı yakından ilgilendirmektedir. Bu kanun teklifi, memur ve emekli aylıklarına yapılacak ek zamdan Türk lirası finansal araçlara, kademeli doğal gaz satışından bireysel emeklilik sistemine varıncaya kadar pek çok düzenlemeyi içermektedir. Bireysel Emeklilik Kanunu'nda yapılacak değişiklikle vatandaşlarımız sistemden ayrılmadan kısmen ödeme alabileceklerdir. Hâlen yüzde 25 olan devlet katkısı oranı yüzde 30’a yükselirken 45 yaş üstü katılımcılar da talep etmeleri hâlinde otomatik katılım sistemine dâhil olacaklardır. Yapacağımız yasal düzenlemeyle, vatandaşlarımızın mevduat hesaplarının getirileri kur artışlarına karşı desteklenirken emeklilerimizin aylık asgari ödeme tutarı 2.500 liraya yükseltilerek bu rakam altında aylık alan emeklilerimiz olmayacaktır. 2022’nin altı ayı için kamu çalışanlarımıza yapılacak olan zam bu kanun teklifindeki düzenlemeyle yüzde 30,95’e çıkmış olacaktır. Kurumlar vergisinde gerçekleşecek 1 puanlık indirimle ihracatçılarımız üretim maliyetleri için teşvik edilirken Kurumlar Vergisi Kanunu’ndaki bir başka değişiklikle kurumların yatırım fonlarına iştirak etmelerinin teşvik edilmesi sağlanacaktır.

Sayın milletvekilleri, pandemi nedeniyle küresel çapta meydana gelen sorunlara rağmen Türkiye ekonomisi alınan tedbirlerle kendini korumayı başarmış, üretim aralıksız sürmüş, ihracat artmış, istihdam korunmuştur. Devletimiz, KOBİ'lere, esnafa ve çalışanlara sunduğu destek ve teşviklerle onların yanında olmuştur. Türkiye, dünyada 2020 yılını büyümeyle kapatan iki ülkeden biri olurken küresel ekonominin yüzde 3,4 küçüldüğü bir dönemde yüzde 1,8 oranında büyüme kaydetmiş, 2021’in ilk çeyreğinde yüzde 7,4; ikinci çeyreğinde yüzde 22, üçüncü çeyreğinde yüzde 7,4 büyümüştür. Türkiye, küresel ihracattan yüzde 1’in üzerinde pay alan bir ülke konumuna gelmiştir. 2021 yılı ihracatımız, önceki yıla göre yüzde 32,9 artışla rekor seviyede 225 milyar 368 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Ekonomimiz, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatla büyürken enerji başta olmak üzere dünyada yaşanan büyük fiyat artışları ve mal tedarikinde yaşanan sorunlara karşın ekonomik süreçten en az etkilenen ülkelerden biri olmuştur. Tüm dünya coronavirüs salgınıyla hız kazanan sorunlar karşısında gerek siyasi gerekse ekonomik bakımdan tarihî bir değişim yaşamaktadır.

Türkiye, salgın döneminde, G20 içerisinde en hızlı toparlanan ve büyüyen ülkelerin başında gelmektedir. Küresel ticaret kurallarının yeniden belirlendiği, birçok ülkede tedarik zincirlerinin kırıldığı, ekonomik sıkıntıların yaşandığı bu süreci, aldığımız tedbirlerle ülke olarak en hızlı şekilde atlatacağımıza yürekten inanıyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle kanun teklifimizin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi, on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.

Sayın Ataş…

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Teşekkürler Sayın Başkan.

TÜİK’e göre, ülke genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2021 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre 39 bin kişi artarak 3 milyon 777 bin kişi oldu, işsizlik oranı ise değişmeyerek yüzde 11,2 seviyelerinde gerçekleşti. Ancak TÜİK verilerinin milletimiz nezdinde hiçbir inandırıcılığı kalmamıştır. İŞKUR verileri bile TÜİK verilerini yalanlamaktadır. İŞKUR verileri, TÜİK’in açıkladığı aylık işsiz sayısından 3,2 kat daha fazladır. İktidar, rakam oyunları yapadursun gerçek işsizlik 8 milyonu geçmiş durumda, her evde en az 1 işsiz bulunmakta. Genç nüfusun yaklaşık dörtte 1’i işsizdir. İş bulan üniversite mezunlarının birçoğu da meslekleriyle alakasız işlerde asgari ücretle çalışmaktadır. İktidar, gerçek rakamları saklayacağına işsizliğe kalıcı çözümler bulmalı, üretimi ve istihdamı desteklemelidir diyor… (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ceylan…

ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, şoför esnafımızın çok ciddi sorunları var ve kontak kapatma noktasına geldiler. Döviz yükselirken de akaryakıta zam yapılıyor düşerken de. Bu nasıl bir düzendir, kimse anlamış değil. Bugün birçok okul servisi artık bu fiyatlara öğrenci taşıyamayacağını söyleyerek anlaşmalarını fesih yoluna gitmeye başladı. Taşımalı eğitimde haziran ayında sözleşmeler yapılırken motorin ortalama 7 lira 43 kuruştu, 10 Ocak itibarıyla 13 lira 78 kuruşa çıkmış durumda. Artış, yüzde 85,4. Dövizdeki düşüşün; akaryakıt, lastik, zincir, motor yağı, ürün ve hizmet fiyatlarına yansıması bekleniyor. Halk otobüsleri 65 yaş üzeri ücretsiz taşıdığı yolcular için devletten, İstanbul, Ankara, İzmir'de otobüs başı 1.330 lira, diğer büyükşehirlerde bin TL, Çanakkale'de 800 lira alıyor. 2018 Haziranından beri bu güncellenmedi. Şoför esnafının çığlığı ne zaman duyulacak?

BAŞKAN – Sayın Bülbül…

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

AKP iktidarında yandaşlar dolarlı ihaleler ile Katarlılar ihalesiz peşkeş çekilen limanlarla ihya olurken vatandaşın sofrası gittikçe daralıyor, tencere kaynamıyor. Türkiye'de işsizlik ve enflasyon verileriyle hazırlanan Sefalet Endeksi 2020’de 25,8 iken 2021’de TÜİK rakamlarına göre 47,28. Bağımsız bilimsel verilere göre ise 64,7’ye çıktı. Derin yoksulluk çiftçiyi, esnafı, asgari ücretliyi ve emekliyi vuruyor. Anneler bebeklerine mama yerine şekerli su ve pirinç lapası yedirmek zorunda kalıyor. Emekliler de sefalet içerisinde. En düşük emekli maaşının 2.500 TL olmasını isteyen bu teklifi Meclise getirmek TÜİK verilerine göre 4.652 TL olan açlık sınırını, 11 bin TL olan yoksulluk sınırını ve her gün yapılan zamları görmezden gelmek demektir, emekliyi kuru ekmeğe layık görmek demektir. Küresel Emeklilik Endeksi’ne…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ülkemizin geleceği için meslek liseleri büyük önem arz ediyor. Okullarımız proje okulu ve bu tarz üretimlerle Türkiye’nin ihracatına destek veriyorlar. Mesleki ve teknik anadolu liseleri makine teknolojisi alanında öğretmen ve öğrencilerin ürettiği parçalar yurt dışına satılarak ülke ekonomisi ve ihracatına katkı sağlamaktadır. Öğrencilerimiz ürettikleri parçalarla hem giderlerini karşılıyorlar hem de öğrencilerimiz kazanıyor. Bölümlerimizde çalışan öğretmenlerin tecrübesiyle bu işin yapılabileceğini tüm dünyaya da kanıtlamış olduk. Meslek lisesi öğrencilerimiz ülkemiz için var güçleriyle çalışıyorken ürettikleri millî ve yerli ürünler devletimizin gurur tablosu olarak göğsümüzü kabartmaktadır.

Bu vesileyle öğrencilerimizi ve öğretmenlerimizi tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Tutdere…

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Sayın Başkan, zamlar, hayat pahalılığı, ekonomik kriz, ara eleman yetersizliği, işsizlik nedeniyle zor günler geçiren Adıyaman Küçük Sanayi Sitesi esnafımız bir de yer darlığı nedeniyle mağduriyet yaşamaktadır. Şehrin merkezinde kalan, fiziki olarak talebi karşılayamayan Küçük Sanayi Sitemize ivedilikle yeni bir yer tahsisi gerekmektedir, esnaflarımızın talebi de bu yöndedir.

Buradan iktidara, ilgili bakanlığa ve Adıyaman Belediye Başkanlığına açıkça çağrıda bulunuyorum: Esnafımızın mağduriyetini giderecek çalışmaları bir an evvel başlatın. Adıyaman sizden yeni küçük sanayi sitesini bekliyor.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Aycan…

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, 301 sıra sayılı Kanun Teklifi’ni destekliyoruz. Memur aylıklarında, emekli aylıklarında yapılan iyileştirmeleri önemli buluyor ve destekliyoruz.

Kanun teklifinde bir diğer önemli düzenleme, bireysel emeklilik sisteminde devlet katkısının yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkarılmasıdır. Böylece bireylere bir taraftan tasarruf kültürü yerleştirilirken diğer taraftan bireylerin emekliliklerinde ek gelir elde etmeleri sağlanmış olacaktır. Bu sistemde devlet katkısının yüzde 30’a çıkarılması çok yerinde ve anlamlıdır ve bu uygulamayı da destekliyoruz. Bu kapsamda, sorum: Şu an sisteme dahil olan kişi sayısı nedir? Bu kişilerin meslekleri nedir? Şartları yerine getirerek sistemden emekli aylığı alan kişi sayısı nedir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Köksal…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, benzine, mazota, LPG'ye, çiftçinin gübresine, yeme zam yağmuru yağdıranlar, doğal gaza yüzde 25, elektriğe yüzde 127, kömüre yüzde 180 zam yapanlar, 5 kiloluk bir ayçiçeği yağını bile 120-130 liraya yükseltenler zam konusunda emekliye, dul ve yetime gelince olması gereken zammı vermiyorlar.

Görüşülmekte olan kanun teklifinin 13’üncü maddesinde en düşük emekli maaşının 2.500 lira değil, net asgari ücrete çıkarılması ve yine aynı maddede dul ve yetim maaşlarının da en az 1.500 liraya çıkarılması için Cumhuriyet Halk Partisi olarak önerge verdik, niçin reddettiniz? Niçin emeklinin, dul ve yetimin daha çok maaş almasını istemiyorsunuz? Açlık sınırının 3.835 lira olduğu ülkemde açlık sınırının altında emekliyi, dul ve yetimi niçin yaşatıyorsunuz? Onlara bu yaşam hak mı, reva mı? Emekliyi, dul ve yetim maaşı alanları sefalete sürükleyenlere yazıklar olsun.

BAŞKAN – Sayın Aygun…

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Muharip gazilerin yüce Meclisten talepler şöyledir: 2007 yılında 1005 sayılı Kanun’la şeref aylığı alan gazilerden hiçbir sosyal güvencesi olmayanlar ile gelir getirici bir işte çalışmayanlara 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan 30 günlük net asgari ücret kadar maaş bağlanması kararı alınmıştır ancak devletine vergi ödeyip emeklilik hakkı elde eden diğer gaziler âdeta vergi ödediği için cezalandırılmıştır; bu aradaki şeref aylığı farkının giderilmesi gerekmektedir. Çeşitli kanunlarla gazi aylığı alanlarla muharip gazilerin aldığı maaşlar arasındaki makas farkı iyice artmıştır, gazi maaşlarının eşitlenmesi gerekmektedir. Kıbrıs gazi çocuklarına da diğer gazi çocuklarına tanınan iş imkânı haklarının verilmesi gerekmektedir. Muharip gazilere de diğer gazilere ödenen faizsiz konut kredisi verilmelidir. Çeşitli kanunlarla gazilik unvanı almış, yine gazilere tanınan yeşil pasaport hakkının muharip gazilere de verilmesi gerekmektedir.

Saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Gülüm…

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Avukat meslektaşımız Dilara Yıldız dün gece katil erkek Oktay Dönmez tarafından zorla alıkonulduğu restoranda katledildi. Dilara Yıldız, kendisine şiddet uygulayan ve sürekli tehdit mesajları atan, zorla senet imzalatmaya çalışan katil Oktay Dönmez’i defalarca şikâyet etmiş, uzaklaştırma kararı almıştı. Ancak iktidar, can güvenliği için endişe duyan ve destek isteyen bir kadını daha korumadı. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Yasa etkin bir şekilde uygulansaydı Dilara bugün yaşıyor olacaktı. Buradan bir kez daha yineliyoruz: Bu katliamın sorumlusu tek bir erkek değil. Sorumlular, aynı zamanda, kadınların da haklarını gasbedenlerdir, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak erkeklere cesaret verenlerdir, “kadınları koruma” yükümlülüğünü bilerek yerine getirmeyenlerdir. Kadın cinayetleri politiktir.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, buyurunuz efendim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Kanun teklifine yönelik sorulan soruları cevaplandırmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde 2002 yılında emekli sayımız 6,5 milyon iken bugün, 2022 yılı itibarıyla bu sayı 13 milyon 600 bine ulaşmıştır.

Emekliler her zaman önceliklerimiz arasında olmuştur; onlara, bütçe imkânları zorlanarak önemli iyileştirmeler yapılmıştır ve yapılmaya da devam edilecektir. Öncelikle, emeklilere 75-100 TL seyyanen zam yaparak başladık işe; daha sonra, emekliler için eziyet olan fiş toplama zorunluluğu kaldırıldı; vergi iadesi yerine emekli aylıklarına yüzde 4 ila 5 zam yapıldı. 2012 yılında, yıllardır beklenen İntibak Kanunu çıkarıldı; bu kapsamda, 1 milyon 800 bin emeklinin aylığında artış yapılmıştır. Emekli olduktan sonra ticari faaliyetlerini sürdüren kişilerin aylıklarından kesilen sosyal güvenlik destek primi uygulamasını önce yüzde 15’ten yüzde 10’a indirdik ve daha sonra da bunu kaldırdık; bu şekilde, emekli aylıklarında yüzde 15 iyileştirme yaptık. 2018 yılında, Ramazan ve Kurban Bayramlarında, iki bayram için yılda 2 bin Türk lirası bayram ikramiyesi vermeye başlanıldı.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Cumhuriyet Halk Parti projesiydi. Sayemizde, sayemizde!

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - 2021 yılında bu tutar 2.200 liraya yükseltildi ve 2021 yılında da toplam 25 milyar Türk lirası emeklilerimize ödendi.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, niye asgari ücret tutarında maaş vermiyorsunuz emekliye? 2.500 lira yeterli mi? Bunu soruyoruz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - En düşük emekli aylığı önce 1.000 Türk lirasına, sonra da 2020 yılında yaptığımız düzenlemeyle 1.500 liraya çıkarıldı.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Dul ve yetim maaşlarını 1.500 liraya bile getirmediniz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bugün gündemimizde olan kanun teklifiyle beraber de bu tutar 2022 yılı itibarıyla 2.500 liraya çıkarılacak. Her zaman söylediğim gibi yetmez.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Yeterli mi 2.500 lira? Emekli nasıl geçinecek 2.500 lirayla? Niye asgari ücret tutarına getirmiyorsunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Evet ama aylıklara seyyanen ve oransal yapılan artışlarla, emeklilerimize verilen bayram ikramiyeleriyle 2002 ve 2022 yılları arasında yani yirmi yıllık dönemde emekli aylıklarında reel olarak, reel anlamda yüzde 48 ile yüzde 388 arasında artış oldu.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – 2.500 lira yeterli mi emekliler için?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Mesela 2002 yılında 257 lira alan SSK işçisi emekli şu anda 3.292 lira almakta ki reel artış yüzde 60’tır.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Enflasyon kaçtı o zaman? Ekmek kaç paraydı o zaman, yağ kaç paraydı o zaman?

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – O zamanki zamlar neydi? O zaman ayçiçeği yağı kaç paraydı, kömür kaç paraydı?

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Ya, bırakın eskiyle karşılaştırmayı.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Mesela BAĞ-KUR’lu esnafımız 148,7 lira alırken bugün 2.948 lira almaktadır; reel artış yüzde 148.

Yine, tarımda çalışan BAĞ-KUR’lu emeklimiz sadece 65 lira alırken bugün 2.343 lira almaktadır ki reel artış yüzde 345’tir. Dolayısıyla, emeklilerimize her dönemde reel anlamda artışlar sağlanmıştır. Bugün tüm sigortalılar için ortalama emekli aylığı, bayram ikramiyesi dâhil, 3.863 liradır. Bununla birlikte, emekli aylığı ücret ilişkisini ifade eden ikame oranları karşılaştırıldığında, 2021 OECD verilerine göre, Türkiye’de brüt ikame oranı yüzde 73,3 iken; bu oran Fransa’da yüzde 60,2; Almanya’da yüzde 41,5; Birleşik Krallık’ta yüzde 49’dur. Ülkemizdeki ikame oranının diğer ülkelere kıyasla yüksek oluşu, emekli aylıklarının kişinin çalışma hayatındaki kazancını önemli derecede ikame ettiğini göstermektedir. Ayrıca, emekli aylığı ödemelerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2002 yılında yüzde 4,6 iken 2021 yılı sonu itibarıyla yüzde 6,3 olması beklenmektedir.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Yani 2.500 lirayı yeterli görüyorsunuz, öyle mi?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Sonraki süreçte de çalışarak ülkemizin kalkınmasına katkı sunan, alın teri döken, ülkemizin her bir karışında emeği ve hizmeti olan emeklilerimizin hayat standartlarını yükseltmeye yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Bir diğer soru BES’le ilgiliydi, Sayın Aycan sordu. Değerli milletvekilleri, kamu sosyal güvenlik sistemimizin tamamlayıcısı olması amacıyla 2003 yılında kurulan bireysel emeklilik sistemimiz, 2021 yılı sonu itibarıyla toplamda 13 milyon 200 bin katılımcıya ulaşmıştır. Sistemdeki toplam fon tutarı, yaklaşık 23 milyar Türk lirası devlet katkısı olmak üzere, 250 milyar lirayı aşmış bulunmaktadır. Şu ana kadar sistemden 166.814 vatandaşımız emekli olmuştur Sayın Aycan.

2021 yılında emeklilik tasarruflarının tabana yayılması amacıyla önemli icraatlar gerçekleştirilmiştir. 2021 yılı içinde kanunlaşan 18 yaş altı BES uygulamasıyla çocuklarımızın da bireysel emeklilik sistemine katılabilmesine imkân verilmiştir. Bu sayede sisteme katılan 18 yaş altı yaklaşık 200 bin yeni katılımcı, yaklaşık 255 milyon TL fon büyüklüğüne ulaşmıştır. Vakıf ve sandıklardan BES’e aktarıma ilişkin düzenleme yürürlüğe girmiş olup 2022 yılı içerisinde aktarımların başlaması beklenilmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Ayrıca, 2021 yılı için “BEFAS” adı verilen Bireysel Emeklilik Fon Alım Satım Platformu sayesinde, vatandaşlarımız sistemde sunulan tüm emeklilik fonlarına yatırım yapabilme imkânına erişmiştir. Ekonomiye uzun vadeli finansman sağlayan BES sistemini daha ileri seviyelere çıkarmak amacıyla bugün görüşeceğimiz kanun maddemizin içeriğini biraz önce açıkladık, bunun ayrıntılarına girmeyeyim ama bireysel emeklilik sisteminin önümüzdeki yıllarda daha da gelişerek ülke ekonomisinin tasarruf alışkanlığını geliştireceğini ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Sayın Sürücü…

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

41.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü’nün, Şanlıurfa’nın Karaköprü ilçesinde kadın doğum ve çocuk hastanesine ayrılan sağlık alanının Cumhurbaşkanı kararnamesiyle iptal edilip imara açılmak istendiğine ilişkin açıklaması

AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, Urfa’da sağlık alanında ciddi eksiklikler ve sorunlar yaşanırken Karaköprü ilçemizde kadın doğum ve çocuk hastanesine ayrılan sağlık alanı, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle iptal edilip imara açılmak isteniyor. Pek çok branşta doktorların bulunmadığı, hastanelerde cihazların olmadığı, kısacası sağlık sisteminin çökmüş vaziyette olduğu Urfa’da, sağlık alanı için kullanılması gereken mevcut alanları da yok etmenize izin vermeyeceğiz. Buradan bir kez daha söylüyoruz: Sağlık alanına ayrılan arazileri ranta, imara açmanızı Urfa halkı hiçbir şekilde kabul etmiyor. Bizler de sonuna kadar bu sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz. İmara, ranta ve betona karşı sağlık alanlarını ve halk sağlığını savunmaya devam edeceğiz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Birleşime iki dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.46

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 22.46

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44’üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

301 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 301) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon yok.

Ertelenmiştir.

Gündemimizde başka bir iş bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 12 Ocak 2022 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 22.47



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.

(x) 301 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.